Halklar zorbalarÁ deviriyor, anti kapitalistler direniyor!
Hindistan’la Pakistan savaĤÁn eĤiùinde
Yeni nükleer tehdit
Sayfa 5
Say×: 167
24 Ocak 2002
ûimdi iüçi s×n×f×n×n zaman×! Sayfa 6-7
Yeni umudun sesi
Noir Désir
Sayfa 11
500.000 TL
ĂĤte IMF Bir y×lda 1.5 milyon iüsiz! Milyonlarca aç insan! Hortumculara k×yak! Nemalar×n, ikramiyelerin gasp×! Özelleütirme Saùl×k ve eùitimin çökertilmesi Harçlara zam
ĂĤte MHP
údam cezas×nda ×srar Düüünce özgürlüùüne s×n×rlama Devlette kadrolaüma Öùrencilere sat×rl× sald×r× Savaü k×ük×rt×c×l×ù× úüçi ve sendika düümanl×ù× Yolsuzluk, hortumlama...
Durdurmak mümkün!
Arjantin kan×tlad×
úSYAN
KAZANDIRIYOR!
2
Ecevit’in ABD seferi:
Emperyalizmin bekçiliùine devam ündemin neredeyse kilitlenmesine yol açan Ecevit'in ABD ziyareti tam bir fiyaskoyla sonuçland×. IMF'nin emrettiùi yasalar× bir ç×rp×da ç×karm×ü olman×n rahatl×ù× ile ABD'ye giden Ecevit'in hiç bir beklentisi gerçekleümedi. Ziyaretin zamanlamas×, Eylül'den sonra Türkiye'nin artan önemi, koalisyon ortaklar×n×n uyumu, Arjantin'in aksine Türkiye'nin krizden ç×k×ü belirtileri göstermesi gibi hemen hemen her üey bu ziyaretin önemini ve beklentileri art×ran geliümeler olarak yorumland×. Medya durumu abartarak, tünelin ucundaki ×ü×ù×n göründüùünden, Türkiye'nin tarihsel bir dönemeçten geçtiùiniden bahsetmeye baülad×. Ecevit 200 kiüilik bir ekiple gittiùi ABD'ye, bir sefere gider gibi haz×rland×.
G
Medya abartmasÁ Medyan×n eüliùinde ç×kart×lan bu gürültünün alt×nda yatan, tüm iddialar×n aksine kriz karü×s×nda yaüanan paniktir. En son Arjantin'de olduùu gibi IMF politikalar×n×n uyguland×ù× her ülke bir y×k×mla karü×laü×yor. Dünyan×n en borçlu ülkesi olarak Türkiye kriz içinde debeleniyor. Ekonomisi giderek küçülürken, IMF, DB ve ABD'nin ipine giderek daha s×k× sar×l×yor. Kriz içinde yaüanan en ufak bir geliüme ya da herhangi bir geliüme olmasa dahi yarat×lan havayla iyimserlik aü×lanmaya çal×ü×l×yor. ABD ziyareti egemen s×n×f aç×s×ndan
herhangi bir olumluluk taü×mamas×na raùmen büyük bir ikiyüzlülükle baüar×dan bahsedilmekte. Askeri borçlar×n ertelenmesi, tekstil kotalar×n×n kald×r×lmas×, IMF kredilerinin artt×r×lmas×nda olduùu gibi ekonomik ve askeri hiç bir talebe olumlu yan×t verilmedi. Aksine IMF toplant×s× üubat ay×na ertelendi. Bir gazetecinin sorusu üzerine keüke Bush'tan "cash" (nakit) para alabilseydik diyen Ecevit, onun yerine Ekonomik Ortakl×k Komisyonu’nun kurulmas×yla yetinmek zorunda kald×.
‘Dünya devleti!’ olarak Türkiye
Ecevit'in ziyaretinin baüar×s× konusunda verdiùi örnek de çok ilginç. Bush'la "Afganistan'dan Ortadoùu'ya kadar geniü bir coùrafyadaki sorunlar× ele ald×k, Türkiye art×k bir dünya devletidir" dedi. Ama s×ra Irak'a geldiùinde Türkiye'nin ne kadar ciddiye al×nd×ù× ortaya ç×kt×. Bush, Irak'a müdahale öncesinde mutlaka Türkiye'ye dan×ü×lacaù×n× söyledi. T×pk× Afganistan'a müdahale öncesi Pakistan'a dan×ü×ld×ù× gibi! Ziyaret öncesi her f×rsatta Irak'a müdahale konusunda endiüelerini dile getiren resmi yetkililer birden Saddam'a sald×rmaya baülad×lar. Bush'un "Saddam'a taham-
mülümüz yok" sözleri Ecevit'in akl×n× baü×na getirmiü olmal× ki, döner dönmez yapt×ù× ilk aç×klamada Saddam art×k kendine çeki düzen vermeli oldu. Ecevit bu aç×klamas×yla asl×nda, "bir dünya devleti" olarak Türkiye'nin ABD'nin bekçi köpekliùini yapmaya devam edeceùini dile getirmiü oldu. 20 y×l öncesinde gene kalabal×k bir heyetle gerçekleüen ABD ziyareti s×ras×nda IMF ve DB destekli yap×sal uyum programlar×na imza at×lm×üt×. O dönemdeki "baüar×lar" bugün Türkiye'nin 2. Dünya Savaü× sonras× en aù×r krizi olarak yaüan×yor.
SaùlÁkta KDV uygulamasÁna hayÁr! Mini demokratikleĤme(me) paketi eçtiùimiz hafta, Saùl×k Bakanl×ù×'n×n masaya oturmak zorunda kald×. Medya tarafÁndan talih- MHP'nin hükümetteki varAvrupa Birliùi (AB) ile G eczac×lar×n karlar×n× yüzde 0 azaltma Eczac×lar×n kararl×l×ù×ndan ve bunun diùer lÁùÁ deùildir. AB’den gelesiz bir biçimde "mini uyum çerçevesinde, Türk yoluyla ilaç fiyatlar×n× düüürme uygulasaùl×k alanlar×na s×çramas×ndan çekinen mas×n× protesto eden Eczac×lar Birliùi'nin karar×yla Türkiye genelinde eczaneler ,5 gün kapat×ld×. Türk Eczac×lar Birliùi (TEB)'e baùl× 40 oda ve 22 bin eczane taraf×ndan al×nan bu kararla, nöbetçi eczaneler d×ü×nda hemen hemen hiçbir eczane ilaç taleplerini karü×lamad×. Eylem öncesi ruhsatlar×n iptali ve soruüturma gibi tehditler savuran Saùl×k Bakan× Osman Durmuü, gerekçe olarak da eczanelerin kapat×lmas×n×n insan saùl×ù×n× tehdit ettiùini öne sürdü. Daha önce de saùl×k çal×üanlar×n×n tüm iü b×rakmalar×nda ayn× gerekçelerle eyleme tepki toplamaya çal×üan Osman Durmuü bu kez de ayn× yolu izledi. Yerli ilaçlarda depolar×n eczanelere uygulad×klar× yüzde 0 indirimli sat×ü× kald×rarak, bunu fiyatlarda düüüü olarak kullanmak isteyen bakanl×k, zaten krizle beraber bir çoùu kapanan eczanelere yenilerini eklemeye çal×ü×yor. Saùl×k giderlerine yüzde 8 KDV uygulayan devlet, saùl×ù× lüks tüketim olarak deùerlendirmeye devam edip, eczac×lar×n ve çal×üanlar×n×n iüsizliùi pahas×na ilaç fiyatlar×n× düüürme yoluna gitmeyi tercih ediyor. Bu uygulamayla 3-4 bin eczane kapan×rken, 5 bin kiüi iüsiz kalacak. Eylem öncesi, indirimin kald×r×lmas×na iliükin tebliùin yay×mland×ù×n×, bu karardan dönüüün mümkün olmad×ù×n× ifade eden Saùl×k Bakan×, tehditlere raùmen eylem gerçekleütirildikten sonra TEB ile
MHP Baükan× Devlet Bahçeli'nin de müdahalesiyle eylem durduruldu. Oluüturulan bir çal×üma grubu, yüzde 0'luk indirimi üretici firma, depolar ve eczaneler aras×nda adil üekilde paylaüt×rmak için çal×ümaya baülad×. Çal×üma grubunun bir diùer amac× da ilaçtaki KDV uygulamas×n×n kald×r×lmas× yönünde faaliyet yürütmek olarak aç×kland×. Eczanelerin kap×s×na 'Yaüamak ve yaüatmak için kapat×ld×' afiüleri asan eczac×lar, isteklerinin gerçekleümemesi durumunda eylemin devam× ve ústanbul'da miting karar× ald×klar×n× aç×klad×lar. úlaçlar yanl×ü ve kar amaçl× politikalarla üretim maliyetinin üzerine astronomik karlar konarak halka çok pahal×ya ulaü×yor. Ayr×ca krizden sonra hayati faka fiyat× düüük olan ilaçlar, yeterince kârl× olmad×ù× ve s×k kullan×lmad×ù× gerekçesiyle üretilmemeye baüland×. Tek amac× IMF'nin kamu harcamalar×n× k×sma direktifine uymak olan uygulamalarla, Baù-Kur, SSK ve Emekli Sand×ù× gibi sosyal güvencesi olan iüçilerin ödedikleri pay yüzdesi yükseltilip, saùl×k hizmetleri zamland×r×ld×. Özellikle Yeüil Kartl× hastalar hemen hemen hiçbir saùl×k hizmetinden yararlanamaz hale getirilerek aç×kça ölüme terkediliyorlar. Faüist Saùl×k Bakan× bakan, Osman Durmuü, soygun ve talanlara bakanl×ù×n×n her kademesinde devam ederken, ellerini yoksul ve hasta emekçilerin kanlar×yla y×kamaya devam ediyor.
Yoksulluk derinleĤiyor Fiyatlar ve vergiler artmaya devam ederken, yoksulluk derinleüiyor. Hak-úü'in yapt×ù× bir araüt×rmaya göre 5 Aral×k- 4 Ocak tarhileri aras×nda 4 kiüilik bir ailenin zorunlu mutfak harcamalar× 344 milyon 343 bin liraya yükseldi. Buna göre bir önceki ayla karü×laüt×r×ld×ù×nda, mutfak harcamalar×nda 8 milyon 726 bin 70 liral×k bir art×ü söz konusu. Sorun sadece ücretler ve neflasyon ile s×n×rl× deùil. Emekçiler bir yandan yoksullukla boùuüurken, ayn× zamanda bütçe
gelirlerinin büyük k×sm× da emekçilerden ç×kar×l×yor. úlaç, doùalgaz, elektrik ve su gibi temel ihtiyaçlar×n sabit faturalar×na ve IETT biletlerine "lüks tüketim" malalr×na uygulanan % 8'lik KDV uygulan×yor. Elektrik son bir ayda üç kez zam gördü. Telekom geçtiùimiz günlerde .6 katrilyon lira kar aç×klad×. Övünerek aç×klanan kar, emekçilerin cebinden ç×k×yor. Hem cebimizdekilere el koyuyorlar, hem de televizyonlarda karü×m×za geçerek bunu övünerek anlat×yorlar.
Ceza Kanunu'nun 312, 159 ve Terörle Mücadele YasasÁ'nÁn (TMY) 8. maddelerinde yapÁlan deùiĤiklikler, çeĤitli çevrelerin beklentilerinin aksine, demokrasi kapsamÁnÁn daraltÁlmasÁyla sonuçlandÁ. 312. maddedeki deùiĤiklik bu maddeyi daha muùlak ve hakimlerin yorumuna açÁk kÁlarken, 159. maddedeki deùiĤiklik ise kapsamÁ daha da geniĤletiyor. Yani, artÁk ‘Katil Adalet BakanÁ’ dediùiniz için hapse girebilirsiniz. TMY’nin 8. maddesindeki deùiĤiklik ise evlere Ĥenlik: ArtÁk "örgüte yardÁm" suçu için, "bilerek ve isteyerek" ĤartÁ da aranmÁyor.
Borçlar iptal edilsin! 00 y×l×nda kaynaklar×n büyük k×sm× borçlara giderken, hükümet yine emekçilerin cebine göz dikiyor. IMF’den al×nan krediler d×ü borç ödemesiolarakkullan×l×rken, içborçlar da emekçilerden kesilen vergilerle ödeniyor. 200 y×l× içinde toplam 3 milyar dolar d×ü borç ödendi. 2000 y×l×nda ise 0 milyar dolar ödenmiüti. Buna raùmen d×ü borçlar×n tutar× 9 milyar dolarak ulaüt×. D×ü borçlar×n yüzde 8’i ise k×sa vadeli borçlar.
2
demokrasi paketi" olarak adlandÁrÁlan bu deùiĤiklikler, bir yandan da MHP'nin ünlü "hassasiyet"lerinden muzdarip. Ana dilde eùitim, idamÁn kaldÁrÁlmasÁ gibi konularda, MHP kendinden bekleneni yaptÁ ve bunlarÁn önünde tam bir set oluĤturdu. Bu durum ise, AB yanlÁsÁ çevrelerde "MHP olmasa ne güzel demokratikleĤecektik!" yorumlarÁna yol açtÁ. Elbette ki, MHP, hükümet içindeki varlÁùÁyla, en küçük bir kemer gevĤetmeye bile diĤ göstermekte, en küçük bir özgürlük alanÁnÁ bile yok etmeye çalÁĤmaktadÁr. Ancak, burada tek sorun,
cek olan demokrasiyi bekleyenler, boĤ bir hayal görmektedirler. Bunun en iyi örneùi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin Ocak ayÁ içinde Türkiye'yle ilgili vermiĤ olduùu karardÁr. Bu kararda, cezaevlerinde süren ölüm oruçlarÁna raùmen, "cezaevi koĤullarÁnÁn iyiye doùru gitmesi"nden bahsedilebilmiĤtir! ģurasÁ çok açÁk ki, demokratik haklar, ne burjuvazinin herhangi bir hükümetinin ne de PatronlarÁn Birliùinin ihsanÁyla elde edilir. Tarihe kÁsa bir bakÁĤ yeter: hak verilmez; sokakta mücadele ile alÁnÁr.
200 y×l× iç borçlar×n tutar× ise rekor bir seviyeolan 22. katrilyon liraya ç×kt×. úç borçlar 2000 y×l× sonunda 36 katrilyon lira düzeyinde. Son bir y×l içinde üç mislinden fazla art×ü gösterdi.
Çeüitli tüketim maddeleri içinde örtülü olarak Ek Vergi, Savunma Sanayi Destekleme Fonu, Malül, ûehit, Dul ve Yetimleri Fonu, Eùitim, Gençlik, Spor ve Saùl×k Hizmetleri Vergisi, Tütün Fonu ve Federasyonlar Fonu gibi vergi ve kesintiler uygulan×yor. Nisan ay×nda uygulanmas× düüünülen Özel Tüketim Vergisi, yeni eüitsizlikler yaratacak. Daha önce lüks tüketim mallar× kategorisindeki kürkler, silahlar ve k×ymetli taülar için uygulanan yüksek vergiler aüaù× çekilirken, vergi oranlar× ortalama olarak art×r×lacak.
Faizler cebimizden Hükümet ald×ù× borçlar×n faizleri ve ana para ödemelerini emekçilerin s×rt×na y×k×yor. En temel ihtiyaçlardan bile lüks tüketim mallar× düzeyinde vergi kesiliyor. Yap×lan bir araüt×rmaya göre, 500 milyon lira ücret alan bir iüçi, bunun yaklaü×k 250 milyon liras×n× vergi olarak ödüyor.
3
diyor ki... ‘Arjantin’ baĤardÁ:
Direneceùiz, kazanacaù×z! TÜRK DEVLETúNúN GÜCÜNE devletin propagandas×n× iyi özümlemiü bir biçimde inananlar dünyada hangi geliüme olsa, “Yok öyle üey, buras× Türkiye!” yan×t×n× vermektedir. Seattle’da, Prag’da, Barselona ve Cenova’da onbinlerce, yüzbinlerce anti-kapitalist eyleme ç×kt×ù×nda cevap bellidir: “Yok öyle üey, buras× Türkiye. Burada anti-kapitalist hareket olamaz. Bu ülkenin dinamikleri farkl×d×r.” Ya da Endonezya’da veya Arjantin’de halk ayaklan×p hükümeti y×kt×ù×nda, parlamentoyu kuüat×p, devlet baükan×n×n alelacele kaçmas×na yol açt×ù×nda gene ayn× cevab× duyar×z: “Buras× Türkiye, burada öyle üeyler olmaz.” Faüist hareketin yükseldiùini anlatt×ù×n×zda cevap gene farkl× olmaz. “Buras× Türkiye. Burada faüizm farkl×d×r.” Farkl× Türkiye’de faüizm zaten vard×r ve var olan ülkücü MHP tehdidine ise ordu ya da burjuvazi zaten geçit vermez. Türklüùün, Türkiye’nin farkl×l×ù× faüizme izin vermez! Bütün bu yan×tlar×n alt×nda egemen ideolojiye teslim olmuü bir kafa yatar. Bu kafaya göre Türkiye’de öylesine güçlü bir devlet vard×r ve bu devlet öylesine farkl× özellikleri olan bir toplumun üzerinde kurulmuütur ki bu ülkede herüey farkl× bir dinamikle gerçekleüir. Elbette her ülkenin farkl× özellikleri vard×r. Her ülkede s×n×flar mücadelesinin geliüiminde farkl×l×klar olacakt×r ama dünyan×n herhangi bir ülkesinin diùerlerinden tamamen farkl× olmas× mümkün deùildir. 9 7 ve sonras×n×n devrimci dalgas× bütün dünyay× kaplam×üt×r. Her ülkede benzer koüullar oluümuütur. Ayn× türden bir geliümeyi 68’de de yaüad×k. 968 May×s’×nda Fransa’da, Paris’te baülayan mücadele dalgas× bütün dünyay× kavrad×. Türkiye’de de ayn× mücadele dalgas×n× yaüad×k. Hareketin sonuçlar× Fransa’da baüka, Türkiye’de baüka türlü sonuçlar yaratt×ysa bu subjuktif faktörün farkl×l×ù×n×n sonucudur. Ancak objektif olarak bütün dünya ayn× koüullar× üç aüaù×, beü yukar× paylaüm×üt×r. Bugün de anti-kapitalist hareketin dalgas× bütün dünyay× kaplam×üt×r. Anti-kapitalist hareketi sadece Bat× Avrupa ve Kuzey Amerika ile s×n×rl× görenler ya gördüùünü anlayamayacak kadar kör olanlard×r ya da bilinçi bir sapt×rma içindedirler. Yani karü× ç×k×ülar× ya ideolojiktir ya da kendi baüar×s×z durumlar×n× aç×klamak için baüvurduklar× bir subjektif tutumdur. Sosyalist úüçi uzun süredir dünyadaki anti-kapitalist
hareketi anlatmakta ve bu ülkede de hareketin boyutlar×n× tarif etmektedir. Arjantin’de 20 Aral×k günü gerçekleüen hareket devrimin ne denli güncel olduùunu bir kez daha kan×tlad×. Arnavutluk, Endonezya ve S×rbistan’dan sonra bu kez Arjantin y×ù×n hareketinin gücünü ve devrimin güncelliùini kan×tlad×. Ama Türkiye solu, Arjantin’de yaüanan×n Türkiye’de yaüanamayacaù×n× anlatma yar×ü× içindedir. Çünkü burada “farkl×” bir toplum ve “farkl×” bir devlet vard×r. Burada Arjantin’dekine benzer bir geliümeye izin verilmez. Oysa Türk sermaye s×n×f× telaü içinde bir toplumsal ayaklanman×n olas×l×klar×n× aylard×r tart×ümaktad×r. Planlar, programlar yap×lmaktad×r olas× bir toplumsal ayaklanmaya karü×. Arjantin’deki ayaklanman×n hemen ard×ndan Türk bas×n× Türkiye’nin Arjantin olmad×ù×n× anlatmaya koyulmuütur. Elbette iki ülke aras×nda faklar vard×r. S×n×f mücadelesinin tarihi aç×s×ndan, üekilleniüi aç×s×ndan farklar vard×r ve bu nedenle ayn× geliümeler bire bir yaüanmayacakt×r. Ancak IMF tesbitini yapm×üt×r. Arjantin, Türkiye, Güney Kore toplumsal patlaman×n beklenmesi gereken ülkelerdir. Doùrusu bütün önerileri yanl×ü olan IMF’ye bu konuda güvenmek gerekir. Aç×k ki bugün Türk devleti bütün y×rt×c×l×ù× ile bir toplumsal patlama olas×l×ù×n× gidermeye çal×ümaktad×r. Devletin bask×c×l×ù×n×n ölçüsü toplumsal geliümelerin önünü almaya her zaman yetmez. Arjantin’de 80’lerin baü×na kadar hakim olan ve Türkiye’deki 2 Eylül askeri diktatörlüùü aratmayacak ölçüde vahüi olan askeri diktatörlük kendisini en güçlü gördüùü günlerde y×k×l×p gitmiü, darbenin baü×ndaki generaller hesap vermek zorunda
kalm×üt×r. Benzer bir geliüme Yunanistan’da yaüanm×üt×r. Ayn× üekilde Güney Afrika’daki ×rkç× beyaz rejim bask×y× en had safhaya ç×kard×ù×nda o güne kadar “terörist” olarak tan×mlad×ù× ve özel bir zindanda tuttuùu Mandela’y× serbest b×rakmak zorunda kalm×üt×. Bir y×l sonra eski “terörist” Mandela Devlet Baükan× oldu. Ya da Birinci Dünya Savaü×’n×n galibi, o günlerde dünyan×n efendisi, üzerinde güneü batmayan úngiliz úmparatatorluùu’nun askerleri savaümama karar× alarak ayakland×. Dünyan×n en disiplinli ordusu silah×n× yöneticilerine çevirdi. Dünya tarihi böylesi say×s×z örnekle doludur. En güçlü görünen egemen s×n×flar en büyük ayaklanmalarla da karü× karü×ya kalabilmektedir. Türk egemen s×n×f× kof bir güce sahiptir. Çünkü bölünmüütür. Hiçbir konuda net, üzerinde anlaüma saùlad×ù× bir birliùi yoktur. Hiçbir ad×m×n× ayaù× titremeden atamamaktad×r. Bu onu güçsüz k×lmaktad×r. Güçsüz bir egemen s×n×fa karü× hareket h×zla yükselebilir
yepyeni koüullar oluüabilir. Türkiye Arjantin emekçilerini deneyini yaüayabilir. Bu aç×dan Türkiye ve Arjantin birbirinin ayn×s×d×r. Türkiye’de bugüne kadar çeüitli faktörler geliümelerin Arjantin gibi olmas×n× engellemiütir. Ama unutmamak gerekir ki Türkiye Arjantin’e göre yolun baü×ndad×r. Türkiye’de 2000 Kas×m ay×ndan bu yana yaüanan geliüme, Yani .5 y×ll×k geliüme Arjantin’de 4-5 senedir yaüanmaktad×r. Kald× ki, benzer objektif koüullar× yaüayan ülkelerin benzer toplumsal mücadele koüullar×n× yaüayabilmesi için en önemli faktör örgütlülük düzeyi ve emekçilerin politizasyonudur. Bu ise irili ufakl× mücadeleler içinde kazan×l×r. Bugün devrimcilerin önündeki en önemli görev toplumsal patlamay× h×zland×rmaya katk×da bulunacak bir örgütün h×zla inüas×d×r. Böylesi bir örgüt ayn× zamanda toplumsal patlamaya müdahale edecek, onu yönlendirecek örgüt olma iddias×n× taü×mal×d×r. Günün görevi devrimci partinin inüas×, güçlendirilmesidir.
Görev mücadelenin örgütlenmesidir ‘Son umut’ olarak kurulan ÖDP’de üimdi umutlar birer birer sönüyor. Siyasetsizlik ve burjuva siyasetini and×r×r tutumlar ortal×ù× kaplamakta. Muhalefet, yani ÖDP’yi art×k kat×ld×klar× günkü ÖDP olarak görmeyenler belli ki yavaü yavaü istifa edecekler. ÖDP hergün biraz daha kan kaybedecek. úktidar ise, yani ÖDP’de kalanlar ise gidenleri “muhafazakar” olarak nitelemekte ve gitmelerinden memnun olduklar×n× ifade etmektedir. Ortada öyle bir durum var ki sanki taraflar daha önceden birbirini tan×mamakta ya da yap×lan iüte hiçbir yanl×ü yoktur. Kimileri bu örgüte “kitlesel devrimci parti” olduùu iddias× ile girdi, ama onlarda bu iüte bir hata görmemekte. ÖDP’ye bulaüan bütün taraflar için sorun diùer taraf. Projenin kendisinde ya da taraflar×n bütününün tutumlar×nda bir hata yok. Sorun böyle ele al×n×nca buradan ders ç×karmak ve bu dersi Türkiye iüçi s×n×f× için yararl× bir sonuç olarak kullanmak mümkün deùil. ÖDP’nin daù×lma süreci aç×k ki harekete zarar vermektedir. Dün bu partiye “birlik” hayali ile umutla bakan binlerce emekçi üimdi üaük×n. úçinde yaüad×ù×m×z durgunluùun nedenlerinden biri de bu. Özellikle Türkiye iüçi s×n×f×n×n günümüz koüullar×nda en önemli örgütü olan KESK’e hakim olan çizgi üimdi çevresine umutsuzluk yaymaktad×r ve dolay×s×yla KESK’te bu havadan etkilenmekdir. Oysa toplumun taü×d×ù× öfke, dünyada kabaran antikapitalist mücadele dalgas×na bakmak çok daha doùru olacakt×r. Sosyalist úüçi seçimlerde bütün eleütirilerine raùmen ÖDP’ye oy verme çaùr×s× yapm×üt×. Ama Sosyalist úüçi “seçime deùil, mücadeleye bak×n” çaùr×s×n× da yapm×üt×. Günümüzde de yap×lmas× gereken mücadelenin örgütlenmesine bakmakt×r.
SayÁ 07 Enternasyonal Ocak-ģubat Sosyalizm 2002 ve
• Arjantin’de IMF uĤaklarÁ devrildi • KÁbrÁs: ĂĤgale son! • Filistin direniĤi kÁrÁlabilir mi? • SavaĤ karĤÁtÁ hareket ve devrim • Emperyalizm Afganistan’a yerleĤti • SavaĤlar ve devrimler çaùÁ • Neo-liberal tuzaklara sosyalist yanÁt • Almanya: Kaybedilen devrim Ăki aylÁk politik dergi z Sosyalist iĤçi satÁcÁlarÁndan edinebilirsiniz z 0216 418 53 40 www.geocities.com/enternasyonalsosyalizm/
4
Dile kelepçe vurulamaz ADEP'in baülatt×ù× Kürtçe’nin okullarda seçmeli ders olarak okutulmas× kampanyas×na sald×r×lar devam ediyor. Devlet yetkilileri kampanyan×n h×zlanmas× üzerine adeta teyakkuz durumuna geçerek dört bir yandan sald×rmaya baülad×.
H
Ana dilde eùitime soruĤturma úçiüleri Bakanl×ù×, Milli Eùitim Bakanl×ù× ve Jandarma Komutanl×ù×’na yollad×ù× yaz×yla ana dilde eùitim kampanyas×na kat×lanlar hakk×nda soruüturma aç×lmas× için uyard×. YÖK Baükan×, rektörlere yollad×ù× yaz×da dilekçe veren öùrenciler hakk×nda soruüturma aç×lmas×n× istedi. Son olarak ise Emniyet Genel Müdürlüùü Kürtçe'nin seçmeli ders olmas×n× isteyen yüzlerce kiüiyi gözalt×na ald×, 9 kiüi tutukland×. ústanbul, Eminönü'nde HADEP'in kampanya hakk×nda yapmak istediùi bas×n aç×klamas× engellendi. Meydan sabah saatlerinden itibaren ablukaya al×nd× ve 00 kiüi gözalt×na al×nd×. Trakya, Van, Diyarbak×r ve Ankara'da dilekçe hakk×n× kullanan binlerce Üniversite öùrencisine okuldan uzaklaüt×r×lmalar× talebiyle soruüturma aç×ld×. Gözalt×lar, dayak, soruüturma gibi bask× ve yasaklarla milyonlarca insan×n ana dilinde eùitim hakk×na sald×r×l×yor.
ecrite karĤÁ sürdürülen ölüm orucu eylemlerinde Ĥu ana dek 46 tutsaùÁ yitirdik. 33 tutsaùÁn katledildiùi 19 AralÁk katliamÁ hakkÁnda ise takipsizlik kararÁ çÁktÁ. 19 AralÁk katliamÁnÁn ertesinde, sevk sÁrasÁnda iĤkenceye maruz kaldÁklarÁ için suç duyurusunda bulunan, 8'i copla tecavüze uùrayan, 65 tutuklunun suç duyurusu, kanÁtlara raùmen "delil yetersizliùi" nedeniyle reddedildi. Öte yandan, Ăstanbul, Ankara, Antalya ve Ăzmir BarolarÁnca ortaya atÁlan ve tutuklularÁn da kabul ettiùi ‘Üç KapÁ, Üç Kilit’ giriĤiminin yankÁlarÁ
ünya devleti" olduùu ilan edilen Türkiye, Avrupa únsan Haklar× Mahkemesi'nin (AúHM) en çok mahkum ettiùi ülke olma baüar×s×n× gösterdi. AúHM yetkilileri taraf×ndan yap×lan aç×klamaya göre, Türkiye aleyhine aç×lan 3 42 dava ile birinciliùi kimseye kapt×rmad×. Türkiye'yi 2 00 davayla útalya, 2004 davayla Rusya ve 570 davayla Fransa izliyor. Bu arada Avrupa Konseyi (AK), Türkiye'de demokrasi konusunda ilerleme olduùu görüüüne sahip. Dilekçe verenlerin bile gözalt×na al×nd×ù×, F-Tipi iükencelerin sürdüùü, gösteri ve yürüyüü hakk×m×z×n gasp edildiùi Türkiye'de, AK'ye göre durum iyiye gidiyormuü!
“D
Arjantin'den ders çÁkardÁlar ürkiye egemenleri, dünyan×n diùer köüesindeki Arjantin'de gerçekleüen halk ayaklanmas×ndan ders ç×kard×! úçiüleri Bakan× Rüütü Kaz×m, sosyal patlama görüntüsü veren durumlar× gizlemek ve ‘patlama baülad×’ sanarak sokaùa dökülmeleri önlemek üzere bir genelge yay×nlad×. Genelgeye göre art×k yard×m yapmak için herkes bir yerde toplanamayacak; böylece yard×m s×ras×nda görülen "kamu vicdan×n× s×zlatan", "insanl×k d×ü×", ve "birbirini ezen insan görüntülerinin oluümas×" önlenecek. Art×k yard×mlar Valilik onay× olmadan yap×lamayacak. Genelge sadece yard×m yapmay× devletin denetimi alt×na sokmakla kalm×yor. Ayn× zamanda, yoksulluùu da denetlemek istiyor. Genelgede üöyle deniyor: "Etkili bir izleme sistemi kurulmal×, dilencilik yapan, sokaklarda yaüayan kiüiler koruma evlerine al×narak ihtiyaçlar× giderilmeli, diùerlerine ise belediye ve emniyet zab×tas× marifetiyle kesinlikle müsaade edilmemelidir". Hükümet sosyal patlamadan ve Arjantin örneùinden oldukça ürkmüü görünüyor. Ancak bir sosyal patlaman×n yasaklarla önlenebileceùi yan×lg×s×na sahip. Yoksulluk genelgelerle önlenemez. Halk ayaklanmas× ise hükümetin buyruklar×yla durdurulamaz. Arjantin'den sonra s×ra üimdi Türkiye'de.
T
Dile kelepçe vurulamaz Bu teyakkuz durumu y×llardan beri kullan×lan haklara sald×r×y× da gündeme getirdi. Kürtler kimlikleri için verdikleri ×srarl× mücadele ile her defas×nda yasaklara raùmen hakl× taleplerini yükselttiler. Eminönü'nde bas×n aç×klamas× yasakland× ama ayn× gün Diyarbak×r Belediyesi'nin kanalizasyon için temel atma törenine kat×lan 5 bin kiüi "HADEP halkt×r, halk burada", "Kürtçe hakk×m×z söke söke al×r×z" sloganlar×yla bu mücadelenin engellenemiyeceùini bir kez daha kan×tlad×lar.
BarÁĤ mücadelesi kazanacak Resmi aù×zlar ana dilde eùitim
Tecrite hayÁr! T
Türkiye mahkumiyete doymuyor
sürüyor. Bu kadar temel ve uygulanabilir bir talep bile hükümet tarafÁndan kabul edilmedi. Hükümetin bu insani talep karĤÁsÁnda bile, böylesine bir inat göstermesi boĤuna deùil. Egemen sÁnÁf; uygulanan IMF programÁnÁn, dikensiz gül bahçesi istediùini, baskÁ duvarlarÁndaki en küçük bir gediùini nasÁl büyütebileceùini gayet iyi biliyor. Bu durumda devrimcilere düĤen acil görev ise, tecridin tüm emek cephesine karĤÁ bir saldÁrÁ olduùunu yüksek sesle dillendirmek, IMF programÁ ile F-Tipi arasÁndaki iliĤkiyi yÁlmadan anlatmak ve tutuklularÁn taleplerini sahiplenmektir.
5 günde neler oldu? Türk'e biĤey olmaz! Karadeniz'de bulunan "zehirli bidonlar"dan radyoaktivite bulaüm×ü çaylar× TV'de halk×m×z×n karü×s×nda "bak×n içiyorum, biz Türküz, bize biüey olmaz" diye höpürdeterek içen devlet büyüklerimizi hat×rlar m×s×n×z? úüte o büyüklerimiz, gerçekten de 'o çaylar×' içtilerse, art×k milyonlarca insanla birlikte kanser riski taü×yorlar. Çünkü radyoaktif maddelerin genetik hasara ve kansere san×ld×ù×ndan çok daha fazla oranda yol açt×ù× anlaü×ld×. Radyoaktif maddelerin miktar×na göre taü×d×ù× risk oran×, bugüne kadar hep Hiroüima ve Nagazaki'ye at×lan atom bombalar×ndaki miktarlarla karü×laüt×r×larak tahmin ediliyordu. Oysa Kolombiya Üniversitesi'nde yap×lan bir araüt×rmaya göre, riskin (örneùin
hakk×n×n hukuksal deùil siyasi bir talep olduùu için kabul edilemez olduùunu ileri sürüyor. 99 y×l×nda dönemin Baübakan× Demirel Kürt kimliùini tan×rken, bu kimliùin Anayasa ve yasalarda tan×nm×ü olduùunu düüünmüyordu herhalde. Siyasal mücadelenin devam ettiùi bar×ü sürecinin her hamlesinde HADEP' e yönelik bask×lar da t×rman×yor. Yarg×tay Cumhuriyet Baüsavc×s×n×n hukuki prosedürü takmadan, aç×lan kapat×lma davas×nda Anayasa Mahkemesinin elini çabuk tutmas× için yapt×ù× uyar×n×n gereùi hemen yerine getirildi. Bir yanda PKK' ye ültimatom ya da çaùr× baül×klar×yla güvenlik birimleri taraf×ndan yay×nlanan bildiri medyada tart×ü×l×rken öte yanda Bahçeli Avrupa únsan haklar× Mahkemesi’nin kararlar×n× takmayacaklar×n×, "gerekirse 0 milyon dolar verir, Öcalan'× idam ederiz" sözleri ile aç×klad×. Sonuçta y×llard×r savaüta öldürülerek, zorunlu göç, bask× ve yasaklarla yok edilmeye, sindirilmeye çal×ü×lan bir Kürt kimliùi, dili, kültürü ve mücadelesi varl×ù×n× koruyor. Ana dilde eùitim hakk× için verilen mücadelede olduùu gibi bar×ü sürecinden kazan×mla ç×k×lmas× tüm ezilenleri etkileyecek bir potansiyele sahip. Bu sürece sessiz kalmak ×rkç× üoven politikalar×n güç kazanmas×n× saùlayacakt×r. Türkiye iüçi ve emekçilerin mücadelesinin kazanmas× da ancak bu mücadeleye destek vermekle mümkün.
TankÁnÁzÁ da ‘think’inizi de istemiyoruz SAREM (Stratejik Araüt×rmalar ve Etüd Merkezi) aç×l×ü× 8 Ocak'ta yap×ld×. SAREM, Genelkurmay’a baùl× olarak çal×üacak bir think-tank olarak lanse edildi. Bünyesinde askerleri ve 00'e yak×n öùretim eleman×n× bar×nd×r×yor. Genelkurmay Baükan× "kurumun amac× politika yapmak deùil, ulusal güvenliùi ilgilendiren konularda geleceùe yönelik deùerlendirmeler yapmak ve stratejik öngörüde bulunmakt×r" diyor ve hemen arkas×n da ekliyor: "Ancak irticai ve bölücü faaliyetlere iliükin deùerlendirmeler bu genellemenin d×ü×ndad×r." SAREM’ le, 28 ûubat'×n sürecinin ideolojik temelleri kurumsallaüt×r×lmak isteniyor. 00'e yak×n öùretim eleman×yla üniversitelere 28 ûubat ideolojisini pompalayacak.
Sosyal patlama korku salÁyor Tan×mlanan "ulusal güvenlik", "irticai ve bölücü faaliyetler" nereye çeksen oraya sünen, istendiùinde herüeyi kapsayabilen kavramlar. Bu kadar geniü bir tan×mlamayla bulaü×lmayan alan kalmayacak. SAREM'in "sosyal patlama" tart×ümalar×n×n ve Arjantin'deki ayaklanman×n arkas×ndan kurulduùunu da unutmamak gerekir. "Ulusal güvenlik" kavram× elbette Arjantin sonras× yönetenlerde yay×lan korkuyu da kaps×yor. SAREM bir yandan da "buras× Türkiye, Arjantin deùil" anlatacakt×r kuükusuz ki.
Kapitalizmin suç dosyas× radyoaktif radon gaz×nda) radyasyonun dozuyla doùrudan iliükisi olmad×ù× aç×kland×. Çok düüük düzeyli radyasyon bile akciùer kanseri gibi hastal×klardan doùan ölümleri art×r×yor. Radyasyona maruz kalan hücre, hasara uùram×ü olan DNA yap×s×n× çevresindeki hücrelere aynen taü×yor ve böylece genetik deformasyon hücreler aras×nda h×zla yay×l×yor. Bu arada 988'de Karadeniz'e at×lan ve Samsun ve Sinop'ta depolarda bekletilen o varillerin içindeki kimyasal at×klar×n topraùa s×zmas× sonucu, yaln×zca 200 y×l×nda 5 bin köknar aùac× kuruyup devrildi. Yap×lan analizlerde varillerdeki maddelerin dünyadaki en tehlikeli 2 madde aras×nda say×lan DDT ve PCB olduùu anlaü×ld×. Sinop'taki depo 4 köyün içme suyunun karü×land×ù× bölgede bulunuyor.
Ekosistemde görünmez bozulma Kapitalizmin s×n×r tan×mayan kar mant×ù×yla doùrudan çevresel tahribat iliükisi art×k kimse için bir s×r deùil. Ancak içinde yaüad×ù×m×z sistem, nükleer denemeler yaparak, zehirli at×klar× çevreye salarak, zehirli gazlar×yla havay× kirleterek, petrol arama çal×ümalar×yla denizlerdeki canl× türlerini yok ederek ya da doùrudan aùaçlar× kesip ormanlar× yok ederek yarat×ù× tahribat×n yan×s×ra, bir de sonuçlar× uzun y×llar sonra ortaya ç×kan tahribatlar yarat×yor. Venezüela'da 4 bin 300 km² alanda kurulan bir hidroelektrik santrali için oluüturulan gölde, etraf× suyla çevrilen küçük tepecikler ada haline dönüümüü. Böylece ekosistemin nas×l oluütuùu konusundaki iki teorinin test edilmesi için bir alan ortaya
ç×km×ü. Bunlardan biri yenilebilir bitkilerin kemirgen say×s×n× belirlediùini söylerken, diùeri y×rt×c× hayvanlar×n kemirgen say×s×n× kontrol ettiùi ve bitkilerin çoùalmas×na etki ettiùi yolunda. Lago Guri ad× verilen göl oluütuktan sonra ortaya ç×kan adalardan en küçüùünde, jaguar, y×lan gibi hayvanlar zamanla yok olmuü ve Havler maymunu, iguana ve yaprak yiyen kar×nca say×s× tam 00 kat artm×ü. Bunun sonucunda ise yenilebilir bitkilerin tamam× yok olmuü. Teorilerden hangisinin kan×tlanm×ü olduùu bilimsel aç×dan önemli elbette ama, bir üeyin bir kez daha kan×tland×ù× çok aç×k: kapitalizm att×ù× her ad×mda insanlara, hayvanlara, bitkilere; k×saca doùal yaüama doùrudan ya da dolayl× zarar veriyor. Cengiz ALøAN
5
Bush’un Afganistan savaúÕ istikrarsÕzlÕk yayÕyor
Hindistan’la Pakistan savaĤÁn eĤiùinde
Yeni nükleer tehdit liyor. Hindistan ve Pakistan arasÁnda, Ăngiliz emperyalizminin ektiùi düĤmanlÁk tohumlarÁ, 1947 yÁlÁna kadar geri gidiyor. Ăngiltere, 1947 yÁlÁnda Hindistan’Án baùÁmsÁzlÁùÁnÁ tanÁr ve bölgeden ayrÁlÁrken çizdiùi suni sÁnÁrlarla çatÁĤma tohumlarÁnÁ da ekti. Bu tarihte Hindistan ve Pakistan KeĤmir için ilk çatÁĤmalarÁ yaĤadÁ. Afganistan’da emperyalist savaĤÁn baĤlamasÁnÁn arkasÁndan KeĤmir konusu yeniden güncel bir sorun olarak gündeme geldi. Ăki nükleer silah sahibi ülke arasÁndaki çeliĤki, milyonlarca insanÁ etkileyecek bir tehdit oluĤturuyor. 13 AralÁk’ta Hindistan meclisini, KeĤmirli ayrÁlÁkçÁ gerillalarÁn basmasÁ sonucu 14 kiĤi ölmüĤtü. Hint hükümeti, muhalif güçler tarafÁndan gerçekleĤtirilen saldÁrÁnÁn arkasÁnda, Pakistan’Án olduùunu ileri sürdü. Öte yandan Afganistan savaĤÁnÁ bahane ederek KeĤmir’deki askeri gücünü artÁrdÁ.
KeĤmir halkÁnÁn çektiùi bu acÁlardan kendi çÁkarlarÁ doùrultusunda yararlanmak istiyor. Pakistan desteùinde oluĤturulan silahlÁ gruplar, KeĤmir’in baùÁmsÁzlÁùÁ için mücadele etmek yerine, Pakistan’Án bir parçasÁ olmayÁ hedefliyor. Çok açÁk ki, Hindistan yerine Pakistan egemenliùi, KeĤmir halkÁnÁn özgürlüùü için bir çözüm getirmeyecek. Hindistan’da iktidar partisi BJP, Hindu milliyetçiliùi üzerinde yükseliyor. Etnik ayrÁmcÁlÁùÁ silah olarak kullanarak, Müslümanlara ve diùer azÁnlÁklara karĤÁ baskÁcÁ bir politika izliyor. Pakistan’da ise juntacÁ MüĤerref iktidarda. MüĤerref, Afganistan’da El Kaide’nin iktidardan uzaklaĤtÁrÁlmasÁyla birlikte dost bir rejimi kaybetti. Her iki nükleer güç yolsuzluklara bulaĤmÁĤ, eli kanlÁ iktidarlar tarafÁndan yönetiliyor. YolsuzluklarÁnÁ ve baskÁcÁ rejimlerinin gerçek yüzünü gizlemek için, bildik yöntemlerle dikkatleri “dÁĤ düĤmanlara” çekiyor.
Sömürgeci yöntemler
Emperyalist rekabet
KeĤmir’in nüfusu 12 milyon. Bunun 9 milyonu Hindistan’Án denetimindeki topraklarda ve 3 milyonu ise Pakistan’Án denetimindeki topraklarda bölünmüĤ olarak yaĤÁyor. Günümüzde 600 bin Hint askeri KeĤmir’de yÁùÁlmÁĤ durumda. Hint askerlerinin bölgede estirdiùi vahĤet, KeĤmir’in Hindistan’a baùlanmasÁnÁ isteyen KeĤmirlileri bile muhalefet saflarÁna itiyor. 1989 yÁlÁndan bu yana baskÁlara karĤÁ silahlÁ direniĤ düzenleyen KeĤmirlilerin binlercesi Hint askerleri tarafÁndan öldürüldü. Hint ordusu bölgede sömürgecilerin yöntemlerini uyguluyor. KeĤmir halkÁnÁn direniĤi meĤru bir direniĤ. Ancak Pakistan egemenleri,
Hindistan ve Pakistan arasÁnda günümüzde yaĤanan çeliĤkilerin arka planÁ, soùuk savaĤ döneminde iki büyük emperyalist blok arasÁndaki rekabete dayanÁ-yor. Hindistan bu dönemde baùÁmsÁz bir tavÁr takÁndÁysa da, Sovyet blokuyla askeri ve ekonomik yakÁn iliĤkiler kurdu. Pakistan ise, Hindistan’Án bölgedeki tek ciddi rakibi olan Çin ile iliĤkilerini geliĤtirdi. Hindistan, Çin’in bölgedeki hegemonya mücadelesinde en güçlü rakibi. Bu nedenle Çin, Hindistan ve Pakistan arasÁndaki çatÁĤmada, Pakistan yanÁnda tavÁr alÁyor. 1998 yÁlÁnda bu iki rakip ülke, nükleer silahlarÁnÁ “test” ederek karĤÁlÁklÁ güç gösterisinde bulunmuĤtu. Çin’in de nükleer güce sahip olduùu düĤünülürse,
ush’un Afganistan savaĤÁ, B dünyanÁn en yoksul bu bölgesindeki baĤka savaĤlarÁ da tetik-
Filistin: Ăsrail’in topyekün imha savaĤÁ F
ilistinliler kendi topraklarÕnda tutsaklar. Savaú suçlusu Arieal ùaron, Arafat’Õ ve Filistinlileri kendi topraklarÕnda tutsak aldÕ. ABD, kasap ùaron’un katliamlarÕnÕ destekliyor
úsrail, iki ülke aras×nda çizilmiü s×n×rlar× yok say×yor. Geçtiùimiz günlerde ikinci Filistin intifadas×n×n baülang×c×ndan beri yap×lan en geniü çapl× sald×r×s×n× gerçekleütirdi ve Tulkarim kentini iügal
etti. úügalden önce de Filistin’in Sesi radyosunun binas×n× havaya uçurmuütu. úsrail, Filistin halk×na karü× tanklar×yla,uçaklar×yla terör estirirken, bir yandan da úntifada’n×n sesini kesmek
Silahlanma ve hegemonya ünyanÕn en yoksul bölgesi olan Hindistan ve Pakistan’da günde 1 dolardan daha az gelire sahip 500 milyon yoksul insan yaúÕyor. Dünyada yoksulluk sÕnÕrÕnÕn altÕnda yaúayan insanlarÕn yüzde 40’ÕnÕ bu iki ülkenin vatandaúlarÕ oluúturuyor. Halk yoksulluktan kÕrÕlÕrken, iki ülkenin egemen sÕnÕflarÕ kaynaklarÕnÕ silahlanmaya harcÕyor. Hindistan 2000 yÕlÕnda silahlanmaya 15.9 milyar dolar, Pakistan ise 3.3 milyar dolar harcadÕ. Nükleer silahlara sahip olan Çin’in aynÕ yÕl silahlanma harcamalarÕ ise 39.5 milyar dolarÕ buldu.
D
Bush’un savaúÕ, bölgedeki çeliúkileri artÕrdÕ bölgedeki tehditin boyutu daha iyi anlaĤÁlÁr. 11 Eylül saldÁrÁsÁnÁn sonrasÁnda bölgede deùiĤen dengeler, Pakistan’Án aleyhine bir ortam yarattÁ. Afganistan’da iktidarda olan Taliban rejimi, Pakistan gizli servisi ve onu destekleyen CIA tarafÁndan, Rusya’ya karĤÁ yetiĤtirilmiĤ ve iktidara getirilmiĤti. Rusya bölgeden çekildiùinde, Taliban mollalarÁ ile Pakistan cuntasÁ arasÁndaki iyi iliĤkiler devam etti. Ancak Taliban sonrasÁ iktidara gelen Kuzey ĂttifakÁ, bölgede Pakistan’Án rakibi olan Hindistan, Ăran ve Rusya tarafÁndan destekleniyordu. Bu Ĥekilde dengeler Pakistan aleyhine deùiĤti. ABD’nin Afganistan savaĤÁnda Pakistan’a özel ilgi göstermesi, ambargoyu kaldÁrmasÁ ve IMF’ye olan borçlarÁnÁ ertelemesi, Hindistan’Á rahatsÁz etti. Bu nedenle iktidardaki milliyetçi BJP, KeĤmir’de denetim altÁnda tuttuùu bölgede, dikkatleri bir baĤka yöne çekmek üzere, Taliban tarafÁndan eùitilmiĤ ve Pakistan tarafÁndan destekle-
istiyor. ûaron bilinçli olarak çat×ümalar× t×rmand×r×yor. Bu üekilde bar×ü sürecini bloke etme üans×na sahip oluyor. úkinci úntifadan×n baülamas×ndan bu yana bini aüan say×da Filistinli öldürüldü. Daha önce de Güney Lübnan’da, ûatilla ve Sabre mülteci kamplar×nda katliam gerçekleütiren ûaron, katliamlar×na devam etmek için úsrail tanklar×na ve uçaklar×na karü× taülarla direnen Filistinlilerin intihar sald×r×lar×n× bahane ediyor. Direniüi k×rmak için, Filistin liderlerini tek tek öldürürken, Bat× ûeria’y× ve birçok Filistin yerleüim bölgesini de abluka alt×nda tutuyor. Kasap ûaron, “Arafat, Ramallah’ta bürosunun penceresini açt×ù×nda, tanklar×m×z× görüyor ve gidecek yeri olmad×ù×n× biliyor. Seyahat etm-
nen Müslüman gerillalarÁn üzerine gitti. 13 AralÁk’ta Hindistan meclisinde gerçekleĤen saldÁrÁ, Hint egemenleri açÁsÁndan iyi bir fÁrsat olarak deùerlendirildi. Hedeflenen, Rusya’nÁn Çeçenistan’da, Ăsrail’in Filistin’de ve Türkiye’nin Kürtlere yönelik yaptÁùÁ gibi, kendisinin de “terörün hedefi” olduùunu vurgulayarak, ABD liderliùinde oluĤturulmuĤ olan “terör” karĤÁtÁ cephenin desteùini kazanmaktÁ. Dünya barÁĤÁna tehdit Bölgede süren çatÁĤmalarÁn nükleer bir çatÁĤmaya dönüĤmesi olasÁlÁùÁ sürüyor. Öte yandan dünyanÁn en çok yoksul nüfusa sahip bu iki ülkesinin ve bölgedeki diùer ülkelerin egemen sÁnÁflarÁ, kaynaklarÁnÁ silahlanmaya yatÁrmaya devam edecekler. Bush’un Afganistan’da baĤlattÁùÁ savaĤ, bölgenin daha da istikrarsÁzlaĤmasÁna yol açtÁ. ABD’nin küresel düzeydeki hegemonik gücü, dünya barÁĤÁnÁn önünde duran en büyük tehdit.
ABD hegemonyasÁ 11 Eylül saldÕrÕsÕ, ABD’nin tüm dünyadaki hegemonyasÕnÕ artÕrmaya yaradÕ. Bush, saldÕrÕ öncesi 140 ülkede bulunan askeri varlÕ÷ÕnÕ Afganistan, KÕrgÕzistan, Özbekistan, Ermenistan, Azerbaycan, Somali, Filipinler, Endonezya gibi ülkelere de yaydÕ. Bush, Pentagon’u küreselleútiriyor. ABD’nin 2002 yÕlÕ bütçesinde askesi harcamalar, bir önceki yÕla göre 32.6 milyar dolar artarak 343.2 milyara ulaútÕ. DünyanÕn üçüncü büyük silahlanma bütçesine sahip ülkesi olan Çin, silahlanmaya ayÕrdÕ÷Õ bütçeyi yüzde 18 artÕrmaya karar verdi. Ancak buna ra÷men ABD’nin silahlanma bütçesi, Çin’inkinden yaklaúÕk sekiz kere daha büyük. ABD’nin yanÕ sÕra, NATO ülkeleri, Japonya ve Güney Kore, dünya toplam silahlanma harcamalarÕnÕn üçte ikisini gerçekleútiriyor. Bu ülkelerin toplam silahlanma bütçeleri, ABD tarafÕndan “terörist ülke” kategorisine konulmuú olan yedi ülkenin toplam silahlanma harcamalarÕndan 38 kere daha fazla. Rakamlar asÕl teröristin hangi devlet oldu÷unu açÕklÕyor.
Filistin halkÁ barÁĤ için intifadaya devam ediyor eye ve uçakla gitmeye can at×yor, çünkü hücresine kapal× tutulduùunun fark×nda” diye konuüarak, as×l niyetini gösteriyor. úsrail, 3 Aral×k’tan beri Arafat’×n Ramallah d×ü×na ç×kmas×na izin vermiyor. Son günlerde t×rmanan
çat×ümalar, Filistin ve úsrail aras×nda topyekün bir savaüa evrilecek boyutlara ulaüt×. Bir çok Filistin lideri, úsrail’ekarü× halk× direniüe çaù×rd×. Bush’un Afganistan’da baülatt×ù× savaü, dünyadaki tüm bask×c× rejimlere esin kaynaù× oluyor.
6
Halklar zorbalarÁ deviriyor,
ûimdi iüç
Arjantin'de halk hükümeti devirdi
A
rjantin'de halk isyan× baülad×ù×nda, Türkiye'de egemenlerin ilk tepkisi "bizde böyle üeyler olmaz" üeklinde özetlenebilir. Türkiye'nin Arjantin'e dönmemesi için hiçbir neden yok. NTVMSNBC'de 20 Aral×k'ta yazan Levent Gürses, Türkiye'nin Arjantin'den farkl×l×klar×n× anlatmaya çal×ü×yor. Levent Gürses, Arjantin, üimdi 32 milyar dolar d×ü borcuyla 43 ayd×r ekonomik durgunluùun pençesinde" dedikten sonra Türkiye'nin fark×n× üöyle kurguluyor: "Türkiye, 2000 y×l×nda büyüdü, son bir y×ld×r küçülüyor, 42 ay deùil... Yoùun iüten ç×karmalar da var ama her 5 kiüiden biri iüsiz deùil. Bir de Türkiye'de kay×t d×ü× ekonomi ve aile dayan×ümas× önemli faktörler..." Bu rakamlar doùru deùil. Arjantin 43 ayd×r durgunluk yaü×yor olabilir. Türkiye ise son 52 y×ld×r her krizde bir öncekinden daha fazla ekonomik daralma rekorunu k×r×yor. 994 krizinde milli gelir %6. darald×. 999 krizinde bir öncekini aüarak %6.4 oran×nda darald×. 200 krizinde ise milli gelirde rekor bir küçülme, % 2 oran×nda bir kay×p söz konusu! Dolay×s×yla 2000 y×l×nda Türkiye'nin büyümesi, 999 krizindeki daralmay× bile telafi
edemeden devasa bir ekonomik küçülme yaüand×. Sanayi kesiminde Ekim 200 rakamlar×na göre % 3.5 oran×nda daralma yaüan×yor. Yine Ekim 200 ay× rakamlar×na göre, 998'deki ayn× döneme göre toplam yat×r×mlar %30 oran×nda azalma gösterdi. Makine yat×r×m× ise %42 geriledi. 998'e göre iflas eden üirket say×s× %22 artt×, yeni üirket kurma say×s× ise %40 azald×. ûubat 200 'den bu güne .5 milyon kiüi iüsiz kald×. Çal×üanlar×n gerçek ücretleri %22 geriledi. Türkiye'nin iç borcu 80 milyar dolar. Üstelik Türkiye IMF'ye en borçlu ülke durumunda. úç ve d×ü borçlar×n×n toplam× 50 milyar dolar olan GSYúH'den daha fazla. Rakamlarla istediùi gibi oynayanlar, gerçeùi gizlemeye çal×ü×yorlar. Türkiye, sosyal patlaman×n nesnel koüullar× aç×s×ndan Arjantin'den bir milim farkl× deùilidir. Patlaman×n Türkiye deùil de Arjantin'de yaüanmas× ise tümüyle, mücadele, örgütlülük ve önderlik düzeylerindeki farklarla ilgilidir. Arjantin, yoksulluùa itilen kitlelerin öfkesinin patlamas×n×n sonsuza kadar ertelenemeyeceùini gösterdi. Arjantin'de emekçiler hükümeti devirdi, s×ra üimdi Türkiye'de!
Sükunet deùil mücadele! 21 aralÁk'ta yapÁlan TĂSK (Türkiye ĂĤveren SendikalarÁ Konfederasyonu) toplantÁsÁnda, nedense orada bulunan Türk-ĂĤ BaĤkanÁ Bayram Meral ve HakĂĤ BaĤkanÁ Salim Uslu, Arjantin konusu gündeme geldiùinde, Türkiye'nin "hiç bir zaman Arjantin olmayacaùÁnÁ, olmamasÁ gerektiùini" söylediler. Türkiye'nin hiçbir zaman Arjantin olmamasÁnÁ istemek, 57. Hükümet'in IMF güdümlü saldÁrÁlarÁnÁn sonsuza kadar sürmesini istemek demektir. Çünkü bugün Arjantin sözcüùü, IMF uĤaklÁùÁ yapan hükümetlerin ve devlet baĤkanlarÁnÁn devrilmesi anlamÁna gelmektedir. Arjantin olmamak, yoksulluùa mahkum olmaktÁr. Arjantin olmak ise, yoksulluùumuzun sorumlusu yöneticilerden hesap sormaktÁr. Arjantin olmamak, iĤsizliktir. Arjantin olmak ise, iĤimizi geri alma olaslÁùÁnÁ yaratan isyan demektir.
Arjantin olmamak, yerli ve yabancÁ burjuvalara borç ödemek için ölene kadar sömürülmektir. Arjantin olmak ise, broçlarÁn ertelenmesidir. Arjantin olmamak, ücretlerimize el konulmasÁ, tarÁmÁn çökertilmesi, polis terörü, açlÁk ve evsizlik demektir. Arjantin olmak ise bütün bu saldÁrÁlarÁ püskürtecebileùimizin güveni demektir. Türkiye'deki iki önemli iĤçi konfederasyonunun Arjantin gibi olmaya karĤÁ çÁkmalarÁ, sÁrtlarÁnÁ iĤçilere döndüklerini göstermektedir. Egemenlerin öcü gibi korktuùu "toplumsal patlama"ya sübap olmaya çalÁĤtÁklarÁnÁn göstergesidir. Bugün sendikacÁlarÁn yapmasÁ gereken, sükunet çaùrÁlarÁnda bulunmak deùildir. Bugün sendikacÁlarÁn yapmasÁ gereken, aĤaùÁdaki, yüzbinlerce iĤçi ve emekçideki öfkeyi örgütlemektir. Bu öfke sonsuza kadar bastÁrÁlamaz.
995 y×l×nda Fransa'da gerçekleüen 5 milyonluk grev hareketi, neo liberal kuüatmada ilk gediùi açm×üt×. Fransa'da iki ay süren ve k×z×l sonbahar olarak adland×r×lan kitle hareketi kapitalistlerin sonsuza kadar galip geldikleri fikrinin tüm dünya emekçilerinin sorgulamas×na neden oldu.
Arnavutluk ve Endonezya: Mücadele, mücadele... Fransa'daki grevcilerin sloganlar× neo liberallerin kulaklar×n× rahats×z etmeye devam ederken, bu kez de Arnavutluk'ta kimsenin beklemediùi bir halk isyan× gerçekleüti: Arnavutluk halk×, bankalarda hükümet taraf×ndan gasp edilen paralar×n× almak için hükümeti devirdiler. Halk milisleri kuruldu ve bunlar h×zla silahland×. Fransa'daki kitlesel iüçi hareketleri, IMF'nin yap×sal uyum program× ad× alt×ndaki soygun politikalar×n×n bizzat iüçi s×n×f×n×n mücadelesiyle durdurulabileceùini kan×tlarken, Arnavutluk'taki isyan ise "deùiüen bir üey olmad×ù×n×", hala Lenin'in dediùi gibi, devrimler ve savaülar çaù×nda yaüad×ù×m×z×, yoksulluùa, yolsuzluùa, adaletsizliùe ve sömürüye maruz kalan kitlelerin hiç kimsenin beklemediùi bir anda isyan edebileceùini, y×k×lmaz görünen zorba burjuva hükümetlerini devirebileceùini gösterdi. Ayn× dönemde, Çavuüesku'yu deviren madenciler, yeniden mücadeleye at×ld×lar ve kad×nlar boü tencereleriyle madencilerin baükente yürüyüülerinde en önde yer ald×lar. Rüzgar eken, f×rt×na biçer. Neo liberalizm eken ise mücadele ve devrim biçer. Neo liberaller bu arada en büyük üamar× Endonezya'da yedi. 30 y×l× aük×n bir süredir ülkeyi askeri yumrukla yöneten ve yüzbinlerce iüçi ve devrimcinin katili olan diktatör Suharto, IMF'nin bütün "dev yard×m paketleri"ne raùmen Endonezya halk×n×n isyan× sonucunda y×k×ld×. Endonezya sadece IMF uüakl×ù× yapan hükümetlerin deùil, kibirli ve eli kanl× diktatörlerin de emekçilerin aüaù×dan eylemleri sonucunda bir ç×rp×da devrilebileceùini gösterdi.
ABD'den Ekvator'a direniĤ yaygÁnlaĤtÁ Art×k rüzgar×n emekçilerden yana esmeye baülad×ù×n×n önemli bir göstergesi de uzun y×llard×r geri çekilen bir iüçi hareketine sahne olan ABD'de de
General Motors ve UPS kargo üirketi iüçilerinin kazana kadar greve ç×kmalar× ve sahiden de kazanmalar× oldu. Dünya çap×nda iüçilerin ve emekçilerin mücadelesi öylesine h×zland× ve yayg×nlaüt× k, bu gazete sayfas×na s×ùd×r×lmas× imkans×z! S×rbistan'da diktatör Milosevic’i deviren madenci isyan×, Ekvator'da hükümeti geçici bir süre de olsa iübaü×ndan uzaklaüt×ran iüçi ve yerli halklar isyan×, Türkiye, Yunanistan, Arjantin, Nijerya, Guetamala, Danimarka, Norveç, Almanya ve Brezilya'da genel grevler, isyanlar ve topraks×z köylülerin hareketleri neredeyse her bir y×l×n her bir gününe damgas×n× bast×. Öfkeli kalabal×klar×n temel taleplerini hayk×rarak parlamentolar× iügali dünyan×n her hangi bir ülkesinde her an karü×laüabildiùimiz ve ezilenlerin aüaù×dan mücadelesinin dev bir yang×na dönüüebilecek müthiü bir potansiyeli bar×nd×rd×ù×n× gösteren hadiseler olarak kayda geçti. Bütün bu mücadelelerde en önemli yan ise, bir çok harekette, giderek sistemin, dünya kapitalizminin dinamiklerinin hedeflenmeye baülamas×yd×.
Seattle'dan Cenova'ya: Kapitalizme ölüm! 999 y×l×n×n Kas×m ay×nda bütün bu mücadele dalgas×, ABD'de Seattle'da anti kapitalist hareketin sahneye ç×kmas×yla daha da güçlendi. Art×k Seattle ruhu olarak adland×r×lan bu yepyeni mücadele dalgas×, tüm dünyada, neredeyse s×n×rs×z bir yelpaze oluüturan muhalefeti, militan bir enerji ve doùrudan eylem hatt×yla küresel sermayenin kurumlar×na karü× birleütirdi. úki y×l gibi az bir zamanda, kapitalizmin en vahüi kurumlar×n×n toplant×lar×n× 20'yi aük×n kent merkezinde 3 milyona yak×n militan bast×. Toplant×lar engellendi. Geçtiùimiz yaz, Cenova'da düzenlene zenginler klübünün toplant×lar× 300 bini aük×n anti-kapitalistin bask×n×na uùrad×. Çat×ümalar ç×kt×. útalya sokaklar× meydan muharabesi alan×na döndü ve bir anti-kapitalist polis taraf×ndan öldürüldü. 200 y×l×n×n son günlerinde Brüksel'de iki günde 30 bin kiüi Avrupa Birliùi'ni ve savaü× protesto etti. Seattle ruhu, tüm dünya emekçilerinde kapitalizme karü× direniüin kazanabileceùi kararl×l×ù×n×n ve duygusunun yayg×nlaümas×na neden olmad× sadece. Küresel sermayenin ekonomik ve askeri kurumlar×
7
anti-kapitalistler direniyor!
i s×n×f×n×n zaman×! aras×ndaki kopmaz iliükiyi, IMF politikalar×yla ABD ordusu aras×ndaki kopmaz baù× baüar×l× bir biçimde kurdu. Bu yüzden Eylül'den sonra ABD'nin savaü ç×lg×nl×ù×na karü× örgütlendi. Dünya Ticaret Örgütü'nin toplant×s×n× basanlar, savaü× durdurmak için de yayg×n kampanyalar örgütlediler. úngiltere'de son on y×l×n en büyük gösterileri gerçekleüti. útalya'da, Cenova eylemlerinin etkisiyle, yüzbinlerce iüçinin ve anti-kapitalistin kat×ld×ù× savaü karü×t× eylem ve grevler yaüand×. Dünyan×n bir çok ülkesinde yayg×n savaü karü×t× protestolar yaüand×.
Ve Arjantin'de halk hükümeti yÁktÁ úflah olmaz pasifist ve karamsarlara inat, 20 Aral×k 200 'de, Arjantin'de y×llard×r IMF uygulamalar×na karü×, mücadele veren emekçiler patlad×. Aüaù×dan gelen öfke dalgas×, hükümet binas×n×n önündeki gösteriler, mahkeme ve bakanl×k binalar×n×n bas×lmas×, s×k×yönetime karü× sendikalar×n genel grev karar× sonucunda, devlet baükan× helikoptere binerek son anda tüyebildi. Arjantin'de halk, arka arkaya dört devlet baükan×n×n görevine son verdi. IMF reçetelerine karn×n×n art×k tok olduùunu gösterdi. Arjantin'de bir devrimin potansiyelleri bütünüyle mevcut. Mücadele devam ediyor.
Pasifizme inat, mücadeleye devam! ûansl× bir kuüaù×z, çünkü isyan her yerde. Son beü alt× y×ld×r devrimler, genel grev dalgalar× ve anti kapitalist hareket dünyay× sall×yor. Bir ülkedeki mücadele, diùerine ilham veriyor. Romanya'da madenciler boü tencerelerle yürüyor, Türkiye'de Susurluk çetesine karü× eylemlerde boü tencereler ç×nlamaya baül×yor. Arnavutluk'taki isyan, Endonezya'daki ayaklanmay×, Seattle'daki anti-kapitalist mücadele Ekvator'da hükümete karü× ayaklan-
may× besliyor. Dünya iüçi s×n×f× ve ezilenleri h×zla birbirinden öùreniyor. Arjantin'de "Kay×p Analar×" mücadelesi, Türkiye'de "Cumartesi Analar×"n×n eylemine esin kaynaù× oluyor. Dünyadaki üç büyük kapitalist merkez, ABD, Avrupa Birliùi ve Japonya eü zamanl× bir krize girerken, ezilenlerin mücadelesi durgun suya düüen bir kaya gibi bu krizin çatlaklar×ndan dalgalar halinde ileri f×rl×yor. úsyan ve direniü küreselleüiyor. Bir yandan farkl× mücadeleler birbirine öùretirken, bir yandan da ayn× mücadelenin içinde örgütlü iüçi s×n×f×yla radikalleüen gençlik birbirine yak×nlaü×yor. Her grevde, her ayaklanmada, her anti kapitalist eylemde, aüaù×dan mücadeleyle sistemin deùiütirilebileceùini kavrayan aktivistlerin yaratt×ù× politik atmosferde yeni bir sol üekilleniyor. Militan, inisiyatifli, enternasyonalist ve devrimci bir aktivistler kuüaù× öne ç×k×yor. ABD'nin savaü×na karü× kmapanya örgütleyen anti kapitalistler 3 Ocak-4 ûubat tarihlerinde New York'da gerçekleüecek olan ve bankerler ve devlet yöneticilerinin kat×lacaù× Dünya Ekonomik Forumu'nu (DEF) basmaya haz×rlan×yor. DEF'in gerçekleütiùi tarihte, Porto Alegre'de alternatif bir anti kapitalist zirve de gerçekleüecek. Dünyan×n çeüitli ülkelerinden elliyi aük×n koalisyon DEF'i basmak için çaùr× yapt×. Fakat, karamsar için bunlar yeterli deùil. O, "anti-kapitalist hareket var da ne oluyor, Arjantin'de hükümet y×k×ld× da ne oldu, savaü karü×t× gösteriler gerçekleütiùinde savaü m× sona eriyor, Endonezya'da Suharto gitti de yerine gelen daha m× iyi, ve üstelik buras× Türkiye olmaz öyle üeyler" diyor. Rus devrimci Lenin, çaùdaü× liberallerin "Rusya'da devrimci bir halk yok" sözlerine üu yan×t× veriyordu: "Cahil bir köylüler ülkesinden devrimci bir halk×n doùabileceùi fikri, burjuva reformistlerinin bu 'yüksek tahsilli', kibirli ve son derece aptal önderlerine bütünüyle saçma görünüyordu. O günlerin reformcular×...gerçek bir devrimin gerçekleüemeyeceùine derinden inanm×ülard×." Ama y×ù×nlar kendilerine tepeden bakanlara ald×rmad×lar. Mücadele ettiler. Önce 905'te, ard×ndan 9 7 ûubat×nda ve en sonunda 9 7 Ekiminde ayakland×lar ve ikitdar× kendi ellerine ald×lar. Sömürülen s×n×f× ve milyonlarca ezileni ancak mücadele eùitebilir. Mücadele kendilerine güçlerinin büyüklüùünü gösterir, ufuklar×n× geniületir, yeteneklerini çoùalt×r, düüüncülerini ar×t×r, kararl×l×klar×n× pekiütirir. Arjantin'de hükümeti deviren ayaklanma, son beü alt× y×ld×r bayrak yar×ü× gibi küresel sermayenin askeri ve ekonomik kurumlar×na, hükümetlere, diktatörlere, sefalete, savaüa ve adaletsizliùe karü× yayg×nlaüan isyan dalgas×n×n bir parças×. Milyonlarca emekçi eü zamanl× bir biçimde mücadelenin eùitiminden geçiyor. Kendi gücünün büyüklüùünü görüyor. Deneylerini biriktiriyor. Kazanabileceùini, devrimlerin olanakl× olduùunu görüyor. Asla "oldu da ne oldu?" diye sormuyor, "üimdi s×ra bende!" diyor. Bu yüzden uzun bir aradan sonra, zaman iüçi s×n×f×n×n zaman×.
Arjantin'de ayaklanmanÁn kronolojisi 6 AralÁk- Arjantin'i derinden sarsan ekonomik kriz, çok sayÁda iĤletmenin de kapÁsÁna kilit vurmasÁna yol açtÁ. Buenos Aires sokaklarÁndaki birçok maùaza tasfiye nedeniyle zararÁna satÁĤlara baĤladÁ. 8 AralÁk- IMF'nin 1.32 milyar dolarlÁk krediyi dondurmasÁnÁn ardÁndan acilen Washington'a giden Bakan Cavallo, görüĤmeden sonra yaptÁùÁ açÁklamada, ekonomik reform programÁ üzerinde anlaĤmaya vararak, kredi dilimlerinin yeniden serbest bÁrakÁlmasÁ amacÁyla IMF yetkilileriyle görüĤmelere devam edeceklerini bildirdi. AralÁk- CGT'nin Genel Sekreteri Rodolfo Daer, Ekonomi BakanÁ Domingo Cavallo'yu suçlayarak, "dokunduùu herĤeyi mahveden bu adamÁn dayatmalarÁna karĤÁ iĤçi haklarÁnÁ korumak için genel greve katÁlacaklarÁnÁ" bildirdi. 3 AralÁk- Arjantin'in en büyük iki muhalif sendikasÁnÁn düzenlediùi yürüyüĤlerde, yarÁ çÁplak göstericiler, "Bizi çÁplak bÁraktÁlar" yazÁlÁ pankartlarla yürüdü. Gösteriler sÁrasÁnda bir banka Ĥubesine molotof kokteyli atÁldÁ. 3 AralÁk- Devlet BaĤkanÁ da le Rua göstericilkere ateĤ püskürdü.ProtestolarÁn gereksiz ve haksÁz olduùunu söyledi. Finansal çöküĤün yanÁsÁra, hükümetini de daùÁlmaktan kurtarmaya çabalayan de la Rua, bu gösterileri organize edenleri ülkeyi felç etmekle suçladÁ. Üç iĤçi konfederasyonunun 2001 yÁlÁnda örgütlediùi yedinci genel grev coĤkulu ve yÁùÁnsal geçti. Ülke çapÁnda büyük bir katÁlÁmÁn gözlendiùi grev süresince, devlet daireleri ve fabrikalarda iĤler 24 saat durdu. Genel grevin ardÁndan tedirginlik içindeki Arjantin sermaye sÁnÁfÁ kaygÁlarÁnÁn artÁùÁnÁ ifade etmeye baĤladÁ. Yoksul semtlerde süpermarketler yaùmalanmaya baĤladÁ. 4 AralÁk- Grevin gerçekleĤtiùi gün, Arjantin ekonomi bakan yardÁmcÁsÁ Daniel Marx'Án istifa edeceùi haberi yayÁlmaya baĤladÁ. 8 AralÁk- Yaùma eylemleri Buenos Aires'e sÁçradÁ. 9 AralÁk gecesi- BaĤkent Buenos Aires'in zengin semtlerinde çok sayÁda dükkan ve maùaza yaùmalandÁ ve gösteriler gerçekleĤmeye baĤladÁ. Polis göstericileri daùÁtmak için göz yaĤartÁcÁ gaz ve plastik mermi kullandÁ. BazÁ mahallelerde polisle göstericiler arasÁnda çatÁĤma çÁktÁ. Yerel televizyona yansÁyan görüntülerde, elleri kollarÁ yiyecek paketleriyle dolu öfkeli bir isyancÁ, "Bizim oturduùumuz semtlerde açlÁktan ölenler var. Sadece yiyecek alÁyoruz. Ăstemenin yararÁ yok" diye konuĤtu. Polisin büyük maùazalar önünde güvenlik önlemlerini sÁklaĤtÁrdÁ. Ekonomi BakanÁ Cavallo istifa etti. GeceyarÁsÁ Devlet BaĤkanÁ de la Rua sÁkÁyönetim ilan etti. De la Rua'nÁn sÁkÁyönetimi ilan ettiùi konuĤmanÁn hemen ardÁndan onbinlerce insan protesto etmek için Plaza de Mayo MeydanÁ'na aktÁ. 20 AralÁk- Plaza de Mayo'da çatÁĤmalar sürüyor. Polisin saldÁrÁsÁ sonucu 29 kiĤi öldü. Çok sayÁda isyancÁ yaralandÁ. Göstericiler geri adÁm atmÁyor. AkĤama doùru Devlet BaĤkanÁ da le Rua helikoptere binerek baĤkanlÁk srayÁndan kaçma zorunda kaldÁ. 23 AralÁk- Peronist Rodrigez Saa iki aylÁùÁna geçici baĤkan oluyor 29 AralÁk- Plaza de Mayo'da toplanan onbinlerce gösterici yeni ekonomik tedbirleri protesto ediyor. Hükümet istifa ediyor. 3 AralÁk- Gösterilerin dinmemesi üzerine Rodrigez Saa da istifa etmek zorunda kalÁyor. Görevi devralmasÁ gereken Senato BaĤkanÁ görevden kaçÁyor. Ocak- Peronist Duhalde parlamento tarafÁndan baĤkanlÁùa getiriliyor. 2 Ocak- Plaza mayo'da seçilmemiĤ bir baĤkanÁn iki yÁl görev yapmasÁna karĤÁ gösteriler tÁrmanÁyor ve erken seçim talebi haykÁrÁlÁyor. Ocak- Birikimlerinin bulunduùu hesaplarÁn dondurulmasÁna kÁzan binlerce kiĤi, ellerine aldÁklarÁ tencerelere ve tavalara vurarak gösteri yaptÁ, daha sonra banka camlarÁ taĤlandÁ. ĂsyancÁlar, baĤkentin ana meydanlarÁndaki trafiùi de altüst etti. KÁzgÁn gösteriler, tencereli ve tavalÁ protestolar, sabah saatlerinde de Devlet BaĤkanlÁùÁ SarayÁ önünde devam etti. 7 Ocak- Ekonomik kriz içindeki Arjantin'de, Merkez BankasÁ BaĤkanÁ Roque Maccarone'un istifa ettiùi bildirildi. Arjantin'de isyan aralÁksÁz sürüyor. Arjantin halkÁ ne yapmamÁz gerektiùini göstermeye devam ediyor.
8
Amerikan müdahaleciliùi konusunda tarihçi Howard Zinn ile söyleĤi
“Örgütlenmemize güvenmeliyiz” z George W. Bush Afganistan’Án bombalanmaya baĤlandÁùÁnÁ söylediùinde “Biz barÁĤcÁ bir ulusuz” dedi. Buna ne diyorsunuz? Belli ki Bush hiç tarih okumu- yor veya hat×rlam×yor, hatta yak×n dönemi bile hat×rlam×yor. Çok uzun zamand×r savaülara ve askeri müdahalelere bulaüm×ü durumday×z. 9. Yüzy×la geri gidin. K×ta boyunca ilerlerken yüzlerce kere savaüa giriütiùimiz Amerika’n×n yerlilerine bar×üc× bir ulus olduùumuzu söyleyemezsiniz. 898’de ABD Filipinler’le savaüa giriüti. 20. yüzy×lda Orta Amerika’da tekrar tekrar askeri müdahaleler yap×ld×. 20. yüzy×lda Karayip adalar×na 20 y×lda 20 kere müdahale edildi. Sonra . Dünya Savaü×’na giriüimiz var. 9 4’de Meksika’ya müdahale ettik. 927’de denizcileri Nikaragua’ya gönderdik, sonra, 2. Dünya Savaü×’na girdik. Bu savaü×n bitiminden bu yana bitmek tükenmek bilmeyen ölçülerde savaüa kar×üt×k. Dünyan×n en büyük y×k×m×na sahne olan 2. Dünya Savaü×’n×n bitiminden beü y×l sonra, 950-53 aras×nda Kore’de savaüa girdik. Sonra hemen Hindiçini’de Fransa’n×n savaü×n× desteklemeye baülad×k, Frans×z silahlar×n×n %80’ini biz saùlad×k. 950’lerde ABD aç×kça savaüa girmedi, ama bir dizi alçakca operasyon gerçekleütirdi. úran ve Guatemala hükümetleri bu operasyonlarla devrildi. Vietnam’da savaüa baülar baülamaz Dominik Cumhuriyeti’ne asker gönderildi. Vietnam’×n yan× s×ra Kamboçya ve Laos’ta da savaüa giriüildi. Bu dönemde kendi muhalefetine karü× savaüan Endonezya hükümetine çok büyük yard×mlar yap×ld×. Endonezya’da bu iç savaüta yüzbinlerce insan öldü. Sonra 975’de ABD Endonezya’n×n Doùu Timor Adas× halk×na karü× savaü×n× desteklemeye baülad×. Burada da yüzbinlerce insan öldü. 978’de daha Rusya Afganistan’a girmeden ABD gizlice bu ülkedeki asi güçlere silah gönderiyordu. Dönemin ABD Baükan× Jimmy Carter’×n Askeri Dan×üman× Zbigniev Brzezinsky Rusya’n×n bu 0 y×l sürecek savaüa ABD taraf×ndan sürüklendiùini söylemekteydi. Rus-Afgan savaü× Afganistan’× harabe haline getirdi. Sonra ABD h×zla aradan çekildi. Usame Bin Ladin dahil desteklediùimiz köktendinci ak×mlar Afganistan’da iktidar× ald×. Bu arada 980’de Ronald Regan Baükan oldu ve Nikaragua’da alçakca bir savaüa giriütik. Reagan’×n “özgürlük savaüç×lar×” diye adland×rd×ù× kontralar× yaratt×k. Bu böyle sürüp gidiyor. 983’de küçücük Grenada adas×na müdahale ettik. Sonra baba George Bush geldi. úktidara gelir gelmez Panama’da savaüa giriüti, binlerce insan öldü. úki y×l sonra bölgeye asker yerleütirmek için Kuveyt’in iügalini bahane ederek
Körfez’de savaütayd×k. Daha sonra Clinton yönetimi 998’de Afrika’da ABD konsolosluklar×n×n bombalanmas×na misilleme olarak Afganistan ve Sudan’× bombalad×. Clinton yönetiminin son günlerinde Kosova’da halka yap×lan korkunç üeyleri önleme bahanesi ile Yugoslavya’ya savaü ilan edildi. Savaü sadece Kosova’da olanlar×n daha korkunçlaümas×na, ölü say×s×n×n artmas×na ve çok say×da Yugoslav’×n ölümüne yol açt×. Yani Bush’un ABD bar×üc× bir halkt×r demesi epey bir tarihin unutulmas×d×r. Belki bunlar×n hepsini hat×rlamak Bush için çok gelebilir, ama küçük bir k×sm× dahi yeterlidir. Asl×nda, Amerika Birleüik Devletleri’nden daha fazla savaü seven bir devlet yoktur demek daha doùru olur.
z Ya hikayenin diùer kÁsmÁ, savaĤa ve militarizme karĤÁ çÁkanlarÁn mücadelesi? Amerikan Devrimi’nden bu yana daima savaüa karü× ç×kan bir hareket vard×r. Amerikan ordusunda savaü×n s×n×f karakterinden dolay× askerlerin subaylara karü× ayaklanmalar× vard×r. 846-48 aras×nda Meksika Savaü× s×ras×nda savaüa karü× muhalefet ve askerden kaçmalar vard×. Meksika Savaü×’nda savaüan askerlerin çoùu yeni gelen göçmenlerdi. Koca bir alay úrlandal× vard×. Meksiko City’ye doùru ilerlerken bir çok alay toptan kaç×yordu. Bir çok asker Meksikal×lara kat×ld×. Bu kaçaklar bir birlik oluüturdular ve Meksikal×larla birlikte savaüt×lar. Çoùu úrlandal×yd×. úç savaü çok daha karmaü×kt×r. Savaü bir yandan köleliùe karü×yd× diùer yandan ise Kuzey’in egemenliùi ve ülkenin birleütirilerek daha kârl× bir pazar haline getirilmesi içindi. úç savaü boyunca New York ve diùer kentlerde zenginlerin para ödeyerek asker olmamas×na karü× ayaklanmalar oldu. úspanyol-Amerikan savaü× s×ras×nda halk yalanlarla kand×r×ld×. Maine adl× geminin Küba’da bombaland×ù× söylendi. Savaü çok k×sa sürdü. Savaü karü×t× bir hareket için zaman yoktu. Filipinler’deki savaü ise y×llar sürdü ve ABD’de savaü karü×t× bir hareket oluütu. Mark Twain dahil bir çok tan×nm×ü kiüinin önderliùinde Anti Emperyalist Birlik kuruldu. Filipinler’de özellikle siyah askerler aras×nda askerden kaçmalar vard×. Baz×lar× diùer tarafa geçerek Filipinlilerle birlikte savaüt×. Tabii o zaman savaü karü×t× hareket savaü× durduracak kadar güçlü deùildi. . Dünya Savaü×’nda güçlü bir savaü karü×t× hareket vard×. Sosyalist Parti o zamanlar güçlüydü ve sosyalist bas×n×n milyonlarca okuru vard×. Bir çok yerel yönetim seçimini Sosyalist Parti kazand×. . Dünya Savaü× baülad×ù×nda Sosyalist
Parti savaüa karü× ç×kt×. Savaüa karü× konuütuklar× için iki bin kiüi mahkemeye verildi, Sosyalist Parti lideri Eugene Debs dahil bin kiüi hapse girdi. Savaütan sonra savaü× destekleyenler aras×nda bile yoùun bir hayal k×r×kl×ù× vard×. 920’lerde John Dos Passos, Ernest Hemingway ve Ford Maddox gibi yazarlar savaü× eleütirdiler. 2. Dünya Savaü× kesinlikle en popüler savaüt×. Fakat gene úç Savaüta’da olduùu gibi bir sorun vard×. Evet, bir tarafta Hitler ve faüizm; Yahudilerin ve diùer halklar×n katledilmesi, diùer ülkelere sald×r× vard×. Fakat bütün bunlar pek de asil olmayan baüka üeylere kar×ümaktayd×. Çünkü diùer tarafta da yay×lmac×, ac×mas×z, dünyan×n her taraf×nda sömürgeler yaratamak isteyen Bat×l× ülkeler vard×. 2. Dünya Savaü× s×ras×nda savaü karü×t× bir hareket oluütu. Bunun bir k×sm× saùc×yd× ve hiçbirüeye kar×ümamaktan yanayd× ve bir k×sm× Nazi taraftar×yd×. Ama bir k×sm× da pasifistti. 2. Dünya Savaü×’nda savaümak istemedikleri için 6 bin Amerikal× hapse gitti. Savaü×n sonunda halk×n aras×nda büyük üüpheler vard×. Nagazaki ve Hiroüima’ya at×lan bombalar ve Dresden’in bombalanmas× ile yaklaü×k 00 bin insan×n ölümü ve baüka sivil katliamlar vard×. Ayr×ca savaü Hitler, Mussolini ve Japonya yenilmiü olmas×na raùmen ×rkç×l×k, diktatörlük h×rs× ve sald×rganl×k yok edilmeden bitmiüti. ûimdi nükleer silahlara sahip ve dünyan×n çeüitli bölgelerini kontrol etmeye çal×üan iki süper gücümüz vard×. Savaü karü×t× hareketlerin Amerika’n×n politikalar×n×n üzerindeki etkisi çok nadir olmas×na raùmen Vietnam Savaü× bir istisnad×r. Savaü×n çok uzamas× halk×n Vietnam’da neler olduùunu anlamas×na neden oldu. Askerler Amerika’ya döndükçe ve birçok asker savaüa karü× ç×k×p örgütlendikçe örneùin savaü karü×t× gaziler örgütlenmesi gibi Amerika tarihinde görülmedik birüey oldu. 960’da Amerikan halk×n×n üçte ikisi savaü× desteklerken 969’da halk×n bu defa üçte ikisi savaüa karü× ç×k×yordu. Bu çok önemli bir deùiüimdi. úlk defa hareket hükümeti etkileyecek düzeyde güçlüydü. Hareketin bu gücünü Pentagon’un iç yaz×ümalar×nda görebilirsiniz. Bu belgeler hükümetin savaü karü×t× hareketten, asker kaçaklar×n×n artmas×ndan, askere gitmeyi reddedenlerden ne denli ürktüùünü aç×kca gösteriyor. 967’de ve 968’de birçok kentteki doùrudan savaüa karü× olmayan, fakat onunla da ilintili olan siyah ayaklanmalar var. únsanlar savaü×n devam etmesinin siyahlar×n yaüad×ù× gettolar×n ihmal edilmesinin nedeni olduùunu görmeye baülam×ülard×. Vietnam Savaü× ile birlikte ilk kez hükümet politikalar×n× et- kileyecek kadar geniü ve güçlü bir savaü karü×t× hareket oluütu. Hükümet bu savaütan, bir savaüa giriüecekse bunun h×zl× olmas×n×n ve çabuk bitmesinin gerektiùini öùrendi. Dolay×s×yla Grenada, Panama ve Körfez savaülar× k×sayd×. Gazeteciler savaü alanlar×ndan uzakta tutuldu ve haberler üzerinde s×k× bir hükümet kontrolü vard×. ûimdi yeniden savaüa girerken her üey çok h×zl× ve halka Amerika’n×n Orta Doùu politikalar×n× öùrenmek için zaman tan×nm×yor.
z Bush ‘aĤÁrÁlarÁn’ özgürlüklerimize ve demokrasimize karĤÁ olduklarÁ için Eylül’de Amerika’ya saldÁrdÁùÁnÁ söyledi.
Savaü için halk×n desteùini almak istiyorsan×z iüe yarar bir aç×klama. Ama teröristlerin kendi aç×klamalar×na bakarsan×z bizim içeride ne yapt×ù×m×z ya da, ne çok özgürlüùe sahip olduùumuz deùil d×üarda ne yapt×ù×m×z onlar× daha çok ilgilendiriyor. Onlar Suudi Arabistan’daki Amerikan askeri varl×ù×na, úsrail’in desteklenmesine, Irak’a karü× uygulanan ve BM’ye göre belki de milyon insan× öldürmüü olan ambargoya ald×r×yorlar. Kendilerini neyin rahats×z ettiùini çok aç×k söylüyorlar. Usame Bin Ladin’in Ekim aç×klamas× da bunu aç×kca gösteriyor. Independent gazetesinden Robert Fisk, Ladin’le bir çok kere görüütü. Bu görüümelerde de Ladin, Suudi Arabistan’daki Amerikan askerlerinden, Amerika’n×n úsrail politikalar×ndan ve Irak’tan bahsediyor. Bence Ladin için bizim iç durumumuzun mu yoksa d×ü politikalar×n m× daha önemli olduùunu s×namak mümkün. Amerikan askerleri Suudi topraklar×na yerleümeden önce, 99 ’den önce Ladin hangi taraftayd×? 99 ’den önce bugünkü kadar demokratik ve özgürdük. Ama 99 ’den önce Ladin bizim taraftayd× ve biz de Afganistan’daki savaü×nda onun taraf×ndayd×k. Usame Bin Ladin için dönüm noktas×n×n ne olduùu aç×k.
z ABD’nin savaĤ dönemlerinde özgürlükleri kÁsÁtlayan bir tarihi var. Biraz da bu konuya deùinir misiniz? Özgürce konuüma hakk×n× 798’de bask× alt×na alan John Adams üimdilerde bestseller kitaplar×n konusu durumunda. 2. Dünya savaü×nda birçok insan×n hapse at×ld×ù×n× söylemiütim. Savaü s×ras×nda ç×kart×lan bir yasa ile savaü× eleütriren herkes hapse mahkum edilmekteydi. Bush’un kulland×ù× “ya bizimle berabersiniz ya da bize karü×s×n×z” gibi cümleler korku verici. Ya hükümetten yanas×n×z ya da karü× ç×karsan×z, düümans×n×z. Bütün bunlar linç havas× yaratmakta. Bu havay× sadece hükümet deùil, bas×n da yaratmakta. New Republic dergisinden Andrew Sullivan solun ülkede ‘5. kol’ olduùunu yazd×. Bu ‘5. kol’ ifadesi ilk 2. Dünya Savaü×’nda ortaya ç×kt×. TV sunucusu Dan Rather “Bush benim baükan×m eùer benim hizaya girmemi söylüyorsa ben hizaya girerim” dedi. Böyle bir konuümay× bir demokraside deùil bir diktatörlükte duyabilirsiniz.
z Bush bu ülkede özgürlüklerin asÁl olarak savaĤla kazanÁldÁùÁnÁ söylüyor. Ne diyorsunuz? Bir üey aç×k, özgürlüklerimiz hükümetlerin yapt×klar× ile deùil yurttaülar×n çabas× ile kazan×ld×. Bunun en iyi örneùi siyahlard×r, köleliùin, ×rkç×l×ù×n tarihidir. Köleliùe karü× hareketi hükümet deùil, siyah ve beyaz halk baülatt×. 950’lerde ve 60’larda ×rkç×l×ùa karü× mücadeleyi de hükümet deùil halk baülatt×. Çal×üanlara 2 saat yerine sekiz saatlik çal×üma gününü hükümet vermedi, çal×üanlar×n örgütlenmesi ve grev mücadelesi kazand×. Hükümet bu mücadelelere karü×yd× ve daima patronlardan yanayd×. Dolay×s×yla tarihe bakarsak özgürlüklerimiz için hükümete deùil kendi örgütlü mücadelemize bakmal× ve güvenmeliyiz. Socialist Worker (ABD) ‘den çeviren Saim KAÇAN
9
Halk vergi veriyor, ‘ülkücüler’ ceplerini dolduruyor G
eçmiüi katliam ve terörle dolu olan faüist hareketin deùiüip deùiümediùi çok s×k tart×ü×ld×. MHP baübuùu Devlet Bahçeli "deùiümedik, geliütik" diyerek asl×nda bu tart×ümaya noktay× koymuütu. Kimileri, eskisi gibi sald×rmad×ù×n× söyleyerek, MHP'nin deùiütiùini kan×tlamaya çal×üt×. Oysa MHP üimdi eskisi gibi sadece kendi kadro gücüyle deùil, devletin ve hükümet olman×n tüm olanaklar×n× kullanarak da sald×r×yor. Ulucanlar katliam×, F Tipi katliamlar×nda MHP hükümetin sald×rgan kanad×n× oluüturdu. Muhalefet üzerindeki y×ld×rma politikalar×n×, partisini sözümona gizleyerek, devlet ve hükümet maskesini kullanarak uyguluyor. Sahte sendika yasas×n×n joplarla ve gaz bombalar×yla ç×kart×lmas×n×n arkas×nda MHP vard×. En son Marmara Üniversitesi'nde Kürtçe eùitim isteyen öùrencilere sat×rlarla sald×ran da yine herhangi bir burjuva partisinin deùil, MHP'li ülkü ocaklar×n×n üyeleri oldu.
Milliyetçi ve uĤak MHP, iktidar ortaù× olduktan sonra, sald×rganl×ù×na bir de uüakl×ù× ekledi. Bugün MHP IMF'nin yoksulluk ve yolsuzluk programlar×n×n da temel savunucusu konumundad×r. Kazand×ù× toplumsal kitle taban× aç×s×ndan da büyük sermaye için, IMF programlar×n×n uygulanmas×nda en saùlam durabilen partidir. Faüistlerin ara s×ra IMF ve Avrupa'ya eleütiriler yöneltmesine ise aldanmamak gerek. Dayand×klar× kitle taban×n×n iktidars×z küçük burjuvazi olduùu göz önüne al×nd×ù×nda, tüm faüist partilerin kimi zaman anti-kapitalist bir söylem içine girmeleri anlaü×labilir bir durumdur. Kald× ki köpekler zaman zaman sahiplerine de h×rlayabilir.
En büyük soyguncu MHP Seçimlerde ‘Yolsuzluk ve Yoksullukla Mücadele’ slogan×n×
öne ç×karan MHP'nin soygun, vurgun talan zincirine hergün yenileri ekleniyor. úktidara geldiklerinden beri, ele geçirdikleri tüm bakanl×klarda h×zla kadrolaüan ülkücü faüistler, hem bu kadrolaümay× hem de kulland×klar× yetkiler arac×l×ù×yla devleti soymay× sürdürüyor.
"BurasÁ pisliùe batmÁĤ" Vurgunlar aras×nda kamuoyuna en çok yans×yan× baü×nda MHP'li Koray Ayd×n'×n bulunduùu Bay×nd×rl×k Bakanl×ù×'ndaki olmuütu. Bu bakanl×k Türkiye'de bir bakan×n "Buras× pisliùe batm×ü, iflah olmaz" diyerek istifa ettiùi tek kurumdur. úddias× 'temiz' siyaset olan MHP ise daha koalisyon görüümelerinde buras× için s×k× bir pazarl×ùa oturdu. Üstelik koalisyon protokolünü yürüten MHP temsilcisi Ayd×n'd×.
Çok yönlü soygun Ayd×n bakanl×ù×n açt×ù× devlet hastanesi, adliye binas×, kanalizasyon, yol yap×m× gibi birçok ihaleyi istediùi üirkete ç×kararak komisyon al×yordu. Ama soygun burada bitmiyor, ihaleyi alan firma inüaat malzemelerini de Ayd×n'×n babas× ve kay×nbiraderinin üirketinden almaya zorlan×yordu. Ayr×ca, yönetmelikler deùiütirilerek, örneùin deprem bölgesindeki baz× belediyelerin ihalelerinde, 28 milyarl×k kanalizasyon inüaat× keüif bedeli 53 trilyona kadar ç×kar×labiliyordu. úller Bankas× bu yolla bir katrilyon zarara uùrat×ld×. 50 trilyonluk yolsuzluk aç×ùa ç×kar×ld×. Deprem bölgeleri d×ü×nda da iüler icat ettiler. Örneùin Bozcaada Kaymakaml×ù×, ihtiyac× olan bina için 800 m² yeri yeterli bulmuüken, Bakanl×k 5.875 m²'lik ihale açt×. Son olarak da K×br×s'ta aç×lan 8.5 trilyonluk usulsüz bir yol ihalesi iptal edildi.
Susurluk sahnede Ayd×n'×n eüi, ailesi ve arkadaülar×n×n yan×s×ra MHP Urfa milletvekili Muzaffer Çakmakl× da soygundan pay×n× ald×. Tutuklu san×ù× kalmayan
Susurluk davas×n×n kapand×ù×, ama Susurluk devletinin hala iübaü×nda olduùu bu soygunda bir kez daha aç×ùa ç×kt×. Davada yarg×lanan 36 kiüiden (en çok san×kl× yolsuzluk davas× unvan×n× da ald×lar) Ali Oto adl× faüistin, Susurluk kazas×ndan iki gün önce A. Çatl× ve üürekas×n×n otel masraflar×n× ödediùi ortaya ç×kt×.
"Allahtan marksistler" Pislik ilk ortaya saç×ld×ù×nda Ayd×n, "Bu iüi allahtan marksist kadrolar yapm×ü. Ya bizim görüüten birileri olsa n'apard×k",dedi. Faüistlerden üeriatç×lara kadar silme saùc×larla dolu bir meclisin yönettiùi bir ülkede, üstelik MHP'li bir faüistin bakanl×ù×nda 36 "komünist" meùer çakt×rmadan devleti yönetiyormuü. Kendi dan×üman× da tutuklan×p, bu yalan tutmay×nca, bu kez, "Her Türk vatandaü× gibi üirket kurdum" yollu biraz daha k×v×r×p sonunda istifa etti. Sanki 'her Türk vatandaü×' bakan olup, k×rm×z× plakal× makam arabas×yla ihale daù×tabiliyor, üirketine trilyonlar ak×tabiliyordu.
Bahçeli savundu úddianamede ad×n×n geçmemesi saùlan×nca Ayd×n'×n istifas× Ecevit'in de desteùiyle reddedildi. Bahçeli taraf×ndan bir de grup baükan vekilliùiyle ödüllendirildi. ûimdi mecliste Yüce Divan'a yollanm×ü durumda. Ama soruüturma komisyonunda ondan 7 trilyonluk ihale alm×ü olan Sefer Eküi de var.
Tescilli ÁrkçÁ DurmuĤ Daha önce, kurduùu ve kendisini ömür boyu baükan atad×ù× TÜRKSEV adl× vak×f arac×l×ù×yla Yalova Termal Tesisleri'ni 20 y×ll×ù×na vakfa devretmesi, saùl×k meslek lisesi ders kitaplar×n× bu vakfa bast×rmas× gibi yolsuzluklar× gündeme gelen Saùl×k Bakan× Osman Durmuü'un son marifeti de içme sular×yla ilgili. Su üirketlerine önce damacanalara hologram takma zorunluùu, sonra da bu hologramlar× TÜRKSEV'den alma zorunluùu getiren Durmuü 5
trilyon haks×z gelir elde etti. Durmuü bunlar×n gerekçesini aylar önce aç×klam×üt×: "Kabinedeki en fukara bakan benim!". Yar×n, Ayd×n'×n inüaat üirketi gibi bunun da ilaç firmas× olduùunu duyarsak üaü×rmayal×m.
E. Öksüz ve A. Çay Güncelliùini biraz kaybetmiü olsa da unutmamakta fayda var: Bahçeli'nin bakanl×ktan azlettiùi (yolsuzluktan deùil, izinsiz kurultay toplamaktan) Çay devlet olanaklar×yla, MHP'nin "Türki" cumhuriyetlerdeki siyasi faaliyetini örgütlemek için 2 4 kez yurtd×ü×na ç×kt×. Maliyeti 630 milyar. Ulaüt×rma Bakanl×ù×'ndan istifa ettikten sonra PTT arac×n×, benzinini bile cebinden koymadan kullanan yalanc× Öksüz, "Koruma için kullan×yorum, hakk×md×r" demiüti. Bu yalan× bir TV kanal×nda söylediùinin
ertesi günü koruma almak için baüvuruda bulunduùunda 4 ayd×r arac× kullanmaktayd×.
Soygun sürüyor Yine bir 'bankalar operasyonu' yap×l×yor. Daha önce kurtar×lan 9 banka için al×nterimizden 7 milyar dolar ödemiütik. ûimdi yeni kurtar×lacak bankalar için 4 milyar daha (kiüi baü×na 90 milyon TL) ödeyeceùiz. "Batan patronlar× bir kereye mahsus kurtar×yoruz" diyerek aç×kça yap×lan bu soygunu ilk savunan faüistlerin baü× Bahçeli "Operasyonun arkas×nday×z" dedi. Faüistlerin elleri hala cebimizde. Soygun sürüyor, sürecek. Bu sürünün vurgununu durdurman×n yolu Yüce Divan deùil IMF uüaù× hükümetin y×k×lmas×, MHP'nin de bu enkaz×n alt×nda can çekiümesidir. Cengiz Alùan
Soy faĤistler Aksaray'da metro inüaat×ndaki çatlak yüzünden çöken alt× ev ve ölen dört insan faüistlerin karanl×k yüzünü bize bir kez daha hat×rlatt×. Metro inüaat×n× üstlenen Anadolu konsorsiyumunun ortaklar×ndan Yüksel únüaat'× 7 Aùustos depreminden tan×r×z. Site y×k×lm×ü, yüzlerce insan ölmüü ama
kimse sorgulanmam×üt×. Çünkü sahiplerinden ikisi Güven Sazak ve Mehmet Sert gibi iki soy faüistti. Sazak ailesi bu sitede bir zamanlar Türkeü'i aù×rlam×üt×. Bu ailenin, 80 öncesi ülkücü komandolardan yak×n döùüü dersleri al×rken kolu k×r×lan oùlu üimdi meclisteki vurguncu faüistler aras×nda.
Emlakbank kadrolaĤmasÁ Vurgun yaln×z Türkiye içinde deùil d×ü×nda da yap×l×yor. Almanya, Emlakbank temsilciliùine, vergi usulsüzlüùünden 28 milyon mark ceza vermiüti. Emlakbank MHP kadrolaümas×n×n en yoùun olduùu yerlerden biriydi. Daha hükümete gelmeden baülayan kadrolaüma MHP'li Sadi Somuncuoùlu'nun Ataüehir TEM giüelerinde, banka personeline karü×latt×r×lmas×na kadar varm×üt×. Bankan×n Almanya temsilcisi Ayd×n Yakupoùlu
980'de MHP davas×ndan yarg×land×. Sonraki temsilci Kaplan Y×ld×z ise Çatl×'ya banka teminat mektubu ve kredi kart× vermiüti. MHP'li bakan Faruk Bal'×n inkar ettiùi ülkücü kadrolaüma öyle boyutlara varm×üt× ki banka koridorlar×nda çifte silahla dolaü×l×yor, 'çal×üanlar' birbirine "Belin yüklü mü?" diye soruyordu. Banka tarihinde ilk kez silahla gelmeme talimat× yay×nlanmak zorunda kal×nd×. Dört bin fazla kadro al×nm×üt×.
10
Yeni umudun sesi ürkiye'de pek tanÁnmasa da Rusya'dan Kanada'ya, Fas'tan Ortadoùu'ya kadar pek çok yerde geniĤ bir hayran kitlesine sahip 'sÁkÁ' bir rock topluluùu Noir Désir. Ülkelerinde milyonlar satan ve rock'un "üçüncü dünya" ülkesi Fransa'dan çÁkan grup dünyanÁn en iyi rock topluluklarÁndan sayÁlÁyor. 1980'de biraraya gelen Noir Désir, küçük yerel lokallerde çalÁĤmaktan, "esas oùlan" Bertrand Cantat'Án ses telleri sorunundan, bunalÁmlardan, alkollü gecelerden geçerek, 89'da ilk tam albümleri "Veuillez rendre I'âme"yi yayÁnladÁ. 90'da "underground" bir albüm ve 93'teki Tostaky (Ăspanyolca 'Todo es aqui' ['olayÁn inceliùi burada'] deyiminin aùÁzda yuvarlanmÁĤ hali) albümüyle zirveye ulaĤtÁ. 96'da topluluk "666.667 Club" (davulun tempo vuruĤlarÁndan esinlenilen bir isim-b.n.) albümüyle artÁk 'örtük' deùil doùrudan politikanÁn içinde olduùunu ilan etti. Bundan sonra çok önemli konserlere ve remiks albümlere imza attÁlar. BeĤ yÁl aradan sonra, topluluùun 2001 sonunda çÁkardÁùÁ, Manu Chao, Brigitte Fontaine ve Akosh Szelevenyi takviyeli "Des visages des figüres" albümü yine çok ses getirdi ve kimi parçalarÁ Türkiye'de de radyolarda sÁk çalÁnÁr oldu. Ama, rock-blues tarzÁnda müzik yaptÁùÁnÁ söyleyebileceùimiz topluluùun bu gazetenin sayfalarÁnda yer almasÁnÁn asÁl nedeni küreselleĤme karĤÁtÁ, anti kapitalist hareketin önemli bir unsuru olmasÁ. Çünkü topluluk, Türk solunun önemli kesimlerince genellikle küçümsenen anti kapitalist harekete, ulaĤtÁùÁ kitlelerin yÁùÁnsallÁùÁ ve muhalif kimlikleriyle ilettikleri mesajlar bakÁmÁndan, oldukça önemli bir katkÁ saùlÁyor. Fransa'daki '95 grev hareketine destekten, faĤist Le Pen'in Milliyetçi Cephe'sine karĤÁ konserlere; José Bové ve Zapatist harekete destek konserlerinden, ÁrkçÁ göçmen yasalarÁna karĤÁ propagandaya kadar pek çok konuda net politik tutumlar alan topluluk, küreselleĤme ideolojisine, piyasanÁn insan üzerindeki yÁkÁcÁ
SĂNEMA Tecrit ĂĤkencedir Tecride Son!
Sessiz Ölüm Filmin baü×nda da söylendiùi gibi, tecridi anlatmay× deneyen bir film, "Sessiz Ölüm". Hüseyin Karabey taraf×ndan yönetilen filmde, úspanya, útalya, Almanya ve úrlanda'dan tan×kl×klarla tecrit anlat×l×yor; ABD'de bir hapishaneden görüntüler aktar×l×yor ve kurgu bölümleriyle tecridi daha iyi alg×lamam×z saùlan×yor. "Sessiz Ölüm", sadeliùiyle insan× kavr×yor ve anlatmak istediùini çok net
(Albüm kapaùÁ)
Noir Désir T
etkilerine, yoksulluùa, faĤizme...; ve bunlar karĤÁsÁnda direniĤin, "ütopyalar"a sÁkÁ sÁkÁya sarÁlmanÁn gerekliliùine dair söyleyecek pek çok sözü olduùunu kanÁtlÁyor. Roll Dergisi’nin AralÁk sayÁsÁnda, çeĤitli FransÁz gazetelerinden derlenmiĤ bir röportaj seçkisi yayÁnlandÁ. Bunlarda, topluluùun çeĤitli politik konu baĤlÁklarÁna verdiùi yanÁtlar yer aldÁ. Biz de anti kapitalist hareketin bileĤenleri hakkÁnda fikir edinilmesi açÁsÁndan önemli bulduùumuz kimi yanÁtlarÁ buraya taĤÁdÁk. ĂĤte bunlardan bazÁlarÁ: ģöhret konusunda, "ĂmajÁmÁz, ünümüz umurumuzda deùil... Ama bir kez sesini duyurdun mu, artÁk sesi duyulmayanlarÁn arasÁnda deùilsin. ĂĤte o zaman aileni hatÁrlaman gerekiyor; mücadele aileni. Çünkü biz gizli Troçkistleriz. Aile seni sonradan görmelikten, zÁpçÁktÁlÁktan koruyor. Mücadele hafÁzayÁ kesmemektir.", diyor
anlat×yor. Türkiye'den Mehmet Bekaroùlu'nun konuümalar×yla kat×ld×ù× bu filmi anlatmak çok zor, mutlaka izlenmeli. Tecridin ne olduùunu anlamak ve tecride karü× mücadeleyi daha bir canla baüla savunmak için. Bir de, hâlâ Avrupa Birliùi'nden demokrasi bekleyenler varsa, kendilerini tekrar sorgulamalar× için. Film, ústanbul Akademi ve Kad×köy BEKSAV’da oynuyor. úrtibat için: ústanbul Akademi (2 2-249 58 97), Kad×köy BEKSAV (2 6) 349 9 56
TĂYATRO
Suç ve Ceza 1821-1888 yÁllarÁ arasÁnda yaĤayan Rus ve dünya edebiyatÁnÁn önemli yazarlarÁndan Fiodor Mihayloviç Dostoyevski, günümüzde en çok okunan 19. yüzyÁl yazarlarÁndandÁr. F. Nietzsche, A. Malrauks ve J. P. Sartre gibi yazarlar Dostoyevski'nin kendileri ve kuĤaklarÁ üzerindeki etkisini açÁkça belirttiler. YazarÁn Suç ve Ceza adlÁ romanÁnÁn kahramanÁ olan, yoksul üniversite öùrencisi, iyilik ve kötülük arasÁnda sürekli bocalayan Raskolnikov yaĤamasÁ için hiç bir neden görmediùi
Noir Désir. Mücadeleyi bir varoluĤ eylemi olarak tanÁmlayan Bertrand'a, José Bové, Marcos, Zapatistalardan sonra küreselleĤme sorulduùunda; "KüreselleĤme karĤÁtÁ mücadele çok parçalÁ, farklÁ insanlar, farklÁ gruplar var. Bir dogma yok... Bugün hedeflenen Ĥekliyle küreselleĤmenin ne dÁĤlanmÁĤlarÁ ne de Chiapas'daki yerlileri tatmin etme ihtimali var. Kim için küreselleĤme? Ne için?", diye yanÁtlÁyor. "Yeniden kendimize, kendisine söz verilmeyenlere söz vermeye çalÁĤÁyoruz... Söz ve inisiyatif hakkÁnÁ ele geçirmek gerek... FÁrsat eĤitliùi, varolan küreselleĤmeyi reddetmek, piyasanÁn, paranÁn iktidarÁna karĤÁ çÁkmak. Zenginliùin ve bilginin paylaĤÁmÁ fikrine sahip olmadan dünya yönetilemez... Bunlar genel geçer sözler, ama keĤke daha fazla öyle olsalar." FaĤizm konusunda da net fikirlere yaĤlÁ saùÁr ve hasta tefeci kadÁnÁ öldürür. TaĤrada yaĤayan anne ve kÁzkardeĤine yardÁm etmek ister; yoksa kÁz kardeĤinin sevmediùi halde zengin bir adamla evlenmesine müdahale edemeyecektir.Bir de ailesi ve kÁz kardeĤlerine bakabilmek için fahiĤelik yapan Sonya vardÁr. Suçu iĤleyen Raskolnikov'un iç hesaplaĤmalarÁ yani cezasÁ baĤlar. AùÁr yaĤam koĤullarÁ altÁnda bu kadÁnÁ öldürmenin meĤru olduùunu düĤünen RaskÁlnikov suçunu Sonya'ya itiraf eder. "Özellikle öldürdüùüm vakit en Ĥiddetle duyduùum Ĥey para ihtiyacÁ deùildi,
sahipler: "MeydanÁn boĤ kalmasÁnÁn, 80'lerdeki politikalarÁn bir sonucu Milliyetçi Cephe. Tarihsel olarak faĤizm herĤey yolunda giderken ortaya çÁkmaz... Ama eùer üzerinde yükseldiùi nedenleri kaldÁrÁrsan faĤizm de ortadan kalkar... Hiç de kolay bir iĤ deùil. Ama yeni bir dünya kurmanÁn kolay olduùunu bugüne kadar hiç kimse söylemedi." Sadece kötü gidiĤi deùil, umudu ve direniĤi de vurguluyor Noir Désir: "Bizler küçük direniĤçileriz. Fikirleri asla sorulmayan ChiapaslÁ yerlilerin yanÁndayÁz. KasÁm-AralÁk 1995 eylemi (Fransa'daki grev hareketi-b.n.) güzel bir tepki oldu. 68 MayÁsÁ kadar deùildi ama... insanlar baĤkaldÁrdÁ. Bizden sadece gebermemizi deùil, geberirken gÁkÁmÁzÁ çÁkarmamamÁzÁ da istiyorsunuz, öyle mi? Piyasa yasalarÁ için gebermeye hiç niyetim yok!" Bu sözler sosyalist ya da komünist bir partinin temsilcisinin deùil, bir müzik grubunun aùzÁndan çÁkÁyor. Türk solunun neredeyse alaya aldÁùÁ anti-kapitalist hareket, yeni bir umudu yalnÁzca temsil etmekle kalmÁyor, onu canlÁ tutup örgütlüyor da: "HaksÁzlÁk, eĤitsizlik, adaletsizlik hala var ve sisitem çok daha aùÁrlarÁnÁ yaratÁyor. BunlarÁ kader olarak kabul edemeyiz... Hiç de iyi bir dünyada yaĤamÁyoruz. Biz onu nasÁl deùiĤtirebiliriz diye kafa yoranlardanÁz... Biz herĤeyiz, çünkü maruz kalmak ve boyun eùmek kabul edilemez" TanrÁya Ĥükür ki "alaycÁlar"Án sesini duyanlar birkaç bin kiĤiyle sÁnÁrlÁ kalÁrken, "alay konusu olanlar"Án küçük bir bileĤeninin bile sesi dünyanÁn her yanÁndaki milyonlara ulaĤÁyor ve "büyük patronlar"Án karĤÁsÁna yüzbinlerin umudunu çÁkarÁyor.
paraya baĤka Ĥeyden daha az ihtiyacÁm vardÁ... baĤka bir Ĥeyi bilmem gerekiyordu, baĤka bir Ĥey itiyordu kolumu, elden geldiùince çabuk öùrenmek istiyordum, acaba ben de baĤkalarÁ gibi pis bir böcekmiydim, yoksa bir insan mÁ? Toplumsal, felsefi, ahlaki, psikolojik tahlillerin yoùun olduùu, aùÁr ilerleyen bu romanÁ oyunlaĤtÁrmak ve tahlillerini yansÁtabilmek için, romanÁn ikinci bölümündeki Raskolnikov'un iç hesaplaĤmalarÁnÁn aktarÁmÁnÁn daha kuvvetli olmasÁ ve oyunculuk adÁna da daha ciddi bir performansa ihtiyaç var. Deniz Polat
Cengiz ALøAN
Sosyalist ĂĤçi SayÁ:167 z 24 Ocak 2002 ISSN 1300-4026 z UluslararasÁ TanÁtÁm veYayÁncÁlÁk Ltd z Sahibi: Özden Dönmez z YazÁĂĤleri Müdürü: Volkan AkyÁldÁrÁm z Adres: SakÁzgülü Sok. 24/4 KadÁköy/Ăstanbul z BaskÁ Yön MatbaasÁ www.geocities.com/sosyalistisci/
11
Mücadelenin úçinden
Sosyalist úüçi’nin temel görüüleri
Öùrenciler zamlara ve savaĤa karĤÁ birleĤiyor!
Aúa÷Õdan sosyalizm
40 paralÁk adamlar kampanyasÁ úETT zamlar×na geçit vermeyeceùiz! ústanbul Büyüküehir Belediyesi úETT hizmetlerine zam yapmay× ve öùrencilerin bu hizmetlerden indirimli faydalanma hakk×n× k×s×tlamay× planl×yor. ústanbul Üniversitesi, Y×ld×z Teknik Üniversitesi, Mimar Sinan Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi ve 3 kampüste öùrenciler belediyenin bu sald×r×s×na karü× h×zla bir kampanya inüa etmeye baülad×lar. 3 kampüste kampanyan×n birinci afiüleri as×ld× ve yeni afiülemeler için haz×rl×klar sürüyor. Aüaù×da kampanyan×n aktivistleriyle Sosyalist úüçi'nin yapt×ù× söyleüi yer al×yor: Eren Eùilmez-úÜ úktisat fakültesi "Taleplerimiz somut, kitleselleümemiz mümkün" "40 paral×k adamlar" kampanyas×n×n temel hedefi, gelmesi muhtemel olan úETT zamlar×n×n engellenmesi ya da geri al×nmas×n×n saùlanmas×. Daha özelde ise öùrencilerin y×llard×r sahip olduklar× indirim hakk×n×n gasp edilmesinin engellenmesi. Kampanyan×n hedefi, ayr×ms×z bütün öùrencilerin kapsayan bir sorunu gidermek çünkü. Üstelik kamapanyay× öùrencilerle s×n×rland×rmay× düüünmüyoruz. Üniversitedeki diùer bileüenlerle öùrencileri buluüturmak böyle bir kampanyayla mümkün ve bu kitleselliùimizi daha da art×rabilir. Çok somut taleplerimiz var: - %50 öùrenci indirimlerinin %30'a çekilmesine karü× talebimiz, yeniden %50 indirim. - Öùrenci pasolar×n×n belediye s×n×rlar× d×ü×nda da geçerli olmas×. - Öùrenci kimliklerinin pasolarla etkisizleütirilmesine karü× pasolar×n yerine Türkiye'nin her yerinde öùrencilere saùlanan kolayl×klardan yararlan×lmas×n× saùlayan öùrenci kimliùinin geçerli olmas×. - Belediyenin fiyat politikas×n×n öùrencilerin öùrenim süresince sahip olduùu ekonomik olanaklar gözönüne al×narak belirlenmesi. - Öùrencileri ve emekçileri ulaü×m hakk×ndan mahrum b×rakan her türlü düzenlemenin sona erdirilmesi.
SAKA ústanbul Üniveristesi'nde bir grup öùrenci, ABD'nin Afganistan savaü×na baülad×ù× günlerde savaüa karü× ç×kt×. Aüaù×da Sosyalist úüçi'nin kendilerine SAKA ad×n× veren savaü karü×t× öùrencilerle yapt×ù× söyleüiler yer al×yor. Onur Belli - úÜ Amerikan Kültür ve Edebiyat× "ABD yönetimi insanlar×n hayat×na son verme karar× alamaz" ABD üu an kriz içinde. Bir yandan Asya'da hege-
monya kurmak istiyor, bir yandan da bölgedeki petrole el koymak. Beni Eylül'de kulelerde insanlar×n ölmesi çok üzdü. Ama bu Afganistan'da insanlar×n ölmesinin gerekçesi yap×lamaz. SAKA, geleneksel politikalar×n haricinde, savaü karü×t× ortam yaratacak bir organizasyondur. Amac×m×z sadece savaü karü×t× bir dergi ç×kartmak deùil. Dergi kapsam×nda bir araya gelen insanlarla anti hiyerarüik, özgürlükçü bir muhalefet
Ăstanbul Emek Platformu toplandÁ Emek Platformu bileüenleri Petrol-úü Genel Merkezi'nde ikinci toplant×y× düzenledi. Toplant×n×n baülang×c×nda salon doluydu. Ancak toplant×n×n baülamas×ndan itibaren kat×l×mc×lar×n bir k×sm× salonu terk etmeye baülad×lar. Kalan bir k×sm×da sendika yönetimlerine öfkelerini ifade ettiler. Toplant×n×n, 2002 bütçesinin tart×ü×ld×ù×, ek vergilerin aç×kland×ù×, tasarruflar×n gasp edildiùi bir dönemde yap×lmas× bir olumluluk taü×yordu. Diùer bir olumluluk ise bir önceki toplant×da salondan at×lan iüçi düüman× KAMU-SEN'in ikinci kez gelmeye cesaret edememesiydi. Herüeyden önce iüyeri temsilcilerinin çaùr×ld×ù× bu toplant×da konuümac×lar×n önceden belirlenmiü, yöneticiler taraf×ndan seçilmesi önemli bir olumsuzluktu. Bu durum üube yönetimlerinin bile tepkisini çekti. Doùal olarak, s×f×r zamla, iüten at×lmalarla, yoksullukla her an karü× karü×ya gelen tabandaki öfke, her seferinde öfkeyi yat×üt×rmaya dönük bu tür toplant×larla ve toplant× sonras×nda üubelere ulaüt×r×lan sonuç bildirgeleriyle iüi geçiütirmeye yönelik sendikal bürokrasiye patlad×. Ancak bu kesimde de eksiklik öfkeyi as×l olarak nereye odaklamak gerektiùi konusuydu. Tepkilerini dile getiren bir çok arkadaü mücadele edilmesi gereken kesimin sendika bürokrasisi olduùunu ifade ediyordu ki, bu anlay×ü gerçek düüman× gizliyordu. Gerçek düüman ise milyonlarca insan× açl×k s×n×r×nda yaüamaya mahkum eden, sermaye, IMF ve onun uüaù× hükümet, bizler IMF'ye karü× verdiùimiz mücadelede baüar×l× olduùumuz oranda sendikal bürokrasiyi de etkisiz hale getirmeyi baüaracag×z. Bunun için yap×lmas× gereken insiyatifin iüyeri kararlar×na dayand×r×lmas×, eylemlerin iüyeri düzeylerinde tart×ü×ld×ktan sonra hayata geçirilmesidir. Çaùla Oflaz
DSiP TOPLANTILARI 26 Ocak 2002 Cumartesi saat: 3.00- 6.00 Küresel Sermayenin Hegomanya araçlarÁ: DTÖ, IMF, savaĤlar BaĤka Kültürevi Ăstiklal cad. Olivo Han No:5/4 Beyoùlu Doùan Tarkan ( DSĂP Genel BĤk.) Sevil Erol ( KESK Genel Sek.) Sezai Temelli ( Ă.Ü.ÖùretimElemanÁ) Sungur Savran ( Gazeteci-Yazar) DSĂP Ăstanbul Ăl Örgütü 2 ģubat 2002
SavaĤ KarĤÁtÁ Kampanya yaratmak. únsanlara ulaüman×n her yolunu deniyoruz. Neler yapabileceùimize hep birlikte karar veriyoruz ve karar vereceùiz. 968 isyan dalgas×n×n savaü karü×t× içeriùini kendimize örnek al×yoruz. Murat Aksu-SAKA aktivisti "Sadece Afganistan'×n bombalanmas×na deùil, tüm ABD sald×rganl×ù×na karü×y×m" Eylül sonras× sürece deùil, ABD'nin tüm savaülar×na ve sald×rganl×klar×na karü×y×m. Bu savaü herüeyden önce sorumlusu belli olmayan ama kazanan× en baütan belli olan bir savaü. Önemli olan savaü×n kimler taraf×ndan ç×kart×ld×ù× ve kimlere hizmet ettiùi. úçimizden bir arkadaü×n, Türkiye'de savaü karü×t× hareketi, fazlas×yla lokal ve kendi dar örgütlenmelerinin insan potansiyelini art×r×c× bir araç olarak kullanmak isteyen solu eleütirmesiyle SAKA sürecini baülatt×k. Bu eksende h×zla bir araya gelmeye baülad×k. SAKA yeni doùmuü bir çocuk. Eksiklerimiz kuükusuz olacak. Tart×ü×lmas× gereken çok sorunumuz var. Önemli olan tüm savaü karü×tlar×n× kapsayacak bir cephenin kurulmas×. Eylül'den sonra úHD'nin savaü karü×t× cephe kurma fikri, örgütler taraf×ndan desteklenmedi. Biz k×sa sürede 60 aktivist kazanan bir savaü karü×t× platformuz. Yürürken baüka sorunlar× da tart×üacaù×z. Tek baü×na dergiyle savaü karü×t× bir hareket inüa edilemez. Biz savaü karü×t× bir hareket inüa etmek istiyoruz ve savaüa karü× olan herkesi bir araya getirmeye çal×ü×yoruz.
Ankara Ăl Örgütü:MenekĤe sk.8/A D:16 KÁzÁlay Ăstanbul Ăl Örgütü: SakÁzgülü Sok. 24/6 KadÁköy/Ăstanbul Beyoùlu Ălçe Örgütü: Ăstiklal cd. Terkoz çÁkmazÁ Karaaslan apt. 5/8 Tünel Ăzmir Ăl Örgütü: 846. sok, No: 8/3 1. Beyler Konak
Cumartesi saat: 6.00 Halk ayaklanmasÁndan EkimDevrimine DSĂP Beyoùlu Ălçe Örgütü 2 ģubat 2002 Cumartesi saat: 6.00 Cinsiyetçiliùe hayÁr! DSĂPAnkara Ăl Örgütü 26 Ocak 2002 Cumartesi saat: 5.30 Küresel Sermayenin Hegomanya araçlarÁ: DTÖ, IMF, savaĤlar DSĂP Ankara Ăl Örgütü
2ģubat 2002 Cumartesi saat: 5.30 Halk ayaklanmasÁndan EkimDevrimine DSĂP Ăzmir Ăl Örgütü 2 Ocak 2002 Cumartesi saat: 6.00 Halk ayaklanmasÁndan EkimDevrimine DSĂP Ăzmir Ăl Örgütü 2ģubat 2002 Cumartesi saat: 6.00 FaĤizme karĤÁ mücadele
Kapitalist toplumda tüm zenginliklerin yaratÕcÕsÕ iúçi sÕnÕfÕdÕr. Yeni bir toplum, iúçi sÕnÕfÕnÕn üretim araçlarÕna kolektif olarak el koyup üretimi ve da÷ÕtÕmÕ kontrol etmesiyle mümkündür.
Reform de÷il, devrim øçinde yaúadÕ÷ÕmÕz sistem reformlar ile köklü bir úekilde de÷iútirilemez, düzeltilemez. Bu düzenin kurumlarÕ iúçi sÕnÕfÕ tarafÕndan ele geçirilip kullanÕlamaz. Kapitalist devletin tüm kurumlarÕ iúçi sÕnÕfÕna karúÕ sermaye sahiplerini, egemen sÕnÕfÕ korumak için oluúturulmuútur. øúçi sÕnÕfÕna, iúçi konseylerinin ve iúçi milislerinin üzerinde yükselen tamamen farklÕ bir devlet gereklidir. Bu sistemi sadece iúçi sÕnÕfÕnÕn yÕ÷Õnsal eylemi devirebilir. Sosyalizm için mücadele dünya çapÕnda bir mücadelenin parçasÕdÕr. Sosyalistler baúka ülkelerin iúçileri ile daima dayanÕúma içindedirler. Sosyalistler kadÕnlarÕn tam bir sosyal, ekonomik ve politik eúitli÷ini savunurlar. Sosyalistler insanlarÕn cinsel tercihlerinden dolayÕ aúa÷ÕlanmalarÕna ve baskÕ altÕna alÕnmalarÕna karúÕ çÕkarlar.
Enternasyonalizm Sosyalistler, bir ülkenin iúçilerinin di÷er ülkelerin iúçileri ile karúÕ karúÕya gelmesine neden olan her úeye karúÕ çÕkarlar. Sosyalistler ÕrkçÕlÕ÷a ve emperyalizme karúÕdÕrlar. Bütün halklarÕn kendi kaderlerini tayin hakkÕnÕ savunurlar. Sosyalistler bütün haklÕ ulusal kurtuluú hareketlerini desteklerler. Rusya deneyi göstermiútir ki, sosyalizm tek bir ülkede izole olarak yaúayamaz. Rusya, Çin, Do÷u Avrupa ve Küba sosyalist de÷il, devlet kapitalistidir. Sosyalistler bu ülkelerde iúçi sÕnÕfÕnÕn iktidardaki bürokratik egemen sÕnÕfa karúÕ mücadelesini desteklerler.
Devrimci parti Sosyalizmin gerçek leúebilmesi için, iúçi sÕnÕfÕnÕn en militan, en mücadeleci kesimi devrim ci sosyalist bir partide örgütlenmelidir. Böylesi bir parti iúçi sÕnÕfÕnÕn yÕ÷Õnsal örgütleri ve hareketi içindeki çalÕúma ile inúa edilebilir. Sosyalistler pratik içinde di÷er iúçilere reformizmin kendi çÕkarlarÕna aykÕrÕ oldu÷unu kanÕtlamalÕdÕrlar. Bu fikirlere katÕlan herkesi devrimci bir sosyalist iúçi partisinin inúasÕ çalÕúmasÕna omuz vermeye ça÷ÕrÕyoruz.
SayÕ: 67
24 Ocak 2002
500.000 TL
DayanÕúma fiyatÕ: .000.000 TL
z Seçimlere deùil mücadeleye bak! Her kongre IMF'ye karĤÁ mücadelenin örgütlendiùi platformlara çevrilmelidir! z Bir kaç grubun ittifak kurarak diùer gruplarÁ tasfiye ettiùi kongrelere hayÁr! Bütün gruplardan ve baùÁmsÁzlardan en mücadeleci kamu çalÁĤanlarÁ yönetimlere gelmelidir. Her grupta, kamu çalÁĤanlarÁnÁn mücadelesinin kazanmasÁna adamÁĤ kadrolar vardÁr. z Delege avcÁlÁùÁ deùil, politik tartÁĤma, politik mücadele. Delege sistemi deùil, tüm iĤyerlerinde demokratik seçimler!
øúçi sÕnÕfÕnÕn kurtuluúu kendi eseri olacaktÕr
z ĂĤçi sÁnÁfÁnÁn birliùinden bir milim bile taviz vermeyen bir KESK!
KESK’te ‘zorunlu’ seçim
Mola yok, kavgaya devam! S
ahte Sendika Yasas× uyar×nca, KESK ve baùl× sendikalar×n genel merkezleri ve üubeler kongre sürecine girdi. Bir dizi üubede kongreler gerçekleüti. 4-5-6 Nisan tarihlerinde KESK Genel Kongre’sinin de yap×lmas× gerekiyor
KESK: Mücadele örgütü Son on y×ll×k dönemde KESK tam bir mücadele okulu oldu. Onlarca grev gerçekleütirdi. Bir çok defa Ankara'da merkezi mitingler düzenledi. Say×s×z defalar devletin yasaklar×n× deldi. "Hak verilmez, al×n×r" sözü, KESK'in mücadelesiyle bir kez daha doùruland×. Onbinlerce kamu çal×üan×, en temel haklar×n× almak için hiçbir fedakarl×ktan kaç×nmad×. Gaz bombalar×na militanca, Kürt-Türk, kad×n-erkek kamu çal×üanlar× omuz omuza direndi. Polis joplar×ndan kaçmad×. Barikat yarmay×, hedefine ulaümak için her türlü bedel ödemeyi eylem anlay×ü× haline getiren kamu çal×üanlar×, sürgünler, bask×lar, cezalar ve ölümlere raùmen mücadeleye ara vermediler. Bu mücadelenin en önemli kazan×m×, yüzbinlerce kamu çal×üan×n×n, devletin ‘memur’ tan×m×n× y×rt×p parçalamas× ve iüçi s×n×f×n×n en militan kesimi olduùunu göstererek, örgütlenme düzeyini geliütirmesi oldu. Kamu çal×üanlar×, iüçi s×n×f×n×n en ileri mücadele kolu olarak, örgütlü, örgütsüz tüm iüçi s×n×f×na mücadele isteùi aü×lad×lar. Diùer iüçi konfederasyonlar×n×n, meslek odalar×n×n Emek Platformu çat×s× alt×nda birleümesinde KESK tümüyle belirleyici oldu. Bask×lar×n, toplumsal muhalefet üzerindeki polis zorbal×ù×n×n en yoùun olduùu, K×z×lay, Taksim ve Konak gibi bir
dizi iüçi meydan×n×n gösterilere yasakland×ù× dönemlerde, karanl×ù× y×rtan, bask×lar× hükümetlerin baü×nda patlatan ve her seferinde meydanlar× fiilen zapdeden kamu çal×üanlar×n×n kitlesel ve militan eylemleri oldu. Mücadele içinde binlerce kamu çal×üan×, aktivist, örgütçü oldu. Yine binlercesinin politik ufku geniüledi. KESK'in mücadelesi kad×nlar×n mücadele s×ras×nda en önde, en militan biçimlerde yer almas×n×n say×s×z örneùiyle doludur.
KESK Arjantin'e bakmalÁ! úüçi s×n×f×n×n gözbebeùi olan KESK'in, özellikle bu dönemde
mücadeleye bir saniye bile ara vermemesi gerekir. Kongreler sürecinin iüçi s×n×f×na görülmemiü pervas×zl×kta sald×ran IMF uüaù× hükümete karü× mücadeleyi sekteye uùratmamas× gerekiyor. Kongreye deùil, mücadeleye bakmak zorunday×z. Seçimlere deùil, Arjantin'e bakmak zorunday×z. Türkiye'dekine benzer bir IMF program×n×n uyguland×ù× Arjantin'de emekçiler, bu soygun ve yoksulluk program×n× durdurulabileceùeni kan×tlad×lar. Devlet baükan× helikopterle kaçt×. Mücadele aral×ks×z sürdü. Dördüncü devlet baükan× da aüaù×dan gelen öfkeye dayanamad×.
Sosyalistlere katÁl! DSĂP’e üye ol!
önderlik etmek için gereken birikime sahiptir. Arjantin'de kaos deùil, bir halk isyan× yaüand×. Arjantin emekçileri bu hükümet giderse yerine ne gelir demediler. Hükümeti def ettiler. Biliyorlar ki, yerine hangi hükümet gelirse gelsin, devlet baükanlar×n×, hükümeti deviren ve IMF'yi zora sokan kitle gücüne raùmen, yönetemez. Bu güç, bundan sonra dikkate al×nmak zorunda. KESK zorunlu kongresini gerçekleütirirken, içine kapanmamal×, kongreleri IMF'ye karü×, 57. bask× hükümetine karü× mücadelenin örgütleneceùi platformlara çevirmelidir.
Kamu-Sen çöplüùe!
Devrimci Sosyalist ĂĤçi Partisi hakkÁnda bilgi almak istiyorum.
Ăsim:.................................................................................................................... Meslek:............................................................................................................... ģehir:.................................................................................................................. Adres:................................................................................................................ Telefon:................................................E-mail:.................................................
Benzer bir isyan, Arjantin emekçilerindekine benzer, belki de daha yoùun bir öfkeyle dolu olan Türkiye'de de mümkün. ûubat krizinden sonraki bir dizi eylemi an×msamak, öfkenin derinliùini görmek için yeterli. Nitekim, MGK bu öfkeyi karamsar solculardan daha iyi gördüùü için Arjantin Genelgeleri haz×rlayarak, önlemler almaya çal×ü×yor. Örgütlü iüçiler de önlem almal×. Öfkeyi örgütlemek için hiçbir f×rsat× kaç×rmamal×. Üstelik, son dönemde durulmuü gibi görünse de, y×llard×r mücadele eden, mücadelenin deneylerine sahip kamu çal×üanlar×, hem öfkeyi ateülemek, hem de öfkeye
DSúP
Ankara Ăl Örgütü:MenekĤe Sk.8/A D:16 KÁzÁlay Ăstanbul Ăl Örgütü: KÁrtasiyeci sk. 23/6 KadÁköy 0216 346 6573 Beyoùlu Ălçe Örgütü: Ăstiklal cd. Terkoz çÁkmazÁ Karaaslan apt. 5/8 Tünel Ăzmir Ăl Örgütü: 846. sok, No: 8/3 1. Beyler-Konak
Kamu çal×üanlar×n×n örgütlenmesini ve temel haklar×n× kazanmas× ve korumas×n× engellemek için devlet taraf×ndan kurulan Kamu-Sen, mücadeleden yana tüm kamu çal×üanlar×n×n miùdesini buland×r×yor. Devlet olanaklar×n×, bask×s×n× ve kadrolar×n× kullanarak örgütlenen Kamu-Sen sendikal alandan tasfiye edilmelidir. KESK'in bunu baüaracak gücü vard×r! Bunun yolu ise, içe kapal× üye kampanyalar× ve delege aù×rl×ù×n× kazanmak için yap×lan pazarl×klar deùil, mücadeledir. IMF uüaklar×n×n sözcülüùünü yapmaya devam eden KESK tüm emekçi muhalefeti etraf×nda birleütirebilir. 4-5 Mart'ta sahte sendika yasas×na karü× mücadelenin en önemli meyvelerinden birisinin KESK'i tüm emekçilere daha güçlü tan×tmak ve meüruluùunu kat be kat artt×rmak olduùunu hat×rlan×rsa, haklar× için kazanana kadar mücadele veren bir KESK'in önünde Kamu-Sen'in tutunmas× mümkün deùildir.