Katilleri affediyorlar Balgat katliamýný unutmayacaðýz!
Sayý: 175
29 Mayýs 2002
200.000 TL
Avrupa Birliği Seçim Özelleştirme Savaş Patronlarýn gündemi:
Adý Ýsa Armaðan. 1978’de Ankara’nýn Balgat semtinde emekçilerin gittiði bir kahveyi taradý. 5 kiþiyi öldürdü. Ýdam cezasý aldý. Þimdi afla serbest, sokakta. Ondan sonra sýrada 7 TÝP’li sosyalistin
katili Haluk Kýrcý var. MHP hükümette ve katilleri serbest býrakýyor. Ne Balgat’ý, ne Bahçelievler’i, ne de tüm faþist cinayetleri unutmayacaðýz. Katillerden hesap soracaðýz.
Yoksulluk İşsizlik Demokrasi Mücadele Bizim gündemimiz:
Onlar kâr istiyor
Biz insanca bir yaşam
2
Ýzmir Ýnsanca yaþanýr, adaletli bir ücret ve çalýþma koþullarýnýn düzeltilmesi, bölge müdürlüklerinin kapatýlmamasý, özelleþtirmelerin durdurulmasý, sendika üyelerine yönelik baský ve sürgünlere son verilmesi, zorunlu tasarruflarýn hak sahiplerine defaten ödenmesi ve toplu görüþmeyi toplu sözleþmeye dönüþtürmek için, KESK'in Türkiye genelinde düzenlediði "IMF Dayatmalarý, Baskýlar, Sürgünler, Hak Gasplarýna Hayýr" Mitinginin Ýzmir ayaðý, 25 Mayýs Cumartesi
günü Bornova'da gerçekleþti. KESK Ýzmir þubelerinden gelen emekçilerin yaný sýra, Balýkesir, Muðla, Manisa ve Ege'nin diðer illerinden gelen þube temsilcilerinin katýlýmýyla yaklaþýk 2000 kamu emekçisi Bornova stadý önünde toplandýlar ve siyasi partilerin katýlýmýyla kitle Bornova Cumhuriyet Meydanýna yürüyüþe geçti. Cumhuriyet meydanýna tüm þube ve siyasi partilerin sýrayla girmesinden sonra devrim þehitleri için bir dakikalýk saygý duruþunda bulunuldu, ardýndan yapýlan konuþmalarda KESK Þubeler Platformu
Dönem Sözcüsü Musa Sever ve KESK MYK üyesi Güven Gerçek söz aldý. Eylem halaylar eþliðinde ve büyük bir coþku ile son buldu. Mitinge katýlýmýn az olmasý dikkatlerden kaçmazken, emekçilerin coþkusu ve direngenliði önümüzdeki
Ýstanbul KESK istanbul Þubeler Platformu ilk kez bir basýn açýklamasýný kent merkezinden uzak bir noktada gerçekleþtirdi. Þiþli Abide-i Hürriyet Meydaný’na yakýn bir noktada gerçekleþen basýn açýklamasýna bin kiþi katýldý. Coþkusuz eyleme katýlýmýn düþüklüðü KESK yöneticilerinin eylem yeri, saati ve duyurusunu son anda yapmalarýndan kaynaklaný- yordu. Basýn açýklamasýna aðýrlýklý olarak Eðitim-Sen üyeleri katýlýrken bir çok KESK sendikasýnýn ve bir çok þubenin katýlmadýðý gözlendi.
Yetki ve sözleşme için işyerlerinde eyleme! yetki ve daha sonra geliþecek sürecin ne kadar sert geçeceðinin sinyallerini verir gibiydi.
Kamu emekçileri toplu görüþme için yetki mücadelesi veriyor
K
amu emekçileri hükümetle toplu görüþme masasýna oturmaya hazýrlanýyor. Kamu emekçilerinin çoðunluðunu kendisine üye yapan sendika, 2 milyon kamu emekçisini temsil etme hakkýna sahip olacak. Ýþte tam da burada sorunlar ortaya çýkýyor. Toplu görüþmeler, toplu sözleþmeye dönüþtürüle- bilecek mi? Bizzat MHP tarafýndan kamu emekçileri mücadelesini bastýrmak için örgütlenen T. Kamu-Sen karþýsýnda KESK kazanabilecek mi? 2 milyon kamu emekçisinin daha iyi bir yaþam talebi bu iki sorunun yanýtýna baðlý. 1989’dan bu yana grevli toplu sözleþmeli sendika hakký için mücadele eden kamu emekçilerinin karþýsýna sahte sendika yasasý çýkarýlmýþtý. Grev hakkýný tanýmayan bu yasa 2001’de meclisten geçti. Yasaya göre grev hakký tanýnmadýðý gibi sendikalar iþveren karþýsýnda bir toplu sözleþme hakkýna da sahip deðiller. Hükümetle sendikalar arasýnda gerçekleþek toplu görüþmede kamu emekçileri sadece talep edebiliyor. Yani iþvereni baðlayacak ve sýkýþtýracak bir toplu pazarlýk hakký tanýnmýyor. Yasa sendikal örgütlenmeyi bürokratik bir içeriðe büründükmekle beraber en çok üyeye sahip sendikal örgüte toplu görüþme hakkýný tanýyor. Kamu emekçilerinin insanca bir yaþam için daha fazla ücret ve sosyal hak elde etmesinin tek bir yolu var: KESK’in çoðunluk
olmasý ve yetkiyi almasý, toplu görüþme masasýný toplu sözleþme masasýna çevirmek için grev yapmak. KESK’in mücadele tarihine ve kazanýmlarýna baktýðýmýzda bu son derece olanaklý. Ancak KESK liderliðinin son iki yýldýr izlediði çizgi ve yetki için son döneme girilirken son derece geri bir düzeyde hareket etmesi 2 milyon kamu emekçisinin durumunu zorlaþtýrýyor.
Azýlý düþman KamuSen KESK’in karþýsýnda azýlý bir düþman var: MHP örgütü T. Kamu Sen. Bir çok iþyerinde idari baskýlar, tehdit ve hatta þiddetle kamu emekçilerini kendisine üye olmaya zorlayan T. Kamu-Sen büyük bir tehlike. T. Kamu-Sen’in güçlenmesi kamu emekçileri hareketine aðýr bir darbe vermenin yaný sýra sonderece ciddi siyasal sonuçlara da sahip. Bunlarýn en baþýnda faþist hareketin iktidar yolunun açýlmasý geliyor. T. Kamu-Sen’i durdurmak ve ezmek, 2 milyon kamu emekçisine daha iyi bir yaþam saðlamak için þimdi göstermelik eylem yapmak, bürokratik sendikacýlýkla uðraþmak deðil, mücadele etmek zamaný. KESK geçmiþte bir çok kez bunu baþardý, yine baþarabilir.
Sosyalist Ýþçi artýk haftalýk! Sosyalist Ýþçi, geçen sayýsýndan itibaren artýk haftalýk olarak yayýnlanmaya baþladý. Her hafta 8 sayfa olarak çýkacak SÝ’nin fiyatý 200 bin TL oldu. Haftalýk Sosyalist Ýþçi iþyerlerinin, okullarýn ve sokaðýn sesi olacak. Bize yazýn. Sayfalarýmýz her türlü mücadele haberi, görüþ, eleþtiri ve önerilerinize açýktýr.
Kim bu Kamu-Sen? T. Kamu-Sen bir sendika mý, deðil mi? MHP destekli T. Kamu-Sen saðcý da olsa bir sendikaya, örneðin baþýnda MHP’lilerin olduðu Türk-Ýþ’e baðlý T. MetalÝþ’e benzeyebilir mi? Bu sorularýn yanýtlarýný vermeden önce bir þeyi belirtelim: Kamu emekçileri mücadelesine katýlanlarýn ezici çoðunluðu için her ikisinin de yanýtý hayýrdýr. KESK’in mücadele dediði yerde, T. KamuSen eylem kýrýcýlýðý yaptýðý, iþyerlerinde devlet içindeki faþist kadrolaþma sonucu koltuklarýna oturan yöneticilerin T. Kamu-Sen’i örgütlediði yýllardýr bilinen bir gerçektir. Sendika iþçi haklarýný savunur, ekonomik ve sosyal iyileþtirme mücadelesi verir. Sendika ne kadar bürokratik ve saðcý bir yönetime sahip olursa olsun bir aþamada tabanýný dinler, harekete geçer, grev yapar. Sendika toplu sözleþme için bastýrýr, hem kendi varlýk nedeni hem de sendika yöneticilerinin koltuklarýný koru-
Söz Resul Akay’ýn: Resul Akay, T. Kamu-Sen eski Baþkaný. Eski, çünkü onu bu koltuða oturtan MHP, onu devirdi. T. Kamu-Sen’e baðlý T. Haber-Sen’in baþkaný da olan Akay Ocak ayý baþýnda yapýlan kongreye iliþkin þunlarý söylemiþti: “Devlet Bahçeli þöyle demiþ: Akay’dan desteðinizi
masýnýn yolu hak elde etmektir. Sendikacýlar çok iyi bilir ki bunu yapmayanýn koltuðu altýndan çekilir. T. Kamu-Sen bir sendikayý sendika yapan bu özelliklerin hiçbirini taþýmaz ve hepsine karþýdýr. Varlýk nedeni MHP’nin örgütlenmesi ve KESK’i ezmek olan bir çete örgütlenmesinden baþka bir þey beklemek, ona sendika demek nasýl doðru olabilir ki? Peki sendikaya dönüþemez mi? Türk-Ýþ mücadele içinden doðdu ve sonra bürokratikleþti en bürokratik zamanlarýnda, örneðin 1989 ya da 1995’te greve çýktý ve kazanmayý bildi. Ýþyerlerine dayandý ve dayanmaya devam ediyor. Tüm sendikalarýn tarihi benzerdir. Ancak T. Kamu-Sen baþka bir tarihe ve baþka bir iþleve sahip. Bizzat MHP tarafýndan, MHP’nin bir uzantýsý olarak kurulan T. Kamu-Sen’in tarihini burada anlatmayý keselim ve sözü eski T. KamuSen Baþkaný Resul Akay’a býrakalým.
çekin.” Akay’ýn sendika içinde güçlü olduðu yönündeki sözlere karþýsýnda, “o zaman KamuSen bölünürse bölünsün. Ama yönetimin deðiþmesini istiyorum” demiþ. “Delegeler için TCDD gar Misafirhanesini Ulaþtýrma Bakaný Oktay Vural tahsis etti. PTT Genel Müdürü ile Türk Telekom Genel Müdürü açýkça devletin gücünü kullanarak delegeleri tehdit etti ve þantajda
bulundu. Ülkü Ocaklarý aracýlýðýyla delegelerin aileleri tehdit edildi. Delegeler misafirhaneden genel kurul salonuna özel görevli gardiyanlarla getirilip götürüldü. Bütün bu rezalet Baþbakan yardýmcýsý Devlet Bahçeli’nin nezaretinde geliþti.” Son söz yine Resul Aakay’ýn: “Sarý sendikacýlýðýn sýnýrý yok...”
3
Emeðin haklarý için, özgürlükler için
Güçlerimizi birleþtirelim Hem sað, hem de sosyal demokrat partiler yeni libe- ral politikalarýn uygulayýcýsý haline geldiklerinden beri dünyanýn birçok bölgesinde seçmenler geleneksel sað ve sol partilerden uzaklaþmakta. Bu yýðýnlar ya oy vermemeyi tercih etmekte ya da daha saða veya sola çekilmekte. Özellikle Batý Avrupa’daki bir dizi seçim bu geliþmeyi netçe gösterdi. Belki en çarpýcý örnek Fransa’daki baþkanlýk seçimleri idi. Benzer bir geliþme Türkiye’de de yaþandý. Merkez sað partilerin yaný sýra sosyal demokrasinin hýzlý gerileyiþi karþýsýnda önce politik Ýslam’ýn, ardýndan da MHP oylarýnýn sýçramasý bu yöndeki geliþmeler. Yapýlan kamuoyu araþtýrmalarý önümüzdeki seçimler için en büyük kitlenin kararsýz ya da oy vermemeyi tercih edenler olduðunu gösteriyor. Yani seçmen var olan partiler arasýnda kendi günlük yaþamý açýsýndan hiç bir fark görmüyor. Bu nedenle ya oy vermemeyi tercih ediyor ya da kararsýz. Türkiye’de kararsýzlarýn çoðunluðu birçoklarýný yanýltýyor. Kararsýzlar eðer durumu sarsýcý bir geliþme olmazsa, son tahlilde toplumda en güçlü olan fikirlerin, en güçlü olan akýmýn peþine takýlýrlar. Bu ise bugün milliyetçiliktir, þovenizmdir. Yani kararsýzlarýn oylarýnýn akmasý mümkün olan odak büyük olasýlýkla MHP’dir. Böylesi bir eðilimi durduracak olan geliþme yeni bir alternatifin sarsýcý bir biçimde ortaya çýkmasýdýr. Daha önce emekten yana söylemi ile politik Ýslam böyle bir çýkýþ yapmýþtý, ama þimdi 28 Þubat’ýn darbeleri sonucu çekildiði köþesinde artýk bu etkinliðini yitirmiþ durumda. Egemen sýnýfýn ortaya sürmeye çalýþtýðý Bayar türü merkez sað liderlerin ise hemen hemen
İZMİR
1 Haziran, Cumartesi, 16.00
Birlik-çeþitlilik-direniþ Anti kapitalist hareketin dersleri 846. Sk, No: 8/3, 1. Beyler - Konak
hiç þansý yok. Yýðýnlarý sarsacak, harekete geçirecek olan alternatif sadece ve sadece emekten yana, özgürlüklerden yana, gerçek bir deðiþimden yana bir çýkýþ olabilir. Yani, sadece sol bir alternatif kararsýz yýðýnlarý kendisine çekebilir. Bugün var olan sol güçlerin hiç biri büyük yýðýnlarý çekme gücüne sahip deðildir. DSP yýkým içindedir. CHP bir miktar oylarýný artýrmayý baþarmýþ olsa bile bu çýkýþý önemsizdir. Kitlelerde heyecan yaratan bir çýkýþý yok. Sosyalist solda da durum farklý deðil. Ne ÖDP, ne de bir önceki seçimlere katýlmýþ olan diðerleri büyük yýðýnlarý kendilerine çekebilecek ataklýða, güce sahip deðiller. Oylarý bir miktar artabilir ama bu artýþý ancak binde 1, 2’lerle ifade edebilirirz. HADEP ise tek baþýna büyük kararsýz yýðýnlarý etkileyemez. Bu durumda yýðýnlar üzerinde etki yaratacak olan güç solun tüm kanatlarýný kapsayacak ve emekten yana, özgürlüklerin geniþletilmesinden yana politikalarý cesaretle savunacak olan bir birliktir. Bir sol bloktur. Sosyal demokrasiyi, HADEP’i ve mümkün olan en geniþ biçimiyle sosyalist solu kapsayacak olan bir sol blok bugün solun beklemediði ölçüde büyük bir kitleyi harekete geçirecektir. Bir anda milyonlar savaþa ve yoksulluða karþý harekete geçecektir. Özgürlük isteyen bayraklar yükselecektir. Sol bir dalga ülkeyi yeniden kaplayacaktýr. Solda yer alan her bir örgüt tarihi bir sorumlulukla karþý karþýya. Ya sekterizm içinde boðulacaklar ya da sol blokun inþasý için, tüm özgürlük güçlerinin yan yana gelmesi ve birlikte emeðin haklarý doðrultusunda seferber olmasý için
çalýþýlacaktýr. Birinci tutum ölüme yol açacaktýr. Ýkinci tutum ise özgürlüðe. Tercih bizim.
1 Haziran, Cumartesi, 16.00
Sosyalistler ve parlamento
Menekþe Sok, 8/A, D:16 Kýzýlay
için, özgürlükler için, yeni bir toplumsal yapý için tüm güçleri birleþtirmek ve seferber etmekten yanadýr.
Solun solunu güçlendirelim Sosyal demokratlar Murat Karayalçýn ve Fikri Saðlar’ýn önderliðinde yeni bir parti daha kurdular. Þimdi solda birçok güç yeni SHP ile HADEP ve sosyalist sol arasýnda bir ittifak oluþmasýný bekliyor. Açýk ki böylesi bir geliþme olumludur. Ancak sol ittifak ancak solun solunda oluþtuðu ölçüde, emekten yana politikalar ve sýnýrsýz özgürlükler için müc adele temelinde kurulduðu takdirde anlamlýdýr. Ancak o takdirde büyük yýðýnlarý kendisine doðru çekecektir. Bir sol ittifak otomatik olarak güçlenemez. Aritmetik toplamlarla sol ittifakýn gücü ölçülemez. SHP+HADEP+sosyalist sol eðer mücadele temelinde deðil, seçimler temelinde bir araya gelirse böylesi bir ittifakýn barajý aþmasý bile mümkün olmayabilir. Büyük yýðýnlar yeni bir düzen içi sol görünümlü alternatif aramýyor. Bir
DSiP TOPLANTILARI
ANKARA
Devrimci sosyalistlerin tercihi sol bloktur. IMF politikalarýna karþý, savaþa karþý, ülkücü MHP’ye karþý emeðin haklarý
KADIKÖY
1 Haziran, Cumartesi, 16.00
Seçimler ve sosyalistler
Sakýzgülü Sk, No: 24/6, Kadýköy Telefon: 0216 - 346 65 73
seçim ittifaký hiç kimseyi, hatta bu partilerin üyelerini dahi heyecanlandýramaz. Bugün gerekli olan derhal kollarýný sývayarak emeðin haklarýný savunacak, iþçi sýnýfýnýn birliði için seferber olacak, özgürlükleri sýnýrsýzca savunacak, düþünce ve ifade özgürlüðünün yaný sýra eylem özgürlüðünü sýnýrsýzca savunacak bir birlik. Sadece böylesi bir birlik yýðýnsal bir hareket yaratabilir. Böylesi bir birlik seçimlerden ise açýk farkla birinci güç olarak çýkar. Parlamentoya sol sosyal demokrat ve Kürt milletvekillerinin yaný sýra sosyalist temsilciler gönderir. Ülkenin geleceðinde birinci dereceden söz sahibi olabilir. Bu bir rüya deðil, gerçektir. Ancak uðrunda mücadele edildiði takdirde, hayata geçirilebildiði takdirde rüya gerçek haline gelecektir...
BEYOĞLU
1 Haziran, Cumartesi, 16.00
Otonom hareket ve sosyalistler
Ýstiklal Cd, Büyükparmakkapý Sk, No: 8, D:11, Beyoðlu 0212 - 251 62 73
Lenin
biyografisinin
son cildini
Sosyalist Ýþçi
satýcýlarýndan
edinebilirisiniz
LENÝN 4 - Tony Cliff
Sandığı bırak, kavgaya bak!
4
K
imilerine göre 2003 baharýnda, kimile rine göre 2004 yýlýnda, seçimler gerçekleþecek. Tüm sermaye partileri, baþta hükümet partileri olmak üzere seçim gündemine kilitleniyor. Ancak emekçilerin baþka dertleri var: Açlýk, sefalet, iþsizlik ve gelecek- sizlik. Ne seçim tartýþmalarý, ne de Kemal Derviþ gibilerin "kriz bitti, ekonomi düzeliyor" yalanlarý gerçeklerin üzerini örtemez. Milyonlar aç ve öfkeli. IMF programlarýna, ABD uþaklýðýna, sendika düþmanlýðýna, iþsizliðe ve yoksulluða karþý emekçiler kendi alternatiflerini yaratmalýdýr. Emekçilerin iþ, ekmek, barýþ ve adalet talepleri sandýktan deðil kavgadan, beklemekten deðil iþyerini, okulunu, sokaðýný örgütlemekten geçiyor. Dünya Bankasý görevlisi Kemal Derviþ, bir an önce erken seçim tarihinin belirlenmesini istedi ve arkasýndan seçimler üzerine bir yýðýn tartýþma ve açýklama geldi. Derviþ’in derdi açýktý: Emekçilerin giderek artan tepkisinin her an gerçekleþebilecek yeni bir kriz karþýsýnda patla-
Emekçinin günde masýný beklemeden gündeme seçimi sokmaktý. Ancak hükümet son derece zayýf ve bölünmüþ durumda. IMF sürekli emrediyor: Saldýrýn, daha fazla saldýrýn! Ve ipi tutan yine IMF. Seçimler neyi deðiþtirecek? IMF politikalarýndan yana olan kim olursa olsun, sandýktan hangi renkte IMF uþaðý çýkarsa çýksýn açlýk ve sefalet politikalarýný uygulamaya devam edecekler.
Deðiþim Herkes deðiþimden söz ediyor. Nedir bu deðiþim? Deðiþim Mesut Yýlmaz yerine Mehmet Ali Bayar’ýn, Bülent Ecevit yerine Kemal Derviþ ya da Ýsmail Cem’in gelmesi mi? Onlarýn deðiþimden anladýklarý dümene yýpranmamýþ birilerinin geçmesi. Ancak rota yine Washington tarafýndan belirlenecek. Herkes yeni partiler kuruyor. örneðin Recep Tayyip Erdoðan’ýn partisinin gücünden bahsediyor. Yeni olan ne? Hangisi IMF’yi kovacaðýný, borçlarý ödemeyeceðini, ekonomik deðil sosyal bir program uygulayacaðýný söylü- yor.
Sosyal Demokrasi:
Hiçbiri! Yoksullaþan iþçi, kahvedeki iþsiz, harç parasý ödeyemeyen öðrenci öfkeli. Öfkeliyiz ve öfkemizi sandýk kesmez. Deðiþim, seçimlerle deðil mücadeleyle gerçekleþir.
Artýk yeter! Son 20 yýla damgasýný vuran neoliberal politikalardý. Özelleþtirdiler. Fabrika kapýlarýna kilit vurdular. Eðitimi ve saðlðý para- lýlaþtýrdýlar. Emeklik yaþýný yükselttiler. IMF’ye söz üzerine söz verdiler. Verdikleri her söz için ekmeðimizin bir parçasýný çaldýlar. Buna demokrasi dediler. Buna uzlaþma dediler. Her seferinde sabredin düze çýkacaðýz diye eklediler. Þimdi yine gözümüzün içine bakarak ayný þeyi tekrarlýyorlar. Emekçilere sandýðý gösteriyorlar. Karnýmýz sadece yalanlara tok. Kim seçimden ve deðiþimden bahsediyorsa ona þu gerçekleri hatýrlatmak gerek: IMF reçeteleri uygulandýkça kriz ve yoksulluk kaçýnýlmazdýr. IMF politikalarýný uygulayan her siyasi akým yenilgiye mahkumdur. Merkez sað iflas etmiþtir.
Ýslamcýlar:
Ecevit ve partisi DSP bitmiþtir. Ýslamcýlar bölünmüþtür. Sosyal demokratlar parçalanmaya devam ederken net bir politika ve emek yanlýsý bir mücadeleden henüz uzaktýr. Dün sosyal demokratlarý düþman ilan eden sosyalist sol bugün sosyal demokratlarýn aðzýnýn içine bakmaktadýr. HADEP, barýþ ve kardeþlik için elini uzatmýþtýr. Ancak bu eli sýkan birileri henüz yoktur. Faþist hareket bu tablo içinde en örgütlü güçtür.
Solun solunu yaratmak Emekçilerin çýkarý sandýktan deðil, kavgadan geçiyor. Umut sistem partilerinde deðildir. Umut her biri yýpranmýþ saðcý ya da “solcu” politikacýlarda deðildir. Çözüm iþyerlerinde, okullarda ve sokaklarda örgütlenmekten, IMF politikalarýna karþý mücadele etmekten geçer. Hiçbir kurtarýcýyý beklemeden kendi alternatifimizi yaratmaktan geçer. Ýþte Arjantin. Ýþçiler ve yoksullar IMF uþaklarýný devirdiler. Ýþte Fransa. Faþist Le Pen’e
karþý milyonlar sokaða çýktý ve faþizmi parlamentonun deðil kavganýn durduracðýný gösterdiler. Bize birlik gerek. Sendikalarda, iþyerlerinde, okullarda IMF politikalarýna karþý mücadele etmek isteyen tüm güçlerin birliði. Bize birlik gerek. Kürt ve Türk emekçilerin barýþ için omuz omuza vermesi. Sendika bürokratlarýnýn bizi satmasýný bu birlik engeller. Sosyal demokratlarýn saða deðil, sola bakmasýný bu birlik yaratýr. Sosyalizmin gerçek bir alternatif olmasý böylesi bir mücadele birliðiyle mümkündür. Kendi gücümüze güvenmeliyiz. Bu güç kendini ifade ettiði an sosyal demokratlarýn, sendikacýlarýn, Kürt halkýnýn, Türk emekçilerinin ve sosyalistlerin omuz omuza vermesi ve seçimi patronlar için bir kabusa çevirmesi hýzla gerçeðe dönüþecektir. Saldýrmak için pusuda bekleyen faþistleri ezmek böyle mümkün olacaktýr.
Ecevit ve aile klübü
Merk
AN Neo-lib kurdu baþl özg ler g
Siyasal Ýslam ikiye bölünmüþ durumda: Saadet “Dürüst” ve “halkçý.” Bugün kim Partisi ve AK Parti. Refah Partisi’nin 28 Þubat Ecevit’ten ve onun aile partisi Sosyal demokrasi 1999 seçimlerinde aldýðý maðludarbesinin saldýrýsýna uðramasý Ýslamcýlarý ikiye DSP’den söz ederken bu iki kavramý biyetle parlamento dýþýnda kaldý. O tarihten bu böldü. kullanabilir ki? 1970’lerde CHP lidyana CHP geleneðininin parçalanmasý devam Recai Kutan liderliðindeki Saadet Partisi eriyken emekçilerin desteðini aldý ve etti. geleneksel muhalefet çizgisini koruyor. Mecliste SP Deniz Baykal liderliðindeki CHP ve Murat onlarý sattý. 12 Eylül’den sonra yakýnlarýyla dýþýnda olan bitenlere karþý ses çýkaran neredeyse Karayalçýn ile Fikri Saðlar tarafýndan kurulan beraber DSP’yi kurdu. 1999’a gelindiðinde baþka kimse yok. SHP baþta olmak üzere ona yakýn sosyal milliyetçiliðin ve ýrkçýlýðýn koyu tonlarýyla Recep Tayyip hükümete girdi ve baþbakan oldu. demokrat oluþum bu duruma nasýl geldi? Erdoðan liderliðindeki Sendikacýlar onu desteklemiþ ve hatta partisine AK Parti ise ordunun üye olmuþtu. Ama o ve partisi varlýk nedeni 1991’de iþçilerin oylarýný (yüzde hýþmýna uðramamak sendikalara, örgütlü iþçi sýnýfýna ve yoksullara karþý saldýrmaktý. Ýki güç onu 29) alarak hükümete giren sosyal demokratlar kendilerine oy için sürekli “biz düzen ayakta tuttu: TÜSÝAD ve IMF. verenlere sýrtlarýný döndüler. için bir akýmýz” mesajýný Þimdi hasta ve her an ölebileceði söyleniyor. Yerine iki hatta üç 1994’te ekonomik kriz karþýsýnda 5 Nisan paketine imza veriyor. Ak Parti: kiþi bulundu: Ýsmail Cem, Hüsamettin attýlar ve IMF reçetesinin uygulayýcýsý oldular. Baþta özelleþtirme Özkan, Kemal Derviþ. Üçü de Ecevit kadar 2 Temmuz 1993’te gerçekleþen Sivas katliamý karþýsýnolmak üzere Neo-liberal suçludur: da seyirci kaldýlar. politikalardan yana. IMF programýný saldýrganca uygu Esas olarak Milliyetçi bir çizgiye ladýlar. 2000 Kasým ve 2001 Þubat krizdayandýklarý emekçilerin sahip ve esas olarak merkez saðýn ana gücü olmaya lerinde emekçilerin cebindeki parayý çalýp, çýkarlarýný bir yana býrakýp çalýþýyor. bir kaç zenginin cüzdanýna koydular. orta sýnýflara dayanmaya ve Ordu baþta olmak üzere baský aygýtýyla kavga IMF emretti, onlar çalýþtýlar. büyük sermayenin gözüne etmek yerine onunla uzlaþmayý terYaptýklarý “tarým reformu” ile 9 milyon girmeye çalýþtýlar. cih ediyor. üreticinin iþini elinden aldýlar. IMF politikalarýna, Oysa Ýslamcýlara oy veren yok En Amerikancý politikalarý izlediküreselleþmeye ve her sullar þunlarý talep ediyor: ler. Filistin halký katledilirken siyonistikisinin sivri ucu özelleþtirm Ýnsanca bir düzen. lerin elini sýktýlar. eye karþý net bir tutum IMF politikalarýnýn durdurul En sýký vatansever onlardý. Milliyetçilik ve ýrkçýlýkta faþistle almadýlar. masý. girdiler. Yükselen milliyetçiliðin bir parçasý oldular. ABD emperyalizmine karþý Türkiye tarihinin en kanlý hapishane katliamýna imza attýl Kürt halkýndan ve onun meþru temsilcisi mücadele. haneleri kurdular ve 100’e yak HADEP’ten uzak durdular Baþörtüsü olmak üzere hak ve ölümüne neden oldular Sosyal demokrasiyi meclis dýþý kalan ve bölen bu özgürlüklerin savunulmasý. politikalar terk edilmedikçe, IMF politikalarýna karþý net Siyasal Ýslam iki sýnýfa, sermayeye ve Ecevit ölecek, yerine Cem, bir muhalefet çizgisi gösterilmedikçe, kendilerine oy emekçilere dayanmaya çalýþtýðý sürece üçlüsü gelecek diyorlar. Ýki yüz veren emekçilerin çýkarlarýný savunmadýkça güç yalpalamaya, sol gösterip sað vurmaya devam edecek. kasaba politikacýsý ve bir de Dü yitirmeye devam edecekler. Küresel sermayeye karþý çýkýlmadan yoksullarýn ve dýþlananlarýn ru! Ecevit’in yerini ancak böyle Sosyal demokrasinin önünde iki seçenek var: Ecevit ölür ya da ölmez, kesin haklarý savunulamaz. IMF politikalarýna karþý çýkýlmadan Ortadoðu’da Neo-liberalizmi savunmak. DSP ve emekçi düþmaný politik ABD emperyalizmine karþý karþý tutarlý bir mücadele verilemez. Neo-liberalizme karþý mücadele etmek, Kürt gömüldü. halký ve sosyalistlerle birlikte saða karþý bir sol blok Dün RP’ye umut baðlayan yoksullar kendi taleplerini savunan baþka oluþturmak. bir muhalefet seçeneðiyle karþýlaþtýklarý an bu gücün arkasýnda saf tutÝlki yok olmayý ikincisi ise Türkiye’nin en makta teredüt etmeyecek. büyük siyasal gücü olmayý getirir.
emi seçim mi?
Medya, onlar deðiþti dedi. Onlarsa biz deðiþmedik, geliþtik dediler. Þýk giysileri ile meclis koridorlarýnda kafa tokuþturdular ve eski günlerden söz ettiler. Neydi o eski günler? 12 Eylül mahkemeleri MHP ve Alpaslan Türkeþ’i 5 bin kiþinin katili olmakla suçluyordu. Maraþ, Sivas, Malatya, Balgat ve 16 Mart katliamlarýný yapanlar, onlarca sendikacýyý ve aydýný öldürenler 1999’da Türkiye’nin ikinci büyük partisi olarak hükümete girdiler. Kimi seçim anketleri tersini anlatsa da bugün Türkiye’nin en büyük siyasal gücü faþist MHP’dir. 3. yýlýný giren koalisyon deneyimi onlarýn tek baþýna iktidarýnýn ya da Devlet Bahçeli’nin baþkanlýðýnda kurulacak bir hükümetin ne getireceðini göstermektedir. IMF anlaþmalarýný kararlý bir þekilde savundular. Devlet içinde kadrolaþtýlar. Her türlü ihaleyi onlar aldýlar. Bunlarýn en çarpýcýsý 17 Aðustos depremi sonrasý kalýcý konut ihaleleriydi. Trilyonlarca parayý gasp ettiler, depremzedeleri sokakta býraktýlar. Türk geninin ve Türk tohumlarýnýn takipçisi oldular. Yunan ve Ermeni emekçilerin depremzedelere destek için gönderdikleri kaný reddecek kadar ýrkçýydýlar. Hep geri planda durmaya, yýpranmamaya çalýþtýlar. Ancak kriz sonrasý halký yoksullaþtýran her politikanýn arkasýnda durmaktan çekinmediler. Ýþçi düþmanlýklarýný gizlemediler. Kamu emekçilerinin karþýsýna Kamu-Sen adlý faþist çeteyi çýkardýlar. Kadrolaþtýklarý her bakanlýkta, her dairede iftirayla ya da zorla grev hakkýna karþý çýkan bu sahte sendikayý örgüt- lediler. En büyük icraatlarý af oldu. Haluk Kýrcý ve Mehmet Ali Aðca gibi azýlý ülkücü katili dýþarý çýkarmak için af ilan edecek kadar cüretkarlar. MHP gibi iki faþist parti, BBP ve ATP seçimlere hazýrlanýyor. Televizyoncular, Birisinin baþýnda gazeteciler, TÜSÝAD 1970’lerde Çatlý’larý, el ele vermiþ Aðca’larý yetiþtiren uðraþýyor. Amaçlarý Muhsin Yazýcýoðlu, diðerindeyse faþist Türkeþ’in merkez saðý diriltoðlu Tuðrul Türkeþ var. mek. Bir ölüyü diriltmek mümkün Tüm sistem partileri çökerken faþistler mü? örgütlü güçlerini koruyor. Onlara geçit vermemek en büyük görev. Bu ise ne AB üyeliði, ne NAP ve Mesut Yýlmaz: Türkiye tarihinin en azýlý sermaye partisi. ordu müdahalesi, ne de iberal politikalarýn sadýk uygulayýcýsý Özal’ýn asker süngüleri arasýnda TÜSÝAD ve merkez saðýn uðu parti. Zengileri sevdiklerini açýkça söylediler. Özelleþtirme saldýrýsýný engellemesi ile olacakta. lattýlar. 1991’de iþçiler tarafýndan devrildiler. Özgürlüklerden yanaydýlar. Ama Tek bir yol var: gürlüklerin sýnýrýný patronlar belirlemeliydi. Her neo-liberal parti gibi sömürülenSokakta, diþe diþ erin ve ezilenlerin özgürlük talebine karþý sopayý tuttular. MHP ve DSP’yle hükümete bir mücadele. girdiler. Utanmazca yalan söylediler: Biz diðer ikisinden farklýyýz. Ancak koalisyonun birinci yýlýnýn sonunda gittikleri her yerde, yaptýklarý her mitingte halk tarafýndan protesto edildiler. Son kozlarýný oynuyorlar: Avrupa Birliði taraftarlýðý. Onlarýn üye olmak istediði AB’yi gördük: Fransýz meslektaþlarý hýrsýz Chirac ve onun politikalarýnýn ürettiði katil Le Pen. Sonlarý burada da kaçýnýlmaz olarak yenilgi olacak. DYP ve Tansu Çiller: Utanmazca baðýrýyorlar. Seçim olsun iktidara hazýrýz diye. Ama emekçiler zannettikleri gibi ne aptal, ne de unutkan. Yýl 1994. Çiller TV ekranlarýndan konuþuyor: “Acý ilacý içeceðiz.” Acý ilaç 1 yýlda 1 milyon kiþiyi iþsiz býrakan 5 Nisan paketi. ç Yýl 1995. Kamu emekçileri Ankara’yý iþgal etmiþ, 300 bin Türk-Ýþ’li grevde. Baþbakan Çiller “tek kuruþ vermem” diyor. Ýþçiler barikatlarý aþarak onu deviriyor. Yýl 1996. Çiller bir liberal. Çalýþma arkadaþlarý Mehmet Aðar ve Sedat Bucak. Susurluk’ta bir kaza oluyor ve bu üçlünün yasadýþý örgütlenmesi ortaya çýkýyor. fatura aðýr: Yakýlan 3 binden fazla köy, 3 bin faili meçhul cinayet, onlarca yargýsýz infaz. Yýl 1997. Refahyol 28 Þubat darbesi ile devriliyor. fatura Ýslamcýlara kesiliyor. Ancak toplumun çoðunluðu Çiller ve DYP’nin rüþvetçi ve hýrsýz olduðu konusunda net. Ve 2002’de ilk acý ilacýn üzerinden kaç aþýrý doz geçmiþken Çiller, MHP’yle rekabet ediyor. Öcalan’ýn asýn, erle rekabete iktidarý bize verin diyor. Hýrsýz, çeteci ve kana susamýþ. Merkez lar. F tipi hapissaðý bunlar mý diriltecek? kýn insanýn DTP ve Mehmet Ali Bayar: Merkez saðýn yaþadýðý bitkisel hayata son çözüm Bayar. Ýthal bir lider ve Özkan ve Derviþ suni bir parti. Gençmiþ, kadýnlara zlü bir diplomat, bir önem veriyormuþ... O da Derviþ gibi bir ünya Bankasý memuIMF memuru. Zenginleri sevenlerden. e doldurabilirlerdi. Merkez saðý Bayar’ýn suni teneffüsü de olan bir þey var ki kurtaramayacak. kalarý çoktan
Faþistler
kez Sað
Arjantin’i hatýrla!
ARTIK YETER!
Marksizm tartýþmalarý
Hitler iktidara nasýl gelmiþti?
1
933 1 Mayýs'ý. Alman Sosyal Demokrat Partisi SPD'den geriye kalan teþkilat, Hitler'in çeþitli "emek örgütlerini" destekledi ve iþçileri, Nazilerin "ulusal emek günü" gösterisinde yürümesi yolunda teþvik etti. 2 Mayýs 1933'te ise, Naziler sendika hareketini ele geçi- rerek iþçi liderlerini toplama kamplarýna gönderdiler. Buraya nasýl gelinmiþti? 1928'de sosyal demokratlarý "sosyal faþist" ilan eden Komintern kararýna uygun olarak, Alman Komünist Partisi KPD, SPD ile her tür ortak eylemden kaçýndý. 1930 seçimlerinde oyunu %700 arttýrmýþ olan Naziler için "sonun baþlangýcýný" ilan etti. 21 Haziran 1931'de ise, "Kýzýl Referandum"da, SPD'ye karþý Nazilerle iþbirliði yapacak kadar ileri gitti. Troçki'nin sosyal demokrat iþçilerle birleþik iþçi cephesi kurmak ve iþçileri devrimci saflara kazanmak yolunda yaptýðý tüm çaðrýlar yanýtsýz kaldý. En son serbest seçimlerde bile, SPD ile KPD'nin birleþik oylarý, Nazilerinkini geçmekteydi ama bu iki partinin ne seçim sandýðýnda ne de sokakta birlikte iþ yapmalarý mümkün olmadý. SPD liderliði ise, gerek iktidardaki politikalarýndan, gerekse desteklediði hükümetlerden duyulan hoþnutsuzlukla Nazilerin iþini kolaylaþtýrdý. SPD'nin bir kesimi, Nazilerin iktidara gelmemesi için polise ve cumhurbaþkanýna güvendi. Oysa bu arada, Naziler güçlendikçe diðer tüm sað partiler arkalarýnda hizaya geçmekteydi. 25 Mart 1933'te liberal ve muhafazakar partiler, Hitler'e diktatörlük yetkisi verilmesi yolunda oy kullandýlar. Cumhurbaþkaný ise 2 Aralýk 1933'te Hitler'i Baþbakan olarak atadý ve 28 Þubat 1933'te, anayasadan ifade, basýn, toplanma ve örgütlenme özgürlüklerini kaldýrdý. Binlerce KPD ve SPD görevlisini tutuklattý. Kýsacasý, SPD ile KPD önderlikleri, güçlü ve örgütlü bir iþçi sýnýfýnýn bulunduðu bir ülkede, faþistlerin iktidara gelmesi için gerekli her türlü hatayý yaptýlar. Sað ise, kendisinden beklendiði üzere, soyut bir "demokrasiyi" savunmak yerine, güçlenen ve sermayenin desteðini alan Nazilerin arkasýnda yer aldý.
Almanya dersleri Sosyalistler, tarihi hikaye serisi olarak deðil, dersler çýkartýlacak deneyimler bütünü olarak görürler. Yukarýda anlatýlanlarýn ýþýðýnda günümüze baktýðýmýzda gördüðümüz þu: bugün MHP iktidar ortaklarý arasýnda en az güç kaybeden parti. Ancak onu durduracak güce, sýnýfa önderlik edecek olanlarýn tarihten yeterli dersi çýkarmýþ olduklarýný söylemek zor. Solun çoðunluðu MHP konusunda birbirinden ilginç görüþlere sahip: 1) Deðiþmediðini söyleyen faþistlere, "yok caným, deðiþtiler" diye kendinden menkul deðiþiklikler atfetmek, 2) Zaten faþist bir sistem altýnda yaþadýðýmýzý düþünerek MHP'nin özel bir önem taþýmadýðýný iddia etmek, 3) Ordunun MHP'ye izin vermeyeceðine güvenmek, 4) MHP'nin gelecek seçimlerde barajý bile aþamayacaðýný iddia etmek. Bütün bu yaklaþýmlar, aslýnda faþizmin toplumsal niteliði ve sýnýfsal karakteri konusunda bir kafa karýþýklýðýný yansýtmakta. Öte yandan, bir tehlike görmezlikten gelinmekte. Oysa tehlikeyi görmezden gelmemek tehlikeyi ortadan kaldýrmaz, büyütür. Ne paniðe kapýlmak, ne de görmezden gelmek: faþist tehdidi yok etmenin yolu, onu doðru analiz edip, birleþik cepheyi örmekten geçer. Deniz AYTAÞ
Troçki
Z Yayınlarý Broşür dizisi
Doðan Tarkan
Sosyalist Ýþçi satýcýlarýndan edinebilirsiniz
5
6 Stalinizmin 74 yýllýk mirasý komünizme bütünüyle ters bir anlam yüklemenin yaný sýra, tüm uluslararasý sosyalist hareketin söylemindeki bir dizi terime de aslýyla baðdaþmayan bir içerik yüklemek gibi ender bir beceriye sahip. Birleþik cephe de iþte bu terimlerden biri. Herþeyden önce, birleþik cephe salt faþizme karþý bir mücadele taktiði deðil. Thorez ve Dimitrov'un 1930'larda savunduðu halk cephesi taktiðinin ise birleþik cephe taktiði ile hiç bir benzerliði yok. Komintern'in ilk yýllarýnda formüle edilen ve Troçki'nin hayatýnýn son 15 yýlýný adadýðý birleþik cephe taktiði, esasen, devrimcilerin iþçi kitlelerini reformizmin etkisinden kurtarma mücadelesinin taktiði, devrimci parti ile iþçi sýnýfý arasýndaki mesafeyi kapama uðraþýnýn taktiði. Halk cephesi politikalarý ise tam anlamý ile sýnýf uzlaþmacýlýðýnýn taktiði. Birleþik cephe taktiðinin arka planýný 1910'lu yýllar oluþturuyor. 1914'te baþta Alman SPD'si olmak üzere hemen hemen tüm Avrupa sosyal demokrat partilerinin, savaþýn eþiðinde 'kendi' egemen sýnýflarýný desteklemeleriyle Ýkinci Enternasyonal fiilen iflas etmiþ, sosyalizm ve iþçilerin uluslararasý birlik mücadelesi en büyük darbeyi yemiþti. Fakat, savaþ yýllarýnýn hem cephede hem cephe gerisindeki güçlükleri 1917-18 yýllarýnda yeniden egemen sýnýflara karþý kitlesel eylemleri, ayaklanmalarý ve devrimleri gündeme getirdi. Avrupa'nýn bir çok köþesinde eski düzen çöktü. Alman Ýmparatorluðu, Avusturya-Macaristan Ýmparatorluðu, Rus Çarlýðý hep iþçi sýnýfý tarafýndan tarihin çöplüðüne gömüldüler. Sýnýf
Birleþik Cephe
içerisinde kökleri olan devrimci bir partinin bulunduðu tek ülkede (yani Rusya'da) ise eskinin yerine kurulan iktidar iþçi sýnýfýnýn kendi iktidarý oldu. Tüm Avrupa'da yükselen bu devrimci dalga ve iþçi sýnýfýnýn yeniden kazandýðý mücadele güveni onun yüzbinlercesinin mevcut düzenden ve reformist partilerden kopmasýný beraberinde getirdi. Özellikle reformist partilerin güçsüz olduðu ülkelerde bu süreç daha da süratli yaþandý. Öte yanda, reformizm, herþeye raðmen güçlü olduðu yerlerde, en belirgin örnek olarak da Almanya'da, devrimci hareketi potasýnda eritmekte baþarý saðlýyordu. Öyle ki, 1921 yýlýna gelindiðinde devrimci dalga durulmaya baþlamýþtý. Üstelik þimdi egemen sýnýf karþý saldýrýya geçiyordu. Ýþçi sýnýfý açýsýndan bu yeni koþullarda mücadele, yeni bir mevzi kazanma deðil, elindekini koruma mücadelesine dönüþmeye baþladý. Böyle bir savunma mücadelesi ise sadece sýnýfýn en ileri unsurlarýný deðil, bütününü ilgilendiriyordu. Kýsacasý, tüm sýnýfýn güçbirliði, bir birleþik cephe gerekiyordu. Kazanýlmýþ haklarý koruyabilmek için, hayat pahalýlýðýna ve iþsizliðe karþý mücadele etmek için mutlaka devrimci olmak gerekmiyordu. Kaldý ki, bu savunma mücadelesi içinde bile
komünistler, sýnýfýn temel çýkarlarýný en iyi savunan unsurlar olduklarýný pratikte göstermek ve böylece sýnýfýn geri kalanýný kendi azami taleplerine kazanmak þansýna sahiptiler. Komintern'in 1922'de tespit ettiði gibi: "Birleþik cephe, en basit biçimiyle, komünistlerin, tüm diðer parti ve gruplardaki iþçilerle ve tüm partisiz iþçilerle, burjuvaziye karþý iþçi sýnýfýnýn anlýk, temel çýkarlarýný korumak üzere ortak bir mücadelede birleþme giriþimidir. En basit günlük bir talep için bile olsa her eylem devrimci uyanýþa ve devrimci eðitime neden olabilir; iþçileri devrimin kaçýnýlmazlýðýna ve komünizmin tarihi önemine inandýracak þey mücadelede kazanýlan deneyimdir." Birleþik cephe taktiðinin altýnda yatan anlayýþ, iþçi sýnýfýnýn eylem birliðinin ancak mücadele içinde tabandan kurulabileceði anlayýþýdýr. Ayrýca, birleþik cephe anlayýþý eyleme ve daha önemlisi iþçi sýnýfýnýn kendi eylemine dayandýðý için, mücadeleden kaçýnan reformist önderleri teþhir etmeye de hizmet edecektir. Troçki'nin 'Komünist Enternasyonalin Ýlk Beþ Yýlý'nda yazdýðý gibi: "Reformistlerin, kitle eyleminin devrimci potansiyelinden ödleri kopar; onlarýn pek bayýldýklarý yerler parlamento tribünleri, sendika bürolarýdýr... Oysa bizler... onlarý saklandýklarý
yerlerden zorla çýkarmaktan ve mücadele içindeki kitlelerin gözleri önünde yanýmýza almaktan yanayýz. Doðru bir taktik ile bu durumdan ancak biz kazançlý çýkabiliriz." Ne var ki, birleþik cephe taktiðinin en acil olarak gerekli olduðu dönemlerde, özellikle faþizmin Almanya'da týrmandýðý yýllarda, Komintern bu anlayýþa sýrt çevirdi. Bunun nedenleri þüphesiz Sovyetler Birliði'ndeki geliþmelerden ayrý düþünülemez. Ýþçi sýnýfýnýn iktidarýný gaspeden yeni Stalinist egemen sýnýfýn uluslararasý politikasý devrimin yayýlmasý deðil, Batý ile askeri ve ekonomik birikim yarýþý olmuþtu. Komintern ise artýk iþçi sýnýfýnýn uluslararasý devrimci partisi deðil, bürokratik devlet kapitalisti sýnýfýn uluslararasý arenadaki uzantýsý olmuþtu. Hemen hemen her yerde komünist partiler, stalinizmin uluslararasý denge hesaplarý içinde siyasi zigzaglar çiziyorlardý. Öyle ki, eskiden komünistlerin kazanmaya çalýþtýklarý reformistler þimdi, üstelik faþizme karþý birleþik cepheye en acil ihtiyaç bulunduðu dönemde, artýk 'sosyal faþist' ilân edildiler. Komünistler 1930'larda reformistlerle bu defa halk cephesi uygulamasýný denediklerinde ise, birleþik cephe anlayýþýnýn tam tersine, sosyal demokrat partilerle tepeden hükümet koalisyonlarý
kurdular. Üstüne üstlük, komünist partiler bu koalisyonlara kendi programlarýný tamamen burjuva partilerinin programlarýyla sýnýrlayarak girdiler. Bu halk cephelerinin bedeli ise Ýspanya'da faþizmin iktidarý, Fransa'da Komünist Partisi'nin açýkca grev kýrarak olasý bir devrimin önüne geçmesi oldu. Özetle, halk cephesi politikalarý sýnýfa karþý sýnýf politikalarýndan sýnýf uzlaþmacý politikalara geçiþin taktiði oldu. Onun içindir ki, Troçki sürgün hayatýnýn bu dönemlerini birleþik cephenin ne olup ne olmadýðýný anlatmakla geçirdi. Reformizmle cephe faaliyetinde, reformizmin tabanýný kazanmaya çalýþýrken tam tersine reformist partilere meydaný kaptýrmamak için komünistlerin en temel ilkesinin kendi siyasi baðýmsýzlýklarýndan taviz vermemeleri olduðunu, propaganda ve eleþtiri özgürlüklerinden vazgeçmemeleri gerektiðini anlattý. Birleþik cephenin, somut talepler için tabanda eylem birliði anlamýna gelmesi gerektiðini, yoksa partiler arasý seçim birliði veya tepeden inme hükümet koalisyonlarý olamayacaðýný anlattý. Uzun vadeli bir birlik ise söz konusu olamazdý. Komünist Enternasyonal'in 1919-24 döneminde ve Troçki'nin savunduðu anlamda birleþik cephe, doðru kavrandýðýnda, devrimci sosyalistler için çok çeþitli biçimleriyle uygulanabilecek vazgeçilmez bir silâh. En dar anlamda bile düþünüldüðünde, günlük mücadelenin çeþitli somut talepleri peþinde iþçilerin güç birliðini saðlamaya çalýþmak ayný zamanda devrimci sosyalistlerin iþçi sýnýfý içerisinde kök salma uðraþýnýn, devrimci partinin inþasýnýn da bir parçasý.
Türk-Ýþ Güvenpark eyleminden notlar... Baþkaný Sabri Topçu ve TGS Genel Baþkaný Þükran Soner Türk-Ýþ Baþkanlar Kurulu'nun siyasi parti ziyaretlerini protesto ederek, katýlmadýlar.
Sendikacýlara gözaltý
15 Mayýs 2002 81 ilden Ankara'ya gelen profesyonel sendikacýlar sabah erken saatlerden itibaren Güvenpark'ta toplanmaya baþladýlar. Güvenpark'ýn çevresinde yoðun polis önlemi alýnýrken, eylemin yapýldýðý anýt çevresine gitmek isteyenlerin üzerleri arandý. Türk-Ýþ'e baðlý sendikalarýn profesyonel yöneticileri Ankara Güvenpark'ta buluþtuklarýnda eyleme katýlanlarýn sayýsýnýn beklenenin çok altýnda kaldýðý
görüldü: 800 ile 1000 arasýnda profesyonel yöneticinin katýlmasý gereken eyleme 400 civarýnda sendikacý katýldý. Baþkanlar Kurulu'nun alýnan kararlarýn dýþýna çýkarak siyasi partileri ziyaret etmeyi programýna almasý birkaç sendika tarafýndan eleþtirildi. Baþkanlar Kurulu'nun siyasi partileri ziyaret etme kararý almadýðýný belirten TEKSÝF Genel Baþkaný Zeki Polat, TOLEYÝS Genel Baþkaný Cemal Bakýndý, Hava-Ýþ Genel Baþkaný Atilay Ayçin, TÜMTÝS Genel
Öðleden sonra polis çemberinden içeriye battaniye sokulmasý engellenmeye baþlandý. Petrol-Ýþ iþçileri ile polis arasýnda bu nedenle kimi tartýþmalar yaþandý. Bu tartýþmalarýn yatýþmasýndan bir süre sonra benzer bir uygulama Tümtis iþçileriyle polisin tartýþmasýna yol açtý. Tümtis iþçilerinin içeriye battaniye sokma konusunda ýsrarcý davranmalarý sonucunda gerginlik yumruklaþmaya dönüþtü ve bir polis görevlisinin burnu kýrýldý. Bunun üzerine söz konusu sendikanýn Ankara Þube baþkaný ve genel sekreteri gözaltýna alýndý. (Gözaltýna alýnan Tümtis yöneticileri ertesi gün akþam saatlerinde serbest býrakýldý.) Bayram Meral akþam yapýlan Baþkanlar Kurulu toplantýsýnda Güvenpark'ta gecelemeye emniyetin izin vermediðini söyledi ve örtük biçimde eylemi bitirmeyi önerdi. Ancak kimi sendika baþkanlarýnýn bu þekilde eyleme son verilmesinin TürkÝþ'in güvenilirliðine zarar vereceðini söyleyerek karþý çýkmalarý
üzerine Bayram Meral valiyi telefonla arayarak, "Bugün insanlarý döndüremeyiz, sýkýntý çýkar, yarýn deðerlendireceðiz" dedi.
16 Mayýs 2002 Geceyi parkta oldukça zor koþullar altýnda geçiren sendikacýlar, sabahtan itibaren hareketlenmeye baþladýlar. TürkÝþ Baþkanlar Kurulu da ziyaretler öncesinde parkta toplandý. Bu toplantýnýn ardýndan Bayram Meral baþkanlýðýndaki heyet, günün ilk ziyaretini Meclis'e yaptý. Meclis Baþkaný Ömer Ýzgi ile görüþen Bayram Meral, geceyi Güvenpark'ta geçirdiklerini hatýrlatarak, birinci sloganlarýnýn "ÝMF'ye hayýr, iþsize iþ, çalýþanlara iþ güvencesi" olduðunu söyledi.
17 Mayýs 2002 DSÝ'deki toplantý öncesinde TürkÝþ Genel Merkezi'nde bir araya gelen Baþkanlar Kurulu, hükümete süre tanýma kararý aldý. Türk-Ýþ Baþkanlar Kurulu, Meclis tatile girmeden Ýþ Güvencesi Yasasý'nýn çýkarýlmasý, kýdem tazminatlarýnýn tartýþmaya bile alýnmamasý görüþünde birleþti. Bayram Meral'in ardýndan Türk-Ýþ Genel Sekreteri Hüseyin
Karakoç, sonuç bildirgesini okudu. Bildirgede parti temsilcilerinin yasanýn çýkmasý konusunda söz verdiði, böylece eylemlerin ilk aþamasýnýn baþarýlý olduðu belirtildi. Ýþ Güvencesi Yasasý'nýn çýkarýlmasýnýn hükümetin önde gelen görevi haline geldiði kaydedilen bildirgede, hükümete Meclis tatile girmeden Ýþ Güvencesi Yasasý'nýn çýkarýlmasý ve diðer talepler konusunda süre tanýdý. Geçici iþçilerin kadroya geçirilmesi, resen emeklilikte protokole uyulmasý, ÝMF politikalarýnýn terk edilerek, iþsize iþ saðlanmasý istenen sonuç bildirgesinde þöyle denildi: "Baþkanlar Kurulu'nun bundan sonra yapacaðý olaðanüstü toplantýda, 87 sayýlý ILO sözleþmesinin hak tanýdýðý meþru ve demokratik eylemler gündeme gelebilecek, þalter inebilecek, telefon ve faks haberleþmesi kesilebilecek, bankalardaki çalýþma ve demiryollarýnda ve karayollarýnda trafik durabilecek, vapurlar iþlemeyebilecek, uçaklar uçmayabilecek, her alanda üretim ve hizmet durabilecektir. Hayat durabilecektir." Meral'in, "Kabul edenler", "Kabul etmeyenler demiyorum, oybirliði ile karar alýnmýþtýr" sözlerinin ardýndan, sonuç bildirgesi "Genel grev genel direniþ" sloganýyla alkýþlandý.
Mücadelenin içinden
Savaþa Karþý Avukatlar 24 Mayýs Cuma günü saat: 19-21'de anti kapitalist hareket ve savaþ karþýtý harekete iliþkin, video ve sinevizyon gösterisi gerçekleþtirildi. Gösterime 25 kiþi katýldý. Anti-kapitalist harekete iliþkin olarak, 1999 yýlýnda, Seattle'da, IMF ve DB'yi protesto etmek üzere dünyanýn farklý ülkelerinden biraraya gelmiþ anti-kapitalistlerin eylemi gösterildi. Savaþ ve savaþa karþýtý hareketle ilgili olarak da, Afganistan ve Filistinde'de çekilmiþ savaþ fotoðraflarý, dünyanýn pek çok yerinde, Amerikanýn hegamonya mücadelesini ve küresel sermayenin askeri kanadýnýn dünyayý yerle bir etmeye yönelik savaþýný protesto eden savaþ karþýtlarýnýn gösterilerine iliþkin fotoðraflar gösterildi.
Video ve sinevizyon gösterisinin arkasýndan, Cenova'da anti-kapitalistlerin gerçekleþtiridiði eyleme Fransa'dan ATTAC ile birlikte katýlmýþ aktivist Güler ile söyleþi yapýldý. Savaþ karþýtý Avukatlar'ýn ilk etkinliði olmasý gerçeði göz önünde bulundurulduðunda, etkinliðe katýlým iyiydi. 8 Haziran'da Ýstanbul Barosu Ýnsan Haklarý Merkezi ile birlikte gerçekleþtireceðimiz "11 Eylül sonrasý savaþ ve insan haklarý ihlalleri" baþlýklý panele, daha geniþ katýlýmý saðlamak yönünde çalýþma kararlýlýðý ile toplantý bitirildi.
SES istanbul Þubeleri
Osman Durmuþ yasaný geri çek! 23 Mayýs’ta Ýstanbul Saðlýk Ýl Müdürlüðü önünde Ýstanbul SES þubelerine üye yaklaþýk 100 saðlýk emekçisi olarak basýn açýklamasý yaptýk. Saat 12.30’da baþlayan eylemde sahte sendika yasasý ve MHP’nin kamu çalýþanlarý
üzerindeki baskýsý protesto edildi. “Bakanýn sendikasý olmaz”, “Bakan yasaný geri çek”, “Ýþveren örgütlerse sendikaya ne gerek var loganlarý atýl SES Aksaray Þubesi üyesi bir saðlýk emekçisi
Sosyalist Ýþçi mücadelenin sesidir BÝZE YAZIN! Mektuplarýnýz, haberleriniz,
Tel: (0216) 346 65 73 Adres: Sakýzgülü Sokak, 24/4, Kadýköy - istanbul
Baþka bir üniversite mümkün! eleþtiri ve önerileriniz için, irtibat adres ve telefonlarýmýz:
Yeni YÖK Yasa Tasarýsýný protesto etmek isteyen öðrenciler 18 Mayýs günü sokaða çýktýlar. Ýzinsiz baþlayan eylem, polisin yoðun baskýsýna raðmen devam etti. Uzun süredir Ankara öðrencileri için hayal olan Kýzýlay'a girildi.
Defalarca saldýran polis, öðrencileri Güvenpark'ta ablukaya alarak basýn açýklamasý yapýp daðýlmalarý konusunda uyardý. Basýn açýklamasý bittikten sonra daðýlmayan kitle, ara sokaklardan eyleme devam etti, ülkü ocaklarý genel merkezini taþladý. Ankara merkezli yapýlan eyleme yaklaþýk 2 bin kiþi katýldý. "Bu Yasa Meclisten Geçmeyecek!", "YÖK'e Hayýr!", "YÖK Polis Medya Bu Abluka Daðýtýlacak!" sloganlarý
atýldý. Öðrenciler, uzun süredir eðitim alanýnda yapýlan saldýrýlarýn en büyüðüyle karþý karþýya. Çünkü bu yasa tasarýsý, gelecek sene birçok öðrencinin gidebileceði bir okulunun olmamasý anlamýna geliyor. Harçlarýn en az 4 katýna çýkmasý, kredilerin rektörlük tarafýndan belirlenmesi gibi maddeleri kapsayan yasa tasarýsýna karþý hep birlikte mücadele etmeliyiz. Bu yasa tasarýsý sadece üniversite öðrencilerini deðil, gelecekte üniversitede okuyacak olan binlerce liseliyi de ilgilendiriyor. Üniversite bünyesinde çalýþan sözleþmeli personelin çoðunluðunun iþten çýkarýlacak olmasý ve bunun yerine öðrencilerin ucuz iþgücünden yararlanýlacak olmasý da cabasý.
7
Sakine Arat Bir çocuðu 1984 yýlýnda ölüm orucunda yaþamýný yitirdi.
Savaþa Karþý Eðitimciler
Savaþa Karþý Eðitimciler 25 Mayýs Cumartesi günü Karakedi Kültür Merkezi’nde “Savaþ ve Çocuk Psikolojisi” baþlýklý bir söyleþi düzenledi. 55 kiþinin katýlýmýyla gerçekleþene etkinlikte Ýstanbul Psikologlar Derneði üyesi iki konuþmacý savaþlarýn çocuk psikolojisi üzerindeki etkisini anlattý. 10’a yakýn ilköðretim öðrencisinin katýldýðý etkinlikte öðrenciler savaþ konulu resim ve þiirleri de sergilendi. Konuþmacýlarýn yaptýðý sunuþun ardýndan salonda yapýlan konuþmalarda savaþlarýn çocuklar üzerinde yarattýðý fiziksel ve ruhsal tahribatlara dikkat çekildi. Bir çok konuþmacý çocuklarý savaþlarýn vahþi sonuçlarýndan korumak için savaþa karþý
SAVAŞA HAYIR!
"Barýþtan baþka çaremiz yok!" FİLİSTİN’E ÖZGÜRLÜK! mücadelenin gerekliliðini vurguladý.
Savaþa karþý imza kampanyasý sürüyor Ýstanbul-Kadýköy'de "savaþa hayýr" standý Yaklaþýk bir haftadýr Kadýköy'de Savaþa Hayýr Platformu'nun inþasý için imza standý açmaktayýz. Ýmza verenlerin en çok sorduðu sorular: "Ýmza verince ne olacak?" ve "Hangi savaþ?", "Sadece Filsitin için mi?". Birinci soruya, platform inþa ettiðimiz yanýtýný verince insanlar tereddütsüz telefon ve e-maillerini veriyorlar. Bu da gösteriyor ki, daha aktif olarak bir þeylere katýlmak istiyorlar. "Hangi savaþ?" sorusuna ise, önümüzdeki Irak operasyonu anlatarak cevap veriyoruz. Bir diðer tepki de "savaþa evet diyen var mý ki?" oluyor. Satandtan bile savaþlara karþý çok büyük bir tepki olduðunu çýkartmak mümkün. Ýstanbul’da Beyoðlu’nda da imza kampanyasý sokakta sürdürülürken, Ankara ve Ýzmir’de önümüzdeki günlerde devam edecek.
Yeri ve saati neredeyse kulaktan kulaða dolaþarak öðrenilen izinsiz bir eylemin bile, bu kadar katýlýmla gerçekleþmesi, polisin yoðun baskýsýna karþý öðrencilerin kararlý duruþu, eylemin, otobüs duraklarýnda bekleyenlerin, iþyerlerinin balkonlarýndan eylemi izleyen insanlarýn, dershane öðrencilerinin alkýþlarýyla desteklenmesi kazanmanýn ne kadar mümkün olduðunu bizlere bir kez daha gösteriyor. Bu yasa tasarýsý sadece bir
grup öðrencinin sorunu deðil, çocuðunu okutamayacak olan ailelerin, iþten çýkarýlacak personellerin, gelecekte üniversiteye giremeyecek olan liselilerin veya eðitim hakký gasp edilen tüm üniversite öðrencilerinin sorunudur. Bunun için acilen yapýlmasý gereken, bu yasadan öyle veya böyle, bir þekilde rahatsýz olan herkesle, bu temel üzerinde bir araya gelerek bir platform oluþturmaktýr. Kazanmak için yola çýkanlarýn baþka alternatifi yok.
Diyarbakýr'da Barýþ dergisini gördüm ve Barýþ Analarý çevresine katýlmaya karar verdim. Bir oðlumun 1984 yýlýnda ölüm orucunda ölmesi, bir diðerinin ise baskýlara dayanamayarak daða çýkmasý beni çok yaraladý. Benzer acýlarý baþka annelerin yaþamasýný istemiyorum. Bizlere, barýþa bir fýrsat verilmesi gerekli. Asker anneleri de, idam için deðil, barýþ için çabalamalýlar. Acýlarýmýz bir, barýþý birlikte örelim. Biz savaþa karþýyýz. Kanýn durmasý için elimizden geleni yapýyoruz. Yapmaya da devam edeceðiz. Her iki tarafla da konuþmak istiyorum. Hükümet barýþa baský uygulamaktan vaz geçsin artýk. Kürtlerin haklarý verildiðinde, Kürtlerin aþaðý bir millet görülmesinden vaz geçildiðinde ve ayrýmcýlýða son verildiðinde barýþý bir çýrpýda kazanabiliriz. Dilimizin ayrý olmasý nasýl bir suç olarak görülebilir hala? Aslýmýzý inkar edemeyiz. Bizim de anadilimizi konuþmaya hakkýmýz var. Biz terörist deðiliz, benim çocuklarým da terörist deðil. Haklarýný arýyorlar. Savaþlarý durdurmalýyýz. Barýþý kazanmak için güçlerimizi bir araya getirmeliyiz.
Sayý:175 29 Mayýs 2002 ISSN 1300-4026
Uluslararasý Tanýtým ve Yayýncýlýk Ltd. Þti. Sahibi: Özden Dönmez Sorumlu Yazýiþleri Müdürü: Volkan Akyýldýrým Adres: Sakýzgülü Sok. 24/4 Kadýköy/Ýstanbul Baský: Yön Matbaasý www.geocities.com/sosyalistisci/
Sayý: 175
29 Mayýs 2002
200.000 TL
Dayanýþma fiyatý: 500.000 TL
Sosyalistlere katýl! DSÝP’e üye ol! Devrimci Sosyalist Ýþçi Partisi hakkýnda bilgi almak istiyorum.
Ýsim:.................................................................................................................... Meslek:............................................................................................................... Þehir:.................................................................................................................. Adres:................................................................................................................ Telefon:................................................E-mail:.................................................
"Kırık dökük” yaþamak istemiyoruz!
Ýþçi sýnýfýnýn kurtuluþu kendi eseri olacaktýr
Bir süre önce sokalarda yaþayanlar genellikle kendisine yardým edecek kimsesi olmayan insanlardý. Oysa þimdi aileler sokalarda yaþamak zorunda kalýyor. "Bir lokma ekmek, nasýl olsa bulunur" denir ve kim- senin açlýktan ölmeyeceði anlatýlýrdý. Oysa þimdi sokalarda açlýktan ölen insanlar var ve sayýlarý giderek artýyor. Yaþayacak bir
Ankara Ýl Örgütü:Menekþe Sk.8/A D:16 Kýzýlay Ýstanbul Ýl Örgütü: Sakýzgülü Sk. 24/6 Kadýköy 0216 346 6573 Beyoðlu Ýlçe Örgütü: Ýstiklal cd. Terkoz çýkmazý Karaaslan apt. 5/8 Tünel Ýzmir Ýl Örgütü: 846. sok, No: 8/3 1. Beyler-Konak
evi ve ve açlýktan ölmeyecek kadar bir geliri olanlar ise bin bir türlü cambazlýkla durumlarýný koruyabiliyorlar. Az parayla yaþamak zorunda olanlar bilirler defolu olan, bir yerinde arýza olan malý çok daha ucuza almak mümkün. Kriz öncesi defolu ve "kýrýk dökük" giyim ve ev eþyalarýný zaman zaman tercih ederdik. Oysa þimdi defolu giyim eþyasýnýn yanýsýra, "kýrýk peynir", "kýrýk yumurta", "kýrýk
Yalan söylüyorlar! Ekonominin büyüdüðünü, enflasyonun aþaðýya çekildiðini ve krizin atlatýldýðýný anlatýyorlar ama bu içi boþ bir yalandan ibaret. Ekonomi toplam olarak % 9.5 küçüldü, kiþi baþýna gelir 3000 dolardan 2160 dolara indi. Sanayi üretimin arttýðýný söylüyorlar, oysa sanayi üretimi ve özel sektör kapasite kullanýmý hala 2000 yýlýnýn % 8-10 altýnda. Ýstanbul Ticaret Odasý anketlerine göre 2001 yýlýnda iþini kaybedenler, 2000 yýlý rakamlarýnýn iki katý. 2002 yýlýnda ise daha da artarak devam etti. DÝE araþtýrmalarýna göre iþsizlik oraný % 20'lere ulaþmýþ durumda. Bir yýl önce bu rakam % 6,3 idi.Faiz oranlarý kriz öncesinde %40'lar düzeyinde iken % 105 düzeyine çýktý.
DSİP
pirinç" gibi "defolu besin maddeleri" nin satýþýnda patlama yaþanýyor. Mesela kýrýk yumurtanýn 30'luk kolisi 2 milyon, saðlam yumurtanýn 30'lýk kolisi ise 2,5-3 milyon arasý, kýrýk peynir 1,5-2 milyon arasýnda, kalýp penir alýrsanýz en ucuzu 3 milyondan baþlýyor. Oysa Derviþ sürekli "krizin atlatýldýðýný" anlatýyor. Bizim cephemizden krizin atlatýldýðýný söylemek mümkün deðil.
Nereye kadar yoksulluk? Bu sorunun cevabýný IMF programýný uygulayanlara sorarsak verecekleri cevap çok açýk: Açlýktan ölene kadar! Hükümet IMF programýnýn uygulanmasýnýn kaçýnýlmaz olduðunu, ancak böyle krizden çýkýlabileceðini anlatýyor. Hükümet, çok uluslu þirketlerin ve Türkiye sermayesinin çýkarlarýnýn bekçisi ve IMF programý da bu kesimlerin programý. IMF programýnýn hayata geçirilmesi çalýþanlarýn hayat standartlarýný yükseltmeyecek aksine daha da geriletecek. IMF programýna karþý her düzeyde mücadele kazanmanýn anahtarý. Yoksulluða ve ücretlerinin erimesine karþý mücadele, Hükümete, MHP'ye, IMF'ye karþý mücadelenin de en temel ayaðýný oluþturuyor.
Ücretler eriyor Þubat krizi sonrasýnda ortalama ve altýnda gelir düzeyine sahip olanlarýn ip üzerinde yürüyen cambazlardan yetenekli olduklarýný gördük. Krizle beraber ücretler dolar bazýnda ortalama % 30 azaldý. Yani kriz öncesinde bir ekmek aldýðýnýz parayla bu gün yarým ekmek alabiliyorsunuz. Üstelik Þubat kriziyle yaþanan düþüþ bu
güne kadar devam etti. Krizden sonra % 30 azalan ücretler, o günden bu güne sektörlere göre deðiþen bir þekilde daha da azaldý. Reel gelirler özel sanayi çalýþanlarýnda % 15, kamu çalýþanlarýnda %12, asgari ücrette % 14, memur maaþlarýnda % 4, emekli aylýklarýnda ise % 4.3 düþtü.
"Lüküs hayat, oh ne rahat"
maye sahipleri ve onlarýn her istediðini yerine getiren milletvekilleri, üst düzey bürakrasi, parayla para kazananlarýn yaþam standartlarýnda bir gerileme olmadý. Aksine bizler yoksullaþýrken onlar daha zenginleþti ve aradaki fark aklýn almayacaðý boyutlara týrmandý.
Büyük çoðunluk gýda dahil bütün harcamalarýný kýsýp, açlýk sýnýrýna ve altýna çekilirken azýnlýkta kalan bir grup ise krizle beraber daha da zenginleþmenin tadýný çýkarýyor. Ücretlilerin yaþamýyla ser-
Ekonomik deðil, sosyal program!