177

Page 1

Kemer sıkmaya, borçlanmaya hayır!

Keþmir sorunu

15-16 direniþinin 32 yýldönümünde:

Sayı: 177

11 Haziran 2002

Sayfa: 4-5

Nükleer savaþ tehdidi kapýda

Sayfa: 2

200.000 TL

Seçim, derhal!

Sol ittifak IMF partilerine karþý

5 haftadýr evinden çýkamayan Ecevit, patronlara “AB’ye evet diyoruz” deyip aðzýndan köpükler saçarak idam isteyen Bahçeli ve yoksul düþmaný Mesut Yýlmaz’ýn yönetemediði açýktýr. 3 parti, DSP, MHP ve ANAP iflas etmiþtir. IMF uþaklarý bir an önce çekip gitmelidir. Tüm partiler bir seçim dönemine girildiðinin farkýndalar. Ancak bu seçimde partiler yarýþmayacak. Bu seçim IMF uþaðý partilerle, iþçi ve emekçi yýðýnlar arasýnda geçecek.Baþta faþist MHP olmak üzere IMF uþaklarýný yenmek için derhal kollarý sývamalýyýz.

Türkiye iþçi sýnýfýnýn ve yoksullarýnýn, kardeþ Kürt halkýnýn IMF uþaklarýný yenmek için yeterince nedeni ve gücü var. Tek sorunumuz ayrý durmak. Oysa bugün ayrý durmak, ayrý durmaya çalýþmak intihar etmek demektir. IMF partilerinin karþýsýna iþyerlerinde, okullarda ve sokaklarda emeðin programýný çýkarmalýyýz. IMF partilerine karþý sol ittifak, sosyal-demokrasi, Kürt hareketi, sosyalistler ve devrimcileri kapsayacak bir mücadele birliði kurulduðunda üretenlerin yönettiði bir toplumun yolu açýlacaktýr.

Demokrasi ve özgürlük AB tartýþmalarýna sýkýþtýrýlamaz

Ýdama hayýr! Ayrýmsýz genel af

Bugün barýþý savunmak bütün emekçilerin çýkarýnadýr. Barýþý savunmak idama karþý çýkmayý, ayrýmsýz bir genel af ve ana dilde eðitim istemeyi gerektirir.

Barýþa karþý çýkanlar demokrasinin ve insan haklarýnýn düþmanlarýdýr. Onlar 1970’li yýllarda 25 bin kiþinin katili olan faþistlerdir.

Sayfa: 2


2

L

iderler zirvesinden çýkan MHP lideri Devlet Bahçeli aðzýndan köpükler saçarak tehditler yaðdýrdý. Son günlerde eski “sakin” görüntüsünü zaten terk etmiþ ve her fýrsatta aðzý köpüklü konuþmalar yapmakta. Bahçeli diðer partileri hükümetten çekilmekle tehdit ediyor. Biliyor ki hükümetten çekildiði takdirde erken seçim gündeme gelecek. Hükümet ortaklarý ise erken seçimden çekiniyorlar. Daðýlacaklarýný biliy-

Seçime evet orlar. Ancak, ülkücü MHP’nin rakibi hükümet ortaklarý ve diðer burjuva partileri deðil, iþçi ve emekçiler. Ýþçi ve emekçiler bu partinin de diðerleri ile birlikte IMF uþaðý olduðunu, iþçi ve

Bugün barýþý savunmak bütün emekçilerin çýkarýnadýr. Barýþý savunmak idama karþý çýkmayý, ayrýmsýz bir genel af ve ana dilde eðitim istemeyi gerektirir.

emekçilere düþman olduðunu biliyor. Ýþlerini kaybeden yüzbinlerce emekçi, ceplerindeki üç beþ kuruþu da yitiren milyonlar bunlarýn sorumlsunun IMF’nin Yapýsal Uyum Programý olduðunu ve Yapýsal Uyum Programý’nýn uygulayýcýsýnýn

içinde MHP’nin de bulunduðu bu koalisyon hükümeti olduðunu biliyorlar. Bu hükümet partilerinin IMF uþaðý olduðunu artýk 5 yaþýndaki çocuklar bile biliyorlar. Milyonlar aylar boyu “IMF uþaðý hükümet istifa” diye sloganlar attý. MHP, ortaklarýný ve parlamentodaki diðer partileri seçim tehdidi ile korkutabilir. Ýþçi ve emekçiler ise ilk seçimlerde IMF uþaklarýna geçit vermeyecek. Sadece MHP deðil, tüm IMF uþaklarý önümüzdeki ilk seçimlerde boylarýnýn ölçüsünü alacaklar.

Barýþa karþý çýkanlar demokrasinin ve insan haklarýnýn düþmanlarýdýr. Onlar 1970’li yýllarda 25 bin kiþinin katili olan faþistlerdir.

Ýdama hayýr! Ayrýmsýz genel af B

aþbakan Ecevit’in iler tutar yanýnýn kalmayýp, yataklara düþmesi ile birlikte hükümet içindeki çatlak daha da geniþledi. Bugüne kadar karþý karþýya kaldýðý her büyükçe siyasal geliþmede anlaþmazlýða düþen hükümet ortaklarý, þimdilerde ne yapacaklarýný bilemez halde birbirlerine girmiþ durumdalar. Önlerindeki en temel sorun hiç dile getirilmese de ekonominin durumu. Bu konuda ipleri tamamen Derviþ’in eline býrakmýþ olan MHP, DSP ve ANAP, bütün “iyiye doðru gidiyoruz” palavrasýnýn arkasýndaki tehlikeyi pekala biliyorlar. Her an yeniden bir Þubat Krizi yaþanabilir ve baþa dönülebilir. Böylesi bir olasýlýk karþýsýnda iþçi ve emekçileri, orta sýnýflarý dizginlemek mümkün olmayacaktýr. Karþýlarýndaki en büyük tehdit bu. Bu nedenle bir an önce yeniden saðlam bir istikrar aranýyor. Ama çözüm yok. 3 iktidar partisinden ANAP ve DSP seçime karþý. 3 yýllýk iktidar dönemlerinde bu iki parti yýkýmýn eþiðine geldi. MHP seçim istiyor, ama koþullarýn olgunluðundan tam emin deðil. Muhalefet ise ne istediðini bilmiyor. Toplum bir süredir Avrupa

PVC'li hayat Aþaðýdaki ürünlerden bir ya da daha fazlasýný kullanýyor musunuz? Çakmak, tükenmez kalem, plastik þiþe, kaset, evlerde kablo, su borusu, duvar kaðýdý, pimapen pencere, hastanelerde medikal aletler, kredi kartý, nüfus cüzdaný, para cüzdaný, taklit deri, çocuk oyuncaklarý... Yanýt 'evet' ise kanser veya böbrek rahatsýzlýðý riski taþýyorsunuz demektir.

Birliði etrafýnda bir kutuplaþmanýn yaþandýðýna dair bilgilen- diriliyor. Bir tarafta AB’ciler var. Hemen hemen tamamý patron örgütlerinden oluþan bir blok bu. Diðer yanda ise Cumhuriyet gazetesinde yayýnlanan ve bir kýsým Cumhuriyet’çi kemalist ile MHP’li faþistin oluþturduðu bir blok bu. Aslýnda suni bir blok. AB etrafýndaki ayrýþma sermaye sýnýfý ile emek arasýndaki ayrýþmadýr. Saflar þu anda tam olarak böyle belirlenmedi. Þimdi AB konusunda 3 nokta hem iktidardaki hem de muhalefetteki burjuva partilerini sýkýþtýrýyor. Bunlar Kýbrýs sorunu, idam ve ana

dilde eðitim ve yayýn sorunlarýdýr. Oysa bu sorunlardan en çok tartýþýlan son ikisi gündeme AB nedeni ile gelmedi. Bu sorunlarýn kendi iç dinamikleri onlarý canlý tutuyor. Burjuva partilerinin ve toplumun önündeki seçenek çarpýtýlmýþ bir biçimde öne sürülüyor: Ýdam mý? AB mi? Oysa sorun bir baþka þekilde konulmalýdýr: Yeniden savaþ mý, idam mý? Yeniden savaþ, zaten sýkýntý içinde olan ekonominin yeniden çökmesi olacaktýr. Kamu harcamalarýný kýsmasý öðütlenen Türkiye’nin yeniden kamu harca-

Örneðin, alýþýk olduðumuz üzere, polis sokakta çevirip her kimlik sorduðunda, çýkarýp kimliðimizi gösterirken bu riskleri taþýyoruz. Çünkü yukarýda sayýlan ürünlerin tamamýnýn üretiminde PVC kullanýlýyor. PVC'li ürünlerin üretiminde ise (yumuþak ve esnek olmasý için) bilinen en toksik kimyasal maddelerden olan dioksin kullanýlýyor. Dioksin de sayýlan hastalýklara yol

açýyor. Bu ürünlerin kullanýmý sýrasýnda zararlý kimyasallar sýzýyor. Bu elbette gözle farkedilir bir þey deðil. Avrupa'da bazý hükümetler (örneðin Ýsveç ve Danimarka) yaptýrdýklarý araþtýrmalar sonucunda, oyuncaklarda kullanýlan PVC'nin çocuklarda kalýcý hasarlara yol açtýðýný anlayýp, kullanýmýný kýsýtlama kararý almýþlar. PVC yalnýzca kullanýmý sýrasýnda zarar vermiyor. Bu tür ürünlerin geri dönüþümü çok zor olduðundan, ya topraða gömülerek ya da yakýlarak imha ediliyorlar. Ancak gömülünce topraða ve içme sularýna sýzarak zarar vermeye devam ediyorlar. Yakýlýnca ise daha fazla dioksin ve

Kapitalizmin suç dosyası

malarýný artýrmasý, askeri harcamalarý arttýracaðým diye eðitime, saðlýða vb yaptýðý tüm harcamalarý durdurmasý, kamu emekçilerine çok daha aðýr bir biçimde yüklenmesi demektir. Bütün bunlar ise zorbalýkla da olsa saðlanmýþ olan istikrarýn yeniden tepetaklak olmasýdýr. Ýþte Türkiye’nin önündeki asýl tercih buradadýr. Barýþ ve demokrasi mi, savaþ ve zorbalýk mý? MHP’nin bu konulardaki tercihleri açýk: O zorbalýktan yana. O demokrasinin geliþmesi halinde emekçilerin dirençlerinin artacaðýný biliyor. Bu nedenle demokrasiye karþý. O insan haklarýna karþý. Bu nedenle de idamdan yana. Aslýnda, bütün gücüyle AB’den yana olduðunu vurguluyor. Egemen sýnýfa bu konuda dil döküp duruyor. Ama öte yandan demokrasiye ve insan haklarýna, barýþa düþman. Çünkü onlar 70’li yýllarda 25 bin kiþinin katili bir örgüt... Bugün demokrasiden yana herkes bu konuda saf tutmalýdýr. Ýdama hayýr! Ayrýmsýz genel af! Ana dilde eðitim! Barýþ ancak böyle devam eder. Barýþ tüm emekçilerin çýkarýnadýr...

klorin içeren kimyasallar açýða çýkýyor. Bunlar havaya karýþýyor ve bu kez bu kimyasallara dokunarak deðil ciðerlerimize çekerek maruz kalýyoruz. Polis bir daha kimlik sorduðunda elinizi cebinize atmadan önce iyi düþünün. "Bu gemi bir kara tabut" Geçtiðimiz ay, elli tane nükleer bomba yapmaya yetecek miktarda plutonyum taþýyan silahlý bir gemi, Japonya'dan kalkýp Ýngiltere'ye gitti. Irak'ta bilinmeyen bir yerlerde kimyasal silahlar bulunduðunu iddia ederek yeri göðü bombalayan patronlar, onlarca ülkenin kara sularýnda bir ölüm gemisini dolaþtýrarak milyonlarca insanýn hayatýný hiçe saydýlar. Cengiz ALÐAN

Solda birlik þart

I

MF uþaklarýna karþý solda birlik þart. HADEP’ten sosyalist sola, sosyal demokrasiden tüm emek güçlerine kadar geniþ bir sol blok, iþçi ve emekçiler için acil bir geresinimdir. Türkiye yeniden seçim havasýna girdiði için deðil, bu IMF uþaðý hükümet ve onun arkasýndaki sermaye sýnýfý çaresizlik içinde olduðu için. Bugün sýnýrsýz düþünce, örgütlenme ve eylem özgürlüðü için, siyasal demokrasinin geniþletilmesi için, idama karþý çýkmak ve ana dilde eðitim hakký için, memurlara grev ve toplu sözleþme hakký, bütün çalýþanlara iþ güvenliði için, silahlanmaya dur demek, savaþa deðil eðitime ve saðlýða yatýrým için, tüm özel eðitimin devletleþmesi için, iç ve dýþ borçlarýn iptali için, özelleþtirmelere karþý çýkmak, özelleþtirilen kurumlarýn yeniden kamulaþtýrýlmasý için geniþ bir sol blok gerekir. Bu talepler etrafýnda oluþacak bir sol blok, iþçi ve emekçi yýðýnlarýn taleplerine cevap verecek ve emekçilerin mücadeleye atýlmasýna güç verecektir. Sol blok sadece seçim deðil, asýl olarak mücadele için oluþmalýdýr. Ýþçilerin, emekçilerin hergünkü mücadelelerini kolaylaþtýrmak için, siyasal demokrasinin taleplerini her alanda yükseltmek için harekete geçmelidir. Böyle bir birlik seçimlerde de IMF uþaðý partileri hezimete uðratacaktýr. Bundan emin olmak gerekir. Aksi takdirde ise faþist MHP’ni güçlenerek karþýmýza çýkacaðýný bilmek gerekir.


3

Bir imza da bizden H

alkýn Demokrasi Partisi, HADEP “Demokratik Türkiye Ýçin Bir Ýmza Kampanyasý” baþlattý. HADEP’in kampanyasý 1 Eylül Dünya Barýþ Gününe kadar sürecek. Devrimci sosyalistler HADEP kampanyasýnýn sunuluþ metnine kimi itirazlarý olmasýna raðmen bu kampan- yayý destekleyecek ve milyonlarýn desteðini kazanmak için elinden geldiðince seferber olacaktýr. HADEP kampanyasý yeni bir anayasa, Kürt sorununda demokratik ve adil bir çözüm, gelir daðýlýmýndaki adaletsizliðin ve uçurumun ortadan kalkmasý, iþçilerin ve tarým emekçilerinin örgütsüzlüðünün ortadan kalkmasý, farklý dillere ve kültürlere özgürlük, Olaðanüstü Hal Bölgesi’nde Türkiye’den farklý bir hukukun sürdürülmesine son verilmesi, kadýnlara eþitlik ve özgürlük, idam cezasýnýn kaldýrýlmasý, OHAL bölgesinden sürülen köylülere geri dönüþ hakký ve ayrýmsýz genel af talep etmektedir. Devrimci sosyalistler bu talep-

“HADEP, uðrunda mücadele edilen demokrasi taleplerini Avrupa Birliði’nden beklememektedir. O, bu talepler için mücadele etmekte, kazanmak için çalýþmaktadýr.”

lere destek vermektedirler. HADEP bunlarýn yaný sýra AB’ye katýlým sürecine de destek vermektedir. Biz bu noktada HADEP’ten ayrýlýyoruz. Ancak HADEP’in AB’ye katýlým sürecine verdiði desteði benzer bir tutum alan diðerlerinden farklý görüyoruz. HADEP, uðrunda mücadele

edilen demokrasi taleplerini Avrupa Birliði’nden beklememektedir. O, bu talepler için mücadele etmekte, kazanmak için çalýþmaktadýr. Siyasal demokrasinin sýnýrlarýnýn geliþmesi için mücadelenin taleplerinin bir kýsmýnýn AB sürecindeki tartýþmalarla çakýþmasý bu noktada önemli deðildir. Sonuç olarak, HADEP’in imza

kampanyasýnýn milyonlara ulaþmasý idama karþý çýkanlar, anadilde eðitim hakký isteyenler, sýnýrsýz düþünce, örgütlenme ve büyük bir öneme sahiptir ve devrimci sosyalistler bütün olanaklarý ile bu sürece omuz vereceklerdir.

Mücadele faþistleri geriletti C

bir sað blokla katýlan merkez sað oylarýný arttýrdý. Oylarýn yüzde 43’ü Chirac’ýn liderliðindeki saða gitti. Bu sonuçla gelecek hafta yapýlacak ikinci turda saðýn 550 milletvekilliðinden 450’sini kazanmasýnýn mümkün olduðu söylenmekte. Fransýz seçimleri bir anlamda merkez saðýn zaferi oldu. Sola gelince, yeni liberal politikalarýn uygulayýcýsý Jospin hükümetini oluþturan Sosyalist Parti, Komünist partisi ve Yeþiller ancak yüzde 36.3 oranýnda oy alabildiler. 1995 seçimlerine göre oylarý büyük ölçüde düþtü.

Trokist Ýþçi Mücadelesi (LO) ve Devrimci Komünit Birlik (LCR) ise toplam % 3 oranýnda oy aldýlar. Bu iki troçkist parti cumhurbaþkanlýðý seçimlerinin ilk turunda yüzde 11 oy oranýnda oy almýþken neden þimdi oylarý yüzde 3’e düþtü? Öncelikle, cumhurbaþkanlýðý seçimlerinde alýnan oylarýn önemli bir kýsmý protestocu sosyalistlerden gelmekteydi. Bu seçimlerde ise alýnan oylar sabit devrimci oylar. Bu þekilde bakýldýðýnda yüzde üç önemli bir miktar. Yaklaþýk 1 milyon emekçi Troçkist partilere oy vermiþ durumda.

Küresel Sermaye Karþýtlarý Ýzmir Giriþimi

Küreselleþmenin ve küreselleþme karþýtlýðýnýn dayandýðý insan tasarýmlarý Doç Dr. Melek Göregenli (Sosyal psikolog)

12 Haziran Çarþamba, 1900

Ýletiþim Kafe

Alsancak Kýbrýs Þehitleri, Ýletiþim Kitabevi Üst katý

toplantýlarý

eylem özgürlüðü isteyenler için

Fransa’da seçimler yapýldý

umhurbaþkanlýðý seçimlerinden sonra Fransa’da parlamento seçimleri yapýldý. Sonuçlar oldukça ilginç! Öncelikle faþist Le Pen’in oylarý geriledi. Hem cumhurbaþkanlýðý seçimlerine göre hem de 1995’deki parlamento seçimlerine göre. 1995’de oylarýn yüzde 15’ini alan Le Pen Milliyetçi Cephe partisi bu kez yüzde 11.6’da kaldý. Diðer faþist parti ile birlikte ise yüzde 13 aþýrý sað oy var. Le Pen’in oylarýnýn gerilemesi açýk ki cumhurbaþkanlýðý seçimlerinin ilk turu ile birlikte baþlayan anti-faþist mobilizasyonun ürünü. Fransýz seçimlerinin ikinci önemli sonucu ise katýlýmýn düþüklüðü. Baþkanlýk seçimleriden de daha düþük düzeyde olan katýlým sadece yüzde 64. Yani toplumun üçde biri mevcut siyasi partilerin hiçbirinde umut görmüyor, siyasete sýrtýný dönüyor. Üçüncü sonuç, solun solundaki ve solun bütünündeki daðýnýklýðýn merkez saða yaramýþ olmasý. Ever, Le Pen’in Milliyetçi Cephe partisi oy kaybetti, ama seçimlere birleþik

DSiP

Devrimci solun oylarý içindeki ilginç geliþme ise anti kapitalist hareketin içinde olan LCR’ýn oylarýnýn hemen her yerde LO’yu geçmesi. Oysa LCR seçimlerden önce LO’ya ve diðer sol güçlere ittifak çaðýrýsý yapmaktaydý. Açýk ve net anti kapitalist bir program etrafýnda ittifak yapýlabilmiþ olsaydý, açýk saða kayýþ zayýflatýlabilir ve sol, devrimci sol bu seçimlerden çok daha güçlenmiþ olarak çýkabilirdi. LCR’ýn bu son iki seçimde kazandýðý seçim baþarýlarý anti kapitalist hareketin gücünü göstermektedir.

15 Haziran, Cumartesi Saat: 19.00

15-16 Haziran anma toplantýsý Atatürk Kapalý Spor Salonu Ýzmir

KADIKÖY 15 Haziran, Cumartesi 16.00 Savaþ çýlgýnlýðýný nasýl durdurabiliriz? Panel SHP, Barýþ Analarý ve DSÝP’den konuþmacýlar Menekþe Sok, 8/A, D:16 Kýzýlay Telefon: 0216 - 346 65 73

ANKARA 15 Haziran, Cumartesi 16.00 15-16 Haziran yol gösteriyor Menekþe Sok, 8/A, D:16 Kýzýlay

ÝZMÝR 15 Haziran, Cumartesi 16.00 Troçki’nin marksizme katkýsý

Sürekli devrim teorisi 846. Sok, No: 8/3, 1. Beyler, Konak

BEYOÐLU 15 Haziran, Cumartesi 16.00 Farnsa seçimleri ve anti kapitalist hareket Ýstiklal Cad. Büyükparmakkapý Sok, No: 8, Kat: 4, Beyoðlu Telefon: 0212 - 251 6273

Savaşa Hayır Platformu Her Pazartesi günü saat 19.00’da Karakedi Kültür Merkezi’nde toplanıyor

İstanbul Sosyal Forumu Girişimi 13 Haziran Perşembe, 19.00’da Karakedi Kültür Merkezi’nde toplanıyor İstiklal Cad. Büyükparmakkapı Sok, No: 8, Kat: 4, Beyoğlu Telefon: 0212 - 251 6273


4

Kemer sıkmaya, borçlanmaya hayır!

IMF saldýrýsýna karþý tek yo

P

atronlar krizden çýkýyoruz derken, Türkiye ekonomisi kemer sýkma ve borçlanma tuzaðýnýn içinde yeni bir krize gidiyor. Ýlk iki mali krizin faturasýný ödeyen iþçiler, kemer sýkma ve borçlanma politikalarýna karþý birleþik bir mücadeleye hazýr olmalýdýr. Ne Ecevit’in hastalýðý, ne de düzen partilerinin seçim tartýþmasý ekmek ve demokrasi kavgasýndan daha önemli olamaz. Türkiye ekonomisi iyiye gidiyor diyenler iki þeyi kastediyor daha fazla kemer sýk, daha borçlanýyoruz, yoksullaþacaksýn ve borçlarý sen ödeyeceksin! IMF’nin bir uydusu haline getirilmiþ Türkiye ekonomisi borçlarla dönüyor. 2002 yýlýnýn ilk beþ ayýnda IMF uþaðý hükümet, iç borç faizi olarak 18,5 katrilyon lira ödedi. Devletin kamu çalýþanlarýnýn ücretleri de dahil geri kalan harcamalara 21,2 katrilyon lira verilirken, bir bu kadar para Sabancý’lara, Koç’lara daðýtýldý. Devletin daðýttýðý para nerden geldi? Bizim cebimizden.

Patronlarýn verdikleri borcun faizi, iþçilerin ve emekçilerin vergileriyle ödendi. Devlet harcamalarýnýn yüzde 56’sý iç ve dýþ borç fazilerine verildi, yatýrýma ise sadece yüzde 2’lik komik bir pay ayrýldý. Sosyal güvenliðe yapýlan yatýrým iç borç faizlerinin sadece beþte biri oldu.Tarýma ise yüzde 5’i layýk gördüler. Türkiye’yi dünyanýn en borçlu ülkesi haline getirdiler. Önümüzdeki dönemde 12 katrilyon iç ve 36 katrilyon dýþ borç ödeceyecekler. Devletin kasasýnda ise 0.5 katrilyon kaldý. Nereden bulacaklar? Tabi ki iþçi

sýnýfýnýn cebinden. IMF yeni bir emir daha buyurdu: Atýl kadrolarý iþten çýkarýn! Kim bu atýl kadrolar? Evinden çýkamayan baþbakan mý? Kafatasçýlýktan baþka bir þey bilmeyen Bahçeli mi? Yüzde yüz yalancý olduðu kamuoyu tarafýndan kabul gören Yýlmaz mý? Hayýr, IMF onu deðil, kamuda çalýþan iþçi ve memurlardan bahsediyor. IMF diyor ki 30 bin memuru, yani 6 futbol stadý dolusu kamu emekçisini iþten çýkar, parayý al! Bir yýlda toplam gelirinin üçte birini kaybeden iþçiler buna izin veremez.

maya mahkum edilirken, her gün 100 çocuk yetersiz beslenme yüzünden ölüyor. Bir zamanlar IMF’nin gözde modeli Arjantin þimdi açlýðýn pençesinde dururken, tarihinin en büyük eknomik krizini yaþayan Türkiye hýzla uçuruma doðru gidiyor. Ecevit’in ölüp ölmeyeceði ya da düzen partilerinin kayýkçý kavgalarý milyonlarca

Uçuruma tam gaz Daha iki yýl önce IMF ve Dünya Bankasý iki ülke için alarm veriyordu: Arjantin ve Türkiye. Arjantin ekonomisi çöktü. 36 milyonluk Arjantin’in yarýsý bugün fakirlik sýnýrýnýn altýnda yaþýyor. Her on çocuktan altýsý fakirlik sýnýrýnýn altýnda yaþa-

iþçinin geleceðinden daha önemli olamaz. IMF saldýrýsýna karþý iþçilerin birliðini saðlamak acil bir görevdir. Kim sendika bürokratlarýnýn harekete geçmesini bekliyorsa yanýlýr. Onlarýn yerinden kalkmaya hiç niyeti yok. IMF’ye karþý mücadeleyi, sendikasýný sarsan, iþyerinde örgütlenen tabanýn mücadeleye geçmesi durdurabilir. Ýþçilerin birliðinin gücünü bir çok kez gördük. Çok geriye gitmeye gerek yok. Daha iki yýl önce 1 Aralýk’ta 1 milyon kiþi iþ býraktý ve sokaða çýktý. Krize karþý emeðin programýný sundu. Ýþçileri küçük üreticiler, esnaflar, iþsizler ve öðrenciler izledi. Bugün Türkiye kaynayan bir kazandýr. Öne çýkan, kemer sýkmayý ve borçlanmayý reddeden bir iþçi hareketinin önünü kimse kesemez.

32 yýl sonra 15-16 Haziran direniþinin dersleri 1970 yýlýnda sendikal örgütleri DÝSK’in yasaklanmasýna karþý yüzbinlerce iþçi üretimi durdurdu, sokaða döküldü. Ýki gün boyunca Türkiye’nin kaderi iþçilerin eline geçti. 32 yýl önce gerçekleþen bu direniþin ardýndan bugün Türkiye iþçi sýnýfý hareketi ne durumda? Çalýþma Bakanlýðý’nýn açýkladýðý rakamlara göre Türkiye’de yaklaþýk 20 milyon iþçiden sadece 2,5 milyonu sendikalý. Bu rakamýn gerçekte 2 milyonla 750 bin arasýnda deðiþtiðine yönelik bir dizi iddia var. Ancak sayý ne olursa olsun ortada bir gerçek var: Ýþçi sýnýfýnýn sendikal örgütlenmesi son derece zayýf. Bir baþka olgu ise zaten zayýf olan sendikal örgütlenmenin kendi içinde bölünmüþ olmasý. Türk-Ýþ, DÝSK, Hak-Ýþ ve KESK baþta olmak üzere

sendikal örgütlenme parçalý durumda. Bu ise iþçiler için tam bir lüks. Üstelik her dör konfederasyonda çok temel bir sorun var. Her biri kendi üyelerini korumaya çalýþýyor ve örgütsüz iþçileri örgütlemek gibi bir perspektife sahip deðiller. Sendikalar büyümediði için kendi üyelerini koruyamaz duruma düþüyorlar. Çalýþma Bakaný Yaþar Okuyan açýkça sendikalarýn güçsüzlüðüyle alay ediyor. Sendikal örgütlenmenin zayýf olmasý, zaten yasal olarak tanýnmayan iþ güvenliðini kökünden dinamitliyor. Dýþarda milyonlarca iþsiz varken, örgütsüz iþçilerin ücretlerini koruma ve patron karþýsýnda pazarlýk yapma þanslarý ortadan kaldýrýlýyor. Bu olgular ortadayken þimdi

bazýlarý 15-16 Haziran toplantýlarý yapacak. O þanlý direniþ hakkýnda nutuklar atýlacak. Özel sektörde milyonlarca örgütsüz iþyerini örgütlemeyi aklýndan bile geçirmeyen ve küçük direniþleri yalnýzlýða iten sendika bürokratlarý iþçi sýnýfýnýn gücünden bahsedecek. 32 yýl sonra 15-16 Haziran direniþinin baþlýca dersleri nelerdir? 15-16 Haziran aþaðýdan gelen bir iþçi hareketinin ve iþyerlerine dayalý militan bir sendikacýlýðýn ürünüydü. Tepeden inme, bürokratik bir sendikacýlýk iþçilere hiç bir þey veremez! 15-16 Haziran’ý yaratan DÝSK, öncü iþçilerin inisiyatifiyle geliþen ve tüm solun desteðiyle bütün fabrikalarda örgütlenmeyi önüne koyan bir sendikaydý.

Kendini büyütmeyi ve iþyerinde güçlenmeyi temel almayan sendikacýlýk yok olmaya mahkumdur! 15-16 Haziran’ý yaratan en büyük mücadele yöntemi grev silahýnýn kullanmýlmasýdýr. 1960-1970 yýllarý arasýnda gerçekleþen sayýsýz grev, dayanýþma grevi ve bu mücadeleler sonucu elde edilen kazanýmlar, iþçilere güç vermiþtir. Kazanýmsýz, göstermelik eylemlerle yetinen bir sendikacýlýk baþtan kaybeder! 15-16 Haziran, 1989 bahar eylemleri, 1995 yazýnda gerçekleþen grev ve direniþler, 1 Aralýk 2000’de gerçekleþen grevle birlikte, hem nitel hem nicel olarak aþýlmýþtýr. Nostaljik bir iþçi sýnýfý dostluðu tamamen yararsýzdýr. Bugüne bakmak gerek!

15-16 Haziran’ý yaratan iþçiler, bugünkü iþçi sýnýfýna göre daha cesur, daha akýllý, daha yetenekli ve daha militan deðildi! Bugün iþçi sýnýfý sayýsý, sektörel geliþmesi ve son 20 yýlýn deneyimleriyle daha güçlüdür. Ýþçi sýnýfý hareketi ve sendikalar krizde diye nutuk atanlar bugün mücadelenin zayýf olmasýnýn baþlýca sorumlularýdýr! 32 yýl sonra ilk kez sermaye ve iþçiler arasýndaki uçurum hiç kapatýlamaz bir hale geldi. Milyonlarca iþçi kavgaya hazýrlanýyor. Bu dalga kendine akacak bir kanal bulmalý. Görev iþyerine dayalý, birleþik ve militan bir sendikal hareketin yaratýlmasýdýr.


ol iþçilerin birliði

Marksizm tartýþmalarý Þiddete karþýyýz, pasifist deðiliz!

5

B

Adalet yok! Aylýk 750 miyon lira alan bir metal iþçisi yýlda 1.6 milyar lira vergi ödüyor. Buna karþýlýk milyarlarca lira kazanan her patronun ödediði yýllýk vergi ortalama1.3 miyar dolar!

Ýþsizler ordusu büyüyor

1 milyon iþçi iþsiz kaldý

Devlet Ýstatistik Enstitüsü 2002 yýlýnýn ilk beþ ayýndaki iþsizlik oranýný yüzde 11.8 olarak açýkladý. Sendikalar ve iktisatçýlar DÝE rakamlarýný yanlýþ buluyor ve iþsizlik oranýnýn toplam çalýþan nüfusun üçte birine ulaþtýðýný söylüyor. Uluslararasý Çalýþma Örgütü (ILO) rakamlarýna göre Türkiye’de 18.5 milyon kiþiyi emek güçlerini ücret karþýlýðý satarak yaþýyor. DÝE’ye göre 18.5 milyon çalýþanýn 2.5 milyonu iþsiz. 2001 yýlýnda toplam iþsiz sayýsý 1 milyon 800 bin olarak açýklanýrken, bu rakam 2,5 milyona ulaþtý. Yani 2002 yýlýnýn ilk beþ ayýnda yaklaþýk 800 bin iþçi iþini kaybetti.

Greve karþý yasaklamaa 1998 yýlýnda 11 bin, 1999’da 3 bÝn, 2000’de 19 bin, 2001’de 10 bin ve bu yýlýn ilk üç ayýnda 500 iþçi greve çýktý. Ýþçiler hak kayýplarýna karþý grev silahýný kullandýklarý anda karþýlarýnda devleti buluyor. Buna en iyi örnek cam iþkolunda yaklaþýk üç yýldýr, her seferinde “milli güvenlik” gerekçesiyle yasaklanan grevler. Patronlar kepçeyle alýrken, iþçilerin en doðal hakký olan grev yasaklanýyor.

Krizin faturasýný sanayi iþçileri ödüyor IMF, DSP-MHP-ANAP hükümetine övgüler düzüyor. Her þey yolunda diyorlar, yeter ki emrettiðimiz þeyleri yapýn. yaptýklarý tek þey var: Ýþçi sýnýfýna saldýrmak ve yoksullaþtýrmak! Arda arda rakamlar yayýnlanýyor: Ekonomi düze çýktý, üretim artýyor, enflasyon azalýyor diyorlar. Türkiye ekonomisi borçlarla dönüyor. Emekçi sýnýflara dönük büyük soygun ile elde edilen paralar dýþ ve iç borç faizlerine aktarýlýyor. 2001 yýlýnda küçülen ekonomi, azalan milli gelirin üzerine ekonomideki her canlanma diye gösterilen þey emekçi sýnýflarýn soyulmasýdýr. IMF uþaklarý reel sektörün canlandýðýndan bahsediyor. Reel sektör yani sanayi küçülmeye devam ederken, en aðýr fatura bu sektörde çalýþan iþçilere çýkarýldý. Ýþte onlarýn gazetelerine yazmadýðý bazý rakamlar: 2001’de imalat sanayinde iþçi ücretleri yüzde 14.4 oranýnda geriledi. Kamuya ait imalat sektöründe bu düþüþ yüzde 12, özel sektörde ise 15,2 oldu. Petrol sektöründe çalýþan iþçiler yüzde 19,5, yani ücretlerinin beþte biri oranýnda yoksullaþtý. Gýda sektöründe çalýþan iþçilerin ücretleri 17,7, kimya sektöründe çalýþan ücretleri 16,4 geriledi. Kamu emekçileri ücretlerinin yüzde 11.6’sýný kaybederken, 2002 yýlýnýn ilk ayýnda bu kayba yüzde 4’lük bir düþüþ daha eklendi.

ugün birçoklarý þiddetin bütün türlerine karþý çýktýklarýný söylemekteler. Açýk bu saðlýklý, doðru bir tutumun ürünü. Þiddetin her türünün ortadan kalkacaðý bir toplum için mücadele eden sosyalistler de þiddetin her türüne karþýdýrlar. Ancak þiddetin her türüne karþý çýkmayý deðiþmez bir prensip düzeyine çýkarmak doðru deðildir. Öylesine koþullar vardýr ki þiddet karþýtlarý kendilerini savunmak zorunda kalýrlar. Örneðin bir insana tecavüz edilirken o insanýn direnmemesi, tecavüzcüye karþý koymamasý bir anlamda tecavüzü kabul etmesi olacaktýr. Ayný þekilde bir tecavüz olayýna þahit olan üçüncü bir þahsýn da tecavüzcüye engel olmaya çalýþmamasý tecavüzü kabul etmesi anlamýna gelecektir. Bir baþka örnek ise Naziler için verilebilir. Milyonlarca insaný zorla toplayarak gaz verip öldüren Nazilerin bu eylemine karþý direnmemek, toplu imhayý onaylamak anlamýna gelecektir. Gestapo’ya karþý nasýl direneceksiniz? Ya da Varþova Gettosu’nda ki direniþ. Burada Naziler binlerce ve binlerce insaný toplama kamplarýna göndermekte ve gaz odalarýnda topluca imha etmektedir. Bir avuç Yahudi bu sona baþkaldýrýr. Direnir. Diþi ile týrnaðý ile. Üstelik direnenler yenileceklerini bilirler, ama gene de direnirler. Gaz odasýnda öldürülmek yerine direnirken öldürülmeyi seçerler. Onlara karþý çýkmak mý gerekir? Þiddet, binlerce yýldýr esas olarak egemen sýnýflar tarafýndan uygulanýr. Baþkaldýraný ezmek için, hakkýný isteyeni, özgürlük isteyeni ezmek için kullanýlýr. Þiddetin kaynaðý sýnýfsaldýr. Köle sahibinin baskýsý ile kölenin kendisini savunmasý ayný deðildir. Tecavüzcünün zoru ile tecavüze uðrayanýn savunmasýnýn ayný olmadýðý gibi. Kitle eylemlerinde de þiddetin uygulayýcýsý polistir. Polisin müdahale etmediði gösteriler olaysýz bir biçimde biter. 4-5 Mart’ta 1998’de kamu emekçilerine Kýzýlay’da þiddet uygulayan polistir. Panzerlerle, coplar ve bombalarla, su sýkarak emekçilere saldýran polistir. Ayný gün defalarca barikatlar kurarak emekçileri durdurmak isteyen gene polistir. Emekçiler ise polisin þiddetine kitlesel doðrudan eylem taktikleriyle karþý koymuþtur. Polis barikatlarý topluca yüklenerek yarýlmýþtýr. Yere oturarak direnen emekçiler sonunda daðýtýldýlar, ama kazanan gene emekçiler oldu. 4-5 Mart, bütün diðer eylemlerde de olduðu gibi þiddetin kaynaðýnýn polis, egemen sýnýf olduðunu çýplak bir biçimde gösterdi. Çara dilekçe vermek isteyen Petersburglu iþçilere Çarýn askerleri saldýrýp bir gösteride 1000’den çok insaný öldürdüklerinde kullanýlan þiddet, egemen sýnýfa ait þiddettir. O gösteride kendisini koruyan iþçilerin eylemi ile ayný deðildir. Ya da Rus Devrimi’nden sonra baþlayan iç savaþta olduðu gibi. Ýç Savaþ, Beyaz Ordular tarafýndan baþlatýldý. Þiddet önce sermaye sýnýfý tarafýndan uygulandý. Ýþçi sýnýfý kendisini savundu. Þubat ve Ekim Devrimleri’nde hemen hemen kimse ölmemiþken, iç savaþta yüzbinlerce insan öldü. Çoðu iþçiydi. Ýþçi sýnýfý büyük ölçüde tahrip oldu. Devrim kendisini kurtardý, ama çok aðýr bir bedel ödeyerek. Bu noktada þiddeti savunan sosyalistlerle tartýþmak gerekir. “Kýzýl Terör haklýdýr” diyen sosyalistler var. Oysa “Kýzýl Terör”, en çok iþçi devletini tahrip etti. Kýzýl Ordu kýsa sürede gerçekleþecek karþý-devrimin egemen sýnýfýný yarattý. “Kýzýl Terör”ün gerekliliðini en çok stalinistler savunur, çünkü “Kýzýl Terör” karþý devrimin ebesidir. Birde “halk savaþý”,” silahlý mücadele” diyerek þiddeti savunan sosyalistler var. Onlar da sosyalizmin iþçi sýnýfýnýn kendi eylemi olarak görmeyenlerdir. Onlar iþçi sýnýfýnýn eylemi yerine, onun adýna davranan küçük bir azýnlýðýn eylemini sosyalizm olarak görürler. Onlarýn parti anlayýþý, ordulu parti anlayýþýdýr ve bu marksizm dýþý bir kavramdýr. Oysa devrimci partinin rolü iþçi sýnýfýnýn mnücadelesine yardýmcý olmak, onu kolaylaþtýrmaktýr. Bunun dýþýndaki her anlayýþ ikamecidir. Sonuç olarak, devrimci sosyalistler þiddete karþýdýrlar, fakat pasifist deðildirler. Þiddetin egemen sýnýf tarafýndan uygulandýðýný, iþçi ve emekçilerin ise kendilerini savunduklarýný bilirler.

Troçki

F. ALOÐLU

Z Yayınları Broþür dizisi

Doðan Tarkan

Sosyalist Ýþçi satýcýlarýndan edinebilirsiniz


6

Çýlgýnlýða koþar adým Dünya korkunç bir çýlgýnlýða doðru körcesine ilerliyor. Dünyanýn efendileri kâr hýrslarý için herþeyi yapabileceklerini kanýtlýyorlar. Ýnsanlýðýn muazzam kaynaklarý silahlanmaya harcanýyor. Bir taraftan utanmaz bir yüzsüzlükle nükleer baþlýklý savaþ füzelerinin sayýsýnýn azaltýlmasý görüþmeleri sürüyor, diðer yandan ise silaha, savaþa ayrýlan para her gün artýyor. Her yýl 800 milyar dolar silahlanmaya gidiyor. Bu, kiþi baþýna yýlda 25 dolarýn silaha, ölüm makinalarýna ayrýlmasý demek. Ya da dünyada bir yýlda yaratýlan deðer-

lerin % 2.6’sý silahlanmaya gidiyor. Silahlanmayý yýlda 400 milyar dolarlýk cirosu ile narkotik ticareti izliyor. 1985’den bu yana dünyanýn askeri harcamalarý 1200 milyar dolardan 800 milyar dolara düþtü. Buna karþýlýk ayný dönemde ABD’nin askeri harcamalarý ise sürekli olarak arttý. ABD 2000 yýlýnda askeri harcamalara 288.8 milyar dolar yatýrdý. 2001’de bu sayý 305 milyara, 2002’de ise 343.2 milyar dolara çýktý. Gelecek yýl ise Bush’un isteði ile askeri harcamalar 396.1 milyar

dolara çýkacak. Yani ABD’nin askeri harcamalarý 3 yýlda üçte bir oranýnda artmýþ olacak. ABD’nin askeri harcamalarý sorunlu (!) devletler olarak tanýmlanan Küba, Ýran, Irak, Libya, Kuzey Kore, Sudan ve Suriye’nin toplam askeri harcamasýndan 20 kere büyük. Kendisinden sonra gelen 25 ülkenin toplam askeri harcamasýn-

dan daha fazla. Öte yandan ABD, NATO ülkeleri, Japonya ve Güney Kore’nin askeri harcamalarý dünyanýn geri kalanýndan daha fazla. Rusya ve Çin ise yýlda 117 milyar dolarlýk askeri harcama yapýyorlar. ABD’nin üçte biri kadar. Bütün bu sayýlar ABD’nin dünya hegemonyasý için nasýl çýlgýn-

ca silahlandýðýný ve askeri harcama yaptýðýný çýplak bir biçimde gösteriyor. Açýk ki silaha yatan her kuruþ iþçi ve emekçilerin ekmeðinden kesiliyor. Savaþ karþýtý hareket ayný zamanda silahlanmaya ve askeri harcamalara da karþý durmak zorunda. Dünya bugünkü hýzý ile silahlanmaya devam ettiðinde geriye bir toz yýðýnýndan baþka birþey kalmayabilir. Barbarlýðý savaþ karþýtý hareketin zaferi durduracaktýr.

Keþmir sorunu Nükleer savaþ tehdidi kapýda Hindistan ile Pakistan arasýnda 1947’den beri bir sorun olan Keþmir nedeniyle, Pakistan ile Hindistan 4’üncü kez savaþýn eþiðine geliyorlar. Bu kez her iki devletin elinde de nükleer silahlar var. Pakistan’da iktidarda bir askeri diktatör, General Pervez Müþerref var. Hindistan’ýn baþýnda ise ýrkçý Hindu partisi lideri Behari Vajpayee. Bu iki lider 1.2 milyar insanýn yaþadýðý bir alanda birbirlerini nükleer silah kullanmakla tehdit ediyorlar. Her ikisi de ABD’nin “terörizme karþý savaþ” sloganýný birbirlerine karþý kullanýyorlar.

55 yýllýk savaþ Keþmir, Ýngiltere’nin Hindistan’dan çekilmesi sýrasýnda yaratýlan suni bir sorun. 1947’de Ýngiltere yönetimindeki bölgelerin çoðu Hindistanla birlikte kalmayý tercih ederken Haydarabad, Jukadh ve Keþmir eyaletlerinin hükümdarlarý Pakistan ile birliði tercih ettiler. Bunun üzerine Hindistan Baþbakaný Nehru orduyu Haydarabad ve Jukadh üzerine sürdü. Bu askeri operasyonu “pasifist” Gandhi’de destekledi! Keþmir’e ise Pakistan asker yollayýnca ilk Hindistan-Pakistan savaþý patladý. Ülke ikiye bölündü. Daha sonra bir parçasý ise Çin tarafýndan iþgal edildi. Hindistan ile Pakistan arasýndaki üçüncü bir savaþ ise Pakistan’ýn bölünmesine ve Doðu Pakistan’ýn Bengladeþ adlý yeni bir devlet olmasýna yol açtý. Keþmir’de olaylar 1984’de hýz kazandý. Hindistan Ýçiþleri Bakaný’nýn Müslüman gerillalar tarafýndan 5 gerillanýn serbest býrakýlmasý için kaçýrýlmasý üze-

Keþmir’de gergin bekleyiþ sürerken savaþ tehdidi en çok çocuklarý vuruyor rine olaylar týrmandý. Ýsrail hayraný olan Jagmohan Keþmir’in baþkentini “güzelleþtirmek” için Müslüman mahallelerini yýkmakta, direnenlere ise insafsýzca saldýrmak- taydý. 400 bin Hint askeri Keþmir’e girerken Müslüman halk üzerinde yoðun bir baský baþladý. Uluslararasý birçok kurumun raporlarýna göre Hindistan’ýn iþgali altýndaki Jammu-Keþmir bölgesinde uygulanan iþkencenin tarifi mümkün deðil. Binlerce insan bu iþkecelerin ve baskýlarýn sonucunda sakat kalmakta. 100 bin kiþi ise baskýlar sonucu bölgeyi terk etti. Ne var ki Pakistan yanlýsý gerillalar da halktan soyutlandýlar. Hintliler üzerinde uyguladýklarý terör eylemlerinin sonucunda Keþmir halký kendisini bütünüyle kör bir terör ortamýnýn içinde

buldu. Keþmir’de, 1995’de 1989’a göre 20 kere daha fazla sinir hastasý vardý.

Karþýlýklý saldýrganlýk Son savaþ ortamýna ABD’nin Afganistan’a saldýrýsý ile gelindi. Pakistan’ýn Afganistan’daki müslüman gerillalarý Keþmir’e yönlendirmesi ile bölgedeki çatýþmalar hýzlandý. Hindistan bunun üzerine Pakistan’a savaþ tehditleri savurmaya baþladý. Ayný sýrada ise iktidardaki BJP militanlarý Hindistan’ýn Gujurati eyaletindeki Müslüman azýnlýða saldýrmaya baþladýlar. Gujurati’daki bu etnik çatýþmalarda 1000’den çok Müslüman hayatýný kaybetti. Her iki ülkenin de elinde çok sayýda nükleer baþlýklý füze var. Bu silahlarýn kullanýlmasý halinde bölgede yaþayan 1 milyarýn

üzerindeki insanýn hayatý büyük ölçüde tehlikede. Ancak dünya ABD’nin hegemonya savaþý ile öyle bir noktaya ulaþmýþ durumda ki bu nükleer savaþ olasýlýðý gazeteler ve televizyonlarca olaðan bir geliþme olarak verilmekte. Ýki ülke diþinden týrnaðýna kadar silahlanýrken gene bu iki ülkede 500 milyon insan ayda 40 milyonun altýnda bir gelirle yaþýyor! Yani yoksulluk en korkunç düzeyde. Diðer taraftan ise 1993-2000 yýllarý arasýnda bu iki ülke 13 milyar dolarý silahlanmaya harcamýþ durumda. En ilginci, bugün Hindistan ve Pakistan’a sakin olmalarýný öðütleyen güçler silah ticaretinin baþýnda duran ülkeler. Keþmir gerginliðinin arttýðý günlerde Ýngiltere 122 milyon

dolarlýk bir silah anlaþmasýný Hindistan’la yaparken, Pakistan’la da 17.5 milyon dolarlýk bir anlaþma imzaladý. Tony Blair’in bölgeye yaptýðý “barýþ gezisi” boyunca da Ýngiliz silah tacirleri iki ülke ile de yeni anlaþmalar imzaladýlar. Ýngiltere bu arada Hindistan’a 2 milyar dolarlýk Hawk jeti satmaya çalýþýyor. 11 Eylül’den sonra ABD her iki ülke üzerindeki silah ambargosunu kaldýrýrken iki ülkeyi de utanmaz bir biçimde “terörizme karþý haçlý seferine” davet etti. Bu arada Rusya her yýl Hindistan’a 1.5 milyar dolarlýk silah satarken bölgenin diðer süper gücü Çin ise Pakistan’a füze teknolojisi satmakta. Fransýzlar ise Pakistan’a Mirage uçaðý satmanýn peþinde... F. ALOÐLU


Mücadelenin içinden Kontr-sendika Kamu Sen, KESK'in yetkisini gasp ediyor:

Sýzlanma, Yetkini kendin al!

K

amu Görevlileri Sendikalarý Kanunu'na göre Konfederasyonlarýn Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý'na formlarýný teslim etmesiyle, ortaya "þaþýrtýcý" bir durum çýktý. 12 yýldýr bu ülkede kamu çalýþanlarý sendikal hareketinin tartýþmasýz yaratýcýsý ve tek gücü olan KESK 360.000 üye formu teslim ederken, MHP'nin kurdurduðu ve denetlediði devlet destekli T. Kamu Sen 450.000 üye formu teslim ettiðini açýkladý. Kamu Sen tarafýndan yapýlan açýklamalara göre bir-iki iþkolu dýþýnda tüm iþkollarýnda yetkiyi kendileri alýyor. KESK'e baðlý sendikalarýn üyeleri ve yöneticileri biliyor ki, gerçekten kritik olan bir-iki iþkolu dýþýnda KESK'e baðlý sendikalarýn yetki alma diye bir sorunu yoktur. Ýþkollarýnýn birçoðunda KESK sendikalarý ezici bir sayýsal üstünlüðe sahiptir. Peki nasýl oluyor da Kamu Sen böyle büyük üye sayýlarý açýklýyor? Herþeyden önce açýklanan sayýlar herhangi bir resmi kurum tarafýndan açýklanmamýþtýr. KESK'in açýkladýðý sayýlar gerçek iken, Kamu Sen'inkiler kendi açýklamalarýdýr. Ama açýklamalarýn bu kadar iddialý olduðuna bakýlýrsa bu iþin arkasýnda bir þeyler var. Kamu Sen aylardýr her türden sahtekarlýða, faþizan baský yöntemlerine baþvurarak KESK'in iþyerlerindeki etkisini silmeye çalýþtý. KESK'in Kürtçü olduðunu, komünist olduðunu anlattý. KESK içindeki ve dýþýndaki ulusalcý solcular da bu konuda Kamu Sen'e teorik ve politik olarak destek oldular. Ýþyerlerinde faþist idareciler KESK'in gücünün kýrýlmasý ve Kamu Sen'in örgütlenmesi için yapmadýklarýný býrakmadýlar. Ama buna raðmen kamu çalýþanlarýnýn çoðunluðunu KESK'ten yana yaptý. Bu durumda bu sayý farkýnýn arkasýnda tek bir þey olabilir: Naylon üye formu doldurulmasý gibi yöntemlerle yapýlan büyük bir sahtekarlýk. Þunu tahmin etmek gerekir ki, faþist Kamu Sen bu iþi yapýyorsa bir bildiði vardýr. Yasaya göre Bakanlýk yetki durumunu açýkladýðýnda itiraz eden sendikanýn bir hafta içinde belgeli bir þekilde itiraz etmesi gerekiyor. Þu an KESK ve sendikalar bu iþi yapmak için hazýrlanýyor olsalar da geniþ çaplý bir sahtekarlýkla sadece bu yöntemle baþedilemez! KESK ve sendikalar þu ana kadar kamuoyuna karþý ve kendi içinde sýzlanmak dýþýnda baþka bir þey yapmýyorlar. Yöneticiler tam da sendika yöneticileri gibi umut vermeye çalýþan sözler geveliyorlar. Ama ne yapýlacaðý konusunda yasaya uyumlu davranýþlar dýþýnda tek bir þey yok. Zaten bir yýldýr yasa yasa diye, koskoca sendikalarý, 12 yýllýk mücadelenin aðýr bedeller ödemiþ militanlarýný bir avuç faþistin ayak oyunlarý karþýsýnda çaresiz býrakanlar þimdi yine yasa yolundan baþka bir yol göstermiyorlar. KESK ve üyeleri ortadaki alçakça sahtekarlýðýn farkýndadýr. Bu sahtekarlýðý elbette hükümet ortaklarý ve Çalýþma Bakanlýðý da bal gibi bililyordur. Bu durumda Sahte Sendika Yasacýlýðý oynamak bu alçaklýða teslim olmaktýr. Çünkü sahtekarlýk ayan beyan ortada olsa bile bir haftada bunu belgeli olarak kanýtlamak mümkün olmayabilir. Dolayýsýyla baþka bir þey yapmak lazým. Bu "Baþka bir þeyi" kamu çalýþanlarýna her ne kadar unuttursalar da yeniden hatýrlamak gerek. KESK bütün kamuoyuna, hükümete ve özellikle Çalýþma Bakanlýðý'na ortadaki sahtekarlýða izin verilmemesi çaðrýsý yapmalýdýr. Bu sahtekarlýða izin verilmesi durumunda hesap soracaðýný hatýrlatmalýdýr. Kýzýlay Meydaný'ný tüm yasaklara karþý mücadele meydanýna dönüþtürenler, yasaklara raðmen sayýsýz gösteri ve grev yapanlar, sendikalarýnýn kapýsýna vurulan kilitleri güle oynaya kýranlar, sürgünlere, cezalara, gaz bombalarýna, coplara, tehditlere, faþist provakasyonlara, iþbirlikçi sendikacýlara raðmen 12 yýldýr mücadele eden, hayatýnýn önemli bir bölümünü bu mücadeleye adayan insanlar, yani binlerce ve binlerce kamu çalýþaný bir avuç faþist karþýsýnda çaresiz kalamaz. Bu çaresizliði yaratan sahte sendika sevenlerin sözleri bir yýldýr gereðinden fazla dinlenmiþtir. Sýzlanmalarý daha fazla dinlemeden hükümetten ve Çalýþma Bakanlýðý'ndan sahtekarlýklarý açýklamalarý ve yetkiyi KESK'e vermeleri istenmeleridir. Onlar yetkiyi vermeyecekler gibi göründüðünde KESK, "yetki öyle alýnmaz, böyle alýnýr" diyerek gücünü göstermelidir. Bunun nasýl olabileceðini hatýrlayacaklar çýkacaktýr herhalde! Ergün MESUT

7

Ýstanbul Sosyal Forumu

Baþka bir dünya mümkün! Anti-kapitalist hareketin tüm güçlerini bir araya getiren Sosyal Forumlar ezilenlerin meþru örgütleri haline gelirken Türkiye’de baþlatýlan bir giriþim ilk toplantýsýný yaptý.

Ýstanbul Sosyal Forumu Giriþimi’nin yaptýðý çaðrý ile 6 Haziran’da bir toplantý gerçekleþti. Toplantýya çok sayýda kitle örgütü, birey ve siyasi parti katýldý. Bunlardan bir bölümü Barýþ Anneleri, HADEP, ÖDP, DSÝP, Savaþa hayýr Platformu, SaKa, Anarþistler, Ekolojistler, çeþitli sendika üyeleriydi. Toplantýya Yunanistan

Sosyal Forumu’ndan katýlan iki temsilci Sosyal Forum deneyimlerini anlattýlar. Bu ilk buluþmada Sosyal Forumlar’ýn ne olduðu, hangi ülkelerde nasýl deneyimlere ulaþtýklarý tartýþýldý. Ýstanbul Sosyal Forumu Giriþimi kuruluþ çalýþmalarýna devam edecek. Giriþim, Sosyal Forum’un inþasýna toplumsal muhalefetin tüm kesimlerinin katýlýmý için harekete geçme kararý aldý. Giriþimin ele aldýðý ilk eylem Ýspanya’nýn Seville kentinde Temmuz’un üçüncü haftasý gerçekleþecek AB

zirvesini protesto eylemlerine bir delegasyonla katýlmak. Baþka bir dünya mümkün diyenler, Ýstanbul Sosyal Forumu’nun inþasýna katýlmalýlar.

Küresel Sermayeye Karþý Ýzmir Giriþimi

Ýzmir’de anti-kapitalist buluþma Küresel Sermayeye Karþý Ýzmir Giriþimi’nin (KSKÝG) organize ettiði MAI ve Küreselleþme Karþýtý Çalýþma Grubu üyesi ve ayný zamanda Birleþik-Metal Ýþ Araþtýrma uzmaný olan Gaye Yýlmaz'ýn konuþmacý olarak katýldýðý Anti-Kapitalist Hareket ve Geleceði konulu tartýþma toplantýsý 6 Haziran günü BirleþikMetal Ýþ Ýzmir þubesinde gerçekleþti. Giriþim koordinatörlerinden Orhan Bilikvar'ýn yaptýðý kýsa bir tanýtým konuþmasýndan sonra söz

alan Yýlmaz, 11 Eylül sonrasý Dünya, Dünya Ticaret Örgütü’nün Katar Raundunda aldýðý kararlar ve de Leaken ile Barcelona'da gerçekleþen Avrupa Birliði zirvelerinde alýnan kararlarýn perde arkasýnda ne tür amaçlarýn yattýðýný ve AB’ye sosyalistlerin nasýl bakmasý gerektiði gibi konu baþlýklarýna deðindi. Yaklaþýk 40 katýlýmcýyla gerçekleþen toplantýda salondaki tartýþmalar AB ve Anti-Kapitalist

Philips’te fabrika iþgali 3 Haziran Pazartesi günü Philips fabrikasýnda baþlayan iþgal 5 gün sürdü. 75 iþçi patronlarýn görüþme teklifi üzerine iþgale 8 Haziran’da ara verdi. Patronlarýn küreselleþme gerekçesiyle fabrikayý kapatmak istemesine karþý direniþe geçen Birleþik Metal Ýþ'te örgütlü iþçiler, ayýn dördünden beri fabrikadan çýkmýyorlardý. Ýþçilerin talebi, fab-

Savaþa hayýr! etkinlikleri SAVAÞA KARÞI EÐÝTÝMCÝLER, 8 haziran günü Ýstanbul’da düzenledikleri etkinlikte “sarhoþ Atlar Zamaný” adlý film gösterimi gerçekleþtirdi SAVAÞ KARÞI AVUKATLAR’ýn giriþimi ile Ýstanbul Barosu savaþ konulu 8 Haziran’da büyük bir konferans düzenledi. “11Eylül sonrasý insan haklarý ihlalleri” baþlýklý toplantýda Ýstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Ali Kýrdük, Baskýn Oran (SBF), Murat Çelik (Baro), Ragýp Duran (gazeteci), Mete Çubukçu (gazeteci), Turgut Tarhanlý (Bilgi Ü.) ve Eren Keskin (ÝHD) birer konuþma yaptý.

rikanýn kapatýlmamasýydý. Eylem için, Ýsveç ve Hollanda'daki sendikalar da destek eylemleri yapmýþlar ve destek mesajlarý göndermiþlerdi. Ýþyeri temsilcisi Yusuf Ziya Tom'un verdiði bilgiye göre, iþverenin iþçilere tazminata ek olarak para vermeyi teklif etmesi üzerine, bu teklifin görüþülmesi için geçtiðimiz Cumartesi eyleme ara verildi.

Yonca greviyle

dayanýþmaya! 15-16 Haziran direniþinin 32. yýldönümün direniþte bulunan Yonca Tersanesi iþçileriyle dayanýþma gecesi düzenleniyor. 14 Haziran günü saat 19.00-23.00 arasýnda yapýlacak þenlikte sinevizyon gösterisi ve direniþçilerin konuþmalarýnýn yanýsýra bir çok sanatçý sahneye çýkacak. Þenliðin gelirleri Limter-Ýþ sendikasýnda örgütlü Yonca Tersanesi iþçilerine kalacak. Yer: KadýköyCafeaða Spor Salonu

hareketin geleceði ekseninde geliþti. Kapitalizmin kurumlarýný (IMF, DB, DTÖ) çok iyi çözümleyebilen Yýlmaz’ýn, AntiKapitalist Hareketin ruhunu, gücünü birlik ve çeþitlilikten aldýðýný ve geliþen hareketin kitleleri nasýl politize ettiðini, mücadelenin kitleleri nasýl dönüþtürdüðünü iyi çözümleyememesi dikkat çekti.

DiSK 15-16 Haziran Direniþini Anýyor... Ýzmir-DÝSK, 15 Haziran saat 19:00 da Atatürk Kapalý Spor Salonunda gerçekleþtireceði geceyle þanlý 15-16 Haziran direniþini anacak. Bilet fiyatýnýn 2 milyon lira olduðu gecede konuþmalarýn,dinletilerin ve dia gösterisinin yaný sýra Suavi konseride gerçekleþecek.

Kayseri’de iþçi eylemi Kayseri Harb-Ýþ üyesi 500 iþçi 100 arkadaþlarýnýn sürülmesi üzerine yürüyüþ yaptýlar.

Sayý:177 11 Haziran 2002

ISSN 1300-4026 Uluslararasý Tanýtým ve Yayýncýlýk Ltd. Þti. Sahibi: Özden Dönmez Sorumlu Yazýiþleri Müdürü: Volkan Akyýldýrým Adres: Sakýzgülü Sok. 24/4 Kadýköy/Ýstanbul Baský: Yön Matbaasý

www.geocities.com/sosyalistisci/


Sayý: 177

11 Haziran 2002

200.000 TL

Dayanýþma fiyatý: 500.000 TL

Kapitalizmin yeni malý:

Futbolcu

Bir ineðin deðerini ne belirler? Bir ekmeðin deðerini ne? Silah, çikolata, otomobil, salatalýk, armut, makineler gibi mallarýn arasýna yüksek fiyatlarýyla yeni bir mal eklendi: Futbolcu! Bu kadar deðerli bir mal olunca bunun borsasý olmadan olmaz. Merkezi Milano'da bulunan Uluslararasý Transfer Borsasý, günü gününe futbolcularýn deðerini belirliyor. Dünya Kupasý'nda iyi bir performans

Futbol değil, milliyetçi ayin Ýþçi sýnýfýnýn kurtuluþu kendi eseri olacaktýr

D

ünya Kupasý 2002 organizasyonu, tüm hýzýyla devam edi- yor. Turnuvaya katýlan 32 ülkenin seyircileri Kore ve Japonya'da maçlarý izliyorlar. Ama daha büyük bir çoðunluk, evlerinde televizyonlarýn baþýnda özellikle milli takýmlarýnýn oynadýðý maçlarý izli- yor.

Ne kadar gururlular Ýzlediðimiz artýk bir oyun olmaktan çýkmýþ bir yarýþma. Kýran kýrana bir savaþ. Sanki Romalý gladyatörler aslanlarla ölüm kalým savaþý veriyor. Dünya Kupasý'nda her maç, milli gurur tablosunun ilan edilmesiyle baþlýyor. Futbolcular gururla milli marþlarýný söylüyorlar. Kapitalizmin her zamanki sahtekarlýðýyla karþý karþýyayýz. Sadece bonservis bedeli 100 milyon dolar gibi müthiþ bir para eden Brezilya'nýn sol kanat oyuncusu Roberto Carlos, 250 bini aþtýðý ilan edilen Brezilyalý sokak çocuklarýyla ayný milletten mi? 60 milyon dolarla dünyanýn en pahalý futbolcusu olan cezayir asýllý Fransýz Futbolcu Zinedin Zidane, ýrkçý saldýrýlara maruz kalan, yoksullukla debelenen Fransa'daki göçmenlerle, Fransa'da aþaðýlanmaktan kurtulamayan Cezayirlilerle ayný milletten mi? Ya Türk milli takýmý!...Kosta Rika maçýnda gol atan Emre Belezoðlu'nun fiyatý 12 milyon dolar! Emre, gururla her maç öncesinde milli marþýný okuyor. Ve Türk milli takýmýnýn kazanmasý için gözleri yaþlý maç seyreden milyonlarca insanýn arasýnda Þubat krizinden sonra iþsiz kalan, yol parasý bulamadýðý için evinden çýkamayan, asgari ücretin yarýsý kadar bile maaþ alamadan yaþamak zorunda kalan emekçiler. Bu ikisi ayný milletten mi? Yoksa Lenin'in uzun süre önce söylediði, "her millet içinde iki millet vardýr: iþçiler ve patronlar" sözü bu Dünya Kupasý'yla

birlikte bir kez daha doðrulanýyor mu? Çocuðuna süt alacak para bulamadýðý için intihar eden yoksul bir kadýnla, sütsüz kaldýðý için ölen bebekle Emre, Zidane, Carlos ayrý milletlerden insanlar.

Kitlesel afyon Portekiz diktatörü, "Futbol olmasaydý durumu idare edemezdim" itirafýnda bulunmuþtu. Çok eskilere gitmeye gerek yok. 1980'lerden beri, futbol bir çok ülkede dinin gördüðü iþlevi görüyor. Yaþamlarýnýn yýkýma uðradýðýný düþünen, "fýrsatlarý" kaçýrdýklarýna yanan insanlar, kapitalizmin fýrsatlar dünyasý olduðunu "kanýtlayan", becerikli, iþini bilen her erkeðin parýltýlý dünyalara ulaþabileceðinin canlý kanýtý olan futbol alemiyle yatýp kalkmaktalar. Milyonlarca insanýn alkýþladýðý ve hayran olduðu futbolcularla kendilerini özdeþleþtirenler, hayatýn dertlerinden de kaçabiliyorlar. Bir takýmýn taraftarý olmak, takýmý için ölümüne sevdalanmak, bir takým için karda kýþta stadlarý dolduran bir kitleyle bir arada olmak, sosyal iliþkileri geliþtirmesi maddi eþitsizlikler tarafýndan engellenen insanlar için "kalpsiz bir dünyanýn kalbi" oluyor. Üstelik, tüm insanlarýn yaþamýný en temelde belirleyen sýnýfsal ayrýmlar bir 90 dakikalýðýna yok oluyor. Ama aslý sorun da burada: Ayný takýmý tutanlar arasýna sýnýf ayrýmlarý ortadan mý kalkýyor? Bir maçý birlikte izlediðimiz patronla, bir anda eþitleniyor muyuz?

Futbol ve sýnýf ayrýmý Dünya Kupasý Türkiye'nin de katýlmasýnýn kesinleþmesiyle birlikte aylar öncesinden abartýlmaya baþlandý. Herkes maç izleyecekti. Ýzleyecekti de ufak bir sorun vardý: Japonya ile Türkiye'nin saatlerinin ayarý

bozuktu. Japonya'da akþam oynana maçlar Türkiye'de tam iþ saatlerine denk düþüyordu. Bir kamu çalýþanýnýn bir gün de tüm maçlarý izlemesi demek, tüm iþgününün ölmesi demek. Devletin buna izin vermeyeceði açýk. Ama bir vergi dairesinin genel müdürü için böyle bir sorun

sergileyen bir futbolcunun fiyatý o anda borsada týrmanýyor. Futbolcular da sahaya bunu bilerek çýkýyorlar. Kar hýrsý, þirketlerin sermaye biriktirme hýrsý futboldan güzellik namýna ne varsa alýp götürürken, futbolcularda sahada bir oyun oynamanýn zevkinden çok, karþý takýmý ezip geçmenin hesabýný yapan gladyatörlere dönüþüyorlar. Çok koþmak, fiziksel gücün tepesinde olmak, tekme atmak, bacak kýrmak, çalým atan rakibin gerekirse bacaðýný kýrmak, bazen tekme tokat karþý takýma saldýrmak... Ýþte borsada para eden futbol numaralarý bunlar.

yok. Bir fabrikada patronlar istedikleri gibi maç izleyebilirken, iþçiler tornanýn, tezgahýn baþýna çalýþmak zorunda. Saðlýk çalýþanlarýnýn, çöp iþçilerinin, öðretmenlerin "iþi asma" þanslarý yok. Stadlarda da ayný durum geçerli. Kalplerimizin ayný takým için birlikte attýðýný düþündüðümüz zenginler ve

F Ý F A 2 0 0 2: "soylular" þeref localarýnda maçlarý keyifle izlerken, emekçiler paralarý ancak buna yettiði için yaz sýcaktan kavrularak ya da soðuk ve yaðmurdan hastalanarak maç izlemek zorundalar. Ortalama bir iþçi maaþýyla hangi iþçi Kore'ye maç izlemeye gidebilir?

Logolar: 5 Emekçiler:1

Televizyonlarý seyredenler rastlamýþtýr. Ýlgili ilgisiz herþeyin ortasýnda birden stadyum görüntüleri ekraný kaplýyor ve bir ses "Milli takým sponsoru Hyundai Milli takýmýmýza baþarýlar diler" diyor. Bunu Ford baþarýlar diler, Pepsi baþarýlar diler, Coca Cola baþarýlar vs bir sürü þirket reklamý izliyor. Kore'deki finallerde de stadlardan tv programlarýna, maçlarýn oynandýðý þehirlerin her yanýna logolar damgasýný basýyor.

Dev þirketler Dünya Kupasý'nda diktatörlüðünü ilan etmiþ durumda. Maçlar ülke takýmlarý arasýnda deðil, þirketler arasýnda geçiyor. Futbol estetik zevk veren bir spor olmaktan, logolarýn kârýna kâr katan bir üretim sektörüne dönüþüyor. Unutmayalým! televizyonlarda sempatik reklamlarýný izlediðimiz bütün bu dev þirketler, silah sanayinin geliþimiyle yakýndan ilgililer. Logolarýn Dünya Kupasýna hayýr!

Faþistler futbolun içinde Türkiye'de futbolcularýn bir sendikasý yok. Haklarýný koruyabilecekleri örgütlenmeleri yok. Türkiye'de bir milli futbolcunun milli takýmý reddetme imkaný yok. Çaðrýlýrsa gidecek. Futbol bir yandan paranýn kurallarýna baðlanýrken, bir yandan da ýrkçý bir milliyetçilik futbol vasýtasýyla ateþleniyor. Ýspanya'da futbolcular sol talepkerle greve çýkmýþlardý. Arjantin'de ücretlerini alamayan oyuncular milli takým maçýna çýkmayý reddetmiþlerdi. Türkiye'de milli takýmda oynamayý reddeden futbolcu, neredeyse idam edilir. Bir miktar sol fikirleri savunan futbolcunun futbol ömrü uzun sürmez. Özellikle Susurluk'ta açýða çýkan kontrgerillanýn futbol cami-

asýnýn en önde gelen parçasý olduðunu düþünürsek bunda anormal bir þey yok. Ama durumun kendisi anormal. Galatasaray'ýn ve milli takýmýn antrenörlüðünü yapmýþ olan Fatih Terim çetecibaþý Mehmet Aðar'a en sýkýþtýðý dönemde, "Çok saðlam ve can dostum bir insandýr" sözleriyle destek oldu. Mehmet Aðar'ýn ve çetesinin düzenlediði turnuvada bir çok ünlü futbolcu yer aldý. Turnuva Korkut Eken adýna düzenlendi. Korkut Eken kontrgerillanýn en önemli isimlerinden. Galatasaray'lý arif, cezaevindeki Korktu Eken'i ziyaret etti. Bugün milli takýmda yardýmcý antrenör olan eski trabzonspor futbolcusu Ünal, sarkýk býyýklarýyla ünlü bir faþistti ve nikah þahitliði, MHP liderliði

tarafýndan yapýldý. Türkiye Futbol Federasyon Baþkaný Haluk Ulusoy, Sedat Peker'in düzenlediði ýrkçý partinin onur konuklarý arasýndaydý. Faþist komandolarý ilk yetiþtiren sazak ailesi bir dönem Fenerbahçe'nin baþkanlýðýný yaptý. Faþist katil Oral Çelik bir dönem Malatyaspor'un baþkanlýðýný yaptý. Faþistler futbol sahalarýnda ne arýyor? Futbolu çok mu seviyorlar? Hayýr! Kara para aklama, medyada popüler olma ve meþrulaþma ve kitleler tarafýndan tanýnarak servet basamaklarýný hýzla týrmanmak ve en öenmlisi de kitlesel bir taban edinmek için futbol faþistlere en bereketli topraklardan birisini sunmaktadýr.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.