sosyalist isci SAYI: 194
16 OCAK 2003
Partiye ihtiyacýmýz var mý?
500.000 TL.
Kýbrýs özgürlük istiyor
Eðer savaþa karþý mücadeleyi ayný zamanda devrimci partinin inþasý olarak ele almazsanýz o takdirde savaþa karþý olan büyük yýðýnlar þu ya da bu reformist partiye akacaktýr.
Kýbrýslý Türkler adanýn kaderini Yunanlý kardeþleri ile birlikte kendileri tayin etmek istiyorlar. Annan planý bir anlamda onlara bu olanaðý veriyor gibi görünüyor.
TÜSÝAD Savaþ ilan etti SAYFA 9
r â k r a l n Bu cek e d e
BÝZ
SAYFA 2
r a l n O ek c e öl
SAVASA KARŞIYIZ
sosyalist iþçi
2
H AFT AYA B AK I Ş
Kýbrýs özgürlük istiyor A
nnan Planý ile birlikte Kýbrýs’ta ortaya çýkan barýþ ve çözüm olasýlýklarý Kýbrýslý Türkler arasýnda büyük bir hareketlilik yarattý. Türkiye’de derin devletin, Kýbrýs’ta ise Ýngiliz iþbirlikçisi Denktaþ’ýn barýþ ve çözüm olasýlýðýný reddeden tutumlarý üzerine ilk kez Aralýk ayýnda baþlayan hareket bu kez on binlerin katýldýðý bir gösteri ile kendisini ifade etti. Denktaþ taraftarlarýnýn bütün baskýlarýna ve adadaki faþistlerin bütün çabalarýna raðmen 10 binler Lefkoþa’da toplanarak barýþ istediklerini haykýrdýlar. Aralýk gösterisine 30 bin kiþi katýlmýþtý. Bu kez ise iki katý daha fazla katýlým oldu. 14 Ocak günü Kuzey Kýbrýs genel greve çýktý. Binlerce iþçi greve çýkarak gösteriye geldi. Hükümet öðrencilerin gösterilere katýlmasýný yasaklamaya çalýþmasýna raðmen öðrencilerin katýlýmý da çok yüksek oldu. 14 Ocak gösterisinin en yoðun sloganý “Denktaþ istifa” idi. Kýbrýslý Türkler kendilerini barýþýn ve çözümün düþmaný Denktaþ’ýn temsil etmesini istemiyor. Hareketin ilk ve en önemli talebi bu. Kýbrýslý Türkler adanýn kaderini Yunanlý kardeþleri ile birlikte kendileri tayin etmek istiyorlar. Annan Planý bir anlamda onlara bu olanaðý veriyor gibi görünüyor. Öte yandan Kýbrýslý Türkler Kýbrýs Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliði’ne Kuzeysiz girmesi halinde Ada’nýn tam anlamý ile bölüneceðine inanýy-
Marksist Forum
Cumartesi: • Savaþ ve kriz: Savaþý durdurmak hayal mi? • Yeni sol: Yeni bir örgüt?
Pazar: • Baþka bir dünya mümkün: Anti-kapitalist mücadele? • Sosyalizm iyi bir fikir ama... Otonomculuk, anarþizm, leninizm
18-19 Ocak 2003 cumartesi-pazar • saat 16:00-19:00
Karakedi Kültür Merkezi Büyükparmakkapý Sokak, No: 8 Kat: 4, Beyoðlu - Ýstanbul Tel: 0212-251 62 73
Ýþte Denktaþý savunanlar
Kýbrýs halký “Denktaþ istifa” diye slogan atýp birlik, barýþ ve çözüm isterken Türkiye’de de derin devletin yaný sýra Ýþçi Partisi de “Kýbrýsý veren, Türkiye’yi de verir” afiþleri asýyor. Ýþçi Partisi Kýbrýs halkýnýn tutumuna zerre kadar aldýrmýyor. Kýbrýs halkýna öfkelenenler arasýnda Cumhuriyet gazetesi yazarlarý da baþköþede yerlerini alýyorlar. Bu gazetenin önemli yazarlarýndan Orhan Birgit Denktaþ’ýn istifasýný isteyenleri hainlikle suçlarken Asil Nadir’i de Ada’ya yaptýðý yatýrýmlardan dolayý övüyor. Birgit’e göre Asil Nadir’in Ýngiltere’den kaçmak zorunda kalmasý bu ülkede þirketlerinin içine hortumlamasý deðil de milliyetçi olmasý imiþ! Cumhuriyet gazetesinin Ýlhan Selçuk’tan sonraki en önemli yazarý olan Hikmet Çetin ise “KKTC’de bölünme ya da cepheleþme sorunun çözümünü týkar” diyor. Hikmet Çetin’e göre Türkiye’nin Kýbrýs’ta hukuktan kaynaklanan çýkarlarý var ve bunlar korunmalýdýr. Yani adanýn yarýsýnýn iþgali sürmelidir.
Kýbrýs halký kendi kaderini tayin hakkýný mücadelesiyle kazanacak orlar ve bu nedenle de Annan Planý’ný kabul ediyorlar. Annan Planý Adadaki üsleri korumasýna raðmen Kýbrýs Türkleri bunu kabul eder görünüyor ve bu açýdan mevcut durumun devamýna aldýrmýyor. Önümüzdeki günlerde 28 Þubat’ta bitmek zorunda olan görüþmeler yeniden baþlayacak. Denktaþ ve derin devlet ya Kýbrýs halkýnýn ezici çoðunluðunun görüþlerine ve tutu-
muna aldýrmadýðý takdirde Adada daha büyük geliþmeler beklenebilir. Çeþitli Doðu Avrupa ülkelerinde yaþananlarý unutmamak gerekir. 28 Þubat günü derin devlet ve Denktaþ hala çözümsüzlükte direniyor olursa onbinlerce Kýbrýslý Türk ayaklarý ile çözümü gerçekleþtirip adanýn asker zoru ile bölünmüþ iki parçasýný sýnýrý topluca aþarak birleþtirebilir. Yýðýnlarýn gücü askeri önlemlerle durdurulamaz.
IMF uygulamalarý sürüyor
Elektrik fiyatlarý patlayacak!
D
evletin resmi verileri, dünyanýn en pahalý elektriðinin satýldýðý Türkiye'de fiyatlarýn iki yýl içerisinde 5 kat kadar artacaðýný gösterdi. Hesaba göre, bugün 1 kilowatsaati (kwh) 117 bin liraya satýlan elektrik, 1-2 yýl içinde 600 bin liraya kadar çýkabilecek. Bunun nedeni ise özel þirketlerin hesapsýzca enerji üretmeleri, TEAÞ'ýn da bu enerjiyi "garantili sözleþmeler" nedeniyle almak zorunda olmasý. Hükümet, elektrik fiyatlarýný düþüreceðini iddia ediyor. Oysa gerçekler bunun tam tersi. Fiyatlar düþmek bir yana, 4-5 kat artma tehlikesiyle karþý karþýya. 2002 yýlýnda devlet, özel santrallerden elektrik aldýðý için 3 milyar 120 milyon dolar ödeme yaptý.
Kaynaklar sermayeye 2002 yýlýnda 129 milyar kmw'lik
elektrik üretiminin 52 milyar kwh'ni özel þirketler karþýladý. Hesaplamalara göre, bu üretimi devlet kendi eliyle yapsaydý, maliyeti sadece 1.2 milyar dolar olacaktý. Yani 2002 yýlýnda 2 milyar dolardan fazla para özel sektöre aktarýlmýþ oldu.
Fatura emekçilere AKP'nin enerji politikalarý nedeniyle 2003 yýlýnda da bu tablo deðiþmeyecek. Öngörülere göre, 2003'te üretilecek 139 milyar kwh elektriðin 79 milyar kwh'tini, yani yaklaþýk yüzde 60'ýný özel sektör gerçekleþtirecek. Bu üretim nedeniyle özel sektöre verilecek para ise 4 milyar 700 milyon dolar. Bu hesap, bugün bile dünyanýn en pahalý elektriðini kullanan Türkiye'de 117 bin lira olan birim fiyatýnýn
fiyatlarýn 4-5 kat artýþla en az 600 bin liraya çýkacaðýný ortaya koyuyor. Özel þirketlerle yapýlan "garantili sözleþmeler"e son verilsin!
sosyalist iþçi
BAŞ YAZ I DOCAN TARKAN
Bu savaþý durdurmalýyýz
A
merika’nýn savaþ hazýrlýklarý artýk iyice hýzlandý. Bölgeye hergün yeni a s k e r i b i r l i k l e r , uçaklar v e g e m i l e r yollanýyor. I r a k ’ ý n g ü n e y i n d e ve batýsýnda büyük bir a s k e r i y ý ð ý n a k yapýlýyor. Kuzey’de ise ABD ve Ýngiliz yetkililer AKP hükümetini satýn almak için aðýr bir baský yapýyorlar. Tabanýndan gelen baský karþýsýnda savaþta Amerika’dan yana tavýr alacaðýný açýkça ifade edemeyen AKP yetkilileri kývranýyor. Bir taraftan savaþa karþý olduklarýný kanýtlamaya çalýþýyor, diðer yandan ise giderek daha yoðun bir biçimde Amerikan askeri taleplerini kabul ediyorlar. Bugünlerde bir Amerikan “uzmanlar” heyeti Türk sivil ve askeri havaalanlarýný kontrol ediyor. Bu “uzmanlarý” yeni “uzmanlarýn” takip edeceði açýk. ABD Türkiye’ye 80 bin asker yýðmak istiyor. AKP’nin halka farklý, Amerikan yetkililerine farklý tutum almasý ve bu arada Baþbakan Gül’ün Ortadoðu gezisi Türk sermaye sýnýfýný kýzdýrdý. TÜSÝAD Baþkaný Tuncay Özilhan Türkiye’nin Irak’tan yana tutum alamayacaðýný ifade ederek “Türkiye demokratik bir ülke olarak hiçbir zaman totaliter bir rejimin yanýnda olamaz” demiþ. Özilhan belli ki TÜSÝAD’ýn 12 Eylül generalleri ile olan iliþkisini ve darbe öncesinde darbeyi çaðýran, davet eden açýklamalarýný unutmuþ. TÜSÝAD totaliter rejimlerin yanýnda olmak bir yana totaliter rejimlerin mimarýdýr. TÜSÝAD Baþkaný AKP hükümetine bir de “kararsýzlýk Türkiye’yi uluslararasý alanda yalnýzlýða iter” diyerek uyarmýþ. Belli ki TÜSÝAD’ýn uluslararasý iliþkiden anladýðý Amerika ile iliþkilerle sýnýrlý. Aslýnda Amerika’nýn dümen suyuna girmezseniz Amerika sizi desteklemez diyor ve bundan ödü kopuyor. Dünya halklarýnýn ezici çoðunluðunun savaþa karþý olmasý, Ortadoðu’nun hemen hemen bütün ülkelerinin savaþa karþý olmasý, Irak’a komþu tüm ülkelerin ABD’ye destek ver-
larca insan da savaþa karþýdýr. Bunun çeþitli nedenleri olabilir ama bizim görevimiz hangi nedenle olursa olsun tüm savaþ karþýtlarýný birleþtirmektir. Ýþte bu nedenle solun güçlerinin yanýna siyasal Ýslamýn güçlerini de eklemek gerekir. Sosyalistler bu nedenle 1 Aralýk Ýstanbul eylemine siyasal islamcýlarýn da katýlmýþ olmasýný önemsemiþlerdir. Gene ayný nedenle siyasal islamcýlarýn düzenlediði savaþa hayýr mitingine gidilmiþtir. Buradaki hata gösteriye katýlmak deðil güçlü katýlmamaktýr. Bütün savaþ karþýtý gösterilere en yýðýnsal bir biçimde katýlmak, güçlendirmek gerekir.
Cesaret mi, yýðýnsallýk mý?
mekten kaçýnmasý TÜSÝAD’ýn umurunda deðil. Onlar için önemli olan tek þey Amerikan hegemonyasýna boyun eðmek. TÜSÝAD patronlarýnýn postasýna karþý Baþbakan Gül ise “merak etmeyin, kararlýyýz” diyor ve ekliyor “çaktýrmayýn, biz ABD isteklerini kabul ediyoruz” diyor. Ama bu patronlara yetmiyor. Onlar açýktan Amerika’nýn yanýnda yer alýnmasýný þart koþuyorlar. Türkiye nüfusunun ise % 90’ý savaþa karþý. AKP seçmenleri için de bu oran geçerli. AKP sýkýþmýþ durumda ve yakýnda seçmenleri gözünde ilk önemli krizlerini yaþamaya baþlayacak. Bugün görev “savaþa hayýr” diyen ezici büyük çoðunluðun örgütlenmesini ve düþüncenin eyleme dönüþmesini hýzlandýrmaktýr. Yani Savaþa Hayýr Platformu’nun örgütlenmesini hýzlandýrmaktýr. Hýzla savaþ karþýtý milyonlarýn tutumlarýný açýk ve seçik bir biçimde ifade etmelerini saðlamaktýr. Bu süreç ne denli hýzlý geliþirse AKP hükümeti ve Türk sermaye sýnýfý da o denli hýzla yýpranacaktýr. Bugün savaþa karþý çýkmak ayný zamanda sermayeye de karþý çýkmaktýr.
Bugün savaþa hayýr diyen hareket savaþý durdurmak hedefine sahip olmalýdýr. Bu hedefin gerçekleþmesi mümkündür. Sadece savaþý protesto etmek yeterli deðildir. Savaþý durdurma hedefi Türkiye’nin savaþ karþýsýndaki tutumunu belirleme ile de sýnýrlý deðildir. Bu nedenle savaþ karþýtý hareket uluslararasý hareketin bir parçasý olmak zorunda. Ancak uluslararasý bir hareket savaþý durdurma yeteneðine sahiptir. Savaþ karþýtlarý bugün Türkiye’de savaþa karþý harekete geçenlerin sayýsal küçüklüðüne bakarak savaþý durdurmak yeteneðimiz olmadýðýný düþünmemelidir. Çok daha yýðýnsal eylemlerin düzenlendiði ülkelerdeki gösterilerin boyutlarýna ulaþmak mümkün. Daha yýðýnsal eylemler ancak bu eylemler inþa edilerek oluþacak. Bu nedenle görev hareketi inþa etmektir. savaþa karþý yýðýnlarýn harekete geçmesi için seferber olmak gerekir. Türkiye’de savaþa karþý olanlarýn ezici çoðunluðu solcu deðildir. Solcu olmayan milyon-
Bu sýralarda yeni bir eðilim var. Irak’a insan kalkanlarý olarak gitmek. Kimi çevreler bu fikri çok beðeniyorlar. Amerikan saldýrýlarýna hedef olacak olan Irak’a kalkan olarak gitmek çok cesur ve fedakarca bir eylem. Ancak savaþý durdurabilecek olan bir eylem deðil. Yakýn geçmiþte benzer bir eylem Ýsrail’de de yapýlmýþtý. Bu eylem Ýsrail’in Filistinlilere karþý uyguladýðý saldýrganlýðý durduramadýðý gibi hiçbir etki de yaratmadý. Oysa savaþa karþý yýðýnsal eylemler, hergün daha fazla sayýda insanýn “savaþa hayýr” diye haykýrarak sokaða çýkmasý Amerikan emperyalizminin saldýrganlýðýný frenliyor. Eðer Amerika aylardýr bir türlü Irak’a saldýramadýysa bunun temel nedeni savaþ karþýtlarýnýn yýðýnsal eylemidir. 15 Þubat’taki uluslararasý eylem bu nedenle çok önemli. On milyonlarca insan savaþa karþý çýkacak. Amerikan saldýrganlýðýna dur diyecek. Örneðin Ýngiltere’de bu kez 1 milyon insan sokaða çýkarsa, sendikalar grev kararlarý almaya baþlarlarsa Ýngiliz hükümetinin ABD’nin yanýnda tutum almaya devam etmesi giderek zorlaþacak. Amerika’da eylemlerin boyutu þimdiden Vietnam savaþý karþýtý gösterileri aþtý. Yarýn daha da büyük gösteriler baþladýðýnda, gençler askere gitmeyi reddettiðinde Bush’un iþi daha da zorlaþacak.
4
Savaþý onaylamak için Birleþmiþ Milletler kararlarý önemli mi?
Meþru ve haklý savaþ olur mu? A
k Parti hükümetinin çeþitli düzeydeki yetkilileri, savaþ karþýtý tutumlarýnda belirleyici olanýn BM Silah Denetçileri’nin raporu olacaðýný sýk sýk vurguluyor. Bu, partinin seçim öncesi savaþ karþýtý söylemlerini sulandýran tutum, savaþa karþý net bir tavýr alýnmayarak yeri geldiðinde “meþru” ve “haklý” bir savaþý onaylamanýn kapýsýný açýk tutmaktadýr. Bu tutum bir dizi soruyu gündeme getiriyor. Meþru ve haklý savaþlar olur mu? BM raporlarý ve kararlarý, yüzbinlerce insanýn ölümünü meþru ve haklý kýlar mý? BM tarafsýz mýdýr? Bu kurum barýþ için bir güvence midir?
BM: ABD’nin paravanasý Bush ve müttefikleri BM’i artan oranda hegemonya ve petrol savaþlarýný meþrulaþtýrmak üzere bir paravan olarak kullanýyor. BM askerleri ilk kez 1950 yýlýnda Kore’de savaþa katýldý. Güney Kore’de konuþlanan BM askerlerinin çoðunu ABD askerleri oluþturuyordu. Savaþýn finansmaný ve komutasýný da ABD saðladý. Böylece BM ABD’nin komünizme karþý baþlattýðý Haçlý seferinde bir paravan oldu. BM’in savaþlardaki rolü bundan sonra da sürdü. 1956 yýlýnda Ýngiltere, Fransa ve Ýsrail, Süveyþ Kanalý’ný devletleþtiren Nasýr’a karþý “bir ders vermek amacýyla” Mýsýr’ý iþgal etti.
Barýþýn garantisi BM deðil, uluslararasý savaþ karþýtý hareket
ABD’nin isteði üzerine BM bölgeye “Barýþ gücü” gönderdi. ABD askerleri çoðunluktaydý ve böylece bölgeye doðrudan müdahale olanaðý saðladý. BM’in en kanlý müdahalelerinden biri 1960 yýlýnda, eski Belçika sömürgesi olan Kongo’da gerçekleþti. Belçika ve Ýngiltere’nin ülkeye müdahalesi nedeniyle, ülkenin meþru Baþkaný BM’den yardým istedi. Ancak Baþkan bir BM uçaðýyla ülkeden kaçýrýlarak, öldürüldü ve yerine dünyanýn en kanlý diktatörlerinden biri olan Mobutu geçirildi. BM askerleri daha sonra Kýbrýs’tan, Ortadoðu’ya, Somali’den Keþmir’e kadar bir çok çatýþma bölgesinde görev aldý. Somali’de yerel halkýn
ABD ve Birleþmiþ Milletler Kararlarý ush v e müttefikleri için mak isteyen BM misyonuna Ýsrail B Uluslar arasý Yasalarýn pek bir yetkilileri izin vermiyor. anlamý yok. ABD hükümetler i, ABD 1975 yýlýnda Endonezya’nýn
ekonomik ve siyasal çýkarlarý doðrult usunda çok kez BM kararlarýný hiçe saymakt an çekinmedi. Ýsrail, 1948 yýlýnda 750 binden fazla Arap kökenli kiþiye etnik temizlik yaptý ve bir çoðunu topraklarýndan zorla sürdü. Ýsrail’in bu kiþilere geri dönme hakký tanýmasýný isteyen BM kararý 28 kez onaylandý. Ancak ABD ve Ýsrail bu kararlara uymamakta direniyor. 1967 tarihli BM Güvenlik Konseyi’nin 242 sayýlý kararý, Ýsrail’in Batý Þeria ve Gazze’de iþgal ettiði topraklardan çekilmesini karar baðladý. Ýsrail halen bu topraklarý iþgal altýnda tutmaya devam ediyor. BM Güvenlik Konseyi’nin 446 No’lu kararý, iþgal bölgelerinde Yahudi yerleþimlerini yasadýþý olarak tanýmlýyor. Ancak þu anda Filistin topraklarý üzerinde 400 binden fazla Yahudi yerleþim bölgesi var. Ýsrail’in 2002 baþýnda Cenin’de gerçekleþtirdiði katliamý araþtýr-
Doðu Timor’u iþgaline onay verdi. 2001 yýlý Temmuz ayýnda BM Küçük Silahlarýn Uluslararasý Trafiðini Denetleme Anlaþmasýna karþý çýkan tek devlet ABD oldu. Bush ve ekibi, Biyolojik ve Toksik Silahlar Anlaþmasý’ný 2001 yýlýnda reddetti. 1997 Kyoto Ýklim Deðiþikliði Sözleþmesi 2001 yýlý Mart ayýnda Baþkan Bush tarafýndan "ölü" ilan edildi. Savaþ suçlarýndan ve insanlýða karþý iþlenen suçlardan yargýlanacak politik ve askeri liderler için Uluslararasý Ceza Mahkemesi (ICC) konulu anlaþmaya ABD'nin de aralarýnda olduðu 7 ülke karþý çýktý. ABD, 1972 Anti Balistik Füze Anlaþmasý’ndan resmen çekildi. BM Uluslararasý Sivil ve Politik Haklar Anlaþmasý'nýn ölüm cezasýný kaldýrmayý hedefleyen ve 18 yaþýnýn altýndakilerin infazýný yasaklayan Ýsteðe Baðlý Sözleþme’yi ABD imzalamadý .
katliamýnda doðrudan rol oynadý. ABD þimdi de kendi hegemonya ve petrol savaþýna BM’i paravan yapmak, bu kurumun meþruiyetini kullanmak istiyor. Ancak BM ABD’nin bu çabalarýna destek vermediði takdirde, ABD Vietnam’da olduðu gibi tek baþýna savaþmaktan çekinmeyecektir.
Her yol mübah Birleþmiþ Milletler Güvenlik Konseyi'nin 1441 sayýlý kararý uyarýnca Irak Hükümeti'nin kitle imha silahlarý konusundaki en az 11.800 sayfa büyüklüðünde raporu Güvenlik Konseyi’ne sunuldu. Ancak bu dosyayý Konsey’in daimi olmayan üyelerine daðýtmakla görevli ABD
yetkilileri dosyayý "8,000'den fazla sayfa" eksik olarak daðýttý. Bu skandal bir gazeteci tarafýndan ortaya çýkarýldý. BM Özel Komisyon üyelerinin çoðunun ABD ajaný olduðu bir çok kaynak tarafýndan da onaylanmaktadýr. The Washington Post gazetesi konuyla ilgili þunlarý söylemektedir: “BM Özel Komisyon (Unscom) üyelerinin sýký çalýþmalarý sayesinde, ABD vurucularý Irak’taki hedefler konusunda bugün 1991 Körfez Savaþý’na göre çok daha fazla bilgiye sahip.” Unscom uzmanlarý ABD’nin savaþta hadef belirlemesi için yararlý bilgileri saðlamaktadýr.
Savaþý kim durduracak? Savaþýn, ABD’nin ve diðer emperyalistlerin denetiminde olan BM tarafýndan durdurulamayacaðý ortada. BM savaþý durdurmak bir yana, bugüne kadar bir çok bölgede kan dökülmesinin aracý oldu. Savaþý durduracak olan güçler küresel sermayenin denetimindeki uluslararasý kurumlar olamaz. Savaþý, bu savaþtan hiçbir çýkarý olmayan savaþ karþýtlarý durdurabilir. Birinci Körfez Savaþý’ndan farklý olarak bu kez, daha savaþ baþlamadan uluslararasý büyük bir direniþ var. Her ülkede kitlesel direniþler, grevler ve sivil iteatsizlik eylemleri savaþý durduracak en uygun mücadele yöntemleridir.
BM Güvenlik Konseyi güvenliði saðlayabilir mi?
B
azý savaþ karþýtlarý BM’in Bush’un saldýrganlýðýný önleyebileceðine inanýyor. Gerçekten BM savaþý ve Bush’un saldýrganlýðýný önleyebilir mi? Hayýr! Çünkü BM, savaþý durdurabilecek bir yapý deðil. BM’in Güvenlik Konseyi’nin beþ daimi ülkesini ABD, Ýngiltere, Fransa, Rusya ve Çin oluþturuyor ve herbiri kararlarý veto yetkisine sahip. Öte yandan bu beþ ülkenin her biri, BM kararlarýný kendilerine engel gördüðünde, bu kararlarý fiilen tanýmamakta: Ýngiltere: Ýngiltere 1990-91 Körfez Savaþý’nda, 1999 Balkan Savaþý’nda ve Afganistan Savaþý’nda aktif olarak yer aldý. Fransa: Bu ülke de birinci Körfez Savaþý’nda ve Balkan Savaþý’nda yer aldý ve Afganistan Savaþý’ný destekledi. Fransa ayný zamanda Kongo eski diktatörü Mobutu gibi eli kanlý bir çok diktatöre arka çýkarken, 1994 yýlýnda Ruanda’daki katliamlardan sorumlu Hutu militanlarýný da destekledi.
Rusya: Rusya Baþkaný V. Putin
eski bir KGB ajaný ve ülkedeki mafya tarzý ekonomik iliþkileri olan sermaye sahipleri tarafýndan destekleniyor. Putin’in iktidara geliþi 1999 yýlýndaki Çeçenistan’ýn bombalanmasý sýrasýnda gerçekleþti. Rus ordusu Çeçenistan’ýn baþkentini yerle bir ederken, bugün de Kafkaslar’da bir çok ülkeyi tehdit ediyor. Çin: Çin, ABD devletinden daha fazla insaný idam eden sayýlý ülkelerden biri. Çin yetkilileri, Bush’un “Teröre karþý savaþ” doktirinini bahane ederek, ülkenin batýsýndaki azýnlýklara baskýlarýný artýrdý. Tiannenman Meydaný’nda da binlerce kiþiyi öldürmüþlerdi. Ayrýca: BM 1991 Körfez Savaþý’na onay verdi. BM, bugüne kadar en az 500 bin çocuðun ölümüne neden olan Irak ambargosunu da onayladý. BM, ABD ve Ýngiltere’nin Afganistan Savaþý’nda sivil halkýn ölümüne neden olan bombalamalarýna da sessiz kaldý.
sosyalist iþçi
K IB RI S
5
Emperyalistlerin ve egemen sýnýflarýn planlarýna güven yok
Kýbrýslý Rumlarýn ve Kýbrýslý Türklerin aþaðýdan ortak mücadelesi Annan'ýn Kýbrýs sorununun çözüm planý, adanýn güneyinde iki tür tepkiye neden oldu. Bir tanesi, Kýbrýslý Türkleri yok etmek ve saf bir 'Helenistik Kýbrýs' yaratmak isteyenlerden, diðer tepki ise Kýbrýslý Rumlara ve Türklere barýþ, refah ve uzlaþma getireceði dayanaðýyla Annan Planý’nýn avukatlýðýný yapanlardan geliyor. Plan üzerine benzer tepkiler kuzeydeki Kýbrýslý Türklerde de ortaya çýktý, bir tarafta planý felaket olarak algýlayan milliyetçiler, öbür tarafta önerilen planýn tecrit, sefalet ve mahrumiyetten kurtulmak için son þans olduðuna inananlar. Kuþkusuz, yeþil hattýn hem kuzeyinde hem de güneyindeki milliyetçiler ancak tam bir 'etnik çözüm' ile tatmin olabilirler. Böyle bir çözümü saðlayabilmek için bizi yeni bir krize ve savaþa sürüklemekte bir an bile tereddüt etmeyeceklerdir. Bundan dolayýdýr ki, EOKA Savaþçýlar Birliði'nin plana karþý 'etkin tepki verecekleri' beyanatý ile kuzeyde de Bozkurtlar tarafýndan benzer demeçlerin verilmesi tesadüfi deðildir. Annan Planý’ný savunanlar ve AB destekleyicileri, her þeyin geçmiþte kaldýðýný ve AB'nin gerekli olan garantiyi saðlarken önerilen planýn bir çýkýþ sunabileceðini savunuyorlar. Ancak, durum hiç de göründüðü gibi deðil!
krizlerinin üstesinden gelmeyi umuyor. Kýsacasý, Annan Planý, 'yeni durum'u olduðu gibi kabul etmek ve Irak'ta olmasý yakýn bir savaþa katýlarak savaþ sonrasý askeri operasyonlarda emperyalistlerle iþbirliði yapmak koþuluyla, Kýbrýs'taki tüm taraflara birer hediye sunuyor. Sonunda her iki tarafca referanduma sunulacak olan nihai 'Kuruluþ Anlaþmasý', sadece 'ortak devlet' ve iki tane 'parçalý devlet' kurulmasýna ve coðrafi ayarlamalara deðinmiyor, ayný zamanda adada Ýngiliz üslerinin kabul edilmesine, Kýbrýs'ýn AB üyeliðine, her iki parti tarafýndan bugüne kadar imzalanan antlaþmalarýn tanýnmasýna ve Ýsrail'in önemli çýkarlarýnýn çiðnenmemesine de gönderme yapýyor.
Türkiye'deki halklarýn ortak ve birlikte eylemlerinde aranmalýdýr. Birçoklarý, Annan planýný, bu planýn Kýbrýslý Rumlarýn ve Kýbrýslý Türklerin barýþ içinde bir arada varolabileceðinin güvencesi olduðuna, Kýbrýslý Rumlar ile Kýbrýslý Türklerin ortak mücadelesini kolaylaþtýracaðýna ve ilerleteceðine (sözde bugünkü coðrafi ayrýlýk ve bölünmeye nazaran bir ilerleme saðlayacaðýna) inandýklarý için destekliyor. Ne var ki, plan ne coðrafi birlikteliði ne de genel olarak insanlarýn serbest dolaþýmýný getiriyor. Kaldý ki, Kýbrýslý Rumlarla Türklerin coðrafi olarak birlikte yaþayacaklarý durumda bile, bu durum ille de birlikte mücadele edileceði anlamýna gelmeyecek. Geçmiþte, adada Kýbrýslý Rumlarla Türkler birlikte yaþýyordu, fakat bu durum savaþý ve kan
'Yeni durum' Annan'ýn Kýbrýs sorununun çözüm planý, bugünün karþýlýklý iliþkilerini ve Kýbrýs Rum Kesimi ile Kýbrýs Türk Kesimi arasýndaki güç dengelerini yansýtan bir uzlaþma oluþturuyor. Kýbrýs Rum Kesimi’nin egemen sýnýfý 1974 savaþýný, Kýbrýs Türk kesimi üzerindeki baskýnlýðýný ve sonunda önemli bir toprak parçasýný kaybetti. Kýbrýs Türk kesimi ve Türkiye egemen sýnýfý 1974'den beri süren ekonomik ve politik savaþý kaybetti. Annan Planý bu gerçeklikleri yansýtýyor. Kýbrýslý Rumlar, sunulan plana göre, kaybettikleri topraklarýn bir bölümünü geri alacaklar ve Merkezi Hükümet kanalýyla adanýn kuzeyi üzerinde bir tür kontrol kazanacaklar. Ayrýca, Kýbrýslý Rum kapitalistler, göçmen iþçilerin yerine Kýbrýslý Türkleri geçeceðini düþündüklerinden, ucuz bir iþgücü piyasasýna ulaþabilecekler. Yunanistan Baþbakaný Simitis, Avrupa'da, bu geliþmelerde önemli bir rol oynayan þahsiyet olmayý ve bölgesel güç olarak Yunanistan'ýn rolünü perçinlemeyi amaçlýyor. Kýbrýslý Türkler Avrupa Birliði'ne girmeyi ve sefaletten kurtulmayý umuyorlar. Türkiye üyelik görüþmelerine baþlamak için tarih belirlemeye ve mali destek almak için AB'ye gidiyor ve ekonomik ve politik
Hiç kuþku yok ki, Annan Planý öncelikle Anglo-Amerikan çýkarlarýna ve onlarý Orta Doðu'daki stratejik planlarýna hizmet etmek için oluþturuldu. Dolayýsýyla, gerçekte Annan Planý bölgede varolan düþmanlýðý yoðunlaþtýrarak ve yeniden üreterek etkili olacaktýr. Dahasý, Anayasa'nýn çoðu hüküm ve þartý, güvensizlik ve anlaþmazlýk tohumlarý içeriyor. Kýsacasý, Annan'ýn 'barýþ' planýnýn arka planýný, Bush ve Blair'in Irak'a karþý hazýrladýðý vahþi saldýrý oluþturuyor. Bu nedenle, tepeden düzenlenen ve dayatýlan planlara; veya geçmiþteki bütün savaþlarda (1991 de Irak, Somali, Yugoslavya, Afganistan'da) ve Filistin'de Sharon'un AB'nin suç ortaklýðý ile Filistinlilere karþý uygulamaya devam ettiði katliamda, ABD ve BM ile birlikte baþrol oynayan AB'den önerilen planlara hiçbir þekilde güvenemeyiz. Ýkiyüzlülük Adada barýþ, demokrasi ve refah umudu, Kýbrýs'ýn AB'ye girmesinde veya emperyalistlerin 'barýþ' planlarýnda deðil, Kýbrýs, Yunanistan ve
akmasýný engellemedi. Asýl ihtiyacýmýz olan, siyasi birliktir. Her iki tarafta da egemen sýnýfýn çýkarlarýna ve bölgede emperyalistlerin amaçlarýna karþý çýkan siyasetler savunmamýz gerek. Her þeyden önce, 'kendi' tarafýmýzda milliyetçiliðe karþý mücadele etmemiz gerek. Sadece 'etnik temizlik çözümü' arayan aþýrý milliyetçilere karþý deðil, ayný zamanda gizli milliyetçilere, 'uyumlu' olduklarýný iddia edenlere de karþý durmalýyýz. Hem Klerides hükümeti, hem Kýbrýslý Rum siyasi çevreleri, Kýbrýslý Türklerin Denktaþ'a karþý harekete geçmesinden 'duygulandýklarýný', 'saygý ile' karþýladýklarýný ilan ediyorlar. Oysa, ayný zamanda, Kýbrýslý Türklere karþý ekonomik ve siyasi ambargo uygulamakta, onlarý kültürel ve spor etkinliklerinden dýþlamakta tereddüt etmiyorlar. Kýbrýslý Rum tarafýn uyguladýðý bu saldýrgan politika, Kýbrýslý Türklerin Türkiye'ye tamamen baðýmlý hale gelmesinin ve bugün içinde bulunduklarý berbat duruma düþmelerinin baþlýca nedeni olmuþtur. Kýbrýslý Rum taraf, Kýbrýslý Türkleri AB dýþýnda býrakmakla tehdit
etmekte ve Simitis'in dediði gibi 'Türkiye'nin AB'ye girmesinin yolu Yeþil Hattan geçer' iddiasýnda bulunmaktadýr. Ayný zamanda, tüm Kýbrýslý Rum siyasi liderleri Kýbrýslý Türklerin sözde kurtarýcýsý havasýna girmekte ve Kýbrýslý Türklere 'yardým' etmek için Partiler Arasý Dayanýþma Komitesi'nin kurulmasýný desteklemektedir. Maalesef, 'yakýnlaþma' politikasý, milliyetçiliðe karþý ve sýnýrýn iki yanýndaki kitleler arasýnda dostluk ve karþýlýklý güven yaratma politikasý olmaktan çýkarýlýp, öbür tarafa karþý kullanýlan bir diplomatik silah haline dönüþtürülmüþtür. Tesadüf deðildir ki, Demokratik Ralli'nin saðcý lideri Anastasiadis 'yakýnlaþma'dan söz edebilmektedir.
Aþaðýdan Mücadele Öbür tarafta mücadele eden iþçilere, emekçilere sunabileceðimiz tek anlamlý ve gerçek dayanýþma þudur: Kendi tarafýmýzdaki milliyetçilere ve Kleridis hükümetine karþý mücadele etmek, ambargonun derhal kaldýrýlmasý için savaþmak ve Kýbrýslý Türklerin kendilerini tehdit altýnda hissetmelerini engellemek için AB üyelik sürecinin dondurulmasýný talep etmek. Ayrýca, silahlanma harcamalarýnýn derhal sona ermesini ve sýnýrýn açýlmasýný talep etmeliyiz. Kleridis'e açýkça belirtmeliyiz ki, adaya barýþ getirecek olan demokratik bir planý gerçekten istiyorsa, Kýbrýslý Rum taraf Kýbrýslý Türk tarafýn istediði her tür otonomiyi vermek zorundadýr. Zorla dayatýlan, þantaj ve tehdit yollarýyla uygulanan bir barýþçý birliktelik olamaz. Türkiye, Yunanistan ve Kýbrýs'taki Anglo-Amerikan askeri üsleri Irak'a karþý yapýlacak yeni savaþta etkili bir rol oynayacaktýr. Hali hazýrda Kýbrýs'taki Ýngiliz üsleri savaþ hazýrlýklarýna baþlamýþ bulunmaktadýr. Bu durum, ilk defa, Kýbrýslý Rumlar ile Kýbrýslý Türkler arasýnda savaþa karþý politik bir ittifak kurma olanaðýný yaratmaktadýr. Her iki tarafta da, yöneticilerimizin emperyalistlere teslim oluþlarýna ve adadaki Ýngiliz üslerine karþý, ortak ve paralel bir mücadele yürütebiliriz. Örneðin, Dhekelia Garnizonundaki üslere karþý gösteriler örgütleyebiliriz. Avrupa Sosyal Forumu, 15 Þubat gününü Avrupa çapýnda savaþa karþý eylem günü olarak ilan etti. Bu, sýnýrýn her iki tarafýndaki kitlelere hedef göstermek için eþsiz bir fýrsat: emperyalistlerin tepeden inme barýþ planý deðil, aþaðýdan ortak mücadele; savaþýn, ýrkçýlýðýn ve neo-liberalizmin Avrupa'sýna karþý ortak mücadele. Ýþçi Demokrasisi Ergatiki Demokratia Kýbrýs Cumhuriyeti
6
Petrol için ölmeyeceðiz, öldürmeyeceðiz Bush Irak’a bu ülkenin elinde kitle imha silahlarý var diye saldýrmaya hazýrlanmakta. ABD’de Bush, Ýngiltere’de ise Blair yönetimleri aylardýr Irak’ta kitle silahlarý bulunduðunu ve Saddam’ýn bu silahlarý El Kaide’ye verebileceðini iddia ediyorlar ama bugüne kadar tek bir somut kanýt gösteremediler. ABD ve Ýngiltere’nin ellerindeki kanýtlarýn tümü 1980’lerden kalma ve o dönemde Irak’ýn elinde olan tüm biyolojik silahlar bu ülkeye Ýran’la savaþtýðý için ABD ve Ýngiltere tarafýndan verilmiþti. Gerçekten de Irak Ýran savaþýnda olduðu gibi Halepçe’de de kimyasal silahlar kullandý. Ne var ki, Irak’ýn elindeki tüm kitle imha silahlarý 1. Körfez Savaþý’nýn ardýndan BM silah denetçileri tarafýndan imha edildi. Bu durum sayýsýz raporla belgelenmiþ durumda. Öte yandan bir süredir Irak’ta olan BM silah denetçileri biyolojik ya da nükleer silah izine rastlamadýklarýný sürekli belirtiyorlar fakat Bush bütün bunlara raðmen Irak’a saldýracaðýný ilan ediyor. Daha þimdiden Irak’ýn çevresine 60 bin Amerikan askeri yerleþti. 20 bin Ýngiliz ve 120 bin Amerikan askeri ise yolda. Diðer taraftan ise Irak dört bir yandan ABD ve Ýngiliz uçaklarý ve füzeleri ile çevrilmiþ durumda. Irak’a saldýrý artýk bir an meselesi.
ABD neden Irak’a saldýrýyor? ABD’nin önce Afganis-tan’a, þimdi de Irak’a saldýrmasýnýn altýnda gerçekte iki önemli neden var. Bunlardan birincisi ve temel olaný ABD’nin dünya hegemonyasý kurma arzusu. Doðu Bloku’nun çöküþünden sonra ortadan kalkan iki kutuplu dünya dengesinin yerine ABD þimdi kendisinin merkez olduðu yeni bir dünya düzeni yerleþtirmek istiyor. Askeri, ekonomik ve
siyasal üstünlüðü ile bunu gerçekleþtirebileceðini düþünüyor. Bütün bu saldýrganlýðýn altýnda bir yandan da diðer büyük devletlere, Çin, Rusya ve Avrupa’ya göz daðý verme hesaplarý da yatmakta. Ýkinci hesap ise petrolün kontrolünü ele geçirmek. Petrol kapitalizmin en önemli ve en kârlý metasý. Onun kontrolü dünya hegemonyasý açýsýndan büyük önem taþýyor. Afganistan’a saldýrý sýrasýnda ABD askeri güçleri eskiden Doðu Bloku’nun kontrolünde olan Orta Asya’ya yerleþti. Yeni üsler, bölge ordularýnýn eðitimi, haber alma aðlarý ile artýk ABD Orta Asya’da. Böylece hem bölgenin petrol ve doðal gaz yataklarý kontrol altýna alýndý, hem de Çin ve Rusya’nýn çevrilmesi tamamlandý. Irak ise açýk ki Afganistan’dan daha önemli. Irak dünyanýn ikinci büyük petrol rezervine sahip. Irak petrollerinin kontrolü hem bu çok önemli rezervin kontrolü hem de gelecekteki petrol fiyatlarýnýn kontrolü anlamýna geliyor. Ýþte hemen hemen bütün üyeleri ayný zamanda büyük petrol tekellerinin yönetiminde olan Bush yönetimi için Irak’ýn kontrolü bunun için çok önemli. Þimdi bu gerçek çocuklar tarafýndan bile biliniyor. Bush yönetimi bütün dünyanýn gözünün içine baka baka petrol için Irak’a saldýracak, yoksul Irak halkýnýn, sivillerin kanýný dökecek, ülkelerinde taþ taþ üstünde býrakacak. Bu savaþa hangi nedenle olursa olsun ortak olmak ABD’nin petrol çýkarlarý için ABD’nin hizmetine girmektir. Bugün sokaklara çýkan binlerce savaþ karþýtý, bu ülke nüfusunun ezici büyük çoðunluðu savaþ istemiyor. “Petrol için ölmeyeceðiz, öldürmeyeceðiz” diyor.
BUSH SON HAZIR
Dünya karþý a Bush yönetiminin Irak’a saldýracaðýný açýklamasýyla birlikte dünyanýn her yerinde savaþ karþýtý hareketler baþladý. Kýsa zamanda bazý ülkelerde çok büyük boyutlara ulaþan hareket dünyanýn hemen her yerinde yükselmeye devam ediyor. Geçtiðimiz hafta Los Angeles’de 100 bine yakýn kiþi savaþa karþý gösteriye çýkarken Pakistan ve Fas’ta da yýðýnsal gösteriler oldu. Savaþ karþýtý hareket sadece protesto etmiyor. Kazanmak için yani bu savaþý durdurmak için eyleme çýkýyor. Savaþ çýðýrtkanlýðýna karþý ilk eylem 11 Eylül’den hemen sonra, ABD Afganistan’a saldýrcaðýný ilan etiði günlerde New York’ta Ýkiz Kulelerin hemen dibinde gerçekleþti. Binlerce savaþ karþýtý benim adýma savaþma, petrol için savaþa hayýr sloganlarý ile harekete geçtiler. O günden beri savaþ karþýtý hareket ABD sýnýrlarýný aþarak yayýlýyor. Savaþ karþýtý hareket diðer yandan da “kapitalizm
öldürür, kapitalizmi öldürelim” diyen anti kapitalist hareket ile içiçe. Savaþ hummasý dünyayý sardýðýnda anti kapitalist hareketin gerileyeceðini sananlar yanýldýlar. Tam tersine hareket daha da yükseldi. Savaþ karþýtlarý ayný zamanda kapitalizme de karþý olduklarýný ifade etmeye baþladýlar. Geçtiðimiz yýlýn baþýnda Ýspanya anti kapitalist dalga ile sarsýldý. Madrid ve Barselona’da 500’er bin kiþi, Sevill’de ise 200 bin kiþi yürüdü. Barselona’daki gösterinin en önünde “Sermayenin ve savaþýn Avrupa’sýna hayýr” pankartý vardý. Savaþ karþýtlarý Ýngiltere’de de çok büyük gösteriler düzenlediler. Bir dizi daha küçük gösterinin sonunda Eylül ayýnda Londra’da 500 bin kiþi savaþa karþý yürüdü. Bir süre sonra ise ülke çapýnda sivil itaatsizlik gösterileri yapýldý. Ama açýk ki en etkili ve büyük savaþ karþýtý eylemler
Ýtalya’da gerçekleþti. Cenova’da ki büyük anti kapitalist eylemin arkasýndan Ýtalya’nýn her tarafýnda yükselen Sosyal Forumlar Floransa’da toplanan Avrupa Sosyal Forumu’nu ayný zamanda savaþa karþý bir eyleme de dönüþtürdü. Bu eyleme 1 milyon kiþi katýlýrken Ýtalya geçtiðimiz yýl boyunca genel grevler ve kitlesel eylemlerle sarsýldý. Bir aþamada 13 milyon iþçi genel greve çýkarken Ýtalyan kapitalizminin krizi daha da derinleþti. Savaþ karþýtý hareket Orta Doðu’da ortalýðý sarstý. Kahire, Amman, Þam, Beyrut yýðýnsal savaþ karþýtý eylemlere sahne oldu. Cezayir ve Fas’da büyük halk yýðýnlarý sokaða çýktý. Tüm Orta Doðu ülkeleri savaþ karþýtý hareketin büyüklüðününü de bir sonucu olarak Amerika’nýn savaþa katýlýn çaðrýlarýna uymayan tutumlar aldýlar. Suudi Arabistan’da bile savaþa karþý gösteri oldu. Brezilya’nýn Porte Allegre
7
Orta Doðu’dan savaþý durdurmakta kararlý bir ses
Kahire deklerasyonu
RLIKLARI YAPIYOR
savaþa ayakta Kopenhag deklerasyonu
Kopenhag’da AB zirvesi sýrasýnda bir araya gelen 11 ülkeden eylemciler Irak’ta savaþa karþý Avrupa çapýnda eylemlerin koordinasyonunu tartýþtýlar. “BM onayý ile ya da onayý olmadan Irak’ta savaþýn Orta Doðu halklarý için bir felaket olacaðýna inanýyoruz. “Bütün dünyada ve Avrupa’da savaþa karþý bir çoðunluðun olduðu açýk. “Ýþte bu nedenle bu savaþ bizim adýmýza yapýlamaz. Ve gene bu nedenle heryerde “Irak’ta Savaþa Hayýr” talebi ile mümkün olan en geniþ birliklerin kurulmasý gerekmektedir. “Toplantýmýz savaþa karþý hareketin güçlendiðini göstermektedir. Toplantýda yer
kentinde toplanan Dünya Sosyal Forumu’da savaþý protesto ederken gösteriler Asya’ya ve Avustralya’ya da yayýldý. Latin Amerika’da savaþ karþýtý eylemlerin yaný sýra büyük halk yýðýnlarý Arjantin, Paraguay, Uruguay’da harekete geçti. Paraguay ve Uruguay yýðýnsal kitle grevleri ile sarsýldý. Venezuella’da ise yýllar önce Þili’de olduðu gibi sermaye
alan bütün ülkeler 15 Þubat’ta eylem çaðrýsý yapmaktadýr. “Savaþ baþladýðý takdirde bütün ülkelerde derhal protestolarýn baþlamasýný ve ilk cumartesi günü baþkentlerde merkezi yýðýnsal eylemler yapýlmasý kararýný destekliyoruz. “Bütün gösterilerimizde “Irak’ta Savaþa Hayýr” ortak pankartý taþýyacaðýz. “Savaþ karþýtý koordinasyonu Avrupa’da ve Avrupa dýþýnda yaymaya devam edeceðiz ve 15 Þubat’tan sonra tekrar toplanacaðýz. “Toplantýmýzda olmayan hareketleri insiyatifimize katýlmaya davet ediyoruz. “Savaþa karþý çýkan bütün örgütleri 15 Þubat’ta eyleme çaðýrýyoruz.”
sýnýfý tarafýndan hareket geçirilen orta sýnýflara karþý emekçi yýðýnlar Devlet Baþkaný’ný korumak için eyleme çýktýlar. Brezilya’da ise Ýþçi Partisi adayý Lula seçimleri açýk farkla kazandý. Floransa’da toplanan Avrupa Sosyal Forumu 15 Þubat’ý bütün dünyada savaþa karþý eylem günü olarak ilan etti. 65 bin kiþinin katýldýðý Avrupa
Sosyal Forumu’nun bu kararý üzerine her yerde 15 Þubat’ta eylem hazýrlýðý baþladý. Birçok ülkede yýðýnsal grevler gerçekleþecek, bir çok ülkede ise kýsmi iþ býrakma eylemleri yapýlacak. Þimdiden Avrupa’da 10 milyon kiþinin eyleme çýkacaðý tahmin edilmekte ve bu sayýnýn çok daha fazla artmasý mümkün.
Aralýk ayýnýn son günlerinde Orta Doðu’da iki önemli sosyal forum toplandý. Hala Ýsrail iþgali altýnda olan Ramallah’da toplanan Filistinli aktivistler 15 Þubat eylemini desteklediklerini ilan ederlerken Mýsýr’ýn baþkenti Kahire’de toplanan aktivistler de kapitalizme ve savaþa karþý bir deklerasyon yayýnladýlar. Aþaðýda Kahire Deklerasyonu’nun temel fikirlerini veren bir özet bulacaksýnýz. “Irak ve Filistin halklarý ile dayanýþmamýzý ve bu halklar üzerindeki saldýrganlýðýn ABD’nin dünya egemenliði projesinin bir parçasý olduðunu ifade ediyoruz. “Dayanýþma yeni liberal küreselleþmeye karþý uluslararasý mücadelenin temelidir. “Kahire toplantýsý baðýmsýz bir olay deðil, Seattle ve Cenova’dan Lizbon ve Floransa’ya, oradan Kordoba ve Kahire’ye uzanan emperyalizme karþý uluslararasý mücadelenin bir parçasýdýr. “Kapitalist küreselleþme ve ABD hegemonyasý tekelci kapitalist çevrelerin çýkarlarýný Avrupa ve ABD yurttaþlarý da dahil halklarýn çýkarlarýnýn üstüne çýkarmaktadýr.. “Ayrýca deðiþik ülkelerin ekonomilerini sosyal geliþmeyi, kadýnlarý, çocuk saðlýðýný, eðitimi ve yaþlýlarýn sosyal ihtiyaçlarýný gözardý eden bir biçimde tek bir küresel ekonomik sistemde birleþtirmektedir. “Yoksulluk ve eþitsizlik artmaktadýr. “Irak’ta savaþa koþulsuz karþý çýktýðýmýzý ve ABD politikalarýna ve küresel hegemonyasýna karþý mücadele etmeye devam edeceðimizi ilan ederiz. ABD politikalarýna karþý harekete geçmek acil bir ihtiyaçtýr.” Aralarýnda Cezayir Devrimi’nin önderlerinden Ahmet Bin Bella’nýn da olduðu Kahire toplantýsýnýn katýlýmcýlarý bütün savaþ karþýtlarýný yayýnladýklarý deklerasyona imza vermeye davet ediyorlar. Kahire Deklerasyonu’nun Türkçe çevirisini Sosyalist Ýþçi gazetesinden alabilirsiniz.
Ortadoðu halklarý Bush’un savaþýna hayýr diyor!
8
Unutulan tehdit: MHP G
ündemin hafýza kaybýna yol açacak kadar hýzlý deðiþtiði bir ülkede yaþýyoruz. O kadar çok olay ardarda yaþanýyor ki daha ilk olay hakkýnda kafa yormaya zaman bulamadan bir ikincisi kapýyý çalýyor. Bu da büyük çoðunluðun yorumlama yeteneðinde kýrýlmalara, hýzla akýp giden gündemdeki olaylarýn bazýlarýný daha az önemsemeye, giderek son olay dýþýndakileri unutmaya yol açýyor. Üzerinde onca çok laf edilen Susurluk, 28 Þubat, 8 yýllýk eðitim, mezarda emeklilik ve sahte sendika yasalarý, banka hortumcularý, Öcalan'ýn idamý, cezaevi katliamlarý, Metin Göktepe'nin öldürülmesi vb. bir çok konunun ayrýntýlarý çoktan unutuldu. Konularýn kendisi de, sanki hiç yaþanmamýþlar gibi, küçük çevreler dýþýnda pek kimse tarafýndan hatýrlanmýyor.
1999 seçimleri Toplumun genelini etkileyen ve unutulmamasý gereken ve fakat hýzla unutulmaya baþlanan olgulardan biri de faþizm ve Türkiye faþist partisi MHP. 18 Nisan 1999 seçimlerinde %18'den fazla oy alýp parlamentoya ikinci büyük parti olarak giren MHP o günlerde toplum genelinde ve hatta parti yönetiminde bile þaþkýnlýk yaratmýþtý.Geliþmeleri izleyen sol çevrelerin ise adeta dili tutulmuþ, herkes faþizm konuþur olmuþtu. Seçimleri izleyen 3,5 yýl
içinde yaþanan ekonomik krizler, diðer iktidar partileri DSP ve ANAP gibi MHP'yi de yýprattý ve 3 Kasým 2002 seçimlerinde %10 oy kaybýyla parlamento dýþý býraktý. MHP de diðerleri gibi IMF politikalarýnýn savunucusu ve uygulayýcýsý olma suçunu iþlediði için halk tarafýndan sandýkta cezalandýrýldý. Bunun sonucu olarak da diðer baþka olgular gibi faþizm tehlikesi de unutup gitti. Bu unutuþta, elbette, giderek yaklaþan savaþ tehlikesi ve geçim derdi gibi baþat sorunlarýn rolü büyük. Ancak yine de bir tehdit olarak faþizm ve onun Türkiye'deki partisi MHP'nin yok olup gittiðini düþünmek yanýltýcý olacaktýr.
Faþist parti buharlaþtý mý? Herþeyden önce, MHP her ne kadar büyük oy kaybýna uðramýþsa da ancak geleneksel hatta kemikleþmiþ diyebileceðimiz oy oranýna kadar gerilemiþtir. Ýktidarda geçen yýllardaki onca yýpranmýþlýðýna raðmen, aldýðý %8,34 oy oraný yaklaþýk 3 milyon seçmen demektir ki bu rakam hiçbir þekilde küçümsenemez. Aksine DSP (%1,22) ya da ANAP (%5,1) gibi tarihin çöplüðüne gitmediðini kanýtlar.
MHP terör gücüdür Ayrýca faþist partilerin diðer burjuva partilerinden farklý yönleri vardýr. Bunlardan konumuz bakýmýndan en önemli olanýysa her an mobilize etmeye hazýr olduklarý sokak güçleridir. MHP
Faþizmi durduracak olan, iþçi sýnýfýnýn örgütlü güçleridir gençlerden oluþan, dinamik ve toplumu terörize etmek üzere eðitilmiþ ve Ülkü Ocaklarý adý altýnda örgütlü, tek merkezden yönetilen, hiyerarþik ve disiplinli bir sokak gücüne sahiptir. 1980 öncesi bunlar "Komando Kamplarý"nda eðitilirken, '80 sonrasýnda bizzat ordu, polis ve kontrgerilla içinde, canlý hedefler karþýsýnda ve sýcak savaþta yetiþtirildiler. MHP bu
gücü kaybetmedi. (ANAP ya da DYP ya da SP gibi partilerin gençlik kollarýnýn katliam giriþimlerine hiç rastlanmadý ama MHP'nin böyle yüzlerce dosyasý var). Ýkincisi faþizm küçük burjuva kitlesel bir harekettir ve ancak kitlesel ve doðrudan kendisini hedef alan bir hareket karþýsýnda geriler. 3 Kasým seçimlerinde yalnýzca oy kaybeden MHP'nin ise böyle bir hareket sonucu gerilediðini herhalde kimse iddia etmeyecektir. Sermayenin içinde bulunduðu yapýsal kriz derinliðinden hiçbir þey kaybetmedi. Yalnýzca tek parti hükümeti sayesinde üst yapýda görece bir siyasi istikrar kazanýldý. Tüm dünyanýn yaþadýðý ekonomik krizden baðýmsýz olmayan Türkiye ekonomisi ise Irak savaþýyla çok daha büyük bir krize sürüklenecektir. Yaþanacak yeni ve daha derin bir ekonomik kriz ise AKP hükümetini hýzla tökezletir ve güven kaybýna uðratýr.
Tehdit sürüyor Almanya’da faþistler, kendi güçleriyle deðil, sol’un hatalarý nedeniyle iktidara geldi
Ýþte böye bir tökezleme halinde tetikte bekleyen en önemli güç MHP olacaktýr.
Kendi iç sorunlarýný kan dökerek de olsa halledecek bir faþist parti bu durumda hýzla öne çýkýp yükselebir. Gücünü sokakta gösterip saðlam bir alternatif olabileceðini sermaye sýnýfýna kanýtlayabilir, yeniden ve bu kez tek baþýna iktidara yürüyebilir. Ýçinde bulunduðumuz koþullar bu ihtimale zemin olabilecek niteliktedir. Kaldý ki diðer partiler yöneticilerini hýzla alaþaðý ederken, MHP Devlet Bahçeli'yi büyük oranda savunmuþ, Kurultay Ekim ayýna ertelenmiþ ve toparlanma sürecine hazýrlýk yapýldýðýnýn bütün sinyalleri verilmiþtir. Siyasi partilere verilen trilyonlarca liralýk devlet yardýmýný da bugünlerde kasalarýna attýlar. MHP geçtiðimiz seçimler sonrasý daðýlmayan iki partiden biridir (Diðeri %9,55 oy alan ve Mehmet Aðar yönetimine giren DYP'dir.) Gelecek dönemin parlayan yýldýzý olmaya aday MHP'nin teþhiri ve faþizmin insanlýðýn önünde duran en önemli tehditlerden biri olduðu unutulmamalý, unutturulmamalýdýr. Cengiz ALÐAN
9
Partiye ihtiyacýmýz var mý? 3 Kasým seçimleri toplumun siyasi partilerden hiçbir þey beklemediðini iyi gösterdi. Sonunda seçim günü çoðunluk gidip bir siyasi parti için oy kullanmuþ olsa da büyük çoðunluðun burjuva partilerinden kendi sorunlarýna bir çözüm beklemediði açýk. Ancak, iþçi ve emekçiler sadece burjuva siyasi partilerine karþý deðil, sol, sosyalist partilere karþý da mesafeli. Hareketin içinde yer alan, daha doðrusu almak isteyen çok sayýda insan ise sol, sosyalist partilerin hareketi, kampanyalarý kýsýrlaþtýrdýðýný düþünüyor. Örgütlerin kendi politikalarýný harekete, kampanyalara dayattýðýný düþünüyorlar. Bu nedenle de örgütlere mesafeli bakýlýyor. Örneðin yüzbinlerce iþçi krizin sonucu olarak ücret artýþý için eyleme çýkarken sol örgütlerin bu eylemle ilgilenmeyip kendi mücadelelerinin sonuçlarý etrafýnda kampanya yapmalarý insanlarýn örgütlerden çeknmelerinin, örgütlerle aralarýna mesafe koymalarýnýn iyi bir örneði. Bütün bunlarýn sonucu olarak örgütlenme, bir siyasi örgüte katýlma, orada aktif çalýþma fikri pek benimsenmiyor. Oysa, mücadele daima bir örgütlülük gerektiriyor. Savaþ kapýya dayandýðýnda çok sayýda insan savaþa karþý çýkýyor ve birþeyler yapmak istiyor. Bazýlarý inisiyatif de gösterebilir. Üç, beþ, on ya da daha çok sayýda insan bir araya gelerek bir kampanyaya da baþlayabilir. Savaþý teþhir edebilir. Ne var ki savaþý durdurmak için bu tür inisiyatiflerin hepsini bir araya getirmek ve daha da öteye çok daha fazla sayýda insanýn harekete geçmesine yardýmcý olmak gerekir. Ýþte bunu yapabilmek için örgüt gerekiyor. Bir eyleme çýkýlacaðý vakit çok sayýda fikir ortaya atýlýr. Þu tarihte mi, yoksa bu tarihte mi eyleme çýkalým, nasýl bir eylem olsun ve daha sayýsýz soru ortaya atýlýr. Bu sorularýn doðru bir biçimde cevaplanmasý eylemin daha güçlü olmasýna hizmet eder. Kimi zaman eylemler, özellikle de büyük, yýðýnsal eylemler bir siyasal örgüt tarafýndan planlanýp yapýlmaz. Kendiliðinden patlar. Ancak bu eylemlerde de gene bir örgütlenme ortaya çýkmak ve sayýsýz soruya cevap
üretmek zorundadýr. Ancak eðer eylemin devamlýlýðýndan bahsediyorsak o vakit baþka türden bir örgüte ihtiyaç vardýr. Geçmiþ mücadelelerin deneylerine sahip, farklý mücadeleleri bir araya getirme yeteneðine sahip bir örgüt gerekir. Çünkü ancak o vakit sayýsýz soruya daha doðru cevaplar verilebilir. Ýþte bu örgüt siyasal partidir. Ne var ki, devrimci siyasal parti çok sýk etrafýmýzda gördüðümüz örgütlerden farklý olmak zorundadýr. Ýlk önemli fark bu örgütün dogmalara sahip olmamasý gereðidir. Ýkinci olarak ise hareketin, iþçi
Öyleyse bize gerekli olan parti hareketin en mücadeleci, en deneyimli unsurlarýný bir araya getiren, hareketin deneylerini tartýþan ve hareketten öðrenen, hareketin tüm tarihsel deneylerini kullanan ve asýl olarak hareketi ileri çekmek, onu örgütlemek için çalýþan bir partidir. Bugün hareket içinde var olan partilere karþý hava daha çok stalinist ve reformist sol örgütlerin olumsuz deneylerine bir tepkidir. Hareketin partisizde ilerleyebileceðini düþünen bu anlayýþ partiden öteye örgütlenmeye karþýdýr. Oysa, bir örgütlenmeye sahip olmadan mücadeleyi ileri çek-
sýnýfýnýn çýkarlarýný kendi çýkarlarýnýn önüne geçirmesidir. Ancak böyle bir örgüt hareketi ileri çekme yeteneðine sahiptir, ancak böyle bir örgüt hareketin sorunlarýný anlayabilir ve tartýþýp hareketten öðrenebilir. Aksi takdirde dogmlarý ile yürümeye çalýþan ve her adýmda harekete kendi doðrularýný zorla kabul ettirmeye çalýþan ve bu arada kendi çýkarlarýný hareketin çýkarlarýnýn önüne geçirmeye çalýþan örgütler ortaya çýkar. Örneðin savaþa karþý yýðýnsal bir kampanya varken ondan ayrý durmak ve bu arada kendi küçük kampanyasýný yapmak bir örgütün sekterliðinin iyi bir göstergesidir. Hareketin inþasýna katýlmak yerine kadrolarýný eðitmek, yeni kadrolar kazanmak için kendi eylemini düzenlemek hareketi ileri çekmediði gibi zaman zaman hareketin önündeki bir engel haline de gelir.
mek mümkün deðil. Her aþamada karar vermek gerekir. Çok zaman hýzlý karar vermek gerekir. Bir gösteride polis barikatý ile karþýlaþtýðýnýzda ne yapýlacaðýna karar vermek gerekir. Kimileri geri dönmek ister, kimileri ilerlemek ister. Kimileri orurup protesto etmek, kimileri bir baþka eylem önerir. Böylesi bir anda örgütün, karar organlarýnýn gerekliliði çok açýk. Farklý eylem önerilerinin hepsi bir siyasal, ideolojik arka plana sahiptir. Küçük bir gösterici gücünün karþýsýna çýkan polis barikatýna saldýrmasýný isteyenler ile kitlesel doðrudan eylemi öne çýkaranlar veya pasifistler arasýnda ideolojik ve politik farklýlýklar vardýr. Öyleyse hareketin bir örgüte ihtiyacý olduðu kadar bir tarýþmaya, teoriye ve fikirlere de ihtiyacý vardýr. Kimileri için teori kitabidir. Onlar ya “kitabi” olduðuna inandýklarý için
“Parti... sýnýftaki ‘kendiliðinden’ geliþmelere her an tepki gösterebilmeli ve bu geliþmeler sýrasýnda berrak bir bilince doðru yönelen unsurlarý kendine çekebilmelidir.”
Devrimci parti üzerine üç kitap
Devrimci parti üzerine okumak isteytenler için üç önemli kitap var: Tony Cliff’in 4 ciltlik Lenin
biyografisinin özellikle Partinin Ýnþasý baþlýklý birinci cildi Bolþevik partisi’nin nasýl kurulduðunu anlatýyor. Partinin Ýnþasý sadece bir
tarih kitabý deðil. Ayný zamanda Rus Devrimi’nin önderi Lenin’in parti konusundaki fikirlerinin nasýl geliþtiðini de bu
teoriyi küçümserler ya da pratiðe cansýz ve kuru bir biçimde teorik olarak müdahale etmeye çalýþýrlar. Bu iki uçta duranlar da ayný noktadan çýkan hatayý yapamaktadýrlar. Teori hiçbir zaman cansýz ve kuru deðildir. Devrimci marksistler için teori yaþanan ve biriken pratiðin deneyleridir. Bu nedenle markisist teori daima canlýdýr ve daima geliþir. Mücadelenin her yeni aþamasý teoriyi geliþtirir, zenginleþtirir. Eðer marksist teori mücadelenin deneylerinin soyutlanmýþ düzeyi ise marksistler daima mücadele içinde tartýþmak ve öðrenmek zorundadýr. Ancak böyle bir sürecin sonucunda marksist parti harekete doðru olarak müdahale edebilme yeteneðine sahip olabilir. Ancak böylelikle yeni mücadele taktikleri, biçimleri geliþtirilebilir. Marksist parti hareketin geliþmesi, ilerlemesi için bir olanaksa, sekter sol örgütler de tam tersine hareketin köhnemesi, gerilemesi için birer araç haline gelirler. Bir devrimci parti fikrine karþý çýkanlar diðer yandan da kitlesel reformist partilerin deðirmenine su taþýrlar. Toplumda hakim olan fikirler egemen sýnýfa ait fikirlerdir. reformist partiler egemen sýnýfýn fikirlerine en yakýn sol örgütlerdir. Hareket içinde devrimci partiye karþý çýkanlar harekete katýlan veya katýlmaktan çekinen çok sayýda insanýn reformist partilere kaydýðýný unutmamak zorundadýr. Eðer savaþa karþý mücadeleyi ayný zamanda devrimci partinin inþasý olarak ele almazsanýz o takdirde savaþa karþý olan büyük yýðýnlar þu ya da bu reformist partiye akacaktýr. Ortada herkesin görebildiði büyüklükte var olan ve egemen sýnýfýn fikirleri ile uzlaþarak savaþa karþý tutum alan ama aynýz zamanda savaþý dolaylý olarak destekleyen reformist partinin güç kazanmasý hareket içinde devrimci bir partinin yetersiz kalmasýndan kaynaklanmaktadýr. Öyleyse görev bir yandan hareketi inþa ederken diðer yandan da partinin inþasýnýn gerekliliðini bir an olsun akýldan çýkarmamak gerekir.
kitaptan öðrenmek mümkün. John Molyneux’nun Marksizm ve Parti baþlýklý kitabý ise bir baþ ucu kitabý niteliðinde. Molyneux Marks, Lenin, Rosa Lüksemburg, Troçki ve Gramþi’de birbirlerini tamamlayan parti fikrini tartýþýyor ve marksist parti anlayýþýný sade bir biçimde anlatýyor. Üçüncü kitap ise daha ziyade bir broþür. Chris Harman’ýn 38 sayfalýk Parti ve Sýnýf adlý çalýþmasý yýðýn hareketi ile devrimci parti arasýndaki iliþkiyi ele alýyor ve buradan çýkarak Lenin’in parti
F . ALO Ð LU anlayýþýný anlatýyor. Tony Cliff Lenin-Partinin Ýnþasý Z Yayýnlarý, 414 sayfa John Molyneux Marksizm ve Parti Belge Yayýnlarý, 232 sayfa Chris Harman Parti ve Sýnýf Z Yayýnlarý, 38 sayfa Her üç kitabý da Karakedi Kitabevi’nden ya da Sosyalist Ýþçi satýcýlarýndan bulabilirsiniz. Karakedi Kitabevi Sakýzgülü Sokak, Göynük Apt, No: 24/4 - Kadýköy 0216 - 418 53 40
Protesto mu? Savaþý durdurmak mý?
10
T
ürkiye nüfusunun %90'a yakýný savaþa karþý; AKP hükümeti de bizzat kendi inançlarý nedeniyle savaþa girmeye çok meraklý deðil. Egemen sýnýf hiç deðilse bir kýsmý, ilk Irak savaþý sonucunda uðradýðý ekonomik zararlar nedeniyle, savaþa girmeye pek istekli deðil; ordu da, anlaþýldýðý kadarýyla, ille girelim diye dayatmýyor. Girerlerse, Amerika'nýn baskýsýna dayanamadýklarý için, kaz geleceðini umduklarý yerden tavuk esirgememek için girecekl er .
Bu durumda, Amerika'dan gelen baskýya karþý, tabandan gelen ve ülkedeki istikrarý tehdit eden ters yönde bir basýncýn, yani ulusal çapta kitlesel bir kampanyanýn Türkiye'nin savaþa girmesini engelleyebileceði açýk. Egemen sýnýf ve hükümet, zaten çok meraklý olmadýklarý bir macera ülke içinde kendilerini tehdit edecek gibi görünürse, Amerika'ya karþý direnecektir. Zaten þu ana kadar da ayak dirediler; Amerika'nýn normal olarak Türkiye hükümetlerinden beklediði þekilde kraldan fazla kralcý bir tavýrla hazýrol vaziyetine geçmediler. Bunda, giderek büyümekte olan Savaþa Hayýr Platformu'nun, Irak'ta Savaþa Hayýr Koordinasyonu'nun ve bunlarýn örgütlediði bir dizi faaliyetin en azýndan bir ölçüde etkili olduðunu gözden kaçýrmayalým. Ama gerçekten etkili olmasý, Türkiye'nin savaþa girmesini gerçekten engellemesi ve böylece Amerika'nýn da önemli bir müttefikini kaybederek duraklamasýný saðlamak için, açýk ki, ülke çapýnda ve çok daha kitlesel bir kampanya inþa etmemiz gerek. Genel anlamda, kampanya zaten 1 Aralýk Ýstanbul ve Ýzmir eylemlerinden beri hýzla büyüyor. Bu, yuvarlanan bir kartopu etkisiyle zaten oluyor. Eylemleri, flamalarý, pankartlarý TV'de gören ülkenin dört bir yanýndaki savaþ karþýtlarý, o ana kadar öfkelenmiþ ama bir þey yapamayacaðýný düþünmüþ olan yüzlerce, binlerce insan, "Vay anasýna, yapýlabiliyormuþ, haydi biz de yapalým!" diyor. Antalya'da yýlbaþý gecesi denize giren 'Yaz Kýþ Denize Girenler Grubu' belki de her yýl denize giriyor, ama bu yýl denizde "Savaþa Hayýr!" diye bir flama açýyorlar. Onlarýn bu fotoðrafýný gazetelerde görenler, "Vay anasýna..." diyor... Ve hareket büyüdükçe büyüyor... Solcu deðil, kitlesel Bu büyümenin hýzlanmasý ve daha örgütlü olmasý açýsýndan iki nokta özellikle önemli.
Önce, sosyalistlerin, solcularýn, sosyalist ve solcu bir kampanya deðil, ulusal çapta kitlesel bir kampanya inþa etmemiz gerektiðini kavramasý gerek. Bugün Türkiye'de "sosyalist ve solcu" ile "ulusal çapta kitlesel" maalesef ayný anlama gelmiyor. Keþke gelse. Ama gelmiyor, birincisi "az ve küçük", ikincisi "çok ve büyük" anlamýna geliyor. Bu kampanyayý, sosyalizm amacýmýzý paylaþanlarla inþa edersek, belki kendimizi tatmin eder, birbirimize ne kadar keskin ve sosyalist olduðumuzu kanýtlarýz, ama savaþý durdurma þansýmýz sýfýr olur. Kampanyayý, sosyalizm amacýmýzý paylaþmayan, ama savaþý durdurma amacýmýzý paylaþan milyonlarla inþa edersek, savaþý durdurma þansýmýz vardýr (üstelik bu milyonlarýn bir kýsmýyla savaþ ile kapitalizm arasýndaki iliþkiyi, petrol ile emperyalizm arasýndaki baðlantýyý ve hatta sosyalizmi tartýþma olanaðýný da kazanýrýz). Kýsacasý, hâlâ kendi küçücük parti ve örgüt güçleriyle yürüyüþler, basýn toplantýlarý yapanlar, belki kendi az sayýdaki kadrolarýna gaz vermeyi
baþarýyorlar, ama savaþý durdurma doðrultusunda en ufak bir katký yapmýþ olmuyorlar. Demek ki, 3-5 kiþiye gaz vermeyi (yani kendi dar ve anlamsýz çýkarlarýný) savaþý durdurmaktan daha önemli buluyorlar. Sekterliðin bundan daha çarpýcý bir tanýmý yoktur herhalde. Hem tavanda, hem tabanda Ýkinci önemli nokta, kampanyanýn ülkenin her yanýnda yerel düzeye yayýlarak büyümesini saðlayabilmek. 1 Aralýk'ta Ýstanbul ve Ýzmir'le birlikte tüm illerde 10-20 bin kiþi eyleme çýksaydý, bir milyonu bulurduk. Bunu saðlamak için, bütün örgüt, parti ve STK'larýn temsilcilerini bir araya getirmek, ünlü isimlerin desteðini kazanmak, medya ile olumlu iliþkiler kurmak ve yürütmek kuþkusuz son derece önemli. Ama bunlar yeterli deðil. Bunlar kampanyanýn tavanýný oluþturur. Tabanýný oluþturmak ise yerel düzeydeki tek tek savaþ karþýtlarýna düþer. Emek Platformu, Savaþa Hayýr Platformu'nun içindedir ve üstelik bir dizi savaþ karþýtý eylem kararý aldý. Çok güzel. Ama, örneðin
Tekirdað'da, Emek Platformu karar aldý diye tüm KESK, DÝSK, Türk-Ýþ, Hak-Ýþ ve çeþitli oda üyeleri eylem günü sokaklara dökülecek mi? Dökülmeyecek elbet. Öte yandan, Tekirdað'daki Eðitim-Sen üyesi bir yoldaþýmýzýn sendikada düzenlediði 'Savaþa Hayýr' toplantýsýna katýlan 35 kiþinin hemen hepsinin sokaða çýkacaðýndan eminim. Böylesi toplantýlar düzenlemek ve böylece kitlesel bir kampanyanýn tabanýný inþa etmek þu anda Türkiye'de dünyanýn en basit iþlerinden biri. Dönem böyle bir dönem, savaþ böyle bir konu. Her savaþ karþýtýnýn, yanýna bir arkadaþýný alarak, sendikasýnda, okulunda, üniversitesinde, mahalle kahvesinde bir toplantý önerisi yapmasý alabildiðince kolay. Ve reddedilmiþ tek bir öneri, 10-15 kiþiden az katýlým saðlamýþ tek bir toplantý duymadým. Ege Üniversitesi'nde iki yoldaþýmýzýn Sosyoloji Kulübüne götürdükleri öneriyle gerçekleþtirilen toplantýya 160 kiþi katýldý. Ýstanbul Kadýköy yakasýnda 2-3 öðretmen yoldaþýmýzýn önerisiyle Eðitim-Sen 3 nolu þubede düzenlenen toplantýya 60 kiþi geldi. Her bir yoldaþýmýz bu tür giriþimlerde bulunabilir ve bulunmalýdýr. Önce yürümek, sonra tartýþmak DSÝP üyelerine, Sosyalist Ýþçi taraftarlarýna özellikle büyük bir yük düþüyor. Türkiye solunun büyük kesimleri, geleneklerinden gelen alýþkanlýkla, hâlâ kendi çýkarlarýný öne çýkarmakta, hâlâ garip bir büyüklük kompleksiyle kendileri gibi düþünmeyen herkesi dýþlamakta, toplumu kendilerinin deðiþtireceðine inandýklarý için kitleleri eyleme katmak gibi bir kaygý taþýmamaktadýr. Az sayýda keskin devrimcinin, toplumu deðiþtirmek bir yana dursun, savaþý bile engelleyemeyeceði açýk. DSÝP, yine geleneðinden gelen alýþkanlýkla, aþaðýdan sosyalizm anlayýþý uyarýnca, kitlelerle birlikte çalýþma amacýný taþýyor; toplumu ancak iþçi sýnýfýnýn kitlesel eylemi deðiþtirebileceði gibi, savaþý da ancak kitlesel bir kampanyanýn durdurabileceðini biliyor. Savaþa karþý kampanyanýn dar ve solcu deðil, kapsayýcý olmasýný saðlamak, tabana yayýlmasýný ve savaþa karþý olan herkesi kapsamasýný saðlamak bizlerin görevi. Biz, savaþý durdurmak için, sosyalist olsun olmasýn herkesle birlikte yürümek ve sosyalizm tartýþmasýný yürürken yapmak istiyoruz. Önce sosyalizm tartýþmak, sonra da yüzde yüz anlaþtýðýmýz bir avuç insanla etkisiz, sessiz ve iktidarsýz bir þekilde yürümek deðil.
sosyalist iþçi
N O T D EF T E RÝ
11
Neden Savaþa Hayýr Platformu?
1
1 Eylül'den sonra ABD Afganistan'ý bombalarken Irak'ý h e d e f o l a r a k gö s t e rm e kt e yd i. A B D ' n i n uygulamakta olduðu g ý d a v e i l a ç am b a rgo su n e d e n i y e l e 5 0 0 bin çocuðun öldüðü Irak'ta yeni bir ABD saldýrýsý sonucunda Birleþmiþ Milletler Raporuna göre 500 bin kiþi çatýþmalarda ölecek, 100 ile 500 bin arasýnda Iraklý yaralanacak, 900 bin kiþi göç e decek. A B D y e n i b i r ka t l ia ma h a z ý r l a n m a k t a . Kendi isimlerini ve Iraklý olduklarýný bilemeyecek yaþta olan binlerce çocuk ö l ü m ü n e n e d e n ol a cak b i r s a v a þ ý h a k l ý çý karmak için bir s ü r ü y a l a n uyd u ru lma kta .
Uydurulan tüm yalan ve kararlýlýða raðmen ABD bir türlü savaþý baþlatamýyor. Bunun ise nedeni 1999 Seattle'dan beri geliþmekte olan küreselleþme karþýtlarýnýn eylemlerinin, tüm dünyada militan savaþ karþýtý bir harekete dönüþmesidir. ABD, Ýngiltere, Ýtalya, K.Kore, Mýsýr, Pakistan, Fransa, Yunanistan , Nijerya, Ýspanya , Arjantin ve diðerleri. Savaþ karþýtý anti kapitalist hareket küresel sermayenin savaþ tehdidinin sadece bugünün sorunu olmadýðýný, savaþsýz bir dünyanýn mümkün olabileceðini, savaþlarýn küresel saldýrýya karþý küresel mücadele ile durdurulabileceðini ifade etmekteler. Tam da bu anlayýþla Türkiye'de dokuz ay öncesinde savaþa karþý her yerde hissedilen tepkiyi birleþtirmek, savaþa karþý çýkmak isteyen aktivistlerle beraber tüm savaþ karþýtlarýna bir kanal açarak birlikte direnmek üzere Savaþa Hayýr Platformu kuruldu. Bu platform "doðrudan eylem doðrudan demokrasi" yaklaþýmý ile kampanyanýn bir grup veya çevreye mal edilmemesi, çok sayýda baðýmsýz unsurun kendilerini ve eylem güçlerini harekete geçirebilecekleri bir alan olmasý için kimi ilkeleri kabul etmektedir. Platform en geniþ birliði amaçlamaktadýr. Platform
bir örgüt deðildir, eylem birliðinin platdormudur. Platformun amacý, küresel sermayenin baþlattýðý savaþlara ve savaþ tehditlerine karþý durmaktýr. Platforma katýlan her kurum ve kiþi kendi dünya görüþlerini özgürce ifade
edebilir. Dünya görüþü ne olursa olsun, bu temelde anlaþan herkes platformun bir parçasý ve aktivisti olabilir. Kararlar ortaklaþa alýnmaktadýr. Platformun faaliyetlerinde yer alan her kurum ve aktivist paltformun içeriðiyle ilgili olarak
eþit söz sahibidir. Dokuz aydýr bu ilkeler temelinde yoðun bir faaliyet sürdüren platformun 30'a yakýn kurum ve çok sayýda baðýmsýz katýlýmcýlarý bulunmaktadýr. Savaþa Hayýr Platformu her çarþamba günü 18:30'da
Karakedi Kültür Merkezinde toplanmaktadýr. Bütün savaþlara hayýr diyorsanýz, gelin birlikte mücade edelim. Savaþsýz bir dünya mümkün Ýr t i b at t e l : 0212-249 45 08
Savaþa Hayýr Platformu Neler Yaptý? Neler yapmayý hedefliyor? "Savaþa Hayýr Platformu aktivistleri haftalýk düzenli toplantýlar yapýyor. "Gerçekleþtirdiði toplantýlarda çeþitli çalýþma gruplarý oluþturuldu: • Stand Çalýþma Grubu • Bülten Çalýþma Grubu • Etkinlik Çalýþma Grubu (Panel, gece, kürsü, vb.) • Medya Çalýþma Grubu • Ýletiþim Çalýþma Grubu • Platform Geniþletme Çalýþma Grubu • 15-30 Nisan tarihleri arasýnda Taksim'de Ýstiklal Caddesi'nde,Kadýköy'de, bazý üniversite kampüslerinde stand açýldý. Bu standlarda binlerce imza ve irtibat numarasý toplandý. Ýstiklal Caddesi'ndeki standa özellikle bazý günler 20'ye yakýn savaþ karþýtý görev aldý. Barýþ Anneleri stand faaliyetinde her gün düzenli görev aldýlar. • Üniversite ve liselerde savaþa karþý fanzinler çýkartýldý. • Ankara ve Ýzmir'de bulunan savaþ karþýtý platfomlarla iliþkiler kuruldu. • Savaþa Hayýr Platformu, yerel ve mesleki savaþ karþýtý inisiyatiflerin geliþmesine katkýda bulundu. • Savaþa Hayýr Platformu, 1 Mayýs'ta "Savaþa Hayýr" pankartý arkasýnda 500 savaþ karþýtýnýn birlikte yürümesini saðladý. Bu 500 kiþiyi, baðýmsýzlar, Barýþ Anneleri, Savaþ Karþýtý Avukatlar, Savaþ Karþýtý Eðitimciler, Savaþ Karþýtý Saðlýk Çalýþanlarý, Lambda - Eþcinsel Sivil Toplum Giriþimi, Hümanist Hareket, Greenpeace Aktivistleri, Savaþ Karþýtý Liseliler, SaKa Dergisi, Post-Exspress, Marmara Üniversitesi'nden Savaþ Karþýtý Öðrenciler, Kadýköy Savaþ Karþýtý Platform, SODEV, DSÝP oluþturdu. • Savaþa hayýr Platformu, 26 Mayýs 2002 tarihinde
gerçekleþtirilen KESK eylemine destek verdi. • Haziran ayýnýn ortasýnda, basýnýn geniþ bir katýlým gösterdiði bir basýn toplantýsý düzenledi. Tank modernizasyon ihalesinin iptal edilmesi kampanyasý baþlattý. • Kampanya için açýlan standlarda 10 bini aþkýn imza toplandý. • Haziran ayýnýn baþýnda Savaþ Karþýtlarý Tartýþýyor baþlýklý 60 kiþinin katýldýðý bir forum düzenledi. • Haziran ayý baþýnda ilan edilen Ýstanbul Sosyal Forumu Giriþimi'nin en baþýndan beri içinde yer aldý. Savaþa Hayýr Platformu aktivistlerinden ve barýþ Anneleri Ýnisiyatifi aktivistlerinden Müyesser Güneþ Selanik'teki Sosyal Forum toplantýsýna katýldý. Sosyal Forum Toplantýlarý için Floransa'ya giden aktivistler arasýnda çok sayýda Savaþa Hayýr Platformu aktivisti yer alýyor. • 14-15 Eylül'de Ýstanbul'da 'Savaþsýz bir dünya mümkün' sempozyomu yapýldý. Yurtdýþýndan Andrew Burgin (Stop the War Coalition, Ýngiltere), Ektami Mihiav (Filistinli Ýþçiler Birliði), Yannis Sifakakais (Cenova 2001 Kampanyasý, Yunanistan), Sergio Yahni (Alternative Media Centre), Türkiye'den Prof. Dr. Þebnem Korur Fincanci (Ýstanbul Tabipler Odasý Genel Sekreteri), Sevgi Göðçe (KESK Kadýn Sekreteri), Hüsnü Öndül (ÝHD Genel Baþkaný), MÜyeser Güneþ (Barýþ Anneleri Ýnisiyatifi), Þenol Karakaþ (Savaþa Hayýr Platformu aktivisti), Ahmet Mercan (Mazlum-Der Ýstanbul þube baþkaný) katýldýðý sempozyum Grup Yorum'un dinletisiyle bitti. Sempozyuma konuk olarak ayrýca Ýtalya'da faaliyet
sürdüren Kýrmýzý Nokta grubundan iki kadýn aktivist konuk olarak katýldý. Filipinler'den bir aktivist ise son gün son toplantýya yetiþebildi. • Sempozyum sonrasýnda Savaþa Hayýr Platformu'nun tanýnmýþlýðý daha da arttý. ABD'nin saldýrganlýk dolu tehdidleri giderek týrmanýrken, Platform geniþ katýlýmlý bir miting çaðrýsý yaptý. Savaþa Hayýr Platformu'nun çaðrýsý üzerine 1 Aralýk'ta yapýlacak miting için çok güçlü bir rüzgar oluþtu. Onlarca örgütün katýlýmýyla 1 Aralýk mitingi için koordinasyon oluþturuldu. Aþaðýda 1 Aralýk Koordinasyonunu oluþturan örgütlerin de bir listesini veriyoruz. • Savaþa Hayýr Platformu seçim döneminde "IMF ve savaþ partilerine oy yok!" çaðrýsý yaptý. • 1 Aralýk mitingi özellikle Musul-Kerkük sorunu etrafýnda emekçileri bölmek ve milliyetçi bir rüzgar estirmek isteyenlere karþý güçlü bir blok oluþturdu. Yurtsever hareketin dinamikleri, öncü iþçiler, sosyalistler, çevre örgütleri, sol partiler, kadýn örgütleri, gençlik örgütleri, bir dizi dernek ve çeþitli özel sorunlar etrafýnda örgütlenen kurumla birlikte Savaþa Hayýr Platformu Müslüman hareketi de kapsamaya çalýþtý. Uzun bir süredir Mazlum-Der aktivistlerinin bazýlarý Platformun da aktivistleri arasýnda yer almaktadýr. • Platform 10 ayý (Mart 2002Ocak 2003) aþkýn bir zamandýr kararlý bir biçimde toplantýlarýný yapýyor. 1 Aralýk mitinginden önce Kasým ayýnýn son haftasýnda Savaþa Hayýr Haftasý düzenlendi. • Savaþa hayýr Platformu 1 Aralýk'ý bir final deðil, bir
baþlangýç olarak görmektedir. ABD'nin savaþýný durdurmaya kararlýyýz. Bunun yolunun da kitlesel ve birleþik bir mücadeleden geçtiðini biliyoruz. • 1 Aralýk öncesi Platforma katýlýmlar hýzla arttý. 1 Aralýk mitinginde bileþenlerinin çokluðu, kapsadýðý renklerin çeþitliliði ile Savaþa Hayýr Platformu alanýn en kitlesel ve renkli gücüydü. • 1 Aralýk'tan sonra Savaþa Hayýr Platformu Irak'ta Savaþa Hayýr Koordinasyonu'na 26 Ocak'ta yeni bir eylem yapma önerisini götürdü. Bu öneri kabul edildi ve Emek Platformu bu eylemi tüm gücüyle destekleyeceðini karara baðladý. • Savaþa Hayýr Platformu 26 Ocak'tan sonra tüm Irak'ta Savaþa Hayýr Koordinasyonu ile birlikte "Halka Sor" Kampanyasýný baþlatýyor. Hedefimiz, her zamanki gibi bir imza kampanyasý örgütlemek deðil, tüm Türkiye'de birleþik bir kampanya inþa ederek 1 Mart'ta büyük bir merkezi Ankara mitingi örgütlemek. • 22 Aralýk'ta Ankara'da Savaþa Hayýr mitingi gerçekleþti. Ankara Savaþ Hayýr Platformu eylemde etkin bir biçimde yer aldý. • 29 Aralýk'ta Ýstanbul'da Müslüman kesimlerin örgütlediði eyleme Savaþa Hayýr Platformu davet edildi. Platformdan bir kiþi mitingde konuþma yaptý. • Þimdi Türkiye'nin bir çok kentinde, ilçesinde ve bölgesinde Savaþa Hayýr Platformlarý kurulmaya baþladý. • Ýstanbul'da 27 ilçede birden Savaþa Hayýr Platformunun yerel ayaklarý kuruluyor. Kadýköy Savaþa Hayýr Platformu kuruldu, Beþiktaþ Savaþa Hayýr Platformu þimdiden kuruldu.
SAYI:194 16 ocak 2003 500.000 TL ISSN 1300-4026 Uluslararasý Tanýtým ve Yayýncýlýk Ltd. Şti. Sahibi: Özden Dönmez Sorumlu Yazýiþleri Müdürü: Volkan Akyýldýrým Adres: Sakýzgülü Sok. 24/4 Kadýköy/Ýstanbul Baský: Yön Matbaasý
www.geocities.com/sosyalistisci/
sosyalistisci@hotmail.com
Savaþýn gölgesinde IMF programý
IMF söylüyor, Tayyip “Evet” diyor! B
aþbakan yardýmcýsý Abdullatif Þener, 13 Ocak'ta düzenlediði basýn toplantýsýnda, kendilerinden önceki hükümetlerin 17 yýlda yaptýklarý özelleþtirmeyi, hükümetleri döneminde 1 yýlda yapacaklarýný açýkladý. Abdullatif Þener, "17 yýlda yapýlan özelleþtirmeler incelendiðinde, siyasi iradenin yeterince güçlü olmadýðý ortaya çýkýyor. Ýlk defa hükümet, özelleþtirme konusunda böyle somut bir program ortaya koymaktadýr" dedi.
Ýlk defa deðil. Daha önce de hükümetler IMF'nin direktifleriyle önümüze bir dizi özelleþtirme programlarý koydular. Özelleþtirme, iþsizlik, fiyatlarýn artmasý ve sendikasýzlaþtýrma demek. Hükümetin IMF güdümlü programýna göre, otoyollar ve Boðaz Köprülerinin iþletme hakký devredilecek. Ayrýca programda, Türkiye Denizcilik Ýþletmelerine baðlý çok sayýdaki liman, SEKA Afyon ve Kastamonu iþletmeleri, ÝGSAÞ, PETKÝM, GERKONSAN ve
TAKSAN özeleþtirme kapsamýnda. Özelleþtirme programý çok geniþ bir alaný kapsýyor. Abdullatif Þener, basýn toplantýsýnda sorulan özelleþtirmelerin iþçi haklarýný nasýl etkileyeceði sorusuna þu yanýtý verdi: "Ýþçilerin haklarý önemli. Ama ekonomi de önemli". AKP, kaynak yaratmak için, kendisinden önceki tüm hükümetler gibi, iþçi haklarýný gasp etmeyi ve hayatý daha da pahalýlaþtýrmayý planlýyor. Kaynak istiyorlarsa nereye bakmalarý gerektiði çok açýk. Türkiye, sadece geçen yýl Türk Silahlý Kuvvetleri'nin aldýklarý dýþýnda, 176.2 milyon dolarlýk silah ve mühimmat ithal etti. Buna Ýsrail'e verilen milyarlarca dolarlýk Tank Modernizasyon ihalesi dahil deðil. Geçen yýlýn ilk dokuz ayýndaki silah ithalatý toplam 37 ülkeden gerçekleþtirildi. Ancak, ithalat belirli sayýda ülkede yoðunlaþtý. Ýsrail, 47.9 milyon dolarla ilk sýrada yer alýrken, Fransa 28.2 milyon, ABD 28 milyon, Ýtalya 20.6 milyon, Ýngiltere 15.8 milyon, Danimarka da 15.2 milyon dolarla bu ülkeyi izledi. Dokuz
IRAK’TA SAVAŞA HAYIR!
26 Ocak 2003 Pazar Beyazýt Meydaný
aylýk silah ve mühimmat ithalatýnýn yüzde 88.3'üne denk gelen 155.7 milyon dolarlýk bölümü bu altý ülkeden gerçekleþtirildi. Türkiye, 1996'nýn tümünde 136.4, 1997'de 194.9, 1998'de 266.3, 1999'da 153.5, 2000 yýlýnda 166.7, 2001 yýlýnda da 311.5 milyon dolarlýk silah ve mühimmat ithalatý yapmýþtý. IMF'ye ve IMF hükümetine hayýr! Özelleþtirmelere geçit vermeyeceðiz.