sosyalist isci SAYI: 205
5 Eylül 2003
KAPÝTALÝST KÜRESELLEŞMEYE HAYIR
500.000 TL.
Amerikan Ýþgalini mi destekleyeceksiniz?
Irak'ta Amerika'nýn kazanmasý yararlý deðil, zararlýdýr. Sadece Türkiye için deðil, tüm insanlýk için Amerika'nýn yenilmesi gerekir.
Sayfa 2
KESK Ankara’yý sarstý Yoksullarý, emekçileri, iþsizleri, esnafý, çiftçiyi karþýsýna alan hükümetlerin siyasi akýbetlerini kendilerine bir kez daha hatýrlatýrýz!
Sayfa 4
IRAK: Direniþ güçleniyor...
ABD egemen sýnýfý Irak’ta ki direniþin boyutlarýnýn farkýnda.
EYLÜL ANKARA IRAK’TA ve FÝLÝSTÝN’DE ÝŞGALE SON
Bu direniþi kýrmak için daha fazla asker göndermek ve askerleri daha riskli bir biçimde kullanmak gerekiyor. Sayfa 6
Coco Cola mý, Cola Turka mý? Boykot en yaygýn olarak kullanýlan yöntem olmakla birlikte, tek baþýna boykot eylemi yeteri kadar etkili olmaz. Bunun yaný sýra, boykot edilen marka teþhir edilmeli ve daha geniþ kitlelerin de bu markayý boykot etmesinin gereði etkili ve
Sayfa 9
2 Irak halký:
sosyalist iþçi
Leþgerleri istemiyoruz! Leþger Irak halkýnýn dilinde asker anlamýna geliyor. Ama iþgal günlerinde kelimenin anlamý biraz deðiþerek yalnýzca 'yabancý asker' anlamýnda kullanýlmaya baþlanmýþ. Çünkü Irak halký kendi özyönetimleri dýþýnda, ülkelerine askeri amaçlý girecek herkesi (BM barýþ gücü dahil) 'yabancý' olarak görüyor. Türkiye'de hükümetin Irak'a asker göndermesini kimler istiyor? Büyük sermaye, büyük medya ve hükümetin kendisi. Kimler istemiyor? Irak halkýyla savaþmakta hiçbir çýkarý olmadýðýný bilen halkýn ezici çoðunluðu. Örneðin AKP'nin konuya iliþkin bizzat yaptýrdýðý anketlerde 'hayýr' oraný %68. Irak politikasýný tümden baþarýsýz bulanlarýn oraný %64. Irak'ta ise, bazý Türkmen gruplar dýþýnda, hiçbir etnik ya da dinsel grup Türk askerini istemiyor. "Türkler gelecekse askerle deðil, inþaat ve saðlýk malzemesiyle gelsin" talebi büyük gruplarýn sözcülerine ait. Örneðin IKDP Türkiye Temsilcisi Dizayi, "yabancý bir güç ya da barýþ gücüne gerek yok" diye açýkça belirtiyor.
Yalan imparatorluðunun askeri olmayacaðýz! Dünya hegemonyasý ve petrol için uydurduðu yalanlar bir bir açýða çýkan ABD yönetimi artýk kendi kamuoyu önünde de meþruluðunu yitiriyor. Þahinler bugün "Böyle bir direniþ beklemiyorduk" demek zorunda kalýyor. Irak'ta istikrar saðlamaktan çok uzak olan ABD hergün ölen askerlerinin hesabýný kendi kamuoyuna açýklayamamaktan korktuðu için Türkiye gibi 3. Dünya ülkelerinden asker istiyor. Böylece kendi askeri üzerindeki güvenlik riskini 'yabancý' asker-
Türkmen provakasyonu ve þahin Türk medyasý Sabah Gazetesi Baþyazarý Erdal Þafak: "1 Mart'taki tezkerenin reddedilmesi için sokaklara dökülenlerin, Türkmenlerin, Kürt gruplarýn saldýrýlarý karþýsýndaki çaresizliði ve yalnýzlýðýný görünce biraz olsun vicdanlarý sýzlýyor mu acaba?"
Gazetelerde ve televizyon kanallarýnda sýk sýk Irak halkýnýn önderlerinin (!) Türk askerlerini istediðini anlatýyorlar. Ayrýca Irak halký ile tarihsel baðlar olduðu söyleniyor. Doðru. Irak halký ile tarihsel baðlar var ama bu iþgalci ile iþgal edilen arasýndaki bað. Yani ayný þimdi ABD ile Irak halký arasýndaki bað gibi. Türk ordusu Irak’a giderse açýk ki iþgalci bir ordu olarak kabul edilecek. Irak halkýnýn liderleri de bunu söylüyorlar. lerin sýrtýna yýkacaðýný düþünüyor. ABD kuyrukçusu AKP hükümetinin sözcüsü Cemil Çiçek ise (Talabani ve Barzani'yi kastederek) : "Ýki aþiret reisine Türkiye-ABD dostluðunu tercih etmeyin" diyor. Burnunun dibindeki Irak halkýnýn talepleri ve dostluðu Çiçek'in umurunda
Iraklýlar ne düþünüyor Felluce'de yaþayan bir Iraklý: "Türkiye askeriyle deðil inþaat malzemeleriyle gelsin." Sünni Iraklýlarýn otorite mercii sayýlan Heyet-ül Ulema ( Alimler Heyeti) Baþkaný Prof. Dr. Muhammed El Kubeysi: "ABD Irak'tan çekilme takvimi verirse, BM gözetimi altýnda Türkiye'nin asker göndermesi görüþülebilir. Aksi takdirde Türk askeri, direniþçilerin hedefi olabilir. Sonlarý ABD'lilerinki gibi olur." Felluce Aþiretler Meclisi'nin yayýmladýðý bildiri: "Türkiye'nin asker göndermesi tarihi kini uyandýracaktýr!"
Bushgillerin akýbeti ABD’de yapýlan son kamuoyu yoklamalarý yeni Bush'a verilen desteðin %50'ye düþtüðünü gösteriyor. 11 Eylül öncesi bu destek %42'i, 11 Eylül günlerinde %82, savaþ günlerinde ise %62 idi. Baba Bush'un ilk Körfez Savaþý sýrasýndaki desteði %91'e kadar fýrlamýþ, savaþ sonrasýnda ise %38'e kadar
düþmüþtü. Baba Bush seçimlerden yenik ayrýlmýþtý. Bunun temel nedeni savaþ harcamalarý yüzünden Amerikan halkýnýn cebinin boþalmasýydý. Oðul Bush ise bugünkü Irak iþgali yüzünden ekonomiye ayda 4 milyar dolar ek yük getirdi. Amerikan halkýnýn cepleri eskisinden daha fazla boþalacak.
2
bile deðil. Daha Saddam'dan kurtulduðuna sevinemeden daha büyük bir baský aygýtýnýn ( üstelikte leþger) boyunduruðuna giren Iraklýlar ise; " Saddam döneminde çok baský vardý. Ama en azýndan kimse, bizi sokakta yere yatýrýp aþaðýlayarak üstümüzü aramýyordu" diyor.
Amerika’nýn Irak’ta savaþýn bittiðini iddia ettiði 1 Mayýs tarihinden bu yana Irak’ta her gün ölen Amerikalý asker sayýsý.
Vatan Gazetesi Baþyazarý Güngör Mengi: "Talabani,'Türk Ordusu'nun gelmemesi bizim için büyük kazanýmdý. Türkler gelselerdi Irak'ýn aðasý olurlardý' dedi. Talabani'nin bu açýklamasý 1 Mart'ta tezkereyi meclisten geri çevirenlerin yüreðini sýzlattý mý acaba?" Hürriyet Gazetesi Baþyazarý Ertuðrul Özkök: "1Mart tezkeresine karþý çýkan herkesten Kuzey Irak'ta olup bitene karþý ne yapmamýz gerektiði konusunda yapýcý ve gerçekçi öneriler bekliyorum. Ama Kerkük'ten çýkan tabutlardaki insanlarý 'Türk' deðil de 'Türkmen' olarak görüyorsanýz, o topraklarý da müstemleke artýðý arazi olarak deðerlendiriyorsanýz, bir þey söylemenize gerek yok." Bütün bu gazete yazarlarý Irak’ta ölen 2000 sivilin ve 20 bin sivil yaralýnýn hesab,ýný verebiliyorlar mý? Hiç sanmýyoruz. Onlar için önemli olan tek þey Amerikaya, efendilerine hizmet etmektir. Baþka bir þeyi umursamazlar.
Yanlýþ (!) çeviri Aðustos ayýnda Dýþiþleri Bakanlýðý'nýn çaðrýsýyla Iraklý kimi önemli aþiretlerin ve dini gruplarýn liderleriyle Türkiye'de bir toplantý yapýldý. Üstelik toplantýya katýlanlar ABD yönetimince atanmýþ, bakan yardýmcýsý düzeyinde yetkililerdi ( bunlar arasýnda Kerkük'ün önemli Arap gruplarýndan Ubeyd aþireti temsilcisi de vardý).
Bunun hemen ardýndan ayný kiþiler bir basýn toplantýsý yaparak konuþmalarýnda geçen " Türk askeri gelmesin" sözünün " gelsin" diye çevrildiðini, böyle bir þeyi asla istemediklerini açýkladýlar. “Türk askeri gelirse ne olur?" sorusuna ise, " ABD askerine bugün ne oluyorsa o olur" diye yanýt verdiler.
HAFTAYA BAKIŞ KADEK Baþkanlýk Konseyi: AKP hükümetinin barýþ çabalarýna gözünü kulaðýný týkadýðýnýn ortaya çýkmasýndan sonra “tek taraflý ilan ettiðimiz ve dört yýldýr uyguladýðýmýzateþ kes dönemiþ sona ermiþtir.”
ABD’nin Vietnam sendromu Uluslararasý Stratejik Araþtýrmalar Merkezi 2003 yýlý sonuna kadar 1000 ABD askerinin Irak’ta ölmüþ olacaðýný açýkladý.
Rauf Denktaþ: Kýbrýs’ta iyice azýnlýkta kaldýðýný anlayýnca “Anadoluyu arkama alýr, mücadeleye baþlarým” dedi. Denktaþ Kýbrýs’ta iþi zorunlu olarak bittiðinde tüm suçlarýnýn teket teker ortaya çýkacaðýný bilmezden geliyor.
MGK MGK Genel Sekreterliði’nin nasýl çalýþacaðýný düzenleyen genelge basýna sýzdý. Bu belgeler ordunun asýl derdinin Türkiye’de emekçileri manüpile etmek olduðunun net bir kanýtý.
Sami Türk MHP-DSP-ANAP hükümeti sýrasýnda Adalet Bakaný olan Hikmet Sami Türk, 107 kiþinin öldüðü hapishane operasyonlarýnda umduðundan daha az kan döküldüðünü ve artýk Türkiye’de cezaevleri sorunu kalmadýðýný açýkladý.
gelecek sayý sosyalist iþçi
Irak direniþ hareketinden militanlarla sohbet Arife Köse Lenin'in düþünceleri bugünkü mücadelemize ne katýyor? Panos Garganas
sosyalist iþçi
3
B AŞ YAZ I Amerikan iþgalini mi destekleyeceksiniz? Amerikan emperyalizmi Irak'ta ve dünyanýn bir çok baþka yerinde sýkýþýyor. Amerikan egemen sýnýfý savaþ öncesinde zaten bölünmüþtü. Bu bölünme þimdi daha derinleþirken bölünmenin þahinler kandaý arasýnda da ayrýlýklar ortaya çýkýyor. Rumsfeld "Bu kadar sert bir direniþ beklemiyorduk" derken Genel Kurmay Baþkaný Myers ýrak direniþçileri için "daha önce savaþtýðýmýz düþmanlara hiç benzemiyor" diyerek OIrak direniþinin þiddetini anlatýyor. Wolfowitz ise asýl önemli noktaya deðiniyor: "Petrol geliri beklenenin çok altýnda." Hemen herkes biliyor ki ABD Irak'a hegemonyasýný saðlamlaþtýrmak için saldýrdý. Bu arada enerji ihtiyacýný da garantilemek istiyordu. Dünyanýn en büyük petrol üreticisi olan Suudi Arabistan'la sorunlarý olan ABD, Irak petrolünün kontrolünü bütünüyle eline geçirerek enerji ihtiyacýný garantilemek istiyor. Ne var ki Irak direniþi bunu þu ana büyük ölçüde baltaladý. Bu arada Amerikan senatosu yoðun olarak Irak'a daha fazla asker gönderip göndermemeyi tartýþýyor. Açýk ki Irak'ta þu anda var olan 175 bin kiþilik iþgal ordusu direniþi kýrmaya yetmiyor. Yeni asker gerekli. Öte yanda ABD 1 Mayýs'dan bu yana 160 ölü, 1000'in üzerinde yaralý verdi. Irak halkýnýn on binleri bulan ölü ve yaralý sayýsý karþýsýnda çok küçük sayýlar olmasýna raðmen gene de ABD ordusunu huzursuzlandýran yüksek bir sayý. Her gün iki Amerikan askeri ölüyor. Fakat, Amerikalý askerler için daha zor olan kurtarýcý olarak geldiklerini sanýrken direniþle karþýlaþmalarý. Aynen Vietnam'da olduðu gibi Amerikan ordusu hýzla savaþma isteðini kaybediyor. Ýþte bu nedenlerle ABD kendi askerleri yerine Irak direniþini bastýracak askerler arýyor. Ekonomik ve siyasi gücünü kullanarak dünyanýn bütün yoksul ülkelerini paralý askerliðe zorluyor. Bazý ülkeler 100-200 asker göndermeyi kabul ediyorlar ama bunlar yeterli deðil. Yaklaþýk 1000 asker göndermiþ olan Polonya, Ýspanya ve Danimarka ise ilk kayýplarýný verdiler ve her üç ülke de bir an önce daha güvenli yerlere çekilmek istiyorlar. Geriye Tayyib'in baþbakan olduðu Türkiye kalýyor. Türkiye'de halkýn en az yüzde 70'i asker göndermeye karþý. Ne var ki Tayyib asker göndermek istiyor. Anlaþýlan Genel Kurmay'da asker göndermeye yandaþ. Irak'a gidecek olan Türk askerleri açýk ki Amerikan'ýn yanýnda iþgali garanti altýna alacaklar. Ülkelerinin iþgalden kurtulmasý için direnene Irak halkýný katledecekler. Irak direniþinin hedefi olacaklar. Irak direniþi açýk ki giderek güçleniyor. Ýþgalciler ileride daha çok kayýp verecekler. Üstelik þu da açýk ki Amerika Türk askerlerini en pis iþlere gönderecek. Daha açýk bir biçimde direniþin üzerine sürecek. Bu çok kýsa zamanda çok ölü demektir. Böyle bir durumu kim, nasýl açýklayacak? Kim Türk askerlerinin Irak'ta yararlý bir iþ yaptýðýný savunabilecek? Türk askerlerinin Irak'a gitmesini engellemek mümkün. 27 Eylül gösterisi bunun bir adýmý. Büyük, güçlü bir gösteri Tayyibe, Genel Kurmay'a ve Irak'a asker göndererek Amerika'nýn hizmetine girmek isteyen herekesi uyaracaktýr. Gün gelir, devran döner ve hesap verilir. Ancak asýl önemli olan Amerika'nýn Irak'tan çekilip gitmesidir. Mücadelenin asýl hedefi budur. Türk ordusunun Irak'a girmemesinin sonucu ABD'nin Irak'ta yalnýz kalmasý anlamýna gelecektir ABD yalnýz kaldýkça bölünecek, zorlanacak ve sonunda yenilecektir. Türkiye'de Genel Kurmay Baþkaný da dahil kimilerinin sandýðý gibi Irak'ta Amerika'nýn kazanmasý yararlý deðil, zararlýdýr. Sadece Türkiye için deðil, tüm insanlýk için Amerika'nýn yenilmesi gerekir. 27 Eylül Amerika'nýn yenilmesi için bir katkýdýr. Önemli bir katký.
sosyalist iþçi
Sol, birlik ve savaþa karþý mücadele... Doðan TARKAN
Geçtiðimiz dönemde dünyanýn birçok ülkesinde 100 binler, milyonlar sokaða çýkarken neden Türkiye’de çok daha küçük çaplý savaþ karþýtý gösteriler yapýldýðýný düþünmek zorundayýz. Üstelik Türkiye’de svaþ karþýtlýðýnýn oraný % 70-94 arasýnda deðiþmekteydi. Bu oran dünyanýn bir çok ülkesine göre çok yüksek. Buna raðmen eylemlere katýlým oldukça küçük oldu. Ayný soruyu Afganistan savaþý veya Filistin’de Ýntifada’nýn çok hýzla yükseldiði günler için de sormak mümkün. Savaþ karþýtlarý bu kadar çokken neden eylemler küçük oluyor sorusuna doðru cevabý bulup ona göre hareket etmedikçe önümüzdeki dönemlerde de ayný duruma düþþmnke kaçýnýlmaz. 1 Mart eyleminden kýsa süre önce bir TV kanalýnda düzenlenen bir tartýþmaya katýlan gençler neden eylemlere katýlamadýklarýný veya katýlmak istemediklerini anlatmaktaydýlar. Kýsaca, “eylemler sekter solun denetiminde, biz o solun egemen göründüðü eylemlere katýlmaýk istemiyoruz”u anlatýyorlardý. Buna karþýlýk, programa katýlan solcular “örgütlü olmanýn” önemini vurguluyorlardý.
Savaþ karþýtlýðý kimin görevidir? Geçenlerde Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu’ndan temsilciler EMEP Genel Baþkaný Levent Tüzel ile görüþmeye gittiler. Koalisyona katýlmasýný önerdiler. Ertesi günkü Evrensel Gazetesi’nde çýkan bir yazýda EMEP Genel Baþkaný, Koalisyon’un örgütsüzlüðü savunduðunu yazdý. Belli ki kendisine anlatýlanlarý anlamamýþ ve daha da öteye kendisiyle görüþenlerden birinin KESK MYK’sýnda olduðunu ve ayný zamanda bir siyasi partinin üyesi olduðunu, diðerlerinin de ayný þekilde birer siyasi parti üyesi
olduklarýný da anlamamýþ. Eðer savaþ karþýtlarýnýn büyük çoðunluðunun harekete geçmesini istiyorsak öncelikle savaþ karþýtý gösterilerin gerçekten savaþ karþýtý olmasýn saðlamak zorundayýz. Yani Irak’ta iþgale karþý eylem yapýyorsak gösteriye katýlanlar Irak’ta iþgale karþý seferber olmalýdýrlar. Bizde ise durum tamamen farklýdýr. Savaþ karþýtý eytleme katýlan sekter solun kortejlerinde hakim olan kendi parti veya gruplarýnýn bayraklarýdýr. Örneðin EMEP korteji bütün gösterilerde neredeyse sadece EMEP bayraðý taþýr. Baþkalarý kendi bayraklarýný, ESP, SDP, ÖDP gibi. Bir kýsým sol ise kýzýl, kýpkýzýl bayraklarý ile gelir mitinglere. Oysa gösteri Irak’ta iþgale karþýdýr. Böyle bir gösteriye sol siyasi örgütlere üye olmayanlarýn katýlma þansý yoktur. Bir ev kadýný yanýna çocuklarýný alarak savaþ karþýtý gösteriye gelemez. Ne var ki gösterilere katýlan sosyalistler, savaþa karþý mücadeleyi sadece sosyalistlerin görevi olarak görmektedirler. Oysa, eðer milyonluk gösteriler istiyorsak Ýstanbul’da yaþayan her 10 kiþiden birinin gösteriye gelmesini istiyoruz demektir. Yani, genç yaþlý yüzbinlercer ev kadýný ve onlarýn yüzbinlerce çocuðu rahatlýkla gösteriye katýlabilmelidir. Gösteride kendisini ifade edebilmelidir. Sosyalistler ise Ýstanbul nüfusunun sadece binde 5’ini oluþturmaktadýr. Öyleyse yapýlmasý gereken ilk iþ savaþ karþýtlýðýný sosyalistlerle sýnýrlayan anlayýþýn savaþa karþý hareketi böldüðünü, saptýrdýðýný tesbit etmektir. Ýkincisi savaþ karþýtý hareketin sadece savaþ karþýtlýðýnda bir araya gelenlerden oluþacaðýný anlamaktýr. Her türlü sorunu savaþ karþýtý hareketin gündemine taþýmaya kalkarsanýz, sonuç eylemi kendinizle sýnýrlamak olacaktýr.
Koalisyon neden kuruldu?
Ýþte bu düþüncelerden hareket edenler bir süre önce Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu’nu
kurdular. Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu herþeyden önce bir sol birlik deðil. Asýl hedefi savaþa karþý olan büyük çoðunluðu harekete geçirmek. Bu hedefe bir anda ulaþmak mümkün deðil. Ancak bir dizi eylemin sonucunda, büyük yýðýnlara güven verdikçe, büyük yýðýnlarýn kendilerini yabancý hissetmeyecekleri ortamlarý oluþturdukça bu hedef gerçekleþecektir. Öte yandan Irak’ta Savaþa Hayýr Koordinasyonu, devrimci sosyalistlerin oluþmasýnda büyük emek harcadýklarý bir birliktir. Ne var ki 1 Aralýk’ta oluþan Koordinasyon, giderek 1Aralýk’taki konumundan uzaklaþmýþ ve daha çok bir sol birlik haline gelmiþtir. Toplantýlarý savaþa karþý ne yapabilirizi tartýþmaktan çok, kim hangi sýrada yürüyecek, kim konuþacak vb. sorunlarla uðraþmaya baþlamýþtýr. Sürecin bu geliþimi, bizi, kurulmasý için büyük fedakârlýklar yaptýðýmýz Koordinasyonu terk etmeye kadar götürdü. Çünkü Koordinasyon içinde bir arada olduðumuz sol gruplar savaþ karþýtlýðýný sosyalistlerle yani toplumun en küçük azýnlýðý ile sýnýrlamaktaydýlar. Bunu kabul etmek mümkün deðildi.
Ulusal sorun
Bir de, Koalisyon’un ulusal sorunu klüçümsediði iddiasý var. Öncelikle Koalisyon’un imzacýlarý arasýnda Özgür Parti ve DEHAP’ýn en önce gelen yöneticileri var. Ýkinci olarak Süleymaniye’de 11 askerin tutuklanmasý karþýsýnda Koordinasyon’un ve Koalisyon’un basýn açýklamalarý var. Birincisi sosyal þovenizme yakýn bir yerde dururken, diðer Süleymaniye’de Türk askerlerinin ne aradýðýný sormaktaydý. Son olarak ise, 31 Aðustos’ta Koalisyon’un düzenlemek istediði eylemin baþlýðý Kürt Sorununa Demokratik Çözüm’dü. Herkes ve en baþta da Kürtler, dostlarýný ve düþmanlarýný daha iyi kavramak zorundadýrlar.
sosyalist iþçi
4
YORUM
Kýlýçlar çekildi!
K
ESK hükümetle hesaplaþýyor. Erdoðan bir süredir KESK'i hedef alan açýklamalar yapýyor. Mesele Eðitim-Sen'le baþladý. Özel okullara istediði kaynaðý aktaramayan hükümet, kendisini engelleyen bu sendikaya saldýrdý. Cumhurbaþkaný, Eðitim-Sen'in Danýþtay'da açtýðý dava gerekçelerinin aynýný kullanarak yasayý geri çevirdi. Danýþtay da oyunu bozdu. Sonra KESK toplu görüþmeye oturdu. Hükümet KESK'in haklý taleplerini görüþmeyi reddedince de masadan kalktý, sokaða döküldü. Ýþveren KESK'i tekrar masaya davet etmek zorunda kaldý. Görüþmeler sürdürüldü, anlaþmaya varýlamadý ve KESK, taleplerinden taviz vermeden mücadeleye devam edeceðini duyurdu. 23 Aðustos önemli bir tarih. O gün Ankara valisinin hatta baþbakanýn tüm tehditlerine raðmen, KESK Kýzýlay'a yürümeyi baþardý. Neye uyduðu pek belli olmayan, bilmem kaçýncý uyum paketi çýktýktan sonra o gün görüldü ki, demokrasi sokakta kazanýlýr. Ankara Savcýlýðý Ýçiþleri Bakanlýðý'nýn suç duyurusunu kabul etmedi, eylemin hak aramak için düzenlenmiþ demokratik bir eylem olduðunu açýkladý. Unutmayalým, Erdoðan ve yandaþlarý geçmiþin eylemcileriydi. Buraya kadar her þey baþarýlý. Ama bir de baþka bir açýdan bakalým. Eðitim-Sen özel okullarla ilgili giriþimi, biraz da, 'yavrularýmýzýn þeriat yuvalarýna gönderileceðini' ileri sürerek engelleyebildi. Soruna hassas Cumhurbaþkaný da bu noktada taraf oldu. Ya da, Baþbakan Yardýmcýsý Þahin, Sami Evren'i, yasadýþý partilerin (HADEP!) toplantýlarýna katýlmakla itham ettiðinde, kendisinin de þeriatçý gruplarla iliþkide olduðu suçlamasýyla karþýlaþtý. KESK'in kullandýðý dilde lâiklik vurgusu, hükümete gol atmanýn kolay bir yolu olarak öne çýkarýldý. Ancak mücadelemizin ekseni bu mu? 28 Þubat bize epey þey öðretmiþ olmalý. Devletin çeteleþtirilmesine karþý yürütülen mücadele, ýþýk hýzýyla lâikliði savunmak hattýna dönüþtürülmedi mi? Egemen sýnýf büyük bir badireyi bu yolla atlatmadý mý? KESK'in hükümete açmýþ olduðu mücadele bayraðý, iþçi hareketinin andaki durumu için büyük önem taþýyor. Ancak mücadele bütünlüklü olmalý. Laiklik sopasýnýn havada tutulduðu, 'kýzýlelma' gibi ucubelerin hortladýðý bu gün, egemen sýnýfýn bir kesimiyle sürekli-sorunlu AKP'yi göndermek gerek. Ama, tüm egemen sýnýfý karþýmýza alarak… Cem HÝRE
KESK’in direniþi Ankara’yý sarstý
Şimdi sadece estik, siz gürleyince görün Tayyip Erdoðan, bulduðu her mikrofonda KESK'i eleþtirmeye baþladý. Tam bir kabadayý aðzýyla KESK'i önce ‘popülist’ olmakla suçlayýp, ardýndan þunlarý söyledi: "Hani esip gürlüyordunuz. Ne oldu, esip gürlediniz. Ondan sonra tekrar masaya oturdunuz. Niye oturdunuz masaya? Madem esip gürleyerek bu iþ gidiyordu, öyle götürseydiniz bu iþi. Bu iþ öyle yürümez." Dokuz aylýk iktidar döneminde ilk kez bir iþçi konfederasyonunun doðrudan hükümeti hedef alan eylemi, hükümet yetkililerinin aðýzlarýný bozmasýna yetti. Hükümet ve Ankara Valisi elele KESK'in Ankara Kýzýlay'da miting yapmasýný engellemek istedi. Bir hafta önce yürüyüþe geçen ve Ankara'da Güvenpark'ta direniþ çadýrý kuran KESK üyelerine polis sýk sýk müdahale etti. Yürüyüþ kolunun Ýstanbul'a geldiði 21 Aðustos'ta Istanbul polisi bir kez daha pervasýzca, haklarý için yürüyen kamu çalýþanlarýna gaz sýktý. Ankara Valiliði günlerce öncesinden Kýzýlay'da bir eyleme izin vermeyeceðini açýkladý ve KESK'e meydan okudu.
Yollar iþgal atýnda
Diðer illerden 260 otobüs 22 Aðustos akþamý Ankara'ya doðru yola çýktý. Otobüsler Ankara'ya yaklaþtýðýnda Ankara'nýn tüm merkez bölgelerinde KESK üyelerinin oturma eylemine baþladýðýný öðrendik. Polisin bazý noktalarda saldýrdýðýný, gözaltýlarýn baþladýðýný öðrendiðimizde, Ankara'nýn dört temel çevre yolunda tüm kamu çalýþanlarý araçlardan inerek yollarý iþgal ettik. Yakýcý güneþin altýnda saatler
süren oturma eylemi slogalarla, halaylarla devam etti. Ankara'nýn tüm giriþlerinde trafik kilometrelerce týkandý. Ankara'da polisin kamu çalýþanlarýna bir kez daha saldýrdýðý haberi geldiðinde otobüslere binip Ankara merkeze doðru yola çýktýk. Binlerce kamu çalýþaný Ankara'ya doðru yürürken yolda mitinge izin verildiðini öðrendik. Ankara'nýn meydanlarýyla çevre yollarýndaki birleþik mücadele hükümete geri adým attýrdý.
IMF'ye deðil emekçiye bütçe
Hükümet toplu görüþme masasýnda sert, uzlaþmaz bir tutum aldý. KESK masadan çekildi. Çalýþma Bakaný Þahin, sermayenin tüm öfkesini kendisinde birleþtirip KESK'e kustu. KESK Genel Baþkaný Sami Evren'i hedef alan konuþmalar yaptý. Görüþmenin ilk periyodunda çalýþanlarýn 2003 yýlýna ait alacak-
larýnýn olmadýðýný iddia etti. KESK, 2003 yýlýndan her bir kamu çalýþanýnýn 401 milyon lira alacaðý için astýrdý. KESK'in masadan kalkmasýnýn nedeni sadece kamu çalýþanlarýna 'siyaset yapma hakký ve grevli toplu sözleþmeli sendika hakký' için bastýrmýþ olmasý deðil, IMF'nin sözcülüðünü yapan hükümetin önerdiði rakamlarýn sefalet ücretine denk düþmesiydi. 23 Aðustos Kýzýlay eylemi hükümeti sarstý. Çalýþma Bakanlýðý'nýn adým atmasýný saðladý. 2003 yýlýna ait hiçbir borcu olmadýðýný söyleyen hükümet, 160 milyon lira kesintisiz/net bir para teklifinde bulundu. Bu rakamýn düþüklüðü ve hükümetin hýrçýn tutumu sonucunda görüþmeler týkandý ve devreye Uzlamþa Kurulu girdi.
AKP hýrçýnlaþtý
Baþbakan, Çalýþma Bakaný,
Emniyet Genel Müdürü aðýz birliði ederek 23 Aðustos yürüyüþünü bölücü ve anti demokratik olmakla suçladýlar. Bunun en önemli nedeni, ayladýr IMF ve TÜSÝAD'ýn bir dediðini iki etmeyen hükümetin sert bir kayay çarpmýþ olmasýdýr. AKP'nin tüm emekçilerle mücadelesinin ilk iþaretiydi 23 Aðustos. AKP'nin KESK'le ateþten imtihaný baþladý. Kamu çalýþanlarý þimdi daha moralli, daha güçlü. Þimdi yüzbinleri harekete geçirmek için önümüzde çok güçlü olanaklar var. Hükümetin aðzýný bozmasý doðru yolda olduðumuzun göstergesidir. Sýkýþýyorlar. Öyleyse sýkýþtýrmaya devam. KESK bir kez daha haklarýmýzýn sokakta kazanýlacaðýný gösterdi. Ama IMF uþaklarýyla daha güçlü, daha yýðýnsal, diðer iþçi sendikalarýyla birlikte ve iþçi sýnýfýnýn grev silahýný kullanmayý hedefleyen bir perspektifle mücadele etmeliyiz.
KESK hükümeti uyarýyor Baþbakan "sendikalar bizi yormasýn" derken; "Ýþçiler, kamu emekçileri, iþsizler, küçük esnaf, yoksullar, sendikalar olmasaydý ülkeyi ne güzel idare ederdim" mi demek istiyor? Bu talihsiz açýklama, Baþbakanýn siyasi tercihleriyle ilgilidir. Türkiye'deki iþsizliði, gelir daðýlýmý adaletsizliðini, düþük ücretleri ve sefaleti görmemesiyle ilgilidir. Baþbakanlýk sorumluluðuyla baðdaþmayan bu açýklamayla, Baþbakan gözümüzde "sýfýrlanmýþtýr"! Baþbakana hatýrlatýyoruz: Binlerce insanýn iþsiz kalmasýnýn sorumlusu çalýþanlar deðildir! Binlerce insanýn sefalet ücretleriyle çalýþmasýnýn sorumlusu çalýþanlar deðildir! Esnafýn kepenk kapatmasýnýn, tarýmýn can çekiþmesinin sorumlusu çalýþanlar deðildir!
Özelleþtirmelerle binlerce insanýn iþten atýlmasýna neden olacak hükümet, insanlarý iþsizlikle tehdit edeceðine iþ olanaklarý yaratmakla yükümlüdür! Bu iddiayla seçildiler, bu iddiayla hükümet oldular! 383 milyon lira ücret alan kamu çalýþanýna "þükredin" demek insafsýzlýktýr! Bu adaletsizliðe ve sefalete "þükretmemiz" beklenmesin! Baþbakan þunu iyi bilmelidir! Bu ülkenin üretenleri, çalýþanlarý, yoksullarý, IMF ve onun siyasi temsilcilerine karþý bugüne kadar mücadele yürütmekten çekinmemiþtir. Hükümet iþsizlikte, gelir daðýlýmýndaki adaletsizlikte, yoksulluk ve düþük ücretlerde ýsrarýný sürdürürse; yüzbinlerle Ankara'da olacaðýz! Yoksullarý, emekçileri, iþsizleri, esnafý, çiftçiyi karþýsýna alan hükümetlerin siyasi akýbetlerini kendilerine bir kez daha hatýrlatýrýz!
sosyalist iþçi
DÜNYA
Filistin: Direniþ kazanacak
Bir baþka 'barýþ giriþimi' daha ABD emperyalizminin bölgedeki tetikçisi Ýsrail tarafýndan baltalanýyor. Ýsrail bir kez daha çeþitli bahanelerle Filistin Özerk Bölgeleri'ne girerek, sivillere füze ve tanklarla saldýrarak terör estiriyor. Buna karþý ABD emperyalizminin, Ýsrail'in terörüne boyun eðen bir kukla Filistin devleti istediði bilinen bir gerçek. Bush'un Ulusal Güvenlik Danýþmaný, Condoleezza Rice, geçen yýl "Mevcut Filistin yönetimi, ihtiyacýmýz olan Filistin devletinin kurulmasýný saðlayabilecek türden bir yönetim deðil" diyerek, bunu açýkça dile getirmiþti. ABD, Ýsrail devletinin katliamlarýný ve terörünü görmezken, 'terörizm durdurulmalý' diyerek, Filistin halkýnýn meþru direniþini yasadýþý ilan ediyor. Ýsrail iþgali devam ederken, iþgal altýndaki topraklarda Siyonist saldýrýlar ve katliamlar sürerken, kurbanlarý sorumlu olarak göstermek, ABD emperyalizminin Filistin sorunundaki rolünü gözler önüne seriyor. Öte yandan Filistin devleti, sistematik bir þekilde sürdürülen Siyonist terör kapanýna sýkýþmýþ durumda. Büyük tavizlerle, tarihsel topraklarýnýn çok küçük bir kýsmýnda, 'özerk' bir alana razý olan Filistinliler, Ýsrail ve ABD'nin koþullarýný yerine getirmekte zorlanýyor. Son olarak ateþkes ilan edilerek saðlanan görece geliþmeler, bir kez daha Ýsrail devletinin terör provokasyonlarýyla çýkmaza girdi. Ýsrail ordusu, Hamas liderlerine karþý füze saldýrýlarýyla ortamý bilinçli bir þekilde gererek, 'Özerk Filistin Bölgesi'deki Filistin topraklarýný yeniden iþgal etmenin zeminini hazýrladý. Siyonist Ýsrail devletinin terörüyle, buna karþý direnen Hamas gibi örgütler arasýnda kalan Filistin yetkilileri, Ýsrail devletine karþý direniþin merkezinde yer almak yerine, direnen Filistin örgütlerini sýkýþtýrmayý tercih ediyor. Filistin yetkilileri, Aðustos ayý sonunda, özellikle yetim çocuklarla yardýmlaþma amacýyla faaliyet gösteren, toplam 18 sosyal yardýmlaþma örgütünün banka hesaplarýný,
Hamas'la iliþkileri gerekçesiyle dondurdu. Arafat, diplomasi yoluyla asla elde edilemeyecek olan sahte barýþa sarýldýkça, gücünü ve otoritesini kaybediyor. Tüm Filistinli örgütlere ateþkes çaðrýsý yapmasýna karþýn, ne ABD emperyalizmine, ne de Filistinli örgütlere yaranabildi. ABD Beyaz Saray sözcüsü, Arafat'ý 'sorunun bir parçasý' olarak tanýmlarken, Hamas, Arafat'ýn çaðrýsýný geri çevirdi. Hamas sözcülerinden biri, sorunun asýl kaynaðýnýn Siyonist Ýsrail devleti olduðunun altýný çizdikten sonra, 'Ýsrail, askeri bir çözümün olmadýðýný görmek zorunda' dedi. Ýþte asýl sorun da bu: Ýsrail'in Filistin halkýný teslim almak üzere dayattýðý tek seçenek askeri, baþka bir çözüm önerisi yok. Ancak, Ortadoðu'nun en güçlü ordusuna sahip olsa da, Ýsrail'in askeri gücü Filistin halkýnýn direniþini kýrmaya yetmiyor. ABD ve Ýngiltere nasýl Irak'ta bir bataða saplandýysa, Filistin direniþi de Ýsrail devletinin altýný oyuyor. Saldýrganlýk artýkça, Ortadoðu'da Arap halklarýnýn Ýsrail'e ve emperyalizme karþý öfkesi kabarýyor, direniþ yayýlýyor. ABD'nin Irak'ta iþgalinin kýrýlmasý, Ýsrail devleti için de büyük bir darbe olacak. Emperyalizmin Ortadoðu'daki bu sýkýþmýþlýðý, bir diðer süper güç olan küresel direniþ hareketinin kazanma potansiyellerini de gösteriyor. 27 Eylül'de savaþa ve iþgale karþý gerçekleþecek olan küresel direniþ günü bunun önemli göstergelerinden biri olacak.
Barýþ süreci • 15 Kasým 1988'de, FKÖ ilk kez Ýsrail devletini tanýdýðýný açýkladý. • Oslo'da pazarlýklarý yapýlan ve 13 Eylül 1993'de Washington'da imzalanan 'barýþ süreci' anlaþmasý, FKÖ ile Ýsrail devleti arasýnda imzalanan ilk anlaþma oldu. • Bundan sonra 'Barýþa karþýlýk toprak' anlayýþýyla, BM Güvenlik Konseyi'nin 242 ve
Filistin kýsa tarihi: • 29 Kasým 1947'de Ýngiltere denetimindeki bölgenin topraklarýnýn yüzde 45'inde bir Arap devleti öngörülüyordu. Ancak bu hiçbir zaman gerçekleþmedi. • Ýsrail'in iþgal ettiði topraklarýn dýþýnda kalan, Filistin topraklarýna yüzde 22'sini Ürdün ve Mýsýr el koydu. Ürdün, Batý Þeria ve Doðu Kudüs'ü alýrken, Mýsýr, Gazze Þeridi'nin denetimini üstlendi. • Ýsrail devleti, 14 Mayýs 1948'de kurulduðunda, Filistin'de sadece 630.000 Yahudi yaþýyordu. • Sadece iki yýl sonra, BM Filistin Mülteci Komiserliði, Ýsrail'in gerçekleþtirdiði saldýrý ve terör olaylarý nedeniyle Ürdün, Gazze, Lübnan ve Suriye'ye kaçmak zorunda kalan Filistinli mülteci sayýsýný 1.000.000 olarak tahmin ediyordu. • 1964 yýlýnda Filistin Kurtuluþ Örgütü (FKÖ) kuruldu. Yaser Arafat, 1969 yýlýnda FKÖ'nün baþýna geçti ve silahlý mücadele baþladý. • Haziran 1967'de Altýgün Savaþý'nda, Ýsrail tüm Filistin topraklarýný, Sina Yarýmadasý'ný ve Golan Tepeleri'ni iþgal etti. Temmuz 1967'de, ilk Yahudi yerleþim alanlarý görülmeye baþlarken, yerleþimler 1974'den itibaren Filistin topraklarýnda da kurulmaya baþladý. 1977 yýlýna kadar iþgal bölgelerine 5.000 ve Doðu Kudüs'te 50.000 Yahudi yerleþtirildi. Daha sonraki yýllarda, devlet desteðiyle Batý Þeria ve Gazze'ye yerleþtirilen Yahudilerin sayýsý 40.000'e çýktý. 1993 yýlýnda Oslo barýþ görüþmeleri baþlamadan kýsa bir süre önce, 140 Yahudi yerleþim birimine 100.000 ve Kudüs'ün Arap bölgesine 180.000 Yahudi yerleþtirilmiþti. • 1970 yýlýnda, 'Kara Eylül'de FKÖ önderliði Ürdün'e sürüldü ve merkezini Lübnan'a taþýdý. 1974 yýlýnda tüm Arap ülkeleri FKÖ'yü Filistin halkýnýn tek meþru örgütü olarak tanýdý ve Yaser Arafat ilk kez BM toplantýsýna davet edildi. • 1982 yýlýnda Ýsrail'in Beyrut'a saldýrýsý sonucu FKÖ önderliði Lübnan'ý terk etmek zorunda kaldý. • 1987 yýlýnda, Hamas da dahil tüm Filistin örgütlerinin de içinde yer aldýðý ilk büyük intifada baþladý ve bundan sonraki süreçte tüm diplomatik ve askeri adýmlarda dikkate alýnmak zorunda kalýnan bir faktör oldu. • Ýkinci intifada 27 Eylül 2000'de baþladý ve bugüne kadar Ýsrail ordusu tarafýndan intifadaya katýlan binlerce Filistinli öldürüldü.
338 sayýlý Kararlarý'yla bir Filistin devletinin kurulmasý öngörüldü. • 4 Mayýs 1994'de varýlan Oslo-I anlaþmasý'na göre, Jeriko etrafýndaki bölge ve Gazze Þeridi'nin yüzde 60'ý Filistin Ulusal Özerk Bölgesi (FÖB) olacaktý. 1995'de Eylül ayý sonunda imzalanan Oslo-II anlaþmasý, FÖB'nin Cenin, Nablus, Tulkarem, Kalkilya, Ramallah ve Betlehem kentlerini de kapsamasýný öngörüyordu. • Buna göre 'A Bölgesi'nde Batý Þeria'nýn Filistin nüfusu, toplamýn yüzde 20'si olmasý-
na karþýn, topraklarýn yüzde 3'ünü ve 'B Bölgesi'nde, yani geriye kalan topraklarda Filistin nüfusu, toplam içinde yüzde 68 olmasýna karþýn, topraklarýn sadece yüzde 24'ünü FÖB'nin denetimine veriyordu. Bu bölgelerde güvenlikten Ýsrail sorumlu olacaktý. Ayrýca 'C Bölgesi' denilen topraklarda ise denetim bütünüyle Ýsrail'de olacaktý. Ýsrail, iþgal ettiði topraklardan adým adým çekilecekti. Bunun nasýl olacaðýna dair kesin bir plan yoktu ve Ýsrail, çekilme iþini olabildiðince geciktirerek ve sadece kýsmen gerçekleþtirdi.
5 Anti-kapitalist hareketin gücü
Mýsýr'da sol yeniden doðuyor Geçtiðimiz günlerde Uluslararasý Af örgütü (AI ) uluslararasý insan haklarý ihlalleri konusunda bir rapor yayýnladý. Rapora göre, bu konudaki sabýka dosyasý hayli kabarýk olan ABD dünyanýn neresine el atmýþsa , buralarda insan haklarý ihlalleri artýyor. Ayrýca bu ülkenin tutumlarý dünyanýn pek çok bölgesindeki baskýcý rejimlere ilham kaynaðý oluyor. Bunlardan biri de Hüsnü Mübarek yönetimindeki Mýsýr. Mýsýr tarihi, özellikle radikal Ýslamcýlara uygulanan iþkence ve katliamlarla dolu. Ama nedense, Mýsýr'daki diktatörlük rejimiyle ittifaklarýndan hiç vazgeçmiyor. Mart ayýnda bölgedeki en büyük savaþ karþýtý gösterilerden biri Mýsýr'da gerçekleþti ve pek çok aktivist gösteriden sonra tutuklandý. Bunlarda biri de Eþref Ýbrahim'di. Ýbrahim ve dört arkadaþý bizdeki DGM'lere benzer bir mahkemede " kurulu rejimi, fanatik komünizm ve iþçi konseylerine dayalý bir rejim kurmak için yýkmak amacýyla oluþturulmuþ illegal Devrimci Sosyalist Örgüt üyesi" olmak suçlamasýyla yargýlanýyorlar. Ýbrahim zaten 19 Nisan'dan beri hapiste ancak diðerleri dýþarýda olmalarýna ve üç ay boyunca yeni tutuklama emri ve savunma hakký tanýnmadan gýyabýnda 15 yýl hapisle yargýlanýyor. 1950 -1970 arasýnda Mýsýr devleti komünist hareketi ezmek için büyük bir baský uyguladý. Bugün ise Ýslamcýlar ana hedef. Yine de 20 yýldan fazladýr sola böylesi büyük cezalar veriliyor. Middle East Times gazetesine göre " Devrimci Sosyalist Grup 1950'larýn ortalarýnda yavaþ yavaþ büyüyen troçkist bir örgüt. Rejim Müslüman Kardeþler gibi Ýslami gruplarla uðraþýrken, bu örgüt üniversitelerde, sendikalarda ve sanayi bölgelerinde örgütlenmiþ. Militanlarý savaþ karþýtý hareket ve intifadayla dayanýþma hareketinde aktif rol oynadý." Mýsýr'daki insan haklarý örgütlerinin yayýnladýðý rapora göre de; " bu geliþmeler doðrudan sivil toplum kuruluþlarýna, siyasi partilere ve özellikle de savaþ karþýtý hareket içinde yer alan aktivistlere yönelik polis terörü ve yýldýrma politikasýnda yeni bir aþamaya iþaret ediyor." Ancak daha önemli bir durum da var. Mýsýr'daki savaþ karþýtý hareketin en önemli özelliklerinden biri laik muhalefetin yeniden ortaya çýkýþý. Hareketin baþýný sosyalistler ile pan-Arap milliyetçi lider Cemal Abd-el Nasýr taraftarlarý çekiyor. Son yirmi yýldýr kutuplaþma Ýslamcýlarla diktatörlük rejimi arasýndayken, artýk sosyalistler bir alternatif olarak öne çýkmaya baþlýyor. Eþref Ýbrahim ve arkadaþlarýna verilen cezalar bu alternatifi daha baþtan ezmeye niyetli olduðunu gösteriyor. Cengiz ALÐAN Bu yazýda Socialist Worker (Ýngiltere) gazetesinde yayýnlanan Alex Callinicos imzalý yazýdan yararlanýlmýþtýr.
6
sosyalist iþçi
Direniþ güçl Amerikan ordusunun yeþil kartlý askerleri Irak’ý iþgal eden 175 ABD askerinin 40 bini ABD vatandaþý deðil. Bu askerler Amerika’ya vatandaþlýk için baþvuran fakat henüz vatandaþ olarak kabul edilmeyenelerdn oluþuyor. Bu 40 bin askerinin büyük çoðunluðu için Ýngilizce birinci dil deðil. Çoðu Ýspanyolca konuþýyor. Hemen hepsi Irak’ta savaþtýklarý için Amerikan vatandaþý olmalarý sürecinin hýzlanacaðýna inanýyorlr. ABD ordusu geçmiþte de benzer uygulamalar yapmýþtý. Ýlk kez Amerikan iç savaþýnda ülkeye gelen göçmenler gemilerden indiðinde ellerine yeþil kart veriliyor ve askere alýnýp cepheye yollanýyorlardý. Benzer bir uygulama Vietnam’da da yaygýn bir biçimde uygulanmýþtý. Askere alýnan ve Irak’a yollanan Latin kökenli askerler hýzlý Amerikan pasaportu almanýn yaný sýra 50 bin dolarlýk bir kolejde okuma bursu vaadi alýyorlar. Ancak Savaþ Karþýtý Katinler örgütü yöneticileri bu vaadlerin hiç bir zaman tutulmadýðýný belirtiyorlar ve “yeþil kartlý Amerikan askerleri eðer canlý olarak geriye dönebilirlerse gene yeþil kartlý kalýyorlar” diyorlar.
Irak kentlerinde elektrik ve su yok. Hastaneler çalýþmýyor. Bombardýman sýrasýnda yaralanan on binlerde Iraklý en temel saðlýk koþullarýndan mahrum. Halkýn yaþam koþullarý hergün daha da kötüleþiyor. Ýþsizlik çok yoðun. Ýþçilerin sendikalaþma giriþimleri ABD askerleri tarafýndan þiddetle bastýrýlýyor. ABD’nin Irak’ý iþgali dördüncü ayýný doldurdu. Bu dört ay içinde Irak’da durum giderek daha kötüleþiyor. Bütün büyük kentlerde hala doðru dürüst elektrik yok. Bunun birt sonucu olarak su da yok. Olan su ise çok kötü ve pis.
Hastaneler çalýþmýyor. Hemen hemen hiç bir kamu görevi yerine getirilmiyor. Hýrsýzlýk, soygun, tecavüz ise olaðanüstü boyutlarda yaygýn. Özellikle Baðdat halký evini býrakýp dýþarý çýkamýyor. Bütün bu koþullar elbette öncelikle yoksul Iraklýlarý
Irak’tan kaçan kaçana ABD’nin Irak iþgali için asker ihtiyacý giderek artýyor.130 bin Amerikan ve çoðu Ýngiliz olmak üzere 22 bin diðer ülkelerden Irak’a gelen iþgal güçleri ciddi bir direniþle karþý karþýya. ABD yetkililer en kýsa zamanda iþgal ordusunun güçlenmesi gerektiðini söylüyorlar. Ne var ki yeni askerlerin ABD dýþýndan gelmesi isteniyor. Uzun süredir ABD’nin Izak Doðu’daki en sadýk müttefikleri olan Japonya ve Tayland baskýlara raðmen Irak’a asker göndermiyorlar. Irak’ta bine yakýn askeri olan Polonya ilk ölüsünü verdikten sonra birliklerinin daha az çatýþma olan bir yere gönderilmesini istemeye baþladý.
Savaþta ABD’nin en saðlam müttefiklerinden Ýspanya hükümeti Irak’taki 744 askerini çekmesi için baský altýnda. Fakat en önemlisi Ýngiltere ve Amerika’da savaþa karþý olanlarýn oraný giderek artýyor. 27 Eylül uluslararasý eylem günü bu nedenle çok büyük bir öneme sahip. 27 Eylül’de savaþ karþýtý hareket bir çok ülkede birden sokaða çýkacak ve Irak’ýn iþgalini protesto edecek, Filistin’e özgürlük isteyecek. 27 Eylül Amerikan hegemonyasýna karþý en büyük direniþ olacak. Türkiye’de de savaþ karþýtlarý Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu’nun çaðrýsý ile 27 Eylül’de Ankara’ya gidiyor.
Irak’a demokrasi getireceðiz diye bu ülkeyi iþgal eden Amerikan ordusu yoðun bir direniþle karþý karþýya. Direniþ giderek örgütleniyor. Irak halký Saddam diktatörlüðünden kurtulduðu için sevinçli ama Amerikan iþgaline de karþý. Direniþin sonunda her gün iki iþgalci asker ölüyor ve bu sayý her gün artýyor. vuruyor. Baðdat, Basra ve diðer Irak kentlerinin yoksul bölgelerinde halkýn yaþamý giderek daha da dayanýlmaz hale geliyor. Demokrasi getireceklerini vaad ederek Irak’ý iþgal eden ABD ve Ýngiliz askerleri ise yoðun bir direniþle karþý
27 EYLÜL ANKARA
karþýyalar. Kimi bölgelerde direniþ çok daha güçlü. Kimi bölgelerde ise direniþ yeni yeni örgütleniyor. Açýk ki direniþ örgütlendikçe iþgalcilerin iþi daha da zorlaþacak. Bush’un Irak’ý bombalayan uçak gemilerinden birisine gelerek savaþýn bittiðini resmen ilan etmesinden bu yana geçen süre içinde Amerikalýlar savaþta kaybettiklerinden daha fazla asker kaybettiler. Üstelik giderek daha ciddi boyutlu saldýrýlara uðruyorlar. ABD egemen sýnýfý Irak’ta ki direniþin boyutlarýnýn farkýnda. Bu direniþi kýrmak için daha fazla asker göndermek ve askerleri daha riskli bir biçimde kullanmak gerekiyor. Ne var ki Amerikan egemen sýnýfý bu konuda savaþ öncesinden daha da bölünmüþ durumda. Yakýnlaþan seçimler Amerikanýn daha fazla askeri, üstelik oþullar daha da riskli hale gelmiþken, Irak’a gönderilmesinin önündeki en büyük engel. Ýngiltere’de de benzer bir koþul yaþanýyor. Giderek kendi halkýnýn gözünde itibarý sýfýra inen Blair hükümetinin Irak’a daha fazla asker göndermesi mümkün deðil. Oysa Irak petrollerinin yaðmalanmasý ve bölgede ki bu dev askeri üssün korunmasý için ABD Irak’ta iþgali sürdürmek istiyor. Ýþte çeliþki býrada. Ýþagalin sürmesi için daha fazla asker göndermek gerekiyor, daha fazla asker göndermek ise giderek daha zorlaþýyor. Bütün bu koþullar Amerikan emperyalizminin yenilgisinin sinyallerini veriyor. Emperyalizmin hegemonyasý yýðýn hareketi ile yýkýlacak. Bu nedenle savaþ karþýtý hareketin önümüzdeki dönemde ki mücadelesi çok önemli. 27 Eylül’de, 30’a yakýn ülkede savaþ karþýtlarý Irak’ta Ýþgale Son, Filistin’e Özgürlük diyerek sokaða çýkýyorlar. Bu direniþte yerimizi alalým.
7
sosyalist iþçi
leniyor Şii lidere suikast Þiilerin Irak’ta ki en önemli dini liderlerinden biri olan Muhammed Bakýr el Hakim camiye atýlan bir bomba sonucu 86 kiþi ile birlikte öldü. El Hakim’im cenazesi milyonlarca Iraklý þiinin katýldýðý bir kitle gösterisine dönüþtü. Kimin ne için el Hakim’i öldürdüðü tartýþýlýyor. Kimileri el Hakim’in ABD’ye yakýn olduðunu ve bu nedenle bu cinayetten en çok ABD’nin zararlý çýktýðýný söylüyorlar. Ancak Baðdat’ta baþlayarak Necef’te biten gösteriler açýkça Irak þiilerinin yýðýnsal olarak ABD’ye ve iþgale karþý çýktýðýný göstermekte. Suikast hangi nedenle yapýlmýþ olursa olsun Þiilerin iþgal baþladýðýndan beri iþgale karþý çýkma ttumlarýný deðiþtirmeyecektir. Bu suikastýn bir provakasyon olduðu açýk ama sonucu deðiþtirmeyecek bir suikast.
ÝŞGAL ALTINDAN... "Bize iþkence yapanlar Amerikan askerleri. Ama yargýlayanlar da onlar.”
23 yaþýndaki öðrenci AlMountadhar Fadhel, ABD ordusunun Irak'ta iþlediði suçlarý anlatýyor: "Ýlk darbeyi vücudumda hissettiðimde kendimi tutamadým ve aðlamaya baþladým. Bunun sebebi duyduðum acý deðildi. Bizi Saddam zulmünden kurtarmaya geldiklerini iddia edenlerin bu akýl almaz haksýzlýðýna katlanmak zorunda kalýþýmdý beni aðlatan." Al-Mountadhar Fadhel bir teyp almak için Baðdat pazarýna gitmiþti. Orada baþýna gelenleri anlatýyor: "Satýcýyla fiyat üzerine pazarlýk yapýyordum. Birden bir Amerikan askeri geldi ve bir tekmede üzerinde elektronik eþyalarýn durduðu karton kutuyu devirdi. Ýçgüdüsel olarak kendimi korumak için ellerimi kaldýrdým ve onu geri ittim; iþte bu anda asker üzerime saldýrdý ve arkadaþlarý onu izlediler." Askerler Fadhel'i baðladýlar ve zorla bir araca bindirdiler. AlMountadhar kendisini ne-reye götürdüklerini hâlâ öðrenebilmiþ deðil. Onu bir mahzene attýktan sonra, uzun saçlarýný kestiler. Sonra da dövmeye baþladýlar: "Dayak sanki sonsuza dek sürmüþtü. Sanýrým kalýn bir
kabloyla vücuduma indirdikleri her darbede etlerimin parçalandýðýný hissediyordum. Bana iþkence yapan adamý güçlükle duyabiliyordum: 'Bu sana bir daha bir Amerikalýyý itmemeyi öðretir! Nasýl olur da bir Amerikalýyý itersin?'" Gece yarýsýna doðru ABD askerleri Al-Mountadhar'ý ýssýz bir yolda arabadan aþaðý attýlar ve çekip gittiler. Sokaða çýkma yasaðý vardý. Baþka askerlerin onu vurup öldürmesi iþten bile deðildi. "Kendimi çok güçsüz hissediyordum ve kaldýrýma çýkmayý bile binbir güçlükle baþarabildim. Baðýrarak imdat istiyordum. Sonunda civardaki evlerden birkaç insan çýktý ve beni en yakýn camiye taþýdýlar." Al-Mountadhar baþýna gelenleri
açýkça anlatan az sayýdaki iþkence kurbanýndan biri. Uluslararasý Af Örgütü'nün söylediðine göre Irak'ta iþgalci-ler çok daha fazla insana iþkence yapýyor. Örneðin 39 yaþýndaki Khreisan Khalis Aballey ve 80 yaþýndaki babasýnýn durumu gibi. ABD askerleri onlarý Nisan sonuna doðru tutuklamýþtý. Aballey'in elleri kollarý baðlandý ve baþýna bir çuval geçirilerek tam seksen gün boyunca sorguya çekildi. Bu süre zarfýnda bir duvar dibinde diz çökmek zorunda býrakýldý. Geceleri parlak ýþýk altýnda tutularak ve yüksek sesli müzik dinletilerek uyumasý engellendi. Yan hücrede bulunan babasýna ise oðlunun çýðlýklarý dinletiliyordu. Kaynak: Linksruck Çeviren: Atilla
BAŞKA BÝR DÜNYA MÜMKÜN Cem HÝRE
63 yýl sonra Troçki'yi anmak:
Deðiþimin gücü bizleriz! Rus devriminin liderlerinden Troçki, 20 Aðustos 1940'ta öldürüldü. Zaferler, yenilgiler ve acýlarla dolu ömrünün ardýnda, radikal bir politik miras býrakarak. Onun takipçileri dünyanýn pek çok yerinde, inanýlmaz baský koþullarý altýnda kitle mücadelelerine katýlarak, düþüncesinin devrimci özünü militanlarla paylaþmaya çalýþtýlar. Kimi zaman, '68'de olduðu gibi önemli görevler üstlendiler. Ama '89'da bürokratik diktatörlükler yýkýlana dek, sözleri pek de anlaþýlmayan radikal gruplar olarak kaldýlar. Peki, karþýlaþýlan güçlüðün kaynaðý neydi? Her þeyden önemlisi Troçki, deðiþimin itici gücünün, dolayýsýyla liderliðinin iþçi sýnýfý olacaðýna inanmýþtý. Rusya gibi çok geri bir toplumda, daha 1900'lerin hemen baþýnda; yaklaþan devrimin niteliðini sayýsal azlýklarýna raðmen, kolektif davranma yeteneklerinden dolayý iþçilerin belirleyeceðini ileri sürmüþtü. Tarih onun yanýlmadýðýný duyurdu: Ýþçi Sovyetleri 1917'de iktidarý ele geçirmiþti. Buraya kadar her þey zor ama iyiydi. Çarlýk devrilmiþ, üstelik iktidar kapitalistlere kaptýrýlmadan ele geçirilmiþti. Tarihin akýþýný deðiþtirebilecek bir olay Rusya'da baþlamýþtý. Emperyalizmin boþ durmasý beklenemezdi. Emperyalist ülkelerin ordularý Rusya'yý istila etti. Ýçeride, iþçi demokrasisinden caný yananlarla birleþerek devrimi boðmaya yöneldiler. Troçki iþçi devletini savunmak için harekete geçti. Ýþçi militanlarýndan oluþturduðu Kýzýlordu ile, üç yýl boyunca sefalet koþullarýnda emperyalistlerle çarpýþtý ve onlarý yenilgiye uðrattý. Zaferin sonuçlarý dramatik olmuþtu. Milyonlarca devrimci iþçi öldü, savaþ koþullarýnda iktidar yapýsý kaçýnýlmaz olarak yozlaþtý. Þimdi yapýlmasý gereken neydi? Troçki, kentlerde üretimin baþýndaki periþan iþçi sýnýfýnýn her olasýlýðý kullanarak güçlendirilmesi gerektiðini savundu. Bu, iþçi devletinin geleceðinin tek teminatýydý. Bunu yapmak ve beklemek gerekiyordu. Yanlýþ okumadýnýz; saðlamca durmak, dünyadaki geliþmeleri etkilemeye çalýþmak, yardýmlaþmak ve Avrupa'nýn çeþitli uluslarýndan iþçilerin kendi kapitalist sýnýflarýný yýkmasýný beklemek. Troçki belki de, yaklaþan felaketin yýkýcýlýðýnýn farkýnda deðildi. Lenin'in ölümünden sonra partide giderek güçlenen Stalin hizbi 1926'da Troçki'nin politik faaliyetini yasaklayarak onu sürgüne gönderdi. Stalin'in yükseliþi zayýflayan iþçi kurumlarýnýn üzerinden oldu ve tarihte eþine az rastlanýr bir terörle geldi. Ýþçiler adýna, iþçilere raðmen bir iþçi devleti kurulmuþtu. Korkunç bir karanlýk çökmüþtü. Partiler, gazeteler kapatýlýyor, sendikalar tutsaklaþtýrýlýyor, çalýþma koþullarý vahþileþiyordu. Bir itirazý olana, olabilir denip, hemen bir adres gösteriliyordu: Çalýþma kamplarý. Bürokratik canavar, elleri kanlar içinde çamur deryasýndan doðrulurken baðýrýyordu: Gerçek sosyalizm bu!!! Troçki olan biteni eleþtirdi. Rusya'daki iktidar dünya devrimini destelemek þöyle dursun, Rusya'da nasýlsa sýnýfsýz toplumun kurulduðunu ve anavataný korumak gerektiðini savundu. Bu enternasyonalizme düzenlenmiþ bir suikastti. Sürgün yýllarý boyunca diktatörlüðe saldýran Troçki, iþçi sýnýfýnýn gücüne duyduðu sarsýlmaz inançla, sosyalizmin aþaðýdan yukarýya, kapitalizmden nefret eden kitlelerin elinde yükselebileceðini savundu. Bunun için örgütlendi. Örgütlenirken öldürüldü. Diktatörlüðün sahipleri açýsýndan o, bir oyun bozandý. Dünya iþçilerine ve bu arada Rusya'dakilere de bir çaðrýsý vardý: Ayaða kalkýn ve geleceðinizi ele geçirin! Bu onun ve onun takipçilerinin hain ilan edilmesi için elbette yeterliydi. Yaklaþýk elli yýl boyunca dünya sol hareketi üzerinde hakimiyet kuran stalinizm, artýk kötü kokan bir cenaze. Ancak karýþtýrýlan bir þey var. Baþka bir dünya için seferber olan militanlarýn ya da sýradan insanlarýn önemli bir kýsmý, kirli su ile beraber, çocuðu da leðenden dökme eðiliminde. Olsun, biz onlarýn yanýnda olacaðýz. Yýllardýr onca antikapitalist gösteriyi, savaþ karþýtý hareketi birlikte örgütledik. Birlikte önemli baþarýlar kazandýk. Peki, hareketimiz içinde Troçki'nin fikirlerinin, bugün bizim temsil ettiðimiz akýmýn, büyük kalabalýklarý aþaðýdan sosyalizm fikrine kazanmasý mümkün mü? Ýstersek neden olmasýn?
8
sosyalist iþçi
Liderliðin gerekliliði Chris HARMAN
‘Kýzýlelma’: þovenist garabet Kýzýlelma ittifaký, hak ettiðinin ötesinde bir ilgi odaðý oldu. Hemen her köþe yazarý konu hakkýnda deðerli fikirlerini yazdý. Bu arada olan ‘kýzýl’a oldu. Ýþçi Partisi uzunca bir süredir milli-sol bir politik manevra içinde. Emekli-emeksiz askerlerle deðil sadece, faþistlerle de iþbirliði içinde. MHP üyelerini "vatansever arkadaþlar" diye algýlýyor. Mustafa Kemal ve Türk bayraðý Ýþçi Partisi'nin temel simgeleri. Perinçek'in seçimlerde barajý aþamazsa istifa edeceði taahhüdünü hýzla geçelim ‘Kýzýlelma koalisyonu’ dört temel politikaya sahip: -Anti kapitalist olmayan sahte bir anti emperyalizm. Türklük çýkarlarý gerektirirse savaþa razýlar. Türkiye'nin Kuzey Irak'taki varlýðýný eleþtirmeden ABD'nin askeri gücüne karþý çýkmak ikiyüzlülüktür. -Kürt hareketine düþmalýk. -Kýbrýs'ta þovenist "yavruvatan" anlayýþý. -Avrupa Birliði'ne karþýtlýk. "Kýzýlelma koalisyonu" denilen garabet, liberal yazarlarca en çok AB karþýtý olmasý nedeniyle eleþtiri alýyor. Bu yüzden Ýsmet Berkan gibi yazarlar, "Kýzýlelma"yý eleþtirirken, samimi deðiller. Türkiye'deki büyük sermaye gruplarýnýn Avrupa dev sermaye tekelleriyle siyasal ve ekonomik olarak bütünleþmesinin adýmlarý olan AB'ye uyum güzergahýnda küçük bir pürüz olarak görülen Ýþçi Partisi-faþist ittiafkýný eleþtirirken bir taþla bir çok kuþu avlamaya çalýþýyorlar. AB'ye sadece örümcek kafalý milliyetçilerin karþý çýkabileceðini anlatma fýrsatý buluyorlar. Burdan hýzlý bir manevrayla solu da genel bir terim olarak kullanýp örümcek kafalýlar kategorisine yerleþtiriyorlar. "Kýzýlelma" AB uyum sürecine Sevr paranoyasýyla yaklaþýyor. AB'yi savunurken ayný anda ABD'nin Irak müdahalesinin çavuþluðunu da yapan liberaller ise gerçek solun en geniþ özgürlükleri saunduðunu unutturmaya çalýþýyor. Gazete köþelerinde, televizyon kanalarýnda boy boy faþistlere meþrulaþma kapýsý açanlarýn, yine faþistlerle iþbirliði yapmakta sakýnca görmeyen, gözüdönmüþ bir milliyetçilikle kendi tek hilallerini MHP'nin üç hilaliyle birleþtirenlerle pek bir farklarý yok. Solun, özellikle sosyalist solun bu tartýþmayla hiçbir ilgisi yok. Elmayla armut toplanmaz! Kýzýl sadece ezilenlerin uluslararasý özgürlük mücadelesinin rengidir. Enternasyonalisttir. Milliyetçilikle baðdaþabilir deðildir. Þenol KARAKAÞ
Hiç kimse yanýldýðýnýn kanýtlanmasýndan hoþlanmaz. Fakat bazen haklý olduðunun ortaya çýkmasý daha da acýdýr. Ocak ayýnýn sonunda Porto Allegre'de düzenlenen Dünya Sosyal Forumu'nda 'Ýþçi sýnýfý mý halk yýðýnlarý mý?' konulu bir toplantýda Ýmparatorluk kitabýnýn yazarlarýndan Micheal Hardt ile tartýþtým. Benim söylediklerime katýlanlar salonda bulunanlarýn azýnlýðýydý. Çoðunluk, dinleyicilerin arasýndan pek çok kiþinin söz alarak tekrar tekrar dile getirdiði görüþlere katýlýyordu. Þöyle diyorlardý: 'Öncü parti' ve 'sanayi iþçilerinin öncü rolü' fikirlerini savunmaya devam etmekte Leninistlerin ne kadar hatalý olduklarý Arjantin tarafýndan kanýtlandý. Arjantin'de, iþsizlerden oluþan piqueteros hareketi ve mahalle meclisleri, insanlarýn hiçbir parti ya da liderlik olmadan da kendilerini örgütleyebileceklerini kanýtladý. Arjantin'deki kitleler yeni bir toplum yaratýrken, benim gibiler, basitçe, geçmiþte de yaramamýþ, modasý geçmiþ eski reçetelere dayanýyorlardý. Bu iddialara yanýt olarak, Aralýk 2001'de De La Rua hükümetini deviren Buenos Aires ayaklanmasýnýn ardýndan International Socialism dergisinde yazdýðým uzun bir makalede ve Socialist Review dergisindeki daha kýsa birkaç makalede belirttiðim noktalarý tekrarlamaya çalýþtým. Bu ayaklanma ve hareket yüz binlerce insanýn bir anda, kendiliðinden, kendi hayatlarýný kendileri kontrol edebilmek için nasýl mücadele etmeye baþlayabileceklerini gösterdi. Ama bir sorun vardý. Hareket, on binlerce insaný sokaklarda harekete geçirebiliyordu ve bu on binler Buenos Aires'in ve Arjantin'in diðer þehirlerinin merkezlerini doldurabiliyor ve piqueteros'larýn kurduklarý barikatlar sayesinde mallarýn taþýnmasýný ve sanayinin çalýþmasýný engelleyebiliyorlardý. Fakat bu on binler, ne devlet mekanizmasýnýn iþlemeye devam etmesini durdurabilmiþler, ne de üretim araçlarýný ele geçirerek iþsizliði, yoksulluðu ve toplumdaki eþitsizliði azaltmayý baþarabilmiþlerdi. Baþaramamýþlardý, çünkü bunlar azýnlýk hareketleriydiler. Mahalle meclisleri 10-20 bin insaný bir araya getirdi ve bu kuþkusuz küçümsenmemesi gereken bir baþarýydý; ama yine de bu sayý 6 milyon kiþinin yaþadýðý Buenos Aires'te küçük bir azýnlýktý. Piqeteros'lar tahminen 100.000 kiþi-
lik bir güce sahiplerdi, müthiþ bir güç, ama bu da 5 milyon olduðu tahmin edilen iþsiz sayýsý içerisinde küçük bir azýnlýðý temsil ediyordu. Üstelik gerçekte, ne piqeteros hareketi ne de mahalle meclisleri, hala çalýþan ve bu nedenle üretimin kontrolünü ele geçirmek için mücadele etme gücüne sahip olan iþçilerle (yani iþçi sýnýfýnýn %60'ýyla) iliþki kurmanýn bir yolunu bulabilmiþ deðillerdi. Ne var ki, Porto Alegre'deki tartýþmaya katýlanlarýn çoðu yukarýda saydýðým savlarý çok olumsuz karþýladý. Deðil mi ki, dediler, on binlerce Arjantinli 'Que se vayan todos!' (Hepsini çöpe atýp kurtulalým) sloganýyla hala sýk sýk Buenos Aires sokaklarýný doldurmaya devam ediyor. Sonra, Nisan ayýnýn sonunda baþkanlýk seçiminin sonuçlarý açýklandý. Piqueteros'larýn ve mahalle meclislerinin umduðunun tersine, nüfusun %80'i, toplumu yönetmenin eski yöntemlerine sýrtýný dönmek yerine, oy kullanmayý tercih etmiþti. Oy vermeyenlerin oraný, Aralýk ayaklanmasýndan iki ay önce yapýlan genel seçimlerdeki orandan çok daha düþüktü. Ve oylarýn çoðunluðu Ýkinci Dünya Savaþý'ndan beri ülkenin politikasýna egemen olan, eski ve halkýn gözünden düþmüþ gibi görünen partilere gitmiþti: Oylarýn %60'ýný üç rakip Peronist aday ve yaklaþýk %30'unu da iki rakip radikal aday almýþtý. Bu arada, iki aþýrý solcu adayýn aldýðý toplam oy oraný %2'nin altýndaydý. Ýnsanlar oy verirken toplum hakkýnda sahip olduklarý çok çeþitli duygularý ancak kýsmen ifade ederler. Bir yana doðru oy verebilirler ve bu arada, hala, öbür yana doðru ilerleme arzusunu yansýtan mücadelelere katýlmaya devam edebilirler. Yine de, seçim sonuçlarý bir þeyi açýkça gösterdi. Geçen yýlýn baþýnda yapýlan bir anket Buenos Aires nüfusunun %40'ýnýn, toplumun nasýl yönetilmesi gerektiði konusunda mahalle meclislerinin bir model oluþturduðuna inandýðýný gösterirken, hareketi o zaman canla baþla destekleyenlerin çoðu, þimdi, varolan gidiþatýn dýþýnda baþka bir seçeneðin olmadýðýna inanmaya doðru gerilemiþlerdi. Devrimci sosyalist gazete Socialismo o Barbarie'nin (Ya Sosyalizm Ya Barbarlýk) ifade ettiði gibi "Burjuvazi kendi gündemini dayatmayý baþardý...". Baþarabilmesinin nedeni tam da þuydu: aradan geçen 18 ayda, hareketin militan kesimleri, iþsizlerin pasif unsurlarýna ve, daha da önemlisi, hala iþ sahibi olan büyük iþçi kitlesine nasýl ulaþýp onlarý hareketin
içine nasýl çekecekleri sorununa bir çözüm bulmamýþlardý. Derin toplumsal kriz durumlarýnda, bu sorunlarý çözmek için kitlesel eylem öneremeden, sadece'Hepsini çöpe atýp kurtulalým' diye baðýrýp durmak yeterli deðildir. Sadece bunu yapmak, en kötü 'öncülük' olur: diðer insanlarýn çok daha ilerisinde olup bunun farkýnda bile olmamak anlamýna gelir. Socialisme o Barbarie gazetesinin de belirttiði gibi, Arjantin solunun çoðunluðu 18 aydýr tam da bunu yapýyor. Arjantin'de sol içinde, her ikisi de solun dünya çapýnda bir yenilgi yaþadýðý ve izole olduðu 1980 ve 1990'lý yýllarýn ürünü olan iki akým var. Bir yanda, eski Komünist Partilerinin ve Doðu Bloku'nun deneyimlerinden, her tür genel örgütlenmenin yanlýþ olduðu sonucunu çýkarmýþ olanlar var. Bunlara göre, dünya, her biri kendi istediði gibi davranan ve böylece 'öncülük' fikriyle baðlarýný kopardýðýný kanýtlayan kendiliðinden otonom hareketler tarafýndan deðiþtirilebilir. Bu yaklaþým piqueteros hareketinin bir kesiminde çok yaygýn ve hareketin çalýþan (yani iþini kaybetmemiþ olan) iþçileri kazamaya çalýþmasýnýn önünde bir engel oluþturuyor. Diðer yanda, siyasi izolasyon yýllarý boyunca hayatta kalabilmeyi, sadece kendilerine düþman bir toplumdan deðil, solun geri kalanýndan da kendilerini ayýran sekter duvarlar ardýna çekilerek beceren gruplar var. Bu gruplar siyasi havanýn artýk deðiþmiþ olduðunun farkýnda deðiller. On binlerce insan ile dostça bir biçimde birlikte çalýþarak, hem yeni hareketler inþa etmenin, hem de bunlarý toplumun gerçekten devrimci bir biçimde deðiþtirilmesi için neler yapýlmasý gerektiði konusunda daha net fikirlere doðru çekmenin mümkün olduðunun farkýnda deðiller. Aksine, Arjantin'de, gösterilerde birbirine saldýran ve baþkan seçimlerinde rakip adaylar çýkaran devrimci gruplara tanýk olduk. Arjantin süreci sona ermiþ deðil. Baþkanlýk seçimini kazanan Kirchner, burjuvazinin, halk hareketinin temsil ettiði güçlerle þu anda keskin, baskýcý bir çatýþmaya girmemek gerektiðini düþünen kesimini temsil ediyor. Ancak hareketin geliþmesi, solun, kendiliðinden eylem kadar liderliðin de gerekli olduðunu ve liderliðin sekter dogmalar dayatmaya çalýþarak deðil, bir sonraki adýmýn ne olacaðý konusunda kardeþçe tartýþmalar yaparak kazanýlabileceðini öðrenmesine baðlý. Yoksa, korkarým, haklý olduðum kanýtlanacak yine.
9
sosyalist iþçi
Coca Cola mý, Cola Turka mý? Levent ŞENSEVER Mercedes, Philips, Coca Cola, Ford… 20. yüzyýlda görkemli fabrikalar ve üretim hatlarýyla, kalite ve güvenilirliðin, dolayýsýyla da arzulanan ürünlerin sembolleri oldu. Günümüzde ise markalarýn anlamlarý ve iþlevleri deðiþti. No Logo yazarý Naomi Klein, markalarýn günümüzde bir 'yaþamtarzý'ný ifade eden, üretim bantlarýndan ve hatta bu bantlarda üretilen ürünlerin kendilerinden baðýmsýz birer 'deðer', 'tavýr' ve 'imge' haline getirildiðini belirtiyor. Günümüzde þirketler arasýndaki rekabet, temelde fiyatlarla olduðundan çok, ekonomistlerin ifadesiyle 'tekelci rekabet' denilen, bir markanýn tekelleþmesi için verilen mücadelelerde yatýyor. Tekelleþen bir marka, markanýn sahibi olan þirkete fiyatlarýný istediði gibi ayarlamasýna ve piyasa payýný artýrmasýna olanak saðlamaktadýr. Thorstein Veblen, reklamlar, sýk sýk model deðiþikliði, ürünlerin markalaþtýrýlmasý gibi yollarla, rekabetin en yoðun olarak 'satýlabilir imgelerin üretimi'nde olduðunu söyleyerek, bu gerçeðin altýný çizmektedir. Markalarýn yaþamýmýza sýzarak, onu fethetmesiyle, neoliberalizmin sadece kâr ve þirket çýkarlarýnýn hakim olduðu dünyasýndaki tek boyutlu ve tek kültürlü yaþam arasýnda doðrudan bir iliþki var. Neoliberal þirket stratejisi, rekabet amacýyla pazarlama ve reklam teknikleri kullanýlarak; yeri geldiðinde yasadýþý tüm yollarýn deneyerek, rakiplerini oyun dýþýna iterek, tek bir markanýn hakimiyetinde, bize hiçbir seçme þansý býrakýlmayan bir 'gri kültür'ü, tek düze bir yaþam tarzýný dayatýyor. Artýk yaþamýn doðrudan yapý taþlarý da metalaþtýrýlýyor. 'Tüp bebek', 'genetik kopyalama', 'GM' (Genetik olarak Modife edilmiþ organizmalar), kapitalizmin yeni fethettiði alanlar. Tüm insan gereksinimleri, iliþkileri ve korkularý, insan psikolojisinin en kuytu köþeleri, modern pazarlamanýn ve tüketim dünyasýnýn araçlarý haline getiriliyor. Ancak sorun sadece kültürel veya ekonomik boyutta deðil. Çünkü her bir markanýn arkasýnda kapitalist bir iliþki var: Maksimum kâr amacý. Bu ise, markalarýn gerçek üreticisi iþçiler için ürettikleri markalarý satýn alamamak, düþük ücretler, kötü çalýþma koþullarý, sendikal ve sosyal haklardan yoksunluk… anlamýna geliyor. Markalar, olabildiðince ucuz ürettikleri ürünleriyle elde ettikleri maksimum kârlarýn önemli bir kýsmýný, 'imaj' oluþturmak için kullanýyor. Çünkü bir markanýn oluþmasý için insan gereksinimleri deðil, muazzam miktarlarda harcama ve iyi bir pazarlama gerekiyor.
Kolay deðil Küresel bir dünyada marka olmak o kadar kolay deðil. Markalar, kapitalist rekabetin kýran kýrana geçtiði bir alanda at koþturuyor. Dünyanýn en deðerli
20 markasýnýn deðeri, 555 milyar dolarý buluyor. Yani Türkiye ulusal gelirinin neredeyse üç katý. Dünyanýn en deðerli 100 markasý içinde 62'sinin ve en deðerli 10 markasý içindeyse, 8'inin ABD kökenli olduðunu görüyoruz. Listenin baþýnda ise, 70,4 milyar dolar deðeriyle Coca Cola markasý bulunuyor. Kýsacasý hepimize 'Amerikan tarzý bir yaþam'ýn dayatýldýðý ortada. Coca Cola Türkiye'de de güçlü. Ýstanbul Sanayi Odasý'nýn 'Türkiye'nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluþu' araþtýrmasýna göre Coca Cola Ýçecek, 2002 yýlýnda gerçekleþtirdiði 460 trilyon lira ciroyla, 26. sýrada bulunuyor. Coca Cola bu liderliði korumak için büyük bedeller ödüyor. Çünkü rakipleri de boþ durmuyor. 2002 yýlý sonunda Pepsi ve Sony Müzik bir anlaþma imzaladý. Buna göre Sony'nin sanatçýlarý sadece Pepsi satýlan yerlerde sahne alacak veya pazarlanacak, buna karþý ise Pepsi, küresel pazarlama kampanyalarýnda sadece Sony Müzik sanatçýlarýnýn müziklerine yer verecek. 'Pepsi müziði ayaðýnýza getiren ilk marka' fikri, pazarlamanýn temelini oluþturuyor. Rekabet her zaman pazarlama teknikleriyle sürdürülmüyor. Shell, EuroGold ve Coca Cola gibi markalarýn üretildikleri Üçüncü Dünya ülkelerindeki dosyalarý oldukça kabarýk. ITT'nin 1971'de Þili'de Allende'nin devrilmesinde rol aldýðý biliniyor. Coca Cola, özellikle Latin Amerika'da kendi fabrikalarýnda sendikalaþma çabalarýna karþý yasadýþý uygulamalara baþvurduðu ve bir çok sendikacýnýn öldürülmesinde doðrudan sorumlu olduðu bilinen bir baþka gerçek.
Milli içecek? Son günlerde her yeri kaplayan Cola Turka'nýn reklamlarýný görmüþsünüzdür. Dünyanýn 100 büyük firmasýndan biriyle kendi coðrafyasýnda rekabete giriþen Ülker (kendisi de 2,2 milyar dolarlýk ciroyla Türkiye ekonomisi içinde önemli bir yere sahip), rakibine karþý kendi ürününün kalitesi yerine, milliyetçilik silahýný seçmiþ. Coca Cola'ya karþý, kendisinin 'Türk'
olmasýný bir reklam imgesi olarak kullanarak, ürününü bundan dolayý seçmemizi istiyor. Ülker'in 'milli' içecek olma stratejisi tutmaz. Çünkü, 'sermayenin dini yoktur'. Ülker bilindiði gibi, bazýlarý tarafýndan 'Ýslami sermaye' kategorisinde sayýlýyor. Yani, bir zamanlar Türk Silahlý Kuvvetleri'nin (TSK) kara listesinde yer alan þirketlerden. Üstelik Baþbakan Tayyip Erdoðan'ýn oðlunun Ülker bayisi olduðu ileri sürülüyor. Öte yandan, Coca Cola'yý Türkiye'de ve bölgedeki bir çok ülkede üreten firma, Efes Pilsen'i de üreten, Anadolu Grubu, yani o da 'yerli' sermaye. Kimin daha milli olduðu konusunda kafalarý daha da karýþtýracak olan bir diðer örnek de, Pepsi Cola. Pepsi, büyük kitlelere ulaþmakta müzik gibi futbolu da kullanýyor. 1996 yýlýndan bu yana Türk Milli Takým'ýnýn sponsoru olan Pepsi, 1 Ekim'de yapýlacak olan Avrupa Kupasý, Türkiye-Ýngiltere maçý için 10 bin bilet alarak, tribün kapattý ve bu biletleri kendi ürünlerini alanlara daðýtmayý planlýyor. Pepsi Pazarlama Müdürü Selen Kantarcý, "Pepsi kampanyasýnýn bizim için en büyük ödülü Milli Takýmýmýzýn elde edeceði yeni baþarýlar olacaktýr" diyor. Yani, Pepsi de 'milli' olana deðer veriyor, týpký Cola Turka gibi. Dolayýsýyla bizler için seçenek söz konusu firmalar arasýnda milli olaný olamaz. Böyle bir gerekçe, en az Coca Cola'nýn imaj tazelediði konserlerine destek vermek kadar büyük bir hata olur. Elbette bizler ne TSK'nin listelerine bakarak, ne de bir firmanýn sahibinin dini inançlarý yüzünden bir taraf olmamalýyýz. Çünkü bütün bu seçenekler bize, 'laik' ve 'þeriatçý' patron ya da 'yabancý' ve 'yerli' sermaye gibi farklý sermaye gruplarý arasýnda taraf olmamýzý dayatmaktadýr. Oysa baþka bir dünya için mücadele eden bizlerin, istemesek de bir sermaye grubunun yanýnda taraf olmamýz söz konusu olamaz. Çünkü Coca Cola aslýnda küresel kapitalizmin koþullarýnýn gereðini yapýyor. O yapmazsa, bir baþkasý yapacak. Ýster 'yabancý' ister 'milli' olsun, bundan kaçýþ yok. Öyleyse asýl sorun, koþullar. Deðiþtirilmesi gereken de bu.
Dünyanýn en deðerli markalarý: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
Marka Deðeri(milyar $) Coca Cola 70,4 Microsoft 65,7 IBM 51,7 General Electric 42,3 Intel 31,1 Nokia 29,4 Disney 28,0 McDonald's 24,7 Marllboro 22,1 Mercedes 21,3 Toyota 20,7 HP 19,8 Citibank 18,5 Ford 17,0 American Express 16,8 Gillette 15,9 Cisco 15,7 Honda 15,6 BMW 15,1 Sony 13,1
Ülkesi ABD ABD ABD ABD ABD Finlandiya ABD ABD ABD Almanya Japonya ABD ABD ABD ABD ABD ABD Japonya Almanya Japonya
Nasýl kazanacaðýz? Bir markaya karþý mücadelede çeþitli kampanya yöntemleri söz konusu olabilir. Boykot en yaygýn olarak kullanýlan yöntem olmakla birlikte, tek baþýna boykot eylemi yeteri kadar etkili olmaz. Bunun yaný sýra, boykot edilen marka teþhir edilmeli ve daha geniþ kitlelerin de bu markayý boykot etmesinin gereði etkili ve yaygýn bir þekilde iþlenmeli. Küresel direniþ hareketi içinde bu türden mücadelelerin bir çoðunda önemli baþarýlar elde edildi. Örneðin ABD'de kampuslarda Nike ve GAP gibi markalara karþý gerçekleþtirilen boykot ve teþhir kampanyalarý sayesinde, bu markalarýn yoksul ülkelerdeki taþeron firmalarýnda kadýn ve çocuk emeðinin sömürülmesinde geri adýmlar atmak zorunda býrakýldý. Ýlaç tekelleri, gerçekleþtirilen bir baþka uluslararasý kampanya sayesinde, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Brezilya'da patent haklarýnýn ihlal edilerek, AIDS hastalarý için ucuz ilaç üretilmesine boyun eðmek zorunda kaldý. Tüm zayýflýklarýna raðmen bizim kampanyamýz da kazanabilir. Guatemala'da Coca Cola direniþi 1970'li yýllarýn ortasýna kadar geri gidiyor. Bu mücadeleyle ilk uluslararasý dayanýþma kampanyasý, 1977 yýlýnda ABD'de baþladý. Giderek Ýngiltere, Meksika ve Ýsveç gibi ülkelerde Coca Cola fabrikalarýndaki iþçilerin dayanýþma eylemleriyle geniþledi. Kampanya çok boyutluydu. Bir yandan sendikalar konuyla ilgili filmler hazýrlayarak, kamuoyuna niçin bir kampanya yaptýklarýný anlattý. Diðer taraftan, Guatemala hükümeti turizm gibi çeþitli boykotlarla tehdit edildi. Coca Cola firmasý ise, dünyadaki bir çok fabrikasýnda grevler ve boykotlarla sýkýþtýrýldý. Sonunda dev Coca Cola firmasý, küçücük bir ülkedeki bir avuç iþçiye boyun eðmek zorunda kaldý.
Baþarýnýn arkasýnda enternasyonal iþçi dayanýþmasý ve sivil toplum örgütlerinin uluslararasý düzeyde verdiði kampanya desteði yatýyordu. Buna raðmen, tek konulu kampanyalarýn önemli bir eksikliðini gözardý etmememiz gerekiyor. Naomi Klein bu sýnýrlýlýðýna bir örnekle iþaret ediyor. Shell'in Nijerya'da, petrol kaynaklarýnýn bulunduðu bölgedeki yerli halka karþý yozlaþmýþ Nijerya hükümetiyle iþbirliði yaparak, gerçekleþtirdiði katliamlara karþý gerçekleþtirilen uluslararasý kampanya baþarýya ulaþtýðýnda, Shell bu bölgeden çekildi. Ancak kýsa bir süre sonra yerini bu kez bir ABD'li petrol tekeli Chevron doldurdu ve Shell'in býraktýðý yerden iþine devam etti. Chevron'un þirket helikopterlerine binen Nijeryalý askerler, petrol sanayi tarafýndan yaþadýklarý alandaki doðanýn tahrip edilmesine karþý gerçekleþtirilen eylemlerde göstericilerin üzerine ateþ açarak, bir çoðunu öldürdü. Klein, "Chevron, üzüntü verici ve ironik bir þekilde, aktivistlerin tüm dikkatlerini Nijerya petrol endüstrisi yerine, sadece Shell üzerinde yoðunlaþtýrmasýndan yararlandý" diyor. Evet, radikal reformlar için, daha adaletli bir dünya için mücadele edeceðiz. Ama, bununla yetinirsek, küresel kapitalizmin eþitsizlik ve adaletsizlik okyanusunda boðulmak iþten bile deðil. Çünkü asýl sorun sermayenin doðasýnda ve kapitalizmin yapýsal dinamiklerinde, yani kâr ve rekabette yatýyor. Dolayýsýyla bu mantýða karþý olduðumuz; kâr ve rekabet yerine, insanlýðýn evrensel çýkarlarý için mücadele ettiðimiz oranda daha adaletli bir dünyayý kazanma þansýmýz var. Bizim için nihai hedef olan tek tek sermayeler deðil, sermayelerin tümünün ortak sistemi olan küresel kapitalizm olmalý. Kampanyalarýmýzý bu nihai hedefe baðladýðýmýz oranda baþarýya ulaþma þansýmýz var.
10
sosyalist iþçi
1 Eylül’de ne oldu? Yaklaþýk 2 ay önce 1 Eylül günü Ýstanbul’da ve baþka kentlerde gösteri yapacaðýný duyuran Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) EMEP, SDP ve DEHAP’ýn oluþturduðu Emek, Barýþ ve Demokrasi Bloðu’nun ayný gün ve ayný yer ve ayný saatte bir baþk a miting baþvurusu yapmasý üzerine 1 Eylül etkinliðini Ýstanbul’da sadece Ýstiklal caddesindeki yürüyüþ ile sýnýrladý. Bunun ardýndan 31 Aðustos tarihinde Blok partilerinin yaptýðý mitingin çok sönük geçmesi, katýlýmýn çok az olmasý üzerine EMEP’in Evrensel gazetesi saða sola aðýr saldýrýlarda bulunmaya baþladý. 1 Eylül günü Evrensel’in birinsi sayfasýnda yayýn-
lanan bir baþyazýda 31 Aðustos eylemine katýlmayan çeþitli örgütler ve sendikalar aðýr bir dille suçlandý. Evrensel gazetesi kendisini ve EMEP’i dünyanýn merkezine koyduðu için herkesin kendilerinin düzenlediði mitinge katýlmak zorunda olduðunu düþünüyor. Bir an olsun acaba niye katýlmadýlar diye kendisine sormayý düþüne-
miyor. Eðer hemen hemen bütün emek örgütleri EMEP’in içinde olduðu Bloðun düzenlediði etkinliðe katýlmadýlarsa bunun herhalde bir nedeni vardýr. Bir ya da iki örgüt katýlmamýþ olsa baþka ama hemen hemen hepsi katýlmamaýþlar. Ýðneyi kendine, çuvaldýzý baþkasýna batýracaksýn. EMEP ve Evrensel ise hem iðneyi hem de çuvaldýzý emek örgütlerine ve kendisinden olmayan herkese batýrmaktadýr. EMEP ve daha bir dizi örgüt savaþa karþý mücadeleyi sadece sosyalistlerle sýnýrlamak istemektedirler. Bu anlayýþ savaþ karþýtý hareketi zayýf düþürmektedir. Savaþa karþý en büyük yýðýnlarý harekete geçirmeyi
Küresel BAK Ýzmir 1 Eylül Şenliði
Ýþgale ortak, ABD'ye asker olma! Barýþ için birþey yap! Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu Ýzmir'de 1 Eylül günü bir "Barýþ Þenliði" yaptý. 20.00-23.00 saatleri arasýnda yapýlan þenliðe yaklaþýk 1.200 kiþi katýldý. Þenlik'te Küresel BAK adýna Þebnem Korur Fincancý ve Ýzmir'den Mevlüt Ülgen birer konuþma yaptýlar. Þebnem Korur Fincancý savaþa karþý geniþ bir mücadelenin sürdürülebilmesi için geniþ bir birlik kurulmasý konusunda herkese görev düþtüðünü söyledi. Fincancý savaþa karþý barýþýn araçlarýyla mücadelenin süreceðini söyleyerek 6-7 Eylül'de BarýþaRock etkinliðine ve 27 Eylül eylemine katýlým çaðrýsý yaptý. Küresel BAK'ýn kuruluþu
ve Ýzmir etkinliklerinden söz eden Mevlüt Ülgen ise Ýzmir'de yapýlmak istenen 1 Eylül mitinginin yasaklanmasýný ve 1 Eylül günü yapýlan eylemde polis tarafýndan þiddet kullanýlmasýný protesto etti. Þenlik'te savaþ konulu bir sinevizyon gösterimi yapýldý. Barýþ Ýçin Sinema tarafýndan hazýrlanan % 100 Barýþ filminin ilk bölümünden 12 film gösterildi. Daha sonra Yaþar Kurt, Tolga Çandar, Repertoire Dogs ve Yunus Kýrýlmýþ þarkýlarýný söylediler.
Ýntifada’nýn yýldönümünde Ankara’ya gidiyoruz
baþaramazsak eksik bir iþ yaparýz. Savaþa karþý olan herkes, savaþa hayýr diyen herkes savaþ karþýtý eylemlere katýlabilmelidir. Görev bunun olanaklarýný saðlamaktýr. Ýþte Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu bunu saðlamaya çalýþýyor. Kuruluþ amacý budur. Küresel BAK bugüne kadar emek örgütlerinin önemli bir kýsmýnýn desteðini kazanmýþtýr. 1Bu destek 1 Eylül’de devam etti. Küresel BAK þimdi Ýntifada’nýn yýldönümünde, 27 ‘Eylül’de, Ankara’ya gitmeye hazýrlanýyýr.
Ýstanbul Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu Ýstiklal Caddesine çýktý 1 Eylül’de Ýstanbul’da yapacaðý kitle gösterisini Irak’ta Savaþa hayýr Koordinasyonu’nun ayný, gün ve ayný yerde miting için baþvurmasý üzerine geri çeken Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu Beyoðlu’nda sokaða çýktý. 1 Eylül günü Ýstanbul Barosu önünde toplanan göstericiler Taksim’e doðru yürümeye baþlamak üzereyken önleri çok sayýda polis ve panzerlerle kesildi. Bunun üzerine Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu üyeleri TÜYAP önündeki meydana kadar yürüyerek burada bir basýn açýklamasý yaptýlar.
27 Eylül Filistin’de Ýkinci Ýntifada’nýn baþlamasýnýn yýldönümüdür. Uluslararasý savaþ karþýtý hareket Nisan ayýnda 27 Eylül’de bütün dünyada sokaða çýkma, gösteriler yapma kararý aldý. Türkiye’de de Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu’ uluslararasý hareketin bu kararýný destekledi ve 27 Eylül’de Ankara’ya gitme kararý aldý. Þimdiden birçok emek örgütü 27 Eylül mitingine katýlma kararý aldýlar ve hazýrlýklara baþladýlar. Kürsel BAK bir yandan emek örgütlerinin 27 Eylül mitingine güçlü katýlmasý için çaba harcýyor, diðer yandan da en çok sayýda savaþ karþýtýnýn Ankara’ya gitmesini istiyor. Önümüzdeki günlerde bir çok kentte 27 Eylül için standlar açýlacak. Türk ordusunun Irak’a gönderilemesine karþý, Irak ve Filistin’de iþgale son diyen bir imza metnine imza toplanacak. Ayrýca Ankara’ya gelmek isteyeneler saptanacak. Barýþ için herkes birþey yapabilir. 27 Eylül’de Ankara’ya gelmek istiyorsanýz arkadaþlarýnýzý da çaðýrarak iþe baþlayabilirsiniz. Çevrenizde 27 Eylül afiþlerini asabilir, 27 Eylül bildirilerini daðýtabilirsiniz. Küresel BAK’ýn rozetlerinden satarak otobüs kirasý için para toplayabilirsiniz. Çok deðil herkse için 20 milyon TL gerekli, yani 20 tane rozet...
hareket tartýþmak için toplanýyor 12-16 Kasým tarihleri arasýnda Avrupa Sosyal Forumu ikinci kez toplanýyor. Toplantý Fransa’da, Paris’te gerçekleþecek. Binlerce, onbinlerce aktivist o günlerde Paris’te olacak. Bir önceki Avrupa Sosyal Forumu Floransa’da olmuþtu ve 60 bin kiþli katýlmýþtý. Floransa’da gerçekleþen 1 milyon kiþinin katýldýðý dev savaþ karþýtý yürüyüþ daha sonraki savaþ karþýtý hareket için çok önemli bir baþlangýçm olmuþtu. Sosyal Forum boyunca küçüklü, büyüklü toplantýlar olacak, tartýþýlacak. Eylemler olacak. Müzik ve eðlence de var.
Fransa Avrupa Sosyal Forumnu için bugünlerde en uygun yerlerden birisi. Sene baþýnda Fransa büyük genel grevlerle sarsýldý. Önümüzdeki günlerde de grevlker bekleniyor. Ayrýca geçtiðimiz ay Larzac bölgesinde düzenlenen antikapitalist festivale 200 bin kiþi katýldý. Avrupa Sosyal Forumuna bütün Avrupa’dan onbinlerce sendikacý, antikapitalist aktivist, savaþ karþýtlarý katýlacak. Küresel hareketin en önce gelen konuþmacýlarý tartýþacak. Savaþ, özelleþtirme, küresel kapitalizm, emperyalizm, yeni liberalizm, demokrasi,
çevre konularý tartýþýlacak. Binlerce insanýn katýlacvaðý tartýþma toplantýlarýnýn yaný sýra daha küçük tartýþmalar da olacak. 12 Kasým günü sendikalar günü. 15 kasým Cumartesi ise Paris’te dev bir yürüyüþ gerçekleþecek. Geçen sene Floransa gösterisi tarihin þekillenmesine önemli bir katkýda bulundu. Savaþ karþýtý hareket 1 milyonluk Floransa gösterisinden sonra bütün dünyada hýzla güçlendi. Gösteriler gösterileri izledi. 15 Þubat uluslararasý gösterisinin kararý alýndý. Paris gösterisi de benzer bir öneme sahip. Irak’ta ABD igali sürüyor ve yoðun
bir direniþle karþý karþýya. Türkiye’den Paris’e gitmek bilindiði gibi pahalý. Yolculuk ücretinin yaný sýra pasaport, vize ve çýkýþ vergisi yolculuðu daha da pahalý hale getiriyor. Ancak hiç deðilse yol ücretinin düþmesi için çalýþýlýyor. Paris’e girmek için Karakedi Kültür Merkezi’nde kurulan Paris Komitesi ile iliþki kurabilirsiniz. Paris Komitesi: Karakedi, Büyükparmakkapý Sokak, No: 8/10, Beyoðlu-Ýstanbul Telefon: 0212-251 62 73
siz de katýlýn... hareketi þekillendirin...
sosyalist iþçi
11
NOT DEFTERÝ Rockcýlarýn Coca Cola’ya direniþi çok uluslu devi kýzdýrdý
Coca Cola’ya karþý Barýþa Rock 6-7 Eylül günlerine birkaç gün kala BarýþaRock son hazýrlýklarýný yapýyor. Coca Cola'nýn düzenlediði ve adýný verdiði Rock'n Coke adlý festivale karþý bir cevap olarak ortaya çýkan BarýþaRock giriþimi bir ay içinde inanýlmaz boyutlarda destek ve güç topladý. BarýþaRock Coca Cola'nýn bulunduðu her alanda yaptýðý yaygýn propagandaya karþý bir tepki olarak ortaya çýktýðýnda, ortada bu iþ için koþturan sadece birkaç kiþi vardý. Bir aydan sonra çok sayýda aktivistin standlarýný açtýðý, teknik iþlerini düzenlediði, broþürlerini daðýttýðý, biletlerini sattýðý etkisi azýmsanmayacak bir organizasyona dönüþtü. Oldukça amatörce baþlayan BarýþaRock giriþimine bugün bir çok profesyonel aktif destek veriyor. Festivale çýkan sanatçýlarýn hiçbiri ücret almýyor, teknik sorunlarda bir çoðu yardýmcý oluyor.
-Kapitalist toplumda tüm zenginliklerin yaratýcýsý iþçi sýnýfýdýr. Yeni bir toplum, iþçi sýnýfýnýn üretim araçlarýna kolektif olarak el koyup üretimi ve daðýtýmý kontrol etmesiyle mümkündür.
Reform deðil, devrim
Etkinliðin duyurulmasý ve Coca Cola'nýn suç dosyasýnýn teþhiri ve tepkinin örgütlenmesi için uðraþýyor. Her
taraftan onlarca insan her gün arýyor ve iþin ucundan tutmaya çalýþýyor. Bu sayede broþürler hýzla tükeniyor, her
gece afiþlemeye çýkýlýyor ve yepyeni insanlarla tanýþýlýyor. Ýstanbul dýþýndan bir çok insan afiþ, broþür ve bilet için arýyor.
Coca Cola’nýn gazýný kaçýrýyoruz BarýþaRock bir müzik festivali deðil. Coca Cola'nýn festivaline karþý, daha doðrusu Cola'ya ve önde gelen bir simgesi olduðu küresel kapitalizme ve onun yarattýðý yýkýmlara, savaþlara ve ölümlere karþý bir tepki. Cola'nýn düzenlediði festival ise onun kendi suçlarýný örtbas edebilmesi, kendini ne kadar iyiliksever ve insancýl olduðunu kanýtlamaya çalýþarak aklayabilmesi ve elbetteki reklamýný daha çok, daha yaygýn yapabilmesi, markasýný güçlendirmesi ve pazarýný geniþletmesi için kullandýðý bir araç. BarýþaRock ise bütün bu zincirin her halkasýnýn geniþ insan kitlelerince tartýþýlmasýný, iþlenen suçlarýn ortaya serilmesini ve daha sýk konuþulur hale gelmesini, buna karþý bir tepkinin örgütlenmesini saðlayan baþka bir araç. BarýþaRock karþý çýkma cesaretini
Devrimci Sosyalist Ýþçi Partisi’nin 3 ilde, Ankara, Ýstanbul ve Ýzmir’de örgütleri var. Ayrýca birçok þehirde
temel görüþleri Aþaðýdan sosyalizm
Kolombiya’da da Türkiye’de de ayný yöntemler
Devrimci Sosyalist Ýþçi Partisi ile nasýl iliþki kurabilirsiniz?
sosyalist iþçi'nin
içerdiði için güçleniyor. Bugüne kadar Coca Cola'ya gösterilen tepki hiç bu kadar büyümemiþti. Bunu saðlayan þey, yaygýn ve doðru noktalara yönelen teþhir faaliyeti oldu. BarýþaRock politik bir eylem. Dolayýsýyla da Coca Cola buna tepki gösteriyor ve her alandan saldýrýyor. BarýþaRock'tan yana tutum alanlar bir çok þekilde tehdit ediliyor ve çok garip tesadüflerle iþsiz kalabiliyor. Çalýþtýðý gazeteyi veya televizyon dizisini býrakmak zorunda kalabiliyor. Kolombiya'da veya baþka yerlerde yaþananlarýn bir benzeri de burada oluyor. Çünkü Coca Cola her yerde ayný þekilde iþliyor. Bunlarý daha fazla insan öðrendikçe Coca Cola hakkýndaki tepkiler çoðalýyor. Gizliden yürütülen bu karþý saldýrýnýn yanýnda Coca Cola insancýllýðýný ve iyilikseverliðini de kanýtlamaya
irili, ufaklý DSÝP gruplarý var. DSÝP üyeleri çeþitli kampanyalarda aktif olarak çalýþýyorlar. Geçtiðimiz dönemde Savaþa Hayýr Platformu, Irak’ta Savaþa Hayýr Koordinasyonu’nda DSÝP üyeleri önde gelen görevler almýþlar ve merkezi platformun yaný sýra onlarca yerel
çalýþýyor. Rock'n Coke bilet fiyatlarý düþürülüyor, açýlan bir banka hesabýna fakir çocuklarýn eðitimi için baðýþ toplanýyor, özgür kýz bunun savunuculuðunu yapýyor ve Coca Cola kendini açlýðýn sorumlusu olduðu iddiasýndan kurtarmaya, üstelik de fakirlerin koruyucu meleði olduðu yanýlsamasýný yaratmaya çalýþýyor. Bir çok gazetede ise karþý festivalden hiçbir þekilde bahsedilmiyor, hatta bir çok þey de "yanlýþlýkla" çarpýtýlýyor. Bütün bunlar karþý tarafýn endiþesini gösteriyor, endiþe duymasa saldýrmazdý. Endiþe duymasý ise ona karþý doðru bir þeyin yapýldýðýný gösteriyor. 6-7 günleri kapitalizm karþýtlarý en güçlü þekilde Coca Cola'nýn gazýný kaçýracak.
platform kurmuþlardý. Bu dönemde ise Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu’nun yaný sýra gene Koalisyon’un bir etkinliði olan Barýþa Rock da çalýþýlýyor. DSÝP’in ayrýca bir gençli grubu var. DSÝP örgütleri ile aþaðýdaki adreslerden iliþki kurabilirsiniz:
Sok.8/10 Beyoðlu (0212) 251 62 73
Ýstanbul Ýstiklal Cad. Büyükparmakkapý
Bütün diðer bölgeler için
Ankara Meþrutiyet Cad. 5/15-Kýzýlay (0312) 425 98 27 Ýzmir 846. Sk, No: 18/3 1. Beyler - Konak (0535) 738 05 44
0212-251 62 73
-Ýçinde yaþadýðýmýz sistem reformlarla köklü bir þekilde deðiþtirilemez, düzeltilemez. -Bu düzenin kurumlarý iþçi sýnýfý tarafýndan ele geçirilip kullanýlamaz. Kapitalist devletin tüm kurumlarý iþçi sýnýfýna karþý sermaye sahiplerini, egemen sýnýfý korumak için oluþturulmuþtur. -Ýþçi sýnýfýna, iþçi konseylerinin ve iþçi milislerinin üzerinde yükselen tamamen farklý bir devlet gereklidir. -Bu sistemi sadece iþçi sýnýfýnýn yýðýnsal eylemi devirebilir. -Sosyalizm için mücadele dünya çapýnda bir mücadelenin parçasýdýr. Sosyalistler baþka ülkelerin iþçileri ile daima dayanýþma içindedir. -Sosyalistler kadýnlarýn tam bir sosyal, ekonomik ve politik eþitliðini savunur. -Sosyalistler insanlarýn cinsel tercihlerinden dolayý aþaðýlanmalarýna ve baský altýna alýnmalarýna karþý çýkarlar.
Enternasyonalizm
-Sosyalistler, bir ülkenin iþçilerinin diðer ülkelerin iþçileri ile karþý karþýya gelmesine neden olan her þeye karþý çýkarlar. -Sosyalistler ýrkçýlýða ve emperyalizme karþýdýrlar. Bütün halklarýn kendi kaderlerini tayin hakkýný savunurlar. -Sosyalistler bütün haklý ulusal kurtuluþ hareketlerini desteklerler. -Rusya deneyi göstermiþtir ki, sosyalizm tek bir ülkede izole olarak yaþayamaz. Rusya, Çin, Doðu Avrupa ve Küba sosyalist deðil, devlet kapitalistidir. -Sosyalistlet bu ülkelerde iþçi sýnýfýnýn iktidardaki bürokratik egemen sýnýfa karþý mücadelesini destekler.
Devrimci parti
-Sosyalizmin gerçekleþebilmesi için, iþçi sýnýfýnýn en militan, en mücadeleci kesimi devrimci sosyalist bir partide örgütlenmelidir. Böylesi bir parti iþçi sýnýfýnýn yýðýnsal örgütleri ve hareketi içindeki çalýþma ile inþa edilebilir. -Sosyalistler pratik içinde diðer iþçilere reformizmin iþçi sýnýfýnýn çýkarlarýna aykýrý olduðunu kanýtlamalýdýr. -Bu fikirlere katýlan herkesi devrimci bir sosyalist iþçi partisinin inþasý çalýþmasýna omuz vermeye çaðýrýyoruz.
SAYI:206 5 Eylül 2003 500.000 TL ISSN 1300-4026 Uluslararasý Tanýtým ve Yayýncýlýk Ltd. Şti. Sahibi: Özden Dönmez Sorumlu Yazýiþleri Müdürü: Volkan Akyýldýrým Adres: Sakýzgülü Sok. 24/4 Kadýköy/Ýstanbul Baský: Yön Matbaasý
www.sosyalistisci.org
HAYATIN TADI Coca Cola içmeye karþý çýkmak her geçen gün marjinal olmaktan uzaklaþýyor ve daha çok insan Coca Cola'ya tepkiyle yaklaþýyor. Çünkü Coca Cola basit bir içecek deðil, büyük bir aldatmacanýn, vahþiliðin ve daha fazla kâr için her yolu denemenin sembolü. Coco Cola'ya tepki duymak için inanýlmaz sayýda sebep var. Bir kere Coca Cola her zaman ileri sürüldüðü gibi susuzluðu giderici bir özelliðe sahip deðil. Ýçeni daha da çok susatýr. Bu özelliði onun daha hýzlý ve daha çok tüketilmesini saðlar. Ayrýca içerdiði yüksek orandaki kafein de bir düzeyde baðýmlýlýk yapar ve kiþiyi daha sýk kola içmeye teþvik eder.
Bolivya'dan itiraf Sýkça bahsedilir, Coca Cola özütünü üst düzey yetkililer dýþýnda kimse bilmez. Zaten ilk piyasaya çýkýþýndan yasaklanana dek kokain içerdiði bilinen bir gerçek. Daha geçen yýl Bolivya Sosyal Güvenlik Bakanlýðý müsteþarý, Coca Cola yapýmýnda kullanýlmak üzere ABD'ye 159 ton kokain hammaddesi koka yapraðý ihracatýna izin verdiklerini açýklamýþtý. Coca Cola yüz yýldan fazla bir zaman önce ilaç olarak kullanýlýyordu. Sözde iyileþtirici etkisini saðlayan maddeler ise içerdiði kafein ve kokaindi.
Ýçecek deðil zehir Hindistan'daki Coca Cola fabrikalarý yer altý su kaynaklarýna zarar vererek ekolojik dengeyi bozuyor ve çiftçileri iþsiz býrakýyor. Yüksek oranda kurþun ve kadmiyum gibi saðlýða çok zararlý maddeler içeren atýklarýný köylülere suni gübre olarak satýyor. Bu da hem tarýmsal ürüne hem de insanlara zarar veriyor. Üstelik Hindistan'daki Coca Cola analizlerinde ölümcül bir tarým ilacý olan DDT belirlendi.
Yaþar Kurt iþinden atýldý BarýþaRock Festivali'nde sahne alacak olan müzisyen ve aktör Yaþar Kurt, Show TV'de gösterimde olan ve kendisinin de rol aldýðý Sýdýka adlý dizideki iþinden oldu. Dizinin sponsorluðunu Coca Cola yapýyor…
Berbat bir sicil -Coca Cola þirketinin uzun yýllar boyunca fabrikalarýnda küçük çocuklarý, göçmen iþçileri, '70'lerde Güney Afrika'daki apartheid rejiminde siyah iþçileri kötü koþullarda düþük ücretlerle çalýþtýrdý. -'30'larýn Almanya'sýnda Nazi gençlik örgütünün eylemlerine mali ve lojistik destek sunarken, savaþtan sonra Alman ve Japon savaþ esirlerini fabrikalarýnda zorla çalýþtýrdý. -1954'te Coca Cola'nýn yerel þiþeleme þirketi United Fruits Company Guatemala'daki askeri darbeyi destekledi. -1975'te Guatemala City'deki þiþeleme fabrikasýnda sendikaya üye olan 160 iþçinin iþine son verdi. -Kolombiya'da iþçileri sendikalarýndan istifaya zorlamak ve sendika yöneticilerini öldürtmek için saðcý militanlarý kiraladýðý ortaya çýktý. - Þirketin fabrikalarýnda cinsel ayrýmcýlýk yapýlýyor. Eþcinsel iþçiler iþten atýlýyor.
GREV YAPMA, HAYATINI YAŞA
Coke ve kapitalizm! Coca Cola'nýn çýkarlarýný koruma sorumluluðunu bizzat ABD hükümetleri üstleniyor. Þirket ABD baþkan adaylarýna seçim kampanyalarý sýrasýnda büyük mali destek saðlýyor. George Bush'a 2002 seçimlerinde 2 mil-yon dolarlýk yatýrým yaptý. Hükümetler de þirketin çýkarlarýný yeri geldikçe zor kullanarak koruyor. Örneðin Ýranlý yetkililer ülkelerine uygulanan ambargonun kaldýrýlmasýný istediklerinde, ABD yetkilileri bunun karþýlýðýnda Ýran'da Coca Cola fabrikasý kurulmasýný þart koþmuþlardý. 1998'de Coca Cola Amerika'da pek çok okul arasýnda Coca Cola reklamýný en iyi yapan okulu seçmek üzere bir yarýþma düzenledi. Bir lisede bütün öðrencilerden okula Cola tþörtleriyle gelmeleri istendi. Þirket yetkilileri okulda Coca Cola'yý anlatan dersler vermeye baþladý ve öðrencilerin Coke yazýsý oluþturacak þekilde sýralanmalarý saðlanýp fotoðlaflarý çekildi. Bir öðrenci ise okuldan atýldý.