207

Page 1

sosyalist isci SAYI: 207

4 Ekim 2003

500.000 TL.

27 Eylül

Afganistan ve Irak

Reformizm öldü mü tartýþmasýna yanýt

Ýkinci Küresel Ýntifada baþladý

Bush’un 2 yýldýr süren terörü

Reformsuz reformizm!

sayfa: 6-7

sayfa: 8-9

sayfa: 10

Gençlerimiz katil olmasýn


2

sosyalist iþçi

DEHAP’ýn 2 milyon oyu yok sayýlmaya çalýþýlýyor

Halkýn iradesi yok sayýlamaz 3

Kasým seçimlerinde DEHAP’a oy veren 2 milyona yakýn seçmenin iradesi yok sayýlmaya çalýþýlýyor. Yargýtay’ýn verdiði bir kararla DEHAP’ýn eski baþkanlarýna ve genel sekreterlerine 1 yýl, 11 ay, 11 günlük hapis cezalarý onaylanýyor. Yargýtay’ýn bu kararý üzerine Ankara’daki burjuva siyasetinde de yoðun bir trafik yaþanmaya baþlandý. DYP’liler sanki 2 milyon DEHAP’lý kendilerine oy vermiþ ya da hiç yokmuþ gibi davranýlmasýný istiyor ve meclise girmeleri gerektiðini söylüyorlar. Susurlukçu Mehmet Aðar, Sedat Bucak, hortumcu Çiller meclise girmeye çalýþýyorlar. Ýþçi Partisi, Genç Parti ve MHP ise seçimlerin yenilen-

Gayrý milli Cola Turka 74 ilde, 7000 köyde þeker pancarý üretiliyor. Þeker üretimi niþasta bazlý olduðu takdirde þeker pancarýndan geçimini saðlayan 100 bin aile aç kalacak. Türkiye'de niþasta bazlý þeker için tanýnan kota AB'deki 15 ülkenin üretim toplamýna eþit. Bu gidiþ sürerse 30 þeker fabrikasýndan 27'si kapanacak ve 30 bin iþçi iþsiz kalacak. Türkiye'de niþasta bazlý üretim yapan þirketlerde cargill firmasý lider. Cargill bu arada Cola Turka'yý Ülker'le birlikte üretiyor. Ýþte milli içecek Cola Turka'nýn arkasýndaki gayri milli gerçek.

2

ABD Kongresi’ndeki 535 kongre üyesinden sadece iki kiþinin ailesinden biri askerde.

gelecek sayý sosyalist iþçi

Ýþçi sýnýfýnýn önemi Chris Harman

Baþka bir dünya için Sinan Buluýt

mesini talep ediyorlar. DEHAP’ýn ortaklarý EMEP ve SDP ise yeni seçimlere gerek olmadýðýný açýkladýlar. Seçim olmamasýný “istikrarsýzlýk olur” diye istemediðini açýklayan bir baþkasý ise Koç. Kýsacasý her kafadan bir ses çýkýyor. Ama iþçi aslýna deðinen yok. DEHAP’ýn seçimlere girmesini yasa dýþý ilan edenler öncelikle 2 milyon seçmenin oyunu yok saymaya çalýþýyorlar. ne var ki ne yaparsanýz yapýn 2 milyona yakýn seçmen DEHAP’a oy vererek Kürt sorununa barýþçý ve adil bir çözüm istediklerini gösterdiler. Ne yaparsanýz yapýn bu oy gücünü yok saymak mümkün deðil. Ýkinci nokta ise demokrasi ile ilgili. DEHAP’ýn oylarýný yok saymak isteyen yasa DSÝP’in

de kapatýlmasýný öneriyor. Anti demokratik seçim yasasýna göre seçimlere katýlabilmek için Türkiye’de var olan illerin üçte ikisinde örgüt kurmak gerekiyor. Bu koþulu tamamlayamayan bir parti seçimlere sokulmuyor. Diyelim ki DEHAP bu koþulu yerine getirmedi. Seçimlere sokulmamasý adil midir? Türkiye’nin hemen her yerinden alýnmýþ 2 milyon oya raðmen DEHAP’ýn seçimlere girmemesi mi gerekir. Hukuk açýsýndan doðru olan tutum bu yasanýn anti demokratik ve Anayasaya aykýrý olduðunu belirtmek ve iptal edilmesi için TBMM’ye baþvurmaktýr. Ayný yasa iki kez bu koþulu yerine getiremediði için ya da baþka nedenlerle seçimlere katýlmayan partilerin kapatýl-

masýný öngörmektedir. DSÝP ve baþka partiler yasanýn bu maddesi gereði kapatýlma tehdidi altýndadýr. Bu madde ise daha da anti demokratiktir. Avrupa Birliði için habire “uyum yasalarý” çýkaranlar en basit demokratik haklarý ayaklar altýna alan seçim yasasýný deðiþtirmeyi akýllarýna bile getirmemektedirler. DEHAP hakkýnda verilen karar bütünüyle siyasaldýr. Dün partileri kapatýlan Kürt hareketi bugün böylesi bir saldýrý ile karþý karþýyadýr. Yüksek Seçim Kurulu’nun kararý ne olursa olsun DEHAP oylarýnýn iptal edilmesi halinde DEHAP dahil bütün partilerin katýlabileceði yeni bir seçime gidilmelidir. O vakit görülecektir ki DEHAP oylarý artacaktýr.

27 Eylül Ankara Küresel Barýþ ve Adalket Koalisyonu

“Irak’ta iþgale son!”

HAFTAYA BAKIŞ Tezkere ABD'ye BM toplantýsýna giden Gül, tezkerenin ekimde çýkacaðýný söylüyor. Hükümet içinde karar verilince mecliste problem olmayacaðýný söyleyen Gül, tezkerenin çýkmayacaðýný anladýklarý takdirde sýnýrsýz yetki alarak meclise gitmeyeceklerini söyledi.

ABD'nin yalaný ortaya çýktý ABD ve Ýngiltere'nin Irak'ta "kitle imha silahlarý" olduðuna dair raporu fos çýktý. Altý aydýr Irak'ýn altýný üstüne getiren CIA tek bir iz bile bulamadý.

ATATEKS sendikalaþtý Ýþ yasasýnýn iþçi kýyýmlarýyla hayata geçirildiði Çorlu'da ATATEKS iþçileri haklarýný aramak için sendikalaþtý. Ýþten atýlmalara ve baskýlara boyun eðmeyen iþçiler, fabrika önünde gerçekleþtirilen basýn açýklamasýyla haklarý için mücadele edeceklerini bildirdiler.

Saðlýkçýlar eylemde SSK hastanelerinde yapýlan eylemlere saðlýkçýlarýn yaný sýra hastalar da katýldý. Saðlýkçýlar eylemlerinin sadece ücret artýþý için olmadýðýný, saðlýðýn paralý hale getirilmesine de karþý olduklarýný vurguladýlar.

AKP'nin ekonomik yalanlarý Ekonomide öyle pembe tablolar çiziliyor ki acaba hangi ülkeden bahsediyorlar diye insan þaþýrýyor. Oysa ekonomik durumun gerçekliði Türkiye Ýþçi Emekli Derneði'nin (TÝED) yaptýðý araþtýrmayla ortaya çýkýyor. Türkiye'de 9 milyon 600 bin kiþi açlýk sýnýrýnda. Resmi rakamlara göre 2 milyon insan iþsiz. Bir de buna 7 buçuk milyon kayýt dýþý iþsizi eklemek gerekiyor.

Öðrenci gerçeði Üniversite gençliði çok zor þartlarda eðitim görüyor. Her dört öðrenciden birinin ailesi ancak 45 milyon lira gönderebiliyor. Öðrencilerin %11.6'sý hem okuyup hem çalýþýyor. %62.8'i verilen öðretimden memnun deðil. 52 üniversitede gerçekleþtirilen bu araþtýrmada, 5 bin 154 öðrenci arasýnda anket düzenlendi. Öðrencilerin %24.4'ünün ailesinin aylýk geliri 182 milyon. Araþtýrmadan ayrýca "öðrenci var ama okul, öðretim elemaný ve para yok" gerçeði ortaya çýkýyor.

ÝŞMER’de tensikat Ýþ Bankasý kulelerinde temizlik ve güvenlik iþini yürüten ÝÞMER isimli firma sendikaya üye olan 80 iþçiyi iþten çýkardý. Ýþçiler kuleler önünde toplanarak eylem yaptý.


sosyalist iþçi

3

BAŞ Y AZ I Bir avuç dolar için

Gençleri katil yapma! A

KP hükümeti ve ordu, ne yaptýðýný bilmez bir halde, Irak'a asker göndermek için hazýrlýklar yapmaya baþladý. 1 Ekim'de açýlan Meclis'in en önemli gündem maddesi Irak'a asker gönde-rilmesi olacak. Türkiye, ABD ile 8.5 milyar dolarlýk kredi anlaþmasýný imzaladý. Anlaþma Dýþiþleri Bakaný Abdullah Gül'e göre þu iki þarta baðlandý: "Bunlardan birisi ekonomik programýn devam ettirilmesi, diðeri ise Irak'ýn istikrarýnýn saðlanmasý konusunda iþbirliði yapýlmasý". Irak'a asker göndermenin adý bir süredir Irak'ta istikar gücü olmak biçiminde yumuþatýlarak kullanýlýyor. 150 bin askeriyle ABD'nin "saðlayamadýðý" istikrarý 10 bin Türk askeri saðlayacakmýþ! Neden? Müslüman askerlermiþ! Irak'taki tüm gruplar aðýzbirliði ederek, Irak'a gelecek tüm yabancý askerlerin ABD askerleri gibi muamele göreceðini açýklýyor. Yani iþgal gücü olarak görülecekler. Hangi dine mensup olduklarý önemli deðil. Bir Iraklýnýn dediði gibi, "Asker istikrar saðlayamaz, asker savaþmak için vardýr, bugün Irak'a gelecek her asker ABD'nin fedaisi olara görünecektir". Üstelik, Kürt sorununda, Kýbrýs konusunda, Avrupa Birliði sorununda tek bir görüþte birleþemeyen, DEHAP'ýn oylarýný nasýl paylaþacaðý konusunda her parçasý tel tel dökülen Türkiye egemen sýnýfýnýn bir istikrar abidesi olduðu söylenemez. Herhangi bir Iraklý "Siz önce 3 Kasým seçim sonuçlarýný haledin" diyebilir. Baþbakanýn aðzýndan Türkiye'de 5 milyon iþsiz olduðu açýklandý. Irak'ta insanlar ABD'nin vahþeti nedeniyle çöplerden besleniyorlar. Türkiye'de de insanlar çöpten besleniyor. Milyonlar açlýk sýnýrýnýn altýnda yaþýyor. ABD, kredinin dilimlerini, Türkiye'de ekonomik programýn devam ettirilmesi þartýna da baðlýyor. Yani IMF'nin direktiflerini satýrý satýrýna uygulamak, Bush'un önemli bir þartý. Yani özelleþtirmeler, yani iþsizlik, yani sendikasýzlaþma, yani açlýk… Bush, 8.5 milyar dolarý istiyorsanýz, benim yanýmda iþgale ortak olmak zorundasýnýz, bana ucuza ölecek asker lâzým, ucuza öleceksiniz, Iraklý öldüreceksiniz, aç kalacaksýnýz, iþsiz kalacaksýnýz diyor. AKP'nin her ay yaptýrdýðý kendi anketlerine göre, Türkiye'de halkýn ezici çoðunluðu, %74, Irak'a asker göndermeye karþý. AKP'ye oy verenlerin yarýdan fazlasý Irak'a asker göndermeye karþý. Kardeþ kaný dökülmesine karþý! Kiralýk katil deðiliz! AKP, asker göndermeye karar verirse geri sayýmýný hýzlandýracak.

sosyalist iþçi

ABD hegemonyasý ve solda birlik Doðan TARKAN

D

oðu Bloku’nun ve SSCB’nin yýkýlýþýndan sonra dünyadaki tek süper güç haline gelen ABD, küresel egemenliði bütünüyle ele geçirmek, tüm rakiplerinden kurtulmak istiyor. Rakipleri, AB, Çin ve SSCB askeri olarak onunla rekabet edebilecek bir güce sahip olmasalar da kýsa sürede ekonomik olarak ABD’nin önüne geçip, gene kýsa sürede askeri olarak da rekabet etme olanaklarýný yaratabilecek potansiyele sahipler. ABD’nin küresel hakimiyet için gözü kapalý saldýrganlýðý bu rekabetin bir sonucu. Önce Balkanlar, ardýndan Afganistan ve son olarak da Irak iþgale uðradý. Bu süreç içinde ABD onlarca yeni ülkeye askerlerini yerleþtirirken kendisi açýsýndan en önemlii olan bölgeye, Orta Doðu’ya 175 bin asker ve her türlü aðýr silahý soktu. ABD’nin Orta Doðu’ya bu denli büyük güçlerle girmesinin tek bir nedeni var. Stratejik öneme sahip olan bu bölgeyi doðrudan kontrol etmek, rakipleri dýþarýda tutmak. Geri kalan bütün nedenler göreceli olarak talidir. Petrolün kontrolü ise siyasal/askeri kontrolün yaný sýra büyük bir öneme sahip. Irak ise petrol açýsýndan dünyanýn belki de en önemli ülkesi. Irak petrol rezervleri bilinen ikinci büyük rezerv ve çýkarýlmasý en kolay, dolayýsýyla en ucuz petrol. ABD’nin savaþ hazýrlýklarý yaptýðý günlerde karþýsýna beklemediði bir güç çýktý: Savaþ karþýtlarý. Savaþ karþýtý hareket özellikle Þubat-Mayýs aylarý arasýnda o denli büyüdü ki, dünya kapitalizminin en önde gelen yayýnlarýndan Financial Times tarafýndan ABD’nin karþýsýndaki “ikinci süper güç” olarak tanýmlandý ve bu taným kýsa zamanda genel kabul gördü. Bu dönemde dünyada en az 600 kentte yaklaþýk 60 ile 100 milyon arasýnda insan savaþa karþý harekete geçti. Savaþýn baþýný çeken Bush ve Blair’in yalanlarýna inanmadýklarýný haykýrdý. Bush ve çetesi, dünya çapýnda yapayalnýz kaldý. Savaþ karþýtý hareket anti-kapitalist mücadelede seferber olan yýðýnlarýn daha da yýðýnlaþmasý ve emperyalizme, ABD emperyalizmine karþý tutum almasý ile oluþtu. Bu nitelikleri ile savaþ karþýtý hareket sadece ABD ve Ýngiliz emperyalistlerine deðil tüm dünya egemen sýnýflarýna korkutucu bir mesaj verdi. Kapitalist sýnýf þimdi korku içinde.

Türkiye’de hareketin sorunlarý

Türkiye’de sol savaþ karþýtý harekete geç katýldý. Buna neden olarak çeþitli baþka sorunlar var. Ne var ki bu gecikme hareket için aðýr sonuçlar doðurdu. Ýlk savaþ karþýtý eylem 1 Aralýk’ta gerçekleþti. 159 örgüt ‘sihirli’ bir biçimde bir araya geldi. 159 örgüt gerçekten birlikte hareketi inþa etti. Ne var ki bu birlik daha sonra sürmedi.1 Aralýk’ta 159 örgütü bir araya getiren Koordinasyon devam etmesine raðmen sihir devam etmedi. Koordinasyon kýsa zamanda Türk ve Kürt solunun bildik iç sorunlarýna boðuldu ve 1 Aralýk’a katýlan çeþitli örgütler, sendikalar ve meslek örgütleri hareketten düþtü. 1 Mart ise Türkiye için büyük bir baþarý oldu. Ancak, elde ettiði sonuçla bütün dünyadaki savaþ karþýtlarýna güç vermiþ olmasýna raðmen, dünya ölçeðinden bakýldýðýnda zayýf bir eylemdi. Bütün bunlar sol içinde tartýþýlmadý. Hareket bütün dünyada muazzam boyutlara ulaþýrken, neden Türkiye’de savaþa karþý olan büyük çoðunluðun içinde harekete geçenler bu denli küçük kaldý. Sol bu konuda kendisini sorgulamak zorundadýr. Acaba daha keskin olmakla, “barýþ için savaþ” türü sloganlarla, “savaþa hayýr” demeyi yetersiz bulup ideolojik sloganlar öne sürmekle; tek bir konuda herkesi bir araya getirmek için mücadele etmek yerine, her konuyu savaþ karþýtý harekete sokmaya çalýþmakla ve her eylemde bayrak ve slogan yarýþý yapmakla eylemlere katýlýmý büyütmek mümkün mü? Sol bunlarý düþünmek zorunda ama cevap açýk, bütün bu tutumlar harekete zarar vermektedir. Savaþ karþýtý olan büyük yýðýnlarýn kendilerini sokakta ifade etmelerine olanak vermemektedir. Bütün bunlarýn sol açýsýndan bir tek nedeni vardýr: Türkiye solu hareketi deðil sadece kendisini inþa etmeye çalýþmaktadýr. Bu nedenle sekterdir. Çünkü Marks ve Engels’in Manifesto’da ifade ettikleri gibi, hareketin çýkarlarýnýn önüne kendi çýkarlarýný koymaktadýrlar.

Kürt hareketi ve savaþ

Türkiye’de savaþa karþý hareket hiç bir aþamada Kürtlerin de yoðun katýlýmýný saðlayamadý. 3 Kasým seçimlerinde 2 milyon oy alan DEHAP mitinglerde çok küçük bir katýlýmla yer aldý.

Bunun tek nedeni Kürt hareketi içinde savaþa karþý net bir tutumun hakim olmamasýdýr. Oysa bugün savaþa karþý, ABD’nin bölgedeki ve dünya çapýndaki hegemonyasýna karþý tutum almadan, en yoðun olarak mücadaleye atýlmadan hiçbir sorun çözülemez. IMF saldýrýsýna karþý mücadele edebilmek için ABD’nin Irak’ta yenilmesini saðlamak zorundayýz. ABD Irak’ta iþgalci olduðu sürece Türkiye’de IMF politikalarý azgýnca uygulanýr. ABD Irak’ta yenilmedikçe, Irak’tan sökülüp atýlmadýkça Kürt sorununda en ufak bir olumlu geliþme olamaz. Bu çýplak gerçek görülmeyince hiç bir çözüm yok. Öte yandan Kürt hareketi Türk solu içinde yanlýþ bir adým atmýþtýr ve bu adýmda ýsrarlýdýr. 3 Kasým seçimlerinde kurulan Bloðun eksikliði açýktýr. 3 Kasým Kürt hareketi için kaçan büyük bir fýrsattýr. Ne var ki yanlýþ 3 Kasým’dan sonra da sürmektedir. Blok hiç bir yeni adým atmaya açýk deðildir. Tam tersine olabilecek bütün olumlu adýmlarýn önünü kapamaktadýr. Sosyal demokrasi sol birliðe kazanýlmadan, baþta ÖDP olmak üzere diðer sol Bloðun organik bir parçasý olmadan ve sayýsýz grup, grupçuk Bloða kazanýlmadan bir sol bloktan bahsetmek mümkün deðildir. Blok içinde Kürt hareketinin yanýnda olan iki küçük Türk sol partisi istedikleri kadar Bloðu Kürt hareketi ile Türk iþçi sýnýfýnýn ittifaký olarak deðerlendirsinler güneþ balçýkla sývanamaz. Blok’ta yer alan Türk örgütlerinin iþçi sýnýfý içindeki durumlarý bellidir. Kürt hareketi, Özgür Parti ve DEHAP Blok tutumlarýný gözden geçirmeden, Bloðu yeniden inþa etmek için kararlý bir tutum almadan sol birlikten, Kürt hareketi ile Türk iþçi sýnýfýnýn ittifakýndan bahsedilemez. Biz Blok kurulduðunda bütün eksikliklerine raðmen Bloðun yanýnda yer aldýk. Hiç deðilse birlik fikrini destekliyoruz dedik. Ne var ki Blok gerek seçim sýrasýnda gerekse de seçimden sonra ne yazýk ki birlik fükrinin güçlenmesine yaramadý. DSÝP ve Sosyalist Ýþçi daima olduðu gibi sosyal demokrasiden baþlayarak bütün solu içine alacak bir sol bloðu savunmaya devam edecektir. Böyle bir sol blok Kürt hareketi ile yanyana geldiðinde Türkiye’de Kürt ve Türk emekçiler için yeni bir umut doðacaktýr. Bundan kuþkumuz yok!


sosyalist iþçi

4

DÜNYA

YORUM

Arafatsýz Filistin olmaz FKÖ lideri Arafat bir çok konuda eleþtirilebilir. En baþta da bugüne kadar Filistin hareketi ile gerici Arap rejimleri arasýnda kurduðu yanlýþ iliþki nedeniyle. Ne var ki Arafat bugün Siyonist Ýsrail devletinin saldýrýsý altýnda. Ýsrail uzun süredir Arafat’ý Filistin dýþýna sürgüne göndermeye çalýþýyor. Filistin halkýna karþý her gün giriþtikleri katliamlara bakmaksýzýn her bir Ýsarailli öldüðünde Arafat suçlanýyor ve sürgüne gönderilmesi yeniden gündeme geliyor. ABD bugün Arafat’ýn sürgüne gönderilmesine karþý çýkan bir tutum alýyor. Onun yerine geçecek olan liderliðin çok daha radikal olmasýndan korkuyorlar. Bir baþka korkularý ise Filistin dýþýna çýkan bir Arafat’ýn daha da radikalleþmesidir. israil ise Filistin hareketinin birliðini kýrmaya çlýþýyor. Hareketin iç çeliþkilerinden de yararlanmaya çalýþýyor. Arafat giderse hareketin parçalanacaðýný hesaplýyor. Gerçekten de Filistin hareketi içinde Arafat’ýn temel rolü ulusal lider olmasý ve tüm hareketi birleþtyirmesidir. Ulusal bir hareket için onun gibi liderlerin önemi çok büyük. Bu nedenlerle Arafatsýz bir Filistin düþünmek mümkün deðil.

F. ALOÐLU

CIA'den imamlara rüþvet CIA ve FBI hakkýnda yaptýðý araþtýrmalarla tanýnan ABD'li gazeteci-yazar Ronald Kessler, Ekim ayýnda yayýnlanacak olan kitabýnda (The CIA at War, CIA Savaþta) sansasyon niteliðinde açýklamalarda bulundu. Kessler'e göre CIA, 11 Eylül saldýrýlarý sonrasý yayýlan Amerikan karþýtý havanýn daðýtýlmasý için imamlarýn ve mollalarýn para karþýlýðýnda ABD'yi olumlu gösteren vaazlar vermelerini saðladý. ABD ayný zamanda Ýslam dünyasýný etkilemek için sahte dini liderler yarattý. Kessler kitabýnda, CIA'in Irak'ta maaþa baðladýðý imamlardan Amerika'ya direnilmemesi yönünde fetva çýkarmalarýný istediðini yazdý.

Edward Said öldü

Filistin davasý sürecek! Columbia Üniversitesi öðretim üyesi, Filistin sorunu üzerine yazdýklarý ve yaptýklarýyla dünya kamuoyunun ilgisini çeken Prof. Dr. Edward Said, 25 Eylül'de, yakalandýðý lösemiye yenilerek öldü. Edward Said 1935 yýlýnda Kudüs'te doðdu. Yaþamýnýn büyük bölümünü ABD'de geçirdi. Ailesi liberaldi ve onun Amerikalýlýðýný vurgularcasýna ön adýný Edward koymuþtu. Ama Said, Amerikan þahinlerinin saldýrýlarý altýnda da olsa, Kudüs'ün baþkent olacaðý özgür bir Filistin davasýna yaþamýnýn sonuna kadar baðlý kaldý. Araptý, piyanistti, edebiyat eleþtirmeniydi. Bu kadarý da olamazdý! Amerikan þahinlerine göre o, ABD'de yaþayabilmek için lösemili olduðunu iddia eden bir sahtekardý! Durmadan

Ýsrail'i ve ABD'yi eleþtiren bir hain! Bir profesör nasýl olur da Lübnan sýnýrýnda bir Ýsrail karakoluna taþ atabilirdi? Derhal üniversitesinden kovulmalýydý. Hem profesör, hem eylemci olunur mu? Said yazýlarýnda batýlý kimi çevrelerin doðuyu ve doðulularý aþaðýlayan tutumlarýný sergiledi. En çok yanký uyandýran tartýþmalarýndan biri oryantalizm oldu. Kültür, müzik ve Ýngiliz edebiyatýyla ilgili konularda da kitaplar yayýnladý. Yeri geldi, kendi davasýný 'içeriden' eleþtirdi. Oslo barýþ anlaþmasýna karþý çýktý, Yaser Arafat'ý topa tuttu. Antikapitalist hareketin okuma duraklarýndan biri olan Said, "Yeni Binyýlda Filistin Sorunu*" adlý eseriyle Türkçe'de de savaþ karþýtlarýnýn yol arkadaþý olmuþtu.

Eski liderlerden iþgale muhalefet Bush yönetiminin Irak iþgalini haksýz ve mantýksýz bulanlarýn sayýsý her geçen gün artarken ABD içinden ve dýþýndan çeþitli kesimlerden de sesler yükselmeye baþladý.

BM Genel Sekreteri Kofi Annan: "Bush dünyaya tehdit!" BM'in New York'ta yapýlan tplantýlarýnýn açýlýþýnda konuþan Annan "ABD'nin 11 Eylül'den sonra ortaya koyduðu 'önleyici vuruþ doýktrini' BM'e karþý önemli bir meydan okumadýr. Bu 'orman kanunu'na dönüþebilir. Bu doktrin benimsenirse, sebepleri geçerli olsun ya da olmasýn, kontrolsüz ve tek taraflý güç kullanýmý yaygýnlaþýr. BM Irak kriziyle bir yol ayrýmýna geldi. bush doktrini dünya güvenliði ve barýþýný tehdit ediyor." dedi.

Fransa Cumhurbaþkaný J. Chirac: BM'in 58. Genel Kurulu'nda yaptýðý konuþmada "Hiç

kimse hepeimiz adýna tek baþýna hareket edemez ve hiç kimse kuralsýz bir toplumda anarþiyi kabul edemez. BM'in alternatifi yoktur" dedi.

Guantanamo Üssü'nde 12 yaþýnda çocuklarýn bile gözaltýnda tutulmasý ABD'nin dünyaya anlattýðý demokrasi ilkelerine terstir." dedi.

ABD Demokrat Parti lideri Nancy Pelesi:

Demokrat Parti Massachusets senatörü Edward Kennedy:

ABD Temsilciler Meclisi'nde konuþan Pelesi ve Pennsylvania milletvekilii John Murtha (eski bir Vietnam gazisi) Irak politikasýnýn baþarýsýz mimarlarýnýn görevden kovulmasýný istediler. "Bu dünyaya karþý bir sorumluluktur" diyen milletvekilleri, kovulmasý istenen 'mimarlarýn' Savunma Bakaný D. Rumsfeld ve yardýmcýsý P. Wolfowitz olduðunu açýklamýþlardý.

Bush'un Irak'a asker göndermeleri için bazý ülkelere rüþvet daðýttýðýný söyleyerek 8.5 milyar dolar kredi açýlan Türkiye'yi örnek gösterdi. Irak'ta savaþa girmeyi "Teksas'ta piþirilmiþ bir sahtekarlýk" olarak niteleyen Kennedy, geçen yýl Ekim ayýnda, 100 sandalyeli ABD Senatosu'nda güç kullanýmýna 'hayýr' diyen 23 kiþiden biriydi.

Eski ABD Baþkaný J. Carter:

ABD Kongre üyesi Whitfield:

Basýna yaptýðý açýklamada "Ulusal güvenlik adýna insan haklarýný kýsýtlamayalým. 11 Eylül sonrasý yürürlüðe giren Yurttaþlýk Yasasý, müslümanlarýn fiþlenmesi ve

"Biz çok kayýp verdik. Hergün 1-2 askerimiz ölürse halkýn desteði durur. Türkiye asker yollamazsa, Amerikan halký çok büyük hayal kýrýklýðýna uðrar" dedi.

Irak’taki iþgal gücünden bir asker soruyor:

Neden Irak’tayýz? Irak'taki Amerikan iþgal gücünde görev yapan bir asker olan Tim Predmore, iþgali eleþtiren bir makale yazdý. Aþaðýda bu makaleden bir bölüm bulacaksýnýz: "Amerikalýlar ölüyor. Her gün bize karþý 10-14 saldýrý oluyor ve galiba bu saldýrýlarýn sonu gelmeyecek. Öyleyse bizim buradaki amacýmýz ne? Sýk sýk duyduðumuz gibi bu iþgal kitle imha silahlarý yüzünden mi? Eðer öyleyse nerede bu silahlar? Bir liderin ve onun rejiminin Usame Bin Ladin baðlantýsýný açýða çýkarmak için mi geldik? Kanýtlar nerede? Yoksa bu saldýrý bizim ekonomik çýkarlarýmýz için mi yapýldý? Irak petrolü dünyanýn herhangi bir yerindekinden daha ucuza çýkarýlabiliyor. Bu yalnýzca tesadüf mü?"


sosyalist iþçi

5

DÜNYA Uluslararasý dayanýþmanýn zaferi:

Emine Laval serbest!

E

mine Laval. Nijeryalý bir anne. Zina suçu iþlediði iddiasýyla þeriat mahkemesince ölüm cezasýna çarptýrýldý. Ýnfazý, halkýn Emine'yi taþlamasý suretiyle gerçekleþecekti, yani 'recm' . Haberin duyulmasý üzerine dünyanýn dört bir yanýndaki insan haklarý ve kadýn kuruluþlarý eyleme geçti. Uluslararasý bir kampanya baþladý. Kampanya kapsamýnda birçok ülkede 'recm' kararý protesto edildi ve temyiz duruþmalarýnda Emine'nin serbest býrakýlmasý talebi dile getirildi. Sonunda Emine Laval temyiz davasýný kazandý. Katsina eyaleti yüksek mahkemesi, uluslararasý kamuoyunun baskýsý altýnda, Laval'ýn serbest býrakýlmasýna karar verip 'recm' kararýný bozdu. Uluslararasý dayanýþma bir zafer daha kazanmýþ oldu.

FÝLÝSTÝN RAPORU Özden Dönmez BM'nin Arafat'la ilgili karar tasarýsýný ABD veto etti Tasarý: "Ýþgalci güç Ýsrail, Filistin yönetiminin seçilmiþ baþkanýný sürgünden vazgeçip güvenliðe yönelik her türlü tehditten vazgeçmeli." Britanya, Almanya ve Bulgaristan'ýn çekimser kaldýðý oylamada ABD'nin veto gerekçesi: "Filistinli militan örgütlerin terör eylemlerini kuvvetli biçimde kýnamadýðý için yüzeysel." Arafat'ýn güvenliðini garantileme giriþimi için hazýrlanan karar tasarýsý BM Güvenlik Konseyi'nde ABD'nin vetosuna uðramasýnýn ardýndan, BM Genel Kurulu'nda ezici çoðunlukla (4'e karþý 133) kabul edildi. Böylece ilk kez AB üyeleri blok halde ABD'nin karþý olduðu bir tasarýya lehte oy verdi. BM Genel Kurulu sonrasý Ýsrail Baþbakan Sözcüsü Raanan Gissin, "Ay Filistin'le ilgili bir konu olsaydý, genel kurul oylama yapýp ayýn düz olduðuna karar verirdi." dedi.

Mýsýrlý aktivistler için destek kampanyasý G

eçen sayýmýzda Mýsýr'daki troçkist örgüt Devrimci Sosyalist Grup üyesi Eþref Ýbrahim ve arkadaþlarýnýn tutuklanmalarýndan sözetmiþtik. Ýbrahim ve arkadaþlarý 10 günü açlýk greviyle geçen 111 günlük hapsin ardýndan mahkemeye çýkarýldýlar. Yasadýþý sol örgüt kurmakla suçlanýyorlar. Bu dava Mýsýr'daki savaþ karþýtý aktivistler için endiþe verici yeni bir geliþme olarak görülüyor. Onbinlerce baþka insan gibi, Ýbrahim ve arkadaþlarý da 20-21 Mart'ta Kahire'deki kitlesel savaþ karþýtý gösterilere katýlmýþlardý. Ancak bir sol örgüt üyesi olarak öne çýktýklarý için yalnýzca onlara ceza verildi. Ýbrahim 19 Nisan'da tutuklandýðýnda polis,

þiddetle daðýtýlan gösterilerin video kayýtlarýný izleyerek, bu aktivistlerin uluslararasý insan haklarý örgütleriyle baðlantý kurarak "devletin prestijine ve statüsüne zarar verdikleri"ni iddia etti. Mahkemede suçlu bulunurlarsa savaþ karþýtý beþ aktivist yýllarca hapis cezasý alacaklar. Onlarý savunmak için bir dayanýþma kampanyasý baþlatýldý. Kampanya davanýn siyasi olarak yönlendirildiðini ilan etti. 21 sivil toplum kuruluþunu bir araya getiren kampanyanýn hazýrladýðý bildiride, bu davanýn amacýnýn Mýsýr'daki siyasi gruplara gözdaðý vermek olduðu belirtildi. Mýsýrlý savaþ karþýtlarý destek-

sebebiyle Batý Þeria ve Gazze'de görev yapmayacaklarýný açýkladý. Piliotlar verdikleri toplu dilekçede " biz emekli ve görevdeki pilotlar, Ýsrail topraklarý dýþýndaki ahlaksýz ve yasadýþý saldýrý emirlerine uymayý reddediyoruz. Masum sivillere karþý saldýrýlarý sürdürmeyi reddediyoruz." diyor.

deðil, 1967 sýnýrlarý temel alýnarak yapýlmasýna yanaþtý." Ýsrail Askeri Mahkemesi BM'ye baðlý Uluslararasý Geçici Kuvvette görev yapan binbaþý Toytunç'un öldürüldüðü saldýrýya yardýmcý olduðu gerekçesi ile Sufuhen Mahmudu Yüsri adlý Filistinliyi iki kez ömür boyu hapis cezasýna çaptýrdý.

Simon Peres Arafat'a destek çýkmýþ (!):

Çocuk katliamý

" O þimdiye dek hiçbir Filistin liderinin yapmadýðýný yaptý. Ýsrail Devleti'nin tanýdý, kimse buna cesaret edememiþtir. Ýkincisi terörden vazgeçeceðini ilan etti ve üçüncü olarak barýþýn 1948

Ýsrail'in Gazze'deki saldýrýsýnda iki Filistinli ile bir Ýsrail askeri öldü. Ayný operasyonda üç yaþýndaki Lina Hasan Ýsa adlý Filistinli kýz çocuðu þoka girerek öldü. Doktorlar Lina'nýn evinin

Ýsrail ordusunda baþkaldýrý Ýsrailli 27 pilot, " masum sivillerin ölümüne yol açmasý"

Ýsrail saldýrýsýna karþý direnen Filistinliler

lerimizi bekliyor. Destek olmak için þunlar yapýlabilir: Mýsýr devlet baþkaný, mahkeme savcýsý ve Mýsýr elçiliðine e-mail gönderebilir ya da telefon açabilirsiniz. Sendikanýzdan, partinizden, derneðinizden, grubunuzdan ya da bireysel olarak office@stopwar.org.uk adresine mesaj yollayabilirsiniz. Mesajlarýnýz bu adreste merkezileþip Eþref Ýbrahim'i Savunma Kampanyasý’na yollanýyor. Hüsnü Mübarek'in adresi þöyle; Mýsýr Arap Cumhuriyeti Devlet Baþkaný, Abedine Sarayý, Kahire, Mýsýr. e-mail için ; webmaster@presidency.gov.eg

yakýnýndaki binaya ateþ açýlmasý ve patlamalar yüzünden sinir krizi geçirdiðini ve baþka bir rahatsýzlýðý olmadýðý halde kurtarýlamadýðýný söylediler.

Filistinli gösterileri

Ýkinci Ýntifada'nýn üçüncü yýldönümünde Gazze'de, Nablus'da ve Tire'de gösteriler yapýldý. Lüblan'da BAAS mülteci kampýndaki gösteriye bin kiþi katýldý.

Komutanýn tepkisi 27 Ýsrailli pilota Hava Kuvvetleri Komutaný Halutz'dan tepki: " Ýsrail ordusu en ahlaklý ve üst düzey ordu."

Ýsveç halkýndan

Euro'ya hayýr

14

Eylül'de Ýsveç'te Avrupa Para Birliði'ne (Euro) geçiþi belirlemek için yapýlan halk oylamasýndan 'hayýr' yanýtý çýktý. Ýsveç'te görece küçük siyasi birkaç grubun (Sol Parti, Yeþiller ve köy tabanlý Merkez Parti) dýþýndaki bütün siyasi partiler, iþveren kuruluþlarý, iþçi konfederasyonu LO ve tüm belli baþlý yazýlý basýnýn olanca desteðine ve kampanyasýna raðmen, halkýn %56.1'i hayýr oyu kullandý. 'Evet' kampanyasýný hükümet adýna yürüten Dýþiþleri Bakaný Anna Lindh, oylamadan hemen önce öldürülünce, olayýn psikolojik boyutu da sömürülmesine raðmen 'evet' kampanyasý baþarýlý olamadý. Oylama sonucundan bazý dersler çýkarmak mümkün. Milli gelirden Ýsveç ortalamasýnýn üzerinde pay alan Stockholm ve Skane bölgelerinde 'evet' oylarý çoðunluktaydý. Stockholm'un en zenginlerinin yaþadýðý, refahýn en yüksek düzeyde olduðu Danyerd bölgesinde ise evet oylarýnýn oraný %86'ya fýrlamýþtý. Yapýlan analizlere göre hayýr diyenlerin çoðunluðu kamu sektöründe çalýþanlar, çocuklu ve yalnýz yaþayan kadýnlar, emekliler, iþsizler ve küçük köylüler. Yani yoksullar Euro'ya hayýr diyor, zenginlerse kollarýný açmýþ bekliyor. Ýsveç sosyal devletin Avrupa'da en geliþmiþ olduðu ülkelerin baþýnda geliyor. Ancak son dönemde saðlýk, eðitim, kamu ulaþýmý ve iþsizlikle mücadele gibi alanlarda önemli gerilemeler yaþanmaya baþlandý. Yoksullar Euro'ya geçiþi sosyal devlete yapýlan bir tehdit olarak görüyor. Birçok yorumcu, hayýr diyenlerin, AB'ye duyulan güvensizliði anlatmak için halk oylamasýný araç olarak kullandýðý görüþünde. Referandumdan çýkan sonuç en çok Ýngiltere'yi etkileyecek gibi görünüyor. AB'ye desteðin zaten %30 civarýnda olduðu Ýngiltere'de, seçimleri kaybetmesine kesin gözüyle bakýlan Blair'in iþi daha da zorlaþtý. Blair bu konuda halk oylamasý yerine, parlamento oylamasýný savunuyor. AB üyesi ülkelerin çoðunda AB'nin popülerliði giderek azalýyor. Yoksullar, Ýsveç gibi zengin bir kuzey ülkesinde bile, AB'nin kendilerinin deðil patronlarýn birliði olduðunu her gün daha net görmeye baþlýyor.


6

sosyalist iþçi

Ýþgalciler yalana sarýldý

27 Eylül: Ýkinci Küresel Ýn Dünyanýn karþý konulmaz büyüklükteki askeri gücü ABD, Irak'ta direnen 'baldýrý çýplaklar' karþýsýnda her geçen gün biraz daha bataða gömülüyor. Gýrtlaðýna kadar pisliðe batmaya baþladýkça da yeni yeni yalanlara sarýlmakta buluyor çareyi. Burjuva politikasý yalanlar toplamýdýr. Egemen sýnýflarýn çýkarlarýný yerine getirebilmek için, burjuva politikacýlarý, halký da bir ölçüde ikna etmek zorundadýrlar. Bunu da çoðu kez yalana baþvurarak ya da en azýndan gerçekleri gizleyerek yaparlar. Savaþ da politikanýn baþka araçlarla devamý olduðuna göre, en büyük yalan kampanyalarýnýn döndüðü sosyal olgulardan biri savaþ demektir.

Savaþ yalanlarý

birçok baþka bazý gazetecilerin Irak'taki morglarda ve mezarlýklarda yaptýklarý incelemeler ölü sayýsý hakkýnda yukarýda verilen rakamý doðruluyor. Belki iþgal bittikten yýllar sonra, her büyük katliamýn yaþandýðý yerlerde olduðu gibi Irak'ta da toplu mezarlar bulunacak. Çünkü keyfi katliamlar gündelik sýradan olaylar hali,ne geliyor. Örneðin Amerikan birliklerinin bir düðüne, hiçbir gerekçe bile açýklamadan ateþ açýp, 14 yaþýnda bir çocuðu öldürdüðü, altý kiþiyi de yaraladýðý olay gibi.

Gelen gideni aratýr Eski bir BM insani yardým koordinatörü olan Hans von Sponeck, hayatýn Iraklýlar için

Saddam rejiminde olduðundan daha zor hale geldiðini söylüyor. Ýnsanlarýn, üstelik ambargoya raðmen, temel ihtiyaç maddelerini karþýladýðýný belirtiyor. Þimdi ise insanlar, örneðin Baðdat yakýnlarýndaki çöplükten geçinenler, sabahtan akþama kadar çöplükte para edebilir ne varsa toplayýp, 4-5 kiþilik bir aileye 50 cent (700 bin TL!) gelir saðlayabiliyorlar. Þehir elektiriði eskiden de sorunluydu ama þimdi çoðu yerde hiç yok. Eðitim-öðretime hala baþlanamadý. Ýnsanlar hava kararýnca sokaða çýkmaya korkuyor. Kýsacasý, Irak’ta þimdi tüm koþullar eskisinden daha kötü. Ýþgal Iraklýlar için sadece ölüm ve daha çok toksulluk anlamýna geliyor.

Irak savaþý, herkesin bildiði gibi, terörizm, diktatörlük, kimyasal ve biyolojik silahlar vb. yalanlarla baþladý. Irak halkýný özgürleþtirme, 'Saddam katilini dünyadan yok etme ve Irak'a demokrasi getirme gibi masallarla sürdü. Savaþýn çok çabuk biteceði, Irak halkýnýn Amerikan askerini çiçeklerle karþýlayacaðý da söylendi. Ama bunlarýn hiç biri tutmadý. Þimdi de ABD kendi halkýna savaþýn iyi gittiði mavalýný yutturmaya çalýþýyor. Oysa veriler bunun tam tersini söylüyor.

Hani asker azalacaktý? Herþeyden önce ABD yönetimi, ilk Körfez Savaþý'nda olduðu gibi, pek çok ülkenin kendisine destek vermek zorunda kalacaðýný bekledi. Savaþ sonrasý asker sayýsýný 1/3 oranýnda azaltacaðýný ilan etti. Ancak bugün, savaþ biteli beþ ay olmasýna raðmen asker sayýsýnda azalma olmadý. Tersine, 15 bin yeni asker ve Kongre'den ek bütçe istendi. Üstelik baþka ülkelerden asker istenmeye devam ediyor.

Siviller ve kamusal yaþam Irak halkýný Saddam rejiminden kurtarmaya giden Amerikan askerleri, her hafta, çoluk çocuk ayrýmý yapmaksýzýn yaklaþýk 1.000 sivili öldürüyor. Bunlarýn büyük çoðunluðu basýna yansýtýlmýyor. Öldürülen gazeteci sayýsýndaki artýþ ve basýna uygulanan sansür haberleri de göz önüne alýnýnca neden yansýtýlmadýðý daha iyi anlaþýlýyor. Ýþgalde geçen hergün sivil halk için daha fazla dehþet ve terörö anlamýna geliyor. Independent gazetesinden Robert Fisk ve

Domuzdan post olmaz Kamuoyunda ve basýnda Irak iþgalinin ancak dünyadaki diðer büyük emperyalist güçler tarafýndan durdurulabileceði gibi bir yanýlsama var. Hatta bundan öteye, kimi liberaller gibi, 'demokrat' Bill Clinton dönemi olsa, böyle bir iþgalin hiç olmayacaðýný düþünenler de var. Bu fikirler tamamen hayalci. Öncelikle, Clinton iktidarý döneminde, þu anda Clinton'ýn partisinden baþkan adayý olan General Wesley Clark, 1999'da Yugoslavya'yý bombalayan NATO gücüne komutanlýk yapmýþtý. Ýþgale baþtan beri muhalefet eden Almanya, Fransa ve Rusya'dan medet ummaya gelince; bu ülkelerin muhalefet etmesine neden olan iki etken var. Birincisi bu ülkelerde ve tüm dünyada esen savaþ karþýtý hava ve sonucunda ortaya çýkan büyük muhalefet güçleri. Bu muhalefet o denli güçlü ki New York Times onu"ikinci süper güç" olarak adlandýrdý. Ýkincisi ise dünya hegemonyasýný tek baþýna ABD'ye kaptýrma korkusu. Gerçekten de bu savaþ, dünyada yeni þekillenen dengeler içerisinde, ABD'nin tek patron olma isteðinin ürünü. Diðer büyük devletler de elbette pazardaki paylarýný tek bir gücün hegemonyasý altýndaki bir dünyada kaybetmek istemiyorlar. Kaldý ki bu güçler, ABD'nin bataða saplandýðýný anlamaya baþlayýp tavizler vermesinden sonra, muhalefetlerini

yumuþatmaya baþlattýlar. Örneðin Fransa BM Genel Kurulu'nda ABD'yi bir sonraki kararýnda veto etmeyeceðini açýkladý. Chirac "Asker yollamak gündemde deðil, ama herþey deðiþebilir" dedi. Almanya Baþbakaný Schröder; "Geçmiþte yaþananlarý unutup, geleceðe bakalým. Barýþý kazanmak için birlikte çalýþmalýyýz" diyerek, gittikçe ABD'ye yakýnlaþtýðýnýn sinyallerini verdi. Bush ile Camp David'de buluþan Rusya Devlet Baþkaný Putin ise Ýran ve Kuzey Kore'ye ortak uyarýda bulunarak Bush ile kendisinin "birbirine güvenen iki samimi arkadaþ olduklarýný açýkladý. Sosyalistlere gelince; biz elbette ki hegemeonya güçleri arasýndaki bölünmelerden yararlanmasýný bilmeliyiz. Savaþýn durdurulmasý için onlarýn muhalif söylemlerini de ajitasyon aracý olarak kullanmalýyýz. Ancak bu bütünüyle onlara bel baðlamak anlamýna gelemez. Çünkü onlarýn dostluklarý bir kemik parçasý için hýrlaþmaya baþlayan köpeklerinki kadar sürse de, çýkarlarýn paylaþýmý konusunda ve karþýlarýnda hepsini hedef alan bir muhalefet bulduklarýnda rahatlýkla (Schröder'in dediði gibi) 'geçmiþi unutup' biraraya gelebilirler. Muhalefetin yapmasý gereken þey, iþgal sopasýný bir haydutun elinden alýp bir diðerine vermek deðildir. Yapýlacak iþ kapitalizmi dünyamýzdan ebediyen kovmaktýr.

Anket sonuçlarý 27 EYLÜL’DE dünyanýn 40 ülkesinde çok sayýda kentte Irak’ta iþgale son, Filistin’e özgürlük mitingleri yapýldý. Yüzbinlerce savaþ karþýtý ayný gün sokaklara çýkarak hareketin ayakta olduðunu bir kez daha gösterdiler. Özellikle Londra ve Güney Kore mitingleri diðerlerine göre daha da güçlüydü. Londra’da eyleme katýlan 100 kiþi Irak’ýn iþlgalini ortaya attýðý yalanlarla hýzlandýran Blair hükümetine karþý öfkesini seslendirirken, Güney Kore’de ise göstericiler Güney Kore askerlerinin Irak’a gönderilmesine karþý çýktýlar. Türkiye’de ise Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu’nun Ankara’da düzenlediði gösteri bugüne kadar ki bütün savaþ karþýtý gösterilerden farklý bir içerikle gerçekleþti.

Yalnýzca açýklamalar deðil anketlerde iþgalcilerin destek kaybettiðini ve dünyada Amerikan karþýtý bir havanýn giderek yayýldýðýný ortaya koyuyor. Örneðin Ýngiltere'de Guardian gazetesinin ICM kamuoyu araþtýrma kurumuna yaptýrdýðý ankete göre Irak savaþýný tamamen haksýz görenlerin oraný %53'e, Tony Blair'e güvensizliðin de %64'e çýktýðý tespit edildi. ABD'nin en etkin ve itibarlý think-tank kuruluþu olan Dýþ Ýliþkiler Konseyi (CFR) dünyada artan Amerikan karþýtlýðýný belirledi. Araplarýn %70'i 11 Eylül'ü Araplarýn yaptýðýna inanmýyor. Yine dünyada büyük çoðunluk Irak'ýn petro ve Ýsrail'in güvenliði için iþgal edildiðine inanýyor. Ýþgalci iki liderin, Bush be Blair'in gelecek seçimleri kaybedeceðine kesin gözüyle bakýlýyor.


7

sosyalist iþçi

27 Eylül gösterisinde bir Malezyalý...

ntifada baþladý

ABD iþgali biter mi? Savaþýn bittiðinin açýklandýðý 1 Mayýs'tan bu yana beþ ay geçmesine raðmen Irak'taki Amerikan iþgali sürüyor. Kimileri Irak'ta gerilla savaþýyla yürütülen direniþ hareketine; kimileri ABD'de yaklaþan baþkanlýk seçimlerinde iktidara Demokratlar'ýn geleceðine; kimileri, eskiden ABD'nin bölgedeki en önemli dostlarýndan olan Suudi Arabistan gibi ülkelerin, BM kararý olsa da asker göndermeyi reddetmelerine; kimileri de büyük devletlerin muhalefetine güvenerek, Irak'ta iþgalin bu dinamikler sayesinde sona ereceðine inanýyor. Bunlarýn her biri elbette birer etkendir. Ama hepsi de tali etkenlerdir (Irak halkýnýn direniþi dahil). Ýþgali ve savaþý asýl durdurabilecek olan yegane güç, 27 Eylül'de ikinci mücadele dalgasýný baþlatan uluslararasý savaþ karþýtý harekettir. Artýk tek bir toplantý sonucunda, dünyanýn 40 ülkesinde birden ayný gün insanlarý sokaða dökme gücüne ve meþruluðuna eriþmiþ olan bu

hareket, küresel pazarýn efendilerinin gözünü korkutan tek ve biricik güçtür. Dünyanýn "iki süper gücünden biri" olan anti kapitalist harekettir. Filistin'in Ýkinci Ýntifadasý'nýn baþlangýcýný kendisine küresel eylem günü olarak seçen bu hareket, 1999 Aralýðý'nda, deyim yerindeyse, Kendi Ýntifadasýný baþlatmýþtý. Tüm dünyanýn yoksullarýnýn ve ezilenlerinin gözünün üzerine çevrilmesini saðlayan dalga, giderek büyüdü, serpildi, güven vermeye baþladý. Savaþ baþlamadan önce, 15 Þubat küresel eylem gününde doruða ulaþtý. Þimdi bu hareket, yeniden sokaða çýktý ve 27 Eylül'de, bütün dünyada Ýkinci Küresel Ýntifada'yý baþlattý. Her türlü eksiðine ve savaþ baþladýktan sonra biraz durulmuþ olmasýna raðmen, güvenebileceðimiz tek "süper güç" iþte bu küresel harekettir. Öyleyse hareketi inþa etmeye bütün gücümüzle devam etmeliyiz.

27 Eylül'de Irak iþgaline karþý tüm dünyada yapýlan gösterilerin Ankara ayaðýný Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu'nun düzenlediði miting oluþturdu. Miting öncesi Ýstanbul Beyoðlu'nda açtýðýmýz standlardan birinde tanýþtýðýmýz Malezyalý bir kadýn da bizimle birlikte Ankara'ya gelerek gösteriye katýldý. Masjaliza Hamzah ile Türkiye, Malezya ve dünyadaki savaþ karþýtý hareket üzerine, Ankara dönüþü, otobüste yaptýðýmýz röportajý yayýmlýyoruz. Sosyalist Ýþçi: 27 Eylül'de tüm dünyada ayný anda yapýlan savaþ karþýtý gösteriye, turist olarak geldiðiniz Türkiye'de katýldýnýz. Duygularýnýz neler? Masjaliza Hamzah: Irak ve Filistin'in iþgaline karþý bir gösterinin parçasý olmak zaten her zaman heyecan verici bir duygu. Hele buna yabancý bir ülkedeyken katýlmýþsanýz daha da heyecan verici. Baþta biraz kaygýlýydým, çünkü güvenli olup olmadýðýný bilemiyordum. Ama þimdi katýlmýþ olduðum için çok memnunum. Dilinizi bilmediðim için zorluklar yaþadým ama küresel bir eylemin parçasý olma duygusu tüm kaygýlarýmý silip süpürdü. Sosyalist Ýþçi: Malezya'daki savaþ karþýtý hareket hakkýnda neler söyleyebilirsiniz? Masjaliza Hamzah: Bir "hareket" olarak adlandýrmak kolay deðil. Çeþitli gösteriler yapýlýyor. Bu yýl içinde birkaç gösteri düzenlendi. Ama hiçbir zaman bir grup, bir kollektif ya da bireyler örgütlenmenin liderliðini yapmaya soyunmadý. Muhalefetteki siyasi partilerin liderliklerine çok baðýmlý kalýndý. Onlar da mitinglerde konuþma yapmaktan öteye geçmediler. Sivil toplumdan çýkacak önderliklere daha çok ihtiyaç var. Ayrýca Malezya'daki savaþ karþýtý protestolarýn dinci partilerin -bizim ülkemizde Ýslamcýlarýn- belirleyiciliðine býrakýlmamasý gerektiðine inanýyorum. Çünkü konu tüm toplum kesimlerinin sorunu. Sosyalist Ýþçi: Uluslararasý savaþ karþýtý hareketin çizdiði rota hakkýnda ne düþünüyorsunuz? Masjaliza Hamzah: Bence mümkün olduðunca kapsayýcý olunmalý. Savaþýn sýradan insanlar üzerindeki doðrudan ve dolaylý etkileri açýða kavuþturularak aydýnlatýlmalý ve bu durum ABD gibi süper güçlerin baskýcýlýðýna baðlanarak anlatýlabilmeli. Bugün pek fazla etkimiz yok gibi görünebilir. Çünkü dünyanýn her yerinde milyonlar sokaklara dökülmesine raðmen, Irak'ýn iþgali ve Filistin'deki katliamlar sürüyor. Ama yine de ayaða kalkmalý ve yapýlanlarýn ne kadar haksýz olduðunu göstermeye devam etmeliyiz. Sosyalist Ýþçi: Sosyal Forumlar, özellikle de Asya Sosyal Forumu hakkýnda bir þey biliyor musunuz? Masjaliza Hamzah: Evet. Geliþmeleri www.zmag. adresinden izliyorum. Porto Alegre Sosyal Forumu hakkýnda pek çok þey okudum. Buna katýlmayý çok istedim. Ama Brezilya bize çok uzak mesafede. Herhangi bir Asya ülkesinde toplandýðýnda mutlaka parçasý olacaðým. ............ Masjaliza Hamzah kendisiyle iletiþim kurmak isteyenler için internet adresini de verdi: masjaliza@yahoo.co.uk Röportaj: Cem Hire ve Cengiz Alðan.

Basýna sansür Irak'taki iþgal güçleri öldürdükleri sivilleri düþman görüyor, ama yine de açýklama yapmak zor olacaðý için elinden geldiðince basýndan gizliyor. Ýþgalcilere göre hesabý tutulmasýgereken ölüler sadece iþgal kuvveti askerleri. Açýða çýkan ve hakkýnda bir þey açýklamak zorunda kaldýklarý durumlarda ise öldürülenlerin ülkeye dýþarýdan sýzan 'teröristler' olduðunu söylüyor. Ýngiliz gazeteci Robert Fisk'e göre ülkedeki yabancý sayýsý çok az, iþgal güçleri bunu "vicdanlarýný rahatlatmak için yapýyor".

Irak'ta hiçbir gerekçe gösterilmeden ve mahkemeye çýkarýlmadan tutuklanan 5.500 kiþinin yalnýzca 200'ü yabancý. ABD'deki CNN savaþ muhabiriChristian Amanpour, katýldýðý bir TV programýnda, Bush hükümetinin CNN'i savaþ konusunda otosansür uygulamaya zorladýðýný açýkladý. Amanpour hükümetin özel ordusu gibi hareket eden Fox News'un CNN'i sindirmeye çalýþtýðýný da belirtti.

El Cezire ve El Arabiye kapatýldý

Merkezi Fransa'da bulunan Sýnýr Tanýmayan Gazeteciler Örgütü, Ortadoðu'nun en gözde iki TV kanalýnýn, direniþi güçlendirdiði gerekçesiyle kapatýlmasýný kýnadý ve sansür basýna darbedir açýklamasýnda bulundu. Bunun yanýsýra, ABD askerleri Amerikan Associated Press ajansý muhabiri ve þoförünü gözaltýna aldý. Ýki gazeteci Baðdat yakýnlarýnda 43 derece sýcak altýnda kelepçeli olarak üç saat gözaltýnda tutuldu. B u tutumlarýyla ABD’li askerler gazetecilere göz daðý veriyorlar.

Birlikte hazýrlandýk DSÝP-Sosyalist Ýþçi taraftarlarý 27 Eylül mitinginin hazýrlýðý için Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu’nda çalýþan baþka savaþ karþýtlarý ile birlikte yoðun bir çalýþma yaptýlar. Ýstanbul, Ankara ve Ýzmir’de sokak standlarý açýldý. Bu standlarda müzik eþliðinde bildiriler daðýtýldý. Afiþler asýldý. Okullarda stadlar açýldý. Çok sayýda savaþ karþýtý aktivist bu faaliyetin sonucu 27 Eylül gösterisine katýlma kararý aldý. Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu önümüzdeki günlerde yeni kampanyalar yapmaya hazýrlanýyor.


8

sosyalist iþçi

Bush’un iki yýldýr süren terörü B

Alex Callinicos undan iki yýl önce, Ýkiz Kuleler alevler içerisinde yanar ve çöker ve binlerce insan ölürken, dünya, Manhattan'daki insaný dehþete düþüren bu sahneleri þaþkýnlýk ve dehþet içinde izledi. Buna yanýt olarak, George W. Bush, Amerika'nýn savaþ halinde olduðunu ve 'kötülüðe karþý iyiliðin devasa mücadelesini' vereceðini ilan etti. Tony Blair'e göre, 11 Eylül yeni bir dönemin baþlangýcýnýn iþaretiydi. Kendisi, Temmuz ayýnda Amerikan Kongresi'nde yaptýðý konuþmasýnda, 'Tarihi inceleyerek günümüz için çýkarýlabilecek derslerin bu kadar az olduðu bir dönem hiç yaþanmamýþtýr' demiþti. Oysa, 'terörizme karþý savaþ', geçmiþ imparatorluklarý inceleyenlere tanýdýk gelecek pek çok unsur içeriyor. Amerika ve müttefikleri -baþta Ýngiltere olmak üzere - þu ana kadar iki ülkeyi fethettiler (Afganistan ve Irak) ve bunlardan ikincisini iþgal ettiler. Bu arada, Amerikan üsleri ve askeri operasyonlarý bütün dünyaya yayýldý: Amerika, eski sömürgesi Filipinler'e geri döndü, Orta Asya'daki yeni nüfuz alanýndaki kontrolünü pekiþtirdi, Güney Doðu Asya adalarýndan Kýzýl Deniz sahillerindeki çöllere uzandý. Bu askeri operasyonun eþliðinde, ancak küresel bir gizli polis olarak tanýmlayabileceðimiz bir olgu geliþiyor: CIA ve FBI tarafýndan yönetilen ama pek çok baþka kurumun da dahil olduðu ve ulusal anti-terörizm yasalarý ve idari baþkanlýk kararnameleri yoluyla meþrulaþtýrýlan bir polis. Bu muazzam baský aygýtýna kurban gidenler ise, kendilerini, þüphelilerin hiç bir yargýdan geçmeden sorgulamaya maruz kaldýklarý ve iþkence gördükleri belirli kilit merkezlere atýlmýþ buluyorlar. Guantanamo Bay'deki Camp XRay (daha sonra Camp Delta) bunlarýn en ünlüsü, ama baþkalarý da var - örneðin Afganistan'daki Bagram hava üssündeki 'tutuklama tesisleri'. Olasýdýr ki, bir gün bunlar, Stalin'in terör döneminin Lubianka hapishanesi kadar ün salacaklar. 'Terörizme karþý savaþ' politikasýnýn 11 Eylül'e karþý verilebilecek tek haklý yanýt olduðunu kanýtlamak için çok büyük bir ideolojik çaba sarf ediliyor. Ancak çok zaman olduðu gibi, egemen ideolojinin içinden bakýldýðýnda 'çok açýk' görülen, gerçekte tam tersi. Felsefeci ve kültür kuramcýsý Slavoj Zizek bunu çok güzel dile getiriyor: “11 Eylül'de Amerika'ya nasýl bir dünyanýn parçasý olduðunu fark etme fýrsatý verildi. Amerika bu fýrsatý

deðerlendirebilirdi - fakat deðerlendirmedi; bunun yerine, geleneksel ideolojik taahhütlerini yeniden dayatmayý seçti.” Zizek þöyle devam ediyor: “Bu saldýrýlardan çýkarýlacak gerçek ders þudur: böyle bir olayýn burada tekrar olmamasýný saðlamanýn tek yolu, baþka yerlerde olmasýný da engellemekti. Kýsacasý, Amerika, bu dünyanýn bir parçasý olarak kendisinin de saldýrýya açýk bir ülke olduðunu alçak gönüllülükle kabul etmeli ve bunun sorumlulularýnýn cezalandýrýlmasýný keyifli bir intikam deðil, üzücü bir görev olarak yerine getirmelidir - oysa bunun yerine, Amerika, sanki kendisine karþý duyulan bu içerlemenin nedeni onun aþýrý güç sahibi olmasý deðil de, güçsüz olmasýymýþ gibi, dünyanýn küresel polisi olmak gibi istisnai bir rolü güç kullanarak yeniden dayatýyor.” Demek ki, terörizme karþý savaþ, 11 Eylül'e karþý gösterilen otomatik ve kaçýnýlmaz bir tepki deðil, politik bir seçimdi. Zizek bu seçimi, bütün Amerika'nýn ortak yanýtýymýþ gibi sunuyor, fakat, tabii ki, dünyanýn þu anda karþý karþýya olduðu þey, Bush yönetiminin küresel politikasýný yöneten sað kanat Cumhuriyetçi Partililerin çekirdeði tarafýndan uygulanan bir politika. Bu politika bir anda deðil, adým adým ortaya çýktý: önce, Bush'un 20 Eylül 2001'de Kongre'nin birleþik oturumundaki söylevi, ardýndan 29 Þubat 2002'de 'þer ekseni' konuþmasý ve nihayet, ayný yýl 1 Haziran'da West Point askeri akademisinde Bush Doktrini'nin ilan edilmesi. Bütün bunlar, bir yýl önce Beyaz Saray

tarafýndan yayýnlanan Amerika Birleþik Devletleri'nin Ulusal Güvenlik Stratejisi'nin bir özetini oluþturuyordu. Tek cümleyle basitçe özetlersek: Washington, tehdit olarak gördüðü herhangi bir devlete tek baþýna saldýrma hakkýný elinde tutuyor. Bush doktrini hakkýnda anlaþýlmasý gereken en önemli þey, bu doktrinin, özünde, 11 Eylül'e verilen bir yanýt olmadýðýdýr. Bush'un ulusal güvenlik danýþmaný Condoleza Rice, geçen yýl yaptýðý bir konuþmada bunu aðzýndan kaçýrdý: “9/11 kadar güçlü bir deprem uluslararasý politikanýn temel zemin yapýsýný deðiþtirebilir. Uluslararasý sistem Sovyet gücünün çöküþünden bu yana bir karmaþa döneminden geçiyor. Þimdi bu dönüþüm belki de (hatta büyük olasýlýkla) sona eriyor. Eðer bu saptama doðruysa, eðer Sovyetler Birliði'nin çöküþü ve 11 Eylül uluslararasý politikada önemli bir deðiþimin baþlangýç ve bitiþ noktalarýysa, o zaman, sadece ciddi bir tehlike döneminden deðil, ayný zamanda büyük bir fýrsatlar döneminden geçiyoruz. Çamur tekrar kurumadan önce, Amerika ve dostlarýmýzla müttefiklerimiz bu yeni fýrsatlarý deðerlendirmek için harekete geçmelidir.” Demek ki, 11 Eylül sadece bir felaket deðil, ayný zamanda bir fýrsattý. Ya da baþka bir deyiþle, 11 Eylül, Bush yönetimine zaten yapmak istediði þeyleri yapmasý için bahane saðlamýþ oldu. Birçok yorumcu, bu projenin kaynaðýný, 1990'larýn baþlarýnda baþkan yardýmcýsý Dick Cheney büyük Bush'un savunma bakanýyken taslak olarak hazýr-

lanan Savunma Planlamasý'nýn Anahatlarý'na ve Clinton yönetimi zamanýnda yeni-muhafazakâr bir entelektüeller takýmý (bunlarýn çoðu þimdi genç Bush yönetiminde görev yapýyor) tarafýndan baþlatýlan Yeni Amerikan Yüzyýlý Projesine dayandýrýyor.

Rakipler

Bu projenin üç ana unsuru var. Birincisi, Savunma Bakaný Yardýmcýsý Paul Wolfowitz gibi yeni-muhafazakârlara göre, Amerikan hegemonyasý, uzun vadede, potansiyel 'eþit rakipler'in tehdidiyle karþý karþýya. Bunlarýn bazýlarý, Avrupa Birliði ve Japonya gibi eski ekonomik rakipler. Bunlarýn ardýndan, hâlâ nükleer bir süper güç olan eski düþman Rusya ve olaðanüstü ekonomik büyüme hýzý ciddi bir askeri güç inþa etmesine olanak saðlayan yeni rakip Çin geliyor. Washington, askeri gücünü (bu, Amerika'nýn, tüm diðer büyük devletlerin toplamýndan daha büyük olduðu boyut) dayatarak, Amerikan kapitalizminin egemenliðine tabi olan bir küresel güçler dengesini kalýcý kýlabilir. Irak'ýn iþgali, Amerika'nýn gücünü gözler önüne sermeyi amaçlýyordu. Ama ayrýca Bush ekibinin ikinci hedefi açýsýndan da yararlýydý. Orta Doðu, Washington için her þeyden önce dünya petrol rezervlerinin üçte ikisine sahip olduðu için stratejik açýdan çok önemli bir bölge. Wolfowitz ve Amerikan yönetimi içerisinde Wolfowitz gibi düþünenler, bölgenin, halen varolan diktatörlüklerin yerine þu

anda Latin Amerika'da yaygýn olanlar gibi biçimsel olarak demokratik kapitalist oligarþiler kurulmasýný saðlayan bir dizi 'demokratik devrim' yoluyla, Amerika'nýn egemenliði altýnda istikrarlý hale getirilebileceðine inanýyorlar. Amerika'nýn Irak'ý iþgali bu dönüþümlerin birincisini gerçekleþtirmeyi amaçlýyor. Üçüncüsü, Bush yönetiminin diðer önde gelen kapitalist devletlerin de içinde yer aldýðý koalisyonlara güvenme eðilimi, kendisinden önceki yönetimlere göre çok daha az. Bush'un ne kadar ileri gitmeye hazýr olduðu, Irak savaþýnýn öncesinde açýða çýktý: Washington, Avrupa Birliði içerisinde savaþa karþý olan 'Eski Avrupa' (Fransa, Almanya, Belçika) ile Ýngiltere, Ýtalya ve Ýspanya'daki saðcý hükümetlerin baþýný çektiði ve gelecek yýl Avrupa Birliði'ne üye olmasý beklenen Orta ve Doðu Avrupa ülkelerinin de çoðunu kapsayan Amerikan yanlýsý devletler arasýnda bir bölünme provoke etti. Bu, çok büyük bir jeo-politik proje. Tevekkeli deðil, önde gelen yeni-muhafazakarlar, bitmek þöyle dursun, daha uzun süre devam edecek olan bir savaþtan söz ediyorlar. Eski CIA yöneticisi James Woolsey, 'terörizme karþý savaþ'ý Dördüncü Dünya Savaþý olarak adlandýrýyor (anlaþýlan, Soðuk Savaþ, Üçüncü Dünya Savaþý'ydý) ve bu savaþýn on yýllarca süreceði tahmininde bulunuyor). Bush'un kilit siyasi danýþmaný Karl Rove, Irak'ý savaþýn içinde sadece bir muharebe olarak nitelendiriyor. Peki bu savaþ þu ana kadar nasýl gidiyor? Bush yönetiminin baþarýlý olduðunu iddia edebileceði noktalar, Afganistan ve Irak'ta kazandýðý hýzlý askeri zaferler. Ama zaten dünya tarihinin en büyük askeri gücünün, derme çatma bir savaþ aðalarý ordusunu ve 13 yýl boyunca kendisine uygulanan yaptýrýmlar sonucunda zayýf düþmüþ orta boy bir Arap devletini kolayca yenebiliyor olmasýnda þaþýrtýcý bir þey yok. Ancak, bu öngörülebilir askeri zaferlerin sonuçlarý çok daha müphem. Washington, Taliban'ý devirmek için Afganistan'da iki silah kullandý: Hava gücü ve CIA tarafýndan bazý savaþ aðalarýna taraf deðiþtirmeleri için verilen rüþvet. Bugün, ülkenin çoðunluðunda yine savaþ aðalarý hüküm sürüyor; acýnasý bir 'baþkan' olan Hamid Karzay ise Kabil'de iktidarýn gerçeðine deðil, simgelerine sarýlmýþ duruyor. Bu durum, Afganistan'ýn yoksul nüfusu için daha da fazla sefalet anlamýna geliyor, fakat Pentagon'un çýkarlarýna tam da uyuyor. Bagram, Afgan geleneklerine uygun olarak daðlara çýkan El Kaide ve Taliban


9

sosyalist iþçi savaþçýlarýna karþý seçkin Amerikan birliklerinin akýnlar düzenleyebilmesi için kullanýþlý bir üs oluþturuyor. Afganistan'daki Uluslararasý Güvenlik Yardýmý Güçleri'nin sorumluluðunu üstlenen NATO ise ülkenin geri kalanýnda istikrarý saðlamak göreviyle ümitsizce boðuþuyor. Ne var ki, bu formülün Irak'ta iþe yaramasý mümkün deðil. Saddam Hüseyin'i devirmek, Amerikan ordusunu Arap dünyasýnýn orta yerine yerleþtirmiþ oldu. Ayrýca Washington'un, dünyanýn ikinci büyük petrol rezervlerine sahip ülkesinin denetimini ele geçirmesini saðladý. Eðer iþler kötüye giderse, Bush, Bill Clinton'un 1993-94'de Somali'de yaptýðý gibi askerleri kolayca ülkeden geri çekip Irak'i çürümeye býrakamaz. Irak çok önemli bir ülke. 'Demokratik devrim', burada iþe yaramak zorunda. Ama bütün göstergeler iþe yaramayacaðýný gösteriyor. Ülke içinde gerçek bir tabaný olan Iraklý liderlerin pek azý 'Koalisyon Geçici Yönetimi' ve onun yarattýðý 'Yönetim Konseyi' ile iliþki kurmayý kabul ediyor. Daha acil kaygýlara yol açan unsur ise, Amerikan ve Ýngiliz birliklerinin þu anda sürekli saldýrý altýnda olmalarý. Þimdiye kadar direniþ Irak'ýn merkezinde, aslen Sünni Müslümanlarýn yaþadýðý bölgede yoðunlaþtý, fakat Þii çoðunluðun yaþadýðý Güney Irak'ta da olaylar yaygýnlaþýyor (bunlarýn en önemlisi Haziran'da altý Ýngiliz askeri polisinin öldürülmesiydi). Lübnan'da 1982 savaþýnýn ardýndan, önce Amerikan, sonra da Ýsrail güçlerinin, Amal ve Hizbullah'lý Þii gerillalar tarafýndan ülkeden defedilmesi, Amerika'nýn siyasetini saptayanlarýn aklýnda korkulu bir örnek olarak duruyor olsa gerek. Washington'daki Stratejik Araþtýrmalar Merkezi'nde Profesör olan Anthony Cordesman yakýn zamanda, “Amerika bir hata yaparsa, sadece barýþý elden kaçýrmakla kalmaz, üçüncü bir Körfez Savaþý da yaratabilir” uyarýsýnda bulundu. Bu korkunç senaryo gerçekleþmese bile, Irak, birçok Amerikan askerinin ülkeye saplanýp kalmasýna neden olacak. Geçen Þubat ayýnda, Amerikan ordusu emekli kurmay baþkaný General Eric Shinseki'nin Kongre'ye Irak'ý elde tutmak için yüz binlerce askerin gerekeceðini söylemesi fýrtýnalar yaratmýþtý. O zaman Irak'ýn iþgalini hazýrlamakta olan Savunma Bakaný Donald Rumsfeld, bu açýklamayý reddetmiþ ve ardýndan Shinseki'yi desteklediði için ordudan sorumlu bakan Thomas White'i görevden almýþtý.

Haklý çýkmak

Ama Baðdat'ýn düþmesinden bu yana yaþananlar Shinseki'yi haklý çýkardý. Haziran'ýn sonunda Financial Times gazetesi, Somali, Haiti, Bosna, Kosova ve Afganistan'da Amerikan özel

temsilciliði yapmýþ olan James Dobbins ile bir röportaj yaptý: Bay Dobbins, þu anda aþaðý yukarý 175 bin olan Irak'taki Amerikan askeri sayýsýnýn yetersiz olduðunu, gerekli asker sayýsý konusundaki daha gerçekçi tahminin 300 bin olabileceðini söylüyor. Bay Dobbins'e göre, Amerika bu gücün hemen hemen tamamýný tek baþýna saðlamak zorunda kalýrsa, bunun Amerikan askeri kaynaklarý üzerindeki etkisi yýkýcý olur; bölgeye rotasyonlu olarak giren ve çýkan askerler düþünüldüðünde, bu yaklaþýk 1 milyon askerin (yani Amerikan ordusunun neredeyse tümünün) büyük ölçüde Irak'a baðlanmasý anlamýna gelir. Pentagon sözcüleri bu sayýnýn gerekli olacaðýna katýlmýyorlar, fakat Irak konusunun Amerika'nýn kaynaklarýný zorlayacaðýný kabul ediyorlar.' Kuþku yok ki zorlayacak. Amerikan askeri üstünlüðü, deniz ve hava kuvvetleri yoluyla devasa bir güç kullanma yeteneðine ve hava desteði ile yüksek teknolojili silah sistemlerine dayanan nispeten küçük bir orduya baðlý. Bu ordunun büyük bir kýsmýnýn Irak'a saplanýp kalmasý Bush yönetiminin küresel stratejisini ciddi bir þekilde yaralayacaktýr. Örneðin, Kuzey Kore'nin nükleer programý ile ilgili olarak bu ülkeyle Amerika'nýn çatýþmasý bir sýcak savaþa dönüþebilir. Üst düzey bir ABD görevlisinin, geçenlerde Financial Times gazetesine söylediðine göre, askeri planlarý hazýrlayanlar bu savaþýn "daha geleneksel (Irak'a kýyasla) bir savaþ, son derece kanlý ve Irak çölleriyle karþýlaþtýrýldýðýnda bu çölleri çocuk oyuncaðý durumuna indirecek kadar zorlu bir arazide yürütülen bir savaþ" olacaðýný öngörüyorlar. Amerika, Kore yarýmadasýnda böyle bir savaþ baþlatýrsa, ihtiyaç duyacaðý kara birliklerini, Irak'taki durum kötüleþmeye devam ettiði taktirde, yeterli sayýda Kore'ye aktaramayacaktýr. Washington'daki 'demokratik emperyalistler', çok zaman Viktorya dönemi Britanya Ýmparatorluðu'ndan bir model olarak söz ediyorlar. On dokuzuncu yüzyýl Britanya kapitalizmi, küresel ekonomiye hükmetmek ve dünya çapýnda bir imparatorluðu yönetmek için, tarihçilerin 'serbest ticaret emperyalizmi' dedikleri olgu ile birlikte büyük bir donanmaya ve küçük bir gönüllü orduya dayanýyordu. Yeni-muhafazakarlardan Max Boot, yakýn zamanda, Amerika'nýn Irak'ta karþý karþýya olduðu sorunlarýn “hýzla, eski Ýngiliz Sömürge Bürosu ve Hindistan Bürosu modeline uygun bir sömürge bürosu yaratmamýz” gerektiðini gösterdiðini savundu. “Ýngiliz öncüllerinde olduðu gibi, Amerikan sömürge bürosunun da, uygun gördüðünde askeri güçleri yardýma çaðýrabilen seçkin bir sivil kurum olmasý gerektiðini” söyledi. Britanya'nýn Hindistan imparatorluðunun iþlevlerinden bir tanesi, sadece Hint yarýmadasýný baský altýnda tutmak

için deðil, ayný zamanda, Londra'nýn baþka sömürgelerindeki (örneðin, 19. yüzyýl sonunda Güney Afrika ve Sudan'da) savaþlarda kullanmak için de gerekli olan orduyu saðlamasý (ve finanse etmesi) idi. Amerika'nýn Hindistan'ý, Irak'a 170 bin askerlik bir güç göndermesi için ikna etmek amacýyla yoðun (fakat sonunda baþarýsýz) bir çaba harcamasý ilginç bir tarihsel ironi. Bush yönetimine yaranma hevesinde olan çeþitli Doðu Avrupa devletleri Irak'a asker gönderdiler, fakat asýl askeri yükü taþýyanlar Amerika ve sadýk müttefiki Ýngiltere (Amerika'nýn savaþlarýnda onun yanýnda yer almak, yakýn zamanda Savunma Bakaný Geoff Hoon'un yaptýðý açýklamaya göre, artýk Ýngiltere'nin resmi askeri doktrini). Bush yönetiminin Irak'ta karþý karþýya olduðu zorluklar, Amerikan gücünün bile sýnýrlarý olduðunun bir göstergesi. Amerika, askeri alanda bile, sýnýrsýz bir güce sahip olmaktan çok uzak. Gücünün diðer boyutlarý açýsýndan bu daha da geçerli. Amerikan ekonomisi, Wall Street balonunun patlamasýnýn yol açtýðý durgunluktan hâlâ çýkabilmiþ deðil. Amerikan yönetimi, Irak konusunda yaþadýklarý olumsuzluklar nedeniyle Amerika ile uzlaþmaya çok da yatkýn olmayan Avrupa Birliði ile ticaret gibi konularda masaya oturmak zorunda. Amerikan emperyalizmi maddi açýdan olduðu kadar, ideolojik olarak da sýnýrlara sahip. 'Terörizme karþý savaþ', Zizek'in deyimiyle Amerika'nýn 'aþýrý gücünü' haklý göstermek þöyle dursun, devasa bir meþruluk krizine yol açtý. Þu anda Hindistan'ý yöneten þoven Hindu çetesi bile, Bush yönetiminin Orta Doðu'daki sömürgecilik projesi ile fazla yakýn bir iliþkiye girmekten sakýnýyor. Bu, her þeyden önce, küresel savaþ karþýtý hareketin 11 Eylül'den bu yana baþardýklarýnýn bir göstergesi. Amerikan gücüne, bugüne dek böylesi yaygýn bir karþý çýkýþ yaþanmamýþtýr. Bu hareket, sadece Bush yönetiminin hareket özgürlüðünü sýnýrlamakla kalmadý, ayný zamanda, Hutton soruþturmasýnýn gösterdiði gibi, en yakýn müttefiki Tony Blair'in politik yaþamýný da tehdit ediyor.'Terörizme karþý savaþ'a karþý mücadelenin önünde uzun bir yol var daha, ama þu ana kadar yaptýklarýmýz bu yolda ýsrarla devam etmenin ne kadar önemli olduðunu gösteriyor. l Socialist Review dergisinden çevrilmiþtir. l Alex Callinicos'un Türkçe'de yayýnlanmýþ Troçkizmin Tarihi, Deðiþen Ýþçi Sýnýfý, Marksizm ve Ulusal Sorun, Tarihi Yenmek, Post Modernizme Hayýr adlý kitap ve broþürleri vardýr. Sosyalist Ýþçi’den alabilirsiniz.

Marksizm tartýþmalarý Metin HAKYERÝ

Yeni hareket ve yeni görevler Türkiye solunun büyük çoðunluðu kavramamýþ olsa da önümüzde Türkiye’de de var olan büyük bir hareket var. Bir yandan tartýþan, bir yandan giderek büyüyen yýðýnlar halinde mücadeleye atýlan, dünyayý deðiþtirmek için seferber olan bir hareket. Sosyalistler, bu yeni hareket karþýsýnda yeni görevlerle karþý karþýyalar. Bu yeni hareketin sosyalist fikirlere uzak olduðunu düþünmek bütünüyle yanlýþtýr. Bu yanlýþa düþenler ya hareketi bütünüyle görmemezlikten gelmekte ya da küçümsemektedir. Fakat her iki eðilim de sonuç olarak hareketin inþasýnýn önemini düþünmemektedirler. Hareketin aþaðýdan büyük bir ivme ile yükseldiði bir dönemde hareketin inþasýnýn önemini küçümseyenler sekter bir pozisyona düþmekten kurtulamazlar. Sekterlik, kabaca, hareketin ihtiyaçlarýnýn yerine kendi grubunun, örgütünün ihtiyaçlarýný geçirmektir. Ya da baþka biþr biçimde ifade edersek hareketin ihtiyaçlarý için mücadele ederek, öncelikle hareketi inþa etmek, onu büyütmek ve güçlendiürmek yerine esas olarak kendi grubunun ihtiyaçlarýný, tutumunu daima öne çýkarmak, daima kendi grubunu büyütmek için çalýþmaktýr. Bu iki tutum, yan yana duramayacak kadar birbirleriyle çeliþirler. Çünkü harekete yeni katýlan büyük yýðýnlar için en büyük çekincelerden birisi sekter solcularýn çýkarcý tutumlarýdýr. Bu nedenle sola ve genel olarak harekete karþý güvensizdirler. Çekingendirler ve bu tutumlarýnda haklýdýrlar. Harekete katýlan yýðýnlar esas olarak tek konulu kampanyalara katýlýrlar. Örneðin ABD’nin Iraka’a savaþýna karþý mücadeleye girerler. Bu yýðýnlarýn önüne kampanya hedefi olarak farklý sorunlarý çýkardýðýnýzda gerri çekilirler. Ayný þekilde katýldýklarý eylemler baþtan aþaðý sol siyasal örgütlerin bayraklarý ve kampanya konusundan uzak sloganlarý ile dolarsa gene ayný sonuç oluþur. Sekter olmayan bir politik hat ise önce hareketi inþa etmenin sorumluluðunu taþýr. Kendisini sürekli olarak hareketten ayýrd etmeye, sürekli kendisini harekete göstermeye çalýþmaz. Kendi fikirlerini harekete katýlanlardan da elbette kaçýnmaz.

Grup çýkarlarýnýherþeyin önüne çýkaranlar harekete zarar verenlerdir.


10 12-16 Kasým

PARÝS

Avrupa Sosyal Forumu Ýlki Floransa’da toplanan Avrupa Sosyal Forumu’nun Ýkincisi 12-16 Kasým tarihleri arasýnda Paris’te toplanýyor. 27-30 Eylül günlerinde son hazýrlýk toplantýsý yapýlan Avrupa Sosyal Forumu’nda (ASF) her biri 2 bin kiþilik 55 büyük toplantý, 250 seminer ve 200 atölye gerçekleþecek. Hazýrlýk toplantýsýnda bu toplantýlarýn programý ve konuþmacýlarý belirlendi. Çeþitli buluþmalarýn yaný sýra 12 Kasým’da Kadýn Network’ü toplanacak. 16 Kasým’da ise Sosyal Hareketler Buluþmasý yapýlacak. Bu buluþmanýn sonunda bir Avrupa Sosyal Hareketler Çaðýrýsý yayýnlanacak. ASF’de savaþ karþýtlarý da toplantýlar yapacak. Hazýrlýk toplantýsýnda bir araya gelen savaþ karþýtlarý Uluslararasý Savaþ Suçlularý Mahkemesi, Ortadoðu’ya ve Irak’a ortak bir konvoy gönderilmesi, 15 Þubat’ta neoliberalizme karþý ortak eylem günü ve 20 Mart’ta da Irak’ta iþgale karþý uluslararasý eylem günü konularý tartýþýldý. Savaþ karþýtlarý hazýrlýk toplantýsýna Fransa, Amerika, Yunanistan, Filistin, Ýngiltere, Ýrlanda, Ýsveç, Almanya, Polonya, Avusturya ve Türkiye’den delegeler katýldý. Paris’te gerçekleþecek savaþ karþýtý gösteriye tek bir pankart altýnda katýlma kararý alýndý. ASF hazýrlýk toplantýlarýna Türkiye’den Küresel Barýþ ve Adalet Koal’syonu adina Yildiz Önen ve Tayfun Mater, Ýstanbul Sosyal Forumu adina Levent Þensever ve Uluslararasý Savaþ Suçlularý Mahkemesi Koordinasyonu’ndan Ayþe Berktay katýldýlar. ASF boyunca konaklama basit koþullarda ve (örneðin spor salonunda, uyku tulumu ile yatýlarak) ücretsiz olacak. ASF’ye katýlmak için Ýstanbul Sosyal Forumu bir süredir hazýrlýklarý sürdürüyor. ÝSF katýlýmcýlara ulaþým, konaklama, vize ve çeviri konularýnda yardýmcý olacak.

Türkiye’den Paris’e nasýl gidebilirsiniz?

Avrupa Sosyal Forumu’na Türkiye’den büyük bir katýlým olacak. Toplantýlarda Ýstanbul Sosyal Formu’ndan ve Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu’ndan konuþmacýlar olacak. Ayrýca Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu’nun bir toplantýsý var. Paris’e gitmek için Ýstanbul Sosyal Forumu’na veya Karakedi Kültür Merkezi’ne baþ vurabilirsiniz. Sosyal Forum toplantýlarýna katýlabilmek için Ýstanbul Sosyal Forumu aracýlýðý ile kayýt yaptýrmanýz gerekmektedir. Ýstanbul Sosyal Forumu: Kurabiye Sokak, No: 13, Kat: 3, Ýstiklal Caddesi, Beyoðlu Telefon: 0212 - 243 83 33 Geocities.com/sosyalforum/ Karakedi Kültür Merkezi: Büyükparmakkapý Sokak, No: 8/10, Kat: 4, Ýstiklal Caddesi, Beyoðlu Telefon: 0212 - 251 62 73

sosyalist iþçi

Reformsuz reformizm D

Chris Harman ünyada, radikal sol arasýnda garip bir fikir dolaþýyor. Bu fikir þu: Kapitalizm, insan kitlelerinin yaþamýný geliþtiren reformlarýn maliyetini artýk karþýlayamadýðý için, iþçi hareketi içerisindeki güçlü bir ideoloji olarak reformizm ölmüþtür. Ve bunun sonucunun, reform mu devrim mi tartýþmasýnýn artýk geçersiz ve yararsýz olduðu söylenmektedir. Bu fikir iki açýdan yanlýþ. Birincisi, kitlelerin reformist fikirlere sahip olmasýnýn, basitçe, sistem içinde reformlarýn kazanýlmasýna baðlý olduðunu varsayýyor. Gerçekte ise, reformizmin þu ya da bu biçimi, herhangi bir sömürülen ya da baský altýnda tutulan grubun, çektiði acýlara karþý harekete geçmeye baþladýðýnda gösterdiði ilk doðal tepkidir. Grubun üyeleri, varolan toplum içinde yetiþmiþtir ve genellikle baþka bir toplum þeklinin varlýðýndan habersizdir. Bu insanlar, týpký kýrmýzý gözlük takarak büyümüþ birisinin tüm görüntülerin pempe renge sahip olmak zorunda olduðunu varsaymasý gibi, otomatik olarak, toplumun mevcut þekilde örgütlenmesinin zorunlu olduðunu düþünürler. Marks ve Engels'in ifadesiyle, 'Egemen fikirler egemen sýnýfýn fikirleridir'. Gramsci'nin iþaret ettiði gibi, herhangi bir toplumun 'saðduyu'su, kendiliðinden, otomatik olarak bu fikirlere sahiptir. Bu nedenle, insanlar mevcut toplumda deðiþiklik olmasý doðrultusundaki ilk taleplerini, hemen hemen her zaman, bu toplumun temel özelliklerinin devamýný varsayan bir þekilde oluþtururlar. Dolayýsýyla, örneðin feodal toplumdaki köylü ayaklanmalarý, kötü bir feodal lordun ya da kralýn yerine iyi bir lord ya da kral geçmesini talep ederdi. 1905 Rus devrimi, göstericilerin 'küçük baba'larý çarý, polis yönetiminin ve fabrika yöneticilerinin görevlerini kötüye kullanmalarýný engellemeye çaðýrmalarýyla baþlamýþtý. Modern kapitalizm altýnda, bir þeyi ilk defa protesto eden insanlar için, basitçe, sendika görüþmelerinin ya da parlamentoya yapýlan baskýnýn sorunu çözeceðini düþünmek olaðandýr. Siyasi bir hareket olarak reformizm, insanlar bu tür sendika görüþmelerini örgütlemek ya da parlamentoya baský uygulamak için örgütlenme yollarý ararken ortaya çýkar. Ýlk örgütlenme, çok zaman, kendi özgürlüklerini ya da yaþamlarýný tehlikeye atan kahraman bireyler tarafýndan gerçekleþtirilir. Ýngiltere'de ilk sendika aktivistlerinin ve 1830 ve 1840'larda Çartizm'in öncülerinin durumu buydu. Ayný þey, bunlardan 150 yýl sonra ýrkçý Güney Afrika'daki yasadýþý örgütlenmeleri inþa edenler için de geçerli. Ancak, zamanla, örgütü bir arada tutmak amacýyla, koca bir görevliler ve temsilciler mekanizmasý geliþir. Bu görevliler ve temsilciler, varolan sistem içinde kendi görüþmeci ve

temsilci rollerini en önemli þey olarak görmeye baþlarlar - ve giderek, görüþmeler yaptýklarý ya da parlamenter kurumlarda bir arada bulunduklarý insanlarla ayný yaþam tarzýna sahip olabilmeyi beklerler. Bu geliþmeler, en kolay, 1850 ve1860'larda Ýngiltere'de ve 19501960'larda tüm geliþmiþ ülkelerde olduðu gibi, kapitalizm büyürken ve iþçilere gerçek reformlar vermeye mali gücü varken yaþanýr. Bu koþullarda, profesyonel sendikacýlar ve parlamenter temsilciler, çok sayýda iþçinin yaþam koþullarýný iyileþtirmiþ olduklarýný iddia etme þansýný kazanýr. Ne var ki, bu reformlar artýk o kadar kolayca elde edilemediðinde, kapitalist toplumun 'saðduyu'su ve bunun doðurduðu reformist fikirler yok olmazlar. Reformist örgütler de ortadan kaybolmazlar. Ýnsanlar, çalýþma ve yaþam koþullarýný korumak için, iþ býrakmak ya da sokaklara çýkmak yoluyla doðrudan eylem içinde olduklarý zaman bile, normal kanallarýn kullanýlmasý gerektiðini iddia edenler tarafýndan geri dönmeye ikna edilebilirler. Bu 'normal kanallar' tümüyle sonuçsuz kaldýðýnda bile, bu iddialar etkili olmaya devam edebilirler. Son yýllarda, tekrar tekrar, sendika yöneticilerinin ve Ýþçi Partisi politikacýlarýnýn, önce eylemin çapýný sýnýrladýklarýný ve ardýndan, insanlara, kazaným elde etmekteki baþarýsýzlýðýn, eylemin iþe yaramadýðýnýn kanýtý olduðunu anlattýklarýna tanýk olduk. Örneðin, itfaiyeciler sendikasý liderliðinin geçen yýlki grevde yaptýðý tam da buydu. Ýkincisi, reform olasýlýðý hiçbir zaman tamamen ortadan kalkmaz. Kendileri için yeterince büyük bir tehditle karþýlaþtýklarýnda, kapitalistler devletin reformlar uygulamasýna ve reformistlerin de bu reformlarýn uygulanmýþ olmasýndan kendilerine paye çýkarmasýna izin vereceklerdir. Kapitalistler, bunun kendilerini tehdit eden harekete saldýrmaya hazýrlanmak için zaman kazanmanýn tek yolu olduðunu bilirler. 1936 Fransa'sý bu durumun iyi bir örneðidir. Dünya kapitalizmi o güne kadar gördüðü en büyük krizi yaþýyordu. Fakat, yaygýn bir grevle ve tüm büyük fabrikalarýn iþgaliyle karþý karþýya kaldýðýnda, Fransýz kapitalizmi, kapitalizm yanlýsý Radikal Parti'nin de dahil olduðu yeni seçilmiþ Halk Cephesi hükümetinin, iþgününü kýsaltmasýna ve tarihte ilk kez ücretli tatili kabul etmesine izin verdi. Sonra, hareket geri çekildiðinde ve iþverenler inisiyatifi tekrar ele geçirdiklerinde, ayný parlamentonun bu reformlarýn çoðunu iptal etmesini saðladýlar. Daha yakýn zamanda, 1973-74 kiþinda petrol fiyatlarý hýzla yükselirken, dünya kapitalizmi Ýkinci Dünya Savaþý'ndan beri yaþadýðý en kötü krize girdi. Fakat, tüm imalat sanayiini felç etmeye baþlayan son derece baþarýlý bir madenciler greviyle karþý karþýya kaldýðýnda,

Ýngiltere büyük sermayesi, büyük ücret artýþlarý ve bir dizi baþka reform (baþta sendikalarýn faaliyetlerini kýsýtlayan bir yasanýn geri çekilmesi olmak üzere) vererek grevi sona erdiren azýnlýk bir Ýþçi Partisi hükümetinin iktidara geliþini memnunlukla izledi. Büyük sermaye bunun, tekrar saldýrýya geçmeden önce zaman kazanmanýn tek yolu olduðunu biliyordu. Nitekim, bir yýl sonra, hükümetin ücretleri dondurmasý ve sosyal yardýmlarda büyük kesintiler yapmasý için yoðun ve sonuçta baþarýlý bir baský yapmaya baþladý. Bunlar, günümüz için çok geçerli dersler çýkarabileceðimiz deneyimler. Son birkaç yýldýr sisteme karþý direniþin yeniden canlanmýþ olmasý, reformist fikirlerin etkinliðini otomatik olarak ortadan kaldýrmýyor. Susan George, George Monbiot ve Bernard Cassen gibi küreselleþme karþýtý hareket ile iliþkili çok çeþitli düþünürler, tepeden yapýlan politik manevralarla tabandan gelen baskýnýn doðru bileþimi uygulandýðý taktirde, gerçek ve kalýcý reformlar kazanmanýn mümkün olabileceðini iddia ediyorlar. Yeni sol sendika yöneticilerinin çoðu [ç.n. Ýngiltere'de son dönemde birçok büyük sendikanýn genel baþkanlýk seçimlerini sosyalist/sol sosyal demokrat/Blair'e muhalif adaylar kazandý] Ýþçi Partisi'ni 'yeniden sosyalizme kazanabileceðimizi' ya da 'Eski Ýþçi Partisi'ne geri dönebileceðimizi iddia ediyorlar [ç.n. Blair, partisini Yeni Ýþçi Partisi olarak adlandýrýyor]. Ve belki de en önemlisi, Latin Amerika'da Hugo Chavez ve Lula, üretim araçlarýnýn kapitalist mülkiyetine dokunmadan 'neo-liberalizm'den kurtulmanýn mümkün olduðunu iddia ediyorlar. Bu durumda devrimciler hâlâ, Rosa Lüksemburg'un bir yüzyýldan uzun zaman önce Eduard Bernstein ile yaptýðý klasik tartýþmada söylediklerini söylemek zorundalar. Biz reformlar için mücadeleye varýz. Bu, hareketin, sistemin bütününe meydan okumak için güç toplamaya baþlayabilmesinin yoludur. Fakat en nihayetinde, reformlar, devletin gücüne karþý tabandan yükselen kitle eylemine dayanan bir meydan okuma olmaksýzýn savunulamaz. Reformizm (ister eski, ister yeni þekliyle) böyle bir meydan okumanýn ne anlama geldiðini tartýþmanýn gereðini bile yadsýr, ve pratikte, en kritik anlarda bu meydan okumadan kaçýnýr. Salt bu nedenle bile olsa, reformizm ile yapýlan tartýþma bitmeyecektir ve bitmemelidir.

Bu makale Ýngiltere’de Sosyalist Ýþçi Partisi tarafýndan yayýnlanan Socialist Review dergisinden çevrilmiþtir.

Chris Harman’ýn Türkçe’de, Doðu’da Fýrtýna Koptu, Deðiþen Ýþçi Sýnýfý, Küreselleþme ve Direniþ, Parti ve Sýnýf ve Marksizme Giriþ adlý kitap ve broþürleri var.


11

sosyalist iþçi

KAPÝTALÝZM MERCEK ALTINDA Bütün dünya’da 27 milyon köle var

"Batsýn bu dünya!" Ü

ç milyar insan, yani dünyanýn yarýsý, günde iki dolardan az (2.5 milyon TL) bir parayla hayatta kalma savaþý veriyor. Bu gerçeði artýk dünyanýn efendilerinin küresel kurumlarý bile, tehlikeli boyutlarý konusunda patronlarý uyarmak için dile getiriyor. Ama çoðumuzun bilmediði, kimsenin söylemeye yanaþmadýðý, dehþetli bir gerçek daha var: 21. Yüzyýl dünyasýnda, üstelik çoðu geliþmiþ ülkelere satýlan ve yalnýzca resmi rakamlara göre 27 milyon köle var! Bunlar kitaplarda okuduðumuz, filmlerde izlediðimiz ve çok eskilerde kaldýðýný sandýðýmýz gerçek köleler. Yoksulluk, zaten her þeyden mahrum býrakýlmýþlarý, sahip olduklarý paraya çevrilebilir tek varlýðýn, kendi ya da çocuklarýnýn bedenlerinin tamamýný veya bir bölümünü satmaya zorluyor. Emek gücünü 'özgürce' pazarlamaktan söz etmiyoruz. Bedenini ölene kadar kullanmasý için, küçük bir para karþýlýðýnda, bir baþkasýna devretmekten bahsediyoruz.

Küresel pazarýn kabaran iþtahý Küçücük havasýz bir odada, havagazý beklerinin üzerine eðilmiþ, düzinesi 40 sente satýlan bilezikler üretmek için günde 10 saat çalýþan,9-14 yaþ arasý yüzlerce çocuktan her biri sizce kaç para eder? Küreselleþen dünyada böyle bir çocuðun ortalama satýþ fiyatý 35 dolar, yani 50 milyon TL!. "Bir çift ayakkabý alacaðýma bir köle satýn alayým", derseniz cebinize 50 milyon koyup, milyonlarcasý arasýndan istediðinizi seçebilirsiniz.

Borç tuzaðý Az geliþmiþ ülkelerde insanlarýn köleleþtirilmesi artýk bir sisteme baðlanmýþ. Örneðin Hindistan'da tuðla ocaðý sahibi bir patron, hastane ya da cenaze masrafý gibi altýndan kalkamayacaklarý giderler için yoksul

ailelere borç veriyor. Bu borç karþýlýðýnda tüm aileden ocakta çalýþmasý isteniyor. Çoluk çocuk tüm aile yýllarca sürecek bir çalýþma hayatýna baþlýyor. Aþýrý yüksek faizler ve hileli hesaplar yüzünden borçlar kapanmak bir yana, giderek artýyor. Aileler borçlarý çocuklarýna miras býrakýyor. Kuþaklar boyunca kölelik garanti altýna alýnmýþ oluyor. Bu yolla zorla çalýþtýrýlan kölelerin 15-20 milyonu Hindistan, Pakistan, Bangladeþ ve Nepal'de.

En kârlý meta: kadýn bedeni Kendilerini iþçi simsarý olarak tanýtan kaçakçýlar, yoksul Doðu Avrupa ülkelerinden devþirdikleri genç kadýnlarý iþ vaadiyle Ýsrail, Almanya, Ýsviçre, Japonya ve ABD gibi ülkelerde, kendilerine önce tecavüz edip döven, sonra da pazarlayan alýcýlara satýyor. 'Tanesi' 4 bin dolara satýlan bu kadýnlardan onunun çalýþtýðý küçük bir genelev yýlda bir milyon dolar kazanýyor. Bulgaristan'ýn güneyinde bu 'kýzlardan' ikisinin fiyatý bin dolara kadar düþüyor. Özellikle de iþlerin durgun olduðu pazartesi günleri 'kalanlarý' alýrsanýz. Yunanistan'da 1990-2000 arasýnda bu tarz fuhuþtan 5.5 milyar dolar kazanýlmýþ. Ayný dönemde kendi rýzasýyla çalýþan, çoðu Yunanlý kadýnlar üzerinden kazanýlan miktar ise 1.5 milyar dolar. Meksika'ya kaçak giriþ yapan genç kadýnlar ise restoranlarda iþe alýnýyor. Aslýnda buralar barlar. Kadýn bir süre içki servisi yapýyor. Sonra bar sahibi onu polise ihbar edip belgeleri olmadýðý için tutuklatýyor. Ardýndan kefaletini ödeyip serbest býraktýrýyor. Buradan doðan borç karþýlýðýnda yýllar sürecek seks köleliliði baþlýyor. Üstelik bu kadýnlar bir süre sonra baþkalarýna satýlýyor. Yeni sahip de satýn almak için ödediði paraya karþýlýk onu çalýþtýrýyor. Borcu kapanýrsa bir baþkasýna satýyor. Moldova'lý bir kadýn bu yolla iki yýlda ortalama 1.500 dolardan 10 kez 'el deðiþtirmiþ'. Yakýn tarihte Tapachula adlý bir kasabada, bar sahibi bir kadýn altý kadýný bu yolla kandýrmýþ. Bazýlarý hamile kalýnca, bar sahibi, doðan çocuklarý da satmýþ. Ne olacaðýný anladýktan sonra da kalmak isteyenler var. Çaresizlikleri ortada. Benzer bir barda çalýþan 14 yaþýndaki bir fahiþeye "Ülken Honduras'a dönmeyi düþünmez misin?" diye sorulduðunda; "Hayýr! Orada açlýktan ölürsün!" diye baðýrmýþ.

Kafeste sergilenenler Hindistan'da 1.600 km uzaktan getirilmiþ yaklaþýk 50 bin kadýn, 1.2'ye 1.8 metrelik sokak

Göç yollarýnda görünmez cinayet Gökdelenler genellikle þehrin mimari estetiði açýsýndan eleþtirilir. Ama bilinmeyen bir yönleri daha var: göçmen kuþlarýn katili olmak! Sonbahardaki göçleri sýrasýnda kuþlar metropollerin üzerinden de geçerler. Geceleri yapay ýþýklarýn cazibesine kapýlan kuþlar, gündüzleri de gökdelenlerin camlarýndan yansýyan aðaçlarý gerçek sanýp onlara doðru uçuyorlar. Ve tabii camlara çarpýp yüzlercesi sürüler halinde ölüyor. Çaresi var: geceleri ýþýklarý kapatmak. Bina aydýnlatmalarýnýn kuþlar için yarattýðý tehlikeleri araþtýran Michael Mesure bazý bina sahiplerini aydýnlatmalarýný azaltmaya ikna etmiþ. Ancak kuþlar daha çok gündüzleri ölüyor. Aðaç boyu seviyesindeki pencerelerde yansýtýcý olmayan türden cam kullanýlmasý uyarýsýna ise, maliyetler artacaðý için patronlar kulak asmamýþ. (Ýkiz Kuleler kaç kuþun katili olmuþtu acaba?)

Ýyi haber, kötü haber

K

öleliðin yasal olduðu ülke sayýsý: 0. Yalnýz geçen yýl köle kaçakçýlýðý tespit edilen ülkeler: Almanya'dan, Zimbabve'ye (A'dan, Z'ye) 116! Ve yaþadýðýmýz ülke köle kaçakçýlýðýnýn en önemli geçiþ kapýsý. Batý Afrika'da zorla çalýþtýrýlanlardan, deve yarýþlarýnda binicilik yapmalarý için Basra Körfezi'ne götürülen 5-6 yaþýndaki Pakistanlý çocuklara; Taylandlý çocuk fahiþelerden, çelik sanayiine odun kömürü üretmek için Amazon yaðmur ormanlarýnda aðaç kesen Brezilyalý köle gruplarýna; anne babalarýndan miras kalan ve çocuklarýna devredecekleri borçlarla toprak sahiplerine satýlan çiftlik kölelerine kadar... Kunta Kinte yeni binyýlda da kurtulmadý; aramýzda yaþýyor... seviyesindeki pincara'larda (Hintçe kafes) gece gündüz sergileniyor. Bunlarýn çoðu borç tuzaðýyla kandýrýlmýþ kadýnlar. Bir kýsmýný da bizzat babalarý ya da kocalarý satýyor. Þiddet, hastalýklar, yetersiz beslenme ve kötü saðlýk koþullarý bu kadýnlarýn ortalama ömrünü 40 yýla indirmiþ. Kadýn bedeni uyuþturucudan bile daha karlý. Çünkü uyuþturucu bir satýþta bitiyor. Kadýnsa tekrar tekrar satýlabilir.

Çiftlik köleleri Latin Amerika'daki yoksulluktan kurtulmak için ABD'ye kaçan insanlarý 'çakal' adý verilen köle tüccarlarý karþýlýyor. Göçmenlik yasalarý sýkýlaþtýkça bu çakallarýn iþleri bereketleniyor, o oranda fiyat arttýrýyorlar. Kölelerin çoðunluðu Florida gibi tarým yoðunluklu bölgelerdeki plantasyonlarda çalýþýyor. Kaçmaya çalýþanlarýn önce çekiçle dizleri kýrýlýp, sonra da 100 km hýzla giden bir arabadan fýrlatýlýyor. Bugün ABD'de 150 bin civarýnda köle olduðu tespit edilmiþ. Karýn büyüklüðünü anlamak için basit bir örnek: köle ticaretine taksicilikle baþlayan bir Meksikalý'nýn, yakalandýðýnda el konulan parasý (gayrýmenkuller hariç) tam üç milyon dolar!

'Serbest ticaret' ABD'de tarýmsal üretimin büyük kýsmýnda genetik müdahale söz konusu. Böyle olunca hýzla büyüyen ürünler diðer ülkelerin ürettiklerinden çok daha ucuza mal ediliyor. Örneðin bu tip mýsýr üretimi yüzünden milyonlarca Meksikalý küçük mýsýr ekicisi iþini ve topraðýný kaybedip göç etmiþ. Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaþmasý bu göçe doðrudan katkýda bulunuyor. Meksika ABD'den ithal ettiði her bir ton mýsýra karþýlýk iki yurttaþýný ABD'ye göçmen olarak veriyor.

'Parça baþý' satýþ Fahiþelik ya da kölelik yapmaya razý olmadan önce kendi parçalarýný satanlar da var. Hindistan'ýn güneyinde, "böbrek köyü" diye anýlan Villivakkam'da pek çok kadýn böbreklerini satmýþ. Henüz 20'li yaþlarýnda, evli ve çocuklu olan bu kadýnlar, ailelerinin altýndan kalkamadýðý borçlar yüzünden, böbreklerini bin dolara satmýþlar. Bunlara "yarýsý peþin, yarýsý iþ bitince" denmiþ ve tabii ikinci yarý ödenmemiþ. Üstelik kocalarý da onlarý 'hasar görmüþ mal' olarak terk etmiþ.

Körfez Savaþý'nda ortalýðýn kan gölüne çevrilmesine çok kýzan tanrý, dönemin ABD baþkaný Bush (The Godfather), SSCB devlet baþkaný Gorbaçov ve Ýsrail baþbakaný Þaron'u yanýna çaðýrtmýþ. Hepsini bir güzel fýrçaladýktan sonra, bir hafta içinde dünyayý yok edeceðini halklarýna duyurmalarýný istemiþ. Ülkesine dönen Bush TV'den halka seslenmiþ: "Özgür Amerika'nýn özgür yurttaþlarý! Size bir iyi bir de kötü haberim var. Ýyi haber: baþkanýnýz tanrýyla görüþtü. Kötü haber ise: maalesef bir hafta içinde dünya yok olacak!" Ayný saatlerde Kýzýl Meydan'dan halkýna seslenen Gorbaçov: "Yoldaþlar! Size bir kötü, bir de daha kötü haberim var. Kötü haber: maalesef tanrý varmýþ! Daha kötü haber: bir hafta içinde dünya diye bir gezegen kalmayacak." Ayný anda Kudüs'te toplanan coþkulu kalabalýða hitaben konuþan Þaron heyecandan nefes nefese: "Ey en eski topraklarýn gerçek sahibi sevgili yahudiler! Size bir iyi bir de daha iyi haberim var. Ýyi haber: tanrý baþkanýnýzý huzuruna kabul etti. Daha iyi haber ise, sýký durun: bir haftaya kadar dünyada Filistinli diye bir þey kalmayacak."

11 Eylül bereketi New York'ta küçük bir çocuðu azgýn bir köpeðin diþlerinden kurtaran ve hayvaný boðan iri yarý delikanlýnýn yanýna koþan muhabir sormuþ: -"Kahraman Amerikalý bir çocuðun hayatýný kurtardý", diye yazabilir miyim? -Ben Amerikalý deðil, Pakistanlýyým. Ertesi gün muhabirin çalýþtýðý gazetede haber yayýnlanmýþ: "Kökten dinci müslüman parkta bir köpeði vahþice boðarak öldürdü. FBI olayýn El-Kaide ile baðlantýsýný araþtýrýyor." (Bu fýkra bir lisede öðrencilerin çýkardýðý okul gazetesinden alýnmýþtýr)


SAYI:207 4 Ekim 2003 500.000 TL ISSN 1300-4026 Uluslararasý Tanýtým ve Yayýncýlýk Ltd. Şti. Sahibi: Özden Dönmez Sorumlu Yazýiþleri Müdürü: Volkan Akyýldýrým Adres: Ýstiklal Cad.,Büyükparmakkapý Sok., 8/10, Beyoðlu/Ýstanbul Baský: Yön Matbaasý

www.sosyalistisci.org

sosyalistisci@sosyalistisci.org sosyalist iþçi ne savunuyor? Aþaðýdan sosyalizm

-Kapitalist toplumda tüm zenginliklerin yaratýcýsý iþçi sýnýfýdýr. Yeni bir toplum, iþçi sýnýfýnýn üretim araçlarýna kolektif olarak el koyup üretimi ve daðýtýmý kontrol etmesiyle mümkündür.

Reform deðil, devrim

Hükümet yalancý, rektörler riyakâr..

Baþka bir üniversite var! Ü

niversitelerin çoðu açýldý. Bu kez, her yýl yapýlan alternatif açýlýþlar ya da irili ufaklý öðrenci gösterileri deðil, AKP ile rektörlerin ve hatta askerlerin yürüttüðü tartýþma belirledi açýlýþ gündemini.

Bir taþla iki kuþ Hükümet uzunca bir süredir üniversitelerde bir reformun gerekli olduðunu savunuyordu. Sonuçta hazýrladýðý yasa tasarýsýyla üniversite yönetimlerinin gündemine bomba gibi düþtü. Yasa tasarýsýna biraz yakýndan bakarsanýz bir taþla iki kuþun birden vurulmak istendiðini anlarsýnýz. Erdoðan, artýk her kesimin haklý nefretini kazanmýþ bir kurumu eleþtiriyor. Özellikle liberal saðduyu tarafýndan statükocu bir kurum olarak algýlanan YÖK karþýsýnda, türban hassasiyetini taþýyan tabanýyla birlikte bu kesimin de desteðini hissederek cesaretle 'racon kesiyor'.

Rektörleri edepsizlikle suçluyor. Üstelik bunu, YÖK Baþkaný Gürüz, kuvvet komutanlarýna AKP'yi þikayet ettikten ve bunun üzerine Genelkurmayýn, "eðitimle ilgilenmemiz doðal" açýklamasýndan sonra yapýyor. Gündem giderek geriliyor.

Gerginlik týrmanýrken Peki gerginliðin týrmanmasýndan AKP'nin çýkarý olabilir mi? Olabilir. AKP, "reform", "devrim", "deðiþime direnenlerle mücadele edeceðiz" gibi argümanlar yardýmýyla tartýþarak statükocularý hýrpalamaya çalýþýyor. Böylece Kemal Gürüz ve Kemal Alemdaroðlu gibi 'kemalistlerle' hesaplaþýyor. Ve bu hesaplaþmayla, kemalizmden 'muzdarip' seçmeninin reflekslerini canlý tutmaya çalýþýyor. Ne de olsa seçimler yakýn. Ýkincisi, yeni üniversiteler tasarýsý neo-liberal güç odak-

larýnýn tavsiyeleri doðrultusunda hazýrlanmýþ bir 'eðitimi metalaþtýrma' giriþimi olduðundan, tasarýya direnenleri AB'ye, IMF'ye þikayet etme þansýný yakalýyor.

Statükonun devamý.. Diðer yanda ‘YÖK bürokrasisinin’ tasarýya itirazýnýn merkezini, üniversitelerin mali özerkliðinin sýnýrlanmasý ve yönetimlerin hükümetlerce atanmasý konularý oluþturuyor. Belki ikisi de vahim sonuçlara yol açabilecek istekler. Ancak rektörler tasarýya "özelleþtirmenin yolunu açacak" ya da "anti-demokratik" diyerek itiraz etmiyor. Onlar gerilimi göze almýþ, "laiklik elden gidiyor" diye feryat ediyor. Peki rektörlerin bundan çýkarý olabilir mi? Evet, olabilir. YÖK 12 Eylül'ün, bir askeri diktatörlüðün ürünüdür. Onun tepesindekiler, darbenin kendilerine saðladýðý avantajlý konum-

dan vazgeçmek istemezler. Mali olanaklarýnýn sýnýrlanmasýna elbette tepki gösterirler. Üniversitelerarasý bir kurulun kendi sahte seçimleriyle deðil, hükümet tarafýndan belirlenmesine karþý çýkarlar. Toplumun hassas olduðu laik/anti-laik gerginliðini týrmandýrmaktan medet umarlar.

Seçenek yok mu? Peki sosyalistler ne yapar? Sosyalistler bu tür çekiþmelerde önce olasý bir deðiþimden etkilenecek olan kesimlere bakar. Bu örnekte bu kesimler, öðrenciler, öðretim üyeleri, ve çocuklarýný binbir güçlükle üniversiteye yollayan emekçi insanlardýr. Bu tartýþmada bu kesimlerin görüþüne baþvurulmamýþtýr. Özgürlük ne kemalist YÖK'çülerden beklenebilir, ne askerlerden, ne de liberallerden. Üniversitelerin deðiþimi için "devrim" gerekiyorsa bunu da onun gerçek sahipleri yapar.

-Ýçinde yaþadýðýmýz sistem reformlarla köklü bir þekilde deðiþtirilemez, düzeltilemez. -Bu düzenin kurumlarý iþçi sýnýfý tarafýndan ele geçirilip kullanýlamaz. Kapitalist devletin tüm kurumlarý iþçi sýnýfýna karþý sermaye sahiplerini, egemen sýnýfý korumak için oluþturulmuþtur. -Ýþçi sýnýfýna, iþçi konseylerinin ve iþçi milislerinin üzerinde yükselen tamamen farklý bir devlet gereklidir. -Bu sistemi sadece iþçi sýnýfýnýn yýðýnsal eylemi devirebilir. -Sosyalizm için mücadele dünya çapýnda bir mücadelenin parçasýdýr. Sosyalistler baþka ülkelerin iþçileri ile daima dayanýþma içindedir. -Sosyalistler kadýnlarýn tam bir sosyal, ekonomik ve politik eþitliðini savunur. -Sosyalistler insanlarýn cinsel tercihlerinden dolayý aþaðýlanmalarýna ve baský altýna alýnmalarýna karþý çýkarlar.

Enternasyonalizm

-Sosyalistler, bir ülkenin iþçilerinin diðer ülkelerin iþçileri ile karþý karþýya gelmesine neden olan her þeye karþý çýkarlar. -Sosyalistler ýrkçýlýða ve emperyalizme karþýdýrlar. Bütün halklarýn kendi kaderlerini tayin hakkýný savunurlar. -Sosyalistler bütün haklý ulusal kurtuluþ hareketlerini desteklerler. -Rusya deneyi göstermiþtir ki, sosyalizm tek bir ülkede izole olarak yaþayamaz. Rusya, Çin, Doðu Avrupa ve Küba sosyalist deðil, devlet kapitalistidir. -Sosyalistlet bu ülkelerde iþçi sýnýfýnýn iktidardaki bürokratik egemen sýnýfa karþý mücadelesini destekler.

Devrimci parti

-Sosyalizmin gerçekleþebilmesi için, iþçi sýnýfýnýn en militan, en mücadeleci kesimi devrimci sosyalist bir partide örgütlenmelidir. Böylesi bir parti iþçi sýnýfýnýn yýðýnsal örgütleri ve hareketi içindeki çalýþma ile inþa edilebilir. -Sosyalistler pratik içinde diðer iþçilere reformizmin iþçi sýnýfýnýn çýkarlarýna aykýrý olduðunu kanýtlamalýdýr. -Bu fikirlere katýlan herkesi devrimci bir sosyalist iþçi partisinin inþasý çalýþmasýna omuz vermeye çaðýrýyoruz.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.