208

Page 1

sosyalist isci SAYI: 208

17 Ekim 2003

Ýþgale deðil, direniþe destek

sayfa: 6-7

500.000 TL.

Neo liberalizm üzerine tartýþmalar

sayfa: 9

Aktivistler Paris’te toplanýyor

sayfa: 10

ABD denedi ama baþaramadý

Şimdi bu çocuklarý Türk askerleri mi öldürecek

IRAK’TA ÝŞGALE SON!


sosyalist iþçi

2

Baðdat’ta Irak direniþ hareketi Türk Konsolosluðu’na saldýrdý

Ýþte Türk ordusunu bekleyen gerçekler ‘Bomba yüklü bir kamyon Baðdat’taki Türk Büyükelçiliði’ne 500 metre kala patladý. Geçtiðimiz haftalarda ise Türk kamyon þoförlerine saldýrýlmýþtý. Irak’a gidecek Türk askerlerini iþte böyle bir ülke bekliyor. Bütünüyle iþgalcilere karþý olan, iþgalcileri memleketlerinden kovmak için canlarýný vermeye hazýr insanlarla dolu. Bombanýn patlamasýndan hemen sonra Türk Büyükelçiliði önünde toplanan Iraklýlar sevinç gösterileri yaptýlar. Türk elçiliðine saldýrý dördüncü intihar saldýrýsý. Iraklý direniþçiler daha önce de Birleþmiþ Milletler merkezine, CIA’nýn üslendiði Baðdat Oteli’ne ve bir Irak polis karakoluna saldýrdýlar. Açýk ki bundan sonra daha çok saldýrý gerçekleþecek. Saldýrýdan sonra konuþan Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan “Bunun tezkereyle ilgisi yok. Þimdiye kadar ki saldýrýlarýn devamý niteliðinde bir eylem” derken tam bir þaþkýn olduðunu gösterdi. Bu eylem elbetteki daha önceki eylemlerin bir devamý. Gelecek saldýrýlarýn bir habercisi. Burasý doðru ama ayný zamanda açýk ki Irak’a iþgalci bir güç olarak gelecek Türk askerleri için de bir uyarý. Aynen daha önce kamyon sürücüler-

HAFTAYA BAKIŞ TBMM'nin protestolu açýlýþý

Meclis protestolu bir biçimde açýldý. Kamu emekçileri, öðrenciler, Ýmar Bankasý maðdurlarý meclisin açýldýðý saatlerde düzenledikleri gösterilerle hükümetin uygulamalarýný protesto etti. Protestolarda 21 öðrenci gözaltýna alýndý.

YÖK Yasa Tasarýsý'na Hayýr!

Üniversite öðrencileri Irak'a asker gönderilmesine iliþkin tezkereyi ve YÖK yasa tasarýsýný protesto etti. "Sermayenin Tezkeresine ve YÖK Yasa Tasarýsý'na Hayýr!" pankartýyla Beyazýt Meydaný'na gelen öðrenciler "Meclisi basarýz tezkereyi yakarýz.", "Tasarýya geçit vermeyeceðiz." sloganlarý attýlar.

Saðlýk emekçileri hükümeti uyardý!

ine saldýrýlmasý gibi. Öte yandan Irak Geçici Hükümet Konseyi bile ancak Türk Dýþiþleri’nin uyarýsý ile olayý kýnamýþ. Yani aslýnda onlar da bu uyarýnýn arkasýnda duruyorlar. Geçici Konsey zaten daha önce Irak’a Türk askerinin gelmemesine açýkça karþý çýkmýþtý. AKP hükümeti çaresiz bir biçimde halký kandýrmaya çalýþýyor. Oraya

iþgalci olarak deðil, barýþ taþýmak için gidiyoruz diyor. Büyükelçilik eyleminden sonra AKP Grup Baþkanvekili Eyüp Fatsa “Bu tür hareketlerin Irak halkýndan gelmesi mümkün deðil” diyor ve ekliyor: “Irak halkýnýn koruduðu tek büyükelçilik Türk büyükelçiliðiydi.” AKP milletvekili belli ki çok çabuk unutmuþ. Türkiye 1 Mart’ta Irak’a asker göndermeyi reddetmiþti. Bugün ise Amerika’nýn yanýnda, iþgalci olmaya hazýrlanmaktadýr. Bütün Irak halký Türk askerlerinin Irak’a gitmesine karþý ve hemen herkes Türkiye’nin Amerika ve Ýngiltere’nin yaný sýra iþgalci bir güç haline geleceðini biliyor. Elçilik eylemi bundan sonra Türkiye’yi çok daha aðýr bir saldýrýnýn beklediðini gösteriyor. AKP hükümeti hem kendi halkýna hem de Irak halkýna bakmalý ve Amerika’ya uþaklýktan vazgeçerek Irak’a asker gönderme kararýný uygulamamalýdýr. Bütün Türkiye bunu istiyor!

Çalýþan kadýn olmak zor!

Eðitim-Sen tarafýndan Türkiye çapýnda, 24 ilde toplam 1853 kadýn ile görüþülerek "Eðitim Sektöründe Çalýþan Kadýnlarýn Sorunlarý" baþlýðýyla bir araþtýrma yapýldý. Araþtýrmaya katýlan kadýnlarýn %63.7'si ilköðretim, %17.1'i ortaöðretim, %12.9'u yüksek öðretim kademesinden mezun. Araþtýrmaya katýlan eðitim çalýþaný kadýnlarýn % 15'i iþyerinde cinsel taciz ile karþýlaþtýðýný belirtiyor. Kadýnlarýn %31.4'ü Türkiye'de kadýn sorununu “geleneksel yapýlara”, %27.1'i “toplumsal eþitsizliklere”, %22.7'si ise “eðitim sorunlarýna” baðlýyor. Kadýnlarýn %40'ý iþe alýnmada, %32'si terfi ve atamalarda, %17'si hizmet içi eðitimden yararlanmada, %3.9'u emeklilikte ayrýmcýlýk yapýldýðýný düþünüyor.

Kadýnlarýn %48.4'ü, yöneticilerin çoðunlukla erkek olmasýnýn en rahatsýz edici cinsiyetçi uygulama olduðunu söylüyor. Araþtýrmaya katýlan kadýnlarýn beþte biri, çalýþtýklarý iþyerini 'erkek egemen bir ortam' olarak deðerlendirirken %12.8'i yöneticilerin kadýn çalýþanlarý hafife aldýðýný, %8.7'si terfi ve ödül konusunda erkek yanlýsý tutum sergilendiðini düþünüyor.

Cinsel taciz saklanýyor!

Kadýnlarýn %15'i ise iþyerinde cinsel tacizle karþýlaþtýklarýný belirtiyor. Araþtýrmaya göre eðitim sektöründe cinsel taciz asýl olarak "kadýn cinselliði ile ilgili imalý sözler ve þakalar" ile "kadýnlarý aþaðýlayýp dalga geçme" olarak yoðunlaþýyor.

BM onayý çözüm mü?

Kimileri Irak’a Türk askerlerinin gönderilmesini Birleþmiþ Milletler kararýna baðlamaya çalýþýyorlar. Eðer BM karar verirse sanki Irak’ýn iþgali meþrulaþacak. Önce Birleþmiþ Milletler’de kimin hakim olduðuna bakmak gerekiyor. Bu örgüt gerçekten bütün dünya ülkelerinin eþit haklarla yan yana durduðu bir yer mi? Hayýr. BM asýl olarak daimi konsey üyesi olan ABD, Rusya, Ýngiltere, Çin ve Fransa’nýn hakimiyeti altýnda. Bütün kararlar bu beþ büyük ülkenin onayý ile çýkar. Aksi takdirde veto edilir. Örneðin son olarak Arafat’ýn sürgüne gönderilmesini kýnayan karar BM üyelerinin çok büyük çoðunluðunun onayýný almasýna raðmen ABD veto ettiði için yürürlüðe giremedi. Veto hakkýna sahip ABD dýþýndaki 4 ülkeye bakýnca hepsinin eli kanlý. Aralarýndaki tek sorun rekabet. Bugün Fransa, Rusya ve Çin Irak’ýn soyulmasýndan yeterince pay alamadýklarý için ABD’den farklý bir yerde duruyorlar. Onlar için sorun Irak’ýn soyulmasýnda anlaþmaktýr.

SES üyesi saðlýk emekçileri saðlýkla ilgili yasalar, AKP hükümetinin IMF ve Dünya Bankasý direktifleriyle halkýn ücretsiz saðlýk almasýný engellemesine karþý eþit-parasýz saðlýk için kampanya baþlattý. Kampanyada saðlýk personelinin oylarý TBMM'ye sunuldu. "Göreve hazýrým" sloganýyla baþlatýlan kampanya ile Ýstanbul Tabipler Odasý, Kadýköy Ýskele Meydaný'nda, hastanelerin bahçelerinde, Ankara'da eylem gerçekleþtirdi.

AKP'nin kadrolaþmasý sürüyor!

Resmi Gazete'de yayýnlanan atama ve görevden alma kararýyla 13 bakanlýkta üst düzey bürokratlarýn görev yerleri deðiþtirildi. Bayýndýrlýk ve Ýskan Bakanlýðý, altý atamayla en fazla bürokratýn yer deðiþtirdiði bakanlýk oldu.

Muþ'ta toplu mezar!

Muþ merkeze baðlý Þenköy Yaylasý'nda yapýlan yol çalýþmalarýnda bir toplu mezar ortaya çýktý. Toplu mezarýn, 1993 yýlýnda gerçekleþtirilen "Murat Operasyonu" sýrasýnda evlerinden alýndýktan sonra bir daha kendilerinden haber alýnamayan 11 köylüye ait olduðu tahmin ediliyor.

1000

Dünya basýný Irak’taki iþgalin gerçek boyutlarýný gizliyor. Ýngiliz gazeteci Robert Fisk ve BBC televizyonu yaptýklarý araþtýrmada iþgal kuvvetlerinin her hafta 1000 kiþiyi öldürdüðünü saptadý.


sosyalist iþçi

3

BAŞ Y AZ I Amerikan iþgali bitene kadar durmak yok!

Meclis sonunda Irak’taki Amerikan iþgaline yardýmcý olmak üzere asker gönderme kararýný aldý. Bu kez birinci tezkereye göre daha az baský altýnda olan milletvekilleri çok daha kolayca hükümete asker gönderme konusunda yetki verdiler. 1 Mart’ta bir yandan uluslararasý savaþ karþýtý hareket, diðer yandan ise Türkiye’de aylardýr süren tepkiler CHP grubunun yaný sýra 70’e yakýn AKP milletvekilinin de tezkereye karþý oy vermesine yol açmýþtý. Bu kez ise tezkereye karþý CHP’lilerin yaný sýra sadece 7 AKP’li karþý oy verdi. Asker gönderme kararýnýn hemen ardýndan hükümet memurlara yapacaðý zammý % 13.5 olarak açýkladý. Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek “daha fazla zam vermeyi arzu ederdik ancak, savaþ maliyetini de düþünerek bunu gerçekleþtiremiyoruz” dedi. Çiçek bu sözleri ile hükümet için Amerikalýlarýn iþgaline yardýmcý olmanýn memurlara maaþ vermekten daha önemli olduðunu söylemenin yaný sýra hükümetin diðer bütün iddialarýna da en güzel cevabý verdi. Bilindiði gibi Baþbakan ve Dýþiþleri bakaný Irak’a giden askerlerin iþgalci olarak gitmediklerini anlatýyorlar. Hükümete göre Türk askerleri barýþ için Irak’a gidiyor. Hükümet sözcüsü Çiçek ise açýk açýk “savaþa gidiyoruz” diyor. Öte yandan tüm Irak Türk askerlerine karþý. Amerika’nýn kukla Geçici Hükümet Konseyi, dini liderler, halk temsilcileri hep bir aðýzdan “Türk askeri gelmesin” diyorlar. Onlar sadece Türk askerine deðil, tüm yabancý askerlere karþýlar. Tikritli imamlar: “Türk askeri öldüren bir ayaðýný cennette bilsin!” diyor. Türk askerlerini neyin beklediðini bundan daha iyi ifade etmek mümkün deðil. Hükümet ve Genel Kurmay ne derse desin, Türk ordusu Irak’ta iþgalci olacak ve baðýmsýzlýklarý için savaþan Iraklýlara saldýracaktýr. Tabii karþýlýk da görecek. Her iþgalci gibi, eninde sonunda Irak’tan pýlýsýný, pýrtýsýný toplayarak çekilmek zorunda kalacaktýr. Bu arada Türkiye’ye dönecek her asker cenazesi savaþ karþýtlarý tarafýndan karþýlanacak. Her asker cenazesi aslýnda askerleri Irak’a gönderenlerin cenazesi haline getirilecek. Savaþ karþýtlarýný zorlu bir mücadele dönemi bekliyor. Biz bu mücadeleyi kazanmak zorundayýz. Kazanacaðýz. Irak’ta iþgalin bitmesine kadar, ABD emperyalizmi ve her türlü iþbirlikçisi yenilene kadar mücadele edeceðiz.

sosyalist iþçi

Barýþ gücü deðil, kum torbasý Tezkerenin meclisten geçmesini yorumlayan Yeni Þafak gazetesinden Fehmi Koru, durumu anlayamadýðýný, 1 Mart öncesinde tezkereye "evet" demek daha kolayken, bugün Irak'ta yaþanan kaos apaçýk ortadayken "evet" demenin anlaþýlabilir hiçbir yaný bulunmadýðýný söylüyordu. Anlaþýlmaz bir durum yok! Hürriyet gazetesinden Bekir Coþkun, tezkerede bu denli ýsrarcý olunmasýný, "ABD yalakalýðý"na baðlýyor. Haklý, bu hükümet en baþýndan beri böyle bir tutum içinde ama "yalakalýk" tek baþýna Tayyip Erdoðan Hükümetinin tezkere konusunda bu kadar ýsrarcý olmasýný açýklamaya yetmez. ABD yalakalýðý, yani ABD ile stratejik ortaklýðýn tesisi ve güçlendirilmesi yanýnda, hükümetin iki hedefi daha var: Birisi, "Irak'ýn yeniden yapýlandýrýlmasýnda" ABD'nin izin verdiði ölçülerde pay sahibi olmak. Ekmek ya da kemik artýðý baþka þey, petrol artýðý baþka þey. En büyük üçüncü iþgalci orduyla, Türkiye'deki sermaye çevreleri, aslan payý olmasa da Irak'ta siyasi ve ekonomik kararlarda etkin olacaklarýný ve Ortadoðu'nun yapýlanmasýnda pay sahibi olabileceklerini düþünüyorlar. Bu yüzden tezkere sonrasýnda Baðdat Büyükelçiliði’ne gönderilen ilk heyet Irak'ta ekonomi ve yatýrým iþlerini düzenleyen ABD'li komisyonla iliþki kuracak isimlerden oluþtu. Hükümetin diðer hedefi ise Kürtler üzerinde caydýrýcý olmak ve hareket alanlarýný daraltmak. KADEK liderliðinin yakalanýp Türkiye'ye iade edilip

edilememesi bir dizi dengeyle ilgili fakat bu pazarlýk baþlý baþýna Türkiye'de ve Irak'ta Kürtler üzerinde basýnç yaratýyor. Kuþkusuz Bush'u Türkiye'nin bu planlarý zerre kadar ilgilendirmiyor. ABD'nin 200 bine yakýn askerinin yanýnda 15 bin Türk askeri çok simgesel. ABD'de zaten olayýn bu simgesel yanýyla ilgileniyor. 15 bin Türk askerinin ABD'nin saðlayamadýðý istikrarý saðlayabileceðini sadece tipik burnu büyük Türk milliyetçiliðiyle açýklayabiliriz. ABD, Birleþmiþ Milletler'de hemen hemen yalnýz. Dünya kamuoyu gözünde Bush ve kabinesi petrol için kan döken bir çete. Irak'ýn iþgalini onaylayan ülke yok denecek kadar az. Üstelik Bush'un güvenirliði ABD halký arasýnda ilk kez yüzde 50'nin altýna düþmüþ durumda. Özetle, Bush'un "Irak'a özgürlük getiriyoruz" tezi tüm dünyada iflas etmiþken, bir kaç finonun dýþýnda hiçbir ülke ABD'nin yanýnda Irak iþgalinin ortaðý olmaya yanaþmazken, müslüman Türk askerinin müslüman Irak'a ABD'nin isteði üzerine girmesi petrol çetesinin elini bir ölçüde güçlendirecektir. Kitle imha silahlarý konusunda rezil olan ABD'nin politik ikna kampanyasýnýn bir sonucu olarak Türk askerinin Irak'a gitmesi, ABD açýsýndan küçük bir reklam maliyetidir. Henüz Irak'a Türk askeri gitmedi. Ama eðer giderse neler olacaðýný Prag'tan yayýn yapan Hür Irak Radyosu'nun konuyla ilgili programýna

katýlan Irak’lýlar anlaþýyorlar. Programa katýlan herkes Türkiye'ye saldýrýyor. Bir Iraklý þunlarý söylüyor: "Anlaþýlan Türkler Süleymaniye'deki çuval olayýndan ders almamýþlar. Þimdi de Amerikalýlar kendilerini korumak amacýyla Türk askerlerini Kum Torbalarý olarak kullanmak istiyorlar". Bir baþka Iraklý ise daha sinirli olarak: 'Bundan sonra Türk televizyonlarý yayýnlarýný sýk sýk keserek, Irak'ta bir Amerikalý ve 10 Türk askerinin öldürülüþ haberlerini vermek zorunda kalacaklar' diyor. Tezkere geçmeden önce "Biz barýþ ve istikrar saðlamak için Irak'a gidiyoruz" diyen AKP'liler ise aðýzlarýndan baklayý çýkartmaya baþladýlar. Star gazetesinde yayýnlanan bir haberde, AKP il Baþkaný Mehmet Müezzinoðlu þunlarý söylüyor: "Asker bayrama gitmiyor. Ya da o bölgede yiyip içip yatmaya gitmiyor. Asker zaman zaman tabut tabut gelecek elbet… Çanakkale Savaþý'nda þehit olan insanlarý üst üste koyup gömdüler. Tabut bile yoktu. Biz askerimizi iki yýl yedirip içirip eðitmiyoruz. Somali'ye, Afganistan'a da asker gönderdik. Belirli dönemlerde Suriye'ye, Irak'a giriþler oldu. O zaman da tabut tabut asker geldi. Þimdi de gelir, sonra da gelecektir." AKP kalkamayacaðý bir yükün altýna girdi. Açýk açýk ABD için savaþmaya asker gönderiyorlar. Ýlk asker gittiðinde, ilk cenazeler gelmeye baþladýðýnda, Bush'un itibarý için savaþanlar halkýn yüzüne bakacak itibarlarýnýn kalmadýðýný görecekler.

Bush’dan hesap sormaya Paris’e 12-15 Kasým

Avrupa Sosyal Forumu Ayrýntýlý bilgi için:

Ýstanbul Sosyal Forumu: 0212 - 243 83 33 l Karakedi: 0212 - 251 62 73


4

AKP Kongresi

sosyalist iþçi

DSÝP öðrenci toplantýsý

11-12 Ekim günlerinde DSÝPli öðrenciler bir araya geldiler. Ankara'da yapýlan toplantýda Ýstanbul, Balýkesir ve Akhisar'dan gelen öðrenciler buluþtu. Okullarýn birbiri ardýna açýldýðý bu günlerde gerçekleþen bu buluþma ile geçen bir yýl içinde yapýlan yerel çalýþmalarýn deneyimlerini paylaþýp bu sene nasýl bir faaliyet yapýlmasý gerekeceði tartýþýldý. Toplantýya ilk gün politik gündem tartýþýlarak baþlandý. Dünyanýn en önemli gündeminin hâlâ savaþ olduðu ve bu savaþýn ABD egemen sýnýfýnýn krizden çýkabilmek ve dünyanýn geri kalaný üzerinde hegemonya kurabilmek için baþvurduðu en keskin yol olduðu, fakat bu saldýrýya milyonlarca insanýn, daha Irak'a ilk bomba düþmeden tepki gösterdiði vurgulandý. Savaþ karþýtý hareketin ABD Irak'ta "zafer" ilan ettikten sonra durmadýðý ve tekrar yükseleceði anlatýldý. Savaþý ve dünya egemen sýnýflarýnýn saldýrýlarýný durdurmanýn hâlâ mümkün olduðu ve 27 Eylül'de gerçekleþen eylemlerin bunun bir iþareti olduðu vurgulandý. Cumartesi gününün ikinci gündeminde, katýlanlar son bir yýlda edindikleri deneyimleri birbirlerine aktardýlar. 1 Aralýk'tan sonraki süreçte farklý yerellerde yapýlan çalýþmalarýn hepsinde büyük oranda benzer deneyimlerin edinildiði ve ayný türden sorunlarýn yaþanmýþ olduðu görüldü. Yapýlan kampanyalarýn iyi sonuç verebilmesi için politik inisiyatifi hiçbir þekilde býrakmamak gerektiði bir kez daha ortaya çýktý. Pazar günüyse ilk olarak bu yýl Küresel BAK çalýþmasýnýn nasýl yapýlacaðý tartýþýldý. Geçen yýlýn deneyimleri merkezde olduðu kadar yerellerde de iki tür anlayýþýn birbirinden ayrýþtýðýný gösteriyordu. Savaþýn nasýl durdurulabileceðine iliþkin bu ayrýþmada, bunun cesur gruplarýn keskin eylemleri sayesinde baþarýlabileceðini ileri sürenlerden ancak geniþ yýðýnlarýn hareketlenmesiyle savaþýn ve egemen sýnýfýn diðer saldýrýlarýnýn engellenebileceðini düþünen ve bunun için savaþa tepki duyan büyük kitleleri kazanmaya yönelik çalýþmalar yapmak isteyenler kopmuþlardý. Birinci anlayýþýn savunucularý küçük ve kolayca kimsenin katýlamayacaðý eylemler yaparken, diðer anlayýþla Küresel BAK'ýn temelleri atýlmýþtý. Koalisyon'un amacýnýn savaþa karþý olan çoðunluðun kendini ifade edebilmesi için alan ve araçlar oluþturmak olduðu anlatýldý. Yerel kampanyalarýn büyümesi, güçlenmesi ve çoðalmasý için neler yapýlabileceði konuþuldu. Ayrýca bu çalýþmalarý merkezileþtirmek için de yöntemler düþünüldü. Toplantýnýn son gündemiyse gazete ve örgütlenme üzerineydi. Bu gündemde hareketin ilerlemesi için devrimci partinin gerekli bir araç olduðu anlatýldý. Hem üyelerin kendi aralarýnda sýký örgütsel baðlarýnýn olmasý hem de kampanyalar içinde devrimci fikirleri anlatarak daha fazla sayýda insanýn bu fikirlere kazanýlmasýnýn hareketin baþarýlý olmasý için çok önemli olduðu vurgulandý. Bunun için ise daha çok tartýþmanýn ve daha çok gazete satmanýn gerekli olduðunda anlaþýldý. Bununla birlikte gazeteye daha fazla müdahale edilmesinin, onu etkili bir araç haline getirmenin önemi ortaya kondu. Toplantý sona ererken Ocak-Þubat aylarýnda daha geniþ bir toplantýnýn yapýlmasýnda anlaþýldý.

Savaþýn ve IMF’nin partisi

AKP Kongresi büyük medyada övgü dolu sözlerle karþýlandý. Büyük Kongre, en disiplinli kongre, on aylýk hükümeti boyunca Türkiye'yi baþarýdan baþarýya koþturan partinin kongresi gibi laflar deðerlendirmelerin merkezindeydi. Bu tür biçimsel deðerlendirmeleri bir kenara býrakacak olursak, kuruluþundan 10 ay sonra 1. Olaðan Kongresinde siyasi yelpazenin neresinde yer alacaðýný tek yetkili aðýz Erdoðan'la ifade eden AKP, ciddi bir deðiþimden geçtiði görüntüsünü vermeye çalýþtý. Kongreyle birlikte Milli Görüþ çizgisindeki bütün kadrolar yönetimden tasfiye edildiler. Elli kiþilik eski MKYK daha çok ANAP ve DYP geleneðinden gelen kadrolarla dolduruldu. Tayip Erdoðan partinin yeni çizgisinin merkezde yer alan muhafazakar liberal bir hat olduðunu söyledi. AKP bu kongre-

siyle egemen sýnýf nezdinde kendisini bir kez daha tahkim etti. Ayrýca bu kongre, uluslararasý sermayeye eklemlenmede bir sorun yaþanmayacaðýnýn, IMF ve benzeri küresel sermaye örgütlerinin programýndan sapýlmayacaðýnýn belgesi oldu. Tayyip Erdoðan sadece Milli

Görüþ çizgisinde olanlarý deðil, savaþ konusunda muhalif olan kesimi de kongrede tasfiye etti. Irak'a asker gönderme konusunda da Türk asekerinin bölgede barýþ gücü olarak konuþlanacaðýný söyleyen Tayyip Erdoðan ABD emperyalizminin de takipçisi olduðunu kanýtlamýþtýr. Tayyip Erdoðan, açýlýþ konuþmasýna "Bir rüya görüyorum" diye baþlamýþ. Onun rüyasý, ABD'nin iyi bir hizmetkarý olmak, onun rüyasý IMF politikalarýný sorunsuz uygulayabilmek, onun rüyasý egemen sýnýfýn takdirini kazanmak, onun rüyasý hem partide hem toplumda dikensiz gül bahçesi istemek. Ezilenlerin rüyalarý Tayyip'i hiç ilgilendirmiyor. 1. Kongresini dikensiz bir gül bahçesi gibi atlatan Tayyip hem ABD'nin uþaklýðýný hem de egemen sýnýfýn borazanlýðýný yaptýðý için belki de 2. Kongresinde kabuslar görmeye baþlayacak.

Ülkücü faþistler gene sahnede

3 Kasým seçimlerinde uðradýklarý yenilgi ile birlikte büyük ölçüde ortadan kaybolan ülkücü faþist hareket MHP’nin son kongresi ile yeniden ortaya çýktý. Üç Genel Baþkan adayýnýn olduðu kongrede, seçimlerden sonra çekileceðini açýklayan eski baþkan Devlet Bahçeli toplam oylarýn yarýsýna yakýnýný alarak kazandý. Diðer iki aday, Ramiz Ongun ve Koray Aydýn ise Bahçeli’nin aldýðý oyun yaklaþýk

KAPÝTALÝZM MERCEK ALTINDA Yedi yýl doyarýz

Baþýný ABD'nin çektiði silahlanma öyle büyük boyutlarda ki bu yýl dünyada silah harcamalarýna ayrýlan para 900 milyar dolarý aþýyor. Oysa þu anda açlýk sýnýrýnda yaþayan 1.3 milyar insanýn barýnma, yiyecek, giysi ve saðlýk harcamalarýný karþýlamak için 130 milyar dolar yetiyor. Yani silahlanmaya bir yýl ara verilse, bu kadar insan yedi yýl bu hizmetlerden yararlanabilecek.

Hortumcular borçlarýný 140 yýlda ödeyecek

El konulan bankalarýn sahiplerinden, hem kendi hem de el konulan diðer bankalara olan borçlarý nedeniyle 11.6 milyar

yarýsýný aldýlar. Ýlk Genel Baþkan seçildiðinde MHP’yi daha ýlýmlý politikalara çekeceði söylenen Devlet Bahçeli Kongre’de yaptýðý konuþmasýnda bütünüyle farklý bir çizgideydi. Tamamen ýrkçý bir söyleme ve tutuma sahipti. Zaten bir süredir ülkücü faþist hareket içinde Türkçülük yeniden öne çýkmakta. MHP Kongresi faþistlerin þimdilik daðýnýk olduklarýný gösterdi.

dolar alacaklý bulunan Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu (TMSF) bu yýl Ocak-Aðustos döneminde borçlulardan sadece 45 milyon dolar tahsil edebildi. Aylýk ortalama tahsilat 7 milyon dolara denk düþüyor. Bu hýzla cebimizden hortumlanan paranýn tahsilatý (hepsinin alýnabileceðini ve üzerine yenilerinin eklenmeyeceðini varsayarsak) tam 140 yýlda yapýlabilecek. TMSF'nin alacaklarýnýn 9 milyar 876 milyon dolarý banka sahiplerinin kendi bankalarýndan, 1 milyar 733 milyon dolarý ise diðer batýk bankalardan kullandýklarý kredilerden kaynaklanýyor.

Ancak ortada olduklarýný ve yeniden ciddi bir tehlike haline gelebileceklerini de gösterdi. AK Parti hükümetinin ayaðýnýn kaymasý halinde ve sol bir alternatif olmadýðý takdirde MHP’nin önü açýk. Bu parti bir dizi popülist söylemi ile de destek toplama gücüne hala sahip. MHP’nin yeniden yükseliþini durduracak olan tek güç örgütlü iþçi sýnýfýnýn mücadelesidir. Çin ve Rus petrol þirketlerine arama ruhsatlarý verdiðinden ABD'li petrol þirketlerinin faaliyetleri kýsýtlanýyordu. Örneðin Fransýz Total Fine Elf

Irak petrol rezervlerinin %25'ini geliþtirme hakkýna sahipti. Rusya ise Lukoil aracýlýðýyla bölgedeki payýný arttýrmak istiyordu.

Çok kültürlülüðüyle tanýnan, her din ve mezhepten insana karþý hoþgörülü, hatta pek çok insanýn kendi yurdunu terk edip, onlara sýðýndýðý Osmanlý Ýmparatorluðu'nda, ayrý uluslara mensup kiþilerin ayrý ayrý renklerde giysi giymek zorunda olduklarýný... Ve Boðaz'daki yalýlarýn dýþ cephe renklerinin sahibinin Yahudi (siyah), Ermeni (kýrmýzý), Rum (kurþuni), ya da Müslüman (her renk) oluþuna göre deðiþtiðini...?

Yasal iþkence

Yeniden yapýlandýrma yalaný

Irak'ta istikrar ve yeniden yapýlanma saðlayacaðý iddiasýyla bu ülkeyi iþgal eden ABD, geçtiðimiz yýllarda, Irak petrol sahalarýnýn geliþtirilmesiyle ilgili, toplam 5 milyar dolarlýk 2 bin ihalenin %80'ini bizzat kendisi engelledi. Çünkü, Irak Avrupalý,

Bunlarý biliyor muydunuz?

Uygulamalý insan haklarý dersi!

Taþ atan Filistinli 'barbarlara' karþý Arap çölleri ortasýnda bir demokrasi vahasý olduðunu kanýtlamaya uðraþan Ýsrail devletinin, Yahudi olup olmama üzerine kurulu bir dizi "temel yasa" ile yönetildiðini (anayasasý yok) ve iþkenceye yasalarla izin veren tek ülke olduðunu...


sosyalist iþçi

5

DÜNYA

Direniþ örgütleniyor ve büyüyor

Irak’ta ABD iþgaline karþý direniþ giderek örgütleniyor ve güçleniyor. Amerika ve Ýngiltere’nin havadan ve karadan saldýrýlarýna karþý fazla direnemeyen Irak ordusunun daðýlmasýndan sonra kolay bir zafer elde ettiklerini sanan iþgalciler þimdi giderek ciddileþen bir direniþle karþý karþýyalar. Ýþgalin hemen ardýndan farklý

politik eðilimler çeþitli bölgelerde farklý taleplerle direniþe geçtiler. Ancak giderek farklý gruplar arasýnda koordinasyon geliþmeye baþladý. Bugün Irak’ýn birçok bölgesinde ortak direniþ komiteleri var. al Hayat televizyonunda çalýþan Zaki Çehab Irak’taki direniþçilerle kapsamlý görüþmeler yaptý. Çehab, Ramadi kentinde

Amerikalý askerler tarafýndan vurulan 17 yaþýnda bir gencin cenazesinden sonra havaya ateþ açan direniþçilerle karþýlaþtý. Bu direniþçiler Çehab’a politik Ýslamcý veya Saddamcý olmadýklarýný, milliyetçi olduklarýný söylediler. “Ülkemizin kendi çýkarlarý için Irak’ý iþgal ettiði açýk olan güçlerin elinde olmasýný istemiyoruz” diyorlardý. Çehab bu güçlerin Saddam’ýn yakalanmasýndan memnun olacaklarýný da ifade ettiklerini söylüyor. Tikrit’te ise Saddamcý Baas direniþçileri ile karþýlaþmýþ. Baas’çýlar ülke çapýnda örgütlendiklerini ve diðer direniþ gruplarý ile iþbirliði içinde olduklarýný anlatmýþlar. Musul ve Felluce’de ise Çehab, Müslüman Kardeþler grubuna baðlý direniþçilerle karþýlaþmýþ. Bu grup yoðun bir intihar saldýrýsý giriþimine hazýrlandýðýný

anlatmýþ. Musul’da politik Ýslamcý gruplarla milliyetçi gruplarýn ortak bir komitesi olduðunu görmüþ. Direniþçiler Çehab’a Irak’ýn bir çok yerinde böylesi komiteler kurulduðunu anlatmýþlar. Çehab’a göre Irak halkýnýn direniþi daha yeni baþlýyor ve direniþ halktan çok büyük bir destek alýyor. Irak 20 yýldýr savaþýyor ve 10 yýldan fazladýr ambargo altýnda. Halk bu durumun bütün sorumluluðunu Amerikalýlarda ve onlarýn yanýnda tutum alan ülkelerde görüyor. Direniþ bu nedenle sert olacak. ABD, Ýngiliz ve diðer ülkelerden iþgalcilere karþý Irak direniþi “yumuþak” hedeflere deðil, karakollar, ABD konvoylarý ve CIA merkezi gibi iyi korunan, askeri hedeflere saldýrýyor. Sadece bu bile direniþin ne denli güçlü olduðunu gösteriyor.

Amerikalý silah taciri Irak’ta “kitle imha silahý” arayacak

Bugüne kadar Irak’ta hiç bir “kitle imha silahý” bulamayan Bush yönetimi 600 milyon dolar bütçeli yeni bir kitle imha silahý arama çalýþmasý baþlatýyor. Yeni ekibin baþýna geçirilen David Kay 10 yýldýr Irak’taki rejimin deðiþmesi gerektiðini savunan biri. Kay belli baþlý silah üreticisi þirketlerden birisi olan SAIC’in baþkan yardýmcýsý. SAIC son 6 ay içinde Irak’taki Amerikan ordusunun silahlandýrýlmasýndan dolayý 650 milyon dolar kazandý. Bütün bunlar Irak üzerine dönen dolaplarý çýplak bir biçimde açýklýyor.

FÝLÝSTÝN RAPORU ABD gösterdi, Ýsrail vurdu Geçen hafta, Þam'a 15 km uzaklýktaki bir kampa Ýsrail hava saldýrýsý gerçekleþti. Bu saldýrý, Suriye topraklarýna, 1970'teki savaþtan beri (Mýsýr ve Suriye Ýsrail'e savaþ açmýþtý) Ýsrail'in ilk saldýrýsý. Þam'ýn vurulmasýyla Ortadoðu'daki gerilim yükseldi. Ýsrail'in bu saldýrýsý ile Ortadoðu savaþýna doðru bir baþka öldürücü adým daha atýlmýþ oldu. Ýsrail'in açýklamasýna göre bu saldýrý bir terörist eðitim kampýna yapýlmýþ. Suriyeliler için ise gerçek bambaþka: Vurulan yer, popüler bir piknik ve gezi alaný. Þam'a saldýrý 19 kiþinin öldüðü Hayfa saldýrýsýndan hemen sonra gerçekleþti. Suriye BM Güvenlik Konseyi toplantýsýnda saldýrýyý gündeme almayý teklif etti. Konseye üye

bütün devletler saldýrýyý kýnadýlar. Bir tanesi hariç: ABD. Týpký geçen hafta Ýsrail'in Filistin lideri Arafat'ý sürgün etme ya da öldürme açýklamasýnýn ardýndan BM Güvenlik Konseyi'nden kýnama kararýný veto etmesi gibi. Bilindiði gibi Suriye ABD'nin þer ekseni listesinde. Bush ayrýca Suriye'nin terörizmi beslediðini de iddia etti. Bu açýklamalarýn sebebi Suriye;nin Ýsrail ile yaþadýðý þiddetli uyuþmazlýk, Filistin direniþine verdiði fiili destek ve Ýran'la beraber, Ýsrail'i Lübnan'dan 2000 yýlýnda geri çekilmeye zorlayan radikal Ýslami grup Hizbullah'a destek olmasý. Ama gene de ABD Ýsrail'in Suriye'ye saldýrýsýna açýk destek vermek konusunda ihtiyatlý davranýyor. Bunun sebebi ABD'nin Irak'ta karþýlaþtýðý sorunlar. Irak'a saldýrýdan önce Bush'a yakýn çevreler, yeni Amerikan yüzyýlý projesinin

çekirdeðini biçimlendirenler, net bir strateji ileri sürmüþlerdi: ilk adým mümkün olan en az sayýda birlikle Irak'ýn istilasý ve fethi. Böylece, Suriye ve Ýran'a doðru da saldýrýyý geniþletmek. Bu senaryoda cesaretlenmiþ bir ABD 'yol haritasýný' Filistinlilerin kabul etmesini saðlar. Bu strateji ile beraber Rumsfeld ve Bush kabinesi, Baðdat'ýn düþmesinden sonra Suriye'de de kitle imha silahý olduðunu iddia etmeye baþladýlar. Bu tehdidin anlamý þuydu: Suriye'nin Þam'daki Filistinli Ýslami Cihad ve Hamas gibi gruplarýn

bürolarýný kapatmasýný saðlamak. Fakat ABD Irak'ta bataða saplandý. Irak'ta direniþ büyüdükçe, Irak'a daha fazla birlik sokmayý kesti. Sýrayla Ýsrail ve Filistin'de sorunlar çýkmaya baþladý. Yol haritasýyla, sað kanat Ýsrailli lider Þaron, isteksizce, Filistinlilere bölünmüþ ve zayýf bir devlet sözü verdi. Filistinli gruplar ateþkese uymaya devam ederken; Ýsrail, Filistinli lidere suikast yapmaya, Filistin topraklarýný iþgal etmeye, Batý Yakasý'nda duvar inþa etmeye devam etti. Bu sorunlar Amerika'yý Suriye ve Ýran'a savaþ tehditleri savurmaktan alýkoymadý. ABD kongresi, Suriye'ye ceza kesmek için bir yasa tasarýsýný görüþüyor. Þaron ve ABD'deki sað kanat þahinler, Ýran rejiminin devrilmesine çaðrý yapan bir grup oluþturuyorlar. Fakat Irak'ta ABD'nin yaþadýðý felaket bütün bu stratejiye zarar veriyor. Görünen o ki, Bush ve çetesinin bölgedeki isteklerini uygulamak ve Ortadoðu stratejisini hayata geçirmek, umduklarý kadar kolay olmayacak.

Terminatör vali oldu

Kaliforniya eyalet seçimleri yapýldý ve Cumhuriyetçi Parti adayý, film artisti Arnold Schwarzenneger seçimleri kazandý. Schwarzenneger Avusturya'dan ABD'ye göç eden bir aileden geliyor. Babasý Avusturya Nazisi. Schwarzenneger bu geçmiþinden kurtulmak için uzun bir süredir çabalýyordu. Son olarak Avusturyalý faþist lider Hyder'e karþý gösterilere katýlarak ailesinin geçmiþinden kurtulmaya çalýþtý. Ama ayný Schwarzenneger diðer taraftan Ýngilizce'nin eyaletin tek resmi dili olmasý için sürdürülen ýrkçý kampanyanýn baþlýca taraftarlarýndan birisi. Kaliforniya'da, ana dili Ýngilizce olan beyazlar tam bir azýnlýk. Nüfusun ancak % 35'ini oluþturuyorlar. Ancak seçmenlerin büyük çoðunluðu ana dili Ýngilizce olan beyaz. Nüfus içindeki oranlarý hýzla artan Latinolar ise hem kendi ana dillerini konuþamýyorlar hem de seçmenler arasýnda azýnlýklar. Schwarzenneger'in katýldýðý bir baþka kampanya ise küçük yaþtakilere idam cezasý verilebilmesini savunuyor. Bu kampanya 13 yaþýndakilerin bile idam edilmesini öneriyor. Schwarzenneger'in desteklediði bu iki kampanya da ABD'deki en önemli ýrkçý örgütlenme olan Ku Klux Klan ile yakýn iliþkilere sahip. Schwarzenneger bir yandan babasýnýn Nazi geçmiþi ile arasýna mesafe koyarken diðer yandan Amerika'nýn Nazileri olan Ku Klux Klan ile içli dýþlý. Schwarzenneger'in baþýna geçtiði Kaliforniya eyaleti dünyanýn 5. büyük ekonomisi. Ve bu eyalet ABD'nin geri kalanýnda da olduðu gibi yoksulla zengin arasýndaki eþitsizliðin aþýrý ölçüde yüksek olduðu bir yer. Kaliforniya'nýn zenginliðinin baþlýca kaynaklarýndan birisi yasadýþý göçmen iþçiler. Bunlardan 10 bine yakýný San Diago kentinde tanesi bir milyon dolarlýk evlerin olduðu bir bölgede sokaklarda yatýyorlar. 100 binlerce göçmen iþçi ise en kötü koþullara sahip barakalarda yaþýyorlar. Ekonomik eþitsizlik Kaliforniya'da son 20-30 yýlda hýzla büyüdü, özellikle de eyaletin güney kýsmýnda. En zengin % 20, en az gelirli % 20'den tam 25 kere daha büyük bir gelire sahip. Los Angeles kentinde yaþayanlarýn üçte birinin saðlýk sigortasý yok. Bütün eyalette hastane koþullarý çok kötü. Ve Kaliforniya dünyada en çok dolar milyarderinin olduðu bölge. Schwarzenneger ve onu destekleyen Cumhuriyetçi Parti'nin en sað kanadýnda yer alan Wilson ekibi Kaliforniya'da en zenginle en yoksul arasýndaki farký daha da açmakta kararlý.


6

sosyalist iþçi

Felluce Belediye Baþkaný: “Irak’a gelmeyin! Ýþgali uzatýrsýnýz.”

Iraklý Kürtler: “Asker deðil, yalnýzca komþuluk ve kardeþlik bekliyoruz.”

Lübnan Hizbullah merkezi: “Ortadoðu’da savaþ daha yeni baþladý!”

Tikritli imaml “Türk askeri öldüren bir ayaðýný cenne bilsin!”

Türk ordusu ABD’nin Irak iþgaline destek vermeye g

Ýþgale deðil, diren "ABD'nin Irak'ta baþarýlý olmasýný istiyorum; Washington'ýn hedefine ulaþmasýna bizzat katkýda bulunacaðým." AKP hükümetinin 7 Ekim günü kapalý oturumla yaptýðý toplantý sonrasý aldýðý asker yollama kararý, uluslararasý siyaset diline tercüme edildiðinde bu anlama gelir. AKP hükümeti, býrakalým Türkiye'yi, tüm dünyanýn karþý olduðu bir savaþ sonrasý vahþice sürdürülen bir iþgale, ABD askerlerinin yerine ölmek üzere, kendi askerini yollayacak. Bunu halkýn gözünde meþru göstermek için de çeþitli bahaneler kullanýyorlar. Bu bahaneleri birkaç ana baþlýk altýnda toplayýp inceleyebiliriz.

Ulustan habersiz ulusal çýkar

Birinci ve en önde gösterilen

Irak satýlýyor

ABD'nin atadýðý Geçici Hükümet Konseyi, Irak'ta yabancýlara %100 sahiplikle mülk edinme ve þirket kurma hakký tanýdý. Þimdiden Ýsrail, Kuveyt ve Katar toprak satýn almaya baþladý. Ýsrail Kuzey Irak'ta, özellikle petrol bulunan bölgeleri seçiyor. Musul'dan toprak aldýðý bildiriliyor. Diðerleri de ülkeyi güneyinden kemirmeye baþladý. Konsey'in bir kararý da 192 kamu kuruluþunu (petrol hariç, orada ABD var) kapsayan özelleþtirme. Bu kuruluþlar yabancý sermayeye açýldý.

sebep Türkiye'nin ulusal menfaatleri. Bunun altýnda ise iki temel konu var: KADEK'in K. Irak'taki varlýðýna son verilmesi ve bölgede deðiþen dengeler çerçevesinde pay kapma hevesi. ABD KADEK konusunda Türkiye'ye net yanýtlar vermedi. Aksine Türkiye'nin þiddetle gitmek istediði K. Irak bölgesine girmesine izin vermeyeceðini açýkça belirtti. Zaten ABD ile yapýlan görüþmelerden sonuç alýnamayýnca, Erdoðan KADEK koþulunu da kaldýrmýþtý. Kaldý ki Kürt gruplarýn tamamý, bu olasýlýða tehditler de dahil her yöntemle karþý çýkýyor. Üstelik ABD'nin atadýðý Geçici Konsey'de KADEK'li bir temsilci bulunuyor. Yani KADEK ülkede az da olsa bir söz hakkýna sahip. K. Irak'a yerleþmek þöyle dursun, karayoluyla buradan geçilmesine bile izin verilmeyecek. ABD Irak'ýn en istikrarlý bölgesi olan K. Irak'ta askeri operasyon yapmayý þu anda göze alamýyor. Pay kapma hevesine gelince; Türkiye'nin bölgeden kapýp kapabileceði en fazla pay Irak'la yapýlan ticaretin geliþmesi olabilir ki bu da zaten savaþ olmadan da var olan, hatta ilk Körfez Savaþý'nýn ardýndan giderek gerileyen bir durum. Son olarak; 'ülkenin ulusal çýkarlarý' nasýl bir þeydir ki ulusun kendisi bu çýkarlarýn farkýnda bile deðil, çoðunluðu iþgale karþý çýkýyor?

“Huzur operasyonu”

Ýkinci gerekçe Irak'a iþgale deðil, 'huzur ve istikrar götürmeye' gittikleri. Dünyanýn en büyük ve en modern donanýmlý ordusuna sahip ABD'nin 175 bin askerle saðlaya-

ABD Türkiye'den para istedi!

Irak'ta ABD adýna görevli Ekonomi Politikalarý Direktörü Marek Belka, Irak'ýn yeniden yapýlandýrýlmasýnda petrol gelirlerinin yeterli olmadýðýný, Türkiye gibi ülkelerden de maddi katký beklediklerini bildirdi. Türk Dýþ Ýþleri Bakanlýðý yetkilileri ise "Mali destek dýþýnda her türlü yardýma hazýrýz" yanýtýný verdiler. Vermek zorunda kalýrlarsa "8.5 milyardan kesin" mi diyecekler acaba?

On binlerce Þii Türk askerinin gelmesini protesto eden sloganlarla yürüdü.

madýðý huzuru, 10-15 bin askerle Türkiye nasýl saðlayacak? Üstelik bütün Irak buna karþý çýkarken... Iraklý tüm gruplar haftalardýr "Gelmeyin!" diye bas bas baðýrýyor. Tezkerenin kabul edildiði gün 10 bin kiþilik gösteri yapan Þiiler Türkiye'yi protestoya çoktan baþladý bile. Geçici Konsey'i tanýmadýklarýný açýklayýp, Þii lider Ýmam Mukteda Essadr baþkanlýðýnda bir de ayrý hükümet kurdular. Tikritli imamlar camilerde "Türk askeri öldüren bir ayaðýný cennette bilsin!" diye vaaz veriyor. Barzani "Türklerin geliþiyle güvenlik bozulursa ABD'yi sorumlu tutarýz" diyor. Þimdiden Türk kamyon þoförlerine saldýrýldý ve 14 Ekim günü Baðdat'taki Türk büyükelçiliðine bombalý intihar salsýrýsýnda bulunuldu. Ýki kiþi öldü, altý kiþi yaralandý. Irak halký eski sömürgeci 'efendilerinin' ülkede iþgalin ikinci ya da üçüncü büyük ortaðý olacaðýna deðil de, 'barýþ ve huzur elçisi' olacaðýna neden inansýn? Üstelik Hürriyet gibi gazetelerin "86 yýl sonra yeniden giriyoruz!" türünden iþgalci heveslerini gördükten sonra... Kaldý ki modern çaðda hangi iþgal kuvveti 'kan dökmeye geliyoruz' diye yola çýkmýþtýr?

Emir eri Tayyip ise, 11Ekim'de Ankara'ya gelen ABD senato heyetine Geçici Konsey’i þikayet ediyor: "Yaptýklarý açýklamalar rahatsýz edici. Niye böyle yapýyorlar anlamýyorum. Biz oraya istikrar için gideceðiz" diyor þaþkýn þaþkýn. Anladýðýnda iþ iþten geçmiþ olacak.

Irak'ýn yeniden inþasý

Yeniden yapýlandýrma konusunda ise Türkiye'nin yapabileceði hiç birþey yok. ABD'nin iþgale ayýrdýðý para þimdiden 100 milyar dolarý buldu. Ýþgal sonrasý 'demokrasinin tesisi için' ayrýlan para ise yalnýzca 25 milyon dolar (Irak sadece Ýzmit depremi için Türkiye'ye 10 milyon dolar baðýþta bulunmuþtu). Irak'ta durum son sekiz aydýr çok daha kötüye gidiyor. Artýk paralar fotokopi makinesinde çoðaltýlýp daðýtýlýyor. Bazen de ABD dolarý karþýlýðýnda kiloyla satýlýyor.

Pastadan pay

Baþýndan beri petrol ve dünya hegemonyasý için iþgale kararlý olan ABD'nin kimseye pay vermeye niyeti yok. BM'ye ait binalar bile yaðmalanýp yýkýlýrken ABD askerleri engel olmuyor, hatta özendiriyorlar. Çünkü binalarýn

yeniden inþasýný kendi þirketlerine ihale ediyorlar. Ülkeyi, ABD'nin yanýnda hemen yer alarak, güneyden kuþatan Ýngiltere bile, kimi zaman pastadaki payýný kaptýrýyor. Örneðin, güneydeki Ümmü Kasr limanýnýn iþletme hakkýný Ýngilizler beklerken, ABD ortaklýðýný bile hiçe sayýp, bunu kendi þirketlerinin paylaþýmýna sundu. Kraliçenin sözcüleri Bush yönetimine sitem ederek, 'racona uymadýklarýný' bildirdi.

Kadim müttefik

Hükümetin gerekçelerinden biri de ABD'nin müttefikimiz olduðu ve onunla birlikte hareket edilmezse masada yer bulunamayacaðý. Öyleyse ABD son sekiz aydýr mý müttefik? 1 Mart'ta meclisten geçmeyen tezkere sýrasýnda deðil miydi? 1 Mart'tan bugüne Irak'ta ne deðiþti? (ölen insan sayýsýndaki artýþ, baþgösteren açlýk ve hastalýklar, ve Irak halkýnýn her türlü iþgalciye karþý direnme kararlýlýðýndan baþka).

Paralý asker

Bush'un emir eri Tayyip Erdoðan, ABD'nin saðladýðý 8.5 milyar dolarlýk rüþvetin Türkiye ekonomisi


lar:

ette

7

sosyalist iþçi

AKP milletvekili Turhan Çömez: “Irak’ta demokrasi 30 yýlda zor gelir!”

Arap Birliði: “Geçici Konsey’in Türk askerine karþý tavrýný destekliyoruz.”

gidiyor

niþe destek 10 yýl sonra öðreneceðiz!

Tezkere görüþmeleri, bilindiði gibi, meclis genel kurulu boþaltýlarak basýna kapalý yapýldý. Yangýndan

için çok önemli olduðunu söylüyor. Ama bu paranýn verilme þartýnýn asker yollamaya baðlý olduðunu, taksit taksit geleceðini ve yalnýzca dýþ borç faiz ödemelerine gideceðini açýklamýyor.

Akacak kan damarda durmaz

ABD Türk askerlerinin en tehlikeli bölgelere gelmesini, üstelik de Ramazan 'dan sonra, Noel'den önce gelmesini istiyor. Kendi askerlerini tatile yollayarak hem askerin moralini düzeltmek, hem de kendi iç kamuoyunda oluþan sýkýntýyý hafifletmek istiyor. Bununla da kalmayýp, Türklerin mobil zýrhlý araçlara önem vermemesini, daha çok komando-gerilla aðýrlýklý olmasýný emrediyor. Bunun anlamý çok açýk; "Bizimkilerin yerine sizinkiler ölsün!"

Uluslararasý meþruiyet: "Ne diyorsak o!"

Amerika'daki 'Ýmparator'un soytarýsý olunca anlaþýlan onun diliyle konuþmaya da alýþýyor insan.

Mustafa Bilgin, Cumhuriyet

mal kaçýrýr gibi tezkereyi halkýn gözünden saklayarak tartýþan(?) hükümetin çevirdiði numaralarý þimdilik öðrenemeyeceðiz. Çünkü TBMM içtüzüðüne göre, kapalý oturumlar hakkýnda hiçbir açýklama yapýlamýyor ve görüþmeler devlet sýrrý kapsamýna alýnýyor. Tutanaklar ise üzerinden 10 yýl geçtikten sonra yayýnlanabiliyor.

Tayyip jargonu kavramýþ, uluslararasý meþruiyet hakkýnda bakýn ne diyor: "Uluslararasý meþruiyetten söz ediliyor. BM'nin adý var kendi yok. Savaþý engelleyemedi. Biz meþru diyorsak meþrudur". Oysa Irak'taki durum 1 Mart'ta uluslararasý hukuka ne kadar aykýrý idiyse þimdi de o kadar aykýrý.

Ýdam fermaný

Tezkere öncesi milletvekillerine; "Bu bana karþý bir güvenoyu. Tezkereyi reddetmek hükümetimi reddetmek olur" diyerek gözdaðý veren Tayyip'in hükümeti tezkereyi onaylayarak, idam hükmünü kendi elleriyle boynuna asmýþ oldu. Artýk onlarý ne ABD'nin dostluðu(!), ne de müslüman ülkenin, müslüman partisi olmalarý kurtarabilir. Irak halký sýrf o da müslüman diye, iþgalci bir güce kucak açacak deðil. Kaldý ki Türk askerleri, ABD'nin Irak'taki birliklerinin komutaný Korgeneral Shancez'e baðlý olacaklar; yani iþgal subaylarýna tekmil veren iþbirlikçi KDP ve KYB'nin yanýnda, üstelik onlar bile istemezken, bölge halklarýnýn daimi nefretini kazanacaklar.

Doðu Akdeniz ile Basra Körfezi arasýnda kalan bölgede hava gergin. Ýsrail Suriye ve Lübnan'ý da bombaladý, Ýran'a sataþýyor. Yeni iþgallerin sinyalleri çoktan verildi. 1964'ten beri 15. kez yurtdýþýna asker yollayan Türkiye, ilk defa bir komþusuna saldýracak. Los Angeles Times gazetesi þöyle yazdý: "Beyaz Saray'ýn Türk askerine baðladýðý umutlar, diðer müslüman ülkeleri uzaklaþtýracak. Bush'un Türk çözümü çözümsüzlükten baþka bir þey deðil". 'Ýmparator' Irak'ta girdiði bataklýkta debeleniyor. Bakalým soytarýsý bataklýkta yüzme dersleri almýþ mý?

Asker gitmeyebilir mi? Hükümet "Bu kararý aldýk ama asker yollayacaðýz diye bir þart yok" diyedursun, ABD'li bir üst düzey görevli þöyle buyuruyor: "Saddam'ý devirmek için BM dahil bütün güçlü devlet ve kuruluþlarý karþýsýna alan Washington'ýn, bu aþamada bir etnik grubun itirazýyla geri adým atmasýný beklemesinler."

Haberin arkasý F. ALO#LU

Emperyalizmi yenebiliriz! Meclisteki AKP çoðunluðu 1 Mart’a göre çok az fireyle çýktý ve Irak’a asker göndermek için hükümete yetki verdi. Savaþ karþýtý hareket için þimdi yeni bir dönem ve bu döneme iliþkin yeni hedefler var. Tezkerenin mecliste oylandýðý 7 Ekim öncesi toplumun büyük çoðunluðu Irak’a asker gönderilmesine karþýydý. Irak’ta hemen hemen hiç kimsenin Türk askerlerini istemediðini ve geldikleri takdirde iþgalci olarak göreceklerini söyledikleri hükümetin bütün çarpýtmalarýna raðmen biliniyordu. Asker gönderme kararý buna raðmen çýktý. Yakýnda ilk birlikler Irak’a gidecek. Ve büyük olasýlýkla gittikleri gün Irak halkýnýn iþgalcilere karþý gösterdiði direniþle karþýlaþacaklar. ABD ordusu 1 Mayýs’tan bu yana günde yaklaþýk 2 ölü veriyor. Türk birliðinin de yaklaþýk ayný miktarda ölü vermeye baþlamasý büyük olasýlýk. Þimdi bütün gücümüzle bir yandan iþgali teþhir etmek, Türk ordusunun nasýl bu iþgalin bir parçasý olduðunu göstermek zorundayýz,diðer yandan ise savaþ karþýtý hareketi hýzla güçlendirmek, yaymak ve eyleme geçirmek zorundayýz. Ýlk eylemimiz 27 Eylül’dü. Bir baþlangýç olarak baþarýlýydý. Ama daha yapmamýz gereken çok iþ var. Yoðun bir teþhir için yoðun bir malzeme gerekiyor. Sosyalist Ýþçi bu malzemeyi elinden geldiðince veriyor ama daha fazla malzemeye ihtiyaç var. Bildiriler, afiþler, broþürlerle iþgalin çirkin boyutlarýný,iþgalcilerin yalanlarýný teþhir etmeliyiz. Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu’na bu konuda çok iþ düþüyor. Bu arada Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu’nu yaygýnlaþtýrmak ve güçlendirmek zorundayýz. Ýngiltere, savaþ karþýtý hareketin çok güçlü olduðu bir ülke. Bir çok açýdan önemli bir örnek. Ýngiltere’de savaþ karþýtý hareketin 30 ila 40 bin arasýnda örgütlü bir gücü var. Bu 30 ila 40 bin kiþi yerel Savaþý Durdur Koalisyonu birimlerinde örgütlü. Düzenli bir teþhir yapýyorlar. Düzenli toplantýlar yapýyorlar. Halka açýk toplantýlar düzenliyorlar. Afiþ asýyorlar, merkezi ve yerel bildiriler daðýtýyorlar. Sayýsýz alanda Savaþý Durdur Koalistyonu örgütlenmeleri var. Okullarda, iþyerlerinde, doktorlar arasýnda, gazeteciler arasýnda vs. Savaþ karþýtlarý her alanda örgütleniyorlar. Burada, bizim de yapmamýz gereken böyle bir örgütlenmeyi inþa etmektir. Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu çok kýsa zamanda 10 binlerce üyesi, 10 binlerce aktivisti olan bir yapýya dönüþebilir. Bunun için sistemli ve yoðun bir faaliyet gerekiyor. 27 Eylül öncesi sokaklarda açtýðýmýz standlar halkýn örgütlenmeye, aktif desteðe ne denli açýk olduðunu gösteriyor. Ýmza istenen neredeyse herkes imza verdi. Yüzlerce insan bildirilerden, imza formlarýndan alýp daðýttý, imza topladý. Savaþa karþý sen de bir þey yap! Senin de yapabileceðin çok þey var. Ýþte günün sloganý bu olmalý. Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu etrafýnda faaliyet sürdürülmeli. Bugün herkes Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu’nu örgütlemek için seferber olmalý. Koalisyon’un örgütlenmesinin yayýlmasý, binlerce yeni aktivistin Koalisyon’a katýlmasý gelecek savaþ karþýtý etkinliklerin sýçrayarak büyümesine yol açacak. Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu çevresinde toplananlarýn büyük bir potansiyeli var. Sol sekterlerin mýrýltýlarýna aldýrmadan örgütlenelim. Koalisyon’u büyütelim. Irak’ta iþgalin bitmesi, iþgalci kuvvetlerin yenilmesi ve Irak’tan çekilmeleri sadece Irak halkýnýn direniþi ile olmayacak. Daha büyük ölçüde iþgalci ülkelerin halklarýnýn iþgale karþý açýk tutumlarý ile gerçekleþecek. Biz bu olanaða sahibiz. Irak’ta iþgali bitirebiliriz. Amerikan emperyalizmini yenebiliriz. Yeneceðiz.


8

BÝZE GÖRE Nasýl bir mücadele taktiði

Bir süredir Irak’ta iþgale karþý ve Irak’a asker gönderilmesine karþý küçük küçük eylemler yapýlýyor. 40 kiþi, 50 kiþi, bazen de 100 kiþi. Eylemleri düzenleyenler sayýyý abartmaya çalýþýyorlar ama sayý hiç bir zaman 100 kiþiyi geçmiyor. Ben bu küçük eylemlerin ne iþe yaradýðýný merak ediyorum. Irak’a asker gönderilmesini önlemek için 100 kiþinin eylem yapmasýnýn hiç bir anlamýnýn olmadýðý çok açýk. 30-40 kiþilik eylemler sadece bu eylemleri yapan örgütlerin iþidir. Böylece isimlerini duyurmaya çalýþýrlar. Belki kadrolarýný saðlamlaþtýrýrlar, belki de bu eylemleriyle diðer gruplara “Bakýn biz eylem yapýyoruz, ya siz?” derler. Ama Irak’a asker gönderilmesini engelleyemezler. Savaþa karþý eylem yýðýnsal olmalýdýr ve bu ancak öncelikle hareketi inþa etmek isteyen, sekter olmayan örgütlerin iþidir. Ancak sekter olmayan bir örgüt yýðýnsal bir eylemin inþasý için çaba sarf eder. Diðerleri ise “öncünün” eylemini yaptýðýný sanan sekterlerdir ve bence harekete zarar vermektedirler. N. BAHAR

Faþistleri unutma

3 Kasým seçimlerinde barajýn altýnda kalarak meclise giremeyen MHP giderek gündem dýþý kaldý. Ne var ki bu parti son kongresinde var olduðunu gösterdi. Günümüze uygun sloganlarla ortaya çýkan MHP savaþa karþý bir tutum alýyor. Irak’a asker gönderilmesine onlar da karþý. Öte yandan pusuya yatmýþ, havanýn deðiþmesini bekliyorlar. Faþistleri unutmak çok pahalýya mal olur. 3 Kasým seçimlerinde aldýklarý yenilgi ve ondan önceki hükümet dönemlerinin krizleri kýsa zamanda unutulabilir ve AKP hükümetinin ayaðýnýn kaymasý halinde yeniden ilerleyebilirler. Ayrýca bu partinin bugün Irak’a asker gönderilmesine karþýymýþ gibi olan havasýna da kanmamak gerekir. Bu kan dökücü toplulukla hiç bir platformu paylaþmamak gerekir. Ülkücü faþistleri soyutlamak ve teþhir etmek her günkü faaliyetimizin bir parçasý olmak zorunda. Aksi takdirde hiç beklemediðimiz bir anda hiç beklemediðimiz bir biçimde gene önümüze çýkarak es,ki rollerini oynamaya devam edebilirler. Z. GÜLEN Görüþlerinizi sosyalistisci@sosyalistisci.org adresine yollayabilirsiniz

sosyalist iþçi

Irak halký 80 yýldýr özgürlük savaþý veriyor I

raklýlar 80 yýldan uzun bir süredir kendi kaderlerini tayin hakký ve demokrasi için mücadele ediyor. Iraklýlarýn baskýya ve sömürüye karþý direniþi, ülkenin kurulmasýyla birlikte baþlýyor. Birinci Dünya Savaþý'ndan sonra, Büyük Britanya Ortadoðu'nun dev petrol kaynaklarý üzerindeki denetimi ele geçirmiþti. Egemenliðini güvence altýna almak isteyen Ýngiltere hükümeti, 1921 yýlýnda Irak devletini kurdu ve baþýna büyük toprak sahibi Faysal'ý kral olarak atadý. Ýngiliz Dýþ Ýþleri Bakanlýðý bu durumu þöyle özetliyordu: "Bizim ihtiyacýmýz hüküm sürmekten hoþlanan, ancak yönetmek istemeyen bir kral." Iraklýlarýn ayaklanmasýna raðmen kukla kral Faysal 1921 yýlýnda taç giydi. Monarþi ancak Ýngiliz birliklerinin desteðiyle varlýðýný sürdürebiliyordu. 1925 yýlýnda Irak Kürtlerinin baþlattýðý ayaklanmayý bastýrmak için Kürt þehri Süleymaniye'ye gaz bombalarý yaðdýrdýlar. Ýngiliz ve Amerikan þirketleri, monarþiyle iþbirliði içinde 30'lu yýllarýn sonuna kadar ülkede büyük bir sanayileþme hareketi baþlattýlar. Yüz binlerce Iraklý fabrikalarda ve petrol üretim sahalarýnda iþ buldu. Ayný dönemde güçlü bir iþçi hareketi de geliþmeye ve Iraklýlarýn özgürlük savaþýnda önemli bir rol oynamaya baþladý. Demiryolu iþçileri 1927 yýlýnda baþlattýklarý bir grev sonucunda baðýmsýz sendika kurma hakký kazandýlar. 1934 yýlýnda Irak Komünist Partisi kuruldu. Temmuz 1931'de Iraklýlar genel greve gittiler ve Ýngiliz hükümetini Irak'a, en azýndan kâðýt üzerinde, baðýmsýzlýk vermeye zorladýlar. Ancak Demiryolu Þirketi ve Baðdat Elektrik Þirketi gibi önemli kuruluþlar Büyük Britanya'nýn elinde kaldý. Ýkinci Dünya Savaþý’ndan sonra ciddi þekilde kan kaybetmiþ olan Ýngiliz ordusu, Ortadoðu üzerindeki egemenliðini ABD ile paylaþmak zorunda kaldý. Bu durum Iraklýlarýn hayatýnda büyük bir deðiþiklik yaratmamýþtý. Gerçi dünya çapýnda artan talebi karþýlamak üzere petrol üretimi ciddi þekilde artmýþtý, ancak

Amerikan ordusu Irak halkýna zulmediyor bunun sonuçlarýndan sadece petrol þirketleri, Iraklý giriþimcilerden oluþan küçük bir azýnlýk ve toprak sahipleri faydalanýyordu. Iraklýlarýn büyük çoðunluðu ise açlýðýn pençesinde kývranýyordu. Halkýn yaklaþýk %80'i okuma yazma bilmiyordu. 6 bin kiþiye bir hekim, 500 bin kiþiye bir diþ hekimi düþüyordu. Irak rejimi 1948 baþlarýnda imzaladýðý bir anlaþmayla Ýngiliz birliklerine Irak üzerindeki denetimini onayladýðýnda, binlerce Iraklý sokaklara döküldü. Al Watha (Sýçrayýþ) hareketi baþlamýþtý. Ýþçiler, öðrenciler ve Baðdat'ýn varoþlarýndan gelen fakirler isyana önderlik ediyordu. Ýnsanlar yabancý egemenliðinin ve hýzla artan hayat pahalýlýðýnýn son bulmasýný istiyordu. Monarþi bu isyana kanlý ve zalim bir cevap vermekte gecikmedi. 27 Ocak günü Iraklý askerler gösteri yapan halkýn üzerine ateþ açtý ve 400 Iraklýyý öldürdü. Sonuç olarak hükümet imzaladýðý anlaþmayý feshetmek zorunda kaldý. O dönemde Ortadoðu'nun baþka bölgelerinde de milyonlarca insan sömürgeci efendilerine karþý baþ kaldýrýyordu. 1952 yýlýnda Mýsýr'da Büyük Britanya'ya karþý baþlayan bir baðýmsýzlýk hareketi sonucunda Abdül Nasýr iktidara geldi. Bu baþarýyý kendilerine örnek alan Iraklý öðrenciler, daha iyi yaþam

Irak Komünist Partisi - IKP

Kuruluþundan sonraki 25 yýl boyunca Iraklýlar tarafýndan, özellikle de iþçiler tarafýndan güçlü bir þekilde desteklendi. 1958 yýlýnda 25 bin Iraklý IKP üyesiydi. Ayrýca 275 bin üyeli bir sendika konfederasyonunun önderliðini de elinde tutuyordu. Nisan 1959'da komünist önderlik tarafýndan düzenlenen bir gösteride tam bir milyon insan bir araya toplandý üstelik bu toplam nüfusun sadece 6,5 milyon olduðu bir ülkede gerçekleþiyordu. Ancak sahip olduðu büyük nüfuza raðmen IKP 60'lý yýllarýn baþýnda paramparça oldu. Bunun sebe-

þartlarý ve demokratik seçim talepleriyle tekrar sokaða çýktýlar. Bu isyana "El-Ýntifada" ismi verildi. Kýsa bir süre sonra iþçiler de protestocu öðrencilere katýldýlar. "Kazimayn fabrikalarýnda çalýþan iþçiler tarafýndan desteklenen göstericiler ABD Enformasyon Bürosu’na saldýrdýlar, ellerine geçirdikleri kâðýtlarý ve kitaplarý yaktýlar" diye anlatýyordu Macid Hadduri. "Sonra Iraq Times bürosunu da ateþe verdiler. Bir polis karakoluna saldýrdýlar, yangýn çýkardýlar ve dört polisi öldürdüler." Hükümet bu durum üzerine savaþ hali ilan etti ve tüm siyasî partileri yasakladý. Ýsyan kanlý bir þekilde bastýrýldý. Temmuz 1956'da Mýsýr'da dünya ticareti için çok büyük bir öneme sahip olan Süveyþ Kanalý millileþtirildi. Cemal Abdül Nasýr, böylece Ortadoðu'da yaþayan milyonlarca insana Ýngiliz ve Amerikan iktidarýna karþý mücadele etme cesareti kazandýrmýþtý. Irak'ta ise kendilerini "Hür Subaylar" olarak adlandýran bir grup, Nasýr'ý örnek alarak Ýngiliz ve Amerikan egemenliðine bir son vermek amacýyla Abdül Kasým önderliðinde bir araya geldi. Hür Subaylar 1958 yýlýnda darbe yaparak monarþiyi devirdiler. AlThawra'yý (devrimi) kutlamak isteyen yüz binlerce insan sokaklara döküldü. Iraklýlar yaþam þartlarýnda ciddi bir düzelme yaþanacaðý bek-

bi, parti önderliðinin izlediði felaket politikaydý. Sovyet diktatörü Stalin'in izinden yürüyen IKP önderliði, komünistlerin Kasým gibi milliyetçi önderleri ABD'ye karþý koþulsuz desteklemeleri gerektiðini söylüyordu. Bu nedenle iþçi sýnýfýnýn yaþam standardýný kötüleþtirdiði ve IKP'ye baský uyguladýðý dönemde bile, IKP Kasým'a karþý bir giriþimde bulunmadý. Daha sonra Baas Partisi’nin etkisiyle IKP, Baas'ýn halk hareketinin tek gerçek temsilcisi olduðunu ilan etti. Böylece IKP pratikte daðýlmýþ oluyordu. Sonuçta binlerce komünist yeni rejim tarafýndan öldürüldü ve iþçi hareketi daðýtýldý.

lentisi içine girmiþlerdi. Bu güçlü hareket "Hür Subaylar"ý etkili tedbirler almak zorunda býraktý. Bir toprak reformu ile Kasým büyük toprak sahiplerinin gücünü kýrdý. Ayrýca ABD ve Ýngiltere ile yapýlmýþ olan tüm askeri ittifaklara son verdi. Ancak özgürlük hareketini kontrol altýnda tutmak isteyen Kasým, bu arada ülke solu, özellikle de Komünist Partisi üzerinde yoðun bir baský uygulamaya baþladý. Büyük devletler, diðer Arap ülkelerinde yaþayan insanlarýn da Irak örneðine göre davranacaklarýndan korkmaya baþlamýþtý. Bu nedenle Lübnan'a ABD 20.000, Ýngiltere de 6.600 asker çýkardý. Ancak Sovyetler Birliði'nin dünya savaþý çýkaracaðýndan korktuklarý için, Irak'a askeri bir müdahalede bulunmaya cesaret edemediler. "Hür Subaylar" iktidarý fazla uzun ömürlü olmadý. 1956 yýlýndan beri sonranýn diktatörü Saddam Hüseyin'in de üyesi bulunduðu Baas Partisi, 1963 yýlýnda bir darbe yaparak Kasým'ý ve binlerce Baas karþýtýný öldürdü. Ancak pek az Iraklý yeni rejimi destekledi ve baþka subaylar kýsa sürede iktidarý devraldýlar. 1968 yýlýnda Baas bir darbe daha yaptý. Saddam baþkan yardýmcýsý oldu ve her türlü direniþi bastýrmak için partinin paramiliter örgütlerini kullandý. Saddam ABD'nin bu yýl Irak'a karþý yürüttüðü savaþýn sonuna kadar iktidarda kaldý. ABD, 90'lý yýllarda Ýran'a karþý Saddam'ý destekliyordu ve Irak rejimiyle 1979 yýlýndan beri müttefikti. Ancak 1991'de Kuveyt'in petrol yataklarýný iþgal etmesiyle birlikte Saddam ABD'nin baþ düþmanýna dönüþtü. Ýngiltere ile Amerika Irak halkýný her zaman sömürdüler, ama hiçbir zaman "kurtarýcý" olmadýlar. Özgürlük ve demokrasi ancak iþgal güçlerinin maðlup edildiði bir ülkede var olabilir - týpký 80 yýl önce olduðu gibi. Kaynak: Linksruck Çeviren: Atilla Dirim


9

sosyalist iþçi

Neoliberalizm

Bir kelimeden ne çýkar?

G

Chris HARMAN

elecek ay Paris'te yapýlacak olan Avrupa Sosyal Forumu'nda çok kullanýlacak olan bir kavram var: neoliberalizm. Bazýlarý, bu kavramý, 'uluslararasý kapitalist sistem' anlamýnda, bazýlarý 'bu sistemin þu an içinde bulunduðu evre' (çok zaman 'küreselleþme' olarak da anýlan evre) anlamýnda, bazýlarý da 'hükümetler tarafýndan uygulanan özel bir ekonomik düzenleme' anlamýnda kullanacaklar. Bu kavramýn her bir farklý kullanýmý, þirket küreselleþmesine karþý geliþen hareketin farklý bir tepki vermesini beraberinde getirir. Eðer neoliberalizm 'kapitalist sistem' ile eþanlamlýysa, verilmesi gereken tepki devrimci olmalýdýr. Eðer sadece hükümetler tarafýndan tercih edilen özel bir ekonomik düzenlemeyse, basit reformlar talep etmek yeterli bir tepkidir. Örneðin, muhalif ama düzen içi iktisatçýlar Keynesçi devlet müdahaleciliðine geri dönüþün yollarýný ararken, Fransa'da ATTAC'ýn lideri Bernard Cassen, basitçe uluslararasý mali iþlemlerin vergilendirilmesini (Tobin vergisi) savunuyor. Bu düþünceyi paylaþanlar, bu reformlarý kazanmanýn, kitlesel eylemlere deðil, kamuoyunu oluþturan kiþilerin fikirlerini deðiþtirmeye baðlý olduðunu düþünürler. Gerçekte, neoliberalizm, hiçbir þeyin net bir tanýmý deðil. Daha ziyade, bir dizi ekonomik reçete yoluyla, kapitalist hükümetlerin krizleri ciddi bir zarar görmeden atlatmalarýnýn mümkün kýlýnacaðýný savunan ekonomik ideolojinin adý. Ekonomik liberalizm, 1930'larýn Büyük Kriz'inden önce kapitalist düþünceye egemen olan serbest piyasa veya laissez faire (býrakýnýz yapsýnlar) ideolojisi ile eþanlamlýydý. Devletin faaliyetlerinin en aza indirilmesini savunurdu. Gerçekte ise, neoliberalizm dünyada sadece tek bir büyük kapitalist ülkenin, Ýngiltere'nin, içinde bulunduðu duruma, ve üstelik sadece 1840'larýn sonlarýný izleyen kýsa bir dönem boyunca uygun düþüyordu. Ýngiltere kapitalizmi, rakiplerinden önce sanayileþmiþti ve serbest ticaret Ýngiltere kapitalizmine, rakiplerinin Ýngiltere'yi kendi pazarlarýnýn dýþýnda tutmaya çalýþmalarýný engelleme olanaðý saðladý. Ýngiltere kapitalizmi devlete güvenmiyordu sözde; ama bu güvensizlik onu, Ýngiliz iþadamlarýna rakipleri karþýsýnda doðal avantajlar veren dev bir imparatorluðun devamýný saðlamak için devletin askeri gücünü kullanmaktan alýkoymadý. Rakipleri ise, serbest piyasa anlayýþýndan uzaklaþarak korumacý yöntemlere bel baðlýyor ve kendi emperyalist yayýlma siyasetlerini

uyguluyorlardý. Dünya üzerindeki egemenliði tehdit altýna girer girmez, Ýngiltere egemen sýnýfý, konumunu güçlendirmek için daha da fazla devlet müdahalesine yöneldi. Anglo-Persian Oil (Ýngiltere-Ýran Petrol Þirketi, þimdi BP) 1913'te bir Liberal Parti hükümeti tarafýndan; belli baþlý havayollarý ile elektrik daðýtýmý ise 1930'larda Muhafazakâr Parti hükümeti tarafýndan devletleþtirildi. Laissez faire resmi ideoloji olmayý sürdürdü, ama gerçek, devlet tekelci kapitalizmi ve onun ikizi emperyalizm ve ekonominin giderek askerileþmesi idi. Ýkinci Dünya Savaþý'nýn ve sonrasýnýn yarattýðý askeri ekonominin geçici bir süre için yarattýðý sonuçlardan biri, tam istihdam ve, bununla birlikte, kapitalist devletin iþçi sýnýfý içerisindeki hoþnutsuzluðu kýsa bir dönem için satýn alma gerekliliði oldu. Muhafazakâr Parti'li politikacý Quintin Hogg'un (daha sonra Lord Hailsham) savaþ yýllarýnda söylediði gibi: “Eðer insanlara reformlar vermezsek, onlar bize devrim verecek.” 1940 ve 1950'lerde, devlet müdahalesini ön plana çýkaran Keynesçi teoriler yaygýnlaþtý, ve kapitalist planlama eski tip serbest piyasa liberalizminin yerini aldý. Ama ideoloji gerçeði yansýttýðý kadar çarpýtýr da. Reformist politikacýlar ve akademisyenler dünyayý ters algýlýyorlardý: tam istihdamýn ve sosyal yardýmlarýn devletin cömertliðinden kaynaklandýðýný

sanýyor, askeri barbarlýðýn yan ürünü olduklarýný fark edemiyorlardý. Keynesçi dönem ancak 30 yýl kadar sürdü. 1970'lerde, askeri harcamalarýn ve devlet müdahalesinin artýk engelleyemediði yeni bir krizler dönemi baþladý. Ulus temelli devletler, en barbarca yöntemlerle bile, artýk ulusal sýnýrlarý aþarak faaliyet gösteren sermayeleri kontrol altýna alamýyorlardý. Keynesçi ideologlarýn iddiasý, devlet müdahalesi sayesinde kapitalizmin bütün sýnýflarýn çýkarýna uygun bir þekilde iþleyeceði idi. Bu yeni kriz döneminde, bu iddia onlar için bir sorun haline geldi. Bu görüþ insanlarý, krizin yýkýcý etkilerini engellemek amacýyla giderek daha radikal önlemler alýnmasýný talep etmeye ve, eðer mevcut hükümetler bu önlemleri almazlarsa, o zaman belki de iþçilerin bu önlemleri almak için kendi mekanizmalarýný yaratmalarý gerektiðini düþünmeye itiyordu. Bu durumda, egemen sýnýfýn ideologlarý hýzla eski serbest piyasa liberalizmine dönerek sorunun bizzat devlet müdahalesinden kaynaklandýðýný savunmaya baþladýlar. Yeni ya da 'neo' liberalizm, sorunlarýn nereden kaynaklandýðýnýn gerçek bir sorgulanmasýný engellemek için tasarlanmýþ bir ideolojik projeydi. Kamu þirketlerinin ve devlet hizmetlerin ortadan kaldýrýlmasý, çeþitli iþçi kesimlerini birbirlerine düþürebilecek, her kesimin kendini korumak için diðer kesimlerle re-

kabet içine girmesini, iþ arkadaþlarýnýn iþten atýlmasýný ve daha kötü çalýþma koþullarýný kabullenmesini saðlayabilecekti. Dahasý, eski devlet tekellerini satýn alan bazý ayrýcalýklý kapitalistler anýnda büyük maddi yararlar elde ettiler. Devlet þirketlerinin yok pahasýna peþkeþ çekilmesi sayesinde, sistem bir bütün olarak krizden daha da çok etkilenirken, bazý kapitalistlerin kârýna kâr katýldý. Uluslararasý düzeyde, IMF, Dünya Bankasý ve Dünya Ticaret Örgütü, bir zamanlar küçük ve orta boy ülkelerdeki kapitalistlerinin çýkarlarýný korumak amacýyla kurulmuþ mekanizmalarýn sökülmesini saðlayarak, dünyanýn en güçlü þirketlerinin yeni piyasalar elde etmesini ve koca sektörleri satýn alabilmesini mümkün kýldý. 'Neoliberalizm', bütün bunlara karþý direnenlere, baþka bir alternatif olmadýðýný iddia ediyordu. Gerçekten de, sistemin bir bütün olarak kriz yaþamadýðý dönemlerde kullanýlan yöntemler yoluyla bir alternatif yoktu. Sonuç olarak, büyük kapitalist güçler, dünyanýn geri kalanýnýn kapitalistlerine neoliberalizm reçetesini dayattýlar ve bu kapitalistler bu reçeteyi genel olarak seve seve uyguladýlar. Uyguladýlar, çünkü maddi çýkarlarý, yani sermayelerin birbirleriyle rekabet halinde birikim yapmaya süren güdü, bunu gerektiriyordu. Ve ayný maddi çýkarlar, en büyük sermayelerin, neoliberalizme raðmen, devlete bel baðlamaya devam etmelerini saðlýyor. Çünkü bu sermayelerin çýkarlarýný dünya çapýnda diðer sermayelere ve devletlere karþý korumak için mücadele edecek baþka bir güç yok. Bush yönetiminde egemen olan grup kendisini 'neoliberaller' olarak deðil, 'yeni muhafazakârlar' olarak adlandýrýyor. Onlara göre, neoliberal serbest piyasalar Amerika'ya deðil, sadece baþka ülkelere zorla kabul ettirilmesi gereken bir þey. Neoliberal ideolojinin, devleti kendi çýkarlarý için ve diðer herkesi sömürebilecekleri koþullarý yaratmak için kullanmalarýný engellemesine izin vermiyorlar. Dolayýsýyla, Amerika'da çelik ithalatýna gümrük tarifeleri uygulayabiliyorlar, tarým ürünlerinin sübvansiyonunu savunabiliyorlar ve dünyanýn ikinci büyük petrol rezervini ele geçirmek için askeri güç kulla-nabiliyorlar. Karþý karþýya olduðumuz, salt bir ideoloji (neoliberalizm) deðil, bu ideolojiyi iþlerine geldiði zaman kendi çýkarlarý doðrultusunda kullanan dev kapitalist ve emperyalist güçler. Bu güçleri, ancak 'eðitim'den kitlesel eylemlere geçerek, ya da Marks'ýn sözlerini kabaca aktaracak olursak, 'tartýþmanýn gücü' yerine 'gücün tartýþmasý'ný kullanarak yenebiliriz. (Socialist Review, No. 278, Ekim 2003)

BÝZE GÖRE

Özkök'ten yeni inciler

Hükümetin asker gönderme tezkeresini meclisten geçirmesi bazýlarýnda büyük bir sevinç yarattý. Bu koronun bazý üyeleri o kadar büyük burunlu ki mecliste tezkereye karþý çýkan milletvekilleri onlarda sadece iç burkulmasý yaratýyor. 8 Ekim tarihli Hürriyet gazetesindeki yazýsýnda Ertuðrul Özkök bununla da yetinmeyerek savaþ karþýtlarýna çamur atýyor. Ona göre, milletvekilleri, "Sesleri, temsil ettiklerinden çok daha gür çýkan bazý çevrelerin kuru gürültüsüne kulak asmasýnlar." Unutmayalým, Özkök'ün bahsettiði 'kuru gürültü'yü çýkaran bu ülkenin yüzde 74'ünü oluþturan geniþ bir kalabalýktýr. Ama bu gibi köþe yazarlarý halký sinek sandýðý için, oluþan tepkiyi de 'kuru gürültü' olarak nitelemekten geri durmuyorlar. Bu koroya göre Türkiye çok önemli tarihsel bir karar aldý. 1917'den sonra Türkiye ordusu ilk kez Irak topraklarýna giriþecek. "1917'de kapanan sayfa baþkalarý tarafýndan yeniden açýlýyor." Bu 1917 benzetmesinin hoþ olduðu düþünülmüþ ama bir þey unutuluyor gibi. Osmanlý Ýmparatorluðu (ve bu dolayýmla Türkiye), 1917 öncesi karanlýk sicilinden dolayý tüm Ortadoðu'nun nefretini toplamýþtýr. Hemen tüm Arap ülkelerinin hafýzasýnda bu kanlý iþgalin izleri þu ya da bu ölçüde var. Türk askerlerinin Irak'a gidecek olmasýndan sadece Kürtlerin rahatsýz olacaðýný düþünmek bu nedenle doðru deðil. Türk dediniz mi tüm Ortadoðu'da akla iþgal geliyor. Bu eskiden de böyleydi, þimdi de böyle. Özkök'ün þu sözü, bu arka planla birlikte düþünüldüðünde insanýn zihninde çok daha farklý yankýlar uyandýrýyor: "Türk ordusu, (…) hem ordusunun aðýrlýðý, hem de yaratacaðý psikolojik etkiyle öteki ülkelerden farklý olacaktýr. Bu bölgede herkes bilmelidir ki, oraya gidecek olan ordu Türk ordusudur." Evet, bu etkinin farklý olacaðý kesin. Ama farklýlýk sadece Irak halkýnýn iþgale karþý yürüttüðü mücadelenin ivmelenmesi olacak. Türk ordusunu Irak'tan ikinci kez atmak için tüm halkýn canýný diþine takacaðýndan emin olabiliriz. Erkin ERDOÐAN


10

sosyalist iþçi

KÜLTÜR

Hazýrlayan: Cem HÝRE

Bir festival ne söyler?

P

opüler sanat dergilerinden birini alýp arka sayfalarýna doðru ilerlerseniz, Ýstanbul'daki kültür ve sanat etkinliklerinin çokluðu karþýsýnda baþýnýz dönebilir. Haftasonumun en azýndan bir kýsmýný bir kültürel etkinliðe ayýrayým diye düþünüyorsanýz seçenek çokluðu karþýsýnda þaþýrýp, evinizde oturmaya karar verebilirsiniz. Türkiye'nin biraz yabancýsý biri gördüðü çeþitlilik karþýsýnda kültür ortamýmýzý takdir edebilir. Oysa bu etkinliklerin çoðu, ilgimizi çekse de birçoðumuzun ulaþamayacaðý türdendir. Çeþitli büyük þirketlerin sergi 'saraylarýnda', genellikle davetiyeyle girilebilen, ya da oldukça büyük bir harcamayý göze alabilenlerin katýlabileceði etkinliklerdir. Kültür ve

sanat büyük oranda halktan koparýlmýþtýr. Sanatla pek ilgisi olmayan, 'olmamýþ' ürünler, daha çok medya aracýlýðýyla halka ulaþýr, seçenek kalmaz. Kâr, kültür alanýnýn da en önemli belirleyeni olduðundan epeyce bir süredir, çok ünlü yazarlar bile, sipariþ üzerine birkaç ayda bir kitap yazmak zorunda býrakýlýr, kalite düþer. Sanat baský kabul etmez. Bu arada iyi sanat da pahalý olabilir ama bu bizi çok ilgilendirmez.

Söylediðiyle kalýr mý?

Peki iyi sanatýn bizlere kolayca ulaþmasý mümkün deðil mi? Ýtiraf edilmeli ki bu, kapitalizm altýnda çok zor. Iyi ama 1 milyon kiþinin savaþ karþýtý bir gösteri yapmasý zor deðil mi? Elbette zor, ama yapýlýyor.

Son birkaç yýldýr buna benzer sayýsýz gösteri yapýldý. Hareket kendisini destekleyen sanatçýlarla beraber yürüyor ve bu sanatçýlar ürünlerini hiçbir karþýlýk beklemeden paylaþýyor. Sanat özgürleþiyor. Bu amaçla anti-kapitalist hareketin sahip olduðu internet siteleri bile var. 6-7 Eylül'de gerçekleþen BarýþaRock festivali buna güzel bir örnekti. Gönüllülerin üzerinden yükselen organizasyon iyiydi. Hiçbir grup sahne için para almadý. 10 milyon gibi bir ücretle iki gün iyi müzik dinlendi. Dayanýþma ve iþbirliði, kârý, þirket egemenliðini sorgulayan bakýþ açýsýyla birleþtiðinde yapýlabileceklerin þimdilik küçük ama baþarýlý bir örneði yaþama geçirilmiþ oldu.

...a..ðýr..çe..kim...a..ðýr..çe..kim...a..ðýr..çe..kim...a..ð

Cem Karaca BarýþaRock’ta

KitaplýK

Günümüzde Manifesto

Kirli Tatlý Şeyler

Ýnsan yasadýþý olabilir mi? G

eçtiðimiz ay gösterime giren filmler arasýnda ilgiyi hakeden filmlerden biri de "Kirli Tatlý Þeyler"di. Ünlü Ýngiliz yönetmen Stephen Frears'ýn kahramanlarýndan biri Þenay adlý genç Türk kadýný. Bir diðeri Þenay'ýn sonradan gönlünü kaptýracaðý Nijeryalý Okwe. Londra'nýn kenar mahallelerinde yaþayan, çoðu Üçüncü Dünya ülkelerinden gelmiþ insanlarýn tutunma mücadeleleri. Bu mücadele içinde tanýk olduklarý suçlar ve sonunda kendilerini de suç iþlemeye götüren koþullar. Audrey Tatou'nun oynadýðý Þenay, göçmen bürosu dedektiflerinin takibi altýndadýr. Kaçak olarak çalýþtýðýndan þüphe edilmektedir. Þenay'la ayný otelde

çalýþan Okwe, bir gece odalardan birinde bir insan kalbi bulur. Olayýn izini sürmeye baþlar. Kýsa zaman sonra organ mafyasýnýn otelde ameliyatlar yaptýðý gerçeði ortaya çýkacaktýr. Mafya, böbrekleri karþýlýðý insanlara sahte pasaport düzenlemektedir. Bu arada Þenay iþinden ayrýlmak zorunda kalmýþtýr, acil olarak yeni bir iþ bulmalýdýr. Adýna 'terleme atölyesi' denen, sonuna kadar güvensiz Üçüncü Dünyalýlarýn yok pahasýna çalýþtýklarý bir tekstil atölyesinde iþe baþlar. Burada kaçak olduðunu bilen ve göçmen bürosuna ihbar etmekle tehdit eden patronunun iðrenç isteklerine boyun eðer. Kýsa süre sonra adamýn penisini kopartarak kaçmaya baþlar. Artýk tek çare

olarak böbreðini satmayý görmeye baþlamýþtýr. Böylece bir pasaportu olacak ve Amerika'ya gidebilecektir. Okwe, Nijerya hükümetinin cinayetle suçladýðý bir doktordur, ülkesinden kaçmak zorunda kalmýþtýr. Mafya tezgahýný görmüþtür, Þenay'ý bu çýlgýnlýktan kurtarmaya çalýþmaktadýr. Film sürpriz bir finalle noktalanýr. Kirli Tatlý Þeyler Kasým ayýnda Paris'te gerçekleþecek Avrupa Sosyal Forumu’nun da önemli gündemlerinden biri olan göçmen sorununu, politik bir söylem üzerinde deðil ama etkili bir þekilde gündeme taþýyor. Þaþaasýz ama pýrýltýlý anlatýmýyla, insanýn yasadýþý olamayacaðýný kanýtlýyor.

Bundan 155 yýl önce yazýlmýþ bir politik metin bugün niçin gerekli olsun? 155 yýl içinde dünya çok þey gördü. Ýnsanlýðýn pek çok devrimci giriþimi baþarýsýzlýða uðradý. Savaþlar oldu, milyonlarca insan öldü. Manifesto'dan hareket ettiðini iddia eden pek çok düzen kuruldu ve çöktü. Üstelik arkalarýnda berbat bir miras býrakarak. Peki biz hayata geçme þansý olmayan donuk bir teoriyi hâlâ savunan tutucular mýyýz? Giriþ cümlesi neydi Manifesto'nun? "Avrupa'nýn üzerinde bir hayalet dolaþýyor: Komünizm hayaleti!" Olabilir, ama 155 yýl önce! Bugün var mý öyle bir þey? Ne diyordu baþka bir yerinde? "Burjuvazi kendisine ölüm getirecek olan silahlarý yaratmakla kalmamýþ, bu silahlarý kullanacak olan insanlarý, yani modern iþçileri, proleterleri de yaratmýþtýr." Ama bu silahlarý ayný emekçi insanlar savaþlarda birbirlerini öldürmek için kullanmadýlar mý? Çoðu insan, býrakýn burjuvazinin mezarýný kazmayý, birbirinin kuyusunu kazmýyor mu? Bugünden bakýnca bu itirazlar doðru görünebilir. Ama Komünist Parti Manifestosu'nun yazýlýþ amacý, sýnýf mücadelesi üzerinde baþdöndürücü bir hýzla yükselen burjuvazinin, bundan sonra insanlýðýn ilerlemesine engel olacaðýný iþaret etmekti. Bir sýnýf olarak yükselirken, yarattýðý sistemi aþabilecek potansiyele sahip olan iþçileri de yaratýyordu. Þu meþhur cümle, kendisinden sonraki pek çok politik ve felsefi metni de belirlemiþti: "Günümüze kadar varolagelen bütün toplumlarýn tarihi, sýnýf mücadelelerinin tarihi olmuþtur." Bu mücadeleyi sýnýflarýn gücü ve örgütlenme düzeyi belirler. Yaþadýðýmýz günler kapitalizm karþýtý büyük bir hareketin daha da büyüyerek sürdüðü günler. Ýnsanlar her düzeyde daha çok örgütleniyor. Kapitalizme ve savaþa karþý mücadeleye atýlýyor. Komünist Manifesto'nun Proleterlerle Komünistler adlý bölümünde söylendiði gibi; sosyalistler, "hareketi þekillendirip bir kalýba sokmak üzere kendilerine özgü özel ilkeler geliþtirmezler", "mücadelenin geçmek zorunda olduðu aþamalarda her zaman ve her yerde hareketin bütününün çýkarlarýný temsil ederler"se, enternasyona-lizme sýký sýkýya sarýlýp hareketi her düzeyde birleþtirmek için seferber olurlarsa Manifesto'nun ruhu yaþýyor demektir. Yeni 'edebiyat' dergimiz Picus, Manifesto'nun yeni baskýsýyla "dünyanýn bütün iþçileri deðil ama, bütün önsözleri birleþtirilebildi nihayet" diye keyifle dalga geçse de!


sosyalist iþçi

11

NOT DEFTERÝ Savaþa hayýr! Ýþgale son! Kâr deðil insan! Özelleþtirmelere hayýr! Irkçýlýða hayýr!

Aktivistler Paris’te toplanýyor A

vrupa’nýn dört bir yanýndan anti kapitalist hareketin aktivistleri, savaþ karþýtlarý 12-15 Kasým tarihlerinde Paris’te bir araya gelecekler. 2. Avrupa Sosyal Forumu Paris’de toplanacak. Aralarýnda Türkiye’den Ýstanbul Sosyal Forumu ve Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu’nun da bulunduðu yüzlerce örgütün düzenlediði Avrupa Sosyal Forumu’nda yüzlerce toplantý yapýlacak. En önemli toplantý baþlýklarýný savaþ, Irak’ýn iþgali ve yeni-liberal politikalara karþý mücadele konularý oluþturuyor.. Hazýrlýk toplantýlarý da yoðun tartýþmalarla geçti. Paris’te yapýlan son hazýrlýk toplantýsýnda bir araya gelen gruplar hareketin aðýrlýðýnýn savaþa ve iþgale karþý mücadele mi yoksa yeni liberal politikalara karþý mücadele mi olduðunu tartýþtýlar. Aralarýnda ATTAC’ýn ve çeþitli ülkelerin komünist partilerinin de olduðu bazý gruplar Avrupa Sosyal Forumlarý’nýn bundan sonra iki yýlda bir yapýlmasýný önerirken diðer bazý gruplar ise toplanma süresinin harekete baðlý olduðunu ve þimdi hareketin düzeyi yüksek olduðuna göre her yýl toplanýlmasýnýn daha yararlý olacaðýný savundular. Gelecek yýl ki Avrupa Sosyal Forumu’nun ise Ýngiltere’de ya da Yunanistan’da yapýlmasý öneriliyor. Paris toplantýlarýnda Türkiye’den de bir çok konuþmacý ve toplantý kolaylaþtýrýcýsý olacak. Ýngiltere Savaþý Durdur Koalisyonu’ndan

Aþaðýdan sosyalizm

-Kapitalist toplumda tüm zenginliklerin yaratýcýsý iþçi sýnýfýdýr. Yeni bir toplum, iþçi sýnýfýnýn üretim araçlarýna kolektif olarak el koyup üretimi ve daðýtýmý kontrol etmesiyle mümkündür.

Reform deðil, devrim

Lindsey German’ýn, Ýmparatorluk kitabýný yazarý Negri’nin de katýlacaðý en önemli savaþ karþýtý toplantýda da Türkiye’den Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu’ndan bir konuþmacý olacak. 15 Kasým’da büyük bir yürüyüþ var. Avrupa’nýn bütün savaþ karþýtlarýnýn ortak bir pankart altýnda yürüme kararý aldýðý bu yürüyüþ bundan sonraki hareketin yönelimlerini büyük ölçüde belirleyecek. Türkiye’den de Paris’e gitmek için hazýrlýklar devam ediyor. Çeþitli kitle örgütlerinin yaný sýra DSÝP-Sosyalist Ýþçi’de Paris’e gitme hazýrlýklarý yapýyor. Paris bir yandan hareketin sorunlarýnýn tartýþýlcaðý bir yer diðer yandan ise geleceðinin kararlaþtýrýlacaðý bir yer.

Türkiye’den Paris’e nasýl gidebilirsiniz?

Avrupa Sosyal Forumu’na Türkiye’den büyük bir katýlým olacak. Toplantýlarda Ýstanbul Sosyal Formu’ndan ve Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu’ndan konuþmacýlar olacak. Ayrýca Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu’nun bir toplantýsý var. Paris’e gitmek için Ýstanbul Sosyal Forumu’na baþvurabilirsiniz. Sosyal Forum toplantýlarýna katýlabilmek için Ýstanbul Sosyal Forumu aracýlýðý ile kayýt yaptýrmanýz gerekmektedir.

Ýstanbul Sosyal Forumu: Kurabiye Sokak, No: 13, Kat: 3, Ýstiklal Caddesi, Beyoðlu Telefon: 0212-243 83 33 Geocities.com/sosyalforum/ Karakedi Kültür Merkezi Büyükparmakkapý Sokak, No: 8/10, Kat: 4, Ýstiklal Caddesi, Beyoðlu Telefon: 0212 - 251 62 73

Oliver Besancenot, Paris'te toplanacak Avrupa Sosyal Forumu için Fransa'da ki hazýrlýklarý anlatýyor

ASF aktivistler arasýndaki iliþkileri saðlamlaþtýracak

"ASF büyük bir olay olacak. Avrupa'nýn dört bir yanýndan gelecek sendika aktivistleri, toplumsal örgütler ve siyasi partiler þirketlerin küreselleþmesinin sonuçlarýný tartýþacaklar. ASF ayrýca sosyal hareketlerle siyasi partiler arasýndaki iliþkilerin yeni biçimlerinin de tartýþýlacaðý bir ortam olacak. Tartýþmalarda, bir tarafta neoliberal ve reformistler, diðer tarafta ise radikal ve anti kapitalist sol olacak. ASF'deki tartýþmalarda, antikapitalist hareket, küresel sosyal sorunlar konusundaki düþüncelerini daha da derinleþtirecek. Ayrýca Avrupa

sosyalist iþçi ne savunuyor?

Birliði'ne iliþkin sorunlar tartýþýlacak. Þu sýrada Fransa'da ASF için büyük bir mobilizasyon var. Ülkenin çeþitli yerlerinde ASF'ye katýlým için toplantýlar yapýlýyor. Ayrýca baþta Avrupa ülkeleri olmak üzere binlerce insan toplantýlara katýlacak. ASF, iþçi sýnýfýnýn mücadeleci kesimi ile gençlerin birbirleriyle tanýþmasýna olanak verecek. Floransa'da toplanan ASF dev bir savaþ karþýtý hareketin doðmasýna neden olmuþtu. Ýngiltere'den gelecek aktivistler, savaþ karþýtý hareketin çok güçlü olduðu bu ülkenin deneylerini paylaþmamýza neden olacak.

Sosyal Forum, hareket içinde var olan çeþitli akýmlarýn birbirleriyle tanýþma olanaðýný yaratacak. Forum'un son günü, 15 Kasým'da yýðýnsal bir gösteri olacak. Bu gösteri çok önemli. ASF, Fransa'da iþçilerin emeklilik haklarýna karþý yapýlan saldýrýlara karþý yapýlan grevlerin üzerine gerçekleþecek.Yaz aylarýndaki protesto hareketi belki de 1995 grevlerinden bile daha güçlüydü. Ancak gene de saðcý hükümeti geriletecek kadar da güçlü deðildi. Ancak yazýn 300 bin kiþi Güney Fransa'da, Larzac'da Jose Bowé ile dayanýþma için toplandý.

Saðcý hükümetin meþruiyeti bugün çok sallantýlý. Biliyorsunuz yazýn binlerce yaþlý sýcak dalgasýnda yeterli saðlýk hizmeti olmadýðý için öldü. Hükümetin bu sallantýlý meþruiyet durumu, kimse ne zaman ve nerede baþlayacaðýný tahmin edemese de yeni bir sosyal harekete yol açabilir. Avrupa Sosyal Forumu çok heyecan verici bir olay olacak.”

Oliver Besancenot Fran-sa'da, Devrimci Komünist Birliðin son cumhurbaþkanlýðý seçimlerindeki adayý. Genç bir postacý olan Oliver Besancenot 1 milyon 200 bin oy aldý. 25 yaþýn altýnda olup oy verenlerin yedi de birinin oyunu aldý.

-Ýçinde yaþadýðýmýz sistem reformlarla köklü bir þekilde deðiþtirilemez, düzeltilemez. -Bu düzenin kurumlarý iþçi sýnýfý tarafýndan ele geçirilip kullanýlamaz. Kapitalist devletin tüm kurumlarý iþçi sýnýfýna karþý sermaye sahiplerini, egemen sýnýfý korumak için oluþturulmuþtur. -Ýþçi sýnýfýna, iþçi konseylerinin ve iþçi milislerinin üzerinde yükselen tamamen farklý bir devlet gereklidir. -Bu sistemi sadece iþçi sýnýfýnýn yýðýnsal eylemi devirebilir. -Sosyalizm için mücadele dünya çapýnda bir mücadelenin parçasýdýr. Sosyalistler baþka ülkelerin iþçileri ile daima dayanýþma içindedir. -Sosyalistler kadýnlarýn tam bir sosyal, ekonomik ve politik eþitliðini savunur. -Sosyalistler insanlarýn cinsel tercihlerinden dolayý aþaðýlanmalarýna ve baský altýna alýnmalarýna karþý çýkarlar.

Enternasyonalizm

-Sosyalistler, bir ülkenin iþçilerinin diðer ülkelerin iþçileri ile karþý karþýya gelmesine neden olan her þeye karþý çýkarlar. -Sosyalistler ýrkçýlýða ve emperyalizme karþýdýrlar. Bütün halklarýn kendi kaderlerini tayin hakkýný savunurlar. -Sosyalistler bütün haklý ulusal kurtuluþ hareketlerini desteklerler. -Rusya deneyi göstermiþtir ki, sosyalizm tek bir ülkede izole olarak yaþayamaz. Rusya, Çin, Doðu Avrupa ve Küba sosyalist deðil, devlet kapitalistidir. -Sosyalistlet bu ülkelerde iþçi sýnýfýnýn iktidardaki bürokratik egemen sýnýfa karþý mücadelesini destekler.

Devrimci parti

-Sosyalizmin gerçekleþebilmesi için, iþçi sýnýfýnýn en militan, en mücadeleci kesimi devrimci sosyalist bir partide örgütlenmelidir. Böylesi bir parti iþçi sýnýfýnýn yýðýnsal örgütleri ve hareketi içindeki çalýþma ile inþa edilebilir. -Sosyalistler pratik içinde diðer iþçilere reformizmin iþçi sýnýfýnýn çýkarlarýna aykýrý olduðunu kanýtlamalýdýr. -Bu fikirlere katýlan herkesi devrimci bir sosyalist iþçi partisinin inþasý çalýþmasýna omuz vermeye çaðýrýyoruz.

sosyalist iþçi’nin savunduðu temel fikirlere katýlýyorsanýz, yeni bir dünyanýn yaratýlmasýnda aktif olarak yer almak istiyorsanýz:

0212-251 62 73


SAYI:208 17 Ekim 2003 500.000 TL ISSN 1300-4026 Uluslararasý Tanýtým ve Yayýncýlýk Ltd. Şti. Sahibi: Özden Dönmez Sorumlu Yazýiþleri Müdürü: Volkan Akyýldýrým Adres: Ýstiklal Cad.,Büyükparmakkapý Sok., 8/10, Beyoðlu/Ýstanbul Baský: Yön Matbaasý

www.sosyalistisci.org

sosyalistisci@sosyalistisci.org

Küreselleþme dedikleri küresel yoksulluk

N

eoliberal programýn savunucularý çok iddialýlar. Liberal politikalarýn iyilik ve güzellik dolu bir dünyanýn yaratýlmasý için kaçýnýlmaz olduðunu savunuyorlar. Küreselleþme çaðýnda liberal eðilimlerden kaçýnmanýn olanaksýz olduðu ve sadece bu trendi yakalayanlarýn ayakta kalma þansý olduðunu takýlmýþ plak gibi anlatýyorlar. Peki ama yoksulluk! Sermaye çevrelerinin ve onlarýn tv yorumcularýnýn, köþe yazarlarýnýn övmekten bitiremedikleri küreselleþmenin en dramatik sonucu. Erken ölümler, okuma yazma

oranlarýndaki gerilik, gelir adaletsizliðindeki korkunç uçurum, kadýnlarýn içine itelendiði girdap, milyonlarca çocuðun açlýktan ve hastalýktan yok olmasý, iþsizlik, elekrtiðe ve temiz suya ulaþamayan yüzmilyonlarca insan. Ýþte küreselleþmenin sonuçlarý. Sermaye teknolojiyi geliþtiriyor ama dünyayý da kendine benzetiyor. Dünya çirkinleþiyor. Ve bu çirkinliðin ortasýnda, küresel sermayenin tüm tezlerinin yalan olduðunu kanýtlayan bir kara delik: Yoksulluk! IMF, Dünya Bankasý, Dünya Ticaret Örgütü.

Ya da neo liberal politikalar. Yoksulluðun nedeni bunlar deðil. Yoksulluðun nedeni kapitalizm. Yoksulluðun nedeni kara ve rekabete dayalý, orman kanunlarýnýn klavuzluðunda iþleyen kapitalist sistem. Yanýlmayalým. Yoksulluk, son otuz yýlýn, son elli yýlýn sorunu deðil. Kapitalist madalyonun bir yüzü zenginlik, diðer yüzü yoksulluk. Yoksulluðun tarihi kapitalizmin tarihidir. Sermayenin küreselleþmesi denilen süreç, sadece yoksulluðun boyutlarýný küreselleþtirdi ve yaygýnlaþtýrdý. Kapitalizmi öldürmeden yoksulluktan kurtuluþ yok!

‘Öteki Batý’

Tüm dünya emek-sermaye, zengin-fakir çeliþkisi etrafýnda bölünmüþ durumda. Batýdaki emekçilerin fakir ülkelerin emekçilerinden daha zengin olduðu düþüncesi büyük bir yanlýþ. Batý da kendi içinde bölünmüþ durumda. Nüfusunun üçte bir yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþadýðý için Avrupa Birliði'ne "üçte ikilik toplum" deniliyor. 1980'li yýllarda Ýngiltere'de nüfusun en zengin %20'lik kesiminin ortalama geliri %40, en zengin %1'lik kesimin geliri %75 oranýnda arttý. Ayný yýllarda en yoksul %20'lik kesimin geliri sabit kaldý. Avrupa Komisyonu'nun rakamlarýna göre toplam yoksul sayýsý 1980'de 30 milyon, 1987'de 44 milyon, 1990'da 52 milyona yükseldi. OECD ülkelerinde 130 milyon insan yoksul. 34 milyon insan iþsiz. Yetiþkinlerin %15'i okur-yazar deðil. ABD'de yoksulluðun yüksek olduðu eyaletlerde bebek ölüm oranlarý diðer eyaletlere göre %50 daha fazla. ABD'de 1980'li yýllarýn sonunda 40 milyon kiþi yoksul, 25 milyon kiþi yoksulluðun eþiðindeydi. 100 bin genç ve çocuk evsizdi.

Yoksulluðun yol haritasý

Yoksulluðun tarihi kapitalizmin tarihidir

Geleneksel liberal iktisat teorisinin kurucularýndan Adam Smith, kapitalizmin ilk dönemlerini þöyle anlatýyor: "Ülke zenginleþirken yoksulluðun artmasý önemli bir paradokstur. Fertlerin çoðunun yoksul ve periþan olduðu hiçbir toplumun refah içinde ve mutlu olmasý söz konusu olamaz." A. Marshall, 1873 yýlýnda yazdýðý bir makalede, "Baþkalarýnýn lüks içinde yaþamalarý için bazýlarýnýn çalýþýp çabalamalarý doðanýn emri deðildir. Rekabet vahþi canavardýr. Ýþçilerin durumu, iki saatlik enerjik bir çalýþmayla yapýlabilecek bir iþi uzun bir günde yapamayacak kadar kötü"dür diyor. Ýlk yoksulluk araþtýrmalarý durum artýk görmezden gelinemez olduðu için 19 yüzyýlýn sonlarýnda yapýlmaya baþlandý. Yoksul Yasalarý Ýngiltere'de 17. yüzyýl baþlarýndan itibaren toplumdaki yoksullarý korumak için uygulanmaya baþlandý. Üst gelir gruplarýný yoksullar lehine vergilendirmeyi hedefleyen yasa kapsamlaý bir sosyal yardým yasasýna dönüþecekken sermaye sahiplerden gelen tepkiler yüzünden geri çekildi.

Dünyada yoksul insan sayýsý 1990 yýlýnda 1980 yýlýna kýyasla 200 milyon artarak 1 milyara ulaþtý. 2000 yýlýnda ise 1.2 milyar insan yoksul. Yoksullar dünya nüfusunun beþte birini oluþturuyor. Bunun yarýsý Güney Asya, Güney Sahra, Doðu Asya, Pasifik ve Karaib bölgelerinde yaþýyor. Az geliþmiþ ülkelerde yaþayan 4.6 milyar insanýn 850 milyondan fazlasý okur yazar deðil. 826 milyarý yeterince beslenemiyor. 1 milyar insan temiz suya ulaþmýyor. 2.4 milyar insan en temel saðlýk ihtiyaçlarýný karþýlayamýyor. Paris'te yaþayan orta sýnýf bir ailenin geliri Güneydoðu Asya'da kýrsal kesimde yaþayan bir ailenin gelirinin 100 katý. New York'lu bir avukatýn bir saatlik geliri Filipinli bir köylünün iki yýllýk gelirine eþit!!! ABD'nin bir yýllýk Pepsi-Cola ve Coca-Cola tüketim harcamalarý, nüfusu 100 milyonu aþkýn Bangladeþi'in GSMH'sýnýn neredeyse iki katý. Dünya nüfusunun önümüzdeki 15 yýlda 2 milyar artmasý bekleniyor. Bu artýþýn neredeyse tamamýna yakýný, %97'si az geliþmiþ ülkelerde yaþanacak. Bu yoksulluðun yarattýðý manzaranýn ne kadar vahim boyutlara ulaþacaðýnýn kaygý verici bir kanýtý. Karl Marks, Kapital isimli kitabýný yazarken, emekçi sýnýflarýn barýnma koþullarýnýn ne kadar berbat olduðunu anlatýyordu. Üstüste yaþayan insanlar. 2000'li yýllarýn kapitalizminin 1800'lü yýllarýn kapitalizminden farký yok. Örneðin, Nairobi'nin kimi yoksul yerlerinde evde yaþayanlarýn %80'i tek bir odada, bir odada on kiþi yaþýyor. Evlerin sadece %4'ünde su bulunuyor. 19 aile ilkel tek bir tuvaleti paylaþýyor. Çocuklarýn üçte biri yaþlarýna göre düþük kilolu, üçte biri ise kýsa boylu. Dünya nüfusunun en varlýklý bölümünü oluþturan %20'lik kesim dünya toplam üretiminin %84'ünü tüketiyor. Dünyanýn en yoksul %20'lik kesimi ise dünya toplam üretiminin %1.4'ünü tüketiyor. Dünya nüfusunun %5'lik en zengin kesimi toplam dünya servetinin %80-90'ýný elinde tutuyor.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.