sosyalist isci SAYI: 210
4 Aralýk 2003
Parlamento baskýný:
500.000 TL.
Terörizm ve Yahudi düþmanlýðý
Avrupa Sosyal Forumu
Gürcistan: Kadife Suçlular: Bush ve Paris’te 50 bin kiþi devrim mi? sayfa: 5 Sharon sayfa: 7 tartýþtý sayfa:11-12-13
BUSH Irak gitsin terör bitsin 4 patlama 57 ölü/El kaide TÜRKÝYE
57.000
Binlerce patlama
Suriye
ýraklý sivil öldü, yüzbinlerceside yaralý ve sakat/ABD-ÝNGÝLTERE terörü
Her ay onlarca patlama sonucu onlarca Filistinli olüyor/ Israil terörü
Ýsrail
Ýran
Suudi Arabistan 2 patlama 200 ölü/El kaide
sosyalist iþçi
2
Tecavüz devlet eliyle meþrulaþtýrýlýyor HAFTAYA
Yeni hazýrlanan Türk Ceza Kanunu tasarýsýnda yer alan "namus indirimi", "bekaretin aðýrlaþtýrýcý neden sayýlmasý", "evilikte tecavüz" tecvüzcüye devletin yerdým elinini uzatmasý olarak yorumlanabilir. Yasa ayrýca tecavüzcüyle evliliði de teþfik ediyor. Göya reform diye sunulan düzenlemeler açýkça taraf tutuyor. Yasa deðiþikliðiyle beraber, evli bir kadýnýn kocasýnýn tecavüzüne uðramasý durumunda yasalara baþvurmasýnýn hiç bir anlamý kalmayacak. Yasalar açýkça kendisine tecavüz
Adalet Bakaný'na "adaleti" kim uygulayacak?
Mardin'de bölgenin kalburüstü bürakratlarýnýn tecavüzüne uðrayan 13 yaþýndaki kadýný hepimiz hatýrlarýz. Ona tecavüz edenler serbest býrakýlmýþtý. Adalet Bakaný Cemil Çiçek'e mektup yazarak "benim yerimde kýzýnýz olsaydý ne tepki gösterirdiniz?" deme gafletinde bulundu. Hakkýnda TCK 159. madde çerçevesinde dava açýldý. Kaldýðý çocukevinden alýnarak ifadesi alýnmak üzere savcýlýða götürüldü. Neyseki cezaevine gönderilme di. Bu zihniyetin yapmasý gereken aslýnda onu cezaevine yollamak idi. Þu soruyu kendimize sorlým, tecavüz edenlerin serbest býrakýldýðý, tecavüze uðrayan hakkýnda soruþturma açan bir zihniyete hesap sormak gerekmez mi? Tecavüze uðrayanlar açýsýndan düþünün hangisi daha fazla yaralanýr, bakire olan mý, evli olan mý, bakire olmayýp evli olmayan mý? Peki böyle bir sýnýflandýrmayý yapmayý kendinde hak bulan kafa nasýl bir kafadýr. Bence tecavüzcünün yanýnda saf tutan bir kafa ancak böyle ucube bir sýnýflandýrma ve tutuma sahip olabilir.
Ýþsizlik Fonu kimin için ?
Eylül 1999'da çýkarýlan 4447 sayýlý yasa ile yürürlüðe giren uygulama ile Ýþsizlik sigortasý Fonu'nda 8 katrilyon 348 trilyon para birikti. Buna karþýlýk Mart 2002'den Ekim 2003'e kadar 183 bin iþsize 151 trilyon tutarýnda ödeme yapýldý. Kayýtlý çalýþanlarýn hepsinden % 2 oranýnda bu fona kesinti yapýlýyor. Ýþçiler ise bu fonun kaldýrýlarak biriken tutarýn kendilerine ödenmesini talep ediyor
eden kocaya destek verir nitelikte olcak. Yasa tasarýsýný hazýrlayan gurubun baþýnda bulunan Sulhi Dönmezer bu uygulamalarý savunuyor. Adalet Bakaný Cemil Çiçek'te yaptýðý bütün açýklamalrda kadýn düþmaný bir tutum sergiliyor. Sulhi Dönmezer hukukta pek çok tartýþmada doktirin olarak kabul edilir, okullarda onun kitaplarý ders kitabý olarak okutulur. Demek ki yýllarýný hukukla içli dýþlý geçirmek "insanca" düþünmek ve insan haklarýný savunmak için yeterli olmuyor.
Adalet Bakaný Cemil Çiçek yaptýðý açýklamalarla kadýn düþmaný bir tutum sergiliyor. Mesela Cemil Çiçek'e göre tecavüze uðrayan kadýn bakire ise tecavüzcü daha çok ceza almalý. Eminim tecavüzcüler bundan sonra bakire olmayan kadýnlara tecavüz etmek için özel bir çaba gösterecektir. Bu tartýþmalarý izleyen tecavüzcülerin ellerini oðuþturduklarýný görür gibiyim. AKP hükümeti ve baþýnda Sulhi Dönmezer'in yer aldýðý hukukçular ordusu, bu günlerde tecavüzcülerden
teþekkür mektubu alýrlarsa þaþmamak gerek.
Ýþsizlik artýyor
'Cerrah' haberi kesmek istiyor! Sinagoglara yapýlan ilk saldýrýlarýn ardýndan kimi kalemler böylesi ortamlarda demokrasi karþýtý güçlerin öne çýkmak isteyeceklerini ve bugün demokrasiye sahip çýkmanýn asýl önemli iþ olduðunu yazmýþlardý. Konsolosluk ve banka patlamalarýndan sonra emniyetin aldýðý tutum bu uyarýnýn ne kadar haklý olduðunu gösterdi. Ýstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, saldýrýlarýn sorumlusunun 'sorumsuz' medya olduðu açýkladý. Deliller karartýlýyormuþ, medya kamuoyunu yanlýþ yönlendiriyormuþ, mýþ, muþ.. Basýnýn tepki göstermesi uzun sürmedi ve emniyet yetkilileri Basýn
Konseyi Baþkaný Oktay Ekþi'yi ziyaret etti. Neler görüþtüklerini tam olarak bilmiyoruz. Yeni basýn yasasýnýn çýkmasý hýzlanacakmýþ, devlet sýrlarý kanunu yeniden düzenlenecekmiþ.. Ancak polisin görevinin caný pahasýna da olsa halký bombalardan korumak olduðunu (öyle demiyorlar mý?) biliyoruz. Konsoloslukta iki de polis memuru ölmüþ, Cerrah buna çok kýzmýþ.. Peki ölen onlarca sivil? Bombalarý gazeteciler mi koydu? Patlamalarýn olacaðýný gazeteciler haber almýþtý da devlete bildirmedi mi? Gazeteler ne yaptý? Emniyetten ya da emniyete yakýn kaynaklardan ( ki bunlarýn
arasýnda çok sayýda 'basýn mensubu' da var!) aldýðý haberleri yayýnladý. Ortada Cerrah'ý bu kadar hiddetlendirecek bir þey de yok aslýnda. O bulduðu ilk fýrsatta basýn özgürlüðüne ve demokrasiye, halkýn haber alma hakkýna göz dikiyor. Ama böyle olmaz. Hem yaný baþýmýzda patlayan bombalarla ilgili her bilgiye sahip olacaðýz, çünkü bilgiye ulaþmak bir insan hakký, hem güvenlik güçlerinin ve istihbaratýn zaafý var mý diye tartýþacaðýz, hem de olan biteni anlamaya çalýþacaðýz. Ve Cerrah kusura bakmasýn, yurttaþ olarak ondan, bombalarý önlemesini de bekleyeceðiz. Yoksa yanlýþ adresten mi beklemekteyiz?!
KESK alanlara çýkýyor!
KESK'in eylemini destekleyelim!
2004 yýlý Bütçesinin emekçilere yine yoksulluk vaat eden karakterine ve Kamu Yönetimi yasa tasrýsýnýn kamu haklarýný ortadan kaldýran yapýsýna karþý, yýlardýr iþçi mücadelesinin baþýný çeken KESK alanlara çýkýyor.
KESK 10 Aralýk günü vizite eylemi, 11 aralýk günü ise “iþ býrakarak alanlara!” sloganý ile iþ býrakýyor. KESK’in eylemlerini desteklemek en önde gelen görevlerden birisidir.
Kapitalizmin insanlýða son armaðaný: AIDS 1980’li yýllarda giderek büyüyen bir saðlýk sorunu olduðu ortaya çýkan AIDS bugüne kadar 25 milyonun üzerinde insanýn ölümüne neden oldu. Afrika’da ise AIDS tam bir felaket yaratmýþ durumda. Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 4 milyon, Kenya ve Zimbabwe’de ise 3’er milyon insan AIDS’e yakalanmýþ durumda. AIDS Afrika’da ve diðer yoksul ülkelerde önü alýnamaz bir biçimde yayýlýyor. Oysa AIDS’in önünü kesmek mümkün. Henüz kesin çözüm olan ilaçlar geliþtirilememiþ olsa da hastalýðý büyük ölçüde tedavi eden ilaçlar var. Sadece pahalý. Yoksullar bu ilaçlarý alamýyorlar. Yoksul ülkeler ise hiç alamýyorlar. Öte yandan insanlýk için bu denli büyük bir tehdit olmasýna karþýn AIDS’e karþý ilaç geliþtirmek için yeterli yatýrým yapýlmamakta. Sonuç olarak AIDS tarihte ortaya çýkan baþka büyük salgýn hastalýklar gibi yoksullarý kýrýp geçiriyor. AIDS’e karþý mücadele de saðlýk
kuruluþlarý ve devletler yanlýþ bir noktayý ya da daha doðrusu eksik bir noktayý öne çýkarýyorlar. En baþta AIDS “eþcinsel hastalýðý” olarak tanýndý ve tanýtýldý. Erkek eþcinsel deðilseniz sorun yok dendi. Ne var ki giderek anlaþýldý ki AIDS asýl olarak baþka yollardan yayýlmakta. Sadece eþcinsellerin AIDS olmadýðý ortaya çýkýnca bu kez de “cinsel hastalýk” damgasý vuruldu. Her türlü gerici, aile kurumunu koruyucu söylenti ortaya atýldý. Örneðin Türkiye’deki AIDS Savaþým Derneði AIDS’e karþý çýkardýðý ve yaygýnca daðýttýðý broþüründe þöyle diyor: “Cinsel eþ sayýsýnýn fazlalaðýnýn HIV buluþma riskini arttýran bir unsur olduðu bilinmelidir.” Ve broþür devam ediyor: “HIV taþýmayan kiþi ile karþýlýklý sadakate dayalý iliþki kurmak” çözümdür. Görüldüðü gibi propaganda tek eþliliði, sadakati, aileyi öne çýkarmaktadýr. Oysa önleyici tedbirlerle yapýlan cinsel birleþmelerde AIDS
BAKIŞ
bulaþma olasýlýðý yoktur. Öte yandan ayný broþür AIDS’in % 80-85 cinsel iliþki nedeniyle bulaþtýðýný anlatýyor. Cinsel iliþki AIDS’in bir bulaþma yöntemi ancak oran bu denli yüksek deðil. Türkiye’de iyi bilindiði gibi AIDS çok zaman kan nakli sýrasýnda bulaþmaktadýr. Bir çok insan týbbi müdahaleler sýrasýnda aldýklarý kandan AIDS virüsü kapmaktadýrlar. Oysa AIDS testi sadece 15 dakika süren basit ve ucuz bir iþlem. Ancak saðlýk kurumlarý çok zaman bu basit iþlemi yaptýrmadýklarý için sayýsýz insana AIDS bulaþmakta. Ayrýca toplum AIDS konusunda eðitilmediði içinde AIDS’li hastalar toplum dýþýna itilmektedir. Son olarak AIDS virüsü taþýyan bir ilk okul çocuðunun baþýna gelenler basýna yansýdý. AIDS’li çocukla ayný sýnýfta okuyan çocuklarýn velileri çocuklarýnýokuldan aldýlar. Çünkü AIDS’in ten temasý veya baþka yollarla da bulaþacaðýný sanýyorlardý.
Ekonomik Ýþbirliði ve Kalkýnma Örgütü (OECD) ülkeleri arasýnda Türkiye iþsizliðin en yoðun olduðu dördüncü ülke. Ýþsizlik OECD ülkelerinde ortalama %7.3 iken Türkiye'de %10. Türkiye'nin iþsizlik oraný 2000 yýlýnda % 66, 2001 yýlýnda % 85 iken 2002'de % 10.6'ya yükseldi. Krizin bittiði istikrarýn yakalandýðý laflarýnýn bu tablo karþýsýnda ne kadar sahte olduðu da ortaya çýkýyor.
Çocuklarýn dramý
UNICEF tarafýndan hazýrlanan rapora göre her yýl 10 bini aþkýn çocuk, kara mayýnlarý yüzünden ölüyor ve sakat kalýyor. Binlerce çocuk, çocuk ticareti yapanlarý kurbaný durumunda. Dayanýlmaz koþullarda 5-24 yaþ arasý 250 milyon çocuk kölece çalýþtýrýlýyor.
Öðretmenler yoksulluk sýnýrýnýn altýnda
24 Kasým Öðretmenler Günü bayat nutuklarla geçti. EðitimSen'in yaptýðý bir araþtýrmaya göre öðretmenlerin hali içler acýsý. Son yirmi yýl içerisinde öðretmenlerin alým gücünün % 50 düþtüðüne dikkat çekilen araþtýrmaya göre, ortalama öðretmen maaþýnýn 650 milyon olduðu ortamda öðretmenler yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþýyor. Türkiye'de dört kiþilik bir ailenin zorunlu giderleri 1.5 milyar.
TCDD'de özelleþtirme
TCDD Genel Müdürlüðü demiryollarýnýn özelleþtirilmesi için ilk adýmlarý atmaya baþlýyor. Bunun için ana statüsünün 4.maddesi deðiþtirildi. Böylece özel þirketler var olan trenleri kiralayabilecek yada kendi lokomotifini kullanarak sefer düzenleyebilecek. TCDD'ye ait sosyal tesislerin de kiralanmasý gündemde.
AKP dokunulmazlýk davalarýnda birinci!
Mecliste bekleyen 107 dokunulmazlýðýn kaldýrýlmasý davasý, 84 milletvekili ile ilgili. Bunlarýn 52'si AKP, 47'si CHP, 7'si DYP, biri de baðýmsýz milletvekiline ait. Bu dosyalarýn 20'si Siyasi Partiler Yasasý'na göre milletvekili seçilmeyi engelleyen suçlarý içeriyor. 36 görevi kötüye kullanma, 25 seçim yasasýna muhalefet, 7 ticaret, sanayi ve müzayedeye hile ve fesat karýþtýrmak., 5 siyasi partiler yasasýna muhalefet ve evrakta sahtecilik., 5 hakaret, 4 basit ve nitelikli zimmet ile devlet alým ve satýmlarýndan çýkar saðlamak, 3 yaralama, 3 görevi ihmal etmek, 2 Avukatlýk Yasasý'na muhalefet, 2 cürüm iþlemek için teþekkül oluþturmak, 2 müessir fiil, 2 emniyeti suistimal, 1 ölüme sebebiyet, 1 sövme, 1 Vergi Yasasý'na Muhalefet, 1 Çek Yasasý'na muhalefet, 1 kaçakçýlýk, 1 evrakta sahtecilik davalarýný içeren dosyalar beklemede tutuluyor.
sosyalist iþçi
3
BAŞ Y AZ I Şiddetin kaynaðý: Küresel kapitalizm
Evet! Canlý bombalar çok insaný öldürdü, yüzlerce insan da yaralandý. Uyanýk köþe yazarlarý, yaþanan panik ortamýný deðerlendirip, "Þimdi terörün adýný koymanýn zamanýdýr" diyorlar. "Ýslami" ya da "Ýslam adýna" terör! Bulduklarý isim bu. Ýnsanlarý yýlgýnlýða ve korkuya sürükleyen bu þiddetin kaynaðýný açýklamadan adlandýrmaya çalýþmak, Bush'un 11 Eylül'den sonra dünyayý ABD merkezli koalisyonun hegemonyasý altýna sokmak çabalarýna yardýmcý olmaya yarar. Baþka bir iþe deðil! 11 Eylül kendi kendine yaþanmadý. ABD akýl hocalarýndan Briezenski, 1980'lerin ortalarýnda, Afgan Mücahitlerine, Allah için cihadýn kutsallýðýný anlatan konuþmalar yaptý. Dönemin Rusya'sýna karþý mücahitleri "Allah için ölümün kutsallýðý"na ikna eden, Usame Bin Laden'i eðiten ve örgütleyen yine ABD'ydi. Bush ve kabinesi, bugün, küresel kapitalizmin, askeri yüzünün sözcüleri durumundalar. Dünyada yaþanan þiddetin kökeni, yarattýðý eþitsizlikler, acý, sefalet ve akýl almaz uçurumlarla küresel kapitalizmdir. Milyonlarca insan aç, küresel kapitalizmin bol keseden tanýdýðý açlýktan ölme özgürlüðüne sahip. Milyarlarca insan günde 1 dolarla geçinmek zorunda, yüzmilyonlarca insan temiz suyu unutmuþ vaziyette. Çok zengin çok küçük bir azýnlýðýn dýþýnda, büyük yýðýnlarýn geleceklerinden umutlarý yok. Bir sermaye sahibinin serveti 48 ülkenin yýllýk servetine eþit! Bu uçurum, bütün ülkelerin içinde derinleþiyor. Yaþam standartý açýsýndan ülkeler arasýndaki uçurum da korkunç. Bir iþ bulmak umuduyla ülkesinden zengin ülkelere doðru kaçak göçe kalkýþan ve fare yuvasý geniþliðindeki ambarlarda yaþamýný yitiren insanlarýn tajedisi artýk haber deðeri bile taþýmýyor. Bütün motifleriyle birlikte siyasal Ýslam, bu dünyanýn bu eþitsizliklerine karþý çýkarak, kýzgýnlaþan tepkileri örgütlemyi baþararak kitleselleþti. Sol ise fýrsatý kaçýrdý. 1989'da sosyalist olduðu sanýlan Doðu Bloku rejimleri teker teker çökerken, solun politik deðerleri de çöküþ yaþadý. Kriz içindeki sol, küresel kapitalizmin krizine ve krizden kurtuluþ reçetesi olarak uyguladýðý neo liberal yýkým politikalarýnýn sosyal sonuçlarýna karþý refleks gösteremedi. Siyasal Ýslam yoksullara dayalý bir politik akým olarak yükseldi. Terörün adýný koymak için gösterilen çabalarý boþa çýkartmak zorundayýz. Biz terörün kaynaðýný biliyoruz: Küresel kapitalizm! Kapitalizmin kökü kazýnmadan, þiddet, terör eylemleri sona ermeyecek. Siyasal islam baþka yüzler ve biçimler altýnda yükselecek. Erbakan gidecek, Tayyip Erdoðan gelecek. Üstelik, bugün küresel kapitalizmin askeri kanadý, emperyalist þiddet ve terör araçlarýnýn en imha edicisi olan emperyalist ordu harekete geçmiþ durumda. Demek ki 11 Eylül'den sonra, Bush'un "Ya teröristlerden yanasýnýz ya da bizden" diyen meydan okumasýna karþý, "En büyük terörist ABD"dir diyen savaþ karþýtlarýnýn cesaretine ve politik berraklýðýna sahip olmak zorundayýz. Amerika'da rockçýlar biraraya geliyor ve Busharock etkinliði düzenliyor. Sloganlarý, "Bush'tan baþka her þey!". Çünkü anti kapitalist savaþ karþýtý hareketin gücü burada. Bizim gücümüz burada: Gerçek terörizme karþý, yoksullara dayandýðý oranda siyasal Ýslamla yanyana gelmeye korkarak durulamaz. Dünyanýn Bush ve Þaron'dan kurtulmasý için de, siyasal islamýn yoksullar üzerindeki etkisini durdurmak için de, sol, savaþ karþýtý hareket içinde Ýslami hareketle yan yana gelmek zorundadýr.
sosyalist iþçi
3 Kasým’da kaçan fýrsat yeniden yakalanabilir Doðan TARKAN
3 Kasým Türkiye solu için çok önemli bir fýrsattý. Toplumun ezici bir çoðunluðu var olan burjuva siyasetinden uzaklaþmaya baþlamýþ ve yeni bir alternatif aramaktaydý. Burjuva siyasi partilerinin ise, özellikle de iktidardaki koalisyon partilerinin tabir-i caiz ise cýlký çýkmýþtý. Bu koþulda ortaya çýkacak güçlü ve birleþik bir sol alternatif açýk ki yýðýnlarýn büyük ilgisini çekecekti. Ne var ki, sosyalist sol bütün sekterliði ile bu fýrsatý harcadý. Bir birleþik sol alternatif arayan yýðýnlar ise mecburen CHP'ye ve ne yazýk ki Genç Partiye ve belki bir ölçüde de AKP’ye yöneldiler. Sosyalist solun uðradýðý hezimeti ise herkes hatýrlýyor. Ne oldu da 3 Kasým’a geniþ ve güçlü bir sol blok oluþturarak giremedik? Bu sorunun ilk ve en temel cevabý sekterliktir. Emek, Barýþ ve Demokrasi Bloku'nun bir yandan kuruluþ çalýþmalarý sürerken diðer yandan ise sosyal demokrasiye dönük aðýr bir eleþtiri kampanyasý vardý. Evrensel gazetesinin o günlerdeki yayýnlarý bunun canlý tanýðýdýr. Ancak en önemli sorun herþeyin tepeden halledilmeye çalýþýlmasýdýr. Sol, sosyalist birlik yukarýdan aþaðýya inþa edilmeye çalýþýldýðýn-
da solun en büyük potansiyeli, en büyük gücü dýþlanmaktadýr. Oysa bugünkü sekter sol örgütlenmeler içinde yer almayanlar açýk ki toplumun sol gücünün büyük kýsmýný oluþturmaktadýr. Bir kaç siyasi partinin önderinin masa baþýnda anlaþmalarý, sonra da kravatlarý takarak basýn açýklamalarý ile blokun kurulduðunu ilan etmelerinin burjuva politikasýndan hiç bir farký yoktur. Öte yandan blok sadece seçimler için ve seçimlere 5 kala inþa edilmeye çalýþýldý. Dolayýsýyla son derece kýsýtlý bir zaman süreci içinde hiç bir sorunu çözme olanaðý olmamýþtýr. Oysa sol blok sadece seçimlere deðil, iþçi ve emekçi yýðýnlarýn bütün mücadelelerine bakmak, bütün mücadelelerini yönlendirmek için harekete geçmek zorundaydý. Seçimlerden çok önce kurulmalý ve seçimlerden sonra da devam etmeliydi. Ýngiltere’de, Fransa’da kurulan sol bloklar bu açýdan çok anlamlýdýr. Mücadele içinde, seçimlerden çok önce kurulan bu bloklar radikal alternatifler arayan büyük yýðýnlar için gerçek bir alternatif haline gelmektedir. Emek, Barýþ ve Demokrasi Bloku için bunu söylemek mümkün deðil. Bu blok kaðýt üzerinde varlýðýný sürdürmektedir ama mücadele
Şehre katil geliyor! 28-29 Haziran 2004 Ýstanbul’da NATO toplantýsý var misafirperverliðimizi gösterelim
içinde, emekçilerin çeþitli mücadeleleri içinde varlýðýný gösteren bir örgütlenme deðildir. Kaðýt üzerindeki bir birliðe ise ihtiyaç yok! Sosyalist bir birleþik alternatifin kurulmasý bugün de bütün canlýlýðý ile gündemde. CHP'nin bugünkü acýklý durumu bu ihtiyacý daha da þiddetlendirmektedir. Ne var ki sosyalist solda böyle bir eðilim yok. Þimdi yerel seçimler geldiði için örgütler arasý yoðun bir görüþme trafiði var ama 3 Kasým öncesinde olduðu gibi bugün de bu görüþmelerden bir sonuç çýkmaz. Çýkabilecek en iyi alternatif yeni bir seçim bloðudur ve herkes bilmelidir ki yeni bir seçim bloðu da seçim hezimeteine uðramaya mahkumdur. Bizim için gerekli olan mücadeleci, eyleme dönük bir bloktur. Örneðin savaþa, yeni liberal politikalara karþý kurulmuþ olan Küresel BAK çok daha anlamlý bir birliktir. Gerekli olan onu güçlendirmektir. Bize gerekli olan bütün solu, bir mahalledeki, bir iþyerindeki 5-10 kiþilik bir çevre dahil, kucaklayacak bir birliktir. Mücadeleci bir birliktir. Ýþçi ve emekçilerin bütün taleplerini destekleyen, savunan bir birliktir. Seçimler için deðil, mücadele için kurulan bir birliðe ihtiyacýmýz var.
4
sosyalist iþçi
Kýbrýs'ta seçimler yaklaþýyor
30 yýllýk iþgal sona erecek mi?
14 Aralýk’ta yapýlacak genel seçimler öncesi tartýþmalar da hýz kazandý. 20 yýl önce Türk Ordusu'nun iþgali ile baþlayan süreç sona doðru yaklaþýyor. Son 5 yýldýr muhalefet gücünü giderek arttýrdý. Seçimlerde Denktaþ'ýn gitmesine nerdeyse kesin gözüyle bakýlýyor. KKTC uluslararasý hukuk açýsýndan "korsan devlet " niteliði taþýyor. Kýbrýs adasýnda "garantör" konumundaki ülkelerden biri olan Türkiye bu hakkýný kullandýðýný söyleyerek adanýn kuzey kýsmýna asker çýkardý ve orada yerleþti. Bu eylemine destek olarak da adada yaþayan Türk azýnlýða karþý soykýrým giriþimi olduðunu, adaya barýþ getirmek için adýna "barýþ harekatý" denilen askeri harekatý gerçekleþtirdi. O günden bu güne geliþmeler adada yaþayanlar açýsýndan hiç de iç açýcý olmadý. Özellikle Türkiyeli MHP'lilerden seçilen gruplar adaya yerleþtirildi, nüfus böyle çoðaltýlmaya çalýþýldý. Ada zamanla kara para aklama merkezi haline geldi. Adanýn yerli halký ve muhalefet üzerinde baskýlar artýrýlarak uygulandý. Son 20 yýlýn simgesi olarak öne çýkan Denktaþ, eski sömürgeci Ýngiliz yönetiminin savcýsý olarak biliniyor. 20 yýldýr uygulanan bütün karanlýk politikalarýn altýnda imzasý var.
Hükümetin tutumu
Ak Parti genel seçimler sonrasýnda yaptýðý açýklamalarda, Avrupa Birliði sürecinde gerekirse Kýbrýs konusunda þu ana kadar alýnan tutumun dýþýna çýkýlabileceðini anlatmýþ, Denktaþ'ý çözümsüzlüðü kurumsallaþtýrmakla suçlamýþ ve çözüm için taviz vererek masaya oturulmasý gerektiðini savunmuþtu. Bu tutumuyla Kýbrýs muhalefetinin de desteðini kazanmýþtý.Son günlerde Avrupa Komisyonu'nun Türkiye'nin Avrupa Birliði’ne üyelik görüþmelerinin baþlamasýna ön koþul olarak Kýbrýs'ta çözümü koymasý hükümetin tutumunda yalpala-
KAPÝTALÝZM MERCEK ALTINDA 'Bitlis'te beþ minare', bir doktor
Bitlis'in Hizan ilçesi, baðlý bulunduðu 78 köyle birlikte yaklaþýk 48 bin nüfusa sahip. Ama en az 10 doktorun görev yapmasý gereken Hizan'ýn yalnýzca bir doktoru var.
New York, New York
malara da yol açtý. Daha önce açýklamalarýyla askerlerle bile karþý kaþýya gelen hükümet, son zamanlarda daha kararsýz bir tutum sergiliyor. Avrupa Komisyonu'nun bir nevi "muhtýra" olarak nitelenen açýklamalarýna kendi sýnýrlarý içerisinde "sert" yanýtlar verdi Ak Parti hükümeti . Tutum deðiþikliðinde ordunun tutumunun etkisi olduðu söylenebilir.
AÝHM kararlarý
Ýþgal sonrasýnda topraklarýný ve yaþadýklarý mekanlarý kaybedenler Türk hükümeti aleyhine binlerce dava açtýlar. Son sürece kadar bu davalar bekletiliyor ve bir sonuca baðlanmýyordu. Ancak Loisadu adlý kiþinin Türkiye aleyhine açtýðý davada 1 milyar dolar tazminat talebi karar baðlandý ve iþlem hýzlandýrýldý. Bu dava tamamlanýrsa örnek teþkil edecek ve sýrada bekleyen daha pek çok dava karara baðlanacak.
Kýbrýs ve "jeopolitik" barýþ harekatý
9 Kasým Tarihli Radikal gazetesinde Genelkurmay Baþkaný Hilmi Özkök ile yapýlan bir söyleþi yayýmlandý. Yýllardýr devletin resmi aðýzlarýndan bu kadar açýklýkla anlatýlmamýþtý herhalde Kýbrýs sorunu. Özkök
Adanýn jeopolitik açýdan stratejik bir önem taþýdýðýný, Türkiye'nin de bu dengeler içerisinde önemini yitirmemek için, burnunun dibindeki bu kadar önemli bir alandan geri çekilmemesi gerektiðini anlatýyordu. Oysa resmi aðýzlar yýllarca Kýbrýs'a müdahalenin tamamen insani nedenler ile yapýldýðýný anlatýyordu, demek ki asýl neden insani deðil
askeri imiþ. Hiçbir askeri neden ada halkýnýn çoðunluðunun karþý olduðu bir iþgal harekatý için geçerli bir neden olamaz. Sorun böyle konulunca düþünülmesi gereken baþka þeyler ortaya çýkýyor. Jeopolitik ve askeri açýdan diyelim ki gene Türkiye'nin burnunun dibindeki adalar ya da Irak, Afganistan ya da dünyanýn öbür
Seçimde kimler yarýþýyor?
Yüzde 5 seçim barajý olan, tercihli oyun kullanýldýðý seçimlerde 50 sandalyeli meclise girmek için seçimlere katýlan partiler þunlar: Ulusal Birlik Partisi, Cumhuriyetçi Türk Partisi- Birleþik Güçler (CTP-BG), Demokrat Parti, Barýþ ve Demokrasi Partisi, Çözüm ve Avrupa Birliði Partisi, Milliyetçi Barýþ Partisi, Kýbrýs Adalet Partisi. UBP þu an iktidarda bulunuyor. UBP ve CTP % 20'lerin üzerinde görünüyor. CTP- Birleþik Güçler ise Denktaþ'ý görevden almayý vaat ediyor. Kýbrýs sorununun çözülmesini Üstelik bu doktor da uzman deðil, pratisyen. Tek bir ambulansýn bulunduðu ilçede trafik kazasý, yaralanma, doðum gibi acil durumlarda hastalarýn yaþama þansý yüzde kaç dersiniz?
Çaydanlýk barikatý
Manisa valisinin eþi geçenlerde, Manisa Yetiþtirme Yurdu'nu gezerken mutfaða girince, kirli su tahliye borusunun aðzýndaki deliðin, bir çaydanlýkla kapatýlarak, halatlarla sýký sýký baðlandýðýný görmüþ. Nedenini sorduðunda "Borudan fare çýkmamasý için"
Özgürlükler ve fýrsatlarýn ülkesi Amerika'nýn en 'baba' þehri New York'ta, faaliyet halindeki en büyük dört silahlý çetenin toplam silahlý üye sayýsýnýn 105 bin olduðunu... Yalnýzca geçen yýl saldýrý, ýrza geçme ve soygunlarýn sayýsýnýn 5 milyon 341 bini, çeþitli hýrsýzlýk ve ev soygunlarýnýn sayýsýnýn da 17.5 milyonu bulduðunu... New York cezaevlerinde Türkiye toplamýndan dört bin fazla (67 bin) hükümlü ve tüm ülkede ise tam iki milyon hükümlünün ömür çürüt-
istiyor. Annan planýndan yana tutum alýyor. Türkiye'nin de aslýnda kendilerine ambargo uyguladýðýný anlatýyor. Birleþik Güçler pek çok kitle örgütünün yan yana gelmesinden oluþuyor. Ýçerisinde sendikalar da yer alýyor. Türk askerinin adadan çekilmesini talep ediyorlar. Eðer seçimi CTP- Birleþik Güçler kazanýrsa 30 yýldýr sürdürülen politikalarýn sona erme olasýlýðý güçlenecek. Bu Kýbrýs’ta çözüme giden ilk büyük adým olacak.
yanýtýný almýþ. Valinin sayýn eþi Aysel Iþýn mutfak ve çamaþýrhane gibi bölümlerin iðrençliði karþýsýnda þok olmuþ ama, buralar yerine, denetim öncesi pýrýl pýrýl edilen, temiz çarþaflý yataklar üzerinde, gülümseyen bir çocukla fotoðraf çektirmeyi tercih etmiþ.
Oturaklý bina
Van'da geçen yýl öðrenime açýlan, bin 500 öðrencili bir lisenin zemini her geçen gün biraz daha çöküyor. 40 dönüm kurumuþ bataklýk alan üzerine kurulan okulun duvarlarýnda da kocaman çatlaklar oluþmuþ.
tüðünü...
Bunlarý biliyor muydunuz?
Türkiye'de halkýn yalnýzca %5'inin kitap okuyabildiðini... Her 13 bin kiþiye bir yeni kitap düþerken, Fransa'da bu rakamýn her 7 kiþiye bir olduðunu... Türkiye'de bir yýlda basýlan kitap sayýsýnýn, Japonya'da bir gün içinde basýlana eþit olduðunu...
Öðrenciler derslere korku içinde girip çýkarken, Milli Eðitim Müdürü Ýbrahim Çamurcu ise çökme ve çatlaklarýn binanýn oturmasýndan (?) kaynaklý olduðunu öne sürerek, "Birileri bundan bir þeyler çýkarýp Milli Eðitim'in adýný karalamaya çalýþýyor", dedi. Bu arada ilgili bakanlýk 42 bin eðitim kurumundan yalnýzca 1797'sine deprem güvenlik testi yaptýrdý. Bu testler için bir katrilyon TL gerekiyor. Oysa bakanlýða 2004 bütçesinden ayrýlan pay 1.2 katrilyon TL. Ne demiþti bakan Çelik; "Savaþ var, eðitimciye zam veremeyiz!"
Balona da gözaltý
Yenibosna'da 7-14 yaþ arasýndaki 35 çocuk, üzerinde "Savaþa Hayýr" yazýlý balonlarla 31 Ekim günü gösteri yaptý. Polis, minibüse sýðdýrabildiði kadar çocuðu apar topar gözaltýna aldý. Bunlardan 11'i yedi yaþýndan küçük olduðu için gece yarýsý serbest býrakýldý. Kalan beþi ise geceyi karakolda geçirdikten sonra Çocuk Mahkemesi'nde ifade verip býrakýldý.
ucundaki Kanada olaðan üstü büyük öneme sahip oldu. Bu oralara da çeþitli sempatik adlar vererek askeri operasyon düzenlemenin haklý nedeni olabilir mi? Türkiye ordusunun adadaki varlýðýnýn hiçbir "insani" ve geçerli nedeni yoktur. Ordu kayýtsýz þartsýz ve derhal adayý terk etmelidir.
Annan Planý
Öte yandan çözüm diye ortaya koyulan Anan Planý açýk ki adayý tamamen bir askeri üsse çevirmeyi hedefliyor. Var olan durumda ada zaten patlamaya hazýr bir bomba gibi. Ýngiltere'nin kendi sýnýrlarý dýþýndaki en büyük askeri üslerinden biri durumunda. Kýbrýs'ta yaþayanlar için çözüm Anan Planý'ndan geçmiyor. KKTC derhal tüm kurumlarýyla ortadan kaldýrýlmalý ve orada yaþayanlarýn ortak kararlarýyla oluþturulacak bir yönetimin önü açýlmalýdýr. 'Toplantý ve Gösteri Yürüyüþleri Kanunu'na muhalefet ve yasadýþý örgüt propagandasý yapmak suçlarýndan savcýlýða sevk edilen çocuklarýn sevki için, yaptýklarý eylemin farkýnda olduklarýna dair doktor raporunu beklemeleri gerekiyordu.
in c ile r
Medyada tekelleþme iddialarýna yanýt veren Doðan Medya Grubu patronu Aydýn Doðan: "Türkiye'de 4 milyon 350 bin gazete satýlýyor. Bunun 1 milyon 750 bini benim grubumdan. Tekel var diyen peþin hükümlüdür." Ýstanbul’dan bir imam’ýn: "Camiin kalkýnmasý için yapacaðýnýz her türlü yardým için Allah sizlere cennette köþk vaat ediyor. Camide kýlýnan namaz ve okunan dua, tek yapýlan duadan %27 oranýnda daha kabul görür" dediðini
5
sosyalist iþçi
DÜNYA Gürcistan’da parlamento baskýný hükümet deðiþtirdi
Deðiþen bir þey var mý? D e n iz K A H Y A Gürcistanlý garmon ustasý Temur, Türkiye ile ilgili sorular sorarken benim için en can alýcý ve Gürcistan'ý daha iyi tanýmamý saðlayan soruyu sormuþtu; "Süleyman Demirel mi daha zengin Nihat Gökyiðit mi?" Nihat Gökyiðit cevabýný alýnca þaþkýn bir þekilde "iyi de neden o devlet baþkanýnýz deðil o zaman" sorusu geldi. Gürcistan'da paranýn iktidar demek olduðunu o zaman anlamýþtým. Hem bizdeki gibi gizli iktidar filan deðil basbayaðý devleti, kitleleri yöneten bir güç. Þimdi, gazetelerde televizyonlarda Gürcistan'da kadife(!) devrim olduðu haberlerini okurken o konuþma geldi aklýma. Ýlk haberler geldiðinde hemen herkes gibi ben de sevinmiþ ancak þaþýrmamýþtým. Muhalefetin sivil itaatsizlik çaðrýsý, halký sokaklara dökme çabalarý, "iþte bu, olmasý gereken buydu" dedirtti bana. Daha sýnýrýndan girerken altý noktada rüþvet vermek zorunda kaldýðýn, profesörlerden polislere kadar bir çok insanýn 30 dolar maaþla yaþamak zorunda kaldýðý bir ülkede, sonunda gerçek bir toplumsal hareket yaþanýyordu. Ýlk günden bu yana Türkiye'nin iyi bir komþusu olan ancak iyi komþuluk adýna Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattýnýn Tiflis ayaðý olarak gördüðümüz ve silah satmaktan, askeri lojistik saðlamaktan baþka hiçbir komþuluk göstermediðimiz Gürcistan'da halk kendi kaderini tayin etmeye karar veriyordu. Sovyet sisteminin yýkýlmasýndan sonra sanayinin bir anda durduðu, muhteþem bir doða güzelliðine sahip ancak gerek yeraltý kaynaklarý gerekse de tarýmsal üretim açýsýndan yetersiz olan ülkede bir anda zengin bir kesim oluþmuþtu. Parayla iktidarý, iktidarla parayý yöneten zengin bir tabaka. Mafyavari yöntemlerle tüm ülkeyi yöneten (ki bu eski Doðu Bloðu ülkelerinin þu anki genel durumudur) bu tabakaya karþý da genç bir adam Mihail Saakaþvili'nin karþý çýkýþý ilk bakýþta heyecan duyulacak bir durum oldu herkes için. Ancak, daha þimdiden gelinen nokta ve söylenen sözler durumun hiç de o kadar iç açýcý olmadýðýný gösteriyor. Halk ayaklanmasýnýn sürdüðü günlerde kendisi de Gürcistan doðumlu olan Rusya Dýþiþleri Bakaný Ýgor Ývanov'un arabulucu sýfatýyla görevlendirilerek Tiflis'e gitmesi ve burada kalabalýklarýn önünde Gürcüce "Ruseti da Sakartvelos gaumarjos - Rusya ve Gürcistan Çok Yaþa!" diyerek protestocularla birlik mesajý vermesi, Þevardnadze'nin istifasýnýn ardýndan da ABD Dýþiþleri Bakaný Collin Powel'ýn muhalefete destek için geçici devlet baþkaný Nino Burjanadze'yi telefonla aramasý bunun aslýnda halk devriminden çok bu ülke ile ilgili farklý düþünceler taþýyan iki süper gücün de ihtiyatla desteklediði bir iktidar
yenileme hareketi olduðu yani sivil bir darbe olduðu düþüncesini akýllara getirdi. 1992 yýlýndan beri iktidarda olan Þevardnadze'nin ayaklanmanýn ilk günlerindeki kendinden emin ve protestocularý kaale almayan tutumu, polisin ve askerin muhalefetin yanýnda yer almasýyla deðiþti. Daha önce iki suikast giriþiminden kurtulan kurt politikacý baþtaki tehditkar tutumunu býrakarak hemen istifa ettiðini açýkladý. 1990 yýlýnda baðýmsýzlýðýný ilan eden ve eski Sovyet cumhuriyetleri içinde ilk çok partili seçimleri yapan Gürcistan'da Sovyet karþýtý, milliyetçi Zviad Gamsahurdia ilk devlet baþkaný seçilmiþti. Bu dönemde Abhazya ve Güney Osetya bölgelerindeki ayrýlýkçý hareketler Rusya'nýn da desteðiyle iyice güçlenmiþ 1992'de de Gamsahurdia kanlý bir darbeyle devrilmiþti. Hemen ardýndan ülkenin bütünlüðünün korunmasý, ekonomik ve siyasal istikrarýn saðlanmasý için deneyimli politikacý, eski Sovyet dýþiþleri bakaný Eduard Þevardnadze önce Devlet Konseyi baþkaný, sonra devlet baþkaný seçildi. Ancak geliþmeler Þevardnadze'nin hiç umduðu gibi gitmedi. Abhazya ve Güney Osetya, fiilen baðýmsýz hale gelirken Mesheti bölgesinde yaþayan Ermeniler merkezi yönetimi tanýmadýlar ve Azerilerin topluca yaþadýðý bölgede de çeþitli hareketler yaþandý. Bu arada Müslüman Acara bölgesinin Özerk Cumhuriyeti cumhurbaþkaný Aslan Abaþidze, iktidarýnýn arkasýndaki destek gibi görünen Rusya'nýn askeri üsleriyle birlikte Acara'daki ve Gürcistan'daki varlýðýný korudu ve Tiflis yönetimiyle uzun bir süre soðuk kaldý. Ancak Abaþidze'nin bu soðukluðu 2 Kasým seçimlerinde deðiþti. Gürcistan'ýn hassas dengeleriyle oynamayý ve iktidarýný bu oyunlarla pekiþtirmeyi iyi bilen Abaþidze, seçimlerden ikinci parti olarak çýktýðý seçimlere karþý yapýlan hareketleri kendi yönetimine bir tehdit olarak algýladý ve uzun zamandýr kurguladýðý Tiflis yönetiminden ayrýlarak tam baðýmsýzlýðýný ilan etme planýný uygulamaya soktu. Önce, kanlý býçaklý olduðu Þevardnadze'yi desteklediði
mesajlarýný verdi, Þevardnadze'nin istifasýyla da Tiflis yönetimiyle bütün iliþkilerini dondurduðunu ve ülkesinde olaðanüstü hal ilan ederek Acara dýþýna çýkýþý yasakladýðýný açýkladý. Öyle görünüyor ki Tiflis'te yaþanan iktidar deðiþikliði, uzun bir süre Acara bölgesini yöneten ve Þevardnadze ile hemen hemen ayný yolu izleyen Abaþidze'nin, kendi tahtýnýn da sallandýðý hissine kapýlmasýna neden oldu. Ancak görünen bir diðer önemli þey de krallara yol gösterenlerin yeni krallýklar kurma çabalarý içinde olduðu. Devlet baþkaný olmasý garanti olan Mihail Saakaþvili ile muhtemel iktidar ortaklarý þimdiki geçici devlet baþkaný Nino Burjanadze ve Zurab Zhvania uzun yýllar Þevardnadze ile çalýþma arkadaþlýðý yapmýþ, Þevardnadze iktidarýnýn hemen her döneminde görev yapmýþ ekipler olarak öne çýkýyor. Uzun süre meclis baþkanlýðý yapan Zhvania, Þevardnadze ile ayrýlýða düþmelerinin ardýndan yerini Nino Burjanadze'ye býrakmýþtý. Þevardnadze karþýtý gösterilerin mimarý Saakaþvili ise ABD'de Columbia ve George Washington üniversitelerinden diploma aldýktan sonra ülkesine döndü ve adalet bakanlýðý görevine atandý. 2001'de Þevardnadze'yi yalancýlýkla suçladý ve artan yolsuzluklardan sorumlu tutarak þaþaalý bir þekilde görevinden istifa etti. Aþýrý hýrslý popülist bir reklam düþkünü olan Saakaþvili'nin ofisinin duvarlarýnýn tamamen kariyerindeki baþarýlarýna dair gazete kupürleriyle süslü olduðu da bilinen bir gerçek. Seçimlerden önceki bir sene boyunca birkaç kez televizyonda izleme þansý bulduðum Saakaþvili batý yanlýsý liberal görüþleri ile halkýn sempatisini toplamaya çalýþtý. Seçimlerden önce de ABD tarafýndan desteklendiði söylentileri olan hýrslý politikacý ayaklanmalarýn baþýndan beri oldukça yumuþak bir hava çizerek muhalefetini tek bir noktaya odaklandýrdý ve Gürcistan'da en önemli þey olan iktidarý ele geçirmek için Þevardnadze'nin gitmesi yolunda baský yaptý. Yoksulluk ve iþsizlikten iyice bunalan ve sosyal patla-
manýn eþiðinde bulunan halk için ise Sakaþvili'nin çaðrýsý kutsal bir çaðrý niteliðindeydi. Yaklaþýk 15 yýldýr istikrarý yakalayamayan Gürcü halký, zengin-fakir uçurumunun iyice artmasýyla zaten böyle bir hareketi bekliyordu. Kaldý ki bu hareket nerden gelirse gelsin ayný ayaklanmanýn gerçekleþeceði de su götürmez bir gerçekti. Gamsahurdia yanlýsý milliyetçi Gürcülerden sosyalistlere kadar hemen her kesim, havayý iyi koklayan ve karizmasýyla az buçuk Cem Uzan'ý da hatýrlatan Saakaþvili'nin çaðrýsýna cevap vermekte gecikmedi. Söylemlerden çok birilerinin gitmesi ve deðiþik bir þeylerin yaþanmasý umudu getirdi bu iktidar deðiþikliðini. Önce "Kadife Devrim" dedi Saakaþvili. Ýktidara geliþinin kansýz olduðunu anlatmaya çalýþtý sanýrým bu cümleyle, ancak aklýma ilk gelen þey mevsim deðiþip de havalarýn ýsýnmasýyla diðer kumaþlarý ortaya çýkarýp çýkarmayacaðý oldu. Daha sonra seçimlerin 4 Ocak’ta anayasaya uygun bir þekilde yeniden yapýlacaðýný açýkladý. Þimdiki tek baþkan adayý olan Saakaþvili'nin sistemle çok fazla derdi olmadýðýný iktidar koltuðuna oturmak için sevimli popülist bir hamle daha yaptýðýný düþündüm. Komþularýna mesaj vermeye de baþladý; "Türkiye bizim için çok gerekli bir ülke". Müslüman Acara da çýkacak olasý hareketlere karþý Ankara yönetiminin de gönlünü hoþ tutmak gerek elbet. Ýlk ziyaretini Rusya'ya yapacak olan Saakaþvili bu ülkeyle olan iliþkilerin her zaman sýcak tutulacaðýný da söyledi. Öyle ya hala çözülmemiþ bir Abhazya sorunu var ve hala Tiflis ve Kutaisi'deki bir çok devlet dairesinde Abhazya'dan kaçan mülteciler yaþýyor. Petrol boru hattýný da es geçmedi; "Bakü-Tiflis-Ceyhan bizim için hayati önem taþýyor. Enerji hatlarýna olan desteðimiz sürecektir." Peki güller ve gülücükler daðýtýlan tüm bu konuþmalarýn Þevardnadze'nin söylediðinden farký ne. Saakaþvili'de selefi gibi bir darbenin ardýndan büyük umutlarla baþa gelen bir lider. Ýlk günden polisin ve askerin desteðini
FRANSA
Ýki troçkist parti ittifak kurdu
Fransa'da iki troçkist parti, Ýþçi Mücadelesi (LO) ve Devrimci Komünist Birlik (LCR) 2004 Nisan ayýnda yapýlacak Avrupa Parlamentosu ve yerel yönetim seçimleri için ittifak kurdular. Geçen yýl yapýlan Cumhurbaþkanlýðý seçimlerine ayrý adaylarla katýlan LO ve LCR toplam 3 milyon oy alarak % 10 almýþlardý. Ayný seçimlerde o sýrada baþbakan olan Sosyalist Parti adayý Lionel Jospin ise % 16.2 oranýnda oy almýþtý. Özellikle LCR adayý Oliver Besancenot gençlerden çok sayýda oy almýþtý. Yeni ittifakýn açýklanmasýndan sonra Fransýz Sosyalist Parti'nin yaptýrdýðý bir kamuoyu araþtýrmasý seçmenlerin % 31'inin LCR-LO ittifakýna oy vermeyi düþündüðünü gösteriyor. LCR-LO'ya oy vermeyi düþünenler elbetteki
troçkist deðil ama Sosyalist Parti'den ve Fransýz Komünist Partisi'nden daha radikal bir adaya oy vermeye hazýrlar. Fransa yoðun bir mücadele dönemi yaþadý. 2003 yaz aylarýnda devasa bir anti-kapitalist karnavalýn yaný sýra geçtiðimiz haftalarda 50 bin kiþinin katýldýðý Avrupa Sosyal Forumu yapýldý. Fakat en önemlisi Fransa büyük bir grev dalgasý ile sarsýldý. Grevci öðretmenlerin temel sloganý "baþka bir dünya mümkün"dü. LCR-LO seçim ittifakýnýn baþarýsý açýk ki Fransýz politik yaþamýný kalýcý bir biçimde deðiþtirecek.
Giden
Gelen
aldý. Þevardnadze'nin kontrol ettiði güç tamamen onun eline geçti. Aynen Þevardnadze gibi Aslan Abaþidze ile kavgalý baþladý iktidar günlerine. Gürcistan halkýnýn beklentileriyle ilgili henüz bir þey söylemedi. Mafya iktidar iliþkilerine ne seçim kampanyasýnda ne de þimdi deðindi. Baþýndan beri makul ve barýþçý bir görüntü çizmeye çalýþtý, Þevardnadze istifa eder etmez hakkýnda methiyeler düzmeye baþladý, Abaþidze'ye ise þimdilik üstü kapalý tehditler göndermeye. Sanýrým selefinden þimdilik tek farký, Saakaþvili'nin de gözünü korkutan, sivil itaatsizlikle baþlayan ve sokaklarda büyüyen, ayakta alkýþlanmasý gereken, ideolojik deðil tamamen ekonomik olan kitlesel ayaklanma. Gürcü halkýnýn önemli bir bölümü bundan sonra iktidarýn her hareketini dikkatle izleyecektir. Daha hala Stalin döneminden kalma barajlar ve yollar ile yaþamýný sürdürmeye çalýþan, iþsizlik, yoksulluk ve yolsuzluk bataðýnda kývranan halk daha önce yaþadýklarý deneyimlerin verdiði tedirginlikle her an yeni bir sosyal patlama riskini Saakaþvili'nin üzerinde hissettirecektir. Eðer Tiflis kýsa sürede olumlu sonuçlar alýr ve ülkenin koþullarýný olumlu yönde deðiþtirirse, bu olumlu hava Acara ve Abhazya'da da yanký bulacaktýr. Bize de bundan sonraki süreci dikkatli bir þekilde izlemek ve gerekli dersleri çýkarmak düþecektir. Bakalým Gürcü halký Eduard Þevardnadze'nin 1991 yýlýnda yayýmlanan ve Türkçe’ye de çevrilen kitabý gibi "Gelecek Özgürlüktür!" diyebilecek mi?
sosyalist iþçi
6
Londra'da 300 bin kiþi Irak'ta iþgale karþý yürüdü
“Bush ve Blair'i devirebiliriz” Birinci Dünya Savaþý'ndan bu yana ilk kez bir ABD Devlet Baþkaný Ýngiltere'ye geliyordu. Bush ve Blair büyük bir gösteriye hazýrlanýyorlardý. Ne var ki her þey tersine döndü. Irak iþgalcilerinin gösterisinin yerine savaþ karþýtlarý büyük bir gösteri ile Irak'ýn iþgaline karþý öfkeyi gösterdiler. Bush Londra'ya gelmeden önce Amerikan yetkilileri Londra'nýn merkezinde metronun durdurulmasýný, gösteri alanlarýnýn sýnýrlanmasýný talep ettiler. Amerika'da Bush'un gittiði kentlerde göstericiler kimsenin göremeyeceði uzak noktalara sýkýþtýrýlýyorlar. Polisin saptadýðý bu bölgelerin dýþýnda gösteri yaptýrýlmýyor. Ne var ki Ýngiltere'deki savaþ karþýtý hareketin örgütlenmesi olan Savaþý Durdur Koalisyonu Amerikan yetkililerinin taleplerine karþý çýkarak þehrin merkezinde gösteri yapacaðýný ilan etti. Bu gösteri ile köþeye sýkýþan, kafasýný saklamak zorunda kalan Bush ve Blair oldu. Savaþý Durdur Koalisyonu yöneticilerinden Lindsey German meydana sýðmayan kalabalýða "Londra merkezinin üçte ikisi göstericilerle doldu. Bush'a ev hapsi uyguluyoruz" diyordu. Hafta içi çalýþma günü olmasýna raðmen Londra'da ki gösteriye 300 bin kiþi katýldý. Ayrýca Ýskoçya baþta olmak üzere bir çok kentte
K
de daha küçük gösteriler oldu. Savaþa karþý çýktýðý için iktidardaki Ýþçi Partisi'nden ihraç edilen milletvekili George Galloway ise "Bu kadar polis var ama hala burunlarýnýn dibindeki iki savaþ suçlusunu yakalayamadýlar" diyordu. 1 Aralýk gösterisi için Ýstanbul'a gelmiþ olan bir baþka konuþmacý, milletvekili Jeremy Corbyn "Bugün Ýstanbul'da bir trajedi yaþandý. Ama Afganistan ve Irak'da çok daha büyüðü yaþanýyor" diyordu. Sendikacý Paul Mackney ise gösteriye katýlmamalarý için okullarý kapatýlan öðrencileri selamlayarak "savaþ karþýtý hareket burada ve savaþý durdurmadan da hiç bir yere gitmeyecek" diyordu. Ve 4 Temmuz'da Doðdu adlý Vietnam Savaþý’ný anlatan filmin konusu olan Amerikalý Vietnam gazisi Ron Kovic "Amerika'dan savaþa bu baþkana karþý olan milyonlarýn selamýný getirdim. Hep birlikte tarihle bir randevumuz var. Bu savaþý durdurabiliriz. Ýngiltere'de, ABD'de büyük deðiþiklikler olacak. Rejimler deðiþecek. Hiçbir þey eskisi gibi olmayacak. Toplumu deðiþtirmek için dünyaya geldiniz" derken büyük alkýþ aldý. Ron Kovic daha sonra Bush'un dev bir heykelinin yýkýlmasý için ipi çekmeye baþladý.
ocam Kasým 2002'de askere alýndý. Kentucky'de Fort Campbell askeri üssüne üç aylýk bir eðitime götürüldü. Irak'ta 179 gün kalacaðý söylendi. Þimdi 508 gün kalacaðý söyleniyor. Eve dönmek istiyor. Amerikan askerlerinin birçoðu geri dönmek istiyorlar. Savaþ þirketlerin çýkarlarý ve petrol için yapýlýyor. Bugün bu gösteride olduðum için çok gururluyum. Umarým ABD'de etkisi olur. J A R S H E E S E , A s k e r a i le s i
O
ðlum Irak'ta askerlik yapýyor. Þimdi orada askerler arasýnda yoðun bir geriye dönme isteði var. Iraklýlar öldürülüyor. Bush ve Rumsfeld Irak'taki Amerikalý askerlere bir tavuk çiftliðindeki tavuklar gibi muamele ediyorlar. Londra'da bu gösteriye katýldýðým için çok mutluyum. Ne kadar çok olduðumuzu bir kere daha gördüm. L O U P L U MM E R , A s k e r a i le s i
Blair'in politik alternatifi ortaya çýkýyor
Ýngiltere'de 2004 Nisan ayýnda Avrupa Parlamentosu seçimleri var. Bush'a karþý gösteriye katýlanlarýn büyük çoðunluðu iktidardaki Ýþçi Partisi'ne karþý yeni bir politik alternatif arayýþý içindeydi. Ýþçi Partisi'nden savaþa karþý çýktýðý için ihraç edilen milletvekili George Galloway "Eðer Bush ve Blair gibi davranýp göze göz istersek bütün dünya kör olur. Biz tanrý Amerikan halkýný korusun, tanrý George W. Bush'un belasýný versin derken bu ülkedeki ve bütün dünyadaki çoðunluk adýna konuþuyoruz. Gelecek seneki Avrupa parlamentosu seçimlerinde buradaki herkesi temsil edecek bir güç oluþturarak bir mesaj vermek istiyoruz. "Barýþ hareketi, sendikalar, Müslüman toplum birleþmelidir. Bütün ezilenler, sesleri duyulmayanlar birleþmelidir. Tony Blair'in tabutuna yeni çiviler çakmak istiyoruz." diyor Gösteriye katýlmýþ olan sosyalist film yapýmcýsý Ken Loach'da kendisiyle röportaj yapan gazetecilere "Buradaki kalabalýðý, onlarýn düþüncelerini kim temsil ediyor" diye soruyordu. Ýngiltere'deki savaþ karþýtý hareket daha önce kurulmuþ olan Sosyalist Ýttifak'tan çok daha geniþ bir birlik oluþturarak Avrupa parlamentosu seçimlerine katýlma hedefine sahip. Bu amaçla Savaþa Hayýr Koalisyonu ülke çapýnda toplantýlar yapýyor. Eðer savaþ karþýtý hareket adaylar çýkararak seçimlere katýlýrsa Ýngiltere'de ilk kez sosyalist muhalefet Ýþçi Partisi'ni seçimlerde yenilgiye uðratma þansýna sahip olacak. Blair'in günleri sayýlý. Blair hükümetinin yýkýlmasý savaþ karþýtý hareketin en büyük kazanýmlarýndan birisi olacak.
sosyalist iþçi
Bombalar, terörizm ve Yahudi düþmanlýðý
Suçlular: Bush ve Sharon
Önce þunu vurgulamak gerek. Ýstanbul'un Yahudi cemaati baþka þeydir, Ýsrail devleti baþka þeydir. Yahudi cemaatini oluþturan bireylerin büyük çoðunluðu hayatýnda Ýsrail'i görmemiþtir, Ýsrail'le hiçbir iliþkileri yoktur. Ezici çoðunluðu siyasetle ilgilenmez, Orta Doðu'nun karmaþýk tarihini ve siyasi geliþmelerini ya hiç bilmez ya da ancak genel hatlarýyla bilir. Bu cemaatin bireyleri arasýnda Ýsrail devletine yakýnlýk duyanlar da vardýr, duymayanlar da vardýr; Filistinlilerin mücadelesine olumsuz bakanlar da vardýr, olumlu bakanlar da vardýr. Bu cemaatin içinde gericiler de vardýr, sosyalistler de; Siyonistler de vardýr, anti Siyonistler de. Ve en kesin olaný da þu ki, bu cemaatin hiçbir üyesi Ýsrail devletinin politikalarý üzerinde söz sahibi deðildir; Ariel Sharon ýrkçý, yayýlmacý, kanlý siyasetlerini uygularken bu cemaatin bireylerine (hatta en zengin, uluslararasý iliþkileri en sýký olan kiþisine bile) danýþmamaktadýr. Kýsacasý, tüm diðer cemaatler gibidir Yahudi cemaati. Türkiye'deki Lazlar, Ermeniler veya Türkler Ýsrail devletinin uygulamalarýndan ne kadar sorumluysa, Yahudi cemaati de o kadar sorumludur. Dahasý, tüm küçük azýnlýk cemaatler gibi, 20-25 bin kiþilik Yahudi cemaati de çok zaman ulusal çoðunluðun bilinçli veya bilinçsiz olarak uyguladýðý ayrýmcýlýkla, dýþlamayla ve bazen baskýyla karþý karþýya yaþar; çok zaman bilinçli veya bilinçsiz önyargýlar, ýrkçý yaklaþýmlar ve egemen ulusun milliyetçiliði karþýsýnda rahatsýz olur, korkar, eziyet çeker. Zaten en iyi durumda bile bu rahatsýzlýðý yaþayan bir cemaatin, ibadethaneleri bombalandýðýnda, kanlý bir saldýrýyla özel olarak hedef alýndýðýnda ne kadar büyük bir korku ve sarsýntý yaþayacaðýný tahmin etmek zor deðil. Üstelik bu saldýrýnýn tek nedeni, bu cemaatin dünyanýn baþka bir yerinde, baþka bir ülkesinde yaþayan bazý insanlarla ayný dini paylaþýyor olmasýysa, korku ve sarsýntý daha da büyük olacaktýr. Masum insanlara karþý yapýlan mantýksýz bir saldýrý kadar o insanlarý korkutan bir þey olamaz. 'Masum insanlar' demeye gerek yok aslýnda. Dünyada suçlu cemaat yoktur. Bireyler suçlu olabilir, kurumlar suçlu olabilir; ama bir cemaat, çocuðuyla yaþlýsýyla, zenginiyle fakiriyle, suçlu olamaz. Bu nedenle, bir cemaati bütünüyle 'cezalandýrmak', terör estirmekten baþka bir anlam taþýmaz. Bu durumda, her þeyden önce, böylesi bir teröre maruz kalmýþ bir
Terörün kaynaðý Bush ve Sharon’dur
cemaate destek olmak, dayanýþma göstermek, acýsýný paylaþmak, korkusunu hafifletmek gerekir. Geçtiðimiz haftalarda, bu amaçla sessiz yürüyüþler, basýn toplantýlarý düzenleyen, Ýzmir'de denize karanfiller atan Emek Platformu, sendikalar, kitle kuruluþlarý, Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu'nun çok çeþitli þehirlerdeki yerel örgütlenmelerinin yaptýðý gibi. Yahudi cemaatiyle dayanýþmak bombalara göstermemiz gereken ilk tepki. Ama bunun ardýndan, vurgulamamýz, açýklamamýz gereken bir dizi siyasi tartýþma da var.
Tüm Yahudiler Siyonist deðildir
Birincisi, Yahudilik ile Siyonizm arasýnda pek çok insanýn kafasýnda bulunan paralelliðin geçersiz olduðunu vurgulamak gerekir. Ýsrail devletinin siyasetlerine karþý çýkmak baþka þeydir, Yahudi düþmanlýðý baþka þeydir. Ýsrail devleti ýrk temelinde, din temelinde kurulmuþ bir devlettir, Siyonistlerin bir 'Yahudi devleti' olmak üzere kurduklarý bir devlettir; dolayýsýyla ýrkçý bir devlettir, laik olmayan bir devlettir. 'Yahudilerin devleti' olmayý amaçladýðý için, sýnýrlarý içindeki Filistinlilere ikinci, üçüncü sýnýf vatandaþ muamelesi yapar. 'Yahudilerin devleti'ni Filistinlilerin bin yýllardýr yaþadýðý topraklarda kurduðu için, tüm Filistinlileri her zaman düþman olarak görür, en ufak kazanýmlarýna bile tahammül edemez. Dahasý, bu devlet, amaçlarýný gerçekleþtirebilmek için, hem kendi nüfusunun önemli bir kesimini oluþturan Filistinlilere karþý, hem çevresindeki tüm ülkelere karþý savaþmak, diþinden týrnaðýna kadar
silahlý olmak zorundadýr. Bunu ancak sýrtýný Amerika'ya dayayarak gerçekleþtirebileceði için, bu devlet Amerika'nýn Orta Doðu'daki jandarmasý olmak zorundadýr. Tüm bu nedenlerle, sosyalistler (sayýsýz Yahudi sosyalisti dahil olmak üzere) bu devlete karþýdýr, Filistinlilerin mücadelesini destekler. Ancak, Ýsrail devletinin uygulamalarý karþýsýnda, sadece bu devlete deðil tüm Yahudilere karþý bir düþmanlýk geliþiyorsa (bir ölçüde geliþiyor olmasý belki de kaçýnýlmaz), bunun da karþýsýna ilk elde sosyalistler çýkmalýdýr ve çýkmaktadýr.
Düþman Müslümanlar deðildir
Özellikle Ýslam ülkelerinde bilinçsiz, yarý bilinçli bir Yahudi düþmanlýðý geliþirken, Batý ülkelerinde son derece bilinçli bir þekilde, devlet eliyle Müslüman düþmanlýðý geliþtiriliyor. Bombalar ve terörizm ile Ýslam arasýnda Bush ve Blair'in kurmak istediði paralelliðin nedeni çok açýk. Hem kendi ülkelerinde zaten bir ölçüde mevcut olan ýrkçýlýðý, yabancý düþmanlýðýný pekiþtiriyorlar, hem de böylece Irak'ýn iþgalini, bundan sonra Ýran'a, Suriye'ye, Libya'ya yapýlabilecek saldýrýlarý meþrulaþtýrmaya çalýþýyorlar. Batý'da sosyalistler Müslüman düþmanlýðýna karþý direnirken, burada da Kemalistlerin, 'laik cephe'nin ayný havayý yaratmasýna izin vermemek gerek. Düþman Ýslam deðil; ne Batý'da, ne de burada.
Terörün kaynaðý Bush ve Sharon'dur
Bombalarýn, terörün, dünyanýn çivisinin çýkmýþ olmasýnýn suçlu-
larýnýn Yahudiler veya Müslümanlar veya Araplar olmadýðýný anlatmak için gerçek suçlulara iþaret etmek gerekir. Hem Ýstanbul'da ve dünyanýn çeþitli yerlerde patlayan ve önümüzdeki dönemde patlayacak olan bombalarýn, hem dünyanýn birkaç yýl öncesine kýyasla daha tehlikeli, daha korkutucu bir hale gelmiþ olmasýnýn suçlularý, son tahlilde, Bush, Blair ve Sharon'dur. Dünyanýn her yanýndaki savaþ karþýtý hareketin temel iddialarýndan biri, Irak'a yapýlacak saldýrýnýn, sözde "terörizme karþý savaþ"ýn daha fazla teröre yol açacaðý, yeni yeni teröristler yaratacaðý idi. O zaman ne kadar haklý olduðumuz þimdi tüm kanlý ve acý sonuçlarýyla ortaya çýkýyor. Bush tüm dünyaya neoliberal ekonomik siyasetleri ve bunlarýn yol açtýðý yoksulluðu ve sefaleti dayattýkça, Amerika tüm dayattýklarýný olduðu gibi kabullenmeyen ülkeleri bombalamayý sürdürdükçe, Sharon Filistinlileri topraklarýndan ve tüm haklarýndan mahrum ettikçe, dünyanýn dört bir yanýnda kitleler direnmeye devam edecektir. Ve bu direniþin bir kýsmý, küçücük, binde bir kýsmý, ama çok göze çarpan bir kýsmý, bireysel terör þeklini alacaktýr.
Bireysel terör mü, kitlesel direniþ mi?
Dünyada devasa kitleler yoksulluða, açlýða, savaþa itildiðinde, bu kitlelerin içinden bir avuç insanýn çaresizlik içinde teröre baþvurmasý kaçýnýlmazdýr. Beðensek de kaçýnýlmazdýr, beðenmesek de kaçýnýlmazdýr. Bireysel teröre baþvuranlarýn, masum insanlara acý çektirmek dýþýnda, siyasi olarak da yanlýþ bir yöntem seçtikleri açýk. Türkiye'de iyice açýk: Türkiye hükümeti hem Amerika'nýn baskýsýna hem de kendisi istemesine raðmen Amerikan askerlerinin Türkiye'de konuþlanmasýna izin vermedi, Irak'a asker göndermedi. Niye? Savaþ karþýtý hareket terörist bombalar patlattýðý için deðil. Düzinelerce gösteri, yüzlerce basýn toplantýsý, binlerce irili ufaklý savaþ karþýtý eylem yapýldýðý için; kitlesel ve meþru bir hareket yaratýldýðý için. Kimse öldürülmeden, kimse yaralanmadan. Kitlelerin gücü ile. Dünyayý deðiþtirmenin yöntemi budur.
Roni MARGULÝES
7 100 AMERÝKAN BÜYÜMÜ! George W. Bush
Avukatý mahkemede uyuyan ve Amerikan Ýç Savaþý'ndan beri Teksas'ta idam edilen ilk kadýn mahkumun infazýný kahkaha atarak izlerken televizyon kameralarýna yakalanan bir Amerikan büyüðü sözünü ettiðimiz. Ýdam kararýný onaylayan Teksas Valisi'dir o yýllarda. Teksas'ta idam cezasý 1976'da uygulanmaya baþladý. Bush vali seçildikten sonra 134 kiþi idam cezasýyla öldürüldü. Bu rakam önceki 18 yýlda idam cezasýyla öldürülen insan sayýsýnýn neredeyse iki katý. Bush'un valilik kampanyasýna destek veren herkes bu arada cebini doldurmuþ durumda. Bunlardan birkaç isim þöyle: James Barth: Bush'un þirketlerine para buluyor ve ayný zamanda Ladin ailesinin ABD'deki emlâk iþlerini yürütüyordu. Bank of Credit and Commence International adlý, 73 ülkede faaliyet gösteren bir bankayla iþ yapýyordu. Uyuþturucu kartelleri, Panama Diktatörü Manuel Noriega, Saddam Hüseyin ve Asya'daki uyuþturucu kaçakçýlarýyla iliþkiye sahipti. Banka büyük bir skandalla battý. Skandalýn soruþturma iþini üstlenen Robert Müler, Bush döneminde FBI'ýn baþýna getirildi. Sanchez ailesinden bir kiþi: Sanchez-O'Brien Oil and Gas Corporation adlý dev þirketin yönetim kurulu baþkaný. Bush seçildikten sonra, Teksas Temsilciler Meclisi'ne üye atandý. Richard Rainwater: Bush vali olduðunda bu adam ucuza arazi elde etmek, Bush'un sermayeye vergi indirimleri sayesinde milyarlarca dolar kâr etmek ve ABD'nin en büyük özel hastaneler zincirine sahip olmak gibi iþleri baþardý. Bush'un, hastalar lehine saðlýk harcamalarýnýn artýrýlmasýný öngören yasayý veto etmesi, arkadaþýnýn yükseliþinde iþe yaradý. Daha sonra Bush, Rainwater'un þirketine ortak oldu. Enron: Geçtiðimiz yýl, milyarlarca dolarlýk bir iflas yaþayan ve büyük bir skandalla batan bir þirket. Baba Bush döneminin Ticaret Bakaný'yla Dýþiþleri Bakanlarý Birinci Körfez Savaþý sonrasýnda Enron temsilcileri olarak Kuveyt'te ihalelere katýldýlar. Enron Bush kabinesinden savaþ taciri Dick Chenney'in eskiden yönetim kurulu baþkanlýðý yaptýðý ve hala ortak olduðu þirketi Halliburton'la sýký iliþkilere sahipti. Halliburton þu anda Irak'taki tüm büyük ihaleleri kazanýyor(!). Bush bugün silah ve petrol devleri adýna savaþýyor. 11 Eylül'den sonra ABD Afganistan'ý vurdu. 8 bin sivil öldü. Tüm dünyanýn direnmesine raðmen Irak'a saldýrdý. Ýngiltere'de bir grubun yaptýðý araþtýrmaya göre Nisan ayýndan bugüne kadar 22 bin ile 55 bin arasýnda sivil Iraklý öldürüldü. Tüm dünyada savaþa karþý sokaklara çýkanlar, boþuna, "Katil Bush, hesap ver! Bugün kaç çocuk öldürdün!" diye haykýrmýyor. Bir gün hesap verecek! Gül DÖNMEZ
8
sosyalist iþçi
Patlayan bombalarýn altýný kazýdýðýnýzda karþýnýza hep ABD çýkar
Bush gitsin, ter
15 ve 20 Kasým günleri Ýstanbul'da meydana gelen ve 57 kiþinin ölmesi, yüzlerce insanýn da yaralanmasýyla sonuçlanan bombalý intihar saldýrýlarýnýn ardýndan, kamuoyu ve tüm politik çevreler olayýn hangi amaçla ve kim tarafýndan yapýldýðýný tartýþýyor. Medyada süren tartýþmalarda iki ana senaryo var: birincisine göre olayýn ardýnda El Kaide ve benzeri uluslararasý bir örgüt var. Bu örgüt Türkiye'deki yandaþlarý veya militanlarý aracýlýðýyla eylemi gerçekleþtirdi. Ýkinci senaryo daha kapsamlý; eylemciler 'yerli' de olsa, böylesine büyük ve planlý bir eylemin arkasýnda mutlaka büyük devletlerin istihbarat servisleri yer alýyor. 'Maþalar' ya da 'taþeronlar' Amerikan, Ýngiliz veya Ýsrailli efendilerinin stratejik amaçlarýna hizmet ettiler, Türkiye'nin ABD-Ýsrail eksenine kaymasýný saðladýlar. Bir de, ýlýmlý da olsa Ýslamcý olarak gördükleri için AKP hükümetini devirmek isteyen derin laik devlet darbesinden söz edenler var, ama bu pek de ciddiye alýnacak türden bir 'teori' deðil.
Terörün nedeni ABD terörizmi
Aklýmýz hangi senaryoya daha çok yatarsa yatsýn, gözden kaçýrmamak gereken bazý noktalar var. Herþeyden önce, terörün asýl kaynaðýnýn dünyada varolan büyük adaletsizlikte, milyarlara varan çok büyük bir kitlenin yoksulluðu ve öfkesinde, yani þirket küreselleþmesi boyutuna ulaþan kapitalizmde yattýðýný unutmamalý. Bugün gelinen noktada bu filmin en saldýrgan baþrol oyuncularý ABD-ÝngiltereÝsrail'dir. Zaman zaman çeþitli ülkelerde (kimi zaman da kendi içlerinde) gerçekleþen terör eylemleri, bu üçlünün tüm dünyada yarttýðý terör yanýnda hiçbir þey deðilse de hemen hemen hiçbirþey sayýlýr. Ayrýca dünyanýn her yanýnda çekilmiþ terör fotoðraflarýný kazýdýðýmýzda karþýmýza çoðu zaman bu üçlünün bayraklarý çýkmaktadýr. Örneðin bu olayda hedef gösterilen El Kaide'nin kuruluþunda doðrudan Amerikan desteði var. Demokrasi vaadiyle devrilen Saddam, bir zamanlar Ýran'a karþý ABD'nin has adamlýðýný yapmýþtý. Buna benzer örnekler çok. Yalnýzca son Irak savaþý rakamlarýyla
Ýstanbu'daki terörist saldýrýlarýn rakamlarýný karþýlaþtýrmak bile gerçek teröristin kim olduðu çok açýk; öne sürdüðü gerekçelerin hiçbiri doðrulanmayan ABD'nin Irak'a saldýrýsýnda bugüne kadar ölenlerin sayýsý 57 bin. Ýstanbul saldýrýlarýnda ölenlerin sayýsý 57 kiþi.
Terörist kim?
11 Eylül'den sonra Bush yönetiminin dünyaya dayattýðý iki seçenek vardý: 'Ya iyinin (yani G8'in) ya da kötünün (yani geri kalan tüm yoksullarýn) yanýnda olacaksýn!'. Bugün Amerikan hegemonyasý ve petrol gibi enerji kaynaklarýnýn doðrudan kontrolü için yürütülen savaþ sanki iyi-kötü, aydýnlýk-karanlýk, uygar-barbar arasýnda süregelen efsanevi bir mücadeleymiþ gibi sunuluyor. Afganistan'da El Kaide ile ABD liderliðindeki uygar dünya; Filistin'de Þaron ile Arafat arasýndaki çatýþmaya; veya Irak'ta kurtarýcý Bush ile þeytan Saddam arasýndaki kavgaya indirgenerek gerçek gizlenmeye çalýþýlýyor. Afganistan saldýrýlarýný kamuoyuna kabul ettirebilmek için Pentagon bir halkla iliþkiler þirketiyle birlikte çalýþýyor.
Terörizm eli silahlý reformizmdir
Politik bir eylem biçimi olarak çeþitli örgütlerin tarih boyunca baþvurduklarý terörizm aslýnda ikamecilik ve reformizm ile tanýmlanabilir. Her ne kadar radikal eylemler gibi görünseler de terörist eylemler aslýnda düzeni kökten deðiþtirmeye yönelik kitle mücadelelerinden ve iþçi sýnýfýnýn tarihsel eylem biçimlerinden tamamen kopuktur. Herþeyden önce kitlelerin kendi yaþamlarý için sokaða çýkýp haklarýný arama eylemlerine hiç benzemezler. Kitle mücadelesine güvensizliðin, kendini kitlelerin yerine koyarak onlarýn bir þey beceremeyeceðini söylemenin baþka bir biçimidirler. Sabýrlý ve uzun soluklu bir mücadele yerine; kestirmeci, nereye vurduðu belli olmayan, çoðu zaman hiçbir hakkýn elde edilmesine yaramayan, aksine pek çok yeni kýsýtlamalara yol açan ve örgüt propagandasýndan öte pek bir anlam taþýmayan komplocu eylemlerdir. Üstelik toplumun çoðunluðunu kazanmayý becermiþ
hiçbir terör eylemi yoktur. Örneðin Filistin halkýnýn haklý mücadelesinde, býçak kemiðe dayanmýþken bile yapýlan çeþitli terör eylemleri halkýn küçük bir azýnlýðýnýn desteðini kazanabilmiþtir. Çoðunluk hala terörist gruplarýn deðil Arafat'ýn arkasýndadýr. Ayrýca bu tür eylemler halkta korku ve paniðe yol açar. Çoðu insan sokaða çýkmaktan çekinir hale gelir, eylemlere, gösterilere, grevlere katýlmaktan kaçýnýr. Bu da kitlesel mücadelenin önünde engel oluþturur. Bugünkü saldýrýlar milliyetçiliðin ve yabancý düþmanlýðýnýn artmasýna neden oldu. Star gazetesi ve Show TV'nin baþlattýðý 'evlere Türk bayraðý asma kampanyasý' giderek daha fazla taraftar bulmaya baþladý. Pek çok insan gibi bazý sol çevrelerin de (TKP, Ýþçi Partisi, CHP, vb.) asýl düþmaný unutup, islamcýlara saldýrmasýna ve böylece 28 Þubatçý laik cephenin, yani darbeci zihniyetin güç kazanmasýna ve siyasette yeniden prim yapmaya baþlamasýna yol açtý.
HANGÝSÝ TERÖR ?
Terörün her türlüsü asýl olarak halka zarar verir ve egemenlerin alinde propaganda malzemesi olarak iþe yarar. Öte yandan birçok suçsuz insanýn ölmesine, yaralanmasýna, ev ve iþyerlerinin, arabalarýnýn zarar görmesine yol açar. Dolayýsýyla hem insani hem siyasi açýdan her türlü terör eylemi elbette ki lanetlenmelidir. Ama asýl terörü yaratanlar her zaman egemenler olmuþtur. Çünkü asýl terör gereçleri ve iktidar olanaklarý onlarýn ellerindedir. Örneðin Ýsrail içinde de zaman zaman Filistinlilerin yaptýðý terör saldýrýlarý olmaktadýr. Ama bu hangi aþamalardan geçmek zorundadýr. Birincisi mutlak bir gizlilik içinde uzun zaman istihbarat ve hazýrlýk çalýþmalarý gerektirir. Kendini bu yolda feda edecek insan ya da insanlar bulmayý ve bunlarý ölmeye ikna etmeyi gerektirir. Bir insaný canlý bomba olmaya ikna
etmek sanýldýðý kadar kolay bir iþ deðildir. Sonra saldýrý malzemeleri için mali kaynak bulunmasý gerekir. Saldýrý malzemeleri bulunduktan sonra bunlarý uygun hale getirip, eylem yapýlacak yere taþýmak lazýmdýr. Bu arada onlarca arama noktasýndan, polis-asker kontrolünden geçmek ve yakalanmamak gerekir. Herþey yolunda gidip eylem yapýlsa bile ölen insan sayýsý çoðu zaman 15-20'yi geçmez. Üstelik örgüt her seferinde zaten bulmasý zor olan parlak bir militanýný yitirir. Buna karþýlýk Ýsrail devleti, herhangi bir saldýrýsý için ikna yöntemini deðil askeri emri kullanýr. Hiçbir kotrolden geçmesine gerek yoktur, zaten kontrolcü kendisidir. Mali kaynak ve patlayýcý sýkýntýsý hiçbir zaman olmamýþtýr. Kutsal bir amacý olmasý gerekmez, burjuva devletin yaptýrýmlarýný kullanýr. Her saldýrýsýnda Filistinlilerin
saldýrýlarýnda ölenlerden kat be kat fazla insaný katleder. 11 Eylül saldýrýlarýnýn yýllar öncesinden planlandýðý, çok zor eylemler olduðu, imkansýzý baþarmak olduðu söylendi. 11 Eylül saldýrýlarý büyük bir gizlilik içinde, yýllar süren hazýrlýklar sonucu gerçekleþtirildi. Dünyanýn en büyük terörist saldýrýsý olarak kabul edildi ve 3 bin kiþi öldü. Büyük kayýp ve lanetlenmeli; 3 bin sýradan insan hayatýný kaybetti. Ya ABD'nin Irak saldýrýsý için ne gerekti? Gizlilik yoktu, aksine açýkça savaþ ilaný vardý. militan aranmadý, çünkü yan kuruluþlarýyla birlikte sayýsý üç milyonu bulan devasa bir ordu vardý. mali kaynak sýkýntýsý yoktu, çünkü 400 milyar dolarlýk devasa bir ABD silahlanma bütçesi vardý. ve 55 bin kiþi bu terörist saldýrýda hayatýný kaybetti; hala da kaybetmeye devam ediyor. Asýl terörist hangisi?
Kimin eli güçleniyor? Terörist saldýrýlar (ister devletler eliyle, ister siyasal gruplar eliyle yapýlsýn) daima daha büyük çýkarlarý olan sermaye gruplarýnýn ve devletlerin elini güçlendirir. Hele de bugünün dünyasýnda, terörü baþ düþman ilan edip 'terörizme karþý kutsal savaþ' baþlatan haydut ABD'nin iyice pervasýzlaþmasýna ve kendi haklýlýðýný kanýtlamada örnek olarak kullanmasýna yol açar. Nitekim Ýstanbul'daki saldýrýlarýn ardýndan Amerikan yönetimi önce baþsaðlýðý dileyip, sonra da "Artýk Türkiye de savaþýn bir cephesidir" buyurdu. Öte yandan her terör eylemi polisin ve ordunun baskýcýlýðýný arttýrýr. Ýstanbul'un kalabalýk merkezlerinde artan polis sayýsý, sýklaþan kimlik kotrolleri ve üst aramalarý, trafiðe kapatýlan ve kimsenin geçmesine izin verilmeyen sokaklar, rastgele evlerden toplanýp yargýlanan sahte zanlýlar bu baskýnýn ilk ve en basit habercileri. Uluslararasý planda ise daha büyük baskýlar sözkonusu. Her terör eylemi ABD'nin yeni ülkelere saldýrý hazýrlýklarýnda bir dayanak
oluyor, kamuoyunda meþruluðunun sarsýlmasýný engelliyor. Ayrýca tüm devletlerin halklar aleyhine yeni baskýcý önlamler almasýna yol açýyor. 11 Eylül'den sonra tüm Avrupa devletleri göçmen yasalarýný sýkýlaþtýrdý. Özellikle Ortadoðulu insanlara karþý daha fazla önlem alýnmaya, hatta gümrüklerde parmak izleri alýnmaya baþlandý. ABD'de Noam Chomsky ve Gore Vidal gibi aydýnlar mahkeme kararýyla hükümet olan Bush yönetiminin anayasa garantii altýnda olan özgürlükleri nasýl gasp ettiðine dikkat çekiyorlar. Meclise verilen savaþ ilan etme yetkisinin es geçildiðinden yakýnýyor ve terörizmle savaþmak adýna çýkan ve bireyi devlete karþý pek çok alanda savunmasýz býrakan Patriot's Act (Yurttaþ Sözleþmesi) ile totaliter bir topluma gidildiðini vurguluyorlar. Türkiye'de de saldýrýlarýn ardýndan Radikal gazetesine manþet olan 'Türkiye'ye terörü vur izni' cümlesi yeni bir baský döneminin iþaretini veriyor.
9
sosyalist iþçi
rör bitsin Amerikalý aydýnlarýn bakýþý
Eskiden Beyaz Saray'da ekonomik danýþmanlýk ve Dünya Bankasý baþkan yardýmcýlýðý görevlerinde bulunmuþ, Nobel Ýktisat Ödülü sahibi Joseph Stiglitz terörün nedenlerine deðinirken, küreselleþmenin baþlýca kurumlarýnýn ekonomik adaletsizliði gidermede sýnýfta kaldýklarýný ve þiddete çaresizlik ve yoksulluðun yol açtýðýný söylüyor.
A
Bowling for Columbine filmiyle tanýnan Michael Moore yeni kitabýnda (Hey Dude! Where is My Country) dünyada 1.3 milyar insanýn bir bardak temiz su bile içemediðini; oysa ABD'nin hem haddinden fazla tüketip hem de her yerde baskýcý rejimleri desteklediðine deðinerek kendi ülkesinin yönetimine "Terörizm terörist olmamakla durdurulur!" diye
sesleniyor. James Sterba'nýn editörlüðünü yaptýðý Terrorism and International Justice (Terörizm ve Uluslararasý Adalet ) adlý kitapta þöyle bir yaklaþým var; "Eðer ABD hükümeti 'terörizme karþý savaþ' derken gerçek anlamda dediðine inanýyorsa, o zaman kendine de savaþ ilan etmiþ sayýlýr".
DEVLETLERÝN TERÖRÜ
BD'ye savaþ ilan eden ve 'vergi ödeyen her Amerikalý'yý' hedef sayan El Kaide'nin terörist bir örgüt olduðu tartýþmasýz. Ancak asýl terörü kendileri yaratan devletler çýkarlarýna karþý çýkan herkesi terörist diye göstermekten de kaçýnmýyor. 27 yýl cezaevinde yatýp, daha sonra Nobel Barýþ Ödülü alan Nelson Mandela ABD tarafýndan uzun süre teröristler listesinde tutulmuþtu. Çoðu ülke ise devlet terörü diye bir tanýmý kabul bile etmiyor. Örneðin ABD Dýþiþleri Bakanlýðý terörü destekleyen devlet deyimini
kullanmayý tercih ediyor. Oysa terör konusunda rekor kýran devletlerdir. 1900-1987 yýllarý arasýnda, dünyada devlet terörüyle öldürülenlerin sayýsý 169 milyon! (Stalin 43, Mao 38 milyon). Ýngiltere'nin Hindistan gibi sömürgelerinde estirdiði terör, ABD'nin yerli soykýrýmý ve siyahlara yönelik terörü, Mussolini ve Hitler'in kara ve kahverengi gömleklilerinin saçtýðý dehþet, ölüm kamplarý, gaz odalarý, Stalin'in Gulaglarý, Ýsrail'in kuruluþunda kullanýlan paramiliter Stern ve Irgun çeteleri, Mao'nun, Hoþimin'in kýyýmlarý, Suudi
Arabistan ve Ýran'da devlet milis-
lerinin zorbalýklarý, 12 Eylül generallerinin baský ve iþkenceleri... Tamamý devlet eliyle uygulanan
ve hiçbir terörist örgütün baþaramayacaðý çapta terörist eylemler
deðil midir? Zaten terör ve terörist kavramlarýnýn ilk kullanýlýþý da,
1795'te Fransýz Devrimi'ni koru-
mak adý altýnda onbinlerce insaný
giyotine yollayan Kamu Güvenliði Komitesi'nin uyguladýðý devlet terörünü anlatýr.
Haberin arkasý Cengiz Alðan
"Terörün adýný koyalým!" Yoðun bir tartýþma baþladý. Basýnýn çok sayýda köþe yazarý "terörün adýný koyalým" diyorlar ve sonra ekliyorlar: Ýslami terör. Bir kýsmý ise iþi sulandýrmaya çalýþýyor: Ýslami terör mü, yoksa islamcý terör mü? "Ýslami terör"de israrlý olan laik cephe taraftarlarý bu vesileyle bir yandan AK Parti hükümetini zayýflatacaklarýný, diðer taraftan ise Türkiye'yi Irak ve Afganistan'da yeniden bütünüyle Amerika'nýn hizmetine sokabileceklerini düþünüyorlar. Bu nedenle de sürekli bindiriyorlar: "terörün adýný koyalým" diye. Baþbakan ise islami terör diyemiyor. Ýslamla terör yan yana olamaz diyor. Bu saftaki koroya meclis baþkaný da katýldý ve "okullarda dini eðitimin ne kadar önemli olduðu ortaya çýktý" dedi. Yani o bir anlamda bombalarý koyanlarýn politik Ýslamcý gruplar olduðunu kabullendi ama aslýnda Ýslam ile terör yan yana olamaz dedi. Bu arada bir kýsým milliyetçiler de derhal ortaya çýktýlar. Genç Parti'nin gazetesi Star "evinize Türk bayraðý asýn" kampanyasý baþlattý. Faþistler ve Kýzýl Elmacý 'solcular' bu fikri çok beðendiler ve derhal evlerinden Türk bayraklarýný sallandýrdýlar. Þimdi laik cephe ile milliyetçilik el ele. Puslu havada av arýyorlar. Oysa, Türkiye'de patlayan dört bombanýn arkasýnda kimin olduðu besbelli: Amerikanýn yayýlmacý siyaseti ve onun baþý Bush. Bush deðil mi, 11 Eylül'den sonra Ýslami terör örgütlerine karþý 3. Dünya Savaþý'ný baþlatan? Bush deðil mi, haçlý seferlerini baþlatan? Ve gene Bush deðil mi önce Afganistan'ý, sonra Irak'ý kana bulayan. 11 Eylül'de 3 ila 5 bin kiþi öldü. Ýstanbul'da 55 kiþi. Çoðu emekçi insanlar. Afganistan'da ve Irak'ta ise 50 ila 70 bin arasýnda insan öldü. Çoðu Taliban, El Kaide militaný veya Irak ordusu askeri deðil, sivil halk. Bugün Irak'a her hafta bine yakýn insan iþgalciler tarafýndan katlediliyor. Ya Ýsrail? Bir kaç yüz Ýsrailliye karþý binlece Filistinli öldü. Bir tarafta intahar eylemcileri. Diðer tarafta uçak gemileri, roketler, uzay araçlarý, tanklar vs. Ýstanbul'da ölenlerin katili belli deðil mi? Uzun uzun aramaya gerek yok. Bu arada gazetelerde bir haber çýktý. Bombalarýn patlamasýndan bir hafta sonra. Türkiye'de nüfusun çoðunluðu Yahudilere ve Ermenilere düþmanlýk duyuyormuþ. Peki bunun sorumlusu kim? Bölge valisi PKK'lileri "Ermeni soyu" olarak tanýmlarken, Ermenilere ve Ermenistan'a karþý aðza alýnmayavak küfürler ederken toplumun Ermeni düþmanlýðýna katkýda bulunmadý mý? Buna raðmen onu görevden almayanlar Ermeni düþmanlýðýna katkýda bulunmadý mý? Bu valiyi sinagog bombacýlarýnýn ardýnda aramak gerekmez mi? 6-7 Eylül. Yahudiler ve diðer azýnlýklar üzerindeki terör. Devlet bu terörü kýnamadý bile. Tam tersine örgütledi. Yahudi düþmanlýðýnda bunun payý yok mu? Ya bombalarý koyduðu söylenen Hizbullah'ý kim, niye kurdu? Hizbullah'ý kuran, geliþtirenler þimdi onu bastýramýyorlar. Aynen Taliban ve El Kaide'yi kuran ABD'nin þimdi onlarla baþa çýkamamasý gibi. Gerçekten "terörün adýný koyalým" ama doðru koyalým. Hedefi emperyalizm ve gericilik, yani politik Ýslam olarak koyanlar hedef þaþýrtýyorlar. Bilerek ya da bilmeyerek Bush'un ve ABD'nin üzerini örtüyorlar. Sosyalistler gerçek katilleri net bir biçimde topluma teþhir etmelidir. Katiller Bingöllü 3-5 genç deðil, Bush, Blair ve ortaklarýdýr.
10 Aralýk, Çarþamba saat: 11.30 Sultanahmet Adliyesi Önü
Ýnsan Haklarý Günü basýn açýklamasý saat: 13.00 Aksaray Metrosu önü
KESK basýn açýklamasý
10
sosyalist iþçi
AVRUPA SOSYAL FORUMU - PARÝS Paris’ten... ATTAC gösteri olmasýný baþtan beri istemiyordu
Geçen sene Floransa’da düzenlenen Avrupa Sosyal Forumu’nu Ýtalyan Baþbakaný Berlusconi engellemeye çalýþmýþtý. Ancak Floransa’da düzenlenen 1 milyon kiþilik gösteri Berlusconi’nin politikasýný iflas ettirdi. Bu sene Fransa’da Chirac farklý bir politika izledi. Chirac Sosyal Forum’a katýlanlarla tartýþmak için delege dahi yolladý ama hiç kimse onun delegeleri ile tartýþmadý. Herkes ayný Chirac’ýn hareketin önderlerinden Jose Bove’yi hapse attýrdýðýný unutmamýþtý.
Düzeni deðiþtirmek için 50 bin kiþi tartýþmalara katýldý
Paris’te toplanan Avrupa Sosyal Forumu’na yaklaþýk 50 bin kiþi katýldý. Binlerce insan dört gün boyunca baþka bir dünyanýn mümkün olduðunu ve bu dünyayý nasýl yaratacaðýmýzý tartýþtý. 55 dev toplantý vardý. 250 adet büyük seminer ve yüzlerce daha küçük toplantý, panel ve atölye çalýþmasý yapýldý. Anti kapitalist hareketin önderlerinin yaný sýra binlerce insan toplantýlarda söz alarak görüþlerini anlattýlar. Türkiye’den de Ýstanbul Sosyal Forumu’nun önderliðinde 80 kiþi Paris’e gitti. Bu grubun dýþýnda tabii baþka yollarla Paris’e gelenler de vardý. Türkiye’den katýlýmýn eskiye oranla artýþý bazý toplanrýlarýn Türkçe’ye de çevrilmesini saðladý. Bütün toplantýlarda savaþa ve küresel sermayenin yeni liberal politikalarýna karþý çýkýþta ortaklýk vardý. Hemen her konuþmacý (ister kürsüden, isterse salondan konuþsun) savaþa ve yeni liberal politikalara karþý çýkýyordu. Fransa’dan sosyal foruma katýlanlar geçen yazýn sýcak mücadelelerinden geliyorlardý. Heyecanlýydýlar. Kazanmanýn mümkün olduðuna inanýyorlardý. Diðer ülkelerden gelenlerin çoðu büyük, yýðýnsal savaþ karþýtý eylemlerden geliyorlardý. Onlar da kendilerine güvenliydiler. Sonuç olarak tartýþmalar çok canlý deneylerin öne sürüldüðü platformlardý. Toplantýlar dev salonlarda veya
çadýrlarda yapýlmasýna raðmen çok zaman yer yetmiyordu. Bu nedenle birçok toplantý salonlarý aþýp dýþarda yapýlýyordu. Bazý konularda önemli tartýþmalar yaþandý. Hareketin sözde sol partilerle (Fransa’da Çoðulcu Sol, Ýtalya’da Demokratik Sol, Almanya’da Sosyal Demokrasi ve Yeþiller gibi) nasýl bir iliþki kurmasý gerektiði çok yoðun olarak tartýþýldý. Sözde sola karþý yeni devrimci alternatiflerin yaratýlmasýný öneren kanada karþý bu partileri etkilemeye çalýþmanýn önemini vurgulayanlar da vardý. Ayný þekilde, devrimci partilerle hareket arasýndaki iliþki de yoðun olarak tartýþýldý. Bir baþka tartýþma ise iþçi
sýnýfýnýn rolü üzerineydi. Tartýþmalara katýlan bazýlarý iþçi sýnýfýnýn devrimci rolünün bittiðini tartýþýrken bazýlarý da yakýn dönemin sýcak mücadelelerinin örnekleri ile tam tersini savunuyorlardý. Avrupa Birliði bir baþka önemli tartýþmaydý. Yeni hazýrlanan Avrupa Birliði Anayasasý’na karþý ne yapýlmasý gerektiði de tartýþýldý. hareketin önde gelen sözcülerinden Ýngiltere’den George Monbiot, Ýsviçre’den Eric Decarro ve Fransa’dan Suzan George yeni anayasa önerisinin baþtan sona yeni liberalizm olduðunda bütünüyle anlaþtýlar. Ancak nasýl mücadele edileceði konusunda ciddi bir tartýþma yaþandý. Bazýlarý AB’nin düzeltilebile-
ceðini ve ABD emperyalizmine ve yeni liberal politikalarýna karþý bir güç olarak kullanýlabileceðini savunurken bir çok aktivist ise AB’ye karþý aþaðýdan bir hareketle mücadele edilmesi gerektiðini vurguladýlar. Bu aktivistler gerekli olanýn patronlara deðil, halka dayalý bir ‘sosyal’ Avrupa olduðunu da vurguladýlar. Çok deðil, dört-beþ sene önce tek bir ülkede bile böylesi tartýþmalara rastlanmazken þimdi uluslararasý bir platformda onbinlerce insan bir araya gelerek deneylerini ve fikirlerini birbirleriyle paylaþmaktalar. Sosyal Forum hareketi aktivistlere gerçek bir tartýþma, deney paylaþma ve öðrenme olanaðý tanýyor.
Gelecek Forum Londra’da
Avrupa Sosya Forumu’ndan bir gün sonra toplanan Sosyal Hareketler Toplantýsý bir dizi önemli karar aldý. Alýnan kararlardan birisi 3. Avrupa Sosyal Forumu’nun Kasým 2004’de Londra düzenlenmesi. Ayrýca, ABD ve Ýngiltere’nin Irak’ý bombalamaya baþlamasýnýn birinci yýldönümü olan 20 Mart 2004 uluslararasý eylem günü olarak kabul edildi. 20 Mart uluslararasý savaþ karþýtý eylem günü ABD’li Barýþ ve Adalet Ýçin Birlik adlý grup tarafýndan önerildi. 20 Mart Türkiye’de de Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu tarafýndan eylem günü olarak kabul edilmiþti. Paris toplantýlarý hareketin yeni liberal politikalara karþý mücadeledeki kararlýlýðýný da gösterdi. Sosyal
Hareketler Toplantýsý 9 Mayýs’da yeni liberalizme karþý eylem günü olarak kabul edildi. 9 Mayýs ayný zamanda yeni Avrupa Birliði anayasasýnýn kabul edileceði gün. Sosyal Hareketler Toplantýsý’na Türkiye’den de Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu ve Ýstanbul Sosyal Forumu temsilcileri katýldý. Türkiyeli her iki örgüt de Paris Sosyal Forumu boyunca aktif bir çalýþma yaptý. En büyük 55 toplantýdan 4’ünde Küresel BAK ve ISF konuþmacýlarý yer aldý. Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu ve Ýstanbul Sosyal Forumu temsilcileri 2004 yýlýnda Londra’da toplanacak olan 3. Avrupa Sosyal Forumu hazýrlýk toplantýlarýna da katýlacaklar.
Avrupa Sosyal Forumu'nu nasýl buldunuz? Burada birkaç tane problem var. Binlerce kiþinin toplantýya geleceðini kestirememiþler. Örneðin 'Tony Negri ve Alex Callinicos' toplantýsýna 300 kiþilik salon vermiþler. Bu isimler dünyadaki küreselleþme karþýtý hareketin iki tanýnmýþ ismi. Toplantýnýn küçük bir salonda yapýlmýþ olmasý birçok kiþinin bu politik tartýþmaya katýlamamasýna neden oldu. Ama toplantýlar ve esas olarak yürüyüþ çok parlaktý. AntiKapitalistler hep birlikte yürüdüler. Baþýndan beri ATTAC, gösteri olmasýný istemiyordu. Gösteri olmasýný isteyenler ATTAC dýþýndaki radikal unsurlardý. ATTAC, Ýngiltere'deki savaþ karþýtý hareketin radikal tavrýný bildiði için bir sonraki Sosyal Forum'un Ýngiltere'de olmasýna karþý çýkýyordu. Ama Ýngiltere'de yapýlacak olmasýný engelleyemedi. Bu eylemin bize gösterdiði bir þey daha var ki; radikal fikirler alýcý buluyor. Gösteride sýkça atýlan 'Tek Yol Devrim' sloganýna, ATTAC liderliðinin engellemeye çalýþmasýna raðmen, ATTAC'lý öðrenciler bile katýldý. Bush, 19-21 Kasým tarihleri arasýnda Ýngiltere'yi ziyaret etmeyi planlýyor. Savaþ karþýtlarý buna karþýlýk ne yapmayý düþünüyor? Bush'un ziyareti büyük gösterilere sahne olacak. Ýngiltere savaþýn taraflarýndan biri ama unutmamak gerekir ki halkýnýn % 60'ý savaþa karþý. Yapýlacak olan gösteriler ne kadar kalabalýk olursa Blair'in kaçýnýlmaz yenilgisi hýzlanacak. Bu gösteriye aylar öncesinden hazýrlandýk ve bu anlamda Paris eylemi de bizim için önemliydi. CARLO ( SWP-Sosyalist Ýþçi Partisi-Ýngiltere)
Dünyayý her þeyiyle deðiþtirmek gerekiyor
ASF'ye katýlmanýzýn nedeni nedir? Savaþý nasýl durdurabiliriz? Bu sorunun yanýtýný bulmak için buradayým. Dünya günden güne yaþanacak bir yer olmaktan çýkýyor. Dünyayý deðiþtirmek, her þeyiyle deðiþtirmek gerekiyor.
Ýspanya’da savaþ karþýtý hareketin durumunu anlatýrmýsýn? Buraya 2000 kiþiyle geldik Savaþ karþýtý hareket Ýspanya'da bir yýðýn hareketi haline dönüþtü. Ýspanya halký hala savaþa onay vermiyor. Yerel seçimlerde savaþý destekleyen partiye oy vermiþ olsalar bile. Geçen sene Haziran’da sosyal haklar ve savaþý durdurmak için genel grev yapýldý. Bu sene Barcelona’da büyük bir gösteri yapýldý. ASF savaþ karþýtý hareket için çok önemli ve bu hareketin geleceði olmalý diye düþünüyorum. Encarni P. (Ýspanya)
11
sosyalist iþçi
AVRUPA SOSYAL FORUMU - PARÝS Paris’ten... Türbanlýlar en önde
Fransa'da uygulanan türban yasaðý konusunda ne düþünüyorsunuz? -Bu konuda iki argüman olduðunu düþünüyorum: 1.Laiklik 2.Baský aracý olarak türban Laiklik argümanýndan baþlayacak olursak, Julfferry (laiklik fikrini ilk ortaya atan kiþi) sömürgeyi savunuyor, laikliðin bütün azýnlýklarý Fransýz kimliði altýnda birleþtirebileceðini düþünüyor. Bugün ise okullarda her türlü dinsel kýyafeti yasaklamaya çalýþýyorlar ama diðer taraftan Hýristiyan propagandasýnýn yapýldýðý dersler sokulmaya çalýþýlýyor. Bunu bir çeliþki olarak görüyor, laikliðin tarihinin unutulduðunu düþünüyorum. Bu yasaðýn giyinme özgürlüðüne ters düþtüðünü düþünüyorum çünkü ayný zamanda bu yasakla beraber kýz öðrencilerin göbeði açýk giyinmesini de yasaklamaya çalýþýyorlar. Aslýnda laiklik politikasý, özellikle 11 Eylül sonrasý Fransa'da Müslümanlarý hedef alýyor. Örneðin; Hristiyan bayramlarý öðrencilere tatil iken Müslüman öðrencilerin Müslüman bayramlarýnda okula gitmemeleri tepki ile karþýlanýyor. Türbanýn baský aracý olduðu argümanýna gelirsek; türbanýn kadýnlar üzerinde bir baský aracý olduðu fikrine katýlýyorum. Onlarý türbanla okula almadýklarýnda, onlarýn deðiþimini engellemiþ oluyorlar. Bu anlamda onlarý dýþlamak, ikinci kez baský altýna alýnmalarý anlamýna geliyor. Din çeliþkili ve hiyerarþik bir yapýya sahip ve Müslümanlar için ýrkçýlýða karþý direniþ aracý olabilir. Bu Fransa açýsýndan hoþ olmayacaktýr. Amerika'da Malcolm X örneðinde olduðu gibi… 20 yýl boyunca Fransa'daki göçmenler kandýrýlmýþ. 20 yýl önce göçmen gençlerin Mitterand'a oy verdiklerini unutmamak gerekir. Solcular, Fransa varoþlarýný terk etmiþ ve göçmenlerin sorunlarýna politikasýz kalmýþ durumda. Oysa bütün savaþ karþýtý gösterilerde türban taþýyanlarýn en önde olduðunu unutmamak gerekiyor. Onlarý dýþlamak deðil, onlarýn sorunlarýna politika üretmek zorundayýz. Irkçýlýða karþý onlarla beraber mücadele etmemiz gerekiyor. Antoine B. (L'Etincelle Dergisi)
Deneylerimizi paylaþmaya geldik
- Neden buradasýnýz? Biz küreselleþme karþýtýyýz.Diðer küreselleþme karþýtlarýyla deneyimlerimizi paylaþmaya geldik. Daha eþitlikçi bir dünya için bu hareketlerin büyümesi gerektiðini düþünüyoruz. - Belçikada'ki savaþ karþýtý hareketin durumu nasýl? Hükümetin savaþa karþý olmasý nedeniyle, bu hareketi iyi örgütleyemedik. Buna raðmen öðrenciler, 5 büyük kentte büyük gösteriler düzenlediler. Stefaan A.(ACV Hristiyan Demokrat Sendikasý - Belçika)
Hareket nereye doðru evrilecek?
ASF’nin en önemli tartýþmalarýndan birisi de hareketin buradan nereye doðru gideceði üzerineydi. Bu soruyla birlikte iþçi hareketi ile iliþkiler de tartýþýldý. ATTAC Fransa örgütünün önde gelen liderlerinden ve mali spekülasyonlara karþý kampanya yapan Bernard Cassen bine yakýn kiþinin katýldýðý bir toplantýda var olan hükümetleri etkilemeye çalýþmanýn önemini anlattý. Cassen’e göre hareket halktan kopuktu. “Öylesine fikirler ileri sürmeliyiz ki, insanlar bizden kaçmamalý, tam tersine etkilenmeli” diyordu. Cassen’e göre hareketin þu anda sahip olduðu radikalizme son vermek gerekiyordu. Bir çok baþka konuþmacý ise tam tersini savundular. Filipinli anti-kapitalist ve radikal ekonomist Walden Bello insanlýðýn karþý karþýya olduðu kriz üzerine konuþtu. Dünya Ticaret Örgütü’nün daha çok özelleþtirme ve neo liberal politikalar öneren son toplantýsýnda görüþmelerin çökmesinde hareketin baþarýsýný anlattý. Walden Bello “Irak’taki direniþin hareketimizin tüm desteðini hak eden
bir geliþme” olarak tanýmladý. Tartýþmalara salondan katýlan Alman Christina Buchholtz konuþmasýyla birçok kiþinin desteðini aldý. “Sanýrým daha az politikacýlarla diyalogdan daha çok sosyal mücadelelerden bahsetmeliyiz. Sosyal Demokrat-Yeþil hükümetimizin sosyal kesintiler programýna karþý çok yakýnda Berlin’de büyük bir gösteri oldu. Bu gösteriye 100 bin kiþi katýldý. “Gösteri, sendika tabanýndan aktivistlerle anti-kapitalistler tarafýndan örgütlendi. Toplumun çoðunluðu henüz hareketimizin içinde deðil. Ama insanlarýn çoðu bu sistemin yaþamlarýný daha kötü yaptýðýný biliyorlar. Þimdi görev hareketi daha geniþletmek ve yaymaktýr. Ancak böyle yaparak Berlin’de yürüyen 100 bin kiþinin çoðunu harekete kazanabiliriz” dedi. Salondan konuþanlarýn çoðu benzer konuþmalar yaptýlar. Avusturya’da son 50 yýlýn en büyük grevleri yaþanmýþtý. Grevci Fransýz öðretmenleri pankartlarýna “ baþka bir dünya mümkün” yazýyorlardý ve Fransa’da yaygýn grevler yaþanmýþtý. Ýngiltere’de posta iþçileri grevi kazanmýþtý.
Ýþçi sýnýfýnýn hareketimizdeki rolü
Bir senede aldýðýmýz yola bakýn
Avrupa Sosyal Forumu’nun ve Dünya Sosyal Forumu’nun geleceði üzerine bir tartýþmada bazý konuþmacýlar, en baþta da ATTAC önderliði, hareketin yavaþlatýlmasý gerektiðini anlattýlar. Bu nedenle Sosyal Forumlarýn daha seyrek toplanmasýný da önerdiler. Salondan ve kürsüden bir çok konuþmacý bu fikre karþý çýktý. Yunanistan Cenova 2001 kampanyasýndan Maria Styliou “Bir yýlda ne kadar yol aldýðýmýza bakýn. 15 Þubat Vietnam Savaþý’ndan bu yana Bu toplantýlar ve gösteri Parislilerin fikirlerimize ilgi duyduðunu gösterdi. Aksi takdirde burada bu kadar çok insan olmazdý. Stella Alfiery (Yunan-istan’dan eski milletvekili) Burada olmalýydým. Benim yaþýtým bir çok kiþi böyle hissediyor. Dinliyorum ve tartýþýyo-
yaþanan en büyük gösteriydi. Çok büyük bir etkisi oldu. O sýralarda Yunanistan’da yaþanan grevlerde iþçiler ‘savaþ için deðil, ücretler için para’ sloganý atýyorlardý. Hýzla büyüdük çünkü bir büyük konu etrafýnda birlikte mücadele ettik. Þimdi hareketi yavaþlatma ya da onu yaþatanlardan uzaklaþtýrma zamaný deðil. Þimdi hep birlikte mücadeleye devam etme ve karþýmýza çýkan sorunlarý nasýl aþacaðýmýzý gene hep birlikte tartýþma zamanýdýr” dedi.
rum ve öðreniyorum. Hareketimizin geleceði buradaki tartýþmalara baðlý. Kirsten Becker, (23 yaþýnda metal iþçisi) Bu eyleme katýlmaya karar verdim çünkü uluslararasý hareket insanlarý þiddetle etkiliyor ve biçimlendiriyor. Savaþa ve
ASF’nin en canlý tartýþma toplantýlarýndan birisi de Ýngiltere’den Direniþi Küreselleþtir örgütünün düzenlediði toplantýydý. Konuþmacýlar Toni Negri ve Alex Callinicos’du. Toplantý için verilen salon 250 kiþilikti ama katýlým 1.200 kiþiye ulaþtýðý için salonun dýþýna çýkýldý. Dinleyiciler betonun üzerine yere oturdular. Tartýþma örgütlü iþçi sýnýfýnýn kapitalizmin küresel etkinliðini yenme olasýlýðý olup olmadýðýydý. Alex Callinicos iþçilerin kapitalist kârýn kaynaðý olmalarýndan dolayý örgütlü iþçi sýnýfýnýn böyle bir gücü olduðu anlamýna geleceðini anlattý. Ayrýca Bolivyalý iþçilerin kýsa süre önce toplumun büyük kesimlerinin hareket geçmesi ve ayaklanmasýnda oynadýðý merkezi rolü anlattý. Alex’e göre kapitalizmin yeniden yapýlanmasýnýn anlamýnýn bugün dünyada 1 milyar iþçi olmasý olduðunu vurguladý ve “Çin’de çelik fabrikalarýnda, Hindistan’da telefon
özelleþtirmelere karþý daha çok grev yapmalýyýz. Martin Timson, (Liverpool kentinden, sendikalý) Hayatýmda ilk defa böyle birþeye katýlýyorum. Burada çok fazla insan var ve herkes sorunlarýmýza cevap bulmaya çalýþýyor. Omar Bouzinab (Fransa’da Kuzey Afrikalý iþçilerle
santrallerinde, Endonezya’da berbat koþullara sahip atölyelerde ve geliþmiþ kapitalist ülkelerde fabrikalarda ve bürolarda çalýþýyorlar.” dedi. Ayrýca Fransa’daki Mayýs Haziran grevlerinin de iþçi sýnýfýnýn merkezi rolünü gösterdiðini anlattý. Alex Callinicos savaþ karþýtý hareket ile anti kapitalist hareketin bütün enerjisi ile iþçi sýnýfýnýn mücadelesi ile birleþmesinin gerektiðini anlattý. Toni Negri ise üretimin yeni karakterinin artýk iþçi sýnýfýna merkezi bir rol vermediðini anlattý. “Þimdi sadece iþte deðil yaþamýn bir çok baþka alanýnda da ezilmemiz anlamýna geliyor” dedi. Negri’ye göre kapitalizme karþý koyuþ her biri kendi özgünlüðünde bir çok yönden olacak. Ýki konuþmacý arasýndaki farkýn akademik olmadýðý ortaya çýktý. Hem Negri, hem Callincos, hem de salondan konuþanlar kapitalizme karþý bütün mücadelelerin desteklenmesi gerektiðini savundular.
dayanýþma grubundan) Bu çok önemli bir yýldý. Özellikle Fransa’da. Mayýs ve Haziran’da 1 milyon kiþinini katýldýðý grevler oldu. Bu hava þimdi buraya yansýyor. Ýþçiler, özellikle de genç iþçiler var. Mücadelelerini buradaki hareketle birlikte görüyorlar.
Danielle Obono, (Sorbonne Üniversitesinde öðrenci) Genç iþçilerle tanýþýyorum. Kapitalizmi nasýl yýkacaðýmýzý tartýþýyoruz. Bu yeni havayý sendikalara taþýmalýyýz ve aþaðýdan örgütlenmeye baþlamalýyýz. Willie Black, (Ýngiltere’den Elektrikçiler Sendikasý üyesi.)
sosyalist iþçi
AVRUPA SOSYAL FORUMU - PARÝS Paris’ten...
“SOKAKLAR BÝZÝMDÝR”
Türk devletinin Ýsrail’e verdiði desteðe karþý çýkýn
Savaþa ve yeni liberalizme karþý 100 bin kiþi yürüdü Avrupa Sosyal Forumu’nun son günü 100 bin kiþinin katýldýðý bir yürüyüþ gerçekleþti. Savaþa ve yeni liberal politikalara karþý düzenlenen yürüyüþ te hakim olan çizgi Irak’ta iþgale karþý çýktý. Yürüyüþün en çarpýcý yaný çok canlý ve neþeli olmasýydý. Göstericiler savaþa, Irak’ýn iþgaline karþý çok öfkeli olmalarýna raðmen yürüyüþ gene de kapsayýcý bir biçimde neþeliydi. Sayýsýz sendika, parti, grup, inisiyatif yan yana, çok zaman birbirlerinin içine girmiþ bir
biçimde yürüdü. Sayýsýz renk, sayýsýz ses. En sýk atýlan sloganlardan birisi de “tek yol devrim” di. ATTAC önderliði buý sloganýn atýlmamasýný istememesine raðmen taban sloganý sýk sýk kullandý. Türkiye’den de Ýstanbul Sosyal Forumu ve Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu’nun “Irak’ta Ýþgale Son” pankartý arkasýnda yürüyenler savaþa karþý sloganlarýný Türkçe’nin yaný sýra Ýngilizce ve Fransýzca olarak da attýlar.
Ya þimdi Irak’ý terk ederler ya da Vietnam’da olduðu gibi zorla çýkarýlýrlar
Avrupa Sosyal Forumu’nun en büyük ve en önemli toplantýlarýndan birisi de savaþýn ve Irak’taki iþgalin tartýþýldýðý toplantý oldu. Aralarýnda Küresel Barýþ ve Adalet Koalisyonu’ndan Þebnem Korur Fincancý’nýn da olduðu konuþmacýlar hareketin son bir yýlýný tartýþtýlar. Fransa’dan Gilbert Achcar gerçek savaþ karþýtlarý ile ABD’deki Demokrat Parti baþkanlýk adayý gibi sözde savaþ karþýtlarý arasýna bir ayrým çizgisi koyduktan sonra “Eðer savaþ karþýtý hareketimiz savaþ aðalarýný durdurabilecekse, bu bütünüyle güçlerimizi birleþtirerek onlarýn karþýsýna dikmemizle mümkün olacak” dedi. Ýngiltere’den Savaþý Durdur Koalisyonu yöneticilerinden Lindsey German savaþ karþýtý hareketin George Bush’a ne kadar
derinden zarar verdiðini anlattý. Konuþmasý sýk sýk alkýþlarla kesilen Lindsey German “Yok olmak bir yana, hareketimiz giderek güç kazanýyor. Ýþgal tam anlamý ile bir sömürgecilik. Bu iþgalin bitmesinin iki yolu var. Ya þimdi býrakýp giderler ya da Vietnam’da olduðu gibi zorla çýkarýlýrlar” dedi. ABD ve müttefiklerinin barýþ ve demokrasi getiriyoruz yalanlarýna deðinen Lindsey German “bombalarla gelen insani müdahaleden bahsedilemez” dedi. German daha sonra eðer savaþ karþýtý hareket sosyal bir deðiþim mücadelesine sýký sýkýya baðlanabilirse emperyalizmden ve sömürüden arýnmýþ özgür bir dünyanýn mümkün olabileceðini anlattý. Ýspanya’da Rosa Canadell “tabandan gelen bir örgütlenme yaþýyoruz. Kapitalizme karþý sadece bu örgütler
mücadele edebilir. Ýþgale karþý çýkmalý ve yerel olarak sisteme karþý yeni cepheler açmalýyýz. Ayrýca protestodan yeni alternatifler önermeye geçmeliyiz” dedi. Yunanistan’dan Genova 2001 Kampanyasý sözcülerinden Panos Garganas “85 yýl önce 1. Dünya Savaþý Alman iþçilerinin ayaklanmasý ve kendi hükümetlerini düþürmeleri ile bitti. Bu mücadelenin merkezinde enternasyonalist bir sosyalist olan Rosa Lüksemburg vardý. Savaþlarýn nedeninin kapitalizm olduðunu tesbit etmiþti” dedi. AB’nin silahlanmasýnýn ABD’ye karþý bir denge oluþturmayacaðýný, aksine dünyayý daha da tehlikeli bir hale sokacaðýný söylediðinde ise salondan büyük alkýþ aldý. Ýtalya’dan Toni Negri de “kapitalizmin bütünüyle yeni bir aþamaya girdiðini, artýk ‘eski tür’ rekabetin
olmadýðýný” anlattý. Negri, buna raðmen savaþ karþýtý hareketin baþarýsýna deðindi ve yeni bir solun doðmasýna yol açabileceðini tartýþtý. Polonya’dan Filip Ilkowski ise Doðu Avrupa devletlerinin nasýl ABD’nin yeni Varþova Paktý’ný oluþturduklarýný anlattý. Ilkowski daha sonra ekonomik rekabetin askeri rekabete dönüþmesi sadece büyük devletlerle sýnýrlý deðil. Polonya gibi daha zayýf devletler de ayný þeyi yaþýyor. “Polonya gibi devletlerin yöneticileri savaþa ortak olduklarýnda, Bush’tan yana tutum alýp Irak’a asker gönderdiklerinde Doðu Avrupa’da bölgesel bir güç olabileceklerini düþünüyorlar” dedi. Bazý konuþmacýlar bir BM Barýþ Gücü’nün yararlý olabileceðinmi tartýþtýlar.
Ýþgal altýndaki Filistin'de günlük yaþamdan bahseder misiniz? -Bütün Filistin'de 402 tane kontrol noktasý var. Filistinler, iþlerine ve okullarýna kontrol noktalarý yüzünden gidememekteler. Ýstisnasýz her gün katliam var ve yol haritasý Filistin'deki mücadeleyi olumsuz etkiledi. 11 Eylül sonrasý Filistin'deki mücadeleden bahseder misiniz? -Filistin davasý 11 Eylül’den sonra terör gibi anlatýlmaya çalýþýldý ama 11 Eylül sonrasý dünyadaki savaþ karþýtý hareket Filistin davasýna moral oldu. Ýntifada devam ediyor! Avrupa Sosyal Forumunu nasýl buldunuz? -Buraya sorunumuzu anlatýp,destek aramaya geldik. Merkezi Kudüs' te olan Avrupa baþkentlerinde de çalýþma bürolarý olan GIPP (Filistinlilerle Uluslararasý Dayanýþma Ýnisiyatifi) daha önce Avrupa' dan birçok kiþiyle Filistin'i ziyaret etmiþlerdi. Kontrol noktalarýný ve insan haklarý ihlallerini görmüþlerdi. Buraya küresel dayanýþmayý inþa etmeye geldik. Türkiye'den gelen savaþ karþýtlarýndan isteðimiz, Türk devleti'nin Ýsrail'e verdiði desteði ortadan kaldýrmak için çalýþmalarý. Örneðin Türkiye, Ýsrail'e su verecek. Bunun karþýlýðýnda Ýsrail, Filistin'e özgürlük versin; Türkiye'den gelen savaþ karþýtlarý bunun için baský yapsýn. Türkiye bize göre bir Avrupa ülkesi deðil, Ortadoðu ülkesi ve Arap toplumlarý ile yakýn iliþkileri var. Bir an önce NATO siyaseti uygulamaktan vazgeçmelidir. Arafat hakkýnda ne düþünüyorsunuz? -Arafat'ýn çekilmesi ve seçim yapýlmasý gerektiðini düþünüyorum; çünkü HAMAS, Arafat'ýn hatalarýndan dolayý büyüdü ve Ramallah'taki Hýristiyanlarýn tamamý Hamas'ý destekliyor. Abdurrahman Tamimi ( Filistin )
Türkiye’nin Suriye’ye su satmasýný hoþ karþýlamýyorum
Savaþ karþýtý hareketin geleciði hakkýnda ne düþünüyorsunuz? ATTAC, savaþ karþýtý hareketin içinde ve Fransa'daki en önemli örgütleyicilerinden. Biz iþin finans kýsmý ile ilgileniyoruz. Savaþýn nedenleri ekonomik nedenlerdir. Her türlü kaynaklarýn paylaþýmýnda sorun var. Bu kaynaklarýn paylaþýmý adil olsa savaþýn nedenleri ortadan kalkar. Ekonomik iyileþtirmeyi saðlamamýz gerekiyor. Kuzey ve doðu arasýnda ekonomik iyileþtirmeyi saðlamamýz gerekiyor. Türkiye'nin Suriye'ye su satmasýný hiç hoþ karþýlamýyorum. Fransa'da uygulanan türban yasaðý hakkýnda ne düþünüyorsunuz ? Bu problem bizim sorunumuz deðil! Kiþisel olarak söyleyebilirim ki her türlü dinsel sembole karþýyým. Michéle B. ( ATTAC - Fransa )
sosyalist iþçi
Hepsi kemalist!
Þenol KARAKAÞ Hepsi kemalistti: Alpaslan Türkeþ, Mesut Yýlmaz, Bülent Ecevit, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Devlet Bahçeli, Tansu Çiller, Yýldýrým Akbulut. Faþisti, muhafazakar saðcýsý, sosyal demokratý. Bugünün baþbakaný Recep Tayyip Erdoðan da kemalist! Darbeci generaller de kemalistti. 12 Eylül darbesinin mimarý Kenan Evren, kirli savaþýn komutaný Doðan Güreþ, 28 Þubat darbecisi Çevik Bir. Bunlar da Kemalist! Ýçinde Kemalist olduðunu söyleyen unsurlarýn yer aldýðý hükümetin YÖK tasarýsýna kaþý gösteri yapan rektörler de, bu gösteride "Ordu göreve" çaðrýsý yapanla da kemalist. Kýbrýs'a Anan Planý'ný uygun gören Türk büyükleri de "Kýbrýs'ý vermek Rum'a teslim olmaktýr" diyen Denktaþ da Kemalist. Türk-Ýþ bürokrasisi de Kemalist, Türk-Ýþ'te örgütlü iþçilere saldýran patronlar da… Yeri geldiðinde anti emperyalist, yeri geldiðinde devrimci, yeri geldiðinde barýþtan yana, yeri geldiðinde yayýlmacý ve militarist. Ýlk bakýþta bu iþte bir gariplik varmýþ gibi görünüyor. Ama yok! Aslýnda beþ benzemezler gibi yaþam süren adý geçen bütün bu unsurlarý birleþtiren bir yapý taþý var, o da milliyetçilik!
Nedir bu kemalizm?
Kemalizm, bir egemen sýnýf ideolojisi. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu kadrolarýnýn, asker-sivil bürokrasinin ve cumhuriyetle birlikte sýnýrlarý belirlenmiþ bir iç pazarda sermaye birikimini güçlendirmenin her türlü kapýsýný aralayan burjuva Karl Marks, iþçi sýnýfý diðer toplumsal güç ve hareketlerden farklý yapan temel özelliklerini ýsrarla vurguluyordu. Kapitalist sistem, artý deðer sömürüsüne dayanýr. Kapitalistler çalýþan insanlarýn emeðine el koyar ve diðer kapitalistlerle rekabet edebilmek için birikitirir. Kapitalizm, bu çalýnmýþ emeði yoðunlaþtýrarak biriktirir. Böylece dev sanayi merkezlerinde iþçiler çalýþmak ve yaþamak için bir araya gelir. Tüm diðer sýnýflardan faklý olarak iþçi sýnýfý, mülkünü koruma ve geliþtirme olanaðýna sahip deðildir. Köylüler ya da küçük mülk saipleri gibi bir mülkü yoktur çünkü. Kapitalizm, sermayeler arasýndaki rekabete dayalýdýr. Bu, ayakta kalmak isteyen sermayenin sömürdüðü emeðin üretkenliðini artýrmaya zorlanmasý demektir. Kýsaca kapitalist sýnýf, sömüreceði sýnýfýn dünyada olup bitenler hakýnda temel bilgilere sahip olmasýný, kültürel olarak daha geliþkin bir sýnýf olmasýný ister. Ýþçi sýnýfýný, kapitalizm içinde sistemi kökünden deðiþtirebilme potansiyeline sahip tek toplumsal güç yapan bu özellikleri deðiþti mi? Ýmparatorluk kitabýnýn yazarlarýndan Hardt, "iþçi sýnýfýnýn ayrýcalýklý pozisyonunu kaybetmiþ olmasýndan söz ediyor. Bugün bu iþçi sýnýfý neredeyse
sýnýfýnýn ortak çýkarlarýnýn ideolojik merkezi. Kemalizm, her þeyden önce ve her þeyden çok, milliyetçidir. Bir Türk kafatasçýsý da kemalist sað bir sosyal demokrat da, "Ne mutlu Türk'üm!" vecizesinde anlaþýr. Bu mutlu Türklerin bir kesiminin örgütlenme özgürlüðünün kýsýtlanmasý, bir diðer bölümünün dinsel özgürlüklerinin ayalar altýna alýnmasý, bu mutlu Türklerin önemli bir bölümünün Türk bile olmamasý, mutsuz olduðunu ifade edenlerin zindanlara atýlmasý, katledilmesi, polis copu ve gaz bombasýyla ödüllendirilmesi, iþsiz kalmasý, kadýn olduðu için aþaðýlamasý, Türk örf ve adetlerinden bunaldýðý için binlercesinin intihar etmesi, Türk ordusunun gerçekleþtirdiði darbelerle kitlesel bir biçimde imha edilmesi sorun deðildir. Önemli olan kemalizmde anlaþmaktýr! Kemalizm, bu yüzden, milliyetçi kapsamýyla, sýnýfsal ayrýmlarý gizlemeye yardýmcý olan köklü ve geleneksel bir egemen sýnýf ideolo-
jisi olduðu için bu kadar revaçtadýr. Hiç ölmemiþtir! Bu yüzden sýk sýk hortladýðýndan söz etmek yanýþtýr. Kemalizmin hortladýðýnýn düþünüldüðü dönemler, egemen sýnýfýn, milliyetçi histeriyi patlatarak kendisi için zorunlu olan istikrarý zedeleyen toplumsal kesimlerin kafasýný karýþtýrdýðý, korkuttuðu, baský altýna alarak kendi çýkarlarý etrafýnda birleþtirmeye zorlandýðý dönemlerdir. Siyasal Ýslam'a karþý 28 Þubat darbesi, IMF politikalarýna direncin önüne geçmek için örgütlü iþçi sýnýfýna karþý gerçekleþen 12 Eylül darbesi böyle dönemlerdir.
Ve devlet…
Kemalizm, özellikle solcular bu geleneði baþ tacý ettiðinde ýsrarla hatýrlamalýyýz ki, devlet bekçiliðidir. Ekonomik ve siyasal bürokrasi, JÝTEM, MÝT, ordu, polis, hapishaneler, F Tipi, DGM'ler, Diyanet Ýþleri, mahkemeler, koruculuk, iþkence… bu listeyi uzatabiliriz. Bu
Hâlâ iþçi sýnýfý!
görünürden kaybolmuþtur. Varlýðý sona ermemiþtir, fakat kapitalist ekonomi içerisindeki merkezi rolünü kaybetmiþtir." diyor. Anti kapitalist savaþ karþýtý hareket içinde iþçi sýnýfýndan þüphe duyulmasý yagýn bir fikir. Hardt, bu fikri ifade ediyor. Herhangi bir yenilgi döneminde, iþçi örgütleri parçalanýr, iþçiler birbirlerine karþý mücadele etmeye baþlarlar, insanlar bireysel çözümler ararlar. Bu durumda, artýk iþçi sýnýfýnýn merkezi güç olmadýðýný, bakmamýz gereken baþka güçlerin olduðunu söyleyen teoriler artmaya baþlar. Bugün yenilgi döneminde yaþamasak da, Hardt, yenilgi döneminin teorisini yapýyor. Kapitalizmde yaþayan, sistemin parçasý olan herkesin sisteme kaþý mücadelede eþit öneme sahip olduðu fikri Hardt'ýn bir diðer katkýsý. Ama bu fikirleri doðrulayan ampirik kanýtlar yok! Kapitalizm, sürekli deðiþen dinamik bir sistem ve sýnýf mücaelesi içinde iþçi sýnýfýnýn þekillenmesinin deðiþmesi de çok normal. Ýþçi sýnýfý deðiþmekte, ama kesinlikle yok olmamaktadýr.
ABD'de, 1970'lerin sonunda, Amerika'da sanayileþmede düþüþ olduðuna dair bir panik vardý. Fakat 1998'de, Amerika'da, sanayide çalýþan insanlarýn sayýsý 1974'de olduðundan %20 daha fazlaydý; kabaca, 1950'de olduðunun iki katý ve 1900'de olduðunun dört katýydý. Maden, imalat vb. eski tarz endüstrilerde çalýþan iþçilerin sayýsýnda sürekli bir artýþ vardý. Ekonominin bütünündeki istihdam oranýnýn bu sektörlerde çalýþanlarýn sayýsýndan çok daha fazla arttýðý doðru. Fakat, geleneksel sanayi iþçi sýnýfý iki yýl önce baþlayan durgunluða kadar büyümeye devam etti. Japonya'da iþçi sýnýfý son yarým yüzyýlda devasa adýmlarla büyüyor. Doðru! Ýngiltere'de imalat sektöründe çalýþan iþçilerin sayýsý, son üç durgunluk donemi sýrasýnda yarýya indi. Fransa'da imalat sektöründe çalýþan insanlarýn sayýsý üçte bir, Ýtalya'da ise yaklaþýk %20 oranýnda azaldý. Fakat %20 azalmýþ olmasý demek bu iþçi sýnýfýnýn yok olmasý demek deðildir. 'Geleneksel' sanayilerde hala dünya çapýnda devam eden
13 liste, her bir baþlýðýyla, egemen sýnýfýn aþaðýdan gelecek tepkileri bastýrmasýnýn mekanizmalarýdýr. Sinagoglarýn ve ardýndan konsolosluk ve iþ merkezinin bombalanmasýndan sonra Kemalist histeri bir kez daha köpürtülmeye çalýþýlýyor. Rektörler yürüþünde açýlan "Ordu göreve" pankartý ne kadar çýðýrtkan bir baský ve diktatörlük talebiyse, 50 kiþinin öldüðü ve 700'den fazla insanýn yaralandýðý bombalý saldýrýlardan sonra iþlenen, "Bayrak ve devletimizin etrafýnda birlikte ve berberiz" kampanyasý da o kadar saðcý bir motiftir. Birlikte ve beraber deðiliz. Sendika bürokrasilerinin ve kitle örgütlerinin bazý liderlerinin savaþa karþý yaygýn eylemler sýrasýnda kýllarýný kýpýrdatmamalarý ama bombalý saldýrýlardan sonra kitlelerine Türk bayraðý daðýtarak, eylem sýrasýnda Ýstiklal Marþlarý, 10. Yýl Marþlarý okutarak eylemlere zuhur etmeleri, Kemalist ideolojinin her zaman yapmaya çalýþtýðý hedef þaþýrtma taktiðinin tehlikesini gösteriyor. Düþman her zaman bölücü terördür, Çeçen terörüdür, Ýslami terördür, sol terördür! Korku, yýlgýnlýk ve kafa karýþýklýðýnýn arkasýnda, gerçek terör, yani kapitalizm, Kemalizm baraðýnýn arkasýna gizlenmiþ sömürü, iþkence ve sistematik terör gizlenmeye çalýþýlýr. Cumhuriyetin tarihi, devlet tarafýndan ya da onun desteðiyle öldürülenlerin de tarihidir. Ve Kemalizm, bir yandan da bu tarihi meþrulaþtýrmanýn kýlýfýdýr. Çünkü Kemalizm, bir burjuva ideolojisidir. Türkiye Cumhuriyeti devleti de bir burjuva devletidir. bir büyüme var. Çoðu kez, hizmet ve sanayi üretimi arasýndaki fark, kafa ve kol emeði arasýndaki farkla karþýlaþtýrýlýyor. Halbuki liman iþçileri, otobüs þoförleri, makinistler hizmet iþçileridir. ABD'de hizmet sektöründe çalýþan 103 milyon kiþi var. Bu 103 milyonun hepsinin yeni bir tür kategori olduðu doðru deðildir. Bunun, 18 milyonu kesinlikle kol gücüyle çalýþmaktadýr. Bunun dýþýnda, diðer 18 milyon rutin sekreterlik iþlerinde çalýþmaktadýr. Bunlar birçok açýdan kol gücüyle çalýþýlan iþlerden ayýrt edilmesi olanaksýz olan, daktilo, dosyalama vb berbat iþlerdir. Dükkanlardaki kasalarda çalýþan 6 milyon 750 bin tezgahtar var. Bu iþçilerin büyük çoðunluðunun yaptýðý iþler, geleneksel kol gücüyle yapýlan iþler kadar rutin, sýkýcý, yorucu ve çalýþanlarýn hayatlarýný mahvedici iþlerdir. Amerika'da, hizmet sektörüne dahil gibi görünen, ama aslýnda kol gücüyle yapýlan iþlerden bir farký olmayan bu iþlerde çalýþan 42 milyon insan vardýr. Ýþçi sýnýfýnýn yok olmasý bir yana, bu 42 milyon ile, eski tarz imalat sektöründe çalýþan 30 milyonu bir araya getirirsek, ulaþtýðýmýz rakam, Amerika'nýn nüfusunun çoðunun hala iþçi olduðunu gösterir.
BÝZE GÖRE “Bizi Bush birleþtirdi”
ABD'nin Irak'ý iþgali öncesi yapýlan eylemlere iþyerimizde hemen herkes ikna olduðu ölçüde çeþitli düzeylerde katýlmýþtý. Bazý arkadaþlar "Irak'ta Savaþa Hayýr" rozetlerini taktý. Kimi platform toplantýlarýna gelmiþ, kimi de hemen hemen bütün eylemlere katýlmýþtý. ABD'nin Irak'ý iþgalinden sonra ise tartýþmalar çeþitli düzeylerde devam etti. Ancak aktivite iþgal öncesi gibi yoðun deðildi. Ýstanbul'da iki sinagoga yapýlan saldýrý üzerine birbirimizle konuþmaya baþladýk. Son iki saldýrýda ise iþyerimizin Harbiye'de olmasý sebebiyle patlamalarý çok yakýndan hissettik. Hepimiz dehþete düþtük. Bazý arkadaþlarýmýz bunun büyük bir organizasyon olduðunu, El Kaide vb. örgütlerin bunu yapamayacaðýný söylüyordu. Ama konuþmalarýn asýl önemli yanýný bir arkadaþýmýn "neden bularý yaþýyoruz?" sorusuna verilecek cevap oluþturuyordu. Bu sorunun yanýtýný hep birlikte tartýþtýk. 11 Eylül sonrasý ABD Afganistan'a tonlarca aðýrlýkta bomba yaðdýrmýþtý. Ýsrail, Filistin'i iþgal etmiþti. Ve yine ABD, Irak'a tonlarca bomba yaðdýrmýþtý. Bizim Ýstanbul'da yaþadýðýmýz üç-beþ saatlik dehþet, Irak ve Fistin'de hergün yaþanýyordu. Kendilerinin medeniyetin, özgürlüðün ve demokrasinin tek temsilcisi ve taþýyýcýsý olduðunu öne sürenler, Irak'ta yüzlerce yýllýk kültürü yaðmalayanlardý. Ve bugün buraya ölüm, açlýk ve acýdan baþka hiçbir þey götürmemiþlerdi. Bu bizleri daha da öfkelendirdi. Bir arkadaþým öfkeli bir þekilde þöyle baðýrdý: "Bush ve Blair defolup gitsin!" Cumartesi günü Emek Platformu tarafýndan düzenlenen "Þiddete Karþý Barýþ" mitingine bir arkadaþýmýz hariç dokuz kiþi katýldýk. O sabah Bush ve Blair defolup gitsin diyen arkadaþým bana þunu söyledi: "Gördüðün gibi tek bir fireyle ilk defa ortak bir þey yapýyoruz. Bush'a karþý olmak hepimizi birleþtirdi." Ç. OFLAS
Yahudi düþmanlýðýna hayýr
Türkiye’de yoðun bir Yahudi düþmanlýðý olduðu biliniyor. Türkiye’de ki anti-semitizm (Yahudi düþmanlýðý) dünyanýn bþka yerlerindeki Yahudi düþmanlýðý ile ayný gerekçelere dayanýyor ama ekstradan bir de azýnlýk düþmanlýðý ile birleþiyor. Yahudiler, Ermeniler, Rumlar, Süryaniler ve daha bir çok halka karþý ne yazýk ki ýrkçý bir yaklaþým var. Sosyalistler her türlü ýrkçýlýða karþý çýkmalýdýr. Çünkü insanlar hem ýrkçý olup hem de kendi kurtuluþlarý için mücadele edemezler. F. UÐUR Görüþlerinizi
sosyalistisci@sosyalistisci.org adresine yollayabilirsiniz
14
sosyalist iþçi
Kimlik, ortak kültür ve kemalizm
Kültür kavramý; bütün toplumlaþma süreçlerinde ve çeþitlerinde (azýnlýk, etnik, ulusal topluluk), önemli kültürel kimlik politikalarýnýn tanýmlayýcý ve baðlayýcý temel maddesi. Yani hem "birleþme"nin hem de ayrýmcýlýðýn ayný anda temelini oluþturabiliyor. Kültürel çoðulcu toplum fikri ise, genelde kültürlerin tanýmlanabildiði ve ona göre ne kadar çoðul olduðunun tesbit edilebileceði varsayýmýndan yola çýkýyor. Bu kavram 19. yüzyýldan beri tartýþýlagelmekte ve sanayi sonrasý kuþaktan beri belirli bir cemaatin yaþam deneyiminin niteliðiyle ilgili sorular üzerinde yoðunlaþmakta.
Ortak kültür?
Kültürle ilgili hiçbir tartýþma basitçe siyasetle ilgili bir tartýþmaya dönüþtürülemez. Ama bu anlayýþ çerçevesinde yapýlan her siyasi tartýþma kendini bu kurucu deðerlere dayandýrmaya çalýþýr. Kültür konusunda "ortak kültür" fikri önemlidir. Ortak kültür katýlýmcý kültürdür. Ortak kültürde, ileride oluþmasý muhtemel toplumlarýn hepsinde, insanlar kaçýnýlmaz olarak ortak kültürün farklý boyutlarýna sahip olacaklar, onu ya da bunu tercih edecekler, belirli birþey üzerinde yoðunlaþýp diðerlerini ihmal edeceklerdir. Bu ise bireysel birþey olduðu sürece arzu edilir bir durumdur. Ortak kültürden söz ederken; anlam ve deðerlerin yaratýmýnda özgür, katký yapýcý ve ortak bir katýlým talep ediyoruz demektir. Toplumlaþma sürecinin ana temalarýndan biri "ben/biz ve yabancýlar"dýr. Toplumlar oluþurken kendi "yabancýlarýný" belirliyor ve dolayýsýyla çoðunluksa azýnlýðý, ulussa diðer uluslarý belirliyor. Burada iki sorunsal ortaya çýkýyor: Birincisi, "ben ve öteki", "yerli ve yabancý" gibi sosyal ve bireysel kimliklerin oluþmasý ile, kendini ve çevreyi algýlama mekanizmalarýna dayandýrýlan bir model. Diðer sorunsal ise, "ben ve öteki", "yerli ve yabancý"kategorilerinin her zaman bir ikilik, karþýtlýk ya da iki ayrý kategorinin zýtlýðýný içermesi.
Ve kemalizm..
Kimlik ve çoklu kimlik krizinin baþlangýcý, globalleþme süreci içinde kültür çeþitliliði ile savaþan ulusdevletin kendisi olmuþtur. Ulusdevlet ve kemalizm hiç olmadýðý kadar taraflý olmuþ, bayraktarlýðýný yaptýðý modern kültürel birlik projesi, kendi mümkünsüzlüðünün þartlarýný da üretmiþtir. Bu yüzden gün gelip de farklýlýklar -sýnýf elbisesi gibi-, kemalist ulus elbisesinden de soyunup onun altýný oymaya kalktýklarýnda "göz oyan karga" muamelesi görmüþlerdir. Bunu hakedip etmedikleri bir daha sorulup, samimi olarak yanýtlanmalýdýr. Bugün Avrupa'da "yeni sosyal hareketler", otonom kent gruplarý, göçmenler, iþçiler, eþcinseller, feministler, hekimler, öðrenciler, savaþ karþýtlarý, müslümanlar, oluþturduklarý yeni mücadele ve örgütlenme biçimiyle alternatif iletiþim kanallarý ve geliþtirdikleri karþý söylem ile mevcut dominant kodlarý sorgulayarak, en küçüðünden baþlamak üzere her türlü iktidar ile müzakereye baþlamýþlardýr. Ulus-devletin ve kemalizmin vücudunu oluþturan milliyetçilik, gerçekleþtirilmeye çalýþýlan bu çokkültürlü yapýya kolayca teslim olmak istemeyecektir. Ancak ortak mücadelenin geliþimi ve gücü Türkiye'de de çok þeyi belirleyecektir. G ª l iz a r A S L A N
KÜLTÜR Anti kapitalist hareket için klavuzlar
Hareketin büyüteci
Dünya Sosyal Forumu (DSF) hangi dinamiklerin üzerinde yükseldi? Bir sosyal forum hareketini baþlatan dinamikler nelerdir? Küresel kapitalizm neden neo liberal politikalarý tercih etti? Seattle'da Dünya Ticaret Örgütü'ne karþý patlayan anti kapitalist hareket hangi potansiyellere ve hangi sorunlara sahip? DSF hangi örgütlenme modellerini seçiyor, nasýl tartýþýyor ve giderek kýtalarda nasýl örgütleniyor? Hareketin birlik içinde çeþitlilik espirisinin önemi nedir ve bu çeþitlilik nasýl saðlaýyor? Porto Allegre'de gerçekleþen Birinci Dünya Sosyal Forumu'na, oradan Arjantin'deki isyana, Cenova'da start ala Avrupa Sosyal Forumu'nun kitlesel savaþ karþýtý içeriðinin geliþmesinden Selanik'te gerçekleþen gösterilere kadar, hareketin örgütlenmesinin bir çok aþamasýnda, tartýþmalarýnýn ve aldýðý kararlarýn bir çok kez
göbeðinde yer alan Þensever, Türkiye'de eþine rastlanmayan bir kýlavuz sunuyor. Bu kitap, bir kýlavuzda da öteye, hareketin bir çok kývrýmýný, aldýðý virajlarý, hareket içindeki tartýþmalarýn ayrýntýlarýný göstermesi bakýmýndan bir büyüteç görevini görüyor. En sonunda hareketin geçtiði önemli aþamalarý gösteren "Küresel Direniþ Kronolojisi" yer alan kitapta, Aleks Collinicos, Naomi Klein, Jose Bove, Bernard Cassen, Negri gibi hareketin bir çok önde gelen aktivistinin referanslarýyla hareket içindeki keskin tartýþmalara da ýþýk tutuluyor. Otonomculuk, anarþizm, sosyalist örgütler, sendikalarýn durumu gibi özel bölümlerde hareket içinde birlikte yürürken ayný zamanda tartýþma yeteneðini gösteren siyasal gruplarýn zenginliði de kitapta yansýtýlýyor. Kitabýn bütünü, "Gücümüz çeþitliliðimizden geliyor" diye haykýran hareketi baþarýy-
la yansýtýyor. Þensever'in bizzat katýldýðý toplantýlardan aktardýðý gözlemler ise kitabý, hareketin ayrýntýlarýný öðrenmek isteyen aktivistler açýsýndan da tam bir bilgi deposu haline sokuyor. Önemli bir bölüm de, Türkiye'de sosyal forumlar sürecinin hangi aþamalardan geçtiðinin ve savaþ karþýtý hareketle baðlantýsýnýn anlatýldýðý sayfalar. Özellikle, 11 Eylül saldýrýlarýndan sonra DSF'nin savaþ karþýtý bir politik merkezi benimsemesi sürecinin anlatýldýðý bölüm, içinde olduðumuz hareketin gücünü de göstermesi açýsýndan çok önemli. Dizinin editörü Ronnie Margulies, kitaba yazdýðý Önsöz'ü þöyle bitiriyor: "Bu kitabýn, Türkiye'deki hareketin, dünyadaki hareketi tüm çeþitliliði içinde daha iyi anlamasýna, o hareketle daha sýký iliþkiler kurmasýna hizmet edeceðini umuyorum." Ummanýn
ötesinde bu kitabý okuyan hareketin ativistleri açýsýndan bu kesin bir gerçek. Dünya Sosyal Forumu/Aþaðýdan Küreselleþme Hareketi ve Küresel Direniþ Fikret Levent Þensever Metis Yayýnlarý, 224 sayfa, Ekim 2003, Ýstanbul
Sislerin ardýndaki ýrkçýlýk
Geçtiðimiz sene, Karakedi Kültür Merkezi'nde gerçekleþtirdiði toplantýlarda, ýrkçýlýk kavramý merkezinde yaptýðý çalýþmalarý tartýþan Sinan Özbek'in kitabý, bir felsefecinin elinden çýkmýþ olmasýna raðmen rahat okunabilir bir çalýþma. Bir habis gibi toplumsal iliþkilerin bir çok hücresinde gerilim yaratan, sað, muhafazakar ve faþist siyasi partilerin sýk sýk kullandýðý bir politik ajitasyon motifi olarak öne çýkan ýrkçýlýðýn kökenleri nelerdir? Ýnsan doðasý bazý ýrklarýn diðerlerine üstün olduðu bir evrim sürecinde mi þekillenmektedir? Aslýnda ýrklar var mýdýr? Irklar yoksa ve bazý insanlar genetik olarak diðerlerinden üstün deðilse, antik çaðýn köleciliði nasýl açýklanacak? Ýþte Sinan Özbek'in çalýþmasýnýn
baþarýsý bu sorulara, hem ýrkçýlýk teorisinin tarihinde yaptýðý kavramsal tatýþmayla ve bu tartýþmadaki konumunu belirginleþtirmekle yanýt vermesi, hem de ýrkçýlýðýn tarihinin teorisini marksist bir perspektifle aktarabilmesinde yatýyor. Irk Kavramý ve Kuralarý, Antikçað'da Irkçýlýk Var mýydý?, Irkçýlýðýn Tarihsel ve Ekonomik Kökleri, Irkçýlýk ve Cinsiyetçilik, Yeni Irkçýlýk gibi baþlýklar kitabýn kapsamý hakkýnda bilgi veriyor. Sinan Özbek, Aleks Collinicos'la tartýþarak, Antikçað'dai köleciliðin neden ýrkçý ideolojiyle temellendirilmediðini soruyor ve Callinicos'un da referanslarýyla þöyle yanýtlýyor: "Bu soru, deðiþik toplumlarda emeðin taþýdýðý nitelik ile ilgilidir. Bilindiði gibi kapitalizm öncesi toplumlarda sömürü özgür olmayan emeðe dayanýr.
Köleci toplumlarda kölenin kendisi özel milktür. Feodal toplum, eþit olmayan gruplar ayrýmýyla oluþur... Kapitalizmde ise sömürü özgür ücretli emeðe dayanýr. Ýþçi, emeðinið satmakta ya da samamakta özgürdür. Tam da bu nokta, ýrkçý
ideolojinin maddi olarak temellendiði yerdir. Kardeþlik, eþitlik, özgürlük söylemi burjuva devriminin temel ilkeleridir. Bu ilkelerle insalarýn gerçeklikteki eþit olamayýþý bir büyük çeliþki oluþturur. Kapitalizm bu çeliþkisine, ideolojik olarak cevap bulmalýdýr... Hiç kuþku yok ki, ýrkçý ideoloji bir grup insanýn aþaðý deðerde oluþunu savunarak, söz konusu sorunu, etkili bir þekilde sorun olmakta çýkarýyor." Türkiye'debi ýrkçýlýk temelinde örgütlenen partilerin azýmsanmayacak bir kitleselliðe sahip olduðunu düþünürsek, kitabýn önemi bir kez daha anlaþýlýr. Irkçýlýk Sinan Özbek Bulut Yayýnlarý, 2003, 159 sayfa
Fatih Akýn'dan ilk iyi film
Ýnsan göçmen olursa
Almanya’da yaþayan Fatih Akýn'ýn ilk filmi "Kurz und SchmerziosKýsa ve Acýsýz" gösterimde. Film Hamburg'da yaþayan, çocukluklarý birarada geçmiþ üç genç erkeðin öyküsünü anlatýyor; biri Türk, öbürü Sýrp, diðeri Yunan. Cebrail (Mehmet Kurtuluþ), geçmiþte bulaþtýðý nice 'pislik'ten ve cezaevi hayatýndan sonra Türkiye'ye 'dönüp' güneyde turistik bir mekan açmanýn hayalini kurmaktadýr. Yunan genci Kosta (Adam Bousdoukos) hovarda bir araba
hýrsýzýdýr ve Cebrail'in kýzkardeþi Ceyda (Ýdil Üner) tarafýndan henüz terkedilmiþtir. Sýrp genci Bobby (Aleksandar Jovanoviç) arkadaþlarýnýn uyarýlarýna aldýrmadan Hamburg mafyasýyla çalýþýp 'voliyi vurmayý' kafasýna koymuþtur. Ancak genelev sahibi Arnavut mafya babasýnýn parasýný kaptýrdýðý için acýmasýzca öldürülecektir. Cebrail arkadaþlarýnýn intikamýný aldýktan sonra Türkiye'ye yerleþmeye kararlýdýr.
Fatih Akýn, ikinci filmi "Temmuz'da"nýn aldýðý övgüleri de hakeden baþarýlý bir genç yönetmen. Hemen hepsi göçmen olan kahramanlarýnýn trajik öykülerini 'aðýrlaþmadan', hareketli ve sýcak bir þekilde dile getirmeyi baþarýyor. 'Almanya'nýn zencileri'nin yaþamlarýna, dýþlanmýþlýklarýna, yoksunluklarýna yer yer sert ama her zaman içten ve sizde de iz býrakan bir bakýþ getiriyor; ilgilenenler için söyleyelim, Sezen Aksu'nun müzikleri eþliðinde..
Anti kapitalist hareket için kýlavuzlar
SÝLAH TÝCARETÝ KILAVUZU
15
sosyalist iþçi
Bayram aþýyla it tavlanmaz!
"11 ayýn sultaný" ramazan geldi de geçiyor. Yine her ramazanda olduðu gibi medyada, bir yandan kamu kuruluþlarýnýn, belediyelerin ve kolay para kazanan ünlülerin ne kadar da yardýmsever olduklarýný; öte yandan sabahýn köründe iftar çadýrlarýnýn önünde birikmeye baþlayan; yemekler daðýtýlýrken de kimi yüzünü gizleyen, kimi artýk utanmayý da býrakmýþ yoksullarýn yoksulluk çeþitlemelerini izliyoruz. Patronlar için müþteri, siyasetçiler için seçmen olmaktan öteye geçemeyen yoksullar deprem, sel gibi doðal afetlerin yanýsýra bu ay bir kez daha hatýrlanýyor. Ýftar çadýrlarý bir kez daha yoksullarýn imdadýna koþuyor(!).
Devede kulak
Oysa artýk herkes biliyor ki, bu ülkede yoksulluðun ulaþtýðý boyutlar öyle çadýr yemekleri, ayni yardýmlar veya birkaç bin kiþiye daðýtýlacak kýþlýk giysilerle aþýlacak gibi deðil, uzun yýllardýr birikmiþ toplumsal ekonomik ve siyasal pek çok meseleyle yakýndan iliþkili. Öyle olsa bu yoksulluk, artýk fazla rastlanmasa da bir ölçüde devam eden aile ve toplum
BÝZE GÖRE "Bombacýlar Ýstanbul Üniversitesi'nde" mi?
2 Aralýk Salý günü Ýstanbul Üniversitesi tarihinin ilginç olaylarýndan birine daha tanýklýk etti. ÝÜ Ýktisat Fakültesi'ndeki TKP'li öðrenciler, 1 Aralýk günü, patlayan bombalarla yeniden þahlanmýþ olan 28 þubat ruhlarýný "Kahrolsun Þeriat" afiþleriyle okul duvarlarýnda somutladý. Bunu siyasal Ýslama bir saldýrý olarak deðerlendiren Ýslamcý öðrenciler bu afiþin indirilmesini istedi. Tabii ki ortaya çýkan küçük boyutlu bir çatýþmaydý. Bir sonraki gün okula gelen öðrenciler garip bir 'ihbarý' okul duvarlarýnda gördüler: "Bombacýlar Ýstanbul Üniversitesi'nde". Afiþin altýndaki imza TKP'ye aitti. Bu ihbarý almakta gecikmeyen güvenlik güçleri ise yoðun bir önlem aldýlar. Çýkan küçük boyutlu çatýþmalar sonucu
dayanýþmasý veya "köyden gelen bulgur" içinde erirdi. Ama bu tür bir dayanýþmayý fersah fersah aþan yaygýn ve kalýcý bir yoksullaþma var. Ayrýca kentlerde ailelerin bu tür dayanýþmayý taþýyacak güçleri kalmamýþ durumda. Bugün, toplam nüfusun yaklaþýk dörtte biri (15 milyon) en temel ihtiyaçlarýný karþýlayamýyor. Varolan 12 milyon iþsize her gün yenileri ekleniyor. Ailelerin %30'unun hanesine ayda 245 dolar, %78'inin ise en çok 542 dolar (yoksulluk sýnýrýnýn üçte bir eksiði) giriyor. 2000-2001 krizlerinden sonra kentlerde aile nüfusu artarken gelirleri azaldý. Örneðin en alttaki %5'lik dilimin yýllýk geliri 1.285 dolardan 1.012 dolara (yýllýk 1.5 milyar, aylýk 125 milyon TL) indi. Kentlerdeki ailelerin %84'ü mutfak masraflarýnda (sinema, tiyatro, kitap, gazete, gece eðlenceleri hak getire) kýsýntýya gitti. Oysa gazete ve TV'lerde ekonomi denince para, faiz, döviz, repo; siyaset denince parti, liderlik, oy kavgasý anlatýlýyor. Ne de olsa, yönetenlere istatistiklerde yer alan sayýlardan baþka bir þey ifade etmeyen bu toplumun 'ötekileri'
10 öðrenci gözaltýna alýndý. Manzarayý tamamlayan þey, Ýslamcý öðrencilerin olaylar üzerine daðýttýðý bir bildiriydi. Bu bildiride okuldaki polis yoðunluðunun sebebinin TKP olduðu yazýlýydý. Ýslamcý harekete dönük yürütülen karalama kampanyasý haksýzdý, ve bu, özgürlüklere karþý yapýlan ciddi bir saldýrýydý. Ýnsan þunu düþünmeden edemiyor: Solun görevi afiþlerle bombacý ihbarý yapmak mý, yoksa özgürlükleri savunmak mý?.. Erkin ERDOÐAN
"Türkiye'nin en çok bulmaca veren gazetesi" kapandý
Kahvehanelerde, vapurlarda, otobüslerde gündüz vakti sýk sýk görürüz: elindeki gazetenin bulmaca sayfasýna gömülmüþ, dünyadan kopup gitmiþ insanlar vardýr. Bunlar genellikle iþsizgüçsüz, bol vakti, az parasý olan insanlardýr. Yapacak iþ bulamadýklarý için de sýkýntýdan, çözebildikleri kadar bulmaca çözerler. Ýþsizlikten de bir kar kapýsý yaratmayý hedeflemiþ güzide bir gazetemiz, yakýn zamana kadar TV'lerde þöyle bir reklam yapýy-
için ekonomi ve siyasetle ilgilenmek, haftada bir operaya gitmek kadar uzak birþeydir. Onlar bu iþlerden anlamaz, anlamalarýna gerek de yoktur zaten. Öyle ya, borsaya, dövize yatýracak paralarý ya da seçimlerde aday olmalarýný saðlayacak milyarlarý ve 'dayýlarý' mý var ki bu gibi 'karmaþýk' iþlere burunlarýný soksunlar. Eðitimsiz, gazete-kitap okumayan; olmayan gelirleri nedeniyle piyasanýn aktörü de olamayacak, toplumun hastalýklý yanlarýdýr 'ötekiler'. Ramazan aylarýnda, açýlan muhtaç ellere göstermelik yardýmlar akýtmak yalnýzca AKP hükümetine özgü bir tutum deðil elbet. Hemen her toplumda ve her türden iktidar döneminde dinsel ve ahlaki açýdan yardýmseverlik, siyasal açýdan oya tahvil edilebilir bir tutumdur. Genellikle yoksulluðu önlemeye ya da toptan yok etmeye deðil, yoksullara zaman zaman yardým etmeye çalýþýlýr. Elbette, izlediði siyasi strateji içinde dinsel ve geleneksel inançlar önemli bir yer tutan AKP hükümeti için de durum, baþka burjuva hükümetlerinkinden farklý deðildir.
ordu: "Türkiye'nin en çok bulmaca veren gazetesi". Reklamda gazetenin baþka hiçbir özelliðinden (iyi ve doðru haber, güvenilir haber, uzman yorumlarý, en iyi ekonomi kadrosu, vb.) söz edilmiyordu. Demek ki reklamcý bunun yeterli olacaðýný düþünmüþ. Haksýz da sayýlmaz. Türkiye'de resmi aðýzlardan iþsizliðin vardýðý korkunç boyutlar, gönül rahatlýðýyla açýklanýp, önlem alýnmadýðýna göre; ve bunca iþsizin de caný sýkýlýp ucuz bir eðlence arayacaðý bilindiðine göre bu reklam tutar , diye düþünmüþ olmalý. Ama maalesef bu iþlevsel (!) gazete kapandý. Türkiye'de yaþayan iþsizler, bundan sonra ne yapacak bakalým? Son olarak, en çok iþsizlerin, yani geleceðe en karamsar bakanlarýn satýn aldýðý bu gazetenin adýný hatýrlayalým: YARIN! Kiraz YAPICI
Şehre Katil (Çeteleri) Geliyor Şenlik taklarýný kuralým…
Küresel savaþlarýn baþ mimarý
"Komþun açken, tok yatma"
Hiç þüphe yok ki bireysel açýdan yardýmlaþmayý önemseyen bir ahlak anlayýþý olumsuz bir nitelik deðildir. Ramazan veya baþka bir ayda yardýma muhtaç insanlara bu yardýmýn yapýlmasý takdir bile edilebilir. Ama tarih göstermiþtir ki ne yoksulluk kaderdir, ne de yardýmseverlik ahlaký yoksulluðu ortadan kaldýrmaya yeterlidir. Çünkü yoksulluk bireysel deðil, tamamen toplumsal bir olgudur. Ýþte bu yüzden yoksulluk, belediyelerin ya da siyasi partilerin bir ay; ya da iyi niyetli ve hayýrsever Hülya Avþar'larýn, vergiden düþmeyi ihmal etmeden, senede birkaç gün daðýttýklarý bayram aþlarýyla yok edilemez. 21. yüzyýlýn üçüncü ramazanýnda, bu ülkedeki 15 milyon yoksulun bir milyonuna (%6-7'sine) günde bir öðün yemek daðýtýldýðý söyleniyor. Eh, bu da bir þey diyelim; bir milyon kiþi 30 gün, günde bir kez yemek yedi. Sonraki 335 gün!? Ona da Allah kerim!
NATO (Kuzey Atlantik Paktý) örgütünün yýllýk olaðan toplantýsý önümüzdeki Haziran ayýnda Türkiye'de yapýlýyor. Son dönem, Afganistan, Kosova, Bosna ve Irak'ta, A.B.D. önderliðinde gerçekleþtirdiði operasyonlarla tüm dünya jandarmalýðýný iyiden iyiye pekiþtiren bu örgütün toplantýsý bizler için ayrýca bir önem arz ediyor. Özellikle, Irak'taki petrol kaynaklý vahþi savaþ politikalarýyla yüzbinlerce insanýn ölümüne neden olan ve bu savaþý tüm dünyaya yaymak konusunda gözü kanlý bir þekilde her þeye saldýran A.B.D. devlet baþkaný George W. Bush ülkemize geliyor. Bizler Türkiyeli barýþ aktivistleri olarak, bu gözü dönmüþ savaþ tacirini ve destekçilerini ülkemizde istemiyoruz. Elimizdeki tüm imkanlarla bu kanlý örgütün toplantýsýný engellemek için uluslararasý örgütlerin de desteðiyle çalýþmaya devam edeceðiz. Þehre Katil Geliyor kampanyasý desteklerinizle büyüyecek. Tüm Anadolu misafirperverliðimizle sesleniyoruz: Nato Gelme! Bush Gelme! Deniz KÂHYA
DSiP
Devrimci Sosyalist Ýþçi Partisi
Uluslararsý Sosyalist hareketle, dünya küreselleþme karþýtlarýyla, anti-kapitalistlerle, savaþ karþýtlarýyla iliþki kurmak istiyorsanýz Ýstanbul: 0212 - 251 62 73 Ýzmir: 0537 - 624 46 08 Ankara: 0537 - 660 10 95
sosyalist iþçi ne savunuyor? Aþaðýdan sosyalizm
-Kapitalist toplumda tüm zenginliklerin yaratýcýsý iþçi sýnýfýdýr. Yeni bir toplum, iþçi sýnýfýnýn üretim araçlarýna kolektif olarak el koyup üretimi ve daðýtýmý kontrol etmesiyle mümkündür.
Reform deðil, devrim
-Ýçinde yaþadýðýmýz sistem reformlarla köklü bir þekilde deðiþtirilemez, düzeltilemez. -Bu düzenin kurumlarý iþçi sýnýfý tarafýndan ele geçirilip kullanýlamaz. Kapitalist devletin tüm kurumlarý iþçi sýnýfýna karþý sermaye sahiplerini, egemen sýnýfý korumak için oluþturulmuþtur. -Ýþçi sýnýfýna, iþçi konseylerinin ve iþçi milislerinin üzerinde yükselen tamamen farklý bir devlet gereklidir. -Bu sistemi sadece iþçi sýnýfýnýn yýðýnsal eylemi devirebilir. -Sosyalizm için mücadele dünya çapýnda bir mücadelenin parçasýdýr. Sosyalistler baþka ülkelerin iþçileri ile daima dayanýþma içindedir. -Sosyalistler kadýnlarýn tam bir sosyal, ekonomik ve politik eþitliðini savunur. -Sosyalistler insanlarýn cinsel tercihlerinden dolayý aþaðýlanmalarýna ve baský altýna alýnmalarýna karþý çýkarlar.
Enternasyonalizm
-Sosyalistler, bir ülkenin iþçilerinin diðer ülkelerin iþçileri ile karþý karþýya gelmesine neden olan her þeye karþý çýkarlar. -Sosyalistler ýrkçýlýða ve emperyalizme karþýdýrlar. Bütün halklarýn kendi kaderlerini tayin hakkýný savunurlar. -Sosyalistler bütün haklý ulusal kurtuluþ hareketlerini desteklerler. -Rusya deneyi göstermiþtir ki, sosyalizm tek bir ülkede izole olarak yaþayamaz. Rusya, Çin, Doðu Avrupa ve Küba sosyalist deðil, devlet kapitalistidir. -Sosyalistlet bu ülkelerde iþçi sýnýfýnýn iktidardaki bürokratik egemen sýnýfa karþý mücadelesini destekler.
Devrimci parti
-Sosyalizmin gerçekleþebilmesi için, iþçi sýnýfýnýn en militan, en mücadeleci kesimi devrimci sosyalist bir partide örgütlenmelidir. Böylesi bir parti iþçi sýnýfýnýn yýðýnsal örgütleri ve hareketi içindeki çalýþma ile inþa edilebilir. -Sosyalistler pratik içinde diðer iþçilere reformizmin iþçi sýnýfýnýn çýkarlarýna aykýrý olduðunu kanýtlamalýdýr. -Bu fikirlere katýlan herkesi devrimci bir sosyalist iþçi partisinin inþasý çalýþmasýna omuz vermeye çaðýrýyoruz.
sosyalist iþçi’nin savunduðu temel fikirlere katýlýyorsanýz, yeni bir dünyanýn yaratýlmasýnda aktif olarak yer almak istiyorsanýz:
0212-251 62 73
SAYI:210 19 Kasým 2003 500.000 TL ISSN 1300-4026 Uluslararasý Tanýtým ve Yayýncýlýk Ltd. Şti. Sahibi: Özden Dönmez Sorumlu Yazýiþleri Müdürü: Volkan Akyýldýrým Adres: Ýstiklal Cad.,Büyükparmakkapý Sok., 8/10, Beyoðlu/Ýstanbul Baský: Yön Matbaasý
www.sosyalistisci.org
sosyalistisci@sosyalistisci.org
AKP hükümeti göz boyuyor
Barýþ ve adalet için; borçlarý silin! Adalet ve Kalkýnma Partisi Aðustos 2001'de kuruldu. 1.5 yýllýk genç bir parti olarak yüzde 34'lük bir oy oranýna ulaþtý ve meclisteki sandalye sayýsýnýn yüzde 66'sýný elde etti. AKP iktidara geldiðinden bu yana 1 yýl geçti. Beklentilerin aksine desteði azalmadý. Liderlerinin performansýna göre partilerin aylýk grafiðini deðerlendiren son kamuoyu araþtýrmasýna göre puan toplayan tek lider Erdoðan. AKP henüz iktidara gelmeden, yani seçimlerden önce geniþ bir dýþ destek toplamýþtý. AB'den ABD'ye, oradan IMF'ye neredeyse tüm emperyalist odaklara kendini sevdirmeyi bilmiþti. Bunda elbette iç siyasette týkanan ve giderek güç yitiren partilarin etkisi büyüktü. Yýllarca baský altýnda tutulan, ezilen, oy verdiði partilerden umduðu hiçbir þeyi bulamayan ve hakikaten adalet isteyen geniþ kesimler AKP'ye yönelmiþlerdi. AKP'ye olan desteðin bugün de sürmesinin altýnda iþte bu umudun hâlâ tükenmemiþ olmasý yatýyor. Halk bir yana, hükümete olan medya ve iþ dünyasý desteði de giderek geniþliyor. Sistemin tepesindeki kurumlar, bu ne kadar böyle sürer bilinmez ama, tek baþýna iktidara gelmiþ ve üstelik büyük sermayenin programýný uygulamaya 'yeminli' bir partiyi desteklemeye devam ediyor. IMF programý uygulanýyor ve üstelik iktidara göre ekonomideki rakamlar da iyiye gidiyor. Tuhaf bir durum ama, her toplumsal kesimin iktidardan beklentisi sürüyor.
Unutmayalým, statükonun devamýndan yana olanlarýn dýþýnda! Ýyimser hava ne zaman daðýlýr? Hükümet ve onun emrinde çalýþan kurumlar göstergelerin iyiye gittiðini iddia ededursun, gerçekler baþka bir þey söylüyor. Sanayi ve Ticaret Bakaný Coþkun bir marketin açýlýþ töreninde iþsizliðin yüzde 3 azaldýðýný ve 1 milyon kiþinin yeniden iþinin baþýna döndüðünü iddia etti. Ama hemen birkaç gün sonra, bu kez ekonomiden sorumlu Devlet Bakaný Ali Babacan, "Ekonominin büyümesine raðmen istihdamda yeterli artýþ olmamýþtýr" itirafýný yaptý. Bu, iþsizlik oranýnýn artmasý anlamýna geliyor ama rakamlarýn ardýndaki çýplak gerçek hükümet tarafýndan bilinçli olarak gizleniyor. Geçenlerde bir gazetede, Erdoðan ile iþ dünyasýnýn önemli temsilcilerinin bir yemekte bir araya geldikleri ve patronlarýn hükümetin baþýna, 2005 ve 2006'da da IMF ile çalýþmasýný 'önerdikleri!' haberi yer aldý. Habere göre hükümet yetkilileri bu öneriye soðuk bakmamýþ. Demek ki iþler o kadar da iyi gitmiyormuþ. Erdoðan daha birkaç ay önce IMF ile olan ortaklýklarýný 2004 yýlýnda kesin olarak bitireceklerini söylemiyor muydu? Ýþte bu durum hükümetin iþini zorlaþtýrýyor. Borçlanma ekonomisinin sonu yok! Borçlar sorunu sadece Türkiye hükümetinin deðil, pek çok baðýmlý ülke hükümetinin elini kolunu baðlýyor. Birçok ülke sýrf ABD ve IMF'ye borçlu olduðu için Irak'ýn iþgaline katýlýyor, Iraklýlarý ve kendi
gençlerini öldürüyor. Bakýn BBC'den Alex Jones neler söylüyor: "IMF ve DB'nýn yaptýklarýný yýllardýr görüyoruz. Geliyorlar ve içme suyu þebekelerini, demiryollarýný, telefon þirketlerini, kamulaþtýrýlmýþ petrol hizmetlerini, benzin istasyonlarýný 'devretmeleri' için politikacýlara borç veriyorlar. böylece politikacýlarýn tüm bunlarý bedava vermesi saðlanýyor. 'Küreselleþmeciler' için Ýsviçre bankalarýna milyarlarca dolar; halkýn tümü için, tam bir kölelik!" Ankara Ticaret Odasý'nýn "Borç Ekonomisinin 20 Yýllýk Seyri" adlý araþtýrmasýna göre Türkiye son 20 yýlda 1 trilyon dolardan fazla borçlanmýþ. 316 milyar dolar faiz ödemiþ, sadece 170 milyar dolarlýk bir yatýrým yapýlabilmiþ. bu rakamlar uygulanan borç ekonomisiyle ne 'adaletin' ne de 'kalkýnmanýn' mümkün olmadýðýný kanýtlýyor. Bu hükümetin de diðerlerinden farký yok. Her konuda küreselleþmecilere ve dünyayý savaþlarla cehenneme çevirenlere boyun eðmek zorundalar. ABD önce Irak'a gelin dedi, çocuklar gibi sevinip valizlerini hazýrladýlar, sonra durun, istemiyoruz dedi, neredeyse hevesi kursaðýnda kalan çocuklar gibi aðlayýp oturdular. Þimdi IMF ve DTÖ'nün isteði üzerine BBC muhabirinin sözünü ettiði sonuçlara yol açacak olan Kamu Yönetimi Temel Yasasýný binbir türlü yalanla çýkarmaya hazýrlanýyorlar. Halkýn tümüyle köleleþmesine engel olmak, demokrasiyi, barýþý ve adaleti kazanabilmek için borçlarýn silinmesini istemeliyiz.
Gezegeni yoketmesi için neo-liberalizme verecek
beþ kuruþumuz yok!
Kömür daðýtarak olmuyor! Bölüþümde eþitsizlik artýyor
Hükümetin 1. yýlý ile birlikte mali yýl da sona erdi ve hükümet cephesinden toz pembe açýklamalar gelmeye baþladý. Oysa DÝE'nin saptamalarý baþka þeyler anlatýyor. Ekonomi 'büyürken' iþsiz sayýsý iki katýna çýktý Beslenmeye ayrýlan pay son 10 yýlda yüzde 5 geriledi En yoksul 3.2 milyon ailenin beslenme harcamasýyla en zengin ailelerinki arasýndaki fark 9 kata çýktý Çalýþabilir yaþitaki her 100 kiþiden 13'ü iþsiz Bu oran kentlerdeki gençler arasýnda 27'ye çýktý Çalýþan her 100 kiþiden 52'si herhangi bir sosyal güvenlki kurumuna baðlý deðil.
Ýþsizlik sorunu:
Azalýyor deseler de 2 katýna çýktý Türkiye Ýþ Kurumu'nun araþtýrmasýna göre Türkiye'de iþsiz sayýsý 2000 yýlýna göre iki kat arttý. Araþtýrma sonuçlarýna göre 2000 yýlýna göre iþsiz sayýsý ikiye katlanarak 3 milyona ulaþtý. Eðitimli ve genç nüfus arasýndaki iþsizlik oaranýnýn yüzde 30 düzeyine týrmandýðýnýn belirlendiði araþtýrma Türkiye'de iþsizliðin artýk kronik bir sorun olduðunu kanýtlar nitelikte. Ýþsiz sayýsý her geçen yýl artarken, 2000 yýlýnda 1.5 milyon, 2001'de 1.9 milyon ve 2003 yýlýnda 2.8 milyona ulaþmýþ durumda. Devletin resmi bir kurumunun muhtemelen eksik araþtýrmasý bile AKP'nin yaratmaya çalýþtýðý sahte havanýn tersini kanýtlýyor.
Abdullah Gül: "IMF'nin þerefini kurtarýyoruz"
Dýþiþleri Bakaný Gül onca 'iþ' yapmalarýna raðmen Türkiye'nin yabancý sermaye açýsýndan hâlâ çok cazip olmadýðýna hayýflanmýþ. Hükümetin ekonomide 'olaðanüstü gayretlerine' deðinen Gül; "Gidiþat ortada. IMF'nin þerefini neredeyse biz kurtarýyoruz. Açýk konuþalým öyle. Eldeki tek baþarý hikayesi Türkiye" demiþ. Bir de sormuþ: "Öyle deðil mi?" Gül'ün soruyu kime sorduðu çok açýk deðil ama, IMF için sýrada daha eðitim, saðlýk, sosyal güvenlik ve diðer tüm kamu hizmetlerinin sermayeye açýlmasý var! Ama öyle olmayacak Gül! Direneceðiz vesizi de, utanýlasý açýklamalarýnýzý da, IMF'yi de engelleyeceðiz!"