Kamu Emekçileri Bülteni-2006 Mayıs

Page 1

kamu emekçileri bülteni KURTULUÞ YOK TEK BAÞINA YA HEP BERABER YA HÝÇBÝRÝMÝZ!

e-mail: kamuemekcileri@yahoo.com

Mayýs 2006 * Sayý 14 * Fiyatý 0.5 YTL

Haklarýmýzý, geleceðimizi ve onurumuzu korumak için tek yol

mücadele!

Gerek bugünkü çalýþma ve yaþam koþullarýmýzý, gerekse de geleceðimizi yakýndan ilgilendiren bir dizi sorunun üst üste geldiði bir dönemden geçmekteyiz. Bu sorunlardan bazýlarýný hatýrlatýrsak dönemin özelliðini daha iyi anlayabiliriz. Biz kamu emekçilerini doðrudan ilgilendiren baþlýklardan baþlarsak; öncelikle hazýrlýklarý süren “Yeni Kamu Personel Rejimi Tasarýsý”ndan sözedebiliriz. ÝMF ve DB’nin dayatmasý olan bu yasa ile birlikte baþta iþgüvencemiz olmak üzere hemen tüm kazanýmlarýmýzý kaybetmekle yüzyüze kalacaðýz. Kamuda sözleþmelilik esas çalýþma statüsü haline getirilirken, kölece çalýþma koþullarý oluþturuluyor. Bu kölelik daha genel bir saldýrý programýnýn bir alt baþlýðý olarak tasarlanýyor. Programýn diðer ayaðýnda ise bugüne kadar sosyal hak olarak kabul edilen kamu hizmetlerinin ticarileþtirilerek tümden tasfiye edilmesi bulunuyor. Bazý unsurlarý yasa haline getirilmiþ bulunan bu programýn tümden meclisten geçmesi halinde, kamu alaný bugün orman kanunlarýnýn hüküm sürdüðü, iþçinin tümüyle kapitalistlerin keyfiyetine terkedildiði iþ kollarýndaki durumla aynýlaþtýrýlacak.


2 Meclisten geçirilen fakat þimdilik geçici bir manevrayla cumhurbaþkaný tarafýndan veto edilen “Sosyal güvenlik yasasý” ise ayný hedefe baðlý olarak gündeme getirildi. Bu yasayla birlikte saðlýk hakký ortadan kaldýrýlýp ticari bir meta haline getirilecek. Böylece saðlýk gibi temel bir hakkýmýz kapitalist þirketlerin olmayan insafýna teslim edilirken emeklilik hakký da, tam manasýyla mezara býrakýlacak. Öyle ki, sadece bugünümüz deðil geleceðimiz de sermaye semirsin diye tam anlamýyla harcanýyor. Emekçiler cephesinden karþý bir güç ve karþý bir duruþ hayata geçirilemezse kuþku duyulmasýn ki daha önceki saldýrýlarda olduðu gibi bu yasa da kýsa sürede yeniden meclisten geçirilerek uygulamaya sokulacak. Dikkat edilirse hep büyük hak gasplarýna yolaçacak yasalardan bahsettik. Fakat bu mevcut durumumuzun iyi olduðu anlamýna gelmiyor. Tersine þu anki yaþama ve çalýþma koþullarýmýz oldukça kötü ve çekilmez durumda. Ücretlerimiz düþük, çalýþma þartlarýmýz aðýr, sosyal haklarýmýz yok denecek kadar az ve dahasý bugün hazýrlýklarý süren yasalarýn birçoðu fiilen uygulanmakta (taþeronlaþtýrma, sözleþmeli çalýþma vb.) Diðer taraftan doðrudan bizim yaþam alanýmýzda gerçekleþmezse de, yaþamýmýzý aðýr biçimde etkileyecek olan geliþmeler var. Bunlar içerisinde öncelikle söylenmesi gereken, emperyalist iþgal, saldýrý ve savaþ politikalarýdýr. ABD emperyalizminin Irak’a yönelik iþgalinin nasýl bir faturasý olduðunu yaþayarak biliyoruz. Onbinlerce insanýn ölümü, bölgenin ekonomik ve kültürel zenginliklerinin tahribi vb. sonuçlar bu faturanýn belli baþlý maddeleri. Irak’ta durum buyken þimdi de Ýran’a yönelik savaþ hazýrlýklarý yapýlýyor. Irak’ta tanýk olduðumuzun benzeri bir mizansen þimdiden hazýr. Emperyalistler utanmadan ayný teranelerle saldýrýya zemin hazýrlamaya çalýþýyorlar. Belli ki saldýrý bir nükleer savaþ biçiminde gerçekleþecek ve ülke yönetenleri de bu savaþta bu kez çok daha aktif bir rol oynayacaklardýr. Sonuç olarak faturasý her bakýmdan oldukça aðýr bir emperyalist savaþ felaketi bizleri bekliyor. Ülke yönetenleri de ipleri emperyalistlerin elinde bu savaþa hazýrlanmaktadýr. Bu hazýrlýðýn en önemli ayaklarýndan biri, böylesi her durumda kural olduðu gibi, dýþarýda maceralara girerken içeride engel býrakmamak için yapýlanlardýr. Ýþte yeni TMY yasasý

þovenizm zehri kullanýlarak hazýrlanan bir yasadýr. Yeni TMY ile ülke boydan boya bir hapishaneye çevrilecektir. Öyle ki yeni TMY’de toplumsal muhalefetin bastýrýlmasý için büyük bir keyfiyet alaný açýlmaktadýr. Sadece bir kýsmýný sýraladýðýmýz bu saldýrý baþlýklarýnýn herbiri hayatýmýzý, bugünümüz ve geleceðimiz ile birlikte karartacak cinstendir. Böyle olmasý þaþýrtýcý deðildir. Zira sermaye sýnýfý ve emperyalistlerin varlýk koþullarý emekçilerin yaþamlarýnýn zehir edilmesi temelinde kuruludur. Bu dün olduðu gibi bugün de böyledir. Onun için emek mücadelesinin oldukça geri bir noktada olduðu bu süreçte, sermaye de bu denli kapsamlý ve cüretli saldýrýlara baþvurabilmektedir. Bu yaþadýðýmýz toplumsal düzenin ana yasasýdýr. Emek ve sermayenin çýkarlarý birbirine karþýttýr. Bu karþýtlýk, karþýlýklý çýkarlarýn zorladýðý sürekli bir mücadeleyi doðurur. Eðer bugün biz emekçiler, sürekli kaybeden durumundaysak ve geleceðe dair herhangi bir umut taþýmaz hale geldiysek bunun nedeni, mücadele ve örgütlenmemizin zayýf düþmesindendir. Öyle ki, yukarýda sýraladýðýmýz kapsamlý saldýrý baþlýklarýnýn herbiri, iþçi ve emekçiler ne kadar karþý olurlarsa olsunlar, sermaye ve kurumlarý tarafýndan tek taraflý olarak geçirilmektedir. Tüm bunlar olurken bizlere ise sadece izlemek ve boynumuzu bükerek küçük dünyalarýmýzda avunmak düþmektedir. Oysa, çok deðil sadece 7-8 yýl öncesine gidersek kamu emekçilerinin nasýl bir tarih yazdýklarýný ve yönetenler için nasýl da bir kabus haline geldiðini görebiliriz. KESK’le alanlara çýkan yüz binlerce kamu emekçisi karþýsýnda yönetenler, býrakalým sosyal haklarý gaspetme cüretini, kamu emekçilerine yaranmak uðruna türlü türlü manevralar yapmak zorunda kalýyorlardý. Fakat iþte KESK çatýsý altýnda yürüyen mücadelemiz, Kamu-Sen ve Memur-Sen gibi kontra-sendikalarýn da etkili bir þekilde kullanýlmasýyla güçten düþürülüp zayýflatýldý. Elbette sendikalarýmýzýn baþýna çöreklenerek mücadeleden umudunu kesen sendikal bürokrasiyi unutuyor deðiliz. Ki bunlar kontra güçlerin peþine takýlarak soluðu meclis koridorlarýnda almýþlardý. Güya mücadeleyle elde edilemeyeni diplomasiyle alacaklardý. Fakat tüm bunlarýn koca birer yalan olduðunu çok geçmeden gördük. Mücadelemizin güçten düþürülmesiyle birlikte, baþýmýzý kaldýrmaya


3 fýrsat verilmeden sermayenin kapsamlý saldýrý programlarýna maruz býrakýldýk. Sendikal mücadelemizle kazýndýðýmýz tüm haklarýmýzý da gaspetmeye soyundular. En önemlisi, yolun baþýnda kapýkulu sayýlýrken mücadele ile onurlu emekçiliðe terfi etmiþtik; oysa bugün, kapýkulluðundan daha aþaðý bir muameleye tabi tutulmaktayýz. Evet arkadaþlar, bugün geleceðimiz ve haklarýmýz uðruna taraf olmak istiyorsak sermaye karþýsýnda direniþ mevzilerimizi yeniden kurmak dýþýnda baþka bir seçeneðe sahip deðiliz. Sermaye ve örgütleri bugün boþ meydanda güle oynaya canýmýza okurken, dahasý bir de bunu bizlerle dalga geçercesine bir küstahlýkla yaparken boyun eðmeye devam edemeyiz. Hep birlikte þunu haykýrmalýyýz: Köle olmayý kabul etmeyecek, boyun eðmeyeceðiz; artýk meydan boþ deðil, geleceðimizi ve dünyamýzý, sermayenin ve uþaklarýnýn barbarlýðýndan kurtaracaðýz! Bunun için iþlerlerimizden baþlayarakbir araya gelmeli ve onurlu emekçiler olarak inisiyatifi ele alýp yeniden yola koyulmalýyýz.

Arsýzlýðýn bu kadarý!

Emekçiye mezarda, milletvekiline kýyak emeklilik! AKP hükümeti þahsýnda çürüyen sermaye düzeninin pisliklerine her gün yenileri ekleniyor. Emekçilere aðýr bir sosyal yýkým saldýrýsý olan SGGSS Yasasý reva görülürken, ayný günlerde milletvekilleri için “kýyak emeklilik” yolunun açýlmýþ olmasý, bunun en son örneðidir. Emekçiler için, sosyal güvenlik alanýnýn sermayenin yaðmasýna açýlmasý, saðlýðýn ticari bir sektöre dönüþtürülmesi, emeklilik yaþýnýn yükseltilmesi, emeklilik maaþýnýn düþürülmesi, prim yükü altýnda ezilen emekçilerin prim ödemelerinin arttýrýlmasý getirilirken, sözkonusu emekli milletvekilleri olduðunda tam tersi bir uygulama getiriliyor. Buna göre; emekli milletvekillerine ek olarak her ay 1280 YTL ‘temsil tazminatý' ödenmesi yasalaþtýrýldý. Kýsa bir süre önce Erdoðan'ýn da yararlandýðý bu

haktan meclisteki tüm emekli milletvekillerinin de yararlanmasý için AKP'li ve CHP'li bazý milletvekillerinin üzerinde anlaþtýklarý bir yasa hazýrlanmýþ, ancak Anayasa Mahkemesi bu yasayý iptal etmiþti. Þimdiki yasayla birlikte 400 kadar milletvekili bu ‘hak'tan yararlanacak ve emekli milletvekillerinin aylýklarýndan 1190 YTL'lik kesinti yaratacak olan sosyal güvenlik destek primini ödememenin de yolu açýlacak. Milletvekilleri, meclis baþkanlýðýna verecekleri bir dilekçe ile, iki yýllýðýna bu primlerinin meclis tarafýndan ödenmesi imkanýna kavuþmuþ olacaklar. Ýþçi ve emekçiler bu arsýzlýða dur demedikçe, bu sermaye uþaklarý iþçi ve emekçilere saldýrganlýkta, kendilerine gelince kýyakta sýnýr tanýmayacaklardýr!


4

Sosyal Güvenlik Yasasý güncelliðini koruyor...

Bu pervasýz saldýrýyý püskürtmeliyiz! Sosyal Güvenlik ve Genel Saðlýk Sigortasý yasa tasarýsý mecliste kabul edildi. Cumhurbaþkaný’nýn daha sonra veto ettiði, fakat hükümetin ve sermayenin çýkarmakta oldukça kararlý olduðu bu yasa, büyük ihtimalle yakýn zamanda yeniden meclisin gündemine getirilerek uygulamaya sokulacaktýr. ÝMF'nin 3. stand-by anlaþmasý için koþul olarak öne sürdüðü Sosyal Güvenlik Yasasý, tek kelimeyle mezarda emekliliði dayatmakta, emekli olabilecek küçük bir azýnlýk için ise sefalet koþullarýný öngörmektedir. Yasanýn öngördüðü düzenlemelere bir kez daha göz atmak yararlý olacaktýr.

Sosyal Güvenlik Yasa Tasarýsý: Alt sýnýrda birleþme Tasarýnýn ana amacý çalýþanlar arasýndaki eþitsizlikleri kaldýrmak, hizmet eþitliði saðlamak olarak öngörülmekteydi. Bilindiði üzere bir önceki yasada memurlar Emekli Sandýðý, iþçiler SSK ve esnaf Bað-Kur aracýlýðýyla sosyal güvenlik sisteminde yer alýyordu. Herbir kurumun ödediði emeklilik maaþý da farklýydý. Yeni sosyal güvenlik yasasýyla bu üç kurum birleþtirildi. Özellikle Emekli Sandýðý mensuplarýnýn, daha iyi hizmet aldýðý gerekçesiyle eleþtiri konusu edilmesi, bu maddenin hazýrlanmasýnda vesile olarak kullanýlmýþtý. Ancak sosyal güvenlik kurumlarýnýn birleþtirilmesi, her kuruma baðlý çalýþanlarýn üst hizmet standardýnda deðil, en alt düzeyde birleþmesiyle saðlandý. Yani tüm çalýþanlar en alt sýnýrda birleþtirilmiþ oldu. Örneðin malülen emekli olmak için SSK'nýn öngördüðü 5 yýl yerine Emekli

Sandýðý'nýn öngördüðü 10 yýl esas alýnmýþtýr. Benzer bir durum diðer düzenlemeler için de kullanýlmýþtýr.

Aylýklar düþüyor Yeni yasaya göre sadece mevcut emeklilerin ve yasanýn yürürlüðe gireceði 1 Ocak 2007 yýlý itibarýyla emekliliðe hak kazananlarýn aylýklarý düþmüyor. Bunun dýþýnda ister iþe yeni baþlasýn isterse 20 yýldýr çalýþýyor olsun, herkes yeni yasadan etkileniyor. Aylýklarýn düþme oraný ise %22-%33 arasýnda deðiþiyor. Mevcut düzenlemede aylýk baðlamada varolan alt sýnýr da kaldýrýlýyor. Örneðin bugün bir iþçiye çalýþýrken aldýðý aylýðýn %35'inden daha azý ödenemiyor. Yeni sistemde ise bu alt sýnýr tamamen kaldýrýlýyor. Böylelikle bugün asgari ücret üzerinden prim ödemiþ olan bir iþçi 464 YTL emekli maaþý alabiliyorken, yeni sistemle birlikte 345 YTL aylýk alabilecek. Buna ek olarak emekli maaþlarý belirlenirken gayrisafi milli hasýla hiçbir biçimde hesaba katýlmayacak. Bir baþka ifadeyle ülke ekonomisi büyüse de, bu herhangi bir biçimde emekliye yansýtýlmayacak. Ve son olarak emeklilik


5 aylýðý baðlama oraný kademeli olarak düþürülüyor. Halihazýrda emekli aylýðý baðlanma oraný SSK’lýlar için %65 iken yeni düzenlemeyle birlikte bu oran %54,5’e düþüyor; Emekli Sandýðý için %75 olan oran ise %66'ya düþecek. Yasanýn mevcut çalýþanlarý etkilemeyeceði üzerinden propagandasý yapýlmasýna raðmen þu an sistemde olan herkesi etkileyecek.

Emeklilik yaþý yükseltiliyor: Mezarda emeklilik Eski sisteme göre emekli olmak için 7 bin iþgünü prim ödemek, kadýnlarýn 58 erkeklerin 60 yaþýnda olmasý öngörülürken; yeni sistemde prim gün sayýsý 9 bine, emeklilik yaþý ise kadýnlar için 65'e erkekler için 68'e çýkartýlýyor. Prim ve yaþ uygulamasýndan sadece yeni iþe girenler deðil, halen çalýþmakta olanlar da etkileniyor. Kadýnlarýn 58 erkeklerin 60 yaþýnda emekli olabilmeleri için bir prim gün sayýlarýný doldurmuþ olmalarý, iki 1 Ocak 2007 tarihi itibarýyla kadýnýn 30 erkeðin 32 yaþýný doldurmuþ olmasý gerekiyor. 1 Ocak 2007'de 21 yaþýndan küçük olan hiçbir kadýn ve 23 yaþýndan küçük olan hiçbir erkek 65 yaþýndan önce emekli olamayacak. Böylelikle Türkiye'de ortalama yaþam sürelerine baktýðýmýzda, sistem mümkün olduðunca az kiþiye ve kýsa süre için emekli maaþý ödemiþ olacak.

Part-time çalýþanlarýn, geçici iþçilerin emekliliði zorlaþtýrýldý Eski sistemde kýsmi süreli çalýþanlarýn emekli olabilmesi için 4500 gün prim ödemiþ olmasý yeterliyken, yeni düzenlemeyle birlikte prim gün ödeme sayýsý 5400'e çýkartýlýyor. Böylelikle,

özellikle mevsimlik tarým iþçilerinin, inþaat iþçilerinin emekli olmasý imkansýz kýlýnýyor.

Malulen emekli olmak zorlaþtýrýlýyor Yeni sistemle birlikte malulen emekli olmak için 10 yýl sigortalý olmak ve toplam 1800 gün prim ödemiþ olmak gerekiyor. Eski sistemde 5 yýl sigortalý olarak çalýþmýþ olmak malulen emekli olmak için yeterliydi. Yeni yasal düzenlemede iþ kazasý nedeniyle tamamen iþ göremez duruma gelen iþçilere baðlanan aylýk oraný da %5 azaltýlýyor. Eþitliði saðlamayý hedefleyen yasadan ordu mensuplarý, yüksek yargý mercileri, bürokrasi ve milletvekilleri hiçbir biçimde etkilenmiyor. Çalýþma Bakaný Baþesgioðlu'nun sorunlarýn çözüm anahtarý olarak gösterdiði yasanýn, Türkiye'yi devlet erkanýsermaye ve iþçileremekçiler-yoksullar olarak iki kampa böldüðünü söylemek mümkün.

Henüz geç deðil Kayýt dýþý çalýþmanýn bu denli yoðun olduðu, resmi verilere göre sadece tekstil sektöründe 1 milyon 200 kaçak iþçinin çalýþtýðý bir ülkede 25 yýl boyunca sigortalý bir iþte çalýþabilmek baþlý baþýna bir mucize. Yasal düzenlemeyle emekli olabilmek “lüks” tanýmlamasýyla ifade edilebilecek. Bugün Türkiye'de 72 milyon kiþi yaþamakta ve bunlarýn 42 milyonu sosyal güvenlik çatýsý altýnda bulunmaktadýr. Hiçbir güvencesi olmayan 30 milyonla birlikte bu yasa ülkede yaþayan herkesi ilgilendirmektedir. Sosyal Güvenlik Yasasý 1 Ocak 2007 tarihinde uygulamaya konulacak. Yasanýn meclisten geçmiþ olmasý yapýlacaklarýn sonunun geldiði anlamýna gelmiyor. Fransa'daki son mücadele deneyimi bu konuda yol gösterici bir örnek olarak önümüzde duruyor.


6

12 Mayýs hemþirelik günü...

Yýlda bir gün hatýrlanan hemþirelerin sorunlarý dað gibi! 12 Mayýs uluslararasý hemþirelik günü olarak kutlanmaktadýr. Hemþirelik günü olarak bu tarihin seçilmesi, modern hemþireliðin kurucusu sayýlan Florence Nightingale’in doðum günü olmasýndan dolayýdýr. Yaþadýðýmýz düzende benzer her durumda olduðu gibi sadece kendilerine ayrýlan günlerde hatýrlanan hemþirelerin oldukça ciddi sorunlarý bulunmaktadýr. Fakat bu sorunlar yönetenler tarafýndan görmezden gelinmektedir. En fazla hemþireler gününde, saðlýk emekçilerinin sorunlarý içli konuþmalara konu edildikten sonra hasýr altý edilmektedir. Saðlýk sisteminin sorunlarýný büyük oranda çeken hemþireler bunun dýþýnda neredeyse yok sayýlmaktadýrlar. Hemþirelerin yaþadýklarý sorunlarý þöyle sýralayabiliriz: Eðitimde farklýlaþma ve eþitsizlik: Ülkemizde hemþirelik eðitimi lisans, önlisans, açýk öðretim, lise sonrasý 18 aylýk kurs ve ortaokul sonrasý 4 yýllýk lise þeklinde beþ ayrý düzeydedir ve bu farklýlýk devam etmektedir. 1996 yýlýnda kapatýlan Saðlýk Meslek Liseleri 2001 yýlýnda tekrar açýldý, hemþirelerin üniversite düzeyinde eðitim talepleri dikkate alýnmadý. Oysa þu an dünyada ortaokul sonrasý lise eðitimi ile yetinen ülke bulunmamaktadýr. Eðitimdeki farkýlaþma, hemþireler arasýnda ciddi eþitsizliklere yolaçmakta ve sorunlara çözüm bulmak için ortak bir iradenin oluþturulmasýný güçleþtirmektedir. Hemþirelik Kanunu: 1954 yýlýnda çýkarýlan 6283 sayýlý Hemþirelik Kanunu hemþirenin deðiþen ve yapmakta olduðu rol ve iþlevleri kapsamamaktadýr. Hemþire istihdamý: Saðlýkta dönüþüm adýyla yürütülen politikalar, genelde saðlýk çalýþanlarýný, özelde hemþireleri oldukça olumsuz düzeyde etkilemeye devam etmektedir. Saðlýktan kâr elde etmeyi hedefleyen bu politikalar, tedavi edici saðlýk

hizmetlerine dayandýðý, koruyucu saðlýk hizmetlerini yok saydýðý ya da bireysel sorumluluk alanýný daralttýðý ve sözleþmeli çalýþmayý esas aldýðý için hemþirelere tam manasýyla kölelik koþullarýný dayatmaktadýr. Ülkemizdeki toplam 80 bin hemþirenin yüzde 90’ý tedavi edici saðlýk hizmetlerinde çalýþýyor. Bunun yanýnda tedavi edici saðlýk hizmetleri, Saðlýk Bakanlýðý tarafýndan belirlenen kadronun yarýsýndan bile az sayýda hemþire ile yürütülmektedir. Örneðin 300 yataklý bir çocuk hastanesi için 400 hemþire kadrosu belirlenmiþken 150–170 hemþire ile hizmet verilmektedir. Branþlaþma: Temel eðitim sonrasý branþlaþma olanaklarý bulunmamaktadýr. (Ameliyathane, yoðun bakým, onkoloji hemþireliði vb.) Yýllarca onkoloji hemþireliði yapmýþ hemþireler çok farklý alanlarda çalýþtýrýlabilmektedir. Bu durum mesleki ilgiyi azaltarak manevi açýdan yýpratýcý olmaktadýr. Cinsiyet: Hemþireliðin sosyolojik özelliklerinin en baþýnda cinsiyet gelmektedir. Ülkemizde erkek hemþirelerin sayýlarýnýn çok az olmasý ve hemþireliðin kadýnlara özgü bir meslek olarak algýlanmasý önemli bir sorun alanýdýr. Hemþireler,


7 çok yönlü sömürü ve ezilmiþliðin baskýsý altýndadýrlar. Türk Hemþireler Derneði’nin (TDH) 2000 yýlýnda hemþire, ebe ve saðlýk memurlarýnýn meslekten memnuniyetine iliþkin yaptýðý araþtýrmada; araþtýrmaya katýlan hemþirelerin yüzde 41,9’unun mesleðinden memnun olduðu, yüzde 58.1’inin memnun olmadýðý saptanmýþtýr. Ayný araþtýrmada memnuniyetsizlik nedenleri olarak: Ücret yetersizliði, görev yetki ve sorumluluklarýnýn belli olmamasý, risk fazlalýðý, görev dýþý iþlerde çalýþtýrýlma, meslekte ilerleyememe, toplumun mesleðe yönelik olumsuz yaklaþýmý, yoðun çalýþma temposu, yardýmcý saðlýk personeli olarak deðerlendirilme, fazla çalýþma, istenilen branþta çalýþamama olarak sýralanmýþtýr. Hemþirelerin sorunlarýna çözüm bulmak için atmalarý gereken ilk önemli adým örgütlü birliklerini saðlamaktýr. THD bu amaçla kurulmuþ bir dernek olmasýna karþýn sorunlara dar mesleki sýnýrlarda

Hemþireler anlatýyor… Melahat hemþire: Ben çocuk kardiyolojisinde çalýþtým. Çocuklarýn tedavisini, bakýmýný, yemeðinin yedirilmesini, annesini özlediðinde avutulmasýný, acil müdahale gerektiðinde ilk müdahaleleri biz hemþireler yapýyorduk. Telefon çalýyor iþleri býrakýp telefona bakýyorsun, kapý çalýyor hemþireler bakýyordu. Uzaktan gelmiþ çocuklar vardý ailesi býrakýp gidiyor onlarýn giyinmesiyle de biz uðraþýyorduk. Kýsacasý serviste boþ kalan tüm iþler hemþirenin görevidir. Eskiden akþam tencerede sütü piþirip çocuða içirirdik, akþam hastanede kimse olmazdý hizmetli yok, refakatçi yok sadece hemþire var. Sonradan refakatçilerin alýnmasý ve posta sistemiyle bu karýþýklýklar biraz düzeldi. Ayrýca serviste boþ kalan her iþ hemþirenin iþidir. Doktorun order vermesi gereken bir ilacý doktor vermeyi unutmuþsa ve hemþire farketmemiþse hemþire suçlanýyor sonunda her iki tarafta hasta için uðraþýyor ama hemþire suçlanýyor. Bu nedenle, görev tanýmý mutlaka yapýlmalý. Görevi nedir, yetkisi nedir; görev ve yetkisi uyumlu mudur sorularýna net cevaplar verilmeli.

yaklaþmasýndan dolayý, oldukça yetersiz ve hantaldýr. Örgütlenme ve yürütülecek mücadele için en uygun araç sendikalardýr. Sendikasýnda biraraya gelen hemþireler, taleplerini netleþtirip onlarý elde etmek uðruna bir mücadeleyi diðer emekçi kardeþleriyle birlikte yürütebilirler. Halihazýrda SES bünyesinde, neredeyse en büyük üye kitlesini oluþturmasýna karþýn hemþirelerin sorunlarýyla ilgili özel bir çalýþma yoktur. Öyle ki, hemþirelerin yýlda bir gün hatýrlanmalarý durumu SES için de geçerlidir. Bu, kabul edilemezdir. Sendika yönetiminin kayýtsýzlýðý bir yana aslýnda üzerinde durulmasý gereken temel sorun hemþirelerin bu alanda bir inisiyatif göstermemeleridir. Durumu deðiþtirmek için, sendika bünyesinde her düzeyde hemþirelik komisyonlarýnýn kurulmasý iyi bir baþlangýç olabilir. Tüm arkadaþlarýmýzý etkili bir mücadele için adým atmaya ve sorumluluk almaya çaðýrýyoruz. Ýstanbul’d dan Sosyyalist Saðlýk k Emek kçileri Newroz hemþire: Öncelikle hemþirelik yasasýnýn deðiþtirilmesi gerekiyor. Tabii ki bu deðiþiklik SES ve Türk Hemþireler Derneði'nin ortaklaþa yapacaðý bir çalýþma doðrultusunda olmalýdýr. Buna ek olarak hemþirelerin sorunlarýnýn çözümü için eleman eksikliðinin giderilmesi, saðlýkta sözleþmeliliðe son verilmesi, kadrolu istihdamýn ve iþ güvencesinin saðlanmasý gerekiyor. Yine hemþireler diðer saðlýk çalýþanlarý gibi en riskli meslek grubunda bulunmaktadýr. Meslek hastalýklarýna karþý tüm saðlýk çalýþanlarý için koruyucu önlemler alýnmalý. Bulaþýcý hastalýklar iþ yasasý ya da 657 sayýlý yasada iþ kazalarý içine dahil edilmeli. Þu an radyasyonda çalýþan hemþirelerin izinleri yok, bunun düzeltilmesi gerekiyor. Sorunlarýmýzýn büyük bölümü eleman yetersizliðinin neden olduðu yoðun çalýþmadan kaynaklanmaktadýr. Buna ek olarak, meslek hastalýklarý da önemli bir sorun. Örneðin devlet Hebatit-B aþýsýný karþýlamýyor. Hastalýðý iþ ortamýnda kaptýðýnýzda herhangi bir tazminat talep etme ya da erken emekli olma hakký da yok. Görev tanýmý olmadýðý için angarya tüm iþleri hemþireler yapýyor. Yeri geldiðinde doktorun, sekreterin, personelin iþini yapýyor. Hemþirelerin de oda altýnda örgütlenmesi gerekiyor. Türk Tabipler Birliði gibi.


8

Ülkenin dört köþesin emekçi 1 Mayýs Ýþçi sýnýfýnýn uluslararasý birlik, mücadele ve dayanýþma günü olan 1 Mayýs, dünyanýn birçok köþesinde olduðu gibi Türkiye’de de onlarca il ve ilçe merkezinde onbinlerin katýlýmýyla kutlandý. 1 Mayýs’ta alanlarý dolduran iþçiler, emekçiler ve öðrenciler sosyal yýkým saldýrýlarý, faþist baskýlar ve emperyalist savaþ ve saldýrganlýða karþý tepkilerini ortaya koydular. Emperyalist-kapitalist saldýrýlara karþý “Ýþçilerin birliði, halklarýn kardeþliði!” þiarýný yükselttiler. Ýstanbul: Kadýköy meydanýnda yapýlan 1 Mayýs gösterisine yaklaþýk 25 bin kiþi katýldý. Üç koldan alana giren iþçi-emekçiler, insanca yaþanacak bir düzen istediklerini haykýrdýlar. Alanda kürsüden yapýlan konuþmalarda saldýrýlara karþý mücadele edileceði söylendi. “Devrimci 1 Mayýs Platformu” kürsüden sendika bürokratlarýnýn deðil, direniþçi iþçilerin konuþmasý için yoðun bir protestoda bulundu. Ýstanbul’daki 1 Mayýs gösterisine katýlým geçen seneye nazaran düþüktü. Bunun en önemli nedeni, 1 Mayýs’ýn hafta içine denk gelmesi gibi görünüyorsa da, asýl neden sendika bürokrasisinin bu durumu deðiþtirmek için bir irade ve anlamlý bir çaba göstermemesidir. Ýþte bu koþullarda binlerce insanýn alanlara çýkmýþ olmasý yine de oldukça anlamlýdýr. Eðer bu 1 Mayýs kararlýlýðý, sermayeye ve saldýrýlarýna karþý mücadelede deðerlendirilirse oldukça anlamlý sonuçlar elde edilebilecektir. Ankara: Ankara’da 1 Mayýs, 1 Mayýs geleneðini ve düþüncesini bozmayý görev edinmiþ Türk-Ýþ ve Hak-Ýþ’in baþýndaki aðalar tarafýndan bir yüklenme

alaný olarak seçilmiþti. Bunca saldýrýnýn yaþandýðý bir dönemde devrimci ve ilerici güçler dýþýnda, sendikalarýn herhangi bir 1 Mayýs hazýrlýðýnýn olmamasý Ankara’da da deðiþmeyen bir durumdu. Bu koþullarda gerçekleþen 1 Mayýs’a yine de binlerce insan katýldý. Emperyalizme ve kapitalizme karþý öfkelerini haykýrdýlar. 1 Mayýs, konuþmalar ve çekilen halaylarla sona erdi. Ýzmir: Ýzmir’de 1 Mayýs, toplumsal muhalefeti susturma için hazýrlanan yeni TMY’nin uygulama sahasýna dönüþtürüldü. Kolluk güçleri kitleye gaz bombalý saldýrýda bulundu. Amaç 1 Mayýs’ý baltalamaktý. Yine de istedikleri sonucu elde edemediler. Ýzmir’de de 1 Mayýs binlerce emekçi ile birlikte kutlandý. Belirtelim ki, ekonomik, sosyal ve siyasal haklara çok yönlü bir saldýrý varken iþçi sendikalarý bir yana, özellikle KESK’in katýlýmý son derece zayýftý. Adana: Adana'da 1 Mayýs, her yýl olduðu gibi bu yýl da Uður Mumcu Meydaný’na yapýlan yürüyüþle baþladý. Bu yýl gerek sendikalarýn iþçi sýnýfý ve emekçileri alana taþýmaktan özenle kaçýnmalarý gerekse de 1 Mayýs'ýn hafta içine gelmesi nedeniyle Adana’da 1 Mayýs oldukça zayýf geçti. Alana yaklaþýldýkça kortejlerin sayýsýnda yaþanan nispi artýþa raðmen alanda 2500 civarýnda kiþi bulunuyordu. Konuþmalar, müzik ve halaylarla devam eden miting son olarak Devrimci 1 Mayýs Platformu’nun aldýðý karar gereði enternasyonal


9

nde onbinlerce iþçi ve alanlarýna çýktý!

marþýnýn söylenmesiyle sona erdi. Kayseri: Kayseri’de 1 Mayýs yaklaþýk 500 kiþilik bir katýlýmla gerçekleþti. Sendikalarýn katýlýmý da geçen seneye oranla zayýf kaldý. Eyleme en kitlesel katýlýmý 120 kiþiyle Eðitim-Sen oluþturuyordu. KESK’in diðer þubeleri ise daha zayýf bir tablo çizdiler. KESK olarak miting boyunca “Parasýz saðlýk, parasýz eðitim!”, “Kahrolsun ABD emperyalizmi!”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek!”, “ÝMF’ye deðil, halka bütçe!” sloganlarý atýldý. Kitlenin sloganlara katýlýmý ve coþkusu oldukça zayýftý.

Kayseri’de toplam olarak sürekli estirilen þovenist dalgaya, günler öncesinden baþlatýlan “provokasyon olacak büyük olaylar bekliyoruz” türünden çarpýtmalara ve 1 Mayýs’ýn hafta içine gelmesine raðmen katýlým fena deðildi. Ýþçi katýlýmý sýnýrlý olsa da özellikle organize sanayi iþçilerinin katýlýmý anlamlýydý. 1 Mayýs bu illerin dýþýnda ayrýca; Mersin, Trabzon, Zonguldak, Hakkari, Antakya, Bursa, Eskiþehir, Sivas, Batman, Çanakkale, Niðde, Ýzmit, Uþak, Dersim, Lüleburgaz, Fýndýklý, Hopa gibi 40’ý aþkýn il ve ilçe merkezinde binlerce kiþinin katýlýmýyla meydanlarda kutlandý.


10

Dünyada milyonlarýn 1 Mayýs coþkusu 1 Mayýs dünyanýn hemen her yerinde coþkulu eylemlerle kutlandý. Bu eylemlere yer yer yüzbinlerce iþçi ve emekçi katýldý. Alanlara çýkan iþçi ve emekçilerin önemli ölçüde ayný þiar ve talepleri yükselttikleri görüldü. Gösterilere katýlan emekçiler, iþgal politikalarýna, dünyanýn her yanýnda benzer biçimlerde sürdürülen neo liberal yýkým saldýrýlarýna, sosyal hak gasplarýna karþý öfkelerini haykýrdýlar. Rusya: Rusya genelinde 1,5 milyon kiþi 1 Mayýs kutlamalarýna katýldý. Moskova’da sendikalarýn düzenlediði yürüyüþe ise yaklaþýk 30 bin kiþi katýldý. Binlerce kiþi orak-çekiçli bayraklar altýnda Kýzýl Meydan’a yürüdü. Almanya: Almanya’da sendikalar tarafýndan düzenlenen yaklaþýk 400 gösteriye, Alman Sendikalar Birliði’nin (DGB) açýklamalarýna göre, 500 bini aþkýn iþçi, emekçi ve genç katýldý. Her geçen gün týrmanan iþsizliðin, sosyal kazanýmlara dönük saldýrýlarýn protesto edildiði gösterilerde, çalýþma koþullarýnýn düzeltilmesi talebi yükseltildi. Fransa: Fransa genelinde 110 gösteri düzenlendi. Onbinlerce kiþinin katýldýðý 1 Mayýs gösteri ve mitinglerinde hükümetin sosyal saldýrý politikalarý protesto edildi. Gösterilerin en büyüðü 30 bin kiþilik katýlýmla Paris’te gerçekleþti. Endonezya: Ülke çapýndaki gösterilerde sosyal yýkým saldýrýlarý protesto edildi. Baþkent Cakarta'da düzenlenen 1 Mayýs gösterilerine 50 bin kiþi katýldý. Onbinlerce polisin görevli olduðu eylemde, tekstil, elektronik, ulaþým, metal ve temizlik sektörlerinden iþçiler, 2003 yýlýnda çýkarýlan iþ yasasýnýn geri alýnmasý talebiyle ve büyük ölçüde sendikalar ile eylemlere katýldýlar. 1 Mayýs'ýn Endonezya'da tatil olmamasýna raðmen birçok iþyeri ve fabrika kapalýydý. Irak: Ýþgal altýndaki Irak’ta 1 Mayýs kutlamalarý yasaklandý. Buna kitle gösterilerinin saldýrýlara hedef olmasý gerekçe gösterildi. Ancak yasaklamalara raðmen Basra kentinde petrol iþçileri sokaklara çýkarak 1 Mayýs’ý kutladýlar. Bolivya: Bolivya’da doðalgaz ve petrol sanayisinin kamulaþtýrma kararýnýn 1 Mayýs’ta açýklanmasý, bunun için yýllardýr isyanlara varan ve hükümetler deviren iþçi ve emekçiler tarafýndan sevinçle karþýlandý. Kamulaþtýrma kararýný 1 Mayýs’ta açýklayan Devlet Baþkaný Morales, orduya doðalgaz yataklarýnýn denetimini üstlenme emrinin verildiðini; maden,

orman ve tarým sektörlerinde de ayný uygulamaya hazýrlanýldýðýný açýkladý. Bunlara ek olarak, dünyanýn diðer pek çok ülkesinde de emekçiler 1 Mayýs’ýn 120 yýllýk geleneðini sahiplenerek alanlara çýktýlar. Neo liberal yýkým saldýrýlarýnýn tüm dünyada hayata geçirildiði, bu saldýrýlara karþý farklý ülkelerdeki iþçi ve emekçilerin güç ve eylem birlikteliðinin giderek daha fazla önem kazandýðý bir dönemde, 1 Mayýs gösterilerinin yansýttýðý bu tablo oldukça anlamlýdýr. Bu yýlki 1 Mayýs, yýkým politikalarýna karþý ortak mücadele zemininin giderek güçlendiðini göstermektedir. Her gün 1 Mayýs… Öte yandan, bir 1 Mayýs’ý daha geride býrakmýþ olan emekçiler için mücadele son bulmamýþ, saldýrý politikalarý kendini her gün yeniden ürettiði koþullarda 1 Mayýslar’daki mücadele ruhu da bitmemiþtir, bitmemelidir. Örneðin, 1 Mayýs’ýn hemen ardýndan Avustralya’da hastane çalýþanlarý iþ býrakma eylemi düzenlemiþlerdir. Melbourne'un en büyük hastanelerinden birinde çalýþan yemek, güvenlik ve temizlik personeli, ücretleri düþürme planlarý yapan yüklenici temizlik þirketini protesto amacýyla iþ býrakmýþtýr. HSU (Health Services Union-Saðlýk Hizmetleri Sendikasý), iþçilerin, Spotless þirketinin planlarýyla yakýndan ilgilendiðini söylemiþtir. Spotless'un Alfred'de (bahsi geçen hastanede) 320 iþçisi bulunuyor. Yunanistan’da ise Avrupa Sosyal Forumu’nun (ESF) üçüncü gününde Atina sokaklarýnda 100 bin kiþi savaþa, neo liberalizme ve ýrkçýlýða karþý yürüdü. ESF için þehre gelen iþçiler, emekçiler ve aydýnlar, yürüyüþte emperyalist iþgalin sorumlularý Bush, Blair ve Berlusconi aleyhine sloganlar attýlar. Emekçilerin dünyanýn her yerinde gerçekleþtirmekte olduðu eylemler ve gösteriler bir kez daha þunu hatýrlatmaktadýr: Ýþgale, geleceksizliðe ve sermayenin yýkým politikalarýna mahkum edilmek istenen kitleler bu politikalara teslim olmayacaklardýr, bu saldýrýlara karþý mücadele dinamiklerini barýndýrmaktadýrlar. Bu saldýrýlara karþý yapýlmasý gereken, sýnýfýn kendi özgücüne güvenerek saldýrýlarý püskürtmek için birlik olunmasý ve mücadelenin yükseltilmesidir. “Her gün 1 Mayýs, her gün kavga” sloganý da böylece hayat bulacaktýr.


11

1 Mayýs ve KESK 2006 1 Mayýs’ý sýnýfa dönük saldýrýlarýn yoðunlaþtýðý bir sürece denk düþmesi nedeniyle sýnýf hareketi açýsýndan önemli bir olanaðý içinde barýndýrýyordu. Sosyal güvenlik yasasý ve genel saðlýk sigortasý yasalarýnýn geriye çekilmesi talebinin dillendirilmesi ve 8 Mayýs’ta Türkiye’ye gelecek olan ÝMF heyetine yeterli toklukta bir yanýt verilmesi açýsýnda 1 Mayýs önemliydi. Ancak 2006 Mayýs’ýna baktýðýmýzda sendikal cephenin bu karþýlýðý vermenin çok gerisinde olduðunu söylemek gerekiyor. Gerek katýlým, gerek dillendirilen/dillendirilmeyen talepler bunu açýkça göstermiþtir.

KESK’in durumu Ankara’da KESK’in 1 Mayýs’a katýlýmý sýnýrlý sayýda gerçekleþmiþtir. KESK þubeleri bir bütün olarak alana 1000’e yakýn emekçi taþýmýþtýr. Miting öðle tatiline denk getirilmesine raðmen katýlým düþük olmuþtur. Þubelerden en fazla katýlýmý BES ve Eðitim-Sen 1 No’lu Þube gerçekleþtirirken; KESK içinde bir dönem kitleselliði ve militanlýðýyla öne çýkan SES’in durumu tek kelimeyle içler acýsýydý. Eyleme SES pankartý arkasýnda sadece 30 kamu emekçisi katýldý (SES Genel Merkez yönetimi ve þube yöneticilerinin toplamýnýn 14 olduðu göz önünde tutulmalý). Sözleþmeli personel uygulamasýnýn, aðýr çalýþma koþullarýnýn en yoðun yaþandýðý saðlýk alanýnda çalýþan emekçiler alanda yeralmadýlar. Hiç kuþkusuz bu tablonun gerisinde Ankara SES’in bir türlü gerçekleþtirmediði ya da bir zorunluluk olarak görmediði iþyeri çalýþmasýnýn yapýlmayýþýnýn önemli bir yeri bulunmaktadýr. Sendika iþyerleri üzerinden çalýþmadýðý, genel olarak yaþanan sorunlarý iþyerleri üzerinden etekemiðe büründürmediði sürece de uzun zamandýr SES’de hakim olan güçsüzlük ve emekçilerden soyutlanmýþlýk sorun olarak kalmaya devam edecektir. SES için söylediklerimizi bir bütün olarak KESK için söylemek de mümkün. Ankara’da 1 Mayýs herhangi özgün bir çalýþmaya konu edilmedi.

Dahasý 1 Mayýs’a dönük basýlý materyal bile etkin bir biçimde kullanýlmadý. 1 Mayýs “saldýrýlara karþý alana çýkma” þiarý etrafýnda örgütlenmekten ziyade salt tarihsel nedenlerden sahiplenilmesi gereken bir gün olarak görüldü ve o biçimde karþýlandý. Oysa bu 1 Mayýs’ta “Sosyal güvenlik yasa tasarýsý geri çekilsin!” talebi etrafýnda çalýþma yürütmek pekala olanaklýydý. Ya da böylesi bir talep KESK’in gücünü aþan bir çalýþma olmayacaktý. Özellikle referandum sonrasý gerçekleþtirilecek böylesi bir çalýþma KESK’in hanesine artý olarak yazýlacaktý. Dikkat çekilmesi gereken bir diðer nokta, Emek Platformu tarafýndan örgütlenmesine raðmen alan ortaklaþmasý dýþýnda herhangi bir bütünlüðün sözkonusu olmamasýydý. Hiç kuþkusuz hedefleri bir olmayan sendikalarýn biraraya geldiðinde bir bütünlük beklemek gerçekçi deðil. 1 Mayýs’ýn bu bakýmdan özlü mesajý þu olmuþtur, “Ýþçi sýnýfýnýn birlikteliði konfederasyonlar üzerinden deðil, mücadele programý üzerinden saðlanabilir”. Son dönem sýnýfa dönük saldýrýlar ve sendika konfederasyonlarýnýn aldýðý tutum gözönünde tutulduðunda bu gerçek daha iyi görülecektir. Özelleþtirmeyi cepheden savunan, genel saðlýk sigortasýna sahip çýkan sendika yönetimleriyle neyin mücadelesi verilebilir ya da ne üzerinden ortaklaþýlabilir? Özce, 2006 1 Mayýs’ý çözüm bekleyen bir dizi sorunu göstermiþ, fakat çözüm yönünde olumlu herhangi bir sonuç yaratmamýþtýr. Sosyyalist Kamu Emek kçileri/Ank kara


12

Ýzmir 1 Mayýs’ý üzerine

2006 1 Mayýs’ý tüm dünyada iþçiemekçi ve yoksul halklara karþý sermayenin saldýrýlarýnýn yoðunlaþarak devam ettiði bir süreçte kutlandý. Bu yýl da birçok ilde binlerce emekçi alanlara çýkarak taleplerini haykýrmýþ, emperyalist savaþ ve saldýrganlýða, kapitalist sömürü ve talana tepkisini dile getirmiþtir. Ancak birleþik, kitlesel ve devrimci bir sýnýf duruþu sergilenememiþtir. Herþeyden öte yýðýnsal anlamda iþçi-emekçilerin iþ býrakarak alanlara çýktýðý, sýnýfýn damgasýný vurduðu bir 1 Mayýs olamamýþtýr. Sendikalar cephesinden Ýzmir’de 1 Mayýs’ý deðerlendirdiðimizde son beþ yýlýn en zayýf 1 Mayýs’ýný geçirdiðimizi söyleyebiliriz. 2001’de 20 bin, 2002’de 25 bin, 2003’te 15 bin, 2005’te 20 bin kiþi 1 Mayýs’ta alanlara çýkarken bu sayý bu yýl 10 bini bulmamýþtýr. KESK’in katýlýmý ise bine dahi yaklaþmamýþtýr. 700 civarýnda kalmýþtýr. Bunda 1 Mayýs’ýn hafta içine gelmesi bir rol oynamýþtýr. Ancak herþeyi buna baðlamak iþin kolayýna kaçmak ve nesnel durumu görmemek anlamýna gelir. Burada en önemli faktör reformist anlayýþlarýn bilinen tutumudur. 1 Mayýs öncesi sendikalar ciddi bir çalýþma yapmadýlar. Son günlere kadar platformlarýn biraraya geliþleri,

toplantý trafiði güçlü bir 1 Mayýs için yapýlacak ön hazýrlýk çalýþmalarý, yürütülecek faaliyetlerin planlamasý vb. deðil alan seçimi, sýralama ve teknik konular üzerinden gerçekleþti.. Ýzmir cephesinde 1 Mayýs öncesi çalýþmalar toplamda ciddi bir yetersizlik taþýmaktaydý. Ýþçi sendikalarý her zamanki gibi çalýþmalarý son birkaç güne sýðdýrdýlar ya da hiç yapmadýlar. KESK cephesinden ise sendika genel merkezleri baþta olmak üzere, sendika þubeleri sýnýfýn 1 Mayýs’ýný özüne yakýþýr bir þekilde kutlamak için üzerlerine düþen sorumluluðu yerine getirmediler. Planlý, programlý ve örgütlü bir çalýþma yapmadýlar. Geçmiþ yýllarda eleþtirdiðimiz “son haftaya sýkýþtýrýlmýþ propaganda faaliyetini aþmayan çalýþmalar” dahi bu yýl yapýlamamýþ, taban çalýþmasý bir kenara afiþ, bildiri, özel sayý vb. materyaller birimlere bile taþýnamamýþtýr. Örneðin Eðitim-Sen’in 1 Mayýs’a çaðrý yapan merkezi yayýný kimi þubenin eline 1 Mayýs sabahý geçmiþtir. Kýsacasý sendikalar açýsýndan 1 Mayýs kitlesellik ve coþkudan yoksun tam bir ciddiyetsizliðin ve hazýrlýksýzlýðýn göstergesiydi. Geçmiþte merkezi Ankara eylemlerine binlerce kiþi taþýyabilen Ýzmir’de 1 Mayýs’ta iþ býrakma çaðrýsý yapýlmamýþ, miting saati iþ býrakmadan kotarýlacak biçimde sendikalar tarafýndan saat 14:00’e alýnmýþtýr. Buna raðmen KESK’e baðlý tüm sendikalarýn alana taþýdýðý kitle sayýsý 700’lerde kalmýþtýr. (KESK’in omurgasý olan Eðitim-Sen’in katýlýmý 100-150 kiþi arasýndadýr.) Ýþçi sendikalarý için de durum birkaç sendika dýþýnda farklý deðildir. Sonuç olarak kamu emekçileri cephesinden 1 Mayýs, tarihsel anlam ve önemine uygun olarak kutlanmamýþtýr. Sýnýf kardeþlerimizin bundan 120 yýl öncesinde yükselttiði ve günümüze kadar taþýnan mücadele bayraðýna layýkýyla sahip çýkýlamamýþtýr. Sosyyalist Kamu Emek kçileri /Ýzmir


13

Ýzmir Sosyalist Kamu Emekçileri'nden 1 Mayýs etkinliði Sosyalist Kamu Emekçileri Ýzmir’de 1 Mayýs hazýrlýklarý kapsamýnda bir salon etkinliði düzenledi. TÜMTÝS’in salonunda gerçekleþtirdikleri etkinlik, devrim ve sosyalizm mücadelesinde þehit düþenlerin anýsýna enternasyonal marþýyla yapýlan saygý duruþu ve kýsa bir açýlýþ konuþmasýyla baþladý. Ardýndan emperyalist savaþ konulu belgesel gösterildi. Belgesel üç bölümden oluþuyordu. Körfez Savaþý, Irak iþgaline karþý Irak halkýnýn direniþi ve dünyanýn dört bir yanýnda emperyalist savaþ karþýtý eylem ve etkinliklerden görüntüler. Etkinliðin ikinci bölümünde sermaye iktidarýnýn iþçi ve emekçilere yönelik genel saldýrýlarý anlatýldý. Duvara Karþý Tiyatro Topluluðu’nun “Umut” adlý oyunundan sonra Dünyada ve Türkiye’de 1 Mayýslar’ý anlatan belgesel gösterildi. Ýlgiyle izlenen belgeselden sonra Çiðli Ýþçi Kültür Evi Þiir Topluluðu ile Kavel Müzik Topluluðu sahne aldý. Etkinlik 1 Mayýs’ta alanlarda buluþma çaðrýsýyla sona erdi.

Etkinlik deneyimi üzerine Sermayenin saldýrýlarýnýn arttýðý bir dönemde sýnýf mücadelesine hizmet edecek mütevazi bir etkinlik örgütlemeye karar verdik. Temel amaçlarýmýzdan biri 1 Mayýs vesilesiyle öncü kamu emekçilerine mücadeleyi yükseltme çaðrýsý yapmaktý. Sendikalarýn 1 Mayýs’a yönelik hazýrlýksýzlýklarý düþünüldüðünde bizim için 1 Mayýs’ýn özüne sahip çýkmak, birleþik, kitlesel ve devrimci Mayýslar’ý açýða çýkarmak için yoðunlaþmýþ politik-pratik faaliyet yürütmek kaçýnýlmazdý. Buradan hareketle önce etkinliðin çerçevesini belirledik. Etkinliði üç ana gündem üzerinden planladýk. Birincisi emperyalist iþgal ve saldýrganlýðý teþhir etmek ve buna karþý birleþik bir mücadelenin önemini anlatmak. Ýkincisi sermayenin iþçi ve emekçilere yönelik saldýrýlarýna karþý nasýl bir mücadele yürütülmesi gerektiðinin altýný çizmek. Üçüncüsü dünyada ve Türkiye’de 120 yýllýk bir geçmiþe sahip 1 Mayýs geleneðini ve sýnýf

mücadelesindeki yerini anlatabilmekti. Programý oluþturduktan sonra etkinlik öncesi ve etkinlikte kullanacaðýmýz araçlarý belirledik. Çalýþmayý planladýk. Etkinlik programý ve iþ býrakarak alanlara çýkma çaðrýsý yapan afiþ ve ayrýca davetiye hazýrladýk. Ulaþacaðýmýz alanlarý, birimleri ve iliþkileri belirledik. 500 adet afiþimizi Kamu Emekçileri Bülteni’nin içine koyduk. Þubelerde iþyeri temsilcileri toplantýlarýna katýlarak davetiye ve bülten daðýttýk. 500 kamu emekçisinin katýldýðý GSS ve sosyal güvenliðe karþý yapýlan eylemde yaygýn olarak daðýttýk. Sendikalarý dolaþarak etkinliðe davet ettik. 600’ü aþkýn kamu emekçisine çaðrýmýzý ve bültenimizi ulaþtýrdýk. Ayrýca birebir görüþerek davetiye verdiðimiz emekçi sayýsý 100’ün üzerindedir. Bültenleri hastanelere yaygýn olarak daðýttýk. Kimi kamu emekçileri ile 1 Mayýs’ý, saldýrýlarý ve sendikalarýn saldýrýlar karþýsýndaki durumunu, kamu emekçilerinin saldýrýlar karþýsýnda almasý gereken tutumu tartýþma olanaðý bulduk. Dostlarýmýzý ve çevre iliþkilerini çalýþmanýn bir parçasý yapmak için çaba harcadýk. Etkinlik için TÜMTÝS Sendikasý ile görüþerek salon ayarladýk. Konuþma metinlerinin hazýrlanmasý, belgesellerin derlenmesi vb. iþ bölümü yapýldý. Etkinlik öncesi programýn çerçevesi deðerlendirildi. Yoðun ve yaygýn bir çalýþma yapmýþ olmamýza raðmen bu çalýþmanýn karþýlýðý salona yansýmadý. Sýnýrlý sayýda bir katýlým saðlandý. Etkinlik sýrasýnda bir takým teknik sorunlar da yaþadýk. Örneðin TÜMTÝS’in ayný hafta Antalya’da greve gitmesi nedeniyle sendikadaki çoðu yöneticinin bulunmamasýndan dolayý sendika erken saatlerde kapanmýþtý. Yanýsýra etkinlikten 1 saat öncesi temsilci toplantýlarýnýn olmasý etkinliðin baþlama saatini geciktirdi. Bu durum salonu önceden düzenleme ve hazýrlýklarýmýzý tamamlama imkanýný zorlaþtýrdý. Etkinliðe katýlan emekçilerden olumlu düþünceler aldýk. Sosyyalist Kamu Emek kçileri/Ýzmir


14

Eðitim-Sen program tartýþmalarý üzerine…

Eðitim-Sen geleceðini tartýþýyor

Eðitim-Sen, 2. Olaðan Genel Kurul kararýna dayanarak Program Kurultayý'nýn 9-12 Kasým 2006 tarihleri arasýnda yapýlacaðýný açýkladý. Þubelere gönderilen bilgilendirme yazýsýnda kurultayýn ardýndan ihtiyaç duyulmasý halinde Tüzük Kurultayý düzenleneceði ve ortaklaþtýrýlan konularýn Tüzük Kurultayý'na taþýnacaðý belirtiliyor. Kurultay tartýþmalarýnýn þu baþlýklar altýnda yürütülmesi planlanmakta: 1- Kapitalist küreselleþme, emek süreci ve sendikalar 2- Toplumsal sorunlara yönelik politikalar 3- Ekonomik, özlük ve mesleki sorunlara yönelik politikalar 4- Sendikal örgütlenme ve örgütlenme stratejisinin oluþturulmasý 5- Örgütsel iþleyiþ ve emek örgütleri ile iliþkiler Kurultay yapýlmasýnýn gerekçeleri sýralandýktan sonra ayrýca bir çalýþma takvimi de oluþturulmuþ. Bu takvime göre 15 Mayýs’a kadar þubelerde 5-15 kiþiden oluþan komisyonlar oluþturulacak. Daha sonra konuyla ilgili forum, panel vb. etkinlikler düzenlenerek tabana yayýlacak. Son olarak

komisyon raporlarý 27 Ekim 2006’da Genel Merkez'de olacak biçimde hazýrlanacak. Eðitim-Sen’in bu çalýþmasý, geç kalýnmýþ olmasýna raðmen, mücadele programýnýn tartýþmaya açýlarak yeniden oluþturulmaya çalýþýlmasý bakýmýndan önemli ve olumlu bir adýmdýr. Daha tartýþmalarýn ilk aþamasýnda sanki yeni bir sendika ve sendikal anlayýþ keþfine çýkýlýyormuþ gibi yanlýþ bir yargýya kapýlmamak gerekir. Yeni bir kýta keþfedilmiyor, yüzyýllardýr süren bir sýnýf mücadelesi var. Sýnýflý toplumlarýn olduðu, kapitalist sisteminin özünün deðiþmediði de orta yerde duran bir gerçekliktir. Yani EðitimSen rafa kaldýrýlýp yeni bir Eðitim-Sen yaratýlmayacak, yeni bir örgütlenme modeli icat edilmeyecektir kuþkusuz. Böyle bir algýlayýþýn içerisinde olmak daha baþtan yanýltýcý olacaktýr. Unutmayalým ki uzun bir geçmiþe ve mücadele geleneðine sahip, eksikliklerine raðmen mücadelesini sürdüren bir emek örgütünden bahsediyoruz. Gözetilmesi gereken hedef, emekçilerin hak alma mücadelesinin ihtiyacýný karþýlayacak


15 devrimci bir mücadele programýný, bu programý uygulayacak bir önderliði ve eylemsel gücünü kullanabilecek bir örgütlülüðü yaratmak olmalýdýr. Sendikal mücadelenin içinde bulunduðu sýkýþmýþlýðý aþmak, týkanýklýðý gidermek çabasý olmalýdýr. Keza örgütlenme, program, tüzük, sýnýf mücadelesi, sendikal mücadele vb. konusunda birçok kitap, broþür, makale ve benzeri çalýþma vardýr. Sorun en iyi programý, tüzüðü, örgütlenme modelini yazýp çizmek deðildir. Ya da bu konuda yeni bir kitap yazmak da deðildir. Sýnýf mücadelesinin deneyimlerinden yararlanmak, sýnýfýn temel çýkarlarý doðrultusunda teorik bir donanýma sahip olmak elbetteki mücadelenin geleceði açýsýndan önemlidir. Ancak üretilen teoriyi pratiðe geçirecek ayaklarý olmayan hiçbir örgütün kalýcý haklar elde etmesi, mücadelede baþarýlý olmasý mümkün deðildir. O halde bu çalýþma herþeyden öte yaþanan týkanýklýðý gidermeye, tabanla kesilen baðý yeniden tesis etmeye yönelik örgütlenmeye hizmet etmelidir. Eðitim-Sen yönetiminin konumlarýný saðlamlaþtýrmaya dönük hesaplarýnýn bilincinde olmakla birlikte; hareketin doðal öncüleri, devrimci, sosyalist kamu emekçileri, sendikanýn aktif üyeleri, baþlayan bu süreci en olumlu biçime dönüþtürmek için tüm birikim ve katkýlarýný ortaya koymak zorundalar. Mücadele programý tartýþmasýný ve sonuçlarýný tüm üyelerin gündemine taþýmak baþlangýç noktasý olabilmelidir. Yoksa her zamanki gibi tartýþmalarýn varrlan gruplar üzerinden yürüterek, grupsal çýkarlarýn ortaklaþtýrýlmaya çalýþýldýðý ve akademik tartýþmalarýn gölgesinde süren bir kurultaya dönüþmesi kaçýnýlmazdýr. Birkaç panel, forum vb. düzenleyerek sorumluluðu aktif güçlerden oluþacak komisyonlara havale ederek sürecin uzaðýnda duran bir yaklaþýmla mücadele programý oluþturulamaz. Bu tür bir yaklaþým sendikal mücadelenin sýnýf mücadelesi içindeki en önemli baðýný þimdiden koparmak anlamýna gelir. Mümkün olduðunca tartýþma iþyerlerinden gelen sonuçlar üzerinden yürütülebilmelidir. Sendikal mücadelenin geliþimi, örgütlenme biçimi, seçimler, emeðin deðiþimi, Kürt sorunu, uluslararasý iliþkiler, AB sorunu gibi alt baþlýklar tartýþmanýn bir hayli zorlu geçeceðini gösteriyor.

Küreselleþen sermayenin hayatýn tüm alanýna etkileri, (emek süreci ve sendikalar üzerindeki yansýmalarý ) tartýþmanýn önemli maddelerinden biridir. Burada þimdiden bazý yanlýþ yaklaþýmlarla karþýlaþýlabileceðini kestirmek zor olmayacaktýr. Nasýl KESK yönetiminin sermayenin saldýrý yasalarý karþýsýnda “tek baþýmýza püskürtme þansýmýz yok” denilerek öncelikle üzerlerindeki sorumluluðu yerine getirmeden “sýnýfýn birliði” kavramýnýn altýný boþaltmaya, herþeyi Emek Platformu’na havale ederek mücadele kaçkýnlýðý yapmaya kadar varan bir tutumu olduysa, bugün de uluslararasý düzeyde yapýlan saldýrýya uluslararasý düzeyde bir mücadele yöntem ve programý olmalý denilerek ithal bir program ve yöntem izlenmeye gidilebilir. Bu tutumlar karþýsýnda uyanýk olunmalýdýr. Emeðin yapýsýnýn deðiþiminden, örgütleniþ biçiminin buna göre þekillenmesinden sözedenler, önce bu topraklarýn özelliklerini, tarihsel deneyimlerini, içinde bulunduðu mevcut durumu çok daha iyi incelemelidir. Farklý ülkelerin mücadele deneyimleri mutlak ön açýcýdýr. Ancak unutulmamalýdýr ki “her isyan kendi dilinde yapýlýr”. Bu nedenle kendi özgüllüðünü içinde taþýyan, sýnýfýn birleþik mücadelesini temel alan uzun soluklu ve her alanda politika üretebilen bir program ortaya çýkarýlmak zorundadýr. Mücadele programý sadece eðitim emekçileri için deðil ülkemiz iþçi-emekçileri açýsýndan da bir hayli önem taþýmaktadýr. Kararlý mücadelesiyle diðer emek örgütlerine örnek oluþturmuþ bir hareketin yeni çýkýþ yollarý bulmasý mücadeledeki kararlýlýðýný sürdürmesi, suskun bir biçimde devam eden sýnýf hareketine yeni bir anlam ve soluk katacaktýr. Bu yüzden Program Kurultayý salt kendi iþ kolundaki sorumluluklarla sýnýrlandýrýlamayacak kadar önemli tarihsel bir görevi de yüklemiþ durumdadýr. Sermayenin pervasýz saldýrýlarýna karþý durabilme bu saldýrýlarý püskürtme ve yeni mevziler kazanmanýn yolu kendini yenileyebilen, hedefleri saptanmýþ, yol ve yöntemi belirlenmiþ devrimci bir mücadele programýnýn oluþturulmasýndan geçiyor. Ancak asýl önemlisi devrimci bir mücadele programýný uygulayacak devrimci bir önderlik yaratmaktan geçmektedir. Sosyalist Eðitim Emekçileri/Ýzmir


Yeni Terörle Mücadele Yasa tasarýsýnýn meclis

Terörle mücadele adý altýnda ülke sathýnda bünyesindeki hazýrlýklarý sürüyor. olaðanüstü hal rejiminin yolu açýlýyor… “Terörle Mücadele Yasasý” diðer saldýrý yasalarýnýn

Sermaye iktidarý savaþ

bir parçasýdýr. Sosyal yýkým paketlerini sorunsuz hayata geçirebilmek için terör aygýtýna ihtiyaçlarý var. TMY tasarýsý sömürü ve soygun paketine karþý oluþabilecek muhalefeti sindirme yasasýdýr. Hakkýný arayaný "terörist" ilan ederek yargýsýz infazlarda, iþkencelerde, gözaltýnda, F tiplerinde copla, gazla, bombayla istedikleri gibi imha etme yasasýdýr. Devlet terörünü yasal güvenceye alan tasarý kimleri kapsamýyor ki… Baþta devrimci basýn olmak üzere, iþçi-emekçilerin örgütlerini, sendikalarý, dernekleri, vakýflarý, partileri, aydýnlarý, gençliði, Kürt halkýný... Kýsaca bir avuç asalak dýþýnda bütün toplumu kapsýyor. TMY’nin getirecekleri, ortadan kaldýracaðý haklar vb. konusunda sayýsýz kez yazýldý çizildi. Burada bu ayrýntýlar üzerinde yeniden durmayacaðýz. Ancak sýnýf mücadelesinin bize öðrettiði bir gerçeðin altýný yeniden çizelim: Kazanýlmýþ bir hakkýn korunmasý ve yeni haklarýn kazanýlmasý sýnýf mücadelesinin gücüne baðlýdýr. Bu haklarýn kullanýlýp kullanýlamayacaðýný ise örgütlü mücadelenin gücü belirler. Devlet suç iþlerken yasalara bakmýyor. Daha öncede vurguladýðýmýz gibi güvenlik güçleri on yýllardýr “yasalar ne derse desin” bildiðini okuyor ve suç iþlemeye devam ediyor. Ülkemizde yýllardýr haklar "suç", haklýlar "suçlu", suçlar “hak”, suçlular “haklý” sayýlýyor. O halde hak arayanlar da meþruluðundan ve haklýlýðýndan aldýðý güçle sokaða çýkmalýdýr. Bugüne kadar iþlediði insanlýk suçlarýyla dosyasý kabarýk sermaye devleti TMY ile faþist yasalarýna bir yenisini daha eklemek istiyor. Ancak artýk ayaða kalkmanýn zamaný gelmiþtir. Sömürülenler, zulme uðrayanlar, ezilenler kendi yasalarýný yazmalýdýr, temel hak ve özgürlüklerini mücadele ile kazanmalýdýr. Saldýrýlarý püskürtmek için mücadeleye! Sosyyalist Kamu Emek kçileri/Ýzmir

düzenine geçiyor!

Her fýrsatta demokratikleþme yönündeki düzenlemelerden geri adým atmayacaðýný iddia eden AKP Hükümeti, yeni Terörle Mücadele Yasasý (TMY) ile ne kadar samimi olduðunu tüm Türkiye’ye bir kez daha göstermiþtir. Yeni TMY, en çok demokratikleþme mücadelesi yürüten sendikalarýn, meslek örgütlerinin ve diðer demokratik kitle örgütlerinin varlýðýndan rahatsýz olanlarýn istek ve beklentileri dikkate alýnarak hazýrlanmýþtýr. Türkiye’yi 21. yüzyýlda sýkýyönetim zihniyeti ile yönetmek isteyenlerin önerisiyle hazýrlanmýþ bir yasanýn, en küçük hak arama eylemlerini bile “terör” saymamasý için bir neden yoktur. TMY tasarýsý, hukuka, özgürlüklere, insan haklarýna aykýrý düzenlemeler içermektedir. Bu yasa ile tüm toplumu, ama özellikle toplumun örgütlü kesimlerini baský altýnda tutmak, halkýn demokratik haklarýný kullanmalarýný engellemek mantýðý vardýr. Demokratik hak ve özgürlükler “önce güvenlik” fikrine kurban edilmiþ, Türkiye bir kez daha 12 Eylül zihniyetine teslim olmuþtur. Sendikal haklar ve özgürlükler mücadelemiz boyunca karþýlaþtýðýmýz güçlükler, soruþturma, sürgün ve cezalar ortadayken, mevcut durumdan oldukça geri düzenlemeler içeren yeni TMY, yaþanan sorunlarýn daha da artmasýna neden olacaktýr.

Eðitim-Sen'in TMY ile ilgili açýklamasýndan…

Yeni TMY özgürlükleri yok sayma anlayýþý üzerine kuruludur!

Fiyatý: 0.5 YTL * Sayý: 14 * Mayýs 2006 * Yayýncý: EKSEN Basým Yayýn Ltd.Þti. * Sahibi ve S. Y. Ýþl. M.: Gülcan CEYRAN EKÝNCÝ * Baský : Özdemir Matbaacýlýk/ÝSTANBUL * EKSEN Yayýncýlýk Bürolarý Merkez: Eksen Yayýncýlýk Mollaþeref Mh. Turgut Özal Cd. (Millet Cd.) No: 50/10 Ýstanbul Tel: 0 (212) 534 32 39 Fax: 0 (212) 6356993


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.