VOIR
EYLUL - 2013 SAYI: 12 KAPAK: KHALEESI JEWELLERY İmtiyaz Sahibi VOIR Magazin Adına Nurseli GÖKÇÜL nurseligokcul@voirmagazin.com Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Gonca ÇİPE Genel Yayın Koordinatörü A.Faruk GÖKÇÜL / faruk@voirmagazin.com Editör / Gonca ÇİPE / gonca@voirmagazin.com Kreatif Direktör / Burcu Tokoğlu İNCESU burcu@voirmagazin.com Görsel Yönetmeni / Günseli Top ÖZ gunseli@voirmagazin.com Moda Tasarımcısı / Erol ALBAYRAK erolalbayrak@voirmagazin.com Kurumsal İletişim Müdürü / Özden BÖLÜKBAŞI ozdenbolukbasi@voirmagazin.com Sanat Danışmanı / Faruk ÖZ Reklam Koordinatörü / Burak GÖKÇÜL burak@voirmagazin.com Reklam Satış Müdürleri Gözde Burcu TOP / gozde@voirmagazin.com Ebru Akçer İŞSEVEN / ebru@voirmagazin.com Yayın Danışmanları / Av. Hamdi ÇİYİLTEPE Yrd. Doç. Dr. Nuri SEZER Karadeniz Temsilcisi / Mustafa İSLAMOĞLU Ege Bölge Temsilcisi / Günseli Top ÖZ Marmaris Filarmoni Derneği Renk Ayrımı & Baskı Teknik Basım Tanıtım Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Keyap Ticaret Merkezi Bostancıyolu Cad. F1 Blok No: 93 Y. Dudullu / İstanbul T. 0216 508 20 20 • F. 0216 508 20 45 www.teknikbasim.com Sertifika No: 24871
Dağıtım / Aras Kurye Yayın Türü / Aylık Süreli Yayın Yönetim Yeri ve İletişim Alemdar Mah. Nuruosmaniye Cad. No: 21 D:105 Eser Han Fatih - İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 522 15 51 www.voirmagazin.com info@voirmagazin.com
Nurseli’den Değerli sektör mensupları,
S
onbahar mevsimi ile birlikte sektör için önemli olan fuar dönemi de başlamış oldu. Firmalar, 03 Ekim’de CNR’da gerçekleşecek olan İstanbul Jewelry Show için heyecanla ve üstün çaba ile hazırlandı. Bu fuar, piyasalardaki dalgalanmalardan dolayı olumsuz etkilenen sektör için belki de bir ışık. İstanbul Kuyumculuk Sektörü bir başka heyecanın daha içinde; başkanlık seçimleri… İstanbul Kuyumcular Odası Başkanlığı’ndan ayrılacak olan Alaattin Kameroğlu’nun yerine gelecek olan ve adaylığını koyacağını açıklayan birçok isim söylenmekte. Kuyumcular Odası, esnafın haklarını korumak, kanuni yükümlülüklerinde yardımcı olmak gibi birçok önemli misyona sahip. Bu denli önemli bir görevi üstlenebilecek kişinin, bu misyona yakışır nitelikte olması gerektiğini düşünüyorum. Sektörü yurt içinde ve yurt dışında “Doğru” ifade edebilecek, yansıtabilecek, ilerilere taşıyabilecek, hatta gerektiğinde sektörün kalkınması için savaşabilecek bir başkan olmasını temenni ederim. Bu ay üzücü olaylara da şahit olduk sektör olarak. İki kötü haber aldık ve ne yazık ki ikisi de İzmir’den… Karakaş Atlantis’te Kurumsal İletişim Müdürü, çok sevdiğim kardeşim Fehmi Ferudun Genç’i, maalesef yitirdik. Beni inanılmaz hüzne boğan ve halen etkisini üzerimden tam olarak atamadığım bu kayıp, beni ve tüm sevenlerini derinden sarstı. İzmir’den ikinci haber ise Trend Line Alyans Ömer Oğuzhan’ın yeğeni Vedat Gücer’in vefat haberiydi. Her ikisine de Allah’tan Rahmet, ailesine ve tüm sevdiklerine de başsağlığı dileriz. Son olarak; farklı ve özgün kişiliği ile saygımı kazanan bir isme teşekkür etmek istiyorum: Haçik Kelleci…
VOIR Magazin’in Tüm Hakları Saklıdır. Yerel Süreli Yayındır. VOIR Magazin’de yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri, yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Bu dergide yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu uyarı VOIR Dergisi’nin birinci sayfasından son sayfasına kadar, içinde yer alan tüm haber, yorum, analiz ve öneriler için geçerlidir. İlan ve reklamların sorumluluğu sahiplerine aittir. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.
4
Nurseli GÖKÇÜL
TAKI HABER
94 96
En'lerin Markasına Yoğun İlgi Ela Diamond, Yücel Bedir Değişim Zamanı Piramit Alyans, Mehmet Arıkan
102
Haçik Kelleci, İşiniz Geleceğinizdir
104
Şarnel Bilezik Üretimine Sağlam Başlandı Maraşlı Kuyumculuk
14
Harekete Geçmenin Tam Zamanı! MDM Mücevher Danışma Merkezi
16
Kalifiye Elemanlar Geliyor MDM Mücevher Danışma Merkezi İnsan Kaynakları Merkezi
18
Altın Fikir, Nadir Gold
26
Işığın Efendisi, Zen Pırlanta, Emil Güzeliş
106
Deneyim Nişantaşı'na Taşındı SRC Jewellery, Nuran&Nuri Açılan
30
Mücevher Sektöründe URGE Seferberliği Başlıyor
108
Şov Başlıyor, Besay Gold
32
Kim İyi Hizmet Verirse O İş Yapar Favori, Dr. Selami Özel
110
İmalatçıya Altın Kredisi, Cem Turgut Gelgör
34
Alâ İle Tanışmaya Hazır Olun Tarz Alyans, Mert Ayarman
112
Dünyanın En Büyük Yüzüğü Guinness Rekor Denemesi
36
Binde Bir Aranıyor Lion Diamond Ahmet Bay, Recep Arslan
116
VOIR YAŞAM Matiyos Bıçakçı, Sanat Her Yerde Sanat
40
Yeni Pazarlara, Yeni Merkezden Yelken Açacak, Nev Mücevherat
120
Kim Demiş Biraraya Gelemez Diye Bykuk Kuyumculuk, İbrahim Kuk
42
Sektör Üretip Satmaya Mahkum Eriş Mücevherat, Levent Eriş
Yoga Bir Felsefedir Özden Bölükbaşı Köşesi Bu Takılar Üzerinizde Titriyor, Lizay
46
Atılımlara Devam Murat Gold, Murat Tırpan
122 123
47
Ekim Ayı Şans Taşınız Turmalin Fazıl Özen Köşesi
124
Özden Bölükbaşı Röportajı
48
Chiara ile Büyüleyecek, Moschetto ile Göz Alacak, Özcan Gümüş
126
VOIR MEKAN Matbah, Saraylara Layık
50
Pırlantaya Yeni Soluk Karakaş Atlantis, Love Atlantis
52 İddialı Anket, Karakaş Atlantis 54
Sofistike Siyah, Roberto Bravo
60
Başkan Değişikliği FD Group, Cemalettin Şahin
62
Değişim ve Yenilik Ses Getirir Çilek Kuyumculuk, Gökhan Erhan
66
İtalyan Kalitesi Fuarda Fiore D'oro, Şermin Koç
70
Pırlantanın Büyüsünde, On Mücevherat
132 Bu Taş Yeşim Taşı Değil Usta Selçuk Özkan Köşesi Çin'de İlk Mağaza, Kiğılı 134 Altının Kırallığı Dr. Mustafa Turhan Köşesi Süslü Püslü 136
E-Ticaretin Hızlı Yükselişi, Altın Kaynak
140
VOIR GEZİ Altından Bir Saray Sheikh Zayed Bin Sultan Al Nahyan Cami Hazırlayan: Mehmet Satıcıöz
146
Blackboard ile Sanal Sınıflarda Eğitim Başlıyor
Varlık Alımlarına Devam Kararı Murat Tırpan Köşesi
147
Renkli Taş ve Pırlanta Eğitimine Büyük İlgi Harmony Akademi
71
Elmasın Modern Yüzü Fuarda Ser Diamond, Yakup Alpdoğan
150
Çocuklar Renkleniyor, Akay Kuyumculuk Düğününüze TOÇEV ile Hazırlanın
72
Fuarda Taşlar Dökülecek Sina Montür, Barış Lek
74
Müşteri Memnuniyeti I Erhan Erkeç Köşesi
153
Yepyeni Ürünler, Yepyeni Mağazada, Gizil İnci Ticaretin Bayramları Kazım Şahin Köşesi
160
Rapaport Uluslararası Elmas Konferansı
76
Yatırım Altınına Farklı Bir Boyut İşgold, Erdoğan Aşık
82
Ucuz Altın Var Mıdır? Mehmet Akyürek Köşesi
162
Türk Minyatür Sanatı Yrd. Doç Nuri Sezer Köşesi Sektörün Öncüsü, Pırıltı Alyans
163
Çözüm Toplantısı, Kahramanmaraş Kuyumcular Odası
84
Binler Tarkan'ı Ayakta İzledi
164
Sektörün Yeni Buluşma Noktası
86
Kocaman Bir Yürek Khaleesi Jewellery
90
Mütisad Kuruldu
168
En Pahalı Müge Bilgin Akdaş Kitap Köşesi
92
Altın Sayılar Tarihte Altın Aylin Gözen Köşesi
170
Sezon Başlıyor Burak Kaplan Sinema Köşesi
174
Oda Başkanları El Ele 5
VOIR EDİTÖRDEN
O
ldukça yoğun ve dolu dolu bir içerikle karşınızdayız; sizlerin beğenisine sunuyoruz. Sektör, bu ay fuar dolayısıyla tam bir yenilenme yaşıyor. Açılışlar, yeni koleksiyonlar, toplantılar… Tüm yenilikleri bulmanız mümkün. Hazır yenilikler diyince, aramıza katılan yeni birini de tanıtmak isterim sizlere; Özden Bölükbaşı. Her ay köşesinde yazacağı Yoga yazıları ve yapacağı keyifli röportajları ile dergimize farklı bir renk katacak. Hatta ilk röportajını önümüzdeki sayımızda sürpriz bir isimle gerçekleştireceğini de rahatlıkla söyleyebilirim. VOIR yaşam konuğumuz sektörde hizmet veren, ancak Klasik Türk Müziğine gönül vermiş ve klarneti ile bu zevkini pekiştiren Matiyos Bıçakçı’ydı. Keyifle dinledik, dinledikçe sohbetimize renk geldi. Kapak sponsorumuz, emeğe saygısı ile sektöre ismini kazımaya kararlı bir firma olan Khaleesi Jewellery’di. Kapak çekimlerinin yapıldığı mekandan, fotoğrafçısına ve hatta stylinge, güzel bir enerjiyle çıkartılmış bir iş olduğu aşikâr. Bir işi yaparken severek yapmak kuşkusuz ki en önemli sebep. Tabi ki sadece sevmek başlı başına yeterli olmamaktadır. Bunun yanında eğitim, bilgilenme oldukça önem arz eder.
6
Eğitim denince birçoklarının aklına okulda alınan eğitim geliyor. Fakat eğitim, insanın kendi içselliği ile başlar. Gelişime Öz’ünden başlamak, her zaman daha iyi sonuçlar verir. Dünyanın en iyi eğitimine bile sahip olsanız, EGO (sözlük anlamı Ben’dir) ile barışmadığınız ve sevmediğiniz sürece başarı beklememek gerekir. Demek ki insan, önce kendini eğitmeliği, iç dünyasını zenginleştirmeli, “Öz” ünde önce kendi mutlu ve huzurlu olmalı, sonrasında…. Sonrası zaten kendiliğinden gelecek bir şeydir. Önce etrafınız değişmeye başlar, ardından en tepkili olaylara bile volümü düşe düşe, daha az tepki verir hale gelirsiniz. Etrafınızdaki birçok insana baktığınızda ne kadar huzursuz, asık suratlı ve hırslı insanlar olduğunu görürsünüz. Halbuki yaşam bize en güzeli bahşetmiş, koşulsuz sevme yetisi vermiştir. En başa geri dönecek olursak; sevgi (tabi ki önce kendimizi), kendiyle barışıklık ve kişisel gelişim şarttır. Hem neden bu kadar zorlaştırıyoruz ki hayatı? Güzel de yaşasak kötü de sonunda aynı netice yok mu? Ölmeden, hayatınızın farkına varın! Eylül ayı içerisinde yitirdiğimiz Fehmi Ferudun Genç’e Allahtan Rahmet diliyorum. Hepimizin başı sağolsun.
VOIR GÜNCEL
Modern Lüks Bir Sonbahar-Kış
D
akikadan dakikaya gelişen manzarasıyla sürekli değişen bir şehir olan New York, Dkny Jeans’in Sonbahar/Kış 13 sezonuna ilham veriyor. Grafikli ve modern, yumuşak ve keskin, işlevsel ve aktif… Dkny Jeans, yeni sezonu modern lüks bir tarzla karşılıyor…
Trend Öncüsü
I
ndustrie Denim, 50’ye yakın birbirinden farklı dünya markalarının 2013-2014 sonbahar/kış koleksiyonlarıyla modayı cesurca yaşamak isteyen kadın ve erkeklerin yeni adresi… Industrie Denim, 2013-2014 sonbahar kış sezonuna ilk adımı, tribal efektler, printed ve coated denimler, kamuflaj desenler ve elbette moda akımlarını cesurca kullanmayı sevenler için birbirinden farklı ve eğlenceli aksesuarlar ve tekstil ürünleriyle atıyor. Dünya markalarının geniş koleksiyonlarının sergilendiği Industrie Denim, mağazasında sonbahar kış koleksiyonuyla birlikte birçok farklılık da ön plana çıkıyor.
E
Güçlü Tasarımların En Cool Hali
nerjisini şehrin dinamizminden alan, iş hayatından davetlere, hafta içinden hafta sonu aktivitelerine uzanan çeşitlilikteki koleksiyonlarıyla stil sahibi erkeğin vazgeçilmez markası olan Fabrika, Sonbahar-Kış 2013 sezonunda yeni koleksiyonuyla, kışın cool esintisini tasarımlarına yansıtıyor.
Klasik İngiliz G
Çizgileri
eniş ürün yelpazesiyle her yaş ve stile hitap eden Debenhams, Sonbahar/Kış 2013 Kadın Koleksiyonu’nda yer alan modelleriyle yeni sezona şık bir giriş yapıyor. Farklı trendlerden ilham alınarak tasarlanan koleksiyonda öne çıkan renkler kırmızı, siyah, yeşil ve gece mavisi olurken dantel süsleri, payetler, dama baskıları ve ekoseler dikkat çeken detaylar arasında yerini alıyor.
10
MDM'de her konu sektörde uzun süreden beri çalışan uzmanlar tarafından aktarılıyor
MDM Mağaza etkinlikleri
Harekete Geçmenin Tam Zamanı! MDM Mücevher Danışma Merkezi, tüm Türkiye'de mücevher mağazalarında satışlarınızı arttırmanıza ve müşterilerle sağlam bağlar kurmanıza destek oluyor.
M
DM Mücevher Danışma Merkezi, kuyumcu ve mücevher mağazalarında gerek sertifikalı uzmanlarıyla, gerek danışmanlık hizmetleri ve etkinlikleriyle mevcut ve potansiyel müşterilerinizden verim almanızı sağlıyor. MDM Mücevher Danışma Merkezi, mücevher firmalarının tüketici ile buluştuğu noktalarda; gerek sertifikalı uzmanlarıyla doğru hizmet, beklentilerin karşılanması bakımından, gerekse mağazaya gelen ziyaretçilerle sağlam bağların kurulması konularında danışmanlık hizmetleriyle, trend ve yönelimler konusunda fonksiyonel bilgilendirmeler yapmak ve etkinliklerle fark yaratmak üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Mücevher mağazalarının bu konudaki çözüm ortağı olarak çalışıyor. MDM, bütün enerjisiyle araştırmalarını, uluslararası bağlantılarını, firmaların ve mağazaların tüketici ile buluştuğu yerlerde en iyi hizmetin verilmesi üzerinde yoğunlaştırıyor.
14
Farklı Bir Bakış Açısı
Mağazalarda çalışan personel ve motivasyonunun, marka açısından bakıldığında çok önemli olduğunu vurgulayan MDM, alışveriş yapmaya gelenlerin gözünde markanın temsilcisinin mağaza personeli olduğunu vurguluyor. Markaya yapılan her türlü yatırımı göz önüne alarak, mağaza çalışanlarının aslında en fazla yatırımın yapılması, sadece mücevher konusunda teknik bilgi açısından değil, pek çok açıdan mükemmel yetiştirilmesi gereken kişiler olduğunu vurguluyor. Mücevher satışı, hem teknik bilgiyi hem mağazacılık ve lüks ürün sunumu ile ilgili bilgi ve beceriyi gerektiriyor. Kayıt ve bilgi için sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
www.mdm-ik.com
MDM Mucevher Danışma Merkezi - Aylin Gözen
MDM Seminerleri
Kalifiye Elemanlar Geliyor MDM çalışanın gelişmesini sağlayarak; hem rahat iş bulmasında hem de işverenin istediği her personelin kalifiye olmasında köprü görevi görüyor.
İş Garantili MDM Mücevher Danışma Merkezi Satış Uzmanı Seminerleri
Kuyumculuk ve mücevher sektöründe bir kariyere başlamanın en doğru yolu, müşteri ile yüz yüze olunan alanlar olarak mağazalar, mücevher ve kuyumculuk sektöründe parlak bir kariyere başlamanın en kolay yollarından biridir. Markaların yaptıkları yatırımların en büyük kısmı mağazalara giderken, iş gücünün büyük kısmını merkezde oturan personellerden oluşturması çok düşük bir olasılıktır. Bu konudaki ihtiyacı karşılamak amacıyla çalışmalarını sürdüren MDM'in uzun dönem Mücevher Satış Uzmanlığı eğitimleri, bir mücevher markasında yükselmenin en doğru adımı. MDM Mücevher Danışma Merkezi'nin ayrıca farklı sürelerde, firmalara ve mağazalara yönelik kısa dönem, İstanbul ve şehir dışı "Mücevher Satış Uzmanı" eğitimleri de bulunuyor. Özge Gönüllü - Vitrin dekorasyon eğitimi sırasında
16
MDM Mücevher Danışma Merkezi İnsan Kaynakları Servisi MDM Mücevher Satış Uzmanı Sertifikalı
ÖZGE GÖNÜLLÜ Öncelikle şunu söyleyebilirim bu eğitimi almak isteyenler daha önceki eğitimlerini bir kenara koymalıdırlar. Çünkü eğitim süresince daha önce rastlamadıkları kadar donanımlı bir eğitimin içerisinde olduklarını eminim kendileri de fark edeceklerdir, bunu yaşayan biri olarak çok net söyleyebilirim. Mücevher üzerine kariyer yapmak isteyenler için MDM merdivenin en sağlam ve en önemli basamağıdır bence. Altı haftalık eğitimlerine sıfır bilgiyle başlamış bile olsalar, henüz eğitimin ilk haftasında, ciddi bir fark hissedeceklerdir. Eğitim son bulduğunda ise bu sektörde birçok alanda bilgi sahibi olacak olmalarının yanısıra sosyal hayatta da bir çok alanda donanıma sahip olacaklar. Üstelik eğitimleri tamamlandığı anda, beklemedikleri kadar kısa sürede işe yerleştirilmek için görüşmelerine başlayacaklardır. Kısaca, bence MDM = Doğru insanların doğru eğitimciyle buluşma noktası. Şimdiden yeni kursiyerlere çok doğru bir başlangıç yaptıklarını söyleyebilirim ve başarılar dilerim...
Kuyumculuk sektöründe iş ve eleman arayan herkes kayıt olarak hedefine kolay ve çabuk yoldan ulaşıyor. Mağaza Satış elemanı, mineci, mıhlayıcı, cilacı, tasarımcı, mağaza müdürü gibi tüm pozisyonlarda Kuyumculuk sektöründe iş arayanların ve eleman arayanlar ücretsiz olarak MDM Mücevher Danışma Merkezi servisine kayıt yaptırabiliyor. Kayıt ve bilgi için sitemizi
www.mdm-ik.com ziyaret edebilirsiniz.
ALTIN FİKİR Geçtiğimiz ay Nadir Gold’un piyasaya sürdüğü sarrafiye altınlar, düşük işçilik fiyatıyla altın yatırımcısının kısa sürede büyük ilgisiyle karşılandı.
D
arphanenin kuyumculardan aldığı altının karşılığında sarrafiye ürünlerini zamanında vermemesi, çeşitli sebepler neticesinde ortaya çıkan yüksek işçilik bedelleri, Nadir Gold’un kendi sarrafiye altınını üretmesine vesile oldu. Nadir Metal; Nadir Gold Çeyrek (1,75 gr), Yarım (3,5 gr), Tam (7 gr), 2,5’lu (17,5 gr) ve 5’li (35 gr) yatırım altınları sarrafiye altın ile tamamen aynı has oranı ve aynı gramajıyla pazara sundu. Nadir Metal Genel Müdürü Burak Yakın; özellikle sarrafiye altın üretiminde son dönemde Darphanenin zamanında teslimat yapamamasının ve yükselen işçilik fiyatlarının kendi sarrafiye ürünlerini çıkarmasına sebebiyet verdiğini ve tamamen özellikleri aynı fakat işçilik fiyatları çok düşük olan Nadir Gold Sarrafiye altınlarına yatırımcıların yoğun ilgi gösterdiklerini söyledi. Bugün çeyrek altın alan bir kişinin, Nadir Gold Çeyrek altın alan kişiye oranla ürün bazında 15-20 TL’ye kadar fazla işçilik ödemesi yaptığını kaydeden Yakın; “Özellikle kendi müşterilerimizin talepleri ve yüksek işçilik ücreti ödeme konusunda yaşanan sıkıntılar, bu ürünümüzün çıkmasını hızlandırdı. Kulplu hazırladığımız Nadir Gold Sarrafiye ürünlerimiz, özellikle düğünlerde gelin veya damata takılmak için tercih ediliyor” dedi.
Ekim Fuarına Yeniliklerimizle Hazırız
Genel Müdür Burak Yakın, yaklaşan İstanbul Ekim fuarına Nadir Metal’in yeni ürünleriyle katılmaya hazırlandığını ve ziynet, ata yatırım altınlarının Nadir Gold versiyonlarının ilk kez fuarda sergileneceğini belirtti. Yakın, sektörün çok önemli bir platformu olan ve birçok markanın yurtdışına açılmasına imkan tanıyan fuarları desteklemeye devam edeceklerini, sektörün menfaatlerini kendi menfaatleri olarak gördüklerini de sözlerine ekledi.
18
IŞIĞIN EFENDİSİ
Sektörel deneyimlerini iyi değerlendiren ve çağdaş pazarlama iletişimiyle markalaşma yolunda ilerleyen Zen Pırlanta, yenilikleri ile takip edilen olmayı sürdürüyor. Yönetim Kurulu Başkanı Emil Güzeliş anlattı…
Zen Pırlanta olarak sektörde yıllardır bilinirliğinizi koruyan bir markasınız. Bunu nasıl başarıyorsunuz? Yıllardır bu sektörde olmanın sağladığı avantajlar büyük. Ailem 1890’lardan beri kuyum dünyasının içinde. Ben 3. kuşak olarak sadece pırlanta üzerinde yoğunlaşıp 2000 yılında Zen markasını kurdum. Sektörde üretimden satışa her alanda bilgi birikimimiz var. Geldiğimiz noktada bu deneyim ve birikimin payı çok büyük. Tabii başarı sağlamak, büyümek için yeniliklere açık olmak dünyayı, gelişmeleri yakından takip etmek çok önemli. Zen markası, 100 yılı aşkın süredir edindiğimiz deneyime yenilikler ekleyerek oluştu ve büyüdü. 26
Başlangıçta üretici, toptancı ve ihracat ağırlıklı olarak faaliyette bulunurken 2005 yılından itibaren perakende sektöründe de yer almaya başladık. Biz Zen Pırlanta'yı bir dünya markası yapma hedefiyle yola çıktık. Bu hedefi gerçekleştirmek adına mağazacılık, ürün yönetimi, eğitim, satış sonrası hizmetler ve reklam/ pazarlama iletişimi konularına ağırlık vererek çalışıyoruz. Tasarımlarımızı oluştururken bize yön veren en önemli etken müşterilerimizin beklentileri. Müşterilerimiz Zen mücevherlerinin “şık, modern tasarımından ödün vermeden, ulaşılabilir fiyatla” olmasını arzu ediyor. Bu isteklere cevap verebilmek için zaman içinde üretimimizi güçlendirdik, yaptığımız yatırımlar sayesinde Avrupa'nın en yüksek üretim kapasitesine sahip bir fabrikamız oldu. Bu güçle pırlantalı mücevherde en geniş model seçeneğini ve en uygun fiyatı müşterilerimize sunabiliyoruz. Kendine ya da sevdiklerine pırlantalı bir takı almak isteyen herkesin rahatlıkla ulaşabileceği lokasyonlarda mağazalar açıyoruz. Farklı zevklere hitap edebilecek ve sürekli yenilenen tasarımlarla müşterilerimize sesleniyoruz. Değişim, iade, sigorta, ücretsiz bakım gibi satış sonrası hizmetlerimizle müşterilerimizin her zaman yanındayız. Yaptığımız marka ya da kampanya reklamlarımız sayesinde pırlanta tüketicisi ile iletişimimizin sürekliliğini sağlıyoruz. Dünyada pırlanta sektörü sürekli büyüyor ve gelişiyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Pırlanta ışıltısı ve simgeledikleri ile kadınların yüzyıllardır gözdesi olmuş. Her kadın bu değere sahip olmak istiyor. Pırlanta, altından farklı olarak duygusal bir anlam taşıyan ve bu açıdan da takan kişi tarafından çok kendine ait olarak algılanan bir ürün. Altın zor bir dönemde her an paraya çevrilebilecek bir araç olarak görülürken, pırlanta kadınlar tarafından sahiplenilen ve anlam taşıyan bir noktada duruyor ve çok özel, çok bireysel olarak
algılanıyor ve sevgi, bağlılık, aşk, sonsuzluk gibi birçok değerli anlamı taşıyor. Kolay kolay satılmak, iade edilmek istenmiyor. Pırlanta sektörü özellikle Türkiye'de çok hızlı büyüyor. Öyle ki dünyada pırlanta sektörü 25 yılda 3 kat artarken, Türkiye'de son 5 yılda 3 kat büyüdü. Türkiye'de pazarlama ve iletişim faaliyetlerinin artması, pırlantanın çeşitli kampanyalar ve ödeme kolaylıklarıyla ulaşılabilir hale gelmesi ve bu sektörde markalaşmanın emin adımlarla ilerlemesi talebin de doğru orantılı olarak artmasını sağladı, sağlamaya da devam edecek. Gelişen ticaret ile alternatifler de arttı; bunlardan biri de B2B siteler. Zen olarak yaklaşımınız nasıl? Markamızı, yeni koleksiyonlarımızı, sunduğumuz hizmetleri birçok kişiye nasıl ulaştırabiliriz konusunda sürekli çalışıyoruz. Günümüz tüketim alışkanlıkları ve ticaret ortamında sanal mağazaların, internet üzerinden yapılan satışların payı artmaya başladı. Biz 2006 yılından bu yana www.zenpirlanta. com adresindeki sanal mağazamız üzerinden satış yapıyoruz. Son dönemde de B2B site üzerinde çalışmaya başladık. Sitemiz b2b.zendiamond.com çok yakın bir zamanda açıldı. Yurt dışından gelecek siparişleri bu site aracılığıyla alacağız. İyi bir marka olmanın olmazsa olmazı nedir? İyi bir marka olmak, birçok konunun başarılı bir şekilde yönetilmesine bağlı. Ulaşılabilir olmak, size kolaylıkla ulaşılabilmesi için doğru lokasyonlarda sürekli büyümek, en iyi ve kaliteli ürünü/hizmeti sunarak var olmak, trendleri takip ederek her zaman güncel ve farklı ihtiyaçları karşılamak, satış sonrası hizmetlerle müşterilerinizin yanında olmak, iyi bir marka olabilmek için ilk koşullar. Bir de, bir markanın kendini ifade eden tutarlı bir iletişim yolu olmalı. Öte yandan bir markayı marka yapan unsurların sadece ürünlerindeki kalite, çeşitlilik, tasarımlarında ve servislerinde yarattığı fark olmadığına inanıyoruz. Marka olmak için ürünlerinizi kullanmasını ya da hediye etmesini istediğiniz herkesin kalbine dokunmanız gerekiyor. Markanız için belirlediğiniz algıyı oluşturmak ve yerleştirmek için daha fazlasını sunmanız lazım. Hepimiz tüketiciyiz ve “benim markam” dediğimiz markalardan da genel olarak topluma, çevreye, değerlere duyarlı olmasını ve samimi bir şekilde destek vermesini bekliyoruz. Bu nedenle bir markanın bu sorumluluğunun da bilincinde olup, kendi alanıyla ilgili sosyal sorumluluk projelerinde de yer alması gerekiyor. Zen Pırlanta’nın yeniliklerinden ve atılımlarından bahseder misiniz? İşimize olan tutkumuzun, bu konudaki uzmanlığımızın bizi pırlanta dendiğinde Türkiye'de akla gelen ilk marka olmaya doğru taşıdığını her geçen gün daha net yaşıyor ve duyuyoruz. Bundan yola çıkarak bu yıl “hepimizi büyüleyen ışığın kaynağı
pırlanta ise, efendisi de Zen'dir” söylemini kullanmaya başladık. Ve ismimizin altına “ışığın efendisi” imzasını attık. Uzmanlığı pırlanta olan, amacı pırlantadaki ışığı en kaliteli, en farklı tasarımla sunmak ve müşterilerinin pırlanta hayallerini gerçekleştirmek olarak belirlemiş bir “ışığın efendisi”. Mağazacılık konusunda yaptığımız yatırımlarla giderek büyüyoruz. Brandium, Göztepe Optimum, Novada, Kahramanmaraş ve Samsun Piazza'da açtığımız yeni mağazalarımızla Türkiye'de toplam 44 noktada hizmet vermeye başladık. Ayrıca yurt dışında Kıbrıs'ta 3. mağazamızı Girne Merit Otel'de açtık. Orta Doğu'da da Kuveyt ve Katar'da birer mağaza açtık. Mağazalaşma konusundaki çalışmalarımız hızla devam ediyor. Bu yılın son çeyreğinde yeni açacağımız mağazalarla zincirimizi 60'a tamamlayacağız. Biz sunduğumuz hizmetlerle de markamızı ayrı tutmaya çalışıyoruz. Tüm ürünlerimizin üzerinde Zen imzası bulunuyor. Ayrıca ürünlerimizi Zen sertifikası ile satışa sunuyoruz. Sertifikada satın alınan ürüne ait tüm bilgiler yer alıyor. Ürünlerimizin değişimi ya da iadesi durumunda uyguladığımız standart koşullarımız bulunuyor. Satış sonrası hizmet konusunda sektörümüzde bir “ilk”e imza attık. Zen mücevherleri 1 yıl hırsızlığa karşı sigortalı olarak satışa sunuluyor. Allianz Sigorta ile yaptığımız işbirliği çerçevesinde, Zen markalı mücevherlerin kasa ya da kilit altından çalınması halinde, teminat kapsamındaki bedeli sigorta tarafından ödeniyor.
Bu ay altın bankacılığını işliyoruz. Ne düşünüyorsunuz? Altın bankacılığı kuyum sektörünün ucuz borçlanmasını sağlayan bir sistem. Tüm dünyada devletler yıllardır altın stoğu tutuyor, bu stokları da bankalara çok uygun kredilerle veriyorlar. Bankalar da tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kuyum sektörüne çok ucuz kredilerle bu stokları açıyorlar. Bu sistem normal döviz borçlandırmanın yarısı maliyetinde oluyor. Türkiye'de bunun yanında bankalar altına da faiz vermeye başladı. Sektörümüz bu işlemden zarar görmekte. Çünkü kuyumcular sadece altın satarken değil, altın alırken de para kazanıyorlar. Şimdi bankaların bu sistemi yüzünden sektör bu kazançtan yoksun. 27
Mücevher Sektöründe URGE Seferberliği Başlıyor Mücevher İhracatçıları Birliği, Türk mücevher sektörünün dünya pazarındaki payını arttırmak ve sektör temsilcilerine küresel düzeyde sürdürülebilir rekabet gücü kazandırmak için çalışmalarına hızla devam ediyor. Üyelerine, Ekonomi Bakanlığı Uluslararası Rekabetin Geliştirilmesi (URGE) destek programının şartları ve yararlanma yollarını aktaran birlik, sektör temsilcilerini uluslararası pazarlarda daha güçlü yatırımlar yapabilmesi için kümelenmeye teşvik ediyor.
T
ürk mücevher sektörü 2012 yılında bir önceki yıla göre yüzde 42,6 oranında artış göstererek 2 milyar dolar ihracat ile kapattı. 2013 yılının yedi aylık döneminde de 1 milyar 242 milyon dolar ihracat yapan sektör, geçen yılın aynı döneminde gerçekleştirdiği 1 milyar 145 milyon dolarlık ihracatında da yüzde 8 oranında bir artış yakaladı. İhracatta yakaladığı başarılı artış trendini devam ettirmek isteyen sektör, 2023 yılı için 12 milyar dolarlık ihracat hedefine de emin adımlarla ilerliyor. Mücevher İhracatçıları Birliği, ihracat hedefleri-
ni gerçekleştirmek ve Türk mücevher sektörünün dünya sıralamasında ilk sıralarda yer almasını sağlamak amacıyla URGE tanıtım toplantısı düzenledi. Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü Kobi ve Kümelenme Daire Başkanlığı Şube Müdürü Zeynep İyiler’in katılımıyla düzenlenen toplantıda; sektör temsilcilerine proje kapsamında izlenecek yol haritası hakkında bilgiler verildi ve ihracatının arttırılması için kümelenmenin önemine vurgu yapıldı.
İhracatçıya yüzde 75 teşvik fırsatı
URGE tebliği kapsamında; mücevher sektöründe faaliyet gösteren firmalara bireysel olarak gidemeyecekleri ülkelere küme olarak gitme, tek başına alamayacakları yüksek miktarda siparişleri ortak karşılama ve ihracat kapasitesini arttırma imkanı tanınıyor. 3 yıllık bir süreci kapsayacak projede, en az 10 firmadan oluşan kümelere, gerçekleştirilecek her faaliyet için yüzde 75 devlet desteği sağlanıyor. Proje, ilk olarak ihtiyaç analizleri, eğitim ve danışmanlık
30
hizmetleri ile başlıyor. Süreç içerisinde firmaların gerçekleştirecekleri yurtdışı fuar ziyaretleri, alım heyetleri, ticaret heyetleri, yurtdışı pazarlama programları ve ortak pazar araştırmaları da kapsama giriyor. Böylece Türk mücevher sektörünün dünyaya tanıtılması ve küme içindeki firmaların ortak sorun, ortak fırsat ve ortak vizyon anlayışı içinde hareket etmesi sağlanıyor.
“Mücevher ihracatının yüzde 80’ini sektördeki firmaların yüzde 5’i yapıyor”
URGE tebliği kapsamında firmalara verilecek olan desteğin rekabet gücünü yükselteceğini belirten Mücevher İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Güner; “Ülkemiz kuyumculuk açısından zengin bir altyapıya sahip. Fakat şu an mücevher sektörünün yüzde 80 ihracatını ülkemizdeki firmaların sadece yüzde 5’i yapıyor. Biz bu ihracat potansiyelini tabana yaymak istiyoruz. Kümelenme ile de bunu başaracağımıza inanıyoruz. Firmalarımız tek başlarına ulaşamayacakları pazarlara birlikte girme imkanı elde edecek, sektör analizi, eğitim ve danışmanlık hizmetleri alacak. Aynı şekilde yurtdışında kurdukları iş birliklerini ülkemize getirecek. Böylece hem firma bazında hem de Türkiye’nin mücevher sektöründeki ihracatında artış yaşanacak. Tüm bu avantajları ele aldığımızda firmalarımızın URGE programına katılmalarını destekliyoruz” dedi.
Kim İyi Hizmet Verirse
O İş Yapar
Türk Kuyumculuk Sektörü’ne vefa borcunu, kazandıkları deneyimleri paylaşarak ödeyen Favori, Dr. Selami Özel başkanlığında marka farkını koruyor.
32
Büyümeyi istikrarlı bir şekilde gerçekleştirebilen, belli noktaya gelmiş bir markasınız. Devam süreciniz nasıl olacak? 1992 yılında kurulan Favori bugün, Türkiye altın takı sektörünün en büyük şirketleri arasında yer alıyor. Avrupa’nın en büyük ve modern kuyumculuk tesisine sahibiz. 14 ayar altın takı segmentinde Türkiye’de lider durumdayız. Ülkemizde siyasal ve ekonomik istikrarın devam etmesiyle birlikte, yurt içinde ve yurt dışında yatırımların artacağını öngörüyoruz. Türkiye çapında 100 olan mağaza sayımızı muhafaza ederken, 1150 olan satış noktamızı, 1500’e çıkarmayı hedefliyoruz. Satış noktalarımızı arttırmamızın yanı sıra, 45’i aşkın kişiden oluşan tasarım ekibimizle haftada 120, yılda 6.000 yeni ürün ve modeli piyasaya sunmaya devam edeceğiz. Öte yandan kadınlar, her geçen yıl özgün ve farklı takı arayışı içinde oluyorlar. Dolayısıyla biz de günün moda akışına uygun takılar üreterek, hem ihracatta hem de iç pazarda takılarımızın kolay beğenilmesini ve satın alınmasını sağlayacağız. Aynı zamanda hikâyesi olan, otantik form ve desenleri de takılarımızda ön plana çıkarmaya devam edeceğiz. Sektörde farklı bir misyon da üstlendiniz; eğitim… Favori Akademiden ve sektördeki eğitim ihtiyacından bahseder misiniz? Amacımız; Türkiye’deki eğitim açığını kapatmak ve taklitten çok, tasarıma önem verilmesini sağlamak. Kuyumculuk sektörüne tasarım alanında nitelikli insan gücü sağlamak amacıyla, Favori’nin sektör tecrübelerini, akademik birikime sahip üniversite kadrolarıyla birleştirerek, Türkiye’de sektörün değişim sürecine hem bilimsel hem de pratik katkılarda bulunmayı hedefliyoruz. Türkiye’de İTÜ’nün yanı sıra Marmara, Mersin, Milas ve Balıkesir Üniversitelerinin takı tasarımıyla ilgili bölümlerine destek veriyoruz. Ayrıca 2005 yılında Favori Altın Akademisi’ni kurduk. Altın Akademisi çatısı altında üniversitelerdeki öğretim üyeleri ile birlikte temel takı tasarımı ve bilgisayarda takı tasarımı eğitimleri veriyoruz. Kuyumculuk eğitimi veren fakültelerin öğrencilerine staj imkânı sunuyoruz. Diğer taraftan perakende kuyumculuk mağazalarında hizmet kalitesini yükseltmek için perakendeci müşterilerimize ve bayilerimize; perakendecilik, pazarlama ve iletişim konularında eğitimler veriyoruz, eğitici kitaplar yayımlıyoruz. Bu çabalarımızın sektörün iki önemli sorununun çözümüne katkı yapacağını düşünüyoruz.
doğru buluyorum. Bu konuda perakendeci kuyumcularda bir tedirginlik var. Ancak ben endişe edecek bir durum olmadığını düşünüyorum. Çünkü Türkiye’de herkesin bir aile kuyumcusu var. İyi günde kötü günde birçok işlerini ve takıyla ilgili işlerini genelde kuyumcularında çözüyorlar. Yalnız altın almakla kalmıyor, takılarının bakımından emanet altın alınıp verilmesine kadar birçok alışveriş deneyimini kuyumcularında yaşıyorlar. Bu nedenle ben insanların kuyumcularını hemen terkedip, bankalarda kuyruğa girip numara alarak ata lirası alacağını sanmıyorum. Ayrıca, kim iyi hizmet verirse o iyi iş yapar. Ben kuyumcuların daha başarılı olacağına inanıyorum. Bence altın bankacılığının birçok yeni ürün geliştirerek bu alanda genişlemeleri, kuyumculuk sektörünün lehine olur. Ticaretimizi kolaylaştırır, Dünyada rekabet gücümüzü artırır.
Marka farkınızı tek cümle ile ifade etseniz ne derdiniz? Tasarımı ve müşteri memnuniyetini şirketin odağına koymuş, geçmişle geleceği buluşturan, hikâyesi olan, özel temalı kültürel koleksiyonları ve şehir koleksiyonları geliştiren, aynı zamanda özgün, yenilikçi tasarımlarla takıda moda yaratarak, çıtayı daima yükselten bir markayız. Ayrıca perakendeci müşterilerinin işlerini geliştirmelerine ve sektörün gelişimine katkı yapmaya çalışan bir markayız. Altın bankacılığı hakkında fikrinizi alabilir miyiz? Kuyumculuk sektörü son 20 yılda tasarımda, üretimde, ihracatta ve iç pazarda çok gelişti. Bu durum finansman ihtiyacını da beraberinde getirdi. Altın bankacılığının finansman sorununu çözerek bu gelişmeye önemli katkı sağladığını ifade etmem gerekir. Diğer taraftan, Türk halkı altına yatırım yapmayı sever. Yastık altında 5000 ton civarı altın olduğu tahmin ediliyor. Bunun da altın bankacılığı vasıtasıyla ekonomiye kazandırılmasını 33
Alâ ile Tanışmaya Hazır Olun
Sektör yoğun bir tempo ile fuar sezonuna hazırlanıyor. İstanbul Jewellery Show Ekim fuarına katılacak olan Tarz Alyans Mert Ayarman, fuara hazırlık süreçlerini ve yeniliklerini anlattı.
34
Son röportajımızdan beri firmanızdaki gelişmelerden bahseder misiniz? Bu yıl Tarz Alyans olarak, hem yurt içinde yeni model çalışmalarımızla hareket getirdiğimiz hem de yurt dışında planladığımız fuar katılımlarıyla hedef büyüttüğümüz bir yıl oldu. Son iki yılda altın fiyatının çok yükselmesi ile fiyat, imalat, servis üçlemesinde haksız rekabete maruz kalan ve alyans imalatı yapan kaliteli firmaların, bu işin kolay olmadığını görüp çekilen firmalara karşı başarı kazandıkları bir yıl yaşadık. Biz de kalitemizden odun vermeden yolumuza devam ediyoruz. Bilhassa kalite kontrol bölümümüzü güçlendirerek, bu konuda çok yol aldık. Bu calışma bize yurt dışı pazarlarda da bir ivme kazandırdı. Ekim ayında gerçekleşecek fuara katılacak mısınız? Fuara nasıl hazırlandınız, yeni koleksiyonlarınız var mı? Elbette katılacağız. Yurt içi pazarda 2013 başında yeni soluk alarak giriştiğimiz yeni koleksiyonumuz, mart fuarında ilgiyle karşılaşınca, ekim fuarı için daha bir şevkle yerli pazara yönelik yeni bir koleksiyon hazırladık. Gram tedirginliğinden ziyade; ürün orjinalliğine ve kaliteli imalata önem veren müşterilerimiz için çok başarılı bir koleksiyon olduğunu söyleyebiliriz. Gerçek “Elişi alyans”, bu koleksiyon ile geri dönüyor. Bu zor koleksiyon ile beraber en yeni, en orjinal ürünü, en kaliteli imalat ile en kısa sürede bayisine ulaştıran firma olma özelliğimizi koruyacağımıza inanıyoruz. En yeni elişi koleksiyonumuz “Alâ” sizlerle buluşmaya hazırlanıyor... Yurtdışı çalışmalarımızda da Avrupa ve Amerika zevklerini gözönüne alarak yeni çalışmalar yaptık. 2014 yılını bir yurt dışı atılım yılı olarak gördük ve çalışmaya devam ediyoruz. Bu sene yurt dışında 6-7 fuara katılarak pazarımızı arttırmaya çalışacağız. Avrupa’da İngiltere, Amerika’da New York’u hedef alarak calışmalarımızı devam ettiriyoruz. Tüm çalışmalarımızda kardeş pırlanta firmamız Maia Jewel ile benzer pazarlarda, parelel çalışmalar yaptık. Maia Jewel trendi yakalayan yeni koleksiyonlarıyla, hesaplı fiyatlarıyla, vitrinlerdeki yerini arttıracağı kanaatindeyiz. Dünyanın önde gelen fuarlarında yakaladığımız trendleri, Bangkok’daki atölyemizde ürettiğimiz dizaynlarımızı, ekim fuarında görücüye çıkaracağız.
35
BİNDE BİR ARANIYOR Sektörümüzde az sayıda bulunan, butik mücevher üretim yapan markalar arasına yeni bir isim eklendi. Lion Diamond markasıyla pırlantalı mücevher üretimi yapan Ahmet Bay ve Recep Arslan, özel üretim mücevherleri için çok sınırlı sayıda mücevher mağazasıyla çalışmayı planlıyor. Yapılan hesaplamalara göre, Lion Diamond’ı müşterilerine Bin kuyumcudan yalnız biri sunabilir.
U
zun bir dönemdir kuyumculuk mesleğinin içinde olan iki genç girişimci, bu yılın başında kurdukları Lion Diamond ile yüksek kaliteli işçiliği en iyi sınıftaki pırlanta taşlarla bezeyerek ve sadece her modelden bir adet üreterek sınırlı bir hedef kitleye hitap etmeye hazırlanıyor. Yaklaşık 6 yıl boyunca Ekinci Kuyumculuk ismi ile altın takı üretimi yapan iki ortak, 2013 yılında tüm bilgi ve birikimlerini Lion Diamond isimli markalarına yatırma kararı aldılar. Tamamen profesyonel bir üretim ve pazarlama ekibiyle yola çıkan Bay ve Arslan, Lion Diamond markasını, geniş kitlelere değil mücevherde hayallerini görmek isteyenlere sunacak. Lion Diamond markasının ortaklarından Ahmet Bay, butik üretim yapan çok az sayıda mücevher üreticisi olduğunu ve bu boşluğu doldurmak için kolları sıvadıklarını söyledi. Lion Diamond’ın, tasarımdan taş seçimine, mıhlamadan montürüne kadar tüm üretim aşamalarının kendi bünyelerinde tamamlandığını vurgulayan Bay, “Tüm birimler kendi içimizde ve bu durum, bizim hem daha hızlı üretim yapmamızı hem de butik üretimin bir handikapı olan yüksek işçilik fiyatlarını daha normal seviyelere çekmemize olanak tanıyor” dedi. Lion Diamond’ın ülke genelinde her ilde yer almayacağını ve 3 büyük şehirimiz haricinde sadece her ilde bir mücevher mağazası ile çalışmayı planladıklarını belirten Ahmet Bay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Lion Diamond; benzersiz modern tasarım çizgisiyle ve her yaş grubuna özel dizayn anlayışıyla, kullandığı en
36
üst sınıf pırlanta taşlarıyla ve en önemlisi kişiye özel üretimiyle bambaşka bir noktada konumlanmaktadır. Bugün Türkiye’de yüksek kaliteli mücevher takı kullanıcısı on binde bir civarında. Biz bu kişilere ulaşan ve bu kişilere mücevher sunan çeşitli illerdeki mücevher mağazalarıyla işbirliğine hazırız. Bu mücevher mağazaları bizimle işbirliği sayesinde hem müşterilerinin hayallerindeki ürünü sunabilecekler, hem de benzersiz kalitedeki mücevherleri uygun fiyat eşliğinde vitrinlerine taşıyabilecekler. İsteyen müşterilerimize önce tasarımları çizim halinde göndererek, içlerinden seçtikleri tasarımı üretme opsiyonuna da sahibiz. Kısacası bizimle çalışan bir mücevher mağazası adeta kendi içinde butik üretim atölyesini açmış gibi olacak. Lion Diamond olarak hem yurtiçi hem de yurtdışı çalışmalarına hız vermeye başladık.
Yavaş yavaş ama sağlam adımlarla geleceğe ilerlemeyi planlıyoruz. İlerleyen dönemlerde müşterilerimizden gelen talepler doğrultusunda bir başka marka altında seri üretim yapabileceğimiz koleksiyonlarda çıkarabiliriz. Ama şu an için kişiye özel tasarımlar ortaya koyacağız.”
VOIR GÜNCEL
İ
Altına Tarihi Dokunuş
lk olarak İstanbul Mart fuarında lanse edilen ve sıradışı tasarımıyla, tamamen el işiyle yapılan yağlı boya çarpıcı tokalarıyla büyük dikkat çeken Akdin Kuyumculuğun “Altına Tarihi Dokunuş” isimli Trabzon Hasır takı koleksiyonu, eklenen yeni modelleriyle vitrinlerdeki yerini almaya hazırlanıyor.
A
İnce Bele Altın Kemer
lmanya ve Kuzey Irak’a ihracat gerçekleştiren Altıniş Kuyumculuk şimdi de Belçika’da yaşayan Türklerin takıdaki tercihi oluyor. Özellikle Kuzey Irak’a çeşitli ağırlıkta ve ebatlarda altın kemer hazırlayıp ihraç eden Altıniş; ihracat çalışmalarını yavaş yavaş arttırmayı planlıyor.
G
Altın Emzik 1 Yaşında!
eçtiğimiz yıl bugünlerde piyasaya sunulan ve kısa sürede adeta bir fenomen haline gelerek 30 farklı ülkede binlerce kişi tarafından satın alınan “Altın Emzik”, yükselen satış grafiği ile Besay Kuyumculuğun övünç kaynağı olmaya devam ediyor.
B
20 Yıllık Gurur
ilezik üretiminde 61 yıllık geçmişi ile ülkemizin köklü markalarından biri olan Maraşlı Kuyumculuk, Türk Standartları Enstitüsü Belgesi (TSE) eşliğinde 20 yıldır yüksek kaliteli üretim yapmanın gururunu yaşıyor. Geçtiğimiz günlerde TSE kurumunun özel gecesinde, kuyumculuk sektöründe çok nadir olarak görünen ve TSE belgesi eşliğinde üretiminde 20. yılını dolduran Maraşlı Kuyumculuğa özel bir altın plaket takdim edildi. Maraşlı Kuyumculuk firma ortağı Gökhan Maraşlı, TSE denetim ve onayıyla 20 yıldır üretim yaptıklarını, bu belgenin her şeyden önce müşterilerine duyduğu saygıyı ve önemi ifade ettiğini söyledi.
38
Nev Mücevherat her sınıftan ve her ebattan yüksek kaliteli pırlanta ve elmas taş kullanıyor
YENİ PAZARLARA
YENİ
MERKEZDEN YELKEN AÇACAK
Ülkemizin önde gelen ve sayılı elmas mücevher üreticilerinden biri olan Nev Mücevherat; ihracat çalışmalarına, yeni taşındığı 4 katlı modern merkez binasından hız verecek.
Kerim Şilazi yeni merkezinde tüm birimleri biraraya getirdi...
40
1
998 yılından bu yana elmas takı üretimi yapan Kerim Şilazi ve ortağı Kenan Kaçar, piyasaya yüksek kaliteli elmas mücevherler sunuyor. Daha önce, üretim ve idari birimlerin ayrı yerlerde olduğu Nev Mücevherat'ta şimdi A'dan Z'ye tüm birimler Nuruosmaniye'deki merkez binasında tek çatı altında birleşti. Nev Mücevherat firma ortağı Kerim Şilazi; yeni taşındıkları modern şirket merkeziyle, tüm birimlerin birbiriyle daha hızlı ve koordineli bir şekilde iletişim kurabildiklerini ve son derece ferah bir ortamda, çalışanların yüksek standartlar eşliğinde faaliyet gösterdiğini söyledi. Elmas mücevher üretiminin son derece itinalı ve etkin tecrübe istediğine dikkat çeken Şilazi; “Şu anda yeni binamızda, çalışma arkadaşlarımıza çok daha konforlu bir ortam sunabiliyoruz. Yüksek hijyen eşliğinde, çalışanlarımız çok daha verimli ve keyifli bir şekilde, yepyeni Nev Mücevher ürünlerine imza atıyorlar” dedi. İhracat çalışmalarına geçen sene start verdiklerini, özellikle elmas takı üretiminde Dünya çapında önemli bir boşluk olduğunu kaydeden Kerim Şilazi, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Geçen yıl ilk ihracatlarımızı gerçekleştirdik. 2012 Eylül ayında Uluslararası Hongkong Fuarına katılarak ilk uluslararası fuar tecrübemizi de yaşadık. Yıllardır İstanbul’da düzenlenen fuarın hem Mart hem de Ekim organizasyonlarına katılı-
yorduk. Bu yıl ihracat çalışmalarımızdaki yoğunluğumuz neticesinde, Ekim fuarını pas geçiyoruz. Bu ay içinde yine Hongkong fuarında ülkemizi elmas mücevher alanında layıkıyla temsil edeceğiz. Yeni ürünlerimizi bu fuarda sergileyeceğiz. Otantik çizgimizi korurken, sürekli yeniliklerin peşinden koşmaya ve Osmanlı ile özdeşleşen elmas mücevher üretimini “Made In Turkey” algısı ile dünyaya sunma gayretindeyiz”.
MONTÜR Sektör, Üretip Satmaya Mahkum Üretimden toptana, turizm kuyumculuğundan mağazalaşmaya geçişi başarıyla uygulayan ve markalaşma süreçlerine devam eden Eriş Mücevherat, Yönetim Kurulu Başkanı Levent Eriş ile söyleşimizde, sadece üretmenin ya da toptancılığın yeterli olmadığını vurguladı. Aynılaşmaya başlayan sektörde, farklı arayışlar ve projeler içerisindesiniz. Anlatır mısınız? Babadan gelen ve 1969 yılından beri süregelen bir firmayı devam ettiriyoruz. Toptana yönelik hizmet veriyorduk. Daha sonra güney bölgesinde turizme yönelik otellerde ve tatil köylerinde mağazalaşmaya gittik. 2000 senesine kadar da yoğun bir şekilde bunu devam ettirdik. Evet… Sektörde herkes birbirinin aynı şeyleri yapmaya çalışıyor. Firmamızın geleneksel asıl istihdam alanı toptan olarak mücevher üretimi ve bundan altı sene önce de buna ilave olarak montür üretimine başladık. Mücevherin altyapısı olan montür üretimine yurt içinde ve yurt dışında geniş bir yelpazeye sunum yapıyoruz. Sürekli yeni model ve dizaynlar üzerinde çalışıyoruz. Pazarımızı genişletmeye çalışıyoruz. Projelerimiz var ve iç pazarda markalaşma yönünde “Parla” markası ile mağaza konseptimizle ilerlemeye devam ediyoruz. Aynı zamanda güney bölgelerinde turizm kuyumculuğunu da halen sürdürüyoruz. Yurt dışına gelince; Dubai’de mevcut bir ofisimiz var. İran ve Bakü’de bu konu ile ilgili çalışmalarımız sürüyor. Kendi bulunduğumuz noktada değil, biraz daha geniş bir yelpazede çalışmak istiyoruz. 42
Üretici, toptan ve perakende kimliğinizle ticaret yapıyorsunuz. Son dönemlerde bunu birçok firma gerçekleştiriyor. Bunun nedeni nedir sizce, artık bir gereklilik mi? Artık daralan, globalleşen ekonomilerde rekabet edebilmenin koşulu üretip, ürettiğini satmak ve pazarlama… Bunun doğru olduğuna inanıyoruz. Aslında bir firmanın hem üretici hem perakendeci hem de toptancı olması çok zor. Yani bunun hepsini birarada yapabilmek için çok geniş bir bilgi birikimi ve know-how’a gereksinim var. Özellikle şu saatten sonra mağazalaşmak, perakende bir oluşum içerisine girmek ve yer edinmek piyasada oldukça güç ancak; konjektör de bunu gerektiriyor. Burada sıkıntıları var sektörün. Biz bunu başarmaya çalışıyoruz ve büyük ölçüde de başardığımıza inanıyoruz. Bu bir gereklilik… Üretici kendi ürettiğini satabilmeli, ama bunu perakende zincirinde satamıyorsa toptancı olarak satmalı. Artık aracı firmalar kalktı ortadan veya kalkmaya doğru gidiyor hızla. Ama bu 10-15 senedir bizim öngördüğümüz bir şeydi. Yakında ara toptancılık diye bir şey hiç kalmayacak. Bu yüzden sektör, üretip satmaya artık mahkum… Parla Fine Jewellery adlı markanızla katıldığınız mücevher tasarım yarışmalarında ödülleriniz var. Biraz bundan konuşalım mı? Tabiki… Parla markası 2009 senesinde doğdu. Çok ani bir kararla, biraz da gereklilikle oluştu. Bunu daha da geliştirmeye çalışıyoruz. Eriş olarak mücevher üretiminde sektörün en eski firmalarından birisiyiz; dolayısıyla bilgi deneyimimiz ve know-how’ımız yeterli derecede kuvvetli. Mağazacılık ve perakendecilik konusunda da deneyimlerimiz var. Bu deneyimimiz, 2000’li yılların başlarına kadar, turizm kuyumculuğundan kaynaklı… Dolayısıyla müşterinin ne istediğini ve nasıl üretileceğini iyi bilen bir konumdayız. Bu, üretim başarısı getiriyor ve katıldığımız yarışmalarda bizi bir adım öne çıkartıyor; yani neyi, nasıl üreteceğini bilmek… Uzman olduğumuz bu konuda girdiğimiz bir yarışmada da birincilik aldık. Bundan sonra da yarışmalarda, konseptimize uygun olduğu sürece yer almak istiyoruz ve bunu “Parla” markasıyla yapacağız, Eriş ismi ile değil. Peki sizce bu yarışmalar sektöre ne kadar yarar sağlıyor? Yarışmaların sektöre faydası var tabiî ki. Şöyle var; tasarımcıları üreticilerle buluşturuyor ve tasarımcıları cesaretlendiriyor, yüreklendiriyor. İMMİB olarak yapılmış olan yarışmalarda dereceye giren yarışmacılara, küçümsenmeyecek miktarlarda ödül ve yurt dışında eğitim olanakları verildi. Bu sektör için son derece faydalı ve devam ettirmek de sektörün gelişmesi adına hayırlı… Mücevher İhracatçılar Birliği (İMMİB) Yönetim Kurulu’nda yer alıyorsunuz. Sektöre ne gibi fayda ve hizmetleriniz oluyor? İMMİB faal bir kuruluş adı. İhracatçılar, yani kuyum sektöründe ihracat yapan firmalarımızla iletişim halindeyiz ve bence son derece faydalı işler yapıyor, agresif çalışıyor. Elinden geldiğince fırsatları kullanmaya çalışıyor. İMMİB bu sektör için gerekli ve faydalı bir kuruluş. Gerek bugünkü sorunları çözme
yönünde, gerekse ileriye yönelik eğitimle ilgili girişimlerde… Sektör lehine birçok çalışmaları var. Sektörümüze gerekli ve gerçekten faydalı bir kuruluş. Geçmişten günümüze baktığınızda sektörü kısaca değerlendirebilir misiniz ? Sektör tabiki 1982’den sonra çok büyük gelişim kaydetti. Türk Parası kanununun değişmesiyle beraber altının önündeki sorunlar da kalkınca, ciddi bir sıçrama yaptı. Pırlantanın önünde bir kaç sorun var. Onlar da ortadan kalkarsa bu sektör çok daha hızlı büyüyecek ve dünyada olması gereken yere çok kısa zamanda gelecek. Sanırım en başta gelen ÖTV sorunundan bahsediyorsunuz. Kalkacak mı sizce peki? Gayret ediyoruz. Bu konu ile alakalı olarak çok uzun zaman önce çalışmalara başladık ve umut ediyoruz ki, müspet bir sonuç alabileceğiz. 43
ATILIMLARA DEVAM İzmir’in büyük firmalarından biri olan Murat Gold, yeni atılımlar yapmaya devam ediyor. Murat Tırpan ile yaptığımız röportajda, piyasaların son durumunu ve firmanın gelişim sürecini konuştuk.
Murat Bey, firmanızı istikrarlı bir şekilde büyütüyorsunuz. Son dönemlerdeki değişimlerinizden, yeniliklerinizden bahseder misiniz? Murat Gold bir aile şirketidir. Uzun vadeli planlar yapar ve bunları çalışanlarıyla birlikte hayata geçirir. Bu anlayış da istikrarlı bir şekilde büyümesine olanak tanır. Son dönemde yaptığımız en yeni değişiklik Çiğli Kipa AVM içerisinde bulunan satış noktamızı Ariş Pırlanta satış noktası olarak düzenlememizdir. Son görüşmemizde alt yapınızın hazır olması halinde, bilezik dışında farklı ürün gruplarına da yönelebileceğinizin altını çizmiştiniz. Var mı bir gelişme? Bilezik grubundaki çalışmamız; ürün gamı olarak çok geniş bir skala olduğundan bu grupta profesyonelleşmeye devam ediyoruz.
46
Fazıl ÖZEN
I.C.A. International Colored Gemstone Association Uluslararası Gemoloji Derneği Türkiye Başkanı
Ekim Ayı Şans Taşınız
TURMALİN
K
Altının iniş çıkışı kuşkusuz ki ticareti etkiledi. Firmanız adına bu konuda ne söyleyebilirsiniz? Altının iniş-çıkışı, bizim dışımızda tamamen ABD ekonomisiyle alakalı bir durum. Altın fiyatlarının tarihsel seyrine bakarsak zaten, bulunduğumuz seviyeler oldukça yüksek. Bundan sonraki süreçte daha çok aşağı yönlü seyir izlemesi olasılığı var. Bu da nihai tüketicinin altına olan talebinin önümüzdeki süreçte artacağının göstergesi anlamına geliyor. Dolayısıyla satış hacimlerimizin artması doğal olacaktır.
endisi de aynı adlı gruptan olan Turmalinin adı Singhalese’den (eski Seylanca) “karışık renkli taş” ya da başka kaynaklara göre “külü çeken taş” anlamındaki “tura mali” den gelir. Sertliği Mohs Sertlik Skalasına göre 7 - 7,5 arasındadır. Sevginin ve arkadaşlığın taşı olduğuna inanılır. Sekizinci evlilik yıldönümü taşıdır. Astrolojide ise Yay Burcu taşıdır. Turmalin, mayıs ve ekim aylarında doğanların taşı olarak da kabul edilir. Ayrıca Merkür gezegenini de simgeler. Sınırsız renk seçeneği olan Turmalin, aynı nedenle gökkuşağı taşı olarak da anılır. Kırmızıdan yeşile, maviden sarıya, gökkuşağındaki tüm renklerde görülür. İki veya daha fazla rengi aynı taşta barındırır. Multi-color / Bi-color, birden fazla renk içeren turmalinlerdir. Kırmızı tonlarındakiler Rubelit, yeşil tonlarındakiler Verdelit, mavi- lacivert tondakiler İndigolit adlarını alır. Turkuaz ve cam göbeği renginde olan ise Paraiba, yani Brezilya’da çıktığı yerin adı ile anılır. Sarı ve kahverengi renklerdekine Dravit, renksizlere Akroit adı verilir. Şörl ise siyah renklidir ve doğadan çıkan turmalinlerin ciddi bir oranı şörldür. Dışarıda yeşil, içeride halka içinde pembe turmaline Watermelon- Karpuz turmalin denir. Bunun dışında karpuz turmalinler, dışı ve içi yeşil, kırmızı, pembe, siyah ve kahverengi gibi hemen her renkte ve karışımda da karşımıza çıkabilirler. Ülkemizde maalesef bazı art niyetli veya bilgisiz kişiler kırmızı renkteki pek çok sentetik veya taklit taşları Rubelit veya ( yanlış okuyarak ) Rubilayt adı altında piyasaya sürmeye çalışmaktadırlar. Hiçbir zaman doygun kırmızı renkte, içi berrak, güzel kesimli bir rubelit karatı 3-5 dolara satılamaz. En iyi renklerin karat fiyatı 100 ile 500 dolar arasında satılmaktadır. Turmalin günlük kullanımda özen isteyen bir taştır. Yüksek ısıya, özellikle kenarları darbelere dayanıksız olabilir ve parlaklıklarını kaybederler. Buharlı temizleme yapılmamalıdır. Çok gerekli ise soğuk ultrasonik yıkama uygulanabilir. İçerdiği bakır ile rengini alan ve neon mavi, yeşil olan Paraiba Turmalinlerin karat fiyatı, toptan pazarında dahi rahatlıkla onbinlerce, hatta yüzbinlerce dolara kadar çıkmaktadır. Dünyada en çok Brezilya, Mozambik, Kenya, Madagaskar, Afganistan, Pakistan, Burma, Hindistan ve Sri Lanka’dan çıkarılmaktadır. 47
Chiara ile Büyüleyecek Moschetto ile Göz Alacak Gümüş takı ve mücevherat üreticileri arasında önemli bir yere sahip olan Özcan Gümüş; yılın son çeyreğine, birbirinden şık tasarımlara sahip iki yeni markayla giriyor.
Y
ıllardır gerek ülke içinde gerekse yurtdışında yüksek kaliteli gümüş takılarıyla geniş bir kitleye hitap eden Özcan Gümüş; Chiara ve Moschetto isimli markalarıyla "Gümüş Mücevherat" kavramına yeni bir boyut kazandırıyor.
48
Yarı değerli doğal taşların ağırlıklı kullanıldığı Chiara, taşlardan yansıyan ışıltıyı üzerinizde taşımanızı sağlıyor. Moschetto ise 18-30 yaş arasındaki genç bayanlara, Dünya trendlerini ve fashion çizgileri sunacak. Tamamı Özcan Gümüş tarafından
kendi bünyesinde üretilen iki yeni marka için yerli ve yabancı takı tasarımcıları birlikte hareket ettiler. Özcan Gümüş firma sahibi Mustafa Özcan, piyasaya sundukları iki markanın ciddi bir AR-GE sürecinin ardından ortaya çıktığını, bu iki markanın ayrı bir ekip tarafından yurt içi ve yurt dışına aynı anda lanse edileceğini ifade etti. Tüm Dünyada gümüş takıya artan bir ilgi olduğunu kaydeden Özcan, "Bu ilgiye paralel olarak, kendi içimizde varolan zengin ürün çeşitliliğini markalarımızla kategorize etmek istedik. Yaklaşık 70'er farklı modelin yer aldığı markalarımızın kısa sürede büyük ilgi göreceğini ön görüyoruz" dedi. 2014 yılında yeni markalar tüketiciye sunmaya devam edeceklerini belirten Özcan; "Dünyanın çok farklı ülkelerine yüksek kaliteli Türk gümüş mücevheratı sunmayı milli bir görev olarak görüyoruz. Şu anda tüm Dünyada doğal, renkli taşlara artan bir ilgi var. Gerek Chiara markamız gerekse Moschetto markamız, kişilerin en özel günlerinde de çok şık ve mutluluk veren hediye olarak tercih edileceklerdir. İki yeni markamızın koleksiyonunu yıl içinde arttıracağız. Gümüş mücevherat alanında, sesimiz çok daha gür çıkacak" diye konuştu.
Pırlantaya Yeni Soluk Sektörde sürekli hizmet veren ve yenilikler yapan markalar, hem Türk Kuyumculuğu’nun gelişimine fayda sağlıyor hem de yurt dışında tanıtımımızda büyük rol oynuyor. Atılımlar yaparak ilerleyen Karakaş Atlantis de bunların başında yer alıyor. Firma, yeni markası “Love Atlantis” ile yine misyonunu gerçekleştirdi.
Sektörde farklı ürün gamları ile hizmet vermektesiniz ve bildiğimiz kadarıyla yepyeni bir yelpaze daha eklediniz üretiminize… Love Atlantis. Neden pırlanta? “Bain and Company Antwerp” Dünya pırlanta merkezi işbirliği ile hazırladığı’’ küresel pırlanta endüstri raporuna göre 2011 yılında 15.6 milyar ABD dolar olan pırlanta tüketimi 2020 de 26.1 milyar ABD Doları seviyesine erişecek. Bu artışta büyüyen Çin Ve Hindistan orta sınıfının pırlanta tüketiminin önemli rol oynayacağı ifade edilmiştir. Tüm ülkelerde pırlanta yüzük; nişan, evlilik ve aşkı temsil ediyor. 2012 küresel pırlanta endüstrisi raporu kadınların çoğuna pırlantanın hediye olarak verildiğini gösteriyor. Türk elmas müşteri dinamikleri kendi pırlantalarını seçme sürecine katılabiliyor. Pırlanta Avrupa’da lüks markaların zincir mağazalarından satın alınırken Türkiye’de hala aile kuyumcusundan alınıyor. Türk müşterisi pırlantaya altın gibi bir yatırım aracı olarak değil, keyif için takılan bir aksesuar olarak görüyor. Son 10 yılda eğitim seviyesinin artması ve global oyuncuların agresif tanıtım aktivitelerinin de etkisi ile, Türk müşteriler de yüzde 20, yüzde 30 fark vererek marka ürünleri tercih etmeye başladılar. Tercih edilen ürünler arasında Dünya trendlerinin etkisini Türkiyede de görmek mümkün. Yeni düzende artık
50
pahalı tektaş pırlanta almak yerine, günlük kullanıma daha uygun, pahalıdan cok tasarımı ile öne çıkan fiyat açısından ulaşılabilir ürünler tercih ediliyor. Bu sebeple firmamız ülkesine katma değer üreten iş ortaklarına bu şekilde fayda sağlayan calışmalarına Love Atlantis markası devam edecek. Peki Ar-Ge yaparken ne gibi faktörleri göz önünde bulundurdunuz? Ar-ge, pazar, ürün-model çeşitliliği çalışmalarına sürekli devam eden firmamız 2013 yılında da 2.023’ü aşkın müşterisi kapsamında yepyeni bir marka ile hizmetlerine yeni bir halka daha eklemiş oldu. Love Atlantis olarak yaptığımız araştırma sonuçlarına göre ülke içindeki pırlanta pazarını piyasa isteklerini iyi tespit ettik. Bunun ışığında bu boşluğu doldurmak adına tecrübemizi ve pazar payımızdaki güçlü yönümüzü de ortaya çıkartıp, iş ortaklarımızın ihtiyaçlarına anında cevap verebilecek geniş ürün yelpazesiyle, genç dinamik ekibiyle, çok kısa sürede adından söz ettirecek bir markayı sektöre kazandırdık. Bu sebeple ayrıca mutluluk duymaktayız. Love Atlantis ürünlerinden ve tasarımlarından da bahseder misiniz? Tamamiyle alışılagelmiş ürünlerin dışında bir konsept oluşturma gayretindeyiz. 18 – 14, tektaş, sırataş, coronet, tamtur, tria ve pırlanta montürlü alyans çeşitleriyle başlayan ürün yelpazemiz kısa süre içinde bayilerimizin vitrinlerinde göz kamaştıran ürünler olarak görünecektir. Hedefimiz değerli mücevherat tutkunlarının herbirine ulaşabilmektir. Pırlanta sektörü bu kadar genişlemiş ve pazar payı bu kadar bölünmüşken marka farkınızı nasıl ortaya koyacaksınız? Öncelikle sektöre sağlayacağı katkıdan bahsetmemiz gerekirse, bilindiği üzere değerli taşlı ürünler genelde yurt dışından ıhrac ediliyor, bu da sektörümüz içinde yıllardır görev yapan bu işin gerçek ustaları olan mıhlama ustalarımızın artık bir bir yok olmasına sebep oluyor. Biz bunun tam tersini yapıyoruz, son dönem geliştirdiğimiz geniş üretim alanımız ve bünyemize kattığımız değerli ustalarımızla üretimin her aşamasını kendi bünyemizde yapacağız, bu ayrıca bayilerimizede hızlı ürün sunma olanağına sahip olmamızı sağlayacak. Bunun yanında yurt genelinde ve uluslararası pazarda da tanınan markamızın yine uluslararası sertifika garanti belgesiyle satılması hem bayiimizi hem de son tüketiciyi güven altına alan bir satış organizasyonuna sahip olacak. Çıplak taş, sade montür, özel günlerde düzenlenecek kampanyalar, ulusal basın yayın organlarında reklam desteği, stand, kutu, mağaza içi, görsel reklam calışmaları ve en önemlisi bizimle iş ortaklığı yapmış olan bayilerimizin yıl içinde belirlenen tarihlerde pırlanta satış eğitimine tabii tutulup resmi kurumlar tarafından tanınan sertifika programı içine alınmasını sağlayacaktır. Teşekkür ederiz, ilave etmek istediğiniz başka bir şey var mı? Şimdiden ülkemize, sektörümüze ve firmamıza değer katacak bu markanın en iyi yerlere gelmesi adına ekibim ve ben yoğun calışmalarda bulunuyoruz. Bayilerimizin de desteği ile cok kısa zamanda amaç ve hedeflerimiz doğrultusunda sonuçlar alacağımıza ve bununla birlikte bu markamıza destek veren bayilerimize de beklentileri doğrultusunda kazançlar sağlayacağımıza eminiz… 51
İDDİALI ANKET Türkiye’nin en büyük altın ve mücevherat markalarından Karakaş Atlantis, Türkiye çapında müşteri portföyünde bulunan 600 kuyumcu müşterisine yönelik bir anket düzenledi. Bankaların altın toplaması/ satması hakkında düşüncelerini ve altın sektöründe ürünlerin düşük ayarlı çıkması hakkındaki fikirlerinin de yer aldığı ankette sonuçlar dikkat çekici oldu.
Nefertiti
Tutankhamon
Poseidon
K
arakaş Atlantis, Türkiye çapında müşteri portföyünde bulunan 600 kuyumcu müşterisi ile anket düzenledi. Birçok konu hakkında bilgi alma ve ölçme amaçlı olan 24 soruluk bu ankete katılan kuyumculara, hem sektör hakkında hem de alım satım alışkanlıkları ile ilgili sorular soruldu. Sorulan sorulardan biri; son zamanlarda gündemde olan ve kuyumculuk sektörünü yakından ilgilendiren bankaların altın toplaması ve satması hakkındaki düşünceleri oldu. Yapılan ankette verilen cevaplar; anahtarlama yöntemi ve frekans dağılımı yöntemi ile değerlendirildi ve analiz edildi. Karakaş Atlantis, analiz sonuçlarına göre üç ana düşünce ile karşılaştı. Kuyumcuların yüzde 32,2’si bankaların altın toplama ve satmasının kuyumculuk sektörüne çok büyük zarar verdiğini düşünüyor. Yine kuyumcuların yüzde 24,1 herkesin kendi işini yapmasını ve bankaların altın ve kuyumculuk sektörüne el atmaması gerektiğini düşünürken, yüzde 19,9’u da bankaların yapmış olduğu altın toplama ve satma işlemlerinin etik olmadığı, yanlış olduğunu ileri sürerek kuyumcular olarak buna tepki verilmesi gerektiğini dile getiriyor.
ANKETİN SONUCUNDA ŞAŞIRTICI SONUÇLAR ELDE EDİLDİ
Bu üç ana başlık dışında kalan diğer grubun verdiği cevaplarla görüşlerini; bu işin zamanla çözüleceği ve bu işi bankaların yapamayacağının zamanla görüleceği, durumun haksız rekabete yol açtığı, büyük güçlü yapıların( bankaların), kuyumcuları, hipermarket-bakkal örneğinde olduğu gibi yuttuğu, Kuyumcu-Esnaf-Ti-
52
caret odalarının bu olayda pasif kaldığı şeklinde ifade ediyor. Ayrıca kuyumcular, bankaların altın toplama ve satma organizasyonuna zamanında kuyumcuların da dahil edilerek başlanması gerektiğini, şimdiki durumu atlatmak için de sektördeki büyük altın ve kuyumculuk markalarının birleşerek konuya çare bulmalarını beklediklerini belirtiyor. Bununla birlikte cevaplarında hazırlıkları yapılan Kuyumcular Konfederasyonu’nun oluşturularak sektörde daha güçlü hareket edilmesinin önemi üzerinde de duruluyor.
KUYUMCULAR NE İSTİYOR
Karakaş Atlantis’in yaptığı ankette kuyumculara sorulan sektör ile ilgili sorulardan bir diğeri de; “Sektörümüzde son zamanlarda ürünlerin düşük ayarlı çıkması hakkında görüşleriniz nelerdir? Sizce bu sorun nasıl aşılmalı?” şeklinde. Kuyumcular bu soruya yönelik 2 ana başlık altında cevap veriyorlar. Kuyumcuların yüzde 32,3’ü Kuyumcular Odası’nın denetleme yapması üzerinde birleşirken, yüzde 28,6’sı Atlantis ve diğer markalı ürünleri tercih ettikleri için böyle sorun yaşamadıklarını belirtiyorlar. Diğer başlıklar altında da, yaptırımların yetersiz olduğu ve ciddi yaptırımlar getirilmesi gerektiği, bu işi yapan kişi ve kuruluşların sertifikalandırılması ve herkesin bu işi yapmaması, toplumsal zihniyetin bozukluğu ile birlikte kolaycılık ve bedavacılık ile kısa yoldan zengin olunmak istendiği, hileli düşük ayarlı altın satan kişi ve kurumların ifşa edilip ortaya çıkarılarak, herkesin bu kişileri bilmesi gerektiği, merdiven altı firmalara müsaade edilmemesi gerektiği gibi konular da dile getiriliyor.
O akşam çocuksu halini bir kenara bıraktı, kendini femme fatale siluetlerin sınırları zorlayan cazibesine kaptırdı. Siyah dantel elbisesi üzerinde aynada kırmızı dudaklarına son defa baktı.. Elinde bir kadeh şampanya; şehrin göz alıcı manzarasına karşı siyahın büyüsünü ruhunda keşfetti.
Black Magic
SOFİSTİKE SİYAH R
oberto Bravo’nun trend belirleyici ruhu siyah efsanesini, altın ve siyah onix’i doğadan ilham alan illüzyonlar ile kombine ederek; Black Magic Koleksiyonu’nda yaşatmaya devam ediyor. Sıradan ruhlara karşı; karanlık figürler ve estetik algıları gizemli tasarımlara yansıtıyor. Sıra dışı koleksiyonları, stili ve tasarıma bakış açısı ile mücevher tutkunları arasında bir ikon haline gelen mücevher markası Roberto Bravo, CNR Expo’da 03-06 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek İstanbul Uluslararası Mücevher, Takı, Gümüş, Saat ve Malzemeleri Fuarı’nda bir kez daha yerini alıyor.
54
İstanbul Jewelry Show Ekim HALL:1 I 32-36 J 31 -35
VOIR GÜNCEL
Fuarda Ezber Bozacak
K
urulduğu günden bu yana 35 yıldır sadece bilezik ürün grubunda uzmanlaşan Mamuş Gold, İstanbul Jewellery Show Ekim Fuarında; elmas görünümlü, taşlı çarpıcı bilezik modellerini ilk kez tanıtacak.
K
Kalitesi Ülke Dışına Taşıyor
aliteyi yüksek hizmet anlayışıyla pekiştiren Karaltın, Avrupa’dan Arap Yarım Adasına kadar geniş bir coğrafyada tercih ediliyor. Geniş ürün portföyünü, özgün tasarımlarıyla harmanlayan Karaltın, bir dünya markası olmayı hedefliyor.
S
Büyük Hayalleri de Gerçeğe Çeviriyor
on yıllarda yükselen altın fiyatları; ağır, gösterişli, hacimsel olarak geniş birçok geleneksel takının satın alınmasını çok daha zor hale getirdi. Tam bu dönemde 8 ayar yüksek kaliteli altın takı üretimine soyunan Vagold; ürettiği birbirinden şık ve kaliteli büyük, gösterişli takılarla birçok kişinin hayallerinin gerçeğe dönüşmesine vesile oluyor.
58
Başkan Değişikliği Kuyumcu sektörünün duayenlerinden Cemalettin Şahin sahibi olduğu işletmeleri, FD Group adı altında toplayarak yeni bir yönetim yapısına geçti.
İ
stanbul Kapalıçarşı’da bulunan Fahret Döviz ve Kıymetli Madenler AŞ, İstanbul Kapalıçarşı ve Bandırma’da bulunan Kamergold Perakende Kuyumcu Mağazaları ile yine İstanbul Kapalıçarşı’da yeni kurulan FD Diamond üretim ve toptan satış birimleri olarak faaliyet gösteren işletmeler, yeni yönetim yapısıyla idare edilmeye başlandı.
Her biri konularında kaliteli hizmetler sunan işletmeler, ortak akıl yürüterek, müşteri memnuniyetini daha ileri taşımak için organize hareket ediyorlar. Bu yapılanma ile ilgili olarak Cemalettin Şahin kuyumcu sektörüne bir mektup yayınlayarak, tüm dostlarına; nereden gelip, nereye gidiyoruz? sorularını hatırlattı.
Değerli Dostlar; Biz kuyumculuk mesleği ile doyurduk karnımızı. Ailemizi bu meslek sayesind duk. Geleceğimiz olan çocuklarımız e kurı bu tezgâha düştüğümüz günden beri hay meslekle büyüttük. Anamızın kucağından atımız oldu kuyumculuk. İlk günden bu zamana o kadar çok şey değişti, ama baktığımızda bir o kadar da hiç bir şey değişmedi. Hani derler ya; “Sahne aynı, oyun aynı, oyuncula r başka”. İşte tam da böyle geçti zaman. Aynı sahn ede lar. Biz de geçen zaman içinde ayak değişen oyuncularla sergilenen aynı oyunuydurduk rollerimize. Hepimiz işim iyi yapmanın peşinde bir koşuştur izi daha maca ile yaşadık. Unutan var mı geldiği yeri? Hiç sanmıyorum. Geldiği yeri unutanı n gideceği bir yeri olduğunu da sanm ıyorum. Biz iş hayatımızın tamamında yaşa dıklarımızı üst üste koyarak hep ilerl hesaplarını yaptık. İşimizi hep bir önceki günden daha ileri götürmey emenin e çalışarak bugünlere geldik. İleri götürme sevd ası tükten sonra da insanlar bu kurduğum öyle bir hal aldı ki, biz bu dünyadan göçuz işletmelerde çalışabiliyor olsunlar Hayatımızı adadığımız bu işletmele istedik. r bizd ömür harcadığımız emekler heba olma en sonra da yaşamaya devam etsin, bir bir yapıya dönüşmeye karar verdik. sın istedik. Bu yüzden geleceğe gidebilecek İşler katkı sağlayacağına inandığımız yeni imizin arasına gelecekte de var olmamıza kollar ekledik. Tüm bu dallanıp buda yapımızı tek bir noktadan, ancak klanan birçok akıldan oluşan bir ekip ile yönetmeye başladık. Gönlümüzde yatan aslan; daha fazla fazla vergi ödeyebilmek, yalnız kend insana ekmek verebilmek, vatanımıza daha i ülke rına hizmet edebilmek, insanlara temi miz insanlarına değil tüm dünya halklaz ticari ilkelerle hizmet veren örnek olab işletmeleri ilelebet var edebilmektir. Bu umutlarla kurduğumuz yeni yapı ilecek FD Group koyduk. Bugün bu grub un altında; İstanbul Kapalıçarşı’d nın adını a bulunan ve kuyumculara toptan altın ve döviz satış lıçarşı’da ve Bandırma’da bulunan ı yapan Fahret Döviz, yine İstanbul KapaFD Kapalıçarşı’da bulunan pırlanta üreti Diamond Pırlanta Mağazaları, İstanbul Bandırma’da bulunan Kamergold Pera m ve toptan satışı yapan FD Diamond ve Halen inşaatı devam etmekte olan kende Kuyumcu Mağazaları bulunmaktadır. Bandırma’daki FD Döviz’de yakında girecek olan işletmemizdir. Bunların hizmete dışında planlarımız dahilinde vakt i geldiğince yeni işletmeler grubumuza katılaca ktır. Bu köklü değişimleri yaparken gem inin vererek FD Group Yönetim Kurulu Baş kaptanının da değişmesi gerektiğine karar kanı olarak da Kazım Şahin’i göreve getirdik. Allah yürüdüğümüz bu yolda hepimizi n yardımcısı olsun ! Selamlar… Cemalettin ŞAHİN
60
Değişim ve Yenilik Ses Getirir En önemli hizmet anlayışı kalite ve güleryüz olan Çilek Kuyumculuk, yeni bir oluşum gerçekleştirerek, yeni projesine Gökhan Erhan ile birlikte devam kararı aldı.
D
ünya ve kuyumculuk sektörü her geçen gün değişim gösteriyor. Bu değişim iş hayatından sosyal yaşama, hatta aile ilişkilerinden özel yaşama ve insanların zevklerine kadar, tüm yaşamın her alanında değişim sürüyor. Değişime ayak uyduran firmaların kazanacağı günümüz dünyasında, yenilikler her zaman dikkat çekecek ve ses getirecektir. Tüm bunların çerçevesinde yeni bir değişim sürecine giren Çilek Ku-
62
yumculuk, Gökhan Erhan’ın katılımıyla bu oluşum sürecini başarıyla tamamladı. Çilek Konsept adını verdikleri bu oluşum hakkında söz alan İdris Çilek; “Çilek konsept olarak biz de değişimin en önemli noktası olan yaşamdan keyif almak, hayatın önemli anlarını unutulmaz kılan, altın takıları yüksek teknoloji ile üretilen, hepsi birbirinden güzel ve yenilikçi ürün anlayışı ile sektöre farklı bir açıdan bakıyoruz” şeklinde konuştu.
Yeni oluşum Çilek Konsept’i yeni mağazalarında sunan firma yetkililerinden Gökhan Erhan ise; “Modern ürün çeşidimizin vitrinlerde fark yarattığını ve çok ilgi gördüğünü, rekabet ortamında birkaç adım öne geçmeye sebep olduğunu öğrenmemiz doğru yolda olduğumuzu göstermekte. Bundan dolayı biz de yaptığımız işin ne kadar doğru olduğunu anlıyoruz” dedi.
VOIR GÜNCEL
El Emeği Göz Nuru Tasarımlar
F
avori’nin özenle tasarladığı kolye ve bileklik şıklığınıza şıklık katmaya hazırlanıyor. Doğanın canlılığından ilham alınarak, yeşil altından tasarlanan bu özel koleksiyon, hem gündelik hayatta hem de gece hayatınızda size eşlik edecek.
Çiftlerin Mutluluğuna Eşlik Eden Alyanslar
T
ürkiye’nin lider altın ve mücevher markalarından Atlantis, 2013 alyans koleksiyonuyla dikkatleri üzerine topluyor. Alyans koleksiyonuyla farklılık arayan ve kendini özel hissetmek isteyenlerin isteklerine cevap veren Atlantis, evlilik yolundaki çiftlerin mutluluğuna eşlik ediyor.
Parlayan Şıklık
S
tilinizi vurgulamanın en iyi yolu takılardan geçiyor. Nihan Atakan’ın sezon trendlerini taşıyan birbirinden çarpıcı modelleriyle göz kamaştıracaksınız! Genç tasarımcı Nihan Atakan’ın farklı dönem ve akımlardan esinlenerek yarattığı dinamik koleksiyonu göz kamaştırıyor. Koleksiyonda kolye, bileklik, yüzük ve broş gibi klasik parçaların yanı sıra sade ve eğlenceli parçalarla da göze çarpıyor…
T
Yeni Nesil Yüzükler
akı sektörünün yenilikçi markası Mutlu Gold Pave koleksiyonu ile zerafeti ve eşsiz dokuyu yüzüklere işliyor. Değerli taşların yüzük üzerinde dizilmesiyle oluşan Pave işleminden adını alan seri benzersiz tasarımlar ile şıklığınızı tamamlamanıza yardımcı olacak. Taşların yan yana dizilmesiyle yüzüğün üzerinde adeta hayat veren bir doku oluşuyor. Eşsiz dokusunun yanı sıra doğal renklerin kullanıldığı ve altının kübik zirkon elmasla işlenmesiyle ortaya çıkan muhteşem uyumu yansıtan bu tasarımlar, tarz sahibi olmanın keyfini yaşatıyor.
64
Naturel Agat ve üstünde el işçiliği ile mıhlanmış siyah rodaj figürler... Ürüne ferahlık ve uyum sağlayan; her ürünün üstünde çiçek şeklinde dizilmiş beyaz kübik zirkonlar. Tamamen özel kesilmiş taşlar ile el örgüsü bir zincir… Özen ve titiz bir çalışma ile ortaya konan bu koleksiyon parçası, hem özel günlerde hem de günlük kullanıma uygun olarak tasarlanmış.
İtalyan Kalitesi Fuarda Büyük bir titizlikle her yıl olduğu gibi bu yıl da fuar hazırlıklarını sürdüren Fiore D'oro, yepyeni koleksiyonlarıyla, kaliteli ürünlerini müşteri portföyüne sunacak.
T
üm sektör hızlı bir şekilde fuara üretim yapıyor. 03-06 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek olan İstanbul Jewelry Show Fuarında katılımcı olarak yer alacak Fiore Doro, İtalya’da özel olarak tasarlattığı ürünleri ile dikkat çekecek. Her fuara yenilikleriyle katılım gösteren Fiore Doro, fuarda sergileyeceği ürünlerle ilgili bilgi verdi. Firma Sahibesi Şermin Koç; “Sizin de bildiğiniz gibi İtalyan takılarının tercih sebebi olmasının başta gelen nedenlerinden biri de ürünlerin hafif olması ve kullandıkları teknoloji ile dizaynının en üst kalitede olmasıdır. Bu bizim işimizi bir nebze kolaylaştırıyor ve müşterilerimizin bizi marka olarak tercih etmelerini sağlıyor. Önümüzdeki ayın başında herkesin bildiği gibi UBM Rotaforte’nin düzenlediği fuarımız var. Orada katılımcı olarak yerimizi aldık. Bu sayede, bir kez daha sergileyeceğimiz koleksiyonlarımızın İtalyan kalitesinden ödün vermediğini göstermek istiyoruz. Onun yanı sıra gelen misafirlerimiz ile koleksiyonlarımız hakkında derin sohbetler yapacağımızı ve onlardan güzel tepkiler alacağımızı umuyoruz. Bu günlerde bunun için yoğun bir tempo içerisindeyiz ve şimdiden tüm sektör mensuplarına iyi fuarlar diliyoruz” şeklinde konuştu. Ortaya koyduğu işler sayesinde, fuardan her zaman memnun ayrılmayı başaran Fiore Doro, bu fuardaki beklentilerini de oldukça yüksek tutuyor. 66
Murat TIRPAN
Murat Gold Yönetim Kurulu Başkanı
Taşı Toprağı Altın Güneydoğu
VARLIK ALIMLARINA DEVAM KARARI
F
ED in varlık alımlarına aynen olduğu gibi devam etme kararı aldığı eylül toplantısı bütün dünya tarafından dikkatle izlendi. Bu karar piyasalarda adeta soğuk duş etkisi yarattı. Beklentilerin çok ötesinde kalan bu kararla birlikte faiz oranları hızla düştü. Altın fiyatında çok süreli de olsa müthiş bir sıçrama meydana geldi. Analistlerin çok değişik yorumlar yapmaya başlamasına neden olan bu karar, FED’in, tahvil alım programının herhangi bir takvime bağlı olmadığının açıklanmasıyla daha da tartışılır hale geldi.
Güneydogu'da maden arama çalışmaları hız kazanıyor
Güneydoğu başta olmak üzere özellikle Doğu bölgemizde, çözüm süreciyle birlikte başlayan olumlu hava külçe altın taleplerini de üst seviyeye çıkardı ve bölgede yıllarca el değmeyen toprakların işlenmesi, değerli madenlerinin gün yüzüne çıkarılmasının ilk çalışmaları başlıyor.
FED’in eylül ayında tahvil alım programına devam etme kararı almasının nedeni olarak; yatırımcıların, hükümeti ve ekonomiyi cezalandırmasını önlemek olduğu anlaşılıyor. FED de bu karar ile tahvil alımlarına devam ederek piyasayı desteklemeye devam edeceğini gösterdi. Siyasi gündemde ise en çok tartışılan ve en büyük endişe kaynağı olan borç tavanı, güvenli liman olan altına olan talebi arttıracağa benziyor. Dünyadaki ucuz dolar likiditesinin bolluğu bir süre daha devam edeceğinin anlaşılması üzerine altın da sert yükselişler yaşandı. Yatırımcılar eğer tahvil alım programının beklentilerin ötesinde çok daha uzun süreli devam edeceğine inanıp altına yatırım yapmaları halinde önümüzdeki günlerde altının yeni tepeler yapması muhtemel gözüküyor. Fakat her zaman için yeni tepeler yapması gibi yeni dipler de yapması mümkün olan altına yatırım yapmakta özenli davranılması gerektiğini hatırlatırım. 70
N
ova Pres Gold Genel Müdürü Murat Niziplioğlu; gram altın satışlarının son aylarda Güneydoğu bölgesinde çok hızlı bir artış gösterdiğini, bölge insanının zaten 22 ayarın altında olan altına altın gözüyle bakmadığını ifade etti. Güneydoğu’da altının bir prestij ve bir sosyal statü göstergesi olduğunu kaydeden Niziplioğlu; “Bu tarihi gelenek ve altına yüklenen yüksek manevi anlam, bölgede altın yatırımını da üst seviyelerde tutuyor. Ben; özellikle son dönemde bankaların yastık altındaki altınları ekonomiye kazandırma adı altında yaptıkları çalışmaların, bölge insanını çok etkilemeyeceğini ve katılımın diğer bölgelere göre çok daha düşük kalacağını ön görüyorum” diye konuştu. Çözüm sürecinin birçok işadamı tarafından yakından takip edildiğini ve bölgeye yatırımların sürecin olumlu seyir etmesiyle birlikte hızla artacağını belirten Murat Niziplioğlu, şöyle konuştu: “Güneydoğu’da 30 yıldır el değmeyen topraklar bulunuyor. Bugün itibariyle bazı güzel duyumlar alıyoruz. Bölgede çeşitli maden araştırmalarının olumlu sonuçlandığını öğreniyoruz. Özellikle petrol ve altın yataklarının yerli ve yabancı yatırımcıların ilgi odağı olacağı şimdiden belli oldu. Burada, hükümetin stratejik ve akılcı kararlar vererek bu kıymetli toprağın yabancılardan daha çok bu ülkenin yatırımcıları tarafından işlenmesinin önü açılmalıdır. Bir zamanlar İstanbul için söylenen ‘Taşı toprağı altın’ deyimi artık Güneydoğu için söylenecek”.
Elmasın Modern Yüzü Fuarda
Uzun bir dönemdir İstanbul Ekim fuarına hazırlanan Ser Diamond; elmaslar ile hazırladığı ve modern çizgileri üstünde taşıyan özel koleksiyonunu ilk kez sergilemeye hazırlanıyor.
2
013 yılında ihracata ve pırlanta yerine ağırlıklı olarak elmas mücevher üretimine yönelen Serdiamond; hazırladığı elmas koleksiyonunda, otantik çizginin dışına çıkarak geleceğin ve günün modern çizgisini yansıtmayı amaçlıyor. Serdiamond firma sahibi Yakup Alpdoğan; Ekim İstanbul fuarını önemsediklerini, bu fuara özel yepyeni bir koleksiyon hazırladıklarını, bu yeni koleksiyonda elmasın modern çizgilere sahip takılarda da gayet güzel sonuç verdiğini göstermek istediklerini ifade etti. Kuyumculuk sektörünün çok hızlı bir gelişim gösterdiğini fakat hâlâ taklitçiliğin ön planda olduğuna dikkat çeken Alpdoğan, "bir dönem taklit ediliyor olmaktan dolayı mutluluk duyuyorduk. Fakat şimdi taklit eden kişilerin bunu bir yaşam biçimine dönüştürerek sektörün kan kaybetmesine sebebiyet vermeleri çok üzücü. Bir ürün için çoğu zaman geceli gündüzlü çalışıyoruz, emek veriyoruz. Ardından
ürün piyasaya çıkar çıkmaz taklit ediliyor ve o emeğimiz adeta yok ediliyor" dedi. Geçen yıl katıldıkları İstanbul Ekim Fuarında başarılı sonuçlar elde ettiklerini ve firmaların, fuarı organize eden kuruluşun, Ekim fuarına daha fazla önem vermelerinin etkin sonuçlar doğuracağını kaydeden Alpdoğan, özellikle yabancı katılımcıların yılbaşı için ürün alımlarını bu fuarda gerçekleştireceklerini tahmin ettiğini ifade etti. Yakup Alpdoğan, Serdiamond’ın bu fuarda en zorlu modelleri bile çekinmeden üretebileceğini herkese göstereceklerini belirterek şöyle konuştu: “Bugün elmas takı dendiğinde, artık Serdiamond’a özgü, kalitesi taktir edilen bir çizgiye sahibiz. Yeni koleksiyonumuzda bir modeli farklı ebatlarda hazırlayarak herkesin rahatlıkla alabilmesine imkan tanıdık. Fuara gelecek ziyaretçileri standımıza mutlaka bekliyoruz.” 71
Fuarda Taşlar Dökülecek İstanbul Jewellery Show’a, kurulduğu 2005 yılından bu yana düzenli katılım gösteren Sina Montür; fuarda, yeni montür modellerinin yanısıra ilk kez bitmiş ürünlerini de sergileyecek.
B
u yıl içinde bitmiş ürün alanında yatırım yapan ve ilk kez bu ürün grubunda hazırladığı kataloğunu müşterilerine takdim eden Sina Montür; montür alanında iddialı olduğu kadar, “bitmiş ürün grubunda” da iddialı. Sina Montür firma sahibi Barış Lek; çok yakın bir zaman önce “bitmiş ürün grubu” kataloğunu çıkardıklarını ve bu fuarın yeni boy gösterdikleri ürün grubunu tanıtmaları için çok önemli bir fırsat olduğunu ifade etti. İstanbul Ekim fuarı öncesi, Uluslararası Hongkong fuarında sahne aldıklarını ve bu fuarda özellikle Asya kültürünün kıymetli ve manevi değeri ön planda olan objelerine yer verdiklerini belirten Lek, “Bugün itibariyle Sina Montür, Dünyanın
72
çok farklı coğrafyalarında farklı kültürlere sahip kişilerin beğenisini kazanmak için gayret gösteriyor. Biz de tasarımlarımızda bu detaya önem veriyoruz” dedi. Barış Lek, 2013 yılında daha önce çok daha az ihracat yaptıkları ABD pazarında önemli bir ivme kazandıklarını ve ABD pazarının yakın gelecekte çok hareketleneceğini öngördüklerini kaydederek şunları söyledi: “İhracat çalışmalarımıza ara vermeden devam ediyoruz. Bu yıl ihracat yaptığımız ülkeler arasına Srilanka, Yemen ve Malezya’yı kattık. İstanbul Ekim fuarına büyük önem veriyoruz. Bizim için İstanbul Ekim fuarı hiçbir zaman Mart fuarıyla karşılaştırdığımızda ikinci fuar kimliğinde olmamıştır. Hatta bazen Mart
fuarından bile daha iyi sonuç aldığımız bir fuar olmuştur. Bu fuarda yabancı alıcıların yanısıra, yurtiçinden de kuyumcuların katılımlarının yoğun olacağını tahmin ediyoruz. Şu an itibariyle hazırladığımız yeni bitmiş ürün kataloğumuz müşterilerimize ulaştı. Bu fuar ile bitmiş ürün grubundaki yaklaşık 150 farklı modelimizin, montür grubunda 250 civarındaki yeni modelimizin sunumunu gerçekleştireceğiz. Tektaş ve sıralı taş yüzük takı grubunda ağırlıklı modellerimiz bulunacak. Kelepçe pırlanta montürümüzün de ilgi göreceğini ön görüyoruz. Üretimimizde yüksek teknolojiden faydalandığımız ölçüde, tecrübeli ustaların maharet dolu el işçiliklerinden de faydalanıyoruz.”
Erhan ERKEÇ
Altınakıl Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri
Müşteri Memnuniyeti -I-
S
iddetli rekabet ile işletmeler, müşteri ile nasıl ilişki kurulacağını ve bu ilişkinin sürekliliğini nasıl sağlayacağını tekrar gözden geçirmek durumunda kalmaktadırlar. Bu durumda yapılması gereken ilk şey empati yaparak kendimizi müşterinin yerine koymaktan geçmektedir. Müşteriyi kazanmak ve onları uzun süre işletmede tutmak önem kazanmıştır. Araştırmalara göre yeni bir müşteri kazanmanın maliyeti, eski müşterileri elde tutmaktan dört-beş kat daha fazladır. Ayrıca yeni müşterinin, eski müşterinin aldığı miktarlarda satın alması için birkaç yıl geçmesi gerekmektedir. Bundan dolayı işletmeler, mevcut müşterilerini elde tutmak için gayret göstermek ve müşteri odaklı olmak zorundadır. Müşteri kazanmanın yöntemleri şunlardır: h İşletme olarak, müşterinin hangi ihtiyaçlarını karşılayabileceğinizi net bir biçimde ortaya koyun ve müşteriye sağladığınız avantaj sayısını arttırın. h Müşteriyle olan ilişkinizin daha uzun sureli olmasını sağlayın ve müşteriyi tutmak için yatırım yapın. h Pazarı dilimlere bölün, müşterileri araştırın ve elde edilen bilgileri, ürün ya da hizmetlerin pazarlanmasına esas oluşturacak şekilde değerlendirin. h Müşteriyi dinleyin. Örneğin; Belli dönemlerde değişik 10 müşterinizi bir yemekte ağırlayın ve onlarla sohbet edip eleştirilerini dinleyin. h Ürünün sadece satıcısı olmayıp, aynı zamanda kendiniz de ürünün bir müşterisi olun. Örneğin; Müşterilere sunduğunuz ürünleri (Saat, bayan personeliniz var ise Pırlanta) kendinizde kullanın h Mevcut müşterilerinizin, sürekli olarak size bağlı kalacaklarını asla düşünmeyin ve ürünleriniz ya da hizmetleriniz ile ilgili memnuniyet derecelerini takip edin. h Sizinle alışveriş yapmayı bırakan müşterilerinizle temas kurup, onları ayrılmaya zorlayan sebeplerin neler olduğu tespit etmeye çalışın.. Dünyanın en büyük sanal mağazalarından biri olan Amazon’un yöneticilerinden Ling Hong, “Dünyanın en çok müşteri merkezli şirketi olmayı amaçlıyoruz. Bu amacımızı gerçekleştirmek için üç noktaya odaklanıyoruz. Müşterilerimizi dinliyoruz, onların isteklerine göre yenilikler yapıyoruz ve çözümlerimizi kişiselleştiriyoruz” diyor. Giderek kişiselleşen yeni pazarlama anlayışı ile işletmeler, öncelikle müşteri yönlü olmalılar ve müşteriyi bir “ortak” gibi kabul ederek faaliyetlerine yon vermelidir.
74
Jaspal Dünya Arenasına Çıkıyor Sezgin Group markalarından biri olan Jaspal’ın, 11- 14 Eylül 2013 tarihleri arasında Hong Kong’da düzenlenecek olan Asya Moda Mücevher & Aksesuar Fuarı (Asia's Fashion Jewellery & Accessories Fair- AFJAF) için özel olarak tasarlanan showpiece kolye, Swarovski standında dünyaya tanıtıldı.
A
sya’nın kendi alanındaki en büyük fuarı olan Asya Moda Mücevher & Aksesuar Fuarı’nda (Asia's Fashion Jewellery & Accessories Fair- AFJAF) Jaspal tasarımcılarının bu fuar için özel olarak hazırladıkları ve Amazon kadınından esinlenerek tasarlanan kolyesi, Swarovski standında sergilenecek. Swarovski taşlar kullanılarak üretilen markalar içerisinden seçilen az sayıda ürünün sergilendiği bu organizasyon her yıl sektör tarafından merakla beklenen ve tasarımcıların her yıl en iddialı koleksiyonlarının yer aldığı organizasyon olarak dikkat çekmektedir. 11- 14 Eylül tarihleri arasında, Hong Kong’daki Asia World Expo’nun ev sahipliği yapacağı fuara Swarovski Elements bu yıl 9 ncu kez katıldı. Jaspal’ın bu özel tasarımı, elle örülmüş bir zırha sahip olup Amazon kadınından esinlenerek tasarlanmış ve ürünün üzerinde kullanılan Swarovski taşlarla günümüze uyarlanmış bir tasarım harikası.
Yatırım Altınına Farklı Bir Boyut
Döviz ve takoz altın alanında uzun yıllar başarılı çalışmalar ortaya koyan İsgold, 2010 yılında Erdoğan Aşık tarafından devralınarak yatırım altın üretimi ağırlıklı çalışma şeklini tercih etti. İsgold; klasik külçe yatırım altınının yanında, özenle ve büyük gizlilik içinde hazırladığı, çok farklı özelliklere sahip olacak yatırım altınını yakında piyasaya sunacak.
Y
ıllarca Mehmet Yıldırım tarafından işletilen İsgold, 2010 yılından itibaren yeni sahibi Erdoğan Aşık ile ihracat çalışmalarına hız verdi. Avrupa'da birçok ülkeye “İsgold Yatırım Altını” ihraç eden firma, şimdi ülkemizdeki tüm altın yatırımcılarının büyük beğenisini kazanacak yeni bir ürün ortaya koyma arifesinde. İsgold Firma Sahibi Erdoğan Aşık, 2010 yılında devraldıkları markaları ile günümüze kadar başarılı ihracat çalışmalarına imza attıklarını, son derece ileri teknoloji ile donanmış üretim merkezlerinde daha önce denenmemiş bir yatırım altını üzerinde son rötuşları yaptıklarını söyledi. Ülkemizde çok kıymetli altın rafineri firmalarının olduğunu ve bu firmaların ürettiği külçe altınlar ile rekabet etmek yerine, benzersiz yeni bir ürünle yeni bir hedef kitlesi oluşturmayı düşündüklerini ifade eden Aşık, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hazırlamakta olduğumuz yatırım altını, 7’den 70’e herkesin ilgisini çekecek ve sahip olmak isteyecekler. Bu ürünümüz 76
son tüketicinin her an karşısına çıkabilir. Bazen bir AVM’de, bazen bir süpermarkette bu ürünümüz altın yatırımcısının karşısında olacak. İnsanlar bu altın ile kendilerini özel hissedecekler. Çok fazla detaylı bilgi vermek şu aşamada istemiyoruz. Çok
yakında tüm bilgileri kamuoyuyla paylaşacağız. Kuyumcularda da olmasını planladığımız özel ürünümüz için reklam ve tanıtım çalışmaları gerçekleştireceğiz. Tabi ki bizim bünyemizde, her türlü külçe altın üretimi de devam ediyor ve bu çalışmalarımızı da sürdüreceğiz.”
VOIR GÜNCEL Şehrin En Şık Çizgisi
2
013-14 Sonbahar Kış sezonunda Koton şehirli ve şık görünümü bir arada sunuyor. Asi ve şık çizgilerin birleşimi, pastel tonların iddialı ve sıcak dokunuşu, parlak ve ışıltılı dokuların mıknatıs etkisi ile Koton kadını bu sezon şehrin parlayan yıldızı…
Çarpıcı Batik Kadını
B
atik sonbahar kış sezonuna hazır… Birbirinden farklı moda trendlerinden esinlenerek yaratılan Batik 2013- 2014 Sonbahar Kış koleksiyonu, enerjik şehirli kadının tüm isteklerini gözler önüne seriyor. Batik mağazalarının yanı sıra shopbatik.com. tr online satış sitesinden yeni sezon ürünlerini keşfetmeye hazır mısınız?
The Modern Prep
T
ommy Hilfiger 2013 Sonbahar/Kış Kadın koleksiyonu “The Modern Prep”, kampüs ortamındaki keyifli gezintilerden spor karşılaşmalarının coşkulu anlarına kadar unutulmaz anlara eşlik ediyor. Koleksiyon, havalar soğudukça en dikkat çekici motiflerin, örgülerin ve zengin renklerin arasına dalmaya davet ediyor. Koleksiyonun temelinde ise, kumaş dokularında ve silüetlerdeki modern duruşu geleneksel kolej kültürü ile buluşturmak yer alıyor.
Güç ve Asalet Yeni Sezonda, Yeni Tasarımlarda
Y
eşil tepelerin üzerinde bir köy kalesi… Soylu geçmişi ihtişamlı kaleye bağlanan ve tepeyi sarmalayan yollar… Rüzgâr bu tepelerde gücünü özellikle bahşediyor… Gücünü rüzgardan, asaletini soylu geçmişinden ve renklerini topraktan alan Pierre Cardin, Sonbahar/Kış’14 koleksiyonu ile erkeklere etkileyici seçimler sunuyor.
78
Yeni Koleksiyon
T
opshop 2013 Sonbahar/ Kış sezonunda rahat, hareketli, eğlenmeyi seven ve tarzıyla fark yaratmak isteyen kadınlara hitap ediyor. Moda dünyasının son trendlerini sunan Topshop 3 farklı teması ile hayatın her anına uyum sağlıyor.
Mehmet AKYÜREK İş Stratejisi Danışmanı
UCUZ ALTIN VAR MIDIR?
B
u ayki yazıma başlamadan evvel, bu ne biçim başlık? Böyle saçmalık olur mu? diye düşünen ve bu düşüncesinde son derece haklı olan aklı başında meslektaşlarımızdan peşinen özür diliyorum. Fakat bu yazıyı yazmak zorundayım. Altının ons fiyatı 1000 doları geçti geçeli, Kapalıçarşı ve Kuyumcukent çevreleri dolandırıcıların uğrak yeri haline geldi. Bu konuda çevreme belli bir güven vermiş olmalıyım ki bu dolandırıcılardan birine çatan bir kuyumcu genelde belli kanallardan bana ulaşıyor ve genellikle de Afrika dolaylarında ortalıkta dolaşan sözde ucuz altınlardan bahsediyor. Derhal konuyu kapatmasını isteyip aklını başına devşirmesini tavsiye etsem de konu genellikle yüz yüze bir ikna toplantısı gerektirecek boyutta ciddi oluyor. Sonuçta çoğu zaman potansiyel kurban durumundaki arkadaşlarımızı ikna edip bu şebekelerin elinden çekmeyi başarsam da, kazanma hırsı aklının önüne geçen birçok kişinin de milyon dolarlar mertebesinde dolandırıldığını duyuyoruz. Yüzde 10’lardan yüzde 40’lara kadar varan mertebelerde ucuz altının filanca Afrika ülkesinde olduğunu, bunu satanların devletten bu işi gizlemek için ucuza elden çıkardığını, bağlantıların çok sağlam olduğunu, kendilerinin özel adamlar tanıdığını vesair duymaktan fenalık geçirecek duruma geliyoruz bazen. Baştan bilgilerinize sunayım ki, altın madenciliğinin gerek kabile, gerek devlet boyutlarında yapıldığı ülkelerde altının piyasası uluslar arası fiyatlara bağlı devam eder. Günlük, haftalık kur farkları veya direkt maden alımları gibi durumlarda %1-3 gibi avantajlar olabiliyor ancak bu miktarların para kazandırması için lojistik masraflar, güvenlik bedelleri vs deyince yüzlerce kg alım yapmak gerekiyor. Neticede ele geçen karlılık kimseyi birkaç çevrimde zengin edecek marjlar bırakmıyor. Açıkçası bizim işçilik bedellerimiz çoğu zaman bu miktarı zaten bıraktığından bu işlerin bir manası kalmıyor. Birisi kapınıza gelip, şu ülkede bir adam var dünyanın altın trafiğini idare ediyor, bana ucuz altın almayı öğretti, şu kadar altın hazır bekliyor, riske girme, CIF çalışalım vs gibi bir teklif duyduğunuzda, hemen güvenlik biriminizi çağırtıp o adamı dışarı attırın ve ardından atölyenize veya dükkanınıza dönüp normal ticaretinize bakın. Size anlatılanlar ne kadar mantıklı ve risksiz gibi gözükse de, ucuz altının Güneşe seyahat, ellerinizi çırparak uçmak, suda balık gibi nefes almak tarzında imkansız bir şey olduğunu hatırlayın. Asla ve asla birçok saf sermaye sahibinin düştüğü akıl tutulmasına düşmeyin. Paranın yüzü sıcaktır, altın da paradır. Unutmayın elinde altın olan bunu dünyanın her yerinde satar. Afrika ormanlarının derinliklerinde, maden çukurlarının dibinde bekleyip direkt alım yapan birçok şirket ve bu şirketlerin alıcı elemanları var. Bunlara satmayıp size satacağını hem de ucuza vereceğini söyleyenler yalancı, bunlara inanlar da açıkça cahil ve kendini akıllı sanan hırslarının esiri olmuş akıl yoksunu kişilerdir. Yine unutmayın Afrika’nın derinliklerindeki kabile mensubu en saf zannedilen satıcılarda bile Wall Street veya Londrayı takip edecek uydu telefonları var ve fiyat almadan 1 gram satmazlar. Bunu unutmayın…!
82
Kaligrafi Sanatı Bileziklerde Sektörün duayen isimleri arasında yer alan ve meslekte 60. yılına adım atan Salih Çakmak tarafından kurulan Özyurt Kuyumculuk, bu yıl kuruluşunun 40. Yıldönümü nedeniyle farklı bir çalışmaya imza attı. Kaligrafi (güzel yazı) sanatıyla bileziği buluşturan Özyurt, bundan sonra gelecek taleplere göre kaligrafi sanatını bilezikte kullanmaya devam edecek.
Y
ıllardır bilezik üretimi alanında branşlaşan ve bilezik ile ilgili her türlü modelin üretimini cesaretle ele alan Özyurt Kuyumculuk, şimdi de daha önce denenmemiş, özgün bir çalışma ortaya koyuyor. Son 20 yıldır deneyimli kuyum ustası Salih Çakmak’ın oğulları tarafından yönetilen şirket, geçtiğimiz günlerde Kuyumcukent içinde de bir toptan mağazası açarak, mağaza sayısını üçe çıkardı. Özyurt Kuyumculuk firma ortaklarından Cabir Çakmak, babalarından devraldıkları markalarını geleceğe emin adımlarla taşımak için büyük çaba sarfettiklerini, günümüzde çok büyük değişime uğrayan bilezik takı grubunda sürekli yeni modeller ürettiklerini ve bunun için en son teknolojiyi etkin bir şekilde kullandıklarını ifade etti. Çakmak, bu yıl markalarının 40. Kuruluş yılını kutladıklarını ve bu yıla özel bir tasarım ortaya koymak istediklerini belirterek şunları söyledi: “Ben şahsi olarak Kaligrafi sanatıyla yıllardır hobi olarak ilgileniyor ve bu kıymetli sanata gönül vermiş biriyim. 40. Yaşımızda kaligrafinin eşsiz görselliğini bileziğin üzerine yansıtmayı düşündük. Bugüne kadar birçok farklı ve ses getiren modeli üreten Özyurt, kaligrafi sanatıyla bileziğin eşsiz güzelliğini kombine ederek takıseverlerin beğenisini bir daha kazanmak istiyor. Kaligrafi sanatıyla birleşen bileziklerin, bu ürün grubunu hiç kullanmamış kişilerin bile dikkatini çekebileceğini düşünüyoruz. İsteyen kişiler sevdiklerinin isimlerini kaligrafik bir şekilde yazılmış halde bileziklerinde taşıyabilirler. Biz bu tip bileziklerin düğünlerden ziyade özel günlerde hediye olarak takdim edilebileceğini düşünüyoruz.” Özyurt Kuyumculuğun ilk kaligrafi sanatıyla buluşan bileziklerini Özyurt’un Kapalıçarşı ve Kuyumcukent’te yer alan mağazalarında yakından inceleyebilirsiniz.
İstanbul Jewelry Show Ekim HALL:1 1J 50-52
VOIR POPÜLER
BİNLER
TARKAN'I AYAKTA İZLEDİ Megastar Tarkan, Harbiye’deki ikinci konserinde de Açıkhava’yı dolduran binlerce hayranıyla buluştu. İki gecede Tarkan’ı 13 bin kişi izledi.
B
iletlerin günler öncesinden tükendiği Açıkhava konserlerinin ikinci gecesinde de binlerce hayranı Tarkan’ı yalnız bırakmadı. Sanatçı “Firuze” şarkısıyla başladığı geceye “Sevdanın Son Vuruşu” ile devam etti. “Aysel’in” albümünde yer alan ve bu yaza damgasını vuran “Firuze” gecede yine büyük alkış aldı. Sanatçı yoğun istek üzerine “Firuze”yi konser sonunda tekrar söyledi. Yaklaşık 2,5 saat süren konserde, Tarkan coşkusu hiç bitmedi. Konserin sonuna doğru “Beni Anlama” ve “Unutmamalı” şarkılarında Tarkan’a piyanist Serhat Ersöz ile çellist Özlem Gürsoy eşlik etti. Gecenin en duygusal anları yine bu şarkılarda yaşandı. Tarkan, konserin açılışını Zümrüd-ü Anka Kuşu işlemeli beyaz montuyla yaptı. Sahnede 22 şarkı seslendirdi ve toplam üç kostüm değiştirdi. Açıkhava’daki son Tarkan konseri 4 Eylül Çarşamba günü gerçekleşti.
84
Fotoğraf: Özgür Ülker
85
Adeta tüm sektörün en sanatsal, en yenilikçi ve en yürekli insanları biraraya toplanmış Khaleesi çatısında. Her bir ekip üyesi, kendi aşkını aktarıyor ürünlere. Kimi çocuğuna olan aşkını, kimi işine, kimi de eşine... Sektörde yeni bir marka “Tutku” ile doğuyor.
Kocaman Bir Yurek
86
Öncelikle en merak edilenden başlamak istiyorum. Khaleesi’nin anlamı nedir, bunun hikâyesi var mı? Bir markayı marka yapan öncelikle ismidir. Bu yüzden ortağım Fizuli Mammadov ile isim araştırırken birçok alternatif çıkmasına rağmen, enerjisiyle güçlü ve özgün bir isim olsun istedik. Enerjisi en yüksek harfleri tespit ederek, bu harflerden karma bir sözcük oluşturduk ve karşımıza Khaleesi çıktı. Khaleesi, harflerin enerjisinden oluşan bir kelime topluluğudur ve hikâyesi isminden başlar. Mesela: “K” harfi, büyük halk topluluklarını etkileyecek güce sahip, toparlayan, gücü kümüle kullanabilen ve bunu idare edebilen bir enerjiye sahiptir. Her bir harfin böylesine tek tek bir anlamı olmakla birlikte, biraraya gelmelerinden ise daha güçlü bir sinerji oluşturdu. Böylece kendine has bir kelime ve kendine has bir anlam çıktı ortaya. Anlamına gelince; yine harflerin vermiş olduğu enerji ile kraliçeyi temsil eder. Ancak kralın eşi kraliçeyi değil de ülkeyi idare eden, yöneten kraliçeyi… Kısacası Khaleesi; güçlü, sanattan anlayan, farklının farkındalığında olan, lider, tutkulu, özel tasarıma meraklı ve aynı zamanda zarif tüm kadınların mücevheri… Mücevher sektöründe yeni olmanıza karşın hızlı da bir giriş yaptınız. Firmanızdan bahseder misiniz? Her ne kadar sektöre hızlı bir giriş gibi gözükse de aslında uzun bir deneyimin sonucudur Khaleesi… Şöyle ki; Khaleesi 15 yıllık bir firma olan Kamilas Mücevherat’ın, markalaşma yolunda ortaya çıkardığı bir oluşumdur. İlk başta Kamilas’ın bünyesinde sadece bir koleksiyon olarak başlayan macerası, yıldızının yükselmesi ve beğeni toplamasıyla markalaşmaya döndü. Uluslararası platforma taşınabilecek, iddialı, teknik olarak yurt içi ve yurt dışında cesaret isteyen zor üretilen bir koleksiyonumuz var. Biz böylesine zor bir ürün grubuna talip olduk. Hem de kalitemizden hiç taviz vermeden, ince titizlilikle işimizi yapıyoruz. Her birimiz kulvarında inanılmaz hassasiyet ve özen gösteriyor. Khaleesi dediğimizde 3 ana fark sıralayabilirim: Ekip ruhu ile enerjisi, tasarımlarımız ve tekniğimizdeki farklılık… Tüm bu farklılıklar aslında bizi marka olmaya zorladı. Neden bir Türk mücevher markası daha Dünyada isim yapmasın ki? Khaleesi bu yetiye sahip bir marka.
Khaleesi’nin hedefi nedir? Şahsi olarak her zaman sondan geriye gelmeyi seviyorum. Yani kısaca söylemek gerekirse; Khaleesi nin temelleri ilk olarak, Kamilas bünyesinde 2011 yılının Eylül ayında atılmaya başlandı. Kurulduğunda beş yıllık hedefimizde dünya markası olma kararı vardı. Ancak marka şu anda planlarımızdan daha önde gidiyor. Pazara çıkma kararımız 2014’tü. Hem gördüğü talep hem de emeği geçenlerin enerjisi ile ilk çıkışımızı 14 Şubat 2013 Sevgililer Gününe geri çektik. Khaleesi’yi resmen ilan ettik. 2016 yılında, 3’üncü yaş günümüzü 11 ülke bayili-
Peki Khaleesi tamamıyla kendi tasarımlarını mı üretiyor? Kesinlikle… Hepsi kendi tasarımlarımız. Khaleesi’yi oluşturan bütün ekip, bizim sektörde tamamıyla sanata ve zanaata gönül vermiş ustalar. Aslında sanatsal ruh taşıyan her insanla çalışmayı tercih ediyoruz. Yüreğini ortaya koyan insanlar topluluğu Khaleesi Jewellery’i oluşturuyor. Yani Khaleesi’de yürek var diyebilir miyiz? Tabi ki… İlk başından sonuna kadar; tasarımından bitişine kadar her bir karesinde… Son rötuşuna kadar her bir ustamız, bu işe emek veren her şahıs, tamamiyle yüreğini, tecrübesini, deneyimini, bilgisini kesinlikle ve kesinlikle yenilikçi ruhunu ekleyerek; tutkuyla, karşılık beklemeden bu ürünleri ortaya çıkarmaktadır. 87
Kaynağını maalesef bilmediğim ve çok sevdiğim bir sözle başlamak istiyorum:“Bir usta bedeniyle çalışıyorsa işçidir, bir usta bedeniyle ve aklıyla çalışıyorsa o ustadır, bir usta hem bedeniyle hem aklıyla hem de yüreğiyle çalışıyorsa o sanatçıdır.”
ğimizle kutlamak istiyoruz. Kısa vadede budur. Çünkü emek var, yürek var, enerji var, sinerji var… Eski duayenlerin yetiştirdiği yeni nesil ustalarımızın da katkılarıyla, uzun vadeli hedefimizde de tanınır bir “Türk” markası olmayı hedefliyoruz ve buna yürekten inanıyoruz. Pazarlamanızdan bahseder misiniz? Nasıl bir yol izliyorsunuz? Khaleesi, alıştığımız standart takı sisteminden farklılığıyla, tarz ve stili ile her vitrinde kendine ayrı bir yer buluyor. Tabi ki zevkler kesinlikle tartışılmaz. Ürünlerimizi yine bize özel stand ve A’dan Z’ye malzemeler eşliğinde; satış noktaları, satış temsilcilikleri şeklinde pazara sunuyoruz.. Tasarımımızdan üretimimize ortaya koyduğumuz farkımızı, pazarlamada ve sonrasındaki hizmetlerde de veriyoruz. Araştırmalarımız doğrultusunda ilk iki yıl yurt içi ve yurt dışında bu şekilde ilerleyip, sonrasında franchising sistemine geçmek niyetindeyiz. Paylaştıkça kazanıldığına inandığımız için, ileriki dönemlerde de bu şekilde devam edeceğiz. Fuarlarda yer alıyor musunuz, hangileri? Hedef fuarlar nelerdir? Bir Türk markası olduğumuzdan dolayı ilk fuarımızı ülkemizden seçtik ve İstanbul Jewelery Show Ekim Fuarıyla start veriyoruz. Türk Kuyumculuğu, el işçiliği olarak dünyada hep birinciliğe koştu. Zaman zaman bu düşüş gösterse de hak ettiği yere her zaman ulaşabilecek bir emek vardır ortada. Bunların çerçevesinde Khaleesi olarak ortaya koyduğumuz 5 yıllık hedefimizde biz de bu gururu yaşamak ve Türk Kuyumculuğu’nu dünyaya göstermek istedik. Global krizlerden dolayı el emeği göz ardı edilmişti. Biz bunu tekrar gündeme getirmek ve yaşatmak istiyoruz. İkinci fuarımız kasım ayında Ukrayna ve aralık ayında da Dubai fuarına katılarak 2013 fuar takvimimizi tamamlamak niyetindeyiz. 2014 yılındaki fuar takvimimizde 88
gerektiği yerler düşünülecektir. İtalya, Amerika gibi büyük ve kendini ispatlamış fuarlara katılım göstermeyi hedefliyoruz. Hakkınızda araştırma yaparken her yerde “Aşk ve tutku” yu vurguladığınızı gördüm. Anlatır mısınız sebebini, hayat felsefeniz mi bu? Kaynağını maalesef bilmediğim ve çok sevdiğim bir sözle başlamak istiyorum: “Bir usta bedeniyle çalışıyorsa işçidir, bir usta bedeniyle ve aklıyla çalışıyorsa o ustadır, bir usta hem bedeniyle hem aklıyla hem de yüreğiyle çalışıyorsa o sanatçıdır.” Takılarımız, tasarımdan üretime duygularımızın bir yansıması… Biz dünyanın en güzel varlıkları olan kadınlar için üretiyoruz. Dolayısıyla çok güzel, yürekten olmalı her aşaması. Tutkuyla, ihtirasla, zevkle, yürekle, kendindeki enerjiyi ürünlerimize aktarabilecek bir ekiple çalışıyoruz. Nihayetinde hepimizin haz duyduğu ve sunmaktan zevk aldığımız ürünler haline geliyor. Neye Aşk? Sanata olan aşk, insana olan aşk, tasarlayan için belki yüreğindeki aşkı… Bize de zevkle bunu sunmak kalıyor. Marka olmanın en büyük özelliği bence budur. İhtiras yoksa marka olamazsınız. Hatta hayatınızda ihtiras yoksa şahıs olarak da marka olamazsınız. Ben her yaptığım işi layığıyla ve tutkuyla yapmaya dikkat ederim. Zaten bizim en büyük farkımız takım ruhundan ortaya çıkan sinerjidir. Bu böyle devam ettiği sürece ve tüm ekibin tam bir birliktelikle hareketi devam ettiği sürece de başarımız kaçınılmaz olacaktır. Son olarak ne dersiniz? Khaleesi’yi Khaleesi yapan ve değer katan her bir bireye; lojistik, sanatsal, hatta ruhsal destek sağlayan herkese ve bilhassa Orhan Büyükyazı’ya ayrı ayrı yürekten teşekkür ederim… Hepsinin ismini tek tek saymak isterdim. Başından beri herkes Khaleesi’ye inandı, yüreğini koydu ve böylece bireylerden bir bütünü oluşturduk. Bu arada tabi derginize de baştan beri bizi desteklediği ve inandığı için teşekkür ederim.
MÜTİSAD KURULDU 4.Kuşaktan kuyumculuk sektöründe yer alan Nilgün Kuyumcu ve sektörün ileri gelenleri tarafından, İstanbul’da Kapalıçarşı’da kurulan MÜTİSAD derneği, mücevher, takı, kuyum, saat ve değerli madenler ile bunlardan imal kişisel veya ev aksesuarları sektöründe, nitelikli ve katma değeri yüksek özgün tasarımlar yapmak, üretim ve ihracata doğrudan veya dolaylı katkı sağlamak, başta üyeleri olmak üzere, sektör ve Türk ekonomisi yararına kalıcı ve etkin çalışmalar yapmak, sektöre uluslararası düzeyde rekabetçi bir yapı kazandırmak ve mevcut sorunların, kalıcı çözüme ulaştırılması konularında, etkin bir güç birliği oluşturmayı ve sektöre güçlü bir soluk getirmeyi amaçlıyor.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz
E.B.İhracat Genel Müdürü Tarık Sönmez
M
ÜTİSAD, sektördeki tüm diğer STK’larla birlikte, sektörel kalkınma, ihracatın arttırılması ve sorunların kalıcı çözüme ulaştırılması konularında, etkin bir güç birliği oluşturmak üzere kurulmuştur. Sektörün içinden gelen, sorunları iyi bilen ve bunlara çözüm odaklı yaklaşımıyla hem sektörün kalkınmasına, hem dünya pazarında hak ettiği konuma gelmesine ve hem de dünyaca tanınılırlığı yüksek bir marka sektör olması yönünde aşağıdaki hedefler doğrultusunda çalışmalarına başlamış bulunmaktadır. MÜTİSAD; sektörde, ortak bir amaca ulaşmanın en iyi yolunun işbirliği olduğuna inanan, açıklık, güven ve dürüstlük ilkelerini benimsemiş, sektörün gelişimi ile ilgili olarak, ortak bir vizyona ve bakış açısına sahip sektör temsilcilerinden oluşmaktadır: MÜTİSAD’ın kurucuları arasında Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Kuyumcu (NK Proje tasarım, Danışmanlık ve Kuyumculuk-TÜDEP Y.K Başkan Yardımcısı) Ömer Saltabaş, (İst. Ticaret Ünv. Mücevherat Mühendisliği, Araştırma ve Uygulama Laboratuvarı Müdürü) Tina Christa Sezer (Tina Kuyumculuk), Nergis Sürücü (Paşa Ziynet - Neray Tekstil ve Hediyelik Eşya), Halit Kandemir (Dekoratif Gümüş Eşya), Murat Yetişgin (TÜDEP’den Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı - Ekonomist), Serdar Iğcı (Ceha Kuyumculuk), Esra Özavar Pekcan (Özavar Mücevherat) bulunuyor. Belirlenen öncelikli hedefler doğrultusunda atılacak ilk adım, Ekonomi Bakanlığı ve Kosgeb desteği ile Sektörel Kümelenme Merkezi'nin kurulmasıdır. Bunu takiben, iş ve işletme temsilcilerini geliştirme yönünde çeşitli kursların aktivasyonu sağlanacaktır. Diğer yandan, eş zamanlı olarak, tanıtım ve dış pazar geliştirme konusunda çeşitli organizasyon ve faaliyetlerde bulunacaktır. MÜTİSAD’ın öncelikli hedeflerinde ve çalışma planında aşağıdaki maddeler yer almaktadır;
hTürkiye’de,
mücevher sanayinin, ihracatçılarının ve mücevher tasarımcılarının yurtiçi ve yurtdışı alanlarda hak ettiği 90
E.B.Kobi ve Kümelenme Daire Başkanı Emrah Sazak
konuma gelmesi ve tanınması yönünde katkı sağlamak hTürkiye’de “mücevher moda sektörünü” oluşturmak için sonuç odaklı, etkin çalışmalar yapmak, hMücevher tasarımcılarının çalışmalarının, sektöre fayda sağlama yönünde, ticaret ve ihracatçı yararına kullanılması ve geliştirilmesini sağlamak, tasarım hizmetlerinin yurtdışına ihracatını ve açılımını sağlamak, tasarımcıların tanıtılmasına yönelik faaliyetlerde bulunmak, tasarım hizmeti alacaklara destek sağlamak, mücevher ihracatında ulusal markalaşma oluşumu için verilen çabalara aktif ve güçlü destek sağlamak, hMücevher tasarım hizmetlerinin kalitesinin arttırılması için faaliyetlerde bulunmak, mesleki sorunların çözümlenmesinde destek olmak, sosyal ve ekonomik haklarını, özgürlüklerini savunmak, çağdaş koşullara uygun hak ve kazanımlar elde etmelerine çalışmak, hÜniversite ve enstitülerin mücevher tasarım bölümleri ve özel eğitim kurumlarıyla işbirlikleri ve projeler geliştirmek, sektörde tasarım hizmetinden yararlanmanın yaygınlaştırılmasını sağlamak ve organize etmek. Özellikle KOBİ düzeyindeki işletmelerin, halen ürettikleri veya üretimini planladıkları mal veya hizmetlerin, dünya pazarlarında, uluslar arası rekabete, teknoloji, kalite ve fiyat açısından uygun, ve tercih edilir olmalarını sağlamak için projeler tasarlamak ve bunları uygulamaktır. hGenel olarak, mücevher sektörünün, ihracatta hak ettiği noktaya ulaşabilmesi amacı ile uluslararası alanda rekabet gücünü geliştirecek, etkinleştirecek ve daha da yükseltecek stratejik inovatif yaklaşımlarla, ülke ekonomisine ve sektördeki firmalara daha yüksek katma değer kazandırmayı hedeflemek, hSektör ihracatında hak ettiği konumda bulunmayan, katma değeri yüksek gümüş eşya, el sanatlarının dünya pazarında marka olması yönünde katkı sağlamak için tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinde bulunmak.
VOIR TREND
9
Sadece bir ons saf altından 9 metrekare büyüklüğünde tek parçalık bir varak elde edilebilir...
ANINA RICCI
TORSADES KOLEKSIYONU
.100
Uygarlığın başlangıcından beri çıkarılan altın miktarıdır...
Bir ons altın (31,1gram) 80 km. uzunluğuna kadar esnetilebilir, bu durumda elde edilen telin kalınlığı 5 mikron olur...
A
LTIN DÜNYANIN EN DEĞERLİ MADENLERİNDEN BİRİDİR. ESKİ MISIR HİYEROGLİFLERİ ALTINI, GÜNEŞİN PIRILTISI OLARAK ANLATIR
Ha zırl a ya
21
Uygarlığın başlangıcından beri çıkarılan tüm altın 21 metre küplük bir sandığa sığar...
R LA
80
A S Y I N
ALTI
174
ANINA RICCI
TORSADES KOLEKSIYONU
ze n: Aylin Gö
n
NINA RICCI
ROMANTIC FOLKCOLLECTION
11
,2 Dünyada mevcut olan tüm altın, 5 mikronluk bir tel haline getirilebilse 11,2 milyon kez gezegenin etrafını dolaşabilirdi... CARLA AMORIM
PENDULUM KOLEKSIYONU
49
1849 yılında Kalifornia - Altına Hücum döneminde 40.000 madenci bu akıma kendini kaptırdı. Sadece çok küçük bir kısmı zengin olabildi...
NOUVELLE BAGUE
DADA ARRIGONI
FUNNY LOOPS COLLECTION
CHIMENTO
DIANA KOLEKSİYONU
92
Zaman Tüneli
HULCHI BELLUNI
Aylin GÖZEN
Mücevher - Pazarlama Uzmanı ICA International Color Stone Association Üyesi
TARİHTE ALTIN
A
ltının tarihi, uygarlığın tarihi kadar eskidir. Altının kolay eritilebilmesi, şekil verilebilmesi, rengi ve dokusu, onu binlerce yıl öncesinden beri aranılan metallerden biri yapmıştır. Çalışılması rahattır, saf haliyle kolay aşınması ya da paslanması söz konusu değildir. Benzersiz özellikleri nedeniyle, tarihte onun uğruna pek çok savaş, mücadele verilmiştir.
37
İnsan vücudunun ortalama sıcaklığı yaklaşık 37 derecedir. Altının eşsiz iletkenliğinden dolayı, altın takılar hızla vücudunuzun ısısı ile eşitlenir, sizin de bir parçanız haline gelir.
Altın, M.Ö. 2500'den sonra, uzun yüzyıllar boyunca altın içeren kuvars kayalarının öğütülmesi ve kırılması yoluyla elde edilmiştir. Altın, neredeyse hiç bir zaman %100 saflıkta bulunmaz. Saflaştırmak için, tarihte ilk defa M.Ö. 3600'de Mısırlı kuyumcular tarafından, içindeki metalleri ayırmak için fırınlanarak eritilmiştir. Mısırlılar, bu eritme fırınlarını ısıtmak için ateşe dayanıklı kilden yaptıkları boruları kullanmışlardır. Bilinen en eski altın mücevherlerden biri, Mezopotamya'da yapılmış, lapis ve akik boncukların arasında altın söğüt yapraklarının bulunduğu kolyedir. Bunun dışında, bilinen en eski altın objeler Trakya'da, M.Ö. 4400'e ait mezarlıklarda bulunmuştur.
DIOR
İlk altın kuru ise, M.Ö. 564'de kullanılmaya başlamıştır. Bu dönemde, Lidya kralı Karun (Krezüs) altını rafine etmek için farklı teknikler geliştirerek dünyanın ilk standart altın parasını oluşturur.
BUCCELATI
Altın, insan ruhunun gücünü ve saflığı temsil eder. İyi günde ve kötü günde kendimizi güvende hissetmemizi sağlayan gerçek bir değeri vardır. İyi görünmemizi ve iyi hissetmemizi sağlarken, en anlamlı anların nasıl yaşandığını ve ilerlediğini hatırlatır. Aslında etrafımızda her yerde altına rastlamak mümkündür, yerkabuğunda, nehir yataklarında, bitkilerde hatta insan vücudunda... Ama bunlardan ayrıştırılması oldukça zordur.
NANIS
CANDLE KOLEKSİYONU
NANIS
ENDLESS GLITTER KOLEKSİYONU
*Dünya Altın Konseyi verilerinden faydalanılmıştır.
Ulusal kasalarda ülkelerin varlığı olarak saklanan altının, bu açıdan bakıldığında reddedilemez bir maddi değeri, diğer taraftan ise, firavunların mezarlarından ve imparatorların hazinelerinden günümüze uzanan tartışılmaz bir sihri vardır... 93
En’lerin Markasına Yoğun İlgi Farklı müşteri kitlesine sahip kuyumcuların farklı talepleri için, uzmanlığa ayrılmış birçok deneyimli usta ile işbirliği yapan Ela Diamond; en iyi ürünü müşterilerine sunmak için en iyileri biraraya getiriyor.
Ç
ıplak taş alanında uzun bir dönemdir faaliyetlerini sürdüren Ela Diamond; son yıllarda bitmiş ürün sunumuyla da hem yurtiçinde hem de yurtdışında yüksek kaliteyi uygun fiyata almayı isteyenlerin tercihi oluyor. Ela Diamond firma sahibi Yücel Bedir; kısa süre içinde bitmiş ürün grubundaki müşterilerinin toplam %20’sini oluşturan yabancıların sayısının %50 ye ulaştığını, ortaya çıkan yüksek güven ortamı nedeniyle artık yurtdışından bir telefonla dahi müşterilerinin siparişlerini hızlı ve doğru bir şekilde gerçekleştirebildiklerini söyledi. En önemli farklarının; bir iki tarza bağlı kalmamak ve çok farklı isteklere, dizaynlara hızla etkin yanıtlar vermek olduğunu belirten Bedir, “Müşterilerimizin istediği tipteki ürünü en iyi yapabilecek ustalar ile çalışma avantajımızı bizim en büyük artımız. Biz bir iki usta ile çalışmadığımız için;
94
çok farklı özelliklere sahip dahi olsa bir ürünü en iyi piyasada kim yapıyorsa onunla çalışma imkanına sahibiz. Bu durum; bitmiş ürünlerde en kaliteli sonucu en uygun fiyatla elde etmemize, dolayısıyla müşterilerimizin yüksek memnuniyetine yol açıyor” diye konuştu. Eski Doğu Bloku ülkeleri, İran, Irak ve az sayıda Avrupa ülkelerinden ihracat gerçekleştirdikleri müşterileri olduğunu kaydeden Yücel Bedir, sözlerini şöyle sürdürdü: “Amacımız çok kişiye ulaşmaktan ziyade, hizmet verdiğimiz müşterilerimizin memnuniyetini sürekli en üst seviyede tutmaktır. Yurtdışı müşterilerimiz ağırlıklı olarak fantezi tarza sahip modelleri tercih ediyorlar. Onlar için en
önemli öncelik; takının özgün ve farklı model duruşu oluyor. Taşın ebatından, bütçesinden ve ayarından önce modelinin zenginliği ihracat müşterimizi etkiliyor. Bazı yabancı müşterilerimiz montürlerini kendileri getirerek ürünün geri kalan bölümünü bize tamamlatıyorlar. Bazı müşterilerimiz ise tamamen arzu ettikleri modeli bize söyleyerek anahtar teslim bizden almayı tercih ediyorlar. Bizim en önem farklarımızdan birisi de; biz müşterimizin ister 1 adet ister 1000 adet siparişi olsun aynı titizlikle üretim aşamalarını takip ediyor ve işinde en başarılı profesyonellerin ürünü oluşturmasını sağlıyoruz”. Ela Diamond’ın ilerleyen dönemlerde üretim bölümlerini kendi içinde oluşturmayı planlamadığını vurgulayan Bedir; “Biz kendi içimizde yapılaşırsak, farklı alanlarda farklı uzmanlığa sahip olan ustalarla çalışma şansını kaybederiz. Herkesin mutlaka bir ürün grubunda daha etkin bir yönü bulunuyor. Biz, en iyiyi isteyenleri en iyi ustalarla buluşturmaya devam edeceğiz” diyerek sözlerini noktaladı.
Değişim Zamanı
Yaklaşık 7- 8 yıl önce global Dünya krizinin etkisiyle biranda çok büyük oranlarda artarak tarihteki en büyük fiyat yükselişini gösteren altın; geçmişte alyans alan ve bugün alyansını değiştirmek isteyenler için çeşitli avantajlar ortaya çıkarıyor. Mehmet Arıkan
B
irçok takı modelinde hızlı bir değişim yaşanırken, en radikal değişimler hiç kuşkusuz alyansta görüldü. 10-15 yıl önce iki elin parmağını geçmeyen model sayısına sahip alyanslar, bugün binlerce farklı model ile yeni evlenecek çiftlerin karşısına çıkıyor. Bu avantajları bugün artık sadece yeni evlenecek çiftler değil, kıdemli çiftlerde yaşama şansı elde ediyor. 10 yıl önce çiftlerin aldığı alyansın altın fiyatı bugün itibariyle yüksek oranlarda. Bir de bunun üstüne aynı görünümde bir alyansın gelişen teknoloji sayesinde yarı yarıya hafif olması, alyansını değiştirmek ve farklı bir modele geçiş yapmak isteyenleri harekete geçiriyor. İleri teknoloji eşliğinde, yüksek kaliteli ve çok çeşitli modellerle ülkemizin birçok noktasına alyanslarını ulaştıran Piramit Alyans; alyans değiştirmek isteyenlerin ilk adreslerinden biri oluyor. Piramit Alyans Genel Müdürü Mehmet Arıkan, özellikle 8-10 yıl önce evlenen çiftlerin, yükselen altın fiyatları nedeniyle ellerindeki alyansı satarak bugün ekstra bir maliyet ödemeden yeni bir çift alyans rahatlıkla alabildiğini söyledi. Artık alyansta model çeşitliliğinin ötesinde butik tasarıma rahatlıkla gidilebildiğini,
96
gelişen 3 boyutlu özel kalıp robotlarıyla en ince ayrıntıda, sıfır hata ile mükemmel alyanslar üretildiğini kaydeden Arıkan, “Alyansta yaşanan değişimi kıdemli evlilerde hayatlarında kullanmak istiyorlar. Geçmişte olmayan imkanların bugün sunulması nedeniyle, daha önce hayalindeki alyansa kavuşamayanlar şimdi bu fırsatı rahatlıkla kullanıyorlar” dedi. Geçmiş alyanslara göre bugün üretilen alyansların aynı görünüşte ama yarı yarıya daha düşük ağırlıkta olduğunu da belirten Arıkan; alyans firmalarının sayısının yakın tarihte çok hızlı bir artış gösterdiğini ve yaşanan yoğun rekabetin işçilik fiyatlarını da belli ölçüde aşağı çektiğini, bu durumun da son tüketiciye avantaj olarak geri döndüğünü sözlerine ekledi.
Günümüzün gelişen ve tüketen dünya geneline bakıldığında görülecektir ki; “Butik tasarım” diye tabir ettiğimiz, el işi takılar yine trend olmuş ve hak ettiği değeri görmeye başlamıştır. Bu da kişisel markaları doğurmuştur. İşte sizlere böyle bir ustadan, kişisel marka olmayı başarmış bir duayenden bahsetmek istiyoruz:
HAÇİK KELLECİ "İşiniz Geleceğinizdir"
K
uyumculuk sektöründe en önemli konu, herkesin de bildiği gibi tasarım ve zanaatkârlıktır. İnce işçilik isteyen takı sektöründe bu ikili adeta iç içe geçmiş, birbirlerine bağımlı unsurlardır. Bir taraftan bir tarafın eksik olması, hem madenin kaybına hem de takan kişinin mutsuzluğuna sebep olur. Ne yazık ki el işçiliği, zanaatkârlık ve ustalık bir dönem gözden düşmüş, her şeyin tüketilmesi gibi tüketilmeye yüz tutmuştur. Ancak yıllardır sektörün içinde yer alan, mesleğine aşık
102
ustalarımız sayesinde günümüze kadar, inatla sürdürülmüştür. Kapalıçarşı’nın her bir köşesinde, çarşı kültürü ile usta-çırak mantalitesiyle zanaatkârlar yetiştiğini biliyoruz. Ama öyle bir han var ki, adeta ustaların ortak çıkış noktası… Gizemli havası, nefes alan duvarları ve köklü tarihi ile Çuhacı Han… Haçik Usta tam da burada, doğal eğitim yuvasında başlamış mesleğe. Eski çarşı kültüründen gelmiş, dokuz yaşından beridir de burada… İlginçtir ki ustasının da adı Haçik…
Oldukça espirili, sıcak bir röportaj gerçekleştiriyoruz. En başta uyarıyor bizi gülerek; “Çarşida aykırılığımla tanınırım ve bundan da memnunum”. Aslında anlattıklarına baktığınızda neden farklı ve uçta yaşayan biri olduğunu anlıyorsunuz. Yurt içi ve yurt dışına yaptığı butik tasarımlarıyla bir yer edinmiş, kişisel markalaşma sürecinde emin adımlarla ilerliyor. Neden böyle diyoruz? Çünkü bu konuda özellikle altını çizdiği şeyler var: “Marka olmayı Türkiye’de çok kolay sanıyorlar. Deli gibi bütçeler harcıyorlar. Oysa ki tam bir marka olmak için en az 50 yıl geçmesi gerekir. Bakın yurt dışındaki büyük markalara, yüz-yüzelli yıllık. Üstelik bu deneyimlerini fiyatlarına da yansıtıyorlar. Hak ediyorlar çünkü. Ben de bu yüzden henüz marka sayılmam. Hala bu yolda ilerlemeye çalışıyorum”. Taklitçilikten ve özgün olmaktan bahseden Haçik Kelleci bu konuyla ilgili düşüncelerini; “Çarşıda bir sürü arkadaşım var ve sık sık ziyaretlerine giderim. Asla vitrinlerine bakmam. Göz hırsızdır. İstemeseniz de tasarım yaparken etkilenir ve o tarafa yönlenirsiniz. Özgün bir şeyler üretmek adına kaçıyorum bundan. Ben trendlere bağlı kalmam. Bir tema belirlerim ve o tema üzerine koleksiyon yaparım. Kişiye özel tasarımlarımda da gelen kişiye kendimce sorduğum sorulara cevap almadan, sohbet etmeden, onu biraz olsun tanımadan tasarım yapmam. Sadece karşı taraf böyle istiyor diye bir takı tasarlamadım hiç. Mesela bir müşterim dört yıl boyunca benden zümrüt bir yüzük istedi. Ancak o kadar hareketli
bir hayatı vardı ki, zümrüt yüzüğü çok rahat kırardı ve ona uygun değildi. Dört yılın sonunda ucuz bir zümrütten yaparak isteğine karşılık verdim. Bana da bu yakışırdı. Bile bile karşı tarafı zarara uğratamazdım. İnsanın işi namusudur. Bu da benim namusum…” şeklinde ifade etti. Genç nesle de değinen Haçik Usta, gençlerin yeterince iyi olmadığını ve önemli olanın üniversite okumak değil, kendini yetiştirmek olduğunu vurguladı. Hatta öyle ki üniversitelerde sanat sohbetlerine katıldığını, hocalar tarafından davet edilerek buralarda bulunduğunun da altını çizdi. Severek yaptığı mesleğini yıllardır sürdürdüğü Çuhacı Han’da kalarak devam etme kararı alan Haçik Usta bu konuya yaklaşımını şöyle anlattı: “Güzel bir yerde, yeni bir dükkana geçeyim dedim kaç kere. Kaç kere yeni yerler buldum, kaporalar verdim ve hatta bir keresinde dekorasyonunu bile yaptırdım. Ama unutup yine buraya, Çuhacı Han’a geldim. Sonra dedim ki kendi kendime ‘evet Haçik seni başka bir yer kabul etmiyor kal burada’… Burası yaşıyor. Duvarlarına elimi değdirdiğimde, hayat buluyorum”. Ustalığın asla ölmeyeceğini söyleyen Haçik Kelleci, tam tersi el işçiliğinin artarak devam edeceğini ve geri dönüşün mutlaka birgün layığıyla gerçekleşeceğini söylüyor. Kimbilir? Bizler de buna inanmış ve güvenmiş olarak, bir nevi hayat dersi alarak oradan uzaklaşıyoruz…
103
ŞARNEL BİLEZİK
Üretimine Sağlam Başlandı Yaklaşık 60 yılı aşkın bilezik üretim geçmişiyle sektörümüzün en köklü markalarından biri olan Maraşlı Kuyumculuk, yıllar sonra şarnel bilezik üretimine başladı. Maraşlı, şarnel üretimine adım atarken bu işe 20 yıldır emek harcamış çok önemli bir ustayı katarak önemli bir hamle yapmış oldu.
G
ünümüzde sürekli bilezik üreticilerine kuyumculardan gelen taleplerden en önemlisi: “Görünüşünü, ihtişamını kaybetmeden bileziğin daha hafif üretilmesi” böylelikle kuyumcu müşterisinin düşen alım gücüne daha uygun fiyatlar eşliğinde karşılık verebilecek. Bu bağlamda şarnel bilezik üretimi adeta altın çağını yaşıyor. Bilezik üretiminde yılların markası Maraşlı Kuyumculuk’ta geçtiğimiz günlerde ilk kez üretim bandından şarnel bilezik geçirdi. Maraşlı Kuyumculuk firma ortaklarından Serhan Maraşlı; şarnel bilezik üretimine müşterilerinin artan talepleri doğrultusunda geçme kararı aldıklarını, en son teknolojiye sahip şarnel bilezik üretim makinasını bünyelerine katarken esas bu alandaki farkı, bu işin duayen ustalarından birini transfer ederek yaptıklarını söyledi. Şarnel bilezik üretiminde başarılı sonuç elde etmenin birinci yolunun bu alanda uzmanlaşma olduğunun altını çizen Maraşlı, “Siz bu alandaki en son teknoloji-
104
ye sahip olsanız dahi, bu ileri teknolojiyi etkin kullanamazsanız bu alanda rekabet edemezsiniz. Biz şarnel bilezik üretimine karar verirken, bu alanda çok ciddi bir deneyime sahip olan kıymetli bir ustayı bünyemize kattık. Böylelikle yıllardır şarnel bilezik üretiyormuş gibi müşterilerimize en iyi kaliteyi en uygun şartlarda sunma fırsatı elde ettik” diye konuştu. Şarnel bileziğin üretiminin normal bilezik üretimine göre daha zahmetli ve vakit alıcı olduğunu kaydeden Serhah Maraşlı; “Bu zahmetin karşılığında müşterimizden daha fazla işçilik ücreti talep edemiyoruz. Ama böylelikle müşterimizin talebine hayır dememiş oluyor ve müşteri memnuniyeti elde ediyoruz. Bugün bırakın gramı, santimin bile piyasada hesabı yapılıyor. İlk aşamada 100’e yakın şarnel bilezik modeli piyasaya sunduk. Çok olumlu tepkiler aldık ve yeni müşteriler edindik. Şarnele, şarnelin uzmanıyla geçiş yapmanın avantajını yaşıyoruz” diye sözlerini noktaladı.
Deneyim Nişantaşı’na Taşındı Gümüş sektöründe hizmet veren ve branşlaştığı otantik takılarıyla kalitesinden sıklıkla söz ettiren Sercan Otantik, Src Jewellery markası ile 14 Eylül Cumartesi günü yaptığı açılış ile deneyimini Nişantaşı’na taşıdı.
U
zun yıllardır yurt içi ve yurt dışındaki müşterilerine, tasarladığı ve ürettiği otantik takıları toptan olarak sunan Sercan, perakende sektörüne ilk adımı attı. Src Jewellery olarak perakendede yoluna devam edecek olan marka, gümüş ürünlerin yanı sıra ilerleyen dönemlerde pırlantalı tasarımlarıyla da müşterisini buluşturacak. Src Jewellery, prestijli markaların birarada bulunduğu yer olan ve son zamanlarda bu anlamda oldukça gözde semtlerden biri Nişantaşı’nda görkemli bir açılış ile perakende müşterilerine kapılarını açtı.
Alt yapı çalışmalarına uzun zamandır devam eden Src Jewellery, adına yakışan mağaza dekorasyonu ile de dikkatlari üzerine topladı. Yepyeni koleksiyonlarını, yepyeni mağazasında, şık bir konsept eşliğinde buluşturmayı başaracağa benziyor. İleriki hedeflerinde mağaza sayılarını istikrarlı olarak arttıracağını söyleyen firma sahipleri Nuri ve Nuran Açılan, oldukça heyecanlı olduklarını ve yeni girdikleri perakende sektöründe de isim yapmayı başaracaklarına inandıklarını ve yepyeni ürün gamlarını da müşterilerin beğenisine sunacaklarını dile getirdiler. 106
Şovıyor l ş a B
Bu fuar için doğal değerli taşlar ile pırlantanın kombine edildiği çok farklı bir koleksiyon hazırladıklarını ve bu koleksiyondaki modellerin kısa sürede piya-
Ö
zgün tasarım anlayışıyla ve el işçiliği yoğun üretim tarzıyla sektörümüzde farklı bir noktada yer alan Besay Kuyumculuk; yeni tasarımlarını müşterilerine ilk kez sunmaya hazırlanıyor. Besay Kuyumculuk firma sahibi Ömer Kaya; İstanbul’da düzenlenen iki fuarın da sektöre dinamizm kattığını ve bu fuarların katılan firmalara sürekli kendini yenileme için ekstra bir motivasyon unsuru oluşturduğunu söyledi. Firmaları için Ekim fuarının Mart fuarı kadar önemli olduğunu, özellikle son yıllarda Ekim fuarında ciddi bir canlanma gözlemlediklerini kaydeden Kaya; “Biz herşeyden önce fuarları ticari bir mecra yerine, markamızı ifade ettiğimiz, eski ve yeni müşterilerimizle biraraya geldiğimiz, yepyeni ürünlerimizi lanse ettiğimiz bir iletişim platformu olarak görüyoruz” dedi.
108
İstanbul Jewelery Show’un düzenlendiği yıllardan bu yana sürekli hem Mart hem Ekim ayağına katılım gerçekleştiren Besay Gold; çok ses getirmeyi planladığını yepyeni modellerinin lansmanını Ekim fuarına sakladı. sada anonim haline geleceğini iddia eden Ömer Kaya; “Değerli doğal taşlarla ve pırlantayla bezediğimiz modellerimiz sınırlı sayıda olacak. Bu modellerimizin çoğunun anonim olacağını tahmin ediyoruz ve yıllarca klasik ürünler sınıfında üretilmeye çalışılacak. Ayrıca sınırlı sayıda üreteceğimiz için alanın olacak. Biz doğal taşların şekline göre herbiri için ayrı bir montür, hazne ürettik. Bu ürünlerimiz simetrik değil taşın doğal haliyle asimetrik olacak. Zaten bu tarz ürünleri tercih edenler, taşı en doğal halinde kullanmayı tercih ediyorlar” diye konuştu. Kaya; çocuk ve kadın bilezik, bilekliklerinde, kolye modellerinde yeni ürünlerini fuarda sergileyeceklerini açıklayarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Fuarlar gerçekten sektörümüz için çok önemli itici güç oluşturuyorlar. Firmalar rekabet ortamlarında daha iyisini üretme kaygısı taşıyorlar. Fakat fuar atmosferinde etkileyici nüansları ortaya koyamıyoruz. Tek düze stantlarla, zengin kültürel değerlerimizi sergileyemiyoruz. Bence yeni markaların fuarlara katılımları için pozitif ayrımcılık yapılabilir. Bu yeni markalar daha çok desteklenmeli. Çünkü yeni markaların bizim gibi köklü firmaları sürekli daha sıcak tutacağını ve zorlayacaklarını düşünüyorum. Böylelikle ortaya bir sinerji çıkacak bu sinerji de sektöre artı değer katacaktır.” Yerli ve yabancı birçok müşterilerini fuar dönemlerinde en iyi şekilde ağırladıklarını da sözlerine ekleyen Ömer Kaya, Ekim fuarının zamanlamasının gayet doğru olduğunu, firmaların isterlerse bu fuara yapacakları yatırım ile fuarın ikinci önemdeki kimliğinden çıkarabileceklerini ifade etti.
İmalatçıya Altın Destek Kredisi C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
DenizBank, bankacılık sektöründe yine bir ilke imza atarak İmalatçıya Altın Destek Kredisi ürününü sundu. Daha önce sektöre özel odaklanma sonucu eşit taksitli altın kredisini müşterilerinin hizmetine sunan DenizBank son olarak da İmalatçıya Altın Destek Kredisi İle ilke imza attı. Kuyum sektörünün dinamiklerini de göz önüne alarak sektöre özel kredi değerlendirmesi yapan Bankamız İmalatçıya altın destek kredisi ile imalatçı müşterilerimizin has altın ihtiyaçlarını 3 aya varan ödemesiz dönem ve 15 aya varan vade seçenekleriyle finanse ediyor.
Y
enilikçi ürün ve hizmetleriyle farklılaşan DenizBank, altın bankacılığı konusunda sektörde yine bir ilke imza attı. DenizBank Altın Bankacılığı, son olarak hayata geçirdiği İmalatçıya Altın Destek Kredisi ile kuyumcuların nakit akışına uygun bir şekilde has altın alım imkânı getirdi. 3 aya varan ödemesiz dönemin de bulunduğu İmalatçıya Altın Destek Kredisi’nde öteleme süresi sonrasında 9 ay veya 12 ay vade üzerinden taksitlendirme imkânı da bulunuyor. DenizBank’ın yeni ürünü ile sektör firmalarının vadeli satışlarının finanse edilebilmesi de mümkün hale geldi. İmalatçıya Altın Destek Kredisi, taksitli altın kredisi kapsamına giriyor. Üreticiye hammadde sağlama imkânı getiren üründe kredi gram altın olarak kullandırılıyor ve kuyumcu da krediyi gram altın olarak geri ödüyor. “En yeni ürünleri sunmaya devam edeceğiz”. Konuyla ilgili açıklama yapan DenizBank Altın Bankacılığı 110
Grup Müdürü Cem Turgut Gelgör, “Mücevher ve kuyumculuk sektöründe özellikle fuar dönemlerinde alınan siparişlerin hazırlanması ile vadeli satış bedellerinin tahsilatı, sektör firmalarına yüksek tutarlarda işletme sermayesi ihtiyacı doğuruyor. Firmaların ürünü tasarlamasından sipariş zamanına, sipariş zamanından tahsilat zamanına kadar geçen süreç 12 ayı bulan vadelere ulaşabiliyor. Sektör firmalarının finansman ihtiyacında en önemli girdisi ise has altın. DenizBank Altın Bankacılığı olarak bu konuda sektör taleplerinin karşılanacağı İmalatçıya Altın Destek Kredisi’ni sunduk. Bu kredimizde müşterilerimiz 3 ay ödemesiz dönem ile dilerlerse 9 dilerlerse 12 taksit seçeneğinden yararlanabiliyorlar. Sektörümüzü altın bankacılığı konusunda ilklerle tanıştırmaya, mücevher ve kuyumculuk sektörüne de en yeni ve kaliteli ürünleri sunmaya devam edeceğiz.” dedi.
2012 Ekim ayında dünyanın en büyük zümrütü olan Daga Zümrütü’nü Türkiye’ye getiren Valentine Diamond, bu yıl uluslararası bir girişime imza atıyor.
n ı ü n ğ a ü z y ü n Y Dü Büyük En ss e mesi n n i u G e n e D Y Rekor
aklaşık 110 kg ağırlığında, 1 metre çapında, saf gümüşten imal edilen, üzerine Mezopotamya’nın kilometre taşı olarak kabul edilen medeniyetlerine ait armaların işlendiği ve ismi "Medeniyetler Köprüsü" olan yüzük, Guinness World Records’dan dünyanın en büyük gümüş yüzüğü ön başvuru onayını aldı. Üretim çalışmaları bitmek üzere olan dünyanın en büyük yüzüğü, 27 Eylül 2013 Cuma sabahı, Guinness World Records’un da talebiyle halka açık bir alanda tamamlandı. Grubun lideri “Toros Usta” ise, büyük ateşlerle yüzüğün kaynağını yaptı ve finalize etti. Kuyum ve Mücevher sektöründe bir ilk olan projede, her biri kendi alanında Türkiye’nin en önemli isimlerinden olan “Bilim Kurulu” ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle birlikte çalışıldı. Söz konusu Bilim Kurulunda; tarihçi, sanatçı ve akademisyenler, sivil toplum kuruluşlarını temsilen İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB), İstanbul Kuyumcular Odası (İKO) ve Kapalıçarşı Esnafları Derneği başkanları bulunuyor. Proje Danışma Kurulu’nda ayrıca, İTÜ’de halen çalışmakta olan Prof. Dr. Orhan Kural, heykeltıraşlar ve Türkiye’nin en büyük 19. Sanayi kuruluşu ünvanına sahip Nadir Metal Rafineri temsilcileri de yer aldı. Jüri, Dünyanın en büyük yüzüğü olup olmadığı hakkında “şahitlik” ettiler. Orijinal görünüme sahip yüzüğün yüzeyinde “Mezopotamya Medeniyetlerinin” en önemli sanatsal ve mimari öğeleri bulunuyor. Türkiye’nin en deneyimli ustalarının, günler süren çalışmaları sonucu yüzüğün üzerine Sümerler’in Çivi Yazısı, Hititler’in Hitit Güneşi, Lidyalılar’ın paraları, Bizans’ın Sümela Manastırı, Osmanlı’nın arması gibi eşsiz kabartmalar işlendi.
112
VOIR YAŞAM
MATİYOS BIÇAKÇI SANAT, HER YERDE SANAT
Diş teknisyenliğini yaparken kuyumculuğa bulaşmış biri Matiyos Bıçakçı… Önce döküm atölyesi, ardından elişi mücevherlere hayat vermiş; tüm bunların yanında Türk Müsikî’sinin nağmelerinde klarneti ile hayat bulmuş, şahsına münhasır bir isim…
116
Baba Bıçakçı
Kanun sanatçısı Ahmet Meter, İzmir Radyosu klarnet sanatçısı Alaattin Gözetlik ile birlikte
M
atiyos Bıçakçı; sektördeki birçok ismin aksine, mesleki değişim kararı alınca, 25’li yaşlarda giriş yapar kuyumculuğa. Üstelik meslek hakkında hiçbir bilgisi olmamasına rağmen, tepeden inme… Açtığı döküm atölyesinde genç olmanın da verdiği azim ve hırsla, hızlı bir şekilde ilerler. Aslında ilerlemeye de mecburdur; evli ve çocuk sahibi olması, onun sorumluluklarını da hatırlatmaktadır: “Başarmaktan başka çarem yoktu” diyor, o günleri anlatırken. Nitekim, kısa bir zaman sonra herkes onu “Usta” diye çağırmaya başlar. Zaman ilerledikçe merakının da yardımıyla, dökümden mıhlamaya kadar tüm inceliklerini öğrenir kuyumculuk mesleğinin. Dantel gibi işlediği, birbirinden şık platin takıları ile söz sahibi olur Matiyos Usta… Derki: “ Her işi bizzat yapmasam bile, nasıl yapıldığı konusunda bilgi sahibiyimdir”. Halen zevkle yaptığı mesleğini, oğulları ile birlikte “Butik” tasarımlar yaparak yürütmektedir.
“Popüler kültür bana hitap etmiyor”
Günümüz dünyasında her şeyin çabuk tüketildiğinden bahsediyor. Matiyos Usta: “Bizim işimiz çok özel, elişi… Şu an dipte gibi gözüken bu sanat, zamanı geldiğinde tekrar dimdik ayağa kalkacak ve hak ettiği değeri bulacak. Şimdilerde her şey popüler kültür içinde yer alıyor; ama bu kültür bana hitap etmiyor. Ben daha gelenekçi bir yapıdayım. Evet.. İşte bizim
gibiler ‘Donkişotluk’ yapıyor; ama biz onun peşindeyiz hâlâ… Yani; evinize bir ressamın yaptığı tabloyu mu asarsanız, yoksa son sistem bir cihazdan çıkmış bir fotokopi resmi mi? Hangisi daha fazla haz verir? Birinde emek, diğerinde hazırcılık var”. Matiyos Bıçakçı, zanaatkârlığının yanında müziğe de gönül vermiş biri… Sanatla zanaatı aynı bünyede barındırmayı başarmış. Bundan mıdır bilinmez, sürekli gülümseyen ve tebessüm etmekten adeta haz duyuyor. Müzikle birleşince zanaatı, dinginliği de beraberinde getirmiş. Kayserili bir ailenin çocuğu olan Matiyos Usta, müzikle küçük yaşta, babası sayesinde tanışmış. Baba Bıçakçı ayakkabı ustası olmasına rağmen, müzisyen çevresi sayesinde klarnet çalmayı öğrenmiş ve hatta düğünlerde çalarak para bile kazanmıştır. Matiyos Usta; “Babam para kazanmasa da çalardı. Ayakkabıcılığın dışında yapıyordu.” diyor. Aileden gördüğü müzik aşkı Matiyos Usta’ya da geçer ve baba Bıçakçı, ilk olarak dilli bir kaval alır oğluna. Önce bununla başlar müzik serüvenine ve ardından klarnete geçer; askere gidene kadar da iyice ustalaşır. Türk Mûsikîsine verdiği gönül, o günlerden bu günlere dek, büyük bir sevda olarak devam eder.
Büyük sevda: Türk Mûsikîsi
Dedik ya büyük sevda diye… Bu sevda onun farklı kesişmelerle karşılaşmasına sebep olur. 1994 Yılında İstanbul Radyosu’ndan Naci Göçmen ile tanışır. Hatta o dönem “Zeki Müren’i Anma Gecesi” nde, orkestranın bir ferdi olarak yer alır. Zaman zaman dostlar meclisinde klarneti ile eşlik eder kendince Ma117
VOIR YAŞAM “Biz de dostlar ile biraraya gelip, istediğimiz, zevk aldığımız müziği yapıyoruz”
İstanbul Radyosu klarnet sanatçısı Naci Göçmen ve Türkan Kandıralı ile birlikte atölyesinde Alaattin Gözetlik ile birlikte
tiyos Usta… “Hazır müzikler bana göre değil”, diyor ve ekliyor: “Biz de dostlar biraraya gelip, istediğimiz, zevk aldığımız müziği yapıyoruz”. Hatta birgün oğlunun nişanında sürpriz yapıp, onu da sahneye çıkartırlar. Bunları bizlere anlatırken bile gözlerindeki o ışığı, o aşkı görebiliyorsunuz. Ustamızın sadece ustalıkları bununla da bitmiyor. 1000’in üstünde Türk Mûsikîsi eserini, daha melodi başlar başlamaz tanıyabileceğini de vurguluyor. Tam bir Türk Müziği sevdalısı olunca, taş plaklara da merak sarıyor ve düşüyor peşlerine… Matiyos Bıçakçı: “Taş plaklarımı senelerce bit pazarını dolaşarak buldum. Özellikle peşine düştüm; yoksa o size gelmez, onun ulaşması çok zor artık. Zaman geçtikçe kendi kendine yıpranır taş plaklar; hammaddesi zift olduğu için… En ufak bir darbede kırılıyor, kırılınca da zaten kayboluyorlar. Gerçi plak çalınmayacak durumda da olsa, etiketi bile kıymetli… Korumak adına kartondan zarf yaptırdım hepsine ve üzerlerini tek tek etiketledim. Özel bir dolabı ve arşiv sistemi var plakların. Mesela, Müzeyyen Senar’ın plağını çalmak istiyorum hemen bulurum, çünkü onun yeri bellidir, karışmaz yani; Müzeyyen Senar kendi yeri neredeyse orada, Safiye Ayla kendi yeri neredeyse orada… Bayan solistler ayrı, erkek solistler ayrı yerde. Bir de gramofonum var. Onunla dinliyorum. Bu benim için ayrı bir zevk”. Sanatın ve zanaatın dallarına şahit olacağınız atölyede bir de müzik köşesi bulunuyor. Tüm enstrümanları çalamasa da, müziğe olan aşkını biraraya toplamış… Matiyos Bıçakçı, sanat ruhu ile ince telden, zanaatındaki ustalığına yansıtmaya ve sektöre hizmet vermeye devam ediyor… 118
Tarih boyunca uzun yıllar birbirleriyle tatlı bir rekabet içinde oldular Trabzon’un tarihi ve otantik yerel takı kültürünün iki önemli aktörü olarak nice mutluluğa şahitlik ettiler. Bu iki kıymetli takımız, Trabzon Kazaziye ile Trabzon Hasırı, yüzlerce yıl sonra BYKUK Kuyumculuk tarafından beraber kullanılıyor.
Kim Demiş Biraraya Gelemez Diye
T
rabzon hasır takısı dendiğinde ülkemizde ilk akla gelen isimlerden biri olan ve yıllardır bu alanda çok önemli yeniliklere imza atmış olan BYKUK, yine farklı bir fikir ve farklı bir hayali gerçeğe dönüştürüyor. Trabzon’un köklü geçmişe sahip olan ve otantik takılar arasında özgün yapılarıyla farklılaşan Kazaziye ve Trabzon Hasırı ilk kez birlikte yepyeni bir takı olarak vitrinlerde yer almaya hazırlanıyor. “Kazhas” ismiyle dizayn edilen bu yeni takı ile hem kazaziyeyi hem de Trabzon hasır takısını sevenler aradıklarını tek bir takıda bulabilecek. Bykuk Kuyumculuk firma ortaklarından İbrahim Kuk; “Kazhas” ismini koydukları ve kazaziye ile Trabzon hasırının birarada kullanıldığı bu yeni takı türünün kısa sürede büyük ilgi göreceğini öngördüklerini söyledi. Kazaziye takısı ören kişilerle Trabzon Hasır takısını ören kişilerin farklı olduğunu, örme stilleriyle tamamen birbirinden ayrı bir görünüme sahip olan bu iki takıyı birlikte örebilen çok az kişi oldu120
ğunu kaydeden Kuk; “ İlk modellerini ürettiğimiz “Kazhas” isimli takımız, hem yurtiçinde hem de yurtdışında farklı takıya sahip olmak isteyen kişileri hedefliyor. Tarih boyunca kendi aralarında tatlı bir rekabet yaşanan, aynı toprakların bu kültürel mirasını gelecek nesillere taşımayı kendimize bir borç olarak biliyoruz” diye konuştu. “Kazhas” takısının hem kazaziye hem de Trabzon hasırını seven kişiler için çok güzel bir yenilik olduğuna dikkat çeken İbrahim Kuk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir takıyla; birbirinden güzel motiflere sahip, tamamen el işçiliği ile yapılan mükemmel iki takının birleşimine şahit olacağız. Yaklaşık 7 temel motife sahip olan kazaziye modelimizi, Bykuk’un yeni tasarımlı tokalarıyla kombine ederek çeşitlendireceğiz. Ekim ayının ilk haftasında piyasaya sunmayı düşündüğümüz “Kazhas” takımızla ilgili hazırlıkların son aşamasına geldik. Artık Bykuk dendiği zaman; sürekli yeniliğin peşinde koşan, standartların dışına çıkmak isteyen isim akla geliyor.”
Özden Bölükbaşı
Bu Takılar Üzerinizde Titriyor Lizay, başarısını perçinliyor. Yine iddialı, cüretkâr, albenili, bir o kadar zarif, kendi sadeliğinin içinde şık… Aylarca süren yoğun çalışmalar sonunda İtalya, Tayland ve Hong Kong’da bulunan toplam 12 tasarım ekibi tarafından sadece Lizay patenti ile üretilen mücevherlere yeni koleksiyonlar ekleniyor…
YOGA BİR FELSEFEDİR
M
erhabalar, bundan böyle her ay sizlerle köşemde Yoga ile ilgili yazılarımla buluşacağım ve yine her ay zayıflama tüyolarım da bonusunuz olacak ;) Başta Yoga’nın kelime anlamıyla başlayalım. Yoga ne demek? Yoga “Birleşme”, “Biraraya getirme”, “Birlik” gibi çeşitli anlamlara sahiptir. Yoga yapan erkeklere yogi, kadınlara da yogini denir. Yoga bir spor değildir. Aynı zamanda din, mezhep ya da dernek vs. değildir; Yoga bir felsefedir. Günümüzde Yoga’ya yaklaşım değişmiştir. Daha çok bedensel yarar adına Yoga yapılmaktadır. Halbuki ‘Yoga’ benim deyimimle “Ruhunuza yaptığınız yolculuktur”. Çoğu insana “Yoga” denilince akıllarına meditasyon gelir. Sadece bundan ibaret olduğunu düşünürler. Bir bakıma doğru ama; Yoga hareketleri (asana), bedenimizi meditasyon poziyonuna hazırlık hareketleridir. Bu hareketler doğru ve devamlı yapıldıkça bedenimiz güçlenir ve esneklik kazanır. Medistasyon ise ruhumuzu güçlendirir. Burdaki asıl amaç beynimizi sıfır moduna getirebilmektir. Nedir bu “sıfır” mod? Hiçbir düşüncenin beynimizden geçmemesi halidir. Hatta; hiçbir düşüncenin geçmemesinin düşüncesi dahi geçmemesidir. Biraz karışık mı geldi size? En rahat oturuş pozizyonuna geçin derin bir nefes alın ve gözlerinizi kapatın. Şimdi normal nefes akışına geçin ve biraz nefesinizi dinleyin, tüm düşüncelerinizi pempe bir balonun içine doldurup gökyüzüne salın. Hiçbir düşüncenin gelmesine izin vermeyin, sadece beyninizi sıfırlamaya odaklanın. Başlangıçta günde 5 dakika ile başlayın ve düzenli bir şekilde dakikayı arttırın. Zamanla beyin nasıl sıfır moda geçer deneyimleyin ve benimle paylaşmayı unutmayın! Yoga’yla kalın...
yki bu aZAYIFLAMA TÜYONUZ
U
ygarlıklar, gerek dini gerek estetik amaçlı olarak pek çok mücevher yaratmıştır. Günümüzde artık yalnızca süs olarak değil, iş hayatına da prestijli bir görünüm için giren mücevher, Lizay’ın tecrübeli pazarlama stratejistleri ve tasarımcılarının elinde şekil değiştirdi. Geleneksel çizgilerden asla vazgeçmeyen ekip, günümüz dünyasına da hızla uyum sağladı. Başarının altındaki gücün kaynağı ise Lizay’ın marka olarak hem yurt içi hem de yurt dışı platformlarda yer alması. Bunun için ise farklı ülkeler ve kültürlerin kaynaştığı bir ekip ile çalışmak olmazsa olmazlardan. Türkiye’de mücevher sektöründe bir ilk “Titreyen pırlantalar” benzersiz bir koleksiyon. Yalnız Lizay Mağazaları ve satış noktalarında… “kıpır kıpır” koleksiyonu, pırlanta severlerin gördükten sonra mutlaka bir tane sahip olmak isteyecekleri parçalardan.
ozdenbolukbasi@voirmagazin.com
Yiyeceklerinize “keten tohumu” ekleyin. Metobolizmayı hızlandırır, yağ yakımına yardımcı olur. 122
Bir taştan daha fazlası
Ürünlerin kullanımı sırasında hareketli oluşlarından dolayı sabit bir taştan çok daha fazla ışık seli yaratıyor ve bu sayede albenisi daha yüksek. Adeta ürünler nefesle dans ediyor.
Pırlantanın Büyüsünde
Pırlanta yaşamın kendisidir. Hayatın özel anlarını taşır içinde... Aşk, sevgi, bağlılık gibi…
M
ücevher satın almak kolay değildir. Pırlanta satın almak kendini şımartmak, hayata değer katmaktır. Bu temayla yola çıkan On Mücevherat estetiği yansıttığı ürünlerini hayata sunuyor. Kadının estetiği ve çekiciliğini mücevhere yansıtıyor. Keskin hatlar estetik çizgi ile mücevherde bütünleşiyor. Modern ve estetik detayların yansımasını yakalamak ve günün modasını görmek için sizleri İstanbul Jewellery Show 1F12 - 22 / 1G1121’de bekliyoruz.
123
ÖZDEN BÖLÜKBAŞI
Bu sayıdan itibaren aramıza bir isim daha katıldı. Dergimiz Kurumsal İletişim Müdürlüğü görevini yürüterek PR’ımızı yapacak, medyatik isimlerle ve mekanlarla özel röportajlar gerçekleştirecek, yazacağı ilginç köşe yazılarıyla da dergimize renk katacak; enerjik, ışıl ışıl birinden bahsediyorum, Özden Bölükbaşı. 124
Özden Hanım, öncelikle VOIR ailesine hoş geldiniz. Kısaca okuyucularımız için kendinizden bahseder misiniz? Hoşbulduk… Sidney Avustralya doğumluyum. 1984’e kadar orada yaşadım. İlk önce İzmir ve ardından da İstanbul’a geldim. İlk çalışma hayatıma İzmir’de çeşitli meslekleri yaparak başladım. Sonrasında İstanbul'da yatırım firmalarında asistanlık, çevirmenlik gibi farklı görevlerde bulunarak meslek hayatıma devam ettim. 2007-2012 yılları arasında süren evliliğimden Tia adında, beş yaşında bir kızım var. Halen kendi şirketim olan Metrique PR’ı yürütüyor, bunun yanında da yazı, spor ve yoga ile uğraşıyorum. Dergimizde okuyucularımızla neler paylaşacaksınız? İlk olarak her ay Yoga ile ilgili deneyimlerimi ve yine her ay bir Yoga pozu detayı vereceğim. Ayrıca minik zayıflama tüyoları paylaşacağım. Yoga ile tanışma serüveninizi anlatır mısınız? Yoga ile altı yıldır uğraşıyorum ve Yoga eğitmenliği sertifikam var. Yoga ile ilk tanışmam aslında ilginçti benim için. 12 sene önce deneme olarak bir Yoga dersine girdim ve yarısında çıktım. Bana hiç uygun olmadığını düşündüm o dönem. Sonra hamileliğim devam ederken Neslihan İskit’den hamile Yogası dersi aldım ve ilk defa o zaman Yogaya ısındım, kaynaştım. Doğumdan sonraki kilolarımı vermek için gittiğim spor salonundaki antronörüm, farklı egzersizler de yapmamı ve o sıralar orada devam etmekte olan Yoga derslerini önerdi. Tekrar denemek için girdiğim dersin çıkışında yaşadıklarımı kelimelerle anlatmak oldukça güç. Çok etkilendim. Bir süre devam ettikten sonra Yoganın felsefesini anlayıp özümsemek istedim ve Yoga Eğitmeni olmaya karar verdim. Halen de büyük bir aşkla Yogaya devam ediyorum. Ve hatta değerli Yoga eğitmeni Neslihan İskit'den kızım Tia da Yoga dersleri alıyor. Bizim için Yoga yaşam felsefesi... Devam eden bir şirketiniz var; Metrique PR… Türkiye PR’a alıştı mı, hâlâ bu konuda zorluk yaşanıyor mu? Metrique PR’ı bu sene kurdum. Henüz bu sektörde yeniyim; fakat yeni olmama rağmen şirketimin şu anki durumundan oldukça memnunum. Türkiye’de PR anlayışına gelince; ülkemizde bilinen ve büyük kurumsal firmalar, PR’ın daimi kullanılması gereken bir araç olduğunun farkındalar. Bazıları bu konuda kendi bünyelerinde departman bile oluşturuyorlar. Ancak küçük ve orta ölçekli firmalar bu konuya kısa vadede yatırım yapıp, birkaç yerde çıkınca da tatmin olup, yeterli buluyorlar. Ama ne yazık ki, bu çok yanlış bir bakış açısı. Çünkü haberler zamanla eskiyip, güncelliğini yitiriyor. PR’ın asıl amacı, müşteriyi ve markayı güncel tutmaktır. Bu açıdan bakılınca Türkiye’de PR’ın gerekliliği yeni kavranmaya başlanmış ve henüz yeterince önemli hale gelmemiştir.
Peki ne gibi sporlarla uğraşıyorsunuz? Ağırlık, düzenli kardiyo, boks ve tenis… Bunların yanında, her gün düzenli bir şekilde Yoga yapıyorum. Takılarla ilgili ne düşünüyorsunuz? Anlam yüklediğiniz, uğur getirdiğine inandığınız takılarınız var mı? İnce, zarif ve naif takılardan hoşlanıyorum. Takı, kıyafetlerle bütünlüğü sağlıyor. Özellikle saatlere karşı bir zaafım var. Bunun dışında çok fazla ayırt etmiyorum. Gümüş, altın ya da bijuteri gibi bir ayrımım pek yok. Ama altın takılarda beyazı tercih ediyorum. Uğurlu takılarıma gelince; aslında çok fazla bir anlam yüklemem. Ancak şu aralar taktığım iki minik bilekliğimi uzun zamandır çıkartmıyorum. Bu da uğurundan değil, satın alırken yaşadığım enerjide ve hissettiğim duygudan…
Tüm bunların yanında “Anne” kimliğiniz de var. Çalışan ve üreten bir bayan olarak tüm bu işleri nasıl başarıyorsunuz ve gördüğümüz kadarıyla enerjiniz hiç bitmiyor. Sırrınız nedir? Evet anneyim… Benim en büyük sırrım; planlı ve programlı olmak. Yediğim yemekten içtiğim suya kadar saati bellidir. Bu kadar planlı bir hayatın içindeki en büyük handikapım uyku düzenim. Bir tek bu konuda düzensizlik yaşıyorum. Enerjik olmamı sağlayan en büyük etken ise, çocukluğumdan beri sporla iç içe bir hayat sürdürmem ve tabi ki Yoga yapıyor olmamdır. 125
VOIR MEKAN
Matbah Saraylara Lâyık
Oldukça zengin bir mutfağa sahip Osmanlı Mutfağı’nın en özel reçetelerini sunan Matbah Restaurant İşletme Müdürü Necati Yılmaz bizleri tam bir misafirperver anlayışıyla karşıladı ve güleryüzünü hiç eksik etmedi. Yemeklerinden ambiyansındaki en ince detaylara kadar, kendinizi adeta sarayda yemek yerken bulabilirsiniz. İlk gelen konuklarına mevsimine göre sunulan Osmanlı şerbetleri de cabası… Bilgi dolu, kültür dolu sohbetimizi beğeninize sunuyoruz. 126
Matbah, Osmanlı kültürünü yaşatmaya çalışan ve bunu günümüze taşıyarak, hem öğrenmemizi hem de tatmamızı sağlayan bir mekan…
Restaurantınızla ilgili sohbete başlamadan önce merak ettiğim bir şeyi sormak istiyorum: Matbah ne demek? Öncelikle işletmemize gösterdiğiniz ilgi ve alaka için çok teşekkür ederim. Derginizin takı sektörü gibi sanatın, nezaketin ve estetiğin ön planda olduğu önemli bir alanda başarı ile yayın yapıyor olması takdire değerdir. Matbah Arapça ve eski Osmanlıca da mutfak, kiler veya yemek yenilen yer anlamına gelmektedir. İşletmemizin isim babası ise otelimizin (Ottoman Hotel Imperial) genel müdürü Serdar Balta Bey’dir. Osmanlı Saraylarında Matbah-ı Beray-i has olarak adlandırılmış sarayın en önemli ve değer verilen alanlarından birisi olmuştur. Zira Saray ahalisinin ve tabi ki Osmanlı Sultanlarının, Devlet adamlarının ve özel konukların tüm yemek ihtiyaçları Matbahtan karşılanırdı. Bu sebepten dolayı mutfak (Matbah) çok önemli ve özel bir alandır. 127
VOIR MEKAN
Kısaca ambiyansınızdan, konseptinizden bahseder misiniz? İsminden de anlaşılacağı üzere, Osmanlı Saraylarında hazırlanmış saray yemeklerini misafirlerimize tattırmak, hem konseptimiz hem de hissiyatımız gereği görevimizdir. Zira tarihi bu kadar geniş bir medeniyetin, mutfak kültürü ve yemek lezzetleri kaybolmamalıdır. Unutulmaya yüz tutmuş reçeteleri ve yemek tariflerini farklı kaynaklardan bularak Matbah Osmanlı Saray Mutfağı’nda değerli konuklarımıza tattırmak, bu yemeklerin orijinal hali ile sunulmasını sağlamak, hem görevimiz hem de konseptimizdir. Restaurantınızın konumu özellikle turistlerin yoğun olduğu bir bölgede. Bu menü seçiminizi etkiliyor mu? Sultanahmet’te Ayasofya Müzesi ve Topkapı Sarayı ile komşuluk etmekteyiz. Bu kadar özel bir konumda saray yemeklerini yapıyor olmak bizleri ayrıca heyecanlandırmakta… Konumumuz gereği yabancı misafirlerin sıklıkla ziyaret ettiği özel bir bölge; ancak bu bizleri menü yapımı konusunda etkilememektedir. Amacımız yerli ya da yabancı konuklara hizmet vermektir. Yemek menüsü yapımı ile ilgili tek etkilendiğimiz konu, saray mutfağından çıkmış olması ve reçetenin mutfağımızda en uygun şekilde uygulanabilir olmasıdır. Özel organizasyonlara da ev sahipliği yapabiliyorsunuz. Ne gibi avantajlar sunuyorsunuz, özel paket programlarınız var mı? İşletmemizin misafir kapasitesi; bahçeli alan 110 kişi, kapalı alan ise 60 kişiliktir. Bunun dışında özel kapalı iş yemekleri için Osmanlı Salonu olarak adlandırdığımız 18 kişilik ayrı bir salonumuz da bulunmaktadır. Bu mekânlarda münferit yemekler, iş yemekleri, nişan ya da düğün yemekleri için hizmet verebilmekteyiz. Elimizde bulunan yüzlerce farklı yemek reçetesini misafirlerimizin tatmalarını sağlamak ve mevsimine uygun menüler yapmak amacı ile özel dönemlerde, özel menüler yapabilmekteyiz. Yaz aylarında mevsimine uygun seçmeli menü, nisan-haziran döneminde Fatih Sultan Mehmet dönemine has Fetih Menüsü, Ramazanda geleneksel diş kirası hediyesi ile süslediğimiz özel ramazan menüsü, balık yemekleri haftası ve özel günlere uygun menüler hazırlamaktayız. Misafirlerimiz kendilerine ilk gelişlerinde vereceğimiz Mat128
bah indirim kartları ile ikinci gelişlerinde özel indirimlerden yararlanabilecekleri gibi kalabalık gruplar için hazırlanmış grup menülerimizden de indirimli faydalanabilirler. Sizin de bildiğiniz gibi özellikle bu çevrede mekan sahibi birçok işletmeci, yanlış olmasına karşın iki tip fiyat uyguluyor. Bununla ilgili fikirleriniz nedir, sizin fiyat politikanız nasıl? Bu tür bir hizmet anlayışı bizlerin çok uzağında bir düşünce ve çalışma yöntemidir. Menülerimiz bu sebepten dolayı İlk başta Türkçe altında İngilizce açıklamalıdır. Yanında bulunan fiyatlarda tektir. Bana göre Bir ürünün ve hizmetin belirlenmiş bir satış bedeli vardır. Bu bedel sizin ürününüze güvenip iyi sunmanız ile alakalı olarak değişir ve bu bedel herkese aynı fiyatla sunulmalıdır. Benim düşüncem ve işletme anlayışım budur. Tüm bunları siz sorduğunuz için cevapladım çünkü söz konusu konuk ise bu tarz konulara pek girmek istemem; çünkü bu sektör para kazanma hırsı ile yapılabilecek bir iş değildir. Anlayışıma göre çalışma arkadaşlarıma da her sohbette dile getirdiğim gibi Restaurantımıza giren herkes bizim için müşteri değil, misafirdir ve bu gözle hizmet edilmelidir. İşte bu anlayış ile hareket ederseniz, zaten Restaurantımıza gelmiş olan misafir ödemesini yapacaktır. Aksi taktirde müşteri bir kez gelir. Misafir ise; kendini mutlu ve güvende hissettiği için fırsat bulduğu her seferinde, defalarca gelir.
Selçuk Özkan
BU TAŞ, YEŞİM TAŞI DEĞİL USTA!
S
Bazen dost meclislerin de konuşulan ya da anlatılan hikayeler bazen o kadar hoş olmaktadır ki, bu hikayeleri içinizde tutamayıp herkesle paylaşmak istersiniz. Çok değer verdiğim bir arkadaşımın anlattığı bu hikaye de tam bu kıvamda; herkesle paylaşılacak cinsten. Sabır gösterip sonuna kadar okunursa çok zevk alacağınıza eminim. Genç bir adam, değerli taşlara ilgi duyarmış ve mücevher ustası olmaya karar vermiş. "Bu mesleği yapacaksam, iyi bir mücevher ustası olmalıyım" diye düşünmüş ve ülkedeki en iyi mücevher ustasını aramaya başlamış. Sonunda bulmuş, yanına varmış, bir süre bekledikten sonra usta tarafından kabul edilmiş. "Anlat, dinliyorum" demiş usta. Genç adam; taşlara ilgi duyduğunu ve iyi bir mücevher ustası olmaya karar verdiğini heyecanla anlatmış. Yaşlı usta sesini çıkarmadan genç adamı dinlemiş, sözleri bitince de ona bir taş uzatmış, "Bu bir yeşim taşıdır" dedikten sonra genç adamın avucuna taşı bırakmış ve avucunu kapatmış. "Avucunu aynen böyle kapalı tut ve bir yıl boyunca hiç açma. Bir yıl sonra tekrar gel. Haydi şimdi güle güle" demiş ve şaşkın genç adamı öylece bırakıp kalkmış, odadan çıkmış. Genç adam evine dönmüş, kendisini merakla bekleyen annesiyle babasına neler olduğunu anlatmış. Anlattıkça da kendisine çok anlamsız gelen bu hareketi ve soğuk konuşması nedeniyle kızdığı ustaya olan öfkesi artıyormuş. Günler geçmeye başlamış. Genç adam sürekli söyleniyor ama avucunu hiç açmıyormuş. "Nasıl böyle budalaca bir şey yapmamı ister. Bir de ülkenin en iyi mücevher ustası olacak. Bu saçmalığa bir yıl boyunca nasıl katlanacağım, böyle bir eziyetle nasıl yaşarım, bu ne biçim ustalık? Ustalık kaprisi yapacaksa, bari başından yapmasaydı" diye devamlı söyleniyor, her önüne gelene ustadan yakınıyor, ama avucunu hiç açmıyormuş. Avucu kapalı uyuyor, bütün işlerini diğer eliyle yapıyormuş; ve bu duruma da giderek alışmaya, diğer elini çok rahat kullanmaya başlamış. Uyurken de yanlışlıkla avucu açılıp taş düşmesin diye hep yarı uyanık uyuyormuş. Böylece bir yıl geçmiş, her günü zorluklarla dolu, her gecesi de yarım uykuyla yaşanmış bir yılı tamamlamış. Ve o gün gelmiş… Genç adam tam bir yıl sonra, büyük ustanın karşısına çıkmış. Usta bir süre beklettikten sonra yanına gelince, genç adam ne kadar saçma bulursa bulsun, bu sınavı başarıyla tamamlamış olmanın verdiği gururla elini uzatmış, avucunu açmış. "İşte taşın" demiş, "Bir yıl boyunca avucumda taşıdım, şimdi ne yapacağım?" Yaşlı usta sakin bir sesle cevap vermiş: "Şimdi sana bir başka taş vereceğim, onu da aynı şekilde bir yıl boyunca avucunda taşıyacaksın" . Bu söz üzerine genç adam bütün sükûnetini kaybetmiş, bağırıp çağırmaya başlamış. Yaşlı ustayı bunaklıkla, delilikle suçlamış. Mücevher ustalığını öğrenmek için gelen genç bir insana böyle eziyet ettiği için, hasta olduğunu bağıra çağıra söylemiş. Genç adam bağırıp çağırırken, yaşlı usta ona hissettirmeden bir taşı avucuna sıkıştırmış. Öfkeden yüzü kıpkırmızı genç adam, bir yandan bağırıp çağırırken avucundaki taşı hissetmiş. Durmuş, taşı biraz daha sıkmış ve heyecanla haykırmış: "BU TAŞ, YEŞİM TAŞI DEĞİL USTA!" Öğrenmek için zaman gerekir, sabır gerekir, ustaları izlemek gerekir. Dünya hızlandıkça zaman kısalabilir ama öğrenmenin esası değişmez.
132
ÇİN’DE İLK MAĞAZA…
Dünya markası olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Kiğılı, yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. 2 Ağustos 2013 Cuma günü Çin’in en hareketli şehri Guangzhou’da Kiğılı’nın Çin’deki isim hakkını elinde bulunduran iş ortağı Weibo firması ile ilk mağazasını açan Kiğılı, Çin pazarında Türkiye’ye oranla 5 yıl sonrasında da 10 kat büyümeyi hedefliyor.
T
ürkiye’nin erkek giyim markası Kiğılı, Çin pazarına giriş yaptı. Çin'in ticari açıdan en hareketli şehirlerinin başında gelen Guangzhou’da, iş ortağı Weibo firması ile mağaza açan Kiğılı, Çin’de mağazalaşarak büyümeyi hedefliyor. Çin ve Kamboçya başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde geniş üretim kapasitesi ve koleksiyona sahip, Çin isim haklarını elinde bulunduran Kiğılı’nın iş ortağı Weibo firması, Kiğılı adına geniş bir lojistik kurarak pazarda Kiğılı kalitesi ile daha da büyüyecek. Mağaza yatırımı, mağaza ürün tasarımı ve ürün tedariğinin tamamının Guangzhou Weibo firması tarafından karşılandığı açılışta yeni mağaza için basın toplantısı gerçekleştirildi. Guangzhou Weibo firmasının Ceo’su Selçuk Alperen ve Kiğılı Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kiğılı’nın da katıldığı açılışta Abdullah Kiğılı konuya ilişkin şu açıklamalarda bulundu; “Yaklaşık 12 senedir Çin ile ihracat/ithalat yapıyoruz. Çin’e asıl büyük atılımımız ise 2011’in ilk aylarında oldu. Bunun için farklı bir yapılanma modeli izledik. Şu anda toplamda 5000 metrekarelik alanda 4 showroomumuz ile hizmet veriyoruz. Çin’de kaliteli ürüne ve modaya açık bir toplumla karşı karşıyayız. Çin’in erkek giyim piyasasında Türkiye’ye göre farklılıklar söz konusu. Örneğin, Çin’de erkek giyim ürünleri çok daha yüksek fiyatlara satılıyor. Biz de Kiğılı olarak kaliteli ürünlerimizi uygun fiyatlar ile sunarak Çinli tüketicilere ulaşabileceğiz.”
Dr. Mustafa TURHAN Okan Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümü
ALTININ KRALLIĞI
G
ünümüz insanı bazen üretim araçlarını kullanarak, bazen de kendisi bizzat üretim faktörü olarak toplumsal hayatta yer alıp kişisel refahını arttırmak uğraşı verirken, üretimin artık değerine daha kolay yoldan sahip olmayı denemiş ve bunda da başarılı olmuştur. Artık insan üretmek yerine, üretimi sanki temsil edermiş gibi olan hisse senedi, tahvil, faiz ve benzeri ürünlere yönelmiştir. Ama bu yöneliş onu mal ve hizmet alım-satımından kısaca ticaret ve sanayiden uzaklaştıramamıştır. Doğru da olmuştur. Bu noktadan bakıldığında ALTIN, hem bir mal gibi alınıp satılmakta hem yatırım aracı olarak kullanılıp para yerine ikame edilmektedir. Para ve mal olan bu kıymetli maden Dünya kurulduğundan beri krallığını korumuştur. Uğruna ne savaşlar verilmiş ne kanlar dökülmüş ne devletler yıkılmış ne toplumlar yok olmuştur ama o, her zaman konumunu başka bir ifade ile tahtını korumuştur. 0rtalama yılda 160 ton civarında altın ithal eden Türkiye, yılda 350-400 ton altını işleme kapasitesine sahiptir. Sektörde 300 binin üzerinde işçisi, tasarımcısı, yöneticisi ile önemli bir sosyal güvenlik modülüdür. Türkiye’de her yıl 3 milyona yakın altın hediye alımı söz konusudur. Toplumumuzun çok önem verdiği birlikte mutlu olmanın kabul edilmenin, önemsenmenin, dostlukların beraberliklerin, sevgilerin göstergesi doğum, düğün, sünnet kutlamaların örf ve adetlerimizin bir parçası olarak devam edeceğinden emin olmak gerekir. Ankara, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Mersin, Gaziantep gibi bir çok ilde hem modern çizgilerde hem de geleneksel-klasik Türk-İslam motiflerinde altın mücevherat üretimi yapılmaktadır. Üretilen mücevheratın yaklaşık yüzde 40 oranındaki kısmı ihraç edilmektedir. Bugün Türkiye, değerli mücevherat ihracatında ise 11nci sırada olmasına karşılık altın mücevheratında İtalya’dan sonra ikinci ülkedir. Türkiye son yıllarda altın mücevheratında ihracatı oldukça önemli noktalara gelmiştir. Bu trend artarak gelişecektir. Teknolojik ve sosyal refah olarak gelişmiş ülkeler arasında başı çekmekte olan ABD, finans sektöründe bilhassa türev ürünler piyasasında yaşanan karmaşıklıkları yakın dönemde durağan hale getiremeyecektir. Bu durum altının krallığının devam edeceğini göstermektedir. Dünya altın üretiminde giderek yaşanacak olan daralma, Ortadoğu ülkelerindeki siyası karmaşa, Doğu Asya ülkelerinin altına olan değişmez talebi Altın Krallığının daha da büyümesini ve insanların bu krallığa sığınmasını zorunlu kılacaktır.
134
Süslü Püslü
Caddebostan’da birbirinden lezzetli ve birbirinden şık tasarımlarıyla, özel günlerinizin vazgeçilmezi olacak bir mekan: Süslü-Püslü Şeker…
F
arklı olmak, gülümseterek hatırlanmak, ufak bir hediyeyle hem ağız tatlandırmak hem de tatlı bir anı olmak için Süslü-Püslü Şeker çok özel aranjmanlar hazırlamakta, çocukların ya da siz büyüklerin ilgili tüm özel günleri için, klasik şeylerin dışına çıkarak fark yaratmak isteyenlerin tercihi olmakta, rengârenk çeşit çeşit şekerleri, minik objeleri ve özel kurabiyeleriyle sevdiklerinize istediğiniz mesajı iletme imkanı sağlamaktadır. Birbirinden lezzetli ve renkli şekerlerle yapacağınız hoş sürpriz, hem akılda, hem de damakta unutulmaz bir tat bırakacaktır. Sizin ve çocuklarınızın özel günlerinin unutulmaz olmasını sağlayacak özel tasarım şeker ve kurabiyeleri, kişiye özel hediye sepetleriyle farklı tasarımlar sunan Süslü-Püslü Şeker'e, telefon ya da internetten veya Caddebostan'daki butik mağazadan ulaşabilirsiniz.
E- in i t ş e i r l e a s c i k t ü y ı l z ı h Alışveriş tüm insanlar için temel bir ihtiyaç olsa da kimileri için vazgeçilmez bir tutkudur. Bazen bu tutku, içinden çıkılmaz yorucu ve sıkıcı bir hal alabiliyor. İşte tam da bu sırada yetişiveriyor imdadımıza online alışveriş siteleri…
S
on yıllarda tüm dünyanın online alışverişe daha çok ilgi göstermesi markaların bu platforma taşınmasında etkili olmuştur. Üretici firmalardan, perakende markalara hemen hemen hepsi de hızlı bir şekilde online alışverişe yönelmiş durumdalar. Bu sistem sayesinde hem firmalar daha çok müşteriye ulaşma avantajını yakalıyor, hem de hizmet müşterilerin ayağına kadar gitmiş oluyor. Online alışveriş ile tüm markalar farklı pazarlama ve satış teknikleri ile müşterilerine hizmet sunuyor. Her ne kadar eski alışkanlıklarından vazgeçemeyen müşteriler olsa da rahatına düşkün veya vakit kaybetmek istemeyen müşteriler için e-ticaret günden güne yükselmeye devam ediyor. Artık mağazalara gidip gelme işkencesi, mağaza mağaza dolaşma, alışveriş kuyruklarında bekleme, ayrıca koşturmacanın verdiği stres ve yorulma derdi giderek unutuluyor. E-ticaret her gün daha popüler ve talep gören bir sektör olmaya devam ediyor. Nitekim geçtiğimiz yılda online alışveriş, sıcak alışveriş olarak anlatılan fiziki satışları geçmiş durumda. Aradığını bilen ve keyifli bir alışverişin tadına varmak isteyenler e-ticaret sayesinde bir çok konuda tasarruf sağlıyor.
136
Online kuyumcunuz, Altınkaynak
Altınkaynak, sektörde gerçekleştirdiği bir çok ilk ve yenilikler gibi e-ticaretin de ilklerinden. Mağazalarında gerçekleştirdiği başarılı hizmet anlayışını, on yılı aşkındır online satışta da gerçekleştiren güvenilir sitelerin başında gelmektedir. Altınkaynak sanal mağazasında, yüzük, küpe, kolye, bileklik, gerdanlık, bilezik kategorilerinde altın ve pırlantalı ürün gruplarını bulmanız mümkündür.
Sizler de rahat ve kolay alışveriş keyfini yaşamak istiyorsanız, www.e-altinkaynak. com web adresini ziyaret edebilirsiniz.
0850 200 22 20
weddingworld.com.tr
Wedding World AVM şimdi daha canlı, daha ışıltılı! Evlilik ve altın alışverişinin vazgeçilmez adresi Wedding World AVM, şimdi değişen yüzü ile herkese rengarenk bir alışveriş dünyası vadediyor. Gelin ve damat adaylarına oldukça geniş bir ürün yelpazesi sunan Wedding World AVM, avantajlı fiyatları ve sürpriz kampanyaları ile Türkiye’nin ilk ve tek evlilik alışverişi merkezi olmaya devam ediyor. Şimdi siz de Wedding World AVM’ye gelin; evlilik alışverişinizi en avantajlı fırsatlar ile tamamlayın!
EVLİLİK VE ALTIN ALIŞVERİŞ MERKEZİ
VOIR GEZİ
ALTINDAN BİR SARAY
Sheikh Zayed Bin Sultan Al Nahyan Cami Yazı ve Fotoğraflar: Mehmet Satıcıöz
A
bu Dhabi’de 2007 yılında halkın zi-
yaretine açılan ve dünyanın 3’üncü büyük camisi olma özelliğini taşıyan; Birleşik Arap Emirlikleri’nin kurucusu ve devlet başkanlığı, Abu Dhabi hükümdarlığı görevinde bulunan Sheikh Zayed Bin Sultan Al Nahyan adına yapılmış olan cami, hem mimarisi hem de usta işçiliği ile adeta bembeyaz bir gelin gibi… Zayed’in 2004 yılında vefatı ile birlikte mozolesi caminin bahçesine konulmuştur. 140
Camiyi ziyaretimde, bu kadar kusursuz işçilik ve malzemelerle ilgili İnce detayları da öğrenme şansı yakaladım. İçerisindeki işlemeler, altın ve mermer işleme sanatının en güzel örneklerini barındırmakta. Kıble duvarının üzerindeki mermere yaklaşık 50 m2 bir alan üzerine işlenmiş sedef kakmalı esmailhüsna görmeye değer. Caminin içerisindeki yaklaşık 60 adet sütun sedeflerle bezenmiş. Dışında ise 100’e yakın sütun var. Bu sütunların sütun başları ise yirmidört
ayar altın varaklarla kaplanmak suretiyle hayat bulmuş. Abdest alınan bölüm ise yeşil onix taşından faydalanılarak yapılmış. Duvarlardaki çiniler ise ayrı bir incelik ve zarafet içeriyor. Camide aynı anda 40.960 kişi namaz kılabiliyor. Ana kubbesi 32.8 metre genişliğindeki caminin irili ufaklı 82 adet kubbesi var. Her bir tanesi 107 metre yüksekliğinde dört minaresi bulunmakta. Yerler İran halıları ile kaplı. Özellikle dünyanın en büyük el dokuması halısı olan ve İran’ın Horasan
Bu ay sizlerle yaptığım bir geziyi paylaşmak istedim. İnanılmaz görkemli ve son zamanlarda insan eliyle yapılmış olan en kıymetli eserlerden bir tanesi
Bölgesi'nde, 1200 kadın tarafından iki yılda dokunan halı, 45 ton ağırlığında ve altıbin metrekare büyüklüğündedir. Zekice ve en ince ayrıntısına kadar düşünülerek planlanan caminin, ışıklandırma sistemi de özel hesaplarla yapılmış. Neredeyse tüm ışık oyunlarından faydalanan camide, ışık kaynakları koylar, nişler, ve ahşap kafes oymalarının arka kısımlarına entegre edilmiştir. Manevi anlamda özel bir anlam taşıyan ve huzur veren bir renk olan mavi tonu kullanılan aydınlatmada, 141
VOIR GEZİ
bazı yerlerde beyaz tonlarla desteklenmiş, böylece caminin her zaman ışık alması, gün ışığından da yeterince faydalanması sağlanmıştır. Belirttiğim gibi ışık oyunları öylesine zekice uygulanmıştır ki, kullanılan malzemelerin, damarlarının, dokularının en güzel biçimde ortaya çıkmasını sağlamıştır. Abu Dhabi’nin simgesi olan Sheikh Zayed Bin Sultan Al Nahyan Cami, mutlaka ziyaret edilmesi gereken ve son dönem mimari eserler arasındaki haklı yerini almıştır.
142
VOIR GÜNCEL
Hayalinizi Gerçekleştirin
G
eçen yıl 52 milyon turist ağırlayan dünyanın en popüler şehri New York’ta kısa ve uzun dönem konaklamalarınız için The Marmara Manhattan cazip avantajlar sunmaya devam ediyor. The Marmara Manhattan’ın 32. katında bulunan 360 derece New York manzaralı Penthouse dairesi ve terası modern dekorasyonu ve geleneksel hizmet yaklaşımı ile gerçek New York’u yaşamak isteyenler için ideal bir seçenek.
Farklı Yaklaşım
A
nkara’nın gözde yaşam merkezlerinden Moda City yaşam sokağında, yatay otel konseptiyle hizmet veren N’evo Studios müşterilerine tatil havası yaşatıyor. Ankara’nın önde gelen inşaat firmalarından NFN Grup tarafından hizmete sunulan, N’evo Studios ile binalara sıkışmış otel yapısı anlayışı değişti. Sokak üzerine yayılmış konseptiyle otel mimarisine yeni bir bakış açısı getiren N’evo Studios, Moda City Yaşam Sokağı üzerinde, müşterilerine farklı bir alternatif sunuyor. Büyük bir bina içerisinde yaşanan otel konseptine karşın, özgür ve rahat ortamlarda hizmet vermeyi tercih eden N’evo Studios, stüdyo daire ve sokak yaşam konseptiyle alışılmışın dışına çıktı.
İletişim Altyapıları için Enterasys Networks…
T
ürkiye’nin çağdaş yüzüne ve Zorlu Grubu adına yakışan özgün projeler geliştirerek sosyal, kültürel ve ekonomik yaşama değer katmayı amaçlayan Zorlu Gayrimenkul, Zorlu Levent çevreci özellikleri ile dikkat çekecek. Zorlu Levent Ofis, bölgenin değerine değer katarak İstanbul’un A+ ofis ihtiyacını karşılayacak. Tüm standartlar da bu doğrultuda bölgeye yakışır ve bölgenin beklentisi üzerinde olacak. Çözüm olarak Enterasys Networks’e ait S serisi omurga anahtarlar ve 800 serisi dağıtım anahtarları kullanılmıştır.
144
BLACKBOARD İLE SANAL SINIFLARDA EĞİTİM BAŞLIYOR
Boğaziçi Üniversitesi İnovasyon Merkezi Blackboard ile yeni bir işbirliğine başladı. Bu işbirliği ile Merkez, 'İnovasyon ve Girişimcilik' e-eğitim programı kapsamında akıllı telefonlar ve tabletlerden erişim sunan 'Blackboard Learn Platformu'nun ve sanal sınıf ortamında interaktif eğitim imkanı yaratan ‘Blackboard Collaborate’ Platformu’nun Türkiye’deki ilk uygulayıcısı oldu.
B
oğaziçi Üniversitesi İnovasyon ve Rekabet Odaklı Kalkınma Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (Inovasyon Merkezi), ABD merkezli lider online eğitim kurumu Blackboard platformlarını kullanarak karma uzaktan eğitim programları sunmaya başlayacağını duyurdu. Dönüşüm ve inovasyon odaklı sürdürülebilir kalkınmaya temel oluşturacak çalışmaların yürütüldüğü bir araştırma merkezi olarak, ulusal ve uluslararası arenada bir referans olma vizyonuyla hareket eden Boğaziçi Üniversitesi İnovasyon Merkezi, Blackboard işbirliğiyle bu alanda örnek olacak yenilikçi adımlar attı. Merkez, e-eğitim yolu ile bilgi, deneyim ve akademik formasyonun yaygınlaştırılmasında internet tabanlı hizmet platformu kullanarak, karma uzaktan eğitim modeli ile yaşam boyu eğitim fırsatları sunmayı hedefliyor. Bu paralelde Blackboard çözümlerine yönelen Merkez, gerçekleştireceği e-eğitimde kullanıcıların interaktif iletişimde bulunabilmesi için tasarlanmış, Android, IOS ve Blackberry tabanlı akıllı telefonlardan ve tabletlerden de erişim imkanı sunan Blackboard Learn Platformu’nun eğitim teknolojileri çözümlerini Türkiye’de ilk uygulayan eğitim kurumu olma özelliğini
146
kazandı. Merkez, sanal sınıf teknolojileriyle katılımcılara daha interaktif ve birlikte çalışmaya dayalı bir ortam sunmak amacıyla Blackboard Collaborate Platformu’nu da seçerek bir diğer ilke daha imza atmış oluyor. Boğaziçi Üniversitesi İnovasyon Merkezi’nin bu konudaki yaklaşımını Merkez Müdürü Prof. Dr. E. Nur Günay şöyle özetliyor: “Türkiye’nin önde gelen eğitim kurumlarından biri olarak Boğaziçi Üniversitesi, teknolojiyle eğitim olanaklarını sunma konusunda da öncü bir rol üstlenmeyi görev edinerek yenilikçi girişimlerine devam ediyor. Merkezimizde küresel büyümenin itici gücü olan bilgi ve inovasyon odaklı rekabetçiliği ulusal tabana yayma; inovasyon ve rekabet odaklı kalkınma alanlarında analitik ve ampirik projeler üretme; ve dönüşüm-inovasyon eksenli bilgi toplumuna geçişte disiplinlerarası araştırma, uygulama ve politika geliştirme çalışmaları için ortak bir platform oluşturma misyonuyla hareket ediyoruz. Bu bağlamda, eğitim ve sosyal sorumluluk hedeflerimizden olan yenilikçi düşünce sistemini ulusal tabanda yaygınlaştırmak ve girişimciliği desteklemek için internet tabanlı hizmet platformu önemli bir yöntem olarak ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla,
Blackboard gibi alanında tanınmış ve dünyaca ünlü bir eğitim platformuyla işbirliği yapmak bu hedeflerimize ulaşma anlamında bizlere ciddi bir katma değer kazandıracaktır.” “Bugün gelinen noktada online eğitimin son derece önem kazandığı bir gerçek. Aralarında Stanford, MIT, Harvard gibi hepimizin yakından tanıdığı üniversiteler dahil, dünyanın hemen hemen tüm saygın eğitim kurumları, online eğitime büyük önem veriyor ve geniş çaplı online eğitim kayıtları alıyorlar. Bu geçici bir trend değildir ve günümüzün modern öğrencilerinin ve eğitmenlerinin çok daha interaktif öğrenim ihtiyaçları ve tercihleri doğrultusunda online eğitim platformları, “olmazsa olmaz” hale gelecektir” diyen Blackboard Ülke Müdürü Ali Murat Ertem, devam ediyor: “21. yüzyılın lider bölgelerinden biri olan Türkiye’nin en seçkin üniversitelerinden Boğaziçi Üniversitesi bu anlamda ilk adımı attı. Boğaziçi Üniversitesi İnovasyon Merkezi’nin e-eğitim program katılımcılarının Blackboard teknolojilerini kullanarak aldıkları eğitim sonunda iş dünyasında farklılık yaratabileceklerini ve büyüyen ekonomimize katkı sağlayacaklarını bilmek ise Blackboard olarak bizi son derece heyecanlandırıyor ve mutlu ediyor.”
Renkli Taş ve Pırlanta Eğitimlerine Büyük İlgi Harmony Akademi'nin, geçtiğimiz haftalarda İTO’da tamamlanan "Pırlanta Uzman" eğitimlerinin ardından düzenlenen Renkli Mücevher Taşları eğitimlerine çok büyük bir talep oldu.
K
urslar, İstanbul Ticaret Odası'nın Eminönü'ndeki binasında sabah ve akşam olmak üzere günde iki kere düzenlendi. Kurs süresince, katılımcılar, özellikle son zamanlarda bir çok kuyumcunun piyasada sık sık karşılaştığı “glass filled ruby” (içi cam doldurulmuş yakut), boyalı kuvars, sıkma zümrüt, kök zümrüt gibi yanlış isimlerle pazarlanan taşların gerçekte ne olduklarını, onlara bu taşlarla bire bir çalışarak dokunarak görme şansına sahip oldular. Bu taşlarla, aynı taşların doğalları arasında onlarca, hatta yüzlerce kat fiyat farkı olduğunu ve bu farkların miktar ve değerlerini de Harmony farkıyla öğrendiler.
farkı ile bazı taşları gözleri kapalı olarak dahi test edebilmekteler. Pratik esaslara dayanan bu testi yapanlar artık doğal taşları taklitlerinden rahatlıkla ayırabilmekteler. Daha önceleri renkli taşlar hakkında hiçbir kapsamlı bilgiye sahip olmadıkları halde bir hafta içinde bu düzeye erişen katılımcılar bundan büyük memnuniyet duyduklarını ifade ediyorlar. İlgili okullarda okuyan veya mezun olan pek çok öğrenci de iki yıl veya dört yıl okudukları üniversitelerdeki eğitimlerinde Harmony’de edindikleri bilgile-
çeşidinin çok fazla olması maalesef konuyu istismarlara, hatalara çok daha fazla müsait hale getiriyor. Buna ek olarak her taşa Türkiye’de sertifika düzenlenememesi veya düzenlenen sertifikalarda ciddi hataların yapılması sektöre olumsuz yansımakta ve bu konuda ciddi sıkıntılar yaşanmakta. Eğitimlerde katılımcılara teorik bilginin yanında mesleki hayatta bir kuyumcuya en çok gereken pratik bilgilerin de verilmesi, kuyumcuların aldıkları ve sattıkları ürünlerde tam bir güvenle alışveriş yapmala-
rin ve eğitimin dörtte birine dahi ulaşamadıklarını üzülerek belirtiyorlar.
rını sağlamakta. Piyasada çok büyük kafa karışıklıklarının, hataların, istismarların yaşandığı renkli taşlarda pek çok esnaf ne yapacağını ve ne söyleyeceğini şaşırmış durumda. Renkli taşlar, hemen herkesin hakkında farklı şeyler söylediği, hatta satanların dahi pek çoğunun tam olarak bilemediği veya açıklama yapamadığı bir konu. Özellikle de son yıllarda bilim ve tekniğin gelişmesi sonucunda pek çok farklı, alışılmamış yeni şekillerde karşımıza çıkmakta. Bu da dürüst dahi olsa bir çok esnafın bilgisizlikten kaynaklanan sebeplerden dolayı mağduriyet yaşamasına sebep olmakta. Satın aldıktan sonra taşların gerçekte ne olduğunun bilinememesi de yine satan kişiler açısından büyük tehlike oluşturmakta. Söz konusu taşların satılmasından sonra son kullanıcı tarafından gerçek olmadığının fark edilmesi halinde esnafını düştüğü zor durumda bu konuda yaşanan en kritik noktalardan birini teşkil etmekte.
Harmony Yılları Sadece Bir Haftaya Sığdırıyor
Özellikle kuyumculuk bölümlerinde okuyan veya mezun olan öğrencilerin de oldukça fazla ilgi gösterdiği bu özel eğitimlerde, katılımcılar Harmony ayrıcalığı ile kendi günlük ticari hayatlarında karşılaşabilecekleri pek çok problemi nasıl çözebileceklerini de bilir hale geliyorlar. Bunun yanında aynen diğer eğitimlerde olduğu gibi, pırlantanın ve renkli mücevher taşlarının isimlerini, gruplarını, minerolojik özelliklerini, hangi ülkelerden çıktıklarını, aynı renkte tüm benzer olan diğer taşları görerek, onlara dokunarak öğreniyorlar. Katılımcılar, gemolojik aletleri kullanarak veya sadece pratik yollardan taşları taklitlerinden ayırt etme yöntemlerini öğrenmenin kendilerine çok büyük bir özgüven verdiğine belirtmekteler. Dünya ve Türkiye piyasalarında neyin ne kadara alınıp satılacağını,taşların alımında, imalat esnasında veya kullanımında dikkat edilmesi gereken noktaları ve daha pek çok önemli bilgiyi de Türkiye’de sadece Harmony tarafından verilmekte olan bu eğitimlerde öğreniyorlar.
Kapalı Gözle Mücevher Taşları Testi Harmony’de
Eğitimi tamamlayan katılımcılar Harmony
Harmony’de Pırlanta ve Renkli Mücevher Taşları Tam Olarak Sektörün İhtiyacına Göre
Harmony’de dünyadaki tüm eğitim kurumlarından farklı olarak piyasadaki tüm taşların alış ve satış fiyatları da öğretiliyor. Bununla birlikte taş ticaretinde karşılaşılabilecek oyun ve istismarlar da yine Fazıl Özen’in 60’tan fazla ülkede edindiği tecrübeleri paylaşması sonucunda, artık tehlikeli olmaktan çıkıyor. Yurt içi ve yurt dışı fuarlarda dikkat edilmesi gereken konular hakkında da bilgilenen katılımcılar, sektörde çalışmak için gerekli tüm bilgilere sahip olarak iş hayatına atılabiliyorlar.
Türkiye’de Mücevher Taşları Piyasasındaki Sıkıntılar
Son yıllarda piyasaya giren renkli taşların
147
VOIR GÜNCEL
D
eri giyim ve aksesuar modasında 40 yılı geride bırakan DESA, yeni sezonun vazgeçilmez trendi olan “leopar”ı “City Graphics” temasıyla ön plana çıkararak, el işçiliğini, yeniliği, kaliteyi ve sofistike tasarımları tüm moda severlerin beğenisine sunuyor…
Leopar’ın modaya etkisi...
Sonbahar / Kış 2013 Lame Sandalet Koleksiyonu
F
eminen detaylarıyla öne çıkan Miu Miu koleksiyonundaki sandaletler mükemmel bir şıklık sunuyor. Altın renginin ve süetin kombinasyonu, ayakkabıların zamansız şıklığını zenginleştiriyor. Koleksiyonda kullanılan metal tokalar ise zıtlıkların rolünü vurguluyor. Koleksiyonda ilgi çekici renkler, okyanus mavisi, ortanca mavisi, gök mavisi, altın ve gümüş tonlarıyla harmanlanıyor.
Yeni Sezon Heyecanı!
K
adınların en çok tercih ettiği markalardan Nine West, 2013 Sonbahar koleksiyonu ile yeni sezonu açıyor. En çok göze çarpan, yuvarlak burunlu, topuklu, bilekten bağcıklı (gova) modellerin farklı renklerinin yer aldığı yeni sezon koleksiyonunda rahatlık ön plana çıkıyor.
148
VOIR GÜNCEL Modayı Kolunuzda Taşıyın
D
ünyaca ünlü moda markası Calvin Klein, iddialı çanta modelleriyle bu sezon kadınların vazgeçilmez aksesuarları arasında yerini alıyor. Yaz sezonuna uygun, farklı tasarımlardaki Calvin Klein çantalar ile bu sezon şıklık her an yanınızda.
Yeni Sezona Özel
Prada’nın yeni sezona özel çantaları kırmızı, turkuaz ve kırmızı, mint yeşili renkleriyle farklı kombinler için şık alternatifler sunuyor.
Yine göz kamaştırıyor!
G
izemli İtalyan olarak adlandırılan Saffiano derisinden çeşitli boyutlardaki çantalar ve çantalarla uyumlu kullanışlı cüzdanlar ile Victoria’s Secret kadınları bu sezon da şıklığın tadını çıkartacak. Döner tekerlekleri ile kullanım rahatlığı sağlayan bavullar, kısa tatiller için ideal katlanabilir çantalar ve rengarenk pasaport kılıfları ile tatilde tüm gözler üzerinizde.
LOQI Türkiye’de!
U
laşılabilir tasarımlar üreten LOQI, çok kısa zamanda tasarımlarını tüm dünyada yaygınlaştırarak büyük bir başarıya imza attı. 2013 koleksiyonuyla Türkiye’de ilk defa satışa sunulacak çantaların doğa dostu materyalden üretilmesi ve sürdürülebilir olması sahip olduğu Intertek ve Oeko-Tex sertifikalarıyla destekleniyor.
Kuyumculuk sektöründe hizmet veren Akay Kuyumculuk, yeni çocuk ürünleri koleksiyonlarıyla, hem sıcak mine kullanarak el işçiliğine vurgu yapıyor hem de sektördeki çocuk takı açığını kapatıyor.
Düğününüze TOÇEV ile Hazırlanın
S
ektörde mineli ürünleriyle dikkatleri üzerinde toplamayı başaran Akay Kuyumculuk, rengarenk çocuk koleksiyonu ile sektöre hizmet veriyor. Özellikle çocuk takılarındaki üretim eksikliğinin farkında olan firma, el emeği göz nuru sıcak mine kullanarak üretim yapıyor. Müşteri odaklı, satılabilir ürünler tasarlayan Akay, sıradışı çizgisiyle beğeni topluyor. Yüzükten küpeye oldukça geniş bir ürün yelpazesine sahip firma, tekniği ve model seçimi ile müşteri farklılığını ortaya koyuyor. İstanbul Jewelry Show Ekim Fuarı’nda yerini alacak olan Akay Kuyumculuk, yeni ürün gamını standında beğenilere sunacak.
Türkiye’nin çeşitli illerinde maddi yetersizlik nedeniyle okuyamayan çocuklara bütün eğitim hayatları boyunca maddi-manevi destek vermekte, çocukların temel ihtiyaçlarını karşılamakta olan TOÇEV yeni projesi ile çocuklara destek olmaya çağırıyor.
D
üğün davetiyelerinizi ve nikah şekerlerinizi TOÇEV’den alarak mutluluğunuzu okuma istekli çocuklarla paylaşabilirsiniz. Birbirinden güzel ürünlerle, davetiye ve nikah şekeri ürün gamını artıran TOÇEV, satışlardan elde ettiği gelir ile okuma istekli ancak ailesinin maddi yetersizliği nedeniyle okumayan çocukların eğitimlerine destek oluyor. Geleceğin garantisi çocuklarımıza destek olarak hem mutluluğunuzu sosyal sorumluluk bilinciyle birleştirebilir hem de daha aydınlık bir Türkiye yolunda azimle ilerleyen TOÇEV’e destek olarak yolumuzda bizimle birlikte yürüyebilirsiniz. Her türlü tasarımı bünyesinde yapabilme olanağıyla da dilediğiniz çalışmayı TOÇEV ile gerçekleştirebilirsiniz. Unutmayın: “Okumak her çocuğun hakkıdır!”
150
VOIR GÜNCEL Denizden Gelen Güzellik
D
ekorasyona yeni bir soluk getiren Yastık By Rıfat Özbek “Patchwork Koleksiyonu”, farklı parçaların birleşimi ile ortaya çıkan birbirinden özel tasarım harikası yastıklardan oluşuyor. Su ve çimen yeşili, okyanus ve çivit mavisi, begonvil pembesi ve turkuvaz renkleriyle tasarlanan yastıklar içinizi ferahlatıyor. Modernize edilmiş ikatların zenginleştirdiği, tamamı limited edition olan Yastık By Rıfat Özbek tasarımları, tekne yaşamını seven macera tutkunlarını yeni bir serüvene sürüklüyor.
Garage Sale Günleri Başlıyor!
M
obilyadan aksesuara, ev tekstil ürünlerinden ev elektroniğine uzanan geniş ürün yelpazesive ev dekorasyonunda trendleri yansıtan koleksiyonları ile büyük ilgi görenaltincicadde. com, ilk defa “Garage Sale” düzenliyor. Ürünlerin yüzde 90’lara varan indirim oranlarıyla satışa sunulacağı “Altıncı Cadde Garage Sale Günleri”, evinde tarzını göstermek isteyen herkesi Eylül ayı itibariyle Trump Alışveriş Merkezi’ne bekliyor.
Bayram tatili planlamayanlara…
K
ısa süreli konut kiralama alanında lider platform HemenKiralik.com, Ramazan Bayramı tatili boyunca hayallerinizi süsleyen yurtiçi ve yurtdışı konaklama seçenekleriyle, seyahat severleri aradıkları özgürlük ve konforla buluşturuyor. HemenKiralik. com, Endonezya’dan Finlandiya’ya, Ürgüp’ten Ayder Yaylası’na kadar geniş bir coğrafyada, çam ormanlarının kokusu, taş evlerin gizemi ve modern evlerin lüks özellikleriyle alternatif tatilin kapılarını aralıyor.
Mekanlarda Uyum
K
onutlardaki mekan darlığı sorununa yeni tasarımlarıyla son veren Türkiye’nin ilk ve tek, sadece online mobilya firması Nuev, değişik mekanlara uyum sağlayabilen mobilyalarla tüketicilerin karşısına çıkıyor. Özellikle ev ve işyeri değiştirirken tüketicilerin mekana göre mobilya alma zorunluluğunun yarattığı sıkıntıya çözüm getirmek isteyen, ürünlerini Ankara’da 24 bin metrekarelik fabrikada, 50 yıllık Lazzoni üretim tecrübesi ve garantisiyle üreten Nuev, her mekana uyum sağlayabilen mobilyalar üreterek tüketicilerin sıklıkla mobilya değiştirme ihtiyacının önüne geçmeye çalışıyor.
VOIR GÜNCEL
Seiko Velatura Okyanuslar İçin Tasarlandı Tek saat, iki zaman,
iki görünüme sahip olacaksınız
R
otary saatler; tasarım ve kalitesi ile sahiplerine prestijli bir dünyanın kapılarını aralıyor. Rotary Revelation ailesi Sezgin Saat güvencesi ile Türkiye’nin dört bir yanında satışa sunuluyor. Rotary saatler; Türkiye’de ilk defa 50 yıl garanti veriyor olmasıyla ayrıcalık sağlıyor. 3 yılda bir Rotary yetkili servislerinde saatin gerekli bakımlarını yaptırmak, 50 yıl güvence olanağından yararlanmak için yeterli. Rotary saatlerin en dikkat çeken ve öne çıkan modellerinin başında Revelation ailesi geliyor.
S
eiko Velatura Uluslararası 49er Yat Klasmanının resmi saat sponsoru. Yelkenciler için güvenilir, çekici, ve hassasiyeti ön planda olan saat tasarlamak bir saat üreticisi için hep en zorlayıcı konulardan biri olmuştur. Olimpiyat yarışlarından en hızlısı 49er Yat Klasmanı ile ortaklığımız sayesinde, dünyanın en iyi yelkencilerinin ihtiyaçlarını ilk ağızdan öğrenme fırsatı bulduk . Seiko Velatura en üst düzeyde yelkencilerin taleblerini karşılamak için tasarlandı.
Survivor Ruhunu Tetikleyen Saat
M
acera ruhlusunuz, sınır tanımayan bir Survivorsınız peki ama saatiniz..? Doğa tutkunlarının vazgeçilmez markası Timberland'ın Brookline modeli için bile safariye çıkılır. Yaz tatillerini deniz - güneşten çok dağ yürüyüşleri, vahşi doğa kamplarıyla değerlendirenler Brookline'ı çok sevecek. Macera tutkunlarının markası olan Timberland yeni modeli brookline ile timberland sevenlerin karşısına şaşmaz zaman ve tarih sloganı ile çıktı. Saat 47mm kasa çapı, koyu renkli gün metal kadran üzerine bej rengi akrep yelkovan ve rakamlara sahip.
152
Zamana Ayak Uydurun!
D
ünyaca ünlü saat markalarını saat tutkunlarıyla buluşturan Konyalı Saat’in distribütörlüğündeki Zenith, zamanın hızına yetişmek isteyen erkekler için Pilot Doublematic serisini görücüye çıkarıyor! Kaliteyi ve şıklığı bir arada sunan, her modeliyle fark yaratan Zenith, kendinizi özel ve ayrıcalıklı hissetmenizi sağlayacak her ayrıntıyı düşünüyor. Lüks ve zarafeti simgeleyen Zenith Pilot Doublematic serisi, üstün performansı ve göz alıcı tasarımıyla ihtiyacınız olan her şeye sahip.
Kazım ŞAHİN
FD Group Yönetim Kurulu Başkanı
TİCARET'İN BAYRAMLARI
F
uar’a hazırlanmak bayrama hazırlanmak gibidir. Herkes, her şeyinin en iyisini, en yenisini koyar ortaya. İkramların en güzelleri hazırlanır tıpkı bayramlardaki gibi. Tatlı bir yarış vardır tüm katılımcılar arasında. Bu yarış hizmette, ikramda, kısacası fuar standına gelen misafirlerini ağırlamada en iyi olma yarışıdır.
YEPYENİ ÜRÜNLER
YEPYENİ MAĞAZADA İncili takılar dendiğinde ilk akla gelen markalar arasında yer alan Gizil İnci, Kapalıçarşı Kalpakçılar’da yeni açtığı perakende mağazası ile hizmetini sürdürüyor.
G
izil İnci pırlantalı inci ürünlerini ön plâna çıkardığı yeni bir perakende mağazası açtı. Kapalıçarşı Kalpakçılar'da açtığı mağaza ile toptan ve perakende mağaza sayısında artış göstermiş oldu. İncili altın ve pırlanta modelleri ile her zaman önde olan Gizil İnci, kendi fabrikasında ürettiği son model ürünlerini, bu ay gerçekleşecek olan İstanbul Jewelry Show Ekim Fuarı’nda iş ortaklarının beğenisine sunacak. Doğanın gizemi olan inciyi kendi tasarımcı ve çalışanları ile altınla buluşturan Gizil İnci, yurt dışı ihracatını da sürekli arttırmaktadır.
Fuar’a gelecek misafirlerde de tatlı bir telaş vardır. Aylar öncesinden yapılır seyahat ve ziyaret planları. Hatta bir sonraki fuarın planı, daha şimdiki fuarda iken yapılır. Katılımcı olsun, ziyaretçi olsun ya da destek ve hizmet veren firmalar olsun hiç fark etmez, tüm firmalar için müthiş bir hareketlilik getirir. Fuar başlamadan aylar önce başlar heyecan, hareket ve işlerdeki bereket. Bittikten sonra da aylarca devam eder. Geçmişte genel olarak tüm sektörleri içine alan fuarlar düzenlenirken, şimdi artık sektörlere özel ihtisaslaşmış fuarlar düzenleniyor. Bu sayede daha verimli sonuçlar elde ediliyor. Mücevher sektörünün bir üyesi olup da İstanbul Jewelry Show’a gerek katılımcı gerekse ziyaretçi olarak gelmeyenlerin olduğunu sanmıyorum. Ancak yine de bu bayramı kaçıranlar varsa onlara sesleniyorum ve diyorum ki; nasıl bayramlarda eş dost akraba ziyareti yapıyorsanız, sektörümüzün fuarlarında da aynı şekilde bir bayram havasında olun. Büyük ailemizin bu bayramlaşmasında orada olun. Eski dostları ziyaret edin, yeni dostlar kazanın. Varsa ticari kırgınlıklar, küslüklere son verin. Sektör olarak üstesinden gelmemiz gereken çok problemlerimiz, sıkıntılarımız var. Fuarımızda el ele tutuşup bu sorunları hep beraber aşmak için birlik olalım. Mücadele her zaman hayatımızın içinde var olacak bir olgu. Ancak neyle mücadele edeceğimizi kendimiz seçiyoruz. Hedeflerimizi belirleyip gideceğimiz yolu çizdiğimizde, mücadele edeceğimiz şeyleri de seçmiş oluyoruz. İşte bu seçtiğimiz yollarda ilerlerken yapacağımız mücadelelerde en büyük desteği fuarlarda temellerini attığımız ticari dostluklar ve iş birliklerinden alabiliriz. Bu yüzden saygı değer meslektaşlarımız; hepinizi İstanbul Jewelry Show’da görüşüp kaynaşmaya davet ediyorum. Hayırlı Fuarlar…
153
VOIR GÜNCEL Bir Saatin Bünyesinde Birden Fazla Saat
E
dox' un bağımlılık yaratan saat fenomenlerinin başını çeken "hızlı saat" Chronorally üstün özellikleriyle bir saatten daha fazlasını isteyenlere hitap ediyor. Saatte moda artık sporla klasiğin aynı bünyede toplanmış olanları. Bu modanın öncülüğünü yapan markalardan Edox, fenomen modeli Chronorally'yi her geçen yıl daha da geliştirerek ulaşılmaz olduğunu kanıtlıyor.
Bu yaz, bu saatlerle ışılda!
M
odayı yakından takip eden, modern ve şehirli kadının saat markası Anne Klein, ince ve hafif modelleriyle yaz sezonunun en şık aksesuarları arasında yer alıyor. Altın ve bronz renklerle zenginleştirilmiş, zincir ve zirkon taşlarla süslü modeller zengin görünümüyle zamanın değerini vurgularken bileği kavrayan polikarbon kayış ve mineral cam görüntüsü bilekleri adeta bir kuğu zarifliğine boyayarak yazın en göz alıcı tamamlayıcısı oluyor.
Yeni Modern Klasik Serisi Günün Her Anında Yanınızda
T
asarımda ve yenilikte sınır tanımayan Nacar, modern klasik yeni tarzını saat tutkunu erkeklerin beğenisine sunuyor. İster gece ister gündüz her kıyafetinizle rahatlıkla kombinleyebileceğiniz Nacar’ın modern klasik serisi, bu yaz da sezon trendlerinin habercisi olacak!
Tarz Sahibi Erkeklere
J
ack Pierre Classic Serisi, tarz sahibi erkeklerin tercih edeceği türden bir koleksiyon olarak tasarlanıyor. Siyahın asilliğinden vazgeçemeyen saat tutkunlarının beğenisine sunuluyor. Ortak noktaları siyah kayışları olan Jack Pierre Classic Serisi, her tarza uygun tasarımlarıyla dikkat çekiyor. Klasik tutkunu erkekler için tasarlanmış Classic Serisi’nden tarzınıza en uygun modeli seçebilirsiniz. Takım elbisenizle, günlük kıyafetinizle, eşofmanlarınızla ortak olarak kullanabileceğiniz Jack Pierre Classic Koleksiyonu beğeninize sunuluyor.
154
VOIR GÜNCEL Acuvue ile Dünyanızı netleştirmekten korkmayın!
K Ünlü isimler gibi kokmak için yılda 5 milyar Amerikan doları harcanıyor
ontakt lens kullanımı konusunda sizin de şüpheleriniz var mı? O zaman yalnız değilsiniz! Bugüne kadar kontak lens kullanmayı denememiş hatta yanlış deneyimlemiş herkesin bu konuda tedirginlik yaşadığını unutmayın! Dünyanızı netleştirmekten korkmadan kontakt lens kullanmak için ise öncelikle şüphelerinizin yanıtlarını arayın. Johnson&Johnson Vision Care kontak lens konusunda duyulan şüphelere, sosyal medya ve sitelerinden cevap veriyor.
İ
ngiltere’nin en büyük online kozmetik sitesi Cheapsmells’in Türkiye sitesi BellaMola.com’un satış verileri ünlü isimlerin parfüm markalarına olan ilginin artışına dikkat çekiyor. Dünya genelinde parfüm endüstrisinde ünlü isimlerin markası olarak üretilen parfümler yıllık 5 milyar Amerikan doları değerine sahipken, Türkiye’de ise ünlü isimlerin üretimi olan parfümlerde Jennifer Lopez, Britney Spears, Antonio Banderas ve David Beckham listenin başında yer alan ünlü isimler arasında. Dünyaca ünlü isimler gibi kokmak isteyenlerin Türkiye’deki adresi www.BellaMola.com
Sonbahar Renkleri Tırnaklara Yansıdı
Sağlıklı Saçlara Atılan İmza
A
D
ünya markası Alessandro 2014 sezonuna özel olarak ürettiği Sonbahar Renkleri ile bu sezon trendy olacaksınız… Alessandro’nun Sonbahara özel olarak ürettiği moda renkler göz alıcı, parlak ve trendy…
156
rpa, soya ve yüzyılın keşfi kinoa bitkisinin özleri başta olmak üzere; Tri – Molecular Protein Complex ile % 100 vegan formülü sayesinde dikkat çeken ABBA Saç Bakım Serisi, saçlarınızın doğal sağlığını ve canlılığını geri kazandırıyor.
VOIR GÜNCEL
BB krem Garnier yeni üyesi; ailesinin göz roll-on" m “BB kre
Maybelline New York’un yeni yüzü: Frida Gustavsson
D
ünyanın 1 numaralı makyaj markası Maybelline New York’un yeni güzellik elçisi podyumların en gözde mankenlerinden biri olan Frida Gustavsson oldu. Alışveriş yaparken keşfedilen İsveçli super model Frida Gustavsson, Maybelline New York’un çarpıcı makyaj ürünleri ile bakışları üzerine toplamaya devam edecek…
Sonbaharın Esintisi
P
arfüm ve kozmetik alışveriş sitesi Misspera.com sonbahara şimdiden hazır! Gotik dokunuşlar, parlak ve bordo dudaklar, örgülü ya da ıslak görünümlü saçlar... Sonbahara adım adım hazırlanmak ve sıcak yaz günlerinin ardından tazelenmek isteyenler Misspera.com’da buluşuyor!
L
İlk Kez Bir Türk Oyuncu L’Oréal Paris’in Afrika Ortadoğu Yüzü
’Oréal Paris’in Türkiye’deki ilk güzellik elçisi olan CANSU DERE; Excellence saç boyalarının yeni reklam kampanyasının çekimlerini Yunanistan’da gerçekleştirdi. 8 tam gün süren çekimlerde Cansu Dere L’Oréal Paris Excellence 6.35 çikolata kahve saçları ile göz kamaştırdı. Yeni reklam kampanyasıyla; L’Oréal Paris’in Dubai’de de güzellik elçisi olan başarılı oyuncu Cansu Dere, böylelikle markanın Afrika – Ortadoğu yüzü unvanını alan ilk Türk oyuncu oldu.
158
Rapaport Uluslararası Elmas Konferansı 2013 Rapaport Uluslararası Elmas Konferansı (IDC) 14 Ağustos 2013 tarihinde Mumbai’de gerçekleştirildi. 2004’ten beri her yıl organize edilen Rapaport Konferansı, pırlanta ve mücevher pazarına yönelik stratejilerin, trendlerin ve geleceğin konuşulduğu bir platform olarak pırlanta, mücevher sektörüne yönelik uluslararası konferanslar arasında liderliği elinde tutuyor.
İ
lk oturum panel olarak devam etti. Panele Martin Rapaport (Rapaport Group), Russell Mehta (Rosy Blue), Vishal Doshi (Shrenuj&Co), Arnav Mehta (Blue Star), Ezriel Rapaport (Rapaport Group) katıldı ve yükselen ham elmas fiyatlarının pırlanta ve mücevher sektörüne etkisi tartışıldı. İkinci oturumun konusu ise perakende mücevher pazarlarını konu aldı. Sırasıyla Çin’in en büyük perakende zincirlerinden biri Chow Tai Fook’un CEO’su Kent
160
Wong, Forevermark’ın Hindistan Bölge Yöneticisi Sachin Jain, Tanishq markasının pazarlama ve satıştan sorumlu genel müdür yardımcısı Sandeep Kulhalli’nin söz aldığı ikinci oturumda pazarda müşteri beklentilerinin ve tercihlerinin analiz edilesiyle daha çok satışa ulaşılabileceğinin altı çizildi. Sentetik elmasların pazar üzerimdeki etkisi büyük HRD Antwerp Türkiye Genel Müdürü Mehmet Can Özdemir’in konuşma yaptığı 3’üncü oturumda ise sentetik pazarı tartışma konusuydu. Katılımcılar, sentenik üretim yöntemleri ile ilgili bilgi edinmelerinin yanı sıra sentetik elmasın pırlanta ve mücevher pazarını nasıl etkileyeceği ile ilgili bilgi aldılar. IGI Co-CEO’su Marc Brauner, sentetik elmas pazarının 2014’te 1 milyar dolarlık hacme ulaşmasını öngördüklerini belirtti. HRD Antwerp Türkiye Genel Müdürü Mehmet Can Özdemir, perakende mücevher pazarının sentetik elmastan korunmasının son derece önemli olduğunu belirtti. Özellikle 0,30 ct altı tşların kullanıldığı mücevherlerde sentetik kullanımının perakendeciler tarafından algılanamayabileceğinin ve bunun da ticarette çeşitli güven sıkıntıları yaratacağını söyledi. Bu sorunu aşmak için ise tüm sektörün 0,30 ct ve altı sentetik elmasların sertifikalanmaları yönünde ortak çalışmaları gerektiğini belirtti. HRD Antwerp’in sektöre tanıttığı HRD Antwerp Sentetik Elmas Sertifikası’nın pazardaki sentetik elmas problemini aşmadaki büyük etkisine dikkat çekti.
Uzun Vadeli Sektörel Fayda
Kapanış konuşmasında dünya çapında meşru, şeffaf, efektif ve rekabetçi bir pazarın oluşması yönünde büyük fırsatlar yattığını belirten Martin Rapaport, kısa dönemde pazarın önünde engeller olsa da uzun dönemde meşrulaşan operasyonlarla her oyuncunun fayda sağlayabileceği fırsatları yakalamanın hayal olmadığının altını çizdi. Katılımcılara ödülleri verildi. HRD Antwerp Genel Müdürü Mehmet Can Özdemir de ödülünü Martin Rapaport’tan teslim aldı.
/CJR Ayşe Örnek, Temsilcisi tış Sa r he ev Müc
HRD ANTWERP TEMEL MÜCEVHER SATIŞ EĞİTİMİ İLE MÜŞTERİLERİNİZİN KARAR VERME SÜRESİNİ KISALTIN! HRD Antwerp Temel Mücevher Satış Eğitimi, perakende satış temsilcileri ve bu alanda kariyer hedefleyen profesyonellere yöneliktir. HRD Antwerp tarafından özel olarak geliştirilen HRD Antwerp Satış Modeli ile katılımcılar, satış sürecine hakimiyet kazanır ve otokontrol edinirler. Teknik pırlanta bilgisini ve bu bilgiyi satışta müşteri odaklı olarak satış faydasına çevirmeyi öğrenen katılımcılar müşterinin karar verme süresini kısaltacak bilgi ve beceri düzeyine ulaşırlar ve satış başarısı arttırılır.
Çünkü satın alma kararı müşteriye bırakılmayacak kadar değerlidir.
Eğitim Süreci Nasıl İşler? Eğitim öncesinde teorik ve pratik test uygulanır. Yapılan bu testlerin sonucunda kişiye özel rehberlik hizmeti verilir. Eğitim süresince katılımcılar gerçek bir perakende mücevher mağazası olarak döşenmiş HRD Antwerp Satış Labortuarı'nda rol çalışmaları gerçekleştirerek sıcak satışı HRD Antwerp Satış modeli'ne göre deneyimlerler. Gerçek deneyimlerden beslenerek hazırlanmış videolarla hayal kurma zorunluluğundan kurtularak, profesyonel bir eğitmen eşliğinde teorik bilgiyi özümserler. Bu sayede satış aşamalarına müşteri odaklı bir bakış açısıyla hakimiyet kazanılır. Eğitim sonunda yapılan pratik ve teorik test ile ilerleme kayıt altına alınır ve nihai başarı sonucu ortaya konur. Eğitimi başarı ile tamamlayan katılımcılar, uluslar arası geçerli HRD Antwerp Mücevher Satış Eğitimi Sertifikası almaya hak kazanırlar. • Eğitimi başarı ile tamamlayan katılımcılar, %50'ye varan KOSGEB desteklerinden faydalanabilirler. • Eğitim ücreti 500 EUR+KDV'dir. • Katılımcılara talep üzerine 3 ay sonra gizli müşteri hizmeti de verilmektedir. egitim@hrdantwerp.com.tr / 0 505 473 473 1
Yrd.Doç.Dr Nuri Sözer Grafik Sanatçısı
S
Türk Minyatür Sanatı -I-
izlerle bu ay Türk Minyatür Sanatı ile ilgili, iki bölümden oluşacak bir yazı dizisi paylaşıyorum. Kağıt, parşömen, fildişi vs. gibi çeşitli malzeme üzerine küçük resim yapma sanatı. Yaygın mana itibariyle, matbaanın kullanılmaya başlamasından önce, el yazması kitapları süslemek için yapılan resim demektir. Latince miniare kelimesinden gelen minyatür, bu lisanda kırmızı ile kitabın başlıklarını yazmak manasını ifade eder. Geçen zaman içinde kitabı süsleyen resimlere minyatür denilmeye başlanmıştır. Türkçede minyatür kelimesinin tam karşılığı olmamakla beraber, Osmanlı sanatında hürde-nakş birleşik kelimesi kullanılmıştır. Minyatürle süslenmiş kitaplara ilk olarak eski çağda Mısır’da rastlanır. Yine aynı çağlarda Yunan ve Roma’daki yazma kitaplarda da minyatürler nadir olmakla beraber bulunur. Osmanlı minyatür sanatı Osmanlı saray kültürünü yansıtarak el yazmaları gibi lüks öğeleri süsleyen, 18. yüzyıla kadar da Osmanlı sarayında önemli bir yer teşkil etmiştir. Padişah ve diğer yüksek mertebelilere sunulmuş bir sanat şeklidir. Minyatür sanatı İslam dünyasında özellikle yer bulmuş bir saray sanatıdır. Yüksek gelişmişliğe ve kapsamlılığa, geç Orta Çağ'da İran, Irak, Orta Asya, ve Anadolu'da bulunan Türk ve Pers hanedanlıkları dönemlerinde erişmiştir. Osmanlı miniyatür sanatı, hep birlikte kitap sanatı olarak anılan Hat, Nakş, Tezhip, Ebru ve Cilt gibi birbiriyle ilişkili geleneksel sanatlardan biridir. Minyatür sanatının Osmanlı himayesinde gelişip özgün Osmanlı minyatürü haline gelmesi II. Mehmet'ten I. Süleyman'a kadar olan dönemde gerçekleşmiştir.
Sektörün Öncüsü Pırıltı Alyans, Nuruosmaniye’de açtığı Alyans Center’da hizmet vermeye başladı.
N
Nakkaş Sinan Bey tarafından yapılan II. Mehmet resmi
162
uruosmaniye’de hizmete açılan Pırıltı Alyans Center ile iş ortaklarına verdikleri hizmetin kalitesini daha da yükselteceklerini belirten Pırıltı Alyans Satış ve Pazarlama Müdürü Ethem Talus şunları söyledi; “Kuyumcukent’te bulunan merkez ofisimiz ve fabrikamızda tüm organizasyonumuzu sağlıklı bir şekilde yönetiyorduk. Ancak sektörün merkezi olan Nuruosmaniye’de açtığımız Pırıltı Alyans Center ile sektörde bir ilke imza atarak verdiğimiz hizmetin çıtasını daha da yükselteceğiz. Burası 5 kattan oluşan bir kompleks. Ürün portfoyümüz arasında yer alan yüzlerce model alyansı buradaki showroomumuzda her an müşterilerimize sunuabiliyor durumda olacağız. Burada aldığımız siparişleri Kuyumcukent’teki fabrikamızda süratle ve en üst kalitede üretip müşterilerimize ulaştıracağız” dedi. Pırıltı Alyans Center’da aynı zamanda bir katın servis ve hizmet katı olarak ayrıldığını söyeleyen Ethem Talus; “Müşterilerimize sağladığımız en önemli avantajlardan birisi de bizim hızımız. Gerek üretimde gerekse bakım ve tamirde müşterilerimize son derece hızlı hizmet veren bir yapıya sahibiz. Nuruosmaniye binamızda hizmete açtığımız servis&hizmet katı ile verdiğimiz hizmetin süratini de artıracak, kısa sürede neticelenebilecek işlemler için ürünlerimizi Kuyumcukent’e göndermeden servis vereceğiz” dedi. Sektörün dev firmalarına da hizmet verdiklerinin altını çizen Ethem Talus: “Biz aynı zamanda zincir mağazalara sahip sektörün dev firmalarının da alyans kategorisindeki iş ortağıyız”.
ÇÖZÜM TOPLANTISI Kahramanmaraş’ta 21-22 Eylül arası sektör sorunlarını masaya yatırmak amacıyla, Kahramanmaraş Kuyumcular Odası Başkanı Mustafa ÖZ, bir toplantı düzenledi. Toplantıya oda ve dernek başkanları, Start Fuarcılık yetkilileri ile sektörel basın katıldı.
M
ustafa Öz herkese yönelik bir konuşma gerçekleştirdi. Sayın Öz; “Bölgesel olarak düzenlediğimiz bu programımızın temel amacı Altın Sektörü ile ilgili bölgemizde yaşanan sıkıntıları birebir değerlendirerek şehirlerimiz arasındaki mesafeleri kaldırmak ve hızlı çözümler üretebilmeyi sağlamaktır. Sizlerin de bildiği üzere sektörümüzün en büyük sıkıntısı Altın Fiyatlarının gün gün değişmesinden kaynaklanan istikrarsızlığın son kullanıcıyı olumsuz yansımasıyla dönem dönem satışlarımızın düzenli dönem dönem yavaşlayarak içinden çıkılmaz bir hal almasını sebep olmaktadır. Biz bu güne kadar bu süreçleri birlikte omuz omuza atlattık. Sizlerden dileğim odur ki fiyat politikalarından çok sektörümüzde kaliteli ürünlerin yer almasını sağlayarak marka değeri yüksek kaliteli ürünlerin yer aldığı ve kalitede yarışılır bir durum olması için çalışılmasıdır. Bu noktadan hareketle sektörümüzde birçok buna benzer sorunlarla karşılaşıyoruz. İşte tam bu noktada bu toplantımızda dile getireceğimiz, aramızda görüşeceğimiz sorunlarımız bu sürecin sonunda çözüme kavuşturduğumuz taktirde bölgesel olarak sektörümüzün büyümesini sağlayacaktır. Öncelikli yapmamız gereken kendi aramızdaki iletişim düzeyini artırmak ve ortak karar mekanizması oluşturarak önümüze çıkan ve çıkabilecek sorunları hızlı ve kararlı bir şekilde çözüm üretme yollarının bulunmasını sağlamaktır. Bu doğrultuda benim önerim düzenli olarak kendi aramızda toplantılar yaparak gündemi düzenli olarak değerlendirmektir. Önemli konulardan bir diğeri ise sektö-
rel yapılan ve bölgemize hitap eden fuardır ki, bu fuar bölgemizin ve bölgemizde üretilen ürünlerin tanıtımında başrol oynamaktadır. Bölgemizde düzenlenecek Orta Doğu Sektörel Fuarın kalkınması için çalışmalar hep bir elden yürütülmeli ve bu tür organizasyonlara daha çok dikkat edilerek değerleri üyelerimize anlatılmalıdır. Asıl önemli hususun bölgesel kalkınma hareketi olduğu bilinmeli ve bildirilmelidir. Bu konuyla ilgilide tüm başkanlarımızın benimle hem fikirlerse şehirlerinde konuyla ilgili çalışmalar yapmalı ve hep beraber sektöre altıncılık ve mücevher fuarının ayakta kalmasını temin etmeliyiz. Odamızın faaliyetleri arasında bölgemizi ilgilendiren bir diğer konudan da sizleri bilgilendirmek isterim. Bölgesel Kalkınma Ajansı olan Doğaka ile ortaklaşa yapmayı planladığımız ve üzerinde çalıştığımız Kahramanmaraş Altın Sektörü dünyada, Türkiye'de ve bölgede nerede? Sorunun incelendiği bir sempozyum yakında siz başkanlarımın daveti ile yapılacaktır. Bu çalışma Doğaka tarafından desteklenecek olup bir ivme noktası olarak kabul edilmesi ve diğer bölge illerimizde de bu ve buna benzer çalışmalara imza atamalıyız. Yine burada asıl hedefimiz kuyumculuk sektörünün canlandırılması ve tanıtılmasıdır. Aynı zamanda şehrimiz için yapmayı planladığımız Altın Şehir Projesi için ön görülen arsa alınmış olup projesi büyük ölçüde bitirilmiştir. Kısa zaman içerisinde temelini atmayı planladığımız temel atma töreninde şimdiden siz değerli başkanlarımızı görmek bizleri onurlandıracaktır. Bu proje bölgemize çok ciddi
yatırımların yapılmasına vesile olacağı ümidi içerisinde olarak bizi kırmadan buraya gelen siz değerli başkanlarımıza, misafirlerimize ve basın mensubu arkadaşlarımıza en içten teşekkürlerimizi sunuyor. En kısa sürede bu ve buna benzer toplantılarda bir arada olmayı temenni ediyorum” Ayrıca Mustafa Öz Darphane grevi ile bunun sonuçlarına ve Adana’nın Seyhan İlçesi’nde meydana gelen silahlı soyguna da değinerek, başsağlığı diledi.
163
Sektörün Yeni Buluşma Noktası 08- 10 Kasım 2013 tarihleri arasında Avrupa’nın 3'üncü Büyük Fuar Kongre Merkezi'nde altın ve mücevher ışıltıları yükselecek.
A
nkara’nın yeni fuar ve kongre merkezinde düzenlenecek fuar konum ve hizmetler açısından en uygun koşulları barındırmakta. 61.000 m2 alana sahip bu yeni yapı ATO Şehir merkezinde ve toplu taşıma araçlarına erişiminin kolaylığı ile ziyaretçi ve katılımcılar açısından olumlu olacak. Ankara Kuyumcular Odası Başkanı Sayın Hasan Çavuşculu; “Start Fuarcılık, Türkiye‘nin birçok ilinde başarılı organizasyonlar gerçekleştirmektedir. İlkini 8-10 Haziran 2012 tarihinde gerçekleştirdiği Ankagold Fuarı’nın ardından bu yıl yapacağı fuarında, daha iyi yerlere taşınabilmesi için odamız bu fuarı desteklemektedir. Start Fuarcılığın da elinden gelen gayreti göstereceğine inanmaktayız. 08-09-10 Kasım 2013 tarihleri arasında 164
Ankagold Ankara Altın, Gümüş, Mücevher ve Saat Fuarı‘nın düzenlemesi için, Başkentimize yakışır bir organizasyon olması adına; Ankara Kuyumcular ve Saatçiler Odası olarak desteklemekteyiz. Start Fuarcılık da Ankara’da düzenlenecek olan bu fuara çevre oda ve derneklerin desteğini alması ve katılımını sağlaması için sektör profesyonellerinin fuarı ziyaret etmesine gereken önemi ve özeni göstereceğine. Bu fuarın sektör için çok önemli olduğunu sektör mensupları ve Start Fuarcılık, hem Ankara’da altın, gümüş, mücevher ve saat işiyle uğraşan kuyumcu esnafımız, hem de ülke genelindeki üreticiler ve toptancılar fuarların önemini bilmektedir. Başarı Türk Kuyumculuğuna katkı yapacaktır" dedi. Sayın Öztürk; “Başkentimizde ikincisini
düzenleyeceğimiz Ankagold Ankara Altın, Gümüş, Mücevher ve Saat Fuarımız Ülke genelinde ve özellikle İç Anadolu ve Karadeniz Bölgesi'ne hitap edecek olup; bu bölgede bulunan illerimizden sektör temsilcilerini ücretsiz otobüslerle fuarımıza taşıyacağız. Adından da anlaşılacağı gibi “Ankagold Ankara Altın, Gümüş, Mücevher ve Saat Fuarı’mız” oldukça geniş bir kitleye hitap edecektir. Başkentimize yakışır bir organizasyonla gerçekleştireceğimiz Fuarımızı, Ankara Kuyumcular ve Saatçiler Odamızla birlikte hak ettiği noktaya taşıyacağımız inancıyla Fuarımızın sektöre hayırlı olmasını temenni eder, başta kuyum sektörüne ve Ankara Kuyumcular ve Saatçiler Odamıza, şirketimize duydukları güvenden dolayı şükranlarımı sunarım.” diye ekledi.
İstanbul Jewelry Show Ekim HALL:3 3H 02-06 3I 01-05
FEHMİ FERİDUN GENÇ 1982 - 2013
Sözün Bittiği Yer
B
azı durumlar ve zamanlar vardır ki; ne söyleyeceğinizi, nasıl ifade edeceğinizi bilemezsiniz. 07 Eylül
sabahı tam da böylesine bir güne uyandık. Sözün bittiği, kelimelerin boğazımıza düğümlendiği bir gün… Karakaş Atlantis Ailesinden Kurumsal İletişim Müdürü Fehmi Ferudun Genç, 06 Eylül akşamı saat 22.00’de geçirdiği elim bir trafik kazasında hayata gözlerini yumdu. Fehmi kardeşimizin ani ölümü, başta şirket çalışanlarını, arkadaşlarını ve ailesini hüzne boğdu. Ne denir ki… İyi yürekli, güleç yüzlü, çalışkan, gencecik bir insanı daha yitirdik. Fehmi Ferudun Genç’e Allah’tan Rahmet, tüm çalışma arkadaşlarına, ailesine ve sevdiklerine de başsağlığı diliyoruz. Sözün bittiği, sonun başladığı yer…
∞
Byglossarist Müge Bilgin Akdaş
H
EN PAHALI
er kitap kıymetlidir kuşkusuz. Ama dünyada adını “en pahalı” ya çıkaran bir kitap var ki…Oldukça ilginç bir de hikâyeye sahip. Bu kitap ne bir roman ne de bir öykü… Dünyanın en pahalı kitabı The Birds of America (Amerikan Kuşları) adlı ilüstrasyon kitabı. İlk baskısı 1827 ve 1838 yıllarında bölümler halinde basılan kitap sonrasında tek tek elde boyanarak şahesere dönüşmüştür. Kitap basılırken gerçek boyutlarında sadık kalınmış; oldukça büyük ölçülere sahiptir. Amerikalılar için doğal hayat hakkında verdiği gerçek bilgiler yüzünden, ayrı bir öneme de sahiptir. Kitabın yazarı John James Audobon, 1820 yılına geldiğinde Kuzey Amerika kuşlarını, çizme kararı alır. Hatta daha önce ölen kuşları gerçek hallerinde çizebilmek için özel bir mekanizma geliştirerek kendine birer maket hazırlar. Sonrasında Audobon, farklı sanatçılarla (oyma sanatçısı) bir araya gelerek, kitabı farklı bir şekle sokar. İlk olarak ciltsiz basılan kitap, aradan yıllar geçtikten sonra ciltli hale getirilir. Orijinal el yapımı kağıt baskısı 100.3 cm uzunluğunda ve 72.4 cm genişliğindedir. Bakır tabak gravürü baskı tekniği olarak kullanılır. Ama bunun yanında oyma ve bakır işleme sanatı ve sonrasında suluboya tekniği ile el işçiliği kullanılarak hazırlanır. Kitabı tanıtım amacıyla ilk başta abonelik sistemiyle satışa sunan Audobon’un öncelikli müşterileri İngiliz Kralı 6. William'ın eşi Kraliçe Adelaide, 5. Charles gibi bürokratlar olmuştur. Farklı isimler, sonrasında kopyalar oluşmasına olanak sağlamıştır. Kitabın 119 adet tamamlanmış kopyası var. 2000 yılının Mart ayında, Fox Bute kopyası New York Christie's de 8.802.500$'a, başka bir kopya yine aynı yerde 5.6 milyon dolara satılır. Economist dergisi, bugüne kadar basılmış kitaplar içinde en pahalı kitap duyurusunu yapar. Yine aynı yıl 6 Aralık’ta Londra Sotheby Müzayede Salonu'nda bir açık artırmada 7,321,250 pounda satılır. Geçtiğimiz yıl da New York Christie's Müzayede Evi açık artırmasından 7.9 milyon dolara telefonla katılan bir koleksiyonere satılır. Görüldüğü üzere her işte olduğu gibi elişçiliği ile üretilmiş her şey gerçek değerine eninde sonunda kavuşuyor. Emeğin karşılığını her zaman bulmanız byglossarist.wordpress.com glossarist@windowslive.com
168
Yazar: Mary Shelley Çeviren: Belkıs Korkmaz
Sayfa sayısı: 613 Sayfa Yayınevi: Can Yayınları
Dileğin gerçekleşti, bildiğimiz tanımıyla yaşam bitti ama sen hâlâ buradasın… Anlamsızlığa hoş geldin son insan! Gotik edebiyat alanı, kadın yazarların sivrildiği bir türdür. Bazı eleştirmenler bu olguyu kadın yazarların özel yaşamlarında babalarından, sevgililerinden ve kocalarından gördükleri baskı, taciz ve zulümden etkilenmelerine bağlarlar. Mary Shelley de 1826’da yayımlanan Son İnsan romanıyla gotik edebiyata özgü bilim-kurgunun alt türü olan apokaliptik-romanın ilk modern örneğini veren ve bu türün önde gelen yazarı oldu. Vahiy ya da gelecekle ilgili sırların aydınlığa kavuşturulması anlamındaki apokalips sözcüğünden türemiş olan apokaliptik-kurgu, salgın hastalık, nükleer savaş, sibernetik ayaklanma, doğaüstü olaylar, ekolojik felaketler ya da başka afetler yüzünden uygarlığın sonunun gelmesini irdeler. Son İnsan, bugün sıradan sayılacak kadar yaygınlaşmış bir konuyu, insanlığın yok oluşunu ele alan ilk büyük romandır. Shelley, bir salgının batı dünyasındaki etkilerini Romantik dönemin akıcı biçemiyle dramatize eder ve gerçek kişilerin yansıması olan zıt karakterler eksenindeki bir kurguyla aktarır. Romandaki başlıca karakterler kısmen ya da tamamen Shelley’in çevresindeki kişilerden esinlenmiştir. Örneğin doğal bir cennet arayışı içinde tanıdıklarını peşinden sürükleyen Adrian, yazarın eşi Percy Bysshe Shelley’in kurgulanmış portresidir. Yunanlılarla savaşmak için İngiltere’den yola çıkan ve İstanbul’da ölen Lord Raymond ise Lord Byron’un yaşamından esinlenmiştir.
editörün seçtikleri BENDEN ÖNCEKİ KADIN Yazan: Dorothy Koomson Çeviren: Yeşim Seber Sayfa Sayısı: 546 sayfa Yayınevi: Doğan Kitap
Bugüne kadar ülkesi ABD’de tüm romanları çoksatanlar listesine giren ve 28 dile çevrilen Dorothy Koomson Benden Önceki Kadın ile Doğan Kitap etiketiyle Türkiye’deki okurlarla buluşuyor. Dorothy Koomson, okuru son sayfasına kadar bırakmayacak kitabında, evlilik ve aşka dair harika bir hikâye anlatıyor. Eleştirmenlerin “şaşırtıcı ve sürprizlerle dolu” olarak nitelendirdiği romanı keyifle okuyacaksınız.
NEW YORK TIMES BESTSELLER Yazar:Deepak Chopra Sayfa Sayısı:136 Yayınevi: Dharma Yayınları
Deepak Chopra yeni kitabında, Kötü Beden İmgesinden, Monosodyum Glutamat’a; Uykusuzluktan, Vejetaryenliğe; İşten Sıkılmaktan, Duygusal Açlığa; Öfke Nöbetlerinden, Susam Yağına; Vücut Geliştirmeden, Şizofreniye; Ayrılık Endişesinden, Sonbaharın Hüznüne; Tıkanmışlık Hissinden, Bağımlılığa kadar bedensel ve ruhsal sağlığımıza dair birçok soruya cevap veriyor.
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
Birbakış Burak KAPLAN
Okan Üniversitesi GSF Araştırma Görevlisi burak.kaplan@okan.edu.tr
Y
Sezon Başlıyor
eni sinema sezonu sonbahar aylarının gelmesiyle resmen başladı. Önümüzdeki günlerde bizi birbirinden iyi yapımlar bekliyor. Hepsi bu köşeye sığmaz belki ama ben yine de öne çıkacağını düşündüğüm filmleri içeren kısa bir liste hazırladım. İşte o filmler;
Gravity
Alfonso Cuaron, kısa zamanda bir modern klasiğe dönüşen bilim kurgu filmi Children of Men’den beri sessizliğini koruyordu. Hayranları da yönetmenin bir sonraki uzun metrajının ne olacağını merak ediyordu. Sonunda, Cuaron tam 7 yıl sonra yine bir bilim kurgu filmi ile karşımızda. Fakat, bu öyle bir film ki tamamı uzay boşluğunda geçiyor ve sadece iki oyuncusu var. Gravity’nin fragmanlarını izlemek bile Cuaron’un ortaya seyri oldukça zor bir film çıkardığını anlamak için yetiyor. Sabırsızlıkla bekliyoruz.
The Wolf of Wall Street
Martin Scorsese, New York’a geri dönüyor! Ünlü yönetmen, son dönemdeki favori oyuncusu Leonardo DiCaprio’yu da yanına alarak, Jordan Belfort’un otobiyografik kitabını perdeye uyarlıyor. Belfort’u DiCaprio’nun canlandırdığı The Wolf of Wall Street, 90’larda geçen bir borsa ve dolandırıcılık hikayesi anlatıyor. Belfort’un kitabını senaryolaştıran isim ise ünlü tv dizisi Boardwalk Empire’ın yaratıcısı Terence Winter. Film, bu yılın Oscar yarışında da adından sıkça söz ettirecek muhtemelen.
12 Years a Slave
Hunger ve Shame ile birbirinden iyi iki filme imza atan yönetmen Steve McQueen, bu kez daha büyük bir proje ile ve bir dönem filmi ile karşımıza çıkıyor. Oyuncu kadrosu tam bir yıldızlar geçidi olan film, Amerikan İç Savaş dönemine odaklanıyor ve siyahi haklarının peşinden koşan gerçek bir hikaye anlatıyor. Kısaca, bu kez McQueen’in temelli politik sulara açıldığını söylebiliriz. Bakalım senaryosunda McQueen imzası olmayan ilk McQueen filmi, 12 Years a Slave nasıl tepkiler alacak?
Inside Llewyn Davis
Coen Kardeşler’in No Country for Old Men’den beri en çok beğenilen filmleri duruyor karşımızda! Mesele Coen Kardeşler olduğunda ise; onların karşılarında ödül sezonunda genelde kimsenin şansı bile olmuyor. Yarış da hiç adil sonlanmıyor! Bu gerçek biraz sıkıcı da olsa onların film çekmediği bir dünyayı da düşünmek istemiyoruz tabi. Coen’ler, Inside Llewyn Davis ile bu kez 60’lı yıllarda bir folk müzik şarkıcısının dünyasına dalıyor ve müzik sektörüne bakıyorlar. Kaçırmayın!
American Hustle
Çektiği son iki filmle En İyi Yönetmen Oscar’ına aday olan David O. Russell, bu yıl yine aynı ödül için bir adaylık daha kazanacak gibi duruyor. The Fihgter ve Silver Linings Playbook’un oyuncularının buluştuğu American Hustle, 70’lerde geçen bir dolandırıcılık hikayesi anlatıyor ve fragmanından anladığımız kadarıyla çok eğlenceli bir seyirlik vadediyor. Film gerçekten iyi çıkarsa da David O. Russell nihayet bu yıl altın heykelciğine kavuşabilir.
170
VİZYON SEÇKİLERİ PIRILTILI HAYATLAR
Yönetmen: Sofia Coppola Oyuncular: Emma Watson, Katie Chang, Israel Broussard Gösterim Tarihi: 13 Eylül 2013 En son “Somewhere” ile sinemalarımıza konuk olan Sofia Coppola, gerçek bir hikayeden uyarladığı yeni filmi ile üç yıl sonra yeniden sinema severlerin karşısına çıkıyor. Yaşam tarzlarına hayran oldukları ünlülerin evlerine girip onların eşyalarını çalan bir grup gencin hikayesinin anlatıldığı Pırıltılı Hayatlar, henüz fragmanına bir göz attığınızda bile bu bir Sofia Coppola filmi diyebileceğiniz bir yapım. Yönetmenin hayranları kesinlikle kaçırmamalı!
ZAFERE HÜCUM
Yönetmen: Ron Howard Oyuncular: Chris Hemsworth, Daniel Brühl, Olivia Wilde Gösterim Tarihi: 20 Eylül 2013 Senarist Peter Morgan ve yönetmen Ron Howard birlikteliği, ikiliye 2008 yılında “Frost/Nixon” ile 5 dalda Oscar adaylığı getirmişti. Bu filmden sonra pek de kayda değer bir iş ortaya koyamayan Ron Howard, Frost/Nixon’ın başarısını özlemiş olacak ki, bu yıl senaryosunu yine Peter Morgan’ın yazdığı bir biyografi ile karşımızda. İkili, bu kez politik sulardan uzaklaşıyor ve Formula 1 dünyasının hızlı günlerine bakmayı deniyor. Zafere Hücum, 70’li yıllarda geçiyor ve efsane sürücüler Niki Lauda ve James Hunt’ın rekabet hikayesini anlatıyor.
MAVİ YASEMİN
Yönetmen: Woody Allen Oyuncular: Cate Blanchett, Alec Baldwin, Louis C.K. Gösterim Tarihi: 27 Eylül 2013 Woody Allen’ın engellenemeyen üretkenliği son hızıyla devam ediyor. Yönetmen, her yıl bir film yazıp çekmeye giriştiği bu uzun soluklu kariyerde şimdilik son başyapıtını “Midnight in Paris” ile vermiş gibi gözükse de son bir hoş sürprize kimsenin burun kıvıracağını da sanmıyoruz. Elbette, Woody Allen’ın sadık hayranları, başrolünde Cate Blanchett’ın oynadığı bu filmden de oldukça memnun ayrılacaklardır. Bundan şüphemiz yok!
HABERLER c 2012 yılının en fazla hasılat yapan filmi The Avengers’ın devam filmi yolda! Serinin bu yeni filmini de tıpkı ilk filmde olduğu gibi Joss Whedon yönetecek. İsmi, The Avengers: Age of Ultron olarak belirlenen film 2015 yazında sinemalarımızda olacak. c Bu yıl 12. kez düzenlenecek olan Filmekimi’nin tarihi belli oldu. Etkinlik bu yıl 28 Eylül - 06 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Programın şimdilik belli olan filmler arasında Asghar Farhadi’nin Le Passe’si, Coen Kardeşler’in Inside Llewyn Davis’i ve Abdellatif Keciche’nin La vie d’Adele’i var.
VOIR FUAR GÜNCESİ
Oda Başkanları El Ele 16 - 17 - 18 Mayıs 2014 tarihleri arasında 10’ncusu düzenlenecek Ortadoğu Altın & Mücevher Fuarı’nın, Ortadoğu’nun en önemli fuarlarından biri olması adına bölge kuyumcular oda başkanları biraraya geldi.
O
da başkanlarını eşleri ile birlikte ağırlayan Gaziantep Kuyumcular Odası ve Start Fuarcılık, sektörel yayın yapan kuyum dergileri yetkililerini de ağırladılar. 24-25 Ağustos tarihlerinde, Mersin Kızkalesi Barborossa Oteli’nde, iki gün boyunca hem eğlenildi hem de Ortadoğu Kuyumculuk Fuarı’nı daha da başarılı kılmak adına neler yapılabileceği konuşuldu. Ülke genelindeki tüm kuyumculuk oda başkanlarının hem fikir olduğu konu, İstanbul Fuarı’ndan sonra ikinci sırada yer alan Gaziantep Ortadoğu Altın & Mücevher Fuarı’nın, bölgemiz ve ülkemiz için öneminin altı çizildi. Gaziantep Kuyumcular Odası Başkanı Sedat Özdinç, Kahramanmaraş Kuyumcular Odası Başkanı Hacı Mustafa Öz, Adana Kuyumcular Odası Başkanı Oğuz Başman, Bingöl Kuyumcular Derneği Başkanı Mehmet Yaşar Devran, Şanlıurfa
174
Kuyumcular Odası Başkanı İbrahim Halil Demirkol, Erzurum Oda Başkanı Rasim Fırat, Kilis Oda Başkanı Zafer Bilik,Konya Kuyumcular Odası Başkanı Mustafa Dolmacı, Adıyaman Oda Başkan Vekili Ebubekir Ünal’ın da katılımıyla gerçekleşti. Oda Başkanlarının ortak görüşü Ortadoğu Altın & Mücevher Fuarı’na daha çok katılımcı ve daha fazla ziyaretçi getirilmesi için çalışma yapılması ve ulusal markaların fuarımıza hem katılım anlamında hem de ziyaretçi boyutunda daha fazla ilgi göstermesinin sağlanması konusunda hem fikir olduklarını belirttiler. Oda Başkanlarının üzerinde durduğu bir diğer konu ise, bölgemize ürün satan, satış mağazası açan ve çanta gönderen firmalarımızın Ortadoğu Altın & Mücevher Fuarı’nda stant açmalarının hem firmaya hem de fuara katkı sağlayacağının altını çizdiler. Toplantı sonrası düzenlenen akşam yemeğinde renkli anlar yaşandı. Katılımcı-
lar canlı müzik eşliğinde doyasıya eğlenme şansı elde ettiler. Gece geç saatlere kadar süren eğlencenin ardından, ertesi gün Mersin’in tarihi ve doğal güzellikleri ziyaret edildi. Toplantıya katılan oda ve dernek başkanları, fuarın daha iyi geçmesi ve daha önemli sonuçlar doğurması için ortak fikir beyan ettiler. Amaç; Gaziantep Fuarı’nın hızla büyümesi ve yüksek katılım ile ülkenin en önemli fuarlarından biri olması. Gaziantep’te düzenlenenen Ortadoğu Altın ve Mücevher Fuarı’nın, tüm bölgenin fuarı olduğunun altını çizen oda başkanları, ayrıca iki gün süreyle bizleri ağırlayan ve biraraya gelmemizi sağlayan Gaziantep Kuyumcular Odası Başkanı Sedat Özdinç’e ve Start Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Musa Öztürk ve ekibine teşekkür ettiklerini; Ortadoğu Altın ve Mücevher Fuarı’nın ülkemiz ve bölgemiz esnafına bol kazançlar getirmesi dileklerini tekrarladılar.