Voir haziran sayısı 18.sayı 2014 yıl

Page 1

2014

“EFSANE” Saat RUBENIS Geri Döndü !

Röportaj Fatih PORTAKAL

Hayal Edin Gerçek Olsun Milka KARAAĞAÇLI

Yeryüzü Cenneti ARMARİS

M

Çocuklardan Babalara Mesaj Var !

“Ünlü Olma Hayalleri Aklımı Çeldi”






VOIR

HAZİRAN - 2014 SAYI: 18 KAPAK: RUBENIS SAAT İmtiyaz Sahibi VOIR Magazin Adına Nurseli GÖKÇÜL nurseligokcul@voirmagazin.com Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Burak GÖKÇÜL Genel Yayın Koordinatörü A.Faruk GÖKÇÜL / faruk@voirmagazin.com Editör / Gülbahar KILINÇ / gulbahar@voirmagazin.com Kreatif Direktör / Bora DEMİROĞLU bora@voirmagazin.com Görsel Yönetmen / Günseli Top ÖZ gunseli@voirmagazin.com

Nurseli’den

Kurumsal İletişim Müdürü / Özden BÖLÜKBAŞI ozdenbolukbasi@voirmagazin.com Sanat Danışmanı / Faruk ÖZ Reklam Koordinatörü / Ebru AKÇER ebru@voirmagazin.com Reklam Satış Müdürü Gözde Burcu TOP / gozde@voirmagazin.com Buse ÖZ / buse@voirmagazin.com Sosyal Medya İletişim Ebru Akçer / ebru@voirmagazin.com Yayın Danışmanları / Av. Önder DURDU Yrd. Doç. Dr. Nuri SEZER Ege Bölge Temsilcisi / Günseli Top ÖZ Marmaris Filarmoni Derneği Renk Ayrımı & Baskı Ada Ofset Matbaacılık San. Tic. LTD. Davutpaşa Cd. Litros Yolu 2. Mat. Sit. E Blok No: (ZE-2) 1. Kat Topkapı / İSTANBUL T. 0212 567 12 42 • F. 0212 544 78 64 www.adaofset.com Sertifika No: 14460

Dağıtım / Aras Kurye Yayın Türü / Aylık Süreli Yayın Yönetim Yeri ve İletişim Alemdar Mah. Nuruosmaniye Cad. No: 21 D:105 Eser Han Fatih - İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 522 15 51 www.voirmagazin.com info@voirmagazin.com

VOIR Magazin’in Tüm Hakları Saklıdır. Yerel Süreli Yayındır. VOIR Magazin’de yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri, yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Bu dergide yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu uyarı VOIR Dergisi’nin birinci sayfasından son sayfasına kadar, içinde yer alan tüm haber, yorum, analiz ve öneriler için geçerlidir. İlan ve reklamların sorumluluğu sahiplerine aittir. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

6

Değerli sektör mensupları,

T

am da Yaz için rengarenk bir sayı çıkarmak için uğraşırken, ülkemizde yaşanan üzücü olaylardan dolayı üzüntümü belirtmek isterim. Aklımız Soma'dayken bedenen çalışmak içten bile değildi. Elimizden geldiğince sektör mensuplarına ve okurlarımıza güzel bir dergi hazırlamaya çalıştık.

Bu ay yine toplantılar, davetler, fuarlar ve yeniliklerle geçti. Gaziantep'te gerçekleşen Ortadoğu Mücevher ve Altın Fuarı'na bir çok ilden gelen sektör mensupları katıldı. Öte yandan Mücevherciler ve İhracatçılar Birliği Başkan Yardımcısı Mustafa Atayık organizasyonunda verilen yemekte, basın mensupları bir araya geldi. Haziran sayımızda yer verdiğimiz Babalar Günü için de, sektör mensubu babaların çocuklarından hatıra saklayabilecekleri Babalar Günü mesajlarına yer verdik. Aynı zamanda Babalar Günü için hediye önerilerimize de göz atabilirsiniz. Bu sayımızda yine bir çok röportaja yer verdik. Gerçekleştirdiğimiz röportajlardan biri de, Tria Diamond'un ortaklarından Tuncay Göydaş'la idi. Göydaş'la, yeni koleksiyonları olan 'Danseden Pırlanta'dan konuştuk. Birbirinden farklı konulara yer verdiğimiz bu sayımızı umarım keyifle okursunuz. Tüm babaların şimdiden Babalar Günü'nü kutluyorum. Soma'da hayatını kaybeden işçi kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Nurseli GÖKÇÜL


HAZİRAN 10 Başarının İlk Kuralı Ciddiyettir Harut Toürosoğlu

51

VOIR DOSYA Babalar Günü

12 16

VOIR KÖŞE "Altın Bıraktığımız Gibi" Volkan Kuğucuk

59

Değerli Osmanlı Takıları Ebru Akyürek

60

Süper Babam Çocuklardan Babalara

20

"Kısa Zamanda Farklı Tarzını Ortaya Koydu" Hera Diamond

67

VOIR Köşe Mücevherde Mütevazi Derinlik Handan Keltek

24

"Dans Eden Pırlantayı Türkiye'ye Getirdiler" Tria Diamond

26

DenizBank'tan Altın Avantajlar

68

VOIR POPÜLER Ünlü Olma Hayalleri Aklımı Çeldi Özgün Uğurlu

27

Yeni Sezon 14 Ayar Setler Piyasaya Sunuldu Ekol Kuyumculuk

VOIR GEZİ Yeryüzü Cenneti Marmaris

30

Sektörde Kredi Kartı Değerlendinmesi Kamil Karakaş

74 78

32 34

Gaziantep Fuar'ında Sarraflar Rüzgarı Sarraflar Altın

80

VOIR KÖŞE Ünlü Gezgin Marco Polo'dan Bir Elmas Hikayesi Selçuk Özkan Kuyumculuk Sektörünün Geleceği Av. Önder Durdu

38

"Efsane Saat Geri Döndü" Rubenis Saat

81 82

40

VOIR RÖPORTAJ Toplum Mühendisliğine Hiçbir Zaman Soyunmadım Fatih Portakal

84

Babalar Günü Kutlu Olsun Kazım Şahin

42

VOIR KÖŞE Geçmişten Bugüne İhsan Sayan

86

Hamile Yogası Özden Bölükbaşı

44

Taksitli Satışların İşimize Etkisi Mehmet Akyürek

88

Eğlence Ve Lezzetin Buluşma Noktası Köşebaşı

45

VOIR TREND Aylin Gözen

90

Balık Ve Mezenin Adresi Sur Balık

46

Gala Gecesinde Ünlüler Geçidi

48

Hayal Edin Gerçek Olsun Milka Karaağaçlı

92

Çevreye Çok Faydamız Var Asır Makine / Mustafa Şahin

50

VOIR KÖŞE Zümrüt Fazıl Özen

94

VOIR KİTAP Biliyor Olmak Burak Ballı

95

BİR BAKIŞ 2014 Yaz'ının Yeni Dizileri Burak Kaplan

ALB Menkul Değerler Altın Hareketlerini Değerlendirdi

VOIR KÖŞE Mayıs Ayı Altın Değerlendirmesi Murat Tırpan

Gaziantep Fuar'ı Sektör Mensuplarını Ağarladı

Gıda Zehirlenmeleri Özlem Yalçın

7




VOIR EDİTÖR'DEN

Herkese Merhaba

D

aha geçtiğimiz günlerde Bahar'a merhaba derken, bir de baktık ki Yaz gelmiş... Zamanın nasıl geçtiğini anlamak adeta güç. Ülke olarak pek parlak bir ay geçirmedik. Bedenimizi ısıtmak için yerin altında ter döken madenci emekçilerimiz yüreğimizi yakıp geçti. Türkiye'yi derinden sarsan bu faciada hayatını kaybeden emekçilerimize Allah'tan rahmet, ailelerine bir kez daha baş sağlığı diliyorum. Bu üzücü dönemde, ekip arkadaşlarımızla sizler için elimizden geldiğince dergimizi dinç tutmaya çalıştık. Yoğun, yorgun ve stresli geçen bir Kış mevsiminin ardından artık bir Yaz tatilini hakettiğinizi düşünerek, sizlere Tatil Güncesi adı altında bir dosya konusu hazırladık. Bu Yaz kafanızı dinleyebilecek, farklı yerler görebilecek, eğlenebilecek ve serinleyebileceğiniz muazzam bir tatil yeri olan Marmaris'i ele aldık. Sakin bir tatil geçirmek isteyenler bu yazımızı inceleyebilir. Tatil konumuzun yanı sıra bir de sevilen ana haber spikeri Fatih Portakal'la röportaj yaptık. Kendi deyimiyle babasından 'okkalı dayak' yiyen Portakal, kariyerinden aile ilişkilerine kadar bir çok konuyu VOIR Magazin'e anlattı. Yine sektör haberlerinin ve röportajlarının yanı sıra VOIR Popüler'e ünlü şarkıcı Özgün Uğurlu konuk oldu. Başarılı şarkıcı, dergimizde Rubenis Saat'in marka yüzü oldu. Keyifli geçen çekimlerin ardından dergimize röportaj vermeyi de ihmal etmedi. Aranızda Özgün Uğurlu hayranları varsa, hemen bu röportajı da 68. sayfada okuyabilir. Ayrıca bu sayıdan itibaren Avukat Önder Durdu yazılarıyla bizlere eşlik edecek. Bu sayımızda yine kendinize yakın bulabileceğiniz bir konu olduğunu umut ediyorum. Bir dahaki sayıya kadar görüşmek dileğiyle, serin bir Yaz dilerim.

Gülbahar KILINÇ gulbahar@voirmagazin.com 10



BAŞARININ I İLK KU RAL

R İ T T E Y İ CİDD

!

Sektörde önde gelen emekçi mıhlama ustalarından Harut Torosoğlu, el emeği göz nuru yaptığı işinin inceliklerini VOIR Magazin'e anlattı.

Çıraklıktan yetişmişsiniz. Neler yaşadınız bu zamana kadar?

Çıraklık döneminde ilk önce işime saygı duymayı öğrendim. İşe saygı göstermeden iyi bir usta olunmayacağını ve o işten ekmek yiyemeyeceğimi anladım. İyi bir ustanın elinde yetişmek gerekiyor, bu konuda ben çok şanslıydım. Ustamızdan öğrendiğimiz en önemli şey mükemmeliyetçilikti. Ne iş yaparsak yapalım o işi mükemmel ve kusursuz bir şekilde yapmamız gerektiğini öğrendim. Harut Bey, Mıhlama teknikleri nelerdir?

Mıhlama teknikleri meslek sırrıdır. Micro mıhlama ise ayrı bir dünyadır. Gelecekte tamamen micro mıhlama tekniğine dönüleceğini düşünüyorum. Böylece hatalar en aza inecektir. Mıhlamada en önemli teknik belki de o ustanın parmaklarında gizlidir. Teknoloji ne kadar dahil oldu bu işe? İnsan gücü mü daha ağır basıyor, yoksa teknoloji tek başına yeterli oluyor mu? Klasik mıhlamada teknoloji yoktur, insan gücü ön plandadır. Micro mıhlamada ise teknoloji ön plandadır. Ancak teknolojiyi kullanmak da insanın bilgi ve kapasitesi dahilindedir. İyi bir usta değilsen teknoloji de bir yere kadar işi kurtarır. Söylediğim gibi her şey aslında ustanın hünerli parmaklarında gizlidir. Gelecek vadeden bir meslek mi? Peki siz gelecekte neler yapmayı planlıyorsunuz?

Mıhlayıcılık aslında gelecek vaad eden bir meslektir. Ancak bunun için insanların kendilerini geliştirmesi ve yeniliklere açık olması gerekir. Benim bundan sonraki en büyük hedefim micro mıhlama tekniklerini daha da geliştirip yeni ustalar yetiştirmek. Yitirdiğimiz ustaların yerine, yenilerine bu işi öğretmek. Sektörün bu alanda ne gibi eksikleri var sizce?

Sektörün bu konudaki en büyük eksiği yitirdiğimiz ustaların yerine yenilerinin yetişmemesidir. Dediğim gibi biz çıraklık dönemimizde kendimizi tüm benliğimizle işimize verirdik. Ama gözlemlediğim kadarıyla şimdiki gençler işi pek ciddiye ne yazık ki almıyor. Bence başarının ilk kuralı ciddiyettir. 12



Volkan Kuğucuk

ALB Menkul Değerler Kapalı Çarşı Şb.

ALTIN BIRAKTIĞIMIZ GİBİ... Yeni sayımızda tekrar merhaba. Bir önceki yazımızdan bu yana altında aslında fiyatlar dahil değişen bir şey yok. Ukrayna meselesi bıraktığımız yerden devam ediyor. Sadece traderlar anlık fiyat değişimlerini yakalamaya çalışırken yükselişler trend başlatma gücünden şimdilerde uzak. Ukrayna’dan devam edecek olursak daha önceleri de gördüğümüz gibi olumlu haberler altında gerilemeyi getirirken kısmi sürtüşmeler altın fiyatlarını kısmen destekliyor. Yükseliş adına altın fiyatlarında Çin fiziki talebinin şu anlarda ortada olduğunu söyleyemeyiz. Zira sene başındaki iştahlı alımların varlığından söz etmek doğru olmayabilir. Son zamanlarda Draghi’nin Haziran ayında faiz indirimi dahil diğer koşulları değerlendirebiliriz açıklaması sonrasında gözler dolar tarafına çevrildi. Bu konuda adım atılır yada atılmaz (daha öncesinde bu filmi izledik) gözlerimiz dolar endeksinde olacak. Şimdilerde dolar endeksi altını rahatsız etmiyor. Ancak 80.00 seviyesinin üzerinde değerlenen dolar altın tarafından sevilmeyebilir. Bu noktada önümüzdeki günlerde 79.90- 80.00 bandı üzerinde doların değer kazanmasına yönelik adımlar altın tarafını baskı altına alabilir. Rakamsal olarak … Altında rakamsal olarak 1.275 üzerinde kalma gayretinin olumlu olabilmesi adına önümüzdeki günlerde 1.315 seviyesinin üzerinde kapanışların gelmesi gerekiyor. Trendin olumlu bölgeye taşınabilmesi adına 1.330- 1.350 seviyeleri üzerinde kalma isteğinin önemli olduğunu bir kez daha altını çizmek yerinde olacaktır. Şimdilerde yön arayışına devam eden altında genel olarak 7 haftadır 1.330 – 1.275bandı arasında yatay bir hareket var. Bir yönde trend yeni bir trend oluşabilir. Burada yükseliş için 1.330 -1.350 seviyesi izlenmeli. Ancak bir kez daha 1.275 desteğinin altına sarkma olursa gerileme ihtimali güçlenebilir. Tekrar görüşmek ümidiyle,bol kazançlı günler dilerim.

volkan.kugucuk@albmenkul.com.tr twitter.com/vkugucuk 14

HOŞHANLI'DAN AYHAN GÜNER'E T E B R İ K İTO Kuyumcular Komitesi Başkanı Erhan Hoşhanlı; İMMİB Başkanlığı seçimlerinden başarıyla çıkan Ayhan Güner’i tebrik etti ve Özcan Halaç’ın da sektör menfaatleri için sorumluluk almasının önemli olduğunu vurguladı.

Ayhan Güner ve ekibinin geçen dönemde önemli çalışmalara imza attığını, çeşitli projeleri hayata geçirdiğini hatırlatan Erhan Hoşhanlı; İstanbul fuarlarının daha etkin bir yapıya kavuşması, sektör içinde eğitim faaliyetlerine katkı sağlanması, tasarım yarışmalarının organize edilmesi ve taş kesimi konusunda özürlülere yönelik başarılı sosyal sorumluluk projesi geliştirdiğini dile getirdi. Başkan Hoşhanlı; İMMİB’in ve sektörün diğer kurumlarının işbirliği ile ihracat çalışmalarında, ‘ürün kategorisine göre taban fiyat uygulamasına’ bir an önce geçilmesinin sağlanması gerektiğine vurgu yaptı. Türk markalarının yurtdışında kaliteli ürün, kaliteli hizmet sunumu, farklı ve özgün tasarım anlayışıyla ön plana çıkması gerektiğini belirten Hoşhanlı; “ Ne yazık ki bu kriterlerden ziyade, bizim markalarımız en düşük kar marjlarını göze alarak, fiyatları sürekli aşağı çekerek sadece fiyat rekabeti ile dikkat çekme kolaycılığına kaçıyorlar. Bu sadece kuyum sektöründe değil, birçok sektörde var olan kemikleşmiş bir sorun. Sektörümüzde çok sayıda genç artık işin başına geçiyorlar. Bir kuşak yerini yavaş yavaş bir başka kuşağa bırakıyor. Ben genç arkadaşlarımızın bu konuda daha duyarlı davranacaklarına ve uluslararası arenada ortak hareket edeceklerine inanıyorum” diye konuştu. Hoşhanlı; yeniden İMMİB Başkanlığına seçilen Ayhan Güner’i tebrik ettiğini, her zaman olduğu gibi sektör menfaatleri için birlikte projeler üretmeye hazır olduklarını sözlerine ekledi.





VOIR HABER

F

iziksel Altın Stoğu ve Sert Fiyat Hareketleri

F

ALB Menkul Değerler, geçmişten günümüze altın hareketlerini değerlendirdi. Altın 2001 yılından 2013 yılına kadar yıllık bazda aralıksız yükseldi. 2001-2008 arası dünyadaki likidite bolluğundan, 2008 yılı mali krizinde güvenli liman özelliğinden , kriz sürecinde ve sonrasında da gelişmiş ülke merkez bankalarının sert faiz indirimleri ve parasal genişleme operasyonlarından destek alarak 2013 yılına kadar, yıllık bazda devamlı yükseldi. Altın 2001 yılından 2013 yılına kadar devamlı yükselmesi ile altınla ile ilgili algı altını belli bir süre elinde tutan yatırımcının zarar etmeyeceği şeklinde oluştu. Ancak 2013 yılı altın açısından önceki 12 yıldan farklı gelişti. Gelişmiş ülkelerde görülen ekonomik toparlanma, fonların yaptığı altın satışları yanı sıra FED’in parasal teşvikleri azaltacağı sinyali vermesi ve ardından tahvil alımlarını azaltmaya başlaması altında sert satışlara sebebiyet verdi. Altın 2001 yılından bu yana ilk kez yıllık bazda değer kaybetti. Elinde altın bulunduran bireysel ve kurumsal yatırımcılar, altın ticareti ile uğraşan ve altın stoklarını hedgelememiş şirketler, kuyumcular altında görülen değer kaybının olumsuz etkisine maruz kaldı. Ancak özellikle bulundukları sektör gereği elinde altın stoğu bulunduran şirketler ve kuyumcuların altın fiyatlarında görülen dalgalanmaların zararlı etkilerinden, ellerinde bulunan altın stoğunu finans piyasalarında özellikle Forex’te hedgeleyerek korunmaları tekrardan önem kazandığı görüldü. Elinde belli bir miktar altın stoğu bulunan bir işyeri ellindeki altın stoğunu hedgelerek fiyat dalgalanmalarından korunabilir. Örneğin bir kuyumcu stoğunda 10 kg, yani 10.000 gr altın bulunmakta ve işletmeci için bu altının gram maliyet 87.00 TL. Kuyumcu elindeki altın stoğunu maliyet fiyatından yani 87.00 TL’den yada uygun görebileceği başka bir fiyattan hedgelemek isteyebilir. Böyle bir durumda yapması gereken Forex piyasasında gram altın satışı yapmaktır. Gram altında 1 lot 1000 gram’a denk geldiği için kuyumcu işletmecisinin 10 lot altın satması gerekmektedir. İşletmecinin forex piyasasında lot başına işlem açması için gereken teminatta 870 TL’dir. Yani işletmeci 10 lot için 8700 TL teminat yatırıp 10 lot gram altın satışı yapması durumunda altın fiyatlarındaki dalgalanmalardan korunacaktır. Altının 87.00 TL den 85.00 TL’ye gerilemesi durumunda elinde bulunan altın stoğundan 20.000 TL zarar ederken, forexteki hesabından 20.000 TL kar edecek ve zararı karşılamış olacaktır. Altın hedgelemekte diğer bir politikada işletmecinin elinde bulundurduğu stoğu riskli görebileceği bir fiyatta hedgelemesidir. Mesela altının alım maliyetinin 87.00 TL’dir işletmeci altın fiyatının 85.00TL aşağısına gerilemesi durumunda zor durumda kalacağını yada altının 85.00 TL seviyesini aşağı yönlü kırması durumunda gram altın fiyatında gerilemenin hızlanacağını düşünmektedir. Böyle bir durumda işletmeci elindeki altın stoğunu 85.00 TL’den hedgeleyebilir. Ayrıca hedge işlemi sadece gram altın üzerinde değil aynı zamanda ons altın, ve döviz kurları üzerinde de yapılabilmekte. Hedge bir çok sektörün ticari faaliyetlerinde verimli bir araç olarak kullanılmakta.

18





VOIR HABER

KISA ZAMANDA FARKLI TARZINI ORTAYA KOYDU Mitolojide "Evlilik Tanrıçası" anlamına gelen Sultanahmet'te farklı tarzıyla açılışını yaptı.

Ayhan Sobacı'nın öncülüğünde trendleri belirlenen Hera Diamond, profesyonel personeliyle pırlanta, zümrüt, yakut ve doğal taşlardan oluşan tasarımlarını müşterisiyle buluşturuyor. Sektörde yıllarca edindiği tecrübeyi bu markada toplamaya çalıştığını söyleyen Hera Diamond Genel Müdür'ü Ayhan Sobacı, açıldığı günden bu yana tasarımlara yoğun ilgi olduğunu, özellikle turistlerin ilgi odağı olduğunu belirtti. Hera Diamond'un diğer mağazalardan farklı olarak renkli ve doğal taşlardan oluşan takılara yer verdiğini vurguladı. Sobacı sözlerini şöyle sürdürdü: "Hemen hemen her hafta ürünlerimiz değişiyor, mağazada olmazsa olmaz ürünlere yer veriyoruz. Henüz yeni olduğumuz için özel günleri maalesef kaçırdık fakat önümüzdeki yıl farklı koleksiyonlar sergileyeceğiz. 2. ve 3. mağazaları da açmayı düşünüyoruz fakat asıl hedefimiz yurtdışına açılmak ve yurtdışı fuarlarına katılmak."

22

Diamond, geçtiğimiz günlerde





DANSEDEN PIRLANTA'YI TÜRKİYE'YE GETİRDİLER Bugüne kadar bir çok özel tasarımları ile adından sıkça söz ettiren Tria Diamond, şu günlerde yine özel bir koleksiyon hazırlamanın heyecanını yaşıyor. Dancing Diamond adını verdikleri dans eden pırlantayı görenler adeta hayrete düşüyor. Türkiye'de bir ilk olan bu koleksiyonun detaylarını Tria Diamond ortaklarından Tuncay Göydaş'la konuştuk. Yıllardır bu sektördesiniz ve yolunuza Tria’dan da anlaşılacağı gibi 3 kişiyle devam ediyorsunuz. En çok ne tür ürünlere yer veriyorsunuz?

Bizim ana işimiz dünyanın neresinden olursa olsun uygun gördüğümüz pırlanta ve elmasları en uygun fiyatlarla sertifikalı veya sertifikasız şekilde temin edip, ilk elden müşterilerimize ulaştırmaktır. Bunların yanında kendi tasarımlarımızı kullandığımız bitmiş ürün koleksiyonlarımızda mevcuttur. Birçok ülkeden özel olarak taş getirtiyorsunuz. Yaptığınız ürünlere nerelerden talep var?

Bu işin ana tedarikini yaptığımız belli başlı ülkeler var. Hindistan, Dubai, Belçika ve İsrail’deki yıllara dayanan dostluk ve ticaretimizin oluştuğu firmalardan aldığımız değerli taşları ve bunlardan oluşturduğumuz hazır ürünleri Türkiye’nin tüm bölgelerindeki müşterilerimize düzenli olarak yaptığımız ziyaretlerle ulaştırıyoruz. Bunun yanında müşterilerimizin istekleri doğrultusunda tüm üretimlerini üstleniyoruz. ‘Dans eden Pırlanta’ adı altında dünyada sadece bir, iki üreticinin ürettiği bu koleksiyonu Tria Diamond markasıyla sunmaya hazırlanıyorsunuz.‘Dans eden Pırlanta’nın özelliği nedir?

Adından da anlaşılacağı gibi ‘Dans eden Pırlanta’ koleksiyonumuz insan tenindeki duruşuyla diğer takılardan farklı olduğunu çok net bir şekilde belli ediyor. Bu kolek26

siyondaki ürünlerimiz, tasarladığımız özel mekanizmalar sayesinde kendi içindeki titreşimleri göze hoş gelecek bir şekilde yansıtıp pırlantanın ışıkla bir dansı olarak ortaya çıkarıyor. Bundan dolayı koleksiyona ‘Dancing Diamond’ adını verdik. Biz de Tria Diamond olarak bu koleksiyonu, modellerimizi tasarlayarak müşterilerimize sunmanın heyecanını yaşıyoruz. Ayrıca ülke genelinde bayilikler vermeyi düşünüyoruz. Fuarlara katılıyor musunuz? Katılıyorsanız hangi fuarlara katılıyorsunuz?

Fuarlar bizim için ayrı bir önem taşıyor. Özellikle iç piyasadaki daralmadan dolayı planlarımızın bir kısmını yurtdışı olarak yaptık. Türkiye'de yılda 2 defa olan Mücevher fuarının yanı sıra Arap ülkeleri ve Türk Cumhuriyetleri’ndeki sektörel olan tüm fuarlara katılmaya karar verdik. Bu fuarlar markamızın, firmamızın tanıtım ve prestiji için çok büyük önem teşkil etmektedir. Sürekli bir yenilik içindesiniz. Önümüzdeki günlerdeki alıcılarınızı neler bekliyor, hedefleriniz nelerdir?

Dancing Diamond’ın altın-pırlanta koleksiyonunun yanında, herkesin bu özel takıya sahip olabilmesi için gümüş-pırlanta ve gümüş-swarovski modellerininde üretimlerini tamamlamış bulunuyoruz. Bunun yanında Uzakdoğu’da anlaştığımız bir firmanın yeni bir koleksiyonunu pazara tanıtacak olmanın sabırsızlığını yaşıyoruz.



VOIR HABER

DENİZBANK’TAN ALTIN AVANTAJLAR Müşterilerimizin kısa vadeli finansman ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için Erken Kapama Opsiyonlu Altın Kredisi ile müşterilerimize kredilerini diledikleri zaman kapatma imkanını komisyonsuz sunuyoruz. Altın kredilerimizle, müşterilerimize daha kolay ödeme şartları sunmaya çalışıyoruz. Müşterilerimiz tercih ettikleri ödeme planına bağlı kalarak, istedikleri vade ve ödeme sıklığı ile kredilerini ödeyebiliyorlar. Bu sayede vade sonunda vitrinlerini bozmadan veya sermayelerine dokunmadan, dönemlik ödemeler ile kredilerini kapatabiliyorlar. Sektörde bir ilke imza atarak sunmuş olduğumuz Eşit Taksitli Altın Kredisi ile 24 aya varan vadelerde finansman desteği sağlıyoruz. Müşterilerimizin kısa vadeli finansman ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için ise Erken Kapama Opsiyonlu Altın Kredisi ile müşterilerimize kredilerini diledikleri zaman kapatma imkanını komisyonsuz sunuyoruz. Erken Kapama Opsiyonlu Altın Kredisi ürünümüz max. 1 yıl vadeli olup faiz ve vadesi kullandırım aşamasında bellidir. Böylelikle müşterilerimiz kredi piyasasındaki fiyat artışından etkilenmezler. Bu kredide müşteriye sağladığımız avantaj, kullandırımda belirlenen vadeden önce krediyi kapatma imkanının bulunması ve erken kapama sonucu herhangi bir kapama komisyonu ödememesidir. Eşit Taksitli ve Erken Kapama Opsiyonlu Altın kredileri ile birçok avantaj sunuyoruz. Vade ve faizin ilk günden belli olması, kilo ile alınıp gram ile geri ödenebilmesi, risk azaldıkça kredi limit boşluğu yaratması ve vade sonu geldiğinde vitrin bozmadan kredinin tamamen kapanması bu avantajlardan bazıları. Bu avantajlarla özellikle perakendeci müşterilerimizin finansman ihtiyaçlarını karşılamalarında destek oluyoruz. DenizBank Altın Bankacılığı olarak gümüş kredisi de sunuyoruz. Gümüş kredisi ile müşterilerimiz ihtiyaçları doğrultusunda taksitli veya erken kapama opsiyonlu olarak kredilerini kullanabilmekteler. Sektörde gümüş kredisi veren tek banka olarak diğer bankalardan farklılaşıyoruz. Yoğunlukla sipariş ile çalışan imalatçı kuyumcular için yine bir ilke imza atarak İmalatçıya Altın Destek Kredisi ile destek sağlamaya devam ediyoruz. Bu kredi ile amacımız imalatçı kuyumcu müşterilerimizin sipariş üretimi süresince ihtiyaç duydukları 28

fonlamayı ödemesiz dönem seçeneği ile sağlayabilmek. Siparişlerin hazırlanması ile vadeli satış bedellerinin tahsilatı arasında geçen süreçte duyulan işletme sermayesi ihtiyacını 3 aya varan ödemesiz dönem ve 15 aya varan vadeler ile karşılama imkanını değerli müşterilerimize sunuyoruz. Kredilerimizden ana faaliyet konusu kuyumculuk olup, imalatçı, toptancı, veya vitrin kuyumcusu olan ve şahıs firmaları arasında kuyumcular odasına üye olan tüm işletmeler yararlanabilir. Altın Kredisi kullanan müşterilerimize, altın fiyatlarındaki değişkenlikten korunmak ve ileride katlanabilecekleri kur riskini minimuma indirmek için gelecekteki altın kurunu sabitleyen Altın Forward ürünü de sunmaktayız. Altına Bankacılığı ürün gamımızı artırırken, müşterilerimize kolaylık sağlamak amacıyla AçıkDeniz İnternet Bankacılığı üzerinden Altın Mevduat hesap açılışı ve Altın Fon başvurusu alıyoruz. Müşterilerimiz altın alım satım ve altın havalesi gibi işlemlerini AçıkDeniz İnternet Bankacılığı ve 444 08 00 numaralı AçıkDeniz Telefon Bankacılığı kanalları üzerinden kolaylıkla yapabilmekteler. DenizBank Altın Bankacılığı Grup Müdürü Hikmet GÜNCAN


YENİ SEZON 14 AYAR SETLER PİYASAYA SUNULDU Kuyum sektörünün iç piyasada en hareketli olduğu yaz aylarına bu yıl oldukça sancılı bir giriş yaptık. Özellikle kredi kartı ile taksitli alışverişin yasaklanması sektörümüzü derinden etkiledi.

Ekol Kuyumculuğun 14 ayar Ürün Müdürü, sektörün tecrübeli ismi Zeki Çakır; bu yasaklama nedeniyle kuyumcuların işlem hacminde yaklaşık %50’ye yakın bir gerileme olduğunu ve bu yıl düğünlerde gelinlere daha çok 14 ayar setlerin hediye edileceğini öne sürdü. Kredi kartı uygulamasından her ayardaki altın takıların etkilendiğini kaydeden Zeki Çakır; 22 ayara göre yaklaşık %50 daha az bütçeler ile alınabilen 14 ayar takıların, bu yıl ki düğünlerde özellikle damadın imdadına yetişeceğini söyledi. 20 gramdan 60 grama kadar farklı gramajlarda ve en ufak taş boyları eşliğinde çok şık ‘Ekol 14 ayar Setler’ hazırladıklarını belirten Çakır; bu yıl özellikle 3 renk setlerin ilgi göreceğini, kuyumcu dostlarının daha kolay satış gerçekleştirebilmeleri için tüm ürünlerinde yepyeni modeller hazırlayarak sezona giriş yaptıklarını dile getirdi. Altın fiyatlarının şu anda normal bir seyir izlediğine dikkat çeken Çakır; “Buna rağmen kredi kartı yasağı hakikaten çok büyük negatif etki yaptı. Biz bu sisli havayı ihracat çalışmalarımızı daha da yoğunlaştırarak aşmaya çalışıyoruz. Kuyumcu dostlarımıza da yepyeni tasarımlar eşliğinde modeller hazırladık. Modellerimizin şıklığı ile son tüketicinin kalbini fethetmeye özen gösteriyoruz” diye konuştu. 29


VOIR HABER "TAKLİT ÜRÜN ORJİNAL GİBİ OLAMAZ" 2 yıl önce bir hayalin eseri olarak üretilen ve bugün binlerce kişinin tercihi olan ‘Altın Emzik’, yoğun el işçiliği ve işinin uzmanı bir ekibin emeğinin sonucu oluştu. Besay Kuyumculuk firma sahibi ve deneyimli kuyum ustası Ömer Kaya; altın emziğin 2 yıldır yükselen bir çizgi göstermesinin, şu anda ki piyasa koşulları ve sürekli yeni model beklentisi göz önüne alındığında büyük bir başarı olduğunu, çok yoğun emek harcanan, resmi tescilli bu ürün için sektörün tüm kuruluşlarından duyarlılık beklediğini ifade etti. Bir firmanın taklit ürün yapacağı enerjiyi, farklı ve özel bir ürün üretme için harcamasının gerektiğine vurgu yapan Ömer Kaya; “Taklit ürün asla orjinali gibi olamayacağı için, orijinal ürünün de yüksek kalitesine gölge düşürmekte ve haksız kazanca sebebiyet vermektedir. Bugün itibariyle bu konuda yasal haklarımızı kullanmamız en kolay yol olacaktır. Fakat biz sektörün içinde yüz yüze baktığımız meslektaşlarımızla böylesi bir hukuki sürecin yaşanmasına gerek kalmayacağına inanıyoruz” diye konuştu.

KENDİNİ YENİLEYEN FİRMA Bir kuyumcunun tüm ihtiyacını karşılayabilecek zenginliğe ve ürün gamına sahip olan Sina Montür, değişen piyasa koşullarına anında adapte olmaya özen gösteriyor. Sina Montür Pazarlama Direktörü Utku Can Lek; son dönemde özellikle kredi kartı ile taksitli satışın yasaklanması ve ekonomik daralma nedeniyle pırlantalı ürün satışlarında gözle görülür bir azalma ortaya çıktığını, bu yaşanan daralmayı aşmak için her hafta yeni ürünler piyasaya sunarak, kuyumcuların en zor beğenen müşterilere dahi satış yapmasını hedeflediklerini söyledi. Daralan piyasa şartlarında kuyumcuların üretici firmalardan sürekli yeni modeller beklediklerini vurgulayan Utku Lek; “Şu anda tasarım çalışmalarımızda çok seri hareketler içindeyiz. Daha önce değerli bir markamızda önemli tasarım çalışmalarına imza atan işinin ehli tasarımcı arkadaşımızı kadromuza dahil ettik. 3 boyutlu tasarımlara imza atan yeni dizaynırımızla kreatif yönümüzün daha da güçleneceğine inanıyoruz” diye konuştu.

2014 YAZ KOLEKSİYONUNU PİYASAYA SUNDU Kuyum camiası tarafından ‘sezon açılışı’ diye nitelendirilen bahar ayına başta kredi kartı yasakları olmak üzere çeşitli sebeplerden dolayı sancılı giriş yapan sektörümüz, kendisine çıkış yolları arıyor.

30

Kredi kartı ile taksitli kuyum alışverişinin yasaklanması uygulamasının kaldırılması için Ankara ile temaslar devam ederken, üreticilerde kuyumcuların satışlarına destek vermek için tüm bilgi ve becerilerini cömertçe kullanıyorlar. Son dönemde yaptığı başarılı ve özgün tasarımlara sahip bilezikleriyle dikkat çeken Maraşlı Kuyumculuk; birbirinden şık ve daha önce hiç gün yüzü görmemiş CNC ve Şarnel modellerini müşterilerine sundu. Piyasadaki daralmanın geçmesini oturarak beklememek gerektiğini belirten Maraşlı Kuyumculuk firma ortağı Gökhan Maraşlı; “sezona en iddialı modellerimizi üretim bandımızdan çıkararak giriyoruz. Kendi geliştirdiğimiz özel teknikler sayesinde tüm CNC modellerin şarnelini yapabilecek güce eriştik. İsteyen müşterilerimize CNC, isteyene ise şarnel bileziklerimizi sunuyoruz. Tüm bu yenilikleri en hafif gramajlar eşliğinde gerçekleştiriyoruz. Amacımız; kuyumcu dostlarımızın daha kolay satış yapmaları” diye konuştu. Her bilezik üreticisinin kolaylıkla giremeyeceği, yüksek işçilik ve teknik bilgi gerektiren modellerin üretimini yaparak fark yaratmaya gayret gösterdiklerini vurgulayan Maraşlı; yaklaşık üretim kapasitesinin son dönemde %30’unu teşkil eden şarnel bileziklerin, bu yaz %50’lere çıkabileceğini, kuyumcuların hafif ama gösterişli model tercih ettiklerini dile getirdi. Yeni piyasaya sundukları yaz koleksiyonlarının daha ilk günden büyük ilgiyle karşılandığını ve ürün tesliminin ardından 24 saat içinde ikinci kez aynı ürünlerden sipariş aldıklarını sözlerine ekleyen Gökhan Maraşlı; “Bu kadar yoğun emeğimizin ardından, ürünlerimize oluşan ilgi bizi çok mutlu etti.” dedi.



VOIR HABER

S

EKTÖRDE KREDİ KARTI DEĞERLENDİRMESİ

01 Şubat 2014 tarihinden bu yana uygulanan, Kuyumculuk sektöründe taksitli kredi kartı satışlarının kaldırılması uygulaması sonucu; Kuyumculuk sektörümüz üreticisinden toptancısına, perakendecisinden müşterisine, çalışanından patronuna çok büyük yara almış durumundadır. Ayrıca sektörümüzde kayıt dışılığı engelleyen bir sistem olan kredi kartının, taksitli kullanıma kapatılması, sektörü kayıt dışılığa ve başka illegal çözüm yollarını arama ve kullanma sistemlerine itmektedir. Bazı kuyumcular resmi unvanlarına faaliyet dışı, kredi kartında taksitlendirme yapabileceği sektörlerde eklemeler yaparak, yasağı arka yoldan dolaşma yöntemiyle pos bağlatıp delerken, mobilyacılar, çeyiz mağazaları, beyaz eşyacılar vb. sektörlerde taksitli altın satışları başlamıştır. Tüm bu gelişmeler, sektörümüzün hacmini geçen yıla göre yaklaşık olarak % 60 oranında azaltmış durumdadır ve bu durum sektörümüze büyük darbe vurmaktadır.

Türkiye’de Kredi Kartı Kullanımı ve Kuyumculuk Sektöründe Kredi Kartı Kullanımı

Kuyumculuk Sektöründe Kredi Kartlarının Taksitli Kullanımının Yasaklanması ile Ortaya Çıkmış Olan Sorunlar: •Kuyumculuk sektörü yasağın uygulanmaya başlandığı 1 şubat 2014 tarihinden bu yana % 60 a yakın küçüldü. •Sektörün en büyük sorunu Kayıt Dışılık aynı oranda tekrar arttı. •Perakendeci çoğu esnaf kepenk kapatma noktasına geldi. •Mobilya, Çeyiz, Beyaz eşya vb sektörlerde Altın sa tışına başlandı. •Sektörümüzde senetle yüksek faizli satışlar başladı. •Bankalar, sektörümüzdeki altın alışverişlerinde tüke tici kredisi adı altında tüketiciyi yüksek faizle borç landırmaya başladı. •Kredi kartı kullanımı minimuma inmiş olduğundan, fatura kesiminde ciddi azalma ve KDV kaybı yaşan maktadır.

32

Karakaş Atlantis Kıymetli Madenler Kuyumculuk A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Kamil KARAKAŞ

Ayrıca yapılan bu kısıtlama Hazine Müsteşarlığının 2012 yılında yapmış olduğu Cari Açığı Etkileyen Faktörler ve Alınan Politika Önlemleri sunumunda belirtilen, Yurt içi tasarrufların arttırılması ve Kayıt dışı ekonomiyle mücadele önlemlerine de ters düşmektedir. Bilindiği üzere, Altın bir tüketim aracı değil, bir tasarruf aracıdır. GSMH üzerinde hiçbir değer kaybı yoktur. Altın, 3-5-9 taksitle de alınmış olsa bu süreler sonunda en fazla % 10 değer kaybı yaşanabilecek değerli bir tasarruf aracıdır. Altın fiyatları geçmiş 63 yıl boyunca neredeyse % 100 e yakın devamlı yükseliş ivmesindedir. Ve Tüketiciye tasarruf aracı olarak yıllardır kazandırmaktadır.



VOIR HABER

G

AZİANTEP FUARI'NDA ' SARRAFLAR ' RÜZGARI

Geçtiğimiz günlerde Gaziantep'te gerçekleşen Gaziantep Ortadoğu Altın ve Mücevher Fuarı'na Gaziantep ve çevresine hitap eden Sarraflar Altın da katıldı. İlk kez fuara katılmanın heyecanını yaşayan ve aynı zamanda Nadir Döviz ve Kıymetli Madenler'in bayiliğini yapan Sarraflar Altın Kuyumculuk, fuarda güzel tepkiler aldı. Sarraflar Altın Genel Müdürü Serkan Aytaç, Gaziantep'te bulunan mağazadan tüm Türkiye'ye satış yapıldığını fakat daha çok Doğu pazarına hitap ettiklerini belirtti. Aytaç, Sarraflar Altın olarak fuara katılma amacını da şöyle dile getirdi: Biz kendi kabuğumuzda çalışan bir firmayız ama güçlü çalışıyoruz. Amacımız, ismimizi tüm Türkiye'ye duyurmak. Bir çok ürüne yer verdiğimiz firmamızda özellikle Doğu düğünlerinin olmazsa olmazı '3 sıra zincir' , yöresel adıyla '3 kor' altına çok rağbet var. Umarız Doğu'da olduğu gibi Batı'da da tercih ediliriz. Sarraflar Altın Kuyumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Happani, şehir dışından gelen meslektaşlarıyla sektör değerlendirmesi yapmayı da ihmal etmedi. Sarraflar Altın ekibi mutlu bir şekilde fuardan ayrıldı.

34



Murat TIRPAN

Murat Gold Yönetim Kurulu Başkanı

İŞ STRESİNİ BU DAVETTE ATTILAR

MAYIS AYI ALTIN DEĞERLENDİRMESİ Altın için dengeleri değiştiren bir ay olmadığını söyleyebiliriz. Gerek FED gerek ECB 'den gelen açıklamalar ons fiyatını 1280 in altına getiremediği gibi 1300 seviyesinin üstüne de çıkaramadı. Altının ons fiyatını etkileyen önemli faktörlerden biri de ABD 10 yıllık tahvil faizidir. Dip seviye olarak 2,56'ları gören faiz buradan tepki vererek 2.62'li seviyelere kadar yükseliş gösterdi.S&P 500 tarihi zirvelere yakın hareket ediyor.Fiziki talep de oldukça sınırlı bu yüzden altının yukarı gitme olasılığı fazla yok gibi görünüyor.Altının günlük ortalama fiyatlarının altında kalması kısa vadeli düşüş senaryolarını daha olası kılıyor.1260 seviyesinin altı düşüş trendini başlatacak destek seviye görünüyor.Yükseliş trendi ise 1300 seviyesinin üstünde günlük haftalık hatta aylık kapanışlar ile mümkün olacaktır. ECB'nin faiz oranı açıklaması geldi. Beklendiği üzere, faiz kalemlerinde herhangi bir değişikliğe gidilmedi. Ancak Draghi konuşmasında Haziran'da düzenlenecek toplantıda faiz oranlarını düşürebileceklerini ya da daha fazla teşvikte bulunabileceklerini belirtti.Bu açıklamadan sonra altın alım görse de kalıcı olamadı ve gün başlangıç seviyelerine yakın kapanış gösterdi. Son dönemlerde Ukrayna'da yaşanan gelişmelerin altın fiyatlarının yukarı yönlü olmasına neden oluyor. Doğu Ukrayna'da Rusya yanlısı ayrılıkçıların Mayıs ayı içinde referandum yapmaya kararlı olmaları, küresel risk iştahının artmasına ve altını güvenli liman olarak görenlere bu sarı madene yatırım yaptırabilir. Yellen'in istihdam piyasasında gelişmelerin iyiye gittiğini söylemesi fakat halen beklenen seviyelere gelinemediğini ifade etmesi, altın fiyatlarını etkisi altına aldı. ABD tarafından bir faiz artırımı 2014 yılı içinde öngörmeyen piyasalar, gelen verilere kısa süreli tepkiler veriyor ve destek direnç seviyeleri sıkça test ediliyor. Önümüzdeki günlerde altın fiyatlarını yakından etkileyecek 2 unsur; ABD'nin 10 yıllık tahvil faizleri (şu an 2.60'lı seviyelerde) ve VIX endeksi (şu an 13.60 seviyelerinde). 36

Türkiye'nin bir çok yerinde sektördeki katılımcıların oluşturduğu Gaziantep Ortadoğu Altın ve Mücevher Fuarı, geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. Fuarın 2. gününde Toprak Gold Kuyumculuk, yakın dostlarına Şanlıurfa'da bir davet düzenledi. Yoğun iş temposunun stresini dostlarıyla Birecik Özışık Resaurant'ta atan Toprak Gold Kuyumculuk, fuarın 3.gününü tamamladıktan sonra Gaziantep'e veda etti.





A

40

GERİ DÖNDÜ !

A

'EFSANE'

S • T

İthal ettiği gözlük, spor ve deniz malzemeleri, vantilatör ve plaj şemsiyesi gibi ürünlerde sektörde adından söz ettiren Rubenis markası, şimdi de saat üretimiyle gündemden düşmüyor. Her biri sanat eseri niteliğine sahip Rubenis, farklı tarzları bir markada sunmayı hedefliyor. 1990 yılında alt yapı olarak saat üretimiyle Rubenis markasına start veren Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Suvari ve Abubekir İpek, yeni sezon saat ürünlerini piyasaya sürmek için sabırsızlanıyor. Türkiye'de saat markası olarak bir ilk olan Rubenis'i, diğer markalardan ayıran özelliği ise, hem fiyatının uygun olması hem de 5 yıl garantili olması. Üretilen saat numuneleri büyük beğeni toplayan Rubenis, şimdiden sipariş verilmeye başlanmış bile. İş bulma kurumuyla anlaşma yapan Rubenis, fabrikada montaj yapmak üzere yaklaşık 75 ihtiyaç sahibini bünyesine katmaya hazırlanıyor. Daha geniş bir ekiple, geniş alanlara yayılmayı hedefleyen marka, özel tasarımlarıyla göz dolduruyor. Tarz olarak, spor, seramik, dijital, led ve silikondan oluşan bu saatler, hem klasik hem spor hem de gündelik kullanılabilecek bay- bayan her yaş aralığına hitap ediyor. Tüketici odaklı hizmet

veren, 'iyi ve kaliteli' anlamına gelen Rubenis, kendisine "Efsaneyiz" sloganıyla rakip tanımıyor. Şube açmayı düşünmediğini söyleyen Rubenis Saat Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Suvari; "Benim bir çizgim var, ben e-ticaretle satış yapmayı tercih etmiyorum. Önemli olan müşteri memnuniyeti ve onlara bu güveni aşılamak."dedi. Kuyumcularla çalışıp onların vitrinlerinde yer aldığını söyleyen Suvari, Türkiye'de saat markası olarak tek Türk markasının Rubenis olduğunun altını çizdi. Suvari, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özel yapım saatlerimiz de var, onlar da 15 yıl garantili. Bizim hedefimiz bu yıl bu üretimi toparlayıp iyi bir derece almak." dedi. Saat dışında hiç bir ürüne yer vermeyeceğini belirten Suvari, Yurtdışına da açılmak istediğini ve İran, Suriye, Almanya , Brezilya'dan şimdiden talepler olduğunu dile getirdi. Geçen yıl İstanbul'da Mart ayında yapılan fuardan çok güzel tepkiler alıp aynı zamanda depoyu boşaltacak kadar ürün sattıklarını dile getiren Suvari, iddialı olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Kendine rakip tanımayan marka, farklı tasarımlarıyla isminden sıkça söz ettireceğe benziyor.



VOIR RÖPORTAJ T OPLUM MÜHENDİSLİĞİNE

!

HİÇBİR ZAMAN SOYUNMADIM

Röportaj; Gülbahar KILINÇ

Hafta içi her akşam 19.00'da evimize konuk olan ekranların sevilen ana haber spikeri Fatih Portakal ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Tavrı ve duruşundan ödün vermeyen Portakal, tüm samimiyetiyle VOIR Magazin'e konuştu. Fatih Bey, rahmetli usta gazeteci Mehmet Ali Birand'la çalıştınız. Haber sunma tarzınız da rahmetli gibi farklı. Mehmet Ali Birand size neler kattı, onunla çalışmak nasıl bir duyguydu anlatır mısınız?

İyi ki beni 2006 yılında çağırmış, iyi ki İzmir'den kalkıp İstanbul'a gelmişim ve iyi ki 4 yıla yakın 'duayenle' birlikte çalışmışım. Birand'la çalışmak ayrı bir hava veriyor insana. "Mehmet Ali Birand'la çalıştım, aynı haber merkezinde onun tecrübelerinden faydalandım" diyebiliyorsunuz. Ayrıcalık yaşatıyor size... Birçok kişinin yaşamak istediği, ama çok az insanın sahip olabildiği bir şans. Demokratlık, hoşgörü, kavgadan uzak uzlaşıcı bir zihniyet. Bildiğini, kafandakini söyleyebilme cesareti. Düşüncenin tarafı olma kazancı. Mesleki anlamda kazancım; kariyerimin en verimli ve olgunlaşma yıllarını böyle bir ismin yanımda geçirmemdir. Mekanı cennet olsun... Mehmet Ali Birand'la ilgili unutamadığınız bir anınızı anlatır mısınız?

İlk aklıma gelen: Mardin haberi. Mehmet Ali abinin gafları çoktu. İlk başta millet kızdı, etti. Ancak daha sonra alıştı. Hatta ekranda 'gaf' bekler oldu desem yanlış olmaz. Her neyse Mardin Midyat'ta bir Süryanı bir papaz kaçırılmıştı. Ben de oraya gitmiştim muhabir olarak. Canlı yayın var, dediler. Tam saatinde Birand'la bağlantı gerçekleştirdik. Birand, soruyu paslarken Mardin yerine 42

Madrit'in Midyat ilçesi dedi. Güler misin, ağlar mısın denilecek bir durum. İçimden güldüm tabi ki, ama ben ve herkes aslında ne sormak istediğini anlamıştı. Cevabı verdim geçtim. Fox Tv'de kısa sürede farklı ve samimi haber sunumuyla fenomen haline geldiniz. Sizi diğer haber spikerlerinden ayıran özellik muhabirlikten gelmiş olmanız mı?

Fenomen mi oldum? Bilmiyorum. Bildiğim şu: Olmak için özel bir çaba harcamadığım. Ben olduğum gibiyim ekranda. Bir zorlamanın, bir sahne sanatçısıymış gibi rol yapmanın gayreti içinde olmadım. Muhabirliğimde de buna dikkat ettim. Samimiyet ile göz boyamak arasındaki ince çizgiyi aşmamanın özeni içinde oldum. Haberciyken de 'tavrı ve duruşu' olan anonslar yapmaya gayret eder, anonsun olmadığı yerde metinle bunu oluşturmaya çalışırdım. Böyle yaptım. Toplum mühendisliğine hiçbir zaman soyunmadım. Sadece ve sadece düşüncelerim tarafı olarak hareket ettim. Evet böyle dediğiniz olunuyorsa ben bunları içimden geldiği içim yaptım. O dediğinizi olmak için değil... Bu halimden de mutluyum.(gülüyor) Twitter'de oldukça aktifsiniz. Hatta haber sunarken aynı zamanda Twitter'de haberlerle ilgili eleştirileri de okuyorsunuz. Sizce sosyal medya, görsel medya için önemli mi?

Nasıl 'görsel medya' ile 'yazılı medya'yı ayıramıyorsak,


artık 'sosyal medya'yı da yok sayamayız. Ortak kelime 'medya'. Biri görseli, diğeri yazılı hali, en son ortaya çıkansa teknolojinin yeni bir getirisi. İnternetin faydası. Medya ikizdi, şimdi üçüz oldu. Bu yüzyılda 'sosyal medya'sız bir basın olamaz. En kısa zamanda adapte olmak şart. Ben, ana habere 'sosyal medya'yı adapte etmeye çalıştım. Hem bir ilk gerçekleşti, hem de kötü mü oldu TV başındaki izleyici, katılımcı olarak tembellikten kurtuldu. Fox Haber olarak bunu başardık. Aslında yaşamak gerekiyor. Çok keyifli. Ancak burada önemli olan şu: Gelen mesajları cesaretle okumak. İzleyen buna çok dikkat ediyor. Bir de sorduğunuz sorunun yanıtını siz de vermelisiniz. Kaçak güreşmemelisiniz. Haberle sürekli iç içesiniz. Zaman zaman sıkıldığınız oluyor mu?

Samimi cevabım sıkılıyorum. Çünkü sorunlar çok fazla, her gün bir yenisi ekleniyor. Ekranda bir de konuşuyorsunuz. Hafta içi 5 gün bu tempoyu yaşıyorsunuz. Bunalıyorum. Onun için Cumartesi ve Pazar'ı çok seviyorum. Ne gazete okuyorum, ne haber bakıyorum. Kendimle ve ailemleyim... Sektördeki usta tasarımcılar adına sormak istiyorum; bir haber spikeri olarak sizin en çok takmayı sevdiğiniz aksesuar hangisi?

Dikkat çeken kravatları seviyorum. Saat alışkanlığım yok ama kalem takıntım var. Güzel tükenmez kalemlerle ekrana çıkmayı seviyorum. Bir de sağ elimin yüzük parmağına taktığım lise yüzüğüm. Onu da çok seviyorum. Takmayı unuttuğumda eksiklik hissediyorum.

"Babamdan zaman zaman okkalı dayaklar yedim" Babalar Günü yaklaşıyor biliyorsunuz. Nasıl bir çocukluk geçirdiniz, babanızla olan ilişkiniz nasıldı?

Babamla mesafeli bir ilişkim vardı. İyi, dürüst insandır, çok çabalamıştır bizler için. Hatta yıpranmıştır da bu yüzden ama kendimi anneme yakın görmüşümdür. Belki de zaman zaman okkalı dayaklar yemem de bunda etkili olmuş olabilir. Ne olursa olsun babam da beni sever, ben de babamı severim. İyi ki varlar... Beğendiğiniz haber spikerleri var mı?

Ben değerlendirirken sadece mesleki olarak değil, ahlaki değerleri de göz önünde bulunduruyorum. Nazlı Çelik, Pelin Çift, Seda Öğretir, Ahmed Arpat, Yağız Şenkal, İbrahim Güneş, Erhan Karadağ bence iyi isimler... Haberciliğinizin yanı sıra bir de "Sessiz" kitabınız var. Önümüzdeki günlerde sevenlerinizi bekleyen bir proje var mı?

Evet bir proje var ama kitabın ikincisi değil. Kısa zamanda olacak diye düşünüyorum. Bu projenin gerçekleşmesi ile çok insana ulaşabileceğim. Görmemeniz, farkında olmamanız mümkün değil. Haberciliğe yeni adım atmak isteyen okurlarımıza ne gibi önerilerde bulunmak istersiniz?

Bir kere risk almayı ve sabretmeyi bilmeleri gerekiyor. Bunun ötesinde merak etmek, kuşku duymak ve soru sormak bu işin temeli. Bunlar varsa ya da var ama gelişmesi gerekiyor diye düşünüyorlarsa başlayabilirler.

43


İhsan SAYAN

Sadeiş Mounting Jewellery Yurt İçi Satış ve Pazarlama Müdürü

GEÇMİŞTEN BUGÜNE Altın, rengi ve göz alıcı ışıltısıyla yüzyıllardır cazibesini kaybetmeyen değerli bir madendir. Üstelik kolay kolay tepkimeye girmeyen dayanıklı bir element olduğu için havadan ve sudan etkilenmez. Bu yüzden hiçbir zaman paslanmaz, kararmaz ve donuklaşmaz. Bir başka özelliği de saf haldeyken çok yumuşak olmasıdır bu nedenle kolayca dövülerek biçimlendirilebilir. (Altın ve platin) gibi değerli madenlerden yapılmış olan, taşlı ve taşsız mücevherlerin taşları takılmamış, cilalı ya da cilasız haline de sade denir. Küpe, yüzük, kolye ve bileziklerde kullanılacak değerli taşlar bir altından oluşan omurga üzerine yerleştirilir. Altın ya da platinden hazırlanan bu omurga, taşın ihtişamını gölgelememek için genellikle çok sade ve gösterişsiz yapılır. Sadekar yerleştirilecek taşa göre hesaplarını yapar; omurgadaki yuvaları ayarlar, gerekiyorsa üzerine motifler işler. Mücevhercinin yaptığı eserde büyük payı olan sadekar ustası, büyük dikkat ve titizlik isteyen bu işlerden başka, zümrüt, yakut, elmas üstüne de çalışabilir. Türkiye’deki altın alışkanlığı Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar gitmektedir. Osmanlı'da altının para olarak kullanılması, altına alışkanlık ve görgüyü oluşturmuş ve en önemlisi güven sağlamıştır. Özellikle, o dönemlerde kağıt paraya olan güvenin azlığı halkı altına yönlendirmiş ve bu durum günümüze kadar gelmiştir. Önümüzdeki günlerde kutlanacak olan önemli bir gün var; Babalar Günü. Babalar için çok şık yüzükler, saatler, modern bileklikler, kol düğmeleri, kravat hediye için iyi bir seçenek olabilir. Babalar ihtiyaç duyulsun duyulmasın her an ailesinin ve çocuklarının yanındadır, sığınılabilecek limandır. Gösterilecek sevgi ve saygı onlar için en büyük armağandır. Çocuklarının başarıları onların sevinci, üzüntüleri ise kederleridir. Nerede olursa olsun aradaki mesafeler babalar için önemsizdir. Baba, gelecek kuşaklara ailenin önemini aktaran bilge kişidir. Tüm babalarımızın Babalar Günü'nü kutluyor, aileleri ile birlikte sağlıklı, mutlu bir yaşam sürmelerini Sade İş ailesi adına diliyorum. 44

MARKALARINI ZENGİNLEŞTİRDİ Yıllardır gerek ülke içinde gerekse yurtdışında yüksek kaliteli gümüş takılarıyla tanınan Özcan Gümüş; Chiara ve Moschetto isimli yeni markalarını yeni koleksiyonlar eşliğinde zenginleştirdi. Doğal taşların ve mücevher işçiliğinin ön plana çıktığı iki farklı marka; birbirinden şık modelleriyle dikkat çekiyor. Özcan Gümüş Genel Müdürü Sinan Araç; gerek yurtiçi gerekse yurtdışında gümüş takıdan beklentilerin ciddi şekilde arttığını, bu yükselen beklentileri karşılamak için özgün tarzlara sahip iki farklı marka piyasaya sunduklarını söyledi. Dünya trendlerini, fashion çizgiler eşliğinde sunan yeni markalarının çok kısa sürede yoğun ilgi gördüğünü belirten Sinan Araç; “Şimdi bu iki değerli markamızı toplam 6 koleksiyonla ciddi oranda geliştirdik. Yerli ve yabancı tasarımcıların ortak imzasını taşıyan markalarımızın özellikle sahil bölgelerinde ve 5 yıldızlı otellerin içinde bu yaza renk getireceklerini inanıyoruz” dedi. Bu yıl Ege ve Akdeniz bölgelerine daha çok önem göstereceklerini kaydeden Araç; iki özel araçla donanmış pazarlama ekiplerinin sürekli yaz boyunca bölgede olacağını, hızlı ve güncel ürün servisi yapacaklarını dile getirdi.



Mehmet Akyürek

Orobella Alyans CEO Orobella & Altın Fabrikası

TAKSİTLİ SATIŞLARIN İŞİMİZE ETKİSİ Uzun yıllar boyunca Dünya’nın ve Türkiye’nin dört bir yanında pazarlama faaliyetlerinde bulundum. İç Piyasada yaptığım pazarlama organizasyonlarında satışını yaptığım temel ürün alyans olduğu için edindiğim tecrübe, düğüncü müşterilerin alışveriş tercihlerini gösterme anlamında oldukça önemli fikirler veriyor bana. Buna göre, evlilik söz konusu olunca takı tercihlerinde fiyat genellikle ikinci planda kalıyor. Daha yeni yeni birbirlerini tanıma aşamasındaki iki genç insan alışverişte bütçelerini hafifçe aşsa da karşı tarafı kırmamak için ve de tabii ki genellikle erkek tarafı kız tarafını üzmemek için gelin adayının tercihini kabulleniyor. Güncel ve güzel modelleri tezgahında bulunduran kuyumcu da gelin hanıma ürünleri beğendirme konusunda daha şanslı oluyor. Yani ürünlerimiz güzel ve yeterli miktarda ise taksit olayı bu mecburi düğün alışverişini etkilemek anlamında çok önemli değildir! Bütün bunlar böyle de, şubat başından beri yaşadığımız kredi kartı taksit krizi bu işin neresinde? Elbette ki bu taksitli alışverişin son derece yanlış ve adaletsizlik ürünü bir politika ile yasaklanmış olması işlerimizi olumsuz etkiledi. Ama burada hatanın çoğu BDDK da olsa da bize düşen yanlışlar da var. Bazılarımız bu konuda daha az yanlış yaptığı için krizden çok daha az etkilendiler ama bazı esnaf kapatma noktasında geldi. 1.Kabul etsek de etmesek de sayısı çok az da olsa bazı esnaf bu işi kötüye kullanıp banka gibi çalışıyorlardı. Bu durumda kuyumculukla ilgili hiçbir yatırım yapmadılar senelerce. Dükkanlarındaki ürün grubu demode ve azdı çünkü kuyumculukla niye uğraşsınlar ki? Nasıl olsa ciddi bir ciro yapılıyordu 3-5 parça sarrafiye ile… 2.Kar marjından ötürü sadece pırlantaya yönelip işin 14 ayar kısmını tamamen ihmal eder olduk. Zira kredi kartına taksitle pırlanta satışı yapılması çok daha cazipti. Bizi biz yapan 14 ayar ve fantezi ürün grubu ihmal edilince, kredi kartlarının da devreden çıkması ile sadece altından para kazanmak için çalışanlar fazla sorun yaşamadılar ama diğer esnaf ciddi problemlerle karşılaştı. Burada taksit yasağını asla savunmuyorum ama kuyumculuktaki eksen kaymasına dikkat çekmeye çalışıyorum. Süreçte işleri kötü etkilenmeyen esnaf sadece kuyumculuk için çalışan veya dini kaygılar ile dükkanına zaten kredi kartı sokmayanlardı ve halen de öyle.Her yazımda olduğu gibi sadece sorunu yazmakla kalmayacağım, çözüm yolunu da göstereceğim. Bu işin çözümü kredi kartı taksitinin geri gelmesi değildir. Geri gelsin istiyoruz ama geri gelse de her an bir daha gelmemek üzere gidebilir. Bu sebeple işimizin temeli buna bağlanmamalı, vitrinlerimizde cazip, uygun fiyatlı, mümkünse direkt üreticiden temin edilmiş ürünler bulunmalı. Artık dünyada aracılar yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladı. Her sektörde üreticiler ürünlerini kendiler pazarlıyorlar. Bu konuda her esnaf iyi bir satın alma stratejisi kurup bu işi bilenlerle doğru şekilde sürdürmeli ve her an için canlı ve cazip vitrinlerle tüketicinin karşısına çıkmalıdır. 46

Dünyanın lider elmas firması De Beers Grubu’nun pırlanta markası Forevermark, Türkiye’de lisans ortağı olarak Zen Pırlanta’yı seçti. Zen Pırlanta’nın Türkiye’de tek Yetkili Forevermark Mücevhercisi olarak belirlendiği lisans anlaşması, 2 Mayıs’ta SALT Galata’da düzenlenen basın toplantısında Zen Pırlanta Yönetim Kurulu Başkanı Emil Güzeliş ve Forevermark Başkanı Stephen Lussier tarafından karşılıklı imzalandı.İmza töreninde söz alan Lussier, Türkiye’de pırlanta konusundaki konumundan ve uzmanlığından dolayı Zen Pırlanta ile çalışmayı seçtiklerini açıklayarak, Forevermark’ı ABD, Kanada, Avustralya, Hong Kong, Singapur, Hindistan ve Çin gibi ülkelerden sonra Türkiye’de de sunmaktan büyük mutluluk duyduklarını belirtti. Güzeliş ise, kadınların pırlantada aradığı ayrıcalık ve güveni tam anlamıyla karşılayan bu saygın markayı Türkiye’de temsil etmekten dolayı duydukları memnuniyeti ve gururu ifade etti. Forevermark pırlantalarını diğer pırlantalardan ayıran en önemli özellik, dünyanın en özenle seçilmiş pırlantaları olmaları ve yüksek standartlardaki 4C özelliklerine uygunlukları nedeniyle eşsiz güzellikleri, parlaklıkları ve sorumlu tedarik ilkesiyle çıkarılmış olmalarıdır. Dünyadaki pırlantaların %1’den daha azı Forevermark pırlantası olma kriterlerine sahiptir. Her Forevermark pırlantası, dünyanın en güzel ve en nadir pırlantalarından biri olduğunu simgeleyen çıplak gözle görülmeyen özel bir mühür taşır.Sıkı bir kontrolden sonra Forevermark standartlarına uygun olduğu belirlenen her Forevermark pırlantasına ona has birkimlik numarası verilir. Bu özel numara, Forevermark sembolüyle birlikte pırlantanın tablasına işlenir ve Forevermark mührünü oluşturur. Forevermark pırlantaları, Türkiye’de Mayıs ayından itibaren sadece belirli Zen Pırlanta mağazalarında yer alacak.


Zaman Tüneli Aylin GÖZEN Elmas Yüksek Konseyi Mücevher Danışmanı

VICENZAORO VE BASELWORLD'DEN BAHARIN TÜM MÜCEVHERLERİ VE 2014-2015 TRENDLERİ FLOWER KINGDOM Doğaya duyulan özlemin yansımaları, sezonluk trendlerle birlikte her zaman mücevherde görülmüştü... Ancak bu sezon çiçekler ve kelebekler, yalın tarzları nedeniyle beklemediğiniz markaların bile koleksiyonlarını süslüyor. Dolce Gabbana'nın tüm trend öncüsü dergilerde yayınladığı ve bahar dalları desenli etkileyici koleksiyonunun, kısa zamanda ünlülerin üzerinde görülmeye başlaması da bu trendi yukarılara taşıdı. Neredeyse bahar dallarındaki çiçeklerle aynı çizgilerdeki pembe çiçek figürleri mücevherleri sardı. Mercandan oyularak yapılan pembe çiçekler ise aynı temanın mücevhere uygulanmasını gösteriyordu. Çiçeklerin yanında, kelebekler de sezonun en göze çarpan modelleri. Bu sezon kelebekler her şekilde, her boyda, her renkte…. PAST... PRESENT... FUTURE Rönesans etkileri, Gotik çizgiler, Art Deco, Osmanlı... Tarihin izlerini taşıyan mücevherler artık her dönemi kapsıyor. Geçmişin etkileyici hikayeleri, yeni yorumlarla birleşip farklı bir tarz yaratıyor. Özellikle, geçtiğimiz yılın Art Deco çizgileri mücevhere taşıyan muhteşem filmi “Great Gatsby”’den sonra, bu yıl da Nicole Kidman’ın başrolünü oynadığı “Grace of Monaco” filmi, mücevher trendlerine 1960’ların tarzını katacak. LACES & CAGES Altın fiyatlarının dalgalı seyri, pırlanta fiyatlarının yükselişi mücevherleri dantel ve kafes formlarına soktu. Laser kesimli hafif ama gösterişli parçalar tüm vitrinleri süsler oldu… 47


GALA GECESİNDE ÜNLÜLER GEÇİDİ

VOIR HABER

48

2014 yılının en iddialı suç ve macera filmlerinden biri olmaya hazırlanan Panzehir filminin gala gecesi Zorlu Center Cinemaximum’da gerçekleşti.

9 Mayıs’ta vizyona girecek, çekim teknikleri, senaryosu ve oyuncu kadrosuyla adından söz ettirecek suç ve macera filmi Panzehir, düzenlenen gala gecesinde ünlü konukları ağırladı. Film oyuncularının da tam kadro yer aldığı gala gecesinde; oyuncu Özge Özpirinçci, Didem Erol, Billur Kalkavan, sunucu Yüksel Aytuğ ve milli basketbolcu Semih Erden de davetliler arasındaydı. Gala gecesinde Yeşilçam'ın ünlü ismi Nuri Alço da, birlikte birçok filmde rol aldığı Panzehir filminin başrol oyuncularından Cüneyt Arkın’ı yalnız bırakmadı. Panzehir filminin yatırımcılarının ev sahipliğini yaptığı gala gecesine sanat dünyasının yanı sıra İstanbul cemiyet hayatının tanınmış simaları da katılım gösterdi.

6 ülke birden Panzehir’e kilitlendi Suç dünyasının hayali hesaplaşmasını beyaz perdeye yansıtacak olan Panzehir, 9 Mayıs Cuma günü Türkiye ile birlikte aynı anda Almanya, Avusturya, Belçika, Hollanda ve Fransa’da olmak üzere toplam 190 salonda sinemaseverlerle buluştu. Filmin dağıtımı ise dünyanın en büyük yapım ve dağıtım şirketlerinden olan Warner Bros üstlendi.

‘Plaza mafyası’ beyaz perdede Başrollerini Türk sinemasının duayen ismi Cüneyt Arkın ile birlikte, birçok Hollywood filminde de rol alan ve dünyanın en büyük Wing Tsun ustalarından biri olarak yenilmezlik unvanına sahip Emin Boztepe üstleniyor. Panzehir’de sinemaseverlerin karşısına hayatı boyunca kötülük yapmış bir tetikçi olan Kadir Korkut rolünde çıkacak olan Boztepe’nin, mafyadan ayrılma isteğine suç dünyasının cevabı gecikmiyor. Cüneyt Arkın ve oğlu Murat Arkın ilk defa Panzehir’de sinemaseverlerin karşısına birlikte çıkıyor Cüneyt Arkın’ın canlandırdığı Kara Cemal’in gençliğini canlandıran Murat Arkın, Panzehir’de rakip mafya babaları ile kıyasıya bir rekabete giriyor. İstanbul’un hayali suç dünyasını beyazperdeye yansıtacak olan Panzehir’de Öykü Gürman, Kaan Urgancıoğlu, Çağdaş Agun, Hüseyin Özay, Levent Can, Tolga Akdoğan, Emir Benderlioğlu ve Hollywood aksiyon filmlerinin ünlü ismi Edoardo Costa ve Christina Gottschalk Panzehir için kamera karşısına geçiyor. Panzehir’de rol alan oyunculardan bir diğeri ise magazin dünyasının yakından tanıdığı Florance Eugene.

Müzikler Hollywood’dan Çekim teknikleri ve oyuncu kadrosu gibi olan Panzehir’in sanat yönetmenliğini 2011 mansıyla uluslararası üne kavuşan Nina müzikleriniyse Indiana adasından kaçış gibi unuClint Bajakian yapıyor.

kamera arkasında da güçlü bir ekibe sahip yapımı Headhunter filmindeki perforBjerch Andersen üstleniyor. Filmin Jones, Starwars, Maymunlar tulmaz melodilere imza atan



"H

VOIR RÖPORTAJ

, Olsun ayal Edin Gercek

"

Tasarımlarıyla dünya çapında ün salmış, takılarını "bazen kararlı, bazen romantik, bazen sert" diye nitelendiren Milka Karaağaçlı, Türkiye’de mevcut alışveriş alışkanlığını nasıl değiştirdiğini VOIR Magazin'e anlattı. İsminiz gibi tasarımlarınız da çok farklı. Tasarımcı olma fikri nereden geldi?

Kısmet By Milka bu sene 5. yılını doldurdu. Takı, mücevher ve moda kendimi bildim bileli hayatımda vardı. 4-5 yaşlarındayken dedemin evde ürettiği takıların içinde kaybolduğumu hatırlıyorum. Üniversite 2. sınıfta Wunderman Reklam Ajansı’nda çalışmaya başladım, ardından JWT Ajans’ta devam ettim. Büyük bir iştahla 13 sene kadar, hiç ara vermeden, işime aşık çalıştım. Müşteri ilişkilerinin başındaydım, pazarlama ve iletişimle iç içe geçti yıllarım. Tam 5 sene önce, Kasım 2008’de hayatımda yeni bir kapı açıldı. İşim gereği çok fazla yurt dışına gidip geliyordum. Londra’da da yaşayan bir İngiliz arkadaşıma hediye olarak, nazar boncuklu bir kolye götürdüm. Spiritüelliğin yeni trend olduğu dönemde, Türk geleneklerini temsil eden bu kolye çok beğenildi. Arkadaşları bana bileziğini, küpesini, kolyesini sipariş etmeye başladılar. E tabi, kafamda fikirler

uçuşmaya başladı. 3 haftada 70 farklı nazar boncuklu model yaptım ve Londra’ya yolladım, tamamı satıldı. Kısa sürede çok yol kat edince işin şekli değişti. İnsanlar tasarımlarımı beğenip almak istedikçe içimdeki üretme isteği büyüdü. Hayata bakışımı, inançlarımı ifade edebileceğim bir alan bulmuştum. İşin inceliklerini öğrendikçe daha büyük haz duymaya başladım ve işe balıklama daldım! Türkiye kısmı biraz zordu, çünkü ülkede mevcut alışveriş alışkanlığını değiştirmem gerekiyordu. Türkiye’de ‘tasarım, ulaşılabilir mücevher’ kategorisini bu marka yarattı. 5 yıl öncesine giderseniz pazarda sadece iki kategori olduğunu görürsünüz: 1- ağır mücevher satan kuyumcular 2- bijuteri diye adlandırdığımız değerli madenlerden yapılmayan gündelik takılar. Eskiden altın ve mücevher kuyumcudan alınırdı. Düğün, nişan gibi özel durumlarda alınan setler, kasada bekleyen ağır mücevherler söz konusuydu. Ya da gündelik takacağımız ama sezonu geçince hiçbir değeri olmayan bijuteriler (fashionjewelry). Bu iki kategori arasına ‘Kısmet’ olarak yeni bir segment yarattık. Gündelik, her ortamda, gündüz, gece hep takacağımız takılar, altın ve değerli taşlardan oluşan tasarım parçalar. Fiyat olarak da az önce saydığım iki kategori arasına yerleşti. Pazarda öyle bir açık vardı ve biz o açığı doldurduk. Kısmet’ in farkı pazarda öncü olması, trendleri yaratması ve modaya yön vermesi. Bir röportajınızda "Kendi kısmetinizi kendiniz yaratırsınız" demişsiniz. Buna inandığınız için mi markanızın adını 'Kısmet' koydunuz?

Her an hayatta bir seçim yapıyoruz ve her an geleceğimizi şekillendiriyoruz. Aslında kendi kararımızla kendi geleceğimizi yaratıyoruz. Kısmet; şans demek, talih demek, nasip demek. Gelecekle ilgili…Mücevherlerimde kullandığım taşlar her türlü negatif enerjiyi geri yansıtıyor, bu şekilde kendimi koruyarak kendi seçimimi yapıyor, geleceğime karar veriyorum. Ben diyorum ki bu marka benim Kısmet’im, şansım, Kısmet taktığımda gerçekten kendimi iyi hissediyorum ve şansımın, enerjimin açıldığına inanıyorum. Her bir ürünü bu güzel enerjiyle tasarlıyorum. Kısmet takanlar bunu çok iyi biliyor. Ben kısmet kelimesini çok severim. Pozitif düşünceye ve düşüncenin gücüne çok inanan biriyim. Eğer iyi düşünürsek iyileri çağırıyoruz. Bu işe başlarken de büyük hayallerim vardı. Çok içten istedim, çok çalıştım ve her biri teker teker gerçek oldu, oluyor. ‘Hayal edin gerçek olsun’ benim hayat felsefem. 'Takı Tasarımcısı' dendiğinde akla ilk gelen isimlerden birisiniz. Bu yola ilk çıktığınızda bu kadar büyüyeceğinizi tahmin ediyor muydunuz?

Ben bu markayı yarattığım gün bunu biliyordum. En büyük hayalim Kısmet by Milka’nın bir dünya markası olmasıydı. Şu anda 11 ülkede 60'dan fazla satış noktamız var. 5 sene gibi kısa bir surede bu noktaya gelmek yeterince iyi. Ancak ben hala gidecek çok yolumuz olduğunu düşünüyorum ve bu yolculukta olmaktan çok mutluyum. 50


Kısmet; Kısmet sans demek şans talih demek nasip demek

Türkiye'de bir çok ünlünün yanı sıra bir de Hollywood ünlülerine takı tasarlıyorsunuz. Hangi isimlerle çalışıyorsunuz?

Türkiye’de ve yurtdışında sahip olduğum satış noktalarından çok fazla sayıda ünlü isimler alışveriş yapıyor. Cameron Diaz, Madonna, Kimberly Perry, Pink, Naomi Watts, Anne Hathaway, Britney Spears, Allison Williams, Karolina Kurkova Kısmet by Milka müşterileri arasında. Artık çoğu isim Kısmet markasının bilincinde ve bilerek, isteyerek satın almaya geliyorlar. En önemlisi de alan mutlaka tekrar alıyor. Marka bağlılığı yüksek. İhracat yaptığınız ülkeler var mı?

2010 yılından beri yılda 2 kez New York ve Paris moda haftalarına katılıyorum. Dünya standartlarında tasarım ve üretim yapıyorsanız, moda haftalarından davet alıyorsunuz ve dünyanın önde gelen mağazalarından ve moda basınından ilgi görüyorsunuz. Ben ilk günden beri bu markanın dünya markası olması yolunda çalışıyorum. Ne mutlu ki ilk günden beri yurtdışından Kısmet’ten alışveriş yapan müşteri, satın almaya devam ediyor hatta beni görmeye Kısmet takılarıyla geliyorlar. Bu bir Türk markası olarak bizi gururlandırıyor. New York’un en iyi mücevher mağazası Fragments’ tan, Londra’ daki Liberty’e. Suudi Arabistan’daki HarveyNichols’ dan Tokyo’daki butiklere kadar toplam 11 ülkeye ihracat yapıyoruz. Amerika, Kanada, İngiltere, Fransa, İsviçre, Avustralya, Japonya, Dubai, Kuveyt, Suudi Arabistan, PuertoRico ihracat yaptığımız ülkeler arasında ve 60’dan fazla satış noktamız var. En çok satışı hangi ülkede yapıyorsunuz? Sebebi nedir?

Amerika'daki satışlarımız çok iyi gidiyor. Özellikle shopbop.com, Intermix gibi iyi bilinen stil sahibi noktalarda olmamız bize çok yardım ediyor. Markanın duruşu, stili ve çizgisi sayesinde bu satışları yakaladığımızı düşünüyorum. Kendi atölyemiz olduğu için çok hızlı sipariş teslim ediyoruz ve satış sonrası hizmetlerimiz de çok iyi. Ayni şekilde dünyanın her yerinden ziyaret edilen Londra’daki Liberty mağazası da aksesuarda trendleri belirleyen bir satış noktası. Orada satılıyor olmak bizim için çok prestijli. Daha iki

ay önce Londra’daki basın davetlerine çağırdılar ve orada markamı temsil etmek beni çok gururlandırdı. Türkiye’de su anda herkese ulaşabiliyoruz. Tabii ki en çok satış yaptığımız pazar hala Türkiye. Haziran ayında LasVegas’taki Show’a katılacağız. Bu katılımla dünyada daha çok kişiye Kısmet ulaşacak.(Gülüyor) Diğer tasarımcılardan farkınız nedir?

Bence Kısmet by Milka’nın farkı benim dünyayı görüş şeklimden geliyor. Hislerimin, duygu patlamalarımın, üzüntümün, mutluluğumun dışarı yansıması, dünya görüşüm... Estetik gözüm bu duyguları tasarıma dönüştürüyor. Yaptıklarımın yapılmamış olması, yeni olması, beni heyecanlandırması gerekiyor. Eğer ben heyecanlanıyorsam görenler de aynı şekilde hissediyor. Baktığınızda şimdiye kadar belki 1.500 tasarımım vardır, hepsinin aynı elden çıktığını görürsünüz. Koleksiyonlarım arasında bir bütünlük var, her bir parça diğeriyle uyumlu. Çizgim çok net: sade, basit ama dikkat çekiyor, özgün, asimetri var, ya çok büyük ya çok küçük, ya çok fazla ya çok az, ortası yok, kararlı, bazen romantik, bazen sert. Kendinize özel yaptığınız koleksiyonlarınız var mı? En çok hangi ürünü takmayı seviyorsunuz?

Kendime özel yaptığım tek şey alyansım. Her yeni yaptığımı önce kendim takıyorum, deniyorum, test ediyorum, rahat mıyım, iyi hissediyor muyum diye. Eğer o tasarımla bütünleşebiliyorsam satışa sunuyorum. En çok plaka kolyemi ve bileziklerimi seviyorum. (Gülüyor) Onlar yıllardır klasik oldular. Bundan sonraki hedefiniz nedir? Anlatır mısınız?

8 aylık bir kızım var, Mayra. Onun hayatıma girmesiyle dünyam değişti. O benim hayatımın anlamı oldu. Ne yapıyorsam onun için yapıyorum şu anda. Hedefim markamı çok daha iyi yerlere getirmek ve önümüzdeki 5 yıl içinde kategorisinde dünyaca bilinen ilk 5 marka arasına girmek.

51


Fazıl ÖZEN

I.C.A. International Colored Gemstone Association Uluslararası Gemoloji Derneği Türkiye Başkanı

• ZÜMRÜT • Zümrüt, ördekbaşı yeşili adıyla bilinen bir renge kendi adını verecek kadar nadir rastlanan, belirgin ve etkileyici bir renk tonuna sahiptir. Bu etkileyici taşın, üst kaliteleri bazen bir pırlanta kadar değerlidir. Beril grubunun bir minerali olan zümrüt, asıl değerini olağanüstü tonlardaki renginden alır. Hegzagonal sistemde kristalleşen zümrüt; açık yeşilden koyu yeşile doğru ve aynı zamanda çok güçlü mavimsi yeşil renklerde olabilir.Zümrüt günümüzde Mayıs ayının doğum taşı kabul edilmiştir. Bunun yanında zümrüt, 20. ve 35. evlilik yıldönümü için geleneksel bir hediyedir. Sertliğinin Mohs sertlik skalasına göre 7,5 - 8 olması geçmiş dönemlerde dahi diğer taşlara göre kolay işlenmesini ve yapılan mücevher taşı olarak sıklıkla kullanılmasını sağlamıştır. Zümrüt saydam, yarı saydam veya opak da olabilir. İçinde bulunan damarlardan dolayı darbelere karşı hassas bir taştır. Yarı saydam zümrütler genellikle kapşon olarak kesilir. En iyi zümrütlerin bulunduğu bölgelerden biri Kolombiya' dır. Afrika Sandavana zümrütleri de genelde daha koyu renkte bulunurlar. Brezilya zümrütleri, Kolombiya zümrütlerinden daha açık renktedirler. Brezilya’ dan çıkarılan zümrütlerin çok büyük bir kısmı kesilmek üzere Hindistan’a gider. Rusya’dan da zümrüt çok az miktarda çıkarılmaktadır. Bu arada tüm bu ülkelerden çok iyi kaliteler olmakla birlikte oldukça düşük kaliteler de çıkmaktadır. Zümrütler genellikle oluşum yerlerine ulaşılarak elde edilirler. Madenlere genellikle kuyular açılarak inilir. Taşların güzelliğini artırmak için kullanılan iyileştirme yöntemleri zümrüte 52

de uygulanır. Bu değerli taşa, çatlaklı yapılarından dolayı özellikle yağlama işlemi uygulanır. Oldukça yaygın olan bu yöntem; çatlakların görülmesini engeller, berraklığın artırılmasını ve ayrıca rengin yoğunlaştırılmasını sağlar. Zümrütler, bütün bu güzelliklerinin yanında, değerlerinden dolayı en fazla sentetik ve imitasyonları yapılan taşlar arasındadır. Bu nedenle zümrüt satın alınırken, mutlaka güvenilir ve konuyu bilen yerlerin tercih edilmesi çok önemlidir. İlk sentetik zümrütler 1888 yılında üretilmiştir. 1946 yılında Carroll Chatham piyasaya ticari boyutlarda içinde kapanımlar olan zümrütleri sürmüştür. Sentetik zümrütler ışığı ultraviyole kısa dalgada doğal olanlardan daha çok yansıtırlar. Zümrüt, özel bir itina ile bakılmalı ve temizlenmelidir. Genelde görüntüsünü daha güzelleştirmek için kullanılan yağ ve epoksiler temizleme sırasında çıkabilir. Bunlar daha sonradan yine tamir edilebilir. Ultrasonik banyo ve buharla temizlemede önerilmez. Sabunlu suyla temizleme tavsiye edilir. Isıya karşı çok duyarlıdır. Ülkemizde son yıllarda, sıkma zümrüt, tozundan yapılmış zümrüt, yarı hakiki zümrüt, difüzyon zümrüt adı altında pek çok sentetik yeşil taş veya yeşile boyanmış kuvarslar satılmaya çalışılmaktadır. Özellikle yeşil kuvarslar jade adı altında da piyasaya sürülmektedir. Bunlar tamamen yanlış ve aldatmacadır. Tüm sektöre bu konularda dikkatli olmalarını öneriyoruz. Tüm bunlarla beraber, yeşil olup da zümrüte benzeyen pek cok taş da vardır. Bunlar özellikle tsavorit, florit, yeşil turmalin, jade ve renklendirilmiş kuvarslardır.

D

övme Tasarımlı Yüzükler

Ümit Aybek, farklı tasarımları ile yükselen trend olan okside gümüşü, mücevher severlere yeni bir alternatif olarak sunuyor.

Altın ve okside gümüşü bir arada kullanarak farklılıkların birlikte uyumlu bir bütünlük oluşturabileceğini gösteriyor. Okside gümüş, üzeri 22 ayar kaplama altının yanı sıra taş olarak ta lal ve Limon Topaz kullanıldı. Dövme Yüzük koleksiyonu seçici bayanların tercihi olacak şıklıkta ve kalitede. Koleksiyonda yer alan birbirinden farklı yüzük tasarımları, gümüş ve altının uyumunu şık bir şekilde yansıtıyor. Mükemmel el işçiliği, gümüş ve altının, amorf şekiller ve düz, naif çizgilerin bir arada kullanıldığı ergonomik tasarımlar baş döndürücü bir çekicilik yaratıyor.


53


2 1

4

3

6 5

1. CACHAREL 54

2. FREYWILLE

3. CASIO

4. FABRİKA

5. ATASAY

6. SCRIKSS



1

2 3

5 4

6

7 1. FAVORİ 4. VOIT 56

2. PIERRE CARDIN 5. NEXT SD21 Pro

3. PORSELEN SEPETİ.com 6. INTERSPORT 7. NAVA SUPERBAG



1

2

4

3

6

5

1. GANT 58

2. MYKITA

3. DELFİNCE

4. KING PAOLO

5. B&T

6. BELLA MOLA.com



1

2

5 3

4

6

1. NACAR 60

2. HOTİÇ

3. AMERİKADANİSTE.com

4. BONPRIX

5. EVİM.net

6. SANDALYECİ


- Osmanlı Takıları Degerli 7.-8. Yüzyıllarda üretilmeye başlamış olup Osmanlı sarayındaki en eski Çin porseleni kaydı II. Bayezid ( 1481-1512) dönemine rastlar. 1576’da Stephan Gerlach’ın aktardığına göre Sultan II. Murad’ın masası som altından yapılma bir tepsiymiş. İskemlesi gümüşten, bütün kap kacağı da altındanmış. Fakat daha sonraları Sultan III. Murad, dini inanç, maddi baskı ve porselene ulaşmanın kolaylığı sebebiyle gümüş ve altın eşyaları erittirmiş ve porseleni kullanmıştır. Sultan IV. Mehmed, elini, yüzünü yıkamak için mücevher kakmalı ibrik ve altın leğen kullanmıştır. Sultan II. Abdülhamid’in yemek tabakları porselen olup etrafları kırmızı, beyaz

altın yaldızlı ve markalı idi. Annesinden kalma altın tuzluk daima önüne konurdu. Onu sofrasında mutlaka isterdi. Çatal bıçak takımları altındı. Sultan II. Abdülhamid döneminde, 1889’da, II. Wilhelm’in eşi ile İstanbul’da kaldıkları sürede Yıldız Sarayı’nda verilen ziyafetlerde altın, gümüş ve elmaslarla süslü yemek takımları her defasında değiştirilmiş ikinci kez kullanılmamıştı. Kanuni Sultan Süleyman’ın Kılıcı Tepesi altınla süslenmiş kılıcın üzerine yakut ve turkuaz taşı mıhlanmış. Kabzası mor kadife kumaşla kaplı olan kılıcın iki tarafında da altın birer balık figürü yer alıyor. Kabzası altından, en tepesinde ise turkuaz taşı bulunuyor. Altın kakma tekniğiyle kılıcın bir tarafında “Sultan Osman Hanı Gazi İbn Ertuğrul bin Süleyman Şah”, diğer tarafında ise “Sultan Süleyman Han İbn Sultan Selim Han” yazılmış. Siyah meşin kaplı kının üzerinde altından yapılmış üç bölüm yer alır. Bu halkalar yine kabartma çiçeklerle süslenmiş, turkuaz taşıyla çevrelenmiş büyük bir kabaşon kesim yakuttan oluşur. Sultan I. Ahmed Taht Askısı Gümüş bir zincirle tahtın kubbesine asılan askının alt ucunda altın mile geçirilmiş doğal ve

iri bir zümrüt, küçük incilerden yapılmış dilimli bir top ve uçları zümrütle sonlanan inci püskül yer almaktadır. Tahtın armudi formdaki askısının zemini, kalemkâr tekniğinde çiçek ve yaprak motifleriyle desenlendirilmiştir. İki yüzde görülen yarım küre biçimindeki kabarık paftaların zemini ajur tekniğindedir. Değişik boyutlarda zümrüt ve yakutların dönüşümlü olarak çevrelediği paftaların üst kısmına oval formda iri birer firuze yerleştirilmiştir. Murassa Miğferi Osmanlı dönemindeki ince kuyumculuk işçiliğini, karakteristik Osmanlı tarzını ve zevkini ortaya koyan hayranlık uyandırıcı çalışmalardan biridir. Miğferin yüzeyi tam ve yarım şemse formunda altın tabakalarla süslenmiştir. Üzerindeki altın tabakalara, yine altından çiçek tabanlı, yüksek yuvalara turkuaz taşı ve yakutlar mıhlanmıştır. Arka tarafında yer alan ense kısmındaki siperlikte, merkezden yayılan lale motifleri bulunmaktadır. Sürgülü burun siperliğinin üstünde altın kakma rumi motifleri ve tepesinde bir firuze vardır. Miğferin içi ise, ince ipekten sık dokunan kırmızı atlas kumaşla kaplıdır. Sultan Selim’in Mührü Osmanlı İmparatorluğu’nda, yeni bir padişah başa geçtiğinde, kalabalık bir heyet eşliğinde Hazine ziyaret edilirdi. Bu ziyaret töreninde hazine kethüdası, Hazine’nin anahtarını getirerek Yavuz Sultan Selim’in mührünü kontrol eder, bu mühürle kilitlenmiş kapı özel bir törenle açılırdı. Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi’nden İstanbul’a dönüşünden sonra yapılan bu mühür, “Benim altınla doldurduğum hazineyi bundan sonra gelenlerden her kim mangır ile doldurursa hazine anın mührüyle mühürlensin ve illa benim mührümle mühürlenmekte devam olunsun” şeklindeki vasiyetine uygun olarak, Cumhuriyet dönemine kadar kullanılmıştır. Yüzük şeklinde olan ve halen Topkapı Sarayı’nda bulunan bu mührün ortasında “Sultan Selim Şah” ve etrafında karşılıklı olarak “Tevekkele âlâ hâlikî” yazmaktadır.

Hazırlayan; Ebru AKYÜREK

Osmanlı’da mücevher çok önemlidir. İktidarı simgeler. Padişahlar sevmeseler de mücevher takmak zorundaydılar. Özellikle de halkın karşısına çıktıkları Cuma Selamlığı gibi törenlerde... Padişahın atının üzengisi bile mücevherlerle süslüdür. Halkın göz hizasına denk gelen üzengi halka, padişah hakkında bilgi verir. Daha sonra göze çarpan Padişah'ın kavuğundaki sorgucudur. Sorguç, güç ve zenginliği göstermenin en önemli yoluydu. Padişahlar elçi kabullerinde görkemli tahtında otururken elçinin yüzüne bile bakmazken, başındaki sorgucun dışında kocaman sorguçlu iki kavuğu da yanında bulunurmuş. Padişahlar kadar olmasa da paşalar da sorguç, kemer ve yüzük takmışlardır. Padişahlar kendileri kadar, tahtlarını, eşyalarını ve atlarını da değerli taşlarla bezemişlerdir. Kanuni Sultan Süleyman Rodos Seferi’ne giderken altın düğmeleri, sarığındaki uzun tüylü değerli taşlarla bezeli altın sorgucu, yakut ve zümrütlerle bezeli at koşumları ile görülür. Osmanlı padişahları, statülerini, devletin gücünü göstermek adına simgeler kullanmışlardır. Bu simgeler arasında yemek takımları da vardı. Osmanlı İmparatorluğu'nda elçi kabulü sırasında Osmanlı ihtişamı ve teşrifatı gösterilmek istenirdi. Bu sebeple özel sunum kapları kullanılmaktaydı. I. Ahmed döneminde elçi için hazırlanan sofrada etin konulduğu tabak gümüştendir. Kanuni döneminde Avusturya Arşidük’ü Ferdinand’ın elçisine yiyecekler gümüş ile ikram edilmiştir. Sultan II. Murad’ın şahsına ait kaşık, sini, sahan ve bardağın altın ve gümüşten olduğu söylenmesine rağmen Milan elçisinin huzura kabulü sırasında yaldızlı veya büyük altın kaplı kalaylı formlar kullanılmıştır. Bunun sebebi, bu tarihlere kadar porselenin Osmanlılar arasında az bulunmasındandır. Kanuni Sultan Süleyman son dönemlerinde değerli metalden uzaklaşmış içine konulan zehiri belli eden seladon (Çin Porseleni) kullanmıştır. Osmanlı döneminde kullanılan ilk porselen kaplar, Çin porselenidir. Çin porseleni

61


Toni DEVLİ Değerli Babam, Doğduğum günden beri sevgini esirgemedin. Beni her zaman sevdiğin, desteklediğin ,koruyup kolladığın için teşekkür ederim. Sana layık bir evlat olmak için elimden geleni yapacağım, iyi ki varsın. Babalar günün kutlu olsun.

Nilsu ERKAM Her baba kızının kahramanıdır ve her kız babasına hayrandır fakat ben babama aşığım. Küçükken sevgililer gününde annemi kıskanırdım babamda üzülmemem için bana da hediye alırdı. Aslında şimdi de kıskanıyorum ama pek belli etmiyorum. Hala babamın büyüdükçe küçülmek isteyen küçük kızıyım. Elimi hiç bırakmasın istiyorum. O gülünce küçülen gözleri ve güler yüzüyle hep yanımda olsun istiyorum, çünkü o dünyanın en mükemmel babası. Fark ettim de bir kere bile doğru düzgün teşekkür etmedim babama. Oysa o benim elimi hiç bırakmadı hiç üzmedi beni. Teşekkür ederim baba her şey için. Teşekkür ederim babam olduğun için babalar günün kutlu olsun iyi ki varsın. Efe ERKAM Evin afacanı babamın sarı kafalısı da diyebiliriz. Efe için güç boyla ölçülür. Bizim babamız ise en uzun boylu yani en güçlüdür. Bizi daima korur ve güven verir. Efe genelde babama olan sevgi ve hayranlığını şarkı besteleyerek gösterir. Babalar günü için konuştuğumuzda şarkı bestelemeyi teklif etti. Peltek konuşmasıyla babalağ günün kutlu olsun dünyanın en güçlü babası!

Kutay GÖYDAŞ Babacığım iyi ki varsın iyi ki benim babamsın. Hayatta en sevdiğim insansın, Babalar Günü'n kutlu olsun.

SÜP BAB

Tarık Enes AKYÜREK Benim en sevdiğim şeylerden biri balık tutmak. Babam bana balık tutmayı öğretti. Matematik öğretti. Babamı seviyorum. Onun için her şeyi yaparım. Seni seviyorum canım babam.

62

Zeynep Dilara AKYÜREK Ben babamla gurur duyuyorum. Onun bana ne kadar emek harcadığını sayamıyorum bile. O benim hayatımda dört en değerli kişi arasında 1 numarada."Dünyaya bir daha gelirsem bir daha babam olur musun baba?" Bu sözler, babamın benim kalbimdeki değerini anlatmaya yetmez aslında. Hiçbir şey bunun için yeterli değil. Çünkü onun yeri çok büyük. Her şey onunla güzel. Onsuz tatilin, gülmenin bile tadı çıkmıyor. Ne yaparsam keşke babam da olsa diyorum. İyi ki varsın baba. Babalar Günü'n kutlu olsun. Seni çok seviyorum.

Ata SEL Babamın varlığı kendimi rahat ve güvende hissetmemi sağlıyor. Her konuda acaba babam olsa ne yapardı deyip, onu örnek alıyorum. Umarım bende ilerde onun gibi bir baba olurum.


Gözde GÜNER Babam iş konusunda her zaman çok disiplinlidir. Hep daha iyisini nasıl yaparız diye beni ileriye doğru itmeye çalışır. Yeni fikirlere açıktır ve karşısına bu şekilde çıkılmasını ister. Sektör için bitip tükenmez çalışma isteği benim iş hayatımda da yön gösterici olmuştur. Babamla her zaman gurur duymuşumdur. Babamla ilgili söyleyecek çok şeyim olmasına rağmen belki sadece iki kelime yeterli olacaktır o da babamı çok sevmemdir. Gökhan GÜNER İş hayatımın yaklaşık 4 senesini yurtdışındaki ofislerimizde çalışarak geçirdim. İşimizin her alanında tecrübe sahibi olmam babamın tavsiyesiydi. Bu şekilde mesleğime hâkim olacağım konusunda beni yönledirmiştir. Bunun olumlu sonuçlarını şimdiden iş hayatıma yansıtmaktayım. Babam benim için her zaman bir rehber olmuştur. İzini her alanda takip edeceğim bir model. Babama olan sevgim ve saygım sonsuzdur.

PER BAM

Azra ŞAHİN Beni seven, hep yanımda olan canım babam. Seni çok seviyorum, babalar günün kutlu olsun...

Mehmet SANLI Babam küçüklüğümden beri en çok takip ettiğim, en örnek aldığım insan. Okulumu bitirsem bile, birlikte çalışmaya başlayarak babamdan daha öğrenecek daha çok şeyimin olduğunu biliyorum. Tüm babaların ve baba adaylarının Babalar Günü kutlu olsun. Allah herkese babam gibi bir baba nasip etsin.

Aras ALTUNBAY Beni bu kadar çok sevdiğin ve bana kendimi bu denli değerli hissettirdiğin için teşekkür ederim Baba. Hayat seninle beraber ne kadar güzel. Bana hayatla ilgili verdiğin tüm dersler için teşekkür ederim. Seni seviyorum.

Ufuk GÜNEŞ “Benim babam Kapalıçarşı Hayat Üniversitesi mezunu” Ben gözlerimi, babamın işi gereği Çarşı’da açtım. Farklı bir yerdir Kapalıçarşı, sadece iş hayatında değil, yaşamın genelinde çok şey öğretir insana. Ben de bu anlamda hep babamı gözlemledim. Onu merak ve heyecanla izledim. Çocuk yaşta bu iklime girişi ve bugünlere gelişinin hikayesini hep büyük keyifle dinledim. Şimdi ben de onun gibi bir Kapalıçarşı esnafıyım. Babamla aynı çatı altında olmak, onu yakınımda hissetmek ve birlikte üretmekten gurur duyuyorum. Ve ondan öğrendiklerimi, çocuklarıma aktarmak için, işimi severek çalışıyorum. Teşekkür ederim baba. Her şey için... 63


Caner SUVARİ Her zaman bir kartal gibi kanatlarının altında kendimi güvende hisettim, hep sırtımı yasladığım ve BABAM demekten gurur duyduğum adam… İyi ki varsın inşallah senin gibi bir baba olabilirim, Babalar Günü'n kutlu olsun.

Erdem AŞIK & Miray AŞIK KUZ Babamıza olan sevgimizi, saygımızı, bağlılığımızı, hayranlığımızı kelimelere dökmekte zorlanmamızın yegane nedeni hissettiğimiz tüm duygularımızı tarif edecek kelime ya da kelimeler bulamayışımızdandır. Azmin, inatçılığın, tüm engel ve engebelere rağmen yılmadan hedefe gitmenin, 50 kere düşsekte 51. kez ayağa kalkıp yola devam etmemiz gerektiğini, baskıcı ve korku yoluyla değil bir arkadaş bir dost edasıyla özgür düşünce ve fikirlere izin verilen bir ortamda bize öğreten ve her defasında kendi özgüvenimizi kazanmak adına bizi her konuda destekleyip kendi kararlarımızı alma imkanı sağlayan ve sonuç ne olursa olsun tereddüt etmeden her konuda sırtımızı koruyan babamıza buradan en derin saygı ve hürmetlerimizi sunarak teşekkür etmek istiyoruz.

Aved KELLECİ Herşeyimi paylaştığım biricik babama...

Arda YETEROĞLU Hayatın anlamı ve tüm güzelliklerini öğreten adam, benim sevgili babam. Babalar günün kutlu olsun. 64

SÜP BAB

İlyas ve Furkan AYDIN Babacığım iyiki varsın, seni çok seviyoruz... Babalar Günü'n kutlu olsun.


Hasan ELMAS Söyleyebilecek çok fazla cümle varken herhâlde en doğrusu ‘Kahramanımız olduğun için teşekkürler’ olurdu. Yaşamımızın her safhasında bizlere açtığın yollar için çok teşekkürler baba...

PER BAM

Mehmet ATAYIK Gerek ticaret gerek sosyal hayatındaki ilişkileriyle, başarılarıyla her yönüyle örnek aldığım, babam Mustafa Atayık ve tüm Babaların " Babalar Günü'nü " kutlarım.

Pınar Naz GÜNER Her zaman benim için her şeyin en iyisini düşünen, hep yanımda olan canım babam iyi ki var. Babam gibi güçlü birinin kızı olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Onu çok seviyorum.

Lider & Azra ATINTAŞ Sen olmasan evin direği olmaz. Sen olmasan hayat olmaz. Herkes sever babasını bende severim babamı. Ona canım feda...

Tarık GÜLERYÜZ Sevginin, gücün ve korkusuzluğun simgesi baba; arkanda gizli bir koruyucu tökezlediğinde elini tutan her derdinde yanında olan baba... Babalar Günü'n kutlu olsun.

65


Ümmügülsüm ALDOĞAN Babamı bir örnekle anlatacak olursam; bir karanlık mağaraya girersiniz ve birisi gelir elinizden tutup sizi aydınlığa götürür. İşte benim babam da böyle bir insan. Bizi her zaman aydınlık yola götürür. Babamla bazen baş başa konuşuyoruz. Babam benim gözümün içine baktığında nasıl bir duygu yaşadığımı hiç kimse bilemez. Babalar Günü'n kutlu olsun Babacığım.

Yaşar & Ahmet KARAKAŞ Doğduğumuz günden beri bize bakıp büyüttüğün için, iyi ve kötüyü ayırt etmeyi öğrettiğin için sana teşekkür ederiz. İyi ki varsın, iyi ki bizim babamızsın…

Fatima, Abdülsettar, Ramazan Cemil, Mükerreme ALDOĞAN Benim babam ben kendimi bildim bileli dürüstlüğe çok önem verirdi ve bana hep "oğlum başının gideceğini bilsen de doğruyu söyle" derdi. Babam yaptığı her işte kararlı ve azimlidir. Babam, ben ve kardeşlerimin isteklerini asla geri çevirmez ve yerine getirmeye çalışır. Ben bu yüzden babamın babalık işini çok iyi yaptığını düşünüyorum.

Hiranur & Ayşenaz BAY Bizi sınırsız bir sevgiyle seven, hep güven veren canım babamız, Babalar Günü'n kutlu olsun.

SOMA Babaları İçin...

Hafsa & Ayşe Erva & Nisanur KAYA İyi ki varsın babacığım, seni seviyoruz. 66



VOIR TASARIM

68


Tasarım Dünyası Handan KELTEK

Mücevher Tasarımcısı

MÜCEVHERDE MÜTEVAZİ DERİNLİK Wallace Chan Wallace Chan yaratıclığının gücüyle mücevherlerinde ikonik eserler gerçekleştirmiş, ünü dünyaya ulaşan Çinli bir sanatçıdır. Küçük yaşta bir heykeltraşın yanında çalışmaya başlamış ve 20 yılını heykeltraş olarak geçirdikten sonra Hongkong' tan Avrupa'ya Batı sanatını öğrenmeye gelen sanatçı Cameo tarzı oymacılığı öğrenmesiyle mücevher yolculuğu başlamıştır. Wallace Chan, Titanyum takı devrimcisi, taş oyma dehası, yılmayan yenilikçi, ilham verici heykeltraş ve usta mücevher sanatçısıdır. Bu gün Wallace Chan birçok bayanın ve sanat koleksiyonerleri tarafından aranan bir marka olmuştur. Chiristies ve Shoteby ' nin yanı sıra, dünya çapında müze ve galeriler eserlerini sergilemektedir. Kraliyet ailelerinin yanı sıra sahne ve ekran yıldızları ikonik takılarını hayranlıkla taşımaktadır. Sanatçı için bir başka kilometre taşı ise, Paris'te düzenlenen Antika Bienali'nde 2012 yılında ilk kez Asyalı ve Çinli bir mücevher markasının ağırlanmasıdır. Kendisi için gurur verici bir davet olmuştur. Çinli bir koleksiyonere en özel eseri olan broşunu, 30 milyon dolara satarak mücevher dünyasını yerinden oynatan Chan, yarattığı heykellerle ününe ün katmıştır. Eserleri sanki nefes alıp veriyorlarmış gibi olan sanatçı, tanzanit, kashmir safiri ve jadeit gibi taşlardan oyduğu muhteşem kelebek broş ve kolyelerini izlerken kendimizden geçmemek mümkün değil. Wallace Chan, yılda sadece 60 parça üretebildiği eserlerine sahip olabilmek için bir kaç yıl beklemeyi göze alan koleksiyonerlerle etrafı çevrili durumda. Budist sanatçının dingin mütevazi yapısı eserlerinden izleyenlerine geçmektedir. Heykeltraş kimliği ile yaratıcılığın kendisi için bir enstrüman olarak gören sanatçı, sanatın her dalını seviyor. Wallace Chan' e göre Budizm'in eserlerine en büyük etkisinin öğrenme ve değiştirme ile gelişimine etkisinin çok büyük olduğudur. 69


VOIR POPÜLER

Röportaj; Gülbahar KILINÇ

"ÜNLÜ OLMA HAYALLERİ AKLIMI ÇELDİ"

70

Yaptığı her şarkıyla gündemde kalmayı başaran pop müziğin sevilen seslerinden Özgün Uğurlu, kariyerine giden yolu ve başarısını VOIR Magazin'e anlattı.


Şöyle bir biyografinize bakıldığında müzikle ilgili öyle sağlam bir alt yapınız var ki... İlk müzikal kimliğinizi nasıl farkettiniz?

Ne tür müzikler dinliyorsunuz? Albümünü alıp keyifle dinlediğiniz isimler var mı?

Aslında biraz klişe olacak belki ama çok küçük yaşlarda başladım müziğe. İlkokulda okulumuza gelen bir bildiriyi okuyordu öğretmenimiz. Hala dün gibi aklımda. Anadolu Üniversitesi bünyesinde açılacak olan çocuk korosu seçmeleri ile ilgiliydi. Ben de tutturdum evdekilere bende gireceğim diye. Girdim ve kazandım. Böylece başlamış oldu müzik kariyerim diyelim. (gülüyor) Ardından da 1990 yılı Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı...

Maroon 5, Daft Punk, Bruno Mars, Jason Mraz sevdiğim gruplar ve isimlerden...

Ankara Devlet Konservatuarı Viyola bölümünde okudunuz. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasında çalıştınız. Neden pop müziğini tercih ettiniz?

Ben okul yıllarında gitar çalıp şarkı söylemeye başlamıştım. 1996 yılında Ankara'da mekanlarda başlayan bu serüven sonrasında da gece kulüplerinde devam etti. Yani aslında hep paralel gitti bu iki farklı müzik tarzı benim hayatımda. Herhalde kendi yazdığım sözleri, bestelediğim melodileri paylaşmak daha çok mutlu etti beni. E tabi bir de gençliğin verdiği heyecan, belki ünlü olma hayalleri de aklımı çelmiş olabilir. (gülüyor) İlk albümünüz hazırlanırken kimler vardı yanınızda? Albümle ilgili 'acaba başaracak mıyım' diye tedirginlikleriniz var mıydı?

İlk albüm için Ankara'dan üç kafadarlar olarak geldik. Şimdi ortağım, o zamanlar yapımcım Tolga Tezsevin, albümün müzik direktörü, söz yazarı, bestecisi, aranjörü Ender Çabuker ve ben... Acaba sorusu kafamızdan hiç gitmez bizim. (gülüyor) Hala o acabalarla savaşırız. Acaba olacak mı? Acaba sevecek mi insanlar? Acaba şarkı tutacak mı?.. Aslında o zamanlar daha bir rahattım. Sonuçta işimiz dışarıdan kolay gözüküyordu. Ben de İstanbul'a gelmeden önce her şeyin çok daha hızlı ve kolay olacağını düşünüyordum. Sonuçta Ankara'da kurulu bir düzenim vardı. Üniversite'de kadrom vardı. 4 yıldır sahne aldığım ve dolup taşan bir mekanda iyi de para kazanıyordum. İstanbul'a gelirken hepsinden vazgeçtim. Kendime güvenim tamdı .Cahil cesareti de diyebiliriz aslında. (gülüyor)

Bir çok başarılı albüme imza atıp, ödüller aldınız. Albüm yaparken en çok neye dikkat ediyorsunuz?

En önemlisi benim sevmem. Sonra sadece tutar diye albüme aldığım şarkıların sayısı çok azdır ki onlar da tutmuştur. Çalıştığım müzisyenlere çok önem veririm ve tabi ki aranjörlerime çok iş düşer. Yıllar içerisinde güzel müzisyen dostlar biriktirdim. Şimdi birlikte daha güzel işlere imzalar atacağız inşallah. Albümlerinizde, konserlerde, klip çekimlerinde sizin belirlediğiniz ve sürekli çalıştığınız profesyonel bir ekibiniz var mı?

Bir çekirdek kadromuz var. Gerek sahne üstü gerek sahne arkası, benim en çok önem verdiğim şeylerden biridir istikrar. Mümkün olduğu kadar bu kadroyu korumaya çalışıyorum. Albüm yapmak için kolları sıvayan, bu işe gönül vermiş müzisyenlere ne gibi önerilerde bulunmak istersiniz? Kalabalıklara şarkılarını söylemeleri için ne yapmaları gerekiyor?

Öncelikle şimdiden bol şans ve sabır diliyorum. Yollarına pek çok aksilik, peşlerine de pek çok kötü niyetli insan çıkabilir. Onları yollarından döndürmek isteyenler hep olacaktır. Kıskanlar, çekemeyenler hiç birine aldırmasınlar ve doğru bildikleri yolda kimsenin üzerine basmadan, çiğnemeden, sabırla ilerlesinler. Gerçekten isterlerse ve savaşırlarsa zafer kaçınılmazdır.

71


VOIR HABER "BABALAR DAHA ŞIK OLACAK" Montürün öncüsü Sade İş, babaları bu sene de unutmuyor; kol düğmeleri ve kravat iğneleriyle, şık olmaya özen gösteren babalar için harika tercihler sunuyor. Erkeklere özel tüm aksesuarları tek bir çatı altında toplayan Sade İş, bu sene de göz dolduracak gibi görünüyor. Birbirinden farklı zevklere hitap edebilen bu ürünler, sadece bu sene değil, her sene babaların tercihi olacağa benziyor…

HER ZEVKE HİTAP EDEN ALYANS Alyans üreticileri arasında hızlı bir ivme kazanan Ufuk Alyans’ın ilk olarak 2 yıl önce piyasaya sunduğu “SuperLight” koleksiyonu; hem şık hem de hafif oluşuyla birçok çiftin hayallerindeki alyansa sahip olmasını sağladı. Özel bir üretim tekniği ile normal alyansa göre çok daha hafif üretilebilen, hafif olmasına rağmen ergonomisinde ve mukavemetinde herhangi bir soruna yol açmayan SuperLight, Ufuk Alyans’ın fikirlerinden birisi. Ufuk Alyans firma sahibi Ufuk Güneş; altın fiyatlarının tavan yaptığı günlerde piyasa şartlarının sonucu olarak hazırladıkları SuperLight koleksiyonunun 2 yıllık bir sürenin ardından kuyumcu vitrinlerinde yerini iyice sağlamlaştırdığını, çiftlerin hayallerini ertelemesini engellediğini söyledi. Kuyum markalarının, günün gelişen ve değişen piyasa koşullarına mutlaka ayak uydurmasının önemli bir zaruriyet olduğunu kaydeden Ufuk Güneş; “SuperLight koleksiyonumuzda her zevke hitap edecek ürün çeşitliliği mevcut. Özellikle gramı böylesi yarı yarıya düşürülen ürünlerde eğer üzerinde taş varsa bu taşın haznesinin çok daha özenli yapılması gerekir. Bugün; yüzlerce çift tarafından kullanılan ve 2 yıldır piyasada bulunan bu kıymetli koleksiyonumuz, rüştünü ispat etmiştir” diye konuştu.

"ON MÜCEVHERAT SOÇHİ’DE " Rusya Soçide ki ‘’ Gorky Gorod Mall ‘’ da On Mücevherat geçen ay itibari ile yerini aldı.

Benzersiz yapısı ve çok yönlü kullanımı ile Dünyanın ilgi çeken merkezlerinden biri olan Gorky Gorod Mall'da mücevher markası olarak On Mücevherat şık dizaynlı mağazası ile yurtdışındaki mücevher tutkunlarına ulaşıyor. Toptancı ve ihracatçı kimliği ile her geçen yıl yurtdışı ayağını kuvvetlendiren firma Moskova, Dubai ve Kiev den sonra Soçi ‘de satış noktasını açmış oldu. 2013 Pırlantalı Mücevher İhracatında Türkiye 2. olan On Mücevherat; kendi mağaza konsepti ile yurtdışında da hareketliliği arttırıyor.

72





VOIR GEZİ

ü z ü i ry t e e n Y n e C

M

armaris

76

Fotoğraflar "By Çetin ULAŞ"


Tarih boyunca bir çok medeniyete ev sahipliği yapan Marmaris, tarihi ve doğal zenginlikleri ile adeta bir yeryüzü cenneti. Yaz geldi çattı. Tatili 'nerede geçirsem acaba' diye düşünenler, hiç düşünmeden valizini bir an önce Marmaris için hazırlamaya başlamalı. Karia, Rodos ve ada uygarlıkları, Mısır, Asur, İon, Pers, Makedon, Suriye, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinin izlerini taşıyan eşsiz turizm merkezi Marmaris, Dalaman Havaalanı'na 45 dakika uzaklıkta. M.Ö 3500 yılında Fiskos adı ile anılan şehir, 1010-1286 yılları arasında Anadolu Selçuklu Devleti döneminde Mermeris adını almıştır. "Mermeris ismi, Yunancaya Marmaras, İtalyancaya (Latinceye) Marmarice/Marmaris, İngilizceye Marmorice olarak, ilgi güncelliklerine göre çevrilmistir. Marmaris ismi, I. Dünya Savaşından sonraki İtalyan işgalinde yoğun olarak kullanılmış ve sonrasında Cumhuriyet dönemiyle birlikte resmiyet kazanmıştır. Dantel gibi kıyıları, zümrüt yeşili çam ormanlarıyla bir doğa harikası olan Marmaris'in köyleri, alternatif turizm için eşsiz birer seçenek olurken, kent merkezi de eğlence ve alışverişin kalbi durumundadır. Marmaris'e gittiğinizde daha önce gitmediğiniz için kendinize kızmaya hazır olun. Tarihi Marmaris Evleri'ne sırtını dayamış Yat Limanı yerli ve yabancı turistler için akşam yemeklerinin, keyifli yürüyüşlerin vazgeçilmezi. Tarihi Marmaris evleri ile iç içe olan Barlar Sokağı da eğlencenin adresi konumundadır. Her bütçeye ve her zevke hitap edecek mekanları ile kaliteli hizmetin alınabileceği Marmaris, gündüzleri de 11 kilometreyi bulan plajı ve mavi bayraklı denizi ile deniz tutkunlarının akınına uğruyor. Şehir merkezinde 65 bin yatak kapasitesine sahip otel, tatil köyü ve apartların yer aldığı Marmaris, her yıl 1 buçuk milyona yakın turisti ağırlıyor. Tercihi sakin bir tatil olanlar içinse Turunç, Bozburun, Selimiye, Orhaniye (Kızkumu), Hisarönü, Söğüt gibi mahalleler ideal bir seçenek olacaktır. Marmaris, Türkiye'nin en popüler mavi tur limanlarından biridir. Yılın 12 ayı boyunca yeşil ve mavinin tüm tonlarının görülebileceği bir güzelliğe sahiptir.

77


VOIR GEZİ MARMARİS'İN EN ÇOK TERCİH EDİLEN TATİL YERLERİ

Armutalan Armutalan, Marmaris ilçesine bağlı bir beldedir. Mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri olan Armutalan'ın etrafı ormanlık tepelerle çevrili olup doğu yönü denize bakmaktadır. Coğrafi konumu ve olağanüstü panoramasıyla kısa sürede hızlı bir gelişme göstermiştir. Turizme hizmet veren otel, motel ve sosyal tesis sayısı hızla artmaktadır. Gürültüden uzak oluşu havasının ve suyunun güzelliği, ilçe merkezinin hemen bitişiğinde bulunması önemli bir özelliğidir. Bu nedenle yaz ve kış aylarında oturmak isteyenlerin, emeklilerin tercih ettikleri bir beldedir. Nüfusu 14 bine yaklaşmaktadır. İçmeler İsmini sıkça duyduğunuz İçmeler, Marmaris körfezinin batı ucundaki eşsiz koyda yer alan belde elit bir tatil için vazgeçilmez turizm merkezidir. Sırtını dağlardan inen çam ormanlarına yaslamış olan belde adını çok sayıdaki su kaynağından alır. Suyunun en önemli özelliği sindirim sistemine iyi gelmesidir. Oldukça düzenli ve çekici sahil şeridi, tüm koy boyunca uzanan plajı, nezih konaklama tesisleri, restaurant, bar, eğlence ve alışveriş merkeziyle dikkat çekiyor. Modern ve geleneksel yapının buluştuğu koyda eski yerleşim, sahil şeridinin hemen arkasında "köy içi" denen yerde tüm otantikliğiyle siz misafirlerini bekliyor. Dağların buluştuğu yerdeki kanyonunu ve çevresini gezmek doğa tutkunları için ayrı bir macera olacaktır. Botanik bahçe şeklinde düzenlenmiş içmeler parkı belde girişinde hemen dikkat çekiyor. Parkın hemen arkasındaki sanat sokağında geleneksel el sanatlarının en güzel örneklerini bulabilir, biraz daha ilerlerseniz su parkında çocuklarınızla birlikte eğlenceli dakikalar geçirebilirsiniz. İçmelerin ortasından geçen derenin iki yakasını süsleyen hediyelik eşya ve elişi sergilerinden alışveriş yapmanın keyfini yaşamak gerekir.

Uzunyalı Mevki Yaz aylarında bu kadar çok oteli, barı, restoranı bir arada görmemişsinizdir. Bu kadar hareketi bir anda yaşamamışsınızdır. Gündüz denize girilen bu uzun sahil şeridi, gece eğlencenin merkezlerinden biri oluveriyor. Bir de üçüncü bir yüzü var Uzunyalı'nın, onu da kış aylarında göstermekte. Kışları çok güzel ve sakin yürüyüşler yapabilir, bisikletinizle geziye çıkabilirsiniz. Marmaris - İçmeler arası 8 km uzunluğundaki bu sahil bandımız belki kışın yazdan daha da güzeldir. Beldibi Marmaris’e girerken sağda vadi boyunca uzanan, eski ama son yıllarda artan yapılaşmayla hızla büyüyen bir beldedir. Antik Physkos kenti de hemen bitişiğinde, Asar Tepesi’ndedir. Tüm Marmaris çevresinde olduğu gibi burası da ormanlık tepelerle çevrili bir doğanın içindedir. 1995’li yıllara kadar sebzecilik ve meyvecilikle geçinen köy, hızla gelişerek konut alanına dönüşmüştür. Merkeze uzaklığı bir kilometredir. Nüfusu 6 bin kadardır. Bu Yaz'ı Marmaris'te geçirecek olan okurlarımıza şimdiden iyi tatiller... 78


Wedding World AVM şimdi daha canlı, daha ışıltılı! Evlilik ve altın alışverişinin vazgeçilmez adresi Wedding World AVM, şimdi değişen yüzü ile herkese rengarenk bir alışveriş dünyası vadediyor. Gelin ve damat adaylarına oldukça geniş bir ürün yelpazesi sunan Wedding World AVM, avantajlı fiyatları ve sürpriz kampanyaları ile Türkiye’nin ilk ve tek evlilik alışverişi merkezi olmaya devam ediyor. Şimdi siz de Wedding World AVM’ye gelin; evlilik alışverişinizi en avantajlı fırsatlar ile tamamlayın!

EVLİLİK VE ALTIN ALIŞVERİŞ MERKEZİ


VOIR FUAR GAZİANTEP FUARI SEKTÖR MENSUPLARINI AĞIRLADI Gaziantep'te düzenlenen Ortadoğu Altın ve Mücevher Fuarı, geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin bir çok ilinden gelen sektör mensuplarını ağırladı. Fuarın açılışı öncesi, Soma'daki maden faciasında hayatını kaybedenlerin anısına saygı duruşunda bulunuldu. Vali Erdal Ata, açılışta yaptığı konuşmada fuarların, düzenlendiği kentin tanıtımına ve ekonomisine önemli katkı sağladığını belirtti. Gelişmiş ülkelerin bu tür fuarlara önem verdiklerini ve sektörlerin de fuarlarla paralel geliştiğini ifade eden Ata, "Türkiye'de altın ve mücevherin ekonomide çok önemli yeri var. Altın asırlar boyunca bir tasarım aracı olarak kullanıldı. Bugün de geçmişteki kadar olmasa bile kadınlar, takı ve ziynet eşyası olarak kullanıyor" dedi.

80



Selçuk ÖZKAN

ÜNLÜ GEZGİN MARCO POLO’DAN BİR ELMAS HİKAYESİ Bazen çok iyi bildiğimiz bir hikayenin kim tarafından aktarıldığını öğrendiğimizde şaşırırız. PatrickVoillot’un “Elmaslar ve Değerli Taşlar” kitabını okurken, çok iyi bildiğim bir hikayeyi aslında ünlü gezgin Marco Polo’nun seyahatleri sırasında gördüklerinden aktardığını öğrenerek, bu hikayeyi bilmeyen okurlarımızla paylaşmak, bilenlere ise tekrar hatırlatmak istedim. Hikayeyi adı geçen eserden aynen alıntılayarak Marco Polo’nun anlatımıyla aktarıyorum: “(….) Biliniz ki bu krallıkta (Telingara) Coromandel kıyılarında, elmasların bulunduğu çok büyük dağlar vardır. Ancak, yağmur yağdığında su dağlardan sel gibi akar ve toprağı sürükler. Yağmur dinip de sular çekildiğinde adamlar suyun geldiği sel çukurundaki kumları eşelemeye başlar ve birçok elmas bulur. Yazın bir damla su olmadığı zaman da, dağlarda epey çok elmas bulurlar. Elmas avına çıkan bu adamlar dağların eteklerindeki barakalarda yaşar. Ancak sıcaklık o kadar şiddetlidir ki, dayanılmaz olur. Üstelik bu dağlarda çok sayıda büyük yılan bulunur, adamlar korku içinde gidip, çoğunlukla bu zararlı hayvanlar tarafından parçalanıp yutulur. Yine de, başarabildiklerinde oraya giderler ve büyük, güzel elmaslar bulurlar. Bu yılanlar o kadar zehirli ve kötüdür ki, adamların bu kötü yılanların bulunduğu mağaralara girecek cesareti olmaz.(…) Adamlar, elmasları farklı bir yöntemle toplar. Kayaların çok sarp olduğu ve hiç kimsenin aşağı inemediği çok derin bir vadi vardır, ancak adamlar şöyle yapar: doğrayabildikleri kadar ince doğranmış et parçalarını kana bulayıp derin vadiye atarlar, atılan bu et, bolca var olan elmasları kolaylıkla bulur. Bu dağlarda yılanları avlamak için birçok beyaz kartalın yaşadığı doğrudur: bu kartallar, vadinin dibindeki eti gördüklerinde pençeleriyle kavrayıp başka bir yere götürür. Kartalların nereye gittiğini dikkatlice izleyen adamlar, kartalın eti götürüp gagalamaya başladığını görür görmez, olabildiğince üstlerine doğru gider. Üstüne insanların geldiğini görüp korkan kartal, eti almadan uzaklaşır. Adamlar ete ulaştığında ise üstüne yapışmış çok sayıda elmas bulur.(…) “ Evet değerli okurlarımız, Marco Polo’nun 13.yüzyılda anlattığı bu hikaye ile; tarihin her döneminde çok kıymetli olan elmasın elde edilmesi için,o tarihlerde böylesi inanılmaz bir çaba harcandığını bilmek, hayret verici değil mi? Hikayenin birçoğunuza tanıdık geldiğine eminim. Bu vesileyle kaynağını da öğrenmiş olmaktan memnun kalacağınızı umuyorum. 82

İMMİB'TEN BASIN YEMEĞİ Mücevherciler ve İhracatçılar Birliği Başkan Yardımcısı Mustafa Atayık’ın önderliğinde hazırlanan kuyumcu sektör medyasına verilen yemekte, basın mensupları Yeşilköy'de bir araya geldi. Bundan sonra bu tür toplantılara sıkça yer verileceğini belirten Atayık, basın mensuplarıyla ayrı ayrı sohbet edip güzel işlere imza atılacağının sinyalini verdi.

AKSARAY'A VIP HİZMET

1992 yılında Veysel, İskender, Memiş kardeşler tarafından kurulan ve İstanbul'da 4 şubeye sahip olan VİP Kuaför, hız kesmeden şubelerine bir yenisini ekliyor. Geçtiğimiz günlerde Aksaray'da yeni şubesini açan VİP Kuaför, profesyonel çalışanlarıyla hizmet vermenin heyecanını yaşıyor. Cağaloğlu, Nuruosmaniye, Çemberlitaş ve son olarak Aksaray'da hizmet veren VİP Kuaför'ün şimdiki hedefi ise Galata Kulesi yakınlarında bir şube açmak. Daha çok turistlere hitap eden kuaför, kuyum sektörünün önde gelen isimlerini de ağırlamayı ihmal etmiyor. Sektörde hep en iyisi olmayı prensip edinen VİP Kuaför, yeni adresi Aksaray'a sizleri de bekliyor.


KISA ZAMANDA BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ

Önder DURDU Avukat & Arabulucu

Kuyumculuk Sektörünün Geleceği

Murat Gold'un bünyesinde yer alan Semira Diamond'a kardeş gelen Mira Diamond, İzmir Kuyumcuları'na hizmet vermek için kolları sıvadı. Geçtiğimiz aylarda açılışı yapılan Mira Diaomond, pırlanta, zümrüt, yakut ve doğal taşlardan oluşan tasarımlarının yanı sıra, montüre de yer veriyor. Murat Gold Yönetim Kurulu Başkanı Murat Tırpan Mira Diaomod'la ilgili şunları söyledi: İzmir'de 14 yerde şubesi olan Semira Diamond'ın aynı başarısını Mira Diamond için de göstereceğimizi umut ediyoruz. Şubat'ın ilk haftası açılışı gerçekleşen Mira Diamond, içerisinde pek çok doğal taşları ve farklı tasarımları barındırıyor." Şimdiden büyük ilgi gören Mira Diamond, özel günlerde de özel tasarım ve kampanyaları düzenlemeyi de ihmal etmiyor.

Değerli maden ve taşların işlenerek, süs eşyası yahut araç gereç olarak kullanılabilir hale getirilmesi, neredeyse insanlık tarihi ile eş bir geçmişe sahiptir. Coğrafyamızda bilhassa altın ve gümüş gibi madenler ve bu madenlerle birlikte kullanılagelmiş olan zümrüt yakut gibi kıymetli taşlar; varlığın, itibarın, güç ve iktidarın sembolü olarak kullanılagelmiştir. Altın ve benzeri kuyum eşyası, modern günlük yaşamın bir parçasıdır. Bilhassa altın, ekonominin piyasa analizlerinin temel parametrelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Aynı durum ülkemiz sosyoekonomik yapısı için de geçerlidir. Liberalizmin ekonomideki yansıması olan serbest piyasa anlayışının, sınırsız bir serbestliği ifade etmeyeceği açıktır. Piyasalar, farklı düzeylerde ve birbirinden farklı spesifik yöntemlerle düzenlenmektedir. Burada temel prensip bu düzenlemelerin herkesçe kabul edilen, saygı duyulan kurumlarca ve yine aynı güven ve itibarı taşıyan yöntemlerle yapılması gerektiği konusudur. Bu bağlamda ülkemizde kuyumculuk sektörüne ve altın piyasasına yönelik münhasır yasal bir düzenlemenin halen yapılmamış olması, başta kuyumculuk sektöründe faaliyet gösteren kişi ve kurumlar olmak üzere tüm ülkemiz açısından ciddi bir eksikliktir. Kuyumculuk sektörü gibi, ekonomik ve itibari değeri yüksek bir sektörün münhasır bir yasaya kavuşturulması; yasanın temel çerçevesinin, kamu güven ve huzurunun sağlanmasının yanı sıra kuyumculuk sektörünün hak ve menfaatlerinin korunması şeklinde çizilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Mevcut durumda BDDK gibi kurumlarca yayınlanan yönetmeliklerle sektörün düzenlenmeye çalışılması ciddi bir zaaf olarak ortaya çıkmaktadır. Her şeyden önce yönetmeliklerle yapılan düzenlemeler, öneri ve eleştirilere kapalı düzenlemelerdir. Bu da beraberinde gelişim ve ihtiyaçlara göre revize edilme imkanını ortadan kaldırmaktadır. Somut bir problem olarak, toplum nezdinde itibarlı bir iş kolu olarak kuyumculuk sektöründe faaliyet göstermenin neredeyse hiçbir kural ve kaideye bağlanmaması sebebiyle ciddi bir işletme enflasyonunun yaşanmakta, bununla beraber nitelikte ciddi bir düşüş yaşanmaktadır. Öte yandan son yıllarda bankalar ve PTT nezdinde altın alım satımının mümkün kılınması sektör işlem hacminde sıkıntılara sebep olmaktadır. Sektöre hak ettiği itibarın kazandırılması için sektörün en kısa sürede münhasır bir yasal düzenlemeye kavuşturulması gerekmektedir. Bu süreçte en az hükümet ve hukukçular kadar sektör temsilcilerine de görev düşmektedir. Bu konu üzerinde ivedilikle ve ciddiyetle durulmalıdır. 83


Özlem YALÇIN

Bayramoğlu Kuyumculuk İK ve Yönetim Sistemleri Müdürü

GIDA ZEHİRLENMELERİ Bu ay ki yazım asıl mesleğim Gıda Mühendisliği ile ilgili özellikle önümüz yaz, gıda zehirlenmelerine dikkat etmek gerek. Yaşayanlar bilir ne kadar zor bir şey olduğunu. Hatta bütün işkence yöntemlerinden daha da acı veren bir durum olduğu konusunda aynı fikirde bile olabiliriz. Üniversitede okuduğum yıllarda bir kez mayonezden zehirlenmiştim. Çiğnediğim ilk lokmada bir terslik olduğunu anladım ama maalesef yutmuş bulundum. Sonrasını yemesem de bir lokması bile beni zehirlemeye yetti.

PEKİ NEDİR ZEHİRLENME VE NEDEN ZEHİRLENİRİZ? Toksik bir maddenin vücuda girmesi ile normal fonksiyonlarımızın bozulmasıdır. Aslında gün içerisinde farkına varamadığımız bir sürü gıda zehirlenmesi yaşıyoruz ancak bazı etkileri görebilmek için bu toksinlerin belirli bir düzeyin üzerine çıkması şart. Gıda zehirlenmelerinin en sıklıkla yaşandığı besinler yumurta, yumurta içeren ürünler ( mayonez vs. ), tavuk, balık, konserveler, pirinç. Neden zehirlendiğimize gelince; Son kullanma tarihi geçmiş ürün almış isek, son kullanma tarihi geçmemiş ürünleri alıp saklama koşullarına dikkat etmeden muhafaza ettiysek, pişirdikten sonra uzun saatler dışarıda bıraktıysak, hazırlama esnasında kişisel hijyenimize dikkat etmeyip çiğ gıda ve pişmiş gıda arasında çapraz bulaşmaya neden olduysak gıda zehirlenmesi yaşayabiliriz. Sonucunda ise gerçekten yazımın başında da işkenceden farksız olarak nitelendirdiğim kusmalar, karın ağrısı, ishal, halsizlik, ateş, bilinç kaybına gidebilecek kadar ciddi durumlarla karşı karşıya kalabiliriz. İşte bu aşamada vücudumuzda bu durumlardan biri varsa ve gıda kaynaklı bir zehirlenme yaşadığınızı düşünüyorsanız asla ishal yada istifra durumunu durdurmamanız gerekmektedir. Bu şekilde vücudunuzdaki toksini bir an önce atabilirsiniz. Bu durumlarda bolca sıvı tüketilmesi gerekmektedir. Su, soda, gazı kaçmış kola, tansiyon probleminiz yoksa tuzlu ayran, sıvı kaybını giderebilecek içeceklerdir. Meyve suyunu tavsiye etmem çünkü içerisinde posası varsa bağırsak hareketlerini arttırabilir. Eğer baş edemeyeceğiniz bir durum söz konusu ise durum çok ağırsa, zehirlenme yaşayan kişi bilincini kaybetmişse acilen acile…Neden zehirlendiğini ya da ihtimalleri doktora iyice anlatın. Bu arada acil acilen gelemediyse danışabileceğiniz zehir danışma merkezleri var. REFİK SAYDAM HIFZISIHHA ENSTİTÜSÜ İLAÇ VE ZEHİR DANIŞMA MERKEZİ – 0 800 314 79 00 (ÜCRETSİZ) DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İLAÇ VE ZEHİR DANIŞMA MERKEZİ – 0 232 412 39 39 ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İLAÇ VE ZEHİR DANIŞMA MERKEZİ – 0 224 442 82 93

84

AMAN DİKKAT!!!

TÜRK REKLAM PAZARINA YENİ OYUNCU Reklam dağıtımında pazarının en önemli oyuncularında ‘Adstream’ Türkiye partnerini seçti. Saran Holding’in geniş vizyonunun bir parçası olan Saran Digital Studios (SDS) ile bir anlaşma imzalayan Adstream, bu anlaşmayı Radisson Blu’da özel bir geceyle kutladı. Yurt içi ve yurt dışındaki birçok kuruluşa dublaj, altyazı, çeviri ve teknik hizmet sağlayan SDS, uzman kadrosu ve teknik altyapısıyla sektörde etkin rol oynuyor. Ulusal ve uluslararası düzeyde yayın yapan birçok televizyon kanalına, video dağıtıcılarına ve önde gelen dijital platformlara hizmet veren SDS, yenilikleri yakından takip ederek, müşteri ve hizmet yelpazesini geliştirmeyi sürdürüyor. Reklam dağıtımında müşterilerine en iyiyi sunmak için yeni bir ortaklığa adım atan SDS, dünyanın en büyük reklam dağıtım şirketi Adstream’in Türkiye partneri oldu. 93 ülkede 7/24 reklam dağıtım hizmeti vererek yıllık 60 milyon dolar kazanç elde eden Adstream, SDS ile Türkiye pazarına giriş yaptı. Bu ortaklığı kutlamak amacıyla Radisson Blu’da özel bir gece düzenledi. Saran Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran ve Adstream CEO’su Gerry Sutton’un katıldığı gecede, Sutton Türkiye pazarının hızlı bir şekilde gelişme gösterdiğini söyledi.


/CJR Ayşe Örnek, Temsilcisi tış Sa r he ev Müc

HRD ANTWERP TEMEL MÜCEVHER SATIŞ EĞİTİMİ İLE MÜŞTERİLERİNİZİN KARAR VERME SÜRESİNİ KISALTIN! HRD Antwerp Temel Mücevher Satış Eğitimi, perakende satış temsilcileri ve bu alanda kariyer hedefleyen profesyonellere yöneliktir. HRD Antwerp tarafından özel olarak geliştirilen HRD Antwerp Satış Modeli ile katılımcılar, satış sürecine hakimiyet kazanır ve otokontrol edinirler. Teknik pırlanta bilgisini ve bu bilgiyi satışta müşteri odaklı olarak satış faydasına çevirmeyi öğrenen katılımcılar müşterinin karar verme süresini kısaltacak bilgi ve beceri düzeyine ulaşırlar ve satış başarısı arttırılır.

Çünkü satın alma kararı müşteriye bırakılmayacak kadar değerlidir.

Eğitim Süreci Nasıl İşler? Eğitim öncesinde teorik ve pratik test uygulanır. Yapılan bu testlerin sonucunda kişiye özel rehberlik hizmeti verilir. Eğitim süresince katılımcılar gerçek bir perakende mücevher mağazası olarak döşenmiş HRD Antwerp Satış Labortuarı'nda rol çalışmaları gerçekleştirerek sıcak satışı HRD Antwerp Satış modeli'ne göre deneyimlerler. Gerçek deneyimlerden beslenerek hazırlanmış videolarla hayal kurma zorunluluğundan kurtularak, profesyonel bir eğitmen eşliğinde teorik bilgiyi özümserler. Bu sayede satış aşamalarına müşteri odaklı bir bakış açısıyla hakimiyet kazanılır. Eğitim sonunda yapılan pratik ve teorik test ile ilerleme kayıt altına alınır ve nihai başarı sonucu ortaya konur. Eğitimi başarı ile tamamlayan katılımcılar, uluslar arası geçerli HRD Antwerp Mücevher Satış Eğitimi Sertifikası almaya hak kazanırlar. • Eğitimi başarı ile tamamlayan katılımcılar, %50'ye varan KOSGEB desteklerinden faydalanabilirler. • Eğitim ücreti 500 EUR+KDV'dir. • Katılımcılara talep üzerine 3 ay sonra gizli müşteri hizmeti de verilmektedir. egitim@hrdantwerp.com.tr / 0 505 473 473 1


Kazım ŞAHİN

FD Group Yönetim Kurulu Başkanı

BABALAR GÜNÜ KUTLU OLSUN Anneler Günü'nü kutladık, Babalar Günü'nü kutlamazsak olmaz değil mi? O zaman Babalar Günü de kutlu olsun. Anneler Günü nasıl baharın en güzel günlerindeyse, Babalar Günü de yazın en güzel günlerinde yerini almış. Ancak içinde de küçük bir anlam saklamış. Annelere baharın serinliği, babalara yazın sıcağı denk gelmiş. Bazı kültürlerde erkekler takı kullanırken, bazı kültürlerde bu çok ters karşılanabiliyor ya da inançlara göre erkek aksesuarlarında kullanılan metaller değişiklik gösterebiliyor. Bunların hepsi yaşadığımız toplumun kabulleri ve erkek olarak kendimizi ne tür aksesuarlarla iyi hissettiğimizle alakalı durumlar. Sektörümüz çalışanlar açısından erkek egemen bir yapıya sahip ancak kadınların hizmetinde. Ağırlıklı olarak kadınlar için ürünler tasarlıyor, üretiyor ve satıyoruz. Erkekler için yaptığımız üretimler kadınlar için yaptıklarımızın yanında devede kulak kalır. Acaba alternatif tasarımlar üretilmediğinden mi bu kadar az erkek kullanıcı var? Yoksa erkek kullanıcı az olduğundan mı çok çeşit üretilmiyor? Tam bir tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar hikayesi gibi görünüyor değil mi? Oysa durum göründüğünden farklı. Çünkü yumurta tavuktan çıkar ama tavuk yumurtadan çıkmaz, yumurtadan çıkan civcivdir. İşte bizim sektörün bu sorunun cevabını bulması için yapması gerekende bu. Soruyu doğru sorup, konuya doğru yerden bakmak. Global pazarlama uygulamaları içinde zaman zaman müşteri olarak kadınların ağırlıklı olduğu ürünleri erkeklere de satalım diyerek bazı girişimler yapılıyor. Konu metroseksüel erkek olmak gibi tanımlamalara kadar getiriliyor. Ancak sınırlı çevrelerde geçici olarak kabul gören bu yaklaşımlar zaman geçtikçe eski haline dönüyor ve geçici modalar olarak kalıyor. Hedeflenmekte olan kadın pazarının büyüklüğü kadar bir de erkek pazarı oluşturalım fikirleri bir duvardan geriye dönüyor. Erkek erkektir. Kadında kadın. Kadın ürünleri erkeklere uyarlanmaya çalışıldığında sonuç çoğunlukla başarılı olmuyor. Tersinde de bu çok farklı değil. O zaman sektör olarak yapacak bir şey var önümüzde. Erkekler için erkeklere özel yeni fikirlerle yeni ürünler üretmek. Kadınlar için üretilenlerin erkeklere uyarlamasını yapmak değil. Bir dönem moda olan kravat iğneleri yada kol düğmeleri bu anlamda güzel örneklerdir. Erkekler için, hem kendilerinin hem de kadınlarının erkekçe bulacağı, onları daha da erkekleştirecek ürünler tasarlamak gerek. Erkekler için erkeklere özel ürünler icat edebilirsek, sektörümüz sadece bayanlara hitap etmekten kurtulabilir. Bugün yarın hemen olmasa da bu yolda yürürsek, ilerleyen zamanlarda belki de Babalar Günü de sektörümüz için Anneler Günü gibi yoğun satışların olduğu ve erkeklere de gerçek hediyelerin alındığı bir hale gelebilir. 86

'YILAN' KONSEPTİYLE SES GETİRDİ 1982 yılından bu yana kendi tasarımları ve tamamen el işçiliğiyle gündeme gelen Aren Elmas Dünyası, belirlediği trendlerle yine çok konuşuluyor. Daha çok Osmanlı takılarına yer veren ve yeni trendleri olan 'yılan koleksiyonu' konseptiyle şimdiden siparişleri alma-

ya başlandı. Değişik yılan tasarımlarıyla kolye, küpe, bilezik ve yüzük yapan Aren Elmas, bu tasarımları tek tek el emeği göz nuruyla işleyip rengarenk doğal taşlarla servis ediyor. Aren Elmas Dünyası kurucularından Hazar Şilit ve ortağı Murat Aslanyan ile yeni tasarımları olan 'yılan koleksiyonu'nu vitrinlere dizmek için sabırsızlanıyor.


87


Özden Bölükbaşı

Hamile Yogası Hamilesiniz, tebrikler! Artık spor yapamam diyenler, ya da kilo kontrolümü nasıl sağlayabilirim diyenler okuyun; öncellikle ilk sırada sizin ve bebeğinizin sağlığı gelir, sağlıklı beslenmeye özen gösterin ve düzenli olarak doktor kontrölüne gidin, diğer detayları yoga’ya bırakın. Hamile yoga’sı nedir? Faydaları nedir? Neden yapmalayım? Nerde yapabilirim? Hepsini kısaca açıklayacağım ancak ilk olarak bu vesile ile burdan tüm annelerin ve anne adayların Anneler Gününü kutlarım. Hamile Yogası nedir? Hamile Yogası adından da anlaşıldığı gibi hamileler için özel olarak düzenlenmiş ve tasarlanmış yoga hareketleri ve nefes teknikleridir. Faydası Nedir? Faydası say say bitmez ama size birkaç örnek verebilirim: Normal doğum sürecini kolaylaştırır, nasıl mı? Hamile Yogası yaparak kalça ve üst bacak kasları güçlendiği için doğum esnasında vajinal kasılmalarda kolaylık sağlar. Bebek büyüdükçe ağırlık merkeziniz değiştiğinden omuriliğe ve bele çok yük biner, ancak yoga yaparak sırt ve çevresindeki kaslar güçlenir ve belde olan yük hafifler. Sinir sistemini rahatlatır. Derin nefes alındığında vücut parasempatik moda girer, nedir bu ‘parasempatik mod’; vücudun genel rahatlamaya girdiği moddur. Derin nefes çalışmalarıyla sindirim sisteminiz düzenlenir, daha kaliteli uyku hali gelişir ve bağışıklık sisteminiz optimal durumda olur. Hamile yogası yaparken endorfin hormonu salgılanır ve hormonal dengesizliklerin bize hediyesi olan o meşhur ‘ruh halinde ani değişimler’e positif etki yaparak zihni ve bedeni rahatlatır. Böylece duygusal denge sağlanır. Neden yapmalıyım? Hamilelik sürecini rahat ve sağlıklı geçirmek, bedenen ve ruhen dengede kalmak, fiziksel olarak güçlenmek, normal doğuma destek ve hazırlık, derin nefes teknikleriyle normal doğuma fayda ve yarar, kan dolaşımını düzeltir, fit kalabilmenizi sağlar, stresi azaltır ve stresle başetmenizi sağlar. Nerde yapabilirim? Hamile yogası eğitimini almış sertifikalı eğitmen eşliğinde yapabilirsiniz. Hamile yogası dersleri veren stüdyolarda ya da evinizde birebir özel ders olarakta yapabilirsiniz. Eğitmenin hamile yogası eğitimi aldığından emin olun ve tek başınıza hamile yogası yapmayın (tek başınıza nefes çalışabilirsiniz). Mutlaka profesyonel eğitmen tercih edin. Doktorunuza danışmadan hamile yogası yapmayın. Size ve doğacak bebeğinize bol yogalı günler dilerim! :) Yoga’yla kalın... 88

www.yogametrique.com info@yogametrique.com

BROŞLAR MODASI

GERİ DÖNDÜ

Özgün stilin simgesi olan broşlar, güneşin yüzünü göstermesi ve yaz aylarının gelişiyle yeniden hayatımıza girdi. Kıyafetin tarzını, giyim stilinizi bir anda değiştirebilecek broşlar, artık sadece ceketlere ve yakalara takılmıyor. Şapkalara, elbise askılarına, hatta saçlara takılarak, tarzınıza şıklık katabilen bir aksesuar olarak, broşlar bu sezon kadınların kalbini fethedecek.

Özel tasarım yüzlerce takı ve aksesuarı kolaylıkla bulabileceğiniz takı ve aksesuar sitesi Kozalac.com, tasarımcıların sezon modası broşlarıyla birçok seçenek sunuyor. Tarzınıza ya da kıyafetinize göre ister değerli taşlarla bezenmiş gösterişli bir broş, ister sade çengelli iğne görünümünde bir broş ile özgün bir görünüm yakalayabilirsiniz. Kozalac.com’da yer alan ürünler arasında, pırlantalı mercan broş, pırlantalı ametist broşun yanı sıra, sezon modası takılarda sıklıkla görülen hayvan figürlü broşlar da dikkat çekiyor. Ulaşılamaz zannedilen mücevherleri ulaşılabilir kılmasıyla dikkat çeken Kozalac.com, Türk tasarımcıların da imzasını taşıyan toplam 5 bin ürünüyle birlikte, 60 adet broş satışa sunuluyor.



VOIR HABER EĞLENCE VE LEZZETİN BULUŞMA NOKTASI

Köşebaşı, Boğaz'ın en güzel noktalarından birinde yer alan ve adeta gemi güvertesini andıran tasarımı ile İstanbul yazlarına damgasını vuruyor. Köşebaşı, yaz için hazırlıklarını tamamlayıp geçtiğimiz günlerde müdavimleri için açılışını yaptı. Sürdürdüğü özgün yemek kültürüyle Conde Nast Traveler dergisinin 14.000 üyesi tarafından Dünya'nın en iyi 50 restoranlarından biri seçilen Köşebaşı, Uluslararası Turizm, Otelcilik ve Catering Endüstrileri Ödülü'ne, Türk mutfağını en iyi yansıtan restoran "olarak layık görülmüştür. Dünyaca ünlü Time dergisi de "İstanbul'daki en iyi kebap restoranı" olarak tüm dünyaya duyurmuştur. Köşebaşı Reina, diğer şubelerinde olduğu gibi yerli yabancı pek çok ünlü ismi ağırlamaya devam ediyor. Önde gelen iş adamları, dünyaca ünlü sanatçılar, sporcular, gazeteciler, sinema yıldızları, politikacılar ve yatırımcılar sıcak yaz gecelerinde Köşebaşı Reina'yı tercih ediyor. Köşebaşı'nı özleyenler şimdiden yerini ayırtabilir. Köşebaşı Reina, yaz sezonunda 19:00 – 02:00 saatleri arasında hizmet verecek.

90



VOIR HABER

B

ALIK

VE MEZE’NİN ADRESİ

Ege mutfağının en seçkin mezelerinden oluşan lezzetlerini, müşterilerinin hizmetine sunan Sur Balık, beşinci şubesini Cihangir’de açtı.

C

M

Y

Zengin meze ve balık çeşitleri, kaliteli servisi ve eğitimli personeli ile kısa bir süre önce hizmet vermeye başlayan Sur Balık Cihangir özellikle meze çeşitleri ile oldukça iddialı. Soğuk kış günlerine veda edip, Yaz'ın büyük bir sevinçle bizlere merhaba dediği aydınlık günlere kavuşmaya az bir zaman kala Ege’nin taze otlarını misafirleri ile buluşturan restoranda; turp otu, tere kökü, hindi bağ otu gibi aromatik lezzete sahip zeytinyağlı mezeler mekanın favorileri arasında yer alıyor. Ana menüde yer alan Hamurda Balık, kiremit üzerinde yavaş yavaş pişmeye bırakılan buğulama, Sur Balık Cihangir’in spesiyalitesi Balık Adana ve limon kabuklarının içine yerleştirilerek yapılan Limonda Hamsi farklı ve özgün tatları sevenlere hitap ediyor. Sur Balık Restaurant Cihangir, Villa Zürich Hotel İstanbul’un en üst katında 96 kişilik kapasitesi ve panoramik deniz manzarasıyla hizmet veriyor.

92

CM

MY

CY

CMY

K



ÇEVREYE ÇOK FAYDAMIZ VAR ! Çevre kirliliğini önlemek ve insan sağlığını korumak için cihazlar üreten ve Türkiye'de bir ilke imza atarak üretimde kullanılacak olan makinaları da kendi bünyesinde üreten Asır Makina'nın kurucularından Mustafa Şahin'le keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. 70'li yıllardan itibaren kuyumculuk sektörünün İfraz ve Ramat alanında faaliyet gösteriyorsunuz. Öncelikle İfraz ve Ramat ne demek?

İfraz; altın, gümüş, platin gibi değerli metalleri saf haline getirmek demektir. Ramat da; bu saflaştırılmış olan metalin üretim de kullanımı esnasında oluşan kayıpların geri dönüşümünü sağlayarak tekrar kullanılır hale getirmek. Asır Makina aynı zamanda Asır Plastik olarak faaliyet gösteriyor. Ne gibi hizmetler veriyorsunuz bu anlamda?

Esasında Asır Makina'nın kuruluşu Asır Plastik'le başlamıştır. Plastik yapmış olduğumuz işe göre makineye nazaran daha sınırlı bir kavram olarak kalıyor, dolayısı ile Asır Plastiği sonradan makinaya çevirdik. Asır Makina olarak Mühendislik plastiklerinden Polipropilen (PP), Polietilen (PE), PVC, Cast Poliamid, Polyamid, POM, Fiber, PTFE , Pertinaks, Akrilik (Pleksiglas) v.b malzemeleri levha ve çubuklar halinde italatçı firmadan temin ederek bu malzemelerden kimyasal maddelere dayanımlı özel üretim yapmaktayız. Asır Makina ürünlerini nereden talep ediyor? Yurtdışı'nda çalıştığınız firmalar var mı?

Hammadde ürün ihtiyacımızı Alman menşeli ürünlerin ithalatçısından karşılıyoruz. Almış olduğumuz bu hammaddeyi, ihtiyaca göre kendi tasarımlarımızla şekillendirip ağırlıklı yurtiçi olmak üzere birçok ülkeye satışımız mevcut. Kuyumculara ne gibi hizmetler veriyorsunuz?

Kuyumculara vermiş olduğumuz hizmeti iki ana başlık altında toplaya biliriz; Birincisi, her türlü asitli ortamda çalışabilecekleri ; ortama , çalışana ve atmosfere zararsız cihazlar üretmek, bir diğeri de üretim esnasında oluşan kayıpları yok denecek derecede azaltmak diyebiliriz. Bu kapsamda el yıkama lavabolarından tutunda ifraz, ramat, yüzey kaplama , yüzey parlatma işlemlerini yapabilecekleri makinalar ve elektronik atıklardaki değerli metallerin geri kazanılmasını sağlayacak cihazlar üretmekteyiz. Bunlara ek olarak ihtiyaca uygun şekilde yapmış olduğumuz cihazları her şeyi kendimize ait olan otomasyon sistemleri ile de çalıştırmaktayız. Kuyum sektörünün olmazsa olmazı; Hidrokloric asit, Nitrik asit, sülfürik asit ve siyanürdür. Bunların hepsi tehlikeli ürünler. Bu ürünlerin kullanımı esnasında oluşan gazların zararını tamamen azaltacak şekilde cihazlar üretiyoruz.Çevreye bu anlamda oldukça faydamız var. Kuyumculuğun dışında çalıştığınız başka sektörler var mı? Var ise hangileri?

Biz bir anlamda endüstriyel çözüm merkeziyiz ve proje bazlı çalışan bir firmayız. Önceliğimiz insan sağlığı. Bunu iki anlamda düşünebiliriz; cihazın başında çalışan kişinin sağlığı ve reaksiyon sonrası oluşan zararlı gazların etkisi hale getirerek dış ortama çıkışını önlemek. Biz bu anlamda insan sağlığına odaklanarak Asır Makina olarak Avrupa standartlarının üzerine çıkmış bir firmayız. 94



Byglossarist Burak BALLI

BİLİYOR OLMAK

Sana İnanıyorum Yazar: Varis Yolcuyev Dili: Türkçe

Kitap okumak asgari bir ehliyettir Asıl kitap yaşamın ta kendisidir Günler sayfalar kadar değerlidir Tek hakikat senin meşru olan ilmindedir İlmin hayallerinin arasında bilginle erdemleşir Yalnız bir başkasının bildiği, kendi bildiği kadardır Yaprak rüzgâra karşı koyamazken Doğa kendi bildiğinin esiridir

Sayfa Sayısı: 328 Sayfa Yayın Evi: Iq Kültür Sanat Yayıncılık

Uğrunda her şeyden vazgeçilen ''aşk'' ve aşığın gözünü döndüren ''ihanetin'' iç içe geçtiği bu romanda, aşkı uğruna hayatını mahveden, servetini kaybeden, ailesi darmadağın olan bir gencin dramı anlatılırken, gelenek ve modernizm çatışmasına dikkat çekiliyor. Yazar, aynı zamanda her fırsatı paraya çevirme anlayışı olan kapitalizmin, gerçek sanata ve gerçek sanatçıya vurduğu ağır darbeyi de çarpıcı bir biçimde sunuyor. Okuduğunuzda, hayatı sürrealist bir ressamın fırçasından çıkan renklerle değil, gerçek renkleriyle görmek ve kabullenmek gerektiğini hissedeceksiniz...

Şunu da unutmamak gerekir; Kendi bildiğinin her zaman esiri olacaksın Yada bileceksin Ama bildiklerin kadar konuşacaksın Doğa kendi bildiğinden daha fazlasını konuşmuş olsaydı Ne yaprak kalırdı Ne de nefesimiz olacak yağmur taneleri. " Konuşarak anlaşamayan kadar yakındır. " " Beyninde mikrop barındıran gönlünde zehir taşır. " Umut verip beklentilerini karşılayamadığınız insanların toplumlar birbirleriyle savaşarak yenilirler. " " Bazı insanlar size menfaati vebali büyüktür. " " Cehalet bilginin arkasında gizli bir kapıdır. " " Bir insanın sizin hayatınızı değiştirecek şansınız olduğuna inanıyorsanız çoktan şansınızı kaybetmişsiniz demektir. İnsanın en büyük şansı kişiligindeki maneviyatıdır. "

b.burakballi@gmail.com 96

Ece İle Mert Yazar: Mehmet Hayati Özkaya Dili: Türkçe

Sayfa Sayısı: 404 Sayfa Yayın Evi: Fener Yayınları

Adana’nın en sevilen edebiyat öğretmenlerinden Mehmet Hayati Özkaya, bu kez yazar yönüyle, “Kıssa-i Aşk” adlı romanıyla gündemde. Özkaya’nın, iki genç karakter olan Ece ile Mert’in ilişkisini konu aldığı romanı, okura, günümüz ilişkilerinin unutulan yönlerini anımsatıyor. Ece ile Mert günümüzde pek görülmeyen bir sevginin, yaşanmayan bir aşk’ın kahramanları gibi hikâyede boy gösterse de kanaatimce tamamen nesli tükenmiş varlıklar değillerdir. Her geçen gün küçülen bu büyük dünyanın herhangi bir köşesinde sabah akşam yaşanılan ve yaşatılan bir sevda mutlaka vardır. Olacaktır, olmalıdır. Ancak o zaman insan birtakım duyguları (fedakarlık, saflık, temizlik, güzellik, doğruluk gibi..) gelecek nesillere aktarabilir. Kitabın 6.sayfasında şöyle diyordu genç adam: Yâr… Seni benim uçurumlarıma atsınlar. Beni senin boşluğunda, zülfünün tellerine Islak bir mendil gibi assınlar. Yâr… Vallahi ateş-i aşkınla kor olurum, kül olurum. Sanma ki küsüp kırılırım, hoşnut olup şaha kalkar gururum. Bu arzular, bu duygular geçmişe bir özlem midir yoksa insan için vazgeçilmeyecek değerler midir?


VİZYON SEÇKİLERİ X-Men: Geçmiş Günler Gelecek Yönetmen: Bryan Singer Oyuncular:Hugh Jackman, Jennifer Lawrence, Michael Fassbender Gösterim Tarihi: 23 Mayıs 2014

X-Men serisi, serinin en pahalı filmiyle sinemadaki macerasını sürdürüyor. Üstelik bu kez bir ‘zaman yolculuğu’ hikayesiyle hem orijinal serinin hem de First Class serisinin oyuncularını biraraya getirerek. Bir çizgi roman hayranı olmayabilirsiniz ya da X-Men’ler size fazla karamsar geliyor olabilir ama; tüm bunlar karşımızda 2014’ün en büyük gişe filminin durduğu gerçeğini değiştirmez. Sonuçta hayatta kaç kez aynı perdede iki Magneto ve iki Profesör X görme şansını yakalayacağız ki?

Evrim Yönetmen: Wally Pfister Oyuncular: Johnny Depp, Rebecca Hall, Paul Bettany Gösterim Tarihi: 30 Mayıs 2014 Çektiği her film olay yaratan yönetmen Christopher Nolan’ın başarılı görüntü yönetmeni Wally Pfister’da yönetmenliği deneme kararı aldı ve karşımıza bir bilim kurgu projesi ile çıktı. Evrim’in belki de en çekici yanı, başrol oyuncusu Johnny Depp’i neredeyse filmin tamamında bir bilgisayar ekranından izliyor oluşumuz. Zira Depp’in karakteri ölmeden önce bilincini bilgisayara aktarmayı başarmış bir bilim insanı. Tabi işlerin sarpa saracağını size hatırlatmama gerek var mı bilmem.

Yarının Sınırında Yönetmen: Doug Liman Oyuncular: Tom Cruise, Emily Blunt, Lara Pulver Gösterim Tarihi: 06 Haziran 2014 Tom Cruise’u geçtiğimiz yıl yine başka bir bilim kurgu filmi, Oblivion’la sinemalarımıza konuk etmemizin üzerinden henüz çok geçmeden ünlü oyuncu bir başka bilim kurguyla karşımızda. Aynı günün yeniden ve yeniden yaşandığı filmlerden biri Yarının Sınırında. Ve biz biliyoruz ki, bu türde hikayesi tekrar eden filmler genelde ister istemez bir tempo sorunu yaşıyor ve maalesef bir noktadan sonra sıkıcı hale geliyorlar. Umarız Yarının Sınırında dersine iyi çalışmıştır da bu kez gerçekten keyif aldığımız bir film izleriz.

HABERLER •Senaryosunu Sosyal Ağ filminin yazarı Aaron Sorkin’in yazdığı yeni bir Steve Jobs filmi yolda. Başrol için adı en çok anılan isim Leonardo DiCaprio, yönetmen olarak ise Danny Boyle’un adı geçiyor. •DC Comics, 2016 yılında vizyona girecek Batman vs. Superman filminin ardından 2018 yılında bir Justice League filminin vizyona geleceğini açıklayarak çizgi roman hayranlarını sevindirdi.

Birbakış Burak KAPLAN

Okan Üniversitesi GSF Araştırma Görevlisi burak.kaplan@okan.edu.tr

2014 Yazının Yeni Dizileri Penny Dreadful: American Horror Story izliyorsanız, ‘hayatımda ikinci bir korku dizisine yer yok’ diyerek bu yeni diziye burun kıvırabilirsiniz diye söylüyorum: yapmayın! Çünkü karşınızdaki sıradan, öyle üç beş bölüm sonra yayından kaldırılacak bir korku dizisi değil. Penny Dreadful’un arkasında, sinema tarihine Gladiator ve Hugo gibi pek çok kaliteli yapım kazandıran senarist John Logan var. Logan, Viktorya dönemi canavarlarını ekrana taşımak için kalemini oynatmaya başladıysa emin olun ki ekranda bir Stephen Sommers Frankenstein’ı izlemeyeceğiz. Vampir ve canavar sevdalıları Penny Dreadful’u zaten kaçırmayacaklardır eminim de, bu türü sevmeyenlere de bari şunu söyleyeyim: bu dizide Eva Green var! Peki, Eva Green’i sevmeyen var mı? Eh, o zaman... Crossbones: NBC, Black Sails’in ikinci sezon onayını kıskanmış olacak ki ‘Kaptan Flint de kimmiş, biri korsan dizisi yapacaksa ben yaparım. Onu da en büyük korsanla yaparım’ demiş bile. Zira, her ne kadar sakalları dizi de kara olmasa da (hatta top sakallı olsa da) meşhur ve zalim korsan Blackbeard’ın hikayesini izleyeceğiz Crossbones’da. Dizinin ilk bölüm yönetmenliğini, en azından Hard Candy’yi çektiği için adını hala iyi andığımız David Slade üstlense de Crossbones’un asıl büyük kozu elbette ki başrol oyuncusu John Malkovich. Usta oyuncuya saygımız büyük orası ayrı ama; eğer dizinin ilk bölümü fragmanındaki gibiyse ben, bunu izleyeceğime yeniden Xena: Warrior Princess ya da Hercules: The Legendary Journeys açıp izleyeceğim, onu söyleyeyim. Halt and Catch Fire: Hollywood bu aralar yeni Steve Jobs filmlerini planlayadursun, AMC’nin yeni dizisi bizi seksenlerin bilgisayar dünyasına götürmek için hazır bile! Dizinin yaratıcıları, öyle tanıdığımız yıldız isimler değil. Fakat biraz erken bir tahmin yapıyor olsam da şunu söyleyebilirim ki bundan üç ay sonra Hollywood’daki herkes muhtemelen onları konuşuyor olacak. Çünkü AMC’nin Breaking Bad’in ardından uzunca bir süredir yeni bir tv fenomeni yaratmaya çabaladığını biliyoruz. İşte, Halt and Fire’ın o yeni fenomen olma ihtimali oldukça yüksek. Scoot McNairy ve Lee Pace’li oyuncu kadrosu, Juan Jose Campanella (o meşhur futbol stadyumu sahneli The Secret in Their Eyes’ın yönetmeni, evet) yönetimindeki pilot bölümüyle her şeyi ‘tamam’ gözüken dizi, bakalım metamfetamin laboratuarlarını bilgisayar laboratuarlarına çevirmeyi başarabilecek mi? The Leftlovers: Yıllar önce yayınlanan The 4400’ı hatırlar mısınız? İşte The Leftlovers, adeta The 4400’ın öncesinde yaşanan olayları anlatan bir prequel. Şaka bir yana, elbette ki HBO’nun yeni dizisinin The 4400 ile resmi bir bağı yok. Fakat iki dizi gerçekten de çıkış noktaları düşünüldüğünde akraba sayılırlar. The Leftlovers’ın tonu biraz farklı tabi. Bir bilim kurgudan ziyade sırtını İncil’de geçen hikayelere yaslayan gerçekçi bir dram bu yeni dizi. Justin Theroux ve Liv Tyler’lı oyuncu kadrosuyla umut vaat etse de dizinin yaratıcılarından birinin Damon Lindelof (bir zamanlar kendi twitter hesabında yazdığı üzere ‘Lost’un ardındaki salaklardan biri’) olduğunu hatırlatmakta fayda var. Lindelof’un güvenimizi kazanması için gerçekten iyi bir şeyler yazmış olması gerek. Aksi takdirde The Leftlovers’da sadece pilot bölümü izlenip bırakılan dizilerden biri olur. HBO’da aniden ortadan kaybolan(!) izleyicilerimiz nereye gitti diye yesin bitirsin kendini sonra. 97





Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.