Voir mayıs ayı

Page 1

EFSANE GERİ DÖNDÜ RUBENIS

En Büyük Dayanaklarımız

ERKEKLER TAKIYA KAVUŞUYOR Cemil Elmas

Yaşam Bir Yol Hikayesi Cemalettin Şahin

İstanbul’da Büyük Buluşma

JTR-WFDB-IDMA

Babalar

Yeşillikler Diyarı

TRABZON






VOIR

MAYIS - 2013 SAYI: 9 KAPAK: RUBENIS SAAT İmtiyaz Sahibi VOIR Magazin Adına Nurseli GÖKÇÜL nurseligokcul@voirmagazin.com Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Gonca ÇİPE Genel Yayın Koordinatörü A.Faruk GÖKÇÜL / faruk@voirmagazin.com Editör / Gonca ÇİPE / gonca@voirmagazin.com

Nurseli’den

Görsel Yönetmen / Burcu Tokoğlu İNCESU burcu@voirmagazin.com Moda Tasarımcısı / Erol ALBAYRAK erolalbayrak@voirmagazin.com Sanat Danışmanı / Faruk ÖZ Reklam Koordinatörü / Burak GÖKÇÜL burak@voirmagazin.com Reklam Satış Müdürleri Gözde Burcu TOP / gozde@voirmagazin.com Ebru Akçer İŞSEVEN / ebru@voirmagazin.com Yayın Danışmanları / Av. Hamdi ÇİYİLTEPE Yrd. Doç. Dr. Nuri SEZER Karadeniz Temsilcisi / Mustafa İSLAMOĞLU Renk Ayrımı & Baskı Teknik Basım Tanıtım Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Keyap Ticaret Merkezi Bostancıyolu Cad. F1 Blok

Değerli sektör mensupları,

Y

eni bir sayı… Yeni bir mevsimin ilk ayı… Sadece yaz sıcakları değil Haziran’la gelen... Belki yeni başlangıçlar, yeni umutlar çalacak kapımızı… Haziran’ın sihirli eli var sanırım yaşamımızda. Mesela hep hazirana denk gelir mezuniyet törenleri… ve özel bir günü barındırır takviminde Haziran… Babalar Günü… Baba çok özel bir hecedir özellikle kız çocuklarının dudaklarında… Baba… Gücün simgesi… Sen ağlarken gözyaşını silen tek adam. Akşam içilen Türk kahvesi. Baba, sana asla kapanmayan sımsıcak bir evin direği… Hep güçlü, hep ayakta, hep yakışıklı ve hep genç hatırlanır babalar yıllara inat… Erken veda etse de hiç gitmez aslında babalar çocuklarının hayatından… Yürekte kalırlar, kimi zaman özlemle, kimi zaman buruk bir gülüşle… En önemlisi büyük ve derin sevgiyle… Benim için ayrı bir anlam taşıyan bu ayda sadece özlemimi paylaşmak istedim, siz dostlarımla…

No: 93 Y. Dudullu / İstanbul T. 0216 508 20 20 • F. 0216 508 20 45 www.teknikbasim.com Sertifika No: 24871

Dağıtım / Aras Kurye Yayın Türü / Aylık Süreli Yayın Yönetim Yeri ve İletişim Alemdar Mah. Nuruosmaniye Cad. No: 21 D:105 Eser Han Fatih - İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 522 15 51 www.voirmagazin.com info@voirmagazin.com

VOIR Magazin’in Tüm Hakları Saklıdır. Yerel Süreli Yayındır. VOIR Magazin’de yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri, yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Bu dergide yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu uyarı VOIR Dergisi’nin birinci sayfasından son sayfasına kadar, içinde yer alan tüm haber, yorum, analiz ve öneriler için geçerlidir. İlan ve reklamların sorumluluğu sahiplerine aittir. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

4

Nurseli GÖKÇÜL


TAKI HABER 12

İstanbul’da Büyük Buluşma WFDB ve IDMA Başkanlar Toplantısı

14

Efsane Geri Döndü Rubenis

52

Alyans Sektörü Sürekli Büyüyor Ama Bilinçsizce Büyüyor Hasan Mutafoğlu

16

Fiyatlarda Düşüş, Talepte Artış Murat Tırpan Köşesi

18

Erkekler Takıya Kavuşuyor Cemil Elmas

54

Çalışma Uçup Gidebilen Bir Alışkanlıktır... Selçuk Özkan Köşesi

20

Modela Saat Gücün ve Otaritenin Temsilcisi Babalar İçin

56

ALB’den Büyük Atılımlar

22

Sektörde Yeni Bir Marka Arnia Gold, Taner Durak

24

Yeni Hizmet, Ela Diamond

26

Sektörden Kısa Kısa

28

İhracat Neden Kazandırmıyor Mehmet Akyürek Köşesi

30

Büyük İşbirliği Karakaş Atlantis ve Türk Ekonomi Bankası

32

Sektöre Uygun Yeni Çözümler Denizbank, Turgut Gelgör

MEKAN/GEZİ

34

El Emeği Göz Nuru Kar Altın, Cevat Kara

36

Kuyumculuğun Misyonu Mehmet Satıcıöz Köşesi

Ufuk Alyans, Geçtiğimiz Yıl 50 Bin Çiftin Hayatına Takıldı

38

MODA/TREND 58

Hayattaki En Büyük Dayanaklarımız Babalar

60

Tasarım Her Zaman Satar, Çünkü Özgün Arman Kasbar

64

Baselworld 2013 Yazan: Aylin Gözen

Dünden Bugüne Faberge’nin Yolculuğu Aylin Gözen Köşesi

68

Beş Yıldızlı Keyif Remina Restaurant

70

Yeşillikler Diyarı Trabzon

KÜLTÜR SANAT 74

Ruhunuzu Özgür Bırakın, Zeynep Elbeyli Altın Oran -I I- Yrd. Doç. Dr Nuri Sezer Köşesi

Ücretsiz Cumartesi Seminerleri Hrd Antwerp ve İMMİB

76

Okan Üniversitesi ve Güney Kore İstanbul Başkonsolosu Teodong Jeon

Barlas Erinç Öyle Yaşıyorum işte

78

5. Kocaeli Kitap Fuarı Müge Bilgin Akdaş Kitap Köşesi

Pırlanta Nereye Doğru Kazım Şahin Köşesi

80

Lanetli Kan Burak Kaplan Sinema Köşesi

Yeni Mağazada Hizmete Devam, Stil Turkuaz

82

Kültür Sanat Haberleri

42

44

VOIR YAŞAM

46

Bir Yol Hikayesi Cemalettin Şahin

FUAR GÜNCESİ

Satışlarım Nasıl Artar -1 Erhan Erkeç Köşesi

84

Anneler’e Hediyeler Outlet’teydi

50

86

Ortadoğu Altın ve Mücevher Fuarı

5


VOIR EDİTÖRDEN

Y

azın gelmesi ile birlikte insanlar, üzerindeki yorgunluğu atmaya başladılar. Biz de ekip olarak oldukça hareketliydik bu ay. Değişik insanlarla karşılaşmalar yaşadık, farklı bilgiler edindik, hayranlıklar duyduk. Küçük anekdotlar halinde bunlardan biraz bahsetmek istiyorum. Ancak ondan önce bir yeniliğimizi de duyurmaktan ayrı bir keyif duyarım. Bu sayımızda ilkini Cemalettin Şahin ile gerçekleştirdiğimiz, VOIR Yaşam… Bundan sonra özel bir bölümde yer alacak VOIR Yaşam, sektörden tanıdığımız, ancak özel yaşantılarında farklı uğraşları, farklı hayatları olan insanları VOIR okuyucularıyla buluşturacak. Sadece sektörde sıkışıp kalmamış, hayatı ıskalamayan ve kapılarını dergimize açmak isteyenleri konuk edeceğiz. Bazılarınızın “Peki neden?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Biz her zaman farklılık arayan bir ekip olarak, belki kendinizden bir parça bulabileceğiniz, belki hayatınızda farklı bir pencere aralayabilecek, belki de ortaya koyduğumuz yaşamlarla örnek teşkil edecek ve hatta “Helal olsun!” dedirtecek hayatlar... Gelelim anekdotlarıma…Cemil Elmas ile yaptığımız röportajın perde arkasını sizlere biraz aralamak istiyorum. Tarihten bir sayfa tadındaki odasında bizleri ağırlayan Cemil Bey, dolu dolu konuşmaları ve kibarlığıyla beni adeta büyüledi. Koleksiyonu ile ilgili detayları konuşurken verdiği bilgiler hafızama kazındı. Bizim gibi yazı ile uğraşan insanlar için kültürel bilgiler tam bir besin kaynağı. Tabi bize ikram ettiği özel kahve ve çikolatası da cabasıydı. Bunları yazıyorum; çünkü bence maalesef sektörümüzde eksik olan, araştırarak bir şeyler üretme konusunda artık ileriye gidilmeli… Hazırcılık yapmayıp, emeğe saygı göstererek, bilinçli üretimler yapılmalı… Buradan para kazanan herkesin sektörü ileriye taşıyabilecek ve dünyada duyurabilecek bir şeyler yapmasının artık vakti değil midir? Yeniliklerin yaşanacağı, güzel bir yaz diliyorum…

6







İSTANBUL’DA BÜYÜK BULUŞMA Borsa İstanbul ev sahipliğinde Dünya Elmas Borsaları Federasyonu (WFDB) ve IDMA (Uluslararası Elmas Üreticileri Birliği) Başkanlar Toplantısı 16–18 Haziran 2013 tarihlerinde İstanbul’da Shangri-La Otel’de gerçekleşiyor. Toplantıda 20 ülkeden 28 Borsa Başkanı biraraya gelerek dünyadaki elmas piyasaları kurallarını belirleyecek. Toplantı yurt içi ve yurt dışı elmas patronlarını ve mücevher sektörünün önde gelen firmalarını bir araya getirmeyi amaçlıyor.

“D

ünya Elmas Borsaları Federasyonu (WFDB) Başkanlar Toplantısı”, Borsa İstanbul ev sahipliğinde 16–18 Haziran 2013 tarihleri arasında İstanbul Beşiktaş’taki Shangri-La Hotel’de gerçekleşiyor. İstanbul, 3 gün boyunca yurt içi ve yurt dışından mücevher sektörüne yön veren borsalar, şirketler, mücevher üreticileri ile sektör temsilcilerini ağırlayacak. Dünyadaki elmas ticaretinin merkezi olan tüm borsaların üyesi olduğu ve piyasa kurallarını belirleyen Dünya Elmas Borsaları Federasyonu (WFDB) tarafından her yıl düzenlenen Başkanlar Toplantısı, 20 ülkeden 28 Borsa Başkanını bir araya getiriyor. 2013 yılı elmas ticaret kanunlarının belirleneceği toplantı, elmas konusundaki en yüksek söz sahibi kişileri bir araya getirmek ve bu başkanların kendi ülkelerinde Türkiye’ye benzer deneyimlerini paylaşmalarını sağlayarak, ülkemizdeki taş ve

12

kuyumculuk sektörünün gelişimine katkı sağlamak amacıyla düzenleniyor. Türkiye’nin 2023 hedefleri arasında yer alan 500 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmak için 19 alt sektörü ilgilendiren elmas ticaretinin önemine dikkat çekecek toplantıda, kuyumculuk sektörü temsilcileri ile global elmas ticareti yapan yurt dışı piyasa katılımcılarının işbirliği ve ticaret imkanlarının geliştirilmesi hedefleniyor. Türk kuyumculuk sektörünün uluslararası elmas piyasalarında adını duyurmak, global elmas işlemleri yapan kişi ve kuruluşların geleceğin cazibe merkezi olarak Türkiye’ye ilgilerini artırmak da organizasyonun temel hedefleri arasında yer alıyor. Toplantı hakkında bilgi edinmek isteyen sektör mensupları, İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB) ile bağlantıya geçebilirler.



EFSANE GERİ DÖNDÜ

Gözlükten şemsiyeye, klimadan kırtasiye ürünlerine kadar geniş bir segmentte üretim yapan Rubenis, 2004 yılında durdurduğu “saat” bölümünü tekrar hayata geçirdi.

R

ubenis uzun yıllardır ciddi bir pazar payına sahip, geniş ürün yelpazesi ile farklı sektörlerde hizmet veriyor. Saat sektöründe de daha önceleri hizmet veren, ancak aldıkları bir karar doğrultusunda durdurma kararı alan Rubenis, hızlı bir giriş ile seköre tekrar giriş yap-

14

tı. Marka, haksız kazançların olduğu saat sektöründe tüketiciyi korumak, makul ve mantıklı rakamlarla çok daha kaliteli saatleri satışa sunarak, memnuniyet yaratma amacında... Ar-ge’ye oldukça önem veren Rubenis, marjinal ürünleriyle de dikkat çekiyor. Bugün 300 milyon dolar ihracatı ile ciddi bir Pazar payına sahip Rubenis, Türkiye’de bir ilki de gerçekleştirmek için kolları sıvadı. Saat sektörü yıllardır yurt dışında üretip Türkiye’de satış gerçekleştirirken, Rubenis bu ezberi bozmaya niyetli. Saat üretimini Türkiye’de gerçekleştirerek, “Made in Turkey” yazacaklarını da vurgulayan şirket yetkilileri, bu iş için alt yapılarının oldukça uygun olduğunu da belirttiler. Rubenis’in ayrıca oldukça ciddi bir de iddiası var. Saatlerine 5, 10 ve 15 yıllık garanti ile tüketiciye sunuyorlar.



VOIR TREND ARDA BIÇAKÇI

Murat Tırpan

Murat Gold Yönetim Kurulu Başkanı

Fiyatlarda Düşüş Talepte Artış

C

in’den gelen enflasyon verilerinin etkisi ile birlikte yükselişe geçen altın, ABD’den gelen istihdam taleplerinin beklentilerinden düşük açıklanması ile birlikte düşüş eğilimine girdi. FED üyesi Philadelphia başkanı Charles Plosser, parasal genişlemenin pek işe yaramadığını ve bana kalırsa QE3’ü sonlandırırım şeklinde açıklamaları sert düşüşün nedeni oldu. Piyasa koşullarına göre uzun süredir bant hareketi gerçekleştiren altın, Euro ve gelişmiş ekonomilerinin zayıf görünümü yukarı destek verirken, göreceli olarak güçlü toparlanma sinyalleri veren ABD ekonomisi sebebiyle, aşağı baskı oluşmasına neden oluyor.

Dantelle gelen yeni moda

Geçen yıl başlayan “Dantel” modası, bu yıl da devam ediyor. Ayakkabıdan çantaya, ev tekstilinden takıya kadar dantel ve güpürleri her yerde görebileceğiz; hatta öyle ki, plajlarda bile bunun yansımalarına tanık olacağız. Anneannelerinizden, babaannelerinizden kalan dantelleri atmayıp, değerlendirebilirsiniz… ROMAN

ELLE

Altın alt bant (1440) ve üst bant (1480) lerden herhangi birisinin aşılması durumunda oldukça sert hareketler gerçekleştirebileceğinin sinyallerini vermeye başladı. Enerji fiyatları endekslerinin hız kesmesi ile bir miktar realizasyon başlayan altın, G7 toplantısı ve global büyümeye yönelik görüşler fiyat açısından önemli olacaktır. Destekler 1440-1428-1400 Dirençler 1476-1487-1500 olarak karşımıza çıkıyor. Gelişmekte olan ülkelerin altın iştahı kabarmış durumda. 2000 yılından bu yana en çok altın alımı yapan ülkeler sırasıyla Çin, Rusya ve Türkiye’dir. 2000-2012 yılları arasında en çok altın alımı yapan ülke 659 ton ile Çin, 535 ton ile Rusya, 243 tonla Türkiye olarak karşımıza çıkıyor. Sırasıyla Endonezya, Suudi Arabistan ve Singapur bu ülkeleri takip etmektedir. Son 30 yılın en büyük çöküşünü yaşayarak 1400 doların altına inen altın fiyatları toparlanmaya çalışıyor. Fiyatlarda düşüş yaşanırken, ülkelerin altın talebinde artış görülüyor. Dünya altın konseyi ve IMF verilerine göre, gelişmekte olan ülkelerin altın iştahı dikkat çekici boyutlara ulaşmış durumda. Son olarak bir veri paylaşmak istiyorum: Deutsche Bank 2013 yılı için ortalama altın fiyatı beklentisini %6 oranında düşürerek 1533 seviyesine çekti.

16

DOLCE GABBANA

DANTELL

DAGİ



ERKEKLER TAKIYA KAVUŞUYOR

C

emil Bey sektörde farklı koleksiyonlara imza atan bir firmasınız. Aldığımız duyumlara göre yeni bir koleksiyon daha kapıdaymış. Koleksiyonun içeriğinden bahseder misiniz?

Yüzyıllardan beri tüm dinlerde ve ortak coğrafyalarda erkeğin de kadınlar kadar kendine olan güvenini, inancını temsil eden aksesuar ve takılarla kıyafetlerini zenginleştirdiklerini görüyorsunuz. Hepimizin doğduğu şehir ve köyde gözünüzün görebileceği kadar uçsuz bucaksız tasarıma konu olacak dünyanın en güzel tasarımlarının kendi ülkemizden çıkabileceğine inanıyorum. Örneğin; nisan ayında Nevşehir’de yaşanan kelebek göçünün Japonya’dan gelen insanlar tarafından kare kare objektife alınması, Kırşehir’de doğan bir kardeşimizin kurduğu

18


Kendi adı ile marka olmuş ve sektörde haklı bir saygınlığı olan Cemil Elmas, yepyeni bir “Erkek” koleksiyonu ile sektöre öncülük etmeye hazırlanıyor. Etnik çizgileri modern bir tarz ile uyarlayarak, farklı bir tarza imza atıyor.

bizim koleksiyonumuz da tüm bunların bileşiminden oluşan, kültürleri, olayları içinde barındıran ürünlerden oluşuyor.

ilk astronomi uzay biliminin, Türk-İslam kültür ve medeniyetinin en muhteşem mimari özelliklerini yansıtan Cacabey Medrese’si olması, Antep’te doğan bir çocuğun Zeugma tapınaklarıyla büyümesi…. Van’da yaşayan bir kardeşimizin senede sadece birgün Karadağ’da uğur böceklerinin binlerce göçünü görebilme şansına sahip olabilmesi... Yine Ağrı, Van bölgesinde bulunan balıkların dalgaya rağmen nasıl ters ve sevgileri, aşkları uğruna yüzdüğünü görmek mümkündür. İstanbul’da doğan ve yaşayanlar için her yer özgün birer tasarımdır. Örneğin, kuş kanadında İstanbul… Hazerfen Çelebi. Konya’da doğan çocuk Mevlana’yı yaşamadan Konya’yı anlatamaz. Gel gör aşk beni neyledi! Bütün aşk temaları özgün olarak her gün Konya’da yaşanıyor. İşte

Peki tasarımların bir öyküsü, bir kimliği olacak mı?

Her gün yediğiniz ekmek, pide, francala bile her şehirde her köyde farklı farklıdır. En güzel anahtar da budur bence… Ben bunu çizemem görüyorum derseniz yanınızdaki kardeşinize, arkadaşınıza sorun. Eli kalem tutan her iki kişiden birisinin çizgisi mutlaka güzeldir. Hazırladığımız koleksiyonların hikayeleri her zaman olacaktır. Kullanılan materyaller deri, çelik, gümüş, altın ve değerli taşlar. Erkeklerin hem dinimiz hem de geleneklerimizden edinilen tecrübeleri, anonim değerler gözönüne alınarak, pırıltı olmayan renkleriyle, çok öne çıkmayan tasarımlarıyla, ergonomik olan değerli taşların biyolojik, enerjik yönlerini de göz önünde tutarak, soft, aktif yaşama bakışı modern tarzıyla ve kendiyle barışık bir erkek takı dünyası meydana getirdik.

Erkek koleksiyonunda sektör olarak biraz zayıf kalıyoruz diye düşünüyorum. Bunun sebebi nedir ve bu durum nasıl aşılır?

Bütün özel gün ve günlerimizde kadını görürüz. Allah başımızdan eksik etmesin. Ekmek, su kadar ihtiyacımız var. Ama iş erkeğe gelince takıda bir hiçiz. Biz sadece Allah’ın yanında bir hiçiz. Erkeğin kendine ait giysiyle aksesuarlarıyla bir bütünlüğü vardır. Bunun için takıyı önemseyen yeni hünkarlar, yeni takı severlerimiz geliyor. Sektör olarak bunun karşısında güçlü koleksiyonlar hazırlamalıyız. Bu koleksiyon dışında yeni projelerinizden de biraz bahseder misiniz?

Yeni projelerimizde Türkiye’nin tanınmış dünyaca ünlü bir markasının en güçlü Franchise’lığına devam edip Çin, Hindistan, Dubai, Suudi Arabistan, Katar ve Meksika gibi coğrafyalarda Franchise özelliğimizi bozmadan yolumuza devam etmek istiyoruz. 19


Gücün ve Otoritenin Temsilcisi Babalar İçin Saat sektöründe 2 yılı aşkın tecrübesiyle hizmet veren Modela Saat, “Babalar Günü” ne yönelik çıkardığı yeni koleksiyonu ile oldukça iddialı…

2

012 yılı itibari ile Obaku, Edwin, Zerone markalarının Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde distribütörlüğünü yürütüyor. Birbirinden cezbedici modelleri ile göz kamaştıran Modela Saat, bünyesindeki markalarla klasikten spora, farklı zevkleri olan tüm babalara ulaşmayı hedefliyor. Obaku “Farklılığı Keşfet” sloganı ile bütünleştirdiği koleksiyonunda, kendinden emin ve modern yaşantının keskin çizgilerini taşıyan ve her yaştan babanın dikkatini çekecek tasarımları, saat severlerin beğenisine sunuyor. Yeniliklere açık, özgün tasarımlardan hoşlanan babalar için Edwin Koleksiyonu ise nadide bir alternatif. Her türlü sevgiyi koruyucu bir misyon olarak üstlenmiş, her zaman çocukların yanında olan babaların hatırlandığı bu özel günde, siz de babanıza Modela Saat Koleksiyonları ile özel olmanın eşsiz dakikalarını yaşatabilirsiniz.

20



SEKTÖRDE YENİ BİR MARKA

Kuyumculuk sektöründeki farklı deneyimlerini, yeni kurduğu Arnia Gold firmasında müşterilerine yansıtan Taner Durak ile kısa bir söyleşi… Oldukça yeni bir markasınız. Bu firmayı açmaya nasıl karar verdiniz?

Sektörde eskiden beri süregelen bir bilgi birikimim vardı. Bu bilgi birikimini kendi markam adı altında, kendi müşteri portföyüme pazarlama ihtiyacı hissettim ve bu doğrultuda da Arnia Gold markası adı altında mağazamı açtım. Sektörün nabzını tutarak, trendleri takip ederek, kaliteli ürünler üretmekteyiz. Yurt dışında Türk Kuyumculuk Sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sanıldığının aksine bence artık Türk üreticileri de tercih ediliyor. Ülkemizde kalitenin yanında yavaş yavaş tasarıma da ağırlık verilmeye başlandı. Tüm bunlar Türkiye’nin tercih edilmesine sebep diye düşünüyorum. 22

Firmanızdaki ürün çeşitliliğinden bahseder misiniz?

Firmamda 22 ayar ve 14 ayar bütün ürün yelpazesi mevcuttur. A’dan Z’ye her şey mevcut bulunmakta; 22 ayar fantazi Trabzon setleri, Hint takıları gibi… Altının istikrarsız tutumu sayesinde artık hafif ürünler de üretiliyor. Bu konuda Arnia Gold olarak tutumunuz nedir?

Piyasanın tercih ettiği ürün yelpazesi ile trend olan ve en seçkin koleksiyonları ürettirdiğimizden dolayı, piyasadan etkilenmiyoruz. Firma olarak tercih edilen ayarda üretim gerçekleştiriyoruz. Üretim yaparken de firma prestiji ile hareket ediyoruz.



VOIR GÜNCEL

Yeni Hizmet

Günümüzde birçok firma yüksek kaliteli üretimi standart, hatta uygun sayılabilecek fiyatlar çerçevesinde müşterilerine sunuyor. Üretim kalitesi ve ücretlerde aynı seviyelerde olan firmalar, müşterilerinin gözünde farklı olmak için hizmet anlayışlarında değişik uygulamalara gidiyorlar. Sektörümüzde hizmetleriyle fark yaratan markalarımızdan birisi de Ela Diamond.

P

ırlantanın geleceğini parlak gören yılların kuyum ustası Yücel Bedir, 2000 yılında çıplak pırlanta taş satış işine girmiş. Bu yeni iş alanında da branşlaşmayı tercih eden Bedir, bugün itibariyle en küçük ebattan 1 karata kadar pırlanta taş satışı gerçekleştiriyor. 1 karatın üstündeki siparişlerini başka uzman arkadaşlarına yönlendiren Yücel Bedir, uzmanlaşmanın önemine dikkat çekerek “Herkes en iyi bildiği işi yapmalı. Diğer kişilerin uzman olduğu alanlara da saygı duymayı bilmeli. Bir işe ne kadar hakim olursanız o işi en güzel şekilde icra edersiniz” diyor. 2005 yılında kuyum sektöründe pırlantalı takıların satış patlaması yapmasını önceden tahmin ettiğini belirten Ela Diamond firma sahibi Yücel Bedir, “Biz 2000 ile 2005 arasında işimizin tüm ayrıntılarına vakıf olduk. Bu beş yılı çok iyi geçirdik. Branşımızla ilgili uzmanlığımızı, sektörün hizmetine başarıyla sunduğumuza inanıyoruz. Kısacası her gün farklı bir şey öğrendiğimiz pırlanta işinde adım adım basamakları çıktık” diye konuştu.

24

İsteyene çıplak taş, isteyene anahtar teslim taşlı ürün

Bugün itibariyle müşterilerinin yoğun talepleri neticesinde artık çıplak pırlanta taş satışının haricinde yabancı ve yerli müşterilerine anahtar teslim takı da sunduklarını kaydeden Yücel Bedir sözlerini şöyle sürdürdü: “Bildiğiniz üzere pırlanta taşı aynen altında olduğu gibi uluslararası bir piyasa tarafından her gün belirli bir fiyat eşliğinde satışa sunuluyor. Bu bağlamda biz standart fiyatların ne üstüne çıkabilir, ne de altına inebiliriz. Her zaman dürüst ve ilkeli çalışmayı benimseyen Ela Diamond, bugün müşterisine pırlantanın tam değerinde fiyatlar söyleme konusunda her zaman net olmuştur. Biz müşterilerimiz için fark yaratmak adına hizmetimizde bir fark yaratmayı tercih ettik. Bugün itibariyle yıllardır çalıştığımız; montür ustasından mıhlamacıya, ciladan rodaja, kısacası bir ürünün üretimiyle ilgili tüm aşamaları çevre-

mizde güvendiğimiz dostlarımızla müşterilerimiz için anahtar teslim hazırlıyoruz. Çok daha uygun bütçelerin ortaya çıktığı bu çalışmalarda, müşterilerimiz taşı çok iyi tanıdığımız için bizim taşı en iyi sergileyecek takıyı tüm detaylarıyla ortaya koyabileceğimizi biliyorlar.” Hizmet anlayışıyla fark yaratan Ela Diamond çalışanları; bir müşteri temsilcisi gibi iletişim halinde olduğu kuyumcusunun tüm isteklerini biliyor ve onun istediği tarza uygun takıyı hayata geçiriyor.



VOIR SEKTÖRDEN KISA KISA

ARDA BIÇAKÇI Sultan-ı Zümrüt

Zanaat ve ustalığın izlerini aynı anda bulabileceğiniz Sultan-ı Zümrüt Koleksiyonu, aşkın ince detaylarından kesitler sunuyor. Bu özel seride ortada kullanılan zümrütün ve kenarlarda dikey kullanımı, aşkın insan hayatına doğan bir güneş olduğunu figüre ediyor. Bileklikte kullanılan çiçek motifleri de kadınlara atıfta bulunarak, çiçek benzetmesi yapılıyor. Sultanlara layık bu koleksiyon, iyi bir zanaatkâr olan Arda Bıçakçı’ya ait…

MDM

Eğitime Talep Çok Mücevher sektöründe tüketici ile markanın buluştuğu noktada en iyi hizmeti sunabilmek amacıyla kurulan Mücevher Danışma Merkezi (MDM), alanında uzman ekibiyle tüketiciye yön veriyor. Mücevher konusunda merak edilen tüm sorulara yanıt verirken, sertifikalı ve iş yerleştirmeli programıyla da profesyonel mücevher danışmanları yetiştiriyor. Mücevher mağazalarındaki personelin mükemmel servis anlayışıyla kişiye özel danışmanınız olmasına kadar, müşterilere farklı deneyimler yaşatacak pek çok hizmeti bir arada sunuyor. Ayrıca uyguladığı sertifika eğitimleri ile mücevher sektöründeki firmaların dönemsel ya da daimi insan kaynağı ihtiyacını karşılıyor. Mücevher Danışma Merkezi kurucusu, mücevher uzmanı Aylin Gözen tarafından verilen iş garantili sertifika programını tamamlayan Mücevher Uzmanları, mücevher tarihinden akımlara, taşların tüm özelliklerinden trendlere ve satışına kadar her konuda donanıma sahip oluyor. 2,5 ay sürecek eğitimler için şu ana kadar başvuranların sayısı ise 1000’i aşmış durumda…

26

ON MÜCEVHERAT Büyük Başarıya Ödül

Mücevher sektörünün 2012 ihracat ödülleri sahiplerini buldu. İMMİB "2012 İhracatın Yıldızları" ödül töreninde Pırlantalı Mücevher kategorisinde üçüncülüğü On Mücevherat aldı. Moskova, Dubai ve Kiev ofisleri ile ihracatını gerçekleştiren On Mücevherat; Yıllardır ihracata yaptığı yatırımların geri dönüşünü gururla görmektedir. Bu başarının temelinde dünya standartlarında mücevher üretimi gelmektedir. Geleceği görmek ve bunun için şartlarını geliştirmek bu başarının artarak devamlılığını sağlayacaktır. Pırlantalı Mücevherat dalında üçüncülük ödülünü alan On Mücevherat Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Güner " Bu gece sektörümüz açısından son derece anlamlı ve önemlidir. Ödül almak emeğimizin karşılığıdır ve bu bir örnektir. Ödül alan tüm firmaları ve meslektaşlarımı kutlarım şeklinde’’ konuştu.

AKDİN KUYUMCULUK Trabzon Hasırı Amerika Yolunda

Geçtiğimiz günlerde Trabzon hasırının klasik çizgilerinin dışına çıkaran, “Altına Tarihi Dokunuş” koleksiyonunu piyasaya sunan ve büyük beğeni toplayan Akdin Kuyumculuk; Amerikan pazarına hızlı bir giriş yapmayı planlıyor. Trabzon hasır bileziğinin sadece ülkemiz içinde değil, tüm Dünya genelinde benzersiz el işçiliğiyle adeta tarihi bir kültür mirası olduğunu vurgulayan Akdin Kuyumculuk Genel Müdürü İhsan Akdin, “Amacımız; özgün kültürel mirasımız olarak tanımladığımız Trabzon hasır bileziğini, Dünyanın kabul göreceği evrensel ve yerel kültürel değerler ile harmanlayarak tüm takıseverlerin talep edeceği bir hale getirmek” dedi.


NOVA PRES

BYKUK

Madalyonun İki Yüzü

“Kaynaksız Hasır Tekniği”

Ülkemizin önde gelen gram altın ve kıymetli maden üreticisi Nova Pres Gold, hatıra madalyon ve hatıra altın para çalışmalarına hız verdi. Ülkemizde ve yurt dışında birçok kuruma hatıra, özel baskılı gram altın üreten Nova Pres Gold; son olarak İzzet Baysal Vakfı için 33 gram ağırlığında, vakfın kurucusu İzzet Baysal’ın resmi bulunan hatıra madalyon üretti. Nova Pres Gold Genel Müdürü Murat Niziplioğlu; markalarının en son hizmet verdiği kuruluşun İzzet Baysal Vakfı olduğunu, özellikle vakıf üniversitesinde başarılı olan öğrenciler, kurumun başarılı yöneticileri ve vakfın özel misafirleri için kendilerinden baskılı altın madalyon istediklerini ifade etti. Niziplioğlu şu an itibariyle Nova Pres Gold’un her türlü görseli, resmi ve yazıyı sıfır hata ile altın, gümüş, bronz ve bakıra rahatlıkla basabildiğini, bu konuda ülkemizin en gelişmiş üretim tesislerinden birine sahip olduklarını söyledi.

Tarihi Trabzon hasırına yüzlerce yıl sonra çok önemli bir yenilik getiren Trabzon’un köklü hasır bileklik üreticisi Bykuk Kuyumculuk; Türkiye genelindeki müşterilerine büyük avantajlar sundu. Her kuyumcunun özel aparatlar eşliğinde hasır bilekliği 5 dakika içinde kısaltmasına imkan tanıyan “Kaynaksız Hasır” tekniği kısa süre içinde Bykuk müşterileri tarafından benimsendi. Bykuk Kuyumculuk Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Kuk, bu tekniği geliştirmeden önce çok ciddi bir ön hazırlık devresi geçirdiklerini, mühendisler ile birlikte herkesin çok pratik bir şekilde hasırı istediği ölçüde kısaltmasının formülünü aradıklarını söyledi.

SER DIAMOND

Yeni Tasarımlar Vitrinde Ülkemizin en büyük elmas takı üreticilerinden biri olan Serdiamond, geçtiğimiz günlerde düzenlenen “Outlet Mücevher Günleri”nden mutlu bir şekilde ayrıldı. Geçtiğimiz yılbaşı öncesi, Şubat ayındaki sevgililer günü öncesi ve anneler günü öncesi olmak üzere 6 ay içinde 3 kez düzenlenen “Outlet Mücevher Günleri” organizasyonları birçok firmanın stoklarındaki ve ihracat fazlası ürünlerini eritmesine vesile oluyor. Serdiamond firma sahibi

Yakup Alpdoğan, Outlet mücevher ve takı satış organizasyonunun Harbiye gibi İstanbul’un merkezi bir yerinde yapılmasının çok doğru bir karar olduğunu ve tüm outlet günlerine markalarının katıldığını, elde ettikleri sonucun müspet olduğunu söyledi. Organizasyonun özel günler öncesi olmasının daha etkin sonuçlar doğurduğunu da belirten Alpdoğan, “Amacımız bu organizasyon ile yüksek rakamlı perakende, sıcak satışlar yapmak değil. Biz yeni tasarımlarımızı vitrinlerimize taşımak için bu organizasyonu bir fırsat olarak görüyoruz. Bazen maliyetine, bazen maliyetinin altında, bazen de çok az bir karla stoklarımızdaki takılarımızı ve ihracat fazlası ürünlerimizi elden çıkarmış oluyoruz. Böylelikle bizim yeni tasarımlara imza atmamız için bir itici unsur oluşuyor”

27


VOIR TREND Mehmet Akyürek

Cici Gold Genel Müdürü

İhracat Niçin Kazandırmıyor?

S

on günlerde ciddi düşüşlere şahit olsak da, altın fiyatlarının son 12 senelik yükseliş trendinin en önemli sonucu talep daralması olarak yaşandı. İmalatları tonlarla ifade edilen birçok büyük üretici fabrikalarını kapatırken, binli rakamlarla ifade edilen çalışan sayıları onlu rakamlara geriledi. Elbette müşteri portföyünü koruyan, çalışanları yükseliş öncesi dönemle hemen hemen aynı olan 1-2 firma yok değil. Ancak genele baktığımızda durum imalatçılar açısından hiç de iç açıcı olmayan noktalara sürüklendi. Aslında ihracat ağırlıklı üretim, firmaların kendi tercihleri değildi. 2001 yılı anayasa kitapçığı krizi ile başlayan iç talep daralması, sektörü ihracata bir nevi zorladı. İmalatlarının %80-90 civarındaki kısmını iç talebe ayırırken, 2 yıl içerisinde pek çok büyük firma bunu tersine çevirdi ve bu büyük payı ihracata ayırmak zorunda kaldı. Tabii ki 1 gram altının 9 dolar olduğu dönemde 2-3 hatta 4 dolar işçiliklerle ürün satabilmek çok olumlu yansıyordu bilançolara. Öyle ki iç piyasa fiyatları altın bazında o dönemde kesinlikle daha düşük kalıyordu. Bu durum küçüklü büyüklü birçok üreticiyi ihracata yönlendirmeye başladı. 2001-2004 döneminde altın takı ihracatı altın dönemini yaşadı desek doğrudur. Ancak 2005’te 500 dolar sınırına yaklaşmaya başlayan fiyatların, sinsice azalttığı talebi hissetmeye başladık. Bu azalan talep normalde artırılması gereken işçilik fiyatlarının iyice düşmesine yol açtı zira pek çok üretici yaptığı ihracat yatırımının karşılığını henüz alamamış, atölyeler boş kalmaya başlamıştı. Bu durumda sipariş alabilmek için fiyatlar düşürüldü, vadeler uzatıldı. Zamanla herkes birbirinin yabancı müşterisine yeni tekliflerle gidince geldiğimiz 2013 yılında ihracatçılar hala dolar bazında 2001 yılı işçilikleri ile iş yapmaya çalışıyorlar. Tabii ki fire ve işletme maliyetlerimiz düşük işçilikle karşılanmaya çalışınca iş bir nevi hamallığa dönüşüyor. Yurt dışında birbiri ile acımasız rekabet etmek maalesef sadece Türk üreticilerin yaptığı bir yanlış. Hem altın, hem tekstil hem otomotiv alanında yöneticilik yapmış birisi olarak bu alanlarda hep İtalyan üreticilerle rekabet ettim. Onlarda gördüğüm politika ise bambaşkaydı. Bir İtalyan şirketi bir ülkeye ihracat yapıyorsa, onun müşterisi ikinci bir İtalyan üreticiyi cezbetmiyor! Peki ne oluyor? Onun ihracat yaptığı ülke onu cezbediyor ve bu ikinci İtalyan üretici diğer İtalyan üreticinin müşterisine gidip daha düşük fiyat teklif etmek yerine, daha farklı modellerle fiyatı düşürmeden farklı bir müşteri elde etmeye çalışıyor. Çünkü her iki İtalyan da birbirlerinden fiyat yolu ile müşteri transfer etmenin ikisine de kaybettireceğinin farkında! Peki bizde niçin bu olmuyor? Sebebi çok basit; Türk firmaları arasında kayıt dışı faaliyet gösteren firma sayısı kayıtlıdan fazla. Vergi no’su bile olmayan binlerce atölye var. Ayrıca bu duruma müdahale etmesi gereken oda ve örgütler de bu haldeler. İhracattan hem ülkemizin hem de üreticilerimizin kazanması için yapılması gereken en önemli hamle, kayıt altına girme ve oda vb. kurumların da kendine çeki düzen verip görevlerini doğru dürüst yapmasıdır.

KATIA

plajda

BONESTO

KATIA

VICTORIA SECRET

MENDOS

CROCS BEACH

28

Havaların ısınması ile plaj sezonu açıldı. Havuzların yavaş yavaş dolmaya başladığı şu günlerde, farklı mayo ve bikini seçenekleri ile kadın/erkek şıklık yarışında olacak. Bu yıl bayan mayolarında özellikle desenli modeller revaçta gözüküyor. Aman dikkat! Güneşten faydalanalım derken, zararını göz ardı etmeyin…

CALVIN KLEIN



BÜYÜK İŞBİRLİĞİ Türkiye’nin halka arz olmuş en büyük altın ve mücevherat markalarından biri olan Karakaş Atlantis ile Türk Ekonomi Bankası (TEB) büyük bir işbirliğine imza attı. Kazan-kazan prensibine dayanan Altın Tahsilat Sistemi Projesi kapsamında Nisan ayı itibariyle kuyumculara teminatsız 1kg altın kredisi sağlanarak, kuyumculara hem destek verilecek hemde sektörün canlı tutulması sağlanacak.

43

30

yıldır kuyumculuk sektöründe hizmet veren marka Karakaş Atlantis, TEB ile uzun soluklu bir işbirliğine gitti. Hem TEB’in altın bankacılığı konusundaki uzmanlığından hem de Karakaş Atlantis’in sektörel gücü ve Türkiye çapındaki geniş ve güçlü kuyumcu müşteri ağından faydalanılarak, kuyumculara teminatsız 1 kg has altın kredisi sağlanacak. Bu proje ile kuyumculara önemli bir girdi sağlanarak hem vitrinlerin zenginleşmesi ve ürün çeşitliliğinin artması hem de altın sektörünün kayıt içine alınması sağlanacak.

projesi gibi görünse de TEB-Atlantis-Kuyumcu üçgeninde yer alan bir proje. Bu üçgende yer alan isimlerden birinin olmaması projenin gerçekleşememesi demek. O yüzden Atlantis olarak gücümüzü Anadolu’nun birçok yerinde yer alan bayiilerimizden aldığımızı unutmuyoruz. Bir yandan şirketimizi düşünürken bir yandan da müşterilerimizin koşullarını iyileştirmek, onları daha ileriye taşımak adına projeler düşünüyor ve hayata geçirmeye çalışıyoruz. Çünkü şirketimiz kadar kuyumcularımız da bizler için önemli.”

Kuyumcular bu projeyle birlikte, peşin mal alımında işçilik iskontosu, borcunu uzun vadede ödeme imkanı, düşük komisyonlu kredi kullanım imkanı, zengin vitrin, ürün çeşitliliği, işletme sermayesi desteği gibi avantajlardan sistem içinde yararlanmış olacaklar. Kuyumcular ayrıca kredi borçlarını altı ay içinde küçük bir vade oranıyla (%5) 1000 gr altını 1030 gr olarak bankaya ödeyebilecekler. Konuya ilişkin görüş bildiren Karakaş Atlantis Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Karakaş: “Bu proje aslında TEB ve Atlantis

1 Kg’lık Kredi Devamlı Kullanılabilecek

Proje kapsamında kuyumculara sağlanacak olan 1 kg’lık kredi, devamlı kullanılabilirliğiyle de dikkat çekiyor. Kuyumcular maksimum 6 ay sonunda borçlarını kapattıklarında limitleri doğrultusunda tekrar krediden faydalanabilecekler. Bu sistem içerisinde kalan, borçlarını zamanında kapatan, potansiyeli yüksek olan kuyumcular için zamanla limit artışı da gerçekleştirilebilecek. Kuyumcular ürün tedarik ederken daha rahat hareket etme özgürlüğünü Karakaş Atlantis farkıyla sağlamış olacaklar.



SEKTÖRE UYGUN YENİ ÇÖZÜMLER DenizBank Altın Bankacılığı Grup Müdürü Turgut Gelgör’e sorduk: Altın bankacılığında yenilikler ve farklılıklar getirdiniz. Tüm bu yeni gelişmelerden bizleri haberdar eder misiniz?

B

ankamız altın bankacılığında en geniş ürün yelpazesine sahip banka olma özelliği ile diğer bankalardan farklılaşmaktadır. Son bir yıl içerisinde müşterilerin altın ve altına dayalı yatırım ürünlerine olan taleplerinin artmasına paralel olarak, biz de altına dayalı yatırım ürünlerini çeşitlendirerek farklı beklentilere uygun ürünler sunmaya başladık. Altına dayalı ürün gamımızı artırırken müşterilerimizin altına kolay ulaşabilmesini amaçlıyoruz. Altın Kredilerinde imalatçıdan toptancıya, küçük üreticiden perakendeciye kadar altın ticareti ile uğraşan tüm sektör müşterilerimiz için finansal çözümlerimiz mevcut. Sektör dinamiklerine uygun kredi süreçlerimizin yanısıra altın kredilerimizde biraz daha müşterilerimizin ihtiyacına yönelik farklılaşmaya gittik. Mesela, kuyumcular genelde altın kredilerini bir yıl vade ile alıyorlardı ve vade sonunda bütün altınlarını getirip altınlarını kapatmak zorunda kalıyorlardı. Bu da kuyumcuların işini zorlaştıran bir sorun. Biz bu noktada onlara daha kolay ödeme şartları sunmak için taksitli kredileri geliştirdik. Müşteriler, istedikleri ödeme planına bağlı kalarak, istedikleri vadede, istedikleri kadar taksitlerle veya 3 ayda bir ödemelerle kredilerini ödeyebiliyorlar. Bu da onların üretim yapmış oldukları mallarını vadesi geldiğinde bozmadan veya herhangi bir yerden altın bulup getirip kapatmadan, dönem dönem ödeyerek kapatmalarını sağlıyor. Kuyumculuk sektörünün ihtiyacına yönelik bu ürünü 2012’de hayata geçirdik ve oldukça olumlu tepkiler aldık. 2013 yılında da bu ürünle sektöre desteğimizin

32

artacağına inanıyoruz. Onun dışında bir de tabi özellikle ihracatçılarımızın dönem dönem yurt dışına yaptıkları ihracatlarda finansal destek ihtiyacı, sigortalama ihtiyacı veya bilgi ihtiyacı oluyor. Biz yine faktoring şirketimizle birlikte onlara yönelik bir “İhracat faktoring” ürünü geliştirmeye çalışıyoruz. Onların ihracat yaptıkları ülkelere yönelik gerekli şartları sağlayarak ve sigorta enstrümanını da kullanarak ihracatlarını daha güvenilir ve rahat yapmalarını sağlayan yeni bir ürünü de 2013 yılında sunuyoruz. Yine sektörde ilk olarak sunduğumuz taksitli altın kredisi, gümüş kredisi, kuyumcu paket sigortası da diğer raf ürünlerimiz arasında yer alıyor. Altın bankacılığı konusunda işimizi yürütürken özellikle müşterilerimizin talep ve beklentilerine yönelik ürün geliştiri-

yoruz. Altına dayalı ürün gamımızı artırırken amacımız, müşterilerimizin altına kolay ulaşabilmesini sağlamak. Ayrıca tüm kredi ürünlerinde sektör dinamiklerini göz önüne alarak sektöre özel kredi değerlendirmesi yapmaktayız. Sunduğumuz taksitli altın kredisi, imalatınıza destek kredisi, gümüş mevduatı ürünlerimiz ile sektörde farklılaşıyoruz. Ayrıca müşterilerimiz şubeden yaptıkları tüm altın ve gümüş işlemlerini internet ve ATM üzerinden de rahatça yapabilmektedirler. DenizBank olarak toplam altın mevduatımız 425 kg’dan bugün itibari ile 13,5 tona ulaştı. Pazar payımız yüzde 0,95’ten, yüzde 5’e yükseldi. Altın Kredilerinde ise 1,7 ton kredimiz var, bu da pazarın yüzde 11’i demek.



El Emeği Göz Nuru Osmanlı Dönemi’nden beri süregelen Trabzon hasırı, halen yurt içi ve yurt dışında rağbet gören ürünler arasındaki yerini koruyor. Bu geleneği sürdüren firmalar arasında yer alan Kar Altın Yönetim Kurulu Başkanı Cevat Kara, Trabzon hasırı ile firmasının örtüşmesini değerlendirdi.

Bilezik üretimi yapıyorsunuz. Bildiğimiz kadarıyla bayanlar elde üretim yapıyor. Üretiminizden ve süreçlerinden bahseder misiniz? Geçmişten süre gelen üstün dokuma tekniği, günümüzün gelişmiş makine ve teçhizatını kullanarak dahi yapılamıyor. Hamarat bayanların elinde çift yüzlü dokunuyor, Trabzon hasırını bayanlar dokuyup, tokmakla yüzeyini düzelttikten sonra atölyelerde boyu ve kenarları düzeltiliyor, farklı başlık modelleri döküm atölyerinde dökülüp, hasıra kaynak yapılıyor ve bazı kimyevi işlemlerden sonra Trabzon hasırı kullanıma hazır hale getiriliyor. Tek ürün gamınız var. Başka çeşitlere de yönelmeyi düşünüyor musunuz? Çalıştığımız branş hasır olduğu için usta olduğumuz konuda, farklı hasır fantazi modeller üretiyoruz. Hasırı farklı boyutlara taşıyıp insanların beğenisine sunuyoruz. İnsanların bildikleri, usta oldukları işlere odaklanması, beraberinde başarıyı getirir diye düşünüyorum. Bu başarı da insanların memnun olma derecesini üst sıralara taşır. Peki yurt dışına ihracatınız nasıl? Hangi ülkelerle çalışıyorsunuz? Ünü Türkiye sınırlarını aşan Trabzon hasırı, katıldığımız fuarlarda ününe yakışır bir talep görmektedir. Bizim çalıştığımız ülkeler; Almanya, Irak, Pakistan, Hindistan, Suudi Arabistan başta gelmektedir. İmal ettiğimiz ürünlere talep fazlasıyla memnun etmektedir. Yeni hedefleriniz, çalışmalarınız var mı? İnsanları memnun etmenin bir sınırı yoktur. Daima farklı tarzlar, yeni hedefler, araştırma-geliştirme için daha iyi ve güzele ulaşma adına elimizden gelen gayreti sarfetmekteyiz. Bütün gayretimiz insanların mutluluğu içindir.

34



Mehmet Satıcıöz Stil Alyans Yönetim Kurulu Başkanı

KUYUMCULUĞUN MİSYONU

S

ektörel anlamda gelişmekte olan kuyumculuk, asıl itibarı ile ülkelerin görünen yüzü olmuştur. Bu nedenle çok değişik anlam ve ifadeler taşıyan takı işlemeciliği sanatının tradisyonel yüzünü tüm dünya insanlarına anlatma adına, son yıllarda gelinen nokta ile büyük aşamalar kaydetmiştir. Öncelikli olarak kullanılan değerli metaryallerin yeknesak ve helojen olması sektörel

anlamda çok önemli olup, yapılan çalışmaların gelecek nesillere aktarılmasına olanak sağlamaktadır. “İnsanoğlu tarih boyunca güce inanmıştır” Takı işleme sanatı insanın kendini doğru ifade edebilmesi için imkan sağlar, günümüze kadar gelen süsleme ve bezeme sanatında kullanılan sembollerin bir dili vardır. Bu da

UFUK ALYANS

Geçtiğimiz yıl 50 bin çiftin hayatına “Takıldı” Birbirinden farklı modele imza atan, ayrıca sektörün dev markalarına alyans üreten Ufuk Alyans, sürekli gelişen ve değişen alyans piyasasında özgün yapısıyla farklı bir duruş sergiliyor. Dünyada asla modası geçmeyecek takı çeşidinin alyans olduğunu belirten Ufuk Alyans firma sahibi Ufuk Güneş; geçmiş döneme göre bugün itibariyle çok fazla model tüketiciye sunulduğunu, artık alyans alacak kişilerin yüksek çeşitlilik karşısında seçim yapmakta çok zorlandığına dikkat çekti. Bazen çiftlerin 2-3 saat alyans çeşitlerini yakından inceleyip karar veremedikleri şahit olduğunu kaydeden Ufuk Güneş, “Yüzlerce modelin arasında kararsız kalan birçok çift en sonunda yıllar öncesinin klasik alyans modellerini tercih ediyorlar. Bu durum, klasik alyansın sürekli vitrinlerde kendine yer bulmasına sebebiyet veriyor” dedi.

36

kuyumculuğu tüm dünyaca bilinen ve kullanılan bir lisan haline getirmektedir. İşte tam bu aşamada bu evrensel dili iyi kullanmak, inanıyorum ki çağımızın geleceğe açılan penceresi olacaktır. Varlık bilinci ve inisiye olmak, bu gücü iyi kullanmakla mümkün bir hale gelecektir. Yani bizim yapmaya çalıştığımız, geleceğe “Doğru” mesajlar vermektir.



HRD Antwerp ve İMMİB arasında iki kurumun eğitim alanındaki iş birliğini geliştirmek üzere imzalanan mutabakat zaptı sonrasında organize edilen, sektöre yönelik eğitimler devam ediyor.

“Ü

cretsiz Cumartesi Seminerleri” İstanbul Kuyumcular Odası Binası’ndaki HRD Antwerp dersliklerinde veriliyor. “Ücretsiz Cumartesi Seminerleri” sektör profesyonellerine ve bu alanda kariyer hedefleyen katılımcılara açık olmak üzere HRD Antwerp tarafından hazırlandı. Seminerler, iki konu başlığı altında HRD Antwerp Eğitim Departmanı tarafından veriliyor. Temel Pırlanta Tanıtım Semineri ile katılımcılar 4C konusunda bilgi kazanırken, pırlantanın özelliklerini; temel mücevher satış eğitimi tanıtım semineri ile HRD Antwerp satış modeli üzerinden katılımcılarda satış süreçlerine hâkimiyetin önemi ve pırlantanın faydalarını müşteriye efektif biçimde aktarma konusunda farkındalık kazanıyorlar. Seminerler her Cumartesi günü saat 11:00-16:30 saatleri arasında İstanbul Kuyumcular Odası Binası’ndaki HRD Antwerp dersliklerinde organize ediliyor. Katılımcıların seminer öncesinde mutlaka ön kayıt yaptırmaları gerekiyor. Ücretsiz seminer tarihleri ile ilgili detaylı bilgi almak ve ön kayıt yaptırmak için katılımcılar HRD Antwerp ile iletişime geçebilirler.

38

z i s t e r Üc artesi Cuminerleri Sem





Gerek çıkardığı albümlerle gerek başka sanatçılara verdiği beste ve sözleriyle, 300’den fazla şarkının birçoğu hit olan bir sanatçı Barlas Erinç… “Aşk her şeyi affeder mi?”, “Ne ekmek ne de su”, “Dursun dünya”, Galatasaray için yazılmış olan “Kalbimizde şampiyon” bunlardan sadece birkaçı.

BARLAS ERİNÇ

“Öyle Yaşıyorum İşte” Hayatınızı incelerken hangi yönünüzü daha da öne çıkartmak gerektiğini düşündüm. Hem yazıyor hem söylüyor hem de çalıyorsunuz. Tüm bunların birleşimi Barlas Erinç’i anlatır mısınız?

Eğer genel bir yönümden bahsediyorsak, öngörü ve önsezilerim çok güçlüdür; kendimle ilgili her konuda. Başka bir deyişle vereceğim herhangi bir kararla ilgili sadece ilk görüş ve hislerim doğrultusunda gidebilmeyi çok katı ve istikrarlı bir hale getirebilmeyi, vicdani derinliğimi biraz azaltabilmeyi isteyebilirdim; ama eğer müzikal hayatımdan bahsediyor isek de ben bunda bir seçenek gerekliliği görmüyorum. Yaptığı şarkıları hem diğer sanatçılara veren hem de kendi yorumlayan tonla sanatçı arkadaşımız, abimiz, kardeşimiz, ablamız var. Ben de onlardan biriyim bu konuda. Kaldı ki ben esasında ülkemizde yeni bir tarz solist olarak müziğe başladım ve o dönemlerde kendi jenerasyonumdan bir sürü arkadaşımıza da ilham vermiş bir rock ve punk şarkıcısıydım; yine biraz dinlenme gereği duyduğum bir dönemde besteciliğim biraz ön plana çıktı. İşte bu anlamda ortaya karışık bir şekilde sürdürüyorum olayı. Başka sanatçılara beste yapanlar, bunun yanında yoruma da başladı ve artık bu neredeyse popüler olmaya başladı. Değerlendirir misiniz?

İlkesel bir prensip olarak kişinin yeteneği var-

42


sa ve toplumsal bir beğeni ve tercih sağlayabiliyorsa, yeteneği olduğu bu konuda her şeyi yapabileceğini savunuyorum. Burada önemli olan beğeni veya tutulma kriteri ve çıtasının ne olduğu; yine bu düzey ve profilin nesillere ne gibi bir katkıda bulunabildiği… Maalesef çok uzun yıllardır varlığı tartışılmaz, beğenilirliği göreceli olmayan, enternasyonal mecrada güvenilirliği olan sanatçılar çıkaramıyoruz. Hele ki popüler alan dışında gerçek sanat dallarında bu daha da vahim bir durumda. Mesela bir bale, resim, heykel, edebiyat gibi sanatsal dallarda ben enternasyonal kabul edilebilirliğe haiz bir isim hatırlamıyorum… Evet tabi ki vardır. Ama yine maalesef biz bilemiyoruz; çünkü bize duyurulmuyor. Ve yine yukarıda bahsettiğim çıta ve kriterler de toplumda bir gıdasızlık yaratarak hepimizce malum şiddet, kendini bilmezlik, yetersizlik, mutlu olamayan, kendine güvensiz, son derece materyalist ve yüzeysellikle varolma eğilimindeki nesillere yol açıyor. “Öyle yaşıyorum işte” isimli yeni albümünüz de çıktı; hayırlı olsun. Nasıl bir albüm, kendinizi eleştirir misiniz?

Her zamanki gibi albüm çıkarmak amaçlı oluşmadı. 3-5 şarkı oluşmuştu ve o sırada yollarımız Burak Demirezen (Onair Medya) ile kesişti bir şekilde. Ardından albüm çalışmasına döndü iş. Bana ait 10 şarkı yer alıyor. Old School Rock tarzı oldu; gitar-bas-davultarzı denilebilir. Her şeyi ben çaldım, söyledim, kaydettim ve mixledim. Hatta albüm grafik artworkünü de ben yaptım. Biraz yorucu gibi görünebilir dışarıdan; ama konuya iş gibi bakmayınca yorgunluk da algılamıyorsun. Yine aşka ve hayata dair, onların etrafında değinilen konular. Albümü eleştirebilmek için çok çaba sarfettim ama bulamadım.(Gülüyor) Popüler kültürde her şey çok çabuk tüketiliyor; besteler… sanatçılar… Ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Zamanın ruhu diyorum! Şüphesiz bu çok takdir ettiğim bir durum değil ama yapacak bir şey yok gibi. Bence teknolojideki gelişme ile Spiritüalizm arasındaki balansta bir arıza var. Aslında bu soruya cevap vermesi gereken müessese global medya, yani bu sadece bize özgü bir durum değil. Bu durumu

destekleyen ve pompalanan adeta bir ütopya gibi bir politikası var medyanın. Bilemiyorum belki de böyle olması gerekiyordur. Eğer bu, mesela ‘’Hani nerde o eski şarkılar’’ şeklinde bir serzeniş ise, o eski dönemlerde aşkın ve değerlerin yaşama tarzı ile günümüzdekilerinin yaşama tarzı arasındaki farktan kaynaklanıyordur. Günlük yaşamda nasıl birisiniz? Böylesine bir sanatçı ruh… Eminim herkes merak ediyordur.

Günlük, güncel ve yaşanan hayattan koparsanız üretme yeteneğinizi kaybedersiniz. O yüzden ben asla sıradanlıktan kopmamaya çalışıyorum. Yaşanan ortalama hayatla olan bağlarımı hep canlı tutuyorum. Yani tabiî ki bir sanatçı olarak farklı yönlerim vardır kendi içimde; ama bunu sadece üretimime uyguluyor ve yansıtıyorum. Bu arada zevklerinizi de merak ediyorum. Takı sever misiniz ya da uğuruna inandığınız aksesuarlarınız falan var mıdır; ne gibi takılar size hitap ediyor?

Evet takı merakım var… Bir süredir kurukafa dizayn tarzı takılara taktım. Kolye ve küpe de kullanıyorum; ama özel bir ‘’uğur’’ takıntım da yok. Giyimde sıkı tarz, üste oturan kıyafetleri tercih ediyorum ve bunları da daha tatmin edici olarak ihraç fazlası ürünler arasında bulabiliyorum. Daha sıra dışı mallar çıkabiliyor aralarından. Çok beğendiğim ayakkabı ya da pantolonları sürekli ve her yerde giyme eğilimindeyim, yani bakkal çakkal klüp ya da TV her yerde… Yeni projeleriniz var mı?

Yeni projelerim her zamanki gibi yeni şarkılar, güzel şarkılar yapmak… Son bir sözünüz var mı?

İnsanlığın, dünyanın artık aklını başına toplamasını; bütün bu doyumsuzluk, şiddet, düşmanlık, huzursuzlukların bitmesini diliyorum!

43


VOIR HABER Kazım Şahin

Fahret Döviz Yön. Kur. Başkan Vekili

PIRLANTA NEREYE DOĞRU?

Y

ıllar geçtikçe insanoğlunun güzellik ve kalite anlayışı değişmektedir. Bu değişim her sektörde olduğu gibi kuyumculuk sektöründe de kendini farklı şekillerde göstermektedir. Geçmişte ziynet altınlar kurdelelere dizilip, boyunlara takılarak süslenilirdi. Bu yöntem hem süs, hem de yatırım sağlardı. Ancak geçen yılların güzellik anlayışlarında oluşturduğu farklılıklar ve gelişen üretim teknolojileri ile düşen maliyetler sayesinde daha fantezi ürünler kullanılabilir oldu. Zaman her şeyi değiştirdiği gibi bu fantezi ürünler üstünde de etkisini gösterdi ve karşımıza yepyeni bir ürün grubu çıkardı. Bu grubun bir bölümü geçmişten günümüze elmas olarak varlığını zaten sürdürüyordu. Ancak fiyatlarının çok yüksek olmasından dolayı herkesin kullanabileceği bir ürün çeşidi değildi ve sadece belirli kuyumcularda satılırdı. Geri dönüşümünde de kayıp çoktu. Gelişen teknolojiyle elmas taşının özel şekilde kesilip ışığı direkt geri yansıtmasının sağlanması sonucu pırlanta doğdu. Pırlanta tıpkı bir zamanlar ziynetlerin ya da fantezi ürünlerin olduğu yerde duruyor; şu an karşımızda. Üretim miktarlarının artması, işlemedeki işçilik maliyetlerinin düşmesi ve geri dönüşümdeki kayıpların çok azalmış olması, hem süs hem de yatırım aracı olarak cazip bir hale getiriyor pırlantayı. Bu noktada kuyumculuk sektöründe faaliyet gösteren meslektaşlarımızın ürün çeşitlerini gözden geçirmesi gerekliliği doğmaktadır. Geleceğe hazır olmak için bugünden eksik olan bilgiler tamamlanmalı ve sektörün gideceği yöne hazır olunmalıdır.

44

YENİ MAĞAZADA HİZMETE DEVAM Sektörel tecrübelerini Stil Turkuaz markası altında toplayan Mesut Çakmak ve Mehmet Satıcıöz, Türkiye ve yurt dışına alyans modelleri ve taş tedariği ile hizmet veriyor.

K

uyumcukent’te uzun bir süredir hizmet veren Stil Turkuaz Alyans, farklı alyans modelleri ile pazardaki iddialarını sürdürüyor. Hem alyans hem de taş tedariği konusunda sektör ihtiyaçlarına cevap veren firma, yine Kuyumcukent’te ikinci mağazasını açtı. Deneyimlerini kaliteli üretimden yana kullanan ve yeni projelerle sürekli karşımıza çıkmak için çalışan markanın bir sonraki yeniliği de merak konusu…


Altınay A LYA N S & P I R L A N TA

Mem û Zîn KOLEKS�YONU

SANAL MAĞAZAMIZ www.altinaymucevherat.com


VOIR YAŞAM

BİR YOL

HİKAYESİ

Bugüne kadar insanları ofislerinde, mağazalarında ziyaret ettik hep. İstedik ki farklı yaşam öykülerini, yine farklı bir çerçeveden aktaralım sizlere. Tam bir azmin, başarının öyküsünü, bambaşka bir ortamdan sunmaktı gayemiz. Bunun için düştük yollara… 46


G

ünümüz sabahın erken saatlerinde başladı. Ekipçe düştük Bandırma yollarına. Doğayı yaşamak ve biraz olsun İstanbul’un debdebesinden uzaklaşmak istedik. Yaşamı ıskalamayan, dolu dolu yaşayan bir isim karşıladı bizi; Cemalettin Şahin. Bandırma’da Kamergold adı ile markalaşan Cemalettin Bey, önce buradaki mağazalarını gezdirdi. Ardından bizi şaşkına uğratan hobilerini ve uğraşlarını görmemizi sağlayacak Bandırma’nın Erikli Köyü’ndeki çiftliğine… Sürprizlerle dolu bir isim Cemalettin Şahin. Sabah gördüğümüz takım elbiseli adam artık karşımızda yok; çünkü çiftlik yolunu tutkunu olduğu motoruyla katetti. Gençlik yıllarında sürekli motor tepesinde olduğunu söyleyen Cemalettin Bey, bu tutkusunu şöyle ifade ediyor: “Yıllardır severim motoru. Ama işlerimizle boğuşurken, tutkularımızı bir kenara itiyoruz maalesef. Motor fuarını gezerken bu motoru gördüm ve çok be-

ğendim. Hatta uzun zaman ara verdiğim için tekrar kısa bir eğitim bile aldım. Bu motor Turing dediğimiz cinsten ve özellikle uzun yollarda tercih edilir. Ben de zaten bayağı bir yol yaptım bununla. Ayrıca hafta sonları diğer motorumla, özel parkurlarda motocross yapıyorum; inanılmaz bir keyif. Ancak burada belirtmek isterim ki, motoru gençlere tavsiye etmiyorum. Hatta çocuklarıma da vasiyetim var; ‘ben öldükten sonra sevmediğim birine verin motorumu’ diye” (gülüyor) Cemalettin Bey’in sektördeki duruşuna alıştığımızdan, içeride yatan böylesine bir kişilik tabi ki bizi şaşırtıyor. Sonradan bunlarla da sınırlı olmadığını öğreniyoruz. Çiftliğe giden yol oldukça bozuk. Tozlu ve engebeli yoldan giderken gördüğümüz, alabildiğince yeşil alanlar ve yer yer sarı çiçekler, bizi bizden alıyor. Gittikçe köy yaşantısına yaklaşıyoruz. Bir yandan hayran hayran etrafımızı seyrederken, bir yandan da parmağımız sürekli deklanşörde. Yolun kıvrımlarının sonunda gözüken dağların tepesindeki yeldeğirmenleri bizi selamlıyor. Hepimiz İstanbul’un kirli havasından uzaklaşmanın sevincini yaşıyoruz. Ne kadar da hasretmişiz meğer… Yolun sonuna geldiğimizde bizleri mütevazi bir çiftlik karşılıyor. Cemalettin Bey’in de bize katılmasıyla çiftlik serüvenimiz başlamış oluyor. Evin bulunduğu yer biraz yüksekte ve dağlara bakıyor. Bahçeye iniyoruz. Aslında oraya bahçe değil, minik bir hayvanat

47


VOIR YAŞAM GÜNCEL

bahçesi demek daha doğru. Kümeslerin ve bir ahırın bulunduğu bahçede başka bir sürpriz hazırlamış bize Cemalettin Bey. Sivas’tan getirttiği taklacı güvercinler, kuğular, tavus kuşları, ilginç görünümleriyle Habeş tavukları, Çin kazları ve ahırda heyecanla dışarı çıkmayı bekleyen bembeyaz bir Arap atı… Cemalettin Bey ahırdan atı çıkartıyor ve bir yandan da binmek üzere hazırlık yapıyor. At oldukça hareketli, yerinde duramıyor. Cemalettin Bey atın üstüne atlıyor ve dört nala koşturuyor… İnanılmaz bir mutlulukla ata biniyor; “İşte en büyük tutkum. Çok büyük haz duyacağınız, güzel bir spor” diyor. Bir sonraki projesini gösteriyor bize. Büyük bir bahçe yapılıyor çiftlik evinin hemen arkasında. İçinde birçok meyve ağaçlarının ve ördeklerin yüzebileceği bir süs havuzunun da bulunacağı bir yer. Diyor ki Cemalettin Bey: “Biz buradan hiçbir zaman ticari kaygı gütmedik. Sizin derginiz aracılığıyla da söyleyeyim: Tanıdığım tanımadığım yolu geçen, ismi, cismi, fikri, zikri ne olursa olsun bütün insanlara buranın nimetleri helal. Herkes buraya gelebilir ve istediği kadar nimetlerinden yararlanabilir. Kapımız herkese açık. İnsanlar faydalansın diye diktirdim ben bu ağaçları. Doğayı çok seviyorum ve maalesef bundan 10 sene sonra böyle manzaralara hasret kalacağız”. Dereyi de unutmamak lazım; arazinin içinden bir de dere geçiyor.

“Bir müşteri 1000 müşteri götürür. 48

Bir müşteri 1000 müşteri getirir” Eve geçiliyor akşam yemeğini yemek üzere. Hazırlanan sofranın başına toplanıyoruz ve soruyoruz, hikayeniz nasıl başladı ve bu günlere nasıl geldi? Cemalettin Bey hayatta bir çok doyuma ulaşmış, ancak başarıyı seven ve bunu sürekli gerçekleştirmek için de yeni projeler üreten biri. Yıllar önce Sivas’ta bir kuyumcu dükkânında başlar iş yaşantısı. Ancak planların dışında gelişen olaylar onu Bandırma’ya kadar sürükler. Aslında amaç İstanbul’a gelmek ve burada büyümektir. Fakat maddi koşullar buna elvermeyince, Bandırma’ya abisi ile birlikte yerleşir. Kimseyi tanımamanın verdiği birçok zorlukla

karşılaşırlar. Ancak ellerindeki ufak bir sermaye ile “Şahinler” adı ile bir mağaza açarlar. Yıllar geçtikçe farklı bakış açısına sahip olduklarını anlarlar ve yollarını ayırırlar. Böylece 1991 yılında ilk Kamergold Mağazası açılmış olur. İş yaşantısına ilk başladığı yıllardan beri kurumsal bir firmanın hayali ile yaşayan Cemalettin Bey, nihayet bunu gerçekleştirebileceği bir firmaya kavuşmuş olur. Daima ileriye yönelik planlar yaparak, sistematik bir şekilde hareket eder. Bir markanın en önemli ayağı olan müşteri memnuniyetine ağırlık verir. Bu konuda ar-ge çalışmaları yapar ve yaptırır. Halkın ayağına kadar hizmet götürür. Böylece marka zamanla duyulmaya, bilinmeye başlar. Kamergold büyüdükçe yatırımlar da artar ve peşi sıra mağaza sayısı artmaya, verilen hizmetler de çeşitlenmeye başlar. Ufak bir mağazadan, bugün İstanbul mağazaları ile birlikte 70 personeliyle büyük bir Pazar payına sahip bir şirket haline gelir Kamergold. Yatırımlarını en önce Bandırma’ya yaptığını belirten Cemalettin Şahin: “Ben


buradan ekmek yiyorum ve bu yüzden buraya yatırım yaptım ve devam da edeceğim. Çalışanlarımızın çoğu buradaki insanlar. Karşılıklı güven çok önemli bizim işimizde. Halk bize güveniyor, biz de onlara. İnanır mısınız? Herkes İstanbul’u merkez gösterir, ben Bandırma’yı merkez gösterdim. Buranın vergi dairesine katkı sağlayayım diye. Hatta 2005 yılından beri de Bandırma vergi rekortmenleri arasına girmeyi başarıyorum” Cemalettin Bey kimsenin hakkının yenmemesi gerektiğini vurgulayarak; “Elemanlarımın hepsinin sosyal hakları tam olarak verilir. Benim için eleman önemlidir. Onlar ekibimizi oluşturur. Şu aralar yeni transferlerimizle ciddi bir şekilde, tam kurumsallaşma sürecine girdik. Öyle bir sistem oturtmalı ki, bu iş benden sonra da gelişerek devam etsin; çalışanlar evine ekmek götürsün. Bunun için tam bir beyin takımı oluşturduk. Online satıştan tutun da, gizli müşteriye kadar her şeyi yeniden yapılandırıyoruz. Zaten artık yeni nesil de aramıza katıldı. Oğlum Kâzım’ın da gelmesi ile birlikte daha da yenilikçi bakmaya başladık. Mağazacılığı daha da büyütüp, ihracata da yönelmek istiyoruz”. Kamergold büyümeye devam ederken 2009 yılında bir atılım kararı daha alır Cemalettin Şahin ve Fahret Döviz’i (FD) devralır. Bu İstanbul’a açılma sebebini oluşturur. İnsanlarla beklentileri konusunda özel bir çalışma başlatır Cemalettin Bey. FD’nin ne gibi ve nasıl hizmetler vermesini istedikleriyle ilgili özel bir araştırma da yaptırır.

Bunun üzerine bir strateji belirler. Fahret Döviz’in Kamergold’dan farklı bir kulvarda hizmet vermesi kararlaştırılır. Kamergold perakende mağazacılık olarak devam ederken, FD Döviz toptan ile ilgilenecektir. Aynı zamanda FD Diamond da toptan-perakende pırlanta satışı yapacaktır. Hatta Pastırmacı Han’da bu iş ile ilgili inşaatına başlanan pırlanta bölümü de bu markaya bağlı olacaktır. Ayrıca Kamergold’un, Kapalıçarşı’da bir de perakende mağazası bulunuyor. Her işte müşterinin önemini vurgulayan Cemalettin Şahin: “Her şeyden önce insanlara hizmet vermek, güvenlerine layık olmak, onların yüzündeki mutluluğu görebilmek, bizim için en önem-

li nokta. Parayı kazanırsınız, ama size para kazandırırken onların da mutlu olması lazım. Siz parayı kazandığınızda mutluysanız ama alışveriş yaptığınız insanlar mutsuzsa, bu bir kâr değildir. Bizim için size teveccüh göstermeleri, sizi önermeleri, tavsiye etmeleri en büyük kazanç… Hani eskiler derler ya: bir müşteri 1000 müşteri götürür, bir müşteri 1000 müşteri getirir”. Akşam saatlerinde çiftlik evinde kuzine sobanın başında hoş sohbetlerle, Anadolu misafirperverliğiyle ağırlandığımız günü noktalıyoruz. Yola koyulmak gerek; İstanbul bizi bekler…

49


VOIR GÜNCEL

ROMAN

Erhan ERKEÇ

Altınakıl Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri

Satışlarım Nasıl Artar? I

Hedefler

M

erhaba sizler için üç bölümden oluşan bir yazı dizisi hazırladım. “Hedefler”, “Prim Sistemi”, ”Müşteri Memnuniyeti”. Bu ay sizlere, satışınıza direkt etkisi olacak bu üç önemli konunun ilki olan “Hedefler” konusunu anlatacağım. Eğitim verdiğim ve karşılıklı görüştüğüm tüm kuyum sektörü patron ve çalışanlarına ilk önce satış hedeflerini sorarım. Genelde soruya verilen cevap patron tarafından da, personel tarafından da aynı olur; “İçeriye giren her kese satmak!”. Oysa içeriye gelen herkese satış yapmak hedef değil, alınan maaşların karşılığıdır. Hedef konusu gözden kaçırdığımız ve sektörümüzün yapısı gereği genellikle hesaba katmadığımız bir durumdur. Bu durumu kısaca örnekler isek. Ortalama yüzde 20 kâr ile ürün satan bir işletmenin toplam giderleri 20.000 TL ise bu işletmenin zarar etmeden ayı kapatması için yapması gereken ciro: 100.000 TL’dir. 30 Gün açık olduğunu düşündüğümüz bir işletme için bu durumda, bu işletmede günlük cironun 3.333 TL olması halinde başa baş noktası yakalanmaktadır. Kâr beklentimizin de aylık 20.000 TL olduğunu düşünürsek, hedefimiz günlük ortalama 4.000 TL ciro olmalıdır. Yukarıdaki örneği ortalama kâr marjı ile siz de kendi şirketinize basitçe uygulayabilirsiniz. Önemli olan, yukarıdaki örnekten hareket edecek olur isek 4.000 TL’nin altında ciro ile kapattığınız bir günün sonunda personellerinizi toplayıp; “Yarınki hedefimiz bu günkü eksik ciromuz ile birlikte (ör.) 6.000 TL” demez ve personele hedef belirtmezseniz, personeliniz biz elimizden geleni yaptık diyerek huzur içerisinde evinin yolu tutar ve siz asla beklentiniz olan kâr marjına, cirolara ulaşamazsınız. Hedef belirlemek aynı zamanda kâr marjı yüksek olan ürün guruplarına doğru, personelin satış alışkanlığını da yönlendirecektir. Ciro ve kâr hedeflerinin gerisinde kalan personelinizin, bilezik müşterisini 14 Ayar ve Pırlanta ürünlerine yönlendirdiğini göreceksiniz. Tabi ki sonuca ulaşıp kazançları arttırmak için ayrılmaz üç kuralı birlikte uygulamanız şart! Hedeflerinizi belirleyin, doğru bir prim sistemi oluşturun ve içeri giren müşteri sayısının “Müşteri Memnuniyeti” ile doğru orantılı olduğunu unutmayın! Gelecek sayı buluşmak dileğiyle…

50

mezun oluyorum

KOÇAK GOLD

MISS SELFRIDGE

Okulların kapanışı ile mezuniyet ayı haline gelen Haziran ayı geldi çattı. Gençlerin özenle ve büyük bir telaşla hazırlandığı mezuniyet partileri için sizlere farklı seçenekler sunuyoruz. Tepeden tırnağa kusursuz olmak isteyenlere çeşit çeşit öneriler…

L’ORÉAL

PHYSICIANS FORMULA

YENİ İNCİ

JOURNEY

NİHAN ATAKAN



“Alyans sektörü sürekli büyüyor ama bilinçsizce büyüyor” Yaz aylarının yaklaşması ile düğün dönemi de başlamış oldu. Kuşkusuz ki, evlilik denince akla ilk gelen takılar arasında alyans gelir. Karakaş Atlantis'in Kemeraltı Bölge Müdürü Hasan Mutafoğlu ile alyansın piyasalardaki durumunu konuştuk. Hasan Bey sizinle öncelikle Atlantis’in alyans koleksiyonları üzerine konuşmak istiyorum. Tasarımlarda neleri baz alıyorsunuz?

Tasarımlarımızda kendini kanıtlayan ve teknolojisi sürekli yenilenerek, moda ve trend çizgilerine uygun, iş ortaklarımıza güncel modeller sunarak, o yıl modanın içinde yer alan tüm çizgileri ar-ge şeklinde alyanslarımıza uygulamaya çalışıyoruz. Bu uygulamanın içinde ürünün kaliteli ve dayanıklılığı bizim en büyük garantimizdir. 52

Atlantis çok çeşitli ürün gamına sahip. Bunların içinde alyansı nasıl konumlandırıyorsunuz?

Sektörün önde gelen firmalarından ve yön veren firma konumunda olduğumuz için, bütün ürün gruplarında nasıl iddialı isek, Atlantis alyans da bu doğrultuda önemli bir konumda bizim için olmazsa olmazlarımızdan… Şu an Türkiye’nin tüm bölgelerinde etkili ve profesyonel geniş pazarlama ağımızla bu konuda lider konumdayız, sadece yurt içi değil yurt dışında da bayilerimiz


Altındaki sürekli iniş çıkış elbette yeni evlenecek çiftleri etkiliyor; ama her ne olursa olsun yeni çiftler için en önemli şey alyanstır. Gelenek ve göreneklerimize bağlı bir toplum olduğumuz için alyansı hiç bir şekildeki sonuç etkilemiyor.

vardır. Atlantis olarak amacımız dünya markası olmak. Altında sürekli iniş çıkış meydana geliyor. Bu durum evlilik sürecindeki alışkanlıkları da değiştirdi mi?

Altındaki sürekli iniş çıkış elbette yeni evlenecek çiftleri etkiliyor; ama her ne olursa olsun yeni çiftler için en önemli şey alyanstır. Gelenek ve göreneklerimize bağlı bir toplum olduğumuz için alyansı hiç bir şekildeki sonuç etkilemiyor. Evlilik hazırlığında olanlar beğendiği alyansı mutlaka alıyorlar ve gönül rahatlığı ile takıyorlar.

Alyans sektörü sürekli büyüyen bir Pazar… Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Alyans sektörü sürekli büyüyor ama bilinçsizce büyüyor. Piyasadaki döküm yapan atölyeler bile alyans satmaya başladı. Bu da işin ne boyutlara geldiğini gösteriyor. Bu tür sonuçlar bizim gibi büyük firmalar için handikap. Yaptığımız

işçiliklerin tam karşılığını kesinlikle alamıyoruz; çünkü hem teknolojiyi takip ediyoruz hem de çok fazla el emeği gerektiren alyanslar üretiyoruz. Ama her şeye rağmen bölgelemizde devamlılığımız ve şubelerimiz olduğu için kaybımız yok. Bizim tek isteğimiz iş ortaklarımızın, yani müşterilerimizin mutlaka ayar kontrolü yapmaları ve kaliteden ödün vermeyen firmalarla çalışmaları… Önceden piyasada tek kol ürün satılırdı; alan memnun,satan memnundu. Şimdi ise ustalarımız altı parça alyans yapıyor. Bunun el işi alyanstan hiç bir farkı yok. İşçiliği ise inanılmaz komik rakamlar… Bakın işte altın fiyatları bir anda düştü! Şimdi isteseniz de işçilikleri yükseltemezsiniz. Ama maliyetler hiç düşmüyor. Bizim isteğimiz artık fiyatların kırılma noktasından çıkması ve herkesin hakkını alması. İş ortaklarının da bu işi devamlı yapabilen firmalarla çalışması en büyük kazanç olacaktır.

53


VOIR GÜNCEL

VOIR TREND

Selçuk ÖZKAN

DEBENHAMS

Çalışma uçup gidebilen bir alışkanlıktır; bırakması kolay, yeniden başlaması zor bir alışkanlık

CONVERSE

Victor Hugo

N

eden ve nasıl çalışıyorsunuz? Zorunlu, istekli, ihtiyaçtan… Ama her ne olursa olsun azimle çalışmak…Bu ay bu konuyu biraz da olsa irdeleyelim istedim. Tüm yaşamımıza yön veren şeylerin belki de en başında nasıl çalıştığımız gelmektedir. Geçmişimizde nasıl çalıştık?

INTERSPORT BOBBLE

spvoer şık

Çoğumuzun iş yaşantısında mecburi giydiğimiz ve bazen bizi zora sokan o klasik kıyafetlerden kurtulma zamanı… İçinde kendinizi rahat hissedeceğiniz, belki de haftasonları üzerinizden çıkartmayacağınız, rengarenk, rahat mı rahat, tiril tiril, sportif seçenekler…

Okul yaşamında çok çalışkan olmayan insanların iş hayatın da çok başarılı çalışkan insanlar olabileceklerini biliyoruz. Peki bunun altın da yatan sır nedir? BATİK

SLAZENGER

Genel inanç ne olursa olsun toplumda eğitimli, okuyan insanların daha başarılı olacağı, en azından belirli bir düzeyde eğitim almanın başarının kaçınalmaz anahtarlarından olduğudur. Yeterince okumamış ya da okulda çalışmamış insanların birdenbire çalışmaya başlayarak başarmalarının altında yatan sebeplerden biri, para kazanmayı başarması… Çalışmaya başlanan o işi çok sevmesi, üzerindeki otoritenin -bu usta olabilir, patron olabilir- çalışanı mecbur kılması, yapılan işin hayattaki son şans olarak değerlendirilmesi. Her ne olursa olsun çalışma zorunluluğumuz, yaşam boyu devam ederken değişik nedenlerle çalışmaktan vazgeçersek, birbirinden kötü durumlara sürüklenebiliriz.

COLUMBIA

Sürüklendiğimiz bu kötü ve olumsuz durumlardan kurtulabilmek için abuk subuk yollara sapmak yerine tekrar tekrar çalışmaya tutunmalı ve hiç vazgeçmemeliyiz. Vazgeçtiğimiz anda kendimizi olumsuz kişilere teslim etmek zorunda kalacağız. Bu durum, bizi çevremize karşı adeta bir mutsuzluk kaynağı haline getirecek ve daha büyük sorunlara yol açacaktır. Mutlu ve sorunsuz bir yaşam için çalışmak, çalışmak, çalışmak… 54

POZİTİF ENERJİ SPOR MERKEZİ



ALB’DEN BÜYÜK ATILIMLAR ALB Menkul Değerler, sektöre hızlı bir giriş yaptı. Ayağının tozu ile yeni şubeler açarak, Gaziantep Fuarı Gala Gecesi Sponsorluğunu gerçekleştirdi. Fuarda yoğun bir ilgi gören stantlarını sürpriz isimler ziyaret etti.

A

LB Menkul Değerler, fuar öncesi Gaziantep ve çevresindeki kuyumcu esnafını ziyaret ederek, birebir iletişim kurarak nabız tuttu. Ayrıca ALB, döviz ve kuyumculuk sektöründe SPK lisansı ile Forex piyasalarında hizmet veriyor. Bu durum sektör tarafından olumlu tepkilerle karşılanıyor. Gaziantep’te Start Fuarcılık organizasyonunda gerçekleştirilen Ortadoğu Altın ve Mücevher Fuarı’nda, 27 Nisan akşamı düzenlenen “Gala Gecesi” nde düzenlenen 300 kişilik yemeğin sponsorluğunu ALB üstlendi. Fuarda ALB Menkul Değerler Genel Müdürü Metin Aytekin de hazır bulundu. Sektörü bilgilendirme konusuna önem veren ALB Menkul Değerler, “Altında risk yönetimi” başlıklı bir seminer de düzenledi. Ayrıca standı ziyarete gelen tüm 56

sektör mensuplarını da bilgilendirmeyi ihmal etmediler. Piyasanın durumunun sık sık dile getirildiği fuar boyunca; Gaziantep Kuyumcular Odası Başkanı, Diyarbakır Kuyumcular ve Sarraflar Odası Başkanı, Antalya Kuyumcular ve Sarraflar Odası Başkanı, Şanlıurfa Kuyumcular ve Sarraflar Odası Başkanı’nın standı ziyaret etmesi de gözden kaçmadı. Ancak kuşkusuz ki en önemli ve anlamlı ziyareti, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in ziyeretiydi. Sayın Bakan, ALB Menkul Değerleri başarılarından dolayı kutladı. Sektörde hızlı bir başlangıç gerçekleştiren ve sürekli yeni şubeleri ile de Türkiye geneline yayılan ALB Menkul Değerler, piyasalara damgasını vuracak gibi gözüküyor.



Hayattaki en büyük dayanaklarımız;

BABALAR...

Babalar Günü’nün mimarı Sonora Smart Dodd, annesinin ölümünden sonra kendi ve beş kardeşine hem annelik hem de babalık yapan babasına ithafen, babaların da bir günü olmasını ve babasının doğum günü olan 5 Haziran’ı babalar günü olarak kutlanmasını istedi. Ancak o tarihe yetişmedi. İlk Babalar Günü 19 Haziran 1910’da Washington’un Spokane şehrinde kutlanmaya başladı.

Özgür

Jack Pierre saatler, tarz sahibi erkeklerin vazgeçilmezi olmaya devam ediyor. Siyahın asaleti ve mavinin özgürlüğü Jack Pierre saatlerde hayat bularak, saat tutkunlarının beğenisine sunuluyor.

farklı

Artes D1003 Tablet kalitesiyle vizyonunuzu değiştirmeye hazır mısınız? Bu özel ürün, en iyi fotoğraflar, videolar ve akıllı teknolojisiyle hayatınızı değiştiriyor.

En “İnce”

Cross firması klasik anlayışta ve gelişmiş teknolojiyle özel olarak ürettiği “ince” dolmakalemi ve jel refilli roller kalemini Cross Classic Century-Black Serisi Babalar Günü’nde tüm babaların beğenisine sunuyor.

ile

Sportif

Bitişiğindeki Antalya Golf Kulübü ile işbirliği içinde golf severler için eşsiz olanaklar sunan Kempinski Hotel The Dome, bahar aylarında hem tatil kaçamağı yapmak hem de golf sporu ile tanışmak isteyenleri otelde sezonun en büyük fırsatı bekliyor.

Sıradışı

Cerutti koleksiyonunda yer alan gözlükler sıra dışılığı ve prestiji bir arada bulmak isteyen babalara göre… 58

Sanatçı

Dünyaca ünlü ressamlara, kolay bulunamayan duygulara, tarihi kültürlere, şehirlere, etniklere ve doğaya adanmış koleksiyonlar hazırlayan Freywille, sanat tutkunu babalara özel tasarımlar sunuyor.


Keyifli

Yeni İnci’nin Babalar Günü’ne özel, rengarenk ve rahat pijama koleksiyonuyla babaların keyfine diyecek yok… Yeni İnci 2013 Yaz Pijama Koleksiyonu, Babalar Günü için ideal hediye seçenekleri arasında yer alıyor…

Sosyal

Şık

Erkek giyimin vazgeçilmez markası Kiğılı, babalarını mutlu etmek isteyenlere alternatif hediye seçenekleri sunuyor. Bu özel günde babasını en şık hali ile görmek isteyenler cazip fiyat seçenekleri ile Kiğılı mağazalarına geliyor.

Nokia Lumia 720, son teknolojik yenilikleri ve tarzıyla sosyal açıdan aktif kitlelerin gözdesi olacak; görüntülemede, ücretsiz müzikte ve HERE haritalarında yaptığı son teknolojik yeniliklerle geliyor! Babalar için iyi bir alternatif hediye.

Rahat

Bu Babalar Günü, hayatının kahramanı babasına güzel bir hediye düşünenler için King Paolo ayakkabıları birbirinden farklı alternatifler sunuyor. Rahatı seven babalara alacağınız King Paolo ile bu kez siz onun kalbini fethedin!

Seçkin

Siz de bu Babalar Günü’nde ilk kahramanınız babanıza olan sevginizi benzersiz bir saat ile taçlandırın. Seçkin bir zevkin ürünü olan Nacar Babalar Günü koleksiyonu, özel kutusu ile sunduğu kol düğmesi seçenekleri ve saatleri ile tüm babalar için en özel hediye olacak.

Duygulu

Kaliteli

Babalara özel ayrıcalıklı hediyeler Pierre Cardin’de! Erkek giyim modasının öncü firması Pierre Cardin, Babalar Günü’nde İtalyan kumaşlardan hazırladığı tasarımlarıyla özel hediye tercihlerine cevap veriyor.

1998 yılında orijinali Türkçe olan meşhur “Unut Sevme Beni” şarkısına yazdığı İbranice sözlerle büyük bir çıkış yakalayan ve sefarad şarkılarının kraliçesi kabul edilen Suzy, Pasion Turca etiketiyle 5 nci albümü “Baba Dili” ile yine dikkatleri üstünde toplamayı başardı. Albümün Türkiye dağıtımını EMI Müzik Türkiye üstleniyor. Suzy’nin babasına ithafen yaptığı bu albüm, Babalar Günü’ne oldukça uygun. Ne dersiniz? 59


TASARIM ÜRÜN HER ZAMAN SATAR;

CÜNKÜ ÖZGÜN

Sektörde edindiği tecrübeleriyle yetinmeyip, kendine farklı bir misyon yüklenmiş bir tasarımcı o… ARMAN KASBAR bir yandan Goldima Kuyumculuk’taki ortaklığına devam ederken, bir yandan da zanaatının sürebilmesi için gelecek nesillere aktarım yapıyor.

60


VOIR: 35 yıllık sektörel deneyiminizle Goldima Kuyumculuk’ta devam ediyorsunuz. Bundan biraz bahsedelim mi? Arman Kasbar: Goldima Şirketi’nin ortaklarından biriyim ve

modelleme kısmından sorumluyum. 35 yıllık deneyimime gelirsek, şöyle söyleyeyim çıraklıktan sonra kalfalığa geçiş dönemimde aşağı yukarı 16-17 yaşındaydım. Evde kendi kendime çizim yapar, ustama gösterirdim. Ustam da bunları beğenirdi. Bazılarını seçerdi içinden ve hayata geçirirdi. Çok mutlu ederdi beni; teşvik de ederdi. Zamanla geliştirdim, böyle tasarım ustası olup çıktım. V: Zaten sektörün içinden geldiğiniz zaman bambaşka bir tadı oluyor tasarımın. A.K: Hem o hem de tabi ki kabiliyet gerekli biraz da… İçinden gelmesi lazım insanın… Bir de zevk sahibi olmanız lazım bu meslekte; yani görüşünüzün, hayal gücünüzün çok geniş olması lazım. V: Aynı zamanda araştırmacı olmanız lazım. A.K: Çok doğru; ki başarabilesiniz. Yoksa olduğunuz yerde ka-

lırsınız. Ben aşağı yukarı bütün fuarlara gidiyorum, katılıyorum. Trendleri takip ediyorum; yeni neler yapılıyor, bu seneki moda nedir… Seminerlere katılıyorum. Sürekli kendimi geliştirme halindeyim. Bunun sonu yok! V: Tasarım da zaten son diye bir şey yok; dipsiz bir kuyu… A.K: Yok! Bitmiyor gerçekten. Bir de sürekli teknoloji gelişi-

yor. Ona da ayak uydurmak zorundasınız. Teknolojiyle beraber tasarımı götürdüğünüz zaman, zaten çok başka şeyler ortaya çıkıyor. V: Peki Goldima neler yapıyor ? A.K: Goldima, fantazi bayan yüzükleri yapar. Tabiri caizse harcıâlemin dışında diyelim; sıradışı şeyler… Fantezi yüzükler, üçlü setler, şimdi de bileziği de dahil ederek dörtlü takımlar

yapıyoruz. Bayağı bir talep var, hem yurt içinden hem de yurt dışından. V: Lafı gelmişken, müşteri kitleniz yurt içi mi yurt dışı ağırlıklı mı? A.K: Dubai ve İran ağırlıklı. Bunun dışında Balkanlar’da birkaç ülkeye veriyoruz. Yurt içinde zaten satış ağımız var. Ayrıca Karadeniz, Ege, Akdeniz Bölgelerine çantacılarımız vasıtasıyla ürünlerimizi yolluyoruz. V: Perakendeye açılmayı düşünüyor mu Goldima? A.K: Şimdilik perakende değil de toptan mağazamız var. Zaten

onu geliştirmeyi düşünüyoruz. İleride bayilik sistemine geçebiliriz. Hedefimiz budur; kendimize bir hedef belirledik onları amaçlıyoruz, İnşallah da başaracağız.

V: Hazır bu kadar çok trendleri takip ediyorken, 2013-2014’te sizce takıda ne gibi trendler bizi bekliyor? A.K: Şimdi 2014 için bir öngörüde bulunamayacağım. 2013 için zaten 2012’de de moda olan kelebekler hala modasını sürdürecek. Rengârenk, çeşitli kelebekler bu yaza damgasını vuracak; çok talep görüyor. Mineli ürünler revaçtaydı 2012’de. Bu yıl onun düşüşünü gördük. Şimdi elektrofüzyon ile üretilen ince, hafif ürünler var. Her ikisini birbiriyle öpüştüreceğiz. Hem moda hem de altının yükselmesiyle birlikte hafiflik… Bunların hepsini birarada kullanmaya çalışıyoruz. V: Tabi altındaki bu oynama ister istemez trendlere de yansı-

yor değil mi? A.K: Şöyle yansıyor; bir modeli tasarlıyorsunuz. Altın fiyatı yüksek ise gramını ona göre ayarlıyorsunuz. Yani, yine o modele sadık kalınarak daha hafifini üretiyorsunuz. V: Bir de sizin öğretici kimliğiniz var. Bu çerçevede Dumlupı-

nar Üniversitesi ile ortaklaşa projeler üretip, hayata geçiriyorsunuz. Anlatır mısınız? 61


A.K: Evet doğrudur. Dumlupınar Üniversitesi’nde öğretmen-

lik yapıyorum. A-Z’ye takı tasarımı ve kuyumculukla ilgili her şeyi, bütün bildiklerimi genç nesile aktarmaya çalışıyorum. Genç nesilin yönlendirilmeye ihtiyacı var. Maalesef ilk önce “Nasıl para kazanırım”a odaklanıyorlar. Aynı zamanda bunu da öğretmeye çalışıyorum öğrencilerime. Önce yaptığınız işi sevin, ona odaklanın. Gerisi kendiliğinden gelir zaten. V: Yani bir nevi aslında sektöre de borcunuzu ödemeye çalışı-

yorsunuz, sosyal sorumluluk da sayılabilir bu… A.K: Aynen öyle… Buradan hiçbir beklentim yok. Bu bir gönül işi; seviyorum, severek gidiyorum. Hiçbir şikayetim de yok. Orada gençlerin benden görüp öğrenmesi çok hoşuma gidiyor. Onları teşvik edebiliyorsam ne mutlu… Bana o yetiyor… V: Sektörümüze de bir destek mahiyetinde bu durum. Bu sek-

törün yeni ve kalifiye elemanlara, tasarımcılara ihtiyacı var. Tasarım konusu özellikle eksik sektörde ne dersiniz? A.K: Bildiğiniz üzere firmalar kopya ürünler yapıyorlar. Tasarımcı çalıştırmıyorlar kendi bünyelerinde. Sağdan soldan gördükleri ürünlerin üzerinde bazı değişiklikler yaparak piyasaya sürüyorlar; kendi tasarımlarıymış gibi. Hazıra konuyorlar. Bu işin kuralı bu değil. İtalya’yı kendimize örnek almalıyız. Orada biliyorsunuz tasarım hat safhada; çok güzel şeyler yapıyorlar. Kimsenin malını kopya etmiyor, düşünüyor, tasarlıyor ve hayata geçiriyorlar. Biz neden yapamayalım? Onlardan eksik tarafımız yok ki… Mantığımız, aklımız var. Sektörün içindeyiz, bilgimiz var. Tasarım ürün her zaman satar; çünkü özgün. V: Goldima olarak JTR’nin yarışmasında Sinan Yıldırım’ın ta-

sarımına sponsor oldunuz. Peki sizce bu yarışmalar ülkemizde yeterli mi ve doğru şekilde yapılıyor mu? A.K: Öncesinde Sinan’dan başlayayım. Sinan zaten bizim kendi bünyemizde çalışan bir elemanımız. Böyle bir tasarımla geldiği zaman biz seve seve kabul ettik; çünkü çok beğenmiştik, güvenmiştik. Tasarımı ilk 8’e kaldı. Bu da güzel bir başarı bence. Sanırım 300 tane ürünün arasından seçildi. Bizim adımızı da duyurdu. Bu tür yarışmalara gelince; tabi ki yeterli değil. Birkaç yarışmadan ibaret. Bunu fazlalaştırmak ve daha profesyonelce yapmak lazım. Nasıl söyleyeyim? Amatörce yapılıyor, daha tam yarışma statüsünde değiller. Türlü kulislerin döndü62

ğü bir yarışma oluyor. Bu yüzden yarışmalar olsun; ama adil olsun diyorum ben… V: Sadekârlık da artık teknolojiyle beraber ölmeye başladı. Bu-

nun için neler yapılmalı sizce? A.K: Bunun için maalesef bir şey yapılamaz. Ancak şöyle bir durum da var. Sadekârlar butik işler çalışmaya başladılar. Kişiye özel, el yapımı işlere yurt dışından çok talep var. Bunun için de sadekâr ustalarına ihtiyaç var. Yani sadekârlığın tamamen öleceğini zannetmiyorum. Mesela bilgisayar başında öğrenci çizerken başında bir sadekâr ustasının olması gerekiyor. Onu yönlendirmesi mutlaka şart. Hem ölçülendirmek adına hem de kullanılabilirlik adına… Böylece hiçbir sanatı ya da zanaatı öldürmeden, hatta daha da modernize ederek güncelleştirmiş oluruz.



Masriera

BASELWORLD 2013

VE MÜŞTERİ DENEYİMİNİ VİTRİNDEN BAŞLATMAK Mücevher ve Saat endüstrisi için en önemli fuarların başında gelen Baselworld, 25 Nisan- 2 Mayıs tarihleri arasında düzenlendi.

B

u yıl, ilk bakışta dikkat çeken en önemli değişiklik, kuşkusuz Baselworld’ün, yeni yapılan “ana bina”sı ve yeni eklenen stantlarıyla tamamen yenilenmesi oldu. 2000’den fazla önemli markanın ürünlerinin görülebileceği bu fuar, toplamda 141.000 m2lik dev bir alandan oluşuyor ve her yıl 100.000’in üzerinde ziyaretçiyi ağırladı. Basel’deki tanınmış mimarlar Herzog & de Meuron tarafından gerçekleştirilen

64

proje 430 milyon CHF harcanarak uygulanmıştı. Geçen yıl 100.000’in üzerinde ziyaretçiyi ve 3.000’in üzerinde basın mensubunu ağırlayan fuar için, Londra’daki “Tate Modern”in de projesini oluşturan mimarların gerçekleştirdiği eklemeler kesinlikle büyük bir gereksinim haline gelmişti. Bu ihtişamlı fuarda, tanınmış markaların açıkladıkları yeni koleksiyonlar ve düzenledikleri davetlerin yanında, 3-4 katlı dev stantları tam bir boy gösterisi halin-

deydi. Fuarın ilk günü Bayco tarafından sunulan, 206 karatlık, işlem görmemiş, doğal Kolombiya zümrüdü ilgileri üzerinde topladı. Firma sahipleri Moris ve Giacomo Hadjibay “Imperial Emerald” adını verdikleri bu taşın, bilinen en değerli mücevher taşlarından biri olduğunu belirtti. Gerek yenilenen fuar binalarının, gerek etkileyici stantların tasarım yarışı öyle bir hale gelmişti ki, Baselworld basından katılan ziyaretçilerine trend turunun yanında bir de mimari tur seçeneği sundu.


Bu özel stantlarla uyum içinde tasarlanan vitrinler ise, dev fuar alanında ilgi toplayıp, ziyaretçileri içeri davet etmek için fuar boyunca yarıştı. Lüks üründe vitrin tasarımının olmazsa olmazı sayılan sadelik, temalarıyla ayrı gruplar halinde, uyumlu ve geometrik bir düzende ürünlerin sunumu, tüm tanınmış markaların stantlarında izlendi. Örneğin Harry Winston, hazırladığı vitrine sadece bir tek saat koyuyor ve bilinçaltımızda bunun çok özel bir saat olduğu duygusunu yaşatıyordu. Dünya markalaNanis

Bulgari

rının ziyaretçileri stantlarına çekmek ve birbirinin önüne geçmek için tasarladığı vitrinlerde bir kaç yıldan beri başlayan, bu yıl ise yaygınlaşan bir özellik vardı; hareketli vitrinler. Geçtiğimiz yıl başlayan ve bu yıl sayısı artan “3D projection mapping” teknolojisiyle hazırlanan vitrinlerin önünde kuyruklar oluştu. Hublot, geçtiğimiz yıllarda da bu teknoloji ile hazırladığı vitrinlerinde kuyruklar oluşturmuştu. Bu yıl mapping teknolojisinin yanında hazırladığı mekanik hareketli vitrinleriyle de ilgi çekmeyi başardı. Fabergé

Zaman Tüneli Aylin GÖZEN

Mücevher - Pazarlama Uzmanı

ICA International Color Stone Association Üyesi

DÜNDEN BUGÜNE

FABERGÉ’NİN YOLCULUĞU

G

ustav Fabergé tarafından 1842 yılında kurulan Fabergé, 1885 ve 1916 yılları arasında Rus Kraliyet ailesi için yaptığı 50 adet etkileyici güzellikteki mücevher yumurta ile ünlü. Rus Devrimi sırasında kapatılan Fabergé, 2007 yılında Pallinghurst tarafından satın alındı. Bu satın almanın ardından, 1917’den sonraki yapılan ilk yeni koleksiyonunu 2009’da lanse ederek yeniden hizmete girdi. Geçtiğimiz yıl ise, özel tasarım mücevherler ve değerli objeler yaratmasıyla tanınan efsanevi marka Fabergé ve Gemfields, House of Fabergé’den kalma tarihi bir tasarımdan ilham alarak yeniden tasarladığı Romanov Kolye ile Peter Carl Fabergé’nin dehasını onurlandırdı. Fabergé’nin arşivlerinde yer alan 1885 yılında yapılmış guaj boya bir çizimin modern yorumu olarak hazırlanan yaka şeklindeki kolye, zümrüt ve pırlantalardan oluşuyor. Romanov Kolye, iki ay süren tasarım çalışmasının ardından, 14 ay süren yoğun ve titiz bir işçilikle üretildi. Toplamda 186,85 karat, kabaşon kesimli üstün kalitedeki zümrüdün yer aldığı kolyenin ucunda 30,65 karat ağırlığında damla kesimli başka bir zümrüt yer alıyor. Bu etkileyici kolyede toplam olarak 2225 adet, 363,48 karat mücevher taşı yer alıyor. Romanov Kolye’de 3,48 karatlık damla kesimli

bir pırlantanın dışında, bir gül kesim 0,67 karat pırlanta, 151 adet toplam 43,29 karat ağırlığında gül kesimli pırlanta, 1991 adet ve toplam 98,15 karat yuvarlak kesimli pırlanta kullanılmış. Kolyenin en etkileyici ve dahice yönlerinden biri de birbirinden ayrılarak kullanılabilen üç farklı bölümden oluşuyor olması. Fabergé ve zümrüt madenciliği yapan Gemfields’in, taş ve mücevher sektöründe etik madencilik ve adil ticaret uygulamalarına dikkat çekmek için yaptığı işbirliğinin sonucu olan kolye, Gemfields’in birkaç ay önce efsanevi markayı 142 milyon dolara satın alma teklifinin de ilk adımı oldu. 2013 yılının Ocak aylarının sonuna doğru da marka, dünyanın en önde gelen renkli mücevher taşları tedarikçisi tarafından satın alındı. Gemfields, çıkarttığı yüksek kalitedeki renkli mücevher taşlarını bu özel markanın adıyla birleştirerek, high-end mücevherde küresel tanınan bir lider oluşturma yoluna gitti. Basel fuarında yer alan standıyla, köklü tarihini ve Gemfields’in nadide mücevher taşlarını birleştiren marka, Pazarlama Direktörü ile sohbetimize göre Eylül ayında rengarenk, harika bir koleksiyonun da tanıtımına başlayacak. Henüz hiç bir yerde yayınlanmayan ilk çıkan örnekleri paylaştığı koleksiyon, Faberge efsanesinin, tarihini de arkasına alarak önümüzdeki sezon adından çok söz ettireceğini ispatlıyor. 65


VOIR TREND

ON MÜCEVHERAT

tauşrkuınnacu

Turuncu; mutluluk, enerji, heyecan veren bir renktir ve dışa dönüklüğü de simgeler. Aynı zamanda güneş rengi tonlarındandır. Bu sımsıcak renk, diğer sıcak renkler gibi yaz modasına damgasını vuracak. Bir de tüyo verelim; turuncunun metabolizmayı da canlandırdığı söyleniyor. DKNY

BARTON PERREIRA

DESA

LİDYANA BUSE TERİM

66



VOIR MEKAN

BEŞ YILDIZLI KEYİF

Wyndham Istanbul Kalamış Marina; İstanbul’un göbeğinde, huzurlu ve beş yıldızlı bir keyif arayanlar için muhteşem bir seçenek. Otel bünyesinde yeni açılan Remina Restaurant’ta yemeğinizi yiyip, havuzun keyfini sürebilirsiniz. Ayrıca Wyndham Istanbul Kalamış Marina özel davet ve organizasyonlar için de iyi bir seçenek. Tüm merak edilenleri Otelin Genel Müdürü Alper Can Bulçum değerlendirdi. 68


alışveriş için ziyarete gelen turistlere çok cazip geliyor. Şimdi de yeni bir atılım daha gerçekleştirdiniz: Remina Restaurant. Bünyenizde bulunduracağınız restorantınızın ambiyansından bahseder misiniz?

Remina Restaurant otelimizin bahçe katında ve açık yüzme havuzumuzun yanında bulunuyor. Son derece aydınlık, keyifli ve dinlendirici bir ortama sahip. Yaz aylarında hem iç mekanda hem de dış mekanda servis vereceğiz. Özellikle Pazar günleri “Brunch” saatleri için çok popüler olacağını ve keyifli bir alışkanlık haline geleceğini düşünüyorum. Sabahları açık büfe kahvaltımıza çevre sakinlerimiz gelmeye başladılar. Günün ilk saatlerini huzurlu ve leziz bir sofrada uzun uzun yaşamayı sevenler için oldukça ideal bir adres oldu. Bunun yanı sıra A La Carte menümüzde de dünya mutfağından bol seçenekli, yepyeni lezzetler yer alıyor. Remina’ya geleceklere ne gibi lezzetler vaad ediyorsunuz?

Remina Restaurant’ın tecrübeli Şefi Gencer Üzümlü uzun bir liste ve alternatifli yemek örnekleri hazırladı. Bizler, bu listenin içerisinden büyük bir itina ile herkesin damak tadına uyacağını düşündüğümüz, sunumuyla da göz dolduran bir menü yarattık. Ve bu menümüzü sık sık yenileyerek farklı lezzetlerle güncelleyeceğiz. Sürekli yenilenen küçük sürprizlerimiz olacak. Remina Restaurant atmosferiyle, yemeklerin sunumu ve lezzetiyle tüm duyulara hitap etmeyi hedefliyor.

Remina Restaurant’tan sonra yeni atılımlar, yeni hedefler var mı?

Elbette var... İstanbul için yepyeni bir konaklama mekanı sunuyoruz, bu yüzden de adımlarımızı konuklarımızın ve misafirlerimizin nabzını ölçerek atmaya çalışıyoruz. Ancak şimdilik şu kadarını söyleyebilirim; Eylül ayında çok değişik bir bar konseptini İstanbullularla buluşturacağız. Çok ses getireceğine ve ilgi çekeceğine inanıyoruz. Bu kadarlık bir ipucu olsun şimdilik. Sürprizlerimiz devam edecek…

İstanbul’lulara ne kadar zamandır hizmet veriyor? Nasıl bir süreçten geçtiniz?

Dünyada en büyük otel zincirleri arasında bulunan Wyndham Group, Türkiye’de ilk olarak Istanbul Kalamış Marina’yı tercih etti. Neden Anadolu Yakası ve Kalamış? Bu konuda Wyndham Grup olarak stratejik konumu ele aldık. Anadolu Yakası’nda yerleşen uluslararası şirketlerin artması, havaalanının giderek daha yoğunlaşması, toplantı ve kongrelerin artması sebebiyle bu bölgede karar kılındı. Ayrıca Kalamış ve Bağdat Caddesi’yle birlikte burayı alışveriş bölgesi olarak pazarlamaya başladık. Bu bölge özellikle yurt dışından 69


VOIR GEZİ

Yeşillikler Diyarı TRABZON Yemyeşil doğası, sıcakkanlı insanları ve muhteşem tarihi dokusu ile insanı büyüler… Ayrı ayrı tüm ilçeleriyle de bilindik bir kent Trabzon.

70


E

ski adı Trapezus ve Tuğra Bozan (Evliya Çelebi Seyahatnamesinde) olan Trabzon, M.Ö 2000’li yıllara uzanan tarihi bir geçmişe sahiptir. İpekyolu üzerinde bulunan şehir bu nedenle önemli bir konuma sahiptir. Birçok imparatorluk sürecinden geçen kentin, 250 yılı aşkın bir süreye dayanan Trabzon Komnenos Prensliği hükümranlığı, 26 Ekim 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet’ in Trabzon’u fethiyle sona ermiştir. Trabzon Karadeniz’in nadide şehirleri arasında yer alır ve her Karadeniz ili gibi yemyeşil doğası ile insanı büyüler. Yeşil ile birlikte masmavi heybetli denizi, gölleri, çağlayanları ve tertemiz havası ile adeta çok büyük bir orman havası yansıtır insana. Sanki bir film platosunda geziniyormuşçasına bir hisse kapılabilirsiniz. Bundan dolayı da özellikle yayla turizmi ve doğa sporları revaçtadır. Hangi profesyonel ya da amatör fotoğrafçının portfolyosunda Uzungöl fotoğrafı yoktur?

Karadeniz’in misafirperver, samimi ve sıcak havasını yansıtan kent insanı, ellerindeki hazinenin farkında olarak çalışmalar yapmış, kenti cazibe merkezi haline getirmeyi başarmıştır. Sırf bu yüzden bile takdire şayandır… Örf ve anenelerine bağlı Trabzonlular üretim geleneklerine de sahip çıkarak; herkesin bildiği fındık ve çay başta, son yıllarda elverişli toprakları sayesinde de kivi yetiştirerek dünyaya ihracat yapmaktadır. Sadece bunlarla sınırlı kalmayan ve Trabzon denince akla gelen bir başka el emeği olan Trabzon Hasırı ve Kazazlığa da sahip çıkarak, gelecek nesillere aktarmayı, sürdürmeyi başarmışlardır. Trabzon; hanlar, çeşmeler, kaleler, cephanelikler, müzeler, konaklar, manastırlar ve kiliselerle dönemsel tarihi mirası muhafaza ederek günümüze aktarılmasını sağlamış bir kenttir. Özellikle Hıristiyanlık tarihi için önem arz eden kentin en bilindik manastırı Sümela’dır…

Meryem Ana (Sümela) Manastırı:

İlginç bir yapı olan ve Trabzon’un en bilindik tarihi yapısıdır Sümela Manastırı. Maçka İlçesinin Altındere Köyü sınırları içinde, Altındere vadisine hakim Karadağ’ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerine kurulmuş, halk arasında “Meryem Ana” adı ile anılır. Sümela adının nereden geldiği tam olarak bilinmemekle birlikte, siyah anlamına gelen melas sözcüğüne dayandığı düşünülmektedir. Siyahın da iki farklı geliş kaynağı vardır; biri Manastırın bulunduğu koyu renkli Karadağlar, bir diğeri de Manastırda bulunan Meryem tasvirinin rengi… Manastırın kuruluş öyküsü de net değildir. Rivayete göre 375-395 yılları arasında, I nci Theodosius (Bizans İmparatoru) zamanında, Barnabas ve Sophranios adlı iki rahip tarafından kurulduğudur. 13 ncü yüzyıldan beri de şu an ki görünümü ile barınmıştır. Türklerin bölgeyi ele geçirmesi ile Osmanlı Padişahları Sümela’ya sahip çıka71


VOIR GEZİ

rak, haklarını korumuşlardır. Yüzyıllar içerisinde farklı tamiratlar gören manastıra 19 ncu yüzyılda büyük binalar ilave edilmiş ve cezbedici güzelliği ile dünyaya adını duyurmuştur. Bir dönem Rus işgaline de tanıklık eden manastır, 1923 ‘den sonra tamamen özgürleşmiştir. Sumela Manastırı’nın başlıca bölümleri; Ana kaya kilisesi, birkaç şapel, mutfak, öğrenci odaları, misafirhane, kütüphane ile kutsal ayazma’dır. Sümela Manastır’ı, vadiden 300 metre yüksekliktedir. Günümüzde yapı korunmaya çalışılmakta ve halen devam eden tadilatlarla yenilenmesi devam etmektedir.

Diğer Tarihi Yapılar

Kaleler: Trabzon Kalesi ve Akçakale. Manastırlar: Vezelon (Yahya), Kus-

tul-Hızır İlyas, Kaymaklı, Kızlar Manastırı, Meryem Ana (Sumela) Manastırı. Camiler: Gülbahar, Ortahisar Fatih, Yeni Cuma, İskender Paşa, Ahi Evren Dede, Hızırbey, Çarşı, Erdoğdu Bey, Tavanlı Cami başlıcalarıdır. Müzeler: Atatürk Köşkü, Cevdet Sunay, Trabzonspor ve Trabzon Müzesi, Ayasofya Müzesi diye sıralanabilir. Hanlar-Hamamlar: Alacahan, Taş72

han, Vakıfhan, Meydan Hamamı, Paşa ve Sekiz Direkli Hamamını sayabiliriz. Kiliseler: St. John, Santa Maria, St.Anna (Küçük Ayvasıl)... Çeşme ve Köprüler: Abdullah Paşa Çeşmesi, Abdülhamit Çeşmesi, İmaret Deresi Su Kemeri, Kuzgundere ve Kavaklı Su Kemeri, Değirmendere Köprüsü, Tabakhane Köprüsü, Zağnospaşa Köprüsü en bilinenleridir.

El Sanatları

Trabzon el emeğine dayalı sanatlarda kendini oldukça geliştirmiş ve halen kadın, erkek, çocuk herkesin katılımıyla ortaya güzel eserler çıkartmaktadırlar. Bıçakçılık, taş işçiliği, ahşap işçiliği, Bakırcılık, dokumacılık ve Trabzon işi takı işlemeciliği sayılabilir. Bazı sanatların diğer şehirlerdeki gibi azalmaya başlaması da üzücüdür. Bu konuda tüm illerin önde


gelenlerinin ve devletin desteğiyle bu sanatların yaşatılması gerekmektedir. Kazaziye (Kazaz Sanatı): Dergimizde daha önce de işlediğimiz kazaz sanatı, altın ya da gümüş, 0,08 mikron

kalınlığında ince tel haline getirilir. Saç teli inceliğine ulaşan maden, daha sonra İpek veya naylon tel üzerine burularak sarılır. Böylece belli bir kalınlığa ve esnekliğe ulaşır. Bu kazaziyenin ana maddesidir ve sonrasında farklı figürler elde edilerek, farklı yerlerde (takı, süs eşyası gibi) kullanır. Telkari: Yine çok eski bir sanat olan telkari, Trabzon’da özellikle ev ve süs eşyalarının yapımında tercih edilen bir sanattır. Bunun yanında takıda da halen kullanılır. Hasır Bilezik: Trabzon işi, Trabzon Bileziği diye de halk arasında bilinen bu bilezikler, tam anlamıyla göz nuru gerektirir. Evlerdeki kadınların geçim kaynağı olarak da ayı bir önemi vardır. Altın veya gümüşten, ince tellerle, örülerek yapılır.

Bu sanattan ortaya çıkan ürünler Türkiye ve yurt dışına pazarlanmaktadır.

Trabzon’da Doğal Güzellikler ve Spor

Dedik ya yemyeşil diye…Özellikle yaz aylarında çıklılan yaylaları ve burada düzenlenen festivalleriyle başka bir güzeldir Trabzon. Gölleri karpuz çatlatan cinstendir. Doğal hayatın bu kadar bereketli olduğu kentte kuşkusuz ki doğa sporları da önde gelmektedir. Rafting, yamaç paraşütü, trekking, dağcılık…

Yemek Kültürü

Tarabzon’un bir Karadeniz ili olması nedeniyle, tüm Karadeniz mutfağıyla ortak özellikler gösterir. Baş sebze olarak tabi ki karalahana gelmektedir. Hamsinin anavatanı olarak kabul edilen Trabzon’da, bu balıktan yapılma bir çok çeşit bulunmaktadır. Hamsi tava, hamsili pilav, hamsili ekmek, hamsi kuşu bunlardan bazılarıdır. O leziz Trabzon tereyağında pişen yemekler, önce kokusu ile insanı büyüler. Laz Böreği, o meşhur Hamsiköy sütlacı, yiyenlerin tekrar o lezzet için ziyaretini sağlar. Her ilçeye özgü farklı lezzetler

barındırır Trabzon… Herkesin de bildiği Akçaabat Köftesi ve Sürmene Pidesi gibi. Bir de sıcak sıcak, tereyağı sürülerek yenen dillere destan Trabzon ekmeğini de unutmamak gerekir. İstanbul’dan uzaklaşıp, mis gibi dağ havasını ciğerlerinize doldurmak istiyorsanız, extrem sporları seviyorsanız ya da tarihe yolculuksa sadece amacınız, durmayın! Trabzon tüm bu işler için oldukça uygun bir şehir. Trabzon İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne teşekkürler. 73


VOIR SANAT

Ruhunuzu Özgür Bırakın! U

zun yıllar fizyoterapist olarak çalışan Zeynep Elbeyli, yakalandığı kanser hastalığından sonra çocukluk hayalini gerçekleştirmeye karar verir ve takı tasarlamaya başlar. Hayatına baktığınızda “İşte azim budur” dedirten, sağlığımız yerindeyken ruhumuzu özgürleştirmemiz gerektiğini anlatan, belki de ibretlik bir yaşam öyküsü… Farkında olarak yaşadığınız bir hayatınız var. Birçok insan gibi, hastalığınız mıdır buna sebep? Özellikle Türkiye’de bu konuya defalarca parmak basmak gerektiği kanaatindeyim.Ben 25 yıl kadar fizyoterapist olarak çalıştım. Rehabilitasyon işi ciddi sabır, empati, gözlem ve inanç gerektirir. Kişilik ve geliştirdiğimiz mesleki kimlik sürekli etkileşim içindedir diye düşünüyorum. Dolayısı ile çok sorgulayan, her şeyi anlamlandırmaya çalışan, farkındalığı yüksek bir yanım vardı zaten. Yaşamı kaçırdığımın da girdaba kapıldığımın da farkındaydım. Belki en kötüsü de bunu fark ederek yaşamak. Kanser gibi bir hastalıkla tanışmak önce insanı duvara çarpıyor tabiî ki… Ancak o farkındalık sayesinde toparlanmamda hızlı oldu. “Neden ben” diye sormak yerine “Ben neden kanser oldum’’ sorusuna yoğunlaştım ve derin olduğunu düşündüğüm bir içsel yolculuk yaptım. Sağlığın aslında ruh ve beden bütünlüğü olduğunu şimdi daha iyi ayrımsıyorum. Ruhumuzu arındırmak, karmaşık zihnimizi sadeleştirmek aslında beden sağlığımız için çok önemli ve gerekli. Ancak etrafıma baktığımda – farkındalığımız olsa

74

da – bunun gereğini yapan maalesef çok az insan görüyorum. Bizim toplum olarak hayatımızı dengeye oturtmak konusunda sıkıntımız olduğunu düşünüyorum. Tasarımlarınızı kendiniz, el emeğiniz ile üretiyorsunuz. Sadece bijuteri mi, değerli madenlerle de üretim yapıyor musunuz? Çocukluğumdan beri ulaşabildiğim her türlü materyali kullanarak tasarım yapıyor, bu şekilde stres atıyordum. Atıklar yıllardır en büyük ilham kaynağım olmuştur. İnsanlara “yok artık, nasıl yani” dedirtecek enteresan tasarımlarım çok keyif vermiştir. Tasarım konusunda profesyonel bir çizgi kararı aldığım bir dönemde, Cemil İpekçi bir tasarımcının mutlaka sanat tarihi eğitimi alması gerektiğini vurguladı. 25 yılım akademisyenlik hayatı içinde geçen biri olarak, çok doğru söylediğini düşündüm ve Gaziantep Üniversitesi Takı Bölümüne gittim. Orada tanıştığım Sn. Remzi Öztekin hocam, beni her yönden çok yüreklendirdi. Hiç eğitim almamama rağmen bir tarzımın olduğunu söyleyerek el işçiliğimin değerli maden ve taşlarla daha anlamlı hale geleceğini ifade etti. Gümüşle ve taşlarla tanışmam böyle oldu. Kuyumcular Odası Başkanımız Sedat Özdinç Bey de altın konusunda destek


verdi. Sonuçta tellerde dans etmek çok keyifli. Bence belirleyici olan kullanacağınız madenin ya da tasarımın diğer unsurları ile bütünleşmesi. Zira ben tasarımlarımda tekstilden vazgeçemiyorum. Bunca farklı malzemeyi birbiri ile öpüştürmek kolay olmasa da bana çok seslilik gibi geliyor. Hayatın her alanında da bu böyle değil mi zaten? Öykünüzün içinde farklı kesişmeler de yaşamışsınız. Nedir Cemil İpekçi ile yaşadığınız deneyiminiz? Aksesuar konusunda profosyonel bir çizgi kararım oluşunca tesadüfen fark ettiğim bir bijuteri yarışmasına katıldım. Jüri başkanı Sn. Cemil İpekçi’ydi. Aslında amacım sadece kendimi sınamak, bu alana ısınmak ve Cemil İpekçi’yi tanımaktı. Onca genç tasarımcı ve firma arasından sıyrılmam ve finale kalmam kendime olan inancımı arttırdı. Hele İpekçi’nin beni yüreklendiren ifadeleri ayaklarımı yerden kesmeye yetti. Onun önerilerine kulak vermem yeni yolculuğumda sağlam bir temel oluşturmamı sağlıyor. Buradan teşekkürlerimi iletiyorum. Bir de yine takdir ettiğim ve mutlaka altının çizilmesi gereken bir hayaliniz var; “50 Yaşınıza kadar, 50 çocuk” bahseder misiniz? Tüm bunları yaşarken diğer bir yandan mesleğime dönmem için çok ısrara maruz kaldım. Kendimi çok yorgun hissediyordum, ekonomik sıkıntım da yoktu “burada bitmeli” dedim. Ancak bir kadın için bir mesleğin verdiği güven ve anlamı bir kez daha kavradım; kız öğrenci okutmaya karar verdim. Deniz yıldızı hikayesi gibi. 50 yaşındaydım ve 50 kız hayali beni çok heyecanlandırdı. Çünkü çalışma hayatım hep üniversitelerde geçti ve öğrencilerin sıkıntılarını yakından görüyordum. Kaynağım da yaptığım tasarımlarım olacaktı. Anlayacağınız tasarım işi de öğrenci okutmak fikri de kendimi gerçekleştirmek için çıktığım yolun taşları. Ben bir taşla 3 - 4 kuş vuracağım; niyetim güzel, tasarım sonsuz… Yolum da açık olacak, inanıyorum! Önemli olan bizden sonra kalanların güzel izler taşıması değil mi? Son olarak; mutlu olmayı bilmeyen bir toplumda yaşıyoruz. Hayatı çok mu ciddiye alıyoruz acaba, ne dersiniz? Aslında fert olarak ne kadar duyarlıysak yaşamda o kadar mutsuz oluyoruz. Toplum olarak böyle olduğumuzu düşünmüyorum doğrusu. Her şeyi Allah’a havale eden bir alışkanlığımız var. Oysa tevekkül başka bir şey. Hayatı fazla ciddiye almamızın altında yetiştirilme tarzımız yatıyor diye düşünüyorum. Mutluluğun başarı’ya endekslendiği bir anlayışla büyüdük; büyütüyoruz çocuklarımızı. Gelecek kaygısı anaokulundan başlıyor ve bir yarıştır sürüp gidiyor. Başarı nedir? Çok para kazanmak mı? Makam ya da mevkii mi? Puanı yüksek okulları kazanmak mı... Nedir? Kazanmak uğruna etik değerleri yitiren bencilleşen bireyler olduk. Oysa ben başarının hayatı her alanıyla dengede yaşayabilmek olduğunu düşünüyorum artık. Kendimiz ve hayatla barışık, doyumlu ve keyifli bir yaşam sürmektir başarı. Egolarımızı törpülemektir belki… Kendimize yabancılaştıkça mutsuzluğumuz da hastalıklarımız da artıyor. Yakın tarihte aşırı geleneksel bir toplumken, şimdi bireyselliğe hızlı bir geçiş yapmanın sancılarının çekiyoruz gibi geliyor bana. İkisi de tek başına doğru değiller. Zamanla dengeye oturacağını ve daha mutlu bir toplum olacağımızı umut etmek istiyorum.

Yrd.Doç.Dr. Nuri Sezer Grafik Sanatçısı

Altın Oran -IIEvet! Geçen aydan kaldığımız yerden devam edelim. Altın Oran tabi ki sanata, tasarıma ve bilime yansıyacaktır. Yapılan her resim normların dışında yapıldığında yadırganmaktadır. Tıpkı cüce ya da çok uzun boylu bir insanı veya genleri bozulmuş bir bitkiyi gördüğümüzde yadırganması gibi... Ama onların bile kendi içlerindeki oranları yine Altın Oranına uymaktadır; sadece norm dışı gözülmeleri belki yadırganmaktadır. Sanatçılar, tasarımcılar, bilim adamları araştırmalarını yaparken, Leonardo da Vinci ve Corbusier tasarımlarını yaparken altın orana göre belirlenmiş insan vücudunu ölçü almışlardır. Günümüz mimarlarının kullandıkları kitaplarından biri olan Neufert’te de altın orana göre hazırlanmıştır. İnsan vücudunun çeşitli kısımları arasında var olan “İdeal” orantı ilişkileri genel olarak gösterildiğinde; parmak ucu, dirsek arası, el bileği,

yüzün boyu, yüzün genişliği, burun genişliği, burun delikleri arası, burnunuzun altından, çenenin bitim yer arasıyla, burnunuzun altından, alt dudağınızın arası, ağız boyu, burun genişliği, omuz hizasından baş ucuna olan mesafe, kafa boyu, göbek, baş ucu arası mesafe, omuz hizasından baş ucuna olan mesafe, göbek, diz arası, diz, ayak ucu arası… Parmaklarımız üç boğumludur. Parmağın tam boyunun ilk iki boğuma oranı baş parmak hariç altın oranı verir. 2 eliniz var, iki elinizin parmakları 3 bölümden oluşur. 5 parmağınızın sadece 8’i altın orana göre boğumlanmıştır. 2, 3, 5 ve 8 yani fibonocci sayılarına uyar. Dünya öyle enteresan bir matematiksel değer üzerine kurulmuştur ki; burada düşünmek bile yeterli olamaz. 75


“Türkler Batı’ya biz ise Doğu’ya göç ettik. Aslında akrabayız” İş Yaşamına Hazırlık ve Girişimcilik Dersleriyle desteklediği öğrencilerinin, Kariyer ve Yaşam Programı’yla da sosyal, kültürel ve sportif aktivitelere katılmalarını teşvik eden Okan Üniversitesi’nin bu yıl başlattığı “Dünya Kültürleri Dersi”nin son konuğu Güney Kore İstanbul Başkonsolosu Teodong Jeon oldu. Okan Üniversitesi’nin Tuzla Kampüsü’nde 7 Mayıs 2013 Salı günü öğrencilerle bir araya gelen Teodong Jeon, “Orta Asya’da yaşanan büyük göç sırasında Türkler Batı’ya biz ise Doğu’ya göç ettik. Aslında akrabayız. Kültürlerimizde ve dillerimizde bile benzerlikler var. Türkçe’deki “kıvır kıvır” sözü, Korece’de “kubul kubul”. “Mahalle” ise bizde “Maeul”. Korece ve Türkçe Altay dil ailesinden geliyor” diye konuştu.

Ü

lkelerinin Türkiye’deki en önemli temsilcileri olan büyükelçiler, başkonsoloslar, konsoloslar ve kültür ataşeleri, ülkelerini ve kültürlerini, Dünya Kültürleri Dersi’nde Okan’lı öğrencilere anlatıyor. Okan Üniversitesi’nin Tuzla Kampüsü’ndeki Mimar Sinan Konferans Salonu’nda düzenlenen “Dünya Kültürleri Dersi”nin bu yılki son konuğu Güney Kore İstanbul Başkonsolosu Teodong Jeon’du. Sunumunda Kore’nin geleneksel hayatını anlatan video görüntülerini gösteren Jeon, “Kore’de iki çeşit hayat var. Biri modern diğeri ise geleneksel. Teknolojinin gelişmesi ve değişen hayat şartları nedeniyle gelenekselden uzaklaşma olsa da hala eski Güney Kore hayatını yaşayan aileler bulunmakta. Hatta 300 yıl öncesinde yaşayan bir Koreli aileyi anlatan televizyon dizimiz var. Çok ilgi görüyor” dedi. Türkiye hükümetinin Ağustos 1949’da Güney Kore’yi resmi olarak tanıdığını belirten Jeon, “Kore Savaşı’ndaki destekle birlikte Güney Kore-Türkiye ilişkileri gelişerek devam etti. 1965’te 16 milyon dolar olan iki ülke arasındaki ticaret hacmi, 2012’de 5 milyar doları geçti. Şu an Türkiye’deki Kore Firmalar Birliği’ne kayıtlı 70 firma bulunuyor” diye konuştu.

Serbest Ticaret Anlaşması yürürlüğe girdi

Türkiye’nin, bulunduğu bölgede demokrasi ve ekonomik kalkınmayı gerçekleştirebilecek bir model olarak değerlendirildiğini belirten Jeon, şunları söyledi: “Türkiye’nin bölgedeki rolünün bundan sonra da artarak devam edeceği tahmin edilmekte. Türkiye’nin ulusal gücünün gelişmesiyle birlikte Türkiye-Güney Kore ilişkileri daha da gelişecek. Yakın zamanda iki ülke ilişkilerini üst seviyelere taşıyacak yeni bir fırsat orta76

ya çıktı. Türkiye, Asya ülkelerinden ilk olarak Güney Kore ile Serbest Ticaret Anlaşması imzaladı. Anlaşma 1 Mayıs 2013’te yürürlüğe girdi.”

Kuzey Kore’nin nükleer çalışmaları durdurmaya yönelik girişimi yok

Öğrencilerin, Kuzey Kore’nin nükleer silah tehdidi ile ilgili soruları üzerine Teodong Jeon, “Kuzey Kore’nin nükleer çalışmalarını durduracağı gibi bir izlenim yok. Umarım yakın zamanda bu çalışmalardan vazgeçer ve barış ortamı sağlanır. Kuzey Kore’nin tehditleri kendisine zarar veriyor. Tüm dünyanın tepkisini topluyor. Umarım yakın zamanda çözüme ulaşılır” diye konuştu.

Her hafta bir ülke temsilcisi

Farklı ülkelerin ekonomik, sosyal ve kültürel durumlarını öğrencilere o ülkenin resmi temsilcileri vasıtasıyla sunmayı amaçlayan Dünya Kültürleri Dersi’nde ülke temsilcileri, kendilerine ayrılan bir hafta davetli konuşmacı olarak Okan Üniversitesi öğrencileriyle buluşuyor. Yabancı diplomatlarla birebir tanışma imkanı bulan öğrenciler, o ülkelerle ilgili doğrudan bilgi alıp merak ettikleri sorulara cevap bulabiliyor. Koordinatörlüğünü Okan Üniversitesi İktisadi ve idari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Onur Yarar’ın yaptığı İnsan Bilimleri Birimi’ne bağlı derse katılan ve ülkelere göre gruplandırılan öğrencilere derslerin ardından ödev çalışmaları yaptırılıyor. Ödev çalışması sonucunda öğrencilere proje notu veriliyor. Dünya Kültürleri Dersi, ülke temsilcilerinin ziyaretlerinin yanısıra ülkeler ve yabancı üniversiteler arasında işbirliği geliştirilmesi açısından da önem taşıyor.



Byglossarist Müge Bilgin Akdaş

Gizli Anların Yolcusu

5. Kocaeli Kitap Fuarı

Yazar: Ayşe Kulin Türü: Türk Roman Sayfa Sayısı: 432 Yayınevi: Everest Yayınları

“Kağıttan dünyaların keşfi” 2013

T

Türkiye’nin ikinci büyük kitap fuarı, 11-19 Mayıs 2013 tarihleri arasında İzmit İnterteks Uluslararası Fuar Alanı’nda gerçekleşti. Bu yıl beşincisi gerçekleşen fuarda; 350 yayınevi, 20 sahaf ve 30 sivil toplum kuruluşu yer aldı. Fuara katılımı artırmak ve okuma sevgisini aşılayabilmek adına, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi fuardan birgün önce Hürriyet ve Cumhuriyet caddelerindeki yürüyüş yollarında bulunan çınar ağaçlarına, Türk ve dünya klasiklerinden oluşan 5 bin adet kitap astı. Özellikle öğrencilerin büyük ilgisini çeken bu uygulama ve kitap fuarı için Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu; “Varlığımızı sürdürmek ve medeniyetimizi yeniden kurmak, kalkınmak ve gelişmek istiyorsak mutlaka kitapla iyi tanışmamız, okumaya zaman ayırmamız lazım. Türkiye olarak ne yazık ki okumaya yeterli zaman ayırmıyoruz ama ben umutsuz değilim. Yeni nesil biraz daha okumaya dikkat ediyor. Bundan sonra inanıyorum ki okuma oranı Türkiye’de biraz daha yükselecek. Ağaçların kitap açmasından ve kitap fuarından asıl beklentimiz bu” şeklinde açıklama yaptı. Beşyüze yakın etkinliğin yapıldığı fuarda, bir süre önce hayatını kaybeden Mehmet Ali Birand için hazırlanan “anı köşesi”nde kol saatleri, aldığı çeşitli ödüller, daktilosu, el yazısıyla tuttuğu notlar, renkli kravatları ve kitapları sergilendi. Ayrıca sosyal sorumluluk projesi olarak gerçekleştiren “Engelsiz Kitap Kampanyası” kapsamında fuar alanında konumlandırılan kitap şeklindeki kumbarada katılımcıların bağışladıkları kitaplar Van Abdurrahman Gazi İşitme Engelliler İlkokulu’nda bir kütüphane oluşturmak üzere toplandı. Engellilerle ilgili duyarlılık oluşturmak ve toplumsal dayanışmanın güzel bir örneğini sergilemek adına düzenlenen bu kampanyanın yoğun ilgi gördüğü belirtildi.

byglossarist.wordpress.com glossarist@windowslive.com 78

Ç

ağdaş edebiyatımızın en sevilen yazarlarından Ayşe Kulin, Gizli Anların Yolcusu ile bir kez daha okurlarını şaşırtıcı gerçeklerle yüzleşmeye zorluyor. Bu kitap yerleşik ve düzenli hayatlarımızın nasıl da pamuk ipliğine bağlı olduğunu, bir anda yıkılıp gidebileceğini gösteriyor bize... Acı bir kaza... Bir anda ağızdan kaçan bir söz... Ansızın yayınevine gelen bir dosya... Birbirine dolanmış eşarplar... Bütün bunlar, aykırı bir aşkın başını ve sonunu belirlemeye yeter mi? Gizli Anların Yolcusu, pek çoğumuzun anlamakta zorlandığı, yargılamakta ısrar ettiği bir aşkın romanı. Ayşe Kulin her zamanki ustalığıyla yaklaşmaya korkulan bir konunun üstüne giderek tabuları yıkmayı deniyor. Bu romanda sadece aşkı değil, toplumun zorladığı hayatları, harcanmış çocuklukları, kendi içindeki sırlarla en yakınlarını yaralayan ailelerin öykülerini soluk kesen bir tempoyla okuyacaksınız.(Arka kapaktan)

editörün seçtikleri EĞLENCE BAŞLASIN • Niccolo Ammaniti • Çeviren: Yelda Gürlek • Can Yayınları

Yüzyılın eğlencesine hoş geldiniz. Ammaniti’nin karşı konulmaz mizah anlayışı çağımızın tuhaflıklarını, şımarıklıklarını ve sayısı azalan erdemlerini de içinde toplamayı iyi bilir. Okur, kendisini dehşete düşüren sahneleri yüzünden bir an olsun eksilmeyen gülümsemeyle keşfederken, farklı duygular da onun zihnini meşgul edecek. Ve sonunda geriye sadece kırık dökük bir medeniyetin kalıntıları kalacak.

İMZA: KARIN • Banu Özkan Tozluyurt • Destek Yayınları

Kadınlar, hayatlarında iz bırakan erkeklere mektup yazınca… Yazma serüvenini “İmza: Kızın” kitabıyla sürdüren Banu Özkan Tozluyurt, serinin ikinci kitabı “İmza: Karın” ile okurlarıyla bir kez daha buluşmanın heyecanını yaşıyor. Lale Manço, Cemre Birand, İlkim Karaca, Taylan Kümeli, Berna Laçin ve Deniz Uğur gibi isimlerin hayatlarında iz bırakan ya da hayallerindeki erkeklere yazdıkları mektupların bir araya gelmesiyle ortaya çıkan ve Banu Tozluyurt tarafından ele alınan “İmza: Karın”, kitapseverler ile buluşuyor.


/CJR Ayşe Örnek, Temsilcisi tış Sa r he ev Müc

HRD ANTWERP TEMEL MÜCEVHER SATIŞ EĞİTİMİ İLE MÜŞTERİLERİNİZİN KARAR VERME SÜRESİNİ KISALTIN! HRD Antwerp Temel Mücevher Satış Eğitimi, perakende satış temsilcileri ve bu alanda kariyer hedefleyen profesyonellere yöneliktir. HRD Antwerp tarafından özel olarak geliştirilen HRD Antwerp Satış Modeli ile katılımcılar, satış sürecine hakimiyet kazanır ve otokontrol edinirler. Teknik pırlanta bilgisini ve bu bilgiyi satışta müşteri odaklı olarak satış faydasına çevirmeyi öğrenen katılımcılar müşterinin karar verme süresini kısaltacak bilgi ve beceri düzeyine ulaşırlar ve satış başarısı arttırılır.

Çünkü satın alma kararı müşteriye bırakılmayacak kadar değerlidir.

Eğitim Süreci Nasıl İşler? Eğitim öncesinde teorik ve pratik test uygulanır. Yapılan bu testlerin sonucunda kişiye özel rehberlik hizmeti verilir. Eğitim süresince katılımcılar gerçek bir perakende mücevher mağazası olarak döşenmiş HRD Antwerp Satış Labortuarı'nda rol çalışmaları gerçekleştirerek sıcak satışı HRD Antwerp Satış modeli'ne göre deneyimlerler. Gerçek deneyimlerden beslenerek hazırlanmış videolarla hayal kurma zorunluluğundan kurtularak, profesyonel bir eğitmen eşliğinde teorik bilgiyi özümserler. Bu sayede satış aşamalarına müşteri odaklı bir bakış açısıyla hakimiyet kazanılır. Eğitim sonunda yapılan pratik ve teorik test ile ilerleme kayıt altına alınır ve nihai başarı sonucu ortaya konur. Eğitimi başarı ile tamamlayan katılımcılar, uluslar arası geçerli HRD Antwerp Mücevher Satış Eğitimi Sertifikası almaya hak kazanırlar. • Eğitimi başarı ile tamamlayan katılımcılar, %50'ye varan KOSGEB desteklerinden faydalanabilirler. • Eğitim ücreti 500 EUR+KDV'dir. • Katılımcılara talep üzerine 3 ay sonra gizli müşteri hizmeti de verilmektedir. egitim@hrdantwerp.com.tr / 0 505 473 473 1


Birbakış Burak KAPLAN

VİZYON SEÇKİLERİ

Okan Üniversitesi GSF Araştırma Görevlisi burak.kaplan@okan.edu.tr

HANGOVER 3 : FELEKTEN BİR GECE

Lanetli Kan

A

merikan Sineması’nın ülke dışından yetenekli yönetmen ithal etme girişimi, artık neredeyse tüm sinema takipçilerinin kabullendiği bir durum. Fakat hepimizin bildiği üzere, sermayenin ve şartların çekimine kapılarak, unutulmaz ve başarılı filmler çekmek adına onca yolu tepen yönetmenlerin neredeyse tamamı, kariyerlerinin en kötü filmlerini Amerika’da çekerek sevenlerine sonunda büyük hayalkırıklıkları yaşattılar. Şimdi bu yönetmenlerin bir listesini çıkarmaya kalksak listenin sonunu bulamayız herhalde! Kısaca, iyi tanıdığın ve her şeyini özümsediğin kendi topraklarını bırakıp, film çekmeye Amerika’ya gitmek ve orada bir kariyer inşa etmeye çırpınmak, görüldüğü üzere kağıt üzerinde pek de akıllıca duran bir iş değil. İşte tam da bu noktada, ülkesinde harikulade işlere imza atmış olan Güney Koreli yönetmen Chan-wook Park’ın Amerika’da bir film çektiğinin haberini aldığımda, sonucun yine bir hüsran olacağından neredeyse emindim. Ta ki “Lanetli Kan”ı izleyene dek! 18. yaş gününü babasının ölümüyle karşılayan India var karşımızda; yetenekli, güzel ama bir o kadar da içine kapanık bir kız. Varlıklı bir ailenin tek çocuğu olarak büyütülmüş. İlgisiz annesi Evelyn ile neredeyse çocukluğundan beri hiç paylaşımları olmamış. İşte tam da böylesine yalnız hissettiği ve babasına ihtiyaç duyduğu bir anda, o güne kadar varlığından bile haberdar olmadığı gizemli amcası Charlie çıkıyor karşına! Öncelikle şunu belirtmek gerek ki Chan-wook Park olmasaymış, “Lanetli Kan”, biz izleyiciler için; şu her yıl onlarcasını izlediğimiz ve salondan çıkar çıkmaz unuttuğumuz filmlerden biri olabilirmiş. Park’ın farkını ortaya koyduğu ve “Lanetli Kan”ı sıradışı hale getirmeyi başaran en önemli faktör; aslında yönetmenin hikayenin hiç bir orijinal tarafı olmadığını en baştan kavramış olduğu gerçeği. Park, elindeki metnin çokça kullanılmış, tanıdık bir metin olduğunun farkında. İşte tam da bu yüzden hikayesiyle izleyiciyi şaşırtmak ya da ters köşeye yatırmak gibi dertleri yok. Aksine, niyeti sırtını bu tanıdık hikayeye yaslayarak görsel yeniliklerin peşinde koşmak. Bu da “Lanetli Kan”ın derdinin bambaşka bir meseleyle ilgili olduğunu ortaya koyuyor zaten. Çünkü filmin asıl amacı gerek sinematografi gerek kurgu alanında sınırların ne kadar zorlanabileceğini denemek. Film, temelde India karakterinin genç kızlığını üzerinden atıp bir kadına dönüşmesinin hikayesini anlatmaya çalışırken, özellikle usta yönetmen Alfred Hitchcock’un filmlerine benzer bir hava yakalıyor ve tüm gerilimini bu referansı sonuna kadar kullanarak kuruyor. Bu benzerlik öylesine bariz ki, tıpkı Hitchcock’un 1943 yılında çektiği “Shadow of a Doubt” filmindeki gibi “Lanetli Kan”da da bir “Charlie Amca” mevzusu var! Chan-wook Park’ın başarısı ise tam da bu noktada ortaya çıkıyor. Gerilim yaratma trüklerinin klasik anlatıda belirlenmiş olan tüm motiflerini kullanan fakat bir yandan da bunları modernize eden bir görsel dil yaratmayı başarıyor yönetmen. Bu anlamda filmin sahneler arası geçişleri ve sekans içlerinde parçalara ayrılmış kurgusal yapısı özellikle övgüye değer. Örneğin India’nın tecavüze uğramak üzereyken Charlie’nin yetiştiği sahne ile India’nın kirlenmiş vücudunu duşta temizlerken mastürbasyon yaptığı sahnenin birleşimi gerçekten müthiş! Sonuçta, yabancı bir yönetmenin elinden çıkmasına rağmen “çeviride kaybolmayan” ve klasikleri hatırlatan gerçek bir Amerikan gerilim filmi var karşımızda. Oldukça stilize çekilmiş ve iyi oynanmış bu filmi festivalde izleme şansı bulamadıysanız vizyona girdiğinde kaçırmayın derim.

80

Yönetmen: Todd Philips Oyuncular: Bradley Cooper, Ed Helms, Zach Galifianakis Gösterim Tarihi: 31 Mayıs 2013

2009 yılında başlayan ve müthiş bir gişe başarısı elde etmeyi başaran komedi serisi, bu ay serinin final bölümü ile sinemalarda. Ekip, tıpkı ilk filmde olduğu gibi bu kez yeniden Las Vegas’ta karşımıza çıkıyor ve şehri bir kez daha birbirine katıyor. Son filmin öne çıkan en büyük kozu; bu kez bir evlilik töreni ya da bekarlığa veda partisi olmayışı.

BİLİNMEZE DOĞRU STAR TREK

Yönetmen: J.J Abrams Oyuncular: Chris Pine, Karl Urban, Benedict Cumberbatch Gösterim Tarihi: 07 Haziran 2013 2009 yılında sinemada yepyeni bir başlangıç yapan ünlü TV dizisi Star Trek, bu ay ikinci filmi ile karşımızda. Yeni filmin en önemli kozu ise; Star Trek evreninde önemli bir yer tutan kötü adam Khan! Khan’a bu yeni filmde, Sherlock dizisi ile tanıdığımız İngiliz oyuncu Benedict Cumberbatch hayat veriyor.

MAN OF STEEL

Yönetmen: Zack Snyder Oyuncular: Henry Cavill, Amy Adams, Kevin Costner Gösterim Tarihi: 14 Haziran 2013 Ünlü çizgi roman kahramanı Superman, 2006 yılındaki başarısız sinema uyarlamasından 7 yıl sonra bu kez bambaşka bir yaratıcı ekibin elinde yeniden sinema perdesinde! Bu yeni uyarlamanın yönetmeni çizgi roman uyarlamaları konusunda artık neredeyse uzman sayabileceğimiz 300 ve Watchmen gibi filmlerin yönetmeni Zack Snyder.

HABERLER c 80’li yılların ünlü bilimkurgu filmi Robocop, sinemaya yeniden uyarlanıyor. 2014 yılının şubat ayında vizyona girmesi planlanan filmin başrolünde bu kez, The Killing dizisi ile tanınan Joel Kinnaman var. c Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün 2013 yılı ilk destek paketi açıklandı. Bu yılın uzun metraj kurmaca film bölümünde en büyük desteği 750.000 TL ile Nuri Bilge Ceylan’ın Kış Uykusu isimli filmi aldı.


KUYUMCULUK VE TAKI TASARIMI BÖLÜMÜ

Gelecege uçmak için

T.C. DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ KÜTAHYA TEKNİK BİLİMLER YÜKSEKOKULU TC Dumlupınar Üniversitesi Kütahya Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Afyon Yolu 7. km. Kütahya Tel: (0274) 227 04 50-51 Faks: (0274) 227 04 54 kmyo.dpu.edu.tr


VOIR KÜLTÜR

SANAT

PACO DE LUCIA

KONSER “PİYANONUN ŞEYTANİ MELEĞİ”

30-31 Mayıs Saat 20.00 CRR Konser Salonu Paco de Lucia 2013 dünya turnesi kapsamında Türkiye’de konser vermeye geliyor!

çok satanlar arasına girmiştir. Buika, sadece caz ve flamenko şarkılarıyla değil aynı zamanda Seal ve Nelly Furtado gibi dünyaca ünlü pop yıldızlarıyla yaptığı düetlerle de dünya listelerinde yer etmiş bir sanatçıdır.Daha çok kaybedilen aşkları ve aşk için şarkılar söyleyen Buika, içinize işleyecek muhteşem bir gece yaşatacak.

MODEL

23 Mayıs Perşembe Saat 20.00 Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı İş Sanat yeni sezonuna 1995 yılında kazandığı 5. Roma Uluslararası Piyano Yarışması Birincilik Ödülü sonrasında İtalyan basınının “Piyanonun Şeytani Meleği” diye bahsettiği Emre Şen’in yorumu, şef Sascha Goetzel’in yönetimi ile Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrasının eşliğinde, unutulmaz bir konser seyircisini bekliyor.

25 Mayıs Cumartesi Saat 22.00 Jolly Joker İstanbul Diğer Masallar albümü ile beklenen yükselişini yapan Model, bu konser ile müzikseverlerle buluşuyor. Şarkılarında, hüznü ve eğlenceyi iç içe yansıttığını söyleyen Model’in beklenen yükselişi Demir Demirkan prodüktörlüğünde kaydettiği ikinci stüdyo albümleri “Diğer Masallar” ile gerçekleşti. Albümün dikkat çeken parçalarından biri de daha once Sertab Erener’in yorumladığı Sezen Aksu şarkısı “Yalnızlık Senfonisi”.

SMOKIE

P

aco de Lucia (Francisco Sanchez Gomez) 1947 yılında dünyaya geldi. Babası Antonio ve abisi Ramon’dan henüz beş yaşında iken gitar dersleri almaya başlayan sanatçı, Nino Ricardo, Miguel Borrull gibi ustalardan ders alarak kendini yetiştirmeye başladı. İlk kez 11 yaşında sahneye çıkan Paco De Lucia 1959 yılında festivallere katılmaya ve ödüller almaya başladı. Ailesi Madrid’e taşınınca Jose Greco’nun grubuna gitarist olarak katılan sanatçı, 1963 yılında henüz 16 yaşındayken yurt dışında turnelere çıkmaya başladı. 1965 yılında Ricardo Modrego’yla iki albüm kaydeden sanatçı babasının açtığı flamenko kulübünde büyük isimlerle yanyana gelmeye başladı. Caz saksafon ustası Pedro Iturralde ile flamenko ve caz açılımları yakalamaya başlayan sanatçı, 1967 yılında “Festival Flamenco Gitano” grubuyla turneye çıkarken ilk solo albümünü kaydetmiş oldu. Sanatçı, 1973 yılında kendisini dünyaca ünlü hale getiren ilk önemli şarkısı “Entre dos Aguas”ı kaydetmişti. 1981 yılında kendi grubunu kuran sanatçı vokallerde Pepe de Lucia ile tüm dünyada büyük bir ilgi görüyordu. 1982 yılından itibaren piyanist Chick Corea ile işbirliği yapmaya başlayan sanatçı, caz sanatçılarıyla flamenko’da yepyeni bir sayfa açıyordu. Gitarist John McLaughlin, Larry Coryell ve Al Di Meola gibi caz dünyasının ünlü isimleriyle birlikte konser ve kayıtları olan dev sanatçı, Rodrigo’nun Concierto de Aranjuez’inde klasik müziği Flamenko ile biraraya getirmiştir. 1996 yılında 13 yıldır tanıştığı Al diMeola ve John McLaughlin’le beraber “The Guitar Trio” albümlerini kaydetmiştir.

82

MOR VE ÖTESİ 23 Mayıs Perşembe Saat 21.00 Jolly Joker İstanbul İngiliz rock devi Smokie Türkiye’de! 1965 yılında kurulan, şimdiye kadar “If You Think You Know How to Love Me”, “Don’t Play Your Rock ‘n’ Roll to Me”, “Living Next Door to Alice”, “It’s Your Life” ve “Oh Carol” gibi bir çok hit parçaya imza atmış İngiliz rock devi Smokie 23 Mayıs’ta Jolly Joker İstanbul’da.

25 Mayıs Cumartesi Saat 23.00 Garaj İstanbul Mor ve Ötesi yaz sonrasi ilk İstanbul konseri ile dinleyicileriyle buluşuyor.

BUİKA

24 Mayıs Cuma Saat 20.00 İş Sanat Aşkın tutkulu sesi Buika, İş Sanat’a, kariyerinin en iyi şarkılarını topladığı En Mi Piel adlı best of albümden birinden değerli şarkılarla konuk oluyor. Türkiye’deki ilk konserini 2009 yılında İş Sanat’ta veren Buika’nın her geçen gün hayran kitlesi artmış, albümleri ile en

Yaz boyunca stüdyoya kapanarak 7 nci albümünün üzerinde çalışan mor ve ötesi, uzun bir aradan sonra ilk kulüp performansında, dinleyicilerini Tuborg Gold katkılarıyla Ghetto’da selamlıyor. Grup, sonbaharda çıkaracağı yeni albüm öncesindeki bu sürpriz konserle, özledigi seyircisiyle buluşacak olmanın heyecanını yaşıyor.

CEM ADRİAN

31 Mayıs Saat 22.00 Jolly Joker İstanbul Cem Adrian Siyah Bir Veda Öpücüğü Albüm tanıtımı için konser veriyor. 2004 yılında Fazıl Say tarafından Bilkent Üniversitesi Sahne Sanatlari Bölümüne özel ögrenci olarak davet


VOIR GÜNCEL

edilmiş, Edirne’de çalıştığı radyo istasyonunda kaydettiği demo kayıtlardan derlenen ilk albümü “ Ben Bu Şarkıyı Sana Yazdım “ı yine Fazıl Say prodüktörlüğünde 2005 yılında çıkarmıştır.

YALNIZLAR KULÜBÜ

31 Mayıs-06 Haziran Saat 20.30 İkinci Kat “Hayat Ritmini Bul” adında bir kurs veren Demet Sağlam, bu kursunda hatıralar ve dürüstlük egzersizleri yapıp insanların kişiliğini açmaya çalışıyor. İlk gösterimini 18. İKSV Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’nde yapan İkincikat, Yalnızlar Kulübü ile günümüzde kişilerin sosyalleşme problemini işliyor. Hayat Ritmini Bul isimli bir kurs veren Demet Sağlam 20 dersten oluşan bu kursta dürüstlük ve hatıra denemeleri yapıp insanların kişiliğini anlamaya çalışıyor. Demet

ğini sanatının merkezine yerleştiren Erol Akyavaş’ın çalışmaları, 2. Dünya Savaşı sonrası iyice belirginlik kazanan Batı dışı modernlik arayışlarının en yetkin örneklerinden birini oluşturuyor.

HAYKO

30 Mayıs Saat 21.00 Jolly Joker İstanbul Hayko Cepkin yeni albümü Aşkın Izdırabı’ndan sonra konserlerine devam ediyor. Hallac-ı Mansur, 1987

Sağlam ve diğer kursiyerlerin bu kurs süresince yaşadıkları yolculuğu izlediğimiz oyun, hayat ritmimizi buldurmayı amaçlıyor. Ya da buna neden ihtiyacımız olduğunu.

ANTONİUS İLE KLEOPATRA MEHMET ERDEM

14 Haziran Cuma Saat:22.00 Jolly Joker İstanbul Son dönemin başarılı müzisyenlerinden Mehmet Erdem konserlerine devam ediyor. Uzun süre dizi ve filmler için yaptığı müzikler ile adından sıkça söz ettiren ve bu başarılı müzik kariyerini bir de Altın Portakal ile ispatlayan Mehmet Erdem, ilk solo çalışması Herkes Aynı Hayatta isimli albümünün konser etkinliklerine başlama kararı aldı. Ayrıca Mehmet Erdem TRT ‘de yayınlanan Leyla ile Mecnun Dizisinin de müziklerini yapıyor.

KONSER

1 Haziran Saat 16.00 Trump Towers Mall Oyun Atölyesi her yıl bir Shakespeare oyunu sergileme geleneğini Antonius ile Kleopatra ile sürdürüyor.

Oyunda; iki güçlü kişiliğin, kendilerinden de güçlü olan aşk öyküsünü aktarıyor. Bu yılın bir özelliği de Antonius ile Kleopatra’nın dünya izleyicilerine açılması. 21 Nisan - 6 Haziran tarihleri arasında Londra’daki Globe Tiyatrosu’nda Shakespeare’in doğum gününde başlayan altı haftalık “Globe to Globe” (Küre’den Küre’ye, bir başka deyişle dünya ülkeleri Shakespeare Tiyatrosu’na) festivalinde 37 uluslararası tiyatro topluluğu, Shakespeare’in 37 oyununu 37 farklı dilde sergiledi. Dünya Shakespeare Festivali’nin ve 2012 Kültür Olimpiyatları’nın bir bölümü olan festivalde Oyun Atölyesi, “Antonius ile Kleopatra” oyunuyla yer aldı.

HAMLET

22 Mayıs Çarşamba Saat 20.30 Kadıköy Belediyesi Kozyatağı Kültür Merkezi Okan Byülgen seslendirmesi ile Kemal Başar’un yönettiği Hamlet seyirci ile buluşuyor.

“SİRK KASABADAN AYRILDI” İpek Kurşuncu, Alan İstanbul 09 Mayıs- 01Haziran

Çağdaş Sanatın öne çıkan genç yeteneği İpek Kurşuncu 3. kişisel sergisi “Sirk Kasabadan Ayrıldı / The Circus Has Left Town” ile ALAN İstanbul’da. 2009’da yılın genç sanatçısı seçilen İpek Kurşuncu’nun kişisel sergisi “Sirk Kasabadan Ayrıldı / The Circus Has Left Town” 9 Mayıs ile 1 Haziran 2013 tarihleri arasında ALAN İstanbul’da görülebilecek.

“YAKIN MENZİL” İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi

9 Mayıs - 27 Ekim 2013 İstanbul Modern, Küratör: Sena Çakırkaya İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi, Türkiye’de güncel fotoğrafa odaklanan “Yakın Menzil” sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi, kişisel bir belgeleme fikrinin etrafında, İstanbul Modern Fotoğraf Danışma Kurulu tarafından seçilmiş 18 sanatçıyı biraraya getiriyor. Basılı fotoğrafla sınırlı kalmaksızın, video ve enstalasyon gibi farklı sunumlar barındıran sergide, tekil çalışmalar bir yerleştirmeye dönüşerek, kendi bütünlüğü içerisinde yeni anlamlar kazanıyor.

SERGİ EROL AKYAVAŞ İstanbul Modern’de

29 Mayıs 2013 – 25 Ağustos 2013 Küratör: Levent Çalıkoğlu Türkiye’de doğan, Avrupa ve Amerika’da mimarlık ve sanat eğitimi alan, Doğu sanatlarına ve özellikle de İslam sanatına duyduğu ilgi ile tasavvuf gelene-

Gözde Türkkan/Tuhaf ve Güzel, 2000 - devam ediyor

83


VOIR FUAR GÜNCESİ

Anneler’e Hediyeler Outlet’teydi

Sereks Fuarcılığın düzenlediği ve sektörde devrim niteliği taşıyan “Outlet Mücevher Fırsat Günleri” Anneler Gününe yönelik düzenlendi ve yine yoğun talep gördü. Kuyumculuk sektörünün yüzünü güldüren fuar, Harbiye Askeri Müze’de 08-12 Mayıs tarihlerinde gerçekleşti.

Tekvin Pırlanta, İlyas Devli

Meri Antik Kuyumculuk, Meri Taksi

Nev Mücevherat, Kerim Şilazi Lial, Mehmet Altıntaş

84

Pırıltı Alyans

On Mücevherat, Suat Aydın

Happy, Julyet Özbıçakçı

Roberto Bravo

Otto Diamond

Faruk Gökçül, Yakup Alpdoğan, Nurseli Gökçül, Ser Diamond Standında

Scent Air Havada Koku Sistemleri


Ak Diamond, Kemal Oktay

Ertan Tunçbilek

Ruşen Simon Kostanoğlu

Figaro

Gloria

Gülaylar

Assu, Arda İşler

Goldium Jewellery

Bolis Diamond 85


VOIR FUAR GÜNCESİ ❶ ❷

Ortadoğu Altın ve Mücevher Fuarı 26-28 Nisan tarihleri arasında gerçekleşti. Fuar firmanız açısından nasıl geçti, beklentilerinize karşılık bulabildiniz mi? Fuar organizasyon firmalarına talep ve önerileriniz var mı?

ALTINAY ❶

Altınay Alyans & Pırlanta olarak yıllardır hem müşterilerimize ulaşmak hem de periyodik olarak ulaşamadığımız noktalardaki müşterilerle buluşmak amacıyla istikrarlı bir şekilde fuarlara katılım gösteriyoruz. Geçmiş yıllara göre fuara ticari motivasyonla katılım gösteren kişi, kurum sayısının daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Bu, bölgede ve çevresinde bulunan esnafların fuarlara olan bakış açısının değiştiğini göstermesi açısından iyi. Yani artık sadece gezi, gözlem amaçlı değil de alışveriş amacıyla gelindiğini gözlemledik ve bu da bizim açımızdan fuarın başarılı geçmesinde büyük rol oynadı. Bu son fuarda yakalanan ticari ve organizasyonel başarının diğer fuarlara da yansımasını diliyorum.

Organizasyonun tanıtım faaliyetlerinin daha profesyonel bir şekilde yapılması gerekiyor. Özellikle yurt dışındaki ciddi alıcılar için bir cazibe merkezi oluşturmak en öncelikli hedef olmalı.

86

ARDA ALYANS

❶ Fuarlara daha çok tanıtım açısından

şirketin gelişmelerini ve etkilerini görebilmek adına katılıyoruz. Ortadoğu altın ve mücevherat fuarı beklediğimiz gibi iyi geçti. Zaten çok yüksek hedefler koyup gelmedik. Sadece yerimizi yurdumuzu insanlar unutmasın diye, kendimizi hatırlatmak adına katıldık. Gaziantep’teki bu fuara üçüncü defa katılıyoruz. Birçok firma Anadolu’dan ve çevre ülkelerden gelecek olan ziyaretçilerin beklentisi içerisindeydi. Beklentiler karşılandı denebilir. Alyans olarak bu yıl İstanbul’dan katılan tek firma bizdik. Fuara gelen ziyaretçiler daha çok ticaret yapmak isteyen müşteri potansiyelindeydi. Bu açıdan fuarın gayet iyi geçtiğini söyleyebiliriz.

Fuar organizasyonunu biraz eleştiriye açarsak her organizasyonda olduğu gibi burada da bazı eksikliklerin mevcut olduğunu görebiliriz. Mesela fuar alanına yakın alışveriş yapıcak bakkalliye market gibi yerler yoktu.

ARNİA GOLD

❶ Fuar bizim firmamız açısından çok gü-

zel ve olumlu geçti. Beklentilerimize de karşılık bulduk. Özellikle Irak’tan gelen müşterilerin olmasının faydasını şirketçe görmüş olduk. İkili görüşmelerimiz devam etmekte…

❷ Bölge illerden gelecek müşteri sayısını arttırmak ve komşu ülkelerden müşteri getirilmesi, arttırılmasının faydalı olacağını düşünüyorum.



VOIR FUAR GÜNCESİ

LİZAY

❶ Düzenlenen Gaziantep fuarı firma olarak bizim beklentilerimizi karşılamadı, ziyaretçi sayısı ve profili yetersiz kaldı. Biz firma olarak oda başkanı ve fuar sahibine destek olmak bölgede bu fuarın devamlılığını sağlayabilmek adına, verim alamayacağımızı bilerek iştirak ettik. Bu fuarı katılımcı firmalardan daha çok bölgenin esnafı sahiplenmeli ve yaşatmalı.

Öncelikle fuar sadece Pazar günü kalabalıktı fakat Pazar günü yarım gün olduğu için sıkıntı oldu, fuar devam edecekse bir dahaki sefere pazertesi yarım gün yapıp Pazar gününü tam değerlendirmek gerekir. Çevre illerden getirilen esnafların ise fuarda kalış zamanını daha fazla tutmak lazım servis araçları çabuk geri dönüş yapmamalılar. Çok emin olmamakla birlikte belki fuarın tarihinde değişiklik yapılabilir.

MARKANORM

❶ Fuardan katılımcı olarak iş açısından memnun kaldık. Hedef kitle ile buluşabildik. Verimliydi.

❷ Fuar hakkındaki genel izlenimlerim

katılımcı ve ziyaretçi açısından zayıf olduğu yönünde. Çok daha iyisinin yapılabileceğine inanıyorum. Organizasyon hizmetleri açısından gayet iyiydi. Fuar tanıtım ve aktiviteler açısından zayıftı.

ZE DESIGN

❶ Bu fuar ZE Design için ilk deneyim-

di. Doğrusu çok katılımlı ve hareketli bır fuar olmadıgını düşünüyorum. Ancak bu ZE design için Bir olumsuzluk değildi. Bizim temel amacımız Bu sektörü yakından tanımak,kendimizi tanıtmak,ürünlerimizi sergilemekti. Fuarın bizim açımızdan tüm bunları sağladığını düşünüyorum. Ayrıca tasarımlarımız için aldığımız pozitif degerlendirmeler de bizi oldukca motive etmiş durumda.

Bu fuarın neden halka açık olmadığını, şehir halkına neden duyurulmadığını merak ediyorum. Sonuçta iki gün için ziyarete açıldı ancak halk bilgilendirilseydi ilgi daha fazla olurdu diye düşünüyorum. 88








Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.