1
2
3
4
5
6
7
8
DUNYA JET-SETİNİN YENİ GÖZDESİ
GENÇLİK SARMALI ; HELİX-D SERUM Ünlü Amerikalı Doktor Lou Rinaldi tarafından geliştirilen yeni kırışıklık giderici serum, Türkiye’de eczanelerde satışa sunuldu. Çok yeni ve farklı bir teknoloji içeren HELİX - D Yüz ve Göz serumu, uluslararası araştırma laboratuarlarında çalışan çok sayıdaki bilim adamının yer aldığı bir ekip tarafından ABD’de geliştirildi.
İÇİNDEN IŞIK GEÇEN SERUM
HELİX SARMALI..
Helix-D, yüksek teknolojiyle üretilen ve cilt bakımının geleceğini günümüze taşıyan yeni nesil bir anti-aging çözümü sunuyor... Serumun en önemli özelliği, etken maddesi peptidleri ayrı ayrı, içerisindeki sarmalada muhafaza ederken, tam kullanım anında birleştirmesi... Böylece içerik etkiniğini uzun süre yitirmiyor ve kullanım anında maksimum etki sağlıyor.
Helix-D’nin seçkinlikle bilimi birleştiren teknolojisi görünümüne de yansıyor. Helix-D şişesinde görülen şeffaf renkli “Helix-D bazı” ile spiral şekilli “Helix-D matriksi” etkileşime geçerek, birbirinin etkinliğini arttırıyor. Dünya jet-setinin yeni gözdesi olan bu serumun sahip olduğu en önemli yeniliklerden biri de emilim teknolojisi... Helix-D serumun içeriğindeki aktif maddeler, hedeflenen cilt katmanlarına hızla ve yeterli miktarda ulaşıyor. Helix-D güçlü antioksidan etkisi, uzun süreli nemlendirici özelliği ve içerdiği özel peptidler ile cildi gençleştirmeyi, rafine etmeyi hedefliyor. ABD’de piyasaya çıktığı andan itibaren ünlü kullanıcıları ile adından sıkça söz ettiren serum,
www.helix-d.com.tr
Türkiye’de sadece eczanelerde bulunuyor. 9
10
11
12
13 LATA
232 421 2861
14
15
16
Küçük Bebek Caddesi’nde, kılı kırk yararak dekore edilmiş ütopik atmosferi ile damak çatlatan lezzetleri ve sizi kendi içinizde derin bir yolculuğa çıkaracak ‘kırık plak’ tadındaki müzikleri ile.... İstanbul’da ‘kırk yılda bir gibi’ bir
LATA
232 421 2861
“MAHALLE BARI”
Küçük bebek cadddesi No: 4/A Bebek İstanbul Tel: 0 212 265 25 56
17
Temmuz 2013 18
FotoÄ&#x;raf: Paul Smith/Featureflash
19
İçindekiler
İçindekiler Londra Notları Doruk Öztürk
Şeffaf Oyunlar Ayakkabı - Çanta
Yaza Merhaba Tuba Benian
Brigitte Bardot Zamansız Stil İkonları
Herkes Aldatır mı? Duygu Ela Erdoğan
Gelin Makyajı Gila Benezra
Genç Çıraklar
18 20
Sherbet Design
Sinema
36 94 102 112 120 122 140
21
Sevda Tezol
YAYINCI LATA BASIN YAYIN FİLM REKLAMCILIK İTH. İHR. TİC. VE LTD. ŞTİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ (SORUMLU) Lale Antitoros ( lale@stiletto.tc ) KREATİF DİREKTÖR Taci Tirnaklı (taci@stiletto.tc) YAYIN KOORDİNATÖRÜ Duygu Ela Erdoğan (duyguela@stiletto.tc) GENEL KOORDİNATÖR Renan Kaleli ( renan@stiletto.tc ) GÖRSEL YÖNETMEN VE GRAFİK TASARIM Tuna Agçe ( tuna@stiletto.tc )
39
Elie Saab
116
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Bahar Susup ( bahar@stiletto.tc ) Ece İzmit (Stajyer)
Karışık Kuruşuk Şeyler
FOTOĞRAF DİREKTÖRÜ Merve Hasman ( merve@stiletto.tc ) MODA EDİTÖRÜ Tuba Benian ( tuba@stiletto.tc ) GÜZELLİK EDİTÖRÜ Gila Benezra ( gila@stiletto.tc ) YAZARLAR Merve Hasman - Bay J Murat Tavlı - Renan Kaleli Duygu Ela Erdoğan - Sevda Tezol Tuba Benian - Gila Benezra Sinan Hızalan - Sezgi Beşli Doruk Öztürk - Tevfik Urgancıoğlu Levent Çeviker - Cesur Sert KATKIDA BULUNANLAR Can Gürcan - Başak Koçoğlu Derin Tırnaklı -Serhan Akgün Metehan Kavuk HUKUK DANIŞMANI Av. Nilhan Antitoros Tunç MALİ MÜŞAVİR ve FİNANS MÜDÜRÜ Serra Aytaç YÖNETİM YERİ Nevvar Salih İşgören Cad. No:1/4 Daire:4 Alsancak/İZMİR Tel/Fax: 0232 421 97 62 STILETTO ABONE HİZMETLERİ Müşteri Hizmetleri : abone@stiletto.tc BASKI METRO Matbaacılık Yahya Kemal Beyatlı Cad. No. 94 BEGOS 3. Bölge Buca İZMİR Tel: 0232 290 33 11 Fax: 0232 290 33 21
Plaj Yıldızları
73
DAĞITIM Dünya Süper Dağıtım Tic. San. A.Ş Yayın Türü: Yaygın Süreli Yayın
Stiletto Güzellik 22
126
BASKI TARİHİ 01 Temmuz 2013 Dergide yer alan yazı ve fotoğrafların tüm hakkı STILETTO dergisine, yayınlanan ilanların sorumluluğu ise ilan sahiplerine aittir.
16
23
22 24
25 23
edito Yükselen Enerji Bu ay iki küçük konuğumuz var Stiletto'da. Not Defteri bölümümüze sevdikleri konular ile ilgili haber yaptılar sizler için... Biz de yazdıkları gibi, değişiklik yapmadan yayınladık. Geçen sayılarımızda olduğu gibi kombin sayfalarımız rengarenk. Bazı dergilerde, bizim üç ay önce yaptığımız kombin sayfalarımızın benzerlerine değil; sayfa başlıklarına kadar aynılarını görmüş olmak bizim için büyük sürpriz oldu! Esinlenmek diyemiyorum ben buna. İki farklı dergide rastlamış olmak da enteresan bir tesadüf değil mi sizce de? Röportajlarımızın çok keyifli olduğunu söylemeliyim. Carlos Martin, sıcak kanlı olduğu kadar açık yüreklilikle cevapladı sorularımızı. Sevgili Zeynep Günay Tan, Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisinin başarılı yönetmeni, tüm samimiyetiyle sayfalarımıza konuk oldu. Bu işe ne kadar gönül vermiş olduğunu, ne kadar severek yaptığını ve yeni projesini anlattı. Alışveriş sıcak dinlemiyor. Her mağaza kalabalık. Adeta alış-veriş çılgınlığı yaşanıyor. Buradan yola çıkarak plaj, kozmetik, aksesuar hatta dekorasyon ile ilgili en moda ürünleri kolayca bulabilmeniz için sayfaları çevirmeniz yeterli olacak.
Genel Yayın Yönetmeni
Lale Antitoros
Düğün saçları ve makyajları ile birlikte, gelinlik seçiminde dikkat edilmesi gereken konuları Gila Benezra ve Tuba Benian kaleme aldı. İlginç yazılardan biri bu ay Renan Kaleli'den geldi. Yaşanmış Hakikatler adlı bölümünde ilk kez itiraflarına şahit olacaksınız. Bu sıra dışı hikayede, herkes kendinden bir şeyler bulacaktır mutlaka. Serinleme ihtiyacımızı, umarım bu ay yalnızca yağan yağmurlar sağlar. Oksij en ihtiyacımızı da kesilmeyen, yerinde #duranağaçlar. Yaz mahmurluğumuzu üzerimizden atmamızı sağlayan, bizi canlandırıp kendimize getiren Y jenerasyonu da kocaman bir alkışı hak etti bence! Sevgilerimle...
26
27
Not Defteri MARC JACOBS SEPHORA KOLEKSİYONU Kozmetik ve modanın birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğuna inanan ünlü modacı, Sephora için hazırladığı renk paletiyle yazı sokaklara taşıyor. 9 Ağustos'ta koleksiyonun satışa çıkacağını duyuran Jacobs, ürünlerin görsellerini instagram hesabından paylaşmaya başladı. Koleksiyonu Met Gala'da Sophia Coppola üzerinde uyguladığını söyleyen tasarımcı, mor, pembe, turuncu gibi iddialı, aynı zamanda da doğal tonlara da oje ve rujlarda yer verdi.
ISABEL MARANT VE H&M Yaptığı işbirlikleriyle bizi uzun süre heyecanlandıracak gibi görünen H&M yeni koleksiyonunu Isabel Marant ile çıkarağını açıkladı. 14 Kasım'da mağazalarda olacak koleksiyon hakkında konuşan başarılı tasarımcı "Bu işbirliği nedeniyle çok heyecanlıyım. H&M dünyanın en iyi tasarımcılarıyla çalışıyor ve bu davet benim için onur verici. Kadınların her gün giyebilecekleri, gerçek ve tasasız ancak buna rağmen seksi bir koleksiyon hazırlamaya çalışıyorum. Çok Parizyen düşünüyorum." dedi.
LOUIS VUITTON RESORT 2014 Louis Vuitton Resort 2014 Koleksiyonu'nda pantolon - ceket takımlar, tüvit parçalar, çizgililer, dantel, kürk ve bol kesim pantolonlar yer alıyor. Sarı, mavi, beyaz, turkuaz, lacivert ve bordonun kullanıldığı koleksiyonda ahşap rengi sabolar dikkat çekiyor. Fransız kadınından ilham aldığını söyleyen Louis Vuitton'un kadın koleksiyon tasarımcısı Julie de Libran, yeni sezonda sofistike ve bohem bir tarzı benimsediğini açıkladı.
28
Caffè Nero’nun yaz aylarındaki yeni yıldızı: Frappè Créme! Caffè Nero'nun yaz aylarındaki yeni üyesi Frappè Créme ile bunaltıcı sıcaklardan korkmayın. Buz gibi içeriğiyle serinletici bir mola verdiren Frappè Créme, çilek, muz ve hindistancevizi gibi tropik içerikleriyle yazı damaklara taşıyor. Caffè Nero'ya özgü olan Frappè Créme, ferahlatıcı ve yumuşak içimli bir lezzet sunuyor. Kremamsı yapısıysa tam anlamıyla tiryakilik yaratıyor. Frappè Créme'de çilek, hindistancevizi ve muz gibi tropik hava estiren meyvelere karamel, vanilya ve çikolata eşlik ediyor.
“This is my time” Kelly Rowland
www.forumsaat.com.tr
www.twsteel.com
29
Not Defteri MARİLYN MONROE T-SHİRT LERİ şimdi çok moda! 1 Haziran 1926 tarihinde doğan ve büyüdükten sonra herkesin ilgisini çekmeyi başaran bu kadın, şimdi genç kızların idolü. Marilyn Monroe o çılgın ve deli dolu olan tarzıyla herkesi büyüleyen ve etkileyen bir insandı. Marilyn Monroe'yu, uzun ve beyaz etekleriyle aklımıza gelen ilk insan olarak düşünebiliriz. Bir çok filmde oynayan bu yıldız aynı zamanda şarkı da söylüyordu. Yıldızın hayranları Marilyn Monroe t-shirtleri giyerek ismini yaşatmaya devam ediyor. (Derin Tırnaklı/yaş 11)
SARAH JESSICA PARKER'DAN AYAKKABI KOLEKSİYONU Sarah Jessica Parker ayakkabı tutkusunu hazırladığı koleksiyonla göstermeye hazırlanıyor. Stili, moda dünyası tarafından yakından takip edilen oyuncu yeni ayakkabı ve çanta koleksiyonu şimdiden merakla bekleniyor. Manolo Blahnik ile uzun süre çalışacak olan stil ikonu, "Herkesin kullanmaktan çekindiği yepyeni renkleri bir araya getirerek, dolaplarında olmasını istedikleri tasarımları hayata geçirmek istiyorum."dedi. Ayakkabılar 200- 300 dolar, çantalar ise 700 dolardan satışa sunulacak.
JUSTIN BIEBER'IN DEĞİŞMEYEN AYAKKABI TARZI
Bütün dünyada şarkılarıyla, yakışıklılığıyla özellikle kızları ve bütün dünyayı kasıp kavuran Justin Bieber, gerçekten çok başarılı. Justin Bieber'ın ayağından çıkarmadığı, sürekli giydiği ayakkabılar çok moda. Yakışıklı şarkıcı bu ayakkabılar ile çok iyi dans ediyor. Bieber, ünlü olduğundan beri hep aynı tarz ve model ayakkabı kullanıyor; Supra ayakkabıları. Eğer siz erkekler, Justin'e özenip kızları etkilemek istiyorsanız, Supra ayakkabılar Türkiye'de 200 TL, yurtdışında 100 dolar. (Beliz Berik /yaş 12)
30
ALEXA CHUNG'IN YENİ KİTABI
Alexa Chung, Eylül ayında İngiltere'de piyasaya çıkarmaya planladığı kitabının kapağını ilk kez Instagram'da takipçileriyle paylaştı. Modellikle başladığı kariyerinde, tasarımcılık, sunuculuk gibi farklı işlere atılan Alexa şimdi de yazar kimliğiyle karşımızda. Alexa Chung'ın kitabında stil sırlarının yanı sıra, eskizler ve iyi giyinmenin ipuçları paylaşılıyor.
BEYONCE MRS. CARTER HEAT
Bugüne kadar 6 parfümle karşımıza çıkan Beyoncé, Heat Mrs. Carter isimli yeni kokusuyla karşımızda! En iyi satan parfümler arasına giren Heat'i dünya turnesine özel olarak yeniden yorumlayan şarkıcı; "Müziğimi ve konser vermeyi çok seviyorum. Hayranlarımı mutlu etmek en önemli şeylerden biri. Bu nedenle onlara dünya turnemi hatırlatacak özel bir hediye vermek istedim. Bu parfüm, konserlerimde yansıttığım gücü, tutkuyu ve eğlenceyi yansıtıyor." dedi.
NİCHOLAS KİRKWOOD’DAN KİRPİKLİ GÖZLÜKLER
Ünlü moda markası, Pollini ve Cutler & Gross ile işbirliği yaparak, efsane stil ikonu Sophia Loren'den ilham alan bir güneş gözlüğü koleksiyonu yarattı. Gözlükler ünlü tasarımcı önderliğinde yürütülen projede, Cutler & Gross işbirliğiyle 2013 ilkbahar yaz koleksiyonunda görücüye çıkıyor. Çerçevelere yansıtılan "Sophia" izleri, takma kirpik efekti ve eyeliner ile bambaşka bir boyuta ulaşıyor. Bu ilginç gözlüklerin fiyatı 300¤
31
En canlı trendlerle, ilginç detaylarla Londra, yılın en renkli ayını kutluyor!
32
33
Yazın en sıcak zamanını cıvıl cıvıl renklerle kutlayan şehir; Milano!
34
GALERI NUR
35
Elegan ve sofistike tarz覺ndan her mevsim s繹z ettiren Paris!
36
I R A L N U Y O AKIL Cesur Sert
PROTESTO
Ülke olarak sıkıntılı bir ay geçirdik. İnsan zihni inanın karmaşayı kaldırmıyor. Bedenlerimiz ve beynimiz de yoruldu. Toplumsal sınavda mizah yeteneğimiz ve yaratıcılığımızın ne kadar yüksek olduğunu gördük. Eylemleri şenliğe çeviren kostümler, duvar yazıları, sosyal medyadaki espriler her şeyin önüne geçti. Tabii ki reklamın iyisi kötüsü olmaz, Avrupa'daki imajımızı da bir kalemde değiştirdik. Rakı, kebap, fes, Arap izlenimi, gençlerin modern eylemiyle, yüzyıllardır kıramadığımız bilinci mezara gömdü. Artık, kendimizi Avrupa'ya, dünya'ya anlatırken kimlik ve görünüm olarak zorlanmayacağımız kesin.
GENÇLER İlk olarak gıyabında hepsinden özür diliyorum. Kimlerden mi? 1986 ve sonrası doğumlu gençlerden. Biraz ayıp etmiş, haksızlıkta bulunmuşum. Eller havaya, bilgisayar tutkunu olmadıklarını, yeri ve zamanı gelince "Che" kadar tutkulu, renkli, birer kahraman olacaklarını gösterdiler. Osmanlı'dan günümüze gelen Türkiye ilerleme, gelişme, gerileme devirleri, Cumhuriyet'in kurulması, devrimler derken yıl 2013'te ise aydınlanma dönemini yaşadı. Artık, geceleri yastığa kafamızı koyarken geleceği huzurla düşünebiliriz.
TATİL Ve beklenen yaz geldi. Gerçi eskisi gibi kara kış kalmadı ama olsun. Planlar, programlar, hesaplar, kitaplar... Yaz denince deniz, güneş, kum üçlüsünden vazgeçilmez. Ardından Bodrum, Çeşme, Marmaris, Kuşadası, Foça seçimi. Popülerlik yarışındaki Çeşme ve Bodrum'un janjanlı beach klüpleri artık yaşı 40'a gelmiş bana hiç hitap etmiyor. Gecesi, gündüzü curcuna beachler gençlerin gözdesi. Ne mi buluyorlar? Aynı soruyu kendime sordum. O yaşlarda bir şey bulduğum yoktu, orada bulunmak yetiyordu. Ama artık tarifi olmayan AŞKIM, EŞİM ile tatil yapmak benim için paha 37 biçilemez!
ONDRA
NOTLARI "BOROUGH MARKET"
Ü
ç arkadaş kararlaştırdık Borough Market'a gideceğiz. Bir Türk, bir Portekizli, bir İngiliz. Şaka gibi geliyor kulağa değil mi? Ama inanın bu üçlü düştük yollara. Portekizli arkadaşımız, biz Türkler gibi gideceği yerin kapısının önüne kadar arabayla gitmeyi seviyor ama burası Londra, O'nu metro ile gitmeye ikna etmemiz epey bir zamanımızı alıyor. Neyse, 20 dk süren eğlenceli bir metro yolculuğundan sonra varıyoruz Borough Market'a. Burası Londra'nın merkezinde ve şehrin en eski ve en büyük marketlerinden biri, hal gibi desem değil, bizdeki sokak arası kurulan pazarlar gibi hiç değil. Kendine has havası olan, öğle arası ofis çalışanlarının akın ettiği, bol bol turist ve lokal talebi çeken ve mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. 70'e yakın stand kuruluyor sadece Perşembe, Cuma ve Cumartesi'leri açık. Alışverişimizi yaptık, her standın başında durup, farklı ülkelerin farklı ürünlerini tattık, bizim Türkler'in bile standı var. Baklava,
38
erişte, bulgur, turşu vs. satıyorlar. Benim en ilgimi çeken standlardan biri, gramı bir dünya para eden mantar standıydı. Elimize almamıza izin vermediler. Ünlü şefler sabah erken gelip tüm alışverişlerini yapıp gidiyorlarmış. Balık ve et bölümü marketin ayrı bir bölümünde. Oradaki alışverişimizi öğle yemeği sonrasına bırakıyoruz
ve doğruca restoranımızın asansörüne biniyoruz. Restorantın ismi ROAST, İngiliz mutfağı. Menü, sezonda mevcut olan ürünlerden oluşuyor ve herşey asağıdaki marketten temin ediliyor. Asansörden çıkar çıkmaz bize "woow" dedirtecek bir görüntü ile karşılaşıyoruz.
Beyaz örtülü masalar, piyano müziği, güler yüzlü bir personel ve manzaramız biraz evvel alışveriş yaptığımız Borough Market. Başka ne isteriz? Aşağı yukarı oturduğunuz her yerden aynı manzaraya sahipsiniz. Bu arada tek rahat giyimli masa biziz, beyler takım elbiseli ve bayanlar ise çok şık. Öğreniyoruz ki, iş çevreleri tarafından, öğle yemeği için çok tercih edilen bir restoranmış. Enfes bir öğle yemeği ve yanına eşlik eden beyaz şarap. Hepimizin yüzünde engelleyemediğimiz bir tebessüm. Hafif kafaları bulduk galiba. Hiç birimizde alışverişe devam edecek enerji yok. Ama önemli değil, nasıl olsa keskin balık kokusu bizi kendimize getirir. Hesaplar ödendi ve alışverişe geri dönüldü. Üçümüz de evlerimize, etten çok balık sokmaya çalışan anneleriz. Balık standlarında neyi alacağımızı şaşırdık. Atlantik Okyanusu ve Kuzey Denizi'nde yakaladıkları her cins balık ve böcek tezgahlarda. Taşıyabileceğimiz kadarını aldık ve dönüş yoluna geçtik.
Doruk Ozturk 39
Temmuz'da Londra'da neler var; Queen Elizabeth Olympic Park: 29 Haziran – 18 Ağustos Olimpiyatlar için kurulan spor kompleksi şehrin doğusunda yer alıyor. 2012 olimpiyatlarından sonra parka dönüştürülen alan, kapılarını yeniden Temmuz ayında açacak. Konserler kapsamında, Bruce Springsteen & T he E street Band, T he Black Crowes, A labama Shakes, Mumford& Sons, Justin Timberlake, Jay Z, Emeli Sande, Rita Ora, Snopp Dogg, Kendrick Lamar’ı izleyebilirsiniz.
40 4038
Kew Gardens: 9-14 Temmuz 300 dönüm olan Unesco’nun dünya, doğal ve kültürel miras listesinde bulunan Kew Gardens’da dünyanın dört bir yanından getirilmiş bitkileri görmeniz mümkün. Buraya mutlaka zaman ayırın. Metro ile gitmek isterseniz ulaşım çok kolay, gezinizle konseri birleştirebilirsiniz. Jools Holland, Leona Lewis, Blondie, T he Human League gibi ünlüler, konser verecekler arasında.
ELIESAAB Küçük yaşta dikişle tanışan ve bugün dünyada pek çok ünlü starın tercih ettiği Lübnan asıllı moda tasarımcısı sade ama şık tasarımlarıyla Ortadoğu’nun Versace’si olarak anılıyor. 41
M
erkezi Lübnan'da bulunan moda evini daha yirmi yaşına gelmeden kuran Saab, bir çok ünlü ismin ilk tercihlerinden biri.
O günden beri Rihanna'dan Emma Watson'a, Beyonce'den Kristen Stewart'a, birçok yıldızın tercihi olan marka, parıltılı ama sade tasarımlarıyla dikkat çekiyor. 2013 İlkbahar/Yaz koleksiyonunda farklı renklerdeki payetli elbiseleri, sezonun en seçkin abiyeleri arasında yer alıyor.
Gece kıyafetlerinde şort ve mini eteğe öncelik verdiği koleksiyonları da bulunan Saab'ın kreasyonunda ağırlıklı olarak şifon ve krep benzeri kumaşlar göze çarpıyor. Gece kıyafetlerinde kullanılan siyah rugan geniş kemer ve kristal kıymetli taş işlemeler de moda severlerden büyük alkış alıyor.
Ortadoğu’nun Versace’si olarak bilinen Elie Saab, 1964 yılında Lübnan’da dünyaya geldi. Çocukluğundan beri kumaşlarla iç içe olmayı seven ünlü tasarımcı, 18 yaşında Elie Saab adı altında ilk markasını kurdu.
İlk olarak Ürdün Kraliçesi Rania ve Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın eşi Esma Esad'ı giydirerek dikkatleri üzerine çeken Saab, son dönem de Hollywood yıldızlarının da tercih ettiği isimlerin başında geliyor.
Lübnanlı tasarımcı Elie Saab, 2002 yılında Oscar ödüllü Halle Berry’i giydiren ilk Lübnanlı tasarımcı olarak tarihe geçti.
42
1981 yılında Paris'e moda eğitimi almak için giderek, bir sene sonra kendi markasını yarattı. Markasının ilk moda evini Lübnan'da kuran Elie Saab, Milano ve Paris'te de moda evleri açtı. Tasarladığı şık kıyafetleri ile 1997 yılında, sadece İtalyan modacıların yer aldığı Italian Camera Nazionale Della Moda'ya kabul edilen ilk modacı oldu. Saab moda dünyasına adım attığı andan itibaren çok başarılı işler çıkaracağının sinyallerini de böylece vermiş oldu.
Hale Berry’nin Tercihi Elie Saab Oldu! Elie by Elie Saab markası ile asıl çıkışını 2002 yılında Hale Berry'nin Oscar kazandığı gece yakaladı. Ünlü tasarımcının Hale Berry için tasarladığı elbise, oldukça dikkat çekti. Hale Berry, ertesi sene Oscar törenine yine Elie Saab imzalı bir kıyafet ile katıldı. Yakaladığı bu başarı ünlü tasarımcıya, Paris'te koleksiyon hazırlaması için önemli bir adım oldu. 2003 yılında, Paris Chambre Syndicale de la Haute Couture'e davet edilen Elie Saab, 2006 yılında ilk hazır giyim koleksiyonunu Paris'te sergiledi. Tasarımcı, şık kıyafetleri kadar tasarladığı eşsiz gelinlikleri ile de ün kazanmayı başaran isimlerden biri oldu. Elie by Elie Saab Wedding markasıyla, moda dünyasının önemli bir kısmını oluşturan gelinlik alanında da iddiasını ortaya koydu. Elie Saab tasarımlarını kim giyse çirkin Betty'den masal prensesine
dönüşebilir. O uçuşan kumaşların içinde kaybolmak, sade ve bir o kadar da kışkırtıcı tasarımları dantellerle, saten kumaşlarla, tüllerle, payetlerle, kristallerle, müthiş renk seçimleriyle hayat buluyor. 4 temmuz 1964 doğumlu, Lübnan asıllı dünyaca ünlü haute couture modacı, her koleksiyonunda en az 10 gelinlik barındırarak, doğu ile batının sentezini tasarımlara yansıtmada olağanüstü başarılı. Tasarımlarının, oldukça sade ve bir o kadar da kışkırtıcı olduğunu söyleyebiliriz. Bu muhteşem elbiselerinin yaratıcısı, ahenkli renkler kullanarak, feminenliği ve seksapelliği tüller üzerine işlenmiş payetlerle ön plana çıkarmaya bayılıyor Her dokuya büyüsünü katan, nadide işlemeleriyle zarif bir görünüm sunan Elie Saab 2013 İlkbahar Couture koleksiyonu muhteşem bir defileyle tanıtıldı. Dantel'in büyülü ustası, zarafet, asalet, estetik ve işçiliği ile her zaman olduğu gibi yine en çok göze çarpan özelliklerlerini bu yılki koleksiyonunda da eksik etmemiş.
43
Röportaj
i s e n s e N u Arz tin r a M s o Carl
“Biscolata Erkeği” olarak kadınların gönlündeki tahtta kendine sıkı bir yer edinen Carlos Martin, romantik, utangaç ve sadık bir erkek olduğunu söyleyerek, gönlümüzdeki yerini daha da sağlamlaştırmayı başarıyor. “Hayatta seni ne mutlu ediyorsa onu yap” mottosuyla yoluna devam etmekte. 44
Modelliğe nasıl başladınız? 12 yıl önce yaşadığım yerde katalog çekimleri ve defilelerle başladım, daha sonra da Madrid ve Barcelona derken yıllar sonra uluslararası çalışmaya başladım.
Biscolata reklamının bu denli ses getireceğini tahmin eder miydiniz? Tabii ki hayır, benim için sadece bir televizyon reklamıydı ama sanırım pazarlaması çok iyi yapıldı.
Bu proje size geldiğinde nasıl değerlendirdiniz? Şanslı hissettim tabii ki, böyle fırsatlar her zaman insanın karşısına çıkmıyor. Türkiye'de çok fazla vakit geçirdim. Televizyon reklamlarının etkilerini, bana kattıklarını zamanla daha iyi anlıyorum.
Sinema ve televizyon projelerinde rol almak kariyer planınızda var mıydı? Uzun zamandır bu konuyla ilgili düşünüyordum aslında, bence bu bir adımdı, devamı da gelecek. Çünkü sevdim.
Türk kadınları nasıl buluyorsunuz? Akdeniz tipi, etkileyici tabii ki, güçlü karakterleri olduğunu düşünüyorum
Türkçe ile aranız nasıl? Zorlanıyor musunuz? Biraz zor, grameri İngilizce'den ve İspanyolca'dan çok farklı. Daha önce hiç tecrübe etmediğim, Türkçe'de gırtlaktan gelen çok ses var ve bunları çıkarmak gerçekten zor. Ama haftada birkaç gün özel ders alıyorum. Yavaş yavaş da olsa, öğreneceğimden eminim.
45
Röportaj Türkiye’de olduğunuz sürede unutmadığınız bir anınız oldu mu? İnsanların bana karşı bu kadar kibar olmaları sanırım, çok takdir ettiğim ve unutmayacağım bir şey bu.
Türkiye’ye gelmeden önce burasıyla alakalı neler düşünüyordunuz?
İstanbul’u dünyada gördüğünüz diğer şehirlerle kıyaslarsak nasıl yorumlarsınız? İstanbul benzersiz bir mega kent. Başka hiç bir yerle kıyaslayamıyorum. Kültür ve uygarlıkların birleşmesiyle değişik farklı bir aurası var sanki. İstanbul'da uzun süre kalmak isterim. Bu şehirde tek problem trafik. Boğaz'da vakit geçirmek ise en sevdiğim şey diyebilirim. Röportaj: Duygu Ela Erdoğan
46
Fotoğraflar: Flash Model
Buraya ilk geldiğimde 2006 yılıydı ve Türkiye ile ilgili hiç bir fikrim yoktu. Türkiye'nin o tarihten beri değiştiğini görüyorum bu da iyi bir şey. Ayrıca burada olduğumda hem farklı projelerde bulunmayı seviyorum hem de değişik yerleri gezip görmeyi.
47
Röportaj
‘ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ’ BANA VERİLMİŞ BİR HEDİYEYDİ VE BUNUN İÇİN HAYATA TEŞEKKÜR EDİYORUM… 48 46
p e zeynep n y e tan zgünay
Rating kaygısı yaşamadı. Benzerleri yanına yaklaşamadı. İzleyici severek sahiplendi, her karakteri bağrına bastı ve üç sezon izlemekten vazgeçmedi. Neydi bu işin sırrı merak ettik ve kamera arkasının kahramanı, dizinin yönetmeni Sevgili ZEYNEP GÜNAY TAN’a sorduk.
n a t y a n gü Çağan Irmak’la birlikte çalıştığınız “Çemberimde Gül Oya” mesleğiniz açısından bir dönüm noktası oldu diyebilir miyiz?
"Çemberimde Gül Oya", Çağan'ın yazıp yönettiği bir diziydi, ben de başta O'nun asistanıydım. Fakat bir süre sonra daha çok senaryoya ağırlık vermesi gerektiğinden yavaşça bana sahne çektirmeye başladı. Ama ilk sahne çektirmesi çok enterasan oldu. Biz 'Çemberimde Gül Oya'nın bu haftaki sahnesi ne diye, bütün ekip merakla beklerdik. Çünkü mutlaka her bölümde dizi tadından öte, sinema filmi tadında bir sahne olurdu. Çağan bana daha önce haber vermeden öyle bir sahneyi bıraktı. Bütün ekip o sahneye hazırlanırken bir anda çantasını aldı, o çektiğimiz konağın merdivenlerinden inerken ben koşturdum peşinden; "Çağan nereye gidiyorsun en önemli sahneyi çekeceğiz" dedim, "Gidiyorum bunu sen çek" dedi gitti. Benim elim ayağım tutuştu tabii ama sonra çektiğim sahneyi beğendi. Beğenmeyip eleştirdiği şeyler de oldu ama çoğunlukla beğendi ve beni biraz yönetmenliğe itti. Aslında Çağan benim hem arkadaşım hem ustam olarak çok kıymetli. Çağan'dan önce de kendi nesline göre çok iyi ustalarla çalıştım. Asistanlığa daha uzun süre devam ederim diye düşünüyordum. Çağan biraz o süreci hız-
landırdı ben de yirmiyedi yaşında, sayesinde yönetmen oldum.
Kurtlar Vadisi erkeklerin egemen olduğu bir dizi. Yönetmenliğini yapmak sizi zorladı mı? Diziye “Kadın eli” değince neler değişti? Kurtlar Vadisi'ne kadar çektiğim bütün işler baştan itibaren benim kurduğum işlerdi. Bu da benim için şöyle önemli; bir dizinin ilk bölümünün çekimleri çok önemli bence çünkü bütün dünya ilk üç- dört bölümde kuruluyor. Dolayısıyla Kurtlar Vadisi benim için biraz o anlamda ayrıcalıklı. Çünkü sınırları çok iyi belirlenmiş ve kurulmuş bir işti. Ben oraya gittiğim zaman, kendi tarzımı ortaya koymam, biraz projenin kendisine, markasına ayıp olur diye düşündüm . Daha önceden var olan bir şeyi, tamamen kendi isteğimle, kimseye saygısızlık etmemek ve seyirciye de saygısızlık etmek istemediğim için kendi yaratıcılığımı bu dizide kullanamadım. Kadın elinin değdiği yerler var elbette. Hatta hiç unutmuyorum, İskender karakterinin kızı girmişti hikayeye. Kemancı bir kız, kızın girişinde şallar uçuyor, kız yürüyor, postal detaylar çekmiştim. Seyirciler o zaman, reklam arası girdi zannetmişti. Öyle bir iki tane sahne var ama o dönemde benim ilk çektiğim bölüm, Polat'ın evleneceği bölüme denk geldi. Tabii insanlar da "Aaa Kurtlar Vadisine kadın eli değdi"
dedi ama o senaryoyla alakalı bir süreçti. Kurtlar Vadisi'nin çekiminin şöyle bir keyfi var aslında. Gerçekten o kadar erkek dünyasının egemen olduğu bir yere kadın olarak girmek istedim. Sadece set anlamında değil, Kurtlar Vadisi'nin sokaktaki intibası da öyle. O benim egomu biraz okşadı ama sokaktan da şöyle tepkiler almadım değil. Oğluma altı, yedi aylık hamileydim. Bir gün çok kalabalık bir yerde çekim yapıyoruz.
Bir amca “Nerede ya bu yönetmen diyordu”, “Amca bak orada” dediler. Adam beni arkadan gördü “Anaa kadın mı? Tüü” dedi. Sonra biraz daha yaklaştı, “Aaa bir de hamile, izlemem artık” dedi. Böyle bir etkisi de oldu. O anlamda eğlenceliydi . Bir de ben aksiyon çekmeyi çok seviyorum. Sadece koşma, kovalamaca anlamında değil, iç aksiyon çekmeyi de çok seviyorum. Benim için değişik bir tecrübeydi ama bir daha başkasının çektiği bir işi devralmayı istemem. Ya da devralacaksam, marka olmuş bir işi çekmek istemem. Mesela bu sene eşim Onur çekiyor Kurtlar Vadisi'ni. O benden çok daha cesur, O tamamen kendi tarzını getirdi ve çok da iyi oldu bence. Ben hep daha klasikçiyim, daha konservatif bir yapım var.
49
Röportaj
"Bu benim için inanılmaz bir büyüydü. “Öyle Bir Geçer Zaman Ki” bana bunu yaşattı, biz o beyaz camı kırdık izleyiciyle el ele tutuştuk." 50 48
Ama Onur, Kurtlar Vadisi'ni çekmeye başladıktan sonra yeni bir tarz getirdi. Hem yeni bir soluk oldu hem de çok güzel oldu. Keşke ben de yapabilseydim ama yapamadım.
Öyle Bir Geçer Zaman Ki Dizisini çekmeye nasıl karar verdiniz? Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisi Kanal D'nin iç yapımı. Kanal D'nin başında olan kişi Pelin Diştaş Yaşaroğlu ve Kanal D'nin yönetici ekibi benim bu piyasada fikirlerine çok saygı duyduğum, sevdiğim ve birlikte çalışmayı çok istediğim kişilerdi. Hamilelik sürecimde bir müddet çalışmaya ara verdim. Sonrasında beni arayıp, "Tam sana göre bir iş var." dediler. Ancak işi sır gibi saklıyorlardı, ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Ben aslında "Öyle Bir Geçen Zaman Ki" dizisini o ekibin coşkusuna, aklına, ruhuna çok güvendiğim için ne olduğunu bilmeden kabul ettim. Bu olay Ocak ayında oldu. Mart ayında da, henüz ben 3 aylık anne iken, dizinin 16 bölümlük senaryosunu getirdiler. Bu bizim piyasamızda bir ilk, bir daha olur mu bilmiyorum. O dönem, hem annelik duygusuyla, hem de senaryonun bu kadar iyi anlatılması sebebiyle mi bilmiyorum, senaryoyu bir çırpıda okudum. Öyle Bir Geçer Zaman Ki'nin gerçekten hayatın bana sunduğu bir şans olarak gördüm çünkü benim çok severek anlatıp, çekeceğim bir işti ve çok doğru bir zamanda geldi. Eğer anne olmadan bana bu iş gelseydi, asla aynı duygularla çekemezdim diye düşünüyorum. Kısacası her şey, hem özel hayatımda hem de mesleki anlamda çok doğru zamanlamayla oldu. Aynı zamanda ekibin uyumu da çok güzeldi. Hem birbiriyle çok iyi anlaşan bir cast ve teknik ekip bir aradaydı, hem de senaristin yazım üslubuyla benim çekmek istediğim birbirine çok denk geldi. Uzun süredir birlikte çalışmak istediğim prodüksiyonla çalıştım. Yani
insanın hayatı boyunca karşısına çıkan çok az dönüm noktası vardır, "Öyle Bir Geçen Zaman Ki" benim için onlardan biri. Bundan sonraki işlerim de "Öyle Bir Geçer Zaman Ki" gibi olsun demiyorum, onun bana bir hediye olduğunun farkındayım. İnşallah onun kalitesine yakın işler yaparım ama o bana verilmiş bir hediyeydi ve bunun için hayata teşekkür ediyorum...
Cast seçiminde no name oyuncuları tercih etmiş olmak sizi korkutmadı mı? Riskli değil miydi bu durum? Öyle Bir Geçer Zaman Ki'nin proje hazırlık aşamasında bizim kilit sözcüğümüz "gerçeklik"ti. Dolayısıyla castı oluştururken bizim senaryoda okuduğumuz karaktere, fiziksel olarak ve rolü en doğru şekilde verebilecek oyuncuları seçtik. No name seçerek risk almadık, o baştan beri bilinçli bir seçimdi. Çünkü no name oyuncular seçerek, gerçekliği daha kolay yakalayacağımızı düşündük, ki bunda da yanılmadık. Aynı zaman da şöyle de bir avantajımız oldu; biz şubat ayında çalışmalara başladık, Temmuz'da çekimlerimiz başladı. Her rol için yaklaşık 300-400 kişi çekilmiştir. Cemile ve Ali Kaptan rolü için değil ama, genç oyuncular için gerçekten binlerce oyuncu izledik, tanıştık. Sonunda ise yeteneklerine çok güvendiğim, onca kişinin arasından yeteneklerine en en en güvendiğimiz kişileri bulduğumuza inanıyorum. No name oyuncularla çalışmak benim için bir avantajı oldu. Piyasa kirliliği görmedikleri için, kamerayı ilk bizim sette gördüler ve öğrenmeye çok açıktılar. Herşeyi bizden öğrendiler. Temizlememiz gereken kirli bir bilgi olmadığı için, işe heves ve heyecanla da baktıkları için açıkçası çalışmak kolay oldu. Dolayısıyla hiç risk olarak bakmadık. Sadece beni küçük
Osman karakteri korkuttu, çünkü henüz 5 yaşındaydı ve okuma-yazma bilmiyordu. Yete-
nekli olmasına rağmen, hikayenin O'nun etrafında dönmesi başta bizi
tedirgin etti.
No name oyuncularınızın her biri artık ünlü birer oyuncu... O ekibin hepsi hayata aynı yerden bakan, aynı şeylerden zevk alan, hayatın aynı tarafında duran, çok iyi çocuklar. Öyle ki, tanıştıklarından beri 3 yıl boyunca tüm tatillerini, haftasonlarını birlikte geçirdiler. Hepsi çok iyi arkadaş oldular. Yani sadece yetenek ve oyunculuk değil, hayata bakış ortaklığı da kuruldu castta. Hepsiyle gerçekten gurur duyuyorum. Şu anda başka dizilerde başrol oynayacak düzeydeler ve oynayacaklar da. Hiçbirinin de meşhurluk hastalığına yakalanacaklarını zannetmiyorum. Çünkü tek dertleri oyuncu olmak, derdin eğer oyuncu olmaksa, diğer şeylere kapılmazsın. O yüzden çok eminim, hiçbiri kendini star zanneden, şımarık oyunculardan olmayacaklar.
Neden Ayça Bingöl? Şu anda bakınca Cemile’nin yerine başkasını oturtamıyoruz, olmuyor çünkü. Nasıl emin oldunuz bundan? Ayça'nın hikayesi aslında çok enteresan. Ayça benim 15 senelik arkadaşım ve ben Ayça'yı başta hiç Cemile olarak düşünemedim. Ayça'yı günlük hayatta da tanıdığım için, Cemile'den çok farklı enerjide biri olduğunu biliyorum. Dolayısıyla 4 çocuklu biri olarak kafamda canlandıramadım. Bir de aynı yaştayız. Bana göre Ayça Türkiye'deki en iyi kadın oyunculardan biri. Başka işlerde de birlikte çalışmayı çok isterim, çok sevdiğim bir oyuncu. "Öyle Bir Geçer Zaman Ki" deki patlamasının çok geç bir patlama olduğunu düşünüyorum. Tiyatro dünyası O'nu zaten yakından tanıyor, pek çok Afife Jale ödülü var. Ayça, senaristimizin fikriydi. Çünkü O, dışarıdan bakabiliyordu, ben de gerçekten iyi oynayacağına inandım fakat, yaştan emin olamadım. Sonra birkaç kere çektikten
51
Röportaj
Ayça’nın yüzünde, gözünün içinde bir hüzün vardır. İnsanlara, “Başka kimse oynayamaz” dedirten şey o hüzün bence.
50 52
sonra, ben de Ayça'daki değişimi gördüm ve O'ndan başkasının oynayamayacağına karar verdim.
Ayça’nın yüzünde, gözünün içinde bir hüzün vardır. İnsanlara, “Başka kimse oynayamaz” dedirten şey o hüzün bence. Cemile karakterini çok iyi tarifleyen gözlerindeki o hüzün.
İzleyicinin diziyi bu kadar sevmesini ve bu kadar tutmasını neye bağlıyorsunuz? Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisinin bu kadar izlenmesinin sebebi, bizden olmasının yanı sıra daha önce anlatılmamış bir hikaye olması. Herkesin en iyi bildiği ve kendinde olan, yerel birşeyi evrensel bir duyguyla anlatırsanız, onun mutlaka her yerde karşılığı olduğunu görürsünüz. Şimdi "Öyle Bir Geçer Zaman Ki" sadece Arap ülkelerine değil, Balkanlara ve Avrupa'ya da satılıyor. Ne kadar uzak bir kültür onlar için. Dizideki samimiyet, duyguların gerçekliği ve hikayenin bu kadar dokunaklı olması seyirciyi çok içine çekti. Herkes öyle bir travma yaşamamış olsa bile, dayısından, amcasından, yengesinden bir şeyler buldu ve biz yaptığımız işe çok inandık. Sadece ben değil, oyuncular, teknik ekip yani "Öyle Bir Geçer Zaman Ki" de gerçekten bütün ekibin yüreğinin süzgecinden geçmiş bir yapı var. Herkes yüreğinin süzgecinden geçirip, hayatta yaşadıklarından biriktirdiklerini, bütün ceplerindeki taşları boşaltarak koydu. O çok önemli. Bir de enerjiye çok inanıyorum. Biz sette yüzelli kişiyiz. Yüzelli kişi yaptığı işe çok inanırsa eğer, ortaya müthiş bir enerji çıkıyor. Bunu da, finalde bütün ekip birbirine sarıldığında çok net gördüm çünkü o bizim için çok özeldi. Sonra twitter'a baktığımda insanlar, "Biz bu insanlardan nasıl ayrılacağız", "Ay ekip nasıldı" gibi mesajlar yazmışlar.
Bizim her sarılmamız, seyirciye direk geçti. İşte bunu yakalayabilmek çok önemli. Sadece oyuncular için söylemiyorum, yönetmen, senarist, görüntü yönetmeni, sanat yönetmeni gerçekten herkes kalbini izleyiciye açtı. Bunun da karşılığını bulmamasına imkan yok çünkü duygunun doğrusu
yanlışı ya da sosyal statüsü olmaz. Bir aldatma karşısında
profesör olan bir kadın da aynı duyguları hisseder. Manavın eşi de aynı şeyi hisseder, ilkokul mezunu da aynı şeyi hisseder, üniversite mezunu da aynı şeyi hisseder ama buna vereceği tepki farklıdır. Ya da ölüm karşısında insanların hissettiği duygu hep aynıdır ama verdikleri tepkileri farklıdır. Dolayısıyla duygudan yola çıktığınız zaman, çok büyük kitlelere ulaşıyorsunuz. Duyguları "mış" gibi yapmadık biz. Hakikaten oyuncular orada o kişi oldular. Ben mesela Ayça'nın Cemile olduğunu biliyorum. O'nun için çok yorucu bir üç yıldı. Ya da Erkan'ın Ali kaptan olduğunu biliyorum. Onlar Ali kaptanı oynamadılar ya da Cemile'yi oynamadılar. Bunu bütün oyuncularım için söylüyorum. Gençler daha zorlanmışlardır ama herkes KİM İSE, O olmaya çalıştı. Biz o anları yakalamaya çalıştık. Bu da, aslında bir dizi için yeni de bir şeydi. Yaptığımız işin ahlaki açıdan da çok doğru birşey olduğunu düşünüyorum ben. Ben, "Öyle Bir Geçer Zaman Ki"yi çektiğim her gün çok rahat uyudum çünkü gerçekten işimizi ahlakıyla yaptık. Seyirciye hiç yalan söylemedik, o şaşırtıcı sonları yapmadık! Duygularda yalan söylemedik. Gerçekten biz sette inandığımız şeyi çekmeye çalıştık. Bize saçma gelen birşey varsa, onu en iyi nasıl oluruna getirebiliriz diye çalıştık. İzleyici de saygı duyulduğunu hissetti bence "Öyle Bir Geçer Zaman Ki"de. Bence başarısının sırrı gerçekten, çok bizden ve sıra dışı bir hikaye olması. Çok profesyonelce yazılmış bir senaryoydu. Çünkü senaristimiz bir yazar, bu da çok fark
ediyor. İyi bir hikaye, çok doğru ellere teslim edildi. Bence işin sırrı bu. Ben ayrıca "Öyle Bir Geçer Zaman Ki" izleyicisine teşekkür ediyorum sizin vasıtanızla. Çünkü şöyle anlar oldu; Ben oyunculara bir oyun tarif ederken, senaryoda yazmayan bir cümle kullandım. "Sanki onu beş yıldır görmemişsin gibi bak" dedim, sonra internette yazılanları okuduğumda, benim oyuncuya bire bir söylediğim cümleyi yazdıklarını gördüm. Sadece bakıştan bile insanlar bizim altına koyduğumuz cümleleri anladılar. Bu benim için inanılmaz
bir büyüydü. “Öyle Bir Geçer Zaman Ki” bana bunu yaşattı, biz o beyaz camı kırdık izleyiciyle el ele tutuştuk. O
yüzden de benim için her şeyiyle özel bir proje ama izleyicisi de çok özel. Onları da çok seviyorum ve çok teşekkür ediyorum.
Eşiniz Onur Tan da yönetmen… Yaptığınız işlerde birbirinizi eleştirir misiniz? “İyi ki ikimiz de yönetmeniz” diyor musunuz? Ben Onur'un hiç bir işini, eşimin işi gibi izleyemiyorum. Yani O'nun yaptığı herşeyi kendi işim gibi izliyorum. Dolayısıyla da kendi işimde beni rahatsız eden bir şeyi nasıl eleştirirsem, Onur'u da aynı o şekilde eleştiririm. Evde en baştan beri kurduğumuz bir mantığımız var. Biz birbirimizin işlerine çok karışmayız. Evde iş konuşmayız, sürekli iş konuşan iki yönetmen gibi değiliz. Herhangi bir iş yapan, normal aile hayatında nasılsa öyleyiz yani. Bir de genel olarak birbirimizi eleştirmektense daha iyi yanlarımızı övmeyi seviyoruz. Çünkü bu sanatçıyı daha çok besleyen birşey. Sürekli arka arkaya gelen eleştiri bir yerden sonra insanın canını sıkar, bunu ben de, O da çok iyi bildiğimiz için belki eleştiriden öte iyi bulduğumuz şeyleri söyleriz.
53
Röportaj
Onur, bana göre çok daha cesurdur. Yani bir sürü yeni şey dener. O ilk defa denemiş olur, ben ondan sonra onu kullanırım ve daha şanslı olurum.
54 52
Farkında olmadan, aslında hiç iş hakkında konuşmadığımız halde, birbirimizin işini çok geliştirdik. Ben O'nun işini kendi işim gibi izliyorum ve hiç benim aklıma gelmeyecek şeyler görüyorum. Onur, bana
göre çok daha cesurdur. Yani bir sürü yeni şey dener. O ilk defa denemiş olur, ben ondan sonra onu kullanırım ve daha şanslı olurum. Çünkü Onur de-
nemiş olur. Bir de Onur'un teknik bilgisi, eski montajcı olduğu için bana göre çok daha yüksektir. Benim Onur'dan teknik konuda çok şey öğrenmişliğim vardır. Ama bu, oturup birbirimize öğreterek olmadı. Gerçekten kalbinin, canının yarısı olan birinin işini sevgiyle ve dört gözle izlediğin zaman, biraz da "ne yapmış" gibi izlemiş oluyorsun, bence ondan kaynaklanıyor. Onur için de, bir kadın yönetmen gözü kazandı diye düşünüyorum. O da aynı şekilde benim işlerimi izlediği için, bazen bakıyorum, bir ayrılık sahnesi olduğu zaman gerçekten bir kadın yönetmen duyarlılığında çekebiliyor. Bu kadar yoğun bir tempoda çalışırken, birbirini anlamak bu meslekteyken çok daha kolay. O anlamda ikimizin de aynı meslekten olması çok büyük bir avantaj.
Yeni projeden bahsedelim mi biraz? Yine aynı şirket ve aynı ekiple Eylül'de Kanal D'de başlayacak yine bir aile hikayesi. Bu sefer psikolojik gerilim bir iş çekiyoruz. Benim için oldukça heyecanlı çünkü yeni bir şey deneyeceğiz. Yine aynı ekiple birlikte olduğum için çok mutluyum. Eylülde inşallah yayında olacak. Röportaj: Lale Antitoros
55
CINSEL PERHIZ Naber millet umarım yazılarımı özlemişsinizdir çünkü boşu boşuna bir şeyler yapmaktan hiç hoşlanmam. Boşu boşuna... Kısa hayatımızda zaman kaybından başka bir şey değil. 56 54
Eski kız arkadaşlarımla hala görüşüyorum ama seks ilişkisi yok aramızda. Öyle sarılıyoruz filan. Çok anlamsız boşu boşuna. Hani eskiden çalıştığınız iş yerine gidip çalışıp maaş almadan eve dönmek gibi bir şey oluyor . Yani ben seksten sonra çiftlerin birbirine ilgi göstermeye, sarılmaya ve sevgi vermeye devam etmesi taraftarıyım. Ama sırf sevgi ve şefkat çok gereksiz oluyor. Yani tuvaletinizi yapmadan poponuzu silmek gibi ne saçma bir şey ha? Eski kız arkadaşlar... Hayır çünkü sarılıp uyumak cinselliğin bir yan ürünüdür ve sırf yan ürün kullanamazsınız
ki, çakma da olsa bir esas ürün olmalı ki yan ürününü de kullan. Maça gidip köfte ekmek yiyip eve dönmek gibi büyük zaman kayıplarına katlanamıyorum, hayat çok kısa sevgili okurlar. Gerçi diğer yanda, yani bakın birkaç sene önce bir kızla tanışmıştım ve ne yapacağımı bilmiyordum. Neden diye sorun bana. "Neden Bay J? Neden çaresiz kaldın?" Ya çünkü yatakta çok iyiydi. Yani bakın iyi var "iyi" var. Ben dünkü çocuk değilim 43'üme yaklaşıyorum "iyi" diyorsam size, inanmanız gerekir iyi olduğuna ve insan 23 yaşında
bir kızın nasıl ve ne zaman bu kadar iyi olduğunu düşünmeden geçemiyor. Düşünüyorum taşınıyorum, herhalde diyorum çok jimnastik filan yapmış zamanında! Sonra siz bunları düşünürken son yatağa girdiğinizde ding ding ding diye alarm çalmaya başlar, bir milyonuncu partneri olarak ödül kazanırsınız, balonlar filan uçurulur birkaç kişi odaya girip beyaz güvercinler salar... Şaka bir yana, şu sıralar oldukça mazbut bir hayatım var. Cinselliğin korkutucu olduğu çok eşli zamanlarımı geride bıraktım. Eski Amerikan Başkanı George Bush AIDS'e çare olarak ne önermişti biliyorsunuz değil mi? "Cinsel perhiz" Ben hayatımda daha saçma bir şey duymadım. İnsanların cinsel güdüleri var, kimse sonsuza dek cinsel perhiz yapamaz. Eninde sonunda seks yapacaklardır. Bu tıpkı ishal olup poponuzu koli bandıyla bantlamaya benziyor. Prezervatif kullanın diyeceğine "Yapmayın şu işi gözünüzü seveyim" diyordu ya!! Ha bu arada hanımlar hazır aklıma gelmişken, eğer fallara bu kadar
meraklıysanız, nolursunuz gidin kendi falınızı okuyun bizimkini değil. Kız arkadaşım her gün falımı okuyor sonra da gelip bana kızıyor. "Naber tatlım" diyorum evine gidip, sevgilim hanımefendi şöyle: "Hmmm demek sen geldin! Ufukta yeni bir romantik aşk yaşayacak olan, kısa süre sonra başka bir ülkeye taşınabilme ihtimali olan kişi." Sonra eski ilişkilerimden konuşmak istiyor, bu muhabbetin hiç bir ülkede, hiç bir kültürde iyi bir yere varması söz konusu olamaz ki! Belli ki sonunda kavga çıkacak. Yani 2 senedir beraberiz, neden 2 ay önceki bir ilişkimi konuşmak istiyor ki? (Umarım bu sayıyı okumaz!) Tek amacı, kendi eski erkek arkadaşından bahsetmek için önce benim sevgililerimden konu açmak. Bana diyor ki "Eski erkek arkadaşım beni Amerika'ya tatile götürmüştü." Ben üzülmüyorum böyle şeylere, hep şey düşünüyorum... O sırada ben de tek başıma Amerika'daydım, 3000 dolar kardaydım ve 5 kadınla birlikte oldum tatilde!!! Eşlerin birbirinin geçmişteki
ilişkilerini kurcalaması kimseye bir şey kazandırmadığı gibi, geri dönüşü olmayan izler bırakabilir. "Eski sevgiline aşık mıydın?" diye soruyor sevgilim geçen gün. "Hayır" dedim. "Ama" dedi, "Çıkmaya başladığımızda ona aşık olduğunu söylemiştin" "Tamam da aşkım, seni tanıyınca aslında büyük bir hata yaptığımı fark ettim." Aşık filan değilmişim bütün paramı harcayıp geceleri yaz veya kış penceresinin önünde uyuduğum o güzel kadına... Bir de eski eşyaların hesabını sormak" Aaaa... Ihhh... "Bay J, bu kazağı kim almıştı sana?" "Ne? Ne kim aldı?... Kendim ördüm!" Bir de paniğe kapılmışım o anda ne cevap vereceğim diye, kendim ördüm, hapisteyken! Ekmek çalmıştım... Küçükken.... Yani ben diyorum ki, hepimiz erkek veya kadın, daha güzel bir dünya için elimizden geldiğince hormonlarımıza mukayyet olalım he mi? Sevgiyle kalın...
BAYJ
57 55
Mimari / Dekorasyon
YAŞANALAR
VE YAŞANACAKLAR,
C
umhuriyet döneminde mimarlar, daha önceki dönemde kullanılan İslam-Osmanlı öğeleri yerine, Selçuklu-Osmanlı öğelerini kullanmak sureti ile dini yapıların ağırlıkta olduğu, yeni bir mimari akım yaratmaya çalıştılar. Bu akımın öncü uygulayıcılarının Mimar Kemalettin Bey ve Mimar Vedat Bey olduğu her daim söylenir. Mimar Kemalettin Bey, İstanbul'a Bebek Camii'ni, Vakıf Han'ı, Mimar Vedat Bey ise Sirkeci Büyük Postane binasını, Karaköy'deki Denizcilik İşletmeleri binalarını kazandıran mimarlar olarak anılırlar.
Yazmayı planladıklarım, sizlerle bir bakış açısı oluşturarak Cumhuriyet tarihimiz boyunca, mimari bakışla ülkemiz mevcudiyetini nasıl korumaya, paralelinde de kendini buldukça ileriye doğru nasıl bakmaya çalıştığını incelemek.
58
Bu dönem mimaride, 1. Ulusal Mimarlık Dönemi olarak adlandırılacak, teknoloji ve çağın gereksinimlerinden uzak, bilimsel, duygusal bir akım olarak kaldığı gözlenecektir. Bu dönem esaslı manada Türk mimarisinin kimlik aradığı dönem olarak hatırlanacaktır. Akabinde yapıların yetersizliği bu konudaki ihtiyaçların artması ve buna karşılık mimar sayısının yeterli olmaması nedeni ile 1930'lu yıllarda yabancı mimarların hüküm sürdüğü bir döneme girilmesine sebep olacaktır. Başı çeken isimlerden, Clemens Holzmeister, Bruno Tout, Ernst Egli ve Martin Wagner gibi mimarlar sektörde hem eğitmen, hem danışman,
hem de uygulayıcı olarak Cumhurıyet dönemi mimarlığını, kişisel eğilimleri doğrultusunda etkilemişlerdir. Anıtsallık ihtişamı bu dönemin en belirgin mimarı özelliğidir. Bu dönemle birlikte çağa uygun anlayış için çaba gösteren mimarlar, 1930'lu yıllarda 10 yıl süre ile kübizm ve betonarme ile ilgili Batıcılık örnekleri vermişlerdir. 2. Ulusal Mimarlık Akımı dünya mimarisindeki zıplanmayı gözlemleyip, İtalya'daki faşist Almanya'daki sosyalist ortamı ve totaliter düşüncelerin etkileri ile beslenir ve 1940 yılında akım başlar. Bu akım, Yeni Ulusal Mimarlık Akımı olarak adlandırılır. 1950 yılına kadar da devam eder. Bu akım 1. Ulusal Mimarlık Akımı'nda olduğu gibi dinsel yapılardan değil, geçmişteki sivil yapılardan alınan öğelerden yararlanılarak daha sade şekilde uygulanmıştır. Özü, biçim aktarmaya dayanan, simetriye önem veren, taş kaplama cepheler ile anlatımda bulunan bu dönem, 1950'li yıllara kadar sürmüştür. Dönemin çağdaş mimarlık anlayışına ayak uyduramayarak da sona ermiştir. Anıtkabir, Emin Onat Çanakkale Zafer anıtı, Doğan Erginbaş- İsmail Utkular'ın projelerine örnek bir belirgin dönem eseri de, İstanbul Spor Sergi Sarayı'dır. 1950'lere gelindiğinde Türk Mimarlığı Avrupa ve ABD'de giderek
HEPSI ASLINDA yaygınlaşan Modern Mimarlığın etkisi altında rasyonalizme yönelerek ürünler verecektir. İkinci Dünya Savaşı da sonuçlanmış, Türkiye siyasi ve kültürel olarak batıya iyice yakınlık duymaya başlamıştır. Bu dönemin ekinleri olarak İstanbul Hilton Oteli Sedad Hakkı Eldem tarafından yapılmıştır. Bu eser, dönemin en belirgin eseridir. 1950'ler Türk mimarlığını teknolojik, ekonomik, sosyal verilere bakmaksızın daha çok dış yayın ve etkilerle beslendiği evrenselci, rasyonalist bir dönemdir. İleriki yıllarda geometrik çalışmalara değin bütün girişimler çoğu kez Batılı kalıplara uygun olarak denenmiştir. Bu yoldan Wright, Le Corbusier, Scharoun gibi dünyaca ünlü mimarların düşünce ve yapıtları, yayınlar yolu ile Türk mimarları oldukça etkilemiştir. Ancak tasarım ve uygulamalarda özgün kimlik ve değerlere önem veren dönemlerden daha çok, batı akımlarına uygun yaklaşımlar görülmüştür. Böylelikle modern mimari Türkiye'ye gelmiştir ama teknolojik altyapı daha yoktur. 1960'larda rasyonalizmden uzaklaşma, gevşeme, parçalı form arayışları dönemi olmuştur. İstanbul Manifaturacılar Çarşısı bu dönemin en göze çarpan yapıtıdır. Doğan Tekeli, Sami Sısa, Metin Hepgüler'e ait bir yapıdır. Mimarlığı yerel verilerle bağdaştırma yolunda ras-
BIR BÜTÜN...
yonalizm arayışları yaygınlaşmıştır. 1970'lerden başlayarak dış etkilere dayalı, çoğulculuk örneklerinin yaygınlaştığı görülür. 1970'lerde batıda yaygınlaşan postmodernizm, 1980-1990 yılları arasında Türkiye'de de ciddi bir biçimde uygulanmıştır. Geç modernizm, postmodernizm, dekonstruktivizm gibi batı kökenli akımlar doğrultusunda yapılar gerçekleştiren mimarlar olmuştur. Gecikmiş endüstri devrimi ve aşırı hızlı nüfus artışına sahip olmamız, plansız, yoğun anarşist kentleşme ile toplumsal sıçramaları birlikte getirmiştir. Bu durumda adet bazında ortaya çıkan büyük konut açığı, gerekli ekonomik önlemler alınmaması nedeni ile yap-sat dönemi, kaçak yapılar düzeni ve gecekondular ile yeni ama anarşik bir mimari düzen kazanılmasına maalesef ki sebep olmuştur. Böylelikle şehirlerin görünümü kimlik ve de kişilikten yoksun anarşik yapılaşma örnekleri ile dolmus, bireysel iyi örnekler ise şehirlerin kaotik görünümü içinde değer kaybına uğramıstır. Son yıllarda erken küreselleşmenin olumsuz etkileri ile mimarlık etik değerlerin aşınıma uğraması sebebi ile başta turizm yapıları olmak üzere birçok alanda herşeyin bilinçli, bilinçsiz denendiği bir kargaşa içine sürüklenmiştir. Genelde ülke çapında yaygınlık kazanan
kültürel yozlaşma, ülke mimarlık sanatının kendisini gösterirken üzerindeki en büyük etkendir.
59
Dekorasyon İkea BROMMO Koltuk 129 TL HAAZ Fontana Arte Pangen 620¤
Versace 4.500 TL
YAZ
MOBILYALARI Rengarenk ve minimalist stil ile yazın sıcaklığını evinize taşıyın.
Versace 11.750 TL Haaz Fermob Banc Sixties 490¤
İkea LIATORP 499 TL
İkea ROTERA 7.95TL
Haaz Fermob Rocking Chair Luxembourg 495¤ İkea LINDVED 49.95 TL
58 60
Haaz Fermob Flower Bridge Carotte 220¤
JENNIFER
ANISTON Hayatının en güzel yıllarını kalp kırıklıkları ile geçirmesine rağmen Jennifer Aniston hayranlarının hiç bitmeyen desteğiyle hayatına kaldığı yerden devam ediyor. Onun küllerinden yeniden doğuşu tüm kadınları cesaretlendiriyor…
59 61
80'li yıllarda küçük rollerde oynamaya başlayan Jennifer Aniston, çeşitli dizi ve filmlerde rol aldı. New York'un kısaca "Fame" olarak bilinen en büyük ve ünlü gösteri sanatları okulunu bitirmesi ve bir kaç küçük projenin ardından da 1994'te "Friends" dizisine seçilmesiyle Jennifer önce ülkesinin, hemen ardından da dünyanın göz bebeği oldu. Saçları imzasıydı Jennifer'ın, öyle şahane bir yüzü yoktu ama güzel bir vücudu, kitaplara konu olan incecik bacakları vardı ve son derece sevimliydi. 90'ların sonunda ve 2000'li yılların başında saçlarını Jennifer rengi yapan kadınlar hiç abartısız milyonları bulmuştu, bir yandan da moda ikonu olarak her giydiği kopyalanıyordu. En bilinen rolü Friends dizisindeki Rachel Green rolü oldu. Dünya ve Amerikan tarihinde en çok izlenen tv dizisi olan ve çekimleri 10 sene süren "Friends"
60 62
dizisi ile birlikte, adeta fenomen olan ve yıldızı parlayan Jennifer, bu rolü ile bir Altın Küre ve bir de Emmy Ödülü aldı. Aktör Brad Pitt ile beş yıl evli kaldı. Evlilikeri çok mutlu gitmesine rağmen ayrıldılar. Jennifer Aniston; herkesin bildiği üzere 2000'de Brad Pitt'le evlenince şöhretin doruklarına ulaşmıştı. 2005'te boşanınca dibe de vurmadı ama uzun zaman terapi gördüğünü ve zor bir dönem geçirdiğini de samimi olarak itiraf etti. Bir röportajında da;
"Ben aşkta inanılmaz derecede şanslı olduğumu hissediyorum. Şu anda hayatım geleneksel "Koca, iki çocuk ve Connecticut'ta bir ev" çerçevesine uymuyorsa da bu benim hayatım. Ben bunu seviyorum" dedi. 2010 yılında yapılan bir araştırmaya göre dünyanın 8. en güçlü ünlüsü seçildi. Filmleri Amerika'da $990,344,238 ve dünya çapında ise $1,508,048,564 hasılat yaptı. Aktristlik kariyerinin yanında Meksikada bir öksüzler evini işletti. Bu projesi için birçok reklama ve televizyon şovlarına çıktı. Ünlü yıldız estetik ameliyatı olma fikrinden hoşlanmasa da, ortada son zamanlarda yüzüne kolajen dolgu yaptırdığı dedikoduları dolaşıyor. Güzellik ritüelleri ise yıllardır aynı; her gece yatmadan 30
dakika yüzüne bakım yapıyor. Önce yüzüne buhar tutuyor. Ardından temizleyici ve tonikle yüzünü temizliyor. Son olarak ise nemlendiricisini sürmeden önce yüzüne masaj yapıyor. Sabahları ise lavaboyu soğuk su ve buzla dolduruyor. Gözlerinin kenarlarındaki şişlikler gitsin diye yüzünü bu suyla yıkıyor. Modayla pek ilgilenmediğini açıkça dile getiren Aniston bir röportajında, "Genelde aldığım bir kıyafeti uzun süre giyiyorum. En son üzerimde görülen ceketimin erkek arkadaşımın ceketiyle olan uyumunu yazmışlar. Ben o ceketi zaten 3 yıldır kullanıyorum." diyerek kendine ait bir stili olduğunu vurguluyor. Uzun yıllardır aradığı aşkı 2011 yılından beri birlikte olduğu Justin Theroux'da bulduğunu söyleyen ünlü yıldız mutluluğunu gizlemiyor. Uçmaktan korkan, yogaya bayılan, haftada üç gün Meksika yemeği yiyen ve gençliğinde garson olarak çalışan Jennifer Aniston, "İnsanlar sizi markete kadar takip edip de aldığınız tuvalet kağıdına kadar merak ediyorlarsa hayatınız değişti demektir" diyerek olayı şahane bir şekilde özetliyor!
63 61
Sevgiliyle Tatil Rüya mı Kabus mu? Tatil denince akla rahatlamak, gezmek, eğlenmek geliyor. Ancak her zaman öyle olmuyor. Bazı tatiller güzel başlayıp güzel biterken, bazı tatiller de kötü başlayıp kötü bitiyor. Bu tatillere genelde örnek de, sevgiliyle yapılan tatiller oluyor. Tatilin güzel ya da kabus gibi olması da biraz sizin, biraz da sevgilinizin elinde. 64
Beril (28) sevgilisi Bora (33) "Aslında tam olarak tatil sayılmaz. İkimiz de iş için iki günlüğüne aynı şehre gidicektik. Otele yerleştiğimizde ben çok yorgundum ancak sevgilim havuza ve saunaya girmek istiyordu. Normalde herşeye uyum sağlayan bir insan olmama rağmen onun bu ısrarcı ve düşüncesiz tavrı beni çok sinirlendirdi. Küçük bir tartışmadan sonra havuza ve saunaya girdik. Sabah da aynı tavırları sergilediği için havuza tek başına gitmek zorunda kaldı. İlk tatilimiz de bu şekilde geçmiş oldu. Hala bir sonraki tatilimiz de bu şekilde mi olacak diye düşünüyorum ve gitmek istemiyorum açıkçası."
Begüm (26) sevgilisi Cem’le (30) çıktığı ilk tatili anlatıyor:
Aslı (23) sevgilisi Işık’la (27) tatilini anlatıyor:
Melis (25) sevgilisi Yiğit (28) anlatıyor:
"Sevgilim ve kuzeniyle Bodrum'a gitmiştik. Çok güzel başlayan tatilimiz sırasında, sevgilimin ne kadar kıskanç biri olduğunu öğrendim. İlk kavgamızı denize girmek için sahile gitmeden önce otel odasında yaptık.
"İlk tatilimize uzun bir araba yolculuğuyla başladık. Çok sık kavga etsek de hep orta yolu bulan bir çiftiz.
"Tatilimiz şiddetli bir kavganın barışma hediyesiydi aslında. Tatile gittiğimiz ilk gün de kavgamıza devam ettik.
Öyle ki, arabada hangi şarkıyı dinlesek diye bile kavga ettik. Otele vardığımızda tek düşüncemiz sahilde yorgunluğumuzu atmaktı. İlk günümüzü yüzerek ve sahilde muhabbet ederek geçirdik. Muhabbete öyle dalmışız ki güneş kremi sürmeyi unutup ıstakoz gibi olduk diyebilirim. İkinci gün klasik olarak ufak kavgalarımızı etmeye başladık.
Daha sonra tatilde olduğumuz için anlamsız olduğunu düşünerek barıştık. Romantik bir akşam yemeğinin ardından ertesi gün yapabildiğimiz kadar aktivitelere katıldık. Yüzdük, tenis oynadık, bisiklete bindik, güneşlendik. Daha sonra turistik yerleri gezdik ve biraz alışveriş yaptık. Sürekli kavga etsek de birlikte çok eğlendik. Şu anda ayrıyız fakat geçirdiğim en güzel tatildi diyebilirim."
Giydiğim bikininin çok açık olduğunu söylemesiyle başlayan kavgamız, sahilde de devam etti. Sevgilimin kuzeni de asık olan suratımı kendisinden dolayı olduğunu düşünerek yanımızdan ayrıldı ve işte ikinci kavgamız da böyle başladı. Bir şekilde ortamı yumuşatmayı başardım çünkü tatilimizi berbat etmek istemedim. Ancak akşam gittiğimiz barda turistlerin baktığını idda eden sevgilimin çıkardığı kavga son kavgamız oldu. Ertesi sabah bavulumu toplayarak eve döndüm."
Sahile gelirken neden havlu almadın, hangimiz su almaya gidecek, güneş kremi nerede gibi. Ancak ikimiz de küçük sorunları büyütmeyip tatilimizi güzelce geçirmeyi başardık."
65
TIPKI BEN
Et ete, tırnak tırnağa, baş başa koskoca 29 sene devirdik beraber... Hele son 13 sene... Dile kolay, yüreğe zarar bir sürü şey geçti bizden. Biz her zaman "biz" olmayı, tek bir bedende durmayı tercih ettik. Bugün dünyanın en şanslısıyım bu duyguyu sen olanla paylaşabildiğim için. Onun için, sen hep bana bak olur mu? Korksan da bana bak; utansan da; ağlasan da bana bak; gülsen de... Hayatın sana sunduğu bedeninde, üstünü örtemediğin gözlerinle hep bana bak! Yoksa küserim sana. Bu dünyada kaldığım sürece, bil ki her gözümü açtığım sabah sana teşekkür ediyor olacağım...
Merve Hasman
ÇÜNKÜ SEN TIPKI BENSIN
66
67
Fotoğraflar: Bahar Susup
mücevher tadı
68
66
BARBARA BUI 1995 TL
VICINI 1095 TL
ASİL BEJ 69 67
70 68
NARSİST TURUNCU
VERSACE 1195 TL
71 69
GIANCARLO PAOLI 895 TL
süet kuşatma 72 70
CASADEI 1195 TL
pamuk şeker 71 73
BARBARA BUI 1095 TL
LİMON SARISI 74 72
Metehan KAVUK'a teşekkür ederiz.
7573
Moda
Sahilin Yıldızı
Bu yaz desenleri, en az kıyafetler kadar bikinilerde de baskın bir şekilde göreceğiz. Dij ital desenler, baskı desenleri, floral desenler, tropikal desenler ve deniz efektleri tüm bikinileri kaplıyor.
7674
Melissa Odabash 105 GBP
Mallory 670$ Nina Ricci 143造
Seafolly 34.95GBP Victoria Beckham 295 GBP
Etro 160造
Intersport Oneill Bikini 135Tl
Seafolly 43GBP
VIX 150GBP
VIX 125GBP
Topshop 28GBP Birkenstock 119.90TL
H&M 29.95TL
Speedo 82造
77
Moda
En Iddialı Pembe
Yazın en sıcak ayını en az kendisi kadar canlı bir renkle karşılıyoruz; Fuşya! Pembenin en enerjik tonunun dikkat çekici güzelliği, teninize çok yakışacak.
76 78
Lizzie Fortunato 290¤
H&M 16.95TL
Issa 799GBP
Topshop 18GBP
Marc by Marc Jacobs 79¤
John Galliano 209¤
Lanvin 395¤ Roksanda Ilincic 630¤
Valentino 747¤ Tkees 129 TL Stuart Weitzmann 380¤
Rupert Sanderson 525GBP
79
Moda
Yazın Sık Kur tarıcısı Yaz aylarının vazgeçilmezi maxi elbiseler yine sezonun baş tacı olmaya devam ediyor. Dolgu topuk ayakkabılarla gündüz şıklığını yakalarken, ince topuklu ayakkabılarınızla günün her saati stil sahibi görünebilirsiniz.
80 78
Marie-hélène de taillac 4.095¤ Ray Ban 152¤
Acne 420¤
H&M 149TL
Roberto Cavalli 2.985¤
Topshop 40GBP
Charlotte Olympia 825¤ Acne 420¤
Puante 249TL
Topshop 75GBP
Guess 170¤ See by Chloé 25GBP
81
Moda
Kült Parça Tek parça mayolarda seçenekler bu sezon bitmiyor. 60'lı yıllara gönderme yapan, geleneksel modeller kadar fermuar detaylı, straples, tek omuzlu, transparan mayolar da, plajlarda sıkça karşımıza çıkacak alternatifler arasında.
82 80
Miu Miu 190GBP
We are handsome 205¤ Emilio Pucci 1.086¤
Gucci 550¤
Violet Lake 108¤
Miu Miu 155¤
Seafolly 95GBP
WE ARE HANDSOME 230¤
H&M 49.95TL
Topshop 32GBP
Rigby 495$
Bottega Veneta 390¤
83
Moda
Modern Gatsby Filmi bizi oldukça etkilese de, 1920'lerin tarzı hala büyülemeye devam ediyor. Modern parçaları döneme ait aksesuarla tamamlayarak Gatsby ruhunu günlük yaşamınıza taşıyın!
84 82
Siggi 385GBP
Ner ida Frai ma n 170GBP
Topshop 40GBP
Topshop 38GBP
Milly 538¤
Chloé 4.750¤
Sass&Bide 610¤
M ic h a e l Ko rs 135G B P
Vionnet 1425¤
Brian Atwood 232¤
in nv La 9 5¤ 2.2 Oscar dé la Renta 361¤
Jimmy Choo 525$
85
Moda
Night Out Yaz akşamları için sezonun ışıl ışıl parçaları bizi bekliyor. Gümüş, dore ve siyahın başrolde olduğu parıltılı kombinlerle gecenin yıldızı siz olacaksınız.
86 84
Saint Laurent 2790¤ Michael Kors 225¤
Topshop 35GBP
Chandler 195$
Kenzie 495$
Topshop 79GBP
Band of Otusiders 200¤
Shai Shayla Bellona 300$
Marc Jacobs 1700¤
Charlotte Olympia 760¤
Diane von Furstenberg 270GBP Alexander Mc Queen 245GBP
87
Moda
ı r a l k o l B k n e R Aynı rengin tonları veya zıt renklerin bir arada kullanıldığı sezonun hit parçalarıyla tüm renk yelpazesini üzerimizde taşıyacağız.
88 86
Kenneth Jay Lane 72¤
Mica 412$
H&M 16.95TL
Topshop 28GBP
Ted Baker 57¤
Maje 185¤
Tibi 400GBP
Topshop 25¤
Stella McCartney 400GBP
Chloé 359¤
Roksanda Ilıncic 477$
Ted Baker 163¤
Steve Madden 95¤
Tod's 370¤
Fendi 1800¤
Diane von Furstenberg 378¤
89
Moda
Hit Parca : Büstiyer
Sezonun yükselen yıldızı büstiyerleri spor ya da şık olarak kullanmak mümkün. Yüksek bel eteklerle, şortlarla, ceketlerle, bol gömleklerin içine giyilen büstiyerler bu yaz her yerde karşımıza çıkacak gibi duruyor.
88 90
H&M 24.95TL
Prada 315¤
Balmain 2.1 35¤
River Island 35¤
Topshop 28GBP
Mary Katrantzou 805¤ Kenzo 1045¤
Loewe 1850¤ Mary Katrantzou 805¤
H&M 19.95TL
Gucci 120¤
Antonio Berardi 479¤
91
Moda
Cesur Yürek Plajların şüphesiz en cesur ve en seksi parçaları bu yaz mayokiniler. Parlak renkleri ve cüretkar dekolteleriyle tüm bakışları üzerine çekmek isteyenlerin yine ilk tercihi olacak.
92 90
Dolce&Gabbana 177GBP
Missoni 360造 Agent Provocateur 360造 Dolce&Gabbana 177GBP
Agent Provocateur 245GBP
Herve Leger 499GBP
H&M 49.95TL
Mara Hoffman 260造
Agent Provocateur 245GBP
Nine West 135TL
K Jacques 275造
93
Moda
Festival Kızı Temmuz ayı ile birlikte başlayan festivallerde kıyafetlerinizde rahatlık ve şıklığı bir araya getirin. Fedora şapkalar ve renkli aksesuarlar kalabalıklar içinde farkedilmenizi sağlayacak!
94 92
Echo 12¤ H&M 24.95TL
H&M 24.95TL Row 325¤
H&M 16.95TL
H&M 24.95TL Rag&Bone 150¤ Joie 149.00GBP
Seafolly 90¤
Dolca Vita 56¤
H&M 49.95TL
See by Chloé 335¤ French Connection 47¤
95
SEFFAF OYUNLAR Stuart Weitzman 132¤ Steve Madden 50¤
River Island 22¤
Jeffrey Campbell 137¤
Givenchy 950 GBP Micheal Kors 115¤
Prada 268¤
Prada 278¤
96
Ayaklarımız bu yaz hiç olmadığı kadar özgür! Şeffaf detay ve formlarla zarifleşerek dikkat çeken ayakkabılar göz kamaştıracak.
TRANSPARAN ASOS 40¤
SIKLIK Bu sezonun dikkat çeken ve gizlilik kuralını yıkan trendi, her yerde kendini göstermeye devam ediyor.
Charlotte Olympia 626¤
V 73 220¤ Marc by Marc Jacobs 152¤
Valentino 1369¤
Lena Ezriak 497¤
Shouruk 500¤
97
ORGANİK MODA Sherbet 'in yaratıcıları Aysel Ertan ve Gözde Erkman'ın doğayla dost tasarımları üzerine...
98 96
Bize öncelikle kendinizden bahseder misiniz? Tasarım yapmaya nasıl karar verdiniz? A: 15 yıldır Tekstil sektöründe olunca sürekli birşeyler yapma ve tasarlama isteği vardı zaten. Önemli olan bunu doğru zamanda ve doğru yerde çıkartabilmek. İki kişi olunca fikirler daha zengin oluyor, renkler, çizgiler tartışılıyor, en doğru kararı beraber verebiliyorsunuz. G: Üniversite'de Tasarım okudum. Uzun yıllar TV prodüksiyonları için Art Direktörlük yaptım. Tasarım, tekstil için olmasa da hayatımda vardı zaten. Aysel'le birlikte bu yola girdik. Onun Tekstil sektöründeki tecrübesi önemli rol oynadı.
99 97
Koleksiyonlarınızın oluşum sürecini anlatır mısınız? Nelerden ilham alıyorsunuz? A: Piyasa ve plaja bakmamız ye-
terli geldi aslında. Etrafımızdaki herşey suni, polyester, naylon. Güneşin altında bizi daha çok terleten bir materyalin aksine serin tutacak ve sağlıklı bir malzeme olması için %100 pamuk kullandık. Doğaya dost, kimyasallardan arınmış, yalın ve bir o kadar da çarpıcı bir ürün çıkartmak istedik. Sherbet Design doğdu.
G: Plaj giyimi için genellikle Batı'dan ilham alıyor herkes. Biz özümüze, kültürümüze daha yakın bir çizgide ilerlemek istedik. Türk hamam kültürünün Dünya'da yer edinmiş bir objesi olan peştemaller bize ışık tuttu. Hem %100 pamuk hem de çizgisel tasarımı ilham kaynağımızı oluşturmakta.
100 98
Yeni koleksiyonunuz hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz? A: Naturel serimiz için ham do-
kuma kumaşlar kullandık. Elde düğümlenmiş püskülleri ile peştemal havasını daha çok koruduk. Breeze serisini ise beyaz zeminin üzerine canlı renkler ve daha modern çizgilerle tasarladık.
G: Bu sene plajlarda çok sık rastlayacağımız dantelleri ayrı bir seri olarak hazırladık. Ekru ve siyah renkler ağırlıkta. Elbette bütün serilerimizde çocukları unutmadık. Anne & Çocuk takımlarımız en çok ilgi görenlerden. Geçmişe dönersek, hangi on yıllık dönemin modasını yaşamak isterdiniz? A: 80'ler,
hem sade, hem renkli, hem sıradışı.
G: Ben 60'lar modasını ve geometrik desenlerini seçerdim sanırım...
101 99
Dolabınızda olmazsa olmazlarınız var mı? Vazgeçemediğiniz parçalar? A: Siyah &
gri & beyaz olan herşey. G: Basic t-shirtler, asimetrik kesimli parçalar ve büyük aksesuarlar (kolye, yüzük).
Koleksiyonlarınıza verdiğiniz isimlerin esin kaynağı nedir? G: Yazı anımsatan ve insana serinlik veren bir isim olarak "Breeze" bizim koleksiyonumuzu tamamen yansıtıyor. A: Ayrıca koleksiyonumuzdaki parçaların ayrı isimleri var. Natica, Sundial, Lyria gibi deniz kabuğu isimlerinden yola çıktık.
102 100
Sizin takip ettiğiniz tasarımcılar kimler? G: Missoni, Derek Lam, Isabel Marant ve Hussein Chalayan her ikimizin de takip ettiği tasarımcılar arasında. Alışverişle aranız nasıl? A: İhtiyaç ve moral durumuna
göre. G: Alışverişe kendim için bile çıksam yine çocuklarıma birşeyler alıp kendime birşey almadan dönebiliyorum.
Röportaj: Lale Antitoros
103 101
İşte sonunda beklediğim an geldi. İçimi okşayan yumuşacık kumsalda ayaklarımı keyifle sürüye sürüye yürürken, gittikçe bronzlaşan tenimin yanık kokusunu ve denizin mis gibi iyot kokusunu içime çekiyorum. 104
V
e nihayet huzuru tüm zerrelerimde ve ruhumun derinliklerinde hissediyorum. Güzelim yaz hoş geldin, iyi ki geldin! Ege'nin ılık ılık esen rüzgarıyla uçuşan pareom bana podyumu ve defile telaşımızı hatırlattı. Ama şimdi kaygı ve heyecan yerine derin bir huzur ve dinginlik hakimdi bedenimde. Deniz kenarı birbirinden güzel bikiniler ve rengarenk tropikal esintilerle cıvıl cıvıldı. Bu sezonun birbirinden güzel ve şık mayoları gözüme çarptı yine, geçen sayımızda da bahsetmiştim. Adeta gece elbiseleri şıklığındaki başarılı tasarımlar bu yaz plajların incisi olacağa benziyor. Bana göre after partilerde akşam güneşinin kızıllığı, bu farklı ve sofistike mayoları giyenlerin üzerinize doğacak.
Tatil gardırobunuzu çoktan hazırladığınıza eminim. Keyifli ve bir o kadar da sıcakların bastırdığı şu günlerde seçimlerinizi ipek, keten ve koton gibi doğal kumaşlardan yana yapmanızı öneririm. Siz siz olun sentetik ürünlere (deseni ne kadar hoş olsa da) çok yanaşmayın. Teninizin sağlığı ve konforunuz hep ön planda olsun. Hazır giyimde maliyeti uygun tutma çabası ile kumaşlar çoğunlukla polyester. Seçimlerinizi pamuklu kumaşlardan yana yapmanız karınıza olacaktır. Plaj elbiseleri ve pareolarda da yine doğal kumaşlardan yana olun derim. Doğallıktan bahsetmişken sizi kullandığı yüzde yüz saf kotonla inanılmaz şık plaj kıyafetleri tasarlayan başarılı isim Gözde Erkman'la tanıştırmak istiyorum. Sherbet design markasının kurucusu sevgili Gözde Erkman geleneksel dokumuz peştamaldan tasarladığı bu inanılmaz rahat plaj elbiseleriyle şıklığın ve farklılığın tanımını bir kez daha yapıyor. Peki bu yaz bizleri hangi trendler bekliyor? 2013 yazında gözlerimizin şortlara kilitlendiği kesin. İster Jean ister abiye olsun rengarenk ve bol seçenekli modeller bizi bekliyor. Spor şortlarınızı gündüz salaş bir tişörtle veya trikoyla beraber giyerken gece de mini elbiselerinizle kombinlemek bu sene-
nin gözde trendlerinden. Yazın en eğlenceli detayı ise kanımıza giren binbir çeşit sandaletler ve babetler. Bu kadar çok modelin arasından seçim yaparken kendinize biraz da olsa şımarma izni verin. Uzun ve oldukça soğuk bir kışın ardından ayaklarınız bunu gerçekten haketti. Şimdi güzel bir bakımın ardından kimi zaman topuklu stilettolarla elegan ve zarif, kimi zamanda çılgın oje seçenekleri ve eğlenceli sandaletlerle özgür ve bir o kadar da estetik bir karaktere bürünmek en doğal hakları. Özgürlük demişken birkaç sezondur, uyumlu giyinme alışkanlığımızı tepetaklak eden bir trend başlamıştı. Artık mavi pantolonumuzu yeşil bir bluzla, saks mavisi elbisemizi ise sarı veya kırmızı bir ayakkabıyla rahatça kombinleyebiliyorduk. Tam bu uyumsuzluk trendine ayak uydurmayı sağlamışken, demode olan uyumlu giyinme modası geri döndü. Net ve sade çizgileri olan bir tasarımcı olarak, ne yalan söyleyeyim uyumsuzluk beni deli ediyordu. Farklı tarzları denemeye açık olmaya ve az da olsa sevmeme rağmen kıyafetimdeki deseni veya rengi aksesuarımla uyum içinde kombinlemek beni her zaman mutlu etmiştir. Trendlerde geri dönüşüyle beni en mutlu eden bir diğer akım ise tığ işi. Yeni gelinin çeyiz sandığından az önce çıkmış duygusunu veren
bu saf ve romantik el işi bana tatlı bir nostalj i yaşatıyor. Kim olursa olsun giyen kişiye masum bir hava verdiğini düşünüyorum. İşte bu saf duruş, bana eskilerden tuhaf, tanıdık bir his getiriyor. Sizde bu romantik akımı gömlek ve günlük elbiselerinizden, kumsalda plaj elbiselerine kadar taşıyabilirsiniz.
Bu yazın gözüme ilişen diğer trendleri ise, çiçek desenli elbise ve aksesuarlar, renkli camlı gözlükler, ipek ve krep kimonolar, tropikal desenler, hasır dokusu, uzun şifon etekler, derin kesimli mayokiniler, marin desenli tişörtler ve bikiniler, oldukça iri nostalj ik hasır şapkalar... Ayrıca kumsalda çiçek desenli veya pileli uzun şifon elbise giymek de bu aralar çok revaçta. Topuklu plaj terlikleri ise yerini sade ve parmak arası terliklere bırakmış durumda. Kısacası bu yaz sokaklar ve plajlar yine cıvıl cıvıl. Şıklığınızdan ve rahatlığınızdan ödün vermediğiniz keyifli, huzurlu, bol kahkahalı ve ruhunuzun dinlendiği mutlu bir Temmuz ayı dilerim. Sevgiyle ve ışıkla kalın...
Tuba Benian 105
RENKLI DETAYLAR
Canlı renkli ve değişik tasarımlı aksesuarlarla enerjinizi yükseltin.
104 106
RayBan 135¤
ee M cq u r e d an Alex let 1 35¤ e c B ra
Topshop 14¤
n
Marc By Marc Jacobs 140¤
H&M 24.95TL
Links Of London 3.500¤
Oscar De La Renta 210¤ H&M 19.95TL Rosantica 315¤
Topshop £8.50 TL
H&M 8.95 TL
Marc By Marc Jacobs 185¤
107
annebenşehzademiyim
SAPLAR BİRLİĞİ TATİLİ Yazın gelmesiyle birlikte bitse de gitsek modundan bir türlü çıkamadığınızı biliyorum. Tatil için gün saydığınızı da biliyorum. Maalesef bu durumu kendimden de biliyorum.
Sevgili Okur Merhaba, Şu an bu yazıyı şezlonguna yaslanıp, soğuk içeceğini yudumlayarak okuyan okurlarıma da en içten sevgilerimle sesleniyorum. Lütfen tatilde çektiğiniz fotoğrafları sosyal medya kanallarından paylaşmayın. İçten içe kıskandığımızı, yerinizde olmak için can attığımızı ve sizden o an nefret ettiğimizi bilmenizi istiyorum. Paylaşma arkadaşım paylaşma! Durum böyle olunca da eski tatil günlerimi yad edeyim diyorum. Yıl 2004, ergenlik ateşimi bin bir zorlukla söndürdüğüm, gençlik ateşimi başlattığım yıllar. Birkaç arkadaş (saplar birliği) olarak çıktığımız ve Antalya'ya unutulmaz günler yaşattığımız yıllar. Sivilce izlerinden sıyrılmış, yeni yeni terleyen bıyıklarımıza şekil verme derdine düştüğümüz yıllar. Jöleye illallah ettirdiğimiz, saçlarımızı
108 106
geriye yatırmak için orantısız güç kullandığımız yıllar... Lise yıllarım okul hayatımın kabusu oldu. Sınavlara girmek ayrı dert, sınavlar sonucu karnemizde oluşan kırıklara bakım yapmak ayrı dertti. Kimi zaman birleri dört yaparak kimi zaman ise karnemizi not bölümünden ikiye yırtarak ve sonunda arkadaşlarla sinemaya gidiyoruz diye evden çıkıp, soluğu sorumluluk sınavlarında alarak geçirdiğimiz yıllar sona ermişti. Lisenin bitmesiyle birlikte sınıfın arka dörtlüsü olarak ant içmiştik. Lise biter bitmez tatile gidecek ve ülkemizi en iyi şekilde temsil edecektik. Sözümüzü de tuttuk. Kamyon Rıza, Gözlük Cengiz, Pepek Enes ve Şehzade Murat için Antalya'ya yola çıkma zamanı gelmişti... Antalya yolculuğu sırasında birkaç kez otobüsten indirilmekle tehdit
edildik. Bunda Kamyon Rıza'nın otobüste uzun eşek oynama isteğinin payı büyüktü. Fakat hiçbir tehdit bizi yolumuzdan döndüremezdi. Kararlıydık, gidecektik... Ve en sonunda oteldeydik. Odalarımıza yerleştikten sonra hepimiz şortlarımızı giyip havuzun başına indik. Her şeyi yapmalıydık. Her aktiviteye katılmalı, en güzel kızlarla tanışmalıydık, açık büfe servisinden dolayı oteli pişman etmeliydik. Uyumamalıydık, uyuduğumuzda hayattan bir şeyleri kaçırdığımızı düşünüyorduk. İtiraf ediyorum bunların hepsini yaptık, maalesef daha fazlasını da...
İlk aktivite olarak su topunu seçtik. Karşımızda saat kaçta içmeye başladığını anlamadığımız, otelin en güzel kızlarıyla dolaşan ve ne yedin de bu hale geldin be kardeşim diye deli sorularla mücadele ettiren Ruslar vardı. Açık konuşmak gerekirse otelde kendimize rakip olarak onları görüyorduk. Bu sebeple bu mücadeleden galip ayrılmalıydık. Ruslar bu aktiviteyi önce su güreşine daha sonra da su boğmacaya çevirdi. Pepek Enes'in çırpınışları hala gözümün önünde... Odamıza çıktığımızda hareket edecek halimiz kalmamıştı. Fakat akşam yemeğine inmeli ve Allah ne verdiyse yemeliydik. Dediğimizi de yaptık. Bir an önce gece başlasın ve ülkemiz için bir şeyler yapalım dedik. Bu sebeple zaman geçirmeden otelin diskosunda herkesten önce yerimizi de aldık. Dj kabindeki yerini yeni almıştı ki biz sarhoş olduk. Bu sarhoşluk bir sonun başlangıcı olacaktı...
"Bize gidip içmeye devam edelim" dedi. Bavullara stokladığımız votkaların zamanı gelmişti. Kapıya geldiğimizde Cengiz anahtarları bulamadı. Diskoda anahtarları düşürmüştü. Arka tarafa dolanınca balkon kapısının açık olduğunu gördük ve balkondan girdik. Balkondan girmemizle evde kıyamet koptu. Ne dediğini anlamadığımız muhtemelen ayık olsak da anlamayacağımız iki kız deliler gibi çığlık atıyordu. Cengiz'in bir kızı ayarlayıp odasına getirmesi imkansızken iki kızı birden odasına getirmesi ütopyaydı. Peki bu kızların odamızda ne işi vardı? Kızlara odamızda ne işiniz var diye sorduk. Bu bağrışmalar devam ederken güvenliğin olaya dahil olması uzun sürmedi.
Yaptığımız görüşmeler sonunda Gözlük Cengiz arkadaşımızın, bizi kendi odasının yanındaki odaya soktuğunu, kızların sıcaktan dolayı balkonun kapısını açtığını ve bizim o odayla hiçbir ilgimiz olmadığını öğrendik. Biz Cengiz'in zekasına kurban gittiğimize inansak da O, otelin mimarisini suçlamaktan seneler boyu vazgeçmedi. Gerçi 3 numara gözlük kullanan bir arkadaşa uyup odaya dalmasaydık iyiydi. Ama otelden kovulduğumuz için artık bunun bir önemi yoktu. Tatilin geri kalanını bir pansiyonda tamamladık. Havuzdan, diskodan, açık büfeden, Ruslardan uzak bir pansiyon... O günden sonra okeye dörtlü bile olmadık. Ama iyi bir arkadaş, iyi bir dost olmaktan hiç vazgeçmedik. Amaç Antalya'da iz bırakmaktı, bıraktık ve döndük. Şu an sıkıcı bir tatilin içindeyseniz bana ulaşın. Sonu pansiyonda bitecek olsa da arka dörtlü hazır... Saygılarımla.
Diskodan çıkıp odalarımıza doğru yola çıktık. Burası bir tatil köyüydü ve bildiğiniz üzere evler bungalov tarzındaydı. Evler paralel halde yan yana dizilmişti. Ben, kamyon Rıza ile aynı odada kalırken, gözlük Cengiz ve Pepek Enes aynı odada kalıyordu. Derken Cengiz,
109 107
Özel Günler Neden Önemli? Bir insan kendini neden özel hisseder? Ona farklı davranıldığı için. Ama biz de genellikle özel olmak için herkese yapıldığı gibi davranılmak istenir. Bir kadına kendini özel hissettirmek, erkeğin “yapılması gerekeni” yapmış olmasıdır.
108 110
Erkek bunu bildiği halde bir tavır sergilemiyorsa kadına, erkeğin öküzlüğü, anlayışsızlığı ve odunluğudur. Özel olan, farklı olan kadına kendi özelliğini hissettirmektir. Ama herkesin onu nasıl gördüğü gibi değil, senin onu gördüğün gibi. Kadın özel olmak ister ve hakkıdır. Ama onun kendini nasıl özel hissedeceğine karar vermek erkeğin özelliğidir. Kimisi bunu yaptım zanneder ama kadın için bu bir gram fark etmez. Kimisi dünyaları yapar ama kadın bir şey hissetmez. Bu ince çizgi arasında kalabilen sayılı erkektir kadının gözünde özel. Ama kadın hiçbir zaman bulamaz o erkeği. Çünkü hep başkasınındır o erkek. Belki de kadın- erkek iletişiminin en zor kısmı, istenilen ile sahip olunan ararsındaki çelişkidir. Üste bir de bindi mi sevgi, al sana en güzelinden dramatik bir aşk filmi. Bence bir kadını özel hissettirmek, olduğun gibi davranmaktır onun dilinden. Bir çiçek alırken alelade bir kart ve sıradan sözcükler seçmek, doğum günü kutlarken sıradan sürprizler yapmak, sevgililer gününü "kutlamak için kutlamak" değildir kadını özel hissettiren. Ama ne yazık ki kadın
bunu bekler özel hissetmek için. Belki fazlasını bulamayacağından, içinden "hiç olmazsa" dediğinden ya da hem cinslerine anlatacağı bir şeylerin olmasını istediğinden.
olduğu gün. Aşkın ve sevginin para ile hediye ile sürpriz ile ve özel bir an ile ölçüldüğü gündür.
Zaten kadının en büyük çelişkisi bazen, başkasına anlatacağı mutlu anları kendi mutluluğuna tercih etmesidir.
O gün kutlanmazsa eksiktir sevgili olmak. Darılır bir çok kadın, üzülür, ona bu duygu hissettirilmediği için. Sonra kadınlar günü gelir. Tüm kadınların özel hissettirilmeye ihtiyacı varmış gibi onların eksik değerini kapatırcasına verilmiş bir gün gibidir kadınlar günü. Ama ihtiyacı yoktur kadınların böyle günlere. Çünkü onlar yılın her günü en kıymetlilerdir, bir gün olmasalar hayat onlarsız çekilmeyecek bir yerdir. Onlar annedir, abladır, kardeştir, eştir... Hayatın anlamı, güzelliğin sembolüdür.
Özel günler de bu yüzden kutlanır. Yapılmasının doğal olduğuna inandığın için. Yapmasan ayıp olduğu için ya da yapmasan karşı tarafın kırılacağını düşündüğün için. Bunun en başlangıcı anneler sonra da babalar günüdür. Daha çocukken bu günlerin kutlanmasının önemi anlatılır çocuğa. Anneannesini, dedesini araması gerektiği, yoksa üzülecekleri söylenir. Dayatılır mecburi saygılı olmak gereği. Ama saygılı olmak başka, hatır sormak başka bir şeydir. Sevgini o güne mecbur olarak ifade etmekse bambaşka bir şeydir.
Büyüdükçe de sevgililer günü çıkar karşına. Kadın ve erkeğin hep içinde olmak zorunda
Bu yüzden herkesin toplu kutlanıldığı bir gün benim için ÖZEL bir gün değil, sadece herkesin sıradan bir günüdür. Tüm özel günlerin saçmalığına istinaden herkes sevdiğinin kıymetini bir günde değil her gün, onu kaybetmeden bilmelidir. Sevgililer günü, anneler- babalar, kadınları günü diye bir kutlama yapmak bence değerden çok haksızlıktır geri kalan 364 güne...
109 111
Kitap
Cam, çelik ve beton kulelere sıkışan hayatlar:
OFISTEKILER Hızlı asansörlerin önünde şık ve güzel kokulu insan kuyrukları, akıllı telefonları, tabletleri, dizüstü bilgisayarlarıyla yüksek teknolojiyi iyi kullanan 24 saat iletişime hazır iş insanları, brifler, sunumlar, performans grafikleri, yüksek gerilimli toplantılar, cam, çelik ve beton kulelerde kıran kırana rekabet ve tüm bu hengâmenin içinde yeşermeye çalışan aşk. 112
O
fistekiler adlı roman, son yıllarda plazalarda şekillenen sert, rekabetçi ve çalışanları aynı kalıba sokmaya çalışan atmosferi, bu atmosfer içinde var olma savaşı veren Rüya'nın gözünden anlatıyor. Çalışanları, ortaya konulan işten çok veya en az onun kadar aidiyetleri üzerinden değerlendiren zihniyete güçlü bir projektör tutarak deşifre ediyor. Bunu yaparken, Rüya karakteri üzerinden bu sistemi besleyen çalışanları da sorguluyor. Ve iyi ya da kötü her türlü değişime sürekli direnen bireyin sistem dışı kalacağını söylüyor. "Cehennem başkalarıdır" der Sartre. Plazalardaki sinsi ve yaralayıcı kurtlara dönüşen yırtıcı kadın ve erkekler, kariyer uğruna gözü dönmüşler, çalışanlarını geldikleri muhitler, kentsoylulukları
ve fiziki görünümleri üzerinden sınıflandırıp çarpıştıran yöneticiler gerçekten de bir çalışan için cehennem olabilirler. Uluslararası bir ilaç şirketinin iletişim departmanında çalışmakta olan Rüya, gün geçtikçe değişen iş dünyasının yeni yapısına uyum göstermekte zorlanmaya başlar. İş hayatının ilk yıllarında daha başarılı ve mutlu olan genç kadın, yıllarını verdiği bu şirkette giderek bir yabancıya dönüşür. Bu dönüşümde şirketin değişen çehresi kadar, Rüya'nın otuzlu yaşların ortalarına gelmiş bir kadın olarak hayatını sürekli sorguluyor oluşunun da payı vardır. Orta halli ve çalışan bir anne-babanın kızıdır Rüya. Devlet lise ve üniversitelerinden mezun olur. Aldığı, çok da parlak olmayan bu tahsille, iş yaşamına yine de iyi bir başlangıç yapar. Çalıştığı şirket, üreme alanındaki ilaçlarıyla,
dünyanın en önemli şirketlerinden biridir. Önceleri işinden başka hiçbir şeyi gözü görmez Rüya'nın. Mutlu ve gururludur. Zaman ilerledikçe, iş yaşamının dokusu değişir, çalışanlardan beklentiler farklılaşır. Sadece işini iyi yapmak yetmez olur. Giyim ve yaşam tarzı, yaşanılan semtler, oturulan evler, gidilen tatiller, kullanılan markalar, çalışırken gösterilen performansın yanına eklenmektedir artık. Şirket giderek, toplumun üst gelir grubuna ait kişilerden seçer çalışanlarını. Öyle ki aidiyetler ve sınıfsal konumlar, işin gerektirdiği niteliklerden bile daha öndedir. Rüya'nın bu değişen ve kısmen irrasyonel bir görünüm kazanan atmosferle arası yavaş yavaş açılır. Açıldıkça hevesi ve işine gösterdiği özen zayıflamaya başlar. Uyum sorunları baş gösterir. Rüya'nın her günü kırılıp dökülüp, yeniden toparlanma gayretleri içinde geçer. Hâlbuki yaptığı işi de sevmektedir genç kadın. Sadece yeni iş yaşamının yeni kurallarını içselleştirememektedir bir türlü. Elinden pek bir şey gelmez. Sürekli mızmızlanarak, etrafındakilere öfke biriktirir.
Eskimeye yüz tutan evlilik İnsanoğlu genellikle işler yolundayken değil de uyumsuzluk baş gösterdiğinde derin düşünceler üretmeye başlar. Zihninde "Ben kimim, burada ne işim var, hak ettiğim yaşam bu mu" gibi sorular belirir. İşte
Rüya tam da böyle bir ruh halinin etkisine girmiştir ve evinde de çok mutlu değildir artık. İnsanı oldukça yüzeyde tutan iş yaşamına tepki olarak son yıllarda entelektüel çevrelere duyduğu hayranlık ve ilgiyle birlikte, eşi Selim'e olan beğenisi giderek zayıflar. İşinde başarılı bir inşaat mühendisi olan Selim, Rüya'ya sadık ve sevgi
artık. Kendini nerede ve nasıl konumlandıracağını bilemez bir hale gelir.
Modern zamanlar "Ofistekiler", son dönem Türk edebiyatında rastlamadığımız konusuyla, farklı bir yerde duruyor. İş yaşamını tüm çıplaklığıyla anlatan öyküsüyle, plazaların içinden gelen gerçekçi karakterleriyle, çalışma hayatının içinde uğraş veren yüz binlerce insanın duygularına tercüman olmayı, onlara yoldaşlık etmeyi hedefliyor. Mesleki yaşantılarına yeni başlayacak gençlere yol gösterici, hayatında hiç çalışmamış kalabalıklara iş yaşamını tanıtan bir kılavuz olabilmeyi arzu ediyor. "Ofistekiler" modern zamanların iş dünyasını anlatırken modern zamanlara dair diğer birçok olguyu; kadın erkek ilişkileri, giderek artan kısırlık sorunları, sosyal yaşam biçimleri, sinema, edebiyat vb. mercek altına alıyor. Böyle bakıldığında "Ofistekiler" evrensel bir hikâye. Yerel karakterler üzerinden, dünyanın farklı ülkelerinde aynı çağdaş yaşam biçimini sürdüren diğer insanları da anlatıyor çünkü.
dolu bir kocadır oysa. Fakat Rüya'nın son dönemde baş gösteren kültürel gelişim çabalarını umursamadığından, Rüya'nın gözünde değeri her geçen gün erozyona uğrar. Yirmili yaşlarında, kendinden emin olarak aldığı kararlarla yaşantısını şekillendiren Rüya, kurduğu düzenin kendisine uygunluğundan hiç emin değildir
OFİSTEKİLER / Bir Plaza Romanı Minval Yayınları 288 sayfa Fiyatı 15 TL
113
B Zamansız Stil İkonları
rigitte ardot
BOŞUNA TANRI KADINI YARATMADI! Gözleriyle ön plana çıkmayı seven Bardot, koyu renk "kedi" makyajıyla cazibesini her daim doruğa ulaştırmayı başardı.
114
En çok 1950'lerin ve 1960'ların kadın figürü olarak bilinen Brigitte Bardot, kadın bağımsızlığının ve cinsel özgürlüğünün sembolü olarak, kariyeri boyunca bir çok çocuk-kadın ve femme fatale rolde oynadı. Döneminin en büyük yönetmenleriyle çalıştı ve zarif bir hafifliğin yanında şehvet içeren rollerde oynamasıyla çabucak bir seks sembolüne dönüştü.
Kariyerinin yanı sıra, moda dünyasında ilklere attığı imzasıyla efsaneler arasında yerini almayı başardı. Bikinler, mini şortlar ve St.Tropez... Akıllara getirdiği ilk kişi hiç kuşkusuz Brigitte Bardot. Öyle ki, St Tropez'i bile popüler bir yer haline getirenin Brigitte olduğu söylenir. Eşsiz sarı saçları ve tabii ki asla vazgeçmediği siyah eyeliner, yürekleri hoplatan özellikleri arasında.
1950 ve 60'ların en parlak döneminde Bardot gerçek bir efsaneydi. Güzelliği ve şıklığı ona sadece ülkesinde değil, uluslararası bir şöhretin kapısını açtığı gibi, stil ikonluğu ünvanını da vermişti.
Stilinin hala taklit ediliyor olması en önemli kanıtlarından biri... Vücudunun güzelliği ve kıvrımlı hatları giydiği her şeyi çok iyi taşımasının en önemli sebebiydi. Son derece orantılı hatlarını ve formunu 60'lı yaşlarına kadar korumayı başaran güzel yıldız genellikle ince belini ortaya koyacak kıyafetler tercih ederdi. Belden büzgülü elbiseler ya da kalın kemerler en sevdiği detaylardı. Gençliğinde senelerce bale eğitimi alan Bardot, asil tavrı ve zarif hareketleriyle herkesi etkilemeyi başarıyordu. Bu yüzden onun görünümü örnek alan herkesin giysileri kadar bu tavrı da sürdürmesi
115
gerekir. En azından dik bir duruş, dik omuzlar ve vakur ama dişi, kıvrak bir yürüyüş... Bardot stilini son derece şık ve feminen olarak tasvir edebiliriz. Basit ve klasik parçalar tercih ederek, modanın lüksünü bir kenarı bırakmayı başarmıştır. Balerin olarak geçirdiği yıllar stilini oldukça etkilemiş, bir dansçının gardırobunun olmazsa olmazları siyah taytlar, streçler, saç bantları, dar elbiseler tarzının en önemli parçaları olmuştur. Babetler, en sevdiği ayakkabılardı. 1956'da ünlü ayakkabı tasarımcısı Repetto'dan kendisi için dans ayakkabıları gibi narin, giyimi kolay ve gündüz kullanabileceği ayakkabılar yaratmasını istedi. Ortaya çıkan sonuç; düz tabanlı bale ayakkabılarını yani babetleri, stüdyodan sokağa taşımak oldu.
Yalın ayak dolaşmayı çok seven Bardot, topuklu giydiğinde ise ‘kitten heel’leri tercih ederdi ve hiçbir zaman yüksek topuklu ayakkabı giymezdi. Bikiniyi popüler hale getirmiş, küçük feminen yazlık elbiseleri çok sevmiş ve kapri pantolonları hiçbir zaman ihmal etmemiştir. Her fırsatta bacak dekoltesi vermiş ve fakat mümkün olduğunca az mücevher kullanmıştır. Bardot stili anahtar parçalardan bahsedecek olursak, dağınık saçlara takılan siyah saç bandı, yine saç için siyah fiyonklar, skinny kotlar, minik hırkalar, çizgili tişörtler, günlük elbiseler, kocaman güneş gözlükleri, desenli ya da İspanyol paça pantalonlar, kemerler, kolsuz atletler,kısa şortlar, babetler, kapri pantalonlar, tek parça solo elbiseler krem rengi trençkotları listeye eklememiz gerek. Doğal saçları açık kahverengi olmasına rağmen film kariyerine başlar başlamaz tonunu açmaya başladı ve sarıyı tercih etti. Ayrıca kuaförünün de yardımı ile bulduğu dağınık saç stili ile saçları dikkat
116
çekici gözüktüğü halde bir o kadar doğal duruyordu. Saçları genellikle uzun, hafif dalgalı, dağınık ve parlaktı. Böylece Moda dünyasına "Choucroute" isimli saç modelini de kazandırmış oldu.. Makyajda ise vazgeçilmezi elbette eye liner'dı. Hem üst hem alt kirpik diplerine kalın şeritler halinde sürer ve kenarlarını yukarı doğru kıvırmayı tercih ederdi. Cildini mümkün olduğunca doğal tonlarda tutar ve ruj sürmeyi de pek sevmezdi.
117
KARISIK KURUSUK SEYLER 2+1 Ruhum yine karışık kuruşuk. Neden ruhum iki artı bir onu bir sonraki sayıda anlatacağım...
118 116
Ö
nce bir girişi kendime yapayım. Neye güveniyorsun dedi duyanlar. Mangal gibi yüreğime. Herkesi içine alıp
sevesim var. Sevgili Ruhum; Uzun süredir fotosentez yapıyordun. Ruhum, sen gitmeden kalbimle bir türlü organize olup güle güle diyemedim ama hoşgeldin partisi için hazırlanıyorum bilesin. Doğum günüm kapıda, yumurtlamaya hazır. Her yaşın ayrı bir güzelliği var diye külahıma anlatıyorum.
Aslında her ruhun ayrı bir güzelliği var. Ondan mıdır, yaşlarla değil ruhlarla yaşıyorum! Daha önceki yaşlarımdan birine takılıp kalmışım. Hangisi olduğu önemli değil benim için. Üç olsam ne olur, beş olsam ne? Ruhum iki artı bir! Gizlice gülüyorum. Ivırı zıvırı çıkardım içinden, ne çok yer kaldı bana. Sizde çıkarın kalbinizden, ruhunuzdan ıvır zıvır ne varsa. Bakarsınız bir gün karşınıza tam da seveceğiniz biri çıkar, ama yer kalmamıştır ruhunuzun dar yan sokağında. Uzatmayın yolu, kestirmeden. Siz büyüdükçe küçülen şeyler nasıl pat diye çıkıverir karşınıza. Aşk mesela. Küçükken ne büyüktür sana. Sonra sen büyüdükçe deneme, yamulma! yöntemi ile küçülür. Bir de masumiyetimiz küçülür insan büyüdükçe. Masum değilizdir artik hiçbirimiz çocukluğumuzdaki gibi. Çocukluğumuzda henüz işlenmemistir ruhumuz, beynimiz. İnsan büydükçe, küçülen tek bir şey var bana iyi gelen, sana da iyi gelecek.
Mutluluk... Biz büyüdükçe daha çok küçülecek. İki yürek arasi bir nefes, iki beden arası bir dokunuş, aynı anda aynı şeyi düşünüp, söylemeden sadece gülmek, iki arada bir derede küçük bir kaçamak, soğuk dolu-
nayda çıplak ayak edilen dans, sabah güneşinde ruhunu ısıtmak, kek kalıbının dibini sıyırmak, bütün gün ayağını sıkan ayakkabıları fırlatıp, bir şişe şarap ile abuk subuk şeylere takıp, kafayı mı üşüttüm yoksa yüreği mi diye düşünmek.
rek. İki eksik vardı son sayımda, birisi masanin altına, öbürü koltukla kalorifer arasına kaymış, gözden kaçırmışım, uyku mahmurluğu ne de olsa! Yoruldum mu, hem de ölümüne. Mutlu muydu hem de deliler gibi, değmez mi?
Sevda, yüreğinin freni patlamış, bayır aşağı.
Bir çocuğun gülüşüne her şey değer! Sevda Partizede.
Fren patladı ya bir kere, canım nasılda satsumalı vodka çekiyor üzerinize afiyet. Avrupa'da hangi bara gitsem, nerde ne içsem aynı tadı, keyfi vermiyor Çesme'min satsumalı vodkası, karşında Sakız Adası, güneşi batırıyorsun Çardakaltı. Hamakta öğle uykusu... Yıldızların altında rakı - balık. Rakı olur balık olur da, Çeşme kavunu olmaz mı! Kokusu bile bir ayrı Avrupa'da yasarken Avrupalılaştıramadığım tek tadım. Kavunun yanında bir dilim İzmir tulumu. Kabak çiçeği dolması, ıspanaklı kol böreği sakız muhallebisi, anne yemeği. Sabah kahvaltısında taze kekik, zeytinyağlı bandırma! Fırından alınmış taze kumru ile kahvaltı. Sadunyanın kokusu bile bir başka . Bilmem anlatabildim mi? Geliyorum yakında... Sevda Heyecanlı. Oğlumu da kafası doğuştan kıyak, kendime benzettim. Elini kesse geçmiş olsun partisi düzenleyen parti manyağı bir çocuk oldu çıktı. Yaş sekiz, aylardan Haziran, 12 erkekle ormanda doğum günü kutladık. Ateş yaktık, sopalara ekmek hamuru takıp pişirdik, halat çekmece oynadık, su savaşı yaptık, günün sonunda Zulu dansı yapıp kötü ruhları kovaladık. Yetmedi 12 çocukla yatılı partiye devam ettik. Onlar mışıl mışıl gece yarısı sızdı. Bana uyku ne gezer, iki saatte bir koyun sayar gibi salonumu kampa çeviren yerde, uyku tulumları ile uyuyan çocukları saydım ara ara rüyamda çoğunlukla kalkıp geze-
İnanmak Bazen başkası için yarattığımız mazeretlere bazen kendimiz için yarattığımız bahanelere inanıyoruz. İnanmak bazen tek bir şey için hayat koymaktır ortaya. İnanmak gerçekle aranın iyi olması demektir. Karanlık da umrunda değildir inanmadıktan sonra. En büyük hazine, en güçlü yanın en büyük güç, en zıt iki karakterin dostluğudur inanmak! Nefes alabilmektir inadına, acıya sevgiyle açmaktır ruhunu. Hele küçük bir çocuk için her şeydir! Belki yaradan için, belki kendin için belki gökyüzü, belki enerji. Kendine inanırsın ya da yalnızca... Çünkü inanmak insan ruhundaki en büyük ihtiyaçlardan biridir. İyi hissettiren gülümsettiği vakit, sıradan olduğunu anladıkça da, uzaklaştıran. Bazen de yalanın da davetliler arasında olduğunu bilmeden, davete icabet etmektir... Öyle ya da böyle, tersi ya da yüzü dünyanın... Ben bu aralar sadece inanıyorum ve neye inansam oluyor biliyorum. Neye nasıl inandığına bağlı. Hadi sizde depozitif enerji gönderin evrene ve inanın. İnanın çok güzel şeyler oluyor evrende! Sevda, üç kuruşluk aklının iki kuruşu havada ama inançlı!
Sevda Tezol 119
YAŞANMIŞ HAKİKATLER Arkadaşlar özleyince ne yapıyorsunuz? Ben özlediğim zaman, belli etmemek için yer altındaki özel sığınağıma saklanıyorum. Sırf arkadaşlıkları bozulmasın diye ne hissettiğini söyleyemeyenler derneği kursam, yıllık aidat paralarıyla kendime tren alırdım. Ben ki Rambo filminden bile ağlayarak çıkmış biriydim madem, şimdi ne oldu da artık hislerimin üzerine yatmak gereği duyuyorum?
RENAN KALELİ
120
O
nlara küstüğümü bile anlayamayan arkadaşlarım olduğu için mi, yoksa ‘’Gittiyse, çok sevdiğin için gitmiştir arkadaşım, insanlar kaldıramayacağı sevginin altında ezilmekten korkarlar’’ diyen, bana her daim ışık saçan arkadaşımın etkisinde kaldığımdan mıdır? Bilemedim ama şunu anladım ki ben artık ‘’seni seviyorum’’ demekten korktuğum için kimseyi sevmemeye karar verecek kadar ileri götürmüşüm işi.
Korkunç şeylerden korkulur, ikisi de ‘’kor’’ ile başlıyor ki, sonu kor ile de bitebilir ve bundan da bir anlam çıkartmaya kalkarsam, bu bir dergi yazısı olmaktan çıkıp bir delinin hatıra defterine dönüşür ve biz bunu istemeyiz. Buldum !! Galiba ben çok iyi kalpli olduğumdan, zamanında çok dert dinledim, dostlarımın dertlerini aldım onlardan, dolayısıyla başkalarının kullanılmış dertlerini saklamaktan kendi yeni dumanı üstünde dertlerimi koyacak yer bulamadığımdan hiç dert istemedim! Yok bu olamaz, pek inandırıcı gelmedi bana, hem aşık olmak niye dert olsun ki? Sevilmeyeceğimizi bilsek severiz aslında, işte biz de böyle değişik insanlarız desek ‘’Marjinalsin, sen hemen git bir parkı işgal et’’ derler, peki onunla olmadı hadi berikiyle deneyelim kafasında olsak bu seferde karşımızdakilere ayıp olur derken, bir gün O’nu tanıdım. Atladım üzerine umarsızca çünkü gülen insan candır. O, yukarıda yazdıkları-
mı, hayatının hiç bir döneminde yazamayacak kadar akıllı olduğu için, sevgisini, kıskançlığını ve diğer bütün duygularını bir paket halinde dürüstçe verdi bana, hemen aldım. Benim de O’na karşılığında bir paket vermem lazımdı ki ismi ilişki olsun. Hazırladım bir paket, içine elimde ne varsa büyük bir hevesle attım ama ‘’Karışık kafayla beraber dolaşan korkular paketi’’ çıktı ortaya. Şimdi eli boş gitmek olmaz diye ben de onu verdim ona, kutuyu günlerce aylarca karıştırdı durdu belki bir şey bulur diye, sonunda pes etti ve bu kutu boş deyip kalkıp gitti. Geriye beni, emekli zampara arkadaşlarım ve evdeki kedi Merco ile baş başa bıraktı. Şimdi artık kendi kendini hazırlayıp sofraya gelebilen yemek olmadığı taktirde yemek yemiyorum, çalmadığı taktirde kapımı ve telefonumu açmıyorum. Korkular, boş kutular ve çeşitli bahaneler… Sonuçta ben galiba kendime karşı suçluyum, sonra da O’na. O zaman onu arayayım da, onu ne kadar sevdiğimi O’na söyleyeyim hemen. Yine söyleyemedim. Denedim bir ay sonra, tekrar söyleyemedim sonra bir daha söyleyemedim. Söylediğim zaman ise artık Taksim’in göbeğindeki ‘’Duran Adam’’ kadar yalnız ama arkasında bol destekçisi olan eylemci idim ki, ne uğruna eylem yaptığım oradaydı, ne de duyduğunda umurunda oldu. Zaten sonra Çevik Kuvvet geldi ve dağıttı bizi.
121
?
HERKES ALDATIR(mı) Erkek belli edene, kadın da anlamak isteyene kadar aldatma yoktur aslında” dedi bir arkadaşım, gerçekten böyle midir?
122
A
ldatmak sadece bir eylem midir? Nerede başlar nerede biter? Teknoloji aldatanların baş tacı mıdır, baş belası mı? Bayi toplantıları bahanesi hala işe yarıyor mu? "Aşkım ben çok yorgunum, hemen uyumak istiyorum" cümlesinin altından çıkan sürpriz... Aldatıldığını anlamamaya direnen kadınlar, ayarı kaçan erkekler...
"Yatakta bile basılsan sonuna kadar inkar edeceksin" diyen de var, "Zaten umrumda olmadığı için anlasa ne olur, anlamasa ne olur" diyen de. Taraflardan kimin kimi kandırdığının belli olmadığı bu işte, istatistiklere göre aldatan erkeklerin çoğu, yakalanana kadar bunun bir aldatma olmadığına inanıyorlar. Aldatmanın beyin kıvrımlarında başladığı gerçeği, bu arka-
daşların yanından bile geçmiyor. Çocukları için ilişkilerine devam edenler, konforu bozulmasın diye devam edenler, sosyal statüsü için devam edenler...
Yakalanmadığı sürece aldatmadığını düşünen karşı cinsin arasında, metresini sevgilisiyle aldatan bile var ki oralara hiç girmeyelim, çıkamayız, çıkamam. Aldatmanın kimyası, formulü, mantığı varmış gibi açıklamaya çalışmak değil zaten dert, bir şekilde başlıyor bu iş... Gün geçtikçe hayatımızı kolaylaştıran teknoloji de bu işin bir parçası. Nerede kolaylaştırıp nerede zorlaştırdığı biraz karışık aslında... Duyduğum bazı hikayeler var ki, insanı digital dünyadan soğutur. Mesela, karısına toplantıda olduğunu söyleyip, Ada'da sevgilisiyle tatilde olan adamın, attığı mesajdan yer bildirimi yaparak kendini cayır cayır ateşe atması, hatta karısının üşenmeyip, tekne tutup,
gidip adamı basması! Hikayenin kalanı malum, insan onca çabayı adamı affetmek için vermez, boşandılar. Bir başka örnek Facebook'ta sevgisiyle mesajlaşırken, bilgisayar başında uyuyan adamın talihsizliği, madem boyundan büyük bir işe kalkışıyorsun neden uyursun be adam?
Peki hep ademler mi aldatır, havvalar aldatırsa ne olur? 12 yıldır birbirini aldatan çift, aldattıkları insanlar da evli olunca, bol aksiyonlu hayatları sıradan bir hayata dönüşüyor. Kadınların çoğu için bu meseleyi duygusallaştırıp, kadın aldatırsa aşık olduğu için aldatır diyenler de yanılıyor mu? Bir erkek nasıl aldatıyorsa, kadın da aynı mantıkla aldatabilir hatta kadın duygusal ve fiziksel ihtiyaçları için aldatıyor dersek daha da doğru olur. Kaldı ki bu da durumu karşı cins için daha katlanılmaz ve zavallı kılmaz mı?
Yine bir örnek daha, eşini dünyanın dört bir yanında aldatan adam, bir gün karısının da onu spor hocasıyla aldattığını öğrenince girdiği şoktan çıkmak için eski bir sevgilisini arar, içini döker, ne yapması gerektiğini sorar. Aldatıldığına şaşırmamak gerek, merak edenler için hala boşanmadıklarını söylemek isterim. Emimin sizin de aklınızda etrafınızda buna benzer milyon örnek vardır, kadın ve erkek arasında çözülemeyen bu durumun rengi, kokusu, şekli, tarifi olsaydı keşke ama yok. Tüm dünyayı da gezsen, yeryüzündeki tüm kitapları da okusan, tüm filmleri izlesen nafile... Her defasında hepimiz bir noktada kilitleniyoruz ama bir şekilde bağlandığımız tek yer de aşk... Hayata bağlayan da, koparan da O... #direnaşk.
Duygu Ela Erdogan 123
GELİN MAKYAJLARI İÇİN TÜYOLAR Yazla birlikte düğün mevsimi de gelmiş oldu. Bu özel gününüzde en önemli detaylardan biri de makyajdır. Hep kafa kurcalayan gelin makyajınızı nasıl ve neye göre tercih etmelisiniz kısaca bir gözden geçirelim. 124 122
Son yıllarda en çok tercih edilen gelin makyajı, sade güzelliği yansıttığı için makyajsız gibi görünen makyajdır. Fakat herkes doğal görünümlü makyaj yaptırmalı diye bir kural yok. Gelin makyajında renkler konusunda kendinizi rahat bırakın. Kendinize yaz gelini olarak yeşillerin, turuncuların, kırmızıların, morların coşkusunu yaşamaya fırsat verin. Giyeceğiniz gelinliğin saç ve makyaj seçiminizde rolü büyüktür ve aslında size nasıl bir saç makyaj yapmanız gerektiğini söyler. Tercihiniz eğer sade bir gelinlikten yana olacaksa size romantik bir hava katacak kahverengi tonlarında buğulu bir göz makyajı yaparak bakışlarınıza derinlik kazandırabilir, sizi canlı ve taze gösterecek pembe tonlarında allık, hafif ışıltılı bir dudak parlatıcısı ile makyajınızı tamamlayabilirsiniz. Saçlarınıza da bu sezonun modası olan örgülü bir model yaptırabilirsiniz.
Nostalj ik gelinlik giyecekler ise makyajınızda nostalj ik dokunuşlar tercih edebilirsiniz. Büyük ve kalın bir eyeliner çekebilir ve takma kirpik takarak çok daha etkileyici bakışlara sahip olabilirsiniz. Gözlerinizi ön plana çıkarırken dudaklarınız için karamel veya şeftali tonları tercih edebilirsiniz. Bu da makyajınızın dengeli olmasını sağlar. Bu görünümü yandan ayrılmış, gevşek bir topuz
modeli ile tamamlayabilirsiniz. Uzun ve dar model bir gelinlik giyecekseniz uzun, dalgalı ve açık bir saç modeli, su yeşili tonlarında göz makyajınızı ışıltılı bir allıkla tamamlayarak adeta bir denizkızı gibi görünebilirsiniz. Uçuk kaçık bir gelinlik giymeyi tercih ediyorsanız, o zaman dikkati dudaklarınıza çekmek için çarpıcı renkte bir ruj kullanabilirsiniz. Yazın trendi olan neon renkler, kırmızı ve hatta bordo rujlar bile gelin makyajlarında ön planda olduğu görülüyor. Ruj seçiminde dikkat edilmesi gereken en önemli unsur ise kalıcılık. Düğün boyunca kalıcılığı sağlamak için rujun altına pudra uygulamak kalıcılığını arttıracaktır. Sırf düğününüze özel saçlarınızı da neon renkli tebeşirlerle boyayabilir, çılgın bir gelin olabilirsiniz. Aklınızda bulundurmanız gereken birkaç tüyo; bronz bir gelin olmak istiyorsanız, bronzlaşmayı son günlere bırakmayın. Kırmızı suratlı bir gelin olmayı kim ister ki! Cildinizin daha sağlıklı ve parlak görünmesi için bir hafta öncesinden cilt bakımı yaptırın. Kaşlarınızı düğün gününden birkaç gün öncesinde aldırırsanız istenmeyen kızarıklıkları da engellemiş olursunuz. Gece yatmadan mutlaka nemlendiricinizi uygulayın ki cildiniz ertesi gün makyaj uygulaması için en uygun duruma gelsin. Sabah kalktığınızda ise gözlerinizi canlandırmak için papatya çayı ile kompres yapın.
Makyajınız ne tarz olursa olsun mutlaka sıcağa, neme, gözyaşına dayanıklı olan akmayan göz kalemi, eyeliner ve rimelleri tercih etmelisiniz. Eminim hiçbir gelin düğününü akmış, bozulmuş bir makyajla geçirmek istemez. Acil durumlar için ihtiyacınız olabilecek pudra, ruj, allık, toka, parfüm gibi malzemeleri çantanızda bulundurmayı unutmayın. Ne zaman ihtiyacınız olacağı bilinmez. Ve unutmadan, o gece sizin başrol olduğunuz gece, stresi bir kenara bırakın anın tadını çıkarın.
Saç renkleri, far renkleri Sarışınlar için aslında teninin kaldırmayacağı renk yok denecek kadar azdır. Kahverengi, bronz, şeftali, mürdüm, mercan, mor, gül kurusu, eflatun, koyu leylak sizin renklerinizdir. Fakat baskın renkler açık sarı saçları olan çoğu kadında oldukça baskın görünecektir. O yüzden az önce saydığım renkleri ve pastel tonları tercih etmelisiniz. Siyah rimel ve siyah eyeliner bakışlarınızı olduğundan sert göstereceğinden kaçınmanız gerekir. Buğulu göz makyajı yaparken siyah yerine kahverengi veya koyu gri tercih etmelisiniz. Ateş gibi parlayan kızılların gözlerine uygulayabileceği renk seçenekleri oldukça fazladır.
125
Kahverengi, kestane, kiremit, mürdüm, bej, altın sarısı, bronz, şeftali, eflatun, koyu yeşil renkleri teninize çok yakışır. Eğer buğulu göz makyajı yapmak istiyorsanız, kahve tonlarını tercih edebilirsiniz. Kahverengi rimel, gözlerinizin ön plana çıkmasını sağlayacaktır. Siyah far ve rimel ise aynı sarışınlarda olduğu gibi beyaz teninizde çok sert görünecektir. Kumrallar; açık toprak tonları, koyu toprak renkleri, zümrüt yeşili, koyu gri, bej, kahve, eflatun, mürdüm, gül kurusu ve leylak gibi renkler gözlerinizi vurgulayacaktır. Zeytin yeşili gibi içinde sarı tonu barındıran renkler sizi solgun ve hasta gibi göstereceğinden uzak durmak gerekir. Mavi gözlü kumrallar menekşe moruyla oldukça hoş görünürler. Yeşil gözlüler ise yosun yeşili, haki ve mürdüm renklerini kullanarak gözlerini ön plana çıkartabilirler. Küllü kumrallar gri tonlarını uygulayabilirken, kızılımsı kumrallar ise sıcak ve orta tonlardaki kahverengi kullanabilirler. Koyu kahverengi veya siyah saçlarınız varsa; kumral veya sarışın birinin yaptığı makyaj sizi soluk gösterebilir. O yüzden pembelerden kurtulma zamanınız geldi de geçiyor bile! Vişneçürüğü, acı çikolata, şarap rengi, koyu menekşe rengi gibi zengin renkler koyu saç ve ten renginizle uyum içinde görünecektir. Koyu renk saç ve mavi gözlere sahip olanlar; koyu kahverengi, zümrüt yeşili, koyu mavi ve mürdüm renkleri gözlerinizi belirginleştirecek renklerdir. Kaçınmanız gereken renk ise mavi, çünkü bu renk gözlerinizin güzelliğini yok edecektir. Yeşil gözleriniz varsa mor, bordo, acı kahve gibi renkler gözünüzü bir zümrüt gibi parıldatacaktır. Yeşil ve mavi renkler ise kullanmamanız gereken renklerdir.
126
Tırnaklardaki renkli dünyalar Siz de aynı renk ojeleri sürmekten sıkıldıysanız, tırnaklarınızda değişiklik yapmak, kendi stilinizi kendiniz belirlemek istiyorsanız işte size altın fırsat. Bu yaz tırnaklar hiç olmadığı kadar değişik renkler ve desenlerle süsleniyor. Birbirinden farklı çizgili, çilekli, ebruli, pullu, taşlı, puantiyeli, leoparlı, zebralı desenler tırnaklarımızı şenlendiriyor. Geçtiğimiz sonbahar kış sezonuna damgasını vuran minik toplardan oluşan havyar manikürleri bu sezon da her türlü renkleriyle gündemde. Giderek çılgınlaşan ve eğlenceli bir hale gelen tırnak süslemelerini nasıl yapacağım diye düşünüyorsanız yapılışlarıyla ilgili internette pek çok video bulmanız mümkün. Ayrıca parfümeri ve makyaj mağazalarında satılan farklı renklerde ve desenlerde tırnak bantlarını da evde kolaylıkla uygulayabilirsiniz. Son olarak, ülkemizin tepesinde dolaşan kara bulutların bir an önce dağılması, yerini aydınlık ve güneşli güzel günlere bırakması ve huzur dolu bir yaz dileğiyle... Sevgi hep bizimle olsun...
Gila Benezra
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ Chante Caille
100
TL
Johnson's Baby Yağ
Kiehl's Midnight Recovery Concentrate
139
,00
11
,85
TL
,00
TL
Mac BrowSet Clear
47
,00
TL
Kerastase Initialiste
La Prairie Soothing After Sun Mist
164
128
,00
TL
,00
TL
FLASH Jimmy Choo
Mavala Nail Polish Remover Pads
25
179
,00
TL
,00
TL
127
Temmuz ayı kadar canlı renkler ve yepyeni makyaj stilleri karşınızda! 126 128
123
Uçuk pastel tonlarla makyajınızda abartıdan uzak, sade ve bakımlı bir görünüm elde edebilirsiniz. Ten renginden, pembenin en açık tonlarına giden bu renk paletiyle fresh bir görünüm elde edeceksiniz. Temiz ve ışıldayan bir cilt, bu makyaj stilinin olmazsa olmazı!
Este é L auder 80T L
H P hy s B lu i c i a n s sh 5 F 9T L o r m u la P
H&M lip g loss 6.9 5T L
MİNİMALİST TARZ
Dio r 1 28 TL
C li n
iqu
e4 7T l
Clinique Moisture Surge 83TL
Esteé Lauder 109TL
Chanel 86TL
Essie 27.90TL
129 107
Yve s La u S a i nt re nt 92T L
G ive n c 69T L
Chanel 58TL
Güzellik hy
A M I S N A Y T R E ACİV
e n, avis in d m t n e m ıl ı re n kız p a r la a u za n a n ışılt aj ın d a ın ğ a c a u lla n n la r ın e m a ky in izd e k in e n ca n l ı to in! G e c fa r kl ıl ık yas e k G öz le r ız in ın n la r la m avis ıra cağ e le kt r ik ız la r ı k ıs ka n d ile ceğin iz b u to d b ıl le r le, y la ra k ku lla n a ıo ağır l ıkl s ın ız. k rata ca
L
Yves Saint Laurent 121TL Lancome 139TL
de Mo
Bourjois 42TL
ls
Ow
n
22
.9 5
TL
Diorshow 89TL
Clarins 54TL
124 130
POP
ani 8 5T L
l Chane L T 1 47
Dior 83TL
Sen s 1 07T a i L
Ar m
En iddialı iki renk, fuşya ve turuncu yılın en sıcak ve en canlı ayında dudaklarımızda bir araya geldi! Göz makyajınızı sadece maskara ile tamamlarken, kimsenin kolay cesaret edemeyeceği renkleri dudaklarınızda kullanmanın göz kamaştırıcı etkisiyle tanışın!
gio Gior
DUDAKLAR
Clinique 56TL
Esteé Lauder 73TL
Guerlain 94TL
131
Güzellik
Altın Çağ Bronz tene en çok yakışan en sofistike renktir altın tonları... Göz makyajınızdan pudranıza, ojenizden rujunuza kadar tüm ürünlerde bu ihtişamlı rengi bulup, kullanmak mümkün. Bizim önerimiz altın tozu kıvamında allık ve farlar.
Bourjois 22.50TL
TL
D
io
dd A r
ic
1 t7
L'oréal 34.95TL
Zoya 36TL
YSL 114TL
C la r in
130 132
s 1 2 2T L
soo g B in e n z r u s h uxe o r B irb Del TL A r 6 te r n ze i o n 8 B ro Ed it
Giorgio Armani 89TL
H&M 9.95TL
Yves Saint Laurent 60TL
Chanel 83TL
z r a T Gotik
Yves Saint Laurent 72TL
n a ra b ır ı b ir ke m e n la n to e e le r v . Ta m a oy u g ö lg n a ku la k ve r in le r im iz i, k n a ıl n iz g öz e ku lla ku n uşu G öz le rd a d e l iğin a s i d o re n kle n d ird iğim a m laya ra k g os k m ra k ın ve la r la n öt r o la ra d a ki r uj la r la ta n ın r to la l d oğa m to n e m ü rd ü a r ın! b o rd o v iği ö n p la n a ç ık ll t ik g ü ze
u La M ra e rc ier T 62
Bobbi Brown 73TL
Yves Saint Laurent 121TL
L Chane
L l 1 28T
Cl in iq ue 49TL
133
Güzellik
i k t E k Grafi
L rc ie r 52T La u ra M e
Clarins 53TL
e co m La n
L 72T
Dior 110TL
la m aya m akyajın ızd a uygu z gö ili st ik af gr i rik uygu la m alar Sezo nu n hit tre nd rin de fa rklı ge om et fe se r He iz? in rs er, göz ka le m i ve ne de iht iya cın ız olan şeyl , da rz ta bu z nı ğı ya pa ca ış! ya ratıc ılığın ıza ka lm eyel in er! G er isi ise
Laura Mercier 169TL
Shiseido 68TL
134 128
Lancome 87.50TL
Shiseido 52TL
e 19.9 9T L
Ess en . 50
M ay b e ll in
2 ce TL
Essence 9.55TL tl
F lo
rm
0 24, 5 ar
Rimmel London Scandal Eyes Show Off Maskara 13,99TL
Se
ph
o ra
tl 90 26,
Sephora 31,90TL
F lo 1 7,5 r m a 0tl r
E KO N OMİ K GÜZ ELLİK S ezo n u n y ep m a kyaj ın ız ye n i, u yg u n fiyat lı ü d a ya z t re r n d le ri n i ya ü n le riy le ka lay ın!
L'o
rea
l3
6,9 9
TL
Flormar 34,50tl Ma yb
e ll
ine
10 .99
TL
Golden Rose 12.00TL Sephora 34,90TL ar rm o l F 5tl 1 7,2
Essence 10.95TL
135
Güzellik
BRONZ TANRIÇA! Hala tatile gidemediyseniz üzülmeyin! En yeni otobrozan ürünlerle, güneşin yakıcı etkisini teninizde hissedin!
136 134
Dior Bronze Auto-Bronzant
Clinique Body Tinted Lotion
98 TL
67.50TL
DIOR Auto-Bronzant Body daha parlak ve kalıcı bir bronzluk için nemlendirici içerik maddeleri ile zenginleştirilmiştir. Cildinizde veya giysilerinizde iz bırakmayan düzgün bir bronzluk sağlar. Sonuç olarak cildiniz daha bronz, yumuşak, esnek ve nemlendirilmiş bir görünüm kazanır.
İnceleştirilmiş ışıltılı bronz krem - jel formülü ile anında etkisini gösteriyor. Cilde anında bronzluk sağlayan uzun süre etkili, vücut için eşsiz güneşsiz bronzlaştırıcı ürün. Bronzlaştırıcı etkiyi yaratan DHA bileşenlerinin doğal şeker ile birleşimi mükemmel bir görünüm elde edilmesini sağlıyor.
Shiseido Gc Bb Tinted Self-Tanning Gel
Laura Mercier Bronzing Gel
65TL
109TL
Anında renk veren, kokusuz, kolay uygulanan ince yapılı, hızla emilerek, rahatlık sağlayan ve içinde parıltılar içeren Shiseido bronzlaştırıcı yüz ve vücut losyonuyla mükemmel bronzluk hayal değil!
Yüze bronzlaşmış görünüm verip, altın rengi parlaklık sağlıyor. İnce formülü ile cilt üzerine kolayca sürülüyor. Tazeleyici ve nemlendirici özellikler sunuyor. Yüzün sadece belli bölgelerinde kullanılabilir veya sağlıklı parlaklık için tüm yüze uygulanabilir.
Kanebo Sun Sensai Silk Bronze Self Tanning
140TL Yaz kokulu parfümüyle jel krem formüllü otobronzan. Cilde doğal bir bronzluk verirken sıkılaştırır ve nemlendirerek ipeksi bir cilt yaratır. Bronzluğu koruyabilmek için haftada 2-3 kez uygulanır. Kalıcı bronzlukla göz kamaştıracaksınız.
Lancaster Bronzing Beauty Face Blonette
99TL
3 etki-koruma, yenileme, cilt tonunu dengeleme özellikleri bir arada, yüksek kapatıcılık sağlamaktadır. Doğal içeriği ve SPF 25 koruma ile cildi güneş ışınlarının olumsuz etkilerine karşı korur. Cilt bakım etkisi ile cilde nem verir, cildi yeniler.
137
Güzellik
HAVALI SAÇLAR
Yazın her anında, ünlülerin pratik ve şık saç modelleriyle çabasız güzelliğe sahip olun.
136 138
Michelle Williams
ktire n Mich elle Will iam s'ın cesa ret gere ügör n der ancak bir o kad ar da mo ilir. olab l idea için yaz nüm lü saç stili kısa Yüz şeklinize göre dah a uzu n veya , dele mo bu niz olarak kullana bile ceği bir uşak yum z bira erle küll kah yan dan form kaza ndırabil irsin iz.
Blake Lively Blake Lively'nin romantik örgülerle çabasız şıklık yakaladığı saç modelini, hem gece hem de gündüz kullanabilirsiniz.
Drew Berrymore Drew Be rry m ore gib i sa hilde veya gü nü n he r sa at ind e he rkesin ko layca uygu layab ile ceği, bu rgu lar la sü slene n prat ik to pu z sa ç m od el iyle an ında fresh bir gö rü nt ü ka za na bil irs ini z.
Jennifer Aniston Jennifer Aniston'ın katlı kesim saç modelini ister fönlü, isterseniz dalgalı ve dağınık kullanarak farklı stiller yaratmak elinizde!
Rence Bargh Sa de ce sa çla rın ızı n ön ün de ki katların ı fö nleyip ka lan sa çla rın ızı öre rek ya pa cağın ız bu m od elle ya zın rah at ve bo he m hava sın ı ya ka lay ın!
139 137
Güzellik
GÜZELLİK UYKUSU 140 138
Güneşin etkilerinden korunuyoruz, peki ya gece? Cildimizin yeniden yapılanmasında ve yaşlanmayı geciktiren en etkili gece kremlerini sizin için araştırdık!
Yves Saint Laurent Forever Youth Liberator
245TL
Koruyucu ve yoğun, maske gibi saran dokusu; cildi besleyen ve nemlendiren kayısı yağı, A ve E vitaminleri bakımından zengin karite yağı içerir. Düzenli kullanımda cilt daha dolgun, pürüzsüz ve aydınlık bir görünüm kazanır.
Biotherm Biofirm Lift Gece Bakımı
199TL Biyopepditler ve saf termal plankton ile daha dolgun görünüme sahip olurken, bio-elastidler ile daha elastik bir cilt ve ödem çözücü özellik sayesinde rahatlamış bir ten dokuya sahip olacaksınız.
Kiehl's Facial Fuel Anti-Wrinkle Cream
88TL
Shiseido Benefiance Wrinkle Resist 24 Night Cream
237TL
Nemlendirici gece kremi, kırışıklıkları azaltır ve cildin yenilenmesine yardımcı olur. Özel binbirdelikotu özü pürüzleri engelliyor. Hidroksiprolin, kolajen, münhasıran oluşan bir amino asit, cilt mukavemeti ve yumuşaklık sağlıyor. Çok kuru ve kuru ciltler için öneriliyor.
İçerdiği C ve E vitaminiyle antioksidan ve nemlendirme özelliği, huş ağacı özünün sakinleştirici ve cildi arındırma özelliği ile çizgi ve kırışıklıklarda azalma, ciltteki pürüzlerde ilk haftadan itibaren gözle görülür şekilde düzelme sağlıyor.
Lancome Rénergie Multi-Lift gece
Clinique Youth Surge Night Very Dry
275TL
170TL
Sadece 4 haftalık düzenli kullanımla, daha pürüzsüz alın, dolgunluk kazanmış yanaklar, yeniden şekillenmiş bir yüz ovali vadediyor. Boyun bölgesi ise lifting etkisiyle gözle görülür bir sıkılığa kavuşuyor.
Çok kuru ciltler için üretilen bu etkili krem, gençlik etkili ajanlar içererek cildi doğal bir şekilde onarır. Doğal kolojenle cildi doldurur, çizgi ve kırışıklıkların görünümünü azaltır.
141
Sinema
Tür
Komedi
Yönetmen
Shawn Levy
Oyuncular
Vince Vaughn Owen Wilson Rose Byrne Max Minghella Will Ferrel
Senaryo
Vince Vaughn, Jared Stern
Yapımcı
Vince Vaughn, Shawn Levy
Yapım
20th Century Fox
Gösterim Tarihi 12 Temmuz 2013
GENÇ ÇIRAKLAR THE INTERNSHIP 12 TEMMUZ'DA SİNEMALARDA Yapımcılığını 20th Century Fox' yaptığı, yönetmenliğini Shawn Levy'nin üstlendiği Genç Çıraklar filmi 12 Temmuz’da vizyona giriyor. 142
Billy (Vince Vaughn) ve Nick (Owen Wilson) dij ital dünyaya yeni adım atan iki eski kafalı satışçıdır. Senelerdir emek verdikleri şirketin artık teknoloji karşısında ayakta duramaması nedeniyle kapatılması, bu ikilinin işsiz kalmasına neden olmuştur. Demode olmadıklarını Google'da yapacakları uzun süreli stajda birbirinden zeki kolej çocuklarına ispatlamaları ve işe kalıcı olarak girmeleri gerekmekteydi. Ancak bu ütopyaya katılmak işin sadece yarısıydı. Farklı ülkelerin teknoloji delisi kolej çocuklarına karşı yarışacak ve ihtiyaç duymanın en büyük buluş olduğunu kanıtlayacaklardı. İki kafadarın bu zamana kadar yaptıkları tek şey, bir satışı tamamlamak olmuştu. Çok çalışırsan ve kurallara uyarsan Amerikan Rüyasının gerçekleşeceğine inanan Billy ve Nick artık satış günleri-
ni geçmişte bırakmışlardı. Ya da öyle gözüküyordu! Yeni alanda başarının sırrının "araştırmak" olduğunu geç olmadan öğrendiler. Google isminde bir arama motoru hayallerinin gerçekleşmesine yardımcı olacaktır. Bu dünyada başarılı olabilmek için, zehir gibi oldukları satışı, stajyer olarak yeniden yaratacaklardı. Yarısı yaşlarında zeki çocuklarla etrafları çevrilen iki inatçı Billy ve Nick, ya jenerasyonlarıyla teknoloji arasında bir köprü olacak ya da stajyerlikten çalışana terfi edemeyeceklerdi. İki kafadarın genç takım arkadaşlarıyla keşfettikleri; başarı hayat dersinde gizliydi, bazen kazanmak birinci bitirmek demek değildi ve tek yapmaları gereken Google search konusunda çılgınca çalışmalarıydı. Genç Çıraklar
"Internship"in hikayesi hayatın tam içinden. Hayatında bazen başarısız olan ama düşmeyen, yapamazsın deneni yapan güçlü insanların hikayesi. Sosyal medya, tablet bilgisayar, akıllı telefonlar gibi hiç haberdar olmadıkları bir dünyaya bir anda adım atan Billy ve Nick'in değişen dünyaya ayak uydurma çabaları. Filmin yazarı, yapımcısı ve başrol oyuncusu olan Vince Vaughn; "Sürekli gelişen dünyaya ayak uydurmak, masada kendine yer kapmak için, sürekli çalışmak, kendini geliştirmek zorundasın. Billy ve Nick artık hayallerinin peşinde koşacak, eğlenceli ve ilginç bir dünyanın parçası olacak ve çalışmanın sadece fatura ödemek olmadığını anlayacaklar. Bu filmin en komik parçası ise anlatılan hikayenin hayatın tam içinden olmasıydı.
143
Sinema Yapımcı ve yönetmenliğini üstlenen Shawn Levy: "Bu film gerçek hayatla öyle ilintili ki, düzenin dışında kaldığını hisseden bir jenerasyonun hikâyesi. Ne yapman gerekir? Yeni bir dünya yaratmak için neler yapabilirsin? Yani anlatılan gerçek. Filmde asıl anlatılan, her jenerasyonun bir diğerinden bir şeyler öğrenebileceği. Bu sebeplerle filme sadece komik değil, ilham ve umut veren bir film diyorum." Vince Vaughn; "Billy ve Nick doğru olanı yaparak, risk alıyorlar. Artık dinozor olarak tabir edildikleri satış yerine yepyeni bir kariyeri istemeyerek de olsa çizmek zorunda kalıyorlar. Bu zorunluluk onların inançlarından hiçbir şey kaybettirmiyor. Google karizmatik, komik ve büyülü bir yer diye düşünüyorlar. Onlar için Google'da çalışmak, Oz'u ziyaret etmek ya da çikolata fabrikasına girmek gibi bir şey!" diyor.
Owen Wilson: "Vince'den tek-
lif geldiğinde zaten kabul edecektim. Hikayeyi okuduğumda ise tam anlamıyla ikna oldum. İki satışcının kendilerini teknoloji ve internetle yeniden bulması! Vince ve ben hep farklı bir komedide bir araya gelmek istemiştik. Genç Çıraklar - The Internship tam anlamıyla düşündüğüm komediydi diyebilirim. Karakter için çok fazla çalışmama da gerek kalmadı zaten, internetin nasıl çalıştığını bile geçen yıl öğrendim. Vince ise dünyada cep telefonu olması gereken son insan, yani birbirimizi tamamlıyoruz. Biz filmi çekerken kahkalarımıza engel olamadık, eminim izleyici de filmden çıktıktan sonra çene kaslarının ağrısından şikayet edecektir" diyor.
144
100 otomobil kapasiteli Arabalı Sinema'da, aracınız görüş açılarına uygun şekilde özel görevliler tarafından park edilirken, siz de Bahçe'de sinema öncesi dj performansla akşama keyifli bir başlangıç yapabileceksiniz. Film izlerken patenli ekiplerin yiyecek, içecek servisi yapacağı Arabalı Sinema'da tek yapmanız gereken radyo frekansınızı ayarlamak! Ücretlendirmenin kişi başı olarak yapıldığı Arabalı Sinema'da, arka koltuklar da indirimli!
Yayılın çimenlerin üzerine! KüçükÇiftlik Park Film Kulübü'nün ikinci sinema konsepti ise vizyon filmlerinden klasiklere kadar zengin bir yelpazenin sunulacağı Bahçe Sineması. Rejisör koltukları ve minderler üzerinde keyifli saatler geçireceğiniz Bahçe Sineması'nda biletler iki kategori halinde satışa çıkacak. Sadece sinema bileti alabileceğiniz gibi, yemek sepeti içeren bir seçeneğiniz de olacak. Arabalı Sinema ve Bahçe Sineması'nda gösterime girecek filmler, tarihleri ve seans bilgileri pek yakında...
143 145
Sanat/Etkinlik
GELECEĞİN MODA PROFESYONELLERİ İMA’DA YETİŞİYOR!
İ
stanbul Moda Akademisi hafta içi ve haftasonu, esnek saatlerde devam eden eğitim programları ile moda alanında kariyer yapmak isteyenlere; "Moda Tasarımı"ndan Moda Yönetimi'ne, "Moda Satın Alması", "Moda Perakendesinde Merchandising ve Satın Alma" ile "Görsel Mağazacılık ve Vitrin Tasarımı"na kadar yönetim ve perakende alanlarına değinirken diğer yandan da "Moda Editörlüğü", "Moda Fotoğrafçılığı", "Styling" gibi moda sektörünün diğer disiplinlerine yönelik eğitimler veriyor. Tasarım ve Yönetim süreçlerinin yanı sıra "Moda Tasarımında Kalıp ve Ürün Geliştirme", "Yaratıcı Drapaj ve Prova Teknikleri", "Moda Tasarımında Photoshop ve Illustrator" ve "Moda İllüstrasyonu" programları ile sektörün kalıp, teknik çizim gibi üretim ve ürün geliştirme odaklı alanlarında da geleceğin profesyonellerini yetiştirmeye devam ediyor. Modanın temas ettiği her alanda kendini yetiştirmek isteyenler için farklı içeriklerde kurgulanan eğitimler yurt içinden ve yurt dışından gelen birbirinden değerli eğitmen kadrosu tarafından veriliyor. Teorik olduğu kadar pratik anlanda da kuvvetli olan eğitim programlarında tanınmış moda tasarımcılarıyla ve sektörün önde gelen firma iş birlikleriyle yapılan renkli bir çok proje yer alıyor.
146
Modayı 360 derece ele alarak uluslararası standartlarda, global bir anlayışla modanın merkezi Nişantaşı’nda eğitim veren İstanbul Moda Akademisi’nin 2013 - 2014 eğitim dönemi başlıyor.
İSTANBUL MODA AKADEMİSİ’NİN 2013 – 2014 EĞİTİM DÖNEMİ KAYITLARI BAŞLADI
Bu projeler sayesinde öğrenciler sektörle tanışırken kendilerini de sektöre tanıtırak iş hayatına kolaylıkla geçiş yapabilme fırsatı yakalıyor. 2013 eğitim döneminde Akademik Programlar'a yeni eklenen "Moda Tasarımında Kalıp ve ürün Geliştirme", "Temel Sanat ve Portfolyo Hazırlık Eğitimi" ve Profesyonel Portfolyo" programları ile katılımcılara daha da güçlü bir altyapı vaat ediyor. Sektörün ihtiyaç duyduğu alanları kuvvetlendirmeyi esas alan İMA, teknik profesyonelleri iş hayatına kazandırmak üzere tam ve yarı zamanlı "Moda Tasarımında Kalıp ve Ürün Geliştirme" programını başlatıyor. Bunun yanı sıra "portfolyo hazırlık"aşamalarını profesyonel ve üniversite hazırlık şeklinde ikiye ayırarak odaklı alternatifler sunuyor. "Temel Sanat ve Portfolyo Hazırlık Eğitimi" yurt içi ve yurt dışı üniversitelerin Güzel Sanatlar Bölümleri'ne girmek isteyenlere ciddi bir referans niteliğini taşırken "Profesyonel Portfolyo" moda - tekstil tasarımı ve benzeri tasarım bölümlerden mezun olan, tasarım alanında kariyerine başlamak için hazırlık yapan kişilerinin güçlü oldukları yönlerini ön plana çıkartabilecekleri bir eğitim programı. Uzun süren eğitimlere zaman ayıramayanlar ve modanın farklı alanlarına ilgi duyanlar için ise; moda, tasarım, sanat, lifestyle ve trend gibi konular üzerine çeşitli seminer, panel ve etkinliklere ev sahipliği yapan İMA'nın birbirinden farklı konularda çok sayıda workshopları bu sene boyunca da devam edecek. Hazırladığı güçlü eğitim programları, renkli ve keyifli workshopları ile 2013 yılına oldukça hızlı bir giriş yapan İMA, bu sene de her Cuma, 15:00 ve 17:00 saatleri arasında
gerçekleşen "Tanıtım Günleri"ne devam ediyor. Katılımcılar, moda alanında kendilerini parlak bir kariyere taşıyacak eğitim programları hakkında bilgi sahibi olup, sorularına yanıt bulurken diğer yandan da son teknolojiyle donanmış eğitim ortamını gezme fırsatı yakalıyor.
2013 - 2014 EĞİTİM DÖNEMİ Akademik Eğitimler o Moda Tasarımı ve Teknoolojisi Lisans Programı (London College of Fashion iş birliği ile) o Moda Tasarımı ve Yönetimi Diploma Programı (ileri düzey) o Moda Tasarımında Kalıp ve Ürün Geliştirme o Deri Giyim, Ayakkabı ve Aksesusar Tasarımı Programı (ileri düzey) o Temel Sanat ve Portfolyo Hazırlık Eğitimi o Profesyonel Portfolyo
Profesyonel Gelişim Programları o Moda Tasarımı Diploma Programı o Moda Yönetimi o Moda Satın Alması o Moda Perakendesinde Merchandising ve Satın Alma o Görsel Mağazacılık ve Vitrin Tasarımı o Moda Satın Alması o Moda Fotoğrafçılığı o Moda Editörlüğü o Styling o Moda Tasarımında Kalıp ve Ürün Geliştirme o Moda Tasarımında Photosop ve Illustrator o Moda İllüstrasyonu o Yaratıcı Drapaj ve Prova Teknikleri o Uluslararası Pazarlarda Moda Marka Yönetimi (London College of Fashion iş birliği ile) o Non Visual Merchandising: Deneyimsel Pazarlama (Polimoda iş birliği ile)
147
Sanat/Etkinlik
AKSOY PLAZA’DA SAĞLIK SANAT ELELE ! Koordinatörlüğünü Ülkü Bakırcı ve Selim Erdil’in üstlendiği, sağlık sektörünün ve sanat dünyasının önemli isimlerinin yer aldığı uluslararası “Sağlık ve Sanat Elele” organizasyonuna, Erdil Group’un tasarımıyla inşa edilmiş Aksoy Plaza ev sahipliği yapıyor. Branşlarında önemli başarılara imza atmış sanat ve sağlık kadrosuyla farklı disiplinlerin üstatları bir araya geliyor. Sanatın galerilerden çıkıp farklı atmosferlerde izlenebilir kılınması, uluslararası sanatçılarımızın ve değerli hekimlerimizin adlarının bir arada yer aldığı Aksoy Plaza’nın tanıtımı hedeflenen bu organizasyon İzmir’de bir ilk olmaktadır. 148
Organizasyona destek veren; sanatçılarımız Reyhan Abacıoğlu, Tülay Çelikel, Tuncay Topçu, Sema Barlas, Orhan Erdil, Marika Wille Jais, Harald Kastlunger, KerstenThieler ve Hazbiye Güngörürler ve sağlıkçılarımız olarak da Prof. Dr. Serdar Saydam, Prof. Dr. Aziz Karaoğlu, Prof Dr. Fırat Bayraktar, Prof. Dr. Sabahattin Altınyurt, Prof. Dr. Ahmet Ekin, Prof. Dr. Mustafa Özkan, Prof. Dr. Özgür Aslan, Prof. Dr. Mustafa Seçil, Prof. Dr. Ömer Akçalı, Prof. Dr. Can Koşay, Prof. Dr. M. Ali Özcan, Prof. Dr. Servet Akar, Doç. Dr. Gamze Akyüz, Op. Dr. Şenol Er, Op. Dr. Erdal Tuğsel, Uz. Dr. Hakan Akman, Dr. Ayşe Engin Deniz'dir. Sergi 11 Haziran - 30 Temmuz 2013 tarihleri arasında gezilebilir.
149
Astroloji
KOÇ
Temmuz ayında hissetmeye başladığınız enerji çevrenizdekiler tarafından da fark edilmeye başlayacak. Sosyal çevreniz genişleyecek ve durgun geçen zaman diliminin ardından arzu edilir bir dalgalanma yaşayacaksınız. Sosyal hayatınızdaki hızlanmayı iyi yönetmelisiniz, bu sayede iş ve aşk hayatınızda hissettiğiniz boşluğu da doldurmanız mümkün olacaktır. Popülaritenizin artması ile aldanıp çevrenizdeki insanlara karşı nazik olmayan bir tavır sergilemekten kaçınmaya özen göstermelisiniz. Geçen yıl bu dönemde ailenizle ilgili yaşadığınız tatsız konular tekrar gündeme gelebilir. Kilo vermek için doğru bir dönem olmayabilir bilginize. Sinirlerinize ayın ortalarında hakim olmak zorunda kalabilirsiniz.
BOĞA
Temmuz ayında uzun zamandır iletişim içinde bulunmadığınız birçok kişiden beklenmedik haberler alacaksınız. Uzun zamandır yapmakta olduğunuz planlarla ilgili sorun yaşamanız söz konusu. Borçlar, ödemeler bu hafta bir hayli başınızı ağrıtabilir. Parayla ilgili bir aksilik söz konusu olduğunda karamsarlığa kapılmak yerine çevrenizdekilere akıl danışmak yararınıza olacaktır. Kendi bildiğiniz yolda ilerlemeniz güzel bir özelliğiniz, ancak Haftanın ilk gününde başkalarının fikirlerini de almak her anlamda sizi daha başarılı kılacaktır. Eski sevgilinizin hayatıyla ilgili bir takım gerçekleri ancak bu dönemde öğreniyor olabilirsiniz, buna hazırlıklı olun. Sizin için zor diye bir kelime yok. Küçük ev kazalarına dikkat!
150
İKİZLER
Temmuz ayının neşeli ruh hali sizin de neşenize neşe katacak. İç dünyanızın uyanması, hayatın hareketlenmesini değişken ruh haliniz üzerinde görmeniz mümkün olacak. Uzun bir süredir kendinizi enerjisiz hissediyordunuz. Ayın ilk haftasında Marsın Teraziye geçişi, bambaşka bir ruh haline bürünmenize neden oluyor. Yeni iş arkadaşlarınızın işe başlaması ile birlikte ise artan sorumluluklarınıza rağmen yüksek enerjiniz ile dikkat çekeceksiniz. Maddi anlamdaki getirilere karşı açık olun, beklemediğiniz alanlarda kolay kazançlar sağlamanız mümkün. Özel eşyalarınıza her zamankinden daha özen gösterin. Kıskançlık bu ay baş edemeyeceğiniz bir duygu haline gelebilir, oto kontrolü elden bırakmayın. Eski sevgilinizle karşılaşmak keyfinizi kaçırabilir.
YENGEÇ
Temmuz'un gelişiyle yenilenme ihtiyacını daha da şiddetli bir şekilde hissetmeye başladınız. Eskiye bağlılığınızın sizi bunalttığı şu günlerde, yeni arkadaşlarla eski dostlar arasında kalmanız mümkün. Böyle bir ayrım yapmak yerine zenginleşen çevrenizin ve sizinle birlikte zaman geçirmekten keyif alan insanların kıymetini bilmeye bakın. Maddi anlamda uzun zamandır beklentilerinizi karşılayamamaktaydınız, bu haftayla birlikte maddi imkanlarınız genişlemeye başlayacak, hazırlıklı olun. Tabii harcamalarda da dikkatli olun. Ev sahibi veya miras gibi sorunlar gündeminizi değiştirebilir. Yeniliklere açık olduğunuz bir ay sizi bekliyor kendinize türlü türlü eziyet etmekten vazgeçin ve biraz düşüncelerinizi dinlendirin.
ASLAN
İlişkilerin gururlu tarafı olan Aslanlar, Temmuz itibariyle yeni ilişkilere yelken açacakları bir döneme giriyorlar. Çevrenizde uzun zamandır sizinle ilgilenen biri dikkatinizi çekmeye başlayacak. Geçen aylarda önünüze çıkan kariyer fırsatlarını iyi değerlendirmeyi başarabildiyseniz bu dönem bunun keyfini çıkarabilirsiniz. Bu hafta uzun süredir gösterdiğiniz sabrın keyfini çıkarma zamanı diyebiliriz. Ufak mide rahatsızlıklarına karşı dikkatli olun ve yediklerinize dikkat edin. Kilo vermek için doğru bir dönem değil. Küçük tartışmalardan uzak durun.
BAŞAK
Hayatlarının her alanında düzene önem veren Başaklar için Temmuz ayı beklenmedik karışıklıkların yaşanacağı bir dönem olacak. Bozulan düzenin yerine oturması için çaba göstereceğiniz bu süreç, sizin sevdiklerinizle daha az zaman geçirmenize neden olacak. Bir süre işinize yoğunlaşmanız ve hayatınızı düzene sokmanız önümüzdeki aylarda size daha verimli sonuçlar getirecek. Kaygıları bir kenara bırakmalı ve artık ipleri elinize almalısınız. Bir şeyleri düzenleme konusunda en son sizin problem çekmeniz gerekiyor. Ani haberlere hazır olmanız gereken bir ay sizi bekliyor.
TERAZİ
Temmuz ayı Teraziler için yeni ilişkilere başlama ve yeni başlayan ilişkileri geliştirme ayı olacak. Çevrenizdeki insanlar tarafından yanlış anlaşılmamak adına duygularınızı
açık ifade etmekten çekinmemelisiniz. Maddi anlamda tatmin edici getirisi olan bir iş teklifi alacaksınız, ancak doğru yerde doğru zamanda bulunmaya ve sosyal çevrenizde iyi bir imaj sergilemeye çalışmalısınız. Partnerinizle ilişkinizde yanlış anlaşılmalar olabilir, özür dilemekten kaçınmayın.
AKREP
Yazın sıcak yüzünün kendisini göstermesiyle, Temmuz ayı Akreplere bolluk ve bereket getirecek. Geçtiğimiz günlerde değişimin eşiğine kadar geldiniz, ancak bir türlü beklenen hamleyi yapamadınız. Temmuz enerjisi size tüm arzuladıklarını gerçekleştirme ve insanları arzu ettiğiniz gibi yönlendirme gücü verecek. Sabırlı olmayı öğrenmeniz gerekiyor. Aksi halde çevreniz tarafından kötü bir lider olarak nitelenebilirsiniz. Aşk hayatınızı hareketlendirmek için küçük sürprizlere başvurmak ilişkinize iyi gelecek. Bu ay alacağınız kararlar hayatınızı uzun vadede etkileyecek unutmayın.
YAY
Temmuz ayı maceracı Yaylar için adeta parti zamanı olacak. Son zamanlarda girdiğiniz yeni çevrelerde tanıştığınız karşı cinsten biri ile uzun vadeli bir ilişkiye adım atacaksınız. Eğlencenin ölçüsünü kaçırmamayı, olgunlaşmayı ve hayatınızı ciddiye almayı öğrenmelisiniz. Özelikle de bu ay kapınıza kadar gelen fırsatları
sırf keyfiniz bozulmasın diye kaçırmayacaksınız herhalde. Eğlence ve macera size yaşam enerjisi verir, ancak ölçüsünü bilemediğiniz takdirde başınız derde girebilir. Duygusal dalgalanmalar yaşayacaksınız, moralinizi bozmayın ve hayatın tadını çıkarmaya bakın. Başınıza gelenlerde sizin de payınız var unutmayın. Tutkulu bir ay sizi bekliyor hiç olmadığınız kadar flörtçüsünüz, sınırları bir süreliğine kaldırabilirsiniz.
OĞLAK
Son zamanlarda bir kariyer değişikliği eşiğinde ve yeni başlangıçlar peşindeydiniz. Temmuz ayı ile birlikte yeni filizlendirdiğiniz başlangıçları büyütme zamanı. Bu günlerde özelikle ideallerinizi konuşmamaya özen gösterin, düşmanlarınız tetikte bekliyor. Huzursuzluğu bir kenara bırakmalı ve hedefinize yoğunlaşmalısınız. Ancak azimle ilerlediğiniz takdirde başarılı olabilirsiniz ve azimli olmak sizin en iyi yaptığınız işlerden. Aşk hayatınızda beklenmedik tartışmalar yaşayabilir, anlaşmazlıklarla karşı karşıya kalabilirsiniz. Uzlaşmacı olmaya çalışın ve sevdiklerinize vakit ayırın. Baş ağrılarınız bu dönemde sizi yorabilir. Ayın son haftasın da parasal sorunlara biraz daha önem gösterin Uranüs geri giderken bazı sorunlarla eskisi gibi baş etmek mümkün olmayabilir. Ses tellerinizle ilgili yaşayacağınız problemler geçici.
KOVA
Ne yapacağınızı bilmediğiniz bir süreçten sonra Temmuz ayı sizin için düzen ayı olacak. İş ve aşk hayatınızdaki dalgalanmalar, bu hafta itibariyle son bulacak. Bu noktada Kovaların üzerine düşen tek şey disiplinli bir şekilde çalışmak olacak. Eğlenmek tabi ki hakkınız, ancak bu hafta sıkı çalıştığınız takdirde önümüzdeki aylarda daha fazla eğlenmeye zamanınız olacak. İnsanlara karşı alçakgönüllü ve hoşgörülü davranmaya özen gösterin. Son zamanlarda farketmesenizde sinirli davranışlarınız kimsenin gözünden kaçmıyor. İster kabul edin, ister kabul etmeyin siz iyi bir eleştirmensiniz. Bu ay elinize düşenler, paylarına düşeni mutlaka alacağa benziyorlar.
BALIK
Maddi anlamda bol getirilerin olduğu bir haftanın içerisine gireceksiniz. Temmuz ayının ilk haftasında sizin için şans anlamında, bol kazanç içinde olacağınız bir dönem. Kariyer fırsatları ay boyunca önünüze çıkacak, bu fırsatları kaçırmamak adına temkinli davranmanız gerekecek. Temmuz ayı önümüzdeki aylarda önünüze çıkacak fırsatların hazırlandığı bir zemin olacak. İyi değerlendirmeye çalışmanız ve çekingenliğinizi bir kenara bırakmanız gereken bir hafta zaman aleyhinize işliyor. Bu ay ne yaparsanız uzun bir süre onu biçersiniz. Unutmayın, Temmuz ayı sizin için öğrenme ayı olacak gibi gözüküyor. jüpiterin olumlu acısı risk alabilen yanınızı daha da ortaya çıkarıyor.
151
Adresler McQUEEN A ALEXANDER Nişantaşı
CHOLE
0212 232 20 04
İstinye Park AVM 0212 335 67 82
ALEXANDER WANG
CHRISTIAN DIOR
Beymen Nişantaşı 0212 373 48 00
İstinye Park AVM 0212 345 59 30
ALICIA&OLIVIA
Nişantaşı 0212 233 06 66
B
D
E
Nişantaşı 0212 373 48 00
0212 319 11 00
H&M
İstinye Park AVM 0212 345 68 28
Nişantaşı 0212 241 27 78
EMILIO PUCCI
HOTİÇ
Harvey Nichols Kanyon 0212 319 11 76
Nişantaşı 0212 233 06 66
İstinye Park AVM İstinye Bayırı Cad. İstinye 0212 241 55 16
HERMES
İstinye Park AVM 0212 345 59 40
EMPORIO ARMANI
BURBERRY
152
NICHOLS H HARVEY Kanyon AVM Levent
DIVARESE
Abdi İpekçi Caddesi, No:23/1 Nişantaşı 0212 373 48 00
İstinye Park AVM 0212 345 52 40
İ
ETRO
Beymen Nişantaşı 0212 373 48 00
ESCADA
Nişantaşı 0212 247 84 83
F
FABRİKA
İstinye Park AVM 0212 345 59 75
İNCİ
İstinye Park AVM 0212 345 59 53
İPEKYOL
İstinye Park AVM 0212 335 67 95
CELINE
Nişantaşı 0212 368 63 00
Akmerkez 0212 282 12 55
Beymen Nişantaşı 0212 373 48 00
BEYMEN
CHANEL
GUESS
DRIES VAN NOTTEN
Beymen İstinye 0212 335 67 00
Alsancak-İzmir 0232 421 38 76
İstinye Park AVM 0212 345 61 30
İstinye Park AVM 0212 345 54 91
Nişantaşı 0212 230 66 86
GALERİ NUR
GUCCI
D&G
DKNY
Abdi İpekçi Caddesi No:4 4 Nişantaşı 0212 219 94 98
BALMAIN
C
G
Beymen Akmerkez 0212 216 69 00
BALLY
BEYMEN BLENDER
Beykoz İstanbul 0216 485 42 10
CHRISTIAN LOUBOUTIN
Harvey Nichols Kanyon 0212 319 11 76
ARMANI
FORUM SAAT
İstinye Park AVM 0212 345 50 20
J
JEAN PAUL GAULTIER 0212 319 11 76
JIL SANDER
Beymen Nişantaşı 0212 373 48 00
JIMMY CHOO
İstinye Park AVM 0212 335 67 66
K
KOTON
İstinye Park AVM 0212 345 53 10
KURT GEIGER
İstinye Park AVM 0212 345 54 85
L
LANVIN
Beymen Nişantaşı 0212 373 48 00
LOUIS VUITTON İstinye Park AVM 0212 345 58 10
M MANGO İstinye Park AVM 0212 345 57 17
MARC JACOBS
Beymen Nişantaşı 0212 373 48 00
MARNI
Beymen Nişantaşı 0212 373 48 00
MAXMARA
Teşvikiye Cad. No:7 3 Nişantaşı
MIU MIU
İstinye Park AVM 0212 329 81 58
MOSCHINO
İstinye Park AVM İstinye Bayırı Cad. İstinye 0212 335 67 70
153
N NETWORK İstinye Park
AVM 0212 345 59 70
BENİAN T TUBA Nişantaşı 0212 327 22 23
BRAVO P PARK İstinye Park AVM
TOMMY HILFIGER
İstinye Park AVM İstinye Bayırı Cad. İstinye 0212 345 60 25
0212 345 54 25
PATRICIA PEPE
Nişantaşı 0212 234 83 93
TOPSHOP
PINKO
TORY BURCH
Nişantaşı 0212 291 08 40
İstinye Park AVM 0212 345 57 70
Beymen Nişantaşı 0212 373 48 00
PRADA
TWIST
Nişantaşı 0212 368 84 50
CAVALLI R ROBERTO Nişantaşı 0212 291 07 54
İstinye Park AVM 0212 345 50 05
V
RALPH LAUREN
Nişantaşı 0212 248 50 11
VAKKORAMA
İstinye Park AVM 0212 345 71 12
Etiler 0212 282 09 65
CABACI S SONGÜL Galata
VALENTINO
0212 245 91 36
Nişantaşı 0212 219 66 31
SWAROWSKI
VERSACE
Nişantaşı 0212 240 29 32
SERGIO ROSSI
Beymen Nişantaşı 0212 373 48 00
STEFANEL
İstinye Park AVM 0212 345 55 96
SALVATORE FERRAGAMO
Harvey Nıchols Kanyon 0212 319 11 76 154
VAKKO
Harvey Nichols Kanyon 0212 319 11 76
Y
YVES SAINT LAURENT
Z
ZARA
Beymen Nişantaşı 0212 373 48 00
Etiler 0212 282 18 82
155
156