OCAK-ŞUBAT 2017 SAYI: 12
HOŞGÖR’Ü DOKUYAN ŞEHİR BULDAN’DA
KUŞLAR SİZİ ÇAĞIRIYOR
YENİ TRENDLERLE...
2017 YILI KIŞ MODASI BİR ELİNDE ON MARİFET
MAHİR CAN KÜÇÜK
DENİZLİ’NİN II. BEYAZI
BOZDAĞ KIŞ AYINDA İÇİNİZİ ISITACAK
GÖZDE TATİL MEKANLARI
“SIFIR ve İKİNCİ EL ARAÇLARDA
MEMNUNİYETİNİZ GARANTİMİZ”
http://www.arisoyotomotiv.net
Tel: 0258 263 57 57 Cep: 0533 633 74 42 - 0535 206 75 26 Denizli Oto Center Kumkısık Mh. Menderes Blv. N: 161 DENİZLİ
EDİTÖRDEN…
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
2016’ya veda ederken u geçtiğimiz yıl her zamankinden daha gergin ve yorucu bir sene oldu. Birçok kayıplara şahit olduk. İş Adamı Mustafa Koç, yumuşacık yüreği ile Oya Aydoğan, kendine yapılan birçok haksızlıklarla uğurlanan Kamer Genç ve Türkiye’ deki kırılmayı onunla yaşadığımız Türk Sineması’nın yakışıklı jönü, yeşil gözlü delikanlısı, Hababam Sınıfının Damat Ferit’ i TARIK AKAN… Ardından 15 Temmuz darbe girişimi ve Fetö kavgasıyla saçma sapan ölümlerine şahit olduğumuz şehit dediğimiz insanlar… Çocuk tecavüzleri, arsız tacizciler. Bir yıl içerisinde ilk defa bu kadar şiddetli bomba saldırılarına maruz kalıp yüzlerce suçsuz insanın öldüğü lanetli bir yıl… Sönen ocaklar, gözü yaşlı analar ve babalar, eşler ve çocuklar. Elbette ki hayatımızda hiç mi güzel bir şey olmadı? Tabiî ki. Ama ülkem bu durumdayken başımıza gelen güzel şeylere bile sevinemez olduk. Yarın ne olacak endişesi ile yaşamak ya da mutlu olduğumuzda kendimizi suçlu hissetmek ne kadar acı. 2016’yı geride bıraktığımız şu günlerde savaşların olmadığı, çıkarları uğruna kimsenin kimseyi öldürmediği, tacizlerden ve tecavüzlerden uzak mutlu, umutlu, sağlıklı güzel bir yıl olsun. Artık buna çok ihtiyacımız var. Yeni umutlarla 2017 yılının Ocak sayısını sizler için dolu dolu hazırladık. Denizli’den çıkan önemli müzisyen Mahir Can KÜÇÜK ile tanıştıracağız sizleri. Emrah VAROL’un aşk dolu yazısı, Emine SUPÇİN’in nefis köşe yazısı, kış modasının en özel detayları, Türkiye’nin gelecek vaad eden futbolcularından Recep NİYAZ röportajı, kış tatilinizde kaçamaklar yapabileceğiniz kayak merkezleri, Denizli’nin en çok eğlendiren adamı Erdal ULUĞ röportajı sizleri bekliyor. Cemal ATAMAN’ın olmazsa olmaz hikayeleri, Zeki AKAKÇA’nın Objektifinden Bozdağ’ın en özel kareleri yine sizlerle buluşuyor. Sevgililer Günü için de tatlı mı tatlı fikirleri sizler için bir araya getirdik. Okurken çok keyif almanız dileğiyle.
Binnur OLCAYTÜRKAN @binnur.olcayturkan
2017 UMUTLU SABAHLARIYLA HOŞGELSİN…
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
4
2017
İÇİNDEKİLER
EYLÜL-EKİM 2016 İmtiyaz Sahibi Binnur OLCAYTÜRKAN Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Burak KUTLUĞ
14 FİNAL OKULLARI ETKİNLİKLERİ
18 AMACIMIZ DAHA FAZLA KATKI SAĞLAMAK
Editör Binnur OLCAYTÜRKAN Haberler Mete Üstüntaş İlayda Gökçeviran Pazarlama Burak KUTLUĞ Katkıda Bulunanlar Zeki Akakça Ümit Bilgiç Emrah Varol Cemal Ataman Mimar Halit Coza Opr. Dr. Ersen Çelikbaş Opr. Dr. Yasin Levent Özçelik Dermatoloji Uzmanı Ayşe Narin Mithat Yalçınkaya Hukuk Danışmanı Av. Evrim BAŞEREN
24 DENİB HİZMET VE ETKİNLİKTE HIZ KESMİYOR
Adres Denizli Grup Gaz. Mat. ve Medya San. Tic. Ltd. Şti. Çaybaşı Mah. 1582 Telefon: 0 258 265 59 99 BASIM YERİ Gülermat Matbaacılık 5619 Sok. No:6 Meriç Mh. Çamdibi - Bornova - IZMIR Tel: 0232 433 61 33 www.gulermat.com
30 DTB, IX. SANAYİ ŞURASINDA DENİZLİ’Yİ ANLATTI
34 KUŞLAR SİZİ ÇAĞIRIYOR PROJESİ HAYATA GEÇİYOR
44 ZEKİ AKAKÇA’NIN OBJEKTİFİNDEN BOZDAĞ
58 ACI-HÜZÜN-ÖFKE YILI: 2016
64 GÖZDE TATİL MEKANLARI
68 RECEP NİYAZ
44 2016-2017 SONBAHAR-KIŞ MODASI
84 DENTAL IMPLANTOLOJİ
86 CERRAHİ’DE 9. YIL COŞKUSU
90 MAHİR CAN KÜÇÜK
Cemal ATAMAN
AĞRI
B
eklemeyi sevmezdi kendini bildi bileli. Uçağa binmişlerdi ama uçak bir türlü kalkmıyordu. Sıkıntıyla çantasını açtı. Okuyarak beklemeliydi hiç değilse kalkışı. Çantasından son aldığı şiir kitabını çıkardı. Rastgele açtığı sayfadaki şiir Ağrı’ydı. Kitap Birhan Keskin’in Ba adlı kitabıydı. Babanın ba’sıydı herhalde. Okumaya başladı şiiri: O günden sonra kuracak güzel bir cümlem olmadı hiç Dünya için. Rüyalarım tüller ve silahlardan bu yana sisli. Kıvrılııp giden dalgın bir yol, yolda eski bir taş. Limanda bağlı bir tekne, yosunlu bir halat gibi durdum. Uzağımda açık bir denizdi o yürüdü gitti. Ben kıyıda ıssız bir ev, ince boğazda gıcırdayan tahta iskele, İskelede bir lastik, az ilerde turuncu bir şamandıra. İçimde kuzeyden bir hatıra aksiyle durgun suya vurdum. Bir siyah beyaz kare içinde, hepsi hepsi bir hatıra işte Bıraktın, unuttum, unutuldum. Seni kırdığım yerden beni de kırdılar. Ben hiçbir cümleyle ağlayamam artık seni. Bırakmış mıydı, unutmuş muydu, kırmış mıydı? Hayır, bırakmamıştı, unutmamıştı ve kırmamıştı bile bile. Nasıl unuturdu onu, onunla yaşadıklarını? -İzin verir misiniz? Bir genç kadın sesi izin istiyordu geçmek için. Hemen kalkıp yol verdi. Bu sırada kadının ne yüzüne bakmış, ne sesine kulak vermişti. Yanındaki koltuğa oturdu genç kadın. Başını çevirdiğinde aklı başından gidecekti sanki. Tanrı sevdiği kadını uçakta yanına, yanı başına oturtmuştu. Kendisini çimdiklemek istedi, rüya mı diye gözlerini kırpıştırdı. Rüya değil gerçekti. Kadın da ona bakmamış ve görmemişti. Gözleri kıpkırmızıydı ve ağlıyordu. Dudaklarından istemsizce döküldü sözcükler:- Neler oluyor Mine? Kadın adını duyunca başını ondan yana çevirdi ve bu kez o daldı şaşkınlık denizine. Gözlerini ayıramadan uzun bir süre baktı. Sanki dili tutulmuştu, konuşamıyordu. Bir süre sonra kendine gelip: Sen misin Galip? Diyebildi. –Evet benim. Bu nasıl tesdüftür anlayamadım. Kayboldun bir anda. Bir anda da karşıma çıktın. Neler oluyor Mine? Mine yeniden gözyaşlarına boğuldu, hıçkırıklarını tutmaya çalışıyor ama beceremiyordu. –Babam, babamı kaybettim. Deyip tekrar gözyaşlarına boğuldu. Bir damla gözyaşı akıtmasına dayanamayacağı kadın bir anda onlarca gözyaşı döküyordu. Sarıldı ona. Kadının acısını yüreğinde hissediyordu. Tam bu sırada
kemerlerini bağlamalarını isteyen anons yapıldı. Kemerlerini bağladılar. Soru yoktu. Hiç soru sormayacaktı. Ne kadar anlatırsa onunla yetinecekti. Bu acılı haliyle hiçbir şey sorulmazdı ona. Ona sevgiyle baktı. Uzun sarı saçları omzundan aşağı dökülüyordu. İri mavi gözlerinde hüzün okunuyordu. Uzun boyunun yanısıra boynu da uzundu. Zambak beyazı teniyle oradakilerin hepsinden farklı görünüyordu. Kırklı yaşların güzelliğini taşıyordu. Elini tutmayı düşündü ve elinin içine aldı. Parmaklarını kenetledi kadın parmaklarına. –İyi ki varsın. İyi ki rastladım sana en acı günümde, en acı halimle. –Ben de iyi ki yanındayım diyebileceğim sadece. Işıklar sönmüş uçak havalanmaya başlamıştı. Kadın gözlerini kapayıp kendi içine çekildi. Adamın özlemini görmüştü gözlerinde. Avuçlarında aynı sıcaklık birbirlerine enerji veriyorlardı. Yıllar önce hiçbir şey söylemeden kaybolan sevgili birdenbire çıkmıştı ortaya. Günler, haftalar, aylar ve geçmeyen beşyıl boyunca onu düşünmüş, onun mutlu olmasını istemişti.Sevgi buydu. Sevilen nerede olursa olsun mutlu olsundu. Çok üzülmüş, çok düşünmüştü onu. Başka kadınları gözü görmemişti hiç.Oysa etrafında çok kadın vardı. Ama hiçbirinin albenisi çekmemişti onu. Bütün yakınlaşmaları görmezden gelmişti. Uçak inmiş, evinin kapısına kpısına kadar bırakmıştı onu gecenin bir yarısı. Telefon numarasını da yazıp vermiş, aramasını söylemişti. Cenazeye katılmış, çiçek göndermiş ama evlerine gitmemişti. O ağlamıştı hep. Teşekkür etmişti. Onun gözyaşları yüreğini yaralamıştı. Ama elden bir şey gelmezdi. Akacak gözyaşları durmazdı gözlerde. Bekledi bir haber çıkar mı diye. Acısı biterse arardı onu. Acı hiç bitmezdi gerçi. Yası biterse desek, yas da bitmezdi. İşi bittiği halde, o kentten ayrılamıyordu. Bütün isimsiz aramalar ona ait olacaktı. İsim yazan aramalar mutlu etmiyordu. İsimsiz bir arama bekliyordu. Nihayet, on altı gün sonra bir isimsiz arama çaldı telefonunda. Telaşla ve merakla açtı. Arayan oydu. Evden çıkabileceğini, buluşacakları yeri ve saati söyledi. Sanki bekleneceğini biliyordu. Fazla soru sorulmasını istemiyordu. Norveç’e gitmişti. Kıskançlık krizine kapılmıştı. En zor zamanında yanında olanın, her zaman yanında olmaya hakkı vardı. Eğer isterse… İstemez miydi? Rüyalarının kadınıydı o.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
10
2017
E M İN E S U PÇİN
ŞİŞMAN KARI
T
elaş etmeyelim, kimseye hakaret ettiğim yok. Tartının üzerine çıkınca gördüğüm rakam, fil yavrusu kilosuna eş değer olunca kendime doğrudan, “şişman karı” diyesim tuttu, o kadar. (Elbette Galip Paşa’ya da değineceğim.) Bilirsiniz nasıl alındığı belli olmayan kilolar, vermeye kalktığın an gram gram eksilir. Hatta gram iyi bir miktardır, esasında miligram olarak eksilirsin. Öyle ki bir iki kilo verdiğinde, görünümünde hiçbir değişim olmaz, kendini vurasın tutar. Tam bir kendinden hoşnut olmama durumu. Mümkünse tavan arasına kilitlenmeli, uluorta yerde gezinip milletin göz zevkini bozmamalı. Hakikaten bu tavan arasına kilitleme fikri, hiç de fena fikir değil. Günde bir, kapı altından bir tas su, bir dilim ekmek vereceksin. Bir ayın sonunda tığ gibi, filinta gibi olur çıkarsın. Ruh sağlığı ne olur bilemiyorum tabii. Kendimi tavan arasına kilitlemek mümkün değil ama kendimden hoşnutsuzluk tavan yapmış durumda. Her türden hoşnutsuzluğun hakkından ancak mizahla gelebilen biri olarak şişmanlık, obezite, oburluk, camışlık gibi kavramlarla şakalaşırken, Osmanlı Döneminde Kastamonu Sancak Beyi olan Galip Paşa’nın şiirine denk geliyorum. Hatta Murat Bardakçı’nın hazırlayıp sunduğu Tarihin Arka Odası adlı programda, bizzat Bardakçı’nın ağzından dinlemek de mümkün oluyor. Amanın ne hoş bir şiir ya rabbi! Tam şişman karı havası(!)
bı gıcırdayan merdiven basamaklarında. Off! Gözdelerin en muteberi, kızların en gözdesi ben olurdum. Şişman karı, beyaz karı… Tatlı bir hayal olabilir bu ancak. Maalesef günümüzdeyiz ve günümüzde kara karı, kuru karı moda. Sarı da olabilir ama kuru olması şart. Pih! Hafta sonu babamla sohbet ederken konu eski zamanlara açılıyor ve o dönem, bizim köyde dillere destan bir kadından söz ediyor. Sözcükler iç çekişlerle dökülüyor ağzından. “Bir yürürdü, bakmalara doyamazdın” diyor. “O yürüdükçe peştamalın arkasındaki kozalar, bir o kalçaya değer, bir öteki kalçaya değerdi.” Öyle anlatıyor ki babam, o kozalardan biri olabilmeye bir ömür değermişçesine. Elbette tasvir edilen kadın, şiirdeki, beyaz karı, şişman karı… Derken bir ciddiyet geliyor babamın yüzüne. “Aman!” diyor telaşla. “Gitsin o günler, geri gelmesin!” Şaşırıyorum, “Neden?” “Neden şişman kadın modaydı biliyor musun?” diyor. “Çünkü çok nadir çıkardı. Yiyecek ekmek yoktu a kızım, nasıl şişmanlasın insan? Ancak üç beş varsılın evinden çıkardı etine dolgun kız, kadın. Bırak yağı, şekeri; un yoktu, un! Eline geçen azıcık unu çoğaltmak için, yenebilir otlarla karar karıştırır öyle yapardı anam ekmekleri. Altı çocuk bir sofrada, karnın asla doymazdı. Gitsin o günler gitsin…” Böylece benim mizahi ‘şişman karı’ esprimin ağzına ot tıkanmış oluyor. Şimdi bana suni kıtlık düzenleme zamanı. Ne yağı, ne şekeri, ne çikolatası! Yok öyle bir şey, hiç icat edilmedi, deyip otlu ekmek dönemi başlatmalıyım. Ya da zaman tüneli neyin icat etmeli, Galip Paşa’yı bulmalıyım. “Paşam ben geldim. Bakınız şişman karı, beyaz karı…” Paşanın cevabı hazır: “Yıkıl karşımdan, kart karı!”
“Kara karı, kuru karı, keçi eti, durgun at, Mazarratü’l, mazarratü’l, mazarratü’l, mazarrat. (zararlı) Beyaz karı, şişman karı, koyun eti, yörük at, Faidatü’n faidatü’n faidatü’n faidat.” (yararlı) Len bu şiir beni tarif ediyor! Beyaz karı, ben! Şişman karı, ben! Koyun eti, benim vazgeçilmezim! Yörük at desen, ben kökten yörüğüm zaten. Ah Galip Paşam siz mi erken geldiniz, ben mi geç kaldım bilemedim ki(!) Galip Paşa’nın devrinde, hatta bizzat onun konağında olmak vardı şimdi! Nasıl endam eder, nasıl süzülürdüm o ahşa-
Önemli Notum: Sakın bana, sabah çocuk çükü peynir, öğlen uyuz tavuk kanadı, akşam iki kaşık taş çorbası gibi beni çileden çıkaran rejim önerilerinde bulunmayın. Beni bir tek rejim kurtarır, komünist rejim! Yenmeyecek, o kadar!
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
12
2017
FİNAL OKULLARI ETKİNLİKLERİ
BİR EFSANEYDİ…
U
lu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 1928 yılında Millet Mektepleri Başöğretmenliği görevini kabulünün 88. yıldönümü ve 24 Kasım tarihinin Öğretmenler Günü olarak kabul edilmesinin 35. yıldönümü nedeniyle renkli görüntülerin yaşandığı bir gece düzenlendi. Doğa Thermal Oteli’nde gerçekleştirilen yemeğe Final Eğitim Kurumları koordinatörü Yavuz Durmuş ile 100’e yakın öğretmen ve okul personeli tam kadro ile katıldı. Günün anlam ve önemine değinen konuşmalar okul kurucu müdürü Sadi Öztekin ile İlköğretim müdürü İpek Pulat Dönmez tarafından yapıldı. Öztekin ve Dönmez “Bu kutsal mesleği hak-
kıyla yerine getiren, ekip ruhunu çalışmalarına yansıtan ve bunun sonucunda önemli başarılara imza atmış olan siz değerli öğretmenlerimize sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz’’diye konuştu. Finalliler, eğlence ve neşe dolu saatlerin tadını sahnede doyasıya çıkardılar. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar eğlenen öğretmenler oyun havası ve halaylarla günlerini doyasıya kutladılar. Okulda gerçekleştirilen ikinci kutlamada ise bu kez öğretmenler sahnedeydi. ‘’Bir Efsaneydi’’ adlı programda saç, makyaj, kıyafet ve takılarıyla 90’lı yılları günümüze taşıyan öğretmenler, koro ve dans gösterileri ile izleyicilere unutulmaz dakikalar yaşattı.
ATAMIZI ANDIK Atatürk'ün ebediyete intikalinin 78. yıldönümü dolayısıyla Final Okulları’nda hüzün dolu bir anma töreni gerçekleştirildi. Günün anlam ve önemini belirten okul kurucu müdürü Sadi Öztekin ‘’Beni olağanüstü bir kişi olarak yorumlamayınız. Doğuşumdaki tek olağanüstülük Türk olarak dünyaya gelmemdir diyecek kadar yüce gönüllü olan ulu önderimizi bugün burada şu kısacık zamanda anlatmanın imkânı yoktur elbette. Bu dünyaya sıradan bir insan olarak gelen Atatürk, 57 yıl süren kısacık ömrüne aslında koskoca bir cihanı sığdırmıştır.10 Kasım 1938’de aramızdan ayrılırken bütün dünyayı kendine hayran bırakan Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz hatırası önünde şükran, minnet ve saygıyla eğiliyor, hepinizi sevgiyle selamlıyorum’’ diye konuştu. Konferans Salonu’nda devam eden ‘’İÇİMİZDEN BİRİ ATATÜRK’’adı programın ikinci bölümünde ise Ata’ya olan özlem öğrenciler tarafından dile getirildi.
DENİZLİ FİNAL EXPO 2016 ANTALYA’DAYDI… Dünyanın en eski ve en büyük uluslararası etkinliklerinden biri olan ve aynı zamanda “Dünya Sergisi” olarak adlandırılan EXPO’ya bu yıl ”Çiçek ve Çocuk” teması ile Türkiye ev sahipliği yaptı. Ürünlerin değil fikirlerin, kültürlerin ve dünyanın geleceği için projelerin sergilendiği Expo’ya ilgi büyüktü. Denizli Final Okulları da bu muhteşem organizasyona kayıtsız kalmadı. Öğrenci, veli ve öğretmenleri ile Kasım ayı içerisinde Antalya’ya bir gezi düzenledi. Gelecek nesiller için yeşil dünya, alternatif enerji, gelecekte organik ve ekolojik tarım, kentsel dönüşüm-peyzaj ve çevre problemlerinin çözümle-
ri konusunda bilinçlendirilen okul öğrencileri bir çok ülke kültürüne ait bahçe düzenlemelerine de yakından şahit oldu. Teknoloji evlerinin de ziyaret edildiği gezide günümüz teknolojilerine ait yenilikler yaşayarak görüldü. Botanik bahçesi, yağmur ormanları ve çocuk adasın da eğlenceli saatler geçiren Finalliler sonrasında soluğu Akvaryum ve Kar Dünyası’nda aldı. Gezinin son durağı olan ve Türkiye’nin sayılı hayvanat bahçelerinden olan Antalya Hayvanat Bahçesine giderek gezilerini sonlandıran öğrenci, veli ve öğretmenler yorgun ama mutlu bir şekilde Denizli’ye döndüler. KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
14
2017
FİNALLİ MİNİKLERİN MESLEKLER DRAMASI Denizli Final Okulları Anaokulu öğretmenleri miniklerin hayalindeki mesleklere olan ilgi ve bilgilerini arttırmak amacıyla ‘’hayalimdeki meslek’’adlı bir drama etkinliği düzenledi. Ben kimim ve gelecekte nerede olmak istiyorum sorularına verdiği cevaplar ile konuya kendi pencerelerinden yeni bir boyut kazandıran minikler, etkinlikte hayli eğlenceli dakikalar yaşadı. Kostüm ve materyallerle renklendirilen dramada minik Finalliler herkesi bir kez daha kendilerine hayran bıraktı.
HER ŞEY FARKINDALIKLA BAŞLAR… 2013 yılında insan kaynakları uzmanı Yelda Yolay Kazanoğlu tarafından ilk tohumları atılan ve hızla büyümeye devam eden Kelebek Projesi’ne Denizli Final Okulları ilk günden beri destek vermeye devam ediyor. Gönüllü kelebekler bu kez Acıpayam Kumavşarı Yadeller İlkokulu’ndaydı. Okul öğrencilerine kitap, kıyafet, gıda gibi yardımlarda bulunup, onlara hazırladıkları ikramları sunan ve hep birlikte çeşitli eğitsel oyunlarla hoşça vakit geçiren Finalli Kelebekler, onlara bir umut ışığı olmayı amaçlıyor. Bu anlamlı sosyal sorumluluk projesine Final Ailesi de tüm gücüyle destek sağlıyor. Okul kurucu müdürü Sadi Öztekin konu ile ilgili duygularını ’’Biz şehir merkezinde sorunları daha az olan aileler olarak; uzak diyarlarda zorluklar içerisinde yaşam savaşı veren çocuklara ulaşmayı hedefledik. Velilerimizi de devreye sokarak kitap, kıyafet ve gıda yardımı yapmaya çalışıyoruz. Başta projenin mimarı Yelda Hanım’a ve destek veren herkese çok teşekkür ederim. ‘’şeklinde dile getirdi.
FİNALLİLER KAN VERDİ CAN VERDİ Denizli Final Okulları öğrenci ve öğretmenleri 4 Kasım Cuma günü Kızılay işbirliği ile kan bağışında bulundu.’’Kan ver can ver ’’sloganıyla düzenlenen etkinlikte öğretmenlerden öğrencilere kan verme yeterliliğine sahip olan herkes kan bağışında bulundu. Kızılay’ ın verdiği seminer ile bilinçlendirilen okul öğrencileri, kan bağışının günübirlik bir etkinlik olmadığının, her damla kanın kurtarılan bir can olduğunun bilincine vardılar.
TEOG ÖNCESİ SEMİNER Denizli Final’in TEOG’cularına Yavuz Durmuş Semineri Final Eğitim Kurumları Öğrenen Organizasyon Lideri Türkiye Temsilcisi Yavuz Durmuş 23-24 Kasımda yapılan TEOG sınavı öncesi Denizli Final Okulları 8. Sınıf öğrencilerine motivasyon desteği verdi. I. TEOG sınavı öncesi gerçekleşen eğitimde; öğren-
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
15
2017
cilerin negatif duygulardan uzaklaşarak motivasyonlarının arttırılması, stres ile başa çıkma yolları, ‘’neden analizi’’ ile eksiklerin giderilmesi ve ‘’nasıl daha başarılı olunabilir’’ gibi konulara değinildi. Katılmış oldukları seminer sonrası derin bir oh çeken öğrencilerin TEOG sınavına bunu yansıtmaları da gurur verici oldu.
İlayda GÖKÇEVİRAN
BU KIŞ ERİR Mİ BU BUZLAR? evsimlerin gücüne inanır mısınız? Ben inanıyorum. Her mevsim başka bir ruh, başka bir hayat, başka bir enerji. Her ilkbahar yeniden doğarım mesela. Güneş ışığını arttırdıkça içim ısınır. O ışık bana dokundukça ruhumun her zerresi yeniden doğar. Her yaz içim kıpır kıpır olur. Dışarı çıkmak, gezmek, dolaşmak, Ege’nin serin sularına atlamak… Düşüncesi bile mutlu etmedi mi sizleri de? Her sonbahar yavaş yavaş hüzünlenirim birde. Nasıl oluyor bilmiyorum ama ne kadar mutlu olursam olayım o bir parça hüzün hep vardır sonbaharda. Ve kış… Soğuk, çetin, acımasız. Siz üstünüzden sonbaharı atamadan o bastırır. İnsan en çok kışın düşünür her şeyi. Geçmişini, şimdisini, geleceğini… Kış geceleri sırf bu yüzden daha uzun sanki. Durgunlaşır ruhumuz. Yalnızlık daha çok hissettirir kendini. Kalabalıklar içindeki yalnızlık… Hani şu büyüdükçe artanından. Zamanla duvarlar örüyoruz kendimize. Kolay kolay kimsenin arkasına geçemediği. O duvarların arkasında kimse bilmez neler olduğunu, sizin neler yaşadığınızı, neler hissettiğinizi. Kendinize saklarsınız çoğu zaman. Bilirsiniz çünkü anlatsanız da kimsenin anlamayacağını. Sakladıkça da acıtır. Budur kalabalıklar içindeki yalnızlık. Kışın beraberinde getirdiği hüzün budur. Yazda, ilkbaharda yaşanan güzel günlerde, o günlerin koşuşturmacası içinde fark etmediğiniz bu durum, bu mevsimde çıkar ortaya. Yaz hep güzeldir, oyalar sizi. Kış ise düşünmek için vakit yaratır. Kendinizle dertleşirsiniz kışın uzun gecelerinde.
M
Haberleri izlemek istemem mesela kışın. Gazeteleri açmayı sevmem. Soğuktan ölen insanların haberleriyle doludur. Açlık ve soğuğa dayanamayan hayvanlar. Dışarı çıksanız evsiz barksız insanlar. Siz sıcacık evinizde otururken bunların var olduğunu bilmek bir sızıdır vicdanlı insanların yüreğinde. Eski yazlar gelmez insanın aklına ama eski kışlar gelir hep. Tüm ailenin bir sobanın etrafında toplandığı, o sobada kestanelerin pişirildiği, mandalina kabuklarının oda parfümü olarak kullanıldığı. Ne güzel kışlardı onlar. Şimdilerde olduğu gibi herkes bir odaya çekilemezdi. Kimi televizyon, kimi bilgisayar, kimi de telefon başında olmazdı aile bireylerinin. Herkes bir aradaydı. Sohbet edilirdi uzun uzun. Elektrikler de kesilirdi sık sık. Mum ışığında ellerimizin gölgesini duvara yansıtır eğlenirdik. Kalabalıklar içinde yalnızlık yoktu o zamanlar. Kime derdini anlatsan dinlerdi seni. Kimse kapısından geri çevirmezdi kimseyi. “Tanrı misafiri” denen bir şey vardı. Şimdi insan tanıdıklarına bile kapısını açmaya korkar oldu. Yemekler sosyal medyada değil sokaktaki insanla, aç olan komşuyla paylaşılırdı. Belki de sorun kışta değildir. O aslında böyle hüzünlü bir mevsim değildir. Hayatın, insanların bu akıl almaz değişimi ve soğuyan kalpleridir asıl sebebi. İstediğiniz kadar kalorifer döşeyin evinizin her yerine hatta sokaklara. İnsanların kalbi soğuk artık. Vicdanlar buz tutmuş. Bu buzlar çözülmeden ne kışlar mutluluk getirir bize ne de başka mevsimler. Söylesenize bu kış erir mi bu buzlar?
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
16
2017
N
ĞA O D R E UĞUR
E N İ T E R A C İ T İ L Z İ N E D Z I M I K C A A M M A A L “ Ğ A S I K T A K A L Z A F A DAH
ANI K Ş A B O DT
Denizli Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Erdoğan, bir yandan üye ziyaretleriyle istek, sorun ve önerileri dikkate alıyor, bir yandan da Denizli ticaretine katkı sağlamak amacıyla çeşitli projeler gerçekleştiriyor. KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
18
2017
Başkan Erdoğan: “Alışılmışın dışına çıkarak, adeta ArGe merkezi gibi çalışıyoruz. Yakın Doğu Asya, Orta Asya, Balkan ve Afrika ülkelerini potansiyel hedef pazar belirledik. Buralardaki ticari işbirliğini arttırmak maksadıyla ziyaretlerimiz yakında başlayacak.
D
enizli Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Erdoğan, “Denizli Ticaret Odası, üyeleri sayesinde güçlüdür” anlayışıyla hareket ederek üyelerini ziyaret ettiklerini söyledi. Amaçlarının üyelerine yönelik hizmetleri bilinir kılmak ve olası problemleri çözmek olduğunu ifade eden Başkan Erdoğan, “Denizli Ticaret Odası üyeleri sayesinde güçlüdür. Üyelerimiz var ki bizler de varız. Bu sebeple bizler de hizmet için üyelerimizin ayağınıza gidiyoruz. Hayırlı işler dileklerimizi ileterek, üyelerimizden hayır dua alıp, varsa sorunlarınızı tespit edip çözüme kavuşturmak için çalışıyoruz. Sürekli irtibat halinde
olup Oda ve üye kaynaşırsa zorluklar daha çabuk atlatılır.” dedi. Başkan Uğur Erdoğan, Denizli Ticaret Odasının Ar-Ge Merkezi gibi çalışmaya başladığını belirterek, “Odamızı üyelerimiz, ilimiz, bölgemiz ve ülkemiz için daha faydalı hale getirebilmek için çalışmalar başlattık. Yani Odamız sadece evrak onaylayan değil ekonomiye daha fazla katkı sağlayan öncü bir kurum olacak. Amacımız Denizli ticaretine daha fazla katkı sağlamak. Denizli ve ülkemize katkı sağlamak için devlet erkanımız gibi bizler de Denizli Ticaret Odası olarak çeşitli ülkelere sektör bazında üreticilerimizi gönderip, daha fazla ihracat yapılmasının
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
19
2017
yollarını araştırıyoruz. Bunun için de alışılmışın dışına çıkarak, adeta ArGe Merkezi gibi çalışıyoruz. Yakın Doğu Asya, Orta Asya, yakın coğrafyadaki Balkan ve Afrika ülkelerini potansiyel hedef pazar olarak belirledik. Önümüzdeki günlerde bu ülkelerde araştırma, iş gezisi ve ticari işbirliğini arttırmak maksadıyla ziyaret gerçekleştireceğiz.” şeklinde konuştu.
60 MİLYONLUK KREDİ SUNDUK “KOBİ’lere Nefes Kredisi” kapsamında Denizli Ticaret Odası olarak üyelerinin 60 milyon TL’lik krediye ulaşılmasına imkan sağladıklarını
açıklayan Başkan Erdoğan, “Nefes Kredisi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında yürütülmektedir. Bu projede reel ve finans sektörleri KOBİ ortak paydasında buluşmuş
oldu. Üyelerimiz, Oda olarak 5 milyon TL destek vermemiz karşılığı 60 milyon TL’lik kredi kullanabilecek. Krediden daha fazla üyemizin yararlanması amacıyla üst limit olarak 50 bin TL belirledik. Üyelerimiz, bu krediyi aylık yüzde 0,83, yıllık yüzde
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
20
2017
9,90 oranıyla 1 yıl vadeli olarak kullanabilecek. Krediden yararlanmak isteyen üyelerimiz, odamızdan faaliyet belgesi alarak, krediyi kullanabilecekleri Ziraat Bankası veya Denizbank’a başvuruda bulunabilir.” diye konuştu. Erdoğan, girişimcilik eğitimleri başlattıklarını da aktararak, şöyle konuştu: “İlimizin girişimci potansiyelini arttırmak için KOSGEB işbirliğiyle ilimizde 13 girişimcilik kursu açıyoruz. Bir yıl devam edecek kurslarda toplam 780 kişi eğitim alacak. İşsizliğe çözüm olarak kendi işinin kurulması ve istihdam sağlanması çok önemlidir. Bizim düzenlemiş olduğumuz girişimcilik eğitimlerini alan geleceğe dönük hayalleri, iş fikri ve projeleri olan bir kişi, çalışan veya işsizlik pozisyonundan işveren haline geçecek ve ardından yanında işçi çalıştırmaya başlayacak. Böylece ilimizde ve ülkemizde hem ekonomiye hem de istihdama olumlu katkı sağlanmış olacak.”
TÜRKİYE İNOVASYON HAFTASI İSTANBUL’ DA GERÇEKLEŞTİ Ekonomi Bakanlığı koordinatörlüğünde Türkiye İhracatçıları Meclisi’nin (TİM) düzenlediği 5. Türkiye İnovasyon Haftası, Arçelik, Çalık Holding, Sabancı Holding, Turkcell, TEB ve THY sponsorluğunda bu yıl 08-10 Aralık 2016 tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.
İ
stanbul’da 3 gün boyunca yaklaşık 50 bin kişinin katıldığı İnovasyon Haftasının son gününde TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin ev sahipliğinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ve Spor ve Gençlik Bakanı Akif Çağatay Kılıç ile iş ve ihracat dünyasından çok sayıda isim katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, beş farklı kategoride 16 firmanın ödül aldığı İnova LİG ödül törenine katılarak şampiyonlara ödüllerini verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ödül verdiği isimler arasında Sabancı Holding Yö-
netim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ve Koç Holding Başkan Vekili Ali Koç da yer aldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı konuşmada, TİM İnovaLİG’e geçen yıl 488 firmanın bu yıl ise 761 firmanın başvurduğunu söyleyerek “Gençlerimizin sahip çıkmadığı bir inovasyonun başarılı olma şansı yoktur. İnovasyon hiçbir şey üretmeden kazanmaya karşıdır ve karşı olmalıdır. İnovasyon her şeyden önce bir zihniyet değişimidir. Bu etkinliği hedeflerimizin muhasebesi olan bir etkinliğe dönüştürmeliyiz. Bu konuda hep yanınızdayım” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2001 yılında 76
bin kişi olan Ar-Ge istihdamını 2016 yılında 224 bine, Ar-Ge kaynağı da bu yıl 20 milyar TL’yi aştığını söyledi. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili ve Denizli İhracatçılar Birliği(DENİB) Başkanı Süleyman KOCASERT ise, “Muhteşem bir organizasyonun bir parçası olduğumuz için çok mutluyuz, bu yıl 5.sini düzenledik ve her yıl Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak sponsorlarımızın desteğiyle üzerine bir şeyler katmaya devam ediyoruz. Etkinlikte üç gün boyunca Ar-Ge Proje Pazarı Sergileri, Maker Sergisi, Girişimci Mucitler Sergisi ve TİM-TEB Girişim Evi Sergisi gibi birçok proje de katılımcıların beğenisine sunuldu.
DIŞ TİCARET BİLGİLENDİRME SEMİNERLERİ YAPILDI
13
-14 Aralık tarihlerinde “Dış Ticaret Bilgilendirme Seminerleri” Programı gerçekleştirildi. T.C. Ekonomi Bakanlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Türkiye İhracatçılar Meclisi koordinatörlüğünde, Denizli Ticaret Odası, Buldan Ticaret Odası ve Denizli İhracatçılar Birliği işbirliğinde “Dış Ticaret Bilgilendirme Seminerleri“ 13 Aralık 2016 Salı günü Denizli Ticaret Odası Konferans Salonu’nda, 14 Aralık 2016 Çarşamba günü Uşak Ticaret Odası işbirliğiyle Uşak Ticaret Odası Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. 13 Aralık tarihindeki seminer programının açılış konuşmalarını, Denizli Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Uğur ERDOĞAN ile Denizli İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman KOCASERT yaptılar. Seminerde Ekonomi Bakanlığının fir-
malara ihracatta sağlanan devlet yardımlarından, “Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi”, “Pazar Araştırması ve Pazara Giriş Desteği”,” Pazara Giriş Belgelerinin Desteklenmesi,” “Türk Ürünlerinin Yurtdışında Markalaşması, Türk Malı İmajının Yerleştirilmesi ve TURQUALITY’nin Desteklenmesi” ile “Yurt Dışı Birim, Marka ve Tasarım Destekleri ile Yurt Dışında Gerçekleştirilen Fuar Katılımlarının Desteklenmesi” konularında Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü İhracatı Geliştirme Uzmanı Hatice Şafak BOZKIR, “Döviz Kazandırıcı Hizmetler” konusunda Dış Ticaret Uzman Yardımcısı Yunus AÇIKBAŞ, İş Dünyası İçin Ticari Bilgiye Erişim konusunda Şube Müdürü Mehmet Tayfun GÜLLE ve Türk Eximbank İhracat Kredi, Sigorta ve Garanti Programları konularında ise Türk Eximbank Pazarlama Yöneticisi
Muhammet AFŞAR ve İlker ÖZCAN, Uzman Nilay SAYAR katılımcıları bilgilendirdiler. Hem Denizli’de hem de Uşak’ta gerçekleştirilen seminerler firmaların ve üniversite öğrencilerinin katılımlarıyla başarıyla tamamlandı.
Denizli İhracatçılar Birliği, geçen sene olduğu gibi bu sene de uzun süre hafızalardan silinmeyecek bir final programı hazırlamak için yoğun bir çalışma içerisinde.
5.EV VE PLAJ GİYİMİ TASARIM YARIŞMASI
FİTTİNG VE ÇEKİMLERİ İZMİR’DE YAPILDI
D
enizli İhracatçılar Birliği tarafından bu yıl 5. si düzenlenen “Ev ve Plaj Giyimi Tasarım Yarışması’nın Genel Fitting çalışması, 26 Kasım 2016 Cumartesi günü İzmir’ de gerçekleştirildi. Ülkemizin genç tasarımcılarına kendini gösterme fırsatı vererek farkındalık platformu yaratmak ve sektöre sunduğu yeni değerlerle genç, yetenekli tasarımcıları kazandırmak, sektörde tasarım bilinci oluş-
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
24
2017
turmak ve Denizli’de ihraç edilebilir ürünlerin çeşitliliğini arttırarak ihracatçı firmaların rekabet gücünün arttırılmasının hedeflendiği yarışmanın son aşamasına gelindi. Yoğun bir temponun ardından dikilen tasarımlar üzerinde son rutuşların yapılması amacıyla Mehmet Tekin Yıldız Stüdyosu’nda, Rönesans Ajans mankenlerinin katılımlarıyla genel fitting gerçekleştirildi. Yarışma finalistleri, İstanbul ve İzmir’de yapılan atölye çalışmalarının ardından tasarımlarının en iyi şekilde ürüne dönüştürerek final gecesine hazırladıkları tasarımlarını, mankenler üzerinde inceleme fırsatı buldu. Genel fitting çalışmalarının yanısıra gerçekleştirilen katalog çekimleri, gün boyunca devam etti. Genel Fitting
çalışmasında, TİM Başkan Vekili ve DENİB Başkanı Süleyman KOCASERT, yarışmanın Creative Direktörü moda tasarımcı Gül AĞIŞ, DENİB Tasarım Yarışması Komite Başkanı Murat TOSUNOĞLU, Komite üyesi İsa DAL , Yarışma koçları Vildan ÇAPUTÇU ile Mukaddes BAŞKAYA, ARGE- Eğitim ve Organizasyon Şube Müdürü Şadiye BAYKENT de hazır bulundu. TechAnatolia temasıyla düzenlenen bu yıl ki yarışmanın Final Gecesi, Şubat 2017 tarihinde yapılması planlanmaktadır. Denizli İhracatçılar Birliği, geçen sene olduğu gibi bu sene de uzun süre hafızalardan silinmeyecek bir final programı hazırlamak için yoğun bir çalışma içerisinde.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
25
2017
İHRACAAT ZİRVESİ 2016
DENİZLİ VE DENİB ADINA BÜYÜK GURUR GİZLİ ŞAMPİYONLAR AÇIKLANDI Türkiye İhracatçılar Meclisi ile Ekonomi Bakanlığı'nın koordinatörlüğünde, birincisi düzenlenen 2016 İhracat Zirvesi 15-16 Kasım 2016 tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştiriliyor. Zirve, bu sene yine ilk kez gerçekleştirilen İhracatın Gizli Şampiyonları Ödül Törenine de ev sahipliği yapıyor. Farklı kategorilerde ihracat gerçekleştiren firmalara, Ekonomi Bakanı Sayın Nihat ZEYBEKCİ, Maliye Bakanı Sayın Naci AĞBAL ve TİM Başkanı Sayın Mehmet BÜYÜKEKŞİ tarafından ödülleri takdim edildi. Üniversite - Sanayi İşbirliği kategorisinde şampiyon olan DAKOTEK Teknik Tekstil firması adına ödülü aynı zamanda DENİB Yönetim Kurulu Üyesi
Sayın İsa DAL ve Mustafa KOLTUKSUZ birlikte alırken, Girişimcilik kategorisinde şampiyon olan Çalışkan Tarım adına ise ödülü aynı zamanda DENİB Denetim
Kurulu Üyesi olan Sayın Süreyya ÇALIŞKAN aldı. Söz konusu ödüller 10 farklı kategoride takdim edilirken, 3 firmaya da özel ödül verildi. Bu sene ilki düzenlenen "İhracatın Gizli Şampiyonları" için 400'ün üzerinde firmanın başvuruları değerlendirmeye alınmıştı. Ödül Alan Firmaların Ortak Özelliği Yol Gösterici Olmaları Konuyla ilgili olarak TİM Başkan Vekili ve Denizli İhracatçılar Birliği Başkanı Süleyman KOCASERT şu değerlendirmelerde bulundu: "Bugün burada Türkiye'nin dört bir köşesinde ihracat gerçekleştiren toplam 13 firmaya ödül takdim edildi. Bu firmaların ortak özelliği ihracatta kendilerine has özellikleri ile öne çıkmaları ve farklılıkları ile ufuk açan, yol gösteren firmalar olmaları. Bizi gururlandıran ise firmaların 2'si-
nin Denizli'den olması. Bu Denizli için şüphesiz çok ama çok önemli bir gurur kaynağı.Denizli'nin ihracatta geleceğe dönük olarak taşıdığı potansiyelin çok önemli bir göstergesi. Benim için ayrı bir gurur kaynağı ise ödül alan isimler İsa DAL ve Süreyya ÇALIŞKAN'ın, DENİB yönetim organlarında aktif olarak görev alıyor olması. Her iki firmamızın da başarılarının devam etmesini ve Denizli'den yeni ihracat şampiyonlarının çıkmasını gönülden diliyorum’’ dedi.
DENİB AKADEMİ “KAZANCIN ANAHTARI” FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI’ EĞİTİM PROGRAMI DENİB Akademi, 22 Kasım 2016 Salı günü “Kazancın Anahtarı : Fikri Mülkiyet Hakları” isimli Marka, Patent ve Tasarım konusunda eğitim programı gerçekleştirdi. Eğitmende firmalara Patent, Marka ve Tasarım Tescili Nedir? Fikri Mülkiyet Hakları nelerdir? Nasıl korurum? Denizli’nin diğer illere göre Patent, Marka ve Tasarım tescilindeki durumu, Yurt dışındaki koruma alternatifleri, Almak için sağlanması gereken kriterler, süreç, Doğru başvuru nasıl yapılır ve adımları, Yanlış başvuru nelere mal olur, En güçlü koruma nasıl elde edilir, en doğru strateji nedir gibi birçok konuda Sidus Patent’den İrfan Can
IŞIKLI tarafından bilgi verildi. Denizli İhracatçılar Birliği Nihat Zeybekci Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen eğitim programı firma sahipleri ile firmaların pazarlama müdürleri, marka patent sorumlularının katılımıyla keyifli bir program gerçekleştirildi.
DENİB AKADEMİ eğitimlerine, 13 Aralık 2016 Salı günü Denizli’de ve 14 Aralık 2016 tarihi Çarşamba günü Uşak ilinde yapılacak olan “Dış Ticaret Bilgilendirme Seminerleri” ile devam edecek.
‘’2017 TRENDLERİ MODA VE LÜKS SEKTÖRÜNDE GÜNCEL GELİŞMELER’’ KONULU SEMİNER GERÇEKLEŞTİRİLDİ 15 Aralık tarihinde DENİB’te yapılan “2017 Trendleri Moda ve Lüks Sektöründe Güncel Gelişmeler” konulu seminer, Nihat Zeybekci toplantı salonunda gerçekleştirildi.
S
eminerde, 2016 nasıl geçti? 2016 yılında moda sektörünü en çok etkileyen olaylar ve gelişmeler nelerdi? 2017 yılı beklentileri, 2017 yılında moda, lüks ve perakende trendleri neler olacak? Sektörde öngörülen değişiklikler nelerdir ve bunlara nasıl hazırlanabiliriz? Konularında www.modakariyeri.com portalının kurucusu ASLI ÖZBEK tarafından katılımcılara bilgiler verildi. DENİB Nihat Zeybekci Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen seminer, üye firmaların pazarlama ve tasarımcı personellerinin katılımıyla başarılı bir şekilde tamamlandı. Programın öğleden sonraki bölümünde , Denizli Merkezefendi İMKB Kız Mes-
lek Lisesi öğrencileriyle kariyer konulu workshop yapıldı. Merkezefendi İMKB Kız Meslek Lisesi’nde gerçekleştirilen workshopda , “ Yeni nesil kariyer anlayışı nedir? , Profesyonel seçim yaparken nereden başlamalı? , İş arama sürecinde dikkat edilmesi gereken konular ve kullanılan araçlar, Moda sektöründe kariyer imkanları ve meslek dalları, Kariyer hikayesi nasıl yazılır? “ vb konularda öğrencilere bilgiler verildi ve soruları cevaplandırıldı.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
27
2017
n EMRAH VAROL
‘AŞK’ mücadele etmektir
3
büyülü harf… AŞK. Mecnun’un Leyla’ sı için dağları deldiği, Kerem’in Aslı ile yandığı büyülü şeyin adı . Ne tanımı yapılabiliyor, ne de belirtileri ile ilgili bir doktor açıklama yapabiliyor. İnsanoğlu büyüyüp gelişmeye başladığı ilk anlardan itibaren adına aşk denilen hastalığa yakalanıyor. Evet aşk kesinlikle bir hastalık durumu. İnsanın sürekli birinin sesini duymak istemesi, gözlerine bakınca ağlaması, elini tutunca huzura kavuşması nasıl açıklanabilir ki yoksa. Ama zamane aşkları benzemiyor mazideki aşklara. Okulun önünde saatlerce bekleyen genç delikanlılar yok artık. Sevdiğini bir dakika görebilmek için kızın evinin penceresinin altında bütün geceyi soğukta geçirmek ise delilik olarak değerlendiriliyor. Eski zamanlarda aşka dair yazılan şarkılarda hasret, gurbet, özlem duyguları ön plandayken şimdilerde ‘Bebekte 3-5 tur atarım, sevdiğimi koluma takarım, olmadı bir de sinema yaparım, gördüğün gibi çok unutkanım’ sözleriyle aşklar bir kalemde silinebiliyor. Lisede okurken sevdiğinin bir cümlesiyle mutlu olup uyuyamayan genç kızlar varken, şimdi yolladığı mesaja birkaç
dakika geç cevap verildiği için ayrılanları görüyoruz.Maddi durumu iyi olmadığı için sevdiğine bir bahçeden çaldığı papatyaları gazete kağıdına sarıp veren ve bunun karşılığında dünyaları almış gibi sevinen genç kızlarımız vardı. Şimdi ise aldığı 3 bin TL’lik tek taş yüzüğü beğenmeyen, burun kıvıranlar var. Bu ve buna benzer örnekleri oldukça uzatabiliriz. AŞK’tan hemen vazgeçen, sevdiği kızı-erkeği ufacık bir mesele yüzünden terk eden bir kuşak geliyor hatta geldi. Bu aslında onların suçu değil zamanın suçu belki de. Üretim yerine tüketimin artık tavan yaptığı, herşeye hızla ulaştığımız bu zamanlarda aşklar da yeni döneme yenik düşüyor maalesef. Eskiden herhangi bir konudaki bilgiyi öğrenmek için kütüphaneye giden ya da okulda öğrenmeye çalışan gencimiz, şimdi 20 saniye içinde bu bilgiye ulaşabiliyor. Çile, zorluk nedir bilmeden geçen zamanın ardından sıra aşka gelince de aynı acelecilik baş gösteriyor. Aşkı ve sevdayı iki öpücük zannedip kısa sürede bitirmenin yolları aranıyor. Halbuki aşk mücadele etmektir. AŞK’la aşılamayacak yol yoktur. KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
28
2017
Aşkla, saygıyla, sevgiyle, dürüstlükle aşılamayacak yol yoktur. Sık sık televizyonlarda izlersiniz. Kadın ya da adam kansere yakalanır ve saçları dökülür. Kötü haldedir. Eşi de saçlarını kazıtır sevdiğiyle beraber. Onunla aynı duyguları yaşayabilmek için. Bu hayatta yalnız olmadığını ifade edebilmek için. Halbuki yalnız bırakmak ne kadar da kolaydır o kadını-adamı. Eğer hastalık ağır ise belki de ölecektir eşi. Ama işte aşk dediğimiz, sevda dediğimiz duygu tam da o anda devreye girer. Belki lisede gördüğün anda delice atan kalbin yoktur ama onunla birlikte mezara girecek kadar sahiplenmişsindir eşini. Gençleri de anlamak lazım diyorum bazen. Yaşadıkları dönemden dolayı tüm suçu onların üstüne atıp ‘Aşkı siz öldürdünüz’ diyecek halim yok. Onlara aşkı, sevdayı, sadakati belki de biz güzel anlatamadık. Tarık Akan ile Gülşen Bubikoğlu’nun filmini belki de
biz izletmedik. Kadir İnanır ile Türkan Şoray’ın Selvi Boylum Al Yazmalım filmini onlara belki de biz anlatmadık. İzleselerdi keşke bu filmleri. Adile Naşit’in, Münir Özkul’un aileler bozulmasın, aşklar bitmesin diye verdikleri mücadeleyi içselleştirselerdi, gençlerimiz belki de bu kadar kolay aşkın peşini bırakmazlardı. Velhasıl kelam ey bu satırları okuyan güzel yürekli insanlar. Ne olur aşkınıza,sevdanıza sahip çıkın. İlk zorlukta hemen vazgeçmeyin sevdiğinizden. O zorluk ki sizin imtihanınız olabilir. Önünüze koyulan engelleri aştığınız zaman emin olun sizi hiçbir güç yıkamayacaktır. İlk başta söylediğimizi tekrarlayalım: AŞK MÜCADELE ETMEKTİR… Aşk için yazılan milyonlarca şiir var belki de. Ama benim için en değerlisi Nazım Hikmet’in ‘Kadınım’ şiiridir. Aşkına olan sevdasını, çektiği zorluklara rağmen yılmamayı öğütleyen bir şiirdir.
Ben bu şiiri eşime armağan ediyorum. Siz de en sevdiğiniz şiiri bulun ve eşinize, sevgilinize hediye edin olur mu?
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin yorulmuşsundur; nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını ne gül suyum ne gümüş leğenim var, susamışsındır; buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim acıkmışsındır; beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam memleket gibi yoksuldur odam. Hoş geldin kadınım benim hoş geldin ayağını bastın odama kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi güldün, güller açıldı penceremin demirlerinde ağladın, avuçlarıma döküldü inciler gönlüm gibi zengin hürriyet gibi aydınlık oldu odam... Hoş geldin kadınım benim hoş geldin’’
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
29
2017
DTB IX. SANAYİ ŞURASINDA DENİZLİ’NİN SORUNLARINI ANLATTI
IX.
Türkiye Ticaret ve Sanayi Şûrası, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun evsahipliğinde, Başbakan Binali Yıldırım’ın başkanlığında, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ile 365 oda ve borsanın yönetim kurulu başkanları ve meclis başkanlarının katılımıyla TOBB Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Şuraya, 81 ilden katılan oda/borsa başkanları özel sektörün sorunlarını ve çözüm önerilerini, Başbakan Yıldırım ve bakanlara iletti. Şurada, Denizli’yi temsilen söz alan Denizli Ticaret Borsası Başkanı İbrahim Tefenlili, Denizli’deki Ulaşım, Organize Sanayi Bölgesi, Termal Turizm sorunlarını dile getirdi. Tefenlili’nin konuşma metni şu şekildedir:
ULAŞIM VE LOJİSTİK SORUNLARIMIZ
Ege, Akdeniz ve iç Anadolu bölgeleri arasında önemli bir geçit yeri olan Denizli’nin, ulaşım sorunları hala devam etmektedir. Bu Sorun sanayimiz için zaman ve kaynak kaybı olduğu gibi, bölgemize yapılacak yatırımları da olumsuz etkilemektedir. • İhracatta Türkiye’nin 8. İli olan Deniz-
li, ürettiği ürünleri demiryolu ile İzmir Nemrut Limanına ulaştıramamaktadır. Bu sorunun acilen çözüme kavuşturulmasını, diğer taraftan, İzmir-Denizli demiryolu hattının, elektrosinyalizasyonlu ve çift hatlı yapılmasını ivedilikle bekliyoruz. Bu amaçla Aydın Bölgesinde planlanan demir yolu tünelinin mutlaka bu yıl ihale edilmesini arzu ediyoruz. • Ayrıca, sanayimizin yoğunlaştığı Islah OSB içerisinde ve Çardak OSB içerisinde birer yükleme istasyonu yapılması, sanayimize ve ihracatımıza büyük destek sağlayacaktır. • İlimiz merkezi ile Çardak Hava Alanı, Serbest Bölge, Özdemir Sabancı OSB, Denizli OSB arasında bir banliyö tren hattının yapımına acil ihtiyaç vardır. • Türk Hava Yollarından, daha az sayıda yolcu gerektiren uçaklarla, düzenli olarak, daha fazla sefer yapılmasını ve İstanbul dışında ticaretimizin yoğun olduğu merkezlere de sefer yapılmasını istiyoruz. • Ayrıca, Aydın-Denizli-Antalya otoyolunun yapımı hala gerçekleşmemiştir. Bölgemiz Turizm ve Sanayisi için olmazsa olmazlardan olan bu otoyolun en kısa zamanda tamamlanması gerekmektedir. • Diğer taraftan, ilimizin iletişim alt yapısı yetersiz kalmaktadır. Bir an önce gerekli yatırımların yapılmasını arzu ediyoruz. KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
30
2017
OSB SORUNLARIMIZ
• Denizli Çardak OSB’deki parsellerin yatırımcıya teşvik kapsamında tahsis edilmesi için kamu nezdinde gerekli adımların atılmasını bekliyoruz. • İklimi ve toprak yapısıyla, önemli bir tarım hayvancılık merkezi olan ve ihracata konu olan 125 çeşit tarım ürünü üreten Denizli’nin, üretiminin daha katma değerli hale getirilmesi, ürünlerimizin ekonomik değere dönüştürülmesi için acil ihtiyaç olan “Tarım, Gıda İhtisas OSB” kurularak parsellerin yatırımcılara teşvik kapsamında verilmesini talep ediyoruz. • Hükümetimizin, katma değerli üretim politikasına uygun olarak, ilimizde kurulacak olan, Makine İhtisas OSB parsellerinin yatırımcılara teşvik kapsamında değerlendirilmesini istiyoruz.
TERMAL TURİZM SORUNLARIMIZ
• Şifalı Termal kaynak zengini ilimizde termal tedavi, yaşlı bakım, geriatri hizmetleri sağlayacak tesislerin kurulması ilimizi sağlık turizmi merkezi haline getirecek, dış turizm gelirlerimizi artıracaktır. Bu amaçla gerekli desteğin sağlanmasını talep ediyoruz. Ulaşım, Lojistik, OSB, İletişim ve Turizm gibi sorunlarımızın çözümünün sağlanması halinde, Türkiye’nin hedef ihracatına uygun olarak, ilimiz hedef ihracatını gerçekleştirmek, hiç de zor olmayacaktır.
DENİZLİ CEVİZİN MERKEZİ OLACAK Denizli Ticaret Borsası (DTB), Denizli Orman Bölge Müdürlüğü ve Denizli İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün ortak çalışmasıyla hayat bulan ceviz projesi devam ediyor.
DENİZLİ TİCARET BORSASI KEKİK ÜRETİCİLERİNİN SORUNLARINA EL ATTI
Denizli Ticaret Borsası’nda, Denizli Ziraat Odası, Gözler Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ve kekik yetiştiricilerinin katılımıyla kekik çalışma toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıya, Denizli Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Tefenlili, Meclis Başkanı İbrahim Yayan, Denizli Ziraat Odası Başkanı Hamdi Gemici, Gözler Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Ali Akkaya ve kekik yetiştiricileri katıldı. Gözler Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Ali Akkaya kekik
G
eçen yıl başlayan proje kapsamında 5 yılda 500 bin ceviz fidanın toprakla buluşması hedeflenmiş, ilk yılda 100 bin ceviz tohumu DTB tarafından alınmıştı. Tohumlar, Denizli Orman Bölge Müdürlüğü Fidanlığı’nda yetiştirildi ve aşılanacak seviyeye ulaştı. Projeyi değerlendirmek üzere, Denizli Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Tefenlili, Denizli Orman Bölge Müdürü Mustafa Korucu ve Denizli İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Yılmaz Erkaya Orman Bölge Müdürlüğü Fidanlığı’nda bir araya geldi. Kurumlar, aşılanacak seviyeye ulaşan fidanların 2017 yılının Şubat ayında aşılanmaya başlanması konusunda fikir birliği sağladı. Toplantı sonrası, DTB’nin, aşılamanın hızlı ve pratik olması için özel olarak getirttiği, meyve fidanı dilcik aşı makinasının kullanımı konusunda bir eğitim gerçekleştirildi. Ziraat Mühendisi Berat Gülcan tarafından, Orman Bölge Müdürlüğü Fidanlık işçilerine verilen eğitimde, aşı makinasının kullanımı ve ceviz fidanlarının aşılanması esnasında nelere dikkat edilmesi gerektiği konularında bilgiler aktarıldı. Gülcan, fidan aşılama ve fidanın sonraki dönemleri hakkında bilgi aktarırken karşılaşılması muhtemel sorunlara ve sorunların çözümlerine değindi.
analizi için mobil laboratuvar hizmeti verilmesini talep etti. Ziraat Odası Başkanı Hamdi Gemici, kekik yetiştiricilerinin başlıca sorunlarına değindikten sonra borsa ile birlikte çözüm üretebileceklerini dile getirdi. Kekik üreticilerinin sorunlarını dinleyen Borsa Başkanı Tefenlili, kekiğin pazarlanmasının kolaylaştırılması ve çiftçi gelirlerinin arttırılması yönünde çalışma başlatılacağını dile getirdi. Tefenlili, “Borsa olarak önümüzdeki günlerde kekik ürünün üzerine yoğunlaşacağız” dedi.
DTB Başkanı İbrahim Tefenlili, “Denizli ceviz yetiştirmek için uygun iklime sahip, bu projeyle birlikte, Denizli’nin ülkemizin en önemli ceviz üretim alanlarından olmasını bekliyoruz” dedi. Tefenlili, geniş bir pazara sahip olan cevizin, önümüzdeki yıllarda ekonomik anlamda Denizlili çiftçilerimizin yüzünü güldüreceğini ifade etti.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
31
2017
GİRİŞİMLERLE KURUYEMİŞTEKİ KDV TEREDDÜTÜ GİDERİLDİ Üyelerden gelen talebi değerlendiren Denizli Ticaret Borsası (DTB), Gelir İdaresi Başkanlığına müracaat ederek, tuzlu ayçekirdeği, tuzlu antepfıstığı, tuzlu fındık, tuzlu kabak çekirdeği, tuzlu sarı leblebi ile tuzlu beyaz leblebi ürünlerinin, ithalat, toptan teslim ve perakende satışlarda uygulanacak KDV oranının netleştirilmesini sağladı. Konuyla ilgili açıklamada bulunan DTB Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Tefenlili “Bahsi geçen kuruyemiş ürünlerinde kavurma, zarının soyulması, tuzlanması gibi işlemlerin uygulanması durumunda KDV
oranı ne olduğu hakkında bir tereddüt vardı. Gelir İdaresi Başkanlığına müracaat ederek bu tereddüttün giderilmesini talep ettik. Maliye Bakanlığında kamuoyu oluşturma çalışmasında bulunduk. Çalışmalarımız sonucunda, tuzlu ayçekirdeği, tuzlu antepfıstığı, tuzlu fındık, tuzlu kabak çekirdeği, tuzlu sarı leblebi ile tuzlu beyaz leblebi ürünlerinde niteliğinde bir değişme olmaması kaydıyla, kavurma, zarının soyulması ve tuzlanması işlemleri yapılması durumunda, ithal ve toptan tesliminde KDV oranın %1, perakende satışlarda ise %8 olacağı bildirildi.
DTB İLE GIDA KONTROL LABORATUVAR’I BERABER ÇALIŞIYOR Denizli Ticaret Borsası ile Denizli Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü arasında protokol imzalandı. Protokol çerçevesinde, her iki kurum birbirine karşılıklı teknik destek sağlayacak, analiz çeşitliliğinin arttırılması için ortak projeler üretecektir. Borsa, analiz ihtiyacı olan üyelerini Laboratuvara yönlendirecektir. Konuyla ilgili düşüncelerini
dile getiren Denizli Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Tefenlili, “Kurumların vermiş oldukları hizmetlerin iyileştirilmesi ve kapasitelerinin arttırılması için böyle bir protokol imzaladık, bu protokol ile Denizli’de tarıma dayalı gıda sanayinin ihtiyaç duyduğu analizlerin karşılanmasını ön görmekteyiz” dedi.
ALATAY’DAN TİCARET BORSASINA TEŞEKKÜR ZİYARETİ
P
amukkale Üniversitesi ElektrikElektronik Mühendisliği Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Selim Köroğlu ve proje ekibi, yaptıkları ziyaretlerde elektrikli araç projesinin Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından Ağustos ayında birincilikle ödüllendirildiğini belirterek, “Bizlere sponsorluk desteğini esirgemeyen Denizli Ticaret Odası, Denizli Ticaret Borsası, Denizli İhracatçılar Birliği ve Denizli’nin önde gelen sanayicilerine teşekkür ediyoruz.” dedi. Yrd. Doç. Dr. Selim Köroğlu, sponsorluk desteği veren Denizli Ticaret Borsası’na yönelik bir ziyaret gerçekleştirdi. Denizli Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Tefenlili ile görüşme yapan Köroğlu ve öğrencilerden oluşan ekip, projeleri hakkında bilgiler verdi. Denizli Ticaret Borsası Başkanı
Tefenlili ziyarette yaptığı açıklamada, üniversite, sanayi, sivil toplum kuruluşlarının işbirliği ile ortaya çıkan başarıdan dolayı gurur duyduğunu ifade etti. Tefenlili, “TÜBİTAK’ın 12.sini düzenlediği Alternatif Enerjili
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
32
2017
Elektrikli Araç Yarışmasına ilk kez katılarak birincilik elde eden öğrencilerin ileride çok daha iyi işler yapacağına inanıyorum, Denizli Ticaret Borsası olarak bu tür projelere her zaman destek olacağız” dedi.
NÖROLOJİ UZMANI EEG - EMG
FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON UZMANI
Uzm DR. F. İlay TOKTAŞ
Uzm.Dr. Hüseyin AKCA
MERKEZİMİZDE HASTA KABULÜNE DEVAM EDİYORLAR
Binnur OLCAKTÜRKAN
KUŞLAR SİZİ
ÇAĞIRIYOR elecek Turizmde’nin 4’üncü dönem projeleri arasında yer alan “Kuşlar Sizi Çağırıyor”, Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği tarafından Buldan Belediyesi ve Buldan Kaymakamlığı işbirliği ile yürütülecek.
Buldan, Foça ve Demre de Gelecek Turizmde dedi! Ülkemizdeki sürdürülebilir turizm çalışmalarına katkı sağlamak, turizm alanındaki istihdamı artırmak ve turizmin yerel kalkınma boyutuna dikkat çekmek amacıyla yürütülen Gelecek Turizmde’nin 2017’de destekleyeceği projeler belli oldu. 10 yıldır devam eden “Gelecek Turizmde” ile Denizli’nin Buldan, İzmir’in Foça ve Antalya’nın Demre ilçelerindeki sürdürülebilir turizm projeleri desteklenecek. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu
Efes işbirliğiyle yürütülen Gelecek Turizmde’nin 2017’de destekleyeceği projeler açıklandı. Her yıl 3 sürdürülebilir turizm fikrine fon desteğinin yanı sıra; eğitim, planlama, teknik destek, iletişim ve danışmanlık desteği veren “Gelecek Turizmde” ile 2017’de, Denizli’nin Buldan ilçesinde ekoturizmin gelişmesine, İzmir’in Foça ilçesinde turizmin dört mevsime yayılmasına ve Antalya’nın Demre ilçesinde üç farklı Likya yolu yürüyüş rotasının birleşerek sürdürülebilir turizme kazandırılmasına destek verilecek.
Buldan, Denizli: “Kuşlar Sizi Çağırıyor” Gelecek Turizmde’nin 4’üncü dönem projeleri arasında yer alan “Kuşlar Sizi Çağırıyor”, Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği tarafından Buldan Belediyesi ve Buldan Kaymakamlığı işbirliği ile yürütülecek. Denizli'nin önemli değerleri arasında yer alan Buldan Yayla Gölü’nün sahip olduğu 300 kuş türü, zengin biyolojik çeşitliliği ve ekoturizm potansiyeline dikkat çeken proje ile yayla gölüne ilişkin farkındalığın oluşturulması hedefleniyor. Bu doğrultuda, bölge halkının ve ziyaretçilerin Yayla Gölü ile ilgili bilinçlendirilmesi, biyolo-
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
35
2017
Buldan Yayla Gölü’nün 300’ü aşan kuş türlerinin figürlerini bundan böyle Buldan dokumalarında da sıklıkla raslayacağız. jik çeşitliliğin korunması ve bölgenin ekoturizm potansiyelinin canlandırılması ile sürdürülebilir turizme ve yerel ekonomiye katkı sağlanacak.
mesi hedefleniyor. Böylece bölgenin ziyaretçilerin dinlenebileceği ve alternatif rota seçebileceği bir merkez haline getirilmesi planlanıyor.
Demre, Antalya: “Likya Yolunda Bir Tarih Molası”
Foça, İzmir: “Dört Mevsim Foça”
Türkiye’nin ilk uzun mesafeli yürüyüş rotası olan Likya Yolu, her yıl çok sayıda turist tarafından tercih ediliyor. Kültür Rotaları Derneği tarafından; Demre Belediyesi, Demre Kaymakamlığı ve Kapaklı Köyü Muhtarlığı işbirliğiyle yürütülecek proje; bölgedeki turizm potansiyelinden yola çıkarak ve turistlerin dinlenme, konaklama gibi temel ihtiyaçları göz önüne alınarak hazırlandı. Proje ile bölgede sürdürülebilir turizm konusunda farkındalık yaratılması ve üç farklı Likya yolu yürüyüş rotasının Demre’nin Hoyran ve Kapaklı köylerinde birleş-
Proje; Foça Turizmciler, Yatırımcılar ve Esnaflar Derneği tarafından Foça Belediyesi ve Foça Kaymakamlığı ortaklığı ile yürütülecek. Doğal ve tarihi değerleri ile farklı koruma statülerine sahip olan ve adını Akdeniz foklarından alan Foça’da, temel geçim kaynağı turizmin dört mevsime yayılması hedefleniyor. Geleneksel bağcılık, meyve-sebze yetiştiriciliği, zeytincilik, kıyı balıkçılığı gibi üretim biçimlerinin de devam ettiği Foça’da, sürdürülebilir turizm için doğadan yana üretim ve işletme modellerinin turizm faaliyeti olarak değerlendirilmesi sağlanacak.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
36
2017
Gelecek Turizmde ile ilk 3 dönemde neler yapıldı? Gelecek Turizmde’nin ilk döneminde; Bursa’nın 2000 yıllık tarihi Misi Köyü’nde, 15 yıl öncesine kadar yöre halkının en önemli geçim kaynağı olan ipekböcekçiliği zanaatı yeniden canlandırılırken, Mardin’deki İpekyolu Misafir Evi’nin kurulmasıyla 22 yataklı iki pansiyonda kadınlara istihdam olanağı sağlandı. İzmir’in Seferihisar bölgesinde kadınların öncülüğünde yöreye özgü birbirinden farklı tatların marka haline getirilmesi ve tüm Türkiye’ye tanıtılması ile bölge turizminin gelişimine katkıda bulunuldu. Projenin ikinci dönemde; Şanlıurfa' da, günümüzden 12 bin yıl öncesine dayanan geleneksel taş işçiliğinin gelecek kuşaklara aktarılması ve gençlere yeni iş alanlarının oluşturulması hedefiyle
taş işçiliği atölyesi hayata geçirildi. 6’sı kadın 21 kişi taş işçiliği eğitimi aldı. Anadolu’daki ilk şehir devleti olan Malatya Arslantepe Höyüğü’nün tanıtılması ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınması için çalışmalar başlatıldı. Safranbolu’nun kültürel mirasını yansıtan ve değerlerini taşıyan hediyelik eşyaların tasarlanması için yerli-yabancı turistlere anketler düzenlendi.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
37
2017
Anket sonuçları doğrultusunda Derin Sarıyer danışmanlığında tasarım yarışması düzenlendi. Yarışma sonucunda seçilen tasarımlar yerel esnaf tarafından üretilerek raflarda yerini alıyor. Üçüncü dönemde ise; Türkiye’deki lavanta üretiminin %93'ünü oluşturan Isparta’nın Kuyucak Köyü’nde kırsal turizmin canlandırılması ve lavantanın ürün çeşitliliği sağlanarak, yöre halkının turizmden gelir elde etmesi amaçlandı. Yapılan çalışmalar sonucunda bölgeyi sezonda yaklaşık 20 bin turist ziyaret etti. Türkiye’deki 10 önemli kelebek alanı arasında gösterilen Adana’nın Saimbeyli ilçesinde, kelebek gözlemciliği ile ekoturizm geliştirilerek bölgenin tabiat parkı statüsüne alınması amacıyla çeşitli faaliyetler yürütülerek ve yörede bulunan kelebek türlerine dikkat çekilerek alan önemli bir niş turizm merkezi haline getiriliyor. Balıkesir’in Edremit ilçesinde zeytinyağı ile yapılan yöresel lezzetleri öne çıkararak ve, marka haline getirerek, gurme turizmine destek olmak ve kadınların bu alanda istihdam edilmesi amaçlanıyor.
14 ŞUBAT 14 ŞUBAT
SEVGİLİLER GÜNÜ HEDİYELERİ onlarca farklı öneri sizleri bekliyor olacak! Tabiki paylaştığımız tüm sevgiliye etkileyici sürpriz fikirleri büyük uğraş gerektiren şeyler olmayacak. Bazıları biraz vakit ayırarak hazırlayabileceğiniz, sevgilinizin gönlünü hoş tutacak, monoton olan yaşantınıza hafif bir renk katacak küçük sürprizleri de bulabileceksiniz.
S
ürpriz yapma, hediye alıp vermek kadar kolay birşey değildir. Eşinize,sevgilinize ya da erkek arkadaşınıza yapacağınız sürprizin gerçekten emek gerektirdiğini bilmenizde fayda var. Hele ki benzersiz ve sıra dışı bir sürpriz arayışı içindeyseniz ve nasıl planlanacağından tutunda nerede ve ne şekilde yapacağınız konusunda hiçbir bilginiz yok ise; doğru adreste olduğunuza emin olabilirsiniz! Bu yazımızda özel günlerin haricinde, sıradan bir günde de sevgilinizi şaşırtacak birbirinden etkileyici sürpriz fikirlerini bulabileceksiniz. Tabiki tüm öneriler ufak ve hoş sürprizler olmayacak bazıları gerçekten büyük prodüksiyonlar isteyen sürprizlerde olacak. Örneğin; mükemmel bir evlilik teklifi nasıl yapılır? Ya da romantik bir akşam yemeği sofrası nasıl kurulur gibi
Aşk Kavanozu
Onu neden sevdiğini anlatan 365 adet not ile tüm seneyi aşk dolu geçirmesini sağlayabilirsiniz.
Anılarla Dolu Aşk Defteri
Birlikte çekildiğiniz fotolarınızdan oluşan hatıralarla dolu güzel bir aşk defteri hazırlamak çok güzel olacak emin olun.
Sevgiliye Aşk Ağacı Sürprizi
Sevgilinize yıldönümü sürprizi olarak üzerine birlikte çekildiğiniz fotoğrafları mandalla tutturabilir. Ya da evinizin meyvesi olan minik yavrunuz ile eşinizin fotoğraflarını ağacınıza iliştirebilirsiniz. Neredeyse 1 saat içerisinde tamamlayabileceğiniz vakit almayan ama bir okadar da etkili bir sürpriz. Kolay gelsin.
Fotoğraflardan Örümcek Avize Sürprizi
Sürekli sevgiliniz ile birlikte gittiğiniz yerlerin fotoğrafını çekiyor ve not tutuyorsanız işte size süper bir sürpriz daha. Kenarlarından sarkan fotoğraflar ve notlar ile tam bir örümceği anımsattığı için örümcek avizesi adını alan bu ürünü yapmakta çok zor değil. .
Yaşanmışlıklar ile Dolu Anı Balonu
Sevgiliniz ile uzun yıllardır birlikteyseniz, iyisiyle kötüsüyle birçok anınız birikmiş demektir. Onu ilk öptüğünüz, ilk elini tutuşunuz hatta ilk yıldönümünüz. Yüzlerce anınızı ufak kağıtlara yazın ve kırmızı kalp şeklinde bir balonun içine sıkıştırın. Daha sonra balonu şişirin ve kocaman bir balon içinde tüm yaşanmışlıklarınız yazılı olsun. Sürpriz yapmak istediğinz gün geldiğinde sevgilinize bir iğne ve bu balonu verin. Balonu patlatmasını isteyin. Sonuç ise etrafa saçılmış yüzlerce anı… Gerçekten sevgiliyi etkileyecek en güzel el yapımı hediye firiklerinden birtanesi.
Yaratıcı Bir Evlenme Teklifi
El yapımı hediye ile evlenme teklifi olur mu demeyin! Bu tarz bir evlenme teklifinin hayır cevabı ile sonuçlanması imkansız! Kinder Sürpriz Yumurta içine koyacağınız tek taş pırlanta yüzük ile bu zamana kadarki en şaşırtıcı evlenme teklifini gerçekleştirebilirsiniz. Tabi bir de kendi fotoğrafınızı kullanırsanız daha gerçekçi bir evlenme teklifi yapabilirsiniz.
İskambil Kağıtlarından Sevgililer Günü Hediyesi Yapabilirsiniz
Her bir iskambil kağıdının üzerine bir kağıt yapıştırarak, size özel olan, dilediğiniz notu yazın. İsterseniz içine fotoğraflar da yapıştırabilirsiniz. 7.1-İskambil kağıtlarının her birine delgeç ile ikişer delik açın. Bu deliklere dosya halkaları takın. Böylece tüm iskambil kağıtları birleşip bir defter gibi olacak.
İlayda GÖKÇEVİRAN
2016-2017 SONBAHAR KIŞ MODASI 2016/2017 Sonbahar-Kış modasına damga vuracak olan trendleri ve renkleri sizler için derledik. ● Tarihinin en parlak dönemini yaşayan şişme montlar, genişleyen kalıpları ve artan yumuşaklığıyla konfor alanının sınırlarını baştan çiziyor. ● Pardösüler ayak bileklerimize kadar uzayacak. Düz renkler öne çıkıyor fakat onlar kadar çeşitli ve şık desenleri de göreceğiz. ● Bu kış moda dünyası trençkot kuşatmasına sahne oluyor. Canlanan renkleri, çeşitlenen kumaşları ve genişleyen formlarıyla yeni nesil trençkotlara şans verin. ● Sezonun favori materyali kadife, en canlı ve dinamik haliyle karşınızda! ● Renklerde zümrüt yeşili, kobalt mavi, koyu kırmızı ve fuşya öne çıkanlardan. Fakat 2017 kışı siyah renginin de bol bol kullanıldığı bir sezon olacak. ● Mavinin pek çok tonu en az haki yeşiller kadar kullanılırken; baharat ve hardal tonları da bol bol giyilecek. Leylak, gülkurusu ve lavanta tonları ise bizi baştan aşağıya donatacak. ● 2016/2017 Sonbahar-Kış moda haftasında yüksek modayı ele geçiren ışıltılı elbiseler, ardı arkası kesilmeyecek partilerin habercisi. Vücut hatlarını belKÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
40
2017
2017’NİN AYAKKABI MODELLERİ li etmeyen formlarıyla dikkat çeken simli, pullu, payetli elbiselerle partinin en cool ismi olun. ● Leopar desenleriyle de bu sene sık sık karşılaşacağız. ● Geçtiğimiz yaz araları iyiden iyiye açılan omuzlar, bu kış birbirlerine doğru birer adım atıyor. Açılan dekolteyi içe giyilen gömlek ve trikolarla kutluyoruz. ● Öne çıkan trendlerin başında sivri burunlu, büyük tokalı ve bantlı ayakkabılar geliyor. Açık burunlu ayakkabılar ve topuğu açık bootieler kış soğuğuna aldırış etmeden trend listelerindeki yerini alıyor. ● 2017 kışının en popüleri kadife ayakkabılar. Kıyafetlerde de oldukça fazla göze çarpan kadifeler, ayakkabı ve çizmelerde de sokaklara dökülüyor. ● Kürkün ayakkabılarda yer bulması da göz kamaştırıcı tasarımları ortaya koyuyor. ● Tasarımcılar bu sezon da ayakkabı topuklarıyla fazlaca oynamışlar. Kare topuklar, kitten topuklar,
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
41
2017
chunky topuklar sezonun öne çıkanları arasında yer alıyor. ● Leopar ayakkabılar yerini yılan desene bırakırken kıyafetle aynı desenden oluşan tasarım ayakkabılar sezondaki yerini aldı. ● Kadın modasını ele geçiren aplike ve rozet çılgınlığı, erkek modasını da etkisi altına aldı. Aplike ve rozetli kıyafetler; 2016/2017 Sonbahar-Kış sezonunun en önemli mevzusu. Dış giyim ve blazer ceketlerde bolca aplike detayı mevcut. ● Bomber ceketler oldukça popüler olurken takım elbisenin üstüne bomber ceket giymek ise pek gözde. Erkek modasında metalik etki gün yüzüne çıkarken askeri ceketlerinde hatırı sayılır bir yeri var. ● Ekose kumaş, erkek dış giyimi ele geçirmiş durumda. Vazgeçilmezlerden olacağı şimdiden kesin.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
42
2017
Veni Vidi Vici
DENİZLİ’NİN II. BEYAZI
BOZDAĞ YAZI VE FOTOĞRAFLAR: ZEKİ AKAKÇA
Ü
lkemizin herhangi bir yerinde Denizli adı söylenip yazıldığında ilk akla gelen isim kuşkusuz Pamukkaledir. Eğer yurt dışında iseniz
Denizli ilini anlatmak için yine ilk kullanacağınız sihirli sözcük “Pamukkale” dir. Ya da siz Denizli dediğinzde karşınızdakiler hemen Pamukkale diyecektir. Dışarıda Pamukkale Denizli’nin diğer adı, imajı, turizm markasıdır adeta. Tabii ki antik kentleri, diğer doğal varlıklarıyla kültürel değerleri de önemli bir değerdir. Ancak kabul görmüş markamız pamuk beyazı travertenleriyle kale görünümlü “Pamukkale”dir. Denizli turizminin lokomotifi olan Pamukkaleye son yıllarda yeni bir vagon daha eklenmektedir. O vagonun adı da BOZDAĞ’ dır. Slogan ise “Denizlinin II. Beyazı”...
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
44
2017
Bozdağ; Tavas ovasını ortasından bölüp geçen Denizli-Muğla yolunun güney doğusunda Barza ovası ile Gireniz vadisinin arasında sınır çizen yörenin Honaz dağından sonraki en yüksek dağıdır. Bozdağ, Ege bölgesinin en yükseği olan Honaz dağının güney batıya uzanan kolu üzerinde yer almaktadır. Yazın kırçıllı kayalıkları, kışın ise zirvelerinden eksik olmayan karları nedeniyle bu adı aldığı düşünülmektedir. Ülkemiz ve bölgemizdeki diğer adaşları ile zaman zaman karıştırılan Bozdağ; Denizli’nin, Tavas’ın ve nihayet Nikfer’in bir güzelliğidir. Nikferlilerin hayali, Barza ovası yaşayanlarının gelecek umududur Bozdağ. Onu sadece “kar” ile anlatmaya çalışmak eksik olur. Zira Bozdağ, tarih, doğa ve de kültür varlığı ile kendine has özeliklere sahiptir.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
45
2017
Acıpayam ovasından Tavas ovasına, sonra güney batısındaki Eskere ovasına kadar sağlı sollu yaşam alanlarına yükseklerden bakmakta olan Bozdağ bu heybetli haliyle kendinden emin bir bilge gibi gökyüzünün maviliğine uzanmakatadır. Orman varlığı, yaylaları, beslediği su kaynakları ve antik dönemlerin yerleşim alanı olma gibi özellikleri bulunmaktadır. “Denizlinin II Beyazı “ denmesine gelince; Bölge halkının uzun yıllardır hayalini kurduğu “Bozdağ Kayak Merkezi” nihayet hayata geçirilmiştir. Kısmen de olsa hizmete açılan kayak tesisleri ve tamamlanan altyapı sayesinde Denizli ve çevresiyle komşu illerdeki kayak meraklılarının gereksinimlerini karşılayacak düzenlemeler tamamlanmıştır. Bu sayede bölgenin kış turizmi gereksinimini karşılayacağı barsayılmaktadır. Bu potansiyel de esasen mevcuttur.
Kayak merkezi ile ilgili tesislerin inşa deilmesi, altyapının tamamlanmış olması sebebiyle yöre insanının hayali gerçeğe dönüşmek üzeredir. Böylelikle Pamukkale den sonra Denizli turizmi için 2. büyük bölge burası olacaktır. İnanış ve beklenti bu yöndedir. Bu nedenledir ki Bozdağ için “Denizlinin II. Beyazı” denilmektedir. Her mevsim turizmin adı olan Pamukkale bundan sonra yalnız kalmayacak ve Bozdağ onun tamamlayıcısı olacaktır. Bölgede her yıl “Kar Şenlikleri” düzenlenmekte ve yöre insanının özlemi giderilmeye, yabancı konuklara da hizmet verilmeye çalışılmaktadır. Yakın zamana kadar yöre insanı bölgeye dikkat çekmek ve özlemini dle getirmek için bilbildiği-bulduğu her türlü malzeme ile kaymaya kar ile olan bağını göstermeye çalışmaktaydı. Yolun yeterli olmadığı, tesislerin bulunmadığı zamanlarda da buralarda değişik faaliyetler düzenlenerek Bozdağ adı hep gündemde tutulmaya çalışılmaktaydı. Belki de bu sebeple düşünceler uygulamaya geçti ve hayaller gerçeğe dönüştü.
Bozdağ’ı sadece kar ve kış olarak tanımlamak biraz da haksızlık olur. Dağın her yönü farklı değerlerle süslüdür. Acıpayam ilçe merkezi yakınlarında bulunan Alacain antik kenti ve mağara yerleşim alanı, onun komşusu olan yaylaları, Gireniz vadisine bakan yerlerdeki küçük köyler ile diğer antik yerleşim alanları, dereleri, kanyonları, güney batı tarafındaki diğer yaylaları çok az bilinen ” Anıt ağaç” niteliğindeki Ardıç ve Toros Sedirlerinin orman oluşturmuş hali hep ayrı değerlerdir. Bunlarda gözden kaçırılmadan bölge turizminin hizmetine – çeşitliliğine dahil edilmelidir. Dağın Barza ovasına bakan yamaçlarındaki dağa tırmanacak gibi duran Bahçeköy, Balkıca, Yorga ve Derinkuyu köyleri ile dağın batı ucunda Eskere ovasına bakan Kozlar köyü dağın gerdanında boncuk gibidirler adeta. Barza ovasında bulunan Horasanlı, Gümüşdere, Ovacık, Çağırgan, ile daha kuzeydeki Pınarlar, Kızılca ve Aydoğdu yerleşimleri dağın çevresine dağılan yerleşim yerleri olarak göze çarpar.
Bozdağ, onu tanıyan herkesi kendine hayran bırakır. Özellikle Toros Sedirleri ile Ardıçların gökyüzüne yükselmek için yaptığı yarış, yöre insanın “Andız çamı” dediği Toros Sediri’nin devasa gövdesi, dayanıklılığı ve kokusu efsanelere konu olmuş, dini ritüellere koku olarak girmiştir ( Toros Sedirinin diğer adının Lübnan Sediri olduğunu da belirtmek gerekir. Latince adıyla “Cedrus Libani” olarak literatürde kayıtlı olan bu özel ağacın ülkemizdeki son yayılış alanının burada bittiğini de belirtmek gerekir. Bu ağaç daha sonra doğal yayılış alanı olarak Akdenizin karşısında Lübnan’a atlamaktadır, -ki bu ülkenin simgesi de Sedir ağacıdır)
Bölgeye son yıllarda yapılan kar ve kış yürüyüşleri ile bahar aylarında yapılan doğa yürüyüşleri kent insanının ve bölgeye yakın illerdeki doğa tutkunlarının bu yöreye ilgi göstereceğinin açık kanıtıdır. Bu saptamalar ve fikirler doğrultusunda “Denizlinin II. Beyazı “ olarak nitelendirilen Bozdağ yakın tarihte sadece kış turizmi ile değil doğa, tarih, kültür ve yaşam renkliliği ile de ciddi bir turizm bölgesi olacaktır. Bu değerin daha genele hizmet eder hale getirilmesi için Antalya ve Muğla yönüne açılan kapıların (karayollarının) bakımlı ve her daim açık olması ciddi önem arz etmektedir. Bozdağ sizi çağırdığında sakın zaman kaybetmeyin! Pişman olmazsınız...
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
50
2017
Merhaba Sevgili Stillife okuyucuları, Bu sayıdan itibaren , Moda dünyasına ve trendlere birlikte göz atarken , bu trendleri kendi stiliniz içinde nasıl yorumlayabileceğiniz ile ilgili ipuçları da bulabileceksiniz . Öncelikle kendimi biraz tanıtayım . Ailesinin kaç kuşaktır tekstille uğraştığını saymamış bir Tekstil Mühendisiyim . Uzun yıllar tekstil sektöründe mühendislik, müşteri temsilciliği, satış, pazarlama, planlama, görsel imaj yönetimi alanlarında çalıştım. Sonra bir gün kendi hikayemi düşündüm ve insanların hayatlarına daha fazla dokunma ,hedeflerine ulaşmaları için destek olma ve etrafımda mutlu yüzler görme isteğim ağır bastı. Tekstil Mühendisliği eğitimiyle gelen kumaş, dikiş , proporsiyon ve renk bilgilerimin yanına, Vakko Esmod Moda Akademisi ve İstanbul Moda Akademisinden Stil Danışmanlığı eğitimlerini ekledim. Ayrıca Sola Unitas Akademide Temel Koçluk, Yönetici Koçluğu ve Takım Koçluğu eğitimleri aldım. Bunların yanı sıra çeşitli kurumlarda Liderlik, Temel İletişim , Stres Yönetimi ve Sunum Eğitimleri üzerine çalışmalara katıldım. Şu anda da İstanbul ve Denizli’deki ofislerimde Bireylere ve Kurumlara Stil Danışmanlığı hizmeti veriyorum .
Peki ama , yazının başında da söylediğim , hep bahsedip durduğumuz , dergimize de adını veren STİL nedir ? Ne faydası vardır ? Bize ne katar ? Yenir mi ,içilir mi ? Olmazsa ne olur ? “Fashion fades, only style remains the same” (Moda geçicidir, stil ise kalıcıdır) der Coco Chanel… Stil, kendinizi dünyaya ifade etme biçiminizdir… Sizi “SİZ” yapan karakteriniz, hayat felsefeniz, özgüveniniz, inançlarınız, değerleriniz, zevkleriniz, kültürünüz, yaşam biçiminiz gibi yapı taşlarının bir araya gelip harmanlanmasından, dışarıdan bakan gözlere ne kaldığıdır… Siz konuşmadığınızda bile, o “SİZİ” anlatır… Dolayısıyla da şık bir pantalonla gömleği kombinlemekten ya da son moda giyinmekten çok
1
NİLÜFER BAYRAK STİL DANIŞMANI
daha fazlasıdır. Bu yüzden moda ve trendler üzerine paylaşacağım şeyler, her birinizin süzgecinden farklı farklı süzülüp, her biriniz üzerinden farklı farklı yansıyacaktır. Çünkü her birimizden tek bir tane var , eşimiz ,benzerimiz yok… Ülke ve dünya olarak oldukça zorlu geçen bir yılı geride bıraktığımız , yeni umutlarla ve beklentilerle girdiğimiz 2017 ’nin ilk günlerinde bu kışa damga vuran dokular ve parçalar neydi birlikte hatırlayalım. Henüz indirimler devam ederken yatırım yapabileceğiniz , sadece bu kış moda olanlar değil , dolabınızda demirbaş olabilecekler neler , şöyle bir göz atalım…
Kadife
Kış dokularının başında gelen , gece yada gündüz rahatlıkla kullanabileceğiniz kadife dokusu bu kış çok gözdeydi ve ayakkabılara kadar her yerdeydi… Özellikle siyah ,zümrüt yeşili ,bordo, parlament mavi renklerde , daha dökümlü ve ince olan “ipek kadife” diye tabir edilenleri fazlasıyla gördük. Vücut tipinize uyan bir kesimde, siyah bir kadife elbise ,farklı aksesuarlar ile size uzun yıllar hizmet edecektir. Beyler içinse smokine kadar kullanım alanı bulan kadife’den klasik kesim bir ceket, ister balıkçı yaka kazakla, ister gömlekle kombinlenebilir.
2
Ekose
Desen büyüklüğünü seçerken hangi parçayı aldığınıza ve vücut tipinize , ayrıca içindeki renklerin sizin ten renginize uygun olmasına dikkat etmeniz gereken ama doğru dokuyu bulduğunuzda modası kolay kolay geçmeyecek bir kumaştır. Ten rengi olarak genellikle sıcak alt tonlara sahip bizim gibi Akdenizlilerde açık grili yada mavi nüanslı kırmızılılar yerine toprak tonları ve kahveler içeren renk kombinasyonları tercih edilebilir.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
52
2017
3
4
Kışın baş dokularından olan triko, bu sene altın çağlarından birini yaşadı diyebiliriz. Özellikle kalın dokulu , bir beden büyükmüş gibi olanları , kazak ve hırka olarak gördük, kullandık. Ayrıca elbise, etek ve hatta pantolon hallerini de bol bol gördük. Triko parçaları alırken kalınlığı ve dokusunun yumuşaklığı seçim yaparken dikkat etmeniz gereken ilk husus olmalıdır
Animal Print
Her zaman moda olan desenlerden biri de hiç kuşkusuz hayvan baskıları…İster zebra, ister leopar her sezonda bu desenlerin kullanıldığı bir parça bulabilirsiniz. Özellikle leopar deseninin kullanımında yaşınız, kilonuz, desen büyüklüğü en hassas olmanız gerekenler…Leopar giymek “iddia” demektir ,doğru. Ama iddialı olmaya çalışırken komple leopar giyip leopara da dönüşmemek lazım. Bu kadar iddialı ve dikkat çekici desenlere hak ettiği değeri , kombininizde ancak tek bir parçada yer verdiğinizde verirsiniz, unutmayın !
5
6
Triko
Oversize Kabanlar, mantolar
Kat kat giyinmek zorunda olduğumuz bu soğuk günlerde en çok gördüğümüz kesimlerden biri de oversize dediğimiz büyük kabanlar, mantolar idi. Kalın kazaklar üzerine çok rahatlıkla giyebildiğimiz gibi , iş hayatında formal giyinmesi gereken kişiler için ceket üzerine bile giyilebilmesi bu parçaları tercih sebebi yaptı.
Desenli ve renkli yapay kürkler
Vücut tipi olarak üst bedeni geniş hanımların , daha kısa tüylü ve renk olarak da canlı ,patlak renkler yerine daha nötr olanlarını seçmesini öneririm. Tabi her kıyafet seçiminde olduğu gibi unutulmaması gereken en önemli nokta ; bu kadar iddialı parçaları (yaşınızı ve konumunuzu da dikkate alarak) nereye giderken , ne şekilde giydiğiniz, nelerle kombinlediğinizdir. Bu kış sezonunda gece - gündüz ,kotla yada abiyeyle kullanıldığını bolca gördüğümüz desenli ve renkli yapay kürklerden kendinize uygun bir taneyi dolabınıza eklemeniz halinde ileriki zamanlarda da gece kombinlerinizi hareketlendirecek çarpıcı bir parça olacaktır.
7
Intergalacktic Shine
Bu kış özellikle gümüş ağırlıklı olmak üzere, dore, bakır yada herhangi bir rengin ışıltılı, pırıltılı hallerini pek çok marka ve üründe hem gece, hem gündüz kullanımıyla gördük. Burada da en önemli nokta vücut şekliniz ve ten renginiz olmakla birlikte, ışıltı kullanayım derken yürüyen disco topu olamamaya dikkat etmenizde fayda var. Işıltıyı bir parçada kullanıp, kıyafetinizin geri KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
53
2017
kalanında onu dengeleyecek sakin renk ve parçalara yer verdiğinizde daha stil sahibi görüneceğiniz garanti. Işıltıyı ilk kez deneyecek olanlar, kullanmaktan çekinenler, yaşına - konumuna uyması konusunda tereddüttü olanlar yada profesyonel hayatta kullanmak isteyenler için önerim ; çanta veya ayakkabıda ışıltıyı tercih edip yine diğer parçalarınızı olabildiğince basic kesim ve renklerde seçmeniz.
Biyografi
Mete ÜSTÜNTAŞ
EDEBİYATIN DEV ÇINARLARI Cemal Süreya Sevgilim Bir Günün Sevgilim, bir günün ortası şimdi Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık, Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde Uzat bana uzat ellerini İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar İstanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu, Güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor Ben seni düşünüyorum seni Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi Kalbim diyorum kalbim Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi Aşkı anılar besliyor düşler kadar Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır Sevgi eskidikçe sevgi. Günümüz ekmeğimiz, türkümüz Çoluğumuz çocuğumuz Binalar yan yana yükselip gidiyor Vapurların ağzı köpük içinde Uzaklarda ne kapılar açılıyor Trenin biri bir istasyona varıyor Ordan çıkıyor biri. Her şey biliyor her şey Sen biliyor musun bakalım Seni nice sevdiğimi? Üstüne titrediğimi? Geldiğimi? Gittiğimi Hadi!
A
sıl adı Cemalettin Seber olan ünlü şair ve yazar, 1931’de Erzincan’da doğdu. Babasının ismi Hüseyin, annesinin ismi ise Gülbeyaz’dır. Çocukluğunun ilk yıllarını Erzincan şehrinde geçirdi. 1938’de Dersim İsyanı sonrasında ailesi Bilecik’e sürgün edildi. İlkokula İstanbul Beyoğlu’nda başlayan Süreya üçüncü sınıfta Bilecik’te eğitim hayatına devam eder. Daha sonra babasına haber vermeden parasız yatılı sınavına girer ve Haydarpaşa Lisesi’ni kazanarak oradan mezun olur. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi maliye ve iktisat bölümü’nü bitirdi. Maliye Bakanlığı’nda müfettiş yardımcılığı ve müfettişlik, darphane müdürlüğü, Kültür Bakanlığı’nda kültür yayınları danışma kurulu üyeliği, Orta Doğu İktisat Bankası yönetim kurulu üyeliği ve 25 yılı aşkın Türk Dil Kurumu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Yayınevlerinde danışmanlık, ansiklopedilerde redaktörlük, çevirmenlik yaptı. Ağustos 1960’tan itibaren yalnızca dört sayı çıkarabildiği Papirüs dergisini Haziran 1966- Mayıs 1970 arası, 1980-1981 arası iki sayı daha çıkardı. KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
54
2017
Pazar Postası, Yeditepe, Oluşum, Türkiye Yazıları, Politika, Yeni Ulus, Aydınlık, Saçak, Yazko Somut, 2000’e Doğru gibi yayın organlarında şiir ve yazılarını yayımladı. İkinci yeni hareketinin önde gelen şair ve kuramcılarından sayılan Cemal Süreya’nın ilk şiiri “Şarkısı Beyaz” Mülkiye dergisinin 8 Ocak 1953 tarihli sayısında yayımlanmıştır. Geleneğe karşı olmasına rağmen geleneği şiirinde en güzel kullanan şairlerden birisiydi. Kendine özgü söyleyiş biçimi ve şaşırtıcı buluşlarıyla, zengin birikimi ile, duyarlı, çarpıcı, yoğun, diri imgeleriyle ikinci yeni şiirinin en başarılı örneklerini vermiştir. Ölümünden sonra adına bir şiir ödülü düzenlendi. 1997’de de Cemal Süreya arşivi yayımlandı. Süreya’nın üvey kızı Gonca Uslu’nun aktardığına göre iddiaya girmeyi çok seven şair arkadaşıyla bir telefon numarası üzerine iddiaya girmiş, kaybederse soyadındaki “y” harfinden birini sildireceğini söylemiş. İddiayı kaybetmiş ve Süreyya olan soyadını Süreya olarak değiştirmiş. “Süreya” soyadı ilk kez 1956 yılında yayımlanan “Elma” şiirinde görüldü.
B
ehçet Necatigil, 16 Nisan 1916’da İstanbul’un Fatih semtinde, Atik Ali Paşa’da doğdu. Babası Mehmet Necati Gönül, annesi Fatma Bedriye Hanımdı. Yaşadıkları konak, büyük Fatih yangınında yandı ve Bedriye Hanım yangından son anda kurtarılabildi. Geçirdiği hastalık nedeniyle çok zayıf düşen bünyesi, bu yangının şokunu atlatamadı ve Necatigil, iki yaşındayken annesini kaybetti. Bir süre Karagümrük’te oturan anneannesi ile birlikte yaşadı. Bir yıl sonra babası, Beşiktaş’ta bir saray memurunun kızı olan Saime Hanım’la evlenince, Necatigil için anneannesinin evi ile babasının evi arasında geçecek bir dönem başladı. Behçet Necatigil ilkokula başlayacağı yıl, anneannesinin de hastalanması üzerine, Karagümrük’ten Beşiktaş’a, babasının yanına geri döndü ve 1923’de Beşiktaş Cevri Usta Okulu’na başladı. Babasının Singer Dikiş Makineleri firmasında müfettiş olarak işe başlaması ve ailesiyle birlikte Kastamonu’ya taşınmasıyla, Necatigil ilkokul son sınıfı Kastamonu Muallim Tatbikat Mektebi’nde okudu ve 1927’de mezun olarak Kastamonu Lisesi’nde ortaöğrenimine başladı. Ancak, yıllar önce yetersiz beslenme ve bakımsızlık nedeniyle başlamış olan hastalığı “adenit tüberküloz” yüzünden öğrenimine ara vermek zorunda kaldı. Aile yeniden İstanbul’a taşındı. İstanbul’da ameliyatlar ve elektrik
Necatigil, Beşiktaş’ta bir saray memurunun kızı olan Saime Hanım’la evlendi.
Behçet Necatigil
tedavileriyle geçen uzunca bir süreden sonra öğrenimine 1931 yılında Kabataş Lisesi’nde, orta ikinci sınıftan yeniden başladı ve 1936’da okulun edebiyat bölümünden birincilikle mezun oldu. Necatigil ortaokul yıllarında bir de dergi çıkarmaya başladı. Kendi ifadesiyle “17 ekim 1927’den itibaren eskilerin eser-î cedid dedikleri kağıtları “El-Marifet” matbaası adını verdiği hususi matbaasında(yani kendi el yazısıyla) doldurarak hazırladığı Küçük Muharrir adındaki bu dergi, 14. sayısı ile birlikte birinci cildini kapamış ve iki yıllık bir tatilden sonra 20 haziran 1932’den itibaren ikinci cildine başlayarak 12 sayı daha çıkmış”. Bugüne kadar saklanmış olan bu dergilerin okuyucuları arkadaşları ve akrabalarıydı. Aynı yıllarda, Akşam gazetesinin haftalık Çocuk Dünyası sayfasına Küçük Muharrir imzasıyla şiirler, fıkralar, hikâyecikler yazmaya başladı. 19311933 yılları arasında sürdürdüğü bu çalışmalarının karşılığında, yıllar sonra yaptığı bir röportajda dediğine göre, dergi yönetiminden telif ücreti de aldı ya çikolata, ya da bonbon olarak! Yüksek öğrenimini 1940 yılında tamamlayarak okuldan birincilikle mezun oldu. Aynı yıl Kars Lisesi’ne edebiyat öğretmeni olarak atandı. İklim koşullarına uyum sağlamakta güçlük çekip hastalanması üzerine 1941 yılında Zonguldak Çelikel Lisesi’ne, KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
55
2017
1943 Mart ayında da İstanbul’a, Pertevniyal Lisesi’ne tayin edildi. İki ay sonra, yaz dönemine girince yedek subaylık için başvurarak Ankara’ya gitti. Temel eğitim sonrası askerlik görevini İzmir’de levazım subayı olarak yaptı ve terhis olmasının ardından İstanbul’a, on beş yıl süreyle çalışacağı Kabataş Lisesi’ne tayin edildi (Aralık 1945). İlk şiir kitabı “Kapalı Çarşı” da aynı yıl yayımlandı. Necatigil, 1960 yılında Çapa Eğitim Enstitüsü’ne tayin edildi ve 1972 yılında kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Emeklilik dönemini, evinde yoğun bir biçimde çalışarak geçirdi. 1979 yılının Kasım ayında akciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne yatırıldı. Kısa bir tedavi döneminin ardından, 13 Aralık 1979 tarihinde aramızdan ayrıldı.
Biyografi
DÖKÜLEN YAPRAKLAR Mete ÜSTÜNTAŞ
METE AKYOL 1935’te Ordu’da dünyaya gelen Mete AKYOL ilköğretimi Ordu’da tamamladı. Orta öğrenimini Talas Amerikan Okulu ve Tarsus Amerikan Koleji’nde tamamladı. Ankara Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Öğrencilik yıllarında Ulus gazetesinin çocuk sayfasında çeviriler yaparak mesleğe başladı. 1953 yılında Hürriyet gazetesinin Tarsus muhabiri olarak göreve başladı. 1959’dan 1994’e kadar Milliyet, Öncü, Hürriyet, Dünya, Günaydın, Sabah gazetelerinde muhabir, röportaj yazarı, köşe yazarı, genel yönetmen ve yayın genel yönetmeni olarak değişik görevlerde bulundu. TRT 1, TRT 2, NTV ve Tv8 televizyon kanallarında çeşitli programlar yaptı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Başkent Üniversitesi’nde Gazetecilik dersleri verdi. Beşi gazetecilik deneyimlerini aktardığı altı kitabı vardır. Mete Akyol Kanal-B’de her pazartesi “Bilmek Gerek” adlı bir söyleşi programı yapmaktaydı. Mütevelli heyet üyesi olduğu Başkent Üniversitesi’nce yayımlanan Bütün Dünya’nın genel yayın yönetmenliğini yapmaktayken 03.11.2016 tarihinde aramızdan ayrıldı.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
56
2017
GÖNÜL ÜLKÜ ÖZCAN 28 Şubat 1931 yılında Kadıköy’de doğan Emine Gönül Ülkü Özcan, küçük yaşta, ailesinin desteğiyle 1947 yılında İstanbul Şehir Tiyatroları Çocuk Bölümü’ne girdi. 1962’de Gazanfer Özcan’la evlenene kadar Şehir Tiyatrolarında çalışan sanatçı, daha sonra eşiyle birlikte Gönül Ülkü - Gazanfer Özcan Tiyatrosu’nu kurdu. 2002 yılındaki rahatsızlığına kadar kendi tiyatrolarında çalıştı. Yönetmenliğini Uğur Erkır’ın yaptığı “Kuruntu Ailesi” adlı Türk sitcom dizisini eşi ve kadrosuyla birlikte 19 yıl oynadılar. TRT’de 1983 yılından başlayan dizi 2002 yılında sona ermiştir. Gazanfer Özcan’ın vefatından sonra ATV’nin ‘Avrupa Yakası’ dizisinin 6.sezon ekibine, 2009
da Gazanfer Özcan’ın eşi Gönül Ülkü Özcan ve Müşfik Kenter de katıldı. Gönül Ülkü Özcan, eşi Gazanfer Özcan’ın 17 Şubat 2009 da ölümünden sonra maddi zorluklar yaşayan ve vergi borçlarını kapayabilmek için İstanbul’daki evini satarak Silivriye’ye yerleşti. Gönül Ülkü Özcan en son, Senaryosu Gülse Birsel tarafından yazılan ve D Yapım tarafından prodüksiyonu gerçekleştirilip, 13 Ocak 2012’de Kanal D’de yayınlanmaya başlanan “Yalan Dünya” adlı “Afife” rolünü oynamıştır. Gönül Ülkü Özcan 2 Kasım 2016’da İstanbul’da 85 yaşında hayatını kaybetti. Karacaahmet Mezarlığı’ndaki aile kabristanına defnedildi.
ERDAL TOSUN 9 Nisan 1963 yılında İstanbul’da doğan ünlü sanatçı, eşilçam aktörlerinden Necdet Tosun’un oğludur. Kardeşi Gürdal Tosun da kendisi ve babası gibi bir oyuncuydu. 1980 yılında Beyoğlu Fındıklı Lisesi’nden mezun oldu. 1982 yılında Mine adlı filmle sinemaya başladı. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ndan mezun oldu. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ndan mezun olduktan sonra Özel Tiyatro’yu kurdu. Daha sonra Antalya Devlet Tiyatrosu’nda göreve başladı. Ayrıca Murathan Mungan’ın Mezopotamya Üçlemesi adlı oyununda oynadı ve Devlet Tiyatroları’ndaki görevinden ayrılıp BKM oyuncuları arasına katıldı. Bunların yanında çeşitli filmlerde ve dizilerde rol aldı. Bunlardan biri olan Rina’da canlandırdığı “Memo” karakteriyle söylediği Hayallerimizi Satmadık ya repliğiyle tanınır. Oynadığı birkaç tiyatro oyunu,
Sen Hiç Ateşböceği Gördün mü : Yılmaz Erdogan - BKM - 2000 Geyikler Lanetler : Murathan Mungan - Antalya Devlet Tiyatrosu - 1993 Lozan (oyun) : Memet Baydur Antalya Devlet Tiyatrosu - 1992 Tanrı (oyun) : Woody Allen : Özel Tiyatro - 1988 Lokomopüf : Wolker Ludvig\Rainer Hachfeld - İstanbul Devlet Tiyatrosu - 1985 30 Kasım 2016 tarihinde Sarıyer, Büyükdere Caddesi İl Jandarma Komutanlığı Kavşağında meydana gelen trafik kazasında yaşamını yitirdi.
2016 ACI-HÜZÜN-ÖFKE YILI
2016 senesini, yıla damgasını vuracak bir çok olayla geride bıraktık. Bu sene diğer senelere nazaran daha mı yorucu oldu ne? Umarım 2017 senesi 2016 senesi kadar kötü geçmez. 2016 yılında neler yaşamışız şöyle bir göz gezdirelim…
Binnur OLCAYTÜRKAN 1
3
12 Ocak 2016 Sultanahmet Meydanı'nda IŞİD Saldırısı Sultanahmet meydanında Suriye kökenli bir IŞİD militanının turist kafilesini hedef alarak gerçekleştirdiği intihar saldırısında 10'u olay günü olmak üzere 12 Alman vatandaşı ha- 2 yatını kaybetti. 21 Ocak 2016 Mustafa Koç hayatını kaybetti Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, geçirdiği kalp krizi sonucu 56 yaşında hayatını kaybetti. KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
58
2017
29 Ocak 2016 Rüzgar Çetin, 1 Polisin Şehit Olduğu Kazanın Ardından Tutuklandı Ünlü yönetmen Sinan Çetin'in oğlu Rüzgar Çetin'in kullandığı araç, karşı yönden gelen polis aracı ile çarpıştı. Kazada 1 polis memuru şehit olurken 1 polis memuru da yaralandı. Olay sonrası alkollü olduğu tespit edilen ve tutuklanan Rüzgar Çetin için 22,5 yıla kadar hapis cezası istendi. Önce yaralı polis, ardından da şehit olan polisin eşi Rüzgar Çetin hakkındaki
ikinci bombalı intihar saldırısı oldu. IŞİD militanı Mehmet Öztürk'ün üzerindeki bombayı patlatması sonucu 3'ü İsrail, 1'i İran vatandaşı olmak üzere 4 kişi hayatını kaybetti, 36 kişi de yaralandı. ------------------
kongreye gideceğini ve kendisinin aday olmayacağını açıkladı. 6 aylık başbakanlık dönemi sona eren Davutoğlu, "Kimseye sitem, öfke, kırgınlık taşımıyorum" diyerek görevini Binali Yıldırım'a devretti.
9 ay tutuklu kalan Çetin 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı ancak tutuklu kaldığı süre dikkate alınarak tahliye edildi.
------------------
-----------------6
22 Mart 216 Reza Zarrab Amerika'da Tutuklandı 17-25 Aralık'ın kilit isimlerinden İran asıllı iş adamı Reza Zarrab, "dolandırıcılık, kara para aklama ve İran'a yönelik yaptırımlarını delmek" suçlamasıyla ABD'nin Miami kentinde tutuklandı. 4
24 Şubat 2016 Öğretmeninin İstismarına Uğrayan Cansel İntihar Etti
9
5 Mayıs 2016 Can Dündar'a Adliye Önünde Silahlı Saldırı Gazeteci Can Dündar'a MİT TIR’larıyla ilgili davaya ara verildiği sırada silahlı saldırı düzenlendi. Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önündeki saldırıda Dündar yaralanmazken, muhabir Yağız Şenkal bacağından yaralanmıştı. İki el ateş etmesinin ardından polise teslim olan Murat Şahin, emniyetteki ifadesinde saldırıyı tek başına gerçekleştirdiğini ileri sürmüş, niyetinin öldürme değil korkutma olduğunu söylemişti. Saldırgan daha sonra tahliye edilmişti. Saldırının ardından mahkeme Dündar'a "devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak"tan 5 yıl 10 ay, Erdem Gül'e de 5 yıl hapis cezası verdi.
------------------
Kayseri'de lise son sınıf öğrencisi Cansel Buse, matematik öğretmeninin cinsel istismarına uğradıktan sonra babasının silahıyla intihar etti.Cansel'in ölümüne neden olduğu iddiasıyla tutuklanan matematik 7 öğretmeni cinsel istismar iddialarını 11 Nisan 2015 reddederek, Cansel Buse ile gönül Özgecan Aslan'ın Cezaevindeki ilişkisi olduğunu söyledi.Cansel'in Katili Öldürüldü ölümünün ardından öğretmenin cezalandırılması için tüm yurtta proÜniversite öğrencisi Özgecan testo gösterileri düzenlendi. Aslan'ın ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılan katili Ahmet Suphi -----------------Altındöken, cezaevinde uğradığı si5 -----------------lahlı saldırıda öldü, babası Necmet19 Mart 2016 10 tin Altındöken ise yaralandı. IŞİD Terörü Bu Kez 25 Mayıs 2016 Suphi Altındöken'in cenazesini gömİstiklal Caddesi'nde Uyuyan Kadın Yolcuya mek için uzun süre mezarlık bulunaMuavinden Cinsel Saldırı madı. İstiklal Caddesi'ndeki bombalı saldırı Muğla-İstanbul arasında sefer ya12 Ocak'ta Sultanahmet saldırısının pan Metro Turizm’e ait yolcu oto-----------------ardından, 2016'da meydana gelen 8 büsünde görevli muavinin, araçta 4 Mayıs 2016 Davutoğlu'nun Beklenmeyen Vedası Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşen Davutoğlu, AK Parti'nin olağanüstü KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
59
2017
uyuyan bir yolcuya bakarak mastürbasyon yapıp spermlerin bir kısmını yolcunun üstüne sıçrattığı ortaya çıkmıştı. Gözaltına alınıp tutuklanan muavin ifadesinde yolcuyu hedef alarak mastürbasyon yapmadığını söylemişti. Mahkeme 27 yaşındaki muavin hakkında "cinsel saldırı' suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi. ------------------
11
7 Haziran 2016 İstanbul Vezneciler'de Terör Saldırısı İstanbul Vezneciler'de çevik kuvvet aracını hedef alan bombalı saldırıda 6 polis şehit oldu, 5 sivil hayatını kaybetti.Yetkililer saldırı ile ilgili PKK'yı işaret ederken TAK örgütü saldırıyı üstlendiğini duyurdu. 17 Şubat'ta askeri personel servisini hedef alan ve 29 kişinin hayatını kaybettiği Ankara saldırısı ile yine Ankara Kızılay'da 13 Mart'ta 37 sivilin hayatını kaybettiği saldırıyı da TAK üstlenmişti. ------------------
12
19 Haziran 2016 MHP’de 'Kurultay Savaşları' Peş peşe gelen yargı kararlarıyla Türk siyasi tarihindeki en karmaşık genel başkanlık yarışına sahne olan MHP'de, muhaliflerin düzenledikleri
tüzük kurultayının yürütmesi mahkeme tarafından durduruldu. 15 Temmuz darbe girişimi ile birlikte genel başkan değişikliği, olağanüstü kongre, tüzük kurultayı tartışmaları tamamen gündemden düştü.Partideki muhalif hareketin en popüler ismi olan Meral Akşener ve Ümit Özdağ partiden ihraç edildi.
savaş uçaklarıyla alçak uçuş yapmaya başladı. Kısa süre sonra kamu binalarının önünde darbeci askerler ve polis karşı karşıya geldi, MİT ve emniyet binalarına uçak ve helikopterlerle saldırılar gerçekleşti, Genelkurmay
-----------------13 28 Haziran 2016 Atatürk Havalimanı'nda IŞİD Saldırısı 28 Haziran'da Atatürk Havalimanı'nın dış hatlar terminalinin giriş, çıkış ve otoparkında üç ayrı noktada intihar saldırısı gerçekleşti. Saldırı sonucu 45 kişi hayatını kaybederken 200'den fazla kişi de yaralandı. IŞİD'in gerçekleştirdiği saldırının ardından bir günlük ulusal yas ilan edildi.
Karargahı'nda silah sesleri duyuldu. Darbecilerin TRT binasına girerek 'darbe bildirisi'ni okuttukları sıralarda ise yurttaki tüm camilerde sela okunmaya başlandı, halk darbeye karşı direnmeye çağrıldı. CNN Türk'e FaceTime üzerinden bağlanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, girişimi "küçük bir azınlığın kalkışması" olarak niteledi ve tüm vatandaşlara "sokaklara çıkın" çağrısı yaptı. Savaş uçakları TBMM'ye bomba yağdırırken Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar darbecilerin elinde rehin tutuluyordu.
-----------------14 15 Temmuz 2016 Türkiye'nin En Uzun Gecesi: FETÖ'nün Darbe Girişimi TSK içindeki bazı generallerin ve askeri personelin de içinde olduğu darbe girişimi halkın sokaklara çıkarak direnmesi ve TSK içindeki çoğunluğun destek vermemesi üzerine başarısız oldu.
Gün ağarıncaya kadar devam eden çatışmalar sonunda darbe girişiminin başarısız olduğu anlaşıldı. Darbeciler tek tek teslim olmaya ya da kaçmaya başladı. Tatbikat bahanesiyle kandırılan erlere linç girişiminde bulunuldu. -----------------15
15 Temmuz gecesi saat 22:00 sularında Boğaziçi Köprüsü'nde harekete geçerek trafiği tek yönlü olarak kapatan darbeciler, Ankara’da da KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
60
2017
21 Temmuz 2016 'Olağanüstü Hâl' İlan Edildi Darbe girişiminden sonraki ilk MGK ve Bakanlar Kurulu toplantılarına
-----------------16 10 Ağustos 2016 Uçak Krizi Sonrası Rusya ile İlişkilerde Yeni Dönem Haziran sonunda Erdoğan'ın Putin'e gönderdiği mektupta "düşürülen Rus uçağı nedeniyle derin üzüntü duyduğu" belirtilmişti.
başkanlık eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 aylık OHAL kararı alındığını açıkladı. 4 Ekim'de OHAL 3 ay daha uzatıldı.
Mektup diplomasisi ilişkilerdeki sert havayı yumuşatmış, iki lider uçak krizinin ardından ilk kez St. Petersburg'da bir araya gelmişti. Burada ekonomi, ticaret, enerji ve turizm konularında bir dizi mutabakat sağlanmıştı.
18
-----------------20 Ağustos 2016 IŞİD Bu Kez Gaziantep'te Kına Gecesini Hedef Aldı Gaziantep'te Siirt'li bir ailenin kına gecesine canlı bomba saldırı düzenledi. IŞİD'in düzenlediği belirtilen saldırıda çoğu çocuk 56 kişi yaşamını yitirmiş, 100'e yakın kişi de yaralanmıştı.
80 binden fazla kişi ihraç edildi Cumhurbaşkanı Erdoğan saldırıyı 12-14 yaşlarında bir canlı bombanın gerçekleştirdiğini söyledi.
OHAL kapsamında Aralık ayına kadar toplam 12 kanun hükmünde kararname (KHK) yayımlandı. Bu KHK’lar ile toplam 83 bin kişi kamudan ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ihraç edildi. Kamuda en fazla ihraç 30 bin ile Milli Eğitim Bakanlığı'nda gerçekleşirken MEB'i 18 bin ihraç ile Emniyet Genel Müdürlüğü izledi.
-----------------19 Başta Rusya ile yaşanan uçak krizi ve terör olayları nedeniyle turizm sektörü, son 15-20 yılın en kötü dönemini geçiriyordu. Öyle ki borçlarını ödeyemez hale gelen esnaf, turist duasına çıkmaya başlamıştı.
Yine bu KHK'lar ile çoğunluğu dernek ve özel eğitim kuruluşu olan 2 -----------------bin 614 kurum kapatıldı. 17 40 Bine Yakın Kişi Tutuklandı Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, FETÖ soruşturmaları kapsamında 22 Kasım'a kadar 92 bin 607 kişi hakkında işlem yapıldığını, 39 bin 378 kişinin de tutuklandığını söyledi. Tutuklananlar arasında Nazlı Ilıcak, Mümtazer Türköne, Atilla Taş, Ahmet Altan ve Mehmet Altan gibi gazeteci ve sanatçılar da bulunuyor. 20--15 Temmuz’daki darbe girişimine direnip darbeyi püskürten milyonlar Yenikapı’da tarihi bir buluşma gerçekleştirdi. Yenikapı'daki cumhuriyet tarihinin en büyük meydan mitingine yaklaşık 5 milyon kişi katıldı.
11 Ağustos 2016 Sıla'nın Yenikapı Mitingi Açıklaması Tartışma Yarattı
24 Ağustos 2016 Türk Askeri Suriye'de: Fırat Kalkanı Harekâtı Türk Silahlı Kuvvetleri, başta Cerablus olmak üzere Türkiye'nin Suriye sınırından IŞİD'in temizlenmesi için Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) güçleri ile birlikte harekât başlattı. Türk ordusuna ait tanklar Suriye topraklarına girdi.
Şarkıcı Sıla'nın darbe girişimi sonrası 3 partinin katıldığı Yenikapı'daki miting için sarf ettiği “Yenikapı’daki şova katılmayacağım” tartışma yarattı. Bu açıklamanın ardından Sıla'nın farklı illerdeki konserleri peş peşe iptal edildi.
Harekat' tan bir gün önce Cerablus' tan atılan havan toplarının düştüğü Karkamış'ta vatandaşlar can güvenlikleri için ilçeyi boşaltmıştı.
Cumhurbaşkanı ile AK Parti, CHP ve MHP liderlerinin ilk kez aynı miting meydanında verdiği mesajlar "Yenikapı ruhu" olarak adlandırıldı.
3 ayı geride bırakan harekâtta Aralık ayına kadar 5 tank saldırıya uğradı, 18 asker şehit oldu. KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
61
2017
20
16 Eylül 2016 Türk Sinemasının Efsane Aktörü Tarık Akan Hayatını Kaybetti
22
Türk sinemasının efsane jönü Tarık Akan 66 yaşında aramızdan ayrıldı. Usta sanatçının bir süredir akciğer kanseri tedavisi gördüğü biliniyordu. Ardında 100'den fazla sinema filmi bırakan Tarık Akan, Hababam Sınıfı, Yol, Ah Nerede ve Canım Kardeşim gibi pek çok filmle Türk sineması tarihine adını yazdırmıştı.
21 Ekim 2016 Minik Irmak'ın Katilinden Canlı Yayında Kan Donduran İtiraf Manisa'da 4 yaşındaki Irmak Kupal'ın katili Himmet Aktürk, cinayeti işlediğini Müge Anlı'nın progra- 24 mında itiraf etti. 18 Kasım 2016 Cinsel İstismar Düzenlemesi Tepkilerin Ardından Geri Çekildi Meclis'e sunulan cinsel istismar suçunda mağdur ile failin evlenmesi halinde fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya cezanın ertelenmesine imkan veren düzenleme büyük tepki topladı.
Aktürk, kanal binasında gözaltına alınıp tutuklanarak cezaevine gönderildi. Hazırlanan iddianamede ağırlaştırılmış müebbet istendi. Yapılan çalışmaların ardından küçük çocuğun cansız bedeni toprağa gömülü olarak bulundu. ------------------
-----------------21
12 Eylül 2016 Hemşire Ayşegül Terzi 'Şort Giydiği' İçin Otobüste Saldırıya Uğradı Hemşire Ayşegül Terzi, İstanbul Çekmeköy'deki bir belediye otobüsünde şort giydiği için darp edilmesiyle gündeme gelmişti.
Olayın medyaya yansımasının üzerine saldırgan Abdullah Çakıroğlu gözaltına alınmış ve hakkında 2 yıldan 9 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı. Ruh sağlığının yerinde olmadığı belirtilen Çakıroğlu iki kez gözaltına alınıp serbest bırakılmıştı.
23
4 Kasım 2016 'İfadeye Gitmeyeceğiz' Diyen HDP'li Vekiller Tutuklandı
Düzenlemeye tepki gösteren hukuk camiası ve kadın hakları savunucuları düzenlemenin derhal geri çekilmesini istedi. Sosyal medyada imza kampanyaları başlatıldı. Hükümet "düzenlemenin sadece evlenmiş, ama yaş şartı nedeniyle nikah yapmamış olanların resmi nikahla evlenmeleri halinde uygulanacağını" savunurken, karşıt görüşte olanlar ise "mağdurun tecavüzcüsüyle evlendirileceği" ve küçük yaşta evliliklerin önünü açacağı gerekçesiyle önergeye karşı çıktı. Hükümetin muhalefete uzlaşma çağrılarının sonuçsuz kalması üzerine düzenleme geri çekildi.
Dokunulmazlıkların kaldırılmasının ardından ifade vermeye gitmedik-----------------leri gerekçesiyle haklarında gözaltı 25 kararı verilen ve aralarında Eş Baş29 Kasım 2016 kanlar Demirtaş ile Yüksekdağ'ın da Aladağ'daki Kız Yurdu 11'i bulunduğu 15 HDP'li vekilden 10'u Çocuk 12 Kişiye Mezar Oldu tutuklandı. 3'ü adlî kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Adana'nın Aladağ ilçesinde 'SüleyTuğba Hezer ve Faysal Sarıyıldız mancılar' olarak bilinen cemaate yurt dışında olduğu için gözaltına bağlı bir kız öğrenci yurdunda yanalınamadı. HDP yönetimi tutuklamagın çıktı. 11'i çocuk, 1'i eğitmen ların ardından TBMM çalışmalarını olmak üzere 12 kişi hayatını kaydurdurma kararı aldı. betti. 22 kişi yaralandı. Facia son-
rası binadaki yangın merdiveninin kapısının kilitli olduğu iddia edildi. Yangının elektrik panosundan çıktığı değerlendirilen bilirkişi ön raporunda yangın merdiveni kapısının kolunun olmadığı belirtildi. Yurt yönetimi ise yangına müdahale eden itfaiyeyi suçlayarak gerekli teçhizattan yoksun, personelinin ise eğitimsiz olduğunu söyledi. -----------------26 2 Aralık 2016 Dolardan Rekor Üstüne Rekor Türk Lirası Dolar karşısında yılbaşından bu yana yüzde 22'lik bir değer kaybı yaşayarak, Dolar karşısında en çok değer kaybeden para birimi konumuna geldi. Bu değer kaybının yarısından fazlası ise sadece son 50 gün içerisinde gerçekleşti.
Başbakan Yıldırım "Bu dalgalanma 20 Ocak'a kadar sürecek" derken Cumhurbaşkanı Erdoğan da "Dolarınızı bozdurun" çağrısı yapıyor. Son yapılan Ekonomik Koordinasyon Kurulu toplantısında maliye, bankacılık, finans sektörü, reel sektör ve işgücü piyasasına yönelik belirlenen tedbirlerin hafta içi açıklanacağı belirtilmişti. -----------------27 10 Aralık 2016 AKP ve MHP'nin Anayasa Değişikliği Teklifi Meclis'te
-----------------29 Teklife göre seçilme yaşı 18'e in17 Aralık 2016 dirilecek, milletvekili sayısı 600'e Kayseri’de, biri Denizlili, çıkarılacak. Cumhurbaşkanının yü14 askerimizi şehit verdik rütmenin başı olacak ve bakanları ile yardımcılarını kendisi atayacak. Kayseri’de Erciyes Üniversitesi’nin Teklife göre Cumhurbaşkanı parti ana girişinin yakınında, 1’inci Koüyesi ve parti başkanı olabilecek. mando Tugayı’ndan çarşı iznine Cumhurbaşkanı 401 milletvekilinin giden sivil kıyafetli askerlerin buimzasıyla Yüce Divan'da yargılanalunduğu belirtilen halk otobüsü gebilecek. çerken, bomba yüklü araç patlatıldı. Patlamada 14 asker şehit oldu. -----------------Olayda 56 kişi yaralanırken, şehit 28 acısı Denizli’ye de düştü. 10 Aralık 2016 İstanbul Bir Kez Daha Terörün Hedefi Yılın son günlerine yaklaşırken İstanbul bir kez daha terörün hedefi oldu. İstanbul Beşiktaş Vodafone Arena önünde bombalı araç ve diğeri Maçka Parkı'nda canlı bomba olmak üzere art arda iki saldırı yaşandı. Resmi açıklamalara göre 7'si sivil, 30'u polis olmak üzere toplam 38 kişi şehit oldu, 155 kişi de yaralandı. Ülkede bir günlük yas ilan edildi... 33--Beşiktaş’taki terör saldırısında şehit olan 5 polis için Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde tören düzenlendi. Şehit polisler, 3. sınıf emniyet müdürü Vefa Karakurdu, emniyet amiri Kadir Yıldırım, polis memurları Adem Oğuz, İlker Uylaş ve Hasan Bilgin için düzenlenen törene Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında Başbakan Binali Yıldırım, Bakanlar, mülki ve idari yetkililer ile çok sayıda polis katıldı. 34--İstanbul Emniyet Müdürlüğü Özel Güvenlik Şube Müdürü Vefa Karakurdu: Babası da emekli emniyet müdürü olan Karakurdu’nun 2008 yılında kardeşi de trafik kazasında hayatını kaybetmiş. Evli olan şehit polis müdürü, 2 çocuk babasıydı.
AK Parti ile MHP arasındaki yeni anayasa görüşmelerinde uzlaşma sağlanmasının ardından teklif 316 imza ile TBMM Başkanlığı'na sunuldu. KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
63
2017
Komando er 20 yaşındaki Hasan İlhan’ın acı haberi Denizli’nin Pamukkkale ilçesindeki baba evine ulaştı. Şehidin cenazesi yoğun bir kalabalık eşliğinde Yeni Cami’de kılındıktan sonra Asri Mezarlık Şehitliği’ne defnedildi.
YAŞAM
Mete ÜSTÜNTAŞ
K I Ş AY I N D A İ Ç İ N İ Z İ I S I TA C A K
GÖZDE TATİL MEKÂNLARI
Soğuk havalar size ne anımsatıyor? Kahvenizi alıp sıcak evinizde oturmayı mı, yoksa ülkemizin muhteşem kayak merkezlerinde mutlu günler geçirmeyi mi?
B
izce ikisi de çok güzel bir seçenek ama ben olsam şu soğuk günlerde kendimi karların üstünde kayak yaparken hayal ediyorum. Ve sonrasında güzel bir akşam yemeği… Biz sizin için araştırdık ve Türkiye’nin en gözde kar merkezleri karşınızda. Bu yazımızı okuduktan hemen sonra biletinizi almanızı tavsiye ederiz.
KASTAMONU-ILGAZ KAYAK MERKEZİ Ilgaz Anadolu’nun sen yüce bir dağısın demişler eskilerimiz. Gerçekten de öyle. KastamonuÇankırı arasında bulunan Ilgaz kayak tesisleri, Aralık-Nisan ayları arasında hizmet vermekte. Kayak merkezi 2.850 metre yükseklikte, köknar ve çam ağaçlarının arasında, Ilgaz Milli
Parkı içerisinde yer alıyor. Yükseklik korkusu olanlar burayı es geçebilirler. Kayak pistlerinin ortalama uzunluğu 2.000 metre. Gece de kayak yapılabiliyor. Fiyatlar oldukça uygun olduğundan tercih edilen göze mekânlardan bir tanesi haline geliyor Ilgaz.
BOLU-KARTALKAYA KAYAK MERKEZİ Şimdi Denizli’den Bolu’ya çok uzak tatil için oralara kadar gidilir mi demeyin. İstanbul’a 275, Ankara’ya 220, Bolu’ya 40 km mesafede yer alan Kartalkaya, Denizli’ye de 580 km falan uzaklıkta. (Can çatlasa 7 saat). 2375 metre yükseklikte bulunan kayak merkezi Köroğlu Milli Parkının kalbinde bulunuyor. Uludağ‘a alternatif olarak göz önünde bulundurabileceğin sakin bir rota. En uygun dönem Aralık ortası ile Mart ortası. 1250 yatak kapasiteli oteller hizmet veriyor. Saatte Tesis, 5000 kişiye yakın kapasitesi ile emrine amade. Pistlerin en uzunu 4.000 metre.
ANTALYA-SAKLIKENT KAYAK MERKEZİ Antalya il merkezinden 45 km uzaklıkta bulunan Saklıkent, 2.750 metre yükseklikte bulunuyor. Tesise şehir merkezinden 1 saatte ulaşabiliyorsunuz. Buranın en enteresan yanı ne biliyor musunuz? Antalya’da t shirt ile gezerken, 1 saat sonra
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
65
2017
kendinizi kayak yaparken kendini bulabilirsiniz. Tesis şehir merkezine çok yakın olduğu için merkezden bir otel tutmanızı tavsiye edebilirim. Çünkü Kayak Merkezinde tek bir otel olduğu için yer bulmak oldukça zor.
GÜMÜŞHANE-ZİGANA KAYAK MERKEZİ Ah Karadeniz. Bende yeri çok farklıdır. Kendim Karadenizliyim diye demiyorum ama taşı, toprağı, suyu, dağı her şeyiyle mükemmel bir bölge. İşte bu coğrafyanın en güzel kayak merkezlerinden birisi de Zigana’da. Gümüşhane’ye 40, Trabzon’a 60 km uzaklıkta. Aralık-Nisan döneminde bolca kar bulabileceğiniz Zigana kayak merkezinde, 661 metre uzunluğunda, 843 kişi kapasiteli tesis bulunuyor. Güzel bir Karadeniz turundan sonra çıkıp kayak yapabilirsiniz.
KAYSERİ-ERCİYES KAYAK MERKEZİ 3 bin 916 metre yüksekliği ile Orta Anadolu’nun en yükseği. Dağın kuzey yamacında yer alan Tekir yaylası, Erciyes Kayak Merkezi‘nin bulunduğu yer. Kayseri’den 20-25 km uzaklıkta. Sönmüş bir volkanik dağ olan Erciyes, Mart ayı sonuna kadar hizmet veriyor. Kayseri havalimanından kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Bölgede konukevleri veya oteller hizmet veriyor ve gelmişken mutlaka 60 km uzaklıktaki Kapadokya’yı da gör derim. Çünkü Kapadokya her mevsim başka güzeldir.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
66
2017
ERZURUM-PALANDÖKEN KAYAK MERKEZİ Şehir merkezine 10 dakika uzaklıkta bulunan Palandöken kayak merkezi, 6 ay karla kaplıdır. 3.185 metrelik zirvesi ile saatte 4.500 kapasiteli 8 mekanik tesisle hizmet verir ve toplamda 22 pisti vardır. Uzunluğu ise 12 km’dir. İster şehir merkezinde konaklayıp günü birlik gelebilir, ister de Palandöken’de bulunan otellerde konaklayabilirsiniz. Bir de gelmişken cağ kebabı yemeden dönmemenizi öneririm.
BURSA-ULUDAĞ KAYAK MERKEZİ Assolistler hep en son sahneye çıkar. Türkiye’nin en bilinen ve en çok ziyaret edilen kayak merkezi belki de Uludağ ama ben sizin diğer güzellikleri görmenizi tavsiye ederim. Bursa‘dan 1 saat uzaklıkta, İstanbul’dan ise 220 km mesafededir. En uzun pist 2 km’dir. 25 otel hizmet verir. Saatte 850 kişi kapasiteli, 30’dan fazla pisti bulunur. Aynı zamanda birçok etkinlik ve eğlence odaklı konserlerden dolayı tam bir cazibe merkezidir. Özellikle kış ortasında birçok etkinlik ve kış partileri düzenlenir.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
67
2017
Mete ÜSTÜNTAŞ
Biyografi
Denizli’nin yetiştirdiği genç yeteneklerden bir tanesi olan Recep Niyaz ile bu sayımızda sizin için kısa bir röportaj gerçekleştirdik. İdeallerinin neler olduğunu ve bu günlere nasıl geldiğini gelecekte kendini nerelerde gördüğünü gelin hep beraber öğrenelim. İlk Önce sizi tanımakla başlayalım isterseniz. Recep Niyaz kimdir? Recep Niyaz 2 ağustos 1995 Denizli doğumlu. 3 erkek kardeşiz, üçümüz de futbol oynuyoruz. Ailem Denizli’de yaşıyor.
manlar çok küçüktüm sadece artık profesyonel futbolcuyum ben diyordum kendi kendime. Tabi ki de çok mutluydum ama yaş itibariyle çok küçük olduğum için pek de duygularımı hatırlamıyorum.
Futbol hayatına kimin sayesinde ve nasıl atıldınız? Futbol hayatıma babam sayesinde başladım. Kendisi eskiden futbol oynamış ve bizimde futbolcu olmamızı isteyenlerin başında geliyordu. Daha sonra annemden destek aldık ve ilk olarak abimle Denizli Belediyespor’un seçmelerine katılarak başladı futbol hayatımız,2002 yılında. Hatta hiç unutmam futbola başladığım gün 2002 dünya kupasında 3.lük maçında Senegal maçını izledikten sonra gitmiştim, o yüzden tarihi unutamam.
Fenerbahçe oynamak sizin için nasıl bir duyguydu?
Peki, profesyonel futbol hayatınızda ilk imzayı hangi takımda attınız, bu sizin için nasıl bir duyguydu? İlk imzayı Denizlispor’da atmıştım, daha doğrusu babam atmıştı, 12 yaşındaydım. O za-
Fenerbahçe benim hayalimdeki takım olduğu için tarifi zor bir duyguydu, mutluluktu, sevinçti. Erken tecrübeydi benim için, avantaj mı dezavantaj mı erken yaşta oralarda olmak bilmiyorum ama inanılmaz güzel bir duyguydu benim için. Güzel anılarım oldu. Genç yaşta büyük tecrübeydi. Recep Niyaz adı geçtiğinde insanlar sizi nasıl bir oyun stili ile anıyorlar? Açıkçası bu konuda sadece yakın
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
68
2017
olduğum kişilerin görüşlerine göre konuşursam benim dripling yapan, rahat adam geçen, top tekniği yüksek, direk hedefe giden bir oyuncu olarak tanımlıyorlar. Böyle mi değil mi bunu ilerleyen zamanlar da göreceğiz. Kendinize örnek aldığınız veya oyun stilini sevdiğiniz futbolcular var mı? Tabii ki her futbola başlayan çocuğun bir idolü ve idolleri olur, olmalı ki futbol oynamaya teşvik etsin onu, bende zamanın da Fenerbahçeli olduğum için Tuncay Şanlı abiyi örnek alanlardandım, hırsı, futbol sevdası, mağlubiyeti hazmedememesi. Daha sonra Emre Belezöğlu, Arda Turan gibi ülkemizin önde gelen futbolcu abileri hem benim hem de her genç oyuncunun idolü hedefi ve gurur duyduğu kişilerdir eminim. Hangi takımın taraftarısınız ve bu takımın maçlarını takip ediyor musunuz? Bunu çok küçükken de söylüyordum şimdide söylüyorum doğru veya yanlış bilmiyorum ama Babadan gelen Fenerbahçelilik var. Maçlarını takip ediyor muyum derseniz çok fazla değil, yani özellikle Fenerbahçe değil bütün lig maçlarını takip etmeye çalışıyorum. Şu an Çaykur Rize Spor ’da olmak sizin için nasıl bir duygu? Tabii ki de çok güzel bir duygu, tekrar lig de olmak, tekrar lig atmosferine alışık ve devamlılığı olan bir takımda olmak güzel bir duygu. Bu şansı bu ortamı bana tekrardan yaşatan Metin Kalkavan başkanıma Hikmet Karaman hocama ve Çaykurizespor camiasına teşekkür ediyorum.
Yani özellikle bu sezon için biraz fazla üzdük taraftarımızı, çok üstün oynayıp da çok maç kaybettik ama ne yazık ki iyi oyuna puan vermiyorlar. Benim onlardan isteğim biraz daha sabretmeleri ve bize destek olmaları, ikinci yarı hem takım hem taraftar hem şehir bir bütün olup üst sıralara doğru yükselelim. Yanımız da olsunlar hep. Futbol dışında ilgilendiğiniz başka spor branşları var mı?
Eğer varsa bu branşlarla ne sıklıkla ilgileniyorsunuz? Futbol dışın da pek bir şeyle ilgilenmiyorum açıkçası, evimde zaman geçiriyorum çoğunlukla. Çünkü zaten futbol da sezonu baya bir yoğun ve yorucu geçiriyoruz o yüzden arta kalan zamanı dinlenerek geçiriyorum. Yurtdışı takımlarından birinde oynama imkânınız olsa hangi takımda oynamak isterdiniz? Benim içim de İngiltere ligi hep var, İngiltere’de Arsenal olursa neden olmasın, severek ve heyecanla takip ettiğim sempati duyduğum takımların başında geliyor. Jübilenizi hangi futbol takımında yapmak istersiniz? Jübile konusu çok sonra düşünülecek bir konu, önce hayırlısıyla uzun vadeli futbol oynama planı ve bunu gerçekleştirmek lazım. Bunun keyfini
doya doya yaşadıktan sonra jübile konusunu düşünmeye başlarım... Geleceğin sporcularına söylemek istediğiniz bir şeyler var mı? Geleceğin sporcularına çok fazla söyleyecek bir şeyim yok çünkü ben de geleceğin sporcularından bir tanesiyim hala, hala çok fazla öğrenip geliştirmem gereken yönler var ama tabii ki de ben ve herkesin ortak fikri düşüncesi disiplinli çalışmak düzenli hayat ve her şeye karşı dimdik durabilmek. Stillife ailesi olarak Recep NİYAZ’a bize zaman ayırıp bu kısa röportajı yapmamızı sağladığı için çok teşekkür ederiz. Umuyoruz ki kendisini gelecekte çok daha iyi yerlerde görme fırsatını elde edeceğiz.
Çaykur Rize Spor taraftarlarına bu sezon için söylemek istedikleriniz nelerdir?
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
69
2017
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE
TELEFON
Mete ÜSTÜNTAŞ nnesi işitme engelli olan Graham yıllarca ömrünü işitme engellilere adayan dedesi ve babasının yolundan gitmeye karar verdi. Bu kararından sonra hayatı boyunca işitme engelliler için çalışmalarda bulundu. Bunlardan en önemlisi ise telefondur. Graham, işitme engellilerin sessizliğini ortadan kaldırmaya çalışırken elektrik mühendisi olan arkadaşı Thomas Watson ile birlikte Amerika’da ilk telefonu icat etmiştir. Bu aygıta Radyofon ismini vermiştir. Telgraf, kablo ile bilgileri yazılı olarak bir yerden bir yere iletebilirken telefonun, kablo ile direk sesi iletebiliyor olması insanları oldukça etkiler ve Amerika sokaklarını telefon direkleri ve kabloları sarmaya başlar.
A
Ahizeli Telefonlar
İlk telefon icadı gerçekleştikten sonra telefonun gelişim süreci başlamıştır. Bell’in geliştirdiği telefonun hemen
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
70
2017
ardından ilk ahizeli telefonda piyasaya sürülür. Ahizeli telefonun en büyük özelliği ise dinleme ve konuşma için iki ayrı mekanizmanın bulunmasaydı.
Motorola firması ilk cep telefonu piyasaya sürene kadar devam etmiştir.
Cep Telefonu
1983 yılında Motorola firmasının tanıttığı DynaTAC 8000X ilk cep telefonu olarak tarihe geçmiştir. Ayrıca bu cihaz cep telefonu icadı olmuştur. Cep telefonunun mucidi ise Martin Cooper olmuştur. Cep telefonu icadı ve sonrasında piyasaya sürülmesi işleminde göze çarpan en önemli ayrıntıları aşağıda söyle sıralayabiliriz. Bu cihaz yaklaşık 850 gram ve bir ekrana sahip değildi. Batarya yardımı ile 35 dakikalık kesintisiz görüşme yapılabilir ve şarj olması 10 saat sürmekteydi. Bu cihazın en önemli özelliği ise tuşlu olmasıydı. Motorola, 1989 yılında daha hafif ve küçük yapıda olan ikinci telefon modelini çıkarmış ve bunun ismini MicroTAC 9800X olarak tanıtmıştır. MicroTAC 9800X sadece 350 gram ağırlığındaydı. Bu telefon ayrıca ilk kapaklı ve ekranlı cep telefonu olarak bilinmektedir. Akıllı telefon olarak tarihe geçen ilk cihaz IPhone 1 oldu. IPhone 1, 2007 yılında Apple CEO’su Steve Jobs tarafından Amerika’da tanıtıldı. IPhone 1 ‘i akıllı telefon yapan özellikleri ise tuş takımı olmadan sadece dokunmatik ekrana sahip olması, multimedya özellikleri, kablosuz internet özelliği ve 3. parti bir yazılım ile çalışması olarak sıralayabiliriz. 3. parti yazılımı ise Apple tarafından geliştirilen İOS işletim sistemdir. Tüm bu özellikleri ile bir bilgisayardan hiçbir farkı olmayan telefon olmuştur.
Radyo Dalgalı Telefon
Marconi adlı İtalyan asıllı bir mucidin radyoyu bulması ile başlayan bu süreç kısa sürede tüm dünyayı kapsamıştır. Radyo frekansı ile tüm kara ve denizde haberleşme imkânı sağlanmıştır. Ayrıca bu buluş ile tek bir kablo üzerinden birçok konuşma verileri gönderilmeye başlanmıştır. Bu özelliğin gelişmesinin öncüsü ise sadece 20 yaşında olan Marconi olmuştur. Radyo dalgaları kullanılarak iletişim sağlayan cihazın adı ise telsiz olmuştur. Daha sonra telsiz sistemi kullanılarak ilk telsiz telefon üretilerek satışa sunulmuştur. Tüm bu gelişmeler sırasında ise Amerika ve İngiltere arasında ilk telefon hattı döşenmiş ve ilk okyanus ötesi telefon görüşmesi yapılmıştır.
Tuşlu Telefon
Santral sisteminin her geçen gün
otonom hale gelmeye başladığı dönemlerde çevirmeli telefon ağlarının da sonu gelmeye başlamıştır. İşte bu dönemler tamda 1960 dönemlerini göstermekteydi. İlk tuşlu telefon dönemi de 60’lı yıllara dayanır. Elektronik teknolojisinin büyük patlaması sonucu ilk tuşlu telefon üretilir ve hemen ardından piyasaya sürülür. Bu süreç evlerde kullanmaya başladığımız ilk elektronik telefonun da başlangıcını oluşturur. Elektronik sistem ile donatılmış telefonlar hem hafif hem de ergonomik yapıya kavuşmuş oldu. Tuşlu telefonların sonrasında ilk ekranlı ev telefonları üretilmiştir. Radyo ve uydu frekanslarının gelişmeye başladığı bu dönemde telefonu bir de arabalara eklendiği dönem vardır. Telefonlu arabalar, cep telefonların piyasaya sürülmesi ile kısa sürede ortadan kalkmıştır. İki satıra sığdırdığım bu adımların gerçekleşmesi ise 20 yıldan fazla sürmüş ve 1983 yılında KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
71
2017
Uzm. Dr. F. İlay TOKTAY Nöroloji Uzmanı / EEG-EMG
BUNAMA (DEMANS)
U
nutkanlık günlük hayatımızda sıklıkla yakındığımız bir durum haline geldi. Gün içinde koşuşturmacaların arasında yapmamız gereken işleri, toplantımızı, alışveriş listemizi, telefonumuzu nereye koyduğumuzu unutur hale geldik. Bunun sonucunda da hepimizin aklına ‘acaba bende bunama mı başladı?’ sorusu geliyor. Çoğu zaman gençlerde bu yakınmalar panik yaratırken, ileri yaşlarda görüldüğünde yaşlanmanın normal gidişatına bağlanıp ihmal edilebiliyor. Unutkanlık dediğimizde çoğunlukla hafıza sorunları aklımıza geliyor, özellikle genç yaşlarda bu tür unutkanlıklar ruhsal ve fiziksel durumlara bağlı olarak ortaya çıkabiliyor. En sık olarak uykusuzluk, depresyon, stres ve endişe bozukluğu, bunların dışında metabolik durumlar, özellikle tiroid bezinin az çalışması (hipotiroidi), bazı ilaçlar, alkol, vitamin eksiklikleri (özellikle b12 vitamini) sayılabilir. Bu saydıklarımızın dışında böbrek ve karaciğer rahatsızlıkları gibi metabolik hastalıklar, enfeksiyöz hastalıklar, beyin tümörleri, epilepsi, miyokard enfarktüsü, beyin damar hastalıkları, kazalar, kafa travmaları sayılabilir. Unutkanlıktan yakınan kişilerin altta yatan sebeplerin ayırt edilebilmesi için aile hekimlerine danışması ve gerektiğinde nöroloji uzmanına başvurmaları önemlidir. Bunama yani tıp dilinde demans dediğimiz durum ise yalnızca bellek kaybını değil, eşlik eden belirtiler bütününü ifade eden bir terimdir ve kısaca erişkinlerde mer-
kezi sinir sisteminin hasarlanması sonucunda meydana gelen kalıcı ve çoğunlukla ilerleyici zihinsel yeteneklerde azalma olarak tanımlanabilir. Yalnızca bellek kusurları değil günlük işlevleri etkileyebilecek düzeyde diğer bilişsel alanlardan herhangi birinde veya birkaçında daha bozulma ile karakterizedir. Günlük yaşamı etkileyen bu tür bozulmalar bellek dışında dil, planlama-soyut düşünme gibi yürütücü işlevler, dil, beceriler, görsel ve mekansal işlevlerde olabilmektedir. Demans sendromunun temel olarak etkilediği 3 alan vardır: 1- Zihinsel fonksiyonlar 2- Davranışsal belirtiler 3- Günlük yaşam aktiviteleri Demansın en sık görülen belirtileri şunlardır: - Günlük aktiviteleri, mesleki becerileri etkileyebilecek düzeyde bellek kaybı, eşyaları nereye koyduğunu unutma, buluşma saatini unutma, söylediklerini tekrar tekrar söyleme, sorduğu sorulara cevap almasına rağmen tekrar sorma, - Dil alanında bozulmalar, kelimeleri yanlış kullanma, kelimeleri çıkaramama, konuşma hızında düşüş ve duraksamalar, - Rutin olarak yapılan basit işleri gerçekleştirmede güçlükler, karar vermede güçlük, -yönünü bulmada zorluk, odaları/sokakları karıştırma, - Duygulanımda bozulmalar, sinirlilik, içe kapanıklık, inatlaşmalar, - Kişilik değişiklikleri, - Yargılamada ve soyut düşüncede bozulma Demansın yani bunamanın bir çok sebebi bulunmaktadır. En sık görülen demans sendromu halk arasında da iyi bilinen Alzheimer hastalığıdır. Hastalığın ismi Alman psikiyatri uzmanı Alois Alzheimer’dan gelmektedir. Amerika Birleşik Devletlerinde yaklaşık 5.3 milyon Alzheimer hastası bulunmakta ve bu rakamın 2050 yılında 13.8 milyona çıkacağı tahmin edilmektedir. İnsan ömrü uzadıkça bu hastalığın görülme sıklığı artmaktadır. Bazı genetik tipleri erken yaşlarda başlamakla birlikte 65 yaş üstünde görülme sıklığı artar ve insan ömrü uzadıkça her 5 yılda bir katlanarak artmaya devam eder.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
72
2017
RİSK FAKTÖRLERİ - İleri yaş, aile hikayesi ve genetik alt yapı gibi değiştirilemez faktörlerdir; - Obezite, insülin direnci, hipertansiyon, dislipidemi, - Travmatik beyin hasarı, beyin damar hastalıkları, Down sendromu - Enfeksiyonlar Alzheimer hastalığı ile ters yönde ilişkisi olan yani koruyucu olduğu düşünülen başlıca faktörler ise yüksek eğitim düzeyi, zihinsel ve fiziksel egzersizler ve Akdeniz tipi diyettir. Hastalığın erken , orta ve ileri evre olarak sınıflayabileceğimiz 3 temel evresi vardır. Erken evrede unutkanlık, davranış problemleri, depresyon belirtileri, karar vermede zorluk, yeni bilgileri kaydedememe gibi belirtiler görülür ve bazen hasta ve yakınları tarafından ihmal edilebilir, yaşlılığa bağlanabilir. Orta evrede sosyal becerilerde kayıp, ilişkilerde kötüleşme, agresyon, paranoyalar, kaybolma görülebilir ve bu evrede yakınlarının çoğunlukla yönlendirmesine ihtiyaç duyarlar. İleri evrede ise tamamen başkalarına bağımlı hale gelir, ayrıca yeme ve yutma zorlukları, yürüyememe, konuşmada belirgin
azalma gibi fiziksel olarak da etkilenmeler görülür. Alzheimer tanısı koyduran spesifik bir test yoktur. Klinik değerlendirme ve zihinsel fonksiyonlara yönelik testler , diğer olabilecek metabolik ve enfeksiyonlara bağlı durumları araştırmak için laboratuar tetkikleri ve beyin görüntülemesi yapılır. Bunların dışında elektroensefalografi (EEG), beyin omurilik sıvısı incelemesi ve psikiyatrik değerlendirmeler yapılabilir. Tedavide kullanılan çeşitli ilaçlar özellikle erken dönemlerde başlandığında gidişatı yavaşlatmaktadır. Ayrıca ek belirtilere yönelik özellikle depresyon ve agresyonu azaltma amacıyla çeşitli ilaçlar kullanılabilmektedir. Ancak bu hastalığın kesin tedavisi bulunmamaktadır. Alzheimer hastalığı hasta yakınları için üzücü ve yıpratıcı bir rahatsızlıktır. Özellikle hastalığın evreleri ve karşılarına çıkabilecek durumlar için bilinçlendirlmeli, eğitim ve sosyal destek sağlanmalıdır. Son yıllarda hastalığı önleme, aşılama ve tedavi için çalışmalar dikkatle yürütülmekte olup ileride bu hastalığı anlamamıza ve tedavi etmemize yönelik umutlar artmaktadır.
ÖZETLE Her unutkanlığı olan demans hastası değildir, her demansı olan da Alzheimer hastası olmayabilir. Unutkanlık yakınması olanlar öncelikle iyi bir değerlendirmeden geçmeli ve gerekirse tetkikleri yapılmalıdır. Bunama yaşlanmanın kaçınılmaz sonucu değildir. Bunamadan şüphelenilen kişiler iyi bir nörolojik değerlendirmeden geçmeli ve Alzheimer dışı sebepler de dikkatlice araştırılmalıdır. Alzheimer hastalığı kesin sebebi belli değildir ancak kolaylaştıran bazı risk faktörleri vardır. Bu hastalığı geciktirici bazı koruyucu faktörler de bulunmaktadır. Bu hastalık bulaşıcı değildir, ancak bazı bulaşıcı hastalıklar yönünden araştırılmalıdır. Kesin tedavisi yoktur ancak tedaviye erken başlamak ve doğru tanı koymak önemlidir.
SOSYAL SORUMLULUK
BEYAZ EFE HASAN KILINÇ / VETERİNER
B
iranda bir kadın belirdi kliniğin kapısında.Elinde bembeyaz ufacık gözleri kapalı bir kedi.Daha bir aylık pamuk gibi tüyleri.Ben bu kediyi size teslim etmek istiyorum dedi.Teslim for-
muyla hemen aldık.Gözlerinin doğuştan açılmadığını ve kör olduğunu söyledi. Onu ilk gördüğümde hemen avuçlarımın arasına alıp oyunlar oynadım.Bir anne bebeğini nasıl severse hemen bizde onu öyle sevdik . Sıra bir yuva bulmaktan geçecekti. Fakat gözleri görmeyen daha ufacık bir yavruya bakmak kolay bir şey değidir.Özveri,uğraş,çaba ve merhamet duygusu taşıyan doğru kişilerin bakması bizimn için çok önemliydi. Sabahtan buyana yuva aradık durduk.Kimseden ses seda çıkmadı. Artık hava kararmaya başladı.Acaba götürsem mi? Bu sorunun cevabı çok zor değildi. Hemen kutuya koydum ve hadi artık benimlesin diyerek evin yoluna koyulduk. Erkek ,gözleri görmeyen ufacık bir yavru.Adını koyma zamanı geldi. Çok düşünmeye gerek yoktu.Hem ünlü komedyen Beyazıt Öztürkü sevmemden hemde pamuk gibi bembeyaz olmasından dolayı ismine Beyaz Efe koydum. Eve vardığım da annem babam nasıl bakarız diye biraz tedirgin KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
74
2017
oldular.Ama hemen odamı Beyaz için düzenlemeye başladık.Ağır ve sert eşyaları kaldırdık.Kum kabı ve yemek kapları ayarladık mamalar alındı.Birgünü böyle geçirdik.Ertesi sabah annemle babam oturmuşlar kedi evi yapıyorlar.Kocaman yürekler iki gözü görmeyen kedi için çabalıyor ve onun gözleri olmaya çalışıyordu.Beyazda bunu anladığını belli ederek bize sevgi gösterilerinde bulunuyordu. Zaman ilerledikce Beyaz Efe büyümeye başladı.Ailede herkese benim ailem bunlar diyerek ellerimezdede birer mühür yani tırmık izi bıraktı. Hastalıklar, kızgınlıklar, tatsızlıklar onun sayesinde ailede unutuldu. İşe gittiğimizde özlemler başladı. Eve biran önce varıp sevelim öpelim koklayalım duyguları belirdi. Karanlık dünyasının aydınlık insanları olduk.Görmeyen gözlerine göz olduk.O ise bizim atan kalbimizin sevdası oldu.Sabah uyandığımızda ilk yanına varıp hal hatır sorduğumuz akşam gittiğimizde oyunlar oynayıp hayatın telaşını unutup konsatre olduğumuz biricik canımız oldu.
Still Art Dr. Mimar Halit Coza
RENKLERİN DİLİ
Ü
lkenin son derece zor dönemlerden geçtiği, hangi görüşe, kimliğe, ekonomik duruma, sosyal statüye sahip olursa olsun, hemen hemen hiç kimsenin kendini rahat hissetmediği bu dönemde en azından evimizde biraz olsun huzurlu, mutlu olabilmek adına yapabileceğimiz bir değişikliktir yaşam alanımızın renkleriyle oynamak. Duvarlarımızın, ev aksesuarlarının renklerini değiştirerek ruh halimizi biraz olsun pozitif hale getirmek mümkün. Ama bunun için renklerin ne anlama geldiğini bilmekte fayda var. Hepimizin renklerle ilgili bildiği ana bazı kavramlar var. “Kırmızı” rengin iştah açtığını bu nedenle fast food sektörünün önemli markalarının kırmızıyı tercih ettiklerini, aynı zamanda kırmızı rengin kişinin sinirsel durumu ile ilgili negatif etki yarattığını bilmeyen yok gibi diye düşünüyorum. “Pembe” ve “Mavi” renklerin cinsiyet kavramını ifade etmekte en etkili renkler olduğunu, “siyah ve beyaz” renklerin kullanıldığı mekanlarda asalet ve sadeliği ifade ettiği ama aynı zamanda “soğukluk” hissi yarattığı da çok bilinen, dillendirilen kavramlar. Firmaların sınırsız renk kartelaları, alternatifleri
sunduğu son dönemlerde ana renkler dışında çok daha farklı renklerin korkusuzca kullanıldığını görmek beni mutlu ediyor. Artık kırmızı, sarı, mavi, yeşil, pembe gibi ana renk kavramlarının yerini daha önce hiç kullanmadığımız “terracota”, “mocha”, “mürdüm”, “antrasit” gibi renk kavramları almış durumda. Daha hala kullanıcı profili tarafından bu renklerin tam olarak hangi renk olduğu anlaşılamamış olsa da farklı renk tercihlerini uyguluyor ve görüyor olmak olumlu… Bu renklerden biri olan “terracota” renginin hangi renk olduğunu biliyor musunuz? Aslında “terracotta” rengine adını veren, İtalyanca’da “pişmiş toprak” anlamına gelen kil bazlı mat seramik ürünüdür. Geçmişte, yaygın olarak süs eşyası ve heykel yapımında kullanılan “terracotta”, bugün çeşitli kullanım alanlarıyla evlerimizi de süslüyor. Yatak odasında sadece bir duvarda kullanılan “terracotta”, bulunduğu ortama sıcaklık ve biraz da oryantal bir hava veriyor. Toprak tonları, kontrastı olan yeşil tonlarıyla da tamamlanmış. Son dönemde iç mekanlarda tamamlayıcı olarak yeşil tonlarına ve bitkilere daha sık rastlıyoruz. Objelerden duvarlara, değdiği her ortama sıcaklık katan “terracotta” rengi özellikle koyu toprak tonları,
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
76
2017
evinize egzotik bir hava ve sıcaklık katacaktır. Ancak duvarlarınızda koyu toprak tonlarını kullanırken, saf beyaz gibi tonlarla bu koyuluğu dengelemeyi unutmayın. “Beyaz” demişken... Beyaz deyip geçmeyin çünkü mekanınızı değiştirecek onlarca beyaz tonu var. Tonlar arasındaki küçücük farklılıklar bile mekanınızda büyük değişiklikler yaratabilir. “Beyaz” renkte seçtiğimiz önceden boyanmış tüm kapılar, pencereler veya mutfak dolapları aslında saf beyaz değildir. Mobilya endüstrisinde en çok kullanılan beyaz tonu hafif sarıya doğru bakan “pamuk beyazı”dır. Pamuk beyazı tonunu, grimsi beyazlar veya saf beyazlarla kullanırsanız, “pamuk beyazı” daha “kirli beyaz” olarak algılanabilir. Evinizin aldığı ışık miktarı, tavan yüksekliği, genişlik gibi farklı kriterleri göz önünde bulundurarak renk seçimini yaparsanız, en iyi sonuçları elde edebilirsiniz. Genişlik ve ferahlık istiyorsanız mavi yeşil tonlarını tercih edebilir, daha samimi ve sıcak bir ortam yaratmak istiyorsanız kırmızı ve sarı gibi sıcak tonları seçebilirsiniz. Doğru renk seçiminde bir başka kriter de evinizin baktığı cephe olabilir. Kuzey ve doğuya bakan evlerde sıcak renkler, batıya bakan evlerde ise soğuk renkler kullanılmasını tercih edilebilir. Çok sevdiğim, sık kullandığım gri tonları, son yıllarda bir çok evin duvarlarında bejlerin, krem renklerinin yerini almaya başladı. Bunun nedenini anlayabiliyoruz çünkü gri tüm renklerle uyum içinde olan tek renktir. Diğer kullanacağınız renk, ister uçuk pembe, ister patlıcan moru olsun, hatta mavi tonlarından canlı sarı veya turuncu tonlarına kadar, gri renkle bir arada kullanılabilir. Bu nedenle farklı stillerdeki mekanlarda grinin farklı tonlarının tercih edildiğini görebiliyoruz. Tabii ki gri de beyaz tonları gibi farklı tonlarıyla mekanlara farklı anlamlar katar, mekanın algısını değiştirir. Beraber kullanılan renklerin daha canlı görünmesini sağlar.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
77
2017
İlayda GÖKÇEVİRAN
DENİZLİ’DE SAÇSIZLIĞIN ÇÖZÜMÜ
EMELCE GÜZELLİK SALONU Önce sizi tanıyarak başlayalım. Ben Emel PİYAN. Denizli doğumluyum burada yaşıyorum. 1999 yılında açtım Emelce Güzellik Merkezini kurdum, ilklerdenim.
E
melce Güzellik Salonu’nu aradığınız çok tatlı bir ses tonuyla karşılaşıyorsunuz. Emelce Güzellik Salonu’na gittiğinizde ise sıcak bir gülümseme ile karşılanıyor ve en güzel şekilde ağırlanıyorsunuz. Emel Piyan’ın güzel sohbeti eşliğinde aradığınız her şeyi tek bir yerde buluyorsunuz. Gelin bu güzellik salonunu daha yakından inceleyelim.
Neler yapıyorsunuz bu güzellik salonunda? Kadınların istediği her şey bizde var. Kuaför, makyaj, epilasyon, cilt bakımı, zayıflama, kalıcı makyaj (kaş, eyeliner, dipliner, dudak kontürü) gibi her alanda hizmet veriyoruz. Kalıcı makyajlar çok talep görüyor. Değiştiremeyeceğimiz kaş yok. Fakat iki üç günlük
leri kapatmada çok etkili bir işlemdir. Saç seyrekliği sadece erkeklerin değil kadınlarında sorunu, bu işlemi erkeklere de kadınlara da uygulayabiliyoruz. Saç seyrekliği dışında kellik içinde bir çözüm o zaman saç simülasyonu. eğitimle bu işi yapmaya kalkan insanlar var. Malzemelerinizin çok kaliteli olması gerekiyor, eğitiminizin sağlam olması gerekiyor. Şimdiye kadar kimseyle sağlıksal bir sorun yaşamadık. Saç simülasyonu da yapıyorsunuz. Nedir saç simülasyonu? Türkiye’de çok yeni bir işlem. Bu işi ciddi anlamda yapabilen HFS Center var Serkan Bozkurt’un. Onlarla birlikte çalışıyoruz. Onların ailesine katılmak da benim için çok büyük bir gurur. Saçsızlık sorununuzu ortadan kaldırıyoruz. Saç sorunu yaşanan bölgeye özel olarak geliştirilmiş cihaz yardımıyla saç simülasyon boyasının saç derisine minik saç efektleri verilerek boyanması işlemidir. Cilt yapısına bağlı olarak 3 ila 5 yıl kullanım imkanı sağlar. Bu süre zarfında terlemeyle vücuttan zamanla atılır. İşlem sonunda daha yoğun ve gür bir görünüm elde edilir. Özellikle saç ekimi yaptırmış sonuç alamamış sac bölgesinde yara izleri yer yer var olan açık bölge-
Tabii ki, uygulama kişinin saç seyrekliği haricinde tepe bölgesi tamamen kel olan bir kişide de uygulanır diğer bölgelerde var olan saclara uygun olarak kıl efektleri uygulanarak saçsızlık sorunu giderilir. Günümüzde kullanılan topik diye adlandırılan ürünün kalıcı halidir. İşlem sonrası nelere dikkat
etmek gerekiyor peki? İşlem sonrası aşırı terlemeden kaçınılmalı( hamam sauna spor solaryum). Güneş ışığına maruz kalınmamalıdır. Sac simülasyonu cerrahi bir işlem değildir. İşlem sonrası yara vesaire olmaz. Günlük hayatınıza devam edersiniz. Alerjik hiçbir reaksiyon göstermez. Altın alerjiye neden olan bir metal olmadığı için iğnelerimiz altındır. Ürünlerimiz Sağlık Bakanlığı onaylıdır. Saç sorunlarından kurtulmak isteyen herkesi salonumuza bekliyoruz.
Telefon
0258 264 89 62 0533 397 88 68
Erdal ULUĞ Denizli’de ses, müzik, eğlence deyince akla gelen ilk isim Erdal ULUĞ ile buluştuk. Kendisini daha yakından tanıdık, müziğe nasıl başladığını öğrendik, başarılarından konuştuk ve bizlere 2017 için planladığı sürprizlerini açıkladı. Kısaca sizi tanıyacak olursak Erdal Uluğ kimdir? Erdal Uluğ, 1987 yılında Ekim ayının bir sonbahar sabahında İzmir’de güzel bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 8 yaşından itibaren düğünlerde para toplayan çocuklardan biriydim. Bu yaşıma kadar müziğin içinde büyüdüm. Müzisyenliğin yanında sunuculuk yapan şovmenlik yapan organizasyon işlerinde background’ da çalışan biriyim. Türkiye’ de en önemli konserlerde sunuculuk yapan birisiyim. Fanta Festivali, Vodafone Festivali, Expo 2020 gibi organizasyonlarda sunuculuk yaptım. Şu zamana kadar Izmir ve İstanbul’ da sahne almadığım mekân açılmamış bir mekândır sanırım. Şimdi de Denizli ‘de Vitrin Bar&Cafe’de sahne almaktayım. Peki, müziğe nasıl başladınız? Sizi etkileyen şey neydi? Ata Demirer’in dediği gibi herkesin bir dönüm noktası vardır. Benimde başlangıcım düğünlerde bir piyanist abimizin ‘Gel, para topla bakalım.’ demesiyle oldu. Bunu yaptığımda 8 yaşındaydım. Düğünlerde para toplamaya giderken hem okuyordum hem de Kemeraltı’nda çalışıyordum. 15 yaşından sonra solistlik yapmaya başladım. Sonrasında İzmir’de radyo yayın kuşağında radyoculuğa başladım. Daha sora İzmir’de organizasyon işlerine başladım. Bu yaşıma kadar yaptığım işlerle hep adımdan söz ettirdim. Bu işlerin eğitimini aldınız mı? Hani derler ya tamamen alaylıyım bende onlardan biriyim. Yanlış anlaşılma olmasın ama eğitimini alanlarla bizim aramızda ki en büyük fark tecrübelerimiz oluyor. Eğitime yönelmek
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
80
2017
İlayda GÖKÇEVİRAN
her zaman istedim. Bu sene inşallah bir atılım yapacağım bu konuda. Kendi kendime eğer bu işi yapıyorsam neden eğitimini almıyorum diyorum. Aslında ben Dokuz Eylül Üniversitesinden mezun bir iç mimarım. Ama eğlenceli ve hareketli yönümden dolayı bu işi yapamam. Profesyonel anlamda bir çalışmanız oldu mu? Nasip olursa 2017’nin ortalarına doğru bir projemiz var. Sözü müziği kendime ait iki ya da üç parçayla, şu an belli değil tam olarak. Kendi bestelerim var dediniz? Ne zamandır beste yapıyorsunuz? Uzun yıllardır beste yapıyorum. Abartmak gibi olmasın ama 60’ın üstünde bestem var. Çok iyiler de var çok kötüler de. Şu an isim vermeden söyleyeyim çok ünlü bir sanatçının okuduğu bir şarkı da var içlerinde. Hatta bir tanesini askerde yapmışlığım bile vardır. Huzurevinde bir organizasyonunuz var sanırım, bu tür etkinliklere önem veriyor musunuz? Denizli’de bulunan arkadaşlarım bana bu etkinlikten bahsettiklerinde dediğim tek şey ‘Hiç sormanıza gerek yok, gününü ayarlayın ister 1 saat isterse 20 saat olsun fark etmez.’ dedim. Çünkü benimde bir anneannem var. Ben onu evde yalnız bıraktığımda kötü oluyorum, acaba huzurevinde ki insanlar ne yapar diye düşündüm. Onları unutmamamız gerektiğini düşünüyorum. Huzurevinde olanlara sevdiğimiz insanların bize destekleriyle küçük hediyeler falan hazırladık. Çok güzel bir organizasyon olacak. Her türlü sosyal sorumluluk projesine açık biriyim. KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
81
2017
Kitapçı Kedisi
İlayda GÖKÇEVİRAN
MÜPTEZELLER EMRAH SERBES
E
rken Kaybedenler büyüyor ve kaybetmeye devam ediyor. Tam anlamıyla bir devam kitabı değil aslında durum. “Erken Kaybedenler” kitabındaki bir karakterin gençlik yaşamı gibi... Küçükken kaybetmeye alışmış bir kişiliğin büyüyünce kazanması pek beklenir bir durum değil elbette. Kitabın ismi baştan bağırıyor, içinde müptezel hikâyeler barındırdığını, lakin müptezelliğin biraz ucundan geçmişlerin bunlara pek inanacağını zannetmiyorum. Kitapta bol küfür ve bol da uyuşturucu var. Müptezeller’de anlatılan kahramanlar ve isteyerek-istemeyerek maruz kaldıkları durumlarda, yaşadıkları olayların sebepleri ve sonuçlarında, alıştığımız türden bir kaybeden
övgüsü, kaybetmiş olmaktan duyulan o gizli gurur, moda deyimle cool’luk yok. Bununla birlikte Serbes, karakterler üzerinden okurlara “Böyle yaşamak sorumsuz, başarısız, yeteneksiz, aptal insanların işidir,” mesajı da veriyor değil. Müptezeller’deki türden hikâyeleri anlatırken kaçınılmaz olan fakat buna rağmen benzer birçok eserde anlatılmaktan, gösterilmekten kaçınılan politik, ekonomik, sosyolojik eleştiriyi Müptezeller’de görüyor oluşumuz, onu farklı bir yere koyan en önemli unsur. “Müptezeller” kitabında geçen olayların ritmi çok garip. Bir anda yükseliyor ve bir anda havada kalıyor. Hiçbir şeyin sonu yokmuş gibi hissettiriyor. Uyuşturucunun vücuttaki düşüş evresi gibi. Deliduman kitabı birçok eleştiri almasına rağmen hikâyesi olan bir kitaptı. Öyle veya böyle, kitabın sonunda insanlar bir hikâye dinlemiş oldu. Aynı şeyi “Müptezeller” için söylemek çok güç. Romanda, kahramanların en yakınından başlayarak patronlara, müdürlere, amirlere, yönetenlere, polislere... Kısaca her ortamın kendi muktedirine ve onların karşısında güçsüz, sessiz kalmak zorunda kalan, kalmasa da bir şekilde bırakılan kahramanların başlarına gelenleri de okuyoruz. KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
82
2017
Bu döngüden çıkmanın yolunu yurdum insanına sorsanız “Adam olmak, eli iş tutmak...” gibi reçeteler sunacaktır fakat romanın tavrı itibariyle bu reçeteler de kaybetmenin bir başka şekli. Emrah Serbes, romandaki kahramanları için başlarına gelen şeylerden sıyrılma alternatifi olarak şeytanın bacağını kırmayı, birtakım gayriahlaki işler yapıp, birilerini çiğneyip zıplamayı, sınıf atlayarak tuzunu kurutmayı koymuyor. Bir diğer önemli nokta da Emrah Serbes’in muhtemelen bilinçli bir tercihi olduğunu tahmin ettiğim, önceki romanlarına ve romanları haricindeki, alıştığımız bireysel duruşuna nispeten politize olmaktan kaçınmış olması. Büsbütün apolitize olmuş demiyorum, altını çizeyim. Eleştirdiğim yönleri olsa da ben okurken çok keyif aldım, sizlerin de beğenerek okuyacağınızı tahmin ediyor ve öneriyorum.
DENTAL IMPLANTOLOJİ
Merhaba,
Saf titanyum yada titanyum alaşımdan yapılan dental implant “eksik dişin kökünün” yerini tutar ve çene kemiğine yerleştirilir. Uygun bekleme süresi sonrasında kullanılan ara parçalarla üzerine sabit yada hareketli protez yapılmasını sağlar. Bunu yaparken diş eksikliği olan bölgeye köprü yapmak için önündeki arkasındaki dişlerin kesilerek zarar görmesini engeller ve tam dişsizliklerde kullanılan total protezin tutuculuğunu konforunu arttırır. Yani eğer bir yada daha çok diş eksikliğiniz varsa, sevdiğiniz yiyecekleri rahatça yiyebilmeniz, estetiğinizin, konuşmanızın ve hatta gülüşünüzün iyileşmesi için dental implant sizin için doğru çözüm olabilir. Alt yada üst çene kemiğine dental implant yerleştirmek için yapılan cerrahi işlem, muayenehane ortamında bilgi ve eğitim sahibi tüm diş hekimleri tarafından lokal anes-
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
84
2017
DİŞ HEKİMİ
S
tillLife’ın bu sayısında sizlere günümüz diş hekimliği ile ilgili en çok merak edilen belki de bilinmez konusu “dental implantoloji” hakkında bilgi vermeye çalışacağım. Halk arasında diş ekme, çakma diş, vidalı diş de denilen dental implant diş eksikliklerinin giderilmesinde şüphesiz çığır açtı ve modern dental implantın mucidi İsveçli bilim insanı ortopedi cerrahı Per-Ingvar Branemark’ın 1965 yaptığı çalışmalardan bu yana çok yol kat edildi. Artık biz diş hekimleri, pek çok ülkede üretilen yüzlerce marka ve onlarca tasarımı ile diş eksikliklerinde hastalarımızda dental implant kullanarak ulaşılabilir maliyetlerle fonkisyon ve estetik sağlanabilecek yaşam kalitesini arttıracak çözümler bulabilmekteyiz.
tezi ile hiç ağrı olmadan yapılır. İmplant yerleştirdikten sonra üzerine protez yapabilmek için 2-6 ay kadar bir süreye ihtiyaç olsa da yapılan geliştirmelerle kimi vakalarda derhal yükleme yapmakta artık mümkün. Teknoloji ne kadar gelişse uygulama kolaylaşsa bekleme süresi kısalsa da kimi hastalıklara sahip bireylerde implant uygulaması ne yazık ki mümkün olamamaktadır. Bunun kararını verecek olan diş hekiminiz sizin medikal hikayenizi alıp muayene ettikten sonra gerek gördüğünde ilgili tıp hekimi dostlarımızla görüşüp şüphesiz sizin için en doğru tedaviyi uygulayacaktır. Kimi zaman tedaviyi zora sokan sistemik hastalıkların dışında çene kemiğinde yetersizliklerde olabilmektedir. Ama bu yetersizlikler büyük oranda ek cerrahi işlemler, kemik yerine kullanılan sentetik materyallerle giderilebilmektedir. Ve elbette dental implant uygulaması sonrası hastalarımızın çoğunun ilk sorduğu soru “ne zaman sigara içebilirim?”. Tütün kullanımı her koşulda yara iyileşmesini geciktiriyor olsa da hekiminiz bu konuda hangi koşullarda esnek olabileceğimiz ve bu durumun implantınızın sağ kalımı üzerindeki etkileri hakkında sizi bilgilendirecektir.
Uygun şartlarda uygun vakada kullanılan bir dental implant üzerine uygun protezi de yapıldıktan sonra son derece kolay bakımı ve düzenli hekim kontrolleri ile yaşam boyu size hizmet edecektir. Kolay bakımla kast ettiğim doğal dişleriniz içinde vazgeçilmez olan günde iki kez diş fırçalama ve yılda bir kez diş hekimini ziyaretten ibarettir. Çok kısa bilgi vermeye çalıştığım ama sürekli gelişen, kanıta dayalı bilgilere sahip olmaya devam ettiğimiz dental implantoloji hakkında sorulacak çok soru konuşulacak yazılacak çok şey var elbet. Ancak unutmayınız ki ikibinli yılların başından beri muayenehane pratiğinde çok yaygın olarak uygulanmakta olan dental implantlar diş hekimliğinde şüphesiz çığır açsa da biyolojik, fizyolojik, fonkisyonel ve estetik sınırlar içeren bir tedavi seçeneğidir, mucize değildir. Diş eksikliklerinde hekiminiz sizin ihtiyacınıza yönelik en doğru tedavi seçeneğine sizi yönlendirecektir. Dişleriniz de keyfiniz de tam olsun, sağlıkla kalın.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
85
2017
Cerrahi Hastanesi’nin
9.YIL COŞKUSU
Özel Denizli Cerrahi Hastanesi kuruluşunun 9. Yılını Dedeman Park otelde düzenlenen muhteşem bir gece ile kutladı.
G
ecede bir konuşma yapan Denizli Cerrahi Hastanesi yönetim Kurulu Başkanı Opr. Dr. Murat Çelik, Açılışında 7 poliklinik, 3 Ameliyathane salonu, 19 yataklı yoğun bakım ünitesi, 51 yatak kapasitesi ve Acil Servis birimiyle hizmete başlayan Özel Denizli Cerrahi Hastanesinin bugün alanında uzman 40’ın üzerinde hekim ve 300 personeli ile 29 Poliklinik, 5 Ameliyathane salonu, 32 yataklı Yoğun Bakım Ünitesi, 110 Yatak kapasiteli hizmet olanağı ve Acil Servis Birimiyle Denizli’nin en önemli hastanesi konumuna yükseldiğini belirterek hastanenin büyümesinde emeği geçen hekim ve çalışanlarına teşekkür etti. KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
86
2017
Dünya standartlarında teçhizatla Denizli halkına hizmet vermenin mutluluğunu yaşadıklarını söyleyen Murat Çelik, Hastane personelinden 5. ve 3. yılını dolduran personellerini altınla ödüllendirdi. Ödül treninden sonra hastane personeli canlı müzik eşliğinde unutulmaz bir gece yaşadı. 5.YILINI DOLDURANLAR Gecede 5. Yılını dolduran Pınar Çiçek, Hatice Ercan, Bayram Peker, Ebru Çakıroğlu, Sezgin Öztürk, Mustafa Toktaş, Günay Acar, Süleyman Cibli, Fatma Şıvga ve Ömrüye Alakuş ödülleri hastane yönetimi tarafından verildi. 3. YILI DOLDURANLAR Gecede son olarak hastanede 3. yılını Fatma Özdemir, Rabia Aşık, Saliha Kurtgöz, Fatmana Bozkır, Sena Okul, Emre Üstel, Semra Gökçeoğlu, Fatma Avşar, Mukaddes Demirel, Ayşegül Toktaş, Ayfer Saldamlı, Şükrü Gözlükavak, Şaban Yeşilbahar, Faik Uysal, Ebru Şahin, Tuğba Çakır, Gülsüm Avcı, Zeliha Katırcı, Hatice Cibelik, Emine İnanır, Aylin Aydın Yasemin Uğur, Musa Açıksöz, Emine Yamaç ve Selin Yamacı’nın ödülleri verildi.
FORUM ÇAMLIK 2016’YI DOLU DOLU GEÇİRDİ!
Ş
ehrin çekim merkezi Forum Çamlık Alışveriş Merkezi, 2016 senesinde düzenlediği renkli ve eğlenceli etkinliklerin yanı sıra sunduğu avantajlı kampanyalarla da ziyaretçilerin uğrak noktası oldu. Her yaş grubuna hitap eden etkinliklerle alışveriş ve eğlence keyfini katlayan Forum Çamlık, 2017 yılında da Denizlililerin buluşma adresi olmayı sürdürecek.
ÜNLÜLER GEÇİDİ
Forum Fashion Week etkinlikleri kapsamında ekim ayında ünlü moda tasarımcısı İvana Sert, spor ve sağlıklı yaşam alanında birçok
başarıya imza atmış Ebru Şallı ve ünlü modacı Cengiz Abazoğlu'nu ağırlayan Forum Çamlık, ziyaretçilerine eğlencesi ve sohbeti bol bir hafta sonu geçirme fırsatı sundu.
MİNİKLERE ÖZEL ETKİNLİKLER
Çocuklara yönelik düzenlediği etkinliklerle çocuklu ailelerin de vazKÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
88
2017
geçilmezi olan Forum Çamlık, hem minikler hem de aileler için gönül rahatlığıyla eğlenebilecekleri bir adres oldu. Miniklerin her hafta sonu merakla beklediği Forum Çamlık Çocuk Kulübü etkinliklerinde çocuklar, hem doyasıya eğlendi hem de düzenlenen atölyeler sayesinde yaratıcılıklarını geliştirdi.
SANAT DOLU BİR ORTAM
Kitapseverleri de unutmayan Forum Çamlık, ağustos ayında ünlü Yazar Filiz Tosyalı’yı imza gününde ağırlayarak, keyifli bir etkinliğe imza attı. Sanatseverlere hitap eden etkinliklerle de adından söz ettiren Forum Çamlık, eylül ayında dünyanın dört bir yanına seyahat eden Denizlili Mehmet Han’ın fotoğraf sergisine ev sahipliği yaptı. Sri Lanka’dan Küba’ya, Peru’dan Vietnam’a kadar dünyanın tüm kıtalarında onlarca ülkeyi gezen Mehmet Han’ın eserleri Forum Çamlık ziyaretçileriyle buluştu. Denizli Fotoğraf Sanatı Derneği (DEFSAD) ile iş birliği yaparak düzenlediği DEFSAD Forum Çamlık 1. Uluslararası Fotoğraf Yarışması’yla da fotoğraf sanatına verdiği önemi vurgulayan Forum Çamlık, aralık ayında da iki genç ressam olan Sedat Gökçe ve Erdal Kocabey’in resimlerinin yer aldığı resim sergisine ev sahipliği yaparak sanatseverlerden tam not aldı.
Superb hediye kazanma şansı devam ediyor!
Kazandıran kampanyalarla da dikkat çeken Forum Çamlık, aynı gün içerisinde toplamda 125 TL ve üzeri alışveriş yapanlara Skoda Superb kazanma fırsatı sunarak, avantajlı alışverişin adresi olduğunu bir kere daha gösterdi. Kazandıran kampanya, 16 Ocak’a kadar devam edecek. KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
89
2017
BİR ELİNDE O N M A R İ F E T. . .
Mahir Ca n K ÜÇÜK Stillife dergisi olarak sizler için Denizli’de yetişmiş ve sanata bağlanmış bir kişi olan Denizli’nin sanat camiasında gururu Mahir Can Küçük ile kısa bir röportaj yaptık. Bu günlere nasıl gelmiş ve gelecekte ne gibi projeler düşünüyor gelin hep beraber okuyalım. Mahir Can Küçük kimdir diyerek başlayalım, sizi tanıyalım öncelikle. Mahir Can Küçük, Denizli’de doğup büyüyen, çocukluğundan beri sanat ile bağını güçlü tutmaya çalışmış biri. Lise hayatında da Denizli Anadolu Lisesinde sayısal okudu öncelikli tutkusunun müzik olduğunun farkında olmadan. Zaman ilerledikçe bunun farkına varmış olsa da, lisans eğitimi için ailesinin isteğiyle ilk olarak ‘risksiz’ bir bölümü bitirme ön şartı konmuştur sonrasında müzisyen olabilmesi için. İlk lisansını Bahçeşehir Üniversitesi Endüstriyel Tasarım bölümünde yaptı, yarı buslu okuyarak dört yılda tamamladı. Üçüncü tekil şahısta konuşmayı bırakayım artık… İstanbul’daki üniversite hayatımda İstanbul’u hiç yaşayamadım. O yüzden İstanbul dendiğinde hüzünlenirim, İstanbul fotoğraflarını gördüğümde bile. Tüm zamanlarımı okulumu zamanında bitirmek, kalan zamanda da müzik konusunda kendimi geliştirmeye adadım. Okul bitince hiç vakit kaybetmeden Berklee’yi kazanıp eğitimime başladım, şu an 3. senem ve bir seneyi atladığım için son senem Berklee’de. Vokalistim ve bağlama, perdesiz gitar, darbuka, kanun ve çe-
şitli batı müziği enstrümanları çalıyorum. Müziğe olan ilginizi nasıl keşfettiniz? Her zaman belli bir tutkum vardı müziğe karşı. 2 yaşımdan beri her an şarkı söylüyormuşum odanın içinde volta atarak, koşarak volta atarak ama! Sanatçılara tutkuyla bağlanırdım. Küçük yaşlarda enstrüman çalmak isterdim. Piyano ve gitara da
erkenden başladım. Her zaman müzikle bir bağım vardı. Lisede bu bağ biraz daha sağlamlaştı. Yabancılarda Michael Jackson bir sanat insanı olarak en büyük ilham kaynağımdır. Daha sonra Rock virtüözlerine de merak sardım; Steve Vai ve Eric Johnson gibi, farklı müzik türlerine ilgi duyduğumu da fark ettim. Sizi kim teşvik etti müzikle ilgi çalışmalarınız için? Bu hayatta müzik yapma kararını ben kendim verdim. Başkası beni yönlendirmedi. Önüme büyük engeller de konmadı, ya da ben engelleri aşmayı bildim. Ailem önce bölümünü oku sonra müziğini yaparsın dediler. Şarkılarımı yazıp kaydettikçe de onların bana inancı arttı. Kendimi geliştirmemde büyük etkisi olan Ayşe Gedizlioğlu var ilk müzik öğretmenim. Timur Selçuk, Randy Esen da vizyonuma katkıda bulunmuş önemli insanlardır. Batı müziğinden isimler verdiniz. Batı müziğiyle mi ilgileniyorsunuz, Türk müziği çalışmalarınız da var mı? Batı müziğine odaklıydım daha çok Berklee’den önce. İngilizce şarkılar yazıp İngilizce şarkılar söylüyordum.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
90
2017
Berklee ‘ye gidince bundan sonra benim odağım Türk müziği dedim. Özümü Amerika’ya gidince buldum. Onlar kendi müziklerini kendileri yapsın ben de kendi müziğimizi yapayım diye düşündüm. Batılı müzisyenler, Türk müziğini öğrenseler bile bizim gibi yapamazlar. Çünkü onlar bu müzikle büyümüyorlar. Bizler Batı müziğini yapabiliriz hatta onlardan daha iyi de yapabiliriz, bizim kulağımız onların müziğine aşina. Türk müziğini işlemeleriyle yazma ve icra etme işini bir batılı müzisyen çok ciddi bir kulak aşinalığı olmadığı sürece yapamaz… Kısacası sonuç olarak orada özüme döndüm ve Türk müziğini ne kadar sevdiğimi fark ettim. Deniz Toprak, İsmail Tunçbilek, Hüsnü Şenlendirici, Timur Selçuk, Zeki Müren, Yansımalar, Barış Manço, Kubat, Zara ve popüler müzikte Gökhan Türkmen diskografisini iyi bildiğim, inandıkları müziği yaptığını düşündüğüm insanlar. Onları severek takip ediyorum.
Grubunuzdan biraz bahseder misiniz? Bir resitallik bir grup kurmuştum. Konseri verdik ve gönül tellerimiz ahenkle titredi, çok huzur verici tepkiler aldık, biz de devam ettirmeye karar verdik. Grupta şu an benim dışımda bir Türk arkadaşımız var, Amerikalı, Kanadalı ve Filistinli arkadaşlarımız da var. Okulda resitallerimiz oluyor. Boston’da çeşitli Türk festivallerinde performanslarımız oluyor.
Grubunuzun ismi The Çay Party. Anlamını öğrenebilir miyiz? Boston’da The Tea Party diye tarihi bir olay var. Amerika daha bağımsız değilken İngiltere’yi protesto etmek adına İngiltere’nin Boston’a pahalı sattığı çayları denize döküyorlar. Bu Boston Tea Party olayı olarak anılıyor. Türk müziği yaptığımız için de tea’yi çayla değiştirdik. Albüm çıkarmayı düşünmüyorsunuz şu an bildiğim kadarıyla. Evet. Acelem yok. İleride yaptığım şeyler için en ufak bir pişmanlık yaşamak istemiyorum. Farklı müzik kültürlerinin olduğu bir çevredeyim şu an. Kendimi daha da geliştirmek istiyorum, zamanı gelince umarım mesajımı en güzel şekilde müziğimle vereceğim. Türkiye’de sanata yeteri kadar değer veriliyor mu sizce? Yani Türkiye’de başarılı olmak için illa ki o pop kültürüne mi girmek gerekiyor? Pop kültürüne girmek için sanatınızdan ödün vermek gerekir mi? Ben illa ki o pop kültürüne girmeye gerek olduğunu düşünmüyorum. Benim sanatımı anlamıyorlar, ya da anlamazlar gibi düşüncelerin de çok çocukça olduğunu düşünüyorum. Müzikte ahenk, tema ve tekrar, insanların müziğinizi anlaması için ana unsurlar. O şarkıyı dinleyen kişi şarkı bittikten sonra mırıldanabileceği bir ezgi bulamıyorsa bu şarkının beğenilmesi pek kolay olmaz. Ben sırf şarkım tutsun diye tekrara gitmem diyen olursa kendi bileceği iştir, çok aşırı tekrar piyasa müziği tercihidir, doğru, ancak azında karar kılarak da içten bir dinleyici kitlesi yakalayabilirsiniz. Her türlü ezgisel kişilik ve enstrümantasyon, yaygın şarkı formları kullanılarak zerafetle yansıtılabilir. Bu anlamda feragat etmeye gerek yok, bu benim düşüncem. Biraz da Pamukkale Yolları adlı projenizden bahsetmenizi istesek biraz sizden. Berklee’nin bir Youtube kanalı var. Bu Youtube kanalında yayınlanması için projeler seçiliyor. Berklee, bu videoları profesyonel stüdyolarda, profesyonel ses mühendisleri ve videograflar ile kaydedip ve yayınlıyor. Bu videolardan milyonlarca KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
91
2017
kişi tarafından izlenen videolar da var, ve bu videolar Berklee’nin en büyük tanıtım malzemesi. Güz 2016 döneminde seçilip kaydı yapılan ve klibi çekilen sayılı projeden birisi Pamukkale Yolları. Bu kanalda yayınlanacak ilk özgün Türkçe eser olacak. Söz, müzik ve düzenlemelerini kendim yaptım. Bu eserde türkü ve Türk klasik müziği esintileri de var ama çağdaş bir eser. Çok yakında yayınlanacak. Projede The Çay Party grubumuzun yanı sıra 3 konuk sanatçımız da çaldı. Şarkının sözlerinde ve klibin dekorunda Pamukkale olmasına rağmen konusu biraz farklı. Herkesin ilgilendireceğini düşündüğüm bir konuya sahip. Umarım iyi bir merak uyandırabilmişimdir ve Denizli halkı projemizi sahiplenir, bize destek olur. Aklınızda veya gelecek günlerde başka projeleriniz var mı? Farklı olarak önümüzdeki sonbahar döneminde Berklee’nin büyük konser salonunda bir Türk gecesi düzenlemek istiyoruz. Konsolosluğumuzun da desteklediği bir organizasyon. Berklee öğrencisi ve mezunu Türk müzisyenler ile birlikte yapacağımız. The Çay Party olarak Bostan’da Türk festivallerinde istikrarlı olarak sahne almaya devam ediyoruz. Geçen sene Berklee’nin Uluslararası Folklör festivalinde Türkiye bölümünün grup lideri olarak ben atanmıştım, bu sene de festivalde sahne alacağız. Her sene Berklee’nin Ortadoğu festivali olur. Bu seneki festivale Ermeni asıllı caz piyanisti Tigran Hamasyan geliyor, Berklee öğrencilerini bile heyecanlandıran bir isim. Antik Ermeni müziğinin söyleneceği bir bölüm olacak. Bu bölüm için belirlenen üç erkek vokalistten birisi benim, ve şu andaki plana göre festivaldeki tek Türk’üm. Hazırlıkların yanısıra Tigan Hamasyan’a festivalde politik mesajlar vermemesi için bir mektup yazıyorum, bu iki toplumun geleceğinin barış içinde olmasının umuduyla, kendim empati kuruyor, onu da bir nebze de olsa düşündürmek istiyorum. Mahir Can Küçük’e bu değerli sohbet için çok teşekkür ediyoruz. Umarız başarılarının devamı bir bir gelmeye devam eder.
2016’NIN SON KOMEDİ BOMBASI
İlayda GÖKÇEVİRAN
SİNEMA
Gupse Özay ikinci filmiyle seyircilerin karşısına çıktı. Senaryosunu yazdığı ve oynadığı Görümce filmi ile 2016 yılının son komedi bombasını patlattı.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
92
2017
O
ynadığı diziler ve ilk filmi Deliha ile büyük bir hayran kitlesi kazanan Özay, Türk aile bağlarıyla günlük hayatta yaşadığımız olayları en komik dille izleyenlere aktarıyor. Yeliz kardeşi Ahmet’in bir ilişkisi olmasını, Ahmet’in evlenmesini istemiyor. O, Ahmet’le birlikte yaşamayı ve onu kimseyle paylaşmamayı hayal ediyor. Deniz’e kadar Ahmet’in hayatına kaç kadın girdiyse Yeliz hepsini bir şekilde alt etmeyi başarmış ve onları ayırmış. Sıradaki hedefi Deniz ve Ahmet’in bir ilişkisi olduğunu Ahmet Deniz’e evlenme teklif ederken öğreniyor. Çeşitli planlar, komplo teorileri hazırlayan Yeliz hiç beklemediği bir sürprizle karşılaşıyor ve aşk onun da kapısını çalıyor. Oyuncu kadrosu ve performanslar takdir-e şayan fakat Gupse Özay ve Zeynep Kankonde ayakta alkışlanmalık çok çok keyif verici performanslar çıkarmışlar. Filmin sonunda çokça güleceğiniz sürprizlerde sizi bekliyor. Salonları tıklım tıklım dolduran bu harika komedi eserini kaçırmamanızı tavsiye ederim. Ben izlerken çok keyif aldım, sizlerin de çokça keyif alacağını umuyorum.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
93
2017
İCATLARIYLA ÖLEN Alexander Bogdanov (1879_1912)
1
İCAT: Parüşüt
2
Michael Dacre (1948_2009)
İCAT: Uçan Taksi
Uçuş esnasında aracın sağ kanadı araçtan ayrıldı, bu kaza sonucu Smolinksi hayatını kaybetti
4
Horace Hunley (1823_1863)
İCAT: Denizaltı
Test denemesinde boğularak hayatını kaybetti.
Thomas Andrews (1873_1912)
İCAT: Titanik Gemisi
Kendi tasarımı olan Titanik'in buz dağına çarpması sonucu 1517 kişi öldü. Andrews'te o kazada hayatını kaybedenlerin arasındaydı.
8 Koltuklu uçan taksisi ile bir tarlaya çakıldı
5
(1933_1973)
İCAT: Uçan Araba
Geliştirdiği paraşütle Eyfel kulesinin ilk güvertesinden, yaklaşık 60 metre yükseklikten yere çakılarak hayatını kaybetti.
3
Henry Smolinski
6
Alexander Bogdanov (1873_1928)
İCAT: Kan Nakli
Rus bilimadamı kan nakli için kendini denek olarak kullanınca, asistanından kaptığı sıtma ve verem bakterileri nedeniyle hayatını kaybetti
MUCİTLER 7
Li Si (Milattan önce 280_208)
İCAT: İşkence sandalyesi
8
İCAT: Planör
İşkence aletini geliştirdikten kısa süre sonra vatan haini ilan edilerek kendi icadı olan işkence sandalyesiyle idam edildi.
9
Marie Curie (1867_1934)
İCAT: Radyum ve Polonyum Çalışmaları
Fırtınanın etkisiyle kontrolü kaybetti ve düşerek öldü.
10
Henry Winstanley (1644_1703)
İCAT: Deniz feneri
Fırtınalı bir günde, deniz fenerini terketmek istemeyince boğularak öldü.
William Bullock (1813_1867)
İCAT: Dönerbasar
Yeterli önlemleri almadan radyoaktif materyallerle fazla vakit harcadı. Aplastik anemi hastalığı yüzünden öldü.
11
Otto lilienthal (1848_1896)
Test esnasında ayağı ezildi ve kangrenden öldü
12
Thomas Midgley Jr. (1889_1944)
İCAT: Engelliler için yatağa yatıran robot
Mekanizmanın demirlerine düşünce boğazı kesildi.
İkili ilişkiler ve ortaklaşa atılacak her konuda şanslısınız. Tek başına karar almamanız gereken bir süreç. Venüs gerilerken estetik girişimlerden uzak durun. 1922 Nisan arası doğduysanız Satürn desteğiyle kendinizi gösterip kalıcı adımlar atabilirsiniz.
Satürn Yay döngüsünde ekonomik anlamda kendinize çeki düzen vermenizi öneririm, para zor kazanılacak ama mutlaka somut bir şeye dönüşecek. Sabit burçlarda gerçekleşen tutulmalar diğer sabit burçları pek rahat bırakmaz. Mutlaka bir şeyler değişecek, hazır olun. Boğa alışkanlıklarına düşkündür ama esnek olmanızda fayda var.
Satürn, ilişkiler ve ortaklıklar alanında değişimler getirmeye devam ediyor. Yalnız olanlar için bu dönemde başlayan ilişkiler kalıcı olacaktır. Karşıtlıklar kolay değildir ama Trump’a bakın: Satürn tüm zorluklara rağmen başarıyı getirdi. Büyük resme bakarsanız Satürn’ün olumlu etkilerini görebilirsiniz.
Aile ilişkilerinizi düzeltebilir, ev alım satımında şanslı olabilirsiniz. İş kurmak ve ortaklıklar için de iyi bir yıl. 2010’dan beri evlilik ve ilişkiler alanında zorlansanız da, bu yıl biraz rahatlıyorsunuz. Tüm ciddi iş planlarını mayıs sonrasına bırakmalısınız.
İletişim, satış, sosyal medya, yazılı ve sözlü ifadede yılın şanslısı yükselen Aslanlar. Sanatsal konularda çok iyi organize olabilirsiniz. Aşk hayatınızda önemli sorumluluklar üstlendiniz, hayatı biraz daha ciddi algılıyorsunuz. Aslan-Kova aksındaki tüm tutulmalar özel hayatınızı da mercek altına aldırıyor. Dengeyi iyi kurmalısınız.
Güçlü finansal beklentileriniz var. Satürn, yakın ilişkiler ve kardeşlerle ilgili stresli durumlar getiriyor. Bu açıdan havayı biraz netleştirmeniz gerekebilir, bazı ilişkilerinizi sonlandırarak pozitif bir şekilde önünüze bakabilirsiniz. Gruplarla bir araya gelmek için de son derece güzel bir dönem.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
96
2017
Biraz kilo alma meylindesiniz. Eğitim, kısa seyahatler, zihinsel projeler açısından şanslısınız. Alanınızda hareket eden Satürn prestij kazandırır ama “Önce emek harcayacaksın, sonra kırmızı kurdeleyi takacaksın” prensibi işler. Hamile kalmak için çok uygun bir dönem, yaratıcılığınızı güçlü biçimde kullanabilirsiniz. Daha sosyalsiniz.
Satürn 2. evde para kazanma konusunda biraz daha çalışma ve yorulma demektir. Paranın değerini anlıyorsunuz. 12. evdeki Jüpiter bilincin açılması, korkuların şifalanması demek. 13 Ekim itibariyle Jüpiter’in Akrep Burcu’na geçişiyle birlikte şans dönemi başlıyor. Hedeflerinize daha rahat ulaşabilirsiniz.
Kendi hayatınızla ilgili sorumluluk alma döneminiz devam ediyor. Hukuk, adalet, spor gibi Yay’ın sembolize ettiği ne varsa hayatınıza daha keskin bir biçimde geliyor. Jüpiter- Terazi seyri ise arkadaşlarınızla ortak girişimler ve para demek. Ekimden sonra gizli kalan tüm duygularla yüzleşecek, Polyanna’lıktan biraz uzaklaşacaksınız.
Kasım ayı, soysal çevre konularının aktif olduğu bir ay olacak. Ekim ayının sonunda sosyal çevre ve arkadaşlık alanınızda oluşan Yeniay ile beraber, Kasım ayında da geleceğinize yönelik her tür planı ve programı devreye sokmanız mümkün. Kasım başı çok güzel etkilere sahip olacaksınız. 21 Kasım itibarıyla artık biraz geri planda durmak sizin için önem kazanıyor.
Sosyal çevrenizi, dostluklarınızı gözden geçiriyorsunuz. Bu alanda önemli elemelerle karşılaşabilirsiniz. Hayatınızdan giden sevdiğiniz dostlar varsa, artık onların hayatınıza hizmet etmediğini bilin; herkes yoluna gitmeli. Geleceğinizi şekillendiriyorsunuz. 11 Şubat ve 7 Ağustos’ta önemli kararlar alıyorsunuz.
Yılın başında bankalar ve finansal alanda çok şanslısınız. Ayrıca kariyerde değişim zamanı, sıkı çalışacaksınız. Uranüs-Satürn açıları hayatınızın geri kalanı hakkında kararlar aldıracak ve yeni bir yol çizdirecek. Kazançlı çıkıyorsunuz.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
97
2017
KÜLTÜR - SANAT
Mete ÜSTÜNTAŞ
PAHOY-TUANA DANS STÜDYOSU Denizli’de 1986 yılında Deniz SEMERCİ önderliğinde kurulan ve halen aktif olarak faaliyetlerine devam eden PAHOY Denizli’nin birçok ilkine imza atmıştır.
İlk
halk oyunları derneği olmanın yanı sıra TUANA DANS STÜDYOSU ile birlikte Denizli’ye bale sanatını ve eşli dansları da getirmiştir. Avrupa’da Türkiye’nin adını duyurmadığı ülke kalmamıştır. En son Endonezya’da dünyanın en büyük festivalinde yer alarak bir ilki daha gerçekleştirmiştir. Yılsonu gösterilerinde 4 yaştan 60 yaşa kadar dansçısıyla birlikte büyük prodüksiyonlara imzasını atmış ve Denizli’de Sindirella, Karayip Korsanları gibi gösterileri izleyicilerin beğenisine sunmuştur. Önümüzdeki yılda Efelerin hayatını anlatan bir gösteri ile Karlar Ülkesini canlandıracaklardır. Bugüne kadar Türkiye Şampiyonluğu ve Dünya Şampiyonluğu dâhil almadık ödül bırakmamıştır. Haftanın her günü farklı saatlerde çalışmalarına devam eden PAHOY ve TUANA Dans Stüdyosu tüm dans severlerin Denizli’deki adresi olmaya devam ediyor. Denizli Belediyesi Pahoy Halk Dansları Topluluğu Türkiye şampiyonu oldu
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
98
2017
Türkiye Halk Oyunları Federasyonu’nun (THOF) Akşehir’de düzenlediği Büyükler Kategorisi Stilize Dalda Denizli’yi temsil eden Denizli Belediyesi Pahoy Halk Dansları Topluluğu Türkiye şampiyonu oldu. Türk halk kültürü yaşatılıyor. Halk Oyunları Topluluğu’ndan yılsonu gösterisi Türk kültürünün önemli değerlerinden olan halk oyunlarının tanıtılması ve yaşatılması için başta ücretsiz kurslar olmak üzere birçok etkinliğe imza atan Denizli Büyükşehir Belediyesi Halk Oyunları Topluluğu, yılsonu gösterisi sundu. Pahoy, Benzeri birçok etkinlikle sizlerle olmaya devam ediyor.
KÜLTÜR, SANAT ve YAŞAM DERGİSİ
OCAK-ŞUBAT
99
2017
RESİM, MÜZİK, YARATICI DRAMA ve YABANCI DİL ATÖLYELERİ ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNDE SANATIN ETKİSİ BÜYÜKTÜR. ÜRETKENLİĞİN VE YARATCILIĞIN SONUCU OLARAK SANAT, ÇOCUĞUN ZİHİNSEL, RUHSAL, BEDENSEL VE SOSYAL GELİŞİMİNDE BÜYÜK ROL OYNAR. ÇOCUĞUNUZUN HERHANGİ BİR YETENEĞİNİN OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORSANIZ BELKİ DE YANILIYORSUNUZDUR! GELİN HEP BİRLİKTE ÇOCUĞUNUZUN İÇİNDEN SANATSAL KİMLİĞİNİ BİRLİKTE ORTAYA ÇIKARALIM! RESİM ATÖLYELERİ; çocuk ve yetişkin grup ya da özel derslerimiz ile renklerin içinde ebru, akrilik boya, yağlıboya, üç boyutlu kalem ile mimari çalışmalar, karakalem, seramik, heykel çalışmaları ile sanatın içinde olarak ruhumuzu renklendiriyoruz. MÜZİK ATÖLYELERİ; çocuk ve yetişkin grup ya da özel derslerimiz ile tüm enstrumaların (piyano, gitar, saksofan, çello, yan flüt, klarnet, keman, bağlama ) eğitimleri RİTİM TERAPİ; Denizli’de bir ilk BENART’ ta. İşinde uzman kadromuz ile vurmalı çalgılar eşlinde workshoplar. Amacımız enstruman eğitiminden de öte ayrılan sürede rahatlamaya ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde biraz olsun stres atmaktır. ORFF EĞİTİMİ; müzik, konuşma ve dansın birleşmesiyle ortaya çıkan rtim duygusunu hissetmek ve bu yolla kişilerişn içindeki yaratıcı gücü tetiklemek için yaptığımız eğitimlerdir. YABANCI DİL ATÖLYELERİ; ingilizce ve fransızca ağırlıklı dil eğitimleri ile gelişen ve birleşen dünyayla aynı dili paylaşmayı hedefliyoruz.
ÇAMLARALTI MAH. 6074 SOKAK NO:9 DENİZLİ 0 506 643 45 70 0 532 764 46 51
YARATICI DRAMA ATÖLYELERİ; bir grubu oluşturan üyelerin yaşama deneyimlerinden yola çıkarak, bir amacın, düşüncenin, doğaçlama, rol oynama (rol alma) gibi tekniklerden yararlanarak, canlandırılmasıdır.
www.benartatolye.com