Sakaryaspor Dergi54

Page 1



İmt yaz Sah b Sakaryaspor A.Ş. adına Kulüp Başkanı İsmail GÜRSES Yazı İşler Müdürü Cihan YILDIRAN Ed tör Tasarım Yayın Grubu Reklam Koord natörü Aysel UZUN

İlet ş m B lg ler Sakaryaspor Sportif Hizmetler Tic. ve San. A.Ş. Yağcılar Mahallesi Karasu Yolu Caddesi 198. Sokak No: 345 Adapazarı / SAKARYA Tel: +90 264 281 81 55 Faks: +90 264 281 81 58 Tesis: Rüstemler Tesisleri Adapazarı / Sakarya

Yayına Hazırlık Tasarım Yayın Grubu Tel: (0216) 418 32 21 www.tasarimgroup.com.tr Baskı Matsis Matbaa Hizmetleri Tevfikbey Mahallesi Dr. Ali Demir Caddesi No: 51 Sefaköy / Küçükçekmece / İSTANBUL Tel: 0212 624 21 11

www.sakaryaspor.com.tr

1


SAKARYASPOR

İÇİNDEKİLER 26 4

Başkan’dan...

10

50 + 1 Diriliş Yılı

12

Sakaryaspor’un Kurumsal Vizyonu / Hakan Pizrenli

15

16

Devre Arası Transferlerimiz

22

Maltepe Stadı’nı Doldurduk Bingöl Deplasmanına Özel Uçak

23

DURAK54 Açıldı!

24

Takımımız İkinci Yarı Hazırlıklarını Antalya’da Tamamladı

25

25

A SPOR’la Canlı Yayın Anlaşması

26

Yılmaz Vural ile Röportaj

28

Osman Özdemir ile Röportaj

30

Murat Hacıoğlu ile Röportaj

32

Aytaç Ak ile Röportaj

34

Zafer Aydoğdu ile Röportaj

36

Mümin Aysever ile Röportaj

38

Burak Bekaroğlu ile Röportaj

42

Benim Sevdam, Benim Tarzım DÜKKAN54 / Erkan Pizrenli

Anka Kuşu

22

23

2

Küllerinden Yeniden Doğan Efsane

42

TOYOTA Otomotiv Sanayi Türkiye Sakaryaspor’a Destek Vermeye Devam Edecek

44

48

Kondisyonerimiz Ali Gürsel ile Röportaj Taraftar Psikolojisi / Cemre Soysal

70 50

Maça Bir Yıldız Gibi Hazırlanmak / Oktay Berkay Gürkan

52

Rambo Hasan ile Röportaj

54

Tuncay Şanlı ile Röportaj

56

Tolga Ballık ile Röportaj

57

Şansal Büyüka ile Röportaj “Sakaryaspor’da oynamak bir ayrıcalıktır.”

58

Turan Sarıgülle ile Röportaj

60

Yeter ki... / Temel Yürek

62

Hakan Dikmen ile Röportaj

64

Sakarya’ya Maça Giderken.. / Hakan Dikmen

70

Kış Aylarında Beslenme

74

En Güzel 10 Kar Manzarası

80

Her Bölgede Bir Cennet


]J²Q PLPDULQLQ UDKDW YH NXOODQãĉOã RILV RUWDPODUãQãQ NRQIRUX

3 WU 6 R N 1 R + D O N D S ã Q D U â ] P L U t _ L Q I R # F D J \ D S L L Q V D D W F R P W U _ Z Z Z F D J \ D S L L Q V D D W F R P


SAKARYASPOR

O SENE BU SENE; İNANANLAR BAȘARIR, 50+1 DİRİLİȘ YILI Sakaryasporumuzun başarısı için bu davaya inanan arkadaşlarımla tekrar yola çıkarken karşılaşacağımız tüm zorlukları ve engelleri aşacağımıza dair birbirimize söz vermiştik. Muhteşem taraftarımız tatangaların yüzünü güldürme zamanı artık gelmişti. Bakmasını bilen göz için her şeyin bir anlamı vardır; büyük şeylere ulaşabilmek için hiçbir şeyi küçümsemeden çalışmak gerekir. Bir işi yaparken inanmak, benimsemek, algılamak ve cesur olmak gerekir. Bizim gönlümüzdeki sakaryaspor sevgisi anlatılamaz; bizler bu sezon şampiyonluk hedefine varmak için Mayıs ayında ‘50+1‘ diriliş sloganı ile yola çıktık. İnandığımız yolda, radikal değişiklikler yaptık. Güçlü bir kadro oluşturduk ve yol arkadaşlarımızla birlikte inançla çalıştık. Önümüze çıkan zorluklar, dalgalı denizler bizi yıldıramadı. Şu günlerde, sezon sonunda şampiyonluğu kucaklamak için dur durak demeden tüm ekip çalışıyoruz. Daha önceki yönetim döneminde çıkardığımız dergiyi, DERGİ54 adı ile çıkarmak yine bize nasip oldu. Artık tüm taraftarlarımız, aynı zamanda dijital olarak da okunabilecek dergilerine kavuştular. Tatangalara gurur duyacakları mağazaları, DÜKKAN54‘ü ve sevimli kafemiz DURAK54’ü sunduk. Değerli taraftarlarımızı elimizden geldiğince mutlu etmeye çalıştık; DÜKKAN54 Türkiye’de bir çok Süper Lig takımında olmayan, yurtdışı teslimatı da dahil olmak üzere e-ticaret satışına başladı. Bizi hiç yalnız bırakmadınız, hep desteklediniz. Sizler için ne yapsak azdır! Sakarya bizim, Sakaryaspor bizim... Sakarya Atatürk Stadı’nı her maçta doldurdunuz. Takımınızı iyi günde, zor günde sonuna kadar desteklediniz. Birlikte, zaman zaman güldük, bazen ağladık ama ben ve ekibim hep hayalimizin peşinde koştuk. 7 yıllık projemizin en zor yılını tüm dostların yardımı ile geçip, önce ’50+2’, ‘50+3’ daha sonra ‘50+4’ yıllarımızda Süper Lig’de olmayı planladık, umarım başarırız... Yol arkadaşlarımızla kenetlendik; bu büyük camianın her türlü güzelliği ve başarıyı yaşaması için gecemizi gündüzümüze kattık. Umudumuz, sezon sonu şampiyonluğa ulaşıp hep birlikte mutluluğu paylaşmak. SAKARYASPOR KULÜBÜ BAŞKANI Av. İSMAİL GÜRSES

4


5


SAKARYASPOR

YÖNETİM KURULU ÜYELERİ

6


DİĞER KURULLAR

7


SAKARYASPOR

8


9


SAKARYASPOR

VİZYONUMUZ BİREYLERE DEĞİL, EVRENSEL KURALLARA BAĞLI, İNSANA YATIRIM YAPAN İDEALİST BİR KULÜP Sakaryaspor Kulübü, evrensel ve çağdaş futbol kulübü yönetim değerlerini takip ederek, etkin kurumsal kurallar çerçevesinde, tüm faaliyet alanlarında sürekli yapısını yenileyerek, çağın gereksinimlerine ayak uydurmayı kendine öncelikli hedef olarak belirler. Kısa ve uzun vadeli planlarla geleceği yapılandırmaya çaba harcayan ekipler oluşturmak, UEFA Mali Fair Play kriterlerine uymak için tüm yapılanmayı hayata geçirmek, insana yatırım yapmak, Sakaryaspor Kulübü’nün vazgeçilmez değerleridir. ŞEFFAF, VİZYONER VE KİTLESEL İLETİŞİM YÖNTEMLERİNİ ETKİN BİÇİMDE KULLANAN ÇALIŞKAN BİR YÖNETİM Sakaryaspor Kulübü’nü yöneten ekiplerin mali disiplin ve şeffaflık ilkelerini benimsemesi, eksik tüm kurumsal altyapıyı bu çerçevede yapılandırması beklenir. Yönetimler, ülkemizin en önemli markalarından birisi olan Sakaryaspor’un futbol alanında, ‘İstikrar’, ‘Kurumsallık’, ‘Yenilenme’, ‘Güç’, ‘Başarı’ kavramları ile daha sık anılır olmasını sağlamak için gerekli çalışmaları yaparlar. Ayrıca, kulübün toplumsal marka algısını ve bilinirliğini arttırmak için, konusunda uzman ekipler ile çalışarak, kitlesel iletişim araçlarını çağdaş standartlarda, şeffaf ve etkin yöntemler kullanırlar.

KURUCU DEĞERLERE BAĞLI, CANINI DİŞİNE TAKIP MÜCADELE EDEN, SPORTMENLİĞİ ELDEN BIRAKMAYAN BİR TAKIM Sakaryaspor formasınının ve markasının üzerine yüklenmiş değerleri, ahlakı, kulübün özüne işlenmiş ilkeleri, şanlı tarihi kazanımları ve zorluklarda elde edilmiş tertemiz başarıları bilen, profesyonel sporcular ile çalışmak, altyapıdan ise bu kültüre bağlı gençler yetiştirmek Sakaryaspor Kulübünün öncelikli hedefidir. Sakaryaspor formasını giyip, eşsiz taraftarımızın desteğini alan her sporcunun, tüm emeğini ve çabasını şehrin birleştirici değeri olan Sakaryaspor Kulübü’nün başarısı için sarf etmesi, zaferler kazanmak için elinden gelen tüm çabayı terinin son damlasına kadar göstermesi ancak bunu yaparken sportmenlik, dostluk ve kardeşlik ilkelerinden asla taviz vermemesi beklenir.

SÜPER LİG YOLUNDA FORMÜL 4Y Sakaryaspor Kulübü yönetim kurulunun 2020 Haziran ayına kadar belirlemiş olduğu vizyon programı, FORMÜL 4Y olarak tanımlanır. FORMÜL 4Y, Sakaryaspor Kulübü’nün belirlemiş olduğu ilkelere tam uyum içerisinde çalışması, kulübün dönüşümü için gerekli olan sportif ve yönetimsel faaliyetlerin hangi felsefeler ışığında, hangi zaman aralığı içerisinde yapılacağına dair bir yol haritasıdır. Yeni Yönetim, Yeni Vizyon, Yeni Takım, Yeni Stat bu formülün 4 ayağıdır. Birbirine organik olarak bağlı bu alanların tümünde yaşanacak değişimlerin, ana “başarı temelli hikâyeye” hizmet etmesi beklenmektedir. Yeni yönetim anlayışının, yeni vizyonu çerçevesinde, çağdaş standartlarda yapılacak kurumsal çalışmaları, sportif başarının ana temeli olan mücadeleci, sonuç odaklı yeni takım ile harmanlanacak, yeni stat ise kulübümüzün mali bağımsızlığının yanında, takımımızın ve taraftarımızın motivasyon altyapısını güçlendirecektir. FORMÜL 4Y stratejisinin her kademede uygulanması ile Sakaryaspor markasının 4 sezon sonrasında Türkiye Süper Ligi’ne çıkması, 7 sene içerisinde ise düzenli, istikrarlı, sürekli olarak Süper Lig’de Avrupa kupalarına katılım mücadelesi veren, şeffaf mali yapısı, kurallara bağlı istikrarlı yönetim anlayışı, sağlam sportif yapısı ile hak ettiği konuma getirilmesi hedeflenmektedir. 50+1 #DirilişYılı Kulübümüzün 51. kuruluş yılı olan bu seneye uygun olarak ortaya çıkan felsefe, FORMÜL 4Y’de belirlenen yeni vizyonun bir ürünüdür ve futboldaki uzatmaları ifade eden +1 tabiri ile harmanlanarak 50+1, 50+2, 50+3, 50+4 olarak şekillendirilmiştir. Sakaryaspor Kulübünün mevcut, kendi marka değerinin çok aşağısında bulunan sportif ve yapısal konumundan bir diriliş sergileyerek kurtulması fikri üzerinden yola çıkarak, uzun çalışmalar sonunda, 2016-2017 sezonu 50+1 #DirilişYılı olarak belirlenmiştir. Diriliş hikâyesi bir bütün olarak ifade edilmekte, dipten çıkış, küllerinden doğma prensipleri üzerine inşa edilmiştir. Tüm kenti, tıpkı kuruluş hikayemizde olduğu gibi birlik içinde kenetlemek, bu vizyonun bir parçası yapmak için bir sezon boyunca, markalaşmış olan 50+1 #DirilişYılı mottosu kullanılacak, temalı etkinlikler düzenlenecektir. Takım, yönetim, taraftar kısacası bir kent el ele vererek kulübümüzü diriltmenin önemi gösteren bu vizyon, önümüzdeki seneler içerisinde de yıllara uygun vizyonlarla sürdürülecektir. Nihai hedef, şehrimizin plaka numarası ile aynı olan kulübümüzün 54. kuruluş yıl dönümü olan 17.06.2019’u, Türkiye Süper Ligi’ne yükselmeyi hak etmiş bir kulüp olarak tüm şehirde düzenli, görkemli etkinliklerle kutlamak, Sakaryaspor’u hak ettiği konuma yükseltmektir. 10


S * S 6 * 6 J 1 % /

S A K A R Y A

R E F E R A N S L A R

R A M A D A O T E L S A K A R YA I S A PA N C A S G M U 8 ? źP 9 U ź8 L 0 o + ź I S A K A R Y A A K Y A Z I S G M I źI L + P + 9 źI U + P P L + ź? P ź I M O N O C A F E & R E S TA U R A N T T M O I H E N D E K ATAT Ü R K PA R K I Iź0 ? ź & U jźP L + c 9 U 2 + P ź źP L + c 9 ź I S O P R A N O C A F E

q q½ Ü ź q ŝź7 Õá © ªźN¡ŝź7°ŗźŋŤņź/q ¡³ÜŘź*NS 7 X1źźźźźTźźźŃŅńʼnźŇńŋźņŅźŅńźźŮźźŃŅńʼnźŇńŋźņŌźņŋźźźźźźźźź ª °ƟÇ | Ç© ©q½£ ¡ŝ}°©źźźźźźźźwww.tibetmimarlik.com

11


SAKARYASPOR

SAKARYASPOR’UN YENİ KURUMSAL VİZYONU HAKAN PİZRENLİ Yüksek Divan Kurulu Üyesi

12

Küçük bir çocukken, soğuk bir kış gününde, babamın elinden tutup geldiğim bir maçta tanıştım yeşil ve siyahın en güzel haliyle. Sakarya Atatürk Stadyumunu çevrelemiş o yoğun sevgi formunda, yeşil sahaya çıkan takımı görünce insanların yüzünde oluşan o gurur, sevinç ve gülümsede buldum aradığım heyecanı. Sakaryaspor benim için Sakarya’yı sadece babamın doğduğu şehir olmaktan öteye götürdü; hayatımızın değişmez bir parçası, tutunup bırakamadığımız bir tutku haline getirdi. Yıllar yılı iyi günde kötü günde, yağmurda çamurda o tribünlerde oturup hep aynı tutku ile desteklenen o takımı görerek büyüdük ve kaderin cilvesi, değerli başkanımız İsmail Gürses sayesinde o renklere hizmet verir noktaya geldik. Başkanımızın çizmiş olduğu uzun soluklu vizyonun, kurumsal yapıda işleyen, bu güzel şehrin ve insanlarının hak ettiği konumlara gelmiş istikrarlı, şeffaf bir Sakaryaspor hayalinin etkisi ve

heyecanı ile kolları sıvayıp çalışmanın vakti gelmişti. Yeri gelir hepimiz kendi kendimize olduğumuz anlarda, yönetimsel konuları düşünürken “ben olsam böyle yapardım” diyerek hayıflanırız. Ben de bu anlarda Sakaryaspor için en etkili görev yapacağım alanın kitlesel iletişim, marka yönetimi olduğunu düşünürdüm ve çok şükür bu görev ile onulandırıldım. Ekibimiz ile birlikte Sakaryaspor’un öncelikle sosyal medya ve internet ortamındaki geçmiş iletişimini masaya yatırarak, özellikle yurtdışında konuşlanan kulüplerin prensiplerini, çağdaş iletişim standartlarının hangi yolda ilerlediğini inceleyerek adeta devrim niteliğinde değişiklikler yapmamız gerektiğine inandık. Heyecan ve umudunu kaybetmiş Sakaryaspor sevdalılarına, doğru hamlelerle neleri başarabileceğimizi yeniden hatırlatmak, genç kitleleri kulüp etrafından kilitlemek, gelecek vizyonumuzu kitleye daha önce yapılmamış sıklıkta, görselliğe, estetiğe ve çizilen hayali elle tutulur gerçeğe çevirecek şekilde sunmak istedik. Uzun soluklu, sabır gerektiren bu yolculuğa öncelikle inanılacak bir ‘değişim’ olgusu sunulması gerektiğini düşünerek, kulübümüzün bünyesine aldığımız tüm sosyal medya hesaplarımızdan bunun iletişiminin kurumsal bir dille sağlanması gerektiğini düşündük, eski alışkanlıklarımızdan sıyrılarak, futbolda sportif ve kitlesel iletişim başarısının %70’inin psikolojik olduğunun bilinciyle çalışmalara başladık.


yeni yola uyacak şekilde sürekli olarak kontrol edilmesini sağladık. Kulübümüzün bundan önce yoksun olduğu kitleye içerik yaratma, sadece kulübümüz tarafına doğru ve etkin haberlerin kitleye sağlanmasın garanti altına almak için ve takımımızı, oyuncularımızı hak ettikleri şekilde lanse edebilmek adına, profesyonel fotoğrafçılık hizmeti alımına başladık ve yüksek standartlı görsellerin her bir mecrada kullanımını sağladık. Ayrıca sosyal medyada kullanılan metin içeriğinin motive edici, güçlü söylemlere ve kulübümüze yakışan hırsı, iddiayı yansıtması sağlandı. İçerik konusunda canlı yayınlar, Instagram’ın Hikaye özellikleri sürekli ve uygun zamanlarda kullanılarak kitlelerin sürekli sıcak tutulması bir standart haline getirildi. Kulübümüzün 51. kuruluş yıl dönümü olan 17.06.1965 aslında vizyon oluşumunda ekibimiz için bir mihenk taşı oldu. Gece geç saatlerde kulübümüzün daha önceden kurumsal ve etkili organizasyonlarla kutlamadığını tespit ettiğimiz kuruluş yıldönümümüzü çarpıcı bir şekilde kutlamak için çalışmalar yaparken, futboldaki uzatmaları ifade eden +1, kulübümüzün 50 yıllık engin birikimi, köklü geçmişi ile birleşerek 50+1 oldu. Bu 50 yıllık geçmişimizin önemini kavradığımızı, ondan güç aldığımızı yansıtan ancak aynı zamanda yeni bir fidan gibi taptaze umutlarla geleceğe baktığımızı, yenilenme arzumuz, ihtiyacımızı sembolize eden bir kavram olarak tarafımızca beğenildi. Kulübümüzün hak ettiği noktalara gelmesi için top yekün bir ayağa kalkış göstermesi gerektiğini de düşünerek, #DirilişYılı kavramı benimsendi ve 50+1 ile harmanlanarak senenin sloganı oldu. Ekibimiz ile birlikte başkanımız İsmail Gürses’in çizdiği uzun soluklu vizyon çerçevesinde de, her seneye ait sloganlarımız belirlenerek, 50+4 yani şerimizin plaka numarası 54. yılımızda Süper Lig’e çıkmış bir Sakaryaspor hedefi camianın önüne konuldu. Hedefler bağlamında, profesyonel ekiplerimiz ile birlikte kulübümüzün tüm iletişim kanallarının standartlarını tek tek oluşturarak, belirlediğimiz içerikler çerçevesinde grafik tasarımcılar tarafından yapılan her bir paylaşımın, hem metin hem de görsel açısından, ulusararası kulüplerin standardlarına ve çizmek istediğimiz

Bir sonraki aşama ise “Köklere Bağlı Değişim” kavramını pekiştirmek için, değişime gerçek bir inanç yaratmak için, kulübümüzün 1980’li yıllardaki altın yıllarında, Oğuz Çetin’lerin, Aykut Kocaman’ların göğsünde gururla taşıdığı ve onlarca zafere koştuğu efsane SS logomuza dönüşüm projesiydi. Sosyal medya hesaplarımızda binlerce katılımcı ile düzenlenen anket sonucunda çıkan irade sonucunda, kulübümüz logo değişimini sağlamış, tüm alanlarda kurumsal kimlik çalışmalarını ise profesyonel ekiplerle tamamlayarak uygulamalarını yaptık. Logo değişimine ve “küllerinden yeniden doğan” bir Sakaryaspor’u tüm Türkiye’ye hatırlatmak için de tüm sosyal medya hesaplarımızdan paylaşılıp bir milyon kişi tarafından izlenen bir profesyonel video yaparak adeta takipçilerimizi kulübümüzün yaşadığı değişime kitlemeyi başardık. Çalışmalarımızın bir diğer ayağını da takımımızın oyuncularına yönelik motivasyon çalışmaları oluşturdu. Fiziksel olarak yenilenmekte olan Rüstemler tesislerimizde senenin vizyonunu, manifestosunu, sloganlarını içeren onlarca pankart hazırlandı, oyuncularımızın odalarına Sakaryaspor gerçeğini ve kendilerini nasıl bir gelecek beklediğini anlatan mektuplar kaleme alındı. Çok uzun süredir pasif kalmış internet sitemizi ise sıfırdan, tüm cihazlara uyumlu olacak şekilde yenileme işine de çok geçmeden başlayarak yaklaşık 3 ay süren, ekiplerimizle birlikte gece gündüz çalışarak, kulüpte bulunmayan

arşiv dosyalarına ulaşarak, sürekli olarak sitenin güncel tutulacağı bir şekilde yapılması için çalıştık ve açılışını gerçekleştirdik. Sakaryaspor.com. tr’yi açıldığı Ağustos ayından bu yana 76.600 kişinin ziyaret ettiği, kitlenin güncel haberleri anında öğrendiği, tüm maç sonuçlarına, raporlarına, takım oyuncularımızın kurumsal olarak tanıtıldığı içeriklere, kulübümüzün videolarına, röportajlara ve maç, idman fotoğraflarına hiçbir kısıtlama olmadan ulaşabildiği bir yapı haline getirmekten ötürü büyük memnuniyet duyuyoruz. Kulübümüz ve yönetim kurulumuzun en önemli projelerinden Dükkan54’ün büyük fedekarlıklar ve emek ile tamamen kurumsal bir yapıda kurulmasının ardından, yönetim kurulu üyelerimiz Dükkan54’ün e-ticaret platformuna sahip olması, tüm dünyadaki Sakaryalılara ürün tedariği yapılabilmesi için bir internet sitesine sahip olması gerektiğine dair bir irade koydular. Bu bağlamda ekibimize başkanımız ve ilgili yönetim kurulu üyeleri tarafından verilen görevlendirme ile, Dükkan54 markasına dair tüm sosyal medya hesapları kurulup, kulübümüz kontrolüne geçirilmiş, her bir ürünün profesyonel fotoğraflarının kurumsal yapıda paylaşılması, hesapların Sakaryaspor ile süreli organik bağlı olarak büyütülmesi projesi hayata geçirilmiş, bir yandan da dukkan54.com e-ticaret platformunun kurulumuna başlandı.

13


SAKARYASPOR

Çok kapsamlı bir uğraş gerektiren, çok derin detaylar içeren Sakaryaspor tarihinde bir ilk olacak lisanslı ürün tedariğinin internetten yapılması projesi ekiplerimizin fedakar çalışmalarıyla hayata geçti. Tasarımı ile hem göze hitap eden, kullanıcı dostu online satış mağazamız dukkan54.com açıldı ve açıldığı günden beri 10.000 yeni kullanıcının ziyaret ettiği, onlarca sipariş verdiği başarılı bir platform oldu. Sürekli olarak güncellenen ve çağa göre yenilenen dukkan54.com Sakaryaspor Kulübü’nün gelecekteki önemli gelir kaynaklarından olacaktır; bu projede katkımız olmasından ötürü gururluyuz. Son dönemde uzun girişimler sonucunda almayı başardığımız “mavi tık” ile artık tamamen kulübümüze ait resmi hesap statüsü kazanan sosyal medya hesaplarımızdan, kitlemizle temiz, sade, etkin ve çarpıcı iletişim yapmaya, belirlediğimiz standartların üstüne koyarak, Türkiye’de sadece birkaç kulübün gösterebildiği özeni göstererek, bu alanda diğer ekiplere yol gösteren bir Sakaryaspor profili çizmeye, Türk futbolunun en önde gelen kurumsal iletişim standartlarına sahip bir kulüp yaratmak en önemli hedefimiz. Sakaryaspor Başkanımız İsmail Gürses ve fedakar yönetim kurulunun çalışmaları ve vizyonu sayesinde, BİREYLERE DEĞİL, EVRENSEL KURALLARA BAĞLI, İNSANA YATIRIM YAPAN İDEALİST BİR KULÜP olacağız! Belirlediğimiz ilkeler çerçevesinde bıkmadan usanmadan çalıştığımızda, bu emeklerin meyvelerini toplayacak, uzun vadede Avrupa kupalarında mücadele eden, uluslararası tanınırlığı yüksek bir kulübe dönüşeceğiz! Tüm Sakarya kenti, Sakaryaspor camiası elele vererek bu olguyu gerçeğe dönüştürecek. Uzun vadede başarı ile Sakaryaspor’u belirlediğimiz vizyon çerçevesinde hak ettiğimiz noktalara getirdiğimizde, bu dirilişin “Sakaryaspor Modeli” olarak kulüplere örnek bile teşkil edebileceğini düşünüyoruz. Yukarıda altından başarı ile kalkabildiğimiz, Sakaryaspor’a ek değerler kattığına inandığımız işlerin kısa bir özetini sunduk. Bizler bir vizyonu oluşturmak, inanılan değerlerin altını çizmek ve işlerin belirlediğimiz bu çerçevede yapıldığını sürekli kontrol etmek, gerekirse ekip ile birlikte gece 14

gündüz çalışarak Sakaryaspor’un hayatımızda ne denli önemli olduğunu ekiplerimize göstermek ile görevliyiz. Ancak işin mutfağındaki yetenekli, aynı görev bilincini taşıyan, fedakar aşçılar olmadan bu masaya gelen yemek bu denli lezzetli olmazdı. Sabah, akşam demeden Sakaryaspor’a değer katacak projelerde emek veren ekiplerimize izninizle teşekkür etmek istiyorum. Anlık transfer haberi girişinden, maçtaki golün en geç 1 dakika içinde sosyal medyadaki tüm mecralara girişine, dukkan54’teki posttan, dukkan54.com’daki ürüne kadar tüm görevlerini başarıyla tamamlayan, yaptığımız işin sorumluluğu ve başarmak istediğimiz yüksek standartlar gereği bazen tarafımca daha hızlı, daha çok çalışma baskısı altında bırakılan, ancak her seferinde memnuniyet ile çalışarak görevleri istediğimiz standartlarda tamamlayan, AZ SONRA Ajans ve Anıl Arpat’a Sakaryaspor Kulübü adına teşekkür ederim. İnternet sitemizin tüm cihazlara uyumlu olarak kurulumunu başarı ile yapan, her bir talep ve isteğimizi başarı ile tamamlayıp, tüm güncellemeleri seri bir şekilde tamamlayan, kulübümüze örnek bir internet sitesi kazandırılmasında önemli katkıları bulunan İLAY BİLİŞİM, İlker Gülener’e Sakaryaspor Kulübü adına teşekkür ederim. İç

saha maçlarımızda ve Rüstemler’deki antrenmanlarda haber, yeni transfer durumunda da hızlı bir şekilde aksiyon alarak bize en iyi şekilde profesyonel fotoğraf sağlayan AMASYALI FOTOĞRAFÇILIK, İrfan Amasyalı’ya Sakaryaspor Kulübü adına teşekkür ederim. Dukkan54.com online satış mağazamızın kuruluşunda gösterdikleri iş birliği ve desteklerden ötürü, Bilginet ve Payu firmalarına da Sakaryaspor Kulübü adına teşekkür ederiz. Beni Sakaryaspor’lu yapan, hayattaki en iyi dostum, sırdaşım ve çalışkanlığı, mükemmel insan ilişkileri, dürüstlüğü ile benim için örnek kişilik, kulübümüzün Basın Sözcüsü ve Dükkan54’ten sorumlu yönetim kurulu üyesi Erkan Pizrenli’ye ve son olarak bana güvenerek kulübümüze hizmet etmemi sağlayan, yolumuzu açan, daimi destekçimiz, kulübümüzün geleceği ve bekası için gecesini gündüzüne kadar başkanımız Sayın İsmail Gürses’e de sonsuz teşekkürler! Kulübümüz ve yaptığımız işler ile ilgili tüm görüş, öneri ve değerlendirmelerinizi kurumsaliletisim@sakaryaspor. com.tr adresine gönderebilirsiniz. Yeşil Siyahlı renklere gönül vermiş milyonlara kucak dolusu sevgiler!


15


SAKARYASPOR

ANKA KUȘU Sakaryasporumuzun 50+1 Diriliş Yılı vizyonu ve projesi kapsamındaki ideallerini yansıtmak ve “küllerimizden yeniden doğmak” fikrini simgeleştirmek adına, İzmirli ünlü sanatçı Cem Erkal’a yaptırılan Anka Kuşu heykelimiz Atatürk Stadyumu yanındaki yerini aldı. Anka Kuşu’nun tarih sayfalarında bu dirilişin sembolü olarak yerini alması öngörülmektedir.

16


17


SAKARYASPOR

18


19


SAKARYASPOR

TEKNÄ°K KADRO

FUTBOL TAKIMIMIZ 20


21


SAKARYASPOR / HABER KÖŞEMİZ

DEVRE ARASI TRANSFERLERİMİZ Devre arası transfer döneminde kulübümüz 7 futbolcu ile anlaşma sağladı. Coşkun Yılmaz ve Mümin Aysever ile hücüm hattını güçlendirirken, Abdurrahman Canlı, Cihan Yıldız, Fahri Tatan ve Fatih Özçelik ise orta sahaya takviye verecek olan isimler olarak yeşil siyahlı formamızı giymeye başladı. Yeşil siyahın kalesini koruyan isimlerin arasına ise Bora Sevim eklendi.

MALTEPE STADINI DOLDURDUK

22

17. hafta karşılaşmasında deplasmanda Maltepespor ile karşılaşan yeşil siyahlılarımızı, büyük Sakaryaspor taraftarı yalnız bırakmadı. Sakarya’dan ve İstanbul’dan yüzlerce taraftarımız otobüslerle ve özel araçlarıyla Maltepe’ye akın etti. Karşılaşma Maltepe Stadı’nda iki bin kişinin üzerinde taraftarımızın önünde oynandı.


BİNGÖL DEPLASMANINA ÖZEL UÇAK

Diriliş Yılı’nın 15. haftasında deplasmanda 12 Bingölspor ile oynanan karşılaşma için kafilemiz, Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan kalkan, Atlas Global Havayolları’na ait, KK1965 sefer sayılı özel uçakla Bingöl’e ulaştı.

DURAK54 AÇILDI!

#durak54 Atatürk Stadyumu önünde açıldı! Hazırız, seni bekliyoruz! Maç öncesi içeceklerini #durak54’ten al, #Sakaryaspor’a destek ol! #DirilişYılı

23


SAKARYASPOR

TAKIMIMIZ İKİNCİ YARI HAZIRLIKLARINI ANTALYA’DA TAMAMLADI... Takımımız, Diriliş Yılı’nın ikinci yarısında hazırlıklarının 2. etabı için Antalya’daydı. 1 haftalık Rüstemler etabı sonrası 2 Ocak’ta Antalya’da toplanan yeşil siyahlılarımız oniki günlük verimli bir antrenman programıyla 2. yarıya hazırlandı. Zaman zaman günde 3 idman yapan ekibimiz bu süreç içerisinde hem fizik kondisyon açısından hem taktiksel anlamda çok verimli çalışmalar yaptı. Yeni transferlerimizin de dahil olduğu kamp programının ardından Ankara Adliyespor maçı için doğrudan Ankara deplasmanına geçildi.

24


TOYOTA OTOMOTİV SANAYİ TÜRKİYE, SAKARYASPOR’A DESTEK VERMEYE DEVAM EDECEK

Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, Sakaryaspor’a sağladığı 250 bin TL’lik desteğe 5. yılında da devam edecek. Sporun ve sporcunun destekçisi Toyota Otomotiv Sanayi, Sakarya’nın kalkınmasına yönelik yaptığı çalışmalarını her alanda sürdürüyor. Bölgenin spor alanındaki faaliyetlerine de katkıda bulunan Toyota Otomotiv Sanayi, şehrin simgelerinden Sakaryaspor’a verdiği desteğe bu yıl da devam edecek. Yenilenen 250 bin TL değerindeki destek anlaşması; nakit desteği, stat içi ve dışı reklam panolarının yenilenmesini kapsıyor. Destek anlaşması hakkında konuşan Toyota

Otomotiv Sanayi Türkiye Genel Müdür ve CEO’su Hiroshi Kato, “Şehrimizin önemli simgelerinden olan takımımız Sakaryaspor’umuza desteğimizi bu yıl da sürdürmekten mutluluk duyuyoruz. Yeni dönemde başarılar diliyorum.” ifadelerini kullandı.Sakaryaspor Kulübü Başkanı Av. İsmail Gürses “Sakaryasporumuzun küllerinden yeniden doğacağı bu Diriliş Yılı’nda Toyota’nın kulübümüze vermiş olduğu desteği çok önemsiyor, kendilerine teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi.

A SPOR’LA CANLI YAYIN ANLAŞMASI Başkanımız İsmail Gürses ve yönetim kurulu üyelerimiz, A SPOR spor yayınları koordinatörü Serkan Korkmaz, Spor Yayınları Koordinatör Yardımcısı Ender Bilgin ve Yayın Müdürü Okan Esen ile yapılan görüşmenin ardından karşılıklı anlaşmaya vardı. Başkanımız İsmail Gürses ve yönetim kurulunun üzerinde uzun süredir çalıştığı canlı yayın projesi A SPOR işbirliğiyle hayata geçti! #Sakaryaspor’un maçları A SPOR’da canlı olarak yayınlandı.

25


SAKARYASPOR

YILMAZ VURAL 26


Sakaryaspor’da teknik görev almış biri olarak sizden biraz Sakaryaspor’u dinleyebilir miyiz? Sizin için önemi nedir bu kulübün? 1953 doğumluyum. Lise öğrenimim sırasında seçmelerin olduğunu söylediler, ben de katıldım ve 1969 senesinde futbola ilk Sakaryaspor altyapısında başladım. Biz Deve Ziya, Sarı İhsan, Kaleci Saadettin ile, Sarı Muammer (Altın Kafa) ile büyüdük. Rıfkı abi, Antalyalı Erdal ile büyüdük. Dolayısıyla 1965’te kurulan bu kulüp ile beraber büyüdüm ben. Hiç unutmam, Galatasaray gelmişti Adapazarı’na Yıldırımspor ile maç yapmaya; orada Metin Oktay’ı seyrettik. Düz duvarları aşıp maçlara girmeye çalışırdık, böyle bir sevda bizim için. Babam doksanlı yaşlarında, hala maç kaybettiğimizde ağlar. Başka takım tutmaz kimse, biz hepimiz Sakarysporluyuz. Futbolu da bu kulüple sevdik. Adapazarı’nda bir futbol kültürü olduğu söylenir hep, herkes bir şekilde bir sporla özellikle de futbolla ilgilidir. Siz de böyle mi düşünüyorsunuz? Biz buranın yerliyiz; bu şehirde buranın kültürüyle büyüdüm. Hacı Numan amca vardı, benim hayatımda çok önemli bir yeri vardı. Onun evinde pişen her yere dağıtılırdı, varlıklı bir adamdı. Evinde bütün mahallenin çocukları oyun oynardı, buranın böyle bir kültürü vardı. Bizim o zaman nesil 50.000 kişiydi belki. Yolda yürüdüğünüz zaman herkes birbirini tanırdı. Bugün Bulvar neyse, o zaman da öyleydi. Her şeyi orada yaşardık. Bütün depremlerini, sinemalarını, insanlarını hatırlarım. Burada futbol bir hayat biçimidir; kupa maçlarını, her türlü ligden maçları herkes takip ederdi ama asıl en çok mahalle arasında yapılan maçlar, köylerin birbiriyle maçlarında halk bir araya gelirdi. İnanılmaz futbol sevgisi olan, genetiğinde bu spora gönül vermiş insanlar çıktı buradan. Sadece futbolda da değil aslında, bir çok spor dalında Adapazarı’ndan insanları görürsünüz; bilardoda, motosiklette, boksta… Özellikle 80’li yıllarda Sakaryaspor, büyük kulüplere futbolcu transferlerine başladı. Bu hızlı ivme nasıl oldu? Aslında sadece 80’li yıllarda değil, kurulduğundan beri böyledir. Bir dönemde milli takımda 8 tane Sakaryaspor’lu

olduğunu hatırlıyorum. Sadece futbolcu olarak değil; Şansal Büyüka, Fahrettin Cüroğlu, Tahsin Kaya’yı gündeme taşıyan kulüp oldu. Şu anda gördüğünüz bir çok oyuncu, hocalar, teknik insanlar hepsi Adapazarı’ndan gelir. Kulübün şu anki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Tabii bir çok şeyle bağlantılı olarak bir düşüş süreci yaşamıştı kulüp geçmişte. Ama şimdi İsmail Başkan ile birlikte yönetimimiz iyi çalışıyor, tekrar yükseliyor. Elbette yeni stadın da etkisi oldu. Hiç unutmuyorum; 2013 senesinde rahatsızım, evde yatıyordum. Şansal Büyüka ve o zamanın önemli bir kaç futbol camiasından ismi aradı. Yakında transfer yasağı başlayacak, Sakaryaspor için bir şeyler yapmamız lazım dediler. Hepimiz dertlendik, koşturduk gittik Adapazarı’na neler yapabiliriz diye. Hiçbirimiz 3 ay boyunca para almadan çalıştık, bir sürü oyuncu çıkardık o dönemden. Beşiktaş’a, Kayseri’ye oyuncu gönderdik, onlar tabii kulübe para transferi sağlayacak bütçe oluşturmuş oldular. Adapazarı’nda yıllar sonra geçirdiğim 3 ayı asla unutmam, çok güzel günlerdi. Kamuoyunda bu konular çok negatif yansıdı, şimdi sizden dinleyince aslında başarısız bir dönem olmadığı görülüyor… Ben vefa borcumu yerine getirmek istedim doğup, büyüdüğüm şehre. Zararını, yararını düşünmeden kalktım gittim. Bugün hala aktif olan çok değerli oyuncular çıkardık ama bakarsanız o dönemki haberlere benim dönemim dediğiniz gibi başarısız görünüyor, insanlar gerçek hikayeyi bilmiyor elbette. Burada Tatangalarla iş insanları ile kurduğumuz ilişkiler sayesinde bugün bile yapılan bazı yeniliklerin temellerini o zamanki çabalar atmış oldu. Stat için dahi vali ile görüştüğümüz zamanları hatırlıyorum. Hangi 3. Lig yayının maçı naklen veriliyor? Sponsor bulunmuş, yayın kanalı bulunmuş maçlar yayınlanıyor, böyle bir şey bulamazsınız başka yerde. Büyük çabalardır bunlar. Sakaryaspor bizim kendi çocuğumuz, Adapazarı’nda var oluş nedenimiz. Yaşadığı tüm zorluklara rağmen yerinden vaz geçmeyen, bu şehrin mücadelesini veren Adapazarı’nın güzel insanlarının en değerli markasıdır.

Sakaryaspor bizim kendi çocuğumuz, Adapazarı’nda var oluş nedenimiz. Yaşadığı tüm zorluklara rağmen yerinden vaz geçmeyen, bu şehrin mücadelesini veren Adapazarı’nın güzel insanlarının en değerli markasıdır.

Sizin eğitim geçmişiniz başka kimsede yok bildiğimiz kadarıyla? Futboldan gelip de, 2 tane üniversite bitirmiş kaç kişi var? Türkiye’de üniversite eğitimi ile sporun bir arada gidemediği bir durum var. Dünyanın en önemli spor akademisinde yurtdışında eğitim gördüm, futbol öğretim grevlisi oldum. 30 yıldır aralıksız 26 farklı takımda çalıştım. Dünyada başka örneği yok bunun. Almanya’da teknik eğitim aldım, kurslar bitirdim. İlk pro-lisans sahibi benim. 718 resmi maç yönetmişim. Bir Adapazarlı olarak bunları başardım, kimsenin desteği olmadan. Emeğimizle bunları yaşama şansı buldum. Bir Adapazarlı kimsenin boyunduruğu altında olmak istemez, şehrimizin öğretisini aldım ben. Şu anda Sakaryaspor bir yükseliş dönemi yaşıyor yeni yönetimle ve taraftar desteğiyle. Umuyoruz ki Süper Lig’e giden bir yol var. Siz nasıl görüyorsunuz kulübün geçmiş dönemlerini de bilen biri olarak bugünü? Sakaryaspor profesyonel anlamda yönetilme yoluna girmişti geçmiş zamanlarda fakat o süreç yürümedi pek. Sakarya Belediyesi, Sakarya Taraftarlar Derneği’ne hisseler devretti. Ben de hisse aldım o dönemde. Elimden geldiğince takımın destekçisi olmaya devam ettim. Başına kim gelirse gelsin, kim teknik yönetimi yaparsa yapsın; bütün o ‘biz yaparız, ederiz’ diyenlere rağmen gerçek destekçi olanlar biz olduk. Şu anda futbolculara tek kuruş borç yok, kimseye bir vereceğimiz yok. Bu bir kulüp için çok önemli adımlar, iyi gelişmeler. İyi bir yolda olduğumuzu görmek beni mutlu ediyor. Sakaryaspor şu an tekrar diriliş dönemini yaşıyor. İsmail Başkan ile, Tatangalar ile daha da iyi sonuçlar alınacak. 27


SAKARYASPOR

OSMAN ÖZDEMİR

30 yıllık bir kariyer... Gençlerbirliği, Konyaspor, Adana Demirspor ve daha niceleri... Ancak her zaman en çok heyecanlandıran da Sakaryaspor! Teknik Direktörümüz Osman Özdemir ile takımımızı, kariyerini, unutamadıklarını Sultanbeyli Belediyespor maçı öncesi takımımızın kamp yaptığı otelde konuştuk. 28


Sadece profesyonel olarak değil, Sakarya doğumlu ve Sakaryaspor’a gönül vermiş birisiniz de aynı zamanda. İlk olarak Sakaryaspor ne ifade ediyor sizin için, onu soralım. Sakaryalı olmak bizim için tabii ayrı bir şeref. Sakaryaspor’da çalışmak da ayrı bir gurur. Sakaryaspor’un benim için bir tutku olduğunu düşünüyorum. Geriye dönük yaklaşık 30 yıllık bir profesyonel hayatım var. Hem futbolculuk hem antrenörlük anlamında ama, Sakaryaspor başka bir şey benim için bambaşka bir anlam ifade ediyor. Buraya bütün hizmetimizi amatör ruhla verebilmek amacımız. İnşallah bunu da başarırız. Kulüpten bu dönem için ilk teknik direktörlük teklifi geldiğinde neler hissettiniz? Zor bir karar oldu mu böyle bir sorumluluk almak? Sakaryaspor’da çalışsam da çalışmasam da Sakaryaspor beni her zaman heyecanlandırmıştır. Bu benim 2. göreve gelişim, Sakaryaspor’da daha önce de geldim. Bu heyecanı yaşadım ve finalde kaybettik biz. Bu sene de böyle bi teklif tabii ani bir gelişme oldu. Bu hafta Pazartesi itibariyle başkan ve yönetimle görüştük. Açıkçası tekrar 2. olarak takımın başına gelmek beni gururlandırdı. Bundan onur duydum ama bu ihtiyaca karşılık vermek bizim için çok daha da önemli, inşallah bekleneni de karşılarız. Mevcut takım ve mevcut kadro hakkında ne düşünüyorsunuz? Takımı nasıl buldunuz geldiğiniz günden bu yana? Takımın başına gelmeden önce de tüm Türkiye futbolunu nasıl takip ediyorsam tabii ki Sakaryaspor’u da takip ediyordum. Az çok tanıdığım oyuncular var. Daha önce birlikte çalıştığım oyuncular da var. Onlarla da şimdi tekrar birlikte çalışma imkanı sağlayacağız. Şöyle söyleyeyim; Sakaryaspor’un teknik yapısı ile, oyuncu kariyeri, oyuncu kalitesi ile ilgili hiç bir sorun yok. Bu konuda diğer antrenör arkadaşlarım da farklı düşünmemişlerdir ama futbol bir performans oyunu. Özellikle bu alt liglerdeki mücadele başka bir şey. Buralarda bazen sadece teknik kapasite ve kağıt üzerindeki kariyer ve kalite yeterli olmayabiliyor. Tamamen mücadeleye dönük oyun. Evet, tecrübe gerekli ve bu tecrübe bizde var ama biz en az karşı takımlar kadar koşabilirsek, mücadele edebilirsek zaten kalitemiz ve teknik kapasitemiz sonuca mutlaka etki edecektir.

Sakaryaspor’a nasıl bir takım ruhu kurgulamak istiyorsunuz? Nasıl bir oyun felsefesi yansıtmak istiyorsunuz? Bu soruya cevap vermek kolay değil. Bir oyun felsefesi oluşturmak için gerçekten uzun bir zamana ihtiyaç var. Bunu hemen hayata geçirmeniz mümkün değil. Mazeret olarak söylemiyorum ama msela önümüzdeki maça dört eksikle çıkacağız. Cezalı oyuncularımız var. Kalecimizin bir sakatlığı var. Yine söylüyorum bu bir mazeret değil, çünkü kadronun genişliği, oyuncu sayısı yeterli diye düşünüyorum bu oyun felsefesini oluşturabilmek için nasıl bir oyun ortaya koyacağınızı anlatabilmek biraz zaman alır. Gerçekten kolay bir soru ve kolay bir cevap değil bu. Takımla birlikte yaşamak lazım, birlikte nefes almak lazım. Bu bir süreç. Bu süreç yeterli mi? 13 hafta kaldı. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Takımın belirli bir gücü, belirli bir potansiyeli zaten var. Bunu açığa çıkarabilmek benim için çok önemli. 13 hafta kaldı dediniz. Sezon sonu için öngörünüz ne yönde? 11 puan gibi bir fark var şu an liderle aramızda. Yarıştığınız takım sizden 2 maçta 4 puan almış. Bu bir handikap. Büyük bir dezavantaj. İkili averajda da kaybetmiş durumdayız. Bu 11 puanlık fark matematiksel baktığınız zaman kapanmayacak bir fark değil. Ancak hayalci de olmamak lazım. Karşı taraf 4 maç peşpeşe kaybedecek. Biz 4 maç peşpeşe kazanacağız. Bu da ilk 4-5 haftada olması gereken bir durum. Düşününce bu ne kadar gerçekleşir? Bilemeyiz. Ancak, biraz uzak bir ihtimal gibi gözüküyor. Sistem olarak play-off var. Bu play-off potasının içinde kalabilmek önemli. Biz takvim, yarış son güne kadar neyi gösteriyorsa biz bu yarışın içinde olmalıyız. Ama 1.lik ama ilk 5 takımın içinde yer almak, bu hedefimiz zaten her zaman var bizim. Uzun vadede Sakaryaspor için neler söylersiniz? 3-4 yıl sonrasını düşündüğünüz zaman nerede görüyorsunuz takımı? Ben 2 sezon önce Sakaryaspor’da çalıştım. 2 sezondan sonra bu sene geldim. Çok şey değişmiş. Sadece tanıdığım 3 tane oyuncu var Sakaryaspor’da. Önce bir takımın iskeletini muhafaza etmesi gerekirken ben şu anda bunu göremiyorum. Tekrar yeni bir takım

kurulmuş. Ancak yeni bir yönetim ve bu yeni yönetimin heyecanını, tesis anlamdaki yapılanmasını gayet iyi görüyorum. Çok olumlu karşılıyorum. Yeni yapılan stadın hayata geçmesiyle bu daha da canlanacak diye düşünüyorum. Şöyle bir durum var; Sakarya şehri her zaman futbolla yatıyor, futbolla kalkıyor. Bu tesisleşme anlamında yeni bir statla beraber bu sene inşallah bir üst lige çıkmayı da başarabilirsek bu şehrin varolan potansiyelinden dolayı daha da yukarılara çıkmak daha kolay olacaktır, diye düşünüyorum. Yani, gelecekle ilgili Sakaryaspor’un yönetim istikrarı önemli, takım istikrarı önemli, taraftarın istikrarı önemli. Sadece teknik adamla, yönetimle değil zincir şeklinde bu iş ve bunların her biri zincirin halkaları. Eğer kolektif anlayışı birlikte oturtabilirsek, aynı şeyleri düşünüp üzerine basa basa durabilirsek, kenetlenme sürerse bu şehir hakettiği yerlerde olur. Son olarak sizin de bahsettiğiniz 30 yıllık kariyeriniz boyunca, Sakaryaspor ile yaşadığınız ya da başka bir takımla yaşadığınız unutamadığınız anlar hangileridir? Çok fazla var. Futbolculuğumda Gençlerbirliği’nde oynarken Türkiye Kupası kazanmanın mutluluğunu yaşadım, onu unutamam. Şimdiki adıyla Hacettepespor olan takım, o zamanki adıyla Gençlerbirliği Oftaşspor’du. Antrenör olarak Gençlerbirliği Oftaşspor ile PTT 1. Lig’den Süper Lig’e çıkma başarısını gösterdik. Süper Lig’de çok güzel işler yaptık. Konyaspor ile PTT 1. Lig’de antrenör olarak bir play-off oynadım. Sakaryaspor ile burda bir final oynadık ama nasip olmadı kazanabilmek. Geçen sene Hacettepespor ile Bandırma karşısında kaybettik yine play-off’ta. Yani unutamadığın anlar çok fazla. Ancak hepsini sonuçlandırmak önemli. Hele ki bunu Sakaryaspor ile sonuçlandırabilmek benim için çok fazla önem taşıyor. Manevi yönden özellikle büyük önem taşıyor. 2 yıl önce 54 yaşındaydım. 54 yaşımda öyle bir finali kaybetmek beni çok üzmüştü. Nasip değilmiş ama, inşallah bu sene bunu gerçekleştireceğiz.

29


SAKARYASPOR

MURAT HACIOĞLU 30


Biraz kendinizden ve ailenizden bahsedermisiniz? Ben evcimen bir insanım ve duygusal bir yapım var. Bu sene biraz daha ayrı olacağız ama 10 yaşında bir kızım var. Futbola ilginiz ne zaman başladı? Ankara’da futbola başladım, babam herzaman arkamda ve yanımdaydı. Sizi ilk olarak nerede izleyip beğendiler? O zamanlar A takımıyla maç yapıyorduk, Samet Aybaba hocamız beni beğenmişti. Bu sayede profesyonel kısma geçtim, ilk maçım da Galatasaray’a karşıydı. erde oynadıDaha önce hangi kulüplerde sferiniz nasıl nız, Sakaryaspor’a transferiniz gercekleşti? Fenerbahçe’de oynadım,, milli formayı un hedeflerini terlettim ve Sakaryapor’un urada şampibeğendiğïm için şu an burada um. yonluğu yaşamak istiyorum. ıyordu, size Aileniz futbola nasıl bakıyordu, destek oldular mı? Ailem her zaman destek oldu, destekk etmediler. lerini üstümden hiç eksik ine borçluBen de bu başarıyı hepsine yum.

Takımdaki arkadaşlık ortamı nasıl? En önemlisi karaterleri çok düzgün ve uyumlu arkadaşlarımızın olması. Yaşadığımız tecrübelerimizi aktarmaya çalışıyoruz. Hedefimiz büyük, bu arada 50+1 diriliş yılı için başkanımız da çok çalışıyor. Bizim de görevimiz büyüyor. Sakaryaspor çok büyük bir kulüp, bu sene kesin şampiyon olacağız. Unutamadığız bir anınız var mı? Unutamadığım çok anım var, anlatsam günler saatler yetmez. Son olarak bir şeyler eklemek ister misiniz? Siz benim kadar oynayın zaten şampiyonuz dedim arkadaşlarıma. Çalışmayı seviyorum ve herzaman çalışırım. Şampiyonluk yaşamak istiyorum; Şampiyon Sakarya! Sakaryaspor taraftarı da sahada mücadeleci bir takım ruhu göreceklerine inanmalılar.

Çalışmayı seviyorum ve herzaman çalışırım. Şampiyonluk yaşamak istiyorum: Şampiyon Sakarya! Sakaryaspor taraftarı da sahada mücadeleci bir takım ruhu göreceklerine inanmalılar.

er koydunuz? Kendinize ne gibi hedefler mak herkeBüyük kulüplerde oynamak se nasip olmaz. Ben bu hayallerimi gercekleştirdim ve şimdii burdayım ve iyorum. yine şampiyon olmak istiyorum. ız bir futbolcu Kendinize örnek aldığınız im? var mı, varsa neden o isim? za... İkisi de C. Ronaldo, Alex De Souza... n de onları çok çalışkan futbolcular, ben beğeniyorum. mi hakkınTürk Futbolu’nun gelişimi erdir? daki düşünceleriniz nelerdir? erileme Türk futbolunda biraz gerileme olduğunu düşünüyorum.. Çıkan futbolcu sayısı az, bence altyamdiki pıya önem verilmeli. Şimdiki klerinde gençler bir yerlere geldiklerinde r. başka taraftan bakıyorlar. eler düşünüYeni yetişen nesil için neler yorsunuz? e abileriDurmadan çalışmaları ve nin sözlerini dinlemeleri gerekiyor. ik ve buralara Zamanında biz de dinledik en Hacı Ömer’i kadar geldik. Mesela, ben çok beğeniyorum. 31


SAKARYASPOR

AYTAÇ AK 32


DERNEK

Biraz kendinizden ve ailenizden bahseder misiniz? Ben 22.04.1985 Sakarya doğumluyum, burada büyüdüm. 3 kardeşiz, 2 ablam var. Annemi ve babamı depremde kaybettik. Eğitimime İstanbul’da devam ettim. Akabinde de Harmanlıkspor’da devam eden bir futbol hayatım vardı. Futbola ilginiz ne zaman başladı? Küçük yaşlarda mahallelerde top oynarken başıma bir iş gelir diye mahallemizin takımı Harmanlıkspor’a kaydımı yaptırdı babam. İlk orda başladım. Teyfik Tetik ilk hocamdır, ikinci babam gibidir. Sizi ilk olarak nerede izleyip beğendiler? Beni Harmanlıkspor’da beğendiler ve Galatasaray’ın alt yapısına gittim. Oradan da Güngörenspor’a geçtim. Okul probleminden dolayı tekrar lisansımı Harmanlıkspor’a aldılar ve burada devam ettim. Daha önce hangi kulüplerde oynadınız ve Sakaryaspor’a transferiniz nasıl gerçekleşti? Harmanlıkspor’a lisansımı aldıktan sonra burada haftasonları futbol oynuyordum, Sakaryaspor’a lisansımı aldılar ve okulum bitene kadar beni idare ettiler. Sakaryaspor alt yapısına başladım ve Şaban Hoca ile çalıştım. Okulum bitince takıma devam ettik. A Takım’a önerdiler. A takımında Salih hoca ile oynama serüvenim böyle devam etti. Süper Lig’te de oynadım. Beni Malatyaspor’a sattılar, memleketimden ayrıldığım için Hikmet Kahraman ile sıkıntılar, sakatlıklar yaşadık ve Hikmet Karaman’la anlaşamayıp ayrıldım. Sayın başkanımız İsmail Gürses aradı ben de seve seve kabul ettim. Aileniz futbola nasıl bakıyordu? Başlarda size destek oldular mı? Annem, babam bana çok destek oldular. Babam “futbolcu olsun” dedi ve Allah Razı olsun babamdan.

Örnek aldığım futbolcu, Puyol derdim ve Puyol’un çetin duruşu ve hırsını çok severdim ve örnek alırdım. Türk futbolu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Ülke futbolu alt yapıdan geçmelidir. Bizim ülkemizde şansa futbolcu oluyorsun, futbol için eğitime devam edemiyor çoğu insan.

Sakaryaspor’a destek olmak için geldim ve layık olduğu yere çıkarmak için terinimin son damlasına kadar şavaşmak istiyorum.

Yeni yetişen nesil için tavsiyeleriniz nelerdir? Trabzonspor’da gençlerle çok çalıştım. Arkadaşlarımız için hırs, çaba ve azim göstermelerini istiyorum. İleride faydalarını göreceklerdir. rkadaşlık ortamı nasıl? Takımdaki arkadaşlık adaşlık ortamı çok güzel Takımda arkadaşlık ve sıcak. Biz bir aileyiz. Futbol hayatı dışında neler yaparsınız? elerdir? Hobileriniz nelerdir? otograf makinam var. Profesyonel fotograf rımda fotoğraf çekiyorum Boş zamanlarımda dım ediyorum, arada da ve eşime yardım iyoruz. sinemaya gidiyoruz. nız bir Unutamadığınız ? anınız var mı? Sakaryaspor forması ile Beşiktaş mam unutamadığım bir sahasına çıkmam anımdır. klemek istediğiniz Son olarak eklemek ? birşey var mı? mızdan tek isteğiTaraftarlarımızdan miz bize her zaman destek teklerini hiç olsunlar, desteklerini er. Yenildiğiesirgemesinler. üsmesinler, mizde bize küsmesinler, mpiyon bu takım şampiyon bir takımdır ve takım amlasına terinin son damlasına caktır. kadar şavaşacaktır. ŞAMPİYON OR... SAKARYASPOR...

Kendinize ne gibi hedefler koydunuz? Sakaryaspor’a destek olmak için geldim ve layık olduğu yere çıkarmak için terinimin son damlasına kadar şavaşmak istiyorum. Örnek aldığınız bir futbolcu var mı? Varsa neden o isim? 33 33


SAKARYASPOR

ZAFER AYDOĞDU 34


Biraz kendinizden ve ailenizden bahseder misiniz? Ben 1983 Trabzon doğumluyum. Futbola babamın isteği üzerine Trabzon Spor alt yapısında başladım. Annem ve ben hiç istemedk ama bugün buralara kadar geldim. Biz 3 kardeşiz, eşim Gümüşhaneli. Onunla Trabzon’da tanıştık ve bu güzel buluşmanın meyvesi de Yusuf Çınar. Burada Sakarya’da doğdu, şampiyon olduğumuzda buradaydık. Futbola ilginiz ne zaman başladı? Çocukluğumda başladı. Trabzon’u bilirsiniz, sokaklarda aşagı mahalle yukarı mahalle turnuvalar yapardık. Sizi ilk nerde izleyip beğendiler? Babam beni Trabzonspor altyapısına götürdü ve hocalar beni çok beğendi. İlk lisansım çıktığında 16 yaşındaydım, futbola biraz geç başladım. Daha önce hangi kulüplerde oynadınız Sakaryaspor’a transferiniz nasıl gerçekleşti? Birçok kulüpte oynadım, profesyonel olarak Gümüşhanespor’a gittim. 3 sene burada oynadıktan sonra Maltepespor’a gittim. Sonra Akçabatsebatspor’a gittim, tekrar Trabzonspor’a geçtim. Ersun Hoca’nın zamanında biraz anlaşmazlık oldu. Beni Trabzon 1461 takımına kiralık göndermek istediler, ben kabul etmedim ve anlaşmamızı karşılıklı olarak fesih ettik. Ben Mardinspor’a gittim ve oradan Sakaryaspor’a geldim. Sayın Başkanımız İsmail Gürses zamanında transferi açamadılar, ben de son gün Urfa’ya gittim orada yarım sezon geçirdim. 2010 sezonunda Sayın Başkanımız İsmail Gürses ve Halit Evin ısrarcı oldular ve beni aldılar. Sakaryaspor’da başta kötü bir sezon geçirdim, haksızlıklar oldu ama en güzeli şampiyon olduk. Benim için Sakaryaspor manevi anlamda çok önemli. Manevi olarak yıpratıldım ve mecburi bir ayrılma yaşandı. Son olarak Tarsus İdman Yurdu’na transfer oldum, orda geçirdiğim sezon güzeldi. Sayın Başkanımız tekrar aradı “Seni aramızda görmek istiyoruz. Takıma abilik yapman lazım ve şampiyon olmak istiyorum.” dedi. Ben de seve seve kabul ettim. Aileniz futbola nasıl bakıyordu? Başlarda size destek oldular mı? Ailen destek oluyor; annem, babam, kayınpederim, kayınvalidem hep

desteklerini gösteriyolar. 25 yaşında evlendim, eşim zaten hep destekçim oldu, hep yanımdadır. Nereye gitsem hep beraberiz. Kötü geçirdiğimiz günlerimiz oluyor, beraber gülüyoruz, beraber üzülüyoruz iyi ki var ve eşime çok teşekkür ederim. Kendinize ne gibi hedefler koydunuz? Burada ben yine şampiyonluk yaşamak istiyorum. 4 veya 5 sene daha futbol oynayacağımı düşünüyorum, Süper Lig olur inşallah. Benim için çok gurur verici, tek hedefimiz şampiyon olmak! Örnek aldığınız futbolcu var mı? Varsa neden o isim? Şu an örnek aldığım bir futbolcu yok, rdı. Gal a atasaray’da ama eskiden vardı. Galatasaray’da da oynan biri vardı ama Bülent’in yanında medi şu an. ismi aklıma gelmedi

bize küsmesin biz bu takımı şampiyon yapmak için terimizin son damlasına kadar savaşmak için buradayız. Teşekkürler Sakaryaspor!

Ben burada yine şampiyonluk yaşamak istiyorum!..

n gelişimi hakkında Türk futbolunun rsunuz? neler düşünüyorsunuz? a 3. Liglerde yaş sınırı Türk Futbolu’nda lerin abilerini örnek olmasına, gençlerin k karşıyım ama ufak almaları için çok ufak bir gelişim var. sil için tavsiyeleriniz Yeni yetişen nesil nelerdir? aha far rkl k ı yetişiyorlar. Şu anda biraz daha farklı Yani biz eskiden çok çalışıp, çok caba sarf ediyorduk. Yeni nesil her şeye çarçekten ellerindekilerin buk ulaşıyor. Gerçekten leri gerekiyor. Sakarkıymetini bilmeleri çlerimize “Nerede yaspor’daki gençlerimize olduğunuzu iyi bilmeniz gerekir” deriz. daşlık ortamı Takımdaki arkadaşlık nasıl? zel bir Şu anda çok güzel calarımız, durumdayız. Hocalarımız, arkadaşlarımız çok iyiler Allah bozmasın,, ortam çok güzel. Unutamadığınızz bir anınız var mı? ğuŞampiyon olduğuu muzdaki tabloyu unutamıyorum. Son olarak ekle-mek istediğiniz bir şey var mı? Şu an takımımız çok iyi. Her takımda inişler çıkışlar olur, ye-aftar nildiğimizde taraftar 35 3 5


SAKARYASPOR / RÖPORTAJ

MÜMİN AYSEVER Biraz kendinizden bahseder misiniz? 1987 Bulgaristan Kırcaali doğumluyum. 1990 yılında İzmir’e göç ettik İzmir’de büyüdüm. İzmirli sayılırım.

Futbola ilginiz ne zaman başladı? Çocukken mahallede herkes gibi ben de futbol oynuyordum. 5-6 yaşlarındayken sürekli futbol oynardım. Maç izlemek için stadlara gider, televizyondan heyecanla maçları izlerdik. İnsan o zaman başlıyor hayallerini kurmaya… Sizi ilk nerde izleyip beğendiler? Okulda kendi aramızda maçlar yapardık. Beden eğitimi öğretmenimiz Tayfun Hoca aynı zamanda Altay’ın altyapısında antrenörlük yapıyormuş. Maç yaparken dikkatini çekti, ‘Seni Altay’a alalım” dedi. Ben de ailemle görüştükten sonra Altay’ın alt yapısında futbol oynamaya başladım. Daha önce hangi, kulüplerde oynadınız ve Sakaryaspor’a transferiniz nasıl gerçekleşti? Altay, Balıkesirspor, Orhangazispor, Torbalı, Turgutluspor, İnegölspor, Aydınspor, Bodrumspor’da oynadım. Sakaryaspor’a transferim de İsmail Gürses başkanımın devre arasında beni arayıp ‘Seni aramızda görmek isteriz’ demesiyle gelişti. Ben de Sakaryaspor’da oynamak isteyeceğimi belirttim. Bodrumspor’da başarılı bir sezon geçiriyordum. Bonservis sorunum çözülünce de Sakaryaspor’a geldim. Aileniz futbola nasıl bakıyordu, size destek oldular mı? Ailem bu konuda bana hep destek olmuştur. Babam pek futbol izlemez ve anlamaz sadece beni antrenmanlara götürüp getirirdi. Futbol iyi bir alışkanlık. Hem sağlık açısından hem de okuldan kalan zamanlarda iyi bir eğlence aracı. Ailem de böyle düşündüğü için bu anlamda onların çok büyük desteğini gördüm. Buradan aileme de teşekkür 36

ediyorum. Böyle bir aileye sahip olduğum için şanslıyım. Hedefleriniz neler? Bol gol atmak ve Sakaryaspor’da şampiyonluk yaşamak. Süper Lig’de Sakaryaspor formasını giymek istiyorum. Örnek aldığınız bir futbolcu var mı? Varsa neden o isim? m Brezilyalı Ronaldo örnek aldığım uşları ve futbolcudur. Çalımları, gol vuruşları yeteneğini çok beğeniyorum. kında neler Türk futbolunun gelişimi hakkında düşünüyorsunuz? şiyor ve Türk futbolu günden güne gelişiyor nik ve değişiyor. Artık futbolda mekanik knik yekondisyon ön planda sadece teknik terli değil, herkes profesyonel çalışıyor. Ülkemizde futbola çok büyük yatırımlt yapı lar yapılıyor. Yeni stadyumlar alt gusal bir tesisleri vb… Onun dışında duygusal aman çok ülkeyiz, futbolda yenildiğimiz zaman man çok aşırı üzülüyoruz, yendiğimiz zaman engelefazla seviniyoruz. Bunu biraz dengelememiz lazım. eriniz Yeni yetişen nesil için tavsiyeleriniz neler? Çok çalışmaları ve her şeyden önce kentirmelerini dilerini iyi bireyler olarak yetiştirmelerini tavsiye edebilirim. Hayalleri ve istekleri nler ve her ne olursa olsun çok istesinler mücadele etsinler. Her zaman aklımda olan bir söz var ‘Kaybettiğinde değil vazgeçtiğinde yenilirsin.’ Takımdaki arkadaşlık ortamı nasıl? yet güzel. Takımda arkadaşlık ortamı gayet ncılık Geldiğim günden beri hiç yabancılık dayçekmedim hatta yıllardır buradayeyen mışım gibi hissediyorum. İlerleyen nim zamanlarda bu arkadaşlık eminim mize ki şampiyonluk yolunda çok işimize yarayacak.

Her zaman aklımda olan bir söz var ‘Kaybettiğinde değil vazgeçtiğinde yenilirsin.’

Futbol dışında hobileriniz neler? Futboldan arta kalan zamanlarda özellikle dinlenmek ve ailemle vakit geçirmek ilk tercihim. Bazen sinemaya gitmek ve yüzmek aktivitelerimin içinde yer alabiliyor. Unutamadığınız bir an var mı? Bir gün deplasman maçında eski takım arkadaşımla rakip olduk ve maç içinde bana ‘87. dakikada size gol atacağız ve 1 – 0 yeneceğiz rüyamda gördüm’ dedi. Dakika 87’de golü ben attım ve maçı biz 0 – 1 kazandık. Son olarak eklemek istedikleriniz var mı? İnşallah bu yıl hep beraber Sakaryaspor’u bir üst ligde göreceğiz. Bunun için çok çalışmak zorunda olduğumuzun bilincindeyiz. Bunu başarabilecek güçte olduğumuzu da biliyoruz.


SÜT ÜRÜNLERİ FABRİKALARI KURUYORUZ

PASTÖRİZATÖR / PASTEURIZER

HELLİM ÜNİTESİ / HALLOUMI UNIT

HOMOJENİZATÖR / HOMOGENIZER

YOĞURT SÜTÜ DOLUM MAKİNASI YOGHURT MILK FILLING MACHINE

SOĞUTMA TANKI / COOLING TANK

PASTÖRİZE TANK/PASTEURIZER TANK

İSTİKLAL MH. SANAYİ CD. NO:95 SERDİVAN / SAKARYA TEL: +90 264 281 50 40 – FAKS: +90 264 281 50 41 – MAİL: info@stkmakina.com WEB : www.stkmakina.com www.homtech.com.tr


SAKARYASPOR / RÖPORTAJ

BURAK BEKAROĞLU Biraz kendinizden bahseder misiniz? 1997 Sakarya doğumluyum. Sakaryaspor altyapısında yetiştim ve küçüklüğümden beri en büyük hayalim bu formayı giymekti. Futbola ilginiz ne zaman başladı? Futbola olan ilgim çocukluğumda başladı diyebilirim. Sizi ilk nerde izleyip beğendiler? Mahalle arası futbol maçı yaparken keşfedildim, bir büyüğüm beni o dönem tTekspor’a götürdü. Orada beğenildim ve futbol hayatım bu şekilde başladı. Daha önce hangi, kulüplerde oynadınızz ve Sakaryaspor’a transferiniz nasıl gerçekleşti? Tekspor’dan direkt olarak Sakaryaspor altyapısına transfer oldum. O günden beri hep bu forma için savaştım. Aileniz futbola nasıl bakıyorlardı, size destek oldular mı? Ailem her zaman yanımdaydı ve benim futbolcu olmamı çok istiyorlardı. Hedefleriniz neler? En büyük hedefim bir gün Avrupa’da top oynamak. Tabii önce Sakaryaspor forması ile en üstlere yükselmek. İnşallah bu forma ile Süper Lig’de top oynar daha sonra hedeflerimin peşinden gidebilirim. Örnek aldığınız bir futbolcu var mı? Varsa neden o isim? David Luiz, en çok ilgimi çeken özelliği; soğukkanlılığı...

38

Türk futbolunun gelişimi hakkında neler düşünüyorsunuz? Dürüst olmak gerekirse fazla bir gelişim göstermiyor; aksine gerilediğini düşünüyorum ve düzeleceğine dair bir ümidim maalesef yok. Takımdaki arkadaşlık ortamı nasıl? y ve samimi bir Takımımızda ççok iyi arkadaşlık ortamı var. Futbol dışında hobileriniz nelerdir? Futbol dışında bir hobim olduğunu söyleyemem ama ailem ile zaman geçirmek. Unutamadığınız bir an var mı? Düşmemek için mücadele verdiğimiz yıl, Hacettepe ile oynadığımız maçı unutamam.

Son olarak eklemek istedikleriniz? Son olarak Sakaryaspor için emeği geçen herkese ve bizleri destekleyen taraftarlarımıza teşekkür ederim. Taraftarlarımız bizi desteklemeye devam etsinler. 50+1 diriliş yılı ile beraber eski günlerimizdeki başarılarımızı tekrar kazanacağız.


ARAŞTIRMA

39


SAKARYASPOR

40


41


SAKARYASPOR

BENİM SEVDAM, BENİM TARZIM DÜKKAN 54 ERKAN PİZRENLİ Basın Sözcüsü Mayıs ayında yapılan genel kurul neticesinde seçilen yönetim kurulumuz, Başkanımız Av. İsmail Gürses önderliğinde kararlılıkla kurumsallaşma ile alakalı adımları atmak üzere çalışmalara başladı. Bu bağlamda, yapısal çalışmaların en önemlilerinden biri ürünlerimizi satacağımız, gelir getirici bir mağazamızın olmasıydı. Bu anlamda yapılan görev bölümünden sonra hızla ve büyük bir heyecanla organize olundu. Yeni stat altındaki 450 metrekarelik yeni projemiz yapılana kadar, eski yönetimimiz zamanında stor olarak kullanılan mağazanın acil olarak bakımının yapılmasına ve değerli taraftarlarımızın hizmetine sunulmasına karar verildi. Doğru yöntemin ayrı bir şirket oluşturulup tüm alım satımların kontrol altında 42

olduğu barkot sistemiyle birlikte yapılması konusunda hemfikir olundu. 50+1 DİRİLİŞ YILI konsepti anlamında kurumsal lı anlamda da başarılı amızın olmalıydık. Mağazamızın ÜKKAN54’ ismi oybirliğiyle ‘DÜKKAN54’ ca, siz olarak seçildi. Ayrıca, mıza değerli taraftarlarımıza erişe mağazamıza alışverişe geldiğinizde sıcak, soğuk ratif içecek ve ufak aperatif acağı yiyeceklerin sunulacağı uşturuldu. ‘DURAK54’ kafe oluşturuldu. ğun Tüm ekibimizin yoğun unda çalışmaları sonucunda


düzgün çalışan, tüm hesaplarının bilgisayar ortamında kontrol edilebilir oluğu bir sistem kuruldu. Eleman alımlarımızda Sakaryaspor sevdasını kalbinde hisseden, işini severek yapan kişiler seçildi. Tüm bu çalışmalar sonucunda 28.08.2016 tarihinde DÜKKAN54 kapılarını siz pek kıymetli taraftarlarımıza, TATANGALARA açtı. Müthiş bir ilgi gösterdiniz, bizi yüreklendirdiniz. Taleplerinizi karşılamakta zorlandık, yeni ürünler konusunda bize yol gösterdiniz. Özet olarak büyük emekler verilerek oluşturulan bu mağazaya sahip çıktınız gözlerimizi yaşarttınız. Sizlerin Başkan Av. İsmail Gürses yönetimindeki bu yönetime, bizlere güveniniz tamdı. Lisanssız ürünlere itibar etmediniz, sizler bu takımın gerçek sahiplerisiniz. Hep birlikte güzel bir gelecek bizleri bekliyor. Bizler, sizlere en iyi hizmeti

vermeye çalışıyoruz, lütfen bizlere daha fazla güç verin, bizler de sizlerin yüzünü güldürelim. Sizlerin bu ilgisinden cesaret alarak işyerinizden, evinizden yorulmadan alışveriş imkanını sizlere sunmayı bir görev bilerek 3 aylık yoğun ve titiz bir çalışma sonucunda hukuki boyutlarını da tamamlayarak e-ticaret platformunu oluşturduk. Bu konuda Türkiye’de birçok Süper Lig kulübünde olmayan bir işi başarmanın ve Sakaryaspor’da bir ilk olmanın haklı gururunu yaşıyoruz E-ticaretten alışverişleriniz 19.12.2016 tarihinden itibaren başlamış ve başarı ile sürdürülmektedir. Kurumsallaşma anlamında örnek çalışmalar yaparak bizden sonraki yönetimlere ve taraftarlarımıza borçsuz ve sistemi tıkır tıkır çalışan bir kulüp bırakmak istiyoruz. Tabii ki sizlerin sonsuz desteğiyle. Ben, bu arada değerli basın mensuplarımıza teşekkür etmek

istiyorum. Gerek DÜKKAN54, gerekse DURAK54 için verdiğiniz destekler unutulmaz. Bu desteklerinizin artarak devam edeceğini umut ediyoruz. Sesimizin daha geniş kitlelere duyulabilmesi için sizler önemlisiniz. Yeşil siyah renklerimle gurur duyuyorum. Bu sene şampiyon olacağımıza olan inancım tamdır. Bu ligi kabullenmiyorum ve en kısa sürede çok üst düzeyde mücadele edeceğimizi düşünüyorum. Son olarak tüm Sakaryaspor sevdalılarına sesleniyor ve takımlarını her platformda desteklemelerini, DÜKKAN54’ten daha çok alışveriş yapmalarını, kahvelerini DURAK54’ten içmelerini rica ediyorum. Lütfen gülümseyin ve bize güvenmeye devam edin. Devam edin ki o güzelim renklerimizi zirveye taşıyalım. Zirve bize yakışır daima ve her zaman SAKARYASPOR...

43


SAKARYASPOR

ALİ GÜRSEL 44


Onlar için her takımın görünmez kahramanları ve sporun bilim adamları diyebiliriz. Takımımızın olmazsa olmazı, kondisyonerimiz Ali Gürsel ile Antalya kampında bir araya geldik. İşin mutfağını, kişisel hikayelerini ve tabii ki Sakaryaspor’u konuştuk.

Okurlarımız için genel bir giriş yapalım, kondisyoner ne demek? Takımdaki görevi tam olarak nedir? Sizin kişisel olarak yapacağınız bir tanım var mı? Antrenman bir bütün, biz bu bütünün parçalarından biriyiz. Bizim aslında görevimiz; sporcularımızı sağlık, fiziksel ve psikolojik açıdan öncelikle analiz etmek ve bu analizleri teknik heyetimizle paylaşarak hep birlikte bir antrenman programı hazırlamak ve bunları sezon içerisinde takımımıza uygulamak. Tam olarak görevimiz bu. Bir bütünün parçalarından biriyiz. Psikolojik dediniz, yani sporcuların motivasyon durumlarını da inceliyor musunuz? Tabii ki. Tüm teknik heyetimizle paylaştığımız raporlarda bu da var. Her şeyi doğru bir bütün halde topluyoruz ve hocalarımıza sunuyoruz. Sonrasında kararlarştırılan program dahilinde antrenmanlarımızı uyguluyoruz. Sezon başarında ve devre arası kamplarında sıkça duyduğumuz ‘yükleme yapmak’ terimi tam olarak ne anlama geliyor? Eksik gördüğümüz kondisyonel durumlarda bunu gidermek için yapılan çalışmalar oluyor. Bu yükleme her zaman geliştirme amaçlı değil, eğer takım mevcut durumu iyiyse bu durumu korumaya yönelik de olabilir. Ancak, sezon başları ve devre arası izin dönüşü zamanları olduğu için bu dönemlerdeki yüklemeler genelde kondisyonu yükseltmeye yönelik oluyor.

Dünyada çok önemli kondisyonerlerin takımları inanılmaz derecede değiştirmiş olduğundan bahsediliyor. Gerçekten, bir kondisyoner bir takımın bambaşka bir hal almasını sağlayabilir mi? Tabii ki herkesin antrenman bilimi, seviyesi, sahada uyguladığı antrenman performansı farklı ama tabii ki biz kondisyonerler sürekli teknik heyetle beraber çalışıyoruz. Kondisyonerlerin önerdiği programlarda herhangi bir aksi görüş çıkmadığı sürece takıma genel olarak da sporcu bazında bireysel olarak da katkıda bulunuluyor. Planlı ve programlı çalışıldığı sürece performans artışına ve sakatlıkların önlenmesine kondisyonerlerin doğrudan etki ettiği bir gerçek. Takımımız özeline gelirsek, Sakaryaspor’un mevcut kondisyon durumu mevcut performansı nasıl? Şu an ne durumda takım bu açıdan? Sezonun ilk yarısında sıkıntı yaşamadık. Sezona çok iyi bir giriş yaptık ve kondisyon durumumuzu haftalar boyunca koruduk. Sakatlık ya da maç içerisinde gözle görülür bir düşüş veya kramp gibi sorunlar yaşamadık. Peki, kritik maçlar öncesi ya da hava şartlarının çok daha farklı olduğu bir deplasman öncesi takıma özel programlar uyguluyor musunuz? Şöyle genellemekte fayda var; kritik maç öncesi olmasından ya da hava şartlarından ziyade hafta içi yapılan testlerde tespit edilen ya da gözle görünen antrenman eksikleri olan oyuncularımıza bireysel programlar hazırlıyoruz. Hocalarımıza raporlarımızı sunuyoruz. Verilen karar sonrasında bu programları uyguluyoruz. Bunun dışında da hava şartlarının soğuk olduğu, rakımın yüksek olduğu ya da düşük olduğu durumlarda yine teknik heyetimizle birlikte karar alıp deplasmana daha erken gidiyoruz ya da o şartlara uygun antrenman programları uyguluyoruz. Uzak deplasmanlara bir iki gün önceden gidip orada antrenman yapmak da takımın yüksek rakımlı yerlere adapte olmasını sağlıyoruz. Takımın sizce şu an en formda, en kondisyonlu olan ismi hangisi sizce? Biz ekip olarak bireysel değerlendirmeleri paylaşmıyoruz. Tabii ki herkesin öz yetileri farklı biz bunları

geliştirmeye çalışıyoruz. Ama gerçekten takımımızda motorik özellikleri doğuştan çok iyi sporcular mevcut. Ve şu an kamp döneminde olduğumuz için bütün oyuncularımızın performansları en üst seviyeye yaklaşmış durumda. Takım olarak gerçekten gözle görülür bir performans artışı var. Futbolla ilk tanışmanız nasıl oldu? Biraz kendi hikayenizden bahseder misiniz? Ben Marmaris Spor’da profesyonel futbolcu olarak başladım. Milli kategorilerde de oynadım. Ancak, geçirdiğim bir rahatsızlıktan dolayı genç yaşta bırakmak zorunda kaldım. Eğitimimi Muğla Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra yine Marmarisspor’da altyapı antrenörü olarak göreve başladım. Daha sonra çeşitli amatör kulüplerde çalıştım. Derince Belediyespor’da 4 yıllık bir profesyonel çalışma geçmişim oldu. Bu sezon başında da Sakaryaspor gibi büyük bir camiaya geldim. Ben; salaş uykusuz bir şekilde sınava girdim ve 90 sorudan 87 net yapmıştım. Sonuçtan 1-2 hafta sonra milli takımdan çağırdılar ve bir buçuk iki sene milli takımın alt kategorilerinde görev aldım. Sakaryaspor sizin için ne ifade ediyor? Sakaryaspor geçmişten bugüne olan tarihi asla tartışılamaz bir camia. Genç yaşımızda olmamıza rağmen bunu çok iyi biliyoruz. Süper ligde izlediğimiz dönemler de oldu. Sakaryaspor ayrı bir heyecan. Ancak, işin içine girdiğinizde daha iyi anlıyorsunuz. Şehir inanılmaz aşık futbola, bu bana inanılmaz bir zevk veriyor. Yani kulübün içinde olmak büyük bir mutluluk, büyük bir zevk. Bir an önce çok daha iyi yerlere gelmesini diliyorum. İnşallah bunu yaşamak bize de nasip olur. Sakaryaspor eski günlerini fazlasıyla hak ediyor. Şu an yönetim olarak, teknik ekip olarak, tüm çalışanlar hepimizin tek arzusu bu. İnanılmaz mutluyum; bu kulübün bir parçası olmaktan. İnşallah dediğim gibi her şey çok daha güzel olacak. Kariyerinizde unutamadığınız bir maç var mı? Aslında çok yakın bir zaman benim için, 1. devrede oynadığımız Tarsus İdman Yurdu maçı hala aklıma geldiğinde tüylerim diken diken oluyor. O maç mü45


SAKARYASPOR

Her antrenörün en üst liglerde çalışma isteği arzusu vardır. Bunun için kendimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Her yaşanan yeni bir tecrübe oluyor bize. Tüm bunlar için de hem şükrediyoruz hem çalışıyoruz. Gecemizi gündüzümüzü Sakaryaspor için harcıyoruz. İnşallah hem bizim için hem kulübümüz için her şey çok daha iyi olur.

46

kemmel oynayıp haketmediğimiz kartlar gördükten sonra yediğimiz 2 gol, daha sonra 9 kişi kalmış bir takımın 11 kişiye karşı son saniyede tüm takım olarak hücum etmesi, o gole inanmak ve o gole sahip olmak muhteşem bir duyguydu. En yakın tarihten bunu örnek vereyim, gerçekten hala tüylerim diken diken oluyor. Son olarak, uzun vadede kariyeriniz açısından hedefleriniz neler ve Sakaryaspor’u 3-4 sene sonra nerede görüyorsunuz? Sakaryaspor’un bu projesi 50+4’te süper ligde olmak, benim de en büyük hayalim. Hem bunu yaşamak hem de bunu yaşarken bunun bir parçası olmak. Hedefimiz tabii ki çok büyük ama, Sakaryaspor öyle büyük bir camia ki; tüm camianın ve çevredeki eşimizin dostumuzun arkadaşlarımızın ve diğer antrenör arkadaşlarımızın yaklaşımları paylaşımları bu camianın ne kadar bü-

yük olduğunu bizlere sürekli hissettiriyor. Şu an gerçekten kariyerimizin çok önemli bir noktasında gibi hissediyoruz ama tabii ki çok çok büyük hedeflerimiz var. İnşallah bu büyük hedeflerimiz de Sakaryaspor ile birlikte olur. Her antrenörün en üst liglerde çalışma isteği, arzusu vardır. Bunun için kendimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Her yaşanan yeni bir tecrübe oluyor bize. Tüm bunlar için de hem şükrediyoruz hem çalışıyoruz. Gecemizi gündüzümüzü Sakaryaspor için harcıyoruz. İnşallah hem bizim için hem kulübümüz için her şey çok daha iyi olur.


47


SAKARYASPOR / MAKALE

TARAFTAR PSİKOLOJİSİ Cemre SOYSAL*

Bundan yaklaşık 20 yıl önce ilk defa Simon Kuper tarafından dile getirilen bir ifade vardı; “Futbol asla sadece futbol değildir.” Geçen sürede hem ülkemizde hem de dünya futbol camiasında yaşananlar bu tespitin doğruluğunu kanıtlar nitelikteydi. 19. yüzyılın sonlarına doğru İngiltere’de doğan modern futbol kültürü 150 senelik bir geçmişe sahip. Dünya tarihini düşündüğümüzde çok da uzun olmayan bir süre içinde kıtaları, ırkları, ülkeleri birbiriyle bağlayan, ortak sevinç ve heyecanlara yönelten bir spor dalı futbol. Çoğu kez akla getirdiği soru ise şu, hiçbir politik, dini ya da etnik sebebe gerek kalmaksızın nasıl oluyor da milyonlarca insanı bir araya getirmeye bir top ve peşinden koşan 22 kişi yetiveriyor? Futbolun psikolojisini anlamaya çalıştığımızda taraftarlık ilk akla gelen unsurdur. Tribünler olmazsa futbol asla aynı zevki vermeyecektir. Taraftar cezasının olduğu maçlardan sonra futbolcularla yapılan röportajlarda çoğu futbolcu, taraftarsız maçların motivasyonlarını olumsuz yönde etkilediğini vurgular. Birçok kulübün taraftar grubu kendini takımının “12. Adamı” olarak tanımlar. Bunların hiçbiri tesadüf değildir. Tribün ve takım et ve tırnak gibidir, birini diğerinden ayrı düşünmek bütünü bölmek demektir. İnsanlar doğduğundan itibaren ister istemez birtakım grupların içine doğar, yani ait olurlar. Bu bazen bir ülkeye ait olma, bazen bir şehre ya da bir dine aidiyet olabilir. Takım tutan ve bir kulübün taraftarlığını seçen insanlarda öncelikli motivasyon da bu ait olma hissidir. Bir camiaya ait olduğunu 48

hisseden insanlar kendilerini daha fazla güvende hissetmeye başlarlar. Önemli bir maçın kritik bir dakikasında atılan golde bir stat dolusu insanla beraber sevinmek; ait olma hissinin en coşkun yaşandığı andır. Maçı tribünde seyretmenin güzel tarafı da çoğunlukla beraber olmanın verdiği güven hissidir. İnsan psikolojisine baktığımızda yaşanan zorlukları aşarken insanların “kendileri gibi” birilerine ihtiyaç duyduğunu gözlemliyoruz. Örneğin; deprem, doğal afet gibi bir travma yaşandığında aynı sıkıntıyı yaşayan insanlar bir araya gelerek başlarından geçeni anlattıklarında ve yalnız olmadıklarını hissettiklerinde çaresizlik ve yalnızlık hisleri azalıyor. Bu noktada da yine taraftarlığın sadece galibiyetleri yaşamak için değil olası mağlubiyet, kaçan gol, kaybedilen şampiyonluk gibi olumsuz durumları aşmada da insanlara kuvvet verdiğini söylemek mümkündür. Tribünlerin bir diğer etkisi ise tüm hiyerarşik rütbelerin neredeyse sıfırlanmasıdır. Bir iş yerindeki patronla iş yerinin çaycısı tribün söz konusu olduğunda eşit statüye geçerler. Stadın turnikelerinden geçtikten sonra herkesin tek bir ünvanı vardır artık; taraftarlık. Ya beraber sevinilecek ya da beraber üzünülecektir. Küçük bir çocuğun babasıyla aynı anda sevinmesi, berber çırağı ile genel müdürün beraber üzülmesi o topun kale çizgisinin neresinde kaldığına bağlıdır. Toplumsal hayatta eşitliği yaşayamayan insanlar için tribünler herkesin nispeten eşit olduğu bir alandır. Futbol sadece kulüpler bazında değil; Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası

gibi uluslararası turnuvalarda da taraftarlık psikolojisini karşımıza çıkarmaktadır. Turnuvaların düzenleneceği senelerde stoklarını arttıran televizyon markalarından, özel tasarım ürünler geliştiren markalara kadar birçok alandaki değişiklikler de gösteriyor ki futbol yarattığı etki itibariyle oldukça geniş bir popülasyona hitap etmektedir. Kendi ülkesinin katılmadığı bir turnuvada bile kendine favori bir takım seçip onu destekleyen birçok futbol seyircisi bulunmaktadır. Bunun sebebi, yanında olduğumuz tarafın kazanmasına duyduğumuz ihtiyaçtır. Herkesin gönlünde bir Arjantin - Brezilya çekişmesi vardır örneğin. Oysa, hiçbirimiz Güney Amerika topraklarında doğmamışızdır. Futbolun endüstriyelleşmesiyle git gide kaybolan amatör ruhun, sadece kulüplerin kimyasını değil,º aynı zamanda taraftarlık şablonlarını ve tribün atmosferini de doğrudan etkilediğini söylemek pek yanlış olmaz. Yukarıda bahsettiğimiz tüm psikolojik etkiler ise futbolun amatör kalan ruhunun hiç kaybolmayacağını düşündüğümüz parçalarıdır.

* Klinik Psikolog Cemre Soysal, Boğaziçi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık lisansından sonra Klinik Psikoloji yüksek lisansını tamamlamıştır. Çocuk ve ergenlerle çalışan Cemre Soysal; duygusal problemler, performans geliştirme, travma, okul ve öğrenme sorunları gibi alanlarda terapiler uygulamaktadır. Ayrıca ailelere yönelik eğitimler vermektedir. Cemre Soysal terapistliğin yanı sıra çocuk kitapları yazmakta ve çocuk kitaplarına danışmanlık vermektedir.


GÜNDEM

49


SAKARYASPOR / MAKALE

MAÇA BİR YILDIZ GİBİ HAZIRLANMAK Oktay Berkay GÜRKAN*

Futbolcu, futbola özgü kas kuvvetini ancak futbol oynayarak ve futbol hedeflenerek oluşturulmuş egzersizleri uygulayarak kazanabilir. Bu nedenle, futbolcunun ihtiyaç duyduğu kas gücünü kazanması ve ideal seviyede tutması için sezon boyunca sistemli ve özel antrenmanlar yapması gereklidir. Kas gücünü geliştirmeye yönelik ve futbol için özel programlanmış egzersizler ile kas ve sinir sistemleri arasındaki koordinasyonun sağlanması, hem birey olarak oyuncunun hem de bir bütün olarak takımın başarısını derinden etkiler. Futbolcunun kondisyon programı iyi bir aerobik temele dayandırılarak hazırlanmalıdır. Futbolun fizyolojik talepleri üzerine yapılan araştırmalar, özellikle kaleci harici oyuncuların 90 dakikalık bir maçta ortalama 10 -13 kilometre arası bir mesafe kat ettiklerini ve yaklaşık 700 yön değişimi gerçekleştirdiklerini göstermiştir. Futbolcular saha performanslarını iyileştirmek için haftada birkaç gün, en az bir saatlik koşular yaparlar. Ancak, yapılan antrenmanları spor alanı odaklı incelediğimizde, maç esnasında ihtiyaç duyulanın düz bir koşudan ziyade farklı kademelerde ve yönlerde gelişen yürüme, ritmik yürüme, koşma ve sprint adı verilen sürat koşusundan oluştuğunu görürüz. Bu nedenle bu antrenmanın 50

yüksek ve düşük yoğunlukları içeren, çok yönlü bir çalışma olması tercih edilir. Bir futbolcu ne zaman fit sayılır? Profesyonel bir futbol oyuncusundan oyunda bulunduğu sürece aktif kalması ve ortalama 9 m. ile 27 m. arasında değişen mesafelerde sprint atması beklenir. Böyle bir hıza ve kondisyona ulaşmak için sporcunun geniş yelpazeli bir antrenman programını takip etmesi gereklidir. Latince’de “ölçülebilir artışlar” anlamına gelen pliometrik çalışmalar, antrenörler ve atletler tarafından drill olarak adlandırılır. Hareket hızını ve kuvvet-güç üretimini iyileştirmek amacıyla geliştirilmiş olan bu driller, futbolcu antrenmanın temelini oluştururlar. Bu egzersizler, patlama hareketleri yaparak kas gücünü arttırmayı hedef alan egzersizlerdir. Sporcunun koşu ivmesini arttırmak ve çıkış hızını yükseltmek için kısa mesafe sürat koşuları (sprint); kas kütlesini, dolayısıyla da kuvvetini arttırmak için ise ağırlık antrenmanları takımın çalışma programını oluştururlar. Manchester United futbol takımının fitness ve kondisyon koçu Tony Strudwick’in anlatımına göre, takım haftalık rutin antrenmanlarına pazartesi günleri bir genel durum değerlendirmesi ile başlıyor. Sakatlanmalara

karşı ısınmalar ve 8 – 9 dakikalık setler halindeki driller ile devam edilen yarım saatlik bir antrenmandan sonra sporcular, spor salonunda kendi çalışmalarına geçiyorlar. Salı antrenmanları daha ziyade hız kazanma üzerine, karşılıklı çalışmalara odaklanırken Çarşamba günü ısınma ve esneme sonrası oyuncuları zorlayacak, yoğun ve kısa egzersizlerle devam ediyor. Perşembeleri temelde aktif dinlenme hedeflenen bir gün ve antrenör bu günde özel antrenman gereken oyuncularla çalışırken, diğer oyuncular kendi şahsi antrenmanlarıyla ilgilenebiliyorlar. Cuma günleri fitness eğitmeni ile çalışma yapan oyuncular Cumartesi günkü maça hazır çıkıyor ve Pazar gününü maç sonrası dinlenmeye ayırdıktan sonra Pazartesi aynı sistemle çalışmalarına devam ediyorlar. Bu da 90 dakikalık maç da dahil, haftalık ortalama 8 – 9 saatlik bir fiziksel çalışmaya denk geliyor. Görüldüğü gibi bu çok çeşitli antrenman sistemi ile futbolcunun sahada ihtiyaç duyacağı tüm kondisyona sahip olması hedefleniyor. Maç sırasında futbolcunun başarısını doğrudan etkileyecek hız, güç, esneklik, dayanıklılık ve kuvvet bu sayede oyuncuya kazandırılarak maksimum performansla takımın bir parçası olması sağlanıyor. Günümüz futbolunda sporcular maça


ARAŞTIRMA

hazırlanırken bu çok çeşitli antrenmanları tercih etmeye başlamış, saha çalışmalarına spor salonlarında ağırlık çalışmalarını da eklemişlerdir. Örneğin; Cristiano Ronaldo haftanın 4 günü, ağırlık çalışmalarını da esas alan bir antrenman programını takip etmektedir. Alt ve üst gövde kasları için ayrı egzersizler uyguladığı ve özellikle çevikliğe etkisi nedeniyle karın kaslarına yönelik egzersizlere özen gösterdiği bilinmektedir. Kuvvet, birçok spor dalında atletin ihtiyaç duyduğu bir etken olduğu halde, özellikle futbolda es geçilmeye yatkındır. Halbuki güç ve hızın temelini oluşturan kuvvet, futbolcuların özellikle birebir mücadeleler esnasında oldukça ihtiyaç duydukları bir olgudur. Bu nedenle ağırlık ve kuvvet antrenmanları oyuncuya sakatlanmalara karşı dayanıklılık, daha hızlı bir metabolizma, daha yüksek enerji, daha iyi denge ve hızlı iyileşme olanağı kazandırır. Güç, dayanıklılık ve hızın

bir araya gelmesiyle elde edilir. Güçlü bir oyuncu, yenilmesi zor bir oyuncu demektir. Futbolcunun performansında önem taşıyan bir diğer özellik esnekliktir. Oyuncunun saha içindeki manevrasının sağlamlığı açısından önemli olan esneklik için oyuncular uzman eşliğinde esneme hareketleri gerçekleştirirler. Pliometrik antrenmanlar öncelikli olarak atletler tarafından kullanılmakla birlikte günümüzde çabuk kuvvet gerektiren diğer birçok spor branşında da tercih edilmektedir. Futboldaki ani hızlanmalar, yön değiştirmeler, ani duruşlar, kafa topuna çıkış ve şut atmalar ani, patlayıcı güç gerektiren anaerobik enerji ile ilgili hareketlerdir. Yapılan araştırmalarda pliometrik antrenmanların alt bölge kaslarına (kalça ve bacak) etkileri incelendiğinde, bu çalışmaların kas gücünü geliştiğini tespit edilmiştir. Özellikle, quadriceps (üst bacak), gastrocnemius (baldır), hamstring (arka bacak) kasları sıçra-

ma, vurma ve dönüşlerde patlayıcı kuvvet olarak kullanıldığından, pliometrik antrenman futbol için önem taşır. Yine, maç esnasında ihtiyaca yönelik egzersizlerden biri, sprint olarak geçen kısa mesafe hız koşularıdır. Sprint; yön değiştirme, aniden durma, dönme, yavaşlama ve sıçramalar içeren, hareket süratine ve kas gücüne dayanan bir koşu tipidir. Sporcular oyunun yapısından dolayı maç içerisinde çoğunlukla yön değiştirerek ve kısa mesafede yüksek şiddetle koşarlar. Futbolcudan beklenen güçlü şutlar ve uzun paslar, tüm bunların yanında iyi bir teknik de gerektirdiği için, oyuncu çok iyi bir kas gücüne de ihtiyaç duyar. Bacak ve kalça kasları futbolcuya gereken tek kas grubuymuş gibi düşünülse de, özellikle gövde kasları sporcunun hareket bütünlüğünde önemli rol oynar. Örneğin; kafa vuruşu esnasında gövde ve boyun kasları, taç atışında ise bunlara ek olarak omuz ve kol kasları da devreye girer. Bu nedenle, egzersiz programı futbolcunun tüm kaslarını kullanacağı düşünülerek, sadece hıza ve koşuya odaklanarak değil, kas gücünden de en yüksek verimi almayı amaçlayarak hazırlanmalıdır. Vücuttaki kas miktarı arttıkça dayanıklılık ve enerjinin artması, vücut dengesinin gelişmesi ve iyileşme süresinin kısalması da antrenman çeşitliliğinin gerekliliğini kanıtlar niteliktedir. Ağırlık antrenmanıyla kazanılan kuvvet, pliometrik antrenman ile hız ve güce çevrilir, sürat antrenmanıyla ivme kazanır. Sistemli ve etkili bir ön çalışma da takımı başarıya götürecek yolda atılması gereken çok önemli bir adımdır. Günümüz futbolunun geldiği noktada yalnızca taktiksel üstünlüğün değil, sahadaki futbolcunun gücünün de önem kazandığı açıktır. Bu sebeple, kulüplerin ve sporcuların fiziksel gelişimlerine yaptıkları yatırım başarının belirleyici unsuru olacaktır.

* Fitness Eğitmeni 2007 yılında Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu’ndan mezun olan Oktay Berkay Gürkan, profesyonel eğitmenlik geçmişi boyunca birçok fitness salonunda çalışmış, branşı olan Kickbox eğitmenliğine ek olarak kişisel (personal trainer) ve grup fitness eğitmenliği yapmıştır ve halen aktif bir şekilde Marmara Yelken Kulübü bünyesindeki Marmara Fitness Club’da hizmet vermektedir

51


SAKARYASPOR / RÖPORTAJ

“RAMBO HASAN” Hasan Kemal Özdemir

Sakaryaspor formasının değerini bilsinler, mücadele etsinler. İnanıyorum ki takımı seneye 2. Lig’de göreceğiz.

Sakaryaspor’un önemini sizden dinlemek isteriz. Televizyonda izlerken bile tüylerim diken diken oluyor. Bir tane şampiyonluk oldu ama çok iyi geçti yıllar Sakaryaspor camiası çok sahiplendi beni; seyircisi olsun, basın olsun hepsi arkamızda oldu. Ailem, oğlum dahil çok seviyoruz. Sahaya çıktığım zaman formanın hakkını vermeye çalışan bir futbolcu tiplemesi vardı bende. Beni yücelttiler, buna karşılık o formanın hakkını vermeye çalıştım. Hala o sevgi, o his içimden çıkmaz. Şampiyonluk demişken meşhur bir kafa golünüz vardı Eskişehir’de... Sakaryaspor taraftarının hakkını kimse ödeyemez. Eskişehir’i o gün doldurmuşlardı. Onların sevgisi için çıktık. 52

Dakika 86’da çıktım o dakika vurdum ve şampiyon olduk. O şampiyonluk golü de bana nasip oldu. Şampiyonluk kupası iki ay sonra geldi kulübe. Bu sene Sakaryaspor yeni bir yönetimle eski günlere yeni bir dönüş yapmanın sinyalini veriyor. Sizin bir öneriniz var mı takımda şampiyonluk yaşamış biri olarak? Umarım bu 50+1 Diriliş yılı güzel geçer. Sakaryaspor formasının değerini bilsinler, mücadele etsinler. İnanıyorum ki takımı 2. Lig’de göreceğiz. Sakaryaspor sevgisi bende bitmez, mezara kadar. Çok oyuncu yetiştiren bir kulüp oldu Sakaryaspor... Altyapıdaki gençlere bir tavsiyeniz var mı?

Bizim yetiştiğimiz dönemle onların arasında büyük farklar var. Biz toprakta yetiştik, onlar çim sahada yetişiyorlar. Biz çok zor günlerde futbolcu olduk, malzemeye açtık, futbola açtık, TRT’de kendimizi göreceğiz diye heyecanlanırdık. İnşallah onlar da öğrenirler, önce insan olacaklar. İnsana, hakeme, rakibe nasıl davranacağını öğrenecekler. Sakaryaspor’dan tekrar bir görev gelse nasıl değerlendirirsiniz? Sakaryaspor’a her şekilde destek olmaya hazırım. Tatangaları nasıl değerlendirirsiniz? Onlar başkadır, sevgisi belki boğabilir, çok severim onları.


53


SAKARYASPOR / RÖPORTAJ

TUNCAY ȘANLI İlk olarak Sakaryaspor macerasından başlayalım, Sakaryaspor sizin için ne ifade ediyor? Güzel soruyla başlıyoruz. Sakaryaspor benim için ilk profesyonel hayatım, ilk profesyonel forma ve tribünden gelip taraftarı olduğunuz bir takımın futbolcusu olmak. Bunu anlatmak biraz zor açıkçası. Bir aile gibi düşünün, kopamayacağınız bir parça olarak düşünün benim için bunları ifade ediyor. Sakaryaspor formasını ilk giydiğiniz maçı hatırlıyor musunuz? Sanırım sonradan girdim, Kartal maçı diye hatırlıyorum. Takım arkadaşım Oğuz Dağlaroğlu sakatlandı, onun yerine girdim. Daha sonra da Konya maçında ilk 11 oynamıştım. Hatırladıklarım bunlar. Kulüpten ilk teknik direktörlük teklifi nasıl geldi? Teklif geldiğinde neler hissettiniz? Nasıl başladı teknik direktörlük macerası? Esasında hiç böyle bir şey yoktu aklımızda. Sakaryasporumuz için en iyi teknik adam en katkı sağlayacak kim olabilir diye destek vermek adına Başkanımızın yanındaydım. Daha sonra başkanımızla bir yemeğe çıktık. Soh54

bet esnasında “Sen neden denemiyorsun?” dedi. Benim aklımda da yakın vadede olmayan bir şeydi. Zaten milli takımla beraberdim. Başkan böyle bir teklif yapınca tek başıma verebileceğim bir karar değildi. Çünkü böyle bir tecrübem de yoktu çok fazla. Ama tabii ki bu yola çıkmıştık ve en büyük tecrübeyi de Avrupa Şampiyonası’nda milli takımla beraber aldık; hem iyi yönleriyle hem de zor yönleriyle. Üst düzey bir tecrübemiz oldu orada. Onun verdiği tecrübeyle beraber yardımcılarımız Marco Hoca ve Mohamed Hoca’nın tecrübeleri de çok fazla. Daha sonra Fatih Terim ile beraber, devam ettiğimiz için ondan da bir izin istedik. O da Sakaryaspor olunca tabii ki seve seve izin verdi. Böyle bir süreç başladı. Dediğim gibi aklımızda böyle bir şey yoktu. Ama olduğu için de son derece mutluyum. Biraz daha kişisel sorulara geçelim. Yıllarca her gittiğiniz takımda ilk 11’deydiniz. Şimdi sadece kulübede olmak nasıl bir duygu? Ben oyuncuyken de kulübede olduğumda yine aynı hırsla devam ediyordum. Sahaya girecekmiş gibi oyunun içindeymiş gibi. Verdiğim ag-

resif tepkiler de dahil sanki oynuyormuşum gibi. Şu anda da ilk başlarda daha da sahaya girmek üzereydim. İlk dönemler kendinizi hala futbolcu gibi hissedebiliyosunuz. Yaptıklarıma bazen sonradan izlediğimde ben de artık teknik sorumlu biri olarak bu şekilde davranmamam gerektiğini görüyorum. Orhangazispor maçındaki gol sevincimiz ve o kare de bunu gösteriyor Tabii ki gole yine sevineceğiz ama bazen abartıp sahaya girmeye çalışıyorum. Kenarda durmak daha da zor açıkçası oradaki heyecan daha da zor. Son olarak Sakaryaspor formasıyla yaşadığınız unutamadığınız bir an var mı? İlk defa profesyonel oldum. İlk defa Sakaryaspor forması giyiyorum. Tribünde taraftarı olduğum, kendi şehrimin takımında ilk defa forma giydiğim sezon finallere kaldık. Finallerde penaltılarda Malatya’ya kaybettik, Süper Lig’e çıkamadık. Benim için çok üzüntülü ve unutulmaz bir andı. Bir başkası da Süper Lig’e çıktığımız Rambi Hasan’ın kafayla gol attığı maçta ben de tribündeydim. O anı da unutamam diyebilirim.


55 55


SAKARYASPOR / RÖPORTAJ

TOLGA BALLIK

Sakarya Büyükşehir Bld. Basketbol Takımı Yönetim Kurulu Üyesi

Sakaryaspor’u, özellikle yeni stadın yapılmasıyla birlikte yeniden ayağa kalkıp Süper Lig’de görmek istiyoruz. İnşallah bu sene o başlangıcın yapılacağını temenni ediyoruz.

görüyoruz. İyi bir takım da kuruldu ve Büyükşehir Belediyemizle iyi bir destek verildiğini görüyoruz. Müthiş bir taraftar desteğiyle de bu sene çok kolay şampiyon olabileceğimizi düşünüyorum. Siz Basketbol tarafında yönetimdesiniz. Baskette şu anda şampiyonuz, yani lideriz. İnşallah play-off’a kalıp oradan da Süper Lig’e çıkan bir takım olmayı düşünüyoruz. Ayrıca, bu yıl çok iyi bir transfer yaptık. ABD’li oyun kurucu Lazeric Jones ile anlaşma yaptık. Baskette de futbolda da lig atlamak bu seneki sloganımız. Bu sene şehirde spor anlamında bir dönüşüm olacak anlaşılan.

Sakaryaspor’u değerlendirmeniz mümkün mü? Bu yıl iyi bir atılım olacağı öngörülüyor. Evet, Sakaryaspor çok köklü bir takım. Çocukluğumdan beri takip ediyorum. Bu sene çok önemli bir sene. Buraya kadar çok iyi geldi. Sakaryaspor’u özellikle yeni stadın yapılmasıyla birlikte yeniden ayağa kalkıp Süper Lig’de görmek istiyoruz. İnşallah bu sene o başlangıcın yapılacağını temenni ediyoruz.

Tüm bu yenilikler de bu doğrultuda gerçekleşiyor. Artık dünya internet üzerinden ilerliyor. Bu yüzden Sakaryaspor’un da bu duruma ayak uydurup gelir elde etmesi çok önemli. Güzel gelirlerin olması önemli. Burası bir milyonluk bir şehir ve insanlar Sakaryaspor’a çok bağlı. Bu bir milyon kişi Sakaryaspor’u yeni yapısıyla maddi ve manevi olarak destekleyecektir. Çok iyi bir gelir elde edeceğini düşünüyorum.

Son dönemde Sakaryaspor’da yenilikler var. E-ticaret, E-storlar... Taraftar buna nasıl bakıyor? Sakaryaspor’un yeniden ayağa kalkmasıyla teknolojik altyapılar eklendi.

Yönetimin yenilenmesini bizim için değerlendirir misiniz? Gördüğüm kadarıyla tecrübeli ve iyi bir yönetim var. İsmail Bey’in başkanlığında iyi bir ekip kurulduğunu

56

Kent de ilgileniyor... Futbol maçları full seyirci ile oynanıyor, basket maçları full seyirci ile oynanıyor. Bazı takımlar görüyorsunuz, iyi bir takım ama hiç taraftar desteği yok. Bu Sakaryaspor’u çok hızlı hak ettiği yerlere getirecektir. Önerileriniz var mı peki taraftar için, kentliler için? Sakaryaspor’a daha fazla destek sağlamak için ne yapmalılar? Yönetimin çok özveriyle çalıştığını görüp çok mutlu oluyoruz. Taraftardan da ricamız küfürsüz, temiz sloganlarla Sakaryaspor’u desteklemeleri.


ȘANSAL BÜYÜKA: ‘SAKARYASPOR’DA OYNAMAK BİR AYRICALIKTIR.’

Sakaryaspor için bu yıl iyi bir çıkış´yapacak demiştiniz. 50+1 kutlanıyor Sakaryaspor için... Kulüpte bir yenilenme var. Bundan önce Sakaryaspor hiç hak etmediğï yerlere düştü. Baktığınızda Türk futbolunun ilk çeyreğinde Sakaryaspor, 2. çeyreğinde (yani son 25 yılında) yetiştirdikleri var. Açıkçası ben, Türk futboluna bu kadar önemli oyuncular armağan etmiş bir takımın 3. ligde olmasını hiç kabullenemiyorum. Bu anlamdaki ilk adımın da bu sene atıldığına inanıyorum. Bunların hepsi yönetimden başlar. Büyükşehir belediye başkanının sınırsız desteğiyle ve yönetim ile yeni bir takım oluşturulmasını ilk adım olarak değerlendiriyorum. Ancak, koca Sakaryaspor’u ileriye götürecek bir kaç transfere daha önemli derecede ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Sakaryaspor taraftarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sakaryaspor’un seyircisinin profili incelenmeli. Her maçta 8 bin, 10 bin kişiyle oynuyor. Ancak, hemşehirlerime küçük bir diyeceğim var; bana alınmasınlar bazen öfkeden takıma zarar verebiliyorlar. O stadın kapanmaması, orada olay olmaması lazım. Tam destek vereceksin ama duracağın noktayı bileceksin. Stadın kapanması demek, takımın şampiyonluk yürüyüşüne taş koymak anlamına gelir. Çok coşkulu olacağız, çok dikkatli olacağız.

Yeni bir stad yapılıyor, yeni bir hareketlilik var takımda. Nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye geneline baktığınızda yenileniyor stadlar. Ben orada milli maçların da oynanacağını düşünüyorum. Yakın gelecekte ise Süper Lig maçları da oynanacaktır.

Yenilenmiş yönetimi nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeni bir yönetime ihtiyaç vardı. Şimdi eskisine göre daha yeterli bir yönetimimiz var. Onlara hak veriyorum ama daha iyi bir takıma ihtiyaç var demeden geçemiyorum. Önemli olan bir diğer şey de Büyükşehir Belediye başkanımızın haklılığı ve sınırsız desteği ile yakaladığımız sinerji. Futbolcularımıza ise özellikle şunu söylemek istiyorum; Sakaryaspor bir ayrıcalıktır. Başka yerde oynamak Sakaryaspor’da oynamaya benzemez. Aidiyet duygusuyla oynasınlar ve o formanın hakkını versinler.

Sizde duygusal bir bağ da var anladığım kadarıyla... Ben Sakaryalıyım, her platformda elimden geldiğince katkı sağlamaya çalışıyorum ama benden daha çok uğraşanlar var.

Takım yeterli finansal destek alıyor mu? Şunu söylemeliyim; Sakaryaspor iş adamlarından yeterli destek almadı ne yazık ki. Onların takımımıza yeterli des-

teği verdiklerine inanmıyorum, kusura bakmasınlar. Söz konusu Sakaryaspor ise, gerisi teferruattır. Sakaryaspor’un kendi ayakları üzerinde duran bir kulüp olması için uğraşılıyor. Sizce, Dükkan 54 iyi bir gelir kaynağı olacak mı? Dükkan54 de Sakaryaspor’un attığı önemli adımlardan biri. Mesela Hollanda’nın maçlarını izliyorum; bir tane sivil kıyafet giyen bulamazsınız, hepsi formalarıyla takımlarına destek veriyorlar. Sakaryasporlular da maçlara formalarıyla gitmeliler. Ben günlük hayatımda, yaşadığım yer olan Caddebostan’da bile Sakaryaspor eşofmanlarıyla geziyorum, benim için en büyük keyif bu. Türk futbolundan biraz bahseder misiniz? Gözükara taraftarlık duygularından sıyırılıp futbol seyircisi olmak gerekiyor. Sonuca endeksli seyirci değil, keyif alan taraftar gerekiyor. Türk futbolunda mücadele var ama kalite yok, oynatmamaktan çok oynatmaya ihtiyacımız var. Türkiye’de altyapı oyuncularına da yeterli önem verilmesi gerekiyor, iyi altyapı hocalarına ve birikimli oyunculara ihtiyaç var. Sakarya’da da iyi bir tarla var, iyi sürülmesi lazım.

57


SAKARYASPOR / RÖPORTAJ

TURAN SARIGÜLLE

Türkiye Futbol Adamları Derneği Kurucusu, Eski Genel Başkan Yardımcısı / Milli Olimpiyat Komitesi Üyesi

Şimdi Sakaryaspor 50+1 dönemindesiniz ve yenilikçi bir dönem bu. Bahsettiğiniz 50+1 bir ömür. 1965’ten beri Sakaryasporluyuz. Yaşını bırakın, yaşından evvel Sakarya’da futbol beşiği vardır, çok oyuncu yetiştirmiştir. Sakaryaspor mazisine baktığınızda saymakla bitmez başarıları. Burada emeği geçen başta Başkan olmak üzere değerli dostlarımız geceyi gündüze katarak Sakaryaspor’u bir üste çıkmak için canla başla çalıştıklarını biliyoruz. İnşallah Şubat ayında yeni stadımız da devreye girmiş olacak. Bu stat Sakarya için bir onur meselesidir. En sonunda başarıya ulaşmak için, eski zamanlara dönmek için. Yapılan yeniliklere nasıl bakıyorsunuz? E-ticaretin çok olumlu olduğunu, bir kaç mağaza açıldığının, şimdi de yeni bir dükkan daha açılacağının bilgilerini Erkan Bey’den aldık. Erkan Bey Sakaryaspor’un neferidir. Bu mağazalar çoğaldıkça gelirlerin artacağına inanıyorum. Bu gelişmeleri takdirle karşılıyorum. Bu mağazalar başka şehirlerde de açılabilir. İlk önce Adapazarı’nda oluyor. Yeni transferler yapıldı, iyi neticeler alınacak. Sakaryaspor’un mayası çok kuvvetli. Yönetim yenilendi ve taraftar açısından da takımı değerlendirir misiniz? Ben 65’ten beri hiçbir maçı kaçırmazdım. Sakarya’da futbol sevgisi var, başarıya susamış taraftarlar var. Yönetime gelince Başkan çok tecrübeli ve ekibiyle ellerinden geleni yapıyor. Hak edilen neticeleri almak için takımın çok iyi oynaması lazım, takıma çok büyük görevler düşüyor. 58

Takımın canla başla biz bunu başaracağız diyerek maça çıkmaları lazım. Yönetim Kurulu’na teşekkür ediyorum. Kentte taraftar konusunda bir sıkıntı yok, peki şehrin başka ne gibi avantajları var? Şampiyonluklar istiyor taraftarlar, dediğim gibi susamışlar. Coşku da artacak tabii. Adapazarı bir istasyondur. Konumu önemli bir coğrafyayı teşkil ediyor. İstanbul’dan gelen takımlar Adapazarı’na 1.5 saatte gelirler, köftemizi yerler ve geri dönerler. Umarım birinciliği tekrar yaşarız, canı gönülden arzuluyorum. Sakarya gerek seyircisiyle, gerek memleket olarak her şeyi hak ediyor. Toplu olarak ele alırsak yenilenmesi gereken şeyler, önerileriniz var mıdır? Öneriler icraatla gelir. Sakaryaspor yeni tesislerine, yeni stadına kavuştuğunda çok güçlenecektir. Performans farkı olacaktır. Bunu gören taraftar desteğini artıracaktır. Talebesinden çiftçisine kadar destekler artarak devam edecektir. Mağazalarla gelirler arttıkça yenilenmeler devam edecektir.


KONUK

59


SAKARYASPOR / MAKALE

YETER Kİ…

TEMEL YÜREK Gazeteci - Yazar Yeni Sakarya Gazetesi

60

Sakaryaspor bulunduğu ligden kurtulmak için çok çabanın yanında çok da para harcadı. Her yeni sezon şampiyonluk parolasıyla çıkılsa da bir türlü gerçekleşmedi. Futbolcu alacaklarını başarıyla temizleyen yönetimler, tekrar aynı borçları yapmamak için ince eleyip, sık dokudu.. Hedefe ulaştıracak hamleler bir türlü gelmedi. Gün geldi Sakaryaspor iflasın eşiğinden, gün geldi finalden döndü. Yetti artık, tak etti canımıza dedikçe sezonlar hüsranla sonlandı. Şehir, Sakaryaspor’u ve yönetenlerini sportif başarıyla değerlendirmekte… Bu yüzden Sakaryaspor önemsenmemeye başlamıştı. Destekleyenler de azalmıştı. Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’nun gayretleriyle Sakaryaspor ayakta tutulmaya çalışıldı. Gemi kaptan değiştirmek zorunda kalınca yeni kaptan Av. İsmail Gürses, tayfalar da kader birliği yaptığı arkadaşları oldu. 50+1 Diriliş Yılı sloganıyla yola çıkıldı. Sezon öncesi transferlerle kadro yenilendiğinde bu sefer bu iş tamam dedik. İlk üç maçın güzelliğinden eser kalmayınca tedirginlik baş gösterdi. Teknik adam değişikliği ile başlayan hamleler, peşinden gözden ve de gönülden düşen futbolcuların tribüne taşınması izledi. Teknik adam değişikliğinde şahsen isabet sağlanamadı düşüncesinde olanlardanım… Umarım yanılanlardan olurum sezon sonunda… Ayrıca bazı transferlerin 4’er yıllık olması da endişelendirmekte... Geçmişte 3’er yıllık sözleşmeler nedeniyle “kendi evladımız” dediklerimiz bile Sakaryaspor’u sıkıntıya sokmuştu. 32 yaşında olan bir futbolcu 4 yıl sonra 36 yaşına geldiğinde ne yapılacak? Tabii ki jübile… 4’er yıl sözleşmeliler sıkıntı çıkarmazsa ne ala…

İkinci yarı için izlenen ve bilinen oyuncularla takviyeler peş peşe gelmeye başladı bu günlerde... İyi geçirilecek bir kamp dönemi sonunda ikinci yarı sahada çok daha güçlü bir Sakaryaspor olacak. Sahanın dışında da güzel şeyler yapılmakta... Markamız canlı tutulmakta... Dükkan54 yeşil-siyah ürünleriyle adeta bir marka oldu kısa sürede... Erkan Pizrenli, büyük uğraşlarıyla ciddi mesai vermekte dükkanda... Yeni kurulan şirketin projeleri de dikkat çekeceğe benziyor… Ulusal kanalın canlı yayınları Sakaryaspor’u ülke gündeminde tutmak adına iyi düşünülmüş bir proje... Sakaryaspor, gerek Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’nun maddi destekleri, gerekse taraftarın tribün desteği ile sezon sonunda inşallah bu grubu terk edecek. Bir yerlere söz verilmiş zaten bu yönde. Yönetim de sözün yerine getirilmesi adına zaten elinden geleni esirgemiyor. Yeter ki Sakaryaspor rakipleriyle boğuşsun. Kendisiyle boğuşturulduğunda, başarı hiç gelmedi.


KONUK

61


SAKARYASPOR

HAKAN DÄ°KMEN

62


Yeni sezon, yeni stat başarılı yönetim güçlü takım ve büyük taraftarımız, bize bir çok başarılı projeye merhaba deme şansı veriyor.

Endüstriyel futbol, artık sadece saha içinde alınan galibiyet ya da kazanılan kupalardan ibaret değil. Büyük kulüpler için imajını koruma ve varlığını devam ettirme yolları da Futbol dünyasında önem arz etmektedir. Sosyal medya, Radyo ve televizyon yayıncılığı aracılığıyla taraftarına ulaşmak,bilgi verip almak çok önemli. Peki ülkemizde Lig kulüpleri arasında bu alanda şu an ne yapılıyor. Sizin de dediğiniz gibi, artık endüstriyel futbol bir çok kanaldan besleniyor. Bu sistem bazen medya bazen tekstil bazen de e satış ile olabiliyor. Bir takım için prestij çok önemlidir. Bir sahada maç kazanmak için hem saha içi hem saha dışı, yani tarftar ve yöneticilerin büyük görevi var, diye düşünüyorum. Bize de radyo ve televizyon yayını yapma görevi verilip takıma katkı yapma şansı hazırlandı. Çok mutluyuz. Neler yapmayı planlıyorsunuz ? Yeni sezon, yeni stat başarılı yönetim güçlü takım ve büyük taraftarımız, bize bir çok başarılı projeye merhaba deme şansı veriyor. Futbol takımı yeni bir teknik ekiple yeni stadında, e-ticaretiyle radyo ve televizyonuyla, dergisi ile başarıya koşan tüm branşlarıyla, en önemlisi hiçbir takıma benzemeyen taraftarıyla ve inşallah yeni bir lige yükselişinin mutluluğunu radyo ve televizyonla taçlandırmayı planlıyoruz.

Biz ilk önce İnternet dünyasını kullanmak istiyoruz. Çünkü sadece ülkemizde değil tüm dünyada Sakaryaspor’u tanıtmak ve anlatmak istiyoruz. Radyomuz, internet üzerinden ve yerel radyoların yayın akışlarından süre alarak devreye girebilir. Sakaryaspor’a ayrılan değişik saatlerde yapılan programlarla daha fazla kişiye ulaşmaimkanı sağlanabilir. Televizyonumuz ise; yine internet üzerinden yayına başlayıp, Viyana’da bulunan İPTV platformunda lisanslanarak Digitürk ve diğer uydulardan da yayın yapabilecek. Kuracağımız sistem tüm bu yayın teknolojilerinin alt yapısına müsait. Bu konuda ne gibi çalışmalar yapacaksınız ? Genellikle bir radyo ve televizyon kanalı kurmak çok masraflı bir iş. Takım televizyonu kurmak ise hem maddi hem de manevi zorluğa sahip. Çünkü, hareket eden canlı yayınlara müsade eden teknolojiye ve içerik olarak da tematik olması gereken bir personel ve konu olmalı. Herkesin 24 saat kesintisiz ulaşabileceği bir yayın sistemi düşünüyoruz. Artık dünyanın neresinde olursanız olun, Sakarya TV’yi rahatlıkla izleyebileceksiniz. Şuna inanıyorum ki başka kulüplerin taraftarları da rahatsız olmadan kanalımızı izleyebilir.

Futbol Akademisi adında bir programımız olmalı. O hafta oynanan maçlar, özetler, farklı yaş kategorilerinde oyuncu ve antrenörlerle röportajlar… Efsane futbolcularımızdan ve camiamızın en önemli isimleri programlarımız arasında olacak. Bu alanda o kadar hızlı bir gelişme oluyor ki, iki sene önce Venedik’te kulüp kanalları toplantısı yapıldı. Türkiye’den GS TV, BJK TV, FB TV ve Bursaspor TV olmak üzere dört kanal katıldı. Ben o zaman çok istemiştim. “Keşke benim de yönettiğim bir takım kanalı olsa” demiştim. Şimdi bu toplantılara katılıp dünyadaki maç yayınlarını ve sponsorları çekmek mümkün olabilecek. Benfica takımı, bu işi dünyada en iyi yapan kulüp kanalına sahip. İki HD kanaldan yayın yapıyorlar. Havuzdan çıkmışlar ve Benfica’nın ligdeki iç saha maçlarını kendileri yayınlıyorlar. Ciddi bir prodüksiyon var, 18-20 kamerayla yayın yapıyorlar. İngiltere Premier Ligi’nin Portekiz’deki yayıncısı bile Benfica TV, artık düşünün işin boyutunu. Son olarak ne söylemek istersiniz.? Radyo - televizyon, dergi ve sosyal medya, kulüp yönetiminden çalışanlarına, taraftar ve diğer etkenler hep beraber yine dünyada fırtına gibi esen bir takıma sahip olmanın gururunu yaşamak istiyoruz.

Televizyonun ve radyonun yayın merkezi nerede olacak? Tabii ki başkanımız bize nereyi uygun görürse orada olacak ama, benim düşüncem olayın kalbinde olması, yani yeni yapılan stadımızda olması lazım. Devamlı takımların içinde olan bir göz gibi taraftara 24 saat hizmet vermek istiyoruz. Hangi programlar olacak ? Bunların içinde en çok hangi programlar ilgi çekecek sizce? Tabii ilk yapmak istediğimiz çok kaliteli bir ekran. Teknolojik alt yapısı çok güçlü bir medya oluşturmak istiyoruz. Bu sayede, altyapı maçları, canlı maç yayınları, oyuncu röportajları, nostaljik maçlar, dünya sporu da içeriğimizin iskeletini oluşturacak… Bir de bildiğiniz gibi, magazin programlarına yoğun ilgi var, çünkü futbolcularla ilgili başka hiçbir yerde göremeyeceğiniz perde arkası hikayeleri ekrana getirebiliyoruz. Altyapıyla ilgili 63


SAKARYASPOR / MAKALE

SAKARYA’YA MAÇA GİDERKEN HAKAN DİKMEN

Haftasonlarının vazgeçilmez tutkusu İstanbul’dan Sakaryaspor maçlarına giderken, hanımlarımız için de vakit geçirebilecekleri güzel bir gezi planı yapmalıyız diye düşünüyorum. Sakarya’nın dört bir yanı tarihi ve turistik huzur veren doğal güzelliklere sahip. Sakarya Nehri ve Sapanca Gölü suyu seven, su gördüğünde huzur bulan insanlar için cennet. Takım da bu yıl bizi memnun ediyor. Pazar maçına Cuma gününden kaçabilirsek eğer, milat öncesi uygarlıklar döneminden Osmanlı Devleti’ne, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan tarih çizgisinde, Anadolu’ya binbir renk kazandıran kültürlerin birleştiği, 19. yüzyılda başlayan göçlerle, Kafkaslardan ve Balkanlardan gelen toplulukların oluşturduğu ve bu kültürlerin barış içinde yaşadığı bir bölgeyi gezmiş oluruz. Sakarya, adını Sakarya Irmağı’ndan almış. Frigyalılar’a milattan önce 7. yüzyılda ev sahipliği yapmış bir şehir. Bu gürül gürül akan nehre kutsal sayılan “Sangari” adı verilmiş Frigyalılar tarafından. Bu isim daha sonraları “Sangarios” ve saldırgan anlamına gelen “Zakhorion” şekline dönüşmüş. Herkes nehri Afyon’a doğru akar sanıyor ama aslında Sakarya Nehri Karadeniz’e dökülen bir nehir. Bu anlattığım güzel nehrin kenarında yürüyüşler yaparsanız çok farklı güzelliklere sahip yerler görüp fotoğraf çekebilirsiniz. 64

Güzel bir tesadüf; plaka numarası 54 olan Sakarya 22 Haziran 1954 tarihinde 6419 Sayılı Kanunla il olmuş ve Sakarya adını almış.

İşte böylesine güzel bir şehrin gezip görülecek yerleri çok fazla. Hani derler ya “Gez Gez Bitmez” öyle bir yer. Sapanca da bu tip mesire yerlerine ev sahipliği yapan bir ilçesidir. Bildiğiniz gibi, Sapanca Gölü yaz kış en fazla ziyaret edilen mekanların başında gelir. İstanbul’dan Bolu tarafına giderken aile büyüklerinin öğrencilere neşeli bir coğrafya sorusu vardır. Bu şaşırtmaca soru Sapanca Gölü ile ilgilidir. “Söyle bakalım çocuğum, yolun yanındaki gördüğümüz deniz hangi denizdir” diye coğrafya bilgisi test edilir. Çocuklar da bu kandırmacaya kanmazlar ve heyecanla “Sapanca Gölü” derler. (Bu satırları okuyunca durakladınız gibi. Bence derler, ya sizce?) Neyse, işte bu şirin yer, yaz, kış demeden her mevsim seyahat eden yolcuların uğrak noktasıdır. Sapanca Gölü kıyısında her keseye uygun çeşitli balık restoranları ve pansiyonlar bulunur. Akşamların kalabalık kıyı gezmeleri kahve sohbetleri pek güzeldir.

Aslında Sapanca Gölünün bir hikayesi de vardır. Derler ki, “Hızır Aleyhisselam Sapanca´yı ziyaret etmiş.” İşte bu başlığın altında hikaye şöyle; bu tabi bir rivayet. Vaktiyle Sapanca yerleşim yeri gölün şimdi olduğu yerdeymiş. Hızır Aleyhisselam Sapanca’ya gelmiş. O dönemde kapı kapı dolaşarak aş, iş istemiş. Kimse ona yiyecek ekmek dahi vermemiş. Böyle aç dolaştığı bir gün bir yaşlı teyze kendisine kucak açmış ve karnını doyurmuş. Hızır Aleyhisselam da yaşlı teyzeye; “Arkana hiç bakmadan beni takip et” demiş ve yürümüş. Teyze bir yerden sonra dayanamayıp arkasına baktığında geçtiği her yerin sulara gömüldüğünü görmüş. İşte göl böyle olmuş. Ama, teyze arkasına bakmasaydı, büyüklük ne kadar olurdu bilinmiyor. Geride kalan tüm halk ve yapılar sular altında kalmış. Sapanca Gölü’nün bilinmeyen fakat kulaktan kulağa dededen toruna aktarılan, göl seviyesi çok düştüğünde Hızır Aleyhisselam’ın gazabı ile batmış olan eski Sapanca yerleşim yerine ait yapıların gözüktüğüne dair anlatılanlara iyi bir kanıt kabul edilir. Diğer bir hikaye ise şöyle anlatılır; Bir zamanlar Sapanca Gölü’nün yerinde, verimli topraklar, bu toprakların üzerinde de zengin, varlıklı bir kasaba varmış. Kasaba halkı zenginmiş, varlıklıymış ama, gözlerini dünya malı bürümüş, bencillik ve cimrilik ruhlarını karartmış.


Bir gün, Adapazarı’nın güneyindeki Erenler tepesinde oturan, gözünü dünyaya kapamış, gönlünü aşk ve sevgiyle doldurmuş erenlerden bir eren, bu kasabaya inmiş. Selâm vermiş, selamını almamışlar, konuk olmak istemiş, kimse “buyurun” dememiş, hangi kapıyı çaldıysa yüzüne kapanmış. Bu fakir, fakat gönlü zengin dervişe bir bardak içecek su bile vermemişler. Derviş gönlü bu, bir kırıldı mı onarılmaz, onarılsa da faydası olmaz. Akşama değin yorgun-argın, aç-susuz kasabayı terk ederken, ötelerde küçük bir kulübeden sızan mum ışığına doğru yönelmiş, bir de bu kapıyı çalayım, belki bir gönül yoldaşı bulurum diye düşünmüş. Bu, kasaba halkına sapan yaparak geçimini sağlayan fakir bir “sapan”cının iş yeriymiş. Kapıyı çalmış, az sonra sapancı güler yüzle konuğuna açmış kapıyı;

“Buyurun, hoş geldin, safa geldin. Ocaktan tencereyi şimdi indirdim. Bir konuk göndermesi için Tanrı’ya niyaz ediyordum, demiş. Derviş memnun, baş köşeye oturmuş. Sapancı sofrayı kurmuş, nesi var, nesi yoksa dervişin önüne getirmiş. Yemekten sonra, içi talaş dolu yatağını sermiş, konuğunu yatırmış. Sabah, erkenden kalkmışlar. Derviş, Sapancı’dan izin istemiş, Sapancı da onu karşıdaki tepelere kadar uğurlamış. Dönüşünde bir de ne görsün. Kasabanın yerinde koca bir göl var. Ne ev-bark kalmış, ne tarlatapan. Koca göl, hepsini bir anda yutuvermiş. Kendisinden başka hayatta kimsecikler yok. Dervişin ahı tutmuş, kırılan bir gönül, bir kasabaya mal olmuş. O günden sonra, bu koca göle Sapanca adını vermişler. Tabii bunlar rivayet dediğimiz hikayeler. Ama siz şimdi giderseniz gölde turna balığı, yayın balığı,

sazan türleri ve alabalık gibi bol miktarda balık görebilirsiniz. Eğer maharetliyseniz balık da tutabilirsiniz. Hikayelerini okuduğunuz Sapanca Gölü’nün uzunluğu 16 km, en geniş yeri ise Sapanca ile karşı kıyı arası 5,5 kmdir. Yüzölçümü 42 kilometrekare, en derin yeri ise Sapanca açıklarında 61 metredir. Yağış alanı, 252 kilometrekareyi bulan Sapanca Gölü, genel olarak güneyindeki dağlardan gelen derelerle beslenir. Gölde yılda ortalama 75 cm kadar bir seviye değişikliği görülür. Göl seviyesi sonbaharda en alçak, ilkbaharda en yüksektir. Senenin bol yağışlı zamanlarında çark deresi kapakları açılarak bir nevi su tahliyesi sağlanmakta ve gölün seviyesi bu şekilde dengede tutulmaktadır. Bu göle girmek yasak değildir ama bence dikkatli olmak lazım. Gölde çok güzel kürek yarışları da seyredebilirsiniz.

65


SAKARYASPOR

AĞA CAMİİ Kömürpazarı, Bankalar Caddesi üzerinde bulunan Ağa Camii’nin içinde de bir sadelik göze çarpmaktadır. Duvarları süslü olmayıp, çerçeveler içinde dini yazılar bulunmaktadır. Taş temel üzerine inşa edilen yapı kâgirdir. Adapazarı’ndaki küçük camiilerden biridir. İki kat biçiminde yapılmış ve minaresi sonradan eklenmiştir. 200 yıllık olduğu söylenen camiinin üstü çatılı olup, kiremit döşelidir ve kubbesi bulunmamaktadır. Camiinin ön bahçesinde bulunan şadırvan 2001 yılında yıkılmış, yerine arka bahçede yeni bir şadırvan yapılmıştır. Mihrabında aşırı süse kaçılmamış olup, çini süslemesine rastlanmamıştır. Yalnızca yağlı boya ile biraz şekil verilmiştir. Tavanı ahşap döşeme olup, tavan ortasındaki elips biçiminde ahşap süsleme ilgi çekicidir. Camiiyi yaptıranın kimliği ve yapılış tarihi ile ilgili kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak camii alanının önceden mezarlık olduğu, mezarlığın iptal edilerek yerine bu camiinin yapıldığı bilinmektedir. Ön bahçede tek kalan mezarın taşının incelenmesinden de anlaşılacağı

üzere; söz konusu mezarda yatanın bir asker olduğu ve bayraktarlık yaptığı, adının Mustafa olduğu ve 1774 yılında

şehit düştüğü ifade edilmektedir. Camii inşası da muhtemelen bu tarihten önceye tekabül etmektedir.

SAKARYA MÜZESİ Sakarya’nın gezilecek yerleri arasında bulunan Sakarya Müzesi, Merkez ilçesindedir. 1290 metrekarelik bir alanda kurulmuştur. Sakarya tatilinizde müzeyi gezebilir ve tarihi kalıntılar arasında güzel bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Bahçesinde; Roma ve Bizans dönemine ait olan kalıntılar sergilenmektedir. Burada sunaklar, mezar taşları, sütun kaideleri vardır. Sakarya Müzesi’nin sergi salonunda ise; yine Roma ve Bizans dönemine ait eserler sergilenmektedir ve bunun yanı sıra Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait etnografya eserleri bulunmaktadır. Sakarya Müzesi şirin binasında sizleri güzel bir yolculuk için bekliyor. Tabii tatiliniz sırasında; Acarlar Longozu’nu ve İnönü Yaylası’nı da mutlaka ziyaret etmelisiniz. 66


SEYİFLER KALESİ Diğer bir gezilmesi gereken yer ise, Seyifler Kalesi olmalıdır. Ferizli ilçesinin kuzeyinde, Seyifler Köyünün güneyinde, Sakarya Nehri’nin Çark Suyu ile yakınlaştığı noktada bulunan Kale kalıntılarının batı ve kuzey bölümündeki yarım daire şeklindeki iki burcu halen ayaktadır. Bizans döneminde yapılan Stratejik bir noktada, Karadeniz-Adapazarı yolu üzerinde olasılıkla Çarksuyu ve Sakarya Nehri üzerindeki köprülerin güvenliğini sağlamak amacıyla her iki akarsuya da çok yakın bir noktada kurulmuş yaklaşık 80x80m boyutlarında küçük bir kaledir.

SEYYİD KARAMAN BABA TÜRBESİ Karaman Baba, kendisi ile ilgili ilk bilgeler menkıbe olarak Vilâyetnâme (Manakıb-ı Hacı Bektâş-ı Velî)’de yer almaktadır. Hacı Bektaş-ı Veli dönemi erenlerindendir. Karaman Baba, Anadolu’ya gelen, etraflarındaki inanlarla birlikte büyük kahramanlıklar ve kerametler gösteren “Horasan Erenleri” ve “Alp Erenleri” arasındadır. Asıl adı “Can Baba”dır. Kara lakabı ise, üstündeki kara elbise ve başındaki kara külahtan ötürü Hacı Bektaş Veli tarafından kendisine verilmiştir. Söylencelere göre, Can Baba, Hünkâr Hacı Bektaş Veli’yi ziyarete giderken, karalar giyinir, huzura öyle çıkar. Bir süre de orada kalır. İlk olarak Hacı Bektaş Veli tarafından Doğu Anadolu yöresinde görevlendirilir. Karaman (Can) Baba, Tatarları, gösterdiği kerametlerle; fokur fokur kaynayan bir kazanın içine girmesi, keskin bir tas zehiri içmesi, yanan bir fırına girip yanmaması gibi her seferinde sapa sağlam kalması vb. olağanüstü olaylarla çevre insanları kendisine bağlar yola getirir, müslümanlaştırır. Aslı ipek bir bez üzerine yazılmış olup, daha sonra aynı ölçüde büyük kâğıtlara fotokopi edilen beratta yer alan bilgilere göre; Karaman Baba, XIII. yüzyılda önce Horasan’dan kalkıp Diyar-ı Rum’a (Anadolu’ya) Erzincan’a gelir. Bir süre Erzincan’da kalan Karaman Baba, önce Anadolu’nun Türk toprakları olmasında ve müslümanlaşmasında önemli görevler üstlenip, kerametler

gösterir. Doğu’da Hacı Bektaş-ı Veli tarafından kendisine verilen görevleri tamamladıktan sonra ve Batı Anadolu’da görevlendirilir. İstanbul’un Fethi için Batı Anadolu’ya gelen Karaman Baba bugünkü Sakarya topraklarında yer alan tekfurlarla savaşırken şehit olur. Bu hadiseden sonra yerli-yerleşik Türkmenler o mevkiiyi Karaman Baba Tepesi ve Ormanı olarak adlandırmışlardır. Halk arasındaki söylencelere göre 10 metreyi aşan mezarına ayağının sığmadığı söylenmektedir. Aynı yüzyıllarda yaşamış olan ve I.Alaattin Keykubat’ın annesi Ümmühan Hatun tarafından 1227-1228 yıllarında yaptırılan Eskişehir Seyitgazi’deki türbede yer alan “Seyyid Battal Gazi”ye

ait olan sandukada yaklaşık 9 metre civarındadır. Bu döneme ait mezar ve sandukalarında bu uzunluk genellikle benzer özellikler taşımaktadır. Karaman Baba Türbesi son çeyrek yüzyılda ziyarete ve Hıdırellez’i kutlamaya gelenler tarafından yapılmış ve son dönemde de üzeri kapatılarak tam bir türbe haline dönüştürülmüştür. Uzun yıllar halk arasında bereketin artması yönelik olarak ve çocuğu olmayan kadınların ziyaret edip adak adadığı bir türbedir. Yörede Karaman Baba, peygamber soyundan gelmesinden de dolayı “Seyyid Karaman Baba” olarak da anılmaktadır.

67


SAKARYASPOR

SAKARYA NEHRİ Afyon’da bulunan Bayat Yaylası’ndan doğan Sakarya Nehri, Türkiye’nin üçüncü büyük nehri özelliğini taşımaktadır. Fırat Nehri ve Kızılırmak Nehri’nden sonra ön plana çıkan Sakarya Nehri 824 kilometre uzunluğundadır ve balık sayısı bakımında da oldukça zengindir. Doğal bir güzellik günümüze kadar gelebilmiş ve çevresindeki yeşillik alanlarla çekiciliğini hala korumaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin en büyük santralleri bu bölgede kurulmuştur. Yeşil bir alanda akan bir nehir manzaralı bir yerde tatil yapmak sizi huzura kavuşturacak. Buradaki Karasu bölgesi önemli tatil merkezlerinden biridir ve Karasu’da tatil yaparak hayatınızın en huzurlu zamanlarını yaşayabilirsiniz.

68

POYRAZLAR GÖLÜ Huzur dolu bir yolculuk yapmayı istiyorsanız eğer; bir doğa harikası olan Poyrazlar Gölü tam da aradığınız bir yer. Aynı zamanda kamp imkanı da sunan göl, Adapazarı’nın 10 kilometre uzağında bulunmaktadır. Şehir merkezine yakındır fakat yeşilliklerin arasında kaldığı için, girdiğiniz anda başka bir diyara girmiş gibi hissedersiniz. Sakinliğiyle sizi

cezbedecektir ve huzurun adresini bulduğunuzu farkedeceksiniz. Poyrazlar Gölü’ne günübirlik piknik yapmak için de ziyaret etmeniz mümkün. Gölün en derin yeri 12 metredir ve dibi bataklıktır. Bu sebeple gölde yüzmek yasaktır. Göl kıyısında olta atarsanız ve aynı zamanda çok şanslıysanız oltanızın ucuna kızılkanat takılabilir. Yılınızın yorgunluğunu atmak için dostlarınızla veya sevgilinizle bu keyifli zamanlara yolculuk yapabilirsiniz.


MADEN DERESİ Sakarya-Karasu’da bulunan, yeşil alanlarıyla büyüleyen, deresinin sesiyle doğanın sesini birleştirip hiç duyulmamış bir melodi fısıldayan Maden Deresi, son zamanlarda yerli turistler kadar yabancı turistlerin de en merak ettiği bölgeler arasına girmiştir. Maden Deresi, yürüyüşler yapmak, fotoğraflar çekmek, dostlarınızla birlikte piknikler gerçekleştirmek için oldukça ideal bir nokta. Üstelik Ekim ve Kasım aylarında giderseniz eğer kestane toplayabilme imkanınız da bulunuyor. Maden Deresi’nin olduğu bölgede bir zamanlar Fransızlar tarafından işletilen madenler varmış. Fakat 1914 yılında Fransızlar bu bölgeyi terk etmiş. Bu sebepten dolayı bu nokta Maden Deresi olarak anılıyor.

KUZULUK KAPLICALARI Kuzuluk Kaplıcaları Sakarya’nın Akyazı ilçesinde doğanın bize sunduğu şifalı su kaynaklarından biridir. Dinlenmek, bol bol istirahat etmek için huzurlu bir tatil planları yapıyorsanız eğer, tatilinizi Sakarya’nın bu güzel beldesinde geçirebilir ve Kuzuluk Kaplıcaları’nın termal sularının keyfini çıkarabilirsiniz. Bu kaplıca bölgesi Selçuklular döneminden bu

yana şifa dağıtmaya devam etmekte. Bölgede konaklayabileceğiniz tesisler bulunuyor. Otellerde termal tedavi merkezleri bulunmakta olup, kaynak sularından bolca faydalanabiliyorsunuz. İşte size her hafta başka bir köşesini gezebileceğiniz Sakarya. Maçın heyecanını yatırştırmak için birebir. 69


SAKARYASPOR / SAĞLIK

KIȘ AYLARINDA BESLENME KIȘ MEVSİMİNİ BÜTÜN SOĞUKLUĞUYLA HİSSETTİĞİMİZ ȘU GÜNLERDE YETERLİ VE DENGELİ BESLENMENİN SAĞLANMASI SAĞLIĞIMIZIN KORUNMASI AÇISINDAN ÖNEM TAȘIYOR. Kış mevsiminde havaların soğuması ile birlikte beslenme şeklinde değişikliler oluyor, genellikle yağlı ve şekerli besinlere eğilim artıyor. Kış aylarında kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirilirken fiziksel aktivite yoğunluğunda azalma oluyor. Fiziksel aktivitenin az olması, gecelerin uzaması nedeni ile televizyon başında fazla zaman geçirilmesi ve besinlerin atıştırılması gibi nedenlerden dolayı vücut ağırlığında istenmeyen yönde değişiklikler olabiliyor. Genellikle yaz aylarında dikkat edilmeye başlanan kilo kontrolü, kış aylarında yerini ihmalkârlığa bırakıyor. Birçok insan, kalın giysiler içerisinde kilolarını daha rahat saklayabileceklerini düşünerek, sağlıklı beslenme alışkanlıklarından uzaklaşıyorlar.

70


Sağlıklı beslenme önerileri 1. Yaşamın her döneminde yeterli ve dengeli beslenme sağlığın korunması için esastır. Bu nedenle, dört besin grubunda bulunan çeşitli besinler en az 3 ana ve 3 ara öğünde yeterli miktarlarda alınmalıdır. 2. İmkânlar dâhilinde her gün mevsiminde bol meyve ve sebze tüketilmesi öneriliyor. Kış aylarında vücut direncini artırmak ve vücuda yeterli miktarda vitamin ve mineral alınmasını sağlamak için sebze ve meyve çeşitlerinden yararlanılması gerekiyor. Savunma sistemini güçlendirici özelliği olan A ve C vitamini gibi antioksidan vitaminlerden zengin, havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi sebzelerin yanı sıra kış aylarında bolca bulunan portakal, mandalina, elma, greyfurt gibi meyvelerin tüketimi önemli. 3. Gerek C vitamini ihtiyacının karşılanmasında gerekse de sıvı alımına katkı sağlaması açısından taze sıkılmış meyve sularının tüketilmesi de önemli. Meyve sularının tüketiminde önemli olan sıkıldıktan hemen sonra tüketilmesidir. Çünkü meyve suyunun bekletilmesi C vitamininin azalmasına neden oluyor. 71


http://www.sagliklibeslenme.info/saglikli-beslenme-onerileri/

SAKARYASPOR

4. E vitamini de bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde etkilidir. Soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı vücut direncini arttırmakta, A vitamininin okside olmasını da engellemektedir. E vitaminin iyi kaynakları olan; yeşil yapraklı sebzeler, fındık, ceviz gibi yağlı tohumlar ve kuru baklagillerin yeterli miktarlarda tüketilmesi gereklidir. 5. Kış aylarında mahrum kalınan güneş ışınları, vücudun D vitamini gereksiniminin karşılanamamasına neden oluyor. Kemik ve diş sağlığı açısından önemli olan D vitamini, güneş ışınlarıyla deri tarafından üretilen bir vitamin ve besinlerde pek fazla bulunmuyor. D vitamininin yanı sıra balık, beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (omega 3), kalsiyum, fosfor, selenyum ve iyot mineralleri ile E vitamini için de iyi bir kaynak. Bu nedenle kış aylarında imkanlar dahilinde haftada 2-3 kez yenilmesi öneriliyor. 6. Kış aylarındaki beslenme alışkanlıklarının başında, daha yağlı yiyecekleri tüketmeye eğilim vardır. Yağ tüketimine özellikle dikkat edilmeli, katı margarin ve tereyağından kaçınılmalı, yoğun yağlı etlerden uzaklaşılmalıdır. 7. Kış aylarında vücut ağırlığı kontrolünün sağlamasında; basit karbonhidrat olan saf şeker ve şekerli besinler yerine kepekli ekmek, makarna, bulgur gibi tam tahıl ürünlerinin tüketilmesine özen gösterilmesi, enerjisi yüksek hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar, meyve tatlılarının tercih edilmesi, hareketsizlik nedeniyle artan sindirim problemlerinin önlenmesinde posa içeriği yüksek kuru baklagillerin tüketilmesi (haftada 2-3

72

kez) ve düzenli fiziksel aktivite yapılması önemli. 8. Kış aylarında özellikle çocukların sevdiği sebzeler azdır. Çocuklara pırasa, kereviz, ıspanak gibi kış sebzelerini yedirmek birçok anne için problemdir. Bu nedenle ısrar etmek yerine bu sebzeleri değişik şekillerde sunmak belki de daha faydalı olacaktır. Örneğin; kereviz yemeğini sevmeyen çocuğunuza, bu sebzeyi rendeleyerek, yoğurda karıştırarak ve içine bir miktar da ceviz ekleyerek sunmak iyi bir yöntemdir. Aynı şekilde ıspanak yemeğini sevmeyen çocuklara, ıspanağı bir iç olarak

kullanarak; börek, poğaça ya da krep yapılmalı ve çocukların bu besinleri tüketmeleri sağlanmalıdır. Vücut ısısını dengede tutabilmek için bol sıvı alımı gerekiyor. Yeterli sıvı alımı vücutta oluşan toksinlerin (zararlı öğeler) atılmasında, vücut fonksiyonlarının düzenli çalışmasında, metabolizma dengesinin sağlanmasında ve vücutta pek çok biyokimyasal reaksiyonun gerçekleşmesinde son derece önemli rol oynar. Bu nedenle, her gün en az 2-2.5 litre (12-14 su bardağı) su içilmeli, sıvı alımının karşılanmasında ıhlamur, adaçayı, kuşburnu çayı, açık çay gibi içecekler tercih edilmelidir.


73


SAKARYASPOR / GEZİ

EN GÜZEL KAR MANZARASI SONBAHARIN SARI YAPRAKLARI, YAZIN PIRIL PIRIL GÜNEȘ ALTINDA YANAN KUMSALLARI...KIȘ MANZARASI DENİNCE DE AKLA HEMEN KARLA KAPLI AĞAÇLAR, DAĞLAR, TEPELER GELİYOR. KAR TÜM ÇİRKİNLİKLERİ ÖRTÜYOR, BEMBEYAZ GÜZELLİKLER KATIYOR. İȘTE TÜRKİYE’DE SEYRE DEĞER EN GÜZEL 10 KAR MANZARASI...

Kış mevsiminde havaların soğuması ile birlikte beslenme şeklinde değişikliler oluyor, genellikle yağlı ve şekerli besinlere eğilim artıyor. Kış aylarında kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirilirken fiziksel aktivite yoğunluğunda azalma oluyor. Fiziksel aktivitenin az olması, gecelerin uzaması nedeni ile televizyon başında fazla zaman geçirilmesi ve besinlerin atıştırılması gibi nedenlerden dolayı vücut ağırlığında istenmeyen yönde değişiklikler olabiliyor. Genellikle yaz aylarında dikkat edilmeye başlanan kilo kontrolü, kış aylarında yerini ihmalkârlığa bırakıyor. Birçok insan, kalın giysiler içerisinde kilolarını daha rahat saklayabileceklerini düşünerek, sağlıklı beslenme alışkanlıklarından uzaklaşıyorlar.

Zigana

ZİGANA GEÇİDİ 2 bin 32 metre yükseklikte Gümüşhane-Trabzon Karayolu’nun 60. kilometresinde bulunan Zigana Geçidi, Gümüşhane’ye bağlı. Trabzon’a 120 km uzaklıkta. Geçit 2 bin 32 metre yükseklikte bulunuyor. Yılın 5 ayı karla kaplı olan Zigana’da konaklama da yapılabilecek bir kayak tesisi var. Kendin pişir kendin ye türü tesisler de bolca bulunuyor. Zigana, Hamsiköy sütlacı ile meşhur. Trabzon ve Gümüşhane’den gün içinde sürekli araç bulma imkanı var. Temiz havası ve harika doğasıyla Trabzon ve Gümüşhaneliler’in günübirlik gezilerinde en çok tercih ettiği yerlerin başında geliyor.

74


AYDER YAYLASI Yılın beş ayı karla kaplı Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinde, Fırtına Vadisi ile Kaçkarlar arasında yer alıyor. Bin 200 metre rakımdaki yayla, Rize il merkezine 80 kilometre uzaklıkta. Ayder Yaylası’nın çevresinde 3 bin metreyi aşan doruklar ve 2 bin metreye kadar yükselen ormanlar göz alabildiğine uzanıyor. Kaplıcaları da bir hayli ilgi görüyor. Kaplıca gün boyu ziyaretçi akınına uğruyor. 260 metre derinlikten çıkan 50 derecelik kaplıca suyunun başta romatizma, kireçlenme olmak üzere pek çok hastalığa iyi geldiği söyleniyor. Kış aylarında yaylada 200 civarında olan yatak kapasitesi yazın, otel, pansiyon ve özel yayla evleri ile bin yatağa kadar çıkıyor. Yılın ortalama beş ayı karla kaplı olarak geçiyor.

Ilgaz Dağı

ILGAZ HACETTEPESİ Zengin doğal hayat Kastamonu Ilgaz Dağı’nın 2 bin 587 metrelik Büyük Hacettepesi ile 2 bin 547 metrelik Küçük Hacettepesi, kış aylarının vazgeçilmez adreslerinden. Kayak yapmayı sevenlerin gözdesi. Dört konaklama tesisi bulunuyor. Akarsuları, florası ve yaban hayvanlarıyla zengin bir doğal hayata sahip. Kayın, meşe, söğüt, titrek kavak, karaağaç, gökçeağaç, sarıçam ve boyu 40 metreyi bulan göknarları var. Dağdaki kayak merkezi İstanbul’a 460, Ankara’ya 210 kilometre uzaklıkta. Ulaşım, tur otobüsleri ve özel vasıtalarla sağlanıyor. Kayak merkezi, Aralık başından Nisan ayına kadar hizmet veriyor. Üç doğal pisti var. Ilgaz Dağı, 1976’da Bakanlar Kurulu kararı ile Milli Park ilan edildi.

Ayder Yaylası

SÜMELA MANASTIRI Çam ormanlarıyla çevrili Trabzon’un Maçka ilçesine bağlı Altındere köyü sınırları içerisinde, Altındere Vadisi’ne hakim Karadağ’ın eteklerinde, vadiden 300 metre yükseklikte sarp bir kayalık üzerinde kurulu. İl merkezine 48 kilometre uzaklıkta. Bitki zenginliği, peyzaj güzelliği, yaban hayatı ile yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı. Manastır yolu üzerinde birçok konaklama yeri bulunuyor. Çam ormanlarıyla çevrili Sümela Manastırı yılın beş ayı kar altında kalıyor. Hemen altında bulunan tesislerde de yılın her günü konaklamak mümkün.

Sümela Manastırı 75


SAKARYASPOR

Yedi Göller

YEDİGÖLLER Kar manzarası sisle birleşince Bolu’ya 42 kilometre uzaklıktaki Yedigöller, dere, ırmak ve vadiler arasında yer alıyor. Toplam 2 bin 900 hektarlık alana yayılan Sazlıgöl, İncegöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl ve Seringöl isimli 7 gölden oluşuyor. Göllerin etrafı meşe, gürgen, kızılağaç,

ABANT GÖLÜ Göl çevresinde fayton keyfi Bolu’ya 32 kilometre uzaklıkta bulunan Abant, bin 328 metre yükseklikte, çevresi çam ormanlarıyla kaplı. Çam, köknar, kayın ağaçlarının çoğunlukta olduğu ormanların arasında yaylalar bulunuyor. Aralık-Nisan arasında karlı. Çam ağaçlarının beyaz bir örtüyle kaplandığı Abant’a gelenler, 7 kilometrelik göl etrafında fayton, at ve bisiklete binilebiliyor, göl kenarında piknik yapıp, tepelerden kayarak karın keyfini çıkarabiliyor. Gölün kıyıları nilüfer çiçekleriyle kaplı, yer yer sazlıklarla çevrili. Abant’ta 5’er yıldızlı iki otel bulunmakta; Abant Palace ve Büyük Abant Oteli.

Abant Gölü 76

karaağaç, karaçam, dişbudak, sarıçam, köknar, ıhlamur gibi ağaçlar ile fındık, alıç, üvez türü bodur bitkileri, eğrelti otları ve rengarenk çiçeklerle bezenmiş. Kasım ayının ikinci yarısı ile Aralık, Ocak, Şubat, Mart ve Nisan aylarında kar yağıyor. Gezi ve piknik

amaçlı gelenlerin yanında, fotoğraf tutkunlarının da uğrak yeri. Dağların ardından yükselen sis, beyaz örtüyle birleşince doyumsuz bir manzara ortaya çıkıyor. Yedigöller Milli Parkı sahası içinde, villalardan oluşan 31 yataklı bir dinlenme tesisi var.


Uzungöl

UZUNGÖL Botanik turu yapılıyor Trabzon Çaykara’da bulunan Uzungöl, Trabzon’a 99, Çaykara’ya 19 kilometre uzaklıkta. Deniz seviyesinden bin 90 metre yükseklikte bulunan göl, dik yamaçlar ve muhteşem bir orman örtüsüyle çevrili. Uzungöl, yamaçlardan düşen kayaların Haldizen deresinin önünü kapamasıyla oluşmuş. Trekking, kuş gözlemi ve botanik turlar yapılıyor, civardaki yaylalara gezi düzenleniyor. Birçok konaklama tesisi bulunuyor. Uzungöl’ün boyu bin metre eni 500 metre, derinliği ise 15 metre. Trabzon’dan saat başı dolmuş kalkıyor. Yılın beş ayı karlar altında kalıyor.

Sarıkamış Allahüekber Dağları Milli Parkı

SARIKAMIŞ ORMANLARI Milli Park ilan edildi Sarıkamış ilçe merkezinin güney tarafında bulunan ormanlık alan Kars’a bağlı. İlçe merkezine 3 kilometre mesafede. Sarıkamış Ormanları ile Allahüekber Dağları’nı kapsayan alan Bakanlar

Kurulu kararı ile Sarıkamış Allahüekber Dağları Milli Parkı olarak ilan edildi. Çamlarla kaplı bölge kış sporları bakımından da önemli bir merkez.

77


SAKARYASPOR

ULUDAĞ TUTYELİ PİSTİ Panoramik manzara Tutyeli Pisti, uzunluğu ve altyapısı bakımından kayak yapmaya çok elverişli. 2 bin 550 metre yükseklikte bulunan pistte Aralık- Mart arası kayak yapmak için en uygun dönem. Birinci ve ikinci yerleşim bölgelerinde çok sayıda otel ve kamuya ait misafirhane bulunuyor. Bu pistin manzarası ise bir harika. Birinci ve ikinci yerleşim bölgelerindeki tüm otel ve tesisler ile Bakacak Bölgesi ayaklarınızın altında. Panoramik manzarası izleyenleri büyülüyor. Eğer hava berrak ise görüş mesafesi Gemlik Körfezi’ne kadar uzanıyor.

Uludağ

PALANDÖKEN Erzurum’a kuş bakışı Erzurum’un güney tarafına düşen Palandöken Dağı, kent merkezine 4 kilometre mesafede bulunuyor. Türkiye’nin en önemli kayak merkezlerinden biri. İki 5 yıldızlı, bir de 4 yıldızlı otelin yanı

sıra, farklı kurumlara ait küçük oteller var. Kasım-Mayıs ayları arasında karla kaplı oluyor. Zirvesi 3 bin 185 metrede bulunuyor. Özellikle geceleri, Erzurum’un ışıkları ayaklarınızın

altına seriliyor. Erzurum’un üzerine sis çöktüğünde, sanki ayaklarınız yerden kesiliyor ve sadece karlı zirveleri görüyorsunuz. Günbatımı manzarası da ayrı bir güzelliğe sahip. Palandöken

78


SAPANCA GÖLÜ Sapanca Gölü doğusunda yer alan Sakarya Nehri ve batısındaki İzmit Körfezi arasında, deniz seviyesinden 33 m yükseklikte yer alıyor. Gölün uzunluğu, doğu-batı doğrultusunda 16 km, eni ise kuzey-güney doğrultusunda 5 km’dir. Sapanca Gölü’nün çevresi ormanlar ve yüksek tepelerle çevrili. Göl çevresinde yıl boyunca yapılan gözlemlerde 12 takımdan 28 familyaya 69 kuş türü belirlenmiştir. Etrafında yürümek ve bisiklete binmek oldukça keyifli. Sahil şeridindeki restoranlarda ise alabalık lezzetleri sunuluyor. Sapanca’da görülecek yerler arasında ilk sırada gelir.

79


SAKARYASPOR / TURİZM

HER BÖLGEDE BİR CENNET

80


HER BÖLGESİ, HER ȘEHRİ İLE BİR TURİZM CENNETİ OLAN, KEȘFEDİLMEMİȘ BİRÇOK GÜZELİĞİ İÇİNDE BARINDIRAN BİR ÜLKEDE YAȘIYORUZ. TARİHİ VE DOĞAL GÜZELLİKLERİ İLE HER YIL BİNLERCE TURİSTİ ÇEKEN BU ÜLKEDE BİZLER BAZEN BİRÇOK YERİN İSMİNİ BİLE DUYMAMIȘ OLABİLİYORUZ. TÜRKİYE’Yİ YEDİ BÖLGE ÜZERİNDEN DEĞERLENDİREREK EN DİKKAT ÇEKEN YERLERİ, GÖRÜLMEYE DEĞER MERKEZLERİ SİZLER İÇİN ARAȘTIRDIK.

Mardin

Zigana Geçidi 2 bin 32 metre yükseklikte Kültürler Sentezi: Mardin, Anadolu’yu Mezopotamya’ya bağlayan Mardin; tarihsel gelişim içerisinde, onlarca uygarlığa ve onlarca değişik din, etnik grup ve mezhebe ev sahipliği yapmış ve birbirinden farklı bu kültürler, sevgi ve hoşgörüyü bir potada harmanlayarak ve farklılıklarını koruyarak, yüzlerce, binlerce yıl bir arada ve dayanışma içerisinde yaşamasını bilmiş. Müslüman, Süryani, Yakubi, Keldani, Nesturi, Yezidi, Yahudi, Kürt, Arap, Çeçen, Ermeni vs. gibi farklı din ve farklı etnik kökenden gelen topluluklar; “doğal toplumsal hoşgörü” ve uzlaşma ile, “barış ve kardeşlik içerisinde” bir arada yaşamışlar. Mardin, bu özelliklerinden dolayı, “değişik kültürel yapıların barışçıl bir sentezini oluşturuyor”. Mardin isminin menşei üzerinde çeşitli rivâyetler vardır. Mardin’in bulunduğu bölgeye yerleştirilen “Marde” kavminden geldiği, bu bölgeye hükmeden bir kralın Mardin isminde oğlunun hastalanıp havası ve suyu iyi olan Batı Kalesi’ne gönderildiği, burada iyileşmesi üzerine Kale’nin bulunduğu yerde Mardin isimli şehrin kurulduğu, Süryânice mukaddes “Mara” kelimesinden geldiği, Sâsânî komutanlarından Mardius bu şehri îmâr ettiği için şehrin eski ismi yerine bu komutanın isminin verildiği gibi çeşitli rivâyetler var. Selçuklu Türkleri bu şehri fethedince, Bizanslıların “Mardie” Arapların “Maridin” ismi yerine kendi lisanlarına uygun olarak “Mardin” demişlerdir. Mardin’in bilinen târihi 3000 sene öncelere dayanıyor. Mardin bölgesi, Anadolu’da ilk siyâsî birliği kuran Hitit İmparatorluğu’nun sınırları dışında

kalmış. Hititler zamânında bu bölge, Hurri Mitanni Krallığının elindeydi. Uzun müddet Bâbil ve Asur hâkimiyeti altında kalan Mardin’i Medler ele geçirmiş. M.Ö. 4. asırda Makedonya Kralı İskender, Anadolu ve İran’ı işgâl ederek imparatorluğuna ilhak etti. İskender’in ölümü üzerine imparatorluk parçalandı. Bu bölge Anadolu gibi Selevkos Devleti’nin payına düştü. Pers ve sonra Sâsânî hânedanları, bu bölgeyi ele geçirdiler. M.S. 1. asırdan îtibâren Roma İmparatorluğu, Toros ve Fırat ötesi Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu için İran’la mücâdele etti. Her iki ülke arasında bu bölge el değiştirdi ve Roma tam bir hâkimiyet kuramadı. M.S. 395’te Roma İmparatorluğu bölününce Anadolu gibi bu bölge de, Doğu Roma (Bizans)’nın payına düştü. 640 târihinde Hazret-i Ömer’in halîfeliği zamânında, İyaz ibni Ganm kumandasındaki İslâm ordusu, Mardin’i fethederek, İslâm devletine kattı. 1071 Malazgirt Zaferinden sonra Mardin toprakları Selçuklu Türklerinin eline geçti. Büyük Selçuklulardan sonra ise Eyyûbîler, Türkiye Selçukluları, İlhanlılar, Mısır-Suriye-Türk-Memlûk İmparatorluğu, Timurlular, Karakoyunlular ve Akkoyunlular hâkim oldu. 1507’de İran’daki Safevîler, Mardin’i ele geçirdiler.

Mardin

81


SAKARYASPOR

MARDİN, BİRÇOK FARKLI HALKTAN İNSANIN BİR ARADA YAȘAYABİLDİĞİ, DEĞİȘİK KÜLTÜREL YAPILARIN BARIȘÇIL BİR SENTEZİNİ OLUȘTURUYOR.

Mardin

Yavuz Sultan Selim Han, 1517 Çaldıran Zaferi ile Safevîleri Anadolu’dan attı. Bıyıklı Mehmed Paşa, Mardin’i fethederek, Osmanlı Devletine bağladı. Osmanlı devrinde Mardin “Diyâr-ı Bekr” Beylerbeyliğinin (eyâletinin) 24 sancağından (vilâyetinden) biriydi.

Mardin

82

Nereyi görmeli? Mardin gibi bir müze kent olan Midyat, Mardin’den yaklaşık 1.5 saat uzaklıkta yer alıyor. Mardin’e benzer evlerin, taş konakların, kemerli geçitlerin, minare gibi yükselen çan kuleleriyle Süryani kiliselerinin bulunduğu Midyat, bir ortaçağ kentini andırıyor. Bölgeyi Süryanilerin yavaş yavaş terk etmesi ve göç almasıyla şehir merkezi 2 km ötedeki Estel’e kaymış. Telkari diye bilinen taş işçiliğinin en güzel örnekleri Midyat’ta bulunuyor. Mardin’in 5 km doğusunda yer alan Deyrulzafaran, Yukarı Mezopotamya tarihi yapıtlarının en tanınmış olanlarından biri ve Süryani Kadim cemaatinin dini merkezi. Deyrul; ibadet edilen yer, zafaran ise civarda bolca yetişen safran otu anlamında. Manastır, 4. asırda inşa edilmiş 1600 yıllık bir yapı. Bugünkü Süryanilerin ataları olan ve güneşe tapan Aramiler, M.Ö. iki binden başlayarak 4 bin yıl boyunca burada her güneş doğuşunda bir ayin düzenleyerek güneşe kurbanlar sunuyorlarmış. İsa Mesih’ten sonra Hıristiyanlığı benimseyip kiliseler kurmuşlar. Manastır kurulduğu dönemden kalma mozaikler bugün de duruyor.


Amasra

Canlı bir tarih görünümünde olan manastırın en büyük özelliklerinden biri de içinde 52 Süryani patriğinin mezarlarının bulunması. Manastırın 1 km kuzeyinde kayalara oyulmuş Meryem Ana Kilisesi (Theodoros Tapınağı) ve Mar Yakup Manastırı ile Deyrulzafaran bir üçlü oluşturmakta. Manastırın içinde tarihi bir İncil ve kutsal taş mevcut ve ilk tıp fakültesinin burada kurulduğu söyleniyor. Midyat’ın 18 km doğusunda yer alan Mar Gabriel Manastırı’nın yerel adı Deyrulumur. Kuş uçmaz kervan geçmez bir dağ başında yalnız, müstahkem bir manastır. Süryani cemaatinin ünlü ve büyük yapıtlarından olan manastır, yüksekçe bir tepeye yapılmış. Manastırın temelleri M.S. 397 yılında atılmış ve kısa sürede tamamlanmış. Değişik tarihlerde manastırın içinde ve dışında ekler yapılmış. Bir kısmı Bizans mozaikleriyle bezeli. Cumhuriyetten sonra uzun süre terkedilen manastır, şimdiki metropolitin gayretleriyle yeniden canlandırılmış. Yirmi kadar rahibe, yöredeki boşaltılan manastırlardan buraya taşınmışlar. Ayrıca muhtaç gençler ve yurt dışından gelen konuklar manastırda barınabiliyor. Diğer adı “Kartal Yuvası” olan Mardin Kalesi, Subari, Sümer, Babil, Mitaniler, Asur, Pers, Roma, Bizans, Emevi, Abbasi, Hamdaniler, Selçuklu-

lar, Artuklu, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safeviler, Osmanlılar dönemlerini, kimi zaman zaferleri, kimi hayal kırıklıklarını yaşamış çok önemli bir kale. Kalenin ovadan yüksekliği bin metre kadar. Bir kısmı sarp kayaların üzerine oturmuş olan kalenin güney kesiminde bir kule hala ayakta. 19.yüzyılın ilk yarısında mevcut olan surların, bugün bazı yerlerde yalnız temellerine rastlanıyor. Birçok kez kuşatılan kale, Timur’u bile çileden çıkaran direnişini, bünyesinde barındırdığı su sarnıçları ve ambarlarındaki bolluk ile sağlamış. Karadeniz’in incisi Amasra Kraliçe’nin kenti olarak adlandırılan Amasra’nın bilinen ilk adı Sesamos’tur. Ünlü coğrafyacı Strabon’a göre Sesamos’u İskitlerin bir kolu olan Amazonlar kurdular. İlk dönem kaynaklarında Sesamos’un ne anlama geldiğine rastlanmıyor. Amasralılar bu adın her bahar Boztepe yamaçlarını örten yabani susam çiçeklerinden doğmuş olabileceğini anlatırlar. Kent 300 yıl kadar Fenike egemenliğinde kalmış. Sesamos o devirlerde canlı bir pazar yeri ve işlek bir iskeleydi. MÖ. 9. yy’da Fenike Karadeniz kolonilerini terk edince kent İyonlar’ın egemenliğine girdi. Bugünkü Amasra’yı İskender’in baldızı İranlı kraliçe Amastris kurdu.

Başından birkaç evlilik geçen Amastris, son kocası Denys tembellik hastalığına tutulup, şişmanlıktan kımıldayamaz hale gelince yönetime el koydu. Sesamos’a çekilip buranın imarını başlıca amaç edindi. Amastris’in ölümünden sonra kent Pontus yönetimine geçti. Bu dönem Amasra’nın refah çağı oldu. Pontus’un Roma’ya yenilmesinden sonra Sesamos, Marmaralı korsanlar tarafından yağma edildi. Daha sonra Romalılar kapsamlı bir imara giriştiler, Roma egemenliği 500 yıl kadar sürdü. Kent Roma’dan sonra Bizans yönetimine geçti. Ekim 1460 tarihinde Fatih kenti Osmanlı topraklarına kattı. Osmanlı yönetimindeki şehir, Bolu Sancak Beyliği’ne baglı bir merkez olarak varlığını sürdürmüş, bu dönemde şehri ziyaret eden Batılı gezginler büyük bir hayranlıkla bahsetmişlerdir. Amasra’da görülebilecek yerler Osmanlı Hamamı, Amasra Kalesi, Oyma Mağaralar, Kemerdere Köprüsü, İçkale Mescidi, Bedesten, Fatih Camii, Antik Tiyatro, Gürcüoluk Mağarası, Çekiciler Çarşısı ve Kuşkayası Yol Anıtı Amasra’da mutlaka görülmesi gereken yerler. Amasra Kalesi’nin tepesinden Amasra’yı panaromik görebilir, manzarayı seyrederken çayınızı içebilirsiniz. Bizans döneminde ünlü olan buradaki tapınak, Osmanlı zamanında uzun yıllar boş kalmış ve kendiliğinden yıkılmış. Döşeme mozaiklerini ve temellerini ise defineciler sökmüşler. Yapılan bilimsel etüdler sonucunda burasının; bir narteks ile köşe oda ve apsidlere yer verilerek orta mekana “Haç” planı sağlanmış bir kilise olduğu açıklanmış. Büyükada’nın, Amasra ‘dan 150-200 metre kadar açıkta ve her türlü havada kolayca gidilip gelinemeyecek bir durumda olması dikkate alınınca Büyükada kilisesinin yanındaki diğer binalarla bir külliye niteliğinde ve Manastır işlevinde olduğu muhakkak. Adanın güney-batı eteğinden başlayıp tepeye doğru devam eden kaya basamakları da buraya ulaşıyordu. Çekiciler Çarşısı’nda tahtadan el işi değişik hediyelik eşyalar bulabilirsiniz. Roma İmparatorluğu zamanında Tiberius Claudius Cermanicus (M.S 41-54) zamanında, Doğu Eyaletleri İnşaat Ordusu (Legion) Komutanlığı yaptıktan sonra kaydıhayat şartıyla Bithynia-Pontus Valiliğine atanan Gaius Julius Aquilla tarafından yaptırılmış 83


SAKARYASPOR

Amasra

karayolu dinlenme yeri ve anıtı olan Kuşkayası Yol Anıtı, Krateria-Amastris ara yolunun son dinlenme noktasında, Amasra’ya 4 km. mesafede yer alıyor. Yapıldığı zaman muhtemelen bir de anıtsal çeşmeyi kapsıyordu. Fakat sonradan bu çeşme yıkıldı ve suyu biraz aşağıda, halen Askersuyu diye bilinen yerde uzun zaman bir pınar olarak kullanılırdı. Anıt manzumesi şimdiki durumda, çok muntazam kaya dilimleri üzerine işlenmiş birbirini tamamlayan iki kitabeyi, bir insan figürü ile bir kartal figürü içeren “orta kabartma” tekniğiyle oyulmuş bir kompozisyon, oturma sedirlerini ve bir kaç kaya nişini kapsıyor. Tüm bunlar, yekpare kayaya oyulmuş, yol kalıntısı boyunca sıralanıyor. 260-140 cm boyutunda ve 50 cm derinliğinde kemerli bir nişin içinde kalan normal bir insan büyüklüğündeki başsız kabartmanın İmparator Claudius’a mı yoksa yolu yaptıran Aquilla’ya mı ait olduğu bilinmiyor. Bu nişin sağında Toskan üslubunda kalın oyma bir sütunun başlığına bir kartal oyulmuş. Kuşkayası, Anadolu’da başka örneği bulunmayan biricik yol anıtıdır. Eni 5 metreyi bulan Roma kaya yolunun son 84

izleri de bu anıtın önünde, yüzyıllarca kullanılmaktan hasıl olan aşınmışlığı ile görülebiliyor. Amasra’ya kadar gidipte sahilde yürüyüş yapmamak olmaz. Yazın denize de girilebilen bu yerde deniz özleminizi bir miktar olsada giderebilirsiniz. Ege’nin en gözde adası Cunda Alibey Adası ya da Cunda, Ayvalık koyundaki Ayvalık adaları olarak adlandırılan irili ufaklı 23 adanın içinde yerleşime açık tek ada. Ayrıca Ege Denizi’nde bulunan 4. büyük ada olma özelliğini taşıyor. Alibey Adası’nın bugünkü ismi, Kurtuluş Savaşı’nda padişahın ‘Yunanlılar’a teslim olun’ emrine karşı gelerek silahlı mücadeleye başlayan ilk birliğin kumandanı Yarbay Ali Çetinkaya’ya ithaf edilmiş. Ada daha önce Cunda ve Moshonisia (Kokuluada) isimleriyle tanınıyormuş. Piri Reis’in Kitab-ı Bahriyesi’nde bahsettiği Yund Adaları’nın bu bölgeye ait olduğu tahmin ediliyor. Adanın nüfusu 2000 yılı itibariyle 5 bin, ancak bu rakam yazın 20 bin’e kadar çıkabiliyor. Adanın nüfusunun çoğunluğu Girit ve Midilli adalarından

1924 nüfus mübadelesi zamanında göç eden Türkler’den oluşuyor. Bu yüzden adanın yaşlı nüfusunun çoğu RumcaYunanca’yı bilmekte. Son yıllarda ada nüfusu, emeklilik günlerini sakin bir yörede geçirmek isteyen büyük şehir sakinleri tarafından arttırılmış. Alibey Adası’nın anakaraya bağlantısı iki ayrı köprü ile sağlanıyor. Dolap Boğazı mevkiinde 1964 yılında inşa edilmiş olan Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü, Alibey ve Lale Adaları’nı birleştiriyor. Lale Adası ise ankaraya 1817 yılında denizin doldurulmasıyla yapılan 500 metrelik hemzemin bir köprü-yol ile bağlanmakta. Adanın Kurtuluş Savaşı sırasında düşman kuvvetlerine katılacağı ancak halkın adayı düşman kuvvetlerine gitmesin diye bir gecede taşlarla anakaraya bağladıkları söyleniyor. Yazları Ayvalık’tan Alibey Adası’na her saat motor seferleri de yapılıyor. Adaya otomobilleriyle gidenler girişte park etmeliler. Zaten daracık sokaklarda yürümek çok daha keyifli. Alibey Adası son yıllarda yerli turizm merkezleri arasına girdi. Özellikle sahil şeridindeki rakı-balık lokantaları ve içki mezeleri ile biliniyor.


Cunda

CUNDA UFAK VE SEVİMLİ BİR YER: DAR ARA SOKAKLARINDA BULUNAN EVLERİN MİMARİSİ, KİLİSELERİ, ESKİ EVLERİN YA DA AHIRLARIN DEKORE EDİLEREK BİR KAFE YA DA BAR HALİNE GETİRİLMİȘ OLMASI, İSKELENİN KARȘISINDAKİ TAȘ KAHVE’NİN İNANILMAZ YÜKSEKLİKTEKİ TAVANI, ENFES MİMARİSİ VE BÜYÜLEYİCİ ATMOSFERİ İLE…

Günlük tekne gezileri sayesinde civar adalara ve adanın karadan ulaşılması zor bölgelerine gitmek mümkün. Midilli Adası’na günü birlik seferler ise özellikle yaz aylarında yabancı turistlerin adaya ve Ayvalık’a gelmelerini sağlıyor. Adanın yüksek kesimlerinden boğazların, adaların, iç içe girmiş koyların güzellikleri seyre değer. Alibey Adası doğal güzellikleri ve tarihi yapıları nedeniyle koruma altına alınmış ve 1976 yılında Ayvalık ve çevresindeki 17 bin 900 hektarlık alan doğal ve tarihi sit alanı olarak kabul edilmiş. Alibey Adası’nda mübadele öncesinden, Rum Ortodoks cemaatinden kalma sekiz tane manastır bulunuyor. Kiliselerin en büyüğü Taksiyarhis Kilisesi. Bu yapıların koruma altına alınması ancak Alibey Adası’nın tanınması ve restorasyon için sermaye aktaracak sponsorların adada mülk satın almaları ile mümkün olabilmiş. Son olarak ‘Aşıklar Tepesi’ olarak bilinen mevkide bulunan değirmenin restorasyonu 2006 yılında tamamlanmış ve ziyarete açılmış. Adada, halen restorasyon için sponsor bekleyen pek çok tarihi eser bulunuyor. Ada ufak ve sevimli bir yer. 85


SAKARYASPOR

Dar ara sokaklarında bulunan evlerin mimarisi, kiliseleri, eski evlerin ya da ahırların dekore edilerek bir kafe ya da bar haline getirilmiş olması, iskelenin karşısındaki Taş Kahve’nin inanılmaz yükseklikteki tavanı, enfes mimarisi ile büyüleyici atmosferi, evlerin camlarında rengarenk açmış çiçekler… Taş Kahve, en sıcak günde serindir ve çayı her zaman tazedir. İç Anadolu’nun “Atlar Diyarı”: Kapadokya Kapadokya’nın eşsiz güzelliği, bundan yaklaşık 60 milyon yıl önce üç yanardağın püskürttüğü lavlardan arta kalan küllerin geçen milyonlarca yıl boyunca yağmur, rüzgar ve diğer doğa olayları ile aşındırılması sonucu ortaya çıkmış. Çağlar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Kapadokya İpek Yolu’nun en önemli ticari merkezlerinden biriydi. Aynı zamanda ”Atlar Diyarı” olarak da bilinen, doğa ve tarihin iç içe geçtiği bu güzel yerde Peribacaları ön plana çıkıyor. İnsan yerleşimlerinin Paleolitik döneme kadar uzandığı Kapadokya’nın yazılı tarihi Hititlerle başlar. Tarih boyunca ticaret kolonilerini barındıran ve ülkeler arasında ticari ve sosyal bir köprü kuran Kapadokya, İpek Yolu’nun da önemli kavşaklarından biridir. MÖ 12. yüzyılda Hitit İmparatorluğu’nun çöküşüyle bölgede karanlık bir dönem başlar. Bu dönemde Asur ve Frigya etkileri taşıyan geç Hitit Kralları bölgeye egemen olur. Bu Krallıklar MÖ 6. yüzyıldaki Pers işgaline kadar sürer. Bugün kullanılan Kapadokya adı, Pers dilinde “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına geliyor. MÖ 332 yılında Büyük İskender Persleri yenilgiye uğratır, ama Kapadokya’da büyük bir dirençle karşılaşır. Bu dönemde Kapadokya Krallığı kurulur. MÖ 3. yüzyıl sonlarına doğru Romalıların gücü bölgede hissedilmeye başlar. MÖ 1. yüzyıl ortalarında Kapadokya Kralları, Romalı generallerin gücüyle atanmakta ve tahttan indirilmektedir. M.S. 17 yılında son Kapadokya kralı ölünce bölge Roma’nın bir eyaleti olur. MS 3. yüzyılda Kapadokya’ya Hıristiyanlar gelir ve bölge onlar için bir eğitim ve düşünce merkezi olur. 303-308 yılları arasında Hıristiyanlara uygulanan baskılar iyice artar. Fakat Kapadokya baskılardan korunmak ve Hıristiyan öğretiyi yaymak için ideal bir yerdir. 86

Cennet - Cehennem

İNSAN YERLEȘİMİ PALEOLİTİK DÖNEME KADAR UZANAN KAPADOKYA, DAHA SONRAKİ DÖNEMLERDE HIRİSTİYANLIĞIN EN ÖNEMLİ MERKEZLERİNDEN BİRİ OLMUȘ. KAYALARA OYULAN EVLER VE KİLİSELER, BÖLGEYİ ROMA İMPARATORLUĞU’NUN BASKISINDAN KAÇAN HIRİSTİYANLAR İÇİN DEVASA BİR SIĞINAK HALİNE GETİRMİȘ. Kapadokya


Kapadokya

dere Vadisi, Paşabağ-Zelve belli başlı görülmesi gereken yerler. Kayalara oyulmuş geleneksel Kapadokya evleri ve güvercinlikler yörenin özgünlüğünü dile getirir. Bu evler 19. yüzyılda yamaçlara ya kayalardan ya da kesme taştan inşa edilmişler. Bölgenin tek mimarı malzemesi olan taş yörenin volkanik yapısından dolayı ocaktan çıktıktan sonra yumuşak olduğundan çok rahat işlenebilmekte ancak hava ile temas ettikten sonra sertleşerek çok dayanıklı bir yapı malzemesine dönüşmekte. Kullanılan malzemenin bol olması ve kolay işlenebilmesinden dolayı yöreye has olan taş işçiliği gelişerek mimari bir gelenek halini almış. Gerek avlu gerekse ev kapılarının malzemesi ahşaptır. Kemerli olarak

yapılmış kapıların üst kısmı stilize sarmaşık veya rozet motifleriyle süslenmiştir. Yöredeki güvercinlikler 19. yüzyılın sonları, 18. yüzyılda yapılmış küçük yapılardır. İslam resim sanatını göstermek açısından önemli olan güvercinliklerin bir kısmı manastır veya kilise olarak inşa edilmişlerdir. Güvercinliklerin yüzeyi yöresel sanatçılar tarafından zengin bezemeler, kitabeler ile süslenmişlerdir. Bölge şarapçılık ve üzüm yetiştiriciliği ile de ünlüdür. Akdeniz’de doğal bir oluşum: Cennet ve Cehennem çöküğü Cennet ve Cehennem çökükleri, doğal yollarla oluşmuş Silifke - Narlıkuyu yakınlarında bulunan tarihi ve turistik, çok derin mağaralardır.

Akdamar Kilisesi

Derin vadiler ve volkanik yumuşak kayalardan oydukları sığınaklar Romalı askerlere karşı güvenli bir alan oluşturur. 4. yüzyıl, daha sonra “Kapadokya’nın Babaları” olarak adlandırılan insanların dönemi olur. Fakat bölgenin önemi, III. Leon’un ikonları yasaklamasıyla doruk noktasına ulaşır. Bu durum karşısında, ikon yanlısı bazı kişiler bölgeye sığınmaya başlar. İkonoklazm hareketi yüz yıldan fazla sürer (726-843). Bu dönemde birkaç Kapadokya kilisesi İkonoklazm etkisinde kaldıysa da, ikondan yana olanlar burada rahatlıkla ibadetlerini sürdürdüler. Kapadokya manastırları bu devirde oldukça gelişir. Yine bu dönemlerde, Anadolu’nun Ermenistan’dan Kapadokya’ya kadar olan Hıristiyan bölgelerine Arap akınları başlar. Bu akınlardan kaçarak bölgeye gelen insanlar bölgedeki kiliselerin tarzlarının değişmesine sebep olur. 11. ve 12. yüzyıllarda Kapadokya Selçukluların eline geçer. Bu ve bunu takip eden Osmanlı zamanlarında bölge sorunsuz bir dönem geçirir. Bölgedeki son Hıristiyanlar 1924-26 yıllarında yapılan mübadeleyle, arkalarında güzel mimari örnekler bırakarak Kapadokya’yı terkettiler. Bölge günümüzde turizm açısından büyük bir öneme sahip. Avanos, Ürgüp, Göreme, Akvadi, Uçhisar ve Ortahisar Kaleleri, El Nazar Kilisesi, Aynalı Kilise, Güvercinlik Vadisi, Derinkuyu, Kaymaklı, Özkonak Yeraltı Şehirleri, Ihlara Vadisi, Selime Köyü, Çavuşin, Güllü87


SAKARYASPOR

Akdamar Adası

İki çökük arasında 80 metre mesafe vardır.Oluşumu çok eski çağlara dayanan Cennet – Cehennem çökükleri, bir yeraltı deresinin yol açtığı kimyasal erozyonla tavanın çökmesi sonucu meydana gelmiş büyük çukurlardır. Silifke- Narlıkuyu yakınlarında bulunan çöküklerden Cennet çöküğünün elips biçimindeki ağız kısmı çapları 250 m ve 110 m olup derinliği 70 metredir. Çökük tabanının güney ucunda 200 m uzunluğunda ve en derin noktası 135 m olan büyük bir mağara girişi ve bu mağaranın ağzında küçük bir kilise vardır. Kilisenin giriş kapısı üzerindeki 4 satırlık kitabede, bu kilisenin 5.yy’da Paulus adında dindar bir kişi tarafından Meryem Ana’ya ithafen yaptırılmış olduğu yazılıdır. 300 basamakta varılan kiliseden sonraki mağaranın bitim noktasında mitolojik bir yeraltı deresinin sesi duyulur. Cennet çöküğünün 75 m kuzeyindeki Cehennem çukuru da Cennet çöküğü gibi oluşmuş. Ağız çember çapları 50 m ve 75 m, derinliği 128 metre olan çöküğün kenarları uygun olmadığı için içerisine inmek mümkün değil. Mitolojiye göre Zeus, alevler kusan yüz başlı ejderha 88

Typhon’u buradaki bir kavgada yendikten sonra, onu Etna Yanardağı’nın altına sonsuza dek kapatmadan önce bir süre Cehennem çukurunda hapsetmiştir. Doğu Anadolu’da bir ada: Akdamar Van’ın Gevaş ilçesi sınırları içerisinde yer alan ve Doğu Anadolu’nun görülmesi gereken merkezlerinden biri olan Akdamar Adası, 70 bin metrekare olan yüzölçümü ve 3 kilometreyi bulan kıyı uzunluğu ile orta büyüklükte bir ada. En yüksek noktası deniz seviyesinden 1912 metre yüksekte bulunan adanın batı uçlarında yüksekliği 80 metreye ulaşan dik kayalıklar var. Adanın adının nereden geldiğine dair yaygın halk hikâyesine göre, zamanında bu adada yaşayan Ermeni baş keşişin güzelliği dillere destan Tamara adında bir kızı vardır. Adanın çevresindeki köylerde çobanlık yapan bir genç bu kıza âşık olur. Bu genç Tamara’yla buluşmak için her gece adaya yüzer. Tamara ise gece karanlığında yerini belli etmek için onu bir fenerle bekler.

Bundan haberdar olan kızın babası, fırtınalı bir gecede elinde fenerle adanın kıyısına iner ve sürekli yer değiştirerek gencin boşuna yüzüp, gücünü yitirmesine neden olur. Yüzmekten gücünü yitirip, yorulan genç çoban boğulur ve boğulmadan önce son nefesinde “Ah Tamara!” diye haykırır. Bunu duyan kız da hemen ardından kendini gölün sularına bırakır. O günden sonra ada Ah Tamara! ismi ile anlatılır. Bu hikâye Ermeni şair Hovhannes Tumanyan anlatımıyla efsaneleşmiştir. Bu efsanenin tarihi gerçeklerle alakasının zayıf olduğu şüphesizdir. 9. yüzyıldan itibaren kaydedilmiş olan Ağtamar adının Arapça ĞMR kökünden “kabartı, tümsek” anlamına gelen bir türev olması daha kuvvetli bir olasılık olarak değerlendirilebilir. Günümüzde adın Türkçeleştirilmiş biçimi olarak Akdamar kullanılıyor. En eski kaynaklarda adanın adı, Gevaş bölgesinde hüküm süren Ermeni Rştuni sülalesine atfen Rştunik Adası olarak geçiyor. 705 yılında Vard Rştuni’nin adada öldürülerek Rştuni beyliğine son verilmesinden sonra ada ve yöresi, daha önce Başkale’de (Ağbak) hüküm süren Ardzruni süla-


Cumalıkızık Evleri

lesinin eline geçmiştir. 908’de I. Gagik Ardzruni bazı Ermeni ve Müslüman beyleriyle anlaşarak Gevaş’ta (Vostan) kendini Vaspuragan Kralı ilan etmiş ve bilahare başkentini adaya taşımaya karar vermiştir. I. Gagik adada halen mevcut olan kiliseden başka müstahkem bir kasaba, saray, çarşı ve liman inşa ettirmiştir. Ada üzerindeki sivil yerleşimin 16. yüzyıl başlarına kadar canlı olarak varlığını sürdürdüğü ve 1535 Osmanlı-İran Harbi’nde tahrip edildiği anlaşılıyor. 16. yüzyıldan sonra sivil yerleşimin bulunmadığı adada Kutsal Haç’a (Surp Khaç) adanmış bir Ermeni manastırı varlığını sürdürüyor. 19. yüzyıl sonlarında 300 civarında keşişin ikamet ettiği manastır, 1895 ve 1915 olaylarından sonra terkedilmiş. Adanın güney doğusuna kurulmuş olan kilise, mimari açıdan Ortaçağ Ermeni sanatının en parlak eserleri arasında sayılıyor. Kızıl andezit taşından inşa edilmiş olan kilisenin dış cephesi, alçak rölyef şeklinde işlenmiş zengin bitki ve hayvan motifleriyle ve Kutsal Kitap’tan alınma sahnelerle bezenmiş. Kilise bu özelliğiyle de Ermeni mimari tarihi içinde eşsiz bir konuma sahip.

Osmanlı evleri ile ünlü Cumalıkızık Osmanlı sivil mimarisinin en görkemli köy yerleşimini günümüze ulaştıran Cumalıkızık, son yıllarda ülkemiz yanında tüm dünyada da tanınmaya başladı. Osmanlıların Bursa’da ilk yerleştikleri bölgelerden olan Cumalıkızık, 180’i halen kullanılan, bazılarında ise koruma ve restorasyon çalışmalarının yapıldığı toplam 270 ev ile Osmanlı dönemi konut dokusunu günümüze taşıyor. 1969 yılında Cumalıkızık yerleşiminin güneydoğusunda Uludağ eteklerindeki Ihlamurcu mevkiinde Bizans devrine ait bir kilise kalıntısı bulundu. Kilise kalıntısının yüzeyde rastlanan bazı mimari parçaları halen Bursa Arkeoloji Müzesi’nde saklanmaktadır. Bursa yakınlarında kurulan Osmanlı Beyliği kuruluşundan kısa zaman sonra bölgeye hakim olmayı başarmış, 1326 yılında Bursa’yı, 1331 yılında İznik’i fethederek yörede varlığını kesin olarak kabul ettirmiştir. Böylece Osmanlı halkının bu topraklara yerleşerek kentler ve köyler oluşturması sağlanmıştır. Cumalıkızık vakıf köyü olarak kurulmuş ve bu özel-

liğini yerleşim dokusu konut mimarisi, yaşam biçimine yansıtmıştır. Uludağ’ın kuzeyindeki dik etekler ile vadilerin arasında sıkışıp kalan yöre köylerine bu konumlarından dolayı ‘’kızık’’ adı verilmiştir. Köylerin birbirlerinden ayrılması için de dereye yakın olanına Derekızık, Fidye verene Fidyekızık ve Kızık köylerinden topluca gidilerek cuma namazı kılınan köye de Cumalıkızık adları verilmiştir. Cumalıkızık evleri genelde üç katlıdır; birbirine akraba olan ailelerin birlikte, tam bir işbirliği ve uyum içinde yaşamlarını sürdürdüğü bilinmektedir. Evler yapılırken aile mahremiyetine son derece özen gösterilmiştir. Evlerin dış kısımlarında zemin ve birinci katlar ile avlular, sokak döşemesine uygun moloz taş ve ahşap hatıllı duvarlarla örülmüştür. Üst kat ahşap taşıyıcı hımış dolgu, üstü alaturka kiremitli kırma çatılıdır. Sokaktan ev içinin görülmesi mümkün değildir. Pencereler üst katlarda kafesli veya cumbalıdır. Cumalıkızık evlerinde genelde iki türlü plan uygulanmıştır. Bunlardan birincisi etrafı moloz taşlarla yüksek şekilde örülmüş bir duvarla çevrili dış avludur. 89


SAKARYASPOR

Cumalıkızık Evleri

Buradan eve giriş kapısına ve hayat kısmına geçilir. Evin girişi, böylece sokakla doğrudan ilişkili değildir, ikinci tip evlerde ise dış avlu yoktur. Sokaktan kapı yardımı ile doğrudan hayat kısmına girilir. Dış kapı üzerinde dikey konulan ağaç hatıllarla ızgaralanmış, camsız bir aydınlatma ve havalandırma boşluğu yer alır. Hayat bölümünden iç avluya, ahıra, depolara ve merdivenlere geçilir. Evlerin ana giriş kapıları çift kanatlıdır. Genellikle ceviz ağacından yapılan bu kanatlar dövme demir kuşaklar ve iri başlı çivilerle bağlanmıştır. Kapı kulpları ve tokmak da dövme demirdendir. Kapıların çift kanatlı yapılışı elde edilen ürünün ve tarım araçlarının kolaylıkla içeriye taşınmasını sağlamaya yöneliktir.

90


1. Poyrazlar Gölü

SAKARYA Marmara’nın doğa ve kültür harikası

Maden Deresi Şelalesi

Keyifli, huzurlu ve kültürel bir gezi yapmak istiyorsanız mutlaka tercih etmeniz gereken bölgelerden biri de Sakarya. Doğal güzellikleriyle bilinen, şehir hayatından kopmak isteyenlerin tercihi Sakarya aynı zamanda kültürel anlamda da güzelliklere ev sahipliği yapmaktadır. Tabiatı, kamp alanları zaten uzunca bir süredir bölgeye hayli turist çekmekte ve ziyaretine gelenleri büyülemekte. Bu kent adını; aşağı havzasında bulunduğu, topraklarında Karadeniz’e dökülen ve Sakarya il topraklarını güney-kuzey doğrultusunda ortadan ikiye bölen Sakarya Nehrinden alıyor. Sakarya Nehri ise bu ismi Frigler döneminde bugüne taşıyor. Şehrin kuzeyinde alçak tepelik alanlar, orta kısımda Adapazarı ovası düzlüğü ve güneyde engebeli dağlık alanlar bulunuyor. Kuzey Anadolu Fay hattının kuzeyinde olmak üzere, batıdan Kocaeli platosu Sakarya nehrine kadar ilerliyor. 91


SAKARYASPOR

Bölgede Samanlı Dağları, Keremali Dağı, Çam Dağı bulunuyor. Adapazarı Ovası yani Akova’da Sakarya’nın ekonomisine büyük katkı sağlayan doğal alanlardan biri olarak biliniyor. Sakarya’nı kültürüne değinecek olursak ilk olarak yemeklerinden başlamalıyız. Sakarya’da Rumeli yemeklerinden kentin simgesi haline gelen; ıslama köfte ile boza, Boşnak böreği, Pomak pastırması, Arnavut ciğeri, damat paçası, kaçamak, lutuka, çiğer sarma, kaymakçina, preşa, prazenika, gurnik gibi yemekler yapılıyor. Zaten ıslama köfte herkesin bildiği, ünlü ve lezzetli yemeklerin başında geliyor. Halk çalgısı olarak cümbüş, ud, keman, klarnet, davul ve darbuka kullanılıyor. Başlıca halk oyunları; konak getirme, karşılama, ince hava, Geyve-taraklı zeybeği, karagözlüm, ada kasabı, kadın karşılaması, argat sallaması, Geyve-Taraklı çiftetellisi, allı yazma, elmayı top top yapalım, Ta-

raklı karşılaması, Karşıdan gelir sarı, Geyve-Taraklı kasabı, Korudere ve Taraklı zeybeği, kocakarı kocaadam, gelin bindirme, gelin indirme, Türkmen alayı, zöbek olarak biliniyor. İsmi ve kültürel özelliklerine değindiğimiz Sakarya’nın doğal güzellikleri ise bambaşka bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Sakarya Poyrazlar Gölü Bir doğa harikası olan Poyrazlar Gölü, sakin ve unutamayacağınız bir tatil için harika bir alan. İnönü Yaylası’nda olduğu gibi burada da kamp yapabilirsiniz. Adapazarı’na 10 km uzaklıkta olan bölge yeşilliklerle çevrili, yaz-kış görülmesi gereken bir yer. Rüya gibi bir alan denebilir. Poyrazlar Gölü’nün en derin yeri 12 metre. Dibi bataklık olduğu için gölde yüzmek yasak. Ama kıyıda olta atabilir balık tutmanın keyfine varabilirsiniz.

Kuzuluk Kaplıcaları Sakarya’nın görülmesi gereken yerlerinden biri Kuzuluk Kaplıcaları’dır. Akyazı ilçesinde doğanın bize sunduğu şifalı su kaynağı olan Kuzuluk Kaplıcaları kış ayında dinlenmek ve kemiklerinizi ısıtmak için iyi bir tercih olabilir. Bu bölgede tatil yapabileceğiniz tesisler yer alıyor. Kaynak suyunun şifalı olmasının yanında bölge otellerinde termal tedavi merkezleri bulunuyor. Sakarya Nehri Türkiye’nin üçüncü büyük nehri olan Sakarya Nehri Afyon’da bulunan Bayat Yaylası’ndan doğuyor. 824 kilometre uzunluğunda olan bu Nehir balık çeşitliliği ve sayısı bakımından da önem arz ediyor. Çevresindeki yeşil alanlar oldukça güzel ve ilgi çekici. Doğanın harika görünümünü bir kez daha yansıtan bir nehir Sakarya Nehri. Bölgenin en ilgi çeken yerlerinden

Sakarya Nehri 92


Karagöl Yaylası

2. Deprem Müzesi

biridir burası. Doğal hayat ve dinlence mekânı olarak tavsiye ediyoruz. Karagöl Yaylası Büyük kent hayatının yoğun temposundan sıkıldıysanız ve dinlendirici bir tatile ihtiyacınız varsa doğanın bu yemyeşil halini görmeniz, burada zaman geçirmeniz gerekiyor. Karagöl Yaylası sıkıldığınız griden sizi uzaklaştıracak bir bölge. Yeşilin en güzel tonlarının olduğu bu harika yaylayı keşfetme hissi ve temiz hava adeta başınızı döndürecek. Yaylanın adının Karagöl olmasının sebebi ise yağmur yağdığına yayladaki çukurların dolup göl gibi görünmesi. Yöre halkı bu güzel görüntüye Karagöl Yaylası ismini vermiş. Taraklı’da bulunan Karagöl Yaylası’na Kemaller Köyü’nden iki saatlik bir tırmanışın ardından ulaşabilirsiniz. Doğa yürüyüşünü seviyorsanız tırmanma süreci de oldukça keyifli geçecektir. Yaylanın bitki örtüsünü köknar, çam ve meşe ağaçları oluşturuyor. Toplam alanı ise 567 hektar. Bu arada Roma döneminden tarihi eserler de göreceğiniz yaylada yer alan evler ahşaptan yapılmış. Bunun yanında doğa sevdalılarının kamp yapabilecekleri yerler de bulunuyor. Hür cuma pazar kuruluyor ve şenlikler yapılıyor. Sakarya Müzesi Sakarya Müzesi, Merkez ilçesinde yer alıyor. 1290 metrekarelik bir alana kurulmuş olan müzenin zemin katında hizmet büroları birinci katında da müdür odasıyla bir sergi salonu bulunuyor. Aynı zamanda Sakarya Müzesinin bahçesinde Bizans ve Roma dönemine ait kalıntılar; sunaklar, mezar taşları, sütun kaideleri de sergileniyor. Müzenin içinde Roma ve Bizans dönemine ait eserlerle birlikte Osmanlı Dönemi ve Cumhuriyet Dönemi eserleri de bulunuyor. 93


SAKARYASPOR

Tatil yapmaya gittiğiniz bölgenin müzelerini gezerek tarihine ve bölgenin önemine dair birçok şey öğrenebilirsiniz. Sakarya Müzesi de tam anlamıyla böyle bir yer. Deprem Müzesi Adapazarı’nda bulunan Deprem Müzesi 2004 yılında ziyaretçilere kapılarını açtı. Coğrafyasını anlatırken değindiğimiz gibi Sakarya fay hattı üzerinde. 19671999 yıllarında Adapazarı’nda meydana gelen depremler sebebiyle bu müzenin açılmasına karar verilmiş. Müzenin içinde depremden önce ve sonrasına ait fotoğraflar yer alıyor. Bunun yanında müzenin içinde elektronik bir stand ve depremle ilgili birçok unsur sergileniyor. Deprem Müzesi’nin en önemli misyonu da deprem farkındalığının önemine dikkat çekmek.

3. Soğucak Yaylası

94


Geyve Ali Fuat Paşa Kuvayı Milliye Müzesi Geyve Ali Fuat Paşa Kuvayı Milliye Müzesi, 1989 yılında açılmıştır. Müzede Kuvayı Milliye dönemine ait eserler sergilenmektedir. Soğucak Yaylası 900 dönüm kadar bir araziye sahip olan Soğucak Yaylası, 1.100 m. yüksekliğinde ve Sapanca’ya 17 km. mesafededir. Sapanca-Muradiye Köyü istikametinden, Erdemli Köyü’ne gelmeden önce sağa ayrılan yolu takip ederek, 35 dakika kadar süren bir yolculukla yaylaya ulaşmak mümkündür. En yoğun dönemi, temmuz ayının ikinci haftasına denk gelen yayla şenlikleri zamanıdır. Yöre halkı ve çevre illerden gelen vatandaşların katılımıyla tam bir panayır havasında geçen “Soğucak Yayla Şenlikleri”, bir gün sürmekte, ancak yayla daha şenliklere bir hafta kala dolmaya başlamaktadır. Yayla şenlikle-

Rahime Sultan Camii

95


SAKARYASPOR

reyi bulurken kuzeyindeki en yüksek yer 300 metre. Sakarya’nın Sapanca ilçesinde bulunan bu göl, her mevsim ziyaretçi akınına uğramaktadır. Aynı zamanda ülkenin en bilenen doğa alanlarından biridir. İnönü Yaylası Doğa tutkunlarının vazgeçilmezi İnönü Yaylası kamp alanı olarak da bilinmektedir. Adapazarı-Pamukova sınırlarında olan yayla çam, göknar ve meşe ağlarının arasında uzanıp giden bir vadide yer alıyor. Bölgenin İstanbul’a yakın olması günlük turlar için de tercih edilme sebebi. Doğanın keyfini çıkarmak ve kamp yapmak için ülkemizin güzel bölgelerinden biri İnönü Yaylası. Yaylaya ulaşım zor değil, bu güzel kamp alanı insan üzerinde çok güzel bir etki bırakıyor. Yaylanın içinde küçük ve büyük olmak üzere mağaralar da bulunuyor. Harika bir gezi ve kamp alanı olan İnönü Yaylası’na en kısa zamanda gidip doğanın içinde eğlenceli bir zaman geçirebilirsiniz.

4. İnönü Yaylası

ri kapsamında, bisiklet ve at yarışları, karakuşak güreş müsabakaları, folklor gösterileri ve sanatçıların katılımıyla halk konserleri düzenlenmektedir. Rahime Sultan Camii Rahime Sultan Camii Sapanca’nın tarihi ibadet mekanlarından biri. 1892 yılında inşa edilen caminin minaresi 1999 depreminde zarar görmüş. Rahime Sultan Camii bölgenin görülmesi gereken tarihi mekanlarından biridir. Rüstempaşa Cami Sapanca’nın en eski camisi olan Rüstempaşa cami, Mimar Sinan’ın kalfalarına, Rüstem Paşa tarafından 1555 yılında yaptırılmıştır. Bölgenin önemli tarihi mekanları arasında sayılmaktadır. 96

Acarlar Longozu Dünyanın en büyük ikinci longozu Sakarya’da bulunuyor. Acarlar Longozu içinde fazlasıyla balık türlerini barındırıyor. Karasu ilçesinde 1,562 hektarlık bir alanda bulunan bu longoz, doğanın harikalarından biri olarak gösterilebilir. Özellikle gidip görülmesi gereken önemli doğa harikalarından biri Acarlar Longozu. Gezip tabiatın o mükemmel kokucunu ciğerlerinizde hissedebilir, yeşilin bin bir çeşidini görebilir, hayvanlarıyla zaman geçirebilirsiniz. Sapanca Gölü Uzunluğu 16 km olan Sapanca Gölü, İzmit Körfezi’nin doğusunda yer alıyor. Güneyinde en yüksek yer 1606 met-

İstanbuldere İstanbuldere, Sakarya-Sapanca’da bulunan, sıklıkla tercih edilen doğal alanlardan biri. İstanbuldere’nin çevresindeki yürüyüş parkuru ve tabii ki muhteşem doğası ziyaretçilerine oldukça keyifli anlar yaşatmak için yeterli. Kayın ağaçlarının kestane ağaçlarıyla dostluğunu görebileceğiniz, suyun yeşille harmanlandığı bu bölge muhakkak listenizde yer almalı.

1. http://muratyazici.com.tr/wp-content/ uploads/2015/12/poyrazlar-g%C3%B6l%C3%BCadapazar%C4%B1-sakarya.jpg 2. http://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/sakarya/ gezilecekyer/adapazari-deprem-ve-kultur-muzesi 3. http://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/sakarya/ gezilecekyer/sogucak-yaylasi 4. http://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/sakarya/ gezilecekyer/nonu-yaylasi




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.