C e m i l A r m a n i
İ p e k ç i
J e a n s
-
-
Ö m e r
Ti m b o o
-
F a r u k Ta b
S o r a k
S a n a t
-
-
E n i s
M a r d i n
Ö n c ü o ğ l u -
M a c e r a
A d a s ı
İmtiyaz Sahibi Kentpark adına İhsan Ayrancıoğlu Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mehmet Akalın Konsept Danışmanı Mehmet Katırcı Yapım Fikri Alem Editör Özgür Saral Genel Koordinatör Nesrin Göleli Reklam Grup Başkanı Serhat Karahüseyin
keyifli bir merhaba
Moda Editörü Elif Uluğ Kozmetik Editörü Sezar Sak Fotoğraf Direktörü Erkin Şahin Görsel Yönetmen Serkan Kaya Tasarım ve Uygulama H. Semih Dingeç Ulaşım Sorumlusu Yasin Aydemir
Hayatın farklı renklerini, tatlarını ve zevklerini sayfalarına taşıyan çok yönlü keyif atlası batıyakası’nın ilk sayısı ile karşınızdayız. Bu sayımızla birlikte, keyfin geniş coğrafyasında hep birlikte yapacağımız yolculukların ilk adımını atıyoruz. Kervanımızda hayata dair sözü olan herkesle birlikte çeşitli alanlarda Türkiye’nin gündeminde olan ünlüler, keyif verici lezzetler, kültür sanat, geziler ve çeşitli sosyal sorumluluk projeleri de bizimle birlikte yolculuk edecek.
Reklam Satış Müdürü Canan Adıgüzel
batıyakası’nı hazırlarken sizlere sadece en iyiyi değil, gerçeğin en yalın halini sunmaya çalıştık. Ankara’nın yaşam ve alışveriş merkezi Kentpark’ın büyüleyici atmosferinde dergimizi hazırlarken biz çok büyük keyif aldık. Dergimizden sizin de keyif alacağınızı umuyor, sağlıklı ve mutlu günler diliyoruz.
Reklam Rezervasyon reklam@fikri-alem.com.tr
Keyifle kalın,
Yönetim Yeri Güneş Sokak No: 17/2 Çankaya / ANKARA Ankara : T: 312 466 20 10 F: 312 466 20 01 İstanbul : T: 212 284 84 20 F: 212 279 91 67 www.fikri-alem.com.tr Katkıda Bulunanlar Özgür Başaran Buket Babaoğlu Doç.Dr. Murat Baş Enis Öncüoğlu Sanem Yücesoy Basım Yeri Dumat Ofset Matbaacılık Bahçekapı Mah. 2477 Sok. No: 6 Şaşmaz / ANKARA T: 312 278 82 00 Baskı Tarihi Mayıs 2011
Mehmet Akalın Genel Müdür
8
16
cemil ipekçi: bir doğu masalı
kentpark’a mimari bakış
20 12
ömer faruk sorak sinemanın en yalın hali
armani jeans: dünyada tek
22
mardin: çay ve sınırlar
34
lezzet: algının kapıları
26
36
harvey nichols
kültür sanat: bir yaşam tarzı
40
makyajda özgürlük
38
sağlık: küresel sorun
52
macera adası: kızıma eğlence bana özgürlük
42
romantik ve hassas kadın çiçek bahçesinde
kısa haberler
tüy siklet yarışçı Rolls Royce ve Bentley lüksün sınırlarını zorluyor. İngilizler bu ünü sonuna kadar hak ediyor. Aynı zamanda hafif spor otomobillerle de haklı bir üne sahipler. Bu türün en ünlü markası ise Caterham. Firma 1973 yılında kuruldu. Şimdiye dek hep tüy siklet spor otomobiller çıkardı. Şimdi Lola Cars’la beraber ilk yarış prototipini üretti. SP/300.R diğer Caterham’lerden biraz farklı. O sadece pistlerde yarışmak üzere tasarlandı. 545 kilogramlık İngiliz roketi, hafiflik konusunda yeni bir standart. Aşırı beslemeli 2.0 lt’lik motoru 305 HP gücünde. Maksimum hızı 290 km/s olan aracın yol versiyonu ise yakın gelecekte üretilecek.
a h r e t a C
monica’dan sevgilerle Türk sinemasında Monica Bellucci rüzgarları esiyor. Dünyanın en seksi kadını ülkemizde üç film çevirecek. Zülfü Livaneli’nin “Harem” isimli filmi ilk proje. Ardından Ferzan Özpetek’in “Sonra Ağlayacağım”ı geliyor. Başrolde Cem Yılmaz da var. Bellucci’nin Türkiye’deki üçüncü filmi “Gergedan Mevsimleri”. İranlı yönetmen Bahman Gobadi’nin filminde Bellucci’ye Beren Saat ve Yılmaz Erdoğan eşlik ediyor.
4
am
edebiyatımızdaki en iyi şey nobel Notos Öykü dergisi, Türk edebiyatının en iyilerini sordu. 181 kişilik eleştirmen, yazar ve akademisyenler jürisi Orhan Pamuk’un Nobel’inde karar kıldı. Listenin ilk beşindeki diğer isimler: Şiirleriyle Nazım Hikmet, İkinci Yeni şiir akımı, öyküleriyle Sait Faik ve romanlarıyla Oğuz Atay. Orhan Pamuk, Nobel’i 2006’da aldı. Ödül, taşıdığı değerden çok yol açtığı olumlu süreç nedeniyle ilk sırada yer aldı. 2006’dan önce birçok yazarımızı Nobel’e aday gösteren edebiyatımız, böylece kabuğunu kırdı.
ortalık “baba” kaynıyor Marlon Brando’nun başrolünü oynadığı “Baba” bir döneme damgasını vurdu. 1972 tarihli filmin iki de devam filmi çekildi. Dördüncüsü çekilseydi Baba kim olurdu? Manchester United’dan Rio Ferdinand’ın adayı takım arkadaşı Dimitar Berbatov. Yönetmen Kevin Smith ise kaslı Vin Diesel’ı öneriyor. “The Nightcomers”ın yönetmeni Michael Winner, bebekyüzlü Leonardo DiCaprio’yu öneriyor. Üçlemenin yönetmeni Francis Ford Coppola’ya sorarsanız, ilk filmden sonrası çekilmemeliydi. Peki Türk oyunculara ne dersiniz...
oyuncak sevgililerin kaderi elinizde Gelmiş geçmiş en ünlü çift onlar: Barbie ve Ken. Oyuncaklar, ama Angelina Jolie ve Brad Pitt’ten daha ünlüler. Oyuncak firması Mattel, çifti 2004 yılında ayırmıştı. Şimdi yeniden birleştirmek için anket düzenliyor. www.barbieandken.com adresinde çoğunluk “evet” derse, yeniden sevgili olacaklar. Ken’le 43 yıl sevgili olan Barbie, o zamandan beri Avustralyalı bir sörfçü ile beraber. Ken ise ayrılık döneminde “Oyuncak Hikayesi 3”te rol aldı, New York Moda Haftası’nda podyuma çıktı. Ama ayrılığın etkisini üzerinden atabilmiş görünmüyor. Barbie’ye, “Plastik olabiliriz, ama aşkımız gerçek” mesajları yolluyor.
5
söyleşi
cemil ipekçi: bir doğu masalı Bahar KADER
“Bu bir defileden fazlası benim için. Çünkü her malzemeyle elbise yapılabileceğini biliyorum ve yaptım da. Ancak artık insanların bana doğrudan ulaşması öncelikli tercihim.”
8
Beyoğlu, Cezayir Sokak’ta açılan bir kapı beni masalın içine davet ediyor. Üç katlı atölyede yaşanan telaş, 12 Mart’ta Kentpark’ta düzenlenecek Kağıttan Elbiseler defilesi için. Rengarenk kumaşların, heykellerin, tabloların arasından ilerlerken gözüm portresine takılıyor. Altın varaklı çerçevede Osmanlı padişahları kadar haşmetli. Onun oyun bahçesinde odalardan geçiyorum. Altın varaklı aynalar, kitaplar ve kumaşları geride bırakıp labirentin kalbine varıyorum. İçtenlikle selamlıyor. Mücevherleri, bıyığı ve sürmeli gözleriyle kimseye benzemiyor. Anlatacaklarını dinlemek için sabırsızım. O bir derya ve Kentpark’taki defilesi için çok heyecanlı. “Bu defile benim için çok önemli. İlk defa bu kadar büyük bir alışveriş merkezinde bir defile yapacağım” diyor kurabiyesini kahveyle ıslatırken. Kentpark onun kariyerinde yeni bir sayfa. Büyük kalabalıklarla bir araya gelmek için bu defile bir dönüm noktası: “Kentpark’ın mimarisi insanı kendine çekiyor. Bu aydınlık yaşam merkezinin tam kalbine eşsiz bir sahne kuracağız. Şiirsel bütünlüğü taçlandıracağız.” Detayları anlatırken heyecanlanıyor. Uzun ince parmaklarıyla hayali bir sahne çiziyor. O anlattıkça anlıyorum ki, gözlerini kapattığında defileyi görüyor. Bu tutku onun başarısındaki en önemli etken ve hayallerinin çocukça olmadığını hatırlatıyor. “Bu bir defileden fazlası benim için. Çünkü her malzemeyle elbise yapılabileceğini biliyorum ve yaptım da. Ancak artık insanların bana doğrudan ulaşması öncelikli tercihim.” “Eskiden insanlar medreselerde bir araya gelir, fikir alışverişinde bulunurlardı. Medreseler de alışveriş merkezleri gibi sosyal alanlardı. Günümüzde onların yerini alışveriş merkezleri aldı” diyor. Haklı olduğu çok açık. Bu yaşam alanlarının hayati olduğu bir gerçek. “Düşünsenize, Kentpark’a gelenlere nefis bir şölen sunacağım. Sonra ailece yemek yiyecek ve alışveriş yapacaklar. Tüm günü bir arada geçirecekler. Herkes mutlu olarak dönecek evine. Bugün benim defilemi izleyecekler, yarın bir resim sergisi. Haftaya bir fotoğraf sergisi. Alın size gerçek bir yaşam alanı.”
9
O bir sihirbaz. 12 Mart günü, anlattıkları tek tek gerçeğe dönüşüyor. Sahnenin gerisindeki paravana bakıyorum. Geriden yansıyan ışık oyunları, kağıtlara bürünmüş harika modelleri karşıma çıkarıyor. Kağıdın en güzel formları sahnede kelebekler gibi salınıyor. O bir sanatçı. Sürprizleri, şaşırtmayı ve ezber bozmayı seviyor. Kat kat kumaşların altına gizlenen kadınların da kağıt gibi uçucu olabileceğini hatırlatıyor. Tasarımın, müziğin, koreografinin ahenkle salındığı eşsiz bir an. Kentpark’ın devasa kalbi muazzam bir akustikle dans ediyor. Defileyi izlemeye gelenlerin yüzlerini inceliyorum. Sıra dışı bir ana tanıklık ediyorlar. Bu bir şölen ve altında O’nun imzası var. O bir Doğu masalı. Pazene hak ettiği itibarı iade eden bir Anadolu seyyahı. Kız çocukları eğitim gördüğü takdirde ülkenin daha aydınlık günlere kavuşacağına inanan bir idealist. Dünyanın iyilikle daha mutlu bir yer olabileceğini savunan bir gönül insanı… Defile bitiyor. Sahnenin gerisinden adımları işitiliyor. Paravanın arkasından bir sihirbaz çıkıyor. Selamını kalpten veriyor. Kentpark’ın cam kubbesinde hoş bir seda kalıyor.
10
Paravanın arkasından bir sihirbaz çıkıyor. Selamını kalpten veriyor. Kentpark’ın cam kubbesinde hoş bir seda kalıyor.
11
söyleşi
sinemanın en yalın hali Hakan BALABAN “Aşk Tesadüfleri Sever” nasıl ortaya çıktı? Çıkış noktası eşim ve benim doğum hikayemiz. İpek’le aramızda yaş farkı var ama ikimiz de aynı doktorun ellerine doğmuşuz. Annelerimizden öğrendik bunu. Arkadaşlarımıza anlattık. Onlar bize kendi öykülerini anlattılar. İnsanların nasıl tesadüflerle bir araya geldiklerini, hayatlarında ne kadar ilginç tesadüfler olduğunu gördük. Ve bu tesadüfleri bir araya getirdik. Çünkü masalların gerçek hikayelerden yola çıkması gerekmez. Önemli olan ne anlattığıdır. Biz de kendi masalımızı anlatıyoruz. Çünkü önemli olan insanların masaldan ne anladığı. Final sahnesinde örneğin, organ bağışına vurgu yapmaya çalıştık. Filmi izleyen bir kişinin dahi organ bağışı yapmış olması artınız olur herhalde… Kesinlikle. Birçok dinde veya inanç sisteminde tanrının verdiği vücudun tanrıya aynı şekilde gitmesi gerektiği gibi bir inanış var. Ama bir yandan da ihtiyaçlar ve kaybedilen hayatlar var. Biz de bu ihtiyacı en insani şekilde anlatmaya çalıştık. Akılda kalıcı bir final oldu. Organ bağışına bir yararımız olduysa da ne mutlu. Organ bağışı ile ilgili çalışmalarınız sürecek mi? Daha önce, bir reklam olarak algılanabileceği için söylememiştik ama şimdi sakınca yok sanırım. Film vizyondan kalktıktan sonra oyuncularımızın kullandığı kıyafet ve aksesuvarları açık artırma ile satacağız ve gelirin tamamını Kalp Vakfı’na bağışlayacağız. Çünkü önemli olan, işiniz ne olursa olsun içinde insana dair bir şeyler olması.
12
Baştan beri kamera arkasındaydı. Sinemaya şaşaalı bir geçiş yaptı “Vizontele” ile. Sonra “GORA”, “Sınav” ve “Yahşi Batı” geldi. “Aşk Tesadüfleri Sever” ile tarz değiştirdi. Ankara’ya kendini borçlu hisseden yönetmen Ömer Faruk Sorak, yeni filminin galası için Kentpark’ı seçti.
13
Genel olarak bir oyuncudan ne beklersiniz? Cem Yılmaz’ın bir sözü var: “Bir insanı hırsızlık yaparken yakalamadıysanız, hırsız olarak suçlayamazsınız.” Ya da bir insan size yalan söylediğinde yalanını yakalayamıyorsanız, o söylediği şey artık doğrudur sizin için. Oyunculuk da böyle bence. Filmdeki karakterin, gerçekteki karakterden ayrılması önemli benim için. Rol yapması, inandırıcı olması önemli. Çünkü siz filmde Cem’i Cem olarak izlerseniz, o film sizin için inandırıcı olmaz. Ama bu da Cem’in rol yeteneğine bağlıdır. Başlangıçta aklımda Mehmet Günsür vardı. Sonra Belçim Bilgin’i de dahil ettik. Yakın ilişkiler kurduk ve film için en iyi oyuncular olduklarına karar verdik. Belçim ve Mehmet de çok gerçekçiydiler. Belçim ve Mehmet değişti, Deniz ve Özgür oldu. Ve kendilerini öyle hissettiler. “Aşk Tesadüfleri Sever” neden bir Ankara filmi? Ben Ankaralıyım ve meslek hayatımın ilk yıllarını Ankara’da geçirdim. Bu yüzden Ankara’ya borcum olduğunu düşünüyorum. Çünkü Ankara sanatsal anlamda geri olarak gösteriliyor. Oysa eskiden en iyi tiyatro izleyicisi Ankara’daydı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserleri dolup taşardı. Bu ilgiyi biraz olsun canlandırmak, uyandırmak istedim. Gala için de Ankara’yı tercih ettik. Bu aşamada Kentpark’la zaten yakın olan ilişkilerimiz organik bir bağa dönüştü. Kentpark yönetimi gala öncesinde ve sonrasından bize çok büyük destekler verdi. Sayelerinde çok güzel bir gala oldu.
14
dekorasyon & tasarım
Kentpark, sadece dış görünümü ile değil, aynı zamanda alışveriş yapılan, sosyal alanlar olarak kullanılan yaşayan bölgeleri ile de alışılmış içe dönük AVM kurgusunun dışında yer alıyor.
16
kentpark’a mimari bakış Enis Öncüoğlu Öncüoğlu Mimarlık olarak, yurt içi ve dışında yaptığımız birçok alışveriş merkezi içinde Kentpark’ın özel bir yeri var. Şimdiye dek hep insana ve çevreye duyarlı, bulunduğu çevreye değer katan, insanların rahat kullanabileceği mekanlar yaptık. İç ve dış mekanda yaratılan kamusal alanların çevreyle kurduğu ilişki mimari dilimizi oluşturdu. Ankara yakın dönemde Eskişehir Yolu tarafına gelişim gösterdi. Kentpark da ODTÜ’nün karşısında olması ve ofislere yakınlığı ile önemli bir konumda. Bu yüzden projede 300 metrelik tek bir kütle yerine, farklı parçalardan oluşan bir bina tasarladık. Böylece çevresine yabancı bir yapı ortaya çıkmasını önledik. Kentpark’ın ismine uygun olarak tasarlanan açık mekanlar ile de kullanıcılar için sosyal alanlar yarattık. Kentpark’ı sadece dış görünümü ile değil, aynı zamanda yaşayan bölgeleri ile de alışılmış içe dönük alışveriş merkezi kurgusunun dışına çıkarmak istiyorduk. Kentsel bir mekan yaratma fikri ile meydan, sokak, park, bahçe ve teras gibi alanları bir arada tasarlayarak mekansal çeşitlilik ortaya koyduk. Açık ve kapalı alanların birlikteliğini kullandık. Ofis, alışveriş, fitness, yeme içme ve oyun alanları, sinema gibi fonksiyonları ayrı kütleler olarak çözümledik. Bu kurgunun en önemli elemanı ise tüm bu kütleleri birbirine bağlayan ‘sokak’ oldu. Eskişehir Yolu’nu göletle birleştiren bu iç sokak üzerinde kaliteli cadde mağazacılığını öne çıkardık. İç sokak, çıkmaz sokak olmak yerine, Eskişehir Yolu’ndan insanları karşılayan, arkadaki gölet ve rekreasyon alanına bağlayan bir omurgaya dönüştü. Böylece mekanda süreklilik sağlarken, ziyaretçilerin de farklı mekansal deneyimler yaşamalarına olanak tanıdık. Günışığını bol bol kullanarak iç mekanda çevre kalitesini artırdık. Farklı cam yüzeylere farklı güneş kontrolü önlemleri aldık. Gölgeleme katsayısı yüksek camlarla iç ortamdaki UV miktarını düşürdük. Yüksek oranda açılabilir cam modüller içeri doğal hava girişini sağladık. Güney’e ve Batı’ya bakan cephelerde güneş kırıcı elemanlar ile soğutma yükünü asgaride tuttuk. Böylece en çevreci alışveriş merkezlerinden birini yarattık. Kentpark’ı diğer AVM’lerden farklılaştırdığımız önemli bir özellik de yeme-içme alanlarını farklı bölgelerde tasarlamamız oldu. Bu sayede tek bir büyük alanda oluşabilecek yoğunluğu, farklı bölgelere dağıttık. Ziyaretçilerimizin her daim rahat yemek yiyebilmelerini sağladık.
17
Yeme-içme alanlarının iç ve dış kısımlara yönlenmesi, ziyaretçilerin de farklı tercihler yapabilmesine olanak sağladı. Ayrıca bu alanların binanın birçok yerinde olması sayesinde ulaşılabilirliği de kolaylaştı. Artık tüm Ankara için bir yaşam alanı ve sosyal alan haline gelen Kentpark’ı bir mimarın bakış açısıyla sizlere tanıtmak istedim. Kentpark’taki tasarım anlayışımızın asıl başarısı ise bu kısa dönemde sizler tarafından yapıya gösterilen büyük ilgi oldu.
18
“Kentpark’ın ana eksenine oturan atrium’u, sokak ve alışveriş merkezini birbirine bağlayan bir iç meydan olarak tasarladık. İnsanların içeride toplanma alanı olarak yararlanabileceği bu mekanın, yatayda ve dikeyde sınırlarını belirlemek üzere de geniş bir perspektife ihtiyaç duyduk. Böylece bu mekanın, devasa bir kubbe sayesinde bol güneş ışığı ile aydınlatılmasına karar verdik.”
19
marka Kentpark’taki Armani Jeans mağazası dünyada tek. Armani’nin tek marka ürünlerinde ilk mağazası. Uygulama pilot olarak Türkiye’de başladı. Mağazanın Türkiye’de açılma nedeni hem Armani’ye gösterilen hem de alışveriş merkezlerine olan ilgi. Ve Kentpark’ın temsil ettiği üst kalite alışveriş merkezi anlayışı. Bu anlayış konseptin başarısını da beraberinde getiriyor.
20
dünyada tek! Mağaza, Armani Türkiye Distribütörü Tuna Kılıboz’un önerisiyle açılmış. Başarılı bir ilk yılın ardından Armani Jeans mağaza konseptinin tüm dünyaya yayılmasına karar verilmiş. Ankara’dan sonra ilk Armani Jeans mağazaları İtalya ve Hong Kong’da açılacak. Daha sonra tüm dünyaya yayılacak. Tek marka mağazaların sayısı çok kısa bir süre içinde ülkemizde de artacak. Tuna Kılıboz, Armani Jeans’in tarzını “her yaşa göre” olarak tanımlıyor. Genç stil olarak tanıdığımız jean’lerde kullanılan tasarımlar her yaşa hitap ediyor. Farklı yaş grupları, arzu ettikleri tasarımı bulabiliyor Armani Jeans’te. Aynı zamanda konsepte uygun olarak abiye kıyafetler, çantalar ve çeşitli aksesuvarlar da var. Bu aksesuvarlar sayesinde herkes kendi tasarım stilini ortaya koyabiliyor. Armani Jeans’in bir farkı da sosyal sorumluluk projelerinde. Armani Jeans’te kişiye özel tasarımlar yok belki, ama kurumlara özel tasarımlar bulunuyor. Örneğin bir seri tasarım Dünya AIDS Vakfı’nı temsil ediyor. Ve bu serinin satışından elde edilen gelirin tamamı Dünya AIDS Vakfı’na bağışlanıyor. Armani’nin Türkiye’ye ilgisi sadece ilk Armani Jeans’in ülkemizde açılmış olması ile sınırlı değil. Giorgio Armani her yıl tatil için Bodrum’u tercih ediyor. Anadolu kültürünü yakından tanıyor ve bu etkiyi tasarımlarında da görmek istiyor. Giorgio Armani, Türkiye’den bir tasarımcı istemiş ofisine. Şimdi Armani Ofisi’nde Türk bir tasarımcı da çalışıyor. Armani’nin koleksiyonuna kattığı şalvarlar ülkemizden esintiler taşıyor. Tasarımlarda Anadolu ve Osmanlı çizgileri yoğunluk taşıyor.
21
keşif “Şu rengarenk tarlalar ufka kadar uzanır. Bir rengahenk çıkar ortaya. Engin denizlerde bile böyle bir ufuk çizgisi yoktur. Hele bir de hava açık olunca bıçak gibi ikiye keser toprakla gökyüzünü. Kanatlanıp gidesin gelir buradan...”
22
mardin: çay ve sınırlar Mehmet Akalın Güneşli bir Ankara sabahında, Esenboğa’da Anadolu Jet bankosundayım. Mardin uçağı için işlemlerimi yaptırıp beklemeye koyuluyorum. Teknolojik bir başkentten, bir medeniyet masalına uçacağım. Uçuş zamanı Anadolu Jet uçağında yerimi alıyor ve büyük bir güçle havalanışını hissediyorum. İkramlar kusursuz, yolculuk güzel geçiyor. Yaklaşık 1,5 saat sonra, hemen altımızda Güney’e doğru uzanan ovayı görüyorum. Ovadan çok bir deniz. Dikdörtgenlere bölünmüş bir derya. Mardin’e indiğimde ilk işim Zinciriye Medresesi’ne çıkmak oluyor. Önümde sadece ova, Zinciriye’nin kubbeleri ve Ulucami’nin minaresi. Hayran hayran izlerken sokakta bir kapı açılıyor ve bir ses, “Turist misin, gel çay iç” diyor. Köhne ama zarif bir evin bahçesinde çay içiyoruz Hasan amca ile. Eski Mardin’i anlatıyor. Arada bir, yalnızlıktan olsa gerek, komşu ve akrabaları ile yaşadıklarından bahsediyor. Uzadıkça uzuyor sohbet. Ben memnunum sohbetten de, çaydan da. “Ben çok konuşurum, hele şu Mezopotamya’ya bakarken çenem hiç durmaz” diyor. Mardin gezim sırasında sık sık uğruyorum Hasan amcaya. Çay içiyoruz yine. “Şu rengarenk tarlalar ufka kadar uzanır. Bir rengahenk çıkar ortaya. Engin denizlerde bile böyle bir ufuk çizgisi yoktur. Hele bir de hava açık olunca bıçak gibi ikiye keser toprakla gökyüzünü. Kanatlanıp gidesin gelir buradan” diye anlatıyor 75 yıldır seyrettiği ovayı. Gerçekten de ufka bakmanın insanı uçuracak denli rahatlattığı duygusunu en iyi şekilde veriyor Zinciriye’den ovaya bakış. Hasan amca, insanların bir gün sadece Mezopotamya’yı seyretmek için gelmesini öneriyor Mardin’e. Baharda, hava henüz sıcak değil ve tarlalar yemyeşilken. “Çaylar her zaman hazır” diyor büyük bir samimiyetle. “Hasankeyf’i, Mor Yakup, Mor Yusuf ve Mor Dımet’i, Deyrülzeferan ve Deyrülmumur’u, Ulucami’yi, Zinciriye ve Kasımiye’yi nasıl olsa gezersiniz, telkari de alırsınız” diye ekliyor.
23
Mardin sadece bir ovadan ibaret değil elbette. Onu asıl farklılaştıran demografik yapısı ve tarihi. Birçok din ve ırka mensup insanın yüzyıllardır bir arada yaşıyor olması, kentin her köşesinde hissettiriyor kendini. Mardin’de yaşam, sarmal tavırlarla sürüyor. Diller dillere, dinler dinlere karışıyor. Labirenti andıran sokaklarda kaybolmayı ve kendini yeniden keşfetmeyi kolaylaştırıyor bu durum. İlk gelişimden bu yana 15 yıl geçmiş Mardin’e. Değişen bir şey yok. Aynı güzellik, aynı huzur. Çünkü her anında farklı duygular yaşayabileceğiniz bir kent Mardin. Binlerce kere gelseniz de hep aynı hoşgörüye sahip. Dönüşte yine Anadolu Jet’in kanatlarına emanet ediyorum kendimi. Esenboğa’ya
24
inerken anlıyorum Mardin’i neden sevdiğimi. Ucu bucağı belli olmayan kentlerden sonra Mardin rahatlatıcı geliyor. Çünkü bir şehirde insanı en rahatsız eden şey belki de o şehrin sınırlarını görememek. Sanki tüm dünya o şehirmiş gibi. Örnek Ankara, ters örnek Mardin. Çünkü sıra sıra dizilmiş binaların arasından bir anda karşınıza ova çıkıyor. Bir noktada bitiyor Mardin. Ötesi doğa ve özgürlük.
moda
26
Pantolon - Balmain Bluz - Herve Leger
27
28
YeĹ&#x;il pelerin - Emilio Pucci
29
Krem rengi 端st - Vera Wang Etek - Haute Hippie
30
Bej tak覺m - Ralph Lauren
31
Ĺžifon Ăźst alt pantolon - Philosophy di Alberta Ferretti
32
33
marka
Timboo’da mutfak açıkta. Her şey göz önünde. Aşçılar kendilerinden emin, hareketleri rahat ve doğal. İsteyen müşteriler yemekler yapılırken dahi müdahale edebiliyor. Aşçılar müdahalelere meslek gururuyla değil, özgür bakış açısıyla cevap veriyor.
34
algının kapıları lezzete açılıyor Timboo, eğlence ile yemeği bir araya getiriyor. İsmin anlamı yok. Fakat eğlenceyi çağrıştırıyor. Aynı zamanda özgür lezzetleri de. Çünkü Timboo’da lezzetler deneyimle ve karışımlarla ortaya çıkıyor. Daha çok fast-food tarzını yansıtıyor. Ancak farklı mutfaklardan esintilerle uzman bir karışım olarak adlandırılabilir. Timboo’nun sabit bir menüsü yok. Liste sürekli değişiyor. Yeni tatlara kapı her zaman açık. Lezzetleri özgür bırakan deneyimli şefler, çeşitli toplantılar gerçekleştiriyor. Restoran kapanıyor, algının kapıları açılıyor. Masalar kuruluyor, kurallar rafa kaldırılıyor. Damak tadı asıl kriter. Denemeler başlıyor. Biraz ondan, biraz bundan. Bazıları parmaklarını yiyor, bazıları fikir belirtiyor. Farklı ve yeni lezzetler ortaya çıkıyor. Amerikan mutfağına özgü bir baharat, Türk mutfağında kişiliğini buluyor. Keşfedilen tatlar, hemen menüye ekleniyor. Aynı zamanda yeni lezzetleri deneyen müşterilerden de geri bildirim alınıyor. Bir müşterinin fikirleri, tarifi değiştirebiliyor. İsteyen müşteri yemek yapılırken dahi müdahale edebiliyor: “Kakule değil de, zerdeçal katsak biraz. Nane yerine ısırganı denesek...” Araştırmalar yoğunlaşıyor. Yeni lezzetlerin keşfi sürüyor. Neoklasik bir tada ulaşana kadar. Timboo’nun özgür düşünce yapısı görüntüsüne de yansıyor. Renkleri ve tasarımı ile eğlenceyi, serbestliği ve lezzeti çağrıştırıyor. Kırmızı bir antre, rahat koltuklar, tasarımla dengeli masalar. Mutfak açıkta. Her şey göz önünde. Aşçılar kendilerinden emin, hareketleri rahat ve doğal. Çünkü neler yaratabileceklerini biliyorlar. Müdahalelere meslek gururuyla değil, özgür bakış açısıyla cevap veriyorlar. İnsana güven veriyor bu tasarım ve bu şeffaflık. Yemeği daha da lezzetlendiriyor. Bazen garsonların bel hizasında küçük aşçı şapkaları geçiyor. Tezgahta aşçı önlüğü giymiş bir çocuk yemek yapıyor. Şeffaflık, çocukların mutfağa girebilmesine de izin veriyor. Restoranın genel atmosferinde bu görüntü hiç yadırganmıyor. Başka bir çocuk DVD’den çizgi film izliyor. Diğer bir küçük ise karşı masada çizgi film karakterlerini boyuyor. Çocuklar sessiz, anne-babalar sakince yemek yiyor. Çünkü Timboo’da yemek çocuklar için eğlence, ebeveynler için özgürlük. Büyükler için olduğu kadar çocuklar için de üretiyor Timboo. Çocuklara özel porsiyonlar, eğlenceyle birleşiyor. Şef aşçı bir miniğe Mickey Mouse’lu tatlının nasıl yapıldığını öğretiyor. Minik eller köfteyi tavadan alıyor, tatlıya krema sıkıyor. Bir diğeri kahkahalarıyla ortalığı çınlatıyor. Herkes lezzete odaklanmışken, çocuklar da uyum gösteriyor ortama. Tabi biraz pedagoji bilgisi yardımıyla...
35
kültür sanat
Tab Sanat’ta kimse kendini patron olarak görmüyor. Öğretmenlerdeki serbestlik çocuklara da yansıyor. Burası bir sanat okulu ve burada çocuklar yeniden yeşeriyor. Dans edenler, “Uçuyorum” diye haykırıyor.
36
dans değil bir yaşam tarzı Tab Sanat, 1995’te Ömür Uyanık tarafından kuruldu. Uyanık, Ankara Devlet Opera ve Balesi Çocuk Bölümü Başkanı. Tab Sanat, o günden beri gençlerin dansa ve spora, yani hayata bakış açılarını değiştirdi. Ömür Uyanık, Tab Sanat’ta sadece dans dersi vermediklerini söylüyor. Aynı zamanda çocukları geleceğe hazırlıyorlar. Çünkü dans da tıpkı resim ve müzik gibi çocukları sosyal yönden geliştiriyor. Tab Sanat’ta klasik bale ile birlikte jazz, modern, break dans ve salsa, tango, vals dersleri veriliyor. Gitar, davul ve piyano öğretiliyor. Resim ve heykel çalışmaları yapılıyor. Büyük bir aile Tab Sanat. Klasik bir okuldan çok farklı. Burada kimse patron değil. Öğretmenlerdeki serbestlik çocuklara da yansıyor. Bir sanat okulu olan Tab Sanat’ta çocuklar yeniden yeşeriyor. Dans salonunda tüm yüzler gülüyor. Burada herkes müziğin resmini yapıyor. Kağıt üzerinde dereler akıyor. Çağlayan sulardan notalar yükseliyor. Dans edenler, “Uçuyorum” diye haykırıyor. Çünkü amaç öğrencinin fiziksel ve duygusal gelişimine katkıda bulunmak. Sanatsal yeteneklerine yön vermek. İyi bir sanatsever olmasını sağlamak. Ritm duygusunu güçlendirmek. Çünkü dünyanın her yerinde duygular ve fikirler dans yoluyla aktarılabilir. Çünkü dansın dili evrensel. Alanında Türkiye’nin en iyisi olan Tab Sanat dansçı yetiştirmiyor. Hayatında dansa yer açan amatörlere hizmet veriyor. Uyanık, “Burada çocuklara bir disiplin kazandırıyoruz. Ekip çalışmasını anlatıyoruz. Bir kişi yanlış yaptığında mutlu olmayı değil, tüm ekibin daha çok çalışması gerektiğini öğreniyorlar. Böylece başarıya daha kolay uzanıyorlar. Çünkü artık matematiği çok iyi olanlar değil, sosyal çocuklar tercih ediliyor” diyor. Ömür Uyanık, küçük yaşta dans eğitiminin önemini şöyle açıklıyor: “Duruş bozukluğu olan bir milletiz. Spor yapmıyoruz. İlköğretimde beden eğitimi, müzik ve resim derslerine gereken önem verilmiyor. Oysa en önemli dersler spor, müzik ve resim olmalı. Bu dersler çocuklara bir hayal dünyası kazandırır. Dünya hakkında bir söz söyleyebilmelerini sağlar. Kas koordinasyonlarını geliştirir. Çocuk, daha o yaşta yaşamı yakalamaya başlar.” Tab Sanat, Kentpark yönetiminin sağladığı 4 bin metrekarelik alanda hizmet veriyor. Avrupa’nın en büyük dans okullarından biri olarak gösteriliyor. Uyanık, “Kentpark’ın enerjisi bizi de olumlu etkiliyor” diyor: “Çünkü Kentpark, sürekli gün ışığı alan bir bina. Her zaman aydınlık. Dışarı ile ilişkisi kopuk değil. Dersi bırakıp çocuklarla hep beraber yağan karları seyredebiliyoruz. Seyrederken hikayeler anlatıyoruz.” Tab Sanat aynı zamanda Kentpark’ın sanata bakış açısını temsil ediyor. Tab Sanat’ta dans öğrenen çocuklar Kentpark’ta çeşitli temsillere de çıkıyor. 23 Nisanlarda arkadaşları tarafından alkışlanıyorlar. 29 Ekimlerde fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesilleri temsil ediyorlar. Tabii ki çocukları da motive ediyor bu durum. Çünkü alkış onların da hakkı.
37
sağlık Vücut yağının aşırı miktarda olmasına obezite deniyor. Erkeklerde yüzde 25, kadınlarda ise yüzde 30 yağ fazlası obezite anlamına geliyor. Bu durum enerjinin kullanımı ile ilgili. Aldığımız enerji, harcadığımızdan fazla ise obezite kaçınılmaz.
38
küresel sorun: obezite Doç. Dr. Murat BAŞ Obezitede tedavi yöntemi obezitenin derecesine, mevcut sağlık durumunuza ve ağırlık kaybetmeye hazır olup olmamanıza bağlıdır. Tedavi diyet, egzersiz ve davranış değişimi uygulamalarını içerebilir. Unutmayın ki, ağırlık kontrolü yaşam boyu süren bir çabadır ve ağırlık kaybetmede gerçekçi beklentilerde bulunmak önemli bir yaklaşımdır. Sağlıklı beslenme ve farklı günlere yayılmak kaydı ile haftada en az 150 dakika egzersiz yapmanız sağlığınız açısından önemlidir. Günlük yaşamda her an yapılabilecek merdiven çıkmak, yürüyüş gibi aktiviteler obeziteden uzaklaşmanızı sağlayacaktır. Tabağımızın büyüklüğü ne olursa olsun, içindekilerin tamamını tüketme eğiliminde olduğumuzu biliyor muydunuz? Evdeyken küçük tabaklar kullanmaya çalışın. Bu durum, yemekleri daha küçük porsiyonlarla yemenizi sağlayacaktır. Araştırmalar, dışarıda yenen yemeklerin porsiyonlarının genellikle ‘super size’, yani iki kişilik olduğunu gösteriyor. Yemeklerinizi yavaş yemeye çalışın ve yeterince çiğnediğinizden emin olun. Mideden beyne tokluk mesajının ulaşması 15 dakika veya daha fazla zaman alabilir. Tokluk hissetmede zorluk çekiyorsanız, günde 8 bardak su veya enerjisiz içecekler tüketmek kendinizi tok hissetmenizi sağlayacaktır. Ayrıca sebze ve meyveler de çiğ yenildiklerinde tokluk hissi yaratır. Yemeğe en iyi başlangıç bir bardak suyun ardından, salata ve çorba, ardından da ana yemeğe geçmektir. Yaşam boyunca amacınız karnınızı doyurmak değil, sağlığınızı doyurarak yaşam kalitenizi artırmak üzerine olsun. Hayatınızın geri kalan yıllarını kronik hastalıklarla geçirmek istemiyorsanız, sağlıklı vücut ağırlığında olup olmadığınızı kontrol edin ve gerekiyorsa diyetisyeninize danışarak daha fazla ağırlık kazanmadan ve yolun başındayken yaşam kalitenizi artırın.
39
güzellik & kozmetik
makyajda özgürlük Sezar SAK
Bahar geç de olsa geldi. Zaten heyecanla bekliyorduk kendilerini. Beraberinde farklı bir makyaj stilini de getirdi. 2011’in etkili stilleri, uygulaması cesaret ve iddia gerektiren birçok rengin kombinasyonuyla ortaya çıktı. Bu sayede dudaklar ve gözler belirgin bir şekilde ön planda. Kalın, gür ve doğal kaşlar çok moda. Kısacası bu sezon hepimiz renklere ve farklı stillere doyacağız.
40
Bunların en başında bir süredir devam eden “nude” makyaj trendinin devamı olan ten odaklı makyajlar geliyor. İnce kıvrımlı “eye-liner”lar, dumansı gözler, özellikle yeşil ve mavi gölgeler, dudaklarda mercan turuncu, fuşya ve neon pembeler tercih sebebi. Benim ise bu sezon favori renklerim bordo, turuncu ve neon pembe. Ama unutmadan dile getirmeliyim ki, bu renkler uygulanırken mutlaka rujla aynı renkte kalem kullanılmalı. Çünkü daha koyu bir renk, bu makyajı demode yapar. Dudaklar kalem ile boyanmalı. Ruj, parmaklar veya fırça yardımıyla eşit oranda dağıtılmalı. Böylece hem belirginliği hem de istenen ve tercih edilen doğallığı korumuş olacaktır. batıyakası’nın ilk sayısının moda çekimlerine işte bu düşüncelerle gittim. Ve mankenimiz Michelle ile feminen ve seksi bir makyaj yarattık. Özellikle renkli gözlere uygulandığında kusursuz duran dumanlı göz makyajı, çekimler sırasında Michelle’in en etkileyici ifadeyi sağlamasında belirleyici oldu. Gözlerde, giyeceği koleksiyonlara uygun olarak “camel” ve toprak tonları ile beraber koyu tonları uyguladım. Kahverengi üzerine siyah far ile ten, dudaklar ve yanakları geri plana ittim. Ama aynı zamanda göz makyajı da ön plana çıkmış oldu. Siyah “eye-liner” ile gözleri çerçeveleyerek daha net bir görüntü yakaladım. Kirpiklerde ise hacimli durmalarını sağlamak için, maskaradan önce transparan pudra sürdüm. İki kat maskara ile net ve hacimli bir görünüm kazandırdım. Michelle’in yüzünde üç boyutlu bir görüntü elde etmek için elmacık kemiklerinin üzerine, çene kemiği ve şakaklara ışık veren bir pudra sürdüm. Daha mat olan pudrayı ise alın, burun ve çeneye uyguladım. Böylece ilk sayımızın moda çekimi için en uygun makyajı tamamlamış oldum. Doğal ya da varlığı anlaşılmayacak bir görünüme ulaşmak hiç zor değil. Önemli olan hafif ve becerikli bir uygulama ile dikkatli renk seçimi. Unutmayın ki, doğal olmak mümkün olduğu kadar az makyajla doğal görünümünüzü iyileştirmek anlamına gelir. Önerim, özellikle cildinizin daha renkli olduğu yaz aylarında fondöteni ya hiç kullanmamanız ya da çok az kullanmanız. En önemli nokta, sürdüğünüz renkleri cildinize iyice yedirmektir. Amacınız doğal cilt renginizi gizlemek değil. Fondöten ve allık kullanarak ona sağlıklı, canlı bir ifade kazandırmak.
41
kentpark modası
Tunik - Stefanel - 259,00 TL Kot Şort - Diesel - 175,00 TL Takı - Koton - 25,99 TL Ayakkabı - Modelin
42
romantik ve hassas kadın çiçek bahçesinde Elif ULUĞ yaza merhaba Çiçek motiflerinin şıkça yer aldığı 2011 yazı bize merhaba diyor. Rahat hissettiren, çiçeklerle dolu, renklerin büyüsüyle başımızı döndüren bir bahçedeyiz. Mutluluğun mis kokuları içinde kaybediyoruz kendimizi. Çevremizdeki herkesi bu etkiyle şımartmak istiyoruz. Çiçekler serpiştirilmiş pastel tonlarda şifon elbiseler. Salaş bir görünüm için uygun tonlarda uzun örgü hırkalar. 70’ler geri dönüyor Thea Porter’ın egzotik Ortadoğu etkisi günümüzde ipek, ince şeffaf kumaşlar, dökümlü modeller, doğal ve pastel tonlarla romantik ve hassas kadını simgeliyor. Havuç kesimi pantolonlar, beyaz pudra tonları, dantelli yeleklerle farklı alternatiflerimiz var. Pastel tonda bluzları, şifon gömlekleri, yüksek bel ve geniş paça pantolonların içinde, ince kemerle belimizi vurgulayarak hoş bir siluete kavuşuyoruz. renklerin oyunu Alışılmışın dışında çarpıcı renklerin kombinasyonu cesur kadının ruhunu yansıtıyor. Tenimize uyum sağladığını düşündüğümüz zıt renkleri bir arada kullanıyoruz. Böylece yazın canlılığını ve sıcaklığını yansıtıyoruz. Alışılmışın dışında renk oyunlarıyla çarpıcı pembe, turuncu, mor, turkuaz, sarı, lime ve zümrüt yeşilini bir arada kullanıyoruz. Sportif görünüm için Skinny Jean’lerle bu renk ve modelleri yanyana seçebiliriz. Basenleri daha geniş olanlar ise mutlaka uzun ve bol bluzları tercih etmeli. Bu kadar çarpıcı renklerin içinde aksesuvar, saç ve makyajda doğal tonlar kullanarak görüntümüzü dengeliyoruz. baştan çıkarıcı asalet Deri ceketler, metalik aksesuvarlar, keskin hatlar, topuklu ayakkabılar, çarpıcı gözler, kabartılmış şaçlarla asi ve bir o kadar da çekiciyiz. 2011 yazında ön plana çıkan kısa şortlar ve Skinny Jean’ler deri ceketlerin tamamlayıcısı olacaktır. safariden saraya Vahşi doğanının etkisiyle leopar desenler bu yaz da dişiliği ön plana çıkarıyor. Tulumlar, safari ceketleri, trençkotlar, örgüler, haki yeşili, zeytin yeşili, “camel” ve toprak tonlar. Abartılmış bir seksapel, büyük aksesuvar ve motiflerle bu trendi ve şıklığı tamamlıyor. Gündüz farklı şekillerde kombine edilebilecek maskülen safari etkisi, gece kadının feminen duruşunu yansıtan işlemeli etnik motiflerle süsleniyor. Osmanlı’dan esintilerle lüks ve asil bir havaya bürünüyor. Bu asaleti hissetmek için gece davetlerinin en önemli alternatifi haki yeşili pelerin. Deri Ceket - French Connection - 949,00 TL Jean - Armani Jeans - 414,00 TL Body - Armani Jeans - 145,00 TL Kolye - French Connection - 49,00 TL Bileklik - Koton - 19,90 TL
43
Harvey Nichols / Camilla Skovgaard 995,00 TL
44
Harvey Nichols / Michael Kors
Harvey Nichols / Le Silla
Harvey Nichols / Casadei
Harvey Nichols / Carvela
1.195,00 TL
1.405,00 TL
1.525,00 TL
415,00 TL
Ceket - Armani Jeans - 484,00 TL Body - Armani Jeans - 233,00 TL Jean - Diesel - 495,00 TL Takı - French Connection - 39,00 TL Çanta - Armani Jeans - 258,00 TL Ayakkabı - Oi Arte - 139,00 TL
45
Bluz - French Connection - 189,00 TL Ceket - French Connection - 419,00 TL Jean - Armani Jeans - 714,00 TL
46
Harvey Nichols / Camilla Skovgaard 415,00 TL
47
bilim ve teknoloji
48
audi’den en küçük elektrikli Otomobil devi Audi, dünyanın en küçük elektrikli otomobilini üretti. “e-tron” Nürnberg Oyuncak Fuarı’nda sergilendi. Gövdesi alüminyum ve karbon fiberden. Sadece 2,3 metre uzunluk ve 97 santimetre genişlikte. Uzun adı Audi Auto Union Type-C e-tron olan otomobil 30 km/s hıza ulaşıyor. Üretim sayısı sınırlı ve satış fiyatı 15 bin Euro. Sadece çocuklar değil, boyu 1,80’in altında herkes kullanabiliyor. Her prizde şarj edilebilen oyuncak, 2 saatlik şarjla 25 kilometrelik menzile ulaşıyor. Otomobile daha çok koleksiyonerlerin ilgi göstermesi bekleniyor.
49
zaman
artık ellerinizde Tag Heuer’in cep telefonu Meridiist her Tag Heuer gibi zaman odaklı. Bir Tag Heuer’e yakışır şekilde telefonun üst kısmına yerleştirilmiş olan saat, cihazın yönü değiştirilse dahi düz okunabiliyor. Gelen çağrıları da görüntüleyen organik LED ışıklı ve 60,5 karat safir kaplı bu küçük ekran, yenilikçilikte rakipsiz görünüyor. Özel Tag Heuer düğmesi gelen çağrıyı tek bir dokunuşla ve nazikçe reddediyor. Bu tuş özellikle toplantı gündemi yoğun olanlar için düşünülmüş. Paslanmaz çelik ve titanyumdan üretilen Meridiist’in arka kapağında timsah derisi, vaketa veya kauçuk tercih edilebiliyor. Telefonun bir de Automobili Lamborghini isimli sınırlı sayıda üretilmiş versiyonu bulunuyor. Lamborghini’ye özel telefon, firmanın üretime geçtiği yıla ithafen sadece 1963 adet üretilmiş.
gökmen hayal olmaktan çıktı Türkler uzaya adım atıyor. Yeni kurulan Türkiye Uzay Kurumu bunu başarmaya çalışacak. Şimdiye kadar uzayda Astronot, Kozmonot ve Taykonot gördük. TUK’un amacı en kısa zaman içinde bir Gökmen’in de uzaya çıkması. Kurum aynı zamanda Türkiye’nin uzaydaki haklarını da koruyacak. Yerli uzay aracı tasarlayıp bunların testlerini yapacak. Yeni araştırma laboratuvarları kuracak. İlk yerli uzay aracını üretecek. Süper yetkili TUK, uzay aracı rampası geliştirecek, kuracak ve işletecek. Aynı zamanda uzay araçları için yakıt ve kimyasal madde de imal edecek.
50
‘smart’ değil akıllı tasarım
Teknolojiyi hepimiz seviyoruz. Crossover konseptler hayatımızın vazgeçilmez parçası oldu artık. Bazen her şeyin daha basit olduğu zamanları özlemiyor musunuz? Evet, ‘smart-phone’ların havada uçuştuğu böyle bir devirde, Yves Behar yine rahat durmadı. Yves Behar’ın GPS’siz, Facebook’suz, kamerasız, paylaşımsız ama ihtişamlı telefonu, çok da eski olmayan dönemlerden teknoloji çağına bir gönderme. Sadece dünya saati, alarm, takvim, hesap makinesi gibi ‘ilkel’ cep telefonlarında bulunan basit işlevlere sahip olan Æsir+Y gerçekten de stil sahibi. Telefonun paslanmaz çelik ve 18 karat sarı altın olmak üzere iki farklı model seçeneği bulunuyor. Tamamen tasarımıyla adından söz ettiren telefonun fiyatı ise gerçekten dudak uçuklatacak cinsten: 59 bin dolar. Yani, teknolojiden kurtulmak pek öyle ucuz değil...
apple geleneği bozacak mı Teknoloji devi Apple, çok eleştirilen iPhone4’ü yenilemek istiyor. Dedikodular tüm dünyayı kasıp kavuruyor. The Wall Street Journal’a göre yeni iPhone’un adı iPhone5 değil, Verizon iPhone olacak ve iPhone4’ü andıracak. The Chinese Economic Daily’nin iPhone5 ile ilgili haberi ise yeniliklerin devrimsel değil evrimsel nitelikte olacağı yönünde. Evrimsel özelliklerden, çok büyük yenilikler dışında şu anki özelliklerin bir ya da iki seviye üstü anlaşılıyor. Yeni bir anten, yeni bir işlemci ve 3,7 inç ekran gibi. Ayrıca The USA Today, iPhone5’in ABD’deki süper hızlı mobil internet ağı LTE’yi destekleyeceğini iddia ediyor. Bu da iPhone5’i bir 4G’ye dönüştürebilir. Tabii bu kadar rakam kafa karıştırmazsa! Peki ne zaman çıkacak iPhone5? Apple her yıl Haziran ya da Temmuz aylarında yeni bir iPhone modeli çıkarıyor. Bu yüzden iPhone5’i Haziran veya Temmuz’da piyasaya sürebilir. iLounge, Apple’ın iPhone4’teki hatalar nedeniyle yeni telefonun çıkış tarihinin önceye alınacağını yazmıştı, ama henüz bir gelişme olmadı. Daha çok evrimsel bir telefon olan iPhone 5 ile iPhone4 arasında bir fiyat farkı olması da beklenmiyor. iPhone 5, aşağı yukarı iPhone 4 ile aynı fiyatla piyasada olabilir.
facebook’ta güvenlik ellerinizde
Facebook son dönemin en popüler internet sitesi. Ancak çoğu kullanıcının güvenlik konusunda endişeleri var. Bu yüzden Facebook, yeni bir güvenlik sistemini devreye koydu. Yeni sistem, güvenlik ve gizliliği artırıyor. Küçük bir değişiklik, Facebook sayfanızın sadece size özel kalmasını sağlıyor. İşte yeni ve daha güvenli bir Facebook için adımlar: • Sağ üst köşedeki “Hesap” seçeneğinden “Hesap Ayarları”nı seçin. • Açılan sayfadaki “Hesap Güvenliği”ne girdiğinizde geçerli ayarlarınızı görebilirsiniz. • “Hesap Güvenliği” sayfasının altındaki “Güvenli Tarama https” ve “Yeni bir bilgisayardan veya mobil cihazdan bu hesaba oturum açıldığında” seçeneklerini işaretleyin. İşlem çok basit ve etkili. Bu adımları uygulayan bir kişinin Facebook hesabına izinsiz giriş olursa hesap sahibine anında e-posta ile haber veriliyor.
51
marka
kızıma eğlence, bana özgürlük Özbel ŞAHİN Arkadaşlarından Macera Adası’nı duyan Lara’nın ısrarını en fazla bir hafta bertaraf edebildim ve bir Cumartesi sabahı Kentpark’ın yolunu tuttuk. Her ne kadar baştan uyarılarda bulunmuş olsam da kızımın heyecanını bir türlü dizginleyemedim ve sabah kahvesi dahi içemeden Macera Adası’nın koridorunda bulduk kendimizi. Bizi karşılayan elektronik oyunlar bir yana, Lazer Arena’nın gizemli girişi sadece Lara’nın değil, benim de ilgimi çekti. Arkadaşça yanımıza yaklaşan görevlilerin tavsiye ettiği Mor Işıklar Altında adlı oyunda buraya geliş nedenimizi unutup ben de yeniden çocuk oldum ve kendimi eğlence içinde kaybettim. Lazer Arena’dan çıktığımızda düşüncem, bu aktivitenin sadece çocuklar için değil, aynı zamanda büyüyememiş olanlara da hitap ettiğiydi. En kısa zamanda arkadaşlarımı da alarak gelmek gibi “büyükçe” planlar yaptım. Bir mağaradan geçtikten sonra, gerçek gün ışığı ile aydınlatılan büyük bir oyun alanına geldik.
Macera Adası’na aslında kızım Lara için gittim. Ama en kısa zamanda arkadaşlarımı alarak gelmek gibi “büyükçe” planlar yapmaktan da kendimi alamadım.
Lara’nın 7,5 metre yükseklikteki büyük ve yumuşak bir oyun alanı olan Macera Ormanı’ndan çıktığında neler yaptığını anlattığı zaman şok oldum. Bunları tabii ki onun heyecanıyla aktaramam, ama örümcek ağını, projeksiyon futbolunu, dev kaydırağı ve yumuşak top fırlatıcıları çok kıskandığımı belirtmek isterim. Kızımın içeride kaldığı 1 saat boyunca rahatça alışveriş yaptım. Bir yandan da Macera Adası’nın diğer eğlencelerini inceledim. Yüksekliği 8,5 metreye varan, üst düzey güvenlikli Tırmanma Duvarı çok ilgimi çekti. Dünyada tek olan Extreme Fox asma köprü ise müthiş. Çocuklara 6,5 metre yükseklikten, tabii ki güvenlik ekipmanıyla atlama ve hayatlarında ilk kez adrenalini hissetme şansı tanıyor. Gökyüzü Sineması hem eğlenceli hem de eğitici. “Evrendeki Vaha” ve “Zula” adlı filmler, gökyüzünün ve uzayın sırlarını eğlenceli bir dille anlatıyor. Macera Denizi çocuk gelişim uzmanları eşliğinde 3-6 yaş grubundaki çocuklara hitap ediyor. Alpler’deki tren gezintisi ise günü Macera Adası’nda noktalamanın en güzel yanı. Çıkarken Lara’ya Macera Adası’na defalarca geleceğimiz ve hatta doğum gününü burada kutlayacağımıza dair sözler vermek zorunda kaldım. O an asıl düşüncem ise kızımı atlatıp buraya arkadaşlarımla gelebilmekti...
52
farkında mısınız?
Sokak hayvanları ve terk edilen evcil hayvanlar Çankaya Belediyesi sayesinde önce sağlıklarına kavuşuyor, sonra da yeni birer yuva buluyor.
herkese bir can dostu Çankaya’daki sokağa bırakılmış veya sokakta doğmuş hayvanlar Çankaya Belediyesi’nin barınağında eğitiliyor. Veterinlerler tarafından tedavileri ve aşıları gerçekleştiriliyor. Sonra yeniden doğal hayatlarına veya yeni sahiplerine kavuşuyorlar. Sahipsiz Hayvan Barınağı’nın mahallelerdeki muhtarlar ve bölge hayvanseverleriyle yaptığı işbirliği güzel sonuçlar veriyor. Muhtarlıklarda hayvanseverlerle yapılan toplantılarda sahipsiz hayvanlar belirleniyor. Toplama işlemleri mahallelilerin nezaretinde gerçekleşiyor. İnsanlara alışık olan hayvanlar, tutanak karşılığı belediye ekiplerince teslim alınıyor. Barınakta tedavileri gerçekleştiriliyor. Sahipsiz Hayvan Barınağı, aynı zamanda hayvanlara yuva bulmak gibi önemli bir görev de üstleniyor. Çünkü yaklaşık 3 bin hayvanın bakımının yapıldığı ve eğitimlerinin verildiği merkezde yüzlerce yavru kedi ve köpek yeni sahiplerini bekliyor. Bu yıl Sevgililer Günü için başlatılan “Sevgilinize Bir Can Dostu Hediye Edin” kampanyası büyük ilgi gördü. Böylece birçok hayvan yeni yuvalarına ve can dostlarına kavuştu. Çankaya Belediyesi’nin çabaları ve Valiliğin destekleri ile ayakta duran merkez, aynı zamanda hayvanseverlerin yardımlarını da bekliyor. Hayvanseverler merkeze her çeşit mama, yuva yapımında kullanılacak malzeme ve operasyonlar için gerekli ilaç veya tıbbi araç gereç yardımı yapabiliyor. Bu sayede sahipsiz hayvanlar barınaklarda sağlıklarına ve yeni birer yuvaya kavuşuyor. Çankaya Belediyesi, Mühye Köyü Yeşilkent Mahallesi’ndeki Sahipsiz Hayvan Barınağı’na ulaşım için hafta sonları çeşitli noktalardan belediye otobüsü de kaldırıyor. Bilgi için: http://cankayabldbarinagi.wordpress.com
53
etkinlikler
kentpark’tan bir porsche geçti Porsche’nin gran turismosu Panamera, üstün konforu ile 911, Boxster, Cayman ve Cayanne’in saf bir karışımı. Ferry Porsche’nin doğumunun 100’üncü yılına ithafen üretilen Panamera, Porsche tasarımının muhteşem bir silüeti. Sürüş özellikleri birkaç farklı otomobilin karışımı. Bir dört kapı ile coupe’yi, bir limuzin ile arazi aracını aynı bedende birleştiriyor. Ek olarak Carrera’nın sürüş dinamiklerine sahip. Porsche sürücülerinin çok iyi bildikleri güç, vazgeçilmez bir özellik. Panamera tüm bu özelliklerin yanında bir de çevreci. Çünkü Porsche, doğallığı bir ihtiyaç değil, gereksinim olarak görüyor. Düşük yakıt tüketimi ve karbon salınımı ile bunu ispatlayan Panamera’ya Kentpark da kayıtsız kalmadı ve kuruluşunun 1’inci yılında bir ziyaretçisine Panamera hediye etti. Tüm vergileri Kentpark tarafından ödenen Porsche Panamera, şanslı ziyaretçimiz Hamdi Hakkı Karaman’ın oldu.
frame fırtınası başladı Türkiye’nin çeşitli alışveriş merkezlerinde altı cam ev. Cam evlerde yaşayan ve birbirini tanımayan çiftler. Eşler, kardeşler, arkadaşlar, sevgililer, kuzenler… Evlerde kilit yok, isteyen çıkabilir. Ödülün anahtarı kameralarda, objektiflerden kaçış yok. Kural basit: İzlenmeyen elenir! Amaç son haftaya en çok puanla girebilmek. Şimdiye dek internet ve TV’de verilmiş en büyük ödül en çok izlenen çiftin olacak. Ayrıca interaktivitede sınır yok. Evlere komut veya mesaj göndermek mümkün. Gerisi Aysun Kayacı ve Murat Başoğlu’nun ellerinde. Armoza Formats’ın internet ve TV bazlı reality şovu “Frame”, 7 gün 24 saat internetten canlı yayınlanıyor. Ayrıca TNT’de hafta içi her gün 1 saat ve Pazar günleri 3 saatlik canlı yayınlar yapılıyor. www.frameturkiye.com
54
bizimle dans edenler kazandı Kentpark, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda yüzlerce çocuğu ağırladı. Türkiye’ye dansı sevdiren Ömür Uyanık, Yonca Evcimik, Tan Sağtürk, Aytunç Bentürk, Uğurkan Erez ve Tunç Özşakar’ın jüri üyeliğini yaptığı “Bizimle Dans Eder misin?” yarışması büyükleri kıskançlıktan çatlattı. Danslarıyla jüri üyelerini, kahkahalarıyla da anne-babalarını hayretler içinde bırakan çocuklar, hazırladıkları koreografilerle tüm izleyenleri büyüledi. Yarışmada tüm çocuklar kazanmayı hak etti ve tüm katılımcılar hediye kazandı. Dansçı potansiyeli ile arkadaşlarının arasından sıyrılan birinciler ise Tab Sanat Dans Akademisi’nden 2011-2012 döneminde bir sezon boyunca burs kazandı. Ayrıca Kentpark Alışveriş Merkezi de tüm birincilere 500 TL’lik GAP hediye çeki verdi.
winnercard ile kazanan siz olun Kentpark Alışveriş Merkezi’nin müşterilerine özel olarak çıkardığı WinnerCard, kullanıcılara özel hediyeler, hediye çekleri, puanlar ve fırsatlar sunuyor. Çok yakın dönemde olanakları genişleyecek olan WinnerCard, Kentpark dışında da geçerli olacak ve kullanıcılarına avantajlar sunmaya devam edecek. Tatil köyleri ve seyahat acenteleri ile birlikte Türk Hava Yolları’nda da geçerli olacak WinnerCard’la kullanıcılar, Kentpark’ta yaptıkları alışverişler sayesinde kartlarına uçmadan da mil yükleyebilecek. İlerleyen dönemde WinnerCard’lar kredi kartına dönüşecek ve kullanıcılarına çok daha büyük avantajlar sunacak. Classic ve Premium olarak iki farklı şekilde kullanılabilecek WinnerCard’ların puanları internet üzerinden de takip edebilecek.
kentpark’tan kısa kısa... Ramazan ayında Ankara, Kentpark’ın devasa bahçesinde 1890’lara geri dönecek. 1890’lardaki Ankara yeniden canlanacak, yeni nesiller de eski Ramazanların tadına varacak... Kentpark ziyaretçileri çok şanslı. Yeni mağazalar Versace, DKNY, Adidas, Chiko ve yeni lezzet diyarı Kaşıkla ile olanakların sınırı yok... Geçtiğimiz yıl Ferhat Göçer’le eğlenceye doyamayanların ısrarları üzerine Kentpark bir anket düzenledi. Siz de kentpark.com.tr’ye girin, oyunuzu verin, eğlenceye katkıda bulunun...
55