MAYIS 2010
SAYI 151 B Ü ME D B O ⁄AZ ‹ Ç ‹ Ü N ‹ V ER S‹ TES‹ M EZU N L A R D ER N E ⁄‹ AY L IK Y AYI N I
BÜMED BO⁄AZ‹Ç‹ ÜN‹VERS‹TES‹ MEZUNLAR DERNE⁄‹ AYLIK YAYINI
MAYIS 2010
30 May›s Çocuk fienli¤i ve Yaz Okullar› Tan›t›m Günü’nde buluflal›m
20 Haziran’da
Mezunlar Günü’ne bekliyoruz...
18 BO⁄AZ‹Ç‹ DERG‹S‹, BO⁄AZ‹Ç‹ ÜN‹VERS‹TES‹ MEZUNLAR DERNE⁄‹ (BÜMED) TARAFINDAN YAYIMLANAN AYLIK, ÜCRETS‹Z B‹R YAYINDIR. MAYIS 2010 • SAYI 151 Yönetim Kurulu Ad›na Sahibi: Hakan Z‹HN‹O⁄LU - BÜMED Yönetim Kurulu Baflkan› Yay›n Yönetmeni ve Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: ‹dil TÜRKMENO⁄LU Yay›n Kurulu: • Selim AKÇAHARMAN (Ankara) • Hasan DEM‹RC‹ (‹zmir) • Tunçel GÜLSOY • Gökmen KARADA⁄ • Saadet KUYUMCU • Arzu PAKSOY • Feza SENGEL • Cem TANIR Yay›n Koordinatörü: P›nar TÜREN Yaz› Kurulu: • fiebnem AKÇIL • An›l ALTAfi • Kevser AYDIN • Esra BAL • Yelda BALER • Esra BAfiER • Cüneyt BAYRAKTAR • Metin GÖKSEL • Ayflegül GÜNDÜZ • Ayla GÜRLEYEN • Duygu KAMBUR • Baflak KARA • Hande ORTAÇ • Baflak SERÇE • Cem TANIR • Murat TAfiÇI • Demet UYAR • Burcu ÜNLÜTABAK • Esim YERG‹N BOZDA⁄ • Sabanur YILMAZ
BO⁄AZ‹Ç‹ ‹LE EVL‹ BAfiKAN BÜMED 13. Dönem Yönetim Kurulu geçti¤imiz Mart ay›nda yap›lan Genel Kurul’da seçildi ve göreve bafllad›. Yönetim Kurulu Baflkan› Hakan Z‹hnio¤lu’91 ile hedeflerini konufltuk. Yaz›y› okuyunca Zihnio¤lu’nun camia sevgisine siz de tan›k olacak, yeni projeler için siz de heyecanlanacaks›n›z.
52
Foto¤raf Editörü: Yelda BALER Katk›da Bulunanlar: • Bora BALBEY • Didem ‹NCESA⁄IR • Orçun PEKÖZ Reklam Sorumlusu: Tu¤ba ALARSLAN tugbaalarslan@bumed.org.tr Dahili: 116 ‹pek DEM‹RTAfi ipekdemirtas@bumed.org.tr Dahili: 126 Yönetim Yeri: Bo¤aziçi Üniversitesi, Lojman Kap› Yan› 34342 Bebek - ‹stanbul Tel: (0212) 359 58 00 Faks: (0212) 257 35 68 www.bumed.org.tr / bogazicidergisi@bumed.org.tr Kapak Foto¤raf›: Teoman GÜRZ‹H‹N
HAYAL GÜCÜ EVREN‹ KEfiFETMEN‹N EN GÜZEL YOLU Yaz› Kurulumuzdan Lost hayran› P›nar Türen, dünyay› matematik modelleri üzerinden yorumlayan BÜ Matematik Bölümü ö¤retim üyesi Prof. Dr. Sad›k De¤er, sanat ve ifl dünyas›ndaki fizik teorilerinin yorumlar›n› e¤lenceli bulan BÜ Fizik Bölümü ö¤retim üyesi Prof. Dr. Ali Kaya bir araya geldiler ve sicim teorisinden ekstra boyutlara, paralel evrenlerden kara enerjiye birçok konuda e¤lenceli bir sohbet gerçeklefltirdiler.
22
Yap›m: TETRA ‹LET‹fi‹M Hizmetleri Ltd. fiti. Yönetim: Önder KIZILKAYA - Soner KIZILKAYA Yay›n Koordinatörü: Türkflan KARATEK‹N Grafik Uygulama: Nur AYMAN ÇAKMAK Yaz› ‹flleri: Zeynep ‹pek fiEN - Cihan ALDIK Foto¤raf: Teoman GÜRZ‹H‹N Halaskargazi Cad. Sait Kuran ‹fl Merkezi No:145 Kat: 5 fiiflli - ‹STANBUL Tel: +90 212 219 96 76 - 77 +90 212 266 80 57 Faks: +90 212 231 33 37 e-mail: tetra@tetrailetisim.com www.tetrailetisim.com Bask›: A4 Ofset Matbaac›l›k San. ve Tic. Ltd. fiti. Otosanayi Sitesi, Yeflilce Mah. Donanma Sok. No: 16 Ka¤›thane-‹STANBUL Tel: 0212 281 64 48 Faks: 0212 269 53 27 e-mail: info@a4ofset.com Bas›m yeri ve tarihi: ‹stanbul - May›s 2010 Ayl›k süreli yay›n.
KONFÜÇYUS BO⁄AZ‹Ç‹’NDE Bo¤aziçi Üniversitesi her zaman oldu¤u gibi öncü bir giriflimle Konfüçyus Enstitüsü’nü hayata geçirerek de¤iflen dünyada Çin’e daha yak›n durabilecek nesiller yetifltirme yolunda çok önemli bir ad›m att›. Konfüçyus Enstitüsü’nün renkli aç›l›fl›ndan izlenimlerimizi sizlerle paylafl›yoruz.
24
editoryal ‹dil Türkmeno¤lu ’95 5. BÜMED ÖZEL ‹LKÖ⁄RET‹M VE ANAOKULLARI TANITIM GÜNLER‹ 5. BÜMED ‘’Özel ‹lkö¤retim ve Anaokullar› Tan›t›m Günleri’’ 17-18 Nisan günlerinde BÜMED Bahçe’de gerçekleflti. Mezunlar›m›z›n ve çocuklar›m›z›n kat›l›m›n›n büyük oldu¤u Tan›t›m Günleri’nin konu¤u Do¤an Cücelo¤lu idi. “Çocu¤umu Hangi Okula Göndereyim?” bafll›kl› seminerde velilere tavsiyeler veren Cücelo¤lu’nun önerilerini mutlaka okumal›s›n›z.
Çok teflekkür ederiz... Her geçen gün artan katk› ve destekleriniz için. Amerika’dan kartlar geliyor, her yerden e-mailler. Babas› mezunumuz olan lise ö¤rencisi Dilan Nebio¤lu görüfllerini inan›lmaz güzellikteki cümlelerle ifade ediyor, sürekli haberleflti¤imiz 1942 mezunumuz
38
Say›n Alaattin Gümüflsuyu bize fakslar›yla fikirlerini gönderiyor, hiç yaln›z b›rakm›yor. Sizlerin görüfl ve önerilerine dergimizde do¤rudan yer verebilmek için özel baz› sayfalar›n haz›rl›klar›na bafllad›k. Gelecek say›dan itibaren bu projeyi birlikte büyütece¤iz. Ayr›ca camiadan haberlerin de artmas› en büyük dileklerimizden, sizlerin de en çok dile getirdi¤i önerilerden... Lütfen haberlerinizi bizimle de paylaflmay› unutmay›n. Sevinçli haberlerinizi hep birlikte kutlamay› diliyoruz. Bu arada Yönetim Kurulu’nun artarak devam eden desteklerinden çok güç ald›¤›m›z› söylemeliyiz. Yaz› Kurulu üyemiz sevgili Tunçel Abi’nin varl›¤›n›n yan›nda, Cem Tan›r ve Arzu Paksoy’un da aram›zda olmas› bizi mutlu ediyor. Gelecek ay görüflmek üzere...
YAKIN TAR‹H‹N ÜZER‹NDE KUfi UÇUfiU Prof. Dilek Doltafl ile 60’l› y›llarda tan›flt›¤› kampüsümüzün tarihinde bir yolculu¤a ç›kt›k. 60’lardan günümüze Bo¤aziçi’ni konuflurken asl›nda yak›n tarihimizin üzerinde bir kufl uçuflu yapt›k ve bak›n neler gördük.
YÖNET‹M KURULU’NDAN
Yeni bir dönem bafllarken Üç y›l göz aç›p kapay›ncaya kadar geçti, bir önceki yönetim kurulunda görev al›rken önümüzde o kadar uzun bir zaman vard› ki...
TUNÇEL GÜLSOY ’75 BÜMED Yönetim Kurulu Baflkan Yard›mc›s›
fiimdi yeni bir ekip bayra¤› devrald›, gerçi ekibin bir k›sm› önceki dönemden devam eden arkadafllar›m›zdan olufluyor ama her yi¤idin ayr› bir yo¤urt yiyifli olmas› gibi flimdiki yönetimin havas› da ruhu da de¤iflik. Kollar s›vand›, sözler verildi, planlar yap›ld› ve yola koyulduk. Geçmifl ekiplerde görev alm›fl bir Bo¤aziçili olarak yeni ekibe bak›yorum; p›r›l p›r›l genç insanlar, ifl kad›nlar› ve ifladamlar›, yönetici, giriflimci, kimi uzun boylu kimi k›sa, kimi serinkanl› kimi daha merakl›, kimi daha konuflkan kimisi ise daha analitik ama hepsi tüm farkl›l›klar› birlefltiren Bo¤aziçi ruhuyla yola ç›km›fl yeni bir BÜMED yönetiminin parças›. Söylenecek sözler söylendi flimdi ifl yapma zaman›. Bu ekibe göre okulumuza destek olmak bir amaç de¤il bir Bo¤aziçili olman›n do¤al bir sonucu. Bu anlay›fl›n uzant›s› olarak mezunlar›n yaflamlar›n›n her alan›nda onlar›n yan›nda oldu¤umuzu hissettiren heyecan dolu projeler haz›rlan›yor. Hedef Üniversitemiz için daha büyük kaynaklar yaratmak, bunun için yüzümüzü mezunlar›m›za daha çok çevirmek. Türkiye’nin bizim de¤erlerimize göre en iyi üniversitesini kazand›¤›m›z
4 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
gün hissetti¤imiz heyecan› yeniden yaflamak ve mezunlar›m›za yaflatmak istiyoruz. Yapacak ifl çok, y›llardan beri BÜMED gündemlerinde olan Anadolu Yakas›’nda bir BÜMED tesisi açmaktan tutun BÜMED ilkokuluna uzanan, sanat ve gezi kulüpleri oluflturulmas›ndan genç BÜMED’lileri bir araya getiren iletiflim platformlar› yaratmaya varan bir dizi coflkulu projenin peflindeyiz. Yapacak çok iflimiz var, yetiflti¤i yuvas›na herhangi bir katk› yapmak isteyen tüm BÜMED üyelerine kap›lar aç›k. Yönetim kurulunda 18 kifli var ama aram›zda tüm mezunlar›m›za yer var, okulumuza hizmet etmek için ille de yönetim kurulunda görev alman›z gerekmiyor. Yeter ki söyleyecek bir sözünüz, yaratmak istedi¤iniz bir güzellik olsun, gelin aram›za kat›l›n. Biliyorum, bir üç y›l daha göz aç›p kapay›ncaya kadar geçecek, ömür geçiyor. Bir kere daha “önümüzde o kadar uzun bir zaman vard› ki...” diyece¤iz. Yar›n baflka Bo¤aziçililer de gelecek, ›fl›k her zaman elden ele, gönülden gönüle geçerek ö¤rencilerimizi, mezunlar›m›z›, ülkemizi ve insanl›¤› ayd›nlatmaya devam edecek. Biliyorum, böyle olacak...
...................... camiadan haberler ................... BÜMED’DEN
..............................................................................
Bu bölümde camiamızdan haberlere yer veriyoruz. Evlendiniz, çocuğunuz oldu, yeni bir iş kurdunuz veya Boğaziçi Dergisi okuyucuları ile paylaşmak istediğiniz başka bir haber var… Haberinizi, 100 kelimeyi aşmayacak şekilde bogazicidergisi@bumed.org.tr adresine gönderebilirsiniz. Camiadan Haberler sayfamızın içeriği üyelerimizden gelen haberler doğrultusunda oluşturulmaktadır.
PERYÖN Yeni Yönetim Kurulu’ndaki Bo¤aziçililer PERYÖN (Türkiye Personel Yönetimi Derne¤i), 21. Ola¤an Genel Kurulunda yeni yönetim kurulu belirlendi. Türkiye’de insan yönetimi alan›nda kurulmufl ilk sivil toplum kuruluflu olan ve 1971’den bu yana Türkiye’de ‹nsan Yönetimi anlay›fl›n›n yayg›nlaflt›r›lmas› ve geliflimine liderlik eden PERYÖN’ün Yönetim Kurulu’ndaki mezunlar›m›z› tebrik ediyoruz. Kurulda yer alan mezunlar›m›z: Yi¤it O¤uz Duman ’96, ‹dil Türkmeno¤lu ’95, Ülkü Feyyaz Taktak ’75, Murat Yeflildere ’91, Cem Tar›k Yüksel ’87, Revna Tüzmen ’93, Esra Daver ’90, Asl› Üner Dizdar (MBA ’07) ve Nilgün Lagenberg.
Güney Kampüs’te Köprüler Yar›flt› Bo¤aziçi Üniversitesi Yap› Kulübü (BÜYAP) taraf›ndan bu sene dördüncüsü gerçeklefltirilen “Design&Construct – Ö¤renci Çelik Köprü Yar›flmas›”, Bo¤aziçi Üniversitesi Güney Kampüsü’nde yap›ld›.
www.bumed.org.tr yenilendi Dinamik, interaktif, renkli ve en önemlisi bizi ve faaliyetlerimizi en iyi flekilde aktaracak bir portal için yapt›¤›m›z çal›flmalar›n sonuna yaklaflt›k. Yenilenen portalimiz test yay›n›na bafllad›. Ama çal›flmalar›m›z devem ediyor, yak›nda üyelerimiz flifreleri ile girerek kendi özel sayfalar›na ulaflacaklar. Yenilenen sitemizi ziyaret eden üyelerimizin görüfl ve önerilerini bizlerle paylaflmas›n› bekliyoruz.
16 Nisan 2010 tarihinde bafllayan ve 18 Nisan günü sona eren organizasyon boyunca Güney Kampüs’te sergilenen köprü modelleri ilgi ile izlendi. Etkinli¤in ilk günü, tasarlad›klar› köprüleri kuran yar›flmac› tak›mlar, bu kurulum sonras› sunumlar yaparak köprüler, mimarl›k ve inflaat mühendisli¤i alanlar›nda uzman ö¤retim üyeleri ve sektördeki lider firmalar›n üst düzey yöneticilerinden oluflan jüri kurulunu etkilemeye çal›flt›. Farkl› üniversitelerden kat›lan ekiplerin üç gün süren sunum ve tan›t›m maratonun ard›ndan birincili¤i Karadeniz Teknik Üniversitesi ekibinin Steel Punch isimli köprüsü kazand›.
......................................
...................................... marketkeyfi.com’dan evlere servis Uluslararas› ‹liflkiler ve Siyaset Bilimi Bölümü ö¤rencisi Savafl Korkmaz ile Kimya Mühendisli¤i Bölümü ö¤rencisi Ergin Gülo¤lu, 28 Mart 2010 tarihinden itibaren online hizmet sunan marketkeyfi.com sitesini kurdular. Marketlerden online siparifl verme imkan› sunan bu internet sitesi, henüz Hisarüstü, Etiler, Hisar, Akatlar ve Reflitpafla bölgelerine hizmet vermekte. Savafl Korkmaz ve Ergin Gülo¤lu’nun bir sonraki hedefleri, Türkiye çap›nda hizmet veren marketleri siteleri alt›nda bir araya getirip, daha kapsaml› hizmet verebilmek.
6 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
............................... 2010 ‹K Zirvesi’nde Bo¤aziçi damgas› 2010 ‹K Zirvesi’nde “En Be¤enilen ‹nsan Kaynaklar› Yöneticileri” seçildi. Aralar›nda Bo¤aziçili mezunlar›n oldu¤u ifl kad›nlar› ve ifl adamlar› baflar›lar›n›n hakl› gururunu yaflad›lar. Seçilen isimler aras›nda Frito Lay Türkiye ‹K Direktörü Selda Kalleci ‘92, Superonline ‹fl Destek Genel Müdür Yard›mc›s› Yi¤it Duman’96, MSD ‹laçlar› ‹K Direktörü Revna Tüzmen ’93 ve Türkiye, ‹srail CauCAR Bölge ‹K Direktörü Hande Akyol Eskinazi ’91 var.
KAMPUS
Yaz›: BUSOS Gönüllüleri ad›na Faik Emre KOfiAN
BUSOS 7. Çocuk fienli¤i’nde
çocuklar gelece¤e (u)mutlu gülümsediler Bo¤aziçi Üniversitesi Sosyal Hizmet Kulübü (BUSOS) taraf›ndan düzenlenen geleneksel çocuk flenli¤i bu sene yedinci kez çocuklar› Bo¤aziçi ile buluflturdu. E¤lenceli etkinliklerle dolu bu özel günde kampüsü çocuklar›n nefleli kahkahalar› doldurdu.
H
er sene Nisan ay›nda gerçeklefltirilen flenlik bu sene 18 Nisan Pazar günü Bo¤aziçi Üniversitesi Güney Kampüs’te Güney Meydan’da yap›ld›. Bo¤aziçi Üniversitesi, BUSOS’un çeflitli projelerinden gençlerin, çocuklar›n ve BUSOS gönüllülerinin haz›rlad›¤› atölyeler ve oyunlarla hep birlikte flenlendi.
2001 y›l›nda kurulan BUSOS, ortak sorunlara insan hak ve özgürlüklerini temel alarak kat›l›mc› çözümler üretmeye çal›fl›yor. Hiçbir siyasi amaç ve maddi ç›kar gözetmeksizin üniversite ö¤rencileri öncülü¤ünde, sosyal sorumluluk bilincini artt›rmak yoluyla sivil toplum kurulufllar›yla iflbirli¤i içinde e¤itim, gençlik, çocuk, insan haklar› ve ekoloji konular›nda yapt›¤› projelerle fark›ndal›k ve de¤iflim yaratmay› amaçl›yor. Bu sene de e¤itim alan›nda ‘8. ÖSS E¤itim’, ‘BUsosyal’, ‘KABY’, ‘Bilim BUrda’; çocuklarla fliddetsizlik, bar›fl ve farkl›l›klara sayg› temalar›nda ‘Gülen Gözler’, ‘Beyaz fiapkalar’, ‘K›v›lc›m’; insan haklar› ve
demokrasi konusunda ‘‹nsanc›l’ ve ekolojist savunuculuk yapan ‘Marul’ projelerini yürütmeye devam ediyor. 18 Nisan Pazar günü, bütün bu projelerden çocuklar›n, gençlerin ve gönüllülerin tüm senenin yorgunlu¤unu atarak doyas›ya e¤lendikleri, projelerin ç›kt›lar›n› paylaflt›klar› ve kaynaflt›klar› bir flenlik oldu. fienlik boyunca çocuk ve gençler hem e¤lendiler hem de tiflört boyamadan f›r›nda kolye yap›m›na, fen bilgisi deneylerinden uçurtma yap›m›na pekçok aktiviteyi Güney Meydan’da sergilediler. ‹p atlad›lar, voleybol oynad›lar, ritim atölyesi ile göbek att›lar. K›sacas› stres att›klar› oyunlar oynayarak neflelerine nefle katt›lar. Bu y›l yap›lan flenlikte BUSOS, yeni konuklar›n› büyük bir heyecanla a¤›rlad›. Görme engelli çocuk arkadafllar›m›z yeni arkadafllar›yla tan›flma f›rsat› buldular. Sandalye kapmaca oynad›lar, di¤er arkadafllar›yla birlikte zilli topla maç yapt›lar, halat çektiler, halay çektiler. Birlikte el ç›rp›p birlikte gülümsediler.
18 Nisan Pazar günü, Bo¤aziçi Üniversitesi’nde 100’den fazla çocuk, engelli - engelsiz, küçük - büyük, esmer - sar›fl›n, kad›n - erkek fark etmeksizin, bütün tan›m ve flekillendirmelerden ba¤›ms›z, hep birlikte ve elele (u)mutlu bir gelece¤e gülümsediler...
• Çocu¤un yetifltirilmesi, onun kendini “birey” olarak hissetmesini sa¤lamakla mümkündür. Çünkü birey, toplumun ve toplumdaki konumunun fark›nda olan, kendini bu konum içinde de¤erlendirebilen ve ifade edebilen insand›r. Kendini küçük yafltan itibaren birey olarak nitelendiren bir çocuk, kendini ve kendini ifade etmesini ö¤renecek ve bu ö¤rendikleri ile kendi çevresini anlayacak ve tan›yacakt›r. • “Çocuk”, evrensel ya da ulusal bütün tan›mlamalardan öte bir anlam tafl›r. Bu anlam› biçimlendirecek olan ise çocu¤un kendisidir. Önemli olan bu biçimlendirmenin bilinçli ve özgür bir ruh ile yap›lmas›d›r. 8 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
ÜN‹VERS‹TEDEN
Toplumsal cinsiyet çal›flmalar›n›n öncüsü Joan Scott Bo¤aziçi’ndeydi “Toplumsal cinsiyet” çal›flmalar›n›n öncüsü Joan Scott’un BÜ Uluslararas› ‹liflkiler ve Politika Bölümünün davetlisi olarak üniversitemizde son araflt›rmalar›ndan yola ç›karak “Laiklik ve Cinsiyet Eflitli¤i” konulu seminer verdi. Konusunda dünyan›n en tan›nm›fl akademisyenlerinden olan Scott’un seminerine Bo¤aziçi camias› büyük ilgi gösterdi.
G
eçti¤imiz günlerde Uluslararas› ‹liflkiler ve Siyaset Bilimi Bölümü’nün davetlisi olarak “Laiklik ve Cinsiyet Eflitli¤i” üzerine seminer vermek üzere Joan Scott okulumuzda bulundu. Princeton’daki, The School of Social Studies in the Institute for Advanced Study’ye 1985 y›l›nda dört asil üyeden biri olarak kat›lan Scott, ayn› zamanda 1930’dan o güne Enstitüye davet edilen ikinci kad›n akademisyen olma özelli¤ine sahipti. Söz konusu Enstitü kendi alan›nda öncü çal›flmalar yapan araflt›rmac›lar›n ders vermeden bilime katk›lar›n› en üst düzeye ç›karabilmek amac›yla kurulmufl, üyelerinin sadece akademik araflt›rmalar yapt›¤› ve akademisyenlere bu konuda destek sa¤layan bir kurum. The American Academy of Arts & Sciences’›n da
10 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Joan Scott, Bo¤aziçi mezunlar› taraf›ndan hayata geçirilen Feminist Yaklafl›mlar dergisinin dan›flma kurulu üyelerinden. üyesi olan Scott, yazd›¤› makale ve kitaplarla sayg›n üniversitelerden ve bilimsel kurulufllardan birçok ödüle lay›k görülmüfl, toplumsal cinsiyet (gender) çal›flmalar›n›n sosyal çal›flmalar›n parças› haline gelmesinde büyük rol oynam›flt›r. Scott’un akademik çal›flmalar›ndan etkilenmifl ve ö¤rencileriyle Scott’un makalelerini y›llarca birlikte okumufl bir akademisyen olarak Prof. Dr. Yeflim Arat, seminerin aç›l›fl konuflmas›n› yaparken Scott’un en çok dikkat çeken çal›flmalar›n›n “toplumsal cinsiyet” üzerine yapt›¤› çal›flmalar oldu¤unun alt›n› çizdi. Bu çal›flmalar›n› benzerlerinden ay›ran nokta ise Scott’un toplumsal cinsiyet kavram›n› sosyal bilimlerin merkezine koymufl olmas›. Yeflim Arat konuflmas›nda Scott’un çal›flmalar›n›n bilim dünyas› için önemini flu sözleri ile anlatt›: “Profesör Scott Amerikal› bir Frans›z iflçi tarihi uzman› olarak e¤itim görmüfltür. Ancak onun toplumsal cinsiyet üzerindeki çal›flmalar› bizi sosyal bilimlerdeki kategorilerimizi yeniden düflünmeye zorlam›flt›r. Scott toplumsal cinsiyeti sosyal bilimlerin olmazsa olmaz bir analitik kategorisi olarak kabul ettirmifl ve bize, kendi disiplinlerimize toplumsal cinsiyet kavram›n› kullanarak ›fl›k tutmam›z konusunda ilham
kayna¤› olmufltur. Ayr›ca di¤er çal›flmalar›yla bizi, “tecrübenin aç›klay›c› gücü” ba¤lam›nda tarih ve sosyal bilim yaz›n›n› sorgulamaya yöneltmifltir. Z›t kutuplar olarak sunulan ikili seçeneklerin genelde birbirleriyle olan ba¤lar› gizledi¤i ve farkl›l›klar›n eflitli¤i engellemedi¤i aksine eflitli¤in bir önkoflulu oldu¤u konusunda ö¤rettikleri ve toplumsal cinsiyet politikalar›na tuttu¤u ›fl›k için kendisine müteflekkirim.” Scott’a göre, kad›n ya da travesti olma, Asya kökenli Amerikal› ya da iflçi s›n›f›na ait olma deneyimi herhangi bir politik pozisyonu garantilemiyor, çünkü bunlar de¤ifltirilemez özellikler de¤iller. Politik pozisyonumuzu belirleyen tek fley deneyimlerimiz olamaz. “Deneyim her zaman bir yorumlama fleklidir ya da yorumlama ihtiyac›d›r. Her zaman tart›flmal› bir mevzu oldu¤undan politiktir.” diyen Scott, bu zamana kadar deneyimlerinin kendilerine politik bir pozisyon verdi¤ini iddia eden bireylere alternatif bir bak›fl aç›s› sunmufltur. Scott’a göre deneyim politik pozisyonu do¤urmam›flt›r, her ikisi birbirini etkilemifltir. Öbür türlü bulundu¤umuz pozisyona kader demek ve de¤ifltirilemez oldu¤unu kabul etmek gerekirdi.
ÜN‹VERS‹TEDEN
Elaz›¤ Depremi’nin ayak izleri 8 Mart 2010 tarihinde yerel saat ile 4:32’de Elaz›¤’a ba¤l› Baflyurt Karakoçan Bölgesi’nde 6.0 fliddetinde meydana gelen deprem al›fl›lageldi¤i gibi yeni deprem tart›flmalar›n› da beraberinde getirdi. Depremle ilgili daha sa¤l›kl› yorum yapmak için biraz zaman geçmesini bekleyen BÜ Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araflt›rma Enstitüsü (KRDAE) Müdürü Prof. Dr. Mustafa Erdik, rasathanenin konuya dair tespitlerini bizlerle paylaflt›.
D
AF (Do¤u Anadolu Fay Hatt›), KAF (Kuzey Anadolu Fay Hatt›) ile ArapAfrika ve Avrasya levhalar› aras›nda gerçekleflen k›ta-k›ta çarp›flmas› sonucu ortaya ç›kan bir dönüflüm fay›d›r. Kuzey Anadolu Fay Sistemi (KAFS) sa¤ yönlü, Do¤u Anadolu Fay Sistemi (DAFS) ise sol yönlü do¤rultu at›ml› k›ta içi transform faylard›r. Bu iki fay Bingöl kuzeydo¤usundaki Karl›ova üçlü birleflmesinden bafllar ve Amik Gölü’nde sonlan›r. Son y›llardaki GPS ölçümleri DAFS üzerindeki y›ll›k kayma h›z›n›n 10mm oldu¤unu göstermektedir. KAFS üzerindeki y›ll›k kayma h›z› ise 25mm civar›ndad›r. Elaz›¤ Depremi Türkiye’nin güncel tektonik çat›s›nda Kuzey Anadolu Fay› (KAF)’ndan sonra ikinci büyük dönüflüm (transform) fay sistemi olan Do¤u Anadolu Fay› (DAF) zonuna rastlar. Deprem, Türkiye’nin en aktif do¤rultu at›ml›
faylar›ndan biri olan Do¤u Anadolu Fay zonunun Bingöl ve Palu kent merkezleri aras›na rastlayan ve fay›n Göynük ile Palu segmentleri aras›nda yaklafl›k 50-60 km uzunlu¤unda ve 20 km geniflli¤inde s›k›flmal› bir s›çramada yer alan faylar›n bulundu¤u bir alanda gerçekleflmifltir. Depremin meydana geldi¤i BaflyurtKovanc›lar-Gökdere bölgesi, genel anlamda Do¤u Anadolu Fay Zonu (DAFZ) içerisinde kalmakta olup, tarihsel depremlerde fay zonu ve yak›n çevresinde yer alan kentlerde yap› hasarlar› ve çok say›da can kayb› meydana geldi¤i bilinmektedir. 19. yüzy›lda, 1866-1893 y›llar› aras›nda fay›n de¤iflik segmentlerinde y›k›c› büyüklükte alt› deprem meydana gelmifltir. 20. yüzy›lda ise fay boyunca bu deprem serisi içindeki sismik boflluklara karfl›l›k gelen bölümlerde orta büyüklükte y›k›c› depremler meydana gelmifltir. Yap›lan modellemeler, DAF üzerindeki 19 ve 20. yüzy›ldaki deprem serisinde, KAF’ndaki 20.yüzy›l deprem serisi gibi birbirini düzenli izleyen bir seyir izlemese de her depremin komflu segmentlere stres aktararak, bu segmentler üzerinde yeni depremlerin haz›rlay›c›s› oldu¤unu göstermektedir. Genel olarak a¤›r hasar gören evler temel sistemleri yetersiz, yerel malzemeler olan kerpiç veya tafl kullan›larak, yanl›fl infla teknikleriyle yap›lm›fl binalard›r. Bu tür yap› tarz›n›n özellikle deprem yo¤unlu¤u fazla olan bu tür bölgelerde tercih edilmemesi gerekmektedir. Bu bölgede binalar›n deprem yönetmeli¤ine ve di¤er ilgili standartlara uygun olarak betonarme olarak infla edilmesi deprem güvenli¤i aç›s›ndan önemlidir. Yerel malzemeler kullan›larak y›¤ma binalar infla edilmek istense dahi, yönetmelik kurallar›ndan taviz verilmemesi sa¤lanmal›d›r.
Kerpiç ve betonarme iki bina ve farkl› deprem performanslar›.
Yaz›: Kutlu¤han SOYUBOL ’07 Resim: Semra AYDO⁄DU
BÜMED’in 25. y›l etkinlikleri dahilinde oluflturulan “Karakalem Bo¤aziçi” serimizde okulumuzun an›t binalar›n› ressam Semra Aydo¤du’nun kara kalem çal›flmalar› ile bir kere daha ölümsüzlefltirdik. Her biri ülkemizin kültürel miras› aras›nda yer alan binalar›n yap›l›fl tarihini ve kimlerin katk›lar› ile meydana geldiklerini ise Bo¤aziçi Üniversitesi Tarih Bölümü yüksek lisans mezunu ve eski araflt›rma görevlisi, halen New York fiehir Üniversitesi, The Graduate Center’da tarih doktora çal›flmalar›n› yürüten Kutlu¤han Soyubol ’07 kaleme ald›. Yaz›n›n haz›rlamas›nda desteklerini esirgemeyen, geçti¤imiz y›l kaybetti¤imiz de¤erli hocam›z Günhan Dan›flman’› sevgiyle an›yoruz.
The Tennis Court House (1911)
1
903 y›l›nda Caleb Gates Robert Kolej’in bafl›na geldi¤inde Alexander Van Millingen’›n kendisi için infla etti¤i evin d›fl›nda kampus içinde baflka bir fakülte evi bulunmuyordu. Bugün baz›lar› hala fakülte evi olarak kullan›lan evlerin ço¤u ise John S. Kennedy’nin mütevelli heyeti baflkanl›¤› döneminde, özellikle de 1904-1905 y›llar› aras›nda yap›lm›fl, inflaatlar 1911 y›l›na kadar sürmüfltü. Bu 12 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
evlerden, muhtemelen Türkiye’nin ilk tenis kortlar›ndan biri olan, kampustaki kortun yan›ndakine ise Tennis Court House denirdi. Bina günümüzde de tenis kortlar›n›n yan›nda eski görüntüsünü muhafaza etmekte ve Bo¤aziçi Üniversitesi Mezunlar Derne¤i’nin (BÜMED) idari binas› olarak kullan›lmaktad›r.
ÜN‹VERS‹TEDEN
Bo¤aziçi’nde bir Mükemmeliyet Merkezi:
Dünya standartlar›nda konferans çevirmenli¤i e¤itimi
1
983 y›l›ndan beri konferans çevirmenli¤i e¤itimi sunan Bo¤aziçi Üniversitesi, Türkiye’nin bu alandaki en köklü e¤itim kurumlar›ndan biri. Çeviribilim Bölümü taraf›ndan 2004 y›l›nda bafllat›lan Konferans Çevirmenli¤i Tezsiz Yüksek Lisans Program›, 2006 y›l›nda Avrupa Birli¤i taraf›ndan Mükemmeliyet Merkezi ilan edildi. 2007’de ise, Sorbonne ve Cenevre Üniversitesi gibi bu alanda e¤itim sunan en sayg›n üniversiteleri biraraya getiren Avrupa Konferans Çevirmenli¤i Master Programlar› Birli¤i (EMCI) taraf›ndan akredite edildi (www.emcinterpreting.org). Böylece
Bo¤aziçi Üniversitesi, EMCI’da Türkiye’yi temsil edecek tek tam üye seçildi ve gerek Türkiye gerekse dünyada konferans çevirmenli¤i e¤itiminde en iyi uygulamalar› yayg›nlaflt›rmak üzere akredite edilmifl 20 programdan biri olmay› baflard›. Avrupa Birli¤i taraf›ndan desteklenen bu programa kabul edilen ö¤renciler, AB e¤itim burslar› al›yor, EMCI’a üye üniversiteler aras›nda yap›lan de¤iflim ve staj programlar›na kat›l›yor ve Brüksel’de AB kurumlar› taraf›ndan düzenlenen bir haftal›k staj program›ndan yararlan›yorlar. Programda ayr›ca EMCI’dan gelen hocalar da seminerler veriyor. Program›n temel özellikleri
çokdilli olmas›, ö¤retim kadrosunda AB taraf›ndan akredite edilmifl profesyonel konferans çevirmenleri bar›nd›rmas› ve ö¤rencileri Türkiye’de, AB kurumlar›nda ve uluslararas› piyasalarda konferans çevirmeni olarak çal›flmaya uygun nitelikte haz›rlamas›d›r. 15 ve 19 Haziran’da girifl s›navlar›n›n yap›laca¤› iki y›ll›k programa bu y›l Türkçe ve ‹ngilizce’nin yan›s›ra Alman ve Frans›z dillerinden birini çok iyi derecede bilen adaylar baflvurabilecek. ALES koflulunun aranmad›¤› yüksek lisans program›yla ilgili ayr›nt›l› bilgi www.transint.boun.edu.tr/interpreting adresinden ya da 0212-359 6516 numaral› telefondan al›nabilir.
Application dates for Fall 2010 semester
10 May - 9 June 2010
www.che.boun.edu.tr/fet
E-mail: fet@boun.edu.tr 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 15
Yaz›: Asl› TEK‹NAY ’85
ÜN‹VERS‹TEDEN
Bo¤aziçi’nde Shakespeare esintisi... Bo¤aziçi Üniversitesi’nin kurucu rektörü de¤erli hocam›z Prof. Dr. Abdullah Kuran an›s›na her y›l düzenlenen “Abdullah Kuran Lectures” bu y›l da çok özel bir ismi a¤›rlad›. Dünyan›n önde gelen edebiyat elefltirmenlerinden Prof. Stephen Greenblatt özellikle Shakespeare üzerine çal›flanlar için gerçek bir efsane. Greenblatt’›n konuflmas›n› dergimiz için BÜ Bat› Dilleri ve Edebiyatlar› Bölümü ö¤retim üyelerinden Prof. Asl› Tekinay kaleme ald›.
B
üyük ozan ve oyun yazar› William Shakespeare’e göre güzellik neydi? Harvard Üniversitesi’nde edebiyat profesörü olan Stephen Greenblatt’›n 1 Nisan’da Rektörlük Konferans Salonu’nda yapt›¤› konuflma iflte bu ilginç konuyu irdeliyordu. Tarih Bölümü’nün organize etti¤i “Abdullah Kuran Lecture Series”in alt›nc› konuflmac›s› olarak davet edilen Greenblatt, yapt›¤› konuflmayla izleyicileri büyüledi. Konuflman›n disiplinleraras› niteli¤i ve Greenblatt’›n görsel sanatlar, edebiyat ve kültür üçgenini ele al›fl›ndaki ustal›k, dinleyicilere etkileyici bir tour-de-force deneyimi yaflatt›. Kültürü bir metin olarak alg›layan Greenblatt, Shakespeare’in oyunlar› ve sonelerindeki güzellik kavram›n› Rönesans döneminin resim, mimari ve felsefe alan›ndaki ürünleri ›fl›¤›nda okudu. Greenblatt’a göre, Rönesans sanat›n›n güzelli¤e yaklafl›m› ünlü ‹talyan humanist Leon Battista Alberti’nin güzellik tan›m› ba¤lam›nda anlam kazan›yor. Alberti’ye göre güzellik öyle bir armonidir ki, ona herhangi bir fley eklemek ya da de¤ifltirmek, onu bozmak demektir. Leonardo Da 16 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Vinci’nin “Mona Lisa”s›n› veya “Lady with an Ermine”i düflünün. Da Vinci’nin kad›nlar›n› güzel k›lan iflte tam budur: Ahenk ve oran. Mükemmel bir uyum sergilerler fakat ifadesizdirler. Gözün, kafl›n, burnun, a¤z›n, kulaklar›n flekli ve birbirleriyle oran› öylesine formüllerle belirlenmifltir ki, güzellik Rönesans’ta bir kal›p haline gelmifltir. Shakespeare’in ald›¤› iflte bu kültür, ideal güzelli¤i yüzün parlakl›¤› (radiance), pürüzsüzlü¤ü ve lekesizlikli¤i ile ba¤daflt›r›r. Yüzdeki k›r›fl›kl›klar, lekeler, k›zar›kl›klar güzelli¤in bafl düflman›d›r. Tabii ki Shakespeare ça¤dafllar›n›n lekesiz güzelli¤in cazibesine kap›ld›klar›n›n fark›ndayd› ve kendisi de bu tarz güzelli¤i bir çok eserinde sergiledi. Aç›k tenli, sar›fl›n, temiz, pak anlamlar›na gelen fair s›fat› Shakespeare’in eserlerinde 700’ü aflk›n kez kullan›l›r ve güzelli¤in ›fl›lt›yla olan iliflkisini ön plana ç›kar›r. Kusursuz, pürüzsüz ve aç›k renkli bir ten ve mükemmelin formülüne uyan yüz hatlar›... Rönesans döneminin resmedilen güzelli¤i... Shakespeare zaman zaman bu çerçeveden ç›kt› ve böylelikle edebiyat tarihine olumsuz betimlemeler b›rakt›. Oran, uyum ve simetri tak›nt›s›ndan ve güzelli¤in neredeyse sorgulanmayan
formüllerinden uzaklaflt›¤›nda ise güzelli¤in kanl› canl› ve yaflayan bir ruh oldu¤unu gösterdi. Sone 130 (“My mistress’ eyes are nothing like the sun”), büyük ozan›n dönemin güzellik anlay›fl›ndan uzaklafl›p, güzeli sözcükler ötesi bir ba¤lama tafl›mas› üzerinedir. Talat Halman’›n flahane çevirisiyle, Shakespeare flöyle seslenir bu fliirde: Sevgilimin gözleri de¤il güneflin dengi, Mercan daha k›rm›z› onun dudaklar›ndan; Kar beyaz da ne diye onun gö¤sü külrengi, Saçlar simse f›flk›rm›fl kara teller bafl›ndan. Ben güller görmüflümdür yar› pembe yar› ak, Onun yanaklar›nda öyle güller ne arar; Cana can katar nice kokular› koklamak, Sevgilimin solu¤u güzel kokmaz o kadar. Musiki gibi gelir sözleri kula¤›ma, Yine de musikinin kat kat büyüktür tad›; Tanr›ça nas›l yürür görmemiflimdir ama, Sevgilim yürüyüp de gök kat›na ç›kmad›: Ama benzeri azd›r; bofl laflara karn›m tok; Yoksa, tanr› bilir ya, sevgilimin efli yok. fiiirin okuyucuya iletti¤i duygu yo¤unlu¤u, di¤er sonelerde de ozan›n “Dark Lady” betimlemelerinde hissedilir. Dönemin aç›k tenli, mükemmel ve de ifadesiz güzellik anlay›fl›ndan s›yr›l›p, esmer ve capcanl› bir güzellik resmedilir: “... Güzelsin, bence varl›¤›n ›fl›k / Cehennem gibi kara, gece gibi karanl›k.” (Sone 147) ‹flte bu ›fl›kl› güzellik, Shakespeare dönemin idealize edilen ve formüllerle anlat›lan güzellik anlat›fl›ndan uzaklaflt›¤›nda kendini hissettirir. Karfl› konulmaz bir güzelli¤e ve cazibeye sahip olan Kleopatra esmerdir ve yüzünde k›r›fl›kl›klar vard›r. Pürüzsüz bembeyaz bir çehreden ne kadar uzak... Onun güzelli¤indeki büyülü nitelik, yüz hatlar›n›n kusursuzlu¤undan kaynaklanmaz tabii ki. Sone 140’da söyledi¤i gibi,
“Tanr› bilir, gözümle sevmiyorum ben seni / Çünkü sana bakt›kça gözüm bin kusur bulur / Ama yüre¤im sever gözün sevmedi¤ini / Görünüfle aldanmaz, sevgiye teslim olur.” Gözün gördü¤ü kusurlar bazen do¤um lekeleri bazen benler, bazen de yaflla gelen k›r›fl›kl›klard›r. Rönesans döneminin kusursuz güzellik tan›mlamas›nda hiç yeri olmad›¤› gibi, üstüne üstlük ac›ma duygular› uyand›ran bu tip iflaretler, Shakespeare’in olgunluk dönemi oyunlar›nda büyüleyen bir güzellikle ba¤daflt›r›l›r. Sanki
dönemin solgun, ifadesiz, ve mükemmel güzellik kurallar›n› ihlal ettikçe, normlardan uzaklaflt›kça, lekeli güzellik karfl› konulmaz bir bireysellik ve derinlik kazan›r. Belki de Skakespeare’i bu kadar evrensel k›lan, yüzy›llar geçse de önemini ve de¤erini kaybetmemesine neden olan olgulardan biri onun asi ruhu, kal›plara ve yerleflmifl kurallara karfl› koymas› ve güzelli¤i formüllerden kopart›p göklere uçurmas›d›r.
Stephen Greenblatt kimdir? Stephen Greenblatt Amerika Birleflik Devletleri’nin en önde gelen edebiyat elefltirmenlerinden biridir. Doktora derecesini Yale Üniversitesi’nden edebiyat dal›nda alan Greenblatt yirmi sekiz sene Berkeley Üniversitesi’nde ders verdikten sonra 1997’de Harvard Üniversitesi’ne geçmifltir. Halen Harvard’da edebiyat profesörü olarak görev yapmaktad›r. Greenblatt’›n uzmanl›k alan› Rönesans dönemi ve Shakespeare’dir. “Renaissance Self-Fashioning” (1980), “Shakespearean Negotiations” (1988) ve dokuz hafta NewYork Times Bestseller listesinde kalan Shakespeare biyografisi “Will in the World: How Shakespeare Became Shakespeare” (2004) en önemli eserleri aras›ndad›r.
”Tanr› bilir, gözümle sevmiyorum ben seni: Çünkü sana bakt›kça gözüm bin kusur bulur. Ama yüre¤im sever gözün sevmedi¤ini, Görünüfle aldanmaz, sevgiye teslim olur.”
Greenblatt, Yeni Tarihselcilik (New Historicism) olarak bilinen elefltiri ak›m›n›n babas›d›r.
Yeni Tarihsilcilik nedir? “Edebiyat metinleri nas›l tarihsel ise, tarih de metinseldir.” Stephen Greenblatt 1982’de ilk kez Yeni Tarihselcilik terimini kullan›rken, edebiyatla tarihin karfl›l›kl› geçirgenli¤ine dikkat çekti ve tart›flmalar›yla hem edebiyat hem de tarih alanlar›nda bir 盤›r açt›. Edebiyat elefltirisini metinsel yorumlarla s›n›rl› olmaktan ç›kar›p, ba¤lamsal bir düzeyde ele ald› ve bu yaklafl›m›n› yeni tarihselcilik olarak adland›rd›. Bu bak›fl aç›s›na göre edebiyat metinleri politik, kültürel ve sosyolojik güç iliflkilerinin etkileflimi sonucu ortaya ç›kar ve içinden ç›kt›klar› döneme ait farkl› bir çok alandan metinlerle birlikte incelenmeleri gerekir. Baflka bir deyiflle, yeni tarihselcilik estetik ve biçimsel elefltiri yöntemlerine bir alternatif, bir tepki olarak ortaya ç›km›flt›r. Tarih ve edebiyat aras›ndaki s›n›rlar kalkar ve her iki disiplin örtüflür çünkü edebiyat gibi tarih de bir tak›m seçme ve ay›klama süreçlerinin sonucunda yaz›lmaktad›r. Edebiyat metinleri nas›l tarihsel ise, tarih de metinseldir.
“Lady with an Ermine” Greenblatt taraf›ndan Rönesans döneminin güzellik anlay›fl›na örnek olarak gösterilen Leonardo Da Vinci’nin “Lady with an Ermine” tablosu.
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 17
Yaz›: P›nar TÜREN ’93 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
BÜMED’DEN
Bo¤aziçi ile evli Baflkan
BÜMED 13. Dönem Yönetim Kurulu geçti¤imiz Mart ay›nda yap›lan Genel Kurul’da seçildi ve göreve bafllad›. Yo¤un bir tan›t›m kampanyas› yapan, 6 ayd›r bir araya gelerek BÜMED için projeler gelifltiren yeni Yönetim Kurulu’nda Baflkanl›k görevini daha önce BÜMED Yönetim Kurullar›nda çal›flm›fl, camian›n yak›ndan tan›d›¤› bir isim üstlendi; Hakan Zihnio¤lu ’91. Heyecan› ve camias›na olan sevgisi ile Zihnio¤lu dinamik bir dönem vaat ediyor ve birçok güzel projeyi Bo¤aziçi’ne kazand›rmay› hedefliyor.
B
ÜMED’in yeni Yönetim Kurulu BÜMED’de neleri de¤ifltirecek? Nas›l bir BÜMED için çal›flacaks›n›z? 147 senelik bir okulumuz ve 2010 y›l›nda 25. yafl›n› kutlamakta olan bir mezunlar derne¤imiz var. Camiam›zda ço¤u fleyin geleneklerin üstüne infla edilerek devam etti¤ini görüyoruz. ‹flte bu gelenek kültürü ile, BÜMED 25 y›lda çok baflar›l› ifller gerçeklefltirerek dünyan›n say›l› mezunlar dernekleri aras›nda yerini ald›. Öncelikle BÜMED’in dünyan›n say›l› mezunlar dernekleri aras›ndaki yerini devam ettirmesi ve bu ligde de daha çok konufluluyor olmas› laz›m. Birçok dernek ile temasa geçece¤iz ve kardefl mezunlar dernekleri oluflturaca¤›z. Bu sayede mezunlar›m›z ö¤renimlerine devam ettiklerinde destek alabilecekleri kurumlara derne¤imiz arac›l›¤› ile ulaflabilecekler. Öte yandan mezun çocuklar›n›n da yurtd›fl› e¤itimlerinde bu kardefl dernek yap›s› fayda sa¤layacak, pek yak›nda bafllayacak uluslararas› iflbirli¤inin y›llar itibariyle dünya çap›nda bir networke dönüflmesi mümkün. ‹lk iflbirli¤ini Yale Mezunlar Derne¤i ile Temmuz ay›nda yapmay› planl›yoruz. Son y›llarda özellikle ‹stanbul’da geliflen trafik flartlar› nedeniyle, tek sosyal tesisimiz BURC Kampüs’ün art›k mezunlar› kucaklamaya yetmedi¤ini düflünüyorum. O yüzden mezunlar›m›zdan derne¤e gelmiyoruz, faydalanm›yoruz kelimeleri ile BÜMED hakk›nda bir heyecan kaymas› gözlemliyoruz. 13. Yönetim Kurulu olarak bizim içimizde, üniversiteyi kazand›¤›m›zda, kalbimizi p›t p›t att›ran heyecan var. ‹flte ayn› heyecanla BÜMED’e gelecek, orada bir arkadafl›n› görmek, bir
18 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
fleyler içmek, spor yapmak, oran›n bir kulüp gibi canl› olmas›n› isteyecek üyeler yaratmak istiyoruz. Asl›nda hayalimiz ve düflüncemiz tamamen bunun üstüne kurulu: Heyecan veren bir mezunlar derne¤i. Aktiviteleriyle, çal›flanlar›yla, dergisi, portali, yerleflkesindeki her türlü detayla o heyecan› yans›tacak, de¤iflik yafl gruplar›na da hitap edebilecek bir BÜMED hayalimiz var. Farkl› yerlerde sosyal tesisleri olan, üyelerine baflka kurumlar ile özel anlaflmalar imzalayarak imtiyazlar sa¤layan bir dernek. Genç bir ekipsiniz. YK’n›n genelde 90’larda mezun olmufl bir profili var. BÜMED’i kuranlarsa biraz daha RC gelene¤inden gelenler. Siz de her zaman RC’den beri devam eden Bo¤aziçililik ruhuna vurgu yap›yorsunuz. Nedir sizce “Bo¤aziçililik ruhu”? Bo¤aziçililik, benim için kampüse geldi¤imde heyecanlanmak demek. Bo¤aziçililik bu kampüse geldi¤inde veya üniversite y›llar›ndaki an›lar›n› hat›rlad›¤›nda heyecanlanmak demek. Çok özel bir arkadafl›n›, ilk sevgilini görmek demek. O yüzden diyorum ki “Kampüse geldi¤imde heyecanlan›yorsam, tekrar tekrar kampüsü özleyerek geliyorsam bekar bir Baflkan olarak Bo¤aziçi ile evliyim”. ‹flte bu Bo¤aziçililik ruhu bence Kolejlilerde de vard›, Bo¤aziçililerde de var. Bugün de var; çünkü bugün gelen ö¤renciler de Türkiye’nin en iyi ö¤rencileri. Bo¤aziçililik ruhu da buraya geldi¤inde o heyecan› hissedip buradaki her çiçekle, her binayla, her hocan›n anlatt›¤› dersle, her bahar partisiyle, her denize do¤ru indi¤inde denizi görmekle heyecanlanmakt›r. Bu ruh çok kuvvetli bir ruh. Bu heyecan› herkeste yeniden harekete geçirmek nas›l olabilir? Bence Bo¤aziçi Mezunlar Derne¤i’nin fark etmesi gereken konu art›k farkl› ihtiyaçlar› olan,
farkl› ilgi alanlar› olan üyelerinin oldu¤u. Çok yak›n bir zamanda yeni mezun diye tarif edebilece¤im 2006 ve sonras› mezunlar›m›zla bulufltum. Onlar›n ilgi alanlar›, istekleri ve dernekten beklentileri ile 1980’ler mezunu üyelerin beklentileri aras›nda farkl›. Bugüne kadar üyelerin profilleri böyle ayr›flmad›¤› için tek bir dernek, tek bir dergi, tek bir portal, tek bir e-bülten ihtiyaçlar› görmüfl. Bence ilgi ve heyecan›n artmas› için; o üyelerin profillerine, özel ilgi alanlar›na hitap edecek özel faaliyetler, uygulamalar, çal›flmalar düflünmeliyiz. Yeni mezun üye ile kurucu dönem dedi¤im mezunlara farkl› hizmetler üreterek üye memnuniyetini art›rmam›z gerekiyor. Sizin çok renkli bir tan›t›m kampanyan›z oldu. Orada da projelerinizden bahsettiniz. Öncelikle kampanyada Facebook kulland›n›z. Oradaki ilgi bugün için size neyi iflaret ediyor? Do¤ru yolda m› ilerlediniz? Kesinlikle. Facebook’ta Bo¤aziçili oldu¤unu iflaretlemifl yirmi befl bine yak›n üye var. BÜMED’in üye say›s›n›n on dört bin oldu¤unu düflünürsek Facebook bizden daha genifl bir kitleyi kucakl›yor asl›nda. Friendfeed, Twitter gibi birçok sosyal medya arac›n› kulland›k. Art›k günümüzde insanlar için o platformlardan haberleflmek gerçekten çok pratik, çok moda. Ama bu bir araya gelmeyece¤iz anlam› tafl›m›yor. Biz yüz elli gün boyunca de¤iflik ö¤len yemekleri, kahvalt›lar, akflam buluflmalar›yla birçok arkadafl›m›z›n BÜMED’le ilgili fikirlerini ald›k. Bunlar sonucu da farkl› mecralar ile iletiflime geçtik. Bu sosyal medya iletiflimi biz görevde oldu¤umuz süre içinde de devam edecek. “Biz öncesinde ciddi bir haz›rl›k yapt›k.” diyorsunuz. Toplant›lar yapt›n›z, kendi içinizde beyin f›rt›nalar› yapt›n›z ve projeler ürettiniz. Bu projelerden
Bo¤aziçililik ruhu da buraya geldi¤inde o heyecan› hissedip buradaki her çiçekle, her binayla, her hocan›n anlatt›¤› dersle, her bahar partisiyle, her denize do¤ru indi¤inde denizi görmekle heyecanlanmakt›r. bahsedelim. Ama önceli¤i “Ne olursa olsun üç y›l›n sonunda ben bunu yapaca¤›m” dedi¤iniz, gönlünüzü koydu¤unuz projelere verelim. Bu yönetim kurulunun vazgeçmeyece¤i ve mutlaka yapaca¤› üç konu var. Bunlardan bir tanesi Bo¤aziçi ‹lkokulu ya da BÜMED ‹lkokulu projemiz var. BÜMED’in liderli¤ini yapt›¤›, BÜMED’in ticari taraftan olaya el att›¤› ya da iflin yöneticisi oldu¤u bir proje. Hangi çat› alt›nda olaca¤›n› flu anda ben de bilmiyorum çünkü yap› oluflturaca¤›m›z projenin detay›na ba¤l›. BÜMED bunun paydafl›, lideri belki de tek sahibi, belki de sahiplerinden bir tanesi olacak. ‹ddiam›z flu ki; üç senelik YK süremiz sonunda ya bu okul ö¤renci kabul etmeye bafllayacak, ya da bu okul için arazi al›nm›fl ve binas›n›n inflaat› bafllam›fl olacak. Biz bu projenin bafllang›c›n› yapaca¤›z, elbette bu uzun soluklu proje camian›n y›llarca gündeminde olacak. Bundan önce de bu gündemde olan bir konuymufl; ama gerçeklefltirilememifl. O zaman yaflanan sorunlar› aflmak için nas›l bir deste¤e ihtiyac›n›z var? fiunu biliyorum ki; Bo¤aziçili bir fleyi gerçekten isterse yapar. fiu anda Facebook sayfam›zda en çok ilgi gören iki konudan bir tanesi Bo¤aziçi ‹lkokulu. Bu yüzden bu kadar ilgi varken, arkam›zda bu kadar destek varken, böyle güzel bir projenin yap›lmas›n› çok mümkün görüyorum. 13.Yönetim Kurulu bu projenin gerçekleflmesi için ilkokul projesi için yetkin ve istekli 3 özel Bo¤aziçiliyi bu proje için YK ve kurullar›na ald›. ‹kinci önemli projeniz yeni bir tesis. Üyelerin giderek farkl› yafl gruplar›na bölünmesinden ve ‹stanbul ço¤rafyas›na da¤›lmas›ndan dolay›, farkl› yerlerde konufllanmam›z gerekiyor. BÜMED Pera, BÜMED Anadolu Tesisi senelerdir konufluluyor. Tesisleflece¤iz, farkl› ilgi gruplar›na hitap eden tesislerimiz olacak. Mezunlar›m›z›n yaklafl›k yar›s› Anadolu yakas›nda ikamet ediyor. Daha evvel yap›lm›fl bir araflt›rmada Anadolu yakas›nda bir tesisin ihtiyac› belirtilmiflti. Bunlar› yapmak mümkün, ama önemli olan yönetim kurulunun tesisler için iradesini göstermesi ve gerekti¤inde inisiyatif kullanarak projeyi bafllatmas›. 13. YK bu konuda atak ve ifl bitirici olacak. Ben yetkinlikleri tesis ve inflaat olan arkadafllar›m›za çok güveniyorum. 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 19
ve dünyan›n çok güzel yerlerine Bo¤aziçililerin birlikte gitmesini sa¤layaca¤›z. Gezi kulübümüz geliyorrr...
Hakan Zihnio¤lu’nu yak›ndan tan›yal›m... ‹yi bir sporcu olan Hakan Zihnio¤lu düzenli olarak yüzüyor ve uzun mesafe kofluyor. “Ad›m Ad›m” projesi kapsam›nda maratonlara kat›larak ciddi miktarlarda yard›m topluyor. Spora bu kadar düzenli zaman ay›rabilmek için ajandas›na yaz›yor, yani onun için spora ay›rd›¤› zaman›n bir ifl toplant›s›ndan fark› yok. Hatta koflarak yapt›¤› toplant›lar da oluyormufl. BÜ Mühendislik Kulübü’nün Kurucu Baflkan› olan Zihnio¤lu için Bo¤aziçili olmak adeta bir yaflam flekli. Canl› sosyal hayat›n›n büyük bölümünü de Bo¤aziçili arkadafllar› ile birlikte yapt›klar› oluflturuyor. Cep telefonunda kay›tl› 2500 Bo¤aziçili var, bunlar›n 800’ü ile y›lda birkaç kez görüflüyor. “Bo¤aziçililer benim hayat›m›n ailesidir. Asl›nda bir nevi Bo¤aziçililerle evliyim diye düflünüyorum.” diyen Zihnio¤lu’nun di¤er tutkusu Fenerbahçe. Fenerbahçe Spor Kulübü’ne üye olan Zihnio¤lu’na göre “Fenerbahçe Baflkanl›¤›na giden yol BÜMED’den geçiyor”... Öte yandan Üyelerimiz aktivitelerde birlikte bulunmak istiyorlar. Birlikte ayn› tatil yerinde, ayn› mekanlarda, ayn› etkinlikte buluflmak istiyorlar. O yüzden bir gezi kulübü kurulmak üzere. Bo¤aziçili, Bo¤aziçiliyle keyifli dakikalar geçirecek. Çal›flmad›¤›m›z ve hayat›n tad›n› hissetti¤imiz o özel anlar›, BÜMED üyelerinin birlikte geçirmesi için biz arac› olaca¤›z ve Türkiye’nin 20 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Yönetim Kurulu’nun ortak noktalar›ndan biri de kulüplerden gelmifl olman›z. Ben hiç bir kulübe ba¤l› olmadan, Bo¤aziçi’nde çok büyük bir zevkle okumufl biri olarak kulüpçülere her zaman çok büyük bir flüpheyle bakm›flt›m; çünkü birbirlerini çok tuttuklar›n› ve di¤erlerini de d›fllad›klar›n› düflünürdüm. Kulüpçü olmayanlar›n flüpheli bakt›¤› bir durum vard›r. Çok güzel bir konuya de¤indin. Kulüpler ayn› ilgi grubunda olan insanlar›n bir çat› alt›nda ifl ç›karma yeridir. Kulüpçülük asl›nda bir tekel veya bir gruplaflma de¤ildir. Grubumuzun içinde sekiz eski kulüp Yönetim Kurullar›nda görev alm›fl arkadafl›m›z var; yirmi dört kiflilik bir grubuz ve birçok arkadafl›m›z da hiçbir kulüp faaliyetine bulaflmam›fl. Daha önce kulüplerde çal›flm›fl insanlar›n özelli¤i; ö¤rencilik y›llar›ndan itibaren liderlik yapmay› ve bir tak›m insanlarla beraber hareket ederken onlar› heyecanland›rmay› becermifl olmalar›d›r. O yüzden bu grubun içinde benim en önemli ç›k›fl noktalar›mdan bir tanesi de; yönetim kurulundaki herkesin bir projeye liderlik etmesi, ayn› ö¤renci kulüpleri gibi... Tüm arkadafllar›mdan iste¤im belirli projeleri ve iflleri sürüklemeleri, benim bu yapt›klar› ifllerde onlara yard›mc› olarak, koordinasyon sa¤lamam, onlar›n orkestra flefi olmam. Bir düflüncemiz de, ö¤renci faaliyetleri çat›s› alt›nda devam eden baz› kulüplerin benzerlerini BÜMED içinde kurmak. Mesela scuba, da¤c›l›k ve ma¤arac›l›k kulübünden beslenerek bir gezi kulübü kurmay› planl›yoruz. Ö¤renciler hala çok aktif. G›ptayla bak›yorum. O yüzden onlardan güç almak, onlar› desteklemek ve oradaki ilgi gruplar›n› burada
devam ettirmek istiyoruz. Belki sporcular›n düzenledi¤i spor festivali, uluslararas› mezunlar spor festivali çat›s› alt›nda sportif, teatral, sanatsal faaliyetler haline gelebilir. Mezunlar›m›z›n ilgi alanlar›na duyarl› olmak zorunday›z. Bo¤aziçili olup di¤er sosyal sorumluluk projelerinde çal›flan kiflileri de bulmak, parlatmak, onlar› biraz gün ›fl›¤›na ç›kartmak zorunday›z. Müthifl bir potansiyelimiz var diye düflünüyorum. Her zaman söylenen üçlü sac aya¤›: BÜMED, BÜVAK ve Bo¤aziçi Üniversitesi içinde, BÜMED kurulufl misyonu itibariyle üniversiteye destek veriyor. Sizinle daha çok Bo¤aziçililere; yani daha çok mezunlara yönelik konufltuk flu ana kadar. BÜMED’de yap›lan her iflin nihai amac› üniversiteye destektir. Sizin stratejik olarak üniversite ve BÜMED aras›ndaki iliflkiye katk›n›z nas›l gerçekleflecek? Üniversiteye olan katk›da mezunlar derne¤inin pay› çok büyük. Mezunlar› kaynak gelifltirme faaliyetlerine dahil etmek elbette çok önemli bir görev. Ama öteki tarafta BÜMED Kampüs tesislerinin, Bo¤aziçililik ruhuna ve sonuçta Bo¤aziçi’ne sa¤layaca¤› katk›lar› organize etmeye de ihtiyaç var. Ben maddi kayna¤› çok önemsiyorum. Maddi kayna¤› yarat›rken de mezunlar›m›z›n BÜMED taraf›ndan iletiflim içinde tutulmas›n›n, çok iyi bir network sa¤lanmas›n›n ve mezunlar›n çeflitli f›rsatlarla bir araya getirilmesinin gerekti¤ini düflünüyorum. O yüzden Üniversiteye olan katk› da network, bir tak›m sosyal etkinlikler ve üniversiteye sa¤layaca¤›m›z maddi manevi kaynaklar olarak benim gözümde ayr›l›yor. Bir nedenle buraya gelemeyen, kampüsün içinde bulunamayan, mezunlar gününe ya da herhangi bir Bo¤aziçi faaliyetine kat›lamayan kiflilerin uzaklaflt›¤›n› düflünüyorum.
BÜMED faaliyetleri içinde mezunla olan iliflki asl›nda Bo¤aziçi’ne gidecek kayna¤›n yarat›lmas›ndaki olmazsa olmaz bir alt yap›d›r. Yani bu ders 101 gibi bir fley, ders 102 de üniversiteye olan ba¤l›l›k, katk› diye düflünüyorum. Mezunlar gönüllerini Bo¤aziçi’ne açt›klar› an kaynaklar›n› da Bo¤aziçi’ne açm›fl olacaklar. Bir kere bu gönülle kayna¤› birbirinden ay›rmamak laz›m. Bo¤aziçililerin mutlu anlar›nda veya ihtiyaç duyduklar›nda, BÜMED’in ve camian›n yanlar›nda oldu¤unu bilmeleri ve kendilerini güvende hissetmelerini sa¤larken, Bo¤aziçi Üniversitesi’nin gelece¤inde kendilerine düflen görevin maddi manevi gereklerini yerine getirmelerinin önemli oldu¤u bilincini yarataca¤›z. BÜMED’in Haf›zas› yaz› dizisini haz›rlarken gözüme çarpan bir konu vard›. BÜMED’in tarihinde belli atlama noktalar› var. Derne¤in kurulmas›ndan sonra tesisin yap›lmas› çok büyük bir atlama. BURC Beach büyük bir atlama. Kalite ödülünün al›nmas› büyük bir atlama. Bu anlamda ben ilkokul projesinin çok büyük bir atlama oldu¤una
inan›yorum. Siz de öyle mi düflünüyorsunuz yoksa baflka atlama noktalar› da düflünüyor musunuz? Projelerimizin içinde birçok atlama noktas› var. Organik tar›m projesi, olgun BÜMED’liler yurdu, yeni mezunlar için residance imkan›n› sayabilirim. Ama bunlar›n hepsi kaynak ve zaman meselesi. Bo¤aziçi mezununun, mezunlar derne¤i networküne dahil olmas› için sebebi olmas› laz›m. Bunun için sadece Bo¤ziçi’nden mezun olmak ve Bo¤aziçililik ruhunun yetmedi¤ini, gelen bütün geri bildirimlerde görüyoruz. fiu soruluyor: “Niye derne¤e üye olay›m?”. Asl›nda BÜMED’e üye olmak için bir sürü sebep var. 1- Bo¤aziçili oldu¤un için; 2- Birlikten güç do¤ar. Biz bir aradaysak, belki kendi bafl›m›za yapamayaca¤›m›z birçok projenin içinde olabiliriz. Örnek, yurt, tar›m, ilkokul projesi gibi. 3- Bo¤aziçililerin bir entelektüel sermayesi oldu¤una inan›yorum. 15 senedir dernekte aktifim ve her dönem c›va gibi yeni Bo¤aziçililerle tan›fl›yorum. O insanlarla beraber ifl yapmak, gönüllü bir fleyler yapmak da bir üyelik sebebi. fiu andaki standartlar›m›z aç›s›ndan
Bir kere bu gönülle kayna¤› birbirinden ay›rmamak laz›m. Bo¤aziçililerin mutlu anlar›nda veya ihtiyaç duyduklar›nda, BÜMED’in ve camian›n yanlar›nda oldu¤unu bilmeleri ve kendilerini güvende hissetmelerini sa¤larken, Bo¤aziçi Üniversitesi’nin gelece¤inde kendilerine düflen görevin maddi manevi gereklerini yerine getirmelerinin önemli oldu¤u bilincini yarataca¤›z. dünyadaki mezunlar dernekleri aras›nda üst ligdeyiz. Ama Bo¤aziçi’ne ilk üçte olmak yak›fl›r. Önemli olan mezunlar›n sahip ç›kmas›, ilgi göstermesi. Bizim fark›m›z ilgi yaratabilecek konulara fiziksel mesai vermemiz olacak. Benim ve arkadafllar›m›n Bo¤aziçi’ne taahhüdüdür: biz gönlümüzle ve iflimizden çald›¤›m›z mesailerle burada olaca¤›z. Herkes yar› gün iflinden yar› gün eflinden çalacak ve Bo¤aziçi’ne bir fley vermeye çal›flacak. Çok bekar yönetim kurulu üyesi ald›k. Onlar›n zamanlar› daha fazla. Buraya geldi¤inizde sizi en çok rahats›z eden, ben bir gün baflkan olursam flunu de¤ifltirece¤im dedi¤iniz neydi? Ben burada öyle bir poz vermek isterim ki, arkada yüzlerce ve binlerce kifli OLSUN; yani masalar› dolu, aktiviteleri dolu, salonlar› dolu, kortlar› dolu bir dernek. Hatta rezervasyon için Baflkan›n arand›¤›, telefonlar›n›n susmad›¤› “Lütfen bize bir masa”, “Lütfen bize toplant› odas› veya BURC Beach üyelik kart› dendi¤i” bir BÜMED. ‹flte beni en çok rahats›z eden fley, BÜMED tesislerine olan ilgini düflmesi. Hep birlikte Derne¤imize ilgiyi tekrar canland›raca¤›z ve üniversitemize sahip ç›kaca¤›z... (Havuzun üstünde at›l duran yeri göstererek) Oray› ne yapacaks›n›z? Küçük çocuk kulübü veya gençlerin kapal› arkadafl gruplar›na partiler düzenledi¤i, küçük yafl günleri düzenledikleri mekan olacak... Asl›nda derne¤in birçok sakl› hazinesi var. Buras› en k›ymetli alanlardan bir tanesi.
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 21
Yaz›: Burcu Ünlütabak ’08 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
ÜN‹VERS‹TEDEN
Bo¤aziçi Üniversitesi Konfüçyus Enstitüsü 14 Nisan’da resmi olarak aç›ld›... Çin’in her alanda dünyan›n lider kültürlerinden biri oldu¤unu ve ilerdeki dönemde etkisinin daha da artaca¤›n› biliyoruz. Bo¤aziçi Üniversitesi her zamanki gibi öncü bir giriflimle Konfüçyus Enstitüsü’nü hayata geçirerek de¤iflen dünyada Çin’e daha yak›n durabilecek nesiller yetifltirme yolunda çok önemli bir ad›m att›.
Prof. Dr. Kadri Özçald›ran
B
o¤aziçi Üniversitesi ile Shangai Üniversitesi’nin Aral›k 2008’de imzalad›klar› anlaflma ile kurulan Konfüçyus Enstitüsü’nün resmi aç›l›fl› 14 Nisan’da Albert Long Hall’da gerçeklefltirildi. Törenin aç›l›fl konuflmas›n› Bo¤aziçi Üniversitesi Tarih Bölümü Ö¤retim Üyesi ve Konfüçyus Enstitüsü Türk Direktörü Prof. Dr. Selçuk Esenbel yapt›. Esenbel törene kat›lan tüm de¤erli konuklara hofl geldiniz dedikten sonra sözü Bo¤aziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kadri Özçald›ran’a b›rakt›. Çin’e yolculuklar›n›n asl›nda 2002 y›l›nda bafllad›¤›n› belirten
22 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Li Changchun
Özçald›ran, Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde açt›klar› Çince dil program›na hem üniversite içinden hem de üniversite d›fl›ndan oldukça ilgi oldu¤unu ve bu yüzden de bu program› bir enstitüye dönüfltürmek için Mart 2008’de Hanban ile anlaflma yapt›klar›n› söyledi. Ard›ndan 2008 Aral›k ay›nda Shangai Üniversitesi ile yap›lan anlaflma sonucu Enstitüde ders verecek hocalar belirlendi ve bu flekilde ifl birli¤i de bafllam›fl oldu. Dolay›s›yla 4 dönemlik bafllang›ç düzeyinde Çince e¤itim veren program 4 y›ll›k zenginlefltirilmifl bir Çince program› haline geldi.
Çince e¤itimde Bo¤aziçi’nin öncülü¤ü Özçald›ran Çin dilinin, e¤itiminin ve kültürünün çok ra¤bet gördü¤ünün ve bafllang›c›ndan bu yana programdan 130’dan fazla ö¤rencinin faydaland›¤›n›n alt›n› çizdi. Bo¤aziçi Üniversitesi resmi dili olan ‹ngilizcenin yan› s›ra ikinci dil olarak Çince’yi ö¤renmeyi seçen ö¤rencilerin Çinli hocalardan ders alabilme imkân› buldu¤unu söyledi. Derslerde kitap ve teknolojik olanaklar sayesinde okuma, yazma ve konuflman›n çok iyi ö¤retildi¤ini de sözlerine ekledi. HSK S›nav› (Çince Yeterlilik Testi) ve Çin Dili E¤itmenlerinin sertifikaland›r›lmas›, Çin’in e¤itim sistemi ve kültürü konular›nda bilgi ve dan›flmanl›k servisi verilmesi ve çeflitli kültürel etkinliklerin düzenlenmesinin de Enstitü’nün hizmetleri aras›nda yer alaca¤›n› belirtti. Ayr›ca programa kat›lan 50 ö¤rencinin yaz döneminde staj için Çin’e gittiklerini ve hatta okuldaki de¤iflim program› sayesinde ö¤rencilerin Çin’deki iflbirli¤i yap›lan üniversitelerde e¤itim alabildiklerini belirtti. Sadece ö¤renciler için de¤il; ayn› zamanda Bo¤aziçi Üniversitesi Yaflam Boyu E¤itim Merkezi’nde halka aç›k 26 gün (80 saatlik) bir Çince E¤itim program› oldu¤unu söyleyen Özçald›ran, Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçisi taraf›ndan hediye edilen dil e¤itim kitaplar›, akademik ve bilimsel eserlerden ve klasik eserlerden oluflan kütüphaneleriyle daha bafltan çok donan›ml› bir program olduklar›n› ve dünyan›n en önemli güçlerinden biri olan Çin’in dilini, tarihte ve sanatta iz b›rakan kültürünü ö¤renmenin çok önemli oldu¤unu vurgulad›. Son olarak Çin Halk Cumhuriyeti ve Türkiye aras›ndaki iliflkilerin giderek geliflti¤i günlerde Konfüçyus Enstitüsü’nün sa¤lad›¤› katk›dan dolay› gururlu ve mutlu olduklar›n› söyledi.
Zhoa Guocheng
Shangai ve ‹stanbul kardefl flehirler Hanban Direktör Yard›mc›s› Zhoa Guocheng konuflmas›na Enstitünün kuruluflunu yürekten kutlayarak bafllad›. Dünya çap›nda 290’dan fazla Konfüçyus Enstitüsü oldu¤unu ve dünya halklar›n›n Çin dili ve kültürüne duydu¤u ilgiyi çok heyecanland›r›c› bulduklar›n› söyledi. Çin ve di¤er ülkeler aras›nda e¤itim yoluyla kurulan köprülerin kültürlerin kaynaflmas›n› sa¤lad›¤›n› ve halklar aras› iletiflim ve anlay›fl› art›rd›¤›n› belirtti. Bo¤aziçi Üniversitesi’nin çok tan›nm›fl ve önemli flahsiyetler yetifltirmifl bir üniversite oldu¤unu söyleyen Guocheng 2002 y›l›nda ilk Çin dili program›n› bafllatan üniversitenin Bo¤aziçi Üniversitesi oldu¤unu da ekledi. Shangai ile ‹stanbul’un kardefl flehirler oldu¤unu ve iki üniversite aras›ndaki iflbirli¤inin Türkiye-Çin iliflkilerine oldukça olumlu yans›d›¤›n› söyledi. Enstitünün geliflmesi için her yönden destek olmaya haz›r olduklar›n› ve Bo¤aziçi Üniversitesi Konfüçyus Enstitüsü’nün kazand›¤› baflar›larla bu dostlu¤u daha da ilerletece¤ini belirtti. Guocheng’in konuflmas›n›n ard›ndan Çin Komünist Partisi Politbüro Daimi Encümeni Üyesi Li Changchun ve Bo¤aziçi Üniversitesi Rektörü Kadri
Özçald›ran, Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçisi taraf›ndan hediye edilen dil e¤itim kitaplar›, akademik ve bilimsel eserlerden ve klasik eserlerden oluflan kütüphaneleriyle daha bafltan çok donan›ml› bir program olduklar›n› ve dünyan›n en önemli güçlerinden biri olan Çin’in dilini, tarihte ve sanatta iz b›rakan kültürünü ö¤renmenin çok önemli oldu¤unu vurgulad›.
Özçald›ran taraf›ndan Konfüçyus Enstitüsü “‹sim Plaketi” aç›l›fl› gerçeklefltirildi. Changchun Çin kültürünü farkl› aç›lardan tan›tan bir software program› olan Çin Dili Uygulama Ekipman›n› Özçald›ran’a takdim etti. Törenin sonunda ise Türk ve Çinli ö¤rencilerin müzikal performanslar› yer ald›. Önce Çinli ö¤renciler sonra da Türk ö¤renciler flark›lar›n› söylediler. ‹ki flark›n›n ismi de “Arkadafl”t› ve iki ülke aras›ndaki dayan›flma ve dostluk flark›lar eflli¤inde bir kez daha kutland›.
Geçti¤imiz ay üniversitemizde düzenlenen fuarda Çin’den üniversiteler ö¤rencilerle bir araya gelerek tanıtım yaptılar.
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 23
BÜMED’DEN
Yaz›: P›nar TÜREN ’93 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N - Bora BALBEY
5. BÜMED Özel ‹lkö¤retim ve Anaokullar› Tan›t›m Günleri 5. BÜMED ‘’Özel ‹lkö¤retim Okullar› ve Anaokullar› Tan›t›m Günleri’’ 17-18 Nisan günlerinde BÜMED Bahçe’de gerçekleflti.
B
efl y›ld›r büyük ilgi gören Tan›t›m Günleri bu sene havalar›n bir türlü ›s›namamas›na ra¤men velilerin ve çocuklar›n yo¤un ilgisi, kat›l›mc› okullar›n etkinlikleri ve organizasyonun baflar›s› ile s›cak bir ortamda geçti. Kat›l›mc› okullar stantlar›nda kendilerini ziyaretçilere tan›t›rlarken, canl› sahne aktiviteleri ve çocuklar için özel olarak haz›rlanan etkinlikler ve sürpriz hediyeler de her y›l oldu¤u gibi büyük ilgi gördü. Bu sene 17 okulun kat›ld›¤› ‘Özel ‹lkö¤retim Okullar› ve Anaokullar› Tan›t›m Günleri’ boyunca veliler ‹stanbul’un önde gelen özel okullar›n›n yetkililerinden bilgi alma f›rsat› buldular. Ayr›ca National Geographic Kids dergisi ve Art› E¤itim dergisi standlar›ndan da dileyen ziyaretçiler bilgi ald›lar. Etkinlik kapsam›nda, 17 Nisan Cumartesi günü Prof. Dr. Do¤an Cücelo¤lu taraf›ndan BURC seminer salonunda verilen “Çocu¤umu hangi okula göndereyim?” bafll›kl› seminere üyelerimiz yo¤un ilgi gösterdi. Cücelo¤lu renkli anlat›m› ile velilere ufuk aç›c› bir seminer sundu ve sorular›n› cevaplad›. ‹ki gün boyunca süren ve Bo¤aziçi camias›na bir kez daha seçkin pek çok okulu bir arada yak›ndan tan›ma ve çocuklar›yla birlikte keyifli ve verimli bir hafta sonu geçirme
24 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
imkan›n› sunan Okul Tan›t›m Günleri’nde Bo¤aziçililer BÜMED’de bahar› da karfl›lam›fl oldular. Kat›l›mc› okullar: 1. AKA OKULLARI 2. ALKEV ALMAN L‹SEL‹LER KÜLTÜR VE E⁄‹T‹M VAKFI ÖZEL ANA VE ‹LKÖ⁄RET‹M OKULU 3. AYIfiI⁄I ANAOKULLARI LEVENT-ÇEKMEKÖY 4. BJK KOLEJ‹ 5. ÇEVRE KOLEJ‹ 6. DO⁄Ufi E⁄‹T‹M KURUMLARI 7. IRMAK OKULLARI 8. ‹STANBUL ERKEK L‹SEL‹LER E⁄‹T‹M VAKFI E⁄‹T‹M KURUMLARI 9. ‹STEK OKULLARI 10. NOTRE DAME DE SION L‹SES‹ E⁄‹T‹M VAKFI ÖZEL NESL‹N DE⁄‹fiEN SES‹ ANAOKULU VE ‹LKÖ⁄RET‹M OKULU 11. ÖZEL ‹STANBUL KOLEJ‹ 12. ÖZEL NEfiE ERBERK ANAOKULLARI 13. ÖZEL SEZ‹N OKULU 14. ÖZEL ÜSKÜDAR SEV ‹LKÖ⁄RET‹M OKULU 15. ÖZEL YILDIZ KOLEJ‹ ANAOKULU VE ‹LKÖ⁄RET‹M OKULU 16. SAINT JOSEPH L‹SES‹ E⁄‹T‹M VAKFI ÖZEL KÜÇÜK PRENS OKULLARI 17. TERAKK‹ VAKFI ÖZEL fi‹fiL‹ TERAKK‹ ANAOKULU-TERAKK‹ VAKFI ÖZEL fi‹fiL‹ TERAKK‹ ‹LKÖ⁄RET‹M OKULU
“Baflar›n›n anlam› kendi yaflam›n›zda var olmakt›r” BÜMED taraf›ndan beflinci kez düzenlenen Özel ‹lkö¤retim ve Anaokullar› Tan›t›m Günleri kapsam›nda Prof. Dr. Do¤an Cücelo¤lu verdi¤i “Çocu¤umu Hangi Okula Göndereyim” bafll›kl› seminerde velilerle sadece okul seçiminde dikkat edilmesi gerekenleri de¤il, çocuklar›n› yetifltirirken tüm hayatlar› boyunca ›fl›k tutacak bilgileri paylaflt›. Çocuk kimdir ‹nsan donan›m› - Bir çocuk do¤du¤unda 100 milyar sinir hücresine, 8-10 bin aras› sinir kavfla¤›na (sinaps) sahip ki ö¤renme bu kavflaklarda meydana geliyor. Ö¤renmeyi ve insan›n düflünerek yapt›¤› her fleyi kapsayan ve ad›na kültür dedi¤imiz fley iflte bu kavflaklarda olufluyor. Matematiksel olarak ö¤renmenin yer ald›¤› 1026 sinaps var. Bu müthifl rakam› birden bafllayarak saymak isteseniz tam 37 y›l›n›z› vermek zorundas›n›z. Böyle bir donan›mla dünyaya gelen bir bebe¤i bilgisayar gibi düflünmek isterseniz bilin ki bu bilgisayar›n ebad› yerküre kadar. “Meraks›z do¤mufl bir bebek göremezsiniz, mümkün de¤il.” Cücelo¤lu böyle müthifl bir donan›mla dünyaya gelen bebe¤in do¤al olarak “merak” içinde ö¤renmeye bafllad›¤›na iflaret ediyor.
‹nsan yaz›l›m› - Bebe¤in donan›m›ndan sonra s›rada yaz›l›m› ile ilgili ana kurallara geldi. Cücelo¤lu bebe¤in yaz›l›m›n› özetledi: • Belirsizlikten rahats›z ol; • Merak et ve soru sor; • ‹liflkiler kurarak anlam ver; • Tutars›zl›ktan rahats›z ol, tutarl› bütünler olufltur; • Keflfetmekten, ö¤renmekten zevk al. Tüm bunlar elbette BÜMED Seminer Salonunu h›nca h›nç dolduran velilere çok tan›d›k geldi çünkü herkesin en az›ndan bir tane tüm bu söylenenleri yapan çocu¤u vard›. Seminerin bafl›nda verdi¤i bu bilgileri Do¤an Cücelo¤lu flu önemli cümle için vermiflti: “Elimizde bir çocuk, yani büyük bir potansiyel var”. E¤itimin anlam› Kal›playan e¤itim - Cücelo¤lu bu e¤itim tipinde önceden belirlenmifl kal›plar içinde çocu¤un e¤itildi¤ini söyledi. Gelifltiren e¤itim - Ö¤rencinin potansiyelini gelifltiren, onun potansiyelini olgunlaflt›ran e¤itim. Bu iki e¤itim tarz›ndan ülkemizde daha çok birincinin kullan›lmakta oldu¤unu hepimiz biliyoruz. Bu nedenle veliler için “gelifltiren e¤itim” anlay›fl›n› ön plana ç›karan e¤itim kurulufllar›n› bulmalar› son derece önemli. Cücelo¤lu bir okula gitti¤inde 10 dakika içinde o okulun e¤itim anlay›fl›n› anlayabildi¤ini ve bunun çok da zor olmad›¤›n› söyledi ve iki e¤itim ortam›ndan bahsetti: Dikte edilen e¤itim ortam› Zorunlu tutulan, her ö¤renciden ayn› performans beklenen, dikte edilerek ö¤retilen e¤itim ortam›. Ö¤reten e¤itim ortam› - Nedenini anlatarak ö¤reten e¤itim ortam›.
Baflar›n›n anlam› Okul baflar›s› - Diyelim çocu¤unuz için en do¤ru okulu buldunuz ve okulundan baflar› ile mezun oldu, bu tüm hayat›n› mutlu ve baflar›l› geçirmesi için yeterli mi? Çocu¤unuz okulundan mezun olunca ebeveyn olarak siz “Tamam, ben her fleyi yapt›m” deyip bir kenara m› çekileceksiniz? Cücelo¤lu dinleyicilerin kafas›nda bu sorularla önemli bir konuya iflaret ediyordu; okul baflar›s› elbette önemli ama tek bafl›na yeterli de¤il. Mesleki baflar› - Cücelo¤lu “Bana sorsan›z bence bu okul baflar›s›ndan daha önemli ama yine de yeterli de¤il” derken dinleyiciler belki kendi hayatlar›ndan belki yak›nlar›ndaki birinin hayat›ndan mesleki olarak çok baflar›l› olsa da hayat›n di¤er alanlar›nda yaln›z ya da mutsuz kalm›fl kiflileri düflündü. Herkesin cevab› da mesleki baflar› elbette önemli ama... Aile baflar›s› - Aile kurmak, ailesi olmak Bu noktada Cücelo¤lu tüm dinleyicilerini hayatlar›nda bir kufl uçufluna ç›kard›. Düflünün ki 70 yafl›ndas›n›z ve doktor size 3 ayl›k ömrünüz kald›¤›n› söyledi. Kendi mezarl›¤›n›z› haz›rlarken önünüzdeki 3 ay› düflünüyorsunuz... Diyelim s›k›c› bir çocuklu¤unuz oldu, istemedi¤iniz bir meslekte çal›flt›n›z, çok çal›flmaktan çocuklar›n›za do¤ru dürüst zaman ay›ramad›n›z... Liste uzay›p gidiyor, hep “Mifl gibi yapt›¤›n›z›” fark ediyorsunuz ve flu soruyu soruyorsunuz: “Bu benim hayat›m m›yd›, ben bu hayatta var m›yd›m?”. E¤er cevab›n›z “hay›r” ise çok ac›, panik içinde 3 ay boyunca ne yapaca¤›n›z› düflünmeye bafllay›n. Ama e¤er cevab›n›z “Evet, ben bu hayatta VARDIM, bafl›ma iyisi de kötüsü de geldi ve onlar› ben YAfiADIM” ise içiniz rahat olsun, siz hayatta baflar›l› olmuflsunuz, son 3 ay› da diledi¤iniz gibi yaflay›n. 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 25
Yaflam baflar›s› - “Baflar›n›n anlam› kendi yaflam›nda var olmakt›r.” Do¤an Cücelo¤lu bu cümlesi ile hepimizi sarst› ve hayatlar›m›z› yaflarken “baflar›”ya yükledi¤imiz anlamlar› yeniden sorgulatt›. Ayn› sorgulamay› çocu¤umuzun baflar›s› için de yapmam›z gerekti¤ini vurgulad›. Cücelo¤lu’na göre yaflam baflar›s›, yani insan›n kendi yaflam›nda var olmas›, hayat›n en önemli boyutu. Cücelo¤lu baflar› hedeflerini saplant› haline getirmenin sak›ncalar›ndan da bahsetti. Önemli olan saplant›lar›n di¤er baflar›lar› gölgelememesi. “Yaflam baflar›s› di¤er tüm baflar›lara anlam verir” diyen Cücelo¤lu “gönül mayalanmas›” olarak adland›rd›¤› ve çocuklar›m›zla erken yafllardan itibaren kuraca¤›m›z iliflkinin niteli¤inin önemini yine çarp›c› bir hayat hikayesinden örnekle aç›klad›. Bu, ailesi için çok çal›flan bir taksi floförünün hikayesiydi. Tüm özlemi çocuklar› ile mutlu yaflayaca¤›, torunlar›n› koklayaca¤› büyük bir eve sahip olmak olan bu taksici tüm hayat›n› gece gündüz çal›flarak geçirir. Çocuklar› çok iyi e¤itim al›r, hatta biri Bo¤aziçi mezunudur ve ABD’ye yerleflir, sonra kardefli de onu takip eder. ABD’ye yerleflirler, çocuklar› olur ve art›k Türkiye’ye gelmezler. Eflini de kaybeden taksici yapayaln›z bir yaflama mahkum kalm›flt›r. E¤er bir hayali saplant› haline getirmese, çocuklar› ile daha fazla vakit geçirse her fley farkl› olabilirdi. Tüm hayat›n› büyük ev hayaline kapt›ran taksicimiz çocuklar› ile aras›nda gönül mayalanmas› olmas›na engel olmufltur. Cücelo¤lu’na göre e¤er o gönül mayalanmas› olsayd› çocuklar› ABD’ye gitmeyebilir veya babalar›n› yaln›z b›rakmamak için bir yol mutlaka bulurlard›. Hikayemizin kahraman› da torunlar›n› doya doya koklayabilirdi... 26 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Kendi yaflam›m›zda var olma Kendi yaflam›nda var olmayan insan mutlu olamaz. Kendi yaflam›nda var olma, kiflinin iç dünyas›yla ilgili fark›nda oldu¤u gerçeklerden biridir. “Hayat›mda ne kadar var›m?” bu sorunun cevab› hayat›m›z›n en önemli cevaplar›ndan biridir ve olumlu cevab› ne kadar yüksek ise hayat baflar›m›z da o kadar yüksektir. Cücelo¤lu tüm bunlar›n okul ortamlar› için de geçerli oldu¤unu söyledi. Temel sorumuz flu olmal›: “Yaflam bir amaç m› yoksa araç m›?”. Cücelo¤lu’nun dedi¤i gibi maalesef ülkemizde bu sorunun cevab› genelde amaç ve bizler bunun fark›nda bile de¤iliz. “Bu muhteflem yolculu¤un anlam›n›n fark›nda de¤iliz.”
Do¤an Cücelo¤lu okul seçiminde neye dikkat eder?
5 Temel yetkinlik Do¤an Cücelo¤lu baflar› için 5 ana yetkinli¤in önemini belirtti:
‹flte Timur’un hikayesi. Timur bir Amerikan futbolu tak›m›nda oynamaktad›r. Çok önemli bir maç s›ras›nda son saniyede top eline gelir, e¤er atarsa maç› kazanacaklard›r ve bu çok önemli bir maçt›r. Top çemberde döner döner döner ama d›flar› düfler, maç biter, tak›m› kaybetmifltir ve Timur’un dünyas› y›k›lm›flt›r. Arabada giderlerken can› o kadar s›kk›nd›r ki babas›n›n birlikte yeme¤e gitme önerisini reddeder ve “Özür dilerim baba, baflaramad›m” der. Cücelo¤lu için bu zor bir and›r. O anda o¤luna flunu söyler: “O¤lum sen elinden gelen gayreti gösterdin mi, çal›flt›n m›, elinden gelenin en fazlas›n› gösterdin mi?”. Timur’un cevab› “Evet”tir. Cücelo¤lu bir soru daha sorar: “Peki bunu yaparken coflkulu muydun?”. Timur’un cevab› yine “Evet”tir. Cücelo¤lu flöyle devam eder: “Hayatta kontrol edebilece¤imiz sadece iki fley var, gerisini kontrol etmek mümkün de¤il: elinden gelenin en iyisini yapmak ve bunu yaparken coflkulu olmak. Sen elinden geleni yapt›¤›na ve bunu coflku ile yapt›¤›na göre özür dileyece¤in bir fley yok.” Timur’un keyfi yerine gelir. Hatta birlikte yeme¤e giderler. Ama bu konuflman›n as›l önemi aradan y›llar geçtikten sonra, Timur baflar› ile üniversiteden mezun oldu¤unda anlafl›l›r. Mezuniyetten sonra Timur babas›na baflar›s›nda o gece söyledi¤i iki fleyin ne kadar büyük bir önem tafl›d›¤›n› anlat›r ve flunu söyler “Baba sen bana özgürlü¤ümü verdin.” Gayret et ve coflkulu ol, bu iki ilke üzerine düflününce gerçekten ne kadar özgürlefltirici olduklar›n› anlamak zor de¤il. Herkes kendi hayat›ndan onlarca örnek bulabilir. Bu hikayeden sonra Cücelo¤lu’nun velilere bir önerisi daha vard›: “Ailede ve okulda özgürlük olmal›.” Özgürlük olmayan bir yerde baflar›dan veya mutluluktan bahsetmek bofla bir u¤rafl olur.
• Zaman› verimli kullanmak • Seçimlerini bilinçli yaparak planlamak • Hedef belirlemek • Gönlünün murad›n› keflfetmek • Kendini ve yeteneklerini bilmek Velilerin cevaplamas› gereken soru ise flu: Okul bunlar› veriyor mu? “Tan›kl›k e¤itimin temelidir.” diyen Do¤an Cücelo¤lu çok önemli bir tespiti dinleyicilerine flu cümle ile aktard›: “Yaflam›n›n tan›¤› yoksa psikolojik olarak bir insan var olamaz.” ‹flte bu nedenle aile ve okul bir tan›kl›k sistemidir ve çocu¤un sa¤l›kl› gelifliminde bu iki sistemin do¤ru çal›flmas› gerekir. Cücelo¤lu, velilerin unutmamalar› gereken en önemli noktalardan birini daha “Neye tan›kl›k yaparsan›z o geliflir.” cümlesiyle özetlemifl oldu ve dinleyicilerine flu tavsiyede bulundu: “Ailede ve okulda öyle bir fley yap›n ki 5 yetkinlik geliflsin. Sonras›n› çocu¤a b›rak›n.”
• Çocu¤un potansiyelinin fark›nda olmas›na ve ona özen göstermesine • Gelifltiren türden bir e¤itim anlay›fl› ve felsefesine sahip olmas›na • Sadece okul baflar›s›na odaklanmadan, yaflam baflar›s›n›n bilincinde olarak e¤itimi programlamas›na • S›n›fta ve okulda kendi yaflam›nda var olmas›na özen göstermesine • Tüm e¤itim faaliyetlerinde çocu¤umun 5 temel yetkinli¤i gelifltirmesine odaklanmas›na • Okulun neye tan›kl›k yapmas› gerekti¤i konusunda aç›k seçik bir fark›ndal›k gelifltirmifl olmas›na. Özgürlük Semineri boyunca birçok örnek veren, hayattan gerçek hikayaler anlatan Do¤an Cücelo¤lu’nun en etkileyici hikayelerinden biri o¤lu Timur ile yaflad›¤› olayd›. Bu hikaye hem bir baba-o¤ul iliflkisi olarak hem hayat felsefesi olarak dinleyicilere çok fley ö¤retti.
Yaz›: P›nar TÜREN ’93 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
BO⁄AZ‹Ç‹L‹LER
3. Bo¤aziçi ‹lkö¤retim Okulu da A¤r›’n›n Çatalipafla Köyü’nde 77 mezunlar› taraf›ndan yapt›r›lacak
Büyük bir mutlulukla haz›rlad›¤›m›z ve dergimizin fiubat 2010 say›s›nda yay›mlad›¤›m›z 1. Bo¤aziçi ‹lkokulu haberinin üstünden çok k›sa bir zaman geçmiflti ki Xing üzerindeki “BU Sosyal A¤” sayfam›zda Turgut Ziyal ’77 taraf›ndan yaz›lm›fl yaz›y› gördüm. Turgut Ziyal dergideki haberi okuduktan sonra 1977 mezunlar› olarak benzer bir okul yapt›rmak için yola ç›kt›klar›n› yaz›yordu mesaj›nda. Elbette hemen kendisi ile irtibata geçtik ve di¤er dönemlere de örnek olaca¤›na inand›¤›m›z oluflumlar› ile ilgili bilgi ald›k. 28 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
1
981 Mezunlar›n›n A¤r›’n›n O¤lakl› Köyü’nde yapt›rd›klar› ilkö¤retim okulunun aç›l›fl› ile ilgili dergimizde fiubat say›s›nda ç›kan haberi okuyan 1977 mezunlar›m›zdan Turgut Ziyal benzer bir projeyi bafllatmak üzere s›n›f arkadafllar› ile temas kurdu. K›sa süre içinde bir araya gelen bir grup 77’li, okul yeri olarak A¤r› ilini seçmeye karar verdi. Bu kararda hem ayn› ile di¤er dönemlerin okul yap›yor olmas› hem de A¤r›’n›n Türkiye’nin milli gelir bak›m›ndan en geri illerinden biri oluflu etkili oldu. A¤r› ayn› zamanda üniversite girifl
s›navlar›nda da baflar›s› en düflük illerden biri. Giriflimci grup A¤r› Milli E¤itim Müdürlü¤ü ile temas kurdu ve aday köy olarak Çatalipafla Köyü belirlendi. 31 Mart 2010 günü Turgut Ziyal ’77 ve Rengin Beykont Sakao¤lu ’77, projeye destek veren 3 arkadafllar› ile beraber Erzurum üzerinden A¤r›’ya giderek hem köyü ziyaret ettiler hem de Milli E¤itim Müdürlü¤ü yetkilileri ile toplant› yapt›lar. Çatalipafla Köyü 50 haneli, hayvanc›l›kla geçinen çok fakir bir köy. 100’e yak›n ilkö¤retim
ö¤rencisi tek derslikli harap bir okul binas›nda e¤itim yap›yor. Okulda 1. ve 2. s›n›flar bir arada sabah, 3., 4. ve 5. s›n›flar da bir arada ö¤leden sonra ders yap›yorlar. 5. s›n›ftan sonra ö¤renciler ya yat›l› bölge ilkö¤retim okullar›na veya tafl›mal› e¤itim ile merkezi köylerdeki okullara devam ediyor. 77 mezunlar›m›z bu köye 3 derslikli yeni bir okul yapt›racaklar, ayr›ca mevcut eski okul binas›n› da onararak ana s›n›f› ve ö¤retmen lojman› haline getirecekler. Proje maliyetinin 180.000 TL düzeyinde olmas› beklenen okulun inflaat›na May›s ay›nda bafllanacak ve yeterli kaynak sa¤lan›rsa Eylül ay›nda yeni ders y›l›na yetifltirilecek. Mezunlar›n en az 500 en çok 5.000 TL ba¤›fl yaparak destek olacaklar› bu proje için çeflitli inflaat malzemelerinin ayni olarak ba¤›fllanmas› da çok yararl› olacak. Okul inflaat› yan› s›ra proje kapsam›nda ö¤rencilerin giysi, kitap, k›rtasiye, oyuncak gibi ihtiyaçlar› da karfl›lanacak ve köyle uzun vadeli bir iliflki kurulacak. Giriflimci grup tüm mezunlara ulaflarak desteklerini istemeye haz›rlan›yor. Projeyi tan›tmak ve geliflmeleri paylaflmak için de bir
web sitesi kurmufllar www.bogazici77.org adresli siteden proje hakk›nda bilgi alabilirsiniz. Bu konuda mezunlar aras› haberleflmeyi sa¤lamak amac›yla da bir e-mail haberleflme grubu oluflturulmufl, isteyen mezunlar web sitesinin ana sayfas›ndan bu mail grubuna da abone olabiliyorlar. Ayr›ca “BU Sosyal A¤” üzerinden de kendilerine ulaflabilirsiniz. Bu proje ile ilgili olarak 19 Nisan akflam› BÜMED tesislerinde bir toplant› yapt›lar ve projeye ilgi duyan mezunlar›m›z› ve projenin bir ucundan tutmaya davet ettiler.
Bo¤aziçili gönülüler, A¤r› Milli E¤itim Müdürü Turgut Koçak ile birlikte...
77’li mezunlar›m›z›n bu giriflimi gerçekleflti¤inde daha önce tamamlanan 81’lilerin okulu ve halen çal›flmalar› devam eden 95’lilerin okulu ile birlikte A¤r›’daki Bo¤aziçi ‹lkö¤retim okullar›n›n say›s› üçe yükselecek. Bu üç projenin önderleri bir araya gelerek benzer projeleri sürdürebilmek amac›yla kurumsal bir yap› oluflturmay› da amaçl›yorlar. Böylece ülkemizin ihtiyaç duyulan birçok beldesinde Bo¤aziçi okullar›n›n say›s›n›n artmas› ve bir gün bu okullarda okuyan çocuklar›m›z›n da bizim gibi Bo¤aziçi Üniversitesi mezunlar› aras›na kat›lmas› herkesin en büyük dile¤i. 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 29
Yaz›: Deniz MÜFTÜO⁄LU Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
ÜN‹VERS‹TEDEN
Elia Suleiman: fiakac› bir hüzün ‹stanbul Film Festivali kapsam›nda filmleri gösterilen ünlü yönetmen Elia Suleiman Mithat Alam Film Merkezi’ndeki seminerde Bo¤aziçili ö¤rencilerle bulufltu. Bo¤aziçi Üniversitesi Tarih Bölümü ö¤rencilerinden Deniz Müftüo¤lu bu özel söyleflinin izlenimlerini bizlerle paylaflt›.
B
o¤aziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi, 16 Nisan Cuma günü, Elia Suleiman’› a¤›rlad›. ‹stanbul Film Festivali kapsam›nda Türkiye’ye gelen ünlü yönetmeni Üniversitemizde görmek tarihi bir âna da flahitlik etmekti asl›nda. Bir gün önce ödüllü filmi Divine Intervention hayli izleyici çekmiflti. Bu y›lki ‹stanbul Film Festivali’nde “Büyüleyici ‹syanlar” seçkisinin küratörlü¤ünü yapan Rasha Salti söyleflinin moderatörlü¤ünü üstlendi.
30 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Baflka bir ülkede seyircisiyle buluflmak Suleiman’› heyecanland›rm›flt›, ilerleyen dakikalarda çekingen tavr›n›n yerini muzip tebessümü ald›, t›pk› filmlerinde oldu¤u gibi. Belki de her yönetmenin karakteri gibi onunki de filmlerine yans›yor. Bir yanda esprili ve çocuksu bir Elia Suleiman varken, di¤er tarafta dünyan›n gerçekli¤iyle kararm›fl gözleri her fleyi anlatmaya yetiyor. Neyse ki bu düflünceli, dalg›n tavr› biraz sonra yeni bir gülüflle da¤›l›yor.
Filmlerinde savafl› anlat›rken tak›nd›¤› sakin tavr› gibi, karars›zl›klar ve çeliflkilerle dolu bir Suleiman var karfl›m›zda. Befl yafl›ndaki do¤um günü partisinde olan bitenden mutsuzmuflças›na kameraya en üzgün ifadesini tak›nan yönetmen, o günlerden beri sorguluyor tüm dünyada olup bitenin ne anlama geldi¤ini. Sevinç ve hüznün bir arada yaflad›¤› gibi, befl yafl›ndaki muzip yüzünde de sanki dünyan›n yükünü tafl›yan bir melankoli var. Sonuç olarak, bugün de böyle filmler çekmesi kaç›n›lmaz... Biraz tebessüm, biraz gözyafl›. Sanki tüm z›tl›klar ve benzerliklerle yarat›lm›flças›na, karars›z tavr›na bir de melezli¤i ekleniyor: Arap ayn› zamanda da Kürt oluflu. Bunu, salondan bir Kürt arkadafl›n, Türkiye’deki Kürtlerle Filistin’deki Araplar aras›ndaki benzerli¤e dikkat çektikten sonra sordu¤u soru sayesinde ö¤reniyoruz. Suleiman cevapl›yor: “Filistinli bir Arap olmam›n yan›nda ayn› zamanda Kürt’üm.” Yine onun deyimiyle, “Her yer onun evi ama hiçbir yer de onun de¤il”... Bu bir ac›y› beraberinde getiriyormufl gibi görünse de asl›nda, bir özgürlük sa¤l›yor ona.
Bir yanda esprili ve çocuksu bir Elia Suleiman varken, di¤er tarafta dünyan›n gerçekli¤iyle kararm›fl gözleri her fleyi anlatmaya yetiyor. Kendi deyimiyle, “Her yer onun evi ama hiçbir yer de onun de¤il”...
Yaz›: Nuri ERSOY ’90 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
DOSYA
Siyaset Bilimi ve Uluslararas› ‹liflkiler Bölümü ö¤retim üyesi Doç. Dr. Gün Kut, 1996’dan beri ECRI (European Commission against Racism and Intolerance-Irkç›l›k ve Hoflgörüsüzlü¤e Karfl› Avrupa Komisyonu) üyesi. 21 Ocak 2010 tarihinde de Birleflmifl Milletler bünyesindeki CERD’e (Committee on the Elimination of Racial Discrimination-Irk Ayr›mc›l›¤›n› Ortadan Kald›rma Komitesi) üye seçildi. Kut ile eflitlik ilkesi üzerine kurulmufl olsa da ayr›mc›l›¤›n yayg›n oldu¤u Türkiye’deki durumu ve hukuki olarak neler yap›labilece¤ini konufltuk.
B
irleflmifl Milletler Irk Ayr›mc›l›¤›n›n Ortadan Kald›r›lmas› Komitesinde görev yapmak üzere seçildiniz. Öncelikle bu komitenin görev ve ifllevleri nelerdir? CERD, Birleflmifl Milletler’in temel insan haklar› sözleflmelerinden biri olan 1965 tarihli Her Türlü Irk Ayr›mc›¤›n›n Ortadan Kald›r›lmas› Sözleflmesi çerçevesinde, taraf devletlerin sözleflmede yer alan hükümlere ne kadar uyduklar›n›, o ülkelerle diyalog halinde araflt›ran, soruflturan ve denetleyen uzmanlar komitesi. Burada söz konusu olan, ›rk ayr›mc›l›¤› bafll›¤› alt›nda çeflitli nedenlerle bir gruba ait olmas› yüzünden ayr›mc›l›kla karfl›laflan bireylerin sözleflmeye uygun muamele görüp görmediklerinin, rahats›zl›k, ma¤duriyet ve flikâyetlerinin giderilip giderilmedi¤inin tespiti. Bunun için de sürekli devletlerle diyalog halinde olan 18 kiflilik, sözleflmeyi imzalam›fl 173 ülkenin dünyadaki co¤rafi da¤›l›m dengesini de göz önüne alarak- gösterdi¤i adaylar aras›ndan seçilen ba¤›ms›z bir uzman komitesi öngörüyor sözleflme. CERD bu ifllevi yerine getiriyor. Yani devletler üstü bir komite... Evet, BM çerçevesinde “Treaty Body” olarak an›lan, BM insan haklar› sözleflmeleri hükümlerince oluflturulmufl komitelerin ilki. Üyeleri, hükümetlerinin resmi temsilcisi olarak de¤il, devletlerin o sözleflmeye taraf olmalar› nedeniyle aday gösterilmeleri ve BM Genel Kurulu taraf›ndan seçilmeleri ile belirleniyor. 32 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Türkiye bu sözleflmeyi imzalad›ktan sonra ne gibi ad›mlar att›? Ne gibi önlemler al›nd›? Türkiye, hükümetler düzeyinde gerek anayasal yap›s› çerçevesinde, gerekse ifllemlerinde ayr›mc›l›k yap›lmad›¤›na kani oldu¤u için gönül rahatl›¤› ile bu sözleflmeyi imzalam›fl. Ancak her yerde farkl› düzey ve boyutlarda oldu¤u gibi Türkiye’de de uygulamada ortaya ç›kan sorunlar söz konusu. Türkiye’nin özel olarak bu sözleflmeye göre almas› gereken pek fazla önlem yok. Buna karfl›l›k at›lmas› gereken çok önemli birkaç ad›m var; hem bu sözleflme çerçevesinde hem de Türkiye’nin di¤er uluslararas› yükümlülükleri çerçevesinde. Bunlardan bir tanesi Ombudsmanl›k Kurumu.
Türkiye’de Kamu Denetçisi ad› alt›nda tart›fl›ld› bugüne kadar. Bu pek do¤ru bir adland›rma de¤il, çünkü sanki kamuyu denetleyen birisi gibi bir anlam ç›k›yor. Hâlbuki Ombudsman, halk›n flikâyetlerini idare nezdinde hukuki yollara baflvurulmadan önce dostane çözümlere ulaflt›rma yetkisine sahip bir resmi arabulucu daha çok. Türkiye’de bu kurumun ayr›mc›l›kla mücadelede olumlu bir iflleve sahip olabilmesi için yetkileri aras›nda; ayr›mc›l›k flikâyetlerini kabul etme, bunlarla ilgili giriflimlerde bulunma hatta dava açmaya kadar gidebilecek hukuki haklar›n›n olmas› gerekir. Bu zaten Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi’nin de genel ruhuna uygun bir flekilde Türkiye’nin yapmas› gereken bir fleydi. Türkiye ayn› zamanda Avrupa Konseyi’nin ›rkç›l›k,
yabanc› düflmanl›¤›, antisemitizm konular›yla ilgili hoflgörüsüzlüklerle mücadele eden komisyonu ECRI’nin de çok önemli bir destekleyicisidir. ECRI’nin de ›rkç›l›k, yabanc› düflmanl›¤› ve buna ba¤l› hoflgörüsüzlüklerle ilgilenebilecek bir Ombudsmanl›k Kurumu tavsiyesi vard›r. At›lmas› gereken ikinci ad›m ise Türkiye’de genel olarak bir bilinçlendirme kampanyas› yap›lmas› ve bunun ilkö¤retimden itibaren e¤itimin bir parças› haline getirilmesi olarak özetlenebilir. Bizim çok al›flk›n oldu¤umuz, al›flk›n oldu¤umuz için de belki hassasiyetimizi kaybetti¤imiz bir eflitlik anlay›fl›m›z var. Tabii ki herkes eflittir. Eflitlik temel ilkedir. Kimse eflit olunmamas› gerekir demez. Buradan hareketle eflitli¤in gereklerinin tümünün yerine getirildi¤i varsay›l›r Türkiye’de. Hâlbuki uygulamada böyle olmuyor. Eflitli¤i öngören bir düzen varolmakla beraber eflitli¤in hayata geçmesi kendili¤inden gerçekleflen bir fley de¤il. Uygulama sorunlar› ayr›mc›l›¤› da do¤uruyor. Dil, din, milliyet, baflka ülkenin yurttafll›¤› gibi çok çeflitli nedenlerle ayr›mc›l›¤a u¤rayan bireyler var. “Bizim hukuk sistemimizde ayr›mc›l›k yok, anayasal düzenimizde ayr›mc›l›k yok, dolay›s›yla her fley güllük gülistanl›k” diye bir varsay›m yerleflmifl Türkiye’de. Bu böyle de¤il; kendilerini bu konularda ma¤dur hisseden bireyler var ve ›rkç›l›k, ayr›mc›l›k gibi meselelerde ma¤durlar›n gözünden bakmak laz›m. ‹nsanlar kendilerini ayr›mc›l›¤a u¤ram›fl hissediyorlarsa “Yok can›m sen ayr›mc›l›¤a u¤ram›yorsun” demenin çok bir faydas› yok. Bu konularda genel bir bilinçlenme, bilinçlendirme gerekiyor. Bunu ülke çap›nda bir kampanya olarak düflünüp ciddi olarak e¤itim sistemine de dahil etmek laz›m. Türkiye’de flu veya bu flekilde çeflitli biçimlerde ortaya ç›kan, yüzeyin alt›nda yabanc› düflmanl›¤›, hatta ›rkç›l›kla kar›fl›k
hoflgörüsüzlük örnekleri bugün de vard›r, tarihimizde de olmufltur. Gündelik örnekleri çeflitli gazetelerin basit söylemlerinde dahi bulmak mümkündür. Türkiye’de bunu insanlar genellikle -- ama her zaman öyle de¤il-bilinçsiz olarak yaparlar. Çok basit bir örnek vereyim. Hiç ummad›¤›n›z insanlar gazetede flu flekilde bafll›klar atabilirler: “Satrançta Uganda’n›n bile gerisinde kald›k”. Bu bafll›ktaki “bile” kelimesinin hangi anlamlarla yüklü oldu¤unu biraz düflünün, ayr›mc›l›kla ilgili bilinçlendirme kampanyas›n›n gereklili¤i kendili¤inden orytaya ç›kacakt›r. Spor karfl›laflmalar›na çok kolay yans›d›¤›n› görürüz bir tak›m ›rkç› söylemlerin. Belki Türkiye’nin bu konularda fark›, ›rkç›l›¤›n Türkiye’de kabul edilebilir bir de¤er olmamas›d›r. Kimse ›rkç› oldu¤unu söylemez. Irkç› olmufl olmak da istemez. Dolay›s›yla söylem o tarafa do¤ru kaçt›¤› zaman “ama bu ›rkç›l›k!” dedi¤inizde defansif olunur. Bilinçlendirme kampanyas› bu yüzden laz›m. Türkiye’nin atmas› gereken üçüncü ad›m ise yasal düzenlemelerle ilgili. Irk, din, dil, milliyet vs. gibi temeller üzerine ayr›mc›l›k yap›lmas› durumunda bunun hem bir suç olarak hem de baflka suçlarla birlikte a¤›rlaflt›r›c› neden olarak tan›mlanmas› ve müeyyidelerinin konulmas› laz›m. Bu henüz yok. Hem anayasada hem yasalarda temel bir eflitlik varsay›m› var, ayr›mc›l›¤›n yasaklanmas› söz konusu ama müeyyidesi yok. Yani kin ve nefret uyand›rma yoluyla bölücülük diye bir fley var; fakat bunun flu ana kadar mahkemelerce uygulanmas›na bakt›¤›m›zda çok k›s›tl› ve tek yönlü bir uygulama görüyoruz. Yaln›zca devlete karfl› suçlar kapsam›nda ele al›nm›fl sanki. Buna karfl›l›k bir grubun di¤er bir gruba karfl› ya da bir bireyin di¤er gruba ait bir bireye karfl› o gruba ait oldu¤u için hakaret etmesi, fliddet uygulamas› vs. gibi konularda ancak bir dava
“Satrançta Uganda’n›n bile gerisinde kald›k”. Bu bafll›ktaki “bile” kelimesinin hangi anlamlarla yüklü oldu¤unu biraz düflünün, ayr›mc›l›kla ilgili bilinçlendirme kampanyas›n›n gereklili¤i kendili¤inden ortaya ç›kacakt›r.
son zamanlarda aç›ld›. Hukuki yap›da ve uygulamada bir eksiklik var. Bunun da tamamlanmas› laz›m. Türk Ceza Kanunda bu konular› düzenleyen madde 216. madde. TCK’n›n 216. maddesinin 1. f›kras› “Halk›n sosyal s›n›f, ›rk, din, mezhep veya bölge bak›m›ndan farkl› özelliklere sahip bir kesimini, di¤er bir kesimi aleyhine kin ve düflmanl›¤a alenen tahrik etmek” olarak tan›mlanm›fl. Bu maddeden bugüne kadar çok say›da insan haklar› aktivistine, akademisyene, gazeteciye dava aç›ld›. Bunun d›fl›nda bugüne dek 216. maddenin ikinci f›kras›nda düzenlenen “Halk›n bir kesimini, sosyal s›n›f, ›rk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farkl›l›¤›na dayanarak alenen afla¤›lamak” suçunu iflledi¤i gerekçesiyle tek bir kifliye dava aç›ld›. Osmangazi Kültür Dernekleri Federasyonu Genel Baflkan› Niyazi Çapa ve baz› dernek üyeleri, 7 Ocak 2009 tarihinde kucaklar›na bir köpek alarak ve ‘Köpeklere girifl serbesttir’, ‘Bu kap›dan Yahudiler ve Ermeniler giremez’ yaz›l› pankartlar tafl›yarak burada de¤inmek dahi istemeyece¤im bir bas›n aç›klamas› yapm›fllard›. Bu durumu nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Bu durumda bu maddeler ›rkç›l›k ve ayr›mc›l›kla mücadelede yeterli mi? Irkç›l›k ve ayr›mc›l›kla ilgili çeflitli yasalar bir arada bir paket 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 33
CERD, “Her Türlü Irk Ayr›mc›l›¤›n›n Ortadan Kald›r›lmas›na ‹liflkin Uluslararas› Sözleflme” çerçevesinde kurulan, sözleflmeye taraf olan 173 ülkenin taahhütlerini ne kadar yerine getirdi¤ini gözlemleyen ve denetleyen ba¤›ms›z bir BM uzman kurulufludur.
oluflturacak flekilde ele al›nmal›. Paket örne¤in ceza kanununu da, medeni kanunu da içerecek. Mesela bir ev sahibi bir vatandafla bir etnik gruba dahil oldu¤u varsay›m›yla evini kiralamad›¤› zaman buna ne yapacaks›n›z? Bu ceza yasas›yla ilgili bir fley de¤il; medeni hukukla ilgili bir fley çünkü ilke olarak kontrat özgürlü¤ü var; herkes istedi¤i kifliyle istedi¤ini yapma ya da yapmama özgürlü¤üne sahiptir. Ama bu ayr›mc›l›¤a yol açt›¤› zaman ne yap›lacak? Bu durum e¤itimde söz konusu olabilir, istihdamda söz konusu olabilir, kamu alanlar›na giriflte söz konusu olabilir. Mesela, birisi etnik aidiyeti nedeniyle vatandafl›, kahvesine almad›¤› zaman ne yapacaks›n›z? Dolay›s›yla çok farkl› boyutlar› göz önüne alan ve çeflitli düzenlemeler gerektiren bir paket. Türkiye hep 216. maddenin varl›¤›n› öne sürdü, ayr›mc›l›¤a karfl› kanuni korumam›z var diye. Mahkemelerin uygulamas›na bakt›¤›m›z zaman, icraata bakt›¤›m›z zaman bu
maddenin Türk mahkemelerince uygulanma mant›¤› çok farkl› olmufl. Dolay›s›yla as›l istedi¤imiz sonucu vermiyor. Baflka bir örnek: Türkiye’de yine yüzeyin alt›nda dolaflan, kimsenin aç›kça itiraf etmedi¤i bir antisemitizm var. Kimse antisemitik olarak görünmek de istemez çünkü Türkiye’de ›rkç›l›k ayr›mc›l›k bir ideoloji olarak kabul gören bir fley de¤ildir. Kimse mesela Avrupa’n›n baflka ülkelerinde oldu¤u gibi “Ben NeoNaziyim” diye ortal›kta dolaflmaz. Böyle bir suçlamayla karfl›laflt›¤›nda da inkâr eder. Ama yapt›¤› fley davran›fl biçimi olarak asl›nda onu kabul edenlerin yapt›¤›yla ayn› olabilir. Böyle durumlarla nas›l bafla ç›k›lacak? Tüm bunlar› öngören bir yasal paket laz›m. Son duruma bakarsak, Hrant Dink ya da Rahip Santoro cinayetini örnek olarak alabiliriz. Burada bir cinayet söz konusu, onun arkas›nda örgütlü bir suç olup olmad›¤› araflt›r›l›yor. Di¤er tarafta Selendi’de yaflanan Romanlara yönelik sald›r› olay›nda da hukuka yans›yan bir uygulama olmad› bildi¤im kadar›yla... Önemli örnekler bunlar. Cinayet zaten suç, ama birisi yaln›zca “H›ristiyan” ya da “Ermeni” oldu¤u için cinayete kurban gitmiflse, bu, cezay› a¤›rlaflt›r›c› bir neden de¤il mi? Ya da Selendi’deki gibi basit bir kavgayla ortaya ç›k›p umulmad›k yönlere do¤ru geliflen durumlar oluyor iflte böyle. Ama sonuçlar bir toplulu¤a kolektif olarak yans›t›l›maya bafllay›nca ayr›mc›l›¤a, hatta ›rkç›l›¤a do¤ru yöneliyor. Medeni hukukta, ceza kanununda böyle bir düzenleme olsayd›, ›rk ayr›mc›l›¤›n› önlemeye yönelik bir düzenleme olsayd› nas›l bir fark oluflacakt›? Bir, ma¤durlar›n hukuk yoluna baflvurma imkân› olacakt›. ‹ki, ma¤duriyetlerinin giderilmesi imkân› ortaya ç›kacakt›.
34 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Ma¤duriyeti yaratan kimselere bunu yaratma nedenlerini ortadan kald›rma ihtar› yap›lacakt›. Israr ederlerse de ceza uygulanacakt›. fiu anda öyle bir fley yok. fiu anda ma¤duriyeti giderme durumu sadece idarenin dâhil olup kendi çözümlerini üretmesiyle oluyor. Ne yap›yor idare? Selendi’de bir gruba aidiyetiyle tan›mlad›¤› vatandafllar› toplay›p baflka yere gönderiyor. Bu çözüm bile ilkesel olarak ayr›mc›. Olayla hiç ilgisi olmamifl bir birey, s›rf Roman oldu¤u için neden evini bark›n› terk etmek zorunda kals›n? Anayasa düzeyinde bir de¤ifliklik ya da yeniden düzenlenme söz konusu olabilir mi bu çerçevede? Anayasada ayr›mc›l›k karfl›t› maddelerde örne¤in cinsel tercihlere yönelik bir ifade yok san›r›m, ayr›ca bir de Türklük üzerinden üst kimlik yaratma durumu söz konusu. Bu ba¤lamda ne gibi bir de¤ifliklik yap›lmas› söz konusu? fiimdi iki durumu birbirinden ay›rmam›z laz›m burada. Birincisi, bireylerin var say›lan grup aidiyetleriyle ilgili ayr›mc›l›k ayr› bir kategori olarak de¤erlendiriliyor uluslararas› hukukta da, iç hukukta da. Yani, ten rengi, dil, din, mezhep, etnik grup, milliyet gibi nedenlerle ayr›mc›l›k, cinsiyet, cinsel tercih, yafl, fiziki engel gibi konulardaki ayr›mc›l›ktan farkl› kurallara tabi. Bu ikinci kategorideki ayr›mc›l›kla da mücadele ediliyor, ama ilkeler ayr›, yöntemler ayr› vs. Burada söz konusu olan cinsel tercih ayr›mc›l›¤›, yafl bunlar› bir tarafa b›rak›rsak, onlar d›fl›nda kalan ve ço¤u bireylerin kendi seçimine ba¤l› aidiyetler olmakla birlikte öyle alg›lanmayan konularda ayr›mc›l›klar söz konusu. Bu aç›dan bakt›¤›m›zda bizim anayasam›zdaki temel ilkeler BM ‹nsan Haklar› Evrensel Beyannamesi ve Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi’nden al›nm›flt›r ve yeterlidir. O ilkelerden yola ç›k›larak yap›lacak kanuni
“Ben Türk de¤ilim ki” demek, “Zaten sana kimse etnik Türksün demiyor ki” dedirtir anayasan›n do¤ru yorumunda.
düzenlemeler yeterli olacakt›r. Bu konuda düzenlemelere gidecek engel yok bizim anayasam›zda, tam tersine buna cevaz veren maddeler var. Bu konularda bir de¤ifliklik yap›lacaksa ayr›mc›l›k konusunun da çok daha aç›k bir flekilde yaz›lmas› laz›m ki hukuk yorumcular›na rahatl›kla yol göstersin. Bu ilk sorunuzun cevab›. Vatandafll›k ve kimlik meselesine gelince TC’nin kuruluflundan itibaren baflta da söyledi¤im eflitlik varsay›m› asl›nda zaten anayasada Türk kimli¤inin etnik bir kimlik olarak tan›mlanmamas›ndan kaynaklan›r. Yani anayasada bir “Türk” kelimesi geçti¤i zaman asl›nda bu bir etnik kimlik referans› de¤ildir. Ne 1924, ne 1961 ne de 1982 anayasas›nda, ki bunlar birbirinin tekrar›d›r, Türkiye Cumhuriyeti etnik bir devlet olarak tan›mlanmam›flt›r. Hep “vatandafll›k ba¤›yla TC’ye ba¤l› herkes Türk’tür” formülasyonu vard›r ve bununla devlet düzeyinde Türklü¤ün etnik bir özellik olmad›¤› vurgulan›r. Kurulufltaki temel felsefe budur. Yani “Ben Türk de¤ilim ki” demek, “Zaten sana kimse etnik Türksün demiyor ki” dedirtir anayasan›n do¤ru yorumunda. Bunun alternatifi nedir? “Türkiye Cumhuriyeti, Türklerin, Kürtlerin, Çerkezlerin, Arnavutlar›n, Boflnaklar›n... devletidir” diye tadat etmektir. Böyle oldu¤unda mutlaka bir ayr›mc›l›k yapacaks›n›z ve örne¤in Türkiye’de do¤al olan kar›fl›k evlilikler nedeniyle birden fazla etnik kökene sahip olan birini, bunlardan birini seçmeye mecbur b›rakacaks›n›z. Dolay›s›yla Türkiye’de vatandafll›¤›n etnik kökene dayal› tan›mlanmas›n›n getirece¤i s›k›nt›lar, etnik aç›dan tan›mlanmamas›n› tercih etmeye yol açm›flt›r cumhuriyetin kurulufl döneminde. Bu hala temel felsefe. Sokaktaki ›rkç›l›¤a dönecek olursak Türkiye yak›n tarihinde belirli linç giriflimlerine sahne oldu Kürtlere, Çingenelere, Alevilere yönelik böyle uygulamalar oldu. Bu konuda ne yap›labilir anayasal düzenlemeler d›fl›nda? Üç fley söylenebilir bu konuda: Birincisi, siyasi 36 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
kadrolar›n söylemleriyle iyi örnek oluflturmas› laz›m. Yak›n zamanda gördük bunlar›. Ayn› insan›n a¤z›ndan bir taraftan çok hoflgörülü di¤er taraftan çok ayr›l›kç› birbirine taban tabana z›t mesajlar duyuyoruz. Bilinçli bir flekilde pozitif katk›da bulunmas› laz›m siyasi kadrolar›n. Türkiye’nin bu konuda bir avantaj› var, çünkü burada ›rkç›l›ktan ya da ayr›mc›l›ktan do¤rudan siyasi rant elde eden bir parti yok. Bu dünyan›n her yerinde böyle de¤il. Örne¤in Avrupa’n›n birçok ülkesinde özellikle yabanc› düflmanl›¤›ndan, göçmen iflçi karfl›tl›¤›ndan siyasi rant elde ediliyor. Orada bu söylemleri engellemek çok zor, çünkü bu söylem oya dönüflüyor. Buna karfl›l›k Türkiye’de böyle bir oy potansiyeli yok ya da yok gibi. Dolay›s›yla Türkiye’deki siyasi kadrolar çok daha kolay adapte olup, pozitif söylem gelifltirebilirler. ‹kincisi, e¤itim. Bilinçli ve metodolojik bir flekilde hoflgörü kültürünün verilmesi laz›m ve
Türkiye’de hakikaten baz› yap›sal flansl›l›klar›m›z var. Mesela Türkçede ‘tolerans’ yerine ‘hoflgörü’ kavram›n› kullan›r›z ve bu olumlu bir ifadedir. Bunun Bat› dillerindeki karfl›l›¤› “tolerance”t›r ve bu olumsuz anlama gelerek, “katlanmay›” ifade eder. Yani “Ben seni sevmiyorum, istemiyorum, be¤enmiyorum ama sana katlan›r›m; bu benim yüceli¤imden kaynaklanan bir fleydir”. Hâlbuki Türkiye’de kullan›lan “hoflgörü” olumlu bir fleydir, olmas› gerekendir, eflitlikçidir. Dolay›s›yla bundan yararlan›p bu fikri ifllemek mümkün. Üçüncüsü medya. Medyan›n bu konuda çok otokontrollü olmas› laz›m. At›lan her bafll›¤›n takibi olmal›, “bu nereye gider” diye düflünülmeli. Bas›n ›rkç›l›k, ayr›mc›l›k ve hoflgörüsüzlük yapmamay› mesleki ilke ve etik kural› haline getirmek durumunda. Kamuoyunun bunlar› yapanla yapmayan aras›nda bask› oluflturucu bir ayr›m yapabilirse de bas›n dikkatli olmaya bafllar. Bunlar›n tamam› bilinçlenme ve bilinçlendirmeyle do¤rudan ilgili. Bu üçü oldu¤u zaman, yani siyasi kadrolar›n mesajlar›, bir e¤itim politikas› olarak hoflgörünün yayg›nlaflt›r›lmas› ve medyan›n etik ilkelerini gözden geçirmesi birbirini tamamlad›¤›nda çok büyük fark yaratacakt›r. Tabii buna altyap›y› da katmak laz›m, siyasi ve hukuki.
BO⁄AZ‹Ç‹’N‹N HAFIZASI
Yaz›: P›nar TÜREN ’93 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N - Prof. Dr. Dilek Doltafl’›n arflivinden.
Arnavutköy K›z Koleji’nden Bo¤aziçi’ne uzanan 50 y›ll›k bir yol B
60’l› y›llarda tan›flt›¤› kampüsten kopmayan BÜ Bat› Dilleri Bölümü ö¤retim üyesi Prof. Dr. Dilek Doltafl ile 50 y›ll›k bir yolculu¤a ç›kt›k ve Üniversitemizin tarihi üzerinde bir kufl uçuflu yapt›k. ‹flte o uçuflta gördüklerimiz...
38 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
u kampüste hayat› tan›mak Arnavutköy K›z Koleji 1965 mezunuyum. Bu kampüsteki arkadafllarla (Robert Kolej) çok ortak çal›flmalar›m›z olurdu. Bütün ders d›fl› faaliyetler tiyatro, dergi, y›ll›k hepsi birlikte düzenlenirdi. Dolay›s›yla bu kampüsü çok iyi bilirim. Arnavutköy K›z Koleji’nde ö¤renciyken ald›¤›m›z e¤itimin hepimizin üzerinde büyük etkisi oldu. Çok iyi hocalar›m›z oldu. Edebiyat arac›l›¤› ile kendimizi, dünyay›, di¤er insanlar› tan›d›k. Duygular›m›z›n, çevremizdeki olaylar›n, insanlarla ilgili ayr›nt›lar›n fark›na varmas›n› ö¤rendik. Baflka türlü bir bilinç kazand›k. Yani gerçe¤i yaln›zca ak›lla, bilimsel aç›klamalarla de¤il ayn› zamanda dugularla ve empati yoluyla tan›yabilece¤imizi Arnavutköy’deki e¤itim bize gösterdi. Annem ve babam fen bilimci olduklar›ndan benim de hep fenci olmam› istediler. Arnavutköy K›z Koleji’ni birincilikle bitirdim ve birçok iyi üniversiteden burs kazand›m. Annemin k›z üniversitesi olsun, büyük flehirden uzak olsun yönlendirmesiyle Smith College’a gittim. Orada “‹ngiliz edebiyat›n› yabanc›lar›n okumas›n› hiç önermiyoruz” dediler. Ben de “Buraya kadar gelmiflim neden okumayay›m?” dedim ve bunu bir “challange” olarak gördüm. Kendi dilim d›fl›ndaki bir dilin edebiyat›n› okumaktan özellikle mutluyum çünkü asl›nda insan›n ö¤renmesinde en temel etken karfl›laflt›rma yöntemi. Kendi edebiyat›m›, kendi kültürümü tan›mak için baflka kültürü iyi tan›mak çok önemli. Smith’ten mezun olduktan sonra 5 y›l Ankara’da kald›m. Hacettepe Üniversitesi’nde 3,5 y›lda doktoram› tamamlad›m. Hacettepe’nin ilk aç›ld›¤› y›llard› ve müthifl hocalar vard›. Ben doktoram› yaparken bir yandan da ODTÜ’de ders veriyordum. Doktoram› tamamlad›ktan sonra da 2 y›l Hacettepe’de ders verdim. Eflim inflaat mühendisi ve serbest çal›flmaya bafllay›nca Ankara’dan ‹stanbul’a geldik. Hâlbuki ben o s›rada Hacettepe’nin iki bursundan birini kazanm›flt›m ve Yale’e gidecektim. Harika bir burs, harika bir ifl imkân›yd›, ama eflimle ‹stanbul’a döndü¤ümden gidemedim. Bu hep içimde kalm›flt›r. ‹stanbul’a döner dönmez de 1972 y›l›nda Bo¤aziçi’ne baflvuruda bulundum, daha çok yeni kurulmufltu. O zaman Bo¤aziçi Fen-Edebiyat Fakültesi de henüz Temel Bilimler Bölümü idi. 1976’ya kadar da Robert’ten Bo¤aziçi’ne geçifl dönemini yaflad›k.
Robert College 1950’li y›llar›n bafl›nda yüksekokul olarak kuruldu. Temel Bilimler Bölümü vard›. TB’nin içinde flimdi anabilim dal› diyece¤imiz bölümler vard›. Bizimkisi de “Karfl›laflt›rmal› Edebiyat” bölümü’ydü. Bizim içimizde felsefeci arkadafllar da, sanat tarihi anlatanlar da, arkeologlar da, Türk edebiyatç›lar› da vard›, öyle bir karma idik. 1976’ya kadar müthifl bir geliflme dönemi yafland›, ondan sonra hepimiz kendi bölümlerimize, kadrolar›m›za geçtik. 80 ihtilalindan sonra 2547 say›l› yeni yüksekö¤retim kanununa göre her fley yeniden düzenlendi. 60’lar... iyimser ve entelektüel “Bir anlamda ‘ça¤dafl medeniyetin parças›’ olma projesini burada gerçeklefltirmek için herkes bir çaba ve heyecan içerisindeydi.” 60’larda bu kampüs bambaflka bir yerdi. Kendi içine kapal›, Amerika’da gördü¤ümüz türde bir atmosferde yafl›yorduk. Bu bir anlamda Türkiye’den de kopuk oldu¤unu gösteriyordu kampüsün. Ancak Türkiye’den kopuk olsa da Amerika’daki örneklerinden çok daha canl› idi. Amerika’daki entelektüel ortam› burada daha k›s›tl› imkânlarla gerçeklefltirmeye çal›flt›¤›m›z için, insanlar çok daha heyecanl› çok daha istekliydi sanki. Üstelik çok gençtik. Hocalar›m›z da misyoner olmamalar›na karfl›n o ruh ve heyecanla çal›fl›yorlard›, bir idealizm vard›. Mesela hocalar›m›z›n evlerinde buluflur, uzun saatler tart›flmalar yürütürdük.
1961, Dilek Doltafl kendisi gibi Arnavutköy K›z Koleji mezunu ablas› ‹pek Aksü¤ün Duben (sa¤da) ile.
Amerikal› hocalar›m›z›n yan› s›ra Türk hocalar›m›z da çok iyiydi. Gülçin Han›m vard› mesela Ça¤dafl Türk Edebiyat› dersi veren, ben onun sayesinde bu dersi çok severek, merak ve istekle okudum. Kal›p de¤ildi ö¤rettikleri, s›n›rlar›m›z› k›r›p bize tart›flma ortamlar› yaratt›lar. Bir anlamda “medeniyetin parças›” olma projesini burada gerçeklefltirmek için herkes bir çaba ve heyecan içerisindeydi. Hepimiz dolay›s›yla o heyecan› tafl›d›k ve belli bir idealizmle yetifltik. ‹stanbul’da çok az say›da sergi olurdu ama o sergileri gezmek bizim için çok önemliydi. Tiyatroya gitmek, bilet bulmak çok zordu. Genç oyuncular çok önemliydi. Rahmetli Ali Taygun mesela benim neslimdendir, Meral Çetinkaya, Nevra Serezli , Meral Taygun hepsi benim s›n›f arkadafllar›m, o dönemin insanlar›. Hepimiz Amerika’n›n, Türkiye’nin çok iyi okullar›na gittik. Bize “yapabilirsin” dediler, temelimizi de çok iyi verdiler. Biz de hakikaten yapt›k. Derlerdi ki, “Biz size yat›r›m yap›yoruz, sizlerin de akademiye girmesi laz›m ki baflkalar›n› yetifltirin, yat›r›m›m›z›n sonucunu görelim”. 70’ler... politik ve devrimci “70’ler sanki bir çocu¤un büyüyünce her fleyin o kadar pembe olmad›¤›n› fark etti¤i döneme denk geliyordu. “ 70’ler gerek Ankara’daki gerek buradaki y›llar›mda bir devrim süreciydi. 68 devriminin Türkiye’de devam etti¤i ve çok ciddi politik ayr›flmalara yol açt›¤› bir dönemdi. Kültürel, entelektüel heyecan bu sefer politik heyecana dönüfltü. O çarp›flmalar›n, politik bask›lar›n içinde maalesef bilime ve kültüre olan heyecan arka plana itildi. Çünkü, bir dönüflümden söz ediyorsunuz, dolay›s›yla di¤erleri ikincil kal›yor. Bu hareketlilik kampüsümüz için de geçerliydi. Çat›flmalar vard›. 60’lar inançl›, saf, umutlu bir dönemdi. 70’ler sanki bir çocu¤un büyüyünce her fleyin
70’ler gerek Ankara’daki gerek buradaki y›llar›mda bir devrim süreciydi. 68 devriminin Türkiye’de devam etti¤i ve çok ciddi politik ayr›flmalara yol açt›¤› bir dönemdi. o kadar pembe olmad›¤›n› fark etti¤i döneme denk geliyordu. Toplumsal sorunlar›n öyle mutlu entelektüel düzeyde çözümlenemeyece¤ini, çözüm için birtak›m savafllar›n olmas› gerekti¤ini gösteren bir durumdu. Bo¤aziçi’nde de birçok örgütlenme vard› ve ço¤umuz bunlar›n üyesiydik, kamplaflmalar vard›. E¤itim kesintiye u¤rad›, öncelikler de¤iflti. 80’ler... apolitik ve dura¤an “Bizim bölümün ad› da Dilbilim ve Edebiyattan YÖK taraf›ndan Bat› Dilleri Edebiyatlar› Bölümü’ne çevrildi.” 80’ler ise maalesef apolitizasyon döneminin baflka türlü bir dura¤anl›k getirdi¤i bir dönemdi. Birden insanlar›n yaflam› kesildi gibi oldu. 1982 y›l›nda YÖK kanunu ç›kt› ve bu kanunla birlikte birden bize ‹stanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Ergun Tu¤rol’u rektör olarak atad›lar. Yabanc› Diller Okulu o dönemde yüksekokul oldu. Yabanc› Diller Okulunun Yönetim kurulunda farkl› fakültelerin üyeleri vard›, ben de Fen-Edebiyat fakültesinden gelen üye idim.
Nisan 1980, Bo¤aziçi Güney Kampüsü, Ortasaha.
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 39
80’lerin bafl›nda, Ürdün veliahd›na doktora töreni s›ras›nda.
80’li y›llar›n bafl›nda okulun müdürü Üstün Ergüder’di. Ergun Tu¤rol’un atanmas›ndan sonra oraya ‹ngiliz edebiyat›ndan birinin müdür olmas› gerekti¤i düflünüldü. Oraya Yabanc› Diller Yüksekokulu müdürü olarak beni atad›lar. Bizim bölümün ad› da o s›rada YÖK taraf›ndan Dilbilim ve Edebiyattan Bat› Dilleri Edebiyatlar› Bölümü’ne çevrildi. Ben YADYOK’a müdür atand›ktan k›sa bir süre sonra, flu an ad› Çeviribilim olan ama kuruluflunda “MütercimTercümanl›k” olan bölümün kurulmas› YÖK taraf›ndan istendi. Benim için 80’lerin en heyecan veren olay› o bölümü kurmakt›. 90’lar… de¤iflim ve adaptasyon “90’lar›n ö¤renci tipolojisi de farkl›yd›, hoca tipolojisi de farkl›laflmaya bafllad›.”
90’lar, 80’lerde al›nan yaran›n ard›ndan Bo¤aziçi’nde bir anlamda adaptasyon süreci oldu. 80’lerde birden inan›lmaz say›da ö¤renci gelmiflti. Yeni bölümler için yeni akademisyenler aram›za kat›ld›. Binalar ö¤rencilere yetmiyordu. 90’lar Bo¤aziçi’nin tekrar baflkalaflmas› oldu. 80’lerde bafllayan de¤iflim 90’larda art›k çok daha görünür hale geldi. 90’lar›n ö¤renci tipolojisi de farkl›yd›, hoca tipolojisi de farkl›laflmaya bafllad›. Eskiden herkesin herkesi tan›d›¤›, benzer e¤itimden geçmifllerin benzer bir dil kulland›klar›, taflt›flsalar da birlikte heyecanlan›p birlikte mutsuz olduklar› canl› bir ortam vard›. 90’larda disiplinler aras› çal›flmalar dünyada çok öne ç›karken bizde bölümler kesin çizgilerle ayr›lmaya bafllad›. Kadrolar›n›n birdenbire ço¤almas›,
Bir edebiyat elefltirmenin gözünden en sevdi¤i yazarlar 1983, Dilek Doltafl Yüksek Okul Sekreteri Feride Han›m ile birlikte, YADYOK Sekreterlik Ofisi.
1983, Bo¤aziçi’nin hocalar› ‹stanbul Dedeman Otel’de...
1984, Dr. Ercüment Atabay’a emeklilik partisi, Mühendislik Binas› en üst kat.
40 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Her y›l de¤ifliyor! O y›lki benim önceliklerim neyse yazar da benim gözümde o önceliklerle tan›mlan›yor. fiu anda kim diyecek olursan›z, Amin Maalouf diyece¤im. Kültür ve benlik konular›na bak›fl› bana yak›n geliyor. Belki Robert Kolej gelene¤inden geldi¤imden kendi kimli¤ime de, kültürüme de Bat›l› gibi d›flardan bir gözle bakmaya al›fl›¤›m. Bir yandan oriyantalist bir ayr›mc›l›k yaflamad›¤›m için kendime ve kültürüme yabanc›laflm›fl de¤ilim. Maalouf da bugünlerde moda olan Bat› kökenli siyasal teflhisleri, benlik bölünmesini ve baflkalaflmay› kabul etmiyor. En iyi edebiyat yazar› m›? Hay›r de¤il ama benim konular›m›, flu anda içinde bulundu¤um duygular› en can al›c› noktalar›ndan çok iyi aktarabiliyor. Türk edebiyatç›lar› aras›ndan biliyorsunuz Nobelli Orhan Pamuk çok popüler. Orhan Pamuk’un romanlar›n›n kurgusu çok iyi. Onun hakikaten ça¤dafl edebiyat› çok iyi kavray›p kullanabildi¤ini buna karfl›l›k iyi karakter oluflturamad›¤›n› düflünüyorum. Orhan Pamuk kurgulad›¤› olaylar› beklenmedik biçimde birbiriyle çok güzel ba¤daflt›rabiliyor ve konuyu ilginç sentezlere götürebiliyor. Ama karakterleri hep flematik ve stereotipik. Edebiyat elefltirmenleri iyi karakterler için “lifelike” derler. Lifelike de¤il Orhan Pamuk’un karakterleri. Politik görüfllerine hiç kat›lmasam da flair olarak Hilmi Yavuz’u çok be¤eniyorum. Hilmi Yavuz’un gerçek bir entelektüel derinli¤i var, hem sesi ve imgeyi çok iyi kullan›yor. fiiirindeki duyguyu do¤rudan yafl›yorsunuz. Rus edebiyat›ndan Dostoyevski’nin çok etkileyici bir edebiyatç› oldu¤unu düflünüyorum. Güney Amerika edebiyatlar›n›, “magical realism” gelene¤ini çok be¤eniyorum. Borges çok be¤endi¤im bir yazar. Okurla sürdürdü¤ü oyunculuk aç›s›ndan Orhan Pamuk’la ayn› çizgide olan ‹talyan Calvino’yu be¤eniyorum. Hepsini ayr› bir nedenden be¤endi¤im dünya edebiyat›ndan çok yazar var.
10 Temmuz 1987, Mütercim Tercümanl›k Bölümü’nün ilk mezuniyet töreni, Dilek Doltafl ilk 7 mezun ile birlikte...
Mütercim Tercümanl›k nas›l kuruldu?
Mart 1999, Bo¤aziçi Mühendislik Binas›’ndaki bir derslikte Dilek Doltafl ve ö¤rencileri...
bölümleri birbirlerinden uzaklaflmas›na ve ortak faaliyetlerin azalmas›na yol açt›. Ancak, 90’larda Bo¤aziçi YÖK’e “rektörümüzü biz seçece¤iz” diyen ilk üniversite oldu. 2000’ler... yine farkl› ve dinamik “2000’li y›llarda Bo¤aziçi yine karfl›t durufllar koymaya çal›flt›.” Bo¤aziçi’nin öncü ve idealist ruhu bu y›llarda yine ön plana ç›k›yor. Bo¤aziçi kültürü azalarak devam etse dahi, öncülükleri, karfl› görüflü ve bir anlamda mesleki ahlak› ortaya koyabilmesi aç›s›ndan çok önemlidir. 90’larda Bo¤aziçililer sivil toplum örgütlerinde de önemli rol oynad›lar. Mesela ben, Oya Han›m (Baflak) de¤iflik sivil toplum örgütlerinde e¤itime ve politik bilinçlenmeye yönelik çal›flmalar yapt›k. Bizim Ülke Derne¤i’nde, Ça¤dafl E¤itim Vakf› ve E¤itim Gönüllüleri Vakf›’nda yürütülen çeflitli toplumsal projelerde yer ald›k. Yine o dönemde Çi¤dem Ka¤›tç›bafl› AÇEV çat›s› alt›nda okul öncesi e¤itimine yönelik projeler gelifltirdi. Bunlar Bo¤aziçi gelene¤ine uygun etkinliklerdi. 2000’li y›llarda Bo¤aziçi yine karfl›t durufllar koymaya çal›flt›. Toplumsal 42 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
bask›ya karfl› ya da siyasal bask›ya karfl› akademik, entelektüel ahlak› ön plana ç›karmaya çal›flt›. Baz› yanl›fllar da yapt› bu arada. Bana göre Ermeni konferans›n›n düzenlenmesine öncülük etmesi iyiydi ama tek tarafl› bir grubun yönetti¤i bir konferans›n içinde Bo¤aziçi olmamal›yd›. Öncü haraketler yanl›fllara da aç›kt›r, biz de o yanl›fllar› yapt›k. 2000’li y›llarda Bo¤aziçili hocalar, emekliliklerini al›p de¤iflik vak›f üniversitelerinde çal›flmaya bafllad›lar. Böylece Bo¤aziçi merkezli öncü hareketler kadar, Bo¤aziçililerin de içinde bulundu¤u üniversitelerin öncü hareketleri ortaya ç›kmaya bafllad›. 2000’li y›llar›n dinamikleri hakikaten bir milenyum fark›n› hissettiriyor. Küreselleflmifl bir dünyaday›z art›k. 90’larda küreselleflmenin sanc›lar› vard›. ‹stanbul hakiki kozmopolit bir merkez oldu. Burada eskiden oldu¤u gibi bir de¤erler hiyerarflisinden söz edemeyiz. Hep eflitlerin iç içe girdi¤i, çat›fl›p bütünleflti¤i, farkl›l›klar›n hem belirgin hem yok oldu¤u bir karmaflan›n içindeyiz. 2000’li y›llarda Bo¤aziçililer de art›k geleneksel anlamda öncü olamazlar. 2010’larda ne olacak görece¤iz.
Yabanc› Dil Okulu yüksekokul olunca kanunen bütün uygulamalar de¤iflti. Yüksekokul olmak için mutlak ona ba¤l› bir bölümün olmas› gerekti¤i ortaya ç›kt›. Ama sorunlar çoktu ve öncelik o konuya verilmedi. 82’ye kadar haz›rl›kta okuyan ö¤renci say›s› 800 civar›ndayd›, 2 y›l içinde bu say› 2300 oldu çünkü YÖK bütün kontenjanlar› birden artt›rd›. Öyle bir duruma geldik ki nitelikli hoca nereden bulaca¤›z, programlar› nas›l gelifltirece¤iz sorusu hiç gündemden düflmedi. Bu arada Bo¤aziçi Üniversitesi kendi ‹ngilizce yeterlik s›nav›n› oluflturmaya çal›fl›yordu yani “proficiency” s›nav› o dönemlerde oluflturulmaya baflland›. ‹ngiltere’yle bir anlaflma yap›lm›flt›, yeterlilik s›nav› haz›rlama konusunda uzman bir profesör geldi, seminerler bafllatt›k. Bir gün YÖK’ten haber geldi: ODTÜ, Bo¤aziçi ve Hacettepe’de “Mütercim-Tercümanl›k” diye 4 y›ll›k lisans bölümleri kuruldu. Bo¤aziçi’nde ben yeni kurulan Mütercim-Tercümanl›k Bölümünün de baflkan› olarak bir yandan tercümanl›k alan›nda Avrupa’da kendisine yer etmifl uzmanlarla, Hasan Akbelen, Zeynep Bekdik ve Belgin Dölay ile çal›flt›m, bir yandan da Amerika ve Avrupa’da mütercimlik e¤itimi nas›l yap›l›yor diye araflt›rd›m. Hem kendi dilini hem öbürünü çok iyi bilmesi, farkl› disiplinlerden dersler alm›fl olmas› laz›m bir çevirmenin ve çok uygulama yapmas› laz›m. E¤itmenlerin de akademisyen olmas› yeterli de¤il, iyi çevirmen de olmal›lar. Sonuçta çok güzel bir program oluflturduk. 83 y›l›nda bölümümüze ilk 23 ö¤renci geldi ve 7 ö¤renci haz›rl›¤› geçti, hatta biz panik olduk nas›l bafllayaca¤›z programa diye. Kurulma aflamas›nda yüksek okulun ‹ngilizce haz›rl›k program› hocalar›n›n bölüme kat›lmas›na öncelik verdim. Nedret Kuran Burço¤lu, Meral Karadeniz, Dr. Suat Karantay, gibi hocalar› kadromuza katt›m. Ifl›n Bengi Öner, Ender Gürol gibi çevirmenleri de bölüme davet ettim. Baz›lar› sonradan doktora al›p ö¤retim üyesi de oldular. Çok yönlü bir bölüm kuruldu. Ben 1990 y›l›na kadar Bölüm Baflkanl›¤› görevini sürdürdüm. Sözlü çevirinin ilk hocalar› Zeynep ve Belgin idi. Sözlü çeviri de hakikaten bize çok say›da nitelikli ö¤renci çekti. Türkiye’de sözlü çeviri alan›nda televizyonlarda ve gazetelerde en fazla öne ç›kan isimler önce bizim hocalar›m›z sonra da bizim mezun olan ö¤rencilerimizdi. Halen de öyle.
ANMA
Yaz›: P›nar TÜREN ’93 - Burcu ÜNLÜTABAK ’08 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
Ece art›k bir melek Bu yaz›da okuyaca¤›n›z gibi hayat›m›z boyunca birçok kay›pla mücadele etmek, sevdi¤imiz birçok fleyle vedalaflmak zorunday›z. Bir yazar›n söyledi¤i gibi an› dedi¤imiz fleyler vedalaflt›¤›m›z her fley asl›nda. Ama baz› kay›plar›n verdi¤i ac› di¤er kay›plarla karfl›laflt›r›lamayacak kadar büyük oluyor. BÜMED Kurumsal Sat›fl ve Pazarlama Bölümünde çal›flt›¤› 3 y›l boyunca Bestegül (Argun ’90) tüm enerjisiyle, coflkusu ve güler yüzüyle camiam›za gönülden hizmet etti. Kendi dönemi baflta olmak üzere birçok Bo¤aziçili taraf›ndan flen kahkahalar› ve bitmez enerjisi, tan›nan Bestegül’ün efli de kendisi gibi Bo¤aziçi mezunu olan Murat (Argun ’89). Bestegül ve Murat’›n sevgili k›zlar› Ece 2000 y›l›nda dünyaya geldi. Ece’nin BÜMED’in bahçesinde kofluflturmalar›n›, ofis binas›nda odalar›m›za girip sohbet etmelerini daha dün gibi hat›rl›yoruz. Ece 2008 y›l›nda Bodrum’dan dönerken geçirdikleri bir trafik kazas›nda bilincini kaybetti. Aylarca hepimiz onun aram›za geri dönmesini umutla bekledik. Bestegül 18 ay›n hemen her gününü ‹zmir’deki bir hastanede yatan k›z›n›n yan›nda geçirdi. Ama maalesef herkesin umutla bekledi¤i olmad›. Ece’yi 2010 y›l›n›n Ocak ay›nda kaybettik. O art›k bir melek...
Bo¤aziçi Dergisi olarak “Kay›p ve Yas Dan›flmanl›¤›” (Grief Counseling) üzerine bir yaz› haz›rlayarak sevgili arkadafllar›m›z Bestegül ve Murat’a destek vermek istedik. Onlar çok büyük bir veda yaflad›lar. Bestegül k›z›n›n yan›ndan hiç ayr›lmadan, sab›rla ve umutla elini tuttu. Bu yaz›y› Ece’ye, hayata gözlerini erken kapayan tüm çocuklara, Bestegül’e ve çocuklar› için her fleyi yapan ve onlar› asla unutmayacak olan annelerine ithaf ediyoruz. 44 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Ülkemizde Kay›p ve Yas Dan›flmanl›¤› çok yayg›n de¤il. Biz de konu ile ilgili sorular›m›z› bu konuda az say›daki uzmandan biri olan Uzman Klinik Psikolog Serap Altekin’e (’00) yönelttik.
K
ay›p ve yas dan›flmanl›¤› tam olarak nedir? Kay›p ve yas dan›flmanl›¤› (grief counseling / grief therapy); herhangi bir yaflamsal de¤iflimin, bir ayr›l›¤›n ya da kayb›n ard›ndan yaflanan yas sürecinde kiflilere, gruplara ya da kurumlara verilebilecek psikolojik destek olarak tan›mlanabilir. Ancak burada esas olarak, kay›p ve yas kavramlar›n› tan›mlamaktan bafllamak gerekir, çünkü ayr›l›k, kay›p ve yas kavramlar›, psikolojinin terminolojisinde günlük hayatta düflündü¤ümüzden daha derin ve daha genifl bir olgudur.
Hayat›m›z ve geliflimsel öykümüz içinde düflündü¤ümüzden çok daha fazla ayr›l›k ve kay›p yaflar›z asl›nda. Yaflant›m›zdaki her de¤ifliklikte, att›¤›m›z her ad›mda bir fleyleri seçerken bir fleylerden de vazgeçeriz, bir fleylere “merhaba” derken, baflka bir fleylere “hoflçakal” deriz. Öncelikle geliflimsel evrelere ba¤l› ayr›l›k ve kay›plardan söz edilebilir; bebek sütten kesilirken, annenin memesinden ayr›lmay› ö¤renir, yürümeye ve koflmaya bafllad›kça annenin bedeninden uzaklaflmaya, ayr›lmaya bafllar, ergenlik dönemine geçen genç çocuklu¤unu kaybeder, okula bafllarken evden ayr›lmaya, okuldan mezun olurken de arkadafllar›ndan, hocalar›ndan, al›flt›¤› ortamdan ve ö¤rencilik statüsünden ayr›lmaya tolere etmek zorunda kal›r. Di¤er bir deyiflle, yaflamsal her de¤iflim
beraberinde bir veday›, bir ayr›l›¤› ve kayb› da getirir sembolik olarak. Mezun olmak, evlenmek, anne-baba olmak, ifl de¤ifltirmek, terfi etmek, yeni bir eve tafl›nmak, baflka bir flehre ya da ülkeye göç etmek, bunlar›n her biri bir yandan mutluluk ve heyecan içeren ad›mlar olsa bile di¤er yandan katman katman ayr›l›klar› ve bir fleylerin kayb›n› da beraberinde getirir. Öte yandan, hayal k›r›kl›¤›na u¤ramak, arzu, istek ve ideallerinden vazgeçmek zorunda kalmak da bir baflka kay›p türüdür; konservatuar› bitirmek üzereyken, yeterince iyi bir dansç› olamayaca¤›n› ö¤renen bir ö¤renci, uzmanl›k s›nav›n› kazanamayan bir doktor, anne olmay› çok istedi¤i halde tedavilerden sonuç alamayan bir kad›n bu anlamda farkl› boyutlardaki kay›p deneyimlerine örnek teflkil edebilir. Bir di¤er boyutta ise, iliflkisel ayr›l›klar örneklenebilir; bir arkadafll›k iliflkinin bitmesi, sevgiliden ayr›lma, boflanma gibi durumlar insanlar›n s›kl›kla psikoterapiye baflvurdu¤u sebepler aras›ndad›r. Ölümle gelen ayr›l›k ve kay›plar ise tüm kay›plar aras›nda insan› belki de en aciz, en çaresiz hissettiren kay›p türüdür ve yas dan›flmanl›¤›na ve psikoterapiye en fazla ihtiyaç duyulan temad›r. Her ayr›l›k ve kayb›n ard›ndan kendine has bir yas süreci; yani di¤er bir deyiflle bir geçifl ve uyum süreci vard›r. En genifl tan›m›yla yas; herhangi bir yitim, kay›p ve ayr›l›¤a ya da herhangi bir yaflamsal de¤iflikli¤e verilen duygusal, düflünsel, bedensel ve sosyal tepkilerin bütünüdür. D›fl dünyadaki de¤iflen koflullar ve dinamiklerle, iç dünyam›z aras›ndaki dengeyi tekrar kurmaya yarayan bir çeflit ince ayard›r. ‹flte yas dan›flmanl›¤› da tam da bu süreçte, yani al›flma, uyum ve yeniden yap›lanma döneminde ihtiyaç duydu¤unda kifliye sunulan psikolojik destek, efllik ve rehberliktir.
Serap Altekin ’00
Ölümle gelen ayr›l›k ve kay›plar, tüm kay›plar aras›nda insan› belki de en aciz, en çaresiz hissettiren kay›p türüdür ve yas dan›flmanl›¤›na ve psikoterapiye en fazla ihtiyaç duyulan temad›r. Kay›p ve yasla psikoterapi ya da dan›flmanl›k süreçlerinde ne gibi çal›flmalar yap›l›r? Kay›p yaflayan insanlara bir psikoterapistin önerileri neler olabilir? Bir kay›pla nas›l bafla ç›k›labilir? George Engel, kayb› bir aç›k yaraya; kayb›n ard›ndan yaflanan yas sürecini de, o yaran›n iyileflmesi için gereken, zaman ve özen gerektiren sürece benzetir. Yara iyileflir ama iz b›rak›r; t›pk› kaybedilenin yoklu¤una al›fl›laca¤› ancak asla unutulmayaca¤› gerçekli¤i gibi. Bu metafordan hareketle, kay›p ve yasla terapötik bir çerçevede çal›fl›rken birkaç temel bileflen esast›r. Kiflinin, kay›p 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 45
Yara iyileflir ama iz b›rak›r; t›pk› kaybedilenin yoklu¤una al›fl›laca¤› ancak asla unutulmayaca¤› gerçekli¤i gibi.
Bestegül, çocuklara daha iyi bir dünya verebilmek için UNICEF Türkiye’de gönüllü çalıfl›yor.
ve yas kavramlar›n› genifl bir perspektifte anlamas›na yard›mc› olmak; yas sürecinin ak›fl›na, olas› inifl ç›k›fllar›na dair bilinçli ve haz›rl›kl› k›lacak psiko-e¤itim deste¤ini sunmak; ayr›l›¤›n ve kayb›n ard›ndan ortaya ç›kan yo¤un ve karmafl›k duygu, düflünce ve tepkilerini ifade edebilecek alan› ve zaman› tan›mak ve de yak›n çevre ve sosyal destek sistemlerini harekete geçirebilmek. Kiflinin, kayb›n gerçekli¤ini kabullenebilmesini sa¤lamak, kayb›n ac›s›n› ve beraberinde getirdi¤i duygular› yaflayarak sindirebilmesine ve hayata yeniden uyum sa¤layarak günlük hayat›n ak›fl›n› yeniden kurabilmesine yard›mc› olmak hedefi tafl›r. Bireysel dan›flmanl›k veya psikoterapiye ek olarak destek gruplar›, sanat ve u¤rafl terapileri ile problem çözme, bafl etme becerilerine yat›r›m yapmak, rahatlama ve iletiflim tekniklerini gelifltirmek de son derece faydal› destekleyici yöntemler aras›nda say›labilir. Kay›p ve yas dan›flmanl›¤›nda, zaman zaman sistemik bir yaklafl›m gerekebilir. Sistemdeki tek bir bireye odaklanmak yerine, sisteme bir bütün olarak destek verilmesini
sa¤lamak önemli ve gereklidir. Çünkü sistem içindeki herhangi bir kay›p, asl›nda sembolik olarak o sistemin kayb›d›r. Herhangi bir kayb›n ard›ndan, o sistemindeki denge (homeostatis) bozulur, tafllar yerinden oynar, roller de¤iflmek ve yeniden tan›mlanmak zorunda kal›r ve sistemde bir yeniden yap›lanmaya ihtiyaç ortaya ç›kar. Yas sürecinde, duygular ne kadar aç›kl›kla ifade bulabilirse ve d›flavurulabilirse; yak›n sosyal çevre ile iletiflim ve ba¤lar ne kadar aç›k, s›cak ve yak›nsa, kay›pla o kadar sa¤l›kl› bafl edilebilir. Sosyal ve kültürel ritüeller ve seremoniler de asl›nda yas›n sa¤l›kl› yaflanmas›na ve sindirilmesine yard›mc› olur. Çünkü cenaze ve defin töreni ya da bir kayb›n ard›ndan uygulanan ritüeller ve gelenekler asl›nda gidenden çok geride kalanlar içindir. Bu ritüellerin göründü¤ünden daha derin sembolik anlamlar› ve ifllevleri vard›r. Kayb›n ve ölümlülü¤ün gerçekli¤i ile yüzleflmek ve kayb› kabullenmek ad›na birer araçt›r; bir vedalaflma f›rsat› verir; duygu ve düflünceleri ifade etme ve paylaflma imkan› sunar; ve ayn› zamanda bu destek ve dayan›flma hayat›n devam›n› ve ak›fl›n› da hat›rlatarak zaman içinde normal günlük hayata dönebilmeyi kolaylaflt›r›r. Yas› tutulmam›fl kay›plar yani uyum sa¤layamad›¤›m›z de¤ifliklikler; bugünümüze gölge düflürür, ve bir kara delik gibi gücümüzü ve enerjimizi sürekli afla¤› çeker! Kay›pla bafla ç›kma konusunda kiflisel farkl›l›klara girecek olursak, yafl faktörünün etkisi nedir? Genç yaflta yaflad›¤›m›z kay›plarla daha sonraki y›llarda yaflad›¤›m›z kay›plar›n bize yaflatt›¤› duygularda farkl›l›k var m›d›r? Kayba verilen tepkilerde ve yas sürecinin seyrinde baflka ne gibi faktörler önemlidir? Elbette ayr›l›klar ve kay›plar karfl›s›nda verdi¤imiz tepkiler
46 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
bizimle ve kayb›n koflullar›yla ilgili birçok faktöre göre farkl›l›k gösterebilir. Kaybedilenin kim oldu¤u, aradaki ba¤›n ve iliflkinin niteli¤i, kayb›n flekli, zamanlamas› ve niteli¤i, kiflinin geçmifl kay›plar› ve yaflam›ndaki k›r›lma noktalar›, yafl, cinsiyet, kiflilik özellikleri, kiflinin sahip oldu¤u yak›n iliflkileri ve sosyal destek sistemleri ve bunlarla birlikte kayb›n yafland›¤› s›radaki güncel yaflamsal koflullar› ve stres unsurlar› önemli ve belirleyici faktörler aras›nda say›labilir. 90 yafl›nda bir insan›n hasta yata¤›nda ölümü ile 20 yafl›nda bir gencin trafik kazas›nda ölümü farkl› duygusal tepkiler do¤urur. Birini intiharla kaybetmek farkl›, hastal›k sonucu kaybetmek daha farkl›d›r. Hele hele kiflinin naafl›na bile ulafl›lamayan kay›plar vard›r ki en komplike yas tepkilerine bu tür kay›plar neden olur. Erken dönemlerde, yani çocukluk ve ergenlik ça¤lar›nda yaflanan kay›plar›n etkisi, -özellikle de söz konusu kay›p bir ebeveynin kayb› ise- daha derin ve daha a¤›rd›r. Yafll›l›k döneminde ise kay›plar›n ac›s› katman katman yaflan›r; çünkü yafll›l›kta yaflanan herhangi bir kayb›n etkisi, di¤er boyutlardaki kay›plar›n etkileri ile iç içe geçer. fiöyle ki, ileri yafllarda insan, sa¤l›¤›yla, hareket kabiliyetiyle, dikkat, haf›za ve ö¤renme gibi biliflsel yetileriyle ilgili do¤al kay›plar yaflar; emeklili¤in etkisiyle sosyal yaflam›n ve teknolojik geliflmelerin d›fl›nda kalabilir ve bunlar›n getirdi¤i bir yaln›zlaflma ve yabanc›laflma süreci ile karfl› karfl›ya kal›r. “Bofl yuva sendromu” olarak da bilinen bu hayat evresinde, yani çocuklar›n büyüyüp birer yetiflkin olarak evden ayr›lmas›ndan sonraki dönemde, geride kalan annebaban›n yaflad›¤› duygusal yokluk ve boflluk hissi, beraberinde yaln›zl›k duygular›n› da tetikleyebilir ve bu da olas› baflka bir ayr›l›k ve kay›p karfl›s›nda ileri
yafltaki bu kiflilerin daha hassas ve yo¤un bir tepki vermesine ve kayb›n ac›s›n› atlatmakta zorlanmas›na neden olabilir. Yas süreci ne kadar sürer, ne zaman biter? Yas sürecinde psikoterapi deste¤ini ne zaman devreye sokmak uygundur? Yas sürecindeki tepkiler, sürecin seyri ve süresi daha önce de konufltu¤umuz gibi kayb›n koflullar›na, kifliye, yafla ve kültüre göre farkl›l›klar gösterebilir. Ancak flunu belirtmek gerekir ki, bir kayb›n ard›ndan ilk 1 y›l zordur ve kritiktir. Çünkü o ilk y›l içinde, her fleyin ilki yaflan›r, ilk bayramlar, ilk y›lbafl›, do¤um günleri, baflar›lar, ac›lar, güzel zamanlar, kötü zamanlar... Kayb›n ilk y›ldönümünde ço¤unlukla “y›ldönümü tepkisi” denen bir dalgalanma yaflan›r, yani kifli, kayb› ilk yaflad›¤› günlerdeki kadar yo¤un duygular hissedebilir, hatta bedensel olarak da s›k›nt›lar ve flikayetler yaflayabilir. Akut yas tepkilerinin belirgin oldu¤u ilk birkaç gün ve hatta ilk birkaç hafta, psikoterapi deste¤ine bafllamak için erkendir. ‹lk önce,
yas sürecinin ak›fl›na izin verip ve bir süre izlemek önemlidir. Bu dönemde, kiflinin kendi yak›n çevresinin deste¤i çok faydal› ve de¤erlidir. E¤er yap›labiliyorsa, bu erken dönemde, uzaktan destek ve rehberlik vermek ve süreci koordine etmek iyi bir alternatiftir. Belirli bir zaman geçmesine ra¤men, kifli yas sürecinde ilerleyemiyorsa, günlük hayat›na bir türlü geri dönemiyorsa, genel ifllevselli¤i ve günlük rutini ciddi derecede sekteye u¤ram›fl haldeyse, profesyonel bir destek faydal› olabilir. Ancak bu deste¤i, kiflinin kendisinin ihtiyaç duydu¤u, talep etti¤i ve buna haz›r ve istekli oldu¤u noktada devreye sokmak uygundur. Sa¤l›kl› atlat›lan bir yas döneminde sonras› için ne söyleyebilirsiniz? Sa¤l›kl› atlat›lan bir yas sürecinin ard›ndan bazen bilgeli¤in, üretkenli¤in ve yarat›c›l›¤›n önü aç›labilir. Kayb›n öncesi ve sonras› aras›nda belirgin bir fark hissedilebilir. Bir kayb›n ac›s›n› yaflamak ve bunu aflmak bazen insana “flimdi ve burada”n›n,
Sa¤l›kl› atlat›lan bir yas sürecinin ard›ndan bazen bilgeli¤in, üretkenli¤in ve yarat›c›l›¤›n önü aç›labilir. Kayb›n öncesi ve sonras› aras›nda belirgin bir fark hissedilebilir. Bir kayb›n ac›s›n› yaflamak ve bunu aflmak bazen insana “flimdi ve burada”n›n, “içinde bulunulan an”›n anlam›n› ve de¤erini daha dolu dolu hissettirir. “içinde bulunulan an”›n anlam›n› ve de¤erini daha dolu dolu hissettirir. Onun için esas önemli, öncelikli ve de¤erli olan fleylerin fark›na var›lmas›n› sa¤lar. Hayat›n geçicili¤i, insan›n ölümlülü¤ünü kavramak ve hat›rlamak; hayattan ald›¤›m›z doyumu artt›rabilir, eyleme geçmemizi kolaylaflt›rabilir. Bir fleye nas›l bafllad›¤›m›z, nas›l “merhaba” dedi¤imiz kadar, bir fleyden nas›l ayr›ld›¤›m›z, nas›l “hoflçakal” dedi¤imiz de önemli ve anlaml›d›r. Bafl etmesi zor ac›lar, ayr›l›klar ve kay›plar geliflim ve tekamül için bir araçt›r ayn› zamanda... 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 47
BO⁄AZ‹Ç‹L‹LER
Yaz›: Burcu ÜNLÜTABAK ’08 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
“Engellerin ortadan kalkmas› her fleyden önce zihniyetlerin de¤ifltirilmesine ba¤l›...” “Esirgemeden” konserinde Nilüfer ile birlikte söyledi¤i flark› ile herkesi büyüleyen ve ard›ndan yapt›¤› konuflma ile bize unuttu¤umuz gerçekleri hat›rlatan BÜ Rehberlik ve Psikolojik Dan›flmanl›k Bölümü mezunu Sevda Bozbey ’04 ile hem “Esirgemeden” projesi hem de engellilerin ifl yaflam›ndaki yeri hakk›nda herkesin kendine biraz pay ç›karmas› gereken bir söylefli gerçeklefltirdik.
fi
ark› söylemeye nas›l bafllad›n›z? Sevda Bozbey: Kendimi hep flark› söylerken hat›rl›yorum. Belki 2 ya da 3 yafllar›ndayken, elimde bir kalem ya da bir boru neyse art›k, onu a¤z›ma tutup ve yüksek bir yere ç›k›p hep flark› söylerdim. Yast›klar› üst üste koyup sahne oluflturup etraf›ma da arkadafllar›m› toplay›p “fiimdi karfl›n›zda Sevda Bozbey” diye bir iki sahne hat›rl›yorum. Hep çevremde bir radyom, bir teybim vard›, bafl›m›n ucunda bir yerlerdeydi. K›saca çok küçük yafllardan beri flark› söylüyorum. Bu alanda herhangi bir e¤itim filan da almad›m. Asl›nda e¤itim
48 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
almak istedim. fian ve opera okumak istiyordum. Ancak sahne sanatlar›n› icra edemeyece¤im karar›yla kabul edilmedim flan ve opera bölümüne. Kör olmam sebebiyle bunu yapamayaca¤›m› düflünüyorlard› ve kabul etmediler. Yine üniversite döneminde TRT’nin çok sesli korolar›n›n seçmeleri vard›, bu seçmelere kat›ld›m ve ayn› gerekçeyle kabul edilmedim. Üniversitedeyken, 5 y›l boyunca çok sesli bir koroda çal›flt›m. Alt› Nokta Körler Derne¤i’nin oluflturdu¤u bir koroydu bu. Orada solist ve soprano olarak çal›flt›m. Okulda caz ve rock korosunun 3 ayl›k yaz çal›flmalar›na kat›lm›flt›m.
“Esirgemeden” kampanyas›yla sesinizi pek çok insana duyurdunuz. O günden sonra hayat›n›zda neler de¤iflti? S.B.: Çok ciddi bir de¤ifliklik olmad›. Konserden sonra çok güzel tepkiler ald›m tabii ki. Dinleyenler, çok uzaklardan arkadafllar›m arad›lar. Bulundu¤um kurumda sürekli video gösterimleri yap›l›yor o konserimle ilgili. Türk Hava Yollar›’nda Müflteri ‹liflkilerinde çal›fl›yorum. Bölümlerde ekranlar›m›z var bizim. Ekranlarda sürekli gösterimleri yap›l›yor. Çok komik oluyor. Mesela ben yemekhanede yemek yiyorum. Üzerimde kot, ayakkab› filan var. “A biliyor musun flu anda sen vars›n ekranda” diyorlar. Böyle
O konserde sizin hakl› olarak bir elefltiriniz var. E¤itimli kiflilerin, çok iyi bir e¤itim ald›ktan sonra e¤er engellilerse ifl yaflam›nda eflit haklardan faydalanamad›klar›ndan, yani bir flekilde kendi e¤itimlerinin gerektirdi¤i gibi ifl sahibi olamad›klar›ndan bahsediyorsunuz. S.B.: Kesinlikle öyle. Türkiye’de ço¤u kimse kendi iflini yapam›yor ama engelli kavram› girdi¤i zaman aç›kças› farkl› bir kimlik kazan›yor. Bunu da flöyle aç›klayay›m. Bildi¤imiz üzere Bo¤aziçi Üniversitesi say›l› ö¤rencilerin gelebildi¤i bir okul. Liseden baya¤› yüksek bir egoyla, pohpohlanarak geliyorsun. Burada birazc›k eziliyorsun çünkü herkes senin gibi. Tam ona adapte olmuflken okuldan mezun oluyorsun. Ve tabii ki beklentin yüksek. ‹fl yaflam›nda seni güzel fleylerin bekledi¤ini umut ediyorsun. Ama benim için öyle olmad›. Ben okuldan mezun oldun 2004’te ve 2006’ya kadar ifl arad›m. Birçok ifl görüflmesine gittim. Görüflmelerim çok baflar›l› geçti aç›kças›. Ama hepsinin sonunda söylenen, “Sizi gerçekten çok takdir ediyoruz ama flu anda size uygun bir pozisyonumuz yok. ‹leride oluflacak pozisyonlar için taraf›n›za geri dönülecek” gibi laflard›. Ve bunu çok önemli, isim sahibi flirketler yap›yorlar. O konserde de bahsettim. “Tamam, biz seni kabul ediyoruz ama sen ifle gelme biz senin ayl›k ödemeni yapaca¤›z” diyorlar. Ya da ifle gidiyorsun, yeni bir trend bafllad› sadece sigortas›n› ödüyor engelli kiflinin. Hatta ifle gidiyorsan bile senin bulundu¤un pozisyonda seni yeteri kadar sorumluluk ve ifl verilmeyen ve olabildi¤ince de görünmeyen taraflarda b›rakmaya çal›fl›yorlar. Engin Y›lmaz ’02: Bir fley daha ekleyeyim ben Sevda’n›n söylediklerine. Mesela
üniversitelere geliyorlar. Engelli ö¤rencilere burs ad› alt›nda flirketler sigorta yap›yorlar. Sanki burs veriyormufl gibi. Ama onu çal›flan› gibi gösteriyor. Böylelikle onlar›n doldurmak zorunda olduklar› %3 bir kontenjanlar› var. Onu doldurmufl oluyorlar. Ö¤renci de raz› olunca süreç iflliyor. Yani çal›flt›rmamak için bir yolunu buluyorlar. Bu sorunlar›n çözülebilmesi için sizin ne gibi önerileriniz var? Nas›l çözülebilir? S.B.: Hakikaten zihniyetlerin de¤iflmesi laz›m. Çok ciddi bir zihniyet devrimine ihtiyac›m›z var. E¤er flirket yöneticileri bu kiflilerle ilgili bu kadar ön yarg›larla doluysa önce engellilerin birçok anlamda farkl› olmad›¤›n› kabul etmeleri laz›m. Farkl›l›k derken flundan söz ediyorum. Ben seninle ayn› okuldan mezunsam, demek ki kapasite aç›s›ndan bakt›¤›nda afla¤› yukar› buraya gelifl sebeplerimiz ayn› de¤il mi? Ya da flöyle düflün. Ben seninle ayn› ifle baflvurma cesaretini gösterebiliyorsam yapabilece¤imi düflünüyorum demektir. Madem bu kadar önyarg›yla dolu bu insanlar o zaman kendilerinin bulundu¤u kurumlarda do¤ru kiflileri do¤ru yerlere yerlefltirmek için kariyer merkezlerinde belki engelli kiflilerle özel olarak görüflebilecek birilerini seçmeleri laz›m. Çünkü ben orada gidip bir insan kaynaklar› görevlisiyle görüflüyorum. Hayat›nda ilk defa görme engelli bir kifliyi görmüfl birini düflünün, önyarg›lar› var. Bu kifliye benimle ilgili görüfllerini soruyorlar: “Siz nas›l buldunuz bu kifliyi?” diye soruyorlar. Buna göre karar veriyorlar. Mesela sen bir ifl görüflmesine gidiyorsun, güvenlikten geçeceksin de¤il mi? Hemen bir telefon aç›l›yor yukar›ya; “Alo Hüseyin a¤abey, ya bir tane âmâ geldi. Görüflmeye gelmifl”. Çat! Bir kere hiç görüflmeye girmene gerek yok, tamam m›? Ya da flöyle düflün,
Türkiye’de ço¤u kimse kendi iflini yapam›yor ama engelli kavram› girdi¤i zaman aç›kças› farkl› bir kimlik kazan›yor.
sen ifl görüflmesine gidiyorsun, oturuyorsun. Karfl›ndaki kifli sana diyor ki “Buraya nas›l geldin?” fiimdi sen ona kariyerinle ilgili, beklentilerinle ilgili ne anlatabilirsin? Sana ne, ben uçarak gelmifl olabilirim. Kimseyi ilgilendirmiyor benim nas›l geldi¤im oraya. Geldi¤im gibi giderim. Oraya bir flekilde gelmenin yolunu bulmuflum. Senin oraya nas›l geldi¤ine bile yüksek bir hayranl›kla bakan bir adam nas›l bir ifl verecek sana. Engellilerle ilgili cv’ler görüldü¤ü zaman, mesela Bo¤aziçi Üniversitesi’nden Burcu, Sevda, Engin. Üç tane cv geliyor önüne. Sevda’n›n cv’sindeki görme engelli ibaresini gördükten sonra hiç afla¤› inmiyorlar. Türkiye’de iki tane kutup var. Onu da paylaflay›m. Ya seni çok ilahi bir hale getiriyorlar, görmüyor oldu¤un için. Dedim ya biraz önce, “Buraya nas›l geldin? Vay be süper, ta Sar›gazi’den Florya’ya gelmifl” diyor mesela adam. Ya da yapt›klar›n› hiç önemsemiyorlar. Arada o gri tonlar yok. E.Y.: Ama her ikisi de ayn› kap›ya ç›k›yor sonunda. ‹lahî gösteren kifli de als›nda seni aciz görüyor ve flu var asl›nda bir engelli bunu yapamaz senin gibi bir kifli bunu yapabildiyse ola¤anüstü güçleri var demektir noktas›ndan aciz görüyor. Öbürü zaten aciz görüyor. Sevda’ya ek olarak flunu da söylemek laz›m flirketlerin en büyük tedirginli¤i rekabet edebilirliklerini düflürece¤i meselesi. Bir engelliyi ifle ald›¤› zaman diyor ki benim flu iflleri yapmam laz›m. Bir engelli bu iflleri benim istedi¤im h›z ve verimlilikte
“esirgemeden”
güzel, de¤iflik fleyler oluyor. Keyifli ve güzel bir projeydi benim için.
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 49
Koordinatörlü¤ü. Çünkü senin yapabilece¤in bir tek o ifl varm›fl gibi düflünülüyor. Ben Türk Hava Yollar›’na ‹flkur, Halk E¤itim ve Fiziksel Engelliler Vakf›’n›n yapm›fl oldu¤u bir projeyle kat›ld›m. Yaklafl›k 1000 kiflinin kat›ld›¤› bir s›nava girdim. Önce 300 kifliye düfltü, sonra o 300 kifli aras›ndan birinci olarak Türk Hava Yollar›’nda bafllad›m. Tamam, bafllad›m ama hiçbir altyap› yoktu. Mesela biri flöyle demiflti: “Asl›nda siz sadece engellilerden gelecek ça¤r›lara bak›n.” Günler boyunca ben engellilerden gelecek ça¤r›lar› bekleyece¤im. Benim ça¤r› merkezinde çal›flmak gibi en ufak bir hedefim olmamas›na ra¤men yine de o alanda kendimi kan›tlamak zorunda hissettim. Orada hatt› aç›yor olmak, yolcuya hizmet vermek, bunu da telefon ve bilgisayar eflli¤inde yapmak bir iddia oluflturdu. ‹ddian›z olmayan fleyler bile bir süre sonra iddian›z haline gelebiliyor. Sevda Bozbey, BÜ Yetiflkin E¤itimi Bölümü’nde doktora yapan efli Engin Y›lmaz ’02 ile birlikte... Engin Bey Bo¤aziçi Üniversitesi Görme Engelliler Teknoloji ve E¤itim Merkezi (GETEM)’nde çal›fl›yor.
50 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
yapamayacakt›r. Genel önyarg› bu. Bence yasal olarak da belirli düzenlemeler yap›lmas› laz›m. Devlet flu anda %3’lük bir kontenjan veriyor. Asl›nda herkesin eflit olarak ifle al›nmas› ve hiç kontenjan olmamas› laz›m. Ama o zaman hiç ifle almazlar Türkiye gibi ülkelerde. Mesela Amerika’da kontenjan yok. Ama ne var orada? Engelli birini istihdam ediyorsa onun için sa¤lanacak destek teknolojilerini flirketin vergisinden düflüyor. S.B.: Bir de flunu belirtmek laz›m. Mesela bir flirkete baflvuruyorsun. fiirket diyor ki, “Sizin için uygun bir pozisyon yaratmaya çal›fl›yoruz.” Pozisyon yaratmana gerek yok ki! Yok mu senin halkla iliflkiler departman›n, yok mu senin müflteri iliflkilerin, yok mu senin insan kaynaklar› pozisyonun, yok mu senin iletiflim boyutuyla ilgili bir fleyin? Niye benim için sen özel pozisyon yarat›yorsun? Yarat›lan pozisyonu hemen söylüyorum: Engelli
Konuflmaya bafllad›¤›m›zda yard›m kampanyalar›nda yer almaktan çok hofllanm›yorum dediniz. Neden? S.B.: Çünkü yine Türkiye’deki zihniyeti gösteriyor: “Onlar›n yard›ma ihtiyac› var.” Çünkü seninle ilgili alg› o boyutta. Türkiye’de engelliler muhtaç olan, sürekli yard›ma ihtiyaç duyan, kendi bafl›na bir fley yapamayan, yapmas›na izin verilmeyen de¤il de oray› düflünmüyorlar, bir kitle olarak görülüyor. Televizyonlardaki yard›m kampanyalar›n› görüyorsun. Ciddi bir ajitasyon, ciddi bir arabesk boyut, fonda ac›kl› bir müzik, onun sunulma biçimi, bütün bunlar çok can s›k›c› asl›na bakarsan çünkü mesele bu de¤il. Mesele yard›m ederek ondan kaçmak de¤il. Sorunlar› gerçekçi bir flekilde görüp, ona dönük bir fley yapmak zorundas›n. Mesela bugün bir bankaya para çekmeye gidiyorsun. O yard›m kampanyalar›na binlerce dolar
veren bankalar bunlarla ilgilenmiyorlar, yard›mla ilgileniyorlar. Mesela kredi çekece¤iz, eflimle gidiyoruz, flahit getirin bana diyor. Seni adamdan saym›yorlar. fiahidim yok diyorsun, sokaktan rastgele birini çeviriyor onu sana flahit yap›yor ve o adama senden daha çok güveniyor. Neymifl efendim, biz bunu sizi korumak ad›na yap›yoruz. Beni korumuyorsun, beni orada sen afla¤›l›yorsun. Ya da bankaya gidip “Biz bankamatiklerden hizmet alam›yoruz. Bu bankamatiklerin sesli olanlar› var. Seslendirilebilir. Destek teknolojileriyle bu yap›labilir” diyorsun. “Bununla ilgili bütçemiz yok” diyorlar. Bu bankalar yüzlerce bin dolar harc›yor reklamlara. Hâlbuki birkaç bin dolara bir bankamati¤i seslendirebilirler. Ba¤›fl yapmak yerine hizmet vermek çok daha yerinde olur. E.Y.: Bunun bir de sosyolojik bir boyutu var. Yard›m eden asl›nda yard›m edilene karfl› vicdani bir rahatlama yafl›yor. “Sen engellisin. Bak, ben de sana yard›m ediyorum.” Buna yard›m olarak bak›lmas› yanl›fl. Orada senin o kifliye eflit hizmet alabilece¤i ortam› yaratabilmen laz›m. S.B.: Mesela sesli trafik ›fl›klar› var. Orada o ›fl›klar olmasa ben birilerini beklemek zorunday›m karfl›ya geçebilmek için. Oraya bas›p geçmek o kadar büyük bir özgürlük ki. Ya da asansörlere çok basit uygulamalarla, Braille harfler konulabilir, seslendirilebilir, her fley daha kolay hale getirilebilir. Bu senin de toplumun bir parças› oldu¤unun kabul edilmesiyle bafllar. Avrupa’da ya da Amerika’da hiçbir metrobüs ya da hiçbir tramvay yoktur ki sesli sistem olmadan ihalesini kazans›n. Bunu yapmak zorundalar, bu onlar›n sosyal sorumlulu¤u. Türkiye’de bir kurum bir engelliyi ifle ald›¤›nda bunu bir lütuf yapm›fl gibi anlat›yor. Tüm bunlar›n bu flekilde olmamas› laz›m.
Yaz›: P›nar TÜREN ’93 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
B‹L‹M
Lost ç›lg›nl›¤›na kap›lanlardansan›z bu yaz›y› mutlaka okuyun. Kap›lmayanlardansan›z yine mutlaka okuyun. Yaflad›¤›m›z dünyaya hayal aleminden bakmay› seven bir Lost hayran› (ben), dünyaya matematik modelleri üzerinden bakan ama hayal etmenin gücüne inanan bir matematik profesörü (BÜ Matematik Bölümü ö¤retim üyesi Prof. Dr. Sad›k De¤er) ve fizik teorilerindeki uçuflmalar›n biraz durulmas›n› isteyen, filmlerdeki fizik teorilerinin yorumlar›n› e¤lenceli bulan bir fizikçi (BÜ Fizik Bölümü ö¤retim üyesi Prof. Dr. Ali Kaya), New Hall’ün teras kat›nda bir araya geldik ve Lost ile yola koyulup bilimin içinde uçufltu¤umuz konuflmam›z boyunca sicim teorisinden ekstra boyutlara, paralel evrenlerden kara enerjiye, zamanda yolculuktan hologram teorisine uzanan, bol bol güldü¤ümüz ve sonuçta benim fizik ad›na çok fley ö¤rendi¤im bir konuflma gerçeklefltirdik. Hayal gücü ister bilimde olsun ister sanatta evreni keflfetmenin en güzel yolu…
52 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
K
onuya damardan girelim diyorum ve do¤rudan soruyorum Lost’un yetenekleri bitip tükenmeyen bilmeyen adas›na düflen kahramanlar›m›z paralel evrenlerde mi dolafl›yorlar? Bafllar›na gelenler mümkün mü? Cevap da damardan geliyor...
A.K.: Hay›r mümkün de¤il. Orada olanlar paralel evren teorilerinden daha çok Einstein’›n görecelik teorisi ile ilgili. S.D.: Asl›nda paralel evren fikri san›r›m ilk kuantum fizi¤ine dayan›yor. Kuantum fizi¤inde bir olas›l›klar dünyas› var. Onlar›n ayn› anda var olduklar›n› düflünmek, bu flekilde yorumlamak da mümkün olabilir. En az›ndan böyle düflünenler oldu¤unu söyleyebilirim. Yani ayn› anda farkl› evrenler bir arada olabilir, biz onlardan sadece birinde yafl›yoruz. Kozmolojide, enflasyon denilen evrenin küçük bir noktadan bir anda büyük bir ivme ile büyüdü¤ünü söyleyen bir teori var, ayn› flekilde baflka bir yerde de benzer bir büyüme olmufl olabilir ve baflka bir evrene dönüflmüfl olabilir gibi bir düflünce var. Böylece paralel evrenler oluflmufl olabilir deniyor. Sicim Teorisi’ndeyse (string theory) birçok çözüm var ve biz onlardan sadece birinde yafl›yoruz. Belki ayn› anda tüm bu evrenler var ama biz di¤erlerinde yaflamaya uygun olmad›¤›m›z için sadece birinde yafl›yoruz. Ama elbette as›l mesele tüm bu düflüncelerin ne kadar bilimsel oldu¤u. Böyle bir fikir ileri sürebilirsiniz ama bunu hiçbir flekilde ispatlayam›yorsan›z öne sürmenizin de anlam› kalm›yor. A.K.: Yani paralel evrenler baz› teorilerde denklemlerden ç›k›yor, ama teorik denklemlerden ç›kan her fleye de inanmak ya da ciddiye almak zorunda de¤iliz. S.D.: Teorilerin ço¤u fikir ile bafll›yor ama bilim olabilmesi için ispatlanmas› gerekiyor, gözlenebilir bir etkisi olmas› laz›m. Yani bu paralel evrenin bizim evrenimize
Prof. Dr. Ali Kaya
Prof. Dr. Sad›k De¤er
etkisini bir flekilde bulursak o zaman tamam, ama bulamazsak sadece spekülasyon olarak kal›r. A.K.: fiu konufltu¤umuz teorilere inanmayan birçok bilim insan› oldu¤unu söylemek laz›m. Onlar da farkl› fikirler üzerine benzer konular› çal›fl›yorlar ama mesela sicim teorisini kabul etmiyorlar. Sad›k De¤er’in özel ilgi alan›n›n Sicim Teorisi oldu¤unu biliyorum. Sad›k De¤er’in konu üzerine TÜB‹TAK dergisinde yay›mlanan makalesini okudum. Bu ilginç teori atomalt› parçac›klar› nokta fleklinde de¤il, iplik (sicim) fleklinde ele al›yor. Ve fizi¤in temel standart modeline alternatif oluflturuyor. Bu teoriye göre paralel evrenler olas›. S.D.: Sicim Teorisi’nin ilk ç›k›fl› 60’l› y›llar. Kuvvetli etkileflimleri aç›klamak için ortaya at›l›yor. Noktasal parçac›klar yerine sicimler olsa diye düflünülmüfl ama oradaki olay› iyi aç›klayamad›¤› görülmüfl. Ama güzel bir teori, içinde ilginç matematiksel fikirler var deyip, bir grup bilim insan› üzerinde çal›flmaya devam etmifl. Daha sonra 70’li y›llarda sicimin de¤iflik z›plama modlar› oldu¤unu fark etmifller. Z›plama flekline göre ortaya de¤iflik parçac›klar ç›k›yor. Her birinin de¤iflik kütlesi ve
Prof. Dr. Ali Kaya: “fiu konufltu¤umuz teorilere inanmayan birçok bilim adam› oldu¤unu söylemek laz›m. Onlar da farkl› fikirler üzerine benzer konular› çal›fl›yorlar ama mesela sicim teorisini kabul etmiyorlar.” kuantum özellikleri var. Bunlardan birinin yerçekimi için aranan graviton parçac›¤›n›n özelliklerini tafl›d›¤›n› bulunca belki de bu teorinin çok daha genel bir teori oldu¤unu düflünmeye bafllam›fllar. Ama iflin daha da ivme kazanmas› bu modelin 80’li y›llarda kuantum anomalisi denen problemden ar›nm›fl oldu¤u gösterilince bafllam›fl. O y›llara kadar hala üzerinde çok küçük bir grubun
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 53
bas›n›n merakla takip etmeye bafllad›¤› efsane araflt›rma parçaç›k teorilerine yepyeni aç›l›mlar getirebilir (ya da hiçbir fley de bulamayabilir).
Görecelik Kuram› ya da di¤er ad›yla ‹zafiyet Teorisi, ünlü fizikçi Albert Einstein taraf›ndan ortaya konmufltu.
çal›flt›¤› bir modeldi. Ama bu özelli¤i bulununca hem kuantum fizi¤ini hem de Einstein’›n görecelik kuram›n› içeren tutarl› bir teori olarak büyük ilgi uyand›r›yor. Zaten sorun bu iki büyük teorinin kendi içlerinde tutarl› olduklar› halde bir araya geldiklerinde tutars›z olmalar›. Bir araya gelmek zorundalar m›? S.D.: Bu iyi bir soru. Belki de evren böyle deyip pratik bir yaklafl›mla bak›labilir. Einstein’›n görecelik kuram› makro evreni aç›kl›yor, kuantum ise en mikro dünyayla yani atomla ilgileniyor. Kendi alanlar›nda çok iyi çal›flan teoriler bunlar. Birbirileriyle konuflmas›nlar
Kara Delik
54 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Prof. Dr. Sad›k De¤er: “Einstein’›n görecelik kuram› makro evreni aç›kl›yor, kuantum ise en mikro dünyayla yani atomla ilgileniyor. Kendi alanlar›nda çok iyi çal›flan teoriler bunlar.” diyebilirsiniz. Ama modern kozmoloji kuramlar›na bakarsan›z, mesela Büyük Patlama Teorisi’ne göre bütün evren bizim hayal bile edemeyece¤imiz kadar küçük bir fleyden bafllam›fl. Bütün evreni bir yere s›k›flt›rm›fls›n›z, hem inan›lmaz güçlü bir çekim kuvveti var hem de kuantum etkileri var. Dolay›s›yla bu iki teorinin ayn› anda bir flekilde geçerli olmas› laz›m. A.K.: ‹kinci bir durum da kara delikler. Hem kuantum etkilerini bekliyorsunuz hem de zaten büyük bir kütle çekimi var. Sonuçta iki teorinin de etkilerinin görülebilece¤i bir alan kara delikler. Bu yüzden kara delikleri tam olarak anlayam›yoruz. Elbette akl›ma CERN’de bafllayan büyük ATLAS deneyi geliyor. Daha önce dergimizde birkaç kez yer verdi¤imiz ve de¤erli hocam›z Prof. Engin Ar›k’tan dinledikten birkaç y›l sonra dünyan›n ve
A.K.: Büyük Patlama Teorisine göre ilk evrende çok büyük bir s›cakl›k var. Sonra evren geniflliyor ve geniflledikçe so¤uyor -ki bunu destekleyen gözlemsel veriler de var. Yüksek bir s›cakl›k var dedik, evren o aflamada s›v› fleklinde düflünebilece¤iniz bir plazma ile dolu. CERN’deki deneyde iyonlar çarp›flt›r›lacak ve bu çarp›flma sonras›nda çok k›sa bir süre için o plazmaya benzer bir plazma ortaya ç›kar›lacak. O plazman›n özelliklerini araflt›r›rsak evrenin o ilk anki özelliklerini biraz anlam›fl oluruz. Fizikte çözümsüz kalm›fl teorilerin çözümlenmesine yard›m› olacak m›? A.K.: Olabilir. Mesela bir problem süpersimetri dedi¤imiz ve Sicim Teorisinin de kabul etti¤i varsay›mlardan bir tanesi ile ilgili. Süpersimetriye göre bildi¤imiz her parçac›¤›n bir de kardefl parçac›¤›n›n olmas› laz›m. Ama flu anda onlar› gözlemleyemiyoruz. Bu deneyin amaçlar›ndan bir tanesi de o parçalar› gözlemlemek. E¤er o parçac›klar gözlemlenebilirse Sicim Teorisi üzerinde çal›flanlar büyük bir rahatlama hissederler. Ona karfl› olanlar da üzülürler. S.D.: Standart modelin tutarl› olabilmesi için Higgs parçac›¤›n›n bulunmas› gerekiyor. Ama onun bulunmas› heyecanl› bir fley olmayacak. Zaten varsayd›¤›m›z bir fley için “tamam do¤ruymufl” diyece¤iz. Ama e¤er bulunmazsa çok büyük bir problem olacak. Standart modelde yeni fikirler bulmak gerekecek... A.K.: Bu standart model dedi¤imiz teori de neredeyse etraf›m›zda gördü¤ümüz her fleyi içine alan bir model. Elektronlar, protonlar ve kuarklar gibi parçac›klar›n aras›ndaki etkileflimleri aç›klad›¤›n› iddia eden temel parçac›k teorisi.
O halde Higgs parçac›¤›n›n bulunamamas›ndan birkaç dizi ç›kabilir! S.D.: Bunlar›n d›fl›nda daha egzotik beklentisi olanlar da var. Mesela ekstra boyutlar. Sicim Teorisine göre süper simetriyi de varsayarsak 10 veya 11 boyut var. Eskiden bu boyutlar›n çok küçük oldu¤u ve gözlemlenebilece¤i düflünülmüyordu. Ama 10 sene kadar önce asl›nda ek boyutlar›n zannetti¤imiz kadar küçük olmayabilece¤ini fark etti araflt›rmac›lar. Ve e¤er dedikleri gibiyse CERN’deki araflt›rmalarda ek boyutla ilgili bir fleyler ç›kma olas›l›¤› da var. Bizim adadakilerin farkl› boyutlarda efl zamanl› var olduklar›n› düflünebiliriz. Ya da marifetli adam›z bildi¤imiz dünyada alg›layamad›¤›m›z boyutlar› alg›lanabilir hale getiriyordur belki. Yafllanmayan insanlar, ne oldu¤u bilinmeyen duman, iyileflen hastalar, hayatta kalamayan bebekler... Farkl› boyutlar›n bu ifllerde parma¤› olabilir mi? Nedir bu boyutlar? A.K.: Asl›nda çok kolay! S.D.: Çevremizde cisimleri 3 boyutlu olarak alg›l›yoruz. Bir de zaman› da eklerseniz yaflad›¤›n›z her fleyi 4 boyut içinde oluyor diye düflünebilirsiniz. Yaflad›¤›n›z her olay o 4 boyuttaki bir nokta, belli bir yerde ve zamanda oluyor. Einstein’›n bak›fl aç›s› böyle. ‹ki bilim adam›, buna farkl› bak›fl aç›fl› getirdiler. Önce Kaluza flöyle düflünüyor, 4 yerine 5 boyut olsa ve 5. boyut da gravitasyon olsa 4 boyuta indi¤imizde acaba bunun nas›l bir etkisi olur? Ve flunu fark ediyor ki bu çok müthifl bir fley, hakikaten 5. boyutta gravitasyon varsayarsak 4. boyuta indi¤iniz zaman hem gravitasyonu hem de elektromanyetizmay› elde ediyorsunuz. Sanki 5. boyuttaki gravitasyonun iki farkl› gölgesi varm›fl gibi gözünüzde canland›rabilirsiniz. Matematiksel olarak gerçekten bunu yapmak
Lost’un marifetli adas›n›n kerameti fizik teorilerinde mi sakl›? mümkün. Biz iki farkl› fley gibi düflünüyoruz ama asl›nda tek. Kaluza bunu dergide yay›nlamadan önce Einstein’a göndermifl ve o da çok heyecanlanm›fl. Daha sonra Klein ekstra boyutun çember gibi bir fley oldu¤unu düflünmüfl ve çok küçük olsa biz bunu sahiden fark etmeyebiliriz diye aç›klam›fl. Klasik bir benzetme olarak diyelim ki bir bahçe hortumu var. Bu hortuma e¤er çok yukardan bakarsan›z düz bir çizgi görürsünüz, çemberini fark etmezsiniz. Bu teori de böyle düflünüyor. Bu fikir baz› teknik sorunlar›ndan dolay› unutuluyor, ta ki Sicim Teorisi ile çal›flanlar yazd›klar› matematiksel modelin tutarl› olmas› için 10 boyut gerekti¤ini anlayana kadar. Bu çok ilginç, çünkü daha önceki modellerde gözlemlere dayanarak boyutu belirlersiniz ama bu teoride modelin kendisi “ben 10 boyut istiyorum” diyor. A.K.: Fiziksel olarak ekstra boyutlar› hayal etmek gerçekten zor. Ama matematiksel olarak da bir o kadar kolay. S.D.: Sicim Teorisinde 10 boyut
kullan›larak kendi içinde tutarl› 5 farkl› model yaz›labiliyor. Bu da asl›nda garip bir durum. Yani 5 farkl› evren var diyebilir miyiz!? A.K.: Hay›r, bunlardan sadece biri do¤ru olmal›. Belki bilmedi¤imiz evrenler için geçerlidir! S.D.: 80’lerde bu 5 model ç›kt›¤›nda insanlar›n yaklafl›m› sizinki gibiydi. Cevaplar› Ali’ninki gibi, bir model bizimkine uygun, di¤erleri sadece matematiksel modeller. Ama tabii bu biraz ilginç bir durum. Siz bütün her fleyi aç›klayacak bir model peflindesiniz ve zannediyorsunuz ki bir tane model ç›kacak. Ama 5 tane tutarl› model bulunuyor. 10 y›l süren bir çal›flma sonunda da anlafl›ld› ki asl›nda bu 5 model birbirine ba¤l›. Bir tak›m dönüflümler alt›nda bir tanesi di¤erine gidebiliyor. Bence kesin 5 tane paralel evren var! A.K.: Burada ekstra boyut ile farkl› evrenler aras›ndaki ayr›m› 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 55
unutmamak laz›m. ‹kisi birbirinden çok farkl›. Biz 3 boyutu gözlemleyebiliyoruz. Biz gözlemleyemiyoruz diye var olmad›klar› anlam›na gelmez de¤il mi? A.K.: Do¤ru ama var olduklar› anlam›na da gelmiyor. Mesele ekstra boyutun etkisini görebilmek, yani gözlemleyebilmek. Adan›n marifetlerinin belki de en büyü¤ü olan zamanda yolculu¤a gelsek... A.K.: Mümkün de¤il... S.D.: ‹leriye gidebilirsiniz ama geriye gitmeniz mümkün de¤il. Newton fizi¤inde zaman ve uzay birbirinden ba¤›ms›z ak›p giden iki ayr› fley. Bunlar bir fon gibi asl›nda ve siz olaylar› o fonun üzerinde görmeye, anlamaya çal›fl›yorsunuz. Ama Einstein’a göre bunlar dinamikler ve gözlemciye ba¤l›lar. Yani o kadar da pasif de¤iliz, gözlemci olarak bizim de bir önemimiz var... A.K.: Einstein’in uzay-zaman teorisinde bu ikisi dinamik bir yap› al›yor, e¤iliyor, bükülüyor, k›sal›yor geniflliyor. Mesela sizin bir ikiziniz var. ‹kiziniz ›fl›k h›z›nda bir gemiye atl›yor, galaksi içinde bir seyahate ç›k›yor ve geri geliyor. O geri döndü¤ünde sadece 2 y›l yafllanm›fl olabilir ama siz onu beklerken 20 yafl yafllanm›fls›n›zd›r. Tabi o zaman insan›n akl›na neden zaman› geri bükemiyoruz sorusu da geliyor. S.D.: Geriye gidebilmek için özel bir fleye ihtiyaç var. Görecelik kuram›nda ‘kurt delikleri’ denen çözümler var. Uzay-zaman› elmaya benzetirsek onun d›fl›ndan gitmek yerine delik açarak elman›n içinden gidebilirseniz o zaman geriye de gitmek mümkün. Ama orada bir paradoks var. Mesela geriye gittiniz ve kendinizle karfl›laflt›n›z. O zaman ne olacak? Mesela kendinizi gemiye binmeden önce durdurursan›z ne olacak? 56 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Lost’da devaml› bu oluyor... Zamanda geriye gidiyorlar ve asl›nda bugüne de etki ediyorlar. A.K.: Sorun flurada, diyelim ben buradan kalk›yorum ve zamanda geriye gidiyorum ve sizin gözünüzde art›k burada yokum. Ya orada bugünü etkileyecek bir fley yaparsam, mesela Sad›k’› bu röpartaja gelmemek için ikna edersem ya da baflka bir fley... O zaman siz bundan nas›l etkileneceksiniz? Belki paralel evrenlerde ayn› kifli farkl› hayatlar yafl›yor ama sadece tekini yaflad›¤›n› zannediyor. A.K.: Evet, bu paradokstan kurtulman›n yolu bir kifli zamanda geriye gitti¤inde evren çatallafl›yor gibi düflünmek olabilir. Bu da ne kadar bilimsel tart›fl›l›r... S.D.: Birçok teorisyene göre kuantum etkileri dikkate al›nd›¤›nda kurt delikleri kapanacak ve böylece paradoks kalmayacak çünkü zamanda geri gitmek mümkün olmayacak. Yani evren buna izin vermeyecek. Kuantumun bunu diyece¤i tahmin ediliyor. Biraz fikirleri uçurmak laz›m, o zaman ilerleme oluyor dedik. Bugün fizik dünyas›nda hangi fikirler uçufluyor? A.K.: Ben biraz daha tutucuyum bu konuda. O kadar çok fley uçufluyor ki! Bundan 100 y›l kadar önce insanlar bilimsel konularda çok tutuculard›, yeni fikirleri kabullenmeleri çok zaman al›yordu. Ama sonra deneylerin de yard›m› ile neredeyse her yeni öngörü kabul görmeye bafllad›. Mesela teorilerin varsayda¤› parçac›klar›n hemen hepsi daha sonra deneyler ile gözlemlendi. fiu anda ise çok fazla fikir etrafta uçuyor ama hiçbiri deneyle ispatlanam›yor. Bu sefer de fazla aç›ld›k. Benim flahsi görüflüm biraz daha eskiden oldu¤u gibi deneyselli¤e, gözleme ba¤l›l›¤a önem vermekten yana. O kadar
uçuk fikirle bafl etmeye çal›flmaktansa gözlemlenebilir olanlar üzerine çal›flmaktan yanay›m. Son y›llar›n sizi en heyecanland›ran teorilerinden bahsetsek... Belki bir dizi fikri de bizden ç›kar! S.D.: Juan Maldacena adl› bir fizikçi sicim teorisinde holograma benzeyen bir durum keflfetti. Özetle 5 boyutlu uzay zamanda tan›ml› bir çekim kuram› ile onun 4 boyutlu s›n›r›nda yaflayan bir kuantum alan teorisi aras›nda bir iliflki kurdu. Bu müthifl bir fikir. San›yorum ki bu da hayal gücünü ateflleyen bir fley. Zamanla eminim bununla ilgili diziler, filmler olacakt›r. Ben bu teoriden hiçbir fley anlamad›m... A.K.: Hayata nas›l uyarlan›r bilmiyorum ama üç boyutlu bir fleyi anlaman›z için ona karfl›l›k gelen iki boyutlu baflka bir fleye bakman›z yeterli oluyor. Yani sadece gölgelere baksan›z yeterli. Belki de do¤aüstü hikayelerdeki insanlar bu holografik canl›lard›r diyorum heyecanla ama Ali Bey bu fikrimi hiç sevmiyor. Lost’da koskoca ada kayboldu! A.K.: Ben adan›n kaybolmas›n› da sevmemifltim. Orada koptum zaten diziden... Keflke daha sembolik b›raksalarm›fl. Ada yine kaybolsun da, “bilimsel olarak” aç›klamaktansa sembolik aç›klama olsayd›... Heyecan veren bilimsel teorilere dönecek olursak, enteresan bir geliflme var kozmolojide. Evren geniflliyor. Fakat normalde bu genifllemenin yavafllamas›n› bekleriz. Yap›lan gözlemler ise son dönemlerde geniflleme h›z›n›n artt›¤›n› gösteriyor. Bu mesela anlayamad›¤›m›z bir fley. Yerçekimin bunu yavafllatmas›n› bekliyoruz. Sanki bunun itme gibi bir etkisi var. fiu an bilmiyoruz. S.D.: Orda da bir film yat›yor asl›nda. Kara Enerji ve Kara Madde... A.K.: Kara Madde o kadar mistik de¤il. Kütlesi olan bir madde. Fakat Kara Enerji tam bir mistik durum. Onun ne oldu¤u hakk›nda bir fley bilmiyoruz. S.D.: ‹flin ilginci evrendeki maddenin yüzde yetmifli kara enerji. Yüzde yirmi befli kara madde ve yüzde befli de bizim bildi¤imiz madde. A.K.: Yüzde yirmi befli konusunda az da olsa fikrimiz var. Ama yüzde yetmifl befli hakk›nda hiçbir fikrimiz yok. Sohbetimizin sonunda art›k Lost’u seyretmediklerini söylüyorlar. Ben ayn› heyecanla seyrediyorum. Tüm bu dizileri asl›nda s›k›ld›¤›m›z gerçeklere karfl› hayal gücümüzün yaratt›¤› alternatifler diye düflünüyorum. Belki paralel evrenler ve ekstra boyutlar ve zaman›n içindeki tüm yolculuklar sadece filmlerde olur. Belki de bir gün gelir filmler gerçek olur.
Yaz›: Duygu KAMBUR Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
KÜLTÜR-SANAT
Üç Bo¤aziçili’nin dans serüveni Bu ayki rengarenk dosyalar›m›zdan biri de dans. Üç Bo¤aziçili’nin birbirinden farkl› dans öyküleri var. Okurken bir an önce siz de bu dünyan›n bir parças› olmak isteyeceksiniz.
B
o¤aziçili olmak çok yönlülü¤ü, çok yönlülük de danstan tiyatroya, do¤a sporlar›ndan modern sanata, müzikten sinemaya birçok alanla amatör ya da profesyonel düzeyde ilgilenmemizi sa¤l›yor. Geçti¤imiz günlerde dergi yaz› kurulu olarak elimizde birikmifl, dansla ilgilenen Bo¤aziçililere ait çok renkli haberlerin oldu¤unu fark ettik. Madem öyle, hayatlar›na dansla renk getirmifl, baflkalar›n›n hayatlar›na da dans arac›l›¤›yla büyülü dokunufllar yapmay› hedeflemifl üç Bo¤aziçiliyle konuflal›m dedik ve bu renkli dosyay› haz›rlad›k. Dans bir kitaptan ç›kt›, flirket e¤itimlerine girdi, oradan ç›kt› rengârenk bir festivalin parças› oldu. Dans›n büyülü ad›mlar›n› gelin beraber takip edelim ve ilk olarak TRANSIT FESTIVAL’in koordinatörlü¤ünü yapan Defne Erdur Bekdik’in (’02) dans hikâyesini dinleyelim.
2006’da kat›l›mc›s› oldu¤unuz ve size dans etme cesaretini yeniden veren TRANSIT FESTIVAL’in flimdi koordinatörüsünüz. Genel olarak festivalin içeri¤inden, bu seneki programdan bahseder misiniz? TRANSIT FESTIVAL’in amac› farkl› altyap›lardan ve birikimlerden gelen artist ve izleyicileri, do¤açlama prati¤i ve performans sanatlar› içinde; dans, müzik ve görsel sanatlar yoluyla, özel çevre ve mekanlarda bir araya getirmek. 2010 y›l› TRANSIT’in 5. y›ldönümü olacak. Kapsam›m›z› hem yer alaca¤›m›z flehirler hem de kat›l›mc› e¤itmenler ve sanatç›larla gerçeklefltirece¤imiz etkinliklerle genifllettik bu y›l. ‹stanbul’da Nancy Stark Smith ve Mike Vargas’›n sunumlar›yla bafllayacak program›m›z Kapadokya’da ikilinin gerçeklefltirece¤i atölye çal›flmalar›yla ve ard›ndan Kirstie Simson ve Le Quan Nihn’in birlikte gerçeklefltirece¤i gösteri ve atölye çal›flmalar›yla devam edecek. Bu y›l TRANSIT Kervan Projesi ad›n›
verdi¤imiz yeni projemizle Kapadokya’dan Antakya ve Suriye’de Halep’e kadar uzand›¤›m›z bir y›l olacak. Uzun vadede planlar›m›z Dünya’n›n farkl› yerlerinde do¤açlama ve performans sanatlar› alanlar›nda TRANSIT geçifller yapabilmek. Festival s›ras›nda yap›lan Atölye çal›flmalar› kimlere aç›k? Ça¤dafl sanatlar alan›nda, kendi kiflisel yarat›m süreçleri, araflt›rmalar› ve çal›flmalar›na aktif olarak devam eden; özellikle do¤açlama ve performans sanatlar› alanlar›nda çal›flan tüm sanatç›lara aç›kt›r. TRANSIT FESTIVAL’in koordinatörlü¤ü d›fl›nda çeflitli dersler verdi¤inizi biliyoruz. Biraz bunlardan bahsedebilir misiniz? Bu zamana kadar çok farkl› koreograflar ve sanatç›larla çal›flma
Foto: U¤ur Keskin
60 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
imkan›m oldu, ama birikimlerimi sadece sahneye koyarak paylaflmak beni tatmin etmedi aç›kças›. Ders vermek benim için çok de¤erli. Asl›nda “ders” demek biraz yanl›fl. Daha çok bir paylafl›m ve keflif süreci bu... Bu anlamda flansl›y›m çünkü y›llar içinde birçok çat› alt›nda birçok sanatç› ile çal›flma imkan› buldum. Ayn› zamanda Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvar›’nda lisans ve yüksek lisans düzeyinde dersler vermeye bafllad›m. Aç›kças› bunca y›ld›r, sosyoloji ve psikoloji olsun editörlük, reklam yazarl›¤› olsun yapt›¤›m hiçbir iflin bofla gitti¤ini düflünmüyorum. Her fley bugünkü sistemimde yerini buluyor. En çok da bu y›l bitirmek üzere oldu¤um “Sanatla Terapi ve Yarat›c›l›k” sertifika program› yard›m›ma kofluyor. Dört senedir devam etti¤im, Uluda¤ Üniversitesi ve Aura Psikoterapi, Sanatla Tedavi ve E¤itim Merkezi iflbirli¤i ile yürütülen “Sanatla Terapi ve Yarat›c›l›k” adl› disiplinleraras› bu programda edindi¤im, psiko-sosyal geliflime yönelik ve pedagojik diyebilece¤im, yaklafl›mlar› tüm çal›flmalar›mda de¤erlendirebiliyorum.
O halde gelelim Yrd. Doç. Dr. Nevin Eracar süpervizyonlu¤unda gerçeklefltirdi¤iniz “sanatla terapi ve yarat›c›l›k” e¤itimlerinize... Bu fikir nas›l ç›kt› ortaya? Dans nas›l terapi arac› olarak kullan›l›yor? Biraz bunlardan bahseder misiniz? Sanatla terapi e¤itimi vermiyorum, ancak e¤itimlerimde sanatla terapi yöntem ve yaklafl›mlar›na yer veriyorum. Üniversitede dans ö¤rencileriyle onlar›n yarat›c› süreçlerini desteklemeye yönelik disiplinleraras› çal›flmalar yap›yoruz. Bu noktada geliflim psikolojisi, sosyal psikoloji; fenomenolojik ve varoluflçu bak›fl aç›lar› çal›flmal›r›m›zda çok ifle yar›yor. Ayr›ca kurulma aflamas›nda olan “Elim Sende!” derne¤imiz var. ‹lkö¤retim ve lise ça¤›ndaki çocuk ve gençlerle, psiko-sosyal geliflimlerine destek olabilmek amac›yla okul sonras› çal›flmalar gerçeklefltiriyoruz. Koordinatörlü¤ünü üstendi¤im bu organizasyonda, flu anda ‹stanbul’a göçle gelen ailelerin çocuklar›n›n devam etti¤i Taksim civar›ndaki iki okulda sosyal aktiviteler düzenliyoruz. Yarat›c› dans ve
Defne Erdur Bekdik: “Birey veya grup pasif dinleyici de¤ildir. Bu çal›flmalar› kurumlar›n kendi mekanlar›nda gerçeklefltirmek mümkün oldu¤u gibi Beyo¤lu’nda DansBuluflma, Galata fiifahanesi gibi stüdyolarda da gerçeklefltirmek mümkün olabiliyor.”
dramadan, seramik, cam boyama ve resim atölyelerine kadar psikolog ve sanat e¤itmenlerinin iflbirli¤i içinde çal›flt›¤›, yine ÇATI derne¤inin deste¤iyle yürüyen bir sosyal sorumluluk projesi bu. Ben ayr›ca kiflisel olarak kurumlar›n insan kaynaklar› bölümleriyle birlikte “Sanatla Etkileflim: Kiflisel ve Kurumsal Geliflim” programlar› düzenliyorum. Bu do¤rultuda firmalar›n ‹nsan Kaynaklar› birimleriyle iflbirli¤i içindeyiz. Müzik, dans, edebiyat, resim, tiyatro ve sinema gibi farkl› sanat dallar›ndan yararlan›larak gerçeklefltirilen bu çal›flmalarda, a¤›rl›kl› olarak aktif yöntemler kullan›l›r. Birey veya grup pasif dinleyici de¤ildir. Bu çal›flmalar› kurumlar›n kendi mekanlar›nda gerçeklefltirmek mümkün oldu¤u gibi Beyo¤lu’nda DansBuluflma, Galata fiifahanesi gibi stüdyolarda da gerçeklefltirmek mümkün olabiliyor.
Foto: Ezgi Göç Foto: U¤ur Keskin 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 61
Berna Kurt
Berna Kurt: “BGST’nin halk yay›nc›l›¤› anlay›fl›ndan ötürü hedefimiz herkese hitap edebilecek bir kitap sunmakt›. Bu yüzden konuyla ilgili bilgisi olan kiflilere garip gelebilecek flekilde 500’e yak›n dipnot düfltük kitaba.”
Bir di¤er dans öyküsü de BGST yay›nlar›ndan ç›kan “Dans Tarihini Yeniden Düflünmek” kitab›n› yay›na haz›rlayan Berna Kurt’a (’00) ait. Ayn› zamanda BGST’nin dans ekibinin bir parças› olan Kurt’la kitab›n önemini ve dans piyasas›na kazand›rd›klar›n› konufltuk. Kitab›n Türkiye’ye gelifl sürecinden ve BGST’nin bu kitab› yay›nlamas›ndaki amac›ndan konuflmam›za bafllayal›m isterseniz. Alexandra Carter dans alan›nda çok iyi bir akademisyen, daha önce ç›karm›fl oldu¤u kitaplar da var. Biz de BGST’nin dans kolu olarak geleneksel dans türlerini icra eden, dansla alakal› akl›n›za gelebilecek her konuda okumalar yapan bir grubuz. Okuma yaparken kendimizi geleneksel danslarla s›n›rland›rm›yoruz; bale, modern dans, ça¤dafl dans hepsi çal›flmalar›m›z aras›na giriyor. Ancak okudu¤umuz klasik kitaplar da hep bir fleylerin eksik oldu¤unun fark›ndayd›k. Bizim icra etti¤imiz danslardan nadiren “ilkel dans”, halk danslar› diye bahsederek geçifltiriyorlard›. Araflt›rmalar›m›z sonucu bu kitab› bulduk. Benzerlerine alternatif olabilecek nitelikteydi. Bu kitab› di¤erlerinden farkl› k›lan daha kapsaml› ve akademik olmas›yd›. Dans üzerine referans kitaplar›n Türkçe çevirileri çok yok. Biz de kolektif bir sürecin içine girerek BGST’li 9 arkadafl›m›zla makalelerin çevirilerini yap›p, Türkiye’deki bu a盤› bir yerlerinden doldural›m dedik ve kitab› yay›na haz›rlad›k. Kitap Oscar Wilde’›n “Tarihe borçlu oldu¤umuz görevlerden biri de onu yeni bafltan yazmakt›r.” sözüyle bafll›yor. Peki, kitab›n gayesi dans tarihini yeniden yazmak m› yoksa bir yorum getirerek okuyucular› düflünmeye teflvik etmek mi? Kitab›n ad›ndan da
62 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
anlafl›labilece¤i gibi amaç biraz daha düflündürtmeye yönelik. Kitaptaki ilk üç makale tamamen kuramsal, yani tarihin geçmiflte nas›l yaz›ld›¤›, nelerin atland›¤›, hangi boflluklar›n oldu¤u ve bundan sonra nas›l yaz›labilece¤i üzerine. En büyük hedeflerimizden biri Türkiye’de dans alan›nda e¤itim veren kurumlar›n ve akademisyenlerin bu kitaptan faydalanmas›n› sa¤lamak; çünkü sadece bu üç makale bile sahne sanatlar› üzerine çal›flan kiflilerin, yüksek lisans yapan ö¤rencilerin ifline yarayabilecek nitelikte. Ama amac›m›z sadece belirli bir kesime hitap etmek de¤il. Yaz›lar›n içeri¤ine bakt›¤›m›zda kitap; dansa merakl› olan, izleyen, takip eden, modern dans nedir, ça¤dafl dans nedir üzerine düflünmek isteyen okuyuculara hitap ediyor. Kitapta 15 tane birbirinden ba¤›ms›z makale var ve neredeyse tamam› akademisyenler taraf›ndan yaz›lm›fl. Alexandra Carter da bu yaz›lar› bir araya getirip kendi makalelerini de di¤erlerine ekleyerek editörlük yapm›fl. Dolay›s›yla biraz zorlay›c› akademik bir dil var, ama BGST’nin halk yay›nc›l›¤› anlay›fl›ndan ötürü hedefimiz herkese hitap edebilecek bir kitap sunmakt›. Bu yüzden konuyla ilgili bilgisi olan kiflilere garip gelebilecek flekilde 500’e yak›n dipnot düfltük kitaba. Sizce kitap Türkiye’deki üniversitelerin dans tarihi derslerinde referans olarak gösterilebilecek mi? Biz bunun için çabal›yoruz. Ben de tarih alan›nda doktora yap›yorum ve dans tarihi üzerine tez haz›rl›yorum. Ders ille tarihle ilintili olmak zorunda da de¤il. Buradaki makalelerin içerik yelpazesi çok genifl. Örne¤in biri dans›n modayla, di¤eri siyasetle iliflkisinden bahsediyor ya da toplumsal cinsiyetin sahne sanatlar› üzerindeki etkisini ele al›yor. Her makale birbirinden ba¤›ms›z
Berna Kurt: “Özellikle modern danslarda kad›n kimli¤ini ya da cinsiyet yönelimlerini sorunsallaflt›ran yorumlamalardan kaç›n›l›yor. 21. yüzy›lda sahneye ç›k›p da sadece güzel kad›n bedeni sergileme amac› gütmek pek de mümkün de¤il.”
oldu¤undan herhangi birini seçebilir ve onun üzerine tart›flma yürütebilirsiniz derslerde. Makaleleri birbirine ba¤layan tek unsur ele ald›klar› dönemler. Kronolojik bir s›raya göre düzenlenmifl durumda. Türkçe kaynaklar›n bu alanda bir elin parma¤›n› geçmedi¤ini göz önüne al›rsak kitap daha da önem kazan›yor. Kitapta da denildi¤i gibi sanatç› kiflisel inançlar›yla performans›n› kamusal alanda icra etti¤inden ve dans
insanlara do¤rudan etki etme niteli¤i tafl›d›¤›ndan, dans›n hangi perspektiften yorumland›¤› çok önemli. Siz ne düflünüyorsunuz bu konuda, dans›n politikadan ba¤›ms›z olmas› mümkün mü? Siz art›k “ben sanat›m› sadece estetik kayg›larla yap›yorum” diye iddia etseniz bile asl›nda belirli fleyler söylüyorsunuz. Sadece etnik danslar de¤il bütün danslar belirli bir toplumsal çerçeveden ç›kma. Toplumsal cinsiyeti ele alal›m örne¤in. Özellikle post modern dönem sonras› dansta belirli cinsel kal›plar› aflmaya yönelik çal›flmalar yürütülmekte. Bu bir tesadüf mü? Çok klasik bir örnek olacak ama balede erkek kad›n› tutar kald›r›r, asl›nda bu sadece estetik kayg›larla yap›lmaz. Kad›n› seyirciye gösteriyordur. Siz ikili bir dans izledi¤inizi zannedersiniz, ama asl›nda ön plandaki kad›n› izlersiniz. Erke¤in oradaki ifllevi kad›n bedenini size en estetik olabilecek flekilde göstermektir. Bu durum
yüzy›llarca olagelmifl ama art›k bu kal›plar› aflmaya çal›flan çok say›da dansç› var. Özellikle modern danslarda kad›n kimli¤ini ya da cinsiyet yönelimlerini sorunsallaflt›ran yorumlamalardan kaç›n›l›yor. 21. yüzy›lda sahneye ç›k›p da sadece güzel kad›n bedeni sergileme amac› gütmek pek de mümkün de¤il. Kitap ne kadar kapsay›c› olmak istese de Bat› merkeziyetçili¤inden pek kurtulamam›fl maalesef. 15 makaleden yaln›zca biri Bat› d›fl› dans türüyle ilgili. 15 makalenin 14 tane yazar› var, farkl› perspektiflerden konuyu ele alabilecek. Kitap, genelde bir dönemin Bat›’s›n› ya da Bat› dans türlerini ele alm›fl ancak çok farkl› aç›lardan, ezber bozacak cinsten. Ayr›ca Bat› deyince akl›m›za genelde bale ya da modern dans türleri gelir, ama kitapta Bat›l› olmayan danslar›n içine de nüfus etmifl hip hop, breakdance gibi türler de ele al›n›yor.
BGST dans gösterilerinden...
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 63
Son olarak Seçil Bayraktar’›n (’02) “Smart Steps” adl› merkezlerinde dans› kurumsal e¤itimlerde nas›l kulland›klar›n› ve elde ettikleri etkili sonuçlar› konufltuk.
Dans› ve ifl dünyas›n› birlefltirme fikri nas›l do¤du? Ben 11 y›ld›r dans e¤itmeniyim ve lisansl› dans sporcusuyum, ayn› zamanda BÜ ‹flletme Bölümü’nü bitirdim. Tüm bu e¤itimlerimin bana kazand›rd›¤› bak›fl aç›s› ile birkaç y›l önce bu fikir ortaya ç›kt›. Bu zamana kadar çal›flt›rd›¤›m›z dans tak›mlar›yla ifl yaflam› aras›nda benzerlik oldu¤unu fark ettim. Dansta partnerler aras›nda olan rol farkl›l›klar› aynen ifl hayat›ndaki yönetici/yönetilen aras›ndaki iliflkide de geçerli. Partnerini ne flekilde yönlendirece¤i, de¤iflen ritme nas›l ayak uyduraca¤› ya da pistte dans eden baflka insanlar varken nas›l bir yönetim sergileyece¤i ne kadar önemliyse ifl yaflam›ndaki liderlik de o kadar önemli ve birbirine benzer. Bu yüzden çal›flanlara verilen e¤itimlerde dans› kullanabiliriz diye düflündüm. Yapt›¤›n›z çal›flmalar›n içeri¤i nedir, bu yöneten/yönetilen iliflkisini nas›l yans›t›yorsunuz? Biz flirketlerin çal›flanlar›na sunduklar› teorik e¤itimleri, pratikle birlefltiriyoruz. ‹flin teori k›sm›ndan sonra çeflitli dans egzersizleriyle çal›flmalara geçiyoruz. ‹fl dünyas›nda karfl›laflt›klar› zorluklarla dans egzersizi aras›nda benzerlik kurup 64 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
geri bildirimler yap›yor ve o durumdayken neler yapabilirler onlara bak›yoruz. Hangi dans tekniklerini kullanarak yap›yorsunuz bu çal›flmalar›? ‹lla eflli bir dans olmak zorunda de¤il; örne¤in tak›m çal›flmas› e¤itimlerinde tak›m olarak harmoni içerisinde sergileyebilecekleri grup danslar› kullan›yoruz. Hip hop da olabilir, tango da, salsa da. Bu tabii flirketin profiline, insanlar›n hangi dansa yatk›n olduklar›na, hususi tercihlerine çok ba¤l›.
Seçil Bayraktar: “Dansta partnerler aras›nda olan rol farkl›l›klar› aynen ifl hayat›ndaki yönetici/yönetilen aras›ndaki iliflkide de geçerli. Partnerini ne flekilde yönlendirece¤i, de¤iflen ritme nas›l ayak uyduraca¤› ya da pistte dans eden baflka insanlar varken nas›l bir yönetim sergileyece¤i ne kadar önemliyse ifl yaflam›ndaki liderlik de o kadar önemli ve birbirine benzer.”
E¤itime kat›lanlar kap›dan ç›kt›ktan sonra “ben art›k salsa biliyorum” diyebiliyorlar m›? E¤er uzun süreli e¤itim de¤ilse diyemiyor. E¤itimde firman›n ihtiyac›na göre bir odak seçiyoruz. Diyelim ki iletiflim eksikli¤i veya liderlik becerilerini gelifltirme. Oda¤a uygun dans stilini de belirledikten sonra e¤itim süresi belli olmufl oluyor. Ancak kulland›¤›m›z egzersizler kiflinin belli bir danstan bir fleyler ö¤renmesini, belki de bir hobiye bafllang›ç yapmalar›n› sa¤l›yor. Ama flunu bilmek gerekiyor ki dans orada amaç de¤il araç. E¤itime kat›lanlar›n tepkisi nas›l oluyor? Art›k trend, standart e¤itimden ziyade uygulamal› e¤itimler. Bizdeki kat›l›mc›lar da e¤itime aktif olarak kat›lma imkân› buluyorlar. Dans›n duygusal zekâya hitap ediyor olmas›, kiflilerin duygular›n› da hesaba katarak hareket etmelerini sa¤l›yor. Bu yüzden herhangi bir e¤itimde ald›klar› tatminden daha fazlas›n› buluyorlar burada. Dans ettikleri zaman hem kiflilerin motivasyonlar› art›yor hem de flirketler haz›rlad›¤›m›z paket programla kaynaklar›n› ve zamanlar›n› etkili ve verimli bir flekilde de¤erlendirmifl oluyorlar.
Seçil Bayraktar
BÜMED’DEN
Yaz›: Deniz ÖZGÖRGÜLÜ ’03 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
En iyi ö¤retmen ö¤rencinin kendisidir... Ülkemizin yetifltirdi¤i çok de¤erli dilbilimci ve dil e¤itmeni Prof. Dr. Sinan Bayraktaro¤lu, 31 Mart Çarflamba akflam› Kilyos Sar›tepe kampüsünde BUmanzara'n›n konu¤uydu. Proficiency öncesinde yabanc› dil ö¤renim ve edinim stratejileri üzerine gerçekleflen söyleflide Prof. Dr. Sinan Bayraktaro¤lu, ö¤rencilerin konuyla ilgili sorular›n› keyifli bir sohbet ortam›nda yan›tlad›.
B
Umanzara, Kilyos Sar›tepe Kampüsü ö¤rencilerini 31 Mart akflam› dünyaca tan›nm›fl çok de¤erli bilim insan› Prof. Dr. Sinan Bayraktaro¤lu ile buluflturdu. Prof. Dr. Sinan Bayraktaro¤lu, Türkiye’de ve ‹ngiltere’de dilbilim ve dil e¤itimi alan›nda üstün hizmetlerde bulunmufl, ülkemizin yetifltirdi¤i önemli bir dilbilimci ve dil e¤itmeni. Söylefliyle birlikte bizlere, kendisini daha yak›ndan tan›ma f›rsat›n› verdi¤i ve paylaflt›¤› de¤erli bilgilerle proficiency öncesinde ‹ngilizce dili ö¤renimiyle ilgili sorular›m›z› yan›tlad›¤› için Sinan Bey’e bir kez daha teflekkür ediyoruz. Prof. Dr. Sinan Bayraktaro¤lu’nun baflar›lar› o kadar çok ki... Heyecan ve ilham verici bir özgeçmifli var.
68 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Talas ve Tarsus Amerikan Kolejlerinde tamamlad›¤› orta ve lise ö¤reniminin ard›ndan, Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Co¤rafya Fakültesi’nde ‹ngiliz Dili ve Edebiyat›, Latin Dili, Yak›nça¤ Osmanl› Tarihi alanlar›nda lisans ö¤renimi görmüfl. Orta Do¤u Teknik Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Befleri ‹limler Bölümü’nde bir süre ‹ngiliz Dili ö¤retim görevlisi olarak görev yapt›ktan sonra gitti¤i ‹ngiltere’de uzun y›llar yaflam›fl. Leeds, Cambridge, Londra ve Ulster Üniversitelerinde önemli akademik görevlerde bulunmufl, çal›flmalar yürütmüfl. Cambridge’de, The Cambridge Centre For Languages, Sawston Hall’da kurucu direktörlük görevini yürüttü¤ü s›rada buradaki Türk çocuklar› için Uluslararas› Bakalorya Diplomas› veren Uluslararas› Türk Lisesi’ni
çizdi. Bu sebeple, ö¤renciler için yabanc› dil ö¤reniminin yaln›zca akademik ‹ngilizce ile s›n›rl› kalmamas› gerekti¤ini, genel olarak dil ö¤renmenin süreklilik gerektiren bir süreç oldu¤unu ve yaflam boyu devam etti¤ini vurgulad›.
... yor
› fl › çal
üllüleri
gön anzara
Söylefli öncesinde Sinan Bey’le birlikte Kilyos’a seyahat ederken, dünyada ve Türkiye’de dil e¤itimi ve ö¤renimi konular›nda biraz sohbet etme f›rsat›n› bulduk. Araçta bulunan hepimiz profesyonel olarak e¤itimin içindeydik. Konuyla ilgili paylaflt›klar›m›z söyleflinin de nas›l flekillenece¤ini göstermiflti...
Sanatç› Bedri Rami Eyübo¤lu’nun “Üç Dil” fliiri ile konuflmas›na bafllayan Prof. Dr. Sinan Bayraktaro¤lu, özellikle günümüzde, ülkemizde üniversitelerden mezun olan ö¤rencilerin en az›ndan bir yabanc› dil bilmesi gerekti¤inin önemine de¤indi. Ancak iyi bir yabanc› dil e¤itimi için bizlere düflenin öncelikle kendi ana dilimizi do¤ru kullanabilmemiz oldu¤unu vurgulad›. AB’nin üniversiteden mezun olacak ö¤rencilere iki dil bilme flart› getirdi¤ini ifade eden Bayraktaro¤lu, Common European Framework of Reference for Languages çerçevesinde Avrupa’daki yabanc› dil ö¤renimi ve ö¤retimi de¤erlendirme kriterlerinden bahsetti. Lancastar Üniversite’sinin bir projesi olan DIALANG (Diagnostic Language Assessment System) arac›l›¤›yla, ö¤rencilerin ‹ngilizce dil seviyelerini bireysel olarak takip edebileceklerini belirtti. Bayraktaro¤lu konuflmas›n›n devam›nda, bugün ‹ngilizce’nin dünya dili oldu¤u gerçe¤inin alt›n›
BUm
kurmufl. Türkiye ve ‹ngiltere’de önemli kurumlarda akademik dan›flmanl›k, temsilcilik ve üyelik görevlerinde bulunan Prof. Dr. Sinan Bayraktaro¤lu, Nisan 2000’de dönemin Cumhurbaflkan› Süleyman Demirel taraf›ndan “T.C. Devlet Üstün Hizmet Madalyas›” ile ödüllendirilmifl. fiubat 2009 itibariyle Avrupa Yabanc› Diller Kalite E¤itimi Derne¤i’nin (European Association of Quality Language Services-EAQUALS) müfettiflli¤ine atanm›fl bulunuyor. Ayn› zamanda yürüttü¤ü çeflitli akademik görevler aras›nda, üniversitemiz E¤itim Fakültesi Yabanc› Diller Bölümü’nde de yar› zamanl› ö¤retim üyeli¤i yapmakta.
“Duyuyorum, unutuyorum; görüyorum, hat›rl›yorum; yap›yorum, anl›yorum” diyerek bir Çin atasözünü paylaflt› Bayraktaro¤lu. Mesaj, salondaki herkes için aç›kt›. Bir ö¤renci, ö¤renim süreci içerisinde kendi ö¤reniminden sorumluydu. Kaliteli bir e¤itimin gerçeklefltirilmesi için de kiflinin ba¤›ms›z olarak kendi kendine ö¤renebilmeyi ö¤renmesi gerekliydi. O akflam zihinlerinde “‹ngilizce’yi daha iyi nas›l ö¤renebilirim, ‹ngilizcemi nas›l gelifltirebilirim?” sorusuyla söylefliye kat›lan ö¤renciler, kendilerinin en iyi ö¤retmeniydi asl›nda...
BUmanzara üyesi olmak veya bilgi almak için:
www.bumanzara.org
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 69
ÜN‹VERS‹TEDEN
Yaz›: Burcu ÜNLÜTABAK ’08
E¤itimden felsefeye, gazetecilikten sinemaya kadar
pek çok farkl› ders BÜ Yaz Dönemi’nde... Bo¤aziçi Üniversitesi yaz döneminde yine oldukça ilginç ve renkli dersler aç›l›yor. Yurt içinden ve yurt d›fl›ndan yüzlerce ö¤renci birçok farkl› alanda aç›lan dersler aras›ndan kendi ilgi alanlar›na uygun dersleri seçebiliyor. 2010 Yaz Dönemi’nde üniversitemize gelen yabanc› akademisyenlerden baz›lar› ile hem verecekleri dersler konusunda bilgi almak hem de Bo¤aziçi Üniversitesi hakk›ndaki görüfllerini ö¤renmek için konufltuk. ● ZOUHAIR GHAZZAL Lübnan sivil savafl› s›ras›nda (19751990) Beyrut’taki American Üniversitesi’nde ö¤renci olan Zouhair Ghazzal ilk önce kimya ve fizik lisans derecesi alm›fl. Daha sonra yüksek lisans›n› felsefe üzerine yapm›fl. Yüksek lisans› bitirdikten sonra Paris’e gitmifl ve Sorbonne’da doktoraya bafllam›fl. Tez konusu Osmanl› Dönemi’nde fiam üzerineymifl. Daha sonra Amerika’ya gitmifl ve 1992 y›l›ndan bu yana Chicago’da Loyola Üniversitesi’nde dersler veriyor. Genel olarak çal›flma konular› siyasal, ekonomik, hukuki ve toplumsal gözden Osmanl› Halep Beylerbeyi’nin o dönemdeki Arapça metinler de göz önünde bulundurularak de¤erlendirilmesi üzerine. fiu an günümüz Suriye’sinde suç ve ceza sistemi ile ilgili bir kitab› tamamlamak için çal›fl›yor. Yaz Okulu’nda ders vermek için Bo¤aziçi Üniversitesi’ni tercih etmenizin nedeni nedir? Bo¤aziçi Üniversitesi’ne olan ilgim asl›nda her fleyden önce eskiden Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun kalbi olan ‹stanbul’da yer almas›ndan kaynaklan›yor; çünkü Osmanl› benim ilgilendi¤im ve hakk›nda araflt›rma yapt›¤›m bir konu. Suriyeliler ve Lübnanl›lar dört yüzy›l boyunca Osmanl› egemenli¤i alt›nda kald›klar› 70 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
halde günümüzde ne bilimsel alanda ne de popüler kültürde bu döneme pek fazla önem verilmiyor. Araflt›rmam›n amac› 19. yüzy›ldan itibaren Osmanl›y›, sömürge dönemini ve ça¤dafl ulus devletini anlatan ve bütünlük oluflturmayan hikâyeleri bir araya getirmek. Böyle bir çal›flmay› sürdürmek için herhalde ‹stanbul’dan daha uygun bir yer olamaz. Verece¤iniz ders hakk›nda bilgi verir misiniz? Verece¤im film dersi daha çok Türk ve ‹ran sinemas› üzerin e odaklan›yor. Ayr›ca birkaç tane de ‹srail filmi ekledim. Sineman›n en iyilerini tarihsel olarak Avrupa ve Amerika yap›mlar›nda iliflkilendirmeye çal›fl›yoruz. Ancak 1990’lardan bu yana sineman›n en iyileri art›k di¤er bölgelerden, çok da genifl bir sinema miras› olmayan toplumlardan ve kültürlerden ç›kmaya bafllad›. Özellikle Arjantin, Romanya, Portekiz, Tayland, Tayvan, Çin ve Hong Kong’dan bahsediyorum. Ayn› flekilde ‹ran sinemas› da 1990’lardan bu yana çok dikkat çekiyor. Oldukça merkezileflmifl teokratik rejimi düflündü¤ümüzde asl›nda bu çok normal bir durum gibi görünmüyor. Derste ö¤rencilere Do¤u Akdeniz toplumlar›n› resimler ve metinlerle tan›ma imkân› sunarak ‹ran ve Türk sinemas›n›n en iyilerini iflleyece¤iz.
● PROF. DR. GEOFFREY BOWE Doktoras›n› McMaster Üniversitesi Felsefe bölümünde tamamlayan Geoffrey Bowe sonras›nda Yunanistan’da Athens Üniversitesi’nde doktora sonras› e¤itimine devam etmifl. 1999-2007 y›llar› aras›nda Bilkent Üniversitesi’nde felsefe bölümünde çal›flm›fl. fiu an Kanada’da Thompson Rivers Üniversitesi’nde Yunan ve Ortaça¤ felsefesi, ahlak ve siyaset felsefesi üzerine dersler veriyor. 2005 y›l›ndan bu yana Ege’de Felsefe bafll›¤› alt›nda araflt›rma yürütüyor. Araflt›rma kapsam›nda ö¤rencileriyle Efes, Milet, Bergama, Assos gibi Ege Bölgesindeki tarihi bölgelere geziler düzenliyor ve eskiden buralarda yaflam›fl düflünürlerin felsefelerini tart›fl›yor. Yaz Okulu’nda ders vermek için Bo¤aziçi Üniversitesi’ni tercih etmenizin nedeni nedir? Bo¤aziçi Üniversitesi’nde Yunan felsefesi üzerine iki kere akademik konuflma yapt›m. Bo¤aziçi’nde ö¤rencilerle ve ö¤retim üyeleriyle birlikte çal›flma f›rsat› buldu¤um için çok mutluyum. Bilkent’ten eski iki ö¤rencim flu an Bo¤aziçi’nde yüksek lisans yap›yor. Bu flekilde onlar›n lisansüstü düzeyde nas›l gelifltiklerini de takip edebilmifl olaca¤›m. Ben sonradan Türk vatandafl› oldum.
Verece¤iniz dersler hakk›nda bilgi verir misiniz? Yunan ve Ortaça¤ Felsefesine Girifl (PHIL 111) ve Felsefeye Girifl (PHIL 101.02) dersleri veriyorum. PHIL 111’de milattan önce 6. Yüzy›ldan milattan sonra 3. Yüzy›la kadar gelmifl geçmifl en önemli felsefeciler hakk›nda konuflaca¤›z ve genel olarak Plato, Aristotle ve Plotinus üzerine odaklanaca¤›z. Bunun da ötesinde bu düflünürlerin üç ortaça¤ düflünürü Augustine, Alfarabi ve Aquinas üzerindeki etkisini araflt›raca¤›z. Eski ça¤ felsefesindeki ak›mlar› ve fikirleri eski felsefi düflüncenin gözünden ve ortaça¤ felsefesine olan etkisi üzerinden de¤erlendirece¤iz. Felsefi analiz tekniklerine girifl yapaca¤›z. Bat› felsefe gelene¤inin en önemli sekiz filozofunu epistemoloji, etik ve Tanr›’n›n varl›¤›yla ilgili argümanlar› aç›s›ndan inceleyece¤iz.
● ALEJANDRO TORRES SAAVEDRA E¤itim bilimleri alan›nda doktora yapan Alejandro Torres Saavedra’n›n doktora tezini Karayip bölgesindeki kültürün tarihi üzerine yazm›fl. Çok kültürlü ve çok dilli bir bölge oldu¤u için bu çal›flma ona kültürel tutumlar konusunda çok zengin malzeme sa¤lam›fl. Ayr›ca hem ‹ngiliz Dili hem de Rus Dili E¤itimi alan›nda diploma sahibi olan Saavedra flu an Latin Amerika için Bolivarc› Alternatif’e ba¤l› ülkelerde ö¤retmen e¤itimi derslerinin karfl›laflt›rmal› olarak incelenmesi ile ilgili bir projenin bafl›nda yer al›yor. Ayr›ca Küba Dilbilimciler Derne¤i’nde ve Küba
Karfl›laflt›rmal› E¤itim Toplulu¤u Yönetim Kurulu’nda üye. Havana City’de Pedagoji Bilimleri Üniversitesi’nde Yabanc› Diller Okulu’nda dekan yard›mc›s› olarak çal›fl›yor. Yaz Okulu’nda ders vermek için Bo¤aziçi Üniversitesi’ni tercih etmenizin nedeni nedir? Bo¤aziçi Üniversitesi’ni tercih ettim çünkü 2005 y›l›nda burada iki ders verebilme f›rsat› bulmufltum ve ö¤retim kadrosunun ne kadar kaliteli oldu¤unu ve ö¤rencilerin verdi¤im derslere olan ilgisini fark edebilme flans›m oldu. Ayr›ca Türk ve Küba toplumlar› aras›ndaki iliflkilerin giderek daha da güçlenmesini istiyorum. Verece¤iniz ders hakk›nda bilgi verir misiniz? Derste e¤itimi karfl›laflt›rmal› bir bak›fl aç›s›yla ve çok kültürlü yaklafl›mlar kullanarak ele alaca¤›z. Ö¤renciler fikirlerini hep birlikte dile getirme ve oluflturabilme f›rsat› bulsunlar diye iflbirlikli ö¤renme stratejileri kullanaca¤›z. Bu çal›flma ile Amerika’daki en önemli e¤itim sistemlerinin baz›lar›n› örneklendirmifl olaca¤›z.
● SUSAN SACHS Susan Sachs Paris’te Politika Bilimleri Enstitüsü Gazetecilik Okulu’nda dersler veriyor. Dersleri genellikle uluslararas› göç konular›yla ilgili. Lisans e¤itimi Michigan Üniversitesi’nden Amerika çal›flmalar› ve çevresel e¤itim alan›nda tamamlayan Sachs çok genç yafltan itibaren gazeteci olmak istiyormufl. Akademik çal›flmalar› bu alanda ona pek çok beceri ve farkl› bir bak›fl aç›s› kazand›rm›fl. 1983-1984 y›llar› aras›nda Columbia Üniversitesi’nde yüksek lisans düzeyinde ekonomi ve hukuk dersleri alm›fl. Özellikle beyaz yakal›lar s›n›f›nda suç ve maddi yolsuzluk konular›yla ilgilenmifl. Yaz Okulu’nda ders vermek için Bo¤aziçi Üniversitesi’ni tercih etmenizin nedeni nedir? Öncelikle Türkiye’de yaflad›m ve uzun y›llar gazetecilik yapt›m. Türkiye çok
zengin bir tarihe sahip, oldukça dinamik ve güzel bir ülke. Kendini modern bir devlet olarak sürekli yeniden yarat›yor ve yeniden tan›ml›yor. Burada gelenek ve ça¤dafll›¤›n, Do¤u ve Bat›’n›n, kimlik ve haf›zan›n birbirine geçifli beni büyülüyor. ‹stanbul harika bir flehir. Ayr›ca Bo¤aziçi Üniversitesi de çok tan›nan önemli üniversiteler aras›nda. Ayr›ca uluslararas› bir ortamda ders vermek bana çok ilgi çekici geliyor. Bo¤aziçi Yaz Dönemi’nde oldu¤u gibi farkl› uluslardan, farkl› geçmiflleri olan ö¤renciler bir s›n›fta bir araya geldiklerinde ders ö¤retmen de dâhil olmak üzere herkes için çok verimli geçiyor. Verece¤iniz ders hakk›nda bilgi verir misiniz? Verece¤im derste genel olarak küreselleflmenin üretilen ve paylafl›lan bilgiyi nas›l de¤ifltirdi¤ini ve bu de¤iflimin bizim vatandafl ve tüketici olarak rollerimizi nas›l etkiledi¤ini inceleyece¤iz. Son y›llarda medya alan›nda inan›lmaz rekabet söz konusu. Günümüzde bilgi bundan birkaç y›l önce hiç düflünülemeyecek kadar h›zl› ve kolay bir biçimde yay›l›yor. Tabii yanl›fl ve eksik bilgiler de ayn› h›z ve kolayl›kla yay›l›yor. Bilginin küreselleflmesi ile ilgili pek çok olay ve tart›flma var. Çok daha fazla bilgi kayna¤›m›z var, Haiti’deki depremden, Çin’de insan haklar› kampanyas›na kat›lan kiflilerin tutuklanmas›ndan ya da ‹ran’daki bask› politikas›ndan an›nda haberdar olabiliyoruz. Ama ayn› zamanda haberlerin güvenirlili¤inden ve ba¤›ms›zl›¤›ndan da bir o kadar flüphe duyuyoruz. Ö¤rencilerin bu konular üzerine elefltirel bir biçimde düflüneceklerini ve kendi ülkeleri ve dünya hakk›nda bilinçli hale geleceklerini umuyorum. Ayr›ca gazetecilik ve gazetecilerin rollerine de de¤inece¤iz. Günümüzde bilgi gerçekten güç anlam›na geliyor ve gazetecilik çok tehlikeli bir ifl olabiliyor. Mesleki zorluklardan bahsedece¤iz. Son olarak ö¤rencilerden biraz gazetecilik yapmalar›n› ve bilgi toplamalar›n› isteyece¤im. Bu flekilde ilk elden tecrübe edinmifl olacaklar.
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 71
Bilgi ve Baflvuru için: Tel: (0212) 359 71 42 - 359 67 10 Faks: (0212) 265 98 22 E-mail: summer@boun.edu.tr www.summer.boun.edu.tr
‹stanbul’u ve Türkiye’yi seviyorum. Ankara’da ders verirken bir yandan hep keflke ‹stanbul’da da ders verebilme imkân›m olsa diye düflünüyordum. Yaz Okulu ile birlikte bu dile¤im gerçe¤e dönüflüyor. Kanada’da çal›flt›¤›m kurumla Türk Üniversiteleri aras›nda olabilecek de¤iflim program› anlaflmalar› üzerinde çal›flmay› ve Plato ve Aristotle üzerine baz› konuflmalar yapmay› umuyorum. Ayr›ca Turkish Field School (Ege’de Felsefe) projemize ‹stanbul’u da katmak istiyorum.
KURSLAR
BÜMED Kiflisel Geliflim Kurslar› ÇOCUK KULÜBÜ S›ra D›fl› Çocuk Yetifltirme Program› Drama Kursu Robot Atölyesi
DANS Latin Dans Kursu Oryantal Dans Kursu Tango Kursu Roman Dans› Kursu
YAfiAM Kürek Sporu Yoga Kursu Oya Tolga ile Makyaj Scuba Diving Kaptanl›k Kursu Nefes Akademisi - Aç›k Nefes Anne-Baba Koçlu¤u Grup Çal›flmas› ÖSS ve SBS’ye Yönelik Anlayarak H›zl› Okuma
KÜLTÜR - SANAT Yarat›c› Yazarl›k Kursu Perküsyon Kursu Ebru Kursu fian Kursu Foto¤rafç›l›k Kursu Heykel Kursu Grafoloji Kursu fiarap Kursu Briç Kursu Seramik Kursu Bob Ross Tekni¤iyle Resim Kursu
‹fi YAfiAMI Etkili Konuflma Kursu ‹fl Sunumlar›nda Profesyonelleflme Kursu Giriflim Gelifltirme ve Yönetim Program› NLP “Kendi Liderin Ol” Anlayarak H›zl› Okuma ‹fl Hayat›n› Keflfederken Kariyer Tasar›m› Sat›flta Fark Yaratma Formülleri
Ayr›nt›l› Bilgi ve Rezervasyon için: 0212 359 58 13 - 359 58 19 / kurslar@bumed.org.tr
BURC Toplant› Salonlar›
SEM‹NER SALONU
Afi‹YAN TOPLANTI SALONU
Kullan›m Alan›: 300 m 2 Kullan›m Kapasitesi: U Düzeni 36 Kifli (50 kifliye kadar ç›kar›labilir) Tiyatro Düzeni: 250 Kifli S›n›f Düzeni: 36 kifli (50 kifliye kadar ç›kar›labilir) Teknik Ekipmanlar: Ses Düzeni, Projeksiyon Cihaz›, Perde, Tepegöz, Slayt Makinas›, Flip Chart, Pano Board, Televizyon, VHS Video, Bilgisayar, Kablosuz ‹nternet Ba¤lant›s›, Telefon, Klima • Salon içinde Coffee Break servisi • Burc Restaurant’tan zengin yemek menüsü seçenekleri
Kullan›m Kapasitesi: U Düzeni 18 Kifli Masa Düzeni: 10 Kifli / Tiyatro Düzeni: 25 kifli Teknik Ekipmanlar: Ses Düzeni, Projeksiyon Cihaz›, Perde, Tepegöz, Slayt Makinas›, Flip Chart, Pano Board, Televizyon, VHS Video, Bilgisayar, Kablosuz ‹nternet Ba¤lant›s›, Telefon, Klima • Salon içinde Coffee Break servisi • Burc Restaurant’tan zengin yemek menüsü seçenekleri
74 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Bilgi ve Rezervasyon için: 0212 359 58 19
KURSLAR
Kaptanlık Kursu Amatör Denizci Yeterlilik Belgesi alabilmek için Liman Baflkanl›¤›’n›n açt›¤› her ay›n ilk çarflambas› yaz›l›, ikinci çarflambas› sözlü olan s›navda baflar›l› olmak gerekmektedir. Kursumuzun amac› sizleri en iyi flekilde bu s›navlara haz›rlamakt›r. Kursumuz 30 saat teorik ve 1 ders kurumumuza ait e¤itim teknemizde yap›lan (hafta sonu) pratik e¤itimden oluflmaktad›r (1 ay içerisine yay›lm›fl). Baz› kursiyerlerimizce s›kça 1 ders pratik e¤itimin ne derece yeterli oldu¤u sorulmaktad›r, pratik dersimizi tekneyi tan›mak amac›yla vermekteyiz. Çünkü tekneler arabalar gibi benzer özelliklere sahip de¤ildirler, ayr›ca hava flartlar›, ak›nt›, teknenin yelkenlimotor yat oluflu, tek makine-çift makine oluflu gibi koflullarla farkl›l›k göstermektedir. Derslerle ilgili notlar ücretsiz olarak kurs süresince verilmektedir. Ayr›ca isteyen kiflilere ücret karfl›l›¤› kitap ve harita temini için kursumuz yard›mc› olmaktad›r. Amatör Denizcilik s›nav müfredat› olan ve kursumuzda görece¤iniz ders içerikleri afla¤›daki gibidir. S›nav tamamen teorik sorulardan oluflmaktad›r. Amac›m›z s›navdaki baflar›n›z oldu¤u kadar öncelikle kendinize güven duyman›z ve çevrenizdeki insanlara teknenizde olduklar› süre içinde güven duygusunu sa¤layacak bilgileri vermektir. Bu nedenle e¤itimlerimizin konu bafll›klar› afla¤›daki gibi olsa da konu içerikleri çok geniflletilmifl olarak sizlere sunulur.
• Mevzuat (Deniz Hukuku) • Navigasyon (Seyir) • Denizde Çat›flmay› Önleme Kurallar› • Denizde Haberleflme • Gemicilik • Denizde Güvenlik • Meteorloji • Motor Bilgisi • 1 Günlük Pratik E¤itim Kurs Pazartesi ve Çarflamba günü 19.00 - 22.00 saatleri aras›nda yap›lmaktad›r. Kurs süresi 5 haftad›r. Kurs 10 May›s Pazartesi günü bafllayacakt›r. Kat›l›m Bedeli: Üye: 420 YTL / Misafir: 520 YTL E¤itmen: Engin Baydar ‹stanbul do¤umlu olan Engin Kpt. denizci bir aileden gelmektedir. Ticari anlamda denizcili¤e ise Türkiye Denizcilik E¤itim Vakf›’na girerek bafllam›fl, Uzakyol Güverte Zabiti olarak mezun olup çeflitli armatörlük kurulufllar›n›n Türk ve yabanc› bayrakl› gemilerinde s›ras›yla 4. ve 3. Kaptanl›k yapm›flt›r. 2004 y›l› itibariyle Amatör Denizcilerin yetifltirilmesi konusunda e¤itmenlik yapmaktad›r. Amatör Denizcilerin kendi tekneleri ile denizde dolaflt›klar› süre içinde tek bafllar›na olufllar› ve dan›flma kaynaklar›n›n sadece kendi bilgi ve becerileri oluflu böyle bir yeterlili¤i almaktaki önemi ortaya ç›karm›fl, bu nedenle e¤itimlerin a¤›rl›¤› bu noktada yo¤unlaflt›r›lm›flt›r.
Elma-Çiftler için sürdürülebilir yaşam oyunları Aflk, sevgi, tutku, k›skançl›k, huzur, mutluluk... Tüm bu duygular› ve daha pek ço¤unu yaflad›¤›n›z eflinizle farkl› bir keflif yolculu¤u yapmaya ne dersiniz? Oyunlar ile hareketlenen, paylafl›mlar ile kalp ve ruhlar›n yak›nlaflt›¤›, emprovize temas (contact improvisation) ile ba¤›ms›z iki vücudun denge, uyum, bütünlü¤ü yakalad›¤› ve kendini ak›fla b›rakt›¤› bir keflif yolculu¤u bu... Birbirini yeni bir gözle görebilmek ve birlikteli¤ini taçland›rmak isteyenler için... Sevgi bir bahçe ise birbiri ile yar›flan duygu çiçeklerinin açt›¤› vahfli bir bahçe olmal›. Bu vahfli bahçeyi yaflamak isteyenler için... Evli, niflanl›, flört, arkadafl her çift kat›labilir.
Kurs 11 May›s Sal› günü 19.30 - 21.30 saatleri aras›nda yap›lacakt›r. Kat›l›m Bedeli: Üye: 75 TL / Misafir: 100 TL E¤itmen: Ayflen Eren Ayflen Eren, ODTÜ, Bilkent ve Columbia Üniversitelerinde Endüstri Mühendisli¤i lisans ve lisansüstü çal›flmalar›n› tamamlad›. Prag, Bratislava ve New York’taki yaflam ve ifl deneyimlerinden sonra 1996 y›l›ndan beri ‹stanbul’da yafl›yor. Sürdürülebilir yaflam, ekolojik teknoloji, do¤al su ar›tma, geri dönüflüm, geleneksel tar›m, GDO’suz ürünler, temiz enerji kaynaklar›, ekolojik mimari, çevre ve do¤a koruma konular›nda yaz›lar yaz›yor, çeviriler yap›yor ve foto¤raf çekiyor. Farkl› bir yaflam, farkl› bir ‹nsan ile Do¤a iliflkisi, farkl› bir ekonomi, farkl› bir teknoloji ve farkl› bir dünya mümkün diyor. ‹ki y›ld›r çocuk, genç, yetiflkin, fiziksel engelli, az›nl›k gruplarla “Sürdürülebilir Yaflam Oyunlar›” oynat›yor. “Sürdürülebilir Yaflam Oyunlar›”, oyun ve egzersiz tabanl›, deneyimleyerek ve e¤lenerek ö¤renmeyi esas alan bir kiflisel geliflim yöntemi. Ayr›ca kolaylaflt›r›c›l›k yap›yor. 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 75
Nalan Hoca ile Kripalu Yoga dersleri Pazar günü yap›lacak derslerde fiziksel durufllar ve nefes çal›flmalar› yard›m›yla stres, yorgunluk ve hareketsizlikten kaynaklanan fazla yükleri at›p haftaya taze bir bafllang›ç yapmak amaçl›yoruz. Çal›flman›n içeri¤ini durufl ve dengenin temel prensiplerini anlamak, bedensel güç ve esnekli¤imizin gelifltirilmesi, do¤al 76 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
E¤itmen: Nalan Özdemir Erem Nalan Özdemir Erem, Yoga E¤itmenli¤i ve ‹leri Pranayama (nefes teknikleri) E¤itmenli¤i e¤itimini modern yogan›n en önemli merkezlerinden Kripalu Yoga Merkezi’nde (www.kripalu.org) ald› ve bu merkezde yoga çal›flmalar›n› sürdürüyor. 1991’den itibaren tiyatro, dans, yoga ve bedensel hareket teknikleri üzerine çal›fl›yor. Bo¤aziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra 1996-1998 y›llar›nda ABD ve Fransa’da fiziksel tiyatronun dünyadaki say›l› ustalar›ndan Thomas Leabhart’›n ö¤rencisi ve asistan› oldu. A.Ü. DTCF Tiyatro Bölümü’nde lisans ve lisansüstü düzeyde hareket dersleri verdi, uzun y›llar Yogaflala’da yoga dersleri verdi, farkl› kurumlar bünyesinde atölye çal›flmalar› düzenledi ve seminerler verdi. 2005 y›l›ndan itibaren BÜMED’de ders veriyor.
nefes yetene¤imizi yeniden kazanmak, kronik gerginliklerin ve fiziksel yorgunluklar›m›z› gidermek, konsantrasyon gücümüzü gelifltirmek oluflturuyor. Çal›flma her düzeyde kat›l›mc›ya aç›k olacak. Yer: Fitness Center Stüdyo / Gün/Saat: Pazar, 11:00 Kay›tlar: 0212 359 58 38-42
BURCSPOR
BURCSPOR GRUP DERSLER‹ PROGRAMI PAZARTES‹
SALI
ÇARfiAMBA
PERfiEMBE
CUMA
Pilates 10:00-11:00 Body Sculpt* 11:00-12:00
Pilates 10:00-11:00 Mix Resist* 11:00-12:00
Pilates 10:00-11:00
Pilates 10:00-11:00 Mix Resist* 11:00-12:00
Pilates 10:00-11:00 Total Body* 11:00-12:00
Pilates Ball 17:00-18:00 H.A.T.* 19:00-19:30 Pilates Ball 19:35-20:30
Spinning* 19:15-20:00
Spinning+Body Sculpt*
11:00-12:00
CUMARTES‹
PAZAR
Pilates Ball 10:00-11:00 Spinning* 13:00-13:50
YOGA 11:00-12:00
Pilates Ball 17:00-18:00 Spinning* 19:15-20:00
H.A.T.* 19:00-19:30 Pilates Ball 19:35-20:30
(*) iflaretli dersler herhangi bir spor abonmanl›¤› olan üyelerimize ücretsizdir (Body Sculpt, Spinning, H.A.T., Mix Resist, Total Body).
Body Sculpt: Vücudunuzun kondisyon, ya¤ yak›m› ve hareket kabiliyetini s›k› bir disiplin içinde art›ran, kardivasküler bir derstir. E¤itmen: Batuhan S. Barutçu
Spinning-Body Sculpt: Dersimize 30 dakikal›k aerobik spinning çal›flmas› ile ya¤ yakmaya bafll›yoruz. Sonras›nda da platform, dumbell ve kendi vücut a¤›rl›¤›m›zla yapt›¤›m›z hareketlerle s›k›lafl›yoruz. E¤itmen: Batuhan S. Barutçu
Spinning: Yüksek kalori yakmay› sevenler için en ideal ders. Müzi¤in ritmiyle bazen tepelerde bazen yokufl afla¤› h›zlanarak durmadan, dinlenmeden gezece¤iz. E¤itmen: Batuhan S. Barutçu
Mix Resist: Denge topu ve t-band ile kar›n, kalça ve bacak bölgelerinin a¤›rl›kl› olarak çal›flt›r›ld›¤› bir derstir. E¤itmen: Davut Y›lmaz
Total Body: Müzik eflli¤inde s›k›laflmak ve ya¤ yakmak istiyorsan›z bu program tam size göre. Vücuttaki tüm kaslar› çal›flt›ran program›n ilk yar›s›nda aerobic ile ›s›nma, ikinci yar›s›nda vücudun üst k›sm›, kalça, bacak ve kar›k kaslar› çal›fl›yor. S›k› kaslar ve düz bir kar›n için... E¤itmen: Ayça Dönmez
H.A.T.: Kar›n, üst bacak ve kalça bölgelerini çal›flt›ran egzersizler ile vücudumuzu s›k›laflt›ran, estetik bir görünüm kazand›ran k›sa ama yo¤un bir ders. E¤itmen: Ayça Dönmez
Not: Derslerimiz en az 3 kiflinin kat›l›m› ile yap›lmaktad›r. Tel: 0212 359 58 38 / burcspor@bumed.org.tr
Sa¤l›kl› zay›flaman›n k›sa yolu, günde sadece 20 dakika, haftada 3 kez ! Sistemin iflleyifli: Vibrogym’in üretti¤i vibrasyon, vücuda bir enerji olarak yollan›r. Tercih edilen frekanstaki sal›n›mlar vücut kaslar›n› gerilme yönünde uyar›r. Uygulama süresince kaslar sürekli olarak gerilip gevfleyerek çal›fl›r. Örn. Kontrol panelinde 40 Hz seçilirse kaslar saniyede 40 kez gerilir ve gevfler. 1 dakika bu sal›n›m alt›nda çal›flan kar›n kaslar›m›z yüzlerce kez mekik hareketi yapm›flcas›na etkilenir. Sadece 20 dakikal›k bir zaman dilimi içerisinde vücudun ihtiyac› olan sporu yapabilmek ve sa¤l›kl› bir bedene sahip olabilmek art›k Vibrogym ile mümkün. Ayr›nt›l› bilgi için: 0212 359 58 38
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 77
BURCSPOR TES‹SLER
07:00 - 23:00 saatleri aras›nda
Fitness Center
’› kullanabilirsiniz!
TEN‹S BÜMED’de kapal› kortta tenis oynama imkan›n›z var. K›fl›n ›s›tma sisteminin de bulundu¤u kortlar›m›zda 07:00-22:00 saatleri aras›nda rezervasyon yapt›rarak tenis oynayabilir veya ders alabilirsiniz. Rezervasyon kurallar› • Rezervasyonlar bir gün önceden saat 09:00 itibari ile al›nmaya bafllanmaktad›r. Yer olmas› halinde ayn› gün rezervasyon yapt›r›labilir. • Bir üye, kortu ayn› gün içinde sadece 1 saat rezerve edebilir. • Tenis abonmanl›¤› olanlar d›fl›nda, her iki oyuncudan da ücret al›nmaktad›r. • Kortlar›n müsait olmas› ve oyunun uzamas› durumunda ikinci saat için ayr› ücret al›nmaktad›r. • Rezervasyon iptali 5 saat önceden yap›lmal›d›r. Bu kurala uymayan üyeler, 15 gün kort ay›rtamaz ve iki misafir ücreti tutar› para öder. • Rezervasyon saatinin 15 dakika geçmesi halinde gelmeyenlerin rezervasyonlar› iptal edilir ve kort bekleyenlere verilir. Bu durumda geç kalanlar hak talep edemezler. Rez: 0212 359 58 22 - 359 58 45
FITNESS CENTER Fitness Center içinde, grup derslerinin yap›ld›¤› Stüdyo, Squash kortlar›, Sauna, Masaj odalar› yer almaktad›r. Fitness center 07:00-23:00 saatleri aras›nda hizmet vermektedir. E¤itmenlerimiz 08:00-21:00 saatleri aras›nda sizlerle birlikte. E¤itmenlerimizden kifliye özel çal›flma program›n›z› alarak daha bilinçli bir flekilde spor yapabilirsiniz. Ayr›ca uzman›m›z Yrd.Doç.Dr. ‹lhan Odabafl’tan randevu alarak Antropometrik ölçüm (ya¤-kas-kemik ölçümü) yapt›rabilirsiniz. Böylece gelifliminizi daha bilimsel ve daha kolay bir flekilde takip edebiliriz. Modern, güvenilir ve pratik Life Fitness ve Paramont spor ekipmanlar›yla, sadece Bo¤aziçililere ait bir ortamda spor yapman›n tad›na var›n. E¤itmenler: Batuhan S. Barutçu, Ayça Dönmez, Davut Y›lmaz Rez: 0212 359 58 38-359 58 42
SAUNA Saunam›z hafta içi 12:00-22:00, hafta sonu 10:00-22:00 saatleri aras›nda kullan›ma aç›kt›r. Hafta içi saat 17:00’den önce kullanmak isteyenlerin rezervasyon yapt›rmalar› gerekmektedir.
78 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
TEN‹S DERS Tenis mi ö¤renmek istiyorsunuz? Ya da oyununuzu gelifltirmeye mi ihtiyac›n›z var? Belki de kendinize iyi bir partner ar›yorsunuzdur? E¤itmenimizden ders almaya ne dersiniz? Bir gün önceden yapt›raca¤›n›z rezervasyon ile 07:00-22:00 saatleri aras›nda ders alabilirsiniz. Yine rezervasyonunuzun iptalini de bir gün önceden yapt›rman›z gerekmektedir. Bu kurala uymayan üyelerden ders ve kort ücreti tahsil edilecektir. Kort kullan›m kurallar› alaca¤›n›z Tenis Dersleri için de geçerlidir. E¤itmen: Nevzat Engin Rez: 0212 359 58 22 - 359 58 45 SQUASH DERS‹ H›zl›, zevkli ve heyecanl› bir spor ar›yorsan›z mutlaka squash’› denemelisiniz. Önceden rezervasyon yapt›rarak 09:00-22:00 saatleri aras›nda squash dersi alabilirsiniz. Rezervasyon yapt›r›p gelmeyen ya da 5 saat önceden iptal etmeyen üyelerimizden ders ücreti tahsil edilecektir. E¤itmen: Davut Y›lmaz
SQUASH H›zl›, zevkli ve heyecanl› bir spor ar›yorsan›z mutlaka squash’› denemelisiniz!!! Squash kortlar›m›z 09:00-22:00 saatleri aras›nda kullan›ma aç›kt›r. Önceden rezervasyon yapt›rarak partnerinizle squash oynayabilir ya da Türkiye’deki en iyi e¤itmenlerden biri olan Davut Y›lmaz’dan ders alabilirsiniz. Dilerseniz, Türkiye’nin önde gelen turnuvalar› aras›nda yer alan turnuvalar›m›za kat›labilirsiniz. Rezervasyon kurallar› • Rezervasyon iptali befl saat önceden yap›lmal›d›r. • Rezervasyon saatinin 15 dakika geçmesi halinde gelmeyenlerin rezervasyonlar› iptal edilir ve kort bekleyenlere verilir. Bu durumda geç kalanlar hak talep edemez.
MASAJ - Masöz Ümit fiimflek / Masör Davut Y›lmaz Yorgunluk, a¤r›lar ve s›k›nt›lardan kurtulman›n için, klasik masaj ile kendinizi zinde ve dinlenmifl hissedeceksiniz... Tam masaj (60 dk.), Bölgesel masaj (30 dk.).
16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31
pazar
Mayıs 2010 Haziran 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 • Drama Kursu
salı
• Oryantal Dans Kursu
pazartesi • Latin Dans Kursu
çarşamba • Yarat›c› Yazarl›k Kursu
salı
perşembe • Briç Kursu
• Oryantal Dans Kursu • NLP Kursu • Oryantal Dans Kursu
• fian Kursu • Nefes Çal›flmas› • Anlayarak H›zl› Okuma • Yarat›c› Yazarl›k Atölyesi • Geliflim Gelifltirme ve Yönetme Program›
çarşamba • Yarat›c› Yazarl›k Kursu
cuma
perşembe • Briç Kursu
cumartesi • ‹fl Sunumlar›nda
cuma
pazar
• fian Kursu • Nefes Çal›flmas› • Anlayarak H›zl› Okuma
• Yarat›c› Yazarl›k Atölyesi • Geliflim Gelifltirme ve Yönetme Program› • Oryantal Dans Kursu
• YAfiAR Konseri
Profesyonelleflme Kursu • Tango Kursu
• Drama Kursu
cumartesi • ‹fl Sunumlar›nda
pazartesi • Latin Dans Kursu
pazar
salı
Profesyonelleflme Kursu • Tango Kursu
• Drama Kursu
• Oryantal Dans Kursu • NLP Kursu • Oryantal Dans Kursu
pazartesi • Latin Dans Kursu
çarşamba • Yarat›c› Yazarl›k Kursu
salı
perşembe • Briç Kursu
• Oryantal Dans Kursu • NLP Kursu
• Oryantal Dans Kursu
• fian Kursu • Nefes Çal›flmas› • Anlayarak H›zl› Okuma • Yarat›c› Yazarl›k Atölyesi • Geliflim Gelifltirme ve Yönetme Program›
çarşamba • Yarat›c› Yazarl›k Kursu
cuma
perşembe • Briç Kursu
cumartesi • ‹fl Sunumlar›nda
cuma
pazar
• fian Kursu • Nefes Çal›flmas› • Anlayarak H›zl› Okuma
• Yarat›c› Yazarl›k Atölyesi • Geliflim Gelifltirme ve Yönetme Program› • Oryantal Dans Kursu
cumartesi • ‹fl Sunumlar›nda
Profesyonelleflme Kursu • Tango Kursu
pazar
• Çocuk fienli¤i ve Yaz Okullar› Tan›t›m Günü
pazartesi • Latin Dans Kursu
• Oryantal Dans Kursu • NLP Kursu
• Oryantal Dans Kursu
Profesyonelleflme Kursu • Tango Kursu
• Drama Kursu
pazartesi • Latin Dans Kursu
• Oryantal Dans Kursu • NLP Kursu
salı
• Oryantal Dans Kursu