BÜMED BO⁄AZ‹Ç‹ ÜN‹VERS‹TES‹ MEZUNLAR DERNE⁄‹ AYLIK YAYINI
OCAK 2010 SAYI 147
BÜMED
25Yafl›nda
Mutlu yillar...
BO⁄AZ‹Ç‹ DERG‹S‹, BO⁄AZ‹Ç‹ ÜN‹VERS‹TES‹ MEZUNLAR DERNE⁄‹ (BÜMED) TARAFINDAN YAYIMLANAN AYLIK, ÜCRETS‹Z B‹R YAYINDIR. OCAK 2010 • SAYI 147 Yönetim Kurulu Ad›na Sahibi: fiükrü ERGÜN - BÜMED Yönetim Kurulu Baflkan› Yay›n Yönetmeni ve Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: ‹dil TÜRKMENO⁄LU Yay›n Kurulu: • Selim AKÇAHARMAN (Ankara) • Tunçel GÜLSOY • ‹smail DURMUfi • ‹lker ASLAN • Gökmen KARADA⁄ • Saadet KUYUMCU • Feza SENGEL • Hasan DEM‹RC‹ (‹zmir)
16 ‹‹BF 50 YAfiINDA Türkiye’nin en baflar›l› ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi 50. yafl›n› kutlad›. Kutlama program› dahilinde düzenlenen panellerde herkesi yak›ndan ilgilendiren çevre ile ilgili sorunlar ele al›nd›. ‹‹BF’nin k›demli hocalar› an›lar›n› paylaflt›.
Yay›n Koordinatörü: P›nar TÜREN PATTERSON
36
Yaz› Kurulu: • fiebnem AKÇIL• An›l ALTAfi • Kevser AYDIN • Esra BAL • Yelda BALER • Esra BAfiER • Cüneyt BAYRAKTAR • Metin GÖKSEL • Ayflegül GÜNDÜZ • Ayla GÜRLEYEN • Baflak KARA • Hande ORTAÇ • Baflak SERÇE • Cem TANIR • Murat TAfiÇI • Demet UYAR • Esim YERG‹N BOZDA⁄ • Sabanur YILMAZ
D‹J‹TAL MEDYANIN YÜKSEL‹fi‹ Dijital medya o kadar h›zla gelifliyor ki “torunlar›m›z ilerde bas›l› gazete okuyacak m›?” gibi bir soruyu sormak durumunday›z. Bu sorunun cevab›n› Hürriyet ‹nternet ve Dijital Medyadan Sorumlu Grup Baflkan› Ahmet Özer ’95 ile konufltuk.
Foto¤raf Editörü: Yelda BALER Katk›da Bulunanlar: • Didem ‹NCESA⁄IR • Orçun PEKÖZ Reklam Sorumlusu: Tu¤ba ALARSLAN tugbaalarslan@bumed.org.tr Dahili: 116 ‹pek DEM‹RTAfi ipekdemirtas@bumed.org.tr Dahili: 126 Yönetim Yeri: Bo¤aziçi Üniversitesi, Lojman Kap› Yan› 34342 Bebek - ‹stanbul Tel: (0212) 359 58 00 Faks: (0212) 257 35 68 www.bumed.org.tr / bogazicidergisi@bumed.org.tr Kapak Resmi: Semra AYDO⁄DU
28
32
Yap›m: TETRA ‹LET‹fi‹M Hizmetleri Ltd. fiti. Yönetim: Önder KIZILKAYA - Soner KIZILKAYA Yay›n Koordinatörü: fiebnem AKÇIL Grafik Uygulama: Nur AYMAN ÇAKMAK Yaz› ‹flleri: Vecdi ERBAY - Aylin ÇALAP Foto¤raf: Teoman GÜRZ‹H‹N Halaskargazi Cad. Sait Kuran ‹fl Merkezi No: 301 Kat: 5 fiiflli - ‹STANBUL Tel: +90 212 219 96 76 - 77 +90 212 266 80 57 Faks: +90 212 231 33 37 e-mail: tetra@tetrailetisim.com www.tetrailetisim.com Bask›: A4 Ofset Matbaac›l›k San. ve Tic. Ltd. fiti. Otosanayi Sitesi, Yeflilce Mah. Donanma Sok. No: 16 Ka¤›thane-‹STANBUL Tel: 0212 281 64 48 Faks: 0212 269 53 27 e-mail: info@a4ofset.com Bas›m yeri ve tarihi: ‹stanbul - Ocak 2010 Ayl›k süreli yay›n.
Slavoj Zizek
Dan Brown
SLAVOJ Z‹ZEK ve DAN BROWN Kampüsümüz bir hafta arayla iki önemli ismi a¤›rlad›: Ünlü düflünür Slavoj Zizek ve dünyan›n en çok okunan yazarlar›ndan Dan Brown. Üstelik Zizek’in kendisi hakk›nda yapt›¤› yorumu Dan Brown’a sorma f›rsat›m›z oldu…
22
editoryal ‹dil Türkmeno¤lu ’95
Merhabalar, MAGNA CHARTA KONSEY‹ BAfiKANI Eski rektörlerimizden Prof. Dr. Üstün Ergüder uluslararas› bir konsey olan ve üniversitelerin ba¤›ms›zl›¤› için çal›flan Magna Charta’n›n Baflkanl›¤› görevini üstlendi. Ergüder ile Türkiye’nin en çok ihtiyaç duydu¤u konulardan biri olan “özgür üniversiteler”in önemi üzerine konufltuk.
60
Geçen hafta, tonton flirket doktorumuz bir reçete yazarken, günün tarihi için takvime bakt›. “Ah, be k›z›m, Aral›k da bitiyor. Bak bu yafl›mda bir sene daha gördüm. Yenisini karfl›l›yorum. Ne kadar flansl›y›m” dedi. Bir y›la daha giriyoruz. Hatta yeni bir “on y›l”a. Çocuklu¤umuzun bilimkurgu kitaplar›ndaki, filmlerindeki biraz ürkütücü, biraz ilginç, ço¤unlukla da beklenen olaylar›n› yafl›yoruz. Bir yandan da, sanki dünya için yaz›lan felaket senaryolar›na, kötü sona 1 y›l daha yaklafl›yoruz. Kendimiz için de¤ilse de torunlar›m›z için kayg›lan›yoruz... Ama yine de yeni bir y›la girebilmek, bir yafl daha alabilmek, sevdiklerimizle birlikte yol alabilmek güzel de¤il mi? Yeni y›l dileklerimi, gerçekçi bir iyimserlikle formule etmek istiyorum. Hepimiz için; • • • • • • • • •
OLAYLARIN GEÇT‹⁄‹ MEKAN Mezunlar›m›zdan Yeflim Aktafl’›n (’93) sahibi oldu¤u inSitu Sanat Galerisi foto¤raf sanat›n›n yaflayan galerisi olma hedefiyle kap›lar›n› açt›. ‹lk sergi ise dünyan›n en ünlü portre sanatç›lar›ndan Philippe Pache’›n Figür ve Ifl›k sergisi. Bu f›rsattan yararland›k ve hem Aktafl ile hem de Pache ile konufltuk.
F›rsatlara gözümüzü kapatmad›¤›m›z, Problemlerin kal›c› olmad›¤›n› görebildi¤imiz, Kendimizi tebrik etmeyi unutmad›¤›m›z, Engellerin yaflam›m›z›n di¤er alanlar›n› etkilemesine izin vermedi¤imiz, Kiflisel gayreterimizle çözümler bulabildi¤imiz, Yeni fleyler yapmaya cesaret edebildi¤imiz, Dinlenmeye ve geliflmeye zaman ay›rabildi¤imiz, Sendelersek de h›zl›ca toparlanabildi¤imiz, Sa¤l›kl› ve yeteri kadar paral› bir y›l diliyorum...
Bu arada; derne¤imizin 25. y›l›nda mezunlar›yla birlikte çok daha güçlenmesini; dergimizin, güzel Bo¤aziçi haberleriyle dolup taflmas›n›, yepyeni iyi yazarlar yaratmaya devam etmesini, bol bol reklam almas›n› da... Mutlu seneler!
YÖNET‹M KURULU’NDAN
2010 önemli, hem de çok! 2010 önemli bir y›l.
ALPER UYAR ’86 BÜMED Yönetim Kurulu Üyesi
Ülkemiz ve ‹stanbul için önemli. Dünyan›n bence en güzel (ama en zor) kenti ‹stanbul, 2010 Avrupa Kültür Baflkenti oluyor. Bu çerçevede birçok aktivite yap›lacak ve eminim ki hem ‹stanbul hem de ülkemiz ad›na önemli fleyler baflar›lacak ve tüm dünya vatandafllar› ‹stanbul ad›n› çok kez duyacak. 2010 y›l›n›n biz Bo¤aziçililer için bir baflka önemi daha var. Bu okulun mezunlar›n›n gene bu okula ve dolay›s› ile bu ülkeye katk› yapmak amac› ile kurduklar› BÜMED’in 25. y›l›. Tam 25 y›ld›r üyeleri ve çal›flanlar› ile Bo¤aziçi Üniversitesi’nin e¤itim ortam›ndan ö¤rencilere sunulan olanaklara kadar her fleyini daha da iyi hale getirmek için var gücü ile çal›flan bir yap› BÜMED. 25 y›l önce bu giriflime önayak olan arkadafllar›m›z (bunu diyebiliyorum çünkü ben de o zamanlar mezun oldum) “Bo¤aziçi Hepimizin” fikri ile yola ç›k›p bu güzel e¤itim kurumunu dünyan›n say›l› e¤itim kurumlar›ndan biri yapmay› en öndeki amaç olarak koymufllard›. 25 y›lda BÜMED bu amac› yerine getirebilmek
4 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
için yap›labilinecek her fleyi yapmaya çal›flt› ve bundan sonra da yapacak. 2010 önemli diyorum. Çeyrek as›rl›k bir kurum yaratman›n ve bu kurumu, kurulufl amaçlar› paralelinde büyütmenin hakl› gururunu hep beraber yaflayaca¤›m›z bir y›l. Bunun için Genel Sekreterimiz ve derne¤imizin tüm ekibi hummal› bir çal›flma içindeler. 2010’da birlikte olmak ve 25. y›l›m›z› kutlamak için çokca nedenimiz olacak. Dergimizin sayfalar›nda bunlarla ilgili haberleri bulacaks›n›z. Ama ben tüm Bo¤aziçililerden 2010’u ilerde de çok önemli olarak hat›rlanacak bir neden daha yaratmalar›n› istiyorum: 25. y›l›nda BÜMED, bugüne kadar üye olamayan mezunlar›m›z› üye yaps›n. Bugün 14.000 olan üye say›m›z› 25. y›l›m›zda niye ikiye katlamayal›m? Katlayal›m ki hem okulumuza hem flu anda okuyan ve ilerde okuyacak olan Bo¤aziçililere hem de gelecekteki BÜMED’lilere daha büyük olanaklar yaratabilelim. 2010 önemli. 2010’da hepimize çok ifl düflüyor. Bu okul hepimizin. Sevgilerimle
BÜMED 25 y›ld›r Bo¤aziçi camias›n›n hizmetinde... Tam 25 y›l önce kuruldu BÜMED. Bo¤aziçi camias›n› bir arada tutmak ve yarat›lan sinerjiyi Bo¤aziçi Üniversitesi’ne destek olarak aktarmak misyonu ile yola ç›kt›. Hala ayn› yolda çal›flmaya devam ediyor. 15 bin Bo¤aziçi mezunu üyesi, Üniversitemize verdi¤i destek, camias›na yönelik hizmetleri ile BÜMED 25 y›lda birçok büyük baflar›ya imza att›.
‹flte k›sac›k bir kronoloji: 1985 BÜMED kuruldu 1986 ‹lk Genel Kurul topland› 1988 Bo¤aziçi Dergisi yay›mlanmaya bafllad› 1992 Sosyal Tesis hizmete aç›ld› 1998 www.bumed.org.tr hayata geçti 2001 BURCBeach aç›ld› 2003 Mentorluk program› bafllad› 2005 BÜMED Kalite Ödülü’nü ald› 2007 BUmanzara gönüllü grubu BÜMED çat›s› alt›nda çal›flmaya bafllad› 2008 www.bogazicikariyer.com hizmet vermeye bafllad› 2009 BU Sosyal A¤ kuruldu 2010 BÜMED 25 yafl›nda...
Çeyrek as›rd›r dinmeyen, hep artan bir enerji ile camiam›z ve Üniversitemiz için çal›flan BÜMED, 25. Y›l kutlamalar›nda siz üyelerini her an yan›nda görmekten mutluluk duyacak. 2010 y›l› boyunca panel, konser, sergi gibi etkinliklerle 25. y›l›m›z› coflkuyla kutlamak için siz de¤erli üyelerimiz BÜMED’e destek vermeye ça¤›r›yoruz. 25. y›l özel çal›flmalar›ndan ilki bu dergi ile birlikte size gönderdi¤imiz 2010 y›l› takvimimiz. 25. y›l›m›z an›s›na, ressam Semra Aydo¤du taraf›ndan haz›rlanan “Karakalem Bo¤aziçi” serisi ile Bo¤aziçi’nin an›t binalar›n› bir kere daha ölümsüzlefltiriyoruz. Bu özel takvimin ve “Karakalem Bo¤aziçi” serisinin Bo¤aziçi tutkunlar› taraf›ndan her zaman saklanaca¤›na inan›yoruz.
Bugüne hep birlikte geldik, ço¤alarak geldik, ele ele vererek geldik. Bundan sonra da nice çeyrek as›r boyunca ayn› duygularla yolumuza devam edece¤iz. Çünkü biz Bo¤aziçiliyiz, çünkü biz büyük bir aileyiz, çünkü biz 25 y›ld›r Bo¤aziçi için birlikteyiz...
...................... camiadan haberler ................... BÜMED’DEN
....................
Bu bölümde camiamızdan haberlere yer veriyoruz. Evlendiniz, çocuğunuz oldu, yeni bir iş kurdunuz veya Boğaziçi Dergisi okuyucuları ile paylaşmak istediğiniz başka bir haber var… Haberinizi, 100 kelimeyi aşmayacak şekilde bogazicidergisi@bumed.org.tr adresine gönderebilirsiniz. Camiadan Haberler sayfamızın içeriği üyelerimizden gelen haberler doğrultusunda oluşturulmaktadır. Alev Aksoy Croutier’den (RC ’63) uluslararas› bir Bestseller...
Harem, Ortaça¤’dan 20. yüzy›l bafllar›na kadar sürmüfl geleneksel bir kurumdur. D›flar›dan çok az kiflinin girebildi¤i bu kapal› dünya, esrarl› atmosferiyle pek çoklar›n›n düfl gücünü k›flk›rtm›fl, günümüze kadar gelen “harem fantezileri” üretilmesine kaynakl›k etmifltir. Alev Aksoy Croutier, yeni kitab› “Harem, Gizemli Dünya” ile birinci elden tan›kl›klardan, çeflitli dillerde yaz›lm›fl an›lardan ve tarihsel kaynaklardan yola ç›karak haremin üstündeki bu esrar perdesini aral›yor. Temel olarak Topkap› Saray› haremini ele alan yazar, okuru, aralad›¤› bu perdeden hep merak edilen o gizemli özel dünyay› keflfe davet ediyor.
Hoflgeldin Ecem Rüya BÜ Mütercim Tercümanl›k mezunlar›ndan Duygu N. Harman (Özdemir) ‘01 ve efli Özgür Harman 20.09.2009 tarihinde Ecem Rüya’ya kavuflman›n mutlulu¤unu yafl›yorlar. Minik Ecem Rüya’ya hofl geldin diyor ve ailesiyle beraber sa¤l›k, huzur, mutluluk ve baflar› dolu uzun bir ömür diliyoruz.
‹zmir’de Y›lbafl› Partisi
.......................................................
..................................................................... Bo¤aziçi Üniversitesi Mezunlar Derne¤i ‹zmir fiubesi üyeleri, dernek lokalinde düzenlenen y›lbafl› partisinde 2010’un geliflini kutlad›lar. Mey ‹çki, 4tp Yücel VINEYARDS fiaraplar› ve Ümit Özgünter’in katk›lar›yla gerçekleflen geceye kat›l›m oldukça yo¤undu. Gecede yap›lan çekiliflle sürpriz hediyeler kazanan misafirler ayn› zamanda eski dostlarla buluflman›n keyfini yaflad›. Mehmet Tantürk’ün DJ’lik yapt›¤› akflamda Bo¤aziçililer gece boyunca dans ederek yeni y›l› önceden ama birlikte karfl›lad›.
............................................... Dergimizin gönüllü yazarlar› yeni y›l yeme¤inde bulufltu… Bo¤aziçi Dergisi 1988 y›l›ndan beri ç›k›yor. Her zaman lider olmufl bir camiaya yak›flan bir dergi ç›karmak için çal›flanlar›n bafl›nda ise yine bu camian›n parças› derginin gönüllü yazarlar› geliyor. Dergimizin Yaz› Kurulunu oluflturan, her ay toplanan, tart›flan, fikir üreten, röportaj yapan, yaz›lar yazan dergi gönüllüsü üyelerimizle her y›l oldu¤u gibi yeni y›l yeme¤inde bir araya geldik. Hepimizin ortak dile¤i 2010’da da Bo¤aziçi Dergisi’nin “en iyi” olmaya devam etmesi… Unutmay›n, Yaz› Kurulumuz dergi için çal›flmak isteyen tüm üyelerimize aç›k…
Bebek’te aç›lan Hepsi Hikaye sohbetleri, tart›flmalar›, konuklar›, yolculuklar› ile düflünen zihinler için soru sorma, merak ve keflif yeri olarak Zeynep At›lgan Boneval ’96 taraf›ndan kuruldu. Hepsi Hikaye felsefe, sinema, sanat, inanç, müzik, edebiyat, seyahat, foto¤raf gibi farkl› dallara, farkl› dönemlere, eserlere ve hikayelere dair her türlü soruyu sorma platformu... Hepsi Hikaye ev gibi rahat bir ortamda, her konunun ustas› ile buluflup, interaktif paylafl›m ve tart›flma olana¤› sunuyor. Sohbetler, atölye çal›flmalar› ve farkl› programlar için www.hepsi-hikaye.com adresi ziyaret edilebilir.
....................
Dergimizin eski genel yay›n yönetmeni Fatih Türkmeno¤lu ve yeni genel yay›n yönetmeni ‹dil Türkmeno¤lu.
Baflak Kara Balibeyo¤lu ve dergimizin foto¤raflar›n› çeken ama kendi fotosu ilk defa yay›nlanan Teoman Gürzihin.
10 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Hepsi Hikaye
Özür ve Düzeltme Dergimizin Aral›k 2009 say›s›nda “Kay›plar›m›z” bafll›kl› yaz›da yer alan ve BÜ ‹flletme Mezunu Say›n Tar›k Koray’›n (’87) vefat etti¤ini duyuran haberi düzeltir, kendisinin hayatta oldu¤unu bildiririz. Dergimiz “camiadan haberler” sayfas› için gönderilen yanl›fl bilgilendirme dolay›s›yla yaflanan bu hata için de¤erli üyemiz Tar›k Koray’dan, ailesinden ve tüm camiam›zdan özür dileriz.
Düzeltme Dergimizin Aral›k 2009 say›s›nda Tire ile ilgili gezi yaz›s›nda 68. sayfada kullan›lan foto¤raf Tire’ye de¤il yaz›da bahsedilen Fransa’daki Collonges La Rouge kasabas›na aittir.
ANMA
Yaz›: Ayflegül GÜNDÜZ ’97
Ceren’in arp›nda hayat bulan o çok özel besteler çal›nd›kça Ceren hep hat›rlanacak... Haziran 2009’da meydana gelen uçak kazas›, aram›zdan bir de Bo¤aziçili arp sanatç›s› Ceren Necipo¤lu’nu (’97) ald›... Ceren mezunu oldu¤u Bo¤aziçi Üniversitesi’nde geçti¤imiz günlerde ad›na düzenlenen klasik müzik konseri ile an›ld›. Onu anmak; sevenlerini yeniden bir araya getirmek, ondan bahsetmek, an›lar› an›msamak demekti. Dergimiz gönüllü yazarlar›ndan Ayflegül Gündüz ’97 okuldaki en yak›n arkadafl›n›n an›s›na düzenlenen konsere kat›ld› ve bize Ceren’i anlatt›.
C
eren... S›ms›cak bakan iki çift güzel kara göz... Dupduru bir ten, uzun düz simsiyah saçlar, net, kendinden emin bir o kadar da insana huzur veren tatl› bir ses tonu... 1993-1994 Akademik Y›l› Mütercim-Tercümanl›k 1. s›n›fa bafllad›¤›m›z ilk günlerde, “Public Speaking” dersinde kendimizi tan›t›rken dikkatimi çeken güzeller güzeli bu minyon k›zla ilgili olarak duyduklar›m, zorlu e¤itimiyle meflhur Alman Lisesi’nden mezun olmufl olmas›n›n yan› s›ra, ilkokul sonras› girdi¤i konservatuarda hâlâ almaya devam etti¤i arp e¤itimiydi. Hem konservatuara gidiyordu hem de her y›l Türkiye çap›nda dereceye girmifl ilk 30 ö¤rencinin kabul edildi¤i bölümümüze girmeye hak kazanm›flt›k. Konservatuarda seçmifl oldu¤u zorlu enstrüman› Arp e¤itiminin yan› s›ra, bir de lisans derecesi alabilmek için bizim bölüm gibi herkesin girmek için kendini paralad›¤› bölüme, b›rak›n özel ders almay›, hiç dershaneye bile gitme gere¤i duymadan, hem Alman Lisesi son s›n›ftaki, hem de konservatuardaki yo¤un temposunun içerisinde girebilmeyi baflarm›flt›. Zekâ p›r›lt›lar›yla dolu güzel gözleri, daima gülen yüzü, dingin
ve huzurlu ruh haliyle k›sa zamanda bölümdeki en yak›n arkadafllar›mdan birisi oldu Ceren... Bölümdeki a¤›r dersleri, zorlay›c› çeviri ödevleriyle hiç y›lmadan u¤rafl›r, herkesin flikâyet etti¤i zahmetli ödev ve projelere müthifl bir coflku ve gayretle giriflir, hocalar› etkilemeyi baflar›r, akflamlar› da Kad›köy ‹skelesi’ndeki konservatuardaki derslerine koflar ve bunlar›n hepsinden de tat almay› bilirdi. Zaman zaman biz s›n›f arkadafllar›n› da konserlerine davet ederdi. Bizler için o büyüleyici arp melodilerinin gizemli dünyas›n›n kap›s› böylece aralan›rd›. Onun sahnede bir tanr›çaya dönüflüp müthifl bir zevkle sanat›n› icra etmesini izlerdik. Çok geliflmifl görev ve sorumluluk duygular›n›n yan› s›ra, güçlükler karfl›s›nda y›lmamak ve olumlu tavr›n› hep korumak onun önemli özelliklerindendi. Bunun s›rr›, san›r›m sanatç› kiflili¤inde gizliydi. O çok özel müzikal yetene¤ine dayanarak, küçük bir k›z çocu¤u iken seçti¤i ve hükmetmesi her babayi¤idin harc› olmayan devasa, bir o kadar da karmafl›k enstrüman› arp için ald›¤› e¤itim de disiplinli kiflili¤inin olgunlaflmas›na katk›da bulunmufltu.
Ceren’in arp›nda hayat bulan o çok özel besteler çal›nd›kça Ceren hep hat›rlanacak, Eskiflehir Anadolu Üniversitesi’nde kurdu¤u Arp bölümü ve müthifl bir idealizmle yetifltirdi¤i ö¤rencileriyle ismi Türk müzik e¤itimi tarihinde daima yaflayacak... Ona anlatmak, kendisiyle paylaflmak istedi¤im ve o dingin sanatç› ruhun benimle paylaflmak isteyece¤i pek çok fley vard› hâlâ... Düflündükçe içim ac›yor, o tatl› sesi kulaklar›mdan, o gülen güzel yüzü de gözlerimin önünden gitmiyor... Böyle yo¤un duygular hissetti¤im zamanlarda Ceren’in arp çalan bir denizk›z›na dönüfltü¤ünü hayal edip, biraz içimi ferahlatmaya çal›fl›yorum. Hiçbir zaman bu kirli dünyaya ait olmam›fl gibi duran, hatta uzaklardan bir yerlerden bu dünyay› biraz daha güzellefltirmek için gönderilmifl gibi görünen sevgili arkadafl›m Ceren gönlümdeki o eflsiz yerini her zaman koruyacak... Onun gibi bir sanatç›y› ve nadide bir insan› yetifltirmeyi baflarm›fl o sayg›de¤er anne babas›na, o çok sevip sayd›¤› ‹mre ablas›na, sevgili ye¤enlerine, özenle yetifltirdi¤i ö¤rencilerine ve arkadafllar›na sab›rlar diliyorum...
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 13
Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
ÜN‹VERS‹TEDEN
Biyomedikal Mühendisli¤i Enstitüsü yeni binas›nda
Bo¤aziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisli¤i Enstitüsü, Kandilli Kampüsündeki yeni binas›na tafl›nd›. Enstitü özellikle son teknoloji ile donat›lm›fl laboratuvarlar›yla dikkat çekiyor.
“G
eçti¤imiz yüzy›l hakk›nda birçok fley söylenebilir, her biri tart›fl›labilir ama san›r›m flu söyleyece¤im hakk›nda çok az kifli itiraz edebilir: Geçti¤imiz yüzy›lda hayat› en çok de¤ifltiren elektrik-elektronik mühendisli¤indeki geliflmeler olmufltur.” Prof. Dr. Kadri Özçald›ran, Biyomedikal Mühendisli¤i Enstitüsü’nün Kandilli’deki yeni binas›n›n aç›l›fl törenindeki konuflmas›na bu sözlerle bafllad› ve Biyomedikal Mühendisli¤inin sa¤l›k bilimleriyle mühendislik aras›nda oynad›¤› köprü rolünün önemini vurgulad›. Hemen ard›ndan kürsüye ç›kan Enstitü müdürü Prof. Dr. Yekta Ülgen Biyomedikal Mühendisli¤i Enstitüsü’nün 1982 y›l›ndan bu yana geçti¤i aflamalar› ve bugününü anlatt›. Sanayi Bakan› Nihat Ergün de söz alarak yeni ifl fikirlerine sa¤lanacak olanaklar› anlatt›. Özellikle henüz tezlerini yapan ö¤rencilere ve yeni mezun araflt›rmac›lara sa¤lanacak olan karfl›l›ks›z ifl kurma kredisi aç›l›fl› izleyen gençleri heyecanland›rd›.
14 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Biyomedikal Mühendisli¤i Enstitüsü’nün yeni binas› 3500 metrekare kapal› alana sahip üç katl› modern bir bina. S›n›flar, laboratuvarlar, ofisler ve ortak kullan›m alanlar› son derece iyi tasarlanm›fl ve gerçeklefltirilmifl. Enstitü master ve doktora ö¤rencileriyle tam bir araflt›rma kurumu özelli¤i tafl›yor. Disiplinler aras› bir alan olan Biyomedikal Mühendisli¤i çok farkl› bölümlerden ö¤renci kabul ediyor.
Hatta aç›l›fl s›ras›nda buna çok güzel bir örnek oluflturacak bir olay da yafland›. Sanayi ve Ticaret Bakan› laboratuvarlar› gezip hocalardan bilgi al›rken, Enstitü müdürü o anda laboratuvarda çal›flmakta olan gruba hangi bölümlerden mezun olarak gelmifl olduklar›n› sordu. Cevaplar gerçekten de Biyomedikal Mühendisli¤inin ruhunu yans›t›r çeflitlilikteydi: T›p doktoru, elektronik mühendisi, fizikçi ve
difl hekimi ayn› laboratuvar çat›s› alt›nda çal›flmaktayd›lar. Laboratuvarlardan k›saca söz etmek gerekli. Çünkü Biyomedikal Mühendisleri bu enstitüde gerçekten de çok ilginç çal›flmalar yürütmekteler. DPT, TÜB‹TAK ve üniversite kaynaklar›n› kullanarak birçok laboratuvar kurmufllar, yurt içinden ve yurt d›fl›ndan farkl› üniversitelerle iflbirlikleri yaparak ileride hayat›m›z› de¤ifltirecek projelere imza at›yorlar: Biyomedikal Robot Laboratuvar› girifl kat›nda yer al›yor. Prof. Dr. Mehmed Özkan’›n yönetimindeki ekip biyolojik sistemlerden esinlenen robotlar gelifltiriyor, beyin ameliyatlar› yapacak robot kollar› üzerinde çal›fl›yorlar. Geçti¤imiz y›l›n en baflar›l› genç ö¤retim üyesi ödülünü alan Yrd. Doç. Dr. Can Yücesoy’un ekibi ikinci kattaki Biyomekanik Laboratuvarlar›’nda kas-iskelet sistemi biyomekani¤i, a¤›rl›kl› olarak iskelet kas› mekani¤i üzerine projeler üretiyorlar. Bu katta üç tane Biyofotonik Laboratuvar› dikkat çekiyor. ‹lki Doç. Dr. Ata Ak›n’›n yönetti¤i Nöro-optik Görüntüleme Laboratuar›. Beynin ön k›sm›nda olup bitenleri kafatas›n› geçebilecek k›z›lalt› ›fl›¤›n geri yans›mas›ndan ölçen ekip Alzeimer’dan Migren’e hepimizi çok yak›ndan ilgilendiren hastal›klar›n erken teflhisine odaklanm›fl durumdalar. Di¤er iki Biyofotonik Laboratuvar› t›bbi lazerlere ve lazerlerin dokular üzerindeki etkilerinin araflt›r›lmas›na ayr›lm›fl. Doç. Dr. Murat Gülsoy’un ö¤rencileri bu laboratuarlarda lazerlerin oftalmolojiden dermatolojiye, difl hekimli¤inden beyin cerrahisine kadar çok farkl› alanlardaki uygulamalar›na dair projeleri hayata geçiriyorlar. Prof. Dr. Hale Saybafl›l› yönetimindeki Hücresel Görüntüleme ve Elektrofizyoloji Laboratuvar›’nda canl› beyin kesitlerinde bulunan sinir hücre aktiviteleri elektrofizyolojik ve görüntüleme yöntemleriyle çal›fl›lmakta.
Psikofizik Laboratuvar›’nda dokunma duyusunun anatomisi, fizyolojisi, psikofizi¤i ve modellenmesi yönünde çal›flmalar Doç. Dr. Burak Güçlü’nün ekibi taraf›ndan yap›lmakta. Nörosinyal Analiz Laboratuvar›’nda da Prof. Dr. Ahmet Ademo¤lu’nun ekibi çok kanall› EEG ve ifllevsel MRI iflaretlerinin analizleriyle u¤rafl›yor ve yine çeflitli nörolojik bozukluklarda kullan›lan teflhis yöntemleri gelifltiriyorlar.
Prof. Dr. Kadri Özçald›ran: “Geçti¤imiz yüzy›lda hayat› en çok de¤ifltiren elektrikelektronik mühendisli¤indeki geliflmeler olmufltur.” Biyomedikal Mühendisli¤i Enstitüsü’nün çal›flmalar› ve Laboratuvarlar› elbette bu kadar de¤il. Ama son olarak anmadan geçilmemesi gereken bir proje de yeni binas›n›n üçüncü kat›na yerlefltirilmifl. T›bbi Görüntüleme Laboratuvar›’n›n bafl›ndaki Doç. Dr. Cengizhan Öztürk’ün yürütücülü¤ündeki T›bbi Cihaz Gelifltirme Laboratuvar› Üniversitenin DPT kaynakl› önemli yat›r›mlar›ndan. Söz konusu Laboratuvar Üniversitenin çeflitli bölümlerinin içinde yer ald›¤› yeni bir yap›lanma olan Yaflam Bilimleri Merkezi bünyesindeki giriflimlerden sadece biri. Biyomedikal Mühendisli¤i Enstitüsü’nün yeni binas›n› gördükten sonra Rektörümüz Prof. Dr. Kadri Özçald›ran’›n aç›l›fl konuflmas›nda yapt›¤› tespite kat›lmamak elde de¤il: “Bo¤aziçi Üniversitesi, Biyomedikal Mühendisli¤i Enstitüsü’nün buraya tafl›nmas›yla yüksek lisans kampüsü olarak Kandilli’ye do¤ru geniflleme konusunda çok ciddi bir at›l›m yapm›flt›r.” 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 15
ÜN‹VERS‹TEDEN
Yaz›: P›nar TÜREN PATTERSON ’93 - Duygu KAMBUR Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
Bo¤aziçi Üniversitesi ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi
50. yafl›n› kutlad›... “B
Türkiye’nin en baflar›l› iktisadi ve idari bilimler fakültesi 50. yafl›n› kutlad›. Kutlama etkinli¤ine çevre sorunu damgas›n› vurdu. Çünkü bir 50 y›l sonras›n› görmek istiyorsak hep birlikte ekolojik sorunlarla mücadele etmeliyiz. Türkiye ve dünyaya idari liderler yetifltiren ‹‹BF çevreye gösterdi¤i bu duyarl›l›k ile ‘dünyam›z›n gelece¤ini düflünen’ liderler de yetifltirdi¤i mesaj›n› vermifl oldu.
16 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
ir gün gelecek üniversiteler ö¤rencilerine çevre sorunlar› ile ilgili yeterli e¤itim vermedikleri için dava edilecek.” Aç›l›fl konuflmas›n› yapan Rektörümüz Prof. Dr. Kadri Özçald›ran sözlerine “Türkiye’nin en baflar›l› idari bilimler fakültesinin 50. y›l›n› kutlamak için buraday›z” diyerek bafllad›. “50 y›l çok uzun bir süre de¤il ama bu zaman içinde gerçeklefltirilen bilgi üretimine ve mezunlar›n›n gösterdi¤i baflar›ya bak›ld›¤›nda ülkemize ve dünyam›za bu kadar katk› yapm›fl bir fakülte daha yok.” Rektörümüz çok iddial› bir cümle söyledi¤ini biliyordu ama o da, salonu dolduranlar da bu sözlerin do¤rulu¤undan emindi. “Gerçek challenge 100. y›lda da bir baflka Rektörün ayn› fleyi söylemesi ve hakl› olmas›.” diyerek sözlerine devam eden Özçald›ran ‹‹BF’nin Türkiye’nin en baflar›l› dünyan›n da say›l› baflar›l› idari bilimler fakültesi olma baflar›s›n› bir 50 y›l daha koruyaca¤›na içtenlikle inand›¤›n› söyledi. ‹‹BF bugüne kadar büyük ölçüde rakipsizdi ama flimdi rekabet var. Rektörümüz bu rekabetin bizim için iyi olaca¤›na inan›yor ve ekliyor, “Bu h›zla devinen dünyada de¤iflen koflullara göre tedbir almak kurumsal bak›fl olmal›.”
Özçald›ran konuflmas›nda, Doors grubundan bildi¤imiz bir al›nt› yaparak günümüzün h›zla de¤iflen flartlar›na at›fta bulundu: “Strange days have found us”. Peki neydi bu tuhaf günler? Elbette öncelikle global ekonomik kriz. Özçald›ran “return of depration days” olarak da an›lan bir döneme girdi¤imizi ve bu ekonomik krizin birçok fleyi etkileyece¤ini ama ne kadar sürerse sürsün bu krizin bitece¤ini hepimizin bildi¤ini söyledi. Ama bir global kriz daha var ki biter mi, bitmez mi, biterken yan›nda dünyay› da götürür mü bilemiyoruz. “Çok kal›c›, net, sonunu göremedi¤imiz bir ekolojik krizin içindeyiz ve felaket senaryosunun her fleye ra¤men
önlenebilir oldu¤unu farz etmek zorunday›z.” Kadri Özçald›ran 100. y›l› görebilmek için öncelikle ekolojik krizle mücadele edilmesi gerekti¤ini böylece anlatarak ‹‹BF’nin 50. y›l kutlamas›nda bu konunun ele al›nmas›n›n nedenini de aç›klam›fl oldu. Kapitalizmin kurallar›n› uygulayacak kiflileri yetifltirecek bir kurum mutlaka çevreye duyarl› liderler yetifltirmeli. “Bir gün gelecek üniversiteler ö¤rencilerine çevre sorunlar› ile ilgili yeterli e¤itim vermedikleri için dava edilecek.” (Kadri Özçald›ran’›n Chicago’da düzenlenen akademik bir konferanstan yapt›¤› al›nt›) Kadri Özçald›ran yeflil kampus olmak için çal›flt›klar›n›, bunun stratejileri aras›na konuldu¤unu ve gerçekleflmesi için yap›lmas› gerekenleri Bo¤aziçi’nin olarak mutlaka yerine getirece¤ini söyledikten sonra e¤er o gün gelirse Bo¤aziçi Üniversitesi’nin mahkemeye verilmeyece¤ine olan inanc›n› dile getirerek konuflmas›n› bitirdi. fiehirler... Negatifi pozitife çevirmek mümkün mü? Çevre sorununun ele al›nd›¤› konferans›n konuk konuflmac›s› Columbia Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Prof. Saskia Sassen, ekolojik krize “flehir”ler üzerinden bakan sunumunda büyük flehirlerin ekolojik sisteme etkilerini çarp›c› bilgiler eflli¤inde anlatt›. fiehirler karmafl›k sistemler ve dünyan›n bugünkü geliflim h›z›nda flehirler her gün daha fazla önem kazan›yor. New York, Hong Kong, Kuala Lumpur, fiangay, Londra, Meksiko City, Los Angeles, ‹stanbul... Tüm bu flehirler neredeyse kendi içlerinde bir devlet oluyorlar. Siyasi ve toplumsal yap›lanmalar› gibi flehirlerin ekolojik sistem içindeki yeri ve etkisi de karmafl›k. Prof. Sassen’in sunumunda belirtti¤i gibi
Prof. Dr. Kadri Özçald›ran: “Bu h›zla devinen dünyada de¤iflen koflullara göre tedbir almak kurumsal bak›fl olmal›.” Prof. Dr. Kadri Özçald›ran
küresel sorunlarda flehirlerin ayakizlerini görmemek mümkün de¤il. ‹klim de¤ifliminden göçmen seline kadar birçok vahim sorun art›k flehirlerde kronik ve acil bir hal alm›fl durumda. Sassen’in üstünde durdu¤u gibi flehirlerin bu sorunlarla mücadelede kaybedecek vakitleri olmad›¤›ndan, ulusal devletler anlaflmalara imza atmadan ya da kanunlar› geçirmeden çok önce, yerel iflletmeler (baflta belediyeler olmak üzere) önlem almaya bafllad›lar. Dünyan›n ço¤u yerinde bu durumun geçerli oldu¤unu görüyoruz. Birçok ülkede henüz gerekli kanunlar yokken belediyeler birçok ad›m atm›fl hatta radikal önlemler alm›fl durumda. Devletler h›zla karar alma ve uygulamada hantal kal›yorlar zira makro koflullar› düflünmek zorundalar. Ama flehirlerin kaybedecek vakti yok. Sassen’in verdi¤i çarp›c› bir rakama göre dünyadaki tüm flehirler ABD’deki flehirler gibi tüketirse dünya gibi 6 gezegen daha gerekli... Küreselleflen dünyada flehirlerin geliflim h›z›n› düflünürsek birkaç gezene ihtityac›m›z var gibi duruyor. Bu noktada Sassen flehirlerin ve do¤an›n ekolojilerini birlefltirmenin alt›n› çiziyor ve flehirlerin art›k yeni sosyo ekolojik flartlar yaratt›klar›n› dile getiriyor. Mesela ‘urban hinterland’ art›k küresel alg›lan›yor. Oysa hinterland eskiden co¤rafi bir bölgeydi. Bugün ise dünyan›n büyük k›sm› daha ufak bir alan› besliyor. fiehirler dünyan›n kaynaklar›n› adeta yutuyor.
Peki negatifi pozitife çevirmek mümkün de¤il mi? Prof. Sassen konuflmas›n›n son k›sm›nda birçok bilimsel geliflmeden örnekler vererek, flehirlerin sadece tüketim de¤il üretim merkezleri de oldu¤unu hat›rlatt› ve flehirler için al›nabilecek birçok önlem oldu¤unu söyledi. fiehirlerin büyük bir dönüflüme ve ekolojik organizasyonlar›nda yeniden yap›lanmaya ihtiyaç var. Bunlara örnekler bafllad› bile, iflte birkaç çarp›c› örnek:
Kendini ›s›tan beton; bu sistem ile ›s›t›lan binalar›n sa¤layaca¤› enerji tasarrufunu düflünün. Yeni nesil yosun yak›t; havay› kirletme de¤il temizleme özelli¤i var. Solar paint; nanoteknoloji mucizesi. Hava temizleyen tu¤lalar; havay› temizleme özelli¤i olan d›fl cephe kaplamalar› Japonya’da kullan›lmaya baflland› bile...
Prof. Saskia Sassen’in verdi¤i çarp›c› bir rakama göre dünyadaki tüm flehirler ABD’deki flehirler gibi tüketirse dünya gibi 6 gezegen daha gerekli...
Bu ve benzeri sistemleri kullanmak ve dünyan›n her yerinde yayg›nlaflt›rmak zorunday›z. Evet flehirlerin büyük bir y›k›c› gücü var ama bu gücü pozitif etkiye 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 17
Baflkan› Suzan Sabanc› Dinçer, TEMA Vakf› Kurucu Üyesi Hayrettin Karaca, WWF Türkiye Kurucu Üyesi Ak›n Öngör, BÜ Ekonomi Bölümü Ö¤retim Üyesi Doç. Dr. Begüm Özkaynak Ortaköylüo¤lu, BÜ Çevre Bilimleri Enstitü Müdürü Prof. Dr. Orhan Yenigün ve moderatörlü¤ü üstlenen ‹‹BF Dekan› Prof. Dr. Eser Borak idi.
Hayrettin Karaca: “Do¤aya verilen önemin artmas›yla oluflacak de¤iflim, her fleyden önce bireyin kendisinde bafllayacak bir süreç.” dönüfltürmek için çal›flmal›y›z. Negativi pozitife dönüfltürmeyi baflar›rsak do¤a bunun karfl›l›¤›n› k›sa sürede verecektir. Prof. Sassen’in verdi¤i bir örnek bunun çok güzel bir ispat›. 90’l› y›llarda Karadeniz’de ‹sviçre büyüklü¤ünde bir alan ölü denize dönüflmüfltü. 60 milyon ton deniz canl›s› yok olmufltu. Danube nehri k›y›s›ndaki çiftçiler sentetik gübre kullanmay› (çünkü daha pahal›yd›) b›rakt›klar›nda ölü bölgede canlanman›n bafllamas›, ilk midyelerin ortaya ç›kmas› sadece birkaç sene sürdü... Sürdürülebilir bir yaflam için sürüdürülebilir çevre duyarl›l›¤› ‹‹BF’nin 50. Y›l kutlamalar› kapsam›nda gerçeklefltirilen “Sürdürülebilir Çevre Duyarl›l›¤›, Sorumluluklar ve F›rsatlar” paneline Türkiye’nin çevre konusunda en yetkin isimleri bir araya geldi. Evrensel düzeyde önem kazanan çevre sorunlar›na dikkat çeken panelin ana eksenini enerji kaynaklar›n›n yenilenebilir ve do¤al, enerji sistemlerinin ise sürdürülebilir olmas› gerekti¤i düflüncesi belirledi. Panelistler DOST Enerji Yönetim Kurulu Baflkan› Muzaffer Akp›nar, NTV Yeflil Haber Editörü Ayzen Atalay, Akbank Yönetim Kurulu 18 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
“Rüzgar finanse edilebilir bir ifl modeli” Muzaffer Akp›nar “Yenilenebilir Enerji ve Karbon Sal›n›m›” bafll›kl› konuflmas›nda yenilenebilir enerji alan›nda genç bir flirket olan DOST’un yat›r›mlar›n›n Türkiye ad›na öneminden bahsetti. Akp›nar, Avrupa’da rüzgar gücünde ikinci, jeotermal enerjide birinci ve günefl enerjisinde ikinci olan Türkiye’nin, kaynaklar›na gereken önemi vermedi¤ini dile getirdi. Öyle ki bu kaynaklar›n gücünün fark›nda olan ve bu alanda yat›r›m yapmak isteyen flirketler dahi bürokratik ifllemlere tak›l›yor ve zaman kaybediyor. Böyle bir ortamda, DOST enerji flirketi, Bergama’da ve Çeflme’de kurulan rüzgar panelleriyle 100.000 evin elektri¤ini karfl›l›yor ve 152.000 ton y›ll›k karbon sal›n›m›n› önlüyor. “3 senelik amaç, performans› ve karbon izini ölçmek” Suzan Sabanc› Dinçer Akbank’›n çevre duyarl›l›¤› konusunda geçti¤imiz günlerde bafllatt›¤› projeyi anlatt›. “Carbon Disposal Project” adl› ba¤›ms›z çal›flan grubun Türkiye ana sponsoru olduklar›n› söyledi. Bu projede amaç bir firman›n gerçeklefltirdi¤i karbon sal›n›m›n› (bir anlamda dünyay› ne kadar kirletti¤ini) belirlemek. Suzan Sabanc› Dinçer öncelikle Akbank’›n sal›n›m›n› belirleyerek ifle kendilerinden bafllayacaklar›n› ancak hedeflerinin ‹MKB’ye ba¤l› 50 flirketin karbon sal›n›m› hakk›nda istatistiksel bilgi elde etmek ve bu bilgileri paylaflarak bir fark›ndal›k yaratmak oldu¤unu belirtti.
“Do¤rular› söyledi¤imiz için kovuluyorsak e¤er, 10. köyü bulmal›y›z” Toplumda en etkili ve h›zl› flekilde fark›ndal›k yaratabilme imkân›na sahip olan ama bu gücünü yeterince kullanmayan, bu yüzden de hep suçlanan medya sektöründen NTV Yeflil Haber editörü Ayzen Atalay “sorunlara iflaret eden ama çözüm göstermeyen” habercilik anlay›fl›ndansa uzun bir süreden bu yana benimsedi¤i toplum habercili¤in çevre duyarl›l›¤› yaratma konusundaki önemini dile getirdi. Sel, deprem gibi felaketlerin bile Türkiye’de bir rutini oldu¤unu ve bu rutini bozmak için insanlara rehber olmas›n› istedikleri NTV Yeflil Haber’in geçirdi¤i süreçleri anlatt›. “Baflka bir dünya mümkün diyebilmemiz için bilgi sahibi aktivist yurttafllar gerekiyor” S›ra d›fl› tarz›yla panele renk katan, bizi sözleriyle hem sarsan hem tebessüm ettiren panelist ise TEMA Vakf› Kurucu Üyesi Hayrettin Karaca’yd›. Karaca’ya göre do¤aya verilen önemin artmas›yla oluflacak de¤iflim, her fleyden önce bireyin kendisinde bafllayacak bir süreç. Bu durumda, tüketim ahlak›m›z› de¤ifltirmeden enerji politikalar› gelifltirmek anlams›z. Dünyada 2 milyar 400 milyon insan açl›kla savafl›rken, daha fazla tüketimi tetikleyen reklâmlara yap›lan yat›r›mlar›n 2008 y›l›nda 800 milyar dolara yükseldi¤ini ve bu çeliflkinin yok edilmesi gerekti¤ini söyledi. Y›llard›r önemsenmeyen “sessiz kriz” erozyonun tabloyu daha da ürkütücü hale getirece¤i uyar›s›nda bulundu. “Türkiye’de do¤al kaynaklar›n %50’sinden fazlas›nda ayak izi b›rakt›k” WWF Türkiye Kurucu Üyesi Ak›n Öngör çarp›c› bir veriyle konuflmas›na bafllad›: E¤er tüm dünya vatandafllar› Amerika’da yaflayan insanlar kadar tüketim yapsa 5, Türkiye’de yaflayan
insanlar kadar tüketim yapsa 2 yerküreye daha ihtiyaç duyulacakt›. Baflka bir deyiflle biyolojik kapasitemizin üstünde tüketim yaparak büyük ölçüde at›k üretiyoruz. Öngör, tüketim al›flkanl›klar›m›z› de¤ifltirmek için önce e¤itimin, sonra da bireylerin ekonomik ç›karlar›na dayand›r›lacak önlemlerin gereklili¤ini savundu. Bu önlemlerin, flirketlerin yüksek mebla¤larda vergilendirmesi, karbon fiyatland›rmas› gibi yollardan geçti¤ini söyledi. “Tüketici ve üretici rolleri d›fl›nda farkl› rollere imkan veren bir toplumsal yap›y› düflünmemiz laz›m” Doç. Dr. Begüm Özkaynak Ortaköylüo¤lu ekolojik ekonomi alan›nda çal›flmalar yapan bir akademisyen olarak, ekonomi dünyas›nda yenilenebilir enerji
kaynaklar›n›n kullan›lmas›, bu sektöre yat›r›m yap›lmas› ve genel yat›r›m alg›s›n›n ekolojik temele dayand›r›lmas› gerekti¤i konusunda türlü görüfllerin oldu¤unu belirtti. Hala ekonomik büyümenin, ekonominin sürdürülebilir olmas›ndan daha önemli say›ld›¤›n› üzülerek dile getirdi. Ortaköylüo¤lu, 2011 Ekolojik Ekonomi Konferans›’n›n üniversitemizde gerçeklefltirilece¤ini ve haz›rl›k çal›flmalar›n›n bafllad›¤›n› söyledi. “Avrupa ülkeleri aras›nda Türkiye, çevreye en duyars›z ülke” BÜ Çevre Bilimleri Enstitü Müdürü Prof. Dr. Orhan Yenigün Türkiye’nin gecikmeli Kyoto Protokolü serüveninden ve protokole göre yerine getirmesi gereken yükümlülüklerinden bahsetti. Ancak Yenigün’e göre Türkiye, 2020’de %20 yenilenebilir
50 y›l›n an›lar›… Bir kurumu farkl› k›lan, güçlü k›lan onu gönülden sahiplenen kiflilerdir. Bo¤aziçi camias›n›n parças› olman›n ayr›cal›¤›n› ancak bu sahiplenme duygusunu devam ettirerek ve nesilden nesile aktararak yaflayabilece¤imizi bu törende bir kere daha anlad›k. Üstün Ergüder, Oktay Yenal, Emre Gönensay, Ahmet Koç, Ceyhan Koçak, ‹lkay Sunar, Güven Alpay ve Arman Manukyan bu özel kutlama gününde dinleyicilerle an›lar›n› paylaflt›. Türkiye’nin yetifltirdi¤i bu çok özel isimler sayesinde ‹‹BF bugüne kadar rakipsiz baflar›s›n› devam ettirdi. Bir insan›n vizyonunun bir kurumu nas›l de¤ifltirebilece¤inin belki en güzel örne¤i Oktay Yenal’›n ‹‹BF Dekan› oldu¤u 19661970 y›llar› aras›nda dünyan›n (ve özellikle ABD’nin) en önemli üniversitelerinde çal›flan bilim insanlar›n› Türkiye’ye dönmeye ikna etmesidir. Stanford Üniversitesi veya Columbia Üniversitesi gibi dünyan›n en büyük üniversitelerindeki görevlerini b›rak›p Robert Akademi’ye yani yuvalar›na dönen bu gençler ‹‹BF’nin 50 y›lda geldi¤i noktay› yaratan insanlar. Sahnede yan yana oturan bu isimler, sadece bir kurumun de¤il bir ülkenin kaderinin
WWF Türkiye Kurucu Üyesi Ak›n Öngör, “Türkiye’de do¤al kaynaklar›n %50’sinden fazlas›nda ayak izi b›rakt›k” dedi. enerji hedefi olmas›na karfl›n bu konudaki çal›flmalar›na önem vermemekte ve duyars›zl›¤›n› sürdürmektedir.
de¤iflmesinde çok büyük rol oynad›lar. Hepsine ve bugüne kadar ‹‹BF’de ders vermifl tüm hocalar›m›za teflekkür ediyoruz. ‹‹BF Dekanlar›: Prof. Dr. H. Eser Borak 2002Prof. Dr. Güven Alpay 1996-2002 1992-1995 Prof. Dr. ‹lkay Sunar Prof. Dr. Ceyhan Kozano¤lu-Koçak 1991-1992 Prof. Dr. Ahmet Niyazi Koç 1985-1991 Prof. Dr. Murat R. Sertel 1982-1985 Prof. Dr. Özer Ertuna 1979-1982 Prof. Dr. fierif Mardin 1976-1979 Prof. Dr. Ayd›n Ulusan 1975-1976 Prof. Dr. Emre Gönensay 1970-1975 Prof. Dr. Oktay Yenal 1966-1970 Francis M. Potts 1965-1966 Peter Franck 1963-1965 Francis M. Potts 1959-1963 Duncan S. Ballantine (President* of RC&ACG ) 1956-1961
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 19
ÜN‹VERS‹TEDEN
Yaz›: Baflak KARA BAL‹BEYO⁄LU ’08
Bilimin temelini alt›n tepside sunan ders:
SCIENCE 101-102
B
o¤aziçi Üniversitesi’nin fen bilimcilerini, mühendislerini sosyal, befleri ve sosyal bilimcilerini de bilim ve teknolojiye aflina/taraftar yetifltirme gelene¤i herkesçe bilinir. Bu dönem ilk kez aç›lan Science 101- 102 dersini alacak olan befleri ve sosyal bilimler ö¤rencileri ise fizik, kimya, biyoloji, psikoloji, mühendislik, çevre, biyomedikal alanlar›nda bilgi sahibi olacaklar. Dersi flimdilik yaln›zca ‹ngiliz Dili ve Edebiyat› Bölümü ö¤rencileri zorunlu al›yor, çeflitli bölümlerden seçmeli alanlar da var. Toplam say›, ders Senatodan son anda geçti¤i ve bölümlere de zaman›nda duyurulamad›¤› için 54 ile s›n›rl› kald› ancak seneye Siyaset Bilimi ve Uluslararas› ‹liflkiler Bölümü de dersi zorunlu alacak.
girecek. Dersin 2. döneminde “su” k›sm›n› Sabanc› Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Nihat Berker verecek.
Derse Fizik, Kimya, Biyoloji, Psikoloji, Endüstri Mühendisli¤i, Çevre, Biyomedikal Bölüm ve Enstitülerinden akademisyenler
“Science” dersini bu dönem Prof. Dr. Alpar Sevgen vermeye bafllad›, dersin kimyaya girifl k›sm›na gelindi¤inde görevi
‹çeri¤inin zenginli¤i ile yeni mezun olsam da benim için bile alma hissi uyand›ran dersi FEF Bilim dersleri komitesi haz›rlad›. Bu haz›rl›kta befleri ve sosyal bilimler bölümlerinin görüflleri al›nd›. Komite üyeleri Alpar Sevgen (fizik), Hadi Özbal (kimya), Müge Türet Sayar (Moleküler Biyoloji ve Genetik). Dersin bu sene koordinatörü ise Kimya Bölümü’nden Prof. Dr. Hadi Özbal. Dersin 10 gönüllü fevkalade iyi lisans ö¤renci asistan› var. Koordinatörler, ö¤rencileri küçük gruplara bölerek özel çal›flma gruplar› oluflturmak istiyorlar.
Hadi Özbal devralacak. ‹kinci dönemde ise yaklafl›k 10 de¤iflik akademisyen uzman olduklar› alanlardaki bilgi ve tecrübe birikimlerini ö¤rencilere aktaracaklar. Bu geçifllerin ak›c› olabilmesi koordinatörlerin en büyük dile¤i. Ders teknik aç›dan çok iyi donan›ml› olan NH 101 salonunda veriliyor. Fizik Bölümü’nün Bilgisayar Uzman› Serdar Ayhan da derse teknolojik konularda destek oluyor, internet ça¤›n›n tüm nimetlerinden faydalan›l›yor. “Science 101-102” dersleri çok temel bir “çekirdek” oluflturuyor. Önümüzdeki dönemlerde çok ilgi uyand›raca¤›n› Humanities dersi gibi bir efsane haline gelece¤ini görebiliyorum. Eme¤i geçen tüm akademisyenlerimizin eline sa¤l›k, bu derse kat›lacak flansl› ö¤rencilere ise flimdiden keyifli ö¤renmeler!
ANA HATLARIYLA DERS‹N ‹ÇER‹⁄‹ • Evrenbilimin h›zl› bir gözden geçirilmesi: Nerdeyiz? Her fley nas›l bafllad›? Klasik astronomiden düflünceler. • Dogmalar› paramparça etmek/k›rmak: Kopernik, Galileo, Kepler, Newton • Termodinamik • ‹zafiyet(mekan-zaman transformasyonlar›, gedanken deneyleri) • Elektromanyetizm • Yük, elektrik alan, sabit ak›m, manyetik alan • Ifl›k • Fotonlar 20 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
• Quantum fikirleri: stern-gerlach filtreleri, belirsizlik • Atomlar • Kimyaya girifl • Atomlar ve Periyodik Tablo • Kimyasal ba¤lar, moleküller ve maddenin özellikleri • Biyokimya • Çekirdekler ve temel parçac›klar: standart model • Astrofizik ve Evrenbilim • Dünya • ‹klim (Al Gore filmi) • Su • Enerji • Küresel ölçekte enerji
• Enerji politikas› ve sürdürülebilirlik • Evrim • ‹nsan genomu • Nöroloji, bellek ve beyin • Nöronlar ve fonksiyonlar› • Duyumsal bilginin ifllenmesi • Ö¤renme ve haf›zan›n nörolojik temeli • Ritimler ve psikoloji • Kimya ve insan sa¤l›¤› • Sa¤l›k dünyas›nda kimya ve ilaçlar • S›tma karfl›t› moleküller • Kanser Kemoterapisi • Sa¤l›kl› beslenme ve g›da kimyas›
Yaz›: Tunçel GÜLSOY ’75 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
E⁄‹T‹M
“Üniversiteler bir ülkenin beynidir” Üniversitelerin özgürlü¤ü ve özerkli¤i için çal›flan uluslararas› Magna Charta Konseyi Baflkanl›¤›na üniversitemizin eski rektörlerinden Prof. Dr. Üstün Ergüder seçildi. Yeni görevini f›rsat bilerek kendisiyle bir ülkenin beyni olarak adland›rd›¤› üniversitelerin ba¤›ms›zl›¤›n›n öneminden Türkiye’deki üniversitelerin s›k›nt›lar›na uzanan çok önemli bilgi ve gözlemlerle dolu bir söylefli gerçeklefltirdik.
Ü
niversitemizin eski rektörü Prof. Dr. Üstün Ergüder hakk›nda geçti¤imiz Eylül ay›nda gazetelerde okudu¤um bir yaz› beni çok heyecanland›rd›, hocam›z önemli bir konseyin baflkan› seçilmiflti: “Avrupa üniversitelerinde akademik özgürlük savunuculu¤unun bafl›na ilk kez bir Türk seçildi. Avrupa Üniversiteler Birli¤i ve Magna Charta Gözlemcilik Konseyi üyelerinin oy birli¤i ile seçilen Prof. Ergüder bu göreve gelen ilk Türk oldu. 2004 y›l›ndan bu yana Konsey Üyesi olan Prof. Ergüder 2009-2013 y›llar› aras›nda baflkanl›k görevini yürütecek.” Hemen kendisini arad›m, Üstün Hoca’y› Türkiye’de bulmak zordur, ama buradayd›. “Magna Charta Konseyi nedir hocam” dedim, “gel konuflal›m” dedi, ikimizin bir masada buluflmas› için iki ay bekledik ama de¤di. Bu haberden yola ç›karak hocan›n dünyas› içerisinde güzel bir yolculuk yapt›k. Önce haberin ayr›nt›lar›na girerek sohbete bafllad›k: “K›saca özetleyeyim: Magna Charta Universitatum 1988’de Bolonya’da kabul edilen ve hayata geçirilen bir ‘charter’, bir anlamda üniversitelerin anayasas›. Bu anayasan›n sahibi ve koruyucusu Magna Charta Gözlemevi Konseyi. Magna Charta Universitatum’un
22 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
arkas›nda yatan felsefeyi flöyle özetleyebiliriz: Üniversitelerin ve yüksekö¤retimin Avrupa’da geliflebilmesi için akademik özgürlü¤ü ön plana ç›kar›yor; ö¤retim üyelerinin araflt›rma yapma ve sonuçlar›n› serbestçe topluma sunabilmelerini, hiç bir tehdite maruz kalmadan fikir üretebilmelerini bir üniversitenin en önemli niteli¤i olarak görüyor. Akademik özerkli¤in yan› s›ra Magna Charta bildirgesi, üniversitelerin özerkli¤ini de vurguluyor. Bir üniversitenin ve orada çal›flanlar›n yarat›c› olabilmeleri için o kurumun özerk olmas› gerekiyor. Kurumun, üniversitenin, özerk oldu¤u, yani bürokrasi ve di¤er güç odaklar›n›n müdahelelerinden korundu¤u ortamlarda topluma yeni ve yarat›c› akademik programlar sunulabilece¤i, bilim üretebilece¤i, kendine stratejik hedefler koyabilece¤i varsay›m›na dayan›yor Magna Charta bildirgesi. Bu ilkeleri destekleyip uygulayaca¤›n› ilan eden üniversiteler Magna Charta Universitatum’u her y›l Eylül ay›nda, bildirgenin 1988’de ilk imzalan›fl›n›n y›ldönümünde Bologna’da, yap›lan bir törende imzal›yorlar. Bo¤aziçi Üniversitesi de Ergün To¤rol’un rektör oldu¤u dönemde bu belgeyi imzalam›fl. San›r›m Türkiye’den bu belgeyi ilk imzalayan üniversite Bo¤aziçi Üniversitesi’dir. Bugüne kadar belgeyi imzalam›fl dünyan›n de¤iflik köflelerinden gelmifl 660 kadar üniversite var. Türkiye’den de yirmi iki üniversite imzalam›fl durumda. Bunlar›n ço¤u devlet üniversiteleri. Pamukkale Üniversitesi ve Süleyman Demirel Üniversitesi bu y›l imzalad›lar. Vak›f üniversitelerinden, benim hat›rlad›¤›m, Sabanc› ve Haliç Üniversiteleri imzalayanlar aras›nda.” Bu belgeyi imzalayanlar› denetleyen bir denetleme kurulu var m›? Denetleme çok güçlü ve bürokratik bir terim. Ayn› zamanda Magna
Charta Universitatum’un esprisine ayk›r›. Bizim yapmaya çal›flt›¤›m›z imzalayan üniversiteler üzerinde yukar›da aç›klad›¤›m ilkeler çerçevesinde moral ve etik bir güç ve etki yaratmak. Bir tür izleme veya gözlemleme. ‹flte benim kendime misyon olarak tespit etti¤im bu izleme ifllevini biraz daha güçlendirmek, daha anlaml› hale getirebilmek. Her y›l Eylül ay›nda o y›l bildirgeyi imzalayacak rektörler Bolonya’ya geliyor, bir günlük bir yüksekö¤retim konferans› organize ediliyor, muhteflem bir imza töreni yap›l›yor, her rektör teker teker bildirgeyi imzal›yor, davetler yap›l›yor, güzel Bolonya mutfa¤›ndan örnekler yeniliyor ve sonra herkes vedalafl›p evine geri gidiyor, gündelik sorunlarla bo¤uflmaya bafll›yor. Baflkan› oldu¤um Magna Charta Gözlemcilik Konseyi’nin izleme görevi iflte bu aflamada önem kazan›yor. ‹mzalayan üniversitelerde akademik özgürlüklerle ilgili bir tak›m sorunlar oluyor mu? Kurumun devlete karfl› kurumsal özerkli¤i var m›? Devlet üniversitenin iç ifllerine kar›fl›yor mu? Bürokratik ve siyasi otorite üniversiteye ne kadar müdahil? Üniversite kendi stratejik plan›n› yönlendirilmeden yapabiliyor mu? Akademik programlar›na, akademik yap›lanmas›na ne kadar hakim? Bu belgeyi imzalam›fl dünyan›n her köflesinden üniversite var, çok heterojen bir yap›. Tabi ki böyle bir yap› içerisinde çok sorunlar olabiliyor. Magna Charta ö¤rencilere de aç›k. Mesela flu anda bizim konseyde Avrupa Ö¤renciler Birli¤i’nin bir temsilcisi var. Ö¤rencilerden de flikâyetler geliyor. Özellikle yozlaflmayla ilgili flikâyetler geliyor. Sordu¤un sorunun bafl›na dönelim. Etkili miyiz? De¤iliz. Bir uluslararas› kuruluflun bu konularda milli otoriteleri de atlay›p etkili olmas› oldukça güç. Ama bunun üstünde çal›fl›yoruz. Mesela benim yapmaya
E¤er Türk yüksekö¤retimi Avrupa d›fl›nda kalamayacaksa hele hele Bo¤aziçi Üniversitesi, misyonu dolay›s›yla, hiç d›flar›da kalamaz diye düflünüyordum. Hala da öyle düflünüyorum. Bu nedenledir ki, 1993 y›l›ndan itibaren Avrupa’daki çeflitli toplant›lara, kurullara çok aktif olarak kat›lmaya bafllad›m. çal›flaca¤›m fleylerden bir tanesi Magna Charta Universitatum’u imzalayan üniversitelerin rektörlerinin belgeyi kendi üniversitelerin web sayfalar›na koymalar›. fiimdilik moral bask› yaratmaktan baflka bir gücümüz yok. Bir yapt›r›m gücümüz yok. Ne hissettin böyle bir teklif geldi¤i zaman? Türkiye’ye katk›lar› ne olacak bu görevinin? Ben Bo¤aziçi’nde görev yapt›¤›m günlerimde, üniversitenin eksik bir yönü oldu¤unu düflünüyordum. O da fluydu: Bo¤aziçi Türkiye’nin d›fla aç›k penceresidir. Bo¤aziçi asl›nda bunu iyi yap›yordu. Yap›yordu ama tek boyutlu olarak yap›yordu. Üniversitenin tarihinden gelen ivme ile biz Atlantik üzerinden Avrupa’da soluklanmadan Amerika’ya uçuyorduk. Amerikan yüksekö¤retimi ve üniversitelerini tan›yorduk ama Avrupa ile iliflkilerimiz yok denecek kadar azd›. Avrupa’y› bilmiyorduk. Avrupa art›k Türkiye’nin siyasi hayat›nda, sosyal hayat›nda, ekonomik hayat›nda giderek önem kazanan bir yer, Avrupa Birli¤i’ne girmeye çal›fl›yoruz. Hatta Avrupa flimdi belki de Amerika’y› bile geride b›rakacak bir öneme sahip bir oluflum haline geldi. Bu ba¤lamda Rektörlü¤ümün ilk y›llar›nda Türk üniversiteleri ve Türk yüksekö¤retimi Avrupa d›fl›nda kalamaz diye düflünmeye bafllam›flt›m. E¤er Türk yüksekö¤retimi Avrupa d›fl›nda 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 23
Üniversite toplumun beynidir. Bu ifllevi yerine getirebilmesi için hür bir flekilde düflünebilmesi, kabul edilmifl do¤rular› bile zaman zaman sorgulayabilmesi laz›m. Onun için akademik özgürlük çok önemli. kalamayacaksa hele hele Bo¤aziçi Üniversitesi, misyonu dolay›s›yla, hiç d›flar›da kalamaz diye düflünüyordum. Hala da öyle düflünüyorum. Bu nedenledir ki, 1993 y›l›ndan itibaren Avrupa’daki çeflitli toplant›lara, kurullara çok aktif olarak kat›lmaya, insanlar› tan›maya bafllad›m. Toplant›larda suskun kalmad›m. Her f›rsatta üniversiteyi tan›tmaya çal›flt›m. Bo¤aziçi Üniversitesi’nde, o zamanki ismiyle Avrupa Rektörler Komitesi, Avrupa Rektörler Komitesi -bugünkü ad›yla Avrupa Üniversiteler Birli¤i- toplant›lar› tertiplemeye bafllad›m. Türk Üniversitelerinin kalite sürecine kat›lmalar› için elimden geleni yapt›m. Bu süreçte uzman olarak görev ald›m. 1998 y›l›nda Bo¤aziçi Üniversitesi Avrupa Üniversiteler Birli¤i kalite denetim sürecinden geçen ilk Türk üniversitesi oldu. Bugün itibariyle bu süreçten geçmifl olan Türk üniversitesi say›s› 20’yi aflt›. Özetle Türkiye’nin ve özellikle Bo¤aziçi’nin ad›n› Avrupa’n›n yüksekö¤retim haritas›na yazd›rmaya çal›flt›m. Ancak Avrupal›lar›n gene de bize karfl› baz› flüpheleri vard›. Yeteri kadar bizi tan›d›klar›na inanm›yordum. Onlar›n da Bo¤aziçi gibi bir kurumdan ö¤renecekleri oldu¤unu düflünüyordum. Ancak, bizi tam olarak benimsediklerini düflünmüyordum. Konsey baflkanl›¤›n› teklif ettiklerinde bu aç›dan da sevindim. Demek ki ciddi olarak çal›fl›l›p, ortaya projeler konup, iyi iliflkiler kurup kendini tan›tt›¤›n zaman bu ifller oluyormufl. Ben rektör olmak için çok u¤raflt›m; rektörlü¤ü istedi¤imi atanma tarihinden daha bir y›l evvel deklare 24 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
ettim. Ama bu ifl için u¤raflmad›m. Bu ifl için yapt›¤›m tek fley birikimimi onlarla paylaflmakt›. Bana teklif oradan geldi. O bak›mdan beni çok memnun etti.
yan›yor bu iflten. Bo¤aziçi kendine has bir kurulufl ve o özelliklerini koruyabilmesi için kurumun özerkli¤i konusunda çok, ama pek çok hassas olmas› gerek.
Bu görevin Türkiye için en önemli yarar› bizi daha iyi tan›malar› olacak. Hatta belki ülkemizin Avrupa Birli¤i çabalar›nda, en az›ndan akademik camiada, bizi farkl› bir perspektifte de¤erlendirmeleri için f›rsat olabilir diye de düflünüyorum. Avrupa Birli¤i çabalar›nda ülkemizin tan›t›mda çok eksik kald›¤›m›z› düflünüyorum. Biz tan›t›m› hep ‘flunu sizin kadar iyi yapar›z bunu sizden de iyi yapar›z’ diye biraz da kompleksli bir yaklafl›mla yap›yoruz. Avrupa’da ülkemizi tan›tmak için her sahada, birikimi olan insanlar›n önünü açmam›z laz›m.
Bu f›rsat› bulmuflken flunu da vurgulamak istiyorum. Ben bu yeni görevimde Türkiye’nin temsilcisi de¤ilim. Magna Charta’da da özellikle Türkiye’nin sorunlar›yla u¤raflaca¤›z diye bir fley yok. Konseydeki arkadafllar beni ülke temsilcisi olarak görmüyorlar. Magna Charta biraz evvel aç›klad›¤›m ilkeleri benimsemifl insanlardan oluflan bir Konsey. Bizim, Konsey olarak, yapabilece¤imiz bu konular› devaml› gündemde tutmak. Bize bir flikâyet geldi¤inde ilgilenmek.
Sen kendi üslubunu bu konseye nas›l koyacaks›n? Neleri de¤iflik yapacaks›n? Bu konseyin etkinli¤ini nas›l art›racaks›n? Benim inand›¤›m çok önemli bir ilke var. Bir üniversitenin üniversite olabilmesi için çal›flanlar›n›n akademik özgürlüklerinin olmas› laz›m. Üniversite toplumun beynidir. Bu ifllevi yerine getirebilmesi için hür bir flekilde düflünebilmesi, kabul edilmifl do¤rular› bile zaman zaman sorgulayabilmesi laz›m. Onun için akademik özgürlük çok önemli. ‹kincisi üniversitenin özerkli¤i çok önemlidir. Üniversite kendi programlar›n› özgürce yapabilmeli ve akademik disiplinlerini organize edebilmeli, kendine has araflt›rma vizyonlar› gelifltirebilmeli. Bu nedenle rektörlük dönemimde YÖK ile iliflkilerde bu konuda çok hassas davrand›m. Bizim iflimize kar›flmay›n dedik. Bence Türkiye’de bugünkü yüksekö¤retim sistemi üniversitenin kurumsal özerkli¤ini yok ediyor. Kurumlar›m›z› özerk olarak tan›mlamak güç. Bence en çok Bo¤aziçi’nin ba¤r›
Mesela bir ülkede yeni bir yasa haz›rland›¤› zaman o yasada kurumsal özerklik ve akademik özerkli¤e karfl› gördü¤ümüz fleyleri dile getirmek. Biz baz› arkadafllarla birlikte Türkiye’de yüksekö¤renimde niçin bir reform yap›lmal› diye Avrupa Toplulu¤u projesi kapsam›nda bir rapor haz›rlad›k. Buna Magna Charta'dan kat›lanlar oldu. Üzerinde çok tart›flt›¤›m›z konu kurumsal özerklik ve akademik özgürlüktü. Bu tür çabalarla “damlaya damlaya göl olur” esprisi içinde Magna Charta’n›n uzun vadeli yarar› olur yukar›da bahsetti¤im ilkeleri gelifltirmek ve savunmak konusunda. Mesela baflka bir örnek vereyim: Türkiye’den bir üniversitemizden, bir akademisyen kendisinin baz› haklar› k›s›tlan›yor diye çal›flt›¤› üniversitenin rektörünü Magna Charta’ya bir sürü belge sunarak flikâyet etti. O üniversitenin rektörüne bir mektup yaz›ld›. Siz ne dersiniz diye soruldu çünkü elbette iflin iki taraf›n› da ö¤renmek gerek. Cevap geldi ama hiç tatmin edici de¤ildi. Onun üzerine rektörün kendisini ziyaret etme karar› verildi.
Al›nan karara göre o zamanki baflkan ve genel sekreter, rektörü ziyaret edeceklerdi. Tam randevu istenecekken rektör ikinci dönemi için tekrar atanmad›. Bu flekilde de olay gündemden düflmüfl oldu. Bu bir “örnek vaka” idi. Bu noktadan sonra ne yapaca¤›z, nas›l hareket edece¤iz diye çok merak ediyordum ve bu aflamaya geldi¤inde olay kendili¤inden gündemden düfltü. Magna Charta’n›n moral bask› yaratmaktan baflka bir gücü yok. Bence Konseyin karfl›laflt›¤› en önemli sorun imzalayan üniversitelerdeki ö¤retim üyelerinin ve ö¤rencilerin imzalanan bildirgenin fark›nda olup olmad›klar›, kurumlar›n bu ilkeleri ne kadar benimsedikleri. fiimdi o fark›ndal›¤› art›rmak için birtak›m fleyler yapaca¤›z. Türkiye’deki üniversitelerin durumunu nas›l görüyorsunuz? Daha neler yap›lmas› laz›m? YÖK kanunu, yani 2547 say›l› yasa geçeli yirmi sekiz sene oldu ve dünya h›zla de¤ifliyor. Türkiye de büyüyor ve h›zla de¤ifliyor. Bugün Türkiye 1981’deki Türkiye de¤il. YÖK kanununun masaya yat›r›lmas› laz›m. Hatta benim gönlümde yatan günümüze uygun yeni bir vizyon üretmek. Üniversitenin ifllevi nedir? Yüksekö¤renimdeki di¤er kurulufllar›n ifllevi nedir? Bilim toplumunda üniversiteler nas›l olmal›? Teknolojinin bu kadar a¤›r bast›¤› bir ortamda üniversitelerimiz ne yapmal›? Bunlar›n üstüne düflünmemiz laz›m.YÖK kanunu çok merkeziyetçi ve üniversiteleri vesayet alt›na alan bir sistem. Bugünün flartlar›nda, her ne kadar zor olsa da, gene de üniversitelerin tek tip olmaya do¤ru yönlendiren bir sistem. Düflünebiliyor musunuz? 1992 y›l›nda 28 devlet, 1 vak›f üniversitesi vard›. Bugün 145 üniversite var. Bunlar›n 40’a yak›n› vak›f. Her kategori içinde büyük çeflitlilik var. Tek tip model üzerinde ›srar etmek art›k mümkün
mü? Bir de flöyle bir durum var. Herkes, akademisyenler dâhil, ba¤›r›yor, ça¤›r›yor, elefltiriyor ama kimse de de¤ifltirmeye yanaflm›yor. 28 y›l›m›z böyle geçti. San›r›m sistem zamanla böyle bir sisteme inanan insanlar› da yetifltirdi beraberinde. Hem bürokratlar› hem üniversitelerdeki ö¤retim üyelerini bu flekilde de flartland›rm›fl, flekillendirmifl bir sistem oldu. Ben birçok YÖK toplant›s›na kat›ld›m; “Biz sorunlar›m›z› çözemiyoruz, YÖK çözsün” diye rektörlerden bask› geldi¤ini çok iflittim ve ne kadar garipsedim tahmin edemezsiniz. Kurum özerkli¤ini ilke edinmifl bir rektörün en son söyleyece¤i söz olmal› bu. Geçen y›l Sabanc› Üniversitesi ile YÖK aras›nda ilkesel aç›dan son derece önemli bir kriz yafland›. Sabanc› Üniversitesi Bölüme de¤il programlara ö¤renci al›yor, Bo¤aziçi de 1970’lerde böyleydi. fiimdi acaba böyle ve çok inand›¤›m bir sisteme Bo¤aziçi dönüfl yapar m›, bilemem. Ben kendi dönemimde üniversitede böyle bir arzu görmedim ve zaman zaman da YÖK’ü çok mu benimsedik diye kendi kendime, arkadafllar›ma sordu¤um oldu. Sabanc› Üniversitesi olay›nda ise YÖK’ten üniversiteye bask› geldi
Herkes, akademisyenler dâhil, ba¤›r›yor, ça¤›r›yor, elefltiriyor ama kimse de de¤ifltirmeye yanaflm›yor. 28 y›l›m›z böyle geçti. San›r›m sistem zamanla böyle bir sisteme inanan insanlar› da yetifltirdi beraberinde. “siz bunu yapamazs›n›z” diye. Bence gerekçenin alt›nda da üniversiteler aras› farkl›l›klar›n olmamas› felsefesi yat›yordu. Neyse ki Sabanc› Üniversitesi bu konuda direndi, derdini ve farkl›l›¤›n erdemlerini YÖK’e anlatabildi. Günümüzde hiçbir yüksekö¤retim sistemi bu tür merkeziyetçili¤i ve tek tipçili¤i kald›ramaz. Bugünün dünyas›nda üniversitelerin önü aç›lmal›. B›rak›n üniversiteler de¤iflik olsun. YÖK maalesef merkeziyetçi ve tek tip yap›lanmay› öne ç›karan bir mant›k yaratt›. Örne¤in, YÖK’ten yaz› geliyor, “flu merkezleri kurun” diyor. Hâlbuki Üniversitenin kendisinin buna karar vermesi laz›m. fiu veya bu konularda üniversitelerde doktora tezlerinin yazd›r›lmas› diye yaz›lar gelir. Emir komuta zinciri ile doktora tezi yazd›ramazs›n.
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 25
Farkl›l›k bence üniversite olay›n›n olmazsa olmaz›d›r. Farkl›ysan üniversitesin zaten. Gelelim Bo¤aziçi Üniversitesi’ne. Üniversitenin bugünkü hali hakk›nda ne düflünüyorsun, önerilerin var m›? Bo¤aziçi Üniversitesi bence Türkiye için çok önemli bir kurum. Bu önemi de bütün tarihinde de¤iflik ve özgün olabilmesiyle sa¤lanm›fl. Türkiye pek de¤iflikli¤i sevmiyor asl›nda. Ama üniversitenin bütün gücü de özgün olmas›ndan kaynaklan›yor. Türkiye siyasal ve toplumsal anlamda farkl›l›¤› pek sevmiyor ama fiiliyatta da tercih ediyor. ‹nsanlar çocuklar›n›n Bo¤aziçi’ne gitmesini isterken oras› farkl› bir yer diye düflünüyor. Bo¤aziçi Üniversitesi’nin bunu kay›p etmemesi gerekiyor. Bence Bo¤aziçi Üniversitesi’nin en büyük mücadelesi Türkiye’de de¤iflikli¤e, farkl›l›¤a önem veren bir yüksek ö¤renim sistemini devam ettirmek olmal›d›r. Farkl›l›k bence üniversite olay›n›n olmazsa olmaz›d›r. Farkl›ysan üniversitesin zaten. Türkiye’deki üniversite say›s› vak›f üniversitesi olanlar dâhil 145 taneyi buldu, bu konuda neler düflünüyorsun? Bu konuya çok yönlü bakmak gerekir diye düflünüyorum. 70’leri, 80’leri hat›rl›yorum; “Anadolu’nun çeflitli yerlerinde üniversiteler kuruluyor. Bunlar› baflar›yla yönetecek ve götürecek insan gücü ve akademisyen var m›?” diyorduk. Cevab›m›z hiç de olumlu de¤ildi. Ama iflin bir de di¤er yönü var. kurulan üniversitenin bir müddet sonra o flehirlere çok büyük bir kültürel etkisi oluyor. O zamanlar küçümsedi¤imiz bir tak›m üniversitelere bak›yorum, flimdi çok iyi durumdalar. En iyi örneklerden birisi Eskiflehir’deki 26 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Anadolu Üniversitesi’dir. Muazzam bir olay. Eskiflehir bugün bambaflka bir flehir oldu ve bunu baflka bir flehir yapan o üniversitedir. Y›lmaz Büyükerflen bu üniversitenin eski rektörüdür, flimdi de flehrin belediye baflkan›. Son derece yetenekli, giriflimci ve devaml› ileriyi düflünen çok k›ymetli bir arkadafl›m›z. Ama yaratt›¤› üniversite de çok önemli o flehir için. Bugün gidip Eskiflehir’i dolafl›rsan›z, sokakta dolaflan insanlar›n fark›n› görürsünüz. Bugün bir Karadeniz Teknik Üniversitesi, bir Çukurova Üniversitesi içinde olduklar› flehri son derece olumlu etkiliyorlar. Her sene birçok üniversitemiz Avrupa Üniversite Birli¤i’nin kalite sürecinden geçiyorlar. Geçen sene on yedi tanesi geçmiflti, bu sene itibar› ile say› yirmi iki oldu. Onlar› de¤erlendiren arkadafllar› tan›yorum, çok iyi fleyler söylüyorlar. Biz mesela bu seneki Magna Charta toplant›s›n› Isparta’da yapaca¤›z.
Kurumlar› bir deli elbisesine sokmaktansa önünü açmak ama standartlar› yüksek tutmak gerekir. Ben Isparta deyince Avrupal›lar biliyorlard› ve hemen kabul ettiler. Rektör, san›r›m Konsey baflkanl›¤›na seçildi¤im için bizi davet etti; ben de gurur duydum. Konsey’de de oybirli¤i ile kabul edildi çünkü baz› üyeler Süleyman Demirel Üniversitesi’ni tan›yorlard›. Yeni üniversiteler asl›nda genç akademisyenlerin önünü de açt›. Üniversite bir flekilde akademisyeni yarat›yor. Ama üniversite kurmay› çok da suland›r›rsan ne olur bilemiyorum. Ben bugün 70’lerde, 80’lerde, 90’larda olan üniversite kurma olay› genellikle baflar›l› oldu diye düflünüyorum. Yeni kurulanlar› bekleyip görece¤iz.
Türkiye’de biz hep girdi kontrolleri yap›yoruz. Ayr›nt›l› yasalarla, yönetmeliklerle, flunu yapars›n, bunu yapamazs›nlarla kaliteyi sa¤layaca¤›m›z› düflünüyoruz. Ben bu yaklafl›ma karfl›y›m. Ben olsam kurumlara, insanlara hürriyet veririm üniversite kursunlar veyahut üniversitelerin içinde program gelifltirsinler diye. Ama son derece s›k› bir kalite ve performans ölçme sistemi kurar›m. Üniversiteler buna göre de¤erlendirilmeli ve buna göre bütçe verilmeli. Kurumlar› bir deli elbisesine sokmaktansa önünü açmak ama standartlar› yüksek tutmak gerekir. Uzun y›llar kendini bu üniversite meselelerine adam›fl bir insan olarak daha neler yapmak isterdin? fiu ana kadar toplant›lara kat›ld›k, yazd›k, çizdik, konufltuk. Etkisinin ne oldu¤unu bilemiyorum. Türkiye’de siyasi durum o kadar karmafl›k ki buradan ne ç›kar bilemiyorum. Ben kendi kendime flunu diyorum: sen ne yazabilirsen yaz, nerede ne söyleyebilirsen söyle. Bunu al›rlar, yaparlar yapmazlar, belki yaparlar ben görmem. fiimdi bir önemli projem var, Bo¤aziçi hakk›nda an›lar›m› yazmak istiyorum. Ben buraya 1969’da geldim. 1969’dan beri bu kurulufl çok çeflitli aflamalardan geçti. Ayr›ca biraz geniflletip YÖK hakk›nda an›lar›m›, düflüncelerimi de entegre edebilirim. fiu anda en büyük projem bu kitap. Bo¤aziçi camias›na eski rektörümüz ve mezunumuz olarak söylemek istedi¤in son bir fley var m›? Bo¤aziçi Türkiye için çok önemli bir kurum. Bo¤aziçi’nin onu farkl› k›lan özelliklerini muhafaza etmek için ellerinden ne geliyorsa yapmalar› laz›m. Bir girdab›n içinde kaybolmamak, o çark›n içine kat›lmamak laz›m diye düflünüyorum. Benim rektörlük misyonum da buydu ve en ufak bir flekilde de vazgeçmifl de¤ilim.
ÜN‹VERS‹TEDEN
Yaz›: P›nar TÜREN PATTERSON ’93 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
“Her fley yeniden tan›mlanmal›” Dünyan›n en tan›nm›fl filozoflar›ndan, kuramlar› üniversitelerde okutuluyor, popüler kültür üzerine söyledikleri gençli¤i kendisine hayran b›rak›yor, politika, felsefe, sinema üzerine Lacanc› analizleri ile tan›n›yor, seminerleri salonlar› dolduruyor... 21. yüzy›l›n efsane filozofu Slavoj Zizek Bo¤aziçi’ndeydi...
Z
izek heyecan› üniversiteyi daha kendisi gelmeden sard›. 2 gün boyunca Albert Long Hall’de verece¤i iki konferans için rezervasyonlar yapt›r›ld›. Konferanstan bir gün önce art›k rezervasyon al›nam›yordu çünkü salon fazlas›yla dolmufltu. Konferans günü uzun zamand›r görmedi¤im bir kuyruk vard› kap›da. Hem akademik kadro hem de ö¤renciler dünyan›n en popüler filozofunu kaç›rmamaya kararl›yd›lar. Salon doldu¤unda Zizek, dünyan›n en popüler filozofu, benim ö¤renci oldu¤um 90’l› y›llar›n bafl›ndaki Orta Kantin’in müdavimi arkadafllar›m›z› çok hat›rlatan heyecan›yla salona girdi ve ilk defa anlat›rm›flças›na coflkuyla birbiri ard›na s›ralad›¤› analizleri, gözlemleri ve teorileriyle bizleri bir düflünce maratonuna ç›kard›.
“Twitter’daki ben de¤ilim.” Slavoj Zizek konferanstan önce yine BTS’de gerçeklefltirdi¤i bas›n toplant›s›nda herkesi flafl›rtan bir aç›klama yapt›: twitter ve facebook’ta olmad›¤›n›, daha do¤rusu olan kiflinin kendisi olmad›¤›n› söyledi. Özgürlüklere ve entelektüel ürünlerin de özgürce paylafl›m›na içtenlikle inand›¤›n› ancak bireysel mahremiyet ile çak›fl›nca problem oldu¤unu söyledi. ‹nternetten onu takip etti¤ini sanan Zizek hayranlar› için bu elbette kötü haber ama gerçe¤in formunun tamamen de¤iflti¤i bu postmodern iletiflim dünyas›nda flafl›lacak bir durum de¤il asl›nda. Tam da Zizek’in dedi¤i gibi ‘Kurgu, gerçekten çok daha gerçek de olabilir’. Zizek konuflmas›nda önceli¤i ‹stanbul’a ve Türkiye’ye verdi. Eski Yugoslavya’da ‘kötü Türkler’ imaj› ile büyütülen bir çocuktu; t›pk› o dönem Balkanlar’da 28 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Slavoj Zizek Slavoj Zizek Lyublyana Üniversitesi Felsefe Bölümü araflt›rmac›s› ve Londra Üniversitesi Birkbeck ‹nsan Bilimleri Merkezi’nin uluslararas› yöneticisi. Zizek’in temel ilgi alan›, Jacques Lacan’›n ö¤retilerine dayal› psikanalizi çal›flmalar›nda özellikle Schelling ve Hegel’in düflünceleriyle yeniden uygulamak ve psikanalizle Marksizm aras›nda do¤rudan bir ba¤ kurmak. Zizek’in Türkçede de yay›nlanan son y›llardaki en önemli eserleri aras›nda Yamuk Bakmak; Lenin Üzerine; K›r›lgan Mutlak; Ödünç Al›nan Irak Çaydanl›¤› say›labilir.
Slavoj Zizek ve Udi Aloni 3-4 Aral›k 2009 tarihlerinde Bo¤aziçi Üniversitesi’ndeydi... Ünlü düflünür Slavoj Zizek ve sinemac›-yazar Udi Aloni’nin kat›ld›¤› “Post-‹deolojik Dünyada ‹deoloji” adl› etkinlik Encore Yay›nlar› ve Bo¤aziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararas› ‹liflkiler Bölümü taraf›ndan düzenlendi. Konferans ve film gösteriminden oluflan iki günlük etkinli¤in ana temas› ideoloji olarak belirlenmiflti. 3 Aral›k Perflembe günü Slavoj Zizek “Post-‹deolojik Dünyada ‹deoloji-Hollywood” seminerini gerçeklefltirdi. 4 Aral›k Cuma günüyse ‹srail-Filistin sorunu Zizek ve Udi Aloni taraf›ndan ele al›nd› ve Aloni taraf›ndan çekilen ‘Yerel Melek’ ve ‘Ba¤›fllamak’ filmleri gösterimi yap›ld›. büyüyen milyonlarca çocuk gibi. Ama Türklerin söylendi¤i gibi ‘ilkel’ de¤il, tam tersi ak›ll› insanlar oldu¤unu anlamas› için 10 yafl›ndayken Osmanl›’n›n 15. yüzy›lda dünyan›n en modern ordusuna sahip oldu¤unu ö¤renmesi yetmiflti. Zaten Slovaklar için ilkellik H›rvatlar’da, H›rvatlar için Arnavutlar’da, Arnavutlar için Makedonlar’da, Makedonlar için Bulgarlar’da, Bulgarlar için Türkler’de bafll›yordu. Yani herkese göre do¤usundaki komflusu ilkeldi bu co¤rafyada. Oysa bugün AB tüm bu milletleri bir araya getiriyor. Peki Zizek AB ve Türkiye için neler düflünüyor? ‘Sizler Avrupal›’dan daha çok Avrupal›s›n›z’ diyor ve ekliyor ‘Gerçek Avrupa siz ve ‹stanbul’la olur, yaln›zca siz bizi rehabilite edip bir fleyleri düzeltmemizi sa¤layabilirsiniz. Elbette Türkiye’nin kendisinde düzeltmesi gereken fleyler var, ama sizleri elefltiren Avrupal›lar’›n da düzeltmeleri gereken çok fley var. Ben Türkiye çok masum demiyorum, sizi elefltirelim ama biz kendimizi yukar›ya çekiyor muyuz? Sizi Kürtler’le alakal› olarak suçluyoruz ama biz de Romenler’e nas›l davran›yoruz veya Polonya’da eflcinsellere
yap›lan haks›zl›klar...’ Zizek konuflmas›nda özellikle AB temelinde önemli bir noktaya dikkat çekiyor ve günümüzde çok kültürlülü¤ün yeni bir tür ›rkç›l›k oldu¤unu söylüyor. Çikolatay› flekersiz, kahveyi kafeinsiz seviyoruz; ‘di¤er’ kültürü seviyoruz ama kafeinsiz olursa! Zizek her ne kadar pesimist olsa da gerçek radikal çok kültürlülü¤ün de olabilece¤ini söylüyor ve ekliyor, ‘yeter ki en basit seviyede dürüst olal›m.’
Gerçek Avrupa siz ve ‹stanbul’la olur, sadece siz bizi rehabilite edip bir fleyleri düzeltmemizi sa¤layabilirsiniz. Elbette Türkiye’nin kendisinde düzeltmesi gereken fleyler var, ama sizleri elefltiren Avrupal›lar’›n da düzeltmeleri gereken çok fley var. “Art›k kimse inanm›yor” ‘Dünya yeni bir döneme giriyor. Her fley yeniden tan›mlanmal›.’ Saatler boyunca Zizek dinlemek beynimizi ba¤lant›lar aras›nda kofluflturdu, insanl›k tarihinde, psikolojide, gündelik hayat›n detaylar›nda bir analizler maratonu yaflatt›. Onu canl› dinleme f›rsat› yakalam›fl olmak büyük bir flanst›. Zizek, konferans›nda art›k kimsenin inanmad›¤›n› ama inançlar›n bir flekilde hala ifle yarad›¤›n› ve ideolojinin de iyi kötü yoluna devam etti¤ini söylerken liberal kapitalist ideolojinin giderek daha rahats›zl›k verece¤ine olan inanc›n› dile getirdi. ‘Sana gönüllü olarak yapman› emrediyorum!’. Zizek’e göre bugün en liberal sistemlerin bile ataerkil bir otorite ile yapt›¤› insanlar› özgür b›rak›r gibi yapmak. ABD’de bir konferansta kendisine ‘Tanr›’ya inan›yor musunuz?’ diye soruldu¤unda ‘ben de sizin gibi Tanr›’ya inan›yorum ama sizin güvendi¤iniz gibi ona güvenmiyorum (dolar üzerinde yazan ‘Tanr›ya güveniyoruz’ ibaresine at›fta bulunarak)’ diyecek kadar haz›r cevap ama verdi¤i her cevab›n alt›nda ürkütücü bir derinlik var Zizek’in. Tom ve Jerry’den yola ç›k›p Lacan’›n ‘truth is the destruction of fiction’ teorisine varana kadar geçilen düflünce ak›fl›nda insan›n yolunu kaybetmemesi için süratle düflünmesi, hat›rlamas›, onaylamas› gerekiyor. K›saca Zizek’i dinlemek en az kitaplar›n› okumak kadar hatta okumaktan daha çarp›c› demek yanl›fl olmaz. Encore Yay›nlar› taraf›ndan haz›rlanan seride dünyada bir ilk gerçeklefltiriliyor ve Zizek taraf›ndan seçilmifl yaz›lar› küçük kitap format›nda bir araya getiriliyor. Zizek’in en çok ilgi gören çal›flmalar›n› bu “bilinmeyen bilenenler” adl› minik kitap serisinde bulmak mümkün: SANAT ya da Konuflan Kafalar; DAVID LYNCH Ya da Gülünç Yücenin Sanat›; MATRIX: Ya da Sapk›nl›¤›n ‹ki Yüzü; HITCHCOCK: Ya da Bir Filmi Yeniden Çekmenin Özel Bir Yolu Var m›; KIESLOWSKI: Ya da Maddeci Teoloji.
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 29
ÜN‹VERS‹TEDEN
Yaz›: P›nar TÜREN PATTERSON ’93 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
Dan Brown ile bir sohbet gecesi... Dünyan›n en çok okunan yazarlar›ndan Dan Brown Türkiye’ye yapt›¤› ilk ziyarette Bo¤aziçi Üniversitesi’ne misafir oldu ve Bo¤aziçi Üniversitesi akademisyenlerinin, mezunlar›n›n sorular›n› içtenlikle cevaplad›.
H
arvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon dinden mimariye, efsanelerden tarikatlara insanl›k tarihi kadar eski hikayelerin içinde bir soru iflaretinin peflinden gider: ‹sa’n›n çocu¤u var m›yd›? Son yemekte ‹sa’n›n yan›nda oturan Havari Yuhanna de¤il, onun çocu¤unu da tafl›d›¤› varsay›lan Maria Magdelena m›yd›? ‘Da Vinci fiifresi’ iflte bu hikayeyi anlatt› ve dünyan›n gelmifl geçmifl en çok satan kitaplar›ndan biri oldu. Yazar› Dan Brown’un asl›nda dördüncü kitab› olmas›na ra¤men o kadar büyük bir ilgi gördü ki adeta öncesini ve sonras›n› yuttu. Aradan alt› y›l geçtikten sonra Dan Brown yeni kitab› ‘Kay›p Sembol’ ile bu sefer masonlar›n pefline düflüyor ve yine okuyucular›na sembollerle ve sürpriz sorularla dolu bir macera sunuyor. Soru cevap maratonu Kitab›n›n tan›t›m› için Türkiye’ye gelen Dan Brown ABD ‹stanbul Konsolosu Sharon Anderholm Wiener’in ricas›n› k›rmayarak bir e¤itim kurumunda konuflma yapmay› kabul etti. Albert Long Hall’de yap›lan konuflmaya Bo¤aziçi Üniversitesi ve Robert Kolej camias› davet edilmiflti. Dan Brown’un ilk sözleri de ‘sizlerin çok zeki ve çok iyi e¤itim alm›fl oldu¤unuz konusunda uyar›ld›m’ oldu. ‘Ne muhteflem bir ülkeniz var’ diyerek ilk defa geldi¤i ‹stanbul’dan ne kadar etkilendi¤ini vurgulad›ktan ve Türk hamam›na bay›ld›¤›n› söyledikten sonra kendisinin bir konuflma yapmayaca¤›n› onun yerine sorular› cevaplamaktan mutluluk duyaca¤›n› söylemesiyle yaklafl›k 2 saat sürecek bir soru cevap maratonu bafllad›. Din ve bilimin kar›fl›m› Dindar bir anne ve matematik e¤itmeni bir baban›n çocu¤u olarak kitaplar›nda annesinin etkisinin dini, 32 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Kitaplar› tüm dünyada 80 milyon adet satan Dan Brown ‹stanbul’un baflrolde olaca¤› bir kitab›n sözünü vermese de ‹stanbul’dan ne kadar etkilendi¤ini defalarca tekrar etti. Özellikle Ayafosya’ya olan hayranl›¤›n› o kadar çok tekrarlad› ki bundan sonraki roman›nda Ayasofya’da geçen bir bölüm kimseyi flafl›rtmaz.
babas›n›n etkisinin de bilimi temsil etti¤i analizine kat›lan Dan Brown ufak yafllarda dine olan inanc›n›n büyüdükçe ve bilimi daha çok sindirdikçe azald›¤›n› söyledi. Brown’a göre din ve bilim ayn› öyküyü aç›klamaya çal›flan iki farkl› dil. Kitaplar›nda dini sembolleri çok fazla kullanan ve dine elefltirel yaklaflan Brown’a dine yaklafl›m›ndan masonlardan ald›¤› elefltirilere kadar birçok soru soruldu. Masonlar›n bu kadar çok s›rlar›n› verdi¤i için çok mutlu olmad›klar›n›, felsefelerinden konuflmay› çok sevdiklerini ama s›rlar›n›n iffla olmas›ndan hiç hoflnut olmad›klar›n› da ö¤rendik. Brown hakk›nda neler ö¤rendik Brown, eski öykülerden ve mitolojiden etkileniyor. Farkl› kültürlerin kulland›klar› sembol ve ritüellerin dikkatle incelendi¤inde asl›nda ayn› fleyleri anlatt›klar›na ve insanlar›n asl›nda farkl›l›klar›ndan çok benzerliklerinin oldu¤una inan›yor. Sembollerin ve ritüellerin her kültürde çok farkl›l›k gösterebilece¤ini ama insanlar›n birbirini anlamaya çal›flmas› gerekti¤ini düflünüyor. Brown’a göre insan ve tanr›y› birbirinden ay›rmak felsefi bir ikilem ç›kart›yor. “Bat› ve Do¤u felsefesi aras›ndaki uçurumu ancak bilim yok edebilir; insanlar›n birbirilerinin sembollerini yanl›fl anlamalar› yüzünden önyarg›lar ortaya ç›k›yor” diyor. Brown flu anda ‹slam ile ilgili bir kitap yaz›p yazmayaca¤›na kesin bir cevap veremiyor ama ‹slam üzerine
ö¤renmeye devam ediyor. Kitaplar›n› yazarken çok fazla araflt›rma yap›yor. “Araflt›rma yüzde elli, çal›flma yüzde elli” diyor. Mekan onun için çok önemli, “ayn› sözleri bir restoranda söylemekle Ayasofya’da söylemek aras›nda çok fark var” diyor. Bugüne kadar hiç Türk yazar okumam›fl. Daha çok araflt›rma veya bilim kitaplar› okuyor. ‘Yüzde seksenini anlayaca¤›m kitaplar okuyorum’ diyor. Sanat tarihi uzman› olan efli araflt›rmalar›nda çok yard›mc› oluyor. Profesör Langdon’a yard›m eden ak›ll› ve güçlü kad›nlar› yarat›rken eflinden esinlendi¤ini saklam›yor. Kay›p Sembol bugüne kadar yazd›¤› en flifreli kitap. Karfl›tl›klar›, z›tlaflmalar› seviyor, heyecan duyuyor. Dinlerdeki eski öykülere inanman›n günümüz için tehlikeli oldu¤unu, dinlere asla karfl› olmad›¤›n› ama dünyaya onlar›n gözünden bakmad›¤›n› belirtiyor. Dinin ise baflka göze izin vermedi¤ini düflünüyor ve sorunun çözümü için e¤itimin gereklili¤ine inan›yor. “Slavoj Zizek ak›ll› adamm›fl!” Brown ile sohbet ederek geçen bu akflamda dinleyiciler yazar›, yazar da okuyucular› ile ilgili birçok fley ö¤rendi. Robert Kolej ö¤retmenlerinden biri elinde tuttu¤u ve Dan Brown’un babas› taraf›ndan yaz›lan matematik kitab›n› okulda kulland›klar›n› söyledi; genç bir yazar kitab›n› hediye etti ve Brown’›n okuyaca¤› ilk Türk yazar olmak istedi¤ini söyledi, baflka bir yazar aday› ‘bir el vermesini’ rica
Gecenin mimar› olan ABD ‹stanbul Konsolosu Sharon Anderholm Wiener, Dan Brown’un 12 kitap projesi oldu¤unu ö¤rendi¤ini söyledi ve ‘‹stanbul’un bir kitap için daha ilham verip vermedi¤ini merak ediyorum’ diyerek herkesin merak etti¤i soruyu dile getirmifl oldu.
etti (Brown taraf›ndan kibarca reddedildi). fiühpesiz en ilginç sorulardan biri daha bir hafta önce yine ayn› salonda bir konuflma yapan Slavoj Zizek’in konuflmas›nda bahsetti¤i Dan Brown ile ilgili yorumuna at›fta bulunan soruydu. Ça¤›m›z›n en önemli filozoflar›ndan Zizek, ‘Da Vinci fiifresi’nde iki kahraman aras›nda hiç cinsellik olmamas›n›, Dan Brown’›n kitab›nda ‹sa ile Maria Magdelena aras›ndaki olas› iliflki ile kapatt›¤›n› söylemiflti. Brown cevab›nda ‘ak›ll› adamm›fl!’ dese de kahramanlar›n sadece 12 saat bir arada olduklar›n› hat›rlatarak gerçek dünyada bu kadar k›sa sürede cinsellik yaflanmas›n›n pek akla yatk›n olmad›¤›n› söyledi. Happy birthday... Gecenin sonunda ise Dan Brown’un ABD’deki eflini bir sürpriz bekliyordu. O gün do¤um günüydü. Brown cep telefonu ile eflini arad›, harika bir flehirde harika insanlarla birlikte oldu¤unu ve ona bir sürpriz haz›rlad›¤›m›z› söyledi. Telefonu dinleyicilere do¤ru uzatt›¤›nda ise tüm salon hep birlikte happy birthday flark›s›n› söyledi. Eflinin flaflk›n ve mutlu 盤l›klar›n› hepimiz duyduk. 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 33
Yaz›: Baflak SERÇE ’05 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
GÜNDEM
Elimize gazete veya dergimizi almay›, kahvemizi içerken sayfalar› çevirmeyi, hatta arada sevdi¤imiz haberleri kesip saklamay› bile seviyoruz. Peki ya torunlar›m›z, hatta çocuklar›m›z, onlar da bizim kadar sad›k bir bas›l› yay›n tutkunu olacaklar m›? Yoksa dijital dünyan›n bireyleri olarak bilgisayarlar›ndan m› gündemi takip edecekler? Dijital medya kavram›n›n gittikçe daha çok kuvvetlendi¤i günümüze ve biraz da gelece¤e Hürriyet ‹nternet ve Dijital Medyadan Sorumlu Grup Baflkan› Ahmet Özer ’95 ile bakt›k.
36 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
fi
u andaki görevinizden bahseder misiniz? Hürriyet’in tüm dijital markalar›n›n yönetimi diyebiliriz. fiu anda yedi internet portal›m›z var: hurriyet.com.tr, hurriyetemlak.com, yenibiris.com, hurriyetoto.com, anneyiz.biz, hurriyetkiyasla.com ve tipeez.com. Bunlar›n bir de alt markalar› var. 2010 y›l› sonunda 11 portal›m›z olacak. Bu portallar›n ayr› yönetimleri var. Biz sene bafl›nda bu operasyonlar› bir grup çat›s› alt›nda birlefltirdik. Ben de o grubun baflkanl›¤›n› yap›yorum. fiu anda Hürriyet’in toplam reklam gelirlerinin %8’ini internet oluflturuyor. Bunu 2012 y›l›nda %20’ye ç›karmay› hedefliyoruz. ‹nternet ve mobil h›zl› büyüyor. Temelinde organik büyüme ve yeni alanlara yat›r›m olan agresif bir dijital medya plan›m›z var.
Dijital mecrada günümüzde kullan›lan teknolojiye bakt›¤›m›zda Türkiye nerede duruyor? Teknolojiyi üretme aç›s›ndan Türkiye’de iyi ve yetkin bir iflgücü oldu¤unu söyleyebilirim. Ancak yeni ve özgün teknoloji ve ifl modeli yaratma konusunda Türkiye geliflmekte olan ço¤u ülke gibi takipçi. Genelde yurtd›fl›ndaki baflar›l› modelleri buraya adapte ediyoruz. Çok da yanl›fl bir fley de¤il, ayn› zamanda bizim için iyi bir lüks. Tabi bunu getirirken de modelleri çok iyi lokalize etmek ve do¤ru uyarlamak, buradaki kullan›c› yap›s›na ve beklentilerine uygun hale getirmek laz›m. Örne¤in internet habercili¤ini biz Amerika’da bafllad›ktan çok k›sa bir süre sonra buraya getirdik. hurriyet.com.tr 1997 y›l›ndan beri var. Ancak dünyadaki örneklerden çok farkl› ve dinamik bir yay›nc›l›k yapt›¤›m›z
için art›k özgün bir modele dönüfltü¤ünü söyleyebilirim. Teknolojik altyap›y› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Biz yaz›l›m›m›z› ço¤unlukla kendimiz üretiyoruz. ‹TÜ Teknokent’te 47 kiflilik bir ürün gelifltirme ve yaz›l›m ekibimiz var. Daha küçük bir ekibimiz de bu binada çal›fl›yor. Yani toplamda 60 kiflilik teknoloji üretim ekibimiz var. Bu bizim en büyük de¤erimiz. Hürriyet gibi eski portallar›n teknik alt yap›lar›n›n sürekli geliflmesi gerekiyor de¤il mi? Biz befl senede bir altyap› da dahil olmak üzere ürünlerimizi s›f›rl›yoruz. Bunu yapmazsan›z ürün, üzerine yap›lan eklemelerle kullan›lamaz hale geliyor. ‹nternet çok dinamik bir yap› oldu¤u için sürekli bir yaz›l›m ve gelifltirme ihtiyac› var. Türkiye’de internetteki baz› uygulamalarda sorunlar yaflanabiliyor. Mesela video trend oldu. Bazen daha bir uygulama sindirilemeden yenisine geçiliyor. Bunlar hep planlamayla ilgili. Biz bu nedenle planlamay› do¤ru yapmaya çal›fl›yoruz çünkü söyledi¤iniz gibi çok fazla yenilik var. Mesela bizim video plan›m›z belli. fiimdiye kadar videoyu ön plana ç›karm›yorduk çünkü özellikle reklamveren taraf›nda daha video alg›s› oluflmam›flt›. 2010 y›l›n› tüm portallar›m›zda video y›l› ilan ettik. hurriyet.com.tr’de web.tv’yi bafllatt›k. anneyiz.biz TV yay›na bafllad›. Her gün ne kadar video koyaca¤›m›za, bunu kaç kiflinin seyredece¤ine dair bir penetrasyon plan›m›z da var. Böylece video hem kullan›c›m›za katt›¤› de¤erle, hem de paralelinde giden ekonomisiyle bizim için uzun vadeli ve stratejik bir ifl modeli oldu. Hürriyet’in bas›l› gazete olmas›n›n da sizin için avantaj› olmal› diye düflünüyorum. Elbette. Öncelikle 60 y›ll›k bir kurumsal birikimin içinde yer
al›yoruz. Yay›nc›l›k anlay›fl›m›z›n temeli Hürriyet’ten geliyor. Ama öte yandan da çok farkl› mecralar, yani gazetede yapt›¤›n›z gibi internette gazetecilik yapmaya kalkarsan›z zaten mecra buna izin vermiyor. hurriyet.com.tr’de günde yaklafl›k 500 haber, 100’e yak›n manflet yap›l›yor. ‹nan›lmaz bir h›z. Dolay›s›yla bütün mecralar›n yay›nc›l›k tarzlar› farkl› oluyor, olmal›. Ancak bu anlamda Hürriyet temeline sahip olmay› çok önemsiyorum. Neo gazetecilik diye bir dönem mi geliyor acaba? Gazetecilik yapmay› do¤rudan internette yazmak olarak alg›layan bir nesil olufluyor mu sizce? Evet olufluyor. Mesela hurriyet.com.tr’de kariyerine ilk kez internetle bafllam›fl arkadafllar›m›z var. Bunlar gazetede hiç çal›flmam›fllar. Benzer durumda olan köfle yazarlar›m›z da var. Ben bu durumun artarak devam edece¤ini düflünüyorum. Bas›l› medyan›n gelece¤i hakk›nda ne düflünüyorsunuz? Bas›l› mecralar yok olmayacak tabii ama dönüflecekler, bu art›k belli. Dönüflümü iyi yapanlar ayakta kalacak. Burada markalar›n çok önemli bir rolü oldu¤unu düflünüyorum. Mesela Hürriyet markas› hiçbir zaman ölmeyecek. Hürriyet’in bundan yüz sene sonra da insanlar›n hayatlar›nda çok önemli bir yeri olacak ama bu gazete format›nda olmayacak, baflka formatlarda olacak. Dolay›s›yla biz de yaz›l› bas›n›n gelece¤inden çok markam›z›n gelece¤ine bak›yoruz. ‹lerde matbaalara ihtiyaç kalmayacak galiba. Evet, muhtemelen çok ileride matbaalar flu andaki teknolojileriyle olmayacak hayat›m›zda. Pazar sabah kahvalt›da gazete okumak gibi severek yapt›¤›m›z al›flkanl›klar›m›z da m› yok olacak?
Benim iflim internet olmas›na ra¤men halen gazeteyi ka¤›ttan okumay› çok seviyorum. Ayn› fley kitap için de geçerli ama bunlar zamanla de¤iflen kavramlar. Çevremdeki birçok insan da böyle ancak benim çocu¤umun bunu sevece¤inden emin de¤ilim. Benim iflim internet olmas›na ra¤men halen gazeteyi ka¤›ttan okumay› çok seviyorum. Ayn› fley kitap için de geçerli ama bunlar zamanla de¤iflen kavramlar. Çevremdeki birçok insan da böyle ancak benim çocu¤umun bunu sevece¤inden emin de¤ilim. Muhtemelen o haberleri, yorumlar› bilgisayar›ndan veya yan›nda 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 37
‹nternette kullan›c› içeri¤ine talep büyük olsa da ben her zaman kaliteli profesyonel içeri¤in öneminin de¤iflmeyece¤ini düflünüyorum. Bunun zamanla daha iyi anlafl›laca¤›n› da öngörüyorum. fiu anda içerik aç›s›ndan biraz kaotik bir durum var asl›nda.
tafl›d›¤› mobil cihazdan okumay› tercih edecek. Art›k yay›nc›l›¤›n format› de¤ifliyor. Yay›nc›l›¤›n ilkeleri ve türü de de¤ifliyor. Hürriyet aç›s›ndan bakt›¤›n›zda biz 2000’li y›llar›n bafl›nda bu dönüflüm dü¤mesine bast›k. Buradan kendimize uzun vadeli bir plan ç›kard›k. Sadece haber de¤il medyan›n birçok alan›nda referans olaca¤›m›z modelleri hayata geçiriyoruz. Bu anlamda baflar›l› oldu¤umuza inan›yorum.
Ahmet Özer 1995 BÜ Ekonomi Bölümü mezunu. Çeflitli firmalarda ifl ve proje gelifltirme üzerine çal›flt›ktan sonra 1997 y›l›nda Do¤an Grubu’nda çal›flmaya bafllad›. 2005 y›l›na kadar Grubun medya d›fl›ndaki yat›r›m ve projelerinin yönetiminde görev ald›. 2005 y›l›nda ‹fl Gelifltirme ve Stratejik Planlama Direktörü olarak Hürriyet’e geçti. Hürriyet’in büyüme planlar›, dijital aç›l›m› ve yurtd›fl›na yay›lma aç›l›m› çerçevesinde çal›flmalar yapt›. Yurt d›fl›nda gerçeklefltirilen sat›n alma operasyonlar›n› yürüttü. 2009 y›l›nda Hürriyet’in Türkiye’deki dijital markalar›n›n yönetimini üstlendi. Halen Hürriyet ‹cra Kurulu üyeli¤i ve ‹nternet ve Dijital Medyadan Sorumlu Grup Baflkanl›¤› görevlerini yürütmekte. 38 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Siz ticari modellemenin özellikle üzerinde duruyorsunuz. Neden? Hiçbir ifl modeli ekonomisi olmadan yaflayamaz. Mesela flu anda hayat›m›zda twitter diye birfley var ve çok da yayg›n kullan›l›yor. Muhtemelen iki y›l önce kimse hayat›m›za böyle bir fleyin girece¤ini düflünmezdi. fiimdi bunun bir ticari modeli oluflmazsa muhtemelen üç y›l sonra hayat›m›zda twitter diye bir fley olmayacak. Bugün Türkiye’de bildi¤im kadar›yla reklam verene ulaflabilen befl bin kadar websitesi var. Bunlar›n bir ekonomisi olmas› laz›m ki kaliteli içerikle yay›nc›l›klar›na devam edebilsinler.
fiimdi bu ekonominin yarat›lma sürecindeyiz. Çok kritik bir süreç bu. ‹nternette kullan›lan içeri¤in kalitesini kontrol etmek mümkün mü? Profesyonel içerik için bu tabii ki mümkün. Ancak internetin geliflmesiyle hayat›m›za giren “kullan›c›n›n yaratt›¤› içerik” için bu mekanizmay› kurmak oldukça zor. Maalesef ülkemizde bu konuda yasal zaafiyet de var. Bu da internet yay›nc›l›¤›n›n önündeki en önemli zorluklardan biri. Bizim tüm internet grubumuzda profesyonel içerik/kullanc› içeri¤i oran› yaklafl›k %50/50. ‹nternette kullan›c› içeri¤ine talep büyük olsa da ben her zaman kaliteli profesyonel içeri¤in öneminin de¤iflmeyece¤ini düflünüyorum. Bunun zamanla daha iyi anlafl›laca¤›n› da öngörüyorum. fiu anda içerik aç›s›ndan biraz kaotik bir durum var asl›nda. Belki internet hukuku olmad›¤›ndan ya da olmas›na ra¤men uygulanmad›¤›ndan. Biraz olmad›¤›ndan biraz uygulanmad›¤›ndan. Zaten oralar çok gri alanlar. Türkiye internet teknolojisi ve kullan›m› aç›s›ndan h›zl› büyüyor. Ama iflin hukuki alt yap›s›, ticari alt yap›s› ve nitelikli ifl gücü gibi konular daha yavafl ilerliyor.
‹dil TÜRKMENO⁄LU ’95
‹fi YAfiAMI
idil@idilturkmenoglu.com
Vakitsizlik hastal›¤›na hap çözümler G
ünler geçiyor. Haftalar bafllad›¤› gibi bitiyor. Haftasonlar› da. Yap›lamayan ifl listeleri ertesi haftaya tafl›n›rken, ruhumuzu karart›yor. Bu arada telefonlar susmuyor, e-maillerin sonu gelmiyor. ‹fl yap›l›yormufl gibi oluyor ama hep birfleyler eksik kal›yor. Bir toplant›dan bir sonrakine koflarken sorumluluk listeleri kabarar›rken, bofl zaman gitgide azal›yor.
Bu çaresiz tempoda, profesyonellerin ö¤renme iste¤ini karfl›layan, daha do¤rusu “aman birfley kaç›rmayay›m” derdine deva olmak üzere çözümler yaratan baz› giriflimler hem d›flar›da hem Türkiye’de hep oldu. Amazon’da bu tip toplama ve güncel bilgi veren kitaplar hep yok sat›yor: “Psikolojinin 50 Klasi¤i”, “Makroekonominin Tüm Teorileri”, “Performans Yönetimi Hakk›ndaki Herfley”...
Yeni y›la bile “hoflgeldin” diyemeden eskiyiveriyor...
Onbefl-onalt› sene kadar önce bile, gündemdeki kitap özetlerini aktaran bir günlük executive e¤itimler yap›ld›¤›n› hat›rl›yorum ‹stanbul’da. Kitap özetleri haz›rlay›p yollayan firmalar da vard›. Yak›nlarda da bu ifli abonelik sistemiyle yapan, ayda 5-6 yeni ç›kan yabanc› kitab›n özetini Türkçe olarak gönderen bir e¤itim firmas› hizmetini pazarlamaya bafllad›.
‹fl-güç aras›nda okunamam›fl dergiler, kitaplar y›¤›l›yor. ‹flin do¤rusu, bilgi biriktirmek, yeni bilgiler aras›nda ba¤lant›lar kurmak, baflkalar›yla ö¤rendiklerimizi konuflmak, tart›flarak gelifltirmek zor hatta imkans›z görünüyor. Nerede öyle zaman? Bilgi gerektikçe internete dan›flmak kolay geliyor. Bir yandan da “Neleri kaç›r›yorum bu arada acaba? Benim aramad›¤›m neler oluyor bu alanda?” sorular› gönül yükü getiriyor. Arada konferanslara, zirvelere kat›larak; biraz piyasadakilerle networking, biraz da guru veya sektör lideri dinleyerek aç›k kapat›lmaya çal›fl›l›yor.
Çok bafltan ç›kar›c› bir teklif.
“‹fl ortam›nda yo¤unluktan ö¤renmeye zaman ay›ramayabilirsiniz, ama kendinizi aptallaflt›rmaya izin verecek kadar meflgul olamazs›n›z” Tom Kelley
Di¤er taraftan, baflka sorular da geliyor insan›n akl›na... Ama zevksiz de¤il mi? Yalom’un “Nietzsche A¤lad›¤›nda”s›n› okumay› m› tercih edersiniz? Filmini izlemeyi mi? Ya “Zaman Yolcusunun Kar›s›”n›? Tercüme kitaplarda bile anlam kaym›yor mu? Kelimeler, cümleler ço¤unlukla hafiflemiyor mu? Pekiyi, gerçekten okumaya bile f›rsat kalm›yorsa, neden böyle çal›fl›yoruz? Nas›l bir deli tempodur bu? De¤er mi? Peki hayattaki herfley bir seçim mi?
fiansl›ysak, adamlar iyi ç›k›yor, heyecanla konuflmadan notlar al›n›yor, kartvizit de¤ifl tokufllar› yap›l›yor, yap›labildi¤i kadar, iflte... Sonra o konferans dosyas›, içinde kartlarla masadaki y›¤›n›n bir köflesinde “unutulmadan bak›lmak üzere” yerini al›yor, di¤er dosyalar›n yan›nda s›ras›n› beklemeye bafll›yor. Çok büyük ihtimalle de gelecek senenin zirvesine kadar dokunulamayacak o dosya, ilham vermek, bilgi tafl›mak gibi fonksiyonlar›ndan öte, sahibinin gönül yüküne yük kat›yor. 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 39
ANMA
Yaz›: Metin GÖKSEL ’95 - Sevilay SARAL ’90 - Celal MORDEN‹Z ’00
Sahneden bir y›ld›z geçti Tiyatro sanatç›s› Ali Taygun’u (RC ’61) geçti¤imiz ay yitirdik. Robert Kolej tiyatro gelene¤inin önemli temsilcilerinden olan Ali Taygun’u, Bo¤aziçi Üniversitesi Yay›nlar› taraf›ndan yay›nlanan Mimesis Tiyatro Çeviri Araflt›rma Dergisi’nin 1999 tarihli 7. say›s›nda BGST Tiyatro Bo¤aziçi mensuplar› Sevilay Saral ve Metin Göksel’in yapt›¤› söylefliden kampüsteki tiyatro dönemini yans›tan bir bölümle an›yoruz. Söyleflinin tümünü http://www.bgst.org/tb/yazilar/s_altygn.asp adresinden okuyabilirsiniz.
T
iyatro yaflant›n›z ne zaman bafllad›? Benim tiyatro yaflant›m amatör olarak 60’l› y›llarda bafllad›. 1966’da Amerika’ya tiyatro e¤itimi almaya gittim. 1970’te Türkiye’ye döndükten sonra profesyonel tiyatro yapt›m. Tiyatro çal›flmalar›n› ilk olarak Robert College’de ortaokul y›llar›nda yapt›m. Fakat tiyatroda yo¤unlaflmam as›l olarak yükse¤e geçince bafllad›. Daha sonra benim gibi profesyonel olan okul arkadafllar›mdan baz›lar› flunlard›r: Nevra Serezli, Ahmed Levendo¤lu, Meral Taygun. Bir de Robert College’de tiyatro yapmay›p sonradan profesyonel olanlar vard›r: Meral Çetinkaya o zamanlar bale çal›flmas› yap›yordu, Zeki Alasya ve Can Gürzap’›n da tiyatro çal›flmalar› yok, Yavuzer Çetinkaya’n›n tiyatro çal›flmalar› var m›yd› hat›rlayam›yorum.
40 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Tiyatroda epeyce yo¤unlaflm›flt›k. Bakt›m olacak gibi de¤il, mühendislikten ayr›ld›m. Bütün zaman›m› tiyatroda geçirmeye bafllad›m. Robert College’de tiyatro çal›flmalar› nas›l organize ediliyordu? Bildi¤imiz kadar›yla hem ingilizce hem Türkçe oyunlar oynan›yordu... Evet. Örne¤in Shakespeare’in Yanl›fll›klar Komedyas›’n›n oynand›¤›n› hat›rl›yorum. ‹ngilizce oynanm›flt›. Türkçe oyunlar da oynan›yordu. Absürd oyunlar oynuyorduk. ‹onesco’nun, Beckett’in oyunlar› çok revaçtayd›. Biz Kel fiark›c›’y› sahnelemifltik, san›yorum 1962’de. Belki de
Türkiye’de televizyonda yay›nlanan ilk oyunlardan biridir. Teknik Üniversite’nin deneme yay›nlar› vard›, yay›nlayacak program pek bulamazlard›, orada yay›nlanm›flt› Kel fiark›c›. Yerli yazarlar›n oyunlar›n› da oynuyorduk. O zamanlar yerli yazarlar oyunlar›n› amatör topluluklara verirlerdi. Oysa yazarlar oyunlar›n› kolay kolay amatörlere teslim etmek istemezler. Ama profesyonel tiyatrolara veremeyince mecbur olup veriyorlard›. Oyunlar›n› oynad›¤›m›z yerli yazarlar aras›nda Turan Oflazo¤lu ve Güngör Dilmen vard›. Güngör Dilmen’in Canl› Maymun Lokantas›’n› sahneye ben koymufltum. O oyunda Ahmet Levendo¤lu ve Nevra Serezli de vard›. Oyunu 1963’te, Nancy’deki tiyatro festivaline götürmüfltük. Ayr›ca deneysel baz› oyunlar sahneliyorduk veya bizzat kendimiz çeviriler yap›yorduk.
Örne¤in Nedim Göknil, Kafka’y› sahneye koymufltu; Tar›k Okyay diye çok iyi bir tiyatrocu arkadafl›m›z vard›, o oynam›flt›. Ben Genet’nin Les Neigres’ini çevirmifltim, Karalar ad›yla. Tiyatroda epeyce yo¤unlaflm›flt›k. Bakt›m olacak gibi de¤il, mühendislikten ayr›ld›m. Bütün zaman›m› tiyatroda geçirmeye bafllad›m. Stage Studio diye bir çal›flma bafllatt›k. Orada yeni bafllayanlar› tiyatroya al›flt›rmak için tek perdelik sahneleme denemeleri yap›yorduk. Art›k profesyonel oldu¤umuzu, ustalaflt›¤›m›z› düflünüyorduk. Stage Studio önemli bir çal›flmayd›. Yazlar›m›z› da tiyatroda geçiriyorduk. Okul kapan›r, ama biz yine Social Hall’da çal›flmaya devam ederdik. Art›k profesyonel gibi olmufltuk. Tiyatro çal›flmalar›na kaç kifli kat›l›yordu? Otuz kifli. Az say›da k›z da vard› aram›zda. Zaten bütün okul 1500 kifliydi o zaman. Herkesin birbirini çok iyi tan›d›¤›, birbirini çok iyi bildi¤i bir ortam vard›. Büyükler
küçükleri pek tan›mazd› ama küçükler büyükleri çok iyi tan›rd›. Örne¤in, ben Engin Cezzar’› tan›rd›m. O beni hat›rlamaz ama ben onu tan›rd›m. fiu anda hala var m› bilmiyorum ama bizim dönemin çok önemli bir özelli¤i vard›: Amerikal›, “misyoner” diyemeyece¤im, çünkü din taraflar› kuvvetli de¤ildi, ama “ayd›nlanma misyoneri” diyebilece¤imiz hocalar vard›. Amerika’daki hayattan pek memnun olmayan, üniversiteyi bitirmifl, biraz da macera arayan, yarat›c› yan› kuvvetli insanlar gelip çok küçük ücretler karfl›l›¤›nda Robert College’a hoca oluyorlard›. Tabii o zamanlar anlayam›yorduk bunlar›, flimdi geriye dönüp bakt›¤›m›zda anlayabiliyoruz. Bu insanlara kalmalar› için ev veriliyordu ve bu evler Antik Grek’te oldu¤u gibi birer akademiye dönüflüyordu. Dersler bitti¤inde bu evlere gidiliyor, sohbetler ediliyor, dünya kurtar›l›yordu. Çay, kahve, bazen içki bile içiliyordu. ‹ngilizce gelifliyor, kültür art›yordu. Bu hocalar›n her biri ayn› zamanda bir kültürel faaliyetin bafl›nda bulunuyordu. Örne¤in, Boyd
Amerika’daki hayattan pek memnun olmayan, üniversiteyi bitirmifl, biraz da macera arayan, yarat›c› yan› kuvvetli insanlar gelip çok küçük ücretler karfl›l›¤›nda Robert College’a hoca oluyorlard›. Tabii o zamanlar anlayam›yorduk bunlar›, flimdi geriye dönüp bakt›¤›m›zda anlayabiliyoruz. vard›. Boyd ola¤anüstü biriydi. Kendini tiyatroya adam›flt›. Robert College Oyuncular›’n› yönlendiren kifli oydu. Bize ilk tiyatro bilgilerini vermifl, tiyatroyu sevdirmiflti. Boyd’a K›z Koleji’nde karfl›l›k gelen kifli Mrs. ‹z’di. Ama onlar biraz daha muhafazakard›. K›z Koleji ile iliflkilerimiz önemliydi, çünkü bizim okulda çok az say›da k›z vard›. K›zlarla iliflki kurman›n yolu tiyatrodan geçiyordu. Daha sonra tiyatronun yan› s›ra folklor da önem kazand›. Daimi leyli olanlarla hafta sonu eve ç›kanlar aras›nda bir çeliflki vard›. Bu bir bak›ma ‹stanbul/Anadolu çeliflkisiydi. ‹stanbul taraf› daha çok tiyatroya yönelirken, Anadolu taraf› daha
Ali Taygun’un 2003 y›l›nda ‹stanbul fiehir Tiyatrolar›’nda yönetti¤i ve baflrolünde oynad›¤› “Meraki” adl› oyundan... 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 41
Üniversitesi’nde ilk iflgal eylemi yap›ld›¤›nda biz durumu gazetelerden ö¤renmifltik. Ne yapaca¤›m›za karar vermeye çal›fl›yorduk. Sonunda birkaç kifli bireysel olarak Beyo¤lu’ndaki ›sl›kl› eylemlere kat›ld›k. çok folklora yöneliyordu. K›z Koleji’yle iliflki kurabilmek için tiyatro da folklor da önemliydi. Ama bizim bir avantaj›m›z vard›: K›z Koleji’nde yap›lan oyunlar›n provalar› orada yap›l›yordu. Robert College’da sizden önce de profesyonel olmufl kifliler var, 50’lerden bafllay›p 70’lere kadar süren bir trend var. Ben belirgin üç dönemin oldu¤unu düflünüyorum. 50’lerde önce Haldun Dormen’ler, Tunç Yalman’lar, fiirin Devrimler var. Ondan sonra Engin Cezzar’lar, Genco Erkal’lar gelir. Arada bir kopukluk oluflur ve sonra bizim jenerasyon gelir. Zaten daha sonra bitiyor. 50’lerden 60’lara geçerken 27 May›s belirgin bir dönüm noktas› oluyor. 27 May›s sizleri nas›l etkilemiflti? 27 May›s’a kadar Robert College kendi içine kapal›, apayr› bir
dünyayd›. Oradan yetiflenler Amerikanvari bir hayat›n Türkiye’deki temsilcileri olurlard›. D›fl dünyayla irtibat› yoktu. Ö¤rencilerin ço¤u leyliydi zaten. Bir de o zaman Rumeli Hisarüstü’nün nas›l bir yer oldu¤unu unutmamak laz›m. Size bir fley ifade etsin diye söylüyorum: Biz Kurtulufl’ta otururduk. K›z›ltoprak’a yazl›¤a giderdik. Denkler yap›l›r, kamyon tutulur, buzdolab› yüklenir, K›z›ltoprak’a gidilir, bütün yaz orada kal›n›r, sonra dönülürdü. Yani, flimdi flehrin göbe¤i say›lan K›z›ltoprak, o zaman sayfiye yeriydi. Böyle bir dünyadan söz ediyoruz. Böyle bir dünyada College cehennemin dibinde bir yerde say›l›rd›. Belki biraz abart›yorum ama okulun birkaç kilometre çevresinde hiçbir insan, hiçbir canl› bulamazd›n›z. Bugün Kuzey Kampüs’ün oldu¤u yerde domuz çiftli¤i vard›. Tek bir bina yoktu etrafta. Etiler diye bir yer yoktu. Levent yeni yap›lm›flt›. ‹sterseniz Levent’e da¤lardan koflarak gidebilirdiniz, e¤er kurtlar sizi yemezse. Bebek’e inmek bile bir macerayd›. fiimdi böyle yerde okuyan insanlar›n dünyayla zaten fazla ilgileri olmaz. Fakat 27 May›s’la birlikte d›fl dünyaya aç›lma e¤ilimi bafllad›. 27 May›s’ta ö¤renci hareketi bahane olarak kullan›ld›. Biz o zaman 27 May›s’› kendimizin yapt›¤›n› san›yorduk. Kimse
ö¤renciye el kald›ramazd›. El kald›rmak bir yana ters bir laf bile edilemezdi. Çok kutsal bir fleydi ö¤renci. Biraz onun fl›mar›kl›¤› vard› üzerimizde. ‹stanbul Üniversitesi’nde ilk iflgal eylemi yap›ld›¤›nda biz durumu gazetelerden ö¤renmifltik. Ne yapaca¤›m›za karar vermeye çal›fl›yorduk. Sonunda birkaç kifli bireysel olarak Beyo¤lu’ndaki ›sl›kl› eylemlere kat›ld›k. Isl›kla ‘Olur mu böyle olur mu/Kardefl kardefli vurur mu’ çal›n›yor. Yine birkaç kifli, ‘Kolej olarak hiçbir fley yap›lmad›’ deyip Bebek’e indi. Bebek’te karakolun önünden flöyle bir geçtiler. Polisin yapt›¤› tek fley ‘Ay›p olmuyor mu, beyler?’ demek oldu. Birkaç kifli daha sonra bir eylemde yakaland›. Askerler yakalad›klar›n› cemselere dolduruyorlard›. Fakat cemseler 10 km. ile gidiyorlard›. Arkada, yakalananlar›n yan›nda kimse yoktu. Tek tek atlay›p gidiyorlard›. Askerler gidecekleri yere ulaflt›klar›nda, durup arkaya bak›p ‘A, kaçm›fllar’ diyorlard›. Ortada biraz dan›fl›kl› bir dövüfl var. Bu olaylardan sonra anlafl›ld› ki Kolej’in d›fl dünyayla irtibat› çok zay›f. O s›rada Kolej’in yap›s›nda de¤ifliklikler yap›ld›. Eski akademi ve kolej sistemi yerini lise ve yüksek okula b›rakt›. Anadolu’da okuyan baz› baflar›l› ö¤rencileri bursla Kolej’e getirme politikas› bafllad›. O zamana kadar daha çok paral› okuldu. O ö¤rencilerin okula getirdikleri bir fleyler vard›. Örne¤in birisi ‘Ben Bal›kesir Lisesi’ndeyken’ diye bafllay›p anlatmaya devam ediyordu. Böylece ‘Bal›kesir’ diye bir yerin oldu¤u ö¤renilmifl oluyordu. Bir tan›flma, bir
1983 y›l›nda Ali Taygun hapishanedeyken kendisini ziyarete gelen Arthur Miller ve Harold Pinter. Kendisiyle görüflmesine izin verilmeyince onlar da evini ziyaret ettiler ve Orhan Taylan’›n yapt›¤› Ali Taygun portresini aralar›na al›p bu foto¤raf› çektirdiler. 42 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Ali Taygun kimdir?
Eskiden Student Council’›m›z vard›. Son derece liberal bir yap›lanmayd›. Mahkemeler vard›. Her s›n›ftan bir judge seçilirdi. Bir okul mahkemesi vard›. Ö¤renciler birbirini mahkemeye verirler, sonra duruflmalar yap›l›rd›. kaynaflma bafll›yordu, birtak›m gerilimler de ortaya ç›km›flt› onlar›n gelifliyle. Sonuçta d›fl dünyaya ilgi artmaya bafllam›flt›. 27 May›s günü Ayd›n Menderes’i okuldan al›p götürmüfllerdi. Kolej’de ö¤renciydi o zaman. ‹ster istemez d›flar›da nelerin olup bitti¤i hakk›nda merak büyüyordu. Okulda ö¤renci derne¤i veya ö¤renci birli¤i türünden örgütlenmeler var m›yd›? Eskiden Student Council’›m›z vard›. Son derece liberal bir yap›lanmayd›. Mahkemeler vard›. Her s›n›ftan bir judge seçilirdi. Bir okul mahkemesi vard›. Ö¤renciler birbirini mahkemeye verirler, sonra duruflmalar yap›l›rd›. Diyelim birisi borç alm›fl ama ödememifl veya top oynarken gelmifl topuna tekme atm›fl, gidip onu mahkemeye veriyorsun. Hakimler aralar›nda toplan›p karar veriyorlard›. Normal liselere göre çok demokratik bir ortam vard›. Fakat yüksek okul haline gelince bu ifllemedi. Türk sistemine geçmek gerekli oldu. Ö¤renci birlikleri, ö¤renci dernekleri kuruldu. Her okulun bir ö¤renci derne¤i vard›. Bu derneklerin bir araya gelmesiyle ö¤renci birlikleri olufluyordu. Böylece ilk defa federasyonla karfl›lafl›ld›: Türkiye Milli Talebe Federasyonu. TMTF Ca¤alo¤lu’ndayd›. Bizi ça¤›rd›lar: “Buraya herkes geliyor. Siz niye gelmiyorsunuz? Mars’ta yaflam›yorsunuz” dediler. Gittik toplant›lara. Birdenbire bambaflka konular›n tart›fl›ld›¤›n› gördük. Biz felsefe filan derin gidiyoruz. Oralarda daha güncel sorunlar tart›fl›l›yor: Yemekhane sorunu, vs. Ayn› dönemde festivaller yap›l›yordu. TMTF’nin organize etti¤i bu festivallerin benzeri bir daha yap›lamad›. Otuz ülkeden ö¤renci gruplar› geliyordu. Beyo¤lu Caddesi bir festival alan›na dönüflüyordu. Günde üç dört oyun seyrediyorduk. S›cak Temmuz ay›nda t›kl›m t›kl›m dolu oluyordu salonlar. Herkes birbirini seyrediyor, elefltiriyor, büyük bir heyecan yaflan›yordu. Hiç unutmam; 65’ti galiba, Vas›f Öngören o s›rada Almanya’da, bir Alman toplulu¤uyla beraber gelmiflti. Brecht çal›flmas› yapm›fllard›. Böylesi bir canlanma, birbirini tan›ma dönemi yaflan›yordu. Festival büyük bir organizasyondu. Ö¤renciler organize ediyordu. Para ihtiyac›n›n karfl›lanmas› için Federasyon flebeke satar, oradan pay al›rd›. Daha baflka kaynaklar› var m›yd› bilmiyorum. Biz üç y›l festivale kat›ld›k. Bu üç y›l benim etkili oldu¤um dönemdir. San›yorum 62-6364 veya 63-64-65 y›llar›yd›.
1943’te do¤an, Robert Kolej’i bitirdikten sonra ayn› okulun yüksek bölümünü (‹ngiliz Dili ve Edebiyat›) tamamlayan Ali Taygun, 1969’ta ABD’deki Yale Üniversitesi’nden tiyatro yönetmenli¤i dal›nda “Master of Fine Arts” derecesiyle mezun oldu. Bir süre Kent Oyuncular›’nda çal›flan Taygun, 1974’te fiehir Tiyatrolar›’na girdi. Ankara Birlik Sahnesi, Ankara Ça¤dafl Sahne, Ankara Devlet Tiyatrosu ve Ankara Devlet Operas›’nda oyunlar sahneledi. 12 Eylül 1980 darbesiyle tiyatrodan uzaklaflt›r›ld›. 1977’de evrensel bar›fl› savunmak amac›yla yazarlar›n, siyaset ve bilim insanlar›n›n kat›l›m›yla kurulan ve 1980’de kapat›lan Bar›fl Derne¤i üyelerinden olan Taygun, Bar›fl Derne¤i davas›nda yarg›lananlar aras›ndayd›. 1989’da beraat etmesine kadar hayat›n› mahkeme ve tutukevlerinde geçirdi. “Bar›fl hayatt›r, insand›r, sanatt›r; iflte bu nedenle, bir kültür adam› olman›n bilinci ve gere¤iyle ben bar›fl saf›nday›m. Bar›fl Derne¤i’ndeyim” sözleriyle bar›fl savunucular› aras›nda yer ald›. 1989’da Helsinki Watch taraf›ndan dünyan›n önde gelen on insan haklar› gözlemcisi aras›nda kabul edilmiflti. Danimarka’daki PL Vakf›’n›n ödülünü de Uluslararas› Af Örgütü’yle (UAÖ) paylaflt›. Yarg›land›¤› davalardan aklanmas›n›n ard›ndan fiehir Tiyatrolar›’na dönen ve 1993’ten bu yana TV yap›mc›l›¤› da yapan Taygun, baflta Shakespeare olmak üzere ‹ngilizce’den birçok oyun çevirdi, uyarlamalar yapt› ve “Masal Bahçesi” adl› bir oyun yazd›. Sanatç›n›n 1977’den bu yana birçok gazete ve dergide tiyatro, seyirlik sanatlar, estetik, felsefe ve siyaset konular›nda yaz› ve makaleleri yay›nland›. 1996’da Habitat aç›l›fl› için “Lirik Tarih Gösterisi”ni tasarlay›p gerçeklefltiren Taygun, birçok sinema ve dizi filmde, tiyatro oyununda rol ald›. fiehir Tiyatrolar›’nda yönetmen olarak görev yapan ve Yeditepe Üniversitesi ve Kadir Has Üniversitesi’nde tiyatro dersleri veren Ali Taygun’un yönetti¤i baz› oyunlar ise flöyle: Viflne Bahçesi, Leyla ‹le Mecnun, Godot’u Beklerken, Macbeth, A¤r› Da¤› Efsanesi, Mösyö Buterfly, Üç K›z Kardefl.
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 43
Yaz›: Hande AKSOY ’03 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
KÜLTÜR-SANAT
Yaratt›¤› hikâyeler gerçek olamayacak kadar garip, ama yok say›lamayacak kadar da gerçekçi... Ça¤dafl sanat alan›nda yapt›¤› çal›flmalarla ismini duyuran mezunumuz Ifl›l E¤rikavuk ’03 ile ‹stanbul Bienali’nin en ilgi çeken eserleri aras›nda yer alan çal›flmalar›ndan yola ç›karak, ça¤dafl sanat eserlerinin neyi nas›l söylediklerini ve ülkemizdeki genel alg›y› konufltuk.
B
ilgi kirlili¤i ça¤›nda her okudu¤unuza inan›r m›s›n›z? Ya da teknolojinin s›n›rs›z imkanlar›n› fütursuzca kullanabilen görsel iletiflim araçlar›n›n size her dakika sundu¤u bilgilere... Yoksa olay an›ndan görüntüleri, elimize flimdi ulaflan haberleri, güvenlik kameralar›ndan al›nan sahneleri ve gözümüzün içine baka baka okunan geliflmeleri kan›ksad›k m› art›k?
Ifl›l E¤rikavuk ’03 benim do¤rudan sordu¤um bu sorular› ça¤dafl sanat›n farkl› ifade biçimleriyle önümüze ç›kar›yor. YARATTI⁄I H‹KÂYELER GERÇEK OLAMAYACAK KADAR GAR‹P, AMA YOK SAYILAMAYACAK KADAR DA GERÇEKÇ‹... Onun kulland›¤› yöntemlerdeki do¤rudanl›¤›n› ve çal›flmalar›nda yaratt›¤› etkiyi yads›mak kolay de¤il. Video çal›flmalar›, canl› performanslar› ve gazete yaz›lar›yla ça¤›na ve yaflad›¤› çevreye dair yorumlar›n› paylafl›yor. Son olarak 11. Uluslararas› ‹stanbul Bienali kapsam›nda video çal›flmas› ve Radikal gazetesi Pazar ekinde bir kurgu/haber sanat severlere ulaflt›. ‹stanbul’un en önemli ça¤dafl sanat etkinliklerinden biri olan ve dünyan›n da yak›ndan izledi¤i Bienal’de yer almak çok önemli bir baflar›d›r. Hem çal›flman›z›n Bienal çerçevesine uygun olmas› hem de belli bir estetik seviyenin üstünde olmas› gerekir. Öncelikle Ifl›l’›n çal›flmalar›n›n, Bienal’in ‘‹nsan neyle yaflar?’ sorusuna nas›l bir aç›l›m sa¤lad›¤› ve bu sürece nas›l dahil oldu¤unu konufluyoruz. 44 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Ifl›l, Bienal’in tema sorusu ‘‹nsan neyle yaflar?’›n medyada daha çok direkt anlam›yla yans›t›ld›¤›n› söylüyor: “Sanki bu soruya do¤rudan cevap verilmesi gerekiyormufl gibi bir alg› yarat›ld›. Asl›nda temel teorik çerçeveyi ortaya koyan jenerik bir soruydu bu. Daha çok sanatç›lar›n içinde bulunduklar› ça¤› sosyal ve politik olarak nas›l alg›lad›klar›n›, yorumlad›klar›n› ve buna nas›l alternatifler yaratt›klar›n› sorgulayan bir çerçeve sunuyordu. Ben de çal›flmalar›mda do¤rudan bir cevapla de¤il, oluflturulan teorik çerçeve içinde farkl› bir yorum olarak yer ald›m Bienal’de.” K›sac›k bir not: Brecht’in ‘Üç Kuruflluk Opera’ adl› oyununda yer alan bir flark›d›r ‘‹nsan neyle yaflar?’. Brecht deyince akla ilk gelen de yabanc›laflt›rma tekni¤i’dir. Bienal’i ve Ifl›l’›n çal›flmalar›n› anlamland›rabilmek için bu çok kapsaml› tart›flmalar›n konusu olan teknikten k›saca bahsedelim. Brecht sanat eserlerinin güçlü bir özdeflleflmeyle gelen sa¤alt›m yaratmas›ndan ziyade, izleyenlerin zihninde k›r›lmalar meydana getiren ve izleyenleri sorgulamaya yönelten çeflitli sahneleme teknikleri gelifltirdi. Bunlar Brecht’in sanat yaflam› boyunca araflt›rd›¤› ve zaman içinde farkl›laflan çal›flmalard›r. Ifl›l’›n Bienal kapsam›nda sergilenen çal›flmalar›: GÜL: Bienal’de Tütün Deposu’nda sergilenen video enstelasyonu. Ifl›l tamamen kendi kurgusu olan bir hikâyeyi röportaj fleklinde sunuyor. Her gün haberlerde duymaya al›flt›¤›m›z, içeri¤ini art›k kan›ksad›¤›m›z bildik bir hikâye olarak bafllayan video, absürd bir sona ba¤lan›yor. Röportaj yap›lan kad›n, töre cinayetinden kaç›p
Çal›flmalar›mda do¤rudan bir cevapla de¤il, oluflturulan teorik çerçeve içinde farkl› bir yorum olarak yer ald›m Bienal’de. bir sirke kat›l›yor. Böylece hem farkl› bir sonla alternatif bir senaryo yaz›l›yor, hem de gerçek ve kurgu iliflkisi sorgulan›yor. Karakterin bir töre cinayeti kurban›yken, kaçarak bir kahramana dönüflmesi, teslimiyetçi de¤il alternatif bir sona ba¤lanmas› anlam›nda Bienal’in çerçevesine rahatl›kla oturtulabiliyor. Kurgu ve gerçekli¤in iç içe geçmesi, oyuncunun s›k s›k oynad›¤› rolden s›yr›larak kurgu karakterini sorgulamas›, ak›fl hakk›nda yorumlar yapmas› Ifl›l’›n çal›flmas›n› Brechtiyen bir çizgiye tafl›yor. Bu flekilde seyirci de aktif hale geliyor. Seyircilerin kurgunun fark›na vard›r›p, onlar›n gerçek ve kurgu aras›nda gidip gelmesini sa¤l›yor. Böylece bu iki boyut aras›ndaki duvar kalk›yor ve geçiflken bir yap› kuruluyor. GAZETE ÇALIfiMASI: Ifl›l’›n ikinci Bienal çal›flmas› bir gazete projesi. “12 Eylül’le ilgili oldum olas› bir çal›flma yapmak istemifltim. Bienal’in aç›l›fl›n›n da 12 Eylül’e denk gelmesi iyi bir vesile oldu. Bu anlamda Radikal de destek oldu ve Bienal’in aç›l›fl›n›n yap›ld›¤› 12 Eylül Cumartesi günü, Radikal’in Cumartesi ekinde 12 Eylül’le ilgili kurmaca bir haberim yay›nland›.” Habere göre 12 Eylül 1980 tarihini takip eden günlerde bir grup insan kaç›r›larak bir kütüphaneye kapat›l›yor. ‹ki y›l boyunca orada tutulan bu kiflilere çeflitli bafll›klar veriliyor ve bu bafll›klarla ilgili
haberleri bulmalar› isteniyor. Bulduklar› haberleri onlara emredildi¤i flekilde de¤ifltiriyorlar. Haber de¤ifltirmek asl›nda tarihi bozmak ve koflullara uygun olarak yeniden yazmak... Yaz› gazetede, alt›nda “Bu bir Bienal Projesi’dir” ibaresiyle yay›nland›.
Ifl›l E¤rikavuk kimdir? 1980 y›l›nda do¤an Ifl›l E¤rikavuk, 2003 y›l›nda Bo¤aziçi Üniversitesi'nde ‹ngiliz Dili ve Edebiyat› bölümünden mezun oldu. Ard›ndan The School of The Art Institute of Chicago’da Performans Sanat› üzerine master yapt›. Yak›n tarihte ‹stanbul’a geri döndü ve Bo¤aziçi Üniversitesi’nde performans ve video sanat› üzerine lisans dersleri verdi. Halen Bilgi Üniversitesi'nde bu dersleri vermeye devam ediyor ve Hürriyet Daily News’te güncel haberler yaz›yor.
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 45
bir flekilde. Hikâyenin ba¤lam›ndan kopmak istemiyorum. 2000’den beri çeflitli kurulufllarda gazetecilik yap›yorum. fiu anda da Turkish Daily News’de çal›fl›yorum. Gazetecilik de bir anlat›c›l›k asl›nda ve hepsinin temeli BÜ ‹ngiliz Dili ve Edebiyat›’na dayan›yor. Ben bir edebiyat mezunuyum ve metinler benim için hep çok önemli oldu.”
Asl›nda gerçeklik dedi¤imiz fley herkesin kiflisel kurgusu de¤il midir? Gerçek ve kurgu aras›ndaki çizgiyi absürd hikâyeler anlatarak ihlâl ediyorum. “Bu kurgu/haber 12 Eylül’ün tarihi de¤ifltirdi¤ine dair sembol bir hikâye oldu¤u kadar Kafkaesk bir havas› da var. Absürd ve karanl›k. Burada ortaya ç›karmaya çal›flt›¤›m 12 Eylül’ün bizim taraf›m›zdan ne kadar kan›ksanm›fl oldu¤u... Bu tarih dilimiyle ilgili bize ulaflan haberler ne kadar absürd olursa olsun, o dönem o kadar kan›ksanm›fl ki
Ifl›l E¤rikavuk’un son dönemde kat›ld›¤› sergiler: 11. Uluslararas› ‹stanbul Bienali Endgame, LoopSpace, Seoul, South Korea. Moment of Agency, Kunst Müzesi, Basel, ‹sviçre The Interview, Boots Contemporary Art Space, St.Louis, USA, Gerçekçi ol, imkâns›z› iste, Karfl› Sanat, ‹stanbul. Melez Anlat›lar, Aksanat, ‹stanbul.
46 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
insanlar bu haberleri absürd olarak alg›lam›yorlar. O dönemle alakal› her fley bize normal geliyor.” Kurgu ve gerçeklik iliflkisi Ifl›l’›n tüm çal›flmalar›n›n bel kemi¤ini oluflturuyor. Ifl›l çal›flmalar›nda “hikâye anlat›c›l›¤›”ndan asla ödün vermiyor. Onun için önemli olan anlatmak istedi¤i ak›fl›n en iyi hangi yolla izleyecisine geçece¤ini bulmak. Bu bazen bir video çal›flmas› olabildi¤i gibi bazen canl› bir performans ya da Bienal’de Radikal Gazetesi’yle gerçeklefltirdi¤i gibi çeflitli mecralar›n dahil edildi¤i farkl› bir proje olabiliyor. “Asl›nda gerçeklik dedi¤imiz fley herkesin kiflisel kurgusu de¤il midir? Gerçek ve kurgu aras›ndaki çizgiyi absürd hikâyeler anlatarak ihlâl ediyorum. Mesela kufl gribine çare bulan ve ABD’de yaflayan Irakl› bir doktor, sirke kaçan bir kad›n, kütüphaneye kapat›lan bir profesör anlat›lar›mdaki absürd karakterlere bir kaç örnek... Ama tüm anlat›lar›m›n temelinde ‘hikâye anlat›c›l›¤›’ var çok bariz
“E¤er anlatmak istedi¤imi bir video enstelasyonu daha iyi ortaya koyuyorsa video çal›flmay› tercih ediyorum. Ayr›ca sanat çal›flmalar›m›n aktivist bir yan› olmas›n› isterim hep. Amac›m insanlar› dürtmek, fark›ndal›k yaratmak. Ça¤dafl sanat bize bu olanaklar› sa¤l›yor. Benim gibi soyut sanatla u¤raflmayanlar, içinde yaflad›¤›m›z politik ve sosyal durumlarla örtüflen, gerçeklikle iliflkili ifller yap›yorlar.” Gazetecilik de Ifl›l’›n hayat›nda önemli bir yer tutuyor. Fakat gazetecilik ne kadar aktar›m› ve bilgilendirmeyi içeriyorsa, sanat da o kadar sorgulamay›, kurgulamay› içeriyor. Hatta Ifl›l’›n kültür sanat muhabirli¤i yapmad›¤›n›, bire bir Türkiye’deki politik gündemi takip eden haberler yapt›¤›n› belirtmek gerek. “Gazetecili¤in sa¤lad›¤› do¤rudan bir dil var. Bu sayede politik ve sosyal konularla ilgili olgular› daha rahat tart›flabiliyorum gazetecilik platformunda. Sanat da gazetecili¤i sorgulayabilece¤im olanaklar sa¤l›yor. Ama benim için öncelik yaz›, önemli olan anlataca¤›m hikâye... Gazetecilik ve performatif sanat, bana akl›mdaki hikâyeyi anlatmak için sa¤lad›klar› olanaklarla var oluyor.” Sanatla u¤raflmak, ça¤dafl sanat yapmak... Bu fikirle büyümüyoruz. Resim dersi, beden e¤itimi ve flüt çal›nan müzik dersi ö¤rencileriyiz biz. Sanat›n bu
Foto: Osman Bozkurt
biçimiyle çok s›kl›kla dirsek temas› kuram›yoruz. Ifl›l’›n yolu nas›l buraya vard›? “Asl›nda üniversitede son s›n›fta ald›¤›m bir sanat dersi, bana sanat›n farkl› yönlerinin de olabilece¤ini gösterdi. Bu yüzden sanatla ilgili okumaya devam etmek istedim. Bölüm baflkan›m›z Oya Baflak’›n deste¤iyle burs ald›m ve Chicago’ya gittim. Tabii Chicago’ya gitti¤imde çal›flmak istedi¤im alanla ilgili çok az fley bildi¤imi keflfettim.” Ifl›l Türkiye’ye döndükten sonra, sadece bir performans sanatç›s› olarak de¤il ayn› zamanda bir e¤itimci olarak da ö¤rendiklerini aktar›yor. Ça¤dafl anlat›m teknikleri ve sanat tarihini, bu konular›n merakl›s› ö¤rencilerle paylaflt›¤› dersler veriyor bir yandan da... “BÜ’de bir sanat departman› yok ama ‹ngiliz Dili ve Edebiyat›nda FA alt›nda aç›lan sanat dersleri var ve çok ilgi görüyor. Ben de
Foto: Osman Bozkurt
Panel
Anl›k Görüntü ‹stanbul
burada ‘Ça¤dafl Sanat Seminerleri (1980 sonras›)’ ad› alt›nda bir seminer serisi verdim. Sanat kulüplerinden, mühendislik ve di¤er sosyal bölümlerden baya¤› ilgi gördü ders. Ard›ndan Sabanc› Üniversitesi’nde ders verdim. fiimdi de Bilgi Üniversitesi’nde bu derslere devam ediyorum.” Son olarak daha fiziksel flartlardan bahsetmek istiyorum. Bu alanda çal›flmalar yapan sanatç›lar eserlerini sergileyecek platformlar› rahatl›kla bulabiliyor mu Türkiye’de? “Son befl y›ld›r ça¤dafl sanatla ilgili mekan çok artt›. Çal›flmalar›n›z› sergileyebilece¤iniz bir hayli alan var. Ama bence ortada farkl› bir problem var. fiu anda yaflanan sergileme s›k›nt›s›ndan çok, yap›lanlar üzerine teori kuran, kalem oynat›p elefltiri yazan yeterli kiflinin olmamas›. Rahats›zl›k veren de bu. Bazen her fleyi kendi kendimize yapt›¤›m›z› düflünüyorum.”
K›saca Ifl›l E¤rikavuk Kronolojisi: D‹NK: Hrant Dink’in ölümünün ard›ndan kaydedilen video çal›flmas›. INFAMOUS LIBRARY: Bienal kapsam›nda Radikal Cumartesi ekinde yay›nlanan haberin video çal›flmas›. 12 Eylül’den sonra kaç›r›larak bir kütüphaneye kapat›lan bir profesörle röportaj yap›lmaktad›r. Profesörü oynayan oyuncu, elindeki metinden ç›karak hikâyeyi sorgular, oyuncu olarak oynad›¤› karakterin kriti¤ini yapar. SNAPSHOT: Bir canl› performans çal›flmas›. Kat›l›mc›lar, bir döneme ait haber bafll›klar›ndan istediklerini seçerler ve o haber bafll›¤›n›n alt›na kendi hikâyelerini yazarlar. Yaz›lan hikâyeler gerçek bir haber spikeri taraf›ndan gerçek habermifl gibi okunur. Kat›l›mc›lar kendi yazd›klar› hikâyenin, gerçek bir ana haber havas›nda nas›l da gerçek haberler gibi ciddiyetle okunmas›na flahitlik eder. THE INTERVIEW: Kufl gribine çare bulan ve Amerika’da Irakl› bir bilimadam›yla yap›lan bir röportaj›n video kayd›d›r. Savafl sonras›ndaki göçü sorgulamaya dair bir çal›flma. PANEL: Ifl›l E¤rikavuk taraf›ndan yaz›lm›fl bir sanat tart›flmas›n› canland›ran ve yaz›l› metindeki rol meslekleri gerçek hayattaki meslekleriyle ayn› olan 4 kiflinin gerçeklefltirdi¤i bir panel/canland›rma. Ifl›l zaman zaman ak›fl› kesintiye u¤rat›yor, oyuncunun gerçekte olsa bu duruma nas›l tepki verece¤ini soruyor ve böylece oyucunun rolünü sorgulamas›n› istiyor.
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 47
Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
ÜN‹VERS‹TEDEN PORTRELER
Üstün baflar›l› bir genetikbilimci ve bir biyomekanik mühendisi
Bo¤aziçi Üniversitesi’nde tüm dünyada en önemli bilimsel geliflmelerin yafland›¤› interdisipliner alanlarda birçok proje gelifltiriliyor. Üniversiteden Portreler dizimizde bu kez farkl› disiplinler yoluyla insan göz ve koku sistemi geliflimi, genetik hastal›klar›n oluflumu ve kas-iskelet sistemi biyomekani¤i üzerine çal›flarak belki de ileride t›pta kullan›lacak yöntemlerin geliflmesine katk› sa¤layan iki akademisyeni konuk ediyoruz: 2007 y›l›nda Avrupa Moleküler Biyoloji Organizasyonu’ndan Stratejik Geliflme ve Entegrasyon hibesi alan ve 2008’de Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Genç Bilim ‹nsan› Ödülü’ne (GEB‹P) lay›k görülen Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Arzu Çelik ve yine 2008 y›l›nda hem TÜBA GEB‹P hem de BÜVAK Araflt›rmada Üstün Baflar› Ödülü alan Biyomedikal Mühendisli¤i Enstitüsü’nden Yrd. Doç. Dr. Can Yücesoy...
Yrd. Doç. Dr. Arzu Çelik Bölümü: Moleküler Biyoloji ve Genetik E¤itimi: • Doktora - Genetik Bölümü, 2002 - Köln Üniversitesi • Yüksek Lisans - Moleküler Biyoloji ve Genetik Böl., 1995 - Bo¤aziçi Üniversitesi • Lisans - Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, 1994 - Bo¤aziçi Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Arzu Çelik neler yap›yor: Araflt›rma konular› iki konuda yo¤unlaflmaktad›r. Bunlar›n birincisi göz geliflimi s›ras›nda ayn› gibi görünen hücrelerin nas›l farkl›laflt›klar›n› ve yeni ifllevler kazand›klar›n› ö¤renmektir. Göz geliflimi ve farkl›laflmas› s›ras›ndaki herhangi bir hata göz hastal›klar›na yol açmaktad›r. ‹kinci çal›flma konular›ndaki amaçlar› ise çal›flt›klar› model sistemleri Drosophila melanogaster (sirke sine¤i) ve Danio rerio’yu (zebrabal›¤›) genetik hastal›klara sebep olan genlerin ifllevlerini irdelemek için kullanmak. Ödüle lay›k görülen çal›flmalar›: Ödüle lay›k görülenin, belli bir çal›flmas› de¤il, doktora sonras›nda yapt›¤› çal›flmalar›n›n toplam› oldu¤unu 48 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
düflünüyor. Görmemizi sa¤layan fotoreseptör hücrelerinin nas›l farkl›laflt›klar›n›, farkl›laflma için gerekli genleri ve bu genlerin kodlad›klar› proteinlerin ifllevlerini tan›mlay› amaçlamakta. Bu çal›flmalar› yapmak için çok geliflmifl olan sirke sine¤i Drosophila melanogaster’› model olarak kullan›yor. Drosophila’da tan›mlanan genlerin genelde insanlarda da benzerleri vard›r. Drosophila’da her genin sadece bir versiyonu bulunmakta ve bu olgu ifllev analizlerini kolaylaflt›rmaktad›r. Bu yüzden bütün dünyada biyolojinin birçok alan›nda model olarak kullan›lmaktad›r. Türkiye’de henüz bu yönde pek kullan›lmamakta. Çelik, Türkiye’deki bilimsel çal›flmalara yeni bir aç› getirmeyi, bu modeli tan›tmay› amaçl›yor. Ayr›ca Drosophila’da tan›mlayacaklar› genlerin uzun vadede insanlarda görülen göz hastal›klar›n›n baz›lar›n›n anlanmas›na yard›mc› olaca¤›n› ümit ediyor. fiu an bunlar üzerinde çal›fl›yor: Doktora sonras› çal›flmalar›nda fotoreseptör farkl›laflmas› s›ras›nda rol oynayan iki gen izole edip ifllevlerini tan›mlam›fllar. ‹ki gen için de ilk defa, göz retinas›nda farkl›laflman›n göstergesi olan rodopsin gen düzenlemesinde bir ifllevi gösterilmifltir. Bu genlerinin
koku alma sisteminde de benzer bir rol oynad›klar›n› düflünmekte ve bu konuyu ayd›nlatmaya çal›flmaktalar. Ayn› zamanda yeni genler bulmak için bir tarama yap›lm›fl ve flu anda o genlerin ifllevlerini irdeliyorlar. Ayr›ca insanda göz hastal›klar›na sebep olan genlerin baz›lar›n›n Drosophila’daki benzerlerinin ifllevlerini yok ederek, ayn› eksikleri gösterdikleri takdirde ayn› flekilde çal›flt›klar›n› düflünüp ifllevlerini daha detayl› çal›flabileceklerini düflünüyor. Çelik’in gözünden Bo¤aziçi Üniversitesi: “Bo¤aziçi Üniversitesinde Lisans ve Yüksek Lisans dönemlerimi geçirdim ve hayat›m›n en güzel y›llar›yd› diyebilirim. Çok iyi bir e¤itim alman›n yan› s›ra en iyi arkadafll›klar› kurdu¤um zamand›. Yurt d›fl›na gitmeden bile geri dönmeyi düflündüm hep ve iki y›l önce bu hayalim gerçekleflti. Bo¤aziçi Üniversitesi’nin akademisyen ve ö¤renci potansiyeli olarak Türkiye’deki en iyi Üniversite oldu¤unu düflünüyorum. Buraya dönemeseydim yurt d›fl›nda kal›rd›m. fiimdi bana sa¤lananlar›n daha iyisini baflkalar›na sa¤layabilmeyi, Bo¤aziçi’nin daha da iyi araflt›rma yap›lan bir Üniversite olabilmesi ve ad›n›n bu flekilde an›lmas›n› sa¤lamak için elimden geleni yapmak istiyorum.”
Bölümü: Biyomedikal Mühendisli¤i Enstitüsü E¤itimi: • Doktora - Makina Mühendisli¤i Fakültesi, Biyomekanik Mühendisli¤i Bölümü, 2003 - University of Twente, Hollanda • Yüksek Lisans - Makina Mühendisli¤i Bölümü, 1997 - ODTÜ • Lisans - Yabanc› Diller E¤itimi Bölümü, 1993 - ODTÜ Yrd. Doç. Dr. Can Yücesoy neler yap›yor: Yabanc› dil edinimi ve anadil kayb›n›n biçimbilimsel araflt›rma alan› Biyomekanik ve Biyomedikal Mühendisli¤i Enstitüsü’nde kurduklar› laboratuvarda çal›flmalar› kas-iskelet sistemi biyomekani¤i alan›nda odakl›. Son on y›ld›r spesifik olarak kas mekani¤ine tamamen yeni bir bak›fl aç›s› getiren bir teorinin gelifltirilmesi ve bunun yayg›n etkileri üstüne çal›fl›yor. Gelifltirdikleri teori, klasik kas mekani¤ini belirleyen konseptlerin aksine, kas kuvvetinin kemi¤e sadece tendonlar üstünden de¤il, kas›n komflu kas ve kas d›fl› yap›larla entegrasyonunu sa¤layan ba¤dokular üstünden, yanal yollardan da iletildi¤ini ortaya koyuyor. Yani kas fiberlerinin ve kaslar›n yayg›n kabulden farkl› olarak ba¤›ms›z fonksiyonel birimler olmad›¤›n› ve kas mekani¤inin bilinenden çok daha karmafl›k oldu¤unu gösteriyorlar. Bu da sa¤l›kl› kas›n tam anlafl›lamayan mekanik davran›fl›ndaki bilgi/yaklafl›m eksiklerini giderme, çeflitli hastal›klar›n bilinmeyen etiyolojilerini anlama ve tedavide kullan›lan yöntemlerin net olmayan iflleyifl mekanizmalar›n› ortaya koyma, böylece daha optimal sonuç almak için yeni yaklafl›mlar belirleme olana¤› veriyor. Ödüle lay›k görülen çal›flmalar›: Yücesoy, çal›flmalar›n›n TÜBA ve
BÜVAK taraf›ndan ödüllendirildilmifl olmas›n›n birbirine entegre birden fazla sebebi oldu¤unu düflünüyor. Öncelikle, bilimsel bilgi üretkenli¤i sa¤lanmas› ve katk›lar›n›n uluslararas› karfl›l›k bulmas›n›n (at›f, davetli konuflma ve makale, hakemlik, iflbirlikleri, vb) çok önemli oldu¤u görüflünde. Bir di¤er etkenin kulland›klar› yöntemler oldu¤unu düflünüyor: araflt›rmalar› tek bir kas fiberi düzeyinden tüm birey düzeyine çeflitli ölçeklerde yürütülüyor ve hesaplamal› kas mekani¤i analizi, hayvan deneyleri, intraoperatif (ameliyat s›ras›nda) insan deneyleri, manyetik rezonans görüntüleme ve hareket analizi kulland›klar› ana yöntemleri oluflturuyor. Örne¤in, gelifltirip uygulad›klar› hesaplamal› kas modeli literatürdeki belki de en aktif ve üretken model ve intraoperatif insan deneyi yapabilen sadece çok az say›da gruptan biriler. Böylece klasik araflt›rma yöntemlerine ek olarak çok ender uygulanabilen bu yöntemleri ayn› çat›da birlefltirebilmifl bir biyomekanik laboratuvar› kurulmufl. En önemli noktan›n ise anlaml› bilimsel çal›flmalar için birincil koflul olan yenilikçili¤in kendi teorileri ve say›s›z implikasyonuna dayanan çal›flmalar›nda oldukça yüksek olmas›. Bu bak›fl aç›s› kas mekani¤iyle ilgili neredeyse her bilginin tekrar düflünülmesi gerekti¤ini söylüyor. Buna göre, önlerinde hem temel bilimsel hem de uygulamal› katk› vermek için çok alan oldu¤unu düflünüyor. Eklem hareketini k›s›tlayan hastal›klar ve bunlar›n tedavisinde kullan›lan cerrahi ve konzervatif yöntemlerin mekanik mekanizmalar› üstünde çoklukla çal›fl›yorlar. Örne¤in, spastisite tedavisinde kullan›lan ve kas içi tendonun enlemesine kesilmesini içeren cerrahi yöntem (aponörotomi) üstüne cerrahlara somut öneriler verebilecek duruma gelinmifl.
Yrd. Doç. Dr. Can Yücesoy fiu an bunlar üzerinde çal›fl›yor: Halen yürüttükleri projeler botoks etki mekanizmas›n›n, kas sensörlerinin bilinenden farkl› rollerinin, spastik kas›n mekanik özelliklerinin araflt›r›lmas› ve manyetik rezonans görüntüleme ile teflhis ve takip yöntemleri gelifltirilmesi üstüne. Yücesoy, kas sonlu elemanlar modellerinin gelifltirilmesinin özellikle makina mühendisli¤i mezunlar›m›z için ilginç yeni bir proje olabilece¤ini düflünüyor. Yücesoy’un gözünden Bo¤aziçi Üniversitesi: “Bilimsel katk› verebilmek için özgür ve anlams›z hiyerarflik yap›lar›n olmad›¤› bir ortama ihtiyaç var. Bo¤aziçi Üniversitesi bunu Türkiye’de en iyi sa¤layan üniversite kuflkusuz. Biyomedikal Mühendisli¤i Enstitüsü de çok yetkin laboratuvarlar›n, üst düzey iflbirli¤inin ve huzurlu bir çal›flma ortam›n›n oldu¤u bir birim. Bu faktörler mutlu ve baflar›l› çal›flmalar yürütmek için fazlas›yla yeterli. Tek sorun dünyada as›l bilimsel geliflmenin oldu¤u interdisipliner alanlar›n Türkiye’de hala do¤ru konumland›r›lamamas›. Ancak, bu konuda da Bo¤aziçi oldukça do¤ru bir tutum içinde.”
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 49
DOSYA
Yaz›: Baflak KARA BAL‹BEYO⁄LU ’08
Hüseyin Avni ‹ncekara Fen Lisesi yurt binas›
Yeflil binalar çölde bir kum tanesi olmaktan ç›k›p çözüm olabilecek mi?
Dünyada ve ülkemizdeki “yeflil bina” geliflmelerini araflt›rd›k, Çevre Dostu Yeflil Binalar Derne¤i’nin ülkemizdeki öncü çal›flmalar›yla tan›flt›k, “Sürdürülebilir Mimarl›k” ödüllü Yüksek ‹nflaat Mühendisi Dr. Duygu Erten ’88 ve ilk “yeflil” kamu binam›za imza atan Emre Altuncuo¤lu’ya (’08) görüfllerini sorduk. 50 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
K
üresel ›s›nma, susuzluk, çevre kirlili¤i ve do¤al kaynaklar›n h›zla tüketilmesi, sürdürülebilir maddelerdeki geliflmeler, iskan sahiplerinin yeflil yap›laflma için artan talebi ve dünyada devlet giriflimlerinin ve teflviklerinin benzeri görülmemifl seviyede olmas› sonucunda “yeflil bina” olarak tabir edilen gelece¤in yap›lar› ortaya ç›kt›. Binalar›n dünyada enerjinin yaklafl›k üçte birini ve ülkemizde de %31’ini kulland›klar› düflünülürse, do¤a ile bar›fl›k ve teknolojiyi daha yukar› çeken yeni bir vizyonun sürükledi¤i yeflil binalar›n neden dünyada h›zla büyüyen bir pazar ve kaç›n›lmaz sonu ertelemenin en önemli anahtarlar›ndan biri olarak görüldü¤ü daha iyi anlafl›labilir. Amerikan Yeflil Bina Konseyi’nden al›nan bilgilere göre, ülkede 2005 y›l›nda konut d›fl› yeflil bina inflaat› %2 seviyesindeyken, 2008 y›l›nda oran %10-12’ye ç›kt› ve 2013 y›l›nda %20-25’e ulaflmas› bekleniyor. 2013 y›l› itibariyle tüm yeflil bina pazar›n›n (konut ve di¤erleri) flimdiki rakam olan 36-49 milyar dolar›n iki kat›na ç›k›p 96-140 milyar dolara ulaflmas› bekleniyor.
Bir binaya “yeflil bina” unvan›n› yer seçimi, tasar›m, inovasyon, binada kullan›lan yap› malzemelerinin özellikleri, yap›m tekni¤i, at›k malzemelerin yeniden kullan›m› konular›ndaki seçici yaklafl›mlar vermekte. 1988 y›l›nda global sürdürülebilir bina çal›flmalar›n› yayg›nlaflt›rmak ve h›z kazand›rmak amac›yla, temsiliyet hakk› ulusal anlamda bir kuruma verilebilen bir konseyler birli¤i olan Dünya Yeflil Bina Konseyi (WGBC) kurulmufl. Ülkemizde 2007 y›l›nda sivil bir çat› alt›nda kurulan Çevre Dostu Yeflil Binalar Derne¤i (ÇEDB‹K) ise yap› sektörünün sürdürülebilir ilkeler ›fl›¤›nda geliflmesine katk›
sa¤lamak amac›n› tafl›yor. Dünyada WGBC alt›nda 12 tane konseylik statüsü alm›fl dernek var, Avrupa’da ‹ngiltere ve Almanya Yeflil Binalar Konseyleri tam üye statüsündeler. ÇEDB‹K de geçti¤imiz Eylül ay›nda, 71 farkl› ülkede konsey olmaya çal›flan ülkeler aras›nda “emerging status” denilen ve konsey statüsü olmaya en yak›n üyelik statüsüne atlad›. Dernek, her üç ayda bir yeflil bina e¤itimleri veriyor, dünyada önemli yeflil bina sertifikalar›n›n uzmanlar›n› davet ediyor ve ülkemizde yeflil bina denetçisi yetiflmesi için kiflilere yol gösteriyor. ‹TÜ, Y›ld›z Teknik Üniversitesi, Yeditepe, Mimar Sinan Üniversitesi ile yak›n çal›flan dernek, yeflil standarda uygun ihale açmalar› ve konutlar›n yeflil tasarlanmas› ve yap›lmas› için bilinçlendirme yapmak üzere ‹stanbul’daki belediyelerle ve TOK‹ ile de iliflkilerini gelifltiriyor. WGBC Eski Baflkan› Huston Eubank, ÇEDB‹K’in davetlisi olarak ülkemizde yapt›¤› konuflmas›nda küresel ›s›nmay› göz ard› etmenin çok büyük bir risk oldu¤u ve iklim de¤iflikli¤i konusunu uzun soluklu bir kalk›nma plan› olarak ele alman›n do¤ru olaca¤›n› vurgulad›. Sektörlerin bu alana yapaca¤› yat›r›mlar›n mevcut krizi yönetmenin önemli bir ad›m› olaca¤›n› belirtirken 2030 y›l›nda 40 milyon yeni yeflil yakal› çal›flan›n olaca¤›n› öngören görüflü sözlerine ekledi ve yeflil bina uygulamalar›n›n geçici bir süreç olmay›p yeni bir endüstri süreci olaca¤›n› belirtti. Eubank sözlerine çeflitli somut verilerle devam etti: “Yay›nlanm›fl raporlar do¤rultusunda bina iflletim masraflar›n›n %8-9 oran›nda azalmas›, bina de¤erinin %7,5 oran›nda, kullan›m süresinin %3,5 oran›nda, kiralar›n %3 oran›nda artmas›, toplam enerji giderinin %42 oran›nda azalmas›, yine okullardaki baflar›n›n %20 oran›nda, ofislerde üretimin %216 oran›nda artmas›, hastanelerde 2,5 günlük erken taburcu süresi
gibi hem ekonomik hem sosyal hem de çevresel anlamda faydalar›n olmas›, yeflil binalar›n uzun soluklu kalk›nma stratejisinin bir parças› haline gelmesine imkan sa¤l›yor.” Çeflitli ülkelerde farkl› yeflil bina de¤erlendirme sistemleri olsa da bugün WGBC üyesi birçok ülkenin, büyük oranda kabul etti¤i dört metot bulunuyor. BREEAM (‹ngiltere), LEED (ABD), Green Star (Avustralya) ve CASBEE (Japonya) olarak s›ralanan bu sistemlerin yan› s›ra uluslararas› kat›l›ml› SBTool da çeflitli ülkelerde ulusal koflullara uyarlanarak kullan›lmaya bafllanm›fl. Yeflil dönüflüm sürecinde etkili bir araç, önemli bir ilk ad›m olan ulusal yeflil bina de¤erlendirme sistemini belirlemek için kurulan ÇEDB‹K Bina Kodu ve Sertifikasyon Komitesi yapt›¤› araflt›rmalar sonucunda, AB normlar›n› takip eden, dünyan›n en eski yeflil bina standard› BREEAM’i Türkiye’ye adapte etmeye karar verdi. Ama ayn› zamanda LEED, CASBEE ve Alman sistemi DGNB’ye de eflit mesafede duruyor ve kullan›mlar›n› destekliyorlar. ÇEDB‹K bu anlamda Bay›nd›rl›k ve ‹skan Bakanl›¤› ile de yak›n çal›fl›yor. Hangi sistemin kullan›laca¤›n› asl›nda her ülkede sektörün paydafllar› özellikle de kullan›c›lar› belirliyor. Uzun vadede ÇEDB‹K’in hedefi bir binan›n farkl› sistemlerle sertifikaland›r›l›p sistemlerin karfl›laflt›r›lmas›. Yap›lan befl y›ll›k planda hem AB’nin konuya bak›fl›n› incelenecek hem de ülkemizde özellikle yerel malzemelerden oluflmufl bir “Yeflil Malzeme” listesinin haz›rlanmas› teflvik edilecek. Türkiye’deki baflar›l› yeflil bina örneklerine gelirsek; Siemens Binas› LEED-Gold ve Unilever binas› LEED-Silver sertikas› ald›. REDEVCO flirketinin Erzurum ve Ankara’da yapt›¤› al›flverifl merkezleri de BREEAM-Excellent sertikalar› ald›lar. Varyap’›n Ataflehir’de yapt›¤› MERIDIAN projesi LEED-Silver kriterlerine göre tasarland› ve infla ediliyor.
Neden Yeflil ‹nflaat? Yeflil binalar yayg›n binalarla karfl›laflt›r›ld›¤›nda daha az enerji kayna¤› tüketirler: • Yeflil bina tasar›m›na yap›lacak %2’lik bir ek yat›r›m, sundu¤u avantajlarla gelecekte toplam inflaat maliyetinin ortalama %20’si kadar bir tasarruf sa¤l›yor. • Yeflil binalar %26 az enerji tüketir. • Yeflil binalar›n bak›m maliyeti %13 düflüktür. • Yeflil binalar %27 daha yüksek yaflayan memnuniyetine sahiptir. • Yeflil binalar›n sera gaz› emisyonu %33 daha düflüktür. Yeflil binalarda yaflayanlar daha üretken: • Yap›lan bir deney ile iyilefltirilmifl ayd›nlatma dizayn› ile bafl a¤r›lar›nda %27 oran›nda azalma kaydedilmesi aras›nda bir ba¤ oldu¤u saptand›. Bu a¤r›lar için yap›lan harcamalar tüm çal›flanlar›n sa¤l›k sigortas› masraflar›n›n %0.7’sini oluflturuyor ve çal›flan bafl›na y›ll›k 35 dolara mal oluyor. • Çat› penceresiyle do¤al yolla ayd›nlat›lan ma¤azalardaki sat›fllar di¤erlerine göre %40’a kadar yükseldi. • S›n›flar› gün ›fl›¤›n› çok alan ö¤renciler daha az alanlara göre bir y›lda matematik testlerinde %20 ve okuma testlerinde ise %26 h›zla ilerleme kaydetti. • Yeflilin inovasyonu teflvik etti¤i yönündeki genel yarg›ya %57 kat›l›rken; %28 nötr ve %15 kat›lm›yor. • Kapal› ortamlarda yap›lan iyilefltirmelerin toplam sa¤l›k harcamalar›nda 17-48 milyar dolarl›k ve çal›flan performas›nda da 20-160 milyar dolarl›k bir tasarrufu sa¤layaca¤› tahmin ediliyor. Yeflil binalarda yaflayanlar daha sa¤l›kl›: • Amerika’da insanlar zamanlar›n›n %90’›n› kapal› kap›lar ard›nda geçiriyor. • Amerikan Çevre Koruma Ajans› araflt›rmalar›na göre kapal› ortam kirlili¤i seviyesi d›fl ortam kirlili¤inin 10 kat›na kadar ç›kabiliyor. • Düflük havaland›rma seviyesi ve yüksek CO2 yo¤unlu¤u aras›nda belirgin bir iliflki bulunuyor-bu da yeflil binalar›n gelifltirilmifl sistemleriyle hasta bina sendromunda (sick building syndrome) görülen ortak bir belirti. Kaynak: Amerikan Yeflil Bina Konseyi (U.S. Green Building Council)
GORDION Al›flverifl Merkezi, Ankara-Türkiye BREEAM-Excellent
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 51
Türkiye’de her sektörde ‘yeflil dönüflüm’e ihtiyaç var 1988’de lisansüstü e¤itimi için gitti¤i ABD’de uzun y›llar sürdürülebilir binalar üzerine çal›flan ve bu sayede Dünya Çevre Dostu Binalar Konseyi (WGBC) ile tan›flan Yüksek ‹nflaat Mühendisi Dr. Duygu Erten ’88, Türkiye’de bu konseyin flemsiyesi alt›nda Çevre Dostu Yeflil Binalar Derne¤i’nin kurulmas›nda öncülük etti ve geçti¤imiz A¤ustos ay›na kadar Clinton Küresel Giriflimi (CCI)’nin Türkiye direktörlü¤ünü yürüttü. Nihat Gökyi¤it RC ’46 Kurucu Baflkan, Duygu Erten Kurucu Baflkan Yard›mc›s› ve Genel Sekreteri olarak “Sürdürülebilir ‹nflaat Hareketi”nin ülkemizde yay›lmas› için çal›fl›yor.
www.cedbik.org
Ç
52 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
evre Dostu Yeflil Binalar Derne¤i’ni (ÇEDB‹K) kurma yolculu¤unuz nas›l bafllad›? Los Angeles’da Bovis Lend Lease firmas›nda çal›fl›rken, Yeflil Binalar Konseyi’nin (USGBC) aktif üyesiydim. Kâr gütmeyen bir kurulufl olarak 30 flirketle kurulan ve bugün 18.500 flirket üyesi olan konsey, Amerika’da ifl dünyas›n› kullanarak yeflil bina hareketi ve binalara gönüllü olarak baflvurularak al›nan LEED (Leadership in Energy and Environmental Design) sertifika sisteminin yayg›nlaflmas›nda öncülük etti. Clinton Vakf› ve Amerika Yeflil Binalar Konseyi, Dünya Büyük Kentler ‹klim Liderli¤i taraf›ndan bafllat›lan Clinton Küresel Giriflimi (CCI) projesi A¤ustos 2006’da Los Angeles’da tan›t›lm›flt›. Eski Baflkan Clinton ve Londra Belediye Baflkan› Ken Livingstone taraf›ndan yap›lan anlaflmaya göre, CCI ve Büyük fiehirler ‹klim Liderli¤i Giriflimi dünyan›n önde gelen flehirlerinde, sera gaz›
sal›mlar›n› azaltmak ve flehirlerdeki enerji tasarrufunu art›rmak için çal›flacaklard›. Haziran 2006’da USGBC Baflkan Yard›mc›s› Michelle Moore’un ricas› üzerine Dünya Büyük Kentler ‹klim Liderli¤i çal›flmalar› kapsam›nda ‹stanbul’a gelen ekibi karfl›lad›m. Onlar› çevre alan›nda liderlerle tan›flt›r›rken TEMA’n›n kurucusu Nihat Gökyi¤it’i ziyarete gitti¤imizde Yeflil Binalar konseyi fikrini çok sevdi ve 23 kurucu flirketle Ekim 2007’de ÇEDB‹K’i Dünya Yeflil Binalar Konseyi (WGBC) flemsiyesi alt›nda kurduk. ‹ki y›ld›r dernek stratejisini belirlemek, yeflil bina hareketinin sözcüsü ve politika yap›c› olmak ve uluslararas› iliflkileri yürütmek gibi konular› yönetiyorum. ÇEDB‹K 29 Eylül 2009’da WGBC Tam Üyelik Adayl›¤› Statüsü kazand›. Avrupa’da “full konsey” statüsü olan sadece iki ülke konseyi var: ‹ngiltere ve Almanya. Bu nedenden derne¤in iki senede bu baflar›y› kazanmas› yap› sektörü için çok umut verici. Avrupa ülkelerinde oldu¤u gibi ülkemizde de tercih
edilen metodolojilerin bafl›nda gelen BREEAM’in Türkiye’ye uyarlanmas›n› önceliklerimiz aras›na ald›k ve yine Eylül ay›nda BRE (Building Research Establishment) ile bu do¤rultuda bir iyi niyet anlaflmas› imzalad›k. ÇEDB‹K olarak hedefleriniz nelerdir? 2008’de Birleflmifl Milletler’in temas› “Al›flkanl›klar›n› De¤ifltir-Daha Düflük bir Karbon Ekonomisi’ne Do¤ru” idi. Dernek bu do¤rultuda inflaat sektöründe yeflil dönüflüme öncülük etmek ve yap›lar›n bir de¤erlendirme sistemine tabii tutularak sertifikalanmas›n› hedefleyerek kuruldu. Endüstrinin tüm paydafllar›nda “Yeflil Hareket”e olan ilgiyi görmek ve herkesin karbon emisyonlar›n› düflürmek ad›na yeni ifl yap›fl flekilleri gelifltirmesi, çevre dostu malzeme seçimine yönelmesi, çevre dostu teknolojileri benimseyip uygulamaya koymas›, düflük karbon ekonomisinde heyecan verici bir geliflme. Ak›ll› flirketler, çevre konular›n› stratejik bir flekilde
yöneterek rekabet anlay›fl› kazan›rlar. Art›k hiç bir flirketin yeflil meseleleri ihmal etme lüksü yok. ÇEDB‹K’in Enerji Verimlili¤i Kanunu ve Avrupa Enerji Direktifi gibi kanunlar›n ç›kt›¤› bir dönemde kurulmas› asl›nda sivil inisiyatif olarak çok da geç kalmad›¤›m›z› gösteriyor. Çünkü konuyla ilgili yasalar, yönetmelikler olmaks›z›n hareket kabiliyetimizin son derece s›n›rl› olaca¤› aç›kt›r. Bir ad›m ötesi olan kamu teflvikleri ve vergi inisiyatifleri için ise gerekli görüflmeleri yap›yoruz. Enerji verimlili¤i yasas›n›n binalar için öngördü¤ü enerji kimlik belgesinin 6 Aral›k’tan itibaren uygulamaya konmas›, binalar› çevre dostu olmaya daha da yak›nlaflt›racak. ‹leriki y›llarda uluslararas› karbon ticareti projelerinde binalar›n tasar›m›, inflas› ve operasyonu s›ras›nda tasarruf edilen enerji; karbon kredisi say›labilir. Bu nedenle flimdiden çevre dostu binalar infla etmeyi ö¤renmenin, ö¤retmenin ve bu konunun yayg›nlaflmas› için alt yap›n›n haz›rlanmas›na katk›da bulunman›n bir zorunluluk oldu¤una inan›yorum. Yeflil meseleleri baflar›yla yönetenler daha güçlü, karl› ve uzun ömürlü iflletmelere ve daha sa¤l›kl› ve yaflanabilir bir gezegene sahip olacak.
Türkiye’de yeflil inflaat konusunda en önemli engeller neler? Sürdürülebilir yap› endüstrisinin h›z kazanmas› için devletin bir yeflil bina standard› olmas› ve sonras›nda oluflturulacak tüm sürdürülebilirlik araçlar›n›n standartlar›n, ölçümlerin ve hedeflerin, bu standartla uyumlu olacak bir flekilde planlanmas› gerek. Asgari standartlar›n en h›zl› flekilde iyilefltirilmesi ancak ulusal bir yeflil bina standard›n›n hayata geçmesiyle mümkün olacakt›r. ÇEDB‹K uluslararas› sertifikalar›n adaptasyonlar› gibi önemli konular› gündeme getirdi, ancak farkl› ülkelerin farkl› sürdürülebilirlik politikalar›n›n sonucu ortaya ç›kan say›s›z kafa kar›flt›r›c›, yönetmelikler, araçlar ve standartlar›n sistematik olmayan flekillerde kullan›lmas› asl›nda hiç de zor olmayan yeflil bina yapma prati¤i ve yeflil binalar›n inflaat tamamland›ktan sonraki yönetim süreçlerini s›k›nt›ya sokup zorlaflt›r›yor. Sürdürülebilir yap›l› bir çevre için devlet taraf›ndan ortaya konacak aç›k politikalar ve düzenleyici bir yasa bundan sonraki yap›laflman›n sürdürülebilirlik ilkelerine uygun olmas›n›n önünü açacakt›r. Binalar›n hayatlar› boyunca düzenli aral›klarla enerji performanslar›n›n
ve çevresel etkilerinin izlenmesi; yeflil bina performanslar›n›n ortaya konmas› için çok önem tafl›makta. Tüm yeni ve var olan binalar›n performans verileri olmadan; yeflil yap›lm›fl binalar›n ne kadar etkili oldu¤unu gerçekçi olarak ortaya koymak zordur. Bir inflaat mühendisi olarak sivil sektör, akademi ve kamuda birçok görevi bir arada götürüyorsunuz, bunu nas›l dengeliyorsunuz? Asl›nda doktoram inflaat ve çevre ve doktora tezim zemin mekani¤i alan›nda. 90’lar›n bafl›nda sürdürülebilir kalk›nma konusu gündeme oturdu. Demokratikleflme, çevre koruma gibi sosyal ve çevresel de¤erlerin sürdürülebilir kalk›nma bütünü içinde ele al›nmas›n›n flirketleri farkl› düflünmeye zorlad›¤› bir dönemde ABD’de özel sektörde yöneticiydim ve çal›flt›¤›m müflterilerim yeflil binalar yapt›rmak isteyen STK’lard›. Kampüs ve STK binalar›n›n art›k yeflil yap›lmamas› gibi bir durum ortadan kalkm›fl ve herkes bu yeni misyon ve vizyonla ifl yapmaya soyunmufltu. ÇEDB‹K’i kurmadan önce çal›flmalar›m› e¤itim, çevre ve bu alanlarda farkl› giriflim örnekleri ve sürdürülebilirli¤in kesiflim noktas›nda birlefltiriyordum. Türkiye’de böyle uluslararas› bir derne¤in kurulmas›n› istememin nedeni yap› sektöründe sürdürülebilirlik alan›nda gördü¤üm büyük aç›kt›. ‹nflaat malzemelerinin eko etiketi olmay›fl› ve binalar›n yeflil bir koda uygun infla edilmemesi, yaflam döngüsü analizlerinin yap›lmamas›, ürünlerin ekolojik, ekonomik ve sosyal göstergelere göre optimize edilmemesi ve sürdürülebilirlik raporlamas› yapan flirketlerin azl›¤›... Sivil sektöre geçmeden önce, senelerce Amerika’da özel sektörde çal›flt›m. ABD’nin en eski çevre koruma STK’s› olan AUDUBON Derne¤i için Audubon Merkezi ad›nda bir bina yapt›k ve bina en çevreci bina sertifikas› almay› hedefledi. Okul sonras› çocuklara çevre e¤itimi verilecek flekilde tasarlanan bu bina LEED-Platin sertifikas› ald›. AUDUBON Merkezi, Los Angeles, ABD LEED-Platin
Duygu Erten ve Nihat Gökyi¤it derne¤in kurulufl y›ldönümünde üyelere konuflurken...
Amerika’dan Türkiye’ye 2004’de bilinçli olarak 3. sektörü seçerek Türkiye E¤itim Gönüllüleri Vakf›’n›n genel müdürlü¤ünü yapmak üzere döndüm ve TEGV’de kurumsal sosyal sorumluluk projeleri ile tan›flt›m. TEGV’den ayr›ld›ktan sonra kurdu¤um firmam TURKECO’nun varolufl nedeni; kurumsal sosyal sorumlulu¤un sürdürülebilirlik prensipleriyle ve Millenium hedefleriyle uyumlu kurgulanmas› oldu. TURKECO bu sene Avrupa’n›n en yayg›n yeflil bina belgesi BREEAM’in ilk lisansl› de¤erlendirme kurumu olan Türk flirket oldu. 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 53
Yeflil bina her zaman iyidir ama bir “master plan” olmad›kça hep yar›m kalacakt›r Ö
‹kinci konu¤umuz Bo¤aziçi’nde ald›¤› mühendislik e¤itiminin ard›ndan, a¤abeyinin kurdu¤u ÇEDB‹K üyesi Tamfa Mühendislik flirketine kat›lan ve sürdürülebilir yap›laflma, sürdürülebilir kentleflme ve sürdürülebilir ekonomi kavramlar›n› proje ve uygulamalar›nda ilke edinen Emre Altuncuo¤lu ’08. Kendisiyle yeflil binalar›, Türkiye’de bir kamu binas›nda ilk kez günefl ›fl›nlar›n› elektrik enerjisine çeviren fotovoltaik panelleri ve yeflil çat›y› uygulad›klar› Hüseyin Avni ‹ncekara Fen Lisesi yurt binas›n›, kaç›n›lmaz olarak da sürdürülebilirli¤i konufltuk.
ncelikle genç bir mezun olarak bu sektöre nas›l yöneldiniz? Sektöre yönelmemdeki en önemli etken kendi iflimi yapmak isteyiflimdir. Genç bir mezun olarak kendi iflimi yap›yor olmam, bir iflletme girifliminde bulunmam do¤ufltan gelen ve kaç›n›lmaz bir durumdu. Fakat inflaat sektörüne girmem a¤abeyimin inflaat mühendisi olmas› ile do¤rudan ba¤lant›l›, flans eseri yani. Konuyu sayg›de¤er Sigortac›l›k hocam›z Giray Velio¤lu’nun flu tespitine ba¤layabiliriz: “‹fl hayat›n›n %90’› flanstan ibarettir, size düflen %10’u de¤erlendirmek.”
iflini yapmak isteyen gençlerin maceraya at›lmak istemeleriydi, 40 saat uykusuz kalabilen iki kardeflin çal›flma ve en iyisini yapma iste¤iydi. Bugün biz Tamfa Mühendislik’i inflaat sektöründe “sürdürülebilir (yeflil) binalar” bölümünde özelleflmifl bir flirket olarak tan›ml›yoruz. Dünya’da tüketilen toplam enerjinin %40’›n›n binalardan kaynakland›¤›, insan sa¤l›¤›na zararl› olan pek çok durumun sorumlusunun binalar oldu¤u düflünüldü¤ünde “her türlü inflaat iflini yapar›z” demek yerine sadece “sürdürülebilir binalar yapar›z” gibi bir odak strateji belirledik diyebilirim.
Tamfa Mühendislik’in hikayesini bizimle paylafl›r m›s›n›z? Tamfa Mühendislik’in hikayesi benden önce a¤abeyimle bafllar. Knauf Ege Bölge Sorumlulu¤u yaparken inflaat üzerine kendi iflini yapmak ister ve 5.000 TL sermaye ile küçücük bir ofis, bir masa ve birkaç sandalye ile flirketi 2007 y›l›nda kurar. Daha sonra 2008 y›l›nda üstlendi¤imiz Türkiye’nin ilk “yeflil” kamu binas› projesi ve uygulamas› ile faaliyetini sürdürür. Halihaz›rda bir “yeflil” konut projesi ve TÜB‹TAK deste¤i ile “sürdürülebilir” at›k yönetimi projesini hayata geçirmek için çal›flmalar›n› sürdüren firmam›z›n 2008 y›l› cirosu 330.000 TL iken 2009 y›l› cirosu 3.500.000 TL’ye ulaflm›flt›r.
Nevflehir’de yapt›¤›n›z Fen Lisesi yurt projesi hakk›nda bilgi verir misiniz? Bu proje 2008 y›l› boyunca haz›rland› ve ‹ncekara Holding CEO’su Özgür ‹ncekara’n›n iste¤i üzerine hayata geçirilen bir sosyal sorumluluk projesi. Projenin vaadi de bundan 30 y›l sonra sa¤laml›¤› ve çevreye verdi¤i az zarar› ile ayakta kalan bir yap› olmas›. Projelendirmesi ve uygulamas› Tamfa Mühendislik taraf›ndan yap›ld›. Bu sürede bir kez ABD ve bir kez Brüksel ziyaretimiz oldu, Avrupa’da ve ABD’de “yeflil binalar” ile ilgili uzmanlar ile görüfltük, tan›flt›k. Yeflil binalar ile ilgili kendi kütüphanemizi kurduk. Proje kabul edildi ve 2008 y›l›n›n son aylar›nda yap›m›na bafllan›p 2009 A¤ustos ay›nda teslim edildi. ‹lk defa e¤imli çat›da fotovoltaik günefl panelleri uygulamas›, e¤imli çat›da ilk defa yeflil çat› uygulamas› ve bina enerji ve su tüketimleri
fiirketinizin temel çal›flma alanlar›ndan bahseder misiniz? Tamfa’n›n kurulufl gerekçesi kendi 54 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Fen Lisesi’nin çat›s›nda yetifltirilen canl› bitkiler...
takip otomasyonu uygulamalar› yap›ld›. Yurdun çat›s›nda canl› bitkiler yetifltirilirken, 13,5 kw’l›k kurulu Güce sahip fotovoltaik günefl panelleriyle elektrik üretilecek. Bununla birlikte bina uluslararas› “LEED” yeflil bina sertifikas› için baflvuruda bulundu ve süreç hala devam etmekte. Sizce Türkiye’de yeflil binalar›n gelece¤i nas›l olacak ve yayg›nlaflt›r›lmalar› için ne yap›lmal›? Öncelikle “yeflil binalar” neden bir gelece¤e sahip olsun sorusu ile bafllamakta fayda var. Biz insano¤lunun, ad›na ister pervas›zca tüketim deyin, ister üretim sistemlerinin negatif etkisi deyin bir flekilde do¤aya verdi¤imiz zarar art›k herkesin bildi¤i bir gerçek. Dolay›s› ile problemin varl›¤›n› biliyoruz. Yeflil binalar da enerji verimli, do¤aya en az zarar verece¤i kabul edilen ve insan sa¤l›¤›na önem veren yap›lar. Öyleyse bu konjonktürde “yeflil binalar›n” bir gelece¤i oldu¤unu düflünüyoruz. Biz de firma olarak bunun için mücadele veriyoruz. Fakat ticari flapkalar›m›z› bir önümüze koyup gerçekten sürdürülebilirlik ve do¤aya en az zarar vermek gibi bir kayg› ile konuflmam›z gerekirse “yeflil bina” konsepti asl›nda bu iflin en sonundaki yerde duruyor. Öncelikle yerel yönetimleri k›s›tlamayacak ve onlar›n özgün politikalar›n› engellemeyecek ölçüde ülkelerin yap›laflma ile ilgili bir “sürdürülebilirlik plan›” olmas› ve bu plan›n uzun vadeli olmas› gerekir. Bu plan bütün konutlaflma, kamu binalar›, ticari ve sanayi binalar›n› kapsamal›. Daha sonra mevcut bina sto¤u ile ilgili bir “renovasyon” plan› oluflturulmal›. Bu iki plan›n haz›rlanmas› esnas›nda yerel yönetimler için bir yol haritas› oluflturulmal› ve özgün politikalar oluflturabilmek için bir manüel haz›rlanmal›. Daha sonra bu stratejiler ›fl›¤›nda istenirse özel sektöre istenirse kamu sektörüne “yeflil bina sertifikasyonu” ile ilgili bir çal›flt›rma yapt›r›lmal›d›r. fiimdi bir örnek için birkaç soru ile ifli somutlaflt›ral›m: “Las Vegas’a yeflil bina olarak infla edilmek istenen kumarhaneyi ele alal›m. Birincisi Las Vegas’taki enerji israf›n› düflündü¤ümüzde buraya bir tane daha otel yapmak (ekolojik anlamda) do¤ru mudur? Bu otel “yeflil bina” yap›l›rken Las Vegas’›n iklim flartlar› d›fl›nda yerel yönetim gerçekleri de göz önüne al›nm›fl m›d›r? Bu binan›n yap›laca¤› alan›n (ekolojik anlamda) f›rsat muhasebesi yap›lm›fl ve bu alan
Fen Lisesi yurt projesi
derecelendirilmifl midir? Peki ya di¤er kumarhane oteller? Onlar›n do¤aya verdikleri zarar ile ilgili bir çal›flma yap›lm›fl m›d›r?” fiuras› bir gerçek ki bu kumarhaneyi yapmak isteyen adam mikroekonomik olarak bütün f›rsat muhasebesini yapm›flt›r ve emin olun bir kumarhaneyi “yeflil” yapman›n pazarlama d›fl›nda bir ana temas› olamaz. Fakat her halükarda yeflil bina iyidir. Yeflil olmayan binaya göre her zaman üstündür ve daha iyidir. Ama bir “master plan” olmad›¤› müddetçe hep yar›m kalan bir iyi olacakt›r. Mezunlar›m›z› yeflil binalar›n avantajlar› hakk›nda bilgilendirir misiniz? Bu binalar›n piyasas› henüz oluflmad›¤› için flu anda paylaflabilece¤im tek fley Türkiye’de yeflil bina yapman›n kaça patlayaca¤› olacakt›r. Yeflil bina olarak yap›lan binalar da “PR çal›flmas› ve reklam” odakl› yap›lmaktad›r. Çünkü iflin piyasa flartlar› henüz oluflmam›fl. Her ne kadar yeflil binalar hakk›nda sadece okumak d›fl›nda “yapmak” konusunda Türkiye’de birkaç kifliden biri oldu¤umu bilsem de bu sorunuzu kibarca reddetmek zorunday›m. Yeflil bina mant›¤›yla infla edilmemifl bir bina hangi de¤iflikliklerle daha yeflil hale gelebilir? Bence her fleyden daha da önemli
olan soru bu olmal›. Çünkü bugün ABD’de bile yeflil yap›lan binalar yanl›fl hat›rlam›yorsam %1’ler mertebesinde. Fakat bugün Fransa’da mesela toplamda 15 milyonun üstünde bir konut kitlesinin enerji verimsiz oldu¤u söz konusu. Mesele çok aflikar, enerji verimli k›l böylece önce sen sonra ülke ekonomisi kazans›n; do¤a dostu k›l önce mikro-ekoloji, sonra do¤a, sonra sen kazan; s›hhi k›l do¤rudan sen ve ülkenin gelece¤i kazans›n. Bunun için milyonlarca “özgün” yöntem var. Bunu binan›zda “sertifikal›” ahflap kullanarak da yapabilirsiniz hiç ahflap kullanmayarak da yapabilirsiniz. Kanaatimce bu sorunuzun cevab›n› verebiliyor olsayd›m inan›n baflbakan olmak için çal›fl›rd›m. Fakat sorunuzun önemini ve hakk›n› vermek zorunday›m. Ve bu soru bence Bay›nd›rl›k Bakanl›¤›’n›n bir numaral› önceli¤i olmal›. Bundan sonraki projeleriniz hakk›nda bilgi alabilir miyiz? Bahsetti¤im üzere bir konut projesi üzerinde çal›fl›yoruz. “yeflil bina” olarak projelendirildi ve yap›m›na 2010’da bafllanacak. At›k yönetimi konusunda haz›rlad›¤›m›z di¤er projemiz ise patent müracaat›ndan sonra sizinle paylaflabilece¤im bir konu. Siz bir yeflil binada m› oturuyorsunuz? Maalesef hay›r. 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 55
ASTROLOJ‹
Yaz›: P›nar TÜREN PATTERSON ’93 - Esra BAL AT‹LLA ’99 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
2010 Bir milat olacak mı? Hakan K›rko¤lu ’91 ile 2007 y›l› için konuflmufltuk. O konuflmam›zda dünyada tafllar›n yerinden oynayaca¤›n›, hiçbir fleyin eskisi gibi kalmayaca¤›n› ve uzun sürecek bir de¤iflim döneminin bafllayaca¤›n› söylemiflti. Aradan geçen dönemde bu büyük dönüflüm önce küresel ›s›nma sonra da küresel ekonomik krizin zorlamas› ile bafllad›. Hatta ABD’de ilk defa bir siyahi lider Baflkan seçildi. Hem de tek kelimelik bir slogan ile: ‘De¤iflim’. Kapitalizmden, afl›r› tüketime kadar sistemle ilgili pek çok konunun elefltirilerin merkezine oturdu¤u bir dönem bafllad›. K›rko¤lu ile bu kez 2010 y›l› için y›ld›zlardan dünyaya bakt›k. Görünen o ki dünyan›n uzun sürecek de¤iflim süreci devam ediyor.
D
aha radikal çözümler 2010 y›l›n›n en belirgin özelliklerinden biri Plüton’un O¤lak burcuna girmesi. O¤lak burcu büyük sistemleri, devletleri, bankalar›, ekonomiyi, daha kurumsal yap›lar› anlatan bir burç ve Plüton girdi¤i her burçta geri dönülemez bir flekilde de¤iflim getiriyor. Nas›l hayatta kalabilmek için evrim geçiriyoruz, kendimizi gelifltirmemiz gerekiyor, astrolojide de bu Plütonla temsil ediliyor. Dünya için art›k eski tip, tüketime dayal› bir büyüme bekleyemeyiz. Herkes flapkas›n› önüne al›p düflündü, bütçeler yapmaya ve kaynaklar›n› verimli kullanmaya bafllad›. Bu makro düzeyde de çok önem kazand›. Bu durum tüm kaynaklar›m›z› yetkin ve do¤ru kullanmam›z gerekti¤ini söylüyor. Hem bireyler hem de kurumlar kaynaklar›n› çok daha verimli kullanmak zorunda. fiu dönemde insanlar›n koçluk almas› veya giriflimci olmas› tesadüf de¤il. Herkes potansiyellerini düflünüyor, giriflimcilik modelleri daha da önem kazanacak. Hem makro hem mikro düzeyde bir çöküfl ve yeniden bafllama yaflanacak. 2012’ye do¤ru giderken sorun büyüyor, daha radikal çözümler de gerekecek.
‹ki iddial› burç aras›ndaki kare ‹ki iddial›, boynuzlu ve h›rsl› burçta (O¤lak ve Koç) yer alan Uranüs ve Plüton 2012’de kare yapmaya bafllayacak. Korkutmak gibi olmas›n ama Hitler yine Uranüs böyle bir dönemde Koç’tayken yükselifle geçmifl. En son Rusya’dan okudu¤um bir habere göre Stalin’e itibar› iade ediliyormufl. Rusya’da Putin çok etkin. Karanl›k bir lider. Fransa’da Sarkozy çok dengesiz bir lider... Avrupa’da güçlü, herkesi bir araya getirebilecek bir lider yok. Tarihe bakacak olursak benzer bir konum 1965-1967 aras›nda yaflanm›fl. 1967’de sosyal çalkant›lar, ö¤renci hareketleri, toplumun reaksiyonu ve tepkileri olmufltu, 1968 kufla¤›n› hat›rlay›n. fiimdi de bireysel ç›k›fllar çok fazlalaflacak. Baz› devletlerin yap›lar› de¤ifliyor, daha bask›c› yap›lar olufluyor. fiu an George Orwell’in 1984’ünü yafl›yoruz, her yerde kameralar, kay›tlar, fifllenmeler... Bu güvenlik için do¤ru gibi duruyor ama bir yandan da bireyle 56 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
devlet aras›ndaki çat›flma ile birlikte kutuplaflmalar, terör olaylar› artabilir. 60’lar›n sonunda a¤›r sanayi iyice yükseldi¤inde Almanya’da Yefliller Partisi kurulmufl. Bu yaflananlar karfl›s›nda da dünya art›k bir reaksiyon gösterecek, çünkü gezegenimiz bizi tafl›yamaz hale gelecek. Dünyan›n sonu olmasa da do¤al afetler ve çalkant›lar olabilir. 248 y›l sonra ABD’nin yeniden do¤uflu Obama’n›n gelifli yeni bir Amerika do¤du¤unu da gösteriyor. Krizden itibaren Amerikal›lar daha az tüketmeyi ö¤rendiler. Plüton’un tüm döngüsü 248 y›l sürüyor. Bundan 248 y›l önce 4 Temmuz 1776’da Plüton yine O¤lak burcundayd›, o do¤umdan itibaren bir döngü tamamlan›yor. ABD’nin kurulmas› da kapitalist sistemin bir milad›yd›. fiimdi de bu durum onlar için bafll› bafl›na bir son ve yeniden bafllang›ç. 20 y›l süren Jüpiter’le Satürn’ün döngüsünde özellikle ekonomik, sosyal, toplumsal görüfller aç›s›ndan yeni görüfller, paradigmalar ortaya ç›kabiliyor. Mesela 1980’de ABD’de Reagan, ‹ngiltere’de Thatcher, Türkiye’de Özal gibi yeni liderler ve onlar›n politikalar› gelmiflti. O 20 y›l›n ilk 10 y›l› kurulma süreci, son 10 y›l da çözülme dönemi oluyor. Mesela en son 2000’de ABD’de Bush dönemi ve Büyük Ortado¤u plan› ile toprak ve petrol paylafl›m› konusu gündeme geldi. 2010’dan itibaren yine, ABD’nin güç kayb› devam edecek, yeni bir fleyler ortaya koyacak ama bu daha çok çözülmeye yol açacak. Irak’ta, Afganistan’da ABD eski konumunu sürdüremeyece¤i bir noktaya gelecek, yeni görüfller ve liderler ç›kacak. Bizim de ABD ile iliflkilerimiz kökten de¤iflebilir. Bilginin önemi Jüpiter ve Satürn bundan evvel toprak elementinde birleflmifller, bu da 250 y›lda gerçeklefliyor. 2020’de uzun bir süreden sonra Hava elementine giriyor. Hava
bilgi teknolojilerini, entelektüel sermayeyi, sosyal a¤lar› ve bilgiyi temsil ediyor. 250 y›ll›k döngüde bunlar önemli olacak. Türkiye’nin gündemi d›fl politika ve iç iflleri Zorlay›c› ve bilincimizi s›k›flt›ran bir ortam var. Biz hep kolaya kaç›yoruz ama böyle zamanlarda kriz içinde ö¤rendi¤imiz fleyler olacak. Yeni bir bilince do¤ru gidiyoruz. 2011’de dünyadaki politik dengeler de de¤iflebilir. Türkiye’de 2007-2008’den beri d›fl politikada yenilenme bafllad›. Eksenler kay›yor, ‹srail’le sorunlar yaflamaya bafllad›k, ‹ran’la yak›nlaflt›k. Bizim de geçmiflimizle yüzleflmemiz gerekiyor, özellikle milliyetçilik temas›yla yüzleflip daha akl› bafl›nda düflünmemiz gerekiyor. 2010’da A¤ustos ay› gibi hem diplomaside hem de ülkeler düzeyinde bir ç›kar çat›flmas› olabilir. Radikal güç gösterileri, toprak üzerinde çat›flmalar olabilir. Çünkü insanlar› en çok ilgilendiren fley bu co¤rafyadaki enerji kaynaklar›n› kontrol edebilmek. Türkiye büyük devlet olmak istiyorsa tüm diplomasi iliflkilerini iyi yürütmeli. fiimdi tahterevallinin ortas›nda olmak laz›m çünkü Avrupa’n›n gelece¤i çok parlak de¤il. Türkiye için de bir milat Uranüs 7 y›lda bir burç de¤ifltiriyor, flu an Bal›k burcunda. Uranüs bizi uyand›ran, sarsan ve bize bireyselli¤imizi, baflkald›rmam›z› hat›rlatan, tetikleyen, var olan kurallar› de¤ifltiren bir gezegen. ‹nsan›n bilincinde hiyerarfliye karfl› bir isyan uyand›r›r. Bal›k da karars›zd›r, bir tür geçifltedir hep. Türkiye’nin haritas›nda da Bal›k oldu¤u için bir topaç gibi sallant›lar yafl›yoruz. fiu andaki iktidar› sürdüren süreç bitiyor. Herkesi etkileyebilecek bir lider veya söylem ortaya ç›kmas› çok önemli. 2010 y›l› Türkiye aç›s›ndan bir çeflit milat olacak. Hem d›fl iliflkilerde daha fazla ç›karlar› gözetmemiz gerekecek hem de iç
Türkiye büyük devlet olmak istiyorsa tüm diplomasi iliflkilerini iyi yürütmeli. fiimdi tahterevallinin ortas›nda olmak laz›m çünkü Avrupa’n›n gelece¤i çok parlak de¤il. ifllerinde zorunlu olarak dengeye ihtiyaç duydu¤umuz 2012’ye kadar düzeltmemiz gereken sorunlar›m›z var. Bu arada bir risk söz konusu (terör olabilir), bu nedenle mutlaka iç ifllerini toparlayacak bir yaklafl›m gerekiyor. 2010’da ekonomi öne ç›km›yor 2010 ekonomik aç›dan Türkiye’de daha dengeli bir dönem olacak ama yine de dar bir alanda inifl ç›k›fllar olabilecek. Düflünsel bir altyap›yla kapitalizmin yavafl yavafl dönüflmesini izleyece¤iz. Biz savuran bir milletiz, kendimizi Dubai san›yoruz, plan program yok, günlük yafl›yoruz. Türkiye’nin bu y›l ana konular› aras›nda ekonomi öne ç›km›yor, yak›n komflularla iliflkiler, aç›l›m, diplomasi, iç ifller ön plana ç›k›yor. Ekonomide IMF gibi yard›mlar olabilir. 2009-2010 haritas›nda askeri konular, liderlik konular› gündemde, yurt içinde orduhükümet aras›nda huzursuzluk var. 23 Aral›k - 20 Ocak aras›nda devlet yönetimini ilgilendiren ve diplomatik konularda s›k›nt› bekleyebiliriz. E¤er olacaksa A¤ustosa kadar erken seçimin tarihi konur diye düflünüyorum.
Hakan K›rko¤lu’nun Göklerin Bilgeli¤i kitab› gelifltirilmifl haliyle Do¤an Kitap taraf›ndan tekrar bas›ld›. Yeni kitaplar› da yolda... 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 57
Foto¤raf sanatç›s› Muhsin Akgün taraf›ndan çekilen ve Fransa’da Türkiye Mevsimi için “Moda’n›n Yüzü Sergisi” kapsam›nda sergilenen foto¤raf.
19 fiubat - 20 Mart aras› sa¤l›k aç›s›ndan s›k›nt›l› bir dönem, genel olarak bir düzensizlik var. Esas önemli konu flu: ‹ç huzursuzluklarla ilgili konularda 2010’da danan›n kuyru¤u kopacak. Ard›ndan gelen dönem ekonomik aç›dan kritik olabilir, sonras›nda 20 Nisan - 20 May›s aras› ekonomik dengeler biraz toparlanabilir. Ard›ndan 20 May›s - 20 Haziran aras›nda medya ve genel olarak toplumda kar›fl›kl›k, politik söylemler, haberlerin
Koç Uranüs önümüzdeki 7 y›l boyunca, hayat›n›za büyük bir özgürleflme ve kendi bafl›n›za hareket edebilme cesareti getiriyor. Kiflili¤inizi orijinal biçimde ortaya koyma ve baflkalar›n›n yapmaya cesaret edemedi¤i alanlarda ad›m atma dürtüsü içinde olacaks›n›z. fians da sizden yana. Kariyerinizde yeni bir çizgi yakalayabilirsiniz.
yan›lt›c› olmas›, gündem da¤›tan maddeler var. Ard›ndan 20 Haziran - 20 Temmuz aras›nda yeniden milli konulara dönece¤iz. Çok müdahil olunacak bir dönem bafll›yor, ordunun öne ç›k›fl› yaflanabilir. 2011 daha pozitif bir y›l... 2010 s›k›nt›l› geçecek ama belirsizlik durumu ortadan kalkacak ve daha net bir dönem bafllayacak. 2003’ten beri gelen sallanma biraz bitecek. ‹ç iflleri
Aslan Pek çok aç›dan daha fazla risk alacak ve cesaret göstermeye bafllayacaks›n›z. ‹nançlar›n›zda ve hayata bak›fl aç›n›zda daha keskin, kendinden emin ve cesur bir tav›r tak›nacaks›n›z. Düflüncelerinizi daha iyi anlatmak ve iletiflim, e¤itim gibi zihinsel alanlarla ciddi biçimde kendinizi gelifltirmek durumundas›n›z. Baflak
Bo¤a 2010 pek çok yönüyle, hayat›n›zda de¤ifliklikler yapmay› gerekli hissedece¤iniz bir y›l olacak. Bu de¤ifliklikler ifl hayat›n›z›, kariyerinizi ve bir yandan da içinde bulundu¤unuz sosyal alan›, arkadafll›klar› yak›ndan etkileyebilir. E¤er gözü kapal› risk al›yorsan›z, iki kere düflünmelisiniz.
Para, yetenekler ve de¤erlerinizi anlatan eve yerleflen Satürn özellikle ortaklafla bir konu üzerinde sorumluluk alabilece¤inizi göstermekte. Parasal konularda adil davranarak çok daha iyi bir konuma gelebilirsiniz. Ayn› zamanda ifl hayat›nda kiflisel iliflkilerin, dengenin, diplomasinin çok önemli oldu¤unun fark›na varacaks›n›z. Terazi
‹kizler Son iki y›ld›r hayat›n›zda zorlu temeller att›n›z ve k›s›tland›¤›n›z› hissettiniz. Ancak çok somut fleyler de ö¤rendiniz. Bu yeni dönemde, yarat›c› alanda, keyif duydu¤unuz konularda daha az zahmetli ve ço¤unlukla sizin isteyece¤iniz, kabul edece¤iniz u¤rafllar içine gireceksiniz.
‹lk baflta ac›t›c› olsa da, asl›nda bu son derece gelifltirici bir dönem olacakt›r. Baz› iliflkiler biterken, sizin için önemli olan beraberlikleri daha sa¤lam k›lacaks›n›z. Hayata bak›fl aç›n›zda, kiflili¤inizde sertleflme ve daha gerçekçi bir tutum söz konusu. Hayat›n›za yeni bir temel atabileceksiniz ve önümüzdeki 7 y›l içinde bu temel ad›m ad›m infla edilecek.
ve d›fl iflleri en odak konular. Türkiye’nin 2011 haritas› daha pozitif. 2010 A¤ustosundan itibaren milliyetçilik ile ilgili konular artacak ama bir denge de var. Halk flu an yorulmufl, b›km›fl bunalm›fl durumda. 2011’de biraz rahatlama olacak. Ancak liderlerin çok basiretli, uzak görüfllü olmalar› gereken bir dönem bu. Türkiye üzerine düflenleri yapt›¤› takdirde 2012’den sonra ileriye do¤ru bir s›çrama yapabilir.
Yay Bu yeni dönemde hayata, gelece¤e yönelik hedeflerinize daha ak›lc› ve gerçekçi bir bak›fl aç›s› gelifltireceksiniz. ‹fl hayat›n›z içinde gruplar›n, tak›m çal›flmalar›n›n ve ortakl›klar›n pay› ve anlam› büyüyebilir. Sosyal boyutu daha fazla olan ifl içine girebilir, sadece kendiniz için de¤il, kolektif amaçlar için de çok fley yapabilirsiniz. O¤lak Pek çok konuda kendinizi güçlendirmeyi, yeniden donatmay› istiyorsunuz. fiimdi sizin için önemli olan fley, toplumun sizden neler bekledi¤ini de¤il, daha özel olarak sizin kendinizi mutlu ve tatminkar k›labilmek için yapaca¤›n›z yeni planlar ve hedeflerdir. E¤er eskisi gibi ilerleyebilece¤inizi düflünüyorsan›z, bu yönde artan engellerle karfl›laflabilirsiniz. Kova Bu dönemde yabanc›larla iliflkiler, e¤itim, medya, yay›nc›l›k ya da akademik alandaki çal›flmalar daha fazla sorumluluk ve daha fazla tatmin getirebilir. Düflüncelerinizi somutlaflt›racak, hayat görüflünüzü iyi bir dengeye oturtabileceksiniz. Yeteneklerinizi para dönüfltürmeye bak›n. Bal›k
Yengeç Yengeç ancak risk alarak, tek bafl›na kendinden emin oldu¤unda geliflebilir ve büyüyebilir. Uranüs’ün Koç burcuna girmesi ile birlikte, siz belki de hiç de fark›nda olmadan bulundu¤unuz yuvadan ç›kacak ve güçlü bir yenilenme yaflayacaks›n›z. Eve ve aileye ait konularda önemli bir sorumluluk alan› olabilir.
58 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Akrep Çal›flma yöntemleriniz, ifl yeriniz de¤iflebilir. Bu alanlarda daha özgür olabilir ve tek bafl›na çal›flma imkan› da elde edebilirsiniz. Size özgü, daha ba¤›ms›z karar verip hareket edebilece¤iniz ifller içinde olabilirsiniz. Ortaklafla alanda, evlilik ve anlaflmalar içeren konularda kontrolünüzde olmayan ba¤lay›c› durumlar ortaya ç›kabilir. Eskiyi geride b›rakacaks›n›z.
Kiflisel alanda çok flansl›s›n›z ve ani sürprizler hayat›n›za yeni bir yön verecek. Bu y›l Terazi burcuna ilerleyen Satürn iliflkilerinizi, ortakl›klar›n›z› derinlefltirebilece¤inizi gösteriyor. Ortaklafla alanda, özellikle finansal konularda daha fazla sorumluluk söz konusu olabilir. Belki de bu dönemde, 2012 Ekim’ine kadar iflinizde finansal sorumluluklar›n pay› artabilir.
KÜLTÜR-SANAT
Yaz›: P›nar TÜREN PATTERSON ’93 Foto: Yelda BALER ’90
Olaylar›n geçti¤i mekân
‹stanbul sanat ortam› galerilerle renklenmeye devam ediyor. Cihangir’de aç›lan inSitu Sanat Galerisi “‹stanbul’un yaflayan galerisi” olma hedefiyle yola ç›kt›. Aç›l›fl›n› ise dünyaca ünlü ‹sviçreli foto¤raf sanatç›s› Philippe Pache’›n ‘Ifl›k ve Figür’ sergisi ile yap›yor. Biz de bu f›rsat› de¤erlendirdik ve hem Philippe Pache ile hem de galerinin kurucusu Yeflim Aktafl ’93 ile konufltuk.
60 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
C
ihangir’in ifllek caddesi Susam Sokak üzerinde aç›lm›fl inSitu. Galerinin kurucusu Yeflim Aktafl ’93 sanatla ilgisinin daha üniversiteye girmeden bafllad›¤›n› söylüyor. Bo¤aziçi Üniversitesi Mütercim Tercümanl›k bölümünü bitirdikten sonra sanata olan ilgisi onu Paris’e götürmüfl ve Avrupa’n›n en gözde sanat flehrinde sanat tarihi e¤itimi alm›fl. Mütercim Tercümanl›ktan animasyon dünyas›na... ‘Sevgi ile yap›lan her fleyin geridönüflü al›n›yor’ diyor Yeflim
Aktafl. Mütercim Tercümanl›kta severek okusa da içindeki sanat ile ilgili bir ifl yapma iste¤inin peflinden gitti¤i Paris’te bir multimedya flirketinin teklifini kabul ederek firman›n kurdu¤u tasar›m stüdyosunda proje sorumlusu olarak ifle bafllar. Böylece okul d›fl›nda sanat ve tasar›mla tan›flm›fl olur. Türkiye’ye dönmek istedi¤ini söyledi¤inde ise firma Türkiye’de ortak flirket kurmay› teklif eder. Henüz 25 yafl›ndayken yat›r›m maliyeti yüksek olan bir ifle at›lmas› ailesi taraf›ndan endifleyle karfl›lansa da o tipik bir Bo¤aziçili cesareti ile
hayalinin peflinden inat ile giderek firmay› kurar. Firmas› ile 90’l› y›llarda Türkiye’de ilk multimedya CD’leri hayata geçirmek dahil birçok baflar›l› ifl yapt›ktan sonra 1999 y›l›nda gitti¤i Kanada’da yine bir multimedya firmas›nda müflteri iliflkileri yöneticisi olur. Ama giriflimci ruhu onu Kanada’da da takip etti¤inden 2000 y›l›nda çizgi film animasyon konusunda kendi firmas›n› kurar. Daha sonra animasyon konusunda tecrübeli Kanadal› sanatç› Charles Mordret ile ortak olur. Kanada’da çizgi film, televizyon dizileri, sinema filmlerine özel efektler, 3 boyut çal›flmalar› yapan firmalar› bugün de Kanada’da tamamen sinema ve televizyon sektörü için çal›flmaya devam ediyor. Türkiye’deki firmalar› ise reklam sektörüne çal›fl›yor. Animasyon... farkl› bir dünya ‹ste¤i sanatla ilgili bir ifl yapmak olan Yeflim Aktafl’a neden animasyon diye soruldu¤unda ‘Animasyonla gerçekte yapamad›¤›n›z ya da yapamayaca¤›n›z birçok fleyi gerçeklefltirebilirsiniz. Ayn› zamanda animasyon bir sanal dünya, gerçek yaflamla k›yaslanmas› mümkün de¤il, bir idolden çok kendinizi ba¤daflt›rd›¤›n›z bir karakter olarak görüyorsunuz. O hayal dünyan›z›n ürünü. Gerçek bir karakterden verilen bir mesajla animasyon bir karakterden verilen mesaj›n ulaflmas› çok farkl›. Animasyondan gelen mesaj daha tarafs›z al›n›yor.’ diyor. Aktafl, hobi olarak k›sa metrajl› film çekiyor. Finansman› sa¤layabilirlerse yar›s› gerçek yar›s› anime bir uzun metraj film projesi var. inSitu yani olaylar›n geçti¤i mekân inSitu sadece foto¤raf üzerine yo¤unlaflan bir galeri olarak kurulmufl. ‹nSitu latince “olaylar›n geçti¤i mekân” anlam›na geliyor. Bu isimden de anlafl›laca¤› gibi
galeri dura¤an, sadece sergi amaçl› bir sanat galerisi olman›n ötesinde ‘yaflayan bir sanat galerisi’ olmay› hedefliyor. Canl› bir mekan oluflturmay› amaçlayan Aktafl ve kendisi de foto¤raf sanatç›s› olan orta¤› Charles Mordret hedeflerine ulaflmak için galeride sergisi olan sanatç›n›n panel veya e¤itim verebilece¤ini, atölye çal›flmalar›n›n yap›laca¤›n› söylüyor. Bir baflka amaçlar› ise yabanc› foto¤rafç›larla Türk foto¤rafç›lar aras›nda bir kültürel de¤iflim imkan› yaratmak, birbirleri ile iletiflimlerini gelifltirebilecekleri bir ortam sunmak. Bir süre sonra Türk foto¤rafç›lar›n da yurt d›fl›nda sergi açabilmelerine yard›mc› olmak istiyorlar. fiu andaki sergiyi de ‹sviçreli bir galeri ile hayata geçirmifller. Aktafl inSitu’da dünyan›n her yerinden foto¤raf sanatç›lar›n›n sergisini gerçeklefltirebileceklerini söylüyor ve ekliyor ‘bizim için önemli olan
Gerçek bir karakterden verilen bir mesajla animasyon bir karakterden verilen mesaj›n ulaflmas› çok farkl›. Animasyondan gelen mesaj daha tarafs›z al›n›yor. bizim sevdi¤imiz, bizi etkileyen sanatç›lar olmas›’. Sergilere sadece eserlerin de¤il sanatç›lar›n da gelmesini istiyorlar. Yeflim Aktafl, sanatç›n›n burada olmas›n›n ne kadar farkl› bir etki yapt›¤›n›n alt›n› çiziyor. Groupama sponsorlu¤unda gerçekleflen ‘Ifl›k ve Figür’ sergisi için sanatç› Philippe Pache’›n da ‹stanbul’a gelmesinin yaratt›¤› fark› ‘Philippe 10 gün boyunca burada kald›, Türk foto¤rafç›larla tan›flt›, hatta birkaç›n›n stüdyosunu gezdi. Bu etkileflimi yaratabilmek bizim için çok önemli’ sözleriyle anlat›yor.
‹ki katl› galeri hem sergi hem de atölye çal›flmalar› gibi etkinlikler için kullan›l›yor. Foto¤raf sanat› ile ilgilenen herkesin zevkle takip edece¤i bir program sanatseverleri bekliyor. Philippe Pache sergisi 7 fiubat 2010 tarihine kadar gezilebilir. Etkinlikler www.insituphoto.com adresinden takip edilebilir. 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 61
S‹YAH BEYAZ PORTRELER‹N ÜNLÜ FOTO⁄RAFÇISI
PHILIPPE PACHE
Dünyan›n en iyi ilk 30 foto¤raf sanatç›s› aras›nda an›l›yor, portre ve nü çal›flmalar› ile tan›n›yor, eserleri dünyan›n önde gelen koleksiyonlar› aras›nda yer al›yor... Philippe Pache’›n siyah beyaz foto¤raflar› tüm do¤all›klar› ile foto¤raf sanat›n›n en güzel örnekleri aras›nda parl›yor...
Bir foto¤raf sanatç›s› baflka bir foto¤raf sanatç›s›n›n foto¤raf›n› çekerse ne olur? ‹flte Yelda Baler’in objektifinden Philippe Pache.
E
tkilenmemek, foto¤raflar›n büyüsüne kap›lmamak mümkün de¤il... Zaman yok, mekan yok, hatta kimi foto¤raflarda sanki foto¤raf› çeken yok... O kadar do¤al, o kadar içten. Figür ve Ifl›k sergisinde Pache’›n hem günümüzde dijital kamera ile çekilmifl foto¤raflar› yer al›yor hem de 2000 y›l›ndan önceki yani dijital kamera kullanmad›¤› dönemlere ait çal›flmalar›. Elbette aradaki fark› görmemek mümkün de¤il. Do¤all›k üzerine tüm sanat›n› kurmufl Pache’a ilk sorum dijital teknolojinin hem kendi sanat›na etkisi hem de genel olarak foto¤raf sanat›na. ‘Dijital ortam benim foto¤rafa yaklafl›m›m› de¤ifltirmedi. Her ne kadar karanl›k oday› çok sevsem de dijital kameralar›n kolayl›klar›ndan faydalanmay› da seviyorum ve hala iki flekilde de foto¤raf çekiyorum. Son y›llarda dijital daha çok kullan›yorum, profesyonel hayat buna zorluyor. Bazen dijital ile daha iyi sonuç al›nabildi¤ini de söyleyebilirim.
62 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
fiöyle bir durum da var, mesela dijital foto¤raflar›n bas›m kalitesi devaml› artarken karanl›k oda için kullan›lan bas›m›n kalitesi düflüyor. Bazen dijital ile çal›flmak daha iyi sonuç verir bazen di¤eri ama temelde iki flekilde de çal›fl›yorum ve hangi teknikle çal›fl›rsam çal›flay›m temel yaklafl›m›m ayn›: do¤al ortamda çal›flmay› seviyorum. Karanl›k odamda eskisi kadar çok çal›flmasam da orda olmay› ve çal›flmay› çok seviyorum. Karanl›k odamdayken asla yan›ma cep telefonumu bile almam. Frans›z bir arkadafl›m›n benzetmesini çok severim, “karanl›k odada olmak ana rahminde olmak gibi...”’. Pache manzara ve do¤a foto¤raflar› çekmeyi çok sevmiyor. Sergideki az say›daki manzara foto¤raflar› mükemmel olsa da Pache için önemli olan insan› yakalamak. Kendisi de bir foto¤raf koleksiyoncusu ve hiç manzara resmi almad›¤›n› söylüyor. Onun ilgi alan› portreler. Zaten dünyan›n en tan›nm›fl portre sanatç›lar›ndan.
Sadece kendi istedi¤i, ona ilham veren insanlar›n resimlerini çekiyor. Makyajs›z, en do¤al hali ile insanlar›n resimlerini çekiyor. ‘Portre çal›flmay› seviyorum, kiflinin ünlü olmas›, tan›nm›fl olmas›, güzel olmas› beni hiç
Foto¤raflar›nda zaman ve mekans›zl›¤› seviyor. Foto¤raflar›na bakt›¤›n›zda tarihin hangi dönemi, neresi gibi kavramlar sizi düflündürmüyor.
Pache’›n ünlü ›fl›k oyunlar›na en güzel örneklerden biri.
Tamamen tesadüfen ortaya ç›kan bir foto¤raf.
ilgilendirmiyor. Top model ile çal›flsam bu kadar istedi¤im gibi portreler çekemem.’ Çok ünlü bir foto¤rafç› olmas›na ra¤men moda dünyas›n›n güzel modelleri ile asla çal›flm›yor. Do¤all›k Pache için nefes almak gibi. ‘Ne arad›¤›m› ben de bilmiyorum, sadece sevece¤im bir an bulmaya çal›fl›yorum.’ diyor.
düzeltilebiliyor. Special effect kullan›p art›k kimseyi etkileyemezsiz çünkü art›k buna al›fl›ld›.’
‘Bugün herkes daha iyi foto¤raf çekiyor. Çok para veriyorsunuz ama iyi bir kamera ald›¤›n›zda çok güzel foto¤raflar da çekebiliyorsunuz. Ama hiçbir fley “göz”ün yerini tutamaz. Bugün mükemmel bir foto¤raf ile insanlar› etkilemek daha zor çünkü photoshop ile her fley
Pache iyi resim çekmek için içgüdülerini takip ediyor. Eline kameras›n› al›p ormanda nehir k›y›s›na do¤ru giden asistan›n› takip etti¤inde çekti¤i foto¤raflar›n mükemmeli¤i hem do¤all›klar›nda hem de o sanatç› içgüdüsü ve “göz”ünde sakl› olsa gerek. ‹flte o zaman akl›ma hemen en basit ve temel olana dönmek geliyor yani ›fl›k ve forma. ‹nsanlar› etkilemek için “sanata”, sanatç›’n›n dokunufluna ihtiyaç var. Philippe Pache’›n foto¤raflar› sanatç›n›n dokunuflunun ne demek oldu¤unu anlat›yor.
‹nsanl›¤› kad›n›n daha çok temsil etti¤ine inand›¤› için kad›nlar›n foto¤raf›n› çekiyor. Ç›plakl›k resimlerinde o kadar do¤al ve estetik ki bu foto¤raflara bak›nca sadece ç›plakl›k görmek hiçbir fley görmemek demek bence.
Portre çal›flmay› seviyorum, kiflinin ünlü olmas›, tan›nm›fl olmas›, güzel olmas› beni hiç ilgilendirmiyor. Top model ile çal›flsam bu kadar istedi¤im gibi portreler çekemem.
Bir foto¤raf m› yoksa bir resim mi oldu¤unu anlaman›n çok zor oldu¤u foto¤raflar›n büyüsüne kap›lmamak mümkün de¤il. 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 63
Yaz›: An›l ALTAfi ’98
YAfiAM
&
2010 gelecek için
planlar›n›z› yapt›n›z m›?
Bahçeflehir Üniversitesi’nde düzenlenen Fütürizm Okulu seminerlerine kat›lan ve Türkiye’nin ilk sertifikal› fütüristlerinden olan dergimiz yazarlar›ndan An›l Altafl ’98, yeni y›l ve gelecek için uzgörülen fütüristik yaklafl›mlar› sizlerle paylaflt›.
F
ütürizm neymifl diyenlere bir tan›mlama ile bafllayal›m. Fütürizm, do¤ru gelecek infla edebilmek için edinilmesi gereken bir bak›fl aç›s› ve hayat görüflü. Birçok tan›m var tabii ki ama Houston Üniversitesi Fütürizm Ö¤retim Görevlisi Peter Bishop’un örne¤i çok net.
“Ya¤murlu bir havada araban›zla ilerliyorsunuz. Bir ara ya¤mur ve sis yo¤unlafl›yor. Farlar›n›z› kapat›p direksiyonu b›rak›r m›s›n›z? ‹flte bu nas›l olmuyorsa gelecek için de, zaman› gelsin bakar›z deme flans›n›z maalesef yok” Öncelikli olarak kabul etmeliyiz ki; olanlardan sorumluyuz, t›pk› gelecekten sorumlu olaca¤›m›z gibi. O sebeple gelece¤i infla etmekten, de¤ifltirmekten korkmak veya vazgeçmek gibi bir durumumuz söz konusu de¤il. Gelece¤iniz ve gelece¤imiz, kendi haline b›rak›lmayacak kadar önemli. Ancak, gelece¤i tahmin de¤il, uzgörülü yaklafl›mlarla, yani, konuyu ayn› anda hem uzlaflmac›, hem uzman, hem de disiplinler aras› de¤erlendirebilme yetene¤i içerisinde kurgularsak, gelece¤i daha iyi planlayabiliriz.
Bir de, Fütürist nas›l olunuyor derseniz bir kural› kanunu yok, hayata bak›fl aç›n›z ve yaklafl›mlar›n›z afla¤›daki 64 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
maddeler ile örtüflüyorsa zaten Fütürist olmuflsunuz demektir. Hemen bu sorular› kendinize bir sorun! • Farkl› olma cesaretine sahip misiniz? • Kendiniz ve tüm insanl›k için olumlu, ilerici, yenilikçi vizyon gelifltirebiliyor musunuz? • Kifli, kurum ve toplumlar›n yararl›, etkin yol haritas› oluflturmalar›na yard›mc› olabiliyor musunuz? • ‹nsanl›ktan sorumlu oldu¤unuzu hissediyor musunuz ve bu sorumluluk ile hareket ediyor musunuz? • Gelece¤in seyircisi de¤il, tasar›mc›s› olunmas› gerekti¤inin fark›nda m›s›n›z? • Ça¤dafll›k sözcü¤ünün günü yaflamakla s›n›rl› olmad›¤›n› biliyor ve davran›fllar›yla bunu yans›t›yor musunuz? Eski bir Çin atasözü der ki ‘Umal›m ki ilginç zamanlarda yaflars›n›z’ Tar›m ve sanayi devrimi sonras›, günümüzde insanl›k tarihinin önemli de¤iflimlerinden birini yafl›yoruz: Biliflim Devrimi. Asl›nda günde birden çok att›¤›m›z k›sa mesajlar ilk kez hayat›m›za bundan tam 17 sene önce 1992’de girmesine ra¤men bugün bir gün içinde dünya nüfusundan daha fazla at›ld›¤›n› biliyor muydunuz? Hayat›n de¤iflimine bu kadar kolay adapte olup hatta vazgeçemeyecek kadar al›flt›¤›m›z›n fark›nda m›y›z? Belki hiç fark›na varmadan, belki de çok fark›nda olarak; • Globallefliyoruz
• Yerellefliyoruz • Dijitallefliyoruz • Parçalan›yoruz (Gruplaflma, yönlenme, küçük gruplar) Talep bazl› yaflamda; • Art›k “her an, her yerde, her fleye” sahip olmak istiyoruz. • Teknolojik geliflmeler ve kesintisiz eriflim lokomotif oldu. • ‹fl ve özel hayat ayr›m› bulan›klafl›yor. • Amatör/profesyonel ayr›m› da belirsizlefliyor. • ‹fl yapma flekli de de¤ifliyor. • Yeni üretim süreçleri do¤uyor. • Biliflim teknolojileri verimlili¤in yeni kaynaklar›na dönüflüyor. • Fiyatland›rma de¤ifliyor. • Yeni da¤›t›m sistemleri do¤uyor. Bu devrimin bir sonucu olarak yaflad›¤›m›z ekonomik buhran, global krizler dünyada her anlamda t›kan›kl›k, mutsuzluk ve karamsarl›k getiriyor. ‹flte tam bu noktada, yeni y›lda kendinize yeni hedefler koymal›, yeni motivasyon unsurlar› belirlemelisiniz. Peki, neye göre mi? De¤iflimin dinamiklerine teker teker bakt›¤›m›zda bizi bekleyen gelecek ile ilgili notlar›m›z›n baz›lar› da flu flekilde... Günümüzde tüketici yorgunlu¤u oluflmaya bafllad›, bunu önlemek için de hayat›m›zda karmafladan yal›nl›¤a geçmek zorunda kalaca¤›z ve minimal hayatlar bizi bekliyor olacak. Çevreye duyulan sayg›n›n artmas› ile daha çok tabiat iste¤i do¤mas› sonucu flehir d›fl› hayatlara yönelece¤iz.
• Küreselleflme kendini her zamankinden daha fazla hissettiriyor. Hong Kong’un %40’›, New York’un %34’ü ve Londra’n›n %31’i ülke d›fl›ndan gelen kiflilerle dolu ve do¤al olarak bu yabanc›lar› hedefleyen ürünler ortaya ç›kacak. • Obezite, önümüzdeki 20 y›l›n en büyük sorunlar›ndan biri olacak. Bunun d›fl›nda, anti-aging ürünler yeni trend olarak gelecekte bask›n olarak hayat›m›za girecek. • Fraud önlemeye yönelik çal›flmalar öne ç›kacak. • Uzaktan e¤itim mektup ile bafllad›, radyo ve televizyon ile devam etti. fiimdi ise internet üzerinden e¤itimde ilerlemeler görülecek. • Aileler giderek küçülüyor, stüdyo daire say›s› art›yor. Bireysel yaflama dönük ürünler ön plana ç›kacak. • Ak›ll› kozmetik ürünleri ortaya ç›kacak, ruh durumumuza göre de¤iflen rujlar›m›z olacak. • Nano teknoloji sayesinde insan vücudundaki hastal›kl› dokular tespit edilebilecek. • Biyometrik id’lerimiz olufluyor. Göz yap›s›, kulak k›vr›mlar›, parmak izi gibi bileflenler üzerinden biyometrik id’lerimiz oluflturuluyor. Dubai’ye göz taramas›, Amerika’ya ise parmak izi taramas› yap›lmadan girifl yap›lam›yor. Biyometrik id üzerinden büyüyen bir pazar olufluyor. • Biyoteknoloji; bebek tasar›mc›lar› gelecekte bir meslek haline gelecek, örne¤in sar› saçl›, mavi gözlü bir bebek istiyorsak, bu tonlar›n ne olaca¤›na Armani veya Dolce&Gabbana gibi profesyonel tasar›mc›lar karar verecek. • Beyne haf›za, duygu, haz güçlendirici implant yerlefltirmek 15 sene içerisinde mümkün olacak. • Giyilebilir teknoloji, klimal›, ekranl› k›yafetler ortaya ç›kacak. • Dünya nüfusu giderek art›yor ancak kaynaklar yetersiz kal›yor. Tavukaya¤›,
domuz kula¤›, yosun, sakatat gibi maddeler besin olarak kullan›l›yor. Aç kalmamak için tüm kaynaklar iyi de¤erlendirilmeli. Organik tar›m ancak belirli ölçüde yeterli olabilir. • ‹nsan hayat› boyunca 3 tonluk teknolojik çöp oluflturabiliyor. Büyüyen bir teknolojik çöp pazar› var. Cep telefonlar›n›n kullan›m ömrü giderek düflüyor. Teknolojik at›klar ifllenmek için toplu halde Çin’e gönderiliyor ancak ifllenme süreçleri verimli olmad›¤› sürece sa¤l›ks›zlaflmaya neden oluyor. At›k teknolojisi ile ilgili çal›flmalar artacak. • Enerji tüketimi; hidroelektrik santraller en verimli elektrik kaynaklar› ancak ekolojik dengeyi de¤ifltiriyor. Daha kullan›labilir kaynaklara yönelinecek. • Çin ile ticaret geliflmeye devam ediyor. Yak›n zamanda hepimizin Yen hesab› olacak. - Asyal›lafl›yor muyuz? Dünya nüfusunun %60’› Asya’da yafl›yor, dünya dillerinin ise %32’si Asya dilleri. • Devletin h›zla yafllanan nüfus karfl›s›nda emeklili¤i karfl›lamas› mümkün olmayacak, Emeklilik yerine PARALEL KAR‹YERLER oluflacak. • fiu an ne yapt›¤›n›z›n hiç bir önemi yok, çünkü 15 y›l sonra, ayn› ifli yapm›yor olacaks›n›z! - fiu anda kariyerinin ilk veya ikinci evresinde oldu¤unu düflünenler, k›sa zamanda farkl› bir ifliniz olacak. Kendi iflinizi kuracak veya iflinizi de¤ifltireceksiniz. Yeni dünya düzeninde, ayn› iflyerinden emekli olma durumu ortadan kalkacak. Ortalama bir bilgi iflçisinin, yaklafl›k 3 farkl› kariyeri olacak. Paralel kariyerler, önümüzdeki y›llar›n vazgeçilmez gerçeklerinden. Tüm bu dengeler, sosyal giriflimciler yaratacak. • Genetik bütün sektörleri de¤ifltirecek. 2030’daki en önemli flirketler, genetik flirketleri olacak.
• Aç›k Standartlar- tüm dünyadaki flirketlerin kabul etti¤i standartlar. Özellikle, hastaneler ve sa¤l›k sektörü için çok önemli. Aç›k kaynak // ayn› dilde tan›-teflhis koyma. Alman Hastanesi’nde çekilen ultrasonun Amerika’daki farkl› hastanelerde tan›nmas› mümkün olacak. • WS-I (Küresel Eflitleme) Herkes ortak dilde konuflabilecek, dil sorunu ortadan kalkacak. • Mobil operatörler, ses iletiflimi satmak yerine veri iletiflimi satmaya bafllayacaklar. Depolad›¤›m›z veri kadar operatörlere para ödeyece¤iz. Bulut sistemleri geliflecek. • Kiflisel bilgilerin gizlili¤i ve güvenli¤i önem kazanacak. Pervasive Integration- Bir yap›n›n alt k›r›l›mlar›yla iliflkilendirilmesi, semantic web//anlamsal web ortaya ç›kacak ve her fley her fleyle ba¤lant›l› olacak. Mesela, hasta olup doktora gitmek yerine, olas› vücut fonksiyonlar›na ba¤l› olarak, doktorun bizi görüflmeye ça¤›rmas› gibi. Parmak izi tan›maya yönelik dijital kart teknolojisi de önem kazanacak.
Gelecekte medya kifliselleflecek. 2015’e kadar IPTV hayat›m›z›n bir parças› olacak, broadcast ölecek. Ayr›ca, iflin ekonomik taraf›na bakt›¤›m›zda, ekonomik büyüme beklentilerinin eskisi gibi olmayaca¤›n› göreceksiniz. Geliflme yavafllayacak. Yine bir Çin atasözü ile bitirelim! “E¤er yönümüzü de¤ifltirmezsek, muhtemelen, nereye gidiyorsak, oraya var›r›z.”
Görsel: Jashua Kutticherry (http://futurethink.files.wordpress.com/2009/02/futurethinking_feb09_main.jpg) 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 65
KÜLTÜR-SANAT
Yaz›: Bar›fl MÜSTECAPLIO⁄LU ’99 Foto: Anahit HAYRAPETYAN
s s e r p x E Word
rkl› rinde, 13 fa › le ih r a t ›nlar Kas›m Delta Yay 22 Ekim-5 , r a z a y ç 0 gen Literature e ülkeden 2 v n a n la r tasa cil’in taraf›ndan itish Coun r B e il s r ontie etkinli¤i s s e r p Across Fr x E d ir etti¤i Wor elerinde b koordine lk ü n a lk a ›n da B Balkanlar ›. t ›k kapsam›n ç a n olculu¤u rafyadaki ¤ o c edebiyat y u b i, in sebeb ünün yak›n m seçilmesin lü ö b ir nemli b m›fl ülkelerin ö rden çat›fl le p e b e s li flit rel tarihte çe enle kültü d e n u b ›yd›. ›, olmas ›rl› kalmas ›n s ›n zla ›n r kte daha fa li ir paylafl›mla b ›n r la r r yaza Yolculukla ri amac›yla inli¤e le e m il b e vakit geçir enle yap›ld›. Bu etk tr Bar›fl ço¤unlukla kat›lan romanc›m›z e ›na ulu¤unu v Türkiye ad lc o y 9 ’9 l›o¤lu t›. Müstecap rle paylafl le iz b i in r izlenimle ress.org) p x e d r o w.w (http://ww
66 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Word Express yolculu¤u B
ükrefl’te uçaktan indi¤imde yolculuk boyunca ne tür insanlarla karfl›laflaca¤›m konusunda içimde hem tatl› bir heyecan hem de ufak bir endifle vard›. Bu güzel f›rsat› edebiyattan, sanattan konuflmak, farkl› kültürleri ve edebiyatlar› tan›mak için kullanmak istiyordum, afl›r› milliyetçi birilerine çat›p, geçmiflte kalm›fl savafllarla ilgili tart›flmalara gömülmek hiç içimden gelmiyordu. Romanya’da Karada¤l› romanc› Ognjen Spahic ve Ermeni flair Anahit Hayrapetyan’la buluflacak, oradaki etkinlikleri tamamlad›ktan sonra bize kat›lacak Rumen yazarlarla Sofya’ya, oradan da Bulgar yazarlar› al›p Selanik’e geçecektik. Ognjen ve Anahit’le “birbirimizi ölçüp biçme” sürecimiz yaln›zca birkaç dakika sürdü, daha ne oldu¤unu anlamadan kaynaflm›fl, k›rk y›ll›k dostmufluz gibi nefleli sohbetlere dalm›flt›k.
Hava yaz mevsimini k›skand›racak kadar güzeldi, uzun yürüyüfller yaparak flehri keflfetmenin tad›n› ç›karabiliyorduk. Dar sokaklarda, komünist dönemden kalma afl›r› gösteriflli ve hemen hepsi gri renkte binalar›n aras›nda yürürken, baz› duvarlarda Çavuflesku diktatörlü¤ündeki çat›flmalar›n eseri kurflun deliklerinin hâlâ kapat›lmad›¤›n› fark ettik. Belki de o karanl›k günleri an›msatan bir an› olarak korunuyorlard›. Çavuflesku’nun halk› fakirlikten inlerken kendisi için yapt›rd›¤›, dünyadaki en büyük ikinci yap› oldu¤u söylenen devasa saray›, kanl› geçmiflini bilmesek göz kamaflt›racak kadar güzeldi. ‹lk gün kat›l›m›n oldukça yüksek oldu¤u bir okuma gerçeklefltirdik. Akflam genç flair ve çevirmenlerle bir ev partisine kat›ld›k, gece boyu ülkelerimiz, edebiyat›m›z ve tarih hakk›nda sohbet ettik. Konufltukça anl›yorduk ki, geçmiflte ülkelerimiz aras›nda ne tür çat›flmalar yaflanm›fl olursa olsun, günümüzde sorunlar›m›z ve hayallerimiz çok benzerdi. Hepimiz ‹ngiliz, Rus ya da Frans›z Edebiyat› hakk›nda uzun uzun konuflabiliyorduk, ama birbirlerimizin yazarlar› hakk›nda, birkaç ünlü isim d›fl›nda hiçbir fley bilmiyorduk. Halbuki ayn› co¤rafyada yaflayan yazarlar olarak iflledi¤imiz temalar ve iflleyifl tarzlar›m›z, dertlerimiz, bizi yazmaya sevk eden duygular fazlas›yla benzefliyordu, birbirimizi okumaktan çok keyif alabilirdik. Bir sonraki günü Romanya Kültür Enstitüsü’nün çeflitli ülkelerden çevirmenleri a¤›rlad›¤› tarihi bir kalede geçirdik. O gün kaleye Rumen yazarlar da geldiler, birlikte “Neden yaz›yoruz?” ve “Edebiyat›n günümüzde hala bir gücü var m›?” sorular›n›n cevaplar›n› arad›k. Yazma konusunda herkesin kendine göre farkl› sebepleri vard›, ama iyi roman ve öykülerin dünyay› baflkalar›n›n gözünden görme yetene¤imizi gelifltirdikleri, böylece
birbirimizi daha iyi anlamam›z› sa¤lad›klar› konusunda hemfikirdik. Bükrefl’te üç keyifli gün geçirdikten sonra, grubumuza kat›lan flairlerle birlikte Sofya’ya do¤ru ilk tren yolculu¤umuza bafllad›k. Bu sakin flehirde bizleri yerel bir edebiyat dergisinde çal›flan genç bir ekip karfl›lad›. Bize arada bir düzenledikleri, “korsan” bir edebiyat etkinli¤ine kat›lmam›z› önerdiler, bunu seve seve kabul ettik. Sofya’n›n en ifllek meydan›nda, befli farkl› ülkelerden otuzu aflk›n insan topland›k, bir anda ceplerimizden ç›kard›¤›m›z bir sayfa ka¤›d› yüksek sesle okumaya bafllad›k. ‹nsanlar önce ne yapt›¤›m›z› anlamad›klar› için flafl›rd›lar, sonra durup ne okudu¤umuzu anlamaya çal›flt›lar. Siyasi ya da dini bir gösteri oldu¤unu düflünmüfl olmal›yd›lar. Hepimizin farkl› bir roman, öykü ya da fliirden bir sayfa okudu¤umuzu fark ettikleri zaman ise art›k çok geçti! Belki hayatlar› boyunca eline bir kitap almam›fl insanlara birkaç dakikal›¤›na bile olsa edebiyat› “dinletmifl” olduk. Her fleyin ötesinde e¤lendi¤imiz kesindi. Sofya’dan Selanik’e yapt›¤›m›z tren yolculu¤unda aram›za Bulgar flair Ivan Hristov da kat›ld›. Ayn› zamanda çok iyi kaval çalan Ivan’›n Türkiye’de baz› arkadafllar›m taraf›ndan flair yönüyle de¤il ama müzisyen yönüyle tan›nd›¤›n› bilmek daha sonralar› beni flafl›rtacakt›. O güne kadar bir trende geçirdi¤im en uzun süre iki saati aflm›yordu, bu yüzden on dört saati bulan tren yolculuklar› ilginç bir deneyimdi. Sürekli titreyen yatakta, raylardan gelen sesleri dinleyerek birkaç saat uyumay› denerken, akl›ma trenlerde geçen ya da trenlerle ilgili ne kadar çok roman okudu¤um geliyordu. Uykumuz kaçt›¤›nda darac›k koridorlarda saatlerce sohbet ediyor, genifl
s s e r p x Word E
Sofya’daki Korsan (!) Gösterimiz. Yaflas›n Edebiyat Kardeflli¤i!
Bize arada bir düzenledikleri, “korsan” bir edebiyat etkinli¤ine kat›lmam›z› önerdiler, bunu seve seve kabul ettik. Sofya’n›n en ifllek meydan›nda, befli farkl› ülkelerden otuzu aflk›n insan topland›k, bir anda ceplerimizden ç›kard›¤›m›z bir sayfa ka¤›d› yüksek sesle okumaya bafllad›k. ‹nsanlar önce ne yapt›¤›m›z› anlamad›klar› için flafl›rd›lar, sonra durup ne okudu¤umuzu anlamaya çal›flt›lar. pencerelere yans›yan görüntüleri, koridorda dans eden ›fl›k yans›malar›n› seyrediyorduk. Bu arada flairli¤inin yan› s›ra profesyonel bir foto¤rafç› olan Anahit’in foto¤raf çekme tutkusu hem hoflumuza gidiyor hem de bize e¤lence ç›kar›yordu. Bir köflede uyuklarken kula¤›m›z›n dibinde garip bir sesle uyand›¤›m›zda, yüzümüze yaklaflm›fl davetsiz bir kamerayla karfl›lafl›yor, yemek yerken, dal›p gitmiflken ya da sohbet ederken Anahit’in birdenbire ortaya ç›kmas›, foto¤raflar›m›z› çekip kaçmas›yla nefleleniyorduk. Yolculu¤un bitmesinden günler sonra, çekti¤i foto¤raflar›n bir k›sm›n› görme f›rsat› buldu¤umda, foto¤rafç›l›¤›n dijital kamera ça¤›nda bile gerçek bir sanat oldu¤una bir kez daha ikna olacakt›m. Selanik’e vard›¤›m›zda, rehberimiz gazeteci Elias, dilersem beni 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 67
Alexander Nevsky Katedrali, dünyan›n en büyük katedrallerinden biri.
Günümüzde hem Türkiye’de hem dünyan›n pek çok yerinde, farkl› milletler aras›nda yaflanan sorunlar›, önemli bir bölümünün birbirlerine karfl› hissettikleri kötü duygular› düflündüm. Irk, millet, etnik kimliklere verdi¤imiz önem, asl›nda hak ettiklerinden ne kadar fazlayd›, ne büyük dertler yarat›yordu. Mustafa Kemal’in evini görmeye götürebilece¤ini söyledi. Elias da ben de ülkelerimizi ve halklar›m›z› çok sevmemize ra¤men, baz› insanlar›m›zdaki afl›r› milliyetçi duygulardan fazlas›yla rahats›zd›k. Konuflmalar›m›z sonucunda ayn› noktada buluflmufltuk: Bizi as›l tan›mlayan fleyler bireysel özelliklerimiz, huylar›m›z, karakterlerimiz, düflüncelerimiz, yapt›¤›m›z ve yapmak istedi¤imiz fleylerdi, kendi seçmedi¤imiz Türk ya da Yunan kimliklerimiz de¤ildi. Birbirimize bakt›¤›m›zda bir Türk ya da bir Yunan de¤il, Bar›fl’› ve Elias’› görmeliydik. Bunun bilincinde olarak da ülkelerimizi sevebilirdik.
eflcinsellere yönelik, pek çok can alm›fl dinci terörü anlatt›¤› k›sa filmi “Gevald”i seyretme f›rsat› bulduk. Netalie bu müzikal filmiyle normalde birbirleriyle hiç anlaflamayan farkl› dinlerden militanlar›n, dinden uzak yaflayan gruplara karfl› fliddet uygulamakta nas›l müttefik olabildiklerini gösteriyordu. Bosna Hersek’ten aram›za kat›lan flair Adisa Basic, etkinliklerde Yugoslavya’daki iç savaflta etnik kimlikleri nedeniyle katledilen Bosnal›lar›n yaflad›klar›yla ilgili fliirini okuyordu. Adisa’y› dinlerken, Ermeni yazar dostumu, geçmiflte Osmanl›’n›n çöküfl döneminde Osmanl›larla Ermeniler aras›nda yaflanan ve her iki taraf›n, ama en çok Ermenilerin kan›n›n dökülmesine yol açan olaylar› düflündüm. Bulgaristan’da ›rkç› Jivkov iktidar› ifl bafl›ndayken ülkede yaflayan Türklerin isimlerini ve dillerini de¤ifltirmeye zorlanmalar›, kabul etmeyenlerin katledilmeleri akl›ma geldi. Günümüzde hem Türkiye’de hem dünyan›n pek çok yerinde, farkl› milletler aras›nda yaflanan sorunlar›, önemli bir bölümünün birbirlerine karfl› hissettikleri kötü duygular› düflündüm. Irk, millet, etnik kimliklere verdi¤imiz önem, asl›nda hak ettiklerinden ne kadar fazlayd›, ne büyük dertler yarat›yordu.
s s e r p x E d r o W
Bükrefl’ten Sofya’ya ilk tren yolculu¤umuz. “‹lerleyen saatlerde bu tren koridorunda bir parti verece¤iz.”
Mirt Komel, Naz›m Hikmet Kültür Merkezi’nde fliirlerini okuyor.
Konuflulacak çok konu var, uyku biraz beklesin...
68 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Gezdi¤imiz flehirler aras›nda mimari ve co¤rafi aç›dan en renkli flehir Selanik’ti. Selanik’in sahil fleridi ‹zmir’in birebir ayn›s›yd›. Akflam yürüyüfllerimize efllik eden gün bat›m› manzaras› ise övgüyü hak ediyordu. Selanik’te bize farkl› rotalardan gelmifl di¤er yazar gruplar› kat›ld›, ekibimiz hem çok daha kalabal›klaflt› hem de Makedonya, Bosna Hersek, S›rbistan, Galler gibi farkl› co¤rafya ve kültürlerle zenginleflti. ‹srailli flair ve belgesel film yönetmeni Netalie Braun’un Tel Aviv’de
Gezdi¤im üç flehirde de kendimi “yabanc›” hissetti¤im anlar, insanlar taraf›ndan yap›lm›fl olan binalara, kiliselere, an›tlara bakt›¤›m, yine insanlar›n eseri olan “kültür”, “dil” ve “inançlar” üzerine konufltu¤um anlard›. Halbuki nerede olursam olay›m, kafam› kald›r›p gökyüzünü ve bulutlar› seyretti¤imde, bir a¤aca yasland›¤›mda, duvarda yürüyen bir kar›ncaya odakland›¤›mda ya da bir çocukla flakalaflt›¤›mda kendimi “evimde” hissediyordum. Farkl›l›klar›m›z sadece bizim üretti¤imiz, insan elinden ç›kma fleylerdendi.
Selanik’teki ikinci günümüzde, resmi gezintilerden ve rehberlerden s›k›lm›fl, biraz kaybolma ve keflfetme hevesi duymaya bafllam›flt›k. Alt› farkl› milletten renkli bir grupla kendimizi bir belediye otobüsüne at›p “eski kent” denilen bölgeye gittik. En uzunu üç katl›, sevimli evlerden oluflan, etraftaki insanlar›n k›yafetlerine bak›l›rsa flehrin orta halli, hatta fakir denebilecek insanlar›n›n yaflad›¤› bir yerdi buras›. Kendimize bir bal›k lokantas› bulduk ve o güne kadar bizi götürdükleri lüks restoranlarda yiyemedi¤imiz kadar lezzetli bir Uzo sofras› kurduk. Çevredeki yafll› Yunanlar, bu civarda yabanc› turist görmeye al›fl›k olmad›klar› için önce bize mesafeli yaklaflsalar da, masam›zdan yükselen kahkahalar bir süre sonra onlar› cezbetmeye bafllad›. Tek kelime ‹ngilizce bilmemelerine ra¤men, gelip s›rt›m›z› s›vazlayarak, masam›za çiçek koyup bize flarap ›smarlayarak neflemize ortak oldular. Tabakta kalan son bal›¤› hepimiz birer ›s›r›k al›p paylaflt›ktan sonra, dikkatimizi yüz metre ileride gitar çal›p flark› söyleyen gençler çekti. Yapt›klar› ifli ciddiye al›yor gibiydiler, bir tanesi onlar› kameraya almakla meflguldü.
Claudiu Komartin’le pasaport kontrolündeyiz. Trenimizle foto¤raf çektirmek için iyi bir f›rsat.
Wor
Bu grup Yunanistan’da meflhur olursa, bunda bizim de pay›m›z olacak.
Yanlar›na gitti¤imizde, bu gençlerin o yörenin sevilen bir müzik grubu oldu¤unu, ülke çap›nda yay›nlanacak ilk video kliplerini çekmeye çal›flt›klar›n› ö¤rendik. Bizim ülkelerine davetli yazarlar oldu¤umuzu bilmeyen gençler, klipte oynamak isteyip istemedi¤imizi sordular, hiç düflünmeden kabul ettik. O gün kendi aram›zda edebiyattan yazarlar›m›za, dinlerden ülkelerimiz aras›ndaki sorunlara kadar pek çok konuda saatlerce konuflmufltuk, ama Yunan gençlerin müzi¤iyle hep birlikte dans etti¤imiz ve e¤lendi¤imiz o birkaç dakika, sonradan itiraf edece¤imiz gibi bizi birbirimize yaklaflt›ran ve farkl›l›klar›m›z› unutmam›z› sa¤layan en güçlü paylafl›m olmufltu. Birlikte e¤lenmenin ve gülmenin gücü benzersizdi. ‹stanbul’da yeni dostlar›mla birlikte Yerebatan Sarn›c›’nda fliir okumas› yapmaktan, Türkiye’ye yerleflmifl bir Amerikal›n›n düzenledi¤i Cad›lar Bayram› partisinde e¤lenmeye, Bo¤az’da bir tekne turuna kat›lmaktan Kadir Has Üniversitesi’nde birbirimizin
Bizim ülkelerine davetli yazarlar oldu¤umuzu bilmeyen gençler, klipte oynamak isteyip istemedi¤imizi sordular, hiç düflünmeden kabul ettik. O gün kendi aram›zda edebiyattan yazarlar›m›za, dinlerden ülkelerimiz aras›ndaki sorunlara kadar pek çok konuda saatlerce konuflmufltuk, ama Yunan gençlerin müzi¤iyle hep birlikte dans etti¤imiz ve e¤lendi¤imiz o birkaç dakika, sonradan itiraf edece¤imiz gibi bizi birbirimize yaklaflt›ran ve farkl›l›klar›m›z› unutmam›z› sa¤layan en güçlü paylafl›m olmufltu. Birlikte e¤lenmenin ve gülmenin gücü benzersizdi. eserlerinden çeviriler yapmaya kadar pek çok renkli etkinlikle befl güzel gün geçirdik. Ama bunlar› onlar›n gözünden, yani ‹stanbul’da “yabanc›” olanlar›n gözünden görmek, onlardan dinlemek laz›m. Benim içinse onlar, hangi topra¤a bas›yor olurlarsa olsunlar, bir daha asla “yabanc›” olmayacaklar. 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 69
Afrika Dansı
BÜMED’de Afrika'n›n ritmi ve dans›n› yakala! Yaflam› ertelemeyin, kat›l›n...
Afrika dans›n› New York’da ö¤renmifl olan, Türkiye’deki tek Afrika dans› e¤itmenini BÜMED’e getiriyoruz! Amerika baflta olmak üzere birçok ülkenin spor salonlar›nda, enerji veren etnik müzi¤i ile oldukça farkl›, çekici ve çok sevilen derslerden biri Afrika Dans› dersleridir. ENERJ‹ DANSI ‘AFR‹KA DANSI’NIN FAYDALARI:
“Konuflabilirsen flark› söyleyebilir, yürüyebilirsen dans edebilirsin” Bir Afrika Atasözü
Beden, zihin, ruh geliflimine büyük katk›s› olan, ço¤u dans›n kökeni, terapisel Afrika Dans› ile: • uyuyan ritim duygusunu uyand›rma ve gelifltirme; • ‘yapabilirim’ diyebilme; rehavet duygusundan ç›kma; • sa¤ beyni çal›flt›rarak yarat›c›l›¤› ve genel olarak zihni gelifltirme; • beyin ve beden aras›nda senkronizasyon / koordinasyon ve karfl›laflt›rmal› düflünebilme; • sa¤l›kl› bir bedene sahip olma; zorluklar› ve fiziki egzersizleri sevme; • olumlu düflünme, farkl›l›k yaratma ve medeni cesaret kazanma; • enerjik ve e¤lenceli Afrika dans› ile sosyalleflmeye olanak tan›ma;
Tan›t›m Dersi: 31.01.2010 Pazar 15:00-17:00 / BÜMED Seminer Salonu Ayr›nt›l› bilgi ve rezervasyon için, Tel: 0212 265 49 71 - 0212 359 58 38 E-mail: batuhanbarutcu@bumed.org.tr, info@afrikadansi.com www.bumed.org.tr www.afrikadansi.com
72 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
• kardio bir ders olmas› sayesinde zay›flama ve forma girme; • ö¤renilen bilgileri di¤er platformlara tafl›yabilme.
Roman Dansı Kursu BÜMED’de Roman Havas› Esiyor! Yaflam›n tek düzeli¤inden 9/8’lik ad›mlarlarla kurtulun... BÜMED’de Ayd›n Elbasan ve Soner fiimflek ’05 eflli¤inde roman dans› dersleri bafll›yor. 8 hafta boyunca sürecek 90 dakikal›k derslerde temel figür, basma, sekme, s›çrama, yaylanma, tav›r, mimik ve roman dans› koreografisi çal›flmalar› yap›lacak. Her Perflembe saat 19.3021.00 aras›nda... Birinci hafta: Is›nma: 2/4’ lük roman müzikleri ile ›s›nma 9/8’lik ritim eflli¤inde serbest dans çal›flmas› Temel figür çal›flmas› basma, sekme, s›çrama, öne geriye ve yana do¤ru hareket So¤uma: 2/4’ lük roman müzikleri ile so¤uma ‹kinci hafta: Is›nma
Temel hareket çal›flmas› 9/8 lik ritmlerle bafllang›ç Temel figür çal›flmas› Roman dans›nda el-kol figürleri çal›smas› So¤uma Üçüncü hafta: Is›nma Tekrar çal›flmas› Temel figür çal›flmas› El-kol hareketleri çal›flmas› Roman dans›nda kalça kullan›m teknikleri So¤uma Dördüncü hafta: Is›nma Tekrar çal›flmas› El, ayak ve kalça bölgesi figürleri kombinasyon çal›flmas› Roman dans›nda kar›n bölgesi figürleri So¤uma Beflinci hafta: Is›nma Tekrar çal›flmas› El, ayak kalça ve kar›n bölgesi figürleri kombinasyon çal›flmas›
E¤itmenler
Roman dans›nda tav›r ve mimik çal›flmas› So¤uma Alt›nc› hafta: Is›nma Tekrar El, ayak kalça ve kar›n bölgesi figürleri kombinasyon çal›flmas› Roman dans› koreografi çal›flmas›na bafllang›ç So¤uma Yedinci hafta: Is›nma Tekrar Koreografi çal›flmas› A¤›r roman ve yerde oynanan roman havalar› çal›flmas› çal›flmas› So¤uma Sekizinci hafta: Is›nma Tekrar Koreografi çal›flmas› So¤uma Kat›l›m Bedeli: Üye : 300 YTL Misafir : 350 YTL
Ayd›n Elbasan 1976 y›l›nda K›rklareli'nde do¤du. K›rklareli’nde tamamlad›¤› ilkö¤retim ve ortaö¤retimi ard›ndan Marmara Üniversitesi Beden E¤itimi Spor Yüksek Okulu'nda lisans ve Marmara Üniversitesi E¤itim Bilimleri Enstitüsü Spor E¤itimi Yüksek Lisans program›nda yüksek lisans e¤itimi ald›. 1998 y›l›ndan bugüne kadar Marmara Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Trakya Üniversitesi, ‹stanbul Erkek Lisesi, Befliktafl Halk E¤itim Merkezi, Kartal Halk E¤itim Merkezi, gibi kurumlarda halk oyunlar› e¤itmenli¤i yapt›. Roman dans› dersleri vermeye 2005 y›l›nda vermeye bafllayan Ayd›n Elbasan Koç Üniversitesi, Flamenko Evi Dans Okulu gibi kurumlardan verdi¤i roman dans› e¤itimlerinin yan›nda Ajda Pekkan, Tuba Büyüküstün, Su Yücel gibi birçok ünlü sanatç›ya roman dans› dersleri verdi. 2004 y›l›ndan bu yana Burhan Öcal ve Trakya All Stars grubuyla birlikte Türkiye’de ve yurt d›fl›ndan çeflitli ülkelerde roman dans› gösterileri sahneleyen Ayd›n Elbasan halen TÜDEV Deniz E¤itim Merkezi’nde Spor Koordinatörü olarak çal›fl›yor ve ‹stanbul’da çeflitli e¤itim kurumlar›nda halk oyunlar› ve roman dans dersleri veriyor. Soner fiimflek ’05 Bo¤aziçi Üniversitesi Bilgisayar ve Ö¤retim Teknolojileri Bölümü’nden 2005 y›l›nda mezun oldu. Dans etmeye çocukluk y›llar›nda bafllayan Soner fiimflek '05, Ege yöresi ve Elaz›¤ yöresi halk danslar› çal›flmalar› yürüttü. Soner fiimflek ’05 roman dans›yla sokak dü¤ünlerinde tan›flt›. 2008 y›l›ndan beri Ayd›n Elbasan ile roman dans› çal›flmalar›na devam ediyor ve Bo¤aziçi Üniversitesi E¤itim Bilimleri Bölümü Yetiflkin E¤itimi Program›nda doktora çal›flmas›n› sürdürüyor.
BURC Toplant› Salonlar›
SEM‹NER SALONU
TOPLANTI SALONU (BO⁄AZ MANZARALI)
Kullan›m Alan›: 300 m 2 Kullan›m Kapasitesi: U Düzeni 36 Kifli (50 kifliye kadar ç›kar›labilir) Tiyatro Düzeni: 250 Kifli S›n›f Düzeni: 36 kifli (50 kifliye kadar ç›kar›labilir) Teknik Ekipmanlar: Ses Düzeni, Projeksiyon Cihaz›, Perde, Tepegöz, Slayt Makinas›, Flip Chart, Pano Board, Televizyon, VHS Video, Bilgisayar, Kablosuz ‹nternet Ba¤lant›s›, Telefon, Klima • Salon içinde Coffee Break servisi • Burc Restaurant’tan zengin yemek menüsü seçenekleri
Kullan›m Kapasitesi: U Düzeni 18 Kifli Masa Düzeni: 10 Kifli / Tiyatro Düzeni: 25 kifli Teknik Ekipmanlar: Ses Düzeni, Projeksiyon Cihaz›, Perde, Tepegöz, Slayt Makinas›, Flip Chart, Pano Board, Televizyon, VHS Video, Bilgisayar, Kablosuz ‹nternet Ba¤lant›s›, Telefon, Klima • Salon içinde Coffee Break servisi • Burc Restaurant’tan zengin yemek menüsü seçenekleri Bilgi ve Rezervasyon için: 0212 359 58 19
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 73
BÜMED Kiflisel Geliflim Kurslar› ÇOCUK KULÜBÜ S›ra D›fl› Çocuk Yetifltirme Program› Drama Kursu Robot Atölyesi
DANS Latin Dans Kursu Oryantal Dans Kursu Tango Kursu Roman Dans› Kursu
YAfiAM Kürek Sporu Yoga Kursu Oya Tolga ile Makyaj Scuba Diving Kaptanl›k Kursu Nefes Akademisi - Aç›k Nefes Anne-Baba Koçlu¤u Grup Çal›flmas› ÖSS ve SBS’ye Yönelik Anlayarak H›zl› Okuma
Ayr›nt›l› Bilgi ve Rezervasyon için: 0212 359 58 13 0212 359 58 19 kurslar@bumed.org.tr
KÜLTÜR - SANAT Yarat›c› Yazarl›k Kursu Perküsyon Kursu Ebru Kursu fian Kursu Foto¤rafç›l›k Kursu Heykel Kursu Grafoloji Kursu fiarap Kursu Briç Kursu Seramik Kursu Bob Ross Tekni¤iyle Resim Kursu ‹fi YAfiAMI Etkili Konuflma Kursu ‹fl Sunumlar›nda Profesyonelleflme Kursu Giriflim Gelifltirme ve Yönetim Program› NLP “Kendi Liderin Ol” Anlayarak H›zl› Okuma ‹fl Hayat›n› Keflfederken Kariyer Tasar›m› Sat›flta Fark Yaratma Formülleri
KURS
Üründen anlamak çaba gerektirir. Etkin tüketiciler için briç... Yeni y›lda yeni grup: 17 Ocak’dan itibaren Pazar günleri 13.00’de
bilgi ve baflvuru için Serdar Özkan Tel: 0 212 257 20 10 Gsm: 0 542 831 91 18
74 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Seramik Kursu Piflmifl toprak esasl› malzeme olan seramik; kil, kaolen ve benzeri maddelerin su ile yo¤urulup flekillendirilerek yüksek s›cakl›kta piflirilmesi ile meydana gelir. Serami¤in tarihi, Anadolu topraklar›nda 8.000 y›l önceye, Çin uygarl›¤›’n›n atalar›ndan Yang-Shao kültüründe bafllamas› ise 6.000 y›l önceye dayan›r. Seramik sanat› ilk üretiminden günümüze, üretim yöntemleri, üretim amaçlar› ve tafl›d›klar› kültür boyutu ile hayat›m›zda iletiflim tabletleri, mutfak eflyalar› (kap, kadeh, ocak, çömlek), tak›, oyuncak, mimari elemanlar, dekoratif eflyalar olarak varolmufltur. BÜMED bünyesinde düzenlenledi¤imiz seramik atölyesinde, seramik flekillendirme yöntemlerinden olan; elle flekillendirme, kal›pla flekillendirme, tornada flekillendirme yöntemlerini kullanarak çal›flmalar yap›lacak. Yap›lan seramik ürünlerin f›r›nlanmas› ve s›rlanmas› (renklendirilmesi) 2. aflama olarak çal›flmalar›m›z›n içinde yer alacak.
Seramik çal›flmalar›na ilk kez kat›lacak olanlarla “elle flekillendirme” yöntemi bafll›¤›nda çimdikleme, plaka, fitil gibi uygulamalarla kat›l›mc›lar›n istek, tercih ve e¤ilimleri dikkate al›narak çal›flmalar yap›lacak. Bu üretim döneminde, neler yapmak istediklerine (ev aksesuarlar›, tak›lar, mutfak eflyalar›, heykelcikler vb) ö¤rencilerimle birlikte karar verece¤iz. Daha önce seramik çal›flm›fl ve devam etmek isteyen ö¤rencilerle, yapmak istedikleri fomlar› tasarlayabilmeleri, tasarlad›klar› formlar› seramik ve yard›mc› malzemelerle birlikte kullanabilmeyi sa¤layan ileri seramik teniklerini çal›flaca¤›z. Atölyemde tek seferde en fazla 6 ö¤renci ile çal›fl›yorum. 2-6 kiflilik gruplar halinde kahve ve kekler eflli¤inde, müzik dinleyerek yapt›¤›m›z, samimi ve keyifli atölye çal›flmalar›m›za kat›lman›z dile¤iyle... Süre: 4 hafta Sal› 12:00-14:30 Çarflamba 19:00-21:30 Cumartesi 10:00-12:30 Çocuklar için: Cumartesi 14:00-16:00 Pazar 11:00-13:00 Kat›l›m Bedeli Üye: 300 TL Misafir: 350 TL
E¤itmen: Sibel Baltac› 1971 y›l› ‹stanbul do¤umlu, seramik sanatç›s›, 1994 Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Seramik ve Cam Anasanat dal› mezunu. 1995’de atölyesinde seramik çal›flmalar›na bafllad›. 1992 den beri çeflitli karma sergilere kat›ld›. 1997’de Marmara Üniversitesi’nde e¤itim psikolojisi ve pedagojik formasyon e¤itimi ald›ktan sonra okullarda çocuk, genç ve yetiflkinlere seramik e¤itmenli¤i yapt›. Sanatç›, çal›flmalar›na ve seramik e¤itimlerine atölyesinde devam etmektedir.
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 75
KURSLAR
Nalan Hoca Kripalu Yoga dersleriyle tekrar BÜMED’de!!!
Pazar günü yap›lacak derslerde fiziksel durufllar ve nefes çal›flmalar› yard›m›yla stres, yorgunluk ve hareketsizlikten kaynaklanan fazla yükleri at›p haftaya taze bir bafllang›ç yapmak amaçl›yoruz. Çal›flman›n içeri¤ini durufl ve dengenin temel prensiplerini anlamak, bedensel güç ve esnekli¤imizin gelifltirilmesi, do¤al
E¤itmen: Nalan Özdemir Erem Nalan Özdemir Erem, Yoga E¤itmenli¤i ve ‹leri Pranayama (nefes teknikleri) E¤itmenli¤i e¤itimini modern yogan›n en önemli merkezlerinden Kripalu Yoga Merkezi’nde (www.kripalu.org) ald› ve bu merkezde yoga çal›flmalar›n› sürdürüyor. 1991’den itibaren tiyatro, dans, yoga ve bedensel hareket teknikleri üzerine çal›fl›yor. Bo¤aziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra 1996-1998 y›llar›nda ABD ve Fransa’da fiziksel tiyatronun dünyadaki say›l› ustalar›ndan Thomas Leabhart’›n ö¤rencisi ve asistan› oldu. A.Ü. DTCF Tiyatro Bölümü’nde lisans ve lisansüstü düzeyde hareket dersleri verdi, uzun y›llar Yogaflala’da yoga dersleri verdi, farkl› kurumlar bünyesinde atölye çal›flmalar› düzenledi ve seminerler verdi. 2005 y›l›ndan itibaren BÜMED’de ders veriyor.
nefes yetene¤imizi yeniden kazanmak, kronik gerginliklerin ve fiziksel yorgunluklar›m›z› gidermek, konsantrasyon gücümüzü gelifltirmek oluflturuyor. Çal›flma her düzeyde kat›l›mc›ya aç›k olacak. Yer: Fitness Center Stüdyo / Gün/Saat: Pazar, 11:00 Kay›tlar: 0212 359 58 38-42
Neden herkes pilates yapıyor? Düzenli olarak yap›lan pilates vücudunuzu s›k›laflt›rarak forma girmenizi sa¤lar, postürünüzü düzeltir, kaslar›n›z› tembellikten kurtar›r, kendinizi enerjik hissetmenizi sa¤lar. Üstelik pilates yapmak için çok esnek veya yetenekli olmak zorunda de¤ilsiniz. Ter içinde kalmadan da formunuzu koruman›n en iyi yolu pilates. Üstelik BURCSpor’da sabahlar› Sedef Eldem veya akflamlar› Ayça Dönmez ile pilates çal›flmaya bafllayanlar bir daha b›rakam›yor... Siz de hayat›n›za pilates ile farkl›l›k kat›n. Bir deneme dersi al›n, hocalar›m›zla tan›fl›n, bütün dünya bofluna pilates yapm›yor! Nedenini kendiniz görün... 76 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
BURCSPOR TES‹SLER
BURCSPOR GRUP DERSLER‹ PROGRAMI PAZARTES‹
SALI
ÇARfiAMBA
PERfiEMBE
CUMA
CUMARTES‹
PAZAR
Pilates 10:00-11:00 Body Sculpt* 11:00-12:00 Pilates Ball 17:00-18:00 H.A.T.* 19:00-19:30 Pilates Ball 19:35-20:30
Pilates 10:00-11:00 Mix Resist* 11:00-12:00
Pilates 10:00-11:00 Body Sculpt* 11:00-12:00
Pilates 10:00-11:00 Total Body* 11:00-12:00
Pilates Ball 10:00-11:00
YOGA 11:00-12:00
Circuit Training* 19:00-19:55
H.A.T.* 19:00-19:30 Pilates Ball 19:35-20:30
Pilates 10:00-11:00 Mix Resist* 11:00-12:00 Pilates Ball 17:00-18:00 Circuit Training* 19:00-19:55
(*) iflaretli dersler herhangi bir spor abonmanl›¤› olan üyelerimize ücretsizdir (Body Sculpt, Circuit Training, H.A.T., Mix Resist, Total Body).
Body Sculpt: Vücudunuzun kondisyon, ya¤ yak›m› ve hareket kabiliyetini s›k› bir disiplin içinde art›ran, kardivasküler bir derstir. E¤itmen: Batuhan S. Barutçu
Circuit Training: K›sa zamanda s›k›laflmak, dayan›kl›l›¤›m›z› art›rmak, vücudunuzdaki tüm kaslar›n›z›; grup halinde, birbirinizi takip ederek, kendi vücut a¤›rl›¤›n›zla ve dumbell egzersizleri ile adeta askeri e¤itim çal›flmalar› gibi durmadan, dinlenmeden yap›lan bir grup egzersizidir. E¤itmen: Batuhan S. Barutçu Mix Resist: Denge topu ve t-band ile kar›n, kalça ve bacak bölgelerinin a¤›rl›kl› olarak çal›flt›r›ld›¤› bir derstir. E¤itmen: Davut Y›lmaz
Total Body: Müzik eflli¤inde s›k›laflmak ve ya¤ yakmak istiyorsan›z bu program tam size göre. Vücuttaki tüm kaslar› çal›flt›ran program›n ilk yar›s›nda aerobic ile ›s›nma, ikinci yar›s›nda vücudun üst k›sm›, kalça, bacak ve kar›k kaslar› çal›fl›yor. S›k› kaslar ve düz bir kar›n için... E¤itmen: Ayça Dönmez
H.A.T.: Kar›n, üst bacak ve kalça bölgelerini çal›flt›ran egzersizler ile vücudumuzu s›k›laflt›ran, estetik bir görünüm kazand›ran k›sa ama yo¤un bir ders. E¤itmen: Ayça Dönmez
Sa¤l›kl› zay›flaman›n k›sa yolu, günde sadece 20 dakika, haftada 3 kez ! Sistemin iflleyifli: Vibrogym’in üretti¤i vibrasyon, vücuda bir enerji olarak yollan›r. Tercih edilen frekanstaki sal›n›mlar vücut kaslar›n› gerilme yönünde uyar›r. Uygulama süresince kaslar sürekli olarak gerilip gevfleyerek çal›fl›r. Örn. Kontrol panelinde 40 Hz seçilirse kaslar saniyede 40 kez gerilir ve gevfler. 1 dakika bu sal›n›m alt›nda çal›flan kar›n kaslar›m›z yüzlerce kez mekik hareketi yapm›flcas›na etkilenir. Sadece 20 dakikal›k bir zaman dilimi içerisinde vücudun ihtiyac› olan sporu yapabilmek ve sa¤l›kl› bir bedene sahip olabilmek art›k Vibrogym ile mümkün. Ayr›nt›l› bilgi için: 0212 359 58 38
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 77
BURCSPOR TES‹SLER
07:00 - 23:00 saatleri aras›nda
Fitness Center
’› kullanabilirsiniz!
TEN‹S BÜMED’de kapal› kortta tenis oynama imkan›n›z var. K›fl›n ›s›tma sisteminin de bulundu¤u kortlar›m›zda 07:00-22:00 saatleri aras›nda rezervasyon yapt›rarak tenis oynayabilir veya ders alabilirsiniz. Rezervasyon kurallar› • Rezervasyonlar bir gün önceden saat 09:00 itibari ile al›nmaya bafllanmaktad›r. Yer olmas› halinde ayn› gün rezervasyon yapt›r›labilir. • Bir üye, kortu ayn› gün içinde sadece 1 saat rezerve edebilir. • Tenis abonmanl›¤› olanlar d›fl›nda, her iki oyuncudan da ücret al›nmaktad›r. • Kortlar›n müsait olmas› ve oyunun uzamas› durumunda ikinci saat için ayr› ücret al›nmaktad›r. • Rezervasyon iptali 5 saat önceden yap›lmal›d›r. Bu kurala uymayan üyeler, 15 gün kort ay›rtamaz ve iki misafir ücreti tutar› para öder. • Rezervasyon saatinin 15 dakika geçmesi halinde gelmeyenlerin rezervasyonlar› iptal edilir ve kort bekleyenlere verilir. Bu durumda geç kalanlar hak talep edemezler. Rez: 0212 359 58 22 - 359 58 45
FITNESS CENTER Fitness Center içinde, grup derslerinin yap›ld›¤› Stüdyo, Squash kortlar›, Sauna, Masaj odalar› yer almaktad›r. Fitness center 07:00-23:00 saatleri aras›nda hizmet vermektedir. E¤itmenlerimiz 08:00-21:00 saatleri aras›nda sizlerle birlikte. E¤itmenlerimizden kifliye özel çal›flma program›n›z› alarak daha bilinçli bir flekilde spor yapabilirsiniz. Ayr›ca uzman›m›z Yrd.Doç.Dr. ‹lhan Odabafl’tan randevu alarak Antropometrik ölçüm (ya¤-kas-kemik ölçümü) yapt›rabilirsiniz. Böylece gelifliminizi daha bilimsel ve daha kolay bir flekilde takip edebiliriz. Modern, güvenilir ve pratik Life Fitness ve Paramont spor ekipmanlar›yla, sadece Bo¤aziçililere ait bir ortamda spor yapman›n tad›na var›n. E¤itmenler: Batuhan S. Barutçu, Ayça Dönmez, Davut Y›lmaz Rez: 0212 359 58 38-359 58 42
SAUNA Saunam›z hafta içi 12:00-22:00, hafta sonu 10:00-22:00 saatleri aras›nda kullan›ma aç›kt›r. Hafta içi saat 17:00’den önce kullanmak isteyenlerin rezervasyon yapt›rmalar› gerekmektedir.
78 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
TEN‹S DERS Tenis mi ö¤renmek istiyorsunuz? Ya da oyununuzu gelifltirmeye mi ihtiyac›n›z var? Belki de kendinize iyi bir partner ar›yorsunuzdur? E¤itmenimizden ders almaya ne dersiniz? Bir gün önceden yapt›raca¤›n›z rezervasyon ile 07:00-22:00 saatleri aras›nda ders alabilirsiniz. Yine rezervasyonunuzun iptalini de bir gün önceden yapt›rman›z gerekmektedir. Bu kurala uymayan üyelerden ders ve kort ücreti tahsil edilecektir. Kort kullan›m kurallar› alaca¤›n›z Tenis Dersleri için de geçerlidir. E¤itmen: Nevzat Engin Rez: 0212 359 58 22 - 359 58 45 SQUASH DERS‹ H›zl›, zevkli ve heyecanl› bir spor ar›yorsan›z mutlaka squash’› denemelisiniz. Önceden rezervasyon yapt›rarak 09:00-22:00 saatleri aras›nda squash dersi alabilirsiniz. Rezervasyon yapt›r›p gelmeyen ya da 5 saat önceden iptal etmeyen üyelerimizden ders ücreti tahsil edilecektir. E¤itmen: Davut Y›lmaz
SQUASH H›zl›, zevkli ve heyecanl› bir spor ar›yorsan›z mutlaka squash’› denemelisiniz!!! Squash kortlar›m›z 09:00-22:00 saatleri aras›nda kullan›ma aç›kt›r. Önceden rezervasyon yapt›rarak partnerinizle squash oynayabilir ya da Türkiye’deki en iyi e¤itmenlerden biri olan Davut Y›lmaz’dan ders alabilirsiniz. Dilerseniz, Türkiye’nin önde gelen turnuvalar› aras›nda yer alan turnuvalar›m›za kat›labilirsiniz. Rezervasyon kurallar› • Rezervasyon iptali befl saat önceden yap›lmal›d›r. • Rezervasyon saatinin 15 dakika geçmesi halinde gelmeyenlerin rezervasyonlar› iptal edilir ve kort bekleyenlere verilir. Bu durumda geç kalanlar hak talep edemez.
MASAJ - Masöz Ümit fiimflek / Masör Davut Y›lmaz Yorgunluk, a¤r›lar ve s›k›nt›lardan kurtulman›n için, klasik masaj ile kendinizi zinde ve dinlenmifl hissedeceksiniz... Tam masaj (60 dk.), Bölgesel masaj (30 dk.).
16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31
Ocak 2010 Şubat 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16
cumartesi •‹fl Sunumlar›nda
pazartesi
•Briç Kursu •fiarap Kültürü •Latin Dans Kursu
pazar
salı
•Briç Kursu •Anlayarak H›zl› Okuma •Nefes Çal›flmas›
Profesyonelleflme Kursu •Tango Kursu •Drama Kursu
pazartesi •Briç Kursu
•Latin Dans Kursu •Oryantal Dans Kursu
salı
•Briç Kursu •Anlayarak H›zl› Okuma •Nefes Çal›flmas›
çarşamba •Briç Kursu •Makyaj Kursu
perşembe •Briç Kursu
•Yarat›c› Yazarl›k Atölyesi •Nefes Çal›flmas›
çarşamba •Briç Kursu
cuma
perşembe •Briç Kursu
cumartesi •‹fl Sunumlar›nda
cuma
pazar
•Yarat›c› Yazarl›k Kursu •Giriflim Gelifltirme ve Yön. Prog. •fian Kursu •Anlayarak H›zl› Okuma •Nefes Çal›flmas›
•Oryantal Dans Kursu
•Oryantal Dans Kursu
Profesyonelleflme Kursu •Tango Kursu •Drama Kursu
cumartesi •‹fl Sunumlar›nda
pazartesi
•Briç Kursu •fiarap Kültürü •Latin Dans Kursu
pazar
salı
•Briç Kursu •Anlayarak H›zl› Okuma •Nefes Çal›flmas›
Profesyonelleflme Kursu •Tango Kursu •Drama Kursu
pazartesi •Briç Kursu
çarşamba •Briç Kursu
salı
perşembe •Briç Kursu
•fiarap Kültürü •Latin Dans Kursu
•Briç Kursu •Anlayarak H›zl› Okuma •Nefes Çal›flmas›
•Makyaj Kursu •fian Kursu •Giriflim Gelifltirme ve Yön. Prog. •Yarat›c› Yazarl›k Atölyesi •Nefes Çal›flmas›
çarşamba •Briç Kursu
cuma
perşembe •Briç Kursu
cumartesi •‹fl Sunumlar›nda
cuma
pazar
•Giriflim Gelifltirme ve Yön. Prog. •Makyaj Kursu •Yarat›c› Yazarl›k Atölyesi •Nefes Çal›flmas› •Oryantal Dans Kursu
Profesyonelleflme Kursu •Tango Kursu •Drama Kursu
Sevgililer Gününüz kutlu olsun
cumartesi •‹fl Sunumlar›nda
pazartesi
pazar
salı
Profesyonelleflme Kursu •Tango Kursu •Drama Kursu
•Oryantal Dans Kursu
•Briç Kursu •fiarap Kültürü •Latin Dans Kursu