MART 2010
SAYI 149 B ÜM E D B O ⁄A Z ‹ Ç‹ ÜN‹ VER S ‹ T ES ‹ MEZUNLA R DE R N E ⁄ ‹ AY L I K Y A Y I N I
BÜMED BO⁄AZ‹Ç‹ ÜN‹VERS‹TES‹ MEZUNLAR DERNE⁄‹ AYLIK YAYINI
MART 2010
GENEL KURUL’A BEKL‹YORUZ...
Adalet A¤ao¤lu Araflt›rma Odas› aç›ld› Obama yönetiminin
ilk y›l›n›n ard›ndan Sendikal haklarda neredeyiz? Vietnam; hüzünlü güzel...
16 BO⁄AZ‹Ç‹ DERG‹S‹, BO⁄AZ‹Ç‹ ÜN‹VERS‹TES‹ MEZUNLAR DERNE⁄‹ (BÜMED) TARAFINDAN YAYIMLANAN AYLIK, ÜCRETS‹Z B‹R YAYINDIR. MART 2010 • SAYI 149 Yönetim Kurulu Ad›na Sahibi: fiükrü ERGÜN - BÜMED Yönetim Kurulu Baflkan› Yay›n Yönetmeni ve Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: ‹dil TÜRKMENO⁄LU Yay›n Kurulu: • Selim AKÇAHARMAN (Ankara) • Tunçel GÜLSOY • ‹smail DURMUfi • ‹lker ASLAN • Gökmen KARADA⁄ • Saadet KUYUMCU • Feza SENGEL • Hasan DEM‹RC‹ (‹zmir)
TEK B‹R KEL‹ME ‹LE DÜNYA DE⁄‹fi‹R M‹? American Studies Program› çerçevesinde Bat› Dilleri ve Edebiyat› Bölümü’nün davetlisi olarak Bo¤aziçi Üniversitesi’ni ziyaret eden Prof. Christopher Newfield “Obama yönetiminin ilk y›l›: De¤iflim bafllad› m›?” bafll›kl› konuflmas›nda herkesin merak etti¤i soruyu ele ald›. Acaba vaat edilmifl böylesine bir de¤iflimi gerçeklefltirmek mümkün olabilir miydi?
Yay›n Koordinatörü: P›nar TÜREN PATTERSON
40
Yaz› Kurulu: fiebnem AKÇIL • An›l ALTAfi • Kevser AYDIN • Esra BAL • Yelda BALER • Esra BAfiER • Cüneyt BAYRAKTAR • Metin GÖKSEL • Ayflegül GÜNDÜZ • Ayla GÜRLEYEN • Duygu KAMBUR • Baflak KARA • Hande ORTAÇ • Baflak SERÇE • Cem TANIR • Murat TAfiÇI • Demet UYAR • Burcu ÜNLÜTABAK • Esim YERG‹N BOZDA⁄ • Sabanur YILMAZ
SEND‹KAL HAKLARDA BO⁄AZ‹Ç‹ ÖRNE⁄‹ Tekel iflçilerinin direnifli bizi yeniden sendikal haklar›m›z› sorgulamaya yöneltti. “Sendikal haklarda ne kadar yol ald›k?” sorusundan yola ç›karak BÜ akademisyenleri ile çal›flanlar›ndan, E¤itim-Sen içinde aktif olarak yer alan Bahattin Candeniz ve Özlem Öz ile sendikal haklar›m›z› ve BÜ bünyesindeki geliflmeleri konufltuk.
Foto¤raf Editörü: Yelda BALER Katk›da Bulunanlar: • Didem ‹NCESA⁄IR • Sinan KESG‹N • Orçun PEKÖZ • Can S‹PAH‹ Reklam Sorumlusu: Tu¤ba ALARSLAN tugbaalarslan@bumed.org.tr Dahili: 116 ‹pek DEM‹RTAfi ipekdemirtas@bumed.org.tr Dahili: 126 Yönetim Yeri: Bo¤aziçi Üniversitesi, Lojman Kap› Yan› 34342 Bebek - ‹stanbul Tel: (0212) 359 58 00 Faks: (0212) 257 35 68 www.bumed.org.tr / bogazicidergisi@bumed.org.tr Kapak Resmi: Teoman GÜRZ‹H‹N
32
Yap›m: TETRA ‹LET‹fi‹M Hizmetleri Ltd. fiti. Yönetim: Önder KIZILKAYA - Soner KIZILKAYA Yay›n Koordinatörü: Türkflan KARATEK‹N Grafik Uygulama: Nur AYMAN ÇAKMAK Yaz› ‹flleri: Zeynep ‹pek fiEN - Cihan ALDIK Foto¤raf: Teoman GÜRZ‹H‹N Halaskargazi Cad. Sait Kuran ‹fl Merkezi No: 301 Kat: 5 fiiflli - ‹STANBUL Tel: +90 212 219 96 76 - 77 +90 212 266 80 57 Faks: +90 212 231 33 37 e-mail: tetra@tetrailetisim.com www.tetrailetisim.com Bask›: A4 Ofset Matbaac›l›k San. ve Tic. Ltd. fiti. Otosanayi Sitesi, Yeflilce Mah. Donanma Sok. No: 16 Ka¤›thane-‹STANBUL Tel: 0212 281 64 48 Faks: 0212 269 53 27 e-mail: info@a4ofset.com Bas›m yeri ve tarihi: ‹stanbul - Mart 2010 Ayl›k süreli yay›n.
GÜZEL B‹R AYA ‹K‹ GÜZEL GÜN: 8 MART ve 27 MART 8 Mart Dünya Kad›nlar Günü ve 27 Mart Tiyatro Günü, bu ay bizlere BGST oyuncular›n›n icra etti¤i iki güzel oyunu izleme f›rsat› verdi. Kad›nlar için kad›nlara özel “Otobüs” ve komedi oyunlar›n›n ünlü yazar› Moliere’i yeniden ele alan “Moliere” oyunlar›na dair Hande Ortaç Aksoy’un (’03) izlenimlerini okuyacaks›n›z.
8
editoryal ‹dil Türkmeno¤lu ’95
ADALET A⁄AO⁄LU Edebiyat›m›z›n dev ismi Adalet A¤ao¤lu tüm arflivini ve kitaplar›n›n telif haklar›n› Üniversitemize ba¤›fllad›. Adalet A¤ao¤lu Araflt›rma Odas› ülkemizde bir ilki temsil ediyor. Umar›z tüm yazarlar›m›z ad›na araflt›rma odalar› ülkenin dört bir yan›ndaki üniversitelerde hayat bulur.
Bahar geldi! En az›ndan “teknik” olarak. Ekonomik, siyasi ve hatta sosyal anlamda pek sevimsiz bir y›l bitti, yeni y›l›n so¤uk ve karanl›k günleri de. “Ay”›n ismi ve hava durumu d›fl›ndaki konularda ciddi bir de¤ifliklik, iyileflme olmayacaksa bile, moraller biraz daha yükselecek. Ne de olsa k›fltan ç›kt›k. Bahar geldi. Baharla birlikte yeni umutlar da do¤uyor olacak, do¤al olarak -ve iyi ki de! Mart ay› ile birlikte bahar›n, herkese yeni bir umut ve motivasyon getirmesini diliyoruz. Derne¤imiz için de çok önemli bir ay: 25. yafl›n› kutlayan BÜMED’imizin yeni Yönetim Kurulu’nun belirlenece¤i Ola¤an Genel Kurul’u yap›lacak. Bu böylesine önemli bir toplant› için çok “eskimifl ve kurumufl” bir ad: Dernek-vak›f-kooperatif deneyiminden sonra, duymak bile insan›n içini s›kabilir. Bürokrasiyi, mecburiyeti, kalabal›¤›, uzun konuflmalar› ça¤r›flt›rabilir. Ama biz farkl›y›z, de¤il mi? H›zl›y›z, prati¤iz, iflimize ve hedeflere odaklanabiliriz. Rollerimizi önemser, içinde bulundu¤umuz ortam› olumlu yönde etkilemek, ifle yaramak isteriz. Bir sivil toplum örgütünün üyesinin en büyük hakk› ve asl›nda en önemli sorumlulu¤udur bu toplant›ya kat›lmak. “Gönüllü”olan, ama neredeyse profesyonel bir ifl kadar zaman alan Yönetim Kurulu Üyeli¤ini üstlenmifl mezunlar›m›za emekleri için teflekkür etmek, -varsa- öneri ve elefltirilerimizi paylaflmak,
64 ACI DOLU TAR‹H‹ VE MUHTEfiEM DO⁄ASIYLA BÜYÜLEYEN V‹ETNAM Ad›n› savafllarla ve ac› olaylarla duydu¤umuz Vietnam 90’l› y›llardan sonra turizme aç›ld› ve birçoklar› için ilgi oda¤› oldu. Mezunlar›m›zdan Ayflegül Akgil ’86 Vietnam deneyimini bizlerle paylaflt›. Onun gözünden Vietnam’› okurken çekti¤i foto¤raflardan da etkileneceksiniz.
yeni bir grup gönüllü mezunumuza kendi ad›m›za derne¤imizi yönetmek için yetki vermek, yani Genel Kurul’a aktif olarak kat›lmak, yaflam›m›zdaki önemli rollerimizden biri. Bo¤aziçi mezunlar› olarak, birlikteli¤imizin gücünü hissetmek, heyecan verici hedefleri duymak, yeni görev alacak arkadafllar›m›za güç vermek için Genel Kurul’da buluflal›m. ‹yi Baharlar!
YÖNET‹MKURULU’NDAN
3 y›l boyunca BÜMED için buradayd›k
fiÜKRÜ ERGUN ’81 BÜMED Yönetim Kurulu Baflkan›
2007 y›l›n›n Mart ay›nda 12. Yönetim Kurulu olarak bayra¤› teslim ald›¤›m›zda hepimiz BÜMED’e dolay›s›yla Bo¤aziçi Üniversitesi’ne hizmet edecek olman›n mutlulu¤unu tafl›yorduk. Kimimiz 2000 y›l›nda kimimiz 1975 y›l›nda mezun olsak da Yönetim Kurulunu oluflturan tüm arkadafllar›m için Bo¤aziçi ayn› fleyi ifade ediyordu: bizleri hayata en iyi flekilde haz›rlayan, özgürlükçü, demokratik ve sosyal ortam› ile bizleri çok yönlü kifliler olarak yetifltiren, okulumuz, evimiz... Elde etti¤imiz tüm baflar›lar›n temelinde Bo¤aziçi oldu¤unu bilerek ve ona lay›k olmaya çal›flarak üç y›l geçirdik. BÜMED tarihinin, 3 y›l için göreve gelen ilk Yönetim Kurulu olarak yo¤un bir çal›flma dönemi bizleri bekliyordu. Evet, daha uzun bir süreydi ama çal›flmalar›m›z›n devaml›l›¤›n› sa¤layabilmek ve sonuç alabilmek için verilmiflti bu süre. O halde hiç vakit kaybetmeden çal›flmaya bafllamal›yd›k... 2007 HEDEFLER‹ DO⁄RU BEL‹RLEMEK Göreve gelirken üniversitemize daha çok destek verebilmek için a¤›rl›kl› olarak kaynak gelifltirme üzerinde yo¤unlaflmay› hedefledik. Bir di¤er önemli konumuz ise üye say›m›z› art›rmakt›. Ama elbette tüm kurumlarda oldu¤u gibi öncelikle BÜMED’in kaynaklar›n› en do¤ru flekilde kullanmam›z gerekiyordu. Bu amaçla Derne¤imizin misyonunu ve vizyonunu sorgulad›¤›m›z geçmifl ve mevcut yönetim kurulu üyelerimiz, akademisyenlerimiz ve BÜMED yönetim kadrosunun kat›ld›¤› bir strateji çal›fltay› gerçeklefltirdik. Misyonumuza odaklanmam›z ve çal›flmalar›m›z› bu do¤rultuda sürdürmemiz sayesinde 2007 y›l›n› mali
4 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
sonuçlar aç›s›ndan hedeflerimizin üzerinde gerçeklefltirmeyi baflard›k. 2007 y›l› boyunca sürdürülen baflar›l› mali yönetim sayesinde Derne¤imizin nakit ak›fl›ndaki olumsuzluklar giderildi, vergi öncesi dönem kar›m›z 643.847 YTL olarak gerçekleflti. 2007 y›l›nda gerçeklefltirdi¤imiz çal›flmalardan baz›lar›: • Üye say›m›z 13.547’ye yükseldi. • fiubat 2007’de Bo¤aziçi Dergisi e-dergi olarak da yay›mlanmaya bafllayarak sanal ortama tafl›nd›. • GFK Türkiye’nin deste¤i ile üye ve mezun beklentilerine yönelik bir araflt›rma yap›ld›. • Bu y›l ilk kez üniversitemize yeni kay›t yapt›ran ö¤rencileri kay›t masalar›nda karfl›lad›k. • Microsoft Corporation’›n ba¤›fl› ile derne¤imizde kullan›lan çeflitli yaz›l›mlar› güncelledik. • Muhasebe sistemimizde kulland›¤›m›z Logo yaz›l›m›n› Logo firmas›n›n deste¤iyle güncelledik. • Teknosa firmas›n›n deste¤i ile derne¤imizin ihtiyac› olan bilgisayar ve teknoloji ürünlerini sa¤lad›k. • Avrupa Birli¤i destekli 2. giriflimcilik projemiz BÜMED-BEPP’i Haziran ay›nda yap›lan bir konferans ile tamamlad›k. • Üniversitemize olan deste¤imiz 677.095 YTL’ye ulaflt›. 2008 GÖNÜLLÜLER‹M‹ZLE GURUR DUYUYORUZ Krizin ayak seslerinin duyuldu¤u bir y›la gelmifltik. Hedeflerimizi gerçeklefltirmeye bafllam›flt›k ama BÜMED’in öncü olma ve hizmet ç›tas›n› her zaman yükseltme
misyonunu gerçeklefltirebilmek için daha çok çal›flmal› ve yeni projeleri hayata geçirmeliydik. Gönüllülük her zaman oldu¤undan daha da önemliydi. BUmanzara gönüllü grubu bu dönemde hayata geçirdi¤i baflar›l› projesi ile örnek bir Bo¤aziçili hareketi oldu. Kilyos Kampüs’te yat›l› olarak kalan, ‹stanbul’da ve üniversite hayat›nda ilk y›l›n› geçiren ö¤rencilere destek veren BUmanzara grubuna baflar›l› çal›flmalar›n› sürdürebilmeleri için her türlü deste¤i verdik. • Üye say›m›z 13.965’e ulaflt›. • Bo¤aziçi Dergisi’nde, 24. y›l›na giren derne¤imizin tarihini kay›t alt›na almak için BÜMED’in Haf›zas› projesi bafllat›ld›. • Yeni bir iletiflim mecras› olan BUTV yay›nlar› bafllat›ld›. • Üniversite ö¤rencilerine giriflimci projeler gelifltirmelerini destekleyen “Yeni Düfller Yenilikçi Düflünceler” ö¤renci proje yar›flmas› ilk defa yap›ld›. • Kariyer Merkezi bünyesinde Türkiye’de bir ilk olarak, yeni mezun seçme ve yerlefltirme süreçlerine bütünsel ve yenilikçi bir yaklafl›m getiren Kampustan Kariyere (K2K) projesi bafllat›ld›. • Bo¤aziçililere hizmet veren www.bogazicikariyer.com sitesi hayata geçirildi. • Tesislerimizde yat›r›mlar yap›ld›: BURCSpor Fitness Centre havaland›rma sistemi baflta olmak üzere BURC tesislerimizde birçok bak›m ve onar›m hayata geçirildi; BURCBeach yenilendi; Kuzey Kampüs’te ve BURCBeach’de BURCStore ismiyle iki ma¤aza daha aç›ld›. • Tüm bu yat›r›m ve hizmetlerin ard›ndan, Üniversitemize verdi¤imiz deste¤i 2008 y›l›nda da art›rarak 723.152 TL olarak gerçeklefltirmeyi baflard›k.
y›l›yd› ve daha önceki çal›flmalar›m›z›n meyvelerini bu dönemde almak, farkl› projelerle camiam›za hizmet vermek istiyorduk. Gerçekten de 2009 y›l› arka arkaya gerçeklefltirdi¤imiz projelerle bir hizmet y›l› oldu hem de tüm dünyay› etkisi alt›na alan büyük küresel ekonomik krize ra¤men. ‹flte bu yeni hizmetlerden öne ç›kanlar: • Üye say›m›z 14.321’e ulaflt›. • BU Sosyal A¤ ile iletiflim ça¤›n›n bir gere¤i olarak camiam›z› internet ortam›nda bir araya getirdik. Dünyan›n lider kariyer ve ifl odakl› sosyal paylafl›m platformunda bunu dünyada da ilk kez gerçeklefltirerek üyelerimize önemli ayr›cal›klar sa¤lad›k. • BÜMED Asistans’› hayata geçirerek üyelerimize hayatlar›n› kolaylaflt›racak bir hizmet vermeye bafllad›k. • BÜMED’in en önemli iletiflim mecralar›ndan olan portal›m›z› yenileme çal›flmalar›n› bafllatt›k. Tasar›m›, içeri¤i ve üyelere verdi¤i hizmet ile fark yaratan portal›m›z bu ay sonunda hizmete girecek. • Üyelerimizle iletiflimimizin kalitesini art›rmak üzere Ça¤r› Merkezimizin alt yap›s›n› ça¤dafl yöntemleri ve teknolojiyi dikkate alarak tamamen yeniledik. • Bo¤aziçi Hepimizin kampanyas› kapsam›nda burs fonuna deste¤i art›rmak için BÜVAK ile birlikte çal›flarak çok yüksek bir hedefe kilitlendik. • 600 mezunumuzun deste¤i ile 750 Bo¤aziçi ö¤rencisine ulaflan BUManzara gönüllü grubuna biz de gönülden destek verdik. • 107 mezunumuz mentor olarak Bo¤aziçili kardefllerine destek verdi. • 250’nin üzerinde firman›n üye oldu¤u www.bogazicikariyer.com sitesinde yüzlerce ilan yay›nland› ve bunlardan
sadece Bo¤aziçililer faydaland›. • Türkiye’nin önde gelen halkla iliflkiler firmalar›ndan Marjinal Porter Novelli BÜMED’in tan›t›m ve halkla iliflkilerini tamamen gönüllü olarak yürütmeye bafllad›. • BURCStore’un bir ma¤azas›n› da www.gittigidiyor.com içinde açarak Bo¤aziçili özel ürünlere tüm Türkiye’de en k›sa sürede ulafl›labilmesini sa¤lad›k. • BÜMED’de her zaman oldu¤u gibi etkinliklerimize devam ettik. Krize ra¤men bütçe hedeflerinin de üzerinde gelir elde ederek Mezunlar Günü, Çocuk fienli¤i, Okul Tan›t›m Günleri, Bahçe Konserleri gibi etkinliklerimizi gerçeklefltirdik. • Üniversitemize olan deste¤imiz 745.382 TL’ye ulaflt›. 2010 BÜMED 25 YAfiINDA 2010 y›l›n›n camiam›z için en önemli özelliklerinden biri de BÜMED’in 25. yafl›n› kutlayacak olmas›. Bizler bu kutlamay› bir gün veya bir etkinli¤e s›¤d›rmak yerine tüm y›la yay›lacak bir kutlama program› haz›rlad›k. Bunu gerçeklefltirebilmek için 2009 y›l›nda bir komite kurduk, toplant›lar yapt›k ve gönüllü destekler ald›k. 25. y›l›m›z›n ilk özel ürünü “Karakalem Bo¤aziçi” serisi camiam›zdan ald›¤› olumlu tepkilerle bizleri mutlu etti. Y›l boyunca devam edecek özel konser, panel, sergi gibi etkinliklerle BÜMED 25. yafl›n› kutlamaya devam edecek. 25 y›ld›r Bo¤aziçi için BÜMED’de birlikteyiz. Bizler, 12. Dönem Yönetim Kurulu üyeleri 3 y›l boyunca BÜMED için buradayd›k. fiimdi yerimizi yeni dönem arkadafllar›m›za b›rak›yoruz. Onlara daha da baflar›l› olacaklar› bir dönem diliyoruz.
2009 KR‹Z TÜM DÜNYADA... 2009 tüm dünya için zor hem de çok zor bir y›l oldu. 2008 y›l›nda bafllayan ekonomik kriz tüm dünyay› etkisi alt›na ald› ve bu krizden etkilenmeyen ne bir sektör ne de bir kurum kald›. Oysa Yönetim Kurulumuz için en önemli y›l 2009 y›l›yd› zira bu dönemimizin son
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 5
...................... camiadan haberler ................... BÜMED’DEN
................................................. ...........................
Bu bölümde camiamızdan haberlere yer veriyoruz. Evlendiniz, çocuğunuz oldu, yeni bir iş kurdunuz veya Boğaziçi Dergisi okuyucuları ile paylaşmak istediğiniz başka bir haber var… Haberinizi, 100 kelimeyi aşmayacak şekilde bogazicidergisi@bumed.org.tr adresine gönderebilirsiniz. Camiadan Haberler sayfamızın içeriği üyelerimizden gelen haberler doğrultusunda oluşturulmaktadır.
Bo¤aziçililer Levent Turan’›n foto¤raf sergisi için bulufltu BÜMED’de 8 fiubat günü gerçekleflen Levent Turan’›n foto¤raf sergisinin aç›l›fl› çok renkliydi. Arkadafllar› ve yak›n dostlar› sürpriz yaparak do¤um gününü de kutlad›lar. Ço¤unlu¤unu do¤a foto¤raflar›n› oluflturan sergi, her bir foto¤rafa uyarlanan sözlerle çok be¤enildi.
Foto¤raftakiler (sa¤dan sola): Hasip Gençer, Aylin Kahyao¤lu, Ali Göreç, Feryal Tükel, Bülent Kahyao¤lu, Levent Turan, Ayfle Demirkol, Sibel Kiper, Enise Balio¤lu, Günal ‹nce, Müge Yenigün
GERÇEK/SEN Zeynep Erkan Tayal› ’98 GERÇEK/SEN markas› alt›nda verdi¤i stil dan›flmanl›¤› hizmetiyle müflterilerinin içindeki gerçek “ben”i ortaya ç›karmay› ve hedeflerini gerçeklefltirme yolunda onlara destek vermeyi amaçl›yor. Çünkü “gerçekseniz” daha güzel ve daha verimli oldu¤unuza inan›yor. Birebir çal›flt›¤› kiflisel müflterilerin yan› s›ra kurumsal stil ve trend e¤itimleri de veriyor. 10 y›ll›k pazarlama iletiflimi kariyerinin ard›ndan moda markalar›na verdi¤i marka dan›flmanl›¤›, hobi olarak bafllay›p ifle dönüflen moda yazarl›¤› ve foto¤raf styling’i de sundu¤u hizmetler aras›nda. Zeynep Tayal›’ya zeynep.tayali@gerceksen.com’dan ulaflabilirsiniz. Trendler ve moda üstüne yazd›¤› keyifli blog’u www.fashistanbullertr.blogspot.com‘a da göz atman›z› tavsiye ederiz.
..................................................................... Hofl geldin Mira Dergimizin Genel Yay›n Yönetmeni ve ‹fl Dünyas› sayfam›z›n yazar› ‹dil Türkmeno¤lu ’95 ve eski Genel Yay›n Yönetmenlerimizden Fatih Türkmeno¤lu ’90 minik k›zlar› Mira’ya 18 fiubat günü kavufltular. Mira’ya ablas› Talia ve anne babas› ile mutlu bir hayat diliyoruz. Baflta Talia olmak üzere Türkmeno¤lu ailesini tebrik ediyoruz.
‹yi ki do¤dun Efe Yönetim Kurulu eski Baflkanlar›ndan Cengiz Genç ’90 ve efli Ifl›l Genç ’91 minik o¤ullar› Efe’nin 2. yafl gününü BURC Restaurant’ta yak›n dostlar› ve arkadafllar›yla birlikte kutlad›lar. Genç ailesine sa¤l›kl› ve mutlu uzun y›llar dileriz. Hofl geldin Kayra Dergimizin bas›lmas›nda eme¤i olan A4 Ofset ekibinden Demet Yaver Özturan minik o¤lu Kayra’ya kavufltu. Kayra’ya ailesi ile birlikte sa¤l›kl› ve mutlu bir hayat diliyoruz.
6 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Hofl geldin Duru Özgür Ozan ’97 ve Azize Gül Ozan’›n k›zlar› Duru 20 Kas›m 2009 tarihinde dünyaya geldi. Ozan ailesine mutlu ve sa¤l›kl› bir ömür diliyoruz.
“‹mkans›z Periler”i bir kez daha hat›rlayal›m Metro Group Türkiye Temsilcilik Ofisi çal›flanlar›n›n kaleme ald›¤› “‹mkans›z Periler” (Impossible Fairies) kitab›n gelir kaynaklar›yla okutulacak olan Artvinli k›zlar›n hayalleri bu ay bir kez daha önem kazand›. 8 Mart Dünya Kad›nlar Günü itibariyle kad›n erkek eflitli¤inin yeniden yüksek sesle dile getirildi¤i bu günlerde Artvinli k›z ö¤rencilere siz de destek olabilirsiniz. Kitap, 20 TL karfl›l›¤›, tüm Real, Metro ve D&R ma¤azalar›ndan sat›n al›nabilir.
.............................. altZine.net altZine, internet üzerinde yay›mlanan bir kültür, sanat ve edebiyat neflriyat›. 1998 y›l›nda Yekta Kopan taraf›ndan kurulmufl ve baflta Hayalet Gemi yazarlar› olmak üzere çok say›da edebiyat/sanat gönüllüsünün deste¤iyle 2007 y›l›na kadar yay›mlanm›flt›. Ocak 2010 itibariyle Aylin Sökmen, Cem Uçan (’96) ve Hande Ortaç Aksoy’dan (’03) oluflan bir ekiple tekrar hayata geçen altZine; kurmaca/çeviri, atölye, tema, düflünce ve yaflam gibi farkl› alt kategorilerde metinler/ifller yay›ml›yor. altZine, yeni okurlar› ve yeni yazarlar› altZine’e kat›lmaya davet ediyor! http://altzine.net/
.............................. Ac› Kay›p 1987’den bu yana BÜMED üyesi olan ve destekleriyle yan›m›zda olan Atilla Güngör ’68 12 fiubat Cuma günü vefat etti. Öncelikle okulumuz akademisyenlerinden olan efli Nevin Alpan Güngör’e sab›r ve tüm camiam›za baflsa¤l›¤› dileriz.
ÜN‹VERS‹TEDEN
Yaz›: P›nar TÜREN PATTERSON ’93 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
Roman-Eflya-Müze
Adalet A¤ao¤lu Araflt›rma Odas› uzun y›llar süren çal›flmalar sonunda aç›ld›. Tüm arflivini Bo¤aziçi Üniversitesi Aptullah Kuran Kütüphanesi’ne ba¤›fllayan Adalet A¤ao¤lu ve ailesinin kat›ld›¤› aç›l›flta Bo¤aziçi camias› büyük yazar›m›za teflekkür etti. Bu araflt›rma odas› ile ülkemizde bir ilke daha imza at›ld›¤›n› belirtmek istiyoruz ve daha nice yazar›m›z›n benzer mekanlara kavuflabilmesini diliyoruz.
A
sl›nda hikayemiz bundan 9 y›l önce bafll›yor. Kitaplar› evine s›¤maz olmufl Adalet A¤ao¤lu’nun. Bir de bunlara notlar›, mektuplar›, dosyalar›, bas›n haberleri derken on y›llar›n arflivi eklenince Adalet A¤ao¤lu’nun evinin bir “yaz› müzesi”ne dönüfltü¤ünü insan›n gözünde canland›rmas› zor de¤il. Adalet A¤ao¤lu ülkenin dört bir yan›ndan gelen araflt›rmac›lara kap›s›n› aç›yor, bu malzemeleri araflt›rmalar› için kullanmalar›na izin veriyor. Ama bir gün geliyor sevgili efli Halim Bey ile bir karar veriyorlar: Bu büyük arflivi çok daha fazla insan›n faydalanabilece¤i bir yere ba¤›fllayacaklard›r. Bo¤aziçi Üniversitesi Kütüphanesi ülkemizin en büyük kütüphanelerinden biri olarak bu önemli görevi üstlendi ve böylece bundan 9 y›l önce çal›flmalar bafllad›. Çal›flmalar beklenenden uzun sürdü, birçok engel afl›ld›, Kütüphanede özel bir oda haz›rland› ve nihayet 27 Ocak 2010 günü Adalet A¤ao¤lu Araflt›rma Odas›, Bo¤aziçi Üniversitesi Aptullah Kuran Kütüphanesi’nde aç›ld›. 8 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Aç›l›fl günü herkes ama en çok da Adalet A¤ao¤lu ve ailesi mutluydu. Rektörümüz Prof. Dr. Kadri Özçald›ran sevgi ile sar›ld›¤› Adalet A¤ao¤lu’na teflekkür etmeden önce özellikle 70 kufla¤› için Ölmeye Yatmak ile tan›d›klar› Adalet A¤ao¤lu edebiyat›n›n hayatlar›ndaki etkisinden söz etti. Y›llar sonra o yazara hizmet edebilmekten duydu¤u sevince biz dinleyicileri de ortak etti. Adalet A¤ao¤lu bir do¤um günü çocu¤u gibi heyecanl›yd›. Y›llard›r oluflturdu¤u bu dev arflivde sevgili eflinin büyük eme¤i vard›. Bir yazar›n isminin devam›n›n zorlu¤undan bahsederken Virginia Woolf’un yay›nc› kocas›na at›fta bulundu ve kendi eflinin yay›nc› olmad›¤›n› ama ona ait her belgeyi
çok iyi arflivledi¤ini söyledi. Ço¤u belgeyi kontrol bile etmeden verdi¤ini çünkü bunu yapmaya bafllarsa baz› fleyleri veremeyece¤ini de söyledi. Ve ö¤rendik ki efli ile birbirlerine yazd›klar› aflk mektuplar› dahi bu arflivde mevcut. Bir küçük oda düflünün, içinde çok büyük bir yazar›n hayat›na ait tüm yaz›l› belgeleri bar›nd›r›yor. Bir oda düflünün içinde o yazar›n sevdi¤i eflyalar›, resimleri var. Bir oda düflünün hem büyük bir kütüphanenin parças› olmufl, hem de kendi dünyas›n› yaratm›fl. Bir oda düflünün, rahat bir koltukta oturup güzel sar› bir ›fl›k alt›nda çok büyük bir yazar›n hayat›n›n içine girebilece¤iniz. O oda Adalet A¤ao¤lu Araflt›rma Odas›, Kütüphanemizde sizleri bekliyor.
Aç›l›fl gecesine kat›lanlar› bir bilet koçan› bekliyordu. Bu bir müzenin girifl bileti koçan› olarak tasarlanm›fl Adalet A¤ao¤lu’nun özel olarak kaleme ald›¤› ve Roman-Müze-Eflya bafll›¤›n› tafl›yan yaz›s›yd›. Adalet A¤ao¤lu bu özel güne özel bir eser haz›rlamak istemiflti ve bu eser üzerinde çok çal›flm›flt›. “Benim son eserim” dedi¤i RomanEflya-Müze, Üç ‹stanbul Müzesi ve Mahur Beste Galerisi “Behçet Bey Sergisi” yaz›s›, Adalet A¤ao¤lu’nun istekleri do¤rultusunda özel olarak tasarland›. Adalet A¤ao¤lu’nun daha birçok esere imza ataca¤›na inan›yoruz ve yaz›s›n›n girifl bölümünü paylafl›yoruz: Radyo oyun yazarl›¤›ndan gelen bir al›flkanl›kla oyunlarda geçen eflya adlar›n›n benim için ayr› bir önemi vard›. Sahne oyunlar›nda ise, gözle görülebildiklerine göre eflyalar›n ad ve özelliklerini vurgulamak pek gerekmiyordu. Fakat ilk roman›m Ölmeye Yatmak üstünde çal›fl›rken anlat›n›n bütün türlerine baflvurmak yolunu seçmifltim. Bu arada ele ald›¤›m dönemin siyasal ve toplumsal günlük hayat›nda oldu¤u kadar
bu ortamda yaflayan insanlar›n da eflyalarla iliflkilerine bakmak heyecan›na kap›ld›m. Tek partili dönemin gazetesi olan Ulus’un 1936-46 y›llar› aras›ndaki say›lar›n› Milli Kütüphane’de teker teker notlad›m. Bu dönemin eflya, losyon, ilaç, çanta, ayakkab› ilanlar›n› bile bir bir notlad›m. O zamanlardaki eflya markalar›n›, hatta radyo programlar›ndaki tan›t›m farkl›l›klar›n› bile kayda ald›m. Böylece roman›n kurgusuna bir türünün daha, ‘belge’ türünün de deste¤ini sa¤lam›fl oldum. Gelgelelim bu kadarla yetinemedim. Baz› romanlarda ele al›nan dönemlere ait eflyalar›n ad ve özelliklerine, roman kiflilerinin bunlarla olan iliflkilerine e¤ilme merak›na kap›ld›m. Y›l 1973’tür. Elimde Mithat Cemal Kuntay’›n Üç ‹stanbul roman› var. Ölmeye Yatmak’ta akl›ma düflen fleyi bu romanda bulmufltum. Osmanl›’dan Cumhuriyet’e uzanan bir roman zaman› içinde eserdeki eflyalar› kendi dönemlerine has ad ve nitelikleriyle bir liste halinde kaydedersem liste bana icab›nda yararl› olabilirdi, eflyalar›n dilini çözebilirdim. Üstelik Üç ‹stanbul’un okumakta bulundu¤um bask›s› roman›n ilk bask›s› idi: 1938. Eflyalar›n o zamanlardaki dili bile kayda de¤erdi. Bir ameliyat sonras› evde uzun bir süre yat›yorken roman›n eflyalar›n› alt alta yaz›p listeyi ‘dert dökme defterleri’m dedi¤im günlük defterimin sayfalar› aras›na s›k›flt›rd›m. Y›llar sonra Ahmet Hamdi Tanp›nar’›n Mahur Beste’sinin 1968 y›l› bas›m›n› okurken de ayn› tutkuya yakaland›m. Roman›n baflkahraman› Behçet Bey’in hep birlikte yaflad›¤› eski eflyalar› kime yetmezdi! Hatlar, çalar saatler, eski büfeler, aynalar, ayna çerçeveleri, yeni ordunun s›rmal› apoletleri, bir üniforma. Yan› bafl›nda ise kendisinin üniformal› bir portresi, yaflayarak yafllanm›fl bir y›¤›n eflya...
Madam Bovary’i okurken Emma’n›n s›n›f atlamak üzere kaça¤›ndan iliflkiye geçti¤i ‘tacir’in ona ‘bedava’dan biçti¤i kumafllar›n›n adlar›yla üstüne atlayarak caka satt›¤› atlar› roman›n ak›fl›n› bozacak kerte dikkatimi çekiyordu. Çok daha sonralar›, 1986’larda Paris’te Travail de Flaubert (Flaubert’in ‹fli) diye bir inceleme kitab› bulup alaca¤›m. Gustave Flaubert romanlar›n›n çeflitli aç›lardan çeflitli inceleme ve deneme yaz›lar› taraf›ndan ele al›nd›¤› bildirilerini havi bir kitap. Kitab›n ilk incelemesi Claude Duchet’den. Bafll›¤› ne dersiniz? Roman ve Eflya! Üstüne e¤ildi¤i örnek ise: Madam Bovary. Siz olsan›z, Ölmeye Yatmak’la bafllay›p Üç ‹stanbul’u okurken ilgi alan›n›za girerek Mahur Beste ile büsbütün artan eflya ve roman
Adalet A¤ao¤lu ve arflivin belkemi¤i de¤erli efli Halim Bey...
Kitaplar›n›n gelirini de Bo¤aziçi Üniversitesi’ne ba¤›fllayan Adalet A¤ao¤lu’na ve bu ba¤›fl› destekleyen ailesine teflekkür ediyoruz.
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 9
Ak›l almaz bir kaza sonucu ölüme gidip geliflim ve yeniden çal›flma masam›n bafl›na geçebildi¤imde akl›ma -k›rk kadar günlük defterimi yak›p atmad›¤›m için- bunlar› yay›na haz›rlama fikri düflmüfltür. Adalet A¤ao¤lu büyük arflivini mütevazi cümlelere s›¤d›rd›¤› konuflmas›nda içtenli¤i ile hepimizi duygu yüklü bir yolculu¤a ç›kard›.
merak›n›z› alk›fllamaz m›s›n›z? Hele Michel Butor’un Roman Üstüne Denemeler kitab›ndan “koltu¤ukanepesi olmayan bir evde yaflayanlar›n farkl› bir oturup kalkma biçimleri olur,” teflhisi söz konusu iken... Aradan uzun zaman geçmifltir. Ak›l almaz bir kaza sonucu ölüme gidip geliflim ve yeniden çal›flma masam›n bafl›na geçebildi¤imde akl›ma -k›rk kadar günlük defterimi yak›p atmad›¤›m için- bunlar› yay›na haz›rlama fikri düflmüfltür. 1969-96 aras› y›llar›n›n günleri... Bu defterlerden kurtulmaya çal›fl›rken bafl›ma yeni bir ifl ç›km›flt›r: Üç ‹stanbul roman› ile Mahur Beste’nin ete¤inden dökülen eflyalar›n listeleri bu sefer de benim önüme dökülüp durmakta. Günlüklerimin sayfalar› aras›nda s›k›flt›rd›¤›m bu listeleri ne yapmal›y›m? Y›rt›p atam›yorum. K›yam›yorum. An›s›na karfl› duydu¤um sayg›yla kald›r›p atamad›¤›m eflyalar›mdan biri sanki bu listeler. Damla Damla Günler’imin ikinci cildini yazarken bu listelerdeki eflyalar›n üfledi¤i nefesle okuru bunlar›n ç›kt›¤› romanlar›nda gezdirmek, onlar›n co¤rafyas›nda dolaflt›rmak gibi bir deneme yazmak heyecan›na kap›ld›m. Düflünüyor düflünüyor ve kendi kendime diyordum ki, (yukar›da
10 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
da dedi¤im gibi) çeflitli yazarlar›n eserleri üzerine çeflit çeflit denemeler, akla pek gelmeyebilecek izlekler çerçevesinde incelemeler, denemeler yap›lm›fl, tezler ileri sürülmüfltür. Ama sen, yerliyabanc› kitaplarda bilebildi¤in kadar›yla, hiç Roman-Eflya-Müze ya da tersinden okumayla MüzeEflya-Roman ba¤lam›nda bir denemeye tan›k oldun mu? Hay›r, olmam›flt›m. O s›ralar zaten M.Ö. ve M.S. yazd›¤›m deneme ile de¤inilerimi Öyle Kargafla Böyle Karfl›laflmalar bafll›kl› kitapta toplam›fl, yay›nevime teslimde garip bir karars›zl›k çekmekteyim. Bu de¤inilerim aras›nda ‘Hah iflte!’ dedirtecek bir fley eksik galiba... Derken derken akl›ma geliveriyor: Neden sanki bu kitaba Üç ‹stanbul Müzesi ile Mahur Beste Galerisi ve Behçet Bey Sergisi bafll›¤› alt›nda
ç›rp›flt›r›p durdu¤un iki denemeyi önüne çekerek yeniden elden ve gözden geçirmiyorsun, böylece y›rt›p atamad›¤›n roman eflyalar› listelerinin de hakk›n› vermiyorsun ki! Üstelik bunlar bugüne kadar hiç görülüp bilinmemifl örneklerden biri olabilir pekala. Bafll›bafl›na ‘ayn›l›klar›n’ d›fl›nda baflka bir bulufl de¤il mi can›m böyle bir yaklafl›m? Hala daha ne duruyorsun? Buluflumdan h›z alm›fl olarak 2001’de yaz›p çatm›fl›md›r bunlar›... ‹çine yerlefltirdi¤im Öyle Kargaflada Böyle Karfl›laflmalar bafll›¤› alt›ndaki kitab›m Y.K.Y.’da 2002 y›l›nda yay›nlanm›flt›r. Ama ortal›kta beni bu kadar heyecanland›ran ‘buluflumdan’ söz açan tek sat›r ç›kmam›flt›r. Ad› geçen bu denemelerin Adalet A¤ao¤lu Araflt›rma Odas›’nda Roman-Eflya-Müze ile tam tersinden Müze-Eflya-Roman etiketi alt›nda bulundurulmas›n›n nedeni budur. Yazar›, ne de olsa, eflyalar›n da zengin bir dili oldu¤u görüflünü sakl› tutmakta ve bu konudaki soyut düflüncesini somuta çeviren de¤erli meslektafl› Orhan Pamuk’a çok içten bir selam yollamaktad›r. Romanl›k eflyalar odas›n›n aç›l›fl›na onur veren ziyaretçiler taraf›ndan girifl bileti niyetine lütfen kabul edilsin. Hepinize flimdiden teflekkürler. Adalet A¤ao¤lu
Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
KAYNAK GEL‹fiT‹RME
Size bir do¤um günü hediyemiz var...
D
Ufak bir katk› ile bir ö¤rencinin hayat›n› de¤ifltirebiliriz. Eski rektörlerimizden Prof. Dr. Üstün Ergüder’in efli Rukiye Ergüder ’74 do¤um günlerinde arkadafllar›na hediye olarak bir ö¤renciye burs veriyor. Kendi arkadafl çevresinde yayg›nlaflan bu hediyeyi baflka mezunlar›m›z da uygulamaya bafllad›. Birlikten güç do¤ar deyiminde oldu¤u gibi, bu hediyeler birleflti¤inde ortaya çok ciddi rakamlar ç›kmaya bafllad›. Biz de hem bu güzel fikri için Rukiye Ergüder’e teflekkür etmek hem de di¤er fikirlerini ö¤renmek için kendisiyle bir araya geldik. T. Garanti Bankas› Bo¤aziçi Ünv. fiubesi (fiube Kodu 303) Hesap Ad›: Bo¤aziçi Üniversitesi Vakf› - “...... için çiçek/hediye/ burs ba¤›fl›” aç›klamas›yla TL Hesab›: TR180006200030300006299905
12 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
o¤um günü hediyesi olarak burs... Birkaç sene önce bir arkadafl›m›n babas› Dr. Cezmi K›no¤lu büyük bir do¤um günü yapacakt›. Ben de arkadafl›m›n babas›na ne alaca¤›m diye düflünmeye bafllad›m. Akl›ma bir ö¤renciye burs vermek fikri geldi. S›n›f arkadafl›m olan gelinine de dan›flt›m, o da bu fikri çok be¤endi ve birlikte di¤er davetlileri de haberdar ettik. Bu flekilde bir grup insan Cezmi Bey ad›na do¤um gününde BÜVAK’a ba¤›fl yapt›k. Hatta çok nüktedan bir kifli oldu¤u için hediyesini takdim ederken “bana kaz›k att›n, benim art›k bu çocuklar› sonuna kadar götürmem gerekecek” dedi. Bu ba¤›fllar böyle bafllad›... Yine s›n›f arkadafl›m Ahmet Merey’in do¤um günü partisi için de Bo¤aziçili arkadafllar› bir araya geldik ve BÜVAK arac›l›¤› ile Ahmet ad›na bir talebeye ba¤›fl yapt›k ve Ahmet’e de plaket hediye ettik. Ayn› fley benim do¤um günüm için de yap›ld›. Küçük küçük ilave olan o paralarla bir ö¤renciye destek veriyorsunuz. Benim tek flart›m var o da bursun bir k›z ö¤renciye verilmesi. K›z çocu¤unun iyi e¤itilmesinin toplum için çok çarpanl› etkisi var çünkü kad›n aileyi ayakta tutuyor, çocuk yetifltiriyor ve ilk e¤itimi veriyor. Onun için annenin tahsilli ve iyi e¤itimli olmas›n›n önemine çok inan›yorum. Her fley Bo¤aziçi için... Bo¤aziçi için her fleyi yapmaya her zaman haz›r›m. Üstün’ün rektörlü¤ü döneminde elimden gelen gönüllü deste¤i verdim. Üniversitemize çok özel çocuklar geliyor ama maalesef imkanlar› fazla de¤il. Sadece okumak hayatta her fley demek de¤il. Sosyal olarak da e¤itilmek çok önemli. Bu nedenle maddi yard›m›n d›fl›nda da destek verilmeli. Sosyal etkinliklere götürmek de bir ba¤›fl. Bunlar› da bafllatmak laz›m. Mesela imkan› olmayan 10 ö¤renciyi sinemaya da götürebilirsiniz, bir konsere de veya ‹stanbul’u da gezdirebilirsiniz. Asl›nda maddi yard›m en kolay›. ‹mkan›n›za göre para verirsiniz. Ama di¤er destekler de çok faydal› ve önemli.
Çiçek yerine ba¤›fl Üstün’ün rektörlü¤ü s›ras›nda gerçekleflmesini çok arzu etti¤im bir fley de cenazelerde çiçek göndermek yerine ba¤›fl alabilmekti ama baz› sebeplerle gerçekleflemedi. Bunun d›fl›nda dü¤ünlerde çiçek göndermek yerine ba¤›fl yap›labilir. Bir sevinci veya kederi paylafl›rken bir yanda da ihtiyac› olan bir
BÜVAK Tel: 212-359 7250 www.kaynak.boun.edu.tr
insan› mutlu edebilmek çok güzel bir duygu. Annemin cenaze töreninde toplanan ba¤›fl ile hala bir k›z çocu¤u okuyor. BÜVAK bu tip alternatifleri çok iyi tan›tmal›. Bugün en basit bir çiçek bile bir çocu¤un yar›m ayl›k bursuna denk gelebiliyor. Kar›nca gibi olmak Vak›f ifli yavafl yavafl büyüyen bir çocuk gibi. Zengin kurum veya kifliden yüksek bir mebla¤ almak elbette önemli ama devaml› gelir için kar›nca gibi çal›flmak laz›m. Ben biraz kar›nca oldu¤um için hep böyle ufak ama devaml›l›¤› olacak, yayg›nlaflabilecek, sürekli olabilecek fikirler bulmay› ve uygulamay› seviyorum. Mesela Albert Long Hall’ün yenilenmesi bitti¤i zaman sandalyelerin finansman› gerekiyordu. Bir mütevelli toplant›s›yd›. Sandalyeleri isme satma fikrini ortaya att›m ve hemen iki sandalyeyi Üstün ve kendi ad›ma sat›n ald›m. fiimdi salondaki sandalyelerin yar›s›ndan ço¤u isimli. Amerikal›lar kaynak gelifltirme konusunda çok baflar›l›lar. K›z›m ABD’de üniversiteden mezun oldu¤unda kal›n bir kitap verdiler, içinde tüm mezunlar›n isimleri ve nerede ne görev yapt›klar› yaz›l›yd›. Bu bilgiyi paylaflmak çok önemli. fiimdi BÜMED bunu yap›yor. Ele¤in üstünde kalanlar Bo¤aziçi neden bu kadar özel? fiunu düflünüyorum; bir elek var, eliyorsunuz eliyorsunuz art›k o ele¤in üstünde en son kalabilen Bo¤aziçili olabiliyor. O özel hamurun çok iyi flekillendirmek laz›m. Onun için mümkün oldu¤u kadar destek vermek laz›m. Bu hepimizin yani tüm Bo¤aziçililerin görevi olmal›.
Yaz›: Kutlu¤han SOYUBOL ’07 Resim: Semra AYDO⁄DU
“Karakalem Bo¤aziçi” serimizde bu ay Albert Long Hall’e yer veriyoruz. Saatli Bina olarak da bilinen bina Bo¤aziçi Üniversitesi Güney Kampüsün flüphesiz en güzel yap›lar›ndan...
Albert Long Hall (1891)
H
amlin Hall’ün inflas› s›ras›nda aralar› aç›lmaya bafllayan Christopher Robert ve Cyrus Hamlin aras›ndaki tansiyon k›sa sürede artacak ve George Washburn’ün de hikâyeye eklenmesiyle kolejin tarihinde yeni bir döneme girilmifl olacakt›r. 1833’te Middleboro, Massachusetts’da do¤an ve 1855’de Amherst Kolej, 1858’de ise Andover Teoloji okulundan mezun olup, Amerikan Board ad›na çal›flmak üzere ‹stanbul’a gelen George Washburn, Robert Kolej’in bu yeni döneminin en önemli ismidir. Washburn, 1859’da Cyrus Hamlin’in ilk eflinden olan k›z› Henrietta Hamlin’le evlenir. Bir süre kolejde çal›flt›ktan sonra ise eflini de yan›na alarak Amerika’ya geri döner. Fakat burada Robert taraf›ndan koleje geri dönmek için ikna edilecektir. Geri döndü¤ünde kendi yolundan kolay kolay sapmayan ve birlikte çal›fl›lmas› zor bir adam olmas›yla tan›nan kay›npederi Cyrus Hamlin ile aralar›nda sürtüflmeler bafllar. Bu geliflmeler boyunca Bay Robert, Washburn’e daha yak›n durur, bu sebeple de Hamlin’le aras› gittikçe daha da çok aç›l›r. Sonralar› Hamlin, Robert’in damad› Washburn taraf›ndan kendisine karfl› dolduruldu¤unu iddia edecektir. Sonuç olarak Cyrus Hamlin 26 Eylül 1873’de kolejden ayr›l›r. Fakat 1878 y›l›na kadar, okul fiilen damad› taraf›ndan yönetilirken, k⤛t üzerinde onun ad› gözükmeye devam edecektir. Hamlin 1877’de, Robert’i Amerika’da ziyaret etti¤inde art›k Robert Kolej’in baflkan› olarak kendisinden bir hizmet beklenmedi¤ini gayet net bir biçimde anlar. Christopher Robert ölümünden birkaç ay önce, Temmuz 1878’de George Washburn’e okulun yeni baflkan› olarak mütevelli heyeti taraf›ndan atand›¤›n› bildirir. Ayn› y›l›n Ekim ay›nda ise hayata gözlerini yumar. Christopher Robert’in vefat› Robert Kolej’in art›k kendi ayaklar› üzerinde durmaya bafllamak zorunda oldu¤u anlam›na gelmektedir. Okula ad›n› veren banisini kaybetmesine ra¤men kolej Washburn’ün yönetimi alt›nda kendine yeni destekçiler
bulacak ve daha da kurumsallaflt›¤› yeni bir döneme girecektir. Bu dönemde Robert’in yerini ise Kennedy, PhelpsStokes ve Dodge gibi Amerika’n›n ünlü filantropist aileleri alacakt›r. 1891 y›l› ise bu yeni dönemin en önemli y›l› olarak kolej tarihine geçecektir. ‹dari yap›lanman›n yan›s›ra, fiziki olarak da yeni bir yap›lanma sürecine giren kolejin ikinci ana binas› olan Science Building (1904’ten sonra adland›r›ld›¤› flekli ile Albert Long Hall) bu y›lda tamamlanarak hizmete girer. Cyrus Hamlin’in o¤lu ve George Washburn’ün kay›nbiraderi olan Columbia Üniversitesi mimarl›k profesörü Alfred Dwight Foster Hamlin taraf›ndan tasarlanan bina otuzbeflbin dolara mal olmufltur. Bu paran›n büyük bir k›sm› ise okulun tarih profesörü olan Alexander Van Millingen’›n k›z kardefli Bayan Davies taraf›ndan sa¤lanm›flt›r. John Stewart Kennedy de bu binan›n yap›m›nda katk›lar›n› esirgemez. Fen Binas› olarak infla edilen bu bina hizmete girdi¤i s›rada zemin kat›nda kimya, birinci kat›nda fizik laboratuarlar› ve dershaneler bulunuyordu. Üst katta ise sonralar› toplant› salonuna dönüfltürülen bir flapel hizmet veriyordu. Binaya 1904 y›l›nda, 1872’den 1901 y›l›na kadar okulda do¤a bilimleri profesörülü¤ü yapm›fl olan Albert Long’un ad› verilir. Albert L. Long dönemin kolej camias› içinde
linguistik yetenekleri ile ünlenmiflti ve Türkçe’yi Türkler, Frans›zca’y› Frans›zlar, Almanca’y› Almanlar kadar iyi konufltu¤u, Bulgarca’y› ise Bulgarlardan bile daha iyi konufltu¤u iddia edilirdi. Hatta bildi¤i yabanc› diller sebebi ile birçok kifli taraf›ndan kolejde yabanc› diller profesörlü¤ü yapt›¤› bile san›lmaktayd›. Ö¤retim görevlilerinden ö¤rencilere kadar kolejde son derece sevilip say›lan, dönemin Osmanl› entelijensiyas› ile yak›n ba¤lant›lar› bulunan, Osmanl›'da arkeolojinin geliflmesine verdi¤i destek sebebiyle de s›kça takdirle an›lan Albert L. Long’un ad›n›n bu binaya verilmesi bu dönemde birçok kifliyi mutlu etmifl olsa gerek. Albert Long Hall günümüzde de Bo¤aziçi Üniversitesi’nin en güzel binalar›ndan, hatta okulun sembollerinden biri olarak Güney Kampus’u süslemektedir. 1999 y›l›nda Yap› Kredi Bankas› ve ‹stanbul Menkul K›ymetler Borsas› sponsorlu¤unda ve Rahmi Koç Müzesi’nin titiz çal›flmas› sonunda orijinaline uygun olarak yenilenmifltir. Bugün uluslararas› konferanslara ve konserlere ev sahipli¤i yapmaktad›r. Her Çarflamba gecesi yerli ve yabanc› filarmoni ve oda orkestralar›n› konuk eden, sahnesinden dünyaca ünlü sopranolar, piyanistler, dansç›lar geçen Albert Long Hall 1911 y›l›nda Cleveland H. Dodge taraf›ndan koleje hediye edilen çok de¤erli bir orgu da bar›nd›rmaktad›r.
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 15
ÜN‹VERS‹TEDEN
Yaz›: P›nar TÜREN PATTERSON ’93 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
TEK B‹R KEL‹ME
‹LE DÜNYA DE⁄‹fi‹R M‹?
De¤iflim. Barack Obama sadece kendi ülkesini de¤il tüm dünyay› bu kelime ile büyük bir hayalin içine soktu. Bu büyük hayal büyük bir balon mu, yoksa büyük bir dönüflümün ayak sesleri mi? American Studies Program› çerçevesinde Bat› Dilleri ve Edebiyatlar› Bölümü’nün davetlisi olarak Bo¤aziçi Üniversitesi’ni ziyaret eden Prof. Christopher Newfield “Obama yönetiminin ilk y›l›: De¤iflim bafllad› m›?” bafll›kl› konuflmas›nda herkesin merak etti¤i soruyu ele ald›. 16 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
O
bama tek bir sihirli kelime ile dünyay› fethetti. “De¤iflim” kelimesi hiç bu kadar büyük bir güce dönüflmemiflti. Evet, ABD de¤iflmeliydi, d›fl politikalar› de¤iflmeliydi, vatandafl›na verdi¤i sosyal haklar de¤iflmeliydi, ekonomisi de¤iflmeliydi, iç politikalar› de¤iflmeliydi... Ve muhakkak ki tüm bu de¤iflimler dünyay› da etkileyecekti. Bu nedenle tüm dünyada bir y›ld›z gibi karfl›land› Obama. Bush’a yumurta, ayakkab›, domates k›saca eline ne geçerse atan dünya
halklar› Obama’y› h›ncah›nç dolu meydanlarda coflkuyla selamlad›lar. O kadar inan›ld› ki Obama’ya daha icraat›n› görmeden Nobel Bar›fl Ödülü’nü bile ald›. Ne de olsa o bir imkans›z› baflarm›fl ve ilk siyahi lider olarak ABD Baflkan› seçilmiflti. Prof. Newfield’›n dedi¤i gibi, “E¤er siyah biri flu an baflkansa, her fley mümkün demektir.” “Bir y›l sonra Obama’n›n ayaklar› yere basmaya bafllad›. Be¤enilme oran› sürekli düfltü ve en iyi durumda bile ortalama bir
hal ald›. Banka kurtarma çabalar› ona çok pahal›ya mal oldu. Sa¤l›k reformunda çok büyük s›k›nt›lar vard› ve reform kabul edilse bile ço¤u insan›n sa¤l›k giderlerini azaltaca¤a benzemiyordu. Obama’n›n özellikle Ortado¤u’daki d›fl politikas› Bush’un kimse taraf›ndan sevilmeyen politikalar›ndan ayr›laca¤›na onlar›n bir devam› olacak gibi görünüyordu. Afganistan’daki askeri güçleri fazlalaflt›rmas›, Pakistan’daki uçak sald›r›lar›n›n etkisi, Guantanamo’nun devam eden kullan›m›, gizli soruflturma çal›flmalar›yla ilgili araflt›rmalar›n sürekli engellenmesi, Backwater’›n özel askerlerinin çeflitli ülkelerde de bulunmas› gibi nedenler ve daha fazlas› onu destekleyenlerin karfl›laflmay› bekledi¤i tablonun tam tersini yans›t›yordu. Ekonomi konusunda çok teflvik edici davranm›yordu ve yapt›¤› ilk ulusa seslenifl konuflmas›nda askeri olmayan federal harcamalar›n durdurulmas› gerekti¤ini söyleyerek ikinci teflvik ihtimalini de ortadan kald›rd›. O zaman kendimize sormam›z laz›m, Obama gerçekten bu kadar düfltü mü ve e¤er düfltüyse neden?” Bu sözleri Obama’y› gönülden destekleyen, de¤iflime inanan Newfield’den iflitmek elbette uzaktan takip eden ama her hareketinden etkilenen dünya vatandafllar› için yani bizler için oldukça düflündürücü. Görünen o ki Obama’n›n arkas›na milyonlar› takan “de¤iflim” slogan› iktidar›n›n ilk y›l›nda gerçek hayatta karfl›l›k bulamad›. Newfield’›n bu düflüflün nedenleri olarak s›ralad›¤› teorileri ise ülke yönetiminin kampanya yapmaktan çok daha farkl› olmas›; ABD gibi “merkez sa¤ bir ülke”de Obama’n›n Kongre dahil tüm yönetimi elde edemedi¤i ve bu nedenle istedi¤i yönetim anlay›fl›n› kuramad›¤› ya da bir baflka teoriye göre ise Obama’n›n kendisinin
merkez sa¤ görüfle sahip olmas› (ki bu do¤ruysa tüm dünya çok ciddi bir flekilde kand›r›ld›). “Kas›m 2008 seçimleri klasik Amerikan siyasi duygusall›¤›n›n yükselmesinden hareket ald›. Burada kastetti¤im daha iyi bir dünyan›n gerçek olabilece¤i hissi Amerikan ulusunu gerçekten ele geçirmiflti.” Bu cümle bir edebiyat profesörünün ince ruhunu yans›tmakla kalm›yor dünyan›n art›k iyi bir yer olmad›¤›n› ve bunda ABD’nin pay› oldu¤unu da söylüyor. “Obama ütopik Amerikan rüyas›ndan bahsetmiyordu ancak kiflisel isteklerin gerçeklefltirilebildi¤i, haklar›n çi¤nenmedi¤i, Birleflmifl Milletler ad› verilen ortak bir yaflam alan› olarak hemen herkesin içinden geçen daha iyi bir dünya yaratma istedi¤inden bahsediyordu. Obama insanlar› kand›rmak için giderek gelifltirdi¤i bir söylemle merkez sa¤dan oluflan bir koalisyon de¤il de ac› vermeyen ortak bir dünya kurma hayaliyle yaflayan siyasi ma¤durlardan oluflan bir koalisyon kurdu.” Prof. Newfield bu saptamas›n›n ard›ndan flunlar› söylüyordu: “Obama tarihi bir zafer kazan›rken halka seslenen tüm konuflmalar›nda çok basit bir fley yapt›; do¤ruyu söyledi. Irkç›l›kla ilgili kimsenin dile getiremedi¤i gerçekleri ola¤anca do¤all›¤› ve içtenli¤i ile söyledi. Sonuçta milyonlarca seçmenin kafas›nda flu olufltu: Bu adam kazan›rsa “pharaoh’s land”den yani s›radan insanlar›n gerçek düflüncelerini saklamak veya de¤ifltirmek zorunda olduklar› ve bu yüzden ac› çektikleri politik ortamdan kurtulabilirler.” Newfield’a göre Obama’n›n bu bir y›l›n sonunda geldi¤i yer merkez sa¤ m› oldunuz ya da nas›l merkez sa¤ olunur sorular›n›n çok ötesinde. “Buradaki mesele olumlu bir ortak dünya yaratmaya dair
Kas›m 2008 seçimleri klasik Amerikan siyasi duygusall›¤›n›n yükselmesinden hareket ald›. Burada kastetti¤im daha iyi bir dünyan›n gerçek olabilece¤i hissi Amerikan ulusunu gerçekten ele geçirmiflti. romantik umudu nas›l kullan›rs›n›z ve kolektif düflünce hayat›na nas›l ba¤lars›n›z? Burada teorik bir soru var, o da romantik düflünce hayat› nedir? Obama, halka dayal› internet kampanyas›yla ve en önemlisi kiflisel itiraf anlar› ile politikan›n cans›z prosedürlerinden s›yr›l›p insanlar› kendilerini evlerinde hissedebilecekleri ortak bir dünyaya ulaflabileceklerine inand›rd›. Bu görüfl Obama’n›n daha ilk y›l›nda kaybetti¤i görüfl oldu. Bankac›l›k politikas› Wall Street ile Main Street aras›nda büyük bir ayr›m yaratt› ve hayat›mda flimdiye kadar gördü¤üm tüm kutuplaflmalardan 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 17
Prof. Christopher Newfield Christopher Newfield, University of California Santa Barbara’da edebiyat profesörüdür. Doktoras›n› Amerikan edebiyat› alan›nda Cornell Üniversitesi’nden 1988 y›l›nda alan Newfield’›n uzmanl›k alan› ise 1830 sonras› Amerikan kültürü. Özellikle 1940’dan günümüze Amerikan roman›, ›rkç›l›k, cinsiyet, suç, California ve flirket kültürü konular›nda çal›flmalar› bulunmaktad›r. Harvard Üniversitesi Yay›nevi taraf›ndan bas›lan son kitab› olan Unmaking the Public University: The forty-year assault on the middle class (2008) büyük yank› uyand›ran Newfield, “Center for Nanotechnology in Society” ve “Center for Creativity and Innovation”›n direktörüdür. Halen Lyon’da California Üniversitelerinin Study Abroad Program›n›n koordinatörlü¤ünü yürütmektedir.
Burada anlatt›¤›m Obama’n›n ilk y›l›n›n hikâyesi Obama’n›n politikas›ndaki yanl›fll›klar ve temel siyasi alanlarda uzlaflma konusundaki zay›fl›¤› ve s›radanl›¤› ile çok ilgili de¤il. Hikâyem daha çok düflünme ya da belki de hayal etme kapasitesindeki düflüfl, kiflisel tecrübesi ve siyasi yaflam› aras›ndaki çat›flman›n sonu ile ilgili.
daha büyük bir kutuplaflma olufltu. Banka kurtarma çal›flmalar› siyasetin bir kez daha elit kesimi di¤er herkese tercih etti¤ini göstererek daha yeni oluflmaya bafllayan ortak yaflam fikrinin yok olmas›na zemin haz›rlad›. Bu yüzden herkes ondan daha farkl› bir yaklafl›m bekledi¤i halde Obama siyasi tarihe dönüfl yapmak zorunda kald›. Kurtarmada saklanan baz› fleylerde (örne¤in kurtar›lan paray› kimin ald›¤›) ve baz› abart›l› durumlarda onun ekibinin ad› geçti ki kampanya boyunca kendisi bu konularda bir sürü suçlamada bulunmufltu.” Obama’n›n ilk y›l›na bak›nca, seçim kampanyalar› s›ras›nda 18 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
arkas›na milyonlar› takan de¤iflim heyecan›n›n yerini “baflaramad›m ama nedeni var” gibi bilindik politik kaç›fllara b›rakt›¤›n› düflünmek mümkün. Obama’dan beklenen Irak’tan çekilmek, Guantanamo’yu kapatmak, iklim de¤iflimine karfl› harekete geçmek... Ama bu bir y›l›n sonunda gördük ki biz dünya vatandafllar› bu büyük de¤iflimler için daha bekleyece¤iz. Sadece dünya vatandafllar› de¤il bekleyecek olanlar. Sa¤l›k reformu, ekonomik kriz gibi ABD iç politikas›n› ilgilendiren önemli konularda da ABD vatandafllar› bekleyecek. Tabii “de¤iflim”e oy verenlerin kendileri, kendi hareket alanlar›nda kendilerini ne kadar de¤ifltirebiliyor, kendi hayatlar›nda ne kadar de¤iflime hevesliler o da ayr› bir soru iflareti. Christopher Newfield konuflmas›n›n sonunda “Burada anlatt›¤›m Obama’n›n ilk y›l›n›n hikâyesi Obama’n›n politikas›ndaki yanl›fll›klar ve temel siyasi alanlarda uzlaflma konusundaki zay›fl›¤› ve s›radanl›¤› ile çok ilgili de¤il. Hikâyem daha çok düflünme ya da belki de hayal etme kapasitesindeki düflüfl, kiflisel tecrübesi ve siyasi yaflam› aras›ndaki çat›flman›n sonu ile ilgili. Bunlar›n hiçbir zaman
mümkün olamayaca¤›n› söylemiyorum ancak söylemek istedi¤im Obama’n›n bu iki durum aras›nda zaten var olan çat›flmaya son verebilme ihtimali vard› ki bu da daha önce bahsetti¤imiz romantik düflünce hayat›n›n gerçe¤e dönüflmesini sa¤layabilirdi.” sözleriyle Obama’n›n ilk y›l›n› elefltirirse, “seçimler dört y›lda bir yap›l›yor ve Baflkanl›¤›n devam› için icraat gerekli ki Obama ilk y›l›nda bunu pek de baflaramad›” dese de Obama’n›n Baflkan olmas›ndan duydu¤u mutlulu¤u ve ileriye dönük umutlar›n› da dinleyicilerle paylaflt›. De¤iflim. Bir kelime dünyay› de¤ifltirmeye yeter mi? Bir insan veya bir hükümetten bu kadar büyük bir de¤iflim beklenebilir mi? Newfield’›n da dedi¤i gibi kolektif bir bilinç oluflturulursa de¤iflim de kendi yolunu bulacakt›r. Y›llard›r ABD yönetimi ve politikalar› tüm dünyada elefltiriliyor. Ço¤u insan ABD’nin gelece¤ini büyük soru iflaretleri ile sorguluyor. Oysa “de¤iflim”i resmi olarak ilk seçen ülke olarak ABD tarihte yerini ald› bile. Dünya onu izlerken ABD de¤iflime göz k›rpt›. Bizler ayn› “de¤iflim”i ne zaman bafllataca¤›z, görece¤iz.
BÜMED’DEN
Yaz›: BUmanzara Koordinasyon Komitesi
’da gönüllülük, külfetten ziyade mutluluk ve gurur kayna¤› m›? BÜMED’in tüm kaynaklar› ile destek verdi¤i BUmanzara, “Bo¤aziçi Üniversitesi ö¤rencisi/mezunu” etiketinin alt›n› doldurmaya çal›fl›yor ve bu ba¤lamda okulun sa¤lad›¤› e¤itim, ö¤retim ve sosyal yaflam imkanlar›na destek verme çal›flmalar›n› üç y›ld›r devam ettiriyor. Bu sürdürülebilirli¤i Bo¤aziçili yeni ö¤rencilere yard›mc› olmak isteyen mezunlar›n gönüllü çal›flmalar›na borçluyuz. Baflka bir deyiflle gönüllü olma ve gönüllü çal›flma disiplini BUmanzara’n›n üzerine kuruldu¤u bir temel.
20 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
B
Umanzara olarak 3 senedir BÜMED çat›s› alt›nda, özellikle üniversitemizi yeni kazanan ö¤rencilere ilk y›llar›nda destek vermeye çal›fl›yoruz. Bunu tabii ki baflta biz Koordinasyon Komitesi üyeleri olmak üzere flu an 600’ü aflan gönüllü mezunumuzun çal›flmalar› ile sürdürüyoruz. 2010 y›l› bafllang›c› ile birlikte her ay “ay›n BUMA’s›”n› seçerek gönüllü faaliyetlerimize kat›lan üyelerimiz aras›ndan bizlere desteklerini esirgemeyen iki üyemize bir plaket vermeye karar verdik. BUmanzara bünyesinde özellikle 2 bafll›kta verilen destekler bizim için çok de¤erli; eflleflti¤i ö¤renci/ö¤rencileri ile görüflmeler düzenleyerek onlara ilk y›llar›nda ›fl›k tutan BUMA’lar›m›z ve tabii ki BUmanzara içinde bulunan 6 ekibimizden birinde görevler üstlenip çal›flmalar›m›z› yürüten üyelerimiz. Ocak ay› için bizlere ve ö¤rencilerimize verdikleri desteklerinden dolay› Gülin Yücel ’92 ve Ayhan Nehirli’ye (’09) Ocak ay› için AYIN BUMA’s› ve AYIN Gönüllüsü plaketlerini verdik. Bu röportaj ile kendilerine ve tabii ki katk›lar› için tüm üyelerimize bir kez daha teflekkür etmek isteriz.
Gülin YÜCEL (Siyaset Bilimi ve Uluslararas› ‹liflkiler ’92) OCAK 2010 - AYIN BUma’s› Üniversite hayat› insan hayat›nda ço¤u kez bir dönüm noktas›. Bir birey olarak, ailenizi, arkadafllar›n›z›, yaflad›¤›n›z çevreyi geride b›rak›p üniversiteye gidiyorsunuz, Amerikal›lar›n deyimi ile ‘you go to college/university’. Yani olay kendi içinde evinden uzak bir yere e¤itim almak ve farkl› tecrübeler edinmek için gitmeyi içeriyor. BUmanzara’da, büyük baflar› elde edip Bo¤aziçi Üniversitesi’ne girmifl ve ilk senelerini Kilyos Kampüsü’nde geçirmekte olan gençlerin bu dönemlerinde onlara destek olmak, arkadafll›k etmek, beraber zaman geçirebilmek baflka bir deyiflle onlara abi/abla olmak amac› yat›yor. Ço¤u, Anadolu flehirlerinden gelen bu gençler için hem üniversite hayat›na hem de büyük flehirde yaflamaya bafllad›klar› bu dönemde onlar› do¤ru
BUmanzara Koordinasyon Komitesi
Gülin Yücel
yönlendirmek, ihtiyaç anlar›nda eriflebilecekleri bir temas noktas› sa¤lamak, ekip ruhu içerisinde tüm üyelerin (ö¤renci/abi/abla) beraber sosyalleflmesine yard›mc› olmak, iyi zaman geçirebilmelerini sa¤lamak BUmanzara’n›n hedefledi¤i konular. Peki ben neden BUmanzara üyesiyim? Birkaç sebeple özetlemem gerekirse flunlar› s›ralayabilirim: • Sosyal toplum anlay›fl› toplumun bugüne kadar bize verdiklerini, tecrübeyle gelifltirilmifl olarak topluma, toplumun iyilefltirilmesine yönelik çabalarla geri döndürmek • Sosyal toplum anlay›fl›n›n her birey için yayg›n ve sürdürülebilir olmas›n› desteklemek • Potansiyeli ve enerjisi yüksek gençlerle etkileflim; çift tarafl› iletiflimin verdi¤i motivasyonu edinmek • BU mezunu olarak üniversiteye katk›da bulunma çabas› gütmek • BU’nun ö¤rencilerine daha iyi bir ortam sa¤lamas›n› ve bu sayede iddial› yerini korumas›/ gelifltirmesine katk›da bulunmak Gülin Han›m, BUMA olmak çok zor ve zaman alan bir ifl mi? Asl›nda hiç düflünüldü¤ü kadar zor de¤il, öncelikle çok zevkli ve karfl›l›kl› faydalar› olan bir ifl bence. Mesela ben ilk ö¤rencimle karfl›laflt›¤›mda flunlar› düflünmüfltüm: Tanr›m çok genç! Yüzü de k›z›m›n yüzünü and›r›yor... ’92 mezunu
oldu¤umu duydu¤unda, ‘Aaa siz mezun oldu¤unuzda ben 2 yafl›ndaym›fl›m!’ demiflti... Zaman içerisinde birbirimizin entelektüel kapasitesini keflfettik. Art›k okudu¤umuz son kitaplardan, gitti¤imiz son sinema/ gösteri/sergilerden bahsediyoruz. Birbirimize karfl›l›kl› inceleyip üzerinde konuflabilece¤imiz link’ler yolluyoruz. Her buluflmam›z›, daha evvel onun gitmedi¤i ama okula yak›n olan semtlerde, kafelerde yapmaya çal›fl›yoruz. ‹stanbul tecrübesinin BU’lu olman›n en güzel yanlar›ndan biri oldu¤unu dflünüyoruz, konufluyoruz. Bana dan›flt›¤› konularda, zaman afl›m›ndan dolay› bazen cevap veremesem de, cevaplar› nerelerden alabilece¤i ve nas›l de¤erlendirebilece¤ine dair fikirlerimi paylafl›yorum. Yönlendirici de¤il, arac› olmak.. gerekti¤inde orada olabilmek, paylaflabilmek. BUMA’l›¤›n bununla ilgili oldu¤unu düflünüyorum. Ben ve k›z›m aras›nda bir nesile temas ediyor olmak çok güzel. Gençlik nerede, zaman içerisinde neler de¤iflmifl, bana ne kadar benziyor, benden ne kadar farkl›. Bunlar› de¤erlendirmek için çok iyi bir araç BUmanzara ve BUMA’l›k. Bunun k›z›mla olan iliflkim ve anneli¤imde de faydal› olabilece¤ini görüyorum. Hayat› boyunca ‹stanbul’da (ve Londra’da) yaflam›fl ve 40 yafl›na gelmifl bir birey ile 20 yafl›nda Hakkari Yüksekova’da yaflam›fl bir bireyin paylaflaca¤› neler olabilir? Asl›nda tek ortak paydan›n BU’lu olmak oldu¤u durumlarda kiflilerin keflfedebileceklerin s›n›rlar› o kadar genifl ki... ‹çinde yaflad›¤›n›z toplum, farkl› nesiller, gençlik ve kendinizle ilgili daha evvel hiç düflünmedi¤iniz konulara temas ederken bulabilirsiniz kendinizi. Kazanç her iki taraf için de var. Bu organizasyonun güzelli¤i de bu zaten. Bir sabah gazeteyi açt›¤›n›zda
BUMA’s› oldu¤unuz genç arkadafl›n›z›n resmini ‘Gelece¤in Liderleri’ bafll›kl› bir yaz›n›n yan›nda görmek… ‹flte gerçek tatmin bu! Oldu¤unuz yerden farkl› bir yerde bir gencin baflar›s›na, mutlulu¤una temas ediyorsunuz, paylafl›yorsunuz. Bu duyguyu her sosyal toplum anlay›fl›na sahip bireyin yaflayabilmesini isterim. Koydu¤unuz zaman herkesin kolayl›kla yapabilece¤i kadar. Haftada bir telefon veya e-mail, tercihen iki haftada bir yar›m saatlik bir kahve molas›. Bunun ötesinde özel durumlar için ulafl›labilir olmak yani cep telefonunuzun yan›nda olmas›. Baflka bir deyiflle koydu¤unuz zaman ile yaratt›¤›n›z de¤er, paylafl›m dengesi diye bakt›¤›n›zda asla zorlanmazs›n›z. Gülin Han›m teflekkürler. Bir de bu ayki desteklerinden dolay› AYIN GÖNÜLLÜSÜ seçilen Ayhan Bey’e soral›m, neden BUmanzara? Ayhan NEH‹RL‹ (Tarih ’09) OCAK 2010 AYIN Gönüllüsü BUmanzara ile ilk defa BÜMED’in üyelerine gönderdi¤i haftal›k e-bültenini okurken karfl›laflt›m ve Ayhan Nehirli konu gerçekten ilgimi çekti. Hemen BUmanzara’n›n web sitesini ziyaret edip projeyi daha detayl› inceledim ve ben de bu iflin mutfa¤›nda yer almal›y›m dedim kendime. Ocak ay›nda yap›lan tan›flma toplant›s›na ve sonras›nda da iki hafta önce yap›lan koordinasyon toplant›s›na kat›ld›m ve projede aktif olarak çal›flmaya bafllad›m. Yeni gelen ö¤rencilerin hayata daha iyi haz›rlanmalar› aç›s›ndan bu projenin çok yararl› oldu¤unu düflünüyorum ve elimden gelen deste¤i de vermeye devam edecegim. Bence mezunlar ile ö¤rencileri kaynaflt›rmas› aç›s›ndan da süper bir proje; hem o ö¤rencilerin heyecan›n› görerek bizler o y›llar›m›za dönüyoruz hem de onlar›n gelece¤ine olumlu bir katk›da bulunabiliyoruz. Daha uzun y›llar nice BUMA’lara, ö¤rencilere ve BUmanzaralara diyorum hem kendi ad›ma hem de Bo¤aziçi ad›na. Bizlerin bafllatt›¤› bu projenin her üniversitenin mezunlar derne¤ine örnek olmas›n›, her üniversite ö¤rencisi için böyle bir çal›flman›n yap›lmas›n› umuyorum. Son olarak BUmanzara’ya tüm Bo¤aziçi mezunlar›n› bekledi¤imizi hat›rlat›r, gruba üye olmak için tek yapmalar› gereken ifllemin de www.bumanzara.org sitemizdeki “Mezun Baflvuru Formu”nu doldurmalar› oldu¤unu belirtmek isteriz. 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 21
DOSYA
Yaz›: Aylin BURAN ’97 Foto: Yüksel ALTINTOP - Teoman GÜRZ‹H‹N
‹flsizlik-Mesleksizlik: Nedenlerine, Sonuçlar›na ve Çözüm Önerilerine Dair Yaklafl›mlar
www.edirnemesem.org.tr
Kronikleflmifl iflsizlik sorununun nedenlerinden biri de ülkemizdeki e¤itim sisteminin yanl›fll›klar› yüzünden gençlerin “meslek” sahibi olamamalar›. Türkiye için çok önemli bir sorun oldu¤una inand›¤›m›z “iflsizlik mi, mesleksizlik mi” sorusunu ele ald›k.
26 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
S
osyal, ekonomik, psikolojik boyutlar› ile çok yönlü ve derin bir konu olan iflsizlik, Türkiye gündeminin en hayati meselelerinden biri olarak var olageliyor. Konunun kapsam› ve hayatiyeti, ilgili nedenlerin, sonuçlar›n ve çözüm yollar›n›n çok yönlü yaklafl›mlarla ele al›nmas›n›n gereklili¤ini beraberinde getiriyor. Meslek edinme/edinememe ve iflsizlik ilintisi ise meseleyi irdeleyebilmek ad›na isabetli bir ç›k›fl noktas› olarak karfl›m›za ç›k›yor.
Konunun çok yönlülü¤üne eflde¤er olarak biz de meseleye iliflkin çok görüfllü bir dosya haz›rlad›k. Konuyu iflsizlik-mesleksizlik iliflkisi ba¤lam›nda PERYÖN baflkan›, Superonline ‹fl Destek Genel Müdür Yard›mc›s› Yi¤it Duman’dan ve BÜYEM Müdürü Prof. Dr. Tamer Atabarut’tan dinledik. Ayr›ca, E¤itim Fakültesi, E¤itim Bilimleri Bölümü ö¤retim üyesi Yrd. Doç. Dr. Zeynep K›z›ltepe’nin konuya iliflkin görüfllerini ald›k.
Yi¤it Duman ’96 .............................................................................................
‹flsizli¤in sebebi mesleksizlik Türkiye’deki iflsizlik problemi krizlerle oluflmufl bir iflsizlik problemi de¤il, sistemin bir sonucu. Dolay›s›yla bu sorunu çözecek tek yol var o da sonucun oluflmas›na yol açan sebepleri ortadan kald›rmak. Mesleksizlik de bu noktada ortaya ç›k›yor, iflsizli¤in sebebi mesleksizlik oluyor, çünkü biz e¤itim sistemimiz gere¤i ifl hayat›n›n gerektirdi¤i veya gerektirece¤i insan› yetifltirmiyoruz. Geçmiflte ifl hayat›nda nelere ihtiyaç duyulmuflsa hala bunlara göre insan yetifltiriyoruz ve sistem sürekli geriden geliyor. ‹zledi¤im bir sunumda, bugün dört y›ll›k lisans e¤itimi alan insanlar›n, mezun olduklar›nda % 70’inin eski bilgiyi kullan›yor olacaklar› bilgisi verildi. Zaten dünya inan›lmaz h›zl› bir flekilde ifli ve bilgiyi harc›yor. Biz halen mevcut mesleklerde insan yetifltirirken, eski bilgileri kullan›rken bir de üstüne kiflilere yeni dünyadaki yeni ihtiyaçlara göre iflin gerektirdi¤i nitelikleri edindirmiyoruz. Sonras›nda ise üniversite mezunu iflsiz insanlarla karfl› karfl›ya kal›yoruz. Bu durumda sistemimizi en bafltan kurgulamam›z laz›m.
Örtüflmeyen beklentiler Biz PERYÖN olarak geçen y›llarda bir anket yapm›flt›k. Üniversite ö¤rencilerine ve mezunlar›na “istedi¤iniz bölümde okuyor musunuz?” diye sorduk. % 49’u ben istedi¤im bölümde okuyorum dedi. Yani % 51 istemedi¤i bölümde okuyor. ‹stedi¤i bölümde okuyanlara sorduk yüzde kaç›n›z bu ifli yapacaks›n›z? Yine yar›ya yak›n›, okudu¤u dalda ifli yapmayaca¤›n› belirtti. Günün sonunda 100 kifli giriyor, 25 kifli ancak okudu¤u bölüm ile ilgili alanda çal›fl›yor. Bu kadar büyük israf› kald›racak bir ekonomimiz yok. Halbuki bütün bu sisteme harcad›¤›n›z parayla çok ciddi meslek okullar› kurabilirsiniz, meslek e¤itimi verebilirsiniz. Belli bir mesleki birikim gerektiren bir ifl için uygun kifliyi bulam›yorsun. Öbür tarafta da farkl› formasyona sahip olan, tamamen beklentisi baflka yöne gitmifl, senin kontrolün d›fl›nda yetifltirilmifl bir insan kitlesi var, o da o iflte çal›flmak istemiyor. Beklentiler uyuflmad›¤›nda bu sefer iflsiz insanlar, üniversiteli iflsizler ve bir yandan da ifle uygun olmayan kiflilerle u¤raflan iflverenler ortaya ç›k›yor. Kapsaml› bir insan kaynaklar› plan› yapabilmek ve 15 y›l sonraya bakabilmek... Türkiye gibi genç bir nüfusu olan ve geliflen bir ülkede insan kayna¤›n› planlamaktan daha kritik bir ifl yok. Ayn› bir flirket ölçe¤inde oldu¤u gibi çok ciddi bir insan kaynaklar› projesi haz›rlamam›z ve h›zl›ca hayata geçirmemiz laz›m. Haz›r ad›nda planlama geçen bir devlet kuruluflu varken bu planlaman›n bence DTP koordinasyonunda yürütülmesini do¤ru buluyorum. Sistemin ayaklar› ise Sanayi Bakanl›¤› ve Ticaret Bakanl›¤› olacak. Onlar da kendilerine ba¤l› ticaret ve sanayi odalar›na gidecekler ve önümüzdeki 15 y›l içerisinde ne tür bir ifl plan› içerisinde olacaklar›n›
Türkiye gibi genç bir nüfusu olan ve geliflen bir ülkede insan kayna¤›n› planlamaktan daha kritik bir ifl yok. soracaklar. Bu veriler Çal›flma Bakanl›¤› ve planlama teflkilat›n›n koordinasyonunda Milli E¤itim Bakanl›¤›na götürülecek, çünkü öncelikle insan yetifltiren e¤itim sistemi. O da dönecek bu sefer ilkö¤retim sistemine, ortaö¤retime, onun içindeki müfredata, mesleki e¤itim kurumlar›na, meslek liselerine, meslek yüksek okullar›na, üniversitelere, onlar›n bölümlerine... MEB sürekli güncellenen bu bilgilerle 15 y›l sonras›n›n insan ihtiyac›n› planlayacak. Hep 15 y›l sonras›n›n insan ihtiyac›n› planlamam›z laz›m ki ilkö¤retimden ald›¤›m›z bireyin 15 y›l sonra sahip olaca¤› donan›m güncel ihtiyaçlar ile örtüflebilsin. Bu sistemi kurabilirsek memlekette iflsizli¤in de sosyal s›k›nt›n›n da önüne geçeriz. E¤itim sistemini ihtiyaca uygun hale getirebilmek Türkiye’de son 5-6 y›lda bütün büyük gruplar›n akademileri olufltu. Örne¤in telekomünikasyon sektöründesiniz. Telekom özelinde
Pragmatik, öngörülü, yarat›c›, tutarl›... ‹fl hayat›nda daha pragmatik, daha yarat›c›, dünyay› bilen tan›yan, dünyan›n nereye gitti¤ini hisseden bireylere ihtiyac›m›z var. Ahlakl›, tutarl›, k›sa yoldan zengin olmay› de¤il de ahlakl› bir flekilde para kazanmay› hedefleyen, erdem sahibi insanlar fark yarat›yor ifl hayat›nda. ‹fl hayat›nda herkes nispeten rutin bir hayat içinde yafl›yor, bu hayat› zenginlefltirmek o kiflilerin pragmatik zekas›na kal›yor. Ayr›ca sahip olunan detaylar kifli için farkl› f›rsatlar› da beraberinde getirebiliyor. Örne¤in lisans e¤itimi çok farkl› olup s›rf kiflisel ilgisi sayesinde gelifltirdi¤i grafikerlik bilgisi ile ifl bulan ve kariyer yapan kifliler var. Yani bir flekilde “farkl›” olmak flart. Küçük fark›ndal›klar ciddi farkl›l›klar yarat›yor. Bu yüzden ülkenizi, dünyay› ve kendinizi tan›man›z laz›m.
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 27
yetiflmifl, teknoloji bilgisi yeterli düzeyde insan gelmiyor. Ben network uzman› ifle alaca¤›m zaman kifliyi buradaki network konusunda deneyimli kiflilere yönlendiriyorum ki yetiflsin. Dolay›s›yla 1-2 y›l geçmeden ondan performans beklemiyorum. Kifli dört y›ll›k e¤itim alm›fl, belki yüksek lisans yapm›fl, ifle al›fl›ndan itibaren 6-8 ay performans al›nam›yor, maafl› ödeniyor, yetifltirmek için masraf yap›l›yor. Bu sonuçta memleketin kayna¤›. Bu nedenle bizim e¤itim sistemimizi ihtiyaca uygun hale getirmemiz ve insanlar› da ona göre desteklememiz gerekiyor. Hangi ülkelerle ileride ifl birli¤i içinde olaca¤›z, teknoloji nas›l gelifltirece¤iz, ifl gücünü nas›l paylaflaca¤›z? Bunlar› da öngörerek ihtiyaç duyaca¤›m›z insanlar› yaratmam›z laz›m. Çok zengin bir ülkedeyiz, bu kadar kayna¤›m›z var. E¤itim sistemimiz bunu bofla harc›yor. K›sacas› kaynaklar de¤erlendirilip ifl gücü planlamas› yap›lmal›, e¤itim sistemine de bu nitelikleri bireylere katma sorumlulu¤u yüklenmeli ve bu da sosyal adalet içerisinde yap›lmal›.
Meslek Liseleri: Mesleki e¤itimin uzmanlaflma ad›na önemi ‹yi bir e¤itimle meslek lisesinden mezun olan birinin kazan›mlar› üniversitede edineceklerinden çok daha fazla. Bugüne kadar ülkede meslek lisesi problemi çeflitli siyasi nedenler de dahil olmak üzere bast›r›ld›. ‹nsanlara meslek lisesinden mezun olduklar› takdirde önlerinin aç›k olmad›¤› söylendi. Sistem eleye eleye meslek liselerinin ö¤renci profillerini de giderek düflürdü zira ra¤bet görmedi¤ini düflünen insanlar oraya gitmek istemediler. Bu sefer üniversite kap›lar›nda y›¤›lma oldu. Tabii bu noktada ailenin rolü de karfl›m›za ç›k›yor. Aileler çocuklar› üniversiteyi kazanamad›¤›nda mutsuz oluyorsa o çocu¤un üniversiteyi kazanmaktan baflka ç›k›fl noktas› olmuyor. ‹stihdam alanlar›n› de¤erlendirmek Örne¤in Türkiye ileride internet hizmetleri konusunda istihdam kaynaklar› olacak bir ülke. Dolay›s›yla, yaz›l›m konusuna veya
portal yönetimine odaklan›labilir ya da e-ticaret üzerine e¤itim verilebilinir. ‹lla dört y›l okunmak zorunda da olunmayabilir. ‹ki y›ll›k e¤itim de yeterli olabilir veya kifli marangoz olabilir zira yaln›zca Türkiye’de de¤il Avrupa’da yafllanan nüfustan ötürü bu alanda ifl gücü bulunmuyor. Dolay›s›yla biz marangoz yetifltiriyoruz ama kiflinin -örne¤in- yabanc› dili yok. Bir de yabanc› dil eklense müfredata, kifli ileride ifl bulamad›¤› takdirde ‹sviçre’de ifl bulur ve marangoz olarak ciddi bir maddi gelir elde edebilir. Türkiye’de ifl bulamay›nca bir s›k›flma yaflan›yor. Bütün marangozlar ayn› mahallede ifl bulmaya çal›fl›yor. Bu sefer ticaret düflüyor, rekabet art›yor. O zaman iki kifliyi doyurabilecek sistem on kifliyi doyuramaz oluyor. Bu sefer de marangozlar mutsuz oluyor. Hâlbuki meslek olarak marangozluk kötü bir meslek de¤ilken bir anda rekabet marangozlu¤u anlams›z bir meslek haline getiriyor. Asl›nda konu büyük resimden yola ç›karak çözümlendikçe mant›ken kolay anlafl›labilir bir resme dönüflüyor.
Dr. Tamer Atabarut’ 88 ...................................................................................
Üniversitenin, akademinin ve e¤itim veren kurumlar›n ifl dünyas›yla el ele, kucak kuca¤a bir yap›da olmas› laz›m.
28 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Ülkedeki ve dünyadaki dönüflümler Ülkenin uzun y›llard›r bo¤ufltu¤u kronikleflmifl iflsizlik sorununu sadece ekonomik olarak nitelemek do¤ru de¤il. Konunun sosyal ve e¤itim boyutlar› da var dolay›s›yla çok daha kapsaml› bir flekilde ele al›nmas› gerekiyor. Özellikle 1980’lerden sonra Türkiye’nin ekonomisinde ve ifl yap›fl flekillerinde bir de¤ifliklik göze çarpmakta çünkü daha önceki y›llarda Türk toplumuna bakt›¤›m›zda tar›m odakl› bir istihdam a¤›rl›¤› var. Nüfusa bakt›¤›m›zda ise k›rsal kesimlerde yerleflim oran› oldukça yüksek ama özellikle 80’li y›llarda Türkiye’de meydana gelen baz› geliflmeler neticesinde bu tamamen
de¤iflikli¤e u¤rad›. Dolay›s›yla hem k›rsal kesimden flehre göçlerle hem de h›zl› flehirleflme ile çok farkl› noktalara gelindi. Keza sosyal alanda da bir tak›m de¤ifliklikler meydana geldi. Türkiye’de yaflanan bu olgular d›fl›nda dünyan›n geldi¤i noktaya da bakt›¤›m›zda sektörlerdeki farkl›l›klar› da görüyoruz. Günümüzde art›k bilgi toplumundan bahsediyoruz. H›zl› bir flekilde bilgiler de¤ifliyor, güncelleniyor. ‹letiflim h›zland›, biliflim sektörü çok geliflti. Dolay›s›yla hizmet sektörü de a¤›rl›kl› bir alan haline geldi. Hizmet sektörüyle beraber finans sektörünün özellikle kalifiye elemanlar›n istihdam›nda önemli bir alan olarak öne ç›kt›¤›n› görüyoruz.
Bir yanda var olan flartlar, bir yanda ihtiyaçlar: Kesiflmeyen alanlar Genel bir de¤erlendirme yapt›¤›m›zda flöyle bir durum var: fiirket yöneticileri ve üst düzey yöneticiler ile konufltu¤unuzda kalifiye eleman bulamamaktan flikâyetçiler. Madalyonun öbür yüzüne bakt›¤›m›zda milyonlarca kifli, özellikle gençler iflsizlikten flikâyet ediyorlar. Demek ki burada önemli bir yanl›fll›k var. ‹fl dünyas›n›n istihdam etmek istedi¤i düzeyde eleman yok. Burada e¤itim aya¤› önemli. Dolay›s›yla üniversitelerimize, buna ba¤l› olarak mesleki e¤itim veren kurulufllara, Milli E¤itim Bakanl›¤›’na, yayg›n e¤itim alan›na önemli görev düflüyor, çünkü burada art›k bir iflsizlikten bahsediyorsak veya nitelikli ifl gücünün eksikli¤inden bahsediyorsak, demek ki var olan flartlar› ve ihtiyaçlar› örtüfltüremiyoruz. Bu do¤rultuda yap›lacak önemli çal›flmalar oldu¤una inan›yorum. E¤itim kurumlar› ve ifl dünyas›: Birlikteli¤in gereklili¤i Üniversitenin, akademinin ve e¤itim veren kurumlar›n ifl dünyas›yla el ele, kucak kuca¤a bir yap›da olmas› laz›m. Önce bizim buradan yetifltirdi¤imiz, mezun etti¤imiz kiflilerin ifl dünyas›n›n beklentilerine karfl›l›k verebilecek niteliklere sahip olmas› laz›m, yoksa yetifltirilen mühendis ya da iflletmeci say›s› ile maalesef bir noktaya ulafl›lam›yor. Ara eleman konusunda büyük s›k›nt›lar var. Bunu gidermek için kurulan meslek yüksek okullar› da ne yaz›k ki ifl dünyas›n›n bekledi¤i düzeyde de¤il. Toplumsal olarak da bakt›¤›m›zda meslek yüksek okullar› mezunlar› sanki “ikinci s›n›f” muamele görmekte, farkl› fleklinde alg›lanabilmekteler. Hâlbuki ara eleman olarak teknik donan›mlara sahip bu kiflilere çok ihtiyaç var. Hatta bakt›¤›m›zda bu donan›mlara sahip kiflilerin
durumlar›n› maddi olarak da de¤erlendirecek olursan›z çok iyi gelirlere sahip olabiliyorlar. Üniversiteler iflsizlik sorununda hangi noktada konumlanmakta? Dört y›ll›k bir üniversite mezununun sahip olaca¤› vas›flarla ilgili üniversitelere görev düflüyor. Bir mühendis yetifltiriyorsak, mezun etti¤imizde sadece mesleki alanda yetifltirmiyoruz. Kiflinin öncelikle düflünce yap›s›n› de¤ifltiriyoruz. Kifliye araflt›rmac› olma, kendi ihtiyaçlar›n› belirleyip do¤ru ad›m atabilme, sentez yaparak bilgileri de¤erlendirebilme gibi vas›flar kat›yoruz ama burada stratejik bir planlama do¤rultusunda ülke çap›nda bakt›¤›m›zda kendi içimizde enflasyon yaratt›¤›m›z› görüyoruz. Sonras›nda ise mezun etti¤imiz kifliler çok ilgisiz alanlarda ve çok daha az donan›mla yap›labilecek ifllere kendileri talip olup yap›yorlar çünkü o noktada iflsizlik, gelir elde edememe kayg›s› ortaya ç›k›yor. Dolay›s›yla kifliler çok da kendilerine uygun olmayan ifllerde istihdam edilmek zorunda kal›yorlar. ‹flsizlik konusuna ekonomik, sosyal, e¤itim boyutlar› ile yani bir bütün olarak bakt›¤›m›zda üniversitelerin temel aktörlerinden bir tanesi oldu¤unu görüyoruz. Meslek tercihi yapabilmek ve ö¤rencileri kariyer yollar›nda do¤ru yönlendirmek Bizim ilk bafltaki s›k›nt›m›z kariyer planlamas› ile ilgili. Her fleyden önce ö¤rencilerimizin kariyer planlamas›n› yapam›yoruz, onlar› yönlendiremiyoruz. Meslek liseleri daha çok göz ard› edildi¤i için çocuklar›m›z liseye gitsin, sonra üniversite okusun ve devam etsin istiyoruz. Hâlbuki bu belki de onun kiflili¤iyle ve özbenli¤iyle uyuflmuyor. Daha çok toplumsal bask›lar›n etkisi alt›nda kal›yoruz. Bu insanlar› mutsuz ediyor. Ülkemizde meslek tercihleri çok gerçekçi nedenlerle
www.ziyakalkavanadml.k12.tr
www.okulweb.meb.org.tr
www.dfkeml.mebnet.net
BÜYEM’in sundu¤u programlar BÜYEM, üniversite mezunlar›na yönelik uzmanl›k programlar› (insan kaynaklar›, finansal yönetim, sistem analistli¤i gibi), lise mezunlar›na yönelik meslek edindirme kurslar› (gazetecilik, halkla iliflkiler, otelcilik gibi), üniversite ve lise mezunlar›na yönelik beceri kazand›rma programlar› (yabanc› diller, etkinlik yönetimi, bankac›l›k gibi) sunmakta. BÜYEM ayr›ca özel ve kamu kurumlar›n›n ihtiyaçlar›na göre yap›land›r›lm›fl, ekonomi, pazarlama, mühendislik uygulamalar›, yönetim ve organizasyon, e¤itim teknolojileri, biliflim, kültür-sanat ekseninde beceri programlar› düzenlemekte.
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 29
yap›lamayabiliyor. Meslek tercihini yapt›ktan sonra ise kifli puan›yla örtüflmedi¤i için aç›kta kalmayay›m korkusuyla herhangi bir bölüme girip okumaya bafll›yor. Bitirdikten sonra zaten istemedi¤i bir bölümü okumufl oluyor ve yine ayn› tatminsizlikle istemedi¤i bir ifle giriyor. Bunlar›n hepsi birbirini etkileyen süreçler. Bu da insan›n hem kendinin hem de etraf›ndakilerin mutsuzlu¤una yol aç›yor. Yeni bir yol: Meslek edindirme, beceri kazand›rma ve uzmanl›k programlar› Bu noktada meslek edindirme, beceri kazand›rma ve uzmanl›k programlar›n›n önemi ortaya ç›k›yor. Bizim bu programlar ba¤lam›nda baz› temel hedeflerimiz var. Biraz önce insanlar istedikleri meslekleri tercih edemedikleri için baflka yerlerde çal›fl›yorlar dedik. Örne¤in hat›r› say›l›r bir üniversiteden mezun olmufl bir kifli mezun oldu¤u alanda çal›flmak istemiyor. Bizim düzenledi¤imiz bir ya da iki y›ll›k meslek e¤itimini al›yor. Daha sonra o meslekte çal›flmaya bafll›yor. Halbuki diploma ald›¤› baflka bir branfl var. Biz meslek edindirme programlar› ile onlara yeni bir yol açm›fl oluyoruz. ‹stedikleri meslekte çal›flabilecek donan›ma sahip olmalar›n› sa¤l›yoruz. Bunun d›fl›nda yine beceri kazand›rma ve meslek edindirme programlar›m›zla flunu hedefliyoruz: Art›k dünyada bilgiler çok h›zl› de¤ifliyor ve kiflilerin meslek ve ifl hayatlar›na bakt›¤›m›zda birkaç farkl› alanda ifl yapabiliyorlar. Dolay›s›yla onlara hem bilgilerini güncelleyecek e¤itimler veriyoruz, hem de farkl› bir alanlarda e¤itim olana¤› sunuyoruz. Yüksek lisans, doktora yapmak yerine kifli gelip burada bir sertifika program›yla 3 ayl›k, 6 ayl›k ya da 1 senelik bir program sonunda girmek istedi¤i alanla ilgili e¤itim alabiliyor. Burada biz, BÜYEM ve benzer kurumlara büyük ifl düfltü¤ünü görüyoruz ve önemli bir eksikli¤imizi tamamlayabilmek için toplumsal bir ifl yapt›¤›m›z› düflünüyoruz.
Yrd. Doç. Dr. Zeynep K›z›ltepe görüflü: Bu o kadar dall› budakl› ve karmafl›k bir sorun ki öyle tek bir çözümle bir kerede mucizevî bir flekilde halledilecek gibi de¤il. Ben bu konuyu günümüzde üniversitelere yüklenen anlamdan yola ç›karak ele alaca¤›m. Üniversiteler o ilk kuruldu¤u zamanki gibi konusunda araflt›rmas›n› yapan profesörden faydalanmak, onun periferinde olup da ayd›nlanmak için girilen yerler de¤il. Kitlelerin artmas›yla çoktan seçmeli, standart testlerle girilen birer yüksek meslek okullar› haline gelmifl art›k. Üniversitelere girdikten sonra da ayn› minval devam ediyor. Ö¤rencilerin ufuklar›n› açan, yarat›c›l›¤› destekleyen, araflt›rma yapmay› teflvik eden bir sistem yok üniversitelerde. Çerçevesi s›k› s›k›ya çizilmifl, keskin flablonlu programlar, bol bol s›navlar, hocan›n ö¤rencisini kiflisel olarak tan›mas› mümkün olmayaca¤› kadar kalabal›k s›n›flar... ‹çeri¤i çok az bilip, s›rf ezberleyerek yüksek notlar almak mümkün bu sistemin içinde. Durum böyle olunca ifl yerleri aç›s›ndan kalifiye eleman bulmak da zorlafl›yor. Üniversiteler ö¤rencilerin kafalar›ndaki sorulara, sorunlara cevap arama ve tabii ki bulma yerleri olmal›; yaflam perspektifi vermeli. Ö¤renciler arzu ettikleri, hevesleri, becerileri olduklar› bölümlere girebilmeli. Bunun için aile içinde çok iyi gözlem yapan, duyarl›, e¤itimli yak›nlar› olmal› ya da ayn› duyarl›l›kta ve bilgelikte okul öncesi, ilk/ortaö¤retim ö¤retmenleri olmal›. Vygotsky’nin dedi¤i gibi çocuklar bu bilgi kültürü içinde yetiflmeli. Böyle bir kültürün oluflmas› için anne-baba ve hizmet-içi ö¤retmen e¤itimi çok yayg›n ve ayn› zamanda etkin olmal›. Ne yaz›k ki sistem iyileflece¤ine gittikçe daha da zorlay›c› bir hal almaya bafllad›.
www.istihdam.proje.org 30 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Ö¤retmenli¤in yukar›da bahsetti¤imiz gibi yani bugünün küçükleri ama yar›n›n büyüklerine direkt olarak hitap eden ve bu ba¤lamda ne kadar hayati bir meslek oldu¤unu hala çok kifli anlam›yor. Üniversitelerin içinde bile bir türlü anlafl›lam›yor. Üç befl dersle elde edilecek bir meslek haline getirilmeye çal›flt›klar›na bak›l›rsa... Girilen ifller de çok heves aç›c›, zihin gelifltirici de¤il. Çocuklar kendilerine do¤ru dürüst “yönderlik”(mentorluk) yapacak kifliler olmad›¤› için ifllere farkl› beklentilerle giriyorlar. Bugün ar-gesi olan ifl yeri neredeyse yok gibi. fiöyle bir sektörlere bak›p birkaç örnek vermek gerekirse, insanlar mühendisli¤i flehir merkezlerinde masa bafl›nda yap›lacak bir meslek olarak alg›l›yorlar. Belki baz› sahalarda öyle ama ço¤u mühendislik üretime ba¤l› oldu¤u için- fiziksel anlamda da çaba gerektiren bir meslek. Gere¤ini yapamad›klar› için de hüsrana u¤ruyorlar; flevkleri k›r›l›yor. Tekstil dünyas›na bak›yorsunuz tümüyle yurtd›fl›ndan kopya. Özgün tasar›m yok; iflveren olarak bunu isteyen de yok. Hatta bu heveslerle gelenin flevkini bile k›r›yorlar. Bankac›l›k sektörü malum; yüksek dereceli memur gibiler insanlar orada. Halbuki iflyerleri de flevk verici, yenili¤e, yarat›c›l›¤a, araflt›rmaya aç›k, takdiri bol yerler olmal›. Demek oluyor ki iflsizlik konusu, okul öncesinden iflyerlerine kadar uzanan çok yönlü, çok kapsaml› bir mesele. Sorunlara çözüm için e¤itim sistemini tümüyle ele almak, eskimifl, köhnemifl anlay›fllar› de¤ifltirmek gerek. Bu konuyla ilgili tüm birimleri, kiflileri bir program dâhilinde seferber ederek ancak uzun süreli bir planla çare bulmak mümkün.
T‹YATRO
Yaz›: Hande ORTAÇ AKSOY ’03 Foto: P›nar ÖZKUL
Güzel bir ay›n en güzel günleri:
8 Mart ve 27 Mart Mart ay› bünyesinde iki önemli tarihi bar›nd›r›r ki unutmak de¤il tam tersine üstüne basarak konuflmak, yeni tart›flmalarla zenginlefltirmek gerekir bu günleri... 8 Mart Dünya Kad›nlar Günü ve 27 Mart Dünya Tiyatrolar günü.
8
Mart’›n tüm dillere tercümesi “özgürlük mücadelesi”dir. Her y›l de¤iflerek, eksikliklere ve haks›zl›klara göre flekillenerek tekrar ve tekrar kendini var eden bir mücadeledir bu. Kad›nlar›n ayn›laflmadan, her kim iseler o flekilde toplumda yer bulma aray›fllar›n›n somutlaflt›¤› bir gündür. Literatür sadece bu günü iflaret etse de biz biliyoruz ki mücadele her yerde ve her zaman devam ediyor, dünyay› her dakika dönüfltürüyor, sorular sorup cevaplar›n çeflitlili¤i karfl›s›nda flafl›r›yor, flafl›rt›yor ve kapsayarak geniflliyor. Otobüs’ün yolcular› rengarenk kad›nlar... Otobüs, Tiyatro Bo¤aziçi taraf›ndan kad›n tiyatrosu formunda sahneye koyuluyor.
32 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Oyuncu kadrosunun da sadece kad›nlardan olufltu¤u oyunun en önemli özelli¤i gösterimin sadece kad›n izleyicilere aç›k olmas›. Sergilenen durumlar›n mahremiyeti ve seyircilerle kurulmak istenen samimi ortam›n›n gerektirdi¤i bir tercih bu durum. 8 Mart’ta sadece kad›nlara b›rak›lm›fl bir sahne ve sadece kad›nlara ayr›lm›fl bir salonda, kad›nl›k durumlar›n›n kad›nlarca tart›fl›ld›¤› bir oyun... Görmenin ve görünmenin mümkün oldu¤u kadar sterilize edilmifl hali. Özellikle böyle bir tercihle sergilenmifl bir oyun seyretmemifl kifliler için farkl› okumalar› beraberinde getirecektir eminim. Oyun feminist bir dramaturji ve kolektif bir kad›n çal›flmas›yla ortaya ç›kar›lm›fl. Ama içerikten
anlat›ma kadar her yerine ifllemifl o masals› tonun, beklenen o protest tav›rdan çok farkl› etkiler b›rakaca¤› aflikar. Bir otobüste yolculu¤a ç›km›fl on kad›n. Her birinin ad› farkl› bir renk. Birbirinden farkl› renkte on kad›n bir otobüsün içinde seyahat ediyorlar. Bayan Kahverengi... Bayan Yeflil... Bayan Turuncu... Bayan K›rm›z›... Bayan Sar›... Bayan Mavi.... Bayan Pembe... Bayan Siyah... Bayan Gri... Bayan Beyaz... Renkler birbirlerine nas›l benzemezse kad›nlar da birbirlerinden çok farkl›. Yollar› apayr›. Sohbet derinlefltikçe, içler döküldükçe, hikâyeler ö¤renildikçe oyunun da rengi de¤ifliyor ve oyun metni bir kad›n masal›na
Otobüs, Tiyatro Bo¤aziçi taraf›ndan kad›n tiyatrosu formunda sahneye koyuluyor.
dönüflüyor. Anlat›la anlat›la yollar bir yerde kesifliyor, renkler birbirine kar›fl›yor. Ad› beyaz olan, bir gelin... ‹nce ince a¤larken di¤erleri de onun yoluna düflüyor, yan›nda gidiyorlar. Yollar›na neler mi ç›k›yor? Bu da oyunun kendi verece¤i cevap olsun. Tiyatro ise Dionysos’tan bu yana, çok çok eski zamanlardan bu güne tafl›nm›fl kadim bir sanat. ‹nsanlar›n, toplumlar›n, kitlelerin, egemenlerin, ezilenlerin... Herkesin dili olmufl zaman içinde... Tart›flmalar› tarihle birlikte flekillenmifl, uygarl›¤›m›z kadar eski, bizim kadar kafas› kar›fl›k... Bir nevi kendi tarihimizi kutluyoruz 27 Mart’ta. Günümüzde kurgu ve gerçeklik aras›ndaki ba¤, teknoloji ve hikâye anlat›m›ndaki tekniklerin geliflmesiyle zay›fl›yor olsa da belki tiyatro sahne, oyuncu ve metin ayr›m›n›n en dürüst yap›labildi¤i alanlardan biri (Deneysel örnekleri d›flar›da b›rak›p tiyatronun yayg›n anlam›yla demek daha do¤ru). Hikâye anlatmay› ve dramaturjiyi merkeze alarak derdi hayat›m›zda/bak›fl aç›m›zda sanat›yla bir k›r›lma yaratma olan Tiyatro Bo¤aziçi hem tarihi hem de pratikleriyle 27 Mart’ta hat›rlanmay› fazlas›yla hakediyor.
Ustaya sayg› duruflu... Tiyatro Bo¤aziçi 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nü tiyatro anlay›fl›n›n bel kemi¤ini oluflturan önemli isimlerden biri olan Molière’le kutluyor. Tiyatro Bo¤aziçi’nin baflar›l› rejisiyle Molière ete kemi¤e bürünüyor. Molière’in edebiyat kitaplar›nda yer alan bir ansiklopedi maddesinden, sahne üstünde üç boyutlu bir tiyatro insan›na dönüflümünü izliyoruz. Tiyatro Bo¤aziçi her yafltan seyirciye yönelik olarak tasarlad›¤› adeta mini bir Molière retrospektifi sunuyor bize. Molière’in sanat yaflam›ndaki kritik dönüm noktalar›n›n derinlikli bir
okuman›n ard›ndan tespit edilmesi ve bu anlar›n sahne üstünde canland›r›lmas›yla oyunun temel yap›s› oluflturuluyor. Baflar›l› arka plan tasvirleri ve incelikli oyunculuklar sayesinde keskin dönüflümler ve y›l atlamalar› bile garipsenmeden, Molière’in sanat yaflam›n› meydana getiren önemli olaylar anlat›l›yor. Büyük oyunlar›ndan Cimri, Kibarl›k Budalas› ve Hastal›k Hastas›’ndan da sahneler canland›r›ld›¤› oyunun oyuncular›n› da ayr›ca tebrik etmek gerekiyor. Commedia Dell’arte’den tutun da en okkal› Molière metinlerinin oldukça baflar›l› canland›rmalar›n› izliyorsunuz sahnede. Biribiri içinden ç›kan ve soluksuz baflka bir forma evrilen sahneler sayesinde ilginizi kaybetmedi¤iniz gibi baflar›l› kurgu sayesinde de yolunuzu kaybetmiyorsunuz. K›saca kostümlerinden performans›na ve büyük ustaya yaklafl›m›na kadar her anlamda izlenmesi gereken bir oyun. Uzun k›fl›n bahara dönüflmeye çal›flt›¤› biraz haylaz bir ayday›z. Hâlâ d›flar›s› çok tekin de¤il. Bu ay›n yükünü atman›z için Tiyatro Bo¤aziçi her yafltan izleyici için perdelerini sonuna kadar açm›fl durumda. Fuayesinde s›cac›k çay›yla Demir Demirgil Salonu izleyicilerini bekliyor.
Molière’in sanat yaflam›n› meydana getiren önemli olaylar›n anlat›ld›¤› oyundan bir sahne...
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 33
Yaz›: Duygu KAMBUR Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
K‹TAP
Sand›ktaki Hat›ralar: Çocukluk, Tehcir, ‹stanbul
Robert Kolej eski hocalar›ndan Ohannes Aram Kondayan’›n, Sand›ktaki Hat›ralar adl› BÜ Yay›nevi’nden ç›kan kitab›n›n önsözünü yazan Nüket Esen’le kitaba ve kitab›n b›rakt›¤› izlere dair konufltuk.
“...O zamanlar bu insanlar›n bir y›¤›n talihsiz yarat›k oldu¤unu, orduya kat›lmaya zorland›klar› için zaten kendilerinin de çok mutsuz oldu¤unu ve kendilerinden daha talihsiz birilerini görünce de bir çeflit teselli bulduklar›n› bilmiyordum. Bizden nefret etmek için bir sebepleri yoktu ve zevklerinin vahfleti özellikle çok asap bozucuydu; çünkü bize yabanc›lar›n, d›fllananlar›n bile di¤erlerinin eziyetine eziyet katmay› isteyecek denli insanl›ktan ç›kabileceklerini göstermiflti.” (s. 36)
S
and›ktan ç›kan hat›ralardan beni en çok etkileyeni yukar›da da al›nt›lad›¤›m Tehcir (1915 - 1918) bafll›¤› alt›nda yer alan “Yolculuk” oldu. Kitapta anlat›lan yolculuk çok k›sa. Hepi topu iki buçuk sayfa. Ama a¤›r, alt›nda kalaca¤›n›z cinsten. Bo¤az›n›z› dü¤ümletecek bir gerçekli¤e sahip. Kitab›n tamam› öyle asl›nda. Oldukça duru oldukça yal›n incecik bir kitap, fakat okudu¤unuz zaman yüre¤inizde ve belle¤inizde b›rakaca¤› yer kitapl›kta kaplad›¤› yer kadar olmayacak bundan emin olabilirsiniz. Kitab›n bende yaratt›¤› bu etkiyle önsözün yazar› BÜ Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü ö¤retim üyesi Nüket Esen ile kitab›n ayak izlerini konufltuk. Sizin asl›nda Ohannes Kondayan’›n efli Betty Kondayan’›n ö¤rencisi oldu¤unuzu biliyoruz, bize biraz o dönemi ve sizi bu denli etkileyen bu ikiliyi anlatabilir misiniz? Önsözde de söyledi¤im gibi Lise 3. s›n›fta ‹ngiliz Edebiyat› hocam›z Ms Kondoyan’d› ve hakikatten çok iyi bir hocayd›, hem iyi ö¤renirdiniz hem keyifli ders olurdu. Biz Arnavutköy Amerikan K›z Koleji’ndeydik, eflinin de erkek k›sm›nda Robert Kolej’de oldu¤unu bilirdim. Erkek kampüsü Bo¤aziçi’nin bugün oldu¤u yerdi. Mr Kondayan, Robert Kolejli arkadafllar›m›z›n “Kondi” diye dillerinden düflürmedikleri meflhur matematik hocas›yd›. “Kondi” afla¤› “Kondi” yukar› anlayaca¤›n›z... Koleji bitirince Robert Kolej mezunu biriyle evlendim. Onun da hocas›yd› Mr Kondayan. O zamanlar aram›zda konuflurduk “Biz de Kondilerin tezgah›ndan geçmifliz.” diye. Seneler sonra da ben Ermenilerle ilgili meseleleri ö¤rendim. Gerçekten gençli¤imde hiç haberim yoktu, hiç bilmiyordum.
34 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
duymad›m. ‹zmit’ten bütün bir köy boflalt›l›yor ve 2. Dünya Savafl›’nda aynen Almanya’da oldu¤u gibi insanlar havas›z yük vagonlar›na doldurularak sürülüyor Suriye’ye do¤ru. Bütün bunlar› okuyunca müthifl rahats›z oldum ve bunlar›n yay›nlanmas› gerekti¤ini düflündüm.
Nüket Esen: “Bu hikayeler Ermenilerin diyebilirsiniz ama onlar bu topraklar›n insanlar› olduklar›ndan yine bizim hikayelerimiz, bu geçmifl hepimizin geçmifli.” Üniversiteden mezun olduktan sonra m›? Evet, maalesef 30 yafl›ndan sonra ö¤rendim Türkiye tarihindeki Ermenileri. Bize hiçbir fley anlat›lmad›, hiçbir fley söylenmedi. Hatta 20 yafl›na kadar oturdu¤umuz evin kap›c›s› Ermeni’ydi ama o zamanlar benim için sadece Anadolu köylülerinden biriydi, baflka bir fley ifade etmiyordu. Tabii Ermenilerin yaflad›klar›n› ö¤rendikten sonra Kondayanlar›n hayat› daha çok ilgimi çekmeye bafllad›. Sonra ben -yaklafl›k 35 sene sonra- 2003’te Betty Kondayan’la mektuplaflmaya bafllay›nca Ohannes Kondayan’›n o dönemlere dair yaz›lar›n›n oldu¤unu ö¤rendim ve bu yaz›lar› isteyip okumaya bafllad›m. Okudukça Mr Kondayan’›n dünyas› çok ilginç gelmeye bafllad› bana. Mesela en çok dikkatimi çeken ‹zmitli olmas›yd›, çünkü hep ne ö¤rendik? Ermeniler, 1. Dünya Savafl› s›ras›nda Do¤u Anadolu’da Ruslara yard›m ediyorlar gerekçesiyle Suriye çöllerine sürüldü. Yaln›z ben ‹zmit’e kadar Ruslar›n geldi¤ini
Bu yaz›lar›n yay›nlamas›nda sizin önayak olman›z› sa¤layan baflka nedenler var m›yd›? Bir kere Robert Kolej gelene¤i benim için çok önemli. Benim hayat›m 10 yafl›ndan beri Arnavutköy ve Bebek kampüsleri aras›nda geçti ve herkes böyle düflünmeyebilir ama bundan dolay› Türkiye’de ayr›cal›kl› bir e¤itimin bana sunuldu¤unu düflünüyorum. Bu benim becerim de de¤il bir yerde, herkese bu f›rsat gelmez. Siz de size sunulan bu ayr›cal›klar› bir flekilde ödemek istediniz... Kesinlikle, çünkü yaz›lar› okuyup yay›nlanmas› gerekti¤ini düflündü¤ümde bir yandan da kolej gelene¤iyle ilgili bir fley ortaya ç›kar›yormuflum gibi geldi. Mr Kondayan’›n ‹stanbul’a gelmesi, burada Robert Kolej’in ona sahip ç›kmas› bütün bunlar kafam›n bir köflesinde vard›. Bunun yan› s›ra vicdani bir sorumluluk hissettim.
Ben edebiyatç›y›m, ben Ermenilerin hikayesine ancak edebiyat yönünden katk›da bulunabilirim. Dolay›s›yla ben kalk›p da politik ahkam kesemem, sosyolojik saptamalar yapmak, haddimi aflmak istemem. Ermenilerin Türkiye’de yaflad›klar› tarihin sorgulanmas› gerekti¤ini düflünüyorum. Her fleyden önce kendi kimlikleriyle bu ülkede var olduklar› fark edilmeli. B›rak›n 1915’te ne oldu ne olmad›, o de¤il sorunum. Bu insanlar›n var oldu¤unun ve var olmaya haklar› oldu¤unun, bu topraklar›n insanlar› olduklar›n›n vurgulanmas› laz›m. Bu hikayeler Ermenilerin diyebilirsiniz ama onlar bu topraklar›n insanlar› olduklar›ndan yine bizim hikayelerimiz, bu geçmifl hepimizin geçmifli. Böyle bir f›rsat geçti elime, ufak bir fley. Üstelik yaz›lar benim uzmanl›k alan›ma yönelik an› hikayeler fleklinde yaz›lm›fl. Baflka bir neden de Betty Kondayan’d›r, çünkü benim edebiyatç› olmam› büyük ölçüde sa¤layan Ohannes’in eflidir. Hayran oldu¤um ve edebiyat› bana çok sevdiren bir hocayd› Ms Kondayan. Bir nevi minnet borcunuzu da ödemifl oldunuz Ms Kondayan’a... Evet, bütün bu sayd›klar›m bir araya geldi ve beni teflvik etti, ben de Betty Kondayan’› teflvik ettim.
Ohannes Aram Kondayan ailesiyle birlikte...
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 35
Betty de ikna olunca çok iyi bir edebiyatç› oldu¤unu düflündü¤üm Karin Karakafll›’dan yaz›lar› çevirmesini rica ettim, o da kabul edince kitap ortaya ç›kt›.
O. Aram Kondayan iki yak›n›yla birlikte (1915).
O. Aram Kondayan annesiyle...
O. Aram Kondayan 1940 y›l› sonlar›nda ö¤rencileriyle...
36 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Kitab› okurken beni etkileyen fleylerden biri de Mr Kondayan’›n matematik hocas› olmas›na ra¤men iyi bir edebiyatç› gibi kendisini çok güzel ifade edebilmesi ve o dönemi güzel bir dille anlatabilmesiydi. Mr Kondayan sizce de ak›c› ve duru bir üslup yaratmam›fl m›? Bence de, kesinlikle öyle. Yaln›z bunun alt›nda yatan iki faktör var, birincisi Ohannes Kondayan’›n kendi duyarl›l›¤› ve dünyay› alg›lay›fl›, ikincisi dilde düzeltmeler yapan edebiyat hocam›z Betty Kondayan. Onun için asl›nda diyebiliriz ki bir kar›-koca ortakl›¤› var. ‹ç duygu, koku tamam›yla Ohannes’e ait ama bunun bu flekilde ifade edilebilmesi Betty’e de çok ba¤l›. Tabii ki yaz›lar Betty’e ait de¤il ama düzeltmeleri oldu¤unu biliyorum. Kitab›n milliyetçilik hareketlerinin yükseldi¤i bir döneme denk gelmesi onu daha da önemli k›l›yor bence. Size göre bu felaketler döneminde kitab›n dokundu¤u noktalar var m›, durdu¤u yer neresi? Dokundu¤u noktalar elbette var, ancak burada ne politik bir söylem var ne de kas›tl› bir fley yaz›lm›fl. Kötü bir niyet görmüyorum ben, tamam›yla çocuklu¤unda yaflad›¤› fleyleri anlat›yor. Orada zaten görüyorsunuz baz› fleyleri. Mesela vagonlara doldurulduklar› zaman askere al›nan köylülerin onlara g›rtlak kesme hareketleri yapmalar›... Bunlar politik söylemlerin d›fl›nda hayattan iç burkan enstantaneler. Art›k tarihçilik de bu yola do¤ru yöneliyor biliyorsunuz. Belgelerin yan›nda s›radan insanlar›n hayatlar› da önemli olmaya bafllad›, çünkü onlar›n hayatlar›ndaki küçük
O. Aram Kondayan (1920).
küçük parçalardan geçmiflin resmini biraz daha net oluflturuyoruz. Onun için bence bu hikayeler oldukça önemli. Anlat›lanlar o dönemdeki sadece bir kiflinin de¤il bir ülkenin yaflay›fl tarz›. Son olarak sizden kitapta en çok etkilendi¤iniz k›sm› bizimle paylaflman›z› rica etsem... fiöyle diyeyim size; “Anneannem” adl› öykü/an›da anlat›lan o Ermeni köyü ve o anneannenin gücü beni çok etkiledi. Betty Kondayan’la da bunu paylaflt›¤›mda flunu ö¤rendim ki flu an 50 yafllar›nda olan o¤ullar› Haig de babas›n›n hikayelerini okuduktan sonra bu öykü/an›dan çok etkilenmifl ve Ermenilerdeki güçlü kad›n varl›¤›n› bir kez daha fark etti¤ini söylemifl. Hakikaten anneanne bir kad›n tipi olarak çok ilgimi çekti. Bir de tabii küçük bir parça olarak aileye su getiren askerin hikayesi çok etkileyici. ‹flte Ohannes’in öykülerinin güzelli¤i orada... Çok öfkeli olabilir bu adam, çok öfkeli yazabilir, ama öyle yazm›yor, yaflananlar› yaz›yor güzel taraflar›yla birlikte. Sa¤duyuyla ince ince yaz›ld›¤› çok belli zaten. Belki de kitaba tad›n› veren bu incelik öyle de¤il mi? Tabii ki, e¤er öfkeli olsayd› silebilirdi bile askerin onlara yapt›¤› iyili¤i, ama güzelli¤i de yaz›yor yaflanan kötü an›lar› da. Evet yaz›lar öyle edebiyat harikas› de¤iller ama sa¤duyuyla yaz›lm›fl dokunakl›, okunas› an›lar.
Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
ÜN‹VERS‹TEDEN PORTRELER
‹ki baflar›l› akademisyen ve bilimin iki ayr› yüzü
Bu ayki “Üniversiteden Portreler” dizimizin baflar›l› ve genç akademisyenleri Felsefe Bölümü ö¤retim üyelerinden Doç. Dr. Murat Baç ve Endüstri Mühendisli¤i bölümü ö¤retim üyelerinden Doç. Dr. Necati Aras. Genç akademisyenlerimizin baflar› öykülerini okurken varl›k ve bilgi felsefesinden, kullan›lm›fl ürünlerin geri kazan›m›na kadar sosyal ve fen bilimleri olmak üzere bilimin ayr› alanlar›ndaki pek çok konuda bilgi sahibi olacaks›n›z. yazd›¤› Türkçe yaz›larda ise sözsessizlik iliflkisi, tüketimsel özgürlü¤ün felsefi görünümü gibi konularda fikirler üretmifl Baç. fiu s›ralarda “varl›k” kavram› üzerinde düflünmeyi sürdürüyor. Araflt›rmalar›n›n genel yörüngesi, Avrupa felsefe gelene¤inde iyi bilinen baz› düflünsel gereçleri de kullanarak çözümleyici felsefenin ünlü sorunlar›ndan baz›lar›na iliflkin çözümler üretmek. Özellikle de, varl›k kavram›n›n inceliklerinin ve gizeminin tam olarak anlafl›lmas›nda felsefe tarihi, kritik düflünme gelene¤i, sosyal ve do¤al bilimler, poetika, Tarkovski ve aylakl›¤›n önemli yararlar› oldu¤una inan›yor.
Doç. Dr. Murat Baç Bölümü: Felsefe E¤itimi: • Doktora - University of Alberta, Felsefe Bölümü, 2001 • Yüksek Lisans - ODTÜ, Felsefe Bölümü, 1992 • Lisans - ODTÜ, Elektronik Mühendisli¤i Bölümü, 1989 Doç. Dr. Baç neler yap›yor: En genel anlamlar›yla varl›k ve bilgi kavramlar› üzerinde çal›flmakta. Doktora tezinde ise bir do¤ruluk ve gerçeklik kuram› gelifltirip bunun insan bilgisi aç›s›ndan anlam›n› ve sonuçlar›n› göstermeye çal›flm›fl. Kanada’da geçirdi¤i doktora sonras› araflt›rma döneminde, ‹ngilizce yay›nlar›nda varl›k ve bilgi konular›ndaki kuram›n› daha ileriye tafl›maya çal›fl›rken, o dönemde 38 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Ödüle lay›k görülen çal›flmalar›: Doktoras›n› ald›¤› University of Alberta’da, ö¤rencili¤i s›ras›nda yapt›¤› çal›flma ve akademik yay›nlardan dolay› Andrew Stewart Memorial Prize Ödülü’nü ald›. Bo¤aziçi’ne kat›ld›ktan sonra, üretti¤i bilgisel ve varl›ksal kuram›n felsefedeki öznellik-nesnellik tart›flmalar›na yeni bir yaklafl›m sunup özgün bir çözüm üretmesinden dolay› 2005 y›l›nda Genç Akademisyen kategorisinde Bo¤aziçi Üniversitesi Araflt›rmada Üstün Baflar› Ödülü’ne lay›k görüldü. Bu ödülü almas›n› sa¤layan çal›flmalar›, felsefenin ontoloji (varl›k felsefesi) ve epistemoloji (bilgi felsefesi) alanlar›nda geleneksel görüfllerin yapt›¤› baz› kritik hatalara dikkat çektikten sonra öznelci ve nesnelci görüfllerin güçlü yönlerini tutarl› bir biçimde bir araya getirip cazip bir görüfl oluflturmay›
hedeflemektedir. Kuram›n ontolojik taraf›na göre, varl›k alan›n›n kendisi her türlü öznellikten ba¤›ms›z bir flekilde bizim nesne/olgu olarak kavrad›¤›m›z fleyleri oluflturup yap›land›ramaz. Ancak bu durum, zihinsel veya öznel unsurlar›n kendi bafllar›na olgular›n varl›k nedeni oldu¤unu da göstermez. Metaforik bir ifadeyle, dildüflünce ile varl›k alan›n›n buluflmas›nda insan türünün rolü bir tür çobanl›k veya ebelik olarak anlafl›lmal›d›r. Kuram›n epistemolojik taraf›nda ise, yazd›¤› makalelerde, genelde tart›fl›lmadan kabul edilen bilgi-do¤ruluk iliflkisinin önemli bir sorun içerdi¤ini göstermeye çal›flm›fl ve önermesel do¤ru kavram›n›n bilgisel önemini daha önce fazlaca denenmemifl bir kuramsal perspektiften savunmufl. fiu an bunlar üzerinde çal›fl›yor: Bugünlerde, son 10 y›ld›r üretti¤i ontolojik ve epistemolojik kuram›n bilim felsefesinin belli sorunsallar›na nas›l uygulanabilece¤i ve ne tür çözümler üretilmesine yard›mc› olabilece¤i konusuyla ilgileniyor. Buna ek olarak, okuyan ö¤rencilerin göz gezdirmeye bafllad›ktan dört dakika sonra 盤l›k atarak ellerinden f›rlatmayacaklar› türde bir Türkçe epistemoloji ders kitab› oluflturmaya çal›flmakta. Ayr›ca, Bat›’dan al›p yaflamlar›m›za soktu¤umuz güvenlik, zindelik, kiflisel geliflim, bireysel alan, kendini ifade etme gibi kavramlar üzerine yar› ciddi felsefi karalamalar yap›yor. Baç’›n gözünden Bo¤aziçi Üniversitesi: “Ben 2003 y›l›nda Bo¤aziçi’ne kat›ld›ktan bir süre sonra üniversite yönetimi, ak›l almaz bir flekilde, Güney kampüsün girifl noktalar›na ve manzaral› yol boyunca kenarlara büyük reklam panolar› yerlefltirdi. Bunlar genellikle 1.5 metre boyunda olsa da, mühendislik otopark›na dönen yoldan hemen önceki bir tanesi 2.53 metre boyundayd›. Instforum’da bu uygulamaya karfl› baz› ö¤retim üyeleri yaz›lar yazd›. Ben de uzun bir elefltirel yaz› yazd›m ve k›zg›nl›¤›m› ifade ettim. Bir yandan da içimden ‘bunlar› yazmak biz hocalar aras›nda çemkirme yapma d›fl›nda bir ifle yaramaz, yaln›zca sinirlerimizi boflaltm›fl oluyoruz’ diyordum. 1-2 hafta sonra kampüse girdi¤imde, gerçek bir flaflk›nl›k ve mutlulukla, panolar›n yerlerinden kald›r›ld›¤›n› gördüm.”
Bölümü: Endüstri Mühendisli¤i E¤itimi: • Doktora Sonras› Araflt›rmaMcGill Üniversitesi, 2001-2002 • Doktora- Bo¤aziçi Üniversitesi, Endüstri Müh. Bölümü, 1999 • Yüksek Lisans- Bo¤aziçi Üniversitesi, Endüstri Müh. Bölümü, 1994 • Lisans- Bo¤aziçi Üniversitesi, Makine Müh. Bölümü ve Endüstri Müh. Bölümü, 1993 Doç. Dr. Necati Aras neler yap›yor: Endüstri Mühendisli¤i mesle¤inin misyonunun “üretim, hizmet ve sosyo-ekonomik sistemlerin tasar›m›na, yönetimine ve karfl›lafl›lan sorunlar›n çözümüne yönelik temel bilimsel yöntemleri sunmak” oldu¤u hat›rlan›rsa bu konuda karfl›lafl›lan problemlerin çözümüne yönelik çal›flmalar Necati Aras’›n ilgi alan›na girmektedir. Ancak, bu genifl yelpaze içinde çal›flma konular› daha çok lojistik/tersine lojistik, da¤›t›m ve üretim/hizmet tesislerinin yer seçimi problemlerine odaklanmaktad›r. Özellikle doktora sonras› çal›flmalar› s›ras›nda McGill Üniversitesi’nde bafllad›¤› “Kullan›lm›fl Ürünlerin Geri Kazan›m›” ve bu amaçla kurulmas› gereken “Tersine Lojistik A¤lar›” konular›ndaki araflt›rmalar›na Türkiye’ye döndükten ve Bo¤aziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisli¤i Bölümü’nde çal›flmaya bafllad›ktan sonra da aktif olarak devam etmektedir. Geri kazan›m özellikle kaynaklar›n yeniden kullan›labilirli¤i ve sürdürülebilirlik aç›s›ndan çok önemli bir araflt›rma alan›d›r. Bilimsel olarak da gösterilmesi ve çözülmesi zor problemler içerir. Ödüle lay›k görülen çal›flmalar›: Necati Aras, Yöneylem Araflt›rmas›, Matematik Programlama ve Bilgisayar Bilimi araflt›rmac›lar›n›n ilgisini uzun y›llard›r çeken, en zorlu da¤›t›m problemlerinden
olan Gezgin Sat›c› Problemi ile Hamiltoniyen Yol Problemi’nin çözümü için önerdi¤i yapay sinir a¤› tabanl› yaklafl›mdan ötürü 2007 y›l›nda BÜVAK taraf›ndan Araflt›rmada Üstün Baflar› Ödülü’ne lay›k görülmüfltür. Bu yaklafl›m›n temelinde yapay sinir a¤›ndaki nöronlar›n a¤›rl›klar›n›n güncellendikten sonra elde edilen yeni de¤erlere ait ortalama vektörün, Gezgin Sat›c› ve Hamiltoniyen Yol Problemlerinin verilerini oluflturan flehir koordinatlar›n›n ortalamalar›ndan oluflan vektör do¤rultusunda düzeltilmesinin en iyi çözümü bulmay› h›zland›raca¤› yatmaktad›r. fiu an bunlar üzerinde çal›fl›yor: Necati Aras’›n mevcut çal›flmalar›, tersine tedarik zinciri yönetiminde ve telsiz duygaç a¤lar›n›n kullan›m›nda ortaya ç›kan eniyileme problemlerinin çözümüne odaklanmaktad›r. Tersine tedarik zinciri yönetimi (TTZY), afla¤›daki faaliyetlerin planlanmas› ve kontrolünü içermektedir: (i) Tüketici elinde kullan›m ömrünü tamamlam›fl ve garanti süresi içinde bozulmufl ya da geri ça¤r›lm›fl ürünlerin belli noktalarda toplanmas›. (ii) Toplanan ürünlerin üretici firma eline geçmeden önce ya da sonra muayene ve ay›klama ifllemlerine tabi tutulmas›. (iii) Geri kazan›l›r durumdaki ürünlerin uygun bir geri kazan›m yöntemi ile de¤er eklenerek veya eklenmeden tekrar kullan›l›r hale dönüfltürülmesi. (iv) Ekonomik veya teknolojik nedenlerle geri kazan›l›r durumda olmayan ürünlerin yakma veya gömme yoluyla uygun bertaraf›. (v) Geri kazan›lan ürünlerin birincil veya ikincil pazarlarda yeniden sat›fla sunulmas›. Günümüzde, geri kazan›m faaliyetlerinden biri olan yeniden imalata konu olan ürünlerin büyük bir çeflitlilik gösterdi¤i dikkati çekmektedir. Bunlar aras›nda yaz›c›larda kulland›¤›m›z toner kartufllar›, fotokopi makineleri,
Doç. Dr. Necati Aras tafl›t araçlar›nda bulunan vites kutusu ve motor gibi çeflitli bileflenleri, a¤›r vas›ta tekerlekleri, ofis mobilyalar›, cep telefonlar›, buhar türbinleri ve t›bbi ekipmanlar say›labilir. Avrupa Birli¤i (AB) ülkelerinde gerçeklefltirilen yeni yasal düzenlemeler, üreticilere “geniflletilmifl üretici sorumlulu¤u” kavram› kapsam›nda yeni yükümlülükler getirmektedir. Bu sorumluluk çerçevesinde üreticiler, ekonomik ömrünü tamamlam›fl bir ürünün yeniden kazan›m›n› ve/veya bunun teknolojik ya da ekonomik olarak mümkün olmad›¤› durumlarda uygun flekilde bertaraf›n› garanti alt›na almak zorundad›rlar. Maalesef, Türkiye’deki firmalar, TTZY alan›nda yukarda say›lan faaliyetlere ya çok yeni bafllam›fllar ya da henüz bafllamam›fl durumdalar. Bunun, üç farkl› üniversiteden alt› ö¤retim üyesinin kat›ld›¤› ve dört farkl› sektörde gerçeklefltirilen bir TÜB‹TAK projesinin sonucu olarak belirlenmifl oldu¤unu belirtiyor Dr. Aras. Bu nedenle bugüne kadar gerek master gerekse doktora ö¤rencileriyle yapm›fl oldu¤u teorik bazdaki çal›flmalar›n önümüzdeki dönemde bu alanda flirketlerin problemlerini çözmekte oldukça yarar sa¤layaca¤›n› da ekliyor. Aras’›n gözünden Bo¤aziçi Üniversitesi: “Ö¤rencisi olarak bulundu¤um 12 y›la, ö¤retim üyesi olarak hizmet etti¤im 7 y›l› da eklersek toplam 19 y›l, yani yaflam›m›n yar›s› Bo¤aziçi Üniversitesi’nde geçti. Bireysel geliflimimde ve kazand›¤›m bak›fl aç›lar›nda bu kurumun bana oldukça katk›s› oldu. Dolay›s›yla bu ailenin bir parças› hissediyorum kendimi. Ö¤retim kalitesi olarak önemli bir yerde olmam›z› ve en iyi ö¤rencileri çekebilmeyi çok önemsiyorum. BÜ’de daha iyi olsa dedi¤im tek fley araflt›rma alan›nda katetmemiz gereken mesafe. Bu alanda çok daha ileri gitmemiz gerekti¤ini ve bu konuda bizlere önemli görevler düfltü¤ünü düflünüyorum.”
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 39
Yaz›: Nuri ERSOY ’90 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
GÜNDEM
Sendikal haklarda
Bo¤aziçi örne¤i
Bahattin Candeniz (sa¤da), Elektrik Elektronik Mühendisli¤i Bölümü’nde teknisyen olarak çal›fl›yor ve 1988 y›l›ndan beri sendika faaliyetlerinde yer al›yor. Özlem Öz (ortada) ‹flletme Bölümü’nde ö¤retim üyesi ve Bo¤aziçi Üniversitesi ‹flyeri Temsilcili¤i’nin ba¤l› bulundu¤u E¤itim-Sen 6 Nolu Üniversiteler fiubesi’nde yönetici. BÜMED dergi ad›na röportaj› yapan Nuri Ersoy (solda) Makine Mühendisli¤i Bölümü’nde ö¤retim üyesi ve sendika üyesi. 40 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Tekel iflçilerinin grevleri devam ederken, çözüm isteyenlerin umudu azal›rken, grev yapanlara dört bir yandan destek ya¤arken, “sendikal haklarda ne kadar yol alabildik?” sorusunu tart›flarak biz de bu konuyu dergimize tafl›mak istedik. Bo¤aziçi Üniversitesi akademisyenleri ve çal›flanlar›ndan E¤itimSen içinde aktif olarak yer alan Bahattin Candeniz ve Özlem Öz ile Bo¤aziçi Üniversitesi ekseninde, sendikalar›n›n gerçeklefltirdi¤i çal›flmalar› ö¤renince karfl›l›kl› anlay›fl ile ne kadar çabuk yol al›nabilece¤ini gördük. Üniversitemizdeki bu örnek dayan›flman›n tüm ülkeye yay›lmas›n› diliyoruz.
S
endikan›z›n k›sa bir tarihçesiyle bafllayal›m isterseniz. Bahattin Candeniz: 1988’den beri BÜ’de çal›fl›yorum, yaklafl›k olarak 22 y›l. Bu süre içerisinde sendikan›n üniversite içerisindeki de¤iflik kademelerinde yer ald›m; üyelikten bafllay›p temsilci olarak ve çeflitli komisyonlarda görev ald›m. Sendikam›z›n tarihçesine gelince, TÖS ve TÖBDER gibi sendikalar›n devam› niteli¤inde bir sendikay›z. E¤itim-Sen 1995 y›l›nda kuruldu. Ortaya koydu¤u ilkeler çerçevesinde meflru ve fiili mücadelesini yürüten, üyelerinin ekonomik, kültürel ve sosyal mücadelesini omuzlayan anlay›fl›yla üniversitede de sendikal faaliyette bulunan bir sendikad›r. 1980 askeri darbesiyle TÖS, TÖBDER ve di¤er sendikalara a¤›r travmalar yaflat›ld›. Sendikalar, 1980 darbesiyle sekteye u¤rad› ve ço¤u kapat›ld›. Yeniden hayat bulmak oldukça uzun zaman ald›. O dönemde sendikal anlamda Türkiye’de çok büyük bir boflluk vard›. 90’l› y›llarda memur sendikalar› yavafl yavafl toparlan›p tart›flmaya ufak ad›mlar atmaya bafllad›lar. Bu çok kolay olmad› ve bir çok bedel ödendi. 1990’lar›n bafl›ndan itibaren TÖS ve TÖBDER gibi gelenekleri daha çok eme¤e ve emekçiye dayanan sendikalar sendikas›z ortam› yok etmek için var olma savafl› vermeye bafllad›lar. Bu ad›mlara biz de emekleyerek de olsa bafllad›k. Türkiye’de ve Üniversitede önce E¤itim-‹fl ile bafllayan sendikam›z bir iki ad de¤iflikli¤inden sonra E¤itim-Sen ad›n› ald›. Sendikac›l›k flu anki gibi yasal de¤ildi. Darbenin vermifl oldu¤u birtak›m korku ve bask›lar nedeniyle kimse bu laf› kolay kolay telaffuz edemiyordu. Ama biz aralar›nda bizden daha tecrübelilerin de oldu¤u 10-15 arkadaflla bu ifle yeniden bafllad›k. Onlar 1980 öncesinde sendikac›yd› ve onlar›n öncülü¤ünde bugünlere kadar geldik. 1995’ten sonra
giderek büyüdük, 50-100 üye derken bugünkü üye say›m›za 600650’ye ulaflt›k. Üniversitede neler yapt›¤›m›za gelince, ben E¤itim-Sen Bo¤aziçi Temsilcili¤i’nin Türkiye’deki sendikalardan biraz daha farkl› oldu¤unu düflünüyorum. Gerçekten birçok fley yapt›k inanc›nday›m. Örne¤in yemek ücretlerinin kendi koflullar›m›za uygun seviyeye çekilmesini sa¤lad›k, 2.25 yerine 1.5 TL’ye çektik. Çocuk yuvas›n›n genifllemesini sa¤lad›k. Yuva ilk bafllarda 60 ya da 70 çocukla dönen bir kurumdu, ama bugün 115 kadar çocuk okul öncesi e¤itimden faydalanmakta. Bu tabii ki yaln›zca sendikayla alakal› de¤il, yönetimin sendikaya bak›fl›, sendikan›n taleplerini mant›kl› bulufluyla alakal›. Sendikam›z “biz sadece isteriz” deyip masaya yumru¤unu vuran eski sendikac› anlay›fl›ndan daha farkl›, daha modernize olmufl durumda. Bir talepte bulunurken çözümünü de önererek ç›k›yoruz yola. Dolay›s›yla çözüm biraz daha basit ve kolay oluyor. Komisyonlarda yer almaktay›z, oralara kendimizi kabul ettirdik. Bunlar yuva, kantin kafeteryalar, lojman, servis komisyonu gibi de¤iflik komisyonlar. Gördü¤ünüz bu sendika odas›n› aflama aflama kendimizi de gelifltirerek elde ettik. Kilyos plaj ücretlerinde yine sendikam›z›n faaliyetleriyle birtak›m iyilefltirmeler sa¤lad›k. Bundan 3 sene önce rakamlar artm›flken, üyelerimizden gelen talep sonucu ücret ve fiyatlar›n yüksek oldu¤unu ve % 50 düflürülmesi gerekti¤ini söyleyip talebimizi gerçe¤e dönüfltürdük. Düzenledi¤imiz bir yaz okulu var. 7-12 yafl grubu çocuklar›m›z›n yaz›n çeflitli aktivitelerden faydalanmas› için spor, e¤itim, gezi ve kültürel aktiviteler. Bu, üniversite d›fl›nda birçok yerde çok profesyonelce yap›l›yor ve ücretleri de alabildi¤ine pahal›.
Bahattin Candeniz: “Sendikam›z ‘biz sadece isteriz’ deyip masaya yumru¤unu vuran eski sendikac› anlay›fl›ndan daha farkl›, daha modernize olmufl durumda. Bir talepte bulunurken çözümünü de önererek ç›k›yoruz yola. Dolay›s›yla çözüm biraz daha basit ve kolay oluyor.” Yaz okulunu biz de yapabiliriz dedik ve gönüllü bir iki komisyonu harekete geçirdik. Üniversite yönetimine baflvurup talebimizi dile getirdik. Çok para harcamadan 100-120 TL’ye bizim de bunu yapabilece¤imizi ancak üniversitenin bize baz› fiziki koflullar sa¤lamas› gerekti¤ini söyledik. Onlar da uygun gördüler ve 45 civar›nda ö¤renci yaz okulundan faydalan›yor. Yaz okulunu Bo¤aziçi Üniversitesi E¤itim-Sen Temsilcili¤inden baflka hiçbir sendikan›n yapt›¤›n› duymad›k. KESK 1990’l› y›llarda toplumsal muhalefetin öncülülü¤ünü yürüten bir sendikayd› ve toplumsal sorunlar üzerinde her zaman söyleyecek bir sözü oldu. Son zamanlarda sendikac›l›kta bir inifl var m› ve nedenleri ne size göre? B.C.: Sizin de söyledi¤iniz gibi ç›k›fllar 1990’larda bafllad›, sendikalar kendilerini tan›mlamaya, topluma kendilerini kabullendirmeye u¤raflt›lar. Üye say›s› bak›m›ndan da zaten flu an Avrupa’n›n çok gerisindeyiz. Örne¤in Almanya’da çal›flanlar›n %37’si örgütlüyken Türkiye’de bu say› %7’lere kadar düflmüfl durumda. Ama biz Bo¤aziçi Üniversitesi’nde yaklafl›k 1900 çal›flan›n oldu¤u yerde 600 küsur sendikal›yla hemen hemen Almanya seviyesini yakalam›fl durumday›z. Türkiye’deki sendikalar hala eski niteliklerini arar durumda. Ama E¤itim-Sen ve içinde bulundu¤umuz 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 41
Özlem Öz: “Yaln›zca Bo¤aziçi Üniversitesi’nin eme¤e, çevreye sayg›l›, cinsiyet ayr›mc›l›¤›na karfl› olmas›n›n ötesinde Bo¤aziçi’nin çal›flt›¤› paydafllar›n, kurulufllar›n da Bo¤aziçi’nin bu tavr›n› benimsemesini öneriyoruz, talep ediyoruz.” konfederasyon olan KESK (Kamu Emekçileri Sendikalar› Konfederasyonu) bir ad›m daha önde say›l›r. Di¤er sendikalar biraz daha muhafazakâr ve milliyetçi yap›lar›yla zaten Türkiye’deki yönetim kademeleriyle paralel olduklar› için pek fazla seslerini ç›karmamaktalar. Birkaç tane memur sendikas› konfederasyonu var. Örne¤in, Memur-Sen hükümetin koflulsuz olarak destekçisi konumunda. KamuSen biraz daha muhafazakâr etnik temellere dayal› sendikac›l›k takip etmekte. Oysa bizde, Türkiye’de ve dünyada insanlar›n bar›fl ve kardefllik içinde yaflamas› ilkesini benimseyen, muhalif yönünü hangi dönem olursa olsun ayakta tutan bir sendikac›l›k anlay›fl› var. Çünkü bir tarafta yönetenler, bir tarafta yönetilenler ayr›m› oldu¤u sürece E¤itim-Sen ve KESK sürekli bu yan›n› güçlü tutmak zorunda. Sendikalar 2000’den itibaren bir büyüme sürecine girdiler ama 2002 y›l›ndan bu yana “yandafl sendikac›l›k” da Türkiye’nin gündemine girmifl durumda. Özlem Öz: Bo¤aziçi’ndeki bu sendika oldukça baflar›l›; yönetim de çok emek dostu bunu da söylemek gerekiyor, taleplerimize olumlu yaklafl›yorlar. Birlikte çal›fl›yoruz, sadece flikâyet eden sendika olman›n ötesine geçtik. Örne¤in kreflin geniflletilmesini istiyorsak önceden nas›l olabilir diye haz›rlan›p gidiyoruz. Bu da önemli diye düflünüyorum. Ayr›ca tafleronlarla ilgili bir iki fley söylemek istiyorum. Tafleron komisyonu kuruldu üniversitede 42 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
orada sendikan›n temsilcisi de olacak. Bu yeni bir geliflme ve çok önemli bir konu. Yaln›zca Bo¤aziçi Üniversitesi’nin eme¤e, çevreye sayg›l›, cinsiyet ayr›mc›l›¤›na karfl› olmas›n›n ötesinde Bo¤aziçi’nin çal›flt›¤› paydafllar›n, kurulufllar›n da Bo¤aziçi’nin bu tavr›n› benimsemesini öneriyoruz, talep ediyoruz. De¤erler aras›nda bu da yer almal› diye düflünüyoruz ki misyon ve vizyonda yer alan böyle bir ifadeyi s›k›flt›¤›m›z zaman, k›demli iflçileri iflten ç›karmak, adil olmayan ücretlendirme yapmak istedikleri zaman, bunu tafleron firmalara karfl› referans noktas› olarak gösterebilelim. Bir de kooperatif giriflimimiz var. Kooperatif giriflimi çok heyecan uyand›r›yor. Benim için duygusal bir yan› da var, ben de bir ö¤retmen çocu¤u oldu¤um için o dönemdeki dayan›flmay› hat›rl›yorum. Babam›n küçükken anlatt›klar›n› hat›rl›yorum ve baz› fleyler devam etmiyor, y›k›l›yor engelleniyor gibi görülse de “Biz iflte buraday›z; sendikam›z var; kooperatif kuruyoruz; asl›nda o kadar da kötü durumda da de¤iliz” diye bir moral bulmaya çal›fl›yorum. Bu proje bir senedir konufltu¤umuz bir projeydi ve iki sendikan›n giriflimiyle yola ç›k›lacak. Çiftçi-Sen de bir taraf. Epey bürokrasiye tak›ld›k, ama birkaç küçük ifl kald›. Yer konusunda yönetimle konufltuk, yine pozitif yaklaflt›lar. Özellikle kampusun yeflil kampus olmas› gibi bir fikir var bununla da çok örtüflüyor diye düflünüyorum. Küçük çiftçinin üretti¤i baz› ürünleri buraya getirebilece¤iz. Bo¤aziçi Mensuplar› Kooperatifi diye kurduk kooperatifi ve sendika üyesi olmayanlar da üye olabilecekler. E¤itim-Sen’deki kad›n kat›l›m› uygulamalar›yla ilgili neler söyleyebilirsiniz? Ö.Ö.: Kad›n üyelerin oran› Türkiye genelinde oldukça yüksek; yar›ya yak›n diye biliyorum. E¤itim-Sen’in
120,000 üzerinde üyesi var. Örne¤in Bo¤aziçi’nde %47 oran›nda kad›n üye var. Hatta flunu derler: Anadolu’nun baz› yerlerinde kad›n›n evden ç›k›p gidebilece¤i tek yer E¤itim-Sen temsilcilikleri olabiliyor. Kad›nlar›n çal›flma hayat›na kat›l›m› ve sendika üyesi olabilmeleri çok önemli diye düflünüyoruz ve bu aç›dan da sendikalar›n “kahvehane” görünümü tafl›mamas› bizim için önem arz ediyor. Kad›n kotas› için u¤rafl›yoruz. Örne¤in genel baflkan›m›z kad›n. Kad›nlar›n e¤itim camias›nda oldukça önemli bir yeri var. E¤itim-Sen’de genelde ö¤retmen olan üyelerden olufltu¤u için sendikada oldukça eflit bir oran var. Di¤er sendikalardan ayr› olarak kad›n sekreterlikleri var. Çocuk bak›m›n› sadece kad›n sorunu de¤il ebeveyn sorunu olarak ele al›yoruz ancak öte yandan da bir gerçek var ki kreflin varl›¤› kad›n›n çal›flma hayat›na kat›l›m›n› büyük oranda destekliyor. Onun için krefl konusunda ya da süt izni konusunda epey bir çaba sarf ediyoruz. Önemli gün sendikac›l›¤›n›n yani 8 Mart’ta, 25 Mart’ta bir fleyler yapman›n ötesine gidip bunu genele yaymaya ve fark yaratmaya çal›fl›yoruz. Böyle ufak görünen fleyler mikro düzeyde insanlar›n hayat›nda farkl›l›k yaratabilir diye düflünüyoruz. Di¤er kad›n platformlar›yla da ortak çal›flmalar yürütülüyor. Ülke genelinde çal›flanlar›n durumuyla ilgili neler söyleyebilirsiniz? B.C.: Son dönemlerde yaflananlar› düflünürsek bar›fl› bir kere her fleyden ön plandan tutuyor sendikam›z. Di¤erleri ise daha çok günlük kazan›mlar peflinde sendikac›l›k yap›yor. E¤itim-Sen ise tüzü¤ü gere¤i ekonomik kazan›mlarla birlikte siyasi alanlara da müdahale etmek zorunda. Kürtlerle ve di¤er az›nl›klarla kardefl oldu¤umuzu, onlar›n her
zaman buran›n bir parças› oldu¤unu dile getiren bir sendikam›z var. Bunun yan› s›ra siyasi partilerin kendi aralar›ndaki çat›flmalara fazla müdahil olmuyor sendikam›z. Ekonomik aç›dan ise sürekli toplu sözleflme ve grev haklar› için mücadele veren bir sendika. 2004 y›l›ndan beri düzenlenen, devlet bakan› ve di¤er konfederasyonlar›n da kat›ld›¤› toplu görüflmelere bizim sendikam›z iki defa ifltirak etmifltir. Kat›lmama gerekçesi çok aç›kt›r: Çay kahve partisinden öteye geçmeyecek bir fleyin parças› olmak istemiyor, nitekim di¤er konfederasyonlar›n imza atm›fl olduklar› metinleri de görüyoruz. Ö.Ö.: Toplu sözleflme yapmak buna özellikle de Bo¤aziçi’nde bafllamak bizim hedeflerimiz içinde var. Toplu sözleflme ve grev hakk› ulusal hukukta olmamas›na ra¤men uluslararas› hukukta kamu sendikalar›na da tan›n›yor. Asl›nda Türkiye’de iç ve d›fl hukuk çat›flt›¤›nda uluslararas› hukuk geçerli kabul edildi¤inden, böyle bir hakk›n var oldu¤u görülüyor. Onun için de, bizim böyle bir hedefimiz ve bu konuda çal›flan arkadafllar›m›z var. Bir de ülkedeki e¤itim gündemiyle ilgili çok önemli de¤ifliklikler planlan›yor. Örne¤in YÖK’ün flu anda görüflülen de¤ifliklik planlar› var ki çok endifle verici geliflmeler var. Derslerin ön koflullar›na kadar YÖK’ün belirleme yapmas›, harçlar›n oranlar›n› artt›rmas›, ö¤renciyle ö¤retim üyesinin aras›na para sokulmas› gibi de¤ifliklikler yapmak istiyorlar ki ben bunlar›n çok endifle verici oldu¤unu düflünüyorum. Bunlar› takip ediyor ve neler yap›labilir diye tart›fl›yoruz. Ekonomik krizin çal›flanlara ve mezunlar›m›za etkisi konusunda ne düflünüyorsunuz? B.C.: Sendika elbette mevcut çal›flanlara ve potansiyel iflsizlere yönelik çal›flmalar yapabilir,
görevlerinden biri de budur zaten. fiu bilinmelidir ki bu kriz ortam›n› yaratan bizler de¤iliz, emekçi s›n›f› de¤il, ancak faturay› bizim ödedi¤imiz aflikâr. Bu Türkiye’deki bütün emekçiler için geçerli. Daha önce de söyledi¤imiz gibi emekçiler toplu sözleflme ve grev hakk›n› kazanmadan asla krizle bafl edecek durumda de¤iller. Buna yönelik çal›flmalar var. Kurtuluflun tek reçetesi toplu sözleflme ve grev hakk›. Ö.Ö.: Sendika aç›s›ndan bakacak olursak öncelikle krizi anlamaya yönelik faaliyetlerimiz oldu ve paneller düzenledik, uzmanlar› ça¤›rd›k, kitapç›klar ç›kard›k, çeflitli konular üzerindeki yans›malar›na, örne¤in kad›nlar üzerindeki etkilerine bakt›k. Çözüm meselesi oldukça çetrefilli. Öncelikle ne istiyoruz? Biz hem yüksek ücretlerin desteklendi¤i hem kabul edilebilir mal ve hizmetlerin üretildi¤i, bunlar›n makul fiyatlarla yurtiçinde ve d›fl›nda sat›labildi¤i bir dünya hayal ediyoruz. Bu hayali akl›m›zda tutarak bunu nas›l yapabiliriz deyip sendikalar üzerine ne gibi roller düflüyor, bunu
Özlem Öz: “Emekçiler toplu sözleflme ve grev hakk›n› kazanmadan asla krizle bafl edecek durumda de¤iller. Buna yönelik çal›flmalar var. Kurtuluflun tek reçetesi toplu sözleflme ve grev hakk›.” düflünebiliriz. Burada da bazen flöyle söylemlerle karfl›lafl›r›z: “Çin’de ücretler çok düflüktür, o yüzden biz de düflük ücretle çal›flal›m ve rekabet gücümüzü artt›ral›m.” Ama bu ikna edici de¤il, rekabet gücü çok komplikedir; uzun vadede sürdürülebilir olmas›n› sa¤lamak o kadar kolay de¤ildir. Ucuz ifl gücüyle bu flekilde mücadele edemezsiniz, çünkü o zaman baflka bir ülke ç›kar ücretleri daha da afla¤› çeker. Bu sürdürülemez oldu¤u gibi istedi¤imiz bir fley de de¤ildir. Dolay›s›yla sendikalar›n burada durdu¤u nokta çok sa¤lam diye düflünüyorum, çünkü daha yüksek ücret talep ediyorlar ve uzun vadede ülkenin ç›kar›n› önemsiyorlar.
Tekel iflçilerinin eylemine KESK de destek verdi. 20 fiubat’ta Ankara’da TÜRK-‹fi, D‹SK, KAMU-SEN ve KESK'in öncülü¤ünde, Tekel iflçilerine destek vermek için düzenlenen eyleme TÜRK‹fi, D‹SK, KAMU-SEN ve KESK temsilcileri ile yaklafl›k 30 bin kifli kat›ld›.
www. karlikkoyu.com
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 43
Yaz›: Tunçel GÜLSOY ’75 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
BO⁄AZ‹Ç‹L‹LER
Jedi’nin dönüflü!
Y›lmaz Can yeniden Tunçel Gülsoy’un hayat›na girdi
Y›lmaz Can ’79 BBQ Chicken ile fast food sektöründe hizmet, kalite ve lezzet ç›tas›n› yukar› tafl›may› hedefliyor. Güney Koreli dev zincirin Türkiye maceras›n› dinlerken beyaz et k›rm›z› et savafl›ndan zeytinya¤›n›n mucizelerine kadar uzanan bir sohbet gerçeklefltirdik.
Y
›lmaz Can ’79 ile y›llar sonra karfl›laflt›¤›mda ilk merak etti¤im fley onunla birlikte Koç Grubu’nda çal›flt›¤›m›z günlerdeki enerjisini hala içinde tafl›y›p tafl›mad›¤› idi. Saçlar›na bakt›m beyazlaflm›flt›, göbe¤ine bakt›m benimki kadar olmasa da her evli erke¤in bafl›na geldi¤i flekilde tabiat›n öngördü¤ü yuvarlakl›¤a dönüyordu. Ama gözlerine bak›nca anlad›m ki bu Y›lmaz o Y›lmaz’d›r. Parlak, feri yerinde, yeni bir yolculu¤a ç›kan kaptan veya y›ld›z savafllar›n›n Jedi’si gibi, dizinin bir sonraki bölümünün bir öncekinden parlak olaca¤› kesin. Bana telefon etti¤inde konuflurken “sana öyle bir tavuk yedirece¤im ki” dedi¤inde benim akl›ma ilk gelen fley çocuklu¤umun Ömür lokantas›n›n çevirme pilici oldu. Yahu o ç›kal› yar›m as›r geçti dedim, önce biraz burun k›v›rm›flt›m ama çok yak›nda ‹stanbul’un Beyo¤lu semtinde açt›¤› tavuk restoran›n› ve o tavu¤un nas›l haz›rland›¤›n› duyunca bir anda kafamdaki jeton düfltü. Benim 40 y›ll›k dostum gitti ve karfl›mda bir baflkas›, bir giriflimci Bo¤aziçili belirdi. “E bunda ne var diyebilirsiniz”, Bo¤aziçili demek giriflimcilik demek ama Y›lmaz’›n bahsetti¤i konu herhangi bir tavuk restoran› veya fast food zinciri de¤il dev bir Kore flirketinin geliflmekte olan Türkiye’ye bak›fl aç›s›n›n öyküsüdür. Önce bir kimlik tespiti yapal›m Köklerim Bal›kesir’in Arsl›han Tepeci¤i köyüne dayan›r. Dedelerim Osmanl›’n›n son döneminde Balkanlardan Ege Bölgesi’nin bitek topraklar›na tar›m yapmak için göçen Balkan Türkleri. Ankara do¤umluyum. ‹lkokulu Bal›kesir’de bitirdim. Saint-Joseph Frans›z Koleji mezunuyum. Bo¤aziçi’nden ‹flletme lisans derecem var. Amerika’da Harvard Business School, Graduate School of Business Administration, Boston’da “Management Development” üzerine Executive MBA yapt›m. “Bo¤aziçili olmak aile gelene¤imiz” Bo¤aziçili olmak aile gelene¤imiz diyebilirim. Ben ‹dari Bilimler Fakültesi ‹flletme Lisans 1979 mezunuyum. Eflim Gülsüm Can Bilgisayar 1987, k›z kardeflim Arzu ‹flletme 1987, kay›n biraderim Dursun Akbulut Nükleer
44 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Mühendislik lisans 1984, ‹flletme 1999 MBA program›ndan mezun. Ye¤enim Tar›k Can Kimya Mühendisli¤i son s›n›f ö¤rencisi. Sabanc› Üniversitesi Bilgisayar Mühendisli¤i son s›n›f ö¤rencisi olan o¤lum At›l Can’›n da Bo¤aziçi Üniversitesi’nden Bilgisayar Programc›l›¤› dal›nda 14 yafl›nda hak etti¤i Biliflim Sertifikas› var. Evet, aile boyu Bo¤aziçiliyiz! “Dünyaya seyahat ettim” Bo¤aziçi’nden mezun olur olmaz kat›ld›¤›m Koç Grubu’nda profesyonel olarak çal›flt›¤›m 15 y›lda ifl ve özel maksatl› dünyaya seyahat ettim. “Dünyaya” tabirini seçerek kullan›yorum. 100’ün üzerinde ülkeden bahsediyoruz. Kuzey kutbunda Anchorage’dan Güney Afrika’da Cape Town’a, bat›da Hawai adalar›ndan do¤uda Kamçatka Yar›madas›’na kadar dolaflt›m. K›ta Avrupas›’nda, Orta Do¤u, Kuzey Afrika, Eski Sovyetler Birli¤i Cumhuriyetleri, Orta Asya Türkî Cumhuriyetler ve Asya Pasifik havuzunda ayak basmad›¤›m ülke yoktur. ‹ngilizler Hong Kong’u Çin Halk Cumhuriyeti’ne teslim etmeden evvel bir dönem Hong Kong’da yaflad›m. K›ta Çin’inden ve Güney Asya’dan mal tedarik ederek Türkiye’nin de içinde bulundu¤u co¤rafyaya dayan›kl› tüketimden tekstile uzanan genifl bir yelpazede ticaret yapt›m. Büyük resme bakmay› ve esnek düflünmeyi heybemdeki kazan›m olarak görüyorum. Hani derler ki, “e¤er tiyatro sahnesinde duvarda kocaman bir tüfek as›l› ise bilin ki o tüfek oyunun bir yerinde patlayacakt›r.” Bizim oyunun duvar›nda tüfekten büyük k›zarm›fl bir tavuk durdu¤undan olacak ben de onun patlamas›n› ve önüme gelmesini bekliyordum. O ana kadar ö¤renebildi¤im tek fley tavukçunun BBQ Chicken oldu¤u idi. Y›lmaz’a “Hocam tavuk bu öykünün neresinde?” deyince o da bana tavu¤u k›zartmaya bafllad›.
BBQ ile tan›flma 1990’l› y›llarda Hong Kong’dan tekstil ticareti yapm›fl oldu¤um finansör ortaklar Üçes ailesi ile 2009 y›l› bafllar›nda Kore’ye gidip ana flirket Genesis Holding’den BBQ Chicken ile birlikte portföyde bulunan 12 restoran marka ve konseptinin Türkiye’nin de içinde bulundu¤u Balkanlar’dan Orta Asya Türki Cumhuriyetlere kadar uzanan co¤rafyada master franchising haklar›n› ald›k. Genesis Holding global arenada 42 ülkede 4.000’in üzerinde restoran ile faaliyet gösteren bir aktör konumunda. 2010 konsolide ciro hedefi 1 milyar dolar. 2020 y›l› global hedef say›lar› heyecan verici. Dünya üzerinde 50.000 restoran. Türkiye de önümüzdeki 10 y›lda restoran say›lar›n›n geometrik art›fl›na katk›da bulunacak tabi ki. Kore’de “Chicken University” kurulmufl. Türkiye ekibi olarak, ben ve yönetim kurulu baflkan› da dâhil olmak üzere Seul’de Tavuk Üniversitesi’nde 4 hafta süreli teorik ve pratik e¤itim ald›k. Eh, tavuk hiç de¤ilse bir k›m›ldad› dedim kendi kendime ama flimdilik önümdeki tuzlu bisküvileri didiklemekten baflka flans›m yoktu. Y›lmaz akl›mdan geçenleri anlam›flt›, sab›rl› ol, bak g›rtla¤›n röportaj› yönlendiriyor diyerek devam etti: Neden g›da? Önce g›rtlak! Maslow’un ihtiyaçlar teorisi g›day› fizyolojik ihtiyaçlar olarak birinci s›raya koyar. Yeme, giyinme, bar›nma de¤il mi? Sa¤l›kl› ve lezzetli mal yap, sokaktaki insan›n sat›n alma gücüne göre fiyat› do¤ru tan›mla. Huzurlu ve e¤lenceli bir ambiyansla global BBQ imaj›n›n flemsiyesi alt›nda sun. Restoranda sun, paket servisle sun, eve teslimle sun. Müflteri her koflulda ayn› lezzeti ve hijyeni hissetsin. Global krizin sektörleri sallad›¤› süreçte do¤ru plase edilmifl g›da ifllerinin türbülans› en az zararla atlatacaklar›na, hatta
Fiyat-kalite iliflkisinin do¤ru tan›mland›¤›, servisin olabildi¤ince h›zl›, tüketimin nispeten yavafl ve keyifli olaca¤› global bir sürece gidiliyor.
klasik tabiriyle krizi f›rsata dönüfltüreceklerine inan›yorum. Fast Food Slow Food’a karfl› 2010’a girerken dünyada büyük say›lar teorisine göre büyümüfl Mc Donalds, Burger King, KFC gibi fast food markalar› ‘mega trend’e uyarak restoran oluflumlar›n› “öde ve al, bir an evvel ye ve ç›k” konseptinden daha ›fl›lt›l›, ultramodern dekore edilmifl, aile profiline uygun vakit geçirilebilecek e¤lenceli mekânlara dönüfltürme aray›fl› içindeler. Fiyatkalite iliflkisinin do¤ru tan›mland›¤›, servisin olabildi¤ince h›zl›, tüketimin nispeten yavafl ve keyifli olaca¤› global bir sürece gidiliyor. Do¤ru konumland›ran markalar ayakta kalacak ve geometrik olarak büyüyecekler diye düflünüyorum. BBQ Chicken konseptimizi iflte bu eksen üzerine dizayn ettik. Mektebi var! BBQ Kore’de baflkent Seul’un banliyölerinde bir tavuk üniversitesi kurmufl. fiaka de¤il. Mekan›n ad› “Chicken University”. E¤itim almas›n›n yan› s›ra, üniversitede tavuk piflirme kültürüyle ilgili sos ve menü gelifltirmek üzere çal›flan doktora dereceli onlarca g›da mühendisi
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 45
Beyaz et k›rm›z› ete karfl› 2010 y›l› dünya tavuk tüketimi 90 milyon ton düzeyinde tahmin edilmekte. 55 milyar adet tavu¤un tüketilece¤i öngörülüyor. 1990 y›l› dünya tavuk tüketim say›lar› 31 milyon tonla 2010 projeksiyonunun üçte biri düzeyinde kalm›fl. Bir baflka deyiflle, global tavuk pazar› 20 y›lda kendisini 3’e katlam›fl. Bugün Türkiye tavuk sektörü 50 üretici firma çat›s› alt›nda, 150.000 kifliyi do¤rudan istihdam etmekte. Türkiye an›lan dönemde kifli bafl› tavuk tüketiminde 3 kg’dan 12 kg’a s›çrayarak kendisini 4’e katlam›fl. Bu arada, Suudi Arabistan 45 kg ile kifli bafl› y›ll›k tavuk tüketiminde dünya rekorunu elinde bulunduruyor. Avrupa Birli¤i ortalamas› 21 kg. Dünya k›rm›z› et pazar› 1990 - 2010 döneminde 48 milyon tondan mütevaz› % 25’l›k bir art›flla 60 milyon tona do¤ru yükselmekte. Burada domuz etinin hariç oldu¤unu belirteyim. Domuz eti H›ristiyan dünyas›nda ciddi rakamlarda tüketilmekte ve 2010 tüketim beklentileri 100 milyon tonun üzerinde. Son 20 y›lda dengeler altüst oluyor. Tavuk eti gerilerden gelerek global arenada k›rm›z› ete aç›k ara fark at›yor. Türkiye 2010 y›l› kifli bafl› k›rm›z› et tüketimi 15 kg olarak tahmin ediliyor. Bu da günde 40 gram k›rm›z› et tüketmesi demek ki kiflisel olarak bunun dahi fliflirildi¤i ve do¤ru olmad›¤› düflüncesindeyim. ABD 122 kg ile kifli bafl› y›ll›k k›rm›z› et tüketiminde dünya rekoru sahibi. Avrupa Birli¤i ortalamas› 75 kg. Bu kadar dramatik bir fark oluflmas› son 20 y›lda gittikçe akirleflen Türkiye’nin refah düzeyi ile do¤rudan alakal›. Di¤er taraftan siyasi iradelerin hayvanc›l›k teflvik politikalar›nda yapa geldikleri yanl›fllar sonucunda Türkiye k›rm›z› et kaleminde maliyetlerini kontrol edebildi¤i kendine yeter konumdan global konjonktüre boyun e¤mek zorunda kald›¤› ithal eder konuma getirilmifltir.
46 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
var. Dünyadaki BBQ Chicken restoranlar›nda Tavuk Üniversitesi laboratuarlar›nda gelifltirilmifl 600 aktif menü ile hizmet veriliyor. Evet! Tavuk piflirme iflinin mektebi var, e¤itimi var, diplomas› var! BBQ G›da Türkiye üst yönetimi olarak bizler de bu de¤erli diplomay› hak etmifl olmaktan keyifliyiz! Y›lmaz diplomay› hak etmiflti etmiflti de biz henüz tavu¤u hak etmemifltik. Duvardaki tavuk yandan yandan k›zarsa da kaday›f›n alt›n›n henüz çi¤ oldu¤unu gördüm. Bunu gören Y›lmaz hemen ya¤›n dozaj›n› artt›rd›: Lokman hekimin reçetesiz ilac› zeytinya¤› Zeytinin ana vatan› Anadolu. Mitolojide “ölümsüz a¤aç”. M.Ö. 6.000 y›l›nda Adana’da zeytin yetifltiriliyor. Bakar m›s›n›z? 8.000 y›ll›k zeytin tar›m kültüründen bahsediyoruz burada. Günümüzde dünyada 1 milyar adedi aflk›n zeytin a¤ac› var ve %90’› Akdeniz ülkelerinde yo¤unlaflm›fl durumda. Tanr›’n›n hediyesi olarak adland›r›lan zeytinya¤› uzun ve sa¤l›kl› yaflam›n güvencesi. Köpekbal›¤› k›k›rda¤›nda mevcut yeryüzünde bilinen en etkin kanser ilac›, hammaddesi squalene zeytinya¤›nda bol miktarda bulunuyor. Kalp ve damar hastal›klar›na karfl› do¤al koruyucu, yafllanmay› geciktiren antioksidan özellik, kemik erimesi ve kalsiyum kayb›n› engelleyen, cildi nemli, saç› parlak ve canl› tutan, diyabet glikoz flekerini düflüren, tansiyonu regüle eden bir do¤a mucizesi zeytinya¤›. ‹flte, BBQ ülkemizin eflsiz zeytinlerinden üretilen saf zeytinya¤› ile tavuk pifliriyor. Sa¤l›kl› beslenme ç›tas›n› yükseltiyoruz! Zeytinya¤›nda k›zarmas›yla ve 200’un üzerinde bileflenden oluflan özel sos reçeteleriyle haz›rlanmas›yla BBQ Chicken Türkiye’deki tüketiciye
sa¤l›kl› ve 5 k›tada farkl› mutfak kültürlerinin damak tad›n› yakalam›fl birisi s›fat›yla alt›n› çizerek söylüyorum, inan›lmaz lezzetli tavuk yedirmeye haz›rlan›yor! 2020 y›l› BBQ global network hedefimiz 50.000 restoran ile dünya liderli¤i. BBQ global restoran zinciri zeytinya¤› ihtiyac›n›n, 2020’lerde 150.000 ton y›l düzeyine ç›kmas›n› öngörüyoruz. Bu rakam bugün itibar›yla Türkiye’nin y›ll›k toplam zeytinya¤› istihsal miktar›na denk. Yani, global g›da sektöründe ezber bozmaya geliyoruz! Sohbet burada bitti, tavuk duvarda as›l› ama hafif ateflte zeytinya¤›nda Cola’n›n formülü gibi çok gizli bir formüle ve katk›lara göre k›zarmaya devam etti. Dayanamad›m tavu¤un ad›n› sordum, ‘fien Piliç’ dedi. fien Piliç yeni yat›r›mlar› ile Türkiye’nin piliç üretiminde bafla güreflen bir oyuncu. ‘Peki, zeytinya¤›n ne’ diye sordum, ‘Olivos’ dedi. Olivos da Türk zeytinya¤›n›n önemli üreticilerinden birisi ve s›k› bir ihracatç›, BBQ ile yapt›¤› iflbirli¤i onun dünya oyunculu¤unu pekifltirmeye devam edecek. Bu öykü burada bitti, gökten 3 piliç düfltü: Birisi Y›lmaz’›n kuca¤›na, hemen yemeye bafllad›, ikinci piliç Y›lmaz’la sohbet etti¤imiz o korkunç ya¤murlu günde gelerek resimlerimizi çeken de¤erli arkadafl›m ve foto¤raf emekçisi Teoman Gürzihin’in kuca¤›na düfltü, Teoman pilicini paket yapt›r›p eve götürdü ve üçüncü piliç de bana düfltü ama hala k›zarmaya devam ediyordu. Y›lmaz’a sordum ‘bafl›m kel mi’ diye, ‘evet’ dedi. BBQ G›da Türkiye bir Bo¤aziçili kardeflimizin hayal gücüyle, enerjisi ile günlük yaflam›m›za girdi. Y›lmaz Can da birçok baflka Bo¤aziçili gibi s›ra d›fl› öyküler yaratmaya devam edecek. Ne mutlu Bo¤aziçiliyim diyene.
SA⁄LIK
Yaz›: Burcu ÜNLÜTABAK ’08 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
Sa¤l›k psikolojisi:
Sa¤l›¤› ve hastal›¤› insan›n yaflad›¤› sistem içinde tan›mlayan yeni bir alan Sa¤l›k psikolojisi denince akla ilk gelen kanser gibi hastal›klarla mücadele veren hastalara psikolojik olarak destek vermek. Ancak dünyada da yeni bir alan olan Sa¤l›k Psikolojisi bundan çok daha fazlas›n› kaps›yor. Rita Krespi ’90 ile sa¤l›k psikolojisinin alanlar›n› ve hasta kiflilere verilebilecek destekleri konufltuk.
S
on y›llarda t›p ve psikoloji alan›ndaki geliflmeler sonucu ad›n› s›kl›kla duymaya bafllad›¤›m›z sa¤l›k psikolojisi sa¤l›k ve hastal›k kavramlar›n› içinde bulunduklar› biyolojik, sosyal ve kültürel ba¤lamda yeniden tan›mlamam›z gerekti¤ini gösteriyor. ‹lk olarak klinik psikolojinin bir alt dal› olarak ortaya ç›kan sa¤l›k psikolojisi öncelikle sa¤l›kl› yaflam›n korunmas› ve hastal›klarla mücadele etme yöntemleri üzerinde duruyor ve hastay› tek bafl›na de¤il içinde bulundu¤u aile ya da hastane ortam› gibi tüm çevresel etmenler ›fl›¤›nda de¤erlendiriyor. Sa¤l›k psikolojisi alan›nda ilk a¤›zdan bilgi almak ve akl›m›za tak›lan sorulara yan›t bulmak için bu alanda pek çok baflar›l› çal›flmaya imza atm›fl Yrd. Doç. Dr. Rita Krespi ’90 ile söylefli yapt›k. Krespi, hem sa¤l›k psikolojisinin kapsam› hakk›nda bizi ayd›nlatt› hem de flu an ülkemizin bu alanda nerede durdu¤u ve ileride ne gibi çal›flmalar yap›lmas› gerekti¤i konusunda bilgiler verdi. Öncelikle Sa¤l›k Psikolojisi nedir? Bu konuda bize biraz bilgi verebilir misiniz? Sa¤l›k psikolojisi, dünyada ve özellikle Türkiye’de psikolojinin çok yeni bir dal›. Dünyada 20 senelik, hatta belki de daha az bir geçmifli var. Türkiye’de tahminen 8-10 y›ll›k bir geçmifli var. Asl›nda sa¤l›k psikolojisini tam olarak tan›mlamak biraz zor ama psikolojinin baflka dallar› ile karfl›laflt›rmal› olarak bakt›¤›m›z zaman daha iyi anlayabiliriz. Sa¤l›k psikolojisine en yak›n psikoloji dal› klinik psikoloji.
48 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Bana göre bu iki alan› ayr›flt›rd›¤›m›zda sa¤l›k psikolojisinin neleri kapsad›¤›n› da anlam›fl olaca¤›z. Klinik psikolojinin odak noktas› daha çok birey üzerinde yo¤unlafl›yor ve sorunlar› anlamaya çal›fl›rken genelde kifliye odaklan›yor. Sa¤l›k psikolojisinin oda¤› asl›nda yaln›zca kifli de¤il; kiflinin içinde bulundu¤u sistem de önemlidir. Diyelim bir kanser hastas› söz konusu, bu hasta hangi sistemde tedavi ediliyor, hangi hastanede, hangi ünitede tedavi görüyor ve o ünitede doktorlar, hemflireler o hastayla nas›l ilgileniyor. Bunlar sa¤l›k psikolojisinin ilgilendi¤i önemli konular. Sa¤l›k Psikolojisi sa¤l›kl› yaflamak kavram› ile de ilgileniyor mu? Sa¤l›k psikolojisinin temel bir tak›m alanlar› ve odakland›¤› konular var. Bunlardan ilki fiziksel ve ruhsal sa¤l›¤› nas›l koruyabiliriz. Daha sonra sa¤l›kl› yaflam prensiplerini edinme, bunlar› kiflilere ö¤retme yöntemleri, bunun için de tabii ki sigaray› b›rakma, egzersiz yapma, diyet yapma, sa¤l›kl› beslenme gibi konular sa¤l›k psikolojisinin bir alan›n› oluflturuyor. Baflka bir alan› ise fiziksel bir hastal›kta ortaya ç›kabilecek ruhsal problemleri, kiflinin travma yaflamas›n› ya da krize girmesini önlemek üzerine kurulu. Örne¤in bir vaka düflünelim, diyelim bir onkoloji hastas› kemoterapiyi reddediyor. Sa¤l›k psikologu bu olay› incelerken ortama bakar ve bu kiflinin kemoterapiyi reddetme sebeplerini irdeler. ‹lk dikkat edece¤i fleyler flunlar olabilir: Hasta kemoterapi hakk›nda ne kadar bilgilendirildi? Hasta doktoruna ne kadar güveniyor? Bu bilgi nas›l verildi? Ve doktoru bu bilgiyi verdi¤i vakit hasta bunu anlad› m›? Hastan›n endifleleri nelerdir? Doktorla hasta aras›ndaki konsültasyonda bu endifleler azalt›ld› m›?
Hasta yak›nlar› bu dönemde hastaya nas›l davranmal›? Kifliden kifliye, hastal›ktan hastal›¤a de¤iflir ve tabii ki hastal›¤›n evresine göre de de¤iflir ama genelde sa¤l›k psikolojisinin kulland›¤› bir model var ve bu da adaptasyon modeli. Belki duymuflsunuzdur. Bir tak›m buna benzer modeller var ama benim daha çok kullanmay› tercih etti¤im Shontz’un 1970’lerde ortaya att›¤› bir model. Bu model hastan›n psikolojik adaptasyonu ile ilgili. Bu modele göre hastalar 4 evreden geçerler. “fiok”, “inkâr”, “yüzleflme” ve son olarak da “tekrar yönelme” veya bir baflka deyiflle ‘kabullenme’. Her hasta hastal›¤›na bir reaksiyon gösterebilece¤i için ve bu reaksiyon “normal” oldu¤u için, bu “normal” evreler ›fl›¤›nda hastaya ve aileye bilgi ve destek verilir. Bahsetti¤iniz farkl› evrelerde hastaya nas›l yaklafl›lmal›? Örne¤in, hastal›¤›n tan›s›n›n yap›ld›¤› ilk dönemde genelde bu modele göre hastalar flok evresine girerler. fiok evresinde hiçbir fley hissetmez hasta, yani tan›y› alg›lamas› bile zordur, tepki veremez. Böyle bir dönemde hastaya verece¤iniz bilgiyle ya da hastaya uygulayaca¤›n›z teknikle, kabullenme evresinde kullanaca¤›n›z teknikler farkl›. fiok evresinde, o floku psikolog olarak empati yoluyla hastayla birlikte yaflamak durumundas›n›z. Buradaki amaç hastay› floktan ç›kar›p belki de yüzleflme evresine götürmek. Bunu hastaya güvenli bir ortam yarat›p hastan›n korkular›n›, akl›na gelen sorular› size yans›tmas›na yard›m ederek, bir tak›m dinleme teknikleriyle içini dökmesini kolaylaflt›rarak baflarabilirsiniz. Bu kadar basit bir fley bile çok yararl›. Mesela, baflka bir hasta inkâr döneminde olabilir. fioktan geçmifltir ve “Bende kanser yok”, “Ben inme geçirmedim”, “Kolum tutuyor” gibi bir tak›m tutumlar içine girebilir. Böyle bir dönemde ne yap›lacak? ‹nkâr
Her hasta hastal›¤›na bir reaksiyon gösterebilece¤i için ve bu reaksiyon “normal” oldu¤u için, bu “normal” evreler ›fl›¤›nda hastaya ve aileye bilgi ve destek verilir. etmesinin nedenlerine bakar›z, e¤er inkâr etmenin alt›nda korkular varsa, hastan›n en çok korktu¤u fleylerin üzerine gitmek, bunlarla yüzlefltirmek ve korktu¤u fleylere maruz b›rakmak izlenecek yöntemlerden biri olabilir. Yani öyle ki bu korkular›n›z gerçek olursa bunun sizin için do¤urdu¤u sonuçlar nelerdir? Ne yapman›z gerekir? Öyle bir fley olursa, yani düflündüklerinizin en kötüsü olursa ne olur? Bu korkularla yüzlefltirmek önemli. Yüzleflme döneminde, hasta bütün bu flok ve inkâr dönemlerinden geçtikten sonra hastayla konufluyorsunuz, gözleri doluyor, içine at›yor ve konuflmuyor. “Benim a¤lamamam gerekir”, “Ben güçlü olmal›y›m” gibi mesajlar veriyor. Öyle bir dönemde ne yap›l›r? Yine konuflarak, hastal›kla savaflman›n asl›nda duygularla savaflmak olmad›¤›n›n, duygular› içe atarak bir flekilde bir düdüklü tencere misali bunlar›n patlama gösterebilece¤inin, bu duygular›n bir tak›m süreçlerden geçip konuflulmas› gerekti¤inin ve bunlar konuflulursa da kabullenme evresine gelinece¤inin anlat›lmas› gerekir. Asl›nda, hastalar›n ve ailelerinin hangi evrede olduklar›n› bilmeleri bile bafll› bafl›na rahatlat›c› bir durum. Bu normal süreçlerden geçtiklerinin habercisidir. Daha çok hangi hastalarla çal›fl›yorsunuz? Çal›flt›¤›m gruplar zaman içinde çok farkl›l›k gösterdi; ilk önce klinik psikolog olarak çok s›k görülen kayg› ve duygudurum bozukluklar› üzerine çal›flt›m. Sa¤l›k psikolojisi alan›nda doktoraya bafllad›ktan sonra 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 49
kansere yöneldim ve daha çok gö¤üs kanseri ve göz kanseri üzerine çal›flt›m. En son Türkiye’ye gelmeden Londra’n›n en büyük erkek hapishanelerinden birinde, 1400 kiflilik bir hapishanede sa¤l›k psikolojisi ünitesini kurdum. Burada ruh sa¤l›¤›n› koruma konular›nda çal›flt›m. 3,5 sene süren çal›flmalar›m oldu orada. fiimdi Türkiye’de daha çok kanser hastalar› ve inme hastalar› ile klinik ve araflt›rma ba¤lam›nda çal›fl›yorum. Bazen de medikal olarak aç›klanamayan a¤r›lar ve di¤er belirtiler üzerine çal›fl›yorum. Bizim genel olarak duydu¤umuz, kanser hastalar›nda özellikle moralin iyi olmas›n›n hastan›n tedavisine de olumlu olarak yans›d›¤›d›r. Siz bu konuda ne
Yrd. Doç. Dr. M. Rita Krespi Boothby 1990 y›l›nda Bo¤aziçi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Dan›flmanl›k bölümünden mezun oldu ve yine Bo¤aziçi Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alan›nda yüksek lisans›n› tamamlad›. 2001 y›l›nda Liverpool Üniversitesi’nde Sa¤l›k Psikolojisi üzerine doktora çal›flmalar›n› tamamlad›. ‹ngiltere’de yaflad›¤› 15 y›l boyunca üniversite, hastane, hapishane gibi ‹ngiltere’nin pek çok kamu kuruluflunda uygulamal› psikologluk, araflt›rmac›l›k ve yöneticilik yapt›. 2008 y›l›nda Türkiye’ye döndü. fiu an ‹stanbul Bilim Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümünün ö¤retim üyelerindendir.
50 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
düflünüyorsunuz? Hastan›n moralinin yüksek olmas› tedavinin baflar›ya ulaflmas›nda gerçekten önemli mi? Kanserin ortaya ç›k›fl›nda, ilerleyiflinde ve hastan›n kanserle mücadelesinde ve tedaviye uyumunda baz› araflt›rmalar psikolojik süreçlerin çok önemli oldu¤unu öne sürüyor. Araflt›rmalar ayr›ca kanserden önce yaflanan stresin ve depresyonun hastan›n hastal›kla bafl etmesinde çok önemli rolü oldu¤unu gösterdi. Ayn› zamanda bizim ‹ngiltere’de yapt›¤›m›z di¤er araflt›rmalarda, çocukluk döneminde yaflanan travmalar›n, özellikle cinsel travmalar›n, bile daha sonra kanserle bafl etmede çok önemli rol oynad›¤›n› gördük. Bu konuyu biraz daha aç›klayabilir misiniz? fiöyle düflünelim, kanserin tan›s›na kadar hiç travma yaflamayan bir insan›n kanserle bafl etmesiyle, hayat›nda de¤iflik zamanlarda travma yaflayanlar›n kanserle bafl etmesi farkl›. fiafl›rt›c› de¤il mi? Bunun nedenini bafl etme teorisini kullanarak aç›klayabiliriz. Kifliler normal hayatlar›n› devam ettirdikleri vakit, bir tak›m de¤iflik bafl etme yöntemlerini gelifltirmeleri laz›m. Temel iki tane bafl etme yöntemi vard›r. Bunlardan biri problem odakl›, di¤eri ise duygu odakl›. Kifliler ne kadar farkl› bafl etme yöntemlerini kullan›rlarsa, de¤iflik travmalarla bafl etmeleri o kadar de kolaylafl›r de¤il mi? Düflünün ki çocuklukta taciz görmüfl bir çocuk, bununla bafl edemedi, kimseyle konuflamad›. Nas›l bir bafl etme yöntemi gelifltirir? ‹nkâr edebilir... ‹nkâr eder, bast›r›r, bu bast›rma duygu odakl› bir bafl etme yöntemi. Duygu odakl› bafl etme yöntemini devaml› kulland› bu kifli diyelim, kanser tan›s› konuldu. Kanseri de inkâr edecektir, kanseri de bast›rmaya çal›flacakt›r ama hayat›nda ilk defa kanserden
kaçamaz, kanseri bast›ramaz çünkü tedaviye gitmesi laz›m, tedaviye giderken saçlar›n›n dökülece¤ini görecek, bir flekilde kaçamayacak ondan ve bast›ramayacak. Ne olacak o zaman? Problemler yaflayacak. Yani geçmiflte yaflanan travmalarla nas›l bafl ediyorsak, kanserle bafl etmeyi yaflad›¤›m›z o travmalarla bafl etme yöntemleri belirleyecek ve bafl etme yöntemlerinde problem varsa kanser daha da zor bir durum yaratacak. Bu yüzden bizim araflt›rmalar›m›z gösteriyor ki çocukluk döneminde taciz görmüfl olmak kanserle bafl etmeyi zorlaflt›r›yor. Sa¤l›k psikolojisinin geliflimi ve ülkemizdeki durumu ile ilgili neler düflünüyorsunuz? Sa¤l›k psikolojisi bugün konuflabildi¤imiz konulardan çok daha kapsaml›. Sa¤l›k psikolojisini yaln›zca hastalarla, fiziksel rahats›zl›klarla, medikal hastal›klarla bafl etmeyi ö¤retme gibi görmemiz çok yanl›fl olur. ‹lk baflta sa¤l›k, sa¤l›¤› koruma, psikolojik problemlerin ortaya ç›kmas›n› engelleme, doktorlar› fiziksel hastal›¤›n süreçleri konusunda bilgilendirme, doktorlar›, hemflireleri, sa¤l›k çal›flanlar›n› hastayla kuracaklar› iletiflim konusunda e¤itme de sa¤l›k psikolojisinin alanlar›. Örne¤in, benim Türkiye’de, ‹ngiltere’de ve genel olarak dünyada gözlemledi¤im “kötü haber” vermeyi bilmemek. Tan› ve hastal›¤›n gidiflat› ile ilgili “kötü haber” hastan›n ve ailesinin anlayaca¤› bir flekilde verilmeli. Bu konuda doktorlar›n ve hemflirelerin ve di¤er sa¤l›k çal›flanlar›n›n e¤itilmesi gerekir. Sa¤l›k psikolojisinin bir baflka alan› ise klinik olarak anlaml› araflt›rma yapmak ve bu araflt›rmalar› klini¤e, hastane ortam›na ve di¤er sistemlere ulaflt›rmak. Türkiye’de sa¤l›k psikolojisi üzerine araflt›rmalar yap›lmal›, kitaplar yaz›lmal›, seminerler verilmeli ve kongreler düzenlenmeli.
BO⁄AZ‹Ç‹DERG‹S‹’NDEN
✒Dergi Gönüllüleri ❤ Dergi gönüllülerimizden Ayflegül Gündüz ’97 ilk Yaz› Kurulu toplant›m›za arkadafl› Sinem Büyükgülenç’in teflviki ile kat›ld›. Ama o toplant› hayat›n› zannetti¤inden daha çok etkiledi. K›sa bir süre sonra BÜMED’de çal›flmaya bafllad›. Bir y›l sonra BÜMED’deki iflinden ayr›lsa da Bo¤aziçi Dergisi Yaz› Kurulu üyeli¤inden ayr›lmad› ve uzun y›llar da gönüllü deste¤ini sürdürece¤ine inan›yoruz. Ayflegül flu anda Türkiye Lojistik Araflt›rmalar› ve E¤itimi Vakf› (TÜRLEV) taraf›ndan kurulmufl olan Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu’nda Uluslararas› ‹liflkiler ve Kurum Erasmus Koordinatörü ve Ö¤retim Görevlisi olarak görev yapmakta. Kendisine yeni kariyerinde baflar›lar diliyoruz.
52 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
- Mezun oldu¤unuz bölüm? i bizim bölüme mü mezunuyum. 2004’den ber Mütercim - Tercümanl›k Bölü n› kullanmak… di biraz nostaljik oldu eski ad› Çeviribilim Bölümü deniyor, flim mekan›? - Bo¤aziçi’nin sizin için en özel ez sa¤ tarafta an inen merdivenler biter bitm ›nd sa¤ ll) BTS’nin (Albert Long Ha çlar› var ve i alan. fiu an orada defne a¤a kalan toprak zeminli taraça gib tahta banklar .. Benim ö¤rencili¤imde orada zemini çimlendirilmifl durumda. n) hizas›na rup Tevfik Fikret’in evi (Afliya otu de rin üze d›, var r sala ma ve den ald›¤›m›z s çal›fl›r, bir fleyler okur, kantin do¤ru manzaray› izleyerek der ›t günlerinde anlard›… Hatta o çok yo¤un kay sandviçleri yerdik… Güzel zam zevk al›rd›m, formlar›m› doldurmaktan çok ›t kay ile a kaf in sak rup otu orada rd›m orada. ›t günlerinin hay huyundan kopa kendimi Bo¤aza ait hisseder, kay r› için tronik oramda kay›t yapt›rd›kla fiu anki BÜ ö¤rencileri art›k elek kay›t için tek bir güne s›k›flt›r›lm›fl bilemezler bizim o her bir s›n›f maceralar›m›z›… - Kaç y›ll›k Bo¤aziçilisiniz? yim diyebilirim. Yani toplamda 18 y›ll›k Bo¤aziçili ’92 giriflliyim, ’97 mezunuyum. li¤i konumum i) bir cümle ile anlatsan›z desek… anize etti¤im ve ö¤retim görevli - ‹fl hayat›n›z› (veya kariyeriniz org › ant topl ve k inli etk , um ras› iletiflim kurdu¤ olmad›¤›, her an› dolu bir Bir çevirmen olarak kültürlera için asla rutine girme f›rsat›m›n ›m t›¤ yap m› ar› akt kim biri i ve sayesinde de genç beyinlere bilg çal›flma hayat›… - Hangi dergileri okursunuz? Türkiye, Uykusuz, Penguen… ght Turkey, Time, Marketing Insi ›, yaz Alt c, phi gra Geo al Yachting, Nation la zaman mevhumuna çok - Size yaflam› keyifli k›lanlar… en veren dostlar›mla, yak›nlar›m güv ve kl›k s›ca a ban rda mla e de¤erlendiriyorum. Güzel ve rahat edebilece¤im orta ulu toplant›lar›n› da bu çerçeved Kur › Yaz ›k ayl in gin Der ek… sohbet edebilm tak›lmadan her konu üzerine - Neden Bo¤aziçi Dergisi?, as› nedeniyle. Bo¤aziçi olan özgün bir ürün olm i nfle me ile imi biç ufl kon ya Felsefesi ve orta al›k yapmak. i gelmifl ö¤rencilere gönüllü abl yen - Baflka gönüllü iflleriniz var m›? la oku de esin say m li¤i üye nzara oluflumundaki BÜMED çat›s› alt›ndaki BUma ? eri ancak mutlu lerinin yaflam› üzerinde, bu bizl - Gönüllülük hayat›n›za ne kat›yor biri k rsa liyo abi lay sa¤ r ›kla kl›l r ve olumlu far Naçizane bir flekilde baz› katk›la ve daha tatminkâr k›lar. bafllad›n›z? toplant›ya geldim - Dergiyle ilgilenmeye ne vesileyle telkinleri ve daveti üzerine bir ›n fl›m ada ark ç ülen ükg Büy üyelerinden Sinem Yaz› Kurulu’nun eski ve aktif de zor olmad›. ulu ortam›na ba¤lanmam hiç kur › yaz rjik ene ve k S›ca fl… ve gelifl o geli okratik ortam llikleri? n her bir gönüllü mezunun, dem - Derginin en çok be¤endi¤iniz öze ala yer de isin içer ve ma ›lan oluflan liberal bir yap yürekli bir ekibin ç›kard›¤› Her yafltan gönüllü mezundan m Yaz› Kurulu. Böylesine aç›k orta bir ¤i ildi ireb get dile ini eler ses getirebilecek son sayesinde aç›k yüreklilikle düflünc gayet güzel pazarlanabilecek ve i dah rda mla orta s› ara slar içeri¤i ile ulu dergi de gerek mizanpaj›, gerek ak karfl›m›za ç›k›yor her ay. olar derece fl›k ve kaliteli bir yay›n l› çal›flmalar›n›n mak istersiniz? gulamay› baflard›¤› çok baflar› - Camiadan kiminle röportaj yap kur ahi miz ice zek ar kad Bu ve yi çok isterdim. plan›ndaki eme¤e ›fl›k tutmas› Gülse Birsel ile röportaj yapabilme Avrupa Yakas› dizisinin arka ufl olm t kül bir için yle… rem disi çev ›n abilmeyi arzu ederdim ken ve özellikle art›k benim ve yak ii ki bol kahkahal› bir sohbet yap tab için as› laflm pay erle bizl i nerelerden beslendi¤in ? s›nda en be¤endi¤iniz yaz›lar›n›z ›n etkisi alt›nday›m hâlâ… - Bugüne kadar yapt›klar›n›z ara e ald›¤›m o küçük anma yaz›s›n em kal s›na an› lu ipo¤ Nec eren F.C Sevgili s›ra arkadafl›m rahmetli enlik rolüm iz… alin hay için z el uzmanl›k alan›m olan çevirm Tem - Bundan sonra dergimi m. yoru lafl› pay ali hay › ayn imiz Tunçel Gülsoy ile ilizce bask›s›n›n planlanmas› Bu anlamda sayg›de¤er a¤abey esi ve kabul görebilmesi ad›na ‹ng ilm nab oku da rda mla orta s› umlar›na dergiyi slarara gere¤i dergimiz Bo¤aziçi’nin ulu in önde gelen yüksek ö¤renim kur re’n ilte ‹ng ve D AB ede say Bu almak isterdim. s› akademik dünya için de¤erli ve haz›rlanmas›nda bizzat rol li¤i art›r›l›r ve dergi uluslarara nir bili s› ara slar ulu n i’ni ites vers her ay ulaflt›rarak Bo¤aziçi Üni . rdi geli ine hal › bir referans kayna¤
Yaz›: Murat TAfiÇI ’07 Foto: Serkan fiENTÜRK
MÜZ‹K
Bo¤aziçi’nden yeni bir
müzik grubu daha!
Indie/Underground müzi¤in temsilcilerinden biri olan Yora, temellerini 2003’te BÜ Müzik Kulübü bünyesindeki Tafloda çal›flmalar› s›ras›nda att›. ‹flte genç ve dinamik grubun kendi a¤›zlar›ndan müzik hikayeleri…
B
o¤aziçi’nden ç›kan müzik gruplar›ndan biri de Yora. 2005 May›s ay›nda o zamana kadar olan çal›flmalar›n› içeren “Karfl›laflma” isimli bir demo haz›rlayan Yora, bir E.P. (extended play) niteli¤indeki ikinci demo albümü “Bugün”ü 2008 Aral›k ay›nda yay›nlad›. Çal›flmalar›n› internet üzerinden dinleyicileriyle paylaflmakta olan Yora, düzenli olarak çeflitli mekân ve etkinliklerde sahne almakta. Yora’n›n kurulufl hikayesi Akif Ercihan Yerlio¤lu ’07 ve Uygar Çehreli’nin lise y›llar›ndaki hayallerine dayan›yor. ‹kili, lise y›llar›ndaki ve öncesindeki müzikal paylafl›mlar›
54 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
do¤rultusunda 2002 y›l›n›n Ekim ay›nda Bo¤aziçi Üniversitesi'nin Tafloda isimli stüdyosunda çal›flmalara bafllarlar. Grup, ilk bestesi olan “Karfl›laflma”n›n alt yap›s›n› bu dönemde oluflturmufltur. Yora, 2003 y›l›n›n fiubat ay›nda davul, basgitar, gitar ve vokalden oluflan 4 kiflilik bir grup olarak bafllam›fl ve 3 ay içerisinde üç beste yapm›flt›r: “Git”, “Kimi Zaman” ve “Karfl›laflma”. Ayn› y›l içerisinde, Haziran ay›nda ilk konserlerini vermifller ve Ekim ay›nda Tafloda’daki çal›flmalar›na kald›klar› yerden devam etmifller ve “Eski Ev”i bestelemifller. Tarz›n›z› nas›l tan›ml›yorsunuz? Rock temelli bir müzik yapt›¤›m›z›
söyleyebiliriz. Genelde Rock’la u¤raflan gruplara ne tarzda müzik yapt›klar› soruldu¤unda, s›n›rlar› kesin çizgilerle belirlenmemifl çok farkl› alt dallar› oldu¤u için net olarak cevap veremiyorlar. Ancak yak›n dönemde “Indie” olarak tan›mlanan ba¤›ms›z ve özgün müzik ak›m›n›n içerisinde oldu¤umuzu düflünüyoruz. Tarz anlam›nda olabildi¤ince yelpazemizi genifl tutarak, dinledi¤imiz ve sevdi¤imiz müzi¤e kendi yorumumuzu katarak dinleyici kitlemizle paylaflmaya çal›fl›yoruz. Yora kuruldu¤undan bu yana kendisini ifade etme iste¤iyle kendi bestelerini yap›yor. Yapt›¤›m›z müzi¤i bir tan›m içerisinde s›n›rlamak istemiyoruz.
YORA
Yora’n›n Bo¤aziçi d›fl›nda tan›nmas›n› sa¤layan olay neydi? Grubun bilinirli¤ini artt›ran iki önemli olay oldu¤unu söyleyebiliriz; birincisi müziklerimizi internette yay›nlamak, ikincisi ise Peyote’de çalmaya bafllamak. Ayr›ca ç›kartt›¤›m›z ikinci demo albümümüzün ard›ndan Y›ld›z Teknik Üniversitesi’nde sahne ald›¤›m›z 4.000 kiflilik konserle birlikte bilinirli¤imizin daha da artt›¤›n› hissediyoruz. Konserdeki ço¤u üniversite ö¤rencisinin -bizi ilk kez dinliyor olmalar›na ra¤menkonser s›ras›nda yaflad›klar› coflku ve konser sonras›nda ald›¤›m›z olumlu dönüfller bizi hem çok mutlu etti hem de çok umutland›rd›. Önümüzdeki sahne performanslar›m›zda ve konserlerimizde bunu daha da net olarak görece¤imize inan›yoruz. ‹lk kay›tlar›m›z› Tafloda’da tek mikrofonla yapt›¤›m›z› düflünecek olursak, flu anda albümümüz olmamas›na ra¤men birçok dinleyicinin internet arac›l›¤›yla bizi dinleyebildi¤ini ve konserlerimize geldi¤ini söylemek tan›n›rl›¤›m›z›n artt›¤›n›n önemli bir göstergesi olsa gerek.
Türkiye’de Indie müzi¤in durumu nedir? Türkiye’de Indie müzi¤in emekleme aflamas›nda oldu¤unu söyleyebiliriz. Bunun en önemli sebebi bize göre Indie gruplar›n sahne alabilece¤i mekânlar›n bir elin parmaklar›n› geçmemesi. Tabii bu mekânlar da sadece büyük flehirlerde, a¤›rl›kl› olarak ‹stanbul’da bulundu¤u için ‹stanbul d›fl›ndaki dinleyicilerin canl› performansa eriflimi k›s›tl› hatta neredeyse imkâns›z oluyor. Buna karfl›n, h›zla geliflen Indie müzi¤e bizim yafl grubumuzdaki gençlerin ilgisi ve iste¤i giderek art›yor. Hem ana ak›m›n d›fl›nda olup hem de kendi bestelerini yapmaya
çal›flan gruplar için zor bir ülke Türkiye. Ancak, internetin sundu¤u demokratik ortamla birlikte Türkiye gibi ülkelerde ana ak›m d›fl›nda müzik yapan gruplar dinleyicilerine ve daha genifl hayran kitlelerine ulaflmalar› konusunda çok büyük bir f›rsat elde etmektedirler. Öte yandan bu gruplar›n Avrupa ve Amerika’da çok daha rahat bir flekilde kendilerini ve ürünlerini duyurabildikleri ve müziklerini birçok farkl› kanaldan dinleyicilerine ulaflt›rabildikleri de yads›namaz bir gerçek. Türkiye’deki Indie gruplar aras›nda ciddi farkl›l›klar oldu¤unu söyleyebiliriz. Kendilerini yurt d›fl›ndaki gruplarla ayn› “sound”da konumland›ran gruplar oldu¤u gibi kendine özgü ifller yapanlar da var. Yeni aç›lan, çok büyük olmayan mekânlar her türden Indie gruplar›na f›rsat vermeye bafllad›lar. Ayr›ca Indie müzik piyasas›ndaki hareketlenmede, mekânlar›n, müzik çeflitlili¤inin yan› s›ra kendi bestelerini çalan gruplar›n ço¤almas›n›n da etkisi oldu.
Bundan sonraki hedefleriniz nelerdir? Öncelikle daha genifl bir dinleyici kitlesine ulaflmak istiyoruz. Indie müzi¤i benimseyebilen mekânlar›n yeni müziklere ve gruplara çok güzel bir yaklafl›m› var ama kendi içerisinde sadece müdavimi olan dinleyicilere hitap eden kapal› bir yap›s› da var. Daha çok dinleyiciye ulaflmak için daha çok canl› performans ve konser yapmam›z gerekti¤ini düflünüyoruz. Bu süreç sonras›nda albüm yapmay› düflünebiliriz ancak albüm yapmak hemen istedi¤imiz bir fley de¤il. Albüme atfedilen sanatsal de¤erin koleksiyon ürünü seviyesinde olmas› sebebiyle özenle haz›rlanmas› gerekiyor. Ayr›ca biraz da ortamla ilgili bu, Türkiye’de Indie tarz›n› anlayan ve bu tür müzikleri piyasaya süren plak flirketi say›s› çok az.
Indie müzi¤i benimseyebilen mekânlar›n yeni müziklere ve gruplara çok güzel bir yaklafl›m› var ama kendi içerisinde sadece müdavimi olan dinleyicilere hitap eden kapal› bir yap›s› da var.
Grup Üyeleri Vokal/Gitar | Akif Ercihan Yerlio¤lu: BÜ Psikoloji Bölümü Mezunu, Klinik Psikoloji Yüksek Lisans program›nda devam ediyor. Okula bafllad›¤›ndan bu yana Tafloda’da müzik yap›yor. Gitar | Uygar Çehreli: Grubun tek Bo¤aziçili olmayan üyesi olan Uygar, ‹stanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu. Halen Marmara Üniversitesi’nde Reklamc›l›k ve Tan›t›m Yüksek Lisans program›na devam ediyor. Bas Gitar | Büflra Yalç›nöz: Yora’ya 2005’te dahil olan Büflra, BÜ Psikoloji Bölümü Mezunu. Ayn› bölümde yüksek lisans program›na devam ediyor. Davul | Burak Özkök: BÜ Makine Mühendisli¤i Bölümü mezunu. Yora’ya 2006’da kat›ld›. Vokal/Geri vokal | Fundagül ‹nce: BÜ ‹ngilizce ö¤retmenli¤i mezunu. BÜ Yabanc› Diller Yüksek Okulu’nda ö¤retmenlik yap›yor. Saksafon | Emir Erünsal: BÜ Psikoloji Bölümü’nden mezun. Tufllular/Glockenspiel | M. Ozan Tekin: BÜ Makine Mühendisli¤i Bölümü’nde halen ö¤renci.
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 55
Yaz›: Metin GÖKSEL ’95 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
BO⁄AZ‹Ç‹L‹LER
“Medya çok e¤leniyor ama flimdi biraz sessizleflti ortal›k” Neslihan Acu ’83 romanlar yazarken, bir gün bir internet sitesinde medyaya dair gözlemlerini, elefltirilerini kaleme almaya bafllad› ve ünü yay›ld›. Acu ile popüler kültürü reddetmeden elefltiren üslubuyla medyay›, popüler kültürü, Türkiye toplumunu, hatta ‹zmir’i konufltuk.
S
izin öfkeli bir popüler kültür karfl›t› oldu¤unuz do¤ru mu? Öfkeli de¤ilim. Popüler kültüre karfl›y›m elbette ama s›rt›m› dönmüyorum. Tam tersine, popüler kültürü hiç reddetmeyerek onun iflleyiflini, prensiplerini çözmeye uzun vakitler ay›rarak ve sonunda bir flekilde çözerek kendime özgü bir yazma alan› yaratt›m. Popüler kültüre asla s›rt›m› dönmem; çünkü popüler kültür bugün bu ülkenin gerçe¤i; yani her taraf›m›z pop kültür. “‹nsanlar bu ülkede çöp seyrediyor” Bu pop kültürde medya, televizyonlar nereye oturuyor? Seksen darbesinden sonra ciddi bir apolitizasyon sürecine girildi biliyorsunuz. Öyle olunca insanlar bofllukta kald›lar. Özel televizyonlar›n ortaya ç›kmas›na kadar olan sürede, kültürde sanatta farkl› canlanmalar oldu, yeni aray›fllar gündeme geldi. Ama özel televizyonlarla bafllayan süreçte, bir yerden sonra popüler kültüre esir olundu, giderek her taraf çer çöp doldu. Bafllang›çta televizyonlarda çok iyi fleyler de vard› ama rating sistemi, rekabet ortam› flu bu derken, kalite gittikçe düflmeye bafllad›. Öyle bir hale gelindi ki insanlar flu anda bu ülkede sadece çöpe mahkumlar, çöp seyrediyorlar. Bunlarla besleniyorlar ve çaresi yok insanlar›n. Yoksul bir ülkeyiz. Baz›lar› zengin oldu¤umuzu iddia edebilir ama hay›r, çok yoksulluk var. ‹nsanlar›n sosyal yaflamlar› çok k›s›tl›, hatta hiç yok... Ço¤unluk televizyon mahkumu ve her gün bunlarla besleniyorlar. O çöplerden beslendikçe daha beterlefliyorlar, beterlefltikçe daha beterini istiyorlar. Bir canavar gibi büyüyor sistem. Ne yapmal› peki? Popüler kültüre s›rt dönmeden, onun araçlar›n› kullanarak, onun içinde vahalar yaratmak laz›m. Yapacak baflka bir fley yok.
56 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
“Çok parlak isimler var akademik dünyada ama topluma katt›klar› ne, ben onu soruyorum. Hiçbir fley katam›yorlar.” Entelektüellere yönelik yaklafl›m›n›z da zaman zaman çok sert. E¤er Türkiye’nin entelektüelleri gerçekten entelektüel olsalard› Türkiye bugün bambaflka bir ülke olurdu ve dünyaya sundu¤umuz görüntü de bambaflka olurdu. Bizim entelektüellerimiz hiçbir orijinal fikir üretemeyen, kendi ülkesine Bat›l› gözüyle bakan, kendi kendilerine yanan dönen, sadece kendilerine hayr› olan insanlar. Yapt›klar› her fley kendileri için. Çok parlak isimler var akademik dünyada ama topluma katt›klar› ne, ben onu soruyorum. Hiçbir fley katam›yorlar, de¤ifltiremiyorlar. Entelektüeller bu kadar önemli mi? Yani niye bir misyonlar› olsun? Gerekmiyorsa niye entelektüel? Öyle arkadafllar›m var, çok kitap okurlar müthifl birikimlidirler, çok bilgilidirler. Ama her zaman liberal bir yaklafl›mla flunu söylerler: “Halk ne diyorsa do¤rudur.” Ben bu görüflü savunam›yorum, kimse kusura bakmas›n. Bilmenin önemini, bilen insanlar›n baz› fleylere karar vermesini savunuyorum. Tabii böyle söyleyince de elitistlikle suçlan›yorsunuz. ‹yi de, o zaman ben flunu soruyorum: “E¤er sokaktaki insandan hiçbir fark›n olmayacaksa, bu kadar kitab› niye okudun, bu kadar bilgiyi niye edindin, hamal gibi tafl›yorsun s›rt›nda?” Siz statükoyu savunan bir muhafazakar m›s›n›z? Ben kesinlikle muhafazakar de¤ilim. Son bir y›ld›r yazd›¤›m yaz›lara bakarsan›z her türlüsü var. Eflcinselleri destekleyen yaz›lar da yazd›m, Sulukule yaz›lar› da, cinsel tabularla ilgili yaz›lar da. Benim kastetti¤im de¤iflime karfl› muhafazakarl›k.
De¤iflim dedi¤iniz zaman ne yöne de¤iflim ona bakmak laz›m. Geriye do¤ru de¤iflime tabi ki karfl›y›m. Mesela, küreselleflmeyi çok olumlu bir fleymifl gibi koyuyorlar önümüze ama ben buna karfl› duruyorum. Çünkü küreselleflmenin bugün geldi¤i noktada, tek tip bir dünya var. Her fleyin Amerikan modeli oldu¤u, Amerikan güdümlü bir dünya... “Otuz y›l önceki Türkiye’yi çok daha güzel buluyorum.” Yani eski mutlu, ufak, güzel dünyam›zda m› yaflasayd›k? Otuz y›l önceki Türkiye’yi çok daha güzel, yaflan›las› buluyorum. Avrupa’ya çok daha yak›n bir ülke idi. Çocukluk y›llar›mdan gayet iyi hat›rl›yorum. Sinema önemli bir kaynakt›r. Altm›fll› y›llardaki Türk filmlerini falan izlerseniz bunu görürsünüz. AB’ye girece¤iz fleklinde bir martaval var, nereye AB’ye giriyorsun? Biz zaten bir Avrupa ülkesi gibiydik altm›fllarda. fiu anda Avrupa Birli¤i’ne girecek hiçbir halimiz yok. Garip bir ülke olduk, ABD’nin en kötü taraflar›n› taklit eden, muhafazakarl›¤›n giderek yükselmekte oldu¤u bir ucuz ifl gücü ülkesi. Bu tür bir toplumda özgürlük var gibi görünür ama aldatmacad›r. Asl›nda özgürlükler ciddi flekilde t›rpanlan›yor. Özgürlüklere nas›l yaklaflmal› sizce? Özgürlük, b›rak›n her istediklerini yaps›nlar demek de¤ildir ki. Mesela geçenlerde bir televizyon program›nda Etyen Mahçupyan’la Mümtaz Soysal’› izlemifltim. Etyen Mahçupyan orada sürekli “Halka b›rakaca¤›z, halka soraca¤›z, halk karar verecek” türünden fleyler söylüyordu. Yani flimdi bu ne demek, gerçekten anlam›yorum. Ülkeye dair kararlar al›n›rken kime sorulmal› peki? O çok derin bir konu. Toplumda elit bir tabaka oluflturup, afla¤›daki halka her fleyi zorla yapt›rmak tabii ki yanl›fl. Onu kimse istemiyor zaten.
Otuz y›l önceki Türkiye’yi çok daha güzel, yaflan›las› buluyorum. Avrupa’ya çok daha yak›n bir ülke idi. Ama sen bir süreç içerisinde o halk› her türlü e¤itimden mahrum b›rakm›flsan, açl›kla iflsizlikle terbiye etmiflsen, afla¤›lam›flsan, yani kifliliksizlefltirmiflsen, sonra “Hadi halka bir soral›m ne yapaca¤›m›z›” dersen olur mu? Demokrasi o kadar kolay ifl de¤il. Olay›n bu haliyle tart›fl›lmas› sakat, onu anlatmaya çal›fl›yorum. Liberaller kendi tarihlerine, kendi kurtulufl savafllar›na küçümsemeyle bak›yorlar: “O da neymifl, zorla cumhuriyeti kurmufl, tepeden indirmifl, bindirmifl” fleklinde yaklafl›mlar› var. Liberallerin böyle yaklaflt›¤›n› düflünmüyorum. Büyük k›sm› böyle bak›yor. Oysa her fleyi olufltu¤u devrin koflullar›nda de¤erlendirirsin. Cumhuriyetin kuruldu¤u y›llar dünya bambaflka dengelerde. Onu orada de¤erlendirirsin. Çok yanl›fl fleyler yap›lm›fl m›? Tabi ki yap›lm›fl ama s›f›rdan ülke kurmak kolay bir fley de¤il ki. “Türkiye Cumhuriyeti ne yapm›fl. Daha ne yaps›n. Köy enstitüleri diye bir proje yapm›fl. Bunu söyledi¤iniz zaman hemen alayc› bir tav›r tak›n›yorlar.” Ama sorun geçmifl de¤il san›r›m, sorun bugün nas›l davran›ld›¤›. Ben diyorum ki, böyle her dakika “Halka soral›m” fleklinde romantik yaklafl›mlarla olmaz bu ifller. Anlaml› projeler üretilmeli. Güneydo¤uda yoksulluk var, e¤itimsizlik var ama her evde de çanak anten var, ellerinde cep telefonlar› var. Bu dünyadaki enformasyon a¤› internet, televizyon hepsi gelmifl, hepsinden yararlan›yorlar fakat e¤itim s›f›r. fiimdi bu o kadar tehlikeli bir fley ki. O insanlar› e¤itirsin, güzel programlar, bölgesel kalk›nma modelleri gelifltirirsin, ancak o zaman her fley yerli yerine oturur. Dönüp bunu elefltiriyorlar, ilk y›llar›nda Türkiye Cumhuriyeti ne yapm›fl falan diye. Daha ne yaps›n! Köy Enstitüleri diye bir proje yapm›fllar. Bunu söyledi¤iniz zaman hemen alayc› bir tav›r tak›n›yorlar. Önce dönsünler bir okusunlar. O dönemler için mucizeler yaratm›fl bir projedir. Köy Enstitüleri’nin asimilasyon arac› oldu¤unu söyleyenler de var ama. Ben baflka bir fleyden söz ediyorum. Do¤udaki insana da e¤itim olanaklar› götürecek, bölgeye uygun projelerden söz ediyorum. Do¤u ya da Bat›, nerede yaflarsa yaflas›n her insan›n e¤itimden, sanattan, bilgiden pay›na düfleni almas› gerekti¤ini savunuyorum. Kendi anadillerini kullanma hakk›n› kastetmifltim. Sonuçta sen bir devlet olmaya karar vermiflsen senin 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 57
Neslihan Acu kimdir? 1960 y›l›nda ‹stanbul’da do¤du. Bo¤aziçi Üniversitesi’nde Endüstri Mühendisli¤i bölümünde okurken bir yandan da baz› edebiyat ve çeviri dergilerinde yar› zamanl› ifller yapt›. Yazar olmak istiyordu ama uzun y›llar boyunca as›l mesle¤ini yapmak zorunda kald›, mühendis ve tekstil pazarlamac›s› olarak çal›flt›. Yine de yazma hevesinden kendini tümüyle kurtaramad›, bu y›llar boyunca senaryolar ve uzun öyküler yazmay› sürdürdü. ‹lk roman› “Meltem K’y› Kim Öldürdü” 2004 y›l›nda yay›nland›. Ayn› y›l ikinci roman› “Kad›ndan Don Kiflot Olmaz” ç›kt›. 2006 y›l›nda “Ne Güzel Bir Hiçlikti Aflk” ve 2007 y›l›nda dördüncü roman› “Kuzgunun fiark›s›” bas›ld›. Romanlar›n yan› s›ra, ayl›k ‹zmir Life dergisi için röportajlar yapmakta, www.medyatava.com sitesinde güncel yaz›lar yazmaktad›r. ortak kullanaca¤›n bir dilin olur kolayl›k aç›s›ndan, ama etnik kimli¤i yok etmek tabii ki yanl›fl. Ama entegre etmek laz›m. Benim aile büyüklerim Büyük Mübadele’de Girit’ten gelmifl. Ben bunu bizzat yaflam›fl bir insan›m. Benim çocuklu¤umda babaannem, dedelerim, Türkçe bilmiyorlard›. Rumca konufluyorlard›. Hep Rumca dinleyerek büyüdüm ben ve kendimi hep toplumun d›fl›nda hissetme nedenim budur. Topluma entegre olamad›lar ve onlar› kimse entegre etmeye u¤raflmad›. Girit’ten gelenlerin böyle bir handikap› vard›r. Onun için mesela Egelilerin, ‹zmir’in falan böyle kenarda k›y›da durmas›n›n, hiçbir fleye fazla 58 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
kar›flmamas›n›n bir nedeni de budur. Ben gerçekten uzun y›llar d›flar›da hissettim kendimi.
“Medyada her türlü örgütlenme yasak. Hiç kimsenin ifl güvenli¤i yok.”
“‹zmirliler asl›nda bir flekilde tutucular.”
Medya da susuyor mu sizce? Medyada belli konularda herkes susuyor. Medyada özgürlük var, çok fazla köfle yazar› var, çok fazla konufluluyor deniliyor. Halbuki öte yanda bak›yorsunuz y›¤›nla internet sitesi yasakl›, inan›lmaz sansür var. Medyada birçok fley konuflulam›yor. Büyük bir iflsizlik var, emek sömürüsü var ülkede ve buna medya da dahil. Her türlü örgütlenme yasak. Sendika yok. Hiç kimsenin ifl güvenli¤i yok. Bunlar konuflulam›yor. E¤itim sisteminin korkunçlu¤u, çevre katliamlar› konuflulam›yor. Görmezden geliniyor.
‹zmir demiflken... Peki n’olucak bu ‹zmir’in hali? Ben ‹zmirli de¤il ‹stanbulluyum. On befl y›ld›r ‹zmir’de yafl›yorum. ‹stanbul daha farkl›, ‹stanbul’da herkes karmakar›fl›k yaflar. Yani zenginlik yoksulluk aras›nda keskin s›n›rlar yok. ‹zmir’de ise gerçekten kat› bir sosyal yaflam var. Ben senelerdir oraday›m. Mesela kaç tane Levanten tan›d›n›z derseniz bana, ikiden fazla sayamam. E¤er gerçek bir ‹zmirli de¤ilseniz, orada do¤mad›ysan›z ‹zmir’in sosyal hayat›na girmek çok zor. Benim sosyal çevrem hala ‹stanbul’da. ‹zmirliler giyim kuflam olarak son derece serbestler rahatlar ama fikir olarak daha bir taflra hali var, görünmeyen kurallar› var. Aralar›na yabanc›y› çok kolay kabul etmiyorlar. Ama benim ‹zmir ile ilgili en büyük elefltirim flu: Yaflamak için güzel, rahat bir flehir ama ülkenin geri kalan›na s›rt dönerek, geliflmeleri görmezden gelerek ya da çok beylik tepkiler göstererek yaflanmaz. Rahat b›rakmazlar çünkü. Gerçekten ilerici, gerçekten yaflamay› iyi bilen bir flehirsen, o zaman bunun gereklili¤ini yerine getirir, ülkenin di¤er flehirlerine de yol yöntem gösterir, onlar› da dönüfltürmeye çal›fl›rs›n çünkü e¤er siz onlar› dönüfltürmezseniz onlar sizi dönüfltürür. Sizin gibi düflünenler gidiflata karfl› neden güçlü bir muhalefet örgütleyemiyor? Örgütlenme olay› yok, umutsuzluk var. ‹nsanlar o kadar tek bafllar›na kald›lar ki korkunç bir umutsuzluk var. ‹nsanlar iflsizlik gibi sorunlardan dolay› çaresiz hissediyorlar kendilerini, hiçbir fley yapamay›z, ben kendi hayat›ma bakay›m ötesi ne olursa olsun diyorlar.
“Türkiye’de e¤itim sistemi yok, ö¤ütüm sistemi var.” Bu durumdan ç›k›fl için alternatif nereden gelecek? Bak›n bir ülkede e¤itim çok önemlidir. Bizim ülkeye yap›lan en büyük kötülük e¤itim sisteminin dinamitlenmifl olmas›d›r. fiu anda e¤itim sistemi yok, ö¤ütüm sistemi var. Daha befl yafl›nda bafll›yorlar ö¤ütmeye, üniversiteden mezun olana dek. Özgürce düflünemeyen, hiçbir fleyi yorumlayamayan, d›fl görünüfl olarak, imaj olarak harika ama içerde hiçbir özgünlü¤ü olmayan insanlar ortaya ç›kt›. Bu durumda bunlar bekliyorlar ki birileri onlar için reçeteler haz›rlas›n, formüller haz›rlas›n, onlar da onu als›nlar; toplumun dinamiklerini, nas›l yaflayacaklar›n› kolay yoldan ö¤rensinler. Ezberci e¤itim sisteminin sonuçlar›. Yeni nesilden farkl› görüfller, yarat›c› fikirler ç›kam›yor. Medyada en çok kimleri okursunuz? Ben Medyatava’ya (www.medyatava.com) yazd›¤›m için bütün köflecileri okumaya çal›fl›yorum. Bir de hakikaten tutucu de¤ilim. “Bu insan›n üç tane yaz›s›n› okudum, çok kötü, dördüncü yaz›s› da garanti
kötüdür” diyen birisi de¤ilim. De¤iflime çok inan›r›m. Onun için elimden geldi¤i kadar her fleyi takip etmeye çal›fl›yorum. Haluk fiahin’i takip ediyorum. Medya üzerine, toplumsal de¤iflimler üzerine ilginç tespitleri olan önemli bir köfle yazar›. Çok farkl› yaklafl›mlar› var. Melih Afl›k, Can Dündar, Mehmet Y›lmaz, ‹clal Ayd›n, Sevim Gözay, Mutlu Tönbekici, Selahattin Duman, Ayfle Arman, Ahmet Hakan gibi köfle yazarlar›n› s›rf ifl icab› de¤il, severek de okuyorum. Medyatava’daki yaz›lar›n›z› kimler okuyor sizce? Medyatava bir medya sitesi, dolay›s›yla sokaktaki adamdan ziyade medyada çal›flanlar›n, gazetede, televizyonda çal›flanlar›n takip ettikleri bir sitedir. Bütün haberleri neler olmufl neler bitmifl oradan al›yorlar, en çok da onlar okuyorlar do¤al olarak. Yaz›lar›n›zda da en çok onlar› elefltiriyorsunuz. Evet, köfle yazarlar›n› elefltirmeye çal›fl›yorum. Ama bunu s›rf polemik olsun diye yapm›yorum. Onlar›n yaz›lar›ndan yola ç›karak, medyadaki genel iflleyifli anlamaya ve anlatmaya çal›fl›yorum. Asl›nda bu y›l daha farkl› bir çizgideyim. Kitap, film yaz›lar› yaz›yorum zaman zaman. Kad›n erkek iliflkileri vs konularda yaz›yorum. “Titanic olay›ndaki gibi, gemi bat›yor, ama üst katta orkestra çalmaya devam ediyor, dans ediliyor. Medya bir dönem acayip e¤lendi. Ama flimdilerde biraz sessizleflti ortal›k.”
Kendilerini, aflklar›n›, sevgililerini anlatan yaz›lar yaz›yorlar. Bunlar daha çok rating al›yor. Ayr›ca bu kadar çok köfleci olmas›n›n planlanarak yap›lan bir fley oldu¤unu düflünüyorum. Bu kalabal›kta ç›kan gürültü de çok oluyor, kimi çok önemli konular kaynay›p gidiyor arada. Titanic olay›ndaki gibi, gemi bat›yor, ama üst katta orkestra çalmaya devam ediyor, dans ediliyor. Medya yak›n zamana dek acayip e¤lendi. Polemikler, at›flmalar, h›rgürler… Ama flimdilerde biraz sessizleflti ortal›k. Ciddi fleyler oluyor çünkü. Belirsizlik ortam› var ve herkes tedirgin. Perihan Ma¤den’i, Gökhan Özgün’ü elefltiren yaz›lar›n›z çok konufluldu. Bir tak›m yazar çizer Cihangir cemaatlerine ait olmak gibi bir derdiniz yok anlad›¤›m kadar›yla. Yok, ben hiçbir yere ait olmak istemiyorum. Bu nedenle sa¤›n›z solunuz belli olmuyor. Ben düflüncelerimi ifade ediyorum. Mesela Orhan Pamuk’la ilgili bir yaz› yazd›m. Benden bekledikleri Orhan Pamuk’u karalamamd›. Ama Orhan Pamuk’un kiflili¤i ayr›d›r, romanc›l›¤› tamamen ayr›d›r. Bunu ay›rt edemiyorsan zaten yaz› yazma bence. Olaylara ve konulara tarafs›z bir gözle bakmaya, adil davranmaya çal›fl›yorum. Yapt›¤›m tespitlerin bugün de arkas›nday›m. Perihan Ma¤den’le ilgili yaz›mda da ayn› tavra sahiptim. Radikal’de
Medyada çok fazla insan var. Çok fazla köfle yazar›, röportajc›, büyük kalabal›k var. Böyle olunca rekabet fazla oluyor. yazmaya bafllad›¤› dönem hayran›yd›m onun, o dönem yaz›lar›na hala da hayran›md›r. Yani yeni yeni flöhret oldu¤u zamanlar flahane yaz›lar yazd›, popüler kültürün flifrelerini Ayça fien’den sonra en iyi çözen, ortaya ç›karan kifli oydu. Ama ondan sonra kayd›, gitti. Kald›ramad›. Tafl›yamad›. Roman yazarl›¤›n› zaten hiç be¤enmiyorum. O yaz›da romanc›l›¤›n› elefltirmifltim. “Ben çok iyi bir köfle yazar›y›m. Y›¤›nla okurum var bir de roman patlatay›m da iflte flu kadar satay›m” diye bir fley olmaz. Bu ticarettir. Bunu elefltirdim. Yeni roman›n› henüz okumad›m, o yüzden bir fley diyemem. Gökhan Özgün’e gelince, gerçekten çok parlak cümlelerle yaz›lar yazan; ama içeri¤e do¤ru gitti¤iniz zaman bir derinli¤i olmayan bir köfleci oldu¤unu düflünüyorum. “Önemli olan derinlik. fiimdi sen bir fleye muhalif olurken e¤er o derinli¤i yans›tam›yorsan çocukça bir karfl› ç›kma olur o.” Sizin fark›n›z nedir peki? Ben orta halli, hatta ortan›n alt› bir aileden geliyorum. Mahalle çocu¤uyum. Devlet okullar›nda okudum, sonra Bo¤aziçi’ ne girdim. De¤iflik ifllerde çal›flt›m, toplumun çok farkl› katmanlar›nda yaflad›m, çok gezdim, çok insan tan›d›m. Yoksullu¤u da bilirim, zenginli¤i de. Entelektüel bir ortamda da, sosyetik bir yerde de, yoksul bir ortamda da, bir flekilde hepsine uyum sa¤lar›m çünkü her yere girdim ç›kt›m. Benim avantaj›m, onlar›n da dezavantaj› bu. Çok seçkin, dar bir çevrede yafl›yorlar. Görüfltükleri insanlar belli, gece gezmeleri, sosyal hayatlar› belli. Asl›nda halk nedir? Halk nas›l yaflar? Gerçek yoksulluk nedir? ‹flsizlik nedir? Asgari ücretle yaflamaya çal›flan bir ailenin hali nas›ld›r... Bu tür fleyleri çok da fazla hissedemiyorlar, tam olarak anlam›yorlar.
Son dönemde gazetecilerin kendisi haber olmaya bafllad›. Bunu nas›l görüyorsunuz? Medyada çok fazla insan var. Çok fazla köfle yazar›, röportajc›, büyük kalabal›k var. Böyle olunca rekabet fazla oluyor. Arada sivrilmek için çok uçuk kaç›k fleyler yapanlar, farkl› tarzlar yaratmaya çal›flanlar var. Yani gerçekten de gazetecinin kendisi haber oluyor ço¤u zaman. 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 59
Yaz›: Baflak SERÇE ’05 Foto: Teoman GÜRZ‹H‹N
BO⁄AZ‹Ç‹L‹LER
Annelerin neye ihtiyac› var? 2010 Ocak ay›nda yay›n hayat›na bafllayan ve flimdiden 4.500 üyeye ulaflan anneysen.com, annelere ihtiyaçlar›n› karfl›layabilecekleri s›cak bir ortam sunuyor. Foto¤raflar, anketler, ilgi alanlar›na göre gruplar ve uzmana sor gibi bölümlerden oluflan site a¤›rl›kl› olarak 20-35 yafl aras›ndaki annelere birçok konuyla ilgili paylafl›m yaratt›klar› alan sunuyor. P›nar fiimflek ’97 ve Aylin Çak›r ’97, iki giriflimci anne, iki yak›n arkadafl. BÜ ‹flletme Bölümü mezunu olan ve baflar›l› kariyerlerinden sonra anne kimliklerinden yola ç›karak anneysen.com’u kuran iki güzel anne ile “Annelerin neye ihtiyac› var?” sorusu üzerinden oluflturduklar› websitesi üzerine söylefli yapt›k.
A
nneysen. com platformunu oluflturma fikri nas›l do¤du? P›nar fiimflek: Bu platform fikrinin ortaya ç›k›fl› 2009 y›l› Mart ay›na dayan›yor. Bir ifl kurmak istiyorduk ve ek ifl olarak ne yapabiliriz diye bakt›k. ‹nternet üzerinden yap›lan bir ifl olmas›n› tercih ettik ve kendimizden yola ç›karak gördük ki anneler konusunda çal›flabiliriz. Annelerin neye ihtiyac› var? Bu süre bu konu üzerinde araflt›rma yapt›k. Aylin Çak›r: anneysen.com’un ç›k›fl noktas› annelerin birbirine çok soru sormas›yd›. Biz kendimiz anne olarak etraf›m›zda kiminle konuflsak soru soruyoruz. Tan›mad›¤›m›z insanlara bile soruyoruz ve çocuk üzerinden çok fazla konuda konuflabiliyoruz, paylaflabiliyoruz. P›nar’la flunu fark ettik ki konuflma bir flekilde çocuklar›m›za kay›yor. Hastal›kla ilgili olabilir, okulla ilgili olabilir, kültür&sanat faaliyetleriyle ilgili olabilir. Ben de P›nar da annelerin birbirleriyle paylafl›ma çok aç›k ve çok da genifl bir kitle oldu¤unu
60 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
P›nar fiimflek
fark ettik. Yani sadece birebir de¤il daha genifl kitleleri birbiriyle konuflturmak amaç. Ayn› problemi yaflam›fl insanlar olabilir, ortak ilgi alanlar› olan insanlar olabilir, çocu¤uyla ilgili benzer özellikleri olan anneler için deneyimin paylafl›lmas› çok önemli. Bizim yapt›¤›m›z annelerin birbirleriyle kurdu¤u tüm iletiflimi anneysen.com’a tafl›mak. Annelerin hayatlar› çok yo¤un ve biz onu kolaylaflt›rmak istiyoruz. anneysen.com yay›lmas› için neler yap›yorsunuz? Sitemizi ilk açt›¤›m›zdan beri bir halkla iliflkiler ajans›yla çal›fl›yoruz
Aylin Çak›r
ve çeflitli faaliyetler yap›yoruz. Hem anneysen.com’un kategorisindeki siteleri hem de bloggerlar› da kapsayacak bir tan›t›m plan› haz›rlad›k. Bafllad›¤›m›zda koydu¤umuz hedeflerin üzerinde ilgi var. Sosyal medya iletifliminde neler yap›yorsunuz? Facebook’ta grubumuz var. Zaman zaman Facebook’ta reklam çal›flmalar›m›z da oluyor. Bunun d›fl›nda bizim de buralarda profillerimiz oldu¤u için sosyal medyay› yani Facebook’u, Twitter’› da kendi profillerimiz üzerinden kullan›yoruz.
Anne-bebek, anne-çocuk kategorilerinde birçok websitesi bulunuyor. Peki bu web sitelerinden ayr›flt›¤›n›z noktalar nelerdir? Biz inan›yoruz ki internette herkes, her türlü bilgiye an›nda ulaflabiliyor. Bilgiyle ilgili bir s›k›nt› yok. Biz özellikle annelerin kendi deneyimlerini paylaflmalar› üzerine yo¤unlaflt›k. fiu an anneysen.com’daki içeri¤i anneler yönlendiriyor. Bizim en temel fark›m›z bu. Biz Web 1.0 noktas›nda de¤iliz, Web 2.0 projesiyiz asl›nda. Bunun d›fl›nda farkl›l›k sa¤layan birkaç unsur daha var. Birincisi anneysen.com’daki içeri¤in kiflisellefltirilebilmesi. Örnek vermek gerekirse, anne kendi sorular›na ayr›ca ulaflabiliyor. ‹stedi¤i her grubu kurabiliyor. Kendi kiflisel profil
sayfas› var, o profil sayfas›n›n içindeki kendisi, belirliyor. Hatta arka plan desenine kadar kendisi kiflisellefltirebiliyor. Gizlilik ayarlar› var mesela. Yani her bir foto¤raf›n, albümün, her bir yaz›n›n gizlilik ayar›n› kendisi belirleyebiliyor. Annelere ve uzmanlara soru sorarken üye ismini gizleyebiliyor. Farkl›l›k sa¤layan bir di¤er özelli¤imiz de “annelere sor” ve bir de “uzmanlara sor” bölümleri var. fiu anda 30 farkl› alanda 50 uzman var. Uzmanlar bölümünü biz en bafl›ndan beri flöyle kurgulad›k; Annelerin birbirlerinden ald›klar› destek olacak ama bir yandan da profesyonel anlamda uzmanlara da dan›flabilsin. Sadece sa¤l›k de¤il hukuktan, psikoloji alan›ndan, e¤itimden dan›flmanlar›m›z var. anneysen.com aç›ld›¤›ndan gruplarda, paylafl›lan olaylarda ilginizi çeken neler oldu mu? Çok farkl› gruplar aç›l›yor. Özellikle baz› gruplar›m›z çok kalabal›k, 400500 kiflilik gruplar. K›z anneleri var, erkek anneleri var. Anketler bölümü var. Burada anneler kendi anketlerini kendileri oluflturabiliyorlar ve baflka birinin anketini de oylayabiliyorlar. Burada de¤iflik sorular olabiliyor. En son bakt›¤›mda “Evlendi¤ine piflman olan var m›?” gibi de¤iflik bir soru vard›. ‹lginç gruplardan birinin ad› “Ben do¤ururken kocam dokuz do¤urdu” diyenler grubu. Bu grupta daha çok efllerin psikolojisi ile ilgili fleyler yaz›fl›l›yor. “ÖSS anneleri” diye bir grup var. Anketler sayesinde bir anda pek çok annenin fikrini ö¤renme imkân› oluyor. Örne¤in “Kaç çocuk?” diye soruldu¤unda en çok iki çocuk tercih ediyorlar. Ya da “Sevgililer gününde ne getirse sevinirsiniz?” sorunun cevab› p›rlantadan ziyade bir kucak dolusu gül ç›kt› mesela. Üye profili nedir? Yafl aral›¤› olarak bakt›¤›m›zda 2035 yafl aras› anneler a¤›rl›kta. Çocuk yafl aral›¤› ise 0-3 civar› daha a¤›rl›kl› ama di¤er yafl gruplar› da var.
Biz inan›yoruz ki internette herkes, her türlü bilgiye an›nda ulaflabiliyor. Bilgiyle ilgili bir s›k›nt› yok. Biz özellikle annelerin kendi deneyimlerini paylaflmalar› üzerine yo¤unlaflt›k. fiu an anneysen.com’daki içeri¤i anneler yönlendiriyor. Bizim en temel fark›m›z bu. anneysen.com 2010’da yat›r›m yap›lacak olan ilk 15 e-tohum finalistlerinden. E-tohum ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? Geçen sene bu konuyla ilgili çal›flmaya bafllad›¤›m›zda “e-tohum” diye bir oluflumun varl›¤›ndan haberdar olduk. Ve “e-tohum”un düzenledi¤i toplant›lara kat›lmaya bafllad›k. O s›rada proje devam ederken proje koordinatörü Burak Büyükdemir ile projeyi paylaflm›flt›k. Daha sonra her y›l 15 tane o y›l›n internet giriflimcisinin seçildi¤ini duyduk ve buna baflvurduk “e-tohum” projesi olarak. 1500 tane internet girflimcisi baflvurmufltu ve bunlardan 15 tanesi seçilecekti. ‹lk 40’a girdik. Daha sonra bir kurula detayl› bir surum yapt›k. Sektördeki belli bafll› kurumlar›n yöneticilerinden, internet sitelerinin sahiplerinden ve bu sektörde bulunan kiflilerden oluflan bir kurula sunum yapt›k. Sunumdan 40 giriflimcinin içinden 15 tanesini seçtiler. Orada da onlardan biri olarak yer ald›k. Hatta seçilen giriflimciler aras›nda sadece kad›nlardan oluflan tek grup bizimkiydi. ‹nternet sektörü erkeklerin daha egemen oldu¤u bir sektör. Bloglarda kad›nlar var ama web sitesi olarak çok yok. En az›ndan “e-tohum”a baflvuranlar aras›nda yoktu. O aç›dan da bizim için heyecan verici oldu, kad›nlar› temsil etmek anlam›nda motive edici oldu. 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 61
‹dil TÜRKMENO⁄LU ’95
‹fi YAfiAMI
idil@idilturkmenoglu.com
Y-kufla¤› avc› m›, yoksa kurban m›? “Yaaa, hocam, çok kast›m ben :-( Çok mu zor sorcaks›n s›navda. Noluuuuuur sormay›n :-)”
de bak›fl aç›m› kendime ra¤men, bu yüzden de¤ifltirebildim: “Onlar bu kültürden “sorumlu” de¤illerdir, bu yeni kültürün KURBANI olmufllard›r.”
B
Düflünürsek, dönemin olaylar›, kufla¤› flekillendiren faktörlerdir... 2010 mezunu olacak üniversiteliler, çok kanall› TV ile do¤dular, Rusya’n›n her zaman çok partili sistemle yönetildi¤ini gördüler, Berlin Duvar›’n› bilmiyorlar, araban›n pencerelerini kolu çevirerek de¤il dü¤me ile açt›lar, “google etmek” bir fiil olarak dillerinde, arkadafllar›n› “facebook”la buluyorlar, onlar için internet neredeyse hep vard›. Körfez Savafl›, 11 Eylül, Irak Savafl›, reality show’lar, internet, küreselleflen dünya, iPod, cep telefonu, msn, Türkiye’de deprem, ekonomik refah, iletiflimin artmas›, Güneydo¤u’daki çat›flmalar, siyasi k›s›tlamalar›n kalkma çabalar›...
irkaç üniversitede ders veriyorum. E-posta kutumda bir ö¤renciden bu türden bir mesaj› ilk kez gördü¤ümde, “nedir bu izans›zl›k” demifltim, hiç gelmemifl sayd›m. Çocuklar›n s›n›ftaki baz› tutum ve davran›fllar›n› da zaman zaman “terbiyesiz”, “aceleci”, “kolayc›”, “fazla cesur”, “tutars›z” gibi isimlendirdim. fiimdilerde ise “Y Kufla¤› böyle” demeyi ve kabullenmeyi ö¤rendim, içime sindiremesem de... Ya sev, ya terk et! 1980-2000 y›llar› aras›nda do¤anlara (baz› kaynaklar, üç y›l önce üç y›l sonra do¤anlar› dahil ediyorlar) Y kufla¤› çocuklar›. Onlara, Echo Boomers, Millenium Generation, iGeneration, Einstein Generation ve Google Generation da deniyor baz› kaynaklarda. Bugün yafllar› 10 ila 30 aras›nda. Türkiye’nin % 25’i, 2015’te %40-45’i... Bir k›sm› halen ö¤renim görüyor. Bir k›sm› da, yaklafl›k üçte biri, ifl yaflam›nda karfl›m›za ç›k›yor. Kendine afl›r› güven, hemen öne ç›kma iste¤i, teknolojiye afl›r› ba¤l›l›k ve bunun karfl›s›nda geleneksel iletiflim metodlar›ndan s›n›fta kalma, acelecilik ve bizim “sadakatsizlik” diyebilece¤imiz ama literatürün “özgürlük” ve “kiflisel yaflam›na önem verme” dedi¤i tutumlar. Y kufla¤›, onlar› anlama ve uyum sa¤lama konusunda okurken bir cümleden çok ekilendim, belki 62 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Dillerinin kemi¤i, hayallerinin s›n›r› yok! Dönemin olaylar›n›n bu kufla¤› nas›l etkiledi¤i konusunda birçok araflt›rma var, önemli bölümü de “reality show”lar üzerine... Bu kuflak gözünü TV ile açt›, ama sadece seyretmedi. ‹nteraktif olarak
faydaland›. Özellikle Biri Bizi Gözetliyor’dan, Survivor’a, PopStar’a, Türkü Y›ld›z›’ndan, Ç›rak’a Reality Show’larla yaflama bak›fl aç›lar› minik minik flekillendi. Araflt›rmalara göre, ço¤unlu¤u ünlü insanlardan etkileniyor, onlar› örnek al›yor... Ayr›ca herfleyi mümkün görüyorlar, herkese istedikleri fleyleri istedikleri biçimde, istedikleri zaman do¤rudan söyleyebileceklerini düflünüyorlar. Onlara göre bu sadece “kolay” de¤il, çok da NORMAL. Neden söylemesinler ki? Ne var bunda? Di¤erleri niye bozuluyorlar? Y kufla¤›ndan ö¤renilecekler Elefltirmek kolay. Ama Y Kufla¤›ndan al›nacak dersler de var. Yaflad›klar› günün önemini -içine a¤›rl›k veya do¤ru hedefler henüz koyamasalar da- bizden daha iyi biliyorlar (birkaç seneyle bu Y kufla¤›n›n d›fl›nda kal›nca, malesef yafll› biri gibi yazm›fl oluyorum, ama bu da kuflak fark›n› bir kez daha ortaya koyuyor herhalde)... Teknolojiyi çok iyi kullan›p, sürekli yeni fleyler ö¤renmekten zevk al›yorlar. Çevrelerinde parlak, yarat›c› örnekler ar›yor, metorlar istiyorlar. Bu da bir önceki kufla¤› daha iyi olmaya zorlayacak bir baflka gerçek. *** Onlarla çal›flmak, onlar› yönetmek, e¤itmek, onlara servis vermek, ürün satmak bafll›bafl›na baflka bak›fl aç›s›, baflka yetenekler istiyor. Önümüzdeki 20-30 y›l içinde buralardaysak, onlar› anlamaya ve ö¤renmeye gayret etmemiz gerekiyor. Ya sevece¤iz, ya sevmeye gayret edece¤iz.
GEZ‹
Yaz› ve Foto: Ayflegül AKG‹L ’86
Ac› dolu tarihi ve muhteflem do¤as›yla büyüleyen
Vietnam...
Ad›n› savafllar ve ac› olaylarla duydu¤umuz, buradaki savafltan sa¤ olarak ülkesine dönebildi¤i halde asla eski yaflant›s›na dönemeyen Amerikan askerleriyle ilgili filmlere konu olan ve bir yandan da muhteflem do¤as›yla herkesi büyüleyen Vietnam… 90’l› y›llardan sonra turizme aç›lan ve son zamanlarda turistlerden yo¤un ilgi gören Vietnam’› Ayflegül Akgil’in (’86) gözünden yeniden keflfetme flans› bulduk. 64 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
V
ietnam; gençlik y›llar›mdan beri ad›n› daima ac› olaylarla duydu¤um, Hindiçini denen yar›madan›n do¤usundaki ince uzun ülke... Vietnam Savafl›, Vietkong gerillalar›, korkunç iflkenceler çeken bazen de yapan ufak tefek, çok zay›f, çekik gözlü insanlar›n ülkesi. Yaklafl›k 12 saatlik bir uçak yolculu¤u ile Dubai-Singapur üzerinden Ho Chi Minh City’e (HCMC) vard›k. Yani bir zamanlar do¤unun Paris’i olarak bilinen Saygon’a. ‹stanbul’un flubat ay›ndaki nemli, so¤uk havas›na k›yasla burada hava yine nemli, ama oldukça s›cakt›. ‹lk floku, havada hiç bulut yokken girdi¤imiz dükkândan ç›kt›¤›m›zda etraf› seller götürdü¤ünü gördü¤ümde yaflad›m. Biz s›¤›nacak bir yer ararken ya¤mur aniden dindi ve arkas›ndan masmavi bir gökyüzü ve günefl kendisini gösterdi.
geçirdi¤inde, meflhur ba¤›ms›zl›k kahramanlar› Ho Chi Minh’in ad› veriliyor flehre. Bugün nüfusu yaklafl›k 5 milyon kifli. 19. yy’›n ikinci yar›s›ndan sonra bütün Çin Hindi Yar›madas›’nda oldu¤u gibi bu flehrin de kontrolü Frans›z’lar›n eline geçiyor. fiehir merkezinde büyük ve tarihi binalar› gördü¤ümüzde Paris’i an›msamam›z›n nedeni bu. Notre Dame’›n adeta küçük bir kopyas› olan katedral, Fransa’dan getirilen k›rm›z› seramiklerle infla edilmifl. Yine flehrin merkezindeki postane ise tam bir Frans›z koloniyel mimarisi tarz›n› yans›t›yor. Hemen yan› bafl›ndaki opera binas› da yine ayn› tarzda.
Yaflad›¤›m ikinci flok da yollardaki motosiklet seliydi. Her sokaktan f›rl›yorlar, sa¤›m›zdan solumuzdan h›zla geçiyorlard›. Rengârenk kasklar›, yüzlerinde maskeleriyle, bilim kurgu filmlerini and›r›yorlard›. Dikkatimi çeken baflka bir ayr›nt› da genç k›zlar›n, kask ve maskenin yan›s›ra omuzlar›na kadar uzanan eldivenler giyiyor olmalar›. Nedenini biraz araflt›r›nca ö¤rendik ki, bural› genç han›mlar için beyaz tenli olmak çok önemli. Evlili¤e haz›rlanan bir genç k›z›n en de¤erli çeyizi, beyaz bir tenmifl. Bunun için eldivenlerini yanlar›ndan hiç eksik etmezlermifl. HCMC’nin tarihi, 300 y›l öncesine kadar uzan›yor. 16. yy’dan itibaren önemli bir ticari liman olan flehir, 18. yy’da Nguyen ‹mparatorlu¤u’nun baflkenti oluyor. Bu tarihten sonra ad› Saygon olarak geçiyor. 1975’te Kuzey Vietnam ordusu flehri ele
HCMC’nin otellerinden çok bahsediliyor. Mesela kald›¤›m›z Caravelle Hotel, 1959’un Noel akflam›nda aç›lm›fl. Vietnam Savafl› s›ras›nda Amerikal› ve Avrupal› diplomatlar›n ve gazetecilerin buluflma noktas› olarak ünlenmifl. Hatta Caravelle’de kalan savafl muhabirlerinin, bardaki yerlerinden kalkmadan savafl›n en ayr›nt›l› haberlerini toplamalar› mümkünmüfl. Bir di¤er meflhur otel de Rex Hotel. Yap›m› 1950’de biten bu otelin de çat›s›ndaki bar›ndan nice diplomat ve gazeteci geçmifl. Uzakdo¤u mutfa¤›n› sevenler için Vietnam birçok lezzet sunuyor. Deniz mahsulleri, özellikle karides sevenler için tam bir cennet. Yemeklerde baharat kokusu oldukça yo¤un olarak hissediliyor ve özellikle sar›msak ve kiflnifl kokusu hemen alg›lan›yor. 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 65
Yemek konusunda HCMC ve Hanoi’de gezerken s›kça gördü¤üm, sokaklardaki seyyar mutfaklardan bahsetmemek olmaz. Bunlar duvar kenar›nda birkaç büyükçe tencerenin kaynad›¤›, önlerinde küçücük üç befl taburenin oldu¤u yerler.
Yemekler; içinde m›s›r, noodle, baz› yeflillikler, havuç gibi sebzeler bulunan çorba ile bafll›yor. Sonra karidesin hafllama, sote, k›zartma olarak birçok çeflidi ile devam edilebilir. Tabii bol baharatla piflirilmifl et ve tavuk yemekleri de tad›lmal›. Bunlar›n yan›nda olmazsa olmaz pilav. Ama elbette Uzak Do¤u mutfa¤›n›n ya¤s›z pilav›. Yemek konusunda HCMC ve Hanoi’de gezerken s›kça gördü¤üm, sokaklardaki seyyar mutfaklardan bahsetmemek olmaz. Bunlar duvar kenar›nda birkaç büyükçe tencerenin kaynad›¤›, önlerinde küçücük üç befl taburenin oldu¤u yerler.
66 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Tencerelerin içinde ne piflti¤ini çok merak ettiysem de ‘Ver o fleyden bir tabak’ demeyi gözüm yemedi. De¤iflik tatlar denemeyi sevmeme ra¤men al›flkanl›klar ve biraz da önyarg›lar bask›n ç›k›yor. Ne de olsa hem rehber kitaplardan hem de yerel rehberlerimizden; köpek, y›lan, kurba¤a, kaplumba¤a ve baz› kabuklu böceklerden yap›lan yemek çeflitleri hakk›nda epey bilgi edinmifltim. HCMC’de gezerken k›sa süre sonra dikkat çekmeye bafllayan bir baflka fley de, Tenten figürü. Hemen hemen tüm turistik eflya satan dükkânlarda Tenten tiflörtü, biblolar›, posterleri ve en çok da büyüklü küçüklü duvar panolar› bulunuyor. Di¤er flehirlerde de ayn› durum geçerliydi. Aç›kças› bir Tenten merakl›s› olarak, flimdiye kadar gezdi¤im hiç bir yerde, Tenten’in vatan› Brüksel’de bile, bu kadar Tenten temal› eflyay› bir arada görmedim. Vietnam, MÖ 111 y›l›nda Çin ‹mparatorlu¤u’ nun parças› olmufl ve yaklafl›k 1000 y›l Çin egemenli¤inde kalm›fl. Do¤ald›r ki bu süre boyunca bu kuvvetli komflusunun dininin, dilinin, mimarisinin ve yaflam fleklinin etkisi alt›nda kalm›fl. Çin mimarisinin tüm etkileyici unsurlar›n› bar›nd›ran Thien Hau tap›na¤› da, 19 yy bafllar›nda infla edilmifl.
Vietnam’da gezerken din çok yo¤un hissedilmiyor. Ço¤unluk budizme inan›yor, geri kalan› taoisme. Az miktarda da H›ristiyan, Müslüman ve Kaoday var. Kaodaizm, 1926 y›l›nda kurulmufl ve bugün 3 milyon civar›nda müridi olan bir din. Kurucusu bir muhasebeci! Azizleri aras›nda Victor Hugo’nun da oldu¤unu söylersem, inan›r m›s›n›z? fiahit oldu¤umuz dini törenleri bu dinin inanç sisteminden ziyade turistik bir gösteri oldu¤u izlenimi uyand›rd›. Tap›naklar›, k›yafetleri, törenleri pek flatafatl›, muhteflem foto¤raf malzemesi veriyor olmas›na ra¤men pek ilgi çekici de¤ildi.
fiahit oldu¤umuz dini törenleri bu dinin inanç sisteminden ziyade turistik bir gösteri oldu¤u izlenimi uyand›rd›.
fiehir merkezinden 15 km uzakl›ktaki Cu Chi tünelleri, Vietnam savafl› s›ras›nda Vietkong savaflç›lar› taraf›ndan kaz›lm›fl. Kuzey Vietnaml›lar bu tünelleri kullanarak, Güney Vietnam’da üs kurmufl olan Amerikan askerlerinin yaflad›¤› yerleflim bölgelerine kadar ulafl›yorlarm›fl. Burada topra¤›n üzerine ç›k›p sald›r›lar düzenleyip yine bu tünellerden kaç›yorlarm›fl. Tünel giriflleri orman›n içinde bulunuyor, tünellere girifl yasak ama olmasa da ne fark eder. Sadece bafl›m›z› uzat›p ilerisini görmeye çal›fl›yoruz. O kadar dar ve karanl›k ki, bir metre ilerisini görmek mümkün de¤il. Tünellerden birisini ziyarete açm›fllar. ‹çeride bir görevli var, elinde fener tutuyor. Görevli uzaklafl›nca darac›k tünelin içinde, zifiri karanl›kta yaln›z kal›nca biraz panik olsak da çok ilginç bir deneyim oldu¤unu itiraf etmeliyim. Ziyaret alan›nda, bu tünellerdeki tuzak çeflitlerinin gösterildi¤i bir yer var. Gerek Vietnaml›lar›n gerekse Amerikal›lar›n keflfettikleri ölüm tuzaklar›... Bir insan di¤er bir insandan nas›l bu kadar nefret eder de bunlar› yarat›r, flafl›rmamak, pani¤e kap›lmamak mümkün de¤il. fiehirdeki Savafl Müzesi ’ni de unutmak zor.
Bu ac› an›larla geçmifli anarken bir ara yerel rehberimize, Vietnam halk›n›n günümüzde Amerikal› turistleri nas›l karfl›lad›¤›n› sordum. Rehber genç, gözümün içine bakarak, ‘Biz affetmeyi bilen bir ulusuz. Bu bizim do¤am›zda var.’ dedi. Vietnam’l›lar sahiden geçmiflte yaflananlar› affetti mi, yoksa sadece öyle gözükmeyi mi tercih ediyorlar, anlayam›yorum. Vietnam’daki ikinci flehrimiz, Orta Vietnam’daki Hoi An. 15 yy’da kurulmufl, 18 yy’a kadar da Güneydo¤u Asya’n›n en önemli ticaret limanlar›ndan birisi olmufl. Bu süre içerisinde büyük bir liman oldu¤u için birçok yabanc› milletin etkisi alt›nda kalm›fl. Bunun etkisi öncelikle evlerin mimarisinde gözlemleniyor. Y›llar içerisinde Japon, Çin ve Frans›z etkileri, Vietnam uslubu ile birlefltirilmifl ve ortaya de¤iflik ama kesinlikle çok hofl bir mimari ç›km›fl. Bu özellikleri de Hoi An’›, UNESCO kültür miras› listesine sokmufl. Hoi An’da kald›¤›m›z otel tam bir tatil köyüydü. Yankin Körfezi k›y›s›nda, bembeyaz kumlu bir plaj› 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 67
fiehre ulaflt›¤›m›zda, sabahtan bafllayan ya¤mur hala devam ediyordu. Nehir k›y›s›ndan bafllayan yürüyüflümüz k›sa bir süre sonra flehrin içine yöneldi.
vard›. Ortam, HCMC’nin o karmaflas›ndan, gürültüsünden, kokusundan o kadar uzakt› ki. Art›k savafl›n ac›lar›n› da yavafl yavafl geride b›rakmaya bafllam›flt›k sanki. fiehre ulaflt›¤›m›zda, sabahtan bafllayan ya¤mur hala devam ediyordu. Nehir k›y›s›ndan bafllayan yürüyüflümüz k›sa bir süre sonra flehrin içine yöneldi. Thu Bon nehrindeki teknelerin hepsinin ön taraflar›nda kocaman, sürmeli gözleri var. Sadece turist gezdirenlerin de¤il, halk›n seyahat ederken veya bal›k tutarken de kulland›¤› teknelerin vazgeçilmez süsü bu gözler. Üçüncü flehrimiz, Hanoi. 1954’te ba¤›ms›z Vietnam’›n baflkenti olan Hanoi, söylendi¤ine göre dün oldu¤u gibi bugün de Güneydo¤u Asya’n›n en çekici baflkentiymifl. MS 1010 y›l›nda kurulmufl, 19 yy’da Frans›zlar›n gelmesiyle yeniden yap›lanma dönemine girmifl. Bu süre zarf›nda gerçek bir kültürel vandalism yaflanm›fl flehirde ve tarihi tap›naklar, binalar yavafl yavafl Frans›z etkisine bürünmüfl. Bu flehir bana, HCMC’den daha da gürültülü ve kalabal›k geldi. ‹nsan› sabah›n erken saatlerinde bile çarpan, kendine has bir karmaflas› var. Ayr›ca epey kuzeye ç›kt›¤›m›z için çok daha so¤uk. Kaç gündür ilk defa biraz üflüdük. ‹lk ziyaretimiz Ho Chi Minh’in (HCM) an›t mezar›nayd›. D›flar›dan An›t Kabir’i hat›rlatan bir yap›, gri 68 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
mermerden yap›lm›fl bir mozole. HCM, Vietnaml›lar›n ba¤›ms›zl›k savafl›ndaki lideri. As›l ad› Nguyen Tat Thanh. 1912’ de “Dünyay› keflfedece¤im’’ deyip Vietnam’› terk ediyor. Fransa’daki yaflant›s› s›ras›nda komünizmi tan›yor ve etkisinde kal›yor. 1941’de ülkesine geri döndü¤ünde HCM ad›n› al›yor yani ‘bringer of enlightenment’ (Ayd›nl›¤› Getiren). Uzun y›llar, önce Frans›z, sonra Amerikal›larla ba¤›ms›zl›k için savafl›yor. Ve arkas›nda birçok kahramanl›k öyküsü b›rakarak 1969’da, ölümünden 6 y›l sonra, u¤urunda çok çaba sarfetti¤i Kuzey ve Güney Vietnam’›n birleflmesini göremeden ölüyor. Vasiyeti yak›lmak olmas›na ra¤men Vietnam Politbüro üyeleri, cesedini Sovyet uzmanlar›na mumyalatm›fllar. Ve bu mumya flimdi an›t mezarda her sabah sadece 3 saatli¤ine ziyaretçileriyle bulufluyor. An›t mezardan sonra HCM’nin yaflad›¤› evin ve resmi ofislerin bulundu¤u yere gittik. Bugün buras› bir park flekline getirilmifl. Park›n sessizli¤inden sonra yine yollar›n karmaflas›na dal›yoruz. Hanoi, as›rlard›r çekti¤i çileleri sanki biz çaresiz turistlerinden ç›kartmak için and içmifl. Eski flehrin Frans›z etkisindeki evlerin çevreledi¤i dar sokaklar›nda yapt›¤›m›z cyclo (bisikletli araba) maceras› beni allak bullak etti. Otomati¤e ba¤lanm›fl sürücüm, o sokaktan girip bu sokaktan ç›karken ben bir tarafa makinem öbür tarafa savruluyordu. Bu arada birbirinden ilginç görüntüler tafl›yan dükkânlar›n foto¤raf›n› çekmeye çal›fl›yordum. Sonunda gezi bitip de aya¤›m› yere bast›¤›mda, bafl›m dönüyor, midem bulan›yordu. Cyclo turunun ard›ndan s›rada Su Kuklalar› tiyatrosuna ziyaret vard›. 11. yy’dan kalma bu geleneksel sanat, o kofluflturman›n arkas›ndan
oldukça sakin ve huzur dolu geldi. Sahne su doluydu, kukla oynat›c›lar› sahnenin arkas›nda yar› bellerine kadar suyun içinde durup kuklalar› hareket ettiriyorlard›. Suyun üzerinde dolaflan kuklalar, insan figürlerinin yan› s›ra ilginç hayvan figürleri ve efsanevi kahramanlardan olufluyordu. Kuklalar›n flekilleri, k›yafetleri, tipleri ilgi çekiciydi ama bir süre sonra, o hep ayn› tonda devam eden halk müzi¤inin de etkisiyle göz kapaklar›m a¤›rlaflmaya bafllad›. Ertesi gün sabahtan Hanoi karmaflas›n› terk ettik. ‹flte sonunda merakla bekledi¤im Halong Körfezi’ne gidiyorduk. 3 saatlik yol boyunca zaman zaman yol kenar›nda genifl pirinç tarlalar› gördük. Ama sulak mevsimde olmad›¤›m›z için bu tarlalar›n büyük ço¤unlu¤u su içinde de¤il, yemyeflil gözüküyorlar. Ard›ndan bizi limanda bekleyen ve buralar›n ad›ndan en çok bahsedilen güzel teknelerinden biri olan teknemiz Bhaya’ya yerlefltik. UNESCO Dünya Miras› listesinde olan Halong Körfezi, Çin Denizi’nin kuzeyindeki Tonkin Körfezi’nde. 1500 km karelik bir alana yay›lm›fl ve içerisinde yaklafl›k 2000 adet kireç tafl›ndan oluflmufl ada bulunuyor. Limandan ayr›l›rken günefl parl›yordu. Bir saatlik yolculuk s›ras›nda bulutlarla kaplanm›fl ve puslu bir hava içerisinde ilerler olmufltuk. Karfl›laflt›¤›m›z ilk adalar›n ard›ndan birden, bütün çevremiz, hafif bir sis perdesinin ard›nda kalan büyüklü küçüklü yüzlerce ada ile çevrelenmifl; demirledi¤imiz yer masals› bir havaya bürünmüfltü. Tekneler, geleneksel yelpaze fleklinde yelkenlileriyle etraf›m›zda dolan›yordu. Bizim teknemiz de çok geçmeden yelpaze yelkenlerini
açt›. Bu görüntüyü bir süre izleyip keyfini ç›kard›ktan sonra bir motora atlay›p yak›ndaki adan›n iskelesine ç›kt›k. Uzun bir merdiveni t›rmand›ktan sonra kendimizi bir ma¤aran›n giriflinde bulduk. Hang Dau Go ma¤aras›, ‘ilginç’ flekildeki kayalar›n, renkli ›fl›klarla ayd›nlat›lmas›yla çok etkileyici bir atmosfere sahip olmufl. Halong Körfezi turumuz konaklamal›yd›. Bu f›rsat› de¤erlendirip akflam yeme¤inden önce masaj yapt›rd›k. Usta elli bayanlar, tüm yorgunlu¤umuzu atmam›za yard›mc› oldular. Yemekten sonra film gösterimi vard›. Ancak ben filmleri önceden gördü¤üm için odadan ald›¤›m battaniye ile güverteye ç›kt›m. Güvertede beni bekleyen manzara, tek kelimeyle muhteflemdi. Kaptan›m›z›n geceyi geçirmek için demirledi¤i yerin etraf›ndaki küçük adac›klardan iki tanesi, arkalar›ndan projektörlerle
UNESCO Dünya Miras› listesinde olan Halong Körfezi, Çin Denizi’nin kuzeyindeki Tonkin Körfezi’nde. 1500 km karelik bir alana yay›lm›fl ve içerisinde yaklafl›k 2000 adet kireç tafl›ndan oluflmufl ada bulunuyor.
ayd›nlat›lm›fl. Çin Denizi’nin ortas›nda, hayal meyal gözüken adalar çevremde, bir flezlonga uzanm›fl etraf› seyrediyordum. Tekne demirinin yavaflça dibi taramas›ndan m›, havadaki o garip kokudan m› yoksa bu inan›lmaz ortam›n etkisiyle mi, bafl›m hafif hafif dönüyordu. Vietnam’daki son gecemi bu muhteflem ortam içinde tamamlad›m. 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 69
KLAS‹KMÜZ‹KKONSERLER‹
Yaz›: Evin ‹LYASO⁄LU - www.evinilyasoglu.com
Boğaziçi Üniversitesi’nde Senfonik Şölen
17 Mart - B‹R DÂH‹ B‹R SENFON‹ Kit Armstrong (piyano) ve ‹stanbul Devlet Senfoni Orkestras›/ Naci Özgüç (flef) Program: Beethoven Senfoni No.5 Beethoven Piyano Konçertosu No.3 D‹KKAT: Bu konser Kuzey Kampüs’te, Garanti Kültür Merkezi’ndedir.
Kit Armstrong
24 Mart - ROMANT‹K ÜÇLÜLER Itamar Golan (piyano), Atilla Aldemir (keman) ve Ça¤ Erça¤ (çello) Atilla Aldemir
Itamar Golan
Program: Glasunov: Elegie Faure-Elegie Smetana: Piyanolu Trio Çaykovski: Piyanolu Trio
Ça¤ Erça¤
Bo¤aziçi Üniversitesi Klasik müzik konserleri 13 y›ld›r okulun Albert Long Hall adl› 1863 tarihli salonunda yer almakta. Ö¤renciler, ö¤retim üyeleri, mezunlar ve ‹stanbullu müzikseverlerin her Çarflamba akflam› merakla izledi¤i bu konserler art›k bir gelenek halini ald›. Dinletilerin aras›nda büyük senfoni orkestralar›ndan opera performanslar›na, oda müzi¤inden resitallere ve korolara; dünyan›n en tan›nm›fl solistlerinden parlayan genç yeteneklere kadar genifl bir yelpaze yer al›yor. Mart ay› program›nda Cem Mansur yönetimindeki Akbank Oda Orkestras› film müziklerinden oluflan bir dinleti sunuyor (3 Mart). ‹stanbul Devlet Operas›’n›n Rossini Menüsü adl› prodüksüyonu Bo¤aziçi için yeniden uyarlan›yor (10 Mart). Son y›llarda dehas›ndan çok söz edilen 17 yafl›ndaki besteci-piyanist Kit Armstrong, Beethoven’in 3. piyano konçertosuyla ‹stanbul Devlet Senfoni Orkestras› eflli¤inde, okulun Garanti Kültür Merkezi’nde Beethoven’in 3. piyano konçertosunu çal›yor (17 Mart). Ünlü ‹srailli piyanist Itamar Golan, Atilla Aldemir (keman/viyola) ve Ça¤ Erça¤ (çello) ile bulufluyor (24 Mart). Dünyaca ünlü piyanistimiz Gülsin Onay, Camerata Salzburg gurubuyla Mozart’›n “Jeunhomme” bafll›kl› konçertosunu seslendiriyor (31 Mart). Bo¤aziçi konserleri 2010 ‹lkbahar döneminde Akbank’›n ana sponsorlu¤unda, THY’nin ulafl›m sponsorlu¤u, Ulusoy’un ve Andante Dergisi’nin destekleriyle gerçekleflmekte. Bilgi için: 0212-359 66 48
31 Mart - KLAS‹ZM‹N DE⁄‹fiMEZ TINISI
Cem Mansur
3 Mart - F‹LM MÜZ‹KLER‹N‹N TILSIMI Akbank Oda Orkestras› Cem Mansur (flef) Program: Yalç›n Tura: Adagio T. Takemitsu: 3 Film Müzi¤i W. Walton: V. Henry Filminden 2 Parça E. Grieg: “Peer Gynt” ten 2 Parça N. Rota: Yayl› Sazlar Senfonisi
10 Mart - ROSSINI MENÜSÜ ‹stanbul Devlet Opera ve Balesi’nin solistleri Sanat Yönetmeni ve piyano: Murat Kodall› Sahneye koyan: Do¤an Çelik - Yücel Özeke Kostümler: Çimen Somuncuo¤lu Metin: Defne Ar›kan ve Burçak Savaflkurt
72 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Gülsin Onay
Camerata Salzburg
Camerata Salzburg Solistleri + Gülsin Onay (piyano) Program: Mozart: Divertimento KV205 J.G.Müthel: ‹ki fagot için konçerto W.A. Mozart: Piyano Konçertosu KV271 Haydn: Senfoni No. 49 “La Passione”.
KURSLAR
Yaratıcı Yazarlık Kursu 7 Nisan’da başlıyor...
Uygulamal› bir seminer dizisi olarak tasarlanm›fl olan Yarat›c› Yazarl›k Kursu’nda kurmaca edebiyat yap›tlar›n›n (öykü ve roman) nas›l üretildi¤i konusunda bilgiler aktar›lacak; hikâyenin unsurlar›, kurmaca metinde zaman›n kullan›m›, mekân›n ifllevi, karakterlerin yarat›lmas›, olay örgüsünün yap›land›r›lmas›, klasik ve modernist anlat›m biçimleri, edebi türler, dramatik gerilimin oluflturulmas› gibi yazma tekni¤ine iliflkin konular yetkin örnekler* üzerinde tart›fl›lacakt›r. Tüm bu yöntemlerin yan› s›ra, edebiyat›n insan yarat›c›l›¤› ile iliflkisi irdelenecek, ilham›n kaynaklar› araflt›r›lacakt›r. Amaç, kat›l›mc›lar›n kendi kurmaca metinlerini yazarken yarat›c›l›klar›n› daha iyi ortaya koyabilmeleri için yol göstermek ve içgörü kazanmalar›na yard›mc› olmakt›r. Atölye süresince kat›l›mc›lar yazd›klar› öyküleri tart›flacak, yazma tekni¤ini etkileflimli bir elefltiri ortam›nda gelifltirecektir. Orhan Pamuk
Ahmet Hamdi Tanp›nar Leyla Erbil
Bilge Karasu
Tomris Uyar
Sait Faik Abas›yan›k
Haldun Taner
J.L. Borges
Yaratıcı Yazarlık Atölyesi 8 Nisan’da başlıyor!
Murat Gülsoy’un Yarat›c› Yazarl›k Kursu’na kat›lm›fl olanlar›n devam edebilecekleri bir atölye çal›flmas›. Kat›l›mc›lar›n yazd›klar› öykülerin ve roman kurgular›n›n irdelendi¤i oturumlarda modernist ve postmodernist anlat›m biçimleri tart›fl›lacakt›r. Atölyenin amac› kat›l›mc›lar›n Yarat›c› Yazarl›k Kursu’nda temellerini ö¤renmifl olduklar› kurmaca tekniklerini özgürce deneyebilecekleri ve profesyonel destek alabilecekleri bir ortam yaratmakt›r. Süre: 10 hafta Saat: 19.30-21.30 Kat›l›m Bedeli: Üye: 650 TL / Misafir: 850 TL
E¤itmen: Murat Gülsoy Murat Gülsoy, Bo¤aziçi Üniversitesi’nde Mühendislik (’89) ve Psikoloji (’92) e¤itimi gördü. 1992-2002 y›llar› aras›nda arkadafllar›yla Hayalet Gemi dergisini ç›kard›. 2001 y›l› Sait Faik Hikâye Arma¤an›, “Bu Kitab› Çal›n” adl› kitab›na, 2004 y›l› Yunus Nadi Roman Ödülü, “Bu Filmin Kötü Adam› Benim” adl› roman›na verildi. Kitaplar› çeflitli dillere (Almanca, Çince, Makedonca, Rumence, Bulgarca) çevrilmektedir. Bo¤aziçi Üniversitesi Yay›nevi’nin Genel Yay›n Yönetmenli¤i görevini de sürdüren Murat Gülsoy ayn› zamanda Bo¤aziçi Üniversitesi’nde ö¤retim üyesi. BÜMED’de befl y›ld›r sürdürdü¤ü Yarat›c› Yazarl›k atölyesine kat›lanlar›n kitaplar› çeflitli yay›nevlerinden yay›nlanm›fl, çeflitli ödüller kazanm›fllard›r. Kitaplar›: • Oysa Herkes Kendisiyle Meflgul, 1999, CAN Yay›nlar›, öyküler. • Bu Kitab› Çal›n, 2000, CAN Yay›nlar›, öyküler. • Belki de Gerçekten ‹stiyorsun, 2000, altkitap.com, öyküler. • Alemlerin Süreklili¤i ve Di¤er Hikâyeler, 2002, CAN Yay›nlar›. • Binbir Gece Mektuplar›, 2003, CAN Yay›nlar›, öyküler. • Bu Filmin Kötü Adam› Benim, 2004, CAN Yay›nlar›, roman. (roman dal›nda 2004 Yunus Nadi Ödülü’nü kazand›) • Bu An’› Daha Önce Yaflam›flt›m, 2004, CAN Yay›nlar›, öyküler. • Büyübozumu: Yarat›c› Yazarl›k, 2004, CAN Yay›nlar›, deneme. • Sevgilinin Geciken Ölümü, 2005, CAN Yay›nlar›, roman. • Kâbuslar, 2006, altkitap.com, öyküler. • ‹stanbul’da Bir Merhamet Haftas›, 2007, CAN Yay›nlar›, roman. • Bize Kufl Dili Ö¤retildi, 2008, altkitap.com, resimli-roman. 2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 73
Portre Fotoğrafı Atölyesi Foto¤raf çekmeye yeni bafllayanlardan, hevesli amatörlere, foto¤raf bilginiz ne seviyede olursa olsun; teoriden-prati¤e, analogdan-dijitale say›s›z degerli bilgi ve beceri edinebileceginiz portre foto¤raf atölyesi BÜMED çat›s› alt›nda bafll›yor. Temel foto¤raf bilgilerinin üzerinden geçilecegi ilk derslerden sonra, foto¤raftaki insan olgusu ve bunu görsel olarak de¤erlendirme teknikleri üzerinde yogunlafl›lacak bu program, size deneyimli bir profesyonel gibi düflünme ve foto¤raf çekme yetene¤i kazand›racak. DERS PROGRAMI: 1. Ders: Teorik Bilgiler, Temel Foto¤raf I 2. Ders: Temel Foto¤raf II 3. Ders: Dijital Foto¤raf 4. Ders: Çekim Teknikleri 5. Ders: Komposizyon 6. Ders: Temel Photoshop, Arflivleme, Bask› Yöntemleri 7. Ders: Sahada Çekim Uygulamas› 8. Ders: Yap›lan Çekimin Degerlendirilmesi, Photoshop Çal›flmas› Süre: 8 hafta/16 saat Kat›l›m Bedeli: Üye: 350 TL Misafir: 400 TL E¤itmen: Cem Talu¤ ODTÜ ve Bo¤aziçi mezunu e¤itmen Cem Talu¤’un portre ve güzel sanatlar dal›ndaki foto¤raflar› pek çok dergide yay›nlanmakta ve bunlar›n d›fl›nda kendisi ‘arts management’ üzerine akademik araflt›rmalar yapmaktad›r.
74 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
KURSLAR
BÜMED Kiflisel Geliflim Kurslar› ÇOCUK KULÜBÜ S›ra D›fl› Çocuk Yetifltirme Program› Drama Kursu Robot Atölyesi
DANS Latin Dans Kursu Oryantal Dans Kursu Tango Kursu Roman Dans› Kursu
YAfiAM Kürek Sporu Yoga Kursu Oya Tolga ile Makyaj Scuba Diving Kaptanl›k Kursu Nefes Akademisi - Aç›k Nefes Anne-Baba Koçlu¤u Grup Çal›flmas› ÖSS ve SBS’ye Yönelik Anlayarak H›zl› Okuma
KÜLTÜR - SANAT Yarat›c› Yazarl›k Kursu Perküsyon Kursu Ebru Kursu fian Kursu Foto¤rafç›l›k Kursu Heykel Kursu Grafoloji Kursu fiarap Kursu Briç Kursu Seramik Kursu Bob Ross Tekni¤iyle Resim Kursu
‹fi YAfiAMI Etkili Konuflma Kursu ‹fl Sunumlar›nda Profesyonelleflme Kursu Giriflim Gelifltirme ve Yönetim Program› NLP “Kendi Liderin Ol” Anlayarak H›zl› Okuma ‹fl Hayat›n› Keflfederken Kariyer Tasar›m› Sat›flta Fark Yaratma Formülleri
Ayr›nt›l› Bilgi ve Rezervasyon için: 0212 359 58 13 - 359 58 19 / kurslar@bumed.org.tr
KURS
Üründen anlamak çaba gerektirir. Etkin tüketiciler için briç...
bilgi ve baflvuru için Serdar Özkan Tel: 0 212 257 20 10 Gsm: 0 542 831 91 18
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 75
KURSLAR
Nalan Hoca ile Kripalu Yoga dersleri Pazar günü yap›lacak derslerde fiziksel durufllar ve nefes çal›flmalar› yard›m›yla stres, yorgunluk ve hareketsizlikten kaynaklanan fazla yükleri at›p haftaya taze bir bafllang›ç yapmak amaçl›yoruz. Çal›flman›n içeri¤ini durufl ve dengenin temel prensiplerini anlamak, bedensel güç ve esnekli¤imizin gelifltirilmesi, do¤al
E¤itmen: Nalan Özdemir Erem Nalan Özdemir Erem, Yoga E¤itmenli¤i ve ‹leri Pranayama (nefes teknikleri) E¤itmenli¤i e¤itimini modern yogan›n en önemli merkezlerinden Kripalu Yoga Merkezi’nde (www.kripalu.org) ald› ve bu merkezde yoga çal›flmalar›n› sürdürüyor. 1991’den itibaren tiyatro, dans, yoga ve bedensel hareket teknikleri üzerine çal›fl›yor. Bo¤aziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra 1996-1998 y›llar›nda ABD ve Fransa’da fiziksel tiyatronun dünyadaki say›l› ustalar›ndan Thomas Leabhart’›n ö¤rencisi ve asistan› oldu. A.Ü. DTCF Tiyatro Bölümü’nde lisans ve lisansüstü düzeyde hareket dersleri verdi, uzun y›llar Yogaflala’da yoga dersleri verdi, farkl› kurumlar bünyesinde atölye çal›flmalar› düzenledi ve seminerler verdi. 2005 y›l›ndan itibaren BÜMED’de ders veriyor.
nefes yetene¤imizi yeniden kazanmak, kronik gerginliklerin ve fiziksel yorgunluklar›m›z› gidermek, konsantrasyon gücümüzü gelifltirmek oluflturuyor. Çal›flma her düzeyde kat›l›mc›ya aç›k olacak. Yer: Fitness Center Stüdyo / Gün/Saat: Pazar, 11:00 Kay›tlar: 0212 359 58 38-42
BURC Toplant› Salonlar›
SEM‹NER SALONU
TOPLANTI SALONU (BO⁄AZ MANZARALI)
Kullan›m Alan›: 300 m 2 Kullan›m Kapasitesi: U Düzeni 36 Kifli (50 kifliye kadar ç›kar›labilir) Tiyatro Düzeni: 250 Kifli S›n›f Düzeni: 36 kifli (50 kifliye kadar ç›kar›labilir) Teknik Ekipmanlar: Ses Düzeni, Projeksiyon Cihaz›, Perde, Tepegöz, Slayt Makinas›, Flip Chart, Pano Board, Televizyon, VHS Video, Bilgisayar, Kablosuz ‹nternet Ba¤lant›s›, Telefon, Klima • Salon içinde Coffee Break servisi • Burc Restaurant’tan zengin yemek menüsü seçenekleri
Kullan›m Kapasitesi: U Düzeni 18 Kifli Masa Düzeni: 10 Kifli / Tiyatro Düzeni: 25 kifli Teknik Ekipmanlar: Ses Düzeni, Projeksiyon Cihaz›, Perde, Tepegöz, Slayt Makinas›, Flip Chart, Pano Board, Televizyon, VHS Video, Bilgisayar, Kablosuz ‹nternet Ba¤lant›s›, Telefon, Klima • Salon içinde Coffee Break servisi • Burc Restaurant’tan zengin yemek menüsü seçenekleri
76 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
Bilgi ve Rezervasyon için: 0212 359 58 19
BURCSPOR TES‹SLER
BURCSPOR GRUP DERSLER‹ PROGRAMI PAZARTES‹
SALI
ÇARfiAMBA
PERfiEMBE
CUMA
CUMARTES‹
PAZAR
Pilates 10:00-11:00 Body Sculpt* 11:00-12:00 Pilates Ball 17:00-18:00 H.A.T.* 19:00-19:30 Pilates Ball 19:35-20:30
Pilates 10:00-11:00 Mix Resist* 11:00-12:00
Pilates 10:00-11:00 Body Sculpt* 11:00-12:00
Pilates 10:00-11:00 Total Body* 11:00-12:00
Pilates Ball 10:00-11:00
YOGA 11:00-12:00
Circuit Training* 19:00-19:55
H.A.T.* 19:00-19:30 Pilates Ball 19:35-20:30
Pilates 10:00-11:00 Mix Resist* 11:00-12:00 Pilates Ball 17:00-18:00 Circuit Training* 19:00-19:55
(*) iflaretli dersler herhangi bir spor abonmanl›¤› olan üyelerimize ücretsizdir (Body Sculpt, Circuit Training, H.A.T., Mix Resist, Total Body).
Body Sculpt: Vücudunuzun kondisyon, ya¤ yak›m› ve hareket kabiliyetini s›k› bir disiplin içinde art›ran, kardivasküler bir derstir. E¤itmen: Batuhan S. Barutçu
Circuit Training: K›sa zamanda s›k›laflmak, dayan›kl›l›¤›m›z› art›rmak, vücudunuzdaki tüm kaslar›n›z›; grup halinde, birbirinizi takip ederek, kendi vücut a¤›rl›¤›n›zla ve dumbell egzersizleri ile adeta askeri e¤itim çal›flmalar› gibi durmadan, dinlenmeden yap›lan bir grup egzersizidir. E¤itmen: Batuhan S. Barutçu Mix Resist: Denge topu ve t-band ile kar›n, kalça ve bacak bölgelerinin a¤›rl›kl› olarak çal›flt›r›ld›¤› bir derstir. E¤itmen: Davut Y›lmaz
Total Body: Müzik eflli¤inde s›k›laflmak ve ya¤ yakmak istiyorsan›z bu program tam size göre. Vücuttaki tüm kaslar› çal›flt›ran program›n ilk yar›s›nda aerobic ile ›s›nma, ikinci yar›s›nda vücudun üst k›sm›, kalça, bacak ve kar›k kaslar› çal›fl›yor. S›k› kaslar ve düz bir kar›n için... E¤itmen: Ayça Dönmez
H.A.T.: Kar›n, üst bacak ve kalça bölgelerini çal›flt›ran egzersizler ile vücudumuzu s›k›laflt›ran, estetik bir görünüm kazand›ran k›sa ama yo¤un bir ders. E¤itmen: Ayça Dönmez
Sa¤l›kl› zay›flaman›n k›sa yolu, günde sadece 20 dakika, haftada 3 kez ! Sistemin iflleyifli: Vibrogym’in üretti¤i vibrasyon, vücuda bir enerji olarak yollan›r. Tercih edilen frekanstaki sal›n›mlar vücut kaslar›n› gerilme yönünde uyar›r. Uygulama süresince kaslar sürekli olarak gerilip gevfleyerek çal›fl›r. Örn. Kontrol panelinde 40 Hz seçilirse kaslar saniyede 40 kez gerilir ve gevfler. 1 dakika bu sal›n›m alt›nda çal›flan kar›n kaslar›m›z yüzlerce kez mekik hareketi yapm›flcas›na etkilenir. Sadece 20 dakikal›k bir zaman dilimi içerisinde vücudun ihtiyac› olan sporu yapabilmek ve sa¤l›kl› bir bedene sahip olabilmek art›k Vibrogym ile mümkün. Ayr›nt›l› bilgi için: 0212 359 58 38
2010 BO⁄AZ‹Ç‹ 77
BURCSPOR TES‹SLER
07:00 - 23:00 saatleri aras›nda
Fitness Center
’› kullanabilirsiniz!
TEN‹S BÜMED’de kapal› kortta tenis oynama imkan›n›z var. K›fl›n ›s›tma sisteminin de bulundu¤u kortlar›m›zda 07:00-22:00 saatleri aras›nda rezervasyon yapt›rarak tenis oynayabilir veya ders alabilirsiniz. Rezervasyon kurallar› • Rezervasyonlar bir gün önceden saat 09:00 itibari ile al›nmaya bafllanmaktad›r. Yer olmas› halinde ayn› gün rezervasyon yapt›r›labilir. • Bir üye, kortu ayn› gün içinde sadece 1 saat rezerve edebilir. • Tenis abonmanl›¤› olanlar d›fl›nda, her iki oyuncudan da ücret al›nmaktad›r. • Kortlar›n müsait olmas› ve oyunun uzamas› durumunda ikinci saat için ayr› ücret al›nmaktad›r. • Rezervasyon iptali 5 saat önceden yap›lmal›d›r. Bu kurala uymayan üyeler, 15 gün kort ay›rtamaz ve iki misafir ücreti tutar› para öder. • Rezervasyon saatinin 15 dakika geçmesi halinde gelmeyenlerin rezervasyonlar› iptal edilir ve kort bekleyenlere verilir. Bu durumda geç kalanlar hak talep edemezler. Rez: 0212 359 58 22 - 359 58 45
FITNESS CENTER Fitness Center içinde, grup derslerinin yap›ld›¤› Stüdyo, Squash kortlar›, Sauna, Masaj odalar› yer almaktad›r. Fitness center 07:00-23:00 saatleri aras›nda hizmet vermektedir. E¤itmenlerimiz 08:00-21:00 saatleri aras›nda sizlerle birlikte. E¤itmenlerimizden kifliye özel çal›flma program›n›z› alarak daha bilinçli bir flekilde spor yapabilirsiniz. Ayr›ca uzman›m›z Yrd.Doç.Dr. ‹lhan Odabafl’tan randevu alarak Antropometrik ölçüm (ya¤-kas-kemik ölçümü) yapt›rabilirsiniz. Böylece gelifliminizi daha bilimsel ve daha kolay bir flekilde takip edebiliriz. Modern, güvenilir ve pratik Life Fitness ve Paramont spor ekipmanlar›yla, sadece Bo¤aziçililere ait bir ortamda spor yapman›n tad›na var›n. E¤itmenler: Batuhan S. Barutçu, Ayça Dönmez, Davut Y›lmaz Rez: 0212 359 58 38-359 58 42
SAUNA Saunam›z hafta içi 12:00-22:00, hafta sonu 10:00-22:00 saatleri aras›nda kullan›ma aç›kt›r. Hafta içi saat 17:00’den önce kullanmak isteyenlerin rezervasyon yapt›rmalar› gerekmektedir.
78 2010 BO⁄AZ‹Ç‹
TEN‹S DERS Tenis mi ö¤renmek istiyorsunuz? Ya da oyununuzu gelifltirmeye mi ihtiyac›n›z var? Belki de kendinize iyi bir partner ar›yorsunuzdur? E¤itmenimizden ders almaya ne dersiniz? Bir gün önceden yapt›raca¤›n›z rezervasyon ile 07:00-22:00 saatleri aras›nda ders alabilirsiniz. Yine rezervasyonunuzun iptalini de bir gün önceden yapt›rman›z gerekmektedir. Bu kurala uymayan üyelerden ders ve kort ücreti tahsil edilecektir. Kort kullan›m kurallar› alaca¤›n›z Tenis Dersleri için de geçerlidir. E¤itmen: Nevzat Engin Rez: 0212 359 58 22 - 359 58 45 SQUASH DERS‹ H›zl›, zevkli ve heyecanl› bir spor ar›yorsan›z mutlaka squash’› denemelisiniz. Önceden rezervasyon yapt›rarak 09:00-22:00 saatleri aras›nda squash dersi alabilirsiniz. Rezervasyon yapt›r›p gelmeyen ya da 5 saat önceden iptal etmeyen üyelerimizden ders ücreti tahsil edilecektir. E¤itmen: Davut Y›lmaz
SQUASH H›zl›, zevkli ve heyecanl› bir spor ar›yorsan›z mutlaka squash’› denemelisiniz!!! Squash kortlar›m›z 09:00-22:00 saatleri aras›nda kullan›ma aç›kt›r. Önceden rezervasyon yapt›rarak partnerinizle squash oynayabilir ya da Türkiye’deki en iyi e¤itmenlerden biri olan Davut Y›lmaz’dan ders alabilirsiniz. Dilerseniz, Türkiye’nin önde gelen turnuvalar› aras›nda yer alan turnuvalar›m›za kat›labilirsiniz. Rezervasyon kurallar› • Rezervasyon iptali befl saat önceden yap›lmal›d›r. • Rezervasyon saatinin 15 dakika geçmesi halinde gelmeyenlerin rezervasyonlar› iptal edilir ve kort bekleyenlere verilir. Bu durumda geç kalanlar hak talep edemez.
MASAJ - Masöz Ümit fiimflek / Masör Davut Y›lmaz Yorgunluk, a¤r›lar ve s›k›nt›lardan kurtulman›n için, klasik masaj ile kendinizi zinde ve dinlenmifl hissedeceksiniz... Tam masaj (60 dk.), Bölgesel masaj (30 dk.).
16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31
salı
Mart 2010 Nisan 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15
• Oryantal Dans Kursu
perşembe • Briç Kursu
• Yarat›c› Yazarl›k Atölyesi • Geliflim Gelifltirme ve Yönetme Program›
çarşamba • ALH - ‹lkbahar Konserleri
cuma
perşembe • Briç Kursu
Sunumlar›nda cumartesi • ‹fl Profesyonelleflme Kursu
Bir Dâhi Bir Senfoni Kit Armstrong ve ‹stanbul Devlet Senfoni Orkestras›
• Yarat›c› Yazarl›k Atölyesi • Geliflim Gelifltirme ve Yönetme Program›
cuma
• Oryantal Dans Kursu
Sunumlar›nda cumartesi • ‹fl Profesyonelleflme Kursu
• Tango Kursu • Oyunculuk Atölyesi
pazar
• Drama Kursu
• Drama Kursu
pazartesi • Latin Dans Kursu
• Oryantal Dans Kursu • NLP Kursu
• Tango Kursu • Oyunculuk Atölyesi
pazar
• Oryantal Dans Kursu
salı
• Oryantal Dans Kursu
pazartesi • Latin Dans Kursu
çarşamba • ALH - ‹lkbahar Konserleri
salı
perşembe • Briç Kursu
• Oryantal Dans Kursu • NLP Kursu • Oryantal Dans Kursu
Don Kiflot’un Düfllerinde Camerata Enkabara / Hande Özyürek - Fedele Antonicelli
• Yarat›c› Yazarl›k Atölyesi • Geliflim Gelifltirme ve Yönetme Program›
çarşamba • ALH - ‹lkbahar Konserleri
cuma
perşembe • Briç Kursu
Sunumlar›nda cumartesi • ‹fl Profesyonelleflme Kursu
Romantik Üçlüler Itamar Golan - Atilla Aldemir - Ça¤ Erça¤
• Yarat›c› Yazarl›k Atölyesi • Geliflim Gelifltirme ve Yönetme Program›
cuma
• Oryantal Dans Kursu
Sunumlar›nda cumartesi • ‹fl Profesyonelleflme Kursu
• Tango Kursu • Oyunculuk Atölyesi
pazar
• Drama Kursu
• Drama Kursu
pazartesi • Latin Dans Kursu
• Oryantal Dans Kursu • NLP Kursu
• Tango Kursu • Oyunculuk Atölyesi
pazar
• Oryantal Dans Kursu
salı
• Oryantal Dans Kursu
pazartesi • Latin Dans Kursu
çarşamba • ALH - ‹lkbahar Konserleri
salı
perşembe • Briç Kursu
• Oryantal Dans Kursu • NLP Kursu • Oryantal Dans Kursu
çarşamba • ALH - ‹lkbahar Konserleri
Klasizmer De¤iflmez T›n›s› Camerata Salzburg Solistleri ve Gülsin Onay
Korolar›n Görkemi Bo¤aziçi Üniversitesi Korolar Festivali Konseri
• Yarat›c› Yazarl›k Atölyesi • Geliflim Gelifltirme ve Yönetme Program›