TİMDER Dergisi 73. Sayı

Page 1




İçindekiler

TİMDER Yönetim Kurulu: Serdar Dönmez, Ali Yalçın Tung, Mehmet Arslan, Baki Kartalkaya, Adem Yıldıray Yılmaz, Aydın Eşer, Bircan Şahin, Cemal Kır, Ertan Sapankaya, Kemal Çelik, Kemal Yıldırım

Ocak - Mart 2011

73

Kapak Fotoğrafı: Orhan Hopa Yaşamlar Yaşananlar Yütaş A.Ş. Ferhan Özkalp

Söyleşi Seranit A.Ş. Hamdi Altunalan

geziYORUM Umpaş Seramik A.Ş. Necmettin Arman

Yatırım Akgün Group Erhan Akgün

Ocak - Mart 2011

73

Mekan: Hitit Seramik Zekeriyaköy Mağazası

Dergi Adı: Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği Dergisi İmtiyaz Sahibi ve Adresi: Serdar Dönmez İncirli Cad. No:28 Bakırköy - İSTANBUL (serdardonmez@timder.org.tr) Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Adresi: Mehmet Arslan Kayışdağı Mah. Bostancı Dudullu Yolu No: 40 Kadıköy - İST (mehmet.arslan@tepeinsmalz.com.tr) Genel Yayın Yönetmeni: Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç (hkarakoc@anadolu.edu.tr) Hukuk Danışmanı: Av. Murat Çelikten Yapım & Görsel Tasarım Yönetmeni: Güray Ergün (guray@timder.org.tr) Yapım & Görsel Tasarım Yardımcı Yönetmeni: Orhan Hopa (orhan@timder.org.tr) Yönetim Yeri Adresi: Ortaklar Cad. No: 14 K: 3 D: 5 Mecidiyeköy - İSTANBUL Basım Yeri Adresi Telefonu: Ömür Matbaacılık A.Ş. Haramidere Beysan San. Sit. Birlik Cd. No:20 Büyükçekmece - İSTANBUL 0212 422 76 00 Basım Tarihi: Şubat 2010

Yayın Türü: Yaygın Süreli

Yayın Yürütme Kurulu: Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç, Mehmet Arslan, Nurhan Tanyeli, Güray Ergün, Orhan Hopa İletişim Bilgileri: Adres: Ortaklar Caddesi No: 14 K: 3 D: 5 Mecidiyeköy - İST Telefon: 0 212 274 28 42 / 0 212 274 28 43 e-posta: info@timder.org.tr Web Sitesi: www.timder.org.tr

2

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

Ön Kapak İçi: Arka Kapak: Arka Kapak İçi:

Elmor

1

Dönmez Yapı Ege Seramik Panelduş Çanakkale Seramik Petek Banyo Sanica Eczacıbaşı Ge-Ti Badella Geser Parex Gül Pres Döküm Hakan Plastik Graniser Şahinler Yapı Kütahya Seramik Sesa Yapı Esen Plastik Seranit Grohe Newarc Uşak Seramik Uğur Yapı Zimmer UNICERA Umpaş Seramik Akgün Seramik Hitit Seramik Fırat Boru Cresta Banyo Orka Banyo Pelikan Küvet Ekpaş Baymak Hera Seramik Bien Seramik Yurtbay Seramik Öncü Banyo Geberit Creavit Dizayn Boru Damla Banyo PIPEXPO İdeser Gelişim Teknik Doğa Banyo Termal Seramik Teka Pera Seramik Kaledekor Penta Adell Vela Banyo Visam Messe Frankfurt Dekor Banyo Özlider Te-Ma Pilsa GLP Japar

7 11 - 115 - 139 - 179 15 17 19 21 23 25 27 29 32 - 33 35 37 39 41 43 44 - 47 49 51 53 55 57 63 73 77 81 85 89 97 105 111 113 121 123 127 129 131 133 135 137 141 143 145 147 149 151 153 155 157 159 161 163 165 169 171 173 175 177 181

Seramiksan Fırat Boru

Ticari reklamlar firmaların sorumluluğundadır.


İçindekiler

TİMDER’den

08

Söyleşi

58

TANER OĞUZ - TİMDER Futbol Turnuvası 2010 TİMDER Akademi 2010 - 2011 Eğitim Seminerleri TİMDER Üretici Firma Ziyaretleri

Haberler

Seranit Genel Müdürü Hamdi Altunalan

20

EYAP’ın Banyo’dan Sorumlu Yeni Bşk. Yrd.: Atalay Gümrah İbrahim Polat Endüstri Meslek Lisesi Temel Atma Töreni Geser Parex 10.Yılını Gala Yemeği ile Kutladı

Yaşamlar Yaşananlar

GPD Yenilenen Web Sitesi ile Dikkat Çekiyor Bir Fırsat Penceresi: İnşaat Sektöründe Nanoteknoloji

64

Parkede Kale İmzası Saray Kimya Bayi Toplantısı Seramiksan Bölgesel Bayi Bilgilendirme Toplantıları

YÜTAŞ Ferhan Özkalp

İstanbul’un Merdivenli Sokakları Seranit ile Hayat Buldu Söğütsen Seramik Ustalarıyla Buluştu Zimmer Üretim ile Gücüne Güç Kattı

Firmalar İnsanlar

Fırat Boru Boru İhracat Müdürü Özgür Çoksaygan Kurumsal İletişim Müdürü Hasan Engin Erhan

Geçerken Uğradık Aksimum Yapı Malzemeleri Ali Rıza Yıldırım

Türkçüler Yapı Malzemeleri Ö. Faruk Tükçü

Üretici

Doğa Banyo Genel Müdürü Güven Türkuçak Pelikan Yapı Malz. Paz. Tic. Genel Müdürü N. Kerem Düzgün Pakduş Duş ve Küvet Kabinleri Genel Müdürü Ali Soyal

Sahadan

Söğüt Seramik Marmara Bölge Müdürü İlker Yenidede Ege Seramik Bölge Satış Yöneticisi Mahir B. Mücahitoğlu İkilim Yapı Ürünleri Satış Pazarlama Temsilcisi Faruk Akkan

Ekonominin Nabzı Etkin Yönetim Hukuken İletişimde İletişim Bayi Vizyonu Sağlıklı Yaşam Aramıza Katılanlar Ürünler

82 90 94

geziYORUM

Umpaş Seramik Genel Müdürü Necmettin Arman

Yatırım

98 102 106

74 Akgün Group Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Akgün

Konsept 110 112 114 116 118 120 122 124 126 128 130

68

78 Hitit Seramik Genel Müdür Yardımcısı Galip Dündar Kırmacı

Satış Hattı

86 Seramiksan Satış Pazarlama Grup Bşk. Yrd. M. Süreyya Çağlar

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

3






TİMDER’den

TANER OĞUZ – TİMDER Geleneksel Futbol Turnuvası 2010 Şampiyonu; PİMAŞ

TİMDER’in en ilgi çeken sosyal faaliyetleri arasında yer alan ve 26 Eylül Pazar günü Kalamış Kadıköy Gençlik Merkezi’nde başlayan TANER OĞUZ - TİMDER Geleneksel Halı Saha Futbol turnuvası, Kabiller ile Kaleseramik’in üçüncülük, Pimaş ile Tepe İnş. Malz. ise Şampiyonluk maçıyla 7 Kasım Pazar günü sona erdi.

8

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73


TİMDER’den

Üçüncülük mücadelesi Kabiller’in Kaleseramik’i 7 – 2 mağlup etmesi ile sonuçlanırken şampiyonluk parolasıyla sahaya çıkan Pimaş ve Tepe İnş. Malz.’nin final müsabakası hayli çekişmeli geçti. Takımların hırslı mücadelesi ile taraftarların büyük heyecan yaşadığı mücadelenin 4 – 4 berabere sonuçlanmasıyla penaltılara geçildi. Karşılıklı atılan penaltılar sonucunda 9 – 7’lik skor ile Pimaş Şampiyonluğunu ilan etti.

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

9


TİMDER’den

Pimaş futbolcularının şampiyonluk sevincini kutlamalarının ardından kupa törenine geçildi. Pimaş’a Şampiyonluk kupasını TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Dönmez takdim ederken Tepe İnş. Malz. İkincilik kupasını TİMDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Yalçın Tung tarafından verildi. Kabiller’in Üçüncülük kupasını ise TANER OĞUZ – TİMDER Geleneksel Furtbol Turnuvası Organizasyon Komitesi Başkanı A. Yıldıray Yılmaz verdi. Kalekim’in En Centilmen Takım kupasını Merhum Taner Oğuz’un eşi Emel Oğuz takdim ederken Gol Kralı kupasını almaya hak kazanan Tepe İnş. Malz. Takımından Levent Erdoğan’a ödülü TANER OĞUZ – TİMDER Geleneksel Furtbol Turnuvası Organizasyon Komitesi Üyesi Turgay Kılıç’ın elinden aldı. Turnuvamıza sponsorluk desteği veren Kale Grubu, Kalekim, Pimaş ve Teka’ya teşekkür ederiz.

10

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



TİMDER’den

TİMDER Akademi Eğitim Seminerleri 2010 – 2011 Eğitim Dönemi ile Sektöre Bilgi Yaymaya Devam Ediyor

TİMDER’in sektörün gelişimine katkıda bulunmak, üstlenmiş olduğu eğitim misyonunu yerine getirmek amacıyla 2005 yılından itibaren gerçekleştirmiş olduğu TİMDER Akademi eğitim seminerleri 2010 – 2011 eğitim dönemi İstanbul Gayrettepe Dedeman Otel’de sektöre katkı sağlamaya devam ediyor. Bayi ve müşteri düzeyinde ilişki başlıklı eğitim semineri Hakan Ömer Gider eğitmenliğinde, 89 kişinin katılımıyla, 26 Ekim 2010 tarihinde gerçekleşti. Seminerde katılımcılara ilişki yönetimi durumsal lider danışçısının özellikleri, müşteri beklentileri, ilişki yönetiminde bilinmesi gerekenler gibi birçok konuda bilgi aktarıldı. Dönemin ilk vaka çalışması Hakan Ömer Gider’in yönetiminde 2 Kasım’da gerçekleşti. Satış ve pazarlama süreçleri hakkında beyin fırtınasına dayalı eğitimde verilen konu üzerine gruplar yarışarak aldıkları eğitimleri pekiştirdiler. İşletmelerde biz bilinci konulu, 9 Kasım’da gerçekleşen eğitimde biz bilinci için gerekli yöneticilik ve liderlik kavramları, takım çalışması, liderlik tipleri, kontrol süreci

12

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

ve kontrolün nitelikleri, performans yönetimi, sağlıklı iletişim için gerekler gibi katılımcıların yoğun ilgisini çeken konularda Yrd. Doç. Dr. Ahmet Beşkese katılımcılara bilgi aktardı. Öğr. Gör. Almila Dalkılıç’ın eğitici olduğu kadar eğlenceli sunumuyla 30 Kasım’da gerçekleşen etkili iletişim teknikleri, beden dili, dogru ve etkili konuşma başlıklı seminerde iletişim süreç modeli, konuşma sanatı, incelikleri ve ses koruma geliştirme, konuşma esnasında etkileyici olmak, spontan olabilme, empati, kontrol, ikna edici konuşma teknikleri, etkin vücut kullanımı, güçlü sözcükler, zayıf sözcükler, hazır cevaplılık alıştırmaları, toplantı esnasında etkili beden dili kullanımı, stillerine göre insanlara davranış çeşitleri konularında katılımcılara bilgi aktarıldı. A’dan Z’ye protokol ve görgü kuralları eğitimi 14 Aralık’ta Öğr. Gör. Almila Dalkılıç’ın eğitmenliğinde gerçekleşti. Adab-ı muaşeret kuralları, ast-üst İlişkileri, hitap biçimleri, protokol türleri ve kuralları, yemeklerde görgü ve nezaket kuralları gibi birçok konuda katılımcılar bilgilendirildi.


TİMDER’den

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

13


TİMDER’den

Prof. Dr. Burak Arzova’nın sunumu ve 46 kişinin katılımıyla, 21 Aralık’ta gerçekleşen finansçı olmayanlar için finansal yönetim eğitiminde; finans kavramı, sermaye bütçelemesi, ekonomi-sektör-şirket analizi, muhasebenin temel kavramları, mali tabloları nasıl okumalıyız, maliyet-harcama-gider kavramları, hesaplama yöntemleri-hacim-kar analizleri, maliyet düşürme çalışmaları hakkında bilgi verildi. Müzakere nedir? Satışçılar için müzakere ve önemi, müzakerede süreç ve yö-

14

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

netimi, müzakerede kişiler ve davranışları, müzakere teknikleri ve taktikleri müşteri tiplerimiz ve davranışlarımız konularını kapsayan Satışçılar için davranış ve müzakere teknikleri eğitimi ise 11 Ocak’ta Hakan Ömer Gider’in sunumu, 47 kişinin katılımıyla gerçekleşti. Almia Dalkılıç’ın eğitmenliğinde 18 Ocak’ta gerçekleşen ideal yönetici oluşturma ve etkileyici sunum seminerinde katılımcılara; diğer yöneticilere fark atan farklı bir yönetici olmanın ipuçları, lider ve yönetici arasındaki farklılıklar, ilk 30 saniyede etkili izlenim, güç, etki ve otoriteyi anlamak, stil çeşitlerine göre yönetim biçimleri, beden dilini doğru gözlemlemek, toplulukları ikna edici konuşma yöntemi ile etkilemek, kişisel imaj ve mesleki imajın iş hayatına etkisi, tarzlarına göre insanları yönetme sanatı, doğru ekip oluşturmak ve yönetmek, ikna ve dikkat çekme yöntemleri konularında konularında bilgi aktarıldı. TİMDER Akademi eğitimlerine katkılarını esirgemeyen sponsorlarımız; Türkiye Seramik Federasyonu, Teka, Kale Grubu, Kalekim, Franke, Duravit, Elmor, Ekpaş ve Adell’e teşekkürlerimizi sunarız.



TİMDER’den

TİMDER Yapı Malzemesi Üreticilerini Ziyaret Etmeye Devam Ediyor

TİMDER, yapı malzemeleri satıcılarının sorunlarını dile getirmek, üreticilerin sorunlarını dinlemek ve beyin fırtınasında bulunmak amacıyla başlattığı yapı malzemesi üreticileri ziyaretlerine devam ediyor. Petek Banyo Sistemleri ziyareti 18 Ocak 2011 tarihinde gerçekleşti. Petek Banyo Genel Müdürü Ercan Bunyak ile fuar, yurtiçi ve yurdışı pazarların gelişimi hakkında başlayan sohbet kahvaltı masasında da ekonomik konjönktürün sektöre etkisi, üretim ve markaya yatırım yapmak üzerine devam etti. Sohbetlerin ardından Petek Banyo’nun üretim tesisleri gezilerek üretim ve büyüme stratejileri hakkında Petek Banyo yetkililerinden bilgi alındı.

16

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



TİMDER’den

TİMDER Yönetim Kurulu’nun Sanica ziyareti ise 18 Ocak 2011 tarihinde gerçekleşti. Ziyaretçilerini karşılayan Ali Fatinoğlu ve Nesimi Fatinoğlu’nun son dönem yatırımları hakkında bilgi vermesinin ardından pazarda yaşanan gelişmeler ve fuarlar üzerine gerçekleşen sohbet edildi. Ziyaret Sanica’nın boru, rezervuar, kabin ve küvet üretim tesisleri gezilerek üretim şartları hakkında bilgi alınmasıyla sona erdi.

18

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Haberler

Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu’nun Banyodan Sorumlu Yeni Başkan Yardımcısı: Atalay Gümrah Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu’nun Banyodan Sorumlu Başkan Yardımcılığına Atalay Gümrah atandı. 1 Ocak 2011 tarihinde yeni görevine başlayan Gümrah ayrıca, VitrA’nın banyo ürünleri ile Artema markasının üretiminden sorumlu Eczacıbaşı Yapı Gereçleri A.Ş.’nin Genel Müdürlüğünü üstlenirken, İntema’nın Murahhas Azası olarak da görev yapacak. Atalay Gümrah, kariyerine 1992 yılında Eczacıbaşı Topluluğu’nda başladı. Ekom Dış Ticaret bünyesinde Bölge Sorumlusu olan Gümrah, 1994-1997 arasında VitrA UK’de Ticaret Müdürü olarak çalıştı. Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu’nun satış ve pazarlama kuruluşunu kurmak ve ülkedeki faaliyetlerini geliştirmek üzere, 1997’de Rusya’daki EBM Jsc’nin Şirket Müdürü olarak görevlendirildi. 1999-2005 yılları arasında, sırasıyla İntema’nın Proje ve Toplu İşler Müdürü, Satış Operasyonları

Müdürü ve Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. 1967 yılında doğan Atalay Gümrah, lisans eğitimini 1991’de, yüksek lisans eğitimini ise 1994’te Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde tamamladı.

Eczacıbaşı Hijyen Projesi Kars Arpaçay YİBO’ya Uzandı Eczacıbaşı Topluluğu’nun Yatılı İlköğretim Bölge Okulları’nın (YİBO) fiziki şartlarını iyileştirmek hedefiyle Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) işbirliğiyle yürüttüğü Eczacıbaşı Hijyen Projesi kapsamında, Kars Arpaçay YİBO’daki çalışmalar tamamlandı. Okulun tesisat altyapısının MEB tarafından onarılmasının ardından, yatakhane ve derslik bölümlerindeki temizlik alanları ile yemekhaneyi kapsayan toplam 775 m2’lik alan, VitrA ve Artema’nın ürünleriyle yenilendi. İpek Kağıt markalarından Solo, tüm

20

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

öğrencilere verdiği kişisel hijyen ve tuvalet eğitiminin yanı sıra, okuldaki tuvalet ve banyolara temizlik kağıdı desteği de sağladı. Eczacıbaşı kuruluşlarından Girişim Pazarlama temizlik ürünleri ile katkı sağlarken, Topluluk çalışanlarından oluşan Eczacıbaşı Gönüllüleri okula bir bilgisayar odası armağan etti. Çağdaş, kaliteli ve sağlıklı yaşam koşullarına kavuşan öğrencilerin heyecanını paylaşmak amacıyla, Kars Arpaçay YİBO’da 11 Kasım 2010 tarihinde düzenlenen törene; MEB İlköğretim Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Zengin ve Eczacıbaşı Topluluğu CEO’su Dr. Erdal Karamercan’ın yanı sıra, Kars Vali Yardımcısı Murat Demirci, Arpaçay Kaymakamı Fatih Acar, öğrenciler ve öğretmenler katıldı. sergilediği halk oyunları gösterisi ile sona erdi.



Haberler

İbrahim Polat Ege Seramik Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Temel Atma Töreni Gerçekleştirildi

Kemalpaşa ilçesinde gerçekleştirilen temel atma törenine İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Rağip Üye ile çeşitli siyasi parti temsilcileri ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı. Tören halk oyunları ekibinin gösterisi ile açıldı.Katılımcıların konuşmaları ile devam eden temel atma töreninde gelişen dünya teknolojisinde eğitimin önemine dikkat çekildi. Eğitime %100 destek veren İbrahim Polat; “Ege Seramik`e gidip gelirken tek hayalim bir gün okul yaptırmaktı. İsteğim ancak 5 yıl aradan sonra gerçekleşti. Umarım açılışını da birlikte yaparız” diyerek duygularını dile getirdi. 18 derslikli 480 öğrenci kapasiteli okulun Kemalpaşa`da Organize Sanayi bölgesinde olmasının önemli olduğuna dikkat çeken İzmir Valisi Cahit Kıraç da, söz konusu okulun globalleşen dünyada bilginin raflarda kalma teorisini sileceğini belirtti. Öğrencilerin bilgilerinin üretim, teknoloji ve sanayi ile bağdaştırılacağını kaydeden Vali Kıraç; “Burada yetişen çocuklar okullarını bitirdikten sonra iş ve staj deneyimini de burada yaşama fırsatı bulacaktır. Öğrencileri mezun oldukları bölümlerle ilgili çeşitli fabrikaların teknik ünitelerinde iş fırsatı bulabilecekler”

22

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

diye konuştu.Konuşmaların ardından Yönetim Kurulu başkanımız İbrahim Polat, İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Rağip Üye ve diğer katılımcılar temel atma törenini birlikte gerçekleştirdi. 15 Mayıs 2011 tarihinde açılışı planlanan İbrahim Polat Ege Seramik Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, toplam 13.480 m2 üzerine 3.160m2 kapalı inşaat alanı olan binası, zemin ve 2 kat toplam 1950 m2’dir. İçerisinde atölyelerin yer aldığı 1.000 m2’lik binaya ek olarak, bahçesinde de çok amaçlı açık bir spor sahasının bulunmaktadır



Haberler

Gelişim Teknik A.Ş. 2010 Yılında Sektörün Önde Gelen Uluslararası Fuarlarında Yerini Aldı

Gelişim Teknik A.Ş. 2010 senesinde İstanbul, Ankara ve Antalya şehirlerinde gerçekleştirilen; ISK-SODEX İstanbul, Yapı Ankara Fuarı, Yapex Antalya Yapı Fuarlarında aquatherm tesisat sistemleri, WavinAS SessizBoru®, Hutterer&Lechner Sifon, Süzgeç ve Pis Su Çekvalfleri, VSH Presli Paslanmaz Çelik Yangın ve İçme Suyu Sistemlerinden oluşan ürün gamını tanıttı. 5-8 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilen ISK-SODEX İstanbul 2010 Fuarında, 350 mm çaplara kadar çıkabilen aquatherm kolektörleri büyük ilgi gördü. Fuar katılımcıları metal kolektörlerde yaşanan korozyon sorunlarını bertaraf etmek amacı ile geliştirilen aquatherm kolektör geçiş parçaları ile nasıl kolaylıkla borunun istenilen yerinden hat alınıp istenilen geçişin yapılabildiğini birebir görme fırsatı buldu. 23-26 Eylül 2010 tarihleri arasında düzenlenen

24

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

Uluslararası Yapı Ankara Fuarında ise, binaların Yangın/Sprinkler hatlarında yaşanan sorunlara çözüm olarak geliştirilen aquatherm yangın/ sprinkler tesisat sistemi, büyük ilgiyle karşılandı. Boru ve ek parçaları, yangın sınıfı DIN 4102-1 normuna göre B1 olarak belgelenmiş, alevlenme noktası çok yüksek olan ve alev taşımayan bu sistemin aynı zamanda LPCB, VdS, VNIIPO, TÜRKAK, FM sertifikalarıyla onaylandığı bilgisi fuar ziyaretçileriyle paylaşıldı. Yapex Antalya Yapı Fuarında, Viyana’da yapılan Messe Wien 2010 fuarında AQUADESIGN ödülüne layık görülen, düz zeminli duşlar için üretilen ve tasarlanan HL 530 yer süzgeci en çok ilgi gören ürünlerinden biri oldu. Fuar ziyaretçilerine, su yalıtımlı üretim çıkışı ile su sızdırmayan ve Primus koku fermatürü ile 0,8 l/s düzeyinde yüksek akış kapasitesi sağlayan HL530’ün 5 çeşit renkli süzgeç başlığı sayesinde her türlü fayansa uyumlu şık bir görünüm kazandırdığı anlatıldı.



Haberler

Geser Parex 10. Yılını Gala Yemeği ile Kutladı

Fransız Dünya devi Parex Group’un Türkiye kolu olan Geser Parex Türkiyede inşaat pazarında 10. Yılını hazırladığı büyük gala yemeği ile kutladı. Tüm ülke genelinden bayilerin ve tüm Geser Parex kadrosunun katılımı ile gerçekleşen gecede Parexlanko S.A. Yönetim Kurulu Başkanı Richard Seguin ve Parexlanko S.A. Finans Müdürü ve Türkiye Direktörü Frederic Herbau da katılımı oldu. Parexlanko Yönetim Kurulu Başkanı Richard Seguin yaptığı konuşmasında Parex Group içerisinde Türkiye’nin Global Dünya pazarında çok önemli olduğunu ve Geser Parex Türkiye için büyük adımlar atılacağının altını çizdi. Türkiye inşaat pazarında geçen 10 yılın kısa bir değerlendirmesini yapan Geser Parex Türkiye Genel Müdürü Erdoğan Yıldız gelecek yıllarda yapı kimyasalları pazarında hedefin ilk 3’te yer almak olduğunu vurguladı. Ayrıca Erdoğan Yıldız 2011 ve 2012 yıları için 2 yeni fabrika ile toplam Türkiye de fabrika sayılarını 4’e çıkaracaklarından haberini verdi. Toplam 400 ün üzerinde ziyaretçinin katılımı ile gerçekleşen gecede ünlü sanatçı Altay sahne aldı.

26

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Haberler

GPD Yenilenen Web Sitesi ile Dikkat Çekiyor

GPD web sitesini günün gereklerine ve son web teknolojilerine göre yeniledi. Hem tasarım hem de teknik altyapı olarak yenilenen web sitesi kullanım kolaylığı ve modern çizgilerdeki görselliği ile dikkat çekiyor. Yeni web sitesi tüketiciden, yetkili servise ve bayiye kadar GPD ile ilgili her konuda herkesin bilgiye en kolay şekilde ulaşmalarını sağlıyor. Web sitesi ile fakındalık yaratan GPD, artık tüketicilerin ürünlerini daha kolay incelemelerini sağladığı gibi onların teknik servis iletişim bilgilerine de daha kolay ulaşmalarına imkan veriyor. GPD’ye ait bütün katalog ve fiyat listelerinin web üzerinden flip page ile okunabilmesinin sağlandığı sitede bu dökümanların kullanıcıların bilgisayarlarına indirmesi de mümkün oluyor. Son zamanlarda pazarlama argümanlarıyla sektörde dikkat çeken GPD yeni web sitesininde de aynı görsel tasarım bütünlüğünü korumaya önem verdi. Web sitesinde ayrıca GPD hakkında basında çıkan haber kupürleri, GPD’nin en son etkinlikleri yer aldığı gibi mimarlar için açılan özel bölümde de GPD ürünlerinin 3 boyutlu teknik çizimleri indirilebiliyor. Yayına girdiği Ocak 2011 tarihi itibariyle yenilenen web sitesi GPD’yi takip edenlerle de iletişim formu bölümüyle daha yakın iletişim halinde olmayı sağladı. GPD herşeyiyle artık bir tık ötenizde... www.gpd.com.tr

28

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Haberler

İnşaat Sektörü, Rekor Katma Değerle Türk Ekonomisi için Can Simidi Oldu

2010 yılında ekonomik krizin etkilerini üzerinden atan ve yılı %15,1 oranında büyümeyle kapatacağı öngörülen inşaat sektörü 10,8 milyar dolar reel katma değere ulaştı. Net ihracatçı yapısı ve istihdam odağı olması gibi özellikleriyle dikkat çeken inşaat malzemeleri sanayisi ise 68,1 milyar TL’lik üretim hacmiyle ekonominin lokomotifi olmaya devam etti. İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, konut sektöründeki canlanma ve ihracattaki başarılı performans sayesinde 2010 yılında inşaat sektörü için kayıpların telafi edilerek büyümeye geçiş döneminin başladığını vurguladı. İMSAD için Etiplan Araştırma Şirketi tarafından hazırlanan İnşaat Malzemeleri Sektöründe Dağıtım Kanallarının Geleceği Araştırması’nın ekonomik verilere yer verilen ilk bölümü sonuçlarına göre, inşaat sektörünün 5 yıllık ortalama büyüme hızı %13,6 olacak. Aynı dönemde GSYH yıllık ortalama artışının ise %5 civarında seyretmesi bekleniyor. Net ihracatçı bir sektör olan inşaat malzemesi sanayisinin dış ticaret fazlası 2010 yılında 11,5 milyar doları aştı. Aynı yıl ihracatın ithalatı karşılama oranı %260’a erişti. Araştırmada; yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde, gelecek beş yıl için ortalama yıllık artış hızının %12,8’e, 2015 yılında iş hacminin 40,4 milyar dolara ulaşacağı öngörüldü. İnşaat malzemeleri sanayisinin bugünkü üretim hacmi 68,1 milyar TL’ye ulaşırken, bu değer 30 alt sektör ve 135 ürün grubunu kapsıyor. Sektörde önümüzdeki beş yılın büyüme ortalaması %14,5 olarak tahmin ediliyor.

30

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

İnşaat malzemeleri sanayisinde 2008 yılında 24,3 milyar dolara kadar çıkan ihracatın, küresel ekonomik krizin etkili olduğu 2009’da gerileme kaydettikten sonra 2010 yılında 18,7 milyar dolara ulaşacağı bekleniyor. İhracatın son beş yıldaki ortalama yıllık artış hızı %15 olurken, bu artış hızının gelecek yıllarda (20112015) yılda %16,5 oranında olması bekleniyor. 2010 yılı itibarıyla en fazla inşaat malzemesi ihraç edilen ülkeler ise Irak, Mısır, Libya ve Birleşik Arap Emirlikleri oldu. Bu ülkeleri İngiltere, Cezayir, Almanya ve İran izledi. Bu sekiz ülkenin toplamdaki payı %45’i buluyor. Net ihracatçı bir sektör olan inşaat malzemesi sanayisinin dış ticaret fazlası 2010 yılında 11,5 milyar doları aştı. Aynı yıl ihracatın ithalatı karşılama oranı %260’a erişti. İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan: “İnşaattaki toparlanma Türkiye ekonomisinin büyümesine ve istihdama olumlu yansıdı.” “Küresel ekonomik krizin ardından gösterdiği toparlanma performansıyla dünya sıralamasında yerini alan Türkiye ekonomisi, 2010 yılının ilk dokuz aylık döneminde GSYH gelişme hızında %8,9 oranında artış kaydetti. İnşaat sektörü ise yılın 3. çeyreğinde %24,6 oranında büyüme yaşayarak en hızlı büyüyen sektör oldu. Böylece her zaman dile getirdiğimiz lokomotif sektör olgusu bir kez daha ispatlandı. İstihdam ayağında da 2010 yılında toparlanma sinyali belirginleşti. 2007 yılının ilk çeyreğinden beri ilk kez artıya geçen istihdam verisi, inşaat sektöründeki toparlanmanın tabana yayılmaya başladığını gösteriyor. Türkiye ekonomisinin


Haberler %7-8 büyümeyle tamamlayacağı beklenen 2010 yılı, inşaat sektörü için kayıpların telafi edilerek büyümeye geçiş dönemi oldu.” Prof. Dr. Kerem Alkin (İMSAD Ekonomi Danışmanı): 3x100 milyar $ hedefini yakalayabilir, hatta geçebiliriz!” “Cumhuriyet’in 100. yılının kutlanacağı 2023’e doğru 2 trilyon TL düzeyinde, diğer bir ifade ile 1,5 trilyon dolara yakın bir ekonomik büyüklüğe ulaşmayı hedefleyen Türk ekonomisinde, inşaat sektörünün bu hedefe önemli katkı sağlaması, GSYH büyümesindeki katkısını yüzde 5,5’den yüzde 7’ye yükseltmesini gerektirmektedir. Bunun anlamı, Türkiye’de özel sektör ve kamu sektörü tarafından gerçekleştirilen toplam sabit yatırımların her yıl reel olarak en az yüzde 15 artması gerekirken, inşaat sektörü yatırımlarının da en az yüzde 20’lik bir artış yakalaması gereğidir. İnşaat sektörü, bulunduğumuz coğrafyada, 1. ve 2. kuşak komşu ülkelerde 2023’e kadarki zaman diliminde alt ve üst yapı inşaat projelerindeki hamleyi dikkate alarak, inşaat malzemesi ihracat hacmini 100 milyar dolara, müteahhitlik hizmetlerinden Türkiye’nin elde ettiği geliri 100 milyar dolara ve yurtiçi inşaat sektörü hacmini de 100 milyar dolara çıkarmayı hedeflemektedir.

Türkiye, 2023 yılında toplam ihracatının yüzde 20 ile 25 oranında bir bölümünü yüksek kalitede ve nitelikli inşaat malzemesi ihracatı ile gerçekleştirmeyi başarırsa; 100 milyar dolarlık inşaat malzemesi ihracat hedefi başarılabilir. Ulusal bazda ise; Türkiye’nin toplam sabit yatırımlarının en az yüzde 50’sinin inşaat sektörü yatırımları olarak gerçekleşmesi ve inşaat yatırımlarında ortalama reel büyümenin yüzde 18 düzeyinde gerçekleşmesi, sektörün yurtiçi pazar büyüklüğünün de 100 milyar doları yakalaması, hatta geçmesi anlamına gelecektir.”

Rakamlarla Türk inşaat sektörü 2010 büyüme oranı: %15,1 Reel katma değer: 10,8 milyar dolar Özel sektör inşaat yatırımlarının büyüklüğü: 57,6 milyar TL Kamu inşaat yatırımlarının büyüklüğü: 31,1 milyar TL

İnşaat sektörünün ürettiği toplam katma değer: 59,3 milyar TL GSYH içindeki payı: %5,6 Toplam yatırımlardaki payı: %46,1 İnşaat sektöründe çalışan sayısı: 1.307.000 Toplam istihdamdaki payı: %5,7 Dolaylı istihdam hacmi (kayıt dışı dahil): 4.560.000

İnşaat Sektörünün Gurur Tablosu Alt Sektör veya Ürün Grupları İnşaat Demiri Demir-Çelik radyatör Demir-Çelik profil Doğal taşlar, mermer, bims, diğer taşlar Çimento Seramik kaplama malzemeleri Seramik sağlık gereçleri Demir-Çelik cephe/çatı malzemesi Alüminyum inşaat malzemeleri Plastik inşaat malzemeleri Çelik boru Cam Boya

İhracattaki Dünyadaki Yeri 1 1 1 3 4 5 6 8 8 9 11 20 20

Dünya İhracatındaki Payı (%) 28 12 8 8 13 3 4 5 4 3 3 1 1

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

31




Haberler

Bir Fırsat Penceresi: İnşaat Sektöründe Nanoteknoloji İMSAD-İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan (*)

Bir şirketin inovasyon kapasitesi ne kadar yüksekse, ürünlerdeki katma değeri artırabilme, verimliliğini artırma, rekabetçiliğini yükseltme, sermaye birikimini sağlama ve bunları yeni yatırımlara dönüştürebilme şansı da o ölçüde yüksek oluyor… Nanoteknolojinin inşaat sektörünün birçok alanında farklı uygulamaları mevcut. Özellikle yapı malzemeleri alanında, mevcut malzemelerin özelliklerinin iyileştirilmesi ve yeni malzemelerin geliştirilmesi gibi birçok fırsat penceresi bulunuyor. Öyle bir gelecek hayal edelim ki; Türkiye dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi içinde yerini almış. Kişi başına düşen milli gelirimiz 20 bin dolar seviyesinde. “Made in Turkey” damgalı ürünler kendi markalarıyla, özgün tasarımlarıyla ve üst düzey teknolojileriyle tüm uluslararası pazarlarda kendine yer edinmiş. Yeni ve özgün ürünler ve üretim alanları sayesinde yapılan iş yatırımları artmış, istihdam verileri günden güne yükseliyor ve işsizlik, Türkiye’nin öncelikli sorunu olmaktan artık çıkmış. Türk ürünleri artık düşük maliyetleriyle ya da sadece kaliteleriyle değil, kendi markalarıyla, yenilikçilikleriyle, tasarımlarıyla konuşuluyor ve tercih ediliyor. Türkiye hem kendisinin, hem de dünyanın öncelikli sorunları olan çevre, sağlık, güvenlik, gıda, enerji gibi alanlarda yenilikçi çözümler üretebilen bir ülke olmuş. Artık deprem bile öncelikli problemimiz olmaktan çıkmış, çünkü tüm yapılarımız yüksek nitelikli yapı malzemeleriyle üretiliyor, eski binalarımızın tümü için de kalıcı, düşük maliyetli ve yüksek teknolojiye dayalı çözümler üretebilmişiz. Bir de öyle bir gelecek senaryosu düşünelim ki; bugün rakibimiz olan ülkelere karşı rekabet gücümüzü önemli ölçüde yitirmişiz. Çin, Hindistan, Rusya, Polonya, Macaristan, Slovakya gibi ülkeler üretim maliyetini düşürme hedefindeki “verimlilik” odaklı ekonomiler olmaktan çıkıp, “inovasyon odaklı ekonomiler” haline gelmişler. Kendi markalarını ve tasarımlarını üretmekteler. Çok uluslu şirketlerin artık sadece üretim faaliyetleri değil, araştırma-geliştirme (AR-GE) faaliyetleri de bu ülkelerde yürütülmekte. Bugün Avrupa’da ve tüm dünyada çok önemli bir rekabet gücüne sahip olduğumuz inşaat sektöründe de artık yepyeni, yüksek teknolojili ve yüksek nitelikli yapı malzemeleri kullanılmakta. Oysa biz tüm bu gelişmelerin gerisinde kalmışız ve rekabet gücümüzü günden güne kaybetmişiz. Rekabet stratejimizi halen “düşük iş gücü maliyetine” ve “yüksek kalitede üretime” dayandırmaya çalışıyor, ancak rekabetçilik sıralamasında hızla geriliyoruz. Bu iki senaryodan ilki bizi ne kadar umutlandırıyorsa, ikincisi de aynı ölçüde endişelendiriyor. Hepimiz, ülkemizin dünyanın en büyük ekonomileri arasına girebilmesini istiyor ve hedefliyoruz.

Nanoteknoloji Yapı Malzemeleri İçin Fırsat

*Ulusal Nanoteknoloji Girişimi’nin (UNG) çalışmalarının önemli bir aşaması, ulusal öncelikli ihtiyaçlar ve ulusal ekonomideki payları dikkate alınarak belirlenen dokuz farklı sektörde çalışma gruplarının (SÇG) oluşturulması ve bu sektörler için “sektörel nanoteknoloji stratejilerinin” ve “eylem planlarının” hazırlanmasıdır. Bu gruplardan “inşaat ve altyapı” grubu İMSAD’ın koordinasyonunda kuruldu. Başkanlığı İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Eczacıbaşı Yapı Grubu Ar&Ge Direktörü Hidayet Özdemir tarafından yapılan İnşaat Sektörü Çalışma Grubu İMSAD üyelerinden oluşmaktadır.

34

Nanoteknolojinin inşaat sektörünün birçok alanında farklı uygulamaları mevcut. Özellikle yapı malzemeleri alanında, mevcut malzemelerin özelliklerinin iyileştirilmesi ve yeni malzemelerin geliştirilmesi gibi birçok fırsat penceresi bulunmakta. Taşıyıcı sisteme ilişkin, nano-işlenmiş beton, daha mukavim ve plastik özellikleri daha yüksek nanokompozit çelik, daha hafif, dayanıklı ve suya mukavim nanokompozit alçı duvar gibi uygulamalar yapılmakta. Koruma amaçlı yüzey uygulamalarında kendi kendini temizleyen, kirlenmeyen, su ve kir tutmayan yüzeylerin geliştirilmesi, yanma geciktiricili nano katkı malzemelerinin kullanımı, antimikrobiyel kaplamalar önemli gelişmeler. Isı, ses ve ışık yalıtımında da, aerojel translusent termal-akustik yalıtım, nanoporoz ses yalıtım malzemeleri, ışık kontrol filmleri ve kaplamalar gibi uygulama alanları bulunmakta. Nanoteknoloji hem büyük ölçekli işletmeler, hem de KOBİ’lerimiz için tüm yeni teknolojiler gibi birtakım belirsizlikler içermekte. Ancak bu belirsizliklerin ortadan kaldırılması, bu teknolojiyi daha iyi öğrenme ve yapılacak araştırma işbirlikleri ile mümkün olacaktır. Özellikle üniversitelerde ve araştırma merkezlerinde sürdürülmekte olan nanoteknoloji araştırma projelerinden, sanayimizin ticari olanaklar sağlaması gerekmektedir. Benzer şekilde, üniversitelerde yürütülen nanoteknoloji araştırmalarının da, sanayinin hangi alanlarında kullanılabileceği ve ticari değer yaratabileceği konularında sanayiciye aktarılmasına ve anlatılmasına ihtiyaç vardır. Unutulmaması gerekir ki, inşaat sektörünün ve genel anlamda sanayimizin rekabet gücünü artırabilmesi, ancak yeni teknolojiler ve yenilikçi çözümler geliştirebilmesi ve yeni teknolojilerin yaratabileceği olanaklardan faydalanabilmesi ile mümkün olacaktır. Rekabetçi ve katma değeri yüksek bir sektörün temsilcisi olan yapı malzemesi sanayicileri nanoteknolojinin sunduğu fırsatları değerlendirmek için adımlarını atmaya başlıyorlar.

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Haberler

Parkede Kale İmzası Kale Parke, Kale Grubu’nun gücünü arkasına alarak parke sektörüne adım atıyor. Kendi alanında lider ve jenerik olmuş pek çok markayı çatısı altında bulunduran Kale Grubu, bu önemli markayla birlikte parke gibi alternatif bir ürünle de tüketiciler için en önemli adres olmayı hedefliyor. Kale Grubu, yapı sektöründe sahip olduğu tecrübe ve uzmanlığını, üstün hizmet felsefesi ile buluşturarak her zevke uygun mekanlar yaratmak ve mağazalarında tüketicilere 360 derece hizmet sunmak amacıyla Kale Parke markasıyla parke ürün gamını tüketicilerle buluşturuyor. Kale Grubu’nun tüketicilerine sunduğu hizmeti, yapıda uyum ve kolaylık stratejisini de göz önüne alarak daha da çeşitlendirdiğinin ve ileriki dönemlerde çeşitlendirmeye devam edeceğinin bir göstergesi olan Kale Parke, modern görünümden klasik görünüme, rustik tarzdan kültürel ve etnik tatları yansıtan zengin seçenekleriyle mekanlara farklı bir dokunuş katıyor. “Tüketicilerin, Kale Grubu imzasına her yönüyle güven duymaları ve markamızı kalite garantisi olarak algılamaları

36

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

bizim için çok önemli” diyen Kale Stratejik İş Birimleri Müdürü Sibel Hızlan, Kale Grubu’nun, Kale Parke markasıyla kaplama malzemeleri sektörüne adım atarak gücünü daha da artırmayı ve müşterilerin parke seçimlerinde de akla gelen ilk marka olmayı hedeflediğinin altını çiziyor. Kale Grubu tarafından yoğun bir ön araştırma ve titiz bir değerlendirme sonucu oluşturulan Kale Parke ürün gamında, 5 farklı kategoride toplam 24 çeşit ürün bulunuyor. Zengin biçim ve doku seçeneklerine sahip parkeler, suya karşı dayanıklılığı arttırılmış yeşil HDF, E1 sınıfında yer alıyor. Farklı ebat seçenekleriyle sunulan parkeler, döşenmesi hızlı ve kolay özel ‘klik’ sistemleri ve kolay temizlenen yapısıyla da dikkat çekiyor. Kale Parke markalı ürünlerde kullanılan keresteler yalnızca bilinçli şekilde yönetilen ormanlardan temin ediliyor. Bu sayede hem çevreye hem de kişisel yaşam alanlarına fayda sağlayan Kale Parke, ürün gamıyla, evini çevreye zarar vermeyen ve yenilenebilir malzemelerle döşemek isteyenlere şık ve kullanıcı dostu bir çözüm sunuyor. Kale Grubu’nun yapıda uyum ve kolaylık stratejisi doğrultusunda tüketicilerle buluşturduğu Kale Parke, farklı fiyat segmentiyle dikkat çekerken, önümüzdeki dönem çalışmalarıyla kaplama malzemeleri sektörüne yeni bir soluk getirmeyi hedefliyor.



Haberler

Geleceğin Mimarları Kütahya Seramik ile Mesleğe Hazırlanıyor

Türkiye’de mimarlık ve tasarım alanında eğitim gören öğrencilere, mesleki bilgi ve deneyim kazandırmayı amaçlayan Kütahya Seramik, seramik sektöründe öncü bir rol oynayarak üniversite-sanayi işbirliği kapsamında fabrika gezileri ve eğitim programları düzenliyor. Kütahya Seramik, geleceğin mimarları ve tasarımcılarına yönelik gerçekleştirdiği iletişim faaliyetleri kapsamında, öğrencilere mesleki bilgi ve deneyim kazandırmayı amaçlıyor. Düzenlenen eğitim programı kapsamında; öğrencilere Kütahya Seramik yer-duvar seramikleri, sırlı porselen seramik, cam mozaik serileri, yapı kimyasalları ve izolasyon malzemelerine ilişkin ürün bilgileri ve bu ürünlerin nerede, nasıl uygulanacağı hakkında uzman eğitmenler tarafından detaylı bilgiler veriliyor. Programda ürünlerin tüm üretim aşamaları, teknik özellikleri, mimari

38

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

uygulamalardaki kullanım biçimleri, fabrika teknik gezi programı, showroom ziyareti ve eğitim sunumlarıyla katılımcılara aktarılıyor. Eğitim faaliyetleri kapsamında Kütahya Seramik, 26 Kasım’da Başkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü ve Grafik Tasarım Bölümü, 03 Aralık‘ta Çankaya Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık Bölümü, 17 Aralık’ta Çukurova Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi ve Grafik Tasarım Bölümü, 21 Aralık’ta Dumlupınar Üniversitesi Seramik Mühendisliği bölümü öğrencileri ve öğretim görevlilerini tesislerinde ağırladı. Toplam 225 mimarlık ve tasarım öğrencisinin katıldığı eğitim faaliyetleri, önümüzdeki yıl Türkiye’de mimarlık alanında eğitim veren seçkin üniversitelerle işbirliği içerisinde devam edecektir.



Haberler

Saray Kimya “Baştan Aşağı Prestige” Konseptiyle Bayi Toplantısını Gerçekleştirdi

Saray Kimya yapı sektörüne hizmet veren önde bayileriyle 07-09 Ocak 2011 tarihleri arasında Spice HotelAntalya Belek’te buluştu. 19. yılının heyecanın yaşayan Saray Kimya “Baştan Aşağı Prestige” konseptiyle birçok ilkin yaşanacağı 4. Markası “Berico Prestige” ve yeni Kampanyası “Berico Prestige Card”ı bayilerine tanıtmanın heyecanını yaşadı. 2 gün boyunca keyifli zaman geçiren Saray Kimya Bayileri Berico Prestige ve Berico Prestige Card’ı tanımanın yanı sıra hazırlanan turnuva ile gönüllerince eğlenmenin fırsatını buldular. Saray Kimya İletişim ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Sibel Ernak yaptığı açılış konuşmasında Saray Kimyanın yeni yılda yenilik ve yeni bir yapılanma sürecinde olduğunu anlattı. Saray Kimyanın farkı ve farkındalığı yaratan yeni kampanyası Berico Prestige Card ile birlikte müşteri danışma hattı (0312) 444 18 96’nın her türlü istek ve öneri için açıldığını, bununla bilirlikte yenilenmede olan saraykimya.com. tr internet adresinden Saray Kimya’yı takip fırsatlarının olduğunu belirtti. “Berico Prestige Card” sunmak üzere sahneye davet edilen Koz Kart Plastik Kart Sistemleri Genel Müdürü Serdar Çekin “Berico Prestige Card”Saray Kimya’nın usta ve bayiler için hazırlanmış müşteri sadakat programını sundu. Berico Prestige Card ustalarımızın BERICO ürünlerini kullandıkları sürece kazanacakları ve prestige dünyasına adım atacakları Hediye ve Puan sistemimizdir.

40

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

Bugüne kadar usta kartı projelerinden farklı olarak Saray Kimya hiçbir yatırımdan kaçmamış sektöründe dünya lideri Verifone pos cihazlarını kullanmıştır. Bayilerimize toplantı sonrasında Verifone pos cihazı ve Berico Prestige Card’ları verilmiştir. Bu sistemle ustalarımız, satın almış oldukları BERICO ürünlerini bayilerimizde bulunan pos cihazlarından geçirdikten sonra puanlar elde edilecektir. Ustalarımız Berico Prestige Card’larında biriken puanlarla eşsiz hediyelere sahip olabileceklerdir. 2.Toplantıda ise Saray Kimya yeniliklerine devam edildi. BERICO, BERIX ve SARAYKİM ile oluşan 28 farklı renk ve 70 ürün gamına yeni bir markayı dâhil etti. Saray Kimya Üretim Sorumlusu Kimyager Onur Özel’in mevcut ürün sunumunun ardından Saray Kimya Kalite Kontrol Sorumlusu Fatoş Taçyıldız Saray Kimyanın prestij isteyen, usta ve son kullanıcılarına sunduğu ve daima en iyisini hedefleyen stratejisi ile “Baştan Aşağı Prestige” konseptiyle pazara “Berico Prestige “markasını bayilerine tanıttı. En üst segmentimiz olan ”Berico Prestige” markası bünyesinde Epoksi Esaslı Kimyasal Ankraj malzemesi, Çimento Esaslı Derz dolgular –Flex Fuga, Silikonlu Flex Fuga-Sert Yüzey Yalıtım Bantları, Çimento Esaslı Yapıştırıcılar-Seramik ve Fayans Yapıştırıcıları, Flex Seramik Fayans Yapıştırıcıları, Erken priz alanı fayans ve seramik yapıştırıcıları ile sektöründe bir ilk olan gün ışığını içine hapseden, karalık ortamlarda farkı fark ettiren Fosfor Efektli epoksi esaslı derz dolgusu malzemelerini bayilerine sundu. Bayilerin hem bilgilendikleri hem de eğlendikleri toplantı sonunda bayiler arasında gerçekleşen tavla turnuvasında kazanan beyimize Saray Kimya-Genel Müdürü Hüseyin Karaağaç tarafından ödülü takdim edildi.



Haberler

Seramiksan Bölgesel Bayi Bilgilendirme Toplantıları Başladı

Türk seramik sektörünün önemli markalarından biri olan Seramiksan’ın Bölgesel Bayi Bilgilendirme Toplantıları başladı. İlki Salihli Lidya Sardes Thermal Otel’de ikincisi ise Diyarbakır Dedeman Otel’de yapılan toplantılarda Seramiksan’ın değişim ve gelişim süreci bayilere anlatıldı. Toplantıya katılan Prof. Dr. Ali Atıf Bir ve Yrd. Doç. Dr. Yonca Tomaç Tunç, bayilerin profesyonel iş yaşamlarına büyük katkıda bulunacak eğitimler verdi. Seramik sektörünün öncü markaları arasında bulunan Seramiksan, bölge bayileriyle bir araya gelmeye devam ediyor. Seramiksan Bölgesel Bayi Bilgilendirme Toplantısı adı altında 5 farklı şehirde gerçekleştirilecek toplantıların ilki Salihli Likya Sardes Otel’de, ikincisi ise Diyarbakır Dedeman Otel’de yapıldı. Toplamda 100’e yakın bayinin katıldığı toplantılarda akademisyenler de önemli bilgileri bayilerle paylaştı.Seramiksan Satış ve Pazarlama Grup Başkanı H. Bülent Şamlı’nın açılış konuşmasıyla başlayan toplantıda Şamlı, Seramiksan’ın dünya markası olma yolunda attığı adımları bayilere anlattı. “Seramiksan olarak 2010 yılında seramik sektörüne damgamızı vurduğumuza inanıyorum. Türk seramik sektörüne ve tüketicilere sunduğu-

42

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

muz ilkler ve tekler sayesinde ileri teknolojimizi sergiledik” diye konuşan Şamlı, “2010 yılı boyunca Seramiksan markası üzerinde de çalıştık. Yenilikçi ürünlerimiz, üretim hacmimiz ve geniş bayi ağımızın yanı sıra Seramiksan markasına da büyük yatırım yaptık. Öncelikle kurumsal kimliğimizi yeniledik. Bu, Seramiksan’ın artık yeni bir yüzü olduğu anlamına geliyor” dedi. Bülent Şamlı, Seramiksan olarak üç bölge toplantısı daha yapacaklarını, Bölgesel Bayi Bilgilendirme Toplantıları’nın ardından 2011 yılı içerisinde tüm Seramiksan ailesini bir araya getirecek büyük bir toplantı planladıklarını söyleyerek sözlerini tamamladı. H. Bülent Şamlı’nın ardından Prof. Dr. Ali Atıf Bir “Markalaşma Süreci” konusunda bayileri bilgilendirdi. Prof. Dr. Bir, Türkiye’den ve dünyadan önemli markaların markalaşma serüvenlerini aktardı, marka bilimi üzerine önemli bilgiler verdi. Yrd. Doç. Dr. Yonca Tomaç Tunç da “Bayi Yönetiminde Profesyonellik” ve “Profesyonel Showroom Teknikleri” konularında değerli bilgileri dinleyicilere sundu. Dr. Tunç’un konuşma başlıkları arasında; rekabet ortamında satışın etkinliğini artıracak araç ve yöntemler, farklılaşmada markanın gücü ve bayi uygulamaları, showroomda satış ve müşteri ilişkileri, müşteri iletişiminde ikna yöntemleri yer aldı. Salihli toplantısının ardından bayilerle beraber Seramiksan’ın Turgutlu Organize Sanayi Bölgesi’ndeki 340 bin metrekarelik fabrikası gezildi. Seramiksan Bölgesel Bayi Bilgilendirme Toplantıları’nın devamı Bursa, Samsun ve Nevşehir’de yapılacak.



Haberler

İstanbul’un Merdivenli Sokakları Seranit ile Hayat Buldu Seranit’in düzenlediği İstanbul’un merdivenli sokaklarının tasarım yarışmasında birinci gelen Fatih Belediyesi’ne ait Sirkeci’de bulunan Hanımeli Sokak’ın açılış töreni 8 Aralık tarihinde Sinpaş Holding, Seranit yetkilileri, Büyükşehir ve Valilik yetkilileri, yarışma jürisi ve dereceye giren öğrencilerin katılımı ile gerçekleştirildi. Seranit’in geliştirdiği Merdivenli Sokaklar Projesi, farklı disiplinlerden ve farklı kuşaklardan insanları biraraya getirerek kentin yenilenme yeteneğini göstermesi bakımından örnek bir proje oldu. Farklı kuruluşların yetenek ve birikimlerini belli bir proje etrafında organize edebilmesiyle Merdivenli Sokaklar Projesi’nin ayrı bir yeri var. Merdivenli Sokaklar, farklı disiplinlerde yer alan insanları biraraya getiren, geniş katılımlı gerçek bir kentsel yenilenme projesi olarak dikkat çekti. Seranit’in İstanbul’a armağan etmek üzere geliştirdiği Merdivenli Sokaklar, sanayinin, üniversitenin ve yerel yönetimlerin uyumlu ve üretici işbirliğine örnek olacak bir proje oldu. Seranit Genel Müdür Yardımcısı Atacıl Bozkurt Güçel, “Seranit olarak, üniversite ve yerel yönetim işbirliği ile gerçekleştirdiğimiz Merdivenli Sokaklar Projemizi İstanbul’a armağan etmek üzere geliştirdik. Farklı disiplinlerden ve farklı kuşaklardan insanları biraraya getiren bu proje kentin yenilenme yeteneğini göstermesi bakımından örnek bir proje oldu. Farklı kuruluşların yetenek ve birikimlerini, ortak akıllarını bu proje etrafında birleştirdik. Merdivenli Sokaklarla, geniş katılımlı, demokratik, uygar bir kentsel yenilenme projesi yapmayı başardık.” “Yarışma çerçevesinde Beyoğlu, Şişli, Beşiktaş, Beykoz, Sarıyer, Ümraniye, Üsküdar ve Fatih ilçelerinden belirlediğimiz sokakları, 2010 yılında geliştirdiğimiz yeni bir sistemle tek parçada uygulanıp, tek seferde monte edilebilen ileri teknoloji ürünümüz SeraVista merdiven basamakları ile yenilemeyi hedefledik. Yenileme çalışmalarına ilk olarak Fatih İlçesi Hanımeli Sokağı için yapılan ve yarışmada birinci gelen tasarımın uygulamasıyla başlıyoruz.” “Üstün teknoloji ile ürettiğimiz SeraVista; tasarımları zenginleştiriyor, estetik katkıları yanında uygulandığı mekanlara porselen karo zarafetini ve dayanıklılığını sunuyor. İstanbul’un çeşitli ilçelerinde yenilenmeye ihtiyacı olan İstanbul kadar değerli bu sokaklara, üstün teknoloji ürünümüz SeraVista’yı armağan etmekten mutluluk duyuyorum.” Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, “Hanımeli Sokak da ticaretin merkezi Eminönü bölgemizdedir ve sokağın iki yanı dükkânlar ve mağazalarla doludur… Her gün binlerce insanın geçtiği bu sokak, kim bilir kimleri ağırlamıştır? Kim bilir ne öyküler vardır bu sokakta…Ama şimdi yeni bir öyküsü var bu sokağın… Hanımeli Sokak, artık ödüllü bir sokak. Hem de birinciler içinde ‘Birinci’. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğrencileri Seda Bakır, Aslı Nur Paktaş ve Okan Aydoğu’nun sokağımız için hazırladığı proje, İstanbul’un 8 ilçesindeki, 8 merdivenli sokak arasında da birinci ve büyük ödülün sahibi oldu... Aslına bakarsanız, büyük ödülün asıl sahibi Hanımeli Sokak ve onun sakinleri oldu… Çünkü hem sokakları yenilendi, hem de büyük ödülü kazandılar. Sanıyorum çok yakında Hanımeli sokağın projeyi görmek için pek çok yeni konuğu olacak…” İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olması birçok kurum ve kuruluşun yanında destek özel sektörü de harekete geçirdi. Kentin kültürel kimliğinin ve yenilenme yeteneğinin vurgulanması için özel şirketler olanakları ölçüsünde sürece destek verdiler. Atacıl Bozkurt Güçel, “Seranit olarak bundan sonra da kentsel sürdürülebilirliğe kendi katkımızı sunabilmek adına yeni projeler üretip belediyelerle işbirliğimizi daha da geliştirmeyi umuyoruz. Bir özel şirket olarak kentin kültürel kimliğinin ve yenilenme yeteneğinin vurgulanması için olanaklarımız ölçüsünde yerel yönetimlere her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu söylemek isterim” dedi. Açılışa Seranit Genel Müdüü Hamdi Altunalan, Seranit Genel Müdür Yardımcısı, Aracıl Bozkurt Güçel, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir dışında, Vali Yardımcısı Feyzullah Özcan da katıldı.

44

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Haberler

Vaillant Başarılı Yetkili Satıcılarını Yeni Ülkelerle Tanıştırmaya Devam Ediyor

Vaillant’ın gelenekselleşen yetkili satıcılar seyahatinin rotası bu yıl Dubrovnik–Mostar–Saraybosna oldu. İki kafile halinde 10 -13 Ekim ile 21- 24 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen seyahate, ödül sistemi gereği ulaştıkları performanslarına göre seçilen Vaillant yetkili satıcıları ve Vaillant yöneticileri katıldı. Katılımcılar, Vaillant kalitesiyle ve titizliğiyle her aşaması organize edilmiş seyahatte takım olmanın ve birlikte kaynaşmanın mutluluğunu yaşadılar, ayrıca her günü dopdolu geçen seyahatte bölge coğrafyasını tanıma ve tarihi mekanları görme fırsatı buldular. Vaillant Türkiye Genel Müdürü Levent Taşkın, Satış ve Pazarlama Koordinatörü Özgür Gök, Area Manager’ler Vedat Yazar ve Ali Şahin’in de katıldığı gezide, yetkili satıcılar Vaillant yö-

46

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

neticileriyle hem yıllık değerlendirmelerini paylaştılar hem de soru ve görüşlerini ilettiler. 140 kişiden oluşan ekip, dünyanın en genç ülkelerinden biri olan Karadağ’da Budva ve Kotor gibi şehirleri gezdiler. Dubrovnik’te eski şehri görme fırsatını bulan yetkili satıcılar, ayrıca Adriyatik Denizi’nde tekne turuna katıldılar. Seyahatin en çok ilgi çeken durakları hüzünlü ülke Bosna Hersek’te bulunan Mostar Köprüsü ve Saraybosna oldu. Seyahatin son günü yetkili satıcı ve Vaillant yetkililerinin katıldığı bir gala yemeği düzenlendi. Gecede konuşma yapan Vaillant Türkiye Genel Müdürü Levent Taşkın, bu tür seyahatlerin takım olarak davranabilme konusunda büyük katkı sağladığını belirterek, kazandıkları başarılarda en büyük paya sahip olan yetkili satıcılarına teşekkür etti.



Haberler

Söğütsen Seramik Kenya ve Süleymaniye Fuarlarlarına Katıldı

9-12 Kasım’da Kenya’da düzenlenen 1.Kenya Yapı Malzemeleri Fuarına ve 15-18 Aralık’ta Süleymaniye-Irak’ta düzenlenen Süleymaniye Uluslararası Genel Ticaret ve Sanayi Ürünleri Fuarı’na katılan Söğütsen Seramik 2011 yılında da yurt içi ve yurt dışı fuarlarında da yer alacaktır.

Söğütsen Seramik Ustalarıyla Buluştu Söğütsen Seramik Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep,Diyarbakır, Fethiye ,Kayseri ve Sivas’ta düzenlediği usta seminerlerinden sonra 09-11 Kasım 2010 tarihleri arasında Uşak , Denizli ve Antalya’da ustalarıyla buluşmaya devam etti. Düzenlenen seminerlere Uşak’ta 150 , Denizli’de 200 ve Antalya’da 150 ustamız katılım göstermiştir. Seminer sonunda kendilerine katılım sertifikası ve kesme makinesi, tulum, yelek, tokmak v.b. malzemelerden oluşan setler hediye edilmiştir . Eğitimler, seminer sonunda gerçekleştirilen yemekle sonlandırılmıştır. Söğütsen Seramik’e teşekkür eden ustalarımız ilerleyen zamanda benzer eğitimlerde buluşma isteklerini dile getirmişlerdir.

48

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Haberler

Türk Seramik Sektörü Rekabet Gücünü Kümelenme Modeliyle Geliştirecek

Türk seramik sektörünü dünyanın önde gelen seramik üreticilerinden biri haline dönüştürmek amacıyla kurulan Eskişehir-Bilecik-Kütahya Seramik (EBK) İş Kümesi Derneği’nin 1. Genel Kurul Toplantısı, 5 Kasım 2010 tarihinde Eskişehir’de gerçekleştirildi. Eskişehir Sanayi Odası’nın ev sahipliğinde düzenlenen Genel Kurul’da, Dernek Başkanı Zeki Şafak Ozan’ın yanı sıra, dernek üyesi 25 sektör kuruluşunun temsilcileri hazır bulundu. Genel Kurul’da konuşma yapan Ozan, Türk seramik sektörünün kümelenme modeliyle büyüyeceğine dikkat çekti. İş Kümesi’nin Başkanı VitrA Karo Genel Müdürü Zeki Şafak Ozan, kümelenme yönteminin, uluslararası rekabetçiliği elde etmek için verimlilik ve inovasyonu ön plana çıkaran en başarılı kalkınma modeli olduğunu vurguladı. EBK Seramik İş Kümesi’nin, bu modelin yansıması olarak kurulduğunu belirten Ozan, “Vizyonumuz, 2023 yılına kadar müşteri odaklı, çevre dostu, yenilikçi, dünyada lider, enerji etkin seramik kümesi olmak. Bu vizyona ulaşmadaki ana stratejilerimiz ise müşteri odaklı araştırma ve inovasyon, enerji tasarrufu, kilit lojistik uygulamalarının yanı sıra, yeni teknolojilerin ticari olarak uygulanması aracılığıyla kümenin rekabet gücünün geliştirilmesidir.” dedi. Seramik sektöründe kaplama malzemeleri ve sağlık gereçleri üretim kapasitesinin %40’ının Eskişehir-Kütahya-Bilecik üçgeninde

50

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

bulunduğunu söyleyen Ozan, “Bölge, seramik sektörünün 1980’li yıllardan beri en hızlı geliştiği bölgelerin başında gelmektedir. Sektör bu bölgede kendiliğinden fakat farkındalığı olmamış şekilde kümelenmiştir. Bu anlamda kümelenme derneğinin bir amacı da sektörel farkındalığı yaratmak ve birlikte rekabet öncesi işbirliklerinin geliştirilmesi için çaba sarfetmektir.” dedi. Genel Kurul’da söz alan Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Savaş Özaydemir “ESO öncülüğünde Eskişehir, Bilecik ve Kütahya illerindeki seramik üreticilerinin bir araya gelmesiyle hayata geçirdiğimiz Seramik Kümesi ülkemizde ilk kurulan kümeler arasındadır. Bu çatı altında arkadaşlarımızın gayreti ile hayata geçirilen Bilecik Kütahya Seramik İş Kümesi Derneği seramik sektörü içerisinde önemli görevler üstlenecektir. İş Kümesi’nin yapacağı faaliyetlerle bölgemizdeki seramik sanayi daha katma değerli ürünlere yönelecek ve gelecekte ülkemizin en önemli dinamiklerinden biri olacaktır.” dedi. Konuşmaların ardından yapılan seçimle iş kümesisinin yönetim organları belirlendi. Başkanlığa VitrA Karo Genel Müdürü Zeki Şafak Ozan, Başkan Yardımcılığı’na da Kütahya Seramik Fabrikalar Müdürü Celal Üstündağ seçildi.



Haberler

Kişiye Özel İlgi Gösteren SeramikPark Yapı Marketi Büyümeye Devam Ediyor

Banyo ve mutfak dekorasyon malzemeleri ve mobilyaları ile bunları tamamlayan yapı elemanlarının satıldığı SeramikPark zinciri yurt çapında büyümesini sürdürüyor. İstanbul Çekmeköy, Tepeüstü, Sultanbeyli, Kağıthane, Ankara, İzmit, Eskişehir olmak üzere toplam 7 şubesi bulunan SeramikPark yapı marketleri önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin farklı illerinde açılacak olan yeni mağazaları ile yurt çapında büyümeye devam etmeyi hedefliyor. Seramik sektörünün ilk zincir marketi Türkiye’nin önde gelen seramik üreticilerinden olan Tanışlar Gruba ait ve Türkiye’de seramik sektörünün ilk zincir mağazası olan SeramikPark’larda, yine aynı grup tarafından üretimi yapılan Uşak Seramik, Granitta, bor-

52

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

dür, dekor ürünleri, Albinno banyo ve mutfak mobilyaları ve bunları tamamlayıcı yapı malzemeleri sunuluyor. Her müşteriye özel ilgi gösterilmesi, SeramikPark mağazalarını diğer yapı marketlerinden ayırıyor. Kişiye özel ilginin yanı sıra modern mağaza konseptleri sayesinde müşteriler ferah bir ortamda ürünleri daha yakından tanıyıp alışverişlerini rahatça yapabiliyorlar. Mağazalarda birebir olarak kurulan mekanlar ile müşteriler satın alacakları banyo ve mutfak ürünlerini yaşayan ortamlarda görebilme fırsatı yakalıyor. Kaliteli ürünleri uygun ödeme koşulları ile birleştiren SeramikPark’lar, modern ve günümüz trendlerine uygun tasarımları sayesinde müşterilerinin hayal ettikleri mekanlara kolayca kavuşmalarını sağlıyor.



Haberler

VitrA’nın “Susuz Pisuvar”ına, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan Ödül

VitrA, Design Turkey 2010’da 2 ödül aldı

VitrA, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından düzenlenen 11. Sanayide Enerji Verimliliği Proje Yarışması’nda, su harcamadan hijyen sağlayan “susuz pisuvar” projesiyle ikincilik ödülüne layık görüldü. Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Pazarlama Direktörü Berna Erbilek, “Enerji Verimli Ürün” kategorisinde verilen ödülü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’dan aldı. Berna Erbilek, “Üretirken, tasarlarken ve yönetirken enerji kaynaklarını koruma sorumluluğunun bilincinde bir kuruluş olarak, amacımız, gelecek kuşaklara yaşanabilir mavi bir gezegen bırakmak. Su tasarrufu, VitrA’nın sunduğu komple banyo çözümlerinin çok önemli bir unsuru. Çözümlerin sürdürülebilir olması için, toplu kullanım alanları ve konutlardaki su tüketimini azaltmaya yönelik araştırmalar yapıyor, sertifikalı ürünler sunuyoruz. Bu çalışma ve araştırmaların sonucunda geliştirilen susuz pisuvar projesiyle ödül almaktan mutluluk duyuyoruz.” dedi.

54

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

VitrA, endüstriye yön gösterecek yaratıcı fikirleri teşvik etmek amacıyla gerçekleştirilen “Design Turkey Endüstriyel Tasarım Yarışması 2010” kapsamında 2 kategoride birden ödüle layık görüldü. Ross Lovegrove imzalı Freedom Koleksiyonu, “Üstün Tasarım Ödülü” kategorisinde 1.’lik ödülüne; VitrA T70 Duş Teknesi ise “İyi Tasarım Ödülü” kategorisinde 2.’lik ödülüne layık görüldü. 7 Aralık Salı akşamı düzenlenen törende; ödülleri duş teknesinin tasarımcısı Zeynep Balanlı ve VitrA’nın tasarımcılarından Ömer Faruk Yakupoğlu aldı.



Haberler

Zimmer Üretim ile Gücüne Güç Kattı

Islak mekan malzemelerinin pazarlama ve satışında ikinci yılına giren ZIMMER A.Ş. kuruluşundan bu yana konusunda uzman üreticiler ile iş ortaklığı çerçevesinde markası adına üretim yaptırıyordu. Bir süreden beridir önce fikren geliştirilen sonra da uygulamaya geçmek için fizibilite çalışması yapılan kendi üretimini yapma düşüncesi 2010 yılı sonunda gerçeklik kazandı. Pazarlama ve satış konusunda varlığını piyasaya kabul ettiren, Türkiye genelinde 100’e yakın satış noktasına ulaşan ZIMMER A.Ş. markasının güvenirliği ve saygınlığını daha da güçlendireceği gerçeğinden yola çıkarak üretim konusunda ilk adımlarını attı. Kadıköy‘de 1000 m2 ile kurulan üretim tesisinde Zimmer kabin, akrilik sistemler, jakuzi ve compact sistemler ürünlerini kendi üretim gücüyle pazara sunuyor. “Kuralları Yeniden Yazıyoruz” sloganıyla bir araya gelen eski dostlar üretim ve kadrosuyla daha da güçlenerek gelecek hedeflerine daha emin adımlar ile ilerliyorlar.

56

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Söyleşi

Güray Ergün

Seranit Granit Seramik San. Tic. A.Ş. Genel Müdürü

Hamdi Altunalan Profesyonel iş yaşantınız hakkında bilgi alabilir miyiz? Çalışma hayatıma 1995 yılında Sinpaş’ta başladım. 1997 yılında Kentsel Hizmetler’in kuruluşunda görev yaptım. Daha sonra sırasıyla Yapımek ve Üçöğün firmalarının kuruluşunda yer aldım.2001’de Seranit’in Sinpaş’a katılmasıyla Seranit’e katıldım. O günden bu yana Seranit’in Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapmaktayım.

58

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

Türkiye’nin ilk porselen karo üreticisi olarak faaliyete başladığınızda 1 milyon metrekarelik bir üretim kapasiteniz bulunuyordu. Bugün, dünyanın sayılı üreticileri arasında yer alıyorsunuz. Bu gelişim süreci ve gelecek planlarınız hakkında bilgi alabilir miyiz? Seranit 1992 yılında, 102 bin metrekare alanda Bilecik Organize Sanayi Bölgesinde kuruldu. Türkiye’nin ilk porselen karo üreticisi olarak faaliyete başlayan Seranit, ilk yıllarda 1 milyon metrekare üretim kapasitesine


Söyleşi sahipti. Sonra 1.5 milyon metrekareye, 2001’ de Sinpaş Grubu’na katılması ile birlikte ilk aşamada 2 milyon metrekareye çıktı. İkinci aşamada 2 milyon 500 bin metrekareye çıkan kapasite, 2006 yılında 8.5 milyon metrekareye ulaşarak fiili üretimde %1800 büyüdü. Avrupa’nın tek çatı altındaki en büyük porselen karo üretim tesislerine sahip olan Seranit kurulduğu günden beri hız kesmeden büyümeyi sürdürüyor. 2001 yılından bugüne ciro bazında % 1900, üretim olarak %1800 büyüme sağladık. Ürün kalitemizde çıtayı oldukça yükselterek sektörde fark yarattık. Dünyanın dört bir yanında 65 ülkeye ihracat yaparak Türkiye’nin ihracattaki prestij markalarından biri olduk. 1 milyon metrekare ihracat adedine ulaşarak yurtdışındaki gücümüzü pekiştirdik. Yönetim kurulumuz 2010 yılında büyüme kararı aldı. Sektörümüze 90.000.000 EURO tutarında yatırım yapacağız. Başlangıç olarak 514.000 m2 arsa üzerinde 40.000 m2 kapalı alanlı, 8.000.000m2 kapasiteli seramik üretim tesisleri ve ilaveten 20.000m2 kapalı alanda Türkiye’nin ve dünyanın en modern tirim tesisi 2011 yılının Nisan ayında üretime geçecektir. 2011 yılının Aralık ayında 8.000.000m2 kapasiteyle ikinci fabrikamız ve kalan 16.000.000m2 2012 yılında hizmete girecektir. Seramik üretiminde de sektörün liderliğine aday olacağız.Bu konuda gereken teknolojik ve insan kaynağı yatırımlarını tamamlamış olup seramik sektöründeki yeni markamız Mart ayında açıklanacaktır. 2011 yılı, yurtdışı ve yurtiçi pazar geliştirme faaliyetlerimizi sürdürürken yeni teknolojik

ürünlerimizi piyasaya sürmeyi hedeflediğimiz oldukça hareketli bir yıl olacak. Ayrıca ısınma sistemleri ile ilgili devrim niteliğindeki ürünümüzü de piyasaya süreceğiz. Vitrifiye, akrilik, yapı kimyasalları, ısıtma sistemleri yatırımlarımızın tamamı 2015 yılına kadar tamamlanacak. Filipinler, İspanya, Katar gibi ülkelerden sonra porselenin anavatanı olarak bilinen İtalya’da da 27 Kasım’da showroom açtık. Ocak ayında da Suudi Arabistan’da depo açılacak. Yakın zamanda yapmayı planladığımız yatırımlar arasında Batum ve Tiflis’te yeni showroomlar açmak da yer alıyor. Seranit olarak 5 yıl içerisinde 5 kıtada da showroomlara sahip olacağız. Genç tasarımcı adaylarına güvenerek bir yarışma başlattınız ve bu yarışmadan aldığınız sonuçları da “Seranit Merdivenli Sokaklar” projesi ile hayata geçirdiniz. Bu proje hakkında bilgi alabilir miyiz? Benzeri yeni sosyal projeleriniz olacak mı? Seranit’in geliştirdiği Merdivenli Sokaklar Projesi, farklı disiplinlerden ve farklı kuşaklardan insanları biraraya getirerek kentin yenilenme yeteneğini göstermesi bakımından örnek bir proje oldu. Proje çerçevesinde, Şişli, Beşiktaş, Beykoz, Sarıyer, Beyoğlu, Ümraniye, Üsküdar ve Fatih belediyeleri ile işbirliği yaparak, yenilenmeye ihtiyacı olan ve insanların sıkça kullandığı sekiz merdivenli sokak belirledik. Sokakların yeniden tasarlanması için de ulusal bir tasarım yarışması çerçevesinde, üniversitelerin mimarlık, iç mimarlık, peyzaj mimarlığı, şehir planlama ve endüstriyel tasarım bölümünde okuyan öğrencileri seçtik.

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

59


Söyleşi

Seranit olarak, üniversite ve yerel yönetim işbirliği ile gerçekleştirdiğimiz Merdivenli Sokaklar Projemizi İstanbul’a armağan etmek üzere geliştirdik. Farklı disiplinlerden ve farklı kuşaklardan insanları biraraya getiren bu proje kentin yenilenme yeteneğini göstermesi bakımından örnek bir proje oldu. Farklı kuruluşların yetenek ve birikimlerini, ortak akıllarını bu proje etrafında birleştirdik. Merdivenli Sokaklarla, geniş katılımlı, demokratik, uygar bir kentsel yenilenme projesi yapmayı başardık. Yarışma çerçevesinde Beyoğlu, Şişli, Beşiktaş, Beykoz, Sarıyer, Ümraniye, Üsküdar ve Fatih ilçelerinden belirlediğimiz sokakları, 2010 yılında geliştirdiğimiz yeni bir sistemle tek parçada uygulanıp, tek seferde monte edilebilen ileri teknoloji ürünümüz SeraVista merdiven basamakları ile yenilemeyi hedefledik. Yarışmamız için Büyükşehir Belediyesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi ile iş birliği yaptık ve Başkanlığını Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Rengin Ünver’in yaptığı yarışma jürisini oluşturduk. Yarışma jürisinde Prof. Rengin Ünver ile birlikte Prof. Kemal Çorapçıoğlu (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi), Doç. Dr. Sinan Mert Şener (İstanbul Teknik Üniversitesi), Doç. Dr. Feride Önal (Yıldız Teknik Üniversitesi), Yrd. Doç. Dr. Müjdem Vural (Yıldız Teknik Üniversitesi), Boğaziçi İmar Müdürü Y. Mimar Yakup Demirhan (İstanbul Büyükşehir Belediyesi) ve Seranit Genel Müdürü olarak ben de yer aldım. Ardından yarışmanın seçici kurul üyeleri ile raportörler, olası sokakları gezerek ve tek tek yerinde inceleyerek,

60

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

hangisinin yarışmanın konseptine daha uygun olduğu, İstanbul’a daha fazla katkı sağlayacağı konusunda çalışmalar yaptık ve sokakları belirledik. Sokakların alt yapı ve teknik özellikleri konusundaki bilgileri, ilgili belediyelerden temin ettik. Yarışma 25 Şubat 2010 tarihinde başladı ve 15 Mayıs 2010 tarihinde gerçekleştirilen ödül töreni ile sona erdi. Eylül 2010 itibariyle dereceye giren tasarımlar, Seranit’in özel olarak geliştirdiği SeraVista isimli merdiven basamağı ürünü ile sekiz ilçede uygulanmaya başladı. Yenileme çalışmalarına ilk olarak Fatih İlçesi Hanımeli Sokağı için yapılan ve yarışmada birinci gelen tasarımın uygulamasıyla başladık. Üstün teknoloji ile ürettiğimiz SeraVista; tasarımları zenginleştiriyor, estetik katkıları yanında uygulandığı mekanlara porselen karo zarafetini ve dayanıklılığını sunuyor. İstanbul’un çeşitli ilçelerinde yenilenmeye ihtiyacı olan İstanbul kadar değerli bu sokaklara, üstün teknoloji ürünümüz SeraVista’yı armağan etmekten mutluluk duyuyorum. Bu arada, yarışma sonucunda her bir merdivenli sokak için birinci seçilen tasarıma 5.000 TL ödül verildi. Birinci seçilen sekiz merdivenli sokak tasarımı arasından yeniden bir değerlendirme yapılarak, birinci seçilen tasarıma İtalya’nın önde gelen tasarım okulu Domus Academy’de 15 günlük yaz bursu, ikinci ve üçüncü seçilen tasarıma 2010 Uluslararası İspanya Mimarlık Festivali’ne katılım hakkı verildi. Seranit’in düzenlediği İstanbul’un merdivenli sokaklarının tasarım yarışmasında birinci gelen Fatih Belediyesi’ne ait Sirkeci’de bulunan Hanımeli Sokak’ın açılış töreni 8 Aralık tarihinde gerçekleştirdik.


Söyleşi Bu özelliklerimizle firmalara hem konsept Özellikle projelerde Seranit’in adı sıklıkla geliştirme süreçlerinde, hem projelendirme duyuluyor. Projelerde yakalanan bu aşamasında hem de uygulama ve uygulama başarının altında yatan temel nedenler sonrasında avantajlı hizmetler sunuyoruz. hakkında bilgi alabilir miyiz? Tasarım ve pazarlama stratejilernizle önem verdiğiniz AR-GE ve ÜR-GE çalışmalarınız hakkında hususlar nelerdir? Seranit olarak, kaplama bilgi alabilir miyiz? Bu çalışmalarınız ile malzemeleri sektöründe iç mekan ve dış sektöre kazandırdığınız ve kazandırmayı cephe uygulamaları için yüzde yüz porselen planladığınız yenilikler nelerdir? karo üreterek, yenilikçi yaklaşımımız, zengin Seramik sektörü Türkiye’nin doğal renk, efekt ve ebat seçeneklerimiz ve trend kaynaklarına katma değer katarak, ihracat belirleyen tasarımlarımızla mekanlara değer yapıp ülkemiz ekonomisine yön veren katmak için faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. lokomotif sektörlerin başında gelmektedir. 8.5 milyon metrekarelik üretim kapasitemiz Gerek dünyada gerek ülkemizde seramik ile Avrupa’nın tek çatı altında faaliyet gösteren sektörünün varlığı ve üstünlüğü inkar en büyük porselen karo fabrikalarının edilemez. Seramik sektörü veya diğer arasındayız. 27’si yeni olmak üzere toplamda sektörlerin (m2) miktarsal büyüklüğünden 44 seri ürün ve 3 bin 500’ü aşkın renk ve efekt önce ülkemize ve sektörlerimize sağladığı seçeneğimizle müşterilerimize geniş bir hizmet katma değerle ölçülmesi, ülkemizin yelpazesi sunmaktayız.. 90x90 ve 90x135 (cm) doğal kaynaklarının doğru kullanılıp gibi büyük ebatlarda üretim yapma tecrübe kullanılmadığı, sağladığı istihdam, istihdama ve teknolojisine de sahibiz. Ayrıca, teknik sağladığı katma değer ile ölçmek gerekir. porselene dilenilen her şekli verebilmeyi Miktarsal büyüklüğün o kadar önemli sağlayan Water-jet teknolojisine sahibiz. olmadığını düşünenlerdenim. Üretim, SeraColor Bank ile sunduğumuz 555 renk tasarım, teknoloji ve doğru insan kaynağı alternatifi ile müşterilerimizin hayallerindeki marka yatırımı oluşmadan sektörel büyüklük tasarımları gerçeğe dönüştürüyoruz. hantallıktan ve haksız rekabetten başka bir Seranit malzeme özellikleri açısından, ısı şey getirmez. Özellikle bizim sektörümüzün yalıtım sistemlerine elverişliliği, hijyen son zamanlarda olumlu gelişmeler olması bakteri barındırmaması, radyasyon içerisinde olduğunu görmek beni mutlu yaymaması, kimyasallara dayanıklı olması, ediyor ancak yetersizlikler de söz konusu. her türlü temizlik maddesi ile kolayca Sektör olarak ihtisaslaşmamız lazım. Aynı temizlenebilir olması ve temizlik kolaylığı sektör içinde olmasına rağmen bence; sağlaması, mevsimsel ısı değişikliklerinden seramik, porselen karo, vitrifiye vb. gibi etkilenmemesi, yıllarca rengi ve dokusunda üretim aynı çatı altında olamaz. Her birinin değişiklik olmaması, bakıma ihtiyaç ihtisas alanı, teknolojileri farklıdır. Aynı ekibe duymaması, su emmemesi, iç ve dış bükey aynı segmentteki ürünleri ürettirmeye veya deformasyona uğramaması, rüzgar yüklerine pazarlatmaya kalkarsanız sonuç krizden karşı ( 520 kg/cm2) eğilme mukavemetinin çıkamayan, katma değer sağlayamayan, olması, bünyesinde bulundurduğu kil, kaolen, teknoloji fakiri, tasarım hırsızı bir sektör feldspat, silis gibi doğal malzemeler, estetik ve oluşturulmasına sebep olup, bu sektörün sonsuz seçenek sunabilen renk yapısı, 1250 °C de oyuncusu olursunuz. de pişerek kazandığı homojen “Sektör olarak ve dayanıklı yapısıyla estetik kadar fiziksel şartların ve ihtisaslaşmamız lazım. Aynı Biz Seranit olarak kendimizi Porselen Karo sektöründe konforun yaratılmasında da sektör içinde olmasına büyük kolaylık ve avantajlar rağmen bence; seramik, ihtisaslaştırdık. Ülkemizde ve dünyada kalitemizi sağlıyor. porselen karo, vitrifiye ispatladık. İddia ediyoruz Projeye uygun butik ürünler, vb. gibi üretim aynı çatı biz porselen karoda uzmanız uygulama aşamasında en altında olamaz. Her birinin ve dünyada da lider olmaya adayız. Seranit olarak ARuygun çözüm, hızlı süreç ve ihtisas alanı, teknolojileri GE ve teknoloji yatırımlarına uygulama sonrası hizmetlerde her yıl ciromuzdan %5’e sektörde öncü konumdayız. farklıdır.“ Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

61


Söyleşi yakın pay ayırdık, dünyada olan bütün teknolojileri transfer ettik. Yapamayacağımız ürün olamaz. Seranit dünyada yine bir ilke imza atarak üretimin tamamını (33 x 33’ler hariç) rektifiye edip tek kalibre olarak pazara sunmaktadır. Dünyada eşi benzeri olmayan zor üretimi Seranit teknoloji yatırımı sayesinde başarmıştır. Yine bir ilke imza atarak monoblok SeraVista Merdiven Basamakları, monoblok hijyenik süpürgelikler, monoblok SeraVista köşe bileşenleri ustalar, mimarlar ve mühendislerin detay çözümlerinde en önemli yardımcıları haline gelmiştir. Seramik kaplama malzemeleri sektörüne porselen karo üretiminde yön verdiğimizi düşünüyoruz ve aynı performansı seramik üretiminde de göstereceğiz. AR-GE’ye yatırım

62

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

yapılırsa, teknolojik gelişmeler ve dünya seramik sektörü takip edilirse, yeni kapasite arayışına girmeden, kendimizi yenilersek Türkiye seramik sektörünü birinci lige çıkarmak için hiçbir engel kalmaz. Pazarlamanın önemli unsurlarından olan fuar organizasyonları hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Özelde Unicera genelde ise yurt içi ve yurt dışı fuarlarını değerlendirir misiniz? Seranit olarak tüm önemli fuarlarda bulunmaya önem gösteriyoruz. 2010 yılında Tüyap Beylikdüzü Fuar Merkezi’nde düzenlenen Yapı Fuarı’nda 2010 koleksiyonumuzu ve ileri teknoloji ürünlerimizi sergiledik. Yapı Fuarı’nda 7. Hall’de bulunan 384 m2’lik standında dünyaca ünlü tasarım ofisleriyle birlikte tasarlayarak geliştirdiğimiz iddialı serimiz ile adımızdan söz ettirdik. Ürünlerimiz kalite ve teknik özellikleri, renk ve ebat çeşitliliği ile iç ve dış mekanlara yönelik sıra dışı tasarımlarıyla büyük ilgi topladı. Daha sonra uluslararası sektörde en önemli fuarlardan biri olan ve İtalya’nın Bologna şehrinde 8 Eylül – 2 Ekim 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilen Cersaie’ye bu yıl dördüncü kez katıldık. Bu yıl yeni koleksiyonumuzun yanında, üstün teknoloji ürünlerimizi tanıtmanın mutluluğu ve heyecanını yaşadık. Cersaie Fuarı’nda ilginç, ileri teknoloji ve sıra dışı tasarımlardan oluşan 2010-2011 koleksiyonunu ve mevcut ürünlerini sergiledik ve topladığımız yoğun ilgi ile adımızdan oldukça söz ettirdik. Bu başarıda, üstün teknoloji ile ürettiğimiz geniş ürün portföyümüz, yüksek üretim ve hizmet kalitemiz kadar, global bir marka olarak gerçekleştirdiğimiz uluslararası işbirlikleri de etkili oldu. UNICERA Uluslararası Seramik ve Banyo Fuarı düzenlenmeye başlandığı yıldan bu yana katılımcı firmaları yurtiçinden ve yurt dışından önemli alıcılarla buluşturarak büyük bir ticari potansiyel oluşturarak, zaman içinde sektörün temel taşlarından biri haline gelmiş bulunmakta. Ülkemizin lokomotif sektörlerinden biri olan seramik sektörünün en geniş katılımcı kitlesine sahip, seramik banyo mutfak fuarı unvanını taşıyan UNICERA Fuarı’nda bu yıl 2,000 metrekarelik alan kiraladık ve standımızda hedef kitlemize yönelik bugüne kadar görülmemiş bir fuar deneyimi yaşatmayı ve birçok organizasyon gerçekleştirmeyi planlıyoruz.



Yaşamlar Yaşananlar

Güray Ergün

Farklı Olanı Bulmak ve Satmak Üzerine Geçen Bir Ömür Ferhan Özkalp YÜTAŞ A.Ş.

Sektöre Giriş Benim sektöre girmeme vesile olan amcalarım oldu. Sabahattin Amcam Karaköy’de Demir Fayans firmasında çalşıyordu ve bir yandan da diğer amcam Zülfü Özkalp ile birlikte toptan işler yapan Yapıtek firmasını işletiyorlardı. Yapıtek Belgradkapı’da depolama alanı olan ve o dönemde Çanakkale Seramik’in toptancısı konumunda bir firmaydı. Benim bu firmaya dahil olma ve sektöre giriş hikayem ise 1973 yılında İktisadi Ticari İlimler Akademisini 1975’te İşletme İktisadı Enstitüsü’nü bitirmiş bir genç mezun olarak ne yaparım diye düşünürken amcamın rahatsızlanması sebebiyle Yapıtek’in tahsilatları için beni görevlendirmesiyle başladı. İş hayatına atılmanın heyecanı ve gençlik enerjisiyle birlikte o dönemde yaşanan ürün kıtlığı da benim gelişimimde oldukça etkili oldu. Düşünün ki bugün marketlerde bile satılır hale gelmiş bir klozet kapağı o yıllarda bulunamayan bir üründü ve ürün kaliteleri de şimdiki gibi değildi. Bakalüks firmasının ürettiği bakalitten klozet ka-

64

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

pakları satılıyordu ve en iyisi bile en fazla 15 gün sonra kırıldığından müthiş bir sirkülasyonu vardı. Bununla beraber küvet bulmak ve satmak başlıbaşına bir işti. Tek parça halinde basılan küvetler yoktu ve küvet 3 parça halinde basılıp sonra birleştiriliyordu. Döküm küvetler çıkana kadar emayeden yapılma küvetler satılıyordu. Türkiye’de yapı malzemelerinin yeni yeni gelişmeye başladığı bir dönemde işe başlamış ve bu gelişme bire bir tanık olmaktan dolayı kendimi çok şanslı sayıyorum.

Bu yoklukların yaşandığı bir ürün de emaye eviyeydi. Benim işe başladığım yıllarda metal-iş sektöründeki greve gitme kararı ile piyasada artan konut üretimi ile oluşan talebi karşılayamayan arz da durunca ciddi bir boşluk oluştu. “Bugünlere gelirken Bunu bir fırsat olarak görerek o dönemde bu grevin dışında sektörde kimsenin ne ve soba üretimi yapan yoluna çıktım, ne kimseyi kalan Emayetaş firmasına eviye üretaklit ettim ne de engel timi için görüşmeye gittim. Bu görüşme esnasında sohbet oldum diyebilirim, ben hep kendi oluşturduğum ettiğimiz Güngör Bey ile aynı üniversiteden mezun oldukulvarda farklıyı sattım, ğumuzu öğrenmemizle daha ticaretimi gerçekleştirdim.“ da samimi bir hava yakaladık


Yaşamlar Yaşananlar

ve ben o dönemde Emayetaş firmasının soba tablasının alt parçalarından, fire paylarından üretip deposunda pazara hakim olmamalarından dolayı satamadan uzun zamandır muhafaza ettiği 10.000 parça emaye kalitesi yüksek ama çok ta estetik olmayan eviyelerini sattıkça ödemek koşuluyla aldım. Emaye eviyeleri alır almaz ilk numuneleri Karaköy Perşembe pazarında Tevfik Kızıltan, Mustafa Güler ve Metin Isı gibi sektörün ilklerine dolaştırmaya başladım ve ürün yokluğununda yardımıyla siparişler arka arkaya gelmeye başladı. Siparişler geliyordu, ürünü teslim ediyor ve paramı hemen tahsil ediyordum. İlk parti ürünün satışı bittikten sonra Anadolu’dan da teklifler gelmeye başlayınca hemen ikinci parti için Emayetaş Güngör Bey’in yanına gittim, durumu anlattım ve onlardan aldığım ilk parti ürünün de parasını ödedim. İkinci parti, üçüncü parti derken bir süre sonra sektörün şartları ve kar oranlarının değişmesiyle de bu işin cazibesi kaybolmaya başladı ve eviyeci sıfatını yavaş yavaş terketmeye başladım. Tabi bir yandan da yeni bir fırsat ürünü aramaya da başladım, işte tam bu zamanda da karşıma bir cek valf çıktı. Bu cek valf döküm ile değil çubuk çekme ile yapılıyordu ve hem dik suda hem de yatay su da çalışıyordu. Bu ürünle de bir süre para kazandıktan sonra ilk sermayemi de bir kenara biriktirmiş oldum. Aslında şimdi geriye dönüp baktığım zaman görüyorum ki benim iş hayatımda bugün bile tercih ettiğim bir yol olan farklı olanı satmak daha ilk başlardan benim yola çıkış noktam olmuş. Bu sebeple de bugünlere gelirken sektörde kimsenin ne yoluna çıktım, ne kimseyi taklit ettim

ne de engel oldum diyebilirim, ben hep kendi oluşturduğum kulvarda farklıyı sattım, ticaretimi gerçekleştirdim. Bu girişimlerimin yanı sıra da Yapıtek’te de farklı işlere imza attığımı söyleyebilirim. Bugün bile çok iyi hatırladığım ve hiç unutamadığım bir anımı paylaşmak isterim. Hatta bu satırları okuyacak okurlarınızında tebessümle karşılayacağı farklı gelecek bir anıdır. Yapıtek’in sattığı Çanakkale Seramik ürünlerinin Konya iline ilk satışını şahsi ilişkilerimle ben gerçekleştirmiştim ve o dönemde bir kamyon uzay mavi seramik Konya’da çiçeklerle karşılanmıştı. Sektörün nerelerden nerelere geldiğinin önemli kanıtlarından biridir bu hatıram ve bugünün şartlarında akla hayale getirilecek bir durum değildir. Siz bir şehire bir kamyon fayans satacaksınız ve şehire girişinde çiçeklerle karşılanacak. Aslında bu anılar hep o dönemin şartlarıyla oluşan bugün bize ilginç gelen anılardır. Toptan fayans satışı yaptığımız dönemde bir gün kapımızda bir araba belirdi ve içinden Adanalı bir müteahhit çıktı ve dükkana girdi. Bu müteahhit bugün kamuoyunun çok yakından tanıdığı Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı da yapmış olan Aytaç Durak’tır. Aytaç Durak o dönemde önce Balcılar firmasına gidiyor ve ihtiyacına istinaden malı soruyor, bizde Çanakkale Seramik toptancısı olduğumuz için Balcılarda telefon açıp bize soruyor ama tam bu sırada Aytaç Bey telefon numarasını ezberliyor ve bir şekilde bizim dükkanın yerini öğrenip geliyor. Balcılarda sorduğu ürün pahalı geldiği için bize geliyor aslında ama bizdeki fiyatlar Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

65


Yaşamlar Yaşananlar

da bütçesine uygun düşmediği için bu seferde sermiğin defolusu var mı diye sordu. Aytaç Durak’tan gelen bu talep üzerine biz Çanakkale Seramik fabrikasındaki kırık seramikleri alarak kendisine verdik ve o da Adana’da yaptığı kooperatiflerde paledyen olarak döşetti. Bu olayla birlikte bizimde ticaretimizde yine bir farklılık doğdu. O yıllarda seramik üretimlerinde aynı parti malın içinde bile hem ebatta hem de renklerde pişirimden dolayı farklılıklar doğuyordu. Fabrikada yapılan klasifikasyondan sonra arta kalan bu ürünleri de müşteriye ürünlerin durumunu da izah ederek bir kamyon alana yanında bir kamyon bedava diyerek satışını gerçekleştirdik ve çok da ilgi gördü. Mecidiyeköy Dönemi 1976 yılında Çanakkale Seramik ilk galeriyi açtı ve bu bölge seramik satıcıları için bir cazibe merkezi oldu. Biz de o dönemde Mecidiyeköy’de Dökümay’ın sahibi Hayri Aydıner’in ürün desteğiyle bir mağaza açma kararı aldık. Mağazamızı hazırladık, tam açmaya hazırlanırken Hayri Bey mağazayı beğenmedi ve yıkın burayı dedi. Hayri Bey’in düşüncesinden farklı olarak biz raf sistemiyle firmamızın itibarını ne kadar çok malımızı gösterirsek o kadar iyi olur düşüncesiyle hazırlamıştık ama kendisi buranın daha görselliği düzgün şekilde olmasını istedi ve biz de 6 ay gecikmeyle ancak o şekilde açabildik. Hayri Bey’i burada rahmetle bir kere daha anmak istiyorum çünkü bize o dönemde malı vermekle kalmadı, kendisinden küvet isteyen-

66

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

leri de bize yönlendirerek diğer banyo malzemelerini de bizden almalarında ısrar etti. Bizim de mağazamızı açmamızla beraber o dönemde Doğanlar, Ör-Er, Afa, Emekser, Burç Yapı, Altay Yapı, Bahar Yapı, Tempaş ve Ünisan gibi dönemin en değerli yapı mazlemeleri satıcıları buraya geldi ve Mecidiyeköy’de bir anda piyasa oluştu. Mecidiyeköy’ü oluşturan bu satıcıların arasındaki dostluk ve komşuluk bugün için herkese örnek olmalıdır kanaatindeyim, o yıllarda kimde bir ürün yoksa komşusuna gönderirdi. Düşünün ki o yıllarda rekabet bu firmalarında arasında da vardı ama herkes birbirinin ticari anlamda yaşamasını da isterdi. Geçenlerde Mecidiyeköy piyasası için kendi içimizde bir araştırma yaptık ve gördük ki o yıllardan bugüne 80-90 civarında firma kapanmış gitmiş, çok şükür biz bugünlere kadar gelebildik ve hala burdayız. Yütaş’ın Oluşumu Yapıtek olarak 1980 yılına geldiğimizde başka bir firmaya daha ihtiyacımız yokken o yıllarda Çanakkale Seramik’ten ayrılan 5 yönetici arkadaşımızın (Ali Şefik Aydos, Necmi Anadal, Fidan Özakıncı, Çintay Özkan ve Müfit Sokullu) açıkta kalmasına amcam Sabahattin Özkalp’in gönlü razı gelmedi ve onları destekleyerek %50 si Yapıtek’in kalan %50’si de bu beş arkadaşımızın olmak üzere Yütaş kuruldu ve hatta mağazamızın açılışını da İbrahim bodur gerçekleştirdi. Ancak bir sene sonra bu beş kişi arasındaki uyumsuzluk neticesinde herkesin birer birer ayrılmasıyla Yütaş ortada kaldı. Bundan sonraki aşamada ben devreye girerek Yütaş’ı işletmeye başladım. Bir süre Yütaş’ın piyasada yarım kalan işlerini ve ödemelerini tamamlamakla geçen süreden sonra Yapıtek’teki hisselerimi amcalarıma devrederek yaklaşık 15 yıl önce Yütaş’ı tamamen devraldım. Devraldıktan sonraki dönemde Yütaş’ın önünü açmak adına kendi stratejim olan farklı ürünlerin satışını yapmak için ithal ürünlere yöneldim ve ihtisaslaşarak bugünlere kadar geldik. İthal ürünlerin Türkiye’ye gelmesinde sektöre hem satıcılar cephesinde hem de üreticiler cephesinde bir çok fayda sağladık. Her gelen ürün yeni ithalatçıların doğmasına sebep olduğu kadar Türkiye’deki üreticilerin de ufkunu açarak kendini geliştirmeleri ve dünyadaki gelişmelere ayak uydurmalarını hızlandırdı.


Yaşamlar Yaşananlar TİMDER hakkında TİMDER hepimizin gözbebeğidir. Derneğin kuruluşundan bugüne bir çok noktada hem bizzat içinde bulunarak hem de içinde bulunmadığımız dönemlerde destek verdik. TİMDER uzun yıllardır sektörde bir çok başarılı işlere imza attı ve atmayada devam ediyor. TİMDER’e dair içimde kalan tek ukde kalan konu, güçbirliği ile toplu alım ve hatta toplu satım yapılması meselesidir. Biz bunları düşündüğümüz dönemde yabancı kaynaklı yapı marketler henüz ülkemize gelmemişti ve eğer biz o dönemde satıcıların birliğini sağlayıp kendi yapı marketlerimizi kurabilmiş olsaydık eminim ki sektörün yapısı da TİMDER’in yapısı da çok farklı olurdu. Musluk Müzesi ve İstanbul 13 Özel merakım ve işkolikliğimin sebebiyle zaman içerisinde biriktirdiğim bir çok musluk ve suyun geçtiği ürünleri toplama alışkanlığı edindim ve İstanbul 13 mağazamızı açarken bu ürünleri de burda sergileme imkanımız oldu. Kurduğumuz bu mağaza ile bir ithalatçı firma olarak hem adımızla güzel İstanbulumuzun yurtdışında akılda kalmasını sağladık hem de bu kolleksiyonumuzla kendi musluk kültürümüzü de yabancılara tanıtmak ve geçmişini anlatmak adına fırsatımız oldu. Bu konuda bağlantılı olduğumuz yerli yabancı herkesten çok olumlu tepkiler aldık. Sosyal Yaşam Uzun yıllar tempolu çalışmanın verdiği bir yorgunluk ister istemez oluyor. İş artık bizim parçamız olmuş durumda ve kaçınılmaz olarak işi her an düşünür durumdayız. Bu sebeple de tatil yapmak gibi konulardan yıllarca uzak kalmak durumunda oldum ama son yıllarda bunu da disipline ederek bir yıl öncesinden bir sonraki tatil dönemimin bütün planlarımı yapıp, ekstra bir durum oluşmadıkça sadık kalacak şekilde düzenler oldum. Elbette bu tatil zamanlarımda işten uzak kalamıyorum ama daha düşük tempoda kendime ve aileme zaman ayırarak dinlenme fırsatı bulabiliyorum. Tabii ki bunda Yütaş’ta kurduğumuz profesyonel kadronun da etkisini göz ardı etmemek lazım. Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

67


geziYORUM

Güray Ergün

Umpaş Seramik Sanayi ve Ticaret A.Ş. UŞAK Tesisleri

“Biz üreticiler belirli bir konuya odaklanmak yerine, vitrifiyem de olsun, armatür, küvet .. derken aslında biraz da dikkat dağınıklığı yaşıyoruz. Uzmanlaşma bizim de çok istediğimiz bir oluşum, çünkü bu sayede sadece odaklandığımız konuda maliyetleri aşağı çekmenin ve üretimin kalitesini arttırmanın heyecanı ve enerjisinde olabileceğimize inanıyorum.” Umpaş Seramik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürü

Necmettin Arman Sektöre Girişim ve Umpaş Seramik Benim sektöre giriş hikayem biraz değişiktir. Yüksek lisans ve askerlik sonrası otomotiv ithalat parçası sektöründe işe başlamış ve çalışıyordum, bir gün Elmor’dan aradılar, birlikte çalışmak üzere görüşmek istediklerini söylediler. O gün bu gündür pazarlama uzmanı olarak ECA ile adım attığım yapı malzemeleri piyasasından bir daha hiç kopmadan bugünlere kadar geldim.1985 yılında E.C.A.’da pazarlama departmanını kurmak ile başlayan bu serüvende Serel markasının doğuşu ve Bilser markası ile ilk fayansların piyasaya girmesi gibi bir çok

68

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

ilkleri de yaşadık. Elmor o dönemde herkes için bir okul gibiydi ve sektörde kabul görmüş kadroları barındıran bir firmaydı. Elmor’dan sonra yine gelen bir teklifle Ege Seramik’ te pazarlama müdürü olarak çalışmaya başladım. Ege Seramik’te de bir çok ilki yaşamak kısmet oldu. Ege Seramik sonrasında da 1990’lı yıllarda armatür üreticisi PDK (Pres Döküm Kromaj San. A.Ş.) firmasından Genel Müdürlük teklifi aldım ve 5 yıl kadar da burada çalıştım. Profesyonel yöneticilik kariyerinde yaşadığım tempodan biraz sıyrılabilmek adına buradan


geziYORUM

ayrıldıktan sonra, kendi adıma yine yapı malzemeleri sektöründe ama bu sefer TİMDER üyeleri gibi satış yapan bayii ve ahşap banyo ve mutfak mobilyaları ile, aksesuar üretimi konusunda bazı girişimlerim oldu. Masanın öbür tarafına geçip kurduğumuz iki ayrı şirketle hem satış yaparken bir yandan da üretime de el atıp hem üretip-satma hem de piyasada varolanı satma anlayışıyla ticaret yaptım. Bu konudaki çalışmalarımızın sürdüğü bir dönemde, yeni kurulmakta olan Umpaş Seramik’ten gelen birlikte çalışma teklifi ile tekrar profesyonel yöneticiliğe geri döndüm ve yatırımın başladığı 1999 yılından bu yana da burada görev yapıyorum Umpaş Seramik’te üretime başlamadan önce arkadaşlarımızla oturup sektörde yanlışlar ve eksikler üzerine kafa yorduk ve yeni bir başlangıçta daha düzgün ortaya çıkalım stedik. 2000 yılına geldiğimizde Umpaş Seramik üretime başlamış ve piyasaya mal arz eder hale gelmişti ve piyasa koşullarına göre biz de diğer üreticiler gibi nakliye bedelini üstleniyorduk. Ancak burda da bir farklılık olması açısından ağırlıklı olarak nakliye örgütlenmemizi demiryoluna uyarladık ve ilk çıkış noktamızda belli avantajlar da sağlamayı başardık Umpaş Seramik olarak ilk çıktığımızdan beri bayilik yapılanmamızda farklı bir uygulama yapmayı düşündük ve her ilde birden çok bayilik vermek yerine seçtiğimiz illerde tek bir bayi ile çalışmayı tercih ettik. Böylece her ilde aynı markayı satan birden çok satıcının birbirini tatsız rekabetle yıpratmasını en Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

69


geziYORUM hedefinden sapmadan yolumuza devam ediyoruz, yeni pazarlar ve ülkeler arayışımız artarak sürüyor. Umpaş Seramik Vizyonu Umpaş Seramik ilk yola çıktığında vizyonunu “Daima En İyisi” sloganı çerçevesinde belirledi ve hep bu doğrultuda ilerlemeye gayret etti. Düşünün ki Umpaş sektöre girdiğinde ülkede deprem ve ardından gelen bir kriz ortamı olduğu gibi, bizde yepyeni bir markayla ve en kıdemlisi neredeyse 50 yaşında olan rakiplerinin yer aldığı bir pazarda yer bulmaya çalışacaktık. Bu yarışa sonradan dahil olan bir firma olarak bizim de bu piyasada rol almak ve yol almak için “Daima En İyisi” olmanın hedefimiz olması gerektiğine inandık ve hep buna göre davranmaya çalıştık.

azından kendi markamız için engelleyelim istedik. Bu politikamız bayi teşkilatlanmamız içerisinde de zamanla çok benimsendi ve gördük ki Umpaş Seramik satıcıları her ilde başka Umpaş Seramik satıcıları ile mücadele etmek yerine, sektördeki diğer markalarla mücadele edecek konsantrasyon ve güce sahip oldular. Aynı modeli daha sonra ihracat pazarlarımızda da denedik, girdiğimiz yaklaşık 28 ülke içinde kendimize tek bir satıcı belirleyerek, hem kendimiz ve hem de müşterilerimiz için iyi sonuçlar elde etmeye odaklandık. 2000 yılında tek hol ile başladığımız üretim bugün 5 hol ve yaklaşık 11 milyon m2 kapasite ile devam ediyor. İhracatta ise üretime başladığımızda kendimize koyduğumuz % 40 ihracat

70

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

Mesela Umpaş bu vizyona göre kendi bölgesinde maliyetlerine rağmen ilk arıtma tesisini kuran firmadır, bugün bile bu konuda pek çok firmanın bir girişimi olmadığını düşünüyorum. Çevreci olduğumuzu 2000’li yılların başında ilan ettik, şu anda Umpaş seramik tesislerinin çevreye deşarjı sıfırdır. İlk başladığımızdan beri gerek kalite yönetim sistemleri olsun, gerekse yasal kalite deklarasyonları olsun hep bir adım önde olmaya gayret ettik. Sektörümüzde ilk CE deklarasyonunda bulunan da yine Umpaş Seramik olmuştur. Üretimizde de dünyada moda olan ebat, desen ve renkler çizgisinde kalarak en kaliteli ürünleri üretmeye çalıştık, başta hammadeler olmak üzere, her türlü girdimizde öncelikle kalite ana tercih noktamızı oluşturdu. Bu çizgimizi en yakından takip edenler de şüphesiz sektördeki bayilerimiz ve ürünlerimizi tercih eden müşterilerimiz olmuştur. Umpaş Seramik bu anlamda Ar-Ge ve ürün geliştirmeyi hiç bir zaman masraf kapısı olarak görmedi, her yıl yaklaşık 20 yeni seri ve 100’ün üzerinde renk ile müşterilerine daima en iyisini sunmayı hedefledi ve bu hedefinden de vazgeçecek değildir. Ürün portföyümüzü geliştirirken bu konudaki en iyi geri-bildirimi de iyi günde kötü günde yanında olduğumuz bayilerimizden ve onlarla kurduğumuz yakın ilişkiyle sağladığımızı da vurgulamak isterim. Bayilerimizle birlikte olmak için de karşımıza çıkan her fırsatı değerlendirmeye çalışıyoruz, Umpaş Seramik bayilerinin şirketlerine rahatlıkla “ bizim “ gözüyle baktıklarını


geziYORUM

gözlemleyebilirsiniz, seçici davranarak oluşturduğumuz kendimize has, az ama öz bayi sayısı da ciddi bir hareket kabiliyeti kazandırıyor. Ana çalışma konumuz olan seramik yer ve duvar karolarında bu yıl içinde bir holümüzü komple yenileyip, modernize ederek kapasitemizi arttırmayı hedefliyoruz. Böylece çeşitlilik üretme konusunda da daha esnek olabileceğimizi düşünüyoruz. Bir çok konuda çalışmalarımız sürüyor, ancak 2011 yılı içersinde başka bir yatırım planımız şu anda yok. Özellikle teknik granit üretmemizi de isteyenler ve bekleyenler olmasına rağmen, bu ürün segmentinde gerek süregelen yatırımları dikkate alarak ve gerekse de pazar tam rayına oturmadan ve istikrara kavuşmadan bu işin içerisinde şu an için yer almayı düşünmüyoruz. Sektörde İhtisaslaşma Bugün sektörü sürükleyen Avrupa ülkelerine baktığımızda seramik üretiminin aşamalarının ayrı ayrı ihtisaslaşmış firmalar tarafından yapıldığını görüyoruz. Aslında sektörün doğru yapılanması da budur. Çünkü ihtisaslaşma aynı zamanda rekabetin de tatsızlaşmasını engellemektedir. Avrupa’da seramiği üreten ayrı, dekorunu üreten ayrı, massesini üreteni ayrıyken bizde bütün aşamalar ve ürün çeşitliliğ komple bir tesis çatısı altında yürütülmektedir. Elbette ihtisaslaşmanın bizim ülkemizde de olmasını isteriz ancak bu konunun önünde duran en büyük engellerden biri de bence ülkemizde yıllardan beri süregelen bayilik

yapılanmasıdır. Münhasır bayilik dediğimiz ve satıcıyı belli bir kalıbın içine sıkıştıran bu teşkilatlanma olduğu sürece, üreticiler herşeyi üretmenin ve bir çatı altında toplamanın zorunluluğu ile üretim yapmak durumunda kalacaklardır. Biz üreticiler belirli bir konuya odaklanmak yerine, vitrifiyem de olsun, armatür, küvet .. derken aslında biraz da dikkat dağınıklığı yaşıyoruz. Uzmanlaşma bizim de çok istediğimiz bir oluşum, çünkü bu sayede sadece odaklandığımız konuda maliyetleri aşağı çekmenin ve üretimin kalitesini arttırmanın heyecanı ve enerjisinde olabileceğimize inanıyorum. Ama bırakın yakın ve orta vadeyi, uzun vadede dahi bunun bizim ülke ve sektör gerçeklerimiz ile örtüşerek realize olmasının zor olduğu gerçeği de gözümüzün önünde durmaktadır. Yine de çalışmalarımızı bıkmadan bu konuda da yoğunlaştırmalıyız. Bu tip yapılanmalar için ortak iş yürütme kültürünün, sektörel birlikler kurmanın ve farklı bakış açılarına sahip olmamızın gerektiğini düşünüyorum. Tüm bunların oluşumu belli bir süreci gerektiriyor ve umuyorum ki bir gün bunları da konuşur ve uygular hale geliriz. Fuarlar Türkiye, dünya seramik sektöründe her zaman ilk beş içerisinde yer alması gereken bir ülkedir. Bunun için seramik sanayii geçmişi, pazarlar itibariyle coğrafi konumu ve imkanları itibariyle de bugünkü fiziki yapısının oldukça uygun olduğu kanaatindeyim. Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

71


geziYORUM

Özellikle son yıllarda dünya genelinde seramik sektörünün öncü ülkelerinde bazı kopmalar yaşandı. Lider ülkelerin yaşadığı ekonomik kriz ile birlikte, bizim hedefimiz artık dünyaya daha fazla seramik satmak olmalıdır. Türkiye’nin bu boşluğu dolduracak güce sahip olduğuna inanıyorum. Bunu sadece sektör oyuncularının tek başlarına başaramayacakları, ülke ve ekonomiyi yönetenlerin de seramik sektörünün önemini, yüksek katma değer ürettiğini ve buna benzer bir çok gerçeği görmeleri gerektiği, desteklemeleri gerektiği de bilinmesi gereken bir diğer gerçektir. Türkiye’de ihracat ve sektör denilince son yıllarda otomotiv, tekstil gibi sadece 1-2 sektörün konuşulduğunu hepimiz gözlemliyoruz. Açıkçası kıskanmıyor da değilim, şimdilik araba üretemesek de yüzde yüz yerli seramik üretmeye çalışıyoruz. Daha çok ihracat ve daha fazla kapasite kullanımı hedefliyorsak, fuarlar da bizler için en önemli enstrumanlardan biri olarak ortaya çıkmaktadır. Biz her fuar dönemini bir milat olarak kabul edip, her sene müşterilerimizin karşısına yeni ebatlar ve renkler ile çıkmayı düstur edinmiş durumdayız. Bu sebeple de UNICERA fuarını ülkemizin yükselen bir değeri olarak çok önemsiyoruz ve fuarımızın yurtiçinde ve yurtdışında tanıtılması adına organizasyonu yapan Tüyap, TİMDER ve

72

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

Türkiye Seramik Federasyonu’na kendi çabalarımızla da destek vermeye çalışıyoruz. Her geçen fuarda UNİCERA’nın uluslararası kimliğe biraz daha yaklaştığını görmekteyiz. TİMDER Hakkında TİMDER’i sektöre girdiğim yıllardan bu yana yakından gözlemliyor ve de destekliyorum. Bizim gözümüzde TİMDER sektörel örgütlenmeler açısından oldukça iyi bir noktada ve hem bu noktaya gelmek adına hem de bunu daha ileri götürmek adına bugüne kadar çok çalışmalar yaptı ve halen de yapıyor. Ancak bazı noktalarda biraz daha etkin çözümler de getirmelerinin hedeflerinde yer alması gerektiğine inanıyorum. Daha açıklayıcı konuşmak gerekirse TİMDER üstlendiği misyon itibariyle bayiler ve üreticiler arasında kurduğu köprü konumunu artık tüketiciye doğru da yaygınlaştırmalıdır. TİMDER tüketici gözünde belli bir kalitenin ve standardın destekleyeni, önereni ve simgesi olmalıdır. Bu kuruluş TİMDER üyesi dendiğinde, belli kriterleri yerine getirmiş bir bayiden söz edilebilmeli ve hatta TİMDER referanslı üreticinin de tüketici nezdinde bir ayrıcalığı olduğu vurgulanmalıdır. Bu doğrultuda yapılacak çalışmaların TİMDER’in bugüne kadar dergisiyle, toplantılarıyla, eğitimleriyle ve diğer faaliyetleriyle süregelen başarılı çizgisini daha da iyi noktalara taşıyacağı kanaatindeyim.


MAYA // 25x50 Valnut

www.umpasseramik.com.tr


Yatırım

Akgün Group Yönetim Kurulu Başkanı

Erhan Akgün Akgün Seramik olarak aslında bizim geçmişimiz her ne kadar yeni sayılsa da ailemizin sanayicilik geçmişi 1925 yılına dayanmaktadır. Rahmetli dedemin babası Çanakkalede şehit düştükten sonra dedemin tuğla işlerinde çıraklıkla başlayan çalışma hayatı aynı şekilde benim babamın da izlediği bir yol oldu ve Akgün Ailesi’nin tuğla üretimi 1955 yılında Uşak’tan Sakarya’ya göç etmeleriyle birlikte başladı. Sakarya’nın muhtelif ilçelerinde yaptıkları üretim 1975 yılında babamın Sakarya’nın Pamukova ilçesinde kurduğu fabrika ile daha düzenli bir hale geldi. Babamın, babasının yanında

74

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

yetişmesi gibi ben de okul hayatım boyunca aile şirketinde çalıştım ve 1982 yılında İnşaat Mühendisi olarak mezuniyetimle birlikte iş hayatına tam anlamıyla girmiş oldum. Uzun yıllar tuğla işi ile uğraştıktan sonra içindeki üretim heyecanını bir üst noktaya taşımak isteyen rahmetli babam Veli Akgün, 1997 yılında seramik sektörüne girmeye karar verdi. 2000 yılına geldiğimizde ise yatırım sürecini tamamlayarak “Duratiles” markasıyla Akgün Seramik fiili olarak üretime geçti. Başladığımız yılı takiben 2001 yılında ülkemizdeki yaşanan krize ve bizim henüz


Yatırım

yeni olmamıza rağmen piyasada oldukça iyi bir talep ile karşılaştık. Toprak sanayinde geçmişi olan bir firmaydık ama ürettiğimiz granit seramik, seramik üretiminin en hassas dallarından biriydi. Hem üretmesi hem de satması gerçekten uzmanlık isteyen bir üründe kriz ortamında kısa zamanda markamız benimsendi ve günün ekonomik koşullarından az da olsa bir darbe almamıza rağmen özkaynaklarımızın gücüyle ve babamın tecrübeleriyle bu zorlu başlangıcı da atlatmış olduk. Zaman içerisinde Akgün Seramik kabına sığamayarak büyüme gerekliliğini hissettirdi. İlk başladığımızda 2.5 milyon m2 kapasite ile yola çıktık ancak daha sonra 2003 yılında 5 milyon m2’ye çıkarttık. 2005 yılında ise daha da büyütmek üzereyken babam Veli Akgün’ü kaybettik. Kendisi vefatından önce biz 3 kardeşi bir araya getirerek bazı tavsiyeler ve nasihatlarda bulundu. Bunlardan en önemlisi ve bizim bugünkü gücümüzün temelini oluşturan ise birlik beraberliği bozmadan sürekli büyüyerek yeni istihdam alanları açma öğüdünü miras etmiş olmasıdır. Bugün yaptığımız yatırımların temelinde bu vasiyet vardır ve biz 3 kardeş bugün bile kendi aramızda kararlar alarak adım adım genişlemeye ve büyümeye devam ediyoruz. Bayrağı daha iyi yerlere götürmek adına üç kardeş aramızda iş bölümü de yaptık. Otomotiv bölümümüzü kardeşim Süleyman Akgün, tuğla fabrikalarımız ve benzin istasyonlarımızı kız kardeşimin idaresine bıraktık, kızkardeşimin eşi de bize tuğla fabrikalarının teknik olarak idaresinde destek veriyor, ben de Erhan Akgün olarak Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

75


Yatırım Hasan Akgün, Erhan Akgün ve Zeynep Akgün

bütün şirketlerin yönetim kurulu başkanı vazifesini yürütüyorum. Bu noktada bir hususa vurgu yapmak istiyorum; biz Akgün Grup şirketlerinin gelişiminde çok farklı bir yol izliyoruz ve güzel neticeler aldıkça da ne kadar doğru karar verdiğimizi görüyoruz. Şirketin büyüme sürecinde alınan bütün kararlara biz aile olarak karar veriyor ve uygulanması için profesyonel arkadaşlarımıza iletiyoruz. Bu idare şeklinin ülkemizde büyük bir çok grubun izlediği bir yol olduğunu da görüyoruz. Birlik beraberliğimizi bozmadan ailece birbirimize kenetlenmemiz neticesinde çalışan sayımızı 600 kişiden 1300 kişiye çıkararak babamıza verdiğimiz sözü de tuttuğumuzu görmek bizi çok mutlu ediyor. Şimdi size biraz da son dönemde yaptıklarımızdan bahsetmek istiyorum; Sizinde bildiğiniz üzere 2007’nin sonu 2008 yılının başı gibi ülkemizde Ak Parti’nin kapatılması süreciyle başlayan ve sonrasında dünyayı saran ekonomik kriz ile birlikte ülkemiz yine zorlu bir sürece girmişti ama biz de büyümek istiyor ve bu yönde atılımlarda bulunmak istiyorduk. Bu doğrultuda 2008 yılında Adapazarı’nda bulunan başka bir marka ile faaliyette olan bir vitrifiye fabrikasını ve banyo dolabı fabrikasını satın aldık ve DuraBagno markamızı hayata geçirdik. Bu satın almaları takiben Eskişehir’de kapalı bir kiremit fabrikasını da satın alarak her tuğla üreticisi gibi babamızın da hayali olan Eskişehir’de üretim yapmayı gerçekleştirdik. Diğer taraftan da seramik kaplama malzemelerinin diğer branşı olan yer ve duvar karolarında

76

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

da üretim yapmak amacıyla Osmaneli’nde tesis kurma çalışmalarına başladığımız bir dönemde Eskişehir – Kütahya yol ayrımı Kümbet mevkiindeki bir seramik fabrikasını bize teklif ettiler. 2009’un Ocak ayında krizin tavan yaptığı bir noktada bu fabrikayı satın aldık ve 8 milyon m2 kapasite ile faaliyete geçirdik. Bütün bu yatırımlara ilave olarak ta 2010 yılında granit seramik parlatma tesisimizin yatırım sürecini de tamamladık. Yıllık 10 Milyon m2 parlatılmış ürün ve bunun dışında 12 milyon m2 seramik yer- duvar kaplamaları üretim kapasitesine ulaştık. Özellikle seramik yer ve duvar karolarında piyasadan aldığımız olumlu tepki sebebiyle yatırım hızımızı kesmeyerek Gediz’de kapanmış bir başka seramik tesisini de bünyemize katarak ülke ekonomisine kazandırdık. Osmaneli’nde daha önce seramik üretimi için kurmayı düşündüğümüz tesisi de yapı kimyasalları üretmek için hazırlamaktayız. Özetlemek gerekirse, bu son yatırımlarla ile birlikte 750 kişilik ilave istihdamı kriz ortamında gerçekleştirmiş olmaktan çok gururluyuz, şu anda grubumuz bünyesinde 8 tesis faal durumda üretim gerçekleştirmektedir. Akgün Group şirketleri ile bugün babamızın vasiyetini yerine getirmiş olmaktan, ülkeye istihdam sağlamaktan çok mutluyuz ve bu doğrultuda da yatırımlarımıza devam ederek, kalite çizgimizi koruyarak ve Dünya pazarlarında da söz sahibi olarak yolumuza devam edeceğiz.



Konsept

Hitit Seramik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı

Galip Dündar Kırmacı

Konsept mağazacılık sisteminde açmış olduğunuz mağazalar hakkında bilgi alabilir miyiz? Bu mağazaların konumlarını belirlerken nelere dikkat ediyorsunuz? Yeni konsept mağazalar açmayı düşünüyor musunuz? Hitit Seramik A.Ş. olarak Ülke genelinde 210 adet satış noktamızın yanı sıra hali hazırda İzmir, Kayseri, Bodrum, Uşak ve son olarak İstanbul Zekeriyaköy konsept mağazalarımızda hizmet vermekteyiz. Ülkemizin sosyokültürel ve ekonomik yapısının farklılıklar arz etmesi, farklı yerlerde farklı beklentilerin pazarın doğrusu olması nedeniyle keskin hatlara sahip bir konsept mağaza anlayışımız bulunmamaktadır. Çatısı tüm yönetim kadroları ve mimari departman tarafından oluşturulan projede, aslına bağlı kalarak her bir mağazamız konumlarına göre mimari ve ticari farklılıklar arz etmektedir. Bu bağlamda mevcut mağazalarımız konumlarına göre yeterli kabul edilebilen değişik büyüklüklerdedir. Örnek olarak değerlendirmemiz gerekirse İzmir Mağazamız alsancak semtinde farklı mimari çözümler sunmaktayken, Kayseri mağazamız, kapalı

78

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73


Konsept

2000 m2 çok fonksiyonlu teşhir alanının yanı sıra 1000 m2 de açık alanda outlet mantığı ile hizmet vermektedir. Son olarak hizmete giren Zekeriyaköy mağazamız ise çevre mimarisi ile uyumlu olarak düzenlenmiş yemyeşil bir atmosfer içerisinde, ziyaretçilerin rahatça gezebileceği, alternatif mekan çözümleri bulabileceği 3.000 m2 lik bir alana sahiptir. Her bir mağazamızda profesyonellerin rahatça çalışabileceği alanlar ve teknolojik hizmet sağlanmış durumdadır. Hitit Seramik olarak 2011 yılı hedefimiz, gerek mevcut satış noktalarımızın içinden gerekse aramıza katılacak yeni satış noktaları ile mevcut Konsept mağaza sayısını 15`e çıkarmaktır. Konsept mağazacılık sistemi ile amaçladığınız ve sahip olduğunuz müşteri porföyünüz hakkında bilgi alabilir miyiz? Bir önceki sorunuzda da bahsettiğimiz gibi ana amaç müşteri memnuniyetini sağlamaktır. Fabrikamız bir çok farklı özelliklere sahip seramik ve porselen kaplama malzemesini bir çatı altında üretebilme yeteneğine sahiptir. Bu çeşitlilik müşteri portföyümüzde de çeşitlilik sağlamamıza yardımcı olmaktadır. Mağaz alarımızın,profesyonellerden, müteahhitlik hizmetleri verenlere,nihai tüketicilere kadar geniş bir yelpazeye hizmet vermesi esastır. Konsept mağazalar arasında en son faaliyete geçen Zekeriyaköy mağazanızı rakamlarla değerlendirebilir miyiz? Zekeriyaköy mağazamız sizinde gördüğünüz gibi doğal ortamına uygun bir mimari anlayışa sahip. Mağazamız, Fabrikalarımızda üretilen

fayans, yer karosu ve porselen çeşitlerimizin sergilendiği 3.000 m2`lik bir geniş bir alanda konuşlanmış durumdadır. Her biri kendi alanında yetkin 7 kişilik personelimiz ile hizmet vermekteyiz. İstanbul`un yeşil çevresiyle bilinen bu köşesinde ormanın temiz ve ferahlatıcı havasını içinize çekerken,huzur bulmayı arzu ettiğiniz eviniz için kendi seçimlerinizi yapmaya olanak sağlayan bir ortam elinizin altına koyuverilmiş durumda. Mağazamızı ziyaret eden misafirlerimize; 3.000 m2`lik alanda tüm seramik ve porselen çeşitlerimiz içerisinden belirlediği ürünlerimizi seçtikten ve sunulmuş olan Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

79


Konsept farklı döşeme alternatiflerimizi içeren teşhir alanında arzu edildiği taktirde hizmete hazır mimar arkadaşlarımızın destekleri ile mekanlarını oluşturduktan sonra, yaz günlerinde ağaçlar altında kuş sesleri, soğuk kış günlerinde ise Türk köşemizde şöminede yanan meşe odunlarının çıtırtıları eşliğinde çaylarını yudumlayarak dinlenme imkanı sunuyoruz. Konsept mağazacılık ile standart mağazacılık arasındaki farklılıklar nelerdir? Bu mağazaların firmalar için avantaj ve dezavantajlarından bahsedebilir misiniz? Sektörümüzde sizinde bildiğiniz gibi çok sayıda seçkin üretici firma bulunmakta. Her üretici firma kendine bağlı satış noktaları oluşturduğu gibi farklı ürünleri bir arada sunan mağazalarda hayli çok sayıya ulaşmış durumda. Bu ortamda her üretici kendi üretim mantık ve çeşitliliğini ön plana çıkaran bir konsept oluşturmak zorunda. Bu sayede üretici, tüketici ile belirli bir çizgide buluşmayı hedefliyor. Bu hedefi ne kadar çok noktada sağlayabilirse başarı o kadar yakınlaşmakta. Bu bağlamda Hitit seramik olarak yukarıda bahsettiğimiz farklı oluşumlarla hizmet çıtamızı yukarı taşıyarak rekabet ortamında farklılaşarak dezavantajları avantaja çevirmeyi hedefliyoruz. Pazarlama faaliyetleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz? Rekabetin yoğun olduğu bu sektörde rakiplerinizden bir adım önde olmak için çalışmalarınız nelerdir? Hitit Seramik olarak her türlü mecrada pazarlama faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Geçtiğimiz 2010 yılı içerisinde başta Cersaie olmak üzere, Katar, Irak gibi birçok yeni pazarlardaki yurt dışı fuarlar ve Unicera`da yerimizi aldık. 2011 yılı programımızda ise

yurt dışı fuarlara artan sayılarda katılımlarımızı sürdüreceğiz. Çok az bir süre kalan Unicera 2011 için ise tüm hazırlıklarımız heyacanla devam etmektedir. Yine bu yıl yazılı ve görsel medya tanıtım faaliyetleri ile yeniliklerimizi tüketici ve profesyonellere doğrudan ulaştırma çabasında olacağız. Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?. Bu bağlamda son dönemde sektöre kattığınız ve katacağınız yenilikler nelerdir? Hitit Seramik 20 yıllık mazisinde her zaman yenilikçi ve sektörde hep ilkleri gerçekleştiren bir sanayi kuruluşu olmuş ve olmaya devam edecektir. Bu bağlamda her yıl olduğu gibi 2011 yılının ilk günlerinden itibaren yenilikleri sektörümüzün kullanımına sunacağız. Bu periyotta ilk olarak teknik porselen ürün grubunda “COATİNG” teknolojisini yeni yılın ilk üretimleri ile pazara sunduk. “COATİNG” Teknolojisi uygulanmış tüm parlak teknik porselen ürünlerimizde bu güne kadar olan üretimlerimize göre daha fazla ve kesin kirlenmeme, dolayısıyla bakterilere karşı dayanımlı bir yüzey garantisi veriyoruz. “COATİNG” teknolojisi uygulanmış olan ürünlerimiz AVM ler, Mağazalar, Hastaneler gibi yüksek trafik ve hijyenik olması gereken mekanlarda güvenle kullanılacaktır. “COATİNG” Teknolojisi talep edildiği takdirde tüm teknik porselen ürünlerimize uygulanabilmektedir. Yapı malzemeleri sektörünü üretici ve satıcısıyla bir çatı altında toplayan Timder hakkında görüşleriniz nelerdir? Sorunuz içerisinde de belirttiğiniz üzere TİMDER üretici ve satıcıları bir çatı altında buluşturmakta ve bu faaliyeti kurulduğu günden bu yana artan bir başarı ile sürdürmektedir. Sektör birlikleri ile iyi ilişkileri, Unicera fuarı ve eğitim çalışmaları sektörün gelişmesi yönünde artı değerler yaratmaktadır.

80

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Firmalar İnsanlar

Orhan Hopa

Boru İhracat Müdürü

Kurumsal İletişim Müdürü

Özgür Çoksaygan

Hasan Engin Erhan

FIRATBORU’nun ürün gamı ve üretim koşulları hakkında bilgi verir misiniz? FIRAT; 1972 yılında plastik inşaat malzemeleri alanında üretim yapmak üzere kurulmuştur. “Her zaman kaliteli üretim” ve “kaliteli ürün çeşitliliği” ilkesiyle yola çıkmıştır. FIRAT, plastik esaslı ürünleriyle ‘inşaat, tarım, otomotiv, medikal, beyaz eşya’ gibi çeşitli sektörlere yönelik üretim yapmaktadır. Ürün Çeşitliliği ve Grupları FIRAT, 4500’ü aşan ürün çeşidine sahiptir. FIRAT ürünleri; müşterilerinin bu ürünlerden en yüksek faydayı ve memnuniyeti elde edebilmesi için, entegre (birbirini bütünleyen) sistemler şeklinde üretilirler. PVC Kapı ve Pencere Profilleri, PVC Çatı Olukları, PVC Temiz Su ve Atık Su Boruları ve Ek Parçaları, PVC Hortum Grupları, Kauçuk ve PE Esaslı Hortumlar, PPRC Sıhhi Tesisat Boru ve Ek Parçaları, PP Kompozit Boru ve Ek Parçaları, HDPE Boru ve Ek Parçaları, LDPE Boru ve Ek Parçaları, EF Ek Parçalar, PE Ek Parçalar, PE 80 Doğalgaz Boruları, Drenaj Boruları, Çift Cidarlı Kablo Muhafaza Boruları, EPDM Conta Üretimi, TPE Conta Üretimi, Metal Enjeksiyon Üretimi (menteşe ve pencere bağlantı elemanları), PEX Mobil Sistem ve Zeminden Isıtma Boruları, Pex Al Pex Boru ve PPSU Ek Parçaları, Damlama Sulama Boruları gibi binlerce FIRAT ürünü Türkiye’nin ve dünyanın pek çok yerinde hizmet vermektedir.

82

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73


Firmalar İnsanlar Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarınız hakkında bilgi alabilir miyiz? Bu çalışmalarınız size ve sektöre getirileri nelerdir? Dünyada rekabetin sürdürülebilirliği ArGe (Araştırma-Geliştirme) ve Ür-Ge (Ürün geliştirme) faaliyetleri ile sağlanmaktadır. Rekabette farkı yaratmak Ar-Ge ve ÜrGe’nin üretim metotları sayesinde bir sistematiğe sahip olmasıyla mümkün olmaktadır. Fırat, Ar-Ge’yi ve Ür-Ge’yi birleştirir ve sürdürülebilir rekabet için müşterileri ile diyalog içinde, sektör içi ve dışı teknolojileri araştırır, takip eder, uygular ve işletmesinde faydaya dönüştürür. Bilgi paylaşımını daha etkili sürdürebilmek amacıyla konuyla ilgili yurtiçi ve yurtdışı fuar, konferans, seminer ve kongrelere katılmaktadır. Yurt içi ve yurt dışındaki üniversiteler, araştırma kuruluşları ve enstitüler ile sürekli bir işbirliği içindedir. Fırat AR-GE bölümünün temel görevi, müşterilerin mevcut ve gelecekteki isteklerine, belirlenen standartlarda ürünlerin üretimi için gerekli projeleri geliştirmek ve buna bağlı yatırımları yapmaktır. Yatırımlarda temel ölçütümüz, ideal kalite - maliyet performansını yakalamaktır. Teknolojiye yaptığımız büyük yatırımlar sayesinde ürün gamımız sürekli gelişmektedir. Pazar yapınız ve pazarlama stratejileriniz hakkında bilgi alabilir miyiz? Fıratboru’nun dünya pazarlarındaki yeri-hedefleri nelerdir? FIRAT, faaliyet gösterdiği yurt dışı pazarların birçoğunda ya pazar lideri konumdadır ya da en fazla pazar payına sahip 3 markadan birisidir. Ancak burada bu pazarların tamamının homojen bir yapıda olduğuna inanmak, hepsine aynı yaklaşım ve taktiklerle yaklaşmak büyük bir yanılsama olur. Sanırım bizim rakiplerimizden farklılaştığımız nokta bu pazarlar arasındaki farkı keşfedebilmek hatta o pazarı doğru bir şekilde bölümlendirebilmekte yatıyor. FIRAT bugün mevcut olduğu pazarlarda, gerek ürün gerekse fiyat çeşitlendirmede başarıya ulaşmış, bu başarıyı dağıtım kanalındaki tüm oyuncular ile paylaşmış bir marka. Hedeflenen pazarlarda yolunun başarılı olmanın doğru ürünü tasarlayıp doğru fiyat ve şartlarda pazara sunabilmekte olduğunu bilen ve bunun öneminin bilincinde olan bir

firmadır. O sebeple doğu-batı ekseninde Çin’den Hollanda’ya; Kuzey-Güney Ekseninde Rusya’dan Güney Afrika’ya ürünlerini kendi markasıyla satıp bu coğrafya’daki 50’ye yakın ülkede insanların hayatlarını kolaylaştırabiliyor. Hedefler FIRAT’ın, öncelikle hedefi lider olduğu piyasalarda bu liderliğini kalıcı bir şekilde sürdürmektir. Enerjimizin büyük bölümünü bu amaçla harcayacağız. Çünkü başarının kalıcı ve sürdürebilir olduğu ölçüde bir anlam ifade ettiğini bilmekteyiz. Amacımız bu başarıyı tüm paydaşlarımızla beraber devam ettirmektedir. Diğer taraftan Uzakdoğu, Kara Afrika’sı ve Batı Avrupa pazarlarındaki potansiyelleri reele çevirecek ürün, strateji ve insan kaynağını bir araya getirerek 2013 yılının sonuna dek ihracat yaptığımız ülke sayısını belirli bir plan dâhilinde devamlı bir şekilde arttırmak ve bu pazarlarda kendi markamızla, kalıcı başarılara imza atmak amacındayız. Boru sektörünün geçmişi ve geleceği hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Gelecekte boru üretici ve satıcılarını nasıl bir pazar bekliyor? Geçmişin değerlendirmesini herkes mutlaka yapmaktadır. Bu değerlendirmelerin tamamı da daha sağlıklı bir gelecek içindir. Rekabetin hareketliliği göz önünde bulundurulacak olursa bir gerçekle daha yüz yüze kalındığı açıkça görülmektedir. O da; kaliteyi ARGE gücüyle birleştiren, dünyada sektörle ilgili gelişmeleri yakından takip edebilecek insan kaynaklı pazarlama ve bilgi birikim gücüne sahip, hızlı ama doğru kararlar alabilen, müşterisiyle sürekli iletişim halinde olan firmaların kazanacağıdır. Yeniliğe açık, rekabete anında cevap verebilen, sadece fiyat odaklı pazarlama yapmaya çalışmayan, geniş ürün çeşitliliğine sahip, hammadde kabulünden müşteriye lojistiğe kadar aşamaları daha iyi uygulayanlar bu pazardan daha uzun süre fayda sağlayabilirler. Pazarlamanın önemli unsurlarından biri olan fuar organizasyonları hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Özelde PIPEXPO, genelde ise yurtiçi ve yurt dışı fuarlarını değerlendirir misiniz? Fuar organizasyonlarını pazarlamanın diğer unsurlarıyla birleştirdiğiniz zaman hedefleriOcak - Mart 2011 / Sayı 73

83


Firmalar İnsanlar

nize ulaşıyorsunuz. Öncelikle somut ve gerçekçi hedeflerinizin olması lâzım... Bu hedeflerin iyi değerlendirilmesi fuara ziyaretçi mi, yoksa katılımcı mı olacağınızı belirleyecektir. Bu hedefleri belirleyemeden katıldığınız fuarların stratejik yapısı da oluşturulmamış demektir. Biz detaylara inmeden önce genele bakarak ilerlemeye çalışan bir ekibiz. Standın yapısı, yeri, metrekaresi sonraki aşamalar. PIPEXPO’nun bu sene 2.’si düzenlenecek. Biz PIPEXPO Fuarı’na TİMDER’le öncülük ederken UNICERA’nın oyuncularıyla ortak bir yapının kurulması gerektiğini belirtmiştik. Bu çapraz yapının sektörümüze fayda sağlayacağına inanmıştık. Bu yapı, boru sektörünün fuardan alabileceği faydayı daha üst seviyelere taşıyacaktı. Fakat bunu gerçekleştiremedik. Yapı malzemeleri sektörünü üretici ve satıcısıyla bir çatı altında toplayan TİMDER hakkında görüşleriniz nelerdir? Öncelikle belirtmeliyiz ki TİMDER, yıllardır yapı malzemeleri sektörünü sarıp sarmalayan, kucaklayan ve sektörü sahiplenen bir sivil toplum kuruluşudur. Zaman zaman üyelerinizle yaptığınız büyük ölçekli, zaman zaman orta ve küçük ölçekli toplantılarınızda da belirtildiği gibi TİMDER, sektör içinde koruyucu, kollayıcı olmanın ötesinde, sektörün gelişmesinde ve bir arada olabilmesi adına bir zamk görevini üstlenerek, birleştiricilik gibi çok önemli bir sorumluluğu yerine getirmektedir. Diğer taraftan, TİMDER’in bundan önce düzenlemiş olduğu ve bundan sonra düzenleyeceği zirve toplantılarıyla sektörümüzü daha da birleştiren, bilinçlendiren ve büyümesini sağlayan kocaman bir aile olmanın gücünü ve güvenini iç mekanizmalarında hissetmenin verdiği güven ve gurur, kuşkusuz bu ailenin daha uzun süre dimdik ayakta durmasına çok önemli katkılar sunacaktır. Öte yandan yapılan bu zirve toplantılarında her geçen yıl yaşanan sorunlara çözümler üreterek yolunuza devam ediyor olduğunuz görüyor almamız bizleri daha da gururlandırdığını bilmenizi isteriz. O nedenle de TİMDER’in varlığı sektörümüzün yatay ve dikey gelişmesinde önemli bir unsur olduğunu gönül rahatlığı ile söyleyebiliriz.

84

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Satış Hattı 2007 yılında şirket içerisinde gerçekleşen yeniden yapılanma sürecinde satış müdürü olarak görev aldım. Yaklaşık 2 yıldır da sektörün en önemli üreticilerinden birisi olan Seramiksan A.Ş.’de Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Grup Başkan Yardımcısı olarak görev almaktayım. Çalışma hayatim boyunca üstlendiğim görevler sebebiyle Anadolu’nun tamamını çok yakından tanıma fırsatım oldu. Bu anlamda ülkenin farklı kültürel yapısı, yöresel ve bölgesel tüketici tercihleri konusunda ciddi bir bilgi birikimine de sahip oldum. Son beş yıldır hem pazarın tercihlerine daha iyi tercüman olabilmek hem de yapılan ürün geliştirme çalışmalara katkı sağlamak amacıyla İtalya’daki tasarım firmaları ve fabrikalarımızın Ür-Ge departmanları ile birlikte çalışıyorum. Bu durum özellikle bayilerimizin ve müşterilerimizin tercihlerini birebir yeni ürünlere yansıtmak anlamında, son derece başarılı sonuçlar ortaya çıkardı. İşin mutfağına girmem kişisel ve mesleki gelişimim anlamında da bana çok büyük katkılar sağladı. Sektörel anlamdaki fuarları yakından izlemenin, değişen ve gelişen trendleri yakından takip etmenin artık daha fazla önem arz ettiğine inanıyorum. Son dönemde gelişen dijital baskı teknolojileri ve ince karoların devreye girmesiyle sektörün daha farklı ürünlerle hareketleneceğini düşünüyorum.

Seramiksan Seramik San. ve Tic. A.Ş. Satış Pazarlama Grup Başkan Yardımcısı

M. Süreyya Çağlar Profesyonel iş hayatınız ve özgeçmişiniz hakkında bilgi alabilir miyiz? 1965’te İstanbul’da doğdum. 1990 yılında üniversiteyi bitirdim. Askerliğin ardından 1992 yılında profesyonel iş hayatıma İzmir’de seramik sektöründe satış temsilcisi olarak başladım. İlerleyen dönemde aynı şirkette bölge müdürlüğü görevini üstlendim. Ardından 2001 yılında Türkiye’nin yarısından sorumlu saha müdürü olarak görev aldım.

86

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

Seramiksan kurumsal bir markalaşma süreci içerisinde bulunmaktadır. Bu değişimin nedeni ve sonuçları sizce nelerdir? Seramiksan olarak Türkiye’nin önde gelen seramik üreticilerinden biriyiz. İleri teknolojimizle sektörümüze ilkleri ve tekleri sunuyoruz. Seramiksan olarak sektörün uluslararası oyuncuları arasındaki yerimizi sağlamlaştırmak amacıyla daima önemli adımlar atıyoruz. Şu ana kadar Ar-Ge’ye, üretime, çalışanlarımıza ve bayilerimize yatırım yaptık. Artık sıra marka yatırımına geldi. Bu süreçte öncelikle kurumsal kimliğimizi yeniliyoruz. Yeni kurumsal kimliğimiz güçlü görsel etkisi, kolay algılanabilirliği ve akılda kalıcılığı ile büyük beğeni topluyor. Tüm bayilerimizin yeni kurumsal kimliğimize geçişini 2011’de tamamlamayı planlıyoruz. Şu anda kurumsal kimlik çalışmaları ile ilgili son aşamaya gelmiş bulunuyoruz.


Satış Hattı Ürün gamınız ve üretim tesisleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz? Manisa’nın Turgutlu ilçesinde kurulu olan Seramiksan, yer ve duvar karoları, sırlı ve teknik porselen karolar, dijital yer ve duvar seramikleri, Türkiye’de ilk defa NANO teknoloji uygulanarak üretilmiş parlak granitler, dış cephe kaplamaları ve yapı kimyasalları üretiyor. Dijital baskı teknolojisinin en gelişmiş şekli olan rotodijit teknolojisi ile üç boyutlu dijital karolar ve granit karoların parlatılması sırasında uygulanan ve leke tutmayı önleyen, bakteri barındırmayan nonatech granitler Seramiksan’ı rakiplerinden ayıran en önemli teknolojik üstünlerin başında geliyor. Bunun dışında Seramiksan olarak orta ve üst segmentte de tüketicinin beğenisine sunulan son derece zengin yer ve duvar karosu koleksiyonuna sahibiz. 2009 yılından itibaren 22 milyon m2’lik üretim kapasitesine ulaştık, bu kapasiteyle Türkiye’de ve dünyada sayılı üreticiler arasında bulunuyoruz. Satış kadronuzu yenilerken yeni ekibinizi mimar ve iç mimarlardan oluşturmayı tercih ettiniz. Bu yapılanmanızdaki amacınız ve size avantajları nelerdir? Fark yaratmadan, sadece birilerini taklit ederek yol almak artık eskisi gibi kolay değil. Geleceğe projeksiyon tutarak 5-10 yıl sonrasını öngören firmalar, sektöre yön verecek. Pazardaki konumumuzu korumak için yeni yapılanma sürecimizde satış ekibimizi; genç, dinamik ve özellikle üniversitelerin mimarlık ya da iç mimarlık bölümlerinden mezun arkadaşlarla takviye ettik. Bu değişimi planlarken birden fazla sebebi göz önünde bulundurduk. Ürettiğimiz malzemenin hak ettiği şekilde teşhir edilmesi ve son tüketiciyle doğru adreslerde buluşması, fiyatın bile önüne geçen, çok önemli unsur. Uzun yıllar pazarda yaşadığımız ve elde ettiğimiz tecrübeler, doğru şekilde teşhir edilmeyen ürünlerin ne yazık ki satış noktalarında müşteri tarafından sadece fiyatla değerlendirildiğini gösterdi. Bu sebeple ağırlıklı olarak mimar veya iç mimarlardan oluşan bölge satış yöneticilerimiz, mevcut satış noktalarımızı kısa sürede yeniden projelendiriyor ve uygulamaların yerinde gerçekleşmesini birebir izliyor. Yeni tesis edilen bayilerimizin teşhirleri yapılırken işin başında durarak, bu çalışmaların en

kısa sürede tamamlanmasını sağlıyorlar. Ayrıca sadece bayilerimize değil onların tali bayilerine de yerinde ve çok kısa sürede proje çizerek çözüm üretebiliyoruz. Bir diğer önemli fark da bölgelerde bayilerimizle beraber yapılan müteahhit, mimar ve şantiye ziyaretlerinde mevcut projeleri hemen yerinde değerlendirebilecek mesleki bilgiye sahip olmalarıdır. Birçok firmanın satış temsilcileri, yaptıkları bu tür ziyaretlerde sadece ürün ve fiyat bilgisi verebilirken, mimar arkadaşlarımız öncelikle şantiyelerde karşılaştıkları meslektaşları ile aynı dili konuşabiliyor ve projeleri okuyabiliyorlar. Böylelikle bu şantiyelere uygun çözümleri yerinde üretebiliyorlar. Mimar arkadaşlarımıza mesleki anlamda özellikle gelişen çizim programları ile ilgili eğitimler de aldırarak kendilerini geliştirmelerini sağlıyoruz. Önümüzdeki yıllarda sektörde kadrolaşmanın bu yönde olacağı düşüncesiyle, satış ekibimizi yeni mimar arkadaşlarımızla takviye etmeye devam ediyoruz. Ürünlerinizi nihai tüketicilerle buluşturmada köprü görevi gören bayi ağınız hakkında bilgi alabilir miyiz? Bayi ilişkilerinde dikkat ettiğiniz hususlar nelerdir? Marka kimliğinizi yansıtması ve satış potansiyellerinin artması için yürüttüğünüz çalışmalar nelerdir? Seramiksan’ın Türkiye’de geniş bir bayi ağı bulunuyor. Birçoğu bulundukları şehir veya ilçelerde, o bölgenin tanınan, ciddi bir ticari geçmişi ve itibarı olan firmaları arasında yer alıyor. Üretici bayi ilişkisinin çok uzun soluklu bir ilişki olması amacıyla hem kişisel hem de Seramiksan olarak bayilerimizi seçerken son derece dikkatli davranıyoruz, tabiri caizse ince eleyip sık dokuyoruz. Seramiksan bayilerini incelediğinizde firmamızın bayileri ile hem ticari hem de gönül bağlarının güçlülüğü ortaya Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

87


Satış Hattı

çıkacaktır. Geleceğe dönük yatırım yaptığımız bayilerimizle bir aile olmayı hedefliyoruz. Marka kimliğimizin değişim sürecinde de bunu bayilerimize yansıtabilmek amacıyla bir dizi toplantı düzenliyoruz. Bayilerimizi önemli akademisyenler ile bir araya getiriyoruz. Düzenlediğimiz Bölgesel Bayi Bilgilendirme Toplantıları’nda öncelikle danışmanımız Prof. Dr. Ali Atıf Bir, bayilerimize marka kavramını anlatıyor. Markalaşma sürecini paylaşan Prof. Dr. Bir, dünyadaki marka hikayelerini özetliyor. Toplantıda marka nasıl yönetilir, marka yönetiminde bayiler ve bayi çalışanları nelere dikkat etmelidir gibi birçok başlık ele alınıyor. Dr. Yonca Tunç Tomaç “Bayi Yönetiminde Profesyonellik” ve “Profesyonel Showroom Teknikleri” konularında bilgileri bayilerimize aktarıyor. Dr. Tomaç’ın sunumunda; rekabet ortamında satışın etkinliğini artıracak araç ve yöntemler, farklılaşmada markanın gücü ve bayi uygulamaları, showroom’da satış ve müşteri ilişkileri, müşteri iletişiminde ikna yöntemleri gibi başlıklar bulunuyor. Bu eğitimlerin bayilerimizin profesyonel iş yaşamına büyük katkıda bulunacağına inanıyorum.

88

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

Pazarlama argümanları arasında önemli bir yere sahip fuarlar hakkında düşünceleriniz nelerdir?Özelde UNICERA genelde ise yurtiçi ve yurtdışı fuarlarını değerlendirir misiniz? Fuarlar, içinde bulunduğumuz sektör açısından büyük bir ticari potansiyel yaratıyor. Yenilikçi ürünlerimizi ulusal ve uluslararası kullanıcıların ve sektör profesyonellerinin beğenisine sunduğumuz tüm fuarlar bizler için büyük önem taşıyor. Avrupa’nın da önemli fuarları arasında yer alan Unicera, dünyada inşaat ve yapı malzemeleri sektöründe pazarın daraldığı bu dönemde, bizlere yeni pazarlar sunuyor. Unicera da dahil, katıldığımız tüm fuarlardaki gözlemlere dayanarak, Türkiye’nin dünya seramik sektöründe konumunu gittikçe güçlendirdiğinden bahsedebilirim. Fuarlar, Türk seramiği hakkındaki önyargıları yıktı. Artık seramik markalarımız sektör tarafından daha çok tercih ediliyor. Fuarlarda sergilediğimiz inovasyonun, Avrupa’da 3. büyük üretici konumunda olan Türkiye’yi daha üst seviyeye taşıyacağından eminim.



Geçerken Uğradık

Güray Ergün

Aksimum Yapı Malzemeleri San. Tic. Ltd. Şti.

Ali Rıza Yıldırım “Gelişen, değişen şartlara göre bizde kendimizi geliştirdik.” İş hayatına daha küçük yaşlarda hafta sonu ve okul arası dönemlerinde babamın iş yerinde yardım ederek adım attım. Bu sayede ticaret hayatını küçük yaşlarda öğrenmeye, deneyimler kazanmaya başladım. Biz bir aile şirketiyiz, babam ve biz üç kardeşin yönetiminden oluşan bu yapımız içinde mağazaların bir paylaşımı söz konusu değil. Hepimiz elinden gelen işleri en iyi şekilde yerine getirmek adına mağazalarımızı bir bütün olarak düşünerek görev ve sorumluluk alırız. İş akışına göre mağazalarımızdan birine geçebilirim ama genel olarak sahada aktif görev alıyorum. Ticaret hayatımıza Çanakkale Seramik, E.C.A gibi sektörün önemli ve köklü firmalarıyla çalışarak başlamıştık. O günlerden bugüne kadar devam ettirdiğimiz bu ilişkilerimiz sayesinde de bu firmaların en eski bayileri arasında yer almaktayız. Aksimum Yapı, Akış Yapı’nın kardeş kuruluşu olarak yaklaşık iki buçuk yıl önce kuruldu. Elmor’un münhasır bayilik sisteminin bir üst noktası olan Aplus mağazacılık konseptini uygulamaya karar vermesi faaliyete geçen ilk mağazadır, sonrasında diğer illerde de

90

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

Elmor Plus adı verilen bu konsept mağaza uygulamaları devam etti. Burada Elmor’un E.C.A ve Serel markalarıyla ürün portföyünde bulunan vitrifiye, armatür, sarı mamuller ile birlikte yine Elginkan Holding kuruluşu olan markaların kombi, radyatör gibi ürünlerin ticaretini yapmaktayız. Zaman içinde gelişen, değişen şartlara göre bizde kendimizi geliştirdik. Üretici firmalar ürün gamlarını geliştirirken dağıtım kanallarında da münhasır bayilik, konsept mağazacılık gibi sistemler geliştirmeye başladılar. Bu düşünce ve sistemlerin gelişimi de bizi böyle bir yapının içinde bulunmaya yönlendirdi. “Bizler müşterinin ne istediğini iyi bilen tecrübeli kişileriz.” Aslında ticari faaliyet gösteren bir firmanın tek markaya bağlılığı bir başka deyişle ticari faaliyetlerinin kısıtlanması riskli ve zararlı bir yapıyı beraberinde getiriyor. Rekabetin çok, kârın yok denecek derece az, finansman sıkıntısı varlığının belirgin olduğu bir sektörde faaliyet gösteriyoruz. Bununla birlikte finansman gücü ve hacmi büyük birçok yerli ve yabancı şirket sektörümüzde faaliyetlerini arttırıyor. Bu ortamda elinizdeki enstrümanların kısıtlanması büyük bir dezavantaj yaratıyor. Bizler müşterinin ne istediğini, nereden


Geçerken Uğradık

onu yakalayabileceğini iyi bilen tecrübeli kişileriz ama elimizdeki enstrümanlar kısıtlı olduğunda müşteriye o yakalayacağımız seçeneği sunamayabiliyoruz. Sunduğumuz takdirde üretici; benim ürünümü satacağın müşteriye başka firmanın ürününü satarsan münhasırlık primini vermem diyor. Hareket alanlarımız, müşteri ve üretici ilişkilerimiz sürekli şekil değiştiriyor. Bu şekillenmeler doğrultusunda bizim de kendi açımızdan bir düzenleme yapmamız gerektiğini düşünüyorum. İstemiyor olsak ta küçülme, daralma ve sindirme bizim dışımızdaki güçler tarafından bize dayatılıyor. Açıkçası ticaret hayatı zor ama gelecekte daha da zor olacak. Bakkal ve manavlar gibi bizleri de yok olmaya itiyorlar.

anlatamıyor. Annesi alıyor telefonu ve ürünü bana anlatmaya çalışıyor. Çocuğun aklına girmiş, akşam x ürünü ile gelmemi bekliyor. Yani artık sıcak ilişkiler, ayağa hizmetler v.s. hiçbir şeyin değeri kalmamış. İnsanlar alışveriş olgularını reklam v.b. şeylerden aldıkları sinyallere göre hareket yönlendiriyorlar. Akşam bakkala, kasaba gittiğimde dükkân bomboş, büyük marketlerden birine gittiğimde ise otoparkta arabamı koyacak yer bulamıyorum. Bununla birlikte AVM’lerde alışverişin dışında sosyal yaşam alanlarının oluşturulması da müşterilerin diğer ihtiyaçlarını karşılamasına imkân tanıyor. Dolayısıyla da alışveriş kültürümüzde büyük bir değişim yaşandı. Artık insanlar sokak, pazar gezmiyor. AVM ve marketleri tercih ediyor.

“Artık sıcak ilişkiler, ayağa hizmetler gibi önemli bir çok değerin önemi kalmamış. İnsanlar alışveriş olgularını reklam v.b. şeylerden aldıkları sinyallere göre hareket yönlendiriyorlar.” Hacim ve sermayeleri yüksek şirketler parasal güçleriyle insanlara sinyal gönderiyorlar. Bu sinyalleri alan insanlarda o noktaya yöneliyor. Küçük işletmelerin de böyle bir gücü olmadığı için bu sinyallere karşı yapabilecekleri bir şey kalmıyor. Basit bir örnek; kızım beni telefon ile arıyor, televizyonda çocuklara yönelik x bir ürün görmüş ve onu istiyor. Bu ürünün ne olduğunu anlamadığım için soruyorum,

“Özellikle sektörümüzde yatırım yapacak arkadaşlarımızın bölgenin niteliklerini ve amacına uygunluğunu iyi değerlendirmesi gerekiyor.” Biz konsept bir mağazayız, dolayısıyla bulunduğumuz alanın hem Elmor hem de bizim açımızdan bir reklam niteliği de taşıması gerekmektedir. Burayı bu nedenle tercih ettik. Sektörümüzde birkaç mağaza bir bölgede bir araya geldiğinde sanki orada büyük bir potansiyel var düşüncesiyle birbiri ardına mağazalar açılıyor. Müşteri potansiyeli var mı? Mimar, müteahhit’in olduğu bir bölge mi? Bölgenin iş hacmi nedir? Hiçbir Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

91


Geçerken Uğradık

şey düşünülmeden herkes bir noktada toplanıyor. Bulunduğumuz bölgede de böyle oldu. İlk kurulan mağazalardan biriyiz, sonra ardı ardına mağazaların açıldığını gördük. Toplamda yapılan yatırımlar ve iş hacmini değerlendirmeye kalktığınızda ise bölgenin karşılıksız bir yatırım merkezine dönüştüğünü görebiliriz. Bu nedenle özellikle sektörümüzde yatırım yapacak arkadaşlarımızın bölgenin niteliklerini ve amacına uygunluğunu iyi değerlendirmesi gerekiyor. Yoksa bugün çevremizde olduğu gibi toplanma döneminin ardından kaçış dönemi başlamaktadır. “Mantıksız stratejiler ile devam edilmesi durumunda sektörün gerilemesinden, kârsızlıktan kimse şikâyet etmesin.” Sektörümüzde bazı arkadaşlarımızın ilginç bir satış stratejisi uyguladığını görüyoruz. Fiyat, maliyet analizinden ziyade diğerinden bir veya birkaç puan fazla ıskonto yaparak ben bu malı satayım diyorlar. Yani sadece birbirini kırmak üzere ticaret yapıyorlar. Bu düşünceyi ben anlayamıyorum ama bu mantıksız stratejiler ile devam edilmesi durumunda sektörün gerilemesinden, kârsızlıktan kimse şikâyet etmesin. Ticaret adamı başkasının fiyatına göre değil kendi analizine göre ticaret yapmalıdır. Bizim anlayışımızda fiyat rekabeti ile birbirimizi kırmak olamaz. “Aktif olarak yönetimde yer almadım ama yönetimdeki arkadaş, abi ve kardeşlerimiz kadar bir TİMDER muhatabı olarak görüldüm.” Sivil toplum bilincine, örgütlenmeye ve siyasete büyük ilgi duyuyorum. Bu nedenle sürekli hareketli bir yaşama alışmışım.

92

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73


Geçerken Uğradık

Hem koşturmaktan şikâyet eder, hem de boş duramayız. Bir yandan iş yaşamında sürekli faal olurken diğer yandan da CHP İl Genel Meclisi Üyeliği ile siyasette aktif görev almaktayım. TİMDER’in de çok uzun süredir içindeyim. Dernek merkezinin Levent’te olduğu dönemlerde rahmetli Taner Oğuz abimize yardımcı olurdum. TİMDER gurur duyduğumuz sivil toplum örgütümüzdür, geçmişten bugüne incelediğimde de yönetiminden çalışanına hep kaliteli, bilinçli insanların çalışmaları ile bugünlere geldiğini görüyorum. Hiçbir zaman layık olmayacak bir kişinin orada olduğunu görmedik. Ben aktif olarak yönetimde yer almadım ama yönetimdeki arkadaş, abi ve kardeşlerimiz kadar bir TİMDER muhatabı olarak görüldüm. Bu nedenledir ki bazı arkadaşlarımızdan TİMDER neden fiyatlara, üreticilere müdahale etmiyor gibi tepkiler de aldım. Yani halen insanlar kimin neye müdahile edeceği veya etmesi gerektiğini, hangi amaç ve faaliyetler için bir oluşum gerçekleştirdiğini bilmiyorlar. Zaman zaman tabi ki bizim de eleştirilerimiz oldu ama bunlar mantıklı cümlelerden oluşmaktaydı. Bir değerlendirme yaptığımda TİMDER’de görev alanların gerçektende üzerine düşeni yaptığını görmekteyim. Bazı arkadaşlarımız ise halen onlar orada ne yapıyor? Dediklerini duyuyorum. Bu arkadaşlarımıza sadece gelin bir yakın temas içinde olun, taşın altına sizde elinizi koyun diyorum. Bu tip eleştirileri hiçbir şey bilmeden yapmalarına anlam veremiyorum.

İlginçtir ki sahiplenmiyor, desteklemiyor ama her konuda şikâyet veya çözüm merkezi olarak TİMDER’i görüyorlar. Eleştirel göz ile baktığımda da biz emek veriyor, faaliyet yapıyoruz kimse gelmiyor diyemeyiz. Üyelerimizi bu faaliyetlere çekmek, üye olmayan ve üye olmak için yeterli kıstaslara sahip arkadaşlarımızı çekmek için de organizasyon, sistem geliştirmeliyiz. Bir üretici ekonomik ürün talebinde bulunan müşterileri çekmek için 10 TL’lik mal ürettiğinde başarılı olamıyor, 7 TL’lik üretiyor, hatta 3 TL’lik üretiyor ise bizim de bu şekilde sektörde değerli insanları bu noktada birleştirmek için sürekli bir şeyler yapmamız gerekiyor. Yoksa başka birileri devreye giriyor ve ticaret yapısına, ahlakına uymayan bir şekilde herkes kendi ait olduğu gurubu desteklemek için siyasi, etnik köken, cemaat ilişkilerini katıyor. Bireysel ve ait olduğu grup adına da bu yapı kazanç ve güç oluşturuyor. Gidemediğimiz yer, göremediğimiz insan bizim değildir. Bu nedenle her yere gitmeli, insanlar ile yakın ilişki kurmalıyız. Gittiğimiz noktalardan belki 100 birim değil de 1 birim verim alırız ama sonuçta bu bizim kârımız olur. Üreticisinden meslektaşlarımıza birçok insan ile güzel bir arkadaş çevremiz oldu. Bize iyi ki bu sektördeymişiz dedirten en büyük kazancımız böyle güzel kişilikli insanları tanımak ve arkadaş olmaktır. Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

93


Geçerken Uğradık

Orhan Hopa

Türkçüler Yapı Malzemeleri ve İnşaat Ltd. Şti.

Ö. Faruk Türkçü “Bizden sonraki nesiller bayrağı teslim aldığında teorik ve pratik bilgileriyle önemli bir yol kat edecektir.” Annem ve babamın Kaleseramik’te çalışması nedeniyle kardeşim Vedat Türkçü ile Kale’nin ürünlerini yakından tanıma fırsatımız oldu. Bu tanıdığımız malzemelerin ticaretini yapmaya da karar vermemiz ile birlikte 1985 yılında, Mecidiyeköy’de küçük bir dükkânda Türkçüler Yapı Malzemelerini kurduk. Ürünlerin ticaretini yapmak ile birlikte işçiliklerini de kendimiz yapıyorduk. Belli bir zaman sonra ise gerek ustalığın zorlukları, gerekse ticaret hayatımıza daha fazla yoğunlaşmak amacıyla işçilikleri ustalara yönlendirerek 1990 yılında tamamen ticarete adapte olduk. Bununla birlikte daha da hızlı gelişmeye başlayan ticaret hayatımızda dükkânımız bize yetmemeye başladı. Bizde yine Mecidiyeköy’de daha büyük bir mağazaya taşındık. Sonrasında müşterilerimize daha iyi hizmet vermek için bu iş’te depolama alanının ne kadar elzem olduğunu anlayarak Kağıthane’de 2 dönümlük bir depolama alanı oluşturduk. Eskiden bireysel araçların bu kadar yoğun olmaması ve Mecidiyeköy’ün toplu taşımada merkezlerden birini oluşturması bizim için önemli bir avantaj sağlıyordu.

94

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

Ancak, herkesin araç alması ile birlikte Mecidiyeköy mağazamızda müşterilerimizin otopark gibi sorunları öne çıkmaya başladı. Bizde bu sorunların önüne geçerek müşterilerimize daha iyi hizmet vermek adına 2007 yılında tüm faaliyetlerimize Kağıthane’de devam etme kararı aldık. Kale Grubu’nun değerli Kurucusu Hacı İbrahim Bodur, değerli yöneticileri Zeynep Bodur Okyay ve Tarık Özçelik’in de destekleri ile Kağıthane’deki showroom’umuzu elden geçirdik. Tüm faaliyetlerimize Kağıthane’de devam ederken yine değerli büyüklerimizin sunmuş olduğu fırsatı değerlendirerek 2009 yılında yapı malzemeleri pazarının geçmişten bugüne kalbi saydığımız Karaköy Perşembe Pazarında Kaleseramik’in binasındaki 160m2 mağazamızda da faaliyetlerimize başladık. Ticari faaliyetlerimizi sadece Kale Grubu’nun ürünleri ile sürdürüyoruz. Böyle geniş bir ürün gamına sahip olması ve kalitesinden ödün vermemesi de başka markalara ihtiyaç duymamamızı sağlıyor. Çocuklarımız da hep sektörle ilişkili bölümlerde eğitim görmeyi tercih etti. Bu sayede Türkçüler Yapı Malzemelerinin geleceğini de çok sağlıklı ve parlak görüyorum. Bizden sonraki nesiller bayrağı teslim aldığında teorik ve pratik bilgileriyle önemli bir yol kat edecektir.


Geçerken Uğradık “İşin ehli olan elemanlar ile gerek kendi müşterilerimize gerekse sektörümüzde faaliyet gösteren diğer arkadaşlarımızın müşterilerine hizmet veriyor, işin ehli olmayan ustalardan kaynaklanan sorunlara çözüm üretiyoruz.” Bizim işimiz ticaret tabi ki ancak müşteriler ticareti sonrasında işçilik hizmeti içinde bizlerden destek istiyor. Biz bu müşteri beklentilerini karşılamak üzere ilk zamanlarda kendimiz yaptığımız işçiliği işin ehli ustalara yönlendirmeye çalıştık. Ancak bu sektörde gerçektende işin ehli usta bulmak pek kolay değildi. Dolayısıyla geçmişte iş verdiğimiz ustalarında verdiğimiz ürünlerin değerini yansıtamadıklarına çok kez şahit olduk. Bu nedenle Kale Grubu işin ehli olmayan ustalara iş teslim edilmesinin önüne geçmek, ürünlerin gerçek değerlerini yansıtacak ustaları öne çıkartmak için usta eğitimlerine önem verdi ve servis ağını genişletti. Eskiden İstanbul’da 2 yetkili servis bulunurken bugün bu sayı 6’ya çıktı. Bizde bu bağlamda sektörde yaşanan sıkıntıların önüne geçmek için 2009 yılı Ağustos ayında servis kurduk. 2010 yılı Ocak ayında da Kale Grubu ürünleri yetkili servisi olduk. Bu sayede işin ehli olan elemanlar ile gerek kendi müşterilerimize gerekse sektörümüzde faaliyet gösteren diğer arkadaşlarımızın müşterilerine hizmet veriyor, işin ehli olmayan ustalardan kaynaklanan sorunlara çözüm üretiyoruz. “Ben iki parça satılan bir rezarvuar iç takımının işinin ehli olmayan bir usta tarafından bu üründe hata var diyerek sekiz parça iade edildiğini gördüm.” Kale Grubu dünyaya kendini ispatlamış ürünler üretiyor. Ancak bu ürünler eline bir anahtar, mala alıpta ben ustayım diyerek piyasaya çıkan kişiler tarafından ziyan edilebiliyor. Ben iki parça satılan bir rezarvuar iç takımının işinin ehli olmayan bir usta tarafından bu üründe hata var diyerek sekiz parça iade edildiğini gördüm. Üründe sorun yok, hiç anlamamasına rağmen bu işin içine giren, ustayım diye geçinen bu tip kişilerde sorun var. Bugüne kadar 500’e yakın müşteri şikayetine gittik. Ürünlerden kaynaklı sorunlar %1 oranındayken, hatalı montajdan kaynaklı şikayet oranı %99 yani özenle tasarlanan ürünler bilinçsiz montaj ile heba oluyor. Bu nedenle bayi arkadaşlamızın da bu konularda

daha çok bilinçlenmesi, özen göstermesi gerekiyor. Artık müşteri memnuniyetinin çok önemli olduğu bir ortamdayız. Sadece kaliteli ürünler satmak yeterli değil. Sonrasındaki hizmet kalitenizin de maksimum düzeyde olması gerekiyor. Müşterilerin bağlılığını kazanmak, müşteri kazandırmasını sağlamak için sattığınız ürünün, verdiğiniz hizmetin değerini bilen kişiler ile satış sonrası destek vermek gerekiyor. “Müşteri markanın değerine güvenerek ürün alıyor. Ürünün değerini yansıtacak işçilikte ise yanlış kişiyi seçiyor.” Bir banyo dolabı satıyorsunuz 2000TL, bu ürünün tüm aparatları da içinde usta diye çağırdığınız kişi geldiğinde bu aparatlar iyi değil, ben şu aparatlar ile montajı yapacağım diyor. Sizce ürünün aparatlarını içine koyan bir şirket ürününe zarar verecek malzememi seçer, onun değerini yansıtacak ürünler mi seçer? Aynı şekilde bir lavabo, küvet satıyorsunuz. İçinden çıkan aparatın değeri 15-20TL usta geliyor 2TL’lik Çin malı körüklü hortum ile ürünün montajını yapıyor. Bir süre sonra servis çağırıldığında işte bu manzaralar ile karşılaşıyoruz. Müşteri markanın değerine güvenerek ürün alıyor. Ürünün değerini yansıtacak işçilikte ise yanlış kişiyi seçiyor. Bunun engellenmesi de ancak bizim gibi müşteriyle birebir iletişim kuran kişilerin çabalarıyla mümkün. Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

95


Geçerken Uğradık

“Yapı marketlerin bu kalitesiz ürünlerin ana merkezi olması ve pazarda paylarını arttırmaları çok vahim bir durumu gözler önüne seriyor.” Bu sektörde bir üçgen var; üretici, satıcı ve nihai tüketiciden oluşuyor. Çin mallarının bu üçgenin her köşesine zarar verdiğini görmemize rağmen önüne geçilemiyor. Belki 10 yerine 5TL’ye bu mal satılıyor ama 10TL’lik ürünün dörtte biri kullanım süresi var. Örneğin bir musluk; Kale markalı bir musluk aldığınızda rahatlıkla 10 yıl süreyle kullanabilirsiniz. Çin malı bir musluk aldığınızda ise bunu 2,5 yıl kullanmanız demek çok iyi dayandığı anlamına geliyor. Çünkü dayanması çokta mümkün değil. Bu süreç içinde damlatarak israf edilen su, çöpe atıldığında israf edilen milli servet yada bu musluğun bir gece yarısı arıza yapıpta eşyalara vereceği zarar hiç akla gelmiyor. Ama gerçekler bunlardan oluşuyor. Yapı marketlerin bu kalitesiz ürünlerin ana merkezi olması ve pazarda paylarını arttırmaları çok vahim bir durumu gözler önüne seriyor. Yapı marketlerde bu ürünler ile birlikte kaliteli ürünlerde oluyor. Bu ürünleri de kalitesiz yan ürünler ile ucuzlatmış gibi gösterdiklerini gördük. Yani bir klozet aldığınızda rezervuar iç takımını bu ürünlerden vererek hesapta fiyat avantajı sunuyorlar. Müşteri markasına güvenerek aldığı ürün ile birlikte verilen bu ürünleri tanımadığı için bir sorun olduğunda markaya güveni zedeleniyor. Bununla birlikte yeniden masraf etmek zorunda kalıyor. Dün üç kuruş eksik zannederek aldığı bu ürün

96

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

nedeniyle o farkı kat kat ödemek ile birlikte tekrardan işçilik maliyeti de doğuyor. Bu yolla bizden daha ucuz olduklarını iddia ettikleri için bizim pazarımız da daralıyor. Kısacası yapı marketler bu sektörün paydaşları olarak belirttiğimiz üçgenin üç köşesine de zarar veriyor. Bizden ürün alıpta yan mamüllerini Çin malı almayı inatla tercih eden kişileri uyarıyoruz ve bu ürünlerde işçilik garantisi dahi vermiyoruz. Çünkü ürün zaten arıza yaratmak için üretilmiş gibi, bundan kaynaklanacak sorunlardan da biz sorumlu tutulamayız. Bu sektörde faaliyet gösteren arkadaşlarımızda bizim gibi bunun altını çizerek müşterilerini bilgilendirsinler ki kendilerine ve ticaretini yaptıkları firmanın adına leke getirmemek için ben üstüme düşen görevi yerine getirdim diyebilsinler. TİMDER’in uzun süredir üyesiyim ve faaliyetlerine olabildiğince katılmaya gayret ediyorum. Organizasyonları sektörümüzün buluşma günü oluyor. Üreticisinden satıcısına arkadaşlarımız, abilerimizle görüşme fırsatını en rahat bu organizasyonlarda yakalıyoruz. Akademi, seminer gibi faaliyetlerinde de çok yararlı bilgiler ediniyoruz. Üye profilimizin bilgili, bilinçli kişilerden oluşması nedeniyle Çin malı gibi kalitesiz ürünleri satmamaya çalıştıklarını gözlemliyorum. Ama bu yetmez üye olmayan arkadaşlarımıza da sonrasında karşılaşacakları problemleri en iyi şekilde dile getirmeli hatta üye olmayan ama üye olmaya elverişli arkadaşlarımızı da teşvik etmeliyiz.



Üretici

Orhan Hopa

“Çalıştığımız ürün gamı içerisinde en zor ürünün banyo dolabı olduğu kanısındayım.” Yapı malzemeleri sektöründe geçmişte birçok ürün kaleminde faaliyet gösterdim, tecrübelerime dayanarak yapı malzeme sektörünün en zor kalemlerinden birinin banyo dolabı olduğunu düşünüyorum. Örneğin; müşteriye 100 m2 fayans satarsanız 3 m2 fayans kırık çıkar. Bu genelde üreticiye geri dönmez. Usta isterse bunları yarım parçalara böler veya süpürge olarak kullanabilir. Batarya arıza yaptığında ürün satıcıya gelir, pazarlamacı alır hatayı çözer, tekrar satıcıya getirir. Yani lokal tamirle problem giderilir. Demirin dahi sudan etkilendiğini göz önüne bulundurursak ahşabın etkilenmesi gayet doğaldır. Ürün yekpare ve ağır malzeme olduğundan satıcıya ürünün gelme şansı çok azdır. Bu yüzden monte edilen yere gidilir, büyük oranda malzemede lokal bir tamirat yapılamaz. Dolap sökülür fabrikada tamir edilebilirse edilir, yoksa yenisiyle bire bir değiştirilir.

Doğa Banyo Mutfak Dolapları ve Yapı Malz. Ürt. Paz. San. Tic. Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Başkanı

Güven Türkuçak Yapı sektöründe ve yapı sektörünün birçok dalında faaliyet göstererek 18. yılı geride bıraktık. Sektöre ilk adımımızı Çanakkale Seramik ve Elmor bayii olan Doğan Yapı Malzemeleri’nde attık. Okul olarak gördüğüm ve çalışma hayatında bana ışık tutan Nazım Doğan ve Sebahatin Ataolu’nu burada anmak istiyorum. Vatani görev sonrası kısa süre Aktif Yapı ve Mega Granit’te çalıştıktan sonra, Güven Yapı Malzemelerini kurduk. Derz artısı ve fayans çıtası üretimi ve pazarlamasını 2005 senesine kadar devam ettirdim. Güven Yapı devam ederken 2001 senesinde Doğa Banyo’yu kurduk. Üretimimize Hasköy’de 250 m2’lik küçük bir atölyede, ortalama 100 dolapla ile başladık. Zaman içerisinde kalitemizi, vizyonumuzu ve markaları geliştirerek 3100 m2 alana sahip şuan ki yerimize geçtik. 1500 dolap üreterek yurt içi ve yurt dışı müşterilerimize en iyi şekilde hizmet vermeye çalışıyoruz.

98

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

“Asıl ticaret enflasyoun düşmesi ile başladı.” Enflasyonelist ortamda mal durduğu yerde değer kazandığı için kar marjları yüksek, para kazanmak kolaydı. her ne koşulda olursa olsun yaşadığınız sıkıntıları atmanızı sağlayan bir kar marjı söz konusuydu. Bugün ise o tablodan eser kalmadı. Dolayısı ile asıl ticarette bu gelişmeler ile başladı. Bu noktada az kar marjı, çok sirkülâsyon ile değirmen dönüyor. İyi bir sirkülâsyon yakalamak içinde bazı özelliklerinizle öne çıkmanız gerekiyor. Aksi takdirde bu rekabet koşullarında ayakta kalma olasılığınız yoktur. Firmamızı daha öne çıkarmak için yeni pazar ve stratejiler geliştirdik. Rekabetin en yoğun olduğu İstanbul’da biraz geriye çekilerek Anadolu ve ihracat pazarlarına daha çok önem verdik. Bu pazarlarda güç kazanmak içinde çeşitli faaliyetlerimiz ile birlikte 3 yıldır katılmadığımız UNICERA fuarına katılacağız. Sektörümüzün buluşma noktası olan bu fuar organizasyonunun özellikle ihracat ve Anadolu kanadına önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Bununla birlikte 2011 yılında Libya ve Irak başta olmak üzere yurtdışı fuarlarına da katılmayı düşünüyoruz. “Lüks ve ekonomik ürünler ile her kesime hitap etmeye çalışıyoruz.” Üretim kapasitemiz 2.500 ama şuanda 1.500 dolap üretiyoruz. 2011 yılı için üretimimizi %25 artırmayı planlıyoruz. Bunu sağlamak içinde en önemli etkenlerin başında talep


Üretici edilecek tasarım ve özelliklere sahip ürün üretmek geliyor. Bunun için bir süredir dışarıdan tasarım desteği almaya başladık. Olumlu etkisini de özellikle lüks ürün gamımızda görüyoruz. Ekonomik üründeki amaç, firmanın sirkülâsyonunu sağlamak, lüks üründe ise ayakta kalmaktır. Temellerini 2010 yılında attığımız bu gelişim sürecimiz 2011 yılında müşterilerimize enpoze ederek daha çok genişleteceğiz. Dışarıdan tasarım desteği almadan önce ürünlerimizi mobilya dekorasyon mezunu olmamdan kaynaklanan bilgilerimle ben tasarlıyordum. Bizde bu sektöre girdiğimizde İtalyanların ürünlerinden esinlenerek ürün tasarlıyorduk, Japonya da bugün bu konuma getiren anlayış budur. Ancak belirli bir zaman sonra birilerinin peşinde gitmek sizi bir rölantiye alıyor. Bunu görerek kendimize özgün tasarımlar ile varlığımızı sürdürmeye başladık. Artık müşteriler farklılık ve bir marka güvenirliği istiyor. Bizde müşterlerin bu ana isteklerini karşılamak için farklı tasarımlar sunuyor, satış sonrası desteğimizi en iyi koşullara taşıyarak marka bilinirlik ve değerimizi artırmak için çeşitli faaliyetler yürütüyoruz. “Bir banyonun tasarımına en az evin salonu, oturma odası, mutfağı kadar değer vermek gerekiyor.” Banyo dolabı sadece bir ihtiyaç değildir. Aynı zaman bir yaşam alanına dönüşen banyoların şıklığını, estetiğini yansıtan en önemli faktörlerin başında gelir. Bizim sloganımız “Güne Doğa ile Merhaba”. Gerçektende sabah ilk kalktığımızda yüzümüzü yıkamak için ilk gittiğimiz yer banyomuzdur. Bununla birlikte günün büyük bir kısmı da makyaj, traş olma gibi ihtiyaçlar ile banyo da geçiyor. Bu nedenle bir banyonun tasarımına en az evin salonu, oturma odası, mutfağı kadar değer vermek gerektiğine inanıyorum. “Ben malı satar paramı alırım devri bitti. Artık satış sonrası hizmet veremeyen firmaların ayakta durma şansı kalmadı.” Ülkemizde banyo dolabı üreticisi firmaları saymakla bitmez ama bunu gerçekten işinin hakkını verecek kriterleri göz önünde bulundurarak değerlendirdiğimizde iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar az üretici sayabiliriz. Bizim sektörümüz çok az bir sermaye ile girilebilen bir sektör olduğundan merdiven altı üretimin engellenmesi mümkün görünmüyor. Bu gün cebinde 10.000 TL parası bulunan veya bankadan kredi alabilen bir kişi, iki ma-

kine alıp bir marangoz atölyesi kurarak karşımıza rakip olarak çıkabiliyor. Bu tip firmaları biz altı aylık firmalar olarak değerlendiriyoruz. Çünkü; iş kurmuş olmanın heyecanı ile altı aylık bir süreç içinde bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Ortalama altı ayın sonunda da kendilerine ve çevrelerine verdikleri zararlar ile ortadan kayboluyorlar. Biz bunu on senedir anlatmaya çalıştık ama pek anlaşılmıyordu. Bir musibet bin nasihatten iyidir misali, bizim yıllardır anlatmaya çalıştıklarımızı bayii arkadaşlarımız kendilerini veya yakın bir meslektaşlarının başına gelince daha iyi anlamaya başladılar. Ben malımı satar paramı alırım devri bitti. Artık satış sonrası hizmet veremeyen firmaların ayakta durma şansı kalmadı. Tabi bu firmalar ile iş ortaklığına giren dağıtım kanalları da üretici ve tüketici arasındaki köprü olmaları nedeniyle bundan en çok etkilenen taraf oldu. Bir zamanlar için böyle firmalar ile alırken kazanmak felsefesi ile iş yaptılar. Müşterilerine komple banyo ürünleri sattılar. Toplam meblağ değerlendirildiğinde banyo mobilyasından alırken kazandıkları zannettikleri miktar çokta kayda değer değildi, ama böyle tercih ettiler. Sonrasında kalitesiz bir banyo dolabının yarattığı problemler ile müşterilerinden paralarını zamanında alamamaya, müşterilerini kaybetmeye, müşteri şikâyetleri ile daralmaya başladıklarında, alırken kazanmanın bu olmadığını gördüler. Tamam, alırken kazanacağım ama sattıktan sonra kaybetmeyeceğim, demeye başladılar. Bu nedenle artık bayii arkadaşlarımızda gözünü açtı. Artık böyle firmalara pirim vererek zarar etmiyorlar. Bu bizim gibi işini hakkıyla yapmaya çalışan firmaların biraz daha hak ettikleri pazarı elde etmelerine ilerleyen süreçte yardımcı olacak. Bu noktada müşteri ile birebir ilişkide olan bayi arkadaşlara da büyük Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

99


Üretici

görev düştüğü kanısındayım. Müşteri ben A mağaza veya yapı markette benzer ürünü şu fiyata gördüm dediğinde aradaki farklılıkları, satış sonrası hizmet standartlarını ve ürün kalite farklarını doğru bir şekilde müşteriye yansıttığında tüketicide parasını çöpe atmamayı tercih edecektir. “Türkiye’yi bir üretim merkezi olmaktan ziyade ihracat merkezi olarak görmeli, yeni pazarlara açılmalıyız.” Türkiye coğrafi konumumuza da etkisiyle Orta Doğu ve Avrupa’ya hitap eden önemli bir üretim merkezi olma hedefinde emin adımlarla ilerlemektedir. Gerek sanayideki gelişmeler gerek on yıl öncesinde dış ilişkilerimizin zayıf olduğu bu bölgede yeni ilişkilerin gelişmesi hedeflerimizin önündeki engellerin kalkmasında büyük rol oynadı. Biz KOBİ dediğimiz kategoride bir üreticiyiz. Önemli üretim ve istihdam rakamları sağlayan seramik, vitrifiye gibi dünya pazarında Türk Malı imajını güçlendiren firmalarımızın zaman içerisinde fırın kapattıklarını gördük. Bu firmalar kadar ülke içinde korkunç kayıplardı. Bu nedenle Türkiye’yi üretim merkezinden ziyade ihracat merkezi olarak görerek yeni pazarlara açılmalıyız. Bu noktada hükümetimizin geçmiş hükümetle oranla önemli katkılar sağladığını da söyleye biliriz. On sene önce tüm komşularımızla küs olduğumuz için bu soğukluk ülkenin ticaretine de yansıyordu, bu ilişkilerin normale dönmesi ile bu soğuk bakış aşıldı. Dolayısı ile komşularımızla daha rahat ticaret yapar hale geldik. Bizim de ilk hedefimiz ihracat bunu hem ülkemizdeki arz talep dengesizliği nedeniyle hem de her müteşebbisin olduğu gibi ülkemize değer katmak için istiyoruz. Bu bağlamda fuarlara katılıyor TUSKON organizasyonuyla yurt dışında ikili ilişkiler kuruyor ve mal temin

100

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

ettiğimiz firmalar ile müşteri paslaşmasına gidiyoruz. Bu bağlamda Turkuaz Seramik’e de önemli katkılarından dolayı teşekkür ederiz. “Avrupa’ya yakın en önemli üretici sayılırız. Çünkü lojistikte önemli bir avantajımız var.” İhracat için yakın pazarları incelediğimizde 400 milyonluk nüfusu ile önemli büyüklükte bir Avrupa pazarı var. Bu nüfusun içinde üretici olarak görülen tek ülke İspanya, daha önce İtalyanlarda bu konuda adaydı ama 300 e yakın yapı malzeme üreticisinin kepenk kapatmasıyla İspanya öne çıktı. Bizde Avrupa ya en yakın en önemli üretici sayılırız. Çünkü lojistikte önemli bir avantajımız var. Bir ürün Çin veya Hindistan’dan gitmesi aylar sürerken Türkiye’den bu ulaşım 6 günde gerçekleşiyor. Global krizden önemli ölçüde etkilenen Avrupa’nın elinde 2-3 aylık stok bulundurması beklenemez. Bu nedenle ürün kalitemiz, hızlı hizmetimiz ile öne çıkarak bu büyük azarda söz sahibi olmamız gerekiyor. Avrupa da en önemli etken insan, bunun göstergesi olarak ta 2011 yılında kanunlaşacak olan şuanda yürürlükte olan önemli bir madde var. Bu kanun sektörümüzde boyanın etkisi ile ortaya çıkan kurşunu yasaklıyor. Yani bu konuda ürün kalitesine, sağlıklı olmasına dikkat eden biz Türk üreticilerini bir adım daha öne çıkaracak. Üstelik bu sadece banyo mutfak değil tüm mobilya sektörünü yakından ilgilendiriyor. Bu konuda önlemini alan üreticimize Avrupa’dan gelen talebin artacağını düşünüyorum. “Orada üretmedikçe Rusya’yı önemli bir pazar olarak görme imkânı kalmadı.” Kuzey’e baktığımız da uzun zamandır Rusya ithalata kapılarını kapattı ve üretim merkezi olmak istiyor. Putin; Artık Türkiye’nin kazandığı yeter, ya burada benim vatandaşıma istihdam yaratarak bu pazarda yer alırsın ya


Üretici da ticareti keseceğiz, dedi. Sonuçta 5 milyar dolarlık bavul ticaretini bitirdi. Artık güçlü firmalar Rus pazarında olmak için orada üretime başladı. Küçük ölçekli ticaret yapılsa bile üretim yapmadığınız takdirde Rusya’yı önemli bir pazar olarak değerlendirme imkânı kalmadı. Kırgızistan, Türkmenistan büyüyen ve maddi imkânları yüksek bir pazar niteliği taşıyor. Azerbaycan da doyuma ulaştı, ancak halen ticaret yapılabiliyor. “Her zaman için en çok para kazanılacak yer riskin en fazla olduğu yerdir.” Artık bizim için en iyi ve önemli pazarlar üretimin olmadığı Orta Doğu ve Afrika pazarıdır. Orta Doğu’da en önemli ülke Irak, hemen ardından yenilik isteyen İran gelir. Bu ülkelerinde hem ilişkilerinin sıcak olduğu, hem coğrafi yakınlık Türkiye’yi öne çıkarır ki bu bölgeye hâkim olmalıyız. Bu nerede ise geleceğimizi garanti altına almak demektir. Bu iki ülkeden sonra Libya da olmazsa olmaz kategorisinde görüyorum. Çünkü 15 yılın kapanıklığından doğan ihtiyaçlar bir anda gün yüzüne çıktı ve önemli talep merkezi olarak dikkat çekiyor. Her zaman için en çok para kazanılacak yer riskin en fazla olduğu yerde kar marjları da yüksektir. Bu nedenle en önemli pazarda Afrika olarak değerlendirilebilir. Bu pazardaki riskleri iyi analiz edip göz önünde bulundurarak bu pazara hâkim olmalıyız. Güç demek sadece üretim yapmak demek değildir. Bu nedenle Afrika ülkeleri doğal kaynakları nedeniyle geleceğin güçlü ve talep eden ülkeleri olacaktır.

dir. Eskiden nasıl ucuz yaparız? Oradan buradan çalalım derken bugün ise en kalitelisini nasıl üretiriz düşüncesi öne geçti. Sonra da bunu kalitemizden ödün vermeden nasıl ucuza üretebiliriz diye düşünmeye başladık. “TİMDER ’in gücünün değerini daha iyi anlaması gerekiyor.” TİMDER sektörümüz için gerçekten de önemli bir sivil toplum örgütü, sektöre katkı sağlayan faaliyetleri de bulunuyor. Bu örgütün oluşmasını sağlayan ve yönetimini üstlenen kişilere de baktığımızda, sektörü iyi bilen, nabzını tutan duayenlerden oluşuyor. Özellikle de yapı malzemeleri sektöründe ihtisaslaşmış, üretici ve satıcıyı bir çatı altında toplayan böyle bir sivil toplum örgütümüz daha yok. Örneğin gücünü kullanarak TUSKON gibi devlet desteğini de arkasına alarak yurt dışından müşteriler ile ikili ilişkiler sağlayabilir. Bu şekilde üretici üyelerine yurtdışı pazarından destek olabilir. Dağıtım kanallarındaki rekabetin en büyük nedeni olan talep fazlası arzın en azından bir miktar önüne geçebilir ve bir sivil toplum örgütü olarak yurtdışındaki ilişkilerini güçlendirebilir. Yeter ki elinde bulundurduğu gücü karşı tarafa iyi bir şekilde hissettirerek destek alabilsin.

“Fason isimde basıyoruz ama Made In Turkey’i de gururla basıyoruz.” Bir müşterimiz Türkiye son on yılda ciddi mesafe kat etti, Türk Malı imajı çok gelişti demişti. Evet, özellikle İran, Libya ve Irak gibi ülkelerde Türk Malı kaliteli bir maldır düşüncesi oturdu. Bunu iyi değerlendirmeli iyi bir pazar oluşturan bu ülkelerde ciddi atılımlar göstermeliyiz. Fason isim de basıyoruz ama Made In Turkey’i de gururla basıyoruz. Eskiden fason üretimlerde Almanya, İtalya gibi ülkelerin isimlerini basmak zorunda kalıyorduk ama bunlar eskide kaldı. Bunda Çinliler de bize büyük katkı sağladı. Biz kalite çıtamızı yükselttikçe onlar tüm dünyaya kalitesiz ürünler sundu. Bu gelişim sürecinde elma ve armudun ayrılmasına yardımcı oldu. Tabi ki bu imajı kazanmamızdaki en büyük etken de sanayicilerimizin bakış açısının değişmesiOcak - Mart 2011 / Sayı 73

101


Üretici

Güray Ergün & Orhan Hopa

daha farklı, dikkat çekici tasarımlar oluşturmak ile birlikte ürünlerimizin teknik özelliklerini de yükselttik. Bununla birlikte Pelican Plus’ta tamamlayıcı ürünler de paketinden standart olarak çıkıyor. Pelican Plus’ı kataloglarımızda, fiyat listelerimizde lanse etmemiz ile birlikte olumlu tepkiler ve siparişler almaya başladık. Önümüzdeki süreçte bu ürünlerimizin bayi teşhirlerinde de yer almasıyla birlikte bu markamızın daha da öne çıkacağını öngörüyoruz. İkon’u da daha farklı, fantezi ürünler ile özellikle 2011’in ikinci yarısında daha faal bir marka haline getireceğiz.

Pelikan Yapı Malz. Paz. Tic. Ltd. Şti. Genel Müdürü

N. Kerem Düzgün “Ürünlerimizi Pelikan, Platin ve İkon olmak üzere 3 farklı marka ile pazara sunuyoruz.” 1994 yılında Ege Seramik’in Şişli mağazasında Meriç Esmer Bey’in yanında Mağaza Müdürü olarak çalışmaya başladım. Bu görevimden 6 yıl sonra ayrıldım. 2002 yılında henüz yeni kurulmuş bir şirket olan Pelican Küvet’te Satış ve Pazarlama Müdürü olarak göreve başladım. Yaklaşık 8 yıl bu görevde devam etmemin ardından da 2010 yılı Ocak ayında Pelican Küvet’in Genel Müdürü oldum ve halen bu görevime devam etmekteyim. Ürünlerimizi Pelican, Platin ve İkon olmak üzere 3 farklı marka ile pazara sunuyoruz. Bu markalarımızın yanında 2010 yılı başında da Pelican Plus adıyla bir marka daha oluşturduk. Pelican standart ürünümüzdür, Platin ağırlıklı olarak ekonomik ürünler ile özellikle müteahhitlere yönelik ürünümüzdür, İkon’u aslında bugün Pelican Plus ile faal olan üst segment ürünlerimiz için oluşturmak istemiştik. Ancak bunu tam hayata geçirmeden Pelican Plus’u hayata geçirdik. Bu ürünümüzde

102

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

“Pazarda etkinliğimizi arttırmak için de çok çeşitli bir ürün yelpazesi oluşturduk.” Ürün gamımızda bulunan küvet ve duş tekneleri haricinde hidromasajlı sistemler ve bu ürünün bir üst çıtası olan kompact sistemlere daha fazla yönelmeye başladık. Çünkü küvet ve duş teknesi pazarda ağırlıklı olarak bulunmakta. Bu nedenle özellikle kompact ürünlerde ciddi bir çalışma yaptık. Pazarda etkinliğimizi arttırmak için de çok çeşitli bir ürün yelpazesi oluşturduk. Özellikle ekonomik ürün pazarında Çin mallarıyla rekabet gücümüzü arttırmak için aynı ebattaki ürünlerimizi ekonomik, standart ve lüks olarak üç ayrı kategoride yorumladık. Ebat anlamda aynı olan ürünlerimizi görsel, fonksiyon ve teknik özellikleri ile müşterilerin istediği koşullarda almasına imkân sağlıyoruz. Bu sayede ben Uzakdoğu malını 900TL’ye alıyorum diyen bir müşteriye bu fiyata yerli ürünü de alabilirsin demek ile birlikte bu ürünün özelliklerinin pik noktaya ulaşmış halini 1.700TL’ye de alabilirsin diyoruz. “Bizim sektörümüzde en büyük yanlış; tam rekabet düşüncesi ile hareket edilmesidir.” Bizim ürünlerimiz duş kabinleri ile bir bütünü yansıtıyor. Bu nedenle 2010 yılında bir çalışma yaparak bu pazara da girdik ama bir üretim yaparak değil, kendimize profesyonel partner firmalar seçtik. Biz 10’un üzerinde duş kabin üreticisine fason küvet üretimi yapıyoruz. Hem bu pazarı kaybetmemek hem de gücümüzü bölmemek adına fason üretim yaptığımız bu firmalar ile iş ortaklığımızı genişleterek Pelican markası ile üretim yaptırıyor ve pazara sunuyoruz. Bu sayede parnetlik sistemi ile birbirimize ihtisaslaştığımız kolda destek veriyoruz. Son 1 yıldır iyi bir satış potan-


Üretici siyeli yakalamış olmamız da bu konuda ne kadar doğru bir yola girdiğimizi bize göstermektedir. Sektörümüzün en büyük yanlışı; tam rekabet düşüncesi ile hareket edilmesidir. Örneğin; birçok firma hem küvet hem de duş kabin üretimini benimsemiştir. Halbuki bizim de yapmış olduğumuz gibi birbirinden ayrılmaz ama ayrı sektörler olan bu iki kolda birden faaliyet göstermek yerine kendinize iyi bir partner seçmeniz çok daha yararlıdır. Küvet üreticisi kabin üretimine, kabin üreticisi küvet üretimine nasılsa pazarım hazır diyerek giriş yaptığı sürece zaten yüksek olan talep fazlası üretim daha da büyüyor, pazar daralmaya devam ediyor. Bu iki sektörde de zaten kar marjları çok düşük olduğundan yaptığınız yatırımın karşılığını almanız çok zor olmakla birlikte enerji ve finansmanınızı da ikiye bölerek güç kaybediyorsunuz. Bu nedenle bu yanlış düşünceden sıyrılarak herkesin en iyi yaptığı işle iştigal ederek iş ortaklığı ile birbirini destekleyen firmalar oluşturması gerektiğine inanıyorum. “Üretimi kolay görünse de zorlukları çok olan bir sektörde faaliyet gösteriyoruz.” Üretimi kolay bir ürün olması dolayısıyla merdiven altı dediğimiz üretim koşullarına da çok müsait bir sektörde faaliyet gösteriyoruz. Bu nedenle denetim ve standardizasyon konularında da çok büyük bir açık bulunuyor. En az merdiven altı üretim kadar büyük bir sorunumuzda kalitesiz Uzakdoğu mallarının özellikle de yapı marketler ve bayiler üzerinden pazara sunulmasıdır. Ben Uzakdoğu malları kalitesizdir demiyorum. Ama ülkemizde ithalat yapanlar sadece fiyat odaklı mal temin etmektedir. Bu nedenle de ülkemize giren ürünler hep kalitesiz mallardan oluşuyor. Müşteri market reklamlarda gördüğü küvet + kabin 185TL üstelik birde 12 taksit, bir bayiye gidip ürün beğeniyor 700TL, bu çılgın farklılığın nedenini ne kadar uğraşsanız da müşteriye anlatamazsınız. Bir nihai tüketiciye anlatmayı başarsanız da müteahhit ben bu ürünü koyarım gelen kişi sonra istiyorsa değiştirir diyor. Bunun önüne geçebilmek için Sanayi Bakanlığı başta olmak üzere Ticaret Odaları ve sivil

toplum kuruluşlarının bu konu üzerine daha ciddi bir şekilde eğilmesi gerekmektedir. Bu konuya yeterince değinilmediği takdirde herkes birer birer kapısına kilit vuracak. Sanayi ve dolayısıyla istihdamımız yara almaya devam edecek. Bu sektörde 1 sene içinde 4 veya 5 önemli üretici kepenk kapattı. Kan kaybetmeye devam etmemek için bunların önüne geçilmesi gerekmektedir. Üretimi kolay bir ürün olmakla birlikte çok havaleli ve hacimli ürünler olması nedeniyle gerçektende çok maliyetli bir yapımız bulunuyor. Bir kamyona yükleyebileceğiniz 170x70 küvet sayısı 55 adettir, yapı malzemeleri sektöründe diğer faaliyet gösteren armatür, seramik, vitrifiye ürünleri ile karşılaştırdığımızda arasında çok büyük bir nakliye farkı ortaya çıkmaktadır. Diğer bir açıdan baktığımızda bizim için 1000m2’lik bir üretim tesisi yeterli olmasına rağmen bu üretimimizi stoklamak için 5000m2 gibi bir alana ihtiyaç duyulmaktadır. Yani ortalama ürettim alanınızın 5 katı kadar kapalı stok sahasına ihtiyacınız bulunmaktadır. Dolayısıyla üretimi kolay görünse de zorlukları çok olan bir sektörde faaliyet gösteriyoruz. “Biz bu kadar zor mal ihracat yaparken birilerinin bu kadar kolay ithalat yapması çok vahim bir durumu yansıtıyor.” Çin’den gelen en yoğun ürünler sıralamasında yapı malzemeleri sektörü üçüncü sırada yer alıyor. Biz Avrupa’ya mal satarken bizden birçok standartlar istiyorlar ve bunu gerçektende Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

103


Üretici iyi bir şekilde kontrol ediyorlar. Biz bu kadar zor mal ihracat yaparken birilerinin bu kadar kolay ithalat yapması çok vahim bir durumu yansıtıyor. Bayilerimiz Anadolu yakasında özellikle de Ümraniye bölgesinde faaliyet göstermektedir. Bu bölgenin çevresine baktığımızda da 5 tane yapı market olduğunu görüyoruz. Bu kadar bayinin olduğu bir alana finansman gücü ve bankalarla çalışma imkânları yüksek hatta bulunduğu grubun bünyesinde banka bulunan yapı marketlerin bu kadar yaygınlaşmış olması bu bayilerimizin bütün işini öldürüyor. Bayilerimizle yapmış olduğumuz toplantılarda farkılı olma noktasında çalışma yapmaları gerektiğini anlatmaktayız. Çünkü onlar sizde olmayanlar ile pazara hâkimiyet kurmaya çalışıyorlar. Onun sağlamış olduğu taksit v.b. imkânları sağlayamıyorsan da hiçbir zaman bizim insanımızın o çok sevdiği sıcak, ilgili esnaf olmaktan vazgeçmemelisiniz. Keşke ortaklık kültürümüz olsaydı da o zaman birleşmeler ile yapı marketlerin karşısına benzer yapıda ama insanımızın çok daha tercih edecekleri özelliklerde bir oluşum gerçekleşebilirdi.

Gülsüm Boydor, Kerem Düzgün, Özlem Engün

104

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

Yaptığımız planlamalarda 2011 yılında yoğun bir şekilde ihracata yöneleceğiz. Bu konuda 2010 yılında ciddi bir çalışma yürütmeden önemli bir yol kat ettik. Bu yıl içinde de bu konuya ağırlık vererek profesyonel bir ekiple ihracat pazarında yükselmeyi hedefliyoruz.



Üretici

Güray Ergün & Orhan Hopa

mızın inşaatına başladık. Mayıs 2007’de inşaatımızı tamamlamamız ile 4.000m2 kapalı alanımızın bulunduğu tesisimize taşındık. Bölgede yaşanan imar sorunlarının da aşılmasıyla birlikte buraya 1.000m2 daha bir alan ekleyeceğiz. Aile şirketi olarak 5 kişi ile başladığımız bu yolda bugün 58 kişi ile hizmet veriyoruz. Marmara bölgesinin tamamına servis hizmetimiz bulunuyor. Güney Doğu, Karadeniz, Akdeniz, Ege bölgelerine ise ürünlerimizi kargo yoluyla ulaştırarak bayilerimizin servis hizmeti ile faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.

Pakduş Duş ve Küvet Kabinleri İnş. San. Tic. Ltd. Şti. Genel Müdürü

Ali Soyal Bugünkü durumun aksine arz talebe göre çok düşüktü.Bunun neticesinde edindiğimiz tecrübeler ve kendimize olan güvenimizle beraber kendi işimizi kurma kararına varmamız zor olmadı. Sektöre girişimizi 1991 yılında şimdiki adı Hüppe olan İntermart firmasında çalışmaya başladığım an olarak ifade etmem yerinde olur.O dönemde sektörde bu işle iştigal eden firma sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu. Bugünkü durumun aksine arz talebe göre çok düşüktü.Bunun neticesinde edindiğimiz tecrübeler ve kendimize olan güvenimizle beraber kendi işimizi kurma kararına varmamız zor olmadı. 26 Eylül 1996 yılında, 100m2 bir dükkânda aile şirketi olarak Pakduş’u kurduk. Ürünün üretimi, pazarlaması, montajı dâhil tüm alanlarında ben, kardeşim, babam ve iki arkadaşımızla faaliyet gösteriyorduk. Yaklaşık bir yıl sonra 250m2’lik, 2001 yılında iki katlı 600 m2’lik bir yere geçtik. Sonrasında bu alanın da bize yetersiz geleceğini görerek 2004 yılında şu an Sancaktepe’de üretim ve ofis binamızında içinde olduğu yönetim merkezimizin bulunduğu arsayı satın alarak fabrika-

106

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

Tüm enerjimizi sadece duş kabinlerine yönelttik. Pakduş olarak sadece duş kabinleri üretiyoruz. Çünkü her ürün bir uzmanlık, yeni ekip, servis ve finans gerektiriyor. Elinizdeki 100 birim sermayeyi bir sektörde kullanmanız ile iki veya üç sektörde kullanmanız bir tutulabilir mi? Biz bunun bilincinde olduğumuz için tüm enerjimizi sadece duş kabinlerine yönelttik. Müşterilerimizin beklentilerine cevap vermek, ürünlerin bütünlüğünü sağlamak ve elimizde hazır olan bu pazardan konularında uzman kişiler ile birlikte hizmet vermek için de kendimize partner firmalar belirledik. Bu şekilde hem müşteri beklentilerine cevap veriyor hem de partner firmalarımız ile oluşturduğumuz sinerjiden karşılıklı yararlanıyoruz. Elimde bir miktar birikimim var, nasılsa pazarım hazır diğer ürünleri de üreteceğim dediğinizde karşınızdakilerde aynı yolu izliyor. Sonuç; arz – talep dengesizliği daha da çok büyüyor, yeni yatırımların karşılığı alınmıyor, herkes birbirinin yolunu kesiyor. Çok iş yapmak, çok para kazanmak değildir. Herkes birbirinin işine girmektense kendi konusunda ihtisaslaşarak kendi alanında en kaliteli malı, optimum fiyatla nasıl mal edebilirim onun yolunu aramalıdır. Sermayesini birçok kolda zayıflatmaktansa tek bir alana sermayesini, enerjisini yansıtarak en iyiyi yapmaya çalışmalıdır. Tek bir alanda tüm enerjimiz ile çaba gösteriyor en iyiyi en ucuza üretmenin çözümünü üretmeye çalışmakla biz bunu yapıyoruz. Müşterilerimiz bizden küvet isterse onları kendini sektörde ispatlamış ve aynı anlayışla çalışan partnerimize yönlendiriyoruz. Böylelikle hem birbiriyle bağlantılı bu sektörlerde birbirimize destek veriyor, hem müşterilerimizin talebini karşılıyor, hemde elimizde hazır olan bu pazardan sermayemizi bölmeden ufak kâr marjlarıyla yararlanıyoruz.


Üretici Kabinci ve küvetçiler birleşerek birlikte hareket etmeli, bizimle Çin mallarının arasındaki farklılıkları bayilerimiz aracılığıyla en iyi şekilde lanse etmeliyiz. Biz hep kendi içimizde kavga ettiğimiz için dışarıyı unutuyoruz. Aslında bizlerin hep birlikte Çin’den gelen mallar ile rekabet etmemiz gerekiyor. Bu sadece firmalarımız için değil, aynı zamanda bu ülkenin vatandaşı olduğumuz için üzerimizdeki bir sorumluluktur. Çünkü gelen ürünler kalitesiz ve büyük çoğunluğu sağlıksız. Dolayısıyla hem milli servetimiz çöpe gidiyor hem de insanımızın sağlığını tehdit eden bu ürünler pazarda cirit atıyor. Çin’den mal getiren kişiler bize de geldi. Ben getireyim bu ürünü sana şu fiyata diyor ama benim istediğim kalitede bir ürünü benim aldığım fiyattan ucuza zaten getiremiyor. Onun demek istediği sen fiyatını düşürmek istersen ürünün kalitesini bozarak fiyatını düşürmek için ben sana mal getiririm. Şikâyet sitelerini bir inceleyin. Bütün yapı marketler özellikle tekne ve kabin konusunda yerden yere vuruluyor. Nedeni; bu ürünlerin ana satış noktaları olmasıdır. İnsert ve televizyon reklamlarında görüyoruz. Tekne+kabin 199TL+KDV, almaya gittiğinizde 120TL+KDV’de montaj parası isteniyor. Yani ürünün asıl fiyatı 320TL+KDV bu ürün ile yerli malı bir ürünü yan yana koyun, avantaj ve dezavantajları konusunda müşteriyi bilgilendirin kimse o ürünü almaz. Müşteri 100TL daha verir 2 yıl garantili kabin, 5 yıl garantili tekneyi alır. Bir sorunu olduğunda da karşısında muhatap bulur. Ürünü çöpe atmak veya elverişsiz kullanmak zorunda kalmaz. Denizli’de bir yapı market açıldı. Bayilerimizden biri abi şimdi ne yapacağız dedi. Bende gel gidelim seninle o markete bir kabin alalım dedim. Şaşırdı. Kabini aldık o arkadaşımızın mağazasına kurduk. Markette olduğu gibi de 199TL fiyatını yazdık. Yanına da bizim ürünlerimizden birini monte ettik ve 500TL fiyatını yazdık. Müşteriler geldiğinde yan yana olan bu iki ürünü de inceliyor. Bu 199’luk olanı da çok kalitesiz, adamın elinde kalır diyorlar. Ürünlerin kalitesini görerek karşılaştırma fırsatı bulan hiç kimse ucuz ama kalitesiz bu malı almaya yanaşmadı.Görüldüğü gibi müşteri o karşılaştırmayı yapabildiği takdirde arada iki buçuk kat fiyat farkı olmasına rağmen o ürünü satın almıyor.Bu konuda bilgilendirilmeyen ve sadece baştaki fiyat avantajına kanan çoğu tüketici Çin mallarının istilasına ve yerli imalatçıların da dolaylı olarak imaj kaybına

istemeden de olsa destek vermiş oluyorlar. Bu nedenle hem kabinci ve küvetçiler birleşerek birlikte hareket etmeli, bizimle Çin mallarının arasındaki farklılıkları bayilerimiz aracılığıyla en iyi şekilde lanse etmeliyiz. Biz birbirimizle kavga ettikçe onlar pastadan haksız paylarını almaya devam edecek. Biz kaleciyiz, bayi hangi kaleye top atmak isterse atar. Karşı çıkmaz, sabırla bekleriz. Bu sektörde 20 yıldır çalışmaktayım. Her gün yeni birileri çıkıyor. Küvetçi, kabinci, dolapçı birbirinin işine el atıyor. Artık kimin ne yaptığını takip edemiyorum. Kabin sektöründe yine bir nebze ama küvet sektöründe yılda en az iki defa bir, iki firma olay bir fiyatla piyasaya çıkar, piyasada A firmasının malı 90TL diye bir furya başlar piyasa da bunu hemen değerlendirir. Sonra bir gün gelir 100TL’lik malı 90TL’ye satan o firma da fiyatını 100TL’ye çekmek zorunda kalır ve o furya biter. Biz buna hep sabrederiz. Biz kaleciyiz, bayi hangi kaleye top atmak isterse atar. Karşı çıkmaz, sabırla bekleriz. Çünkü bayimiz, dostumuz, iş ortağımızdır talebine cevap vermek zorunda kalırız. Bu adamların ve Çin malının en büyük zararı bize değil, milletimizedir. Çünkü kalitesi ürünler ile sağlık tehdit edilir, bir süre sonra kullanılmaz hale gelmesiyle ürün yani milli servet çöpe atılır. Bu nedenle bayi arkadaşlarımızın elmayla armudun ayrılması konusunda müşterilerini çok iyi yönlendirmesi gerekiyor. Yapı marketlerle rekabet etmek için o mala prim vermek yerine, dükkânına sokmamalı ve müşteriye 199TL’lik ürün ne anlama geliyor iyi anlatmalıdır. Maliyet kârı diye bakılan şey aslında büyük bir zarar tablosundan başka bir şey değil. Biz ürünlerimizde TSE ve ISO’su olmayan hiçbir malzeme kullanmıyoruz. İkinci kalite bir mal bizim üretimimize giremez. Bizi mahcup etmeyecek firmalar ile çalışırız. Örneğin; 15 yıldır Demsaş metal ile çalışıyoruz. Bu firma alüminyum üretiminde dünya altıncısı konumundadır. Duş kabini imalatı yapan firmalardan bizim haricimizde iki tanesi daha bu firmadan mal alıyor. Geri kalan o kadar üreticinin tercih etmemesinin nedeni ise fiyatının pahalı olmasıdır. Aynı şekilde silikon konusunda da Dow Corning markalı silikonları kullanıyoruz. Bu ürünün birim fiyatı 2,1 Euro’dur, piyasada 1,20 TL’ye de silikon var ama inanın marka değeri ile kaliteli bildiğimiz piyasada bulunan firmaların da ürünlerini test ettik hiçbiri bu ürüne yaklaşamıyor. Diğer firmaların bakış açısı bu büyük bir maliyet artışıOcak - Mart 2011 / Sayı 73

107


Üretici

dır. Bizim bakışımız ise bu maliyet artışı bizim için önemli bir kâr demektir. Nedeni aslında gayet açık ama kimse görmek istemiyor yâda görmüyor. Örneğin; Bakırköy’de bir montaj yaptığımızı düşünelim. 1,2Tl’lik ürün bir yana 2 TL’lik bir silikon kullandık diyelim. Bir ay sonra müşteri; bu silikon kapkara oldu, yıprandı gibi bir şikâyette bulunduğunda mecbur servis göndereceksiniz. Aracın yakıt masrafı, işçilik masrafı, malzeme masrafı bunların hepsini üst üste koyduğunuzda maliyetten ettiğiniz kârın bir anlamı kaldı mı? Maliyet kârı diye bakılan şey aslında büyük bir zarar tablosundan başka bir şey değil. Ar-Ge çalışmalarımız ile sektöre yenilikler katmayı amaçlıyoruz. Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmaları bizim için önemlidir. Satın aldığımız tüm malzememizi belirli testlere tabi tutar malzeme emeğimizin karşılığı alabileceğimiz bir kalitedeyse kullanırız. Böylelikle az önce bahsettiğimiz şekilde işletme körlüğünden ortaya çıkacak bir zarar açığını da engellemiş oluruz. Bugün yapmış olduğumuz bu testlerin sektörümüzde pek uygulandığını zannetmiyorum. Örneğin rulmanlarımızı tuz testine tabi tutarız. Bunu yapmayı bir kenara bırakın varlığından haberi olan firma sayısı bile çok değildir. Ar-Ge çalışmalarımız ile sektöre yenilikler katmayı amaçlıyoruz. Örneğin kabinde lamine cam uygulaması yapmak istiyoruz. Temperli cam sonuçta ufak parçalar halinde de olsa kırılıyor. Lamine cam ise darbe gördüğü yerde yerine yenisini takana kadar kalacaktır. Profilin arkasına bir led koyarak kabini renklendirmek istiyoruz. Bu özellikle de farklı cam

108

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

uygulamalarında çok güzel sonuçlar veriyor. Türkiye’de tik ağacından kabini de ilk biz ürettik ve UNICERA 2008’de de lanse ettik. Farklılığı, görsel zenginliği ile önemli bir talep gören bu ürünümüzün de göstermiş olduğu gibi herkes kendi alanında uzmanlaşmalı ve yenlikler ortaya koymalıdır. Bir müşterimiz aradı. Evine 12 yıl önce bir kabin takmışız, rulmanları arıza yapmış gelip sizden bu rulmanları bulmam mümkün müdür? diye sordu. Bende siz zahmet etmeyin. Ürünümüzü 12 senedir kullanıyorsunuz ve sadece rulmanları arıza yapmış. Ben size hemen ücretsiz olarak bir servis göndereceğim dedim ama ısrarla fabrikamıza gelerek rulmanları kendisi almak istediğini belirtince davet ettik. Geldi rulmanları teslim ettik. Parasını vermek istedi kabul etmedim. Benim buraya asıl gelme amacım size teşekkür etmektir. Bu ürünü 12 yıl önce aldım ve bugün gelip sizde halen bu parçaları bulabiliyorum. Bu nedenle özellikle teşekkür etmek için buraya geldim. dedi. Ürününüzün bu denli dayanıklı olduğunu, müşterilerinizin ürününüze vermiş olduğunuz değeri görmesi ile üç kuruş daha fazla kâr edebilmenin hazzı bir tutulabilir mi? Bugün işin içinde olmasam ve elimde sermayem olsa kesinlikle kabin imalatına girmem. Geçmişte batan firmaların birçoğu projelerde karşımıza çıktı. Örneğin biz fiyat vermişiz 150TL, proje sorumlusu karşımıza 90 TL bir teklif çıkarıyor. Bunu karşınızdaki kişiye izah edemez o projeden iş alamazsınız. Bizde buyurun siz o firmaya bu işi yaptırın diyoruz. Bu öyle bir şey ki insan artık kendinden şüphe ediyor. Bütün maliyetlerimizi inceliyoruz işin


Üretici içinden çıkamıyoruz. Sonunda gördük ki bu firmalar için maliyet hesabında sadece ham malzeme var. Üretim, servis v.s. hiçbir bedeli katmadan fiyat veriyorlar. Biz o zaman anlıyoruz ki bu firma batacak. Ne yazık ki o battığında da yerine aynı anlayışla bir başkası çıkıyor. Kolay bir sektör olarak görülmesi ve bizim insanımızın bakış açısı nedeniyle engellemek te mümkün değil. Yanılmıyorsam 2003 yılında bir arkadaşım geldi. Ali ben kabin sektörüne girmek istiyorum ne dersin? dedi. Bende; 1995-96 yıllarında olsaydı gir derdim ama bugün çok üretici var o yüzden bu işe girilmez, sen yeni bir yatırım yapmak istiyorsan menfez imalatına gir, bende müşterin olur aylık 1.500 menfez alırım dedim. Beni dinlemedi.15 ay geçtikten sonra yukarıda anlattığım malum sebeplerden dolayı iflas etti. Bugün işin içinde olmasam ve elimde sermayem olsa kesinlikle kabin imalatına girmem. Çünkü artık herkesin pastada payı belli, %3-5 aşağı yukarı oynar ama yapacağınız iş artık belirlenmiştir. Yeni bir firmanın bu sektörde yatırımın karşılığını alması, ayakta kalması pek mümkün görünmüyor. Artık hedefimiz ihracat pazarında büyümek. Biz faaliyetlerimize başladığımızdan beri kendimize hep 5 yıllık hedefler belirledik. Baktığımızda bu hedeflerimizi de tutturduk. Bugün aylık 4000 – 4500 adet kabin imalatı yapıyoruz. Artık hedefimiz ihracat pazarında büyümek. Yaklaşık 3 yıldır Türki Cumhuriyetler başta olmak üzere ihracat yapıyoruz. İhracat ülkelerimizi özellikle Orta Doğu ve Avrupa ülkeleriyle genişletmek dünya pazarında daha aktif bir rol oynamayı hedefliyoruz. Bunun için de Basra başta olmak üzere yurtdışı fuarlarına katılmayı planladık. Nisan ayında Irak’a gittiğimde beklentilerimin de ötesinde bir pazar olduğunu gördüm. Para var ama üretim yok. Bununla birlikte Türkleri de mal almak için çok uygun görüyorlar. Şu an Irak’ta özellikle Kuzey Irak güvenli bölge, burada lojistik yapınızı kurarak diğer şehirlerde de güvenlik sorunun aşılmasını beklemek gerekiyor. Bu bekleme sürecinde yaptığınız yatırımın karşılığını almakla birlikte diğer şehirlerde güvenlik sorunun aşılmasıyla Türkiye’ye en az 15 yıllık bir iş çıkacaktır. Biz bu bölgenin Avrupa’sıyız ama özellikle Erbil’deki yatırımlara baktığımda en fazla 8 yıl sonra İstanbul’u geçecek bir şehir olduğuna inanıyorum. Bizim en büyük eksiklerimizden biri kurumsallaşma kültürüne şu ana ka-

dar uzak durmamızdır. Bu konuda ülkemizin önemli markalarının da danışmanlığını yapan bir marka danışmanı ile çalışmaya başladık. Bu konuda yaptığımız araştırmalarda gördük ki bu sadece bizim değil, sektörümüzün eksiğiymiş. Bir müşteri bayiye gittiğinde ben Pakduş istiyorum demediği gibi başka bir firmanın ismini de söyleyemiyor. Çünkü sektörümüzde faaliyet gösteren firmaların markalarını öne çıkarmak gibi bir çalışması hiç olmamış. Önümüzdeki dönemde yeni bir marka ile marka değerimizi yükseltmeyi planlıyoruz. Hizmet konusunda da bizden mal alsın almasın herkese kapımız açıktır. Az veya çok pahalı olabiliriz ama bu bizim hizmet bedelimizdir. Kalitemden pahalı olmayayım fiyat avantajımı kullanayım derdiyle ödün veremem. Sektörümüzde üretim, kapasitesi,satış ve tesis konusunda ilk sıralardayız önümüzde bu anlamda daha iyi firmalar var.Fakat şunu açıkça söyleyebilirim ki hizmet kalitesi olarak ilk sıradayız.Hizmet konusunda da bizden mal alsın almasın herkese kapımız açıktır. Geçtiğimiz günlerde Türkmenistan’da faaliyet gösteren inşaat konusunda en büyük Türk şirketi olan Belde İnşaat’tan aradılar. Adını vermeyeyim bir firmadan mal almışlar,fakat bu firma sorunu çözmek adına servis vermek istememiş.Bizden yardım istendiğinde ben hiç düşünmeden hemen size bir elemanımı gönderiyorum teknik destek konusunda size yardımcı olacaktır dedim. Hiçbir iş birlikteliğimiz olmasa bile ben o kişinin, firmanın aklında kalırım. Bu da bana yeter. Bayilerimize de her zaman söylüyorum. Benden mal almayacaksan da sana teknik destek veririm. Getir o firmanın numunesini, eksisi nedir? Artısı nedir? Söylerim sende malın bir eksiği varsa firmayı uyarır yarın müşterine mahcup olacak bir mal vermezsin. Sektörümüzde marka değeri olan ismini vermek istemediğim bir firma var. Bu firmanın da bir birinci ve ikinci kalite markaları farklıdır ama markalar bazı tekliflerde yer değiştirir. Bir müşteriye teklif verdiğimizde bu karşımıza çıktı ve müşteriyi uyardık. Bana da onun yaptığını yap diyorsan yapayım. Ama kabul etmiyorsan da kusura bakma dedim ve o firmadan bu ürünü sorgulamasını, incelemesini istedim. Sonuçta da biz sözleşmemizi hazırlayarak malı verdik. Yani bu işin içinde olmasına rağmen halen yapılanların farkında olmayan arkadaşlarımız var. Biz bu konuda her zaman için onlara teknik desteğe hazırız. Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

109


Sahadan

Söğüt Seramik Marmara Bölge Müdürü

İlker Yenidede İstanbul 1970 doğumluyum. Profesyonel iş hayatıma Seramik Sektöründe Toprak Holding bünyesinde, Toprak Seramik San. Tic.A.Ş.’ de bayi bölge satış temsilcisi olarak başladım. Firmanın bünyesinde uzun seneler çalıştıktan sonra 2004 yılı sonunda buradaki görevimden ayrıldım. Seramik sektöründe farklı gruplarda görev aldıktan sonra 2009 yılının 2. yarısı itibariyle Yıldızlar Holding bünyesinde Söğütsen Seramik A.Ş.’de Marmara Bölge Müdürü olarak göreve başladım. Türkiye’nin en büyük üretim gücüne sahip bu büyük sanayi grubunun bir çalışanı ve parçası olmak benim için çok büyük mutluluk kaynağıdır. Aslında satış ve pazarlama firmada iletişim köprüsü olarak büyük bir sorumluluk gerektiren görevimizin en önemli unsuru tüm

110

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

Orhan Hopa

bu yapılanları, ekip çalışması çerçevesinde yapmamızdır. Baktığınız zaman seramik sektörü önemli gelişim ve değişimlere sahne oluyor. Bunlar içerisinde en önemlisi ekip çalışmasının bireysel başarıdan çok daha öne çıkmasıdır. Söğütsen Seramik olarak da bizler bu bilinçle hareket edip, yenilikçi ve yaratıcı olan sonuç odaklı çalışan, hedeflerimizi gerçekleştirebilecek etkili, istikrarlı ve başarılı ekipler kurmayı her zaman hedefliyoruz. Rekabetin çok yoğun olduğu bu pazarın zorlukları olduğu kadar, profesyonelce davranıp sağlam adımlar attığımız zaman keyifli yanları da oluyor. Yeni müşteriler, bayiler kazandırmak, satışlarımızı arttırıp bölgenize yeni bir portföy oluşturmak ve pazarın ihtiyacı ve talebi olan ürünleri iyice analiz edip buna uygun üretim ve tanıtım yaparak satışı gerçekleştirmek, oluşan zorlukları da ekip olarak aşmak ve sonucunda en son nokta olan nihai tüketiciyi memnun etmek, biz satışın içerisinde rol alan tüm ekibimizin en keyif aldığı noktadır. Son yıllarda ticaretin kuralları iyiden iyiye değişiyor. Neticede ticaret ile ilgilenen kimse veya şirketler kar elde etmek amacıyla yapmaktadırlar. Serbest piyasa ekonomisindeki bu etkinliğin gerçekleşmesi ise mal pazarları, tedarik pazarları, rekabet pazarları ve iç piyasaların işleyiş ve organizasyonu ile mümkün olmaktadır. Ama en önemli sıkıntı bu değişimlerin sınırlarımız dışında olup daha sonrasında ise karşımıza rakip olarak çıkmasıdır. Yani bir nevi küresel ticaret olayının gerçekleşmesidir. Bunun sonucunda birçok firma bu değişen kurallar çerçevesinde karşınıza rakip olarak çıkmaktadır. Bakıldığı zaman sektörümüzde artık eski kar marjlarının kalmadığını, müşterilerin iyi ve kaliteli malı ucuza almak istediği ve bu talebinde günden güne hızlı bir ivme kazandığını hepimiz görmekteyiz. Bir de değişen ticaret kuralları içersinde artık en iyi reklam müşteri memnuniyetidir. Güven vermek, istikrarlı olmak satılan ürünlerin arkasında olmak hızlı değişen ticari kuralların vazgeçilmezleri olacaktır. Seramik sektöründe rekabet gücü kalite ve verimliliğin arttırılmasına bağlı olarak değişim gösterecektir. Bunu başardığınız an dünya ile rekabet edebilecek bir seviyeye ulaşmış, başta Uzakdoğu ve diğer dünya markaları ile başa baş yarışacak bir duruma gelmiş oluruz. Firmaların ihracat pazarlarına yönelik stratejiler geliştirmeleri, pazarlama departmanlarının yeni tasarım ve ürün geliştirmeye yönelik çalışmalar yapmaları ve fiyata dayalı bir politika izlemeleri sonucunda, firmaların rekabet edebilirliklerinin pozitif yönde etkileneceği kanısındayım.



Sahadan

Orhan Hopa

Ege Seramik Bölge Satış Yöneticisi

Mahir Barış Mücahitoğlu On yıldır inşaat malzemeleri satışı sektöründe çalışıyorum. Çalışma hayatıma Toprak Seramik le başladım, daha sonra sırasıyla Dyo İnşaat Boyaları,Entegre Yapı Kimyasalları firmalarında satış ve pazarlama kadrolarında çalıştım. Son beş yıldır ise Ege Seramik fabrikalarında Istanbul Anadolu ve Batı karadeniz bölge satış sorumlusu olarak çalışma hayatıma devam etmekteyim. Satışta önemli unsurlardan biri de temsilciliğini yapmış olduğunuz firma ile çalışma ortaklarının arasındaki hassas dengeleri koruyabilimektir. Bir yandan firmamın ticari çıkarlarını gözetirken diğer yandan çalışma ortaklarının kar edebilen ,mutlu ticarethaneler haline getirip bu seviyede tutabilmek çalışma ve tecrübe gerektiren zorlu bir iştir.Bu dengeleri sağlayıp kar eden ,fimasından memnun ticarethanelerden oluşan bir bölge oluşturup, sene başında planlanan bütçe hedeflerine ulaşmak ise old-

112

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

ukça keyifli haz veren bir duygudur.Gelişen sektörümüzde faliyet gösteren firmaların en büyük silahının hizmet farklılığı olduğunu gözlemliyorum. Farklı, değişik, yeni fikirler geliştirip, bunları uygulayarak sahaya sunan , üreticilerin ve bayilerinin farklılık yaratıp bir adım öne geçtiğini düşünüyorum. Yeni bir hizmet sunmak veya bir hizmeti farklılaştırmak, firmaların rekabetçi ortamda öne çıkmalarını sağlıyor. Bu tip farklılık yaratan firmalar ticaret kalitesini arttırarak yönlendiriyor. 2010 yılı içerisinde toparlanıp yükselişe geçen piyasaların 2011 yılında da yükselişini devam ettireceğini yatırımların artacağını düşünüyorum. 2011 yılının üreticiler ve bayiler için karlı bir yıl olmasını temenni ederim. Timder dergisine ve çalışanlarına piyasanın nabzını tutan , ilgililerine doğal bilgi kaynağı olması sebebiyle teşekkür ederim.



Sahadan

Güray Ergün işler oluşturuyor. Proje işlerinin yoğunlaşması ile birlikte ticarette artı ve eksi gelişmeler oldu. Artılarına baktığımızda; projelere temsil ettiğimiz markanın yetkilisi ile birlikte gidiyoruz. Bu karşımızdaki proje sorumlusuna ayrı bir güven veriyor. Bununla birlikte üretici satıcı ilişkileri de toplu işler ile birlikte çok değişti. Eskiden sadece üreticinin görevlendirdiği bir satış temsilcisi ile görüşürken bugün firmanın birçok yetkilisi ile görüşebiliyor ve onları yönlendirmeye yönelik görüşlerimizi ifade edebiliyoruz. Bu görüşlerin etkisinde de fabrika direkt olarak piyasanın içinden fikirler aldığı için üretim ve ürün geliştirme planlarını daha sağlıklı yapabiliyor. Eksisine baktığımızda ise en büyük sorun ise kar marjlarının minimum seviyelere düşmüş olmasıdır. Özellikle projelerdeki satış başarısı ürününüzün görselliği ve satıcının ilişkisi ile gerçekleşiyor. Ürün ve fiyatların birbirine yakın olması nedeniyle artık en büyük etken de satıcı ilişkisi oldu. Geçmişte satıcının ürün satışındaki payı %10-15 iken bugün %70’e çıktı.

Bizim insanımız birebir iletişimde ikna olabildiği için satış temsilcilerinin iyi bir bilgi ve ikna kabiliyetine sahip olmalıdır. Profesyonel müşteriler bir ürün için iki marka var ve fiyatları aynıysa öncelikle bu ürünü kullanıp memnun olan veya sorun yaşayan kimse var mıdır? Bunu araştırıyor. Sonrasında ise hangi firma benim malımı tam gününde ve sıkıntısız bir şekilde teslim eder diye düşünüyor. Bu noktada hizmet kalitesini en iyi şekilde yansıtan satıcı başarılı oluyor. Bizim bu konudaki avantajlarımızdan biri de stoklu çalışıyor olmamızdır. Bir müşterinin 10.000m2 ürüne ihtiyacı varsa biz ‘’1.000m2’sini hemen teslim edelim senin işin yürümeye başlasın geri kalanı da belirli bir zaman içinde teslim edeceğiz’’ dediğimizde müşteriye özgüvenimizi hissettirmek ile birlikte işinin de aksamadan yürümesini sağlıyoruz. Sonucunda müşteriye verdiğimiz sözleri de tutmamız ile birlikte gelecek süreçteki işleri için biz bir adım önde oluyoruz. Biz Çanakkale Seramik bayilerinin rakiplerimizden bazı avantajlarımız da bulunuyor. Örneğin Kalesinterflex lüks bir ürün olmasına karşı hafif ve esnek bir ürün olarak dikkat çekmesi ile bizlerin de yönlendirmeleriyle özellikle dış cephelerde önemli bir silahımız oldu. Geçmişte sadece havuzların içinde kullanılacak ürünİkilim Yapı Ürünleri Üretim leri bizden alınır, havuz kenarlarına doğaltaşlar kullanılırdı. Fabrikamızın dış mekanlarda antislip özellikli ürünler üretmesi ve Pazarlama Ltd. Şti. ile birlikte havuzlarda da artık komple çözümler sunabiliyoruz. Satış-Pazarlama Temsilcisi Bu konudaki tek sıkıntımız ise; müşterinin yanlış bir bilince sahip olması. Halen mermer seramikten daha dayanıklı ve kullanışlı bir ürün gibi görülüyor. Halbuki seramik ile mermerin su emme oranları karşılaştırıldığında bu bilginin yanlışlığı çok net bir şekilde ortaya çıkıyor. Seramiğin avantajı sadece bununla da kalmıyor. Uygulaması İş hayatım, 1996 yılında o dönemde sektörde zirvede olarak basit ve mermere oranla fiyatı da daha uygun. Bu nitelendirebileceğimiz bir firma olan Doğan Yapı Malzemeleri’nde nedenle müşterilerimize her zaman bu avantajları müşteri temsilciliği ile başladım. Orada edindiğim üç buçuk yıllık özenle anlatıyor, onların bu bilgilerimizden tecrübenin ardından Sanicor Küvet’te de 1 yıl aynı göreve deyararlanmasıyla birlikte pazarımızı genişletmeye vam ettim. Sonrasında da bir buçuk yıl Enka’da çalışarak 2001 çalışıyoruz.Piyasaları değerlendirdiğimizde 2010 yılında İkilim Yapı’ya transfer oldum. Burada işe başladığım yılı küresel krizin izlerinin atılacağı bir dönem günden bugüne firmamızın ortağı Mehmet Gaziler’den çok şey olduğu için çok büyük umut veren bir yıl değildi. öğrendim. O bizlere satışın nasıl yapılacağını değil nasıl sona Ancak özellikle de projelerin etkinliğiyle sektörüerdiğini, satıcının çeki aldığında değil çek ödendiğinde satışının müzde beklenenin üstünde bir yıl geçirdik. Bu tamamlandığını öğretti. Bir satış hakkında kendisi ile görüşürken yıl da inşaat ve projelerin hareketli geçeceğini, başımıza gelecekleri bize anlatırdı. Biz farklı düşünürdük ama sektörümüz için güzel bir dönem olacağını onun dedikleri çıkardı. Onun bu tecrübeleri ve sonucu gören düşünüyorum. Seçim dolayısıyla kısa bir dönem yaklaşımları bizlerin gelişiminde önemli rol oynadı. Onun gibi durgunluk yaşanacaktır ancak bu yılın geçen düşünmeye, dediklerini yapmaya başladığımızda da bunun yıldan daha güzel rakamlar ile sonuçlanacağını meyvelerini almaya başladık öngörüyorum. Pazarın güzel ve hareketli geçeceğini düşündüğüm bu yıl umarım hep Geçmişte müşteri bize gelirken bugün biz müşteriye gidiyoruz. Esbirlikte, özellikle de toplu işlerde kar marjlarımızı kiden toplu işler diye bir kavram yoktu. Müşteri kitlesi nihai tüketici da biraz daha yukarıya çekebiliriz. ve tali bayilerden oluşuyordu. Bugün ise en büyük pazarları toplu

Faruk Akkan

114

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Ekonominin Nabzı

82. İMSAD Ekonomik Değerlendirme Raporu’ndan alınmıştır.

Musluk Kapanmadıkça Bu Su Sızar Son 2 haftadır, ekonomi yönetimindeki önemli rota ve ekonomi politikası set değişikliğinin detaylarını konuşuyoruz. Görünen o ki, ekim ayı sonu itibariyle Türkiye’nin yıllıklandırılmış cari açığı 40 milyar doları geçtiğinden, sene sonunda da yeni bir Cumhuriyet tarihi rekoru kırılacağı kesinlik kazandığından, 2011 yılında da artışını sürdürecek cari açık sorunu finansal istikrar riskini arttırdı. Bu nedenle, ekim ayı sonunda yayınladığı enflasyon raporunda, 2011 yılında yüzde 7 ve üzerinde seyretme riski gösteren yıllıklandırılmış manşet enflasyon nedeniyle fiyat istikrarına odaklanmanın süreceğine işaret eden Merkez Bankası üst yönetimi, 11 Aralık Cumartesi günü MB Başkanı Yardımcısı Doç. Dr. Erdem Başçı’nın gerçekleştirdiği bir sunumla, yeni bir strateji değişikliği ile finansal istikrar riskini öne çıkardı. Söz konusu finansal istikrar riski, cari açık riskiyle birlikte dünya ekonomisinde artan küresel parasal genişleme riskiyle birlikte, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Babacan’ın ifadesiyle ‘teyakkuza geçirmiş’ durumda. Anlaşılan o ki, ABD Merkez Bankası’nın (FED) gerçekleştirme kararı aldığı 600 milyar dolarlık ikinci parasal genişleme kararı sonrasında, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) tahvil alımı kararı ile, parasal genişleme kervanına katılması, Türk ekonomi yönetiminin de senaryoları ve olasılıkları gözden geçirmesine sebep oldu. Basit bir dille anlatmak gerekirse, aynı apartmanın üst dairelerinde yaşamakta olan 4 komşu, ABD, İngiltere, AB ve Japonya, Noel tatili için muslukları açık unutup evden ayrılmışlar. Bu nedenle, Türkiye, yukarı kat-

116

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

İMSAD Ekonomi Danışmanı Prof. Dr. Kerem Alkin lardaki dört komşunun evini su basarken, istediği kadar izolasyon önlemi alsın, istediği kadar suyun sızmasını önlemeye çalışsın, su eninde sonunda Türkiye’nin bulunduğu kata sızacak bir imkan bulacaktır. Sözün özü, dünya ekonomisinin önde gelen ekonomilerinin merkez bankalarından kaynaklanan bu parasal genişleme süreci 2012 yılı ortalarına kadar sürecek ise, Türk ekonomi yönetiminin alacağı tüm önlemler, ancak bir yere kadar ‘sıcak para’ girişini frenleyecektir. Bankalara cari açık için özel sınırlama Cari açık kaynaklı finansal istikrar riskine karşı, Merkez Bankası temel para politikası faizini aralık ayında yüzde 7’den 6,5’e çekti. Bu sürecin yüzde 6’ya kadar devam edeceği beklentisi kuvvet kazanıyor. Bunun yanı sıra, bankaların topladığı TL mevduatına uygulanan zorunlu karşılık oranlarında da kısa vadeli mevduata uygulanan zorunlu karşılık oranları arttırılarak, bankalara müşterilerini tasarruflarını daha uzun vadeli mevduata bağlamaları için mesaj verildi. Bu kararın yanı sıra, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu’nun (BDDK) aldığı kararla da, gayrimenkul sektöründe, konut kredilerinde konutun değerinin yüzde 75’inden daha fazla, ticari gayrimenkul kredilerinde de gayri-


Ekonominin Nabzı menkulün değerinin yüzde 50’sinden daha fazla oranda kredi kullandırılamayacağı hükmü getirildi. Ayrıca, BDDK veya SPK tarafından lisans belgesi verilmemiş ekspertizlerin gayrimenkul ekspertizliği yapamayacakları hükmüne varıldı. Önceki hafta Cuma günü kamuoyu ile paylaşılan bu yeni düzenlemeleri, geçtiğimiz hafta, bu defa bankalara 2011 yılında reel sektöre kullandıracakları kredileri yüzde 2025’den daha fazla arttırmamaları için de uyarı geldi. Bakan Babacan Çarşamba öğleden sonra Ankara’da 49 bankacı ile bir araya geldi ve bu toplantıda bankacılara, ekonomiye kullandırdıkları kredi hacminin Türkiye’nin cari açığını nasıl etkilediğine dair Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz tarafından sunum yapıldı. Bu sunuma göre, eğer bankalar yüzde 25’i geçmeyecek oranda 2011 yılında 2010 yılına göre kredi hacmini arttırmaya dikkat ederler ise, Türkiye 2011 yılı cari açık/GSYH oranı olan yüzde 5,4’ü aşmayacak. Ancak, 2010 yılında gerçekleştirdikleri gibi, bankalar 2011 yılında da kredi hacmini yüzde 30 ve üzerinde arttırlar ise, Türkiye’nin cari açığı yüzde 7,5 ve üzerine çıkacak. Uluslararası ekonomi çevrelerinde söz konusu cari açık/GSYH oranı için kritik risk seviyesi yüzde 6 olarak tanımlandığına göre, Türkiye’nin bu oranı da geçen bir cari açık sorunuyla baş etmeye çalışması, hiç şüphesiz Türk ekonomisinin uluslararası alandaki kredibilitesini olumsuz yönde etkileyecek. Bankalar, bu konuda bilgilendirilmiş olmalarına rağmen, işleri hayli zor. Türkiye’de genel anlamda faizler düşerken, tasarruf sahiplerinin mevduat faiz geliri de azalırken, tasarruf sahiplerinin o bankadan bu bankaya dolaşmamaları için, müşterinin bir bankayı terk etmemesi için, bankalar müşteriyi memnun edecek yeni çözümler üretmeye çalışacaklar. Ve, konut mu, otomobil mi, tüketici kredileri mi, yoksa KOBİ kredileri mi hangi kredi türünü kısmaları gerekiyor, bu konuya da cevap bulmaya çalışacaklar. Üstelik, bankaların aldıkları tedbirler beğenilmez ise, ekonomi yönetimi daha sert tedbirlerin de geleceğini açıkça belirtmiş durumda. Bu atılan adımların, Türkiye’ye sıcak para girişini ne ölçüde kestiği ve cari açıktaki büyümeyi ne ölçüde yavaşlattığını birlikte göreceğiz.

Çin’den AB’ye uyarı Çin, Avrupa Birliği’ne kıtanın içinde bulunduğu borç krizinden kaygı duyduğunu bildirmiş durumda. Geçtiğimiz hafta Pekin’de gerçekleştirilen Çin-AB Ekonomi ve Ticaret Konferansı’nda konuşan Çin Ticaret Bakanı Chen Deming, Pekin hükümetinin endişelerini dile getirdi. Chen, Çin’in Avrupa’nın krizden çıkabilmek için pratik önlemler alıp almayacağını görmek istediğini söyledi. Konferansta konuşan bazı Çinli yetkililerse Avrupa’da şu ana kadar atılan adımların yerinde olduğunu ve ekonomik işbirliğinin her iki tarafın da çıkarına olacağını belirtti. Konferansta ayrıca AB ve Çin, ticaret, yatırım ve gümrük uygulamaları konusunda işbirliği kararı aldı. Avrupa Birliği yetkilileri, Çin’in ileri teknoloji ürünlerinde kullanılan nadir bulunan mineralleri sağlamayı sürdüreceği konusunda da söz verdiğini belirttiler. Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu IMF, borç krizine giren İrlanda ve Yunanistan’ı kurtarmak için harekete geçmişti. İspanya ve Portekiz gibi ülkelerde halen süren sorunlar, Euro para biriminin geleceği konusunda kaygılara yol açıyor. Yabancı yatırımlarını Euro ile yapan Çin, Yunanistan gibi krizdeki ülkelere tahvillerini satın alarak yardımcı olabileceğini açıklamıştı. Avrupa Birliği, Çin’in en çok ihracat yaptığı bölgelerden. Avrupa’nın, Amerika’dan sonraki ikinci büyük ticaret ortağı ise Çin. Bu nedenle, AB Çin’in hem desteğini alırken, bir yandan da uyarılarına kulak vermek zorunda. Aksi durumda, Çin’in AB’ye yönelik eleştirilerini güçlendirmesi, euronun değer kaybını hızlandıracak yeni bir sürecin gerekçesi olabilir.

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

117


Etkin Yönetim

Kurumsallaşma Yazı Dizisi Bölüm 2

Bir İşletme Nasıl Kurumsallaşır? menin tüm stratejik kararlarına ve faaliyetlerine yön veren vizyon, ana amacı ve üstlendiği ana görevini tanımlayan misyon, faaliyetlerini yürütürken uyacağını beyan ettiği kavramları içeren ilke ve değerler yine faaliyetini yürütürken izlediği yol ve yöntemleri yansıtan politikalar ve hedeflerine ulaşmak için sürdüreceği uygulamalar açısından belirli bir niteliğe, canlılığa ve sürekliliğe sahip olmasıdır. Kavram açıklamalarına bakıldığında çok da kolay gerçekleşmeyeceği anlaşılan kurumsallaşma, aslına bakılırsa, kişinin kendisinde başlar. Şirket kurucularındaki veya yönetimindeki oluşacak kurumsal düşünce yapısı kurumsal işletme kültürünün oluşumunda başlıca etkendir.

Atakan GENÇ Endüstri Yüksek Mühendisi Yıldız Teknik Üniversitesi - Doktora STRATEJİTEK Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri – Yönetici Ortak agenc@stratejitek.com Yazımızın başlığındaki “Bir işletme nasıl kurumsallaşır?” sorusundan önce cevaplamamız gereken bir başka soru da “Kurumsallaşmak gerekli midir?”. Tabii olarak bunu cevaplayabilmek için öncelikle oldukça popüler bir ifade olan kurumsallaşma kavramı üzerinde durmak yerinde olacaktır. Evet, popüler bir ifade. Çünkü hemen hemen her işletmede özellikle de aile işletmelerinde problemler karşısında ilk telaffuz edilen ifade kurumsallaşmadır. Sağlandığı takdirde her sorunun üstesinden gelineceğine inanılan (?) bu kavram nedir peki… Kurumsallaşma; bir işletmenin, faaliyetlerini kişilerin varlığına bağımlı olmadan sürdürebilmesini ve geliştirebilmesini sağlayan bir yapı oluşturması olarak tanımlanabilir. Farklı bir bakış açısıyla kurumsallaşma, işlet-

118

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

Sorumuza geri dönelim, kurumsallaşma gerekli midir? Aslına bakılırsa, her işletme bu sorunun cevabını kendisi verecektir. Bu tamamen sermayedarların işletmeden beklentileriyle alakalı bir durum ve tercih meselesidir. Belirli bir büyüklüğe kadar kurucu / kurucular ve çevresindeki kısıtlı sayıda çalışanı ile hızlı ilerleyen işletmeler, büyüme arttıkça sorunlar yaşamaya başlarlar. Başlangıçta, büyümenin ne zaman gerçekleşeceği ve bu durumda neler yapılacağı hakkında planları bulunmadığından, sorun ortaya çıktıkça tek tek çözülür, işletme yoluna devam eder. Ancak bütüncül bir yaklaşım olmadığından, işletme zamanla şişmanlar, hatta “obez” halini alır ve kontrolü zorlaşır. Bunun yanında, kurucuya / kuruculara bağlı olarak hayatını sürdüren işletme, ondan uzaklaştığında veya onu kaybettiğinde krize girer. Bir kısmı da krizden çıkamaz ve hayatı sona erer. Özellikle aile işletmelerinin yaşam sürelerinin kısa olması, günümüz iş dünyasında şöyle bir değerlendirmenin yapılmasına neden olmuştur: “Aile işletmelerini birinci nesil kurar, ikinci nesil miras alır ve durumu idare eder, üçüncü nesil ise bitirir, yani satarak kalanıyla yaşamına devam etmeye çalışır.” Yandaki araştırma sonucu yapı malzemeleri sektörü için bu ifadeyi doğrular niteliktedir. İstanbul’daki yapı malzemesi firmalarının %75’ini birinci nesil yönetirken, üçüncü nesil ve üzeri-


Etkin Yönetim nin yönettiği firma sayısı %6 düzeyindedir. Kurumsallaşma, işletmenin büyümeye başladığı noktada oluşmaya başlaması gereken bir olgudur. Bu noktaya gelmemiş işletmelerin kurumsallaşma çabası göstermesi gerekmeyebilir. Çünkü kurumsallaşma, belirli bir bürokrasi ve iş yükünü kendi yapısını sürdürmek için zorunlu kılar. Büyük işletmelerde bu kendi başına küçük bir alan kaplayacağından rahatsızlık oluşturmaz, aksine büyüklüğü korumak için gereklidir. Ancak çok küçük işletmeleri bu bürokrasi ve iş yükü, işin esası olan işlemlerden daha fazla meşgul ederse işletmenin pratikliği azalır, hantallaşır. O halde kurumsallaşmanın gerekliliği, bizzat işletmenin kendi durumuna bağlıdır. Eğer işletmenin büyüme gibi bir derdi yok ise, gün geçtikçe artan sorunlarla karşılaşma riski de düşük olacaktır. Bu bakımdan düşünüldüğünde büyüme yoksa problem yok, problem yoksa da kurumsallaşmaya ihtiyaç yok diye düşünülebilir. İşte bu açıdan bakıldığında kurumsallaşmanın neden bir tercih meselesi olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, hiç kimsenin kurumsallaşmamayı tercih etme yönünde oy kullanacağına inanmak zor. Biliyoruz ki, büyüyemeyen firmalar artan rekabet karşısında daha kısa ömürlü olmaktadırlar. Kısa ömürlü bir firma olmak ise hiç kimsenin arzu etmeyeceği durumdur.

İşletme bir bütün olduğuna göre, ona uygulanacak bir yapı değişikliğinin de tamamını kapsaması gerekecektir. Aksi takdirde gerçek bir değişim sağlanamaz. Kurumsallaşma da bir yapısal değişim olduğundan, bunun yukarıda bahsedilen her iki yapı öğesine de uygulanması gerekir. Tabiatıyla yapının farklı katmanları için düşünülen yapı değişiklikleri de, farklı metotlar ile yapılmak zorundadır.

O halde, Kurumsallaşma gereklidir. Ancak nasıl?

Kurumsallaşmanın gerçekleşmesindeki en önemli araç değişimdir. Girdi, işletmenin ilk halidir. Müşteri işletmenin kurucusu (veya aile), çalışanları ve diğer paydaşlarıdır. Kaynaklar, insan gücü ve finanstır. Çıktı, işletmenin kurumsallaşmış halidir. Değişim kurumsallaşma sürecinde birçok şekilde ortaya çıkabilmektedir. Bu değişimler çalışanların niteliği ve firmanın süreçlerinde olmaktadır. Süreçler ilk önce daha küçük parçalara ayrılır ve her bir süreç parçasında kurumsallaşma için değişim prosedürleri uygulanır. Bu işletmenin süreç yönetimi kısmının kurumsallaşmasıdır. Kurumsallaşmanın bir diğer adımı ise personelin kurumsallaşmasıdır. İnsan kaynaklarındaki entelektüel sermaye artışı akabinde personeli hedefler ve planlar doğrultusunda personelin kurumsallık kazanması sağlanabilir. Değişim prosesinde her iki tarafında kurumsallık süreci tamamlandığında işletmemiz artık kurumsallık için ön şartları sağlamıştır ve daha sağlam bir profil üzerinde kurumsallık aşaması yükselebilmektedir. Sonuç olarak, işletmelerin gelişmesi, sürekliliğinin ve nesillere devrinin sağlanabilmesi için, kurumsallaşması zorunludur.

İşletmelerde yapılan işler iki ana kategoriye ayrılır: - Üst yapıyı oluşturan karar vericilerin çeşitli ihtiyaç ve sorunlara karşılık olarak aldıkları kararlar - Alt yapıyı oluşturan uygulayıcılar ise bu kararları yerine getirerek bir dizi operasyon gerçekleştirirler.

Kurumsallaşma ise, işletmenin tüm süreç ve işlevlerini tanımlayan ve disipline ederek sistem haline getiren bir anlayıştır. Bu anlayışın, işletmenin günlük operasyonlarından ayrılarak başlı başına bir süreç haline getirilmesi, süreç yönetiminin yöntem ve sistematiği ile uygulanması gerekmektedir. Halen yaşayan birçok örnek göstermektedir ki, kurumsallaşma amacına böyle bir strateji ile ulaşılabilir.

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

119


Hukuken

Tebligat Ama Nereye? Yıllardan beri vekil olarak işlerinizi ve bilhassa işletmenizin tahsil edilmesi gereken alacaklarını icra takibine konu etmesi için teslim ettiğiniz avukatları aradığınızda sık sık duyduğunuz sözcüklerden biri de “Tebligat yapılamıyor” cümlesidir. Tebligatın nereye ve kime yapılacağı hususu aslında münhasır bir kanunun yani 7201 s. Kanun’un düzenlemesi altında olan bir konudur. Anca uygulamada tebligat yapılamaması sorunu, temel olarak ülkenin yaşadığı sosyal hayattaki hızlı değişimin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu sorun neredeyse icra takibinin kronik hale gelmiş bir problemi olarak yıllardan beri hem yargı ve icra merilerinin hem de avukatlarla, nihayetinde iş sahiplerinin ciddi maddi kayıplara ve zaman kaybına uğramalarının temel nedenidir. Konu üzerinde uzun yıllardan beri devam etmekte olan tartışmalar ve yasama organı nezdindeki girişimler bu yasama döneminde nihayet kanunlaşmıştır. Bu çerçevede; Bugün için yürürlüğe giren en önemli düzenleme her türlü şahıs bakımından tebligatın bilinen son adreste yapılması hususundadır. Bilinen en son adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilmeye başlanmış ve tebligatın buraya yapılması zorunlu hale gelmiştir. Bu nedene Nüfus Müdürlüğü nezdinde tutulmaya başlanılan adres kayıt sistemindeki adresinizin güncel olmasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimsenin, adresini değiştirmesi durumunda, yeni adresini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmesi gerekmektedir. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılacaktır. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılacak ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılacaktır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılacaktır. Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınacaktır. Yine ilginç bir düzenleme de tapudaki işlemlerde beyan edilen adresler bakımından getirilmiştir. Tapuda kayıtlı taşınmazların veya miras, istimlak, cebrî icra veya mahkeme ilâmı ile iktisapta bulunan hak sahipleri, adreslerini ve değiştirdikleri takdirde yenisini,bulunduklarıyerintapuidaresinebildirmeyemecburtutulmaktadır. Kanun yürürlüğe girmiş olması nedeniyle davetiye veya tebliğ evrakı, bu suretle bilinen son adrese gönderilmeye başlanacaktır. Hak sahiplerinin adres bildirmemeleri hâlinde adres kayıt sistemindeki adresleri tebligat adresleri olarak kabul edilecektir. Daha önce yurt dışındaki adresine tebligat yapılmış Türk vatandaşı, yurt dışı adresini değiştirir ve bunu tebliğ çıkaran mercie bildirmez, adres kayıt sisteminden de yerleşim yeri adresi tespit edilemezse, bu kişinin yurt dışında daha önce tebligat yapılan adresine Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğunca gönderilen bildirimin adrese ulaştığının belgelendiği tarihten itiba-

120

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

TİMDER Hukuk Danışmanı Avukat Murat Çelikten murat@murathukuk.com

ren otuz gün sonra tebligat yapılmış sayılacaktır. Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, özel bütçeli idareler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, sosyal güvenlik kurumları ile il özel idareleri, belediyeler, köy hükmî şahsiyetleri, barolar ve noterler tarafından yapılacak elektronik ortam da dâhil tüm tebligat, bu Kanun hükümlerine göre Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü veya memur vasıtasıyla yapılabilir hale gelmiştir Ancak bu elektronik ortamda tebligata ilişkin hüküm yayımı tarihinden bir yıl sonra yani 19.01.2012 tarihinde yürürlüğe girecektir. Gerçek kişiler bakımından elektronik yolla tebligat seçeneği bir zorunluluk olmamasına rağmen, Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlere elektronik yolla tebligat yapılması zorunludur. Kanun, anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlere elektronik yolla tebligat yapılması bakımından getirilen zorunluluğu ise 19.01.2013 tarihinde yürürlüğe girmesini öngörmektedir. Bir başka anlatımla bu tarihten sonra anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlere ödeme emirleri dahil ancak bununla sınırlı olmamak üzere vergi dairesi, sosyal güvenlik kurumu, v.b. birçok kamu dairesinden ve şaşıracaksınız ama icra dairelerinden ödeme emirleri elektronik posta adresinize gönderilecektir. Hemen aklınıza eğer postayı alamadıysam, posta serverda kaybolduysa, v.b. sorular geldiğine eminim…..Kanun’a göre elektronik yolla tebligat muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacaktır. Dolayısıyla burada da ispat sorunu ortaya çıkacak ve eminim ki önümüzdeki dönemde sık sık konu tartışılmaya başlanacaktır. Her ay işletmelerinizde onlarca tebligat ile uğraşan sizleri, uygulamaya giren ve girecek düzenlemeler konusunda aydınlatmaya çalıştığımız bu yazının sizlere kolaylıklar sağlayacağını umut ediyoruz.



İletişimde İletişim

Bayrak Protokolü Üzerine Yazı Dizisi Bölüm 2 Büyük Önder Atatürk’ün İzmir’de yaşadığı bir olay ve örnek davranışı. 10 Eylül 1922. Mustafa Kemal İzmir’dedir. Dinlenmesi için hazırlanan konağa girerken önüne serilmiş Yunan bayrağını görür. “Bu nedir ?” “Yunan Bayrağı, Paşam. Bu eve yerleşen Yunan Kralı Konstantin, bu taşlığa serilen Türk bayrağını çiğneyerek geçmişti.” “O, hata etmiş. Ben bu hatayı tekrar edemem.” “Bayrak, bir ulusun onurudur. Ne olursa olsun yerlere serilemez ve çiğnenemez.”

Türk Bayrağı Protokolüne kaldığımız yerden devam ediyoruz… Türk bayrağı öyle her yere çekilemez, her yere örtülmez, belli kuralları ve özel bir protokolü vardır. “ Her ülkenin bayrağı onun tarihini, mücadelesini ve bağımsızlığını anlatır.” TÜRK BAYRAĞI NERELERE ÇEKİLMEZ ? Cumhurbaşkanının bulunduğu yerde ve kortejde, sıfatı ne olursa olsun kimse makam taşıtına bayrak veya fors çekemez. Çünkü orada sadece Cumhurbaşkanının makam taşıtına bayrak çekilir. Makam sahibi içinde olmadıkça taşıta bayrak çekilmez. Makam sahibi içinde olsa da,özel gezilerde taşıta bayrak çekilmez, bu ancak resmi gezilerde mümkündür. Kamu kuruluşlarının yöneticileri makam otomobillerine Türk Bayrağı çekemezler.

122

Almila Dalkılıç almilad@yahoo.com

bayrağı binanın ön yüzüne göre sağdaki ilk direğe çekilir. İkiden çok yabancı devlet bayrağının Türk bayrağı ile birlikte çekilmesi durumunda diğer devletlerin bayrakları,Türk bayrağının soluna türkçe alfabetik sıraya göre çekilmelidir. DİREK SAYISINA GÖRE; Bina önünde bayrak direği iki veya dört veya daha fazla ise ,Türk Bayrağı bina önyüzüne göre sağ başa çekilir. Ancak bayrak direği üç adetse ,Türk bayrağı ortadaki direğe çekilir.

BAYRAK ÇEKİLECEK ve KOYULACAK YERLER Birden çok resmi dairenin bulunduğu binaya tek bayrak çekilir. Tören alanlarında, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında, siyasi partilerin merkez il ve ilçe örgütlerinde, fabrikalarda ve işletmelerde Ulusal bayram,Genel Tatil ve hafta tatili günlerinde bayrak çekilir.

KURUMSAL BAYRAK NEDİR ? KULLANIM ŞEKLİ NASIL OLMALIDIR ? Kurumsal bayrak, boyu eninin bir buçuk katı olan ve üzerinde resmî ya da özel kuruluşun tescil edilmiş yazı, işaret, resim, rumuz veya amblemi olan kurumu tanıtıcı özel bayraktır Kurumsal bayrağın ebadı Türk bayrağından büyük, direği de Türk bayrağı direğinden daha yüksek olamaz. Kurumsal bayrak tescil edilmedikçe kullanılamaz. Bina önüne kurumsal bayrak çekilecekse en az iki direk bulunmalıdır sağdaki direğe Türk bayrağı çekilmelidir. Kurumsal bayrak direklerinin tepesinde ay yıldız olmaz. Makam sahibi yöneticilerin odalarında çalışma masalarının sol gerisine konulmalıdır.

BAYRAK PROTOKOLÜNDE; Resmî bir konferans ve toplantıda platforma Türk Bayrağı konulması gerektiğinde, Bayrak konuşmacının mutlaka sağ tarafına konulmalıdır. Resmî ziyaret ve törenlerde konuk devlet bayrağı, tören alanındaki şeref locasına veya konuğun kaldığı binanın ana girişine yüzümüzü döndüğümüzde Türk Bayrağının solunda yer alacak şekilde konumlanmalıdır. Uluslar arası toplantılarda, konferans ve fuarlarda yabancı devlet bayrakları ancak Türk bayrağı ile birlikte çekilebilir. Bu durumda Türk

İÇ MEKAN BAYRAKLARI İç mekanda kullanılan bayrakların üretiminde kalın ve parlak saten türü kumaşlar tercih edilir. Masa Bayrakları standart olup 15cmX22,5 cm ebatında tek kat ve çift kat kumaştan yapılır. Masa Bayraklarının üretiminde dijital baskı tekniği veya Serigrafi baskı metodu kullanılır. İç mekanlarda kullanılmak üzere kırlangıç, beşgen, oval, üçgen ve kare flama yapılmaktadır. Bunlar tek kat kumaştan ve kenarları sıcak kesim ile yapılmaktadır. Dijital baskı ve emprime baskı teknikleri ile iç mekan flamaları imal edilmektedir.

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Bayi Vizyonu

Stok Maliyeti SERVİS Eğitim & Danışmanlık Eğitim Uzmanı Çetin Cinemre cetinc@ttmail.com / admin@servisegitim.com

Stok maliyeti, inşaat veya tesisat malzemesinin stokta beklemesinin maliyetidir. Bayi veya satıcı, satın aldığı malzemeyi hemen satamaz. Belli miktardaki malzemeyi bir süre stoğunda tutmak zorundadır. Bunun maliyeti önemlidir ve bilinmelidir. Önce malzemenin ortalama olarak stokta beklediği süreyi bulmak gereklidir. Bunun için stok devir katsayısı hesaplanmalıdır; Stok Devir Katsayısı =

Satılan Malzemenin Maliyeti (Dönem başı stoğu + Dönem sonu stoğu) : 2

Satılan malzemenin maliyeti; dönem başı malzeme stoğu ile dönem içinde satın alınan malzemenin toplamından dönem sonu malzeme stoğunun çıkarılması ile bulunur. Dönem başı ve dönem sonu stok rakamlarında, stoğa giriş maliyeti baz alınmalıdır. Stok Devir Hızı =

365 gün Katsayı

Malzemenin stokta beklediği gün sayısı, ne kadar az olursa; stok maliyeti o kadar düşer. Demek ki malzeme stokta fazla beklemeden satılıyor. Yani stok devir hızı yüksek. Bu, malzeme maliyeti ve malzeme karlılığı açısından çok olumlu bir göstergedir. Mağazanın karlılığını da arttıran bir etki yaratır. Satıcılar genellikle satın alma maliyetlerini bilirler ve bu bilginin kendileri için yeterli olduğunu düşünürler. Ancak malzeme maliyeti, sadece satın alma maliyeti olarak kabul edilemez. Gerçek maliyet, stok maliyetinin de ölçülmesi ile ortaya çıkar. Satın alma maliyeti ile stok maliyetinin toplamı, inşaat ve tesisat malzemesinin maliyetini verir.

= ........... Gün

Dönemin bir yıl olduğu varsayılırsa, 365 günün katsayıya bölünmesi ile çıkan rakam, malzemenin ortalama olarak stokta kaldığı (satış için beklediği) gün sayısını verir. Buna stok devir hızı veya çevrim hızı denir. Dönem içinde satın alınan malzemenin parasal değeri kadar alternatif yatırım araçlarından (mevduat faizi, repo, bono, hisse senedi, tahvil, döviz vb) .... günde (stok devir hızı) sağlanacak getiri, malzemenin stok maliyetini ortaya koyar. Bayi veya satıcı elindeki para ile stok yapmak yerine; döviz, tahvil, hisse senedi alsaydı; bankada vadeli mevduat hesabı açsaydı aynı sürede (yani malzemenin ortalama olarak

124

stokta kaldığı sürede) ne kadar gelir elde edecekti? En yüksek getiri hangi yatırım aracından sağlanacak ise, stok maliyetinin hesaplanmasında o yatırım aracı baz alınmalıdır.

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

Stok maliyeti konusunda şunlar sorgulanmalıdır: Enflasyonist ortamda (para ile para kazanılan ortamda) alternatif yatırım araçlarının getirileri yüksek olduğu için, inşaat ve tesisat malzemesinde yüksek stok bulundurmak doğru değildir. Stok miktarı düşük tutulmalıdır. Stokta bekleyen malzemenin de enflasyonist etki nedeniyle fiyatı artar. Ancak belli bir dönemde malzemeye para bağlayarak elde edilen kazancın, aynı dönemde diğer yatırım araçlarından elde edilecek kazanç ile kıyaslanması gereklidir. Hangi kazanç daha yüksektir?


Bayi Vizyonu Genellikle enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde insanlar, işlerine yatırım yaparak risk almak istemezler. Döviz alarak, repo yaparak oturdukları yerden rahat para kazanmayı tercih ederler. İnşaat ve tesisat malzemesi satan, bunu bir iş ve meslek olarak seçen, ailesinin geçimini buna bağlayan bir satıcı; bu işi yapmaya devam edecekse belli bir stok miktarı (optimum stok) ile çalışmak zorundadır. Optimum stok, bir yandan müşteri memnuniyetini bozmayacak, öte yandan ise mağazanın karlılığını düşürmeyecek miktardaki stok demektir. İnşaat ve tesisat sektöründe stoksuz çalışmak olanaksızdır. Mağazasında hiç stok tutmayan, sadece teşhire yetecek kadar malzeme bulunduran, sipariş sistemi ile çalışan bir satıcının; müşteri beklentilerini karşılaması ve onu memnun etmesi düşünülemez. Rekabet ortamında, düşük stokla çalışmak her zaman bir risktir. Stok miktarı belirlenirken mevsimsel etkenler dikkate alınmalıdır. Eskiden “inşaat mevsimi” vardı. Kış koşulları sert olduğu için inşaatlar kışın durur, baharla birlikte başlardı. Şimdi

inşaat teknolojisinin gelişmesi ile birlikte on iki ayın tümünde inşaat yapılabilmektedir. Yaz aylarında inşaat sektöründeki hareketlilik çok arttığı için inşaat ve tesisat malzemelerinin satışlarının da yükseldiği bilinmektedir. Bu nedenle yaz öncesinde stok miktarının arttırılması gereklidir. İnşaat ve tesisat malzemelerindeki çeşitlilik çok fazladır. Yılın hangi dönemlerinde hangi malzemenin sürümünün fazla olacağı öngörülmeli ve dönem öncesi stok miktarı arttırılmalıdır. Örneğin, yazlıkların yoğun olduğu bölgelerde haziran-ekim ayları arasında inşaat yapılamaz. Bu bölgedeki bir satıcı bu aylarda stoklarını düşük tutmalıdır. İnşaat sektörü, ekonominin lokomotif sektörlerinden biridir. Sektördeki gelişme, büyüme; ekonomi üzerinde itici, sürükleyici etki yaratır. Son aylarda yaşadığımız ekonomik krizden çıkış sürecinde inşaat sektörünün etkisi ve katkısı yadsınamaz. Bu bağlamda sektörde etkinlik gösteren üretici ve satıcıların daha iyi bir gelecek için kendilerini hazırlamaları ve artan rekabeti dikkate alarak fark yaratmanın yollarını aramaları, bunun için de vizyon sahibi olmaları gereği ortaya çıkmaktadır.

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

125


Sağlıklı Yaşam

Kış Hastalıklarından Korunun Havaların soğuması ve yağışların başlaması ile birlikte “kış hastalıkları” olarak adlandırdığımız rahatsızlıklar da görülmeye başlar. İlk olarak, sonbaharla beraber salgın halinde görülmeye başlayan virüs enfeksiyonları gelir ki; grip bu hastalıkların en sık görülen formudur. Griple beraber nezle ve soğuk algınlığı denilen virüs enfeksiyonları çok sık görülmeye başlanır. Bu tip solunum yolu enfeksiyonlarının, soğuk ve nemli havada uzun süre canlı kalması ve çok çabuk bulaşması nedeniyle genellikle salgınlar halinde gözlenir. Bu salgınlar küçük bölgesel yayılımlar gösterebileceği gibi kıtalararası “pandemi” denilen büyük salgınlar halinde de görülebilir. Bu tip virüs enfeksiyonları hafif soğuk algınlığı bulgularından çok, ağır solunum yetersizliğine gidecek kadar değişik klinik tablolar oluşturabilir. Örneğin aldığımız virüs enfeksiyonu sonrası yalnızca hapşırma, sulu burun akıntısı ve kırgınlık olabileceği gibi yüksek ateş, öksürük, aşırı halsizlik, kas ağrıları ve krampları, şiddetli baş ağrısı, nefes darlığı hatta solunum yetersizliği görülebilir. Yine bu tip virüs enfeksiyonlarının sonucunda hastalık komplikasyonu olarak zatürre, bronşit ve menenjit gibi hastalıklar da daha sık görülmeye başlar. Bu tip hastalıklar grip sonrası görülebileceği gibi kış aylarında da sıkça görülür. Kış aylarının başlaması ile birlikte kızamık, kızamıkçık, su çiçeği, kabakulak ve 5. hastalık gibi çocuk hastalıkları da görülmeye başlanır. Bu hastalıklar hem soğuk hava ile birlikte vücut direncinin düşmesi, hem de okulda çocukların toplu ortamda bulunmaları nedeniyle sonbahardan itibaren salgın yapmaya başlarlar. Enister viral, viral grip benzeri enfeksiyonlar ve kızamık gibi çocukluk çağı viral enfeksiyonları hem insan sağlığı için bir sorun ve tehdit oluşturmakta hem de dünya çapında önemli bir iş gücü kaybına yol açmaktadır. Önemli olan aşılanma ve vücut direncinin düşürülmemesidir. Enfeksiyonların önlenmesi için şu noktalara çok dikkat edilmelidir. • Tüm viral solunum yolu hastalıkları, bronşit ve zatürrenin önlenmesinde aşılanma çok önemlidir. Zamanında ve uygun aralıkta yapılan aşı, hastalığın oluşmasını engeller ya da rahatsızlığın daha hafif atlatılmasını sağlar. •Mevsim şartlarına uygun giyinmek de önemlidir; çok sıkı, terletecek naylon içerikli kalın giysiler ya da üşütecek kadar ince giysiler tercih edilmemelidir. Pamuklu ya da yünlü, vücudun hava almasını sağlayan, gereğinde çıkarılıp yeniden giyilebilecek giysiler tercih edilmelidir. • Zorunlu olmadıkça kalabalık ve kapalı yerlerde kalınmamalıdır. Kapalı ortamlar sık sık havalandırılmalıdır. • Bol taze meyve ve sebze tüketimi yapılmalı, yeterli sıvı alınmalıdır. • Uykuya dikkat edilmelidir. Uykusuzluk vücut direncini düşürerek daha kolay hastalanmamıza neden olur. • Düzenli egzersiz yapılması vücut direncini artırır. • Kış aylarında mümkün olduğunca çok güneş ışığı alınmalıdır. • Öksüren, ateşli kişilerden uzak durulmalıdır. • Yabancı kimseler ile temastan sonra, özellikle toplu taşıma araçlarından indikten sonra eller yıkanmalı ya da steril mendille temizlenmelidir. • Allerjisi bulunan kişilerin allerji tedavileri gerekirse bu mevsimde gözden geçirilmelidir. • İyi beslenemeyen kişilerde ya da hamile, çocuk, yaşlı ve bazı kronik hastalığı olanlara vitamin takviyesi yapılmalıdır.

Yukarıdaki önlemlere karşın hastalık başladığında erken tedavi çok önemlidir. Erken dönemde ve hafif enfeksiyonlarda yatak istirahati, iyi uyku ve beslenme yeterli olacaktır; ancak bu önlemlere ek olarak ateş düşürücü, ağrı kesici ve vitaminler kullanılabilir. Öksürük, balgam, ateş, nefes darlığı gibi durumlarda doktora başvurup tetkik yaptırmak ve uygun tedavi yoluna gitmek gereklidir.

126



Aramıza Katılanlar

Emin Yapı Malz. San ve Tic. A.Ş.

Kuruluş Yılı: 1996 Kurucusu: A.Emin Yavuzkol Ortaklar: Salih Yürük-Ömer Şahin-Hüseyin Efe Bulunduğu Alan (Kapalı/Açık m2): 350 m2+220 m2 Kapalı - 2.000 m2 Açık Çalışan Sayısı: 11 Satışı Yapılan Markalar: Çanakçılar, Newarc, Prestij Küvet, Palmiye, Cresta-Kırali Banyo Dolapları, Petek Banyo Aksesuar Tali bayilikler: Çanakkale Seramik-Kalebodur, VitrA, Artema, Bien Seramik, E.C.A - Serel Merkez Adres: Cennet Mah.Yahya Kemal Beyatlı Cd.No:33 K.Çekmece-İstanbul Telefon: (0212) 579 45 00 -598 49 72-580 80 84 Faks: (0212) 579 94 41 Depo Adres: Fatih Mah.Dış Kumsal Eski Londra Asfaltı Garip Dede Türbesi Yanı K.Çekmece-İST Telefon: (0212) 5800161 e-mail: eminyapi@hotmail.com Web: www.emin-yapi.com.tr

Menekşe Plast Yapı Elemanları Tic.Ltd. Şti.

Kuruluş Yılı: 1992 Kurucusu: İsmail Menekşe Ortaklar: Abdurrahman ve Aziz Menekşe Bulunduğu Alan (Kapalı/Açık m2): 700 m2 Çalışan Sayısı: 7 Satışı Yapılan Markalar: Pakplast,Hakan Plastik,Pilsa Merkez Adres: Tepeüstü Mah. Alemdağ Cad. No:574 Ümraniye / İstanbul Telefon: (0216) 420 03 03 Faks: (0216) 420 03 20 e-mail: info@menekseplast.com Web: www.menekseplast.com

128

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Ürünler

Bien Seramik’ten 2011 Trendleri

2011’de evini baştan yaratmak isteyenleri çok özel tasarımlar bekliyor. Özellikle farklı desen ve renklerdeki seramiklerle bezenmiş banyo ve mutfaklar, yaşadığı mekânın işlevselliği kadar görünümüne de özen gösteren hanımlarda “evde daha fazla zaman geçirme isteği” uyandıracak. Islak zeminler eskisinden çok daha farklı anlamlar yüklenerek yaşamımızda artık daha fazla yer tutmaya başlayacak. Seramik firmalarının tüketicilerin ihtiyaç ve beğenilerini karşılayabilmek için kıyasıya bir rekabet içinde olacakları 2011’de; kullanıcısında dokunma hissi uyandıran, yüksek teknolojiyle üretilmiş dijital baskılı seramikler öne çıkacak. Sıradan tasarımların yerini; bulunduğu mekâna ferahlık katan üç boyutlu, doğal desenli ve canlı renklere sahip yer ve duvar karoları alacak. Bu yıl evlerde dijital teknolojinin bir ürünü olarak üç boyutlu, doğal taş görünümlü ve geometrik oyunlu seramiklerin kullanılacağını belirten Bien Seramik Başdanışmanı M. Aykut Bulut, klasik anlamda ağaç, tekstil gibi doku desenlerinin de çizgisini koruyacağına dikkat çekiyor. Tamamlayıcı aksesuvarda ise bütün karo yüzeyine yapılmış dekor çalışmalarının geometrik, eski, klasik ve floral formda öne çıkacağına değinen Bulut; “İç hacimlerde yer ve duvar karolarında transparanlığın arttığı güçlü, parlak renklerin kullanıldığı, özgür renklerin yaratıldığı bir yıl bizi bekliyor. Bununla birlikte; eski ile yeninin modern bir çizgide birleştiği birçok ürünü göreceğiz.

130

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

Güçlü transparanın yanında, yeni mat ürünlerde de sedef parlaklığı yaşanacak. Yani bu yıl mat bile parlayan bir mat olacak” diyor. Renklerde ise vizon ve toprağın alıcısı her zamanki gibi yine olacak. Petrol mavisi ve azul renklerin yanı sıra tarçın rengi de banyo ve mutfaklarda sıklıkla görülecek. Bugün az sayıda seramik firmasının “siyahın prestijini” hakettiği şekilde yansıtmayı başardığı seramikler ise en çok tercih edilen ürünler arasındaki yerini alacak.



Ürünler

Creavit Susuz Pisuar ile Size ve Doğaya Tam Destek Dünyanın geleceğini tehdit eden en önemli tehlikelerden biri susuzluk! Ancak bu problemin önüne geçmek, alacağımız tedbirler ve kullanacağımız tasarruflu ürünler ile mümkün hale geliyor. Bu nedenle Creavit olarak suyun yaşam için ne kadar önemli olduğu düşüncesinden hareketle susuz pisuarı ürettik. Yıllarca boşa akıtılan suyu “Susuz Pisuar” sistemiyle durdurmak münküm. İsviçre teknolojisinin ürünü kartuş 8000 kullanım sonrası yenisi ile değiştiriliyor. Ömrü dolan kartuşu tek hamleyle değiştirmek ise son derece pratik. Susuz Pisuar, özel kartuşu sayesinde su kullanımını sıfıra indiriyor. Böylece yılda ortalama 180 ton su tasarrufu sağlanmış oluyor. Kullanım esnasında sıvı, pisuarın içinde yer alan valf sayesinde sadece boru içine akıyor, bu sayede de kötü kokuların dışarı çıkışı engellenmiş oluyor. Creavit olarak gelecek nesillere daha güzel bir

132

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

dünya bırakmamız için “su tasarruflu” ürünler kullanmanızı öneriyoruz. Ve siz değerli tüketicilerimizi suya verdiğiniz değeri göstermek ve ekonomiye katkı sağlamak adına “%100 su tasarruflu” Creavit Susuz Pisuar’ı kullanmaya davet ediyoruz. Susuz Pisuar Özellikleri: - Susuz - Kokusuz - Hijyenik - Çevreci - Düşük Montaj Maliyeti - Düşük Bakım Maliyeti



Ürünler

Cresta’nın Yeni Koleksiyonu Banyolara Keyif Katıyor AVANGARDE Cresta banyo mobilyaları koleksiyonunun yeni modellerinden Avangarde klasik tarzın eşsiz zarafetini banyolara taşıyor.Tamamen high gloss sedefli lake olan banyo mobilyası kavisli hatlara sahip mermer tezgah ile sunuluyor.Soft close sistemli geniş kapasiteli çekmeceleri ise işlevsel bir kullanım sağlıyor.

ICONE 90 İcone serisinin 90 cm olarak sunulan bu modelinde paslanmaz havluluk ve ayak, tezgahaltı lavabo gibi farklı opsiyonlar bir arada kullanılmış. İcone sersinin 90 ve 140 modelleri farklı renk ve aksesuar opsiyonları ile üretilmektedir.

134

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

ICONE 140 İcone serisinin 140 cm genişlik ile tasarlanan bu modelinde dış yüzeyler farklı renk alternatifleri ile high gloss lake olarak üretiliyor. Paslanmaz malzemeden özel olarak imal edilmiş kulpları,led aydınlatmalı şık aynası,soft close çekmeceleri ve banco stone tezgahı ile İcone banyoların vazgeçilmezi olmaya aday.



Ürünler

Damla Banyo’dan Sedef, Nehir ve Diamond SEDEF Modern, şık, sade, bir o kadar da çekici.. MDF üzerine siyah beyaz çatlak desen verilmiş özel lake boyama sistemiyle boyanmış son derece zarif banyolarda modern çizgiyi yaşatan bir model olup çekmecelerinde yavaşlatıcı özelliği olan frenli ray sistemi, aydınlatmada mobil spot sistemleri kullanılmıştır. Çekmecelerinde kulp kullanılmadan, şekillendirilmiş özel tasarım uygulanmıştır.

DIAMOND MDF üzerine doğal venge kaplama ve krem lake boyanın muhteşem uyumuna Corian tezgahın eşlik ile etmesiyle ortaya çıkan bu şık banyo dolabı hem kullanışlılık hem modernliği bir arada sunuyor. Kapaklarda yavaşlatıcı özelliği olan frenli menteşe sistemi, içten aydınlatmalı ışıklandırma ile tasarım tamamlanmıştır.

136

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

NEHİR MDF üzerine siyah mat lake boya ile doğal ahşap zeytin kaplamanın zarif birlikteliğinden oluşan bir tasarım. Özel tasarımı sayesinde çekmecelerinde kulp kullanılmamıştır. Üst yan modülün aşağı ve yukarı açılabilen kapaklarında amortisörlü makas sistemi uygulanmıştır. Zarif bir aydınlatma ünitesi ile bütünleştirilmiştir.



Ürünler

Duravit Küvetleri ile Romantizm Kaçınılmaz

Duravit, köpükleri ışıklarla renklendiren hidromasaj sistemli küvetleri PuraVida, Happy D ve Blue Moon Havuz ve Sundeck Havuz ile romantizme davetiye çıkarıyor. İki kişilik modelleri de bulunan küvetler, akıllı masaj programlarının yanı sıra 6 farklı renkte aydınlatma sistemi ile de kromaterapi (renk terapisi) uyguluyor. 5 farklı ışık programı 6 farklı rengi küvetin içine yansıtıyor. Akıllı ışık programı ile sarı, kırmızı, eflatun, mavi, turkuvaz ve yeşil renklerinden biri veya bir ışık programı seçilebiliyor. Tercihe göre tüm renkler yumuşak geçişler halinde küvetin içine doldurulabiliyor. Duravit’in su sıcaklığını koruyan hidromasaj ve kromaterapi sistemine sahip küvetlerinde ünlü tasarımcıların imzaları bulunuyor. Lüks ve modern tasarımı ile gelecek zamanın ruhunu yansıtan Duravit PuraVida Phoenix Design, “D” harfi şeklindeki tasarımıyla dikkat çeken Duravit Happy D. Sieger Design, ayakları yerden kesen mini havuz küvet Blue Moon Jochen Schmiddem, dikdörtgen şeklindeki havuz küvet Sundeck Pool ise EOOS Tasarım Grubu tarafından Duravit için tasarlandı.

138

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Ürünler

Ece’den Sportif Banyolara Özel Tasarım; Mobb

Vitrifiye sektörünün en yenilikçi markalarından ECE, yeni banyo dolabı Mobb ile banyolara sportif bir hava katacak. Oval formlu, asma özellikli tasarımıyla banyolardaki fonksiyonelliği artıran Mobb, siyah renkli cam tezgâhlı lavabosu ile modern bir görüntü kazandırıyor. Mobb’un yavaş kapanma özellikli dört kapaklı alt dolabı banyolardaki istenmeyen kazaların önüne geçerken, oval formu sayesinde ciddi bir kullanım rahatlığı sunuyor. Mobb, asma özelliği ve cam tezgahı ile hijyen konusunda da kullanıcılarına önemli bir avantaj sunuyor. Beyaz lake ve siyah renk alternatifleriyle kullanıcının beğenisine sunulan Mobb, yuvarlak olarak tasarlanan dört milimetrelik buhar tutmayan flotal aynası ile banyolardaki derinlik hissini artırıyor. Farklı tasarımıyla banyosuna daha sportif hava katmak isteyen herkesin vazgeçilmezi olmaya aday olan Mobb, 120 santimetrelik ebadıyla tüketicilerin beğenisine sunuluyor.

140

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Ürünler

Esen Plastik Oksijen Bariyerli Pex-B Boruları Oksijen Yayılımı Oksijen yerden ısıtma sistemlerinin içine difüzyon yoluyla girer. Bu da, tesisatta oksitlenmeye ( paslanmaya ) neden olur. Esen Plastik PEX-B Oksijen Bariyerli borular, bu olumsuz durumu kalın çeperi, dağılma freni kombinasyonu ve oksijen bariyeri sayesinde engeller.Esen Pex-B boruları bu özelliği nedeniyle uluslararası geçerliliği olan standartlar tarafından kabul edilmiştir.

Cross-Link zemin ısıtma sistemi Esen Cross-Link borularının zeminden ısı transferi amaçlı döşenmesiyle oluşturulan sistemlerdir. Zemin ısıtma sistemleri ısıl konforu sağladığı için ideale yakın ısıtma sağlar. Zemin ısıtma sistemlerinde ayak ile baş arasındaki sıcaklık farkı 2oC olup, bu değer ISO standartlarının öngördüğü 3oC’den daha iyidir. Esen Oksijen bariyerli pex-b borular sıcak su hatlarında ısıtma boruları veya kombi ve radyatör bağlantısı olarak kullanılırlar. Polietilenler normal yapıları ile sıcak akışkanlara dayanım göstermezler. Zincir yapıları kroslink yapıya dönüştürüldükleri durumda ise çok yüksek sıcaklık dayanımı özelliğine kavuşurlar. Yapıları artık tekrar kullanılabilen termoplastikten yapıdan geri dönüşümü olmayan termoset yapıya dönüşmüş olur

Dowlex veya EVOH katkısı sayesinde yüksek dayanım ve esnekliğe sahiptir. 5 Kat Oksijen bariyerine sahiptir. Teorik hesaplanmış ömrü 100 yıldır. Isıtma gerektirmeden döşeme işlemi soğuk olarak yapılır. Özellikle Türk Hamamı ve SPA gibi borunun fazla kıvrıldığı alanlarda mükemmel sonuç verir.

142

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Ürünler

Gelişim Teknik’ten Hl Sifon, Süzgeç ve Çekvalflerinde Son Yenilikler

60 yıldır Hutterer&Lechner (HL) Firması tarafından Avusturya’da üretilen ve 11 senedir Türkiye pazarında Gelişim Teknik A.Ş. tarafından satışa sunulan HL Sifon, Süzgeç ve Çekvalfleri, katı yapı standartlarının gerekliliklerini karşılayarak sektöre kattığı ilklerle bilinmektedir. Planlama aşamasından başlayarak montajda kolaylık ve teknik üstünlük kriterlerine uygun olarak üretilen HL ürünlerinin öne çıkan özellikleri detaylardadır. Yer süzgeçlerinin içinde bulunan yapı koruması, süzgeç başlığının deforme olmaması için kullanılan koruyucu kapağı ve bunun içine gömülmüş servis anahtarı gibi detaylar HL ürünlerine “Düzgün Akış” garantisi kazandırmaktadır. Süzgeç gövdeleri çıkışlarının çeşitli boyutlarda monte edilebilmesi ve ürün ile birlikte verilen montaj talimatı, döşeme aşamasında ustalara büyük kolaylık sunmakta ve zaman tasarrufu kazandırmaktadır. HL ürünleri EN ve DIN standartlarının katı kurallarına

144

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

uygun üretildiğinden verdiği sözün her zaman arkasındadır. Yer süzgeçlerini, ÖNORM B 2501 standardına uygun olarak, sulu ve susuz çalışan koku fermatürü ile üreten ilk ve tek şirket HL Firmasıdır. Bu standarda göre az ya da seyrek kullanımlı yer süzgeçlerinde hem su seviyesi olmalı hem de mekanik fonksiyon bulunmalıdır. HL üretimi “PRIMUS” koku fermatürleri bu standarda uyan tek üründür. HL Firması, 2010 yılında bir ilke daha imza atarak HL 138 Klima Sifonunun üretimine başlamıştır. Split-Klima makinelerinin atık suyu EN ve DIN standartlarına göre kanalizasyona bağlanmalı ve kokulara karşı sifon ile önlem alınmalıdır. HL Firması bu soruna patentli HL138 gömme sifon ile çözüm sunmuştur. Sifon duvar kırılmadan çıkarılabilmekte, hem sulu hem susuz çalışan koku fermatürü ile klimalar çalışmasa da koku önlenmektedir. Zamanla tozdan oluşabilen tıkanmalarda kolayca temizlenebilmektedir.



Ürünler

GPD Termostatik ve Fotoselli Armatürleri ile Akıllı Çözümler

Kimse eline su dökemez İleri su teknolojisi düşüncesi ile tasarlanan Termostatik ürünleri ile basınç değişikliklerine karşı suyu konforlu kullanmanızı sağladığı gibi, su sıcaklığını istenen derecede tutar. GPD’nin akıllı ürünleri, her zaman yanınızda olur; sizi asla yarı yolda bırakmaz

GPD’nin doğa dostu armatürler sınıfının en yeni üyesi olan Termostatik bataryaları; su sıcaklığını ve miktarını istenilen derecede kilitleyerek su, enerji ve zaman tasarrufu sağlıyor olmasının yanısıra kullanım kolaylığı ve güvenliğiyle de dikkat çekiyor. Bugünün suyunu yarına bırak Küresel ısınma ile önemi daha da farkedilen suyun tasarrufu için kullandığınız bataryalar en büyük yardımcınızdır. Traş olurken, el yıkarken veya diş fırçalarken suyu açık bıraktığınızda kişi başına yıllık 12 ton suyu boşa harcarsınız. Oysa GPD ürünleri ile aynı miktarda suyu yarınlara taşırsınız.

GPD markalı fotoselli armatürler, doğal kaynakların yakın bir gelecekte tükenecek olduğunun bilincindedir ve su kaybına tahammülü olmayan bilinçli tüketiciler tarafından tercih ediliyor. Armatürün üzerindeki sensör sadece elinizi algıladığında seri bir şekilde su akışını sağlayarak önemli ölçüde gereksiz su kaybını önlüyor. Manuel olarak sıcak ve soğuk su ayarını yapabiliyor olması, onu benzerlerinden ayıran en önemli özelliği. Teknik aksamında bulunan pil ile de elektrik kesildiğinde bile çalışıyor.

146

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Ürünler

Lezzet Ustalarının Yeni Yardımcısı, Grohe K7

Yeni K7 eviye armatür serisi evinizin mutfağında ihtiyaçlarınıza mükemmel bir şekilde yanıt verirken, profesyonel ve endüstriyel mutfaklar için de uygun bir ürün. Kullanım kolaylığı sunan tasarımı ile K7, profesyonel mutfakların yoğun temposuna uygun olarak son derece dayanıklı. Ayrıca tüm özellikleriyle her şefin mutfağının vazgeçilmez bir parçası olmaya aday. Minimalist tasarımında profesyonel bir görünüm ve yenilikçi bir teknolojiyi kombine eden K7, hem görsel hem de fonksiyonel olarak girdiği her mutfağın değerini artırıyor. Etkili gövde yapısı, eviye üzerinde görkemli bir şekilde yükselirken, mutfakların modern bir tarzda düzenlenmesine de olanak tanıyor. Sadece geniş veya açık plan bir mutfağın bir parçası gibi değil, aynı zamanda ada pişirme ünitelerinde de kullanılabiliyor. Profesyonelce tasarlanmış ürün, derin ve büyük tencereleri yıkamak, su ile doldurmak ya da sebzeleri temizlemek gibi zorlu işleri yapmayı kolaylaştırıyor.

148

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

K7 armatür serisi, ürün çözümleri ile modüler bir sistem sunuyor. Yüksek kaliteli eviye armatürü esneyen yaylı çıkış ucu ve profesyonel sprey akışı ile GROHE’nin en son serisi. Armatürde bulunan kontrol düğmesi, suyun normal akıştan sprey akışa geçmesini sağlıyor. K7 kesin bir şekilde kullanım kolaylığı sunuyor. Speed Clean özelliği perlatör ve su çıkış ucunun kolay bir parmak hareketiyle temiz tutulmasını sağlıyor. Ayrıca GROHE SilkMove® teknolojisi su akışının kontrolünün sağlıklı olmasını, GROHE StarLight® ise dayanıklı krom bitişiyle dayanıklılığını ortaya koyuyor. K7’nin profesyonel mutfaklar için döner gövdeli, pull-out (spiralli) ve profesyonel sprey akışlı versiyonları mevcut. Ayrıca K7 Super steel seçeneği ile paslanmaz çeliğin dayanıklılığını mutfaklara taşıyor. Yüksek performanslı amatör aşçıların yeni gözdesi, K7 olacak.


CROCODILE

2-6 Mart 2011 UNICERA 23.Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı - TÜYAP

Salon: 7 Stand: 716-719


Ürünler

İntema Mutfak’tan Monaco Serisi

İntema Mutfak’ın, klasik çizgisiyle geçmişi anımsatan Monaco serisi, doğal ahşap meşe ve ceviz renk seçeneklerinin yanı sıra farklı beğenilere hitap eden lake seçenekler de sunuyor. 1- Monaco serisi, modern aksesuvarlarla günü yakalayan bir mutfak haline dönüşebiliyor. 2- Tezgah arası baharatlık, pişirme alanına yakın konumlandırılıyor. 3- Diğer ünitelerden ayrı konumlanan ve hasır aksesuvarlarla zenginleştirilen büfe bölümü, “country” tarzını yansıtırken, kullanım kolaylığı sağlayan granit tezgah, mekana sofistike bir hava katıyor. 4- Mutfakta tercih edilen vanilya rengi lake monaco kapaklarda, klasik etkiyi arttırmak için burgu kulp tercih ediliyor. 5- Ada ünitesinde kullanılan içten aydınlatmalı camlı dolaplar, mekana aydınlık bir hava veriyor.

150

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Ürünler

Aqua Pera ile Havuzlar Işıl Işıl

Pera Seramik Havuz Ürünleri markası Aqua Pera’yı yeni koleksiyonuyla pazara sundu. Aqua Pera ürün gamı çeşitli ebatlarda havuz tutamakları, büyük ve küçük boyutlarda iç ve dış köşe ürünleri, kaymaz karolar,yağmur kanalları, havuz karoları , çıtalar ve köşe dönüşler gibi özel ürünlerden oluşuyor.”Havuzunuzdaki Işıltı” sloganıyla yola çıkan Aqua Pera yeni havuzlar yaratmak için gerekli olan tüm ürünleri müşterilerinin beğenisine sunuyor.

152

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Ürünler

Kale Banyo’dan Zamanın Ötesinde Bir Armatür Koleksiyonu: Road “Tasarım herkesin hakkı” prensibi ile tüketicilerine “en yeni”yi sunan banyo ürünleri sektörünün deneyimli markası Kale Banyo, 2011 yılına tüketicilerin tarzlarını banyo ve mutfaklarına yansıtabileceği yeni armatür koleksiyonu Road ile “Merhaba” diyor. Kale Banyo ve İtalya’daki Ar-Ge ekibinin işbirliği ile geliştirilen Kale Banyo Road Koleksiyonu, özel aeratörleri sayesinde banyolarda yaklaşık yüzde 50 oranında su tasarrufu sağlarken; siyah, beyaz ve krom renk seçenekleriyle de banyonuza göz alıcı bir şıklığı konuk ediyor.

Tüketicilere lavabo bataryası, yüksek lavabo bataryası, banyo bataryası, döner borulu eviye bataryası, profesyonel mutfak armatürü, pull out eviye bataryası gibi birçok seçenek sunan Road Koleksiyonu minimal tasarımı ve estetik yapısıyla göz dolduruyor.

154

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

İtalyan tasarımının zarif ve sade çizgilerini taşıyan Kale Banyo Road Koleksiyonu, kullanıldığı mekâna yenilik katarak, minimalist ve modern ortamların yaratılmasına olanak sağlıyor. Çevre dostu ve fonksiyonel özellikleri ile Kale Banyo’nun 2011 ürün gamında yerini alan koleksiyon, özel aeratörleri sayesinde suyu köpükle hacimlendirerek suya ipeksi bir yumuşaklık kazandırıyor.

Kale Banyo Road Armatür Koleksiyonu siyah, beyaz ve krom renk seçenekleri sunarken; özel aeratörleri sayesinde banyolarda yaklaşık yüzde 50 oranında su tasarrufu sağlıyor.



Ürünler

Seranit’ten Neosera ile Yeni Yılda Yepyeni Bir Seri

Seranit 2011’e dijital çağın modern çizgilerle buluşturulduğu NeoSera koleksiyonu ile giriyor… Seranit, öncü ve yenilikçi özelliklerinden yola çıkarak 2011 yılı için dijital bir üretim tekniği kullanarak NeoSera adı altında beş yeni ürün hazırladı. Dijital baskı tekniği ile tasarlanan Troya, Nares, Storm, Luna ve Terra, porselenin saf dokunuşunu teslim ediyor. Gerçek doğal taş etkisinin, üç boyutlu görünümü bu yeni dijital teknikte yer alıyor. Troya; sarmal desenli ve gri renkte, Nares; doğal taş görünümü veren, Storm; içinde kahverengi ton ve desenlerin yer aldığı, Luna; ay yüzeyini yansıtan, Terra; mozaik görünümü ile dikkat çekiyor. Mekanlara değer katmak için geleceğin teknolojisiyle tasarlanan NeoSera; Terra ve Troya’da 60x60, Nares, Storm, Luna’da ise 60x120 ebatlarında üretiliyor.

Uşak Seramik ile Her Mevsim Açıkhava Keyfi: Çakıl Serisi Değişik renk tonlarında çakıl desenli karolardan oluşan Çakıl serisi, evlerde açıkhava keyfi yaşatacak. Uşak Seramik tarafından 40 x 40 ebatlarında üretilen serideki renk alternatifleri şunlar: Bej, kahve, yeşil, beyaz ve gri. Dayanıklılığı ile sürekli yaşanan mekanlarda döşenen Çakıl serisi rahat bir hava yaratma özelliğinin yanı sıra yıllarca güvenle kullanılabilecek kaliteye sahip.

156

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Ürünler

Umpaş Seramik’ten Mekanlara Ahşap Sıcaklığı

Umpaş Seramik’in yeni ürünü BUDAK serisi, sahip olduğu doku ile porselenin dayanıklılığını ahşabın sıcaklığı ile birleştirdi; BUDAK Özellikle dış ve geniş iç mekanlarda ahşabın doğal görünümünü kullanıcıların beğenisine sunmaktadır. 45x45 ebadındaki yeni ürün , 11x45 görünümlü 4 bölümüyle de istenirse kesilerek farklı döşeme alternatiflerini de sunmaktadır.

158

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Ürünler

UMPAŞ SERAMİK’ ten Yeni Ebat: 25x50 UMPAŞ duvar seramiklerinde mevcut ürün gamına ek olarak bu yıl UNİCERA ile birlikte 25x50 ebatlarında yaklaşık 8 yeni seriyi yetkili satıcılarında pazara sunmakta, bu serilerden ikisi;

GALA Gala serisi de tekstil ahşap karışımı farklı dokusu ile sahip olduğu , bone, wenge, taba ve lila renk alternatifleri ve her bir renk için 25x50cm ebadında 3 farklı dekor ve uyumlu yine altı ayrı bordür seçeneği ile günümüzün moda renklerini evinize getiriyor.. GALA serisinin yer karosu da yine 40x40 ebatlarında tasarlanmış.. MAYA 25x50 ebadında tasarlanan ürün traverten dokunun canlılığını yansıtmakta , bone, walnut ve almond renk alternatifleri ile tamamen doğal bir ortamı mekanlara yansıtıyor. Dokusuna uygun olarak tasarlanan minimalist ve çiçekli 3 farklı dekor ve buna paralel üretilen 6 ayrı bordür seçeneği ile de kullanıcıların alternatif arayışına katkıda bulunmak hedeflenmiş. Duvar karoları ile uyumlu 40x40 bone yer karosu ile MAYA serisi mekanlara farklı bir hava katıyor.

160

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Ürünler

Seramiksandan Siyahın Asaleti Nano Teknolojiyle Granit Karolara Taşınıyor

Seramiksan’ın nano teknolojiyle ürettiği leke tutmayan, bakteri barındırmayan ve kolaylıkla temizlenen NanoTech karolarına yeni bir seri eklendi. NanoTech Granito Süper Siyah Granit Karolar, ev dekorasyonuna parlak siyah ile yeni bir boyut kazandırıyor. Siyah karolar, yaşam alanlarına sofistike bir şıklık kazandırıyor. Teknoloji, ürün çeşitliliği ve üretim kapasiteleri açısından seramik sektörünün önemli oyuncuları arasında yer alan Seramiksan, granit üretiminde ilklere imza atmayı sürdürüyor. Seramiksan tarafından Türkiye’de ilk kez nano teknoloji ile üretilen granit karoların renk alternatifleri çoğalıyor. Seramiksan, yeni NanoTech Granito Süper Siyah Granit Karolar ile siyahın zarafetini yaşam alanlarına taşıyor. Özel olarak parlatılmış karolar, ev dekorasyonuna gizemli bir derinlik katıyor.

Siyah karolar, dekorasyonda farklı şekillerde kullanılabiliyor. Özellikle beyazla kontrast bir şekilde kullanılan siyah karolar, yaşam alanlarına sofistike bir şıklık veriyor. Ev ve işyeri dekorasyonunda tercih edilen siyah karolar, mekanlara prestijli bir görünüm kazandırıyor. NanoTech Granito Süper Siyah Granit Karolar’ın parlatılması sırasında nano teknoloji uygulanıyor. Karoların gözenekleri yapılan özel işlemle kapatılıyor. Böylelikle yüzeydeki mikro gözenekler, kir ve leke tutmayan bir yapıya kavuşuyor, bakteri oluşumu engelleniyor. NanoTech Granito Süper Siyah Granit Karolar, son derece kolay temizlenen bir yapıya da sahip. Bu sebeple çay, kahve ve yemek lekeleri kolaylıkla temizleniyor; özel bir bakım ya da koruma gerekmiyor. 30 x 60 ve 60 x 60 ölçülerinde üretilen NanoTech karolar yıllara meydan okuyan dayanıklı yapıları sebebiyle özellikle tercih ediliyor.

Villeroy & Boch’tan Taş Ve Metalik Işıltının Muhteşem Ortaklığı: Downtown Dünyanın en köklü ve tanınmış sofra, karo seramik ve banyo markası Villeroy & Boch, doğal taşı metalik bir görünümle birleştiren Downtown serisi ile, modern-klasik ve şehirli bir porselen karo serisi sunuyor. Villeroy & Boch Downtown serisi ile karo tasarımı, yüzey yapısı ve iç mimari alanındaki uzmanlığını adeta öne çıkarıyor. Villeroy & Boch bu seri ile modern mobilyalar ile doğal malzemelerin kombinasyonunu tercih edenlere yüksek kalitede porselen karolar sunuyor. Downtown serisi karolar genel yaşam alanları ve ayrıcalıklı mekanlar için çok ideal. 30cmX60cm, 60cmX60cm ve 45cmX90cm ölçülerindeki büyük karolar döşendiği odaya ferahlık katıyor. Sadece yerler için değil, duvarda da kullanacağınız Downtown karolar ile yaşam alanlarınızda mükemmel bir genişlik ve büyüklük etkisi yaratabilirsiniz… Gri ve antrasit renkleri modern bir hava yaratırken; bu koyu renkler asalet ve gücü simgeliyor.

162

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Ürünler

“Benim Banyom Başkasınınkine Benzemesin!” Diyenler için: VitrA Shift

VitrA, banyosunu hayal ettiği gibi tasarlamak isteyenlere, modüler banyo serisi Shift’i sunuyor. Shift’le, ürünlerin boyutları farklılaştırılarak, kaplama alternatifleriyle zenginleştirilerek ve ek parçaları değiştirilerek benzersiz banyo mekanları yaratılıyor. Her büyüklükte banyoya uygun çözümler yaratan Shift’te, 11 lavabo, 3 klozet ve 2 küvet seçeneği bulunuyor. Seramik banyo ürünleriyle uyumlu 192 mobilya ünitesi, 3 genişlik, 2 yükseklik, 2 derinlik ve 4 kaplama seçeneğiyle, banyolara farklılık katıyor. VitrA, Shift banyo ürünlerinin, aynı ismi taşıyan duvar karolarıyla kullanılmasını öneriyor. 30x60 cm ebadında krem ve beyaz renklerdeki karolar, Shift’in sade çizgilerine hareket kazandırıyor. Küçük mekanları daha büyük ve ferah gösteren Shift duvar karoları, Elegance ve Emotion isimli iki desende sunuluyor. Doğal malzemenin sıcaklığını, yalın bir tasarım çizgisiyle harmanlayan 4Life Pure küvetler ise dağ dokusu ve zebrano renk seçenekleriyle Shift serisine şıklık katıyor. Hidromasaj opsiyonuna sahip Pure’un katlanabilir doğal ahşap rulo ızgarası kapatıldığında, üzerine uzanarak dinlenmek veya oturarak kişisel bakım yapmak mümkün oluyor.

164

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73


Dünyanın Önde Gelen Uluslararası Bina Enerji Teknolojileri, Sıhhi Tesisat, Isıtma, Soğutma, Havalandırma, Banyo ve Mutfak Ekipmanları Fuarı

Frankfurt / Almanya, 15. – 19. 3. 2011

Geleceğin işareti! Yenilenebilir enerji teknolojileri ile birlikte bina teknolojileri ve klima çeşitlerinin, sanitasyon çözümlerinin, banyo tasarımlarının sergilendiği yenilikçi ve dünyanın en büyük sanayi fuarı olan ISH’de siz de yerinizi alın. Yüksek teknolojinin ve seçkin tasarımların sergilendiği ISH fuarında sektörünüzün profesyonelleri ile buluşup bu eşsiz deneyime siz de şahit olun! www.ish.messefrankfurt.com info@turkey.messefrankfurt.com Tel. 0212 296 26 26


Ürünler

Yurtbay Seramik 2011 Yılına Yeniliklerle Girdi parlatarak Dekoratif görünüm elde edilen Sırlı Porselen Karolar. 2011 Kreasyonu Unicera Fuarında Kullanıcıları ile kavuşacağı günü bekliyor. DİGİTAL KAROLAR Digital Baskı tekniği ile üretilen Karolar Dünyanın önde gelen firmaları ile aynı anda üretime girmiştir. Doğadan Derin Detaylar.. Sloganı ile kullanıma sunulan karolar içeride ve dışarıda kullanıma uygun olarak tasarlandı. Son senelerde en çok tercih edilen Doğal Taş, Tuğla ve Ahşap’a Yurtbay Seramik; 1995 yılında üretime geçtiği Eskişehir Tesislerinde 2011 yılına girerken dört yeni yeniliği hayata geçirdi. PORSELEN KARO (TEKNİK GRANİT) 2010 yılının kasım ayında devreye giren tesislerde 33x33’den 60x120 ‘e kadar muhtelif 7 ebatta üretim yapmaktadır. Tesislerde İtalyan LB Teknolojisi Teknolojik Kule Renklendirme sistemi ile Doğal görünümlü Mat, Yarı Mat ve Parlak ürünler imal edilmektedir. Leke Tutmayan Nano Kaplama ile 33x33, 40x40, 45x45, 30x60, 60x60, 45x90, 60x120 ebatlarıyla yıllık 1,5 milyon M2 kapasite ile kullanıcılarına hizmet vermektedir. Bu tesislerde 3 çeşit teknoloji kullanılmaktadır. Bunlardan ilki Teknolojik Kule teknolojisi ile Baskısız Doğal görünümlü Porselen Karolar, İkincisi İnkjet ve Rotocolor makinalarında net baskılar üzeri parlak sırla kaplanıp parlatılan Porselen Karolar. (Bu karolar bire bir mermer ve ile aynı görünümdedir) Üçüncüsü; Çeşitli özel malzemelerle Zenginleştirilmiş sırlarla Yarı

166

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

en yakın ürünler tasarlandı. Bu teknoloji, Derin rölyeflere bile seramik boyaları ile baskı yapabilen -aynı İnkjet yazıcılar gibiBaskı makinaları ile yapılmaktadır. En önemli özelliği sadece düzgün yüzeylere değil her yere çok net ve birbirine benzemeyen baskı yapabilmesidir. Seramiğin Hijyen özelliği, Doğal renk becerileri ile iç ve dış duvarlarda en çok tercih edilen ürünler olacağı beklenmektedir. Artık Dış cephelerde de kullanılabilecek teknik ve estetik özelliklere sahip ürünler en ağır iklim şartlarına da karşı


Ürünler talebi Türkiye’nin en modern tesisi ile karşılanacak. Yurtbay, Türk Makine Üreticilerine olan güvenini ve neler yapabileceğini Tam Otomatik tesislerini Yerli Üreticilere kurdurarak göstermiştir. Ürünlerin kullanıldığı ilk günden itibaren gelen tepkiler memnuniyet verici olup Yurtbay Kalitesinin devamlılığı en büyük hedeftir. Bu tesislerde esnek olarak 3.000-9.000 Ton/ Ay üretim yapılabilmektedir. Şu anda Beyaz ve Gri renkte normal ve esnek Flex Yapıştırma Harcı, Derz, koyacak şekilde tasarlandı. 15x40, 25x45, 40x60, 45x45 ebatlarında yeni Kreasyon hazırlanmıştır. Bu teknoloji İspanyol Kalıp, Tasarım, Digital makina firmaları ile beraber uygulanmaktadır.. Daha doğal görünümler elde etmek için Digital her ürüne uygun renkteki Derzler; ayrı ayrı muhtelif ambalajlarda (1kg, 2kg, 10Kg, 20 Kg) tesislerde üretilerek kullanıma sunulmaktadır. YAPI KİMYASALLARI Uzun süredir kullanıcılardan gelen Yurtbay Kalitesinde Yapıştırma Harçları ve Derzler

Mantolama Harcı ve Sıvası, İzolasyonlu Tuğla Harcı yapılmakta olup, Silikonlu ve Tozumayan ürünlerle ürün çeşitliliği arttırılacaktır. PRE-CUT ÜRÜNLER Türkiye bu ürünleri çok sevdi. Ancak fiyatların yüksek olması Yurtbay’ı da arayışa itmiştir. Kullanıcılarına Daha ekonomik ve Doğal ürünler sunmak için bu teknolojiyi de Aralık ayında hayata geçirmiştir. Bu teknolojide ürün normal üretim hattında yapılarak daha uygun şartlarda tüketicilere ulaşılması hedeflenmektedir. YENİ ÜRÜNLER Güçlü Tasarım Grubu ile bugünlere gelen Yurtbay Seramik Her sene olduğu gibi modanın öncülüğünü bu yıl da yaparak yeni tasarımları ile iz bırakacak. Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

167


Ürünler

Kale Doğal Taş’tan Minimalist Mekanlarda Şıklığıyla Göz Dolduran Yeni Bir Seri: Argentin

Doğal taşın rafine ve sade şıklığını, uzun ömürlü kullanım ve özgün tasarımlarla yeniden yorumlayan Kale Doğal Taş, yeni serisi Argentin’i tüketiciler ve profesyonellerin beğenisine sunuyor. Doğal taşın tüm güzelliğini gözler önüne seren bu seri, açık gri mermer taşlarıyla banyolara estetik bir görünüm kazandırarak, minimalist mekanlara ekstra bir değer katıyor. Zengin seçeneklerden oluşan karo ve mozaiklerin yanı sıra, 30.5x61 cm, 30.5x30.5 cm, 20x30.5 cm, 10x30.5 cm ebatlarında farklı döşeme alternatifleri sunan Argentin Serisi, bordürleri ve mozaikleri ile şık ve uyumlu bir birliktelik sergiliyor.

168

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Ürünler

Duravit Dar Banyoları da Unutmadı Seçkin tasarımları ve kaliteli ürünleri ile banyoları yaşam alanlarına dönüştüren Duravit, dar banyoları da unutmadı. Duravit’in Starck 1, Starck 3, Fogo, Happy D, Vero ve 2nd Floor banyo mobilya serilerinin ürün seçenekleri, en küçük banyolar bile rahatlama ve dinlenme alanına dönüştürüyor. Duravit’in dar banyolar ve misafir banyoları için tasarladığı aydınlatmalı aynalar, makyaj malzemeleri, bakım ürünleri, havlular gibi kişisel malzemelerin saklanabileceği raflar, kabinler, banyo mobilyaları, lavabolar ve klozetler şık tasarımı ve fonksiyonelliği ile dikkat çekiyor. Her banyoya uygun lavabo seçenekleri Duravit, farklı boyut ve tasarımdaki lavaboları ile her büyüklükteki banyonun ihtiyacına yanıt veriyor. Havlu asmak için de kullanılabilen metal konsolu ile Starck 3 lavabo, Happy D mobilyalı lavabo ve Fogo mobilya ile bütünleşen Bacino lavabolar dar banyolar için ferahlatıcı seçenekler arasında yer alıyor. Duravit’in dar banyolar için sunduğu köşeli Architec lavabolar ise 25 cm’lik genişliği ve seramik rafı ile dikkat çekiyor. Happy D serisinin 25 cm genişliğe sahip lavabosu, Vero serisinin 25 cm’lik genişliğe ve 45 cm’lik derinliğe sahip Vero lavaboları da yine küçük banyoları rahatlatan fonksiyonel

170

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

ürünler olarak öne çıkıyor. Duravit’in banyo lavaboları ve mobilyaları ile uyumlu klozet seçenekleri arasında bulunan Starck 1 ve Happy D düzgün kıvrımlarıyla, Starck 3 ise geometrik formuyla farklı tercihlere hitap ediyor. Dar banyolar için fonksiyonel mobilyalar Dar banyoların mobilya ihtiyacına ise 2nd Floor serisinin banyo mobilyaları çözüm getiriyor. Starck 1 banyo mobilyası serisi ise özel misafir banyoları için ideal bir seçenek oluşturuyor. Starck 1 serisinin çanak şeklindeki lavabosu ve fıçı şeklindeki çok özel tasarıma sahip “Barrel” lavabo altı dolap ünitesi; Macassar, American Walnut, Pearwood ahşap kaplama ve yeni beyaz/ siyah parlak yüzeyli olmak üzere 5 farklı seçenekle banyolara şıklık katıyor. Dar banyoları tamamlayan tam-fonksiyonel ve konforlu bir banyoya dönüştüren duş tekneleri ise Duravit’in Starck 1, Starck 2, Starck3, Happy D. ve/veya 2nd Floor koleksiyonlarından tamamlanıyor.



Ürünler

terratherm-manto Dış Cephe Isı Yalıtım Sistemleri ile Isıtma ve Soğutma Giderlerinde %60’a Varan Tasarruf Mantolama (dış cephe ısı yalıtımı), binanın dış kabuğunu atmosferik şartlardan dolayı oluşan yıpranmalardan koruyan bir uygulama olarak biliniyor. Isı köprülerini tamamen ortadan kaldıran mantolama, en doğru ısı yalıtım sistemleri arasında yer alıyor. Terratherm-manto dış cephe ısı yalıtım sistemleri taşıyıcı sistemde oluşan yoğuşmayı engelleyerek depreme karşı sistemin korozyona uğramasını da engelliyor.

kombi, kalorifer, klima ve benzeri cihazların sarf ettiği enerjiden mantolama uygulaması ile büyük oranda tasarruf edilebiliyor. Mantolama ile binalarda hem yaz hem de kış aylarında faturaya yansıyan enerji gideri % 60 oranında azalıyor. Sonbaharda binalara yaptırılan mantolama, sıcak bir kış geçirerek, yakıt giderlerinin düşürülmesini sağlıyor. Ayrıca rutubetin oluşturduğu küf, bakteri ve kötü kokuların oluşmasını da engelliyor.

2003 yılından itibaren Weber ve İzocam’ın uzmanlığıyla sunulan Terratherm Manto sıvalı dış cephe yalıtım sistemleri duvar elemanlarının oluşturduğu yüzeyleri ve kolon, kiriş gibi betonarme alanları yalıtarak en etkin sonucu sağlıyor. Terratherm Manto sıvalı dış cephe yalıtım sistemleri, yapı bileşenlerinde oluşabilecek genleşme ve büzülme gibi fiziksel değişimleri de önlüyor. Bunun yanı sıra duvar içi gerilmeleri, çatlakları, korozyon gibi yapı hasarlarını engelleyerek daha güvenli ve uzun ömürlü binalar yaratıyor. Sistemde farklı ısı yalıtım levhası alternatifleri de bulunuyor. Bina cephesinde kullanıldığında yanmaz özelliği bulunan taşyünü levha ile de ısı ve ses yalıtımının yanı sıra yangın direnci elde edilerek, can ve mal güvenliği sağlanıyor.

Mantolama yapılan binalarda azalan yakıt tüketimi aynı zamanda hava kirliliğinin önlenmesine de destek oluyor. Yalıtım yaptırırken dikkat edilmesi gereken konuların başında ise doğru malzeme kullanımı ve malzemenin kalınlığı geliyor. “Daha kalın” yalıtım malzemesi kullanımı sistemdeki diğer maliyetleri yükseltmeden, tasarrufun orantılı bir şekilde artırılmasını sağlıyor. Örneğin sıvalı dış cephe ısı yalıtım sisteminde 5 cm yalıtım yerine 10 cm yalıtım yapılması durumunda yalıtım uygulamasının maliyeti %30 artmasına rağmen, tasarruf potansiyeli %100 artıyor. Bu doğrultuda 5 Aralık 2009’da yürürlüğe giren BEP yönetmeliği de yalıtımın öneminin anlaşılması ve enerji verimliliği konusunda önemli bir adım niteliği taşıyor.

Aynı zamanda etkili ve sağlıklı bir mantolama için yapıştırıcı, levha, aksesuarlar gibi tüm sistem elemanlarının birbirleriyle uyum içerisinde olması oldukça önem teşkil ediyor. Binalarda ısıtma ve soğutma amaçlı kullanılan

172

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

Yasanın yürürlüğe girmesi ile birlikte zamanla çok daha gelişerek ve etkinleşerek, hem enerji verimliliği sanayisi hem de nitelikli işgücü istihdamı için önemli kaldıraç vazifesi göreceği düşünülüyor.



Ürünler

Duvarlarda 4. Boyut Etkisi: VitrA 4D Koleksiyonu Defne Koz Dünyaca ünlü tasarımcılarımızdan Defne Koz’un VitrA için hazırladığı yeni karo seramik koleksiyonu 4D, modern yaşamın 3 boyutlu dünyasından ilham alarak, karoya yeni bir tarz kazandırıyor. Flu dokuların, renklerin ve geometrik şekillerin hakim olduğu koleksiyon, özgün malzemesi ve üretim tekniğiyle farklılaşıyor. Mekanları yeniden yorumlayan VitrA 4D Defne Koz, uygulandığı yüzeye hareket katıyor, derinlik etkisi yaratıyor. Koleksiyondaki 3 serinin desen ve tema çeşitliliği, sınırsız kombinasyon özgürlüğü sunuyor. Defne Koz imzalı koleksiyonun ilk serisindeki dalga formlu karolar mekana farklı bir hareket katıyor. Rölyeflerle uyumlu kırmızı ve koyu mavi degrade cam karolar, mimari vurguyu güçlendiriyor. İkinci seride yer alan altıgen formlu karolar, bordür ve dekora ihtiyaç duyulmadan, farklı tema ve tasarımlar yaratma özgürlüğü sunuyor. Koleksiyondaki son seride ise beşgen formlar dikkat çekiyor. Koyu mavi ve turkuvaz karolarda yer alan desenlerin gölgeli baskıyla artırılan 4. boyut hissi ve tasarımdaki çizgisel üslup, geleneksel İznik Çinileri’ne modern bir yorum katıyor. 4D, Defne Koz’un VitrA Karo için tasarladığı 5. koleksiyon. Daha önce VitrA için banyo ve karo koleksiyonları yaratan Defne Koz’un imzasını taşıyan İznik Koleksiyonu, 2006 yılında kalitenin üstün ve öncü tasarımla birleştiği ürünlere verilen Red Dot ödülünü aldı. İnovatif, sürdürülebilir ve tasarım odaklı seçenekler sunma vizyonuyla hareket eden VitrA Karo’nun Pompei serisi 2009 yılında, Vegas serisi de 2010 yılında Red Dot ödülüne layık görüldü.

174

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Ürünler

Kale Mutfak Mobilyaları’ndan Şık Bir Kombinasyon: Herba&Tamarin Serisi

Sıcak renkleriyle aydınlık mutfakların tasarlanmasını sağlayan Herba&Tamarin Serisi, parlak krem lake Herba ve Teak kaplama Tamarin kapakların kombinasyonu ile sunuluyor. Tasarımı ile sadeliği yakalayan yeni Herba&Tamarin Serisi, üst kapaklarda bas-aç mekanizması ile kullanım kolaylığı sunarken, alt kapaklarda özel krom gömme kulplarıyla da mutfaklara farklı bir hava katıyor. Akrilik tezgahı ile estetik görünümünü bir adım öteye götüren seri, zengin iç aksesuarlarının yanı sıra geniş depolama alanları ile mutfakların keyifli vakit geçirilen mekanlara dönüşmesini sağlıyor.

176

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Ürünler

Bien Seramik’ten Banyo ve Mutfaklara Dijital Yorum, Yekpare Görünüm. Üçüncü Boyut!!! Türkiye’de dijital teknolojinin öncüleri arasında olan Bien Seramik, ana renklerin kombinasyonuyla geniş bir renk skalası elde etmeyi mümkün kılan InkJet teknolojisini kullandığı “Digiline” serisiyle, ıslak zeminlerde kesintisiz ve üç boyutlu bir görünüm sağlıyor. Yeni Digiline serisinde her türlü doğal taş çarpıcı desenlerle bambaşka bir hale büründürülüyor. Karoların kenarlarında ve köşelerinde herhangi bir boşluk bırakmadan tüm yüzeye kesintisiz olarak desen verilebiliyor. Özellikle geçmeli kalıp uygulamalarında özenli bir işçilikle, estetik ve çarpıcı, yekpare mekânlar oluşturulabiliyor. Digital teknoloji, olası ton farklılıklarını da engelliyor. Rölyef yüzeylerin bile kusursuz bir şekilde desenlenmesini mümkün kılan bu teknoloji ile hareketli ve gerçekçi doğal taş görünümü oluşturmada mükemmelliğe ulaşılıyor. Mermer desenleri daha farklı, doğal ve çok daha canlı bir görünüme bürünüyor. Klasikten moderne farklı tasarımların yer aldığı Portofino, Kapri, Pelit, Patara, Cordoba, Granada, İda, Sevilla, Duero, Marbella, Barca ve Tessera serileri bu yeni teknolojinin çarpıcı güzelliğini gözler önüne seriyor. Yeni Digiline serisi; 30x80, 30x60, 30x57.5 30x42.5, 25x50 ve 40x60 gibi farklı boyutlarla sunuluyor.

178

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

Adadan mekanlara: Kapri Adını İtalya’nın Kapri adasından alan Kapri serisi; açık karamel, karamel ve kahve renk tonlarıyla mekanlara sıcacık bir görünüm kazandırıyor. Mermerlerdeki çizgilerin doğallığını ve günümüz teknolojisini bir arada görmek isteyenler ve toprak renklerinden vazgeçemeyenler için ideal bir alternatif oluşturuyor.

Geçmişten 21. yüzyıla: Barça Geleneksel ile moderni harmanlayan Barça serisi, geçmişin güzelliğini bugünün yorumuyla mutfak ve banyolara taşıyor. Dijital teknoloji ile 30x80 ebatlarında üretilen serinin Osmanlı ve Gül Beyaz fonları, Osmanlı ve Gül dekorları ile hareketli ve özgün mekanlar oluşturulmasına olanak veriyor.



Ürünler

Kale’den Banyolara Altın Renginin Şıklığını Yansıtan Bir Seri: Gold

Banyo ürünlerinde uyum ve kolaylığı bir arada sunan Kale Banyo Mobilyaları, şık ve fonksiyonel tasarımıyla hayatı kolaylaştıran yeni serisi Gold Serisi’ni tüketicilere sunuyor. Pelesenk kaplamanın, altın rengi veya beyaz parlak lake kapak seçenekleriyle buluştuğu Gold Serisi, banyoların sade ve çekici bir tasarıma sahip olmasını sağlıyor. Kendinden kulplu tekerlekli alt dolap modülleri, uyumlu boy dolabı ve 170 cm’lik tezgaha gömülen çift lavabosuyla dikkat çeken Gold Serisi, arzu edenlere tek lavabolu 120 cm’lik set alternatifini de sunuyor. Detaylarda ayna üstü LED aydınlatma, ayna altı anahtar ve priz kısmı ile banyolarınıza estetikle birlikte fonksiyonelliği getiriyor.

180

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73



Ürünler

En İyilerin Seçimi Fagor ile Mutfaklarınızı Yenileyin

Kalitesi ve ürün çeşitliliği ile dünyada ve Türkiye’de pek çok restoranda kullanılan Fagor ürünleri, dünyanın en seçkin restoranlarının da tercihi. İngiliz Restaurant dergisinin her yıl düzenlediği “Dünyanın en iyi 50 restoranı” listesinde ilk 10’da yer alan restoranların ikisi (Mugaritz ve Arzak) Fagor ürünlerini kullanıyor. Dünyanın en seçkin restoranları arasından listeye giren Mugaritz ve Arzak; mutfaklarında Fagor’un fırın, pişirme, bulaşıkhane ve soğutma ekipmanları ile fark yaratıyor. Siz de yeni yılda mutfağınız yenilemek ve mutfağınızda harikalar yaratmak için Fagor’u tercih edin! Dünyada 5 kıtaya yayılmış 14 fabrika ve 35 satış ofisiyle faaliyet gösteren Fagor Endüstriyel, 1999 yılından beri Türkiye’de hizmet veriyor. Kalite, dayanıklılık ve işlevselliği bir arada sunan Fagor Endüstriyel Türkiye, ürün gamında sektör profesyonellerinin ihtiyaçlarına cevap veren 100’ün üzerinde çeşit bulunduruyor. İspanya merkezli endüstriyel mutfak ve çamaşırhane ekipmanları üreticisi Fagor Endüstriyel, restoranların yanı sıra oteller, sağlık kuruluşları, eğitim kurumları, ofis ve sanayi kuruluşları, askeri birlikler, resmi daireler, catering şirketleri, kafe ve restoranlara profesyonel çözümler sunuyor.

182

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73


Ürünler

Grohe Eurosmart Cosmopolitan Üst Düzey Bir Tasarım, Uygun Fiyat

GROHE, Eurosmart Cosmopolitan Serisi’nde modern ve minimalist tarzları başarılı bir şekilde bir araya getirerek banyo ve mutfakların beklentilerine yanıt veriyor. GROHE, Eurosmart Cosmopolitan Serisi ile kozmopolit sektörün taleplerine ve lüks yapılarda minimalist seçime yanıt veriyor. Seride, üst düzey modern bir tasarım ve ürün çeşitliliği mükemmel bir fiyat avantajı ile sunuluyor. Eurosmart Cosmopolitan serisi, GROHE tasarım DNA’sını mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Seri, DNA’nın üç temel elementini, -yuvarlak, oval ve 7 derecelik açı-akıllı bir şekilde taşıyor. Armatürün gövdesinden ergonomik tasarıma sahip kumanda koluna konik geçişler imzayı belirgin bir şekilde ortaya koyuyor. Serinin bütün ürünlerinde benzersiz tasarım kendisini hissettiriyor. Tek kumandalı armatürde yüksek veya alçak modellerde; iki kumandalı veya duvara ankastre modellerde,

bide, duş veya banyo bataryalarında; mutfak bataryalarında açık bir şekilde vurgulanıyor. Ayrıca serinin akılcı çözümleri de dikkat çekiyor. Örneğin duş bataryası için sunduğu etajer, duş esnasında sabun veya şampuan gibi malzemelerin konulması için pratik bir aksesuar. Serisinin tüm parçalarında kartuş üzerinden su akışı sınırlandırılarak su tasarrufu sağlanırken; GROHE SilkMove® ve GROHEStarLight® teknolojileri serinin hem banyolarda hem de mutfaklarda yıllarca sağlıklı ve güvenli bir şekilde kullanılmasını garantiliyor. Eurosmart Cosmopolitan serisi, GROHE QuickFix™ özelliği ile de hızlı ve kolay bir şekilde monte edilebiliyor. Bu uygulayıcı odaklı teknoloji, armatürün montajında %40 oranında zamandan tasarruf edilmesini sağlıyor. Eurosmart Cosmopolitan ile sade ve iddialı alanlar yaratın. Ocak - Mart 2011 / Sayı 73

183


Ürünler

Çanakkale Seramik Yeni Ürünlerinde Mermerin Dokusunu Yeniden Yorumluyor Çanakkale Seramik, doğanın yıllarca taşlar üzerinde yarattığı sanatın en çarpıcı örneği olan mermer dokusuna yeni teknoloji üretim yöntemlerini uyguluyor. Bu sayede mermerin soğuk görünümünü modern dokularla değiştiren Çanakkale Seramik, yarattığı yeni serilerinde farklı desenleri tüketici ile buluşturuyor. Uzun zamandır aşina olduğumuz doğallık akımına bir adım daha yaklaşarak, özümüze daha da dönmemizi sağlayan Çanakkale Seramik Mermer Serileri, mermerin en zarif halini mekanlara taşıyor. Çanakkale Seramik Mermer Serileri, buzulumsu tonların yanı sıra, fildişi, saf beyaz, kahve ve krem renkleri gibi doğal tonların hakim olduğu “Aux Naturales” ve “Comforting Luxuries” renk paleti seçenekleri sunuluyor.

Crema Marfil’in saf dokusuna sahip Marfil Serisi İspanya’nın ünlü Crema Marfil mermerinin özel bir üretim tekniği ile seramiğe aktarıldığı Marfil Serisi, saf dokusu sayesinde mekanlara zarif bir görünüm katıyor. Serinin doğal krem renginin yanı sıra beyaz alternatifi de bulunuyor. Marfil Serisi, 33x50cm ve 25x75cm duvar karosu, 50x50cm sırlı porselen yer karoları, 33x50cm altın ve platin malzemeler ile zenginleştirilmiş dekorları sayesinde yalın ama belirgin bir tarz tercih eden tüketicilere farklı alternatifler sunuyor. Kahve Tonları ile Royale Serisi Cappucino mermerin en güzel örneklerinden esinlenilerek geliştirilen Royale Serisi, kahverenginin tüm doğal tonlarını renk paletine taşıyarak sıcak kahve etkisinin parlak seramik karolarda görülmesini sağlıyor. Özel üretim tekniği ile elde edilen damarlı desenler, altın ful dekorlar ve uyumlu diğer parçaları ile yeni lüksün tanımını doğal yollardan yapan Royale Serisi, birçok alanda kullanım imkanı sağlıyor.

Duvarlarda 3 boyut efekti sağlayan Buzulumsu görüntüsü ile Saint Laurent Serisi Fildişi rengiyle Bardiglio Serisi Seramikteki doğallığı yansıtan Saint Laurent son teknolojinin uygulandığı Serisi’nde, karonun yüzeyi ile Bardiglio Serisi, buz gri ve üzerinde oluşturulan ince çizgilerin saf beyaz renk alternatifleri yarattığı üç boyutlu efektin zıt ile tüketicilerin yaşam birlikteliği dikkat çekiyor. Serinin, alanlarının her bölümünde özel bir teknik ile üretilen 25x75cm dünyasını yaratmasına olanak ebadındaki duvar karoları ve sağlıyor. Ender bulunan 50x50cm parlak yer karoları ile kalıplı Bardiglio mermeri, 25x75cm dekorları bulunuyor. Karolarıyla neo ebatlarında, üç boyutlu özel modern bir dünyaya ait olduğunun parçaları ve derinlik hissi sinyallerini veren Saint Laurent uyandıran rölyefli dekorları Serisi, farklı döşeme alternatifleriyle ile farklı dekoratif ve mimari tüketicilerin kendi iç dünyasını çözümler sunuyor. yaratmasına olanak sağlıyor.

184

Ocak - Mart 2011 / Sayı 73




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.