TİMDER Yönetim Kurulu: Ertan Sapankaya, Aydın Eşer, Kemal Yıldırım, Serdar Dönmez, Bahadır Yıldırım, Baki Kartalkaya, Cemal Kır, Harudyun Biberyan, Kemal Çelik, Mehmet Arslan, Süleyman Karahan.
Ön Kapak İçi:
Saygıyla Anıyoruz.
Seranova - Umpaş
Arka Kapak İçi: Yüksel Seramik
Söyleşi NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral
Satış Hattı DemirDöküm Satış Direktörü Ufuk Atan
Kapak Fotoğrafı: Orhan Hopa
GEZİyorum Seramiksan Türkiye Satış Müdürü M. Süreyya Çağlar
Satış Hattı Kalekim Satış Müdürü Taner Köseoğlu
Geçerken Uğradık Borsel Boru Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Yılmaz
91 Temmuz - Eylül ‘16
Mekan: Fatih İnş. - Evani Kozyatağı Showroom
Dergi Adı: Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği Dergisi
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Künye
İmtiyaz Sahibi ve Adresi: Ertan Sapankaya (baskan@timder.org.tr) Ayazağa Yolu, Cendere Cd. No:9 Maslak / İstanbul Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Adresi: Mehmet Arslan (mehmet.arslan@tepeinsmalz.com.tr) Kayışdağı Mh. Bostancı Dudullu Yolu No:40 Kadıköy / İstanbul Hukuk Danışmanı: Av. Fırat Barış Kavlak (firat@kavlak.av.tr) Yayın & Tasarım Yönetmeni: Orhan Hopa (orhan@timder.org.tr) Kurumsal İletişim: Yeliz Kılıçaslan (yeliz@timder.org.tr) Yönetim Yeri Adresi: Atatürk Mh. Namık Kemal Cd. Ekincioğlu Sk. No:44/1 K:1 34758 Ataşehir / İstanbul
Arka Kapak:
Seramiksan
01
Kale Banyo
03
Teska
05
VitrA - Eczacıbaşı Yapı Grubu
09
E.C.A.
12 - 13
Aquanit - Seranit Grup
15
Penta
17
Lider - Özlider
19
Petek Group
21
Ege Seramik
31
Lucco
33
Ege Vitrifiye
35
Pimtaş
37
Formina - Ece Seramik
41
SRC Yapı
43
Pera Seramik
45
Venezia
46 - 47
EVDEMA
49 - 137
EVS Eren Vana
51
EKPAŞ
54 - 55
Sukar
59
Aknur Endüstri Malzemeleri
61
Fırat
63
NG Kütahya Seramik
65
Saremica
69
Franke
71
Orka Banyo
Basım Yeri Adresi Telefonu: Teknik Basım Tanıtım Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş. Y. Dudullu Mh. Necip Fazıl Bulvarı Cd. No: 44 Keyap Çarşısı F1 Blok 93 Ümraniye / İstanbul (0216) 508 2020 Sertifika No: 24871
73
Isvea
79
Ge- Ti
95
DemirDöküm
99
Tema Banyo
107
Sanica
Basım Tarihi: Ağustos 2016
111
Güral Vit
125
Bien Seramik
127
NPlus Banyo
129
Norm Bağlantı & Tesbit Elmanları
131
ParexGroup
133
Durul Banyo
135
Mesa Teknik
139
Visam
141
Koruncuk Vakfı
143
Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı
Yayın Türü: Yaygın Süreli
Yayın Yürütme Kurulu: Mehmet Arslan, Aydın Eşer, Nurhan Tanyeli, Orhan Hopa, Yeliz Kılıçaslan. İletişim Bilgileri: Atatürk Mh. Namık Kemal Cd. Ekincioğlu Sk. No:44/1 K:1 34758 Ataşehir / İstanbul T: (0216) 629 0100 dergi@timder.org.tr www.timder.org.tr
Dergimizde yayınlanan yazı ve görsellerden imza sahipleri sorumludur. Ticari reklamlar, reklam verenlerin sorumluluğundadır. Yayınlanan yazı ve görsellerin her hakkı saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz, kullanılamaz.
2
Yönetimden
06
Ertan Sapankaya TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı
TİMDER’den
14
Söyleşi
74
UNICERA Fuarı, CNR Expo’da TİMDER Yönetim Kurulu Bülent Eczacıbaşı’nı Ziyaret Etti TİMDER Ekonominin Nabzını Tutuyor
Dipnot
08
Mehmet Arslan TİMDER Dergisi Yazı İşleri Müdürü
Ekonominin Nabzı
10
Prof. Dr. Kerem Alkin Ekonomi Profesörü
80
TİMDER Akademi Eğitimleri Sertifika ve Ödül Töreni Gerçekleşti Taner Oğuz - TİMDER Geleneksel Halı Saha Futbol Turnuvası Tamamlandı
Haberler
32
Satış Hattı
86
Erkan Güral NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı
Satış Hattı
88
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
İçindekiler
GEZİyorum
TİMDER Yönetim Kurulu İbrahim Polat’ı Ziyaret Etti
M. Süreyya Çağlar Seramiksan Türkiye Satış Müdürü
Geçerken Uğradık
Ufuk Atan DemirDöküm Satış Direktörü
90
Mustafa Yılmaz Borsel Boru Yönetim Kurulu Başkanı
Hukuken
100
4
Etkin Yönetim
102
106
Afet Bilinci
108
Ahmet Çakır AKUT Dağcılık Kulübü Gönüllüsü
114
Ürünler
Geçerken Uğradık
96
Murat Doksat Yılmaz İnşaat Malzemeleri Firma Ortağı
Bayi Vizyonu
104
Çetin Cinemre SERVİS Eğitim & Danışmanlık Eğitim Uzmanı
Dr. Atakan Genç Stratejitek Yönetici Ortağı
Almila Dalkılıç Kişisel Gelişim Uzmanı
Verilerle Ekonomi
92
Tuğrul Sarısoy Fatih İnşaat Malzemeleri / Evani Genel Müdür Yardımcısı
Av. Fırat Barış Kavlak TİMDER Hukuk Danışmanı
İletişimde İletişim
Geçerken Uğradık
Taner Köseoğlu Kalekim Satış Müdürü
126
İş Hukuku
112
Seyfullah Beysülen İş Hukuku Uzmanı
Aramıza Katılanlar
160
Ertan Sapankaya
TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı baskan@timder.org.tr
Yönetimden
“Antidemokratik girişimlere karşı demokrasisine sahip çıkan milletimizin sonuna kadar yanındayız.” 15 Temmuz kalkışmasının tüm sürecine ve sonrasına hep beraber şahit olduk. Bu hain saldırı sonrasında TİMDER olarak Cumhuriyetin en temel ilkesi olan demokrasiyi ve milletimizin hür iradesini hedef alan alçakça saldırıyı şiddetle kınadık. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” söyleminden yola çıkarak; antidemokratik girişimlere karşı demokrasisine sahip çıkan milletimizin sonuna kadar yanında olduğumuzu bildirdik. Milli iradenin neler yapabileceğini bu süreçte bir kez daha gördük. Gelişmeleri hepimiz çok yakından takip ettik. Şimdi, yaşadığımız bu kötü günlerin ardından bizim de TİMDER ve üyeleri olarak ülkemize katkı sağlamak adına neler yapabileceğimizi düşünmenin ve konuşmanın zamanıdır... 15 Temmuz sonrası hükümetimizin verdiği mesajları, bilhassa ekonomiyle ilgili açıklamalarını hepimiz biliyoruz. Hükümetimiz ekonomide her şeyin yolunda olduğunu, halka gönlünü ferah tutmasını söyledi. Bunu gerçekten halka mı söyledi? Hayır. Bize söyledi. Bu süreç sonrasında ülkemiz ve sektörümüz açısından ekonomiyi ve piyasayı
6
canlı tutmak için faal olup, elimizi taşın altına koymamız gerekiyor. Bu vatan hepimizin, ekonomiyi canlı ve ayakta tutmazsak hep beraber büyük bedeller öderiz. Bu nedenle Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörü inşaat, inşaat sektörünün dinamosu TİMDER’in üyeleri olarak hep beraber her zamankinden daha fazla çalışmalı, ülkemiz için daha fazla enerji harcamalıyız.
“TİMDER olarak yaptığımız çalışmalar üyelerimizin katılımı ile anlam ve fayda kazanacaktır.” Değerli Üyelerimiz, Her alanda iş ve güç birliğine en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde, TİMDER olarak son dönemde yaşadığımız bir konu hakkındaki üzüntümüzü bildirmek isterim. TİMDER olarak asli görevlerimiz arasında yer alan faaliyetler kapsamında üyelerimize sektörümüz, ülkemizin ekonomik durumu ve gelişmeleri hakkında bilgilendirici etkinlikler, eğitim çalışmaları, üye ziyaretleri ve sosyal aktiviteler gerçekleştirmek amacıyla tüm çabamızla çalışıyoruz. Üyelerimizin özellikle içinde bulunduğumuz dönemde baş gösteren ekonomik
sorunlar çerçevesinde ticari hayatlarını yönlendirirken almaları gereken önlemler hakkında bilgilendirmek amacıyla çeşitli ekonomi toplantıları, sosyal faaliyetler kapsamında Taner Oğuz - TİMDER Geleneksel Halı Saha Futbol Turnuvası ve en önemlisi büyük değer verdiğimiz eğitim çalışmalarımızın mihenk taşı TİMDER Akademi Eğitim faaliyetlerine gerekli katılım ve ilgiyi görememek bizleri son derece üzüp rahatsız etmektedir. Bunun yanı sıra derneğimizin gelir kaynakları arasında yer alan UNICERA Fuarı’mıza, eğitim için desteklenmesi gereken öğrencilere burs faaliyetine ve sektörün haber platformu haline gelen TİMDER Dergisi’ne katkının hep aynı kişi/kurumlar üzerinden gerçekleştiğini görmek bizlerde hayal kırıklığına neden olmaktadır. Gönüllük esasına dayanarak sonsuz özveri ile çalıştığımız derneğimizi daha ileriye taşımak, üyelerimize daha faydalı etkinlikler/faaliyetler sunmak için siz değerli sektör paydaşlarımızın desteğine ihtiyacımız var. TİMDER olarak yaptığımız çalışmalar üyelerimizin katılımı ile anlam ve fayda kazanacaktır. Ülkemiz ve sektörümüzün içinde bulunduğu bu zor dönemlerde binbir zorluklarla organize edilen etkinliklerimize 28 yıldır bizleri var eden siz değerli üyelerimizin ilgisinin artmasını TİMDER Yönetim Kurulu olarak canı gönülden arzu ediyoruz. Her alanda iş ve güç birliğine en çok ihtiyaç duyduğumuz, bu günlerde TİMDER Üyeleri olarak; daha da güçlü bir şekilde inşaat sektörünün dinamosu olmaya devam edeceğimize olan inancımız tamdır.
Egemenlik,
Kayıtsız Şartsız Milletindir.
30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun.
Mehmet Arslan
TİMDER Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü mehmet.arslan@tepeinsmalz.com.tr
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Dipnot
Başarıya / Başarısızlığa Giden Yolun Başındaki Karar! Yönetimin ve yönetici olmanın temelini oluşturan karar süreci, yönetimin diğer süreçlerini de doğrudan etkilemektedir. Her faaliyet bir karar ile başlar ve sonrasında gelen diğer kararlar ile sonuca doğru adım adım ilerler ve neticelenir. İnsan yaşamının her aşamasında olduğu gibi, örgütsel faaliyetlerde de karar süreci yoğun olarak yaşanmaktadır. Bu bağlamda iyi bir yönetim anlayışının temelinde karar önemli bir yer tutmaktadır. Ancak bu noktada karar ile ilgili önemli bir soru karşımıza çıkmaktadır. Karar almak mı? Karar vermek mi? Türk Dil Kurumu’nun Büyük Türkçe sözlüğü aşağıda gördüğünüz iki anlam karşılığını ve örneklerini vermektedir. Karar almak: Bir davayı, bir sorunu sonuca bağlamak, “Artık ayrılmayalım diye kararlar alıyor fakat bir türlü tatbike geçemiyordu.” -R. H. Karay. Karar vermek: Bir sorunu karara bağlamak, kararlaştırmak, “Sonunda bu su tenekelerini civardaki evine kadar taşımaya karar verdi.” -İ. H. Baltacıoğlu. Bu anlamlardan yola çıkarak ulaşabileceğimiz tek sonuç ise her iki eyleminde birbiri yerine kullanılabileceğidir. Ancak bu anlam karmaşası içinden çıkmak için gerekli çözüm için biraz daha kafa yormamız gerekmektedir. Zira karar almak ve karar vermek günlük kullanımda neredeyse aynı anlama gelir gibi gözükmektedir. Oysa yönetim sürecinde; karar veren kişi önündeki seçenekler arasında bir tercih yapmak durumundayken, karar almak durumunda kalan kişi ise alternatifsiz bir şekilde mevcut durum
8
karşısında apansızın eyleme geçmek zorundadır. Diğer bir anlam penceresinden değerlendirmek gerekirse, karar vermek oldukça tekil bir eylem gibi gözükürken, karar almak daha çoğul ve demokratik bir süreç gibi durmaktadır. Peki yönetim sürecinde kararın yeri nedir? Yönetimde karar vermek mi daha doğrudur? Karar almak mı? Ve gerçekten de en kötü karar kararsızlıktan iyi midir? Yönetim ve yönetici açısından aslında durum şudur; yapılması gereken her bir faaliyetin temelinde yer alan kararın varlığını sağlamaktır. Yani daha sonra doğru veya yanlış olarak da sonuçlanacak olsa da o an için faal olabilmenin yolu bir karardan geçmektedir. Yukarı da yaptığımız karar verme ve alma açıklamalarında aslında hiyerarşik düzen içerisindeki kademeleri de sınıflandırmaktayız. Mesela önünde alternatifleri olan yani karar veren kişi hiyerarşik olarak üzerinde yer aldığı kişilerin aldığı kararlar arasında bir seçim yapar. Tam da bu noktada aslında daha ayırıcı bir fark gözümüze çarpmaktadır. Karar alan kişi daha az zamana sahipken, karar veren kişi değerlendirmek için yeterli zamana sahip olabilir. Unutulmamalıdır ki “Yönetici dediğin karar veren kişidir. Kimi zamanlar doğru karar verebilir ama mühim olan her zaman karar vermesidir...” John Patterson Dünya üzerinde bugüne kadar belli faaliyetlere sebep olmuş kararlardan örnekler vererek yazımı sonlandırmak istiyorum. Sanırım karar vermek mi? Yoksa karar almak mı? Anlam ikileminin içinden bizleri en iyi şekilde bu örnekler çıkartacaktır.
- Yayıncı P.T. Barnum, 1830’larda George Washington’un hemşiresi olduğunu iddia eden bir kadına promosyon hizmeti verme kararı aldı. Barnum, bugün eğlence sektörü ve popüler yeteneklerin yükselmesinde vazgeçilmez unsur olan promosyonun üstadı haline geldi. - Ray Kroc, Mac ve Dick McDonald kardeşlerin San Bernardino, California’daki küçük dükkanlarında sattıkları hamburger, kızarmış patates ve milkshakelere bayılıyordu. Kroc, sonunda 1955’te karar vererek ilk restaurantını franchise modeliyle açtı ve McDonalds Corp.’u kurdu. Kroc, bu tarihten sonra McDonalds’ı çokuluslu bir dev haline getirmekle kalmayıp, fast-food için de dev bir pazar oluşmasının önünü açtı. - Japon teknoloji devlerinden Matsushita 70’li yıllarda VHS videoyu geliştirdi ve bu teknolojiyi lisans altına almaya karar verdi. Ardından Sony Betamax’ı çıkardı ancak lisanslatamadı. Daha iyi bir ürün olmasına rağmen Betamax tarihe karıştı ve VHS dünya standardı olarak kabul gördü. - Dünyaca ünlü perakende mağazacılık şirketi Marks&Spencer 1920’de tüketiciye odaklı hizmette önemli bir karar aldı. M&S, birlikte çalıştığı imalatçılardan tedarik ettikleri ürünlerin taşıması gereken bütün niteliklere sahip olarak üretilmesini talep etti. Yukarıda anlatılanlardan sonra örneklere ister karar almak isterseniz de karar vermek fiillerini yerleştirin, neticede başarıya da başarısızlığa da giden yolun başında bir karar yatmaktadır. Doğru, olumlu ve de yararlı sonuçlar doğuracak kararlar vermeniz-almanız dileğiyle...
Prof. Dr. Kerem Alkin Ekonomi Profesörü kerem@alkin.org
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ekonominin Nabzı
“Türk Ekonomisi, 15 yıl öncesinin Türk Ekonomisi olsaydı, 18 Temmuz Pazartesi sabahı para ve sermaye piyasalarını açmaya kim cesaret edebilirdi?” Türkiye’nin bölgesel liderliğine ‘operasyon’u Milletimiz çökertti... Türk halkının demokrasiye olan inancı ve bulunduğumuz coğrafyadaki en ‘kahraman’ millet olma özelliği ile sokaklara çıkıp, ekonomik ve siyasi istikrarı kahramanca savunması ile 16 Temmuz Cumartesi sabahı bir kabustan uyandık. FETÖ’nün vahşi darbe girişimi, kendi vatandaşına, Meclisi’ne, silah arkadaşlarına göz kırpmadan silah sıkabilmeleri ve bu menfur darbe girişiminin vahşiliği tüm çıplaklığı ile ortadayken, uluslararası medyadaki ‘yanlı’ tutum, aklıma hiç durmadan şu soruyu getiriyor: ‘Türkiye’ye yönelik bu derece koyu, bu derece vahşi nefretin gerekçesi ne olabilir?’ Son 3-4 yıldır batılı ülkelerin siyaset çevrelerinde, uluslararası medyasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan odaklı ve Türkiye’nin bölgesel ve küresel algısını yerle yeksan etmeyi hedeflemiş bu derece ‘vahşi’ bir saldırının gerekçesi ne olabilir? Rahmetli Özal’ın beklenmeyen ölümü, öncesinde kendisine suikast girişimi, acaba bu sürecin bir parçası mıydı? Anavatan Partisi’nin ve Özal’ın yaşadığı algı düşüşü, o dönemin koşullarına göre yapılan medya saldırıları, ANAP’ın zayıflaması ile gelen hayli sıkıntılı ‘koalisyon iktidarları’ dönemi, Özal’ın ölümü ve sonrasında, Türkiye’nin daha da derin bir siyasi ve ekonomik krize 10
sürüklenmesi, 1994 ve 2001 krizleri; geriye baktığımızda, ‘Soğuk Savaş’ın bitimi sonrasında, dünya ekonomisindeki kritik önemdeki genişleme ve sıçramadan Türkiye’nin nasiplenmemesi adına, adeta ‘vahşice’ kurgulanmış bir operasyonun izlerini bulmak çok zor değil. Bunun içine, bir de 28 Şubat sürecini katın; ‘Türkiye’nin gündeminde olmayan bir laik-dindar gerginliği.’ Soğuk Savaş’ın bitişi sonrasındaki ilk 10 yıl, kitlenmiş bir Türkiye, demokratik ve ekonomik reformlarını yerine getiremeyen bir Türkiye. Sonra? Sonra, 1997’den itibaren, dünyanın önde gelen ekonomilerinde, düşünce kuruluşlarının (think-tank) raporları ortaya çıkmaya başlıyor: ‘Bizi, felaketlerle dolu bir 21. Yüzyıl bekliyor.’ Dünyanın yeni büyük ekonomisinde (G7) büyük bir telaş. Diyorlar ki, ‘üzerimize yığılacak bunca küresel sorun bizi, G7’yi aşar. Bu derece büyük ve ağır küresel sorunlarla, ancak dünyanın önde gelen gelişmekte olan ekonomileri ile bir araya gelerek, onlarla aynı masaya oturarak baş edebiliriz’. 1999’da, G20 Grubu kuruluyor; Türkiye bu grubunun tartışılmaz üyesi. Türkiye’nin Avrasya’daki ‘ekonomi ve ticaret diplomasisi’ rolü... 1999, Türkiye için ilginç bir kırılma yılı. G20’nin kurulduğu yıl. PKK
Lideri Öcalan 15 Şubat 1999’da yakalanıyor. Takip eden tarihteki genel seçimlerde, APO’nun yakalandığı tarihte azınlık hükümeti konumunda olan DSP ve Başbakan Ecevit, büyük oy patlaması ile DSP-MHP-ANAP Koalisyonu’nun en önemli üyesi. Temmuz 1999’da, Almanya’daki G7 zirvesinde G20 resmen gündeme geliyor. NATO tarihi açıklamalar yapıyor. Eylül’de, durup dururken, IMF Ankara’ya geliyor ve bizimle anlaşma yapmak istediğini söylüyor. Kasım 1999’da Türkiye AGİT zirvesine İstanbul’da ev sahipliği yapıyor. ABD Başkanı Clinton, TBMM Genel Kurulu’na ilk kez hitap eden ABD Başkanı oluyor. AGİT Zirvesi’nde, Türkiye lehine, Rusya aleyhine sözler sarf ediyor; o zaman ki Rusya Devlet Başkanı Yeltsin, sinirle toplantıyı terk ediyor. 1,5 ay sonra, Mart 2000’deki Rusya devlet başkanlığı seçimine yeniden aday olması beklenen Yeltsin, 31 Aralık 1999 günü istifa ediyor ve yerine vekaleten Putin geliyor. Putin halen görevde. Aralık 1999’da, Avrupa Birliği liderleri zirvesinde, belirli ekonomik ve demokratik kriterleri yerine getirmesi halinde, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye adayı olabilecek statüyü kazanacağı ilan ediliyor. 19 Şubat 2001’de, ekonomik ve demokratik reformlar ağır aksak giderken, Çankaya’da, MGK toplan-
Uzatmayayım, bu süreç bizi 2012 sonbaharında uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch, 16 Mayıs 2013’de ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Obama tarafından ağırlandığı gün, Moody’s tarafından Türkiye’nin uluslararası derecelendirme notunu ‘yatırım yapılabilir ülke’ düzeyine kadar getirdi. Gerekli ekonomik reformları tamamlayarak, bütçe açığı ve kamu borç stoku oranlarını AB kriterlerinin bile altına indirip, ciddi bir mali disiplin iyileşmesine imza atmış olan Türkiye, bankacılık sektörünü sermaye yeterliği açısından çok iyi bir noktaya getirmiş olan Türkiye, 2008 sonbaharında patlak veren küresel finans krizinin ana ve artçı şoklarını iyi atlatıyor ve Mayıs 2013’e, bölgesinin en saygı duyulan, gösterilen saygıyı da hak eden, ekonomik göstergeleriyle ‘yatırım yapılabilir ülke’ statüsü tescil edilmiş bir şekilde giriyoruz.
Türkiye’nin ‘umut verme’ rolüne hain girişim... Biz, neredeyse 3 yıl içinde, ‘Gezi’den, ‘vahşi darbe girişimi’ne nasıl geldik? Türkiye’ye yönelik bu ‘düşmanlık’ nasıl kabardı ve hedef nedir? İlk hedef, Türkiye’yi Avrasya’da siyasi ve ekonomik istikrar arayan, bize gıpta ile bakan ülkeler nezdinde, örnek ve ilham veren ülke olmaktan çıkarmak. İkinci hedef, bir kez Türkiye’yi bir ‘iç savaş’a sürükleme umudu ile Türkiye’nin kendi topraklarını dahi korumayacak bir zafiyet içine sokmak ve başarabiliyorlar ise Türkiye’yi parçalamak. Üçüncü hedef, dünya coğrafyasında hiç bir Müslüman ülkenin yakalamadığı bir kıvamda, 6 Bin yıllık bir Anadolu medeniyetinin üzerine inşa edilmiş, ‘gönül dolu’, ‘rahmet dolu’ bir İslam anlayışını sonlandırmak. Kimler tarafından ‘icat’ edildiği anlaşılmaya çalışılan ‘IŞİD’, ‘DAEŞ’in dayatmaya kalktığı bir dini anlayışını öne çıkmasına çalışmak. Türkiye’nin tüm İslam alemine, tüm Müslümanlara umut veren ‘pozitif enerjisi’ni yok etmek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Avrasya’da, Türkiye’nin 1. ve 2. kuşak komşusu olan ülkelerdeki toplumlar tarafından gösterilen sevgi, Türkiye’ye demokratikleşme ve ekonomik reformlar yönünde gösterilen ilgi, Türkiye’nin son 14 yıldaki pek
çok reforma yönelik birikimini bu coğrafyadaki ülkelerle paylaşması, Rusya ile stratejik hamleler, TürkiyeAzerbaycan yakınlaşması, Irak’ın kuzeyindeki, Hazar’daki petrol ve doğalgazın Türkiye üzerinden dünyaya pazarlanması, Türkiye’nin bölgesinde, küresel ölçekte ulaşım, enerji, lojistik kavşak noktası haline gelmesi, birbiri ardına bitirilen ‘mega’ projeler, imalat sanayindeki iddiamız, hizmetler sektöründeki küresel becerimiz, ihracat hamlemiz, tümü Türkiye’ye ‘ezik’ bir küresel rolün peşindeki küresel ‘karanlık’ güçleri çıldırttı. Bu büyük dönüşümün ‘çekim merkezi’ olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve Avrasya’nın en hızlı yükselen ekonomisi olan Türkiye’yi akıl dışı bir ‘nefret’le, vahşi bir türbülansın, girdabın içine sokmak istediler. Anadolu’nun, Mezopotamya’nın mucizesi bir kez daha devreye girdi; ‘Şu Çılgın Türkler’, ‘Gezi’, 17-25 Aralık’ ve şimdi de 3. Dalga olan ‘15 Temmuz Vahşi Darbe Girişimi püskürtüldü. Türkiye’nin, küresel dünyanın değerleri ile dindarlığı mükemmel bir dengede tutup, kendi coğrafyasında ‘ekonomi ve demokrasi vahası’ olma yolunda verdiği mücadele, izlediği proaktif ‘ekonomi ve ticaret diplomasisi’ rolüne indirilmeye çalışılan ağır bir darbe girişimi, Türk halkının demokrasiye ve istikrara sahip çıkması ile bertaraf edildi. Ama bu 3 dalganın ardından, 4.sü, 5.si denenebilir ve korkarım ki denenecek. Bu da, ekonomik ve demokratik reformlara, yapısal reformlara nasıl hızla asılmamız gerektiği konusunda gereken ipucunu veriyor. Türkiye’nin ekonomik reform süreci ile önemli bir dönüşüm yaşamış olan Türk Ekonomisi, 15 yıl öncesinin Türk Ekonomisi olsaydı, 18 Temmuz Pazartesi sabahı para ve sermaye piyasalarını açmaya kim cesaret edebilirdi ki? Birilerince yürütülen bu ‘vahşi nefret’i, kenetlenerek ve var gücümüzle reformlara asılarak bertaraf edeceğiz.
Ekonominin Nabzı
Öyle bir hız ki, AK Parti’nin Meclis’te çoğunluğa sahip olması ile Türkiye hızla reformları tamamlıyor ve AB liderleri, hoşlarına gitse de gitmese de, verdikleri sözü tutup, Türkiye’yi 2004 yılı Aralık ayındaki zirvede ‘tam üye adayı’ ilan ediyorlar. Türkiye, bir anda yılda 15 ile 22 Milyar Dolar arasında doğrudan yabancı sermaye yatırımı çeken, 2004’de yüzde 9’un, 2005’de yüzde 8’in üzerinde büyüyen ekonomi olma özelliği göstermeye başlıyor. Türkiye, ekonomi ve demokrasi alanındaki hamleleri ile Avrasya’nın ilham veren ülkesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bölgenin en sevilen, hürmet gösterilen siyasi lideri olarak öne çıkıyor.
30 Mayıs 2013’ü 31 Mayıs’a bağlayan gece, Taksim Gezi Parkı’nda bir grup genç insanın ‘ağaç nöbeti’ tuttukları çadırlar yakılıyor; sonrası malum. Üstüne, 17-25 Aralık ve ‘3. Dalga’ FETÖ ‘vahşi’ darbe girişimi. Adeta, küresel ayakları da olan bir ‘karanlık güç’, Türkiye’nin Avrasya’daki tüm ülkelere ilham veren, moral veren, örnek teşkil eden rolünü, laiklikdindarlık beraberliğine yeni bir yorum, yeni bir ‘birlikte yaşama’ formülü getiren özelliklerini hırpalamaya, yok etmeye yönelik, toplumun farklı kesimleri arasında yarılmayı, kutuplaşmayı derinleştirecek ağır ve vahşi bir operasyona girişmiş durumda.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
tısında kriz çıkıyor. Türkiye, tarihinin en ağır ekonomik krizini yaşıyor. Bu kriz sonrasında, Türk halkının oylarıyla, neredeyse 11 yıl sonra, Türkiye tekrar AK Parti ile tek parti iktidarına geri dönüyor ve AK Parti, ekonomik ve demokratik reformlara hızlı giriyor. 57. Hükümet döneminde başlamış olan reformlara hız veriliyor.
11
UNICERA Fuarı, 08-12 Mart‘ta, CNR Expo’da TİMDER ile Türkiye Seramik Federasyonu’nun üst düzeyde temsil edildiği toplantıda, CNR Expo yetkilileri de hazır olarak bulundu.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
TİMDER’den
Varılan anlaşma neticesinde, Avrupa’nın ikinci, Türkiye’nin en büyük ‘ihtisas’ fuarı olan ‘UNICERA Seramik Banyo Mutfak Fuarı’ yeni adresi, CNR EXPO Yeşilköy’de 08-12 Mart 2017 tarihleri arasında düzenlenecek.
14
Toplantıda, organize edilen fuar hakkında bilgi paylaşan yetkililer; yeni pazar arayışları ve yabancı ziyaretçilerin artışı konusunda “söz veren” CNR’ı seçtiklerini söylerken; CNR Expo seçiminde, fuarın bir önceki organizas-
yonuna göre yüzde 10’luk yabancı ziyaretçi artışı ve ulaşım yollarına yakınlığının rol oynadığının altını çizdiler. Toplantıda konuşan TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya, UNICERA Fuarı’nın yeni bir mekanda, yeni bir partner ve yeni bir heyecan ile düzenlemenin sevincini yaşadıklarını söyledi. Sapankaya, daha sonra “Avrupa, Orta Doğu, Uzak Doğu, ABD; Kanada hedef pazarlarımız. Çin ve Japonya ile ilişkilerimiz çok kuvvetli inşallah buralardan hatırı sayılır ziyaretçiyi fuarımıza getireceğiz.” diyerek, fuar alanın yerine dikkat çekti.
Türkiye Seramik Federasyonu Başkanı Yamaner ise, “Sektörümüzde tasarım, teknoloji ile birlikte üretimde verimliliği artırdık. Artık pazarlamayı da iyi bir şekilde yapabiliyoruz. Fuarlar bu ülke ve sektör imajı açısından önemli. Sektörümüz Turquality desteği alıyor. UNICERA’nın da sektöre sağladığı katma değer düşünüldüğünde Turquality programı kapsamına alınmalı. Gönül arzu eder ki ihracatın yapıldığı tüm fuarlara destek verilsin, Turquality kapsamına alınsın” şeklinde konuştu. TİMDER Başkanı Ertan Sapankaya ise UNICERA Fuarı’nın yeni bir mekanda, yeni bir partner ve yeni bir heyecan ile düzenlemenin sevincini yaşadıklarını söyledi.
Aydın Eşer, Nuri Gönenç, Erdem Çenesiz, Ceyda Erem, Ertan Sapankaya, Ahmet Yamaner ve Germiyan Saatçioğlu
TİMDER Yönetim Kurulu Bülent Eczacıbaşı’nı Ziyaret Etti TİMDER Yönetim Kurulu, Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nı Kanyon’daki holding binasında ziyaret etti.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
TİMDER’den
Ziyarete TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kemal Yıl-
16
dırım, Yönetim Kurulu Üyeleri Kemal Çelik, Süleyman Karahan, Cemal Kır, Baki Kartalkaya, Ali Yalçın Tung ve Genel Koordinatör Nurhan Tanyeli katıldı. TİMDER Yönetim Kurulu Bülent Eczacıbaşı’na dernek faaliyetleri hakkında bilgi aktarırken, Eczacıbaşı Holding’in çalışmaları hakkında da bilgi-
ler aldı. Heyet sonrasında inşaat sektörü üzerine sohbet etti. TİMDER’in sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında destek verdiği engelli sanatçı Semra Çelik’in yağlı boya tablosu günün anısına Bülent Eczacıbaşı’na armağan edildi.
TİMDER Ekonominin Nabzını Tutuyor
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
TİMDER’den
İnşaat ve yapı malzemeleri sektörünün önemli markalarını aynı çatı altında toplayan TİMDER (Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği); kurulduğu 1988 yılından beri eğitim, kültür ve mesleki alanlarda gerçekleştirdiği faaliyetlere ‘Ekonomi Sohbetleri’ ile devam ediyor.
18
Gazeteci Yazar Mehmet Uğur Civelek’in TİMDER üyeleri ile buluştuğu sohbette ‘Ülkemizin ekonomik durumu ve beklentiler’ konusu ele alındı. Civelek, Türkiye ekonomisinin küresel koşullar karşısındaki durumunu, yaşadığımız olağan dışı dönemin ekonomiye etkilerini, inşaat sektörünün Türkiye ve dünyadaki durumunu, finans ve ekonomi
dünyasına dair bilmediğimiz için göremediğimiz ince detayları TİMDER üyeleri ile paylaştı. Gazeteci Yazar Mehmet Uğur Civelek, kısa vadede önemsemediğimiz sorunların uzun vadedeki sonuçlarının yıkıcı olabileceğini, geçmişte sorunlar karşısında uyguladığımız rutin reçetelerin neden artık işe yaramadığını, gelişmelerin sürdürülebilir olabilmesı için geleneksel politikalara ihtiyaç duyulduğunu, 20.yy’ın başından günümüze dünyada ekonomik açıdan yaşananları kronolojik olarak aktardı. Faizlerin düşmesi, kurun yükselmesi veya tam tersinin olmasının inşaat sektörü üzerindeki olası etkileri
sorusuna TİMDER üyeleri ile beraber cevap aradılar. Sohbet sonunda TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya ‘TİMDER olarak Türkiye ekonomisinin ve inşaat sektörünün durumunu uzun vadede görebileceğimiz faaliyetler düzenlemekten, konusunda uzman ve vizyon sahibi isimleri üyelerimiz ile buluşturmaktan gurur duyuyoruz. Yılların getirdiği birikim ve tecrübenin paylaşılması kadar önemli bir şey yok. Burada konuşulanlar yarınını düşünenler için altın değerinde. Bu sohbet toplantılarında önemli isimleri TİMDER üyeleri ile bir araya getirmeye devam edeceğiz’ dedi.
TİMDER Yönetim Kurulu İbrahim Polat’ı Ziyaret Etti TİMDER Yönetim Kurulu, İbrahim Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Polat’ı Mecidiyeköy’deki holding binasında ziyaret etti.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
TİMDER’den
Ziyarete TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kemal Yıldırım ve Serdar Dönmez, Yönetim Kurulu Üyeleri Süleyman Karahan, Cemal Kır, Baki Kartalkaya, Bahadır Yıldırım, Yeşim Kurt
20
Şengün ve Genel Koordinatör Nurhan Tanyeli katıldı. TİMDER Yönetim Kurulu İbrahim Polat’a dernek faaliyetleri hakkında bilgi aktarırken, İbrahim Polat Holding CEO’su Baran Demir’den de İbrahim Polat Holding’in son dönem çalışmaları hakkında bilgiler aldı. Heyet sonrasında İbrahim Polat’ın inşaat sektöründeki uzun yıllara dayanan engin tecrübelerini ve değerli yaşanmışlıklarla dolu hayat hikayesini dinledi.
TİMDER’in sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında destek verdiği engelli sanatçı Semra Çelik’in yağlı boya tablosu günün anısına İbrahim Polat’a armağan edildi. İbrahim Polat, Gazeteci Firuzan Gündüz’ün kaleme aldığı “Alnımın Teriyle” adını verdiği kitabını günün anısına tüm TİMDER Yönetim Kurulu için imzalayarak armağan etti.
33x99
black marble
Kusursuz doÄ&#x;a, kusursuz gĂźzellik.
TİMDER Akademi Eğitimleri Sertifika ve Ödül Töreni Gerçekleşti
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
TİMDER’den
Geleneksel iftar yemeğinde bir araya gelen, yapı ve inşaat malzemecileri sektörünün birliğini sağlayan sivil toplum kuruluşu TİMDER (Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği) üyeleri, sektörün eğitim misyonunu 12 yıldır gururla üstlenen TİMDER Akademi’nin bir eğitim döneminin daha başarı ile tamamlamasını, başarılı olanlara sertifika ve ödüllerinin verildiği tören ile kutladılar.
22
Ödül töreninde konuşma yapan TİMDER’in Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya törenle ilgili yaptığı açıklamada ‘TİMDER Akademi’nin oluşumunda ve bugünlere gelmesinde teşvik ve destekleri ile bizleri cesaretlendiren, eğitime gönül veren değerli
TİMDER Başkanı Ertan Sapankaya
sponsorlarımıza, kaliteli hizmetleri ile eğitimlerimizi zevkli hale dönüştüren değerli hocalarımıza en içten dileklerimle teşekkürlerimi sunar, dereceye girenler başta olmak üzere tüm değerli katılımcılarımızı tebrik eder ve başarılarının devamını dilerim.’ dedi. Törende söz alan TİMDER Eğitim Komitesi Başkanı Bahadır Yıldırım ‘Öncelikle sektörümüzün donanımlı eleman ihtiyacını karşılayacak eğitim programları ve projelere destek sağlayan tüm katılımcılara, işletme sahipleri ve yetkililerine, fikir ve düşüncelerini TİMDER Akademi’ye iletmeleriyle verdikleri destekten dolayı teşekkürlerimi sunuyorum.
TİMDER Eğt. Kom. Başkanı Bahadır Yıldırım
Eğitim konusunda bir diğer önemli girişimimiz olan TİMDER-Üniversite işbirliği bu yıl ikinci senesini dolduruyor, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Pazarlama Bölümünde 2015 - 2016 döneminde 35 öğrencimiz eğitimini başarıyla sürdürüyor. Ayrıca her sene üstüne bir şeyler katarak geliştirdiğimiz eğitim programlarımızda sunduğumuz faydayı arttıracak bir “üretim ortamı” yaratmayı hedefliyoruz. ‘Atölye’ adını verdiğimiz bu yöntemi kullanarak katılımcılardan hem uygulama becerisi edinmeleri hem de somut olarak bir “ürün üretmeleri”ni isteyeceğiz.’ şeklinde konuştu. Yıldırım sonrasında 2015 dönemi birincilerine başarı sertifikaları ve ödüllerini teslim etti.
TİMFED Başkanı Kemal Çelik
TİMDER Akademi eğitimini başarı ile tamamlayanlara verilen sertifika ve ödül töreni sonrasında söz alan TİMFED Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Çelik, tesisat ve inşaat malzemeleri sektörüne dair hazırlanan, geçtiğimiz beş yılın istatistikleri ve gelecek beş yılın öngörülerini kapsayan ‘Sektör Araştırma Raporu’nu konuklara tanıttı.
artık doğaya zarar vermeyen, yeşil bina konseptine uygun, enerji verimliliği sağlayan ve hijyenik ürünler önümüzdeki dönemde talep edilecek ve her pazarın kendi müşteri profiline özgü pazarlama stratejileri uygulamak zorunda olacağız. Bunun gibi sektörümüzle ilgili birçok detayı Sektör Araştırma Raporu’muzda bulabilirsiniz. Raporumuzun sektör ile uzaktan yakından ilgilenen herkes için referans olacağını tahmin ediyorum’ şeklinde açıklamada bulundu.
Kemal Çelik, TİMFED Sektör Araştırma Raporu’na TİMDER Akademi Kişisel & Yönetsel Gelişim Okulu Birincisi Eda Saraç ve katkılarından dolayı Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Başkanı Pazarlama & Satış Okulu Birincisi Eda Aydoğdu’ya Başarı Sertifikaları ve Atalay Gümrah ve EVDEMA Yönetim Kurulu Başkan Ödül Sponsoru Aydos Club’tan 1 haftalık tatil hediyesi TİMDER Eğitim Komitesi Başkanı Bahadır Yıldırım tarafından takdim edildi. Yardımcısı Ömer Çelik’e teşekkür plaketlerini takdim etti.
Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından akredite edilen Başarı Sertifikalarını almaya hak kazanan katılımcılara sertifikaları TİMDER Yönetim Kurulu Üyesi Baki Kartalkaya tarafından takdim edildi.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
TİMDER’den
‘Dünya değiştikçe, Türkiye’de hızla değişiyor. Bu değişim çoğunlukla tüm ekonomik ve sektörel yapıyı doğrudan
etkiliyor. Hızlı değişime ayak uydurarak, kurumsal yapıda ve ürün hizmet sunumunda gerekli düzenlemelerin zamanında yapılabilmesi işletmelere ciddi rekabet avantajı sağlıyor. Bu amaçla sektörümüze yönelik on yıllık dönemi kapsayan bir sektör araştırması hazırladık. Raporda öne çıkan sonuçlara kabaca bakarsak, ihracatımız artmış, ithalatımız azalmış ve önümüzdeki beş yılda ürün gruplarına göre talep yüzde 5 ile 13 arasında artış gösterecektir. En önemlisi, teknolojik gelişmeler neticesinde
23
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
TİMDER’den
TİMDER Akademi ve TİMDER - İstanbul Üniversitesi Yüksekokul Projesi Sponsorlarına Plaketleri TİMDER Başkanı Ertan Sapankaya tarafından takdim edildi.
24
TSF Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kemal Çelik
Fırat Plastik Alt Yapı Pazarlama Müdürü Mehtap Uluceviz
Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grup Başkanı Atalay Gümrah
Elmor Bölge Satış Müdürü Süha Atabek
Akansu Boru Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akansu
Borusan Mannesmann Satış Müdürü Süleyman Kalaycı
Ege Seramik Satış Müdürü Mustafa Akbacı
Ege Yıldız Bölge Müdürü Enis Kaptan
Franke Kurumsal İletişim Koordinatörü Meral Işık
Parex Group Genel Müdürü Erdoğan Yıldız
Daikin Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Zeki Özen
Duravit Mali ve İdari İşler Müdürü Ali Nazmi Sarıpınar
EVDEMA Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Çelik
GF Hakan Plastik Genel Müdür Yardımcısı Mestan Gültekin
TİMDER’den
Kalekim Genel Müdürü Altuğ Akbaş
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Kale Grubu Perakende Piyasalar Başkan Yrd. Timur Karaoğlu
25
TİMDER’den TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
26
Newarc Bölge Satış Müdürü Bülent Kıvırcık
NTG Plastik Satış Müdürü Yüksel Aysu
Orka Banyo Satış Müdürü Hakan Arslanbakan
Teka Satış Müdürü Zafer Güngör
Vesbo Bölge Müdürü İlhan Kurun
Wavin Pilsa Satış Şefi Ercan Özdemir
TİMDER Akademi Eğitmenleri; Prof. Dr. Serdar Pirtini, Dr. Zeki Yüksekbilgisi, Erim Hısım, Dr. Atakan Genç ve Almila Dalkılıç’a teşekkür plaketleri TİMFED Başkanı Kemal Çelik tarafından takdim edildi.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
TİMDER’den
TİMDER - İstanbul Üniversitesi Yüksekokul Projesine katkılarından dolayı İstanbul Üniversitesi SBMYO Müdürü Prof. Dr. Mithat Zeki Dinçer, Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Mine Kırbaçlı ve Pazarlama Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Nuran Çakıryıldıza’a teşekkür plaketleri TİMFED Başkanı Kemal Çelik tarafından takdim edildi
2015 - 2016
Katkılarıyla gerçekleşmiştir.
27
Taner Oğuz - TİMDER Geleneksel Halı Saha Futbol Turnuvası Şampiyonu; Durul Banyo
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
TİMDER’den
TİMDER’in var olan dostlukları pekiştirmek ve yeni dostluklar kurulmasına vesile olmak amacı ile geleneksel olarak düzenlediği Taner Oğuz - TİMDER Geleneksel Halı Saha Futbol Turnuvası final maçlarının gerçekleştirilmesi sonrasında tamamlandı.
28
Taner Oğuz - TİMDER Geleneksel Halı Saha Futbol Turnuvası’nda 3.’lük maçında Fırat Plastik ve Eczacıbaşı arasında kıran kırana bir müsabaka gerçekleşti. Rekabetin en üst düzeyde yaşandığı maçta takımlar son ana kadar maçı bırakmadılar. Normal sürenin sonunda 2-2 biten maç, penaltılara uzadı. Nefeslerin tutulduğu penaltılar sonrasında Eczacıbaşı 7-6 galip gelerek turnuvanın 3.’sü olmayı başardı. Turnuvanın en heyecan veren maçı olan Şampiyonluk Maçı’nda ise Carisma Duş ve Durul Banyo karşı karşıya geldi. Maç öncesinde takım kaptanları, duygu ve düşüncelerini turnuva web sitesinde yayınlanmak üzere paylaştı.
Heyecanın dorukta olduğu Şampiyonluk Maçı’nda Carisma Duş ve Durul Banyo arasında tansiyonun hiç düşmediği bir maç oynandı. Rekabetin sınırsız sergilendiği maçı Durul Banyo 8-7 kazanarak Taner Oğuz - TİMDER Geleneksel Halı Saha Futbol Turnuvası 2016’nın Şampiyonu oldu. Şampiyonluk maçının ardından gerçekleştirilen Kupa Töreni’nde TİMDER Başkanı Ertan Sapankaya’nın eşi Sibel Sapankaya merhum Taner Oğuz’un değerli eşi Emel Oğuz’a TİMDER adına her turnuvada yanımızda olduğu için teşekkürlerini iletti. Kupa Töreni; Taner Oğuz - TİMDER Geleneksel Halı Saha Futbol Turnuvası 2016’nın sponsorları Fırat Plastik, Parex Group, Kale Grubu, Kalekim’e TİMDER Başkanı Ertan Sapankaya’nın teşekkür plaketlerini takdim etmesiyle başladı. Sponsor plaketlerini takiben En Centilmen Takım Norm Bağlantı’ya kupasını
Emel Oğuz, bu senenin Gol Kralı Carisma Duş’tan Gürkan Kahveciler’e kupa ve hediyesini ise Turgay Kılıç takdim etti. Törende, Taner Oğuz - TİMDER Geleneksel Halı Saha Futbol Turnuvası 2016’nın Üçüncüsü olan takım Eczacıbaşı’na kupa ve hediyelerini TİMDER Geçmiş Dönem Yönetim Kurulu Başkanlarından Ali Yalçın Tung takdim ederken, Turnuva İkincisi olan Carisma Duş’a kupa ve hediyelerini ise TİMDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kemal Yıldırım takdim etti. Taner Oğuz - TİMDER Geleneksel Halı Saha Futbol Turnuvası 2016’nın Şampiyon’u Durul Banyo büyük alkışlar ve desteklerle kupa ve hediyelerini TİMDER Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal İşler Komitesi Başkanı Süleyman Karahan’dan aldı. Kupa töreninin ardından futbolcular ve turnuvayı izlemeye gelen katılımcılar yapılan ikramlarla keyifli bir pazar öğleden sonrası geçirdiler.
29
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
TİMDER’den
TİMDER’den TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Taner Oğuz - TİMDER Geleneksel Halı Saha Futbol Turnuvası Sponsorlarımıza Teşekkürlerimizle...
30
42 CM
www.lucco.com.tr
74 CM
Ariston Thermo Bayilerine Başarı Ödül Getirdi Ariston Thermo Group, satışlardaki ivmeyi arttırmak için geçtiğimiz yıl düzenlemeye başladığı bayi ödüllendirme kampanyalarına devam ediyor. Satış hedeflerini gerçekleştiren bayiler, farklı destinasyonlarda tatil yapma fırsatı yakalıyor. Yılın ilk çeyreğinde üstün performanslarıyla başarılı olan bayiler Belgrad gezisi ve Afyon Korel Thermal Otel’de yorgunluk attı.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
Ocak – Mart 2016 dönemi kampanyasında başarılı olan bayilerden bazıları, 4 gün süren Belgrad seyahatini tercih ederken, bazıları ise 4 gün ailece konaklayabilecekleri Afyon Korel Thermal Resort Spa’yı tercih etti. 50’nin üzerinde bayinin katılımıyla gerçekleşen Belgrad seyahatinde, bayiler hep birlikte keyifli bir organizasyon gerçekleştirdiler. 100’den fazla kişinin katıldığı Afyon Korel Thermal Resort Spa da ise, ailece tatil yapma fırsatı yakalayan bayiler hak ettikleri ödülün keyfini çıkardı.
32
Artstone Ankara’daki Yeni Showroom’unda Artstone, mimari projelere, alışveriş merkezlerine, yönetim binalarına, ofislere, konutlara ve daha birçok bina türlerine hizmet eden özel ürünlerini, yeni showroom’uyla Ankara’daki mimarlık ofislerinin, proje satınalmacılarının ve son kullanıcıların beğenisine sunuyor. Mekân ziyaretçilere, özel renk alternatifleri ve doğaltaş, tuğla, beton, kaya, ahşap dokularıyla doğadan ilham alan duvar ve tavan tasarımları ile mekanlarda ‘yaşanmışlık’ ve ‘doğal ortam’ hissi yaratan yeni Karoart serisini rahatça inceleme imkânı sunuyor. Gaziosmanpaşa Uğur Mumcu Caddesi’nde yer alan 200 m2’lik alana yayılı Artstone Ankara Showroom’u mimarların ve malzeme seçen profesyonel ve son kullanıcıların buluşma yeri olmayı hedefliyor. Özel teşhir üniteleri ve mekânda uygulanmış haliyle ürünleri en doğru şekilde temsil eden showroom teknik bilgi ve dokümanların da edinilebileceği bir kütüphane niteliğinde. Malzeme konusunda teknik ve tasarımsal açıdan donanımlı temsil merkezlerinin önemini vurgulamak isteyen Artstone, özellikle malzemeyi görselleştirmek adına Türkiye’nin en önemli çekim noktalarından biri olan Ankara’da da benzer bir yenilikçi anlayışla bir merkez daha oluşturdu. Bu zamana kadar Ankara’da-
ki pek çok projeye İstanbul’dan hizmet veren Artstone oluşturduğu bu merkezle çözüm ortaklarına daha yakın olmayı hedefliyor. Artstone Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Naç şöyle belirtiyor: “Tasarım konusunda firmamızın gerek ürün gamında, gerekse de kurumsal yapısında ön plana aldığı ürün ve mekan algısını İstanbul Balmumcu’dan sonra Ankara Gaziosmanpaşa’daki yeni showroom’ umuzda da ziyaretçilerimizle paylaşmak istedik. Bu anlamda en önemli hedefimiz Türkiye’nin her yerindeki müşterilerimizin beklentilerini ve memnuniyetini
sağlamak. Müşterilerimizin uzun döneme yayılı memnuniyeti ve malzemeyi içselleştirmeleri için farklı şehirlerde merkezleri önemsiyoruz, onlara yakınlaşmayı değerli görüyoruz. Fiziksel mekanların pazarlama argümanlarımızı güçlendirdiğinin, hatta web gibi online kanalları da büyük ölçüde desteklediğinin önemini vurgulamak istiyoruz; kullanıcımızla en sıcak temasın da yine “ürüne dokunularak içselleştirilen” ürün temsil mekanlarında kurulduğuna inanıyoruz. Bütün başkentli yapı profesyonelleriyle yeni merkezimizde çeşitli buluşmalarda biraraya gelmek için hazırız.”.
Bien’e “International Design Awards”tan 3 Ödül 2007 yılından bu yana düzenlenen ve bu yıl 9’uncusu gerçekleşen Uluslararası Tasarım Ödülleri ‘’International Design Awards’’ (IDA) açıklandı. 52 ülkeden farklı disiplinlerde 1000’in üzerinde tasarımcının tasarımları ile başvurdukları yarışmada kazananlar belirlendi. 16 Haziran’da Los Angeles’ta bir araya gelen jüri üyeleri titizlikle seçimlerini yaptı.
Jüri, tasarımcıları tasarımlarına, yaratıcılıklarına ve yenilikçi fikirlerine göre ödüllendirdi. Ayrıca ödül alan tasarımlar Uluslararası Tasarım Ödülleri Kitabı’nda tasarımlarının yayınlanmasına da hak kazandılar. IDA kupası, Los Angeles’ta düzenlenecek olan Uluslararası Tasarım Ödülleri Seremonisi’nde, ödül alan tasarımcılara taktim edilecek.
Stellata
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
Yarışmaya iki ürünüyle katılan Bien Seramik Tasarım Ekibi’nin tasarladığı Pietra Moda Porselen Seramik Karo Serisi ve Stellata Porselen Seramik Karo Serisi 3 ödül almaya hak kazandı. Pietra Moda Serisi inhouse (ev içi ürünleri) kategorisinde Bronz ödülün sahibi oldu. Pietra Moda Serisi ayrıca Şeref Ödülü’nü de aldı. Bien’in doğadan ilham alarak tasarladığı Stellata Karo Serisi de Şeref Ödülü’nü almaya hak kazandı.
Pietra Moda
34
Since 1977
Where you are, Pimtas is there...
Pimtaş Plastik İnşaat Malzemeleri San. ve Tic. A.Ş. Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesi Cumhuriyet Caddesi No: 52 41400 Gebze Kocaeli Turkiye Tel: +90 (262) 751 24 24 (Pbx) Fax: +90 (262) 751 42 04-05 www.pimtasplastik.com.tr e-mail: info@pimtasplastik.com.tr
Bosch Termoteknik’e Bir Ödül Daha Bosch Grubu’nun termoteknik iş kolunda önemli uzmanlık merkezlerinden biri olan Bosch Termoteknik Türkiye, üstün teknolojisi ve ürün portföyüne kattığı yeni ürünlerle dünya pazarındaki konumunu her geçen yıl güçlendiriyor.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
Geniş bir coğrafyada 34 ülkeye ihracat yapan şirketin bu alanda ülke ekonomisi için yarattığı katma değer ve kazandığı başarı da takdir görüyor.
36
Bosch Termoteknik son olarak, Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından gerçekleştirilen ve şirketlerin ihracat başarılarına göre değerlendirildiği ‘2015 İhracat Şampiyonları Ödül Töreni’nde, ‘2015 İklimlendirme Sanayii İhracatı Birincisi’ ödülüne layık görüldü. The Grand Tarabya Oteli’nde gerçekleştirilen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı törende, ödülü, Bosch Termoteknik adına Lojistik ve Satış Planlama Müdürü Sinan Ok, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan ve TiM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin elinden aldı. Manisa Fabrikası önemli bir uzmanlık merkezi İklimlendirme sektörünün ih-
racat lideri Bosch Termoteknik, 2015 yılında, Manisa’da bulunan fabrikasından Avrupa, Kafkaslar, Ortadoğu, Körfez Bölgesi, Latin Amerika ve Uzak Doğu’daki toplam 34 ülkeye 256 Milyon Euro ihracat yaptı. İhracat başarısının yanı sıra Bosch Grubu’nun önemli bir üretim ve Ar-Ge üssü olan Manisa Fab-
rikası, dünyanın en fazla kombi üreten tesisleri arasında ön sıralarda yer alıyor. Geçen yıl 5.555.555’inci kombiyi üreterek önemli bir kilometre taşını daha geride bırakan Bosch Termoteknik’in sorumluluk alanında Türkiye’nin yanı sıra Orta Doğu ve Kafkasya bölgesindeki 17 ülke de bulunuyor.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
Seramik Sektörünün ‘Oscar’ları XONE Seramik Tasarım Ödülleri Sahiplerini Buldu
38
Türkiye seramik sektörüne ivme kazandıracak ve uluslararası rekabet gücünü artıracak genç tasarımcıların keşfedildiği XONE-Seramik Tasarım Yarışması ve XONE-Seramik Tasarım Ödülleri’nin sonuçları, 3 Haziran Cuma akşamı Esma Sultan Yalısı’nda düzenlenen gala yemeğinde açıklandı. Jüri üyeleri arasında ünlü mimar, reklamcı ve tasarımcıların yer aldığı seramik sektörünün prestijli organizasyonunda; öğrencilerden profesyonellere, akademisyenlerden sanatçılara, sektörün farklı aktörleri bir araya geldi. Yenilikçi, çevre dostu ve özgün tasarımlar sunmaya teşvik edilen genç tasarımcılara toplam 16 ödül ve 90 Bin TL para ödülü verildi. Başarılı tasarımcılar ödüllendirildi Bu yıl 287 başvurunun gerçekleştiği XONE-Seramik Tasarım Yarışması’nın, ‘Seramik Kaplama Malzemeleri Kategorisi’nde, ‘Chamaleon’ adlı tasarımıyla Deniz Demirkanlı, ‘Seramik Sağlık Gereçleri Kategorisi’nde ‘Luna’ adlı çalışmalarıyla Songül Yener ve Yusuf Sedat Uzuner birinciliğe layık görüldü.
XONE-Seramik Tasarım Ödülleri’nde ise ‘Seramik Kaplama Malzemeleri Fikir Kategorisi’nde ‘Petek’ adlı tasarımıyla ‘Gold XONE’ ödülünü kazanan Orhan Can Uysal, yine ‘Seramik Sağlık Gereçleri Fikir Kategorisi’nde ‘Eko’ adlı projesiyle ‘Silver XONE’ almayı başardı. ‘Seramik Kaplama Malzemeleri Kurumsal Kategori’de ise ‘Gold XONE’ ödülünü, ‘Aquanit’ adlı projeleriyle Seranit Grup kazandı. “Türk seramik sektörü ihracatta ilk 5’te” Ödül töreninde yaptığı konuşmada, Türk seramik sektörünün dünyada ilk sıralarda yer aldığını vurgulayan ÇCSİB Yönetim Kurulu Başkanı Bahadır Kayan, “Üzerinde yaşadığımız topraklardan doğan, 8 Bin yıllık bir geçmişe sahip seramik; bize, her şeyden önce Anadolu’nun kültürel bir mirasıdır. Bu eşsiz birikimden aldığımız güçle, bugün ülke olarak, dünyanın en büyük seramik üreticisi ve ihracatçılarından biri konumuda geldik. Seramikteki uzmanlığımız, modern ve yaratıcı yaklaşımımız, canlı ve güçlü ya-
pımızla, sektör olarak çok daha büyük bir potansiyele sahip olduğumuzu biliyoruz. 2015 yılı ihracat rakamlarımız da, nasıl giderek güçlendiğimizi ortaya koyuyor. Bugün dünya ‘Seramik Kaplama Malzemeleri’ ve ‘Seramik Sağlık Gereçleri’ ihracatında ilk 5’te yer alıyoruz. Türk seramik sektörü olarak 2023 yılı ihracat hedefimizi 3,5 Milyar Dolar olarak belirledik. Bu hedefe ulaşmak için, ihracat yaptığımız ülkelerdeki pazar payımızı artırmaya ve yeni pazarlarda kalıcı ilişkiler kurmaya odaklanarak, dünyanın önde gelen seramik ihracatçı ülkesi olmaya devam edeceğiz” dedi. “Günümüz mekanları için yenilikçi tasarımları destekliyoruz” Günümüzde hem ‘Seramik Kaplama Malzemeleri’nin, hem de ‘Seramik Sağlık Gereçleri’nin, yaşam alanlarında çok önemli bir yer tuttuğunu ifade eden Bahadır Kayan, “Bu yarışma ve ödül organizasyonuyla, yeni malzemelerin getirdiği imkanlar, değişen mekanlar ve ihtiyaçlar ile sektörün yapısının dikkate alınmasını sağlıyoruz. Böylece, yeni ya-
şam mekanlarına uygulanabilen, çevreye duyarlı, sürdürülebilir, üretilebilir, uygulama kolaylığı sunan yenilikçi tasarımların ortaya çıkarılmasını destekliyoruz. Genç tasarımcılarımızın özgün tasarımlarıyla global pazardaki gücümüzü artırmaya ve ülke ekonomisine ciddi katkıda bulunmayı amaçlıyoruz” diye konuştu. Yarışma, XONE adıyla uluslararası kimlik kazandı Seramik Tasarım Grubu’nun 2013 yılından bu yana düzenlediği Seramik Tasarım Yarışması’nın kapsamı, global bir marka olma hedefi doğrultusunda, 2016 yılı itibarıyla kimliği yenilenerek genişletildi. XONE-Seramik Tasarım Yarışması ve XONE-Seramik Tasarım Ödülleri adıyla ve yeni logo altında, geleceğin tasarımcıları sektörle buluşturulmaya devam ediliyor. Yeni marka adı XONE, yarışmanın özgünlüğüne, seçilen işlerin ‘tek ve tam aranan’ olduğuna vurgu yapmak için İngilizce ‘Exactly One’ teriminden yola çıkıldı. Ece Ceylan Baba, Songül Yener ve Yusuf Sedat Uzuner
Mekanlara sürprizli hareket katan tasarım Bu yıl üçüncü kez yapılan ve ilk kez XONE adıyla düzenlenen XONE Seramik Tasarım Yarışması ‘Seramik Kaplama Malzemeleri Kategorisi’nin birincisi, Deniz Demirkanlı’nın bukalemundan ilham alarak tasarladığı ‘Chamaleon’ adlı projesi seçildi. Açılı renkli yüzeyler sayesinde, bakıldığı açıya göre farklı renk tonları sunan ‘Chamaleon’, mekana sürprizli bir hareket katan tasarımıyla dikkat çekiyor.
Haberler
Dereceye giren tasarımlar sergilenecek Bu yıl, Sertaç Ersayın, Dr. Ece Ceylan Baba, Erdem Akan, Levent Erden, Seyhan Özdemir, Can Yalman, Defne Koz, Mutlu Çilingiroğlu, Ömer Faruk Yakupoğlu ve Tolga Berkay gibi tasarım, mimarlık ve reklam dünyasının deneyimli isimlerinin jüri üyeliği yaptığı yarışmada, dereceye giren profesyonel tasarımlar için Türkçe ve İngilizce olarak dijital sergi de yapılacak.
Bahadır Kayan ve Deniz Demirkanlı
Mutfaklarda kullanılan evye banyoya taşındı ‘Seramik Sağlık Gereçleri Kategorisi’nde birinciliğe layık görülen Songül Yener ve Yusuf Sedat Uzuner, ‘Luna’ adlı çalışmalarıyla, mutfaklarda kullanılan evye mantığını banyo ortamlarına entegre ediyor. Banyoda hijyen sağlamasının amaçlandığı gibi depolama alanları da sunan ‘Luna’seramik ile ahşabın uyumunu yansıtıyor. Bal peteklerinden esinlenen tasarımla farklı harmoniler XONE-Seramik Tasarım Ödülleri’nde ise ‘Seramik Kaplama Malzemeleri Fikir Kategorisi’nde ‘Gold XONE’ ödülünü kazanan Orhan Can Uysal’ın bal peteklerinden esinlenerek tasarladığı projesi ‘Petek’, geçiş seramikleriyle bağlanarak farklı harmoniler yakalayabilen modern bir duvar kaplaması olarak öne çıkıyor.
Can Yalman ve Orhan Can Uysal
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Geçen yılın birincisi Royal College of Art’ta İkinci Seramik Tasarım Yarışması’nda ‘Öğrenci Sağlık Gereçleri Kategorisi’nde ödül alan Mehmet Birtane, yüksek lisans eğitimi için Royal College of Art Product Design bölümüne kabul edildi. Dünyanın en önemli sanat okullarından birinde öğrenimini sürdüren Mehmet Birtane’nin eğitim masrafları da Ekonomi Bakanlığı’nın Tasarım Desteği ile karşılanıyor.
Çizgisini bozmadan işlevsellik kazanan lavabo ‘Seramik Sağlık Gereçleri Fikir Kategorisi’nde, ‘Eko’ adlı projesiyle de ‘Silver XONE’ ödülüne layık görülen Orhan Can Uysal’ın tasarımı; modern ve sade hatlara sahip bir lavabonun, bu çizgisini bozmadan işlevsellik kazanmasını sağlıyor. Tamamen seramikten oluşan tasarım, çember bir formun bir kısmı saklama kabı olarak ayrılması üzerine kurgulanıyor. Porselen duş karosu ile banyoda estetik ve kesintisiz görüntü ‘Seramik Kaplama Malzemeleri Kurumsal Kategori’de ‘Gold XONE’ ödülünü kazanan Seranit Grup, 90x90 ve 90x135 cm ebatlarında tasarlanan porselen duş karosu ‘Aquanit’ ile banyoda estetik ve kesintisiz bir görüntü sunuyor. Teknik porselen olmasından dolayı ‘Aquanit’, küvet ve duş teknelerine göre daha sağlıklı ve dayanıklı yapısıyla öne çıkıyor.
Sertaç Ersayın ve Ahmet Mandıracı
39
Daikin, İklimlendirme Sektöründe BES 6001 Sertifikası Alan İlk Marka Oldu
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
Daikin, iklimlendirme sistemlerinde küresel ısınmanın etkilerini en aza indirmek ve sürdürülebilirliği sağlamak için yürüttüğü çalışmalar ile sektörüne yön veriyor. Enerji tasarruflu teknolojiler geliştiren ve dünya çapında sürdürülebilir gelişmeye katkıda bulunan Daikin, bu misyonunu iklimlendirme sektöründe bir ilke imza atarak bir kez daha tescilledi. Daikin, iklimlendirme cihazlarına yönelik sorumlu temin edilme derecesini (BES 6001) almaya hak kazandı. BES 6001 sertifikası, İngiltere Yapı Araştırma Kurumu (BRE) tarafından sosyal ve çevresel açıdan sorumlu tedarikçileri kullanan şirketlere veriliyor.
40
Daikin, Belçika fabrikasında üretilen Altherma, Sky Air ve VRV cihazları da dahil olmak üzere tüm ürünleri için BES 6001 sertifikası almayı başaran ilk HVAC üreticisi olarak sektördeki gücünü bir kez daha kanıtladı. Daikin’in, küresel çapta insan hayatına konfor sağlamak için en son teknolojiyi kullanan bu ürünleri, BES 6001 sertifikası ile birlikte Daikin’in sürdürülebilir anlayışını tescil etmiş oldu. Daikin UK Ltd. Mevzuat Uzmanı olan
Graham Weight, Daikin’in elde ettiği başarıyı şu sözlerle açıkladı: “Bu sertifikayı almış olmamız, Daikin ürünleri için oldukça önemli bir kazanımdır. Geçen son on yıl içerisinde toplumsal ve çevresel performansımızı artırmaya ve bu konuda geliştirdiğimiz iyileştirmeleri son kullanıcıya aktarmaya yatırım yaptık. BES 6001 standardı bir dizi tedarik zinciri yönetim uygulaması ile kendi çevre ve sosyal performansımızı tek bir tutarlı çerçeve içerisinde düzenlememize izin verdi ve sonucunda müşterilerimizi BREEAM içinde desteklememize olanak verdi. “Çok İyi” derecesi sorumlu kaynak kullanımında endüstride rakipsiz bir pozisyona ulaştığımızı göstermenin yanı sıra gelişmeyi sürdürebileceğimiz alanlara da ışık tutuyor.” Daikin’in bu başarısına ilişkin bir açıklama yapan İngiltere Yapı Araştırma Kurumu (BRE) Sorumlu Tedarik Başkanı Dr. Shamir Ghumra ise şunları söyledi: “Daikin’in bu başarısı inşaat ürünleri sektörü için önemli bir dönüm noktası. BES 6001 standardının ilk uygulayıcıları daha kısa ve daha az karmaşık tedarik zincirlerine sahipti. Daikin Belçika’da üretilen iklimlendirme ürünlerinin pek
çok aksamını değerlendirerek sorumlu kaynak kullanımına gerçekten bağlılık gösterdi ve sertifikanın karmaşık yapıları bulunan ürünler için de alınabileceğini kanıtladı.” NEDEN BES SERTİFİKASI? BES 6001 standardı, sosyal, ekonomik ve çevresel sürdürülebilirlik kriterlerine karşı ürün yönetimini kanıtlayarak tedarik zinciri boyunca sorumlu edinimi göstermek için İngiltere Yapı Araştırma Kurumu (BRE) tarafından geliştirildi. Dünyanın önde gelen bina derecelendirme sistemi BREEAM tarafından tanınan standart, “Çok İyi” olarak derecelendirildiğinden, şartname hazırlayanlar ve müteahhitler sertifikalı bir ürün seçerek, ürünün sorumlu elde edildiğinden ve üretildiğinden emin olarak, ek BREEAM kredisi elde edebiliyor. Çimento ve çelik gibi temel ürünlerinden beton boru ve bloklara, pencerelere, zeminlere, çatı kiremitlerine, plastik ve ahşap aksama kadar inşaat malzemesi üreten bütün kuruluşlar için geçerli olan BES 6001 standardı, ürünler için örgütsel yönetişim, tedarik zinciri yönetimi, çevresel ve toplumsal etkiler için bir çerçeve belirliyor.
srcyapi.com.tr
Fabrika Merkez Headquarter Akpınar San. 1. Merkez Mah. Belde Sk No: 23 Hadımköy / ARNAVUTKÖY / İSTANBUL / TÜRKİYE Tel : +90 212 444 12 04 Fax : +90 212 780 11 35
Yenilikçi Ürünleriyle 47 Ülkeye Ulaşan DemirDöküm, İhracatta %37 Büyüdü Türkiye’nin 140’ıncı Ar-Ge Merkezi’ne sahip DemirDöküm, 2015 yılında ürettiği ürünleri 47 ülkeye satarak, ihracatta yüzde 37 büyüme gerçekleştirdi.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
DemirDöküm’ün 2015 yılı sonuçlarını ve 2016 yılı hedeflerini DemirDöküm Yönetim Kurulu Üyesi Erdem Ertuna ile birlikte açıklayan DemirDöküm CEO’su Dr. Axel Busch, DemirDöküm’ün ihracatının önemli bir kısmının AB pazarlarına yönelik olduğunu, son 3 yılda en büyük büyümeyi Çin, Gürcistan ve İngiltere’de gerçekleştirdiklerini söyledi. Geçen yıl en fazla ihracat gerçekleştirilen ülkeleri ise İtalya, Çin, Rusya ve Ukrayna olarak sıralayan Dr. Axel Busch, DemirDöküm’ün geçen yıl 170 Milyon TL’lik ihracat gerçekleştirdiğini belirtti.
Yoğuşmalı Cihazlara Geçiş Süreci Önceliğimiz Türkiye’de şu anda sektörün en önemli önceliğinin yoğuşmalı cihazlara geçiş süreci olduğunu belirten Ertuna, “Bu konuda yatırımları ve çalışmaları devam eden DemirDöküm’ün yıllık kombi satışının yüzde 35’i yoğuşmalı kategoride gerçekleşiyor. DemirDöküm, bu değişim sürecinden güçlü ve lider olarak çıkmayı hedefliyoruz” dedi.
Çin’de İlk Üç Marka Arasındayız DemirDöküm’ün Bozüyük fabrikasının Vaillant Group’un dünyadaki ikinci büyük üretim merkezi ve ayrıca en çok ürün üretilen fabrikası olduğunu vurgulayan Dr. Axel Busch, “DemirDöküm olarak, her yıl ortalama 7 Milyon TL üzerinde marka yatırımı yapıyoruz. Son 5 yılda Ar-Ge merkezine toplam 55 Milyon TL yatırım gerçekleştirdik. 2016’yı ise 10 Milyon TL ilave Ar-Ge yatırımıyla kapatmayı planlıyoruz” dedi.
DemirDöküm’ün 2016 yılı Nisan ayı itibariyle, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 büyüme yakaladığını belirten Erdem Ertuna, şu bilgileri verdi: “2015 yılında toplam 170 Milyon TL’ye yakın ihracat gerçekleştirdik. 2016 yılının ilk 4 ayında ise 52 Milyon TL’ye yakın ihracata imza attık. 2015 yılını 671 Milyon TL ciroyla kapattık, 2016 yılının ilk 4 ayında ise 208 Milyon TL ciro gerçekleştirdik. 2016’yı bir önceki yıla göre yüzde 15 büyümeyle kapatmayı öngörüyoruz.”
Dr. Axel Busch
42
DemirDöküm Yönetim Kurulu Üyesi Erdem Ertuna ise DemirDöküm’ün panel radyatörde Şili’de pazar lideri, Yunanistan’da pazar ikincisi, Çin’de ise ilk üç arasında yer aldığını ve DemirDöküm’ün diğer markalarıyla birlikte Güney ve Doğu Avrupa’da da ilk üç içinde olduğunu söyledi.
Yüksek Teknolojiye Sahip Yeni Ürünler 2015 yılı değerlendirmesinin yanı sıra DemirDöküm’ün ısıtma, soğutma ve yenilenebilir enerji alanında sektöre sunduğu ürünler hakkında da bilgi verdi. Geleceğe ışık tutan DemirDöküm’ün yüksek teknoloji ile geliştirdiği yeni ürünü çıkardığı Migo ile kombilerin artık istenilen yerde kontrol edilebileceğine dikkat çekti. Dr. Busch, yeni ürüne ilişkin şu bilgileri verdi: “DemirDöküm’ün yeni akıllı oda termostatımız Migo, kullanıcının isteği doğrultusunda Apple ve Android işletim sistemine sahip akıllı telefonlarla uzaktan erişim imkânı sağlıyor. Birden fazla cihazın kontrolünü gerçekleştirebilen uygulama sayesinde kullanıcılar ister oda sıcaklığına, ister su sıcaklığına anlık olarak müdahale edebiliyor. Zamanlayıcı programları ve tüketim izleme gibi kullanıcıya özel deneyimler de sağlayan Migo, evin ısı davranışını belirlemek amacıyla internetten aldığı hava tahmin bilgilerinin yanı sıra daha önce kaydedilen tüm verileri de kullanabiliyor. Ürün, çalıştırıldıktan iki hafta sonra e-bus iletişimi sayesinde doğru zamanda doğru ayara ulaşmak için kombinin ne zaman ve hangi sıcaklıkta çalıştırılacağını belirleyebiliyor.”
Erdem Ertuna
“Değişen tasarımlar, değişmeyen kalite”
Merkez / Head Ofce: Güzelyurt Mah. Yıldırım Beyazıt Cad. Mor Menekşe Sitesi A1 Blok D:5 Esenyurt / İstanbul
Fabrika / Factory: Etili Köyü 17420 Çan / Çanakkale
+90 (212) 854 10 42 (pbx)
www.peraseramik.com
+90 (212) 854 10 45
peraseramik@peraseramik.com
+90 (286) 423 26 00 (pbx) +90 (286) 423 26 06
Ege Seramik Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Listesinde 12 Sıra Yükseldi
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
Her yıl İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından hazırlanan “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2015” listesi açıklandı. Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde bu yıl da yer alan Ege Seramik, bir önceki yıla göre, 12 sıra yükselerek başarı grafiğini yukarılara taşıdı.
sürdürüyoruz. Her yıl, bir önceki yılı geride bırakarak ileriye gitmek, şirketimizin en önemli hedefleri arasında olmaya devam edecektir. Bu günlere gelinmesinde katkısı olan sermayedarlarımıza, iş ortaklarımıza ve çalışanlarımıza teşekkür ederiz.” dedi.
ISO 500 listesinin açıklanmasıyla ilgili görüşlerini aktaran, Genel Müdür Göksen Yedigüller, elde edilen başarı ile ilgili yaptığı açıklamada “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu içerisinde yer almak bizim için yıllardır süregelen bir gurur vesilesi. Bu yıl listede 12 sıra daha yükselerek 369. sırada yer al-
İzocam’ın İhracattaki Başarısına İki Ödül Birden İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB), kuruluş yılı olan 2011’den bu yana üye firmalarını her yıl ihracattaki başarılarına göre ödüllendiriyor. Firmaların 2015 yılı İhracat Performanslarına göre değerlendirildiği “Başarılı İhracatçılar” ödülleri kapsamında, İSİB İzocam’ı “En Çok İzolasyon Malzemesi İhracatı Yapan Firma” kategorisinde ödüle layık gördü. Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın, önemli kurum ve kuruluşların üst düzey yetkilileri ile sektör temsilcilerinin katılımıyla Nisan 2016’da gerçekleştirilen ödül töreninde, İSİB üyesi firmalara 17 kategoride toplam 46 ödül verildi. “En Çok İzolasyon Malzemesi İhracatı Yapan Firma” kategorisinde ödül almaya hak kazanan İzocam, ödülünü Ekonomi Bakanı Sn. Mustafa Elitaş’tan aldı. İzocam 2013 ve 2014 yıllarında da İSİB tarafından aynı kategoride ödüle layık görülmüştü. Mayıs ayında ise, İzocam’a bir ödül de İhracatın Yıldızları’ndan geldi. Dünya Gazetesi ve DHL Expres işbirliği ile bu yıl 15’incisi düzenlenen İhracatın Yıldızları Ödülleri’nin törenine TİM Başkanı
44
mak bizi ayrıca mutlu etmiştir. Kaliteden ödün vermeyen, sürekli inovasyonu hedeflediğimiz üretimimizle, hem sektörümüze, hem de ülke ekonomisine en iyi şekilde hizmet etmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Sanayiye katkı sağlamak için teknoloji yatırımlarımızı aralıksız
Mehmet Büyükekşi, DEİK ve İKV Başkanı Ömer Cihad Vardan, ihracatçı birlikleri başkanları ve iş dünyasının sayılı isimleri katıldı. Törende toplam 9 farklı kategoride 19 firma ödül aldı. İhracatın Yıldızları Ödül Töreni’nde, özel nitelik taşıyan faaliyetlerinden dolayı öne çıkan firmalar da “Özel Ödüller” kategorisinde değerlendirildi. İzocam’ın ihracattaki başarısı “Sürdürülebilirlik İçin Çözüm Üreten İhracat Özel Ödülü” ile ödüllendirildi. İzocam Genel Müdürü Nuri Bulut ödülü Dünya Grubu Genel Müdürü Hülya Koç’tan aldı. İzocam Genel Müdürü Nuri Bulut, ihracat başarılarının aynı dönemde iki farklı kuruluş tarafından ödüllendirilmesinden büyük gurur duyduklarını söyledi. “İzocam olarak ülkemiz ekonomisine katkı sağlayabilmek için odaklandığımız en önemli iki konu ihracat ve istihdam... İhracatımız ile bugün 46 ülkeye ürünlerimizi gönderiyoruz. Dünya genelinde sahip olduğumuz müşterilerimize sunduğumuz kesintisiz ve kaliteli hizmetimizin yanı sıra, yeni pazarlar araştırıp yeni fırsatlar elde ederek ihracat hacmimizi aralıksız olarak geliştirmeyi he-
defliyoruz. Önümüzdeki dönemde de mevcut ihracat kapasitemizi artırmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Hem İSİB’e hem de İhracatın Yıldızları’na organizasyonları ve bu ödülleri bize layık gördükleri için teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. İzocam’ın son 5 yılda ihracattan elde ettiği satış geliri toplam 160 Milyon USD’yi buldu. Şirket, gelecek 5 yılda bu rakamı 200 Milyon Dolar’a ulaştırmayı hedefliyor.
Engin Yapı İftar Daveti Gerçekleşti Kale Grubu’nun önemli bayilerinden Engin Yapı, 29 Haziran 2016 tarihinde Ataşehir Park Adana Kebapçısı’nda gerçekleştirdiği iftar yemeği ile sektör paydaşlarıyla bir araya geldi.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
Katılımın yüksek olduğu iftar davetinde Kale grubu üst düzey yöneticileri, tali bayileri, müteahhit ve mimar gibi müşteri portföyü ve sektör profesyonelleri bir araya geldi.
48
Engin Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Kır, böylesi bir birliktelikte ev sahibi olmaktan memnuyetini ifade etti.
EVDEMA İftar Daveti’nde Sektör Biraraya Geldi Her yıl geleneksel olarak düzenlenen EVDEMA İftar Daveti bu yıl da Grand Cevahir Hotel ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Davette EVDEMA Ailesi; Eczacıbaşı-VitrA yöneticileri, toptan bayi yöneticileri, perakende müşterileri, tedarikçi firmaları ve basın mensuplarını buluşturdu.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
1200’ü aşkın misafir, EVDEMA İftar Daveti’nde Ramazan ayında bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı.
50
Dualar eşliğinde başlayan iftar yemeği, EVDEMA Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Çelik’in, davete katılan misafirlerin Ramazanını tebrik ederek kısa bir hoş geldiniz konuşması yapması ile devam etti. Program fasıl seromonisinin ardından son buldu.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
Türk Sanayisinin ve Sektörümüzün Acı Kaybı; İbrahim Bodur Vefat Etti Türkiye’de özel sektör eliyle sanayinin Anadolu’ya yayılmasının öncülerinden biri olan Kale Grubu’nun Kurucusu ve Onursal Başkanı İbrahim Bodur aramızdan ayrıldı. Bir süredir sağlık problemleriyle mücadele eden İbrahim Bodur, 1957 yılında üretime geçen Çanakkale Seramik’le başladığı sanayi hayatında; Çanakkale’den Erzurum’a, Mardin’den İzmir’e, İstanbul’dan İtalya’ya uzanan onlarca fabrikanın, 17 şirketin, onbinlerce öğrenci okutan ve binlerce işsize meslek edindiren bir vakfın, TÜSİAD’dan İSO’ya kadar bugün ülkenin en önemli STK’ları arasında yer alan çok sayıda kurumun kuruculuğu ve başkanlığı gibi birkaç ömre sığabilecek başarılara imza attı. Çekoslovakya ve İtalya’dan devlet nişanı sahibi olan İbrahim Bodur, 1997 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Üstün Hizmet Madalyasına ve 2006 yılında TBMM Üstün Hizmet Ödülüne layık görülmüştü. Kale Grubu’ndaki Başkanlık görevini 2007 yılında kızı Zeynep Bodur Okyay’a bırakan İbrahim Bodur, ömrünün son döneminde Grubun Onursal Başkanı olarak çalışmalarını sürdürmüştür. Çok özleyeceği babasını, bilge bir akıl hocasını kaybettiğini söyleyen Kale Grubu Başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay, “Türkiye bugün küresel anlamda büyük iddiaların sahibiyse bunda, sevgili babam İbrahim Bodur gibi adanmış hayatlar yaşayan girişimcilerin katkısı büyüktür. O, ülkesine, bayrağına ve insanına aşık bir büyük kalpti. Hayatlarına dokunduğu milyonlarca insana hep iyilik ve güzellik vermeye çalıştı. Onun mirasını gelecek kuşaklara, aynı değerleri ve ruhu koruyarak aktarmak bizim boynumuzun borcu. Babam her gün ülkesi için dua ederdi. Lütfen siz de onun için dualarınızı esirgemeyin” dedi.
Dr. H. İbrahim Bodur’un hayatı
1928 yılında, Çanakkale ilinin, 1934 yılında adı Atatürk tarafından konulan Yenice ilçesi Nevruz köyünde doğan İbrahim Bodur, “Ticaret bireyleri, sanayi toplumları zenginleştirir” sözleriyle vecizeleşen, Türkiye’nin sanayileşmesine adanmış abide bir hayat yaşadı.
52
İlkokulu Yenice İlkokulu’nda, ortaokulu Balıkesir Lisesi’nde iftihar talebesi olarak okuduktan sonra İstanbul Amerikan Robert Kolej’e girdi. Robert Kolej ekonomi bölümünden üstün başarıyla mezun oldu. Amerika Birleşik Devletleri’nde gerekli programları alarak İş İdaresi ihtisasını tamamlayıp, 1951’de yurda döndü. Babasının ve kayınpederinin ortaklığı ile 1951 yılı sonunda, Bodur-Eğinlioğlu Edirnekapı Pamuk İpliği Fabrikası’nı kurdu.
İbrahim Bodur, 1976 yılında İSO Meclis Başkanlığı’na seçildi. 1976 yılından 1992 yılına kadar aralıksız 16 yıl, İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanı olarak, en uzun süreli görev yapan isim oldu. Bu görevleri süresinde, Türk sanayiine ve Türk ekonomisine önemli hizmetler veren İbrahim Bodur, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ni temsilen Türkiye Sanayi Odaları Sanayi Konseyi’nin, Türkiye Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi’nin (DEİK) kurucuları arasında yer aldı, Türk-İtalyan İş Konseyi’ni de kurarak uzun süre başkanlığını yaptı.
Türkiye’nin sanayileşerek kalkınacağına ve kalkınmanın Anadolu’dan başlaması gerektiğine inanan Bodur, 1957 yılında Türkiye’nin ilk seramik karo fabrikalarının temelini attı. İlk kurulan limited şirketi, o gün 750 ortaklı, bugün 1200 ortaklı Çanakkale Seramik Fabrikaları Anonim Şirketi’ne dönüştüren Bodur, böylece aile fertlerinin, çalışanların, bayilerin bölge halkının iştirakleri ile Türkiye’nin ilk halka açık şirketini kurmuş oldu.
Türkiye Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin (TÜSİAD) ilk altı kurucusundan biri olan Bodur uzun yıllar bu kuruluşun yönetiminde ve İstanbul Sanayi Odası’nı temsilen, Türkiye İktisadi Kalkınma Vakfı’nın (İKV) kuruluşunda yer aldı.
İbrahim Bodur, seramik, yapı ürünleri, yapı kimyasalları, savunma ve havacılık, makine ve kalıp, enerji, madencilik, nakliye ve bilişim gibi bir çok sektörde faaliyet gösteren Kale Grubu’nu oluşturdu. Ayrıca gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında önemli ortaklıklar gerçekleştirdi. Siemens, Roca, General Electric ve Pratt&Whitney gibi birçok prestijli kuruluşla yabancı ortaklıklar tesis etti.
İbrahim Bodur ayrıca aralıksız olarak 21 yıl boyunca Oyak Genel Kurul Üyeliğini devam ettirdi.
1952 yılında Türkiye’nin ilk müstakil sanayi odası olan İstanbul Sanayi Odası’nın kuruluş faaliyetlerine katıldı. 1962 yılında İstanbul Sanayi Odası Meclis üyeliğine seçilen sanayici Bodur, 1968 yılında İstanbul Sanayi Odası’nı temsilen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Genel Kurul üyeliğine, 1969 yılında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu’na seçildi ve 1969’dan 1975 yılına kadar 6 yıl süre ile TOBB Başkanlık Divanı’nda Başkan ve Başkan Vekilliği görevini ifa eden Bodur, iki dönem Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Genel Kurul Başkanlığını yaptı.
2000 yılı başında İstanbul Sanayi Odası Meclisi, Onursal Üyesi ve Başkanı olarak onurlandırıldı.
65 yılı aşan meslek hayatı boyunca, sosyal ve kültürel alanlarda da faaliyet göstererek İstanbul Sanayi Odası Vakfı, Türk Kalp Vakfı ve TEMA gibi önemli vakıfların kurulmasına hizmet etmiş, kendi kurduğu Kale Seramik vakfı ile de eğitim, sağlık ve sosyal alanlarda önemli yardımlar ve yatırımlar yapmıştır. Bodur, ilköğretim okulları, Anadolu liseleri, sağlık meslek lisesi, meslek liseleri, çıraklık eğitim merkezi, öğrenci yurtları yaptırarak pek çok eğitim kurumunu ülkemize kazandırmış, onbinlerce öğrenciye burslar vermiş ve binlerce işsize meslek edindirmiştir. Teşebbüs ve sermayenin belli büyük şehirler dışında milli kaynaklara ve iş gücüne yakın bölgelerde kurulmasına 1950’li yıllardan itibaren öncülük eden İbrahim Bodur, 1962 yılında sanayi
ürünleri ihracatına başlayarak, Türk sanayiinin ve ürünlerinin yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da tanıtılmasını sağlamıştır. Bodur, 1985 yılında Çekoslovakya Devlet Nişanı, yine 1985’te “Cavaliere del Lavoro” İtalyan Devlet Nişanı, 1997 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Üstün Hizmet Madalyasına ve 2006 yılında TBMM Üstün Hizmet Ödülüne layık görüldü. 2007 yılında İtalya Seramik Derneği tarafından seramik sektörüne katkılarından dolayı Uluslararası Aldo Villa ödülüne layık görüldü. Ülkemize, inançlı ve mütevazı kişiliği, milli ve manevi değerlere bağlılığı ile her alanda önemli hizmetleri ve katkıları olan İbrahim Bodur’a, 1994’te Karadeniz Teknik Üniversitesi, 1997’de Çanakkale 18 Mart Üniversitesi tarafından Fahri Doktora ünvanları verildi.
İbrahim Bodur’un hayatı, eserleri ve sözleri hakkında daha fazla bilgiye www.ibrahimbodur.com web sitesinden erişebilirsiniz. Dr. H. İbrahim Bodur’un Eserleri 1957 yılında Çanakkale Seramik Fabrikaları A.Ş. ile temelleri atılan Kale Grubu, Türkiye’de seramik sektörünün kuruluşuna öncülük etmiş, bu alandaki yatırımları ile bir dünya devi haline gelmiştir. Zaman içerisinde seramik, yapı ürünleri, yapı kimyasalları, savunma ve havacılık, makine ve kalıp, enerji, madencilik, nakliye ve bilişim gibi bir çok sektörde yatırımlar yaparak büyüyen Kale Grubu, bugün her biri kendi alanlarında lider 17 şirkete sahip, Çanakkale başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli lokasyonları ile İtalya’da yatırımları olan, beş bini aşkın çalışanı ile faaliyet gösteren Türkiye’nin en önemli sanayi kuruluşlarından biridir. Kale Grubu bugün Avrupa’nın 3’üncü, dünyanın 12’nci en büyük seramik karo üreticisi, yapı kimyasalları sektöründe üretim ve satış kapasitesi olarak Türkiye ve bölgesinin 1’inci, Avrupa’nın ise 5’inci şirketi durumundadır. 100 ülkede, 400’ü aşkın noktada Kale markalı ürünler tüketicilerle buluşmaktadır.
Dr. H. İbrahim Bodur’un ilkeleri • İnanç • İnsan sevgisi • Azim
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
Musiki ve Edebiyata meraklı olan İbrahim Bodur’un yazdığı şiirler, Türkiye’nin önde gelen bestecileri tarafından bestelenerek Yıllarca ve Miras adlı CD albümlerde yayınlanmıştır.
• Yenilikçilik
Ayrıca yüzde 100 özel sermayeli bir Türk şirketi olarak havacılık ve savunma sanayiinde uluslararası konuma gelmiştir.
• Güven
Kale Grubu, yarım asrı aşkın bir süre sanayici kimliği ile topluma hizmet ederken kurucusu İbrahim Bodur’un ilke ve görüşleri doğrultusunda, başta eğitim ve sağlık olmak üzere kültür, sanat, bilim ve spor konularında topluma her zaman katkıda bulunmuş, bu katkılarını düzenli hale getirmek üzere Dr. İbrahim Bodur Kaleseramik Eğitim Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı’nı da kurmuştur.
• Vefa
• Sorumluluk
Türk sanayisinin ve sektörümüzün öncülerinden, duayen iş adamı, değerli büyüğümüz, Türkiye sevdalısı Kale Grubu Onursal Başkanı Sayın Dr. İbrahim Bodur Beyefendiyi kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Merhuma Allah’tan rahmet, ailesine, yakınlarına ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı dileriz.
TİMDER Yönetim Kurulu
53
Ideal Standard, Türkiye’de 73 Satış Noktasına Ulaştı Vitrifiye, akrilik, banyo dolapları, armatür ve aksesuarlardan oluşan geniş ürün yelpazesi ile kaliteli, şık ve fonksiyonel banyo çözümleri sunan Ideal Standard, mükemmel bir banyo için gerekli tüm ürünlerini yeni satış noktaları ile müşterilerin beğenisine sunuyor.
Kayseri Erciyes Üniversitesi yolu üzerinde açılan Sim Yapı, Ideal Standard’ın Kayseri’deki ikinci satış noktası oldu.
Narlıdere Mithatpaşa Caddesinde bulunan Delka Yapı da İzmir’de ikinci satış noktası olup Ideal Standard’ın tüm ürünleri sergileniyor. Müşterilerine en son teknoloji ve tasarımlarını sunmak amacıyla tüm satış noktalarını yenileme operasyonuna başlayan Ideal Standard, Ankara’da altı satış noktasından biri Kayhan Yapı’daki showroom alanını yeniledi. Yenileme çalışmaları doğrultusunda Fethiye Merkez’de bulunan Arıcanlar Yapı da yenilenen yüzü ile ilk kez tüketicileriyle buluşuyor.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
Ideal Standard Türkiye Ofisi, Kayseri ve İzmir’de açtığı, Ankara ve Fethiye’de yenilediği toplam 4 mağazayla Türkiye’deki satış noktalarının sayısını 73’e çıkartarak hızlı büyümesine devam ediyor.
Banyoları mükemmel yaşam alanlarına dönüştüren Ideal Standard, armatürlerden vitrifiye seramik ürünlerine, duş sistemlerinden gömme rezervuar sistemlerine, banyo mobilyasından akrilik ürünlere kadar ideal bir banyo için gerekli tüm donanımları Kayseri ve İzmir’de açtığı yeni satış noktalarında tüketicileri ile buluşturuyor.
Graniser Seramik’ten “Usta Eğitim” Seminerleri Graniser Seramik, sektörün nitelikli usta ihtiyacına katkı sağlamak amacıyla düzenlediği “Usta Eğitim” seminerlerini Türkiye genelinde hayata geçiriyor. Bugüne değin Batman, Zonguldak, Bartın, Kahramanmaraş ve Bolu’da “Usta Eğitim” seminerleri düzenleyen Graniser Seramik, 3000 seramik ustasına mesleki eğitim verdi. “Usta Eğitim” seminerlerinde katılımcılara seramik uygulamaları hakkında teknik bilgiler aktarıldı, ustaların uygulama esnasında karşılaştıkları problemler hakkında çözüm yolları önerildi. Eğitimlerin ardından yapılan çekilişlerde ustalara seramik kesme makineleri ve çeşitli hediyeler sunuldu. Sektörel gelişim için nitelikli insan gücü Türkiye seramik sektörünün bilgi birikimi, teknoloji ve üretim gücü olarak büyük bir potansiyele sahip olduğunu ifade eden Graniser Seramik Genel Mü-
56
dürü Erol Hacıoğlu, bu potansiyeli doğru değerlendirerek pazarı büyütmek için mesleki eğitimlerin büyük önem taşıdığını belirtiyor. Hacıoğlu, sektörün her düzeyde nitelikli ve donanımlı çalışanlara ihtiyaç duyduğunu, sorumluluk üstlenen bir firma olarak sektörel gelişim için her alanda destek ve katkı sağlamaya çalıştıklarını, “Usta Eğitim” se-
minerlerini bu amaçla düzenlediklerini kaydediyor. Seramik sektörünün güçlü bir markası olarak önümüzdeki yıllarda küresel boyutta bir şirket olma yolunda ilerleyeceklerinin altını çizen Hacıoğlu, ürün kalitesi, hizmet kalitesi, kurum kültürü, yönetim becerisi ve üretim standartlarıyla fark yaratan bir firma olmaya devam edeceklerini vurguluyor.
Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği olarak,
Cumhuriyetin en temel ilkesi olan demokrasiyi ve milletimizin hür iradesini hedef alan alçakça saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Antidemokratik girişimlere karşı demokrasisine sahip çıkan milletimizin sonuna kadar yanında olduğumuzu kamuoyuna bildiriyoruz. Demokrasimize karşı girişilen müdahale sırasında yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Kare Banyo Sistemleri İzmir’de Yeni Adresinde
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
Kare Banyo Sistemleri, 2004 yılında İzmir’de Ekrem Ceylanoğlu ve ortakları tarafından Dünya Banyo adıyla kurulup, 2015 yılından itibaren de Kare Banyo Sistemleri adıyla faaliyetlerine devam ediyor. Kare Banyo Aksesuar ve Banyo Dolapları’nın da ortağı olan firma, Kare Banyo’nun Ege ve Akdeniz bölge dağıtıcısı olup aynı zamanda 2010 yılından bugüne de Turkuaz Seramik AŞ’nin İzmir bölge dağıtımını yapıyor.
58
Türkiye’nin vitrifiye markalarından biri olan Turkuaz Seramik’in ileri teknoloji ve estetik tasarımlarının sergilendiği Kare Banyo’nun yeni showroom’u 29 Nisan 2016 tarihinde İzmir’de açıldı. Müşterilerine daha geniş alanda kaliteli hizmet verebilmek adına yeni mağazasına taşınan Kare Banyo, müşterilerinin beklenti ve taleplerine anında çözüm üretmeyi amaçlıyor. Yeni showroom’un açılışı Turkuaz Seramik A.Ş. Kurucusu Abdurrahman Öz-
kaya, Yönetim Kurulu Başkanı Abidin Özkaya, Yönetim Kurulu Üyesi Oğuz Özkaya, Pazarlama ve Satış Müdürü Alpay Geze, Koza Yapı’nın sahibi Müfit Sokullu, Denko Banyo’dan Sabri Saraç ve Önder Gökmen, Aktif Metal’den Ahmet Esmeray, Hüseyin Yün, TİMKODER Başkanı ve Aymer Yapı’nın sahibi Yunus Altun ve çok sayıda davetlinin katılımı ile gerçekleştirildi. Turkuaz Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Abidin Özkaya yaptığı açılış konuşmasında, “Güzel bir teşhir ve sıcak bir ilgi, satışı yapabilmenin ilk şartıdır. Bilinçli tüketicinin ve eğitim seviyesinin yüksek olduğu İzmir gibi şehirlerimizde; müşteriler ile birebir ilgilenebileceğiniz, ürünler hakkında teknik bilgi verebileceğiniz, ürünün farklı varyasyonlar ile nasıl kullanılabileceğini gösterebileceğiniz ve en önemlisi müşterinin ürüne dokunmasına, temas etmesine müsaade edeceğiniz bir mağaza, satışların artmasına çok büyük katkı sağlar.” dedi.
Açılış kurdelesini kesen Turkuaz Seramik Kurucusu Abdurrahman Özkaya ise, “Seramik ve vitrifiye sektörünün geldiği noktadan memnuniyet duyuyoruz. Yatırımlarımıza hiç ara vermeden devam ediyoruz. Bu sene içerisinde faaliyete geçireceğimiz yeni makine ve ekipmanlar ile özellikle klozet ve asma klozetlerde yıllık kapasitemizi 600 Bin adete taşıyacağız. Hangi faaliyet kolunda olursa olsun, ürünlerinizi pazarlayacağınız etkin bir bayi ağınız yoksa büyüyemezsiniz. Kare Banyo bizim çok önem verdiğimiz bir bölgede işini hakkıyla icra etmekte. Bayi ağımıza böyle bir mağazayı kazandırdıkları için kendilerine teşekkür ediyorum.” dedi. %100 müşteri memnuniyeti, geniş ürün çeşitliliği ve tecrübeli personeli ile kusursuz hizmet vermeyi amaç edinen Kare Banyo, yeni showroom’unda müşterilerine keyifli alışveriş olanakları sunuyor.
NG Kütahya Seramik 209. Mağazasını Rize’de Açtı
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
NG Kütahya Seramik, 209. mağazasını 2 Ağustos Salı günü Rize Ardeşen’de hizmete açtı. Açılışa; Rize Valisi Erdoğan Bektaş, Ardeşen Belediye Başkanı Hakan Gültekin, ÇAYKUR Genel Müdürü ve Çevre Eski Bakanı İmdat Sütlüoğlu ve çok sayıda değerli davetli katıldı. Açılışa katılan NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral: “Ülkemizin çok müstesna bölgesi olan Karadenizimizin incisi Ardeşen’de sizlerle beraber olmanın keyfini ve mutluluğunu paylaşıyorum. Ülkemiz büyüyor, ülkemiz gelişiyor. Tabi ülkemizin büyümesi ve gelişmesi üzülerek görüyoruz ki bazılarını rahatsız ediyor. Bu güçlerin tüm engelleme çabalarına karşın, ülkemizin ve milletimizin güçlü duruşu ve direnişiyle 15 Temmuz’daki hain darbe teşebbüsünü geri püskürttük; tüm dünyaya Türk milletinin gücünü, birlik beraberlik içinde neler yapabileceğini kanıtladık.” sözleriyle konuşmasına başladı. İş dünyası olarak üzerlerine düşen görevleri yapmaktan geri kalmayacaklarının altını çizen Güral, sözlerine şunları ekledi: “İş dünyasının temsilcileri olarak bizlere düşen görev; geçmişi unutmadan, geçmişi bilerek, önümüze bakarak yatırımlardan vazgeçmeden istihdam sağlamaya devam etmektir. Ülkemiz ekonomisi için katmadeğerler yaratmaya, geçmişte yaptığımızdan daha fazla ihtiyacımız var. Biz bu planlamamızı daha önceden yapmıştık. Bizler geçen hafta
Erkan Güral
60
Sivas’taydık, 207. mağazamızı açtık. Dün Bulancak’ta 208. mağazamızı hizmete açtık. Bugün burada sizlerle birlikte 209. mağazamızı açıyoruz. Amacımız bulunduğumuz yerlere değer katmak ve fark yaratmaktır. Ne yaparsak yapalım, farklı olanı gerçekleştirelim düşüncesi ile hareket ediyoruz.”
mımız var: İsmail Kuyumcu. Ben kendilerine teşekkür ediyorum. İlçemize yapılan yatırım bizler için önemli.”
İmdat Sütlüoğlu (ÇAYKUR Genel Müdürü ve Çevre Eski Bakanı) ise konuşmasında su sözleri söyledi: “Böylesine güzel bir mağazayı Rizemize, Ardeşenimize kazandırdığı için İsmail Bey’e ve NG Kütahya Seramik’e teşekkür ediyorum. Bu mağazanın hayırlara, güzelliklere vesile olmasını diliyorum. Ben de şehitlerimize rahmet ve şükran duygularımı iletmek istiyorum. Kritik bir süreçten geçiyor Türkiye. Millet olarak dünyaya örnek olacak bir dik duruş ve bir kararlılık sergiledik, büyük bir belayı def ettik. Bundan sonra daha çok çalışacağız. İş adamları olarak millet olarak hiç tereddüt etmeden çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Türkiye gelişiyor, büyüyor bunu hiç kimse engelleyemeyecek.’’
Açılışta konuşma yaparak, her şartta üretmeye devam edeceklerinin altını çizen Rize Valisi Erdoğan Bektaş, konuyla ilgili düşüncelerini şu sözlerle belirtti: “Bugün Ardeşen’deyiz, Fırtına Deresi’nin başında. Özel bir müessese açılışı için bir aradayız. Ardeşen ilçemizde yoğunlaşan ve Rizemizin marka turizmin sıralandığı Fırtına Deresi, Fırtına Vadisi, Ayder, Çat Vadisi ve benzeri markalarımızın hemen yanı başında, ülkemizin seramik sektöründe göstermiş olduğu başarıyı hakkıyla temsil eden bir müessesenin açılışını yapmak için burada toplandık. Doğrusu seramik sektöründe de ülkemiz çok ciddi başarılar elde etti. NG Kütahya Seramik bu işi başarıyla yürüten firmalarımızdan birisi. Ben geldiğim yerde de NG Kütahya Seramik ile tanışıyor ve çalışıyordum. Gerçekten dünya ölçeğinde güzel işler başarıyorlar. Bu açılışları önemsiyoruz ve hayırlı uğurlu olsun diyorum.”
Açılışta konuşma yapan bir diğer isim Ardeşen Belediye Başkanı Hakan Gültekin idi. Ardeşen’de yapılan yatırımlardan mutlu olduğunu belirten Gültekin, sözlerine şunları ekledi: “Değişen, güzelleşen ve gelişen Ardeşenimiz de; hakikaten değişime ayak uyduran ve birçok ilde mağazası bulunan bir iş ada-
Kaçkarlar İnşaat; 2 katlı 1000 m2’lik mağazasında mutfak, yaşam alanı, dış cephe, bahçe konsepti gibi farklı seramik mekan uygulamaları ile Rize Ardeşen’de hizmet veriyor. Fırtına Deresi yakınında, Ayder Yaylası’na çıkış kavşağındaki konumu ile doğayla iç içe önemli bir uğrak noktasında bulunuyor.
İmdat Sütlüoğlu
Hakan Gültekin
Sesa Marmara Boru Bursa’da Açıldı
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
Sesa Marmara Boru 8 Haziran 2016’da Bursa’da açıldı. 500m2’lik bir alan üzerine kurulan Sesa Marmara Boru Sanayi ve Ticaret, merkezi ve deposu ile birlikte Bursa Niltim’de yer alıyor. Şirketin ikinci ana deposu ise Bursa OSB’de 1500 m2’lik kapalı bir alana kuruldu. Sesa Marmara Boru dünyanın ve ülkemizin önde gelen çelik boru üreticisi Borusan Mannesmann Boru’nun Bursa Merkezli Güney Marmara Bölgesi’nde ana bayisi olarak faaliyet gösteriyor. Şirket aynı zamanda Trakya Döküm, Sardoğan, KAS, Norm Bağlantı, Duyar Vana, Yalçın Boru, Victaulic, Fırat Boru, NTG Plastik, Wavin Pilsa, Vesbo, Plasson ve Pimtaş gibi sektörün önde gelen üreticilerinin de bayiliklerini bünyesinde bulunduruyor.
62
Kalıcı, saygın ve çağa uygun bir şirket olarak devamlılığını sağlamayı amaçlayan Sesa Marmara Boru, sektöründe süreklilik, uzmanlık ve güven arayanlar için en kaliteli markalar ile talep edilen süratte hizmet vererek “fark yaratan” bir şirket olmayı yönetim felsefesi olarak benimsiyor. Şirket uzman, genç ve dinamik kadrosu ile sürekliliği sağlamayı hedeflediği etkinliği, dinamizmi ve verimliliğiyle müşterilerine, tedarikçilerine ve ülkemize kattığı değeri sürekli ve belirgin bir biçimde arttırmayı ana hedefi olarak koyuyor. Tüm çalışmalarında odak noktasını müşteriler olarak gören Sesa Marmara Boru, müşteri memnuniyetini beklentilerin üzerinde gerçekleştirmeyi birinci görevi olarak görüyor. Sesa Marmara Boru farkını, temsilciliğini yaptıkları ürünlerde bulunabilirlik seviyesini, ürün çeşitliliği ve özel taleplere yanıt verebilme kapasitesi, hızlı teslimat ve tüm müşteri süreçlerinde iş ortağı olarak yanlarında olmak olarak belirliyor. Şirketin temel vizyonu; biz “ İşinize” - “İşimiz” gibi bakıyoruz.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
Tempus İklimlendirme Sistemleri Açıldı
Isıtma soğutma sektörünün önde gelen firmalarından Daikin, kadın girişimcilere destek vermeye devam ediyor. Daikin Sahrayıcedit Bayii olan Tempus İklimlendirme Sistemleri 29 Temmuz Cuma günü Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder’in katılımıyla resmi açılışını gerçekleştirdi. Açılışta iş dünyasının tanınmış simalarının yanısıra Daikin Türkiye’nin değerli çalışanları, bayi ve servisleri de Tempus İklimlendirme Sistemlerini yalnız bırakmadılar. Daikin Türkiye’nin CEO’su Hasan Önder’in açılış konuşmasının ardından söz alan Tempus İklimlendirme Sistemleri Genel Müdür’ü Begüm Kıratlılar sektöre yeni girmiş ve Daikin ailesinin yeni bir üyesi olmalarından dolayı duydukları heyecan ve mutluluğu katılımcılarla paylaştı. Kadın girişimcilere verdikleri desteklerden dolayı Daikin Türkiye’ye teşekkür eden Kıratlılar, tüm çabalarının koşulsuz müşteri memnuniyetinin sağlanması yönünde olacağını özellikle belirtti.
64
Konya İnşaat Fuarı TİMFED’in Destekleri ile Gerçekleştirildi
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
Bu yıl 13.sü düzenlenen, inşaat sektörünün beklenen buluşması Konya İnşaat Fuarı 26 – 29 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşti.
66
TİMFED (Tesisat İnşaat Malzemecileri Federasyonu)’nun işbirliği, Konya Ticaret Odası, Konya Sanayi Odası, Mimarlar Odası Konya Şubesi, İnşaat Mühendisleri Odası Konya Şubesi, Selçuk Üniversitesi Mühendislik – Mimarlık Fakültesi ve KOSGEB’in destekleri ile düzenlenen Konya İnşaat 2016 13. Yapı, İnşaat Malzemeleri, İş ve İnşaat Makineleri, Isıtma, Soğutma, Havalandırma, Tesisat ve Doğalgaz Teknolojileri Fuarı, 26 - 29 Mayıs 2016 tarihleri arasında Konya Kent, Konya Mobilya, Dekorasyon ve Konya İdeal Ev Fuarları ile eş zamanlı olarak TÜYAP Konya Uluslara-
rası Fuar Merkezi’nde sektörün önemli markalarını yerli ve yabancı ziyaretçiler ile buluşturdu. Açılışa, TİMFED Başkanı Kemal Çelik, Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk, Konya Valisi Muammer Erol, Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, ilçe belediye başkanları, oda ve borsa başkanları ile davetliler katıldı. “Fuarlar Ülkere, Şehirlere, Ekonomilere Ciddi Destek Verir’’ Bu sene 25 Binden fazla ziyaretçiyi ağırlayan fuar, Anadolu’nun en büyük fuarı olma özelliğini de koruyor. Konya İnşaat Fuarı 2016’nın işbirlikçilerinden biri olan TİMFED’in, Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Çelik “Konya, üreticisinin ve satıcısının global alıcılar ile buluşmasını gerektiren bir lokasyona ve yeterli alt
yapıya sahip. Fuarlar ülkelere, şehirlere, ekonomilere ciddi destek verir. Önemi çok büyük organizasyon olan fuarlar, gelişmeleri de beraberinde getirir. 28 yıldır UNICERA Seramik Banyo Mutfak Fuarı’nı düzenlemekteyiz. 450 m2 alan olarak başladığımız UNICERA, bugün 100 Bin m2’lere ulaştı, 70 Bin’in üzerinde yerli ve yabancı ziyaretçi katıldı. Gerek ihracat müşterisi olsun gerek iç pazar, çok başarılı işbirliklerine olanak sağladı. Her sene bir önceki yıla göre daha başarılı geçti. Bugün Konya’da gelinen nokta çok tatminkardır. Önümüzdeki senelerde, gayret ve emeklerle Konya’daki fuarlarda çok daha iyi noktalara geleceğimizi görebiliyorum. Bir Konyalı olarak, Konya Fuarları için elimizden gelen tüm desteği vereceğiz‘’ dedi.
67
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
TİMFED Yönetim Kurulu Toplantısı Konya’da Gerçekleştirildi
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
İnşaat malzemecileri üst birliği Tesisat İnşaat Malzemecileri Federasyonu (TİMFED) Yönetim Kurulu toplantısı 26 Mayıs Perşembe günü Konya’da gerçekleştirildi. Toplantıya TİMFED üye dernekleri TİMDER, TİMKODER, DİMSİAD, ANTİMDER ve KONTİMDER ka-
68
tılım sağladı. TİMFED Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Çelik’in açılış konuşmasıyla başlayan toplantı, üye derneklerin gerçekleştirdikleri faaliyetler hakkında bilgi vermesiyle devam etti. Toplantı sonunda KONTİMDER’in ger-
çekleştirdiği Masa Tenisi Turnuvası’nın birincisi Cenk Alaybeyoğlu’na TİMFED Başkanı Kemal Çelik, ikincisi Mustafa Polat’a KONTİMDER Başkanı Osman Başaran, üçüncüsü Ömer Demir’e ise TİMKODER Başkanı Yunus Altun tarafından kupaları takdim edildi.
www.franke.com/watersystems
Paslanmaz Çelik Banyo Sistemlerinde bir Dünya Lideri Franke, Paslanmaz Çelik Banyo Sistemlerinde dayanıklı, hijyenik ve anti-vandalist tasarımları ile kamu ve kişisel kullanım alanlarına özel çözümler sunar.
VitrA’nın Akıllı Klozeti, Ödüllere Doymadı! VitrA, inovatif teknoloji kullanımı ve üretim kaliteleriyle öne çıkan kurum ve ürünlerinin yarıştığı Plus X ödülleri kapsamında, V-care adlı yenilikçi klozetiyle 7 kategorinin 4’ünde büyük ödüle layık görüldü. VitrA’nın konforlu bir kişisel temizlik sistemi sunan akıllı klozeti; üstün kalite, tasarım, kullanıcı konforu ve işlevsellik kategorilerinde ödül aldı. V-care ayrıca, kendi ürün grubunda “En İyinin de İyisi” (Best of Best) ödülünü almaya ve 2 yıl boyunca elinde bulundurmaya hak kazandı.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
Almanya’da gerçekleştirilen Plus X ödülleri; sektör profesyonelleri ve tasarımcılardan oluşan uluslararası bir jürinin değerlendirmesiyle, her yıl toplam 7 kategoride veriliyor. Ödüle layık görülen ürünlerin, tüketicilerin hayatına artı değer katması ve geleceğin yaşam beklentilerine uygun çözümler sunması şartı aranıyor. VitrA’nın ürünleri bugüne kadar Design Plus, Edida, Iconic, iF, Interior Innovation, Plus X ve Red Dot’ın da aralarında bulunduğu dünyaca ünlü pek çok tasarım ödülünü aldı.
Wavin Pilsa’nın Yeni Genel Müdürü; Fatih Asal Avrupa’nın lider plastik boru ve sistem çözümleri üreticisi Wavin’in Türkiye’de faaliyet gösteren şirketi Wavin Pilsa’nın Genel Müdürlüğüne 1 Temmuz 2016 itibariyle Fatih Asal atandı. 17 yıldır Wavin Pilsa’da çeşitli kademelerde görev alan Fatih Asal, son iki yıldır şirketin Türkiye Satış Müdürlüğü görevini yürütmekteydi. Bu süre zarfında Wavin Pilsa’ya yurtiçi satışlarda kayda değer pazar payı kazandırıp, sektörde birçok yeniliği başarıyla uygulatmayı başararak şirkete altın çağlarından birini yaşattı. Satış bölümünden atanan yeni Genel Müdürle birlikte, Wavin Pilsa’nın bundan sonraki süreçte müşterilere daha fazla odaklanması amaçlanmıştır. Wavin Pilsa’nın çiçeği burnunda Genel Müdürü Fatih Asal’a göre “Tüm faaliyetlerimizin odağında olan Wavin’in, vazgeçilmez 3 temel değeri vardır. Bunlar liderlik, bağlayıcılık ve inovasyondur. Pazarın rakipsiz inovasyon şampiyonuyuz. Sektörümüzde ilk olan ve 2 yıl önce açtığımız Wavin Akademi ile sektörün eğitim üssü olmayı başardık. Şimdiye kadar sayısı 10.000’e yaklaşan sektörün değerli temsilcilerini eğitim-
70
den geçirdik. Böylesi bir konuda liderlik görevi üstlenmemiz bizleri oldukça gururlandırmaktadır. Memnuniyetle belirtmek isterim ki geçen yılın Aralık ayında gerçekleştirilen Türkiye İnovasyon Haftası’nda Wavin Academy, ünlü strateji uzmanı Patrick Van Der Pijl tarafından alanında en iyi örnek uygulama olarak gösterildi. Wavin Academy’nin yanısıra, Türkiye’de daha önceden var olmayan birçok yeni ürünü sektörümüze başarı ile uygulamanın memnuniyetini yaşıyoruz. Bunlardan bazıları atık su sistemlerinde kullanılan SiTech+ sessiz boru, bina içi tesisatta kullanılan kaynaksız Hep2O Push-fit sistem, 9 canlı Apollo boru ve sayamadığım birçok yeni ürün daha… Ayrıca yakın zamanda yine bir ilki gerçekleştirdiğimiz ve sektöre ücretsiz olarak sunduğumuz Wavin Bim/Revit paketleri sayesinde, mühendislere boru tasarımı konusunda büyük kolaylık sağlayarak, “as built” projeleri kısa zamanda tamamlayabilme imkânı sağladık. Bizim marka vaadimiz “Wavin’le daha iyiye bağlanın”. Wavin Pilsa olarak 45 yılı aşkın tecrübeyle, müşterilerimizi altyapı ve üstyapı uygulamalarımızda daha iyi teknolojilere, ortaklıklara ve çözümlere bağlıyoruz.
Sektöre sunduğumuz katma değerli ürünler, çözümler ve projeler bundan sonra da devam edecek ve sektörde inovasyon alanında girişimlere yine biz liderlik ediyor olacağız. Wavin Pilsa’nın başarılarında ve geleceğe dair yeni hedefler belirlemesinde en önemli pay, çalışanlarımıza, müşterilerimize, ürünlerimizi uygulayan ustalara, tedarikçilerimize ve diğer iş ortaklarımıza düşmektedir. Yeni görevim vesilesiyle tüm paydaşlarımıza destekleri için sonsuz teşekkürlerimi sunar ve yeni dönemde ülkemiz için daha birçok başarıyı hep birlikte inşa etmeyi temenni ederim.”
Türkiye’nin En Büyük Yurtbay Seramik Showroom’u Hizmete Açıldı Yurtbay Seramik’in İstanbul’daki iş ortağı Çakmak Yapı A.Ş., Türkiye’nin en büyük seramik showroom’unun kapılarını 1 Haziran Çarşamba günü İstanbul Vali Yardımcısı Ahmet Önal, Küçükçekmece Kaymakamı Harun Kaya, Eyüp Kaymakamı Abdullah Dölek, Yurtbay Seramik San. ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Yurtbay ve kalabalık bir davetli topluluğunun katılımıyla açtı.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Haberler
Çakmak Yapı A.Ş.’nin 1.600 metrekare kapalı alana sahip üçüncü showroom’unda her beğeniye hitap edecek çeşitlilikteki göz alıcı tasarımlar İstanbullularla buluştu.
72
Açılış konuşmalarını İstanbul Vali Yardımcısı Ahmet Önal, Eyüp Kaymakamı Abdullah Dölek, Küçükçekmece Kaymakamı Harun Kaya, Yurtbay Seramik Yönetim Kurulu Başkan Vekili İlter Yurtbay, Yurtbay Seramik Genel Müdürü Köksal Çınar ve Çakmak Yapı A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Çakmak yaptı.
Yurtbay Seramik Yönetim Kurulu Başkanı İlter Yurtbay: “Yurtbay Seramik Eskişehir Fabrikası’nın 1995 yılında, 700 Bin m2 açık, 100 Bin m2 kapalı alanda 3.500.000 m2’lik üretim kapasitesiyle kurulduğuna değinerek; “Önce kalite” stratejisi ile yıllar içinde istikrarla artan yıllık 20 Milyon m2 üretim düzeyiyle birlikte, 1.000 kişiye iş imkânı, 50 ülkeye ihracat başarısına ulaştık. “Kalitede ısrar, doğru ürün, dünya standartlarında üretim” ilkesi bu başarının anahtarı oldu. Bugün yurtiçinde 200’e yakın bayimizle “Doğadan Sanata” mottomuzla, yılmadan iyisi için çalışma gayretimizle Yurtbay’ı liderliğe taşıma hedefindeyiz. Bu hedefimize bir katkı da Çakmak Yapı A.Ş.’den gelecek. Markamızın tüketiciye sunduğu tüm ürünlere bu mükemmel showroom’da yer vereceğiz. Yurtbay Seramik Çakmak Yapı A.Ş. Showroom’unun ülke ekonomimize, Yurtbay Camiası’na, Çakmak Yapı A.Ş. Ailesi’ne hayırlı olmasını temenni ediyorum” dedi. Seramik sektörünün öncüsü Yurtbay Seramik’in en yeni kreasyonlarının
sergilendiği showroom, aynı zamanda Türkiye’nin en büyük Yurtbay Seramik mağazası olma özelliğini taşıyor. 1.600 m2 alanda iki katlı olan showroom’da, Yurtbay Seramik’in her zevke uygun seramikleriyle tasarlanmış canlı mekân teşhirleriyle, koleksiyonların mükemmel rahatlık ve konfor içinde incelenmesine olanak tanınıyor. Modern mimarisiyle keyifli bir alışveriş imkânı veren showroom, geniş ürün yelpazesiyle İstanbullulara benzersiz bir deneyim sunuyor. Evlerden büyük otellere, mağazalardan restoranlara ve büyük mimari projelere kadar birçok farklı alana uygun seçenekler yer alıyor. Kentin en önemli iş ve yaşam merkezlerinden İkitelli’ye yeni bir değer ekleyen, Basın Ekspres Yolu’na cepheli showroom, havalimanına son derece yakın lokasyona sahip. Bu stratejik özelliğiyle İstanbul dışından ticari ortaklar kadar ihracat müşterilerinin de rahatça ulaşım, ziyaret ve bağlantılarını mümkün kılıyor.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Söyleşi
“Bizim anlayışımızda sadece fabrika kurmak yatırım yapmak değildir. Ürünlerinizin satışını sağlayacak mekânların oluşturulması da bizim için önemli bir yatırımdır.”
Erkan Güral
Yönetim Kurulu Başkanı
74
“Özel tasarımlar artık bir müşteri hizmeti değil, müşteri memnuniyeti için günümüz ihtiyaçları arasında yerini aldı.” Tasarım kültürü dediğimizde sadece seramik tasarımından değil, yaşanan mekânların tasarımından bahsetmek lazım. Ofis, ticari alan, ev gibi projeler şimdi artık hep mimarlarımızın elinden çıkıyor. Türkiye’de bu kültür son 10 yılda çok gelişti. Bakın markalı projelere hepsi bir konsept içerisinde ve işin ehli uzman mimarlarımızın elinden çıkıyor. Dolayısıyla kullanılan parke, duvar kağıdı, seramik, kapılar hepsi bir bütün içerisinde; banyo ve mutfak mobilyaları bunların hepsi bir tarzın, konseptin parçası oluyor. Dolayısıyla siz de bu konseptin ve tarzın bir parçası olmak için çalışmalarınızı yapmak zorundasınız. Sadece olaya salt seramik olarak bakmamak lazım. Bu modanın, tarzın, tasarımın bir parçası olacaksanız sizin de
bu farklılığı yaratmanız lazım. Bizim en önemli ve fark yaratan özelliklerimizden bir tanesi de projelere ya da kişilere özel üretim yapıyor olmamız. Özel tasarımlar artık bir müşteri hizmeti değil, müşteri memnuniyeti için günümüz ihtiyaçları arasında yerini aldı. Bir projenin sadece kendisinde olacak şekilde özel üretimler yapıyoruz. Biz 5-6 yıl önce bir yolculuğa başladık. Mağaza sayımızı arttıracağız, daha nitelikli teşhirlerin yapılabileceği büyük mağaza modeline geçeceğiz diye bir karar aldık ve yurdun çeşitli yerlerinde bu tür lokasyonlardaki mağazalara bakmaya başladık. 1000 m² ve üzerinde mağazalar oluşturalım hedefiyle yola çıktık. Şuan ise 5000-6000 m²’lik mağazalara ulaştık. 5000 m²’lik mağazalar günümüzde büyük değil çünkü ürünler ve konsept artık bunu gerektiriyor. Büyük mağazalar bu işin bir gerekliliği ve olmazsa olmazları arasında yerini aldı. Sivas’ta 207. Giresun Bulancak’ta 208. Rize Ardeşen’de 209. mağazamızın açılışını yaptık. Biz bu konuya önem veriyoruz, çok yatırım yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz. Çünkü bizim anlayışımızda sadece fabrika kurmak yatırım yapmak değildir. Ürünlerinizin satışını sağlayacak mekânların oluşturulması da bizim için önemli bir yatırımdır. Yurdun her yerinde her ilinde, olabiliyorsa her ilçesinde bu niteliklere sahip mağazalar açmak üzere bundan sonraki çalışmaları devam ettireceğiz. Bu mağazaların uygun lokasyonlarda bulunması, en iyi şekilde dekore edilmesi, yaşatılması sonuçta bir finans yatırımını da gerektiriyor ama bizim markamızı taşıyan satış noktalarının en iyi yerlerde olması gerektiğine inanıyoruz. Yatırım olarak gördüğümüz bu sürece de bu şekilde devam etmeyi planlıyoruz. Hedef mağaza sayımız yok, nerede ne kadar ihtiyacımız varsa o kadar mağazayı açacak şekilde bu mağazacılık anlayışımızı devam ettireceğiz.
Söyleşi
ma taklit edildiği zaman tepki verir ki bu tepkiler de gayet doğaldır. Biz ise aksine taklit edildiğimiz zaman mutlu oluyor, demek ki güzel ve doğru bir iş yapmışız diye düşünüyoruz. Taklit etmeyi, taklit edilmeyi kesinlikle tasvip etmiyoruz ama bundan dolayı rahatsızlık duymuyor, bir anlamda sektöre yön verdiğimizi hissetmiş oluyoruz.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
“Taklit edilmek bizim hoşumuza gidiyor. Çünkü taklit edildiğimiz zaman yaptığımız işlerin doğruluğunun bir anlamda sağlamasını almış oluyoruz.” Seramik artık bir kaplama malzemesi olmaktan çıkıp modanın bir parçası haline geldi. Gün tasarım günü ve seramik de tasarımın merkezinde olan bir ürün olması sebebiyle; firmalar bahsetmiş olduğumuz tasarım kültürünün öne çıktığı çalışmalar yapmak zorunda. Biz yıllar önce bu anlayışı benimseyerek bu yolculuğa çıktık. Teknolojilerin gelişmesine bağlı olarak, bu kültür ülkemizde de son derece gelişti ve değişti. Biz de kendi merkezimizde bulunan ağırlıklı olarak genç tasarımcı arkadaşlarımızla ve İtalya, İspanya’daki tasarım firmalarıyla birlikte çalışıyoruz. Tasarım bizim için çok şey ifade ediyor. Tasarım özgün olursa siz de farklı oluyorsunuz. Herkesin gittiği yoldan giderseniz hiçbir yola çıkamazsınız diye düşünüyoruz. Bu anlamda farklı olmayı, fark yaratmayı çok seviyoruz. Bundan sonraki yol haritamız da hep farklılık ve ilkler üzerine olacak. Fark yaratmak konusunda sadece desenlerin değil ebat ve uygulamaların da önemi büyük. Türkiye’de en büyük ebatlı seramik karolarını ilk ve tek olarak biz üretiyoruz. Bu da bizim için haklı bir gurur oldu. Bir işe yeni başlandığınızda fikirler her zaman için zor kabul edilir. Bizde büyük ebatlı karoları üretirken piyasalar zorlanır mı diye düşündük. Bir takım tedirginlikler oldu ama hem ebatların, hem desenlerin, hem de yüzeylerin farklılığı sektörde bizi ayrıştıran bir yol oldu. Dolayısıyla bu işe keyifle başladık, keyifle geliştirdik ve bu yoldaki çalışmalarımızı biz bundan sonraki süreçte de keyifle devam ettireceğiz. Bu kadar farklı çalışmalar sonrasında ister istemez sektörde taklit ediliyorsunuz. Taklit edilmek bizim hoşumuza gidiyor. Çünkü taklit edildiğimiz zaman yaptığımız işlerin doğruluğunun bir anlamda sağlamasını almış oluyoruz. Pek çok fir-
NG Kütahya Seramik Antalya Showroom
75
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Söyleşi
“Bu yıl CNR’a taşınan UNICERA Fuarı’nın hem yurt içinden hem yurt dışından gelecek misafir anlamında daha iyi olacağını düşünüyorum.” “Masraf olmaması için küçük mağazalarla idare etmek de bir anlayıştır ve buna saygı duyuyoruz ama bizim hedefimiz, hayallerimiz, vizyonumuz her zaman için büyük olduğu için biz büyük mağazacılık anlayışını tercih ediyoruz.” Bizim için finanstan daha çok çalıştığımız iş ortaklarımızın vizyoner yapıya sahip olmaları daha büyük önem taşıyor. Ben bu vesileyle çalıştığımız tüm iş ortaklarımıza teşekkür etmek istiyorum. Biz öyle bir yolculuğa girdik ki hedeflerimizi, hayallerimizi hep birlikte konuştuk, kararlaştırdık ve hayata geçirdik. Bundan sonra da böyle devam edeceğiz. Çünkü sadece fabrikada üretim yaparsanız bu işin satış alt yapısını ve bunun satışını gerçekleştirecek ekibi doğru kuramazsanız bu fabrikanın başarıya ulaşma şansı sıfırdır. Dolayısıyla bu iş bir ekip işi; en iyisini üreteceksiniz, en iyi şekilde pazarlayacak ve müşteriye kadar ulaştıracaksınız. Biz de iş ortaklarımızdan oluşan ekibimizle birlikte bu sistemde çalışıyoruz ve bu açıdan kendimizi çok şanslı görüyorum. Bu bir vizyondur, bu işi 500 m² bir mağazada da yapabilirsiniz ama ne kendinizi ifade edebilirsiniz ne de müşterinizin hayal ettiği o canlı mekânları o ortamda yaratabilirsiniz. Masraf olmaması için küçük
mağazalarla idare etmek de bir anlayıştır ve buna saygı duyuyoruz ama bizim hedefimiz, hayallerimiz, vizyonumuz her zaman için büyük olduğu için biz büyük mağazacılık anlayışını tercih ediyoruz. Bu mekânlara hayat veren iş ortaklarımız bizim için çok önemli, bunun ancak bizimle aynı hedef ve hayalleri paylaşabilen ortaklarla mümkün olduğunu da biliyoruz. Seramik canlı ve yaşayan bir ürün, dolayısıyla müşteri ürüne baktığında evini hayal edip, ayağının altında ya da duvara baktığında duvardaki o ürünü görecek. Bu nedenle de tüketici nasıl bir seramik olduğunu hissedebilmek için ürüne dokunmak istiyor. Biz Türk halkı olarak araba alırken arabaya da dokunuruz, gömlek seçerken kumaşına dokunuruz, aynı şekilde seramik alırken de seramiğe dokunmak isteriz. Bu anlamda insanlar sadece dokunmayı değil, o ürünü seçtiğinde ve evine döşediğinde nasıl bir ortamın oluşacağını canlı mekânlarla görmek ister. Bu nedenle o yaşayacak mekânların oluşturulması son derece önem taşıyor. Ürün sayılarının da fazla olduğunu düşünürseniz büyük mağazacılık anlayışının buradan doğduğunu görebiliriz. Bayilerimizle yaptığımız eğitim ve toplantılara çok önem veriyoruz. Çünkü
yaptığınız işi mutfağından itibaren de bilmeniz lazım. Bir ürün sadece üretmek, satmak, pazarlamak değil, ürünü en iyi şekilde müşterilere anlatabilmek için ne satıyorsanız o ürün hakkında detaylı bilgi sahibi de olmak gerekiyor. Bayilerimiz ürünün avantajlarını, dezavantajlarını, rakip ürünlerle kıyaslandığında artıları eksileri nelerdir, o fiyat segmentinde başka hangi alternatif ürünler var gibi bir takım şeyleri bilirse müşteri karşısında daha rahat olur ve kendini iyi ifade eder, ikna etmek suretiyle de satışını gerçekleştirir. Bu noktada da ürünün satışını yapan iş ortaklarımızın yani mağazalardaki arkadaşlarımızın eğitilmesine çok önem veriyoruz. Satış deyince işin fabrikadan olan satışını da düşünmek, değerlendirmek lazım. Sektörümüz çoğunlukla profesyonellerin olduğu bir alan. Üzülerek sektörümüzde profesyonellerin markalarının ve ürünlerinin kıymetini bilmediğini görüyoruz. Bu iş emek yoğun ve zorlu bir iş, kolay şekilde heba edilmemeli, sektörümüzün temsilcisi olan tüm profesyonellere büyük görevler düşüyor. Malımızın kıymetini bilmeli, gereken değeri vererek ve o bilinçle satışları yapmalıyız. Yurt dışı pazarında firmaların, olmayacak fiyatlara mal satması sektörün o pazarda,
UNICERA 2016 NG Kütahya Seramik Standı
76
Artık günümüzde dünya pazarı diye bir şey kalmadı, ulaşabildiğiniz tüm pazarlar sizin olabiliyor. Önemli olan o pazarın yapısı nedir, kimlerle, hangi ürün gruplarıyla gitmek gerekir bunu belirlemelisiniz. Artık elimizin altında dünyaya açılan pencere olan internet var ve dolayısıyla hangi ülkede ne satılıyor, kim satıyor, ne satıyor, nasıl satıyor bunu çok kolaylıkla öğrenebiliyoruz. Dolayısıyla hedefler, hayaller doğrultusunda o pazarla örtüşen noktalar varsa çok rahat bir şekilde gerek elektronik ortamda gerek firmaları fabrikaya davet etmek ya da ziyaret etmek suretiyle gerçekleşebiliyor. Bizim eskiden dünyanın her yerine gidelim ve her yere mal satalım gibi bir düşüncemiz vardı. Bu düşüncenin son derece yanlış olduğunu gördük ve 5-6 senedir bu düşünceden uzaklaştık. Hedef pazarlar belirleyelim, o pazarlarda uzmanlaşalım, girdiğimiz pazardaki en iyi markalardan bir tanesi olalım istiyoruz. Eskiden gururla 5 kıtada 55 ülkeye mal satıyoruz derdik, bunun doğru bir şey olmadığını artık biliyoruz. Çünkü bu kadar ülkeye zamanınızı, enerjinizi bölmek ve doğru hizmeti verebilmek çok kolay değil. Hedef pazarlar belirleyip, o hedef pazarlar içerisinde markamızın ve ürünlerimizin satış stratejilerini geliştirmenin daha doğru olduğunu düşündük ve şuanda bu yol üzerinden ilerliyoruz.
Biz herkesin yaptığı, herkesin gittiği yere gitmeme düşüncesine sahibiz. Bu konuda da aynı stratejiyi izliyoruz. Çok yüksek miktarda seramik satılan ülkeler var ve herkes o pazarda olduğu için rekabet inanılmaz. Bizde fiyat rekabetini doğru bulmadığımız için, fiyat rekabetinden uzak hizmetle ve servisle ürünümüzün hak ettiği değeri alabileceği pazarlara yöneliyoruz. Bunun içerisinde birkaç Avrupa, Ortadoğu ve Uzak Doğu’dan ülke var. 10 civarında ülkeye konsantrasyonumuzu sağlayıp en iyi şekilde satışlarımızı yapmanın gayreti içerisindeyiz. “Nerede yeni bir teknoloji çıktı, onu ilk kullanan firmalardan olmayı bundan sonra da sürdüreceğiz.” Yatırımlarımız devam edecek, biz sanayici bir aileyiz. Sanayiyi, üretmeyi, yeni eserler yaratmayı çok seviyoruz. İşimiz artık tamamıyla teknolojiye yöneldi. Teknolojik gelişmeler sağlandıkça, pazarlardaki farklılığınızı göstermek, nitelikli ürünler üretebilmek anlamında teknoloji yatırımlarını da yapmak zorundasınız. Biz de yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Nerede yeni bir teknoloji çıktı, onu ilk kullanan firmalardan olmayı bundan sonra da sürdüreceğiz. Yıllardır TÜYAP’ta yapılan ancak bu yıl CNR’a taşınan UNICERA Fuarı’nda bu değişikliğin öncelikle sektörümüz adına hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Ulaşım konusunda özellikle ziyaretçilerimiz açısından bir takım avantajlar olacağını
düşünüyoruz. Beylikdüzü’nün ulaşım, trafik, restoran, otel gibi dezavantajları vardı. CNR Yeşilköy’de olmasından dolayı önemli bir merkez lokasyona sahip. Ulaşım problemi yok; kafe, restoran, otel hepsi orada, havaalanı yanında, metro oradan geçiyor. Hem yurt içinden hem yurt dışından gelecek misafirler için daha iyi olacağını düşünüyorum. Fuar idaresi de son derece sıcak yaklaşımlarıyla sektörümüze yardımcı oldular ve bundan sonra da bu yardımcı tavırları eminim devam edecektir. Fuar bir kültürdür. Bizde maalesef bu kültür yok. Stant tasarımından kurulumuna, fuar süresince ziyaretçilerin ağırlanması ve onlara yeni ürünlerin tanıtılması bile bir kültürdür. Maalesef bu bizde yok. Profesyonellerin bu konuda kendilerini firmalarda geçici olarak görmeden, o firmanın gelecekleri olarak hissedip o firmanın büyümesi, gelişmesi, kalkınmasıyla ilgili kendisini sorumlu görmesi lazım. O kadar kolay firma değiştiren profesyoneller görüyoruz ki akşam çalışıyor sabah bakıyorsunuz gelmiyor. Nerededir bu kişinin sorumluluğu, profesyonellik demek maaş alıp günlük bayrağı sallamak demek değildir. Profesyonellik sorumluluk bilinci ile ekibe liderlik yapmak demektir. Böyle bir profesyonellik anlayışı olduğu zaman yurt dışındaki müşterilerin de güveni kalmıyor. Bu yüzden istikrar son derece önemli ve Avrupalı da zaten süreklilik ve istikrar bekliyor. Malı satmak için ucuz fiyat vermek tek başına yeterli
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
o ülkede bir daha toparlanamaması anlamına gelir. Bu tür çalışmalara profesyonellerimizin daha fazla özen göstermesini temenni ediyorum.
Söyleşi
“Bizim eskiden dünyanın her yerine gidelim ve her yere mal satalım gibi bir düşüncemiz vardı. 5-6 senedir bu düşünceden uzaklaştık. Hedef pazarlar belirleyelim, o pazarlarda uzmanlaşalım, girdiğimiz pazardaki en iyi markalardan bir tanesi olalım istiyoruz.”
77
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Söyleşi
“Tüm iş dünyası temsilcilerine, sivil toplum örgütlerinde bulunmalarını hem tavsiye hem de rica ediyorum ki ülkemize sadece sanayicilikle, tüccarlıkla değil yapacakları sosyal çalışmalarla da katkı sağlasınlar.” değil. Ucuz fiyat verseniz bile o malın hizmetini ve servisini vermeniz lazım. Bu bir zincir, bu zincirin içerisinde herkesin üzerine düşeni sağlaması lazım. Bunlar kolay değil ama bir yerden başlamak gerekiyorsa o gün bugün olabilir. Biz Türk seramik sektörü olarak gerçekten bugüne kadar gıptayla baktığımız İtalya ve İspanya’yı yakaladık. Onların pek çok firmasını geçtik. Son yıllarda yapmış olduğumuz teknolojik yatırımlar bizi onların gerçekten çok önüne geçirdi. Müthiş ürünler üretiyoruz ama gerek şirket markası gerek ‘Made in Turkey’ markasının algının artmasıyla ilgili bir şey yapmadık, yapmıyoruz. Bizim bunu geliştirmemiz ve büyütmemiz lazım. Dünyanın en iyi seramiklerini üretin onu satamadıktan, pazarlayamadıktan sonra işin bir ayağı maalesef geride ve eksik kalıyor. Bugünden yarına olacak bir şey değil. Bunun kararını bugün verip bu çalışmalar bugün başlatılırsa en azından uzak zamanı yakınlaştırmış oluruz ve bu da şirketler için önemli. İş hayatı sadece kendi işimizden ibaret değil, sivil toplum örgütlerinde de yer almamız gerekiyor. Ben bugüne kadar pek çok farklı dernek ve federasyonda görev aldım. Bunlardan en önemlisi Türkiye Genç İş Adamları Konfederasyonu’nun Genel Başkanlığı görevidir. 2010 senesinde seçildiğim Genel Başkanlık görevine halen devam ediyorum. TÜGİK Türkiye’nin çeşitli ilçelerinde kurulmuş 72 dernek ve 8 federasyona üye olan 500 farklı sektör ve meslekten 10.000 üye barındıran büyük ve geniş bir platformdur. Bu tür platformlar aslında baktığınızda zenginliktir. Türkiye’nin her yerinden, her meslekten ve sektörden ulaşabileceğiniz arkadaşınız var. Bizde herhangi bir siyasi görüş olmadığı gibi her partiye sempati duyan arkadaşımız vardır. İthalatçısı, ihracatçısı, üreteni de satanı da var. Bu anlamda bakıldığında Türkiye’nin en zengin insanlarından biri olduğumu düşünüyorum çünkü cebimde 10.000 tane telefon numarasına sahibim. Yurdun neresinde, ne zaman bir ihtiyacım olsa 7/24 arayabileceğim dostlarım var. Sivil toplum örgütlerinin hedeflerinin olması gerekiyor. Bizim hedefimiz ülkemiz için ele alabileceğimizi düşündüğümüz konuları gündeme getirip bunlar 78
üzerinde çalışmalar yapmak. Bizim 500 tane sektörümüz olduğu için bir sektör üzerine eğilemiyoruz. Bizim işimiz ve görevimiz üyelerimize, herhangi seçilmiş bir sektöre menfaat sağlamak ya da o yönde çalışmalar yapmak değil. Bir şehrin var olan sorununu oradaki derneğimiz üzerinden kamuoyu yaratmak suretiyle gündeme getiriyoruz veya bir bölgede yaşanan bir konuyla ilgili sorunu oradaki derneğimiz ele alıyor, inceliyor, alt yapısını oluşturuyor ve bizler gidip orada o konuyu Yönetim Kurulu arkadaşlarımızla beraber değerlendiriyoruz. Ülkemize fayda sağlayacağını düşündüğümüz her türlü çalışmayı yaptık, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Tüm iş dünyası temsilcilerine, sivil toplum örgütlerinde bulunmalarını hem tavsiye hem de rica ediyorum ki ülkemize sadece sanayicilikle, tüccarlıkla değil yapacakları sosyal çalışmalarla da katkı sağlasınlar. Sektörümüzün kıymetini bilmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çok ciddi yatırımlarla çok emek harcanarak oluşturulan tesislerimiz var. Ürünümüzün kıymetini bilelim ve markalarımızı geleceğe taşıyacak plan ve programları yapalım. Günlük programlarla günlük projelerle hiç bir yere gidemeyiz, sektörümüzü bir yere götüremeyiz. Hepimizin hayalinin geniş, vizyonunun geniş olması lazım ki bu çerçevede oluşturduğumuz iş programlarıyla geleceğe yönelik şirketlerimizin temelindeki o çalışmaları oluşturalım. “Kütahya markasından daha iyi bir marka bulamadığımız için yabancı bir markayı satın almaya gitmedik.” Yurt dışından marka almak yerine “Made in Turkey” markasını dünya pazarlarında değerli hale getirmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Bir kaç yerli firma yurt dışından marka satın alma veya ortak çalışma yaptılar. Ben buna saygı duyuyor ve bu tür çalışmaların yapılması gerektiğini düşünüyorum. Birkaç yıl boyunca İtalya’da ve İspanya’da bu anlamda çalışmalar yaptık, çok istekliydik. 2008 ve sonrasında Avrupa’daki ekonomik daralmayla fırsatlar çok da arttı. Fakat Kütahya markasından daha iyi bir marka bulamadığımız için böyle bir satın almaya gitmedik. O kadar çok
fırsat o kadar çok marka çıktı ki karşımıza, sadece markayı veya tesisiyle birlikte satın alabilirdik. Alacağımız tesisin nitelikli ve teknolojik bir tesis olması lazımdı. Kendi tesisimizden daha kötü bir tesisi, bizim markamızın değerine ulaşmamış bir markayı niye alalım. İşin neticesinde döndük dolaştık kendi markamızı büyütmenin ve geliştirmenin çok daha doğru olduğuna karar verdik. Bu anlamda NG Kütahya Seramik markası gerek Türkiye’de, gerek Avrupa’da ya da dış pazarlardaki algısı şuan çok iyi noktalara geldi. Bugün baktığımızda iyi ki böyle yapmışız diyoruz. Yabancı bir marka satın alma fikrimizden de vazgeçmedik. Yarın karşımıza iyi bir fırsat çıkarsa değerlendiririz. Ancak Kütahya markasından daha iyisini buluncaya kadar, Kütahya markasını büyütmeye geliştirmeye, kalıcı markalar arasına alma çalışmalarımıza devam edeceğiz. Sektörümüz içinde samimi olmak ve samimi konuşmak lazım. Herhangi bir konuyla ilgili toplantı yapılıyor, masanın etrafındaki söylemlerle, masadan kalkıp o odadan dışarı çıktıktan sonraki söylemlerin ve uygulamaların çok farklı olduğunu bugüne kadar gördük. Üzülerek söylüyorum, gerek firmaların gerek kişilerin birbirlerine karşı olan güvenlerinin sarsıldığı dönemler yaşadık. Sektörümüzde bu samimiyeti sağlamamız lazım. İşin neticesinde yaptığımız iş seramik. Birimiz biraz daha iyi yapacak, birimiz biraz daha arkadan gelecek. Arkadan gelen öndekilere bakarak, “Kendimizi bu yönde geliştirelim, değiştirelim.” diyecek. Böyle bir tatlı rekabet içerisinde yürüyeceğiz. En önemlisi ise yurt içinde ve yurt dışında malımızın kıymetini bilmemiz, markamızı büyütmemiz, geliştirmemiz ve güvenilir hale getirmemiz lazım. Artık ticaret hayatı farklılaşmayı gerektiriyor. Ezberleri unutup, alışkanlıklarınızdan uzaklaşmanız lazım. Kendinize yeni hikâyeler, yeni yol haritaları belirlemeniz lazım. Bunu yapmadığınız sürece o kısır döngü içerisinde boğulmaktan kurtulamazsınız. Sadece şirketler için değil kişiler için de böyle. Kişiler kendilerini geliştirmeli, kişiler kendisini farklılaştıracak programların içerisinde vizyonlarını açmalı.
M. Süreyya Çağlar
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
GEZİyorum
Seramiksan Turgutlu Seramik San. ve Tic. A.Ş. Türkiye Satış Müdürü
“Seramiksan, Türkiye’nin en önemli vitrifiye üreticilerinden bir tanesi olarak, şu anda dünyadaki en modern vitrifiye üretim tesisi ile el değmeden vitrifiye üretebiliyor.” 80
“Doğalından ayırt edilemeyecek şekilde mermer ve granit desenleri üretmeye başlıyoruz. Hammaddeden parlatmaya kadar aynı alan içerisinde 90 Bin m2 alanda yeni bir tesis inşa ettik.”
Seramiksan’da 2012 yılında, vitrifiye fabrikası ile beraber İtalya’nın en büyük üreticilerinden bir tanesi olan Rondine Group’un satın alma süreci başladı. Şirketimiz bugün yaklaşık üç yıldır İtalya’daki önemli üreticilerden biri olan “Rondine Group”un ortağıdır. “Rondine Group” bünyesinde üç fabrika vardır. “Rondine Group” seramik üretimi dışında mevcut tesisleri ile İtalya’daki seramik üreticilerine hammadde de satılıyor. Bugün ‘’Rondine Group’’ ta yaklaşık 400 kişi çalışıyor. ‘’Rondine Group’’ İtalya’nın seramik sektöründeki en büyük 15 üreticisinden birisidir. Seramiksan satış ve pazarlama grubu 2014 yılından itibaren İtalyan ‘’Rondine’’ markalı ürünleri de iç piyasada satmaya başladı. Bugün Türkiye genelinde ki birçok Seramiksan bayisi “Rondine Group” ürünlerini de pazarlama ve satışını yapıyor. Seramiksan ‘’Rondine’’ markalı ürünleri özellikle İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya gibi şehirlerimizdeki prestij projelerde mimar-
Şirketimiz 10x20 duvar karosundan 120x120’ye kadar giden ebatlarda üretim yapıyor. Seramiksan olarak sektör profesyonellerinin istemiş olduğu hemen hemen her ebatta ürün üretiyoruz. Bu yıl yine Türkiye’deki en önemli granit yatırımlarından bir tanesini geçekleştirdik ve yaklaşık 5,5 Milyon metre kapasiteli bir porselen karo tesisini devreye aldık . Bu tesiste yapılan yeni yatırımla, doğalından ayırt edilemeyecek şekilde mermer ve granit desenleri üretmeye başlıyoruz. Hammaddeden parlatmaya kadar aynı alan içerisinde 90 Bin m2 alanda yeni bir tesis inşaa ettik ve 2016 yılının 2. yarısından itibaren üretime başladık. Özellikle büyük ebatlara ve porselen karolara artan talebe en iyi cevabı verebilecek şekilde dizayn edilen bu fabrikada üretilecek ürünlerin Türkiye ve dünyadaki rakiplerine göre fark yaratacağı bir ürün portföyü olması için çalışmalarımız devam ediyor. Bunun dışında organize sanayi bölgesindeki kampüsümüzde Dekosan diye ayrı bir şirketimiz daha var. Bu fabrika Seramiksan’ın hem dekor ve bordür üretimini gerçekleştiriyor hem de portföyümüze alacağımız yeni ürünlerin gelişimini sağlıyor. Ayrıca hem yurt dışından ve yurt içinden ürün takibi yapıyor hem de üretimde kullanılacak hammaddelerin tedarikini sağlıyor. Bu şirket bünyesinde yapılan kreatif çalışmalar yıl içerisinde iç ve dış pazar satış gruplarına değişik dönemlerde sunuluyor. Bizler o sunum içerisinde beğendiğimiz ürünleri Dekosan’dan satın alarak ürün portföyümüze dahil ediyoruz. Bunun dışında İtalya’dan İspanya’dan ve Çin’den ürün geliştirme anlamında destek aldığımız bize bu konuda yardımcı olan kreatif atölyeler var. Oralardan da gidip zaman zaman hem yurtdışı hem de iç pazar için ekip arkadaşlarımızla beraber ürün seçip onları da ürün portföyümüze dahil ediyoruz.
GEZİyorum
Manisa, Gediz havzası ve bu bölgenin insanları milattan önce 2000’li yıllara kadar giden dönemde hep toprakla özdeşleşmiş, toprağın pişirilip kullanıldığı ve ticaretinin yapıldığı işlerle uğraşmıştır. Bugün dahi yapılan kazılarda en az 2000 yıllık tuğla, kiremit parçaları bulunuyor. 1960-70’li yıllarda bölgede 200’e yakın tuğla fabrikası kurulup bütün Türkiye’ye tuğla, kiremit satışı bu bölgeden yapıldı. 1990’lı yıllara gelindiğinde ise ürüne alternatif başka malzemeler çıkınca buradaki tuğla üretimi eski güncelliğini kaybetmiş ve ülkenin değişik şehirlerinde de tuğla üretilmeye başlandı. Türkiye’nin en kaliteli ürünlerini üretmesine rağmen bölgeden, ülkenin birçok yerine ürün taşımak artık yakıt maliyetlerinden de dolayı cazibesini kaybetti. Demirdöver ailesi uzun yıllar bir seramik fabrikası kurmayı planlayıp bu planlarını da 1991 yılında Seramiksan A.Ş.’yi kurarak hayata geçirdi. 1994 yılında Seramiksan 60 kişiyle yıllık 2.5
ların beğenisine sunup özellikle ‘’Made in Italy’’ menşeli ürünleri tercih eden bu projelerde hem ‘’Rondine’’ hem de Seramiksan markası ile yer alıyor.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
“Türkiye’nin en büyük vitrifiye üreticilerinden bir tanesi olarak, dünyadaki en modern fabrikamızla el değmeden vitrifiye üretebiliyoruz.” Seramiksan, Manisa da Turgutlu sanayisinin önde gelen ailelerinden Demirdöver ailesi tarafından 1991 yılında kuruldu. Demirdöver ailesi 1900’lü yılların başından itibaren sanayinin içinde tarım ve iş makinaları ile uğraşırken daha sonra 1950’li yıllarda mobilya, 1960’lı yıllarda ise Türkiye’deki inşaat hareketinin hızlanması ile beraber tuğla ve kiremit sektörünün içinde yer aldı.
Milyon m2 kapasiteyle üretime başladı. Geçtiğimiz 22 sene içerisinde şirketimiz 30 Milyon m2’nin üzerinde kurulu kapasiteye ve 1300 çalışana ulaştı. Şu anda yaklaşık 150 Bin m2’si kapalı alanda olmak üzere toplamda yaklaşık 500 Bin m2’lik bir alanda faaliyet gösteriyoruz. Bugün 56 ülkeye ihracat yapan Türkiye’nin kapasite anlamında en büyük fabrikalarından bir tanesiyiz. 2000 yılından itibaren duvar karosu, 2011 yılından itibaren Türkiye’de ilk defa nano teknolojiyle granit, 2013 yılında da vitrifiye üretimine başladık. Vitrifiye grubunda kapasitemiz şu anda 1 Milyon adet, önümüzdeki yılda 2 Milyon adete çıkacağız. Seramiksan, Türkiye’nin en önemli vitrifiye üreticilerinden bir tanesi olarak, şu anda dünyadaki en modern vitrifiye üretim tesisi ile el değmeden vitrifiye üretebiliyor. Vitrifiye fabrikamızın dünyadaki en gelişmiş üretim teknolojisine sahip olmasının bir çok avantajını da yaşıyoruz. Özellikle kalite anlamında yakaladığımız standartlar müşteri memnuniyeti açısından bizleri çok memnun ediyor.
1965 İstanbul doğumluyum. İktisat bölümünden mezun oldum. 1992 yılından beri seramik sektöründe çalışıyorum. 1992-1997 yılları arasında Ege Bölgesi Satış Temsilciliği, 1997-2000 yılları arasında Ege Bölge Müdürlüğü, 20012006 yılları arasında Saha Müdürlüğü, 2006-2008 yılları arasında Türkiye Satış Müdürlüğü yaptıktan sonra 2009 yılından beri Seramiksan A.Ş. Satış ve Pazarlama Grubu ve Türkiye Satış Müdürü olarak görev yapıyorum.
81
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
GEZİyorum
“Bayinin deposunda satılan malın gerçek satış olmadığını düşünüyoruz. Nihai tüketiciye ve şantiyeye sattığımız malın gerçek anlamda satılan mal olduğunu düşünüyor, tüm satış ve pazarlama faaliyetlerimizi bu yönde kurguluyoruz.”
82
“2009 yılından itibaren markalaşma ve kurumsallaşmayla ilgili ciddi yatırım faaliyetleri içerisindeyiz. Yaklaşık 145 tane bayimizin showroom’unu yeniledik.” Ürünlerimizi Türkiye genelinde 66 şehirde yaklaşık 206 tane bayimiz aracılığıyla satıyoruz. Bu bayilerimize bağlı 1000’in üzerinde de nalbur diye tabir ettiğimiz daha küçük tali satıcılar var. Bunun haricinde Türkiye’de yapılanmış iki büyük yapı markette ürünlerimizi nihai tüketiciyle buluşturuyoruz. Bu marketlerin de yaklaşık toplamda 55 tane şubesi var. 2009 yılından itibaren markalaşma ve kurumsallaşmayla ilgili ciddi yatırım faaliyetleri içerisindeyiz. Yaklaşık 145 tane bayimizin showroom’unu yeniledik. Bu tarihten itibaren bünyemize 6 tane yeni mimar arkadaşımız katıldı. Bu mimar arkadaşlarımızdan iki tanesi aktif olarak pazarda yer alıyor. Dört tanesi şirket bünyesinde çalışıyor. Öncelikle yenilemeye karar verdiğimiz prestij alanlardaki mağazalarımızın mimar arkadaşlar tarafından röleveleri alınıyor. Daha sonra hep birlikte ortak proje üzerinde mutabık kaldığımız mağazaların yenilenmesi için çalışma başlatıyoruz. Mağazanın büyüklüğüne göre de 1,5-3,5 ay arasında komple mağaza elden geçiyor ve keyifli bir showroom alanı yaratıyoruz. Yaptığımız mağazaları Seramiksan showroom’larının ana
felsefesine bağlı kalmak kaydı ile ancak mümkün olduğu kadar da bulunduğu bölgenin ve yörenin özelliklerine ve o bölge insanının alışkanlıklarına göre dizayn etmeye çalışıyoruz. Örneğin Karadeniz de Trabzon’da yaptığınız bir showroom’u Antalya ya da Bodrum’da yaptığımız bir showroom ile birebir aynı yapmak yerine bölgedeki bayimizle beraber ortak karar vererek ilerliyoruz. Yaptığımız mağaza ve showroom’ları hem yöresel anlamda o bölgeye uygun boyutta hem de ticari faaliyetlerini engellemeyecek maliyetlerle yapmaya çalışıyoruz. Çok büyük showroom’lar yaptığınızda mağazaların bakımı, çalışacak personelin sayısı, ısıtması, soğutması, aylık kira giderleri o firmanın ayakta kalmasına ve o firmanın bu işten para kazanamaz hale gelmesine sebebiyet vermemeli diye düşünüyor işletme maliyetlerinden dolayı ticari anlamda iş ortaklarımıza en az maliyetle işletebilecekleri daha akılcı mekanlar yaratmaya çalışıyoruz. Satış ve pazarlama faaliyetlerimizi bayilere mal satmak üzerine yapmıyoruz. Nihai tüketiciye ulaşmaya çalışarak, müteahhitlere otel inşaatlarına, toplu konut, AVM işlerine direk bölge satış temsilcilerimizle gidip ürünleri oradaki müşterilere tanıtıp, satışı kaynağından tetikleyerek bayilerimize yönlendiri-
yoruz. Bu anlamda Seramiksan olarak biraz daha farklı bir yol izlemeye çalışıyoruz. Bayinin deposunda satılan malın gerçek satış olmadığını düşünüyoruz. Nihai tüketiciye ve şantiyeye sattığımız malın gerçek anlamda satılan mal olduğunu düşünüyor, tüm satış ve pazarlama faaliyetlerimizi bu yönde kurguluyoruz. Bayilerimizle de zaman zaman bir araya gelmeye çalışıyoruz. Yılda en az 3-4 kere toplantı ve ziyaretlerle bir araya geliyor, en az haftada bir kere de bölge satış yöneticisi arkadaşlarımızla bayilerimizi ziyaret ediyoruz. Yapmış olduğumuz bayi gezileri, bölgesel bayi bilgilendirme toplantılarıyla onlarla diyalog içerisinde kalmaya çalışıyoruz. “Bayimizin üzerindeki ödeme yükünü nihai tüketicinin üstüne atmak istiyoruz. Buna katlanmak bizim için ciddi bir maliyet oluşturuyor.” Bayilerimizin öncelikle risk problemini ortadan kaldırmak için yaklaşık 8-9 senedir devam eden ve pazarda pek benzeri olmayan kredi kartıyla satış sistemini (PASS) kurduk. Nihai tüketici bayimize geldiğinde kredi kartıyla peşin fiyatına vade farksız 9 taksitle mal alma şansına sahip oluyor. Çek, senet ve nakit para kullanmayan müşteriye sistem, satın alma kolaylığı sağlıyor. Bununla ilgili bankalar nezdinde bayimiz herhangi bir masrafta ödemiyor. Bütün o banka komisyonlarını bankaya vereceği masrafları biz Seramiksan olarak karşılıyoruz ve bayinin hesabına paranın tamamını 9 taksiti beklemeden hemen alacak olarak geçiyoruz. Alışveriş yapan nihai tüketici ise parayı 9 taksitle ödüyor. Böyle bir avantaj yaratıyoruz ki bayimiz çekle senetle veya açık hesap mal satmasın en azından ticari anlamda bir risk almasın istiyoruz. Bunun dışında bayilerimiz kendi kredi kartlarıyla da bize ödeme yaptıklarında 9 taksitle ödeme yapma imkanına sahip oluyorlar. Bu tarz ödeme yaptıklarında biz bayilerimize ilave ciddi bir primde vererek karlılıklarına ciddi bir katkı sağlıyoruz. Bayilerimiz
“İtlaya’daki ortaklığımız üretim teknolojileri anlamında bize çok ciddi katkı sağlamaya başladı. Yeni çıkan bir dijital makine, pres, fırın, kimyasal, boya her türlü üretimle ilgili teknolojik alt yapıdan Türkiye’de en erken biz haberdar olmaya başladık.” Rondine Group ortaklığıyla beraber bir ayağımız artık İtalya’da. Nasıl saatte İsviçre, elektronikte Güney Kore ve Japonya dünya lideriyse, seramikte de İtalya dünya lideri. Tekstilde Moda’nın merkezi Milano veya Paris’se seramiğin merkezi de İtalya Bolonya. Orada bir ortaklığımızın olması gün içerisinde oradaki iş ortaklarımızla defalarca konuşmamız, ziyaretlerin sıklaşması ve en önemlisi bize işin mantığını daha iyi anlamamızı sağladı. Seramik sektöründe yeni bir modayı pazara nasıl taşıyorlar, bunun için ne yapıyorlar, bunu öğrendik. Yeniliklerden herkesten önce haberdar olmaya başladık. Özellikle üretim teknolojileri anlamında bize çok ciddi katkı sağlamaya başladılar. Yeni çıkan bir dijital makine, pres, fırın, kimyasal, boya
her türlü üretimle ilgili teknolojik alt yapıdan Türkiye’de herkesten önce haberdar olmaya başladık. Bu bize çok ciddi bir avantaj yarattı. Avrupa’da yatırım yapmanın korkulacak bir şey olmadığını öğrendik. Oradaki insanların aslında bizden çok farklı olmadığını sadece işlerine daha konsantre olduklarını gördük. Seramik sektöründe Türkiye’nin dünyadaki en büyük üreticilerden bir tanesi olduğunu ve aslında İtalya ve İspanya’dan hiçte geride olmadığımızı gördük.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
“Türkiye’de ne yazık ki insanlar aynı anda iki üç işi birden yapmaya çalışıyor. Yurt dışında bizden daha gelişmiş ülkelere baktığımızda herkesin kendi konusunda uzman olduğunu görüyoruz.” Bayilerimizden en önemli beklentimiz işlerine odaklanmaları. Türkiye’de ne yazık ki insanlar aynı anda iki üç işi birden yapmaya çalışıyor. Yurt dışına veya gelişmiş ülkelere baktığımızda herkesin kendi konusunda uzman olduğunu görüyoruz. Örneğin pastane işi yapan bir firmanın sadece pasta ürettiğini görürsünüz. Pastacının müteahhit olduğunu, araba galerisi işlettiğini göremezsiniz. Oysa Türkiye’de bir kere herkes müteahhit. Bizim bayilerimizin de birçoğu ne yazık ki kendi işlerinin dışında başka işler yapmak istiyor veya yapıyorlar. Amaçları belki kârı, kazanılan parayı başka alanlara aktarma ve riski dağıtma ama bu dikkatlerin dağılmasına mağazaların ve showroom’ların başı boş kalmasına sebebiyet veriyor. Aynı anda hem müteahhitlik yapmak, hem otelcilik yapmak hem seramik satmak kolay bir iş değil. İş ortaklarımızdan da beklentimiz yaptıkları işe konsantre olmaları. Bizde Seramiksan olarak başka hiç bir işle uğraşmıyoruz. Ürettiğimiz seramik, granit, vitrifiye, yapı kimyasalları dışında başka bir iş yapmıyoruz. İşinize konsantre olduğunuz zaman başarı kaçınılmaz oluyor.
GEZİyorum
Seramiksan’la çekle, senetle veya nakit alışveriş yaptıklarında alamadıkları primi, nihai tüketiciden aldıkları kredi kartıyla ödeme yaptıklarında alıyorlar. Bu sistemle bayimizin üzerindeki ödeme yükünü tamamen nihai tüketicinin ve müteahhidin üstüne atmak istiyoruz. Buna katlanmak tabii ki bizim için çok ciddi bir maliyet oluşturuyor. Bankaların komisyonlarını ödemek, POS cihazlarının maliyetlere yansımaması adına her ay belli bir işlem yapılmasını takip etmek bizim için ciddi bir risk, iş ve zaman kaybı anlamına geliyor. Fakat böyle yaptığımızda bayilerimiz ödemelerde ciddi anlamda bir rahatlama yaşıyor ve biraz daha riskten uzak işler yapıyorlar. Biz şu anda satışımızın %50’sini tamamen nihai tüketiciden almış olduğumuz kredi kartlarının tahsilatı yöntemiyle yapıyoruz. Sektörümüzde bugünlerde karlılıktan öte risk problemleri var. Ayrıca öncellikle Anadolu’da ahbap çavuş ilişkisi çok fazla yaşanıyor. Oysa kredi kartıyla bir işlem yapıldığında anında satışın tamamını son kuruşuna kadar alma şansınız oluyor. Bunun maliyetine katlanmak da bizim üstümüze düşüyor.
Sadece üretim, yatırım anlamında değil satış anlamında da Rondine Group’un Seramiksan’a faydaları oldu. Rondine dünyada 90 ülkeye ihracat yapan bir şirket, Türkiye’de 90 ülkeye ihracat yapan şirket sayısı çok az. Bizim hiç olmadığımız pazarlara onlar aracılığıyla girme şansı elde ettik. Biz 55-56 ülkeye ihracat yaparken hiç bilmediğimiz 30-40 farklı ülkeye gidip oradaki insanlara da ürünlerimizi gösterme ve tanıtma imkanı oluştu. Yavaş yavaş siparişler almaya başladık. 83
GEZİyorum TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
84
Gençlere spor yapma imkanı sağlayarak onların bedenen ve ruhen gelişmelerini sağlamak, saygılı birer genç olarak topluma kazandırmak, spor faaliyetlerinin etkinleştirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla Kasım 2011’de kurulan ve voleybol dalında faaliyet göseren Seramiksan Spor Kulübü 2015/2016 sezonunda 1. Lige yükseldi. Seramiksan üretim tesisleri showroom’unda çekilen bu fotoğrafta yer alan kupalar Seramiksan Voleybol takımlarının kısa sürede elde ettiği başarıları yansıyor.
“Önümüzdeki beş yıl içerisinde yapacağımız en önemli iş farklı ürünler üretip rakiplerimizden ayrışmak.” Türkiye’deki seramik sektörü İtalya’nın 15-20 yıl önceki haline benziyor, biraz karışıklık var. Herkes her alanda her üründe olmak gibi bir gayret içerisinde. Sektöre baktığınızda herkes birbirini taklit ediyor. Benzer ürünler yapıyor, benzer fiyatlarla satmaya çalışıyor. Bu durumda ne yazık ki karsızlığı ortaya çıkartıyor. Oysa sektöre çok ciddi anlamda yatırım yapılıyor. Yatırım maliyetleri çok yüksek, geri dönüşleri çok uzun yıllar alırken, makinalarımız da çok çabuk yıpranıyor. Makinalarımız 7-8 sene içerisinde hurdaya çıkıyor. Satılan ürünlerin fiyatlarının içine koyacağımız karlılıklarla hızlı bir şekilde yatırım maliyetlerinin geriye alınması lazım. Karsızlığın bu derece üst seviyede olduğu seramik sektöründe bir adım öne geçmek adına Seramiksan’ın makro hedeflerinden bir tanesi mutlaka farklılaşmak, biz rakiplerimizden daha farklı ürünler üreterek farklılaşmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki beş yıl içerisinde yapacağımız en önem-
li iş farklı ürünler üretip hem rakiplerimizden ayrışmak hem de Türkiye’deki AVM’lere, ticari alanlara ve konutlara farklı ürünler sunmak. Seramiksan olarak iki tane daha yeni yatırımımız var ancak detaylarını şimdilik açıklamayacağım. “Hem federasyonun hem de federasyona üye olmayan diğer üreticilerin bu fuara zarar verecek hiç bir işin içinde olmamamız lazım. Biz bu fuarı çok önemsiyoruz ve zarar görmesini istemiyoruz.” Gelecek yıl 29.’su gerçekleşecek UNICERA Fuarı Türkiye adına çok önemli bir fuar ve ilk defa bizim sektörümüzde CERSAI’den sonra Avrupa’da marka olmuş bir fuarımız oldu. Bu fuar son iki yılda İspanya’daki CEVISAMA Fuarı’nın da önüne geçtik. Ancak ne yazık ki bu sene fuarı ciddi anlamda yıprattık. Bütün dünya fuarımızı UNICERA adıyla biliyor. Öncelikle bu ismi hiçbir şekilde kaybet-
meyip, Türkiye’deki üreticilerin ve markaların bu isme sahip çıkıp, bir arada olması gerekiyor. Yurt dışından bu fuara çok ciddi anlamda ziyaretçi geliyor. Geçen yıl 6000’in üzerinde ziyaretçi geldi. Gelen bu insanlar aynı zamanda kaplama malzemesi olarak mermer satıyorlar. Türkiye’de dünyanın en önemli mermer fuarlarından bir tanesi açılıyor ve bu iki fuarın birbiriyle senkronize olarak hareket etmesi, tarihlerinin birbirine çok yakın veya aynı tarihlerde olması lazım. UNICERA’nın bu anlamda kendini güçlendirmesi için İzmir’deki mermer fuarı ile koordineli çalışması gerekiyor. Mermer fuarına gelen birçok ziyaretçi aslında seramik de satan firma sahipleri ve 2 fuarın aynı anda olmaması yabancı ziyaretçinin UNICERA’yı ziyaret edememesine neden oluyor. Bu durumun acil olarak düzeltilmesi lazım. Bu fuar kolay yapılmadı, çok emekler verildi. Şirketler 1994-1998-2001 krizlerinde çok sıkıntılı olmalarına rağmen bu fuara katıldılar ve bugünlere gelmesini sağladılar. Bu saatten sonra hem federasyonun hem de federasyona üye olmayan diğer üreticilerin bu fuara zarar verecek hiç bir işin içinde olmamamız lazım. Biz bu fuarı çok önemsiyoruz ve zarar görmesini istemiyoruz. Ayrıca İzmir mermer fuarı ile aynı tarihlere alın-
Türkiye’deki inşaat kalitesine bakıldığında özellikle 2001 yılından itibaren son derece kaliteli inşaatların üretildiği-
İnşaat sektörüne baktığımızda büyük inşaat şirketlerinin İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük şehirler dışında Antep, Adana, Bursa, Konya ve Samsun’da da markalı konutlar veya site yaşam tarzını ön plana çıkartan projeler yapmaya başladığını görüyoruz. Bu da büyük inşaat şirketlerinin daha fazla konut üreteceği anlamına geliyor. İnsanların ev almaktan çok bir sosyal yaşam alanı satın almaya başladığını, bunun artarak devam edeceğini göreceğiz. Dolayısıyla Türkiye’deki inşaat sektörü bana göre Brezilya örneğinde olduğu gibi şehrin değişik noktalarında, site içeresinde özel güvenlikli küçük kasaba şehirler oluşturularak ulaşım ve alışveriş imkanlarının da yaratıldığı izole yeni yaşam alanlarıyla devam edecek gibi gözüküyor. Bir de tabi ülkemizde AVM dediğimiz
yeni alışveriş merkezi kültürü oluştu. Şu anda Türkiye’de 200’e yakın alışveriş merkezi var. Bu da eski alışılagelmiş çarşı pazarların daha modern alanlara taşınması gibi bir sürecin ortaya çıkmasına ve bu konuda da bir enflasyon yaşanmasına sebebiyet verdi. Doğru yerde belirlenmiş doğru kira bedelleri belirenmiş, ulaşım imkanları sağlanmış AVM’ler iş yapacak gibi gözüküyor ama bunun haricinde alt yapı eksikleri olan noktaların iş yapma şansı artık zor gibi. İnsanların yatırım yaparken bu konulara da çok dikkat etmesi gerekiyor. İnşaat sektörünün hareketinin devam edeceğinin bir başka işareti de Türk insanı konuta yatırım yapmayı, tasarruflarını bir konutta değerlendirmeyi seviyor. Dünyada olmayan bir alışkanlık, bir Alman gidip de prim yapsın diye ev almaz ama Türk insanı alıyor ve ev de prim yapıyor. Geçtiğimiz yıl İstanbul’da en kötü konutun %20 prim yaptığını gördük. Hiç bir şey yapmadan %20 para kazanıyorsunuz. Bu şartlarda insanlar tasarruflarını değerlendirmek amacıyla bir evi olduğu halde 2.3. veya 4. evi dahi alıyor. Devlette bu durumun farkına vararak 5 yıl içerisinde alıp satılan konuttan artık vergi almak istiyor. Sektörün bu şekilde hız kazanması da hem inşaat yapımını hem de müteahhit firmaları biraz daha heyecanlandırıyor. Bu tablo da önümüzdeki 10 yılda konut sektörünün hareketli geçeceğini dolaylısıyla hepimizin işlerinin iyi olacağını gösteriyor. Ben şahsım ve Seramiksan adına TİMDER’e, çok kıymetli Yönetim Kurulu Başkanı, tüm yöneticilerine, geçmiş dönemde hizmet vermiş değerli yönetici, üyelerine ve TİMDER çalışanlarına sektöre yapmış oldukları katkılardan dolayı teşekkür ediyorum.
GEZİyorum
“İnşaat sektörüne baktığımızda büyük inşaat şirketlerinin İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük şehirler dışında Antep, Adana, Samsun’da da marka konutlar veya site yaşam tarzını ön plana çıkartan projeler yapmaya başladığını görüyoruz. Bu da büyük inşaat şirketlerinin daha fazla konut üreteceği anlamına geliyor.” Türkiye’deki inşaat sektörü Avrupa’nın belki de dünyanın en dinamik sektörlerinden bir tanesi. Türkiye nüfusuna her yıl yıllık 1 Milyon 200 Bin kişi ilave oluyor. Geçtiğimiz yıl ülkemizin nüfus artış hızında küçük bir azalma olmasına rağmen ancak yine de nüfusumuz hızla artıyor. Bu da her yıl 500 Bin konuta ihtiyaç olduğunu gösteriyor. 500 Bin konut dediğinizde de demircisinden çimentocusuna, seramikçisinden vitrifiyecisine kadar herkesin bu pastadan bir pay sahibi olması anlamına geliyor. Bunun dışında ise 7 Milyonun üzerinde kentsel dönüşüme girecek konut var. Kentsel dönüşümde ilk zamanlarda müteahhitler para kazanma amaçlı olarak bu işlerin üzerine gittiler. Bu nedenle de öncelikle karlılığı yüksek olan yerlerde kentsel dönüşüm süreci başladı. Ancak zamanla bu durum genele de yayılacaktır. Kentsel dönüşüm çalışmalarından ne kadar ilave konut geldiği hakkında elimizde istatistiki bir veri yok ama sadece İstanbul için 50.000 civarında konut geldiğini tahmin ediyorum. Bu da inşaat sektörünün dinamik yapısının daha uzun yıllar devam edeceğini gösteriyor.
ni görmek mümkün. Ancak 17 Ağustos depreminden önce yapılan konutların bir çoğu ne yazık ki istediğimiz inşaat standartlarında değil, bunların hepsi değişecek. Türkiye’deki ekonomik yapının yukarı çıkması, eve giren paranın yükselmesi ve insanların evlerini değiştirme ihtiyaçlarını üst üste koyduğunuzda seramik ve vitrifiye sektörünün daha uzun yıllar bu pastadan ciddi bir şekilde pay alacağını düşünüyoruz. Öte yandan insanların eski mahalle kültürlerinden uzaklaşmasından dolayı site hayatına duyulan bir özlem var. Markalı konut diye adlandırdığımız çevre güvenliği alınmış, içerisinde sosyal yaşam alanlarının olduğu yerler tüketiciler tarafından daha çok tercih ediliyor. Dolayısıyla markalı konutlara olan talebin daha da artacağını görüyoruz. Bu da biraz daha ufak çapta iş yapan yap-sat müteahhitlerin işlerinin azalacağı, karlılıklarının düşeceği gibi bir görüntü çiziyor.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
masını istiyoruz. Aynı İtalya’daki gibi Verona mermer ve Bologna’daki seramik fuarının aynı tarihlerde olması gibi.
85
Ufuk Atan
Türk Demir Döküm Fabrikaları A.Ş. Satış Direktörü kombi üretimini gerçekleştirmiş; “Türkiye Isıtma Sektörü” ile özdeşleşmiş bir marka. Tüketicisini, ısıtma sektöründeki birçok cihaz, sistem ve hizmetle tanıştıran DemirDöküm, ülkemiz sanayisinin gelişmesinde önemli katkılarda bulundu. Yatırımlarıyla tüketicisine üstün teknoloji sunmuş, sektördeki kaliteyi her geçen gün yükseltiyor. Bugün DemirDöküm, yaygın yetkili satıcı, yetkili servis ve satış noktası ağı ile sektörünün lideri konumda bulunuyor.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Satış Hattı
“Türkiye’nin dört bir yanındaki milyonlarca kullanıcımıza hizmet veriyoruz.” Avrupa’nın alanındaki en büyük tesislerinden biri olan Bozüyük Fabrikamızın yanı sıra İstanbul’da bulunan genel müdürlük binamız, Ankara, Adana ve İzmir’de bulunan bölge müdürlüklerimiz, İstanbul Kurtköy’de yer alan satış sonrası hizmetler ekibimiz ile Türkiye’nin dört bir yanındaki milyonlarca kullanıcımıza hizmet veriyoruz. Ana ürün gamımız içerisinde kombi, panel radyatör, şofben, termosifon, bireysel klima sistemleri, VRF sistemler, merkezi ısıtma sistemleri ve yüksek kapasiteli yoğuşmalı ısıtma sistemleri bulunuyor. Ayrıca güneş enerjisi sistemleri, kontrol cihazları ve bu sene devreye alınacak ısı pompaları da ürün gamımız içerisinde yer alıyor.
ODTÜ Makine Mühendisliği mezunuyum. Mezun olduktan sonra DemirDöküm’ün Bozüyük tesislerinde Ar-Ge Mühendisi olarak iş hayatına başladım. İş hayatımın ilk yıllarında, pazarlama alanında kariyer yapmak istediğime karar verdim ve DemirDöküm Pazarlama & Ürün Yönetimi bölümüne transfer oldum. Sırası ile Ürün Sorumlusu, Ürün Yöneticisi, Pazarlama Müdürü, Satış ve Pazarlama Müdürü görevlerini üstlendikten sonra 2013 yılından itibaren 86
DemirDöküm Satış Direktörlüğü pozisyonuna atandım. Tamamı DemirDöküm bünyesindeki 20 yıllık çalışma hayatıma Satış Direktörü olarak firmamızın tüm iç piyasa satış operasyonundan sorumlu olarak devam ediyorum. Isıtma, su ısıtma ve iklimlendirme sektörlerinde 62 yıl önce faaliyet göstermeye başlayan DemirDöküm, Türkiye’de ilk defa döküm radyatör, kazan, soba, kat kaloriferi, şofben, panel radyatör ve
“Bozüyük Fabrikamız ile kombi, şofben, termosifon, panel radyatör ve solar kolektör üreten Avrupa’nın tek çatı altındaki en büyük tesisine sahibiz.” DemirDöküm olarak, Bozüyük Fabrikamız ile kombi, şofben, termosifon, panel radyatör ve solar kolektör üreten Avrupa’nın tek çatı altındaki en büyük tesisine sahibiz. Fabrikamız aynı zamanda bünyesinde yer aldığımız Vaillant Group’un dünyadaki 2. büyük üretim merkezidir. 270.000 m2 açık, 64.000 m2 kapalı alana yayılan tesisimizde, planlarımız dahilinde düzenli olarak kapasite artışı gerçekleştiriyoruz. Özel üretim teknolojilerimiz ve çevre dostu anlayışımızla geliştirdiğimiz ürün çeşitliliğiyle, hedef büyütmeye devam ediyoruz.
“Tüketicisini, ısıtma sektöründeki birçok cihaz, sistem ve hizmetle tanıştıran DemirDöküm, ülkemiz sanayisinin gelişmesinde önemli katkılarda bulunmuştur.”
Son 5 yılda Ar-Ge merkezimize toplam 55 Milyon TL yatırım gerçekleştirdik. 2016’yı ise 10 Milyon TL ilave Ar-Ge yatırımıyla kapatmayı planlıyoruz. Bu doğrultuda, Ar-Ge merkezimizi, 2023 yılına kadar 100 kişilik bir ekiple 100 patent sahibi, Vaillant Group’taki 9 yetkinlik merkezinden en az 5’ine sahip, Vaillant Group’a her yıl en az 3 proje ihraç eden, her yıl 5 lisansüstü bitirme tezinin uygulamalı olarak gerçekleştirildiği bir merkez yapmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. “Temel hedefimiz: en güncel ürün ve hizmetleri tüketicilerimiz ile en doğru ve verimli kanallarla buluşturmak.” Yurt içi ve yurt dışında farklı satış ve pazarlama kanalları ile ürünlerimizi tüketicilerimizle buluşturuyoruz. Yurt içinde satışlarımızın çok büyük bir bölümü toptancı ve taahhütçü yetkili satıcılarımız ve satış noktalarımız vasıtasıyla gerçekleştiriyoruz. Ayrıca 47 ülkeye DemirDöküm ürünlerini ihraç ediyoruz. DemirDöküm olarak temel hedefimizi “en güncel ürün ve hizmetleri tüketicilerimiz ile en doğru ve verimli kanallarla buluşturmak” olarak tanımlayabiliriz. Dolayısıyla stratejilerimizi de bu temel hedef çerçevesinde oluşturuyoruz.
Tüm bunların yanında ekip olarak yetkili satıcılarımız, satış noktalarımız, servislerimiz ve tabi ki tüketicilerimiz ile güvene dayalı açık bir iletişim sürdürüyoruz. Bu temel yaklaşım bizim için çok önemli.
Ürün ve hizmetlerimiz hakkında doğru bilgiyi tüketicilere ilk elden ulaştırabilmek için sosyal medya mecralarını önemli bir araç olarak görüyor ve kullanıyoruz. Dijital dönüşümün çok önemli olduğuna inanıyoruz.
“Hem iklimlendirme sektörü hem de yapı sektörünün önümüzdeki 5 yıl içerisinde sürdürülebilir bir büyüme içerisinde olacağını düşünebiliriz.” Ana sektör olarak inşaat ve yapı sektörü; kesişen sektör olarak da iklimlendirme sektörü, Türkiye’nin son yıllardaki en hareketli alanlarının başında geliyor.
Dijital mecralar üzerinden tüketicilerimizden gelen şikayet ve geri bildirimleri hızlıca alıp, sürece dahil ediyor ve tüketici memnuniyetinin sağlanmasında aktif bir kanal olarak da kullanıyoruz. Hem tüketicilerimiz hem de paydaşlarımız ile iletişimimizi dijital platformlarda güçlendirecek çalışmalar yapıyoruz.
Ülkemizin sahip olduğu büyük potansiyel, sektördeki yeni pazar trendleri, verimlilik ve çevresel hedefler gibi birçok faktörü değerlendirdiğimizde, hem iklimlendirme sektörü hem de yapı sektörünün önümüzdeki 5 yıl içerisinde sürdürülebilir bir büyüme içerisinde olacağını düşünebiliriz.
“Son 4 yılda tüm yetkili satıcı, satış noktası ve servis organizasyonumuzda önemli yenilikler yaptık.” Satışlarımızı tüm Türkiye çapında 220 Yetkili Satıcı ve 2000’in üzerinde satış noktası ile geniş bir hizmet ağı ile gerçekleştiriyoruz.
Türkiye inşaat sektörü ve üreticileri, sadece ülkemizde değil, artık global arenada marka olmuş durumda. Ülkemizin en başarılı sektörlerinden bir tanesi olduğunu söyleyebiliriz. Tabi ki ekonomik faktörlere bağlı olarak zaman zaman sektör işleyişlerinde, arz talep dengesinde sorunlar yaşanabiliyor. Ancak ülkemizin gelişimine ve potansiyeline paralel olarak inşaat sektörünün ekonomimizdeki lokomotif rolünü sürdüreceğine inanıyoruz.
Özellikle son 4 yılda tüm yetkili satıcı, satış noktası ve servis organizasyonumuzda önemli yenilikler yaptık. Yenilenen kurumsal kimliğimiz ve hizmet anlayışımızı tüm birimlerimizde uyguladık. DemirDöküm showroom’larına giren kullanıcılarımıza en doğru bilgilendirmeyi yapmak ve kaliteli hizmet sağlamak üzere tasarladığımız yeni kurumsal kimlik ve alt yapı çalışmalarımızı tüm dağıtım kanallarımıza ve servislerimize uyguladık. Yetkili satıcılarımızın ve satış noktalarımızın en doğru hizmeti verebilmesi için çalışanlarımızın eğitimine çok önem veriyoruz. Bu çerçevede organize olmuş teknik eğitim bölümümüz düzenli olarak eğitim faaliyetlerini sürdürüyor. Dijital iletişim ve çalışma sistemlerimizi yetkili satıcılarımız ile yürüttüğümüz operasyonlarda da yoğun olarak kullanıyoruz. Bu alanda yeni projelerimiz de planlarımızda yer alıyor.
“DOSİDER, İSKİD, TİMDER gibi derneklerin, ülkemizde sektörün gelişimine önemli katkılar sağladığını düşünüyoruz.” İklimlendirme sektörünü de yine aynı şekilde yüksek potansiyelli ve çok iyi organize olmuş bir sektör olarak tanımlayabiliriz. Bizim de üyesi olduğumuz DOSİDER, İSKİD, TİMDER gibi derneklerin, ülkemizde sektörün gelişimine önemli katkılar sağladığını düşünüyoruz. Pazarda yoğun rekabet koşullarında, ciddi rekabet halinde olan firmaların; konu sektörün gelişimi olunca dernekler bünyesinde son derece olumlu bir ortamda çok güzel çalışmalar yaptığını görüyoruz. Bu da sektörümüzün geleceğine daha da iyimser bir şekilde bakmamızı sağlıyor.
Satış Hattı
Ar-Ge çalışmalarımıza çevre, ürünler, süreçler ve çalışanlar başlıkları altında, 4 ana kategoride değerlendirdiğimiz “Sürdürülebilir Ar-Ge” stratejimizle devam ediyoruz. Patent çalışmalarımızda yenilikçi ve verimli çözümlere odaklanıyoruz. Sürdürülebilir Ar-Ge stratejisi ile bu yatırımlarımızın sonucunda son 5 yılda tasarladığımız ve ürettiğimiz ürünler dünyanın en saygın tasarım ödüllerinden Good Design ve Green Good Design ödüllerini almaya hak kazandı ve tüketicilerimiz ile buluştular.
Dünyada tüm alanlarda olduğu gibi iklimlendirme sektöründe de önemli değişimlerin ve gelişmelerin yaşandığı bir dönemdeyiz. Bu çerçevede yüksek verimli ve akıllı cihazların geliştirilmesi ve üretimi konularına yoğunlaştığımızı söyleyebiliriz. Bu nedenle satış pazarlama stratejilerimiz de bu alanda yoğunlaşıyor.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
“Son 5 yılda Ar-Ge merkezimize toplam 55 Milyon TL yatırım gerçekleştirdik. 2016’yı ise 10 Milyon TL ilave Ar-Ge yatırımıyla kapatmayı planlıyoruz.” Bozüyük tesislerimizin bünyesinde yer alan Ar-Ge Merkezimiz, sektördeki bilgi birikimimiz ve deneyimimiz doğrultusunda Mart 2013 itibarıyla Türkiye’nin 140. Ar-Ge Merkezi Sertifikasını almaya hak kazandı.
87
Taner Köseoğlu
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Satış Hattı
Kalekim Kimyevi Maddeler San. ve Tic. A.Ş. Satış Müdürü
1978 yılında Ankara’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Ankara’da tamamladıktan sonra 2000 yılında Dumlupınar Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun oldum. 2007-2008 yıllarında ise Okan Üniversitesinde Satış-Pazarlama alanında yüksek lisans yaptım. İş hayatıma 2002 yılında Kalekim’de İstanbul Bölge Satış Sorumlusu olarak başladım. Daha sonra 2007 yılında Kuzey Marmara Bölge Yöneticiliği, 2008’de Marmara Bölge Yöneticiliği, 2009’da Satış Müdür Yardımcılığı ve 2011 yılından beri de Dağıtım Kanalları Satış Müdürlüğü görevinde bulunuyorum. Firmamız ile satış noktalarımız ve müşterilerimiz arasında bir köprü görevi üstleniyoruz. Buradaki en önemli faktör;
88
“Türkiye’deki en güçlü ve yaygın bayi ağlarından birine sahibiz. 40-50 yıllık bayilerimiz var.” doğru ve adaletli bir denge sağlıyoruz. Bunu yaparken de mesai kavramımız neredeyse yok denecek düzeyde oluyor. Haftanın 7 günü gerek telefon ile gerekse ziyaret ile bu dengeyi sağlamaya çalışıyoruz. Ayrıca sektörümüze yeni giren satış personel sayısı yeterli düzeyde değil. Yeni işe başlayan satış uzmanları da ya kısa sürede bir üst pozisyona gelmek istiyor ya da kısa sürede şirket değiştiriyorlar. Yaptığımız işin keyif veren ve zorluk sayılan ortak kısmı; sürekli
seyahat ediyoruz. Ülkemizin bir çok yerinde yeni satış noktaları, yeni insanlar ve farklı kültürler tanıyabiliyoruz. Bilgili, tecrübeli, takım olmayı önemseyen, iletişim kabiliyeti yüksek, müşterinin ihtiyaçlarını bilen, müşteriyi yönlendiren takım arkadaşlarından kurulu bir ekip ile çalışmak ve şirketimizin, bayilerimizin ve pazarın ihtiyaçlarına cevap verebilmek işimin keyif veren bir diğer noktası arasında yer alıyor.
“Bayi ilişkilerinde dürüstlük, şeffaflık, güven ve netlik dikkat ettiğimiz en önemli unsurlar arasında yer alıyor.”
“2011 yılında kurduğumuz tali bayi satış kanalı organizasyonu ile tali bayilerimizle iletişime geçtik. Bu organizasyonumuz ile pazar içinde bir çok farklı noktalara ziyaretler yapıp, pazar ihtiyaçlarını daha hızlı tespit ediyoruz.” Mevcut markamızın değerini korumak ve artırmak için en önemli etken yenilikçi ve öncü olmamızdan geçiyor. Seramik ustalarımızı bir çatı altında toplayan ilk firma Kalekim’dir. Usta Kulubümüzün geçmişi 1966 yılında Kaleseramik fabrikalarında seramik yapıştırıcısı ve derz dolgu üretimine ve ustalarımızla yapılan memnuniyet anketlerine kadar dayanıyor. 1973 yılında Kalekim’in kurulması ile beraber usta kulübünün temelleri Kalekim içinde atılmış oldu. Bugün ise Kalekim güvencesi ile garantili usta sistemi kurulmuş ve sertifikalı ustalarımız tarafından ücretsiz keşif ve uygulama garantisine kadar uzanan geniş bir yelpazede hizmete sunuluyor. Bununla beraber bayi çalışanlarımız için Kalekim Bayi Çalışanları Kulübü faaliyetlerine başlandı. 2011 yılında kurduğumuz tali bayi satış kanalı organizasyonu ile tali bayilerimizle iletişime geçtik. Bu organizasyonumuz ile pazar içinde bir çok farklı noktalara ziyaretler yapıp, pazar ihtiyaçlarını daha hızlı tespit ediyoruz.
“Müşterilerimize sunduğumuz garantili usta sistemi ile de pazar da farklılaşıyoruz.” Türkiye’deki en güçlü ve yaygın bayi ağlarından birine sahibiz. 40-50 yıllık bayilerimiz var. Bu süre içinde firmasını geliştirmiş, yeni vizyon ve hedefler koymuş bir çok bayimiz var. Nasıl Kalekim olarak 1973’de kurulmuş ve o günün şartlarında seramik uygulamaları ve derz dolgu üretiminden bugün temelden çatıya kadar bir çok alanda ürün üreten ve satan bir Kalekim’e doğru gelindi ise bayilerimiz de Kalekim’in stratejileri ve hedefleri doğrultusunda beraber hareket etmesi hepimizi kısa süre de başarıya taşıyacak. Bayi ilişkilerinde dürüstlük, şeffaflık, güven ve netlik dikkat ettiğimiz en önemli unsurlar arasında yer alıyor. Sektörümüzde tüketici ihtiyaçlarına cevap vermek için ilk kriterimiz kalitemiz. Ürünlerimizin üzerinde yazan bilgiler ile ürünün içeriğinin aynı olması olmazsa olmazımız. Müşterilerimize sunduğumuz garantili usta sistemi ile de pazar da farklılaşıyoruz. Ayrıca ürün grubu-
muzun çeşitliliği ve lojistik kabiliyetimiz de müşterilerimize sunduğumuz hizmetin ve hızın en önemli etkenleri arasında yer alıyor. “Pazar lideri olduğumuz seramik uygulamalarında pazar liderliğimizi sürdürmek, ısı ve su yalıtımında müşterilerimizin ihtiyaçlarına cevap verecek teknik ürünler ve çözümler sunmayı bu gruplarımızda pazar büyümesinden daha hızlı bir şekilde büyümeyi planlıyoruz.” 2023 yılı Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100 yılı, Kalekim’in ise kuruluşunun 50. yılı olacak. 50 yılımıza doğru ilerlerken 5’er yıllık büyüme stratejileri yapıyoruz. Pazar lideri olduğumuz seramik uygulamalarında pazar liderliğimizi sürdürmek, ısı ve su yalıtımında müşterilerimizin ihtiyaçlarına cevap verecek teknik ürünler ve çözümler sunmayı bu gruplarımızda pazar büyümesinden daha hızlı bir şekilde büyümeyi planlıyoruz. Ülkemizde ise önümüzdeki yıllarda konut yenileme pazarının ve ticari alan üretiminin büyüyeceğini düşünüyoruz. Konut yenileme pazarı ile beraber nihai tüketici de daha etkin bir rol üstlenirken, yeni konut üretiminin de çekiciliğini koruyacağını düşünüyoruz. Devlet destekli havaalanları gibi mega inşaat projeleri de sektöre önemli bir ivme kazandıracak. “Sektördeki yanlış uygulamaların önüne geçmek için müteahhittik hizmetlerinde sertifika, yetkinlik standartlarının bulunması önem arz ediyor.” İnşaat sektöründeki en önemli sorunlarımızdan bir tanesi standart eksikliğidir. Ürünlerin üzerinde yazan bilgiler ile ürünlerin içeriği birbirini tutmuyor. Bu da haksız rekabete yol açıyor. Bu konuda tüketici ve uygulayıcıları daha bilinçli bir seviyeye getirmek için tüm şirketlere görev düşüyor. Ayrıca sektördeki yanlış uygulamaların önüne geçmek için müteahhitlik hizmetlerinde sertifika, yetkinlik standartlarının bulunması önem arz ediyor. Kentsel dönüşüm projeleri, doğru yapılaşmış şehircilik çalışmaları, mimari ofis ve müteahhitleri yeni ürün arayışına itmekte, bu farklılaşma da beraberinde gelişimi getiriyor.
Satış Hattı
Seramik uygulamalarında pazar liderliğimizi korurken, ısı yalıtımı, su yalıtımı ve boya ürün grubunda da büyüme stratejilerimiz bulunuyor. Tüm ürün gruplarında genel bir karar alıp uygulamak yerine daha bölgesel ve bölgelerin ihtiyaçlarına cevap verecek yerel stratejiler üretiyoruz. Mantolama yapıştırıcı ve sıvasında sadece kendi sattığımız ısı yalıtım levhalarının altına değil rakip levhaların da altına giriyoruz ve bu kanalımızı büyütüyoruz. Su yalıtımında ıslak hacimlerde satışlarımızın yanına daha teknik çözümler sunan bir marka olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Boya ürün grubunda markamıza katkı yapacak betonart, artcreate, antique, stucco gibi niş ürünler ile pazarda yer almak ve yayılmak istiyoruz .
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Kalekim, Kale Grubu şirketlerinden bir tanesidir. 1973 yılında seramik yapıştırıcısı ve derz dolgu üretimi için kuruldu. 2003 yılında ise 1968 yılında kurulan boya ve sıva üreten Kaleterasit firması ile birleşti ve Kale Boya markası ortaya çıktı. Bugün faaliyetlerimize bu markamız ile devam ediyoruz. 2004 yılında ise iş ortaklarımız Dow Chemical ve Mardav A.Ş. ile beraber Mavikale markası adı altında ısı yalıtım sektörüne girildi. Bugün ise ısı yalıtımı, su yalıtımı, seramik yapıştırıcı ve derz dolguları, iç ve dış cephe inşaat boyaları, silikon, mastik, köpük grubu, tamir malzemeleri ve zemin kaplamalarına kadar geniş bir ürün yelpazesiyle bayi ve müşterilerimize hizmet vermeye çalışıyoruz. Bu ürünlerimizi müşterilerimize ulaştırmak için ise yurtiçinde 6 noktada 700 Bin Ton yapı kimyasallarını, İstanbul Ambarlı fabrikasında ise 60.000 Ton boya ve 40.000 Ton sıva üretim kapasitemizle bayi ve müşterilerimize ürünlerimizi ulaştırıyoruz.
89
Mustafa Yılmaz
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Geçerken Uğradık
Borsel Boru Tic. Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Başkanı
Sektöre 50 yıl kadar önce babamla birlikte Koca Mustafa Paşa’da nalburiye dükkanıyla başladım. Sonrasında kardeşlerim Ahmet, Mehmet ve Mahmut’la birlikte Yılmazlar Yapı Malzemeleri’ni babamızdan devir aldık. Bir süre kardeşlerimle birlikte yürüttüğüm ticari hayatıma, 1993 yılında kurduğum Borsel Boru ile tek başıma devam etme kararı aldım. Borsel Boru’yu Anadolu yakasında kurdum. Ticarete başladığımızda sadece Borusan bayiliğimiz vardı, sonrasında gelen müşteri taleplerine göre mekanik, tesisatın diğer gerekleri vana, fittings, ek parça bağlantıları şeklinde ürün gamımız genişledi ve 23 yıldır Borsel Boru adı altında Anadolu Yakası’nda faaliyet gösteriyoruz. Borusan, Duyar Vana, Trakya Döküm, Unites, Hakan Plastik, Wavin Pilsa, Sardoğan ve Norm Bağlantı gibi birçok markanın bayiliğini yapıyoruz. Daha
90
“Ticaretin dünüyle bugününü kıyasladığımda anlıyorum ki biz bugün ticaret yapmıyoruz bana göre sadece finansörlük yapıyoruz.” önce kardeşlerimle birlikte Eczacıbaşı, Çanakkale Seramik, Ege Seramik, DemirDöküm, E.C.A gibi önemli markaların da bayiliğini yaptım. Ancak şuan asıl konumuz tamamen mekanik ama zaman zaman müşterilerimizden talepler geldiğinde, lüks malzeme talep ediliyorsa kardeşlerimden orta segment ise piyasadaki diğer arkadaşlarımdan tedarik ediyoruz. Mağazamız 1400 m2’den oluşuyor. Bunun haricinde; 650 m2 pis su boru-
su özelinde Hakan Plastik ve Wavin Pilsa için, 650m2 sadece Borusan için bir depomuz var. Toplamda ise 2600 m2 üzerinde bir alanda hizmet veriyoruz. 5-6 tane şirket aracımızla şantiyelere sevkiyat yapıyor, müşterilere mal teslimi yapıyoruz. Karlılığın son derece düşük olduğu sektörümüzde hizmet anlayışımızdan ödün vermemek adına elimizden geleni yapıyoruz. Sektörümüzün bir diğer zorluğu da fabrikalara verilen bağlantı evraklarıdır. Yılbaşında verdiğimiz bağlantılardan yıl ortasında
“Bir tane Anadolu bir tane Avrupa Yakası’nda olmak üzere sektörel depolar kurulsa sektörümüz ve bizler için çok başarılı bir iş olur. Hem derli toplu depo alanlarımız olur hem de maliyetlerimiz azalır. “
Piyasada geçmiş senelerde ticaret yapmak daha kolaydı. Herkesin belirli bir müşterisi vardı ve kimse kimsenin müşterisine gitmezdi, rekabet de çok fazla yoktu. Şuanda ise alabildiğine bir rekabet var. Artık hiç kimsenin hiçbir kuruluşun sadık müşterisi diye bir kavram kalmadığı gibi herkes herkesin müşterisine gidiyor. Müşteride her yerden ve herkesten alışveriş yapıyor. Ben şahsım adına eski günleri çok arıyorum. Borsel Boru olarak geleceğe dair bir hedefimiz yok. Şu cirolara ulaşalım gibi bir hedef koymuyoruz. Bizim mesleğimizi yapan arkadaşlar hedeflerini istedikleri kadar yükseğe taşısınlar o hedeflere ulaşırlar. Belli rakamda ciroyu hedefleyelim, onu yaparız ama önemli olan ondan sonrası, onun tahsilatını yapabilecek miyiz, onun batağını kurtarabilecek miyiz, kârlılık olacak mı? Bugünlerde iflas erteleme moda oldu, mesela şuan 2-3 tane iflas erteleme ile uğraşıyoruz. Onun için kendimize net bir hedef yada gelecekte şunu yapacağız gibi bir amaç koymuyor, günü yaşıyoruz. Şuan ülke olarak büyük bir badire atlattık ve bana göre 15 Temmuz’da Türkiye’nin yeniden açılmış bir kapısı var. Umarım bundan sonrasını iyi değerlendiririz. 18 Temmuz’da iş başı yaptığımızda çalışan arkadaşlarımıza da aynı şeyi söyledim.
Ben TİMDER’in gizli kurucularından bir tanesiyim. TİMDER’in ilk başlangıcını Şile’de birçok arkadaşımızla birlikte yapmıştık. Benim yanımda nüfus kağıdım olmadığı için Yönetim Kurulu’na giremedim. Bekir Zabcı, Ferhan Özkalp bile yoktu. Eyüp Şekerci diye bir arkadaşımız vardı o da ıslak zeminde çalışıyordu. Onun nüfus kağıdı yanındaymış o yönetime girdi. Benim için önemli olan sektör adına güzel işlerin yapılmasıydı. TİMDER’i kurarken ki amacımız birlik olmak, üreticilere karşı ayakta ve dik durmaktı. Bu konuda bir çok da çalışma yaptık. Hepimiz bir yerde toplanmak için İstanbul Belediyesi’nden gidip yer istedik. İstanbul trafiğine girmeyelim, şehir dışında depo alanı olarak çok büyük yerler kuralım ve herkes nereden malzeme alacağını bilsin dedik. Bir tane Avrupa, bir tane Anadolu yakasında düşünülmüştü ama maalesef o dönem belediyeler konuya sıcak bakmadı. Keşke böyle bir şey şuanda yapılabilse ve herkes bir yere toplansa, o zaman hepimiz en azından birbirimizden malzeme alabiliriz. Ayrıca yükleme, sevkiyat açısından da rahat ederiz. Şuan bütün arabalarımız şehir içinde. Bu proje nasıl hayata geçirilir bilemiyorum. Belki bu iş için 3-5 kişilik bir komite kurulsa ve bu komite sadece bu işle ilgilense, nereye gidilmesi gerekiyorsa gitse ve tüm enerjisini bu projeye ayırsa başarılı olabiliriz. Bu proje hayata geçerse bir tane
Anadolu bir tane Avrupa Yakası’nda olmak üzere sektörel depolar kurulsa sektörümüz ve bizler için çok başarılı bir iş olur. Hem derli toplu depo alanlarımız olur hem de maliyetlerimiz azalır. “Birlik olursak hem sektörümüz hem de biz kazanırız. “ TİMDER’in ilk kurulduğu senelerde bayi olan arkadaşlar bir araya geldiğimiz zaman bir ürünü 5 liraya satalım yada %5 iskonto yapalım dediğimiz zaman %80 çoğunluk ona uyuyordu. Şuanda öyle bir şey yok. Biz Borusan bayisi olan birçok arkadaşla oturduk konuştuk, birbirimize yemekler ısmarladık, 15 günde bir toplantılar yapalım dedik. Üçüncü toplantıdan sonra herkes yoluna gitti ve kimse riayet etmedi. Şuanda TİMDER’de de karlılığımızı arttıralım diye konuşuluyor ama konu orada kalıyor. Herkesin kendine göre bir planı programı var, o programa uymak için çalışıyor, o nedenle kimseye bir şey söyleme hakkımız yok ama birlik olursak hem sektörümüz hem de biz kazanırız. “TİMDER üyeleri olarak keşke birbirimizin müşterilerine gitmesek, birbirimizin ayağına basmasak!” TİMDER üyelerinin sektörde bir ağırlığı var. TİMDER üyeleri olarak keşke birbirimizin müşterilerine gitmesek, birbirimizin ayağına basmasak diye düşünüyorum. A firması %10 iskonto yapıyor, B firması ben %11 iskotno yaparım şeklinde tutumları kaldırsak. Bugün bana gelen müşteri yarın diğerine gidiyor. Hem müşteri daha çok ıskonto alıyor hem de müşteri diğer firmadan ürün alabildiği için sanal bir güven oluşuyor ve sonrasında bataklar geliyor.
Geçerken Uğradık
Satış departmanımızdaki arkadaşlarımız ciddi bir bütçeyle boru sattılar ancak 90 gün olarak konuştukları vadeyi müşterinin talebiyle 120 güne çekmeleri istenmiş. Nedenini sorduğumda ise başka bir bayi zaten 120 gün vade ile veriyor dediler. Bu tür olaylar karşısında ticaretin dünüyle bugününü kıyasladığımda anlıyorum ki biz bugün ticaret yapmıyoruz bana göre sadece finansörlük yapıyoruz.
14 Temmuz 2016 farklıydı, 18 Temmuz 2016 çok daha farklı bu yüzden daha duyarlı olacağız, daha dikkatli olacağız dedim. Ben ilk gün çok korktum, ne olacak Pazartesi günü her şey allak bullak olacak diye ama çok şükür olmadı. Bunun için artık günlük karar veriyoruz. Mesela Borsel Boru olarak ciddi rakamlarda ihracatımız vardı. 2015’de bu oran düştü, 2016’da ise hiç yok. Bizim gibi bir çok firmanın da ihracatı durdu. Komşularımızla olan ilişkilerimiz de bizi etkiliyor. Bu nedenle öncelikle burada çalışan 22 kişinin geçimini sağlayabilecek parayı kazanalım, kendimizi geçindirelim ondan sonrasını da hep beraber yaşayıp göreceğiz.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
pişman oluyoruz. Hiçbir zaman tahminlerimiz doğru çıkmıyor. Çünkü fabrikalar bizden aldıkları evrakları bir şekilde finansta kullanıyorlar ama biz müşteriye açık hesap verdiğimiz için müşteriden tahsilat yapmakta, piyasanın zorlukları veya şartları nedeniyle çok zorlanıyoruz.
Bugün baktığım zaman; TİMDER’in güzel işlere imza attığını ve iyi yerlere geldiğini görerek mutlu oluyorum. Yönetim Kurulu’ndaki arkadaşlar zaman ayırıyorlar, hepsinin emeklerine sağlık. TİMDER’i güzel bir yere getirdiler, umarım bundan sonra daha da ileriye götürürler. 91
Tuğrul Sarısoy
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Geçerken Uğradık
Fatih İnşaat Malz. Taah. Nak. ve Dış Tic. Ltd. Şti. Genel Müdür Yardımcısı
1980 yılında Sinop Ayancık’ta doğdum. İş hayatına dört yıllık Alarko Holding deneyimi ile giriş yaptıktan sonra yedi yıl kadar bir Arıkan Holding deneyimim oldu. Sonrasında askerlik görevimi yerine getirip, üç yıl kadar önce de inşaat sektörüne giriş yaptım. Sektörlerim farklıydı ama yaptığım iş aynıydı. Deneyimlerinizi ön plana çıkarabileceğiniz bir firmanın kadrosuna dahil olduysanız ve bunu destekleyen yöneticiler varsa süreçleri yönetmek de daha kolay ve zevkli oluyor. Bizim yapımızdaki ve kurumsal yerlerde çalışmış insanlar, bu tarz desteklere daha fazla değer veriyor ve bu tarz yerlerde barınabiliyor. Diğer türlü sürekli ben bilirim yaklaşımında çalışılan firmalarda kişilerin başarısız olma ihtimalleri çok yüksek oluyor. TİMDER Akademi’de katıldığım bir eğitimde duyduğum bir söz hep kulaklarımdadır. “Kişiler firmaları terk
92
etmez, yöneticileri terk eder.” Bu söz iş hayatımda hep anımsadığım bir yaklaşım oldu. Şirketimiz 1987 yılında iki kardeş tarafından kuruldu. Yönetim Kurulu Başkanımız Emin Akdeniz inşaat üretim projelerini, Genel Müdürümüz Fatih Akdeniz ise mağazacılık tarafını yönetiyor. Kentsel dönüşüm kapsamında Güneşli’de 120 dairelik Feza Park Evleri adında bir projemizi bitirdik. Evani markamız adı altında üç tane mağazamız, ciddi bir lojistik hizmetimiz var. İnşaatta kullanılan kum dahil yaklaşık 3000 ürün gamına hitap eden bir portföye sahibiz. Ürün gamlarımız arasında seramik, seramik yan ürünleri, seramikle alakalı yapıştırıcı grupları, kaba ürünlerde tuğla, çimento var. Markamız Evani ise bizim hem mağaza markamız hem de üretimini yaptırdığımız bazı yan ürünler var. Seramik yan ürünleri, çıta, süzgeç, derj artısı gibi
ürünleri de yan ürün olarak Evani markası adı altında yaptırıyoruz. 2013 yılında yönetimin aldığı bir kararla firmamız bir kurumsallaşma sürecine girdi ve böylelikle bir kan değişimi talep edildi. Bununla birlikte ekibe işi profesyonel anlamda yapan kişileri dahil ederek birçok değişiklik gerçekleştirdik. “Tüm depolarımızı tek bir depoya toplamak ve lojistik merkezi oluşturmak şeklinde bir hedefimizi var.” Büyükçekmece’de 2.200m2 bir mağazamız, Bahçelievler’de 700m2’si mağaza geri kalan kısmı depo olarak kullanılan 5.000m2 bir alanımız var. Mayıs ayında açılan yeni mağazamız Kozyatağı Evani ise 450m2 bir alandan oluşuyor. Bunun haricinde Büyükçekmece’de 3.500m2 bir depomuz ve yine Evani’nin olduğu yerde 500m2 bir depomuz var. Önümüzdeki süreçte ise tüm depoları-
Bir senedir bir İngiliz firmasıyla flört ediyorduk, Haziran ayında sözleşme imzaladık ve bir kabin markası olan Roman’ın Türkiye distribütörlüğünü aldık. Beş yıl içinde üretim planlayan Roman’ın bizi bulmasının enteresan ve bizi etkileyen bir hikayesi var. İngiltere Konsolosluğu’na gidip Türkiye’de hangi firmalarla iş birlikteliği yapacaklarını araştırmak için Ticari Ateşe’den bilgi talep ediyorlar. Verilen birkaç firma isimlerinin içinde biz de varız. Bizim için çok olumlu ve bizi onure eden bir durum oldu. Bu yatırım için yeni bir firma kurduk ve bu firma İngiliz ortaklarla birlikte yürüyecek bir yapıya sahip olacak. Bu yeni şirketin ekibinin kurulmasını da biz organize edeceğiz. Sektörün içinde olan bir ürün gamına üst segmentte farklı bir yatırım olarak sunacağız. Bu yeni iş kolumuzda proje ağırlıklı yürüyeceğiz. Sektörde kabin alanında bir boşluk görüyorduk. Kabin işi sıkıntılı ve hizmet gerektiren bir iş. Bizde Evani olarak tercih edilme nedenlerimizin başında gelen ve kurumsallaşma sürecimizde en çok övündüğümüz konu olan hizmet anlayışımızla, sektörde kabin alanındaki boşluğu doldurmayı hedefliyoruz. Pazar portföyümüzde ağırlıklı olarak bayilerimiz var. Yıl başında sayısı yaklaşık 328’e yakın olan bayi sayımızı kar marjının düşük olması nedenlerinden dolayı azalttık. Yatırım yapıp istihdam yaratmak için para kazanmamız, bunun için de bazen bazı önemler almak gerekiyor. İnce malzeme ve kaba ürünler olarak ayırdığımız ürün gamımızda kaba ürünlerimizi azalttık. Demir, beton gibi ürünlerimizden ve para kazanamadığımız ürün gruplarını ayıkladık. Periyodik olarak tüm analizlerimizi yaparak, para kazanılan ürünlere ağırlık verme yolunu tercih ettik ve açıkçası bu kararımızda başarılı olduğumuzu düşünüyoruz. Bu şekilde hem ciroyu katladık hem de karlı ürünlere geçtik. Bunun getirisi de
mağazalaşma oldu. 1300’e yakın noktaya fatura kesiyor ve satış yapıyoruz. Bu noktaların %50’si proje ağırlıklı ayrıca projelerde araçlı 10 tane arkadaşımız çalışıyor. Bunlar birebir projeleri takip ediyor ve çözüm üretiyor. Bizim projelerde de en çok tercih edilme nedenimiz işi almak adına değil çözüm üretmek adına yaptığımız aksiyonlardan kaynaklanıyor. Müşteri için en önemli konu kendisi için çözüm üreten kurumdur. “Burada yaratmak istediğimiz üst segment mağaza konsepttiydi. Gelen olumlu tepkiler karşısında hayalimizin gerçekleştiğini düşünüyoruz.” Anadolu Yakası’nda bir mağaza açma hayalimiz geçtiğimiz yıldan beri vardı. Yeni mağazamızı önünden geçerken gördüğümüzde Anadolu Yakası’nda bir mağaza açacaksan kesinlikle burada olmalı diye düşündük. Açılıştan 6 ay önce mal sahibi ile görüşmelere başladık ancak anlaşamadık ve vazgeçtik. Aradaki emlak firması 6 ay sonra tekrar bize geri dönünce bir orta noktada buluştuk. Mağazayı kiraladıktan sonra buraya herhangi bir mağazayı açmanın yanlış olacağını düşündük. Vizyonumuz da bu lokasyonda sıradan bir mağaza yaratmaya izin vermezdi. Mağazanın bu bölgedeki insan portföyüne de uygun bir mağaza olması bizim için önemliydi. Biz fabrika değiliz, fabrikaların yüzü-
yüz. Sattığımız ürün göreceli bir ürün, beğeniye hitap edip bunu sergilemek zorundayız. Bu mağaza vizyonumuzu yansıtması ve ticari anlamda bizim için büyük önem taşıyor. Aynı zamanda da markamızın gücünü de temsil eden bir lokasyon diye düşünüyoruz. Mağazanın mimari tasarımını Esin Onan Mimarlık üstlendi. Normal şartlarda mimari anlamda çalıştığımız çözüm ortağından destek alabilirdik ama biz dışarıdan bir mimarla çalışmayı tercih ettik. Bu bizim için daha çok maliyete katlanmak anlamına geliyordu ama biz hiç bir şeyden kaçınmadık. Burada yaratmak istediğimiz üst segment mağaza konsepttiydi. Gelen olumlu tepkiler karşısında hayalimizin gerçekleştiğini düşünüyoruz. Mağaza ticari olarak da kısa bir süre geçmesine rağmen ilerisi için ciddi derecede gelecek vaat eden bir lokasyona sahip. İnşaat sektöründe üç yıl gibi kısa bir deneyimim var ama şunu net söyleyebilirim artık insanlar konutu ihtiyaç için satın almıyor. İnsanlar artık ücretleri ne kadar yüksek olursa olsun yada ne kadar lüks olursa olsun bir konutu beğendiyse onu almak istiyor. Bunun için de varlarını yoklarını yatırabiliyor. Sektöre inşaat üreten firmaların markalaşmamış kaliteden yoksun ucuz ürün kullanma zihniyetinden vazgeçmeleri gerekiyor. Sektörün de artık kalite yönünde
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
mızı tek bir depoya toplamak ve lojistik merkezi oluşturmak şeklinde bir hedefimizi var. Çalışan sayımız şuan için 54 kişi.
Geçerken Uğradık
“Sektöre inşaat üreten firmaların markalaşmamış, kaliteden yoksun, ucuz ürün kullanma zihniyetinden vazgeçmeleri gerekiyor. Sektörün de artık kalite yönünde ilerlediğini görüyoruz.”
93
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Geçerken Uğradık
ilerlediğini görüyoruz. Yapılan projelere baktığımızda birçoğunun ödüllü proje olduğunu görüyoruz. Bu da sektör ve bizim gibi çözüm ortaklığı yapan firmalar açısından gelecek vaat eden bir süreç oluyor. Müşterilerin kaliteli ürün kullanmaları demek bizlerin de markalarının da hak ettiği değeri görmeleri anlamına gelir. Artık ev alan son tüketici de bilinçsiz değil, bu bizi korkutmuyor tam aksine sevindiriyor çünkü işi bilenle ticaret yapmak bizim için herzaman daha keyifli oluyor. Ürünü de, kaliteyi de, neden pahalı olduğunu da anlatmak daha kolay oluyor. “Dolandırıcılık noktasında ciddi artış olan sektörlerin başında geliyoruz. Bu nedenle çok dikkatli olmaya herzaman özen gösteriyoruz. Şirket olarak ciddi önemler alıyoruz, mesela bizde cari hesap araştırmalar sonucunda üç günde açılır.” Sektörde yüksek bütçelerin dönüyor olması ve sektörün ciddi bir pazar haline gelmesi ve kötü niyetli firmaların çoğalması sektöre ciddi zarar verme noktasına geldi. Dolandırıcılık noktasında ciddi artış olan sektörlerin başında geliyoruz. Bu nedenle çok dikkatli olmaya herzaman özen gösteriyoruz. Şirket olarak ciddi önemler alıyoruz, mesela bizde cari hesap araştırmalar sonucunda üç günde açılır. Sektörde şu günlerde büyük projelerin adını kullanarak, satış yapmak isteyen firmaları dolandırmaya yönelik bir kurgu yapılıyor. Bu kurgular geçmiş süreçte çok daha fazlaydı ama çek yasasıyla birlikte bir çok şeyin hem artı hem eksi yönde gelişeceğini düşünüyorum.
“Eskisi gibi üç tane seramikle yol almıyoruz. Böyle bir teknoloji çağında firmaların kendini değiştirmemesi gibi bir şey ancak intihar olur.” Biz ekip olarak çok detaycı insanlardan oluşan bir kurumuz. İşimize de, iş ortağımıza da, çözüm ortağımıza da detaycı yaklaşıyoruz. Her şeyi detaylandırmak, her şeyi net bilmek ve net söylemek istiyoruz. Bu nedenle karşımızdakilere kendilerini özel hissettirmek için çalışıyoruz. Çünkü bizde özel hissedilmek istiyoruz. Üzülerek söylemek istiyorum ama ben sektörümüzü biraz otomotiv sektörüne benzetiyorum. Otomotiv sektörü de gelişirken servisler yoktu, sanayi siteleri vardı. İş sanayi sitelerinden çıktı, daha eğitimli daha vizyon sahibi firmalarla servislere döndü. İnşaat sektörünün de bu yolda gittiğini düşünüyorum. Zaman içinde daha vizyon sahibi firmaların çoğalacağını günümüzün gelişen ticaret anlayışına uyum sağlamayan firmaların yok olma ihtimaliyle karşı karşıya kalacağını düşünüyorum. Çünkü dünya ekonomik ve ticari anlayışı çok farklılaştı. Bunun yanında insanların beklentileri çok farklılaştı. Eskisi gibi üç tane seramikle yol almıyoruz. Böyle bir teknoloji çağında firmaların kendini değiştirmemesi gibi bir şey ancak intihar olur. “Bir senede iki mağaza açmıyoruz. Çünkü her mağazanın bulunduğu lokasyona uyumu, oradaki son tüketici tarafından, çalışanlarımız tarafından mağazanın kabullenmesi zaman alıyor.” Emin adımlarla büyümeyi hedefliyoruz. Kontrollü büyümek diyelim buna. Kon-
sept mağaza anlayışımız kapsamında 10 yıl içinde açmayı planladığımız beş mağazanın üçünü hayata geçirdik. Kalan ikisini de konsept mağaza şeklinde açmayı hedefliyoruz. Bu hedeflerimizi ne zaman gerçekleştireceğimizi ise Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durum, sektörün koşulları ve bizim içinde bulunduğumuz koşullar belirleyecek. Acele etmiyor, her sene önümüzü görerek ilerliyoruz. Bir senede iki mağaza açmıyoruz. Çünkü her mağazanın bulunduğu lokasyona uyumu, oradaki son tüketici tarafından, çalışanlarımız tarafından mağazanın kabullenmesi zaman alıyor. İngiliz firmasıyla yapılan ortaklıktan sonraki süreçte bizde firma olarak kendi sektörümüze veya farklı bir sektöre bir şey üretmeyi düşünebiliriz. Sadece inşaat sektörü olarak firmanın yönünü belirlemiyoruz. Farklı dallarda da olması gerektiğini düşünüyoruz. Belki aldığım eğitimden dolayı Evani markasıyla gıdada da var olmayı arzuluyorum. Gıdayla alakalı olmayan bir sistem de getirilebilir. Başarılı olduğu takdirde de Franchise verilebilir. Franchise bugün revaçta olan bir pazar. Böyle bir pazar da neden olmayalım. “Ne yazık ki biz marka yaratamıyoruz. Bunu sadece sektörümüze mal etmiyorum, bu Türkiye’nin genel sorunudur.” Bizim distribütörlük mantığımız sektörde açık olan alanlar üzerine yoğunlaşarak geliştiriliyor. Önümüze gelen her ürünü ithal etmek doğru gelmiyor. İthal ürün müteahhit, iyi konutlar için evet çok önemli bir argüman ama ithal ürün kadar değerli Türkiye’de üretilen ürünler de var. Sadece marka bilinirlikleri yok ve ne yazık ki biz marka yaratamıyoruz. Bunu sadece sektörümüze mal etmiyorum, bu Türkiye’nin genel sorunudur. Fiyat politikasından vazgeçip hizmet, kalite, markaya yatırım yapılması gerekiyor. Markaya yatırım yaparsanız markanız size kazandırır. Markaya yatırım yapmazsanız bir süre sonra yok olursunuz. Fiyat herzaman bir yere kadardır. TİMDER’i çok takdir ediyorum. Her sektöre bu tarzda yapılanma gerekiyor. Eğitimler gayet başarılı ve yararlı şekilde gerçekleştiriliyor. Personel anlamında da çok motive edici oluyor. Detaycı bi yapıya sahip olmamız nedeniyle TİMDER Akademi’nin eğitimlerini de incelediğimizde seçilen eğitmenlerden, eğitimlerin yapıldığı otele kadar çok ince düşünülmüş bir etkinlik olduğunu görüyoruz. Bu da firmalara ne kadar değer verildiğini gösteriyor. Bu da bizim için önemli.
94
Murat Doksat
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Geçerken Uğradık
Yılmaz İnşaat Mlz. Ltd. Şti. Firma Ortağı
96
“Daha kaliteli daha büyük ebatlar çıktıkça, müşterilerin o tür ürünleri almak için efor sarf ettiğini gözlemliyoruz.”
23 sene önce babamın emekli olmasını takiben sektöre babam ve kardeşimle birlikte küçük bir dükkanla giriş yaptık. Fatura kesmesini dahi bilmediğimiz o dönemlerde Bozüyük Seramik’in bayisiydik. İşe olan tutkumuz sayesinde yavaş yavaş her şeyi öğrendik. Sektörde edindiğimiz birçok tecrübe sonrasında yaklaşık 15 sene kadar önce yolumuz Seramiksan’la kesişti. Seramiksan’la gerçekleştirdiğimiz keyifli iş ortaklığı sonrasındaki süreç bizim için hızlı bir ivme şeklinde devam etti. Babam artık işlerden çekildi, tamamen emekli hayatı yaşıyor. Şuan iki mağazamız var. Yenişehir’deki mağazada ben, Bornova’da ki mağazada ise kardeşim duruyor.
ürünleri satıyoruz. Seramiksan’ın aynı zamanda vitrifye ve yapı kimyasalları ürünlerini de satıyoruz. Yapı kimyasallarında Seramiksan, Weber, Mapei vitrifiye tarafında Seramiksan, Çanakcılar / Creavit, batarya bölümünde Creavit, Grohe, Penta ürünlerini de satıyoruz.
Yenişehir’deki mağazamız 600m2, Bornova şubemiz ise 200m2’lik bir showroom, mağazalar dışında bir de depomuz var. Showroom’larımızda fayans, seramik bölümünde sadece Seramiksan
“Eskiden tali bayiler de bizim pazarımızda yer alıyordu. Ancak artık üreticiler de tali bayi yapısında olan firmalara mal sattığından bu pazar bizler için daraldı.”
Biz Yılmaz İnşaat Malzemeleri olarak perakende kısmında güçlüyüz ve bu yönde ilerlemek istiyoruz. Sektörde düzgün, şık showroom’lar arttı, bizde bu yönde gelişmeyi arzu ediyoruz. Eskiden tali bayiler de bizim pazarımızda yer alıyordu. Ancak artık üreticiler de tali bayi yapısında olan firmalara mal sattığından bu pazar bizler için daraldı. Daha önce Ödemiş’ten, Foça’dan gelip bizden malzeme alanlar şimdi bayi oldular, kendileri fabrikalardan ürün alır oldu. Onun için bizim ürün verdiğimiz daha ufak ölçekli,
“Müşteri 2 sene önce aldığı ve almadığı ürünün yerini biliyor. 2 sene sonra mağazaya geldiğinde almadığı ürünü halen yerinde görürse değişime ayak uydurmadığınızı da fark ediyor.”
“İzmir’e son dönemde 4-5 tane gökdelen diktiler, ancak bu yapıların İzmir’e gerekli olmadığı kanaatindeyiz. Çünkü sadece gökdelen yapmak işi çözmüyor, o gökdelenler fikrimce boş kalacak.” İstanbul piyasasının İzmir’e göre daha yoğun bir pazar olduğunu düşünüyoruz. Sektör açısından işlerin İstanbul’da
çözümsüz bir sürece girilmiş olur. Şuanda bile trafik açısından bizi herzaman korkutan İstanbul’a benzemeye doğru ilerliyoruz. Bu duruma bir çözüm bulunmazsa korktuğumuz başımıza gelecek. Okulların kapanmasıyla beraber İzmir yazlık şehre bürünüyor. Çeşme, Kuşadası, Seferihisar, Foça bölgeleri sahil kesimi olduğundan hareketlidir. İzmir’deki işlerin üstüne bir de bu bölgelerdeki yazlıkların da tadilat işleri geliyor. Siyasi birçok olay yaşanmasına rağmen bizde çok bir etkilenme olmadı. Satış yapamadık gibi bir süreç yaşamadık ama insanların genel psikolojik hali, moral bozukluğu bir sıkıntı yarattı ama onun dışında işe yansıyan bir durumu gözlemlemedik. İnsanlar ihtiyaçları varsa gelip alışverişini yapıyor. 23 sene önce sektöre girdiğimizde kapının önünde panolar vardı. Panonun üstünde 10*10, 15*15 fayanslar, 20*20 seramikler sergilerdik. Mağazanın içinde mallarımız olurdu. Müşteri gelirdi kapının önünde ürünlere bakıp seçer ve alırdı. Sadece fiyat konuşurduk. Öyle bir zamandan fabrikaların çok sayıda çeşit ürettiği, müşteri beklentilerinin arttığı, müşterilerin tv’lerden yada dekorasyon dergilerinden konsept görüp talep
Geçerken Uğradık
Onun dışında bizden alışveriş yapan mimarlar var. Mağazaların ürün sergilemek için iyi dizayn edilmiş olması; mimarların müşterilerini mağazaya getirip, malzemeleri daha rahat bir şekilde gösterme, anlatma ve beğendirme imkanı sağlıyor. Müteahhitler müşteri portföyümüzde herzaman var ama biz daha büyük ölçekli iş yapan site, büyük proje tarzı işlere girmiyoruz. Daha küçük ölçekli müteahhit gruplarına hitap ediyoruz. Bu şekilde daha az risk alıyoruz, karlılığımız daha az düşmüş oluyor ve vade konusunda da rahat oluyoruz. Bunun sonucunda da az riskli yollara yöneliyoruz.
daha iyi olduğunu duyuyoruz. İzmir’in ekonomik durumu, siyasi olarak bu tarafa bakış açısından dolayı buraya çok yatırım olmadığından daha kısır bir pazarımız var. Ayıca bir İzmirli olarak şahsen çok da yatırım olsun istemiyorum. İzmir’e son dönemde 4-5 tane gökdelen diktiler, ancak bu yapıların İzmir’e gerekli olmadığı kanaatindeyiz. Çünkü sadece gökdelen yapmak işi çözmüyor, o gökdelenler fikrimce boş kalacak. Düzgün bir altyapı oluşturmadan böyle çalışmalara girmek doğru değil. Dünyadaki şehirlere baktıkça kendilerine özgü bir yapısı olduğunu görüyorsunuz. Belediyeler o yerel yapının bozulmasına asla izin vermiyor. Fakat bizde birbirinden farklı kat sayıları, yapılar ve renklerle şehrin dokusu bozuluyor. İzmir’de de yavaş yavaş İstanbul’daki gibi siteler yapılmaya başlandı. Şehir içinde yer kalmadığı için de bu yapılar yavaş yavaş şehrin dışına çıkıyor. Bu şekilde hiç olmazsa daha derli toplu, sosyal tesisleri olan yapılar oluşuyor. Çok katlı olmadığı sürece bu şekilde büyümek hiç olmazsa şehrin yapısına zarar vermeden daha uygun oluyor. Diğer türde bir yapılaşmanın ise bize de şehre de bir faydası yok. Gökdelenlerin dolduğu bir İzmir’de trafik açısından da ciddi sıkıntılar yaşanır, kimse hareket edemez ve şehir içinde
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
semtlerdeki küçük satıcılar kaldı. Onlara malzeme verirken de yer ölçüleri sorun alıyor. Kendi küçük dükkanlarında yer ayırıp, malzeme satıp, sonra gelip bizden ürün alıyorlar.
97
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Geçerken Uğradık
ettiği günlere geldik. Fabrikalardaki yeniliklerle paralel olarak müşteriler de aynı oranda gelişti. Artık büyük showroom’ların oluştuğu iş yerlerine döndük. 20 senede hiç ummadığımız gelişmeler yaşadık. Müşteri açısından ise seçmesi, beğenmesi süre alan ama sonunda kendi zevkine uygun ürünler bulabildiği günlere geldik.
98
Sektörümüzde rekabet oldukça yoğun, serbest piyasa şartları gereğince de isteyen istediği fiyatlardan ürün satabiliyor, bu da karsızlığı beraberinde getiriyor. İzmir gibi bir yerde interneti hiç hesaba katmadan sadece yaya olarak müşteri sabahtan öğlene kadar Seramiksan bayilerini dolaşabilir veya alternatif firmalardan da fiyat toplayabilir. Bu yoğun rekabette bir adım öne geçebilmek için; müşterilere rahat ortamlar sunmamız, ürün seçmesine yardımcı olmamız, ürün seçerken ilgilenecek personeli doğru yetiştirmemiz, müşterilerin devamlı olmasını sağlamamız, gelişimi yakından takip edip, gelişmeleri kendimize adapte edip yolumuza devam etmemiz gerekiyor. Farklılaşmak dediğimiz şeyleri yapmamız gerek. Müşteri 2 sene önce aldığı ve almadığı ürünün yerini biliyor. 2 sene sonra mağazaya geldiğinde almadığı ürünü hale yerinde görürse değişime ayak uydurmadığınızı da fark ediyor. 15*15 ürünlerden bugün 60*120, 80*80 ürünlere geçildi. Düşük portföylü ev yapan müteahhitler de artık yavaş yavaş üst gruba çıkmaya çalışıyor. Müteahhittin çıkarttığı düzgün iş daha çabuk satmasına ve reklama neden olması, kabuk değiştirmeye sebep oldu. Bu da müteahhitlerde sektöre kaliteli iş yapma ve para harcama isteği doğuruyor. Fabrikalar açısından da sevindirici çünkü yapılanların sonucunda karşılığını alıyorlar. İzmir’deki müşteri portföyü Doğu’daki bir şehirle aynı olmayabilir. İzmir için konuşursak daha kaliteli daha büyük ebatlar çıktıkça, müşterilerin o tür ürünleri almak için efor sarf ettiğini gözlemliyoruz. Fabrikada daha küçük ebat veya vasıflı ürün yerine, daha kaliteli daha büyük daha canlı ürünler yapıldıkça satışların artacağını düşünüyoruz. Bizim bayi olarak fabrikalardan beklediğimiz de bunlar ama tabi bu isteklerin de bir sınırı yok, sonsuz bir üretim durumu var. Fabrikaların da ürün üretecekleri 8-10 tane bant, bunun yanı sıra 30 günleri var. Fabrikaların da sıkıntıları kendilerine göre fazla.
Av. Fırat Barış Kavlak TİMDER Hukuk Danışmanı firat@kavlak.av.tr
4857 SAYILI İŞ KANUNU ÇERÇEVESİNDE İŞ GÜVENCESİ HÜKÜMLERİ
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Hukuken
GENEL BAKIŞ “İş Güvencesi” 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup; işçinin işini güvenceye alma amacıyla, işverenin süreli fesih hakkını kullanarak iş sözleşmesini sona erdirme hakkı kanun ile sınırlandırılmıştır. Bir işçinin iş güvencesi kapsamında sayılabilmesi için dört temel şart varlığı aranmaktadır. Bu dört temel şartın hangileri olduğu 4857 sayılı kanunun 18. Maddesinde yer alan “Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.” ifadelerinden anlaşılmaktadır. O halde, bir işçinin iş güvencesi kapsamında sayılabilmesi için; İşyerinde en az otuz işçinin çalışıyor olması İşçinin en az altı aylık kıdemi olması Belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışıyor olması Feshin geçerli bir sebebe dayandırılmaması şartlarının bir arada bulunması gerekmektedir. 4857 sayılı kanunun 18. Maddesinin son fıkrasında yer aldığı üzere; İşletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile İşyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini bulunan işveren vekilleri dört temel şartı taşıyor olsalar dahi, iş güvencesi kapsamında sayılmamaktadır. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, İş Kanununda yukarıda yer alan 18. Madde başta olmak üzere devamı maddelerinde yer alan tanımlamaların nasıl anlaşılması gerektiği, istisnai durumların kanuna
100
uygun olarak nasıl yorumlanacağı, hangi durumların geçerli sebep sayılacağı ve işverenin kötü niyetli uygulamalarının nasıl önleneceği ile ilgili olarak yol gösterici kararlar vermiştir. Bu kararlar ışığında, bir işçinin iş güvencesi kapsamında sayılabilmesi için gerekli temel şartlar aşağıda incelenecektir. a) İş Yerinde En Az Otuz İşçinin Çalışıyor Olması Şartı İşçinin iş güvencesinden yararlanabilmesi için temel koşullardan olan “iş yerinde en az otuz işçinin çalışıyor olması” koşulundaki işçi sayısının belirlenmesi ile ilgili olarak kanunun 18. Maddesi bize yol göstermektedir. Buna göre; işverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi sayısı, bu işyerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenir. Otuz işçi sayısının belirlenmesi konusunda Yargıtayca, işçinin sözleşmesinin feshi tarihinde işyerinde çalışan bordrolu işçilerin esas alınması gerektiği ve işçi çalıştırma kapasitesinin düşünülemeyeceği kabul edilmiştir. (Yargıtay 9. HD., 11.12.2003, E.2003/19269, K.2003/20526) Otuz işçi sayısına, kanunda aksi belirtilmediği için, belirsiz ve belirli, tam ve kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışanların tümü girmektedir. Buna karşılık, bu sayının tespitinde süreksiz işlerde çalışanlar, işyerlerinde meslek eğitimi gören öğrenciler, zorunlu staja tabi olan stajyerler, çıraklar, asıl işverenin yükümlülüğü açısından alt işveren işçileri ve geçici iş ilişkisine göre geçici işçi alan işveren yanında çalışanlar bu hesaba katılamamaktadır. Bunun gibi, aynı grupta olsalar da ayrı tüzel kişilere ait işyerlerindeki işçi sayısı otuz işçi sayısının belirlenmesinde dikkate alınmamaktadır. b) İşçinin En Az Altı Aylık Kıdemi Olması Şartı İşçinin iş güvencesi kapsamında sayıla-
bilmesi için bir başka temel şart, işçinin işyerindeki kıdeminin en az altı ay olması gerektiğidir. Ancak bu kıdem şartı, yer altında çalışan işçiler için aranmamaktadır. İşçinin altı aylık kıdemi, işverenin yalnızca tek bir işyerinde değil, bir veya değişik işyerlerinde geçen süreler birleştirilerek hesaplanmaktadır. Kanunda, altı aylık sürenin sürekli bir çalışma ile ilgili olduğundan söz edilmediğinden, bu sürenin hesaplanmasında aralıklı çalışmaların birleştirilmesi de gerekmektedir. Yargıtay’ın görüşüne göre, işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için iş sözleşmesinin feshine ilişkin bildirimin tebliği tarihinde, işçinin altı aylık kıdemini doldurmuş olması gerekmektedir. (Yargıtay 9. HD. 18.10.2005, E.2005/30929, K.2005/33949) c) Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi İle Çalışıyor Olması Şartı 4857 sayılı kanunun 18. Maddesinde iş güvencesi kapsamında olanların yalnızca “belirsiz süreli sözleşme ile çalışan” işçiler olduğu açık hükümle düzenlenmiştir. Bu nedenle belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçinin bu hükmün kapsamı dışında olup iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı Yargıtay tarafından da benimsenmiştir. (Yargıtay 9. HD. 23.10.2003, E.2003/18234, K.2003/17604) Ancak esaslı bir neden olmadan birden fazla üst üste (zincirleme) yapılan belirli süreli iş sözleşmesi belirsiz süreliye dönüşeceğinden (İş Kanunu. Md.11/2), böyle bir sözleşmeye taraf olan işçi de iş güvencesinden yararlanacaktır; Yargıtaya göre belirli süreli iş sözleşmesinin yapılması ve yenilenmesi işçinin iş güvencesi kapsamı dışında kalması için kullanılamamaktadır. (Yargıtay 9. HD., 11.06.2009, E.2008/1006, K.2009/16612)
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma imkânlarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir. İşçinin yetersizliğinden kaynaklanan sebepler; ortalama olarak benzer işi görenlerden daha az verimli çalışma; gösterdikleri niteliklerden beklenen daha düşük performansa sahip olma işe yoğunlaşmasının giderek azalması; işe yatkın olmama; öğrenme ve kendisini yetiştirme yetersizliği; sık sık hastalanma; çalışamaz duruma getirmemekle birlikte işini gerektiği şekilde yapmasını devamlı olarak etkileyen hastalık, uyum yetersizliği, işyerinden kaynaklanan sebeplerle yapılacak fesihlerde emeklilik yaşına gelmiş olma gibi hallerdir. İşçinin davranışlarından doğan sebepler; 4857 sayılı kanunun md.25’te sayılan belirtilen derhal fesih için öngörülen sebepler niteliğinde olmamakla birlikte işçinin iş sözleşmesine aykırı davranışları olabilir. Bunlara örnek olarak, işverene zarar vermek ya da zararın tekrarı
İşçinin yetersizliğinden veya davranışlarından kaynaklanan sebepler ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli sebepler olarak feshe neden olabilirler. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerindeki üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılmamaktadır.1 İstifa eden işçi iş güvencesinden yararlanamamaktadır. (Yargıtay 9. HD., 16.09.2009, E.2003/15650, K.2003/14623) e) İşçinin İşveren Vekili Durumunda Olmaması Şartı İşletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleri hakkında 4857 sayılı kanunun iş güvencesini düzenleyen 18 vd. maddeleri uygulanmamaktadır. Kanunun lafzından “ve” sözcüğü karşısında, işyerinin bütününü yöneten işveren vekillerinden başka, işçi alma ve çıkarma yetkisine sahip olan işveren vekillerinin, her iki yetkiyi birlikte kullanmaları halinde iş güvencesi kapsamı dışında kaldıkları sonucuna ulaşılabilmektedir. Buna göre, işyerinin bütününü yönetmekle birlikte işçi alma ve çıkarma yetkisi olmayan veya bu yetkiye sahip olmakla birlikte işyerinin bütününü yönetmeyen işveren vekillerinin iş güvencesi kapsamına girdiği kabul edilmektedir. İŞ SÖZLEŞMESİNİN FESHİNDE USUL 4857 sayılı kanunun 19. Maddesinde düzenlendiği üzere, iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilmesi halinde; işveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin olarak işçiye bildirmek zorundadır. Hakkındaki iddialara karşı savunması
alınmadan hiçbir işçinin iş sözleşmesi, o işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilememektedir. Ancak buna karşılık, işveren md. 25/2 sayılmış olan haklı nedenlerin varlığı halinde sözleşmeyi feshetme hakkı saklıdır. FESİH BİLDİRİMİNE İTİRAZ VE USULÜ İş sözleşmesi feshedilen işçinin, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiasıyla fesih bildiriminin kendisine tebliği tarihinden itibaren 1 ay içinde iş mahkemesinde dava açabilme hakkı, 4857 sayılı kanunun 20. Maddesinde düzenlenmiştir. Feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. (Yargıtay 22. HD., T. 30.11.2015E. 2015/29790 K. 2015/32530) GEÇERSİZ SEBEPLE YAPILAN FESHİN SONUÇLARI İşçi, işverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı yönündeki kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının kendisine tebliğinden itibaren on gün içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. İşçi bu sürede başvurmaz ise, işveren tarafından yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılacak olup, işveren sadece hukuki sonuçları ile sorumlu olacaktır. İşçinin işverene başvurusu üzerine işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlüdür. (md.21) Mahkeme tarafından feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek olan bahsi geçen tazminat miktarı olarak belirlenecektir.
Hukuken
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış imkânlarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, hammadde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini imkânsız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
tedirginliğini yaratmak; işini uyarılara rağmen eksik, kötü veya yetersiz olarak yerine getirmek; iş yerinde iş akışını ve iş ortamını olumsuz etkileyecek biçimde diğer kişilerle ilişkiye girmek; sık sık işe geç gelmek ve işini aksatarak işyerinde dolaşmak, amirleri veya iş arkadaşlarıyla ciddi geçimsizlik göstermek gibi haller verilebilir.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
d) Feshin Geçerli Bir Sebebe Dayandırılmaması Şartı 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. Maddesine göre işveren, “İşçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan” geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
4857 sayılı kanuna göre, işçinin mahkeme kararının kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre içinde en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları kendisine ödenmelidir. Boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların muaccel olduğu an işçinin işe iade için başvurduğu andır. (Yargıtay 9. HD., 30.04.2009, E.2008/20635, K.2009/12263)2
1) Çelik/Canikoğlu/Canbolat: İş Hukuku Dersleri, 27. Baskı, İstanbul 2014 2) Kazancı İçtihat Bilgi Bankası
101
Dr. Atakan Genç
Stratejitek Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri agenc@stratejitek.com
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Etkin Yönetim
AİLE Mİ ŞİRKET İÇİN ŞİRKET Mİ AİLE İÇİN VAR OLMALI?
102
Dünyada ve ülkemizde bir çok şirketin yönetiminin ailelerin elinde olduğunu görmekteyiz. Kurdukları şirketlerde ailelerin etkinliği şirketler devam ettiği sürece devam etmektedir. Ancak, aileler var olduğu sürece şirketler de var olacak fikrini savunmak mümkün görünmemektedir. Türkiye’de asırlık şirketlere baktığınızda bunların sayısının yirmiyi bulmadığını görüyoruz. Türk şirketleri küresel olarak rakipleri ile kıyaslandığında yapısal olarak benzerlikler gösterse de ülke ekonomisinin bu yapısal özellikler üzerinde önemli bir etki gösterdiği değerlendirilmektedir. Finansman ihtiyacının karşılanmasında, sermaye birikimi sağlanmasında, kurumsal yönetime geçişte, nitelikli iş gücünün temininde şirket sahiplerinin ve yöneticilerinin imkan ve kabiliyetleri ülkenin ekonomisi ile yakından ilişkilidir. Bu nedenle “neden şirketlerimiz kurumsallaşamıyor?” ve “neden şirketlerimizin yaşam eğrisi küresel rakiplerinden daha kısa?” sorularına cevap ararken makro analiz yapmak gerekir. Bir işletmenin rekabet ve uzak çevresindeki faktörlerin etkilerinin değerlendirilmesi
“Türkiye’de asırlık şirketlere baktığınızda bunların sayısının yirmiyi bulmadığını görüyoruz.”
“Aile işletmelerinin ömrünün uzun olması için ailelerin hangi kurallara uyması gerekiyor?” şüphesiz dikkate alınmalıdır. Ancak, bu yazımızda aile işletmelerinin ömrünün uzun olması için ailelerin hangi kurallara uyması gerektiği üzerinde durulmuştur. Makro pencereden değerlendirme yaparken diğer taraftan işletme içindeki örgüt yapısının değerlendirilmesi ve geliştirilmesi kritik bir konudur. Özellikle “aile şirketlerinin birinci kuşaktan sonra tasfiye sürecine girmesi, en iyi ihtimalle üç nesil ayakta kalabilmesi” başa çıkılması gereken en büyük sorundur. Bu sorunun çözümü için aile şirketlerinin yapılandırılmasında uyması gereken Birinci kural:
Aile üyeleri aile üyesi olmayan çalışanlar kadar yetenekli ve çalışkan değilse firmada bulunmamalıdır.
yeterince yetkin ve çalışkan olmayan aile üyelerine herhangi bir basit görev vermek yerine onlara maaş ödeyerek şirketin dışında tutmanız şirketiniz için daha hayırlı olacaktır. Çünkü, hangi görevde olursa olsun aile üyesi çalışanlar gözünde patrondur. Dolayısıyla ona mutlaka ayrıcalık gösterecekler ve yöneticileriymiş gibi muamele edeceklerdir. Bu durumda, büyük ihtimalle yetkin çalışanlarınız ve yöneticileriniz şirketinizdeki kariyer planları açısından kötümserliğe kapılacaklar ve sonunda şirketinizi terk edeceklerdir. Şirketinizde bulundukları sürede ise yetkin çalışanlardan yeterli verim alamadığınızı görmeniz mümkündür. Dolayısıyla, aile üyeleri şirketteki en yetkin çalışandan daha yetkin ve çalışkan olmak için sürekli çaba içerisinde olmalıdır. Herkes koşarken aile üyeleri onların önünde daha fazla çabayla koşmalıdır. Aksi halde, örgütte motivasyon kaybının bir sonucu olarak performans düşüklüğü oluşması kaçınılmazdır. İkinci kural:
Şirket yönetimde aile üyesi nitelikli, çalışkan kişiler olsa da mutlaka aile dışından kişilere de görev verilmelidir. Aileden olmayan kişilerin de üst yönetimde bulunması ve bağımsız kararlar verebilmesi iki açıdan çok önemlidir. Birincisi, çalışanlar kendilerinin de bir gün yönetimde söz sahibi olabileceği bir kariyer yoluna sahip olabileceği düşüncesiyle performanslarını en üst motivasyon ile sergileyebilirler. İkincisi
“Ailelerin etkinliği şirketler devam ettiği sürece devam etmektedir. Ancak, aileler var olduğu sürece şirketler de var olacak fikrini savunmak mümkün görünmemektedir.”
Aile şirketlerinde kilit konumlar için aileden kişiler ne kadar yetenekli olursa olsun yetersiz kalabilmektedir. Bu konumlar için profesyonellere ihtiyaç vardır. Çünkü, günümüzde kilit pozisyonlar her zamankinden daha fazla uzmanlık gerektirmektedir. Pazarlama, finansman, üretim ve insan kaynakları olmak üzere bu dört temel organizasyon yapısı ve bunların türevleri olan diğer tüm departmanların faaliyetleri gün geçtikçe daha teknik ve uzmanlık gerektiren iş tanımlarını kapsamaktadır. Bu iş tanımlarını yerine getirecek iş gücünden beklenti ise her geçen gün artmaktadır. İş hayatında iş gören niteliğinde sürekli iyileşme beklenmektedir. Dolayısıyla, işletmenin kilit konumları olan süreçlerin işlerliğini, etkinliğini ve verimliliğini sağlayacak pozisyonlarda yetkin profesyonellerin istihdam edilmesi sürdürülebilir bir işletme sistemine sahip olmak için şarttır. Sadece aile üyeleri ile bir organizasyonun kurulması ve işletmeyi bu şekilde yönetebilmek pratikte mümkün olsa da sürdürülebilir değildir.
Şirketin sürdürülebilirliğini sağlamak için yönetimin kime devredileceği kararlaştırılmalıdır. Aile şirketlerinde birinci kuşağın işten çekilmesi ile birlikte başlayacak problemlerin önceden görülmesi ve atılacak adımların önceden planlanması gerekmektedir. Problem ortaya çıktığında çözüm aramak geç kalmak anlamına gelmektedir. Aile şirketlerinin yönetim yapısı konusunda yüz yüze kalacağı problemleri tahmin etmek geçmişteki vakalar dikkate alındığında zor olmayacaktır. Dolayısıyla, her aile şirketinin yukarıda saydığımız kuralları da içeren bir aile anayasasını ve planını ortaya koyması yollarında daha etkin yürüyebilmelerine imkan tanıyacaktır. Aile anayasasının konularından birisi de veliaht planlamasıdır. Genellikle iki kardeşin ortak olduğu işletmenin yönetiminde ortaya çıkan problemlerin uzlaşma kültürü ile çözümü mümkünken konu yönetimin devrine geldiğinde ikisi de kendi çocuğunun şirket genel müdürü olması noktasında ısrarcı olabilmektedir. Bu konu kesinlikle kuşak değişiminin gerçekleşeceği güne bırakılmamalıdır. Veliaht planlaması bir sonraki kuşağın da talepleri dikkate alınarak onlara bir insan kaynağı yatırımı olarak bakmak suretiyle ele alınmalıdır. Bir sonraki kuşakta kariyerlerini şirkette devam etme arzusunda olanların eğitimleri de planlanmalı ve şirkete uzun dönemde adaptasyonları sağlanmalıdır. Veliaht planlamasında aile içi ihtilafların ortaya çıkması durumunda çözüm için mutlaka ailenin saygı duyduğu ancak aileden olmayan birisinin görüşünün alınması çözüm yolu olarak benimsenebilir.
Aile şirketlerinin başarıya ulaşmasında bu saydığımız kuralların yanı sıra benimsenmesi gereken en önemli yaklaşım ise şudur:
“Aile şirketi, kesinlikle aile üyelerinden biri gibi düşünmelidir. Şirket de aile üyelerinin her biri gibi ayrı bir kişiliktir. Bu tüzel kişilik, aile üyelerine fayda sağlamak için var olacaksa aile üyeleri ona bakmak ve onu yaşatmak için çabalamalıdır. Bu nedenle merkezde her zaman ‘Aile’ ifadesi değil ‘Şirket’ ifadesi olmalıdır.”
Etkin Yönetim
Üçüncü kural:
Dördüncü kural:
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
ise aile kültürünün etkisi ile yetişmemiş birisinin yönetimde etkin olması objektif ve rasyonel kararların alınmasında etkili olacaktır. Böyle bir yapıda, ailenin değil şirketin menfaatleri öncelikli olarak ele alınacaktır.
103
Çetin Cinemre
SERVİS Eğitim & Danışmanlık Eğitim Uzmanı cetinc@ttmail.com / admin@servisegitim.com
MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Bayi Vizyonu
“Müşteri ilişkileri fark yaratan bir etkendir.” Günümüz rekabet ortamında fiyat ve kalite gibi müşteri ilişkileri de bir rekabet aracı olarak öne çıkmıştır. İster mal, isterse hizmet satsın her kişi veya kuruluşun müşteri ilişkilerini iyi yönetmesi; müşterileri ile düzenli, sürekli ve sıcak ilişki kurması daha iyi iş sonuçları elde etmesi açısından zorunludur. Sadece iyi müşteri ilişkileri sayesinde mal veya hizmet satanlar vardır. Satıcının güler yüzü, müşteriye yakın ve sıcak ilgisi, dürüstlüğü müşteri açısından bir satın alma gerekçesidir. Aynı fiyat ve kalitedeki mal veya hizmeti değişik yerlerden satın alma olanağına sahip müşteri, seçimini kendisine iyi davranan satıcıdan yana yapar. Demek ki müşteri ilişkileri, fark yaratan bir etkendir. Bazı müşteriler bunu dile getirme, satıcı ile paylaşma ihtiyacını hisseder.
tesisat ve inşaat malzemeleri ile ilgili ihtiyacının karşılanması veya sorununun çözülmesi için gerekli etkinlikler sırayla yerine getirilir. Öncelikle müşterinin ilgi ve güler yüz ile karşılanması ve bir misafir gibi ağırlanması gerekir. Bu anlamda müşteriye küçük ikramlarda bulunulabilir. Satıcının kişisel bakımı (kıyafeti, sakal tıraşı) müşteri üzerinde bırakacağı izlenim açısından çok önemlidir. Ayrıca mağaza çalışanlarının tek tip kıyafet giymesi, kimlik kartı taşıması, mağazanın görünümü, iç düzeni de kurumsal imaj verme yönünde etkilidir. Müşterinin ihtiyaç, istek ve beklentilerinin öğrenilmesi ve onlarla örtüşen mal veya malzemenin sunulması, kullanım koşullarının belirtilmesi, fiyat ve ödeme şekli üzerinde anlaşılması satış sürecinin sonraki aşamalarıdır.
Müşteri ilişkilerini üç boyutta düşünmek gerekir: Satış öncesi ilişkiler, Satış sürecindeki ilişkiler, Satış sonrası ilişkiler. Satış öncesi ilişkiler, müşterinin mağazaya gelmesini beklemeden onunla kurulan ilişkilerdir. Genel anlamda pazarlama olarak bilinen bu ilişkiler sayesinde bir yandan müşteri ilişkilerini sıcak tutmak, öte yandan aynı müşteriye tekrar satış yapmak ve yeni müşteriler kazanmak olanaklıdır. Artık mağazada oturup müşteriyi bekleme devri kapanmıştır. Ne yazık ki birçok satıcı henüz bunun farkında değildir. Bu bağlamda mal veya hizmet satan her kişi veya kuruluşun bir pazarlama politikası, stratejisi ve planı olmak zorundadır. Bu politika ve plan kapsamında tesisat ve inşaat malzemesi satıcıları inşaat müteahhitlerini ziyaret edebilir, fuarlara katılabilir, kampanyalar düzenleyebilir.
“Fark yaratmak ve rekabette öne geçmek konusunda zengin fırsatlar sunar.”
Satış sürecindeki ilişkiler, müşterinin mağazaya gelmesi ile başlar ve satışın bağlanmasına dek sürer. Müşterinin 104
Satışın bağlanması ile müşteri ilişkisinin sonlandığı düşüncesi yanlıştır. Müşteri satın aldığı malzeme ile ilgili sorun yaşayabilir. Satıcıya dönüş yapabilir. Satıcı satış sürecinde müşteriye gösterdiği ilgiyi, satış sonrasında da göstermelidir. Mal veya malzemeyi satana kadar müşteriye ilgi göstermek, satıştan sonra ise yüzüne bakmamak; sadece sonraki satışların kaçırılmasına değil, potansiyel müşterilerin de kaybedilmesine yol açar. Bu bağlamda satış sonrası çok önemlidir. Fark yaratmak ve rekabette
öne geçmek konusunda zengin fırsatlar sunar. Örneğin; satış sonrası memnuniyet araştırması, inşaat ve tesisat malzemeleri pazarında bilinen ve alışılageldik bir şey değildir. Bu araştırma genellikle satış sonrası hizmetten sonra yapılır. Oysa satıştan sonra da yapılmasında büyük fayda vardır. Bu sayede gizli (bildirilmeyen) şikayetler ortaya çıkarılabilir ve çözüm üretilebilir. Satış sonrasında sorun yaşayan birçok müşterinin, aynı satıcıdan alışverişi kestiği ve şikayetini ona bildirmek yerine çevresindeki insanlar ile paylaşma yoluna gittiği bilinmektedir. İnsanlarımızın tipik özelliklerinden biri de söylemek yerine, söylenmektir. Bu bağlamda satış sonrasında şikayet bildirmeyen müşterilerin memnun olduklarını varsaymak büyük yanılgıdır. Sadece memnuniyet araştırması ile yetinmemek gerekir. Tesisat ve inşaat malzemeleri satıcılarının kurumsal yapıları güçlü, büyük projeler yürüten müşterileri olabilir. Satıştan sonra müşterilerin ziyaret edilmesi (aktif pazarlama), kampanyaların duyurulması onlarla yeni satış bağlantıları yapılmasını sağlayabilir. Satın alma potansiyeli yüksek kurumsal müşterilerle ilişkilere daha fazla önem vermek ve özen göstermek, iyi bir müşteri kitlesine sahip olmak ve bunu bir reklam aracı olarak kullanmayı da sağlar. Bilindiği gibi müşteriler bir mal veya hizmet satın almadan önce birbirine danışırlar. Satıcı ile ilgili olumlu görüş bildiren müşteriler (referans müşteriler), yeni müşteriler kazanılması açısından çok önemlidir. Müşterinin yaptığı reklam, en etkili ve ucuz reklamdır. Müşteri olumlu reklam yapıyorsa, bu satıcının başarısını gösterir. Tersi ise başarısızlığını. Müşteri ilişkilerinin karşılıklı güvene da-
Tesisat ve inşaat malzemesi satıcılarının iş verdikleri piyasa ustaları da müşteri ile ilişkilerine dikkat etmek zorundadır. Müşteri açısından bu ilişkide sıkıntı olursa, sonraki satışlar tehlikeye girebilir. Sonuçta müşteri ile ilişkiyi kim kurarsa kursun, şunların bilincinde olmalıdır: Müşteri önemli ve özel bir insandır. Varlık sebebimdir. Müşterim varsa, ben de varım. Müşteriye saygı duymak görevimdir. Müşteriye istediğim şekilde davranamam. Müşteri ilişkisi, iş ilişkisidir. İlişkiyi işin dışına taşıyamam. Profesyonel olmalıyım. Duygularımı işe karıştırmamalıyım. Müşteri memnuniyeti, mesleki geleceğimin güvencesidir. Müşteriyi memnun edemezsem, ekmeğim ile oynamış olurum. Müşteri ilişkileri hem müşteri, hem de satıcı için değer yaratmalıdır. Müşteri açısından değer, satın aldığı tesisat veya inşaat malzemesinden beklediği faydaları alabilmesi demektir. Daha yaşanabilir, konforlu, zevkli, renkli ve keyifli ev ve iş ortamları, seçilen mal veya malzeme kalitesi ile ilişkilidir. Tabi ki her faydanın bir maliyeti vardır. Daha çok fayda için daha çok maliyete katlanmak gerekir. Bu, müşterinin seçimine bağlı bir durumdur. Müşteriler yüksek faydayı, düşük maliyetle elde etmek isterler. Bu noktada satın almayı düşündükleri mal veya malzemenin önce fiyatını sorgularlar. Kalite sonradan, özellikle malzemenin kullanım aşamasında akla gelir. O zaman “keşke”ler başlar. “Keşke bunu
almasaydım, şunu alsaydım”, “keşke biraz daha fazla ödeyip iyisini alsaydım” gibi. “Keşke”lerin olmaması için satıcının müşteriyi doğru anlaması ve yönlendirmesi gerekir. Farklı seçeneklerin artılarını, eksilerini ortaya koymalı; onun beklentilerini karşılayacak doğru malzemeyi önermelidir. Müşteri satıcıyı dinlemeyebilir, kendi bildiği yönde seçim (yanlış seçim) yapabilir. O zaman doğacak sonuçlara katlanmak zorunda kalır. Pazarda işlevi aynı, ama fiyatı ve kalitesi çok farklı ürünler vardır. Aynı satıcı farklı marka, fiyat ve kalitede ürünler satabilir. Bunlardan birini överken, diğerlerini kötülemesi esnaflığa sığmaz. Maalesef stok miktarı yüksek ürünün (satabilmek, böylece stoğunu eritmek adına) özelliklerini abartan, “bunda yok, yok” diyen, müşteriye yanlış bilgi veren, onu aldatan satıcılar vardır. Onlar malı satana kadar, satıcıdır. Aynı müşteriye bir kez satabilirler. Tekrar satamazlar. Profesyonel satıcı ise gelecekteki satışları da düşünerek hareket eder. Para kazanmaya değil, müşteriyi kazanmaya odaklanır. Müşteriyi kazanırsa, para kazanacağını ve kazandığı paranın, müşteri memnuniyetinin ödülü olduğunu bilir. Müşteri ilişkilerini geleceğine yaptığı bir yatırım olarak görür. Günü kurtarmaya bakmaz. Müşteriyi “yolunacak kaz”, “para musluğu” gibi görmez. “Bir daha mı gelecek?”, “nasıl olsa, bir daha gelmez” gibi yanlış düşüncelere kapılmaz. Satıcı tüm seçenekleri (marka, fiyat ve kalite olarak) müşterinin önüne koymalı, kararı ona bırakmalıdır. Müşteri fiyatı ucuz ama kalitesi düşük bir malzemeyi satın aldığı zaman neler yaşayabileceğini bilmeli ve buna hazırlıklı olmalıdır. Aynı şekilde “paraya kıyarak” aldığı pahalı ama kaliteli üründe beklediklerini de bulmalıdır. Bu noktada şunu vurgulamak gerekir: Tesisat veya inşaat malzemesinin fiyatı uygun, kalitesi yüksek olabilir ama müşterinin kullanım amacına uygun olmayabilir. O zaman işe yaramaz. Örneğin, pense ile kerpeten veya kargaburunun işlevleri birbirinden farklıdır. Birinin gördüğü işi, diğeri görmez. Müşteri kullanım amacını, malzemeyi hangi iş için kullanacağını açıklamalı ki satıcı onun ihtiyacını karşılayacak malzemeyi önerebilsin. Müşteri bunu açık-
lamazsa, satıcı sormalıdır. Müşteriye doğru malzeme satılmazsa, malzemenin iadesi veya doğru malzeme ile değiştirilmesi gerekir. Bu durum müşteri memnuniyetini bozar, müşteri ilişkisine zarar verir. Satıcı şu savunma ile kendini aklamaya çalışabilir: “Siz o malzemeyi istediniz. Ben de size onu sattım.” Bu çok kolaycı, basit bir yaklaşımdır. Çünkü müşterinin ihtiyacını analiz etmek, satıcının görevidir. Bunu yapmadığı ve ihtiyacı ile örtüşen malzemeyi (doğru malzeme) satmadığı sürece hatalıdır. Satıcı şunun bilincinde olmalıdır; bazı müşteriler kendileri için doğru çözümleri bilmeyebilir. Daha iyi çözümler olduğunu düşünmeyebilir. Bu konuda yönlendirilmeleri gerekir. En kötüsü “parası ile rezil olmaktır”. Hem yüksek maliyete katlanmak, hem de malzemeden beklediği faydayı alamamak müşteriyi çok rahatsız eder. Satıcı açısından ise değer, satışın gerçekleşmesi ve para kazanmaktır. Müşteriye sunulan faydanın parasal karşılığı alınmaya çalışılır. Sonuçta müşteri ilişkileri hem müşterinin, hem de satıcının çıkarlarına hizmet eder. İlişkiden kazançlı çıkmayan taraf, ilişkiyi sürdürmekte istekli davranmaz. Örneğin, parasını ödediği üründen fayda sağlamayan müşteri veya sattığı malzemenin parasını alamayan satıcı gibi. Bu noktada “Satıcı, müşteri seçebilir mi?” sorusu akla gelebilir. Açık hesap çalıştığı müşterinin satın aldığı malzemenin parasını vermemesi, ödemesini zamanında yapmaması, batık alacaklar her satıcının yaşadığı sıkıntılardır. Piyasada ciddi rakamlarda alacağı olan, bunların bir kısmının üzerine çizgi çeken satıcılar vardır. Bu durum “müşteri risk analizi” konusunu gündeme getirir. Müşterilerin riskleri farklıdır. Riski yüksek müşteriler ile açık hesap çalışmak veya vadeli satış yapmak yerine, “paranın ucunu görmek” gerekir. Sağlamcı olmak, her zaman faydalıdır.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
yalı olması gerekir. Güven, ilişkinin çimentosudur. Müşteriye güven vermek, onun güvenini kazanmak ve güven duygusunu güçlendirmek için öncelikle ona karşı dürüst olunmalıdır. Dürüstlük, temel koşuldur. Müşterisine dürüst olmayan bir kişi veya kuruluşun başarı şansı yoktur. Bunun ötesinde müşteriye dostça davranmak, saygılı olmak, nezaket ve tolerans göstermek de gerekir. Müşteri herhangi bir (sıradan) insan değildir. Ona önemli ve özel biri olduğu duygusu verilmelidir. Bu duygu müşteri ilişkilerinin sağlıklı, düzenli ve sürekli olmasına katkı yapar.
Bayi Vizyonu
“Profesyonel satıcı, müşteri ilişkilerini geleceğine yaptığı bir yatırım olarak görür. Günü kurtarmaya bakmaz.”
Her ilişki çift yönlüdür. Birinin ilişki kurma isteğini karşı tarafın onaylaması gerekir. Müşteri ihtiyacı olduğunda satıcı ile ilişki kurmak ister. Satıcının kendisi ile ilişki kurmasına veya ilişkiyi geliştirmek istemesine onay vermeyebilir. Ona bu yönde baskı yapılamaz. 105
Almila Dalkılıç
Yönetim & Kişisel Gelişim Eğitmeni, Hitabet Koçu almilad@gmail.com
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
İletişimde İletişim
İŞİMİZDEKİ HIRSIZLARI TANIYOR MUYUZ? İş hayatında bazı hırsızlar ile karşılaşırız. Bildiğimiz hırsızlardan değildirler ancak işlerimizi aksattıkları için birer zaman hırsızı olarak yaşamımızda büyük yer kaplarlar. Çözümsüz bireyler olarak şöhret yapan bu mesai arkadaşlarının özelliklerine bir bakalım mı? Çevrenize bundan böyle daha dikkatli bakmakta fayda var:) Her an biriyle karşılaşabilirsiniz, belki de çoktan karşılaştınız kimbilir? Yeterlilik Hırsızları Yapılan işleri önemsiz gibi göstermeye bayılırlar. Bunu herkes yapabilirdi tarzında bir yaklaşımları vardır. Yapılanın önemsiz bir iş olduğu görüntüsünü verirler. Kritik zamanlarda hatalı davranışlar sergilerler. Aslında paniktirler, soğukkanlı gibi gözükmeye çalışsalar da bunda pek başarılı olamazlar. Ben’imciler Yapılan her iş başarılan her olay atılan her harika imza onların işidir. (Aslında sadece olaya dahil olarak birkaç aşamasından çalışmışlardır ancak her başarılı işi kendilerine mal ederler) Emeğinizin hırsızlarıdır. Siz bir projeyi başından sonuna alır tüm detayları ile canınızı dişinize takar çözüme ulaştırırsınız. Başarı geldiğinde bu kişiler asla tadını çıkarmanıza izin vermezler. “Benim sayemde... Ben ..... yaptığım için. Ben ..... şekilde söylemiştim ondan oldu. Bak Ben söylemiştim, Ben, Ben, Ben tarzı söylemleri adeta klasikleşmiştir. Eğer bu kişiler üstünüz konumunda çalışıyorlarsa çaresizce sizin başarınızın aslan payını üstlenmelerine ve tebrikleri kabul etmelerine zamanla ses çıkarmaz olursunuz. Gidişat sizin işinizden soğumanızla nihayetlenir. Denetim Hırsızları Geç kalma ve düzensizlik, takıntılarıdır. 106
Tavırları serttir genellikle anlaşılmaz bir tutum içindedirler bu sebeple çoğu zaman insan olduklarından şüphe edilir. Robot gibi davranmayı pek güzel başarırlar. Güvenilirlik Hırsızları Herhangi bir durumda karşılaşacakları tuzaklı sorulara yanlış ya da uçucu cevaplar vermekte üstlerine yoktur. ‘Ama’ kelimesini çok sık kullanırlar. Üzgünüm kelimesini kullanmak istemezler. Güven oluşturmaya çalışırken ciddi bir şekilde abartırlar. Hiç zamanları yoktur hep yoğundurlar, hep en yoğun onlardır. Özgüven Hırsızları Özgüvenleri yerine tam oturmamış kişilerdir. Bir iş ters gidince hemen kendilerini suçlamaya hazırdırlar. Mutlaka bir yerlerde yanlış yaptıklarını düşünürler; kendileri için bir mahkeme oluştururlar, bu mahkemede hakim de yargıç ta, savcı da onlardır. Hüküm verilir, “birincil suçlu” onlardır. Mutlaka bir şeyleri yanlış yapmışlardır. Sizinle tokalaşırken bunu adeta bir görev gibi yaparlar, göz teması kurmazlar çok konuşmazlar hep düşünürler. “Neden?” en çok sevdikleri soru kelimesidir. Bahane Hırsızları Her şeye bir bahaneleri vardır. Hemen savunmaya geçerler. Etkili dinleme kuralları ile hiç ilgilenmezler. Verdikleri kararların arkasında durmayı bırakın çekilmeye dünden hazırdırlar. Tutarlılık Hırsızları Bir günleri, diğer günlerine uymaz. Genellikle keyifsizdirler, kendi kendilerine izin vermeye bayılırlar. İşlerde yapılan değişikliklerin çok radikal değişimler ve çözümler olduğunu düşünmezler. Fazla alternatiften haz etmezler. Çözüm varsa tektir, fazlasına ne gerek vardır yaklaşımı hakimdir.
Dert Hırsızları “Dertliyim ruhuma hicranı mı sardım da yine …” ile başlayan şarkı tam onlara göredir. Her zaman anlatacak bir dertleri vardır, hiç bitmez. Anlatmayı ve paylaşmayı çok severler. Siz derdinizi anlatmayı deneseniz en çok 10 dakika tahammül eder, 11. Dakikada yeniden kendi dertlerinin ikinci bölümünü anlatmaya koyulurlar. Zamanınızı çaldıkları gibi enerjinizi de tüketirler. Onları dinlerken yapacağınız her yoruma dikkat etmelisiniz. Aslında; işimizde yanımızda çalışan kişiler olsun, hayatımızın içindeki insanlar olsun, belki garip gelecek ama sokakta yanımızdan geçen insanları yargılama oranımız da dahil olmak üzere, buna göre insan ilişkilerindeki durumumuzun ne halde olduğunu anlamamız mümkün. Sevgili Ebru Gökçe ‘Kişisel Değil’adlı kitabında bunu çok kısa ve net bir şekilde açıklıyor: “Başkalarını çok fazla yargılayan bir yapınız varsa, bu içinizde bir yerlerde en çok kendinizi yargılıyor olduğunuzu gösterir. Çünkü diğer insanları yargılama sendromu, en çok kendinizle yeterince mutlu olmadığınız zaman ortaya çıkar. Kendinizle mutlu değilseniz, diğer insanlarla bir aradayken de mutlu olmak konusunda zorlanmanız muhtemeldir.” Bu nedenle biz biz olalım, önyargının ve tektipleştirme bakış açısının yanlış görmemize çanak tutan merceğinin vizörünü genişletelim. Biraz özverili ve hoşgörülü çabamız ile bu “hırsız kişilikleri” değiştirebiliriz belki… Daha pek çok yorumlayacağımız kişilik tipleri ve önereceğimiz çözümler var şüphesiz. Şimdilik bu kadar olsun. Gerçeklerle ve hayallerle kalın. Kolaylıklar… “İnsanın kaderi insandır.”
Bertolt Brecht
Ahmet Çakır
AKUT Dağcılık Kulübü Gönüllüsü
DOĞA SPORLARI HAKKINDA
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Afet Bilinci
TİMDER olarak sosyal sorumluluğumuz kapsamında AKUT Arama Kurtarma Derneği ile birlikte hazırladığımız bilinçlendirme çalışmalarımız devam ediyor. Yaz aylarının gelmesi doğa sporlarına yönelik aktiviteler hız kazandı. AKUT, her yıl bu sporlarla ilgilenen ya da doğaya çıkıp yaralanan, kaybolan kazazedeleri kurtarmak için önemli operasyonlara imza atan bir aramakurtarma takımı. Aynı zamanda bünyesindeki AKUT Spor Kulübü ile çok sayıda sporcu yetiştiren bir kurum. Biz de sizler için hem arama-kurtarma gönüllüsü hem de doğa sporları konusunda birçok tecrübesi olan gönüllümüz Ahmet Çakır ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Ahmet Bey, öncelikle kendinizi tanıtır mısınız? İsmim Ahmet Çakır. 39 yaşındayım, sigortacıyım. 2009 yılından beri Doğa Sporları ile ilgileniyorum. PADI AOW dalıcıyım. Yine 2009 yılından beri AKUT Arama Kurtarma Derneği gönüllüsüyüm. AKUT’ta hem Tasarım Birimi hem de AKUT Spor Kulübü bünyesindeki Dağcılık Kulübü çalışmalarında aktif olarak görev almaktayım. AKUT’ta arama-kurtarma ve doğa sporları ile ilgili ne gibi eğitimler aldınız?
Arama kurtarma ile ilgili, ağırlıklı olarak doğada arama kurtarmaya yönelik olan Sar-tech 3, İlk Yardım, Kentsel (Enkaz) Arama Kurtarma, Harita ve Pusula Kullanımı, Navigasyon, İp Teknikleri, Kanyon Teknik Kurtarma; Doğa Sporları ile ilgili ise Kış Kampçılığı, Dağcılık, Kaya Tırmanışı, Sel Kurtarma ve Rafting eğitimleri aldım. AKUT Dağcılık Kulübü ile Kaçkar ve Erciyes Dağlarında tırmanış faaliyetlerine katıldım. AKUT İstanbul, AKUT Eskişehir ve AKUT Bozüyük ekipleriyle beraber Harmankaya Kanyonu geçişini tamamladım. AKUT, arama-kurtarma temelinde yapılanan bir kurum. Spor ile olan direkt ya da dolaylı ilgisi nedir? Evet, AKUT’un öncelikli misyonu dağ ve doğa kazaları ile afetlerde arama-kurtarma çalışması yapmaktır. Ancak AKUT, gönüllülerine bu misyon doğrultusunda eğitimler verirken gönüllülerin fiziki kapasitelerini artıracak yöntemler de ge-
108
liştirir. Bu yöntemlerin en başında hiç kuşkusuz spor gelmekte… Hem bizlerin spora yönlendirilmesi hem de sporun desteklenmesi için 2009 yılında kurulmuş olan AKUT Spor Kulübümüz 9 branşta profesyonel sporcu yetiştirmektedir. Bu branşlar; Dağcılık, Motor Sporları, Kar Sporları (Kayak ve Snowboard), Geleneksel Türk Okçuluğu, Atletizm, Bisiklet, Kıtesurf, Satranç ve Paralimpik Yelken olup tamamı bünyesinde ulusal ve uluslararası alanda önemli dereceler elde etmiş sporcular barındırmaktadır.
Mahruki’nin Dağcılık alanında uluslararası başarılar elde etmesi ve bu alanda yazdığı kitaplar, gençlerin yurt dışına çıkma imkânlarının artması, nüfus artışı ile birlikte şehir hayatından bir iki günlüğüne de olsa uzaklaşma ihtiyacı ve benzer pek çok etken bu artışa sebep olarak gösterilebilir. Zaten bildiğiniz gibi Türkler yüzyıllardır doğa ile iç içe yaşamış bir toplumdur. Doğayı seven bir milletiz. Hayatın doğal akışı içinde insanlar doğaya geri dönme arzusu hissetti. İyi de oldu…
Yine AKUT gönüllülerinin büyük çoğunluğu bireysel olarak çeşitli sporlarla uğraşmaktadır. Örneğin Yönetim Kurulumuzdaki 7 kişiden 3’ü millî sporcudur. İçimizde pek çok profesyonel sporcu olduğu gibi amatör olarak da spor ile ilgilenen gruplarımız var. Örneğin AKUT İstanbul ekibindeki gönüllülerimizin her Cuma akşamı futbol, her Salı akşamı voleybol maçı olur. Burada herkes amatördür ve kimse kimseden olağanüstü bir performans beklemez çünkü amaç derece elde etmek değil, spor yapmaktır.
Salon ve stadyum sporlarına değinecek olursak, bu ilginin azaldığını düşünmüyorum hatta tam aksi ilgi artıyor denebilir. Hatta ülkemizde her sene yeni salonlar, spor kompleksleri yapılmasına karşın “Doğa Sporları” için ideal olan alanlar yazık ki yok ediliyor. Daha kısıtlı alanlarda, daha çok sporcu görüyoruz.
Ülkemizde doğa sporlarına olan ilgi son 15-20 yılda ciddi bir artış göstermiş durumda. Bu artışı neye bağlıyorsunuz? Salon, stadyum sporlarına olan ilgi azaldı mı? Doğa sporlarına yönelim 1990’lı yıllarda ivme kazandı. Tabii bunun pek çok nedeni var. Üniversitelerde doğa sporları ile ilgili öğrenci kulüplerinin çoğalması, iletişim kaynaklarının gelişmesi, internetin hayatımıza girmesi, Genel Başkanımız Ali Nasuh
Doğa sporlarıyla ilgilenmeye karar veren fakat bu konuda deneyimi olmayan biri nasıl bir başlangıç yapmalıdır? Öncelikle şunu kabul etmeliyiz ki doğa sporlarının tamamı riskli sporlardır. Her ne kadar gruplarla birlikte hareket etseniz de açık arazide kendi başınızın çaresine bakabilecek durumda olmalısınız. Bunun için en azından temel ilk yardım ve navigasyon bilgisi almış olmanız ve fiziksel kondisyonunuzun yeterli olması gerekir. Bu şartları temin ettikten sonra branşta karar kılmak ve o branşa özgü eğitimler alıp tecrübeler edinmek gerekir. Doğa sporları dediğimizde karşı-
Doğa sporlarının genelinde yanınızda bulunması gereken standart malzeme ve ekipmanlar nelerdir? Her branşın malzemesinin birbirinden farklı olduğunu belirtmekte fayda var. En basitinden, günübirlik bir doğa yürüyüşünden bahsedecek olursam; yanınızda olması gereken malzemeler en az 25 litre hacimli ve su geçirmez bir sırt çantası, trekking ayakkabısı, ilk yardım çantası, yağmurluk, pusula, kafa lambası, yedek kıyafet, düdük, baton, su ve yiyecek içecektir. Ortalama model ve markaları tercih ederseniz böyle bir çantayı 250 liraya çok rahatlıkla hazırlayabilirsiniz. Bu hazırlığı son güne bırakmamak çok önemlidir. Faaliyet türüne göre gerekli olacak ihtiyaç listesini bir yere asıp her seferinde o liste üzerinden çantanızı yeniden hazırlamanız son derece faydalı olacaktır. Yine imkânınız varsa olası aksilikler için yanınızda yedek yiyecek, içecek ve yedek kıyafet bulundurmanızı tavsiye ederim. Faaliyetin zaman ve kapsamı arttıkça bu malzeme listesi de çoğalır. Çadır, uyku tulumu, mat, kask, em-
Günümüz teknolojisinde harita okuyan akıllı cihazlar, GPS cihazları vb. ne gibi ekipmanlar var. Bu ekipmanlar ile ilgili bilgi aktarır mısınız? Kullanmayı biliyorsak ve doğru haritalar yüklü ise GPS ve harita okuyabilen akıllı cep telefonları bize doğada büyük kolaylık ve zaman tasarrufu sağlayacaktır. Harita ve pusula, zaman kaybetmeden hedefimize ulaşmamıza, gerektiğinde bulunduğumuz koordinatları başkalarına iletmemize olanak sağlar. Ancak bu cihazların batarya süresi sınırlıdır. Yine cep telefonları hassas cihazlardır ve soğuk hava ile bölgesel şartlardan çabuk etkilenir. Bu cihazları taşısak bile harita ve pusula kullanmayı öğrenmemiz ve yanımızda bulundurmamız son derece önemli. GPS cihazı uydudan yerinizi belirleyen bir cihazdır. Dolayısıyla bu cihazın çalışabilmesi için telefonunuzun çekmesine gerek yoktur çünkü cihaz baz istasyonu şartı aramaz. Bu tür malzemeler doğa sporları veya avcılık malzemeleri satan firmalardan temin edilebilir. Birçok şirketin internetten satışı da bulunuyor. GPS cihazının fiyatı pusulaya göre yüksek fakat işlevi çok daha fazladır. 500 lira ile 3.000 lira arasında değişen fiyatlara satılmaktadır. Doğa yürüyüşleri, tırmanış, dağcılık, mağaracılık vb. sporlarla çok ilgilenen kişilerin GPS cihazı edinmeleri çok işlerine yarayacaktır. Bu cihaz sayesinde sadece nerede olduğunuzu tespit etmek değil aynı zamanda gittiğiniz rotaları işaretlemek, kaydetmek ve daha sonra aynı rotayı tekrar takip etmek gibi birçok işlevi de gerçekleştirebilirsiniz. Pusula ise çok daha cüzi rakamlara satılmakta. 20 liradan başlar, özelliklerine göre 500 liraya kadar satılan modelleri bulunur. Yine son derece kullanışlı bir malzemedir. Kullanım esnasında gittiğiniz yönü kontrol etmenizde ve gerekiyorsa mesafe veya süreyi ölçerek notlar almanızda, dönüş yolunuzu bulmanızda faydalı olacaktır.
Doğa sporları için nasıl bir hazırlık yapılmalı? En başta ne kadar tecrübeli olduğumuza ve faaliyetin ne boyutta olduğuna bakıp her türlü hazırlığımızı en ince detayına kadar hesaplamamız gerekir. Bir doğa sporu kazası en tecrübesiz bireyden en profesyonel sporcuya kadar herkesin başına gelebilir. Bu kaza risklerini minimize ettikten sonra başlangıç yapmalıyız. Bu başlangıcın ilk etabı ön hazırlık safasıdır. Bu noktada bir plan oluşturulmalı. Planlamanın ilk aşamasında, faaliyet boyunca ihtiyacımız olacak bilgileri toplamamız son derece önemli. “Nereye gideceğim? Nasıl gideceğim? Kimlerle gideceğim? Faaliyetim ne kadar sürecek? Gideceğim yerde hava durumu nasıl olacak? Gideceğim yerin arazi yapısı nasıldır? Faaliyet boyunca hangi malzeme ve ekipmanlara ihtiyaç duyacağım? Acil bir durumda ne yapacağım?” gibi soruların cevabı hazır olmalı. İklim tipi, faaliyet türü ve arazi yapısına uygun malzeme ekipman temininden sonra yola çıkmaya hazır olduğumuzu söyleyebilirim. Bir faaliyetin ön planlamasındaki en önemli noktalardan biri de o faaliyet hakkında birilerini bilgilendirmektir. Yani nereye gideceğimiz, faaliyet içeriğimizin ne olduğunu ve ne kadar süre sonra geri döneceğimiz gibi bilgileri yakınlarımızla paylaşmamız gerekmektedir. Ancak bu şekilde başımıza bir şey gelmesi durumunda, yardım talep edemeyecek durumda olsak dahi bir arama ekibi için gerekli olacak başlangıç noktasını belirtmiş oluruz. Doğada başımıza gelen en temel sorun nedir? İnsanlar neden kaybolur? Kaybolmamak için neler yapılmalı? Doğada başımıza gelen en temel sorunlar eksik ya da yanlış malzeme nedeniyle yaşanabilecek kaza ya da yaralanmalardır. Bu nedenle malzeme seçimi son derece önemli. Yanı sıra en çok karşılaşılan durum kaybolmak. Bu iki sorunu, yanımızdaki arkadaşlardan birinin ya da birkaçının fiziki ya da ruhsal yetersizliği, planlama hataları nedeniyle karşılaşılan aksilikler vs. izler. Bazı bölgelerde yaban hayvanları da bulunuyor ancak hayvanlar ses ve kokumuzu, biz onları görmeden daha önce alıp
Afet Bilinci
İlk defa doğaya çıkacak olanlar genellikle heyecanlı oluyor ve kendilerine uygun ve gerekli olan-olmayan birçok malzeme satın alıyorlar. Örnek vermek gerekirse; dağcılığa başlayıp binlerce liralık ekipman alan bazı arkadaşlarım, ilk kamplarında -15 derecede, çadırda bir gece kaldıktan sonra bu sporun kendilerine uygun olmadığını anladılar. Öncelikli tavsiyem malzeme ve ekipman almadan evvel, o branş ile ilgili kulüp, dernek veya gruplara katılıp fikir edinmeleri. Bilhassa bünyesinde faaliyete uygun rehber bulunduran yapılanmaları tercih etmelerinde fayda var. Bu sayede minimum maliyetle kendilerine uygun branşı keşfedebilir ve o konuya yoğunlaşarak daha az zaman ve para harcamış olurlar.
niyet kemeri, tozluk, krampon, buz kazması, termos, içlik, teknik ceket, yedek pil, radyo, telsiz, GPS, ocak, mutfak malzemeleri gibi, liste uzar gider.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
mıza geniş bir yelpaze çıkıyor. Yüksek İrtifa Dağcılığı, Doğa Yürüyüşü, Mağaracılık, Kaya Tırmanışı, Rafting, Scuba Dalışı, Yamaç Paraşütü, Kampçılık bunlardan sadece birkaçı. Her spor branşı için kendine özgü tecrübe ve ekipman gerekiyor. Bu noktada da hem vakit hem para harcamanız kaçınılmaz oluyor.
109
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Afet Bilinci
AKUT Dağcılık Kulübü Gönüllüsü Ahmet Çakır
bizden uzak durdukları için büyük sorunlar yaşanmıyor. Böyle durumlarda yani vahşi bir hayvanla karşılaşacak olursak sakince yönümüzü değiştirmemiz uygun olacaktır. Gittiğimiz bölgenin hayvanın doğal yaşam alanı yani evi olduğunu, orada onun bizden rahatsız olmasının bizim ondan rahatsız olmamızdan daha normal bir durum olduğunu doğaya çıkmadan evvel kabullenmiş olmalıyız. Karşımızda bizim varlığımızdan hoşlanmayan ya da tedirgin olan bir hayvan varken kaçmamız, koşmamız, bağırmamız ya da üstüne gitmemiz hayvanı ürkütüp savunmaya geçmesine sebep olabilir. Ülkemizde turistler ve yeni başlayanlar için birçok patika ve rota işaretlenmiştir. Buna rağmen, rotayı önceden araştırmadan, pusula, GPS gibi yön belirleyen cihazlar taşımadan ve kulaktan dolma bilgilerle doğaya gidersek kaybolma riskimizi artırırız. Kötü hava koşulları, birden bastıran sis, yorgunluk, dalgınlık, stres ve benzer nedenler de kaybolmaya zemin hazırlayabilir. İlk önce doğru planlama yapmalıyız. Gideceğimiz yer ile ilgili her türlü bilgiyi internetten öğrenebiliriz. Rota üzerindeki belli başlı işaretleri öğrenip bunları takip ederek ilerlememiz gerekir. Gittiğimiz rotayı sonra geri döneceksek sık sık geriye bakmalı ve manzarayı görsel hafızamıza kaydetmeliyiz. Yine gideceğimiz rotayı ve döneceğimiz tahmini zamanı bir tanıdığımıza önceden bildirmiş olmamız gerekir. Yine de kaybolursak ne yapmalıyız? Belirli bir rotada işaretleri takip ederken kaybolduysak, son geçtiği-
110
miz işarete geri dönüp tekrar doğru rotaya girebiliriz. Böyle bir ihtimal yoksa ve şayet yakınımızda bir tepeyükseklik varsa çıkıp etrafı görmeye çalışabiliriz. Doğa ile ilgili el kitapları böyle bir durumda su kaynaklarının takip edilmesini, mutlaka bir yerleşim yerine ulaşacağını tavsiye eder. Yalnız bu kaynakları takip edeyim derken, bu durum bizi bazen ekipmansız geçemeyeceğimiz bir yere, kanyona götürebilir. Burada kendimizi daha riskli bir duruma sokabiliriz. Yanımızda GPS benzeri cihaz olmadığını, yönümüzü belirleyemediğimizi, cep telefonumuzun şarjının bittiğini düşünürsek yapmamız gereken en makul davranış oturup beklemektir. Orada olduğunuzu bilen kişiler, olması gereken zamanda geri dönmediğinizi fark edince durumu mutlaka yetkililere bildirecektir. Ülkemizde gerek kamu kurumları gerekse STK’lar bu alanda çok başarılılar ve her kaybı büyük bir disiplinle aramaktalar. Emniyet güçleri, JAK, AFAD, AKUT gibi kurumlardan en az biri mutlaka sizi aramaya gelecektir. Sizin bu sürede yapmanız gereken şey ise korunaklı bir alanda, fazla enerji harcamadan, yiyecek ve içeceklerinizi idareli kullanarak beklemek olmalıdır. Tamamen kaybolmuş durumdayken ilerlemeye devam etmek enerjinizi ve kısıtlı malzemenizi daha fazla tükettirir. Ayrıca sizi aramaya yola çıkan ekiplerin ters yönüne gidiyor ve onların işini zorlaştırıyor da olabilirsiniz. Ortamda kar varsa kar mağarası yapmalısınız, yanınızda ateş kaynağı varsa yangına sebebiyet vermeyecek şekilde, kuru çalılardan yakarak ekiplere işaret vermelisiniz gibi basit ama hayat kurtaracak detaylar son derece önemlidir. Doğada meydana gelecek acil bir durumda, yaralanmada neler yapmalıyız? Öncelikle doğaya çıkaca her bireyin ilk yardım eğitimi almış olması son derece gerekli ve önemli. Şayet kendimiz ilk yardım müdahalesi bilmiyorsak veya kendimize müdahale edemeyecek durumdaysak yanımızdaki ilk yardım bilen birileri duruma müdahale etmeli; yok ise yine yetkililere haber verilip yardım istenmelidir. Jandarma için 156, Polis için 155, AFAD için 122, sağlık ekibi için 112 aranmalıdır.
Telefonla yardım isteyeceğimiz durumlarda, gruptaki en sakin kişi kısa ve öz konuşarak durumu ve yerini bildirmelidir. Gruptaki diğer telefon numaraları konuşma evvelinde listelenerek yetkililere seri bir biçimde iletilmelidir. Listenin başındaki telefon açık tutulurken diğer telefonlar kapalı tutularak daha uzun süre iletişim olanağı sağlanabilir. Böyle durumlarda unutmamalıyız ki yaralı kişiyi hareket ettirmek çok daha büyük ve kalıcı bir hasara neden olabilir. İlk yardım bilgisine sahip olmadan yapacağımız bir müdahale, her ne kadar iyi niyetli olsa dahi bizi adli ve vicdani açıdan çok büyük bir sıkıntıya sokabilir. Dağcılık pek çok doğa sporuna oranla çok daha fazla bilgi ve beceri gerektiren br spor dalı değil mi? Bu konuda birkaç cümle alabilir miyiz? Dağcı olmak isteyen biri nereden başlamalı? Sanırım önce kafamızda başlamalı. Bu spor ile ilgilenmek istediğimizden emin olmalıyız. Aksi taktirde zaman ve maliyet kaybı kaçınılmaz olur. Şayet kendimizden eminsek çeşitli kulüp veya dernekler üzerinden temel eğitimler alarak dağcılığa başlayabiliriz. Bu arada fiziksel kondisyonumuzu ve tecrübemizi artırmamız son derece önemlidir. 3000 metre yüksekliğindeki dağlardan başlayıp tecrübe kazandıkça 4000 ve 5000 metre yükseklikler denenir. Gerekli fiziksel kondisyonu ve tecrübeyi kazandıktan sonra ülkemizde çok zor bulunan bir şeye ihtiyacımız kalıyor; sponsor. AKUT’un yetişkinler için doğa sporlarına yönlendiren eğitim kampları vb. aktiviteleri var mı? AKUT Dağcılık Kulübü Dağcılık, Doğa Yürüşleri ve Kaya Tırmanışı branşlarında eğitim ve kamp düzenler. Kulüp, eğitim almak isteyen herkese açıktır. Eğitim dönemlerinde teorik eğitimlerin yanı sıra uygulamalı eğitim kampları da yapılmaktadır. Yine AKUT’un millî sporculardan ve uzman eğitmenlerden oluşan kadrosu ile 7’den 70’e her yaş grubundan bireye 15-20 kişilik gruplar dahilinde, dört mevsime uygun doğa kampları düzenlediğini hatırlatmak isterim. Bunun için AKUT Doğada Yaşam sayfasını inceleyebilir, AKUT’un iletişim bilgilerinden bizlere her zaman ulaşabilirsiniz.
Seyfullah Beysülen İş Hukuku Uzmanı
YENİ ŞEKLİ İLE İŞ KANUNUNA GETİRİLMİŞ OLAN GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİ
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
İş Hukuku
4857 sayılı İş Kanununun madde başlığı: “Geçici iş ilişkisi” olan 7’nci maddesinde yapılan değişiklik (6/5/2016-6715/1 md.)ile; geçici iş ilişkisi, özel istihdam bürosu aracılığıyla ya da holding bünyesi içinde veya aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir işyerinde görevlendirme yapılmak suretiyle kurulabilecek.
112
Uygulama Nasıl Olacak? İşveren ile Türkiye İş Kurumunca izin verilen özel istihdam bürosu arasında geçici işçi sağlama sözleşmesi yapılmış olacak. Böylece istihdam bürosu bünyesindeki bir işçi geçici olarak söz konusu işverenin işyerinde çalışmaya başlayacak. Maddenin eski halinde geçici iş ilişkisi, şirketler topluluğu bünyesinde veya işverenler arasında kurulabiliyordu. Şirketler topluluğu arasında bir işçi topluluğun başka bir şirketine devir edilebiliyordu. Bu durumda işçinin her iki şirkette yapacağı görev farklı olabiliyordu. Eğer birbirleriyle bağı olmayan işverenler arasında bir geçici iş ilişkisi devri olacaksa bu durumda geçici olarak başka işyerinde çalışacak işçi asıl işyerinde yaptığı işi yapmak zorundaydı.
göre ebeveynlerden biri kısmi süreli çalışma talebinde bulunabilir. Bu talep işveren tarafından karşılanır ve geçerli fesih nedeni sayılmaz. Bu fıkra kapsamında kısmi süreli çalışmaya başlayan işçi, aynı çocuk için bir daha bu haktan faydalanmamak üzere tam zamanlı çalışmaya dönebilir. Kısmi süreli çalışmaya geçen işçinin tam zamanlı çalışmaya başlaması durumunda yerine işe alınan işçinin iş sözleşmesi kendiliğinden sona erer. Bu haktan faydalanmak veya tam zamanlı çalışmaya geri dönmek isteyen işçi işverene bunu en az bir ay önce yazılı olarak bildirir. Ebeveynlerden birinin çalışmaması hâlinde, çalışan eş kısmi süreli çalışma talebinde bulunamaz. Üç yaşını doldurmamış bir çocuğu eşiyle birlikte veya münferiden evlat edinenler de çocuğun fiilen teslim edildiği tarihten itibaren bu haktan faydalanır. (4857/135) Bu durumdaki bir işçinin kısmi çalışma süresi dışında yapacağı iş geçici bir işçiye verilebilir. Yine aynı Yasanın 74’ncü maddesinde öngörülen doğum izinleri süresinde de geçici işçi uygulaması yapılabilir.
Geçici İş İlişkisi Hangi Hallerde Uygulanacak? a) Bu Kanunun 13’üncü maddesinin beşinci fıkrası ile 74’üncü maddesinde belirtilen hâllerde, işçinin askerlik hizmeti hâlinde ve iş sözleşmesinin askıda kaldığı diğer hâllerde,
Askerlik hizmeti için işyerinden ayrılan işçinin yerine geçici işçi alınabilir.
a1) 29/1/2016 tarih ve 6663 sayılı Kanunun 21’nci maddesi ile 4857 sayılı Kanunun 13’ncü maddesine eklenmiş olan hükme göre, 4857 sayılı Kanunun 74’üncü maddesinde öngörülen izinlerin bitiminden sonra mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar bu maddeye
d) İşletmenin günlük işlerinden sayılmayan ve aralıklı olarak gördürülen işlerde uygulanabilir.
b) Mevsimlik tarım işlerinde geçici işçilik uygulaması yapılabilir. c) Ev hizmetlerinde uygulanabilir.
e) İş sağlığı ve güvenliği bakımından acil olan işlerde veya üretimi önemli ölçüde etkileyen zorlayıcı nedenlerin ortaya çıkması hâlinde uygulanabilir.
f) İşletmenin ortalama mal ve hizmet üretim kapasitesinin geçici iş ilişkisi kurulmasını gerektirecek ölçüde ve öngörülemeyen şekilde artması hâlinde geçici işçi çalıştırılabilir. g) Mevsimlik işler hariç dönemsellik arz eden iş artışları hâlinde uygulama yapılabilir. Geçici işçi sağlama sözleşmesi ikinci fıkranın (a) bendinde sayılan hâllerin devamı süresince, (b) ve (c) bentlerinde sayılan hâllerde süre sınırı olmaksızın, diğer bentlerde sayılan hâllerde ise en fazla dört ay süreyle kurulabilir. Yapılan bu sözleşme ikinci fıkranın (g) bendi hariç toplam sekiz ayı geçmemek üzere en fazla iki defa yenilenebilir. Geçici işçi çalıştıran işveren, belirtilen sürenin sonunda aynı iş için altı ay geçmedikçe yeniden geçici işçi çalıştıramaz. Bu Kanunun 29’uncu maddesi kapsamında toplu işçi çıkarılan işyerlerinde sekiz ay süresince, kamu kurum ve kuruluşlarında ve yer altında maden çıkarılan işyerlerinde bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında geçici iş ilişkisi kurulamaz. Geçici işçi çalıştıran işveren, grev ve lokavtın uygulanması sırasında 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 65’inci maddesi hükümleri saklı kalmak kaydıyla geçici iş ilişkisiyle işçi çalıştıramaz. İkinci fıkranın (f) bendi kapsamında geçici iş ilişkisi ile çalıştırılan işçi sayısı, işyerinde çalıştırılan işçi sayısının dörtte birini geçemez. Ancak, on ve daha az işçi çalıştırılan işyerlerinde beş işçiye kadar geçici iş ilişkisi kurulabilir. İşçi sayısının tespitinde, kısmi süreli iş sözleş-
“Geçici işçi çalıştıran işveren, iş sözleşmesi feshedilen işçisini fesih tarihinden itibaren altı ay geçmeden geçici iş ilişkisi kapsamında çalıştıramaz.”
Geçici işçi, geçici işçi çalıştıran işverenden özel istihdam bürosunun hizmet bedeline mahsup edilmek üzere avans veya borç alamaz. Geçici işçi çalıştıran işveren; a) İşin gereği ve geçici işçi sağlama sözleşmesine uygun olarak geçici işçisine talimat verme yetkisine sahiptir. b) İşyerindeki açık iş pozisyonlarını geçici işçisine bildirmek ve Türkiye İş Kurumu tarafından istenecek belgeleri belirlenen sürelerle saklamakla yükümlüdür. c) Geçici işçinin iş kazası ve meslek hastalığı hâllerini özel istihdam bürosuna derhâl, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 13’üncü ve 14’üncü maddelerine göre ilgili mercilere bildirmekle yükümlüdür. d) Geçici işçileri çalıştıkları dönemlerde, işyerindeki sosyal hizmetlerden eşit muamele ilkesince yararlandırır. Geçici işçiler, çalışmadıkları dönemlerde ise özel istihdam bürosundaki eğitim ve çocuk bakım hizmetlerinden yararlandırılır. e) İşyerindeki geçici işçilerin istihdam durumuna ilişkin bilgileri varsa işyeri sendika temsilcisine bildirmekle yükümlüdür. f) 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 17’nci maddesinin altıncı fıkrasında öngörülen eğitimleri vermekle ve iş sağlığı ve güvenliği açısından gereken tedbirleri
Geçici işçinin, geçici işçiyi çalıştıran işverenin işyerindeki çalışma süresince temel çalışma koşulları, bu işçilerin aynı işveren tarafından aynı iş için doğrudan istihdamı hâlinde sağlanacak koşulların altında olamaz. Geçici İşçinin İşvereni Kimdir? Geçici iş ilişkisinde işveren özel istihdam bürosudur. Özel istihdam bürosu aracılığıyla geçici iş ilişkisi, geçici işçi ile iş sözleşmesi, geçici işçi çalıştıran işveren ile geçici işçi sağlama sözleşmesi yapmak suretiyle yazılı olarak kurulur. Geçici İşçi Sağlama Sözleşmesinin Koşulları Nedir? Özel istihdam bürosu ile geçici işçi çalıştıran işveren arasında yapılacak geçici işçi sağlama sözleşmesinde; sözleşmenin başlangıç ve bitiş tarihi, işin niteliği, özel istihdam bürosunun hizmet bedeli, varsa geçici işçi çalıştıran işverenin ve özel istihdam bürosunun özel yükümlülükleri yer alır. Geçici işçinin, Türkiye İş Kurumu’ndan veya bir başka özel istihdam bürosundan hizmet almasını ya da iş görme edimini yerine getirdikten sonra geçici işçi olarak çalıştığı işveren veya farklı bir işverenin işyerinde çalışmasını engelleyen hükümler konulamaz. Geçici işçi ile yapılacak iş sözleşmesinde, işçinin ne kadar süre içerisinde işe çağrılmazsa haklı nedenle iş sözleşmesini feshedebileceği belirtilir. Bu süre üç ayı geçemez. Geçici İşçi Çalıştıran İşverenin Sorumluluğu Nedir? İkinci fıkranın (f) bendi kapsamında kurulan geçici iş ilişkisinde, geçici işçi çalıştıran işveren işyerinde bir ayın üzerinde çalışan geçici işçilerin ücretlerinin ödenip ödenmediğini çalıştığı süre boyunca her ay kontrol etmekle, özel istihdam bürosu ise ücretin ödendiğini gösteren belgeleri aylık olarak geçici işçi çalıştıran işverene ibraz etmekle yükümlüdür. Geçici işçi çalıştıran işveren, ödenmeyen ücretler mevcut ise
bunlar ödenene kadar özel istihdam bürosunun alacağını ödemeyerek, özel istihdam bürosunun alacağından mahsup etmek kaydıyla geçici işçilerin en çok üç aya kadar olan ücretlerini doğrudan işçilerin banka hesabına yatırır. Ücreti ödenmeyen işçiler ve ödenmeyen ücret tutarları geçici işçi çalıştıran işveren tarafından çalışma ve iş kurumu il müdürlüğüne bildirilir. Sözleşme Süresi Dolduğu Halde İşçi Çalıştırılırsa Ne Olur? Sözleşmede belirtilen sürenin dolmasına rağmen geçici iş ilişkisinin devam etmesi hâlinde, geçici işçi çalıştıran işveren ile işçi arasında sözleşmenin sona erme tarihinden itibaren belirsiz süreli iş sözleşmesi kurulmuş sayılır. Bu durumda özel istihdam bürosu işçinin geçici iş ilişkisinden kaynaklanan ücretinden, işçiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden sözleşme süresiyle sınırlı olmak üzere sorumludur. Geçici işçi, işyerine ve işe ilişkin olmak kaydıyla kusuru ile neden olduğu zarardan, geçici işçi çalıştıran işverene karşı sorumludur. Şirket Topluluğu İçinde Geçici İş İlişkisi Kurulabilmesi Devam Ediyor mu? İşverenin, devir sırasında yazılı rızasını almak suretiyle bir işçisini, holding bünyesi içinde veya aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir işyerinde iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devretmesi hâlinde de geçici iş ilişkisi kurulmuş olur. Bu fıkra kapsamında geçici iş ilişkisi, yazılı olarak altı ayı geçmemek üzere kurulabilir ve en fazla iki defa yenilenebilir. İşçisini geçici olarak devreden işverenin ücret ödeme yükümlülüğü devam eder. Geçici iş ilişkisi kurulan işveren, işçinin kendisinde çalıştığı sürede ödenmeyen ücretinden, işçiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden, devreden işveren ile birlikte sorumludur. Dördüncü, beşinci, onuncu ve on dördüncü fıkralar ve dokuzuncu fıkranın (a) ve (f) bentleri ile (d) bendinin birinci cümlesinde düzenlenen hak ve yükümlülükler bu fıkraya göre kurulan geçici iş ilişkisinde de uygulanır.
İş Hukuku
Geçici işçi çalıştıran işveren, iş sözleşmesi feshedilen işçisini fesih tarihinden itibaren altı ay geçmeden geçici iş ilişkisi kapsamında çalıştıramaz.
almakla, geçici işçi de bu eğitimlere katılmakla yükümlüdür.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
mesine göre çalışanlar, çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli çalışmaya dönüştürülür. Geçici işçi sağlama sözleşmesi ile çalışan işçi, 30’uncu maddenin uygulanmasında özel istihdam bürosu ve geçici işçi çalıştıran işverenin işçi sayısına dâhil edilmez.
113
Ekonomik Göstergeler Dünya (Bölgeler, Ülkeler), Türkiye Verileri, Sanayi ve İnşaat Sektörleri Üzerinde Kıyaslamalı Yorum Bu çalışmada, önceki iki çalışmada yayınlanmış olan ekonomik göstergeler, sanayi ve inşaat sektörlerine ait veriler dünya ve Türkiye verileri güncellenerek ve revize edilerek yorumlanmıştır. Burada çeşitli kaynaklar, özellikle IMF World Economic Outlook, TÜİK istatistikleri ve veri tabanları kullanılmıştır.
TABLO 1: Seçilmiş Ülkelere Göre GSYH ve Kişi Başına Milli Gelir (Cari fiyatlarla) Bölge
GSYH (Milyar USD)
ÜLKELER 2014
Avrupa Ülkeleri Güney Amerika G. Doğu Asya Uzak Doğu Afrika
2016 (T)
2017 (T)
2014
2015
2016 (T)
2017 (T)
17.348,1
17.947,0
18.558,1
19.285,0
54.360
55.805
57.220
58.952
3.874,4
3.357,6
3.467,8
3.591,7
47.716
44.997
41.895
43.270
İngiltere
2.991,7
2.849,3
2.761,0
2.885,5
46.313
43.771
42.105
43.700
Fransa
2.833,7
2.421,6
2.464,8
2.537,9
44.289
37.675
38.173
39.1226
İtalya
2.141,9
1.815,8
1.848,7
1.901,7
35.239
29.867
30.232
30.995
İspanya
1.383,5
1.199,7
1.242,4
1.291,4
29.782
25.865
26.823
27.921
Hollanda
880,7
738,4
762,5
794,2
52.225
43.603
44.828
46.594
Portekiz
230,5
199,1
205,1
212,2
21.159
19.122
19.684
20.348
Brezilya
2.417,2
1.772,6
1.534,8
1.556,4
11.921
8.670
7.447
7.495
Meksika
1.297,9
1.144,3
1.028,4
1.166,6
10.351
9.009
8.415
8.959
Arjantin
544,7
585,6
437,9
447,8
12.774
13.589
10.051
10.167
2.042,7
2.090,7
2.288,8
2.487,9
1.601
1.617
1.747
1.875
890,6
859,0
937,0
1.024,0
3.532
3.362
3.620
3.906
Almanya
Diğer Ülkeler
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Verilerle Ekonomi
ABD
2015
Kişi Başına Milli Gelir (USD)
Hindistan Endonezya Malezya
338,1
296,2
309,3
344,8
11.050
9.557
9.811
10.757
Japonya
4.596,2
4.123,3
4.412,6
4.513,8
36.156
32.486
34.871
35.794
Çin H. C.
10.430,7
10.982,8
11.383,0
12.263,4
7.626
7.990
8.240
8.833
1.410,4
1.376,9
1.321,2
1.379,3
27.970
27.195
25.990
27.203
Güney Kore Cezayir
213,5
172,3
166,0
173,9
5.459
4.318
4.083
4.205
Mısır (*)
301,4
330,8
341,7
356,4
3.476
3.740
3.890
3.946
G. Afrika C.
350,1
313,0
266,2
273,7
6.484
5.695
4.768
4.826
Rusya Fed.
2.029,6
1.324,7
1.132,7
1.267,6
13.873
9.055
7.743
8.664
305,7
296,1
306,2
316,8
37.222
35.343
35.905
36.524
İsrail Avustralya
1.442,0
1.223,9
1.200,8
1.262,3
61.063
50.962
49.145
50.795
Kanada
1.783,8
1.552,4
1.462,3
1.530,7
50.252
43.332
40.409
41.921
Norveç
500,5
389,5
366,9
384,5
97.067
74.882
69.712
72.046
Türkiye
798,3
733,6
751,2
791,2
10.381
9.437
9.562
9.969
AB Ülkeleri
18.540,0
16.220,4
16.477,2
17.094,4
34.916
30.545
31.030
32.190
EURO Böl.
13.429,8
11.540,3
11.835,5
12.269,3
39.162
33.940
34.810
35,990
Dünya
77.825,3
73.171,0
73.993,8
77.779,1
10.757
9.996
10.108
10.510
Kaynak: IMF, World Economic Outlook Database, Nisan 2016 Güncellemesi (T) Tahmini (*) Mısır için GSYH ve kişi başına gelir 2016 ve 2017 tahminleri IMF WEO’da verilmemiş olup araştırmacılar tarafından tahmin edilmiştir.
Öncelikle bir konuyu belirtmek isteriz. IMF belirli aralıklarla yaptığı güncellemelerde, geriye dönük olarak geçmiş yıllara ait verilerde bazı düzeltmeler yapmaktadır. Örneğin İngiltere’nin 2014 yılı GSYH değeri bundan önceki raporda 2.950,0 Milyar USD olarak verilmişken, bu raporda 2.991,7 Milyar USD olarak yer almasının nedeni budur. Keza TÜİK de aynı şekilde geriye dönük revizyonlar yapmaktadır. Çalışmalarımızda biz de bu düzeltmeleri dikkatle takip ederek tablolarımıza yansıtmaktayız. Bütün tablolarda 2016 için bugüne kadar yayınlanmış olan (ilk üç, dört, beş, altı aylık) veriler dikkate alınarak yıllık tahminler yapılmıştır. 2017 yılı için öngörülen gelişme ve ekonomik olasılıklara göre tahminler verilmiştir. Seçilmiş ülke ve coğrafi bölgeler itibarıyla Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) ve kişi başına milli gelir değerleri TABLO 1’de verilmektedir. 114
Tabloda bölgesel olarak ve ülke düzeyinde cari fiyatlarla gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) (Milyar ABD Doları) ve kişi başına milli gelir (ABD Doları) değerleri sunulmaktadır. Ayrıca tablonun sonunda Türkiye, AB ülkeleri, EURO Bölgesi ülkeleri ve Dünya toplamı da verilmektedir. Tablo 2013-2017 dönemi için hazırlanmış ve kıyaslama yapılabilmesi açısından gelişmiş, gelişmekte olan ve tipik bölge ülkeleri de gösterilmiştir. 2015 yılında başta Brezilya, İtalya, İspanya, Meksika, Avustralya, Kanada ve Norveç gibi ülkeler olmak üzere tüm dünyada USD bazında GSYH ve kişi başına milli gelir rakamlarında önemli düşüşler göze çarpmaktadır. Bu düşüşler ABD Dolarının diğer ülke para birimlerine karşı değer kazanmış olmasından veya diğer ifade ile pek çok ülkenin milli para birimlerinin değer kaybetmiş olmasından kaynaklanmaktadır. 2016 ve 2017 tahminlerinde dünyada GSYH ve kişi başına milli gelirde 2015 yılına kıyasla artışlar beklense de hala 2014 yılı değerlerinin altında kalmaktadır. Rusya Federasyonu ve Brezilya’nın hem GSYH hem de kişi başına milli gelir değerlerindeki düşüşler diğer ülkelerle kıyaslanmayacak kadar büyük oranlarda gerçekleşmiştir. ABD, Çin ve Hindistan 2015 yılında da hem GSYH hem de kişi başına milli gelirde büyümelerini sürdürmüşlerdir.
ABD, Kanada, Japonya, Güney Kore ile Avrupa Birliği ülkelerinin pek çoğunda enflasyon çok küçük oranlarda gerçekleşmiştir. Brezilya, Meksika, Hindistan, Endonezya ve Cezayir gibi gelişmekte olan ülkelerde enflasyon oldukça yüksek oranlarda seyretmektedir. Rusya, Arjantin ve Mısır örneklerinde olduğu gibi bazı ülkeler enflasyon oranları %10’ları aşmaktadır. Türkiye’deki %8 civarındaki enflasyon oranı Avrupa Birliği ortalamasının 15-20 katı olup, dünya ortalamasının da çok üstünde kalmaktadır.
TABLO 2: Seçilmiş Ülkelere Göre GSYH Büyüme ve Enflasyon Oranları (%) Bölge
GSYH Büyümesi (%)
ÜLKELER
Diğer Ülkeler
Afrika
Uzak Doğu
Güney Doğu Asya
Güney Amerika
Avrupa Ülkeleri
2013
2014
2015
Enflasyon (%)
2016 (T) 2017 (T)
2013
2014
2015
2016 (T) 2017 (T)
ABD
1,5
2,4
2,4
2,4
2,5
1,5
1,6
0,1
0,8
1,5
Almanya
0,4
1,6
1,5
1,5
1,6
1,6
0,8
0,2
0,5
1,4
İngiltere
2,2
2,9
2,2
1,9
2,2
2,6
1,5
0,0
0,7
1,9
Fransa
0,7
0,2
1,1
1,1
1,3
1,0
0,6
0,0
0,4
1,1
İtalya
- 1,7
- 0,3
0,8
1,0
1,1
1,2
0,2
0,0
0,2
0,7
İspanya
- 1,7
1,4
3,2
2,6
2,3
1,4
- 0,1
- 0,5
- 04
1,0
Hollanda
- 0,5
1,0
1,8
1,8
1,9
2,6
0,3
0,2
0,3
0,7
Portekiz
- 1,1
0,9
1,5
1,4
1,3
0,4
- 0,2
0,5
0,7
1,2
Brezilya
3,0
0,1
- 3,8
-3,8
0,0
6,2
6,3
9,0
8,7
6,1
Meksika
1,3
2,3
2,5
2,4
2,6
3,8
4,0
2,7
2,8
3,0
Arjantin
2,9
0,5
0,4
- 1,0
2,8
10,6
13,7
16,8
24,9
19,9
Hindistan
6,6
7,2
7,3
7,5
7,5
9,5
5,9
4,9
5,2
5,3
Endonezya
5,6
5,0
4,8
4,9
5,3
6,4
6,4
6,4
4,4
4,5
Malezya
4,7
6,0
5,0
4,4
4,8
2,1
3,1
2,1
3,1
2,9
Japonya
1,4
0,0
0,5
0,5
0,0
0,4
2,7
0,8
- 0,2
1,2
Çin H. C.
7,7
7,3
6,9
6,5
6,2
2,6
2,0
1,4
1,8
2,0
Güney Kore
2,9
3,3
2,6
2,7
2,9
1,3
1,3
0,7
1,3
2,2
Cezayir
2,8
3,8
3,7
3,4
2,9
3,3
2,9
4,8
4,3
4,0
Mısır
2,1
2,2
4,2
3,3
4,3
6,9
10,1
10,9
9,6
9,5
Güney Afrika C.
2,2
1,5
1,3
0,6
1,2
5,7
6,0
4,5
6,5
6,3
Rusya Fed.
1,3
0,6
- 3,7
- 1,8
0,8
6,8
7,8
15,5
8,3
6,5
İsrail
3,3
2,6
2,6
2,8
3,0
1,5
0,5
- 0,5
- 0,2
0,8
Avustralya
2,1
2,7
2,4
2,5
3,0
2,5
2,5
1,5
2,1
2,4
Kanada
2,2
2,5
1,2
1,5
1,9
0,9
1,9
1,1
1,3
1,9
Norveç
1,0
2,2
1,6
1,0
1,6
2,1
2,0
2,2
2,8
2,5
Türkiye
4,2
2,9
3,8
3,8
3,4
7,5
8,8
7,7
9,8
8,8
AB Ülkeleri
0,3
1,5
2,0
1,8
1,9
1,5
0,5
0,1
0,4
1,3
Euro Bölgesi Dünya
- 0,3
0,9
1,6
1,5
1,6
1,3
0,4
0,1
0,4
1,1
3,3
3,4
3,1
3,2
3,5
3,7
3,2
2,8
2,8
3,0
Kaynak: IMF, World Economic Outlook Database, Nisan 2016 Güncellemesi (T) Tahmini
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Tablodan görüleceği üzere, GSYH büyüme oranları dikkate alındığında Çin ve Hindistan yıllık ortalama %7 büyüme oranı ile başı çekmektedir. Bunları ortalama yaklaşık %5 ile Endonezya ve Malezya izlemektedir. Daha küçük oranlarda olsa da Cezayir ve Mısır’da da kayda değer büyüme görülmektedir.
Verilerle Ekonomi
TABLO 1 paralelinde hazırlanan TABLO 2 yine aynı bölgeler ve ülkeler için sabit fiyatlarla GSYH büyüme oranlarını ve enflasyon değerlerini (%) göstermektedir. Burada özellikle vurgulanması gereken husus; 2015 yılında dünyada pek çok ülkede USD olarak verilen GSYH değerlerinde ciddi düşüşler olmasına karşın, GSYH büyüme oranlarında görülen artışlar, GSYH büyüme oranlarının ülkelerin kendi milli para birimi cinsinden hesaplanmış olmasından kaynaklanmaktadır.
115
“Kamu yatırımları inşaat, ulaştırma ve eğitim alanında, özel sektör yatırımları ise imalat, ulaştırma, inşaat, enerji ve finansman alanlarında yoğunlaşmaktadır. Bu durum Brezilya, Arjantin, Malezya gibi yükselen ekonomilerle karşılaştırıldığında Türkiye’nin katma değeri düşük alanlarda yatırım yaptığı görülmektedir.”
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Verilerle Ekonomi
Türkiye için ekonomik göstergelere ilişkin önemli bazı veriler TABLO 3’de verilmektedir. 2013 - 2017 yıllarını kapsayan bu göstergelerde, cari ve sabit fiyatlarla GSYH, ABD Doları olarak GSYH, kişi başına GSYH, iç borçlanma, toplam tüketim, sabit sermaye yatırımları, yurtiçi tasarruflar, mevduat, krediler, ve toplam yurtiçi talep gibi önemli verilere yer verilmektedir. Özellikle enflasyon oranları, döviz kurlarındaki değişim oranları, piyasa durgunluğu, politik kararlar, yurtiçi tasarruf ve taleplerle doğrudan ilgilidir.
TABLO 3: Türkiye’nin Ekonomik Göstergeleri Açıklama GSYH (Cari Fiyatlarla) (Milyar TL) GSYH (Sabit Fiyatlarla) (Milyar TL) GSYH Büyümesi (Sabit Fiyatlarla) (%) GSYH (Cari Fiyatlarla) (Milyar USD)
2013
2014
2015
2016 (T)
2017 (T)
1.567,3
1.748,2
1.953,6
2.297,9
2.580,7
122,5
126,3
131,3
135,9
140,6
4,2
2,9
3,9
3,8
3,5
823,0
798,3
733,6
751,2
791,2
10.822
10.394
9.262
9.562
9.969
İç Borçlanma (Milyar TL)
141,1
127,9
90,3
113,2
109,4
İç Borç Ödemesi (Milyar TL)
167,0
137,9
107,3
124,1
116,9
İç Borç Stoku (Milyar TL)
403,0
414,6
440,1
456,3
470,2
Bütçe Gelirleri (Milyar TL)
389,6
40,4
486,4
537,9
596,3
Bütçe Giderleri (Milyar TL)
408,1
448,8
505,9
572,3
627,4
Bütçe Dengesi (Milyar TL)
-18,5
- 48,4
- 22,5
- 34,4
- 31,1
TÜFE (%)
7,72
8,92
7,76
8,86
9,01
Yİ-ÜFE (%)
5,06
9,59
5,62
7,47
8,18
Kişi Başına Gelir (GSYH/kişi) (USD/kişi)
Ortalama USD Satış Kuru (TL/$)
1,89
2,21
2,84
3,02
3,23
Ortalama EURO Satış Kuru (TL/€)
2,46
2,90
2,95
3,29
3,40
Mevduat (Milyar TL)
512,2
569,3
636,8
698,7
726,1
Kredi (Toplam iç ve dış) (Milyar TL)
783,4
980,4
1.230,3
1.476,4
1.680,0
Tüketici Kredileri (Milyar TL)
210,3
250,8
280,1
310,2
350,4
84,5
86,4
90,1
95,6
98,9
4,1
1,9
4,5
3,7
3,8
Kredi Kartları (Milyar TL) Toplam Tüketim Artış Oranları (%) (*) Toplam Sabit Sermaye Yatırımları (%)
· ·
3,0
- 1,3
4,7
5,0
4,8
Kamu
17,8
- 6,5
- 6,0
- 6,1
- 6,0
Özel Sektör
- 0,9
0,1
4,4
7,2
7,1
12,5
14,6
16,1
16,3
16,2
4,8
1,1
3,9
4,3
4,2
Toplam Yurtiçi Tasarruf / GSYH Toplam Yurtiçi Talep (*)
Kaynak: 1) TÜİK Verileri 2) Orta Vadeli Program 3) IMF WEO NOT: (*) 1998 sabit fiyatlarıyla % değişimi vermektedir. (T) Tahmini
Toplam sabit sermaye yatırımları ise kamu ve özel sektör yatırımları olarak ayrı ayrı verilmiştir. 2014 yılında kamu sabit sermaye yatırımlarında önemli bir düşüş olmuş, özel sektör yatırımları ise bir önceki yıla göre %4,4 oranında artmıştır. 2015’de her iki kesimde de artış beklenmektedir. Kamu yatırımları inşaat, ulaştırma ve eğitim alanında, özel sektör yatırımları ise imalat, ulaştırma, inşaat, enerji ve finansman alanlarında yoğunlaşmaktadır. Bu durum Brezilya, Arjantin, Malezya gibi yükselen ekonomilerle karşılaştırıldığında Türkiye’nin katma değeri düşük alanlarda yatırım yaptığı görülmektedir. Türkiye’nin toplam yurtiçi tasarrufları OECD içindeki en düşük oranlar olarak görülmektedir. 2016 yılında GSYH’a oranı %16,3 tahmin edilmekte olup, %27 olarak belirlenmiş olan AB ortalamasının oldukça altında kalmaktadır. 116
TABLO 4’te Türkiye’nin dış ticaret verileri sunulmuştur. Tabloda 2014 yılında ihracat bir miktar (%3,9) artmış olup, ancak katma değeri düşük ürünlerin yoğunluk kazandığı bilinmektedir. 2015 yılında ihracatın 143,9 Milyar Dolar’a düştüğü görülmektedir. 2016 yılında da bu düşüşün devam edeceği beklenmektedir. 2017 yılında %3,3 artışla 145,3 Milyar Dolar’a ulaşacağı öngörülmektedir. Ancak bu artışın, 2015 yılı sonunda revize edilen OVP’da beklenen düzeye ulaşamayacağı anlaşılmaktadır. TABLO 4’de ithalat değerleri ve dış ticaret dengesi de yer almakta ve petrol fiyatlarındaki düşüşten dolayı cari açık da buna paralel olarak düşmektedir.
TABLO 4: Türkiye’nin Dış Ticaret Verileri İhracat (FOB) (Milyar USD)
2014
151,803
157,610
2015
2016 (T)
143,844
2017 (T)
140,700
145,300
İthalat (CIF) (Milyar USD)
251,661
242,177
207,236
209,600
214,400
Dış Ticaret Dengesi (Milyar USD)
- 99,858
- 84,567
- 63,392
- 68,900
- 69,100
Dış Ticaret Hacmi (Milyar USD)
403,464
399,787
351,080
350,300
359,700
49,02
50,08
47,86
46,63
45,46
Dış Ticaret Hacmi / GSYH İhracat / İthalat Oranı (%)
60,32
65,08
69,41
67,12
67,77
- 64,715
- 46,500
- 34,100
- 42,300
- 44,600
Cari İşlemler Dengesi / GSYH (%)
- 7,86
- 5,82
- 4,65
- 5,63
5,63
Ham Petrol Fiyatları, Brent (USD/varil)
108,9
98,9
52,4
36,1
42,2
59,0
54,9
37,8
33,0
43,7
Cari İşlemler Dengesi (Milyar USD)
Enerji İthalatı (Milyar USD) Kaynak: 1) TÜİK Verileri, (T) Tahmini
2) Orta Vadeli Program, 2016-2018
Cari işlemler dengesinde, cari açık 46,5 Milyar Dolar’a inmiş olup, bu düşüş takip eden yıllarda da görülecektir. Dolayısıyla GSYH’ya oranları da düşmektedir. Önemli göstergelerden biri de ihracatın ithalatı karşılama oranıdır. 2015 yılında bu oranın %69,46 olduğu görülmektedir. Ancak ihracattaki azalma nedeniyle önümüzdeki iki yılda bu oranın 2 puan civarında düşeceği tahmin edilmektedir. Tabloda ayrıca ham petrol fiyatlarının düşüş trendi ve enerji ithalatının değeri görülmektedir. Cari açıktaki düşüş de petrol fiyatlarındaki düşüşten kaynaklanmaktadır. TABLO 5 ve TABLO 6’da Türkiye’nin ihracat ve ithalatlarının ülke ve coğrafi bölgelere dağılımı görülmektedir. Tablolardan görüldüğü gibi 2015 yılında toplam ihracatın %44,5’i Avrupa Birliği’ne (28 ülke) yapılmakta, ithalatın %38’i aynı bölgeden sağlanmaktadır. Bu oranlar, dış ticarette AB ülkelerinin Türkiye için önemini ortaya koymaktadır. Diğer ülke gruplarına yapılan ihracatlarda tabloda ayrı ayrı verilmiştir. Burada, ihracatta “Yakın ve Uzak Doğu Ülkeleri”, ithalatta ise “Diğer Asya Ülkeleri” de önemli pay almaktadır.
TABLO 5: Türkiye İhracatının Ülke Gruplarına Göre Dağılımı 2014 ÜLKELER
Milyar USD
2015 Milyar USD
%
2016 (T) Milyar USD
%
2017 (T) Milyar USD
%
%
Toplam İhracat
157,6
100,0
143,9
100,0
140,7
100,0
145,3
100,0
A-Avrupa Birliği
68,5
43,5
64,0
44,5
61,5
43,7
62,1
42,7
2,3
1,4
2,0
1,4
2,3
1,6
2,6
1,8
C-Diğer Ülkeler
B-Türkiye Serbest Bölgeleri
86,8
55,1
77,9
54,1
76,9
54,7
80,6
55,5
- AB Harici Avrupa
15,2
9,6
14,1
9,8
12,3
8,7
12,6
8,7
- Kuzey Afrika
9,8
6,2
8,6
6,0
9,2
6,5
9,8
6,6
- Diğer Afrika Ülkeleri
4,0
2,5
3,9
2,7
4,8
3,4
5,3
3,6
- Kuzey Amerika
7,3
4,6
7,1
4,9
7,5
5,4
7,7
5,3
- Orta Amerika, Karayipler
0,9
0,6
0,8
0,5
0,9
0,6
0,9
0,6
- Güney Amerika
1,9
1,2
1,3
0,9
1,9
1,4
2,3
1,6
- Yakın ve Uzak Doğu
35,4
22,5
31,1
21,6
29,4
20,9
30,1
21,1
- Diğer Asya Ülkeleri
11,6
7,4
10,3
7,2
10,1
7,2
10,5
7,2
0,6
0,4
0,6
0,4
0,6
0,4
0,6
0,4
- Avustralya, Yeni Zelanda - Diğer Ülke ve Bölgeler OECD Ülkeleri
0,2
0,1
0,1
0,1
0,2
0,2
0,8
0,4
76,7
48,7
75,4
52,4
74,3
52,8
75,3
52,9
Verilerle Ekonomi
2013
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Açıklama
Kaynak: TÜİK Dış Ticaret İstatistikleri (T) Tahmini
117
TABLO 6: Türkiye İthalatının Ülke Gruplarına Göre Dağılımı 2014 ÜLKELER Toplam İthalat A-Avrupa Birliği
Milyar USD
- AB Harici Avrupa
Milyar USD
%
2017 (T) Milyar USD
%
%
100,0
207,2
100,0
209,6
100,0
214,4
100,0
88,8
36,7
78,7
38,0
77,1
36,8
78,3
36,5
1,3
0,5
1,2
0,6
1,0
0,5
1,2
0,6
152,1
62,8
127,3
61,4
131,5
62,7
134,9
62,9
36,4
15,0
28,1
13,6
34,3
16,4
36,1
16,8
3,4
1,4
3,0
1,4
2,9
1,4
3,0
1,4
- Kuzey Afrika - Diğer Afrika Ülkeleri
2,5
1,0
2,1
1,0
2,1
1,0
2,2
1,0
13,8
5,7
12,1
5,8
12,0
5,7
12,4
5,8
- Orta Amerika, Karayipler
1,1
0,5
1,0
0,5
1,0
0,5
1,0
0,5
- Güney Amerika
3,9
1,6
3,7
1,8
2,9
1,4
3,3
1,5
- Kuzey Amerika
- Yakın ve Uzak Doğu
20,5
8,5
13,6
6,6
18,0
8,6
18,3
8,5
- Diğer Asya Ülkeleri
56,2
23,2
53,3
25,7
46,1
21,9
46,3
21,7
- Avustralya, Yeni Zelanda
Verilerle Ekonomi
Milyar USD
%
2016 (T)
242,2
B-Türkiye Serbest Bölgeleri C-Diğer Ülkeler
2015
0,6
0,3
0,6
0,3
1,0
0,5
0,9
0,4
13,7
5,6
9,8
4,7
11,2
5,3
11,4
5,3
116,5
48,0
101,5
49,0
104,7
49,9
106,2
50,1
- Diğer Ülke ve Bölgeler OECD Ülkeleri
Kaynak: TÜİK Dış Ticaret İstatistikleri
(T) Tahmini
TABLO 7’de Türkiye nüfus, işgücü ve istihdam verileri sunulmaktadır. Tablodan görüleceği üzere işgücü sürekli artış göstermekte olup, verilere göre 2015 yılında 30 Milyon kişiye ulaşmıştır. İşgücüne katılma oranı ise 2014 yılında %50,5 iken 2015 yılında %51,3’e erişmiştir. İstihdam edilenlerin sayısı 2015 yılında 26,6 Milyon kişi olmuştur. Giderek bu sayının 28,5 Milyon kişiye ulaşması beklenmektedir. Bu durumda ülkemizde çalışan her kişi ortalama olarak 3 kişiye geçim sağlamaktadır. İşsizlik ise 2015 yılında 3,1 Milyona çıkmış ve işsizlik oranı %10,3 olmuştur. Genç nüfusta işsizlik oranı %24’e yaklaşmaktadır. Kadın istihdamı çok düşük olup 85 ülkenin altında kalmaktadır. Tarım dışı işsizlik oranı 2015’te %12,4’e erişmiştir. Bu durum özellikle imalat sanayinde yapılması gereken yatırımların ne denli önemli olduğunu vurgulamakta ve ivedilikle yapılmasının zorunluluğunu ortaya koymaktadır.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
TABLO 7: Türkiye Nüfus, İşgücü, İstihdam ve İşsizlik Verileri Açıklama
2013
2014
2015
2016 (T)
2017 (T)
Nüfus (Yıl sonu, Bin kişi)
76.668
77.696
78.741
79,850
80.900
15 Yaş Üstü Nüfus (Bin kişi)
55.982
56.986
57.854
59.820
60.600
İşgücü (Bin kişi)
27.046
28.786
29.678
31.200
31.810
İşgücüne Katılma Oranı (%)
48,3
50,5
51,3
52,2
52,5
İstihdam edilenler (Bin kişi)
24.601
25.933
26.621
27.830
28.540
2.445
2.853
3.057
3.370
3.270
28.936
28.200
28.176
28.620
28.790
43,9
45,5
46,0
46,5
47,1
9,0
9,9
10,3
10,8
10,3
10,9
12,0
12,4
12,8
12,4
İşsiz (Bin kişi) İşgücüne Dahil Olmayan Nüfus (Bin kişi) İstihdam Oranı (%) İşsizlik Oranı (%) Tarım Dışı İşsizlik Oranı (%) Kaynak: TÜİK, Hanehalkı İşgücü Araştırması
(T) Tahmini
TABLO 8’de 2011-2017 dönemi için yurtiçi üretici ve tüketici fiyat endeksleri ile bunların yıllık değişim oranları verilmektedir. Bu dönem içinde fiyatlarda artış trendi gözlenmektedir. Burada 2003=100 esas alınarak hesaplama yapılmıştır.
TABLO 8: Yurtiçi Üretici ve Tüketici Fiyat Endeksleri ve Değişim Oranları (2003=100) Açıklama
2011
2012
2013
2014
2015
2016 (T)
2017 (T)
ÜRETİCİ FİYAT ENDEKSİ Endeks (12 ayın ortalamaları) Ortalama değişim % (*)
192,11
203,82
212,95
234,78
247,19
259,35
275,0
11.09
6,09
4,48
10,25
5,28
4,92
6,03
189,95
206,84
222,33
242,02
260,59
282,60
309,0
6,47
8,89
7,49
8,85
7,67
8,44
9,34
TÜKETİCİ FİYAT ENDEKSİ Endeks (12 ayın ortalamaları) Ortalama değişim % (*)
Kaynak: TÜİK, Yurtiçi Üretici ve Tüketici Fiyat Endeksleri (T) Tahmini (*) On iki aylık ortalamaların bir önceki yıla göre değişimi (%)
118
“Hem Ar-Ge teşvikleri ve hem de bölgesel yatırımlar için teşvikler yeniden düzenlenmelidir. Özellikle yüksek katma değerli ürünlere yönelik yatırımlar için destek, teşvik ve krediler artırılmalıdır.” Ayrıca GRAFİK 1’de 2011-2017 döneminde TÜ-FE ve Yİ-ÜFE’nin değişimi gösterilmiştir. 2014 ve 2015 yıllarında artışların hızlandığı ve bunun pek çok göstergeyi de tetiklediği açık olarak belirlenmiştir. İklim değişikliği olgularının, tarımda uygulanan yöntemlerin ve imalat sanayindeki gelişmelerin fiyat endekslerinde önemli etkileri ortaya çıkmıştır.
GRAFİK 1: Türkiye Üretici ve Tüketici Fiyat Endeksleri (2013-2017) 309,00
259,35 242,02
192,11
Yİ-ÜFE
234,78
222,33 206,84
247,19
TÜ-FE
212,95 203,82
189,95
TABLO 9: Son Beş Yılda Tüketim-Yatırım Dengesi Değişimi (Milyon TL) 1998 Fiyatları ile Milyon TL
2010 4. Çeyrek
GSYH
115.175
Toplam Nihai Tüketim + İhracat
2016 1. Çeyrek 132.744
Değişim % 15,25
105.424
121.042
14,81
Toplam Nihai Tüketim
90.651
104.165
14,91
A- Hane Halkı Tüketimi
78.797
88.838
12,74
B- Kamu Tüketimi
11.855
15.327
29,29
Toplam Yatırımlar
29.826
30.959
3,80
4.321
5.858
35,57
A- Kamu Yatırımları a- Kamu Makine-Donanım Yatırımları
822
1.306
58,86
b- Kamu İnşaat Yatırımları
3.499
4.552
30,10
B- Özel Sektör Yatırımları
25.505
25.101
- 1,59
a- Özel Sektör Makine-Donanım Yatırımları
17.706
16.571
- 6,41
7.800
8.530
9,36
İhracat
14.773
16.877
14,25
İthalat
15.935
18.620
16,85
b- Özel Sektör İnşaat Yatırımları
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
275,00
260,59
Verilerle Ekonomi
282,60
Kaynak: TÜİK, Dünya Gazetesi, 21.06.2016, İsmet Özkul
Son beş yılda “Tüketim-Yatırım Dengesi Değişimi” TABLO 9’da verilmiştir. Burada 2010 yılı 4. çeyreği ile 2016 yılı 1. çeyreği için GSYH, tüketim, kamu ve özel sektör yatırımları, ithalat ve ihracat değerleri mukayese edilmektedir. Görüldüğü gibi 2010 yılı ile kıyaslandığında 2016 yılında kamu yatırımlarında ciddi oranda artışlara karşın özel sektör yatırımlarında azalma söz konusudur. 2016 yılı ilk çeyreğinde (ilk üç ay) özel sektör yatırımlarındaki düşüş ve özellikle makine-donanım yatırımlarındaki büyük oranda düşüş, alınacak “destek-teşvik” önlemleri açısından önem taşımaktadır. Hem Ar-Ge teşvikleri ve hem de bölgesel yatırımlar için teşvikler yeniden düzenlenmelidir. Özellikle yüksek katma değerli ürünlere yönelik yatırımlar için destek, teşvik ve krediler artırılmalıdır.
119
Kamu yatırımları ile özel sektör yatırımları arasındaki uçurum GRAFİK 2’de daha çarpıcı bir şekilde görülmektedir.
GRAFİK 2: Son Beş Yılda Tüketim-Yatırım Dengesi Değişimi
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Verilerle Ekonomi
Kaynak: TÜİK, Dünya Gazetesi, 21.06.2016, İsmet Özkul
Temel ekonomik göstergelerin incelenmesinden sonra, imalat sanayi ve inşaat sektörlerinin analizine geçilmiştir. TABLO 10’da Türkiye imalat sanayinin üretim, istihdam ve verimlilik endeksleri sunulmaktadır. Burada 2015 değerleri kimi yerde kesin, kimi yerde son üç ayın tahminleri ile saptanmış kesine yakın değerlerdir. Bu endekslerde 2010=100 esas alınarak inceleme yapılmıştır.
TABLO 10: Türkiye Sanayinde Üretim, İstihdam ve Verimlilik Endeksleri (2010=100) Açıklama
2013
2014
2015
2016 (T)
2017 (T)
Üretim
116,3
120,6
124,3
128,0
133,0
İstihdam
116,6
119,3
122,5
125,2
129,0
Verimlilik
100,8
101,0
101,5
102,2
103,0
Reel İşgücü Maliyeti
105,3
105,8
106,5
107,8
108,9
Kaynak: TÜİK İmalat Sanayi İstatistiklerinden Analiz Yapılmıştır.
(T) Tahmini
TABLO 11’de sanayi mal gruplarına göre Üretim Endeksleri yıllık değişim oranları verilmiştir. En yüksek değişimler “dayanıklı tüketim malları” ve “dayanıksız tüketim malları” gruplarında görülmektedir. 2016 için bu oranlar %8,0 ve %5,9 olarak tahmin edilmektedir. Yatırım malları imalatında 2014 yılında bir küçülme söz konusu olup, 2015 yılından itibaren artış görülmektedir. Bu da sanayide imalatın hangi sektörlerde daha hızlı geliştiğini göstermektedir. İnşaat tesisatlarında kullanılan pek çok malzemede (seramik, kazan, kombi, banyo-mutfak, boru, fittings ve aksesuarlar v.s.) hızlı bir fiyat artışı gerçekleşmiştir.
TABLO 11: Türkiye İmalat Sanayinde Üretim Endeksleri Değişim Oranları Açıklama
2013
2014
2015
2016 (T)
2017 (T)
Toplam Sanayi
6,1
3,3
4,5
4,9
5,1
Dayanıklı Tüketim Malları
9,2
6,2
7,8
8,0
8,3
Dayanıksız Tüketim Malları
8,7
3,1
5,7
5,9
6,1
Ara Mal İmalatı
3,5
2,8
3,4
3,5
3,9
Yatırım Malı İmalatı
2,4
1,5
3,1
3,6
3,7
Kaynak: TÜİK İmalat Sanayi İstatistiklerinden Analiz Yapılmıştır NOT: Sabit fiyatlara göre, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış (T) Tahmini
TABLO 12’de imalat sanayi mal gruplarında yıllara göre üretici fiyatları değişim oranları gösterilmiştir. En yüksek artışlar “dayanıksız tüketim malları” grubundadır. “Yatırım malları” grubunda ise değişim oranı %5,1 ila %8,0 arasındadır.
TABLO 12: Türkiye İmalat Sanayi Ürünlerinde Üretici Fiyatları Değişim Oranları Açıklama Yİ-ÜFE
2013
2014
2015
2016 (T)
2017 (T)
5,2
6,4
8,1
8,8
9,5
Dayanıklı Tüketim Malları
9,1
13,8
15,0
17,1
18,9
Dayanıksız Tüketim Malları
5,4
7,6
9,2
9,5
10,0
Ara Mal İmalatı
4,9
6,5
8,9
9,1
9,5
Yatırım Malı İmalatı
5,1
6,0
7,8
8,0
8,5
Kaynak: TÜİK, Sanayi İstatistiklerinden Analiz Yapılmıştır (K) Kesinleşmemiş Geçici Veriler (T) Tahmini
120
TABLO 13: Türkiye İmalat Sanayi Üretimi Katma Değeri (Milyon TL) ve GSYH’daki Oranları Açıklama
2013
2014
2015
2016 (T)
2017 (T)
İmalat Sanayi Y.H – Sabit Fiyatlarla
29.426
30.407
31.608
32.007
33.900
İmalat Sanayi Y.H – Cari Fiyatlarla
240,201
272,973
307,500
326.110
351.300
İmalat Sanayi/GSYH – Sabit Fiyatlarla
24,0
24,1
22,9
22,7
23,1
İmalat Sanayi/GSYH – Cari Fiyatlarla
15,3
15,7
15,6
15,0
15,5
Kaynak: TÜİK, TÜİK, Sanayi İstatistiklerinden Analiz Yapılmıştır (T) Tahmini
TABLO 14’de Türkiye imalat sanayi üretim ve ihracatında teknoloji yoğunluğuna göre bir analiz yapılmaktadır. Tablodan görüldüğü gibi ileri teknoloji ürünlerinin toplam içindeki payı üretimde %4,1 – 4,5, ihracatta ise %3,7 – 4,3 arasındadır. Ortanın altı ve düşük teknoloji ürünleri oldukça yüksek orandadır. İhracatta bu iki grubun toplamı %63,3’ü bulmaktadır. Bu durum sanayide yeni yöntem ve stratejilerin önemini ortaya koymaktadır.
TABLO 14: Türkiye İmalat Sanayi Üretim ve İhracatında Teknoloji Yoğunluğu Dağılımı ÜLKELER Yüksek
Üretim (%) 2014
2015
İhracat (%)
2016 (T)
2017 (T)
2014
2015
2016 (T)
2017 (T)
4,1
4,3
4,5
4,6
3,7
4,0
4,3
4,4
Ortanın Üstü
25,4
25,9
25,9
26,4
31,9
33,3
33,4
33,7
Ortanın Altı
33,5
33,2
33,6
33,8
40,1
40,4
40,6
41,0
Düşük
37,0
36,6
36,0
35,2
24,3
22,3
21,7
20,9
100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
Toplam
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
TABLO 13’de Türkiye’de sabit ve cari fiyatlarla imalat sanayi katma değerleri ile bunların GSYH içindeki oranları gösterilmiştir. İmalat sanayi katma değerinin oldukça düşük kaldığı görülmektedir. Yıllara göre sabit fiyatlarla artış oranı %2,6 gibi düşük bir değerde kalmıştır. İmalat sanayi katma değerlerinin GSYH’ya oranı ise 2015 yılında sabit fiyatlarla %22,9 ve cari fiyatlarla %15,6 olmuştur. 2016 yılında bu oranların daha düşerek, sırasıyla %22,7 ve %15,0 olacağı öngörülmektedir.
Verilerle Ekonomi
“Düşük teknoloji ürünleri dışındaki ürün gruplarında ithalat ağır basmakta ve önemli miktarlarda dış ticaret açığı ortaya çıkmaktadır. Özellikle yüksek ve orta ileri teknoloji ürünlerinde Türkiye büyük miktarda dış ticaret açığı vermektedir. Bu iki grupta son üç yılda toplam dış ticaret açığı 162,348 Milyar USD’ye ulaşmıştır.”
Kaynak: 10. Beş Yıllık Plan, OECD Raporları (T) Tahmini
TABLO 15’de son üç yılda (2013 - 2015) Teknoloji Gruplarına Göre Dış Ticaret (İthalat ve İhracat) Dengesi verilmektedir. Tablodan görüleceği gibi, düşük teknoloji ürünleri dışındaki ürün gruplarında ithalat ağır basmakta ve önemli miktarlarda dış ticaret açığı ortaya çıkmaktadır. Özellikle yüksek ve orta ileri teknoloji ürünlerinde Türkiye büyük miktarda dış ticaret açığı vermektedir. Bu iki grupta son üç yılda toplam dış ticaret açığı 162,348 Milyar USD’ye ulaşmıştır. Bu durum imalat sanayi katma değeri açısından önemli bir kayıp olmaktadır. Dış ticaret dengesi sadece düşük teknoloji ürünlerinde fazla vermektedir. Ancak bu grubun katma değerinin düşük olduğu bilinen bir gerçektir. Buna göre, Türkiye yüksek fiyatlı yüksek ve orta teknoloji ürünleri ithal edip, ucuz fiyatlı düşük teknoloji ürünleri ihraç eden bir ülke konumundadır. Bu tablo özellikle yüksek teknolojili, dolayısıyla yüksek katma değerli ürünler için yatırım yapmanın ve ihracatı artırmanın önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.
121
“Türkiye’deki imalat sanayi katma değeri ile kıyaslandığında bu ülkeler arasında Türkiye’nin yerinin çok aşağılarda kaldığı belirlenmektedir.” TABLO 15: Son Üç Yılda Teknoloji Gruplarına Göre Dış Ticaret Dengesi (Milyon USD) İhracat
2013
Yüksek Teknoloji Ürünleri
4.789
24.258
- 19.469
44.450
81.012
- 36.472
Orta Düşük Teknoloji Ürünleri
43.329
66.504
- 23.175
Düşük Teknoloji Ürünleri
48.700
25.049
23.651
141.358
196.823
- 55.465
Yüksek Teknoloji Ürünleri
5.020
26.365
- 21.345
Orta İleri Teknoloji Ürünleri
46.517
79.121
- 32.604
Orta Düşük Teknoloji Ürünleri
42.984
56.951
- 13.967
Düşük Teknoloji Ürünleri
52.636
25.344
27.292
Toplam
147.157
187.781
- 40.624
4.909
26.219
- 21.310
Orta İleri Teknoloji Ürünleri
42.748
73.896
- 31.148
Orta Düşük Teknoloji Ürünleri
39.727
44.214
- 4.487
2014
Yüksek Teknoloji Ürünleri 2015
Verilerle Ekonomi
Düşük Teknoloji Ürünleri Toplam Yüksek Teknoloji Ürünleri
2013-2015
Denge
Orta İleri Teknoloji Ürünleri
Toplam
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
İthalat
47.097
22.457
26.640
134.481
166.786
- 32.205
14.718
76.842
- 62.124
Orta İleri Teknoloji Ürünleri
133.805
234.029
- 100.224
Orta Düşük Teknoloji Ürünleri
126.040
167.669
- 41.629
Düşük Teknoloji Ürünleri
148.433
72.850
75.583
Toplam
422.996
551.390
- 128.394
Kaynak: Dünya Gazetesi, 23.02.2016, Hüseyin Gökçe
Bir kıyaslama yapabilmek amacıyla seçilmiş ülkelerde imalat sanayi katma değerinin GSYH içindeki oranları TABLO 16’da verilmiştir.
TABLO 16: Seçilmiş Ülkelerde İmalat Sanayi Katma Değerinin GSYH İçindeki Payı (%) Açıklama
2013
2014
2015
2016 (T)
Almanya
28,1
28,2
28,5
28,7
Finlandiya
24,7
25,2
25,5
25,7
Fransa
21,0
21,3
22,1
22,2
İtalya
22,4
22,5
22,7
22,5
Rusya
27,5
27,6
27,9
27,6
ABD
19,2
19,4
19,6
19,8
Çin H. C.
46,7
46,9
47,1
49,1
Güney Kore
32,7
32,9
32,9
33,5
Hindistan
18,9
19,6
19,8
19,9
Türkiye
15,3
15,7
15,1
15,0
Kaynak: UNIDO Industrial Development Global Report (T) Tahmini
Bu tablodaki değerler Türkiye’deki imalat sanayi katma değeri ile kıyaslandığında bu ülkeler arasında Türkiye’nin yerinin çok aşağılarda kaldığı belirlenmektedir. Çin ve Güney Kore gibi bazı ülkelerde imalat sanayi katma değerinin oldukça büyük oranlarda olduğu görülmektedir.
122
İmalat sanayi ciro endeksleri ve yıllık değişimleri TABLO 17’de sunulmuştur. Buradan sanayideki son üç yılın trendini izlemek mümkün olmaktadır. 2016 yılında tahminlere göre endeks 201,3 ve değişim oranı ise %7,5 olarak öngörülmektedir.
TABLO 17: Son Beş Yılın Sanayi Ciro Endeksi ve Yıllık Değişim (2010=100) Yıllar
Yıllık Ortalama Endeks
Yıllık Ortalama Değişim (%)
2013
153,1
9,9
2014
172,7
12,3
2015
187,2
8,4
2016 (T)
201,3
7,5
2017 (T)
218,5
8,5
TABLO 18: Ülke Gruplarına Göre 2013-2016 Döneminde İnşaat Sektörü Büyüme Beklentileri ve Büyümeyi Tetikleyen Faktörler Büyüme Beklentisi (%)
Yıllar
Büyümeyi Tetikleyen Etkenler
Asya-Pasifik
7,5
Kentleşme, nüfus artışı, yenilenme doğrultusunda altyapı ve konut inşaatları
Doğu Avrupa
7,2
Sanayi yatırımları, ulaşım yatırımları ve yeni konut talebi doğrultusunda inşaat altyapısı ve konutlar
Güney ve Orta Amerika
6,4
Nüfus artışı, kentleşme hızı ve hanehalkı sayısındaki büyüme doğrultusunda inşaat ve tesisat yatırımları
Kuzey Amerika
5,5
Nüfus artışına bağlı konut inşaatları, tesisatlar ve yenilenme pazarının iyileştirilmesi
Afrika ve Orta Doğu Ülkeleri
5,0
Nüfus artışı, kentleşme hızı ve hanehalkı sayısındaki büyüme doğrultusunda konut inşaatları yenilenme ve tesisat altyapı iyileştirme
AB
1,3
Eskimiş konut stokuna bağlı yenileme talebi, bölgesel iyileştirmeler, konut tesisatlarında yenileme
Türkiye
7,6
Eskimiş konut stokuna bağlı yenileme talebi, kentsel dönüşüm konut yapımı, yeni imar alanları planına yönelik inşaat ve tesisat yatırımları
Kaynak: Global Construction2020, UNIDO Habitat Agency
Türkiye’de son üç yıl için inşaat sektörü yatırımlarının dağılımı GRAFİK 3‘de verilmektedir. Buradan görüldüğü gibi konut yatırımları %64 gibi önemli bir orana sahiptir.
GRAFİK 3: Türkiye İnşaat Sektörü Yatırımlarının Dağılımı (2013-2016)
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
İncelemenin son alanı inşaat sektörü olup, özellikle önemli eğilimleri ve göstergeleri ortaya koymaktadır. TABLO 18 coğrafi bölge ve ülke gruplarına göre 2013-2016 döneminde büyüme beklentilerini ve bunu tetikleyen faktörleri vermektedir. Tabloda dikkati çeken husus büyüme oranlarının Asya-Pasifik bölgesi ile Türkiye’de oldukça yüksek olmasıdır. Burada konut stokunun eskiliği, deprem olasılığı ve gelişme-kalkınma stratejileri önemli bir rol oynamaktadır. Bu durum inşaat tesisat malzemeleri yönünden dikkate değer bir gelişmedir.
Verilerle Ekonomi
Kaynak: TÜİK, Sanayi İstatistikleri (T) Tahmini
%100 21
21
20
20
19
17
16
17
16
17
%80 %60
Altyapı Konut dışı
%40 62
63
63
64
64
2013
2014
2015
2016 (T)
2017 (T)
Konut
%20 %0
123
“Yeni konut fiyatlarındaki artışlar 2016’da %17’i aşmaktadır.” Türkiye inşaat sektörünün sabit fiyatlarla Milyar TL olarak katma değeri ve % büyüme oranları GRAFİK 4’de görülmektedir.
GRAFİK 4: Türkiye İnşaat Sektörü Yatırımlarının Katma Değer ve Büyüme Oranları (2013-2017) 100 80 60 40
69,0
78,6
90,1
95,6
101,0
2015
2016 (T)
2017 (T)
Katma Değer, Milyar TL
Verilerle Ekonomi
20 5
2013
2014
Kaynak: TÜİK İnşaat İstatistikleri
Son üç yılda ve 2017 yılı tahminlerinde yeni konut fiyatlarındaki artışlar GRAFİK 5’te (% olarak) verilmiştir. Grafikte aynı zamanda sanayi üretici fiyatlarındaki Yİ-ÜFE de belirtilmiştir. Görüldüğü gibi yeni konut fiyatlarındaki artışlar 2016’da %17’i aşmaktadır.
GRAFİK 5: Türkiye Konut ve Sanayide Üretici Fiyatları Artış Oranları (2013-2017) 6,0
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
5,9 5,8 5,7
5,95
5,9
5,9
5,92
2016 (T)
2017 (T)
Büyüme Oranı (%)
5,8 5,6 5,5
2013
2014
2015
Kaynak: TÜİK İnşaat İstatistikleri
Son üç yıl için konut satışları, yapı ruhsatları ve yıllık yapı stokları TABLO 19’da verilmiştir. Stokların fazlalığı özellikle dikkati çekmektedir.
TABLO 19: Türkiye’de Konut Satışları, Yapı Ruhsatı ve Yıllık Yapı Stoku Yıllar 2013
Konut Satışları
Yapı Ruhsatı
Yapı Stoku
1.157.190
839.767
306.471
1. El
2. El
Toplam
529.129
628.061
2014
541.554
623.827
1.165.381
1.029.100
508.036
2015
598.667
690.653
1.289.320
629.544
814.507
2016 (T)
620.000
740.000
1.360.000
798.300
1.216.000
2017 (T)
660.000
780.000
1.440.000
815.000
1.503.000
Kaynak: TÜİK Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü (T) Tahmini
“Yapı stokların fazlalığı özellikle dikkati çekmektedir.” 124
Bien’den Yazlıklara Özel Tasarımlar: Şık, Çarpıcı ve Kullanışlı Çevreye duyarlı ve tasarımda öncü marka Bien Seramik’in yeni tasarımları kullanım açısından birçok alternatif sunuyor. Yapı sektörüne inovatif çözümler getiren markanın ürün gamı iç mekandan dış mekana, duvardan zemine birçok alanda kullanım özelliğine sahip. Farklı renk ve ebat seçenekleri, dayanıklılığı ve kolay temizlenme özelliği olan Bien’in ahşap ve doğal taş görünümlü serileri ile yazlıklarınızı, bahçelerinizi, teraslarınızı kendi zevkinize göre dekore etmeniz mümkün.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
İşte Bien’in yazlık mekanlarınız ve bahçeleriniz için önerdiği tasarımlarından bazıları: Chester Patchwork Bien’in Chester Patchwork serisi ile bahçelerinizde farklı bir tarz yaratabi-
Iron Wood ve Koru Teras, bahçe, iç ve dış cephe, veranda, balkon, cephe duvar dışında yaşam alanlarınızda da tercih edebileceğiniz Iron wood serisi mekanlarınızı özel kılacak şık ve sıcak bir ürün. Kies Rüzgârla dağılmış kum taneciklerinin doğal görüntüsünü bahçenize taşıyan Bien’in Kies serisi bej ve gri renklerde üretiliyor. Sırlı porselen olan seri 61x61cm ebatlarında ve kaymama özelliğine sahip. Quartz Gri, bej ve antrasit renklerinden olu-
şan Quartz serisi, sade mekanlar oluşturmak isteyenler için tasarlanmış kusursuz bir seçim. İlk Bien teknolojisi ile üretilmiş Bien’in 20 mm’lik karolarından olan Quartz dayanıklı olmasının yanı sıra zahmetsizce döşenebiliyor. Karolar yalnızca yere bırakılarak, yani kuru olarak uygulanabiliyor. Sardes Hem iç hem dış mekanda tercih edebileceğiniz Sardes mekanlarınıza sade bir o kadar da şık bir görünüm kazandıracak. Sevilla Bien Sevilla 3 boyutlu tasarımıyla mekanlarınıza sıcaklık ve zenginlik katan bir seri. Doğal taş görünümüyle bahçe, teras gibi açık alanların yanı sıra iç mekân dekorasyonunda da otantik bir çözüm sunuyor.
Kies
Sardes
Sevilla
Chester Patchwork
126
lirsiniz. Teras ve bahçeleriniz doğal taş görünümü bu seri ile çok eğlenceli ve sevimli hale getirebilirsiniz.
Quartz
Iron Wood
Koru
Bocchi ile Banyolarda Rüzgar İtalya’dan Esiyor
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
Hızla değişen dünyada gelişen farklı alışkanlıklar ve zevkler, banyolarda da kendisini gösteriyor. ‘’IL BAGNO PER TUTTI’’ (herkes için banyo) mottosuyla yola çıkan Bocchi; bu gelişmeleri ve trendleri yakından takip ederek, yeni yaşam tarzlarını benimseyip, renkli tasarımlarla ileri teknolojiyi birleştiriyor ve banyonuzun atmosferini değiştiriyor. Ünlü İtalyan tasarımcılar Claudia Danelon ve Federico Meroni tarafından Bocchi için tasarlanan Etna ve Fenice; şık, modern ve fonksiyonel çizgileri göz alıcı mekânlarla buluşturuyor.
128
Etna Serisi; Yıllardır seramiği aşkla şekillendirip farklı bir ruha büründüren Bocchi; hayatın pozitif enerjisini Etna’nın estetik tasarımıyla yeniden yorumlayarak birbirinden farklı banyolara mutluluğu yansıtıyor. ‘’İlk görüşte aşk’’ etkisi yaratmak amacı ile tasarlanan Etna serisi, hayatındaki farklılıkları banyosuna da yansıtmak isteyenler için ideal bir seçenek. 18 farklı renk seçeneği ve her mekâna uyabilen ölçüleriyle birbirinden farklı banyolar yaratmanıza olanak sağlayan Etna serisi, suyun yumuşak dokunuşunu banyosunda hissetmek isteyenlerin tercihi oluyor. Fenice Serisi Banyoları birer yaşam alanı olarak tasarlayan Bocchi, fark yaratan tasarımlarıyla banyo modasının öncülüğünü yapıyor. Bocchi, seramiğin gücünü suyun akışkanlığı ile buluşturarak banyolara tarzını yansıtmak isteyenlere ideal bir çözüm önerisi sunuyor. Fenice serisi, anka kuşundan ilham alınarak tasarlanmıştır. Yunan mitolojisinde, anka kuşu (İtalyanca “Fenice”) öleceği zaman, bir tür ateş olup kendi kendini yakan ve kendi küllerinden yeniden doğan, ölümsüz bir kuştur. Seriye Fenice ismi de; ikonik ve zamansız tarzı ile geleneksel vitrifiye tasarımlarının küllerinden doğan yenilikçi formu nedeniyle verilmiştir. Fenice, cesur bir karaktere feminen bir dokunuşun etkisini yansıtan tasarımları ile kullanıcılara banyoları için yeni ilhamlar veriyor.
Bocchı Teknolojisi İle Gelen Temizlik Hijyen konusunda bilinenlerin çok üstünde bir anlayışla kullanıcılarının karşısına çıkan Bocchi; kirlenmelere ve mikrop oluşumlarına karşı yepyeni bir teknoloji sunuyor. Türkiye’de bir ilk olan sıfır pürüz teknolojisi, sırlı porselenlerin kir ile temas eden yüzeylerindeki lekeleri ve kireçlenmeleri en aza indiriyor. Clean Plus+ teknolojisi ise banyolarda temizliği kolay hale getirirken maksimum düzeyde hijyen sağlıyor. Evler ve genel kullanım alanlarındaki lavabolara ve klozetlere uygulanacak bu teknoloji ile Bocchi, hem daha şık ve temiz hem de daha sağlıklı banyolar sunuyor. Bocchi, küresel ısınmanın beraberinde getirdiği kullanılabilir su kaynaklarının azalması sorunuyla mücadeleye katkı sağlamak için ‘Çevre Dostu Klozet’i ile de 4 kişilik bir ailenin yılda tam 30,000 litreden fazla su tasarruf etmesine katkıda bulunuyor.
Fenice
Etna
Etna
Creavit Antik Serisi ile Banyolarda Klasik Esintiler Havalar güzelleşirken, güneş içimizi ısıtmaya başlamış ve doğa uyanmışken evlerimizdeki değişim ve yenilenme istediği de yavaştan başladı...
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
Creavit 2016 senesinde ürün portföyüne dahil ettiği yeni tasarımı Antik serisi ile banyolarda klasik esintiler estirirken, baharın coşkusunu ve tazeliğini banyolara taşıyor. Antik, altın desenli beyaz banyo dolabı takımı ve Antik, siyah beyaz banyo dolabı takımı banyolara klasik çizgide iki farklı tasarım sunuyor. Yeni bir güne yepyeni bir başlangıç sloganı ile bu yıla başlayan Creavit, kullanıcılara banyolarda her sabah yenilenme ve tazelenme hissi yaratan ürünlerini sizlerle buluşturmaya devam ediyor. Klasik tasarımları seven kullanıcılara yönelik özel tasarlanan Antik banyo takımları farklı dekorasyon olanakları ile kusursuz estetik sunarken, MDF üzerine lake özelliğiyle uzun ömürlü kullanım olanağı sağlıyor. Antik banyo serisinin boy dolabı özelliğinin de bulunması banyolarda organizasyonu kolaylaştırıyor. Bahara ve yeni bir güne yepyeni bir başlangıç demek için Creavit Antik serisi sizleri bekliyor.
Creavit Arya; Dar Alanlara Modern ve Kullanışlı Çözümler Endüstri devriminin izlerini 19. yüzyılın değişen yaşam tarzında arayan Creavit tasarım ekibi, geçmişi günümüzün modern yaşam koşulları ile harmanlayıp Arya lavabo modülünü tasarladı. Dar alanlara modern ve kullanışlı çözümler getiren Arya tasarımı, alandan tasarruf ederken, estetik ve fonksiyonellikten feragat etmek istemeyen kullanıcılardan alkış topladı. Paslanmaz çelikten üretilen Arya banyo modülü raf özelliği ile “her şey gözümün önünde olsun” diye düşünen kullanıcılar için farklı bir düzenleme olanağı sunmaktadır. Modülde bulunan entegre havluluk dar alanlarda ekstra havluluk aksesuarlarına gereksinimi ortadan kaldırmaktadır. Lavabo modülü üzerinde bulunan estetik ızgaralar geniş yer kaplayan tezgahlara olan gereksinimi azaltmaktadır. Sabunluk görevi gören ızgaralar katı sabun kullanımı için banyolarda fazladan yer kaplayan sabunlukları banyo kültüründen çıkartmaya adayken, kişisel malzemelerin koyulabileceği mini bir tezgah olarak da işlev görmektedir. Banyolara ferahlık ve estetik getirmek için farkını ortaya koyan Creavit’in Arya lavabo modülü fonksiyonelliğiyle de beğeni toplamaktadır.
130
w w w.
p
r o u p. c a re x g
om.tr
Kristalize Teknolojisi
Kristalize Beton Su Geçirimsizlik Katkısı • • • •
Yüksek hidrostatik basınç dayanımı (20 bar ve üzeri) Kimyasal saldırılara direnir (PH3-II) Betonu ömrü boyunca korur Sıfır uçucu organik bileşik (VOC)
Daikin’den En Sıcak Yaza, En Ekonomik Çözüm: N Serisi Klimalar
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
Daikin, tüketici ve çevre dostu ürünlerini Türkiye’de tüketiciyle buluşturmaya devam ediyor. Kullanıcılarının farklı ihtiyaç ve beklentilerine geniş ürün gamı ile çözüm sunan Daikin, en yeni klima serisi olarak N Serisi’ni satışa sundu. Kullanıcı konforunun yanı sıra yüksek verimlilik ve tasarruf oranları ile bütçesini de düşünen Daikin, üstün performans ve fiyat avantajına sahip N Serisi ile tüm beklentileri karşılıyor.
132
Avrupa’daki yeni Sezonsal Verimlilik enerji yönetmeliklerine göre geliştirilmiş yeni bir inverter klima olan N Serisi, farklı iklim ve ortam koşullarında yüksek enerji tasarrufu ve kullanım konforunu düşük işletme maliyeti ile birlikte sunuyor. Yeni Daikin N Serisi tüm seride ısıtma ve soğutmada A+ sezonsal enerji verimliliğine sahip ve non-inventer
klimalara oranla yüzde 50’ye varan tasarruf sağlıyor. Sıcak yaz günlerinde olduğu kadar her mevsim kullanıcısının yanında olan tüketici ve çevre dostu Daikin, N Serisi klimalar ile 4 mevsim kesintisiz iklimlendirme konforu sunuyor. Daikin markalı tüm inverter klimalar gibi en yüksek performansı, gereken en az enerji düzeyi ile yakalayan N serisi klimalar, her iklimde ideal ortam şartlarını oluşturuyor. Inverter teknolojisi sayesinde ne zaman çalışması, ne zaman durması gerektiğini kendi anlayan N Serisi klimalar, ‘Güçlü Modu, Konforlu Uyku Modu, Dikey Otomatik Salınım ve Zamanlayıcı’ gibi özellikleriyle iklimlendirme konforunu üst seviyeye çıkarıyor. N Serisi klimaların Güçlü Modu; kumanda üzerinden aktive edildikten sonra 20 dakika boyunca soğutma ya da ısıtma
performansını maksimuma çıkarıp istenen sıcaklığa hızlıca ulaşılmasını sağlarken, Konforlu Uyku Modu ise; aktive edildikten sonra aşırı soğumayı veya aşırı ısınmayı önleyerek hem konfor hem de enerji tasarrufu sağlıyor. N Serisi ayrıca Dikey Otomatik Salınım modu ile iç ünitenin yatay kanatları otomatik olarak aşağı yukarı salınım yaparak havanın oda içinde homojen dağılımına yardımcı oluyor. Zamanlayıcı modu da unutulmayan N Serisi klimalar, soğutmayı veya ısıtmayı 24 saatlik bir süre içerisinde herhangi bir zaman başlatacak/bitirecek şekilde ayarlayabiliyor.
DemirDöküm, Yeni Nesil Salon Tipi Klimasıyla Sıcak Yaz Günlerini Serinletecek
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
DemirDöküm, salon tipi klima alanında yenilikçi teknolojilere sahip A 450 F’yi tüketicilerin beğenisine sundu. Yüksek ısıtma ve soğutma kapasitesiyle, geniş mekânlarda yaşam kalitesini artırmak için geliştirilen ürün, sahip olduğu yenilikçi teknolojilerle ev, ofis, mağaza ve restoranlarda nefes aldıracak.
134
Değişken mevsim şartlarında hayatı kolaylaştırmayı vadeden A 450 F, kavurucu yaz sıcaklarında ‘Jet Cool’, soğuk kış günlerinde ise ‘Hot Start’ fonksiyonu ile modern hayatın hızlı temposuna uyum sağlıyor. Yüksek enerji verimliliğiyle de ön plana çıkan ürün, kullanıcısının önceden belirlediği oda sıcaklığı mekânın her noktasına ulaştıktan sonra, düşük güçle çalışmaya başlıyor ve kabarık faturaların önüne geçiyor. Yaşam Kalitesini Artırıyor DemirDöküm A 450 F salon tipi klima, program saati özelliği sayesinde, istenen saatler arasında çalışmak üzere ayarlanarak pratik bir kullanım sağlıyor. ‘Auto Restart’ özelliğiyle ise elektrik kesintilerinden sonra otomatik olarak kesinti öncesi konumunda çalışmaya
başlıyor ve tatsız sürprizlere izin vermiyor. Elektrikli ek rezistans özelliği ile aşırı soğuk iklim şartlarında ısıtma performansını artıran A 450 F, Hot Start fonksiyonu (Sıcak Kalkış) ile ısıtmaya alındığında iç ünitesinde bulunan buharlaştırıcı sayesinde istenilen sıcaklığa ulaşmadan ortama hava üflemiyor. Bu sayede konforlu bir iklimlendirme ortamı yaratılıyor. Isıtma ve soğutma performansının yanı sıra düşük ses düzeyi ile de kaliteli ve konforlu ortamı destekleyen DemirDöküm A 450 F salon tipi klimanın öne çıkan özellikleri ise şöyle; Geniş mekânlar için en ideal çözüm sunuyor. 52 desibel iç ünite, 59 desibel dış ünite ses düzeyi ile sessiz çalışma sağlıyor. Isıtma Etkinlik Katsayısı (COP) ve Soğutma Etkinlik Katsayısı (EER) ile kullanıcısına verimli ısıtma ya da soğutmayı düşük enerji tüketimi ile gerçekleştiriyor. Jet Cool ve Hot Start gibi ek fonksiyonları ile yüksek konfor sunuyor. Ek rezistans özelliği ile artırılmış performans sağlıyor.
Fixa Polyform Steel Çelik, Tünel Kalıp Ayırıcı Fixa Yapı Kimyasalları ürün gamında yer alan çeşitli kalıp ayırıcıdan biri olan ‘Polyform Steel Çelik, Tünel Kalıp Ayırıcı’ betonda düzgün ve lekesiz yüzey kazandıran, buhar kürüne dayanıklı, yüksek nitelikli ve kullanıma hazır bir kalıp ayırıcıdır. Geniş yüzeyli beton kalıplarda etkin sonuç alınması amacı ile geliştirilmiştir. Fixa Polyform Steel Çelik, Tünel Kalıp için özellikle buhar kürü uygulanan ve ısıtılan tünel-çelik kalıp sistemlerinde önerilecek yüksek kalitede bir kalıp ayırıcıdır. Emiciliği düşük, pürüzsüz kalıplarda kullanılabileceği gibi, plywood kalıp sistemlerinde, polyester kalıp sistemlerinde, prekast, kayar kalıp yüzeylerinde, detaylı ve geniş
yüzeyli beton kalıplarda kullanımı uygun bir malzemedir. Fixa Polyform Steel Çelik, Tünel Kalıp Ayırıcı kullanımı ile kalıp kolay ve hızlı bir şekilde sökülür. Kalıp maliyeti ve işçiliği önemli ölçüde azalır. Kalıbın verimlilik ve kullanım ömrü uzar. Beton yüzeyindeki hava kabarcıklarını azaltarak, düzgün ve lekesiz beton elde edilmesini sağlar. Ayrıca kalıpların tekrar kullanımında temizlik gereksinimini alt düzeye indirir. Solvent içermeyen Fixa Polyform Steel Çelik, Tünel Kalıp Ayırıcı kullanıma hazır olup, seyreltilmeden direkt uygulanır. Çelik kalıplarda paslanmayı engelleyerek, korozyonu da önler.
Duravit’ten Banyolarda Yeni Bir Trend: Eyecatcher
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
Bir odaya girdiğimizde otomatik olarak daha belirgin biçimde göz alıcı olan nesnelere odaklanırız. Şekil, renk, ışık, yüzey ve malzeme açısından ister büyük ister küçük olsun dikkat çekici nesneleri olan büyüleyici banyo elemanları her zaman dikkat çeker ve aslında açık yenilikçi birer ifade biçimidirler. Göz alıcı renkli ön yüzey seramikleri, bağımsız küvetler ve küçük aksesuarları gibi göz alıcı unsurları ortaya çıkarma imkânları oldukça çeşitlidir.
136
Renkli ön yüz L-Cube dolap ünitesinin yeşil renkli ön cephe yüzeyi boş alanları değerlendiren tasarım konseptini tanımlar. Yaşamı, doğa ve sağlık ile ilişkilendirdiğimizden, yeşil tonlar yatıştırıcı ve rahatlatıcı bir etki verir. 30 farklı L-Cube yüzeyi renk seçiminde neredeyse sınırsız bir özgürlük sağlar. Duvar panosu, dolap ünitesi ya da uzun dolaplar ile L-Cube modellerinin çeşitliliği bireysel vurgular yaratmaya yardımcı olur. Bej, beyaz ve gri tonlardaki zarif duvar renkleri mobilyaların hatlarını belirginleştirerek görünümlerini ön plana çıkarır. Eyecatcher küvet Cesurca şekillendirilen Cape Cod küvetler kendilerine has bir ifadeye sahip
oldukları için gizlenmesi gerekmez. Tek parça gibi görünen şekilleri doğrusal alan konsepti ile tezat oluşturur. Ancak, Durasolid A’nın mat görünümü ve verdiği hissin sakinleştirici ve rahatlatıcı bir etkisi vardır. Renkli bir duvar ve bunun aksine basit renk düzeni kendiliğinden nesnenin tek taş tasarımına dikkat çeker. Usta işi bir lavabo Starck serisinin ME modelinin ikili lavabosu banyoda göz alıcı bir odak noktası oluşturur. 130 cm’lik genişliğe ve konforlu ve derin bir iç çanağa sahip olmasının yanı sıra filigran kenarı lavaboya zarafet ve yumuşak bir dokunuş kazandırır. Bu üniteyi L-Cube dolap ünitesi ile kombine ederek oldukça yüksek bir konfora ve depolama alanına sahip olabilirsiniz. Bu bir kombinezon! Yeni keşfedilen c-bonded yöntemi ile lavabo kaynak uygulanmasına gerek olmaksızın mobilyaya yapıştırılır. Darling New ve L-Cube modelleriyle gerçekleştirilen ilk denemeler beklentileri geride bırakmıştır. L-Cube dolap ünitesi ve patentli özel DuraCeram® seramikleri neredeyse kusursuz biçimde birleştirilmiş bir üniteyi oluşturur. Dirençli seramikler
üzerindeki geniş yüzey alanları kullanım esnasında oldukça yüksek bir konfor sağlar. Bu tamamen yeni görünüm lavaboyu banyonun odak noktası haline getirir. Bir ayna Aynalar günlük hayatımızın neredeyse vazgeçilmez öğeleridir. Aynalar gerçek birer gösteriş öğesi olduğundan, aynaları daha yavan hale getirmeye ya da genel boş alan konsepti içerisinde daha değersiz bir rol vermeye gerek yoktur. L-Cube aynalar çevresel 480 LUX LED yansımaz ışık çerçeveleri ile duvar içerisine yerleştirilmiş ya da duvara monte edilmiş olmasına bakılmaksızın göze çarpan, kusursuz bir görünüm sağlar. Farklı bir çok genişlik seçeneği kurulumda da büyük bir esneklik sağlar. Küçük eşyalar - büyük ifadeler Tekstil ürünleri, duvar panoları ya da ışıklar gibi ev aksesuarları banyoyu etkileyici bir yaşam alanına dönüştürür. Bilinçli olarak yerleştirildiklerinde, odaya çarpıcı bir özellik kazandırır. Gri fayanslar, beyaz seramikler ve düz duvar boyaları kendini teşhir eden bu küçük elemanlar için ideal bir sahne oluşturur ve en iyi performansı sunmalarına yardımcı olur.
Ege Seramik Alla Turca Serisi ile Geçmişin İzlerini Bugünün Mekanlarına Taşıyor Ege Seramik ‘’Kusursuz Güzellik’’ mottosu ile çıktığı yolda, Alla Turca serisi ile tarihimizin zengin izlerini bugünün mekanlarına taşıyor. Son dönem mimarisinde, yaşam alanlarının büyüklük açısından imkan elverdiği ölçüde hamam konseptli banyoların da eklendiğini görüyoruz. Özellikle bu alanlarda tarihin izlerini taşıyan, çini desenli ürünler dekorasyonun baş aktörleri olarak yerini buluyor.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
Özgününe uygun şekilde tasarlanan çini desenli ürünler, mermer dokulu ürünlerle birlikte kombinlendiğinde, tarihi kültürümüzü yansıtan zengin atmosferler ortaya çıkıyor. 25x75 ebatlarındaki Ege Seramik Alla Turca Serisi içinde, farklı desen alternatifleri olduğu gibi, aynı mekanda birlikte kombinlenebilecek, farklı dekor alternatifleri de sunuyor. Ürünler banyolarda, mutfaklarda kullanılabilirken, yatak odası, salon, koridor gibi kullanım alanlarında, özel dekor duvarları yaratmaya da imkan sağlıyor. Alla Turca serisinin ürün yüzeylerindeki, altın efektli aplikasyonlar, Ege Seramik dekorlarında kullanılmaya başlanan en yeni dijital dekor teknolojisinin de en güzel örneği olarak karşımıza çıkıyor.
138
Kusursuz Yüzeyler içi Franke Solid Surface
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
Eviye, armatür ve ankastre cihazda uzmanlığını kanıtlamış Franke 100 yılı aşkın tecrübesi ile fark yaratan tasarımlar ve ürün grupları sunmaya devam ediyor. Franke’nin kusursuz hizmet anlayışı ile sunulan Solid Surface doğal görünümü ile mutfak, banyo, ofis, sağlık kuruluşları, otel, cafe-restaurant gibi pek çok profesyonel ya da dekorasyon gerektiren alanda yüzeylere hayalleri yansıtıyor.
140
Mutfak ve banyolar dışında hijyen ve uzun ömürlü kullanımın ön plana çıktığı kamusal alanlarda yumuşak geçişler yapılmasına imkan veren yapı özelliği sayesinde güvenli tasarımlar üretilmesine imkan sağlayan Franke Solid Surface özellikle hastane ve okul gibi hijyenin üst seviyede olması gereken alanlarda antibakteriyel özelliği ile tasarımın yanında insan odaklı faydalarda içeriyor. Franke Solid Surface’in ısıtılarak şekil alan esnek ve doğal yapısı, zengin renk çeşitliliği ile birleşerek seçim özgürlüğü sunarken sahip olduğu kullanım avantajları da ön plana çıkıyor. Dayanıklılık ve Uzun Ömürlü Kullanım Franke Solid Surface tezgahlar, doğal
mineraller ve akriliğin birleşmesi ile oluşan güçlü yapısı sayesinde uzun ömürlü kullanım sunuyor. Yenilenebilir özelliği sayesinde oluşan küçük çizikler sünger ile ovularak kolaylıkla giderilebiliyor. Hijyenik Kullanım Bakteri, küf ve leke oluşumuna izin vermeyen gözeneksiz yapısı ve kolay bakımı ile Franke Solid Surface sadece mutfak ve banyolar için değil, kamusal alanlar, sağlık kuruluşları ve okullar içinde ideal kullanım alanları yaratıyor. Ek Yeri Göstermeyen Yapı Bir kaç farklı levhadan ek yeri belli olmayacak şekilde birleştirilebilen Franke Solid Surface akrilik yüzeyler estetik kıvrımlar yaratarak mutfaklara sonsuz bir kartelada tasarım seçeneği sunuyor. Kişiye Özel Üretim Yerinde, lazer sistem ile ölçü alınıp, ısı ile şekillenerek oluşturulan, Franke Solid Surface tezgahlar, istenilen renk, tasarım ve modelde tamamıyla kişiye özel olarak üretiliyor. 54 Renk alternatifi Tek renk, taneli renk, saydam renk par-
çalı ve karışık renk olmak üzere farklı görünümlere sahip renk gruplarına ait 54 renk seçeneği ile Franke Solid Surface hem kişisel hem de profesyonel tüm alanlarda sunduğu alternatifler ile renkli yüzeyler yaratıyor. Yeni Marble Look koleksiyonu Renk alternatiflerine eklediği yeni 7 farklı mermer görünümlü seçeneği ile mekanlara özgün bir alternatif sunan Franke Solid Surface eşsiz tasarımlar yaratmaya devam ediyor. Hijyenik ve dayanıklı yapısı ile yüzeylerde kullanım kolaylığı sağlamasının yanında kolay temizlenmesi ile de dikkat çeken Franke Solid Surface ailesinin yeni koleksiyonu “Marble Look” hem klasik hem de modern tasarımın vazgeçilmez bütünleyicisi olarak evlerde, ofis ve tasarımın olduğu tüm mekanlarda kullanıcılarına dikkat çekici bir estetik sunuyor.
Dış Mekanların Yeni Gözdesi: Graniser Duncan Koleksiyonlarında doğallığı ve doğal renkleri öne çıkaran Graniser Seramik, özellikle dış mekanlar için tasarladığı Duncan serisi ile görsel farkındalık yaratıyor. Bej, açık gri, koyu gri, beyaz ve kahve renklerde üretilen Duncan serisi, beş çeşit renk seçeneğiyle her türlü dış mekan dekorasyonu ile yüksek uyum sağlamayı başarıyor.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
Mekanlara tek renk dekore edilebildiği gibi farklı renklerin kombinasyonuyla kişiye özel kompozisyonlar oluşturmaya da imkan veren Duncan serisi, şık ve çekici görünümüyle güçlü bir görsel algı yaratmayı başarıyor. Çimde demonte olarak kullanılabilen Duncan serisi, uygulama açısından kolaylık da sağlıyor. Görsel çekiciliği ile öne çıkan Duncan serisi, dış mekanlara uygun olarak 60x60 cm ebatlarına ve dayanıklı olması için 20 mm kalınlığına sahip bulunuyor. Uzun yıllar güvenle kullanılabilecek
limanı, istasyon, park, yeraltı geçidi gibi dayanıklılık gerektiren alanlar için ideal bir seçim olarak öne çıkıyor.
Ideal Standard’dan Banyolara Yalın Bir Dokunuş “Vito” Günden güne gelişen tasarım anlayışı, evin en kişisel alanlarından olan banyolara da ilham kaynağı oluyor. Modernizm, estetik, şıklık, fonksiyonellik gibi kavramlar ise günümüz banyolarının olmazsa olmazları arasında yerini alıyor. Ideal Standard’ın net ve estetik çizgileri mükemmel bir denge ile yorumlayarak hayata geçirdiği Vito Banyo Dolapları, modern tasarımı ve fonksiyonel yapısıyla da konforlu bir banyo deneyimi yaşatıyor. Vito Banyo Dolapları, estetik anlayışınıza hitap ederek her banyoya uyum sağlıyor. Geniş depolama imkanı sunan ve yavaş kapanan dolapları ile banyolara düzen getiren Vito, gizli kulp sistemiyle de şık bir tasarım sergiliyor. Vito, beyaz ve marbella kiraz renk seçenekleriyle de modern zamanların havasını banyolara taşıyor. 101 cm, 86 cm, 65 cm boyutlarındaki Vito Lavabo ise her ebattaki banyolar için farklı alternatifleri beraberinde sunuyor.
142
bir ürün olan Duncan serisi; teras, balkon, çatı, güneşlenme alanları, veranda, sahil, plaj, yüzme havuzu, metro, hava-
Isvea’dan İhtişamıyla Göz Kamaştıran Bir Tasarım: “Azur” ISVEA, Azur ile banyolardaki hayal gücünün sınırlarını zorluyor. İhtişamlı tasarımıyla dikkat çeken Azur lavabolar, sütun ayaklı ve tezgah üstü seçenekleriyle tüm banyolar için şıklığın kapısını aralıyor.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
Beyaz, altın-beyaz, bronz-beyaz, bronzfildişi, bronz-siyah, beyaz-siyah olmak üzere birbirinden özgün kombinlerle tasarlanan Azur sütun ayaklı lavabolar, ikonik tasarımıyla da modern hayatın ambiyansını banyolara taşıyor. Azur tezgah üstü lavabolar ise beyaz, altın ve bronz renk alternatifleriyle farklı zevklere hitap edebilecek tasarımları kullanıcıların beğenisine sunuyor.
144
Sharp&Slim teknolojisiyle üretilen lavabolar bu seride! Azur serisine ait lavabolar, Sharp&Slim teknolojisi ile üretilen ultra ince kenar özelliğine sahip. Geliştirdiği teknolojilerle farkını her defasında ortaya koyan İtalyan ISVEA, Sharp&Slim teknolojisiyle daha önce üretilemeyen incelikte seramik tasarımlar sunarak seramiğe en narin şekli veriyor. Teknoloji ve tasarımın mükemmel senteziyle hayat bulan Azur lavabolar, estetik görünümüyle de banyolardaki şıklığı tamamlıyor.
Isvea Sott’Aqua ile Tek Seride Onlarca Farklı Seçenek Ödüllü tasarım stüdyosu Nativita Design Studios ve ödüllü tasarımcı Sevil Acar’ın imzasını taşıyan Sott’Aqua Serisi, İtalyanca’da su altı dünyası anlamına geliyor. Tasarım sürecinde su altı dünyasının sonsuz zenginliği, gizemi ve dinginliğinden esinlenilen seri, ilhamını doğadan ve sudan alıyor. Denizaltı canlılarının yumuşak, akıcı, huzur veren formlarının banyolarda hayat bulmasını sağlayan Sott’Aqua’da Soffice ve Marino olmak üzere birçok farklı kombinasyon seçeneği sunan 2 farklı model banyo mobilyası bulunuyor. Lavabolarda da çok farklı model ve ebatlarda alternatifleri bulunan serinin, banyolara farklı bir hava katacak, monoblok seçeneği de mevcut.
Sharp & Slim Özelliği Sott’Aqua serisine ait lavabolar, Sharp&Slim teknolojisi ile üretilen ultra ince kenar özelliğine sahip. Geliştirdiği teknolojilerle farkını her defasında ortaya koyan İtalyan ISVEA, Sharp&Slim teknolojisiyle daha önce üretilemeyen incelikte seramik tasarımlar sunarak seramiğe en narin şekli veriyor. Teknoloji ve tasarımın mükemmel senteziyle hayat bulan Sott’Aqua serisi lavabolar, incecik kenarları ve akıcı hatlarıyla banyoları eşsiz bir görünüme kavuşturuyor.
Ödüllü Seri Sott’Aqua Serisi, tasarım dünyasının en önemli ve prestijli yarışmaları arasında yer alan A’Design Award ve Red Dot Design ödüllerine sahip ürünleri içeriyor.
İntema Mutfak ile Yaratıcılığınızı Estetikle Birleştirin İdeal mutfak yaşamını uzmanlıkla tasarlayan İntema Mutfak, kısıtlı alanlara en uygun çözümleri başarıyla uygulayarak mutfakları 5 haftada fonksiyonellik ve yaratıcılıkla buluşturuyor.
İzocamflex, iklimlendirme, ısıtma ve soğutma sistemlerinin ısı ve yoğuşma kontrolü yalıtımında kullanılmak amacı ile üretiliyor. Elastomerik kauçuk esaslı bir ürün olan İzocamflex; kapalı gözenekli düzgün hücre yapısına sahip olup, levha şeklinde kaplamasız, alüminyum folyo kaplı ve kendinden yapışkanlı olarak üç farklı tipte sunulmaktadır. 6 – 160 mm çapındaki boruların yalıtımı için üretilen İzocamflex Prefabrik Boru ise kaplamasızdır. Kapalı gözenekli olması sayesinde içinden su buharının geçmesine yüksek direnç gösteren ve yoğuşma kontrolünde kalınlıkla birlikte çok önemli bir diğer parametre olan İzocamflex’in su buharı difüzyon direnç katsayısı da diğer yalıtım malzemelerine kıyasla çok yüksektir. m(mü) ile gösterilen su buharı difüzyon direnç katsayısı 7000’den büyüktür. Su buharı geçişine karşı göstermiş olduğu direnç sayesinde yoğuşmayı engelleme özelliği bulunan İzocamflex, düşük ısı iletim katsayısı ile etkin ısı yalıtımı da sağlar.
Esnek bir yapıya sahip olan İzocamflex; boru, tank, depo, havalandırma kanalları gibi soğutma sisteminin bütün elemanlarında ısı ve yoğuşmaya karşı yalıtım malzemesi olarak kullanılabilir. İzocamflex’in kullanımı sırasında yalıtım yapılacak yüzey ile kauçuk iç yüzeyinin tam oturmasına dikkat etmek gerekiyor. Ek yerlerinin de sızdırmazlığı sağlayacak şekilde yapıştırılıyor. Uygulamanın delinmeye ve yırtılmaya karşı korunması büyük önem taşıyor. Güneş ışığına maruz uygulamalarda, UV etkisine karşı mutlaka koruyucu ceket veya koruyucu boya kullanımı öneriliyor. Ayrıca açık hava uygulamalarının en fazla 5 gün içerisinde kaplanması gerekiyor. Ortam şartları dikkatle değerlendirilip, malzeme seçiminin ve kalınlık hesabının dikkatle yapılması ise önem gerektiriyor.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
İklimlendirme Sistemlerinin Dostu İzocamflex
Ürünler
Fonksiyonelliği etkili bir tasarım ile birleştiren, doğayı evin kalbi olan mutfağa taşıyan İntema, 8 m2’lik mutfak alanlarında dahi hayallerinizdeki mutfağa 5 hafta gibi kısa bir sürede ulaşmanızı sağlıyor. 6 farklı malzeme ve 40 renk seçeneğiyle tüketiciyle buluşan İntema, renk, kulp ve aksesuar kombinasyonları ile 180’den fazla çözümü İntema Mutfak mağazalarında mutfak aşıklarının beğenisine sunuyor.
İzocamflex, sahip olduğu özellikleri ile daha çok soğutma sistemlerinde kullanılır. Soğutma sistemlerinde soğuk akışkanın ısı kazanıp sıcaklığının yükselmesini engellerken, boruların ya da ekipmanların üzerinde yoğuşma olmasını önler, korozyon gibi oluşabilecek zararlara sebebiyet vermez.
145
Kale, ‘Mantostone’ ile Mantolama Sistemini %25 Hafifletiyor Kale’nin geliştirdiği taşyünü levhası hafif yapıştırma ve sıva harcı Mantostone, daha hafif, kolay uygulama ve uzun ömürlü mantolama imkanı sağlıyor. Mantostone, yüzde 40 daha hafif ve daha düşük su emme özelliği ile Türkiye’de bir ilk olma özelliğini taşıyor. Yüksek esneklik ve tutunma gücüne sahip, nefes alabilen, hava koşullarına, suya ve darbelere karşı dayanıklılığıyla farklılık yaratan Mantostone; uygulamada sağladığı kolaylıklarla da yapıştırma ve sıva harcı olarak sektöre yenilik getiriyor. Mantostone; sahip olduğu yapıştırma + sıva metrekarede 5,5 - 6 kg tüketim değeriyle, standart yapıştırıcı ve sıva tüketimi metrekarede 10 kg olan standart harçlara göre, yüzde 40 daha az yapıştırıcı ve sıva harcı kullanma imkanı sunuyor. Taşyünü ısı yalıtım levhası ile yapılan standart mantolamanın ağırlığı metrekarede 17,5 kg’lara çıkarken; Mantostone, bu ağırlığı metrekarede 13,1 kg’a çekip, binaya metrekarede binecek yükün, yüzde 25 daha hafif uygulanmasını sağlıyor.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
Mantostone’un standart yapıştırıcı ve sıvalara göre çok daha kolay ve hızlı uygulama kolaylığı sayesinde, taşyünü levhalar ile daha sağlam, dayanıklı ve uzun ömürlü mantolama yapılıyor. Montostone, daha az tüketim sağlamasının yanı sıra nakliye açısından da avantajlı olmasından dolayı çevreye de katkıda bulunuyor.
Kalekim ‘Ultratech’ Yapıştırma Harcı ile Yapılarda Hızlı ve Mükemmel Sonuç Kalekim, seramik uygulamaları ürün grubunda yer alan, çimento esaslı, 3 saat içinde ekstra hızlı priz alarak derz dolgu işlemine imkan sağlayan yapıştırma harcı Ultratech, yenilikçi uygulama özellikleriyle yapı sektöründe önemli bir ihtiyaca cevap veriyor. Her türlü iklim koşullarına dayanıklı Ultratech; yüksek yapışma gücü, ekstra hızlı priz alma, esneklik özelliği sayesinde ani ısı değişimleri nedeniyle oluşan yüzey gerilimlerine ve her türlü iklim koşullarına dayanıklılık, düşey yüzey uygulamalarında kayma yapmayan, uzun çalışma süresine sahip olmak gibi temel özelliklerinden dolayı tüketici ve profesyonellerden büyük ilgi görüyor. Hızlı uygulama, ideal kullanım Özellikle dış mekanlarda büyük ebatlı seramik, granit, porselen seramik, mermer gibi kaplama malzemelerinin yapıştırılmasında kullanılan Ultratech, 2-3 saat sonra derz dolgu işlemine imkan tanıyarak bir gün içinde trafiğe açılması gereken mekanlar için ideal bir kullanım sunuyor. S2 sınıfı yüksek esnekliği sayesinde ani ısı değişimlerinin ve alışve-
146
riş merkezleri, hastane, okul gibi yayayük trafiğinin fazla olduğu mekanlarda yoğun olarak tercih ediliyor. İç ve dış mekanlarda, seramik, porselen seramik, doğal taş, traverten, dekoratif tuğla, granit, klinker, kotto gibi kaplama malzemelerinin yanı sıra, arkası cam elyaf takviyeli ince seramiklerin ve granitlerin döşenmesinde mükemmel sonuç
veriyor. Ultratech, dünyanın en ince ve en büyük boyutlu seramiklerinden Kalesinterflex (3 ve 5 milimetre inceliğinde) ürünlerinin yer ve duvar uygulamalarında kullanılıyor. Ayrıca binaların dış cephelerine 30 metre yüksekliğe kadar seramik, granit, porselen seramik, mermer gibi kaplama malzemelerinin beton, sıva, şap gibi yüzeyler üzerine güvenle yapıştırılmasında kullanılıyor.
Mas Pompa‘dan Yine Türkiye’de Bir İlk: Manyetik Kaplinli Salmastrasız Pompa Mas Pompa NM m-Drive Serisi ismini verdiği Manyetik Kaplinli Salmastrasız Pompasını ISK SODEX 2016 Fuarında müşterilerinin beğenisine sundu. Nedir? Magnetik Kaplinli Pompa Motorun Dönme momentini magnetik esaslara göre çalışan bir kaplin üzerinden alan, salmastrasız ve tam kapalı olarak çalışan bir santrifüj pompadır.
1,1 kW – 15 kW arası güç ve 1500 -3000 d/d aralıklarında kullanılabilir. Gövde ve çark malzemesi kır dökme demirden, paslanmaza ve Duplex çelik malzemeye kadar seçilebilir. Manyetik Kaplinli Pompaların Avantajları Sıfır sızdırmazlık Yüksek sıcak akışkan iletimi Tehlikeli Akışkan İletimi Sektörel Bazda Yüksek Verim Düşük emisyon Daha güvenilir çalışma ortamı Daha az bakım maliyetleri Daha kompakt yapı NM mDrive Teknik Özellikler Salmastrasız pompadır.
Sıfır sızdırmazlık ile yüksek güvenilirlik sağlanmıştır.
Etan Tetraklorür
Sektörel bazda yüksek verim sağlamaktadır.
Freon 113
Sinterlenmiş Silisyum Karbür yataklar ile güvenli ve hatta kuru ortamda çalışabilmektedir.
Gliserol
Yüksek performanslı kalıcı mıknatıslarla (Neodiyum veya Samaryum Kobalt) güvenli güç iletimi ve kompakt yapı sağlanmıştır. Ferromanyetik olmayan kaplin muhafazası (Paslanmaz çelik veya Peek plastik) ile manyetik kayıplar ve ısınmalar engellenmiştir. NM mDrive serisi pompalarla basılabilen akışkan örnekleri Alüminyum Klorür (% 10) Amonyum Sülfat (% 30) Anilin Antimon Klorür (% 10) Bakır Sülfat
Korozif, patlayıcı, yanıcı, zehirleyici, değerli ve uçucu akışkanların iletiminde kullanılabilmektedir.
Balık Yağı
Yüksek sıcaklıktaki akışkanların (300°C e kadar) iletiminde kullanılabilmektedir.
Borik Asit
Salmastralı pompalara göre düşük bakım maliyeti ve düşük hayat boyu maliyeti sağlamaktadır.
Çinko Tetraklorür
Baryum Klorür Benzin Civa Diklorür Çinko Klorür Demir Triklorür Dietilen Glikol
Formaldehid (% 30) Furfural Gümüş Nitrat Hekzan Hidrojen Peroxid (% 10) Hintyağı Isopropanol Alkol Kalsiyum Klorür Keten Tohumu Yağı Kolza Yağı Krezol Kromik Asit Kükürt Dioksit Magnezyum Klorür Motorin
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Tam tersi olarak, akışkan çok saf ve dışarıdan asla bir yabancı maddenin karışmasını istemeyeceğiniz bir madde ise…
Ürünler
Nerede Kullanılır? Eğer basmayı düşündüğünüz akışkan çok zehirli, tehlikeli madde sınıfına giren bir akışkan ise
Nikel Klorür Parafin Yağı Potasyum Permanganat (% 10) Potasyum Siyanür Silikon Yağı Sirke Sitrik Asit Sodyum Karbonat (% 10) Sodyum Klorür (% 25) Sodyum Nitrat Sodyum Siyanür Tricresil Fosfat
147
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
Kelebek Natura&Varuna ile Tarzınızı Mutfağınıza Yansıtın
148
Kelebek, Seramik Banyo Mutfak Fuarı (UNICERA) 2016’da sergilediği yeni ürünü Natura&Varuna ile mutfaklara modern şıklığı getiriyor. Sarı, gri ve mavi gibi trend renkleri ile ortama sıcak bir hava katan Natura&Varuna, sofistike duruşu sayesinde dikkat çekiyor. Açık ve kapalı mutfaklara uygun kullanımı, birbirini renk ve doku olarak tamamlayan modülleri ve ocak bölümünü separe etmek için özel tasarlanan saksılık bölümü ile Natura&Varuna alışılagelmişin dışında bir tasarım sunuyor. 2016 mutfak trendlerinden ilham alarak oluşturulan N a t u r a &Va r u n a , dokununca ahşap hissi veren malzemesiyle mutfakların atmosferini değiştiriyor. Natura&Varuna’nın estetik ve kullanışlı yapısı mutfaklarda geçirilen zamanları daha keyifli hale getiriyor.
Mesateknik’ten Yeni Seri; Sürmeli Türkiye’nin süzgeç markası Mesateknik, yeniliklerine devam ediyor. 2016 yılı başında Basçık serisiyle innovasyon serisine yeni bir halka ekleyen marka, kısa zamanda iyi bir satış potansiyeli sağlayan seriye, yılın ikinci yarısında “Sürmeli” serisini ekledi. Sürmeli serisi, 2.4 mm’ye varan ızgara kalınlığı istenildiği zaman açıp kapanabilen yapısı ile tüm konvansiyonel süzgeçlerden farklılık gösteriyor.
Eski zamanı yansıtan, yeni güne ayak uyduran zarif ve işlevsel banyolar... 2016 Classic Line Collection ürün sınıfında bulunan Orka® Como, yazın canlılığını yansıtan Turkuaz rengi ile banyolarda adeta yaz havası estiriyor. Klasik tarzda seramik lavabosu, çerçeveli lake ekolojik aynası ve bombeli parlak lake ön yüzü ile geçmişi günümüze getiriyor. Frenli tam açılır çekmecesi ve boy dolabı ile geniş saklama alanı sunan, Turkuaz renginden başka Beyaz, Siyah, Sarı, Krem, ve Mürdüm renklerinden oluşan altı renk alternatifi ile Como, nostaljik çizgileri modern yorumlar ile harmanlıyor.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Orka® Como Turkuaz ile Banyolarda Yaz Rüzgarı
Ürünler
Sekiz aylık bir Ar-Ge çalışması ile piyasaya sunulan seri, Ağustos ayı itibariyle satışa sunulmuştur.
149
Mitsubishi Electric Klima’dan Mekan Analizini 3. Boyuta Taşıyan Sensör Sistemi
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
Yaz-kış konforlu ve sağlıklı mekanlar sağlanması için şart olan homojen hava dağılımı ancak ortamın yatayda ve dikeyde her köşesinin analiz edilmesiyle mümkün. Yer ve tavan arasındaki yükseklik ile duvar ve cam önlerindeki ışıma farkları sıcaklık katmanlarında değişikliğe neden oluyor. Bu da örneğin, kış aylarında sıcak havanın yukarı çıkmasıyla soğuk zeminlerde ayakların üşümesi gibi kullanıcı konforunu olumsuz etkileyen durumların oluşması anlamına geliyor. Konfor şartlarını olumsuz etkileyen durumlara da çözüm sunan Mitsubishi Electric, “3D i-See Sensör” teknolojisi ile zemin sıcaklığını ölçümleyerek sensör fan hızını ve hava yönlendirme şeklini otomatik olarak belirleyebiliyor.
150
8 sensör ile mekanın 1.856 hücresinden ölçüm alıyor Mitsubishi Electric’in duvar tipi Kirigamine serisi klimalarında ve profesyonel ticari tip kaset tipi cihazlarda farklı versiyonlar ile kullanılan 3 boyutlu sensör sistemleri; değişken talepleri otomatik olarak anında karşılıyor. Tam 232 adımda 8 sensör ile mekanın 1.856 hücresinden ölçüm alan “3D i-See Sensör” teknolojisi, bu ölçümleri odada farklı sıcaklıklardan dolayı olabilecek konforsuz durumları ortadan kaldırmak için değerlendiriyor. Bu sayede yüksek konfor ve enerji tasarrufu sağlıyor.
İnsanı ve evcil hayvanı ayırt eden teknoloji Mitsubishi Electric’in “3D i-See Sensör” teknolojisi sıcaklık ölçümleri yaparken evcil hayvanları ve insanları ayırt edebiliyor. Sistem ayrıca ortamda bulunan kişilerin konumlarını da tespit edebiliyor. Bu özellik ile örneğin, yaz aylarında kullanıcıların üzerlerine iklimlendirilmiş soğuk havanın çarpması nedeniyle rahatsız olmaları önlenirken, kış aylarında ise tam tersine hızlı sıcak etkisi için iklimlendirilmiş sıcak havanın kullanıcı üzerine üflenmesi sağlanıyor. Kumandadan kolaylıkla çalıştırılabilecek bu fonksiyon ile kullanıcılar sürekli izleniyor ve böylelikle yaz-kış hava yönlendirmesi talebe göre otomatik olarak yapılabiliyor. İhtiyaç olan yerde ihtiyaç kadar iklimlendirme Enerjinin her geçen gün daha çok değerlendiği günümüzde enerji tasarrufu sağlayan teknolojik ürünler öne çıkıyor. Bu noktada, ortamdaki kişilerin sayılarını ve yerlerini mekandaki sıcaklık dağılımı ile sentezleyerek çalışma şekline karar verebilen “3D i-See Sensör” teknolojisi, ihtiyaç olmayan yerde gereksiz iklimlendirme yapılmasını önlüyor. Kullanıcıların bulunduğu yer istenilen
sıcaklığa ulaştığında diğer alanların iklimlendirilmesi durduruluyor. Böylece, boş alanın iklimlendirmesi nedeniyle asıl kullanım alanlarında oluşan aşırı soğuma ya da ısınma engellenmiş oluyor ve kullanıcıların bulunduğu yerin konfor sürekliliği sağlanıyor. Kişi sayısına göre otomatik sıcaklık ayarı Mitsubishi Electric’in yeni seri kaset tiplerinde kullandığı 3 boyutlu sensör sistemleri, ortamda kullanıcı olmadığında enerji tasarrufu için ayar sıcaklığını 1 ya da 2 derece yukarı ya da aşağı ayarlayabildiği gibi, kişi sayısını tespit edebildiği için kişi sayısına orantılı olarak da çalışabiliyor. Sistem öncelikle ortamın tam dolu olduğu andaki kişi sayısını otomatik olarak tanımlıyor. Doluluk oranı yüzde 30’a düştüğünde ise ayar sıcaklığını değiştiriyor. Sensör bu oranı her 3 dakikada bir kontrol ederek karşılaşılan değişikliğe göre çalışmasını güncelliyor. İstenirse sensör belirli bir süre ortamda kimseyi tespit etmediğinde klima, çalışmasını tamamen durdurabiliyor. Bu özellik özellikle restoran, ofis gibi kişi sayılarının anlık olarak değişiklik gösterdiği ticari alanlarda konfor ve enerji tasarrufu sağlıyor. Ayrıca unutulup kapatılmayan klimaların gereksiz yere çalışmasını da engelliyor.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
Moda ve Stilin Temsilcisi NPlus Banyo ile Yeni Nesil Banyolar
Bentley Zamanı Değerli Kılacak Bentley, kaliteli malzeme ve işçiliğin kendini hissettirdiği, tıpkı ismi gibi özel ve etkileyici bir model. Gövde ve kapaklar ultra lake. Üst modül masif üstü altın varak çerçevenin kullanıldığı tek parça aynadan, alt modül ise çift kanatlı kapaktan ve seramik lavabodan oluşuyor. Tezgahın hemen altında ihtişamı modern çizgilerle birleştiren, masif üstüne yapılmış altın varak ve zarif taşlı kulplar kullanıldı. Siyah/ Altın ve Beyaz/ Altın renk seçenekleri sizin banyonuzu da her zaman özel kılacak. 151
Vintage Severlere Penta Banyo’dan History Serisi Değişen yaşam alanları, modern dokunuşlar barındıran mimari tasarımların sıkça görülmeye başlandığı günümüzde, tarihi dokulardan vazgeçemeyenler Vintage tasarımlara yönelmeye başladı. Amiyane tabirle antika denilen ürünler ve dekorasyon önerileri de Vintage severlerin rağbet gösterdiği bir diğer alan oldu. Tasarımlarında kullanıcılarının zevklerini yansıtan ürün gamına önem veren Penta Banyo, History Serisi ile Vintage severlere alternatif bir tasarım sunuyor. Tarihin dokusunu banyolara taşımak isteyenler için özel bir seri olan History, banyo armatürleri ile beklenenin ötesinde bir kullanım alanı oluşturuyor.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
Özellikle hamam kültürü olan kullanıcıların tercih ettiği History Serisi, hem küçük hem de büyük banyolar için ideal bir tasarıma son dokunuşu gerçekleştiriyor. History Serisinin hikâyesine değinen Penta Banyo Pazarlama Koordinatörü ve Yönetim Kurulu Üyesi İsa Baş, “ History serisini tasarlarken amacımız, Türk hamam kültüründe gördüğümüz o altın-bronz karışımlı mat ve zarif dokunun modern banyolarda hayat bulmasını sağlamak oldu. Penta Banyo olarak kişiselliğe önem verdiğimiz tasarımlarımızda kullanıcılarımızın banyo keyfini hem zevklerini hem de rahatlamak için tercih ettikleri alanlara yansıtabilmelerini sağladığımıza inanıyoruz. Ürün gamı açısından oldukça zengin bir portföyümüz bulunuyor. Vintage severlerin en çok tercih ettiği banyo armatürü arasında History Serimizin olması da çalışmalarımızda kişiselleştirmeye verdiğimiz önemi gösteriyor.” dedi.
“Braas Yakaflex” ile Çatınızı Güvence Altına Alın Braas Çatı Sistemleri’nin en önemli sistem ögelerinden biri olan Yakaflex, baca ve duvar dibi detaylarında sıklıkla karşılaşılan su sızdırma problemlerine kesin ve uzun ömürlü çözüm getiren dayanıklı bir ürün.Isı farklılıklarına mukavim özel yüzeyi ve alüminyum hasır takviyeli iç dokusu sayesinde her türlü atmosfer şartlarına karşı yüksek direnç gösteren Yakaflex, kendi kendine yapışma özelliği sayesinde ayrı bir ısıl işlem gerektirmeden hızlı bir şekilde uygulanabiliyor. Çok esnek ancak dayanıklı yapısı ile özel bir aparata ihtiyaç duyulmaksızın kolayca şekil alıyor ve verilen formu koruyor. Gül Kurusu, Antrasit ve Havana Kahve renk seçenekleriyle çatı örtüsüne tam uyum sağlayarak, çatının estetik performansını da artırıyor. Braas’ın baca - duvar dibi detaylarını çözmeye yönelik güçlü, uzun ömürlü ve pratik ürünü Yakaflex, mimar ve son kullanıcılara sorunsuz baca ve duvar dibi detayına sahip çatılar sunuyor.
152
Çömlek Kültüründen Maksimum Temizlik Konseptli Teknoloji: Serel Poseidon
4,5 lt. ile tam temizleme fonksiyonu yaparak yüzde 25 su tasarrufu sağlayan bu tasarım, Hygiene+ yüzey teknolojisi sayesinde hijyenik yüzey ve kolay temizlenme özelliklerini, ürünün ömrü boyunca kalıcı ve standart olarak ek ücret istemeden sunuyor. Serel’den Şelale Akış Yöntemi ile Kolay Temizlik Şelale akış yöntemi, hazne içinde belirgin bir detay oluşturmayan sadece suyun akabileceği hattı hazırlayan bir yıkama sistemidir. Haznenin fonksiyonel olarak en etkili şekilde yıkanıp temizlenmesi sağlanırken, aynı zamanda haznenin temizlenmesi gereken alanlarının tümünü ulaşılabilir hale getiriyor ve
yıkama esnasında kanalsız klozetlerde meydana gelen sıçrama bu hazne yapısı ve yıkama sistemi ile önleniyor. Çevre Dostu Ürünler Serel EasyWash özellikli klozetlerin hazne yapısında alışılagelmiş klozet haznelerinden farklı olarak, girinti çıkıntılardan arındırılarak, haznede sadece suyun akabileceği hattı oluşturan bir çizgi bulunuyor. Böylece haznenin zaman içerisinde temizlenmesi gereken bölgelerine kolay ulaşılması sağlanıyor. Maksimum temizlik konsepti ile yola çıkılarak tasarlanan Poseidon klozetler için, akış sistemi (hazne yapısı), yüzey teknolojisi ile uyumlu klozet kapakları da sunuluyor. Poseidon klozet kapağı, hem hijyen, hem de kolay sökülür-takılır ve yavaş-sessiz kapanma özelliğine de sahip. Tüm Serel ürünlerinde olduğu gibi, Serel Poseidon serisinde de çevre dostu ürün özelliğini teyit eden EPD (Avrupa Çevre Beyannamesi) sertifikası bulunuyor.
Ürünler
Son dönemde yükseliş trendine girmiş olan kanalsız asma klozetlerde hazne içi temizliği ön planda tutuluyor, girintili alanların yok edilmesi ile haznenin temizliği kolay hale getiriliyor. Ancak kanalsız asma klozetler hazne temizliği kolaylaşırken, haznenin temizliği esnasında sıçratma problemini de berabe-
rinde getiriyor. Türkiye’ de bir ilke imza atan Serel, bu soruna çözüm getirerek yeni bir devir başlattı. Serel, temizleme suyuna tam hükmederek, klozetin iç yüzeyinin yıkanmasını sağlarken, EasyWash sistemi ile kanal kısmının temizlik sorununu ve sıçratma problemine de çözüm sunuyor.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Fonksiyonellik ve estetiğin yanı sıra uzun kullanım ömrü ve çevre dostu olma ilkesiyle tasarımlarını hayata geçiren Serel, Poseidon serisi ile banyolara zarif bir görünüm kazandırıyor. Maksimum temizlik konsepti ile yola çıkılarak tasarlanan Serel Poseidon lavabolar, tasarımında modern çizgiler ile antik çizgileri birleştirirken, çömlek kültürüne de gönderme yapıyor. Batarya bağlama düzleminin yumuşak geçişlerle hazneye bağlanması ise su göllenmesi problemini ortadan kaldırıyor. Her adımda kullanıcı dostu özellikleri ile ön plana çıkan, Serel Hygiene+ yüzey teknolojisi ile kir tutmayan, hijyenik ve kolay temizlenen yüzeyli Serel Poseidon serisi, kullanımda maksimum hijyen sağlıyor.
153
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
Tarzını Konuşturan Mekanlara Seramiksan Napoli Serisi
Seramiksan, ince detaylara yer vererek oluşturduğu özgün tasarımlarına bir yenisini daha ekliyor; Napoli Serisi… Mermer efektli yüzeyi ile mekanlara farklı bir yorum katan Napoli serisi; doğal dokusu, etkileyici görüntüsüyle şıklığı evine taşımak isteyenler için doğru tercih oluyor. Napoli kentinin etkileyici güzelliğinden ilham alınarak tasarlanan seri, 60x60 cm ebatında rektifiyesiz olarak üretiliyor. Loyal motif, vizon, gri renklerinde üretilen Napoli sırlı porselen karolar yaşam alanlarında rahatlıkla kullanılabilirken kusursuz görünüm isteyenler için ideal bir seri. 154
Sukar Line/5 Süzgeç Seti ve Line/6 Lineer Duş Kanalı
Sukar, ürünlerini tasarlarken ürünün kalitesine, sağlamlığına, uzun ömürlülüğüne önem verdiği kadar, estetiğine de önem veriyor. Line/5 Süzgeç Setinin paslanmaz çelik ızgaralarının yanı sıra renkli ve desenli cam modelleri de mevcut. Hatta eğer isterseniz kişiye özel tasarım imkanı bile sunuluyor. Aslanoğlu, Line/6 Lineer Duş Kanalı ile duş süzgecinde yaşanan kokuya iki farklı çözüm sunduklarını aktardı. Çünkü Line/6 su tutuculu koku önleyicisinin yanı sıra, Türkiye’deki tek çekvalfe sahip duş süzgeci. Line/5 Süzgeç Seti’nde olduğu gibi; Line/6 Lineer Duş Kanalı’nda da yalıtım köprüsü sistemi alt gövdeden bağımsız olarak yalıtım ile bütünleşiyor ve alt gövdenin montajı sırasında değil, yalıtım uygulaması aşamasında sisteme ekleniyor. Bu sayede inşaat sırasında yalıtım eteği zarar görmezken, koruma kapaklarıyla da sistem montaj sırasında dış etkilerden korunuyor.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Line/5 Süzgeç Setinde kullanılan patentli yalıtım köprüsü sistemi; alt gövdeden bağımsız olarak yalıtım ile bütünleşiyor. Bu özelliği ile alt gövdenin montajı sırasında değil, yalıtım uygulanırken sisteme ekleniyor, yalıtım eteği de böylece inşaat sırasında zarar görmüyor. Ayrıca koruma kapakları da montajın her aşamasında ürünü dış etkilerden koruyor.
Ürünler
1987 yılından beri tesisat ve yalıtım uyumlu ıslak zemin, bahçe, teras ve duş süzgeçleri üretmekte ve pazarlamakta olan Sukar Yalıtım; her geçen gün ürün gamını geliştirmeye devam ediyor. Yapılarda çatıdan zemine, bahçeden yollara kadar drenaj gerektiren her alandaki ihtiyaca; tesisat malzemelerine ve su yalıtımına uyumlu çözümler sunduklarını aktaran Sukar Genel Müdürü Cemal Aslanoğlu; yapılan AR-GE çalışmaları sonucu ürün portföylerine Line/5 Süzgeç Setini ve Line/6 Lineer Duş Kanalını eklediklerini açıkladı. Son kullanıcının karşılaştığı zorlukları gözlemleyip, uluslararası standartlarla sentezleyerek, AR-GE çalışmalarına yön verdiklerini ileten Aslanoğlu; her iki ürünün de bu çalışmalar sonucu tasarlandığını açıkladı.
Sukar lineer duş kanallarında da mekanlarınızın şıklığını ihmal etmemiş. Lineer duş kanalı edinmek istiyorsanız,”Exclusive Serisi’ndeki” dekoratif ızgara alternatiflerinden birini seçebilirsiniz.
155
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
Villeroy&Boch’tan Kişiye Özel Duş Tekneleri: Squaro Infinity
Villeroy&Boch, Squaro Infinity yenilikçi Quaryl® duş tekneleri ile yepyeni bir dünyanın kapılarını açıyor. Infinity konsepti ile her banyo alanına ve şekline uygun olarak kişiselleştirilebilen bir duş teknesi serisi sunuyor. Yeni duş tekneleri istenilen boyutta kesilerek banyo alanının şekline uygun olarak çok fazla seçenek sunarak mükemmel banyolar yaratılmasına destek oluyor ve kişiye özel çözümleriyle dikkat çekiyor. Squaro Infinity duş tekneleri 1800x1000mm’den 800x700mm’ye kadar 49 farklı model içeriyor; değişik şekilllerdeki banyolar, kolonlar ve çok köşeli alanlar için kişiye özel tasarımlara olanak sağlıyor. Squaro Infinity yenilikçi Quaryl® duş tekneleri ultra düz çerçevesiz görünümü ve kolay temizlenme özelliği ile minimalist bir tasarımla geliştirildi. Bütünsel bir görünüm için ve Villeroy&Boch’un yer karosu serileri ile uyum sağlaması açısından 5 renkte tasarlandı: Antrasit, krem, gri, kahve ve mat beyaz… Ayrıca C sınıfı kaymazlık özelliği ile de maksimum güvenlik sunuyor.
156
VitrA, özellikle SPA ve havuzlarda, kaymayan zeminler yaratmak isteyenlere, PRO Color Aqua ve Poolwood adını verdiği karo serilerini öneriyor. PRO Color Aqua, suyun hayat veren canlılığını karonun uzun ömürlü dayanıklılığıyla birleştiriyor. Suyun rahatlatıcı etkisini güçlendiren mavi ve turkuaz tonlarıyla öne çıkıyor. PRO Color Aqua, su ile mimarinin buluştuğu mekanlar için hijyenik, güvenli ve estetik bir kaplama çözümü sunuyor.
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
Kaymayan Zeminler İçin VitrA; PRO Color Aqua, Poolwood
Poolwood, ağacın sıcaklık ve doğallığını, iç ve dış mekanlara taşıyor. Bej ve kızıl tonlarındaki ahşap parke görünümlü porselen karo serisi ile özellikle havuz çevresinde kaymazlık sağlarken, şık bir kullanım alanı da oluşturuyor. 157
Yurtbay ile Seramiği Evinizin Her Köşesine Taşıyın!
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
Seramik karolar, mekânların dekorasyonunda aranan en önemli parçalardan biri… Islak ve sirkülasyonun yoğun olduğu zeminlerde tercih edilmesiyle bilinen seramik karolar, yapısal ve estetik özellikleriyle artık tüm yaşam alanlarına taşındı. Seramik karoların yalnızca banyo ve mutfaklarda kullanılan, tek renkte, 10x10 ebatında kareler olarak görüldüğü zamanlar geçmişte kaldı. Mimaride ve iç dekorasyonda oluşan minimalist akımlar, karo endüstrisi tarafından da benimsendi. Bugün, her mekâna uyumlu seçenekler sunan seramik karolar; dış cepheden bahçeye, balkondan havuza, yatak odasından oturma odasına, salon zemininden antreye kadar çeşitli yaşam alanlarında kullanılır hale geldi. Yaşam alanlarının duvar ve zeminlerini seramik ile kaplamak ya da seramiklerini yenilemek isteyenler, Yurtbay Seramik’in sezon önerilerine göz atabilir. Rose Şık bir banyo için Rose Serisi, tüm görkemiyle yuvanızda yerini almaya hazır. Rose üç boyutlu, zarif, beyaz çiçek figürleriyle, tasarımda klasik çizgiden yana olanlar için ideal bir seçenek sunuyor. Kullanım alanı duvar olan Rose, 25x65 ebatıyla, 24,5 x 10,5 bordürüyle yeşilin en pastel rengini banyonuza taşıyor. Little Wood Little Wood Serisi, mekanların havasını değiştiriyor, parkenin sıcaklığını, seramiğin sağlamlığıyla yansıtıyor. Özel bakım gerektirmeyen, temizlenmesi kolay, doğayla dost Little Wood, dilediğiniz her mekanı ahşabın doğal dokusuyla süslüyor, doğanın huzuruna evlerde yer açıyor. Lapis Mermerin zarafetini, en gerçekçi dokularla, estetik formlarla birleştiren Lapis Serisi. Yer ve duvar takımı olarak hazırlanan seri, 30 x 60 ebatı, krem ve kahverengiyle duvarda, 40 x 40 ebatı, kahverengi olarak da zeminde kullanılıyor. 158
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Ürünler
Ytong ile Otopark ve Bodrumlardan Isı Kaybına Son
Türkiye’de ısı yalıtımı yoluyla enerji tasarrufu sağlanması konusuna öncülük eden Türk Ytong’un bir inovasyon ürünü olarak yalıtım sektörüne sunduğu “Ytong Isı Yalıtım Plağı”, A1 sınıfı yanmazlık özelliği sayesinde otopark ve bodrum katlarında güvenli yalıtım ayrıcalığını yaşatıyor. Genellikle yalıtımı ihmal edilen ve bu sebeple üstünde bulunan daire ve iş yerlerinin sağlıklı ve verimli ısıtılmasına engel olan otopark ve bodrum katları, Ytong Isı Yalıtım Plağı sayesinde binaların enerji tasarrufuna önemli katkı sağlıyor. Mineral ve sağlıklı yalıtım Ytong Isı Yalıtım Plağı, difüzyona açık nefes alan mineral yapısı ile bilinen mantolama uygulamalarından ayrışarak, güvenli ve sağlıklı bir çözüm sunuyor. Taşıt gürültüsünün rahatsız edici seviyelere ulaşabildiği otoparklarda, gözenekli yapısı sebebi ile gürültünün bir kısmını emen Ytong Isı Yalıtım Plağı, yangın ve ısı yalıtımının yanı sıra ses yalıtımı ile de yapılarda konfor seviyesini artırıyor.
Ekonomik ve hızlı uygulama Tavan uygulamalarında sadece yapıştırılarak kullanılan ve dübel gerektirmeyen Ytong Isı Yalıtım Plağı, özellikle AVM otoparkları gibi geniş alanlarda uygulamada büyük kolaylık ve hız sağlıyor. Sıvasız olarak bırakılabilen Ytong Isı Yalıtım Plağı birçok projede ekonomik bir çözüm olarak tercih ediliyor.
159
Asya Teknik End. San. Tic. Ltd. Şti. Çetin Elkatmış Arap Camii Mh. Mahkeme Sk. Kutu Çıkmazı No:3 Karaköy, İstanbul T: (0212) 238 6815 F: (0212) 238 6816
TİMDER Dergisi 91.Sayı / Temmuz - Eylül 2016
Aramıza Katılanlar
Dizayn Decor Gürkan Çakmak Atakent Mh. Reşitpaşa Cd. No:44 Ümraniye, İstanbul T: (0216) 316 1717 F: (0216) 316 1710 www.dizayndecor.com
Garanti Isıtma Klima San. ve Tic. Ltd. Şti. Ersan Enver Almendi Seyitnizam Mh. Demirciler Sit. 2. Yol No:43 Zeytinburnu, İstanbul T: (0212) 416 0076 F: (0212) 415 2320 www.atasehirvitra.com
Kocamans İnşaat Gıda Turz. İml. San. ve Tic. Ltd. Şti. Kadir Kocaman Soğanlık Orta Mh. Yalnız Selvi Cd. No:21/7 Kartal, İstanbul T: (0850) 522 2949 - (0850) 522 3269 www.kocamans.com.tr
Serhat Tesisat Serhat Küçük Kireçocağı Cd. No:32/B Çubuklu, Kavacık, İstanbul T: (0216) 413 1949 F: (0216) 413 1950 www.serhattesisat.com
Şahinoğlu Bronz Pres Döküm Tic. San. A.Ş. Nuran Şahinoğlu Çokay İTOSB 9. Cd. No:13 Tepeören, Tuzla, İstanbul T: (0216) 593 2660 F: (0216) 593 26 64 www.sahinoglu.com.tr (Derneğimize Temmuz ayında yeni katılan üyelerimizdir.) 160