İçindekiler Dergi Adı: Tesisat İnşaat Malzemecileri Federasyonu Dergisi Sayı 07 (2011/1)
˝Alın teriyle geçen bir ömür˝
İmtiyaz Sahibi ve Adresi: Yalçın Ali Tung (yalcinalitung@timfed.com) Necatibey Cad. Karınca Çıkmazı Sk. No:7 34425 Karaköy - İSTANBUL
Sayı 07 (2011/1)
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Adresi: Mehmet Arslan (mehmet.arslan@tepeinsmalz.com.tr) Kayışdağı Mah. Bostancı Dudullu Yolu No: 40 Kadıköy - İSTANBUL Genel Yayın Yönetmeni: Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç (hkarakoc@anadolu.edu.tr) İbrahim Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Polat Söyleşi: İbrahim Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Polat
Yapım & Görsel Tasarım Yönetmeni: Güray Ergün (guray@timfed.com)
Akademik Objektif: İstanbul Teknik Üniversitesi Metalürji ve Malzeme Müh. Bölüm Bşk. Prof. Dr. Gültekin Göller
Makale: Prof. Dr. Nihat Karakoç: Stratejik Yönetici Yetenekleri
Makale: Doç. Dr. R. Umut Tuzkaya: Yapı Malzemeleri Sektörü ve Endüstri Mühendisliğinin Sektöre Katkısı
Makale: Prof. Dr. Burak Arzova: Nedir Ekonomide Son Yaşananlar
Hukuken: Av. Murat Çelikten: Türk Hukukunda "Mobbing" Mağdurunun Başvurabileceği Hukuki Yıllar
Yapım & Görsel Tasarım Yardımcı Yönetmeni: Orhan Hopa (orhan@timfed.com)
Ekonomik kalkınma; Türkiye’nin, hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin bel kemiğidir.
“Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri” Cilt:1 Sahife:383 Sütun 1-2
TİMFED Yönetim Kurulu : Yalçın Ali Tung (TİMDER), Emin Ayar (TİMKODER), Kemal Yıldırım (TİMDER), Durmuş Arıcan (FİMSİAD), Lütfü Alkan (SİMSAD), M. Kemal Şahan (DİMSİAD), Mehmet Arslan (TİMDER), Mustafa Üstem (ANTİMDER), Osman Şahin (BURTİMDER), Serdar Dönmez (TİMDER), Yusuf Yıldırım (TİMKODER). Yayın Yürütme Kurulu : Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç, Mehmet Arslan, Serdar Dönmez, Emin Ayar, Aydın Eşer, Nurhan Tanyeli, Güray Ergün, Orhan Hopa, Arzu Akıncı. Yönetim Yeri Adresi: Ortaklar Cad. No:14 K: 3 D: 5 Mecidiyeköy - İSTANBUL Basım Yeri Adresi Telefonu: Ömür Matbaacılık A.Ş. Haramidere Beysan San. Sit. Birlik Cd. No:20 Büyükçekmece - İSTANBUL 0212 422 76 00 Basım Tarihi : Kasım 2011
Yayın Türü : Yaygın Süreli
İletişim Bilgileri : Adres : Ortaklar Caddesi No: 14 K: 3 D: 5 Mecidiyeköy - İSTANBUL Telefon : 0 212 274 28 42 / 0 212 274 28 43 e-posta : info@timfed.com Web Sitesi : www.timfed.com 2 Sayı 07 (2011/1)
İlan İndeksi :
Ön Kapak İçi: Arka Kapak: Arka Kapak İçi:
Elmor Ege Seramik Fırat
1 7 21 25 27 35 41 57
Zimmer UNICERA Seramiksan GPD Baymak Creavit Ekpaş Kütahya Seramik
Ticari reklamlar firmaların sorumluluğundadır.
İçindekiler
Söyleşi İbrahim Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Polat
TİMFED’den TİMFED, Olağan Genel Kurul Toplantısı ile Yeni Yönetimini Belirledi
46
8
TİMFED Yönetim Kurulu Toplantısı Antalya’da Gerçekleşti
TİMDER’den
12
Geleneksel TİMDER İftar Yemeği ve TİMDER Akademi 2010 - 2011 Ödül Töreni Gerçekleşti
Akademik Objektif İstanbul Teknik Üniversitesi Metalürji ve Malzeme Mühendisliği Böl. Bşk. Prof. Dr. Gültekin Göller
BURTİMDER’den
42
BURTİMDER “Kriz Sonrası Küresel Dinamiklerin Türkiye’deki Piyasalara Etkisi” Konferansı Gerçekleştirdi BURTİMDER Üyeleri İftar’da Buluştu
Şehrin Nabzı - Antalya
58
Köksallar Ltd. Şti. Selçuk Köksal & Fatih Köksal
TİMDER Ekonomi Danışmanı
Özgün Islak Hacim Ekip. Müh. Ltd. Şti. Genel Müdürü Mak. Müh. Osman Güngör
Prof. Dr. Emre Alkin ‘Yeni Kriz mi? Yeni Normal mi? Konferansı ile Ekonomik Gelişmeleri Yorumladı
Akyılmaz İnşaat Tur. Dış Tic. Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Yılmaz
TİMDER Akademi Sektöre Katkısına Devam Ediyor Taner Oğuz - TİMDER Geleneksel Futbol Turnuvası 2011
Şehrin Nabzı - Ankara İmpaş A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi TİMKODER Yönetim Kurulu Başkanı Temel Aktay
TİMDER Üyeleri Basketbol Turnuvası Düzenledi TİMDER Yönetim Kurulu Bien Seramik’i Ziyaret Etti TİMDER Yönetim Kurulu İMSAD’ı Ziyaret Etti
Yetiş Yapı Ürünleri Şirket Müdürü Tekin Yetiş
TİMDER Yönetim Kurulu İETT Genel Müdürü ve TİMDER Akademi Onursal Eğitmeni Dr. Hayri Baraçlı’yı Ziyaret Etti
Yılmazyurt İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. Genel Müdürü Ercan Yılmaz
TİMKODER’den TİMKODER Eğitim Sertifika, Ödül Töreni ve Geçmişe Saygı Gecesi Gerçekleşti
28
AKP Genel Başkan Yrd. ve Ankara Milletvekili Salih Kapusuz TİMKODER’i Ziyaret Etti TİMKODER Üyeleri Kütahya Seramik Fabrikalarını Ziyaret Etti TİMKODER Olağan Genel Kurul Toplantısı Yapıldı
ANTİMDER’den ANTİMDER Nisan Ayı Yön. Kur. Topl. Gerçekleşti
50
62
Divan Yapı Malzemeleri Ltd. Şti. Şirket Müdürü Bülent Ayhan Özçelik Consept Şirket Müdürü Hakan Özçelik
Makale
72
Stratejik Yönetici Yetenekleri Prof. Dr. Nihat Karakoç
Nedir Ekonomide Son Yaşananlar - Prof. Dr. S. Burak Arzova
36
ANTİMDER Mayıs Ayı Yön. Kur. Topl. Yapıldı ANTİMDER Haziran Ayı Yön. Kur. Topl. Gerçekleşti ANTİMDER Eylül Ayı Yön. Kur. Topl. Gerçekleşti ANTİMDER Üyeleri Çanakcılar Üretim Tesislerini Gezdi
Yapı Malz. Sektörü ve End. Mühendisliğinin Sektöre Katkısı Doç. Dr. Umut R. Tuzkaya Su Yönetimi ve Enerji Verimliliği - R. Ali Topçu
Hukuken Türk Hukukunda Mobbing Mağdurunun Başvurabileceği Hukuki Yollar Av. Murat Çelikten
60 3 Sayı 07 (2011/1)
Yönetimden STK’larda insan kaynağının kendisi yeni insan kaynağının çekilmesini sağlayan önemli bir unsurdur. Pek çok gönüllü STK’yı yakın arkadaş, dost ya da akraba çevresi sayesinde tanımakta ve STK’ya üye olarak faaliyetlerde yer alabilmektedir. Ancak hem gönüllülerin STK’ya çekilmesi ve hem de kalıcı olmaları onların STK faaliyetleri içinde sosyalleşebilmesi ile yakından ilintilidir. Gönüllüler çoğunlukla sosyalleşememe endişesi ve ürkeklik nedeniyle STK’da devir hızını artırabilmektedir. 2.Finansman: STK’lar her ne kadar kar amacı gütmeyen ve gönüllü mantığı ile hareket eden örgütlenmeler olsalar da Yalçın Ali Tung TİMFED Yönetim Kurulu Başkanı misyonlarını gerçekleştirebilmeleri ve gelişebilmeleri için gerekli kaynakları yeterince elde edememekte ve bundan şikayetçi yalcinalitung@timfed.com olabilmektedirler. STK’lar son derece mütevazi finansman kaynakları ile son derece büyük faaliyetleri gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Bu çerçevede finansman sağlama konusu STK’ların en büyük sorunu olarak ifade edilebilir. STK’lar için birinci maddede yer alan insan kaynağı aynı zamanda temel bir finansman kaynağıdır. Bunun temel nedeni üyelik sistemine göre işlev gören STK’ların üye aidatlarıdır.
“STK’larda Kaynak Oluşumu”
Günümüz örgütlerinin küreselleşme ve bilişim teknolojilerinin de etkisiyle artan rekabet koşullarında ayakta kalabilmeleri ve gelecekte istedikleri noktaya ulaşabilmeleri; katılımcı bir şekilde, misyon, vizyon ve değerlerini yaratmaları ile mümkün olmaktadır. Örgütün kısa ve uzun dönemli amaçlarını gerçekleştirebilmeleri ancak bu şekilde mümkün olabilmektedir. Bunun temel nedeni olarak misyonun örgütün varlık nedenini ve örgütün diğerlerinden farklılıklarını ortaya koymasından, vizyonun o misyon kapsamında gelecekte varılmak istenilen nokta olmasından, bunun yanı sıra; tüm süreçlerde inanç ve değerlerden vazgeçilmemesi gerekliliği gösterilebilir. STK’lar ise kar amacı gütmeyen yapılarıyla diğer sektörlere göre misyon, vizyon ve değerlerine daha fazla önem veren örgütlenmelerdir. STK’lar harcamalarını hizmet mantığı çerçevesinde gerçekleştirirler ve dolayısıyla STK’ların varlık nedeni misyonlarını gerçekleştirmek olarak gösterilebilir. STK’lar katılımcı demokrasiyi geliştirme, sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etme, siyasal erki etkileme, çevreyi koruma, topluma yön verme ve insan haklarını geliştirme gibi makro misyonların yanı sıra; sağlık, eğitim, yardım, kültür ve sanat, rehberlik, bilim, toplu pazarlık yapma, mesleki gibi mikro misyonları da gerçekleştirmektedirler. STK’ların istedikleri düzeyde misyonlarını gerçekleştirebilmeleri ve vizyonlarına ulaşabilmeleri doğal olarak kısa, orta ve uzun dönemli faaliyetleriyle de ilişkili bir kavramdır. Bu açıdan STK’lar genellikle çeşitli ölçeklerde proje bazlı faaliyetlerde bulunurlar. Doğal olarak da proje bazlı faaliyet süreçlerinde kaynaklara yeterli düzeyde ve zamanında ulaşmaları onların performansını doğrudan etkileyen bir durum olarak ortaya çıkar. STK’ların misyonlarını gerçekleştirmek ve vizyonlarına ulaşabilmek adına rutin ve rutin olmayan faaliyetlerinde ihtiyaç duydukları kaynaklar insan kaynağı, finansman, fiziksel varlıklar ve fonksiyonel bilgi şeklinde belirtilebilir. Aşağıda sözü edilen kaynaklar ve kaynaklara ulaşım şekilleri örneklendirilerek açıklanmıştır: 1. İnsan kaynağı: STK’larda insan kaynağı iki temel boyutta incelenebilir. Bunlar profesyonel insan kaynağı ve gönüllü insan kaynağıdır. Ancak STK’larda gerek profesyonel çalışan gerekse gönüllü personel olsun STK’ların doğası gereği gönüllülük mantığı çerçevesinde faaliyet gösterilmektedir. Yönetim kademelerinde ve/veya organlarda başkan, başkan yardımcısı, genel sekreter, müdür, koordinatör, grup başkanı ve yardımcıları gibi ünvanlara sahip bireyler yer almaktadır. Örneğin yasal olarak bir derneğin zorunlu organları genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kuruludur. 4 Sayı 07 (2011/1)
Diğer taraftan bağış kampanyaları, kermesler ve açık artırma STK’ya önemli katkılar saylayabilen etkinliklerdir. Konuya pozitif yönde yaklaşıldığında kar amacı güden işletmelerin sosyal sorumluluk çerçevesinde STK’lara finansman, teknoloji, araç, gereç mesai saatinde eleman tahsis ettikleri de görülmektedir. Özellikle nakit olarak yapılan yardımların STK için hayati önem taşıdığı da gerçektir. Diğer taraftan devlet STK süreçlerine yasal düzenlemeler çerçevesinde bir takım katkı yapmakla birlikte dolaylı katkılar sağlayabilmektedir. Örneğin özel sektörün sosyal sorumluluk çerçevesinde STK’lara aktardığı özellikle finansal olanakları vergiden muaf tutma şeklinde değerlendirebilmektedir. Günümüzde bölgesel yapılanmaların da STK’lara finansal katkı bakımından fayda sağladığı görülmektedir. Örneğin Avrupa Birliği fonları özellikle bu konuda destekleyici olmaktadır. Bu fonlar iyi projeler sayesinde hibe olarak STK’ya aktarılabilmektedir. 3. Fiziksel varlıklar: STK’ların yasal olarak kurulabilmeleri için bir mekan sahibi olmaları gerekmektedir. Bunun yanı sıra mekanda kullanılacak teknoloji, araç ve gereçler de STK için sahip olunması gereken fiziksel varlıklar arasında sayılabilir. Özellikle STK’ya gönüllü olarak aktarılan teknoloji, alet, araç gereç, araba, bina gibi katkılar STK’lar için büyük önem arz etmektedir. Ayrıca vakıf örgütlenmesi şeklinde hayır amaçlı olarak servet sahibi bireyler mülklerinin bir kısmını ve gelirini vakıf kurarak toplum hizmetine sunabilmektedir. 4. Fonksiyonel bilgi: Günümüz örgütleri bilgi teknolojilerinin gelişme ve yaygınlaşması ile veri elde etme, veriyi enformasyona dönüştürme ve onu da faaliyet süreçlerinde kullanılabilir bilgi haline getirme işlemini stratejik bir konu olarak ele almaktadırlar. Doğru kaynaklardan, doğru, eksiksiz ve zamanında elde edilen bilgi diğer kaynaklar da rasyonel kullanımını sağlamaktadır. Bu açıdan zaten son derece kısıtlı kaynaklara sahip olan STK’lar için doğru bilgileri elde etme büyük önem taşıyacaktır. Bilgi; iletişim sayesinde elde edilen bir kaynaktır. Günümüz örgütlerinde başarının %85’i etkin iletişimden ve hataların %70’inin hatalı iletişimden kaynaklandığı ifade edilebilir. Güven unsuru kaynakların STK’ya yönelmesinde büyük etkendir. Bu nedenle STK’nın kaynak sağlıyıcıya bağımlı konuma düşmemesi, onun uydusu gibi davranmaması temel olarak gözetilmeli ve STK özerkliğini koruyabilmelidir. STK’ların bağlı bulundukları üst birlikler de gelir kaynağı konusunda aynı faaliyetlerde bulunabileceği gibi temel gelir kaynağı; üyelerinden aldığı aidatlardır. Bu prensip dikkate alındığında üst birlikler gelir güçlerini STK’lardan sağlamakta, faaliyetlerini de almış olduğu gelir gücü ve STK’ların birlikteliğinden sağladığı sinerji ile ortaya koymaktadır.
Editör "Uluslararası Yeşil Enerji Konferansı Türkiye’de Eskişehir’de Düzenlendi" 6. Uluslararası Yeşil Enerji Konferansı (IGEC-6, International Green Energy Conference), 5-9 Haziran 2011 tarihlerinde Türkiye’de Eskişehir’de düzenlendi. Bu alanda dünyanın en saygın konferanslarından biri olan IGEC-6’nın ilki 2005 yılında Kanada’da (Konferans Başkanı Prof. Xianguo Li), ikincisi yine Kanada’da (Konferans Başkanı Prof. Dr. İbrahim Dinçer), üçüncüsü İsveç’te (Konferans Başkanı Prof. Jinyue Yan ve Prof. Erik Dahlquist), dördüncüsü Çin’de ve beşincisi Kanada’da (Konferans Başkanı Prof. Xianguo Li) gerçekleşmişti. Bu yıl altıncısını düzenlediğimiz konferansı, yaklaşık 1 yıllık bir hazırlıktan sonra Anadolu Üniversitesi’nde başarıyla gerçekleştirdik. Konferans, 06 Haziran Pazartesi günü saat 9:30’dan itibaren açılış konuşmaları ile başladı. Yine aynı gün, açılış konuşması, Kanada Araştırma ve İnovasyon Bakan Yardımcısı George Ross tarafından yapıldı. Konferansa 43 ülkeden bilim insanı katıldı. Konferansa 250 bildiri başvurusu oldu, bunlardan 103 adedi sunulmak üzere kabul edildi. 12 anahtar konuşmacı (keynote speaker) davet edildi. Bu alanda dünyanın önemli 12 dergisi, konferans bildirilerini seçerek basmak üzere iş birliği yaptı. Yeşil enerji; güneş, rüzgar, jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen enerji için kullanılan bir deyimdir. Yeşil enerji, düşük çevresel ve toplumsal etki ile enerji kullanımı anlamına da gelmektedir. Bu nedenle ilgili disiplin alanlarından; sayısal simülasyon için deneyler, modelleme, değişen yeni kavramlar gibi konular hakkındaki makaleler talep edilmiştir. Konferans konularının ilgi alanları; farkındalık ve yönetmelikler, enerji dönüşümü ve yönetimi, enerji ekonomisi, enerji eğitimi, enerji politikası ve planlama, enerji güvenliği, enerji ve sürdürülebilirlik, ekserji ve ekserjoekonomi, ekserji ve termodinamik optimizasyon, enerji sistemleri, modelleme ve optimizasyon, enerji ve çevre, enerji verimliliği ve yönetimi, enerji ve endüstriyel ekoloji, enerji ve yaşam döngüsü analizi, çevresel etki ve iklim değişikliği, küresel ısınma, sera gazları adaptasyonu ve hafifletme teknolojileri, yenilenebilir ve temiz enerji teknolojileri, biyogaz ve biyokütle, yakıt hücreleri, jeotermal enerji, hidrolik enerji, hidrojen enerjisi, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, piyasa ve
Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç TİMFED Dergisi Genel Yayın Yönetmeni hkarakoc@anadolu.edu.tr
RES (Rüzgar Enerji Santralleri) finansı, gelişmiş enerji sistemleri, gelişmiş enerji üretimi, alternatif yakıtlar, alternatif ve hibrit enerji sistemleri, yanma teknolojileri, enerji depolama teknikleri, çevre dostu enerji teknolojileri, yeşil enerji üretimi ve kojenerasyonda fosil yakıtlar, yeşil binalar, ısıtma havalandırma ve klima, enerjide malzeme, poli-jenerasyon sistemler, nükleer enerji olarak sıralanabilir. Bu tür konferanslarda artık karbon ayak izi de hesaplanmaya başladı. Karbon ayak izi, bu tür organizasyonların gerçekleştirilmesi esnasında altyapı, ulaşım ve konaklama gibi durumlardan kaynaklanan karbondioksit üretiminin hesaplanması anlamına gelmektedir. Yapılan hesaplamalar sonucunda IGEC-6 organizasyonu sonucunda üretilen karbondioksit miktarının 76 ton değerinde olduğu anlaşılmıştır. Organizasyon komitesi, ortaya çıkan karbondioksitin olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması için güvenli bir bölgeye 127 yeni ağacın dikilmesine karar vermiştir. Mümkün olan en düşük seviyede çevresel etki ile enerji kullanımı konusunda çok disiplinli bir uluslararası konferans olan Uluslararası Yeşil Enerji Konferansı’nın amacı şu şekilde belirlenmiştir: Yüksek kaliteli yaygınlaştırmak,
araştırma
sonuçlarını
Son teknik bilgi alışverişi için bir forum sağlamak, Enerji ve sunmak,
çevre
alanındaki
Gelecekteki sürdürülebilir güvenliği önceliklerini tartışmaktır.
yeni
gelişmeleri
kalkınma ve enerji şekillendirmek ve
Konferans hakkında ayrıntılı bilgi ve sunulan bildirilerin tam metinleri, konferansın web sitesinden de görülebilir. (igec6.anadolu.edu.tr) Anadolu Üniversitesi olarak bu denli büyük ve uluslararası bir organizasyonu başarı ile gerçekleştirdiğimizden dolayı büyük bir memnuniyet duyduğumuzu belirtmek isterim. En iyi dilek ve saygılarımla. 5 Sayı 07 (2011/1)
Dipnot
Üretici, Satıcı Tüketici Üçgeninin Bilinçli Olması Şart…
Mehmet Arslan TİMFED Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü mehmet.arslan@tepeinsmalz.com.tr
Sanıyorum iş ve hizmet akışını doğru kurdum ama başlarındaki ortak tanımlayıcı kavram olan “BİLİNÇLİ” için üretici, satıcı ve tüketici için ne ifade ettiği konusu ise bir muamma. Acaba üretici ne ürettiğini, hangi koşullarda ürettiğini, maliyet / satış analizi yaparak ürünün fiyatını nasıl belirlediğini “BİLİNÇLİ” mi yapıyor yada ne kadar bilinçli yapıyor? Bilinç nedir? Bilinçli düşünce, bilinçli eylem, bilinçli pazarlama nasıl olur? Bu konularda kafa yormaya başlayınca, birden bire büyük bir sorumluluğu üslenmemiz gerektiği gerçeğinin de farkına varıyoruz. Bu sorumluluğun yerine getirilmemesinden doğacak ferdi ve toplumsal kayıpların ne kadarının farkındayız? Bilerek yada bilmeyerek üretici yada satıcıysak, uygulamalarımızdan, tüketiciysek maruz bırakıldığımız durumlardan doğan değer kaybının farkında mıyız? Bu soruları toplumun her bireyi çok iyi düşünmeli ve birey olmanın sorumluluğu çerçevesinde hareket etmelidir. Çünkü unutulmamalıdır ki, her üretici ve her satıcı aynı zamanda birer tüketicidirler. Hiç kimsenin kendisini bu ilişkiler bütününden soyutlaması mümkün değildir. Bu konumları tek tek ele alalım: Üretici: Üretim işlevini yerine getirirken KALİTE, STANDART ve SÜREKLİLİK kavramlarını harfiyen uygulamalıdır. Kalite hem üretilen ürünler (ürün kalitesi), hem de üretimi gerçekleştiren personel (insan kalitesi) için geçerli bir değerdir. Standart ise yine hem prosesin akışının, hem de insanların iş yapma biçimlerinin uluslararası belli kurallara bağlandığını gösterir. Süreklilik ise kalite ve standartlara uygunluğun sadece belli bir dönem yada bir proje için değil, hiç vazgeçilemeyecek kadar o işletmenin temel değerleri olduğunun sonucudur. Kalite, standartlarla sağlanır, standartlar ise süreklilik arz ettiğinde kaliteyi getirir. 6 Sayı 07 (2011/1)
Kalite ve standartlara uygun üretim yapılmamasının sonucu çok kısa bir sürede ortaya çıkacak olan zarar, ziyanı hem bireysel olarak o ürünü satın alan tüketici, asma daha önemlisi o üretimin yapıldığı ülke çeker. O ülkenin iş gücünün, hammaddesinin (ki çok büyük oranda ülke rezervlerinden döviz ödenerek satın alınmaktadır) ve enerji kaynaklarının (ki yüzyılımızda enerjinin verimli kullanılması konusunda çok hassas olunması zorunluyken) israfı anlamına gelir ki bu da ayrı bir sorumluluktur. Satıcı: Kalitesiz olduğunu bilerek sırf ucuz olduğundan kolay satılıyor diye bir ürünü satarken, müşterisini kandırdığı kadar, ülkesine de zarar verdiğini unutmamalıdır. Günlük finans sorunlarına acil çözüm bulabilmek amacıyla “satayım da, sonra ne olursa olsun” mantığı ile yapılan satışlar nedeniyle, piyasada zaten üst segmentte her zaman var olan “yabancı marka hayranlığı”nı körükleyeceğini ve ithal ürünlere yönelen tüketici nedeniyle ülkenin döviz kaynakları yurt dışına aktarılmaktadır. Tüketici: Görevi ve sorumluluğu son nokta olduğu için belirleyicidir. Özellikle kalitesiz ve standart dışı ürünlere, o gün için cebinden çıkacak bedelin az olması nedeniyle yönelerek, o gün için “ucuz” olduğu için satın aldığı, 2-3 yıl içinde işlevini yitirerek kullanılamaz hale gelen ürünün kedi kendisine verdiği zarar kadar ülke ekonomisine verdiği zarar için sorumludur. Satın alarak körüklediği ve sürekli talep yarattığı ve bu nedenle de üretimin sürmesini sağladığı içinde sorumludur. Oysaki bilinçli tüketici öncelikle muhatap olduğu satıcıyı, dolayısı ile de üreticiyi şahit olduğu her türlü olumsuzluğa karşı kendisini ikaz etmek zorunda hisseder. Bu ikazın dikkate alınıp alınmadığının takibini yapmak, ülkesine ve ülkesinin maddi kaynaklarına (ki çok kısıtlı olduğunu bilinir) sahip çıkan her yurttaş bilinci gelişmiş kişinin görev ve sorumluluğudur.
TİMFED’ten
TİMFED, Olağan Genel Kurul Toplantısı ile Yeni Yönetimini Belirledi
TİMFED (Tesisat İnşaat Malzemecileri Federasyonu) 2. Olağan Genel Kurul Toplantısını 25 Mayıs 2011 tarihinde The Marmara Şişli Oteli’nde gerçekleştirdi. Genel Kurul’da oy birliği ile seçilen yeni Yönetim Kurulu, Genel Kurul sonrasında gerçekleştirdiği ilk Yönetim Kurulu Toplantısında görev dağılımını da belirledi.
Genel Kurul toplantısı Divan Kurulu heyetinin seçimi ve saygı duruşunun ardından başladı. TİMFED 2009 – 2011 Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Dönmez’in başkanlığı süresince gerçekleşen faaliyerler hakkında bilgi vermesinin ardından Yönetim ve Denetim Kurulu Raporları ayrı ayrı okunarak tüm Delegeler tarafından ibra edildi.
TİMDER Delegelerinden Bircan Şahin’in sunmuş olduğu Yönetim ve Denetim Kurulları öneri listesi başka bir öneri olmaması sonucunda oylandı ve kabul edildi. Gelecek dönem tahmini bütçenin okunulmasının ardından söz alan TİMFED 2011 – 2013 dönemi Yönetim Kurulu Başkan Adayı Yalçın Ali Tung söz
8 Sayı 07 (2011/1)
TİMFED’ten
alarak güçlü federasyon için yapı sektöründeki güçlü derneklerinde federasyona katılması konusundaki görüşlerini belirtti. Bütçenin kurul delegeleri tarafından oy birliği ile onanmasını takiben, yeni Yönetim ve Denetim Kurulları seçimi yapıldı. Yalçın Ali Tung (TİMDER), Emin Ayar (TİMKODER), Kemal Yıldırım (TİMDER), Durmuş Arıcan (FİMSİAD), Lütfü Alkan (SİMSAD), M. Kemal Şahan (DİMSİAD), Mehmet Arslan (TİMDER), Mustafa Üstem (ANTİMDER), Osman Şahin (BURTİMDER), Serdar Dönmez (TİMDER), Yusuf Yıldırım (TİMKODER) olarak belirlenen 2011 – 2013 dönemi Yönetim Kurulu Üyeleri, Genel Kurul sonrasında gerçekleştirmiş oldukları ilk toplantıda görev dağılımı Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın; Ali Tung, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı; Emin Ayar, Muhasip Üye; Kemal Yıldırım şeklinde gerçekleşti.
Yönetim Kurulu Toplantısı sonunda Yönetim Kurulu Başkanı seçilen Yalçın Ali Tung; geçmiş dönem yönetimine, yapmış oldukları çalışmalar sebebiyle teşekkür etti. Güçlü dernek, güçlü federasyon olgusunun daha çok gündemimizde tutulacağı, her zaman olduğu gibi birlikte yeni projeler üzerinde daha çok çalışılacak bir döneme girildiğini belirten Tung, Yönetim Kurulu Üyesi olarak seçilmesi ve Başkanlık görevine layık görülmesi dolayısıyla tüm delegelere teşekkürlerini ifade etti. Sayı 07 (2011/1)
9
TİMFED’ten
TİMFED Yönetim Kurulu Toplantısı Antalya’da Gerçekleşti
TİMFED Yönetim Kurulu Toplantısı 27 Ekim 2011 tarihinde, Antalya Expo Center’da gerçekleşti. Toplantı öncesi TİMFED ve ANTİMDER Üyeleri toplantının da gerçekleştirildiği Antalya Expo Center’daki Yapex fuarına katılan ANTİMDER üyelerinin standları ziyaret edildi.
Fuar ziyaretinin ardından başlayan toplantıda TİMFED Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ali Tung TİMFED faaliyetleri hakkında bilgi verdi ve derneklerin de son dönem faaliyetleri hakkında Yönetim Kurulu’na bilgi vermeleri için söz verdi. Dernek faaliyetleri hakkında yapılan bilgilendirmelerin ardından toplantının gündem maddelerine geçildi.
10 Sayı 07 (2011/1)
TİMFED’ten
TİMFED’in bir üst birliğe üye olması hakkında görüşlerin alınmasının ardından derneklerin ve bölgelerin ticari sorunları gündeme alındı. Bölgesel fuarların da sorunların gündeme alındığı toplantıda federasyonun diğer sektörel dernekleri de çatısı altında toplamasının yararlı olacağı görüşü bildirildi. TİMFED 2. İnşaat Malzemecileri Zirvesi çalışmaları hakkında bilgi verilmesi ve fikir alınmasının ardından toplantı federasyonun gücünün artması için derneklerin gücünü arttırmaları gerektiği hatırlatmasıyla son buldu.
11 Sayı 07 (2011/1)
TİMDER’den
Geleneksel TİMDER İftar Yemeği ve TİMDER Akademi 2010 - 2011 Ödül Töreni Gerçekleşti TİMDER’in geleneksel iftar yemeği ve TİMDER Akademi 2010-2011 dönemi ödül ve plaket töreni 9 Ağustos 2011 tarihinde İstanbul Gayrettepe Dedeman Otel’de yoğun katılım ile gerçekleşti.
Semah gösterisi ve davetlilerin keyifli sohbetleri ile başlayan akşamda, iftar topunun patlamasıyla birlikte yemeğe geçildi. Yemeğin ardından TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ali Tung yaptığı hoşgeldiniz konuşmasıyla birlikte TİMDER Akademi ve TİMDER’in gelecek planları hakkında bilgiler paylaştı.
12
Tung konuşmasında şunları ifade etti. “Altıncı eğitim dönemini tamamlamış olduğumuz, 80’i aşkın konunun işlendiği TİMDER Akademi eğitim faaliyetlerimizden bugüne kadar 4314 kişi katılmıştır. Tarafsız, profesyonel bir kurum tarafından gerçekleştirmiş olduğumuz TİMDER Akademi Algı ve Beklenti Anketimizde eğitim faaliyetlerimizden memnuniyetin %81, TİMDER’in genel faaliyetlerinden memnuniyetin ise %80 oranında çıkması bizleri ayrıca onurlandırmıştır. Yeni dönem eğitimlerimiz de 80’i aşkın konunun incelenmesi, hocalarımızın değerli görüşleri, gündemin öne çıkan konuları, Algı ve Beklenti Anketi sonuçları değerlendirilerek oluşturulmuştur. Katılımcılarımızın 14 konu başlığından oluşan eğitimlerimizin tümünü takip etmeleri de çok yararlı olacaktır.” Sayı 07 (2011/1)
TİMDER’in gelecek organizasyon planları hakkında da bilgi veren Yalçın Ali Tung; “Üye sayımızı arttırmak en önemli hedeflerimizden biridir. Sektörel sorunları dile getirmek, yaratacağımız beyin fırtınası ile çözümler üreteceğimiz arama toplantılarımıza, derneğimizin üyeleri için gerçekleştirdiği iş hukuku ve yasa değişikliklerini içeren toplantılarımıza devam etmekle birlikte ekonomi gündeminde yaşanan gelişmeleri de danışmanlık işbirliği yaptığımız Prof. Dr. Emre Alkin’in tecrübe ve bilgileriyle sizlerle paylaşacağız. Ekonomi Danışmanımız Prof. Dr. Emre Alkin ile birlikte başlatmış olduğumuz TİMDER Üye Beklenti Anketi düzenli periyodlarda sizler tarafından doldurulduktan sonra raporlaması Prof. Dr. Emre Alkin tarafından yapılacak, sizler ve kamuoyu ile paylaşılacak. Bu noktada da anketimize ilginizi eksik etmeyeceğinize inanıyoruz.” dedi. Sözlerine eğitim katılımcıları, eğitmenleri, TİMDER Akademinin oluşum ve devamlılığında desteklerini esirgemeyen sponsor kuruluşlara teşekkürleri ile son veren Tung’un ardından TİMDER’in iletişim faaliyetleri hakkında bilgi vermek üzere TİMDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İletişim Komitesi Başkanı Mehmet Arslan sözü devraldı.
Arslan, davetlileri selamlamasının ardından başladığı konuşmasında şunları ifade etti. “Bir Sivil Toplum Kuruluşu’nun yaşaması sektörünün ona sahip çıkması ile mümkün olmaktadır. Bu bağlamda TİMDER’i bu günlerine taşıyan kurum ve şahıslara bir kez daha teşekkür ederiz. STK’ların yaşamasını sağlayan en önemli can damarlarından biri de iletişim ve haberleşmedir. Bu bağlamda derneğimizin bir iletişim komitesi bulunmaktadır. Bu komite yapmış olduğu çalışmalar ile derneğimizin faaliyetleri, sektörel gelişmeler, gündem hakkındaki yorumları yayın organlarımız aracılığıyla sektörün paydaşlarına ulaştırmaktadır. Web sitemiz hergün gelişen yeni bilgiler çerçevesinde güncellenmektedir. Güncel haber ve yorumları web sitemizden takip edebilirsiniz.”
TİMDER’den
“Diğer bir yayın organımız ise TİMDER Dergimizdir. Hepinizin de bildiği üzere dergimiz artık beklenen ve aranan bir konuma gelmiştir. Bu bağlamda yılda 4 defa çıkardığımız dergimizin yayın sayısını yükseltmek üzere çalışmalar yapmaktayız. Dergimizin sektörün dergisi olması dolayısıyla sizden gelen istek ve öneriler çerçevesinde içerikleri yenilenmekte, sayfa sayısı taleplere cevap verebilmek adına her heçen sayı artmakta reklam konusunda ise seçici davranılmaktadır.”
TSF Başkanı Zeynep Bodur Okyay
Kale Grubu Ser. Gr. Bşk. Tarık Özçelik Kalekim Gen. Müd. Yrd. Altuğ Akbaş
“Ülkemizin dünya ticari konjönktürü içerisindeki önemi ve bugünkü yeri göz önüne alındığında TİMDER’in de ticari ve iktisadi gelişmelerden uzak kalması söz konusu değildir. Bu konulardaki gelişmeler de TİMDER Ekonomi Danışmanımız Prof. Dr. Emre Alkin’in yorumlarıyla dergimizin yeni sayısından itibaren düzenli olarak sizlerle paylaşılacaktır.” “Sizlerden ricamız; firmanız ile ilgili her türlü haber ve aktivitelerin, dergimiz ile ilgili görüş ve önerilerinizin, dergimizin ulaşmasını istediğiniz başka adresler varsa bizlere ulaştırılmasıdır. Sektörden haberdar olmak, güncel konular hakkındaki uzman görüşlerini öğrenmek için TİMDER yayınlarını takip edin.” Yapılan konuşmaların ardından TİMDER Akademi plaket ve ödül törenine geçildi. İlk olarak TİMDER Akademi’ye sponsor olan kuruluşların teşekkür plaketleri takdim edildi. TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ali Tung tarafından takdim edilen plaket töreni şu şekilde gerçekleşti.
Teka Gen. Müd. Danış. Ataman Erik
Franke Paz. İlt. Sor. Mine Yaman
Elmor Şirket Müdürü Hakan Günderen
Ekpaş Satış Şefi Sedat Saracık
Duravit Genel Müdürü Müfit Ülke
Adell Yön. Kur. Bşk. R. Ali Topçu
Sayı 07 (2011/1)
13
TİMDER’den
Dr. Hayri Baraçlı ve Yalçın Ali Tung
Prof. Dr. Burak Arzova ve Kemal Yıldırım
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Beşkese Serdar Dönmez
Sponsorların plaketlerinin ardından TİMDER Akademi Eğitmenlerine teşekkür plaketleri takdim edildi. TİMDER Akademi Onursal Eğitmeni Dr. Hayri Baraçlı’ya plaketi TİMDER Yönetim Kurulu Yalçın Ali Tung tarafından takdim edilirken Prof. Dr. Burak Arzova plaketini TİMDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kemal Yıldırım’ın elinden aldı. Yrd. Doç Dr. Ahmet Beşkese’ye plaketi TİMDER Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Dönmez, Almila Dalkılıç ve Hakan Ömer Gider ise TİMDER Muhasip Üyesi Baki Kartalkaya tarafından takdim edildi. Son olarak TİMDER Akademi 2010-2011 dönemi sonunda gerçekleştirilen sınav ve katılım oranlarıyla dereceye giren katılımcılara ödül ve başarı sertifikaları takdim edildi. Derecelendirmede ilk üç sıraya giren katılımcıların notebook ve başarı sertifikası şu şekilde takdim edildi. Dönem Birincisi Novaplast Ömer Büyüktaşkapılı’ya ödülü TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ali Tung, dönem ikincisi adına Teka’dan Bağdagül Kuş TİMDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Arslan, dönem üçüncüsü Duravit’ten Yasemin Kısacık TİMDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kemal Yıldırım tarafından takdim edildi.
Dönem Birincisi Ömer Büyüktaşkapılı ve Yalçın Ali Tung
14
Dönem İkincisi Adına Bağdagül Kuş ve Mehmet Arslan
Dönem Üçüncüsü Yasemin Kısacık ve Kemal Yıldırım
TİMDER Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından takdim edilen başarı sertifikalarını alan katılımcılar; Tümkut Pala (Jotun Boya), Serdar Akpınar (Saven Teknik), Belgin Özdoğan (TSF), Ercan Dallı (Engin Yapı), Aynur Eren (Norm Bağlantı), Mehmet Şenkaya (Norm Bağlantı), Arzu Alpkan (Değişim Sayı 07 (2011/1)
Baki Kartalkaya ve Almila Dalkılıç
Baki Kartalkaya ve Hakan Ömer Gider
İnş.), Harika Çetinkaya (Novaplast), Aslı Hacıoğlu (Norm Bağlantı), Adem Demirci (Adell), Can Zengin (Baymak), Cenk Yılmaz (Elmor), Zümrüt Turunç (Şahinler Yapı), İhsan Ayna (Duravit), Tuğçe Kalyoncu (Elmor), Yasemin Minaz (Duravit) olarak gerçekleşti.
TİMDER’den
TİMDER Ekonomi Danışmanı Prof. Dr. Emre Alkin ‘Yeni Kriz mi? Yeni Normal mi? Konferansı ile Ekonomik Gelişmeleri Yorumladı
Ekonomik konjönktürü dikkate aldığımızda bu şartlar altında üretime destek veren yeni bir ekonomi modeli ortaya koymak zorundayız. Üretim maliyetleri ve reel piyasalardaki rekabetin sertliği kar marjlarını sürekli düşürmektedir. Bu durum aslında Türkiye’nin Yeni Normal’idir. Ne cari açık ne de kurların yükselmesi Türkiye’nin yabancı olduğu konular değildir. Dolayısıyla yaşanan gelişmeleri kriz olarak yorumlamak ta doğru değildir.
TİMDER, üyelerinin ekonomik gelişmeler hakkında detaylı bilgilere sahip olmaları konusunda uzman TİMDER Ekonomi Danışmanı Prof. Dr. Emre Alkin’in görüşlerini paylaşmak üzere ‘Yeni Kriz mi? Yeni Normal mi?’ konferansı gerçekleştirdi. Gayrettepe Dedeman Otel’inde 29 Temmuz 2011 tarihinde yoğun ilgi ile gerçekleşen konferansta Prof. Dr. Emre Alkin şunları ifade etti;
Prof. Dr. Emre Alkin, bilgi ve görüşlerini paylaşmasının ardından 3 aylık periyodlarda düzenli olarak gerçekleştirilecek olan TİMDER Üyeleri Ekonomik Beklenti Anketi’nin Üyeler tarafından doldurularak kendisi tarafından yorumlanmasıyla elde edilecek katma değere dikkat çekti. Anketin kendisi tarafından raporlanma ve yorumlanması ile birlikte yetkili mercilere ve kamuoyuna düzenli olarak paylaşılacağını belirtmesinin ardından konferans ile ilgili katılımcılara söz veren Alkin’in soruları yanıtlaması ile konferas sona erdi.
Birçok gelişmekte olan ülke adeta gelişmiş ülkelerin taşeronu haline gelmiştir. Katma değeri düşük ve maliyetli üretim yapmaları gelişmekte olan ülkeleri krize sürüklemektedir. Cari açık her zaman ekonomilerde bir risk unsurudur. Cari işlemler açığının sebebi talep değil üretimsizliktir. Üretimsizliğin sebebi ise; yüksek üretim maliyetleridir.
15 Sayı 07 (2011/1)
TİMDER’den
TİMDER Akademi Eğitimleri Sektöre Katkı Vermeye Devam Ediyor
TİMDER’in, eğitim misyonu ile 2005 yılından beri sürdürmüş olduğu TİMDER Akademi Eğitim Seminerleri yedinci eğitim dönemi 6 Eylül 2011 tarihinde gerçekleşen İşletmelerde Büyüme Stratejileri ve Kurumsallaşma semineri ile Dedeman İstanbul Gayrettepe Otel’inde başladı.
Rekabet Stratejileri başlıklı ikinci eğitim semineri ise 20 Eylül 2011 tarihinde Zeki Yüksekbilgili’nin sunumuyla gerçekleşti. Rekabet stratejileri, stratejik analiz süreci, yönetim düzeyine göre stratejiler, pazarlama, satış ve servis faaliyetleri ile ilgili stratejiler hakkında örnekler ile katılımcılara bilgi aktarıldı.
16
TİMDER Akademi Onursal Eğitmeni ve İETT Genel Müdürü Dr. Hayri Baraçlı’nın keyifli sunumuyla ve yoğun katılım ile gerçekleşen ilk eğitimde katılımcılara; işletme yönetiminin amaçları, kurumsallaşma, bütünsel kalite yönetimi, büyümenin 7 yolu, en hızlı büyüyen şirketlerin sırları hakkında bilgi verildi. Sayı 07 (2011/1)
TİMDER’den tahsilata giderken uyulması gereken kriterler, tahsilatta ikna yöntemleri konularına değinilen Tahsilat Becerisi için Kişisel Beceri başlıklı dördüncü seminer Hakan Ömer Gider’in sunumuyla 11 Ekim 2011 tarihinde, 75 kişinin katılımıyla gerçekleşti.
Eğitim seminerlerinin üçüncü konusu; İş Hayatında Beden Dili ve İletişim Teknikleri eğitimi ise Almila Dalkılıç’ın renkli, katılımcı, uygulamalı eğitim teknikleriyle 86 kişinin katılımıyla, 4 Ekim 2011 tarihinde gerçekleşti. Beden hareketlerinin anlamları, toplantılarda beden dili konularında bilgi verilen seminer keyifli uygulamalara da sahne oldu.
Satış Psikolojisi ve İkna Yöntemleri eğitimi ise 24 Ekim 2011 tarihinde Erim Hısım’ın esprili, uygulamalı eğitim teknikleriyle gerçekleşti. Katılımın yoğun olduğu seminerde satıcı ve alıcıda olması gerekenler, satışın bilimsel yanı, satış aşamaları konularında bilgi paylaşıldı ve katılımcı eğitim uygulamalarıyla keyifli anlar yaşandı. TİMDER Akademi eğitimlerine sponsorluk desteği veren; Türkiye Seramik Federasyonu, Kale Grubu, Eczacıbaşı Grubu, Franke, Teka, Duravit, Elmor, Ekpaş, Adell, Bien Seramik ve Creavit / Çanakcılar’a teşekürlerini sunar.
Başarılı bir tahsilat için şirket içi ve şirket dışı davranışları, doğru müşterinin tanımı, tahsilat başarısı kriterleri, müşteri tanıma becerileri,
17 Sayı 07 (2011/1)
TİMDER’den
Taner Oğuz - TİMDER Geleneksel Halı Saha Futbol Turnuvası 2011 Şampiyonu; PİMAŞ
TİMDER’in en çok takip edilen sosyal faaliyetleri arasında yer alan ve büyük çekişmeler ile yeni dostluklara sahne olan Taner Oğuz - TİMDER Geleneksel Halı Saha Futbol Turnuvası 2011, 11 Eylül – 23 Ekim tarihleri arasında Kadıköy Kalamış Gençlik Merkezi’nde gerçekleşti.
Cresta, Damla Banyo, Elmor, Ersin Yapı, Fırat, İntema, Kabiller, Kalekim, Kaleseramik, Pimaş, Teka ve Türkmenler Yapı’nın katılımıyla gerçekleşen ve her yıl olduğu gibi Merhum Taner Oğuz’un eşi Emel Oğuz’un ilk vuruşuyla başlayan açılış maçında sektöre emek veren yöneticilerin karma olarak oluşturduğu mavi ve beyaz takımların izlemeye değer bir mücadele gerçekleştirdi. Mücadelenin 5-5 berabere sonuçlanmasının ardından da turnuva katılımcılarının şampiyonluk mücadelesi başladı.
18 Sayı 07 (2011/1)
TİMDER’den
Yapılan grup maçları sonucunda A Grubu’ndan Kabiller ve Cresta, B Grubu’ndan ise Pimaş ve İntema yarı finale çıkmaya hak kazandı. Gerçekleşen yarı final müsabakalarında Pimaş, Cresta’yı 6-3, Kabiller İntema’yı 5-3 yenerek finale çıkmaya hak kazandılar. Son hafta derece müsabakalarında Cresta, İntema’yı 3 – 0 yenerek üçüncülük kupasını kazanan taraf oldu. Pimaş ve Kabiller arasında geçen şampiyonluk mücadelesini ise Pimaş 9 – 2 kazanarak turnuvada üst üste ikinci şampiyonluğunu ilan etti.
19 Sayı 07 (2011/1)
TİMDER’den
Son hafta müsabakalarının tamamlanmasıyla birlikte Turnuva’nın ödül törenine geçildi.
Turnuva’nın Birincisi Pimaş’a kupası TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ali Tung ve Merhum Taner Oğuz’un Eşi Emel Oğuz takdim etti.
Hakem raporlarıyla belirlenen Turnuvanın En Centilmen takımı ise Ersin Yapı oldu. Ersin Yapı’ya Kupası TİMDER Yönetim Kurulu Üyesi Cemal Kır ve Turnuva Komitesi Üyesi Turgay Kılıç tarafından verildi.
Turnuvanın ikincisi Kabiller’e kupasını TİMDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kemal Yıldırım ve Turnuva Komitesi Üyesi Turgay Kılıç tarafından verildi. Turnuva süresince attığı gollerle Gol Kralı ünvanına sahip olan Cresta takımından Onur Döğer’e kupası TİMDER Yönetim Kurulu Üyesi Aydın Eşer tarafından takdim edildi. Turnuva’da dereceye giren takımların tüm oyuncularına TİMDER Taner Oğuz Halı Saha Futbol Turnuvası Madalyası ve Boyner Mağazaları hediye çekleri takdim edilmesinin ardından ödül töreni ile birlikte turnuva sona erdi.
20
Turnuva Komitesi Başkanı Adem Yıldıray Yılmaz ise Cresta’ya üçüncülük kupasını takdim etti. Sayı 07 (2011/1)
TİMDER, turnuvaya sponsorluk desteği veren Elmor A.Ş.’ye ve katılan tüm takımlara teşekkürlerini sunar.
TİMDER’den
TİMDER Üyeleri Basketbol Turnuvası Düzenledi
TİMDER Üyeleri kendilerine sosyal, sportif bir ortam daha yaratmak amacıyla 18 Eylül 2011 tarihinde İstanbul Göztepe Parkı'nda bir basketbol turnuvası düzenlediler. Creavit, Hitit Seramik, Kale Grubu ve Zimmer personelinin katıldığı şirketler arası turnuvada dosluk ve ve sportmenliğin öne çıktığı izlemeye değer mücadeleler gerçekleşti. Turnuva sonunda gerçekleşen sıralama da Creavit Birinci Kale Grubu ise İkinci olarak turnuvada başarı gösterdi. Turnuvanın önümüzdeki yıllarda da katılımcı sayısının arttırılarak TİMDER destekleriyle gelenekselleştirilmesi hedefleniyor.
22 Sayı 07 (2011/1)
TİMDER’den
TİMDER Yönetim Kurulu Bien Seramik’i Ziyaret Etti
TİMDER Yönetim Kurulu üye ziyaretleri kapsamında 6 Ekim 2011 tarihinde Bien Seramik Genel Müdürü Metin Savcı’yı makamında ziyaret etti. Ziyaret TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ali Tung’un kısaca TİMDER ve son dönem faaliyetleri hakkında bilgi vermesiyle başladı. Bien Seramik Genel Müdürü Metin Savcı’nın da kısaca Bien Seramik hakkında bilgi vermesinin ardından sektör üzerine sohbet başladı. Sohbet sırasında Bien Seramik Genel Müdürü Metin Savcı sektör üzerine görüşleri ve sorunlar hakkında şu ifadeler ile belirtti. Toplu işleri tariflemek gerekir. Tabi ki üreticiler kendilerini daha iyi temsil etmek için projelere hizmet verebilir ancak 20 dairelik bir projenin de toplu işler sınıfına alınmaması gerekir.
Toplu işler pazarı gün geçtikçe azalacak, yenileme ve butik projeler pazarı öne çıkmaya başlayacak. Çeklerin geri dönme oranı düştü, kredi kartı ile satışlar ise oldukça yükseldi. Bu sistemeleri daha da geliştirerek hem riski azaltabiliriz hemde daha sağlıklı bir ticaret yapısı oluşturabiliriz. Yapı marketlere Bien Markamızın yeni pazara girmesi dolayısıyla girdik. Ancak bayilerimizi her zaman için yapı marketlere karşı koruduk. TİMDER’in sektör içinde iletişimi çok kuvvetli, hükümet ve kamu nezdinde de gücümüzü arttırarak derneğimiz daha iyi noktalara gelecektir. Karşılıklı sohbet ve sektörün geleceği ve sorunları üzerine görüş paylaşımları sonrasında bölgenin ünlü pidecisi Lider Pide’de öğle yemeği yenilerek organizasyon sona erdi. Sayı 07 (2011/1)
23
TİMDER’den
TİMDER Yönetim Kurulu İMSAD’ı Ziyaret Etti
TİMDER Yönetim Kurulu, sektörel ziyaretler kapsamında İMSAD (İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu’nu İMSAD Genel Merkezinde 20 Ekim 2011 tarihinde ziyaret etti. İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Bilmaç ve TİMFED & TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ali Tung’un kısaca dernekleri hakkında bilgi vermesini mütakiben başlayan toplantıda STK’lar ve sektör paydaşlarının sorun ve çözüm önerilerinin de paylaşıldı. Ziyarette sektörün iki güçlü Sivil Toplum Kuruluşu olarak ne gibi ortak çalışmaların yapılabileceği de masaya yatırıldı.
24 Sayı 07 (2011/1)
TİMDER’den
TİMDER Yönetim Kurulu İETT Genel Müdürü ve TİMDER Akademi Onursal Eğitmeni Dr. Hayri Baraçlı’yı Ziyaret Etti
TİMDER Yönetim Kurulu Temmuz 2009’da İETT Genel Müdürlüğüne atanan TİMDER Akademi Onursal Eğitmeni Dr. Hayri Baraçlı’yı, 3 Kasım 2011 tarihinde makamında ziyaret etti. Ziyarette İETT’nin tarihi ve kendi döneminde yaşamış olduğu gelişmeler hakkında Dr. Hayri Baraçlı’dan bilgi alınmasının ardından TİMDER Akademi eğitim seminerleri hakkında da Baraçlı’nın görüşleri alındı. Ziyaret İETT Genel Müdürü Dr. Hayri Baraçlı’nın TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ali Tung’a ziyaretin anısına Nostaljik Tramvay maketi takdim etmesiyle son buldu.
26 Sayı 07 (2011/1)
TİMKODER’den
TİMKODER Eğitim Sertifika, Ödül Töreni ve Geçmişe Saygı Gecesi Gerçekleşti
TİMKODER'in düzenlediği eğitim programı sertifikaları ve ödüle hak kazanan katılımcıların ödülleri 13 Mayıs 2011‘de Ramada Plaza Ankara Otel’de düzenlenen bir yemekli toplantıda sahiplerine verildi. 14 Aralık 2010-29 Mart 2011 tarihleri arasında ATO meclis salonunda her hafta Salı günü saat 18:0021:00 saatleri arasında yapılan eğitim toplantısı sonunda belirli bir katılım sağlayan 145 kişi sertifika almaya hak kazandı. Ayrıca son gün yapılan sınava 75 kişi katılmış ilk üçe girenlere ödüller verileceği ilan edilmişti. Eğitim programının en büyük destekçisi olan ATO Başkanı Salih Bezci ve Eski Başkanı Sinan Aygün’ün katılımları TİMKODER yönetimini ziyadesiyle memnun etti. Ayrıca Türkiye Seramik Federasyonu ve Kale Grubu adına ödülleri Zeynep Bodur Okyay’ı vekaleten almaya gelen milletvekili Vahit Erdem de diğer sponsor temsilcileri ile geceye şeref verdiler. TİMKODER Başkanı Emin Ayar’ın açılış konuşmasını takiben sertifika almaya hak kazanan katılımcılara sertifikaları TİMKODER Yönetim Kurulu üyelerince tek tek takdim edildi. Daha sonra programımıza en fazla katılımcı gönderen firma temsilcilerine plaketleri takdim edildi. Bu firmalar sırasıyla;
28
1. Dost Boya adına Gürsel Baran’a plaketi TİMKODER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ercan Yılmaz tarafından takdim edildi.
Sayı 07 (2011/1)
2. İzogün adına Sertaç Köleli’ye plaketi TİMKODER Muhasip Üyesi ve Eğitim Komitesi Başkanı Tekin Yetiş tarafından takdim edildi
3. Liva Savaş adına Cengiz Savaş’a plaketi TİMKODER Yönetim Kurulu Üyesi Burak Şahin tarafından plaketleri takdim edildi.
TİMKODER’den Eğitim programı sonucu yapılan sınavda dereceye giren;
Kale Grubu’nun plaketi Başkan Zeynep Bodur Okyay adına Vahit Erdem’e ATO Eski Başkanı Sinan Aygün takdim etti
1.Serhat Cevahir’e ödülü olan laptop TİMKODER Başkanı Emin Ayar tarafından verildi
Akgün Seramik plaketi Erhan Akgün adına Raşit Genç’e ATO Meclis Üyesi Gürsel Baran tarafından takdim edildi
2.Tülay Berker’e ödülü iPhone TİMKODER Başkan Yardımcısı Yusuf Yıldırım tarafından verildi
Duravit’in plaketi Müfit Ülke adına Hakan Necip Keskin’e ATO Meclis Üyesi Mustafa Deryal tarafından takdim edildi
3.Hilal Karaman Cevahir’e fotoğraf makinesi ödülü TİMKODER Başkan Yardımcısı Ercan Yılmaz tarafından verildi
Katılımcı ödül töreninin ardından sponsorlarına plaket törenine geçildi;
Eğitim
Türkiye Seramik Federasyon’nun plaketi, TSF Başkan’ı Zeynep Bodur Okyay adına Vahit Erdem’e ATO Başkanı Salih Bezci takdim etti
Elmor’un plaketi Hakan Ürün adına Mutlu Erturan’a ATO Meclis Üyesi Temel Aktay tarafından takdim edildi
Ekpaş’ın plaketi İrfan Üzeyir’e ATO Yönetim Kurulu Üyesi Alaaddin Doğan tarafından takdim edildi
Sayı 07 (2011/1)
29
TİMKODER’den
Eğitim organizasyonu ödül ve plaketleri dağıtıldıktan sonra TİMKODER tarafından “Geçmişe Saygı” olarak adlandırdığı sektörümüze 30 yıldan fazla emek vermiş duayenler sahneye davet ederek TİMKODER adına birer plaket ve ödül takdim edildi Geçmişte sektörümüze hizmet etmiş, büyük bir titizlikle belirlenen 36 kişi’den 30’una ödül ve plaketleri takdim edildi. Diğerleri de şehir dışı ve başka mazeretleri ile ödül gecesine katılamadılar. Ayrıca Mart ayında aramızdan ayrılan A. Atıl Deniz’in oğlu Yaşar Deniz’ide davet ederek babasının plaketi ve ödülü kendisine verildi.
30 Sayı 07 (2011/1)
Katılanların birbirleri ile eski günlere dair sohbetleri görülmeye değerdi. Bu geceden çok memnun kaldıklarını ve devamını sabırsızlıkla beklediklerini bildirerek ayrıldılar. TİMKODER, Eğitim programına katkılarından dolayı başta TOBB Başkanımız M.Rifat Hisarcıklıoğlu ve ATO Başkanları Salih Bezci ve Sinan Aygün olmak üzere tüm sponsorlara, katılımcılara teşekkür eder. TİMKODER “Geçmişe Saygı” gecesine de şeref veren tüm konuklara da teşekkür eder. Kendilerine sağlıklı, mutlu, uzun ömürler diler.
TİMKODER’den
AKP Genel Başkan Yrd. ve Ankara Milletvekili Salih Kapusuz TİMKODER’i Ziyaret Etti
runu trafik ve otopark olduğunu belirtilerek çözüm için katkı rica edildi. Değerli Başkanımız Ankara Milletvekili olması dolayısıyla bölgemiz ve sokağımızın sorunlarını çok iyi bildiklerini ve çözümü için çaba harcayacaklarını ifade ettiler. Rüzgarlı Değişim Projesi üzerinde hep birlikte yaptığımız fikir alışverişi sonucu bu projenin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e de aktarılacağını bunun için bir toplantı düzenleneceğini bildirdi.
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara milletvekili Salih Kapusuz Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ali Gökşin’le birlikte TİMKODER ve Rüzgarlı’yı ziyaret etti. 4 Mayıs 2011 Çarşamba günü Rüzgarlı Sokak girişinde TİMKODER Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından karşılanan Kapusuz ve Gökşin TİMKODER ve Rüzgarlı Değişim Projesi Komisyon Üyeleri ile birlikte Rüzgarlı Sokak’ın hemen hemen tamamını dolaşarak sorunları yerinde gördüler.
TİMKODER olarak sorunlarımızla ilgili aldığımız bu tatmin edici bilgilerden sonra sayın başkanımızın sohbeti ile birlikte güzel bir yemeğin ardından yoğun işleri dolayısıyla kendisini uğurladık. Ziyaretleri ve katkıları için sayın başkanımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz. Ayrıca her zaman olduğu gibi bu programda da yanımızda olan Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekilimiz Ali Gökşin ve tüm üyelerimize de teşekkür ediyor, bu ziyaretin bizlere, Rüzgarlı Sokak’a hayırlara vesile olmasını diliyoruz.
Rüzgarlı turunun ardından TİMKODER dernek merkezini ziyaret eden Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Ali Gökşin’e, TİMKODER hakkında kısa bir bilgi verilmesinin ardından yaşanan sorunlar da kendisine bir kez daha aktarıldı. Rüzgarlı’nın en önemli so-
31 Sayı 07 (2011/1)
TİMKODER’den
TİMKODER Üyeleri Kütahya Seramik Fabrikalarını Ziyaret Etti Kütahya Seramik fabrikalarının gezilmesi ve üretiminin aşama aşama yerinde görülmesi için Kütahya Seramik Yönetim Kurulu’nun TİMKODER’e yapmış olduğu nazik davet sonucu 2-4 Haziran tarihleri arasında Kütahya’ya bir ticari gezi düzenlenmesine karar verildi. Tüm üyelere davet yazısı yazıldı. Yaklaşık 40 üyeden alınan teyitle isimler Kütahya Seramik Ankara Bölge Müdürü Mustafa Süleymanoğlu’na bildirildi.
TİMKODER Üyeleri Ali Abacı, Celal Üstündağ, Mustafa Ergün ve Abdülkadir Kaya olmak üzere tüm yöneticiler büyük bir misafirperverlikle karşıladılar. Fabrikalar Müdürü Celal Üstündağ, Kütahya Seramik ve üretimleriyle bir sunum yaptı. TİMKODER Üyeleri de sorularını yönelterek cevaplarını aldı.
Mustafa Bey’in fabrika ile de irtibata geçerek büyük bir titizlikle hazırladığı program Raşit Genç’in de katkıları ile son şeklini aldı. Yapılan program gereği 2 Haziran Perşembe günü saat 15:00’de Arma Seramik önünde toplanan TİMKODER üyeleri Kütahya Seramik tarafından temin edilen otobüsle Kütahya’ya hareket edildi. Seyahat esnasında bu gezinin düzenlenmesinde büyük emeği geçen Kütahya Seramik Ankara Bölge Müdürü Mustafa Süleymanoğlu’nun eniştesinin vefat ettiğini haber alınmasıyla sabah erken saatlerde Raşit Genç ile Kütahya’ya seyahatin iyi geçmesi için programı kontrole giden Mustafa Bey Ankara’ya dönmek zorunda kaldı ve çok emek verdiği bu seyahatte TİMKODER Üyeleriyle birlikte olamadı.
Akşam saat 20:00 sıralarında Güral Grubu’na ait konaklanacak Güral Harlek Thermal Resort&Spa Otel’e varıldı. Otel harika bir ormanla çevrelenmiş ve insana huzur veren bir yapıda inşa edilmiş mükemmel bir bina. Otele yerleşim daha önceden yapılan çalışmalardan dolayı çok kolay oldu ve çok kısa sürdü. Odalarında kısa bir süre dinlenen TİMKODER Üyeleri Manzara Restoran’da birlikte yenilen nefis bir yemekten sonra bölgede güzel bir yürüyüş yaptılar. Bazı üyeler de hemen kendilerini termal havuzlara attı ve bu yorucu günün sonunda tertemiz orman havası eşliğinde uykuya geçtiler.
32
Cuma sabahı saat 07:00’de termal havuz hemen hemen tüm üyelerin neşeli ve şen kahkahalarıyla çınlamaktaydı. Sauna, hamam, havuz derken saat 09:00’da yapılan kahvaltıdan sonra Kütahya Seramik Fabrikaları’na hareket edildi. Fabrikada Sayı 07 (2011/1)
Bu sırada Kütahya Porselen A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Nafi Güral’ın geldiği haber verildi. Nafi Güral’ın her zaman olduğu gibi beyefendilik ve mütevazilik örneği veren bir tavırla tüm üyelerin ayrı ayrı elini sıkarak hatırlarını sordu. Bunun yanında yılların tecrübelerini misafirleri ile paylaşması ve kendisinin de bir üretici olmasına rağmen üreticilerin taleplerini değil kazancımızı önemsememiz gerektiğini samimi olarak iletmesi üyelerin memnuniyetini bir kat daha artırdı. Özlü sözlerle ve yaşadığı gerçeklerden örnekler vererek yaptığı çok güzel konuşma sonunda derneğimizi temsilen Başkanımız Emin Ayar kendisine bir plaket takdim etti. Bu plaketi alırken “Ziyaretinizle şeref verdiniz. Bir de plaket veriyorsunuz” sözü TİMKODER Üyeleri tarafından alkışlarla ve takdirle karşılandı. Ülke ekonomisine çok büyük katkısı olan bu mütevazi sanayici ve iş adamını tanımış olmanın memnuniyeti ile uğurlayarak öğle arası verdik.
TİMKODER’den
Öğle arasını bazı üyeler Kütahya’yı gezerek değerlendirirken Cuma olması nedeniyle Cuma namazını da tarihi Ulu Cami’de kıldı. Cuma namazını müteakip Saklı Dünya’da yemekler yenildi. Neşeyle yenen bu leziz yemeğin ardından fabrikaya gidilerek üretimi yerinde görüldü. İki grup halinde hammadde aşamasından paketlemeye kadar olan bölümlerdeki çalışmaları yetkililerin anlatımıyla bizzat izlendi. Fabrikadaki çalışma temposu teknoloji ve fabrika sahalarının büyüklüğünü üyeler hayranlıkla izledi. Fabrika ziyaretinden sonra Kütahya Seramik Showroom’u gezildi. Tüm üyelere burada birer hediye takdim edildi. Alt katta Kütahya Porselen satış mağazasında özel indirimlerle alışveriş yapılarak otele geri dönüldü. Üyeler Otele döner dönmez günün yorgunluğunu atmak için yine havuz, sauna, hamam keyfine daldılar. Bu keyifli saatlerden sonra Manzara Restoran’da birlikte yenilen güzel yemeğin ardından yine gruplar halinde üyelerin bazıları yürüyüşe çıkarken bir grupta milli maçı birlikte dev ekranda seyretmeye koyuldu. Milli maçın bitiminde üyeler yine tertemiz orman havasında uyumak üzere odalarına çekildiler. Son gün Cumartesi saat 09:00’a kadar havuz, sauna, hamam veda keyfi alabildiğince yapıldı. 09:00’da kahvaltıyı müteakip her zaman olduğu gibi tüm üyelerin tam zamanında toplanmaları sonucu saat 10:00’da Ankara’ya hareket edildi. Tekrar gelebilme dilekleri ile güzel ve mutlu bir ziyaret hem de ticari ziyaret anılarda kalmış oldu.
TİMKODER olarak; Üyelerimizi mutlu eden ticari ziyaret için öncelikle davet edip şereflendiren, bizlere yoğun işleri arasında zaman ayırıp değerli fikirlerini paylaşan sektörümüzün ve ülkemizin duayen işadamı Nafi Güral Beyefendiye teşekkür ediyor, saygılar sunuyoruz. Bu gezide programın sonuna kadar müthiş bir takip ve yoğun bir çalışma ile ilgilenen Kütahya Seramik Ankara Bölge Müdürü Mustafa Süleymanoğlu’na yardımcısı Çağrı Yıldız’a teşekkür ediyoruz. Üyelerimizin ziyaretinin güzel bir şekilde geçmesi için yoğun işlerine rağmen gideceğimiz günün sabahı Kütahya’ya giden içimizden birisi kardeşimiz Arma Seramik ortağı Raşit Genç’e teşekkür ediyoruz. Fabrikada bizleri karşılayan başta Ali Abacı olmak üzere Celal Üstündağ, Mustafa Ergün ve diğer Kütahya Seramik Fabrika çalışanlarına teşekkür ediyoruz. Huzur kaynağı mis gibi havası mükemmel termal suları ile dinlendiğimiz Güral Harlek Thermal Resort&Spa Otel’in tüm çalışanlarına teşekkür ediyoruz. Kısacası bu geziye emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. İşlerinde başarılar, bol kazançlar ve mutluluklar diliyoruz.
33 Sayı 07 (2011/1)
TİMKODER’den
TİMKODER Olağan Genel Kurul Toplantısı Yapıldı
TİMKODER (Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği) Olağan Genel Kurul Toplantısı 2 Temmuz 2011 Cumartesi günü Ulus Rüzgarlı Sokak’ta yer alan dernek merkezinde gerçekleştirildi. TİMKODER 2009-2011 dönemi Yönetim Kurulu Başkanı Emin Ayar’ın açılış konuşmasını takiben yoklama yapıldı. İkinci toplantı olması nedeniyle çoğunluğa bakılmayıp katılan 40 üye ile toplantı başladı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu M. Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ve vefat eden TİMKODER üyeleri için 1 dakikalık saygı duruşu gerçekleştirildi. Saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okundu. Gelen telgraflar okunduktan sonra Divan heyeti teşkili için çalışmalara geçildi. Divan heyeti için teklif edilen tek liste oy birliği ile kabul edildi. Divan Başkanlığı’na Alaaddin Doğan, yardımcılıklarına Nafiz Yayla ve M. Murat Er seçildi. Mevcut gündem okunarak genel kurulun bilgisine sunuldu.
34
2009-2011 dönemi Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu’nun Başkan Emin Ayar tarafından okunmasının ardından Denetim Kurulu Raporu, Denetim Kurulu Asil Üyesi Ali Bakır tarafından okundu. Sayı 07 (2011/1)
Gelir ve gider hesapları ile tahmini bütçe Muhasip Üye Tekin Yetiş tarafından genel kurula sunularak yönetim, denetim kurulu raporları ile gelir gider hesaplarının görüşülmesine geçildi. Yönetim, denetim kurulu raporları ile gelir gider hesapları ayrı ayrı oylanarak oybirliği ile kabul edildi. Yönetim ibra edildi. Yeni yönetim kurulu, denetim kurulu ve danışma kurulu üyelerinin seçimine geçildi. Verilen önergede yer alan isimler oybirliği ile ilgili komitelere seçildi. TİMKODER 2011-2012 dönemi Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Temel Aktay seçilirken başkan yardımcıları Tekin Yetiş ve Ercan Yılmaz oldu. Dilek ve temenniler kısmında söz alan Yusuf Yıldırım derneğe destek olunmasını istedi. Üyelerin yapılan etkinliklere katkı sağlamalarının çok önemli olduğunu vurgulayan Yıldırım, yeni üye kazanımında da üyelerin derneğe katkı sağlamalarının şart olduğunu belirtti. Aynı zamanda eski yönetim kuruluna ve genel kurula teşekkür etti. Toplantıya katılan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve CHP Ankara Milletvekili Sinan Aygün yaptıkları konuşmalarında derneğin önemini belirterek üyelerin birlik ve beraberlik içinde olmalarını temenni ettiler. Başkan Temel Aktay adına Yusuf Yıldırım divan heyetine ve katılımları dolayısıyla tüm üyelere teşekkür etti. Divan Başkanı Alaaddin Doğan iyi niyet dilekleri ile toplantıyı sona erdirdi.
ANTİMDER’den
ANTİMDER Nisan Ayı Olağan Yönetim Kurulu Toplantısı Gerçekleşti ANTİMDER Nisan ayı olağan toplantısı 5 Nisan 2011tarihinde Ramada Plaza Antalya’da NSK Armatür ve Aksesuar A.Ş. sponsorluğunda yaklaşık 60 kişilik bir katılımla gerçekleşti. Toplantı Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Üstem’in açılış konuşmasıyla başladı. Toplantının armatür sektörünün öncü firmalarından NSK’nın sponsorluğunda gerçekleştirdiğimizi belirten Üstem, son 4 yıldır her yıl sponsor olarak derneğimize destek verdiklerini de hatırlattı. Toplantılarda üyelerden gelen yoğun istek üzerine Torba Yasası ile ilgili en yetkili isimlerin katılımıyla toplantı organize ettiklerini belirten Üstem konunun önemini vurgulayarak torba yasasının sektörümüze ve ticari hayatımıza getirdiği yenilikleri SMMMO Odası Antalya Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Erdem’den öğreneceğiz dedi. Üstem konuşmasında 5–6 Nisan 2011 tarihleri arasında Akdeniz Üniversitesi öncülüğünde gerçekleştirilecek olan 4. Akdeniz İş Fırsatları Fuarına destek veren sivil toplum örgütleri arasında ANTİMDER‘in de bulunduğunu ve fuarın yetişmiş eleman ile istihdam sağlayacaklar arasında köprü olduğunu ve ziyaret edilmesi gerektiğini söyledi. ANTİMDER Bülten’in 2. sayısı ve de 2. ANTİMDER Personel Eğitimi ile ilgili çalışmalara başlanıldığının duyurusunu yapan Üstem, üyelerden de gerek reklam gerekse içerik ile ilgili desteklerini istedi. Üstem, yeni üyelerin de kendilerini tanıtmasını istemesinin ardından ANTİMDER’e yeni katılan Melek Günaydın (Günaydın havalandırma ve İzolasyon) ve Bekir Akgün (AYKS)’den kısaca kendilerini ve firmalarını kısaca tanıttılar. Başkanın konuşmasının tamamlanmasının ardından NSK Armatür ve Aksesuar A.Ş. Akdeniz Bölge Müdürü Serkan Sert firması ve ürünleri hakkında kısaca bir bilgilendirmenin ardından sinevizyon gösterisi ile birlikte sunum gerçekleştirdi.
36
Sunumunda 4 yıldır sponsor olmaktan duydukları mutluluğu dile getiren Sert, ANTİMDER Ailesine desteklerimiz devam edecektir. dedi. Sayı 07 (2011/1)
Toplantı konusu olan “Torba Yasası” ile ilgili sunumunu gerçekleştirmek üzere SMMMO Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Erdem kürsüye çıktı. Başarılı ve ayrıntılı sunumuyla dikkat çeken Erdem, üyelerle birebir iletişim halinde bulunarak ve örneklemeleri ile konuyu daha iyi kavrayabilmelerine yardımcı oldu.
Sunumların tamamlamasının ardından ANTİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Üstem katılımlarından ve gerçekleştirmiş oldukları sunumlarından dolayı SMMMO Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Erdem’e Kabartmalı Plaketi günün hatırasına takdim etti.
ANTİMDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Süleyman Acar da toplantıya katkılarından ve gerçekleştirmiş oldukları sunumlarından dolayı NSK Akdeniz Bölge Müdürü Serkan Sert’e Atatürk Maskı’nı günün hatırası adına takdim etmesiyle toplantı sona erdi.
ANTİMDER’den
ANTİMDER Mayıs Ayı Olağan Yönetim Kurulu Toplantısı Yapıldı
ANTİMDER Mayıs ayı olağan toplanyısı 4 Mayıs 2011 tarihinde Kalfa AVM sponsorluğunda Kalfa AVM’nin restoranında 35 kişilik katılımla gerçekleşti. Toplantı ANTİMDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nesrin Ayan Özben’in açılış konuşmasıyla başladı. ANTİMDER Bülten’den ve gerçekleştirilmesi planlanan 2. ANTİMDER Personel eğitimi hakkında bilgi veren Özben, özellikle ANTİMDER Bülten için reklam sağlanması konusunda üyelere destek ricasında bulundu. Bir gelenek haline gelen Kalfa AVM sponsorluğu ve mağazadaki değişim rüzgârı için Şahabettin Bey’i tebrik eden Nesrin Ayan Özben, geçen yıl mağazaya gelişinden bu yana gerek ürün çeşitliğinde gerekse iç tasarımlarlındaki yenikleri ile tamamen yenilenmiş ve kendini geliştirmiş olduğunu söylemeden geçemeyeceğini belirtti. Sektörümüzün gelişebilmesi için Şahabettin Bey gibi girişimci arkadaşlara ihtiyacımız var diyen Özben, sözü Kalfa AVM sahibi Şahabettin Öztekin’e bıraktı.
Şahabettin Öztekin firmasını şu sözlerle tanıttı. "1983 yılında faaliyetine Kalfa İnşaat unvanıyla inşaat müteahhitliği yaparak akabinde de 1987 yılında aile bireylerinden oluşan bir şirket kurularak şirketimizin unvanı Kalfa İnşaat ve Ticaret A.Ş olarak tescil edildi. 1987 yılından itibaren inşaat müteahhitliğinin yanı sıra inşaat malzemesi ticaretine başlamış olan firma, o yıl Çanakkale Seramik, Kalebodur bayi olmuştur. 2008 yılı itibariyle firmamız günümüz koşullarına uygun büyük mağazacılığı tercih edip, Antalya’da 2000 metrekare iş merkezinde; yapı grubu, banyo mobilyaları, hediyelik ürünler, mutfak aksesuarları, küçük ev aletleri, duvar kağıdı, parke, boya, el aletleri, çelik kapı, ısıtma grubu, aydınlatma grupları, oyun ve eğlence merkezi bulunmaktadır. Alışveriş merkezimin 300 metrekare otoparkı ve kafesi bulunmaktadır." dedi.
"Siz meslektaşlarımı iş yerimde görmekten ve sizlerle birlikte olmaktan çok mutluyum. Katılımınızdan dolayı teşekkürlerimiz sunuyorum." diyerek sözlerine son veren Öztekin’in ardından ANTİMDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nesrin Ayan Özben toplantıya sponsor olarak derneğe sağlamış olduğu katkılardan dolayı Kalfa AVM Sahibi Şahabettin Öztekin’e günün anısına plaket takdim etti ve toplantının kapanışını gerçekleştirdi. Sayı 07 (2011/1)
37
ANTİMDER’den
ANTİMDER Haziran Ayı Olağan Yönetim Kurulu Toplantısı Gerçekleşti firması ve ürünleri hakkında kısaca bir bilgilendirmenin ardından sinevizyon gösterisi ile birlikte sunum gerçekleştirdi. Sunumunda ilk defa bu organizasyonun bir parçası olduklarını hatırlatan Hacer Kara, sektörü bir arada nezih bir ortamda bulduklarını ve bundan sonraki toplantılar için de ANTİMDER Ailesine desteklerinin devam edeceklerini belirtti. ANTİMDER Mayıs ayı olagan Yönetim Kurulu Toplantısı 7 Haziran 2011 tarihinde Ramada Plaza Antalya’da, Damla Banyo Sistemleri A.Ş. sponsorluğunda 65 kişinin katılımıyla gerçekleşti. Toplantı, Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Üstem’in açılış konuşmasıyla başladı. Toplantımızı Banyo Sitemleri grubunun öncü firmalarından Damla Banyo Sistemleri sponsorluğunda gerçekleştirdiğini belirten Üstem, ayrıca üretici firmaların bölge yetkililerinin de toplantımızda bulunmasında duyduğu mutluluğu dile getirdi. Üstem sözlerine şu şekilde devam etti. "25 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul Şişli The Marmara Otel‘de TİMFED’in olağan genel kurulunun gerçekleştirildi. Genel kurulda geçmiş dönem başkanlarımızdan Bülent Kuzu, mevcut Yönetim Kurulumuzdan İlhan Kurtar ve dernek Başkanı olarak ben ANTİMDER’i temsil ettik. Genel Kurul’da güçlü bir federasyon için güçlü derneklerin olması gerektiği bir kere daha savunuldu. ANTİMDER olarak daha güçlü olabilmemiz için düzenli bir gelirimizin olması gerektiğini bunun için de öncelikle bölgemizde gerçekleştirilen fuara TİMDER’in de katkılarıyla katılımı yükselterek gelir elde edebileceğimizden, ANTİMDER Eğitim Akademisi kurmak istediğimizden bahsettik. Siz değerli üretici firma yetkililerini de bu nedenlerden dolayı bu toplantımıza davet ettik. Öncelikle sizleri bilgilendirelim sizde kendi yetkililerinizi doğru bir şekilde bilgilendirin istedik." dedi. ANTİMDER Bülten’in 2. Sayısını çıkarttıklarını belirten Başkan Üstem, dernek üyelerimize bu Bülten’de sağlamış oldukları katkılardan dolayı teşekkürlerini sundu. Üstem, derneğe yeni katılan üyeler; Celal Adıgüzel (Osmanlı Yapı) ve Birol Nalbant (Birol Yapı)‘ın kendilerini tanıtmasını istemesinin ardından yeni üyeler kısaca kendilerini ve firmalarını tanıttı.
38
Başkanın konuşmasının tamamlanmasının ardından Damla Banyo Sistemleri adına katılımcılardan Semih Kara ve Hacer Kara hoş geldiniz konuşması gerçekleştirdi. Sonrasında Damla Banyo Satış Destek Direktörü Hacer Kara Sayı 07 (2011/1)
Sunumların tamamlamasının ardından ANTİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Üstem derneğin projeleri hakkında görüş bildirmek üzere tüm üretici firmaların yetkililerine söz verdi. Toplantının moderatörlüğünü üstlenen Ender Kuzucu tüm üretici firma yetkililerine söz verdi ve Antalya fuarına yaklaşımları hakkında bilgi aldı.
Toplanan bilgilerin en kısa olarak ulaştırılacağını belirten de Yönetim Kurulu Üyeleri ile firmaların yetkililerini ziyaret belirtti.
zamanda yazılı Üstem, akabinde birlikte ile Üretici etmek istediğini
Konuşmaların tamamlanmasının ardından Mustafa Üstem katılımlarından ve gerçekleştirmiş oldukları sunumlarından dolayı Damla Banyo Sistemleri ortağı aynı zamanda Genel Müdürü Semih Kara’ya günün hatırasına Kabartmalı plaket takdim etmesiyle toplantı sona erdi.
ANTİMDER’den
ANTİMDER Eylül Ayı Olağan Yönetim Kurulu Toplantısı Gerçekleşti
ANTİMDER Haziran ayı olağan toplantısı 9 Haziran 2011 tarihinde Ramada Plaza Antalya’da Kütahya Seramik sponsorluğunda ANTİMDER Üyeleri ve misafirlerin katılımıyla gerçekleşti. Toplantı ANTİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Üstem’in açılış konuşmasıyla başladı. Üstem, "Temmuz ve Ağustos aylarında toplantı gerçekleştirmediğimizden dolayı sizlerin de hatırlayacağı gibi en son 07.06.2011 tarihinde Damla Banyo Sistemleri sponsorluğunda ANTİMDER Haziran ayı Olağan toplantısını Antalya’daki üretici firmaların temsilcilerinin de katılımıyla gerçekleştirmiştik. Toplantı kayıtlarımızı bir üst yazı ile bölge yöneticilerimize gönderdik. Kendilerinden de bu yazıları üst mercilere iletmelerini rica ettik. Akabinde Yönetim Kurulu içerisinde almış olduğumuz kararlar İstanbul’a üretici firmaları ziyarete gittik. 13-14 Temmuz 2011 tarihindeki ziyaretimizde Kale, Vitra, Akgün, Bien, Çanakçılar ve Söğüt seramik firmalarını ziyaret ettik. ANTİMDER ‘in faaliyetlerinden Antalya yapı fuarından ve ANTİMDER Eğitim Akademisi hazırlıklarından bahsettik. Bizleri çok olumlu karşıladılar ve Derneğimize fayda sağlayabilecekleri yerleri bizlerle paylaştılar. İstanbul ziyaretinden sonra 02 Ağustos 2011 tarihinde de Kütahya‘ya bir seyahat gerçekleştirdik. Bu akşam sponsorumuz olan Kütahya Seramik ve Altın Çini firmalarının yetkilileri ile görüştük. Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Nafi Güral bizleri kabul etti. ANTİMDER’den faaliyetlerimizden konuştuk. Ziyaretimiz çok olumlu geçti. Hemen bizleri kırmayarak Eylül ayı olağan toplantımıza sponsor olabileceklerini beyan ettiler. Başta Nafi Bey olmak üzere yetkililerine teşekkürlerimizi sunuyoruz." dedi. Üstem, konuşmasına son vermeden önce de derneğe yeni katılan Aysun İnal (Ayser Yapı)‘ın kendisini ve firmasını tanıtmasını istemesinin ardından Aysun İnal kendisi ve firması hakkında bilgi verdi. ANTİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Üstem’in konuşmasını tamamlamasının ardından
Kütahya Seramik adına katılan Akdeniz Bölge Müdürü Yasin Konuşkan’a sözü bıraktı. Konuşkan katılımcılara firması ve ürünleri hakkında kısaca bir bilgilendirmenin ardından sinevizyon gösterisi ile birlikte sunum gerçekleştirdi. Sunumunda ikinci defa bu organizasyonun bir parçası olduklarını hatırlatan Yasin Konuşkan, sektörü bir arada nezih bir ortamda bulduklarını ve bundan sonraki toplantılar için de ANTİMDER Ailesine teşekkürlerini belirtti. Sunumların tamamlamasının ardından ANTİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Üstem, üretici ziyaretleri ile ilgili fikirlerini beyan edebilmeleri için toplantının moderatörü olarak üyelerden Şahabettin Öztekin’i seçti. Yorumlar alınmasının ardından, düşünce ve temenniler sunularak toplantının kapanışı gerçekleştirildi. Resmi kapanışım yapılmasının ardından katılımcılar için hazırlanan ufak bir çekilişle Kütahya Seramik’in getirmiş olduğu hediyeler dağıtıldı.
Organizasyonun sonunda ANTİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Üstem, katılımları ve gerçekleştirmiş oldukları sunumlarından dolayı Kütahya Seramik Akdeniz Bölge Müdürü Yasin Konuşkan’a ANTİMDER Kabartmalı Plaketi günün hatırası adına takdim etmesiyle organizasyon sona erdi. Sayı 07 (2011/1)
39
ANTİMDER’den
ANTİMDER Üyeleri Çanakcılar Üretim Tesislerini Gezdi
ANTİMDER Ekim Ayı Olağan Toplantısını Çanakcılar Fabrika Gezisi olarak organize etti. 21-23 Ekim 2011 tarihleri arasında ANTİMDER’den 25 kişilik bir katılımla gerçekleşen gezi Çanakcılar Antalya Bölge Müdürlüğü’nde gerçekleştirilen sabah kahvaltısı ile başladı. Kahvaltının ardından Çanakcılar Zonguldak üretim tesislerine doğru yola çıkıldı. Akşam konaklama yerine varılmasıyla katılımcılar istirate çekildi. 22 Ekim’de ANTİMDER Üyelerini fabrika’da Çanakçılar Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Çanakçı, Genel Müdür Zeynel Abidin, Yönetim Kurulu Üyesi Erol Arat başta olmak üzere Çanakcılar yöneticileri karşıladı ve üretim tesisleri gezisinde eşlik ettiler. Çanakcılar’ın vitrifiye ve mobilya fabrikaları ile birlikte Çanakcılar üretim tesisleri alanında bulunan etnografya müzesi ve hayvanat bahçesi de gezilerek öğle yemeğine geçildi.
40
Çanakcılar tesislerinin gezilmesinin ardından Karadeniz’in tarihi beldeleri Amasra, Safranbolu ve Karabük’de ziyaret edildi. Çanakçılar Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Çanakçı gezi süresince ANTİMDER Üyelerine eşlik ederek misafirperverliğini göstermiştir. Sayı 07 (2011/1)
BURTİMDER’den
BURTİMDER “Kriz Sonrası Küresel Dinamiklerin Türkiye’deki Piyasalara Etkisi” Konferansı Gerçekleştirdi
BURTİMDER (Bursa Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği) üyelerinin kriz sonrası ekonomik gelişmelerin Türkiye piyasalarına etkileri hakkında bilgilendirmek üzere 23 Mart 2011 tarihinde, Bursa Almira Hotel’de, Ekonomi Danışmanı Prof. Dr. Emre Alkin ile “Kriz Sonrası Küresel Dinamiklerin Türkiye’deki Piyasalara Etkisi” konferansı gerçekleştirdi.
42 Sayı 07 (2011/1)
Yoğun katılımın gerçekleştiği konferans BURTİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Osman Şahin’in hoşgeldiniz konuşmasının ardından Prof. Dr. Emre Alkin’i kürsüye davet etmesiyle başladı. Alkin, “Kriz Sonrası Küresel Dinamiklerin Türkiye’deki Piyasalara Etkisi” üzerine güncel örneklerle pekiştirdiği sunumuyla oldukça ilgi çeken bilgiler paylaştı. Sunum sonrasında BURTİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Osman Şahin Prof. Dr. Emre Alkin’e teşekkür plaketi takdim ederek konferans programını tamamladı.
BURTİMDER’den Konferans sonrasında BURTİMDER’in de paydaşları arasında bulunduğu Bursa 23. Yapı ve Yaşam Fuarı ve Kongresi’nin BURTİMDER Üyesi katılımcılarına teşekkür plaketleri takdim edildi. Plaketleri fuara destek olmak üzere Bursa’ya gelen TİMDER Yönetim Kurulu Üyeleri takdim etti. TİMDER Yönetim Kurulu Üyeleri fuarın hayırlara vesile olmasını dilerken BURTİMDER’in son dönem gerçekleştirmiş olduğu faaliyetlerden de memnuniyetlerini dile getirdiler.
43 Sayı 07 (2011/1)
BURTİMDER’den
BURTİMDER Üyeleri İftar’da Buluştu BURTİMDER Üyeleri Bursa, Tavacı Recep Usta’da düzenlenen iftar yemeğinde buluştu. Bursa Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği (BURTİMDER), üyeleri geleneksel olarak düzenlenen iftar yemeğinde bir araya geldi. Tavacı Recep Usta’da gerçekleştirilen iftar yemeğine çok sayıda dernek üyesi katıldı. Derneğin Kurucu Başkanı Yusuf Yılmaz ve Dernek Başkanı Osman Şahin’in üyelerini kapıda karşılamasıyla örnek bir ev sahipliği gerçekleştirilen organizasyonda, bayiler arası kaynaşmanın sağlanması hedeflendi. Dernek hakkında bilgi veren BURTİMDER Kurucu Başkanı Yusuf Yılmaz, derneğin Bursa’da 6 yıldır faaliyet gösterdiğini ve toplam 80 üyesi bulunduğunu belirtti. BURTİMDER’in kurulduğu günden bu yana öncelikli amacının bayiler arası iletişimin saplanması olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Amacımız, inşaat malzemeleri satıcı bayilerin üreticiler arasındaki koordinasyonunu sağlayıp, bayilerin problemlerine çözüm konusunda yardımcı olabilmek. Sosyal ve kültürel etkinliklerle derneği faydalı hale getirmek, bayiler arası kaynaşmayı sağlamak” dedi. BURTİMDER’in TİMFED üyesi olduğuna da dikkati çeken Yılmaz, en önemli hedeflerinin Bursa’da hizmet veren ve alanında saygın ve seçkin olan bayileri derneğe dahil etmek olduğunu söyledi. Yılmaz ayrıca, BURTİMDER’in Bursa Yapı Yaşam Fuarı’nı TÜYAP ile ortaklaşa gerçekleştireceklerinin de bilgisini verdi.
44 Sayı 07 (2011/1)
BURTİMDER’den
Deniz Kubat, Ahmet Selçuk, Oğuz Obut ve Erdal Can
Metin Aydoğdu, Hasan Sarısaltık, Namık Mescioğlu ve Olgun Yıldız
Ozan Günduru ve Nurten Tunçer
Derya ve Ümit Yılmaz
Ahmet Turgut, Nesrin Korkmaz, Nurettin Can ve Ferah Fırat
Cem Doğan ve Aydın Eskibozkurt
Alper ve Recep Çohan, Ferruh Bayram, Suat Şarlı
İlknur ve Ahmet Şahin
Mustafa ve Halil Bayramoğlu, Zekeriya Yılmaz, Erkan Kalafat
Pınar ve Ali Solmaz
Hüseyin Okumuş ve Bahadır Çemberci
Yusuf Yılmaz, Osman Şahin, Can Can ve Cengiz Eker
Sayı 07 (2011/1)
45
Söyleşi
İbrahim Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı
İbrahim Polat
“Alın teriyle geçen bir ömür” Henüz 16 yaşındayken annesinin deyimiyle “Elin memleketi” İstanbul'a arkasında hasta babasını da bırakarak hayallerine kararlı adımlarla ilerleyen genç adamın hikayesi 1947 yılında Haydarpaşa garına adım atmasıyla başladı. İki gün iki gece süren Doğu Ekspresi yolculuğu boyunca düşündüğü tek şey bir meslek edinmek adına gideceği Zincirlikuyu'daki okulda öğreneceği mesleğiydi. Mala tutmayı, harç karıştırmayı ve tuğla örmeyi öğrenecek, böylece de bir meslek sahibi olacaktı. Bu hayalleri kurarken bu genç adamın cebinde 60 lira ile geldiği şehrin ortasına bir çok binalar dikeceği kimsenin aklına gelmezdi. 46 Sayı 07 (2011/1)
Röportajımızda Polat ailesinin 3. kuşak temsilcileri olan torunlarıyla görüntülediğimiz ve bugün artık başta Türk sanayisine, inşaat sektörüne ve turizmine değerli yatırımlar yapmış önde gelen sanayicilerden biri olan İbrahim Polat'ın hikayesi içerisinde her ne kadar İstanbul'a gelişi başlangıç gibi gözükse de asıl başlangıç ve onu İstanbul'a getiren yaşam koşullarına da bakmak gerekir. 1931 yılında Erzurum Aşkale ilçesine bağlı dağ köylerinden biri olan Güneyçam'da doğan İbrahim Polat 7 yaşından itibaren ailesinin sorumluluğunu omuzlarında hissetmeye başladı. Kendi deyimiyle çalışmak alnına yazılmıştı. Babası İstanbul'a çalışmak için gidince hayvanların bakımı ile ilgilenmek, kardeşlere bakmak ve anneye yardım etmek en büyük çocuk olarak ona kalmıştı. Diğer yandan okul hayatı da
Söyleşi başlayan İbrahim Polat 1938 yılının 10 Kasım'ında vefat eden Ulu Önder Atatürk'ün ölümüyle bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu hakkında sadece bir kez Erzuruma geldiğini duyması dışında bir şey bilmediğini farkeder. Çünkü ülkede olan biten hiç bir şey aynı tazelikte onların kulağına gelmez ve hiç bir şey köyden bakmakla görünmemektedir. Dış dünyaya olan ilginin ilk yeşerdiği bu yılların sonrasında 1939 yılında Erzurum'a ulaşan demiryolu bölgenin kaderini değiştirdiği gibi o'nun da hayatında yeni bir pencere açacaktır. Zincirlerini kırmasını sağlayacak bu demiryolu bir gün onu da hayallerine taşıyacak ümidini aslında daha o yıllarda içinde yeşertmeye başlamıştır. Çocukluk yıllarından bütün hayatına etki eden en önemli olay ise parmaklarını kaybetmesine sebep olan o elim kazadır. Aslında ona göre bu olay işlediği suçun cezasıdır. Hırsızlık... Bir sonbahar günü kardeşi Şevket ile birlikte dedelerinin 3 kardeşe bölüştürdüğü ormanlık arazide babalarının hakkına düşen arazide odun toplamaya giderler. Kardeşi ile araziyi gezerlerken amcasının arazisindeki odunların daha kalın olduğunu görünce kesip eve getirirler. Ancak babası kendi arazisinde böyle kalın odun olmadığını bildiğinden başkasının hakkını alıp gelmelerinden dolayı iki kardeşe de çok kızar ve onlara yaptıklarının aslında hırsızlık olduğunu ve götürüp odunları amcasına vermelerini ister. İki kardeş sadece kalın olduğu için kestikleri odunun amcalarının malı bile olsa rızası olmadan alındığında hırsızlık olduğunu öğrenerek, belki de en önemli dersi almışlardı. Odunları amcaya iade etmeye götürdüklerinde onları anlayışla karşılayan ve odunları hediye amcalarının elini de öpmeyi unutmadılar. Hayatlarının en önemli derslerinden birini aldıklarını sandıkları bugünün ertesi gününde İbrahim Polat, Çarmıklı köyünden evlerine ziyarete gelen bir misafirlerinin atına ot verirken farkettiği ve çocuk merakıyla üzerine taş
ile vurduğu sarı maddenin patlamasıyla gerçekten büyük bir kayıp yaşar. Rus işgalinde kalma ve kimsenin farketmediği bu madde bir dinamit lokumudur ve patlamanın etkisiyle parmaklarını kaybeder ve o hep bu elim olayı odun hırsızlığının cezası olarak düşünür. Geçen zamanla birlikte dünya da önemli bir imtihandan geçmiş ve milyonlarca ölü ve yaralı insan, yıkılmış şehirler ile İkinci Dünya Savaşı'nın ardından bir mücadele başlamıştı. O yıllarda genç bir delikanlı olmaya başlayan İbrahim Polat'ın Erzurum'un Ilıca ilçesinde bir sanat okuluna yolu düşer ve orda öğrendiği duvar örme, sıva ve boyama işlerini çok sever. Ancak okulun uzaklığından dolayı devam edemez ve bu eğitimi yarım kalır. Köyden kente göçün başladığı ve akın akın İstanbul'a gidişlerin yaşandığı bu yıllarda artık onunda tek bir amacı vardır. Onu hayallerine taşıyacak trenle İstanbul'a göç etmek. Köyden şehire gitmesine gönlü razı gelmeyen anne-babasına rağmen kararlılığından ödün vermeyen genç adam kararını vermiştir... İstanbul'a gidip yarım kalan meslek edinmesini Zincirlikuyu'daki Sanat Okulu'na giderek tamamlayacaktır. Elinde bir tahta bavulla Haydarpaşa Garı'na geldiğinde gördüğü deniz onun için ayrı bir heyecan olmuştur. Kalacak bir yeri olmayan İbrahim Polat'ı İstanbuldaki ilk günlerinde hemşerilerinin yoğun olduğu Tophane semtindeki kahveler ağırladı. Nerden başlayacağını nereye gideceğini düşündüğü esnada laf lafı açtı ve Evlendirme Dairesinin inşaatının başladığını öğrendi. Hemşerilerinden biri o inşaatın müteahhiti bir diğeri de kalfası olan Tünel'deki Beyoğlu Evlendirme Dairesi inşaatına gider ve o akşam barakalarda uyur. İstanbuldaki ilk gününü telaş ve koşturmaca içerisinde tamamladıktan sonraki güne uyandığında artık bir işi ve kalacak yeri vardır.
İbrahim Polat torunları İbrahim Fikret Polat ve Kerim Polat ile birlikte toplantı yaparken
47 Sayı 07 (2011/1)
Söyleşi
İstanbul'da ne Vatan Caddesi'nin, ne Açık Hava Tiyatrosu'nun ne de Ataköy'deki apartmanların daha olmadığı o yıllarda bir kaç ay evlendirme dairesi inşaatında çalışır daha sonra da yine hemşerilerinin yardımıyla başka bir inşaatta çalışmak üzere Şişli'ye gider. Hamiyet Yüceses apartmanı inşaatına girip çalışkanlığıyla kısa zamanda Nişantaşı'ndaki işçilerin toplandığı Cumhuriyet kahvesinde tanınır hale gelir. Çalışma hayatına o kadar kaptırır ki kendini bir türlü zincirlikuyudaki Sanat Okulu'na gidip kaydını yaptıramaz. Bu arada biraz para biriktirme fırsatı da bulmuş olmanın verdiği heyecanla ailesini ziyaret etmek üzere Erzurum'a gider. İstanbul'da aldığı elbise, ayakkabı, kravat ve palto ile çehresi de değişen bu genç adamı ailesi gördüğünde diğer kardeşlerine de örnek olacak ve onlarda İstanbul'a gidecek endişesiyle Erzurum'da kalmaya ikna etmeye çalışırlar. Ancak o bildiğinden vazgeçmez ve İstanbul'a geri döner. Döner dönmez de bir türlü fırsat bulamadığı kaydını yaptırmak için okula gider. Ondan önce Ilıca'daki kaydını getirmeleri istenir, güç bela okul müdürünü ikna eder ve orda kayıtsız olarak okumaya başlar. 6 ay boyunca süren okul hayatında yeni arkadaşlar edinir ve inşaat işlerine gitmeye devam eder. Aklına sadece inşaatçılığı öğrenmeyi koyan İbrahim Polat önce ustalık mertebesine daha sonra da kalfalığa terfi etti. Zaten bu yükseliş ile de mimar ile usta arasında önemli bir konuma gelen İbrahim Polat zamanla yanında usta çalıştırır hale gelmeye başlar bu da onu yavaş yavaş müteahhitliğe götüren yolun başlangıcı olur. Bu dönemde bir kırılma noktasını da Nişantaşı'nda kalfalığını yaptığı bir inşaatta yaşar. Niko ve Yorgo adında iki inşaatçı arkadaşı ile birlikte kalfalık yaptığı inşaat tamamlandığında bir emlakçı ile bir48 Sayı 07 (2011/1)
likte gelen Mukaddes Taner isimli bir kadın binayı gezer çok beğenir ancak Niko ile dil konusunda anlaşamazlar ve İbrahim Polat araya girer. Mukaddes Hanım yakınlarına danışmak için üç gün izin ister ve sonrasında da gelip binayı satın alır. Daha sonra anlaşılacaktır ki bilgisine danışılan kişinin de İbrahim Polat'ın hayatında ayrı bir yeri olacaktır. O kişi dönemin Başbakanı Adnan Menderes'tir. Hatta Adnan Menderes kendisine Menderes Ovası'ndaki çiftliğinde kahyalık teklif edecek ama bu işin kendine uymayacağını düşünen İbrahim Polat bunu nazikçe reddedecektir. Bu arada babası tarafından memlekete geri döndürülmesi konusunda da ısrarlar ve çabalar devam etmektedir. Babası İbrahim Polat'ı Erzuruma'a yaptığı ziyaretlerden birinde Aşkale'ye yakın köylerden birinde onu kısmeti Suna Hanım ile tanışması için götürür ve hatta İstanbul'a döndükten sonra gelen bir mektupla nişanlandığını bile haber verir. Evlilik hazırlıkları da hemen başlar ve düğün sonrasında da Erzurum'da bir ay daha kalan İbrahim Polat'ı evlilikte memleketinde tutmaya yetmez. Eşini ailesine emanet ederek İstanbul'a döner ve inşaatlara kaldığı yerden devam eder. Yıllar geçip giderken ilk oğlu Adnan Polat 1953 yılında doğar, o artık babadır. Oğlunu görmek için memelekete döner ve hemen sonrasında da askerlik görevini yapmak üzere Adapazarı'na gider. Askerde de inşaatçılığının faydasını görür ve koğuşların inşaat işini genç olmasına rağmen ona teslim ederler. Askerliğinde tüfek tutmak yerine bildiği işi yapmaya devam eden İbrahim Polat tatlı bir tesadüf sonucu Adapazarı Şeker Fabrikası açılışına gelen Başbakan Adnan Menderes ile orda da karşılaşır ve Başbakan'ın talimatıyla kalan askerliğini daha da rahat geçirir.
Söyleşi Askerlik sonrasında ağabeylerinin izinden giden Şevket ve Bayram kardeşlerinin de gelmesiyle onlara da inşaat işini öğretmeye başlar. Bu arada çevresi genişleyen İbrahim Polat'ın çalışkanlığından ve işi bilmesinden etkilenen Kemal Güler ortaya parasını koyar ve İbrahim Polat'tan da emeğini koymasını ister ve ilk ortak işini yaparak yap-sat müteahhitliğe başlar. 1955 yılına gelindiğinde artık işadamı olmuş ve yazıhanesinin duvarında bir vergi levhası vardır. İnşaat işlerine olanca hızıyla devam ederken bir gün baba Abdurrahman Polat İstanbul'a gelir. Hatta onu tekrar geri götürebilmek için eski püskü kıyafetlerle inşaata giderek İbrahim Polat'ı hain evlat gibi gösterip ordan kovdurtmaya da çalışır ancak başarılı olamaz. Babasının bu ısrarlı tutumuna karşı koyamayarak memlekete bir süreliğine dönen İbrahim Polat ortalık yatıştıktan sonra tekrar İstanbul'a döner. Bu arada kızı Songül dünyaya gelir. Ailesi giderek genişleyen İbrahim Polat daha fazla hasrete de dayanamaz kızı 6 aylıkken ailesini İstanbul'a getirir. Ailesinin de sorumluluğunu iyice hissetmesiyle başka iş kollarına da yatırım yapmaya karar verir. Önce bir taksi satın alır, onu işletmeye verir ama eli boş durmaz gider ehliyette alır. Ayrıca bir kahvehaneye ortak olur, derken arkasından ikinci araba gelir ve işine sahip çıkma prensibiyle haftasonları şöför koltuğuna da geçer. Daha sonra yaşayacağı tatsız bir kaç olayla birlikte arabalarını satarak bu işten de çekilecektir. 1958 yılına gelindiğinde rivayet o'dur ki bolluk ve bereketiyle aileye üçüncü çocuğu Murat Polat dahil olur. Yıllarca aynı tempoda çalışma hayatına devam eden ve artık İstanbul'da YapSat müteahhitçiliğin en önde gelen ismi olan İbrahim Polat'ın çocukları da büyüdükçe eğitim hayatlarını tamamlamaya başlar.
lyona yükseltilmesini kararlaştırır. Zaten şirketin %25 hissesine sahip olan İbrahim Polat diğer ortakların hisse almamasını takiben kalan hissenin de %30'unu alarak Yönetim Kurulu Başkanı koltuğuna oturur. Bu yıllarda eğitimlerini tamamlayan Adnan ve Murat Polat'a da şirketin rahat yönetici koltukları yerine inşaatların tozunu yutmak düşer. Çünkü baba İbrahim Polat onların da iş hayatının zorlu yollarında tecrübe kazanmalarını ve öğrenmelerini ister. Asıl işi inşaatçılığı hiç bir zaman geri planda bırakmaz ve 1977 yılında Polat İnşaat ve Sanayi Ticaret A.Ş.'yi kurar. 1982 yılında da Ege Seramik fabrikasının ürünlerini toptan veya parekendeci bayi ağına pazarlamak ve satmak amacıyla Ege İnşaat Malzemeleri Pazarlama A.Ş. kurulur. Türkiye'de serbest piyasa ekonomisi kurallarının hakim olmaya başladığı 1983 yılında ise İbrahim Polat şirketlerini tek bir çatı altında toplayarak İbrahim Polat Holding A.Ş.'yi kurar. Usta bir inşaatçı, büyük bir işadamı ve ülkemizin önde gelen sanayicilerinden biri olan İbrahim Polat'ın yaşam hikayesi elbette anlattığımız yerde bitmiyor. Bugün 80 yılı arkasında bırakan bu çalışkan ve mücadeleci kişilik hala ilk günkü heyecanla işinin başında ülkemiz ve sektörümüze katkı sağlamaya devam ediyor.
1972 yılına gelindiğinde artık İbrahim Polat'ın hayatında yep yeni bir dönüm noktası vardır. İnşaatlarının tuğlalarını aldığı Topel Tuğla'dan tanıştığı seramikçi İsmet Kaptan ve sonrasında Mimar Yaşar Dalbaşar, eşi Peykan Dalbaşar, İsmail Şayan, Murat, Bekir ve Recep beyler ile de tanışarak Ege Seramik A.Ş.'ye kurucu ortak olarak %25 hisse ile sanayiciliğe adım atmış oldu. 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatı ve sonrasında Türkiye siyasi hayatında yaşanan çalkantılı dönemler ve enflasyon canavarı bu çalışkan insanı da ister istemez etkiler. 1975 yılında Ege Seramik fuel-oil sıkıntısından dolayı üretime ara vermek zorunda kalır ve toplanan genel kurul şirket sermayesinin 12 milyondan 30 mi-
İbrahim Polat torunları Kerim Polat ve İbrahim Fikret Polat ile birlikte
49 Sayı 07 (2011/1)
Akademik Objektif
İstanbul Teknik Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gültekin Göller 25 Kasım 2011 tarihinde, İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek “İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği‘nin Kuruluşunun 50. Yılı” kutlama hazırlıklarını yaptığımız şu günlerde bölümümüzü tanıtmanın memnuniyetini taşımaktayım. Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Metalurji ve Malzeme Mühendisliği, metal ve alaşımlarının cevher veya hurda gibi kaynaklardan üretilmesi, saflaştırılması, alaşımlandırılması, şekillendirilmesi, korunması, kullanım süreçlerini içerirken aynı zamanda malzemelerin özellik, yapı –işlem-özellik ve performansları arasındaki kuvvetli ilişkileri ve üretim-kullanım sürecinde çevresel kaygıları/sorumlulukları da içine alan disiplinlerarası çalışan bir bilim dalıdır.
50
Tarihte insanlığın gelişimi, zenginleşmesi, güvenliği ve yaşam kalitesindeki artış hemen hemen tümü ile yeni malzeme ve ürün teknolojileri ile sağlanmaktadır. Yeni malzemeler ve bunların verimli üretimi olmaksızın, modern dünya araç ve gereçleri, makinalar, bilgisayarlar, otomobiller, hava araçları, iletişim araçları ve yapısal amaçlı ürünlerin varlığı mümkün olamazdı. İlk çağdan itibaren uygarlıkların kullandıkları temel malzemelerin çağlara adını verdiği görülmektedir. Sayı 07 (2011/1)
Örneğin taş devri, daha sonraki süreç olan ve Doğu Anadolu’da Hasan Dağı’nın patlamasıyla ortaya çıkan lavların soğuması sonucu oluşan kayalarla başlayan yontma taş devri, ekonomik yapı ve bilginin gelişimiyle demir, bakır ve uzun bir süreç sonra da alaşımlandırma tekniğinin ile bşaşlayan tunç devri bunların en güzel örneğidir. Metalurjinin tarihi incelendiğinde Anadolu medeniyetleri misyonumuza önderlik etmişler ve ilk metalurjistlerinin bu ülkede yetiştirmişlerdir. Anadolu medeniyetlerinin insanlık tarihine yön vermeleri bu konuda bizlere kıvanç vermekte ve öncü olmaktadır. İnsanların canlı varlıkların yapısını çözme ve bu yapıyı modellemeye yönelik çalışmalarının gelecekteki hayatımızı ne denli önemli bir şekilde etkileyeceği kuşku götürmez ve büyük bir heyecanla beklenen bir gelişmedir. Benzer şekilde, malzeme bilimcilerinin malzemeleri bellirli özelliklerin oluşturulması doğrultusunda tasarlayıp üretmeleri de aynı heyecanla beklenen bir gelişmedir. Modellenen malzemeler, metalurji ve malzeme başta olmak üzere, kimya ve makine mühendisleri tarafından üretilmeye çalışılmaktadır ki bu da mesleğin disiplinlerarası olması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Doğadaki malzemelerin kusursuz yapılarının anlaşılması ve buna benzer
Akademik Objektif yapıların sentetik olarak üretilip insanlığın hizmetine sunulması da günümüzde ve gelecekte önemle üzerinde durulan konulardır. Bu bağlamda son yıllarda elektronik ve manyetik malzemeler, kompozit malzemeler, biyomalzemeler ve nano malzemelerin yeni malzeme grupları olarak üretilmesi ve geliştirilmesine yönelik gerek eğitim gerekse araştırma faaliyetlerinin önemi artmıştır. Tarihsel Gelişim Süreci Metalurji ve Malzeme Mühendisliği, ana konusu metaller ve mühendislik malzemeleri olan bir bilim ve teknoloji dalı olmasından ötürü insanlığın yaşam gücü, refah seviyesi ve kalkınma olanakları ile doğru orantılı olarak tesirde bulunmuş ve uygarlığın gelişimi ile birlikte paralel bir gelişme göstermiştir. Metalurjinin ana malzemesi olan metaller yüksek ısı ve elektrik iletkenliği, parlaklık, yük taşıma kapasitesi, mukavemet ve deforme olabilme özelliklerinden ötürü ilk çağlardan beri insanlığın ilgisini çekmiştir. İnsanlığın metallerle ilk ilişkisi tarih öncesi çağlara dayanmaktadır. Neolitik çağda İ. Ö. 6000 yıllarında dini ayinler ve cenaze törenlerinde demirin kırmızı oksidi olan hematitin kullandığı bilinmektedir. Genel olarak metalurji’nin tarihsel gelişimini kronolojik olarak bölümlere ayırmak gerekirse dört ardışık zaman halinde incelenebilir: Birinci zaman aralığı en eski çağlardan Milattan sonra ilk yüzyıla kadar uzanmaktadır. Bu çok uzun zaman aralığında insanoğlunun keşfettiği ve bizzat kullandığı metaller altın, gümüş, bakır - ki burada bakırın tunç ve pirinç alaşımlarını da saymalıyız - demir, kurşun, kalay ve cıva olmak üzere toplam yedi metal olmuştur. İ. Ö. 8000-9000 yıllarında Ergani yakınlarında Çayönü Tepesi mevkinde bakır boncuk iğnelerin bulunması, İ. Ö. 3000 yıllarına ait Mısır’da Giza piramidinde
meteor kalıntısı olan demir nesnelerin kullanılması Neolitik Çağa ait ilginç örneklerdir. Yine İ. Ö. 70006000 yıllarına ait kalıntılardan anlaşıldığına göre Çatalhöyük’te ilk bakır ergitme ve izabe işlemleri gerçekleştirilmiştir. Bunu burada bulunan boncuk ve dövülmüş parçalardan anlamaktayız. İlk olarak Asurluların kurduğu ticaret merkezi şeklinde olan şehirlerle Anadolu’dan yayılan ticaret kültürü ve bilgi zaman içerisinde Fırat ve Dicle’nin güneyine yani aşağı Mezopotamya’ya İ. Ö. 4000 -3500 yıllarında Sümerlerin kurduğu şehirlere ulaşmıştır. Sanayi Devriminde Metalurji ve Gelişme Süreci Gelişmiş ülkelerin bugünkü durumlarına gelmelerinde başlangıcın sanayii devrimine dayandığı ve bu devrimin kökeninde de kömür ve demir gibi maden kaynaklarının bulunup izabe edildiği aşikardır. İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Misyonumuz, İTÜ Metalurji ve Malzeme mühendisliği bölümü paydaşları ile etkin işbirliği içerisinde misyonunu, vizyonunu ve eğitim hedeflerini tanımlamıştır. Danışma Kurulu üyelerimiz, hocalarımız, mezunlarımız ve öğrencilerimizden aldığımız geri bildirimler eğitim programımızın tasarımında etkili olmuşlardır. İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü; her biri kendi alanında uzman, özgün birikimlere sahip nitelikli öğretim üyesi kadrosu, altyapı ve laboratuar olanakları ile alanında uluslararası düzeyde kabul gören niteliklere ulaşmış Türkiye’nin önder yüksek öğrenim kurumu özelliğini korumak ve geliştirmek amacıyla sürekli gelişme öngörüsü ile bütünleşmiş bir anlayışın temsilcisidir. Bölümümüz bu niteliklerini; Mevcut mühendislik malzemelerinin özelliklerini araştırma, belirleme ve yeni mühendislik
51 Sayı 07 (2011/1)
Akademik Objektif Bölümümüz 18 profesör, 5 doçent, 5 yardımcı doçent, 1 adet doktor öğretim görevlisi, 20 adet araştırma görevlisi ve öğretim üyesi yetiştirme programı kapsamında istihdam edilen 5 adet araştırma görevlisinin bulunduğu kuvvetli bir insan kaynağına sahiptir.
malzemelerini araştırma ve geliştirme bilgi ve becerisine sahip, Yeni ürün ve proses tasarımına katkı sağlayacak mühendislik malzemelerinin üretimine, şekillendirilmesine ve korunmasına yönelik teknolojiler konusunda bilgi sahibi, Ulusal ve uluslararası düzeyde değişik endüstri ve araştırma kurumlarında üretim, uygulama ve ArGe çalışmalarında başarı ile görev alabilecek, Yaratıcı, kendini sürekli geliştirmeye yönelik öğrenme yetisini kazanmış, Kalite ve çevre bilinci oluşmuş ve bunları mesleki yetenekleri ile uygulamaya aktarmaya hazır, Sosyal, toplumsal, etik ve ekonomik bilince ve sorumluluğa sahip, Çağdaş Metalurji ve Malzeme Mühendislerini yetiştirmeye ve ulusal ve uluslararası düzeyde tartışmasız kabul görecek niteliklere sahip, bilgi ve teknoloji üretimini destekleyecek bilimsel ve uygulamalı araştırmalar yapmaya ve bunları yayınlamaya odaklamıştır.
52
Vizyonumuz ise İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü, insanlığın ve ülkemizin refah ve mutluluğu için; İnsani ve toplumsal değerleri, Sürekli gelişme anlayışını, Bilimin evrensel niteliklerini, Çağdaş eğitim kültürü ve değerlerini temel alarak öğrencilerine verdiği lisans, yüksek lisans, doktora eğitimi ile, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği alanında, uluslararası düzeyde kabul gören niteliklere sahip, Türkiye’nin önder yüksek öğrenim kurumu olmayı ve gerçekleştirdiği bilimsel ve uygulamalı araştırmalarla, ulusal ve uluslararası düzeyde günümüzün ve geleceğin şekillendirilmesine temel oluşturacak bilgileri üreten ve bunları ulusal ve uluslararası düzeyde yayınlayarak toplumun faydasına sunan bir bilim ve teknoloji merkezi olmayı kendine hedef edinmiştir. Sayı 07 (2011/1)
Metalurji Mezopotamya ve Anadolu topraklarında başlamışken, dünyada ise bu alanda eğitim veren üniversitelerde eğilim malzeme mühendisliğine eğitimi doğru kaymaktadır. Biz ise Metalurji ve Malzeme Mühendisliği birlikteliğini programımızda korumaya özen gösteriyoruz. Kendi ülkemizde doğrudan değerlendirilebilecek doğal kaynaklarımızı dönüştürme teknolojilerini kullanarak üreten mühendisler yetiştirme sorumluluğunu taşıdığımızın bilincindeyiz. Bu nedenle doğal kaynaklarımızı yeni üretim teknolojileri ile ürüne dönüştürecek mühendisler yetiştirmek misyonlarımız arasındadır. Eğitim-öğretim programımızın ülke ve dünya gerçeklerini dikkate alarak ve değişik dönemlerde yenilenmesini sağlayarak en iyi Metalurji ve Malzeme Mühendislerini yetiştirmeye gayret ediyoruz. Bunun için öğretim üyelerimiz ders içeriklerini dönem dönem dünyadaki değişimleri gözönüne alarak uygun şekilde revize etmektedirler. Derslerimizde bireysel ödevler yanı sıra takım çalışmasını ön plana çıkaracak projeler de verilmekte ve öğrencilerimizin problem çözme yetenekleri ile birlikte takım halinde çalışma kültürünü edinmeleri sağlanmaktadır. İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği eğitim programının ilk dersi “Metalurji ve Malzeme Mühendiliğine Giriş” dersidir. Bu ders öğrencilerin Bölümümüzün zenginliklerini ve seçmiş oldukları Metalurji ve Malzeme Mühendisliği mesleğini öğrendikleri zengin bir içeriğe sahiptir. Desrte, Bölüm Başkanı öğrencilerimizle bölüm misyonu ve vizyonunu paylaşır. Mühendis adaylarımıza nasıl bir eğitim alacakları, neler öğrenecekleri ve mezun olduklarında hangi alanlarda ve işletmelerde hangi görevlere gelebilecekleri konusunda
Akademik Objektif ayrıntılı bilgilendirme yapar. Bölümün tüm öğretim üyeleri ve yardımcılarıyla tanışılır ve onların uzmanlık alanları hakkında bilgilendirme yapılır. Bu ders kapsamında, mezunlarımızdan toplumda lider rol modellerine sahip olanları derse konuk edip, mezun olduktan sonra hangi görevlerde bulundular? Eğitimleri yeterli oldu mu? Eğitim sonrasında ne tür olaylarla karşılaştılar? gibi konularda yaşanmış tecrübelerini öğrencilerimizle paylaşmalarını istiyoruz. Üçüncü sınıfta verilen ve yeni eğitim programımızda Kalite Mühendisliği dersi olarak isimlendiren derste öğrencilerimizin kalite kavramını ve kaliteli iş yönetimi kavramlarını öğrenmesi sağlanmaktadır. Problem Çözme Teknikleri-Tasarım ve Proje Yönetimi dersinde ise karşılaştıkları mühendislik problemlerini çözmekte ele alabilecekleri teknikler, problem çözümünde fikirden ürün aşamasına kadar tasarımların nasıl yapılabileceği, hangi malzeme ve ürün proseslerinin seçilmesi gerektiği ve fikirlerini bir projeye dönüştürüp o projeyi takım halinde nasıl yönetebilecekleri öğretilmektedir. Bu derste öğrenilenler uygulamalı olarak derste gerçekleştirilirken, sonraki dönemde tüm öğretim üyelerimizin katkısı ile gerçekleştirdiğimiz Tasarım Bitirme Projesi dersinde yaptıkları bitirme projeleri ile bu bilgi ve becerilerini pekiştirme fırsatı bulmaları sağlanmaktadır. Öğretim üyelerimizin veya öğrencilerimizin oluşturdukları fikirlerin takım çalışması eşliğinde projelendirip sonuçlandırılması ve dönem sonunda tüm öğretim üyeleri ve öğrencilerimizin katıldığı bir toplantı ile proje sunumlarının yapılması sağlanmaktadır. Öğrencilerimize derslerimizde teorik ve pratik mühendislik problemi çözme yeteneği kazandırmanın yanı sıra onların sosyal yeteneklerini güçlendirmek amacıyla derslerimizde şirket kültürleri ve iş yerinde davranış biçimlerini içeren bir dizi konuya da yer verilmektedir. Tasarım Bitirme Projesi dersimizde öğrencilerimize özgeçmişleri hazırlatılmakta ve iş dünyasına hazırlanmaları amaçlanmaktadır. Öğrencilerimizin özgeçmişleri profesyonel bir insan kaynakları uzmanı tarafından incelenip, özgeçmişlerde yapılan hatalar tek tek gözden geçirilip bir iş görüşmesinde nelere dikkat edilmesi gerektiği, çalışma hayatlarının başlamasıyla birlikte iş hayatındaki profesyonel iletişimlerinin nasıl olması gerektiği ile ilgili eğitim verilmesi sağlanıyor. Sanayici verdiği işi yapabilenden ziyade artık iş vermesini bilen, yaratıcı, problem çözücü ve iyi iletişim becerisine sahip çalıştığı grubu motive edebilen mühendislere sahip olmak istiyor. Bizde eğitim sistemimizi bunları dikkate alarak oluşturmuş bulunuyoruz. Fikir aşamasından başlayıp ürünü pazara sunabilen ve pazarı inceleyebilen problem çözücü mühendisler yetiştiriyoruz.
Yetiştirdiğimiz mühendis adaylarının sadece iş yapabilme bilgi ve becerisini değil, etik değerlerini de kazanmış olmasına özen gösteriyoruz. Çevre bilinci ve etik değerleri yüksek mühendisler geleceğimizin garantisidir. Bundan 20 yıl önce bu konuların eğitim programlarında yeterince yer almadığını biliyoruz. Fakat günümüzde bu iki kavram toplumda üzerinde hassasiyet ve özenle durulması gereken kavramlar haline gelmiştir. Özellikle, rekabetin çok arttığı dünyamızda bu rekabeti yıkıcı yönde kullanmaya çalışan anlayışlar güç kazanmaya başlamıştır. Her birey gibi bizim mühendislerimiz de bugün verdikleri kararların arkasında yarın da durabilecek şekilde aldıkları eğitimin kendilerine verdiği gücü doğru kullanmalıdır. Öğrencilerimiz eğitimlerinin yanında teknik gezilere de katılmaktadırlar. Bu teknik geziler öğretim üyelerimizin gayretleri ve kişisel ilişkileri kapsamında ülkemizdeki seçkin sanayi kuruluşlarının ziyaret edilmesi şeklinde gerçekleşiyor. Bu geziler bazen günü birlik bazen de firmaların ev sahipliğini üstlenmesi ile bir aya kadar uzayabilmektedir. Teknik gezilerinin yanı sıra öğrencilerimiz zorunlu olarak üç adet staj yapmaktadırlar. Bu sayede öğrencilerimiz eğitim sonrası iş hayatına adaptasyon sürecini kendileri eğitim içinde kazanmış oluyorlar. Bölümümüzde bizlerin asıl önceliği tabiki eğitim ve öğretimdir. Bu konuda da zaten son dönemde ABET akreditasyonu ile eğitimimizin uluslarası alanda kalitesini sertifikalandırmış bulunmaktayız. Ayrıca, bağımsız bir araştırma kuruluşu olan QS World University Ranking tarafından sadece dünyadaki metalurji ve malzeme mühendisliği bölümleri arasında eğitim-öğretim, uluslararası görünüm ve iş alanı yaratma kriterleri göz önüne alınarak yapılan araştırmada İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü binlerce üniversite içerisinde de ilk 200’ e girmenin haklı gururunu da yaşamaktadır. Ülkemiz ve öğrencilerimiz için verilen emeklerin dünya platformunda da takdir görüyor olması bizim açımızdan da çok sevindiricidir. Sayı 07 (2011/1)
53
Akademik Objektif
İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliğinde Araştırma- Geliştirme Faaliyetleri Türkiye’de araştırma-geliştirme kültürünün geçmişine baktığımızda 1980 – 1990 yılları arası bir aşılama süreci ve devamındaki dönemde ise yeni bir sürecin başlaması ve Türkiye’nin etkin bir bilim politikası oluşturmasının amaçlanması şeklinde özetlenebilir. Bu kapsamda yapılan düzenlemeler ile Türkiye’nin 2023 vizyonu hedefleri için ciddi miktarda araştırma- bütçesi ayrılmıştır. Bununla birlikte önemli yapısal değişiklikler de sağlanmıştır. Şu an bölümümüzün bulunduğu süreç 30 yıl önce başlamış olan çalışmaların henüz çekirdeklenme sonrası büyümeye başladığı süreçtir. Ar-Ge çalışmaları maliyetli ve yatırım gerektiren süreçlerdir. Özel sektörde Ar-Ge kültürünün oluşturulmasına yönelik olarak özellikle devlet tarafından değişik teşvikler sağlanmaktadır. TÜBİTAK teşvik programları, T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından desteklenen SANTEZ programları Ar-Ge konusunda sanayiciye ve yeni girişimcilere destek vermektedir. Sanayici ve Üniversite işbirliğini artırma açısından, bu tarz projeler hem sanayicinin Ar-Ge kültürünün oluşumunun desteklenmesini hem de üniversite ile daha verimli çalışma ortamlarının oluşumuna zemin hazırlamaktadırlar. Bölümümüz özel ve kamu sektöründe yer alan kuruluşlar ile bu konuda da oldukça etkin çalışılmaktadır. Projelerde firmalar, üniversitenin bilgi, tecrübe, insan ve makina techizat alt yapısından yararlanarak projelerini gerçekleştirmekte sonuçta sanayici, üniversite, öğrenci ve ülkemiz kazanmaktadır.
54
Üniversitede gerçekleşen eğitim esaslı çalışmaların bir de Ar-Ge yönü olması gerekliliği bilinen bir gerçektir. Öğretim üyelerimiz değişik alanlarda Ar-Ge projeleri yazıp yürüterek bölümümüzün bilimsel zenginliğini ve makina techizat alt yapısını geliştirme yönünde büyük emek vermektedirler. Bu projeler sayesinde varolan makina alt yapısının etkin olarak çalıştırılması ve bu alt yapıdan lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerimizin projelerinde ve/veya tezlerinde yararlanmaları sağlanmaktadır. Sayı 07 (2011/1)
Mezunlarımız, Malzeme, ürün ve proseslerin tasarımı, seçimi ve geliştirilmesi için temel malzeme bilimi ve mühendislik bilgisini kullanarak tasarımcı, Yaratıcı çözümler bulabilmek ve toplumun, bilimin ve teknolojinin ilerlemesi için malzemenin yapı-özellikproses-performans arasındaki ilişkiyi temel bilim ve uygulamalı metalurji ve malzeme mühendisliğinde teknik yeteneklerini ve bilgilerini kullanarak problem çözücü, Ömür boyu öğrenmenin ve çözüm bulmada global/toplumsal, etik, çevresel sorumlulukların ve değerlerin farkında olan profesyonel, Disiplinlerarası takımlarda etkili iletişimleri ve katkılarıyla tanınan lider ve takım üyesi, olacağını taahüt etmekteyiz. Bu taahhütün özellikle öğrencilerimizi işe alacak sanayicilerimiz için oldukça önemli olduğunun farkındayız. Bu amaçla öğrencilerimizin eğitim gördüğü ders programı özenle hazırlanmış olup, sadece derste değil ders dışında da öğrencilerimizin bölümümüzün olanaklarından olabildiğince yararlanması sağlanmaktadır. Öğrencilerimiz çok sayıda, son derece modern alet, cihaz, ekipman ile donatılmış laboratuvarlarımızda pratik yapma imkanı bulmaktadırlar. Problem çözmeyi, tasarım yapmayı, proje önerisi vermeyi, proje yürütmeyi ve takım halinde birlikte çalışmayı öğrenmektedirler. Metalurji ve Malzeme Mühendisliği’nin Türkiye’deki ve Dünyadaki Yeri ve Tarihçemiz Türkiye’de üniversite düzeyinde ve tamamlayıcı bir yapı içinde Metalurji Mühendisliği eğitimi İTÜ Maden Fakültesi’nde başlamıştır. Maden Fakültesi’nde 1957 yılında Üretim Metalurjisi ve Fiziksel Metalurji kürsüleri kurulmuş ve eğitimini ABD MIT’de yapmış Doç. Dr. Recep SAFOĞLU’nun fakülte bünyesine katılması ile Metalurji eğitimi başlatılmıştır. Daha sonraki süreçte Yük. Müh. Sezai CANKUT da bu kadroya dahil olmuştur. 1961-62 akademik yılında Maden Fakültesi bünyesindeki bu iki kürsü “Metalurji Bölümü” olarak organize edilmiş ve ilk Metalurji Mühendisliği eğitimi başlatılmıştır. Bu süreçte üçüncü sınıfa geçmiş öğrencilerden bu bölüme ayrılanlar, eğitimlerinin son iki yılını bu bölümde tamamlayarak 19631964 yılında ilk Metalurji Mühendisi olarak mezun olmuşlardır. Bölümün kuruluşu ve gelişmesi o yıllarda temin edilen AID yardımları ve Colorado School of Mines’den gelen üç profesörün Prof. Wickmann, Prof. Winston ve Prof. Anderson’un gelişi ile hızlanmıştır. Bilahere Doç. Dr. Veli AYTEKİN bölüme katılmıştır. Daha sonra Türkiye’nin ilk Metalurji Profesörü olan Prof. Dr. Veli AYTEKİN mesleğin gelişmesine büyük katkılarda bulunmuştur. Bölümün ismi daha sonra “Metalurji Mühendisliği Bölümü’ne dönüştürülmüştür. Bu bölüm 1976 yılında Türkiye’nin ilk Metalurji Fakültesi’ni
Akademik Objektif oluşturmuştur. Metalurji Fakültesi 1982 yılında Kimya Fakültesi ile birleştirilerek Kimya-Metalurji Fakültesi oluşturulmuştur. Değişen ülke ihtiyaçları, bilim ve teknolojideki gelişmeler ile ona ayak uyduran ve bölüm eğitim programının değişmesi sonucu Bölüm ismi 1998 yılında Metalurji ve Malzeme Mühendisliği olarak değiştirilmiştir. Kuruluşundan beri günün sorunlarını çözen ve hatta geleceği şekillendiren metalurji ve malzeme mühendislerini yetiştiren bölümüzde ders programları günün ve geleceğin ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanmıştır. İTÜ’ nün pek çok eğitim programı gibi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümü 2004 yılından beri uluslarası kar amacı gütmeyen bir eğitimde kalite akreditasyon kurumu olan ABET ( Accrediation Board for Engineering and Technology) tarafından akredite edilmiştir. 2010 yılı itibari ile gerçekleşen son denetim sonrasında eğitim programımız önümüzdeki 6 yıl daha akredite edilmiştir. Bu akreditasyonla eğitim programımızın ürünü olan mühendislerimizin dünya standardında oldukları bir kez daha kanıtlanmıştır. Bu akreditsayon denetim sırasında yazılan çalışma raporumuz ABET tarafından akredite edilen dünyadaki tüm mühendislik bölümlerinin çalışma raporları arasında ilk 50’de yer alarak örnek çalışma raporu olarak gösterilmiştir. Tarihçemiz Ülkemizde Metalurji Mühendisliği eğitimi geç başlamakla birlikte özellikle 1980’lerden sonra hızla yaygınlaşmıştır. Daha önceki yıllarda Metalurji Mühendisi kullanımını gerektiren işlerde, çok sınırlı sayıda yurtdışında yetişmiş elemanlar dışında, makine, maden ve kimya mühendisleri çalışmıştır. Metalurji ve Malzeme Mühendisliği olarak 1998 yılında yapılan isim değişikliği ile birlikte yenilenen eğitim-öğretim programı, öğrencilerimize Metalurji, Malzeme ve Seramik olmak üzere 3 opsiyon arasında seçim imkanı verecek şekilde yeniden düzenlenmiştir. 2010-11 eğitim-öğretim yılında her üç opsiyonda sürdürülen eğitim, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği adı altında
bire indirilmiştir. 2009-2010 eğitim-öğretim yılında İTÜ Rektörlüğü Senotosu’nun aldığı karar gereğince % 100 İngilizce programı başlatılmıştır. Ülkemiz ve dünyadaki gelişmeler ışığı altında ‘yeni ders programı’ hazırlanmıştır. Hali hazırda % 30 İngilizce ve % 100 İngilizce programlarında alınacak derslerin toplam kredi miktarı 150 olarak planlanmıştır. İki yarıyıl süreli İngilizce Hazırlık Sınıfı dışında lisans öğretimi 8 yarıyıldır. Türkiye’nin en köklü ve güçlü öğretim kadrosuna sahip olan bölümümüzde lisans eğitimin yanısıra yüksek lisans ve doktora eğitimi de Üretim Metalurjisi ve Teknolojileri, Malzeme Bilimi ve Seramik olmak üzere 3 programda yürütülmektedir. Metalurji, malzeme ve seramik alanında teknolojik araştırmaların gerçekleştirildiği en gelişmiş laboratuvarlara sahiptir. Bu laboratuarlarının oluşturulmasında bölümde görev yapan öğretim üyelerinin katkısı büyüktür. ÜniversiteSanayi işbirliğinin yanısıra DPT, TÜBİTAK, BOREN, SAN-TEZ, SAVUNMA SANAYİ, TTGV, NATO ve UNIDO gibi kuruluşlarca desteklenen ulusal ve uluslararası projelerle çok modern techizatlara sahip 85 adet laboratuarımız bulunmaktadır. Bu laboratuarlar araştırma laboratuarları olmalarına karşın varolan tüm alt yapımızdan tüm öğrencilerimiz faydalanabilmekte, projelerinde kullanabilmektedirler. Öğrencilerimizi bu laboratuarlarda öğretim üyelerimizin yürüttüğü projelerde görev alabilmekte ve kendilerine burs olanakları sağlanabilmektedir. Yüksek lisans ve doktora seviyesindeki genç araştırmacılara aynı zamanda yurtdışı olanakları da sağlanabilmektedir. Uluslararası Eşdeğerlik (ABET 2010-2016) Bölümümüz ilk olarak 2004-2010 ve daha sonra 2010-2016 yılları arasında 6 yıl süre ile ABET tarafından akredite edilmiştir. Ulusal ve Uluslararası İlişkiler Bölümüzde görev yapan pek çok öğretim üyesinin doğrudan yurt içi ve yurt dışındaki üniversite ve/ veya araştırma kurumları ile işbirliği içersindedirler. Bu işbirlikleri sayesinde yüksek lisans veya doktora öğrencilerimiz burslu olarak yurt dışında bir süre araştırma yapma, eğitim alma imkanı bulmaktadırlar. Zamana zaman işbirliği içerisindeki araştırma kurumları veya üniversitelerden uzmanlar veya öğretim üyeleri yaptıkları çalışmaları bizlerle paylaşmak amacıyla bölümüzü ziyaret etmekte ve öğrencilerimiz ve öğretim üyelerimize seminerler vermektedirler. Ayrıca bu işbirlikleri sayesinde daha önceki yıllarda yurt dışında gerçekleştirilen Metalurji ve Malzeme mühendisliği Sayı 07 (2011/1)
55
Akademik Objektif ziyaret etme konusunda anlaşma zemini de aranabilmektedir. Öğrencilerimiz şu ana kadar Almanya, İspanya, İtalya, Hollanda ve Belçika’daki üniversiteleri bu kapsamda değişim öğrencisi olarak ziyaret etme şansı bulmuşlardır. Mezunlarımızın İş Olanakları Bizler İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümünden yaşam boyu öğrenen, yaratıcı, çevresine saygılı ve etik anlayışı benimsemiş profesyoneller yetiştirmekteyiz.
konusundaki pek çok konferansın da son yıllarda ülkemizde gerçekleşmesi sağlanmıştır. Bu konferansların üniversitemizde gerçekleştirilmesi veya bölümümüz aracılığı ile ülkemizde gerçekleştirilmesi sayesinde hem ülkemizde bu konulara ilgi duyan tüm öğrenci ve araştırmacılar ve hem de sanayi kuruluşlarından mühendislerin veya yöneticilerin dünyanın değişik ülkelerinden konularında uzman araştırmacı ve öğretim üyeleri ile işbirliği yapmasına olanak sağlanmaktadır. İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliğinin doğrudan işbirliği içerisinde olduğu bazı üniversite ve araştırma merkezlerini sıralayacak olursak, Argonne National Laboratory, Chicago, ABD Akita University, Japonya Tohuku University, Japonya IME - RWTH Aachen University, Almanya Max-Planck Institut, Stuttgart-Almanya DLR, Köln-Almanya TU Bergakademie Freiberg, Almanya Cleveland State University, ABD Leoben University, Avusturya Bölümümüz İ.T.Ü. AB Ofisi ile koordinasyon içerisinde yaptığı anlaşmalarla başarılı öğrencilerimizin eğitim sürelerinin belli bir dönemini AB üyesi ülkelerde anlaşmalı bir üniversitede geçirmesine olanak sağlamaktadır. Öğrencilerimiz mevcut anlaşmalara doğrudan başvurabildiği gibi, danışmanlarının onayladığı bir üniversiteyi
56 Sayı 07 (2011/1)
İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü mezunları İTÜ’de almış oldukları mühendislik kültürü ile yurt içinde ve yurt dışında kamu veya özel sektöre ait metal, seramik, cam, plastik üretim tesislerinde, üniversiteler ve araştırma kuruluşlarında başarı ile görev almaktadırlar. Sektör bazında düşünüldüğünde savunma, elektronik, beyaz eşya, otomotiv, havacılık ve üniversite, araştırma laboratuarlarında görev yapmaktadırlar. Bölümümüzden mezun olan yeni mühendislerimizin çalışabileceği başlıca sektörler; Demir-Çelik Sanayii, Demir Dışı Metal Üretim Sanayii, Cam-Seramik-Refrakter Sanayii, Döküm Sanayii, Plastik Teknolojisi, Makine İmalat Sanayii, Otomotiv ve Otomotiv Yan Sanayii, Uçak ve Gemi İmalat Sanayii, Savunma Sanayii, Kaynak Malzemeleri Üretimi, Metal Şekillendirme ve İşleme Sanayii, Yüzey İşlemleri ve Kaplama Sanayii, Elektrik-Elektronik Malzme Üretimi, Manyetik Malzeme Üretimi, Biomedikal Malzeme Üretimi, Kalite Kontrol ve Gözetim Şirketler, Üniversiteler, araştırma kuruluşları (TÜBİTAK) olarak sıralanabilir.
Şehrin Nabzı
Antalya
Selçuk Köksal Fatih Köksal Köksallar Ltd. Şti. "Eskiden üretici ve tüccarlar kazanıyordu şimdi ise tersine döndü tüketici kazanıyor." Şirketimiz Köksallar Ltd. Şti. 1981 yılında Afyon Bolvadin’de babamız Ali İhsan Köksal tarafından inşaat malzemeciliği ve sıhhi tesisat yapı malzemeciliğiyle iştigal ederek ticaret hayatına başladı. 1989 yılında da faaliyetlerimize Antalya’da devam etmeye başladık. Şirketimizin en büyük amacı problem ve riski en az seviyelerde tutmak prensipli ilkeli ve sözünde duran bir duruş sergilemektir. Antalya’daki müşteri kitlemizde bu durumumuzun bilincinde olarak şirketimizi tercih etmektedirler. Firmamızda 3 katlı 300 m2 mağaza ve 1000 m2 kapalı depo 600 m2 açık depo 5 çalışan ile VitrA, Artema, E.C.A, Serel, Hakan Plastik, ŞPD Armatür, Norm, Punto, Tema gibi markalarının ürünleri ile ticaret yapmaktayız.
Genel olarak işimizin şekli sürekli değişiyor. Eskiden üretici ve tüccarlar kazanıyordu şimdi ise tersine döndü tüketici kazanıyor. Maksimum seviyede hizmeti çok ucuza alıyorlar, rekabet bunu getirdi. Türkiye’de başkent Ankara’da bu iş gerçekten farklı, orada bu işi yapmak isterdik. Dip dibe dükkanların olduğu bir Rüzgarlı Sokak’tan örnek almamız gereklidir. Müşterisi de bilinçli, bir alışveriş günü var, cumartesi müşteri alışverişe çıkıyor. Haftada birgün de olsa dükkanlar cıngıl cıngıl neşe içinde çalışıyor. 58
ANTİMDER Sayı 07 (2011/1)
üyesi
olmamız
ayrıca
avantaj
sergilemektedir. TİMFED’in bizlere ileriye dönük bir çok faydası olacağına yürekten inanıyoruz. Tüm dernek üyesi meslektaşlarımıza bol kazançlı hayırlı işler dileriz. Selçuk Köksal’ın Modelcilik Hobisi Modelciliğe başlamamın sebebi araba merakım olmasıdır. Babam görev verirdi başarıyla tamamla sana araba alacağım derdi, mücadele edip görevi yerine getirir ve arabayı alırdım. Dünyalar benim olurdu bugün 70 parçalık dünyaca ünlü model üreticilerinin modellerini toplamaktayım. Torpido gözüne kadar açılan, güneşlikleri açılıp kapanan, lastik bijonları sökülebilen modellerim var. Almanya, İtalya ve Amerika’dan model siparişi yaptığım oluyor. Bu işin temel kuralı zevkle ve sabırla yapmak, yavaş yavaş ve nadide parçaları toplamaktır. Elinizde ne kadar çok durursa ve herhangi bir yerine zarar vermezseniz o kadar değerlenir. Dernekle alakalı olan meslektaşlarımızın da bildiği gibi stresli, bir okadar zor mesleğimiz var bu stresten bir nebze olsun modellerle uğraşarak kurtuluyorum. Resmen kuş gibi oluyorum, umarım ülkemizde bu ve buna benzer hobiler gerçekleştirmek isteyen meslektaşlarımız olur. Derneğimize ve meslektaşlarımıza saygılarımı sunuyorum.
Antalya
Şehrin Nabzı
Osman Güngör Özgün Islak Hacim Ekip. Müh. Ltd. Şti. Mak. Müh. / Genel Müdürü "Önümüzdeki yıllarda ticaretin daha da zorlaşacağını söyleyebilirim." Süleyman Demirel Üniversitesi Makina Mühendisliği bölümünden 1998 yılında mezun olduktan sonra farklı sektörlerde bir süre çalıştım. Daha sonra 2000 yılında Özen Yapı bünyesinde GEBERIT markasının bölge sorumlusu olarak bu sektöre adım attım.
Firmamız müşterilerin beklentileri ve taleplerine uygun olarak ürün portföyümüzü her geçen gün yeni markalar katarak kaliteden ödün vermeden, ürün çeşitliliğini güçlendirip, her geçen gün pazardaki payını arttırarak müşteri portföyünü genişletmektedir.
Sektörde dört yıl çalıştıktan sonra 2004 yılında Gün-tek Islak Hacim Ekipmanlarını kurdum. Sektörün hareketli olduğu bu yıllarda güzel bir mesafe yol aldıktan sonra 2005 yılında şimdiki ortağım Bekir Akgün ile birlikte Özgün Islak Hacim Ekipmanları Müh. Ltd. Şti.’ni kurduk. Bugün dokuz çalışanımız, altı adetlik araç filomuz, 1100 m2 kapalı alandan oluşan plazamız ve 2500 m2 lik kapalı depomuz ile hizmet vermekteyiz.
Temel ilkemiz müşteri memnuniyeti ve bu memnuniyeti sürekli kılmak, taleplere uygun doğru ve kaliteli malzemeyi zamanında sunabilmek ve kaliteli hizmet verebilmektir.
Firmamız ağırlıklı olarak ithal ürünlerin bölge distribütörlüğü, dağıtıcı bayiliği ve ana bayilikler olarak Antalya içine hizmet veren firma konumundan kabuğunu kırarak çıkmış ve bugün ithalat ve ihracat yapan, Manavgat, Alanya, Gazipaşa, Kemer, Kumluca, Kaş, Kalkan, Denizli, Burdur, Afyonkarahisar, Adana ve Şanlıurfa da alt bayileri bulunan bir firma haline gelmiştir. Gelişip büyümemizde Antalya’nın bacasız fabrikaları olan otellerimiz büyük rol oynamaktadır. Çoğunluğu Antalya’da olmak üzere Türkiye’nin birçok ilinde yer alan 5 ve 7 yıldızlı otel projelerinden, hastane, özel konut projelerine kadar yurtdışında Kazakistan, Azerbaycan, Libya, Kıbrıs ve Irak da bulunan birçok projenin tedarikçisi ve kısmen uygulama firması olarak bulunduk. Firmamız bünyesinde yer alan markalardan birincisi GEBERIT‘tir. Markanın büyüklüğü, kalitesi ve müşteri memnuniyeti anlayışı ile bütünleşen firmamızı aynı zamanda cirosal anlamda Türkiye birincisi yapmıştır. Diğer markalar ise; Schlüter Systems, Sukar, Delta Küvet & Kabin, Hansgrohe, Schiedel Baca, Hüppe, NSK, Ece Banyo, İdeal Standard, BASF - YKS, Antdeco duvar kağıdı ve çeşitli ithal seramik markalarıdır.
Sektörde Antalya çok hareketli bir bölge olarak dikkat çekiyor. Hem insan göçünün yaşandığı bölgemize, hem de yurtiçi ve yurtdışından yatırımcılarında dikkatini çekerek yatırımcı göçü yaşanmaktadır. Bölgemiz için çoğunlukta geçim kaynağı olan turizme yönelik bu tür yatırımlar elbette bizlerin yüzünü güldürmektedir. Ancak bu yatırımlardan daha çok bölgemize satıcı firma göçü yaşanmaktadır. Bu göçün tavan yaptığı 2008 yılında pazardaki pasta payımız küçülmüştür. Ancak 2009’da krizin patlak vermesiyle pazara diğer illerden giren firmalar buradaki mağazalarını ve home ofis tarzında çalışan bölge temsilciliklerini de kapatmışlardır. Krizin etkilerini kaybetmesiyle canlanan pazarda yine diğer illerden firmalar hızlı bir yeni oluşumlara girerek Antalya’da yeni mağazalar açmaya başlamışlardır. Önümüzdeki yıllarda ticaretin daha fazla kızışacağını, kar marjlarımızın daha da azalacağını kısacası ticaretin daha da zorlaşacağını söyleyebilirim. Üyesi bulunduğum ANTİMDER’in çalışmalarından gayet memnunum. Bizlere vermiş olduğu, işletmemizin verimliliğine ve özellikle çalışanlarımıza yönelik eğitim çalışmalarını çok başarılı buluyorum. Önümüzdeki aylarda gerçekleşecek olan eğitimleri ve bilgilendirme toplantılarını sabırsızlıkla beklemekteyiz. Sayı 07 (2011/1)
59
Şehrin Nabzı
Antalya
Kenan Yılmaz Akyılmaz İnşaat Tur.
Dış Tic. Ltd. Şti.
Yönetim Kurulu Başkanı "Sadece fiyatı değil, kaliteyi de göz önüne alan bilinçli perakente müşteriler ile satış sonrasını önemseyen müteahhitlere ihtiyacımız var. Hedef kitlemiz onlar olmalıdır. Aksi taktirde Yapı marketlerde satılan kalitesiz ithal ürünler hem bizlere hemde ülke ekonomisine daha da zarar verecektir." 1951 yılında Kayseri Yahyalı’da doğdum. İlk ve orta öğretimden sonra 1970 yılında Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne girdim ve 1974 yılında da mezun oldum. İş hayatına Fakülte’de okurken 1972 yılında başladım. İşe başlamam çok kolay olmadı. Gittiğim her yerde tecrüben varmı diye sordular. Eğitim dalımla ilgili olduğu için genelde muhasebe ağırlıklı büro işi arıyordum. Birkaç ay iş bulamayınca, bir arkadaşımın önerisi ile deneyim kazanmak için onun tanıdığı bir muhasebe bürosunda maaş almaksızın 6 ay çalıştım. Bir gün gazetede gördüğüm Turistik bir hotele muhasebe elemanı aranıyor ilanı ile hemen gidip müracaat ettim. 10 kadar müracaat eden kişilerin arasında beni tercih etmelerinden çok mutlu oldum, kendime güvenim ve hayata bakış açım çok değişti. Hemen ertesi gün işe başladım. Bu arada Amerikan Kültür Derneğinde İngilizce kurslarına devam ettim. Fakülteyi bitirdiğim zaman idealimde hep yurtdışına yönelik işler vardı. Bir yıl sonra yine bir gazete ilanında İngilizce bilen eleman arandığını gördüm. İzmir’in en büyük çekirdeksiz kuru üzüm ve incir ihrac eden firmasına yurtdışı yazışmaları yapmak üzere işe başladım. Yavaş yavaş ideallerim gerçekleşiyordu. Bir yılda burada çalışarak ihracatla ilgili yazışmaların dışında, tüm ihracat işlemlerini de de öğrenme fırsatım oldu. !974 yılı Haziran ayında fakülteden çıkışımı aldım ve hemen askerlik için müracaatta bulundum. Yine aynı yılın Kasım ayında yedek subay olarak askere gittim. 1976 yılı Nisan sonu askerlik görevim bitince Mersin’de bir narenciye ihracat firmasında işe başladım. Fakülte bitmiş, askerlik bitmiş ve evliyim. Benim için artık gerçek yaşam ve hayat mücadelem o gün başlamıştı.
60
İşe başlarken firma sahibi (kendisini saygı ve rahmetle anıyorum) ne kadar maaş istediğimi sorduğunda bende kendisine bir ay çalışayım Sayı 07 (2011/1)
siz taktir edin efendim dedim. Bir ay sonra düşündüğüm maaşın %50 daha fazlasını verdi. Burada bir şeyin altını çizmek ve gençlere seslenmek istiyorum, özel sektörde özveri İle çalışan, işyerine kendi işyeri gibi sahiplenen insanlar her zaman yükselebilirler, istedikleri her şeyi elde edebilirler ve gelecekleri de her zaman parlaktır. Bu firmada da 4 yıl çalıştıktan sonra çok iyi ilişkilerle ayrıldım ve kendi ihracat firmamı kurarak yoluma devam ettim. Uzun müddet devam eden tekstil ve konfeksiyon ağırlıklı ihracatımız Uzakdoğu’nun devreye girmesi ve Avrupalı ithalatçıların da uzak doğuya yönelmesiyle bizleri de sıkıntıya soktu ve pazar bulmakta sıkıntı çektik.
Antalya
2005 yılı sonunda, kendileri de benim gibi iktisat mezunu olan 3 oğlumla birlikte aile şirketimiz olan Akyılmaz İnş. Tur. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ni kurarak inşaat sektörüne adım attık. İlk olarak Manavgat’ta 350m2’lik bir alanda duşakabin üretimine başladık ve aynı yıl Relax markamızı da tescil ettirerek bölgede kısa zamanda güzel bir yol katedip, pazardaki yerimiz aldık. 2009 yılı sonunda üretim kapasitemizin de artmasıyla şirketi ve üretim merkezimizi Antalya’ya taşıma kararı alarak, şuan faaliyetimizi sürdürdüğümüz Yeşil Antalya Sanayi sitesindeki fabrikamıza taşındık. 2010 yılı sonunda duş teknesi, küvet ve jakuzi üretimine de girerek bir elmanın diğer parçası gibi gördüğümüz kısmını da bir araya getirerek, bir bütünü tamamlamış olduk. Toplam 1250 m2 kullanım alanımızda 19 kişi çalışmaktadır. Aylık toplam duşakabin ve akrilik ürünlerle birlikte 3.000 adet kapasiteye sahip olmakla birlikte her geçen gün, bu kapasitemizi daha da yukarılara çekme gayret ve arzusu içindeyiz. 4 iktisatçı olarak, profesyonelce bir işletme zihniyeti ile, kalite değerlerine ve müşteri memnuniyetine ulaşmayı ve sürekli yenilenmeyi hedefleyerek, değişen ve gelişen müşteri beklentilerini de göz önünde bulundururak hareket etmekteyiz. Pazarımız Antalya ağırlıklı olmakla beraber, Akdeniz, İç Anadolu ve Ege bölgesinde yaklaşık 250 bayii kanalından ürünlerimizi pazarlamaktayız. Polistren duşakabinlerde kargo şirketleri ile yaptığımız anlaşma çerçevesinde 24 saatte teslim garantimiz vardır. Bugüne kadar, küçük çaplı inşaatlar ve bayiler kanalından satmış olduğumuz ürünleri göz önüne almazsak yaklaşık 300 civarında hotel, tatil köyü, apart hotel, hastane, toplu konut ve residence’larda Relax marka ürünlerimiz kullanılmaktadır.
Şehrin Nabzı
ve kâr marjlarının daha da düştüğü bir sürecin içerisindeyiz. Bu sürecin de böyle devam edeceği kesindir. Son yıllarda gerek ülkemizde, gerekse dünyada yaşanan ekonomik krizlerden sonra, yeni bir ekonomik krizin daha sinyallerini alıyoruz. Böyle bir süreçte , işletmelerin birlik ve dayanışma içerisinde hareket ederek, birbirlerine destek vermeleri gerektiğine inanıyorum. Bizler ANTİMDER üyeleri olarak, aynı kulvarda koşuyoruz. Taşıdığımız meşaleler farklı olabilir. Ama ayrı ayrı, birbirimizden uzak kalarak koştuğumuzda tek meşalenin vereceği ışıkla, toplu olarak, yana yana, omuz omuza koştuğumuz zaman oluşacak ışık şüpesizki aynı olmayacaktır. Daha aydınlık kulvarlarda, daha güçlü, geleceğe güvenle bakarak koşabilmemiz için, bu birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. TİMFED ve ANTİMDER çatısı altında toplanmamızın da ana gayesi bu değilmidir? Biz üreticiler, yapı malzemesi satan bayilerimize ve ANTİMDER üyelerimize rekabet edebilekleri kalite ve fiyat larla ürün vermeye her zaman hazırız. Duşakabin ve qkrilik ürünler üreten, üretici bir firma olarak, sizlerin desteğiyle, sadece kalitesiz değil, kaliteli de olsa ithal ürünlerle her zaman rekabet edebileceğimizi belirtmek istiyorum. Nitekim bu konuda firmamız çok ciddi çalışmalar yaparak, maliyetleri de aşağıya çekmek suretiyle yeni bir ürünü pazara sunmuş ve satışlarda da başarılı olmuştur. Sadece fiyatı değil, kaliteyi de göz önüne alan bilinçli perakande müşteriler ile satış sonrasını önemseyen müteahhitlere ihtiyacımız var. Hedef kitlemiz onlar olmalı. Aksi taktirde yapı marketlerde satılan kalitesiz ithal ürünler, hem bizlere hemde ülke ekonomisine zarar vermeye devam edecektir.
Her geçen gün gelişmekte ve büyümekte olan Antalya’da, yılın 12 ayında da inşaatların faal olması bizler için büyük bir avantaj sağlamaktadır. Ayrıca Antalya, Manavgat ve Alanya’da yabancılara yapılan satışlarda inşaat sektörünün canlı kalmasında büyük etkendir. Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada rekabetin her geçen gün daha da arttığı
61 Sayı 07 (2011/1)
Şehrin Nabzı
Ankara
Temel Aktay İmpaş A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi TİMKODER Yönetim Kurulu Başkanı "Rüzgarlı’ya nihai tüketicileri çekecek ve onlara satış sonrası hizmetler, ürün kalitesi ve fiyatı hakkında doğru noktaların burada bulunduğunu göstereceğiz." Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmamın ardından Avukatlık yapmaktan ziyade ticaret yapmanın bana çok daha uygun bir iş olduğuna karar vererek 1979 yılında, Cemil Özgür Şirketler Grubu’nun bir kuruluşu olan İMPAŞ A.Ş.’de çalışmaya başladım. İşe başladığımda burada işi öğrenip sonra da kendi işimi kurmayı planlıyordum. Ancak gelişen süreçte şirketin ortağı olarak burada ticarete devam ettim. Cemil Özgür şirketler grubunun ana iştigal konusu yurt çapında devlet müteahhitliği yapmaktı. İMPAŞ A.Ş. olarak ta biz bu müteahhitlik hizmetlerine mal tedariki sağlıyorduk. Zaman içinde kaba inşaatı bırakıp makineli işler dediğimiz yol, baraj gibi inşaatlara yönelince de kendi müşteri portföyümüzü oluşturarak müteahhit ve meslektaşlarımıza mal tedariki ile ticaret hayatımıza devam ettik. Burada 150m2’si showroom olmak üzere 700m2’lik bir alanda E.C.A. – Serel, Trakya Döküm başta olmak üzere birçok markanın ürünleri ile hizmet veriyoruz. Eskiden siyah ve galvanizli boru üretimimiz de vardı ancak rekabet ve piyasa koşullarını dikkate alarak tamamen ticarete yöneldik.
62
TİMKODER’in kurucu üyelerindenim. Bugüne kadar yönetiminde çok aktif görev almamıştım ama sağ olsun arkadaşlarımız bu dönem Yönetim Kurulu Başkanlığına bizi layık gördüler. Bununla birlikte ATO Meclis Üyesi, ATO Bütçe ve Hesapları İnceleme Komisyonu Üyesi olarak görev almaktayım. Sayı 07 (2011/1)
Bildiğiniz üzere Rüzgarlı’da genellikle küçük mağazalardan oluşan, yapı malzemeleri sektöründe faaliyet gösteren 1.500 kadar meslektaşımız bulunuyor. Buradaki sıkıntılarımızın en başında otopark sorunu geliyor. Bu sıkıntı nedeniyle sektörümüzde sıcak para ve sirkülasyon sağlayan perakende, yenileme pazarı müşterileri Rüzgarlı’yı tercih etmiyor. Bu konuda Belediyemizin koordinasyonunda Rüzgarlı’nın yeniden yapılandırılması çalışmalarımız var. Bu çalışmalarımız sağlıklı bir şekilde gerçekleştiğinde Rüzgarlı, nihai tüketicilerin çok daha rahat bir şekilde alışverişlerini yapabilecekleri bir yapıya kavuşacak. Bu da bizlerin çıkış noktası olacak. Yapı marketlerin birçok dezavantajlarına rağmen sağladıkları tek avantaj bizim en büyük sıkıntımız dediğimiz otopark ve yaşam alanı konusunda bir sorun yaşamamalarıdır. Ben fiyatlarını
Ankara
incelediğimde bizlerin sattıkları fiyatların %20 – 25 daha yüksek fiyatlarla mal sattıklarını görüyorum. Buna rağmen müşteriler bahsetmiş olduğumuz nedenlerden dolayı yapı marketleri tercih edebiliyorlar. Aslına bakarsanız bu konuda bir de büyük bir yanlış algı oluşmuş. Tüketici kitlesi yapı marketlerin bizlerden daha ucuz olduğunu düşünüyor. Ben bunu hafta sonları gazetelerden çıkan insertler ile gelen müşterilerimize net bir şekilde gösteriyorum ancak bunu sadece buraya gelen insanlar görebiliyor. Diğerlerinin bu konudaki yanlış algısı aynen devam ediyor. Bu nedenle hem bizlerin ticaretine renk gelmesi hemde nihai tüketicilerin daha sağlıklı koşullarla alışveriş yapabilmesi için Rüzgarlı’nın yeniden yapılandırılması çok önemlidir. Aslında en büyük ve en sağlıklı yapı market Rüzgarlı ama bunun tüketici kitlesi tarafından anlaşılması için sorunlarımızı çözüp tüketiciyi buraya çekmemiz gerekiyor. Yeni dönemde arkadaşlarla bir çalışma içindeyiz. Yapı marketlerin yapmış olduğu gibi biz de
Şehrin Nabzı Rüzgarlı’da doğru ticaret yapmayı benimsemiş olan arkadaşlarımızın katılımıyla gazeteler ile birlikte insert dağıtımı yapmayı planlıyoruz. Bu insertlerde her arkadaşımız ticaretini üstlenmiş olduğu markanın bir ürünü ile bir hafta, 15 günlük süreç için özel bir fiyat uygulamasıyla bu insertlerde yer alacak. Böylelikle Rüzgarlı’ya nihai tüketicileri çekecek ve onlara satış sonrası hizmetler, ürün kalitesi ve fiyatı hakkında doğru noktaların burada bulunduğunu göstereceğiz. Yapı marketlerde tüketici bir ürünü görür ve beğendiyse alır. Bu ürün kullanacağınız alan için ne kadar uygun? Teknik özellikleri nelerdir? Satış sonrasında hizmet alıp alamayacağız belli değildir. Bizler müşteri mağazamıza bir ürüne şartlanmış olarak gelmiş olsa dahi bilgi ve tecrübelerimiz ile onlara en iyi hizmeti sunabilmek adına gerekli yönlendirmeleri yapar ve tüketicinin doğru alışverişi yapmasını sağlarız. Bununla birlikte satış sonrasında karşılaşabileceği her türlü probleme her zaman için cevap olmaya çalışırız. İşte bu yüzden doğru satış noktalarıyız. İşte bu yüzden yapı marketlerden alınan mallarda yaşanan sıkıntılar da dahi çözüm noktası Rüzgarlı olarak gösteriliyor. Eskiden beyaz, mavi ve pembe fayans vardı. Müşteri bunlardan birini tercih etmek zorundaydı. Bugün ise hem üretici sayısı oldukça fazla hemde ürün yelpazesi çok genişledi. Dolayısıyla tüketici doğru tercihi yapabilmek için yönlendirmeye ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle birebir ilişkiler, yanınızda çalışanlarınızın müşteriye karşı ilgi ve davranışları büyük önem arz ediyor. Bu bağlamda derneğimizin 2 yıldır sürdürmüş olduğu ve yoğun talep gören eğitimleri bulunuyor. Ben eğitim organizasyonu ilk başladığı sıralarda dernek yönetiminde değildim ancak ATO’daki görevim ve ATO’nun salonlarının kullanılması nedeniyle eğitimlere yaklaşık 150 kişilik katılımları gördüğümde çok etkilenmiştim. Bilindiği gibi ülkemiz ve sektörümüzün en büyük sorunlarından biri eğitimdir. Demek ki birileri elini taşın altına koyduğunda insanlarımız da duyarsız kalmıyor. Rüzgarlı da bir hayat üniversitesidir. Buradan TOBB Başkanımız M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Eski ATO Başkanımız şuan Milletvekilimiz olarak görev alan Sinan Aygün gibi önemli isimler bu üniversiteden çıktı. Bizlerin de buranın değerini iyi bilmemiz ve içimizden çıkan bu dostlarımızın da avantajını değer lendi rerek birlikte Rüzgarlı’nın daha da iyi koşullara kavuşmasın ı sağlamamız ve bu büyük üniversitenin daha nice topluma yararlı insanlar yetiştirmesi için emek vermemiz gerekiyor. Sayı 07 (2011/1)
63
Şehrin Nabzı
Ankara
Tekin Yetiş Yetiş Yapı Ürünleri Şirket Müdürü "Eleştriden önce öz eleştiri yapmalıyız. Herkes kendisini düzelttiğinde zaten sistem düzeliyor." Amcalarım ve abilerim Rüzgarlı Sokak’ta inşaat malzemeleri üzerine ticaret yapmaktaydı. Bende okul tatillerinde onlara yardımcı olarak sektöre ilk adımlarımı attım. Yaklaşık 44 yıldır burada ticaretin içinde yer alıyorum. Rüzgarlı’nın henüz baraka dönemlerinde bu işe başlamıştık. Sonrasında Eser iş hanının yapılmasıyla birlikte abimlerle orada ticaretimize devam ettik. 1987 yılında şuan bulunduğumuz On Üçler İş Merkezi’nin arsasını 13 kişi bir araya gelerek aldık. 1992 yılı Haziran ayında inşaatına başladık ve 1994 yılında inşaatı tamamlayarak burada ticaretimize devam etmeye başladık. Boya ve hırdavat ürünlerini ürün gamımıza katarak değişen ihtiyaçlara, teknolojiye ayak uydurmaya başladık. Şuanda 40m2 ve 3 katlı bir alanda hizmet veriyoruz. İşimi çok severek yaparım. Hergün saat 6’yı 1’geçe dükkanımdayım, akşam saat 8’de kepengi kendim çekerim. Çok prensipliyim, kurallarım ağırdır. Bu nedenle benimle çalışmak biraz zordur ama işimizi en iyi şekilde yerine getirmek için bunlara ihtiyaç var. Her zaman kıyafetime özen gösterir, müşteri dialoglarında dikkatli davranır, müşteri ilişkilerini çok nezih bir ortamda alışıla gelmişin dışında bir çerçevede tutarım. Bu çalışmanın faydasını da hakikaten ticaret hayatımda fazlasıyla gördüm. Rüzgarlı Sokak öyle değerli insanları yetiştirdi ve ülkesine kazandırdı ki ben şahsım adına Rüzgarlı’da çalışmak, ticaret yapmanın ayrı bir prestij olduğunu düşünüyorum. Rüzgarlı Sokak hocalarının gizliden gizliye ders verdiği çok farklı bir üniversitedir, aizin içinizde bir cevher varsa ve bu gizli eğitim içinden doğru mesajları alabildiğiniz sürece başarılı olabilirsiniz. Ankara Ticaret Odası Başkanı, özel sektörlerin lideri olan TOBB’nin değerli Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu Rüzgarlı’dan çıktı. Onların başardığı şeyleri uzaktan izleyerek içinde gerekli mesajları alabiliyorsanız; başarmamanızı gerektirecek bir şey kalmıyor. 64
Esnafının bir kısmının eğitimsiz, yanlış ticaret ve davranışlarının olması ticaret adına güzide Sayı 07 (2011/1)
bir ortam olan Rüzgarlı’da ne yazık ki alışveriş mekanizmasını çok zayıflamasına neden oldu. Herşey öncelikle sizinle başlar. Biz otopark konusunda bu kadar problem yaşarken kendi arabamızı dükkanımızın önüne çekersek, kılık kıyafetimize, müşteri dialoglarına dikkat etmezsek müşteri buraya gelmez. Bu nedenle eleştriden önce öz eleştiri yapmalıyız. Herkes kendisini düzelttiğinde zaten sistem düzeliyor. TİMKODER Yönetim Kurulunda üç dönemdir aktif görev alıyorum. Bu dönem Başkan Yardımcısı olarak göreve seçildiğim derneğimizde sektörümüz adına güzel çalışmalar yapıyoruz. Futbol turnuvaları düzenleyerek birlik ve beraberlin sağlanmasına, eğitim seminerlerimizle de esnafımızın bazı konularda uzmanlaşmasına katkıda buunuyoruz.Bunlara benzer birçok faaliyetimiz ile hem sektörümüze katkılı projeler geliştiriyor, hemde sosyal anlamda da birliktelikler sağlıyoruz. Bu dönemde de Eğitim Komitesi Başkanlığı’na Temel Başkanımız bizi layık gördü. Bu dönemki çalışmalarımızda çalışanlar ile birlikte patronları da eğitmeye gayret edeceğiz. Çünkü eğitim; sürekli bir ihtiyaçtır, başarılı olmanız veya bir noktaya ulaşmanız artık eğitime ihtiyacınız olmadığı anlamına gelmez. Öyle tezgahtarlar varki patronundan kültürlü ve vasıflı bu nedenle kimin kimden ne öğreneceği belli olmaz. İnsanların başaramayacağı hiçbir şey yok, ancak her zaman bir başa ihtiyaç duyuluyor. Şuan Milletvekili olarak görev yapmakta olan eski ATO Başkanımız Sinan Aygün’ün bir demecinde söylediği gibi; “sokaktaki her 10 kişiden 6’sı başkan” biz hep bir başa ihtiyaç duyuyoruz. En basitinden bir apartman için bile bir başkan’a ihtiyaç duyuluyor. Biz 13 kişi birleşerek şuan bulunduğumuz On Üçler İş Merkezini yapmıştık. TİMKO Rüzgarlı Sokak esnaflarının bir araya gelerek kurmuş olduğu bir kooperatiftir. Gimak’ta 280 dükkanlı bir iş merkezi kuruluyor. Bu birlikteliğin sağlamış olduğu güzel
Ankara
Şehrin Nabzı
bir oluşumdur. Rüzgarlı’da da buna benzer birçok örnek bulunmaktadır. Bu örnekler insanların birlikte olduğu sürece başarabilecekleri daha neler olduğunu göstermektedir. Yeterki “biz” olma bilincini benimseyelim. Bu işin bir okulu yok, bu yüzden işin geleceği yetiştirdiğiniz insanlar oluyor. Bu nedenle aslında büyük bir sorumluluğumuz olduğunu da unutmamamız gerekiyor. Ne kadar ahlaklı ve doğru ticaret yapıyorsak gelecekte ticaret o kadar sağlıklı yürüyecektir. Yapı market oluşumları sektörümüzü hep rahatsız ediyor. Siz müşterinizin memnuniyet duyduğu satış sonrası hizmet kalitesi prensibinizden, güler yüzlü yaklaşımınızdan, ahlaklı ticaretinizden ödün vermediğiniz sürece sermayesi güçlü kuruluşlarla rekabet edebilirsiniz. Biz bunu devam ettirebildiğimiz sürece Rüzgarlı adına da otopark sorunumuzu çözdüğümüz sürece başarılı ticaret hayatımıza devam edeceğiz. Çünkü yapı marketlerin satmış oldukları ürün kalitesi,
satış sonrası hizmet eksiklikleri ve mağazacılık sektöründeki bilgi eksiklikleri nedeniyle biz daha avantajlı, tercih edilir konumdayız. Yeterki değerlerimizi koruyalım. İnşaat malzemeleri sektöründe değişen teknolojiler ve değişen trendlere ayak uydurabildiğiniz sürece ayakta kalabilirsiniz. Bu nedenle sektörde yaşanan tüm gelişmeleri yakından takip etmelisiniz. Örneğin; ticaretini yaptığımız boya sektörü duvar kağıtlarının trend olması ile büyük ilgi kaybetti. Biz bu işin ticaretini yapan kişiler olarak bu değişen trendlere uygun olarak duvar kağıdına alternatif üretebilecek efekt boyalar, sedef boyaları bir an önce ticaretimiz içine alabilirsek sağlanan uyumla birlikte tekrar güç kazanmaya başlayabiliriz. Yani gelişen değişen şartlara hızlı ayak uydurmak çok büyük önem arz ediyor. Bu ülkede para kazanmak kolay yeterki işinize saygı duyun ve gereklerini yerine getirin. Ben para kazanma dönemimi çoktan geçtim. İnsan kazanıyorum. İnsanı kazandığınızda da zaten para kazanma döngüsü kendiliğinden gelişiyor. Örneğin doğru hizmet ve iletişim ile kazandığım bir boyacı, müşterisini birçok yapı markete oranla daha uzakda olmama rağmeni buraya yönlendirebiliyor. Bunun nedeni o boyacıyı kazanmış olmamdır. Ben ona sadece para kazanacağım bir kişi olarak yaklaşsaydım bu zinciri kurmuş olamazdım. Tüm meslektaşlarıma sağlıklı, huzurlu ve bol kazançlı günler dilerim. Sayı 07 (2011/1)
65
Şehrin Nabzı
Ankara
Ercan Yılmaz Yılmazyurt İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. Genel Müdürü "Sektörümüze birlik beraberliğe katkıda bulunmak, sosyal, kültürel ve sektörel sorunlarımıza çözüm üretmek adına çalışmalar yapıyoruz." Sektöre, 1994 yılında bir havalandırma firmasının Ankara Bölge Müdürü olarak ilk adımımı attım. Firmadaki 7 yıllık iş hayatından sonra 2001 yılında Yılmazyurt İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. adı altında kendi firmamızı kurduk. Kuruluş amacımız başta inşaat ve taahhüt işleri yapmaktı. Ancak bulunduğumuz Rüzgarlı Sokağın genel yapısı ve sinerjisini de dikkate alarak banyo aksesuarları paslanmaz ürünler ortak kullanım ve ıslak zemin ekipmanları satışı ve uygulamasına da paralel olarak devam ettirdik. Bu sektörde sadece üretmek ve satmak yeterli olmuyor. Bunu da dikkate alarak talebe yönelik, kişi ve kuruma özel ürünler de üretiyoruz. Her ne kadar sektör oldukça gelişmiş olsa da banyo kültürü henüz yeteri kadar oturmadı. Bu nedenle klasik ürün gamında üretim yapmaktansa daha çok proje bazlı ürünler ürettik ve uygulamasını yaptık. Amacımız bu noktada özellikle büyük projeler üreten firmaların ticari portföyümüzde önemli bir yer işgal etmesidir. Paslanmaz ham madde tamamen yurtdışına yani dövize endeksli bir ürün olması nedeniyle ne yazık ki paslanmaz ile iştigal eden firmalar son dönemde sağlıksız bir fiyat politikası izlemek zorunda kalıyor. Bu nedenle perakende sektörüne yönelik bir iş yapısından ziyade daha çok proje bazlı bir pazarı hedefliyoruz. Uygulama konusunda Türkiye’nin her bölgesinde çözüm ve iş ortaklarımızla satış ve uygulama konusunda hizmet vermekteyiz. Günümüz teknolojinin bize sağlamış olduğu internet iletişim avantajlarını da kullanarak müşteri kitlesinin bize ulaşmasını sağlıyor, müşteri talepleri ve özel isteklerini dikkate alarak ürünlerimizi yapılandırıyor veya müşterinin ihtiyacına en uygun çözümü üretip sağlıklı bir ticaret yapısı oluşturmaya çalışıyoruz.
66
Son yıllarda yaşanan kriz dolayısıyla inşaat sektöründe yap-sat müteahhitler dediğimiz mütehhit grubunda önemli sıkıntılar yaşandı. Bununla birlikte insanların da daha düzenli yaşam alanlarını tercih etmeleri nedeniyle Sayı 07 (2011/1)
küçük ve orta ölçekli müteahhit gruplarından ziyade büyük müteahhitlik firmaları öne çıktı. Sektörü incelediğimizde de bu firmaların her geçen gün işlerini daha da geliştirerek gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında önemli projelere imza attıklarını görüyoruz. Ülkemiz adını bu gelişmeleri ve sektörün geldiği bu noktayı takdirle karşılıyoruz.
Ankara
Şehrin Nabzı
Birde sektörümüzü ilgilendiren son yıllarda kısa adı TOKİ olan toplu konut üreten bir yapı var. Biz de zaman zaman samimi bulduğumuz, bildiğimiz TOKİ müteahhitleri ile çalıştık. Ancak özellikle son bir buçuk yıldır gelen tekliflere teşekkür ederek katılmayacağımız yönünde cevap vermeyi tercih ediyoruz. Üretim ve satış ile paralel olarak yürüttüğümüz taahhüt işlerinde genellikle resmi kurumlarla çalışıyoruz. Projenin altyapısından, bahçe peysajına kadar tüm alanlarda taahhüt hizmeti veriyoruz. Uzun süredir TİMKODER Üyesiyim. Dernek içerisinde birçok komite ve çalışmalarda görev aldım ve almaya devam ediyorum. Halen Yönetim Kurulu Üyesi ve iki dönemdir Başkan Yardımcılığı görevini onurla sürdürüyorum. Sektörümüzde birlik beraberliği sağlamak sosyal, kültürel ve sektörel sorunlarımıza çözüm üretmek adına çalışmalar yapıyoruz. Sosyal anlamda futbol turnuvası, tavla turnuvası ve geziler düzenliyoruz. Yine dernek olarak çok önem verdiğimiz eğitim konusunda her yıl yaklaşık 150 kişi ortalama ile toplamda 16 haftadan oluşan bir eğitim programını üyelerimiz ve çalışan personeli için hazırlıyoruz. Derneğimiz ve Rüzgarlı’nın geçmişine baktığımızda da aramızdan ülkemiz adına çok önemli isimler çıktığını görüyoruz. Örneğin derneğimizin Kurucu Başkanı TOBB Başkanımız olararak görevine devam eden M. Rifat Hisarcıklıoğlu aynı zamanda Ankara Eski Ticatet Odası Başkanımız şimdi ise Ankara Milletvekilimiz Sinan Aygün ve daha birçok değerli isim vardır sayamadığımız. Dolayısıyla derneğimiz ve Rüzgarlı’dan ülkemiz adına daha nice değer çıkacağına inanıyor ve saygılar sunuyorum. Sayı 07 (2011/1)
67
Şehrin Nabzı
Ankara
Bülent Ayhan Divan Yapı Malzemeleri Ltd. Şti. Şirket Müdürü
"Biz, menşei belli olmayan ve tek satılma nedeninin fiyat olduğu kalitesiz ürünlerin karşısındayız." Sektöre, 1992 yılında Rüzgarlı’da faaliyet gösteren bir firmada çalışmaya başlayarak girdim. 2000 yılında da bu firmadan ayrılarak Divan Yapı’yı kurduk. Burada toptan ve perakende inşaat malzemeleri ticareti ile iştigal etmekle birlikte 2004 yılından beri ortaklarım ile kurmuş olduğumuz Degora ve Armoni markalarıyla duş kabinleri, banyo mobilyaları ve aksesuarlarıyla üretici olarak ta sektöre hizmet vermekteyiz.
68
Ticaretimizi yürüttüğümüz Divan Yapı ile Rüzgarlı’da 200m2 kapalı alanda mimar, mühendis ve nihai tüketicilere hizmet vermekteyiz. Üretimimizi oluşturan kolda ise duş kabin imalatı için 1200m2, banyo mobilyaları ve aksesuarları konusunda da 1200m2 alanda toplam 30 kişilik bir kadro ile hizmet vermekteyiz. Ürünlerimizi İç Anadolu ağırlıklı olmak üzere bayilerimiz aracılığıyla tüketicilerle buluşturuyor ve satış sonrası hizmet veriyoruz. Ürün portföyümüz oldukça geniş örneğin; banyo mobilyalarında 45cm’den 170cm’ye kadar her müşterinin beğeni ve bütçesine uygun ürünler sunuyoruz. Müşteri beklentileri her geçen gün biraz daha artıyor. Bu nedenle bizim gibi hizmet sektöründe çalışanların da buna uyum sağlaması gerekiyor. Biz yıl boyunca müşterilerimizden gelen talepleri, geri bildirimleri değerlendiriyor, sonrasında da beklentilere paralel olarak gerek showroom gerekse hizmetlerimizi geliştiriyoruz. Biz, menşei belli olmayan ve tek satılma nedeninin fiyat olduğu kalitesiz ürünlerin karşısındayız. Bu tip ürünler ithal edilirken tüketicinin amacına uygunluğu, sağlığına etkisi ve kısa süre sonra çöpe atılması dolayısıyla milli sermayemize etkisi dikkatle incelenmelidir. Buna dikkat edilmediği müddetçe hep birlikte kaybedeceğiz. Sayı 07 (2011/1)
Hizmet anlayışımız müşteri memnuniyetine dayalı ürün kalitesi yüksek, her bütçeye uygun geniş ürün yelpazesi ile sağlanmaktadır.
Ankara Rüzgarlı yapı malzemecilerinin birlikteliğinin yansıtıldığı bir yapıya sahip. Bunun da hepimize avantaj ve dezavatajları var. En büyük avantajımız Ankara’da yapı malzemesi denildiğinde istediğiniz ürünü Rüzgarlı’da bulabilirsiniz. Eğer çeşitlilik görmek istiyorsanız da burası en doğru adres olarak nitelendirilebilir. En büyük sorunlarımızdan biri ise; müşterilerimizin ihtiyacını karşılayamayan otopark sorunudur. Müşterilerimiz geldiğinde yakın bir alana park yapamıyor. Bu soruna da bir çare bulunabilirse Rüzgarlı Ankara’nın ticaretinde daha da etkin bir rol oynamakla birlikte müşteri beklentilerini karşılama konusunda da önemli bir adım atmış olacaktır. Ankara’da büyük projeler TOKİ’nin haricinde yeni başladı. Bu furyanın gelecek dönemlerde daha da gelişeceğini düşünüyorum. Çünkü Ankara’nın İstanbul’dan etkilenen bir yapısı olduğunu görüyoruz. İstanbul’da yaşanan gelişme ve yapılanmalar birkaç yıl içinde de Ankara’da oluşmaya başlıyor. TOKİ’nin kentsel dönüşüm projeleri oldukça yoğun ama bizlerin ticaretine bir katkı sağladığını söyleyemiyoruz. Bu nedenle henüz yeni başlamış olan özel projelerin bu neden ve ihtiyaçlar nedeniyle önümüzdeki dönemlerde daha da hareketli olacağını ve ticaretimize katkı sağlayacağını düşünüyorum. Bir üyesi olarak TİMKODER’in iyi bir sivil toplum kuruluşu olduğunu söyleyebilirim. Özellikle son dönemlerde artan faaliyetleri ile sektörümüzde sivil toplum kuruluşlarının önemini nitelendiren bir yapıda olduğunu görüyoruz. Bu faaliyetler ile görüyoruz ki aynı bölge içinde yıllardır tanımadığımız arkadaşlarımız varmış. Onlar ile tanışıyor, diyalogumuzu genişletiyoruz. Özellikle eğitimleri ele almak gerekirse TİMKODER’in
Şehrin Nabzı
bugüne kadar yapmış olduğu en başarılı faaliyetlerden biri olduğunun altını çizmek gerekir. Bu eğitimlere bizler de katılıyor ve önemli bir fayda sağladığımızı görüyoruz. Bu aynı şekilde tüm katılımcılar tarafından gözlemleniyor ki hem ilgi hemde katılım oranları oldukça yüksek oluyor. TİMKODER’in bu tip başarılı faaliyetler ile sektörümüzün bugünü ve geleceğine önemli katkıları olduğuna inanıyorum. Yalnız Türkiye’de henüz sivil toplum kültünün oturmadığını görüyoruz. Örneğin sektörün bir sorunu var, bu soruna çözüm getirmek adına yapılacak tüm çalışmalar derneğin Yönetim Kurulunda kim varsa onlardan bekleniyor. Halbuki sivil toplum kuruluşu herkesin elini taşın altına koyması ile katkılarını çok daha yukarılara taşıyabilir. Bu nedenle tüm üyelerin dernek için bir fayda sağlaması, üye olmayan arkadaşlarımızın ise bunun gerekliliğinin artık farkına varması gerekiyor. Sayı 07 (2011/1)
69
Şehrin Nabzı
Ankara
Hakan Özçelik Özçelik Consept Şirket Müdürü “Dün fayans istiyorum diyen müşteri kitlesi bugün ürünün markası, ebadı, rengi hatta ürün kodu ile gelip ürünü sorguluyorlar.” Babam ısı sektöründe yıllardan beri faaliyet gösteriyordu. 1993 yılında inşaat malzemelerine adım atmaya karar vermesiyle birlikte Rüzgarlı, Ege Sokak’ta Özçelikler İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’yi kurdu. Bende 15 yaşımdan itibaren şirketimizde çalışmaya başladım. Profesyonel olarak çalışmam ise bundan 5 yıl önce Osmangazi Üniversitesi Maden Mühendisliği bölümünü bitirmem ve yönetimi devralmam ile başladı. Şirketimiz bünyesinde 10 bayiliğimiz bulunuyor ve bunlardan 3’ü seramik ürün gamını içeriyor. Seramik sektöründe de hizmette esas olan noktalardan biri teşhir sunmaktır. İşte bu gerekliliği dikkate alarak 2005 yılında şu an bulunduğumuz showroomumuzu, aynı zamanda 3 yıl öncesine kadar Rüzgarlı’daki mağazamız da faaliyetine devam etmekteydi. Almış olduğumuz karar ile Rüzgarlı mağazamızı kapatıp bu mağazamızda oluşturduğumuz konsept ile devam etmeye başladık. Burada 1.000m2 showroomumuzla hizmet veriyoruz. Bunun yanı sıra 15.000m2 ana depomuz ve müşterilerimize hızlı hizmet vermek amacıyla Rüzgarlı’da 3 depomuz bulunuyor. Graniser, Creavit, VitrA, Artema, Franke, Dominox, Hitit Seramik, Akgün Seramik, NSK, Formina, Punto ve Kare markalarının ürünleri ile toptan ve perakende hizmet vermekteyiz. Eskiden 100 müteahhite 100 birim mal satılırken bugün TOKİ başta olmak üzere büyük projelerde bir firmaya 100 birim mal satılıyor. Üstelik önceki 100 müteahhitte sadece bir noktadan değil, genel olarak bütün piyasadan bu malı tedarik ettiği için herkes nasiplenirdi.
70
Günümüzde ise TOKİ veya büyük firmalar toplu konut yaptıkları için ya fabrika düzeyinde alım yapıyorlar ya da yüzlerce konuta malzeme verebilecek büyük firmalarla çalışıyorlar. Tabi ki bununla birlikte, TOKİ’nin taşeronlar üzerinden iş yaptırması da risk oranını oldukça arttırıyor. Bizde TOKİ ve özel projelere toplu satış gerçekleştiriyoruz ancak, genel olarak lüks konutlar bizim tercihimizi Sayı 07 (2011/1)
oluşturuyor. Ekonomik konut projelerinin üzerine ise kar marjlarının düşük olması nedeniyle gitmiyoruz. Müşteriler artık çok bilinçlendi ve teknolojinin imkanlarını sonuna kadar kullanıyorlar. Dün fayans istiyorum diyen müşteri kitlesi bugün ürünün markası, ebadı, rengi hatta ürün kodu ile gelip ürünü sorguluyorlar. Özellikle de ev hanımlarının
Ankara
Şehrin Nabzı alabilecek şekilde sorumluluk vermeliyiz, aksi takdirde işletmelerin ömürleri sadece kişilerin ömürleriyle sınırlı olmaya devam edecektir. Ülkemizde çok uzun süre faaliyet gösteren firmaların bulunmamasının en büyük nedeninin bu olduğunu düşünüyorum.
ürün seçimi konusunda interneti oldukça yoğun olarak kullandıklarını gözlemliyoruz. Ürünü sanal ortamda inceledikten sonra son bir kez görmek ve satın almak için tüm detaylı bilgileriyle birlikte geliyorlar. Müşteri kitlesi bu kadar kendini geliştirmişken, bizlerin bu gelişime ayak uydurması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Böyle donanımlı bir müşteri karşınıza geldiğinde siz ürün hakkında ondan daha geniş bilgiye sahip değilseniz, satış sonrası hizmetleriniz ile öne çıkmıyorsanız satış yapmanız mümkün değil. Bu nedenle kendini geliştirmek, bu çağa ayak uydurmak istemeyen işletmelerin yaşama şansı kalmamıştır. Nasılsa bu şekilde kazanıyorum. İşime daha fazla yatırım yapmayım düşüncesinde olan firmaların ayakta kalmaları söz konusu bile değildir. İşte bu yüzden düzenli olarak kazancımızı işimize yatırım olarak aktarmalıyız ki gelecekte kazanabilelim.
Bütün ipler benim elimde olsun mantığından sıyrıldığımızda ortaklık kültürümüzde gelişecektir. TOBB Başkanımız sayın M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun da her fırsatta dile getirdiği gibi küçük olsun benim olsun devri de bitmiştir. Bu nedenle birlik olmalı güç kazanmalıyız. Düşündüğümde; biz ıslak mekan ürünleri konusunda ihtisaslaştık. Bizim gibi hırdavat, boya, mutfak konusunda uzmanlaşmış 3 firma ile bir birliktelik oluştursak en azından İç Anadolu bölgesinin en iddialı yapısını oluşturabiliriz. Birbirimizin sinerjisinden de yararlandığımızı dikkate alacak olursak 4 firmanın bugün 1’er birim kazanması bu birliktelik ile 4 değil 6 birim eder. Bugüne kadar kazandığımız tecrübemizi de bunun üzerine koyduğumuzda bugün faaliyette olan birçok yapı market zincirinden çok daha sağlıklı hizmet ve bilgi odaklı bir yapı oluşturabiliriz. Tabi ki bunun için bütün ipler benim elimde olsun mantığından sıyrılmak birinci gerekliliktir. TİMKODER bizler için çok önemli, hediye gibi bir birliktelik gücü oluşturuyor. Tabi ki yapılabilecek daha birçok şey var ama önemli olan bugün olduğu gibi yaptıklarının en iyisini yapabilmektir. Birçok sosyal faaliyetimizde yeni meslektaşlarımız ile tanışıyor, dostlarımızla görüşerek daha çok paylaşma ortamı yaratıyoruz. Bununla birlikte okulu olmayan bu sektörde biz ve çalışanlarımız TİMKODER Eğitim Seminerleri ile işletmelerimizi daha da ileriye taşıyan önemli bilgilere sahip oluyor. Bugüne kadar yapılan organizasyonların kalitesi ve etkisi nedeniyle de çok mutluyuz. Bundan sonra da ben ve diğer Yönetim Kurulu üÜyesi arkadaşlarım, bize verilecek her türlü görevi en iyi şekilde yapmak için çaba harcayacağız. Bu birlikteliğin başlamasını sağlayan ve birçok güzel faaliyette emeği geçen herkese teşekkür ederiz.
Biz bir aile şirketiyiz, ortağımız yok ama her zaman için yanımızda çalışan arkadaşlarımıza da şunu söylerim; ben dahil hepimiz burada geçiciyiz. Ancak bu işletme kalıcıdır. İşte çalışırken her zaman bunu aklımızda bulundurmamız gerekir. Bu işletmenin kalıcı olabilmesi için insanlara sorumluluk vermek, kurumsallaşmak gerekiyor. Artık bütün ipler benim elimde olsun. Kim ne iş yapacaksa önce bana sorsun devri bitti. Kurumsallaşmalı, personelinizin inisiyatif
71 Sayı 07 (2011/1)
Makale
STRATEJİK YÖNETİCİ YETENEKLERİ
Prof. Dr. Nihat Karakoç
nkarakoc@balikesir.edu.tr İşletmelerin koşulları giderek ağırlaşan bir rekabete dayanabilmeleri, yarışı sürdürebilmeleri ve yarışta üstünlük sağlayabilmeleri ile müşteri memnuniyet yetenekleri arasında doğrudan ilişki olduğu her geçen gün daha iyi görülmektedir [1]. Müşteri beklentilerindeki ve bu beklentileri karşılama yarışına giren güçlü işletme sayısındaki sürekli artış, işletmelerin kazanmaları gereken yeteneklerin sayısını, önemini ve önceliğini değiştirmektedir. Bu bağlamda, müşteri kazanma yarışında işletmeye güç, dayanıklılık ve üstünlük kazandıracak nitelikteki örgütsel öğrenme, iletişim, çeviklik, farklılaştırma ve işbirliği yapma gibi işletme yeteneklerinin önemi artmıştır. Bu yetenekleri işletmeye kazandırmada etkili olabilecek yeni yönetim yaklaşımlarını, tekniklerini ve süreçlerini belirleme, öğrenme ve uygulamaya geçirecek sistemleri kurma, çalıştırma ve geliştirme görevi doğrudan yöneticinindir. Bu asli görevin başarıyla yerine getirilmesinde bazı yönetsel yetenekler kilit rolü oynamaktadır. Bu çalışmada, işletmelerdeki farklı basamaklarda görev yapan yöneticilerin sahip olması gereken başlıca stratejik yetenekler incelenmektedir. Yönetsel Yetenekler Yetenek, bir kimsenin, yaptığı işi etkili ve/veya üstün başarıyla sonuçlandırmasını sağlayan başkalarından ayırt edici niteliği biçiminde tanımlanmaktadır [3]. Bratton, yeteneği, bir işin yerine getirilmesinde rol oynayan bilgi, ustalık, özellik, güdü, değer, tutum ve davranış ya da diğer özellikler biçiminde tanımlamıştır [4]. Buna göre yönetsel yetenek, yönetsel görevleri etkili ve başarılı biçimde yerine getirmeyi sağlayan bilgi, ustalık, deneyim, özellik, güdü, tutum ve davranışlar demetidir. Yönetilen örgütün büyüklüğü, yapısı, faaliyet alanı, amacı ve örgütün basamaksal (hiyerarşik) yapısı, temel yönetim görevlerini değiştirmese de gerektirdiği yönetsel yeteneklerin boyutlarını ve önemini değiştireceği açıktır. Çok genel çerçevede ele almak gerekirse yöneticiliğin, teknik, beşeri ve kavramsal olmak üzere üç tür yeteneği gerektirdiği söylenebilir.
72
Teknik yetenek, yöneticinin fonksiyonel uzmanlık alanına ilişkin özel bilgi, yönetim ve teknikleri kullanma yeteneği olup, yönetim kademesi yükseldikçe önemi azalır. Kavramsal yetenek, yöneticinin başında bulunduğu örgütü sistem bakış açısıyla Sayı 07 (2011/1)
değerlendirebilme, birleştirme ve bütünleştirme yeteneğidir. Yönetim kademesi yükseldikçe önemi artar. Beşeri yetenek, yönetim kademelerine göre önemi değişmeyen; başkalarını anlama, etkileme, harekete geçirme ve başkalarıyla işbirliği yapma yeteneğidir [5,6]. Daha ayrıntılı bir bakış açısıyla oluşturulan yönetsel yetenekler listesinde ise, şunlar bulunmaktadır [4.7.8.9]. İletişim Sorun çözme Zaman yönetimi Bilgi yönetimi Öz bilinç ve başkalarını anlama İşgöreni güçlendirme Takım kurma Geniş açılı düşünebilme Uyumlaştırma Öz denetim Kalite ve müşteri odaklı olma Değerlendirme Yenilikçilik Hızlı uyum sağlayabilme Esneklik Güvenilirlik Stratejik Yönetsel Yetenekler Stratejik yönetsel yetenekler, rekabette işletmeye sürdürülebilir bir dayanıklılık, güç ve üstünlük kazandırabilecek bir işletme sistemini kurma, çalıştırma ve geliştirmede kritik rolü bulunan yönetsel yeteneklerdir. Başka deyişle işletmenin stratejik yetenekler kazanmasında kilit rolü oynayan yönetici kabiliyetleridir. Yeni rekabet koşullarının gerektirdiği başlıca stratejik yönetsel yetenekler şöyle sıralanabilir: 1.Sistem Geliştirme: Bu yetenek, yöneticilerin işletme hedeflerini gerçekleştirecek sistemleri kurma, geliştirme ve hedef doğrultusunda çalıştırma yeteneğidir. Sistem kurma ve geliştirme yöneticilerin asli görev ve sorumluluklarının başında yer almaktadır. Yönetim kademesi yükseldikçe, sistem kurma ve geliştirme sorumluluğunun önemi artmaktadır. Elli yıldan fazla yönetim danışmanlığı deneyimi olan ve TKY felsefesine önemli katkıları bulunan Dr. J. M. Juran, bir kuruluşun başarısını sistem ve insan olmak
Makale üzere iki faktörün belirlediğini söylemiştir. Juran’a göre bu faktörlerden “sistem”in sonuç üzerindeki etkisi %85’tir. TKY’nin en önemli öncülerinden olan Dr. Deming ise, “sistem” ve “insan” faktörlerinin sonuç üzerindeki etkilerinin sırasıyla, %98 ve %2 olduğu savını ileri sürmüştür [10]. Bir yöneticinin yönetim sorumluluğunu ne ölçüde yerine getirdiğini belirlemede yararlanılabilecek en basit kriter, yöneticinin sistem geliştirmeye ve mevcut sistemde çalışmaya ayırdığı zamandır. Yönetim kademesi yükseldikçe, yöneticinin sistem geliştirmeye ayırdığı zamanın sistem içinde çalışmaya göre daha fazla olması beklenmelidir [10]. Sistem geliştirme yeteneğinin temelinde, öğrenme, zaman yönetimi, iletişim, bilgi yönetimi, yenilik yapma, takım kurma, geniş açılı düşünme, uyumlaştırma ve kavramsal yetenek gibi yönetsel yeteneklerin işlevi bulunmaktadır. 2.Öğrenme Yeteneği: Senge, öğrenmeyi yaygın biçimde kullanılan “bilgi edinme” anlamından farklı olarak, “insanın yapamadığı bir şeyi yapabilir duruma getiren davranış ve düşünce değişiklikleri bütünü” olarak tanımlamıştır [11]. Öğrenme yeteneği, sezgileri ya da bilişsel süreçleri kullanarak bilgiyi elde etme, algılama, anlama, yorumlama, bunlarla deneyim kazanma ve ulaşılan sonucu kavramlaştırma ve uygulamaya yansıtma yeteneğidir. Buna göre öğrenmenin göstergesi, davranışlar ya da uygulamalar; öğrenmenin gücü, bilgileri davranışlara (uygulamaya) yansıtma düzeyi; öğrenmenin hızı ise, bilgileri davranışlara yansıtma hızı olmaktadır [6]. Yöneticinin öğrenme yeteneği, yöneticinin diğer yeteneklerini geliştirip kullanmasının temelini ya da kaynağını oluşturmaktadır. Aynı zamanda stratejik işletme yeteneklerinin kaynağını oluşturan örgütsel öğrenmenin varlığını ve gücünü belirleyen temel unsurdur. Öğrenme yeteneğinin temelinde, sistem geliştirme, iletişim, bilgi yönetimi, kavramsal ve analitik yetenek gibi yönetsel yeteneklerin rolü bulunmaktadır. Bir yöneticinin öğrenme yeteneğine ilişkin göstergeler, işletmenin işleyişi ve çevresiyle ilgili verileri, uyarıları, yönetim anlayışları ile ilgili gelişmeleri sürekli izleyen ve değerlendiren bir sistemin varlığı ve değerlendirme sonuçlarının yönetsel anlayış ve uygulamalara yansıtılma düzeyi ve hızı olduğu söylenebilir. 3.Zamanı Yönetme: Zaman, yöneticilerin yararlandığı kaynaklar içersinde en kıt ve değerli olanıdır. Yöneticinin, sınırlı olan zamanı en önemli ve öncelikli yönetsel görevler için kullanabilme becerisi, stratejik bir yönetim yeteneğidir. Dinlenmeye, ailesine, hobilerine, kendisini geliştirmeye yeterli zaman ayırmadığı gibi; normal çalışma süresinin oldukça üzerinde çalışmasına rağmen, sistem geliştirme gibi öncelikli yönetsel görevlerini tam olarak yerine getiremeyen bir yöneticinin, zamanı yönetme yeteneğinde zayıflık olduğu açıktır. Bu zayıflığın temelinde, sistem geliştirme, işgöreni güçlendirme, takım kurma ve öğrenme gibi yönetsel yeteneklerdeki eksiklikler bulunmaktadır.
4.İşgöreni Güçlendirme: İç ve dış müşteri doyumunu sağlamak için, işgörenin, yaptığı işteki yetkisini ve bu yetkiyi kullanma bilgisini, becerisini, olanağını, özgüvenini ve isteğini arttırma; bu artışı algılamasını sağlama sürecidir [1]. İşgöreni güçlendirme, işletmenin öğrenme, çeviklik, farklılaştırma ve işbirliği gibi stratejik yetenekleri kazanabilmesine temel oluşturan bir süreçtir. Aynı zamanda yöneticinin verimli zaman kullanma ve sistem geliştirme yeteneklerini kazanmasında kilit rolü oynayan stratejik bir yönetici yeteneğidir. İşgörenlerini sadece kaynak ve bilgi açısından değil, yetki açısında da güçlendirebilen yöneticilerin sahip oldukları güçlerinde bir azalma değil; tersine artış olacaktır. Çünkü yöneticiler, astlarını yetki açısından güçlendirmekle, astlarının kullanabileceği türden yetkileri, doğrudan kullanan konumdan etkili biçimde yönetebilecekleri konuma geçeceklerdir. Yöneticinin işgöreni güçlendirme yeteneğini kazanabilmesinde, öğrenme, kalite ve müşteri odaklı olma, yenilik, hızlı uyum sağlama, sistem geliştirme gibi yönetsel yetenekler rol oynamaktadır. SONUÇ Günümüzde işletmeler, müşteri beklentilerinin sürekli değiştiği, bu beklentilere yanıt verme potansiyeli taşıyan güçlü işletme sayısının arttığı ve bunlara pazar paylarını tehdit eden, küresel boyutlu yeni kriz rüzgârlarının eklendiği koşullarda çalışmaktadırlar. Bu koşullarda müşteri kazanma ve elde tutma yarışında, işletmeye üstünlük kazandırabilecek nitelikteki örgütsel öğrenme, iletişim, çeviklik, farklılaştırma ve işbirliği yapma gibi işletme yeteneklerinin önemi artmıştır. Bu yetenekleri işletmeye kazandırabilecek bazı yönetsel yetenekler ön plana çıkmıştır. Bunlar, sistem geliştirme, öğrenme, zamanı yönetme ve işgöreni güçlendirmedir. Yönetsel başarıyı, aralarında sıkı bir etkileşim bulunan ve birbirini bütünleyici nitelikleri olan bu yetenekleri kazanmak değil, kazanma hızı belirleyecektir. Kaynaklar [1].Ugboro, I.O. & Obeng, K. (2000). Top Management Leadership, Employee Empowerment, Job satisfaction, and Customer Satisfaction in TQM Organizations: an empiricak study. Journal of Quality Management, 5(2), 247- 272. [2].Cheng C. E.& Petrus W.C. C., (2007), Measuring Success Factors of Quality Management in the Shipping Industry, Maritime Economics & Logistics, 9(3), 234-253(20) [3].Altuntuğ, N. (2009). Rekabet Üstünlüğünün Sürdürülmesinde Yeteneklerin Rolü: Yetenek Yönetimi Yaklaşımı. Süleyman Demirel Ün. İİBF Dergisi. 14 (3). 445-460. [4].Abraham, S. E. & Karns, L. A. & Shaw, K. & Mena, A. M. (2001). Managerial Competencies and The Managerial Performance Appraisal Process. Journal of Management Development, 320, (10). 842-852 [5].Can H. & Tuncer D. & Ayhan D. Y. (2005). Genel İşletmecilik Bilgileri. 16. Baskı Ankara. s. 136. [6].Koçel, T. (2003). İşletme Yöneticiliği. 9. Baskı. Beta Yayınları. İstanbul s.20 [7].Ataman G. (2001). İşletme Yönetimi. Türkmen Kitabevi. s.14 [8].EREN, E. (1991), Yönetim ve Organizasyon. İstanbul Ünv. İşletme Fak. Ya. No. 236. İstanbul. s. 11. [9].Dai, W. – Yu Y. (2010). Research on Knowledge-Based Optimization Model For Top Management Team. Journal of Software. 5 (4). April. 369-377. [10].Kavrakoğlu, İ. (1992). Toplam Kalite Yönetimi. B. 2. KalDer Ya. İstanbul. s.16. [11].Yazıcı S. (2001). Öğrenen Organizasyonlar. Alfa Ya. İstanbul. s. 64. Sayı 07 (2011/1)
73
Makale
NEDİR EKONOMİDE SON YAŞANANLAR ? Prof.Dr. S.Burak ARZOVA arzova@gmail.com Piyasalarda son dönemde inanılmaz bir dalgalanma yaşanmakta. Amerika Birleşik Devletleri’nden kaynaklar bunun daha önce eşi benzeri görülmemiş bir türbülans olduğunu söylüyor. Bu duruma nerden geldik? Herşey iyi giderken bir anda mı dünya tersine döndü? Aslında tüm bu soruların cevabı kocaman bir hayır. Hayır çünkü dünya aslında hiçbir zaman düzlüğe çıkamadı. 2008 krizine tüm dünya ülkeleri hazırlıksız yakalandı. Kriz ortaya çıkınca ekonominin canlanmasını sağlamak için piyasalar paraya boğuldu. Faizler aşağı şekildi. Ancak ne yazık ki, ekonominin çarklarının dönmesi sağlanamadı. Piyasalara yığılan milyonlarca dolar aslında hiçbir zaman ne tüketicinin ne de çarkları döndürecek KOBİ’lerin eline geçti. O nedenle yaratılan parasal genişleme yine çeşitli fonlar vasıtasıyla en karlı görülen gelişmekte olan ülkelerin para ve sermaye piyasalarına aktı. Yaratılan paradan sanal bir iyileşme yaratıldı. Ekonominin çarkları dönmeyince ne satışlar artırılabildi, ne de üretim fazlası yaratılabildi. Bu kez 2. parasal genişleme sağlanmaya çalışıldı. Oysa ülkelerin sorunları ürettiklerinden fazlasını harcamalarıydı. Yıllarca rakibimiz olarak gördüğümüz oysa toplam nüfusu İstanbul’dan bile daha az Yunanistan uzun yıllardır biriktirdiği maliyetsiz rahat yaşam alışkanlığına bu kez bu yaşamın da bir maliyeti olduğu gerçeği ile tanıştı. Kamu borç stoku, gayrisafi yurt içi hasılasının % 120 si olduğu bir ülkede uyandı Yunanlılar. Ama bu uyanış bile yılların alışkanlıklarından sıyrılmalarına imkan tanımıyor. Hala bu rahat yaşamın maliyetini ödemek istemiyorlar.
74
İstanbul’da Zincirlikuyu Mezarlığı’nın girişinde “her can ölümü tadacaktır” yazar. Bunu ekonomiye uyarlarsak, “her rahat yaşayan bunun bedelini mutlaka öder” demek lazım herhalde. Avrupa’da olanlar sadece Yunanistan’dan ibaret değil. Bu rahat yaşama göz yuman Almanlar ve Fransızlar bu rahatlığa göz yummanın maliyetini mutlaka ödeyecekler. Aslında hepsi hakettiklerini buluyor ve bize yapılanlara, Avrupa’ya vize için bile her baş vurduğumuzda olmadık isteklerle bu talebiSayı 07 (2011/1)
mizi geri çevirenlerin başına gelen müstehaktır demek geliyor insanın içinden ancak gel gör ki, İhracatımızın yaklaşık yarısını bu ülkelere yapıyoruz. Üstüne üstlük yıllardır takılmışız otomotive, tekstile, makine ve kimya sektörüne. Bu sektörlere bir beşincisini eklemeyi becerememişiz. Katma değer ürün yaratıp bunu satamıyoruz. Zeytin üretiyoruz, İtalyan’a satıyoruz, sonra İtalyan zeytin yağı diye katmerli paralar ödeyerek geri alıyoruz. Net nete baktığımızda aslında yıllardır ihracat şampiyonu olduğumuz sektörlerde nasıl ithalatçı olduğumuzu yeni yeni kavramaya başladık. Teşvik sistemi desek hala 1960 model sistemle işleri yürütmeye çalışıyoruz. Kümelene kümelene bir türlü ana ihracat kalemlerimizi belirleyemedik. Sonra bir baktık ki, ithalat fazlamız neredeyse Gayrisafi yurtiçi hasılamızın %10’unu bulmuş. Yani 100 birim üretiyorsak bunun 10 birimini paramız olmadan alıyoruz. Aileye para geliyor ama gelen paradan fazlasını harcıyoruz. Dolayısıyla aslında finansal sektörümüzle ve yıllardır krizle yaşama alışkanlığımızla krizlerin her türlüsüne hazırlıklıyız ancak yine de belimizi kıran bir cari açık ve kronik hale gelmiş işsizlikle kırılgan yapımızı bir türlü sağlamlaştıramıyoruz. Ve aslında başkasının krizinden en fazla etkilenen gene biz oluyoruz. Her ne kadar dolar / TL kuru ekonominin göstergesi değil artık dense de, realiteye gelince görüyoruz ki dolar artınca merkez bankası’nda panik çanları çalıyor. Madem gösterge değil neden doları başının doğrultusuna bırakmıyoruz. Dolar çok önemli göstergedir hala bizim ülkemizde. Elinde hiç doları olmayan, hatta dolarla işi olmayan bile doları 1.80 TL görünce raflardaki mallara kendi ayarlama yapar bizim ülkemizde. Her ulusun kendine özgü korku alanları vardır. Amerikalılar satış rakamlarına dikkate eder, Almanlar enflasyona biz Türkler de dolar kuruna. O nedenle yazımı kişisel tahminimle bitirmek isterim. Sene sonu dolar kuru 1.70-1.75 arasında Euro ise 2.45-2.55 arasında gider gelir. Gönül daha az olsunlar ister ama bu kez ihracatçılar rahat bırakmaz kurları. Geleceğimiz ihracat dolu, herkesi tatmin eder kur değerlerine sahip olsun.
Makale
YAPI MALZEMELERİ SEKTÖRÜ VE ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİNİN SEKTÖRE KATKISI Doç. Dr. Umut R. TUZKAYA Yıldız Teknik Üniversitesi, tuzkaya@yildiz.edu.tr
Türkiye inşaat ve alt sektörlerindeki büyüme beklentisi Amerika ve Avrupa ülkeleri ortalamasının üzerindedir. Gayrisafi yurt içi hasıladaki değişim, nüfus artış oranı, sosyo kültürel yapımızdaki değişimin yönü ve bölge ülkelerinin Türkiye’den beklentileri ile ilgili parametrik değerleri esas alarak yapılan sektör araştırmalarına bakıldığında büyüme potansiyeli ispatlanmaktadır. Ancak tekrar vurgulamak gerekir ki sözü edilen bir potansiyeldir ve gerçekleştirmek için sektör bazında gerekli önlemlerin alınması ve verimli çalışan sistemlerin kurulması gerekmektedir. İnşaat sektörünün önemli bileşeni olan yapı malzemeleri açısından sektörü ikiye ayırdığımızda, üretim tesislerinin oluşturduğu üretim sektörü ve satış dağıtım kanallarının oluşturduğu hizmet sektörü ortaya çıkmaktadır. İç içe geçmiş fakat farklı dinamikleri ve kendine has problemleri olan bu işletmelerde stratejik ve operasyonel düzeyde süreçleri analiz edecek ve çok kriterli karar vermeye destek sağlayacak kişilerin istihdam edilmesi önemlidir. Bu noktada hem üretim hem de hizmet sektöründe farklı alanlarda çalışabilen endüstri mühendisleri ve endüstri mühendisliği kavramı karşımıza çıkmaktadır. Endüstri mühendisliği insan, malzeme, enerji, ekipman ve bilgiden oluşan sistemlerin tasarımını ve yönetimini amaçlayan bir meslektir. Amaçları daima verimliliği artırmak olan endüstri mühendisleri bir hastane acil servisinde hastaların bekleme süresini azalmak ya da bir üretim tesisine hammadde ve malzemelerin üretim planına göre tam zamanında gelmesini sağlamaktan tutun, bir havayolu taşıma şirketinin düşük maliyetli taşıma yapabilmesi için optimum rota planlarının çıkarılmasına kadar çok farklı alanlarda çalışabilmektedirler. Endüstri mühendislerinin çalışma alanının ve aldıkları görevlerin bu kadar farklılık gösterebilmesinin nedeni, eğitimleri sırasında aldıkların dersler ve yaptıkları uygulama çalışmaları ile ilgilidir. Üretim planlama, lojistik ve dağıtım, tesis tasarımı, yöneylem araştırması, envanter yönetimi, modelleme ve optimizasyon, ergonomi ve insan faktörü, yönetim ve organizasyon, kalite yönetimi, bilgi sistemleri, simülasyon endüstri mühendisliği öğrencilerinin aldığı derslerden bazılarıdır. Bu sayede 360 derece görebilen ve eleştirel gözle bakmayı öğrenen endüstri mühendisleri yeni mezun dahi olsa istihdam edildikleri işletmelere kısa süre içerisinde fayda sağlamaya başlamaktadırlar.
Yapı malzemeleri sektöründe de endüstri mühendislerinin odaklanacağı farklı konular vardır. Örneğin inşaat sektöründeki birçok üretici enerji yoğun üretim yapmaktadır. Enerji konusunda dışa bağımlı bir ülke olan Türkiye’de bu maliyet kaleminin kısılması için tüm süreçler analiz edilmeli ve ilgili teknikler kullanılarak iyileştirilmelidir. Aynı zaman çoğunlukla emek yoğun çalışan inşaat sektöründe işçilik maliyetleri açısından şimdilik gelişmekte olan ülkeler arasında avantajlı gibi görünsek de uzun vade de bu avantaj ortadan kalkacaktır. Bu yüzden çalışma ortamının iyileştirilmesi, ergonomik koşulların sağlanması ve sıfır hata anlayışının benimsenmesi gereksiz işçilik maliyetlerini azaltacak ve gelecekteki tehdide şimdiden önlem alınmış olacaktır. Satış ve dağıtım kanalları açısından bakıldığında ise, genellikle ürünlerin ağır ve hacimli olmasından dolayı tedarik zinciri içerisinde ürünlerin doğru konumlandırılması önemlidir. Taşıma, depolama ve envanter maliyetlerinin yanında yok satma, müşteriye yeterli ürün çeşidi gösterememe yada zamanında temin edememenin maliyetleri bulunmaktadır. Bu noktada ürün bazında optimum sipariş miktarları, ortalama ve emniyet stok seviyeleri, depo tasarımı ve uygun taşıma aracı ve rotaları belirlenmeli yada bu lojistik faaliyetleri dış kaynaklardan temin etme noktasında doğru kararlar alınmalıdır. Crossdocking, milk run, tedarikçi yönetimindeki envanter gibi modern yaklaşımlardan haberdar olunup uygulanabilirliği üzerinde durulmalıdır. Üreticiler ve satış dağıtım kanallarında bulunan işletmelerin tamamı için geçerli ve belki de en önemli konu da yönetim ve organizasyon anlayışıdır. Sektörde büyük oranda bulunan aile şirketlerinin kurumsal yönetim anlayışına geçmesi gerekmektedir. İşletmedeki tüm süreçlerin net şekilde ortaya konması, sorumlularının belirlenmesi, organizasyon şemasının çıkartılması, buna göre görevlerin uygun kişilere atanması, gerekli yetki ve sorumlulukların verilmesi ve işlerin standartlaştırılarak kişilere bağımlılığın ortadan kaldırılması gerekmektedir. Yazının başında belirtilen İnşaat ve alt sektörleri için söz edilen büyüme potansiyelini kullanabilmek için bu sıralanan noktalarda etkin proje çalışmaları yürütülmelidir. Bu çalışmaların genelinde endüstri mühendisliği disiplinin katkısı büyük olacaktır ve işletmelerin sürdürülebilir üretim yapabilmeleri ve rekabet avantajı sağlamaları konusunda fırsat yaratacaktır. Sayı 07 (2011/1)
75
Makale
SU YÖNETİMİ VE ENERJİ VERİMLİLİĞİ R. Ali Topçu
Adell Armatür ve Vana Fabrikaları A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Özet Yaşam kaynağımız olan su kaynakları artmamakta, küresel ısınma ve nüfus artışları karşısında yetersiz hale gelmektedir. Gelecek yıllarda beyaz petrol olarak kabul edilen suyun değeri daha iyi anlaşılacaktır. Dolayısıyla yeryüzündeki canlılara hediye ve büyük bir nimet olarak gönderilmiş olan suyun geç kalmadan kişisel olarak, aile olarak, tarımla meşgul olan çiftçiler olarak, devlet olarak, yapabileceklerimizi yapmak, kısa, orta ve uzun vadeli politikaları gündemimize ve uygulamamıza almak zorundayız. Etkin su yönetimi su tasarrufu yanında enerji verimliliğini ve zamandan tasarrufu da beraberinde getirecektir. Su kullanımı için ayıracağımız kaynaklarda ve işletme giderlerinde de hatırı sayılır iyileşmeler sağlayacaktır. Bu yazıda, suyun önemi tespit edildikten sonra, yapılabilecekler konusundaki yorumlar ortaya konmuştur. SU NEDİR? SUYUN ÖNEMİ NEDİR? Suyu ne kadar tanıyoruz? İnsan bildiğine dost, bilmediğine düşman olurmuş. Bir şeyi ne kadar çok bilirsek o kadar çok severiz. Dolayısıyla hayat kaynağımız, temel hammaddemiz olan suyu bilmemiz, onu tanımamız kendisiyle olan iletişimimizi yönlendirecektir. Bilgi duygularımızı, düşüncelerimizi ve hareketlerimizi oluşturur. Su, yüce yaratıcımızın yeryüzünde bulunanlara en güzel hediyesi ve israf edilmemesi gereken büyük bir nimettir. Su insanın dünya üzerindeki serüveninin başından bu yana en önemli yol arkadaşıdır. Alternatifsiz şifa ve arınma kaynağı, iyileştirici ilaçtır. Yaşamın dört temel kaynağından biri olan su (toprak, hava ve ateş ile) tüm canlıların ham maddesidir. Aynı zamanda kişisel ve toplumsal huzur ve enerjinin esin kaynağıdır. Su sevgilidir, sevendir. Su güçtür, su canlılıktır. Japonca’da çok şey anlatan “mon-yay-nay” kelimesi dünyadaki her şeyin Yaratanın bir hediyesi olduğu, değer verilip korunması ve israf edilmemesi gerektiği anlamına gelir. Japonlar derki: “Biz Japonlar her şeyin kullanılmak üzere bize verilmiş mukaddes emanetler olduğuna inanırız. Bu değerleri boşa harcamak bir nevi günahtır. Bu başta zaman olmak üzere su ve kağıt için de geçerlidir.”
76
Suyun israf edilmemesi, yeniden kullanılması ve geri kazanılması, gereksiz su kullanımını en aza indirerek oluşan atık su miktarını düşürecektir. Su kullanım miktarını azaltarak ve göreceli olarak temiz olan suyu tekrar kullanarak, hem işletmeler, hem evler hem maliyetlerde azalma sağlayacak hem de oluşacak atık su miktarını azaltacaktır. Ayrıca, ısıtma ve soğutma ekipmanının verimliliği arttırılarak ve ısıtma-soğutma ihtiyaçları azaltılarak su kullanımı ve atık su oluşumu önemli ölçüde düşürülebilmektedir. Sayı 07 (2011/1)
DÜNYADA SUYUN DURUMU NEDİR? Su, en temel kaynaklarımızdan biridir, ancak genellikle sadece insan kullanımı açısından değil ekolojik sistemler açısından da sınırlı bir arza sahiptir. Birleşmiş Milletler Çevre Programına göre Dünya’da 1400 milyon km3 su bulunmaktadır. Ancak bu suyun %97,5’i tuzlu su (deniz ve okyanuslarda) % 2,5’i tatlı sudur. Tatlı suların %69,5’i kutuplarda buzul olarak veya donmuş toprak tabakasında bulunmaktadır. Tatlı suların, % 30,1’i yeraltı suyu, kalan %0,4’lük bölümü ise yüzey ve atmosfer sularını oluşturmaktadır. Yani kolayca ulaşılabilecek ve kullanılabilecek su oranı toplam suyun % 0,4’dür. Dünyada kullanılan suyun ise %85’ini nüfusun %12’si tüketmektedir. Bu %12’nin de Üçüncü Dünya Ülkelerinde yaşamadığı aşikârdır. Su endüstrisinin yıllık kârı dünya üzerinde (yaklaşık 1 trilyon USD) petrol sanayinin kârının %40’ına ulaşmıştır ve şimdiden ilaç sektörünün kârını geçmiştir. Dünya sularının henüz %5’inin özelleştirildiğini düşünürsek, ne kadar büyük bir kâr potansiyeli olduğunu anlaşılabilir. Gıda güvenliği konusunun merkezinde de, sulu tarımın dünyadaki toplam ekin üretiminin yüzde 50’sine varmasından dolayı yaşanan su kıtlığı vardır. Kaygı uyandıran biri diğer unsur ise iklim değişikliği. İklim modeli simülasyonlarına göre, yağmur düzeni yoğunluğu ve aşırılığındaki kaymalar ayrıca farklı mevsimlerde yağmurun emilmeyerek toprak üstünde kalan kısmında görülen değişimler, suya erişimdeki eşitsizlikleri daha ada artıracaktır. Halen dünya nüfusunun %40 ı yeterli temiz suya hasret 2025 yılında 3 milyar insan susuz kalacak…2032 yılında OD nin %95i su sıkıntısı çekecek, Her yıl 4 milyar ishal vakası yaşanıyor. Her yıl 2.2 milyon insan ishalden ölüyor. Kuşların 1183 türü; memelilerin 1130 türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Enerji kaynakları tükeniyor… Enerjinin amaca uygun olarak en verimli ve ekonomik şekilde kullanımı, enerji kaynaklarının giderek tükendiği günümüzde daha da ön plana çıkmıştır. 2050 yılına kadar dünya petrol rezervlerinin tükeneceği tahmin edilmektedir. Artık su hakkında yeniden düşünme zamanı… Daha az kullanmalı, daha çok tasarruf etmeli, her zaman sahip çıkmalıyız. Bilinçlenmeli ve bilinçlendirmeliyiz.
Makale BİR İNSANIN SU TÜKETİM MİKTARI Genellikle, bir insanın biyolojik ihtiyaçlarını karşılaması ve yaşamını sürdürebilmesi için, günde minimum 25 litre su tüketmesi gerekir. İçme, yemek pişirme, yıkanma, çamaşır gibi amaçlarla kullanılacak su dikkate alındığında, kişi başına günlük ortalama kentsel su tüketim standardı 150 litre olarak kabul edilmektedir. Dünya’daki kişi başına su tüketim miktarı: Sanayileşmiş ülkelerde 266 litre iken Afrika’da 67, Asya’da 143, Arap ülkelerinde 158, Latin Amerika’da 184 litredir. Türkiye’de ise kişi başına günlük su tüketimi ortalama 111 litredir. Türkiye sanıldığı gibi su zengini bir ülke değil… Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için, kişi başına düşen yıllık su miktarı en az 8000- 10.000 m3 arasında olmalıdır. Kişi başına düşen yıllık 1430 m3’lük kullanılabilir su miktarıyla Türkiye, sanıldığı gibi su zengini bir ülke değildir. Türkiye’de genel itibariyle su kaynaklarının kullanım oranları aşağıdaki şekliyledir: % 70’i Tarımda, % 15’i Sanayide, % 15’i Evsel amaçlı kullanılmaktadır. Evlerde su kullanımının dağılımı ise şöyledir: %40 Banyolarda, duşlarda, %30 Tuvaletlerde, %15 Çamaşır yıkamada, %10 Mutfaklarda, %5 Temizlik amaçlı kullanımdır. SU YÖNETİMİ VE RASYONEL KULLANIMI İÇİN NELER YAPABİLİRİZ? DSİ verilerine göre su kaynaklarımızı %100 verimle kullansak bile; 2030 yılında nüfusumuz 80 milyona ulaşacak. Kişi başına düşen 1100 m3 kullanılabilir su miktarıyla, su sıkıntısı çeken bir ülke olacağız. Buna göre, 2050 ya da 2100 yılında, Türkiye’nin çok ciddi bir su kriziyle baş başa kalacağı kaçınılmazdır. Bu tehlikeyi en aza indirmek için, su kaynaklarımız çok dikkatli ve iyi yönetilmelidir. Türkiye su kıtlığı çeken ülkeler arasında yer almamakla birlikte, küresel ısınma, hızlı nüfus artışı, kirlenme ve yıllık yağış ortalamasının dünya ortalamasından düşük olması; mevcut kaynakların daha dikkatli kullanılmasını ve kirlenmeye karşı gerekli tedbirlerin bir an önce alınmasını gerektirmektedir. Su H20 olarak basit bir bileşik olmasına rağmen yönetimi zordur. Türkiye’de su konusunda herkese önemli görevler düşmektedir. Bireylerimize, su armatürleri üreten üreticilere, tarım ile uğraşan çiftçilerime, konut yapan inşaat şirketlerine, mühendislik firmalarına, sanayi işletmelerine ve devletimize, yerel yönetimlere ve su kuruluşlarına pek çok sorumluluk yüklemektedir. Armatür üreten bir firma olarak hep birlikte el ele vererek ülkemizin su gerçeğini birlikte çözebileceğimize inanıyoruz. SU SARMATÜRLERİ ÜRETİCİSİ OLARAK BİZ NELER YAPIYORUZ Şirketimizde tasarımdan üretime tüm faaliyetlerimizde İnsan ve Çevre olmak üzere iki ana yaklaşım mevcuttur. Hedefimiz çevreci, tasarruflu ürünler üreterek insan hayatındaki konforu azaltmadan sudan, zamandan, enerjiden tasarruf sağlamaktır. Bu amaçla: Suyu tasarruf eden, Enerji tasarrufu sağlayan, Sağlığa zararsız,
Sessiz çalışan, dayanıklı, Ergonomik Uzun ömürlü, 6 yıl garantili Yeşil bina konseptine uygun, yenilikçi Ulusal ve uluslar arası standartlara uygun armatürler ve vanalar, akış kontrol sistemleri üretiyoruz. Çevre konusunda önce insana ve sonrada çevre koşullarının ISO 14001 Standartlarında çevreci olmasına gayret ediyoruz. Giderek artan susuzluk tehdidine dair farkındalık ile her geçen gün uyanan bilince paralel olarak, üretim felsefemizi “çevreyi koruma” misyonu üzerine yapılandırıyoruz. Doğal kaynaklara ve çevreye saygılı üretim yapıyoruz. Çevreye dost, temiz üretim teknolojileri kullanıyoruz. Çevre dostu, yeşil bina konseptine (leed ve bream standartlarına) uygun yenilikçi ve tasarruflu ürünler üretiyoruz. SU VE ENERJİ TASARRUFUNA YÖNELİK TESİSAT ÜRÜN GELİŞTİRMELERİ NELERDİR? Tesisat ürünlerine ait iyileştirme yaptığımız yenilikçi ürünleri aşağıdaki şekliye dört ana grupta toplayabiliriz: 1.Batarya ve Musluklar Gurubu Ürünler 2.Mekanik Tesisat Gurubu Ürünler 3.Duş Sistemleri Gurubu 4.Rezervuar ve İç Takımları Grubu A.BATARYALARDA TASARRUF İÇİN YAPTIĞIMIZ DEĞİŞİKLİKLER Miks serisi lavabo ve evye bataryaları su tasarrufu sağlayan çift kademeli özel kartuş yapısıyla % 50 su tasarrufu sağlamaktadır. Herhangi bir batarya dakikada 17-18 litre su akıtırken Adell miks bataryaları özel kartuşu ile dakikada 7,5 Litre su akıtmaktadır. Yani dakikada 10,5 Litre su tasarrufu sağlamaktadır. Ayrıca ürünlerde kullandığımız özel perlatörler ile su akış miktarı sabitlenerek %50 su tasarrufu sağlanmaktadır. A1. Fotoselli Lavabo ve Pisuvar Bataryaları Benzin istasyonu, Alışveriş merkezleri, Okullar, Hastaneler gibi halka açık yerlerde suyun gereksiz yere akıtıldığı bazende armatürün hiç kapatılmadığı bilinmektedir. Bu sorunlara fotoselli bataryalar çözüm getirmekte ve tasarruf sağlamaktadır. Su tasarrufu Hijyenik Hem elektrikli ve hem pilli çalışma imkanı Soğuk veya hem soğuk/hem sıcak su girişli modeller 4 Yıl pil ömrü (500.000 Açma-kapama) Su akış zamanı ayarı Su, zaman ve enerji tasarrufu Dakikada 7,5 Litre su akışı. Ayrıca 1,9-3 ve 5 lt/dakika seçenekleri A2. Termostatik Banyo, Lavabo ve Evye Bataryaları Sıcaklık ayarı için israf edilen su miktarını azaltır.Ani sıcaklık değişimlerini önler. Konutlarda suyun %70 banyolarda, duşlarda tüketilmektedir. Termostatik hem konfor sağlarken aynı zamanda %70’lere varan su tasarrufu sağlamaktadır. Su, enerji ve zaman tasarrufu yanında emniyet ve konfor sağlamaktadır. Kısa sürede yatırım bedelini geri döndürmektedir. A3. Zaman Ayarlı Musluklar Zaman ayarlı batarya ve musluklar genel yapılarda, okullarda, AVM’lerde açmayı tüketicinin hareketiyle başlatıp, kapatmayı otomatik olarak ayarlanan zamana gören bataryalardır. Sayı 07 (2011/1)
77
Makale Suyun boşa akıtılmasını, musluğun açığın unutulmasını önleyerek su tasarrufu sağlamaktadır. B.MEKANİK TESİSAT ÜRÜRLERİ B1. Su Basınç Regülatörü Su basınç regülatörü sadece su akışı olduğunda değil tesisattaki musluk ve bataryalar kapalı olduğunda bile basıncı kontrol etmeye devam eder. Apartmanlar, hastaneler, endüstriyel uygulamalar, merkezi ısıtma ve havalandırma sistemleri, sulama pompa ve kanalları, otel ve tatil köylerinde özellikle tercih edilen Adell su basınç regülatörü sağladığı tasarruf yanında pekçok avantajlar sağlamaktadır. Şebekedeki su basıncını ayarlar, tesisattaki basıncı istenilen seviyelere ayarlamaya yarar. Su ile çalışan çamaşır ve bulaşık makinesi, termosifon, şofben vb. cihazları basınç değişikliğinin oluşturduğu muhtemel hasarlardan koruduğu gibi gereksiz su tüketimini ve gürültüyü de engeller. Katlar arasında su basıncının eşit dağılımını sağlayarak hidroforun çalışma süresini azaltır. B2. Termostatik Radyatör Vanaları İçerisindeki hassas termostat grubu ile oda sıcaklığındaki değişiklikleri algılayarak radyatörden geçen su miktarını değiştirir. Böylelikle ortam sıcaklığı istenilen değerde sabit kalır. %30’a varan enerji tasarrufu sağlar. Kaynakların daha verimli ve ekonomik kullanılmasına katkıda bulunur. Elektrikli saç kurutma, ütü, lamba, pc, güneş, insan vb. harici ısı kaynaklarından elde elde edilen ısıyı algılayarak elde bunu doğrudan tasarrufa dönüştüren bir yalın otomasyon sistemidir. Uygulaması çok basittir. Herhangi bir elektrik ve başkaca bir enerji kaynağına ihtiyaç hissetmez. Termostatik radyatör vanaları ile harici ısı kaynaklarından elde edilen ortalama 6°C ‘lik fazla ısı yakıt tüketiminde %30’luk bir kazanç sağlanmış olur. C.DUŞ SİSTEMLERİNDEKİ İYİLEŞTİRMELER El ve tepe duşları, dakikada harcanan su miktarını 20 litreden 9 litre akışıyla %60 yakın tasarruf sağlamaktadır. D. REZERVUAR SİSTEMLERİ Etkili su yönetimi, tasarruflu, uzun ömürlü kullanım kolaylığı ile üstünlük sağlamaktadır. Gömme Rezervuarlar-TS 10823 Asma Rezervuarlar-TS 10823 Rezervuar İç Takımları-TS 10823 Rezervuar sistemler her kullanımda 9 litre yerine 3 litre harcayarak yüzde 40 su tasarrufu sağlar.
78
BİREY OLARAK YAPABİLECEKLERİMİZ: Su tasarrufunu bireyler olarak önce kendimizde ve kendi evlerimizde, işyerlerimizde başlatmamız gerekir. Tüketici tüketen olmaktan vazgeçmeli ve sorumlu bir bir kullanıcı olarak suyu saygı ile, onu severek, israf etmeyerek kullanmayı öğrenmeli ve çevremize öğretmeliyiz. Hanımlar yemek yağlarını lavaboya dökmemeli, bir kapta biriktirerek imha edilmek üzere belediyelere teslim etmelidir. Musluklar, sifonlar, her zaman bakımlı olmalı. Bozuk olanlar hemen onarılmalı. Çünkü saniyede bir damla akan su, yılda 3m3 yani 3 tonluk bir tüketim demektir. Çamaşır ve bulaşık makineleri her kullanımda yaklaşık 40 litre su tüketir. Makinelerinizi tam doldurmadan çalıştırmayın ve kısa programları tercih edin. Banyo yerine duş alın. Bir duşta ortalama 50 litre su tüketilirken, bir banyoda 150 litre su tüketilir. Bir kişi yılda ortalama 50.000 litre suyu tuvaletlerde tüketir. Rezervuarın bir kez kullanılması ile 10-12 lt su harcanır. Yeni teknolojilerde standart modellere göre Sayı 07 (2011/1)
% 60 daha az su kullanan rezervuarlar bulunmaktadır. Rezervuarların boyutunu küçültün. 12-20lt.lik yerine 6-9, ve ya 3,5-6 lt.lik Çift kademeli rezervuarları tercih edin. Hatta rezervuarın içine 1,5 lt.lik dolu bir pet şişe koyun ve her kullanımda 1,5 lt. tasarruf edin. Rezervuar çekildiğinde suyu renklendirsin ve temizlesin diye klozete asılan maddeleri kullanmayın. Bunlar kanalizasyona karışarak kirliliğe sebep olur. Boru ve ekipmanlarından kaynaklanan sızıntılar çok büyük miktarda su ve kaynak kaybına yol açabilir. Taşmalar ve sızıntılar gereksiz su tüketimine yol açmaktadır. Akış kontrol sistemleri kullanılarak bu kayıplar önlenebilir. İçme suyu dışındaki suları birkaç kez kullanmaya çalışın. Sebze ve meyve yıkadığınız suyla çiçekleri ve bahçeleri sulayabilir, temizlik yapabilirsiniz. Bulaşık yıkarken, tıraş olurken, ellerinizi yıkarken, dişlerinizi fırçalarken hatta abdest alırken açık bırakılan musluk, dakikada yaklaşık 15-20 litre suyun boşa akmasına sebep olur. Bu işleri yaparken musluğu ihtiyacınız olduğu kadar açın. Evde kullanılan temizlik malzemeleri, atık sularla nehirlere karışır. İçinde fosfat bulunmayan ve suda ayrışabilen temizlik ürünlerini kullanın. Temizlikte sıvı sabun, toz sabun gibi doğal esaslı olanları tercih edin. (Hem doğaya zarar vermez hem de daha az suyla durulanabilir.) Diğer kimyasal deterjanların (petrol türevi temizleyiciler) doğal ortam için sakıncalarının yanı sıra bol suyla durulanmaları gerekir. Çamaşır suyu, atık maddelerin ayrılıp çözülmesini sağlayan yararlı bakterileri öldürür. Çamaşır suyunu olabildiğince az kullanın. Su basmasını engellemek için evden çıkarken ana vanayı kapatmayı unutmayın. Bahçenizi sulamak için, buharlaşmanın az olduğu sabah ya da akşamüstü saatlerini tercih edin. Otomobilinizi ve balkonlarınızı hortumla yıkamak yerine silerek veya kova ve sünger kullanarak temizleyin. Hortumla yıkama, yaklaşık yıllık 550 litre su kullanımı demektir. Kapı önü, balkon, teras gibi yerlerin temizliğinde hortumla su tutmak yerine süpürge kullanın. KONUT YAPIMCILARI, İNŞAAT ŞİRKETLERİ, MÜHENDİSLİK FİRMALARI NELER YAPABİLİR? Pek çok tasarruf tedbirlerine ait uygulamalar daha planlama aşamasında araştırılmalı ve uygulanmalıdır. Yapılarda kullanım ve içme suyu tesisatları ayrılabilir. Böylelikle kullanım suyu maliyetleri düşürülebilecektir. Pis su hatları siyah ve gri su hattı olarak iki ayrı hat halinde yapılmalı ve gri su hattına lavabolar, duşlar bağlanmalıdır. Gri su dönüşüm sistemleri ile çok daha ucuza arıtma sağlanarak büyük ölçüde tasarruf sağlanabilir. Genel toplamda küçük bütçeler gerekmesine rağmen maliyetlerinden dolayı tesisat malzemelerinde ucuz manuel ürünler yerine otomasyona uygun termostatik bataryalar, vanalar tercih edilmelidir. Yağmur suyunu biriktirerek kullanmaya yönelik alt yapı çalışmaları yapılmalıdır. Şirketlerin, kurumların, içinde bulundukları çevreyi, iş ortaklarını, tedarikçilerini, kısaca temasta bulundukları tüm sosyal paydaşlarını bu sorumluluğu paylaşmaya yöneltmeleri gerekiyor. SANAYİ KURULUŞLARI NELER YAPABİLİR? Tesis içindeki su, buhar tesisatlardaki şebeke kayıp ve kaçakları önlenmelidir. Çevre dostu, yeşil ürünler tercih edilmelidir. Yağmur suyunu toplama ve kullanmaya yönelik alt yapı çalışmaları yapılmalıdır. Tesislerde daha az su tüketecek veya tamamen susuz çalışan kuru üretim teknolojileri, sistemleri ve prosesleri tercih edilmelidir.
Makale Su arıtma sistemleri geliştirilmelidir. Su geri kazanım oranları arttırılmalıdır. Su ve çevre bilincinin olgunlaşması için personeli, tedarikçileri ve müşterini dâhil ederek eğitim faaliyetlerine önem vermelidir. Fabrika bahçesi ağaçlandırılmalıdır. Kirliliğin kaynağında önlenmesini ve kaynak tüketiminin azaltılmasını sağlayan teknolojiler(ör: proses optimizasyonu, atık geri kazanımı, yenilenebilir enerji, vb.) Daha az kirleten ve kaynak tüketen çevre dostu ürünler (ör: biyoplastikler, su bazlı boyalar) Kirlilik yönetimi – boru sonu önlemler (ör: arıtma, toz utucu filtre, atık depolama, vb.) Kimyasal kullanımının azaltılması Yıkama, durulama işlemlerinin optimizasyonu Kaplama banyolarının optimizasyonu, otomasyon Soğutmada; kapalı çevrim sistemlerin ve soğutma kulelerinin kullanılması, kule blöflerinin minimize edilmesi – geri kazanılması Isıtmada; buhar sistemlerinin iyileştirilmesi, buhar geri kazanımı, ısı eşanjörlerinin tercih edilmesi, kazan blöflerinin minimize edilmesi Su sistemleri ve hatlarındaki otomasyon oranı arttırılmalıdır. TARIM İLE UĞRAŞAN ÇİFTÇİLERİMİZ NELER YAPABİLİR? Damlama sulama sistemleri tercih etmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. Bölge şartlarına uygun olacak şekilde daha az suya ihtiyaç duyan mahsuller tercih edilmelidir. Az su tüketen ağaç ve bitkiler ekilmelidir. Sulama sistemleri kapalı şebeke sistemine çevrilmelidir. Sadece açık alanlar değil, yol kenarları, bahçeler ağaçlandırılmalıdır. Tarımda açık su taşıma ve dağıtım kanallarından kapalı boru sisemine geçilerek kayıplar önlenmelidir. DEVLET, YEREL YÖNETİMLER ve SU KURULUŞLARI NELER YAPABİLİR? Şehir şebeke kayıp ve kaçakları önlenmelidir. Damlama sulama yöntemi daha fazla teşvik edilmeli, bu konuda öncülük yapılmalıdır. Damlama sulama yöntemi salma sulama sistemine göre %50 tasarruf sağlamakla kalmıyor bitkinin köküne giderek otların yetişmesini önlüyor, verimliliği arttırıyor. Kamu ihtiyaçlarında çevre dostu, yeşil ürünler tercih edilmelidir. Bunlar için vergisel teşvik uygulanmalıdır. Baraj ve göletlere yatırım yapılarak “Aktif depolama kapasitesi” arttırılmalıdır. Sera gazlarını yutan orman, çayır ve yeşil alanlar genişletilmeli, mevcutlar ve su havzaları koruma altına alınmalıdır. Su kaynakları korunmalı, kirlenmesi önlenmeli ve geliştirilmelidir. Suyun planlanması, yönetilmesi uygulamaları sürdürülebilir, katılımcı ve demokratik yapıya uygun politikalar geliştirilerek etkinleştirilmelidir. Su konusundaki toplumsal bilincin gelişmesi ve derinleşmesine yönelik basın, yayın organlarında sürekli iletişim yapılmalıdır. 22 Mart Dünya Su Günü ilgili kurumların aktif katılımları ile daha etkin değerlendirilmelidir. Endüstrinin ürettiği zehirli ve ağır metaller ihtiva eden atık suların sadece %22 si arıtılıyor. Bu oran gerek teşvikle ve gerekse yaptırımlarla attırılmalıdır. Su ve çevre bilincinin olgunlaşması için eğitim faaliyetlerine önem verilmelidir. Okul bahçeleri, hastane bahçeleri, cami avluları ağaçlandırılmalıdır. Ağaçlandırmada dünyada üçüncü, Avrupa’da ise birinci olmamız sevindirici bir haber. Toplam atık suların %73 e ulaşan arıtılma ve yeniden kazanılma oranı daha yukarılara %90 lara doğru çekilmelidir.
Su kaynakları akılcı ve sürdürülebilir politikalar ile akıllıca yönetilmelidir. Deniz suyundan tatlı su elde etme yöntemleri araştırılmalı ve en uygun olanı kullanılmalıdır. Belediyelerin, organize sanayi bölgelerinin arıtma tesisleri seçiminde gerek verimlilik ve gerekse işletme giderleri açısından daha iyi ve gelişmiş performansa sahip olanlarını tercih etmeleri. (Reverse Osmos, Membran vb.) NETİCE OLARAK Tüm bu söylediklerimizin sonucu olarak, su alınırsatılır bir metaya dönüştürülmemesi gereken temel bir insan hakkı olan kabul edilmelidir. Su yaşamdır ve yaşamlarımız damacanaya sığdırılamaz. Su yüce yaratıcımızın biz dünya misafirleri için göndermiş olduğu en büyük hediye ve en büyük nimettir. Hayatın devamı için vazgeçilmez ve temel bir insan hakkıdır, metalaştırılamamalıdır. Herkes sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için gerekli sağlıklı ve güvenli suya ulaşabilmelidir. Akar su ve göl suyunun kullanımı konusunda tüm yöre ve güzergahındaki halklarının kullanımı için eşit ve adil bir planlama yapılmalıdır. Su hizmetlerinde ve yönetiminde, hizmetin kamusal özü korunmalı, yönetimde katılımcı modeller geliştirilmelidir. Su kaynaklarının kullanımında öncelik tüm canlılara, insanlara ve ekolojinin ve doğal yaşamın korunmasına verilmelidir. Suyu tasarruflu ve bilgiye dayalı kullanma bilinci, ferdi, kurumsal ve kamusal olarak muhakkak geliştirilmelidir. Devletin etkin su yönetimi politikalarına halkın katılımı ve sahiplenmesi sağlanmalıdır. Su barışa ve insanlığa hizmet etmelidir. Kavgalara ve savaşa değil. Bize verilmiş bulunan ve adı “su” olan bu hediye sebebiyle yüce yaratıcımıza minnettarlık duymalıyız. İnsanımız su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak ve su gibi yararlı olmanın gayreti içine girmelidir. Su gibi insanların damarlarına girebilmeyi öğrenmeli, ona hayat vermeli ve vazgeçilmez olmalıyız. Su tüketimi değil su kullanımı ibaresini kullanmalıyız. Biz insanoğlu olarak suyu tüketmekten ziyade, ihtiyaçlarımızı gidermek üzere, israf etmeden, paylaşarak, hakkımızı bilerek kullanmayı öğrenmeliyiz. Bunu içselleştirmeli ve bir yaşam biçimi haline dönüştürmeliyiz. Su kullanım bilincini ve buna bağlı olarak çevre bilincini bir yaşam biçimi olarak toplumumuza kazandırmalıyız. Bu parlak yarınlarımız için çok önemlidir. Etkin su yönetimi su tasarrufu yanında enerji verimliliğini ve zamandan tasarrufu da beraberinde getirecektir. Su temini, toplanması, arıtılması, dağıtımı ve kullanımı için ayıracağımız kaynaklarda ve işletme giderlerinde de hatırı sayılır iyileşmeler sağlayacaktır. Kaynak israfı önlenecektir. Daha çok kaynak temini için çevreye verilen zarar azalacaktır. Aile ve devlet bütçemize sağlanacak tasarruf ile eğitime, kültüre ve yükselen bir değer olan ülkemizin gelişmesine kaynak aktarılabilecektir. Başarılı bir şekilde oluşturacağımız su yönetimi politikalarını ve uygulamalarını kendi içimizde yaşam biçimine getirmekle birlikte öncelikle komşu ülkelerimiz olmak üzere tüm dünya ile paylaşmayız. Ortak bir değerimiz olan suyun etkin kullanımı için devletlere ve halklara yardımcı olmak üzere bu konudaki işbirliğini, ortak çalışmaları başlatmalı ve arttırmalıyız. Kaynaklar Prof. Dr. Recep İleri, Suyu Ne Kadar Tanıyoruz?, Zaman Gazetesi, Mart 2009 Dursun Yıldız, Hacettepe Üniversitesi Su Kaynakları ve Hidropolilitk Ders Notları, Ankara, 2004 Adell Armatür ve Vana Fabrikaları A.Ş. Ürün katalog ve dokümanları, 2009, 2010 Kobilerde Eko-Verimlilik Kılavuzu, MPM, Eylül 2009, Ankara Prof. Dennis J.Snower, Ges2010 Global Ekonomik Sempozyum, İstanbul 2010
Sayı 07 (2011/1)
79
Hukuken
TÜRK HUKUKUNDA “MOBBING” MAĞDURUNUN BAŞVURABİLECEĞİ HUKUKİ YOLLAR Av. S. Murat Çelikten
TİMDER Hukuk Danışmanı murat@murathukuk.com ‘Mobbing’in sözcük anlamı olarak psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya sıkıntı vermektir. Bu ayki yazımızda mobbing’e karşı Türk Hukuku çerçevesinde başvurulabilecek hukuki yolları incelemeyi uygun bulduk. 1) İŞ KANUNU ÇERÇEVESİNDE A) Mobbing’e uğrayan işçi Eşitlik İlkesine Aykırılık Tazminatı talep edebilir: İş Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca işveren, işyerinde çalışan işçiler arasında haklı ve geçerli bir neden olmadıkça farklı davranmama borcu altındadır. 4857 sayılı İş Kanunu, eşit davranma borcuna aykırılığın yaptırımını da açıkça düzenlemiştir. Eşit davranma borcuna aykırılık halinde işçi, dört aya kadar ücret tutarından bir ücretten başka yoksun kaldığı haklarını da talep edebilir. Bu tazminat için, normal tazminat hükümlerinden farklı olarak, işçinin bizzat zarar görmesi şartı aranmamaktadır. B) Mobbing’e uğrayan işçi hizmet sözleşmesini haklı nedenle feshedilebilir: İşveren işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söylemiş, davranışlarda bulunmuş veya işçiye cinsel tacizde bulunmuşsa İş Kanunu’nun 24. maddesinin II (b) bendi uyarınca, işveren işçiye veya ailesi üyelerinden birine karşı sataşmada bulunmuş veya gözdağı vermişse, yahut işçiyi veya ailesi üyelerinden birini kanuna karşı davranışa özendirmiş, kışkırtmış, sürüklemiş, yahut işçiye ve ailesi üyelerinden birine karşı hapsi gerektiren bir suç işlemişse yahut işçi hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ağır isnad veya ithamlarda bulunmuşsa, İş Kanunu’nun 24. maddesinin II (c) bendi uyarınca, İşçi diğer bir işçi veya üçüncü kişiler tarafından işyerinde cinsel tacize uğramış ve bu durumu işverene bildirmesine rağmen gerekli önlemler alınmamışsa İş Kanunu’nun 24. maddesinin II (d) bendi uyarınca, işçi hizmet akdini haklı nedenle feshedebilir. Aslında bu belirtilen bentlerin tamamı mobbing sayılabilecek fiillerdir. Bu durumda işçi kıdem tazminatına hak kazanır. Sözleşmenin işçi tarafından haklı nedenle feshedilebilmesi için iş akdinin halihazırda devam ediyor olması ve mobbing fiilinin sona ermesinden itibaren 6 iş gününün geçmemesi gerekmektedir. C) Mobbing’e uğrayan işçi Çalışmaktan Kaçınabilir: İş Kanunu’nun 83 maddesi uyarınca “İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği açısından işçinin sağlığını bozacak veya vücut bütünlüğünü tehlikeye sokacak yakın, acil ve hayati bir tehlike ile karşı karşıya kalan işçi, iş sağlığı ve güvenliği kuruluna başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir… Kurulun işçinin talebi yönünde karar vermesi halinde işçi, gerekli iş sağlığı ve güvenliği tedbiri alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. İşçinin çalışmaktan kaçındığı dönem içinde ücreti ve diğer hakları saklıdır” D) Mobbing Fiili ile İş Kanunu’nun 77. maddesi ihlalinden dolayı maddi ve manevi tazminat talep edilebilir. 80 Sayı 07 (2011/1)
İş Kanunu’nun 77 maddesi uyarınca: “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almakla, …………. yükümlüdürler” İşverenin işçiyi gözetme yükümlülüğü işverenin işçinin kişiliğine saygı gösterme ve işçinin kişiliğini koruma borcunu da içermektedir. “Söz konusu maddenin ihlali ile işçi, Borçlar Kanunu’ndaki ilgili maddelere dayanarak maddi ve manevi tazminat talep edilebilmektedir” 2) 818 SAYILI BORÇLAR KANUNU ÇERÇEVESİNDE Mobbing’e uğrayan bir işçi BK madde 41. madde uyarınca haksız fiil sorumluluğuna dayanarak işverenine karşı maddi tazminat davası açabilir, mobbing diğer işçiler tarafından gerçekleştirilmiş olsa dahi BK’nun “istihdam edenlerin sorumluluğunu” düzenleyen 55. maddesi uyarınca maddi tazminat davası hem işçilere hem de işverene (işveren kusurlu olmasa dahi) karşı açılabilecektir. Ayrıca BK madde 49 uyarınca mobbing mağduru manevi tazminat talebinde de bulunabilir. 3) 6098 SAYILI BORÇLAR KANUNU ÇERÇEVESİNDE 1 Temmuz 2011 tarihinde yürürlüğe girecek olan yeni Borçlar Kanunu’nun “İşçinin kişiliğinin korunması” başlığı altındaki 417. maddesi ile mobbing kavramı ilke defa net bir şekilde mevzuatta yerini almıştır. Buna göre “İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür. İşverenin yukarıdaki hükümler dâhil, kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir.” 4) MEDENİ KANUN ÇERÇEVESİNDE Medeni Kanunu’nun 25. maddesi, hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kişilerin açabilecekleri davaları düzenlemektedir. Bu madde çerçevesinde de maddi ve manevi tazminat talep edilmesi de mümkündür. Yukarıda belirtilenler haricinde mobbing mağdurlarının cezai açından başvurabilecekleri hükümler de bulunmasına karşın mobbing eyleminin daha çok manevi veya psikolojik zarar boyutunda kalmasından dolayı tazmin yoluyla giderim ana unsur olarak görülmektedir. İşçi işveren ilişkilerinizde daha sağlıklı bir ortam yaratabilmeniz açından mobbing teşkil edebilecek fiillerden uzak durmanız ümidiyle yazımıza son veriyoruz.