nasil-bir-turkiye-istiyoruz_0

Page 1

ÝÞTE AYAÐA KALKAN ÖZGÜR TÜRKÝYE Baðýmsýz ve egemen bir ülke Eþitsizliklerin ortadan kalktýðý bir ülke Halkçý bir ekonomi Özgür bir toplum Aydýnlýk bir ülke Kültür ve sanatta ileri bir ülke Toplum için siyaset, halkçý bir yönetim anlayýþý

nasýl bir

TÜRKÝYE istiyoruz

sayfa 2 sayfa 3 sayfa 4 sayfa 5 sayfa 6 sayfa 7 sayfa 8

TÜRKÝYE KOMÜNÝST PARTÝSÝ TKP Ýstanbul Ýl Örgütü Mühürdar Cad. Dumlupýnar sok. Esvin Ýþhaný No:27 Kat 2 Kadýköy Ýstanbul Tel: 0.216.414.65.04 Baský: Kayhan Matbaacýlýk Davutpaþa Cad. Güven Sanayi Sitesi D Blok No: 155 Zeytinburnu

TÜRKÝYE KOMÜNÝST PARTÝSÝ SÝZÝ TÜRKÝYE’YÝ TARTIÞMAYA ÇAÐIRIYOR Siz nasýl bir Türkiye istiyorsunuz? Düþüncelerinizi paylaþmaya, tartýþmaya, ortak irade oluþturmaya çaðýrýyoruz. Tarih ve yer bilgisi sekizinci sayfadadýr.

ONLAR ÜLKEYÝ YOK EDÝYOR

OSMANLI’YA DÖNÜÞÜ REDDEDÝYORUZ Zincirlikuyu-Söðütlüçeþme metrobüs hattýnýn açýlýþýnda “Son Osmanlý Padiþahý 1. Tayyip Erdoðan” pankartý açýldý. Pankart bir süre kaldýktan sonra gazetecilerin ilgilenmeye baþlamasý üzerine indirildi. Gazze’de Erdoðan’a teþekkür mitinginde konuþan Bülent Yýldýrým “Türkiye’de 70 milyon Abdülhamit var” dedi. AKP Eskiþehir milletvekili Murat Mercan: Osmanlý gittiðinden beri Balkanlar’da huzur kalmadý. The Economist: Türk Dýþiþleri Bakaný Davutoðlu Osmanlý sýnýrlarýna göz dikti.

Emperyalistlerin bir Türkiye projesi var. Onlar ne olursa olsun, kendi çýkarlarýna uygun, istedikleri gibi hareket edip yaðmalayacaklarý bir coðrafya istiyorlar. Teslim almak, baský yapmak, yönlendirmek, iþgal etmek, bölmek, savaþa sürüklemek hedeflerini gerçekleþtirmek için kullandýklarý yöntemler. Gericilerin de bir Türkiye projesi var. Özgürlükleri kýsýtlamak, daha fazla kâr etmek, kendi konumlarýný güçlendirmek, her tür hukuksuzluk ve haksýzlýðýn sineye çekildiði, suskun ve cahil bir toplum yaratmak için dini kullanýyorlar. Patronlar için Türkiye zaten yalnýzca ve yalnýzca bir kâr kapýsý. Yýllardýr sömürdükleri, talan ettikleri, zenginliklerine el koyduklarý bu ülkede gözleri hiç doymuyor ve hep daha fazlasýný istiyorlar. Onlarýn da Türkiye projesi daha kolay, daha fazla, sýnýrsýzca sömürebilecekleri bir ülke. Bunlar ayný Türkiye projesinde buluþuyorlar. Bunlarýn Türkiyesi baðýmlýdýr, tutsaktýr, eþitsizlik ve adaletsizliklerle sakatlanmýþtýr; ekonomisi kýrýlgandýr, halký özgür deðildir. Bunlarýn Türkiyesi’nde din siyasallaþmýþtýr, iþsizlik yaygýndýr, halklar birbirine düþman, birbirine yabancýdýr, nüfusun büyük çoðunluðu yoksuldur, toplum umutsuzluk ve çaresizlik içindedir. Bu proje aslýnda Türkiye’nin tükeniþi, Türkiye’nin yok oluþudur. Bunu kabul etmeyiz. Onursuzluðu, uþaklýðý, geri kalmýþlýðý, cehaleti, yobazlýðý, sömürülmeyi, ülkemizi yitirmeyi içimize sindiremeyiz.


nasýl bir

2

TÜRKÝYE istiyoruz

BAÐIMSIZ ve EGEMEN BÝR ÜLKE ÝSTÝYORUZ Ülkemize ait kararlarý kendimiz almak istiyoruz. Bugün dünya ne yazýk ki çýkar iliþkileri üzerine kurulmuþ, emperyalist talan ve yaðma mekanizmalarýna mahkum olmuþtur. Böyle bir dünyada baþkalarýnýn Türkiye adýna karar vermesi demek, Türkiye’nin baþkalarýnýn çýkarlarýna hizmet etmesi demektir. IMF, Dünya Bankasý, Avrupa Birliði, NATO gibi adýný sýk sýk duyduðumuz kurumlar ve ABD, Almanya, Ýngiltere, Fransa gibi Batýlý ülkeler, Türkiye’nin ekonomisini, dýþ politikasýný, savunmasýný, eðitim ve kültürünü yönetiyorlar. Onlar karþýsýnda bizim iktidarlarýmýzýn boynu büküktür. Bizim isteðimiz, ülkemizin ve halkýmýzýn çýkarlarýný gözeten, kafasý dik bir iktidardýr. Baðýmsýz ve egemen bir ülke, kendi kaynaklarýný, zenginliklerini bütün toplum adýna korur ve geliþtirir. Baðýmsýz ve egemen bir ülke, kendini emperyalistlere sömürtmez; baþka ülkeleri sömürmeye kalkýþmaz. Baðýmsýz ve egemen bir ülke, dýþ politikasýný eþitlik ve karþýlýklýlýk esasýnda kurar; baþka ülkelerin içiþlerine karýþmaz ve kendi içiþlerine karýþtýrmaz. Baðýmsýz ve egemen bir ülke, baþkalarýnýn toprak bütünlüðünü ihlal etmez; kendi sýnýrlarýný ve toprak bütünlüðünü korur. Baðýmsýz ve egemen bir ülke, ekonomik olarak kendi ayaklarý üzerinde durur; ileri teknolojiye sahip olur; silahýný, tohumunu, ilacýný kendisi üretir; baþka ülkelerle ekonomik iliþkiyi karþýlýklý çýkar üzerine kurar. Baðýmsýz ve egemen bir ülke, emperyalist kültür politikalarýna direnir; ülkenin kültürel zenginliklerini, edebiyatýný, sanatýný geliþtirir. Baðýmsýz ve egemen bir ülke, baþka ülkelerin çýkarlarý için savaþmaz; baþka ülkeleri iþgale kalkýþmaz ve iþgallere ortak olmaz; kendini savunur; her zaman mazlumdan yana tavýr alýr; uluslararasý alanda haksýzlýklara karþý koyar; barýþçý politikalar uygular.

BAÐIMSIZLIÐIN MODASININ ‘BAÐIMSIZLIÐI BOÞ VER, GEÇTÝÐÝNÝ ÝLAN ETTÝLER BÖLGE GÜCÜ OLMAYA BAK!’ Eskiden Türkiye’de iki taraf vardý. Taraflardan biri Türkiye’nin “baðýmlý” bir ülke olduðunu ileri sürer ve halkýmýzýn iyiliði için baðýmsýzlýðýn þart olduðunu dile getirir, bunun mücadelesini verirdi. Yurtseverler, devrimciler, ilericiler, solcular, komünistler bu taraftaydý. Diðer tarafta ise Türkiye’nin zaten baðýmsýz olduðunu söyleyip baðýmsýzlýk isteyenleri vatan hainliðiyle suçlayanlar yer alýrdý. Onlarý baþta Amerika Birleþik Devletleri olmak üzere, Batýlý büyük ülkeler destekler, himaye ederlerdi. Neden etmesinler ki! Türkiye’nin ekonomisi, dýþ politikasý, savunmasý, eðitimi, kültürü, hemen her þeyi onlarýn elindeydi. Türkiye Cumhuriyeti’ni kendi çýkarlarýna baðlamýþ, istedikleri gibi yönetiyor ve sömürüyorlardý. Bunu yaparken “biz baðýmsýz bir ülkeyiz” diye halký kandýran siyasi iktidarlardan elbette memnun olacaklardý. Evet, yýllarca Türkiye’de halk “baðýmsýz bir ülkeyiz” yalanýyla aldatýldý; bu yalanýn karþýsýnda durup da “baðýmsýzlýk istiyoruz” diyenlere “kökü dýþarýda” denildi. Þimdi artýk bu yalana ihtiyaçlarý yok. Açýkça diyorlar ki, “baðýmsýzlýk çaðdýþýlýktýr, geri kafalýlýktýr”! AKP iktidarýnýn en büyük baþarýlarýndan biri iþte budur: Türkiye’de artýk “baðýmsýzlýða gerek kalmadý” denebilmekte, böyle diyen bir parti iktidar olabilmektedir.

Baðýmsýzlýðýn yararsýz bir þey olduðunu söyleyenler, Türkiye’nin “dost ve müttefik” ülkelerle iþbirliði halinde bir bölge gücü haline geleceðini de ileri sürüyorlar. Aðýzlarýndan “Osmanlý” sözcüðü hiç düþmüyor. “Yeniden eski güzel günlere dönüyoruz” iddiasýndalar. Güzel günler dedikleri, emperyalist yamyamlarýn nasýl paylaþacaklarýný tartýþtýklarý “hasta adam Osmanlý”ya dönüþtür. Borç içinde, açlýk ve cehaletin kol gezdiði, ordusuna Alman paþalarýnýn komuta ettiði Osmanlý! Bu uðurda ülkemizin her þeyini satýyorlar. Topraklarýný, madenlerini, akarsularýný, kýyýlarýný, ormanlarýný, limanlarýný, fabrikalarýný... “Yabancý sermaye gelsin bize ne zararý var, bizim

iþadamlarýmýz da baþka ülkelere yatýrým yapýyor, hep beraber büyüyoruz” diyorlar. Doðrudur, yabancý sermayeyle birlikte, nüfusun çok küçük bir bölümünü oluþturan yerli patronlarýmýz da semiriyor. Halkýmýzý birlikte sömürüyorlar, aslan payý yabancý tekellere gidiyor. Emperyalist Amerika, Irak ve Afganistan gibi iþgal ettiði ülkelerde Türk firmalarýna yatýrým olanaðý veriyor, onlarýn iþgalden çöplenmesine yardýmcý oluyor. Böylece Türkiye’nin bölgede Amerikan çýkarlarýnýn savunuculuðunu yapmasýný garanti altýna alýyor. Ne demiþti Amerikalý: “En büyük ihraç malýnýz askerinizdir.” “Bölge gücü oluyoruz” palavrasý, Amerikan çýkarlarýnýn bekçiliðidir. Zaten Türkiye’de bekçilik yapacaklarý bir þey býrakmadýlar, bütün vataný elden çýkardýlar, þimdi Balkanlar’da, Ortadoðu’da, Kafkaslar’da emperyalistlerin kasalarýnýn baþýnda bekleyecekler.


10 Eylül 2009

3

EÞÝTSÝZLÝKLERÝN ORTADAN KALKTIÐI BÝR ÜLKE ÝSTÝYORUZ ASIL YOKSULLUK AYNILAÞTIRIR

cak, farklý konulara ilgi gösterecekler. Eðitim hakký, nüfusun küçük bir kýsmýnýn ayrýcalýðý olmayacaðýndan, herkes çaðdaþ ve geliþkin bir eðitimEþitlik isteyenlere “bir elin parmaklarý den geçme fýrsatý bulacak. Þimdi soruyoruz? Hangi koþullarda bile bir deðil” diyerek karþý çýkarlar. insanlar aynýlaþýr? Bugünkü düzende Kendilerince eþitliðin aynýlýk mi, bizim savunduðumuz eþitlikçi olduðunu ima etmeye çalýþýrlar. toplumda mý? Daha da ileri gidip “tek tip insan” peþinde koþtuðumuzu, insanlarý tornadan çýkmýþ gibi birbirine benzetmeye çalýþtýðýmýzý söylerler. Buna karþý bizim de söyleyecek çok sözümüz var. Ama yalnýzca, hiç beðenSon dönemde “özgürlük”ten söz mediðimiz ve “deðiþmeli” dediðimiz etmek moda haline geldi. Baþbakan düzene baktýðýmýzda bile, eþitsizliklerin ortadan kalkmasýný isteyenlerin Erdoðan’ýn hemen her konuþmasýnda bolca “demokrasi” ve “özgürlük” herkesi aynýlaþtýrmaya çalýþtýðý iddivaadi var. Özgürlük güzel þey. Ama asýnýn ne kadar büyük bir yalandan ibaret olduðunu gösterebiliriz. Bugün özgürlüðü yaþayabilmek gerekiyor. Türkiye’de nasýl parasý olan saðlýk Türkiye’de toplumun büyük kýsmý hizmetlerinden daha fazla yararlanýyaþamýný emeðiyle sürdürmekte. Onlar ay sonunu zorlukla getirir, tek yor, iyi eðitim olanaðýna kavuþuyorsa, nasýl gezme ve tatil yapma hakký bir ekmeði alýrken bile iki kere elde ediyorsa, nasýl polis ve yasalar düþünür, 10-12 saat çalýþtýktan karþýsýnda dokunulmazlýk elde edisonra günü geçmiþ faturalarla baþ baþa kalýr, çocuklarýnýn eðitim mas- yorsa, özgürlüðe de o þekilde sahip Ýnsanlarýn eþit olmasýný istemek, insanlarýn birbirleriyle ayný olmasýný raflarýný karþýlayamaz, sinemaya ve oluyor. Türkiye’de özgürlük parasý olana aittir. Toplumun büyük bir istemek deðildir. Eþitlik istiyoruz, çünkü ülkemizde nüfusun yoksullar tiyatroya gidemez, tatil yapmayý kýsmý özgür deðildir. unutur, taksitle alýnan televizyonun ve zenginler diye ikiye bölünmesini istemiyoruz. Eþitlik istiyoruz, karþýsýnda uyuklamayý tek eðlence Kimler mi özgür? bellerler. Bu koþullarda insan- Nüfusumuzun beþte birinin geliri çünkü bazýlarýnýn payýna köle gibi çalýþtýrýlmanýn, bazýlarýnýn olarak toplam gelirin yüzde 44’üne, yani larýn kendilerini geliþtirmesi, diðerpayýna iþsizliðin, küçük bir bölümün payýna ise baþkalarýnýn lerinden farklý yetenek ve becerilere yarýya yakýnýna denk düþüyor. Bunlarýn bir bölümü özgürlükten pek olmasý, deðiþik ilgi alanlarýna sýrtýndan lüks içinde yaþamanýn düþmesini kabul edemiyoruz. sahip yönelmesi mümkün müdür? Gerçek anlamasa da, “özgür vatandaþ” Eþitlik istiyoruz çünkü herkesin eþit olanaklara sahip olmasý, þu ki, bugünkü düzende farklý olan- durumunda. lar baþkalarýnýn sýrtýndan milyarlarca Nüfusun beþte birlik bir diðer kesimi toplumsal kaynaklarýn herkesin ortak çýkarýna liralýk servet yapýp lüks yatlarla iste- var ki, onlar tüm gelirin yalnýzca yüzde 6’sýna sahip oluyorlar. kullanýlmasý gerektiðini düþünüyoruz. Eþitlik istiyoruz çünkü dikleri yere giden, borsada spekülasyon yapan, orman arazisine Hükümet zengin ve yoksul arasýndaki yasalarýn herkes için eþit olmamasýna, zenginlerin suçsuz, villa konduran, çocuklarýný fark açýða çýkmasýn diye nüfusu beþe bölerek hesap yapýyor. Bir de ona, Amerika’da özel okullarda okutanyoksullarýn suçlu ilan edilmesine tahammül edemiyoruz. Eþitlik istiyoruz lardýr. yirmiye böldüðümüzde uçurum daha çünkü insanlarýn dil, din, cinsiyet ve baþka nedenlerle ayrýcalýklý Oysa eþitlikçi bir toplumda insanlar, da büyüyor. Ama gelin biz iktidarýn hilesini yutar gibi yapalým. Bu kabus haline gelen bazý hale gelmelerini insanlýk suçu olarak görüyoruz. bugün rakamlar bile yeterince utanç verici sorunlarla uðraþmayacak ve enerjiEþitlik istiyoruz çünkü biz insanýz. lerini kendilerinin ve toplumun çýkar- deðil mi? Eþitsizliklerin bu kadar bariz olduðu bir ülkede hangi özgürlarý için kullanacaklarý için birbirEþitsizliklerin ortadan kalktýðý bir ülkenin baþbakanýnýn lerinden farklý yeteneklere sahip ola- lükten söz edeceksiniz? 2 milyar dolar serveti olmaz; bu ülkede kimse aç ve açýkta kalmaz. Eþitsizliklerin ortadan kalktýðý bir ülkenin bir yerinde doðalgazla, öte tarafýnda tezekle ýsýnýlmaz. Eþitsizliklerin ortadan kalktýðý bir ülkenin büyük patronlarýndan birinin yeðeni bir genç kýzý öldürmesine karþýn polis tarafýndan himaye edilmez. Eþitsizliklerin ortadan kalktýðý bir ülkenin baklava aþýran çocuklarý yýllarca hapis yatarken, memleketi hortumlayan sýrtý kalýn hýrsýzlar ortalýkta sanayici diye gezinmez. Eþitsizliklerin ortadan kalktýðý bir ülkenin Kürdüyle Türkü arasýnda düþmanlýk olmaz; Arabý, Çerkezi, Lazý, Boþnaðý, Ermenisi, Rumu hep birlikte kardeþçe yaþar. Eþitsizliklerin ortadan kalktýðý bir ülkenin kadýnlarý, kaðýt üzerinde deðil, gerçek yaþamda hiçbir baský ve ayrýmcýlýða maruz kalmadan özgürce yaþar. Eþitsizliklerin ortadan kalktýðý bir ülkenin Alevilerine ikinci sýnýf insan muamelesi yapýlmaz. Eþitsizliklerin ortadan kalktýðý bir ülkenin emekçisi, ay sonunu nasýl getireceðim, kiramý nasýl ödeyeceðim, elektrik parasýný nasýl denkleþtireceðim diye tasalanmaz. Eþitsizliklerin ortadan kalktýðý bir ülkenin sömürenleri ve sömürülenleri olmaz.

BÖYLE BÝR ÜLKEDE ÖZGÜRLÜK OLUR MU?


nasýl bir

4

TÜRKÝYE istiyoruz

HALKÇI BÝR EKONOMÝ ÝSTÝYORUZ Ekonomi denince tahvil, bono, çek, senet akla gelmemeli. Ekonomiden borsadaki iniþ çýkýþlar, döviz piyasalarý, gecelik faiz oranlarý anlaþýlmamalý. Ekonomiyi patronlarýn kâr hýrsý ve kiþisel çýkarlar yönetmemeli. Ekonomi, ülkemizin zenginliklerinin bütün toplumun ihtiyaçlarý doðrultusunda kullanýlmasý ve geliþtirilmesi için yürütülen faaliyetler olarak anlaþýlmalý. Ekonomi sanayileþme, kalkýnma ve refah arayýþýna dönüþmeli. Ekonomi toplumun eþit ve özgür geliþimi için daha fazla üretim anlamýna gelmeli. Halkçý bir ekonomide Koçlar’ýn, Sabancýlar’ýn, TÜSÝAD’ýn, MÜSÝAD’ýn borusu ötmez; kaynaklar bütün toplumun yararýna kullanýlýr. Halkçý bir ekonomide kimsenin baþkasýnýn sýrtýndan geçinmesine izin verilmez; sömürücü sýnýflar adým adým yok olur; toplum asalak ve parazitlerden kurtulur. Halkçý bir ekonomide iþsizlik olmaz; çünkü iþçileri iþsizlik tehdidi ile terbiye etmek isteyen sömürücü patronlarýn saltanatý sona ermiþtir. Halkçý bir ekonomide kriz olmaz; tüm ekonomik faaliyetler halkýn aktif katýlýmýyla planlanýr; ekonominin kaderi piyasa oyunlarýna terk edilmez. Halkçý bir ekonomide sanayi ile tarým karþý karþýya konmaz; ülke sanayileþirken ayný zamanda tarýmda kendi kendine yeten bir ülke haline gelinir. Halkçý bir ekonomide kimse akarsularý, ormanlarý, madenleri, kýyýlarý, fabrikalarý mülkiyetine geçiremez; bunlar bütün topluma, yani kamuya aittir. Halkçý bir ekonomide ýsýnma, aydýnlatma, kent içi toplu ulaþým ve su gereksinimi için insanlar tek kuruþ ödemez; eðitim ve saðlýk hizmetlerinden ücretsiz yararlanýrlar. Ev kiralarý her ay görülen bir kabus olmaktan çýkar. Halkçý bir ekonomide bölgesel farklýlýklar azalýr; kalkýnma doðaya ve çevreye zarar vermeyecek þekilde tüm Türkiye’ye mümkün olduðunca eþit daðýlýr. Halkçý bir ekonomi, baðýmsýzlýðýn temelidir; yabancý teknolojiye, dýþ kredilere baðýmlýlýðý kýsa sürede ortadan kaldýrýr. Halkçý bir ekonomi, daha ilk günden sömürü düzeninin eseri olan iç ve dýþ borçlarýn ödenmeyeceðini tüm dünyaya ilan ederek iþe koyulur.

EKONOMÝYÝ NE HALE GETÝRDÝLER! Dýþ borcumuz 290 milyar dolar, iç borcumuz ise 308 milyar dolar. Bunlar patron sýnýfýmýzýn kasasýna aktarýlan kaynaklar. Faiziyle birlikte bizim cebimizden çýkýyor. Resmi rakamlara göre her on kiþiden biri iþsiz. Oysa gerçekler her beþ kiþiden birinin iþsiz olduðunu gösteriyor. Domates yetiþtirmek için Ýsrail’den, Amerika’dan, Kanada’dan tohum almak zorunda kalýyoruz. Çünkü yerli tohumu sýrf yabancýlar istedi diye yok ettiler. Ýstediðimiz ve bize gerekli ürünleri ekemiyoruz, çünkü Avrupa Birliði kýsýtlama getiriyor. Tütüncülük öldü, pamuk üretimi öldü, pancar öldü, çay elden gidiyor, fýndýk tehdit altýnda. Bollaþtýðý söylenen ürünlerde ise köylünün cebine bir þey girdiði yok. Devlete ait iþletmelerin satýþýna özelleþtirme deniyor. Hükümetler sanki kendilerininmiþ gibi devasa iþletmeleri yok pahasýna yerli ve yabancý tekellere satýyorlar. Oysa bütün bu iþletmeler topluma,

kamuya ait. Özelleþtirilince ne oluyor? TÜPRAÞ gibi çok kârlý iþletmeler sudan ucuza özel þirketlerin kâr kapýsý haline getiriliyor. Ýþçiler çýkarýlmaya, güvencesiz çalýþtýrýlmaya baþlanýyor. Bazý fabrikalarýn ise kapýsýna kilit vuruluyor, patron neredeyse bedavaya getirdiði araziyi baþka amaçlar için kullanýyor. Ülke için yaþamsal öneme sahip bazý üretim dallarýnda ipler tamamen yabancý sermayenin eline geçiyor. Elektrik daðýtýmýnda olduðu gibi, özel þirketler devletten ucuza alýp halka fahiþ fiyatla sattýklarý yetmiyormuþ gibi, devletin santrallerinden aldýklarý elektriðin parasýný da ödemiyorlar. Üç gün gecikti diye öðretmen emeklisi Ayþe Haným’ýn elektriðini hiç acýmadan kesen daðýtým þirketinin elektriðini devlet milyarlarca liralýk borca raðmen kesmiyor, kesemiyor. Bir de utanmadan “özelleþtirme iyidir” diyorlar.

‘TEÐET GEÇTÝ...’ Baþbakan’ýn “teðet geçti” sözünü kimse ciddiye almadý. Çünkü bu ülkede yaþayanlar bir anda iþsiz-

liðin nasýl týrmandýðýný, buna ek olarak iþçi ücretlerinin nasýl hýzla geriye çekildiðini gördüler. Ýnsanlar umutlarýný yitirdi. Ancak “teðet geçti” diyen Erdoðan ve onun gibileri krizi de fýrsata dönüþtürmeyi becerdiler. Devletin bütün olanaklarý ve yasalar bir avuç zengini ihya etmek için seferber edildi. Ýþsizlik yaygýnlaþýrken, iþçi

ücretleri yerlerde sürünürken “hepimiz ayný gemideyiz” yalaný ile büyük patronlara vergi muafiyeti, teþvikler yaðdý. Ekonomiyi canlandýrma bahanesiyle arazi yaðmasýnda çýðýr açan yasalar çýkardýlar. Evet hepimiz ayný gemideydik ama onlar lüks kamaralarda, halkýn büyük çoðunluðu ise ambarlarý süpürüyor!


10 Eylül 2009

5

ÖZGÜR BÝR TOPLUM ÝSTÝYORUZ Ýnsanlar özgür olmalý, sömürü olan yerde özgürlük yoktur. Ýnsanlar özgür olmalý, eðitim hakkýnýn gasp edildiði, yalnýzca parasý olanýn okuyabildiði yerde özgürlük yoktur. Ýnsanlar özgür olmalý, iþsizliðin olduðu yerde özgürlük yoktur. Ýnsanlar özgür olmalý, emeklilik yaþýnýn 65’e, 70’e çýkarýldýðý bir ülkede özgürlük yoktur. Ýnsanlar özgür olmalý, sendikal faaliyetlerin kýsýtlandýðý bir ülkede özgürlük yoktur. Ýnsanlar özgür olmalý, polisin bütün telefonlarý dinlediði bir ülkede özgürlük yoktur. Ýnsanlar özgür olmalý, siyasetle ilgilenenlerin peþine polis takýldýðý, parlamentoda temsil edilmek için yüzde on barajýnýn olduðu bir ülkede özgürlük yoktur. Ýnsanlar özgür olmalý, anadilde eðitim alma hakkýnýn olmadýðý bir ülkede özgürlük yoktur.

SAÇMA AMA GERÇEK! Ýzmir’in Dikili ilçesi Belediye Baþkaný Osman Özgüven, ilçe içinde hizmet veren belediye otobüslerini ücretsiz yaptý. Hakkýnda soruþturma açýldý. Osman Özgüven bununla kalmadý, suyu halka bedava vermeye baþladý. Hakkýnda dava açýldý. Özgüven halka hizmeti ücretsiz götürdüðü için hâlâ yargýlanýyor. Peki siz Türkiye’de doðalgaza, suya, otobüse, elektriðe zam yaptý diye yargýlanan bir belediye baþkanýna ya da bürokrata rastladýnýz mý? Yok! Sömürmek serbest, halkçýlýk yasak. Ýþte yýllarca bu nedenle komünistler kovuþturmaya uðradý, yasaklarla boðuþmak zorunda kaldý, kalýyor.

‘ÖZGÜRLÜK BÝLDÝRGESÝ’NÝ ve ‘BARIÞ, KARDEÞLÝK, BÝRLÝK BÝLDÝRGESÝ’NÝ MUTLAKA OKUYUN Türkiye Komünist Partisi, Aðustos 2009 tarihinde Türkiye’de þu anda üzerinde en fazla tartýþýlan iki konuya iliþkin düþüncelerini kapsamlý bir biçimde kamuoyu ile paylaþtý. “Özgürlük Bildirgesi” ve “Barýþ, Kardeþlik ve Birlik Bildirgesi” gerçek özgürlükten ne anlamamýz gerektiði ve nasýl özgür bir ülke haline geleceðimizi açýk bir biçimde ortaya koyuyor. Özgürlük Bildirgesi, “Ülkemizi zenginlerin, zalimlerin ve zorbalarýn hâkim olduðu bir toplama kampý haline getiren her þeyin deðiþmesini istiyoruz” diye baþlýyor ve madde madde çalýþma özgürlüðünden haberleþme özgürlüðüne, inanç ve ibadet özgürlüðünden siyaset özgürlüðüne varýncaya kadar bütün baþlýklarda somut öneriler sunuyor. Barýþ, Kardeþlik ve Birlik Bildirgesi ise Kürt sorunuyla iliþkili. AKP’nin açýlýmýnýn Kürt sorununu çözmekten çok Türkiye’yi karanlýða bir adým daha yakýnlaþtýrýcý bir hamle olduðunu ýsrarla söyleyen TKP, Kürt sorununa iliþkin somut yaklaþým ve taleplerini bu bildirgede biraraya getiriyor.

Türkiye’de suyu parayla satmak serbest. Bu özgürlük deðil, ticaret ve çoðunlukla soygundur. Ayný Türkiye’de suyu halka bedava daðýtmak suç. Türkiye þu anda özgür bir ülke deðildir. Özgür bir Türkiye’de halký, toplumun kaynaklarýný soymak yasaklanacaktýr. Türkiye’de parasý olmayan hastayý hastaneye almayýp ölüme terk etmek serbest. Bu özgürlük deðil, cinayettir. Ayný Türkiye’de bir saðlýk merkezi açýp hastalara ücretsiz hizmet vermek suç. Türkiye þu anda özgür bir ülke deðildir. Özgür bir Türkiye’de eðitim ve saðlýk gibi alanlarý ticaret konusu haline getirmek yasaklanacaktýr. Türkiye’de ilkokuldan itibaren Ýngilizce öðrenim serbest. Çocuklarýmýzýn kendi tarihlerini bile Ýngilizce öðrendiði okullar var. Bu özgürlük deðil, kültür emperyalizmidir. Ayný Türkiye’de Kürtçe eðitim vermek suç. Türkiye þu anda özgür bir ülke deðildir. Özgür bir Türkiye’de çocuklarýmýz, gençlerimiz Türkçe olsun, Kürtçe olsun, ana dillerinde eðitim alacak, yabancý dilleri en iyi þekilde öðrenme hakkýna kavuþacak, insanlarý belli bir dili konuþmaya zorlamak yasaklanacaktýr. Türkiye’de telefonlarý dinlemek polise, jandarmaya serbest. Bu özgürlük deðil, faþizmdir. Ayný Türkiye’de telefonda bir dostunuzla konuþurken hükümetin düþmesini istemek suç. Türkiye þu anda özgür bir ülke deðildir. Özgür bir Türkiye’de insanlarýn telefonlarýný dinlemek, mektuplarýný okumak, özel hayatlarýný gözetlemek yasaklanacaktýr.


nasýl bir

6

TÜRKÝYE istiyoruz

AYDINLIK BÝR ÜLKE ÝSTÝYORUZ Türkiye’de gericilik kol geziyor. Gerici bir ülkede toplum kadercidir, hakkýný aramaz. Gerici bir ülkede bilim hurafeler ve þarlatanlýkla kuþatýlmýþtýr. Gerici bir ülkede kadýn tutsaktýr. Gerici bir ülkede insanlar arasý eþitsizlikler kanýksanmýþtýr. Gerici bir ülkede toplumsal dayanýþma deðil, sadaka kültürü yerleþmiþtir. Gerici bir ülkede kültür ve sanata deðer verilmez. Gerici bir ülkede siyaset ve hukuk, dini kurallara baðlanmýþtýr. Gerici bir ülkede toplum yok, cemaat vardýr. Gerici bir ülkede tarikat liderlerinin, þeyhlerin borusu öter. Türkiye’yi Ýmam Hatip mezunu bir baþbakan yönetiyor. Türkiye’de çok sayýda bakan, vali, milletvekili ve genel müdür Ýmam Hatip mezunu. Aydýnlýk bir Türkiye’de imamlarýn da haklarý korunacak, onlar da bütün vatandaþlarýn yararlandýðý haklardan elbette yararlanacaklar. Ama aydýnlýk bir Türkiye’nin kaderi imamlara terk edilmeyecektir. Türkiye’de bilime, bilimsel düþünceye ve bilimsel gerçeklere kafa tutan öðretmenler, üniversite hocalarý, tarikat mensubu profesörler okullarýmýzý iþgal etmiþ durumda. Bilim insanlarý ya sindiriliyor ya canýndan bezdirilip istifa ettiriliyor. Aydýnlýk bir Türkiye’de çocuklarýmýz, gençlerimiz yobazlara teslim edilmeyecektir. Türkiye’de aç insana sadaka, yoksula vaaz veriliyor. Ýþ kazasýnda ölen tersane iþçisinin arkasýndan “kader, yapacak bir þey yok” deniyor. “Bu nasýl kader ki hep zengine, patrona çalýþýyor” diye soran ise hemen kafirlikle suçlanýyor. Aydýnlýk bir Türkiye’de insanlar birbirlerine muhtaç olmayacak, dilencilik, sadakaya mahkumiyet ortadan kalkacak. Türkiye’de Diyanet Ýþleri siyasi konularda fetva veriyor, belli bir mezhebin sözcülüðünü yapýyor, adeta yeni bir iktidar odaðý gibi davranýyor. Devlet insanlarýn inancýna elbette karýþamaz, din iþlerini yönetemez. Ama devlet dinin siyasete müdahalesini engellemek, dini inançlarýn istismarýyla halkýn soyulmasýnýn önüne geçmek için dini faaliyetleri denetlemek durumundadýr. Aydýnlýk bir Türkiye’de Diyanet Ýþleri halký, toplumu, inanç özgürlüðünü korumak için yeniden yapýlandýrýlacaktýr. Türkiye’de devletin televizyonunda dini içerikli programlar her geçen gün artýyor. Devlet yöneticileri Allah’ýn adýný aðýzlarýna almadan söze baþlamýyor, okullarda dini eðitim verildiði yetmiyormuþ gibi her tarafta Kuran kurslarý açýlýyor. Böyle bir ülke laik olamaz. Aydýnlýk bir Türkiye’de devlet din iþlerinden arýndýrýlacak, eðitim sistemi bilimsel temellere oturtulacak, insanlarýn inançlarýna iliþkin resmi kayýt tutulmayacaktýr.

SAVUNDUÐUMUZ AHLAKÝ DEÐERLER Türkiye’de insani deðerler ayaklar altýnda. Gericileþme derken, insanlarýn inancýna, ibadetine bir itirazýmýz yok. Dahasý, Türkiye’de milyonlarca kiþinin dini inançlarý, onlarýn “iyi insan” olma çabalarýna denk düþüyor. Ama Türkiye’de siyasette ve toplumsal yaþantýda dinin rolünün artmasýna karþýn ahlaki çürümenin de artýyor olmasýnýn üzerinde düþünmek gerek. Çürüme artýyor, çünkü her þey ticarileþiyor. Çürüme artýyor, çünkü insanlar bencilleþtiriliyor. Çürüme artýyor, çünkü bilim insanlarýnýn yerine medyumlar, þarlatanlar, cahiller konuþuyor, konuþturuluyor. Bizim ahlakýmýz insanlarýn eþitliðine dayanýr. Kimse kendisini bir diðerinden üstün görmez. Bizim ahlakýmýz dayanýþmacýdýr. Birlikte yaþadýklarýmýzýn, toplumun yararýna olan, bizim de yararýmýzadýr. Bizim ahlakýmýz dürüstlüðü öne çýkarýr. Takiye yaparak çýkar peþinde koþulmaz. Bizim ahlakýmýz insanlýðý yüceltir. Tüketim düþkünlüðünden, eðlenme adýna bayaðýlýk ve seviyesizlikten, uyuþturucu ve her tür baðýmlýlýktan uzak durulur. Bizim ahlakýmýz zorbalýða, haksýzlýklara karþý çýkmayý gerektirir. Bana dokunmayan yýlan bin yaþasýn tavrýna yer yoktur.

TÜRBAN SORUNU Ýnsanlar, nasýl giyineceklerine kendileri karar verirler. Bununla birlikte, bazý meslekler, belli biçimlerde giyinmeyi gerektirir. Kamu görevlileri de görevlerini yerine getirirken sade, hizmet verdiði vatandaþa saygý gereði temiz ve yüzü açýk olmalýdýr. Özgür bir ülkede polis ya da asker maskeyle kendisini gizleyemez. Özgür bir ülkede türban ya da peçeyle yüzünün tamamýný ya da bir kýsmýný örten bir öðretmen olamaz. Özgür bir ülkede karþýsýna getirilen yaralýyý “ben erkek hasta muayene edemem” diyerek reddeden kiþi hekimlik yapamaz. Bunun dýþýnda, olaðan koþullarda insanlarýn istedikleri gibi giyinmesi doðaldýr. Ancak Türkiye þu anda doðal deðil, hýzla gericileþtirilen bir ülkedir. Üniversite öðrencilerinin türban takmasý için yürütülen kampanyalar, Türkiye’nin gericileþmesinde yeni bir hamle yapmak için yürütülmektedir. Bu nedenle üniversitelerde türban takýlmasýna kesin bir biçimde karþý çýkýyoruz.


10 Eylül 2009

7

KÜLTÜR ve SANATTA ÝLERÝ BÝR ÜLKE ÝSTÝYORUZ Türkiye kültür ve sanatta da geriye gidiyor. Devlet sanatçýlarý sponsor holdinglerin çýkarýna terk ediyor. Sanatçýlar destek için kapý kapý dolaþmak zorunda býrakýlýyorlar. Bunun yanýnda “sanatçý” diye bir sürü soytarý çürümüþ bir eðlence kültürünün þýmarýk ve paraya boðulmuþ figüraný olarak ülkenin kültürel ortamýný ele geçirmiþ durumda. Televizyon ve gazetelerde kalitesizlik egemen. Her biri zengin tarihsel ve doðal mirasa sahip kentlerimiz görgüsüz kiþiler tarafýndan çirkinleþtiriliyor. Halkýmýz kitap okumuyor, edebiyatçýlarýmýzýn toplumdan kopmasý için elden ne geliyorsa yapýlýyor. Tarihi eserler yaðmalanýyor, eþsiz deðerdeki tarihi kalýntýlar lüks otellere dönüþtürülüyor. Bütün bu olumsuz koþullarda halk için yaratmaya, üretmeye çalýþan sanatçýlar sansürle, polis baskýsýyla, faþist ve gerici saldýrýlarla ve en önemlisi yoksullukla boðuþmak zorunda býrakýlýyor.

Türkiye’de “ses sanatçýlarý” var. Mafya babalarýyla, polis þefleriyle içli dýþlý, eðitimi ve emeði küçümseyen, “halk onlarý istiyor” bahanesiyle toplumumuza dayatýlan arsýz kiþiler bunlar. Bir bölümü gerçekten doðal yeteneklere sahipler ama bu yetenekleri kendilerini ve kültürümüzü geliþtirmek için deðil, iktidara ve para babalarýna yaranmak, halkýn sýrtýndan þan-þöhret kazanmak için kullanýyorlar. Büyük paralar kazanan bu kiþiler Türkiye’nin çürüyen yüzüdür. Öte yandan Türkiye’de hâlâ gerçek müzisyenler var. Sanatý, kendi deðerlerini korumak, toplumsal sorumluluklarýný yerine getirmek için didinip dururlar. Amaçlarý köþeyi dönmek deðil, onurluca yaþamak ve üretmektir. Türkiye’de sinema ve tiyatro yönetmenleri, oyuncularý var. Yeteneklerini bayaðýlýk için seferber edip çuvalla para kazanýrlar. Medya onlarý parlattýðý için, devlet ve büyük holdingler onlarý kayýrdýðý için her yerde karþýmýza çýkarlar. “Toplum için sanat” denince yüzlerini buruþturur, gerçek sanatçýlarý küçümserler. Film setlerinde, tiyatro sahnelerinin gerisinde karýn tokluðuna çalýþan binlerce sinema ve tiyatro emekçisinin

TOPLUMCU ANAYASA’DA

KÜLTÜR ve SANAT Madde 79- Sanat, yeni toplumun yaratýlýþýna ve yeni insanýn kendini özgürce geliþtirmesine katký saðlayacak en önemli alanlardan biridir. Sanatla yaratýcý ve izleyici olarak uðraþmak, her yurttaþýn hakkýdýr. Bu hakkýn kullanýlabilirliðini saðlamak toplumun ve devletin sorumluluðundadýr. Madde 80- Sanatçý yaratýcýlýðýnýn özgürleþmesi temel hedeflerden biridir. Sanatýn ve sanat ürünlerinin metalaþmasýnýn önüne geçilir. Sanatýn özgür bir ortamda toplumsallaþmasý, sanat emekçilerinin örgütlenmesi, sanatýn insana ulaþmasýný önleyen bütün engellerin kaldýrýlmasý için gereken bütün önlemler alýnýr. Madde 81- Sanatçýlarýn kendilerine ayrýlan toplumsal olanaklarý örgütlü ve kolektif olarak kullanmalarý saðlanýr. Devletin sanatsal üretimde yeni ve farklý yaratma biçim ve tekniklerinin geliþmesine destek olmasý esastýr. Madde 82- Sanat ürünlerine yönelik sansür niteliðinde yasal düzenleme yapýlamaz, ideolojik saplantýlara ve önyargýlara dayalý toplumsal nitelik taþýyan sansür eðilimlerine karþý mücadeleye destek saðlanýr. Madde 83- Ýnsanlýðýn ülkemiz coðrafyasýnda yarattýðý kültürel ve tarihsel mirasýn korunarak tüm halkýn eriþimine açýlmasý için gerekli önlemler devletçe alýnýr. (Türkiye Komünist Partisi tarafýndan hazýrlanan “Toplumcu Bir Anayasa Ýçin” çalýþmasýndan...)

sýrtýndan kazandýklarýný magazinleþen bir dünyada yerler; hem çürür hem çürütürler. Öte yandan Türkiye’de her þeye karþýn, kafasý dik sinema ve tiyatro sanatçýlarý, emekçileri vardýr. Onca yokluða karþýn sinema ve tiyatro bayraðýný soytarýlara býrakmazlar. Türkiye’de edebiyatçýlar var. Emperyalizmin ve gericiliðin hizmetinde yazmanýn rantýný yerler. Çok satmalarý için kitaplarý büyük alýþveriþ merkezlerinin raflarýný süsler. Gün gelir Nobel ödülünü alýrlar hizmetleri karþýlýðýnda. Kitaplarýn yakýldýðý, hatta ozanlarýn, þairlerin yakýldýðý bir ülkede her gün her konuda konuþur, iktidarýn hoþuna gidecek þeyler söylerler. Öte yandan Türkiye’de romanýný, öyküsünü, þiirini adaletten, baðýmsýzlýktan, eþitlikten, özgürlükten yana konuþturan edebiyatçýlar da var. Onlarý bir türlü susturamýyorlar. Hangi koþulda olursa olsun kalemlerini satmamakta kararlý olan bu edebiyatçýlar dilimizin, birikimimizin ve geleceðimizin bekçileridir. Türkiye’de bugünkü rezilliðe boyun eðmeyen ressamlarýmýz, karikatüristlerimiz, heykeltýraþlarýmýz, balet ve balerinlerimiz, fotoðraf sanatçýlarýmýz da var. Resimleri kaldýrtan,

heykellere tüküren, fotoðraflarý sansürleyen zihniyete inat, sanatý ve toplumu yüceltmeye devam ediyorlar.

BU ÜLKE BEREKETLÝDÝR Bizim ülkemiz bayaðýlýða asla teslim olmaz. Bu ülke Nâzým Hikmet’i yetiþtirmiþtir. Ne yaptýlarsa Nâzým Hikmet’i silememiþ, onu kendi pespaye dünyalarýna meze yapamamýþlardýr. Bu ülke dünyanýn en deðerli mizah yazarlarýndan Aziz Nesin’i yetiþtirmiþtir. Bu ülke Yýlmaz Güney gibi bir sinemacýyý yetiþtirmiþtir. Bu ülke türkülerimize hayat veren Ruhi Su’yu yetiþtirmiþtir. Önemli olan, onlar ve baþka birçoklarýný yarýnlara taþýmak, sanatçý ile toplum arasýndaki uçurumu daraltmak, toplum için sanatý doðal ve sýradan bir uðraþ haline getirmektir.


nasýl bir

8

TÜRKÝYE istiyoruz

TOPLUM ÝÇÝN SÝYASET HALKÇI BÝR YÖNETÝM ANLAYIÞI Türkiye’de siyaset zengin iþidir ve zenginleþmek için yapýlýr. Meclis’te iþçi ve köylü neredeyse yoktur. Ülkenin baþbakaný dünyanýn seçilmiþ en zengin lideridir. Hükümeti oluþturan bakanlarýn çok büyük bölümü iþadamýdýr. Bunlar kendileri çalýp kendileri oynarlar. Yasalarý zenginler için yapar, toplumun büyük çoðunluðunu oluþturan emekçilerin sorunlarýný umursamazlar. Demokrasiden anladýklarý dört - beþ yýlda bir yapýlan seçimlerde halkýn oy kullanmasý, onun dýþýnda diledikleri gibi davranmaktýr. Ýþçi sýnýfýndan, emekten yana güçlerin halk içinde kök salmasýný engellemek için türlü yasal engeller çýkarýrlar. Yasalar yetmediðinde imdada polis, jandarma yetiþir. Bu ülkede parlamentoya temsilci sokabilmek için bir siyasi partinin yüzde 10 oy almasý kuralýnýn getirilmesi, halkýn temsilcilerinin milletvekili olmasýnýn önüne geçmek içindir. Böylelerinin yönettiði bir ülke baðýmlýlýktan, gericilikten, yoksulluktan, haksýzlýklardan kurtulamaz. Siyaset zenginlerin ayrýcalýðý olamaz. Zengin-yoksul ayrýmýný ortadan kaldýrmak için yoksullar siyaset yapmalýdýr. Siyaset seçimlerden ibaret kalamaz. Demokrasiyi bir kandýrmacadan çýkarmak için herkes, her gün, aktif, örgütlü siyaset yapmalýdýr. Siyaset profesyonel siyasetçilere býrakýlamaz. Halkýn memleket meselelerine yabancýlaþmasýný gidermek için iþçisi, köylüsü, çiftçisi, öðrencisi, aydýný siyaset yapmalýdýr. Ýktidar patronlara, yobazlara, mandacýlara, faþist katillere terk edilemez. Emekçi halk iktidara yerleþmelidir. Baþbakanýn 2 milyar dolar mal varlýðý olduðu söyleniyor. Emekçi halkýn iktidarýnda hiçbir siyasetçi, hiçbir devlet görevlisi böyle bir ayrýcalýðýn yanýndan dahi geçemez. Baþbakan sýk sýk iþçiyi azarlýyor, emekliye sataþýyor, köylüye hakaret ediyor, öðrenciyi aþaðýlýyor. Emekçi halkýn iktidarýnda, vatandaþa tepeden bakanýn görevine hemen son verilir. Emekçi halkýn iktidarýnda, bütün toplum örgütlüdür, herkes alýnan kararlarda söz sahibidir. Emekçi halkýn iktidarýnda, asker de, polis de, imam da herkes gibi siyaset yapabilir. Ama eli silah tutan kamu görevlileri halka el kaldýramaz, onlarýn görevi emekçi halký ve yurdumuzu korumaktýr. Ýmamlar, din adamlarý siyaset yapabilir ama dini siyasetten ve devlet iþlerinden tamamen dýþarýda tutmak koþuluyla. Emekçi halkýn iktidarýnda din istismarcýlarýna da yer yoktur. Emekçi halkýn iktidarýnda yönetici konumdakiler halk tarafýndan denetlenir, gerektiðinde görevden alýnabilirler. Kimse padiþahlýða özenemez, kimse sivil ya da askeri darbe yapamaz. Emekçi halkýn iktidarýnda bilimin, aklýn, barýþýn, çaðdaþlýðýn sözü geçer. Kaldýrýmlar altý ayda bir sökülmez, israftan kaçýnýlýr, kaynaklar üç-beþ kiþinin zengin edilmesi için çarçur edilmez.

‘ÇOK KAZANIYOR MUSUNUZ?’ Bizlere dertleþmek, partiyi tanýtmak için gittiðimiz evlerde sýk sýk “particilik çok kazandýrýyor mu” diye sorarlar. Haklýdýrlar, gördükleri, alýþtýklarý siyaset bir tür ticarettir. Belediye baþkanlýklarý, meclis üyelikleri, milletvekilliði için büyük paralar harcanýr; seçilince fazlasýyla geri almak üzere! Oysa Türkiye’de býrakýn para kazanmayý, ülkesi için, halký için bütün olanaklarýný kullanarak siyaset yapan kiþiler de vardýr. Türkiye Komünist Partisi’nin siyasete bakýþ açýsý budur, siyaset anlayýþý budur. Para için, çýkar için, halkýný ve memleketini satmak için siyaset yapanlarý kapý dýþarý atmak için iþçiler, köylüler, aydýnlar siyasete!

TÜRKÝYE KOMÜNÝST PARTÝSÝ SÝZÝ TÜRKÝYE’YÝ TARTIÞMAYA ÇAÐIRIYOR Siz nasýl bir Türkiye istiyorsunuz? Düþüncelerinizi paylaþmaya, tartýþmaya, ortak irade oluþturmaya çaðýrýyoruz. TKP ...................................... ÖRGÜTÜ GÜN: SAAT: YER:

TÜRKÝYE KOMÜNÝST PARTÝSÝ


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.