03
Tofaş Spor Kulübü’nün yeni başkanı Okan Baş
Tofaş Spor Kulübü’nün yeni başkanı, aynı zamanda Tofaş 356 Proje ve İş Geliştirme Direktörlüğü görevini sürdüren Okan Baş oldu.
06
Sürdürülebilirlik Raporu’muzun ikincisi yayınlandı
2014 yılında bir ilke imza atarak Türk Otomotiv Sanayisi’nin ilk Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınlayan Tofaş, ikinci Sürdürülebilirlik Raporunu yayınladı.
08
Fiat Doblò Kuzey Amerika’dan sonra şimdi de Güney Amerika’ya gidiyor
Tofaş tarafından üretilerek dünyaya ihraç edilen Fiat Doblò, Türkiye pazarındaki başarısını dünya yollarında da sürdürüyor.
136
Ağustos - Eylül 2015
Tofaş Türk Otomobil A.Ş.’nin ücretsiz gazetesidir Ayda bir yayımlanır
FIAT LINEA İLE HİNDİSTAN’DAN AVRUPA’YA YOLCULUK > Hintli Baid ailesi, Fiat Linea ile çıktıkları ve Hindistan’dan Fransa’ya kadar 13 ülke gezdikleri 111 günlük yolculuk sırasında Bursa Tofaş Fabrikası’nda mola verdi. <
KURUMSAL
2 CEO’MUZUN MESAJI Değerli çalışma arkadaşlarım, Yoğun bir çalışma döneminin ardından enerjimizi toplamak ve yenilenmek amacıyla çıktığımız yıllık tatilimizi tamamladık. Verdiğimiz molanın hepiniz için verimli geçtiğini umuyorum. Yeni Fiat Ægea projemiz nedeniyle, bu seneye özel olarak kapanış döneminde fabrikamızda bakım ve hatların yenilenmesinde yoğun bir çalışma yürütüldü. Dolayısıyla yaklaşık 1500 arkadaşımız da bu dönemde görevlerine ara vermeden devam ettiler ve hazırlıklarımızın zamanında ve başarıyla tamamlanmasını sağladılar. Hem Bursa’da hem İstanbul’da bu dönemde özveriyle çalışan tüm arkadaşlarıma emekleri için teşekkür ediyorum. Birlikte uzun süredir üzerinde çalıştığımız Ægea projesinin lansmanı arifesinde, tüm Tofaşlılar olarak tarifsiz bir heyecan duyuyoruz. Geliştirilmesinde Tofaş ekibinin etkin olarak yer aldığı yeni modelimiz, hem proje adıyla hem de Tofaş’ın geliştirilmesine yönelik katkıları nedeniyle bizler için büyük bir gurur vesilesi... Tofaş çalışanı bu projeyi yaparken, “İmkânsız diye bir şey yoktur” diyerek bir başarı öyküsü yazmıştır. Bu sayede, Türkiye’de geliştirilip dünyaya açılan bu çaptaki ilk binek araç projesi olan Ægea, bize önemli bir rekabet avantajı getirecek. Tıpkı ticari araçlarda olduğu gibi, binek otomobil konusunda da, hem iç pazarda sıçrama yapmamızı hem de ihracatta güç kazanmamızı sağlayacak, böylece Tofaş’ın bambaşka bir boyuta geçmesinin yolunu açacak. Bu projenin en önemli stratejik getirilerinden biri de şüphesiz, bizi FCA’in Fiat markasının foksiyonel ürünlerinin ana oyuncusu haline getirecek olması… Tüm bu kazanımları alt alta topladığımızda, ustalık döneminde olduğumuzu söyleyebiliyoruz. Bunu yapabilmemiz için gereken her şey halihazırda fabrikamızda mevcuttu. Başarımızın ardında, uzun yıllardır Ar-Ge’ye ve Dünya Klasında Üretim’e yaptığımız aralıksız yatırımlar var. Bu yatırımların meyvesini sadece Tofaş olarak değil, Türkiye otomotiv sanayii olarak da alacağız ve her zaman olduğu gibi ülkemize sağladığımız katma değeri de artıracağız. Sektörümüze baktığımızda, 2015’in ilk yedi ayında yaklaşık yüzde 50 büyüyerek rekor dolu bir dönem geçirdik. Son çeyrekte ise, siyasi ve ekonomik belirsizliklere bağlı olarak, sonuçları öngörmek güç…
TOFAŞ GAZETE, Tofaş Türk Otomobil Fabrikası A.Ş.’nin aylık yayın organıdır.
Yazışma Adresi: Büyükdere Caddesi, No: 145, Tofaş Han, 80622 Zincirlikuyu/İstanbul Tel: (0212) 275 33 90 Faks: (0212) 275 39 88 e-mail: tofasgazete@tofas.com.tr
Ancak yılın ilk yarısındaki iyi seyir sayesinde, bu senenin her durumda olumlu kapanacağını düşünüyoruz. Tofaş olarak sektörümüzün hareketliliği içerisinde her zamanki gibi büyük bir gayret göstererek etkin rol oynayacağız ve istikrarlı büyümemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Ürettiğimiz araçların yanı sıra spora verdiğimiz destekle de anılıyoruz. Tofaş’ın en değerli varlıklarından biri olarak gördüğümüz Tofaş Spor Kulübü’nde yeni bir yapılanma ile sezona başlıyoruz. Tofaş Spor Kulübü’ne uzun zaman boyunca büyük emek veren ve başarısında etkin söz sahibi olan değerli spor adamı Efe Aydan, emekliliği nedeniyle başkanlık görevini, 356 Proje ve İş Geliştirme Direktörlüğü görevini de sürdüren Okan Baş’a devretti. Bu vesileyle, spor camiasına ve kulübümüze katkılarından ötürü Efe Aydan’a şükranlarımı sunuyorum ve kulübümüzü geleceğe taşıyacak olan Okan Baş’a başarılar diliyorum. Hedefimiz pek tabii yeniden Süper Lig’e çıkmak. Bugünden başlayarak önümüzdeki beş senede, tekrardan Türk basketbolunda önemli bir noktaya gelecek Tofaş takımını oluşturmak istiyoruz. Gelecek yıllarda Tofaş Spor Kulübü olarak Bursa ve Türkiye’yi Avrupa’da başarılı bir şekilde temsil edebileceğimize inanıyorum. Bildiğiniz üzere son zamanlarda yurdumuzun değişik bölgelerinden hemen her gün acı şehit haberleri alıyoruz ve derinden üzülüyoruz. Güvenlik güçlerimize yapılan terör saldırıları sonucunda; Tofaş çalışanlarından Gövde Malzeme Temin ve Depo Yöneticiliği çalışanımız Faruk Parça’nın ağabeyi, polis memuru Salih Hüseyin Parça; 7 Ağustos’ta Cizre’de, Gövde Üretim Müdürlüğü çalışanımız Burak Aydın‘ın ağabeyi Bahadır Aydın ise 19 Ağustos tarihinde Siirt’te şehit oldu. Ülkemizde yaşanan bu acı olayların bir an evvel son bulmasını ümit ediyor, Tofaş Ailesi olarak merhumlara Tanrı’dan rahmet, personelimize ve yakınlarına bir kez daha başsağlığı diliyorum. Bizler Tofaşlılar olarak, Türkiye’ye ve dünyaya hep birlikte katkı sağlamaya devam ediyoruz. Türkiye’nin aydınlık geleceği için hep beraber çalışıp üretmeyi sürdüreceğiz. Tofaş’ın gücüne güç katarak belirlediğimiz hedefler doğrultusunda ilerleyeceğiz. Sevgi ve saygılarımla, Cengiz Eroldu
İmtiyaz Sahibi: Burhan Çakır Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Cem Yılmaz Yayın Danışmanları: Songül Karaman Şirin, Asu Ege, Ufuk Çarşıbaşı, Yıldız Bars, Zeynep Varlı Editör: Umut Bavlı Sanat Yönetmeni: Yeliz Keskin
Yapım:
Baskı: Elma Bilgisayar Basım ve Ambalaj Halkalı Caddesi, No: 164, B-4 Blok Sefaköy/Küçükçekmece Yayın Türü: Yerel, Süreli Yayın
KURUMSAL
3
TOFAŞ’IN GURURU FIAT ÆGEA KOÇ HOLDİNG’İ ZİYARET ETTİ > Fiat’ın Ægea proje ismi ile 2015 İstanbul Autoshow’da ön gösterimi yapılan yeni kompakt sedanı, Koç Ailesi ve Holding üst düzey yöneticilerine detaylı olarak tanıtıldı. < “Rüştümüzü global anlamda ispatladık” Mustafa V. Koç, Ægea projesinin dünya çapında önemli bir örnek teşkil ettiğine dikkat çekerken başarısı ile de FCA ve Tofaş için önemli bir hamle olacağına inandığını belirterek, “Ülkemiz otomotiv sanayiinin dünya ile entegrasyonu ve Ar-Ge alanında gerçekleştirdiğimiz atılımlar, hem ekonomimize önemli katma değer sağlıyor hem de rekabet avantajımızı güçlendiriyor. Otomotiv sanayiimizin bugün geldiği nokta hepimizi gururlandırıyor. Biz de Koç Topluluğu olarak, ülkemize ve sanayimize olan inancımız ile yatırımlarımızı var gücümüzle sürdürüyor, Ar-Ge gücümüzü artırmak için önemli çalışmalar yürütüyoruz. Bunun en güzel örneklerinden biri de Tofaş’ın yeni projeleridir. Fiat Ægea Projesi, Türkiye’nin binek otomobil Ar-Ge’sinde rüştünü global anlamda ispat ettiği, bizlere yeni ufuklar açacak bir girişimdir. Tofaş, Kasım’da ülkemizde satışına başlayacağı bu güzel otomobil ile başarılarını daha da öteye taşıyacak. Yeni Sedan’ın özellikleri itibarıyla, hem Türkiye’de hem de yurtdışı pazarlarda önemli bir ihtiyacı karşılayacağına inanıyorum. Bugüne kadar bu projede çalışan, emek veren, projenin hayata geçirilmesinde rol oynayan tüm çalışanlarımıza gönülden teşekkür ediyorum” dedi.
K
oç Holding’de gerçekleştirilen etkinlikte; Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi M. Koç, Koç Holding ve Tofaş Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç ve Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu yeni kompakt sedanı yakından incelerken,
Tofaş 356 Proje ve İş Geliştirme Direktörü Okan Baş’tan detaylı bilgi aldılar. Mustafa V. Koç yaptığı açıklamada, yeni kompakt sedanın üretileceği Tofaş’ın Bursa fabrikasının, FCA’in EMEA bölgesindeki en gelişmiş üretim merkezlerinden biri olduğunu hatırlattı.
40 ülkede satışa sunulacak FCA Stil Merkezi ve Tofaş Ar-Ge işbirliğiyle geliştirilen ve Bursa fabrikamızda üretilecek olan yeni kompakt sedan, Kasım ayından itibaren Türkiye’de, ardından dave EMEA bölgesindeki 40 ülkede kademeli olarak satışa sunulacak.
TOFAŞ SPOR KULÜBÜ’NÜN YENİ BAŞKANI OKAN BAŞ > Tofaş Spor Kulübü’nün yeni başkanı, aynı zamanda Tofaş 356 Proje ve İş Geliştirme Direktörlüğü görevini sürdüren Okan Baş oldu. < yeni başantrenörümüz Orhun Ene ile ses getirecek başarılara imza atmayı hedefliyoruz” dedi.
T
ofaş Spor Kulübü’nde Efe Aydan’ın emekliye ayrılmasının ardından başkanlık görevine, aynı zamanda Tofaş’ta 356 Proje ve İş Geliştirme Direktörlüğü görevini sürdüren Okan Baş getirildi. Okan Baş, Tofaş’ın Türk basketbolunda en köklü ekiplerden biri olduğunu belirtirken, “Tofaş Spor Kulübü, yetiştirdiği yıldızlarla Türkiye’de örnek bir model olmuştur. Bu modeli yepyeni projelerle geliştirip daha üst seviyelere taşıyacağız. Basketbol takımımızda
15 yıldır Tofaş Spor Kulübü’nde başkanlık görevini yürüten Efe Aydan’ın emekliye ayrılmasıyla göreve getirilen Okan Baş, “Türk basketbolunun ve Tofaş’ın efsane isimlerinden biri olan Efe Aydan’dan bayrağı devraldığım için mutlu ve gururluyum. Bu kulübe önemli emekleri geçmiş ve büyük başarılara imza atmış Efe Aydan’a Tofaş Spor Kulübü adına teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. Basketbolda yeni yapılanma Tofaş’ın Türk sporuna yaptığı katkıların önümüzdeki yıllarda artarak devam edeceğini belirten Baş, “Tofaş Spor Kulübü kurulduğu yıldan bugüne kadar Türk sporu için önemli sporcular yetiştirmeyi misyon edinmiştir. Bu kapsamda çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz. Spor kulübümüzün lokomotif branşı basketbolda ise bu sezon yeni bir yapılanmaya gittik.
Yeni başantrenörümüz Orhun Ene ile uzun vadede önemli başarılar yakalayacağımıza inanıyorum” şeklinde konuştu. “Türkiye’de fark yaratacak bir kulüp olmak istiyoruz” Tofaş Basketbol Takımı ile beş yıllık sözleşme imzalayan Türk basketbolunun efsane isimlerinden Orhun Ene’nin yardımcıları ise Yalçın Küçüközkan, Sedat Özyer ve Serkan Erdoğan oldu. Ene, ekibiyle birlikte kulübü istikrarlı bir şekilde başarıya taşıyacaklarını belirtirken, “Tofaş, Türk basketbolunun en değerli camiaları arasında yer alıyor. Bu organizasyonda, bu basketbol kültürünün içinde yeni yapılanmamız ile birlikte önemli projelerin altından başarıyla kalkmayı hedefliyoruz. İç kaynaklarımızı uzun vadede doğru kullanarak, altyapımızı doğru konumlandırarak Türkiye’de fark yaratacak bir kulüp olmak istiyoruz. Bursa halkının da bu süreçte Tofaş’ı yalnız bırakmayacağına ve salonu dolduracağına inanıyorum” dedi.
KURUMSAL
4
ÇOCUKLARIMIZIN GÖZÜNDEN İŞ GÜVENLİĞİ > Tofaş’ta uzun yılların birikimiyle gelişen, tüm süreçlerimizin ve günlük yaşamımızın en önemli parçası olan iş güvenliği kültürümüze bu kez çocuklarımızın gözüyle bakabilmek için “Tofaş ve İş Güvenliği” konulu bir resim yarışması düzenledik. <
İ
ş güvenliği alanında farkındalık yaratmak amacıyla düzenlediğimiz “Tofaş ve İş Güvenliği” konulu resim yarışmasında, çocuklarımızdan gelen birbirinden değerli, içten ve yaratıcı resimleri jüriyle birlikte yaş gruplarına göre değerlendirdik. Sevgili çocuklarımızın birçok güzel resmi arasından gerçekleştirdiğimiz zor
Zeynep İkbal Gündoğdu “Babacığım sen bize her zaman sapasağlam lazımsın. Resimde çizdiğim kurallara uyarsan, benim, kardeşimin ve annemin yanına sapasağlam gelirsin.”
bir seçimle, gruplarında dereceye girenleri belirlesek de, bütün resimler bizim için çok değerliydi. Dereceye girenlerle birlikte, katılan tüm çocuklarımıza da fabrikamızda düzenlenen ödül töreniyle hediyelerini verdik.
Benginur Gün “Tofaş’ın iş güvenliğiyle ilgili resim yarışması düzenlemesine çok sevindim. Hemen fabrika ziyaretimiz aklıma geldi ve resmimi büyük bir mutlulukla çizdim, boyadım. Tofaş fabrika ziyaretimizde alınan güvenlik önlemleri nedeniyle kendimi güvende hissettim. Yeni bilgiler edindim. Araçların üretimini görmek ve böylesine büyük bir fabrikada bulunmak beni çok heyecanlandırmıştı. Resmi çizerken bu heyecanı tekrar yaşattığı ve düzenlediği yarışma için Tofaş’a çok teşekkür ederim.”
Çocuklarımızdan gelen resimleri çalışanlarımızla buluşturabilmek amacıyla büyüterek atölyelerdeki çalışma alanlarına astık. İş güvenliği konusunda çocuklarımızın da yanımızda olduğunu çalışanlarımızın da hissetmelerini istedik. Katılımlarından ötürü sevgili çocuklarımıza ve değerli çalışanlarımıza çok teşekkür ederiz.
Sena Karakuş “Tofaş, iş güvenliğinde bu yıl bir ilke daha imza atarak törene çocuklarla birlikte katılım sağladı. Emeği geçen herkese teşekkürler...”
KURUMSAL
5
Buse Nur Uluyol
Atila Akıncı
Haluk İpek
Betül Alan
Halil Efe Özdemir
MAKİNA TEORİSİ SEMPOZYUMU’NDA AR-GE’MİZİ ANLATTIK
İ
zmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde (İYTE), 14-17 Haziran tarihlerinde uluslararası katılımla gerçekleştirilen 17. Makina Teorisi Sempozyumu UMTS2015 çerçevesinde düzenlenen panele, Ar-Ge’den İleri Araştırmalar Yöneticimiz İsmail Durgun katıldı. Tofaş ve Ar-Ge tanıtımları sonrasında üniversite işbirlikleri,
uyguladığımız yöntemler, araştırma projeleri, yüksek lisans ve doktora programlarına katılım ve desteklerimiz, üniversite işbirliklerinde karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri ile teknoloji transfer ofislerinden beklentiler konularında katılımcılara bilgi verildi. Sempozyum süresince açık kalan Tofaş standında hem firma hem de Ar-Ge tanıtımı gerçekleştirildi.
KURUMSAL
6
TOFAŞ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORU’NUN İKİNCİSİ YAYINLANDI > 2014 yılında bir ilke imza atarak Türk Otomotiv Sanayisi’nin ilk Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınlayan Tofaş, ikinci Sürdürülebilirlik Raporunu yayınladı. Global Reporting Initiative (GRI4) standartlarında hazırlanan Tofaş Sürdürülebilirlik Raporu, şirketimizin farklı alanlardaki performansını hem uluslararası kriterlere hem de sektörde kabul gören göstergelere uygun şekilde değerlendiriyor. <
K
urumsal Sürdürülebilirlik Politikası çerçevesinde tüm faaliyet alanlarını kapsayan çalışmalar yürüten Tofaş, ilkini 2014 yılında hazırladığı sürdürülebilirlik raporunun ikincisini yayınladı. Otomotiv sanayiinin ilk sürdürülebilirlik raporu olma özelliğini taşıyan raporda Tofaş’ı sektör liderliğine taşıyan sürdürülebilirlik ilkeleri ve bu alandaki çalışmaların yanı sıra gelecek hedefleri de yer alıyor. Tofaş Sürdürülebilirlik Komitesi tarafından hazırlanan rapor, yatırımcı ve hissedarlardan çalışanlara, bayi ve tedarikçilerden iş ortaklarına ve sivil toplum kuruluşlarına kadar, Tofaş’ın paydaş haritasında yer alan tüm kişi ve kurumlara sürdürülebilirlik yaklaşımı ve bu yaklaşım kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar hakkında bir bilgi kaynağı oluşturuyor.
“Sürdürülebilir bir yarının inşası için çalışıyoruz” İkinci kez yayınlanan sürdürülebilirlik raporu ile ilgili görüşlerini aktaran CEO’muz Cengiz Eroldu, Tofaş’ın 6500’e yakın çalışanı, Ar-Ge’de ulaşılan yetkinlik seviyesinin yanında, dünya standartlarında üretim ve yatırımlarla geleceğe emin adımlarla ilerlediğini belirtti. Eroldu, “İçinde yaşadığımız topluma ve dünyaya karşı sorumluluğumuzun bilinciyle, sürdürülebilir bir yarının inşası için çalışıyoruz. Bu doğrultuda, faaliyetlerimizin çevresel, sosyal ve ekonomik boyutlarını bütünsel bir yaklaşımla ele alarak, sürdürülebilir gelecek stratejilerine dayalı iş modelleri oluşturuyoruz. Ayrıca, tüm süreç ve faaliyetlerimizde hesap verebilirlik, şeffaflık, adillik, sorumluluk kavramlarıyla hareket ediyoruz. Kurumsal yönetim uygulamalarına verdiğimiz önemle beraber, kurumsal sürdürülebilirlik uygulamalarına da gereken hassasiyeti gösteriyoruz. BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’nde yer almamız da bunun bir göstergesi” şeklinde konuştu. Rapor içeriğinde yer verilen performans başlıklarına da değinen Eroldu, “Finansal performansımızın yanı sıra üretim, ihracat ve iç pazar faaliyetlerimizde de istikrarlı bir seyir izlediğimiz 2014 yılında, kurumsal sürdürülebilirlik performansımızı geliştirmeye devam ettik. 2014 yılında bir önceki yıla göre toplam enerji tüketimimizde ve sera
gazı salınımlarımızda yüzde 5, toplam su tüketimimizde ve uçucu organik karbon emisyonlarında ise yüzde 10 iyileştirme sağladık” diye konuştu. Risk ve fırsatlar bir arada Tofaş’ın, günümüzün en önemli çevresel ve sosyal sorunlarından biri olan iklim değişikliği konusunun otomotiv endüstrisi üzerinde yarattığı risklerin farkında olduğu belirtilen raporda, bu farkındalıkla, faaliyetlerin iklim değişikliği üzerine etkilerini azaltmaya yönelik çalışmalar yürütüldüğü, otomotiv sektörünün konuya çözüm üretme çalışmalarının desteklendiği vurgulanıyor. Bunun yanında, Tofaş’ın sürdürülebilir mobilite çözümleri üretme, daha düşük emisyon değerli araçlar ve alternatif yakıt teknolojileri geliştirme çalışmalarında aktif rol alarak, araçların çevresel etkilerinin düşürülmesine ve geleceğin sürdürülebilir otomobil teknolojilerinin üretilmesine katkı sağlayacağı belirtildi. Raporda ayrıca Tofaş’ın, iş sağlığı ve güvenliği konusunda performansını artırmaya devam ederek, kayıp günlü kaza frekansını 0,02, kayıp günsüz kaza frekansını 0,04 seviyesine düşürdüğü, iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarını “0 kaza” hedefi ve “Adım Adım İş Güvenliği” yaklaşımı doğrultusunda geliştirmeyi sürdürdüğü belirtiliyor.
TOFAŞ “ISO 20000-1 HİZMET YÖNETİM SİSTEMİ SERTİFİKASI“ ALDI > Tofaş, uluslararası akreditasyon kuruluşu SGS tarafından yapılan denetim ile bilgi teknolojileri alanında verilen ISO 20000-1 Hizmet Yönetim Sistemi Sertifikası’nı almaya hak kazandı. Sertifika, Tofaş Bilgi ve İletişim Teknolojileri’nin; maliyetleri düşürmek, erişilebilirliği artırmak, kapasiteyi ayarlamak, işgücünü optimize etmek, kaynakları verimli kullanmak ve ölçeklenebilirliği artırmak gibi konularda başarısını belgeliyor. <
2
014 yılında tüm veri merkezini ve ekipmanlarını yenileyen, insan kaynaklarını içerik ve sayısal olarak iyileştiren Tofaş Bilgi ve İletişim Teknolojileri birimi, dış kaynak kullandığı birçok süreci kendi bünyesinde tamamlayabilecek seviyeye geldi.
Sunumu ana başlıkları altında 11 modülden oluşuyor. Bu çerçevede tüm süreçler, ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi ve ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi ile entegre edilerek yeniden tanımlandı ve işler hale getirildi.
Bu yıl da, iş sürekliliği ve felaket kurtarma merkezi projelerinin hayata geçirilmesiyle birlikte “sıfır kesinti” hedefiyle çalışmalara devam ediliyor.
Sertifika, Tofaş Bilgi ve İletişim Teknolojileri’nin; maliyetleri düşürmek, erişilebilirliği artırmak, kapasiteyi ayarlamak, işgücünü optimize etmek, kaynakları verimli kullanmak, ölçeklenebilirliği artırmak ve yüksek kalitede Bilgi Teknolojileri hizmeti sunmak gibi konulardaki başarısını belgeliyor.
Bu kapsamda sertifika almaya hak kazanan Tofaş’ın Hizmet Yönetim Sistemi; Hizmet Desteği ve Hizmet
Sertifikalandırmaya paralel olarak Tofaş’ın ticari süreçlerinin konsolidasyonu ve sistem değişikliği için, 30 ay sürecek bir proje başlatıldığına dikkat çeken Tofaş Bilgi ve İletişim Teknolojileri Direktörümüz Hakan Korkmaz, “Proje kapsamında; müşteri ilişkileri yönetimi, park yeri ve sevkıyat yönetimi, sipariş yönetimi, bayi satış yönetimi, yedek parça depo ve sevkıyat yönetimi, servis yönetimi ve yedek parça perakende süreçleri olmak üzere yedi başlık altında çalışılıyor. Farklı teknolojileri içeren uygulamaları tek çatı altında toplayacak proje, bilgi birikimini tek üründen yöneterek uzmanlaşmayı sağlayacak” dedi.
KURUMSAL
7
BURSA’NIN EN BAŞARILI OKULU TOFAŞ FEN LİSESİ OLDU > 2014-2015 öğretim yılında, Bursa’nın Nilüfer ilçesinde eğitime başlayan Tofaş Fen Lisesi’nin ilk mezunları, LYS’de (Lisans Yerleştirme Sınavı) önemli bir başarıya imza attı. Mezunlar, LYS’de yüzde 84’lük oranda başarıya ulaşırken, Tofaş Fen Lisesi de Bursa’daki en başarılı ortaöğretim kurumu oldu. Türkiye’de ilk 500’e dokuz, ilk bine 21, ilk 5 bine ise 49 öğrenci girdi. <
T
ofaş ve Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi (DOSAB) ortaklığıyla Bursa’da hayata geçirilen, toplam 12 bin m2’lik alanda 16 derslik, 280 kişi kapasiteli 70 yurt odası ve bir spor salonu bulunan Tofaş Fen Lisesi, ilk mezunlarını bu yıl verdi. LYS’ye giren 85 mezundan 72’si üniversitelere yerleşirken, Tofaş Fen Lisesi yüzde 84’lük yerleşme oranıyla Bursa’daki en başarılı okul oldu.
İlk 5 binde 49 öğrenci LYS’de Tofaş Fen Lisesi’nden Tuğrul Can Erk Türkiye 58.’si olarak Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümüne yerleşti. Tofaş Fen Lisesi mezunlarından, LYS’ye göre Türkiye’de ilk 500’e dokuz, ilk bine 21, ilk 5 bine ise 49 öğrenci girdi.
Tofaş Fen Lisesi’nin tercihi tıp Tofaş Fen Lisesi’nden çeşitli üniversitelere yerleşen 72 öğrencinin 39’u tıp bölümünü tercih etti. Sekiz öğrenci İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne yerleşti. Tofaş Fen Lisesi mezunlarının tıptan sonra en çok tercih ettiği bölümler ise diş hekimliği ve elektrik elektronik mühendisliği oldu.
2015 KAPORTA BOYA OLİMPİYATI
B
u yıl birincisi düzenlenen ve servislerimizde büyük ilgi uyandıran “Kaporta Boya Olimpiyatı”na çok sayıda başvuru gerçekleştirildi. Başvuru yapan servislerimize Mayıs-Eylül ayları arasında Tofaş Akademi Satış Sonrası teknik eğitim uzmanlarımızdan Orhan Özdemir ve Yaşar Vatansever ziyarette bulunarak denetim gerçekleştirdi. Eğitmenlerimiz, gerçekleştirdikleri servis ziyaretlerinde Kaporta Boya atölyelerinin “mekansal durumunu”, “ekipman yeterliliğini” ve teknisyenlerin “yetkinliğini” ölçtüler. Olimpiyatlarda amaç; “En İyi Kaporta Teknisyeni” ve “En İyi Boya Teknisyeni” belirlemenin ötesinde, süreçlerini iyi yöneten, güncel ekipman ve teçhizatı kullanabilen, teknik yetkinliği yüksek çalışanların bulunduğu servisleri belirlemekti. Dereceye giren 15 servisimiz, Tofaş Akademi portalından ilan edilerek Tofaş Gazete’den de duyurulacak.
MARKALARIMIZ
8
TASARIM İKONU FIAT 500 YENİLENEREK GELİYOR! > Fiat’ın 2007 yılında baştan yarattığı 500, yenilenerek yollara çıkmaya hazırlanıyor. Satışa sunulduğu günden beri, 100’den fazla ülkede 1,6 milyon kişinin tercihi olan Fiat 500’ün Avrupa genelindeki pazar liderliğini koruması bekleniyor. < Yeni Fiat 500’ün ülkemizde ilk etapta 1.2 litre 69 HP’lik benzinli motor ve Dualogic otomatik şanzıman seçeneğiyle satışa sunulacağını belirten Aytaç, “EMEA Bölgesi’nde 2014’te satılan 500’lerin yüzde 80’i 1.2 litrelik motorlu versiyon. Bu nedenle yeni 500, Türkiye’de de en çok talep gören motor seçeneğiyle satılacak. Ödüllü 0.9 litrelik 105 HP’lik TwinAir motor seçeneğinin de 2016’dan itibaren satışına başlayacağız” dedi.
F
iat’ın ikonik modeli 500, yenilendi. Dünyada 1,6 milyon adetlik satış başarısına ulaşmasında etkin olan göz alıcı tasarımında değişiklikler yapılan Fiat 500, Eylül itibarıyla ülkemizde satışa sunulacak. Türkiye’de 1500 adet satıldı Fiat İş Birimi Direktörü Altan Aytaç, 2008 yılında İstanbul Auto Show ile Türkiye’de satışa sunulan Fiat 500’den bugüne kadar 1500 adetten fazla satış gerçekleştirdiklerini belirtti. Fiat 500’ün içinde bulunduğu segmentteki az sayıda modelin rekabet içinde olduğunu vurgulayan Aytaç, “Fiat 500, kendi pazarındaki hâkimiyetini her geçen gün genişleten ve liderliği elden bırakmayan bir model olarak ön plana çıkıyor. Satışa sunulacak yeni versiyonunun etkisiyle, 2015’te 300 adet satışa ulaşmayı, gelecek sene ise yaklaşık 500 adet satmayı hedefliyoruz” dedi..
“Türkiye’de ‘500’cü’ kavramı oluşmaya başladı” Yeni Fiat 500 ile model ailesinin daha güçleneceğini ifade eden Aytaç, “500 model ailesinin dünya genelinde yıllık satışı 500 bin adet. 500 ismi bir modeli tanımlamasının ötesinde moda ve otomobilli yaşam kültürü haline geldi. Türkiye’de de ‘500’cü’ kavramı oluşmaya başladı... Müşterilerin kendilerini ‘500’cü’ olarak tanımlamalarından mutluluk duyuyoruz.” dedi. İkonik tasarımda evrim Yeni Fiat 500’ün ön yüzünde en belirgin değişim, dairesel formları yeniden yorumlanan ön aydınlatma grubunda yer alıyor. Daha dinamik bir eğimle tasarlanan üst far aracın daha cesur bir bakışa sahip olmasını sağlıyor. Aydınlatma grubu ile birlikte tamamen yenilenen ön tamponda krom detaylar daha fazla ön plana çıkartılıyor. Arka kısımda, ilk 500’den
beri kullanılan krom bagaj tutamağı yerini korurken, geleneksel dikey formlu arka farlarda ise otomotiv endüstrisinde bir ilke imza atılmış. Ön ve arka kısımdaki değişikliklere ek olarak otomobilde elmas kesim stiline de sahip yeni tasarımlı 15 ve 16 inçlik alaşımlı jantlar bulunuyor. Renk paletinde mercan kırmızısı bordonun yanısıra yedi adet pastel, bir adet üç kat ve beş adet metalik olmak üzere 13 gövde rengi bulunuyor. Yeni Fiat 500‘ün “İkinci Ten” özelliğiyle karakterini yansıt Second Skin (İkinci Ten) adı verilen uygulama, kişinin karakterini otomobilin gövdesine yansıtmasını sağlıyor. İtalyan zarafeti ile kullanıcısına rahatlık sağlayan özelleştirme seçeneği sunuyor. “Kamuflaj” (askeri), “Lord” (klasik kareli), “Comics” (pop tasarımlı) alternatif gövde unsurlarıyla, Fiat 500 kişiselleştirilerek yeni görünümler elde edilebiliyor. İç mekanda zarif ve yenilikçi değişimler Fiat 500’ün ç kısmındaki öğelerinin tamamı yenilendi. Torpido panelinin ortasına yerleştirilen, 5 inç dokunmatik ekrana sahip yenilikçi Uconnect™ bilgi-eğlence sistemi göze ilk çarpan detay. Yolcu bölümünde, ilk Fiat 500’e atıfta bulunan modern ayrıntılar yer alıyor. Torpido panelinin üzerinde yer alan düğme ve detaylar, direksiyon simidi de dahil yeniden tasarlandı. 7 inç TFT ekranlı yenilikçi kontrol paneli de dikkat çeken değişimlerden. En üst seviyede emniyet ve konfor Fiat 500’de otomobil hakimiyetini en üst seviyeye çıkarmayı sağlamak amacıyla (aktif emniyet) üstün teknik çözümler bulunuyor. Standart donanımda iki adet ön ve yan, iki adet perde ve bir sürücü diz olmak üzere toplam yedi adet hava yastığı sağlıyor. Elektronik fren kuvveti dağıtımı (EBD) destekli ABS, gelişmiş elektronik stabilite kontrolü (ESC), çekiş kontrol sistemi (ASR), Hill Holder (Yokuşta Kalkış Desteği) ve hidrolik panik fren desteği (HBA) bu özelliklerden bazıları.
FIAT DOBLÒ KUZEY AMERİKA’DAN SONRA ŞİMDİ DE GÜNEY AMERİKA’YA GİDİYOR > Tofaş tarafından üretilerek dünyaya ihraç edilen Fiat Doblò, Türkiye pazarındaki başarısını dünya yollarında da sürdürüyor. Hafif ticari araç kategorisinde kendi sınıfını yaratan ve dört yıl art arda Türkiye pazar liderliğini elden bırakmayan Fiat Doblò, RAM markası altında ve PromasterCity adıyla, Kanada ve Kuzey Amerika’da pazarını genişletiyor. <
Y
eni nesil Fiat Doblò’lar, 2015 yılı itibarıyla daha önce ihraç edilmediği yeni pazarlarda yer almaya devam ediyor. FCA’in EMEA bölgesindeki ikinci büyük Ar-Ge merkezi olan Tofaş’ın Bursa’daki fabrikasında üretilerek pek çok yeni ülkeye ihraç edilmeye başlandığını vurgulayan CEO’muz Cengiz Eroldu, “Fiat markasıyla Doblò, RAM markasıyla da PromasterCity adıyla üreterek ihraç ettiğimiz hafif ticari araç sınıfının bu modeli, artık bir dünya markası haline geldi. Fikri ve sınai mülkiyet hakları Tofaş’a ait olan bu modelimizi, ABD ve Kanada’dan sonra artık Karayipler, Peru, Kostarika gibi diğer Amerika kıtası ülkelerine de göndermeye başladık” dedi. 2000 yılından bu yana başta Türkiye ve birçok Avrupa ülke pazarında hafif ticari araç sınıfı müşterilerinin
beklentilerini başarıyla karşılayan Fiat Doblò, dünyanın dört bir yanındaki yeni pazarlarda da etkinliğini yeni nesliyle sürdürmeye devam ediyor. Bugüne kadar 1,5 milyon adetten fazla üretilen Doblò model ailesini dünyanın 80’den fazla ülkesine ihraç eden Tofaş, yeni Fiat Doblò’yla da yeni ihracat pazarlarına ulaşmaya ve etkinliğini artırmaya devam ediyor. RAM markası altında PromasterCity adıyla ürettiği Fiat Doblò modeli ile Kuzey Amerika’ya güçlü bir adım atan Tofaş, yeni kıtadaki ihracat hedeflerini de her geçen gün artırıyor. Hedef 175 bin Kuzey Amerika’ya 2021 yılına kadar şimdiki perspektifle 175 bin adet Doblò ihracının hedeflendiğini belirten CEO’muz Eroldu, “Bugün 1 milyon metrekare
alan üzerinde faaliyet gösteren ve Türkiye’nin hem binek otomobil hem de hafif ticari araç üreten tek otomotiv şirketi olarak 80’den fazla ülkeye ihraç gerçekleştiriyoruz. ABD ve Kanada’ya ek olarak Karayipler, Peru ve Kostarika gibi Amerika kıtasında yer alan başka ülkelere de ihracat yapmaya başladık” dedi. Fiat Doblò’yla Bursa başta olmak üzere, Türkiye’ye istihdam ve katma değer yaratılarak yan sanayinin gelişimine ilave katkı yapıldığına dikkat çeken Eroldu, “Fiat Doblò, Tofaş için büyük bir gurur kaynağı ve Türk otomotiv tarihinin çok önemli bir kilometre taşıdır. Bu sayede Ar-Ge faaliyet ve yatırımlarının daha da büyümesi sağlanmıştır. Türkiye’nin ihracatında önemli artış sağlamış ve Türk mühendis ve işçisinin üretim kalitesini tüm dünyaya ispatlamıştır” dedi.
MARKALARIMIZ
9
OTOEKSPER HEDEF YÜKSELTTİ > Tofaş’ın otomotiv değer zincirinde önemli bir halkayı temsil eden ve kurumsal 2. el araç sektörünün öncü kuruluşlarından biri olan Otoeksper, yıl sonu satış hedefini 15 bin adet olarak belirledi. 2014 yılında 12 bin 800 adet araç satışı gerçekleştiren Otoeksper, 2015 yılının ilk beş aylık döneminde, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 100’lük artışla, 6498 araç satışı gerçekleştirme başarısını gösterdi. <
T
ofaş çatısı altında yer alan Fiat, Alfa Romeo, Lancia ve Jeep® bayi ağının ikinci el otomobil faaliyetlerini tek bir çatı altında toplayan Otoeksper, 2015 yılı satış hedeflerini yükseltti. Alternatif satış kanalları yaratarak araç satışlarına destek vermek ve müşteri memnuniyetine katkıda bulunmak amacıyla 2007 yılında hizmet vermeye başlayan ve hızlı bir büyüme gösteren Otoeksper, 2014 yılı sonuçlarına göre 12 bin 850 adet araç satışı gerçekleştirerek kuruluşundan bu yana en yüksek satış adedine imza attı. 2015 yılının ilk beş aylık döneminde, geçen yılın aynı dönemine oranla
yüzde 100’lük artışla, 6498 araç satışı gerçekleştiren Otoeksper, yıl sonu satış hedefini ise 15 bin adede çıkardı. Türkiye çapında 32 ilde toplam 52 bayi ile hizmet veren Otoeksper, yenilenen web sitesiyle yüzde 22 oranında kullanıcı artışı sağladı. www.otoeksper.com.tr adresi üzerinden hizmet veren Otoeksper, firmanın bayi ağında yer alan tüm bayilerin online mecrada sergilemek istediği araçlar hakkında müşteriye anında tüm bilgileri sunabiliyor. Öncelikle Fiat, Lancia, Alfa Romeo ve Jeep® markaları olmak üzere Otoeksper bayi
ağında hemen hemen tüm markaların 2. el araçlarına ulaşılabiliyor. Sitenin ana sayfasında yer alan detaylı arama bölümleriyle, müşterilerin ihtiyaçlarına uygun araç bulmaları hedefleniyor. Marka Listesi sekmesinde sistemde yer alan tüm stok adetleri müşterinin bilgisine sunuluyor. Detaylı arama bölümündeyse farklı ihtiyaçlara yönelik filtreleme seçenekleri bulunuyor. “Otoeksper Bulsun” ve “Araç Satmak İstiyorum” bölümlerinde ise müşterilerin farklı tip araç ihtiyaçlarını ve kendi araçlarını değerlendirme taleplerini uzman Otoeksper personeli karşılıyor.
ALFA ROMEO’NUN 105 YILLIK TARİHİ BU MÜZEDE > 105 yılı geride bırakan İtalyan Alfa Romeo, bir asrı aşan tarihini temmuz ayından itibaren Milano-Arese’de ziyaretçilere açtı. Alfa Romeo’nun zaferlerle dolu renkli ve sıra dışı tarihini yansıtan yeni müze, markanın adeta kalbi niteliğini taşıyor. Müzede, yalnızca markanın gelişimini değil otomobilin tarihini de gösteren 69 model sergileniyor. < eden Zaman Tüneli; stil ve tasarımı bir araya getiren Güzellik; teknoloji ve hafifliği özetleyen Hız. “Zaman Tüneli”, markanın gelişimini en iyi şekilde temsil eden ve her birinde bir multimedya bilgilendirme paneli bulunan 19 otomobil seçeneğiyle tüm birinci katı kaplıyor. Sergi, ziyaretçilerin her modelin tarihi hakkında daha detaylı bilgi alması için interaktif sisteme ulaşabileceği akıllı bir istasyon olan “interaktif hafıza” ile tamamlanıyor. “Quelli dell Alfa Romeo” ismi verilen kısım, şirketin büyümesine katkıda bulunan binlerce insanın çalışmaları sayesinde bir efsanenin 100 yıl içinde işçilerden ustalara, test personelinden tasarımcılara, mühendislere ve beyaz yakalı çalışanlara kadar nasıl şekillendiğini anlatıyor.
O
tomotiv dünyasının en eski markalarından İtalyan Alfa Romeo, geride bıraktığı 105 yıllık tarihini halka açıyor. 1910 yılında Milano’da temelleri atılan, 1986 yılında da otomotiv devi Fiat Grubu’na katılan Alfa Romeo’nun Milano-Arese’de bulunan ve tamamen yenilenen müzesi, Temmuz ayından itibaren kapılarını açtı. Alfa Romeo otomobillerinin üretildiği ilk fabrikaya ev sahipliği yapması nedeniyle şirket tarihinde sembolik bir değeri olan Arese’de yeniden canlandırılan müze, markanın 1960’ların başından bugüne kadar bir araya getirdiği tarihi koleksiyonun en önemli parçalarına da ev sahipliği yapıyor. 69 tarihi model yeni müzede Müzede, birçoğu yalnızca markanın gelişimini değil, otomobilin kendi tarihini de gösteren 69 model sergileniyor. 24 HP gücüne sahip ilk A.L.F.A. aracından Tazio Nuvolari’nin kullandığı 6C 1750 Gran Sport’a, 8C ve dünya Formula 1 şampiyonu Juan Manuel Fangio’nun kullandığı Gran Premio 159 “Alfetta 159” gibi efsanevi Mille Miglia şampiyonlarına, 1950’lerin ikonik otomobili Giulietta’dan Championship 33 TT 12’ye kadar birçok model bulunuyor. Müze bünyesinde ayrıca bir kitapçı, kafe, belgelendirme merkezi, test sürüşü pisti, etkinlik mekanları ve müşteri teslimat bölgesine sahip bir showroom yer alıyor.
Yeniden açılışın hikayesi 1976’da resmi açılışı yapılan müze, o dönemde yalnızca rezervasyonla ziyaretçi kabul ediyordu. Arese’nin üretim merkezi olarak hizmete son vermesinin ardından 2009 yılında kapanan müze, Alfa Romeo’nun yeniden doğuşunu müjdeleyen süreçte bir kez daha kapılarını açmak üzere büyük bir değişim sürecine girdi. Mimar Benedetto Camerana liderliğinde 2013 yılında başlayan çalışmalar, müzenin yeniden açılmasının yanı sıra tarihi dokuyu da koruyacak bir tasarımı amaçladı. Tesisi bütünsel bir deneyim yaşatmak amacıyla ele alan büyük restorasyon projesi 2014 yazında başladı ve bir yıldan daha kısa bir sürede tamamlandı. Tasarımda Alfa kırmızısı Yeni müze tasarımının temel öğesi ise çıkıntılı tavandan ziyaretçi girişine, giriş kapısından yeni merdivenin mimari özelliğiyle sergi alanına kadar tüm binayı çevreleyen kırmızı yapı oldu. Parlak “Alfa kırmızısı” rengi nedeniyle otoyoldan rahatça görülebilen bu son mimari eklenti, müzenin tekrar doğuşunun sembolü olurken, geçmiş ve gelecek arasındaki gerekli bağlantıyı sağlıyor. Üç ayrı bölüm: Zaman tüneli, güzellik, hız Müzede markanın özü üç ayrı bölümde ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor. Endüstriyel devamlılığı temsil
Serginin zemin katında bulunan ikinci kısım “Güzellik” olarak adlandırılıyor ve bu kısımda birkaç temalı alan bulunuyor. Düzenleme, her devirden dokuz büyük tasarım örneğini bir araya getiren “I maestri dello stil”den (Tarzın Efendileri) 1930’lar ve 1940’larda Superleggera markasıyla Touring atölyesi tarafından yapılan otomobilleri sergileyen “La scuola Italiana”ya (İtalyan Okulu) kadar büyük İtalyan otomobil üreticilerinin tarzlarını andıran dinamik ve düz hatlarla oluşturuldu. Merkezde ise “Alfa Romeo nel cinema” (Filmlerde Alfa Romeo) yer alıyor. Üçüncü kısım “Hız”a ayrılmış. Alfa Romeo hayranları bu bölümde markanın büyük zaferlerinin yıldızlarıyla buluşabiliyor. Hız bölümünde “Nasce la leggenda” (Bir Efsane Doğdu), F1 yarışlarının ilkleri Progetto 33 ve “Le corse nel DNA” (Alfa Romeo’nun DNA’sında yarışmak) gibi iki dünya savaşı arasında gerçekleşen destansı yarışmaların yıldızlarının bir araya toplandığı bir multimedya bölümü bulunuyor. Ziyaretçiler daha sonra Alfa Romeo tarihindeki en büyük 10 zaferi gösteren resim, ses ve filmlerin gösterildiği başka bir bölüm olan “Tempio delle vittorie”ye (Zaferler Tapınağı) geçiyorlar. Ziyaretçiler müzenin finalini ise 360 derece sanal gerçeklik film görüntüleri, ziyaretçilerin interaktif sandalyelere oturup Alfa Romeo’nun efsanevi başarıları hakkında 4D filmler izleyebileceği özel bir odada tamamlıyor.
MARKALARIMIZ
10
MERAKLA BEKLENEN ALFA ROMEO: GIULIA olmasıyla aynı zamanda şaşırtıcı bir yakıt tasarrufu sunabiliyor. Yeni modelin tüm yeni nesil benzinli ve dizel motorları, bu altı silindirli motor gibi aracın özellikle ön aks ağırlığını düşürmek için tamamıyla alüminyumdan yapılmış olup Alfa Romeo’ya özgü motor sesine sahip.
> Giulia 2016’nın başında yollara çıkacak. <
A
lfa Romeo’nun ilk resmi kuruluş günü olan 24 Haziran tarihinde, yenilenen Alfa Romeo Müzesi’nde ilk gösterimi gerçekleştirilen Alfa Romeo Giulia, yırtıcı tasarımı, yenilenen logosu, arkadan itişli-dört tekerlekten çekişli altyapısı, kusursuz ağırlık dağılımı, aralarında Ferrari teknolojisi taşıyan performanslı motor seçeneğinin de yer aldığı güç üniteleriyle dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Yeni modele yeni logo 105. yaşını kutlayan Alfa Romeo’nun geçmiş, bugün ve geleceğini bir araya getiren ve otomobil deneyiminin en parlak örneklerinden biri olacak yeni modelini tanıtmasıyla birlikte, markanın her zaman sürprizlerle dolu tarihinde yepyeni bir sayfa daha açılmış oldu. Alfa Romeo Giulia, 100 yılı aşkın tarihe sahip İtalyan markasının saygın geçmişini yansıtan Alfa Romeo logosunun yeni versiyonunun kullanıldığı ilk model unvanını da taşıyor. 2016 yılının Ocak ayında üretimine başlanacak olan Alfa Romeo Giulia, markayı tanımlayan ve “duyguların mekaniği” mottosuna sahip kendine özgü İtalyan tasarımı, son teknoloji yenilikçi motorları, mükemmel 50/50 ağırlık dağılımı, eşsiz teknik çözümleri ve en iyi güç-ağırlık oranı özellikleriyle ön plana çıkıyor.
Saldırmaya hazır bir kediyi andırıyor Yeni Alfa Romeo Giulia, birkaç sade dokunuşla kimliğini ortaya koyabilen güçlü ve heykelsi bir genel yapıya sahip. Aracın profilinden doğarak otomotiv tarihinin en ünlü ve tanınmış tasarım öğelerinden biri olan yonca biçimli efsanevi burun kısmına doğru uzayan keskin bir çizgiye sahip Alfa Romeo Giulia’nın, saldırmaya hazır büyük bir kediyi andıran görünümü dikkat çekiyor. 50/50 ağırlık dengesi ve arkadan çekiş sistemi Alfa Romeo’nun en önemli özelliklerini oluştururken, ağırlığı kusursuz bir şekilde dengelemek için, motor ve mekanik parçalar iki aks arasında sıralanmış bulunuyor. Son teknoloji motorlar, şaşırtıcı bir yakıt tasarrufu Giulia tanıtımında ön plana çıkan, en güçlü performansa sahip model versiyonu olan dört tekerlekten çekişli Giulia Quadrifoglio, aynı zamanda lüks kompakt sınıftaki rekabete Alfa Romeo markasının güçlü bir yanıtı olacak. Mühendislerin Ferrari altyapısıyla düzenlediği altı silindirli turbo benzinli motora sahip Alfa Romeo Giulia Quadrifoglio, 510 HP’lik eşsiz bir güce sahip. 0-100 km/s hızlanmasını sadece 3.9 sn’de tamamlayan Alfa Romeo Giulia Quadrifoglio’nun heyecan verici güç ve tork üreten motoru, elektronik olarak kontrol edilen silindir kapatma sistemine sahip
En iyi güç-ağırlık oranı Kusursuz bir güç-ağırlık oranı sağlamak için Alfa Romeo Giulia’da ultra hafif materyallerin çokça kullanımına özen gösterilmiş. Örneğin; tahrik mili, kaporta ve tavan için karbon fiber; kapılar ve çamurluklar gibi farklı birçok gövde elemanlarına ek olarak motor, fren ve süspansiyon (ön kapaklar, ön ve arka çerçeveler dahil) için alüminyum kullanılmış. Dahası, arka çapraz elemanlar alüminyum bileşimi ve plastikten yapılmış. Toplam ağırlığı azaltmak için, fren sistemi alüminyum parçalar ve karbon seramik plakalar kullanılarak ayarlanmış. Ayrıca koltuklar karbon fiber bir yapısal çerçeveye sahip. Tüm bu ağırlık optimizasyonlarına ek olarak, araç zaman içinde kalite, akustik konfor ve aşırı zorlu koşullarda bile yeterli kavrayış sunma bakımından en iyi burulma direncine sahip. Giulia’nın bir özelliği de iki aks üzerinde kusursuz 50/50 dağılımı sağlamak için ağırlık ve materyallerin akıllı yönetimi. Bu yönetim, Alfa Romeo’ya özgü sürüş memnuniyetini artırmak için temel bir esas ve bu sonuca daha ağır elemanların mümkün olan en merkezi konuma yerleştirilmesiyle ulaşılmış. İdeal sürüş için süspansiyonlar da ağırlık dağılımı kadar önemli. Alfa Romeo Giulia’da yeni çift salıncaklı süspansiyon ve geliştirilmiş direksiyon sistemi ile hızlı ve hassas direksiyon hakimiyeti sağlanmış. Aracın üstün yol tutuş performansı virajlarda lastiklerin yere tam tutunması ve yanal kuvvetlere karşı direnci ile artırılmış. Tüm ana kontroller Formula 1 araçları gibi direksiyonda Alfa Romeo Giulia, sürücünün seçimine bağlı olarak aracın dinamik davranışını değiştiren yenilenmiş Alfa DNA’sına sahip. Alfa DNA’sı, Dinamik (Dynamic), Doğal (Natural), İleri Düzeyde Verimli (Advanced Efficient) bileşenlerinden oluşuyor. Ayrıca enerji verimliliği modu da ilk defa bir Alfa Romeo’da kullanılmış. Yüksek performanslı Quadrifoglio versiyonunda yer alan yarış modlarına sahip olmasıyla da dikkat çekiyor. Tüm ana kontroller ise bilinçli bir şekilde Formula 1 araçlarında olduğu gibi direksiyon üzerinde birleştirilmiş ve kullanıcısına kabin içini daha keyifli bir hale getirmek için tasarlanmış.
“YILIN PERFORMANS MOTORU“ ÖDÜLÜ YİNE FERRARI’NİN > Ferrari’nin 458 Italia ve 458 Spider modellerinde kullandığı 4,5 litrelik V8 yapılı atmosferik motoru, 2015 Uluslararası Yılın Motoru yarışmasında “Yılın En İyi Performans Motoru” ödülüne layık görüldü. <
T
kazanan Ferrari 458 Italia ve 458 Spider modellerinin kalbini oluşturan 4,5 litrelik atmosferik V8 motoru, 458 Speciale ve Speciale A modellerinde ise zirveye ulaşarak 9000 devirde 605 HP’lik güç ortaya koyabiliyor.
Ferrari’nin atmosferik yapılı 570 HP güç ve 540 Nm tork üretmesiyle dikkat çeken V8 motoru 2011, 2012, 2014 ve 2015 yıllarında olmak üzere toplam dört kere bu ödüle layık görüldü. “En İyi Performans Otomobili” dahil olmak üzere bugüne kadar 40’tan fazla uluslararası ödül
Aralarında Türkiye’den de Otohaber Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Halit Bolkan ve Auto Motor & Sport Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Volkan Demirkuşak’ın olduğu jürinin seçimiyle, “Uluslararası Yılın Motoru” yarışmasında çok sayıda rakibini geride bırakan Ferrari’nin performans abidesi, aynı zamanda 4.0 litre ve 4.5 litre üstü kategorilerinde de yılın en iyi motoru unvanına da bir kez daha sahip olmayı başardı.
üm dünyada büyük ticari başarı kazanmaya devam eden Ferrari’nin arkadan itişli ve orta-arka motorlu spor otomobil serisinin evrimini simgeleyen Ferrari 458 Italia ve 458 Spider modellerinde kullanılan 4,5 litrelik V8 motor, 31 ülkeden gelen uzman otomotiv gazetecilerden oluşan EOTY (Engine Of The Year) jürisi tarafından “Yılın En İyi Performans Motoru” seçildi.
MARKALARIMIZ
11
İŞTE FERRARI 488 SPIDER! > Ferrari’nin en yeni üstü açık süper spor modeli 488 Spider, Eylül ayında gerçekleştirilecek Frankfurt Otomobil Fuarı’nda resmen tanıtılacak. 0-100 km/s hızlanmasını sadece 3 saniyede gerçekleştiren Ferrari 488 Spider, orta/arka konumlu 670 HP’lik V8 motoruyla markanın gelmiş geçmiş en güçlü katlanabilir metal tavanlı modeli olarak ön plana çıkıyor. <
F
errari’nin son 10 yıldır özel müşterileri için sadece pistlerde kullanılmak üzere tasarladığı otomobilleri kapsayan özel programı doğrultusunda geliştirilen 488 GTB modelinin ardından şimdi de 488 Spider adı verilen üstü açık versiyonunu yollara çıkarmaya hazırlanıyor. Eylül ayında düzenlenecek olan Frankfurt Otomobil Fuarı’nda resmen tanıtılacak olan Ferrari 488 Spider, fuarın en sportif yıldızı olacak. Markanın yarışçı ruhunu tüm öğeleriyle üzerinde taşıyan Ferrari 488 Spider, genel olarak dış tasarımdan yürüyen aksama, motordan kabin içine kadar kardeşi 488 GTB’yle büyük ölçüde bütünlük gösteriyor. Her iki kardeşi birbirinden ayıran en temel unsurlar olarak ise Ferrari’nin patenti kendine ait olan katlanabilir metal tavan sistemi ve buna paralel değişen roadster tasarım özellikleri ön plana
çıkıyor. Sadece 14 saniyede açılıp kapanabilen katlanabilir metal tavan, klasik kumaş tavanlara göre ortalama daha az ağırlık (-25 kg) ve daha iyi kokpit konforu sunuyor. En aerodinamik üstü açılır Ferrari modeli Ferrari 488 Spider, sürtünmeyi azaltırken optimum itme gücünü garanti etmek üzere tasarlanmış olan kompleks nitelikte gövde tasarım unsurları sayesinde bugüne kadar üretilen en aerodinamik üstü açılır Ferrari modeli unvanını da elde ediyor. Ferrari mühendisleri, büyük bir spoyler ve aerodinamik gövde altı dahil olmak üzere bazı yenilikçi tasarım eklemeleri yaparak bu hedefe ulaşmayı başarmışlar. Araç içi konforuna ilişkin olarak hava akışı çalışmalarını da göz ardı etmeyen Ferrari mühendisleri, elektrikli camlı bir mekanizmaya sahip arka rüzgarlık sayesinde tavan açıkken maksimum
konfor sağlamak için üç farklı konum özelliğini de araca dahil etmiş. Rüzgarlığın tamamen indirilmesi durumunda ise hava ve sürüş koşullarına bakılmaksızın, açılır tavan kapalı haldeyken bile V8 motor sesinin maksimum biçimde duyulması hedeflenmiş. Ferrari 488 Spider’ın yeni 3.9 litrelik V8 turbo motoru, güç, tork ve tepki süreleri açısından sınıfının en iyi değerlerini sunarken, devrim niteliğindeki mimarisiyle de standartlara yeni bir boyut getiriyor. Ferrari 488 Spider’ın 8 bin devirde 670 HP güç üreten motoru, 7. viteste 760 Nm maksimum tork üretebilmesiyle dikkat çekiyor. 0-200 km/s hızlanmasını sadece 8.5 saniyede tamamlayan ve 325 km/s’lik maksimum bir hıza erişebilen Ferrari 488 Spider, sıra dışı sportif tasarımıyla da rakiplerinin önünde yer alıyor.
FERRARI 488 GTB TÜRKİYE’DE > Tofaş çatısı altında Ferrari ve Maserati markalarının distribütörlüğünü yürüten FerMas, Ferrari’nin en yeni süper spor modeli 488 GTB’yi Ağustos ayında Türkiye’de ilk müşterilerine teslim etmeye başladı. < Türkiye kotasını artırdığımız ve altı adede çıkardığımız Ferrari 488 GTB modelimize Türkiye’de de süper spor otomobilseverler ve Ferrari markası tutkunları büyük ilgi gösterdi. Altı Ferrari 488 GTB’nin tamamı önceden satıldı” dedi.
F
errari’nin son 10 yıldır özel müşterileri için sadece pistlerde kullanılmak üzere tasarladığı otomobilleri kapsayan XX programında edindiği birikimlerle geliştirdiği 488 GTB modeli, Cenevre Otomobil Fuarı’nda resmen tanıtılmasının ardından Ağustos ayından itibaren ülkemizde de satışa sunuldu. Markanın yarışçı ruhunu tüm öğeleriyle üzerinde taşıyan ve
523 bin 475 Euro’dan başlayan anahtar teslim satış fiyatına sahip Ferrari 488 GTB, pist otomobillerinin performansını yollara taşıyarak farkını ortaya koyarken, gücü, atikliği ve sıra dışı tepki zamanlarıyla sürücüsüne en üst limitlerde bir sürüş keyfi vaat ediyor. FerMas Şirket Müdürü Sinan Saip Bel, “İlave alarak
Ferrari 488 GTB’nin yeni 3,9 litrelik V8 turbo motoru, güç, tork ve tepki süreleri açısından sınıfının en yüksek değerlerini sunarken, devrim niteliğindeki mimarisiyle de standartlara yeni bir boyut getiriyor. Ferrari 488 GTB’nin 8 bin devirde 670 HP güç üreten motoru, 7. viteste 760 Nm maksimum tork üretebilmesiyle dikkat çekiyor. 0-200 km/s hızlanmasını sadece 8,3 saniyede tamamlayan ve 330 km/s’nin üzerinde maksimum bir hıza erişebilen Ferrari 488 GTB, sıra dışı sportif tasarımıyla da farklılığını ortaya koyuyor.
FA B R İ K A D A N H A B E R L E R
12
TOFAŞ’TA İYİLEŞTİRME FAALİYETLERİ DEVAM EDİYOR...
Ş
irket genelinde üstün performans gösteren Majör Kaizen, Standart Kaizen, Hızlı Kaizen ve Bireysel Öneri kategorilerinde Haziran ayının en iyi sürekli iyileştirme faaliyetleri belirlendi.
Haziran ayı en iyileri seçilen sürekli iyileştirme çalışmaları: En İyi Majör Kaizen; • Süspansiyon Üretim Müdürlüğü kaizen ekibinin yapmış olduğu çalışma: Arka salıncak kolu takım düşürme kayıplarının önlenmesi. En İyi İSG Majör Kaizen; • Süspansiyon Üretim Müdürlüğü kaizen ekibinin yapmış olduğu çalışma: T1 taşıyıcı üzeri kasalarda ergonomi problemlerinin iyileştirilmesi.
OTOMOTİV SÖZLÜĞÜ
En İyi Standart Kaizen • Süspansiyon Üretim Müdürlüğü “Kariyer” standart kaizen ekibinin yapmış olduğu çalışma: MCV Linea arka teker porya somunlarının hatalı toplanmasının önlenmesi. En İyi İSG Standart Kaizen; • Tedarik Zinciri Direktörlüğü “Pres Lojistik” standart kaizen ekibinin yapmış olduğu çalışma: Robotik palet pimlerindeki iş güvenliği risklerinin önlenmesi. En İyi Hızlı Kaizen; • Süspansiyon Üretim Müdürlüğü “Kariyer” hızlı kaizen ekibinin yapmış olduğu çalışma: Ön salıncak kolu dikey burç pozisyonlama hatasının önlenmesi. En İyi İSG Hızlı Kaizen; • Kalıp & Pres Üretim Müdürlüğü “Ayyıldız Kalıp” hızlı kaizen ekibinin yapmış olduğu çalışma: Lebleme tazgahındaki iş kazası risklerinin önlenmesi.
DÖNER PİSTONLU MOTOR (ROTARY-WANKEL MOTOR): 1954 senesinde Felix Wankel tarafından geliştirilmiş bir motor türüdür. Bu motorda silindir, geometrik elips biçimindedir. Bu motorun çalışma prensibi kısaca, yakıt odasına sahip blok içinde üçgen şeklinde bir döner pistonun dönerek, silindir içinde değişik yakıt hacimleri ve sıkıştırma oranları meydana getirmesidir.
En İyi Öneriler; • Tedarik Zinciri Direktörlüğü çalışanlarından Hasan Özkan’ın önerisi: Rulo bölgesi yerleşim kayıplarının önlenmesi. • Montaj Üretim Müdürlüğü çalışanlarından Sedat Bekdeş’in önerisi: Lastik basınç etiketi hatasının önlenmesi. En İyi İSG Önerisi; • Montaj Üretim Müdürlüğü çalışanlarından Sedat Bekdeş’in önerisi: USA araçlarda ön çarpma sensörü montajındaki risklerin önlenmesi. 2015 yılı Haziran ayı en iyi sürekli iyileştirme faaliyeti olarak seçilen, çalışmalara katılan ve destek olan tüm kişi ve birimleri tebrik eder, başarılarının devamını dileriz. * WCM Portal/Odaklanmış iyileştirme adresinde seçilen çalışmaların bilgileri verilmiştir.
ÇİFT ATEŞLEME: Silindir başına iki buji, hava yakıt karışımının daha iyi yanmasını sağlar. Ayrıca silindirdeki yanma mesafesini azaltarak sıkıştırmayı artırır.
WCM
13
YENİLİKÇİ KASA TASARIMI PROJESİ FCA FABRİKALARINA ÖRNEK OLDU > Anadolu Üniversitesi ve TÜBİTAK ortaklığıyla gerçekleştirdiğimiz “Yenilikçi Kasa Tasarımı” projemiz Tofaş içerisinde önemli ölçüde verimlilik sağlarken, FCA Group “Newsletter Innovation” dergisinin 2015/1 sayısında yayımlanarak FCA içerisinde diğer fabrikalara örnek olacak bir çalışma olarak paylaşıldı. <
İ
novatif yaklaşım, otomotiv sektörünün hemen hemen her alanına girmiş olsa da otomotiv ambalajında yenilikçi yaklaşımlar çok sık karşılaşılan bir durum değil… Tofaş Lojistik Takımı olarak bu eksiklikten yola çıkarak, Anadolu Üniversitesi ve TÜBİTAK ortaklığıyla yenilikçi bir kasa tasarım süreci üzerinde çalışmalarda bulunduk ve otomotiv sektöründe kasa tasarımı konusunda tüm FCA dünyasına örnek olacak sonuçlar elde ettik. WCM gereklilikleri ve maliyet indirimi avantajını harmanlayarak “Lojistik Pillar”ımızın en önemli konularından biri olan kasa ve ekipman tasarımı yetkinliğimizi oldukça artıran bu proje, temel olarak üç önemli çıktı içeriyor:
Lojistik alanlarında içselleştirme Üretimde başlayan içselleştirme çalışmaları lojistik alanlara da yaygınlaştırılırken WCM Lojistik 7 Adım metodolojisine uygun olarak ilave geliştirmeler yapılıyor. Bu çalışmalarla, Minimum Malzeme Elleçleme, Minimum Stok, 5T gibi WCM metodolojisinde lojistiğe özel tarif edilmiş araçların sahada etkin kullanımını güvence altına alırken, kapsamı da metodolojiye uygun olarak geliştirmiş oluyoruz. Diğer yandan lojistik alanlarında etkinliğinin artırılması ihtiyacında olduğumuz CD (İsraf ve Kayıp Analizi), FI (Odaklanmış İyileştirme), SAFETY (İş Güvenliği) ve PD (İnsan Gelişimi) pillarları konusunda da çalışanlarımızın yetkinliğinin artırılması mümkün oluyor. 2015 yılı Ocak ayında vermeye başladığımız bir günlük “WCM 7 Adım Lojistik Eğitimi” ile içselleştirmeden aldığımız kazanımları birleştirdiğimizde, alanlarda daha etkin iyileştirmeler yapmayı ve edindiğimiz WCM tecrübesini aktarabilmeyi hedefliyoruz. Bu sayede, her zaman diğer tüm Fiat fabrikalarına öncü olan, yeni çalışmalarla fark yaratan güçlü bir ekip olmaya devam edeceğiz.
A) Karar Destek Sistemi: Geliştirilen karar destek sistemi ile potansiyel kasa ölçüleri arasından en verimli olan ölçüler bilgisayar programı yardımıyla seçiliyor. Bu algoritma sayesinde hem kasa içi hem de konteyner/tır içi doluluk maksimizasyonları sağlanarak Tedarik Zinciri maliyetleri azaltılıyor. Aynı zamanda, yazılım kaynaklı bir tasarım süreci sayesinde standartlaşma sağlanıyor ve tecrübenin yanında yeni nesil optimizasyon araçları da etkin bir şekilde kullanılıyor. B) İnovatif Kasa Tasarım Çözümleri: Kasa tasarım süreci; iş güvenliği ve ergonomi, kalite, üretim, teknoloji, tedarikçi vb. fonksiyonları ilgilendirdiğinden iç ve dış müşteri memnuniyetini etkileyen önemli bir süreç. Birbiriyle çelişebilen bu fonksiyonların taleplerini karşılamak için parça odaklı bir yaklaşım ve hatta bu taleplerin çoğuna cevap verecek yenilikçi çözümlere ihtiyaç duyuluyor. a) Esnek Dış Ölçüsü: Kasanın dış ölçüsünün kullanıma göre değişebilir olması, b) Sökülebilir İç Aksam: Kasa içerisindeki parçaları taşıyan kol ve iç aksamın sökülebilir olmasıyla birlikte, kasaların farklı parçaları taşıyabilecek hale getirilmesi ve bakım maliyetlerinin azaltılması. C) Malzeme Alternatifi Çalışmaları: Bir kasanın maliyetini oluşturan en önemli kalem, kasanın yapımında kullanılan malzeme tipi (demir) ve miktarıdır (profil kalınlığı ve ağırlığı). Bu sebeple, kasa yapımında farklı, hafif ve daha az malzeme kullanmak, kasa maliyetini azaltacağı gibi iş güvenliği ve ergonomi risklerini de azaltacaktır. Bu noktadan yola çıkarak farklı malzeme arayışları ve mevcut malzemelerin profil kalınlıklarının azaltılmasıyla ilgili çalışmalar yapıldı ve önemli kazanımlar sağlandı.
REKABET SOHBETLERİ
14
REKABET HUKUKU UYUM PROGRAMLARI Haluk Arı: Şirketlerin yüksek para cezaları riskini içeren rekabet hukuku ihlallerinde kaçınmalarının en uygun yolunun bir Rekabet Hukuku Uyum Programı izlemek olduğunu biliyoruz. Nitekim Tofaş da Koç Topluluğu bünyesinde yürütülen “Koç Topluluğu Rekabet Uyum Programı” kapsamında çalışmalar yapıyor. Peki bu uyum programları rekabet hukukunda gerçekten önemli mi? Sevil Gülbay Yılmaz: Rekabet Uyum Programları’nın önemini Rekabet Kurumu’nun kendi uygulamalarında dahi görmemiz mümkün. Rekabet Kurumu Başkanı her yılın başında bir Rekabet Mektubu yayımlıyor. 2011 yılında yayımlanan Rekabet Mektubu’nun konusu rekabet uyum programlarının önemiydi. Dolayısıyla Rekabet Kurumu’nun kendisi de uyum programlarını teşvik ediyor.
B
ir önceki Tofaş Gazete’de Rekabet Kurulu’nun otomotiv sektörüne ilişkin uygulamalarına değinmiştik. Bu sayıda ise Tofaş Rekabet Uzmanımız Av. Sevil Gülbay Yılmaz, Midas Danışmanlık’tan Haluk Arı ile şirketlerin rekabet hukukuna uygun davranmaları açısından son derece önemli bir konu olan Rekabet Uyum Programları üzerine sohbete devam ediyor. Rekabet Kurulu faaliyete başladığı 1997 yılından bu yana 2,5 milyar TL’yi aşkın bir miktarda para cezası verdi. Genç bir kurum olarak bu miktarın oldukça yüksek olduğunu söylemeliyiz. Sektör olarak baktığımızda çimentodan bankaya, otomotivden fırıncılara, sürücü kurslarından ilaç şirketlerine kadar hemen her sektörde küçük büyük birçok şirkete ceza verilmiş olduğunu görüyoruz. İlk yıllarda sembolik ya da düşük oranlı cezalar verilirken, bugün artık şirketlerin cirolarının %2-3’üne varan oranlara sıkça rastlanıyor ki gelecekte bu oranların daha da artması bekleniyor. Dolayısıyla rekabet hukukuna uygun davranmak şirketler için giderek daha da kritik bir hale geliyor. Peki rekabet hukukuna uygun davranmak için neler yapmak gerekiyor?
Rekabet Uyum Programı izleyen şirketler, risklerini önceden tespit ederek daha güvenli bir bölgede faaliyetlerini sürdürebiliyorlar. Özellikle Rekabet Uzmanları tarafından yapılan yerinde incelemelerin benzeri niteliğinde yapılan çalışmalar, riskin tam olarak tespit edilmesi ve hatalı davranışların önlenmesi için en uygun araçların başında geliyor. Bu şekilde yapılan çalışmaları “önleyici hekimlik” olarak adlandırmak mümkün. Bu nedenle de çalışanların tam bir işbirliği içerisinde olması büyük önem taşıyor. Çünkü rekabet uyum programı çalışanın hatasını ya da açığını bulmak değil, başta çalışanın kendisi olmak üzere şirketin menfaatini korumayı amaçlıyor. Rekabet hukukuna ilişkin riskli davranışlar ya da hatalar genel olarak günlük hayat içerisinde farkında olmadan yapılan işlerden kaynaklanıyor. Aslında bu gayet normal, zira ülkemiz için halen çok yeni bir alan sayılabilecek rekabet hukukuna uygun iş yapma şeklinin yerleşmesi zaman alıyor. Çalışanlar ne kadar sık eğitim alırlarsa alsınlar, günlük iş hayatları içerisinde rekabet hukukunun yorumlanması ile ihlal olarak nitelendirilebilecek davranışlarda bulunabiliyorlar. Elbette genel itibarıyla açık ihlal diyebileceğimiz fiyat anlaşması, pazar paylaşımı gibi davranışlardan kaçınılıyor, ancak bilgi değişimleri ile ortaya çıkan
rekabet ihlallerini engelleme bilincinin yerleşmesi zaman alıyor. Bu nedenle de çalışanların riski önlemek için Hukuk Müşavirliğiyle tam bir işbirliği yapmaları son derece önemli. Haluk Arı: Tofaş’taki uygulamalarda bu işbirliği için neleri önemsiyorsunuz ve öneriyorsunuz? Sevil Gülbay Yılmaz: Rekabet hukukuna uyum için yerinde incelemelerin yanı sıra tereddüt edilen konularda Rekabet Uzmanı’nın görüşünün alınması son derece önemli. Risk teşkil edebileceği düşünülen davranışlar bakımından özellikle bilgi değişimi, prim uygulamaları, bayilerle ilişkiler gibi konularda görüş alınması riskin baştan tespiti ve önlenmesini sağlayacaktır. Bu tür konularda görüş alındığında riskli olan unsurların ayırt edilerek, hukuka uygun şekilde ilerlenmesi mümkün hale gelebilecektir. Bunun güzel bir örneğini yaşadık aslında. Satış biriminin ihtiyacı olan bilgi değişimini sağlayabilmek için onlarla beraber çalıştık, neleri istediğimizi, neleri yapabileceğimizi belirledik ve bu sürece ilişkin sizin de dahil olduğunuz güzel bir hazırlık süreci geçirdik. Sonuç olarak bayilerle paylaşılması planlanan satış adedi, satış hedefi, müşteri memnuniyet bilgilerinin rekabet hukuku açısından hiçbir riski olmadığını gösteren Rekabet Kurumu’ndan menfi tespit kararı aldık. Bu çok önemli bir başarıydı, zira aynı bilgilerin paylaşılmasına Kurum bir başka otomotiv firması için izin vermemişti, ancak biz bunu uyumlu bir işbirliği içinde başardık. Bu nedenle çalışanların Hukuk Müşavirliği ile işbirliği yapması gereğinin bu açıdan da altını çizebiliriz. Haluk Arı: Rekabet Uyum Programlarının muhtemel bir inceleme sürecinde cezadan indirim sebebi olduğuna dair verebileceğiniz bir örnek var mı? Sevil Gülbay Yılmaz: Henüz bizde indirim uygulanan bir örnek yok ve aslında bu gayet normal. Zira rekabet uyum programları ülkemiz için henüz çok yeni. Sağlıklı ve tüm unsurları ile gerçek anlamda uyumu önlemeye yönelik programlar yeni oluşmaya başladı. Rekabet Kurulu muhtemelen bir süre gözlemleyecek ve programların nitelik itibarıyla uygun olduğu, inandırıcı olduğuna ikna olduğu noktada indirim uygulayabilecektir. Avrupa Birliği’nde bu tür örnekler mevcuttur.
REKABET SÖZLÜĞÜ Pasif Satış: Başka bir alıcının bölgesindeki veya müşteri grubundaki müşterilerden gelen ve alıcının aktif çabaları neticesi olmayan talepleri karşılamak, alıcı malın teslimatını müşterinin adresine götürerek yapsa dahi, “pasif satış” anlamına gelmektedir. Medya aracılığı ile yapılan genel nitelikli reklamlar veya promosyonlar, pasif satış yöntemi olarak değerlendirilecektir. İnternet ve benzeri yollarla yapılan satışlar da genellikle pasif satıştır. Rekabet hukukunda bayilerin satış yapacakları bölge ya da müşterilerin kısıtlanması pasif satışların engellenmesi olarak nitelendirilmekte ve anlaşmayı grup muafiyeti dışına çıkaran bir ihlal olarak değerlendirilmektedir.
YA K I N P L A N
15
YA Ş A M I N İ Ç İ N D E N
16
FIAT LINEA İLE HİNDİSTAN’DAN AVRUPA’YA YOLCULUK
> Hintli Baid Ailesi’ni, Hindistan’dan başlayan ve Fransa’ya uzanan yolculukları sırasında Bursa Tofaş Fabrikası’nda ağırladık. İki çocuklarıyla birlikte Fiat Linea 1.4 TJet ile çıktıkları ve 13 ülke gezdikleri 111 günlük yolculuk hakkında, Anand Baid ile otomobillerinin doğum yeri Bursa’da sohbet ettik. < Dört kişiden oluşan Hintli Baid Ailesi, hayatları boyunca karşılarına çıkabilecek ender fırsatlardan birini değerlendirme kararı almış. Aldıkları bu kararın sonunda da iki çocuklarıyla birlikte 111 gün sürecek bir yolculuğa çıkmışlar. Bize biraz kendinizi, bu seyahati nasıl planladığınızı ve nereden ilham aldığınızı anlatabilir misiniz? Adım Anand Baid. Bu yolculuğa çıkmadan yedi ay önce seyahat planlarına başlamıştım. İki ay önce de işimden ayrılma kararı aldım... Ailece seyahat etmeyi seviyoruz ve Hindistan sınırları içinde de arabayla sıkça seyahatlerimiz olmuştu. Eşim Anand ile beraber oturup sohbet ettiğimizde, yaşadığımız dünyanın aslında ne kadar büyük olduğunu düşündük ve iş anlamında her şey eskisi gibi yoğun hale gelmeden, ailecek uzun bir seyahat kararı aldık. İnternette gezinirken pek çok gezginin bu şekilde seyahatler yaptığını fark edince de “Neden biz de arabayla yapmayalım?” diye düşündük. Birçok ülkeyi ziyaret edeceğimiz için yolculuk öncesinde en büyük sorunlardan biri vizeydi. Seyahatimiz başlamadan evvel dört ay gibi bir zaman harcayarak her ülke için vize işlemlerini hallettim ve yola çıktık.
Seyahat rotasına nasıl karar verdiniz? Bu rotayı belirlerken etkili olan faktörler nelerdi? Çok zorlanmadık, çünkü önümüzde sadece iki seçenek vardı. Bizim için önemli olan tarihi güzellikleri ve dünyanın harikalarını görmek ve farkına varmaktı. Buna istinaden de rotamız Çin üzerinden başlayıp Türkmenistan ile devam etme olarak şekillendi. Çocuklarımız 12 yaşındaki Yash ve 8 yaşındaki Dhitri ile seyahat ettiğimiz için gezerken öğrenmek seyahatimizin rotasını belirleyen başlıca etkenlerden biri oldu. Neden otomobil yolculuğunu ve neden Fiat marka bir aracı tercih ettiniz? Fiat 1.4 TJET bizim aile olarak halihazırda kullandığımız otomobil. Günlük hayatta tecrübe ettiğimiz bir sürüş keyfi, 23 bin kilometrelik uzun seyahatimiz boyunca bizim için en önemli şeylerden biriydi. Etrafımdaki insanlara sordum, internet üzerinden de araştırdım. Pek çok farklı motor gücü ve özelliklere sahip çok fazla araç var ama kendi arabamızı kullanarak bu seyahati gerçekleştirmek bizim için daha özel olacaktı ve öyle de oldu. Araçtan yol boyunca memnun kaldınız mı? En çok hangi özellikleri sizi mutlu etti? Kesinlikle çok memnunuz! Seyahatin farklı bölümlerinde çok farklı yol koşullarıyla mücadele etmek zorunda kalacağımızı biliyorduk. Geniş asfalt yollar kadar dağ yamaçları, patika yollar ve alışılmışın dışında doğayla baş başa zaman geçireceğimiz yollardan geçecektik. Bizi bekleyen kötü sürpriz Nepal depremiydi. Tam pasaport kontrolünden geçtik ve hemen ardından deprem oldu. Beş gün boyunca araba içinde konaklamak zorunda kaldık. Ne ileri ne de geri gidebiliyorduk. Böylesi zor bir durumda otomobilimiz bize çok büyük bir rahatlık sağladı. Vejeteryan olduğumuz için bagajımızda her ihtimale karşılık yiyecek bulunduruyorduk ve eşim o beş gün boyunca bize yemek yaparak yaşadığımız zorluğu atlatmamızı sağladı.
Seyahatiniz boyunca hangi şehirleri beğendiniz? Nepal dışında ziyaret ettiğimiz her şehirden memnun kaldık çünkü yola çıkmadan evvel şehirler hakkında ince eleyip sık dokuyarak seçim yaptık. Nepal’den de memnun kalacağımıza dair şüphemiz yoktu ama deprem, kötü bir sürpriz oldu. Seyahat süresince hangi şehri en çok ve hangisini en az sevdiniz; ve bu şehirlerde ne kadar konakladınız? Tibet zorlu bir yol olmasına rağmen oldukça etkileyiciydi. Neredeyse 10 gün boyunca sadece dağlardan ilerleyerek yolumuza devam ettik. İnce yollar ve yüksek dağlar vardı. Karşımızdaki manzara paha biçilmezdi. Seyahatimizin amaçlarından biri de farklı tecrübeler edinmekti. Ardından Kırgızistan’a geçtik ve otele yerleştik. Sabah uyandığımızda her yeri kar kaplamıştı ve manzara bizim için tarif edilemeyecek kadar güzeldi. Konaklayacağımız süreye, şehre vardığımızda karar veriyorduk. Beğendiğimiz şehirlerde dört ya da beş gün konakladık. Seyahatiniz boyunca ziyaret ettiğiniz şehirleri daha önce görmüş müydünüz? Hiçbirini daha önce görmemiştik ve rotamızı belirlerken de özellikle görmediklerimizi planımıza dahil etmeye özen gösterdik. Oldukça uzun süren bir seyahatten bahsediyoruz, bu süreçte sizi en çok zorlayan şehirler ve anlar nelerdi? Bizi en çok Nepal yordu diyebilirim. Depremin kendisi bir yana, artçılar sebebiyle de pek çok farklı sıkıntıyla karşılaştık. Örneğin aracımızla beklemek zorunda kaldığımız yer geceleri epey soğuktu ve yanımıza çok fazla eşya almadan, iklimlere göre anlık alışverişler yapmak planıyla yola çıkmıştık. Neyse ki aracımız bize bu anlamda çok büyük rahatlık sağladı. Ateş yakarak
YA Ş A M I N İ Ç İ N D E N
17
veya ısıtıcıyı kullanarak o günleri atlatmaya çalıştık. Örneğin depremin ardından dağlardan kaya parçaları koparak aşağı düşüyordu. Gündüz bunu görebiliyorduk ama gece zifiri karanlık olduğunda sadece sesleri duyabiliyorduk ve gün aydınlandığında düşen parçanın boyutunun farkına varıyorduk. Hatta bizim birkaç metre ötemizde bulunan bir araç düşen kayalar sebebiyle kullanılmaz hale geldi.
Ne kadar süredir yoldasınız? En çok neyi özlediniz? 60 gündür yoldayız. Açıkçası geride bıraktığımız hiçbir şeye çok fazla özlem duymuyoruz, çünkü karşımızda bizleri bekleyen büyük bir macera var. Özlediğimiz tek şey Hint filmleri ama onun da çaresini bulduk ve internet bağlantısı bulduğumuz her yerde film izleyerek bu özlemimizi giderdik.
> Fiat 1.4 TJET bizim aile olarak halihazırda kullandığımız araba. Günlük hayatta tecrübe ettiğimiz sürüş keyfi, 23 bin kilometrelik uzun seyahatimiz boyunca bizim için en önemli şeylerden biriydi. <
İki yetişkin birey olarak değil bir aile olarak seyahat ediyorsunuz. Bu bir bakıma gezginleri zorlayan unsurlardan biridir. Sizler gibi çocuklu ailelere seyahat etme üzerine verebileceğiniz önerileriniz var mı? Olabildiğince küçük ya da içinde az eşya olan bir bavulla seyahat etmelerini öneriyoruz. Çünkü ziyaret ettiğiniz her şehirde kat edilen mesafeler hep düz yol olmuyor. Yeri geliyor dik yokuşları yürüyerek
geçiyorsunuz. Arabayı bıraktıktan sonra ve taşımanızın kolay olacağı bir bavul bu anlamda işinizi de epey kolaylaştırıyor. Seyahatin zorluklarından biri de gittiğiniz yerde valizinizin konakladığınız süre boyunca dağılması. Her seferinde bir şey alacağınız zaman ya da iş toplanıp yeniden yola koyulmaya geldiğinde, az eşya en büyük avantajlardan biri haline dönüşüyor. Ve tabi ki o karmaşa içinde gerçekten gerekli olan ve hep ihtiyacınız olabilecek bir şeyi unutma riski de var. Seyahatiniz sona erdiğinde elde edeceğiniz motivasyon ve doyumun size hayatın hangi aşamasında nasıl bir fayda sağlayacağına inanıyorsunuz? Bir beklenti ile yola çıkmadık. Hayatın kendisi gibi yolculuğumuzun da bize neler getireceğini öngörmek pek mümkün değildi. Ne zaman ki zaman ilerlemeye ve biz de yol almaya başladık, geride bıraktıklarımıza bakıp “Aaa bunu da yapmışız”, “Bakın burayı da görmüşüz” gibi tepkiler veriyoruz kendi içimizde. Yetişkin bireyler olarak bizler zaten hayata karşı bakışı ve duruşu oturmuş insanlarız ama örneğin eşim için sürücü yetisini geliştirmek gibi bir katkısı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Hindistan’dayken direksiyona epey seyrek oturmayı tercih ediyordu ama bu gibi bir yolculukta dinlenmem gerektiğinde yedek şoför olarak onun da uzun mesafeler kat ettiğini söylemeliyim. En büyük farklılığı kızımızda gözlemliyoruz, çünkü yolculuğun başında epey çekingen ve utangaç bir yapıya sahipti. Şimdi kendi başına bir şeyleri yapabilme konusunda çok önemli ve gözle görülür bir mesafe kat etti. Bir de bağımlılıklar üzerinde etkileri var tabii ki. Olmasa yapamayacağımızı sandığımız pek çok şeyden uzaktayız ve hayatı yaşama biçimi anlamında, gelecekteki duruşumuzu etkileyecek bir deneyim yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz.
> Nepal depremi nedeniyle beş gün boyunca araba içinde konaklamak zorunda kaldık. Ne ileri ne de geri gidebiliyorduk. Böylesi zor bir durumda otomobilimiz bize çok büyük bir rahatlık sağladı. <
S O S YA L K U L Ü P L E R İ M İ Z
18
TAKIM ÇALIŞMASININ DOĞAL HALİ: TOFAŞ YELKEN TAKIMI > Dünyanın en yavaş, en pahalı ve en konforsuz seyri olarak da tabir edilebilen yelken sporunu yapan kişiler, doğa karşısında ne kadar “hiç” olduklarının da farkına varırlar. < Yelken takımına katılmak için gerekli özellikler nelerdir? Herkes katılabilir mi? Öncelikle temel yelken eğitimi almış ve belirli bir yelken seyri ve tecrübesine sahip olmak gerekiyor. Daha önce bir yarış takımında yarışmış veya yarışıyor olmak önemli bir tercih sebebi. Ancak bu temel gerekliliklerden daha önemlisi kişinin hafta sonlarını yelken antrenmanı veya yarışları için ayırabiliyor olmasıdır. Bu yıla kadar Tofaş Bursa olarak sadece bir takım çıkardık. Ancak önümüzdeki günlerde hem takım sayısını hem de havuzdaki kişi sayısını artırmayı hedefliyoruz. Kadromuzu her yıl gözden geçiriyoruz. Bu süre zarfında ilgili arkadaşların bize ulaşmasını bekliyoruz. Ne tür faaliyetler gerçekleştiriyorsunuz? Yelken eğitimi veriliyor mu? Yarış öncesi hazırlık için hafta sonları İstanbul veya Bursa’da antrenman yapıyoruz. Bu antrenmanlarda yelken konusunda tecrübeli bir antrenörden destek alıyoruz.
K
oç Holding Spor Şenlikleri’ne katılma amacıyla 2012 yılında kurulan Tofaş Yelken Takımı, kısa süre içerisinde edindiği deneyimle 2014 yılında, Eker BYK Trofesi Gemlik Kupası’nda hem genel klasmanda hem de kendi klasmanında birinciliği kazandı. Cenk Gebeceli, Okan Gürsoy, Bahadır Bilen, Tamer Aydıner, Can Boyacı ve Erhan Sessizoğlu’ndan oluşan Tofaş Yelken Takımı, işbölümünün ve sorumluluk bilincinin üst düzeyde olduğu bu spor ile doğaya karşı takım halinde mücadele ediyorlar. Yelken takımının oluşum süreci hakkında bilgi alabilir miyiz? 2012 yılındaki Koç Holding Spor Şenlikleri yelken yarışlarına katılmak için takım oluşturma sürecine başladık. İlk olarak şirket içinde bir elektronik posta göndererek ilgili kişilerden yelken konusundaki bilgi ve tecrübelerini bizimle paylaşmalarını istedik. Cevap veren
arkadaşlarımız arasından yarış için uygun olabileceğini düşündüğümüz kişilerle bir görüşme yaparak takımımızı oluşturduk. Yelken takımı kaç kişiden oluşuyor? Katıldığımız yarışlarda takımlar genellikle baş üstü, piyano/genova trim, ana yelken trim, dümen ve taktisyen olmak üzere beş kişiden oluşuyor. Bir kişiyi de yedek olarak düşünerek takımızı altı kişiden oluşturduk. Zaman içerisinde takım içinde değişiklikler olsa da kişi sayısını altı olarak koruduk. Katıldığınız etkinlikler hakkında bilgi alabilir miyiz? Mudanya’da düzenlenen yelken yarışları ile Mayıs’ta İstanbul’da yapılan Koç Holding Spor Şenlikleri’nde yelken yarışlarına katıldık. Bu yarışlardan 2014 yılında düzenlenen Eker BYK Trofesi Gemlik Kupası’nda hem genel klasmanda hem de kendi klasmanımızda 1. olduk.
Gerekli ekipmanlar nereden sağlanıyor? Antrenman için Gemlik Yelken Kulübü’nden yelkenli bir tekne kiralıyoruz. Bursa yarışlarına yine Gemlik Yelken Kulübü’nden kiraladığımız bu tekne ile katılıyoruz. Ancak Koç Holding yelken yarışları İstanbul’da farklı teknelerle yapılıyor. Dolayısıyla yarış öncesinde kullanılacak tekneyi ve parkuru tanımak için İstanbul’da organizasyonu yapan kulüpten destek alıyoruz. Mevsim durumuna göre gerekli kıyafetleri yine tekne kiraladığımız kulüpten temin ediyoruz. Bunun dışında kalan eldiven, ayakkabı gibi kişisel eşyalara sahibiz. Yelken yapmanın kişinin fiziksel ve ruhsal gelişimine katkıları nelerdir? Yelken sporunun en büyük katkısı karar verme içgüdüsünü disiplin altına almasıdır. Beden gücüne oranla daha fazla zekâ ve algı gelişimi sağlar. Bu sporu yapanların özgüven ve sorumluluk bilinci gelişir. Takım çalışmasının ve bir bütün olmanın faydalarını her an hisseder. Günümüz yaşam koşullarında kişisel gelişim olgusuna en büyük katkıyı, mücadele ruhunu ateşleyerek sağlar. Dünyanın en yavaş, en pahalı ve en konforsuz seyri olarak da tabir edilebilen yelken sporunu yapan kişiler, doğa karşısında ne kadar “hiç” olduklarının da farkına varırlar. Hiç bilgisi olmayan birisi katılmak istediğinde ne tür bir süreç izlemesi, ne kadar zaman ve kaynak ayırması gerekir? Hiç bilmeyen birinin öncelikle temel yelken eğitimini alması gerekiyor. Bunun fiyatı yaklaşık 500-700 TL arasında değişiyor. Bu eğitim ile birlikte kişi yelken ile ilgili teorik bilgi ve 10-12 saat tekne üzerinde pratik bilgi ve tecrübe sahibi olabiliyor. Bu temel eğitimin ardından 4-5 kişilik bir grup oluşturup günlük tekne kiralayarak ve tecrübeli bir eğitmen ile birlikte seyir yaparak tecrübe artırılabilir. 4-5 gün bu şekilde antrenman yapılması kişinin gelişimine önemli katkı sağlayacaktır. Bunun için gerekli yelkenli tekne kirası ise 500-700 TL/gün civarında değişiyor. Yelken yapmak isteyen Tofaşlılara neler önerirsiniz? Öncelikle temel yelken eğitimi almalarını öneriyorum. Ufak bir grup oluşturarak veya yelken kulüplerindeki hazır ekiplere dahil olarak tecrübelerini artırabilirler. Bir grup içerisinde yer alma şansı yoksa, Lazer gibi 1-2 kişilik teknelerle yelken tecrübelerini artırabilirler. Ayrıca amatör denizcilik belgesi alarak yaz aylarında tekne kiralama olanaklarını da araştırabilirler.
BASINDA BİZ
19
• •
•
8.2015 AKŞAM 24.0
.07.2015 AUTOCAR 08
•
•
•
BUGÜN 24.08.2015
•
01.08.2015 OTODERG
•
15 YEN ASYA 30.06.20
M LL YET 24.08.2015
•
•
•
•
•
20.07.2015 HABERTÜRK
•
•
15 HÜRR YET 29.06.20
POSTA 06.07.2015
•
•
•
ORT 01.08.2015 AUTO MOTOR & SP
TOPGEAR 01.07.201501.08.2015
•
M LL YET 20.07.20 15
.06.2015 M LL YET 22
HÜRR YET 06 .07.2015
•
•
AUTOSHOW 13.07.2015
•
OTOMOB LDEN 01.08.2015
•
TÜRK YE 21.07.2015
OTOHABER 01.07.2015
OTOHABER 01.08.2015
•
•
ROBB REPORT 01.07.2015
AUTOCAR 01.08.2015
•
15 AUTOCAR 01.07.20
•
15 SABAH 22.06.20
•
ROBB REPO RT
SABAH 17.0 8.2015
•
EVO 01.08.20 15
• 11.07.2015 SABAH CUMARTES
VATAN 06.0 7.2015
ANKARA 24 SAAT 10.07.2015
•
•
•
7.2015 VATAN 20.0
• •
SABAH 29.0 6.2015
15 .07.20 ES 04 S R Ü H
6.07.2015 SABAH 0
•
•
VATAN 24.08.2015
M LL YET 24.06.2015
• •
•
SABAH 24.08.2015
ORTADOĞU 03.07.2015
.06.2015 HÜRR YET 30
015 20.07.2 AKŞAM
•
CUMHUR YE T 20.07.2015
STAR 17.08. 2015
01.07.2015
SPOR
20
HER GALİBİYETE BİR POTA, HER SAYI BİR TOP > Tofaş Spor Kulübü’nün 40. yılına özel olarak Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Büyükşehir Belediyespor Kulübü işbirliğiyle gerçekleştirilen “Her Galibiyete Bir Pota, Her Sayı Bir Top” projesinin teslim töreni Şahin Başol Spor Kompleksi’nde gerçekleştirildi. <
T
ürk basketbolunun köklü kulüplerinden Tofaş’ın, 40. yılında gençleri spora teşvik etmek amacıyla Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Büyükşehir Belediyespor Kulübü ile ortak olarak gerçekleştirdiği “Her Galibiyete Bir Pota, Her Sayı Bir Top” projesi, 24 Haziran’da gerçekleştirilen törenle sona erdi. Şahin Başol Spor Kompleksi’nde düzenlenen törene Tofaş Spor Kulübü Başkanı Efe Aydan, Pazarlama Sorumlusu Nedim Hızlıateş, Büyükşehir Belediyespor Kulübü Başkan Yardımcısı İlhan Satık, Büyükşehir Belediyespor Basketbol Takımı Antrenörü Ali Özbay, antrenörler ve sporcular katıldı. Yapılan törende, proje kapsamında, Bursa’da ihtiyacı belirlenen okullara, 2014-2015 sezonu Türkiye Basketbol Ligi’nde
Tofaş’ın 2500 sayısı için basketbol topu ve alınan sekiz galibiyet için de basketbol potası Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne teslim edildi. Törende konuşan Büyükşehir Belediyespor Kulübü Başkan Yardımcısı İlhan Satık, Tofaş’ın 40. yılında yapmış olduğu bu anlamlı projede birlikte yer aldıkları için çok mutlu olduğunu belirtirken, “Basketbol toplarını Milli Eğitim Müdürlüğü’yle birlikte yapmış olduğumuz ‘Okulda Hayat Var’ projesi kapsamında ihtiyacı olan okullara dağıtacağız. Basketbolun daha çok yayılması bizim ve Tofaş Spor Kulübü’nün hedefi. Tofaş’a yeni sezonda şimdiden başarılar diliyorum. Bizimle birlikte böyle bir proje üreten Tofaş Spor Kulübü Başkanı Efe
Aydan’a bir kez daha katkılarından dolayı teşekkür ediyorum” diye konuştu. Bursa’da basketbolu yaymak adına her zaman taşın altına ellerini koyduklarını belirten Tofaş Spor Kulübü Başkanı Efe Aydan, “Bugün Tofaş Spor Kulübü olarak 2500 basketbol topunu ve sekiz potayı Büyükşehir Belediyemize teslim ediyoruz. Bu toplar ve potalarla buluşacak olan yeni çocuklarımıza da basketbolu sevdirmeyi amaçlıyoruz. Aralarından belki çok iyi basketbolcular çıkacak. Bu projeye destek olan Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ve Büyükşehir Belediyespor’a da teşekkürlerimi iletiyorum” dedi.
TOFAŞ BASKETBOL TAKIMI, ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNİ ZİYARET ETTİ
Y
eni sezon hazırlıklarını Çanakkale’de sürdüren Tofaş Basketbol Takımı teknik ekibi ve oyuncuları Çanakkale Şehitlikleri’ni ziyaret etti. Kampın dokuzuncu gününü izinli olarak geçiren Tofaş Basketbol Takımı, sabah saatlerinde tarihi Gelibolu Yarımadası’na geçitler ve Çanakkale Şehitler Abidesi’ni ziyaret ettiler.
Ziyarette konuşan Kırmızı Beyazlı takımın kaptanı Kaya Peker, tüm ekip olarak izinli günlerini şehitlikleri ziyaret ederek anlamlandırmayı istediklerini belirtirken, “Ülkemiz zor günlerden geçiyor. Umarız bu günler bir an önce geride kalır. Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, milletimize sabır diliyoruz”’ dedi.