A.Yu.Yakubovskiy - Altın Ordu Ve Çöküşü

Page 1


KÜLTüR

BAKANLIGI

Yaymları : 226

Dünya

ilim Eserlerinden Tercümeler

:

A. Yu. Yakubovskiy

ALTIN ORDU ve

ÇÖKÜŞÜ Çeviren Ha.san Eren

!KİNCİ BASILIŞ

DEVLET KİTAPLARI

MlLLİ E(;lTIM BASIMEVI - .A!NKARA 1976

1


Kültür

ikinci dola

Bakanlığının

1/9/1975

7000 adet baeılmıştır.

tarih

ve

1308

sayılı

kararıyle


ÖNSÖZ

T'iirk tarihine ait değerli araştırmalarıyle füı kazanan A. Yıı. Yakııbovskiy,

1937'de B. D. Grekov

(Leniııorad, 1937)

adlı bir eser

ile birlikte

Zolotaya

Ord't

rııeşretmişti. Oçerk istorii Ufo,sa.

DJııçi v period slojeniya i rascveta v XIII - XIV

vv.

ikinci adı al­

t·mda çıkan bıı eseı·, iki bölüme ayrılmıştı. Doğrudan doğruya Al­

tın Ordu tarihine ait olan ilk bölüm, Yakubovskiy tarafından ya­ zılmış, Altın Ordıı - Rus 'münasebetlerine ayrılan ikinci bölüm ise Grekov tarafındmı kaleme alınmıştı. Büyiik biı· bilimsel ihtiyacı başarı ile karşılayan bıı eser, bi­ li.ııdiği gibi, 1939'da François Tlıuret tarafından Fransızcaya çe-tı­ rilerek bastırılmıştı (La Horde d�Or. Paris, 1939). Bıı güzel eserden Payot kitabevinin tarih külliyatı arasında

çıkan

tarihçileri,

bu tercüme vasıtasıyle haberdar olan Türk

kııbovskiy'in çalışmalarını ilgi

ve takdirle karşıladılar.

Iröprülü, Türk Tarih Kurumıınun

436) uzun bir yazı yazarak, bu

çıkardığı

eserin

Ya­

M. Fuad (V, 397-

Belleten'de

milli tarihimizin büyük bir

boşluğunıı doldurduğunu söyledi. Köprülü'ye göre, "Hammer'den soııra yapılan ilk tecrübe olarak bu eseri memnuniyetle ve tak­ dirle karşılanıak vazifemizdir." Büyük Türk bilgininin bu fikrine katılnıamak

imkfınsızdır.

Gerçekten bugüne kadar batı dillerinde de Altın Ordu'ya ait bu mahiyette bir eser neşredilmemiştir. Yakııbovskiy ile Grekov'a borçııı olduğumuz bu eserin 1950'de ii.çüncü baskısı yapıldı. Kitabın ilk baskısı ile üçüncü baskısı arasın­

da biiyük farklar vardır. Bir defa, bu baskıda Köprülü'nfüı bah­ settiği

yanlışların

büyük

biı• kısmı düzeltilmiş, yeni

il<tveler yapılmıştır. Bundan başka, kitaba Altın

ve

önemli

Ordu'nun

çö­

küşüni ı anlatan 169 sahifelik yeni bir bölüm de ilıive edilmi§tir.

Bugün, milli tarih kültürünü artırnıak isteyen Türk okuyu­ cularına sıınduğıınıuz bu tercüme, eserin 1950'de çıkaın kumuı

dayanmaktadır.

Kitabın,

Altıın Ordu - Rus

son

bas­

mıiııasebetleri­

no da'ir Grc1rnt• tarafından yazılan böWmiıne gelince: Rus

§tıiri


HASAN EREN

iV P.U§kin'in

"lspanya'yı

fetheden

Müslümanlarla

Tatarlar

arasında

ldçbir ortak cihet yoktur; onlar Rusya'yı fethettiler, fakat ona ne 'cb1'i, ııe de Aristo'yU öğrettiler" cümlesiyle ba§laYan bu bölüm bi.:;i doğrudan doğruya ilgilendirmez. Bu sebeple, onu

çevirmeğe

lüzıım görmedik. HASAN EREN


GlRlŞ

ıBundan yüz yirmi üç yıl önce, 1826'da Rus

Biliml er

Akademisi, yüz çervoneçte n i:baret bir mükafat mukabi­ linıde, Rusya'nın Moğoı]far tarafından alınmasının sonuç­ ları üzerine bilim sel bir eser yazılması için Rusya ve Batı Avrupa biılıgin!l1eri arası nd a bir yarışma

açmı:ş ve bunun

için üç yııJlık bir mühlet v ermişti . Bu konuya aıit bu müh­ let i:çinde gıön:derilen eser, akademi kurulu dikkate layık bu lunmay arak

tarafından

red�ednmişti. Müspet bir

sonuç vermeyen bu Hk te şebbüsten afü yıl s onra Bilimler

.Aık:aıdeı:m.isi, Doğu Avrupa'nın MoğoUar tarafından ahn­ ması meseleıs.ine ait yeni bir yarışma

açmış ve bu defa

konuyu ge nişılett iği gibi, mükafatı da artırmıştı . Bidnci

mükafat şimdi iıki yüz çervoneç olarak Bu münas ebetl e 1832'de Bilimler

ilan olunmuştu.

Akademisi, Frahn'in

mufassal bir raporunu neşrıetmişti. Bu rap orda yarışma­ ya ·konulan araştırmanın mahiyetini Friiıhn açıkça göster­

mişti:

"

C uçi ulusunun, yani

Altın Ordu'nun tenkidi tariihini

�:azmak v e ibunun için bir yandan

doğu (<Yzelliıkle

1s�3ını)

tarıiıhçilerine ve bu sülalenin hanlarına ait S'�kkelere, bir ) andan da esk i Rus, Leıh, Macar v.b.

eserler>inde tesadüf olunan

ça�daış Avrupa bilginleriın:in ınal Uma ta müracaat

kroniklerinde ve

etmek.'"

Frii.ıhn'in

rapoırıU, yalnız

Altın Ordu tar.iıMnin ·en önemli meselelerini

1

V.

(;.

T i.'S en ha us en,

<:ixsy:ı k islıırii Zıılııtoy Orclı, I. '.'°ı;"ı7.

S,

Sbornik c.,

sıralamakla

materiulov,

TL iliıvC'

(Frahn'in

otnosya::irapotı.ı),


A. YAKUBOVSKİY

VI

kalımıyor, ,kaynakları

sını:fllara

ayırarak, en ·önemlileri

üzerine esasllı '.Surette

ıdi1kıkati

çekiyordu. Bu raporun

dikkate değer ıbir noktası, Aıltın Ordu tarihi !üzerine or­ taya konulan meseleler arasında sosyal vıe ekonomik ms­ selelerin büsıbütün rhmal edilmesidir.

Yarışmaya cevap

olarak, Bilim lıer Akademisi 1835'te Alman uzmanı Ham­ mer

-

PurgstaU tarafından gönderilen ibüyük bir eser al­

ınıştı . Akademi üyelerinden FraJhn, Krug ve Schmidt'ten

kurıulan akademi kuruııu, Haımmer'e hiçbir mükafat ver­ mek imkanını görmemişse de, bu 1272

sayfalık büyük

eserin yazarının önemli kusurları yanında hirtaıkım me­ ziyetleri olduğunu kabul ·etmek meciburiyeHnde kalmıştı. ı hktan dört yıl son­ Akademi kurulunda uğradığı lbaşarısız ra, bu eser Geıschidhte ıder Golıden�n Horde in KiptsciJ:ıak. Voıı Hanım.er - PurgstaH adı altınıda saıhibi tarafından neş­ redilmişti. Yaızar esıerle birlikte

akademinin raporu ile

kendi sert savunmasını da neşretmişti.1

Şimdi,

hu yarış­

maıdan yüz yıl] sonra, ıbüyük kusurlarına rağmen, Ham­ mer'in eserinin bir ,gelişme teşkil ettiğini ve başmda fii­

len Frii:hn gibi tanınmış bir hilginin 'bulunduğu bfr bitim kurulunun tasvibine layık okluğunu haklı olaraık söyıle­ yıebfüriz.

İkinci "baışarısızlık"tan sonra

Bilimler

Aıkademisi

yarışmayı yenilememişti. Bwıa rağmen, Altın Ordu tari­

hine ait araıştırırnalara son verilmemiş, arasıra onun

ya­

si

s; ve kültürel !hayatına ait yazı ve hatta kitaplar çıkmış­ tır. Altın Orıdu tarihine ait ·eserlerin ıbiıb1iyog�afya'sı he­ nüz yazılmış olmamakla beraber, yararlı ibir konu teşikil Pdeı-. Çünkü bu yoı]da yapı/lan ba ş arısız araştırmalar hile·

Bu ınrsl'le üzerine etrafh hilgi edinmek için, bakınız: V. < i. Ti

r s

I' n h

us

C'

n, a. y., Giriş.


GİRİŞ

VII

dlkkate değer. Altın 011du tarihine ait araştırmaların hem yazıilı kaynakl ar a, :hem maddi

kalıntıılara

dayandığını

ilave edelim. Bu ka lıntılar , ilk Rus arkeologlarından Te­ reşçenko'nun bundan y üz yıl önce Altıın Ordu'nun ikinci baާeıhri Saray Berke alanında yapıl an roazılar

saye sin­

de eıle geçımiışti.

Rus uzmanıları doğrudan doğruya veya

dol ayı sı yl e

Altın Ordu problıemierine <l!eğinmiş�,erdir. Burada sadece en bü yıük adları sıralayalım:

Grigor'ev, Sav�'ev, Bere­

zin, Vel 'yaminov - Zernov, Sablukov, Patkanov, hausen, Ve elovskiy. Fakat hiç kjmse Altın s

Tieseın.­

Ordu tarihi

üzerine toplu bi r eser yazmamıştır. Şimdiye kadar Rus dilin!de /bilimsel bir plana göre yazılmış

böyle

bir eser ka­

leme aılınmaı d ığı giıbi , populaire mahiyette bir kitap da ya zı:lmamıştır. HaıLbuki yukarııda zikredilen akademi ya ­ rış ma1s ınd an iberi geçen yüz yıllık süre için d e neşredilen

kaynaklar:dan Altın Ordu tarihine ait z , engin mal�eme el­ de edild iği g1bi, araştı rı lıp da henüz neşr edilmeyen yaz­

malarda da 'değerlli kayıtlara tesadüf

edilmiştir. Sonra

yukarı-0.a zikrediJıen yazarıların yazl!larında da ıbol maJze­ me varıdır. Faikat hiç kise, ömrünün büyük bir kısmı­ m

nı doğu (Arap ve Acem)

kayna:klarında tesadüf edilen

haberleri t oplamağa hasreden V. G. Tiesenh ausen

kadar

Altın Ordu üzeriıne ma:l zeme toplamamıştır . Onun Sbor­ nik materialov, otnosya şç ixsya k dstorii Zolotoy Ordı, t.

1. lzvleçeniya iz soç1neniy arabsik.ix adı altında 1884'te çı­

kan

ve bugün

maalesef

mevcudu

ka l mayan ıbu eseri,

XIII - XV. yüzy1� Arap - özellilcl.e Mısır - yazarları ta­ nıfından Aıltın O:rıdu üzerine verilıen bilgiieri ihtiva eder. V. ( :. Ticsenhausen, e er in I. s

(Arapça) cild:ini mii­

tı·akıp 1 1 . (Farsc:a) cildini neşretmek istiyordu. Ne yazık


A. YAKUBOVSKİY

VIII

ki yazar, ibirçok sebeplerden dolayı bu emelini ,gerçekleş­

tirememiş ti

.

V. G. TiesenJhausen'in topladığı Farsça metinleri

eden ve Rus Bilimler Akademisinin Doğu

tıva

�ü arşivinde

iıh­

Enstitü­

muhafaza 1edilen bu cfü, 194l'de A. A. Ro­

maskeviç. He S. L. V alin tarafından neşredilmiştıir.1 Bu

eseri neşreden araştırıcılara teşekkür etmek

borcumuz­

dur. Altın Ordu tarihine ait araştırmaları illgi ile edenlerin

bu ıeseri ne !blüyüık bir minnettarlıikla

takip

karşıla­

neşrinıden iberi

dıklarını :izaıha lüızum yoktur. Bu eserin

geçen birkaç yıl, b 1 u kitabın ne ibüyiik ibir ih tiya cı karşı­ ladığını göste rmiştir. Gerçekten, son

yıllarda çııkan ta­

rih araştırmalarında bu eser sık sık ziikred�lmiştir. Yüz

yılda:n uzun bir süre ıiçjnıd!e bu büyü/k ve karışık mesele üzerine Rus ve Batı Avrupa ıbillginleri tarafmdan yazı­ lan yazılar toplu

olarak göz önüne

getirilecek

I�tts bilgini V. G. Tiesenıhausen'in devamlı

ve

t ı rmalarını takdirle karşırla.ma:k gerekir. Onun rnalzıemeye dayanma:dan

olursa,

esaslı araş­ topladığı

Altın Ordu tarihi üzer ine hiç­

bir araştırma yapılamaz.

Bundan yüz yıl önoe olduğu gibi, Altın Orıdu prob­ lemi bütün genişliği He tekrar karşımıza çıkmış bulunu

-

yor.

Frahn'in, Grigor'ev'in ve Savel'ev'in y aşadıklları de­ virde Altın

Orıdu tarihi ile anıcak Rus tarihi a raştırıcılar ı

ve doğu uzmanları ilgilenmiştir. Mamafüh Altın Ordu ve rnun

'

Rus tariıhinıde oynadığı rol üzerine o dıevir:de bfüe

V. G. T i

C'

s c n ha us en, a.

y.

II.

c.

(İzvleçeniya iz

per­

,_;id-.;kix so(."inrniy. sohrannıc V. G. Tizenı::auzcnom i ohrabotannıc /\ . . \. Honı:ı�krvic:<'ın i �- L. Volinıml.

Moskva

-

Leningracl,

1941.


GİRİŞ

ıx

ileri sürülmüşt ür. Burada Friiıhn'in 1832'de söylooaği sözleri zikredelim.: "Bizde Aftın ürdu, 1\1.üsıfilmanfarıda Cuçi ulusu adı He tanınmış olan Moğol sü lalesinin hemen hemen iki buçuk yıüzyıl süren hakimi­ yeti, R us ya için b ir afet ve felaket teşkil etmiş, onu ka­ doğru nokta-i nazarlar

yıtsız şartsız 'bir esaret aıltına alarak prenslerinin hayat

ve mukadderatıyle oynamıştı; bu b.akıimiy:etin, yurdumu­ zun m:ukadd�ratma,

ım.üesseselerine,

teşkiılatına,

adetlıeri­

ve diline az çok tesir etmesi gerekir."1 Faikat Altın Or­ du tarihinin yalnız bu ibakımdan araştırılmasıyle yetini­ Iemez. Altın Or:du hanlarından ve onlarla ilgili beylertlen başka, Altı11 Or:du'da büyüik bir y e rleşiJk haılk kütlesi ya­ gelişi­ şıyor, ş�hirılerde sınai faaliyet ve kültürel ıhayat yordu. Özet o larak , Altın Ordu'da Tatarfardan başka, yerli bir halk kütlesi de ya ş ıyordu . Karl§ık bir etnik man­ zara gösteren ıbu kütle, ayrı lbir J1ayat sürüyordu. Bu ha­ yatın iz1eri, maddi kültür ve sanat abidelerinde, bir de ı�omşularla dlan k arşı lıklı kültürel münasebetlerde mu­ ne

lıafaza ediılmiştir.

tar:iıh i ve her ı)eyden önce Rus tarı�hi bakımından Cuç.i uılusu veya Al1 ın Ord u , ayrı bir değer arz eder; Moskof devletinin ku­ ı uluşunu anlla.mak için Altın Orıdu tarihini bi:lmek lazım­ dır. Rus milıleti A'1tın Ordıu ile kahramanca mıücade1e et­ miştir. Fakat son zam ı anlara kadar Rus tar.iıhçiileri Aıltın ( >rdu tarihi n e ait zengin kaynaklardan yararlanmamış­ l;mlır. Çünkü bu kaynaklara dayanan sistemli, lbilimsel 1 oplamalar yapılmam1ştı. Bugüne ıkaıdar A ltı n Or.du'nun Rusya sınır.lan

1

ı: ı poı-11

V. I.

içindeki

( ;. 'l'iı·sı•nlıııtısı•n. ;ı;,;ı,

s.

milletlerin

;ı.

y., I. ı·.,

IL

iliıve

<Fıfüın'in


A. YAKUBOVSKİY

x tc.rihi üzerine

büyük ,bir eser

vücuda

ıgetiriiememiştir.1·

A. N. Nasonov'un Rus kroniık!lerine ve

doğu

kayna:kları­

nın tercümelerine i stin aden yazıfan Tatarı i Rus' adlı ese­ r 1, ıbu

boşıluğu

bir dereceye ıkaıdar doldurabilir.

Doğrudan doğruya Altıın Ordu tarihine temas etme­ nıekle bera:ber, İ. P. Petrıuşevskiy'in

araştırmaları Altın

Ordu tarihi bakımından çok ıdiıkkate değH: a) K vopro·

priıkrepleni i krest'yan k zemlıe v Irane v epoxu mon­ gol'skogo vladiçestva. Voprosı istorii, 1947, No 4; b) Oçerki po ist orii feodal'nıx otnoşeniiy v Azerbaytlj an e i su o

.

Armenii v XVI ca

-

naçafo XIX v. Leningrad,

1949. Ayrı­

bakımz: A. A. Ali - Zade, Bor'ba Zolotoy Ordı i

clarstva �

);o.

iJ,

İl'xanov za Azerbaydjan.

IAN

·gosu­

AzSSSR, 1946,.

,..,.

1.

Orta Asya kavimlerinin öz·ellikre XV. yüzyıldan son­ raki tarihini anılaımak için de Aıltın Ordu tarihini bilmek gerekir. Özbek hanlarının Orta Asya'yı h akimiy etleri al­

tına almalarının, Altın Ordu'n un XV. yüzyılın ortasında dağılmasıyle •sıJkı sıkıya ilgili olduğunu biliyoruz. Son olarak, Afün Oı·du tarihini bilmeden Kazan, Kı­

rım ve Ej deıihan hanlhklarının tarihi rde anlaşıı1amaz. Çün· kü bu 1hanlıkların kurulU§u ilgilidir.

"Güney

Rus

Cuçi

ulıusunun

dağıllm asıyle

ibozkırları"na, Kuzey Kafkasya'ya

ve Hazar Deni:zıi iı}e Aral gölü arasında:ki lbozkıl'lara gelin

-

'

Hammer' in yukarıda

zikredilen eseri çoktan beri her ba

­

kımdan eskimiştir. 1943'te kitapçı Otto Harrassowitz, Leipzig'de·

J;i'ıyük

lıir ki tap neşretti: B.

l\1ongo1Pn in Russland

Spuler, D ie Goldene

Horde - Die

(1223- 1502). Mamafih birçok kaynaklara

d:r,\an:ın lıu eserin yuk arı da zikredilen boşluğu dolduramayacağı­ ııı iliıV!' edelim . .ı\kaclcmik bir şekil taşıyan bu kitap, bil imsel bir ı·.�l'I'

s:ıyılamnz.

Çünkü

Spulcr'in

kitabı Rus tarihinin se�rini

llıısl:ıı·ııı T:ıf;ırlarl:ı y:ıp1ıkları ımlkaclcleyi değiştirmiştir.

ve


XI

GİRİŞ

ce, bu ikuvvetli devletin kıu cakladığ ı ·bu geniş

alanıların

ille ilıgillidiir. Sonra, Tatar Cum­ huriyetinin tarihi de Altın Ordu tarihi He bağlııdır. Bu­

tariıhi de Altın Ordu tarihi

gün ıbu alanda oturan ve ıher şeyden •Önce :eski Bul:gar­ ların t or unu olan Tatarlarla Altın Ordu arasında ·gıerek siyasi, gerek kültürel bakıımdan sıkı ibir münaseibet var­ yazmak,

Bu durum karşısın:da, Altın Ordu tarfüini tarihçiler için esıki bir borç teşıkil eder. dır.

XIX.

yüzyılda ve

XX. yiüzyılın :iilk

yarısında zengin

malzeme toplandığı �göz önüne getirilecek olursa, iılk ibakış­ tP. bu eserin artık kolaylıkla yazılalbileceği Heri sürülebi­ lir. Faıkat bu, yalnız ilk babşta böyledir. Çünkü k ayn ak ve

maılzemeller, bir baıkııma göre bol, bir bakıma göre de

azdır. Bu durumu iızah edelıim. Altın

Ordu tari:hme ait

birçok kaynaklar vardır. Bu kaynaklar muhtelif dillerde - Rus, Yunan, Latin, Ç1elk, Arap, Ermeni, Türk, Acem,

Gürcü, Moğol , Çin v.'b. - yazılnuştır. Tarihi vakayina­ meler, gezginlere borçlu olduğumuz hatıra.Jar. gfüi yazılı kaynaklaı:ıdan başka, ıhan yarlıkları, resmi muhaıbere ör­ r:ekleri g]bi ibelgeJ.er ve maddi kültür ve :sanat abideleri giJbi arkeolojik eserler vaI'dır. Bundan yüz yıl önce, Altın Orıdu

başşehri

Saray

Herke'nin •harabeleri alanında, Carev aıdılı ufak Rus ka­ �abasınm bulunduğu yerde ilk Rus arkeologlarmdan Te­ reşçıenko tarafından birkaç yııl süre ile sistemli

olarak

kazılar yapılmıştı. Bu ikazıılarıda e1de ·eıdiilen .eşyanın !bü­ yük bir ikısmı, Erımitaj Müzesinde muhafaza

edilmekte­

dir. Doğu şubesinin büyük sergi saJ.onlarından birini dol­

·eşyalar fevkalade tbüy'ük bir önem taşır. Çünkü ılmnlar ıbize Altın Orıdu şehirlerinin kültürel du­ duran lbu rıımu

üzerine yaZl'lı kaynaklardan faz.Ja bill1!i verirler.


A. YAKUBOVSKİY

XII

Altın Ordu tari­

Bugünkü b�limsel şartla r ,kar.şısın!da hine

ait ibütün kaynakları !bir tek araıştırıcınm

okuyup

anlaanasına imkan yoktur. Çünkü ısayıdığım.ız kaynakların dilini

anla yacak ıhemen ıhemen ıhıiçbir araştırıcıya rast­

lanamaz. Böyleliıkle, yalnız ıbu üzerinde toplu

durum

pr oblem

dahi bu

dlarak çalı§mak m echuri yıetini doğuruyor.

::\Iamafiıh kaynakların çokluğıuna rağmen, Altın Ordu ta­ rihinin bütün sosyaıl ve siyasi yönlerinin etraflı

surette

o.nlaşılamadığını acınarak s ö yleyel im.

Kaynakların ma­

hiyetini bilen tarih çiler arasında son

zamanlara

kadar

hüküm s üren - yersi'z - bir nokta-i nazara göre, Altın

Ordu'nun gelişme devrinıdıe, yani XIV. y üzyı lda bile sos­ Y al nrünasebetilerin

ana ç.izgiJ.erini gö steren bir tablo çi­

zilemez. Gerçekten,

Ailtın Ordu'da bi r çok önemli �ç teşeb­

hüs1erin tarthi kesin olarak tespit ıeıdilemez.

Her

halde,

bu gün Altın Ordu'nun iç ve dış hayatına ait olayları kro­

roloji

1.sırasıyle anla tmak

na ait

kronoloji meseJ.e1'erinde ıbille henüz kesin bir açıkllık

im.kansıııdır. Hanların saltanatı­

yoktur. Altın Ordu tarihine ait

araştırmaılarda tesadüf

edilen bu güçlükıler, müteveffa W. W. Bartıhold gibi ibir­

tckım ta ri hçHeri yersiz bir kar am sar lı ğa Onun yazıları ar ası nıd a

sis edi'len araştırmaıJarın azlığı kısmen bu eclilebilir.

sürüklemiştir.

Altın Ordu He ilgi li konulara tah­ §ekiLde izah

Karamsar olmak için o rtaıda birtaıkım sebepler

bulunmakla beraıber, Vıl. W. Barth old' ü n

haksız

olduğu

muhakkaktır. Cuçi ul usu üzerine bir kitaba muhtaç

olduğumuzu

t.:kdir eden bu satırların sahibi, Altın Ordu'nun kuruluş , .�·elişme ve çökme tariıhini (XIII - XV. yüzyıl) yazmak gıibi ;ığır bir ödev almıştır_ Doğrudan doğr uya kaynaklara da ­ yanılarak y a zılan bu eser, ıbu meselede ıb iılimin durumunu yansıtmaıkta<lır. Mümkün

bugünkü

ol<luğu karlar

fa11.fa


GİRiŞ

XIII

kaynaktan yararlanmaya çalışan yazar, yalnız yazılı kay­ naklarla yetinmeyerek, arkeolojik ver.Herden de yararlan­ mıştır. Yazar ıbu eserıde sadece en önemli oluış ve olay­ ları tasvir etmekle kallmayaraık, ayrıca XIII - XV. yüzyıl­ larda A:ltın O!idu'da, Rusya'da ve Orta Asya'da göze çar­

pan sosyal ve siyasi gelişmeyi de izaıha çalışmı1ştır. Bir yandan Rusya'nın, bir yandan da Orta Asya devletlerinin gelişmesini lbilımeden

Tatar

devletinin - Altın

Ordu' -

nun - ne gelişmesi, ne de :çökmesi anlaşıJlamayacağı ımu­ hakkaktır. Bu eser, ;bu tarihi nokta-i nazarı göz önünde tutmak suretiyle kaleme alınmıştır. Aıltın Ordu, her:hangi bir kavmin norımal 1gelişmesi sayılamaz. Bu de vlet,

sonunda �umlrnuş bir 1devlet

bancı toprakların cebren işgaliyle ortaya çıkmış

ya­

suni ibir

kuruluştur. Tatarlar, Doğu Avrupa'da, eski ibir kültlüre ve

kan­

�ık bir etnik teşıekküıle dayanan kıyı ş�irleriyle Kırım'ı, Hul:gar prenısıliğini, alım satım faaliyeti yapan

mıedeni

Vo�ga !köy ve şehirlerini, meseli karışık yerli halk kütlesi (Hazarların, Alanların, Oğuzların ve yedeşijk hayata ge­ (;en 'Kumanların i*gaıl ettikleri

kalıntıları) ile Saksın'ı ve KumanJların

:gen.iş

Güneydoğu Avrupa

mışlardı. Bu bölgelere zengin

rii'lm

bozkırlarını al­

ş.eıhirleriyle

Ha­ Bütün bu

medeni

ve Kuzey Ka:flkasya da ilhak edilmişti.

bölgelerde Tatarların ıhak.imıiyeti altında bir d:evftet kurul­ ımı.�tu. Tatar hanları, :başlangrçtan beri Altın Ordu boz­ kırlarında göçebe aihaılinin

L u1vvetli Moğol -

Türk

artmasıyle sayıca

lbirliıklerine

çoğalan

dayanıyorılaııdı .

Hü­

k Unı.darlar, yukarıda zikredilen medeni bölgeleııden gelen

gelirler, Hus toprMlarmdan,

çiftçilik

yapan iköy vıe

lı i rll•r<len alınan vergiler ve nihayet Tatar

.şe•

ıhanlarmın,

M iiııılıüıman tacirlerin yardıınuyJc !kom.şu ülkelerle yaptık-


A.

XIV

YAKUBOVSKİY

!arı ticar·et s ayesi nde ibüyük bir servet toplamıışlardı. V oıl­ ga boyundaki Altın Oıxlu şehirl erinin

gıelişmesi , üretim

kuvvetlerinin normal gelişmesinıden ziya:de, başka kavim­

leri istismar e tmek suretiyle e1ıde nıyordu . .Afün Ordu'da

edHen servetılere daya­

gördüğümüz

küUürün, Tatar !kuvvetleriyle değil,

manevi

maddi v·e

iş gal

edilen alanllar­

daki kavi mlerin eli, bilgiısi ve kaıbi:liyetiyie

yaratıldığım

da Have .edeılim. Altın Ordu gibi bir ıdev,J.etin ancak ceıbir

sayesinıde,

işgal edilen alanlaI"daki kavimleri ısoymak suretiyle yara­ t�1dığı muhakkaktır. Ancak, bu devlet Rus prensl!Bderinin ve çalışkan halkın

gelişmesini ·engeLlıeyemem:iştir. Fazla

olarak, Rusya, sadece Ta tarlara karşı mukavemet göster­ mekle kaılınamıış, ayrıca .Af tın O:rıdu'ya ciddi d arbel€r ıin­

dirmiştir. Altın Orıdu'nun •çökmes inin başsebebi ya 'ıda XIV

-

olaraık, Rus­

XV. yüzyı:llaroa köy ve şehir hayatının geliş­

mesi, sınai faaliyetin ve siyasi olgunluğun artması göste­

rilebi:lir. Başka bir :sebep olarak da, Orta Asya'da yerleşik kavinıı1erin gelişmesi

anılabi lıir .

Bu

yaşayan ka vimler

için önemli bir engel t:eşkil eden Altın Ordu, alkın ve se­

feı:ıleriyle Maveraünnelhir köy ve ışehirler.ini süreldli olarak tehdit ·ediy or:d u .

Rusya iıJ.e Timur ve Timurlı.rlar devleti, Altın devletinin dağılıp yıkLlmasında

Orou

büyük ibir rol oynaımış­

larıdır. Tatar hanlarının bütün kuvvetine, Tatar orıdusu­ nun Rusya'ya karşı yaptığı akınlara ,

·g1öçebe bozkırın

s ağladığı süvari v·e piyade askerlerinin çoıkluğuna ve ni­

h ayet zaptedilen alanlaııdan alınan

vergilerin

,ğüne rağmen, Altın Ordıu kültür .bakımınıdan

lbüyüklü­

gelişmiyor,


GİRİŞ

üretim kuvvıetleri artrruyor.du.

xv XIV. yüzyılın

son yarı ­

sında ve XV. yüzyl!Lda Rusya, feodaJHeri yenerek merkezi bir feodaıl devlet kurmuştu. Halbuki Altın

Ordu karışık­

lı klarıdan kurtulamamış ve muhtelif kısımlara ayrıllmı ştı . 1.şte eserimizi yazarken bu esas prensipleri göz önün­ de t utmuş ıbulunuyoruz.

Okuyucunun tak dir1ine ısunıulan ıbu kitap, üç bölüme .ayr:ıılmıştır. Bir:inci bölüm, Altın O rdu 'nun kuruluş ve ge­

lişme devrini (XIII - XIV. yüzyıllar ) , üçüncü bölüm Al­ tın Orıdu'nun Çiökme devrini iht iva ediyor. Birin ci bölü­ mü A. Yu. Yakubovsıkiy,

ikinci b01ümü B. D.

Grekov,

üçüncü bölümü A. Yu. Yakubovskiy yazmıştır. Bu defa ıbir.inci ve :ikinci !bölümlere önıemli

il3.veler

.'·apılmıştır. Üçüncü bölüm tik defa olaralk neşredıiliyor. Kitaıba ilave ediien endeksler Ermitaj Müzesi ınemur­ lcırmdan K. A. Raıkitina tarafından A. Rakitina , Altın Ordu

tarilhine ait

düzenlenmiştir. K. bihliyografyanın

toplanmasına da k atıılınıştır. A.

YAKUBOVSKİY



BİRİNCİ KiTAP

XIII ALTIN

-

XIV. YÜZYILLARDA

ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞ!V.lESİ



BlRlNCl BÖLÜM XI

-

XIII. yüzyıllarda Moğolların gelişinden önce

Deşt-i Kıpçak (Kıpçak bozkırı) ,'<-[

Dnepr'den baışlayacik Volga'run doğu tarafına kadar uzanan "güney Rus bozıkııılan " y ıl .dan

adlı geni§

afan, XI.

Acem)

XV. yüzyJJl1a kadar ıdoğu (Arap ve

naklarında "Deşt-i Kıpçak", yani Kıpçak

yüz-·

kay­

bozkırı adını

kşımıştır.1 Kıpçak aıdı Rus kronikıler.inde geçmediği gilbi,

Bizans kronikleri, nde de anılmaz. Bunun yerine esıki Rus kronikle < rinde "Polovcı" tabiri, Bizans "Kuman" adı kullanılmıştır.

kroniklerinde ise

Latin ıdilıinde yazan yazar­

teşek­

l:ır da bu tabiri kullanmış.larıdır. Kumanların etn�k

külü. meselesi biliımsel araştırmalarda sık sık eıle alınmış1 ı r.

Son olarak bu mesele ıhakkmda Marquart, W. W. Bar­

t lıold,

D. Rossovskiı y ve Ponomarev taraflarından birta­

kım fikirler iJ.eri sürülmüştür. Fakat ıbu hususta ıher şe·· .v i ıı u yıdı nlatıldığı iddia eıdi'lemez. 2 Doğuda Kıpçak adını ı w�ıyaıı bu lkavmin "Polovcı" aı d nı nasıl alidığını tenvire ı'.iı·işmcyereık, ·bu kavmin XI. yüzyılın sonunda llütün W. W. Barlhold'ün izah ettiği gibi, Kıpçaklar daha 1030'da l l ıı ı'lznı'ı•

ı

"l'ıl,

komşu

Novıy

olan

alanlarda

oturuyorlardı

(V. V.

truct o polovcax. Russkiy istoriçeskiy

B a

jurnal, 7. c.,

l·IK �. ı. Yim• W. W. Barthold'ün izah ettiği gibi, "Deşt-i Kıpçak"

lııhirlıll' ilk olarak XI. yüzyıl yazarlarından

y.

ı:l',llıırıır l:ı. M 1111 1

:ı•r

" ı, ı"·

W

a r· q u ar l, Üher

il :ı ıı

liıı, 1�11·1.

ı

.\'.

Hüsrev'de

das Volkstum der Komanen.

-

Bakı-

unıl J. M ar q u art, Ostlürkische Dialektstudien. V. V.

Bar l o l'rl,

a.

y. 1. not. - D.

R o s s ov­

l'misxojılPniP ııolovcev. Seminarium Kondakovianum, VII.

ıııll ı . ı·. N11. :ı

l'I 111,

ı.:

Nasır-i

H8. s.).

l'nılııı. •1.

-

/\..

P on om

n re

v,

Kuman-polovcı,

VDİ,


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

4

Deşti Kıpçak'a hak im olduğunu !belirtel im . Doğu bilim-· ıieri u2fillanılarının vıe Rus t arih çi l erinin hu y ol dakıi gay-· retlerine rağmen, Kumanlların Gün ey:doğu Avru pa'da or­ taya çıkmalarının kesin tarihini ara ştırmak boş yere emek sarf etmek o lur. Ku manl arı n, yani Kıpç akl ar ın ibü-· yük siyasi o la ylara karışmala rı ancak XII. yüzyılın ilık y ı l -·· larmda başl ar . l\farquart "Über das VoLkstum der K oma n en " adli' eserinde, Kı pçaJdarın (Polovcı, Kuımanılar) Gürcfüer'1€·· birleşere� Kafka•.;;ya M üslüm anl ar ı na hümım ettikleri sı­ rada , 1120 -112l'den itibaren bü yü k bir s iy asi güç ola­ rak ortaya çıktıkl a rı nı ispat e tmiştir . Lakin eski Rus: kron i kleri Kumanları XI. yüzyılın ortasından itıiıbaren ar-­ tık sık sık zi kreder . La v rent'evskay a letop is '1e göre, Ku-­ manların iştirakiyle ibk göçebe akını, 1054'te yapılmıştır.s Kimekler in batı kolunu teşkil eden Kuman:lar, Volga He· Dnepr arasındaki bozkır bölgesinde �eç enekleri n ·yerine sreçmişlerdir. Peçenekler hakkında gerek ıdoğu kaynakla-· rmda, gerek eski Rus kroniklerinde bilgi vardır. XIII. y ü zyı lın baş ında , yani Tatarların gelişine doğru De şt-i· Kı pça k Kumanılar tarafından o kadar k uvvetl e b enim sen miş idi ki bu rada birkaç göçebe beyliğin varlığından.· söz edi·leıbilir. Ne yazık ki bize ıkadar erişen ı)rnynaklarm [\ Z lığınd an dolayı bugünkü dummda bu toplumun siyasf ve içtimai t'eşkilatı ıhakkmda tam bir fikir vermek şöyl e dursun, bunun schematique fbir tablosunu dahi çizemeyiz. B una rağmen, Deışt-i Kıpçak'ta hüküım ısıüren hayatır.;-; birtakım çizg11eri oldu kça açık olarak anlaşı.Iıyor. ­

Her ış eyden önce sınırlar, ekonomi ve nüfus durumuı hakkınıda ibir fikir edini lebi lir. Deşt-i Kıpçak'ın sınırları­ nı k esin olarak tayine imkan yoktur. Bu nun y eganıe se-· bebi, kaynaklarda sınırlar h akk ında XII. yüzyıla ait kayıtların azlığı değildir. Çağdaşların bu ıhususta ıbi r fikir

saıhibi olmadı kl arı düşünülürse, sı nır la rı n kesin olarak.. tay i ninin ne kadar güç old uğu anla şılı r. Her ıha�de, Güney· 1

Lctopis'

po Lavrent'evskomu spisku, 1910, 158. s.


XJ

- XIII.

YÜZYILLARDA DEŞT-İ KIPÇAK

5

doğu Avrupa sın ırl arı içinde Dnepr'ıe kadar uzanan top1ı!.·aklar, güneyde Kırım, kuzeydoğuda Bulgar bölgesine ıka­ •<far orta Volga havzası, güneydoğıuıda Volga ağzı ile ıbirlik­ ·:te

Kıpçak topraklarının Avrupa ibö lümün ü teşlcil ediyordu.

Rus tarfüleri Kumanları genel olarak ha:lis göçebe 3ayarlar . Bunun ıbüyüık ıbir hata olduğu muh ı alkkaktır. Kum an l a rın ;e s as küt l esi ,göıçebe hayatı sürüyo:rıdu. Ancak, Kumanlar arasında yerleşik .hayata ,geçiş processus'ü ar­ tık yer yer ıbaşılamiıŞtı. Esasen bu nun baışka türlü olması­ "na imkan yoktu. FeodaUeşmekte olan ibir düzene tabi bu­ lunan göçebelerin, tarım ,bölgel1erine bitişik alanlarda yıeı:ıle­ şik 1h aya ta geçtiklerin i bfüiyoruz. Bu oılay, Y edisu ve Ha­ rizm tarihinde müşahede edilmiştir. Y1edisu 'd a IX-XI. yüz­ yıllar arasında Türıkeşle r, Oğuzlar, Karluklar gibi göç.ebele­ ;rin di kkat e değer yeııleşme processus'ünü 'görüyoruz. Bu -.:ılayı yerleşik Soğıd halkının Türkleşmes i takip etmiştir.1 ] Ia.rizm'·e gelince, aynı proeessus, hir yandan Oğu:zılar \'rüııkmenler), bir yanıtlan da Kıpçaıklar gıi!bi göçebeılerin Türkle ş mesinde göze çarpar. Bu olay, iHarizım'e bitişik

.:ılanlarda olduğu gibi,

Harizm'de de mü şahede

;edilımişt ir.

lizun z am an devam eden ıbu processus, aşağıda göreceği­ �nİi'.: gibi, bu üılkede konuşulan Harizm ,di lin in XIII. yüz­ yı,Jdcı kuvvetle Türkleşmesıine yol açmıştır.2 Aşağı Vo lga ,.lı<.tvzasının, Don al anın ın, Kırıım'ın, kısmen Dnepr havza­ .illll!J ve hatta Bulgar b ölgesi n in tarım ailanlarıyle doğru­

"bn doğruya temasta ıbulunan Kumanların da aynı ge çirdıiıklıer i muhakkaktır.

pro­

·t'.Cssus'ü

V.

V.

Bar t o l'd,

··�'<ar .... ı.:nnı. İran, I. I� 1 1. ,

c.,

K

voprosu o yazıkax

36- 38. s.

- KB.şgarlı

sogdlyskom i

Mahmut, I. c., 30 ve

l 'l;ıno Carpini kendi devrinde Hiirizm'de artık Kumanca, ·ıııııi � oriy.ı

·;trııııı

l'ııı�·;ıkça

konuşulduğunu anlatıyor (Plano Kar pini, İs­ - Vil'gel'm R u b r u k, Puteşestvde v vostoçnıe Malein tercümesi, S. Petcrburg, 1911, 24. s.). S. P.

ınongolov.

A. 1.

Tulsı .. v'ıın :ırkroloji kurulu tarafından Hiıri7.ıın'de yapılım kcşif­

'lı•rlı• il�:ili olarak, son yıllarda Ilflrizm dili üzerine birkaç yazı •,;·t.kırıı�t il'


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

6

N. Ar istov'un ıdaha 1877 'ıdıe çıkan "O zemle polovec­ m esele ·ile ilgfü en değerli araş­ ve arıkeolojik mal­ kaynakların Yazılı tırma sayıhyoııdu.1 rağmen , o· zemenin azlığından d oğan büyük gU.çlüklere koy'' adlı monografisi , bu

zamandan heri ıbuna ıbenzer bir araşt ır ma

N�hayet uzun

ibir bekllemecl.en sonra, 1948'de

şov'un "Poloveckaya s tep"

yapı:Jabilirdi. K. V. Kudı-yeı.­

Tarihi

adlı kitabı çıktı .

coğrafi maksaHada yazılan bu k itap, esas

Kıpçakl arın göç

ve

bakımından

a lanlarını ve Kıpçak hanlarının karar53.hlarını tayin ettiği gibi, Kıpçak alanla rıy le Rus pren::­ likleri arasındaki yolları da tasvir ediyor . Kitabın seki-· "XIL zinci bölümü bu hakırnrlan çok ıdikkate layıktır: yüzyılda Kıpçak bozıkırı". Bu .bölümde K. V. Kudry::ı­ şov, aşağıdaki göç alanlarını tespit ediyor : "Tuna ik· Dnepr arasında 'köııfez' veya 'Tuna' Kı pçakları otururdu. Dnepr körfezinrle , çağlayanların her iki yanında, Dnepr veya Zaporo.i'e Kıpçaklarının alanları uzanırdı." Dnepı · He aşağı Don arasında deniz Kıpçakları otururdu . "S e­ ver' Donec'i ile Tor arasında, Şar uka n , Sugr ov ve Balin şehiıılerinin bulunduğu alanda, Donec Kıpça�arı yerleş­ miışti. Don havzasında Don Kıpçaldarı otururdu." Oref" ile :Samara arasınıda, Dnepr 'in doğu ko1ları ala ı nda , Orel: Kıpçakları yerleşmişti. 2 Aşağı VoJıga havzası, ;hiç o lmaz ­ sa, ;istiklalini 96:3'te kaybeden Ha'zar krall ığı ,devrinden­ baı�ilayarak faall bir ıhayat geçirımiışti. Bur ada ışeıhirlere� eki1miş tarlalara rastlandığını, canlı bir ticaret yapıldı ­ ğını !bil iyor uz. 965'te Svyatoslav'ın, Hazar krallığının başşehri ltıiıl'i t ah rıip etmesinden sonra kültür ıhayat ı ıbura­ da s ona ermemişti." Aşağı Volga havzasını ve Volga ile' n

i

1

N. A r i s t o v,

O zemle poloveckoy

(İstoriko - geografiçe­

sk iy oçerk). Kiev, 1877. �

K. V. K u d r y a ş o v, Poloveckaya step'. ZVGO, Yeni se-·

ri, 2. c., Moskva, 1948, 134. s. "

L etopis' po L avrent'evskomu spisku, 1910, 63 - 64. s. Hazar·

kağanlığının çökmesinden Arap

coğrafyacılarından İbn Havknll

de söz etmişse de, başk a bir tarih (969) vermiştir;

mamafih

Lav­

rent'evskaya letopis'e inanmak gerektiği anla şılıyor. BGA, U. 281, 28.ı, 286. s.

c


XI.

XIII. YÜZYILLARDA DEŞT-İ KIPÇAK

7

Dnepr araısındaki bozkır alanlarını ݧ,gall eden Kumanlar, önceki deviııden zengin bir miras aldılar. Al-Omari'ye göre, Altın Ordu'da ve Volga !boyunda birçok işlenmiş topraklar vaııdı. Aşağı V&ga ıboyunda 'Çiftçitlikle uğraşan Hazar köyleri smıılanmı,ştı. Bu alanlarda yavaş yavaş Kumanlar da bu hayat ş ı ıek lini benimsemi§lerdi. XII XIII. yüzyillarda Hazaıılardan heımen hemen ıhiç söz edil­ memesi, ancak bu suretle izah olunabiHr. 1240'ta Moğo­ listan'a giderken Deşt-i Kıpçak'tan 'geçen Plano Carpini'­ nin anlattığına göre, Kının ışe'hirllerinde, Bıuılıgar alanında ve hatta Harizm'in başşehri Ürg enç't e Hazar tüccar ve· umaıfına tesadüf etmek m'Ümkün<lü.1 Ha,zar köylülerine gelince, bunlar d iHerini ve hatta ayrı etnik tiplerini de yavaş yavaş ıkaylbediyorlarıdı. Don ve aşağı Volga havza­ smda kısmen yerleşik hayata geçm1ş olan Kumanların gerek lisani, ·gerek etnik bakımdan daıha kuvvetli olduk­ l:ırı anlaşıılıyor. SovyeNer Birliğinin Güneydoğu Avrupa biilüınünde, 'Kumanlar devr.inde, Hazarlardan başka, bir­ çok Alan zümrelerine tesadüf ediliyordu. gerek Rus Gerek doğu ve Bizans kaynaklı arından, kroniklerinden anlaşıldığına göre, XI - XIII. yüzyıllarda VI' l ı at ta XIII. yüzyılda, yani Tatar devrinde, Alan tüc­ rnrları ticaret 1hayatında 'önemli bir yer tutuyordu.2 Bu cll'virdc Bulgar alanı ile Orta Asya, Kafkasya, Iran ve 1 lz:ı.k Doğu arasında Volga yolu vasıtasıyle büyük bir ti­ ı :ırd yapıldığı gibi Kırım'a g�den bozkır yoılunda da ge­ ııi� bir alım satım faalliyeti olurdu. Kırım iie hir yanıtlan 'l'r:ıılızon, ıbir yandan da İstanbul arasında büyük ıbir tica­ ri'!. y;ıpılırdı. Rus prenslikleriyle de ticaret kurulmuştu. ,

1 lazarlardan başlayarak Altın Ordu devrinin sonu­ ıı:ı, y;ıııi VIll. y üzy ıl dan XV. yüzyıla kadar Güneydoğu

l'l:ıııo Karpini

l 'l;ımı 'I' tn

i "s •' ıı

-

K arp i n i

lı :ı us«' n, :ı. y. I.

lı·rl'ilııw 1.

V. lluhruk. :ı. y .. 24. s. -

V. il u b r u k, a. y. 24. c ..

s.

V. G.

47. s. (Arapça metin), 55. s. (llus­


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

8

A vrupa'nın hayatında ıönemli bir rol oynamı:ş olan !birinci

yol üzerin1de biraz duralım. ltil'in S vya toslav tarafınıdan 965'te tahribine rağmen, Vo1ga yoluyle yapılan ticaret, geçici ol ar ak azalmakla beralber, ıbüslbütün yıkılmamıştı_ yolıuy.le

Yo1ga

yapılan

ticaret

meselesi - özelılikJe X.

yüzyıl bakımından - ıdoğu u:zJmanları tarafından oıLduk­ ça etraflı surette araştırılmı;ştır . Orta Asya tarihinin en

bü y ük araştırıcısı W. W. Bart ho!.d' ün "Turkestan v epoxu mongol'skogo naşestviya" adlı esıer inde, X. y;üzyıl BU:Lgar alanından Volga yoluylle Har i:tım'e sevk edilen malların bir lis tesi zikreıdilmiştir. Bu dikkate 1değer liste, X. yüz­ yılın ikinci yarısında yaşayan bir Arap ıeoğrafyacısından - al-Makdisi - ahnımıştır. Bu listeyi Barthold.'ün t ercü­ me ettiği ş ek i lde aktarıyoruz : "Samur, k akım ,

1gelincik,

zerıdeva, sansar, tilki, kunduz, tav:şan ve keçi

kür kileri ;

mumlar, oklar, akkavak ağacı kabuğu, kalpaklar, tutkalı, ibalık ıd i şl er i,

kunduz yağı, amber,

deriler i , bal, ceviz iç i, doğanlar, kılıçlar,

ağacı kabuğu, Slav esirleri,

baıl ık

i1şlenmiş at

ızmhlar, kayın

koyunlar, inek,l er . . . Bütün

bunlar B ulgar alanından gelir." 1 Bu listeden anlaşıldığına

göre, ,'bu ticaret, kürk giıbi lüks eşyaya ıinJhisar etmekten uzaıktı. Kürklerin yanında "işlenmiş at deriılerine", deri işlenmesine

yarar

kabuklara,

,esirlıer,e ve !h ayvanlara

rastlanıy;or. B ili nd iği gibi, Kumanlar devrinde genjış öl­

çüde ibüyüyen 1Bulg ar, yalnız kürk ticaretiyle

değil, deri

t ıcaretiyle de zenginleşmişti. Hatta ıbu mallardan

hangi­

sinin en önemli gelir kaynağı olduğu tarhşıfabilir . Viru, Yura ka!b ilerinin oturduğu

"karanhk�lar

Visu,

ülkesin­

den" Bulgar alanına gıeilen kürklere karşılık, Kafkasya'ıdan rn aıdeni eşya geli rdi. Bu eşya arasında Al-Garnati A:zJer­ baycan kılıçlarını

lrnyıdeder k i yapım yerinde bunların dördü bir dinar ederdi. Bir dinar beş altın ruble tuttuğu­ na gör e bir kıılıcın fiyatı 1 rubl e 25 kopekti.2 1

V.

V.

B a r t o l'd.

Turkestan v epoxu mongol'skogo na­

.şesl viya, IL c. 295. s. "

Al

r n25. 1 1 8.

- A n rl a l u s i a l - G a r n a t i ; Ferrand baskıs ı . s.

Paris,


XI

- Xlll.

YÜZYILLARDA DEŞT-İ KIPÇAK

9

gibi , özel bir önemi olan esir ticaretini de zik­ retmek icap eder. Iran'a, Orta Asya'ya ve diğer doğu Bu nun

m m1Ieketlerine ,g1den esirler, büyük kafileler Bulgar ve İ til ·pazarlarından geçerdi. Bunlar

halinde arasında

S l a vlar, Ruslar, B ul garl ar, Burtaslar, Peçenekler ve Doğu Avrupa'nın yerlıeşik ve göçebe kavimlerine mensup !baş­ ka esirler bulunurdu. Hemen ıbütün eserlerinde, esir ticaretinin Volga

Arap

coğrafya'C ıfarı,

ydlun:daki alım satım

lı areketlerinde oy nadığı bü yüık rol ü !bel ir tmi ş lerdir . Arap coğrafyacısı İlbn Rusta (X. yüzy11) 1 He Acem coğrafyacısı Gardizi

(XI. yüzyı:l) 2, Volga havzasmda oturan

lerin bir birl erin i

esir etmek malksadıyle

kavim­

aralarında sa­

alıcıları tüccarları olan yukarııdaki pazarlarda sathldarını anlatırlar. B u lg a r ' dan Vo lga yoluyle yapıfan ticaret Ku­ ' aı:-tıklarını ve esir ettikleri düşmanlarını, esas

doğu

manlar de vrinde kesilmemi,şti. Bu ticaretin gerek mahi­ yet. ger ek ,eşya ıbakımından heııhangi bir .değ;işikliğe uğ­

ramadığını

ıjıJeri sürebiHriz.

Yalnız, bu ticar, etin

merkez­

l eri değişmişti. Volga ağzındaki lti:l'in tahribin:den sonra, bu ş eh r in

şehri a;Jmış sa da, lbunun hakkında kaynak­ şeh­

.'ı erini Saksın

b r d a maalEJ.sef az bilgi vardır. B fümsel ese11lerde bu yeri

ı i ll

konusunda

şimdiye

kadar

uzlaşıılamamı,ştır.

\VcstJberg ile Barthdld'ün fiıkri, ,bana doğru gibi g eliyor . 3 O n lara göre, Sa k s ın, Volga ağzının yakınlarında, yani

l ı ugü nkü Ejderhan ci varında, muhtemel olaraık ,eski lt il '­

yerinde bulunuyordu. Saıksın ıhakkında :hemen hemen önemli bUgiyi, XII. yüzyııl !başında Volga ülkelerini V olga ağzından Buigar'a kadar ıdoılaşan Arap gezıgım ;n

ı·ıı

Af-Garnati Volga hav-

: ı l - A nrlalusi d-Garnati vermiştir. ·

ı \! •

BGı\, vrr.

C a r el i z

c.,

i,

V. Ba rt ol'd,

• ' l '.vu v 1 89:1 :ı

V. V.

-

s.

-

146. s.

göçebelere

ait

Farsça

metin ve

O t çet o poezdke v Srednyuyu

tercümesi

Aziyu s nauçnoy

] 894 gg., 120 s. ) . B a r t o l'ıl,

" ' ' l ' ı ı rkııwniya", 1. I H! l! I, :.?!l l .

145

c., ayn

Oçerk istorii

basım,

38

-

Turkmenskogo

:�9. s.

-

Ves tbe

naroı'la. r g,

İ AN,


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

10

zasmda birkaç yıl kalmıştı. Bu sebepıle, verdiği haberler itimarla l ayıktu;-. Ne yazık ki kl-Garnati, Saks ın'ı çok iyi tomm� olmasına rağmen, notlarında orada kalıp kimler­ le karşılaştığını anlatmakla yetinmiş, şehrin camilerini . pazarlarını v e anıtlarını andığı haılrle, Saksın'ı tasvir et­ m emiştir.' Saksın aıhalisinin çokluğunu Guzların teş•k il ettiği n i de al- And alusi al-Garnati'den ·öğreniyoruz. Burada kırk Guz ( yani Tü:r1kmen) kabilesi kastedHiyor.� Saksın ticaret bakımından Hazarların 1til'i rolünü oynamağa çalışır ve Güneydoğ•u Avrupa'nın en önemli pazarllarından bir�ni teşkil erlerk en, kuzeyd oğuda ticaret, önceki rlevir d e oldu­ ğu gilbi, X. yüzyıla ni spe t le önemıli bir gel işme gösteren Bulgar'ın elinde ıbulunuyordu. Bulgar'ın ve Bulgar emi­ ri nin zenginliğini göst er m e k için ufak ·bir örnek verel im. "Tariıh -i Beyhak" sa'hibine göre, Bulgar emiri Abu İshak lbra:him 4 15'te ( = 1024 - 1025) Sebzvar ve Hüsrevcird gi:bi, şehirler inde cami yaptırmak iç.in para gönderdiği Kro­ Horasan ıh'ak im in e de hüytiık hediyeler yollamıştı. 3 niklerdeki bilgilere ıbakılırsa, Bulgar'ın son derece ıbüyük lbir ş eh i r olm ası i c ap eder. Bu şdırin kalıntıları, Muh­ tar Tatar Cumıhuriyetinde, V ol.g a Uspenskoesine bağ­ lı ıbugün kü Bo lgarı köyü civa rınd a bıulunmaktadır. !pat ' evskay a letopis', Sıuzda:l' p re n si Vsevolod Georgi�­ vi ç ' in 1 182'ıde Bulgar'a karşı yaptığı seferi ,h ikaye eder­ ken, Rusların, müfr ezenin bir kısmını kıyıda bıraktıktan sonra, "Bulgar topraklarına at sı r tın.da girdiklerini ve B u �gar ış ehri n e yaklaştıklarını" kaydeder. "Rm kı t al arı­ ran çokluğu kar�ısında m ukaveımet edemeyecekllerini an­ layan Bul ıgarlar, ışehre çekildil'er. Gen ç prenslıer şeh�in ka­ pılarında sava1şmaya karar verdiıl er."• 1

Al - A n d a Iu s i al - G a r n a t i, Zakariya

\" . V. "

Il

a

K a z v i n i,

r t o l ' d,

Abu - 1

Beyhaki

Hasan

l pa ı 'evskaya

Wüstenfeld baskısı, II. c., 402.

s.

Oçerk istorii Turkmenskogo naroda. 39. s.

Tahran, 1 3 n ı,. h. 53. ·1

1925, 116. s.

( İ bn-Fandak ) ,

s.

let opis', 1 871, ·1.22 -

'12:1.

s.

Tarih-i Beyha k .


XI - XIII. YÜZYILLARDA DEŞT-İ KIPÇAK

Bu ·h ikaye, Bulgar'ın yalnız biüy ük bir şehir olmakla: kalmayara!k, ayrıca talhkim edilmiş olduğunu ıda gösteri­ yor. YukarLda zikdediJen - XII. yü�yılın başlangıcında yaşayan - Arap coğrafyacısı, aşağıdaki değerli bilgi He­ lspat'€vskaya letopis'i bütünlüyor : ''Bulgar, çam ağacın­ dan inşa edilmiş bir şehirdir ; surları ise meşe ağaıcından­ dır ; civarda sayısız Türık kabHelıeri (oturur) . " 1 Şu halde, Bulgar - anlaşıldığına göre - sık sık yangına maruz kaılan büyük bir şehirdir. 6737'ye ( 12"29) ait lbir kayıt ibu ibakımdan dikkate değer : "Tanrı din­ sizlerden yakında öç alacaktır ; çünkü onların Büyük ( Bulgar) şehirıleri yanmağa başfadı ve �ehrin büyük kısmı ıharap oldu . " � XIII. yüzyılın ikinci yarısında yaşa-­ mış olup Cengiz hanın kazandığı zaferlerin tarihini yazarr Acem tarihçisi Cüveyni de iBulgar'ın ıaon derece kalabalık ve fetholullılll a z bir ş:ehir olduğunu belirtmi"?tir. 3 Bulgar'ı VoJ.ga yoluyI.e Saksın'a ve Hazar Denizine ıbağlayan yol ( Arap coğrafyacısı Yakut'un ifadesine göre, XII ve XIIL yüzyıUarda Saksın'dan Manıgışlak'a denizden gidilirdi ') tumamıyl1e Kumanların elinde ıbulunuyoııdu. Bunlar, IX X. yüzyıl'lar.da Hazar.I arın yaptıkıları ·gibi, ticaret gemiae-­ r i n den vergi alırlardı. Bu suretle, Kuman h anların a bü­ yük bir gelir sağladıkları anlaşıılıyor. Rus ·gemilerinin· X 1 1 . yüzyılda Volga'dan Hazar Denizıinin kıyıılarına ka­ dar geldikleri hakkında kayıtılar vardır. Yalnız ticaret ge-­ m Hcri değil, ıhatta •savaş gemileri ıde gelirdi. W. W. Bar­ t l ı oJ.d, "Kafkaz, Tu:rikoestan, Volga" a:dlı yazısında (7. s.) ı-yüylc <l iyor : "XII. yüzyııl da Müslümanlar Derbent'i ve· l : :ı tta Derbent'in güneyinde bulunan bazı eyaletleri ge­ c; i e i olarak kayıbettiiler. Bu savaşlara Ruslar da katılıyor­ d u . 1 1 7fi'e ·doğru Rıus donanmasının Bakıl yakınında iboz­ g ı ı n a u.Qrndığmdan söz edilir." '

A

1

-

Anda1usi a1

-

G a r n a t i,

236 - 237. s.

1 'olnoc sobranie russkix letopisey, VII. c., 136. s .

:�� L s. '

ırm.

s.

ll w

Y

ıı

a y n i,

k u 1,

Gibb Memorial

Coğrafya

sözlüğü,

Series,

XVI.

c., I. bölüm. .

Wüstenfeld baskısı,

I V.

<­


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

]2

Bu

d evird e Vol;ga havzası

ile

doğu araısınıdaki

kültür

ve t i caret ilişkileri o kadar kuvvetli idi ki Kuman ordu­ sunda, Orta

Asya'nın, lran'ın, Kafkasya'nın letlerinde geniş öılçfüle kullanılan mancınııklar €Vskaya letopis'te (1184) Kuman ordusunda u stalarının ywdımıyle

mancınık

feodal

dev­ vardı. İpat '­ M ü slü man

kui1lanıldığı ıhakkında

son derece değerli kayıtlar vardır. "Konçak, Rusya'ya hücum etti. Rus ştıhirle ri ni almak ve yakmaikla övünü­

yordu ; çünkü anlattıkllarına göre, canlı at1eş atan Müslü­ manlara ras.tlamıştı. Kumanlar,da sağlam yayl•ar vardı. Eu yayları ancak 50 kişi kuUanaıbi.lirdi. " 1 Bu kayıt, Kuman ordusun.da mancınıkların ıbulundu­ ğunu kesin /bir şekilde ispat -ediyor. B u mancınıklar kolay .aiev alan mermiler atardı. Bu mermilerin esasını neft yağı. teşkil ederdi. Slovo o polku 1•gorevıe'de, Acem t abir­ luiy1le a·dlandırılan bu ısiılahların kullanıldığı hakkında a çık kayıtlar vardır.2

Bu kayı tlar vaktiyle Rus Türkoloğu P. Melioran­ skiy'in gözüne çarpmıştı.:: Bu m aki ne leri kullanan u staların Harizm'den veya Kafkasya'ıdan

hicret eden

muhak-

Müslüman'lar olduğu

1-�aktır. Neft yağı Kafkasya'dan (Bakı1'dan) g elird i. Müs­ lüman

gıöçmenllerindeın

kranikte ,de

açıkça

ti r : "Çünkü canıJı ateş atan Müslü man lara

Eu "topçu

söz

eıdiılmiş­

rastlaımştı."

sınıfı"nın

l\foğollaudan önceki

doğu da ne kadar yayılmış olduğu, devre ve Moğdl devrine ait bütün

A.cem ve Arap kaynaıklarının ateş mak;inel erinden

çd{'rken

şehir kuşatmalarını tasv:i r

söz •etmelerinden

anlaşı-

1 ı :vor. '

Ticaretle

birlikte ıdoğudan İslamlık da Volga ·h avzası

'.'!l�lı irlerine nü:fiuz

1

etti. X.

yüzyılda

Bulgar'ın artık

çoğun-

İpat.'evskaya letopis', 428 - 429. s. S l ovo o polku İgo reve, Dubenskiy baskısı, 98, 150. s. Turcckie elem entı v ya zıke "Slova o polku İgo reve".

İ Ol tYS Akad. Nauk, VII. ' •

l ; ı l"

c.,

296

- 301. s. ; ZVO, XIV, XXII. s.

Hasskaz İbn-al-Bibi o poxoclt• maloaziyskix pn l ovı�Pv i nısskix v na��ale X I I I v. adl ı

turok na SQ­

yazıma

"'Viz;ııı ı . V ı·ı · ı ı ı . Akad. Nau k SSSit, XXV. c., 57, 70. s.

'

bakınız.


XI

-

xm. YÜZYILLARDA DEŞT-İ KIPÇAK

13

1 ukla bir Müslüman şehri olduğunu bfüyoruz ; İtil'e gelin ­ ce, X. yüzyıl Arap coğrafyacıilarından İbn Havkaıl 'in ifa­ desine göre, 1til'de1 otuz cami vardı. XIII. yüzyılın orta­ !arına doğru Moğoli stan'a g.iderken Volga havzasından geçen G. Hubruquis, Bulgar hakikmda şöyle diyor : "Mu­ J ı ammet'in dinini buraya hanıg·i şeytanın getirdiğine şa­ �ıyorum. "� G. Rub.rıuquis, Volga ıha!v zasının tarihini ıbil­ miyorclu ; yoksa böyle bir soru sormazıdı. Vdlga havzası­ nın - öze1l�le Bulgar ve İtil (sonraları Saksın) gLbi bü­ yük merk·ezlerin - İslamlaşıması, hu !bölgeye kütle halin­ de gelen ve hatta bu a lana yerleşen tacir ve esnafların t!seridir. Bu sebep'le, Volga havzası nın İslamlaşması, yal­ n ız h alife Mukteıdir'.in 921 - 922'de Buı1'gar 1emirine gön­ derrliği reısmt elçilik ·kuruluna atfolunamaz.3 Volga havzası ve göçebe Kuman bozkırı , Dnepr ile O k a ·havzalarında bulunan Rus prenslikleriyle hemen he­ ı ı ı e n fası:l asız ticaret münasebetleri nde bulunmuştu. Boz­ k ı r ve a;şağ1 Volga havzası , Orta Asya, Kaf.kasya ve İran pa zarlarında büyük bir rağbet gören buğday ile keteni ·' alnız Bulgar'dan değil, Ryazan ve Dnepr topraklarından· sa.�fardı. Arap ve Acem coğrafyacılarına göre, Derbent pazarları X. yüzyı•kla, yani daha Hazar devrinde Doğu .-\ v rupa'clan gelen esirlerin• ve Rus keteninin ticaret mer1\ Pzi olarak tanınmıştı. nik:cbe Kumanların Rus topraklarına yaptıkları de· v: ı ın l ı akınların hi kayesi eski Ruıs kroniklerinde ( Lav­ rı • ı ı t i us ve !patius rivayeti ) büyük bir yer tıutar. Bu ba­ lu ın dan Lavrent'evskaya letopis'in ( 1093) aşağıdaki kay­ d ı s o n derece önem'l idir : "Kuman'l ar birçok seferler ya · ı ı:ı r:ıık To r klar' ı n memleketlerine döndü:ler ; ve şehirde· ; ı l ı ; ı l i a'l:lı ktan zayıfladı , ve onlara tesıliım oJ.du ; ş�hri alan i laha doğru:m '

1 ' l a no

İtil'in

Karpini

-

acllı ticaret mahallesinde.

"Hazaran"

V.

R u lı r u k.

a. y. 96. s.

l lm-Fn d lana na Vol g-u, pod r c d . a kad.

l 'ı t l l'�·ws t vi P

" 1 ı ı c;lwv skoµ;o, r n:m. 1

11

,

s

. . :.!·1 :!.

1 ah r i, s.

l lCA,

I.

c.,

1°8'1. s.

-

l hn

-

H a v k a l,

İ.

Y.

BGA .


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

L4

Kumanlar onu ateşe vıerdiler ve aıhaliyi payla.ştıla r . . . "1 Başka ıbir y erd e de (1094) şu kayıt vardır : "Hıristiyan­ lar katliama maruz kaıldıfar, birçokları esir edilerek mwh­ telif meml ek etlere dağıldı lar . . . "2 Kuman akınlarının çok­ luğundan Söz eden kroniğe inanmamak �·çin ort ada hiç· l)İr seb ep yoktur. Feodalizm .dev rinde" tarım ülkeleri ile göçe be le r arasında ciddi bir savaş yapıldığını biliyoruz. Rus prenslik.leriyle Kumanlar arasında oda birçok savaşlar yapı lmıştır. Göçebe akınlarını bayağı bir ola y saymak iktiza eder. Göçebeler, ekonomiler.inde ·önemli bir :yer tutan ganimeti ıbu akınlar sayesi nde s ağla rdı. Kro­ niklerde Kuman akınl a rına ait bi rçok hikayeler vardır. Bu akınlarda Kumanlar, ıeHerıine geçen :her şeyi (hayvan, insan v.ıb.) to!)layıp götü rüıilertli . Mamafih Rus pr ensılik1eriyle göçebe !bozkırı arasındaki münasebet lerin sürekli bir savaştan iıb aret kaldığını veya prenslerin De,şt-i Kıp­ •Çaik derinliklerine y aptıkları akınların, Kuman hanlarının ·'"Rus toprakllar ına" yaptıkları akınları telkip ettiğini san­ - mak :büyük bir yanlış olur. Güneydoğu Avrupa lbu ba­ 'kımıdan istisnai bir d ur um arz etmez. Feodatizm devrin­ ,de, tarım bölgeleriyle göçeb el er arasında yapıllan savaş­ -lurdan sonra ticaret münasebetleri başlardı. Orta Asya, _Moğolistan ve Çin tariıhi bu türlü ol ayla rla do'ludur. Hat­ ta Rus prens ler iy le Kuman hanları ar as ında yapıfan sa­ -v a ş lar, münasebetlerin normal seyrini takip etmesini en­ :gelleme:zıdi. Tacirlrer, hiçbir düşman hücuanu He karşılaş­ mak teh iik es;_ne düşmeksizin mallarıyle ;birlikte ibir yan­ -Oan öbür yana serbestçe .geçerlerdi. lpat'evskaya 1etopis', lbu yolda dikkate değer bir olay veriyor : "Sefere baışla­ ıdı:ktan sonra Kumanlardan gelerek (;ltmslara) giden ta­ ·.:!irlere rastladılar. Bu taeıirJer onlara Kumanların... Xo­ �rol ırmağı 'boyunda orduklarını ıhaber verdiler . . . " ' Bu olay­ da hiç!bir fevkalade]jjk yoktur. Kervanların d üşma n or1

Letopis' po Lavrent'evskomu spisku, 1910, 217. s. A. y. 219. s.

"

Burada feodalizmin ilk devirleri göz önünde tutuluyor.

'

!pat'evskaya letopis', 429.

s.


XJ - XIII. YÜZYILLARDA DEŞT-İ KIPÇAK

15

·dugahları arasında serbestçe ıgidip .gelmesi feodal doğu alemi için son der ec e karakteristik !bir olaydır. Haçlı se­ ferleri devrine (XII. y ü zyılın sonuna) ait bir olay daha zikredelim. lbn Cubeyr'in anılattığına göre, Müslümanlar­ la Haçlılar arasındaki savaşılar, ık!ervanlarla yapılan tica­ rete sekte v•erm emi şt i r . Müslümanı.arın elinde bulunan Şam'ın tacirl•eri, o sırada Haıçlıl arın hakimiyeti altında bulunan Akka'ya mallarıyle beraber tam bir güven için­ de geçerlerdi. Sırası gelımişken, İbn Culbeyr'in bizzat bu y olcuıl uğu yaptığını ilave edelim. 1bn Cubeyr'e göre ibu geçme serbestisi, muıhasamata katı.lan tarafların zımni bir anlaı§masına dayanır. Volga h avzasından ve Rus prensliklerinden Kırım 'a Traıbzon'a giden yol , lbu ıde virde ticaret münasebetle­ rmde önemli ıbir yer tutardı. Traıbzon'a kürk, keten ve esir l erd en başka, bu büyük müıstaıhkem kıyı ş eJhrinin muıhtaç olduğu Rus buğdayı ıda sevk edilirdi. Bundan ön­ ce, yani X. yüzyılda olduğu gibi, ticaret alanı Trabzon'­ clan Hem e dan , Tebriız ve başka yerlere kadar uzanırdı_ B u ticaret hakkında iki hikaye anlatmak isterim. Bun­ lardan birini XIII. y üzyı l ın :ilk yarısında yaşayıan lbir A rap tarihçisine, diğerini Moğolistan'a ıg�derken 1253'te Kı­ rım'dan geçen meşhur franciscain misyoneri G. Ruhru­ quis'e ıb orçluyuz. Ar ap ta r ih çis inin sözleri henüz Kuman devrine aittir. Rubruquis'in göz l eml eri ise Moğollardan önceki ıd evr e o ka:dar y akındı r ki bu iki metin Kum.an devri hakkında a ç]k ıbir fikir v erebilir. Cebe ite Si.iıbö­ dey' in seferi h akkın da ( 1223) lıbn-ül-Esir !bakınız ne di­ yor : "O nl ar Sudak ·şehrine geMiler. Sudak ıbi r Kıpçak ( Kuman - A. Ya.) şehridir. Onlar mallarını Hazar Denizi kıyısında bul unan bir ş eh ird en .a!lırla r. B uraya giyeceık yüklü gemiler yanaşır. Bu nıl ara kar.ş ılık cariye ve esir­ ler, Burtas k1ürkleri ve onların ülkelerinde hul unma ­ .\-an kuduz, sincap v.b. gibi eşya alınır."1 Bundan otuz yıl L" onra G. Ruıbruquis Sudak'tan geçm�ştir. ":Sinop'un kar­ � ı s ınrla bu lunan Soldaia'ya (Sudak'a) Türkiye'den geçip V(;

1

V. G.

T i e s e n h a u s c n,

a.

y. I. c., 26. s.


A LTIN ORDU'NUN KURULU ŞU VE GELİŞMESİ

16

kuzey ülkelerine yöneılmek isteyen :bütün tacirler geldiğ i" gibi, Rusya'dan ve k uzey ülke!leri nden geri dön üp Tür­ kiye'ye gitmek istey enl er de buray a uğrarlar. Bir kısmı ·kakım, sinc ap kürkleri ve başka değerli kürkler getirir ; ·d i ğer bir kı smı d a p amuk l u k umaşla r, bomibax ( gumba­ s i o ) , ipekli kumaşlar ve lbaıh ar at getirir."1 Bu ticaret, ge­ ne;! olara k, Anadolu'lu Türk, Arap veya Acem tacirleri­ nin elinde bulunurdu. Yukarıda belirttiğimiz gilbi , bu alım Eatım faal iyetinde A la n tacirleri de büyük bir rol oynar­ lardı. Bu ticari i l i ş ki l er , Kuman :hanlarının idari teşkila­ tma ve bu t eşk�latta önemli görevler alan Kuman beyle· rini n ekonomik ·dıurnmuna oluımlu şeki ld e tes ir etm iş tir . Bu ahın s atım faal i yeti , Kumanfar tar a fmdan yaratıl mı ş rleğildi. Kırım'da, Bulgar'da, !tirde ve s onr aları Saksın'­ <la gördüğümüz ıbu i şl ek ticaret ıhayatı, Kum a nJ a ra önce­ ki d evird e n miras olarak :kalmış tı . Bulgar ve çevresını, Kırım ş•ehirlerini ve Volga havzasını s i ya si hakimiyetleri altında tutan Kumanların b üy ü k kazançılar elde ettikleri nıu hakka kt ı r. Göçtıbe !h a yat şartları altında yaşayan Ku­ man hanları, XIII ve özellikle XIV. yüzyılda Moğolların seviyesine erişememiş1lerdi. l\foğ olı!.ar gerek Al t ı n Ordu' da, ger ek Hülıegü de vl e ti n de2 hemen hemen mükemmel bir m erk ezi idarey� :sah ip ıbulunuyorlarıdı. Lbn-ül-Esir, XIII. yüzyı lı n ilk yıllarında S uda k'ın "bir Kıpçak şEıhri" dl duğun u ıbelirtmişse de, Sudak'ta çok­ luğu Kumanların t e�1ldıl ettikleri ilerıi sürülemez. Arap ta­ rihçisi, bu s öz leriyıJe, Kuman ıhaniarının h azinesi i ç in al ı­ rı a:c a k ve:rıgi! erin toplanma s ını kontrol eden Kuman me­ murlarının Sudak'ta

otul'duklarını ifa.de etmek istemiş­

gör evl er i tir. Moğol d evri n d e damga ad ı nı alan ve esas işgaıl edi Jıen ülkelerde vergilerin, k endi ülkelerinde de mü­ kellefiyetlerin düııenli o!arak

toplanmasını

kontrol

ve

muhtelif ıböılgel.eri ida re etmekten iharet olan memurla­ r ı n <laha Kumanlar devri nde mevcut ol duk ları ve be:lki '

Plano

"

İran'da

Vl'l'İli ı'.

K a r p i n i - V. H ii lcgii ' n ü n

R u b r u k, kurduğu

a. y.

Moğol

66. s. sülalesine

bu

ad ;


XJ

-

XIII. YÜZYILLARDA DEŞT-1 KIPÇAK

17

de Türkçe :baskak adını aldıkları tahmin olunabilir. Bu taibir, henüz kafi derecede araştırılmamıştır. Türkçe bas­ kak kelimesinin Moğol d evlet teşkilatında ımuayyen bir iıdari anlamda kullanılaıbi:I mesi için, bu keıliımenin günlük bayatta bu veya buna benzer bir anlamda kullanılması şarttır. Kuman devletinde vengiler ·önemli ibir rol oyna­ mtştır. Birçok Kırım şeıhir'Ierinden ibaşka, zengin Bulgar v€ aşağı Volga bö1 gıeıler i nd en de vergi ahnırdı. Kuman devrinde ıbaskak taıbirirrin kullanılıp kuHamlmadığını ke­ sm olarak ıkestiremiyoruz. Bu durıum karşıısında, Kuman devletinin .idari teşkilat sistemi hakkınıda da fazla bir şey söylenemez. Hatta "devlet" tabirinin Kumanlar arasında XIII XIV. yü zyıl Moğolları arasında aldığı anlamdan farklı olduğun u belirtelim. Kumanların Rus pr.ell'�likleri, Kırım ş ehirleri ve Bulgar prrnsiıiği gibi daha medeni k omşıul arıyll e olan mü­ nasebetleri hakkındaki fikir'Jıedmiz ibu merkezdedir. Hal­ buki V. A. Gor·dlevskiy, Kumanlara ait en son araştır­ mayı teşkil eden "Çto takoe 'bosıy volk' ?" adlı yazısında, zengin malzemeye d ay andığı ve ıbirçok meselelere ait dik­ kate değer fikıirler ileri sürdüğü halde, Ruslarla Kuman­ lar arasmıdaki münasebetler !hakkında :rıealiteye uymayan bir taıblo çizmiştir. 1 Ruıs tarihçilerinin eski, fakat doğrıu görüşlerine rağmen V. A. Gordlevskiy Ruslarla Kuman­ lar arasında barış içi nd e geçen komşuluktan, dostane mü­ nasebetlerden ve karşılıkıJı iş /birl iğind en söz etmektedir. V. A. Go:rıdlevskiy, göçebe Kumanların Rus toprakların­ da sıebep oldukları kötülük ve afetleri "kilise nüfuzu al­ tında yerleşmiş resmi iddialar" olarak göstermektedir.2 Ona güre, '"Kumankır, kilise için, çok defa, Rus toprak­ �arına hücum eden ve durmadan Hıristiyan kanı 'döken düşmanlarıdır. Prensler Kumanları ya:kından tanııdıkları zaman, onlara akraba gözüyle bakarlardı."" -

1

V.

A.

G o r d l e v s k i y,

Çto takoe

"bosıy

volk" ?

İzv_

Akaıl. Nauk SSSR, OLiY,(\ VI. c., fas., 1947. ve müt. s. V. A. G o r d l e v s k i y, a. y. , 323. s. V. A. G o r d l e v s k i y, a. y., 323 - 324. s.

F. : 2


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

18

Rus tar i:hçiJ erinin ·bu görüşe katılmalarına imkan yoktur. V. A. Gordlevskiy'in "üç nesil boyunca göçebele­ re karşı gitt ikç e der inleş en bir temayül ·göze çarptığı" h akkın daki iddia sı na da �ştirak .echlemez.1 Kronikierde gör­ düğümüz hiıkaye1'erdeki Kuman .akınları :,;;onunda ortaya .ç ıkan fdlaketLerle Rus kilisesinin görüşü değil, akraıbaı1arı­ nı ve emek karşılığında elde edilen servetlerini kaybeden Ru.;; köylüierinin ve ışehir alhalıisinin ıgerçek ıstırapları ifa­ ô.e edilmiştir. Orta Çağda göçebelerin tarım bölgeleriyle v eriml i ticari ımünasebetlere girişmekten ziyade, ıbu böl­ gelere karşı yıkıcı akınlar yaptıklarını tariıhçi:ler pek iyl bilirler. .

Kaynaklarda gördüğümüz kayıtların azlığı, Deşt-i I�ıpçak'ta kurulan i<;-timal ve siyıa.si düzenin ana çizgile­ riytle olsun tespitıine imkfm bırakımıyor. Bugünkü biılgile­ rimize ıdayanarak, Kumanların, X. yüzyı:Ida H a zar lar ve G uzlar gibi Xl. yüzyılda yaşayan Karalkalpakları ve Peçenekleri bir yana !bıra kalım feodal şartlara uygwı hir şekilde ya�adık!larını söyleyeMliriz. Oğuz ( Guz) beyleri �u-asında, yüz binlerce büy ü k ve küçük ıbaş ıhayıvana sahip olan� zenginkrin varlığı, otlakfal'dan ve hayvan sürülerin­ d en ibaret büyük özel toprak mülkiyetinin mevcut oldu­ ğunu gösteriyor. Büyük toprak mülkiyıeti ve i'lk müstah­ sillerin mü�ellefiyetleri, bo�kırda feodal ıilişkileri yarat­ mıştır. -

-

Maalesef !bugün elim i zd e vakıalara ıdayanan !bilgi bu­ lun ma d ı ğı cihetle, bu fü-şkileri anlatmaktan sarf-ı nazar e tmek ılazımdır. XII. yüzyı:Jın sonunda ve XIII. yüzyılın başında Moğolların içtimai teşkilatı hakikında rastlanan bi lgi sayesin de bu noksa n bir dereceye kaıdar azaltılabi:lir. Bu devirde, kültürel değer ıbakımından Moğolların Kıp­ çaklar, yani Kuıman:larla hemen hemen aynı seviyede bu­ l u nması bunun değerini artırabilir. ,

ı

A . y. 323

-

324. s .

i i lAN, N o. I

-

I I , 1924, 216. s . ; burada verilen

ı n iilı: ı \ iı �:;ı l ı o l ıluğu açılüır.

yekünun


XI

xm.

YÜZYILLARDA DEŞT-t KIPÇAK

19

XI . XIII. yüzyıllarda Kumanlarıın fikri seviyeleri ve ..\jzellikile ölü gömme törenleri !hakkında ·elimizde ibiraz da­ fua fazla ıbilg.i vardır. Gözlem kabiliyetini bildiğimiz G. Rubruquis, Kuman mezarlarının klasik bir tasvıirini çiz­ mi�tir : "Kumanlar, öfünün üzerine Wywk bir tümsek ya­ parlar ve !bunun ÜZ'erine yüzü doğuya dönük, elinde gölbe­ ·;ğmin hizasında .bir bardak buılunan bir heykel dikerler. Kumanlar, zenginler için ehramlar, yanİ sivri binalLa.r ya­ �parlar. Ba:zı yerlerde tuğladan büyük ku1eler, bazı yerler­ <de de taştan evl1er yapııldığını ıgöroüm. Haföuki bu ülkede itaş yoktur. Yeni ölen birinin mezarına, her yıöne dörder ·•üme olmak üzel'e, uzun sırııklara on altı at derisi aıstıkla­ .'l·ını ve önüne :iıçımek için kımız, yemek için de et koyduk1arını gördüm. Bu ölünün tanassur ettiğini söylüyorlardı. ·:Doğu yönün.de başka mezarlar da gözüme ·çarptı. 1 Yuvar­ lak ve dörtköşe taşlarla örVülmüş olan lbu alan, dört yöne yöneltilmiş dört uzun taşla sarılmıştır. Biri hasta düştüğü ·zaman, yatağına girer v:e ıhiıÇ kimsenin geılmemesi için evi­ :ne bir işaret koyar. Bundan dolayı, hastayı \hizmetkarla­ rından başka hiç kimse ziyaret etmez. Büyli!k saraylara ·:mensup biri hastalandığı takdirde, sarayın etrafında bek­ '°Çj ler beklıer ve ıhtç kimsenin girmesine izin vermezler. Çün­ kü ziyaretçi ile ıkıötü ruhların veya rüzgarın girmesinden 'korkarlar. Falcıları papaz gibi tellakki ederler."2 Son satır­ ·1 ardan anlaşııldığına 1gıöre, Kumanlar arasında şamanizm hakimdi. Bu ta1svirin iJlk bölümünde G. Rulhr uquis taş hey­ �-el1erden söz ·etmiştir. Arkeologların ıbıUdikleri gtbi, bu rür:lü h eykellere Kuman bozkırılarmda XI - XIII. yüzyıldan 'Kalma zengin gö((ebe mezarlarında rastlanır. Sonra, Orta Asya'da, özelJ.ikle Kazakistan'da bulunan heykellerin ço­ � u daha eski devir'lere çıkar. "Taş baba" adı da verilen bu

1

('

bakınız : V. V.

B a r t o l'd,

o por:;rcbal'nıx obrya dax turok i mongolov.

c• t ıs t ı '·

Bu mesele hakkında

ZVO,

m l'ı f . s. "

Plano

K

a r

pi

ni

-

V.

Ru

h r u k,

a. y. 80. s.

K

vop­

XXV, 60.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

2Q

hey�eUer ( bu anlamda "ba1baI" tabiri de kullanılmıştır1) > buiun!dukları mezara gömülen ölüyü değiıl, ölünün h ayatta iken öldürdüğü düşmanları tasvir ederdi.

---

1

- - ----

'Put' anlaımına gelen Rusça "bolvan" kelimesi bu kelime­

dl'n çıkmıştır.


1K1NC1 BÖLÜM XIII. yüzyılın başında Moğollar

v.e

Moğol istilası

XIII. yüzyı lı n ibaşlarında, Asya 'nın derinlikler.inde, jnsanlığın bir kısmının tarihinde •Öneımli bir rol oynamış olan ıbir hareket başlamı ştı . Bu hareket tarih kitapla­ rı nda Moğol y aıh ut Tatar istilası adı y le tanınmıştır. Mo­ _ğol i stil�sı , Gü neydoğu Avrupa'ya da yayılmıştı. Daha XIII. yüzyıılın 30. yıl1larınd a Deşt-i Kıpçak' ın kesin ıhaki­ mi ol a n Moğol'lar, burada gen� ve ·güçlü bir devlet kur­ mu§lardı. Bu devl et doğu kayna kla rı nda Cuçi ul usu ya­ l ı.ut Gök Ordu, Rus kayn akları nd a ise Altın Ordu adıyle tanınmıştır.

Yüz elli yıldan fazla bir süre içinde, Tatarilar (Moğol1ar) , Rus taııih ind e, foodal Rus t opl umunun kuruluş vıe ge­ lişmes inde önemli bir roıl oynamışlardır. Bu•gün Tatarfara <ı.yrı bir ba,Ms tah s is etmeden XIII - XV. yürzyıll f1eodaıl Rus­ ya tarfüini ya zmak cesaretini gösterecek ıbir R us taııiihçisi bulunamaz. Moğolların XIII - XV. yü zyıllardaki h ay atl arı ve feodal Rusya tari!hinin gel iş me s i üzerine ya ptı kla r ı tesir ıh akkmda kaıbil olduğu kadar fazla veriıden yararlanmak icap ettiği genel olarak kabUJ. edilmekle beraber, Rus ta­ rihçileri (A. N. Nasonov'un Mongolı i Rus' 1 kitabı mrüstes­ rıa olmak ü�ere) ş•imdiye kadar batıda yetişen doğu uzman­ l�rı tarafından Moğolların tar�hi Ü:zJerine yapılan araştır­ m a l arı n sonuçlar ından pek az faydalanmışlardır. XIX. yüzy ı lda Moğol1arın tarihfoe tahsis edilen birçok kitap ve _yaz1lar çııkımş tı r ; fakat doğıu uzmanları tarafınd an ibu meN a s o n o v, Mongoh i Rus' (İstori ya tatarskay Rusi) . Rus Bilimler Akademisi, 1940. - Bu kitapta • 'oı!,u uzmanlarının yazılarına müracaat edildiği gibi, doğu kay­ uıakları ndan yapı l mış tercümelerden de yararlanılmıştır. 1

A. N.

ııol i t i k i na


22

ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

sele ·hakkında yazılan eserlerin büyük meziyetlerine rağ-· men, gerek Moğolistan'da, gerek yeni kurulan Moğol dev­ letlerinde, Orta Asya'da (Çağatay devleti) , lran'da (Hü­ legıü devleti) ve Güneydoğu Avrupa'da (Altın Ordu) iVIcr ğol toplumunun ıiç yapısı son zamanlara kadar pek az, araştırılmıştı. Müteveffa B. Ya. Y.ladimircov'un 1934'te çıkan ıkita­ bı, bu büyük ıboşluğu doldurarak, Moğolların iç tarihine· ait meselelerle ilgilenenlere toplu ıbir şek.Hde zengin malz-e­ me vermUjtir. Obşçestvennıy stroy mongolov. Mongol'-· skiy ;koçevoy feodalizm adı altında çıkan ıbu eserle, müte­ veffa bilginin geniş ıbilg.isi sayesinde, doğu u:zımanları ve· Rus tarihçileııi ni hayet birçok esaslı hoşlukları doldurmak imkanını elde etmişlerdir. Mamaffü Vladimircov'un bü­ tiın fikirlerine iştirak edilemez. Her ıhaılde, B. Ya. Vladi­ mircov'un kitabı, Altın Ordu'ya veya l\foğolistan'ın sınır­ ları dışında kafa n h erhangi bir Moğol devletine ayrı bir· bölüm tahsis etmediği halde, XIII - XV. yüzyıl feodal.' Ru:;;ya tar.illi üzerinde çalışan ve Altın Ordu tarihini i lg �ı ile. takip eden bilginler için önemli bi1giler ve dikkate değer fikiııler verecek bir el kitabıdır. Bu kitapta en önemI� nokta, Moğol toplumu meselesini nihayet bilimsel ıbir şe­ kilde sağlam verıilerle aydınlatmasıdır. Cengiz hanın yö­ netimi altmda ıbulunan Moğol aristokrasisi, o zamanki medeni insanlığın büyük ıbir bö'lümünü işgal etmeğe n·· kendi hükmü altına almağa muvaffak oılmuştu . .B. Ya. Vlad:imircov'un ana tezine göre, Cengiz haD imparatorluğunun lmruluşuna takaddüm eden günlerde MoğolJar, patriarkal toplumdan feodaliııme geçiş proees­ sus'ünü tamamlaıımş bulunuyorlardı. "Şöyle '.bir tahminde lbwlunımak ka'bi'ldir : Bozkır aris­ tokrasisinin teşekkülü aristokratlar tarafından ortaya.· atılarak destektlenen .başbuğ ıııaruarın zuıhuru, kabile bir­ l iklerinin teşekkiHü, kür.iyen şeklindeki göç tarzından ayili' şekline geçilmesi olayına ve bununla ilgili olarak sürek avlarının düzenılenmesinde tatıbik edilen msıuller:in değiş­ mesine dayanmaktadır. G erçekten Reşidüddin, Moğo)


xm. YÜZYILIN BAŞINDA MOGOLLAR VE MOGOL İSTİLASI

23

kamplarını (kürigen) tasvir ederken, bunun "eski zaman­ lama" höy·le olıduğunu söyıl'üyor. Cengiz hanın gençliğin­ de ve 9rta yaşlarında ayıiıl halinde göçtükleri !hakkında birkaç kaynak verilebilir."1 Bu sözlıer, iküriyen dle ayil'in l\foğoLların sosyal teşkilatında tuttuğu önemli yeri ispata kafidir. !Jkel göçebe toplum ekonomisi küriyene, feodal göçebe toplumun ferdi ekonomiıs i ise ayil'e dayanmakta­ dır. XIII. yüzyl'lın sonlarına doğru küriyen'in yalnız as­ keri teşkilatta saklanan bir kalıntı haline geldiği, XIII. yüzyılın sonu �le XIV. yüzyılın başında yaşayan ıbüyük Iran tal"iıhçisi Reşıidüddin'in ifadesinden anlaşılıyor. Reşi­ düddin'in dikkate değer maıiemesi, B. Ya. Vladimircov'un eserinin ana kaynaklarından ıbirini teşkil etmiştir. Reşi­ düddin bu J:rnsusta şöyle diyor : "Küriyen 'halka' anlamı­ na gelir. Eski ,zamanlarda, bir kahile iherıhangi bir yeıxle kamp kurduğu vakit, en :büyükleri halkanın ortasında bir noktaya benzerdi. Buna :küriyen adını verirlerdi. Bu de­ virde düşman askerleri yaklaştığı tak!dirde, yabancının v e öüşmanın ortaya sokulmasını engellemek için, lb u şekiıl de durum alınırdı."� Küriyen'in ilkel göçebe toplumunun bir şekli olduğu �nlaşılıyor. Lakin daha XI - XII. yüzyııllarda küriyen şekli yanında, Moğolfarın ayil şeklinde, yani ayrı ayrı aileler ·halinde göç ettiklerini görüyoruz. Eğer aile zengin ise kendrsine tabi bir miktar insanla birlikte göç ederdi. Küriyen'den ayil'e, ferdi eıkonomiye, yani sınıflara da­ yanan feodal topluma geçiş, tabii olarak, hıer ş eyden ön­ ce, küriyen'den zengin göçebeleri n ayrıılmasıyle başlamış­ tır. XIII. yüzyılda artık ·küriyen 1lrnlinde yapılan gıöçlere rastlanmaz. '1stila devrinde boylar, Moğoılıların hayatında büyük ıbir rol oynamıştır. Moğollar ıh akkın<la yazı yazan bilginlerin ıbüyük hir kısmı, onların, imparatorluğun ku'

B. Ya.

V 1 a d i m i r c o v,

Obşçestvennıy stroy

mongolov

ı M ongol 'skiy koçcvoy feodalizm) . Rus Bilimler Akademisi,

1934,

l'\( i. s. "

B. Ya.

V 1 a d i m i r c o v,

R e !i i ıl rı el el i n ,

İ.

a. y. 37. s.

-

Ayrıca

Berczin bas. TVO, XIII, 94 - 95. s.

bakınız :


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

24

r uluşu ndan önce ve sonra, aile t eşk:i'hitına taıbi oldukla­ rını i l e ri sürmüŞ'lerdir. Burada açık bir yanlışlık vardır. A ile kuruluşları eski zarf olarak saklanmakla beraber, artık y e n i sınıf ( feodal) münasebetlerini n tesiri başla­ mıştı. B. Ya. Vladimircov, göçebe feodalizm i nin doğu�u ;.:. ırasında 1\foğol ailesini 'ba'kmız nasıl tarif ed iyo r : "Mo· ğol bo yla rı ( obox) , kankardeşleı:ıi tarafından kurulm uş agnat pr ensi p ine• ve exogarnie'ye d a y ana n ol dukça tipik l ı i r birlikti. [;�ski cognation mü nasebetlerinin ka'l ıntılarını S<!klayan bu patr i ark al biril ik, f erdt eko nomiye d ay a ndığ ı h alde, otlakla r iboyun ortak malı sayıhrdı. Bü y ük oğılun birtakım ;haklarını korumak ş artıyl e küçük oğula özel h a klar veren bu birlik , öç ımüessesesi v e özel bir kabile (-ulte'ü ile tak viye edilmişti."2 Otlaklar)n orta k olmasına rağmen, ekonominin ı

fer­

d i ıbir yönetime ,daya nd ığı !bu ifade1den a nlaş ıılyor . XIII. yü zyılda , yani feodal Moğol imparatorluğunun kuruluş u d evrinde, kabileler, y a ln ız sosya'l ıbakımdan değil, dış şe­ kil bakımından da dağılmağ·a devam ed iyor . Kahi,Jelerin muht eli f kollara aydlarak, birbirl erinden alan bakımın­ ı

dan uzaklaştıı�arını ve hatta aynı otlakta tür�Tü kabilele­ r e mensup ıbirlikılerin yer al d ığın ı görüyoruz. Bu toplu­ l uklar lbir feoda'iin (noyan, ba'atur) yönetiminde birleş­ miştir. Eski kaibHelerıin dağılması, zengin ayil'lıerin küri ­ y en'den ayrıl m ası ıiJ:e, yani hir iç processus i:le izah olu­ n a ma z. Bu d ağııl ma , hazan doğrudan doğrıu ya b ir istila sonu cunda vuku bulm uştur. Reşidüddin'ıin yazdığına 1gö­ re, " C engi z 'han, Tayçiut kab ilesi ni ve Urut ve Mankğut kabHelerini kayıplara uğratarak zayı f düşüııdükte n san­ ı a, itaati altına aihnca, ıbunların büyük bir kısmını yok etmelerini, geri kalanlar ını da kiöle olarak Cida noyana vermelerini emretti.. . Halbuki bunlar Cengiz ıhanla aıkra­ ba i di ler . Buna rağmen, Urut ve Mankğ utl ar onun fer'

Üyeleri erkek

tarafından

akraba olan kabilelere agnat

:ıdı veri l i r. "

B.

Ya .

V l a d i m i r c o v,

a. y. 58. s.


XIII. YÜZYILIN BAŞINDA MOGOLLAR VE MOGOL İSTİLASI

25

manı ile köle oldular ve Urut ve Mankğut askerleri Ciıda noyan kabil esinıe o zamandan beri köllelik ederiler."1 Vladimircov, eserinde buna benzer birçok olay lar sı r alam ı ş tı r . Bu olaylar, ka:bile bi rl iklle r i nin dağılma processus'ünde, ıbir yandıan gıöçElbe feodal aristokra'.3isi­ r:in nasıl ort aya çıktı ğın ı, bir yandan da Moğolca una ğan boğol adını taışıyan sınıfın nasıl arttığını inandırıcı bir şekrlde g ö ste r iyor. V l adimirc ov , u n a ğan boğol tabirimn 'köle' diye tercüme edilmesini haklı olarak reddediyor. B. Ya. Vladimircov'un fikri ne göre, unağan boğo l t abiri x ar a çu anl am ı na ge lme z. Bunlar, fe oda1 vassaıllık müna­ s ebetlerinin ayrı bir ıkateg oris ini teşkil 1ededer . XI - XII. yüzyılda M oğ oli s tan'ıda ka.ıbile ve iboyıların feodal şefler i t ba'atur, mergen, s eç1e n v. :b .) arasında sürekJi bir savaş yapılmıştır. Bu savaış, gan imet ve köle elde e tme k amacı­ m gü d ü yord u. Bunun sonucu olaraık, mağ lu p k aıbi le, mu­ B . Ya.

­

zaffer kabilenin kesin sur,ette vassalı olıu yordu. Bir k abilen in

baş ka

olmas ı ne ayrıldı k­ la rını �bi l i y oruz . Bu sınıfların nasıl bir m u aımele gördük­ lerini B. Ya. Vladimircov ıizah ve is pa t a muvaffak olmuş­ tur. Unağan boğ ol'l ar mütecanis bir k ü tle teşkil e tmiy or cl u. Bunların bir kısmı kabHenin y ü ksek :sınıfına, bir kıs­ mı ise aynı kabilenin xaraçu'larına mensuptu. Birincı grupun v a s sa llı ğı na "asıill" bir ,hizmet ad ın ı vereıbiliriz ; i kinci grupta ise ilk 1Üreticinin a l ı şı lm ış mükellefiyetleri ile karşulaışıyoruz. Bu muhtelif zümrelerin " mukad de r at "ı ela ıbuna görıe değişiklikler gıösterıir. Hayvancılıkla geçi­ n en göçebe kabHelerıde a n a ıişçi !kütlesini teş k iıl edenılere xaraçu adı verilıir. B. Ya. Vfaıdimircov, xaraçu'nun, yani k a ra , adi halkın, göçeibe 1hayatının temelini meyh an a ge­ t i ren hayvanlara s ahip o l up olmadığı sorusunu ortaya �· tı yor. Re şidüddi n'in ifadesine göre, "adi, yani kara ;halk­ tan bir adam şar ap i çm e sini sevdiği takdirde, atını, sürü­ !-i Ünü ve :bütün maılını elden çıka rar aık yoks ul d üşer ." Xabir

kaıbileye

vassaI

demektir ? Bütün kabilelerin muhtelif sınıflara

­

ı

1

B. Ya.

V l a d i m i r c o v,

a. y. 63. s.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

26

raçu' la r hayvanlara,

çaıJışma

aletlerine sahip oldukları

ay i[ 1çind e oturdukları ıha;lde, otlaklarıdan fayda'lanma

ve' hu­

iç:ind:e bütün ür:et�m şar tlarım kontrol eden gıöçebe feodalin (ıba'atur, seçen , mergen ve genel olarak noyan) arzu ve emirlerine göl\e iha:ııeket et­ mek zorunda idiiler. Xaraçu'ların feodale karşı birt akım mü ke J.l efiye tleri de vardı. B. Ya. V laıdimircov 'un ifadesine göre, bu m üke)']ref.iye tler , göçebe hay at şartlar ı aJtınıda "kesim l ik küçük ba ş ıhayvan ve feodal kamplarına vad e ile bir miktar sağmal hayvan, öz ellikie ,kısraık teminin­ den" �ba retti. susunda

kaMle çerçevesi

Moğolistan' ı n sı n ı rl arı içinde ve dışmda yapı.l an sa­ vaşlar·da a'lın an esirler, Moğol t oplumunda önemli bir yer tuta:rlardı. B. Ya. Vladimircov'a g.öre, "bunlar ( e sirler A. Ya.) hil'çok haUerde, lbirdenbire ollnıasa ibile, bdr süre sonra, mesela ikinci nesilde, vass al, boğol , un ağan boğol durumuna geçiyo rlar ve "adi ihaılk "t an ayrı larak, bazan daha yü ksek merteheiere 1çıkıyorlar dı ." 1 Unağan hoğol'lar­ la Moğoka n:ököd, ya n i ' ark ad aş'la r ' (tekili nökör 'arka­ daş') adını alan sınıfı karışt ır ma mak gerekir. Nököd ' l e r eski Ruısıların veya eski Germenlerin drujina'larırııd an başka bir şey deği:ldir. Nökör'ler h angi sın ı fa me nı.supt url a r ? Senyörlerine· karşı ne g.ilbi mükellefiyetleri vardır ? Durumları nedir ? Niıhayet Moğ·ol feod a'1 t o p lıum unda nasıl bir rol oynarlar ? B. Ya. Vladimil'cov'un ,es erinde bütün bu sorular etraflı surette ayıdınıJatılmıştır. Her şeyden önce n ökıör '�eri n esas ka dros un u n :hakim s ı nıfa mensup olduğunu belirtelim . Sözlü bi r anlaışma ile hi zm ete karar verdikleri noyan'la­ rını gen ellikl e kenıdileri seçerler. Mamafih "and" veya "yemin" He yapılan ıbu anlaşma, !h ommag.ium' a benziyor. Bazan, çocukların herhangi ibir gıöçebe feodafo nökör ol­ ması anabaıbası tar afın dan kararlaştır ılır . Cenıgiz impara ­ to rl uğun u n k uru lu şuna ait bütün olayJara !bir efsane şe­ kil ve süsü veren Gizli Tariıh ( XIII. yüızyıl) , bu hususta 1

B. Ya.

V l a d i m i r c o v,

a. y. 118. s.


XIII. YÜZYILIN BAŞINDA MO(iOLLAR VE MO(iOL İSTİLASI

dikkat·e değer bir olay

' 27

vermiştir : "Temücin 1 evine döndü­

ğü zaman, ona Burtkan dağından ·ihtiyar C arç i ' ut ay ge1'di ;:

cmuzlarında demirci körü ğ ü , yanında oa C elm e adlı oP;­ lu vard ı : "Deli 'un Boldak mevıkHnde dünyaya geldiğim zaman, sana samur deıısiy:le kapl ı bir çocuk kundağı ar­ mağan ·etmiş , oğlum C elm e ' yi de sana vermiştim, ded L Fakat oğlum o zama n henüz küçük olduğu için, onu yanı·­ ma alarak yetiştirdim. Şimdi onu sana veriyorum ; varsın• atını eyer l esin ve kapını açsın."2

Moğol feodalinin ( noyan) drujina'sını meydana ge--· tiren nökör'ler, noyan'm yanında fahri h i �metl er görür-­ lerıdi. Moğolların ekonomik hayatında önemli bir yer tu-· tan avl ara :katılırlar, MoğoJıistan iç.inde ve yerleşik mem-­ leketler sınırlarında sı k sık rastlanan akınlarda mücade ­ le ed erlerJ noyan'a muhafızlırk ederler. ziyafetlerde ve ku-­ rultaylarda ıbu·J unurlardı. Aşağıda görüleceği g i bi , CengLr. han, imparatorluğunun kuruluşu sırasında, bütün askeri" ve m i.ilki. yönetim am irlerin i nököd sın ıfın dan seçmiştir . . Giııli TarHı sayesi·nde nökör'ler hakkında a çık bir fikir edi ni'lebilir. Bir·i, Cengiz'in en ciddi rak ibi Camuka'ya sor- · muş : "Koyun sürüsünü ta ağıla kadar kovatlayan kurtlaı gibi bizimkileri t aki p edenler kimlerdir ?" Camuka

ş öy le cevap vermiş :

·

om;,.

Temücin'in i nsa ı:ı: etiyle b eslenm iş dört köpeğidir. Temücin onları demir zin­ cirl e bağlardı. Bu köpek ler i n alınları bakırdan<l ır. Dişleri keskindir. D i lleri kunduracı hizine benzer. Yürekleri de­ mirdendir. Kamçı y erin e eğri kılıçları vardır. Ç iğ süt :içer ,. rüzgara binerler. Savaş günrerinde insan eti y erler . Şim-· di onfar zincil'den lboşanmı�lard.ır. TükRülft rsaçarak ne şe-­ leniyorlar. Bu dört köpek : Cebe, Kubilay, Celme ve Sü-­ "Bunlar, benim

bödey'dir."3 Iran, Kafkas ve Güneydoğu AVI'Upa ve

s ak in l er i , CebE:

Sübödey i.ile daha yakından tanışmak fırsa tı nı elde et1

Temüçin, yani Cengiz han.

B. Ya.

V l a d i m i r c o v, a. y. 88. s.

-

Gizli Tarih, P. Ka ­

farov tercümesi, 49. s. ; S. A. Kozin tercümesi, 96. s.

"

B. Ya. V l a d i m i r c o v, a. y_ 91. s. - Gizli Tarih, P. Ka­

farov tercümesi, 106. s. ; S . A. Kozin tercümesi, 147.

s.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

28

mişLerdir. Cebe ile

Sübödey, 1223'te Katl ka muharebesinde !bozguna uğratan ordunun başında

Ruslarla Kumarrları

lıulunmuşl ardı.

B. Ya. Vladiınircov' a 'göre, "sürekli ibir askeri birlik teşkiil ederek başbuğlarıyle beraber yaşayan nöıkör'ler bir o rd u ve ıbir mu'h afız ıkıtası çekirdeği t•eışki l ederlerdi. Her nökör müstakbel 'bir s wbay ve kumandandı. Bu dur uma askeri göre, e sk i Moğol şefinin muıha.fız kıtası bir nevi 0kul sayılaibiiir."1 Nökör'lerin sayı ve kailitesi, başlbuğla­ rın güç v,e otoritesini tayin ederdi. Başıbuğlar •genellikle ba'atur (ba­ noyon ( noyan) unvanını a!l makla beraber, h adır) , mergen ( nişancı) , bilge ('h a:k im) ... giıbi unvanlar da lmllanaıb ilirlerdi. Daha iyi otlaklar edinmek, hayvan <clmak, ko m ş u kavimleri kendi h aki miyetl eri altına geçir­ nıek veya daha fazla unağan boğol elde etmek iıçin !boz­ kırda şefler arasında sürekli bir sava'Ş hüküm sürerdi. Ü zet le, muhafız kıtasını t eş1kiıl eden nökörler, göçebe Mo­ ğol h ay atı nı n özel şartları rultında, fe odal yönetimi kolay­ laoŞtıran ıb ir kaynak ve vasıta ihaiine 'gel mişler di .

Cengiz han ın yönıet iım i altındaki büyü k feodal devle­ Moğoiistan'da önemli bir savaş tin kurulduğu sırada,

yaprlmı.ştı. Esasen Moğol imparatorluğu bu ısavaş saye­ sinde kurulmuştu. Bu d evletin kuruluşu ve bununl a il­ gili savaşlar hakkında Rus doğu uzmanları tarafından iki nokta-i nazar Heri sürülmüştür. Birinei nokta-i nazarı ortaya atan W. W. B art'h oJ.d olmuştur. Ona ıgöre, "C engiz l ı an imparatorluğunun kuru�uşu ıh akkmdaki Moğol riva­ :v�etinde, açıkt an a çığa göçebe aristokratları iıie 'h alik kfü­ kleri arası nd a bir savaş yapıldığından söz edi l mi ştir ... G ii çe!be h ay a t şartları alt ınd a bile, sınıf savaşı artmadan güçlü bir devlet kurulamaz."� M oğ ol imparatorluğunun kuruluşu haikkmda W. W. Barthold tarafından yapılan araştırmalar, bu nokta...i naı

B. Ya.

"

V. V. B a r t o l'd,

V 1 a d i m i r c o v,

a. y. 91. s.

Svyaz' obşçestvennogo bıta s xozyayst­

wıınım u kladom u turok i mogolov. uni ,-.

im.

İSAİE pri Kazansk . Gos.

V. 1. Ul'yanova - Lenina, XXXIV. c., 3 - 4. fas., 3. s.


XIII. YÜZYILIN BAŞINDA MOCOLLAR VE MOCOL İSTİLASI

29'

zara göre yazı lmıştır . Barthold, Cengiz hanı göç.ebe feo­ dal aristokrasisinin başı, rakibi Camıuka'y ı ise göçebe bozkırın demokratik çı karl arı n ı n temsilcisi s ay ar .

zaman W. W. Bartholıd'!ün bu fikirlerine katı­ lan B. Ya. Vladimircov, son eserinde fikrini değiştirmiş­ tir : "Bugün eski noıkta-i nazarımı kökıl ü olarak değiştir­ mek mecburiyetindeyim. XI - XII. y üzyı ll a rda Moğollar arasında mü ş ah ed e edilen sosyal olayl arın ta:hlilli, yukarıda gösterildiği gibi, beni, ıbozkır adstokrasisinin kuruilu şu­ nun ve ka rışık kabile bir.Jıiklerinin kur uluş und a hakim olan kabile dü:zıeni şartları altında, aşağı sınıfların bu aristokratların hak·i miyeti aJltına geçmesini n, XIL yüzyı­ lın sonunda doğru son ıbulduğunu kabule m ecbur et­ miştir. B u sırada ıbozkır aristokratları güçl ü ve kalalbalık bir s ı n ı f teş:kil ediyorlardı. . . Açık bir demokratik hareket hakkında kaynaklarımızda hiç!b ir kayıt y okt u r . " 1 Bence. B . Ya. Vladimircov, W. W. Barthol<l'ün n okta- i nazarını redded em em işti r . XIII. yüzyılın iılk y ıHarın<la Moğolis­ tan'da baş l a y a n o b üyü k savaşın, y a!l n ı z göçebe feodall:eı­ sı n ı fı içinde geçen bir savaş olarak telakki edilmesine im­ kan yoktur. B. Ya. Vladimircov tarafından ortaya konu­ lan zengin malzeme, feodal münasebetler uğruna gır ı ş 1len s a va şı n XII. y ü zy ı lı n !.Sonu ile XIII. yüzyıılı n ıbaşındrı y ap ı ldı ğı nı gıösteriyor. W. W. Barthold, Obrazovanie im­ perii Ç in gis-xana ( 1896) adh eski yazısında, Moğollar arasındaki iç savaşın ışığı altında, Gi:zıli Tarilh 'in çok dik­ kate d eğ er yerlerinden birini ustailıtk la izah etmişti. Gizli Tarih'e görıe, Camuka, daha gençliğinde Teımücin'e şu sözlerle h i t ap et m i ş t i : "Şayet dağın y am a c ı nda konaklar­ sak, at ço banlar ı m ız çad ı rl ara girerler ; dere boyunda ko­ n a kl a r sa k , koy u n ve k u zu çobanlarımız k ar ın l ar ı nı doyu­ rnrlar."� W. W. Barthol d 'e göre, Gizli Tari:h 'in yazarı, hu sözleri açık hir 'Sosya,l anlamda kullanmıştır : "At çoban­ ları bozkı :- aristokrasis•i ni, koyun ve kuzm çobanları is e, Uzun

B. Ya. X.

ı 1 1.

V.

s.

V 1 a rl i m i r c o v,

a. y. 83 - 84. s.

V. B a r t o ! ' d, Obrazovanie imperii Çingis-xana. ZVO,.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

::30

:yalnız ıkarnını doyurmayı düşünen adi ha3kı temsil ediyor. tarafına geç· -Camuka, Temücin'den farklı olarak halk ım i.şt ir. "1 B. Ya. Vladimircov, Camuka'nın ·�demokratik"2 lıir programa malik olduğu hakkındaki delillerin a:zılığın­ .dan söz ediyor. Buna şöyle cevap verilebifü : Bu delillıeri 'bulmak için, aramak kafidir. Esasen ıbunun aıksini ispat '.e decek deliıller de h emen hemen ıhiç yok gibidir. Feodal ioplumun ortaya çıkm asında n önce, g:öçıebe bozkır şart­ ·ıarı altında, Moğol devlet i gibi muazzam ıbir deVletin :sınıf mücadelesi yapılmadan ortaya çıkıması tasavvur .-.olunamaz. Bu ibaikımdan, Moğol feodalizminin tar1hi üze­ rindekıi ,e ser ini n değerini takdir 1etm�kle beraber B. Ya. · Vla<limircov'un M oğolis tan'da ki ıiç ·mücadeilenin s osyal �a nlamı üzerindeki fikirlerini geri ye atıln�ş bir adım say­ mak gere kir . Sınıf mücad�lesi 1sonunda ortaya çıkan l\Ioğol dev­ 'l eti, kurucusu ve şefi Temü cin Cengiz hanın ş ah�iyetine <le bi rç ok ışey ler ıborçl ud ur . Göçebe feodaHerden Yesügey � ahadırın oğlu oıl an Temücin , 1 155'te dünyaya ·gelmiştir. a · :On ya ş ınd a ,iken yetim kalmış, refah ve kudretı1erinin yok 'c�ım ası üzerine kardeg:J eriyle birlikte hemen hemen yok· :::;ul de nec Eık ıbir duruma dü şm üş t ür . Çü n k ü annıesi, aile 'ba §kanının 'Ölümünden sonra yalrı,ız geçim kaynakılarını ·değil, ken di sini terk 1e d en vassalların lüzuml u müzahare­ tini d e kaybetmişti. "Muka:dderat"ının !bütün ağırlığına ··ve folftketine rağmen , şahsi kabiliyeti ve olay'ların elive­ -rişli bir şeikilde geli�.mesi· sa yesind e , T,emücin kısa bir sü­ xe içi nde kayb etti ğ i mallarını ( sürülerini) elde etmeğe muvaffak olduğu g i bi , �öçebe f e odal in en önemli kuvve­ 't frü t eşkil 'eden nökeı:ile:rıini de kazandı. Yaptığı /birçok .: ::ı k ı n lar daki b a ş arı:J a rı nı siy asi olgu nl uğ u iıle sağlayan Teı

V. V. B a r t o l' el, a. y. 1 1 1. s.

"

"Drmokra t i k "

kelimesini

• " d0·,._ Çünkü Cengiz'in

':·c;in

tırnak eski

işareti

oymak

içine

almak

teşkilatına

icap

dönmek

çalıştığı anlaşılıyor. :ı

rakibinin

Cengiz'in

doğum

tarihi kesin

ol ara k bil inmiyor. Onun bu

.arihten sonra doğduğunu ileri sürenler de vardır.


XIII. YÜZYILIN BAŞINDA MOÖOLLAR VE MOÖOL İSTİLASI

31

müdn, etrafına topladığı mulhafı.z kıt asıy le bütün Moğo­ listan'da ün kazandı. Kendine benzer birçok şefleri yen­ cU kt en sonra, ilk dlarak, Kereyit hükümdarı Vanıg-ıhanla ba.şarılı b i r ım ücadeleye ve en güçlü

r ak ipl eri

gir�şti.

B und an sonra en önemli

ol an Naym anl ar ve Camuka

ile

mü­

çadele etti. 1206'.da Onon ırmağı boyunda Moğolistan'ın en seç­

h n göçebP feodallerinin iştirakiyle toplanan kurultay­ da ( meclis) Temiıcin, Cengi z han (kağan) a'dıyl e Moğol kağanı ilan edildi. Göçebe Moğol d evlet inin resmen bu tarih ten itibaren faaliyete geçtiği kabul edHebilir. Göçe­ be Moğol feodal sisteminde 'bu devlet şöy:le kurutmuştu : · · Keçe -ça d wl ard a oturan oymakların", yani Moğol kav­ minin başında Cengiz h a n kaıl>Hesi bulunuyordu. Bütün Moğol kavim ve kabilelerıi onun ulusu 1 , oturdukları alan ise yurdu sayıJl ıyorıdu. Devletin muhtelif kısımları Cen•giz ailesinin üyelieri­ ne verHmişti. Bu alanl arda

göçebe

hayatı :süren noyanlar,

ııöker'leri ve onlara feoda1l bağlarla bağlı ayil'leri ve esirleriy.le, hu aüe üyelerine tabi idiler. Feodal hiyerarşi­ ye dayanan bu toplum aynı zamanda ask eri ıbir teşıki­ lattı ; çünkü tümen (10,000) , lbin, yüz ve on gibi kısım­ lara ayrılmıştı. Taobii bu sayılar, her zaman bu grupların gerçek kadros unu ifade etmeyerek, Moğol food al ord.usu mı n befüba§lı askeri gr upla r ını gösterir. Bu gruplar, .::. yil'lere dayanırd ı . Çünkü sürek avl arının ıda dahil oldu­ ı:;u i ktisadi mah i yett eki feoda,l rmükeUefüyetJler dışında, c;.yil'lerin, senyörlerine ( noyan ) askeri ıhizmietleri de vadı. A yil ' l er için onların, yüzl·erin, binlerin... k adrola­ r ı n t doldurmak m ecbur iye t i vardı. Büyük gr up'l arın (hin, 1 ü rn rn ) başında ibizzat göçebe fe<Ydaıller hu'lı u n u !'du . Bun­ b-, Cengiz kabilesine mensup prensl evin vey a C en giz ha­ ı � ı n i lk daveti üzerıine askerleriyJ.e gelirl erdi. Büyük �eo­ d a l ord usunu n :başında Ceng.iz ıhanın meşhur muhafız ­

1

B. Ya. Vladimircov'a göre ( a . y. 97. s.) : "Eski Moğollarda

h l ' lıa!j lıuÇ�

(han,

noyan v ey a

ba'atur .. . )

.!; ; ı l ı i l e lı i r l i k l eriııe 'ulus' adı verilirdi."

tabi olan soy,

oymak,


ALTIN ORDU'NUN KURULU:)U VE GELİŞMESi

32

kıtası (k�şig) ·bulıunurdu. B. Ya. Vlaıdimircov'un bu yol­ da Gizli Tarfü'te!l naklettiği dikkate değer kısmı burada tekrarlamak istiyorum : "Cengiz dedi ki : "Eskiden sek­ s·en kişi:Jik bir bekçi kıtasıyle yetmiş ki.şi'lik bir muhafız kıtasına ( sanban) sahiptim. Şimıdi, Tanrı lbütün m illetle­ re ıhüıkmetmemi emre·dinoe, ıben i m muhafız kıtam (san­ ban) için t ü m enl erden , ıbinlerden, yüzlerden on bin kiş i topl ası nl ar . Benim yanımda ıbuılunacak olan b u adamları, çevik, metin ve sağlam olmalarına dik!kat eıderek memur­ lardan ve ı.:;erbest sınıf m ensup'larından seçsi nler . Bin be­ yinin oğlu, kard eşlerini ve on arıkadaşını getirecektir ; yüz beyinin oğilu, karıd eşi n i ve 'beş arkadaşını ·getirecektir . . . "' Cenıgiz h an ordusu a kı nlara ve i st i l a seferlerine ka­ keşiğ kıta·ları is·� iç dü�eni muhafaza ederdi . Fakat sefere Cengiz han katı<ldığı zaman, keşig ·lntErları da iştirak ederlerdi. Bu kıtaların birıçok .imtiyazları vardı. K eş rg kıtasına mensup askerler, Gizli Tariıh'e göre, ord u ­ nun kumandanlarından yüksek bir yer tutarlardı. ( Cen ­ giz ıhan - A. Ya.. ) : "Benı'.m keşigten'im bin beyinin büt ü n şeLlerinden yüksek sayılsın" dedi. 2 tılır,

Cengi z hanın Moğol dev1'eti , hakim sınıfın, noyan­ ların çıkar:Jarına uygun ıbir ş ekiılde noyanlar ve onların nökerleri sayesinde teşekkül etmiştir. XII. yüzyı l ı n so­ nunda ve XIII. yüzyı lı n başında noyanların feodal 1.sını­ fı henüz tamaım ıyk: teşekkul etmemiş, Moğol feoda'l iz­ mının teşekkül processus'ü ıhenüz son safhasına ·eri şme ­ mişti. Bu processus ancak Cengiz hanın haleilleri zama­ nında, Moğol imparatorluğunun gdişme devrinde ( 1227 1259) sona ermi§tir. Moğ·ol d eviet sisteminin bir günde kurulmadığı muhaikkaktır. Büyük ishla akınlarına baş­ landığı sırada .bu sistem henüz kesin ıbir şek i ·l almamış­ tı. Mamafih d evl et teşkilatının ana çi zgileri daha Çin se­ feri sırasında, yani 1211'den önce teşekkül etmişti. 1

Gizli T:ı rilı, P. Kafarov

terdi ınC's İ , rns. '

tercüme�i.

S.

A . y . . S . A . l'\ oz i n l !' rciinwsi. 170.

s.

125.

s. ;

S.

A.

Kozin


XIII. YÜZYILIN BAŞINDA MOGOLLAR VE MOGOL İSTİLASI

33

.Bu ordu ve sıkı ibir teşkil'ata ıdayanan muhafız kıta s ayesi nde Cengiz han büyük askeri teşeıblbüslerini ko­ laylıkla gerçek�eştir�bi.Jrnıiştir. B u akınl arın ıçoğu öncıeden düıı:;ünülmeden ya pı lmıştı . Bunıiar Cengiz'in içinde bu­ lunduğu müc ad el e n i n tabii :bir devamı sayl'lalbil ir . Bu akın­ larara en ,önem'li sebep olarak, gıöçebe aristokratlarının ve Cengi z hanın ·ganimet ve medeni memlek eH erden ver­ gi al m a k gayesi gösterillıebilir. Bıu akın'ları yapan M oğol ­ l arın , Çi n 'de ve Orta Asya devletlerı:inde gördüğümüz medeni ıhareketJ.ere, özeJ.Iikie askeri teknik a lanında ka­ zanılan bilg1lıer e y a bancı ·kalmadıkları •göze çarpar. 'Sı

Da1ha Cengiz handan önce Çinli ve Müslüman tacirle­ r.in Moğolistan'ı ziyaret ettiklerini biliyoruz. Ticaret ker­ van!ları ile Moğol ist an'a lbirçok esnaf da geılmiştir . Büyük Moğol kaıbile ş e flerin·i n (ıhan, noyan, ba'atur v.b.) saray­ larında yerl eşe n bu ·esnaf, göçebe a rist okratl ara muhte­ lif ıbiılg i V•e itiyatlar verm�şierdi. Orta A s ya tacirlerinin tesiri Ceng.iz ıhanın faaliyete ibaş l adığı sıralal'da özeıJ.likle artmıştı. Cengiz Or ta Asy a ve Y akı n Doğu meml'eketleri üzerine bu t a cir l erden birçoık bilgiler eıdi nmişti . C engiz , Moğolistan'ın sınırları dışı nda d üşm a nl a r ı yl e yaptığı mü­ cadelede de bu tacirlerin yarrd ımın da n çok yararlanmıştı. Ce ngi z ıhanın Ç-in'i ve Orta Asya'yı i ş gaa etmesi pro­

çi zgileriyle bile ordu­ sunun yüksek k a l it e si ve Cengiz 1hanın derin kabiliyeti ile iza:h ed i l emeyeceği açıktır. Moğolların medeni do ğu mem1'Eıketılerinden gel en esnafın sürekli aıkını sayes·in­ de, büyük ş ehi rleri n fethi i çin zaruri olan kuşatma alet­ lerine sahip olm ala r ı da bu ciheti izah ·edemez. Orta As­ y a 'n ın fethi gibi ıkesin bir teşebbüsün gerçekleşmesini Ha­ ri zmşah devleti1 oldukça kolaylaştırnuştı. Ask.erin ·çokl u cessus'ü bu es er i n

çerçev·esi için de ana

a n'l a t ı l a m az . Bu o l a ğa n ü st ü başarının, yalmz Moğol

1 Bu devirde Müslüman doğuda en büyük devlet Harizm­ şahla r devleti idi. Bu devletin merkezi Ü rgenç idi. Orta Asya' dan ' Sı rderya'ya kadar) başka, İ ran'ın büyük bir kısmı ve Kuzey­

ba I ı Afganistan bu devlete giriyordu.

F. : 3


34

ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

ğuna, 1lrnzinenin zenginliğine, sarayın deıbdebesine, ,şehir­ l e rin kültürüne, sanayi ve ticaretin

g eliışmesine rağmen,

lıitk�m sınıf arasında hüküm süren fikir ayr ıılıkları k ar ş ı

sında ciıddi

hir mukavemet gıöster i l eımezdi . Har.izmşah

hammet ( 1 200 - 1220) ,büyük askeri kuvvetıieri bir

­

Mu­

y er e

toplamaktan 1çekiniyo:rıdu.

Çü n'kü askeri :şeflerine güvene­ miyo!1du. Esasen, şeHe:rıin ayakl all!ması ndan korkması da sebepsiz de ğ H di . Bu s elbep l e , Cengiz hanın ·Eı.sas kuvv:etle­ rjne karşı hi�bir yerd-e ciddi bir mukavemet gösteremez­ dı. Cengi z, hasımını parça parça yenerek , aske:rıierini en uy­ gun gördü ğü ş e kilde sevk ediyoI'du. Esasen, !bütün Orta Asya'nın fethi bu şekilde ya p ı1l mıştı. Muhasım t arafla!' arasında genel lbir taarr uza yer veri'Jım e mişti . Buhara, Se­ merka n t, Merv, Ürgenç ve daha birtakım Orta Asya şe­ hir1el'i, kötü bir savunmadan sonra birer b irer f1ethedrl:di. Hemen her yıerde yaıl nız :h alk kütleleri köy ve şehir­ lerini hararetle ısaıvunuy or.Ja rdı . Hakim s ın ıfın yüıksek ta­ bakalarına ( mem url ar , tacirler , Jsiam ulıemasının y üksek mümessilleri) g.e Jince, !bunlar MoğoH ara ıbir an önce haş

eğmek için ellerinden gelen !her •şeyi yapıy or l ardı . Ç ünkü umuyor­ lardı.

bu sul'etle !hayat ve mallarını ku rtara c aklarını

Orta Asya , üç yıldan kısa :bir s ür e içi nde ( 1219 - 1221) fethıediılmi�ti. Bu olaylar W . W. Barthold'ün Tu rk es t an v fpoxu mongol 'skogo naşestviya adlı ibüyük eserind e etraf­ lı surette t a svi r ed.ilmiış tir . Aşağ ıd a ·görüleceği gilbi, Moğ ol istilası Orta Asya'yı bir kasırga felaketi gibi ta1luip 'etmiş, maddi değerler ya­ ıımda yüz !binlerce insanın .hayatım da mah vetmiş t i. Mo­ p;ol işg ali ni ta ki p eıden ,iJk yılJ'l al:"d a şeh ir ve köyler, yı kı ntı yığını :halinde 'bulunuyordu.

Bunların yenid en kurulması­

na Moğolların y er1leş mesü11den ihirkaç yıl sonra başfandı .

11'.Iamafiih M1erv v-e Merv vaıh ası ıgib:i birkaç böJgede mE;­ fl eni ıhayat h emen hemen Moğol devrinin sonuna kadar <:anlanamadı.

O rta A!.sya'da n ka ç an Harizmşah Muıhammet'i takip r tme•k üzere C en g iz han taraıfından 1 220'de gönderiılen


XIII. YÜZYILIN BAŞINDA MO(;OLLAR VE MOGOL İSTİLASI

Cebe ve Süböd;ey'in Moğol askederit, hemen

35

hemen bü­

t ü n Kuzey lran'ı ateş ve kılıçtan g eçirm�Ş:ler, sonra Kaf­ kasya'ya çıkarak birçok şehirler fethetmiışler,

Gürcistan

.nskeri kuvvetlerini yenmişler ve ,öneml:i bir ganimet elde

ederek "Şirvan boğazı" yoluyle Kuzey Ka.ıfkasya'ya, Alan ve Kıpçak topraklarına ,çıkmışlardı. Muıhteif vaitlerde bu­ iunmak suretiy,le Kıpçakları Allanlarla yaptıkları ittifak­ ia.n caydırmağa muvaffak olan Moğollar,

,yenmişler,

sonra

önce

Alanları

anlaşmalarını bozarak, Kıpçaklara ıhü­

<.um etmişlerıdi . Bozguna

uğrayan Kıpçaıklar,

yurtlarını

terk ederek, yardım görmek ümidiyle Güneydoğu Avru­ pa'da Volga ile Dnepr arasında yaşayan Kıpçakların ya­ nına çekilmişlerıdıi. Arkaolarından •gelen Tatarlar, Kırım'a ,. ararak Sudak ·şehrini fethıetmişlerdi.

Bu olayların çağdaşı dlan İbn-ül-Esir, Sudak'ın fet­ hinden çıkan sonuçlar üzerine bakınız ne diyor : "Tatar­ lar Sudak'a gelıerek şehri fethettiler ; aıhali dağıldı ;

ıb ir

kısmı çolıwk çocuğu ve mallarıyle dağlara ıçıktıfar, bir kıs­

mı ise denire yönelerek, Kıhç Arslan sülalesine Müslümanların elindıe bulunan Rum

mensup

ıdiyarına2 gittiler.""

Fakat Sudaik'ın fethi Tatarlara yağma edi,lıen mallardan başka bir ş,ey vermedi. Şimdi, Tatarıl arın, ortak düşman­

ları kar§ısında ıbille feodal

anlaşmazlıklarını

Kuıman ve Rusların ıbirleşmiş kuvvetleriyle

unutmayan savaşmalları

icap ediyordu. Sergey Solov'ev, dl:§ siyasetle ilgili olaylar konusun­ daki ·güvenilir verilerinin bolluğu 1ille haklı bir ün

kaza­

n.an lstorjya Rossii s dreıvneyş:ix vremen adlı ,eserinde, Ta-

1

Bu olay,

rihçisi

XIIL

İbn-ül-Esir

yüzyılın

tarafından

ilk

yansında

etraflı

yaşayan Arap ta­

surette

anlatılmıştır.

Btı

hikayenin, Cebe ile Sübödey'in seferine ait kısmı V. G. Tiesen­ hausen ·C . .

ta rafından

tercüme

edilmiştir

(Sbornik

materialov. . . ,

1.

25 - 28. S. ) . "

Selçuk sülalesin!n hakimiyeti altındaki Konya devleti.

"

XIL

V. c..

G. T i e s e n h a u s e n, a. y.,

253. s.

I.

c., 26. s. ; İbn-ül-Esir,


ALTIN ORDU'NUN

36

tarıların

KURULUŞU VE GELİŞMESİ

ilk akınları ve Kalka muıharebesıi mesıelesi konu­

sunda büyük bir yanılıışlığa

düşmüıştür : "1224'te C engiz:

hanın Cebe ve Subut adıl ı iki başbuğu, göçebelerin Hazar· Deni�i ile Uraıl dağları arasındaki eski geçitlerinden geçe-·

rek,

Yas ve Obez kabi·Lelerini esir etmiş ve Kuman toprak­

larına gelımiışlerdi. Kumanlar Yuriy Konçakeviç adlı ikuv-· vetli hanlarıylıe Moğol�ara kar:şı koymak ist·emişlerse de_" yeni:1erek Rus sınmlarına, Dnepr'e doğru k aıçmak mecbu­

riyetinde

ka!lmışlardı."1 Moğolların, S. Solov'ev'in

zikret�­

tiği - "Hazar D eni :z;i ile Ura� dağları arasındaki" - yol­ dan ·değil, Kuzey Iran ve Kafkasya yoluyie geldiklerini yu-1karıda gördük. Bu seferin tarih'inıde de

bir y ı ll ık bir yan--

lıŞlık vardır. Moğo:llar Deşt-i Kıpçaık'a 1224'te değil, 1223'te·

girmi•şlef1dir. B aş ta

1ıbn-ül-Esir2 oılmak üzere bütün doğtıt

kaynaklarında :h. 620 tariıhine

tesadüf edi l ir ki bu , 4 şu-­

bat 1 223 He 23 ocak 1224 arasındaki

devreye

teka'bü!.1

eder.

vercliği sağlam .bilginin,. HgiH olmayan doğu kaynaklarına borç'lu ol­

Bu meselede lbn-üil-Esir'in onun •eseriyle

duğıumuz ve:r;i!lere tamamıyle uyduğunu i lave edelim. Bi H nd i ğ i gibi, Gebe ile Sübödey'in

içinde,"

seferi, aynı yıl

R usl a rla Kumanların kesin olarak bozguna uğramalarıy-· 1� sona er<en me��hur Kalka muharebesine yol

açmıştır.

Mamafih Kalka, Moğollara Güneydoğu Avrupa hakimiye ­

tini sağlaımştı. Çünkü Orta Voiga ve Kama ağzı yönünde-· ki i-lerlemeleri, Bulgar'da kes in bir ibozgunlla oldukça büyü-k bir başarısızlıkla sona erm i şti

olmasa da_-.

Bulgar'dEı mağlUlbiyete uğradıktan 1sonra, Volga boyunu takip ederek Saksın'a vC: Hazar Denizinin kmıey kıyı larındak i bozkırla­ .

ra indıiler. Moğdllar !bütün Deşt-i Kıpçak'a hakim

makla iberaber, yal-n ız

olma-·

Kuman gıöctebelerine :değil, Güney-·

doğu Avrupa'da yapılan geniş aıl ım satım faaliyetine dp geçici olarak 'büyük bir daııbe i ndi rd i ler .

S. S

1

642. s.

o

V. G.

xır

c· .

'

1 o v e v, İs toriya Rossii s drevneyşix vremen.

I.

c_ .

T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 26. s. , İhn- Ul--Esir .

2:ı�. s.


XIII. YÜZYILIN BAŞINDA MO(';OLLAR VE MO(';OL İSTİLA.Si

37

fün-ül-Esir, Cebe ile Sübödey tarafından yapılan se­ feri n sonuçları konusunda bakınız nıe diyor : ;gelmesiyle [Deşt-i Kıpçak'la-A. Ya.]

"Moğolların

[bağlantı] yolları kP.­

:silımi ş ve Kıpçaklarıdan ne Burtas kürkierıi, n e sincap, ne limncluz deriı1eri geı1memişti.

[Tatarlar]

bu

memleketten

.ayrılıp yurtlarına <lönilnce, yollar açıılmıış ve mallar tek­ rnr [eskisi gi:bi] gıelmeğıe başlamıştı."1

1219

-

122 1 '-de Orta Asya'nın Moğollar tarafından is­

tlılası ve Cebe He Süıbödey'in Kuzey lran'a, Kafkasya'ya �,; e Güneydoğu Avrupa'ya sefe r i ( 1222 - 1224) ça ğdaş ımil­

ft,etler üzer.inde son derece ku vvet l i hir tesir

!bırakmıştır.

:XIII. yüzyılın 20 ve 30. yıBarında, bütün Orta Asya, Ku­ zey Afrıika ve Avrupa memleketlerinde

Moğoiılar, o za­

m1anki alemin uğradığı en büyük felaket gi!bi tıelıakki edi­

li yorl ardı . XIII. yü zyı:lın ba.� mda yaşayan Arap tarihçile­ rinin en büyüğü ve Cengiz hanın v·e seferı1erinin çağdaıŞı olan ]bn-ül-Eısir'in ( libn-ül-Esir, 1160'ta d oğmuş , 1233'te ·ölmüştür) aşağıdaki 'tavsifi bu ibakımdan dikkate ·değer. Ona göre, Moğol istiıl1as ı "gecıelıerin ve gündüzler i n do2:urmadığı, bütün a:h aıliye , ö�el1ikle Müsılümanlara şamil ·

.korkunç bir musilbeUir ; eğer bir kimse "alem, Tanrının

insanı yarattığı gü nıden bu ana kadar böyle bir felaket gör­ memiştir" derse, gerıçeği ifade etmiş olur. Gerçekten, ta­

;ı:iMerde huna benzer bir ola ya rastlanmaz. O nların an:1at­ tj kları en korkunç olay, B uih tunasr'ın İsrail oğu1larını öl­

·dürmesi ve Beytimukaddes'i y ıkm asıd ır .

Fakat !b u me­

h 1 nların yıktıkları, Beytim ukadde s ' t en kat kat büyük şe­

� irl1ede ddlu olan bu memleketleııe ni spetle Beytimukaddes nedir ? Onların ö1dürdükll erine nispetle İsrail oğu'.bları

ne­

�-.ı i r ? Çü nkü füdürülen ıbir tek şehir aıhalıisi [b ütün] lisrail � ı ğullarmda n çoktu . . . [Tatarlar] hiç iki msey i bıraikımadılar, ka dı nfarı, erkekl:eri, çocuk:ları öldürıdü1er, gelbe kadınıların karınlarını yardılar ve ana karnındaki yavruları 01.dürdü­ l er. " B undan sonra Orta Asya'nın Oengiz han tarafından :,· stilasını anlatmağa ibaşlayan lbn- ül -Esir, !bunun "kıvıl1

V.

G. T i e s e n h a u s e n,

;-.: ı ı. c. . 254. s.

a. y., I.,

c., 28. s.; İbn-ili-Esir.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

38

cımları [bütün memlEketleri] sarmıış, zararı herkese do­ kovaladığı bir buil ut gi!bi mıem1'eke1 memieket dol a şmış .bir felaket" old u ğ unu b eli r tmiş tir . '

kunmuş ve rü :zıgar ı n

lstill'adan sonrakıi Dk yıl'larda Orta Asya'da hayatın t abl os u, ıkorkunç bir tesir yapı yordu . Sayısıız yağıma ve yangınlar sonunda şeıhıirl er ıharap olmuştu. Aıha li n in bir kısmı ıöldürülımüş, bir kısmı da (özetlikle esnaf sınıfı) fa­ tihler tarafınıdan Yediısu'ya, Uyguristan'a ve M o ğol i st an'a sevk edilmiışti. Köyılüler:in bü yü k bir kı smı yardımcı as­ keri ·güç olarak Moğol ordusuna alınmı�tı. İ'lk yıllarda Mo­ ğolılar, Harizmş ahların ve Karaıhanlıılann eski devl'etleri gibi, karı�ık bir ikt is a d i , i.çt imai ve si ya si hayata ma l ik olan bu büyük memleketi yalnız .başlarına idareye muvaf­ fak olamadılar. Bunun başlıca se'helbi de, gereken tecrülbe­ ye sah i p olmamatları idi gE:nıel

Z e r efş a·n ilıe Kaşkaderya b o yund a k i medeni aıJanila!'a r e smen

sahip o'lan Ça ğatay ulusu, baş'langıçta fü

ı rma ğı

'\iadisinde göçebe hayatı sürmekle iıktifa ediyordu. Çağa ­ tay ve

ailesi, ilk yıllarda Mavera ü nneJhr 'i ( Türkistan'ı) fi ilıen idare ıetmiyorıdu. Mav·eraünnehir, gelir,J.erinıden bir kısmını Çağa tay a1i�esine veren .büyük hana taıbi id i . Bü­ yük t acir ve muraba:hacı Maıhmut Yalavaç, Ögedey ıhan ( 1229 - 1241) ( Cengiz ıhan 1'227'de öl.müıştür) t arafı ndan Maveraünnehir hükümdaiilığına getir iild i. Hocent ış ehri n i hükümet merkezi yapan Mahmut Yalavaç, k endiısine ve­

ri.Len meml�keti buradan ida re e d.iy ordu . Baskakların yö­ net imin de bu1lunan Moğol a sk er i ıbirliklerıi, Mahmut Yala­ vaç'ın emrine verilmişti . Baskaklar yalnız askeri kuman­ dan olmakla kalmıyor, a y rıca çift çHerd en , esnaf ve taci r ­

lerden alınan ıbütün vergilleri de topluyorlardı. Bu birfük şehi r le rde ve civarında yerl eş ir , haskaklar da mahal­ li yönetici'leıır kontrol ederler, .bütün vergi lerıin gecikm2den ve gi zlenımeden hükümdar hazinesine gönderilmesini s�ğlamaya çaılışırfardı. ]er

1

V. G. T i c s e n h a u s e n , a. y. , I. c., 2. s.


XIII. YÜZYILIN BAŞINDA MOGOLLAR VE MOGOL İSTİLASI

39

Orta Asya şehirlerinde hayat yavaş yavaş y dl u na gi­

tekrar canlanıyordu. Tah rip ·edilen şehirlerin yerinde veya yakınlarında yeni­ den kurulmuış ış€1hirler meydana çıkıyordu. Semecrkant, Buhara ve hatta Ü rgenç süratle canlanıyordıu. Yalnız Merv şehri haraıbe halinde kalmıştı. iŞaıhruh ( 1404 - 1447) devrind e, 1409'da Merv'i canlandırmak teş€1bbüsüne giri­ riyor, sanayi ve ticaret faalliyeti

şilmişti. Bozuk yoJılar düzeltiliyor, k·öprüler yapılıyor ve­ ya onarılıyordu. Cengiz handan bir yıQ sonra ibütün Orta

Çu ırmağından ibir tahta köprüd en, Talas ırmağından :İse ibir taş köprüd en gıeçtiğini anlatıyor." Özet olaraık, Ma vera ü nneh ir ve Ha,­ ri zm, eski canlı iktisadi hayatlarını yavaış yavaş y eni1emiş ­ Asya'dan geç•en Çin g;ezginıi Çan-Çun1,

Lerdi..

Yedisu'da tamaımıyle ayrı bir durumla karşıfaşıyoruz. Burada Çağatay'a taıbi :g·öç.ebe halk ve askerler, bu alan­ da hiç cıl:mazsa son dört yüzyıldan beri devam eıden zıirai' kültürü n ger.i.Jfmesine sebep oldular. Mamafih

Orta As­

yalnıız dış ıgıörünüştJen ibaret kalıyordu. Hayatın yeniden canlanmasından yal nız yüksek sınıf'lar, yani t oprak sahiplıe ri, tacirler ve Mü sl üman uleması i s ­ tifade ediyorlardı. Önceki devirlerd·e olduğu gibi, yü ksek sınıflar, fatihlenin hakim zümreleriy,J.e kolayca uzlaşma­ ğa ınıuvaffak olmuşlardı. On yıl gibi kısa bir süre iç.inde, bun:lar ı n hükümdar ai'lesine tamamıyle sadık oldukları an­ la�ı l mıış tı .

ya'nın rdahı

Reşiıdüıddin'e borçlu olduğumuz inandırıcı bi'lıgilıere göre, Cengi z ıhan, Ögedey ihan ( 1 229 - 1241 ) , Güyüik !han ( 1246 - 1248) zamanlarında, Moğol prens ve pr,ensesleri toprak sahiplerine, memurlara ve tacirlere ibirtakım feT­ manlar ( yarılık ve payza) dağıtırılardı. Bu fermanlar, aha­ l ı ye m uht e lıif h i z m et V·e mük·e'IU·efiy eHer yüıklerdi. Bunla­ rın ağırlığı altında köyfüler.i n ve esnaf zümrelerinin duru1 rov

:m4.

Çan -

t e rcümesi

Ç u n' . (Trudı

Opisanie çlenov

puteşestviya na zapact. Ross.

s. ı .

<,� a n

-

Ç u n' , n . y. :ıos. s.

P.

Kafn­

dux. missii v Pekine, I V ,


A LTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

40

mu yıldan yıla kötüleş iy oııdu. işlenmiş topraklardan alı­ nan vergile r de n , yani l\foğol1ar devrinde kalan adını alan h araçtan başka, köylül er her tür% hi:zmet v:e mükellefi­ yetler yüklenmek ımedburiyetindıe zengin tacirler, Müslüman ulıeması ,

kalm�şlardı.

ffilçi"ler,

hükümdar ailesinin

uzak ve yakın ü yeleri v. lb. y arlık v:e payzalarını

rihraz

e derek, oturacalk yer, y iy1ecek, yem, !binek atı. . . t ail ep eder­ l eııd i . Şehirlerde de aynı şey

yapılırdı. B u devirde

yerde askeri hirlik!ler bulunurdu. Bunlara içecek,

iher

yiyecek

\· e g.iyecek sağlamak lazımdı. Büyük askeri bi:rilikılerin baıkı­ ını i•çin /bol

g elire

iıhtiya:ç vardı . .Sonra memurlar ve saray

halkı da g;elıi'r kaynaklarına muhta«;tı. Gıda maddelerinden başka, biııçok sanayi mamulatı talep 1edilirdi. Memurlar, hemen h emen 'bütün sanayi şu:belerini sayıma tabi tutar­ !ar ve kesin olarak tay in edillmiş süre içinde, mükellefi.. y'et olarak, •hazine ve saraya muayyen miıktarda mamulat

vermeğ1e meobur ederlerdi. Bu deviııde si'lah, deri , doku­ ma sanayii m ah s ulleri gibi birtakım ımamulat, esnafa özel­ l i kle ağır geliyordu. Bütün bunlara suHstimaılleri de iılıiive edelim. Kaynaık1ar bu yalda tafsilatla ıdolıudur. Kanunıla­ rn

aykırı verıgi!:er, lbazan kanuni v ergil erde n ıbil!e çoktu.

g örü­ yoruz. Ç ünkü resmi makamların talep ettikleri her şeyi verdikten sonra, üre ti ciye ıhayatını temin için hiçbir Bi r çok yeııleııde vergiye tabi ola nları n kaçtı klarını

Ş!:y kalmıyordu. 1238'de B uhara ve çevresinde çıkan vıe

tarihte Ta­

ra:bi kıyamı diy�e anılan köylü ve ,esnaf ayaklanması, bu ş<.rtlar alt ı nda patlaık vermişti. Moğo'l Mlkimiyetine, mtiiltez,imlere, ·yıerli '"e yüksek Buhare. ulemasına karş ı

feodaMere

yöneltıilen bu ayak-

1.:ınma tam anlaımıyle ibir ıhal k h areketi iıdi. Elek yapmak­ ld m eşgul olan Mahmut Tarabi'nin yıönettiği ıbu ıh a reket ,

ıbaş:Jangıçta muvaffak olmuşsa da, sonradan Moğollar ta­

rafından korkunç bir katliamfa bastırılmı ştı . 1 1

A. Y. Y a k u b o v s k i y, Vosstanie Tarabi v 1338 g.

Dok­

l a d ı gnıppı vostokovedov na sessii Akad. Nauk SSSR 20 marta

1 �1:15 ı-: . . Trudı !nst. vostokoved., XVII. c., 101

- 135.

s.


ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Altın Ordu'nun kuruluşu ( Cuçi ulusu)

C ebe ile Sübödey' in 1223'te Volga !h avza sı nd a Bul­ gar'.ara karş ı uğradığı büyük ba ş arıs ızlık, bHindiği gibi , Güneydoğu Avrupa'nın Moğollar tarafından � galini 'ge­ c ikti Pmek t e n başika bir ş eye yaramamı:ştır. Cengiz .hanın başhatununıdan dört oğlu olduğunu bi­ l iyoruz : Cuçi, Çağatay, Ögedey, Tu luy. Büyük oğılu Cu­ çı, u lus ve yurt olaraık Moğoıliı.stan'ın ıba tıs ı nda bu\Junan en u zak t o prakla rı aılımı:ştı . Bu topr a kl ar ın esas çeki rdeğ i ­ n; Deşt-i Kıpçak t,eşki l ediyordu. Mamafiıh Cuçi 'nin s ağ­ l ı ğın da bütün Deşt-i Kıpçak ona yalnız ismen tabi olmuş­ henüz t u . Çü nkü Kıpçak bozkırlarının en ibüyük kısmı işgal ·edilmiş ıdeğildi . Kuru1tay, Güneydoğu Avrupa seferi meseles ini iki defa (1229 ve 1235'te) ortaya atmışsa da, bu bolgenin :iış gali ancak 1236'da gerçekleşmişti. B u se­ fer, Cuçi'nin oğiıu Batu tarafından idare edilnüş ti . Kalka muh a:rıeıbes in den tanıdığımız ıSübödey, Güneydoğu Avru­ . pa'yı bildiği için Batu'ya yardımcı olarak verHmişti. Tes­ pit ed i.Len program birkaç yıl �çinde gerçekleşmiş ve Deşt-i Kıpçaık, Bulgar ıbölge.si, Kırım ve Dıerben t' e kadar uzanan Kafkasya toprakfarı Moğolların (veya Tatar ların) eline geçımişti. Hatta 1 238 "de Ryazan, Vladimir gibi birtakım Rus prenslikleri de işga!I edrlmişti'. Novgoroo'a harp ilan edild i ise de, suıları n taşmasına, bataklıkların ortaya çıkma­ sina yol aç::ın ·güzün yaklaşması dolayısıyle artık zayıf dü­ �en Moğdl birliklerinin .bunun iş galinde n vazgeçmesi �cap etti. 1240'ta 'Kiev ·de alındı. Bundan sonra, ıbatıya gi­ ((en yoNar Batu için açıılmıştı. 1242'de Batu 'nu n askederi f'dlonya, Macaristan ve Dalmaçya'yı tahrip ettiler. Lakin Da tu bu mem�eketleri muhafaza etmeyerek, 1242 - 1243'te


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

42

E:filak vce Buğdan üzerinden Deşt-i Kıpçak'a dön müştü. W. W_ Barthoid'ün fiıkrine göre, Bat u 'n un fbatı seferine son ıver­ mesine sebep, bir yandan onun askeri /birlikleri arasında bu­ lunan prenslerden Güyük (Ögedey'in oğlu ) ve Böri (Çağa­ fay'ın torunu) ıile girıi'ştiği kavgalar, bir yandan .da Ögedey hanın ülü müne a:it ;halberdi.

Bu day1arın ön1emi inkar olunama·z . Lakin Tatarların d oğuya dönüışlerinin en ·önemli sebebi, R us prensliık!leriyle yapılan mü cadEJle sonunda artık çok zayıf düşmeleri idi . , B u sebeple, ÇEk kralının as�eriyle ve Avusturya dükü­ nün birlikleriyle kesıin bir muharebe yapahil'mek için es­ ki kuvvetleri ka!ımamıştı. Volga bölgesinin zap tı ndan sonra , Bulgarl ar ve Ku ­ manilar ortak olara!k kahramanca bir mukavemet göstıer­ miŞlErdi. Bu, B atu 'n un batı seferi sırasında , Tatar ordu­ sunun gerisinde tam a nl am ı y le lbir ayaıkılanma t eş kil edi­ yordu.

Bu ayaklanma üzerine ikıi Acem ka ynağında (Cü­ \ Eyni2 ve Reşi d üddi n" ) tafsilat vardır. Bulgar ba·şbuğlarmdan �ayan ve C iku , Alirlik (al­ Burli) ' kaıbHesin e mensup Kuman kumandanı B açman ve As ( Al a n ) kumandanı .Kaçir Ukuıle ıbu ayakl a n ma nm başına geçmişlerdi. Burada Baçman'ın en •enerjik rolü oy­ ııadığı an laşıılıyor. Ayaklanmayı !bastırmak için, o zaımar: Batu'nı un or:dusunda ıb uluna n Sülı:öd€y ve Mengü ıgönde­ rilmişti. Ta t arl ar bu milli hareketi hemen bashramamı�­ lar, hatta R\ çm an' ı n karargahına ve esas birJ.i klerine ye­ t rşmeğ e biıl1e muvaffak olamamış'lardı. Ormanlarda giı.zle­ nen Ba:çm.?.n, 'Tatar asıkerlerinden vaktinde kaçabiılmişti. Tuluy' un oğlu Me:ngü, tdi'J'in (V<Yiga'nın) sol ıkıyr.sında 1

W.

maddesi,

" n.

W. B a r t h o 1 d,

Encyclopedie de l'Islam:

Batu-Khaa

699. s.

Cüveyni, GMS, XVI, III, 9. s . ; V. G. T i e s e n h a u s e n,

y., II. c., 24. s:

.:

senh

•1

R e ş i el ü d d i n , a

Blochet

u s e n , a. y., II. c., 35

- 36.

V. G. T i e s e n h a u s e n ,

a.

bas.,

44 - 46.

s. ;

s. y. , I I. e.,

44. s.

V.

G.

T i e-


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU

43

iierlerken, Baçman'ı n karargahını ancak uzun gayret1er­ d€n sonra bulabi!lmişti. Ba,çman ırmak üzedndeki adalar­ dan birinde 'gi:ZJlen:mişt;i. Cüveyni'ye ve R eşidüddin'e inan­

mak gerekirse, bir fırtınada ırmağın sol kıyısından sular çek�lmiış ve Tatarlar, Baçman'ın beklemediği bir sırada karadan a daya çıkarak,

ayaklananiJarın

·çoğunu

öMür­

müşlerdi. Yakalanan Baçman da oldürü1müştü. Tatarların

B açm an'l a

giriştikl1eri

<leti, B a çma n ' ın ve müttefikleri olan

şid­

mücadelenin

Bulgar ve Alanların

Moğol fatfülerine birçok karışııklık ve

zodukar çıkardı­

ğını gösteriyor. MoğoHarın seferleri ona hiHşik

hölgE:lerd�

sonunda Deşt-i

Kıpçak'ta ve

büyük bir ian:paratoduk

kurul­

muştu. Doğu kaynaklarının Cuçi ulusu veya Gök

Orıdu

dedik!ı eri :bu devlete, Rus kroniklerıi A:ltın Ordu adını ve .. riycrlar. Lakin bu sonuncu aıdın lbu deVilete verilmesıini:!l seheibi şimdiye kadar izaıh edilememiştir. Rus tarilhlerinde, kroni,lderl:e diğer Rus ıkaynakların­ da rastlanan "Aııtın Orıdu" taıbiri yerleşmiştir.

Bu tabir,

Doğu Avrupa'daki Tatar devletıi için ıbol bilgi veren Arap kaynaklarında kulilanılmaz. Acem kaynaklarını da "Altın Ordu" a:dına çok seyrek olarak tesadüf ediılir.

P. ıSavel'ev, R eşidüddin'den

ve Vas­

·.:: af'tan "Orda-i zarin" tabirini almışsa da, bu adın geçtiği

metni zikretmemi.ştir.

P. Savel'ev, Rıeşidüddin'de "Altın

Ordu diy e anılan Sıra Orda" cüım�esinıi, Vassaf'ta ise "Sır Orda adı verrlen Altın Orıda" cümilesini bulmuıştur.1 A:h geçen yazarların eserlerinde biz ,bu y erlıeri

buılamadık

.

.f'akat Reşidüddin'ıde "Altın Ordu" adı, başka bir yerdt', Cengiz hanın hayatında, daıh a Altın Ordu de:v1'2tinin k u ruluşundan ıönce zikredilmiştir.

­

Rtışidüddin, Cengıiz ha­

nın Tacik alanllarmdan doğduğu y;erllere dıönüşünü

anla­

tırken, Bukas Ciıku meıvıki inde Oııdu-i Buzurg zarin, yan i -

--

P.

- ----

S a v e 1 'e v,

hiil iim, 2 . fas., 354.

s.

Eknteri nosl avskiy

klnd.

TVO,

1 8;17,

1 il.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

44

Büyük Altın Ordu 'kurulmasını ·emrettiğini belirtiyor.1 Bunun, Acem ıkaynaklarmda "Altın Ordu" tabirine ait en eski kayıt olıduğu anlaşılıyor. Bu kayıt, "Altın Ordu" ta­ birinin başlangıçta Cengiz :hanın ordusıu :için kuHamldığı. ve sonradan anlamını değiştireııek, esasıen Cuçi'nin oğlu Batu tarafından kurulan Cuçi ulusuna vıeriLdiği fikrini ortaya çıkarıyor. "Büyük Altın Ordu" tabirinin Çin dev­ ktinin (Ku�ey Çin'ıin) tesiri altında çıkmış olması iıh tima1i de vardır. Çünkü ReşMüddin, ıbu devletin imparatoru­ na Altan han, yani Altın han aıdını verir. Müteveffa değer1i Sinolog V. N. Kazin, bu taıbir üze­ l'inde durmuş ve Çin ve Moğol kaynaıkılarını ara.§tırarak hu konuda ayrı :bir yazı ya:zmağa başllaımıştı. Ne yazık ki lm yazıyı bitirip bitirmediğini ve 1hatta bu mesele üız·erine ne gibi sonuçlara vardığını !bilmiyoruz. Bu suretle, bu ·mesele bilimsel :bakımdan şimdiye kadar aydınıl:atılama­ mı·ştır. İslam kaynakılarmda (Arap, Acem, Türk) üç taıbire tesadüf edilir : Cuci ulusu, Gök Ordu, Ak Ord u . Bunlar­ dan bir kısmı Aıltın Ordu anlamına ;gelli r. Bir kısmı i'se Altın Ordu'nun muhtelif a.Janlarl'nı kucaklar. Cuçi ulusu­ T!Un sınırları, öz1ellıikle Cuçi':ye veril'en yurıdun esas kıs­ mını teşkil eden geniş bozkırlarda kesin olarak �estiri­ }Eımez. Kuzey;doğu Altın Orıdu'ya Bulgar bö1'gesi dahil itıuılunuyorıdu. Kuzeyde sınır Rıus prensaiklerinden geçi­ yordu. Güneyde bir yandan Kırım'ı ve kıyı ş1ehirılerini, ibir yandan da Derıbıent'e ve hazan Bakfı'ya kadar uzanan Kafkasya topraklarını ve Ürgenç şehriyile Harizm'i, ba­ tıda Dnestr'ıe ve daıha öteye, doğuda Batı Sibirya'ya ve a ş a ğı .Sırderya alanına kadar uzanan bozkırları kucalklı­ yoııdu. XIV. yüzyılın ilk yarısında yaşayan Arap tarih­ çısi al-Omari, !burada bu1unan Bedreddin Hasan ar-Rumi <e·dlı ıbir ta'Cirin ifadesine dayanarak bu sınıdarı ıbakınız nasıl bel'İrtiyor : " ... Ceyıhun2 tarafından Harizm, Sağa1

Bu

kayda dikkatimi çeken

bir borç sayarıım. �

Amuderya.

O.

İ. Smirnova'ya teşekküril


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU

nak1 .

Sayram",

Yarlrent-'.

Cent< , Saray,

45

Macar

şehri\

�.\ z.ak'\ Ak<;akermen, Kefe, Sudaık, Sa ksın , Ükek;, Bu lga r .

Sihir eyaleti, lbir, Başkırt ve Çuıl ıman bu ülkenin sını r ­ larını teşkıi'l eder . . . Dedi ki Bakfı şerhri, Şirvan ül kesi şe­ hirlerinden biridir. Türk'leııin Demirkapı dedikleri Ba.b­

onun yanmdaıdır."8 Doğ·u ( Arap ve Acem) kay­ bile Rus topraklarını Cuıçi ul u suna katmıyordu. Hus prenslikleri, Altın Ovdu'ya taıbi oldukları ve vergi verdikleri ·halde, prensıl,ere, yani ayrı kuvvete s aıh i p bulu­ üi-hadit J}.akları

nuyorlardı.

Lfukin A'ltın Ordu hanları, yeni Moğol i:m paratodu­ ğ-unun gerçıeık kurucu3u olan Batu'dan itıihar.en . yeni bir devıletin kurucusu olarak gelıdiık lıeri Güneydoğu Avru­ p a 'nın ·ekonomik ıbakımdan ifade ettiği değeri tamamıyle i.drak ediyorlardı. Göçelbe oldukları için, Harizm ve Kmm giıbi bölgelevdıekıi şehfr halkına n a za ran kfrltür bakımın­

dan

daha alçak bir düzeyde bulunan

Moğomarın feoda!

ıbütün hu alanların zenginliğinıi ve o zamanki dün­ arz ıettik1'eri değeri tamamıyle takdir edi­ yorlar, yönetici olarak da ıkıendi çıkarlarım ıbiliyorlardı. Böyle dlmakla beraber, bu yerler Tatar istilasının ağır felaket'}erinden kurtulamamıştı. Al-Omari Volga ıhavzası konusunda bakınız ne diyor : "Bu memleket en büyük topraklardan biridir ; suları ve otlakları çoktur ; [buğ·­ day] ekildiğ.i vakit bol mahsul verir. Lakin bunlar [ahail i ] göçebedir ; hayvan sahibidir ; ekin ekmeklıe, ağaıç diıkmek­ le uğraşmaz. Memleket Tatarların eline geçm eden önce şefleri,

ya ticareti için

1

Bu

şehir,

Sı r derya' n ı n

sağ

kıyısında,

Tümenarık

demir­

yolu i st a syon u çevresinde bulunur. Bakınız : A. Yu. Y a k u b o v­ , s k i y, Razvalim Sı naka. Soobşçeniya GAİMK, 1929.

g

Çimkent'ten 12 km uzaklıkta bulunan isficap. Bu ş ehi r yanlışlıkla zikredilmiştir. 4

Harabeleri Sırderya boyundadır.

''

Kafkasya'da.

''

Azov. Volga boyunda,

' tin ) ,

Saratov yakınlarında.

V. G. T i c s e n h a u s e n, a. y,, L c. , 215. s.

2:Jli.

s.

t

Rusça

IL'rcüme ) .

(Arapça mC'­


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU V E GELİŞMESİ

46

tamamıyle mamurd u ; ş.imdıi !burada bu [yalnız] bakıyeleri kaı1mıştır."1

mamurluğun

Vdlga lbölg:zsini Cu.çi ulusunun merkezi yaptıktan sonra, Batu ve ıhalefleri Volga'nın sağ ve sol kıyılarında

ekonomik hayatı kalkındırmak i,çin çok çaba sarf et­ mişlerdi. Lakin Batu, şehir hayatı nı n vıe bununıa :ilıgili oia:rıak, hazinesine ıbüyük gelider sağlayan tıi'caretin kal­ kınmasına ayrı ıbir değer vermiış ti.

Müslüman tacideri, Batu ve halefi Berike ihan deıv­ rınde gö:rıdükılıeri ı.saygıyı ve elde 'ettik'l'eri kazancı M oğol imparator'luğunıun ıhiçhir yerinde bulamamıışlar<h. Bura­ da bu bakımdan son derece değerli iki gözılemden söz et­ ;mek ·istiyorum. Bun1'arıdan hi.rıi, XIII. yüzyıl1da yaşayan al"Cuzcani'ye aittir. Tabakat-i Nasıri adlı Farsça bir ıeser ya:zımış olan bu yazar, Moğolların Güneydoğu Avrupa'ya yaptıkları akının çağda�ı sayılabilir. Çünkü al-Cuzcani, XIII. yüzyılın 60. yrJılarmda ölmüŞtür . Tahakat-i Nasıri sa:hibi ış.öyle diyor : "Son dıerece adil hir adam olan Batu, M üslümanlara2 dostça muamelle eder, onun hiımayesi al­ tında Müslümanlar rahat ibir hayat sürerlerdi. Orduga­ fonda ve kabilesinde, cemaati, imamı ve müezzini ibulu­ nan camiler kurulmuştu. Onun hakimiyeti ve ömrü sü­ resince, gerek [kendi] arzusuyle gerek ona tabi olanların ve onun askerlerinin müdahalıesiy'l e lı.sılam memleketlerin­ de hiçfbir felak€t d'madı. Tür1kistan Müslü:manları'ı onun himayesi altınıda büyük bir refah ve sağlam bir ıgüvenlik içi nde yaşıyorlardı. Moğol hakiımiyeti altına giren Iran alanlarında ona [Batu'ya] ayrı bir kı1.sım taıhsis ed�lmi.şti ; onun ulusu olan ıbu yerlere onun amirleri tayin olun-­ muştu. "'1 V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. tin ) , 233. s. ( Rusça tercüme ) . 2

Burada

"Müslüman"

tabiri

c.,

212. s. (Arapça me­

Müslüman tacirleri için

ku�­

lanılmıştır. :ı

Burada Altın Ordu'ya giren Kuzey Harizm toprakları göz

.önünde tutulmuştur. 4

V. G.

T i e s e n h a u s e n,

a. y., II. c., 15. s.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU

47

Al-Cuzcani'nin Moğol ıJıakimiy eti dışındaki ca yazan ve

fatih lere

alanlar­

karşı sempatdden ço k nefret duyan

bir yazar olduğunu unutmaya'Iım. 'Tarih-i Oiıh an g uşay adJ,ı eserinde Moğ0'1 hakimiyeti­ bir s empati gıösberen 'Ve bazan doğrudan

ne karşı a çık

doğruya Moğolları n övgüsünü yapan Acem tariıhçi s i Cü ­ veyni ( 1 283'te ölmüştür) , Batu ve s iy as et i

üzerine

dik­

kate değer düşünceler ileri sürmüştür. Cüveyni'nin, öm­ r ünün hüyük bir kısmını Moğol ıhükümdaıılarının saray­ larında g:eçir:diğini ve Moğo1istan'dan

baışlayarak, Hüle­

gü ıde vl e ti ni n en batı ışehri ofan Bağd a<l' a kadar hemen bütün Moğ ol dev'1etlerinde bu�unduğunu belirtelim. Ona g ör e , "İdil alanındaki karargahında B atu , bir yer tayin eder<ek ıb ir şe!hir yaptırmış ve !buna Saray adını vermiş­

tır.

Onun hakiımiyeti b ütü n

[!bu]

d evl1etler e

yayılm1ştı.

Din ve mezh eplerden lhicjbirin� riayet et m ed i ği giJbi, Tan­ rı

hakkında bilgi ısdıi'nmeğe de ıça: hşm azdı ... "

" . . . Tacirler ıhıer ya ndan ona [,Bat u 'ya] mal getir:İrl{'!r­ d i ; ıh er ne olursa olsun alır ve değerinden b irkaç ık at fazla bir fiya t verirdi. Rum, S uri y·e gib i memileıketlerin sıullta n­ larına m u a fi y e t f;erman'ları ve yar1lıklar ver irıdi ; ona hiz­

mete gel e n ler , kazanç elde etmeden

<lönmezılerdoi."1 Ta­

rihçi, C ü ve yn i ' n i n Moğdllara karşı tarafsız kalamayaca­

ğın ı düş-ünmekle beraıber, bu satırlarda büyük bir gerçek payı olduğu n u kabul etmek mecburiyetindedir.

Ger.ç ek­

l'en Batu'·dan, ·Berke'dıen Özbeık ıhana kadar :bütün Altın Or:du han'larının siyaseti, aşağ ıda izah edeceğ·im gfüi, şe­ hir ·hayatını, sanayi ve t i c areti en gıeniş ö]ıçüd!e •geliştirme amacını güd üyordu . . Moğol fütuhatının çağdaşı olan tanınmış

Ermeni

ta­

(XIII. yüzyıl) da ibu no ktayı -ti.caııetin t €·şvik ed tlmesi n i ve tacirlere birçok imtiyaz­ lar verilmesini- .belirtmesi dıikkat'e değer. Ralban Ata adlı ,b irinden Siöz ederken Kirakos, hunun Moğol hanı ta ri h çi si Gence'li Kirnkos'un

' Y

Cüveyni,

GMS,

J; u b o v s k i y,

K

XVL

c., I. bölüm,

istorii

remcslennoy

222-223. s. - A. promışlennost i

Ikrke. l zvcstiya GAİMK, VIII. c. , 2 - 3. fas., 5. s.

Yu.

Saraya


A LTIN OHDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

48

rafından bir yarlık aıJ.dığını ve özel 'İmtiyazlara s ahi p bu1,u n d u ğunu zikreder. "Tamga , yani nişan vıe mektup sa· hibi bulunan adamları ise 'her yerde s erbestçe dolaşabilir­ ler vıe Raban'ın adamları olduklarını söy,l edikleri za man onlara hiç kimse dokunma·z:dı. Moğol şe fl eri bile ona eılde ettikleri ganimetten hediyeier takdim ederlerdi."' Bu olaylar, XIII. yüzyılın 40. yı lları nda, yani Cuzcani il'e Cü­ veyni'nin söz et t iği devirde, Ermenistan'da geçmiştir. Kirakos, biraz a ş ağı d a şu bilgiyi vıeriyor : "Bundan sonra hükümdar ve prens:ler, ıbey ve tacirler ve bütün h aksızlığa uğrayanlar ve yersiz yurtsuz kafan:lar Ba tu' ya gelmeğ·e !başlaıdılar. O, adil hükümler vererek, hunıJ.ara yur t ve prensliklerini iaıde eder, yarl ı k l ar ver ir di ; ve onun arz us u n a h iç kimse karşı koyamazdı . " 2 ·

·

Güneydoğu Avrupa'nm ve özellikle Kıpçak !bozkırları­ nın etnik karakteri k onus und a ş imd i ye kadar yanlış bir fikir hüküm sürüyordu. Dest-i Kıpçak adı Moğol devrin ­ dı: muh afa za edilme�le kalmayarak, o zamanki kültür fııleminde Ç i n 'd en Endülüs'•e kadar •geniş ·ölçüde yayılmış­ tı. Batu ile ıberaber D eşt-ıi Kıpçak'a önemJ.i bi r Moğol (Tatar) k ü tl esini n geMiğ;i ve göçebe halk arasında Mo­ ğ;oHarın çokluğu teşkil ettiği ileri sürtiılüyordu. Ailelıeri ve bütün mal'l arı, özellikıle hayvanları i1e !beraber Cw�i u lusuna gelen Moğolların sayıca az olımadıık ları ş üphesiz­ dir. Lakin bu toprakların iışgaıliyle sıkı sıkıya ba ğlı olan bu ·Jıarek�t, hiçbir surede bir ·göç gibi telakki edilemez. Moğo!ıJarın esas kü t l esi Moğolistan'da ka l mı ştı. Bu du­ rum karşı s ı n d a iış:gal olunan memleket1erin, Kıpçak iboz­ k ı rl a rı nın Moğollaşmasmdan söz ·ediıl meyıeceği tabiidir. C' ün cydoğıu Avr up a ' d a eski Türk unsurlarının kuvvetli oldukları, Kıpçakların Deşt-i Kıpçak'ta esas göçıebe küt­ lesini t eşki l ettikleri al-Omari'nin aşağıdaki ifadesıind€:o anlaşılı yor : "Bu devlet [Altın Ordu - A. Ya.] ·eskiden Kıp1

K.

is1 0f;n i ka m ,

"

P.

Pa1 k

a

n o v.

İstoriya

i l . bölüm, 50. s.

K. P. P

a

ı k a n o v.

n. y., 74. s.

m ongolov

po

armyanskim


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU

49

çakların yurdu idi. Lakin Tatarlar tarafından işgal edi­ hnce, Kıpçaklar onlara tabi dldulıar. Sonra [Tatarlar] on­ lc.ırla [ Kıpçaklarla] karıştrlar ve akraıba oıdular. Toprak, onların [Tatarlların] taibiat ve soylarına gaJıip geildi. [Ta­ tarlar] tamamıyle Kıpçaklaştılar. Çünkü Moğollar [ve T·atarlar] Kıpçak topraklarında yerleştiler, on1ardan kız a ldular ve onların [Kıpçak1arın] yurtilarmda kal dııJar ." 1 A'l-Omari':nıin ifadesi, Moğol fatiıhlerinin Türldeşmesi olayının çağdaş aydınlar tarafından çok güzel müşahede ediMiğini ıgösteriyor. Moğdlların Kıpçak bozkırlarında :y aşayan esas ha.�k kütlesıine nispetle sayıca pek fazla al­ nıadıldarı g örü'lüyor. Esasen bunun başka türlü olmasına da imkan yoktu. Bu Türkleşme olayının ne kadar sümtli ve geniş olıduğu, XIV. yüzyıılıda Cuçi ulus.unda (Altın Or­ du'da) Moğolca yerfoe Türkçe bil- edebi dilin teşek:kü'l et­ mesinden anlaşılıyor. Bu dil, Kıpçak ve Oğuz lehçel1erinin özelliklerini taşıyord u . Oğuzlar, aşağı Sırderya alanında ve Harizm'dıe yerJeşmişlerdi. Ha1buki Altın Ordu şehıir­ lerfocJıe, hatta aşağı Volga ın.avzasında ıbile, Türkler - bi.. raz s onra !gör,eceğimiz gibi - hakim unsur olmaktan uzaktı. Buna karşılık bozkırlarda Kıpçaklar Ç()kfoğu teş­ kil e di yorı du . Burada Cengiz hanın ıbüyük oğlu Cuçi ha­ nedanına mensup ilıan1arın yönetiminde !bulunan ve aıile­ leriy1e beraber gelen Moğol fatıfilıleri, 20 - 30 bin ilci.şfük bir askeri zümre teşkil ediyordu. Güneydoğu Avııupa'ının sonra/ki tarihi ıgösteriyor ki ::.\foğolların, daıha doğru bir tabir'le Tatarların yalnız adı kalmış, diHeııi unutuhnuştur. XV. yüzyılda artık ıhiç kim­ senin Moğolca konuşmadığı a!n:laşıhyor. Faıila olarak, hanların yıarlık diye anılan resmi fermanılan ibilıe ya XV. (Toktamış Jhanın yüzyııl Orta Asya ·edebi Türk dili..nde 1332'yıe ait yarlığı) , yaıhut da "yerli Kıpçak dilJ:inıde"

1

V. G. T i e s e n h a u s e n,

a.

y., I.

c., 213 - 214. s.

(Arap­

c;a metin ) , 235. s. ( Rusça tercüme) .

F. : 4


50

ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

( Toktamış ıhanı:n 1393'e ait yarlığı)

yazılınıştır.1

Fakat

diğer tarıaftan XIII. yü zyıld a diploma tik

muhalberelerde

Moğol ·dilinin ku1Ianıidığını ·da biliyoruz.

1283'te

Altın

Orıdu ıh ükümdarı Tudamengü tarafından Mısır'a, Mısır su lta nın a gön derilen elçi1e:rıi n (Kıpç ak fakihlerinin) Mo­ ğolca ya zı l mış Vie Arapçaya ,çevrilmiş bir mektup getir­ dikJ:eri bir.çok Arap kaynaıklarında

(.Kalavun Rükneddin

b.)

B ayıb a rs' ı n biyografileri, an-Nuveyri, Lbn-al-Forat v.

beHrtilmiştir.2 Fakat hu ade t yavaş yavaş ortadan kaılk­ mış ve sonradan büsHütün kaylbo1muştur. Çokluğu Kıp­

ç akila rı n ( Kumanların) teışkiıl e ttiği bozkırlarda böyle bir

durum 'hakim olduktan sonra, diğ.er afanlarıda

Moğıılla­

rın, önceki d evi rden kailma mirası , Kırım ve Volga havza­ sındaki karışık etnik

kar aıkteriylıe

aynen

a1dıkliarı mu­

h akkaktır. Volga havzasında ve Kırım'da - özelilikle şelh'ir

haılkı arasınıda - eski devirlel'den Alanların ,

Ha zarl arın

1

ve YaıhudHerin ka1dıklarını belirtelim.

Moğol hanları, Güneydoğu

Avrupa'da

sağlam bir

kul'duktan sonra, dev\lıetin ticari ve sı­ nai gıel işm esi ve ibununla il gili olarak, şeıhir h ayatının siya si hakimiyet

(Bıu

kaUrınma sı için şuurlu bir faaUyet gösterdiler.

Ietin

ıd!ev­

teşki latı nd an ayrıca sfü edec eğiz. ) Altın Orıdu tarihi­

nin en iyi a ydı n l anmış yönlerinden !biri !budur. Yazılı kay­

naklal'da tesadüf edilen ıbilgilerıin vıe maddi bakıyelerin ç ok1uğu sayesinde, Aıltın Ordu tariM:niın bu cepheshıi diğer cephel1erinden daha iyi bi liyoruz. Batu'dan itilbaren A ltın Ordu ihan'.l arı t icaret ve sanayi mesa1eleııine çok gay­

ret ve ıdikkat sarf etmi1ş1erdir. Berk e !han ( 1255 - 1266) :i:lıe Özbe k han ( 1312 - 1340) zamanı bu bakımdan özel ­

l i kle anılm aya değer . Cuzcani He Cii'veyni 'ni n

Batu

ihak-

bakımından büyük 1 Aşağıda göreceğimiz gibi, dil tarihi bir kıymet arz eden bu yarlıklarda Altın Ordu'nun içtimai teş­

kilatı bakımından çok değerli kayıtlar vardır. 2

tin),

c., 66. s. (Arapça me­

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I.

68. s.

( Rusça tercüme) ; 82 - 83. s.

(Rusça tercüıme) ; 143 - 144. s.

tercttme) ; 355. s.

(Arapça metin) , 106. s.

(Arapça

(Arapça metin ) , 362. s.

metin) , 165.

s.

(Rusca

(Rusça tercüme) .


51

ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU

kmdaki söz·lıeri, dalha 1geniş öiçüde,

Berke ile Özbek için

ve sa­ n ayiden ıher t ürlü vergi biçiminde han hazinesine gire­ cek olan gelirleri ıhesaplaıdı�arı için böyıle hareket 1ediyor­ de kuUam1albilir. Altın Ordru hükümdarları, ticaret

krıdı. Yoksa şehirlerin gelıişmesinin kültürel değerini dü­ şünmüyorılardı. Hanlar, ıburadaki 1eski tiearet ydll arından ·elıde ediılen y ararları çok çab uk anladıılar. Bulgar oolge­ sinden, R us prensliklerinden, Kırım'dan ve aşağı Vdlga h avzasından Harizm ' e (ve buradan O rta Asya'ya, Moğo­ listan'a ve Çin'e) gid en eski yollara ıbüyü� bir önem ver­ diler. Aş ağıda da ·göreceğimiz g�bi, Asya dlıe Güneydoğu Avrupa ve onun vasıtasıyle Batı Avrupa araısınıda yapı­

lan

ticarıet, ıMçıbir zaman .Altın Ordu devrindeki ıka dar ge­

niş1ememtşti. Batu ·He Berke gi'bi illk h anlar, a.şağı Volga havzası­ nın özel önemini anlaıdıkıları İ·çıin, lbaş şıeıhirlerini de burad a kurdular. Yeni d evletin merkezi olan Volıga

h avzasının

bir·çok üstünlüıkleri var:ıdı. Bir yandan anılan kervan .ti­ carıetiınin ana yolu buradan geçiyordu. Diğer yand an Vol­ ga ılıavzası, ıöteki Moğol devletlerii'ne vıe lbu arada bütün Moğol ıimpar:ıatorılruğunun merkezi dlan Moğolistan'a da

yakındı . .Sonra, aşağı

Volga boyundaki kültür alanlan, ta­

rım bölgeleri ve şehirleriyle bozkıra o kadar yakındı bura!da

yerıleşik

ki

ve ıgöçıebe ·ekonomisini birleştirmeık ko­

layıdı. Ö zbek hanıa gelinceye

kaıdar Cuçi ulusuna

başkent

olan bu büyük şehir, Altın Ordu'nun kurucusu Batu han tarafından tesis edilmişti. Bu şeıhir sonradan, Batu ihanın kardeşi Berke han tarafından kurulup Saray Berk!e adını taşıyan ve Özbek han zamanında ıbaşk!ent olan dıiğer S aray ile karıştır:ıılmamak için, Saray Batu aıdını aldı. Tarih �tap­

larında lbu şehrirler Eski ve Yeni Saray diye anıllırdı. Bun­

kaynak­ Jurından anlaşılalbiLm�ştir.1 Bugün h'er iıki şehrin yalnız ların

asıl adl'a rı, son zaımanlarda özelld�le

'

Aceım

A. Yu. Y a k u b o v s k i y, K voprosu o proisxojdenii re­ mcslennoy promışlennosti Saraya Berke. İzvestiya GAİMK, VIII. ı·.,

2 - 3. fas ., 1931, 6 - 7. s.


52

ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

h arabeleri kalmıştır. Birincisinin iharabeleri Ejderıhan civanında /bugünkü Seılitrennoe m evkii ndedir ; ikıincisinin haralbe1eri ise, Staılingrad civarmda, Volga'nın .Aıktuba ad1ı kolu üzeringedir ki bugün o mevkide Carev kasaba­ sı vardır. Yeni kurulan şehre daha Batu ·zamanında ne büyük Cüveyni ve G. Rubruquis gıihi en eski yazarlara _boııç:lu olduğumuz kayıtlardan anlaşı!lıyor.1 .Sa­ ray Batu'nun yerinde daıha Moğollardan 'Çok önce lbir şe­ hir bulunduğu arkeolojik araştırmalar ve 1922'ıde ProY.. F. V. Balllod tarafı:rııdan yapılan kazıılar sonunda meydaııc:. çıkm.Lştır. Esasen bunun başka türlü olıması imkansızdı. Çünkü tamamıy1e boş (yani gayrimeskun) yerlerde kuru­ lan şehir1ere peık a z tesadüf olunur. Bundan ıbaŞka, aşağ ı Volga havz ası nd a yeni şıehirler kurulurken, Moğollara ön­ ceki devirden miras olarak kalan meskun yıerlerin büsbü­ tün !ih mal edicrmesi ıde pek muhteımel değildir . Siyasi şartların yardımıyle ıbu iki Saray'ın, Berke handan iba�­ layarak ta Özıbek hana gelinoeye kadar - özellikle Özbek hanın siyaseti sonun:da - nasıl yavaş yavaş /büyük bir ·sanayi, ticaret ve kültür merkezi olduğunu aşağıda izaha çahşacağız. Bu iki şehir, ö zefük1e Saray Bıerke, Altın Or­ du tarfüinıde önemli /bir rol oynamıştı. Bu /bakımdan, bu şehirler ü ııeııinde ·etrıafiı surette durmak 'İcap eıdecEfu:tir. değer vıerildiği,

1 Cüveyni, GMS, XVI. c., I. bölüm, 222. s. - Plano K a r­ i n i - V. R u b r u k, a. y., 166-168. s. - G. Rubruquis'e göre: "Bu yC'ni bir şehir olup Batu tarafından İdil boyunda kurulmuştur.. .

p

Saray vt> Batu'nun karargahı ı rmağın doğu kıyısındadır."


DÖRDÜNCÜ BöLÜM Altm Ordu'nun siyasi tarihi

Yazıh kaynaklardaki bilgilerin a �lı ğı dolayısıyıle, Al­

Ordu t arfüini n befübaşh olaylarını krondlojik bir sıra t akip eder ek t oplu bir şekilde anlatmağa 'imkan yok­ tur. Bu acıkil ı durum , siy asi tarfilı o l aylarını ıi·çtıimai ve iktisadi hayatın esas vakalarırn'Lan ayırmak mecburiye-. tini doğur muştur. XIII - XIV. yü zyı!l:lar ı n şu veya ıbu yı­ l mda memJ.eketin iç hayatı nda ne ·gibi değiış�klikler ya­ pıJ.dığını bi'le kestıiremeıdiğimizi acınaratk -itiraf etmekten tın

çekinmeyelim.

Yukarıda birkaç defa zikr edi ldiğ i 1g1bi, Altın Ordu'­ nun Cuçi uıl us u adını taışımasına rağımen, Cuçi Altın Or­ du devletinin mukaıddıeratında fiıilen hıiçlbir rol oynama­ ımştır. Esasen Altın Ordu'nun ilk hanı, Doğu Avrupa'yı fetheden ve bu suretlıe Altın Ord!u'yu kur an Batu idi. Saltanatı 1224'ten 1255'e kıaidar sürmüştür. Mamafiih bu­ r•u 1236'dan, yani büt üın Kıpçak hozkırilarının fethi yı­ lından başlatmak daıha doğru olur. Batu ıhakkmda eli­ mizde az ıbi!lgi var dır. Onun yalnız, isrna seferlerinin gay­ retli ıbaşbuğu ve yeni kurulan devlıetin büyük bıir teşıki­ Hı.tçısı olduğunu biliyoruz. Bu devirde yeni çıkan uluıslar: esas kıs ıml a r ını teşık11 ettikleri ·birlleşik Cengiz ıhaın impa­ rc.torluğu iıle henüz sıkı sıkıya bağlı bulunuyorlardı. Batu, Cengiz ıhanın ölümlünıden ( 1227) sonraki 1en karışık yıl­ larda faaliyette ıbu lu nm ak mecburiyıetinde kaıl mıştı. Ögel ey han (1229 - 1241) zamanında i mparatorl uğun ıhaya­ t i nda faal bir rol oynaııru ş ve 1251'ıde Tuluy ailesiıil!İn yük­ selmesi ve Cengiz hanın taıhtına Tuluy'un oğ1u Mengü'­ n ün ( 1251 - 1259) çıkması gfüi s onuçlar doğuran saray 'i U İkastine fii l en katıılmıştı. Bu StU ikast sırasında yalnız 1


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

54

Ögedey sülalesinin değil, Çağatay aHe.siniın de !kayıplara uğradığını biliyoruz. Batu bu durumdan yararlanarak Mengü han He anlaşnuş ve Maveraünnehr'e fiilen hakim olmuştu. Cuçi ulusunun sının şimdi eskiden olduğu gibi Amuderya'dan değil, Yedisu'da Çu ırmağının yakınların­ da bulunuyord u. Batu, yeni kurulan dıevlet içinde Volga havııasının önemini tamamıyle anlıyordu. Karargahını Volga havzasına ye:rlleştirmesi ve uJusun !başşehri Saray' ı aşağı Volga bölıgesinde kur:ma'sı sebepsiz değildi. G. Rub­ _ : "Saray ve Batu'nun karargahı ırmağını doğu kı· ruqu<is yısmda bulunuyor" derken Bat n yu kastetmiştir.1 ·

'

Batu, Moğolların ( Tatarların) ibütün bellibaşlı as­ keri hareketlerine katılıyor ve elde edilecek ganimetler · �en kendisine düşen ,}ııisseyıi almak ümidiyle birliklerini esas orduya yardıma gönderiyordu. Cuzcani'ye göre, "Mo­ ğol hakimiyeti altına giren İran topraklarında ona [Batu'­ ya] ayrı bir kısım tahsis edilmişti ; onun mülkü olan bu yerlere onu_n kendi amirleri tayin olunmuştu."' Aşağıda göreceğimiz gibi, sonradan Cuçi ailesi buna dayanarak Azerbaycan'a hakim olmak •istemiştir. Göçebe bir feodal olup şaman inançlarına sadık !ka­ lan ve şehirli Müs1ümanların gözünde tamanuyle küılt ür­ süz hir adam oJ.an Batu, Güneydoğu Avrnpa'nın Moğohla r tarafından iı;.gali üzerine ortaya çıkan yeni devletin karı­ şık dumımu karşısında şaşırmamıştı. Aralarında birçoık Müslüman tacirleri de bulunan müşavirlerine dayanarak, geliııleriıni en geniş ölçüde artırmak maksadıyle birder. bire sert bir durum alm1ş ve her türlü şiddet kuHanmak­ tan çekinmemişti. işgal edilen Rus prenshlılderini vergiye bağlamış, bu maksatla Moğol birlikleriyle acıklı hatıra­ k.r bırakmış olan daruga adlı memurları göndermiş, çiftçi ve g.öçebe halktan olduğu g1bi, Kırım'da, Bulgar alanın­ da, Volga havzasında, Hii.rizm'de ve Kıuız-ey I{afikasya'd<:! bulunan şelıirlevdeki esnaf ve tüccar sınıfından da türlü ·

'

Plano K a r p i n i

-

V. R u b r u k, a. y., 168. s.

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 15. s.


ı\ LTIN OIWU'N U N S i YASi 'l'ı\ JdJ J I

feodaıl ver giieri toplamak j çin ayrı bir teşkıilfü

kurmu.ştu. iış gali sonunda şiıdıdetli bir tahribe uğra­ ıhayatım bütün tabi alanılarda canlandır­ ,

N�hayet, Moğol yan eskıi ticaret

mağa •Çok çallışıruştı. Batu, :bütün !bu işlerıde ciddi lbir ka­

yazık ki bu hususta

kay­

naklarda pek az bilgi vardır. Kaynaklarda r a stlan an

kıs:ı

ve

b11:iyet

kayı1!lar,

basiret göstermişti. Ne

idari tedbir.Jerden hiçıbi rin i kesin olarak Batu'ya

irrı.kıan !bırakmıyor.

bağfama:mıza

Mamafih sonradan kar­

şılaıştığımız birıçdk şeylerin Batu tarafından ihdas

diği şüphesdzdir. Moğol imparatorluğunun tu'ımn oynad ı ğı önemli rol, Müs]üman vıe n aklarında

!belirtilmiştir.

edil­

ıhayatmda Ba­ Ermeni

G. Rubruquis'in

kay­

aşağıdaki

sö2'Jlerıi de ıboş yere sarf ediı1miş değ�ldir : "İtaate mec'bur olduğu imparatordan (yani ibüyük handan ra, Batu ibütii n

Tatar

prensleri

- A.

Ya.) son­

arasında en kuvvetli­

sid:ir." 1 Batu, 1256'da 48

yaş ında

iken ölmüştür. Cuzcani'ye

�;öre, "onu Moğol adetine ·göre gömmüşlerdi. Bu den biri ,öldüğü zaman, yer altında, ceıhenneme

kavim­ yönelen

melünun rütbesine göre, eve w�ya ihücreyıe benzer bir yer yaparlar. Bu yeri yatak, süslerler ; onu

ıhaıl ı,

silah ve bütün

gömerler. Onunla ıberaber

kap gilbi ıbirçok

ş eyl erle

mallarıyle bidikte !buraya

!birkaç ıhatun ve hizmetçisini ,

sonra herkesten •çok sevdiği adamı da buraya ·gömerler. B undan s onra, ge celeyin ibu yer,i örterler ve mezarın üze­ rinde mı ufak bir [gömme] izi kalmayıncaya kaıdar at koştururlar. "2

Batu devrinde .Ailtın Ordu

ile Moğol 'imparatorluğu­

r.. u n merkezi arasmdaıki iilişkiler tamaımıyıle düz0lmişti. Ö gıede y ( 1 229 - 1241) zamanından başlayarak, bütün Moğol imparatorluğunda posta normal 'bir şekilıde .çalış-

V. R u b r u k, a. y., 47. s.

'

Plano K a r p i n i

"

V. G. T i e s e n h a u s e n.

i mparatorluğunun

-

a. y., I I. c., ll6. s. Cuzcani,

sınırları dışında yruıaynn

-

Moğol

Moğollar

konusundaki fikirlerini açıkça yazmaktan çekinmeımiş tİr. Bundan başka, Cuzcani'nin koyu bir Müslüman olarak, lı�ka dinlere şı müsamaha göstermediğini de ekleyelim.

kar­


A LTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

:)6

Reşidüıddin v. b. postadan söz ederler. Karakurum - J'ıekin kesiminde posta çok düzen· lıydıi. Reş�düıddin'ıe göre,1 bu yolda 5 :fersahlık (25 - 30 km) aralarla 37 yam (posta durağı) vardı. Her durakta lOOO'er ıbeıkçi buılunurdu. B unlar , durağı, g·eçen elıçiıl erin yoHarını, maiyetledni ve tat arları nı korurlardı. Bu yolda günde 500 büyük ar aba gidip gelirdi. Kara.kurum'a erzak (buğday, pi rin ç v. ıb.) taşıyan ibu a rabafara al tı�a r öküz l:oşu l urdu . Her dura kt a ambarJar !bulunur ve bunlarda yedek erzak saldanırdı. Çağatay ve Cuçi uluslarının yol­ larındaki posta t�ki�atı hakkınıda bU!lla benzer tafsiılat verilere l;almamıştır. Lakin bu yolıda da dikkate değer tesadüf o l un u r . Gizli Tariıh'·e ·göre, "eılçi'ler:imfain ilıal-i hc.zırdaki seyahat ş eki:Jlıer i , hem geç kalma:larına, ıhem c!e a ha l iye yük olma:Jarına yol açı y or. Bu sebeplıe, bu ıhusu•s t a kesin bir usu:) y:eı:1leştirelim. Her yanda bin'ler.den posta dura kları için ıbekçHer ( yamçin) ve tatarlar ( ulaıçin) ayı­ rctl ım. Muay yen yıerierde d uraklar ( yam) üıhıdas edelim. Elçiler o'lağanfüs tü lbir sebep olma dığı takdirde beıheme­ hal durakları takip etsinJ.er ve ulus ·arasınd an geçmes i n­ mıştır. Gizli Tarih, Oüveyni,

ler. "2

Gizli Tarih, biraz aşağıda, her durakta 20'�er uılaçin bulund urm a k icap ·ettiğini belirtiyor.

Bundan başka, du·

rnklarda bir miktar at, koyun bulunıdurmak icap ettiği gibi, "yolcuların i aşesi için s ağm ail kısrak ve 1koşum için öküz \·e araiba" bul undurmak da lazım geıl iyordu. 3

Bu suretle, ıBatu zamanından baş'layarak Altın On:lı.ı arasında Çağatay ulusu vası ta sıyle sağ­ lam ıbir b ağlantı kurulmuşt u. ile impa ratoıılu k

oğlu ı

Batu'nun ölümünden son ra, Sartak'ın eline geçmişti. R e ş i d ü d d i n,

Mo.�ol posta

Blochet bas.,

49.

0.l'du'nun idaresi Batu'mm ölümü

s.

-

Marco Polo'da

teşkilatının dikkate değer bir tasviri vardır.

İ . P. M i n a e v, 1 902, 147 - 150. s. nı z :

Altın

Sa rtak ,

Puteşestvie Marko Polo.

S.

Gizli Tarih, S. A. Kozin tercümesi, 197 - 198. s. Cizli Tarih. S. A. Kozin tercümesi. 198. s.

Bakı­

Petersburg,


ALTIN ORDU'NUN SİYASİ TARİHİ

57

sırasında Mengü 1ıanın karargfuhında ıb ulunu yordu . Taıhtı cna Mengü han vıermiti . Lakin Sartak .A!ltın Oııdu 'yn fülen yönetmeye muvaffak olamanuştı. Çünk!ü 1257'de Altın Ordu'ya gclirken yolda ölmrii§tü. Yerdne (Batu'nun oğlu ?) U1a�çı g eçmişse de, o ıda ayını tarihte ölmüştü. 1257'de Berke ( 1257 - 1266) Altın Ordu ıhanı oldu. A. N . Nason ov, Rus kroniklerinin verillerine dayanarak, Berke'nin 1258'de tahta ,çıktığını ileri sırıyor. Yulkarıda belirtildiği gibi, Berke han, Saray Berke yahut Yeni Saray adını taşı yan ikinci Saray'ı kurmuştu. Berke ıhan h_akkında B atu'd aın çok ihllgiye saıhip bulıunuyoruz. Mı sır s ultanı Baybars'ın Berke hana gönderttiği el­ ç.i'lıik kuruluna dair tafsilfü vıeren Arap yazan Al-Mu­ fa,ddal s aye sinde elimizde hanın portresini: çizen son d e­ rece değerli birkaç satır bulunduğunu söy1emeık kafidıir : ' ·Berke han bu tarihte 56 ya şında idi. Sey.rıek sakallı, bü­ yük yü�lü, sa rı renıkiJi, saçı kulaklannın arkasına katla< taranmış idi. Bir kul ağmda üzerinde ('sekiz köş eli ? ) de­ ğerli bir t aş bulunan ibir altın ıha1ka, sırtmd a ıbir ıi.p ek kaftan, ba§ında kalpak, ıbelinıde değerli taşla rla süslenmiş yeşil B u1gar derisinden ıbir kemer, ayaıklarınıda kırmızı §agrenden yapılmiş çizmeler vardı. Belinde kıllıç yoktu , :fc;kat kemerind e a:ltına batırılmış eğııi !siyah ıboynruZilar vard ı . "1 Berke han zamamnda Altın Ordu artık büyük bir de\'Iet halini ail mı ştı . Onun saltanatı zamanında Moğol imparatorluğunun hayatında ünemıli değişıiıklikılıer olmuş­ Mengü hanın (1251 - 1259) ölümünden ılıemeın sonra, 1260'ta imparatorluğun lbaşşeıhrıi Karakurum'dan Pelcin'e nakledilmişti. Böyl elik te, Moğol hanı imparatorluğun di­ ,:-.·l:'r kısımlarından uzaklaşmış v·e bütün Moğol d-evletJıeri­ nin h anı iken Çin i mparat or u dlmuŞtu. Altın Orıdu'nun daha Batu ve Berke devirlerinde fi.ilen ıbağımsız olduğu anl aş ıhyorsa da, ancak 1260 olaylarından sonra bağımsız bir d evlet diduğu söylenebiılıir. Berke, yalnı z Volga bo­ y unda şehir hayatını kurmak ve Güney:doğu Avrupa'tn .

ı

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 193. s.


A LTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

58

da ticaret faaliyeti ni g eni şl etmek vıe deri nleştirmekle kal­ mamış, Hülegü a·Hesi ( İran M oğol ları) ile ağır lbir müca ­ deıleye ıgidşmi>Ş ve :Memlukler yıönetimi ndeki Mısır'la dip­ l omatik ilişkiler kurmuştu. Doğu Avru pa'nı n Batu or­ duları tarafmdan işıgaılinden tam yirmi yıl sonra, İran'a Mengü han ın ( 1 251 - 1259) ikardeş i Hü1egü hanın emri a ]tında bulunan büyük bir Moğol ordusu gönderilmişti . 1256'dan itiıbarıen iki buçuk yıl içinıd e bütün lran'ın iş­ gali tamamlaınmış, 1258'de B a ğd ad z apt olunmuş ve eski ıhalıifeHği kesin Olarak tasfiy e örııemini kaylbeden Ara p edi1lmişti. XIU. y üz yı l ın ortasında İran toprakilarında ye­ ni ıbir Moğol devleti kurulmuştu . Hülegü a i1es inin yöneti­ minde !bulunan bu d€vlete bugünkü Azer bayc an, Erme­ nistan ve Gürcistan g�bi Kafkasya t oprakları d a dahil bulunuyordu. Hülegiü devleti son derece zengin ve mede­ ni alanlara saıh i p bu l unuyordu . XIII. yü zyııl ı n 50. yılla ­ ( 1295 rından 90. yılılarına kadar, yani Gazan hanın 1304) ve ı sl ah atın ın ortaya çıkmasına kadar bu alanlar, tehditle para •alam m em u rl ar , mültez.jmlıer ve her türlü soygunc ular tarafından sıistemlıi bir tahribe uğramıştı. Yukarıda belirtildiği ıgföi, İran'ın i şga1iıne Cuçi ulusuna mensup Moğol binHklıeri de fi.i!len katılmışılal'dı. B u bir· likler Hülegü ordusunda ayrı ıbir zümre teşkil ediyorlardı. ·

lran'ıda yapılan savaş sona erer erm ez, 1iıki Moğol sü­ lföesi - Cuçi ve Hüleıgü ai,leleri - arasında anlaşmazlık çıktı. Anlaşmazlığın konusunu Az e rba yc a n sorunu teş­ bl ed i y or d u . Hül.egü ( 1256 - 1265) bu alana özel hir de­ ğ·er veriyordu. Kendi sü lalesi zamanında öneml� 'bir ge ­ li şme gösteren 'Debrıiz'i Hülegü başşehir yapmı ştı . Bu za­ mana kadar Teıbriz''in çevresi altı ibin adımdı. Gazan han ( 1 295 - 1304) d evr i nd e ise yirmi Jbeş bin adımdı. Hülegü, A zer.bayc a n ' ın 1güzel otlaklarına değer v eri yord u . Bu ba­ kımdan l\foğoHar Kür'ün aşağı alanında ıbulunan Mu­ gan bozkırını kışlak olarak, Karaıdağ'ın etekleri nd ek i ot­ l ak l.arı da yay:lak olarak çok s evmi şl•eııdi . Son olarak, Hü'

J ran

Hu devire!<:> Azerbaycan

Azerbaycanı anlaşılırr!ı.

tabiri

altında

bugünkü Rus ve


ALTIN ORDU'NUN SİYASİ TARİHİ

59

lcgü ve hal.efleri, Azer:baycan şeıhir vıe köylıer inin sanayii­ ne - özellikle dokumacılığa - ıda !büyük önem veriyor­

lı.ırdı. Berke ıhan, Azer:baycan'ı Altın Orıdu'ya ilhak et­ mek için ·çal ışıyor ve kendi birıli�lerinin lran'ıın işgaline ve Bağdad'ın zaptına katıldıklarını sebep gösteriyordu. Azerbaycan'ı mükafat, yani elde 1ecfüen .ganim etten ibir pay olararl: istiyordu. Bu sorun ıetrafında yapıl a n •görüş­ meler h i çbir sonuç vermemiş v:e dki Moğol devleti arasın ­ da ask:eri ıçarpışma!lar bruıJamıştı. Bu iki devl et arasmda smır fiilen Derhent'ten ıbaşllayarak Kafkas sır tları çizgi­ s ini takip e dıi yol"du . Bu müc adele , fasılıaılarıla ıhemen he­ men yüz yıl sürm ü ştü r . 1 Zaman :zıaman kanlı savaş h a1ini a.Jan bu mücadele, Moğ o1ları son derece yoruy ordu . Bu savaşlar, Arap (füellikJ;e Mısır) ve Acem tari.hçiiler:i tara ­ fınıdaın etraflı surette tasvir edrlmiştir. Bu mücadelede�ı Ermeni kaynaklarında da sık sık söz e dildiği ni unutmaya­ lım. nk büyük savaş, 1263 - 1264'te, Kür ırmağı nı n sol kıyısı civarınida olmuştur. İbn Vasıl'a göre, "Berke han savaş ımeydanına geHp korkunç dövüşü görünce : 'Alfalı (Hü­ :M:oğol!la:rı, Moğolların kılıcıyle öldüren Hul avun 'u legü'yü - A. Ya. ) utandırsın. Eğer beraıber olsaydık, bü­ tün . y:eryüzünü fethetmiş olurdulk' demişti."2 Kür ırmağı boyundaki mücadele öneml i ve ağır so­ n u çla r ·vermi·ş ve her şeyden önce Cuçi ulusu ile Hül egü <fov,J et1İ' arasındaki ticaret il i ş ki le rin e tesir etmi-şt i . Acem tarilhçisi Vassaf'a ( 1 257 - 1327) göre, HülE•gü "Berke Oğulun Teıb riz'de ti c aretle ve ticari m uamelel erle uğraşan ve büyük ve sayısız z-enıginlik!lere s a!hi p bulunaın tacirle­ ı inin öldürülmesini ve yanlarında bulunan mafüarın hazine için müsadere edilmesin i emretti... Bunlardan çoğu para­ larını ve değerli ·eşyalarını Tebriz'-in eş:rafma emanet et­ miş1'erdi. Taıcirlerin -Oldürüilmesinden sonra bu ·eşyalar bunların elinıde kaldı. Berke - O ğufa ge1inee, misilleme '

19 16'da İzvestiya Akad. nauk Az. SSR'de

zade'nin

"Bor'ba Zolotoy Ordı

(No.

lı;ıyıl.ian" adlı özel bir yazısı çıkmıştır.

5, 7)

Ali­

i gosudarstva il'xanov z a Azcr­

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I.

c.,

75. s.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

·60

nı aksa d ı yl e . ( H ül egü )

han d evLetine mell!sup tacirleri öl­ ve aynı ş eıkiJld e hareket •etti. Gidiş ge� yolları ve tacir.ler.in seyaihatıleri ve sanayi faaliyeti birdenbire ilre­ dürdü

;;;Jdi.'"

Çok geçmeden ıHüle:gü hayattaın ayrıldı. 1265'te AJba-· �a ( 1265 - 1282) taihta çıktı. İ'lık zaman'larda iki muhasım taraf arasında an:laşmaya varılmış gi!bi görünüyordu. I-iatta Cuçi a iles i Tebriz'den ve Meraga 'd an /birtakım ge­ lirler bi:Ie aldı. Lakin Berke ;han bunıunla yetinmedi. Bir­ çok konu l arda sağlam bi:llgi sahıilbi lhuılunan XIV. yüzyıl Arap tarıihçisi Al-Omari, sonraki olayları .şöyle anlatı­ y or : "HÜ'legü ölüp yerine oğlu Abaga han olunca, onlar ( Cuçi ulusu mensupları - A. Ya.) hanları B erke'n in Teb­ riz'cle bir cami yaptırmak :istediğini söylıeyeııek, onu al­ rlatmağa ·çalı:ştıılar. [Albaga] da onlar-a yetki verdi ; onlar cami yaptılarsa da, üzerine Berlre h anın aıdını yazdı'lar. Sonra kendil eri için bir lmmaş fabrikası (yaıni ima::Iatha­ n e - A. Ya.) yapmak isted��er. [Abaga] buna d a yetki v erdi. Onla r da Berke han için kuma ş yapmağa başılad1lar. A rala rın d a mücad el e baş l ayın caya kadar bu durum boylece devam etti. Kar.şılaşt ık l arı zaman, Berke Aba­ g::c'.n y enince , Aıbaga kızıdı ve fabrJkaları (imalathane­ leri - A. Ya.) yıktı.''2 Bu :hikayede B ertke :hanın adın ı t a şı�·an cami konusuında V1eri;len bilıgi, çok dikkate değer. Berke 1h an , Tebriz ahali·sini· kendisine alıştırmağa çalışı­ ­

y or ve onların

kanuni hanları olduğunu hissettirmek is­

tiyordu.

Berke hanın HüıJ.egü ve

Abaga ile yaptığı uzun ve ol ar ak, Altın Ordu ilıe XIII.

ı;etin mücadelenin sonucu son yarısında 'Ve XIV. yüzyılda Me:m.Hl.k sultan­ lc. rının hakimiyeti altında lbulunan Mı sır arasında sıkı c\iplomatik iJ.işkHer kurulmuştu. Bu ]l!iışki1er, Berk e hanın vı:. özellikle Memlfiık sultanı eı...Mefük ez-Zahir Rüknıeddin y t.i,zyılı.n

'

H ammer

-

P u r g s t a 1 1,

Geschichte

Wassaf's,

ı··: ı r:-;ça meti n ) . "

V . G.

T i e s e n h a u s e n,

a . y . , I . c . , 239. s.

98. s.


ALTIN ORDU'NUN SİYASİ TARİHİ

6 1-

Bayıbars'm ( 1260 - 1277) enerjik katılmasıyle haş la mt<? ­ tı. Mısır, İra n Moğolları yle Altın Ordu arasın!da yapılan rnücadeı�enin uzamas1 ve hatta deriınleşmesıi şartıyle, ken­ disinden uzak b u lun an Cuçi u lusunun ıgenişlemesinıi ve refa!ha k av uşmasını teımenni ediyordu . Mem11Uk sultanı Bayıbars'ın hesapları s on dıerece basitti. Hii!legü ailesinin hakimiyeti altında !buluna n İ ran, Mısır'fa komşu iıdi ve Suri ye 'ye de ıhakim b ulunuyordu . Sınırlar Mesopotam­ y a 'da n geçiyorıdu. Güçlü İran devleti Menılfıik sultanların ı tehdit e diyordu. Bu durıuında iki Moğol devıl1eti arasındaki ·

m ücadeleden daha t esirli bir çare bulunabilir mi ? Bu se­ beple, Memlfık suıltanları

tarafından takip edilen bfüü;:ı dış si yaseti n esas gayesi, her ne pa:hasına o lursa olsun bu

sürdürmek

kaıbil olduğu takdirde d:erinleş­ al tında Bayibars 'la Berke han ar asın d a s�k sık elçiler .gidip gelmiş, Mısır'ın ibaş­ şe·h d Kah ir e "den son derece değer li ıhediyıeler gönderilmiş mücaıde1eyi

ve

ünnıekten ibarettıi. Bu şartlar ı

Al tın Ordu'nıun İsl amlığı ka:buJ etmesi için ıs­ rarlı tekilif.ler yapılimlştı. Mısır'da yazılmış Arap kronik­ leri bu füşlciLerle ilgili veri�ede d oludur. Baybars ile Ber­ ke han arasınd aki dipl omat ik halbeııleşcrnenin gerçek ma­ ·hiyetini öğrenmeik yararsız olmayacaktır. ve n ih ay et

Sultan Ba)"bars'ın katiıbi Arıap kronikçisi

Ibn Ab­

d üzzalhi r, Memluk sultanının Bedre ıhana gönderdiği mek­

tuıbu ·şöyle anlatıyor : " 660'ta [1262] [el-.Melik ez-Zafrıir] , büyük 'fatar ıhanı Berke'ye bir mektup yazdı. Adına yaz­

d ı ğım ibu mektupta onu Hulavwı'a karşı kışkırtıyor, ara­ larına düşmanlık ve nefret sokuyor, Tatarlarla (İran Moğolları - A. Ya . ) ciıhaıda girişmenin üzerine vacip ol­ duğunu bel irtiyordu . Çünkü onun [Bıerke'nin - A. Ya.] Müslüman olduğu konusunda birçok haberler geliyordu. Bu ıdurum ikar şısında kendi ıaileı.sinden olsa bil:e kafirlerle ·cihat görevi ona düşüyordu. Çünkü p eygamber - saıllal­ lahu aıleyhi ve sellem - en yakın akraıbasıyle çarpışmış,

sa vaşmıştı ; ona "Allaıhtan baş:ka Allah yok­ tur' deyıi.nceye kadar halik 'He savaşması emrol u·nmuştu .

Kmrıeyşilerle


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

62

::.\'iüslümanlık yaılnız sözden ibaret değHdir ; ciJhat, Müsl'ü­ manJ1ığın rükünl1erinden ıbiı:ıi!dir."1 Sultan tarafından Mısır'dan Altın Ordu'da Berk·� hana gönderilen ihediyelerin listelıeri de çok dikkate de­ ğ·er. Yukarıdakıi mektubun yazl'lidığı tariıhte el-MeUk ez­ Zahir, Berke hanın elçilerini kabul ıetımi1ş, onları ağırla1111.ş, görüşmeler ve türlü törenJ.er yapılıdıktan sonra Ber­ ke hana hediyıeler yollamıştı. XIV. yüzyııl Mısır kronik­ ı;; i si Rüknedıdıin Baybars'a göre, sultan "Berke için türlü türlü güzel hediyeler ıhazırlaıdı : lbir muslhaf-ı şerif ki söy­ lendiğinıe göre Osman bin Affan yaızıısıyledir ; türlü türlü yaı.stıklar ve namaz seccadeleri ; Ven!edik bezleri ve doğu kumaşları ; hayvan postunıdan ve sa.hHyandan döşemell er , kakmaılı Ka�cur kılıçiları ; altın kaplı topuzlar ; Frenk tul­ ga1arı ve dtın yaldızlı kalkanlar ; feneder ; şamdanlar : makin�ler [erganunlar ?] , ayakıları kaplamalı çift el kan­ dillel'r ; Harizm eyeıı1eri ; namaz seccadeleri ; altın ve gü­ müş ile işlenmiş gıem1er ; halkalı yaylar, gülle atan yaylar, ı:eft atan yaylar ; kamış mızraik:lar ve süngüler ; okılar ve okluklar ; taştan yapfünış tencereler ; gümüş yaildızlı zin­ clderiyle ıberaber altın yaldızlı kandmer, siyah lhizınetçi­ ler vıe aşçı kadınlar ; yürülk Arap atları vıe Nulbya hecıin­ leri ; E;şkin yük lıayvanaarı ; maymunlar, papağanlar ve türlü türılü eşyalar."2 Arap tarihçisi Aa-Mufaıddal, bu lis­ teye fil, zürafa, Mısır e§elderi, Çin çanak çömlekleri, İs­ kenıderiye ıelibise1eri, altın işlıemeli 1eşya 1gibi şeyler ekli­ yor. 3 Bütün ıbu hediyelerin Altın Ordu hanı Berke'nin sa­ rayında en büyük bir tesir yaptığım söylemeyıe lüzum var mıdır ? Berke vıe sarayı, Islam küntürünün dü�eyine ıeriş­ mek için sarf edilen bütün 1çaıba1ıara rağmen, Mısır ihü­ kümdarlannın gözünde hala yarı vahşi gibi kalınışlarıdı. Altın Ordu'nun lslamlaşması Berıke :han zamanında lbaş­ lamı.ştı. Bu kitabın sonunda, Altın Ordu medeniyeti bö1

V.

G.

T i e s e n h a u s e n, a. y. , I. c., 55. s.

v. G. T i c s c n h a u s e :ı

n, a.

v. G. T i c s c n h a u s c n,

y.,

I. c., 100. s.

a . y. , I. c., 189. s.


ALTIN ORDU'NUN SİYASİ TARİHİ

63

lümünde bu sorun ayrıca aydınlatı1nuştır. Bu bakımdan, b umda yalnız ıbilinmesi geııeken tafsilat vıerülmiş, sonra iki üç çizgıi i!lıe Berlke hanın :hükümdar olarak tavsifine çalışılmıştır. Berke h anın lslaml ığı kabul etmesinin siyasi

sebep­ anlaşılıyor. Altın Ordu ıbir yandan Ür­ g en ç , Buhara 'gı�bi Orta Asya şeıhideriyle ilişki kwınuş­ tu. Sa nayi, ticaııet ve kültür ıbakımlarından giılişmiş olan bu şeJhirleı;den her ıiki Saray'a - Saray Batu'ya vıe Saray Berke'ye - ıustalar, tac:iı::I er, sanatkıa:rılar , bilginller ve o zamanki Is�am aleminin aydın sınıfının muhtelif temsil­ cileri g,elirıdi. Diğer yandan dostluğu Altın Or:du için o ka dar değerli olan Mısır Memlfıkleri, İslamlığın kaıbulü fölunda y aptııkları tekliflerde ıısrar ediyorlardı . Bu şart­ lar karşısında, Altın Orıdu h anlarının lslaımlaşıması siy::ı­ setini ıhıiım aye etmek meaburiyet inde ka1dıkları muhaık­ kaktır. Lakin Berke hanın İslamlığı yedeştirmek için sarf et tiği bütün çaba;l ara rağmen, yallınız hakim sıntfın ileri gelenleri, özelli�J:e han ailesi il1e yakından temas edenler 1slamlığı kaJbul etmişlerdi. lere

dayan:d.ığ1

Berke hanın İslamlı ğı

kabulü konusunda Müslüman verilen lbilgıiılerden onun hıesapla ha­ a'llılaşılıyor. Geniş reket ed en !bir siyaset adam.ı olıduğu bir riüfuz saıhibi dlan Müslüman d in adamları, çiftlıilder­ den ve ş.eihıi:rllerdeki gayrimenkul ,emlakten aldıkları gelir­ l erle öneınilıi bir ıservıet ıedinmiş1eııdi. Bunlar dıalha çok güç kazanmağa çalışıyorlar ve lbu sebeple her vasıtaya müra caat ederek, bazı husuSlarıda yönetim mekanıi?!IDa­ smdan üstün olıduklarını göstermek istiyorl a:r�dı . Özellikle Jslil.mlığı yıeni kabuil edenlere karşı bu şekilıde ihareket c-diyonlardı. İbn ıHa1dun,1 Al-Ayni2 gibi Arap tarihçilerinin <• nlattıklarına göre, Herke ıh ana İslamlığı kabull etti:rıen tanmımş Buhara şeyıhi AI-Bahıerzi, kendisiy'le gfüü§mek maksadıyle gelen Berke'yi kabul ·etmeden önce onu hanekayazarları tarafından

1

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 379. s. V.

G. T i e s e n h a u s e n.

a.

y., I .

c.,

507. s.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

64

hının k apı sı nd a

üç gün ıookletmişti. O zaman hen üz otori­ olan Berke han gibi kudr,etli bir hükümdar, hanlık şerefini bastırmağa muvaffak olmuş bütü n !slam al emi karşısında !slamlığm oto­ duyduğu s ay gı ve ıb a ğl ı lı ğı ifade etmişti. Bu hikaye d oğru ise - d oğ ruluğ un a inanmamak ıiç:in elimiz­ de :bir s�bep yoktur - Berke 'hanın siyasi hesa pla rl a şah­ si v,e siyasi iz�etinefisini b astıra cak kadar akıllı ve i'h ti­ yatlı o lduğ unu ıifade eder. Sonra, Altın Ordu'nun bu de­ vird e Amuderya ve Sı r d ery a ara•sındaki ve ıhatta daha u z aklarıdaki alanların bütün siyas i :hayatını fiilıen tanzim ettiğin i unutmayaılım. Rus kronikllerine gıöre, Berke han itiraz kabu1l ,etmez bir itaat bekleyen sert bir hükümdardı. ter bir prens tahkir edi!1en ve bu suretle ritesine karşı

Berke ıhan devri nd e

1257'de foo dal

Rus prensliklıerin­

de, vergi ve haraca b ağlı bütün ıha1kıi:ı sayısını tayin ve tespit 1etmek maksad ıy1e sayım yapıl:ımştı. Bu sayım ve vergilerin ibaskaklar ve k olları tarafından toplanması, tabi haılk arasında çok defa infial uyandırmış ve ayaklan­ malara yol açmıştı. Berıke h an tarafından tertipJ,enen bu sayım k arşı sında 1259'ıda Novgorod ahalisinin ayak­ lanıdığını ibiliyoruz. Bundan üç yıl sonra, 1262'de, Rostov, Suzdal', Yaroslav gilbi şehirlerde de ayaklanma çıkmıştı. Bu ,Jıa.I'eketin A1leksandr Nievskiy ' i n katıITrnasıyie !başla­ dığı düşünülebilir. Tafsilat için A. N. Nasonov'un Mon­ golı i Rus' adılı kitalbına bakınız.1 Berke h anın sa[tanatı devrinde Moğol imparatorl uğu ­ rmn hayatında çıkan olaylar, gerek i mpara torluk gerek A ltın Oıidu ıiçin önemli sonuçlar vermi.§ti. 1259'da Mengü han ölmüştü. Onun ölümü, Moğol imparatorlıuğıunun hiç bilmediği karışıkıhıkLara yol açtı. Mengü'rrün oğulları Kubilay ve An�buğa arasında kağanlık taJhtı için müca­ dele başladı. İki ka11deş kağan iılan edildi : Kubilay Kuzıey Çin'ıde, Arıkıbuğa Moğolistan'da kağan dldu. Bu miica­ dele ıbütün imparatorluğu zayıflattı. Mengü devrinde ikinci derooedıe hir rol oynayan Çağatay ve Ögedey a iJleleri , ka­ rı ş ıklıklıard an yararlanarak eski u�usl arını eLde e t mişler'

A. N. N a s o n o v, Mongoh i Rus', 52. s.


ALTIN ORDU'NUN SİYASİ TARİHİ

65

d·i . Bunun sonucu ol arak , Cuçi ailesi Maveraünneıhir'ıdeki bütün nüfuzunu kaybetmiş, askeri 'bir:liklerin1i ve memur­ larını çekmek mecburiyetinde kalm ıştı . K ar d eşler arasııı­

ermişt i. Kubilay ederek b�şehrin i Karakurum'dan Ku­ zey Çin'e, Moğolca Han:balık (han şelhri) aıdını alan P e ­ kin'e naıkletmi şti. Berke ih anı n sağlığında çıkan bütün bu ol ay l ar, Moğol iimparatorluğunun hemen :hemen tama­ mıyıle dağılmasına selbep olmuşt u . Kubilay kağan, uzakta, Pekin'de bulunuyordu. Bura­ dan ·geniş impar a t orılu ğu yönetmek ıh·emen h emen imkan­ �ı zdı. Altın Ordu'ya ve diğer uluslara gel�nce, bunlar ba­ ğımsız hir .h ayat s ü rü yorl ar, ayrı çıkarlar güdü yorlar ve daki

mücadele,

Kuıbilay'ın z a feriyl e sona

Moğolistan'ı t erk

hanlar azami istiklal arıyorlardı. Gerçekten sonunda Berke ıhan Kubil a y' ı

ancak

şeklen

ısaltanatmın tamy ordu.

Altın Ordu artık fiilen bağımsız bir devlet ol m uştu .

Berke han, Hülegü'ye karşı yaptığı Kafkasya sef:erin­ cle, Tiflis'ten ayrıldıktari sonra,

1266'da ölmüştü . Ölüsü Altın Saray Batu'ya gönde:rı:iıler•ek oray a gömülmüştü. Ordu'ıda .şimdi 1266'dan 1 280 ' e ·kadar saltanat süren Men­ gü Timur tahta çı kmışt ı . 1 Mengü Timur devrinde Altın Ordu'nun siyasi ve kültürel hay at ında anı'l maya değer bir dıeğişi k li k olmamıştır. Ber�e han gibi, o da Hülıegü h ane ­ danına mensup .Aba:ga han ( 1265-1282) ile sava şmıştı . Bi­ zim için yabancı olmayan Memılfık sıultanı el-Melik ez-Za­ hir Baybars hu konuıda ona da tesir yapmıştı. Mengü Tiınıur zamanında Altın Ordu Ta tarl arı 1271' de lstanıbul'a da bir sefer yapmışlardı.2 Bizanıs imparato­

ru Laskaris , Altın Orou'.nun ve Mısır Mıemıliiklerinin kuv­

vetlıenmesini istemiyor ve Hümegü devletini ihimayeye ça­ lı � ıyordu . Cuçi aiılesiyiLe Memlfik sultanları arasındaki an­ laşmayı hozmağa çalışan La.Skarıis, iki taraf arasında eılçi 1

Mengü Timur'un 1282'ye kadar saltanat sürdüğünü gös­

t eren deliller vardır.

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., 1. c., 362. s.

tin ) , 380. s.

(Arapça me­

( Rusça tercüme ) .

F. : 5


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

66

teati edilmesini ,engeHemek istiyordu. Mesel:a Berke ha­ nın s altanatının sonunda !böyle hir oıl ay çıkrmştı.1 İbn Haldun'a inanmak lazım ge!lirse, Mengü Timur'­ un s eferi muvaffakıyetle iSonuçlanmıştı. Çünkü Laskaris savaşı kalbul etmemiş ve barış istem işti . B erke hanın Rus prensliki1rerine !karşı güttü ğü siyaseti sürdürme ğe çahşan Mengü Tiırrıur, Rus prıenslikılerinde ikinci bir nüfus sayı mı ya pmı ş tı r Arapça yazan ıh1emen bütün Mısır kron ik çileri, Mengü Timur'un ıhaıbis bir /boğaz çıbanı ndan öldü­ ğünü kaydederler . Mengü Timur zamanında Altın O:rıdu toplumunda 1birkaç önemli olay olmuştur : Bir yandan Kı­ rım'm sonraki tarihinde ıönemli lbir ro� oynayan Ceneviz ·gelmesi, ticaret kolonisinin Kefe 'ye (ıbugün Fleodosiya) ibir y andan siy a s et ı.saıhnesine Nogay gibi önıemli bir şah­ s iyetin çıkması. Nogay He d�k defa olarak Berke devrinde karşıilaş­ mıştık. Nogay, ıhan ai�esiy,le olan yakın akrabalık bağları ve Hföegü orıdusuyle yapıl an muıhareıbede tümen beyi sıfo­ tıyıle Moğol birliklerini muvaffakıyetle s� ve idare et­ mesi sayesinde ,devletin ıen yüksek mevkilerine çıkımıştı. Büyük teşkiW.tçılık ıkaibiliyeti, se ciy esinin sertliği, şiddete ve ıh att a bazan doğrudan dogru ya hileyıe temayülü, kuv­ vet ve servıete karş ı büyük ibir lhırs besleyen Nogay'a ge· ııiş imkanlar açmıştı. Kırk yııl sül'ey'le Altın Oı:ıclıu'nun si·· ya:si hayatında o :kadar büyük hir rol oynamıştı ki yaban­ cı_ hükümdarlar onu han olarak tevakki etmişler, ona el­ çiler v1e hediyeler gönıdermi§ler, elçiılerini h ükümdar elçi­ ­

.

·

s� gibi karşılamışlardı. Nogay rıesmen yalnız tümen :beyi olup Kıpçak bozkırlarının Don ile D nepr arasındaki !batı alanlarını

yönetiyordıu

.

Bu topraklara ek olarak, Tokta

1312) zamanında, zengin tica:rıet şeh!ir1eriy1e Kı rım'm yönetimini de eline al.nnştı. Mengü Timur ve öz�lliklıe ( 1290

-

­

'I'udamengü ( 1280 1287) devirlerinde ve Tokta'mn (12901 312) ilk yıllarında, Nogay !bütün kuvveti eline almış ve ·

h anlardan birini tahttan indirmişti. Esasen, Altın Ordu' 1

V. G. T i

e s e n h a u s e n, a. tercüme).

1 in l , 359. s. ( Rusça

y., I. c., 353. s.

(Arapça me-


ALTIN ORDU'NUN SİYAS!: TARİHİ

67

lıUn siyasi işlerıinıe durmaıdan karııımak suretiyle Nog ay

birçok anlaşmaz1ııklara sıabep oılmuş, feodal kavgalarını ko1a ylaştırmıştı . XIV. yüzyılın i�k yarısında Tokta ve Özbek lhan (1312 - 1340) devıirıl'erinde yarıım yü.zyılilık bir fasılaıdan sonra, bu kavgal ar XIV. yüzyılın son yarısında tazelenmiş ve ıbaışka funilletle birlikte Altın Ordu'nun kesin çökmes ine ve siyasi ıbakımıdan da:ğıılmasına yol aç­ nnştı. Tudamengü'nün

( 1280 - 1287)

ve kl!smen Tulabu­

ğa'nın ( 1 287 - 1290) s alt anatla rı siyasi bir masaldan lba.�­ ka bir ş:ey değildir. Her haı1dıe, Nogay o1madan oları anla­ ,

mak imkansı.zdır. Tudamengü iç;in en çok hi'Lgi veren Arap Rü kn eddin Bayibars'a lefleri

göre,1

ıdevriınde olduğu

Tudamıeng ü

gibi, MemlUk

.

tariihçisi

zamanında,

se­

sultanlarıyla sIJkl

füşkiler devam etımiş, Altın Orıdu'ya türlü türlü

değerli

11ediyeler ·gıönderilmiştir. Yalnız ıhana ve ıhan a&lesine de­ ğil, hanın en nü fu zlu ba şbuğlarına da ihediyelıer

verili­

'

yordu. Hediyeıler arasında ıbazan camiler veya başka bi­

naılar yapmaık için m al zıeme de bu�unuyordu Me.sela ]bn .

a l -F o rat 'ın v·erdiği bilgiye

el-Melik

eıl-Mansur

göre, 1287'ıde Mısır

"Kırım'da

( SoLhat'ta)

sultanı

yapılmakta

oian cami 1içıin iki bin dinar değerinde türi1ü türlü malze·

me gönderdi Bu camie sultan el-Melik ell-Mansur'un adı yazılmıştı. Adı gıeçen camie s ult anın unvanlarını yazmak için . bir taşçı da y o11am ı ştı Onlarla [elçilerıle] yağlı bo­ ya da gönıderilmi§ti."2 .

..

.

Tuıdamengü'nün ta!lıta çıkmadan önce şamanist oldu­ ğu ve ancak taıhta çı ktıktan sonra !slfiımil:ığı ka'bu1 ettiği H ü knedd in in ifadesinıden anılaşılıyor. Demek .ım !bu devir­ <i·e Altın Ordu'nun İslamlaşması - [ki Saray a;haHs ini �aymayalım - henıÜ'z ıbaş.Jang �ç safilıasmda bUilunuyordu. Aynı yazara göre, 1287'·de Tudamengü "delHikle devfot '

1

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 104. s.

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 363., 435. s. Mclik

el-Mansur tarafından Solhat'ta

(Eski Kırı:m'da)

yaptırıl clığını İbn Batuta da bildirmiştir (a. y., 281. s. ) .

-

El­

bir cami


A LTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

()8

iışleriyle uğrnşmakt an va zgeçmek, şeyhlere ve fakider .::

bağl a nmak , aza kanaat 1etmeik gfüi ıhaller gös terdi . Ona : 'Böyle olmaz, ·devletin yö netimi için bir ıhükümdara ihti­ yaç va rdır ' dediler. O da artık tahttan feragat bi1diııerek, karıdeş inin oğlu

Tulalbuğa'nın

ettiğini

taıhta çıkarıl­

m asını tavsi ye etti Bundan dolayı gönlü lhoş oldu. Hatun­

lar, kardeşleri , amcaiları, akraba ve yakınfarı vafakat et tilıer."1 Reşid'üddin,

buna mu­

Tudamengü'nün yönetim işlerinden

çe­

ki1lmesi :hakkınıda daha keısin bir dil kullanmıştı. Ona gö­

re, Mengü Timur'un oğulları, Tudamengü'yü delilıiği do­

lnyısıyle talhttan indirmi�ler ve devleti 5 yıl süreyle !bir­

likte yönetmi şllerd i . 2

Tulabuğa'nı n ( 1287 - 1290) kısa saltanatı, feodal ka· r ışııklııklarla dolu idi. Bu devirde A!ltın Ord u 'da hüküm­

darın nüfuzu korkunç

lbir tehdit altında !bulun uyordu . Bü­ tün bu entrıikafar tümen beyci Nogay tarafından çevriM­ yordu. Noga y bu kavgalarda faal bir r ol oynuyordu . Tu !abuğa'nın ·en yakın akrabalarında o kadar ihtiras, o ka -

·

dar üm it ve birbirlerine karşı o kadar nefret

duyguıl art

uyandırmağa muvaffak olmuştu ki her an lbir sara y sui­

kasti beklenelbiliııdi. Men gü Timur'un on oğlu vardı : Bıur ­ lük, Saraybuğa v e Tudan Tokta'nın, Alguy, (-Özbek

hanın

:babası) ,

Malağan,

ğan da Tulabuğa'nın taraftarı

Katlan

idiler. Nogay,

Toğrulc a ve

Kutu­ Tokta'yı

Tuılalbuğa 'ya karşı harekete geçirmeğe muvaffak oldu . Ara ların da yapıla n çarpışma , Tulalbuğ a'nın ölümüne ve Tokta ' nın taıh ta çı;knn asına se­ l:udretli

grupu He !beraber

bep oldu. B u s uretl e, Nogay Altın Or:du'da siyaı.si ıhayatı kesin olarak kontrol etmeğe

Rükneddin

başlaıdı.

Bay­

bars'a göre, "Nogay, 'uzun süre memlekette hakim kesil­ mişti Berke

aillesini

ta;hakkü mü altında tutmuş, ihanlar­

dan ho�nut olmadığını taıhtından indirıniış, dilediğini tah­ ta çıkarmıştı. "3 Hanlar onun elinde oyuncak olm u ş tu . 1

V.

G. T i e s e n h a u s e n,

a.

y.,

I.

c.,

105 - 106. s.

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 69. s. V.

G. T i e s e n h a u s e n,

a.

y.,

I.

c..

110 - 111. s.


ALTIN ORDU'NUN SİYASİ TARİHİ

69

Bu kadar kudretli olan Nogay'm nıiçin y<önetıimi açık­ ça kendi e:Ji ne al ma dı ğı ve kend�sini ıhan i!Jan

etmedi'ğ i

sorunu ortaya çıikaıbilir. Moğ oH arın ıbu�unduğu siyasi

şart­

lc:r altında bunun anla§ılması kolay<dır. Bu deviı:ıde Cen­ giz 'han adının ve onun aill esinin otoritesi o kaıdar idi ki yalnız

Cengiz ıhan aiiesine bağlı bir

kuvvetli

şahsın ihan

c laibHe ceği konusundaki inanca karşı gelebillecek

hir şaıhıs

çıkamazdı. XIII - XIV. yüzyıilılaı:ıda lbu inancın ne büyük kuvvetle devam ettiğ;ini göstermek için, meşlhur Tiımur'­

( Timurlenk ,

un

Tamerılan)

( 1370 - 1405) ıhan unvanını

<] Jmayıp, kenıdıisine 'emir rütbesini verıdiğini, gü rg en adı­ nı taşımaktan gurur d!uyduğunu1 v,e bu suretle kendisini Cengiz aHesine ıbağlı farz 'ettiğini

,ekl eyelim .

Tokta'mn

( 1290 - 13 12) ilık yı1ılarında Nogay ıgerçekten 'İstediği şe­ ı,,iMe hüküm sürmüştü. Tokta onun

emirlerim tereddüt

E: t me de n yerine getiriyordu.

Nogay'ın, beylerinden

kendisine

dil§man

saydığı Afün Ordu

(noyanlarmdan) birçoklarının

öldrürülmeısini

Tokta'dan taılep etmesi, bu bakımdan dikkate değer bir alaydır." Tokta bu isteğ·i y,erine getfrmişse de, rumunu şiddetle sarsmıştı.

kendi

Fakat çok geçmeden

du­

di kta ­

töre karşı ayaklanmak tl'çin kendisinde kafi deredede km'­ vet ve cesaret ,bulabilmiştir. Bu fırsat kolaylıkla ele geç­ mişti. Nogay, Tokta'dan kaçan asi emirl er i (ibey1eri, no­ y anları) kabul 'et miş ve onları fade etmek istememişti. Eu suretle ara:larmda savaş çıkm.ı.ştı. Uzun ve ıçe tin bir müca·deled·en sonra Nogay ordusu ibozguna uğramı§ ve :\.'ogay

1300'de

öldürülmüştü. Nogay kırk yıl Ailtın Ordu'­

f:a siyasi ıhayatın bütün alanlarına ıh akinı kalmıştı . N. 1.

Veselovskiy, Nogay ve zamanı adlı kitabında, Nogay'ııı Altın Ordu tarihinde oynadığı

veriyor : "Aıskeri yandan

Altın

rol konusunda şu ıhükmü

işlıerde tecrübe sa!hilbi Ordu'nun

topraklarını

olduğ u için bir

artırmıştı ;

bir

anlamına gelir, Timur, emir 1 "Gürgen" kelimesi "damat" H ü seyin'in dul kalan karısı ile evlenmişti. Hüseyin'in karısı, öldü­ ; ülen Kazan hanın kızı idi. Kazan han, Cengiz han ailesine men­ 'ııplu. "

V. G.

Ti

e

s e n h a u s e n,

a. y,

,

I. c. ,

109. s .


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

70

yand an da ıdev;1etin da ğıl masına ya rdım etmi§, bu suretle

-

Altın Ordu'ya ıiıl'k daıibey·i in­ niihay et bağımsız hir han ola/bilmişti . Noga y ' ın hayatının son yıl­ larında Kırım'da Kefo ( Feodosiya ) ş;ehrinde Moğolla rla - şüph,esfa, biılmeyerek

dirmişti."1 Tokta, Nogay'ın ölümünden sonra,

Cenevizliler arasında olaylar çıkımı şt ı .

Rükneddin Baybars'ın anılattığına göre, 1298'de No­ gay, Tok.f a'yı y endikten :sonra torunlarından birini "tarh edilen vergiyi t oplamak üzere Kırım'a gönıd erdi . O da Ceneviz Fren:lderinin

Kefe şehrine ge1l­

el�nde bulunan

d i . . . ve ahaliden para istedi. Oniar ona yemek için aş ve içmek !için şarap verdi1er. Alıp şarabı içti ; s arıhoş olunca

üzıerine atıld ı lar v:e onu öldürdüler. Dedesi Noga y, onun öldürüıJıdüğünü haber alınca,

büyük hir orıdu

gö nderdi .

1'. skerler şehri yağma ettiler, yaktıılar, birçok Kı rı mlıları

öldürdüler, orada ıbullunan Müslüman, Alan v:e Frenk ta­ cirleri ni esir ettiier, ma�larını aldıJ.ar, Sarukerman, Kırk­ yeri [Çufutkale] , Kerç \ne sair şehirleri yağma ettiiler."� 1 299 y ıl ı yalnız Kefe'ye değil, zengin bir tic are t şehri olan Sudak'a da felaket getirmiştir. Al-Mufaddal'a göre," Nogay kendi tar aftarl ar ına mallarıylıe birlikte şehirden �ı kma'larını ·emrıetmiş, bundan sonra ş ehir kuşatı lara!k c::: lınmı ş, yağm a ediılmi ş ve y wkı1mış tı . Şehir ahaliısinin !bü­ yük ibir kısmı telef olmuştu. Kırım ve özellikle zengoin kıyı şeıhideri 'İçin k a rı ş ık 'giin�er başlamıştı. Kaynaklara göre, Moğo'llariJa C enevizliler arasındaki gerginlik artmış, iki taraf arasındaki düşmanlık uzun zaman ıdevam ·etmiş ve bu mücadele s onu nda her iki taraftan ibirçok ·esir aılın:mı:ş ve esir pazarlarında s atılm� tı . Aşağıda faaıh -edi­ leceği gibi, d üşmanlık iıHşkiJ.eri Tokta ihan (1290 - 1312) zamanın da da devam etmişti. 1300'dıe Nogay'ı yendik­ ten sonra, Tokta kendisini Altın Ordu'nun 1kesin haki­ mi s aya bi lirdi . Tokta, ağır ve karışık siyasi ,şartlar altın­

da yönet imi e'le almıştı. Nogay ile yapıllan mücadele çok 1

"

N. V e s e 1 o v s k i y,

Nogay i ego vremya, 50. s.

V. G.

T i e s e n h a u s e n,

a. y.

V. G.

T i es c n h au s c

a.

n,

y.

, ,

I. c.

I. c.

, ,

111 - 112. s. 195. s.


ALTIN ORDU'NUN SİYASI TARİHİ

71

kuvvet ve p araya mal olmuş, zafer uzun ve çetıin bir mü­ cadeleden sonra elde edilmişti. 1300':de Aıltın Orıd u 'd a üç yıl kadar süren !bir kuralclık bru?lam�tı. Al-Makrizi'ye gö­ salgım re, "kuraklığı a t ve koyunlar arasında bir ölüm takip etmiş ve orrlar çocuk ve ya:kınl arı nı tacirlere satmı�­ l ar d ı. Bunlar Mısır'a ve baŞka yerl ere sevk edi1mişı1eıxU."1 Şartların bütün ağırlığına rağmen , XIV. yi.izyıhn ilk yıLlarmda Altın Ovdu'rla üretim k u vve tlerini n

arttığını

[,'.örüyoruz. Bu devirde idari ve içtimai dü zen . muntazam bır a·skeri feodaıl sistemi şeklini almıştı. Bu sistemin ana çi:zıgilerıi aşağıda :i;lgıili ıböfüm1erde t espit edilmiışti r. Bu <levıirde iki Saray - Saray Batu ve Saray B erke - bü­ yüz ve zengin sanay i ve tica!'et şeh irleri olmuştu. Kay­ r.aklara göre, Tokta Müslüm an olm ayıp , putper est / yani Bıuıddhistti. Fakat bu, Müslümanları himay e etmesini en­ gel:Iemiyordu.

İran Moğollıarı yl e Tokta arasındaki i:ldşkıiler sorunu, seie:f!lerini olduğ u giıbi, onu da uğrnştırm ıştı. Tokta'nın saıltanatı zamanında .!ran'da Key;hatu ( 1291 - 1295) , Bay·­ du ( 1 295 - 1295) , Gazan han ( 1 295 - 1304) ve Ö lc eytü ( 1 304 - 1316) hü küm sürmüştür. lki Moğol devl1eti ara­ sında füşki'l er geçici olarak düzelmiş, tacirler ve m aHarı için uzun yülar kapalı kalmış olan Kafkasya yolu tekrar a çı:l mış tı . Acem t arilhçi si Vassaf baikınız ne diyor : "Men­ gü 'Jlimu r ' un yerine Tokta ( 1290 - 1312) geçtiği zaman, karşılıklı olarak 'elçiler gönder•iılmiş, mektu pl ar yazılnuş VE tacirlerle bankacıllar a çi n yo'll a r [ tekrar] açıl mıştı . Yol­ cuların g üven:J ik ve raıhatı sağlanmıştı. Arran vİ'!ayeti" araba ve çadırfarıla, at ve koyu n sürüleriyle dolmuş, uzun bir fası ladan '3-onra lbu memileket!l:erin mal ve naıd.ide eş­ y as ı ıbüyük bir rağibet •görm'üştü ."ı ·Tokta zamanında Mem­ l fi k sultanlarıylle karşılıklı .eıJıçıi g önıder il m esine de devam e dN mi şt i . Yalnız, eliçilik Grnru1Iarı eskisi kadar çok olma'

V. G.

T i e s e n h a u s e n,

a. y. , I. c. , 436. , 513. s.

V. G.

T i e s e n h a u s e n,

a. y. , 174. , 206. ,

277. , · 1 37. s.

Rus Azerbaycanmda bir eyalet. 1

Hammer

- P u r g s t a l l, Vassaf, 99. s. (Farsça mel i n ) .


,\ l .T I N

7 '.!.

( )((( J IJ ' N l l N

l\ l/IW J . ll�U

v ı·: ( ; �: ı . ı � �n: � ı

d j ğ·ı gibi, h ediyeler dıe aza!lm�ştı. Mısır, bu devi rde Hüile­ gi.i ailesiyle anılaşımıştı. Bu ıbaıkımdan 1306'da beklenme­ dik :bir olay 'bile çıkmıştı. Tokta'nın elçileri ·el-Mıelik en­ Nasır Muh am met e (1299 1309) gidip Hülegü ailesine '

-

J.:arşı ortak bir hakette bulunmaıJarını Tokta adına teklif ettikleri zaman,

-

bu sırada Moğol dev'1etleri

arasınıd.a

geçimsizlik tekrar başla�tı - Mısır sultanı bu teklifi naz,ik bir .şekıilde reddetmişti. Tokta VE: diğer Kırım şehirlerinde

zamanıınıda Kef.e'de bulunan Ceneviz kolonıilJ:eriy-

1<· clüşmanhık ihşkileri devam etmişti. Cenevizliler ve di­

P, er Fren kler

( l\ıloğo11ar o zamanda Bizanslılardan ibaşllrn

tütün Avrupa'lılara bu adı veriyorlardı) sık sık Moğol­ lara h ücum ediyor, esirler .alıyor vıe !bunları esir olarak '8at1yorlardı.1

Tokta,

Kefe'de Cenevizlilerıi yakalamak is­

t emi ş s e d-c, Mısır kronikçisine göre, "Frenkler

aske.derin

geleceklerini haber almışlar, gemilerini hazırlayıp keneli memleketl€rine gitmişlerdi. Tatarlar onlaI'dan bir tekini bile ellerine ,geçiremediler. Bunun üzerine Tokta onları!l

Sc.ray şehri ve civarında bulunan malfarını yağma ,etti . "2 Bundan önce de zikrıedildiği gibi, XIV. y ü zyılı n ilk yı 1Iarmdan itibaren Altın Ordu'da ür.eti m !kuvvetleri art­ m ağa başlamıştı. Toıkta'nın son ,günleri, Altın Ordu

dev­

l etinin Özbek han ( 1312 1340) devrindeki askeri kud­ reti i çin bir ıh azıI'l ık teşkil ediyordu. Al- Birzall'ye .göre, -

Özbek han tahta çıktığı zaman otuz yaşında idi. yakışıklı, boyu bosu yerinde. gerçek bir Özhel{, Mengü Timur'un torunu

"Akıl1ı,

1\füs:li.imandı."3

Toğrulca'nın

i di . Altın Ordu tah tına çıkmak ıhakkına

maLik

oğlu

değiLdi .

Tariılı�i Üveys sah i bine göre, Özbelk, Kutluğ Timur'un en güçlü emirleri n den (noyanlarından) birinin yardımıy1e Tokta'nın oğlu llbasmış'ı öldürmüş ve Altın Ordu tahtına c; ı kınıştı.' 1

'

V. G . T i e s e n h a u s e n, V. G.

T i e s e n h a u s e n,

V. G.

T i s e n h a u s e n,

a.

y. , I. c., 436. s .

a. y. , I. c.

,

1�0

. 162. ,

a. y. , I. c. , 175. s.

V. G . T i e s e n h a u s e n, a. y. , il. c., 100. s.

s.


A LT l N

Oltl l U ' N U N

S ( \' ı\ >' İ Tı\U l l l l

Özbek ıh an ilk g ünılıer den başlayarak kesin v e ş i dıd et ­ l t bir siy as et güttü. Özbek'i taıhta çıkardıktan sonra Kut­ l uğ Timur, her Ş'eyden önce Harizm valisi ()]arak, mem­

l eke ti n yönetim •hayatında büyük bir rol oynamağa ıbaş­ ladı. A'l-Ayni'ye göre, ilk zamanlarda "yönetiım mekaniz­ ma s ı n ı ve v ergi lerin toplanmasını kontrol etti. " 1

Kutluğ Timur'un nasihatleri sayesinde, Ö zbek han kısa bir zamanıda birçok rakip ve dü şman'1ar ından kurtul­ muş, en t eh lik el i olanları \korıkunç surette yok etmişti. Berke han giıbi, özıbek de İslamla ş tırma siyas·et1ine şiddet­ le d evam etm i ş , kaıbi:l olduğu kadar kısa bir süre içinde ı�u so:rıunu halletmeğe çalışmıştır. Taıhta çıktıktan iki yıl sonra Özbek han Mısır sultanı el-Melıik an-Nasır M uha m ­ r.ıet'e/ Altın Ordu'da pek az kafir ka:ldığını bi l dirmiş t i . " Şüphe yok ki hu, ger çek duruma uymuyordu. Ö zbek ıhan l : alk kütl eleriyl e göçeibeleri değil, hakim sınıfları göz iinüne alıyordu . Özbek han şeıh ir hayatına büyük bir d eğer veriyor­ du. Saray Berke onun zamanında büyümüş, genişlemiş ve süsl1enmişti. Özbek devr<inlde ·ba�şehir Saray Batu'dan re sm en ıburaya nakledilmişti. Bu adımın, Saray Berke'­ r.in ü retim ve kültür hayatınıda y eni bir geılişme göster ­ n ı e. s i n i son de.rece kolaylaştırdığı muhakkaktır. �ağıda görüleceği gi:bi , Saray Berke'nin ·en güzel tavsifi de yine Ö zbek han •devrinde Arap gezgini Tun Batuta tarafından yapılmıştı. llbn Batuta 1 333'te burada ,bulunmuştu. Aç!k bir •i fad e ile :kalem e alınan b u gözlemle:rıde Altın Ordu 1.ıaşşehrinin zenginlJiği kesin olarak kaydedilıniştir. Ö zbek 1 - an geniş bir yapım faaliyeti göstermiştir. Onun .emriyle Sar a y Berke'de camiler, medrese�er, türb eler, saraylar .v apılmıştır. Ne yazık ki bütün bu nl ardan yaılnız toprak altında füede beride birtakım temeller ve özelllikle mo­ za ik ve boyalı çinHer gibi bazı tezyini sanat eserleri kal­ nı ıştır. Ö 7Jbek h an yalnız Volga boyunda değil, Kırım'ria 1

V. G.

"

El

Ti

- Melik

e s e n h a u s e n,

a.

y.

an-Nasır Muhammet

,

I. c.

,

515. s.

fasıla i le 1309'dan sonra

· l: ı saltanat süı:müştür.

V. G.

T i e s e n h a u s e n.

a. y. , I.

c.

. 163. s.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU V E GELİŞMESİ

71

y apnuştır.

Eski Kırı m 'da

(Solhat'ta) yaptır­ Bu anıtın güzel taş k apıs ında yapı1dığı tarih v;e Ö:zıbek hanı n adı da yazılırdı . 1 Onun devrinde :akrabasmdan Kutl uğ Timur da Ürgenç 'te yapılar yaptırmıştı . � Dış s iyaıs et e Ö zbek han esik - geleneğıe sa:dılk ka:lımıştı. Önceki ıdevıirlerıde oldu ğu gibi', Afün Ordu Memluk d mparatorluğu ile ticari, \kültü­ r el ve ip l omati k alanlarda sık ı füşkiler kurmuştu. Bu iliş:kHerde önc eki devirlere nazaran hi rıbi r yeniılik olma­ m.ıştır. Yalnız, Mısır s ulta nı el-Meılik an-Nasır'm Cen g i z han aHeısine m ensup bir Altın Ordu prensesiyıle evlenme­ si dikkat.e d eğer . İki hükümdar ailesi önce karşıhkh hediyeler gön­ Ö dermekle iş e başlamışlardı . zbek ıh�ı.n. Moğol pren­ sesi için büyük bir .ıkalın istemiştir. Bu sorun üzerinde yapılan konuşmaılar ;birka ç yıl sürmüştür. Hatta Mısır sult anı bir aralık MoğoJ p11ensesiylıe evlenmekten vazgeç­ meğe bile hazırdı. Çünkü Moğollar Tunacı'nın kızı Tu­ lunbay için fa zla kalın istiyorlardı. E vlenme konusunda­ ki konuşmalar daha 1314'te başlamıştı. Bir gün Mısır'dan adet olduğu veç:hHe ıbıir elçi gelmişti. Özbek !han artık her şeyi hazıı:ıladığmı, şimdi yalnız kalını vermek ve ıdüğüa eğ·lencelerine başlamak g erektiğini elçiy;e haiber verince, elçi şaşırmış, yanında para ve ıhediyıe lbulunmadığını söy­ ley erek af <l �leme ğe başlamışsa da, Ö.z;bek han elçiye ta­ cirlerden - bazı kayıtılara gıöre - yirmi bin dinar,3 di­ ğer bazı kayıtlara göroe ıise, otuz .bin din ar4 almasını teklif etmiş. Elçi bu tekilıi fi kabul ederek , ·düğün için de a yrı ca y edi bin d inar daha bu lmuştu . 1320'de büyük dü ğü n kuda yapılar

dığı

cami .bugüne

kadar muhafaza ,edi1miştir.

d

1

1 888

V.

S m i r n o v,

Arxeologiçeskaya

ekskursiya ve

g. ZVO, 1. c; , 279. ve müt. s. '

A.

Yu.

Y a k u b o v s k i y,

Razvalinı

U rgença,

Krım 36.

ve

müt. s. V. G. T i e s e n h a u s e n, '

a. y. , I. c. , 519. s.

c., 438. s. - Kebek itibaren Maveraün­ ııehir'cle olduğu gibi, Altın Ordu'da da bu devirde bir gümüş «lımır a l t ı dirhem olup 50 al tın kopek değerinde idi. V. G.

T i e s e n h a u s e n,

a.

y., I.

hanın ( 1318 - 1 326) yaptığı reformlardan


ALTIN ORDU'NUN SİYASİ TARİHİ

75

rulu Mısır'a harekıet etmişti. Kurul İstanhwl'da bir süre kalmış ve ıb ura da imparator Laslmris kurul şerefinıe bir­ çok parlak şenlikler düzenlemişti. 10 mayın 1320'-de Moğol prensesi Iskenderıiye'ye varmıştı. Al-Ayni'ye göre, "ha­ tu n gem id en çıktığı zaman ü�er inde aıltın yaldızlı bir ç a ­ dır bufonan bir arabaya ibindirildi ve :�öleler tarafından 1skenderiye'de sultan sarayına götürüldü. Sul t an , ona hiz­ met için birçok ıhacipler ve sultan hareminden on sekiz ka­ dın y o11 amLŞtı . .. Bundan sonra otruz !bin ımiskal 'üzere niıkah kıyıldı. Bundan evveı1ce vıerilen yirmi bi n dinar mua ccel di . " Mısır sultanıyle evlenen Moğol prenı.sesi Tulunıbay'ın alın yazısı korkunçtu. Aradan ıbeş yıl geçmeden "Özbek han, sultanın Moğol prensesiyle evlendiğin1i, fakat birikaç gün sonr a onu kovıduğunu ve köıleler<inden birine verdiğini [haber] almış." Bu haıber, Özbek hanı son derece fük<:­ lendirmiş ve ıbir ellçi vasıtasıyıle bütün memnuniyetsiz1 i ğ:inin bildirıilmeS'ini istemişti. Ç ünkü "senin gibi ıbir a ch­ ma han kızlarını yok etmek yakışmaz." El - Melik an­ Nasır buna olumsuz bir cevap vermişti. Bütün bunların yalan olduğunu , Allaıhın prensesi hayattan cıyırmasından dolayı ıhiç kimsenin sorumlu olmayacağını ileri s ürüy ordu . Özıbek lhan ile Mısır sultanı el--Meılik an-Nasır ara· sınıda İran Moğollarıyle yapılan savaşlar da sık 'Sık diplo­ matik konuşmalara �onu teşldl etmişti. Özbek'in asker­ lerıi türlü ves iielerl e yalnız İran sınırlarında değil, İ ra n topra;klarmda da faa'liyette bulunmuşlardı. Mamafih Cu­ çi ailesinin ,bütün çabalarına rağmen, Azerbaycan elde ediJ.ememişt�. Azerbay c a n, XIIL. yüzyılın son yarısında ve XIV. y ü zy ı l ı n ilk yarısında Moğolların ·hakimiyeti al­ t ı nd a bulunan lran'ın elinde yü z yıl ka.dar kalmıştı. Tokta vıe .özellikle Özbek han <levirlerinıde Moğol top­ lumu kesin ,şeklini alınıştı. Bu i·çtimai ilişık•iler a şağıda anlatı1mıştır. Yaılnız, Özbek han veya di ğer haniar t ar a'

V. G.

T i s e n h a u s e n,

a. y .

V. G. T i e s e n h a u s e n, V. G.

T i s es e n h a u s e n,

520.

.

a. y.

,

I.

s.

c.

a . y., I. c.

527.

, ,

527.

s. s.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

'/6

fından gi rişilen içmai teşıebbüsler konusunda kaynaıklar­ ha hiçbir kayıt yoktur. Halbuki gerek Ö zbek hanın gerek

cndan önceki hanıların önemli içtimai değerJ.er taşıyan bir­ e;ok yarilıklar çıkardı ğı muhakkaktır. Ö zbek ıhan devr.indıe Ö:zibekierden (Uzbekan) ıi l k '<ie­ Acem ta ­ ı-i lı ci ve coğrafyacısı Hamdullah Kazvini, 1335 - 1336'da _-\ z �Pbaycan'a yapıtları seferden söz ederken Özbek ihamn ;o_skerı1'erine bu adı vermiştir. Burada Kazvini, Altın Or­ cltı'yu da Mamla.kat-ıi U:tjbeki, yan1 Öwek d evleti adı al­

fe_ olarak söz edildiğıinıi görüyoruz. XIV. yüzyıl

tında anmıştır.1

'

V. G.

T i e s e n h a u s e n,

a. y.

,

II. c.

,

93. s.


BEŞlNCl BÖLÜM XIII - XIV. yüzyıllarda Altın Ordu'nun sosyal ve ekonomik hayatı

1246'da Deşt-i Kıpçak'tan geçen Pl ano

Carpini , Kıp­ çak bozkırlarındaki göçebeleııin zenginl iğin i şöyle anla­ tir : "Deve, !sığır, koyun, keçi ve at gibi !hayvanları ç ok ­ tur. Bütün düny ad a bu kadar çok yüık hayva nı bul unm a rlı ğı nı s an ı y orum . " 1 B u s özlerle C arpi ni , Deşt -i Kıpçak'ta oturan Moğolf arı göz ö nünde tutmuştur. Göçebe ahalinin küçüık bir kısmını teş ki l eden Moğollar, yukarıda izah edil­ diği ,giıbi, y avaş yavaş Kıpçak kütlesi arasında er iyordu . Carpi ni ' nin bu sözleri Kıpçaklara da t eşmi l ·edilıebilir. Moğol ları n gö çebe hayat ş ekiUerini , yani göçebe ekonomi.­ sini Güneydoğu A vrupa 'ya da getfrdikleri muh a k ka k tır . Du nizam ile kültür ;bakımından Moğollar:da n fazıla yük­ sek bir s eviyed e olmayan Kıpçatkların t'eşkilatı arasında büyük bir fark yoktu. Ulus ve yurt kelimelerinin Moğollar ara sında aldığı anlamı yuk ar ı d a i zah etmi şt ik. Bu 1kelimeler, B. Ya. Vla­ dim1rcov tarafından gayet iyi taMiıl eıdilmiştir.2 Aıltın Or­ ­

ı

rtıu, Cuçi ailesinin u l us 'u sayılıyordu. Binaenaleyh .bütıib ah aLi - göçebe, kö ytl ü ve şeıhirliler

-

ıb�ta ıhan olmak

üzere,

Cuçi ailesinıin malı gilbi telakki ,edi'liyoııdu. Ulus'un i:şgal ettiği alan, yani yurt, han ailesine bağlı "pr ensl€r " ve büyük noy an1 ar - Kıpçak - Moğol feod al lıed - ara­ ·,;mda taksim edi�lmişti Genel olarak hemen ıhandan sonra gelen prensler v,e noyanlar, aynı za manda yüksek mülki ve

özeıllikJle askeri memuriyetler 1

Pl ano K a r p i n i

-

V.

(tümen heyi, bin

R u b r u k,

a. y. , 7.

B. Yn. V 1 a d i m i r c o v, a. y., 97. s.

s.

beyi,


/8

ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

yüz beyi) işgal ediyorlaı:ıdı. Göçebe ekonomisi bütün Mo­ ğol imparator<luğunıda olduğu g1bi, Altın Ordu'da da feo­

dal bir mahiyet taşıyoı:ıdu. Otlaklar feodaller arasında kesin olarak taksim sdihnişti. Plano Carpini bu konuda şoyle diyor : "Hiıç kimse imparatorun tayin ,ettiğıi yaylak­ tan başka bir yerıde kaılamaz. İmparator .başbuğların, ba.şbuğlar tümen beylerinin, ıbin ibeyleri yüz ıbeyl,erinin, yüz beyleri on beylerinin yaylJa:klarım tayin ,ederler.": E. Ya. Vladimircov, Carpini'nin "başbuğ" kelimesi altın­ da Moğol prenslerini anladığım haklı oılarak i leri sürmüş­ tür." Burada, yaylak:ilarm fieoda:tılıere, derecelerine göre taksim edildiği yolunda çağdaş bir gezginin gıcmlemlerini görüyoruz. G. Rubruquis, Carpini'nin gözlemlerine ıila­ ve olarak, şöyle diyor : "Onların daimi konakları (civita­ tem) yoktur ve yarın neredıe oılacakları:nı ibilmezler. Onlar I una'dan gün doğusuna kadar uzanan Islcit topraklarını (Citıhiam) aralarında taksim etmişlerdi. Her şef (capi­ taneus) , kendiısine tabi olan dnsanların sayısına göre, ot­ bklarımn sınırlarını, yaylak ve kışlaklarını ıbilir."3 Rub­ ruquis'in bu kıay,dı dikkate değer. Çünkü bize, göçeıbe feodaUerin, metbuuna karşı birtakım mükellefiyetleri olan muayyen miktarda inı.sanlara saihip olduklarını anla­ tıyor. B. Ya. V1'adimircov'un eserine istinaden, Moğolis­ tan göçebelerinin d,çtimai teşkilatından söz ederken, Mo­ ğolistan'da ıgöçebe ekonomisinin ayil'e dayandığını belirt­ miştim. Bütün ıbozkır feodal sistemi, �endine mahsus b�!' ekonomisi olan ayil'€, yani göçebe ailesine dayanır. Ayil'­ in, ş ef (ihan, prens, noyan, ibey, ba'atur, tümen beyi, bin heyi, yüz lbeyi v. :b.) tarafından tayın edilmiş otlakları vardır ; bu 1ekonomi şartları içdnde metbuuna karşı mü­ kelılef o1duğu muıhteıJif va2'!ifeleri yapar ve mrularım şeh­ rin pazarına götürüp mübadele edıeibilir. Gez;ginler, lböyle bir göçebe ailesinin XIII. yüzyılda neler ürettiği konu1

Plana

-

I�. Ya. V 1 a d i m i r c o v, a. y., 112. s.

"

Plano

K arpini

Karp i n i

-

-

V. R u b r u k, V.

R

a. y.

u 1;ı r u k, a.

,

23. s.

y., 60. s.


ALTIN ORDU'NUN SOSYAL VE EKONOMİK HAYATI

79

değer tafsilat verirler. G. Rubruquis'e göre, "Onlar [l\foğdllar] keçe de yaparlar ve evlerinıi. ıörter]ıer. ErkekI�r yaylar ve oklar yaparılar, Ü2'iengi ve gemler imal ederler, eyıerler yapa:rılar, atları sürerler ve kısrak­ ları sağarlar, anınız, yanıi kısrak südü dövıerler, kımız sak­ lamak 1i1çin tulumlar dikerler, develeri güderler ve yükler­ ler. Koyun v;e lkeçilıeri birlikte sürerler v·e ıbazan erkek­ ler, hazan kadınlar sağadar. DerHeri yoğurtla işlerler."1 Biraz yukarıda Rubruquis, Moğol ekonomisinde kadınla­ rın rolünden ·söz eder : ·�Kadınların görevi, arabaları kullanmak, 1çadırlan arabalara yüklemek ve indirmek, :inek1eri sağmak, yağ ve yoğurt yapmak, deri ıişılemek ve dikmek gibi şeylerdi. Derileri siın.irdıen yapılmı ş iplilier­ k dikerlerdi Sinirleri ince saplara ayırırlar ve sonra bun­ la.rı uzun bir sap ıhalıinde ıÖl'erlerdi. Sandal (sotulares) , başmak ve !başka giyim eşyası da dikerlıer."2 Göçebeler, özefükle ormanılar çevresinde yaşadıkları takıdirde, sürtık 2vları ıdüzenlerlerıd:i. Altın Ordu Moğollarının ıhayatında av önemli .bir y.er tutuyordu. Avcının, metbuuna karşı mükellef olduğu vıevgiler ağırdı. Yine G. Rulbruquis'e gö­ re, "onlar [Moğo1lar] avlanmak istedikI.erıi zaman, !bü­ yük gruplar teşkil ede:rıler ve av ıhayvam ibulunduğunu bildikleri yerleri kuşatırlar ve hayvanları çevirinceye ka­ dar bir daire biçiminde yavaş yavaş birıbirlerine yakla8ırlar ; bundan sonra ıhayvan1arı oklarla ölıdürürl1er."3 G. Rubruquis'in bu sözleri, Tarıiıh-i Oihanıguşay adlı eserinde Oengi z han yasasını, yani bu devirde !bütün Mo­ ğol ıhükümdarlarlıll.ln tatbik ettikleri Moğo1 ıhukukunu özetleyen Cüveyni tarafından da tamamıyle teyit edil­

.sunda ·dikkate

.

·

miştir.

Gü veyni, yasanın bir bölümünde, sürek avlarından yalnız iktisa di ckğırl, askeri önemi de vardı. Sürek avları, askerin yetiş­ n;esini kolaylaştıran askeri t�lim gihi telakki ecliilirdi. Yasa, s'ürek avılarını bakınız nasıl tasvir ediyor. Sürek etraflı surette söz eder. Sürek avlarının

1

Plano K a r p i n i

-

-

V.

Rubruk,

a. y.

,

23. s.

B. Ya. V l a d i m i r c o v, a. y., 112. s. :ı

Plano

Karpini

-

V.

R u b r u k,

a. y. , 76.

s.


.\

X()

l .T I N

1 1 1:1 J l l ' N UN

J\ l l J : U

LUŞU

V J<::

G E L] �MESİ

; ı vıl<ı rı genel olarak kışın yapılırdı. Han, ava hazırlanmak l(;ın ordu1ara ve karargMılara gereken emirleri vıerir, av !çin kaç kişi ayrılması 13.zım ,geldiğini bildirirdi. Ordu­ nun orı'lu teşkilatına uyıgun olarak, sürek avına ayrılan birlikler, onlar, yüzler, binler teşkiıl ederler. Adete göre, süvari lbirHkıleri, ibir ay, hazan daha uzun bir süre han ın kumandası altında, geniş bir alanı kuşatırlar. Kuşatma h alkası, metodik bir şekilde, acele ,edilmeden, daraltılma­ ya başlar. Han ve yardımcı;ları, düzenin

bozıilmarnasma

dikkat ıederler, daralmakta olan halkaıdan

çıkan onlara,

binlere ağır cezalar verirlerdi. Bu suretle,

Moğollar, ba­

zan avlarını iki üç ay takip ederler ve av hayvanlarının toplu olarak üldürülmesi ıkoılaylaşıncaya kadar

halkayı

daraltırlardı. Genel olarak hayvanları vurmaya önce lhan

ve oı::ım n yakınıJarı başlar, onlardan sonra rütbelerine göre, m;keri şefler, n1hay�t askerler gelirdi. Han, canı sıikı;ldıktan veya hayvanların vurulmasına iştirakten çekildikten sonra, yüksek bir yere avı takip eder

.

yıe:deşerek

Av, ganimetin sayılmaısı ve paylaşılması

ile sonra erer. Bu avlarda elde edilen etin ve derilerin, gö­ çebelerin hayatı

için önemli ıbir iktisadi değer izaha lüzum yoktur.1

taşıdığını

Plano Carpini ve G. Rubruquis, göçebelerin keçe ça­ dırlarını uzun

uzun tasvir etmişlerdir. Ne yazık ki yalnız zengin çadırlar ·etrafh s ur ette tasvir ·oofunıi:ştir. Carpini'­ den !birkaç satır naıkledelıi m : E vieri çadır biçiminde yu­ varlaktır ve ıçubuklardan v;e ince değneklerden yapıılmış1.ır. Evin ü st tarafında yuvar:lak bir pencere varıdır. Çadır "

hu pencereden aydınlanır ve duman ıburaıdan çıkar ; çün­ kü onlar ortada <ladmi sur�tte ateş yakarlar. Duvarlar ve çatılar keçe ilıe örtülıüdtir ; kapılar <la keçeden

tır.

Bu evler, sahiplerinin rdeğer ve

yapıılmış·

rütbelerine göre,

bü­

yük veya küçüktür. B unların fbir kısmı

kolayılıkla bozulur ve tekrar kurulaıbHir vıe yük hayvanla rının sırtın.da ta­ şınabilir. Bir kısmı bozulmazsa da, araba'1a:rıla taış ınabilfr. '

:20. s.

C ü v e y n i,

Gibb Memorial Series,

XVI, I. bölüm, 19

-


A LTIN ORDU'NUN SOSYAL VE EKONOMİK HAYATI

81

Küçük evl erin araba ile taşınması ıiçin bir öküz kafidir ; büyük ıevler, arabanın ibüyükl'üğüne görıe, üç, dört ve hattıa daha fazla öküz tarafından çekilir. İst er sefere çık­ sınlar, ister başka ıbir yere göçsünler, evlerini !her zaman yanlarında taşırlar.'"

G. Rt�bruquis daha geniş ve daıha

güzel bir

tavsif

yapmış� V!e lbu e1vlel'lin yalnız boyunu tayin et mek le kal­ mayarak, ayrıca sanatkarane

süs'lerinıi de tasvir retmiştir. devirde evleri süsl.eme sanatının oldukça gelişm!ş olduğu anlaşılıyor. G. Rulbruquis'e gıöre, "keçelere asma, c.ğaç, kuş ve yırtıcı hayvan tasvirl eri işlerlerdi."3 Göçebeler, göçebe ıekonomisi, gıöçebe yaşayışı Altın Bu

Ordu'nun · hayatında büyük rbir rol oynardı.

Güneydoğu

'bir önem hatta Tuna gayr imesku n

Avrupa'nın işgali, Tatarların !hayatında büyük kazanmıştır,

Voiga ile Dnıepr ve

Tatarlar,

arasında geni,ş otlakıları

ve suları

bulunan

topraklar bulmuşlardı. Burada, ırmak kıyılarındaki ufak zirai ıbölge1ıeı:ıden ısonra,

Tatarlar göçebe ekonomisind.€11 Ordu gö�eıbeleri arasında

a yrşlmadılar. Tatarl ar ın, Altın

ufak bir ıgrup teşkil ettik!leri yukarıda belirtilmişti. Gö­ çebelerin ana

kütlesini

Kumanlar

teşkiıl

ediyordu.

Tatarlar, Kumanılar arasmda yalnız imtiya;z;lı bir nıf

teşkil eder;ler di

.

XIII.

yl'lın başlangıcında yazan du devleti

sı yüzyılın sonunda ve XIV. yüz­ ve İran Moğolları füe Altın Or­

üzerine çok sağlam bilgilere sahip olan Reşidüd­

din'e göre,4• Aftın Ordu'da Moğol ordusunun ana çellid0'­ ği ni, Cengiz hanın Cuçi'ye ayırdığı 4.000 kişinin çocuk­

l arı teşkil ediyordu. Bu:nılar üç kabileden

(Sayçiut, Kin­ kit ve Huşin) ibaretti. Tokta ( 1290 - 1312) :hanın salta­ natı ·devrinde ordunun esasına ,bu kabilel erin teşlDil et1

-

Plano

-

Plano K a r p i n i

-

R e ş i d ü d d i n.

"Materialov

K a rpini

(Farsça metinler) �

V. R u b r u k, a. y. , 6. 7. s. V. R u b r u k, a. y. , 69. , 70. V. R u b r u k, a. y., 69. s.

Plano K a r p i n i

2

c n, a. y.

,

II. c.

,

,

po

adlı eserden alımnıııtır.

33.

]storii -

V.

Zolotoy

s.

Ordı"

Tiesenhau-

s.

F. : G


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

82

mesi di kk at e değer. Bu kabile1erıden ibaşka, Tokta' nm or­ dusunda Kıyat kabilesine bağlı birlikler de vardı. Tokta'nm tümenlerinden biri tamarnıyle bu kaıbiley e m ensuptu. ı Nogay'ın a:skerleri arasında çok sayıda Man­

gı tl ara tesadüf editli:rd:i. Yuıkarıda

zikredilen

Moğol

kabilelerinden

başka

,

Altın Ordu'da başka Moğol kabileleri de vardı. Mesela, kr o ­

niklerde Kangurat V'e Aaç.i Tatar kabilelerinin adlarına rast!lanır. Tokta'nın karısı da Kangurat kabilesine men­ suptu. GöçebeJıer ( Kumanlar ve Moğoll ar ) -Altın Ordu nü­ fusunun çokıluğunu mu teşkiıl ıediyorlardı ? Yaylalarda nüfusun azlığı ve Altın Ordu alanı içindeki şehirlerle zirai hölıgeler aıhalisinıin çokı1uğu ıgıöz önünde tutulursa, bu s oruya olumlu bir cevap v·erilemez. BuLgar bölgesi, Kırım vıe onun kıyı şehir;leri, Ku:zıey Kafkasya, yüksek bir ziraat !kültürüne ve şehir hayatına malik bulunan HariZirn ve nihayet, büyük ölçüde yerleşik aıhaılis:i olan aşağı Vo1ga havzası, Altın O rdu nun bölgeleri içine giri· yordu. Kırım, Anadolu'ya 'V·e lstanbul'a ve oradan da Su­ riye'ye ve Mısır'a ıgiıden yolların transit mer!kıezi olması, Bulgar alanı ise Altın Ordu'nun en önemli ziraat böl gesi B ul ga r b ulunması b akımından büyük bir değ er taş ıyor bölge sinin değ erılıi kürkler ve büyük miktarda deriler sağladığı fikri çok yayılml§tır. Esasen bu, inkar ·edile­ mez Moğ·ollar devrinde gerek XIII gerek XIV. yüzyıl­ larda, Bulgar pazarlarınıda kürk ticareti azalmıştı. Altın Ordu devletinin hayatında, Bulgar alanı sağıladığı buğ­ ]ayla ıda önemli ıbir değer kazanmıştı. Burada başka yer ­ l er e göre z irai f aaliyet in çoktan berıi !büyük lbir gelişme gösterdiğıinıi !biliyoruz. B ulg ar bölgesinin Heri bir ziraate sa:hip olması önemlidir Çünkü buğday ürünü !buradan su yoluyıl e kolayca ve ucuz şekilde bütün aşağı Volga hav '

.

.

,

(

.

-

1 Reşidüddin, Tokta zamanında Altın Ordu askeri kuv­ vet.lerinin tümenlere, binlere ve yüzlere ayrıldığını anlatıyor. Bu

l:ilgilere ek olarak, Reşidüddin Tokta'nın ordusunda

Moğollar­

clan başka, Rus, Çerkez, Kıpçak, Macar v. b. birliklerinin

lunduğunu belirtiyor.

bu­


ALTIN ORDU'NUN SOSYAL VE EKONOMİK HAYATI

83

zasına v,e özellikle Saray Berke ve Saray Batu ,şehirleri­ ne sevk edilirdi. Gerek güney Rus prensliklerinden (me:­ seıa Ryazan'dan) , gerek Müslüman doğuda geniş hir üne sahlp Kafkasya bölgeleninden gelen buğday, bu hu­ susta Bulgar bölgesiyle rekabet edemezdi. Al·Omari'ye gıöre, "ıbu memleketin sultanına Çerıkezler, Ruslar, Aslar (Alanlar) hizmet ,ederler. Şehirleri mamur ve kalabalık­ tır ; dağları ağa�ık, yeınişliktir. Bu toprakla11da buğday yetişir, süt sağılır [yani !hayvan beslenir] , sular akar, meyveler 1d evşirilir." 1 Kazan müzesinde ve Ermitaj 'ın doğu şub esinde Biil­ yar'a (Bulgar bölges1ine) ait demir oraklar ve saban deınirfleri mwhafaza ,edilm�ktedir. Bu aıletler, !birçok ema­ relere istinaden uzmanlar tarafınıdan XIV - XV. yüzyıl­ lara, yani Ailtın Ordu devrine çıkarılmıştır. Ne yazık ki bunlar üzerine şimdiye kadar bibimsel bir araştırma yapıl­ mamıştır. Bunun gilbi, Bu1lgar afanındaki ziraat kültürü­ nün dinLenme usulünü tatıbik edip etmediği meselesi gibi cnemli lbir prdblem de buıgünıe kadar ortaya atılma­ m�ştır. Eski Saratov ve Pen2la illerinin kuzey bölümle­ rindeki toprakılar ve Mordva'ların otuııd.U:kları Nije­ ıgorod ilinin ıgüney bölümü, Altın Ordu devlet sis­ teminde önemli bir yer tutuyor:du. A. A. Krotkov, K voprosu o sıeverrnx ulusax Zdlotool"dınskogo xanstva adlı yazısında Mokşa ırmağı boyundaiki topraklarla Sura ır ­ mağının orta bölümlerindeki alan�arın A1tın Ordu bakı­ mından taşıdığı önemi öze'llikle ibelitmiştir : "Morıdvalar tarafından işgal edilen ibu aılanlar, eskiden iberi büyük or­ manlarla örtülü ibulunuyordu. Bu bakımdan yalnız dar bozıkı:r\ları ve daiha çok ziraate elveriışli a1anları ıbulu­ r.an bu böılgıeıler, Altın Ordu'nun göçebe ahaJıisıi için bir değer teşkil etmiyordu. Fakat Morıdva topraldarının buğ­ day, bal, balmumu gibi ürünleri, av ıhayvanlarından e1ıcle edilen deriler, Altın Ordu !hanları için önemlıi. idi."2 1 V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 210. s. (Arapça metin), 231. s. ( Rusça tercüme) . 2 A . A . K r o t k o v, K voprosu o severnıx ulusax Zolotoor­ dınskogo xanstva. İ zv. Obşç. obsled. i izuç. Azerbaydjana, No. 5, 1 928, 77. s.


ALTIN

84

OIWU'NUN

KURULUŞU VE GELİŞMESİ

Altın Ordu ekonomisinde balıkçılığın d.a önemli bir rol oynadığLlll görüyoruz. Vo1ga'd.a, Kam.a 'mn ağzında, ı ·ay1k'ta, aşağı Amuderya, Hazar D enizi ve Karadeniz kıyıJlarmda ·balıkçılık yapıılırdı . Ermitaj MüzeS'inin doğu şubesin d e bir demir olta iğnesi ve kemik zıpkınla r var­

dır. Bunlar, XIX. yüzyılın 30. yıllarında Saray Berke'de tarafından yapılan kazılarda bulunmuştu. Altın Ordu'da ticarıet ve sanayi ıhayatı üzıerine elimizd e her ş-eyden fazla bilgi vaııdır. Ticaret üzerine yazl'lı kay­ T ereşçenko

nakılarda, özellik,le doğu

yazmalarında ibol bilgiye

düf edil'ir. Tereşçenko'nun

Saray

Berke'.de

tesa­

yaptığı kazı­

lal'dan elde edıilen arkeoloj i mal:zıemesi sayesinde ise sa­ nayi üzerine !bilgi 1ed iniy oruz . Altın Ordu ş ehirleri hak­ kındaki bölümde bundan 1söz edileceıktir. Altın Ordu · devletinin

so3yal ve polritik

yapısı hak­

ibi lgiıler e Fakat ıhanların bize kadar gelen yarlık­ ları sayesinde bu yold a ıaçık bir fiJkıir edinilebilir. Yarlıik ­ lar üzerine Rus ,bilginleri tarafından birçok ara ştırmallar yapılmıştır. Bu yar]lklar Toktamış'ın 1382'ye ve Timnr Kutluğ'un h. 8 00 '1e ( = 1398) a'it tarlhanlık yaiilıkları ve Toktamış'ın 1393'e ait - Litvany a prensi Jagiello'y a ve­ rilen - ya rlığıdır . ı Saadet Girey 'in da:ha sonraki zamankında doğu ve Avrupa kaynakılarında maıhdut tesadüf olunur.

1 yapılan en önemli araştırmaları Bu yarlıklar üzerine sıralayalım: İ . N. B e r e z i n, Xanskie yarlıki, II. c. ; Tarxannıe yarlıki Toxtamışa, Timur - Kutluga i Saadet - Gireya. Kazan 1851. - V. V. R a d l o v, Yarlıki Toxtanuşa i Temir - Kutlu­ ga. ZVO, 111. c. , 1. fas. , 1 - 40. s. - Yarlıki Toxtamış-xana i Sea­ det - Gireya, perev. Y. Yarceva s primeç. V. V. Grigor'eva. Odes­ sa, 1844. - Ayrıca bakınız : Neskol'ko popravok k yarlıku Timur­ Kutluga. İRAN, 1918, 1119 - 1124. s. - Neskol'ko popravok k izdaniyu i perevodu yarlıkov Toxtamış-xana. İzv. Tavriç. obşç. ist., arxeol. i etnograf., I. c., 1927. - Bu meselelerin ortaya atıl­ masına D'Ohsson'un Histoire des Mongols'ü ve Quatremere'in His­ toire des Mongols'ü gibi - sosyal tarih konularına birçok say­ falar tahsis eden - önemli eserlerin çıkması yol açmıştır. Akdes Nimet Kurat'ın 1940'ta İstanbul'da yaydığı A�tın Ordu V<! Kırım hanlarına ait ımektup ve yarlıklar arasında o zama­ na kadar bilim alemince bilinmeyen bilgiler de vardır.


ALTIN ORDU'NUN SOSYAL VE EKONOMİK HAYATI

lara ait yarlığı da bunlara ilave

edi1eb�1ir.

85

.A:ltın

Orıdu

h anları tarafından ·Rus metropolitlerine ver ilen yarlıkla­ rın ayrı bir önemi vardır. Bu yarilıkların

yaılnız

Rusça

t er cümeleri bi:öe kadar ·gelmiştir. Ö zel tercümanfar tara­ uymadıklarını fı ndan yapılan bu t'ercümel erin asıllarına belirtelim. Bu

sebeple, bu tercümelerden

yararlanmak

güçtür. Adı geçen y arhk lar arasıında Timur

Kutluğ'un

tar.hanlık yarlığı bizim için ıçok önemlidir. Bu yarlı ğa sık sı1k müracaat edeceğiz. Altın Ordu'ya ait

!kaynakların

·çokluğuna

rağmen,

cnun sosyal teş k ilıat ı üzerine şimdiye kadar ıhiçıbir şey ya­ zılmamı.ş tır. 1 İ. B erezin'in Oçerk vnutrennego ustroystva

Djuçieva ardh

Ulusa

·ets·erıinıde bir şeyler

'buluna/bilir. La­

kin Berezin bu eserinde siyasi t eşki'l atı aydmlatmağa ça­ l ışarak daha çok me mul'i y.et l eri ayrı ayrı sıralamış, top1 u bir tablo çizmemiştir. Bu boşılu;k tesaıdü.fo verıileınez. Eu eserin yazıldığı devirde, Rusya'<la d oğu uzmanlai"l bu me sel elerl e iJıgilenmezlerdi. Bundan dolayı Altın Or­ du top l u m unun sosyal yapısı üzerine şimdiye kadar sağ­ lam bir t erminoloji meydana gelememiştir. Altın Oı::d u, ahalisi yalnı z göçebelerden ibaret bir d evlet d eği l di . Etnik bakımdan k arış ık olan nüfusun bir kısmı yıe:rıl eş ik hayata geçmişti. M o ğolların sayıca az ol­ duklarını ve yavaş yava ş dillerini bile unuttuklarını yu­ karııda görmüştük. Bozkmlarda, Deşt-i Kıpça:k 'ta XIII ve · · -------- -------

ham Uluğ Muhammet'in Türk sultanı II. Murat'a gönderdiği U. III. 1428 tarihli mektupla Mengli Girey'in hekim A l tın Ordu

Yahya'ya verdiği h. 857 ( 1453) tarihli tarhanlık yarlığı bizim icin özellikle önemlidir. Bana bu belgelerin mükemmel tercüme=

1C"rini veren A. N. Kononov'a teşekkür ederim. Akdes Nimet Ku­ ra t'ın kitabı Topkapı Sarayı Müzesi arşivindeki Altın Ordu, Kı­ ı ı m ve Türkistan hanlarına ait yarlık ve bitikler (İstanbul, 1940) :ulı altında çışmıştır. .1

R. Sablukov'un Oçerk vnutrennego

skogo im ı

eser.

carstva

adlı

sqstoyaniya Kıpç ak ­ araştırması göz önüne alınamaz ; çünkii

bu bakımdan henüz pek az malzeme

toplandığı bir s ı ­ o sıra­ Ordu'nun iç teşkilıHına ai ı·

atla yazılmıştır. Buna rağmen, Sablukov'un araştırması,

t !«

(XIX. yüzyılın 40. yılları )

vcniiği

Altın

tafsilat b a k ı mın dan dikkatc değer.

l r l c rc> clrğincn t n ri h ç i l c rin sayısı mah d u t l u .

O clevi rcle bu

ınr:-;c•­


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

86

hatta XIV. yüzyılJarda bu taJblo, Cengiz han istflasının a r ifesind e

Moğolıiıstan'ıda

görülen

durumdan pek farklı

olamaz. Altm Orıdu hanları ibakımından Cuçi ulusu, Moğol feodal hukukuna göre Cuçi ailesine bağlı aile, boy ve ka­

bile1erin t eşkiıl ettiklerıi bir !birliktir. Batu'nun yakınları hıisse olarak Altın Ordu'1da :büyük bölgel:er aldılar. N o­ gay, Karadeniz kuzeyindeki ıbütün batı uluslarını, Şey­ ban ise Deşt-ıi Kıpçak'ın doğu lbölıümünü idare ediyordu. Bn büyük feodaUer şüpl].esiz ıhan ailesinin üyeılıeri arasın­ d an çıkıyordu. Bunlar, yalnız 'kalabalık büyük ve llciiçük baş hayvan sürüılerine, geniş otlaklara sahip olmakla kal­ mayarak, ayrıca zirai bölgelerıde toprak da elde ıetmiş]er­ di. !ster Tokta han zamanında kuvvete müracaat suretiy ­ le olsun, ister ondan h·edıiye ydluyle olsun, Nogay'ın KL· rım'a sahip olduğıunu ıb�Iiyoruz.1 Han ailesinin men.suplari, kendi

topra;klarmda ibü­

yük toprak ısahıibi olarak hemen hemen

tamamıy:le se1'.'­ best kalmışlarıdı. Bu bakımdan en güzıel ıbir fünek olarak yine Nogay'ı gösterebilirz. Yukarıda belirtild iği giıbi, elli yıla yakın bir süre içinde Altın Ordu hanlarını bir­ çok za:hımetlere sokan Nogay'ı bazı lb iıllgıinler tamamıyle bağımsız bir han olarak telfukkiye çalışmışlardı. Özbek h an zamanında ün kazanan vali Kutluğ Timur da dik­ kate değer ıbir kişidir. Kut'luğ Timur, han ail esine men­ �up olmakla ıberaher prıens değıildi. Ül'genç'te inşa e<lıfüm minarenin kitabesinde kendisine : "kudretıli meli k , Arap ve Arap olmayan hükümdarların başbuğu , yeryuzunun ve dinin güne.şi, Is1lamlığın ve Müslümanların ulusu, büyük Necmüddevleveddin'in oğJu Kutluğ Timur... "2 adını ver­ miştir. Halbuki onun ya1lnız vali olduğu malllmdur. Esa­ sen, bu, caminin sultan Özbek han 'Zamanında yapıldığ·ı yolundaki kitaıbe dle de teyit edilmiştir. Han ailesi mensuplarının 1sarayda oynad1k!ları büyük '

V. G.

T i e s e n h a u s e n,

a. y. , I. c. , 111. s.

(Buradaki

nol a ıla bakınız.)

" v r.

'"

A. Yu. Y . :.!, ra� .

.

u

:m.

k u b o v s k i y, Razvalinı Urgença. İ zv. GAİMK, s.


ALTIN ORDU'NUN SOSYAL VE EKONOMİK HAYATI

87

rolden ve hatta bütün iç ve dış siyaseti kontrol ettiklerin­ den ısöz etmek lüzumsuzdur. Han aiJiesi üyelerinden sonra büyük bey'lıer (Türk unvanı) ve noyan'iJar (Moğol unva­

nı) gelirdi. Bunlar yarı göçebe aristokrasisinin esas çe­ kirdeğini teşkii ederlerdi. Bunlarıdan ibir kısmı, öz,eUikl� zirai bölgelerde toprak sahibi olarak tarıhanlık yarlıkları alırlardı. 1. Berezin, Oçerk vnutrennego ustroystva Ulu!';3. Djuçieva adlı eserinde bize !bunların az çok tam ibir li s teısl ­ ni vermi ştir : oğlanılar', beyJer, ulus beyleri2, noyanlar ve tarhaıtlar. Bu sonuncuların h er zaman feodal s enyör ol­ ması geI'ekmezdi. Tarihan!lar arasında orta halli kimse­ Ier de bulunurdu. Altın Ord u ' d a tarhan unıvanını alma�< çdk yararlı idi. Çünkü bu unvan, vergilıerdıen niuaf tutu!­ mak ve ilk dokuz suçtan sorumlu olmamak gibi birçok hakılar verirdi. Gerçekten bizi ilgilendfren d evirde tarhan­ lar ver,gi ve mükeHefiyeHerden muaf tutulur1arıdı.

Han ordusunun kumandanlcm da Afün Ordıu t oplu­

munun :bu yükseık sınıfından çıkardı. Bu "ordu"nun kuru­ l uşu ve hiyerarşisi Moğolistan'da

Cenıgi!z han

devrinde

göııdüğümüz askeri kuvvetlerden hemen ıhemen fark sız dı .

XV. yüzyı l Acem t,arihçilerinden Abdürrezzak Semerkan ­ d1'de3 Timur'un (1370 - 1405)

h. 793'te ( = 1391)

Kıpçak'ta Toktamış hana ıkarşı

y-Oneılttiği

Deşt-i

kuvvetlerin

teçhizatı üz,erine dikkate değer bir kayıt va:ııdır. Buna gö­ re, "süvari ve piyadıel-er esk1: ve yeni :adetlere uyarak" yan­ larında bir yıilhk erza� ıbulundurmak mecburiyetinde id iler. Her askerin bii- yay, otuz ağaç ok, bir okluk ve biı· "Oğlan" tabiri "prens", yani hanedan üyesi anlamında kullanılmıştır. Oğlan olarak prenslerin ayrı ulusları vardı. Bu duruma göre, oğlanların büyük askeri kuvvetleri ( kol veya tü­ 1

men) vardı.

İ.

B e r e z i n,

Oçerk vnutrennego ustroystva Ulusa Dju­

çieva. TVO. VIII. c., 433. ve müt. s.

:: M. Charmoy, Expedition de Tiımour-i-Lenk ou Ta me ı·Jan contre Togtamiche. Memoires de l'Academie imperiale dcs sciences ele St. Petersbourg, VI serie, III. c. , 245 - 216. s. ( Fa rs­ ça metin ) ; 422. s . ( Fransızca tercüme) .


88

ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

kalkan almaısı lazımdı. Her ·iki askerin bir at, her on as­ kerin de bir •çadır, iki :kürek, kazma, orak, testere, ıbalta, ı; acak, yüz iğne, 1p, kazan almaları şarttı . Afbdürııezzak'ın bu ıkaydı çok değer lM.i r. Çünk ü bize l\ioğo1 devrinde ordunun t eçhizatı meselesi üzerine bilgi ver:iyor. Bu teşkiilat da Cengiz hana kadar çıkar. Timur ' ­ u n d üşmanla rının, yani Toktamış 1hana bağl ı Altın Ordu kuvvetlerinin ıde bu ·şekilde kurulduğu ve bu t eçhi za t ı kullandığı muhakkaktır. Birçok ye nilikl er e r ağmen , Ti­ mur'un ask eri teşkil at ı , Moğolları n tecrübe:ı ere dayanan r asyonel askeri geleneklerine saıdık kalmıştı. Bunu göste­ r en birçok delıiler vardır. Bu gelenek, A ltı n Ordu hanları tarafından da dld uğu gibi devam ettirilm'işti r .

Cengiz :han zamanmdakıi Moğol ordusu üzerine Cü­ veyni'.n:in eserinde son derece değerli bir tavsif vardır. Yasanın fü;etinıİ ver·en metinıden anlaşıldığına ·göre , barı ş zamanında birçok görevlıer alan Moğol hallk ı,

savaş za­

manında onlara, y ü:zıler e, binlere ve tüm enl ere ( 10.000) ay­ rılan :bir orıdu şekl ini alı r. Her asker muhtaç olduğu si:Joo· ve t eçh iz a tı (bay­ rak, iğne, ip, y ük ve /binek hayvanları v.b.) temin ederdi. Askerlerin g etirdi ği teçhizat daha yüksek rütbeı1i kuman­ danlar tarafmdan kontr ol edıilirıdi. Erlmkledn asıkere alın­ ması, cephe gerisinde kal an ailıelerinin ·h an hazinesine ve­ rilecek vergileri ·ödemelerine .engel olmazdı. Erkek askere gidince, evd e vıe a iılede onun yerini kaıd ın alırdı . Yasaya göre, ordunun t oplanmaısı için gereıken emir çıktığı zaman, 2skerlik çağındaki erkeklıerin Mç g ecikmeksizin gösterilen yere gelmeleri lazımdı. Oııdudaki d�siplin göze ·çarpacak kadar sertti. Disipline riayet etmeyenler şiddetle cezalan clırıl ırdı. Ağır ibir suç i şl€yen askerler ve hatta en yüksek şefler (bin b eyleri ve h atta tümen beyl eri ) de:rıhal büyük­ ler tarafından ·layı k o ldukları şekilde

cezalanıdırılırlarıdı.

Yasa, onluk sisteme göre teşkil edilmiş olan Moğol oııdu­ sunun lbir özelli ğini .özel olarak b el i r tmi şti r. Hiç kimse bir

onluk, yüızlü k veya binlıik birlikten başka hir birlJğıe g e­ çemez ve ıh i.çbir ş ef geç<ia mes ine müsaadıe edeımezdi . Bu em re r iayet etmey·en l er cezalandırıldığı gibi, huna mÜ!saa-


ALTIN ORDU'NUN SOSYAL VE EKONOMİK HAYATI

89

de edenler de cezasız ka'lmazdı. Mesela, birincisi idam edi­ lir, ikincisi fae zincire vuru:luııdu. C engiz han şuurlu hir şekilde savaşta askederini şiddete alıştırırdı. Yasaya ,gö­ re,

savaşta asıkerler yarı aç bırakılırdı. Çünkü "tok kö­

pekten fena av beklenirdi'.', yani tok askerıden savaşta az yarar sağ-Ianırdı.1 Elde edilen ganimet, Cengiz ıhanın ordusunda özel ıbir kaideye göre paylaşılırdı. C engiz hanın çağdaşı Men-'hun'un anlattığına göre2 , "şehirlerin işgaılini müteakıp ganimetler şefler ve askerler arasında e şit nıispetl'erde taksim edilir­

di. Ganimet · ister ıbüyük, ister küçük ol1sıun , Cengiz ıhana takdim ·edilmek üzere bundan dadına bir pay

ayrıllırıdı."

Yine l\'Ien-hun'un haıber verdiğine göre, savaşta her aske­

rin birkaç atı vaııdı. Atlar münavebe ile :kuJ.lamlır ve bu suretle "atlar yorulmaz ve teılef olmazdı."3 Altın Ordu dev1'.etıinde askeri kuvvetlerin C engiz han ordusundan farksızdı. Bu

kuruluşu

orduda da tüme n

bey'ler:i, hin beyJ,eri, yüz beyleri, on beyleri vardı. Timur KuMuğ meşhur yarhğının ba§ında "sağ ve sol lkol oğlaıı­ larrna, sayısız iyi şeflere : ıbin ·b eylerine, yüz

on beylerine

"

beyllerine,

hitap etmişfir. 4 Kıpçak v,e Moğol freodalle­

rinin ıbüyük bir kısmının yönetim mekanıi-mnasmda yük­ sek _memuriyetler vıeya orduda kumandanlık görevleri al­ dıkları güvenle ileri sürül�bHJr. Ancak, !bununla Altın Or­ du'da askeri görevlerin feodaıl münasebetler

sisteminden

nyrıldığını belirtmek iısteımiyoruz. Moğol �mparatorluğun­ da ve Altın Ordu'da ulus He onun sağladığı askeri !birlik C ü v e y n i, a. y. , XVI, 1. 21 - 24. s. - Moğol hakimi­ ı � eti devrinde vassallık münasebetlerinin anlaşılması bakımından konusunda bakınız: İ . P. P e t r u ş e v s k i y, yasanın önemi mongol'skogo vladı­ C· prikreplenii krest'yan v İrane v epoxu cestva. Voprosı istorii, 1947, No. 4. ::

� Men - xun, V. P. Vasil'ev tercümesi, TVO, IV. c., 225. ( Bu eserin Cao-hun tarafından yazıldığı şimdi anlaşılmıştır.)

··

A. y. , 226. s.

1

V. R a d l o v. Yarlıki Toxtamışa i Temir - Kutluga. ZVO, 111. c., 20. s. ; Mengli Girey'in h. 857'ye ( 1453) ait yar1 ı Q ına da bakınız. =


\ l .T l N OIWU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

! 111

hiııbirinden aynlmaz. Ulus'un .şefi askeri birliği de ·idare·

e d e rdi . Lakin han, memnun olmadığı takdirde, askeri şefi (tümen beyi, bin beyıi) <lıeğiştire'bilirıdi. Kıpçak - Moğol feodaHer i

arasında �ir ai

bölgelerde

topra k sahibi ·oılan b il'ç oik feodaller de vardı. Bunların ya­

rıında, Kırım'da, Kuzey Kafkasya'da, o.şağı Vol:ga havzasında ve lüirıizm'de cie tesadüf edilirdi. Mesela Ha<;ı

Bul!gar

alanında,

yerleşik feodallere

Bayram oğlu Muhammet

nıdlı biri, ı Kırım'd a Sudak civarında geniıŞ topraklara sa­ h ip ıbulunu y ord u . Timur Kutluğ, Muhammet'e bir

tar­

han!lık ya rlı ğı vermiştir. Bu çeşit feodaller, toprak ve su­ lara, bağ ve ıbaıhçelere, hamam ve değirmenler.e, köylıere ve ıbunilara :benzer mallara sahip bulunuyorlardı.2 Bunla­

rın esas kuvvıetini vassallık münasebetleri teşkil ·ederdi. Çünkü •b u suretle, kendilerine bağlı :i nsanları , yani geniş bir halk 'k ütlesini istismar ed erlel'di . Önce Aılt ın Orıdu top lumu nun göçebe kü tles ini ele ala­

S ağlam !bir gözlem kabiliyetine malik olan PJano Car­

lım.

pini, hanlara, han aıilesi m ens up l arına ve başbuğlara, yani feodallere bağlı köyfü halkın h izme tlerin i şöy'le özetliyor : · •Han tarafından ve erzak ve rdikleri

gönderilen bütün elçHer.e dcrhail araba gibi, hana gönderilen tahsildar ve ıelçi­

Jer.e de at, araba ve erzak verirlerdi."3 Bundan sonra Plano Carpini şöyie devam

ediyor : "Halk bütün lbaşbuğlara bu­

na benzer ıhiz met'leı:de bulunurdu. Çünkü Moğollarla bera­ b er bütün ıh alk k ütlesi , ıbaşbu ğıJa r a rasınd a t ak sim

edi lmi ş

­

t i . Halk başbuğlar tarafından gönderilen elçilere de araba

ve erza k ve rmek

m ecburiyeti nde idi. Ayrıca itiraz etme­

den atlara bakmak ve elçHel'e y ard ımda ibulunmak Jazım­ rh. EaşbuğJarla birliıkte bütün halk kütlesi vergi olarak im­ paratora kısraıklar vermek me cb urıiyetinde idi. İmparator, bu sur etle bir, iki

veya üç yı.1 için süt 1ihtiyac ını karşılardı.

Başıbuğlara ıb ağ l ı olanlar da metbularına karıŞı aynı görevi ı

A. y., 1123.,

1124. s. : V.

Radlov

(21. s . ) bu adı

d iye yazmıstır. V. R a d 1 o v, a. y., 21. s. :ı

l'lano

Karpini

-

V.

R u h r u k, a. y.

,

23. s.

Mehmet


ALTIN ORDU'NUN SOSYAL VE EKONOMİK HAYATI

91

yapmakla mükellef bulunuyorlardı. Çünkü !bunlar arasın­ 'C�a serıbest insan!lar yoktu. Özet olarak, imparator ve baş­ buğlar !halkın ma'llarını isteıdikleri şekilde kullana.bilirler­

di. Sonra 'halk :kütlesini de hiçlbir kayda tabi olmadan is­ tismar edıebilirlerdi."1 Bu satırlar kendine maıhsus bir eko­ nomisi

olan

ve metbularının emriyle yayfaıklarını değiş­

tiren göçebelerin, metbularına karşı

müke1lef

görıevleri mükemmel surette tay.in etmiştir.2

oldukları Kaynaklar.

acınarak söy;leyeldm, göçebelerin elinıde bulunan

mallar

üzerine fa�la bir şey bildirmiyor. B. Ya. Vladimircov, R�­

şi·düıddin'in

aşağıdaki sözlerini naklediyor :

"Basit

bir

cı.dam, içkiye ıdüşkün olursa, sürüs'ünü ve ıbütün malını fe­ da ederek yoksul <lüşer."3 Rulbruquis'in notları araısında tesadüf edıilen dikkat e değer bir kayıt, bozkır zengirulerine (prenslere) bağlı in­ sanların sayısından söz eder. Rubruquis, Deşt-i Kıpçak'ta Batu'nun akrabası olan Skatay He karşılaşmıştı : 4 "Sabah­ leyin Skatay'ın arabalarına rastladık. Bu araiba:lara evleı· y ükılenmişti. Ben, karşınnda büyük bir şehir bulunduğunu

sanmıştım. Öküz, at v.e koyun sürülerindn çokiluğu da be­

·güden

ni şaşırtmıştı. Bunları

çobanların sayıca pek az ol­

duklarını ,aa gördüm. Bu sebeple, Skatay'ın kaç kişiye sa­

Jlip olduğunıu öğrenmek •İstedim. Bana bunların beş yüz­ den fazla olmadığını v:e yarısını başka bir durakta gördü­ ğümüzü söylıediler."5

Yerleş:ik

ıh ayat a geçen halkın da ay­

nı vassallık şartları içinde yaşadığını ıgıörüyoruz. Oldukça mahdut oılmakila ıberaber, Altın Ordu köy­

en

lüleri meselesi üzerine

önemli v:e en değerli :kaynakları

y arlıklar teşikil eder. Timur Kutluğ'un Hacı Bayram

oğ·lu

Muh amme t'e verdiği tarlhanlık yarlığı /bu bakımdan özel­

likle

önemlidir. MUihammet'in Sudak çevresinde genıiş top­

rarolan olduğunu yıukarıda \belirtmiştik. 1

1

Plano K a r p i n i

-

Plano K a r p i n i

-

Timur

V. R u b r u k, a. y. 23. s. V. R u b r u k, a. y. 23. s. B. Ya. V l a d i m i r c o v, a. y., 113. s., 6. not. Plano K a r p i n i V. V. R u b r u k, a. :y . , 81. s, Plano K a r p i n i V. R u b r u k, a. y,, 82. s. -

-

,

,

Kutluğ

.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

� ''.2

)Iuhammet'in tar!hanlık imtiyazına ma1l1ik o1duğunu, yani topraklarının hana ve idareye karşı :her türlü

verıgiden

muaf bulunduğunu tekrarlamaktadır. Bu yarlııkta saıbancı ve ortak ç ı adları aııtında ıiki

köylü zümresinden söz edilmiş­

1. Berezin, sabancı'lların ibir feodal sıenyöre bağlı çiftçi­

t ir.

ler o l duğu nu haklı

olarak ileri sürmüştür.1

Gerçekten,

l-unların feodaUere karıŞı mükeUef oldıukları gör e vl erin bü­ yük bir kısmı bu yarlıktan anlaşılmaktadır. Bu yarlığın

W . Radloff t a rafı ndan yapılan tercümesinden ibirkaç satır

a1ahnı : "Bağ ver:giıleri..., ambar resiın1e'fi, :harman ücret­

leri, halktan alınan ark yasakları, vergıHer ve kalan aıdlı h arçlar ahnmasın . . . Hayvanlar arabalar koşulmak i9in alın­ masın. . . Evlerinde kalınmasın ve onlardan ne içecek, ne oılsunlar ve her türli 1 yiyecek talep edilmesin. Serbest baskıdan nzaık ikal:sınlar ve vergi vermesinler."2 Burada kalan ta biri anılıyor. Bu kelime, W. W. Barthold':ün Per­ sidskaya n ad p is ' na Aniyskoy meçeti Man uç e adlı araştır­ Barthold'e göre, masında esaslı surette izah edilmiştir. 3 kalan " i Şlen m i ş toprak vergisi" genel olarak yerleşik ihak­ t<:.n alınan bir vergidir. Buna karşııJık kopçur ,4 Quatre­ rr: ere'in i ş aret ettiği gibi, otlakfardan ve sürülerden alınan ''(. 1 oranındaki vergiye verHen aıddır. " Bu lıistede köylüle­ , rın devlete ve memurlara :karşı mükeUef oldukları - ve Hacı Bayram oğlu Muıhaım met'in kendisine verilen tarhan­ lı!k yarlığı ile muaıf tutulduğu - vergiler sıralanmıştır. Böyle ıbir yarlık aldıktan s onra Muhammet köylülerin dev­ l e1'e verd i kJ.eri !birtakım vergileri şimdi kendi alacak, yal­ cız bunlardan lbir kısmına yeni bir .şekil verecekti. Acaba Altın Ordu'da köylüler

senyörün

bağlı mı idiler ? Altın Ordu toplumu

toprağına

üzerine :bize

kadar

-- - -- ---1

İ.

B e r e z i n, TVO, VIII. c., 437. s.

V. R a d 1 o v, a. y., 21. s. Aniyskaya seriya, No. 5, 32. s. ' A. A. A 1 i - z a d e'nin K istorii feodal'nıx otnoşeniy v \ ı.,·rlı;ıycljnne. Termin "kupçur" ( İzv. Aka d. Nauk Az. SSR. 1945.

No

:>. H7 - 1 02. s . ) a d l ı yazısına bakınız.


ALTIN ORDU'NUN SOSYAL VE EKONOMİK HAYXrI

93

geJ.en kaynaklarıda buna 1dair bir açıklık yoktur. Lakin Re­ şidüddin' e gör·e, XIII. yüzyılın sonunda, Hülegü ailesin•! mensup Moğolların hakimiyeti altında bulunan Kuzey İran'da köylülerin büyüık hir kı�smı t oprağa bağlanmıştı. Hülegü sülalesine mensup Gazan ıhan (1295 - 1304) 1303'tı: a skeri iktalar üze:rıine bir yarlık çıkararak, kaçak köylüle­ ri a ram ak için otuz yıllık bir süre vermişti. 1 1. P. Petruş:evskiy O prikreplenii krest'yan v İrane

,�poxu mongol'skogo

v

V'l adıç es tva

adlı önemli yazısında şöy­ bulunan topraklara bağlı köylüleri t oprak sahıiplerinin özel mülkiyeti sayan Moğ·ol lran' da a nlayışının yayılması sonunda, Moğol devrinde foöylülerle köıleler ar asında çok defa !h i çb ir fark gözetilme­ miştir. İslam ülkele:rıinde eskiden böyle bir anl ayış tasav­ vur olunarrnazdı . " 2 Yulka:rıda sıraıla:dığımız verHere daya­ narak, Altın O:rıdu'da da ibuna \benzer bir dur u mun hü­ küm sürdüğünü ısöyleyeibiliriz. Çünkü Moğol hakimiyetıini t emsil eden hanlar vıe noyan lar, Carpini'nin teyit ettiği gi­ hi, a halinin yaılnız mallarına değil, hayatına da tasarruf fo di yor : "Senyöderin elinde

ederlerdi.

Timur Kutfoğ'un ya:rılığında şöyle denilıiyor : "Onlar Kırım'a3 ve Kefe'ye [Feodosiya] geld i kleri veya dön­ d ükleri vakit ibir şey a lı r veya satarlarsa, onlardan [dam­ ga] resmi ve kantar vergisi almasınlar, yol p ara s ı ve ka-

1

Doğu

Enstitüsü

F. e ş i d ü d d i n, ruşevskiy'in

Sborn.

Xamdallax

yazmasına

bakınız: D - 66, 424 b v. ;

letop. , III, 283. ve müt. s. ; t. P. Pet­ Kazvini

nomiçeskoy i storii Vostoçnogo

kak

istoçnik

Zakavkaz'ya

po

(İzv.

social'no - eko­

Akad.

Nauk

SSSR, OOON, 1937, No. 4, 887 ve müt. s.) adlı yazısına bakınız. �

İ.

P.

P e t r u ş e v s k i y,

O

prikreplenii

zemle v epoxu mongol'skogo vladıçestva.

krest'yan k

Voprosı istorii,

1947,

N o. 4, 63, 64 ve 69. s. :ı

�<.· hri.

Bugün Eski Kırım veya

Solhat

adını

verdiğimiz

Kırım


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

f)J

r avul ücreti istemesinler."1 Timur Kutluğ'un yarllığı yer­ ta.r1hanlık veriyor. Her halde, yarlıkta sı­ ralanan ve üreticiıden �lınan vergıiler, zirai kültür dam ga ­ kşik bir feodale sını taşıyor. Toktamı ş hanın 1382'de Bey Haıeı'ya verdiği yarlık" b aşka ıbir olaydan söz eder. Burada tar'ıhan lık, tamamıyl e elmasa

bil e, henüz birçok konularda .göçebe

olan

bir

feo­

dale veriliyor. Tarıhanlık hakkı v.eril en maddelerıde

bir

göçebe üreti ci nin , daha doğru bir tabirl e sıöyleyıelim, yarı

yerl eşik bir üreticinin

vergileri göze çarpıyor : "Şüraki!l araba :iı.stemesinler, çift

kabiles ind en vergi •almasınlar,

mü­

aletlerinden ücret talep etmesinler, toplıu gıöçlerde

kellefiyetleri toplarlren , h:�çbir baskı yapmayarak, onları kor usun lar. . . "3

Bu liste, 'I1imur Kutluğ yarlığına göre daıha

kısa

makla iberaıb er , göçeıbelerin devlete karşı mükellef

ol­

oldulk­

ları görevlerin - mesella elçi ve memurlara posta atı ve­ ya ara:ba vermek

·g.föi birçok halleııde - yerJeşrllk halkın g ör evlerinden farksız olduğu görülüyor. Altın Ordu ik­ ti sadi sisteminde üreticinin ne k adar ıbüyük bir vergi yü­ kü ahında bulunduğu, yarhkta

larından

anılan

memurların ad­

kolaylıkla anlaşılıyor. Bun ların tarhanlık hakkı

alan toprakları

bilme1eri ıaızımdı. Be]lib�lı

vergi:ler sıra­

landıktan sonra - bunlar yukarıda 2likredilmişti -

Ti­ "iç köy darugaları", "kadılar", "müftiler'', "sufiLer", "saray katipleri ' ' , "gümrükçüler", "ta!hsHdarlar", "yaya ve atılı elçiler", "araba cılar", "yern­ ci1er", "doğancılar", "parsçılar " , "kayıkçıiar", "köprüc ü­ ler", "pa z arcılar " . . . anılıyor. mur

Kutluğ ' un yarlığmda

Menglri. Gir ey'ıi n h. 857'de ( = 1453)

1 V.

R a d 1 o v,

hıekim

a. y., 21. s. - W. Radloff'un

Yah-

tercüme­

s!nde birtakım tartışmalı noktalar vardır. Buna rağmen, esas olarak i tibanyle doğru olan bu tercüme en sağlam bir kaynak kullanılabilir. Yalnız Neskol'ko popravok k yarlıku Timur - Kut­ luga (İRAN, 1918, 1009 - 1024. s.) adlı yazıda ileri sürülen dü­ zeltmeleri göz önünde tutmak şarttır. 2 Yarlıki Toxtamış-xana i Seadet - Gireya. Yarceva, vvedenie V. V. Grigor'eva, Odessa, 1844. 3 A. y. , 2. s.

Perev. Y. O.


ALTIN ORDU'NUN SOSYAL YE EKONOMİK HAYATI

95

ya'ya verdiği meşhur tar,hanlık yarlığmda yukarıda zik­ redilen bütün bu memuriyetler en etra flı bir §ekilde kay­ dedilmiştir. Burada "tümen beyleri", "bin beyleri", "yüz beyle­ ri", "on beyleri", "duruga beyleri",

"müdetri s�er", "ka­

dılar'', "mühtesipler'', "şeyhler", "divan ıbitikçileri" \'an katiplerıi) ,

"damgacılar",

"kantarcılla r'',

(di­

"ambarcı­

lar", "yaftacılar" ( vergi1eri ilan ,eden memur) , "yasakçı­ lar", "kalancı1lar"

(kalan vıergi sini toplayan

".bukavuHar'', "sınır bekçileri"

memurlar) ,

( tutakavuMar) , "şehir !ka­

pılarının bekçHeri" (kabakçılar) ,

"karavullar",

"doğan­

cıfar", "parsçı l ar" v lb anılmıştır. .

.

Yarlıktan zımnen anlaşıldığına göre,

bizce görevle­

ri henüz tamamıyle malı1m olmayan bu memurlar, köylü­ lerden birtakım verg;iıler almak

ıhakkına malik bulunu­

y o rıl ardı .

XIII. yüzyıl sonu Moğol devlıetlerinin idari durumu

i.� zerJne sağlam ibilıgilıere sahip dlan Acem nıa11eri ,özellıikle belirtmişt ir : " [Mengü bep sı�z olıarak hiçibir şeıhir veya

tarihçisi.

Re­

göze ,çarpan suiistl­

§ldüdclin, yönetim mekanizmasında

köye

ıhan] ,

e Lç merin

se­

ıgitmem elerini ve

miktardan fazla yem ve erzak al­ mamafarım emretti ; çünkü basıkı ve zulüm ıson derece nrtnuş, mükellefüyetlerin, vergilerin ve fevkaılade vergile­ r;n 'Çokluğu karşısında çiftıçıilerin yükü son ! addini bul­ muştu. Onların 1elde ettikleri ürün iıle hu vergHerinı ya­ a'haliden tayfo edilen

h

[Mengü han] tacir

rısı bile karşılanamazdı. Bu seıbeple,

ve memurıların onlara ta'bi olan ki mseler e karşı m'iisama­

l ı a ve şefkat göstermeı1erini emretmişti. Cengiz hanın ve J ı anın [Ögedey'in] yarlığı m ükellefiyE:tlerdıen]

muaf

gıevegınce tutulan

vergilerden

kimseler

o halinin �endisinıden talep edilen mükellefiyeti,

[yani

müstesna,

vaıilık

ve

durumuna göre, çekinmeksirzin ve bahane ileri sürnıeksi1. ı n [yanıi gecikmeksizin] verme.si icap ediyordu. .. "2 ı

Akdes Nimet K u r a t, a. y., 64. s.

R e ş i d ü d d i n, A. Blochet bas. GMS, XVIII, 2, 312. s. ; A. Y a k u b o v s k i y, Vosstanie Tarabi v 1238 g. 'l' l'Udı İ nstituta Vostokovedeniya, xvrr. c., 1936, 115. s. vı: müt.


ALTIN

!)6

OlUlU'NUN KURULUŞU V E GELİŞMESİ

Altın Ordu alanında yaşayan

g,öçebe ve köylülerin

(ı.3aıbancı) durıumu bu merkezde rdi. Anlaşı:ldığına

göre,

.-a:bancıll ar z ira i faaliyıetıin esas kütlesini teş kil ederlerdi. Kırım',da, Bulgar bölıgesinde ve aşağı

Volga nın sağ ve '

sdl k ıyıs ı nda ıbulunan şehir ve meskun yerlerle dolu alan­ l ar, bu sabancıların eliyle işleniııdi.

Anlaşıldığına gör e Timur Kutluğ'un yarhğında ortakçı adı verilen sınıf, yu­ karıda ka}�dedilen bütün bu mükeVlefıiyetleri yüklenmiş bulunuyordu. W. W. Radloff bu tabiri "yarıcı" diye çe­ viıımişti r.1 Bunlar ürünün yarısını, yahut da üçte, dörtte birini veya da'h a küçük bir kısmını ahrlar:d ı. Bu işçiıler, toprak sahfüi feodalden tohumluk, öküz, saıban v. s. .gibi şeyler de alırlarıdı. Ne y az ık ki ıkaynaklarıda bu y o ld a Al­ tı n Ordu üzerine yukarıda zikredilen ta!birden başka bic­ şey mu:hafaza edilmemiştir. Kutb'un Altın Ordu saray :hayatını yansıtan "Hüs­ rev ve :Şirin" (XIV. yüzyıl) adlı mesnevisinde, yukarıda zikrettiğimiz yarlıklarda geçm eyen birtaıkım tabirlere te­ sa.düf ediılıir. Mıesera, bu mevnevide 'Çiftçilere ",ekinci" adı verilir. 2 "Ekinci"nin ".s abancı" veya "ortak1çı" kelimele­ rinin karşıhğı olup olmadığı şimdi lik kesıin olarak kestiri­ lemez. Bunun gibi, "kabala" tabiri ıde ıdiıkkate değer." Rus taııfü.çtlerinin büyük ıbir kısmı hu tabirin Arapçadan al mıdığında n haıbersiz kalmıştır. "Kabala" kelimesi Or ­ ta Çağda Müslüman Doğu'da çok yayılmıştı. Bu kelimeni n Ilusçaya Ailtın Ordu devrinde geçtiğine ihükrmolunabilir. Altın Ordu'nun sosyal ekonomi!k ihayatında kölelle­ rin oynadığı rol meselesıine gelince : Altın Ordu'da köıle­ lerin büyük bir kütle t eşki l ettikleri muhakkaktır. Fak at genel olarak savaş esirleri arasından çıkan bu köle,

-

V. R a d 1 o v, "

Kutb'un

a. y., 21. s.

"Hüsrev ve Şirin"

tesadüf edildiğini

bana

mesnevisinde ekinci

bildiren A. T. Tagirdjanov'a

tabirine teşekkür

ederim.

3

Belazuri'nin Kitab futuh al-buldaıı adlı eserine ilave edi­

kn Glassariıım'a bakınız (De Goeje bruş. 1863

1868, 84. s. ) . - A . Yu. Y a k u b o v s k i y, Ob ispol'nıx arendax v İ rake v XIII

v. Sov. Vostokoved., IV, 174. ve rnüt. s.

-


ALTIN ORDU'NUN SOSYAL VE EKONOMİK HAYATI

lerin

üretim

h a y at ında

97

önemli bir yer tuttukları ileri

sürülemez. Bütün doğu ii!lkelerinde

old uğu ,gibi,

köleler

her türlü i şle!'de kullanıl ır ; göçeb e, yarı göçelbe v.e yerle­ şik feodalleııin evleri nd e çalışırlardı. Köleler in ç ocukla,rı çok defa yerleşik hayata g eçer ek, üretim araçları ·eld e eder­ ler ve sabancı ve ortakçı'la r arasına karışırla!'dı. Savaş esir­ lerinin çok büyük bir kısmını, üilke1erinin işgali üzer in e yerlerinıi t·erk eden zanaatçılar teşkil ederdi. Yeni bir şeh­ re savaş esiri olarak yerıleştikten ı.s onra, y avaş yavaş h ürriyetl erini elde ıederlerdi. Altın Ordu alanında �i o l a r a k esas rolü oynam amaikla beraber, ticaret malı ola­ rak büyük bir yer tutarlardı. Bu bakımda n birkaç örnek vermek ister'i m . Rükn eddin B aybar s, Nogay'ın 1299'da 'Tokta'nın askerıleri tarafın­ dan bozguna uğratılmasından söz ederken, m ağlı1p edilen cı silerin ailelerinin mukadderatı iizerine aş ağ ıd aki tafsi­ latı veriyor : "K ad ı nl a rı ve çocuklarından birç okl ar ı ve scı yısrz bir kalaıbalık 1esir ,edildi. Onlar ötede ber,i de satı­ lığeı çıkarılarak [yaıb ancı] ü:lkeJ.er e gönderildiler. Mısır diyarında sultan ve emirler, t acid2ri n getir dikl eri esirlerden ıbiııçoklarını satın aJıdı.Jar."1 B aşka bir örnek daha v ere lim . An-Nuveyri'ye gıöre : "707'de [1307-08] Mısır d i ya rı n a şu halb er g e l d i : Tokta,

eyaletJ,erindeki C eneviz

Kmm,

Kefe ve kuzey

Frenklerinin Tatar

çocuklarını

tutup Müsılüman ülikelıerine sattıklarını ihaıber alınca, on­ l a a ·öfkelendi."� Bu suretle, köıle alı m satımı ile Avru­ palıı1arın da meşgul oldukları a.nlaş ılıy or. Cenevizlıiler için XIV. yüzyı lın başında Kırım k ıyılarında köle alım sa­ tımı çok büyük kazançlar sağlıyordu. Köle avcılığı sık sık t1esadüf edilen bir şeydi. Al-O ma ri'y e göre : "Bunlar [Kıpçaklar] Ç erkez, Rus, Macar ve As ıaskerlerinıi yen­ m ekle ıberaıber, bu kabifoler onların çocuıklannı kaçırarak ı

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 91. s. (Arapça metin ) ,

1 1 4. , 122. s. (Rusça tercüme) . V. G . T i e s e n h a u s e n, a. y., I . c., 140. s . (Arapça me­ l in ) , 162. s. (Rusça tercüme) .

F. : 7


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

98

tacirlere

satarlar:d.ı."1 Öte

yaın!dan Tatarlar da

kilde mukabele edetlerdi. Al-Omari'nin "

aynı şe­

ya zdığına göre :

[ Özbek ıhan - A. Ya.] çok defa onların erkekıerini 1ö1dü­

rür, kadın ve çocukl arını esir olarak satardı."2 Aıhali ara­ sı r a kendi çocuklarını esir olarak satmak moobul"İyetinde

de kalıyorıdu. Yine al-Omari, 1338'de Altın

Ovdu'da ve

Bulgar hölgıesinde bulunan Kerbeia'ilı tacir Şerif Şemsed­ din l\foıham met al-HüıseyJn adlı bir tacirin ifadesine da­

anlattığına gö:rıe, bu

yanaraı'k şöyle diyor : "Onun ıbana

seyahatinde, ailelerinden erkek ve kız çocukları satın al­ mıştı. Çünkü Iran diyarına akı n etmeleri için !hanları ta­ r a fmdan vıerilen emir karşısında

[paraya] iıhHyaç duyu­

yorlardı. Bu sebep l e, kendi çocuklarım 1satmak

mecburi­

yetinde kalmışlardı. O nlardan ıen iyi ve en paıhalı köle ve

cariyeleri almLştı."3 Deşt�i Kıpçak çaklar) 'için al-Omari .şöyıle

'fürkleri

(yani Kıp­

diyor : "Açlık ve !kuraklık

zamanında onlar, erkek çocuklarını satanl ar . B olluk za­ m anmda

kız

çocuklarını s·evıe seve sataıılar,

çocuklarını ancak ıbüyük ibir ihtiyaç

fakat erkek

ka:rşısmda

satar­

lard.ı."1 Bu .köleler nereye V·e ne maksatla sevk ·edilıiyo:rdu '! En kuvvetli ve en sağlam gençler, doğu hükümdar l arının or­ duıJarında ku�fanıl ırdı . Bu ıb akım dan Mısır'da Deşt-i Kıpçak Türklerine /büyük ibir değer verilirdi. Al-Omari'ye

göre :

"Mısır ordusunun büyüık bir kısmını onlar [teşkil ederler­ di] , çünkü [El-melik] El-kamıil'in oğl u El-melik Es-saUh

Necmeddin Eyyub'un Kıpçaik kölelerini satın a1ımağa baş­ lc:ııdığı zamandan beri Mısır diyarının sultan, emir v;e asl V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 213. s. (Arapça melin ) , 234. s. ( Rusça tercüme ) . 2

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c ., 210. s. (Arapça me-

ti n ) , 231. s. (Rusça tercüme) . 3

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 213. s. (Arapça me-

tin ) , 235. s. {Rusça tercüme) . 1 v. G. T i e s e n h a u s e n, a. y. , I. c., 219. s. (Arapça me tin ) , 241. s. ( Rusça tercüme) .


ALTIN ORDU'NUN SOSYAL VE EKONOMİK HAYATI

99

kerleri h ep onlardandı."1 Esirlerin Moğollar tarafından büy;fik kütlel:er halinde köle olarak satıLdığını Reşidüddin de sık sık anıdığınıız eserinde belirtmiştir. Onun !ha­ ber verdiğine göre, !ran'da vassallık m'ünasebetlerini de­ rinleştirmek gayesiyle büyük gayretler sarf eden Gazan han, bu utandırıcı tıicareti eng�llemeğe ça.11Şill1ştır. Lakin Gazan han, ibu planını Moğolllar için ibile ıg1etçek�eştire­ memişti. 2 Erkek ve kadın köleler yarlıklarda da zikredi­ lir. Bu !bakımdan Men:gli Girey'in h. 857'ye ( = 1453) ait yarlığını anmak gerekir. " Diğer doğu ülkelerine nispetle Moğol kadını tama­ mıyie özel ıbir yer tutardı. XIII-XIV. yüzyıl doğu yazar­ ları ve Avrupa •gezginleri bu yolda dikkate değer pelk çok kayıtlar lbırakmışlardır. XIV. yüzyıhn 30. yıllarında Deşt-i Kıpçak'tan geçen Tanca'h meşlhur Arap g�gini İbn Batuta notlarında şöyle diyor : "Bu ülkede [Tatar­ lar] ·arasında kadınlara karşı şaşılacaik kadar ıbüyük bir saygı •gördüm. Onlar erkeklerden çok saygı görürıler."4 Gerıçekten, /başka bir çevrıede y;etişmıiş olan İbn Batuta'­ nın ıhayreti sebepsiz ısayıilamaz. Göçebe ihayat sisteminde kadının sosyal üretim processus'ünden uzak kalamaya­ cağı pek talbii<lir. Burada kadının rolü konusunda G. Rub­ ruquis'in verdiği bilgiyi tekrarlayalım : "Kadını1arın göre­ vi, aralbaları kullanmak, 1çadırları arabalara yüklemek ve indirmek, irnek1eri sağmak, yağ ve yoğurt ya1pmak, der1 iş­ lemek ve dikmek gibi şeyl erd i . Derileri sinirden yapılmış ipliklerle dikerl'erdıi1• Si n irleri ince saplara ayırırlar ve son­ ra bunları uzun bir sap halinde örerılerdi. Sandal (sotula­ res) , başmak ve /başka giyim eşyası da dikeriıer."5

ı

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I.

c.,

211. s. (Arapça me­

tin) , 232. s. ( Rusça tercüme) . .

D'O h s s o n,

IV. c., 430 - 431. s.

3

Akdes Nimet K u r a t, a. y., 64. s.

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 288. s.

0

Plano

Karpini

-

V. R u b r u k, a. y. , 78. s.


,\LTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE CELtşı,rnsı

100

XV. yüzy]} Arap tarihçisi Makrizi sayesinde bize ka­ dar g.elen Moğdl yasasında da " (Oengiz han - A. Ya.)

kadınlardan

söz edilir.'

orduya refakat eden kadınların,

erkekiler savaşırken onların ıiş ve gör·evlerini görmelerini emretmişti."2 Moğol kadını

bakımdan da erkek­

so.syal

lerlıe :hemen eşit ıbir yer tutuyordu. Al-Omari şöyle diyor : "Kıpçak halkı [Irak ve Acem halkı gibi] ha!lifenin yap­

tığı

kanunlara göre hareket etmez. Kadınlar onlarla [er­

keklerle] birlikte yönetime katılıdar. Verilen emirler on­ lcırdan [yani han ve •hatunlardan] , hatta daha çok hatun­ le:rdan çı·kar . . . Gen;ekten, ıbizim zamanımızda, bir kadının onun kadar hüküm salhibi olduğunu

görmediğimiz ·giibi,

bize yakın zaman:lar·da da buna benzer bir fün ek işitme­

dik. Berke ve ondan sonra gelen hanlar tarafından veril­ miş birçok yarlıkları görmek fırsatım buldum.

Bu yar­

lıklarda 'Hatunlar ve :hanlar buna el birliği iJ.e karar ver­ d iler' ş�klinde kayıtlar vardır."3

Al-Omari'nin

sözlerine

güvenmek gerekiyor. Çünkü Rus metropolitle:rıine verilen ve tercümeleri ıbize kadar gelen yc.:: di yarlhktan ·jiçün<le Tay­ <lula'nın adı anılmıştır : "Bu 'İkinci yarlığı Tayıdula :hatun

G670 yılında metropolit Ioan'a verm:iştir."4 "Bu dördün-· cü yarlığı Çenibeık'in hatunu Tayduıla 6851 yılında met­ ropolit Feognost'a vermiış tir." Aşağıdaki satırlar özellik]� dikkate değer : " Çenıiıbek' in yarhğına ve Taydula'nın sö­ züne istinaden Tatarların u1lus

[ve

ordu]

·

emirlerine ve

il ve şehir ve köy darugalarına ve dam:gacılara ve elçiler� v.e bütün memurlara ... "6

' Cüveyni orduyu tasvir ettiği sırada, sefer zamanında kadınların yasa gereğince erkeklere düşen bütün görevleri yap­ tıklarım belirtir. Balınız : C ü v e y n i, GMS, XVI, J, 22. s. �

!. B e r e z i n,

a. y., . 412. s.

' V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. ( Arapça metin) , 229. s. ( Rusça tercüme) .

·1 M. D. P r i s e l k o v, Iitam, 57. s. M. D.

P r i s e 1 k o v,

c.,

208

Xanskie yarhki russkim a. y., 59. s.

-

209.

s.

mitropo··


ALTIN ORDU'NUN SOSYAL VE EKONOMİK HAYATI

101

Taydula'nın metropolit Aleksey'e verdiği altıncı yar­ lık da bu şekilde kaleme alınmıştır. 1 Bu suretle, emirlerin han ve hatunlar tarafından verildiği yolunda

al-Omari'­

nin verdiği 'bilıgi tamamıyle teyit edilmiş oluyor. XIII. yüzyıl Ermeni k,aynaklarında da Moğol kadın­ l arının er keklerle eşit ıhaklara sahip oıldukları beHrtilmiş­ t i r.

Sık sık

andığımız

Gence''li

Kirakos

şöy:le

diyor :

' ' Tatar!lar Ermenistan ve Albanya'daki kışlaklarında din­ len,dikleri sırada, Suriye'H Raıban... Çarmağan'ın ğunda onun yerine yönetimi ele alan karısı

yoıklu­

Eltina

Ha­

tun'a . . . " " Bundan sonra, Katolik rahibinjn "büyük saraya yö­ n derek

kendisini Eltina Hatun'a takdim

ettiğıi,

Eltina

Hatun'un onıu büyük sevg i ve saygı ilıe karşılayarak bütün memurlal'dan üstün tuttuğu" ve "ona hediyeler ve El­ Tamga verdiği ve bu suretle onu her türlü zulümden uzak t uttuğıu" :haber veriliyor. Han sarayına mensup kadınların, devletin siyasi ha­

y atına katıldıklarından

PJano Carpini dıe söz etmiştir. Güyük hanı ziyaret ettiİği sırada, G üyük hanın annesinin

R.us prensi Alekısandr Yaroslaviç'e kendi adına elçi gıön­ derdiğini görmüştür.'; Rlano Carpini'ye gör e : " İmpara­ torun ( G i..i y ük ıhanın - A. Y.a . ) annesi, orada bulunanların ı�ab�ri olmaıksızın Aleksandr'ın oğluna ( YarosıJav'a - A . Y a. ) Rusya'ya elçıi göndermiş ve onu yanına davet ,ederek kendisine babasının topraklarını vermek -istediğini ıbildlr­ mişti.

(Prens)

gelmek i1stemeyhice, yarlık

göndererek

babasının topraklarını almak üzere gelmesini haıber ver-

1

M. D.

p r

K.

P a t k a n o v,

P.

i s e ı k o V,

i ,o l o�· n i kam, 2. fas. 61

-

a. Y.. 61. s. İstoriya

mongolov po armyanskim

63. s.

Plııno K a r p i n i

-

V.

rt u lı r u k,

a. y., 57. s.


102

ALTIN ORDU'NUN KURULU ŞU VE GELİŞMESİ

mişti. Fa:kat ıge1djği ta�diıxle onu

mdüreceğine ve hatta

esir edeceğine inanıyorlardı." Cenıgiz han sarayına men ­ sup ıkadınlarm kurultayılarda faal' bir rol aşağıda göreceğiz.

oynadıklarım


ALTINCI BÖLüM Altın Ordu'nun siyasi teşkilatı

Altın Ordu'nun diğer yönlerine nazaran en ço:k siyasi teşkilatı araştırılmıştır. Cuçi

ulusunun bu y;önü,

geçen

yüzyılda !. Berezin'in Oçerk vnutrenn:�go ustroystva Ulu­ sa Djuçieva adlı - sıkı sıik

zikredilen - ·eserinden !beri

en geniş hir şekilıde aydmlatı�mıştır. Lakin ibütün mezi­ yetlerine rağmen, bu eserin XIX. yüzyılın 60. yı1ılarında

elde bulunan billgilere dayandığını unutJmayalım. Bu eser­ de bu ibüyük imparatorluğun siyasi y:önetimi konusunda cerli toplu bir tablo araımak boştur. Fiili olarak tamamıyle bağımsız olan Moğol devlet­ lerinin hukuki olarak bi:rıleşik Oeng�z lhan imparatorlu­ ğunun hirer kısmı sayıldıklarını biliyoruz. B. Ya. VJadi­ mircov'a göre, "Oengiz han soyunun ulus üzerindeki ha­ kimiyeti, ıbu soy mensuplarının iştirakiyle toplanan mec­ li'ste (xuriltay, xurultay) altan uruğ (urux) 1 üy,e!Jerinden birini -imparator, han (xan, �ağan) seçmek suretiyle temin ·

edilir ; soyun diğer üyeleri, öz:eıllikle erikekler prens sayı­ lırlar. . . ve miras olarak bir ıulus alabilirler." 2

1251 kuru'ltayi. bu bakımdan ,çok ıönemlidir. Bu ku­ rultayda Cengiz a�lesine mensup prensier ask!eri aristok­ ratların aktif iştirakiyle üç yıllık lbir fasılladan sonra Tu­ l&y'ın oğlu Mengü'yü ıbüyük han (ka'an) seçmişlerdi. Ku­ rultay;da yapılan seç�min §artları, C engiz ailesinin üyBle­ r;i arasında aday d1çin yapılan savaş, prensı1erin

uluıstan

ulusa dolaşması ve entrikalar burada ,çok dikkate değer. "Yani 'altın boy'. Cengiz hanın

başlamışlardı.''

"

n. Ya.

boyuna bu adı verme�e

( B. Ya. Vladimircov'un notu, V 1 a d i m i r c o v,

a. y., 99. s.

-

A. Ya. ) .


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

104

Bütün ıb urı!lar, Moğol ,imparatorluğıunda ve ona bağlı kı­ sımlarıda

( uluslarda)

büyük ve küçük kurultayların ya­

pılması ibakımmdan klasik bir örnek teşkil ,ed ebilir.

Mengü ·kağanın seçiminin nası11 ya pıldığı nı Reşidüd­

ve Tulay atleleri .birleşmişierdi . Tu­

din etraflı surette tasvir etmiştir. Cuçi Ögedey ve Çağatay a1i:l eleııine karşı

lc;y'ın oğlu Mengü'yü Moğol imparatorluğu tahtına çıkar­ mak isteyen Batu han başrolü

oynuyordıu .

Moğolistan'a

yaptığı gezi ile Mengü'ye büyük bir ıhizmette kardeşi Berke ona bu

yoloda

bulunan

yardım ·ediyordu . Batu

iJk

olarnk ku rulta yı n Deşt-i Kıpçak'ta, yani Cuçi t oprakl a ­

rında toplanmasını istemiş, fakat buna muvaffaık olamc>.­ mıştı. Ö gedey ve Çağatay ai:leılerine mensup prensler, ku­ r ultayın Cengiz han karargahın ın bu l undu ğu

g eleneksel

yerde, Ker ül en (Kelüren) ırmağı kıyısınıda yapılmasını ı srarla H eri sürüyorlardı . Uzun konll§maılardan sonra ku ­ rultayın başşehir olan Karakurum'da toplanmasına v erilmişti. Bu konuşma l ara prensl erden başka,

karar

birliMeri­

ni n başınd 8 !bulunan nüfuzlu tümen ve ıbin beyleri de ka­ rı şmışt ı . Mengü, Karakurum'da tahta

çıkarılmıştı.

olayın siyasi öneminden yukarıda söz

edilmi ş t i . Büyü)(

hırultaylar gibi , ulusılarda

Bu

prensl,erin ve arüstokratların

iı;tira ki yl e küçük kurultaylar

yapmak

gerekiyordu. Baş­

langı·çta , büyük ulıusıların ıbaşmda bulunan "prensier" bü­ yük h anı metbu olarak tanıyorlardı. Lakin 1259'.da

·ölen

l\'I eng·ü' de n sonra, bütün uluslar için mecburi olan kurul · taylar toplanmamıştı. W. W. BarthcıM'e göre, "imparatorluğun birliği dah a C engiz Jıanın sağlığında ısarsılmıştı. Kendi oldukça bağımsız bir yön e t im

kuran Cuçi'ye

topr aklarında karş ı Cengiz

han savaşa ıhazı:rılamyordu."1

Yuıkarıda görd üğüm ü z gibi, XIII. yü:zy1hn 60. y ıll a ­ rına doğru Moğeıl imparatorluğunun birliğinden :hemen hemen :M�bir şey kalmamıştı. Aıltın Ordu, Hül egü devlet i ve Çağatay devıleti bağımsız bir ıhayat sürüyorlar, siyast b a kı mdan büyüık bir ıhana uymaktan çekiniyorlardı. '

V.

V.

tana. 87. s.

B a r t o l'd,

İstoriya

kul'turnoy

jizni

Turkes­


ALTIN ORDU'NUN SİYASİ TEŞKİLATI

105

Altın Ovdu devleti feodal bir monarşi olarak telakki 1'3 59'a kadar Batu aüesiui n1 ·elinde b ulu nan kuvvet, tam anfamıyle, Deşt-i Kıpçalk'ta, a şağı Volga havzasında, Bulgar alanında , Kırım'ıda ve Harizm'de bulunan g.öç�b e, yarı göçebe ve yerleşik feodaı1 lerin ·elinde toplanmıştı. Bu :fleodal aristok­ rasinin baş ında , d evletin ·en iJJüyıü k (askeri ve müQkl > mevkilerini işgal eden hanedan üyelerıinin bul unduğunu yukarıda kaydetmiştilk. Sağ ve sol kol oğlanları, tümen b eylerP ve ayrı k ısımlar ı n hükümdar veya valileri ('Hii.­ rizm'de Kutluğ Tim,ur gibi ) bu a r i s toıkr asiden çıkmıştır. ?\°ihayet, bunlar yeni han seçmek v·e :herıhan•gi bi r askeri teşebbüı.sü ,görü şmek maksa dıyl e toplanan kuru.ıtay'lar da da en önem li r ol ü oynad ardı. Plan o Carpini ' ye göre, "Jm­ p arat orun (ıbüyü k h�mın - A. Ya.) öllümü nd en sonra baş1.:uğlar toplanmış ve yukarıda anılan Cengiz han ın oğlu Okka· day'ı imparator seçmişlerdi. Okk ad ay prensleri top­ Jc; mış ve orduyu taksim etmişti."3 edilebil ir . Cuçi'nin öldü ğü 1227'den

XIII. yüz yıl Ermeni tarihçisi Mağakya'ya göre, Men­ istHaya gönd erm eden önce !ku­ rultayı toplamağa karar vermişti. "Ar.guçiılıer, Meng ü ha­ nın eptr ine uyarak, kurultayı toplaımışılar ve Hulavu il.: gelen bütün şefleri çağı rmış la rdı . " 4 gü ıh a n Hüleıgü'yü, lran'ı

Kurultay konusunda dikıkate değ er bi lgi veren Erme­ ni tar1hçisi V arda:n' a göre, "ıbu bayraını günilerine hurul­

tay, yani toplantı bayramı adını v:eriderd:i. bir ay devam ederdi. Bu sür.e içi nde

Cengiz

Hurultayla r ıh an

ailiesine

m ensup hanlar, •gereken her şey üzerinıe imparatorla gö­

rüşmek için yeni kıyafetılerle g elirl erdi. Her ıgün ayrı ayrı '

Stenli L e n

-

P u l',

Musul'manskie dinastii. W. W.

Bar­

ı holct tercümesi, 191. s. "

Altın Ordu

tümen beyleri arasında Nogay büyük bir

Lin

I' uzanmıştır. " 1

Plano

K a r p i n i- V.

İ s l oriya

mongolov

i : : ınov 1 crcümcsi,

1 871 . 31. s_

dl'i\"C't' hi r YC'I' vardır.

R u b r u k,

inoka --

a.

Magakiya , Ayrıca 1 0.

y.,

24. s.

XIII

v.

K.

sayfa<'la ela

P.

Pal­

dikka 1 C'


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

106

r enklerde elbisel:er ,giyerlerdi. Bu kurultay ,günlerinde ta­ bi ı'han ve sultanlar büyük he diyeler getirıirlerıdi."1 Yline Ma ğakya'nın anlattığına görıe,

münden bir yıl s onra

Hull <rvu'nun ölü­

büyük bir kurultay

toplanmıış ve

burada büyük oğlu Aıbaga (1265 - 1282) tahta çıkarılmış­ tı."2 İşgal olunan ülkellerin muhtelif alanl arını n Moğol ku­

mandanları a rasında

taksimi

mes-elıesİ de

kur ultaylarda

halledilirdi. Mesela Mugan bozkırına döndülkten sonra Kaf­ kasya ve İran' daki Moğol hakimi Ourımağun noyan veya (Mağakya'mn transkripsiyonıuna göre) Çorm a ·

han,

büy'ük

bir kurultay t oplamı ş tı . Mağakya'ya görıe "Çorma ihanın em ri üzerine t op lan an kurultayda :bu yüz on kumanda'Il bütün toprakları ara larında taksiını etmiŞ1erıdıi. . . "3 Kurul­ taylarda kadınlar da bulunur ve çahşmallara faa[ bir şekil­ se�ilmeılerini anlatan d e katılırlardı. Hülegü hanlarının Reşidüddin, ıbu seçimin, prenslerden ve baş buğl ardan ıbaş­ ka, hatunıların da !katıldıkları !kurult ayda yapı:ldığını kay­ deder. Hiç ()J maz sa Argun ( 1284 - 1291 ) , Keyıhatu (1291 1295) ve Gazan han ( 1295 - 1304) bu şıekiılde seçilmişti. Reş:Ldüdıdin'in anlattığına göre, Argıun han Yüzağaç

i linde,

Şur

ırmağı

yan�nda,

pr ensler in ,

emirlerin

ve

hatu nları n katıqmasıylıe yapılan kurultayda seçilinişti.4 Yi­ ne aynı yazara ·göre, K eyha tu han 23. VII. 129l'de Ah­ lat yakınında, prenslerıin, emirlerin ve ihatunların kat:ı;l­ masıyle toplanan kurultayda seçihnişti.5 Nihayet meşhu!' Gazan ;han da yıine prenslerin, emirilerin ve hatunların lka­

tı lmasıyle Arran'da, Karabağ'da 3.XI.1295'te y apılan ku­ rultayda seçilmişti. 6 1

K.

P.

P a t k a n o v,

! storiya

mongolov

po

armyanskim

istoçnikam, 1. fas. , 16. s. ! storiya mongolov inoka Magakiya, XIII v., 40. s.

A. y. , 11. s. ' J V, 2. .;

R e ş i el ü el d i n,

Sbom. letop. , III, 113. s.

- D'O h s s o n .

R e ş i d ü d d i n,

a. y., 131. s. - D'O h s s o n,

IV, 32.

R e ş i d ü d el i n,

a.

IV, 152.

y. , 166. s. - D'O h s s o n,


ALTIN ORDU'NUN SİYASİ TEŞKİLATI

Diğer Moğdl devleUerin dıe ve fü;eıllikle olduğu gibi, tümen kumandanından sonra

107 Moğ-0Jiı.stan'da gelıen askeri

kademeler, yani ibin ve yüz kumandanlıkları noyanların ve beylerin ·elinde bulunurdu. Arap , ·Ermeni vıe Aoem kaynakların da noyan veya b eylerıiri. ıbin kumandanı oldu­ ğu sık sıık zikredilmiştir. Yukarıda kaydıedildiği gibi, ·gD­ çebe Kıpçak Moğol toplumunda bin k uma nd anı ve yüz k uma nd a nı g.ihi askeri rütbelıer noyan (bey) unva nından 2yrıl:amaz. Oengiz ıhanın askeri teşkillatınd a olıduğu ·gi.bi, AUın Ordu'da da keşik adını taşıyan ve feodal aristokratlar sı­ nıfLndan (ıÖZeJ.l'ikle genclerdıen) alınan bir muhafız kıtas ı bulunduğ.u an la şılıy or . Deşt-ıi Kıpçak'taıki göçebe ve yarı göçebe halka dayanan ordunun kumandanlık görevin i kendi eıl 1erinde ıbUlundurmakla Cuçi ulusu feodalılerinin . kendilerin i fiili olarak devletin saıhibi gibi telakki ettik­ l e rini ve hanı n siyasetini tasvip etmedikleri takcdirde, ona kar§ı sert ibr durum aldıklarını �!zalha lüzum yoktur. Böy­ le bir kuvvete malik �lan feodalılerin bütün Altın Ordu clevıletine as�eri bir ;karakter verdiği :mruhakkaktır. Ger­ çekten Altın Ordu, ,gerek komşularına, gerek doğrudan d oğruya birtakım noyan ve emirlerine karşı arasız aske­ ri harıeketlerde bulunmuştu. Mesela XIII. yü zyılın son ya­ r ıısmda Altın Ordu !hanları m eşhur tli men bey.i N og ay ile u z un bir savaşa girişmişlerd i . Savaşlar, akı nlar, yağmalar, vergilerin t oplanması . Altın Ordu devJ.et·inin en önemili cephelerinden bfrini teş­ kil e der. Toplumun yükselk sınıf'll arı içi n , kazanç ve ser­ vet e lde etmek bakımından 'bu, •en kolay usullerden biri­ d ir. Altın Orıdu <h anla r ının askeri kuvvetleri tarafından akmla:rıda elde edilen ganimetin o zaman i•çin büyük hir y1ekfın tuttuğunu söylemek kafidir. Ganimet olarak alınan kumaş, gümüş ıeşya, para, kürk, buğday, siJlıaJh gübi şey­ lerden başka, •esirler de önemli i di . Savaş esirleı-ind. pa2'iar­ h:ı rda satmak veya kuvvetlevinden istifade et mek kabildi. Feodalizm ıdevr.inde diğer doğu ülkelerinde olduğu gibi. Moğo1lar a rası n da da alınan ganim et i taksim için sıkı bir d ü zen var·dı. ·

ı

,


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELiŞMESİ

1 ()8

Moğol d evletlerinde ve özellikle Altın Ordu'da ıbukq­

Yul adını taşıyan ayrı bir askeri memuriyet hammet lıbn Hinıduşah

Na!hcivani'rtln

( 1 336 - 14 1 1 ) mensup sultan Üveyıs

vardı. Mu­

Celayir

soyuna

açm

( 1356 - 1374)

yaz·dığı Dastur all-Katip1 adlı dikkate değer ·belge örnekleri fiergisinde, bukavuıHar üzerine aşağıdaki bilgiye tesadüf olunur. Askeri kuvvetlerin taıksimi, kıta1arın s evki, ıbü­ yük divan tarafından vedılen tayın

bedelinin

dağıtı1mas1,

ganimetin Moğal adetJleri'nıe ıgöre adilane bir ş ekilde pay­

l aşılması, askerler arasında hakaret ve haksızlıklara

yer

verilmemesi bukavuıJa düşen görevlerdir. Emirlıer - tü­ men beyleri ve yüz !beyleri - bu yolda hukavula itaat et­ m ek mecburiyetindedirler. BukavuıU ara d olgun

i})ir para

verilirdi. Her tümende bir bukavuil vardı. Bukavul memuriyetinin

HüıJeg'ü

devletinde

Hamıner ve Berezin tarafından kaydedilımişse d e,

varlığı

buka - ·

v ulun görevleri kesin olarak aydınlatılmamıştır. Bu m e ­ muriyetin Altm Ordu'da d a bulunduğu muıha�kaktır. Het halde, Mengli Girey'ıin h. 8 57 'de n

( = 1453)

kalma yarlı­

·�·ında Kırım iç>in ıbu tabir kullanıılmıştır.2 Askeri rütbelerden (tümen bey1eri, bin beyl1eri) son· :ra mülki yönetim memurları gelirdi. Bunların !başlıca gö­

revleri, halktan alınan bütün verıgileri topılamaktı.

Altm

Ordu'da askeri ve mülki görevler kesin dlarak ayrılmıştı. Lakin yönetim mekanizması için aynı şey ileri sürülemez.

Herhangi bir eyaleti yöneten ıbir amir, aynı zamanda aha­ Iiden alınan vergileri

ıde

toplayabilirdi. Görıev ve yetkile­

rin kesin olarak ayrıJlmad.ığ ını I. Berezin de

kaydetmiş,

örnek olarak, Iran'a gönderilen Curmağun noyanın "aynı zamanda askeri, ddari ve aıdli görevler

aldığını ve hasta

oldıığu zaman bu göreıvl1erin - hakanın emııi gereğiince 1

Yani tarih araştırmaları için değerli bir kaynak te>ikil eden

resmi yazı örnekleri dergisi.

"

Akdes Nimet

-

K u r a t, a. y., 64. s.

N. 1. Veselovskiy'­

i n Mnimaya doljnost' bukaul'nogo tamgovşçika v imperii Çingis­ 'aııa (ZVO, XXIV, 21. ve müt. s . ) adlı

yazısı bu memuriyetle

' 1c;:: r uctan dol(ruya değil, dolayısıyle ilgilidir.


ALTIN ORDU'NUN SİY ı\Sİ TEŞKİLATI

109

karısına ve çocuklarına dü şt ü ğünü" zikretmiştir.1 1. Be­ Altın Ordu'da da aynı durumun :hüküm sürdüğü­ nü iddia etmesi sebepsiz değildir . rez i n' i n

Di ğ er Moğol ulusları giıb i, Altın Ordu da merkezi ve nıahalli yön etimini Moğol adetılerine vıe işgal ,edilen me m­ leketin idari ş e krli n e ist i nat et tiDmiş tir . Altın Ordu tari­ Jıjne ait kaynaldar da vezir tabiri mülki yönetim amiri hak­ kında �kullanılır. Lakin bu tabir, d iğ er idari tabirlere na­ zaran az geçer. Vezir tabirinıe Arap ve Acem kaynakların­ da tesadüf edilir. İbn Abdüzzaıhir, tdil (Vol:ga) ırmağı kı­ y,sında bulunan karargahında Be!1ke hanın, sultan Bay­ hars'ın elç i l e rini kabul edişini tasvir etmiştir� Berke han, beyaz keçe ve ipek kumaşlarla örtülü ibüyük bir çadırda ot uruyordu. Çadır 100 kişi alıyordu, "duvarlarında" du­ ı

ran tkanape1erde 50 veya 60 emir oturuyordu. Tahtı nda oturan hamµ yanında karısı bulunuyordu. Berke han sul­ t<ının mesajını vezirine okutmuştu.2 Berke hanın Altın Ordu vezi rini al-Mufaddal da anmış, hatta onun ad ın ı da -- Şerefeddin al -K a zvini - vererek, Arapça ve Türkçeyi iyi :bil diğini :ilave etm iş tir . 3 Altın Oridu hanı Canıbek'in Saray T,imur adlı vezirini bir Acem yazarı da zikretmiştir. 4 Lakin vıezirin faaliyeti, görev ve yetki1erıi , Muhammet İbn Hinduşah Nahcivani ',nin Dastur aıl-Katip adlı !kitabından öğrenilebilir. C elayirler devletinde vezirliğe yapılan tayin­ l ere ait yarlık örneklerıindıen ıbirine göre, vezir.in bütün di­ vanları, özellikle ıhazine divanını kontrol ettiği anlaşılıyor. M·erkezi yönetim mekanizmasını ısaray ıgörevılerinden ke ­ � i n olarak ayırmayan feodal an�ayı şma tamamıyle uygun olarak, vezirin divanlar yanında k3.rıhanıeyi (imalathane) , ahırı ve mutfağı kontrol etmesi 13.zıımdı. Altın mürekkep ı

l. B e r e z i n, a. y. , 451. s:

"

V. G.

ı ı w l in) , 64. s.

T i e s e n h a u s e n, (Rusça tercüme) .

:ı V. G. T i e s e n h a u s e n, ı ıw lin ) , 192. s. ( Rusça tercüme) .

'

a. y. , I. c. . 55. s. a . y., !. c., 181. s.

V. G. T i e s c n h a u s e n, a. y., II. c., 103.

s.

( Arapça (Arapça


ALTIN OIWU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

110

hofklmsı, al müıhür ve değerli taş larla s ü slü kuş ak, vezir­

li k görevinin s embolü nü t eşkil ederdi.

mel

Katiplik yaptığı için memudarın görevlerini mükem­ surette ·bil1en Arap

yazarı

al-Kalkaşanıdi'ye

göre.

"lran'da olduğu gibi, ıbu devletin (Altın Ordu - A. Ya.)

yönetimi de u�us emir ve veziderinin elinde bulunuyordu . Yalnız . . . bu devletin [Altın Ordu] u�us emir ve ve:ui.rleri­ nin elinde, orada olduğu gföi, hiçbir icra kuvveti yoktur, yani . . . ıbunların yetkileri, lran'daki ulus ıemir ve v ezi rıl e­ rinin yetkilierinden daha sınııfüdır."1 V:ezirin yanında naip

( 'vıekil') il e

karşılaşıyoruz.

Mesel'a Harizm valisi meşhur KuNuğ 'Dimur ıHari:zm naiibi

unvanını taşıyo:rdu. 2 Kutluğ Tiımur için naip taıbirin:i Ibn

Haldun d� bu an1aımda kullanmış ve Tokta hanın ölümün­

den sonra Toğrılıçı'nın oğlu Özbek'i tahta çıkardığını kay­ detmiştir.3 Naip taıbirinin ve:zıir yardımcıs ı anlamına ıgel­ cl iği de anlaşıılıyor. Moğol devletlerinde ve Al tın Oııdu'da damga ve ıbas­

kak adını ta§ıyan iki y üks �k idari ımemurun

bulunduğu­

a:nlam balkı:rnından nu biliyoruz. B u iki taıbir arasmda fark ol madığını ısöyıleyen I. Bel'ezin'e görıe, duruga ve baskak tabir.lerıi '1baskıcı' anlamına gelir.4 Türkçe bas kö­ kündıen çıkan baskak ke1ıimesi Moğolca ıdaruga anlamını i fade eder. A. A. S emenov, I. B wezin'in fikrini kabul et­ meyel'ek, baskaık'ın 'baskıcı' değil, 'koruyıucu' an!lamına g�1diğin:i Heri sürüyor.5 Basıkak ve daruga taıbirleri henüz her bakımdan dzaih e clilıememıiştir . Baskak taıbirinin Altın Orıdu alanında kullanı1madığını ve bu görevi yapan ımP.­ m ura Moğdlca daruga adının verildiğinıi ileri süren !. Be­

rezin'in 1

haklı olduğu anlaşılıyor. Altın Ordu'ya

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y. , I. c

vıergi ve-

411 - 412. s. T i e s e n h a u s e n, a. y. , I. c. , 318. s. (Arapça metin ) , 325. s. (Rusça tercüme) . 2

� V. G. T i e s e n h a u s e n, metin) , 385. s. ( Rusça tercüme) 4

. ••

V. G.

İ. B e r e z i n,

a. y. , I. c. , 371. s.

(Arapça

a. y. , 453. s. A. A. S e m e n o v, K voprosu o zolotordınskom termine "baskak.. . İzv. AN SSSR, OLİYa, 1919, No. 2, 137-147. s. r.


ALTIN ORDU'NUN SİYASİ TEŞKİLATI

111

ren devietlere gelince, bu alanlar d a her iki taıbir de lkul­ y adıkların da lanılmıştır. Mesela, Rus metropolitlerinin kfuh ib askak tabirine (Menıgü Timur y arl ı ğı ) , kaıh doro­ ga (Tülek, Tayıdula yar1hkları) kelimesine rastlanır.1 Basıkak tabiri Kafka!sya'da, ÖZiellikle Ermenistan'da ve Gürcistan 'da da ıkuJllanılmı:ştır. Stefan Orıbelian'da şöyle bir p asaj varıdır : "703'te [1254] bütün [Tatar] alanla­ rı nda sayım yapan v:e .büyük han tarafından memleketi­ mize hükümdar ve hazine vel'!gtilerine ve ·büyük Divan'a amir tayin olunan baıskak ve21ir Argun'un yanında Tff­ lis'te tar afta rlarıyle birlikte topılanarak, o [yani Gonca] , büyük h ediyeler vermek suretiyle Smbat'ı ö1dürmeğe ve bütün topraklarını müsadere ettirmeğ;e çalışıyordu."2 Stefan O rıb elian'ın bu sözleri , baskak: tabirıinin anılması bakımı:ndan dikkate değer. Ayrı ca, baskakların vezir olla ­ ra:k en 'önıem�İ idari görevle:rıi alıdılkl1ıarmı anl atıyor . Anla­ şıldığına •göre, daruga ;kelimesi, hazine gelirleri amiri an­ l a:mmda Altın Ordu'da kullanılmıştır. Lakin, darugalarla eyallet (Kırım, Kafkasya , Bulgar; Harizm) hükü mdarları c.>.rasındaki mü nasebetJler kaynaltj}arda k<esin olarak aydın­ latılmamıştır. Daııugaların ıbu sonunculara tabi oldukları düşünüle�ilir . Altın Ordu tarihin in sosyal ve politik yön­ l eriyı1e 11gili ıbirçok meısalıe1erıde oı1duğu g.i!bi , burada da ka­ ranllık noktalar vardır. .Bu noktalar uzun araştırmalar sa­ y esinde aydınlatılabilir. Nispeten naıdıir birtakım !ha.Herde damgaların görevleri valiılere veııilirdi. Fakat ibu durum­ da da valilerin y anı:nıda d aru ga unvanını t aşıyan memur­ lar hulunu:ndu . Daruga unvanı, yalnız ha zine vergilerini kontrol eden yüks-ek m emur:Jara verilmezdi. Ayrı ayrı b ölgelerde, ş-ellrir ve k öylerde ·daruganı n ajanı sıfatıyle ça­ lışan ya r dımcıl arına da bu unvan veriHrd.i. Menglli Gi­ rey'ıin ,h. 857'den ( =1453) kalıma yarlığında daruga keli- -- ---1

,M. D.

P r i s e l k o v,

Xanskie yarlıki russkim

mitropo­

ı ; ı am, 56 - 62. s. "

K. P.

P a t k a n o v, İ storiya

isl oçnikam, 1. fas., 41. s.

mongolov po

a rmyanskirn


,\LTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

1 12

rnesi hu anlamda kullamlmıştır. Yarlıkta Kırırrn'da bul1u­ n an Kırkyer darugası anılmıştır.1

XIII - XIV. yüzyıllar,da Rusya'da baskak ve daruga­ ların ( dorogaların) görevleri üzerine A. N. Nas onov'un gözlemleri dikkate değer. Rus kaynaklarına göre, 'ıbas ­ kak, "aihalinin itaat etmesini" sağlayan ' başbuğ olarak telrukki ediılebilir.� D or ogalara veya darugalara gelince, "hallkın say1mını yapmaik, vergileri toplayıp saraya teslim etmek" Rusya'­ gör ev i bunlara düşüyordu.-' Baskaklarm yalnız da başbuğ olduk!ları ve vergi topl amak görevini almadıkJ c.rı , '. anlaşılıyor. Yönetim s i steminde divanlar kesin bir yer tutardı. Y önetim makinesinin merkezinde hanın divanları bulu­ nurdu. Lakin b u divanlarm sayısını kesin olarak bilme­ diğimiz gibi , ne zaman kurulduklarmı da kestirem<iyoru z . Divanlarda hitikçi ( yazıcı) admı taşıyan katipler bulu­ nurdu. D ::ı.s t ur al-Katib'de bitiıkçiliğe yapılan tayinlere ait yarlık örnekleri sıralanmıştır. Bu örneiklerden bu memu­ r ; yeti n !ran'da Moğollar (Hülegü ve C elayir sülaleleri) devrinde önemli ıbir görev sayıldığı anlaşıhy or . Yarlıklar­ da, ulus emirlerinin, tümen beylerinin, bin b eyl erinin ve diğer büyük mülki ve askeri memurkmn bitikçi lere karşı saygı göstermeleri ve hakkı olan her şeyi kendisine öde­ meleri gerekt iği kaydolunmuştur. Burada büyük divanda bulunan ibaş,bitikçiden söz ediliy or. 4 Başbitikçiden başıka, bütün divanlarda da biti kçıiıl er vardı . Çoık defa yönetim. füli olaralk bunların elinde hulunurdıu. Gel ir ve giderler i d enetleyen ·divan en :öneım1'i ydi.

Bu divanda ayrı bir cetvel bulunurdu. Eyalet ve şe­ hir vergilerini toplayan bu listeye defter adı verıiılirıdi. Eyall et1er.de vali ve darug·aların ayrı divanları vardı. Bu divanlarda da defler'1er bu lunurdu . lşgal edil� ü lkelerde d e defter'ler vardı. XIII. yüzyıl sonu Ermem.i tarrhıçıisi 1

---- - - -----

,Akdes Nimet

K u r a t,

64. s. , 8. satır.

A. N. N a r> o n o v, Mongolı i Rus', 12, 17, 23. s. 1

A. N. N a s o n o v, a. y., 14, 104, 105. s. Akdes Nime t K u r a t, a. y., 64. s., 11 - 12. satır.


ALTIN ORDU'NUN SİYASI TEŞKİLATI

113.

St efan O rbalıian d iy or ki : " (Ermenistan atabeyi Tar­ saic - A. Ya. ) Tiflis'e yönıeldiğ.i zaman, h ükümdar diva­ nından ibüyük D efter 'i istedi ve onu sonuna kaıdar okıudu_ Defter'de v ergi verımekle mü kellef \bütün Ermeni man as­ tırlarının aıdfarı sıraılammştı. Başdivanm katibini çağıra­ rak, yüz elliden fazla manastırın adını silıdikten sonra, ona Defter'fa suretini çıkarttı. Bundan sonra eski Defter'i yaktı ve bu suretle bütün kilıiselerimizi vengiden kurtar­ dı."1 Ermenistan ve Gürcistan gibi, o zaman Hül e1gü !ha­ ned anına !bağlı olan ülJJkelerde karşılaştığımız bu ıduru­ mun, Moğol ların hakimiyeti altında bulunan ibıütün alan­ larda hüküm sürdüğünü ileri sürebiliriz. Han tarafından t ayin edilmi ş valiıler in ve gelirler� toplamak görev.ini al­ mış ıdarugalarm bulund uğu her eyaJlette , ahaliden a lın an v er �l er i topl ay an defter'lere rastlanırdı. Muayy,en ·bir alandan ve :hatta 1istHa edi�miş bir ül­ keden alınan verg�leri arasıra ayrı tacirlere ve tacir kum­ panyalarına ıiltizama verirlerdi. Gerek tacirler, gerek ta­ cir kumpanyaları daha çok Müslümanll ardan ibaretti. Bun­ !ar ıarasında Harizmliler-in adlarına ıda t esad üf edilir. Mem­ leket içindeki darugalar ve istila edil en alanlardaki ıbas­ kak ve damgalar da çok defa Müslüman taci:rılierıden se:çi­ lırdi . Harizmli da:rugalar da vardı. İltizam sisteminin ıdo­ ğur.duğu şantaj, rüşvet ve her tü rlü baskıyı anlatmağa lüzum yoktur. Bu devirden kalma krondikıler bu hususta türlü t'ürlü tafsiılatla doludur. Kendi yurdunda olup biten­ l eri gören XIII. yüzyıl Ermeni tarihçisıi Kiraıkos'un anlat­ t�ğına göre, "prenslıer, valiler onlara [mültezimlere] ıha.s­ ki ve zulüm yapmak konusunda yardım eıder ve büyük kazançlar 1el.de ederie:rıdi."2 Bu durumun Altın Ordu'da da Jı üküm sürdüğü söylıeneı'biUr. 1

K. P.

istiçnikam, 50

2

K. P.

P a t k a n o v,

-

İstoriya mongolov po armyanskim

51. s.

P a t k a n o v,

İstoriya mongolov po armyanskim

i � t oçnikarn, 79. s.

F. : 8


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

1 1 J

Sık sık anıılan

Reş�düddin'de,

iltizam

sisteminde

l: i ftçilerıin karşıJaştıkları !baskı üzerine 1çok geniş vardır. R eşidüddin, Gazan hanın

hakiımiyetine

tafs!iılat ayırdığı

bölümlerde, XIII. yüzy ı l sonunda İrak-ı Acem'de ve

Azer­

baycan'da mültezimlerin ve onlarla Hgiıli devlet memurla­ rının Moğol ıhMcimiyeti şartları aıltmda bille göze çarpacak kadar büyük o!lan suistimaı.l:erini (!anlı bir ta!blo §eklinde an'latmıştır. Bu alanlarda Hülegü hanedanına bağlı ihan­ !ar tarafından kopçur ve tam:ga ,g1bi birtakım

vergi ve

resimler alınırdı. Bu vergHerİ mültezimler toplardı. Vali ­ ler (hakimler) m ültezi:mlik ederı1erdi. Taıhsildar ve katip ­ ler çaılıştırır, hazan naip ve hatta vezire kadar bütün me­ murlarla teımas ,ederler, iş bidiği yaparlar,dı . Taihs�ldarilar, cebirle y�1da 10 ve ihatta 1daha fazla kopçur alırlardı . Bu sebeple, ahali tamamıyle

yoksu1 düşmüştü. Bu

vergi ve

r,esimlerin pek önemısiz bir kısmı haızineye tesılim edilirdi. Hazineye · verillmeyen verg iıler de vardı . Çünkü

bunlar

mültezim vıe memurların cebine giver vıeya rüş'V'et olarak vemlirıdi . Paraların, rüşvet v,edlmekle,

tatarların

iaşe­

sine,1 muhtelif resmi kişi1erin ve askeri ıbirliklerin yıem ve

erzaıkın a sarf edildiği ıkaydıedfürdi. Gazan ıhanın veziri sıfatıyle

bütün lbu ı:Lş1eTi bilen

Reş1düddin, buniları tasvir ederken şöyle diyor : "Eyal{'t h akimleri, vezirle olan anlaşmalarına ve veziri n nüfuzu­ na dayanarak, kendil:erini kuvvetli hissediyorlar, küstaih­ ça ıh areket edel"ek her türlü lbaskı ve zulümden çekinmi­ yor lardı."2 Bu sistem, yirmi otuz yıJl: içinde Moğol

ıhakimıiyeti

altında bulunan Iran'ın /büyük bir bölümünde yoksulıluk doğıurıdu. Raiyat

(köy'lü)

kütleleri

ciddi bir yerlerini

terk ederek , yabancı topraklarda daha iyi ıbir hayat ara­ mağa başladılar. Birçok köy ve kasa,bafar tanınmayacak

kadar ıssız kaldı. Gazan han, durumu ve !her şey:den önce lran'daki Moğol ıhakimi)'etini kurtarmak için bu şartları kesin olarak değiştirmek ve birçok reformJar yapmak 1

R c ş i d ü d d i n,

n. c i el ü d d i n,

Sbornik letopisey, III. c.

a. y.

,

251. s.

,

250. s.


ALTIN ORDU'NUN SİYASI TEŞKİLATI

115

meoburiyetiytle karşı.Jaştı. Bu r eformları bir derooeya ka­ dar gerçeıkieştirebilirdi. Bu olayları, ;illtizam sisteminin İran'ıda Hülegü sülalesi ,devrinde yönetim alanında ver­ diği sonuçlan anlatmak için örnek olarak sıraladık. Altın Ordu'da iltizam sist'€1IDi ve suistimaller Ü'.ZJerıi ne kaynak­ larda tafsilat yoktur. Lakin bundan .A'.ltın . Ordu'da suisti­ maıl yapılmadığı sonucu çıkarılamaz. Altın Ordu ibu \ba­ kımdan bir istisna teşkil edemez. Altın Ordu'nun adli teşki!Iatı üzerine hiç.bir müsta­ kil araştırma yapılmamıştır. Esasen bu yolda kaynaklar­ da rastlanan kayıtlar oldukça dağınıktır. llk zamanlarda, yüıksek sınıfların İslamlığı ka!bul etmesıine ve Moğol yö­ netiminin lı.s:lamlaşmasına kadar Moğdllara ait davalarda a,dJi: teşkilat tamaınuylıe yasaya (Moğol hukukuna) daya­ nıyordu. İsllamlaşma devrinde .davaların bir kısmı şıerıiat mümessillerine geçmişti. Lakin sivil ıhayatın hıIBI ıhalle­ r.inde yasa da tatbik edilirdi. XIV. yüzyılın 30. yı11arında Harizm'in ıbaşşehri Ürg·enç'i, Altın Ordu devletinıin en medeni alanını ziyaret eden İıbn Batuta, ıbu alanın ıha­ k�mi Kutluğ Timur'un yarımda kalmıştı. Kabul merasimini ve onun evini uzun uzun tasvir ettiği sırada, İbn Batuta mahkeme mesele­ sine de rdokunmuştur : "Bu emirin ( Kutluğ Timur'-un A. Ya. ) bir adeti var:dı : Kadı her gıün kabul salonuna ge­ lir ve kendisine ayrılan yene otururou. Onunla birlikte fakih V'e .katipler [gel.irıdi] . En !büyüik emirlerden biri, [ıdiğer] sekiz emir ve arguci [yarguçi] adını taşıyan Türk şalhsiyetleriy�e hirlfkte, onun karşısında yer aıhrdı. Halkın dava1larını bunlar ıhallederdi. Şer'i meselıelere ge­ lince, bunları ıkaıdı ıhal1ederdi ; diğer [davalara] ise bn emirler ibakaııdı."' XIV. yüzyılda, Özlbek han devrinde Al­ tm Orıdu toplumunun yüksek sınıfları arasında İslamlığın nrtık hakim bir ıideoiloji olduğu sırada, daval arın bir kıs­ mırrın ıhala yarguçilerin, yani Cengiz han yasasının (Mo­ ğ:oıl örfi hukukunun) ıhükümlerine dayanan hakimlerin Lakin bum elinde bulıunduğu bu ifadeden anlaşılıyor. rağmen, şıeriatın ve kaıdının rolü büyüıktü. -

1

V. G. T i c s c n h a u s c n, a. y. , I. c., 3 1 1

-

312.

s.


116

ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU V E GELİŞMES1

Muhammet libn Hinduşah Nahcivani, Dastur-al-Ka­ yani yasanın ve genel olarak örfi huıkukun !hükümlerine dayanan başıh.akimliğe ya­ pılan tayinler:e mahsus üç yarlık örneği zikr etmiştir . Bu görev geneıl olarak meşhur ve nüfuzl u Moğollara verilir ­ di. Yatlıkta h aki mi n, yasanın hükümlerine g ör e , yar gu ç i olmağa layık olduğu, iki kişi arasrnda çıkacak anlaşmaz­ hkları kötülük, zulüm ve ıbaskı yapmaksızın adil bir şe­ kild e halletmesi ger ektiği kay d ol u:nurdu . Kararların, Hü­ l egü devletinde yarguname adını taşıyan ayrı ibir tezk e ­ Pe şeklinde yaz!!lması icap ederıd i. H ül egü devletinde ayrı bir yar,gu divanı vardı. Altın Ordıu'da da buna lbenzer bir divan bul unduğunu ta:hmin edebiliriz. Adı geçen yarlık örnekıl eri, bu ya rgu çi ' lerin gelirler i ­ nin esas kaynağını da aydınlatıyor. Dava a�anların yarğu­ çiye ve katibine (bitikçi) muayyen ıbir ücl'et vermeleri lazımdı. Bütün feodal t op lu mlard a olduğu gihi, A ltın Or­ du'da da bü tü n adli t eşki latın , feodallerin ve onlara bağlı memurların elinde bulun duğunu izaha lüzum yoktur. ,Ka­ dılar ve y argu çüer , yani şeriat ıhükümiedne d ayanan ha­ kimlıer ve Oenıgiz hanın yasasına istinat eden ıhakimler arasında toprakları, s ürfüeri veya ş-eh irle rde taşınmaz malları bulunan ııbüyük toprak sa:hipl eri bulunduğu gibi , mahkeme gelirleriyle •geçimini s ağlayanlar da vardı . Bu gel irl•ere kanuni ücl'etlerden başka, rüşvet, tehditle alınan paralar gibi her türlü kanu na aykırı ka zançl ar il�ave olu­ nurdu. Fakihler ve türlü tür.Jü şıeyh1er �adı,1arla ilgiıli idi­ ler. Bunlardan aşağııda söz edooeğiz. Altın Ordu 'da mah­ kemel er, yönetim makinesiyle (emir, daruga) sıkı s1kıya bağlı bul unuyordu . Bu sebeple, maıhkemelerin bağımsızlı­ ğınıdan söz edıilemıez. Kaldılar ve yar.guçiıler daima yüksek yönetim amirl eri yle anlaşarak, köy, şehir ve bozkır ha­ kimlerinin çıkarlarına uygun bir şeki lde hareket 1eder­ lerdi. Yerlıeşik alanilarıda geniş topraklara ve bozkırlarda büyük !hayvan sürülerine saıhip bulunan yarı göçebe feodafilerin ıdurumuınu suyurgal sistemi iher şeyden güzel anlatır. XIV. yüzyıl sonunda Orta Asya'da suyurgal sistib'inde yargu emi rl iğine,


ALTIN ORDU'NUN SİYASİ TEŞKİLATI

117

temi artık ıhil.kim bir feodal toprak mülkiyeti şeklini al­

mıştır. XV. yüzyı lda suyurıga1l tabiri 'arazi' anlamında kullanıUmıştır. Her.h an gi lbir alan veya eyaleti suyurgal ola­ rak a1an bir kimse, o zamana kadar han veya sultan ihazine­ sine ve6Ien ıbütün vergi, resim ve mükellefiyetleri ailmak hakkını •kazanıyordu.

Suyuga!l s isteminin ibaşlıca

vasfı ,

bu toprakların irsi olmasıdır. xıv. yüzyılın son yarısında Orta Asya'da ıbu şekilde (birçok suyurıgaı1 1ar l)iliyoruz. }ler halde, Nizameddin

(

=

1378/79) Ak Ordu'ıda

dağıtıldığını

Şami, daha ıh . 780'de

Urus han tarafından bir su­

yurgal verildiğfoi kaydetmiştir.1 XIV

yüzyılın 80. yılla­ vıerıniştir.2

rından ıba,şl ayarak Timur ıda birçok suyurgalılar

Moğol devletlerinde ve özellikle Altın O:tdu'da, üstünde yaşayan köytlülerlıe beralber geniş

ihan,

toprakları su­

yurgal ısuretiyle veriyor ve çok defa suyurgal yarhiklarına

tarihanılık yarhkları d a ilave ederek, buradaki ıhalkı bütün Yergilerıden veya birçok vergilerden muaf tutuyordu. B u suretle, ilk üreticinin elde eUiği ürünün büyük bir kısmı feodallerin elinde kaılıyordu. Altın Ordu•dan bize kadar gelen yarlıklar, ya lnı z tarha:nhk yarhkılarıdır.� Altın Ordu'nun dıd ari ve siyasi

h ayatmda resmi ve devrinde

e zel mahiyette birçok emirler çıkmıştır. Moğol

bütün Moğol devLetlerinde bu emirlere yarılık adı verilirdi.

Iran Moğolları arasında

Gazan

han devrinde

yanlıkların

yazılması ıçok s1kı bir şekil allmıştı . Türlü türlü

yarlıkılar

\'ardı. "Meşhur sultanlara, emirlere ve teme�lü!k işlerıine" a i t yarlıklarn büyük yeşim tamgalar vuruılurdu. "Orta de-

1

Bakınız :

Nizamü ddin

Ş a m i, Zafarname, Tauer bas.,

J 9:W, 77. s. "

Nizamü ddin

Ş a m i, a. y. , 95. , 97. , 107. s.

"Suyurgal" tabirine yukarıki anlamda Altın Orclu'da ilk Girey'in h. 857 ( 1153) tarihli tarhanl ılc \·:ırl ığında tesadüf edilir: "Bu yarlıknı tuta turgan Enkfırli Mah­ ı n u t oğlu Hekim Yahya' ga suyurgal bulup tarhan bulsun ticli­

, 1c>fa

olarak Mengli

=

c ı ı iz." ( A k<lcs Nimet K u r a t. a . y. , G1.

s. ,

a4

-

:1G. sa t ır. l


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELlŞMESİ

] 18

ğ·erdeki" yarlıklara büyük altın tamga1ar basılırdı . Bu ta:mga l arın, yeşim ta mg al ard an ufak olması şarttı. Askeri işlere ait yarhk1ara da ıbüyük altın tamgalar vurulurdu. Yalmz, bu taın gala rm k enarına " ya y , çoma k ve kılıç" res­ mi yapılırdı.1 Altın Oııdu'da da tamgal arın varlığı anl aşılıy orsa da, ooemediğirrn iz gilbi, Hülegü

bu tamgaların şeklini tay:in

devletinde kullanılan t a mgafar la bu tamgalar

arasındaki

farkları ıda !bilemiyoruz.

Kaynaklarıda, yarlıklar yanınd a çok J'Üksek lbir .şeref alameti olan ve birçok ö.n emli imtiyazlar veren altın pay­ zallarıdan da söz �diliyor. Altın, gümüş , demir, ibronz ve hatta ağa:ç leVihaılardan ibaret olan ve muayyen bir yazı taşıya n payza:lar, sahiplerine türlü ıhak ve yetkİl'er verir­ di. Payza s ahipleri ne gezi sıraısında at, araba, meske�, er­ zak gibi .şeyler verilirdi. Kiş�lerin mevkiine ıgöre, altın, gümüş ve demir ve hatta ağaç payza1ar vardı. Marco

Polo, meşh ur hatıralarında, babasın a , amcasına ve ken­ dis�ne verilen a lt ın payza hakkında şöyle diyor : "Üç el­ ç inin varacağı bütün ülkelerde i:htiyaçlannin sağlanması ve k endilerine at ve kılavuz v:eriobnesi yazılmıştı."2 Başka bir y;erde Marco Polo bu tasvirini a ş ağ ıd aki ıdikkate değer

[Hıhan Ga:yihatu] 3 büyük h anın üç elçisine, Niccolo, Maffe o ve Marco'ya dört altın payza verdi. !kisinde birer sungur, birinda bir arslan var· veriılerle bütünlemiştir : "Aıhatu

dı. Birine onların yazılarıyle üç elçiye ıher yerde saygı olduğu gibi hizmet ıedil­ mesi, at, erzak ve kıfavuz ver'iılmesi y a zılmış t ı . Bu şekilde :y ola çıkıldı. Ülkenin Jıer yanından at, erzak verdiıler , bü­ tün ihtiyaçlarımızı karşılad ıl ar. Doğrusunu söylemek ge­ rekir.se, çok defa, ihtiyaca göre, i ki yüz kılavuz verirler gösteri'1mesi ve !bi zzat hükümdara

R e ş i d ü d d i n,

Sbornik letopisey, III. c. , 276. s.

1. P. M i n a e v,

Puteşestvie Marko Polo, 9. s.

Gayhatu ( 1291 a i l esine mensup! ur.

1295)

İ ran'da

saltanat

süren

HülegO


ALTIN ORDU'NUN SİYASI TEŞKİLATI

119

di."1 Ne yazık ki :hiçbir y erıde altın payza muhafaza edil­ memiştir

Yalnız Ermitaj

.

Müzesinde üç mükemmel gü­

müş ve bir demir payza örneği varıdır. Bu üzerine bir kitabe kazıllmıştır. Gümüş Uygur ıharfleriyle Bu payza,

sonuncunun

payzalardan ·b iri,

yazılmış Moğolca bir kitabe

t aşıyor.

1845't•e Dnepropetrovsk yanı;nda Gruşevka !kö­

yünde bulunmuştur. Bu payzaya şu satırlar yazılmıştır : "Eıbedi Tanrının kuvveti He. Büyük kudrıetin himayesi ile. Abdullah hanın emrini saygı He karşılamayan her kimse

[maddi]

c e za gıÖrecek ve ölecektir."2 Dört köşeli yazı ile

(Pıhags pa lamanın alfaibesiyıl e) yazdan diğer iki ·gümüş payzaya ve bir demir payzaya da buna benzer yazı.far yaZl'lmıştır. Marco

Polo, bir yerde, askeri Ş'eflere ve m emu rl a r a

vermiş t ir .

payza verilmesi üz er in e dikkate değer biltgi

M.

Polo'ya •g.öre, " [Büyük han Kaydu]

temeyyüz

yüz ıbeylerini ıbin beyi yapar, g ümüş lıevhalar,

eden

payzalar

verirdi. Yüz ıbıeylerine gümüş payzailar, bin beylerine al­ tın veya yaldızlanmış payzalar, tümen b eylerine ise arslan başlı altın payza1ar ver i rdi. Y:üz !beylerine ve bin beyl::>­

rine verilen payzaıların

ağırlı ğı yüz yirmi ·

saies,� arslan

başlı payzalarm ağırlığı ise iki yüz yirımi saies'tir. Bü tü n

bu levhalara bir emir yazıı1nııştır : UJıu Tanrı'nın emri ve hüküımdarımıza karşı olan :büyük lUtfu sayesinde ıhanın adı kutlu olsun. Bütün düşmanlar hakir olsun."1 .Payzalar üııerine Men.fuun'un verdiği

bilgi de dik­

k a te değer. Men-ıhun, savaşan kaplan tasvirleri altın payzalar:dan, kapilansız altın

payzallardan söz eder. Bütün bu payzalar::..

ı

1. P. M i n a e v,

taşıyan

payzafar.dan ve g ümü ş yazılar yazıl-

a. y. , 20. s.

" Er:mitaj Müzesinde muhafaza edilmekte olup Ya. İ. Smir­ Abdul­ nov'un Vostoçnoe Serebro adlı eserinde neşredilmiştir. lah han, XIV. yüzyılın 60. yıllarında Altın Ordu'da rekabet eden hanlardan biridir. :: Saygio, 1/6 oııce ağırlığında bir Venedik ölçüsüdür ( Putc­ �cstvie Marko Polo, 115. s . , W. W . Barthold'ün notu) . '

İ . P.

M i n a e v, Puteşestvie

Marko Polo, 114

-

1 1 5.

s.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESi

120

mıştır. Bu yazılar a göre, payza saıhiplerıinin emirlerini Tanrı a:dına yerine .getirmek gerekir.1 Reşidüddin'in Ga­ zan han tarihinde de payzalar üzıerine geniş !bilgi v·eri l · miştir.2

Polo, payzalara yazılan yazıyı hafızasına da­ yanarak olduğu gibi nakletmiştir. Yarhklıarıda da bu p ayz alardan söz edi ldiğini söyleyelim. Ö rnek ol arak , Tok­ tcınuş ile Tim ur Kutluğ'un Alt ın Oııdu ya rhkl armda yar­ lık k1elimesiy1e ıbirlikte payza taıbiri de ikullanı1mıştır.3 Rus kaynaklarında payza :kelimes i basma şekılinde yazılmış ­ tır. Payzanın ibazan ıbasıma kelimesiylıe ifade •edildiği de ileri sürülmüştür. Basma ile bays a kelimelerini b ir:leşti­ r en K. A. 1nostrancev' ve A. A. Spicın, " bu fikri !Savun­ n;uşlardır. Söz konusu olan şey, .Aıhmet hanın Altın Ordu elçileri vas ıtasıyle gönderdiği basmanın, Rusya'nın Tatar ıhakimiyetini tanımadığını anlatmak maıksadıyıle lVIoskova prensi III. 1van tarafından ayak altına alınma­ s:ı:dır. Reşidüddri n, Hü l egü ailesine m@sup Gazan han ( 1295 - 1304) t ari:hi nde, türlü tür.Jü tamgalarla (müh ür­ lerle) birlikte gönderilen payza ve ya rl ı kl ardan sık s ık söz Marco

etmiştir.G

ı M e n - x u n, a. y. , 229. s. Bugün bu eserin Cao-hun ta­ nı fından yazıldığı kabul ediliyor.

R e ş i d ü d d i n,

Sborn. letop. , III. c. , 2:77. ve müt. s.

Bu yar!ığın W. Radloff tercümesine bakınız. " c. '

K. A.

İ n ·o s t r a n c e v, K voprosu o basme. ZVO, XVIII.

172. s .

A. A. S p i c ı n, 29. fos. , 1909. ''

r,

D'O h s s o n,

Tatarskie baysı. İzv. Arxeograf. komiss. ,

IV. c. , 409 - 416. s.


YEDİNCi BöLÜM Altın Ordu'da şehir hayatı

Altın Ordu'da şehir ıhayatı oıldukça gelişmişti. Bunu anlamak için, sadece, Kırını'ıda, Kafkasya'da, Bu11gar ala­ nında, aşağı Volga havzasınıda ve Harizm' de bulunan sanayi ve ticaret şehirlerinin ad:larını :sıraılamak kafidir . Bu ş ehir lerin çoğu Altın O rdu devletinin kurulıuşwıdan ence de mevcuttu. Kmm'da Kefe (Feodosiya) , Sudak, Kerç, Azak denizi kıyı larında Azak (.A:zov) , Harizm'de Ürgıenç, Bul1gar, Eilyar gibi şehirler, Moğol d evrinde önem­ ! ! :bir gelişme göstermişier:di. Kırım (bugün Eski Kırım) , Volga boyunda Saray Batu ve Saray Bıerkıe, Kuzey Kaf­ kasya'da Macar gibi ıbirtakım şeh irler ise bu devirde ku­ nil:du. Doğu kaynaklarında XIII - XV. yüzyı!l Arap, Acem, Ermeni yazar:1armda, Altın Ordu'da ş eıh ir ve ticaret ha­ yatına ait g1eniş b ilgiye tesadüf o1ıunur. Coğrafi şartlar ve komşu ülkelerde olan eski alım satım faaliyeti sayesinde, Altın Ordu .şehirlerinde ticaretin çok e1verişlıi şartlar al­ tında geliştiğini yukarıda ibeılirtmiıştik. Altın Ordu şehiir­ leri arasında Berke (1255 - 1266) devrinde kurulan vıe ÖZbek ıhan ( 1312 - 1341 ) zamanında ·devletin başşehri olan Saray Berıke, en esaslı surette araştınlmıştır. Çağdaş ıgez­ ginlerin ve orada bulunan Müslüman tacirlerinin hikaye ­ l er ine dayanan coğrafyacı ve tariıhçileııin verdikleri ha­ herlerden başka, hu ş eıhir üzerine kısmen Leninsk kasaba­ sının işgal ettiği geniş alanda daha XIX. yüzyıılın 40. y:ııl­ h ırınıda Tereşçenko'nun yaptığı ikazıılar saye sinde elde ·edi­ len zengin arkeolojik maddieler ıelıimi:zıde bulunuyor. Şim­ di, bu .şıehrin iş gal ettiği alanda bulunan maddi kültür ka­ l ıntıları sayesinde, niıhayet, Moğol devrinde (XIII - XV. vüzyıV!ar) bu büyük ticaret ve sanayi şehrinin durumu ay-


,\LTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

122

dı nlatılabilir. Yazılı kaynakilarda,

özellikle Arap yazarıla­

rına borçl u olduğumuz toplu ve kısa tasvirler, Ermitaj'ın

Doğu k ı smı nd a bulunan Saray Berke'ye ait maddi kalın­ tı ların botıluğu sayesinde izah 'edH0biı1ir . Doğu uzmanları tarafından sık sık kuHanılan bu tas­

virler in tercümeleri, Altın Ordu 'ya ,ait muıhtelif araştır­ r.ıalarda çok defa aktarıllmıştır.

"Kaıhraman tacir

Ş uc a ­

eddin Abdurrahman Elharezmi'nin bana anlattığına gö­ re - diyor al-Omari .:__ Saray şehri B erke han tarafın­

dan Turan

[İdil] ırmağı kıyıs ınd a kurulmuştur. Çorak

alanda [ıbulunan] şeftırin surları

y oktur.

bir Şehdrıde büyük

üstünde iki Mısır kantarı

bir saray göze çarpar. Sarayın

ağırlığında altın /bir hilal vardır. Saray

duvarlar, kulekl'

ve evlerle çevrilmiştir. Bu ,evlerde emirler oturmaktadır. Sa rayda kışın ikaım et ederler. Onun anlattığına göre, /bu ırmak [ İdil] Nil'den üç defa büyüktür. Büyük gemilerle

Ru•.s ve Slav ülkel eri ne gidiJ.ir. Irmağın kaynağı Slav ül­ kesindedir. Saray, çarşıl'arı, hamamları, camileri [ ?] , de­ poları o lan :büyüık lbir şehirdir . Şehrin ortasında suyunu bu ı rma ktan [alan] bir havuz [vardır] . Bu su muhtelif işlerde kullanılır ; içme suyu ırmaktan [alınır] ; ahali su ­

y u toprak testilere doldurur ; testiler arabalarla l e d i lerek orada satı'lır."1

şeıhre

nak­

Al - Omari, şah1si gözlemlere dayanan kimselerin ifa­ kendisi, Saray'ı ziyaret etmemiş ­ bir tir. lbn Batuta, b i lindi ğ i giıbi, 1 333 't e Saray'da kısa süre ka lmıştı r . Bu bakımdan, onun şaıhsi göz1emllerine da­ yanan t a svir lerine ayrı bi r değer vedLebilir. "En güzel şe­ delerini nakletmiş, fakat

h i rle rden [birıi]

olan Saray şehri son derece büyük dlup

aıhaHsi çoktur. Çarşıları güzel

ve

sokakları geniştir. Şeıh­

ri çepe,çevr e dolaşmak ve geni ş liğini öğrenmek maksadıy­ k büyüklerden ibiri ile bir gün ata bindik. Şehrin ibir ucun­ da ot u r uyorduk. SaıbaıhJeyin yola çıktığımız haılde a nc a k

'

V. G.

T i e s e n h a u s e n,

«:<J metin ) , 241.

s.

a. y.

( Rusça tercüme) .

,

I. c.

,

219. , 220. s. (Arap­


ALTIN ORDU'NUN ŞEHİR HAYATI

123

öğleden :sonra ıdiğer ucuna varaıbiLdik . . . [Bütün] evler bir­ birine bitişik olup ne lharabe1er, ne de bahçeler vardır. On üç cuma mescidi vardır ; :bunlardan ıb iri Şafiilere mahsus­ tur. Bundan başka, !birçok mescitleri daıha vardır. Bura­ da birçok milletler [oturur] . Şehre hakim olan Moğolların bir kısmı Müslümandır. Aslar da Müslümandır.

Şehirde

Kıpçaklar, Ç erkezler, Ruslar ve Bizanslılar da vardır. Bu sonuncular Hıristiyandır. Her milılet ayrı bir

mahalled;.:

oturur ; orada onların çarşıları da vardır. Irakeyn, Mısır, Şam vesaıire ahalisinden olan tacir ve yabancılar, ma11arı­

nı muhafaza etmek için etrafı sur ile

çevrili [ayrı] bir

yerde ikamet ederler."1 Al-Omari ve Lbn Batuta'nın tasvir1eri ne kadar kısa olursa olsun, yine canılı, ibüyük bir :sanayi ve ticaret ş ehri intııbamı uyandırıyor. Tereşçenko'nun bundan yüz yıl ön­ ce yaptığı kazılar, yalnız bu yazarların haberlerini teyit etmekle kalmayarak, ayrıca bilgilerimize,

özellikle

şeh­

rin genişJ:iği ve topografisi, ıbir de sanayi, ticaret ve di­ ğer i.�lkelede girişilen yeni veriler

kültürel ilişkiler üzerine

katmıştır. Bugün

tari!hçilıerin

pek çok

elinde :bu­

lunan bütün ıbu malzıemeyıe göre, Saray Berke'nin XIV. yüzyılın ilk yarısında, Özbek han devrinde, yüz

binden

çok fazıla nüfusu olduğu anlaşılıyor. Altın Ordu başşehri­ n in süratle büyümesi, kendi istiıhsal kuvvetlerinin normal gelişmesine atfedilemez. Burada gözıe çarpan binalar (sa­ raylar, camiler, medres,eler v.ib. ) , (karhaneler)

!hükümdar

imalathaneleri

ve diğer şehir tesisleri, feodal Rus pren.s­

likJerindeki k'öylü ahaıliden cebren toplanan vergiler saye­ sjnde yapılmıştır. Altın Ordu

§ehıiriıerinin, özellikle iki

Saray'ın zenginliği, işgal olunan önce feodaıl

Rusya'mn XIII, XIV ve

yıllarda sistemli bir şekilde Saray'ın,

şehrin

kuruluşunu 1

V. G.

ibir

sosyal yana

o v

s k i y,

yapısını

yansıtan

a.

y.

S tarıy i Novıy

S tolica Zolotoy Ordı

kııs men XV. yüz­

soyulimasıyle izalh eıdiılebHir.

bırakarak/

T i e s e n h a u s e n,

" . F. V. B a l l o d, 10

alanların ve ıher .şeyden

-

en

I. c.

,

topografik

iJ!ginç

yanını

306. s.

Saray. A.

Saray Berke.

Yu. Y a k u -

GAİMK, 193:!


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

1 :24

teşkil eden sanayi hayatı ve tiacret ilişkileri üzerinde du­ ralım. Tereşçenko'nun yaptığı kazılarda elde edi�en ori­

jinal maddeler, Saray Berke'deki zanaatıların anlaşılması­ m kolaylaştırmıştır. Te:rıeşçenko'nıun raporundan ufak

bir

"İki yüz kaıdem1 ibüyükıliüğünde ve on beş buçuk kadem geni§liğinde küçük tuğlafarla örtülü dört­ ' köşe bir alanda : yanmış ibir ıhalde kırık, renkli cam kap­ lar, ıba rdakl a r , hokkalar, deri parçaları, çizme ve ağaç a.yakkabıları için biçilmiş deriler, ,J\ıeten bezi, ipek kumaş, elbi!.se, sonra bııçakla r, yatağanılar, kıhçlar, ıbaltalar, kü­ rekler, tavalar, aıbdest leğıenl eri:, köseğHer, kavlar, çak­ p ar ça aktaralım :

kupalar, bakır şiş.ıler, makas par­

nıaklar, kazanlar, bakıT maşrapaılar, ibakır

şamdanlar,

.örgü işlerine mahsus kemik

ç aları , kolyel er, yanık kağıtlar, /bıçaklar, kayın ağacı ka­ bukları,

"koğa" otundan öru1m'ü ş yanık ıhasırlar, çivi�ıer, ç enge l ler, kapı rezeleri, takma ve asma lkHitlıer, yanık ·ek­

mek parçaları, çavdar, buğday,

ceviz

ve fındık, mazı, pa­

lc-Jnut, badem, kuru üzüm, erik kurusu, ıerik, incir, keçi boynuzu, ş eft ali , fıstık, karanfil, biber, halcl:ı, pirinç ve kahve

[ ?]

bulundu. Bumda üç taş bodrumda, yığın yı­

ğ-111 krıistaıl parçaları, bo yal ar (mavi, sarı, gök, yeşil, kır­ mızı v e beyaz) , !hamut

ve

gem kaqkanları, •gemler, .demir

nallar, demir tekerlek bilez.iıkleri, katran, ıbakır levhalar, b ileği taşiJarı, taş taıhtaılar, boya ez.meğe mahsus t nşlar, çamurdan yapılıruş mahrut [ ?] ve toplar, ıbakır te!Jer, kazmalar, kükürt, şap, güh erçile, darı göze çarpl­ vordu. Toplu olarak bulunan .eşyaların !bolluğuna baıkıU�­ cak olursa, ıburada bir çarşı yeri bulunduğu tahmin edi­ zincider,

lf:bilir. Eşyalar için taş d epoları bu�unan ıbu cins pazarla­ ra

hemen 'hemen her Asya şehrinde rastlamr."2

Eski şehrin harabelerinde bu kadar çok eşya bula -

'

Şehrin merkezi

kısmının

güneyinde

Tereşçenko

tarafın­

i: ı n yapılan kazılar kastediliyor.

' .·

V.

V.

G r i g o r'e v,

Çetırexletnie

rnzvalinax Saraya. JMVD, 1847, 9. kitap,

arxeologiçeskie

poiski


ALTIN ORDU'NUN ŞEHİl� HAYATI

12t.

bilmek için, aha'linin evılerini, mallarını ve şehri terk e t ­ mesine yol açan bir feiiaket olması gerekir. Yukarııda da b eılirt i ldiği gibi, Saray Berke'de böyl e bir felaket dl d uğunu biliyoruz. Gerçektıen 1395'te Timur (Tamerlan) Altın Ordu askeri kuvvetlerini y endikte n sonra, z engin !başşehri de ihemen !hıem en tamamıyle y ık c mıştı . Tereşç enko 'nun yapt ığı ka zı l ar da n çık an tanıkla­ rın ( Tereşçenko'nun r aporlarının ve y adi garların ) ara ş­ tınlması sayesind e, Saray Berke'de zanaatların büyük bir g e liş m e gösterdiği a nlaşılıyor . Avrupa'da bulunmakla beraber tipik bir doğu feodal şehri olan Saraıy Berke'nin zanaat ve ticaret kısmı, her biri baş:ka bir esnafa ayrı l ­ mış d a r sokaklarl a dolu mahalleı]erden teşekkül ederdi. Pa z ar günleri n d e esnaf mahalleleri canlı bir pazar ıha11ini aılıyor ve burada y apı lan eş y aları n alım satımına sahne ol uyor d u. S ara y Berke'de madeni eşya yapan birçok es­ naf mahalleleri vardı : 1) dem ircil er, 2) bıçak�ıfar Ve silfuhç1lar, 3) çift aleüeri (orak, saban dem iri v. b.) ya­ pan e snaf, 4) br onz ve ba kır kaplar yapan ·€snaf . 1 Ma­ deni e şy a yapımının Altın Ordu ıba şşehrinin üretim ha­ yatında ne kadar büyük bir ye r t u t tu ğu Tereşçenko'mm r ap orun da n anfaşılıyor : "Bir yerd e sekiz demir ocağı ka­ zıldığı zaman, bunlarda n ;birinde yetmiş hava d el iğ i rbu­ lunm uş tur ; lbıunun· or ta sı nda yı.kılmış ıhir ocak vardı ; ocak, ıhava .deliklerinden çıkan su borularıyle ·çevrilmiş­ ti ; ocağın yanında birkaç gece kandili, testi, kazan ve bir yığ:ıın demir, ıbakır kül�esi, döküm kap ve kalıpları göze çc:rpıyordu. "Bütün diğer demir ocakl arı nda ıda maden külçeleri, kmk kalıp pa r çal arı vıe döküm ka pl:arı bulundu."2 Buraıda anlaş]lıyor. Bu, Moğol bir maden "ateılyesi" ,bulunıduğu devrinde te sadüf edilen tipik bir kB.rhane, y ani hükümdar sarayına veya :zengin taeir veya feodallere ait biiyük ibir �malatıhanedir. iş bölümüne riayet edilen Altın Ordu '

A.

Yu.

Y a k u b o v s k i y,

Berke, 20. s.

"

V. V.

G r i g o r'c v,

Stolica Zolotoy Ordı - Saray

a. y. , 24. s.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

J :2()

karllıaneleri ü zer ine yazılı

rast lanmadığını acınarak Saray Berke'de

kayn aıklarda ıh içbir

tasvire

söyleyelim. DericiliJk

sanayii

büyük bir önem

kazanmıştı.

:bu bakımdan gayet elverişli şartlar altında

Şeıh r in

bulunduğu

düşünülürse, bu zanaat kolunu n gelişmesi kol aıyl ıkla an­ Iaşılaıbilıir. Şeıhir çevresinde bozkıclar ·ve ·göçebe :sü rüleri vardı. S aray Berke pazarlarında satılan dedler, bu hay­ van sürüierinden elde ediliyorıdu. Ne yazık :ki Altın Ordu devrinden bize, pek aız d er i eşya kalfamştır. Saray'da ·çlo­ kumacıhk da önemli bir yer tutardı. Komşu göçeıbeler­ :fon bol miktarda yün almak k olaylığın a malik olan Sa­ r ay dokumacılarının başlıca yünlü ikumaş'lar dokudukları tabiidir. Orta Asya'dan g elen pamuklardan da pamuklu kuma şlar yapılır dı. Pamuk!lu v;e :ipekıli kum aşla ra yer li

üretime rağmen, Orta

gelıince, esas ihtiyaç,

Asya'dan,

Kafkasya'dan,

İran'dan ve Çin'den itJhal edilen mallarla karşılanırdı. Vaktiyıle

Saray

Berke

şeıhrinin bu:lun:duğu

alanda

Tereşçenko 'nun idaresinde yapılan kazılal'dan çıkan arkeo­ lojik ka:hntı:ları ana çizgi1eriy1e arikeolojik buluntular,

sıra:l�yalım. Bu zengin

Altın Ordu merkezinde

sanayiin

çok gıeı:riş bir gelıi§me ıgösterıdiğini anfatıyor. Altın Orou'­ nun diğer ş ehirlerirrıeıd de sanayi 'hayatı gıelişmiştir. Kazı­ lar s ırasında !bulunan eışyalardan ibirçoğunun ithal maılı ol­ duğu düşünülürse, diğer ülkelerle sıkı bir tiıearet yapıldığı an laşılır. Saray'da bulunan :eşyalar özel!li:kle sırılı ve sırsız, lara

arasında •en çok çini�ere,

t ezyinatlı vıe tezyinatsrz çini kap­

r astlanır. Çini •eşya arasında, ev iıhtiyaçlaırını kal'§Llayan sırsız

kapl ar geniş lbir yer tutar : !su ve kaseler, çerağlar

(yağ kandilleri)

yağ

kapları, testiıler,

v. b. Sırsı.z

kapların

•b üyük bir kısmı y;erli idi. Bu kapların şekil vıe tekniği, aşağı Volga afanınıda ve Ku:zıey tarların

Kafkasya'ıda ıdaıha Ta­

ortaya çııkıma�armdan .önce

biliniyordu.

Altın

çiniciUğinin bu grupu en dayanıldı çıkrru ştır. Sırlı ı:: iniılerin türlü türlü örnekleri arasında yıeşil kaseler ı.;rupu önemli bir yer tutar. Bu kaplar içinde, ortasında Orıdu


ALTIN ORDU'NUN ŞEHİR HAYATI

127

Arapça yazılar bulunan kabartma ibitki süsleri

vardır.

Kasenin dibinde kaibartma kuş ve yıldız · tasvirleri göze çarpar. Çok yüksek

kaliteli . firuze

sırınıdan

kalın

taba:ka ile kaplı kase, testi gibi ımU!htelif kapları belirtmek

;ge:rıekıir.

Kase, testi,

kaplar da çok .güzeldir.

ıhokka

giıbi

bir

ayrıca

lbılrtakım

Koyu mavi bir fon üstüne kuş

ve ihayvan tasvi:r11'eriyle karışık bitki kütlelerinden teşek- .

kül eden :kompozisyonlar yapılmıştır. Bunlarda a�tın sfü:ı izleri de muhafaza edilmiştir. Sırsız toprak kapll arda ·güzel par. Bu süslerin

ıkaplar

grupu da dikkate

kabartma veya oyma büyük ıbir kısmı

diğer. Bu

süsler göze çar­

bitki

motifleI'iinden

iba.rıettir. Bu moti:lllere arasıra kuş ve hayvan

tasvirleri

de karıştırılmıştır. Yukar�da z�lwedi1en 'çiniciHk

örnekle­

rinin büyük bir kısmı, Altın Ordu'nun Volga iboyundaki şehirlerinde, ·Özellikle Saray'da Ürgenç'in tesiri

altında

doğmuştur. Altın Ordu ma:kamları Ürgenç'ten birçok us­ ta(lar, özelliklıe çiniciler celbetmişllerıdi. Tatarların zanaatlarla ilgili hiçbir olmadık;ları

yukarıda

geleneğe

belirtilmişti. Bu alanda

bütün eşyalar yerli aıhaHyıe mensup esnafın

saJhip üretilen

eltinden çı ­

kardı . Bunların çoğu, Volga şehriı1lerine, özellıikle

Saray

Batu ile Saray Berke'yıe cebren getirilmişti. Saray Berke alanında Tereşçenko'nun yapt1ğı kazı­ la:rıda ıbuLunan eşyalar arasında cam eşyalar özellik�e dik­ kate değer. XIII - XIV. yüzyı�larda carn üretimi idi. Bu devkde her memlekette cam

pahalı

yapılmaııdı. Bu ıse­

beple, caım bir lüks eşyası sayılırdı. A:ı tın Ordu'ya, likte Saray

şehirlerine cam eşyanın

/büyük

özel­

bir kısmı

Suriye ve Mısır'dan ıithal edilirdi. Ben eski araştırmala­ rımda bu camlardan söz etmiştim :1 "Bunlar !büyük geçit resmi hndillerinin ve süraıhi biçimindeki kapların kalhn· tıiarıdır. Bu ikaplar, zengin evlerinde, muıhtemel olarak,

lı ükümdar saraylarında ve saray aristokratJlarının konak-

-

-

----

Yu. Y a k u b o v s k i y, ı ;crk0, Lcningrad, 1932, 43. s. 1

A.

Stolica Zolo toy Ordı - Saray


128

ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

larmcla k.ıJlamhnıştır. Oldukça kalın ve h emen

hemen

renksiz cfan bu c aml ar, çok renkli motifler

(mavi, kır­ süsleri ve çok

mızı, ıbeyaz , sarı, fıstıki ve altın) , ıb:itki defa şu yeya ıbu kimsenin, çokluk şu veya bu Mr.sır sul­ tanının şahsi tavısiyelerini açıklayan Arapça y azılar ta­ şırdı. Bunlar, yıukarı da gördüğümüz gibi, Mısır'daiı 'Sa­ ray'a sistemli surette gelen elçilıerin :hediyelleri olarak Altın Ordu'ya getirillmişQıeı:ıdir." Bu :hükm ün doğruluğuna inanmak i çin , bu cam eş­ yaları bu cins Mısır ve Suriye mamulleri ile karş�laştır­ mak yeter. Bundan başka, Mısır MemlUk sultanlarını:1 A1tın Ordu hanlarına gönderdikleri hediyeleri tasvir 1eden yazıılı kaynaklar da bu hükmü teyit etmektedir. Altın Ordu şehirlerinde çalışan zanaatçılar arasında, si lahçılar ve süvari ve piyadelerin muhtaç olduğu üzengi, koş.um t akımı, gem, eyer giıbi şeyleri yapan ustalar en ıbüyük rolü oynarlardı. Altıa Ordu'dan bize kadar gelen eşyafar arasında k ıl ıçl ar, bu arada Özbek hanın , kabzası aıltın yazılı kılı­ cı, kemik s aplı hançerl erıin paslı bıçak ıdemideri, mızrak ,-e oklarm demir uçları, Rus kroniklerinde sık sık zikre­ yüksek kaşlı bir d ilen ısiık sesli bi r okun kemik ucu, ağaç eyı�r, 1ej der tasviri taşıyan oyma t ezyj_n atla süslü ve eyer süsülemeğe yarayan dökme br onz levhalar, demir gemler, d em ir ıhalkalardan yapılmış zmh kalıntıları ı

vardır. Tereşçenko tarafından çııka rı lan eşyalar arasında, zen:gin saray evleri üzerine açık bir fıikir veren ıbirçok şey'lere tesadüf edilir. Burad a bizim kapı zili yerıine kul­ lanıQan ve doğuda ıbugün de tesadıüf edHen güzel bir kapı halkası (hallka ıile :bronz levhaya vurul urdu) , •asma de­ mir kilitler, sandıkların k�ebent ve bronz kulp ıgibi ma­

deni kısumları, bronz çerağlar, bronz mangaımar vaDdır. Ba!hçe fıskıyelierindıen kaılma arSılan başlı ibTonz :boru­ lar, kakma !bronz kaselıer, oyma Arapça yazılı mermer ôamdanaltı da oildukça g�eldıir. Di!kkate değer eşyalar araıs ında , altından yapı lmış şeyılere ve iter şeyden önce i ki kulplu balık vücutlu ve ejdeııha ibaşllı hayali bir !hay-


ALTIN ORDU'NUN ŞEHİR HAYATI

129

van şeklindeki derin bir kaseye benzeyen altın kaba ayrı bir yer ayı rm a k ger ekir. Bu k:p, S aray Berke yıkıntıları arasında 1847'de ·rereşçenko'nun yaptığı kazılard a ortaya çıkmıştı. Saray Eatu'da ve Volga boyundaki diğer A ltı n Ordu şelı irlerin­ oe olduğu gibi, Saray Herke'de de sıı:ilı çiniler yapan ay rı ustaJar vardı. Yine Tereşçenko'nun kctzl!]arı sayesinde burlların çoğu elimize geçmiştir. Bu çinilıer teknik ve ka­ rakter bakımlarından Ürg enç' l i Harizm ustalarının kur­ dukları gelen eğ in tekr arı ve devamı sayılalbi1ir. Her iki Saray ş e:hrinde (en öneml i kalıntı yine Saray Berke'de bul unmu ştur ) firuze rengi, mavi ve beya z renk�er en büyük yeri tutar ; çok defa sarı renk de kuHanılır ; bazan altın rengine de rastlanır. Lakin Saray Berke :iJle Sara y Batu mozaiklerini Semerkant vıe Şehrisebz':in benzer mo­ zaiklıerinden ayıran ve ibuna karşıhk Ürgenç mozaikle­ riyle d erin ıbir :benz,erlik ,gösteren özellik olarak kırmızı rengin geniş Oiçüıde kullanı�ması t eşkil eder. Saray B erke'de bulunan :bu cins çinilerin çokluğuna bakılacak oılursa, bunların cami, medr.ese, türbe ve saray­ ların dış ve belki de iç <lıuvarlarınin örtülımes,inde kulla­ r.ıldığı sonuncuna varıllaibilir. Saray Berke zanaatlannın başll1ıea koHarını sıralar­ ken, Altın Ordu ba şşehrine geniş bir ün sağlayan pa­ zarların, ıburaya ıb atı ve doğu ülkelerinden gelen bütün tacirlıerin kervanla:rlla yapılan alım satım faaliyet,ine sah­ ne olmakla kalmayarak, yedi ihtiyaçları da krşııladığını kaydedelim. Büyük miktarda hububat, et, süt ürünleri, yapağı, deri v. b. ,getiren aşağı Volga a:halıisi ve bu çev­ redeki ,bozkır göçebeleri, muihtaç oldukfarı şeylıeri satın alıı:ilarıdı. Köyfül1'er kumaş, madeni ,eşya, toprak kaplar v. b., •göçebeler ise zahire, kaba pamuk kumaşlar alır­ larıdı. . . Al-ıümari ve İbn Batuta, Saray'.da muıhtelif ülke­ lerden gelme birçok tacirrrer bulunduğunu bildirirler. Ger­ çekten, bu şehrin karakteristik bir özeılliği olarak, paza­ rının "mm1letlerarası" ünü gösterıilebilir. Macar istan ve F. : 9


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

1 ;)0

h atta İtalya tacirlerinin, ipekli Çin kumaşları almak için (i n'e gitmelerine ihtiyaç yoktu. Bu kumaŞları burada da b ulmak kaibildi. Avrupa ve doğu tacirlerinin d ikkat,ini en alanlardan ge­

<;ok Bulgar'dan ve Buılgar'ın kuzeyindeki

l en deriler çekiyordu. La:kin kervan ticaretinin AiJtın Or­ r1u'<la yalnız lüks eşyaya inhisar ettiğini sanmak b üyük

blr hata

oJıur.

Aşağı Volga havzasından büyük ölçüde d eri

ve ağaç kabukll an. ihraç edi ldiğini biliyoruz. Bu sonuncu­ su

doğrudan doğruya Harizm dericiJıiğinin

ihtiyaçlarını

karşı'lamark :j,çin iıhraç 'edilirdi .

Zanaatçılar Saray Berke

ahaJlisinin

çokluğunu teş­

kil ·etmeyıelbiMder. Lfükrrn sayı bakıtrundan en önemli ta­ ıhakayı m eyda na getirdikleri: muh akkaktır . Mısır'da, İran'­ <la , Seılçuklu Türk devıietinde, Orta Asya'da, Gürcistan'­ <la, Kırım'da cıı1duğu gibi, Saray B erke zanaatçılarının da

ayrı esnaf loncaları ku!'duk!ları anlaşıllıyor. Bu loncalarla Orta Çağda Batı Avrupa'ıd a rastlanan loncalar a rasınıda ben­ zerl:ikier vardır. Bu ydlda Altın Ordu'ya ait ell imizde ibu­ lunan tanıklar çok azdır. Bu sebeple, bu yoldaıki hüküm­ l erimiz sadece tahminilere dayanır. Burada bir mesele ortaya çı kı yor : yeni kurulan şe­

içinde s ayı /bakımından en edec ek kadar çok zanaatçı nasıQ ortaya çıkmıştır ? Doğuda feodalizm devrin­

ilıirlerıde, çok kısa bir

kalaıbalık tabakalardan

süre

birini teşkil

de fatihlerin, işgal edilen şeh!iderdek:i

zanaatçıları yeni

yerlere nakılettiklerini ıbiliyoruz. Moğollar bu yolda hiç­

bir değişiklik yapmayıp, eski adetlerden g·eniş öılçi.ide yararlanmışlardır : Carpini'nin anlattığına göre, "Sara­ �i nlerin ülkesinde

vıe onların ihfiltim

oldukları diğer ülke­

lerde en iyi zanaatçılan alıp götürürler ve

bütün işleri

onlara yaptırırlardı. Diğer zanaatçılar onlara vergi verir­

ltırdi."1 Doğuda,

uzak alanlarda

makla uğraşan

birtakım

Rubruquis haber veriyor.2

Mengü

zanaatçılar

hana altın ara­

bullunduğunu G.

Bunlar Alrnanıd ı.

P. Kafarov, Çunya na

Opisanie puteşestviya daosskogo monaxa Çan z;:ıpad yazısının 241. notunda dikkate J

Plano K a r p i n i - V.

·

değer bir olaydan

R u b r u k, a. y. , 36. s.

Plano K a r p i n i - V. R u b r u k, a. y., 104. s.


ALTIN ORDU'NUN ŞEHİR HAYATI

131

et miştir : "Cengiz ham, askerli:k yapan a:haliıyi Alu­ buan'a [Orhon ?] nakı1etmişti. Burada Oin:hay-çen adın­ da bir şıeıhir vavdı. Bu şehir, Oenıgiz han tarafından bu ala­ nı idareye memur eıdiimiş olan Oin hay'ın adını taşı­ y ord u . Cin 'hay ıbatı uç1arından gelme 300'den faz'la altın yaldızlı teı:lerle süslü kumaşlar ·dokuyan aile ile Çin'ıden gelme 300 yün dokuyan aileyi idare ediyordu." "Batı uç­ l2rından" gelen zanatçılar, 1220 · . 1221'de Cengiz hanın Maveraünnehir şehirlerinden çıkardığı kimseierdi.1 Ha­ mn y önetimi aitında a-:füe gibi çalışan zanaatçılara Altın Ordu <l'eviletinin ilk yıllarında tesadüf edilirdi. Sonraki deViir'lerıde Saray Batu ve Saray Berke'de yer'li sayabile­ ceğimiz zanaatçr1arla karşılaşıyoruz. Zanaatçılar arasında Orta Asya, Kafkasya, Kırım ve hatta Mısır şehirlerinden gelmiş kimseler de vardı. Mamafilh işga:l edilen şehirler­ den yeni köle akınları da gellirdi. Her yeni seferden sonra sevk ·edHen zanaatçıiar arasında, Saray şehir1'eri ile Altın Altın Ordu'nun dıiğer şeıhiderine birçok Rus ustaları da gelirdi . Bunların ün'ü Moğolistan'a kadar yayılmıştı. Bu­ rada saıdece, Karakurum'ıda - Moğol imparatorluğunun b a şş1ehrinde - Güyük hanın sarayında fil dişinden altın süslerle süSlenmiş bir taht yapını§ dlan Rus kuyumcusu Koz'ma'yı ıhatırfayahm.2 Tereşçenko'nun Saray Berke'de yaptığı kazr1arda, Rus usta1arı tarafından yapılmış haç ş eklinde birka·ç madeni '.iıkon bulunmuştur. Bugünkü Sa­ ratov'un yanında bulunan Üvek şehrinde Ruslara mahsus birtakım gümüş süs eşyası yapmak için ibir taş kalıp ele geçmiştir. B. A. Rılbakov'un kitaibında ıbundan söz edil­ miştir. 3 Tatarlar doğramacılık ve maran gozluk alanında geri kalmışlardı. Deşt-i Kıpçak çevresindeki kavimler arasında, bu alanda Ru slada mukayese ·edi1ebilecek bir kavim yoktur. Volga'da •gördüğümüz gemi ve kayık!ların Ruslar tarafından yapıldığını il er i sürmekle aJ.danmadığı­ rnızı sanıyoruz. XIV. yüzylhn sonunda ve XV. yüzyıMa söz

P.

1

ıv. c. :ı

,

K a f a .r o v, Trudı çlenov Ross. dux. missii v Pekine,

ııM. s.

Plana

K a r p i n i,

E. A.

R ı b a k o v, Remeslo drevney Rusi, 530. s.

a. y.

,

57. s.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESi

] 32

Volga'da gemiciliğin Rtl'31arın eloinde bulunduğunu aşağı­ da •göreceğiz. Kaynaklarda, Tatar - Moğol zanaatçl!larınrn çokluğunu gösterecek :hiçbir ıhaber yoktur. Altın Ordu'da zanaatçılların etnik teşekkülü çok karışıktır. Bütün zanaat­ çıların köle olmadığı muhakkaktır. XIII - XIV. yüzyılilar­ da Altın Orıdu .şehirllerind:e zanaatçı maJhalleleri vardı. Bu zanaatçılar ayrı ibir teşkilat kurmadan feodal şartlar altın­ <la ça!hşamazlarıdı. Her ıha�de, Toktamış'ın 1382'de Bey Hacı'ya verdiği yarılıkta "ustaların ş eyhi" tabirine rastlanır Bu tabir, andığımız esnaf teşekküUerihıin vanlığını gösterebilir. Şehir hayatında ve bu arada Saray Berke'nin :haya­ tında tacirler önemli bir yer tutarlardı. XIII-XIV. yüzyıl­ larda bütün Moğol ıdevletlerinde tacirlere, füe!lılikle büyük ticaret Jmmpanyalarının üyelerine seçkin hir yer ayrıl­ mıştı. 1393'te Toktamış'ın Jaıgiel'l o'ya gönd erdi ği yarlık­ tcı. ''ıbezirgan ortakların" tabirıine tesadüf edilir W. Rad­ loff, hunu "senin tacir ortak!ların"1 diye tercüme etmiştir Bu tabir Jagiello'nun tacirleri için kullanılmışsa da, "or­ tak" tabiri doğu kaynaklarında Altı n Ordu ve Hülegü ha­ nedanına mensup Moğol sül3ılesinin yönetimi altında bu­ lunan .İran tacirleri dç.in de kullanıtlır. Vasısaf'ın Tarih ·i V assaf a d!lı eserinde "ortak" tabiri sık sık "tacir" anlamın­ da kul1�anılmıştır ; Berke hanın tacirlerine de bu ad veril­ miştir." Tacir anlamında kullanıJan "orta;k" tabirinin "iş arkadaşı'', "compagnon", ticaret kumpanyası üyesi anla­ mına geldi ğini W. W Bartho�d beilirtmişti 3 Yine Vassaf'ın anlattığına göre, Altın Ordu tacirle­ rinin (ortak) Tebriz'de seçkin kimselerin elinde emane­ ten bırakıllmış para vıe se:mıayıeleı:i varıdı.4 XIII - XIV. yüzyıl Moğol deıvletlerinde "ortak" t abiri öz1e1l bir anlam .

.

·

.

.

' V. R a d 1 o v, Z VO, III. c., 6 ve 15. s . �

Yarlıki

H a m m e r - P u r g s t a l l,

Toxtamışa

i

Temir Kutluga, -

Geschichte Wassaf's. 98.

s.

( Farsça metin ) . " V. V. B a r t o l'd, Mesto prikaspiyskix oblastey v istorii ınusul'manskogo mira, 54. s. 1

Hamme r

-

P u r g s t a l !,, a. y. , 98. s.

(Farsça metin) .


ALTIN ORDU'NUN ŞEHİR HAYATI

133

da kazanmıştır. Bu tabir, hanın ticari mümessfü anlamınd a da kullanıılmı ştır. Bunlar çok ·dıefa hanların yap tıkları tica­ rete ortak olu rlardı . Altın Ordu hanı Uluğ Muham met' i n Türk sultanı II. Murat'a h. 27 cemaziyelevve� 831'de ( = 14. III. 1428) gö nderdiğ i mektupta '�bezirgan ortak", yani "tacir ortak"

taıbirine birkaç defa tesadüf edilir. Uluğ Muhammet'in mektubundan anla§ıldığına göre, eski z amanl ard a Altın Ordu hanları ile Tür:kiye ar asında e1çHer teati edi'lir, bezıi:rıgan

ortaklar da "gidip gelir v�

sağ l ıkl a ülkelerine dönerlerdi." Sonraıki laşmazlıklar dolayrsıyie münasebetlere

zamanlarda an­ son

verı.ihniştir.

Uluğ Mwha:mmet'in fikri ne göre, şimdi münasebetlere baş­

lamak ve elçi ve

be:zJirgan ortaklara Türkiye'ye "karadan vermek zamanı gelmiş­

ve sudan" gidip .gelmek imkanını

tir. "Bezirgan ortaklar" tabirinin burada ne anlamda

iamlıdığını söyle mek ıgüçtür. Bize göre, bu

tabir

kul­ hem

"ortak", hem de hanın ticaret mümess1fü anlamını almı ş ­ tır.1

Ögedey handan söz eder:ken, R eşidüddin .buna benzer birçok örnekl1er vermiştir.

Reşıidüddin özel b ir tabir ıbiile zi kr:etm1ştir : "urta­ k!'·'. 2 Bu t ab i r Reşidüddin'in eseri nd e sık s ık "ortaklık" a nıl am ında

kuNanılmıştır. Ya lnı z Öged·ey hanl a ilgili ola­

rak buna birkaç defa tesadüf edHir.3 "Ortak" t abiri ne bu anlamda Cüveyni'ıde de rastl a­ mr. ' Tacir kumpanyaları, y a�nız muhtelif ticaret ve za­ naat kuruluŞ'larına para yatırmakla kailmayarak; y ukarıda g-Ordüğümüz giıbi, ayrı ayrı bölge ve şclıirlerin vergiılerini de t opl arlardı . Hanlarila birçok tacirler ve t icaret kumpan­ yafarı arasında sıkı mü n asebetJ.er vardı. En yü:ksek me­ rnurJar (daruga, baskak) ve çok defa elçiler, tacirler ara­ sından çıkardı. Taciri1er ç okl u k hanlara ödünç para verir1

Akdes Nimet K u r a t, a . y., 8. s., 4, 15 R e ş i d ü d d i n, Blochet bas., 65. s. R e ş i d ü d d i n, a. y. , 65. ve müt. s.

C ii v c y n i,

GMS, XVI, III, 87. s.

-

16. satır.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

134

]•erdi. Mıısır elçisi, Memluk sultanına verilecek olan prens. Tulunbay için mehir olarak paraya Hltiyaç duyduğu za­ man, Özbek, Memluk sultanının elçisine : 'Sizin vereceği­ ı!iz parayı vermcl.eri için tacirlere emir veririz'

demi.ş ve \'ermişti. [Elçi] yirmi bin dinar altın ahp kendisine te,slıim etımişti." 1

bu yolda gerıeken e mri

Altın Ordu kervan tilcaretinin nasıl ıb ir karakter göıs­ terd.iği, Saray şelhirlerin•de, Ürgenç te, Buılgar'da, Kırım' '

-

Asya'dan nıe

da nasııl bir ticaret yapıılıdığı, Çin'den, Orta

gibi mafür ·geldiği, Avrupa'dan neler itıhal ediildiği ve Al­ tın Ordu'da neler üııetildiği yukarıda anlatılmıştı. Son ola­ rak, at

ticareti

XIV. yüzyılın

30.

üzerine

birkaç söz söylemek

y1llarınida bu alanlarıda

isterim.

s eyaıh at etmiş

olan Arap gezgini lbn Batuta, bu yolda etraflı ibıiılgi

ver­

miştir. Onun anlattığına göre Deşt-i Kıpçak, atlarıy�e ün kazannuştı.

Bunların

iyilerıi elili veya altmııŞ

en

dir­

heme sat�hrd.ı.2 Bu atları birçok ülkelere, özellikle Hindıis­ tan'a ihraç ederierdi. Kervanlar aıltı bin ata varırdı. Bun­

ları tacir kuımpanyaları gönderirdi. Her tacire yüz iki yüz at

düşerıdi. Her •ellıi ata özel

bir çoban

bakardı. Kuzey

Hindistan'da, Multana'da tacirler at ıbaşına yedi d:inar gü­ müş gümrük verirlerdi. A'ltın Ordu tacirleri, önemli yol giderlerine ve yüıksek gümrük resimlerine rağmen, büyük kazançlar eJtde ede:rfferdi ; çünkü atlarını yüz dinar gümüş­ ten ıda!ha ucuza satmazlardı. 3 Venedikli Josafo Baııbaro' ya göre, XV. yüzyılın ilk yarısında Deşt-i Kıpçak, bir ti­ caret kervanında İran'a

4000

at ihraç ederdi.

XIII. yüzyıhn ikinci yarısın�a ve ıözeillikle XIV. yüz­ yılda Altın Ordu'ııun Avrupa, bu arada ·Batı Avrupa ile

Çin arasındaki transit kervan ticaretinde oynadığını yukarıda _ ı

büyük

ıbe1irtmiştiık. Bu kervan

ibir rol yolunda (Arapça

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y. , I. c. , 147. s.

metin) , 169. s. (Rusça metin ) . 2

Maveraünnehir ve Altın Ordu'da bir gümüş

allın kopek değerinde olduğunu yukanda 1/6 dinar. �

3

dinann 50-

görmü ştük.

Voyages d'ibn Batoutah, II. c. , 371 - 374. s.

Dirhem


ALTIN ORDU'NUN ŞEHİR HAYATI

135-

yer tutardı. Moğoblard an ön­ ceki zamanl arda, XI - XII. yüzyıll arıda ve XIII. yüzyılın

Kırım şeıhirleri önemli ıb ir

başında Sudak'ın ticari önıemini unutmayalım. XIV. yüz­

yılda Sudak�la birlikte Ta na 'run (Azak, Azov) rolü art­ mıştı. 20. yı:1.larda Tana'da ticaret Ceneviz tacirl'erinin, 30. yıllarda (1332'den itibaren) Venedik tacirllerinin ıeı1inde bu�unuyordu.

Kırım'ın ticaret ve tr a ns i t

limanları, Batı He Doğu

arasında :bağlantı sağlıyordu. Güneydoğu Avrupa'<la ibirçok pazar:lar varıdı. Bu pazarılardan türlü türlü mallar da ihraç edilirdi. Doğu ve Avr up a tari:hçıilerine gö­ re, Tana'dan Çin'e gilden kervan yolu yorucu

olmakla be­

gerek maHar i çin hiçbir tıehlike göstermezdi. Biz burada bu yofa ait ibüfün habederi l3ı­ rafamak istemiyoruz. Bu yol, ayn bir ar.aştırma k onusu dl abiı1ir . Bi z sadece en inanıhr ve en açık haberlerden söz edeceğiz . raiber, gerek yolcular,

tbn Batuta He J!ılora nsa ' Iı tacir Franıeesco

Bald.ucci sayılabilir. İbn Batuta, Kmm'dan Çin'e gi!den yolun bir kı smı nı gör­ müştü. Pegalotti, XIV. yüzyı lın jJJk yarıs ında büyük ti cari muamelelere giri ş en Bardi t icarıet evinin ticaret ajanlı­ ğını yapmıştı. Pegalotti'nin

verdikleri

bilgHer en değerli

İbn B at u ta'ya göre, Saray �le H arizm (Ürgenç) ar a · sındaki yol, o vakit 40 gün sürerdi.1 Gezi talika�arla (dört teker1ekli araıbalarla) yapıl ı rdı . lbn Batuta'ya göre, yem kıtlığından dolayı at ile gidiıJmez1dıi . Arabalara ıdevıe ko­ şarlardı . Lakin yoJun Saray dae Sarayçık arasında�i kesi­ minde at ile seyahat ,ediAirdi. lbn Batuta da bu yolu at ile yapmıştı. Bu ara da lıbn Batuta çok ilginç ıbir noktaya .dik­ kat ·etmiş tir : Ulu su (Büyük su) - Yayık veya Ural ırmağı - üzerinde kayıklara da.yanan büyük birr köprü vardı. Bağdad köprüsüne benz eyıen bu kiöprü, her ıh ald e , buradan geçen yolun canlılığım göstereıbilli r. Sırası ·gel· m i şk en, dikkate ·değer bir nokta olarak, lıbn Batuta'nın ı

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y. , I. c. , 317.

s.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

1:36

atlarını 4'er dinar

gümüşe,1

rubleyıe sattığını ilave edelim. n.yçı k yolunu

yani takr�ben

2 ' şer

altın

Ibn Batuta, Saray -

Sa ­

10 günde allmıştı.

Ibn Batuta 'nı n deve koşulu dört tekerlekli arabaları, Sarayçık'tan sonra yollarına devam ederek, günde yalnız �ki saat (bir d efa sabaıh1eyin, bir defa da 1giineş batarken) mola vermek suretiyle Ürıgenç'e (lbn Batuta ür.genç'e Harizm adını veriyor) 30 günde varml§tı. Güneşin yakı­ cılığı, su suzluk ve yem :kıtlığ.ı , deve1'eri son derece yor­ muştu. lbn Batuta 'ya göre, ıbu ydldan sonra develerin büy ük /bir kısam öllürdü. Sağ kafan birıkaç devenin isıe yeni bir yola çıka bil m ek için

ıbütün bir yıl

dinlenmesi

gerekti. fün Batuta, Harizm'den Maveraünnehir'·e sapmış ve Buıhara i'le Semerkant'a yönelmişti . O zamanki Çin yolu­ na ge11 inoe, b u yol bozkırlardan Otrar ve Almahk'a gi­ derdi.2 Yukarıda belirtilen ticaret yolları, bu arada Batı Avru­

pa ülkelerinden gelip Altın Ordu topraklarından geçerek üzıerine sağila:m lbil gıillere sahıip olan Fr ancesc o Balducci Pegalotti, Tana ile Çin ara sındaki ydla d a ir etraflı bilg.i vermiştir. Pegalotti'ye göre, XIV. yü zyıllı n Hk yarı­ sında, yani Tokta !han :ille Özıb'ek h an devirlerinde, Tana' dan Ej d erıha n 'a (Gintarcan) ·öküz a raıbal arıyle 25 günde, at . tallikalarıyl1e 10 - 12 günde varılırdı. Ejdeııhan'dan Sa­ ray'a ( Sara) su y ol u yle ·gidilirdi. Burada Saray Batu, yani E'sfoi Saray göz ör.ünde tutu�muştur. Bu şehrin yerinde ıhugün Selitr·ennoe köyü vardır. Bu yol yalnız bir gün sü­ rerdi. Saray Batu'ıdan kervan yol:u Sarayçık'a (Saracanco)

Çin'e giden yol

varırdı.

Fılora.nsalı yazara gör1e,

yolu, birisi de su y olu olmak üzere

burada - !birisi kara

- iki yol

vardı. 8 gün

su yolu, daıha rahat ve ucuzdu. Sarayçık'tan (Or­ J.•:r.nci) giıden yol 20 gün sürerdi. Arabalara dıeve koşulur­ d u . Buraıda lıbn B a tuta i.Je Pegalotti arasında ıbir fark göze <:.:ırpıyor. 1333'te lbn Eatuta /bu yold an deve sırtında geçsüren

'

V. G. T i c s e n h a u s e n , a. y. , I. c. , 307 - 308.

V. G. T i c

s

c n h a u s e n, a . y. , I. c , 308. s.

s.


ALTIN ORDU'NUN ŞEHİR HAYATI

ve 30 gün

137

kaybetmiş ti . p,egalotti'nıin bur ad a

aldandı­ ğını kabul etmek gerekir. P.egalotti, Ürg enç 'in canlı bir ti cal"et şehri oıl duğunu özel olarak .bellirtmiştir. Ürgenç'ten Otrar'a (Oltrarre) deve koşulu arabalarla g.idilirdi. Bu yol 35 - 40 gün s ürerdi. Ticari maksatlada Ürgenç'1e uğramak istemeyerek doğrudan doğruya Çıin'1e gitmek i steyen kim· s eler, da:ha k uz eyden gid!ebiılir ve Pegalottli'ye göre, Ot­ rar'a 50 ·gün!de vara:bi:lirlerdi. Otrar'dan sonra Almalık ( Arm.al ecc o ) ve Kamsu (Camesu) , Kançou (C assai ) ta­ rikiyl'e Çin'de Hanbahk'a (Gamal �cco) varılırdı. rniş

Bütün hu yol 270 veya 275 gün, yani 9

ay

veya 9 ay

heş gü n 8Ürerıdi.1

Biraz a şağıda Pegalotti yolcuların yanllarına keten kumaşlar (tela) aılmalarını ve Üvgenç' e vardıkta bunları gümüş külçe (sommi) karşıhğında satmaiJarını t avsiye ediyor. Bu külçeler bu yerlerde t icar ett e çok y ararh ddi. 1ıbn Batuta'ya dön elim. Yukarıd a Ürgenç'tıe kalml§­ İbn Batu t a bumdan kervan y0'1uyle Buhara ve Semer­ kant'a yönelm iş ti . Kervan yolunun bu kesiminde İbn Ba­ tuta'nın intıiba ve ·göıJlemlerini ihmal etmeğe ·imkan yok­ tur. Yine dıevıe sırtında seya:hat eden İibn Batuta , Ür­ genç'ten Buıhara'ya 18 g ün de varmıştır. 4 g'ün sonra Ha­ rizm'i n en eski şehri olan Kat'a g elmiştir. Burad� hiçbir köy e rastlanmaması dikkate değer. Moğol devrinden önce mamur, meldeni bir aiJan vardı. Burada Vabkent'e giden yolun büyük !bir kısmı susuzdu. 2 Bü tün brun1ar Mo­ ğol istilasının sonuçlarıdır. tık.

İbn Batuta'nın Buıhar.a ve Sıemerkant'a ait intıbaları dikkate değer. Ona 'göre, gerek Buıhara, gerek S emerkan t

tahriıbatın izlerinıden henüz kurtUJlamamıştı. Bu devirde Altın Ordu bozkırlarında tesadüf edillen arabalar üzerine kaynaklarda bilgi vardır. Bu yolda V{. ---

1 <'[: ture,

"

- -

Francesco

-

-

·--

Balducci

P e g a I o t t i, La pratica della mer­

Allan Ewans bas., Cambridge, 1936, 21, 22-23. Voyages d'ibn Batoutah, IH.

c.

, 21. s.

s.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU V E GELİŞMESİ

138

W. Barthold'ün

sonra çıkan O koılıesnom i

ölümünden

A:zü

verxovorn dvij enii v Sredney

yazl!.Sı

diıkkate

görmüştük.

Bu ara­

adlı

değ-er.1 Sudak, Kerç v,e Tana 'da dört tekerlekli örtülü ta­

likalara tesadüf ed iıkli ğini

yukarıda

balara öküz, at ve deve koşulur,du. Kayna ltlarıda ba§ka ıbir örtülü araba tipin e de rast­

lanır . Şerefüddin Ali Y eıJdi'ye göre, "bu sonsuz çölde ,gö­ otururl ar .

çebeler çadırlarıda

(küterme)

zaıman

gıöç zamanlarında

yılnlmazdı ;

Bunılar

hiçbir

talikalarla

nakle­

derlerdi."2 Deşt-i Kıpçak göçebeleri de ıbu şekilde harek€t eder lerıdi.

1

zıv.

vr, 1937, 5. ve müt. s.

V. G. T i c s e n h a u s e n , a. y. , II. c. , 172 - 173. s .


SEK1Z1NC1 BÖLÜM Altın Ordu'nun kültürel hayatına ait çizgiler Altın Or.du'da bizim ku1landığımız anlamda bir kül­

türden söz edi'1ebifü mi ? Kültüı:ıd en söz ederıken, onu ya­

ratan bir kavmin varlığını kaıbul ederiz. Altın Orıdu'nun etnik teşekkülü karışıktır. Altın Or­ du'da bir yanıdan yıerıli ıhaılk, bir yandan da (bu t oprak ­ ları işgal eden göçehe Tatad:ar vardı. Bu duruma ·göre , Altın Ordu alanında mütecanis lbir kültür olamaz. Ha­ rizm'de, Bulgar alanında, Kırım şehiı:ılerinde gördüğü­ müz eski ve zengin kültür hayatı, fati:hJerıin kültürüyle mukayese kaıbul etmeyecek kadar yüksekti. Bundan ib aşk a, Tatarlar, yukarıda gördüğümüz gibi, yavaş yavaş y er li gö çebe l erle; Kumanlarla ikaynaşmışfar­ dı. Tataııların, Altın Ordu devletinin sonuna kadar toplu olarak göçebeıiik durumunu t erk etmedilclıerini unutma­ ya'lıım. Bu bakıım dan, yarattıkları kü ltü r de göç ebe ıh aya tı ilt.• i lgili kalmıştır. Tatar hakimiyeti devrinde Vo lga bo­ yunda (Saray'<la ve di ğer şeıhirleı:ıd e) şeıhir hayatının ge­ lişmesi, aşağıda izaıh edil eceği ·giıbi, Tatarların ·hakimi­ yıeti altındakıi kavimlerin faal iyeti sayesinde gerçekle§ ­ miştir. Moğo�ların (Tatarların) k ültü r düzey.inin pek dü­ şük ollduğu yolunda çok yayılmLŞ lbir dnanç vardır. Bu inancın ı:ıeal itey e uymadığını sık sık belfrttik. Cengiz ha­ nın teşkil-atçılık kabiliyeti �.sayıesinde kıurulan askeri feo­

dal imparat orliıık, XIII. yüzyıl MoğoHarınm ibarbarhğı yo­ lundaki inancı yallanlamağa yeter. Buna rağmen, başka bir yanilı§lığa düşerek, Moğol· ları komşu çıiftçi kav:i:mlede - Çinlilerl e , Taciklerle ve y erleşik Türklerle - manevi kültür ıbakımından aynı dü­ ;.;cye yüıkseltmek

doğru olmaz.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

1 10

Moğ dllar arasında şamanizmin çok yayılımış olduğu­ nu b iUyoruz . Plana Carpini, G. vt:

R ubruqu'is, Marco Polo

XIII. yüzyılın Ermeni yazarları,

Moğolların dini gö­

lbırakmışJar­

rüşlerine ait ibize birçok değeTili gö:zılemler

c1ır. Carpini'yıe göre, "onlarda keçeden

yapılmış

insan

şe:kl;inde birtakım putlar varıdır ; bunları karar,gfilı kapı­

l a rı nı n iki yanına yerıleştirirler ve keçeden

emziğe ben­

zer ş eyler yaparlar. Bunları, sürülerin koruyucusu

sayar­

lar ve hayvanların bol süt ve döl vermesini

kolaylaştır­

d ı k ları na inanırlar. Çok saydıkları birtakım

putları da

ipek ku:ına§tan yaparlar. Bunları örtülü arabafar ka r arg aMarı nın kapısınıda tutarlar ve

bu

ş ey çal anl arı hiç acıımadan ö1dürüderdi .

şitli

· içinde

arabalardan bir

" . . . Yukarıda zikredilen putlara her şeyden önce çe­ hayvan sütleri sunarlardı. Yemeğe vıe içmeğe !başla­

dık l arı za man, önce yiyecek ve ıiçeceklerin

bir

kısmını

bunılara s un aıılardı. Herıhangi bir ha yvan ıölıdürdüklerin­ de, arabada bulunan puta onun y ür eğ in i

sunarak ertesi

sc.baha kadar bırakırlar ve bunu alıp pişirir

vıe

yerler.

" ... Bundan başka, g üneşe, aya, ateşe, suya ve top­

r<:ğa taparlar vıe ö:zıe1Iikle sabahları

yemeğe ve

içmeğe

b a şl am adan, ilk lokma ve yudu ml ar ını onlara ısunarla11dı."1 Plano Carpini'nin h'ikayesi G. Rubruquis'in s'ÖZleriyle

de: teyit

edİilebilldr.

Bu sonuncusu, Carpini'de tesadüf edil­

m ey en ilginç bilgi de vermiştir.

Ruıbr uquis ' e .göre, "ev

saıhiıbinin ıbaşı üstünde iher zaman keçe:den yaplilmış kukla veya heykebe benzer birtakım tasvirler bulunur ; huna e v

verilir ; buna :benzer başka bir tas­ vir de ev sa;hibinin yatağı üstünde bulunur ; buna da ev sahibinin kardeşi adı

s alh iıbesinin kaı:ıdeşi ıdenir ; bu tasvirler duıvara çivilenmiş­

tir. . . "2 lVfarco Polo3 ve Ermeni

yazarıları4 da b undan söz

dmişl erdir.

Moğolların dini inanışlarınıda, şamanizmin �n karakı

V. R u b r u k, a. y. , 7 - 8 s. Plano K a r p i n i V. R u b r u k, a. y. , 71. s. Plano K a r p i n i V. R u b r u k, a. y. , 88. s. ·• K. P. P a t k .a n o v, İstoriya mongolov po armyanskim i ,; l oçnikam, 23. s. Plano K a r p i n i


ALTIN ORDU'NUN KÜLTÜREL HAYATI

1 4 1.

teristıik füdeUerinden biri olan ateşle temizlenme önemli Plano Carrpini'nin ıbu yoldaki notlarına ıb üyüık bir değer verile'bHir : "lkıi ateş yakarlar ve bun­ ların yanına uçları birbirine ipaıe bağılanmış iki mızrak y·erleştirirlex ve bu ipe ıb irtakım :kumaş kırpıntıları .bağ­ larlar ; zikredHen bu iki ateş arasındaki ıip ve kırpıntılar arasmdan insanlar, hayvanlar geçer ... Biri bir yanda, bi­ r.i öıbür yanda ol!ınak üzere dlci kadın su serper ve bir­ takım ıb üyülıer okurılar ; herıhangi lbir araba orada kırıldı­ ğı veya arabadan bir şey düşt üğü takdirde bunu büyü­ cüler alırlar. Eğer herhangi bir kıimıseyıe yılırım çarpar· sa, bu karargahlarda oturan kıimse�erin yu:kanda anlatı­ l an şekilde ateşten geçmeleri lazım ge1ir."1 Bu aıçık tab­ loyu çizdikten sonra, Plano Carpini, notlarının ibaşka bir yerinde, Moğollarda ateşle temizlenme adetinin anlamını da açı�ıyor : "Bizi onun (Batu'nun A. Ya.) sarayına götürmek sırası gelince, iki ateş arasından :geçmemiz ge­ rektiğini haJber verdilıerse de, birtakım düşüncelerlıe ıb unu yapmak istemedik ; ıbunun üz erine : 'Çekinmeden geçiniz ; çünkü eğer ıhükümdarımıza karşı kötü bir niyıet besliyor­ sanız veya üzerinizde bir zeıhir taşıyorsanız, ateş bütün burulan temizler' dediler. Biz de : 'Bu yoldaki şüpheleri or­ tadan kalldırıhak için geçeriz' cevabını verıdik."2 bir yer tutar.

d

-

Biılindiği giıbi, Batu'nun karargfuhında Çernigov prıen­ si Mixail Vsevolodoviç He !boyar Fedor'a da iki ateş ara� sından geçmeıleri t eklif edilmişti. Fakat oni1ar Plano Car­ pini gibi hareket ·etmeyerek, bunu hayatlarıyle ödemiş ­

lerdi. :ı XIII. yüzyıl MoğoJılarının manevi hayatında öbür dün­ ya 'İle ilgi'li tasavvurların vıe gömme ayiclerfoin büyük bir önemi vardı. 1

Plano K a r p i n i - V. R u b r u k, a. y. , 12. s. Plano K a r p i n i - V. R u b r u k, a. y. , 48. s.

3

Mixail Vsevolodoviç Çernigovskiy'in ölümünün

hakkındaki kronik hikayesi ile ilgili olarak N.

1.

sebepleri

Veselovskiy'in

Cı religii tatar po russkim letopisyam (JMNP, temmuz 1916, 84. V\�

müt. s . ) adlı yazısında dikkate değer bilgiler vardır.


J

(�

A l.1' l N

ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

W. W. Barthold, K voprosu o pogrebal'nıx obryadax turkov i m ongol ov adlı yazısmda1 şöyile diyor : "Moğollar­ da ölülerin culte'ü ve bununla Hgi1i ,şamanist tasavvurlar, genel olarak, ibizim bH:diğimiz Türk kavimlerininkine na­ zaran idaha ipHıdai ve daıha ba:rıbar

ibir

karakter

N. !. V�s'elovskiy'in inandırıcı bir şekilde ispat

taşırdı.

ettiği gi­

bi, Türklerin ve Moğovların gömme aıdetleri, ortak bi:r şa­ rnanist itikadına dayanır. Bunlara göre, ihan

tarafından

veya onun ş er efi ne öldürülen kimse l er, öbür dünyada ken­ disine hizmet ;etmekle m'ükelleftir. Orhon Türklerinıde, bu inanışın yanıkısı olara:k, müteveffanın ihayatta iken öl­ dürdüğü düşmanların heyke11'erini dikmek

a!deti vardı ;

:;.\ıloğollarda aynı inanış, ihanın öl1düğü yer ile mezar ara­ sında cenaze alayının takip ettiği

yollda

rastgeldikleri

kimseleri öldürımek şeklinde açıklanmıştır. Marco Polo'ya göre, bu kuııban1arı : 'Öbür dünyaya ıgidip ihükümdaranı­ za h i zmet et' diye 1ölıdürür1eııd ri." Mengü hanın

ölümün­

den sonra bu sure1Jle 20 OOO'den çok insan ölıdürlilldüğünü l\fa rco Polo ıhaber veııiyor. Moğolların insan

kurban

ettikleri

de

ciaki Moğol devletinin meşhur kurucusu ( 1256 - 1265)

ileri sürülür.

Vassaf'ın, Iran'­

Eserini 1328'de bitiren Aoem tarilhçisi

Hülegü

lhanın

gömülmesi hakkındaki Mkiyesi ibu bakım­

dan dikkate değer. Vassaf'a göre, muihtelıif ·eşya'1ar ve mü­ cevihederlıe bir.likte bayramlık ellıbiselıer giy� ·güzeıl laz­

J ar ıda HüJ.egü ile !birlikte ·gıömüilmüştür. 2

devrine ait en d eğ·erl i ilk

Esederi

kaynak olarak tıeılakki

Moğol

ed�len

XIII. yüzyıQ Ermeni tariıhçisi Kirakos da insanların kur­

ban edildiğinden söz eder. Onun anlattığına göre, Hüieıgü Didle ırmağı iboyunda bir defa ;İnsan

kurban

1etmişti.3

1258'de Bağdad ıhalifeliği başş1ehrinin zaptını ve son Arap Jı afüesi Mustasınn'ın ( 1242 - 1258) Hülegü han tarafından katlinıi tasvir eden Kira:ko s, Hül egü'nün, oğluna halifenin

oğuHarmdan birisini öldürmesini, birisini ıde Dicle'yıe kur1

ZVO, XXV. c. , 64. s.

3

K i r a k o s, Patkanov tercümesi, 94. s.

D'O h s s o n, III. c., 407. s.


ALTIN ORDU'NUN KÜLTÜREL HAYATI

143

han etmesini buyurduğunu ilave eıder. Hfiilegü'y& göre, "bu ırmak ibize karşı hiçbir suç iŞ:lememiş, fakat dins�erin cezalandırl!lmaısında biz1e yardım etmiştir." Kendfüerinden daıha kültürlü komşularla giriştikleri temaslar sayesinde, Moğollar arasında başka dinler ıde yayılmağa başlamıştı. Böylelikle, Gazan ihan ( 1295 1304) dıevrinde Moğol toplumunun yüksek tabakalları arasında _ !slamJlığın yayıl­ mağa başladığı sırada, şamanizm ile ibir1ikte Buddhizme de rastlıyoruz. R1eşiidüddin1 ve diğer Müslüman yazarları bundan söz etımiışlerdir. Moğol aristokratlarından birçoğunun putperestliğe ve Buddhizme hağlLlığı o kadar kuvvetli 1iıdi ki Rıeşidüddin'e göre, Hülegü Iran'ında Gazan han, putıhaneleri ve diğer putperest maibetlerılııi yı�mak zorunıda aı:alıruştı. Reşidüd­ din'e göre, hatun ve emir!lıer ıbir defa Gazan hanın babası tarafından sarayın yanında yaptırnan maibedin muıhafaza e dilmesini Gazan ıJ-ıandan rica etmişlerdi. Bu yolda birkaç sebep i1�eri sürmüşlerdi. Gazan ihannı emriyl e y1kılan ma­ bedin duvarlarında :babaısının resimleri vavdı ; şimdi kar ve yağmur bunları tamamıy1e bozacaktı. Saray yanındaki mabedin yeniden yaptırı!lması ve babasının !hatırasının burada sakllanması daiha doğru olumu. Ciddi ibir Müslü­ maın olan Gazan [1an, !slamın kaide ve emirl erini iıhlal et­ mekten çekinerek buna razı olmamıştı. Altın Ordu Mo­ ğolları arasında da aynı temayülıler gıöze çarpar. Altın Or­ ciu'nun feodal sınıfları arasında İslamlığı yaymakla ün kazanmış olan Özbek ıharun, MoğoUarın sosya[ hayatında büyük bir rol oynayan şamanların ve Buddhist lama:larının öldürülmesini emrettiğıini bi'liyoruz. 2 Mamafih XIII. yüz­ yılın son yarısında ve XIV. yüzyılın başında Moğollarda B udd:hıizmin rolünü aibartmayalım. Moğol kavminin ıha­ yatında Buddhizmin rolü ,artmamıştı. Buddhizmin, !sllam­ Iığın yayıılmasını €ngeUemediği ıgöze çarpıyor. ıŞaımanizme -

1

D'O h s s o n,

IV, 354.

s.

-

Q u a t r e m e r e,

Mongols, 184. ve müt. s. - R e ş i d ü d d i n, 218. s. 2

Q u a t r e m e r e,

a. y., 186. s.

Histoire des

Sborn. letop.

,

III,


J .J .1,

NLTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

ı;·elince, durum değişir. Aıltın Ordu aristokratJlarının Öz­ bı;k ıhan zamanında Iıslamlığı resmen kabul etmelerind�n

sonra bi•l e şamanlar halk kütlelerini uzun süre sıkı sıkıya

ellerinde tutmuşlardı.

Altın Ordu'da İslamqığın y.ayılınasmdan söz ediılir­ l:e n, bu propagandanın başarısının veya başarısızlığının h er şeyden önce yapıldığı çevre ile ilgili olduğunu unut­ r:1amak gerekir. Deşt-i Kıpçak'taki Moğol ve Kıpçak gö­ çebeleri arasında ( XIV. yüzyıla doğru Moğolların Türk lf•Şme processus'ü artık oadukça derinleşmişti) 1s'.lamlık başarı kazanamamıştı. Burada Türk ihanlarından birisi tarafından XIII. yüzyılda Emevi ıhalifesi Hişam'ın (724 743) e lçisi ne söylenen sözleri ıhatırlamak kabildir : "Türk­ ler arasında ne berber, ne kunduracı, ne terzi vardır ; eğer 11slamhğı kabul eder ve İslamlığın emirlerine uyadarsa, ne ile geçinirı}er ?"1 Her ih a1de XV. yüzyı�da Deşt-i Kıpçak'ta putperestler, yani şamanistler henüz çoktu.2 Şehirlerde ve Altın Ordu devletin1in hakim sınıflarında bambaşka ibıir durum müşahede ediliyordu. Cemal Karşi (XIII. yüzyılın sonu ile XIV. yüzyılın ibaşı) İsl:amlığın kervan ticareti ile Kaşgar alanına naısıl yayı ldı ğın ı anlatıyor.3 Bu olay Al­ tın Ordu'da da müşahede 1ediliyordu. Müslüman şeılıirle­ rıinden Altın Ordu şehirlerine ve ·Özelll i kle Saray şeılıide­ rine taciderle beraber gelen zanaatçıiların sürekli akını ile İslamlığın geniş:J.ediğini ıbiliyoruz. Lakin Altın Ordu' nun İslamlaşmasında en büyük roıl Orta Asya'nın Bwhara ve Ürgenç gibi kültür merkezlJ.eri ile Bulgar'a atfedHeıbiJir. ­

-

,

,

Altın ÜI'du hükümdarları arasında B erke han, en güç­ b fieodallere İslamlığı kabul ettirmek içffi ciddi bir gay­ ret göstermişti. XIV. yüzyı�da yaşayan tanınmış Arap ta­

rihçisi :tbn Haldun, Berke hanın lsılamlığı kabul etmesini bakınız na:sıJ anlatıyor : "... [Berke] lslamlığı Mean.eddin

Necnı t! Jcf, ,

'

Y a k u t, Coğrafya sözlüğü, I. c., 839.

s.

-

V.

V.

B a r­

t. o l' d, İstoriya kul'tumoy jizni Turkestana, 72. s. 2

V.

G. T i e s e n h a u s e n, a. y.

,

I.

c.

( İbn

Arabşah ) ,

·157. s. ·'

W. W. B a r t h o l a,

Turkestan, I.

c.

(Metinler) ,

131. s.


ALTIN ORDU'NUN Ktl LTÜREL HAYATI

145

Kübr a'nın öğr enci!lerinden ŞetrUMd in E1baiherzi'den ka­ bul etmişti. . . Elbaiherzi Buıhara'ıda oturuyorid:u ; Berke ha­ na İslamlığı kabul etmesi için t·eklifte bul undu. [Berke] İslamlığı kabul etti vıe gönderdiği bir yarhkla ona başka alanlarda dilediği şekilde ıhareket etmek ser!bestliğini ver­ di. [Etbaherzi] bunu kabuıl ıetmedi. Berke ıhan onunlla gö­ rüşmek üzere yola çıkmış, fakat [Elıbaıherzi] onu ancak kendi yakınlarını n ricasıyle kaibul etmişti. Berke hana [girmek] müsaadesini istirıham etmişlıerıdi ; [Berke] şey­ he çıkınca, Islarnılığı kabul ettiğini tekrarlamıştı ; bunun üzerine şıeyh ona lSiamlığı yaymak görevım vermişti. [Berke] lslaml'ığı bütün :kıendi kavmi arasında yaynnş, yönetimi altındaki bütün alanla:rda camiler ve medreseler yaptırmağa !başlamış, bilgin ve fakihler celbederek kendi­ kriyle dost olmuştu . "1 Ail•Omari� He a'l -Kalkaşan:ai'nin ' ifadesinden anfaşıl­ dığı gihi , Berk e han İslaml ığı ıdaıha XIII. yüzyılın 40. yılJa­ rmda, yani taıhta çıkımadan önce kabul etm�şti. Berke l :han ıdevrinde İsl amlı ğı n yayılması üzerine bn Haldun ta· rafından verilen bilginin mübaJıağallı olduğu muhakkaktır. Her !halde, Altın Ordu talhtında bundan sonra ·�a putpe­ rest hanlara tesadüf ed ildiğin i biliyoruz. · Tudamıengü (1280 - 1287) 4 ve Tokta ( 1290 - 1312) 5 gilbi. Altın Ordu'­ da lSlamlığın yayı1lması, 'büyük bir siyasi önem taşıy&du. Hülegü hanedanının yönetimi altındaki lran'ın doğurduğu 1ıclıJiıke karşısmda Altın O:rıdu'nun dostluğunu aramak iJlı.. tiyacını duyan Mısır Memlı1k suııtanları, bu olaya büyük bir .değer vedyorlardı. Ö zJbek 'h an ( 1312 - 1342) devri ls­ famlığın yayılmasında önemli bir adım teş kil eder. Al­ Ka•lkaşandi'ye göre : "Ondan [Berke'den] sonrak·i [Tatar] hükümdarları hu devlette Ö :zıbek ihana kadar lslamlığı ka1 :ı .ı

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y. , I. c. ( İ bn Haldun) , 379. s. V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y. , I. c. , 245. s. V. G. T i e s e n h a u s e n, a y. , I. c. , 406. s . V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y. , I. c. , 105.

,

362. s.

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y. , I. c. , 174. , 277. s.

F . : 10


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

VlG

bul etmemişlerdi. Ö:zJbek han derin bir samimiy;etle !slam­ ka:b u!l etmiş, [yeni] ".d ine karşı bağlılığını açıkça gös­

lığı

t(•rmiş

ve

Is1am kanunları na ısıkı sıkıya ıbağlanmıştı . .. "1

Aşağıda göreceğimiz gibi, Mısır Memluk

sultanları

A·l tın Orıdu He ,giriştikleri diplomasi münas1ebetlerinde dev-

1E tlerinin hir an önce İslamlaşması meselesindıe Altın Or­ du 'hanfarına ağır bir ibaskı yapıyorlaDdı. Nihayet 1314'te ÖzJbek ıh.an ·elçileri vasıtasıy'le Mı sır sruıltanı ıel-Me1ik an­

Nasır'a lslamilığın başarılarını haber

vermek imkanını bulmuştu. An-Nuvıeyri'nin bildirdiğine göre, Ö zıbek ıh.an sulta na hediyelerle ıbirlikte '1slfunlığın Çin'den batı dev­ kt'l erin i n son sınırlarına kadar yayılmaısından dolayı teb­ riklerini gönderiyordu ; [Özbek] devletinde İslMnlığı ka­

buil etmemiş küçük lbir grup

kaldığı,

maz bunlara ya Islam dinini

fakat taihta çıkar çık­

yalhut da savaşı seçmek em­

rfoi verdiği, [lslilımlığı kabul etmekten] çekinerek giriştikl1eri, tbunlara hücum ederıeık bozguna

savaşa

uğrattıktan

sonra öldürüılınek ve .esir alınmak suretiyle imha edmdik­ leri h aber veriliyordu."2

Altın Ordu'nun lslamıi a.şm a smdan söz ederken, Türk­

:Moğol çevreılerini, özellikle göçebeleri .göz önünde tuttu­ ğumuzu ilave edelim. Aıltın Ordu'ya giren birçok ıbö1gele­ r.in daiha Moğohlardan önıce İslamlığı kabul ettiğini biliyo­

toprakları

ruz ; Harizm, Bulgar ve kısmen Burtas

ıgibi.

B und an başka, Harizm ve Bulgar, özelli.l<le Harizm, Alltın

Ordu göçebelerinin ve her şeyden önce !hakim feodal çev­ relerinin İsılamlaşmasınıda büyük rol oynamıştı. Özbek ıhan z amanında lslamllıık , kazandığı büyük ba­

şarıya rağmen, şehir hayatının ve bozkır

fıeodaUerinin

sı­

nırı içinde kalmıştı. BoZkır göçebeleri daıha uzun süı.ıe es­

ki şamanizm inanışlarının ıhaki.miyetinden kurtuJlamamış­ lardı. lstamlığın resmi olarak k�bulü bile bu inanışı1arı ye­

nıeme:mişti.

Altın Ordu'da kültür ihayatı türlü amiller tesiri al­

tında yedeşmişti. Bir yandan ihalk edebiyatı ve folklor 1

V. G. T i e s e n h a u s e n,

a.

406. s. � V. G. T i c s e n h a u s e n, a. y.

y.

,

,

I. c.

I. c.

,

(Al-Kalkaşandi) ,

163. s.


ALTIN ORDU'NUN KÜLTÜREL HAYATI

147

a:Ianında zengin bir yaratıcılıık kaıbi'Liyeti gösteren Kıp­ çak - Mo ğol göçeıbelertyle bozkırlar, bir yandan da es­ ki sanat .gelenıekler i ni saklayan y erleşik ıh ailk, kmtür ha­ yatında geniş bir rol oynamı ştı r. Çağdaş 1gez:ginlere ve her şeyden önce bizim ·için artık yabancı olmayan G. Rub­ ı'll quis'e borçlu olduğumuz mahdut notları hir yana bı­ r akacak olursak, bu y olda b ize :hiç.bir şey kalmamıştır. Gezgıinlıerin notfarını eıl1e alalım. G. Rubr uquis Tatarların keçe çadırlarını ibakınız nasıl tasvir 1ediyor : "Çadırlarını çubuklardan örülmü ş tbir !hal­ ka üzerine kurarlar ; çu.blılclar yukarıda ufaık ibir halka ş eklinde birlıeşir ; bu halkadan yukarıya doğr u ocak bo­ r usun a benzer bir iboyıun çıkar ; çadırı beyaz keçe ile ör­ terler ; •çok dıefa, daha iyi parlaması için keçeıleri kireç, lb eyaz toprak veya �mik tozu me ısıvarllar ; hazan siyah keçe ıde kullanırlar. Bu keçelerin ü st boyun kısımlarını türlü türlü tasv.irlerllıe sÜslerJ.er. Kapıya da r enıkli bir keçe asarilar . T ü r l ü t ü r l ü r e n k l ıi ik e ç e :1 e r d o k u­ y a r a k, lb u n l a r ı a s m a v e a ğ a ç, k u ş v e y ı r· t ı· c ı h a y v a n t a s v i r 1 e r i y 1 ıe s ü s l e r rr e r."1 XIII. yüzyılda '�hayvan üslfıbu"nun Türk - Moğol sanatında hala büyük bir rol oynadığını anlatan bu so ­ nuncu cümlıe çok değerlidir. Eısas en, bize kadar . gellen madıdi �ültür kalıntıları da bunu gösteriyor. Tatarlar, ozeJıl'ilde kadınlar ıelbiseılıerini süslemeyi de severlerdi. Yine G. Ru:bruquis'e göre : "Bundan başka, [ Tatar kadın­ ları - A. Ya.] hokka adını verdikleri bir /başlık kufilanır­ lar ; ağaç kabuğundan veya daha hafif başka :bir madde­ den yapııl an .bu baışhk büyük ve· yuvarlaktır ; iki ele sığa­ bilir ; uzunluğu bir dirsek !boyundan fazladır ; üst kısımı bir sütun baŞhğı şeklinde dört köşelidir. İçi iboş olan bu hokka:yı değerli ıip ek kumaşlarlla kaplarlar ; ortasma, anı­ '1an dörtlro�e sütun başlığımın üstüne, yine bir dirsıek boyund an uzun tüyJ.erıden veya ince kamışlardan yapıl­ mış ıbir çubuk k oyarlar . Bu çubuğu tavus tüyleriyle, er1

Plano K a r p i n i

-

V. R u b r u k, a. y.

, 69.

s.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GEL1ŞMES!

J 18

kek ör dek kuyruğu tüyleri yl e ve değ erli taşlarla süslerler . Zengin hanımlar ıbu başlığı tepalerinıde ta şırlar ve deri bir şapka iıJ:e başl ar ın a t·espit :ederler."1 Bu ta s vir, çubuk­ ların çok defa gümüşten vıeya altından yapıldığı yolun da P1ano Carpini'nin ver<lıiği ibiıgiyıle .bütünlenebilir : "Ha­ nımlar daima bu başlı kla d ol aşırfar ; ç ünkü diğer k adın ­ lar :hanımların rütbelerini hundan öğrenirler."2 Ne yazık ki kaynaklarda bu devir Moğolları üzerinıe buna benzer gözlıem vıe n otlar maıhduttur. Mamafih XIII - XIV. yüz­ yı llarda Deşt-i Kı.pçaık'taki Türk - Moğo1 göçebelerinin manevi hayatında sanatın önemli bir yer tuttuğu, yuka ­ rıda veri!l en dzaıhattan da an1aşıl'abiJ.ir. Şehir l erde kültür h ay atı t aımamıy l e ayrı bir alanda gelişiyordu. Bütün Altın Ordu şehirlerinin ıbu bakımdan hir birlik teşkil ettiği ilıeııi :.sürülemez ; çünkü Altın Or­ du'nun, Kırım ve Harizm ,gibi zengin bfügeleriniİn kültür gelenekıleri arasınd a derin farklar varıd ır. Kmm il e Bi­ zans, Küçü k Asya, Suriye ve Mısır arasında eski kültür münasebetJleri vardır. Bunun gilbi, Harizm ile Iran, Ma­ veraünneıhir ve Çin aras ında da ıeski kühü r münasebet­ leri va rıd ır . Harizm'ıin yetili kültürü de çok 'eski :bir geçmi­ şe çıkar . Mama.fi:h bu iki zengin bölge, Kırım ve H arizm , n(; ıkadar önıemli ol ursa olsun, AJtın Ordu kül türü üveri­ ne bir fik·ir vıeremez. Altın Ordu kültürünü 'her şeyden önce aşağı Volga !havzasında, Saray Batu ve Saray Ber­ ke ;gibi şehirlerıin buluniduğu alanda aramak gerekir. Bu merk ezlerde gördüğümüz kültür ve sanat, XIII. yüz­ yı1da !bumda oereyan eden c anıh siyasi h ayat sayes:inde gelişmi ştir . Bu siyasi fa aliyett e Harizm v:e özellikle Ür­ genç büyük bir rol oynamıştı. 'l1ereşçenko'nun Saray Berke · alanında yaptığı kazı ­ larda çıkan ma!ddi kültür ve sa nat kalıntılarınm ve Ür­ genç 't e bulunan a rkeoloj i maddelerinin yazılı kaynakılar­ dalci verilıerle birHkte ıd:ikkatll.i surette araştırılması sa­ y esind e, Altın Ordu şeirlıerinde ve hıer şeyden önce başh

1

Plano K a r p i n i - V. R u b r u k, a. y. , 77. s.

"

Plnno K a r p i n i - V. R u b r u k, a. y. , 6. s.


ALTIN ORDU'NUN KÜLTÜREL HAYATI

149

şehirlerde sanatın doğrudan doğrıuya Ürgenç kültür kuv­ Yetlerinin iştirakıiylıe geliştiği anlaşıhr. Saray Berke'de l{af:kasya\lı, Mısır'lı, Bizans'lı vıe Rusya'tlı u stallar ça�­ (Kitaıbeıl1evd·en anlaşıldığına ıgöre,. 'Kafkasya'lı us­ talar arasında Ermeniler de varıdı.) Fakat şeıhir hayatı­ nın kültür çehresini .iıl k yıı1larıda Ürgençli bi�gıin, sanat­ m ış tı .

kar, mimar ve zanaatçı:lar tayin edederdi. K vopro s u o proisxojdeniıi

remesiJennoy promışılen­ Saraya Berk e ve Stolica Z ol otoy Ordı - Saray Ber­ ke a dl ı araştırmalarımda 'bu konudaki düş ünc el er imi bil­

nostı

dir mek fırsatını buamuştum. Bu ara ştırmalarda özel1iklıe giıbi, kayna klarda Altın Ordu'da kültür ha­ yatının kuruluş ve yerleşmesine aktif al arak 1k at ıl mış bir­ çok Harizmlilerden sık sık söz edt1ir. belirttiğim

Mısır'da yazılan Arap kaynaklarında

(an-Nuveyri,

ei-Mufaddal, as-Safadi, llbn D uk:mak , el-Makrizi)

din Aydo ğd ı

Alaed­

ıel-Harizmi'nin adı na sık sık rastJlanır.1 Öz­

bek hanın sarayında Mısır sultanının elçisi olarak çalışan ve Saray Berke'deki Harizm kdl onisi ille sıkı bir münaıse­ bette bulunduğu anlaşılan el-Harizmi, sadece Mısır ile Altın Ordu arasındaki diplomatik ımünasebetleri derıinFeş­ tirmekle kaılmayarak, ayrıca el-Melik an-Nasır'ı en seçkin AıJtın Ord u prenseslerinden birisiyle evllendirmek sure­

tiyıle Özbek han He ·el-Melik an- Na s ı r arasında akrabalık münasebetleri de kurmuştur. Özbek han dıevrin<le Sa-ray Berke'.de .şey;lı Numanüd­ din el - Harizmi'nin h anekaıhı çok sayılırdı. İibn Batuta 'ya

göre,� Ö:zıbek han ıbu lıimekahı sıık sık ziyaret eder ve h'er rnma günü vaktini onunla konuşmalkfa geçirirdi . Numa "

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y.,

t i n > . 168. s. (Rusça

I. c., 1 1 6. s.

(Arapça me­

(Arapça metin) , 198. s. ı Rusça tercüme) ; 271. s. (Arapça metin) , 271. s. (Rusça tercü­ me) ; 317. s. (Arapça metin) , 324. s. (Rusça tercüıme) ; 319. s. tercüme ) ; 186. s.

(Arapça metin) , 326. s . (Rusça tercüme) ; 425. s. (Arapça metin) ,

137. s.

(Rusça tercüme ) .

- A. Y a k u b o v s k i y, K vopro su

proisxojdenii remeslennoy promışlennosti Saraya Berke,

"

İbn

Batuta. Defremery bas . , II. c., 449. s.

24. s.

o


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

1 !)0

nüddin bundan önce Harizm'dıe ( Ürgenç'te) baştabiplik yapıruş, fakat Tokta han devrinde Saray'a celbedilmişti.1 Çok kültürlü bir tabip olan Numanüddıin, · E l-Birzali'nin verdiği bHgiye gıörıe, "mantık, kelam, tıp taıhsil etmiş", birçok ülkelerde bulunmuş v;e tanınmış kmıse1erle gö­ rüşmüştü. XIV. yüzyıılın 30. yıUarında, yani Özbek han zamanında Azak'ta (Azov, Tana) Miuıhammet Hoca el­ Harizmi'nin emirlik yapması da dik.kate değer. � Harizm­ liler Altın Ülldu başşehirlerinde türılü t ü rlü kültür alan­ larında çahşmışlardı. Bunlar arasında zanaatçılar çoklu­ ğu teşlciıl ederlerdi. Saray Berke He Saray Batu'daki mimari anıtlarının sayesinde, Harizm usta­ larının, Türebek Hanımın Köhne Ürgenç'teki türbesi gibi muhteşem bir yapıyı bugüne kadar süs1eyıen çinHıerdeki renk renk tezyıinat kompo�isyonlarını ıbütün zenginliklre­ riyle tekrar yarattıkları anlaşı'lır.3 (Burada yalmz çini tezyinatın mukayer.sesi yapılabilir ; ,çünkü mimari anıt­ ların toprak üstündeki kısımları Saray Berke alanında muıhafaza edillmemiştir.) Buna rağmen, Harizm ustaıJarı yailnız kopyalar yap­ makla kalmayarak, yeni yurtlarında orijıinal olmllar da kurmuşlardır. S aray Berke'ıde XIII - XIV. yüzyı:Jlarıda ya­ pılmış muhtelif yapılara aıit zengin çini koleksiyonu, ti­ pik :bir lslam feodal 1.sanatının varlığını ispat edebilir. Geo­ metrik örıgfüıerle ve dekoratif çizgi.lerle yazı�mış Arapça ki­ ta'belede karışık bitkisel tıezyinat, Ürgenç' e maıhsus kır­ mızı renkle (engobe) karışık renkler (mavi, firuze, be­ yaz, yeşil, san) , Orta Asya ve İran şehirleri ahalisinin mimari şeık rneriyl1e ibMikte Voılga boyuna na.ldedilmi·şti. Ürıgenç anıtlarıyle mukayesesi

Tatbi:ki sanatların başka koHarında, özeHikle çinici1

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 173. s. (Arapça me­ s. (Rusça tercüme ) ; 493. s. (Arapça metin ) , 523 - 524.

l in ) , 175. s

(Rusça tercüme ) . �

İbn Batuta, Defremery bas., II. c., 368. s.

'

A.

m ü t.

s.

Yu.

Y a k u b o v s k i y,

Razvalinı

Urgença,

48.

ve


ALTIN ORDU'NUN KÜLTÜREL HAYATI

151

likte de aynı .şey ıgöze çarpar. Bu sanatın A:ltın Orıdu'da, özeHikle aşağı Volga şehfrlerıinde

ıeri§tiği zıengin.Hğe ıinan­ Müzesinin bu alana ait zenıgin koiek­ s:iyonları nı göz önünde t utmak yeter. K voprosu o prois­ xojdenii r emes!lennoy promış1ennosti S aray a Ber�e (28 48. s.) adlı araştırmamızda Saray'da yapıılan çiniler sıra­ laımuş ve ıbunların yapılmasında Harizm ustalarının oy­ mak için, Ermitaj

nadığı rol , izah edilmıiışti. Gerçekten; b u çinilerde, Ürgenç'te yapı,Jan çinilerin bütün güz elıliMerini bulmak kabildir . ÜI'genç kaplarında gördüğümüz renkler, bitkisel tezyinat (yırtıcı ıh.ayvan, kuş ve hatta insan tasvirl>erıine de tesadüf edili r) , Ar ap ça kitalbe ikompozisyon ve t ekniği burada da ıgıöze çarpar ; fa­ kat Altın Ordu'ya ait sanat kaılıntıJarı arasında Memluk d evrinde Mısır 'İmalathanelerinde yapıllan :mükemmel eser­ Jeri Jrntırllatan !birçok şeyler de göze çarpar. Mısır sultanlarının Altın Ordu hanlarına zengin he­ di yeler gönderdiklerini yıukarıda söyl emişti k . Hediye lis­

telerinde za naatçıilar da sıraılanırrııştı. Bu

ustailar, yeni yer­

lerinıe kendi tekniklleri ile birlikte yeni lbir zevk de getirir­

l erdıi. Şehir çevresi nde

bu teknik

ve zevk

ıkdlay ca

yerle­

şirdi. Ermitaj 'ın y ukarıda z ikredilen koleks iyonunda Mı­ sı r '<la n gelen eşyalar arasında, Mısır'dan çıktığım göste­ ren bir kitabe taşıyan mükemmel bir mermer şamdan, ki­ ta belerle süslenmiş güzel cam lamlba par ça:ları ve başka eşyalar v ardı r . Çin 'den ithal ıedilen eşy allar da ilginçtir. E rmitaj koleksiyonunda, Çin ipeğinden yapıa mış desenii bir kaftan (Saratov karşısında, Üvek'te ·bulunmuştur) , birçok süslü bronz ayınalar v.b. vavdır.

Kervanlarla naklediılen ·e şyaılarl a birlikte zanaatçıla­ rın da geld1kJ1erini biliy oruz. Bunlar yeni yurtlarında yer­

leşerek eski zanaatlarına devam eder.lerdi. Burada bronz ay naların yapımın d a buna benzer ıbir olay müşahede edi­ lir. Aynaların dikkatlıi ıbir şeikilde araştırıilması sayesinde, b unıların i;lk zamanlarda henüz Çin'den itha•l e dildiği, fa­ kat ticaret ve kültür ıh ayatımn gelişme devrinde, burada, Saray �eh irlerinde ve baş ka ş ehir l erde yapı.Jd ı ğı anfaş�lı r.


ALTIN ORDU'NUN KURULUŞU VE GELİŞMESİ

I :) 2

Tarihi ölç üler bakımmdan A!ltm Ordu'nun siyasi rolü uzun sürmemiştir. Altın Orıdu bağımsız bir devlet olarak iki yü z yirmi beş yıl yaşamış, fakat bu sür e, aşağı Volga

şehirlerinde küitür ıha yatının

teşekküılünü

kolaylaştıran

bütün un surların , Vdlg a boyunda or ij i nal bir Altın Ordu

sanatının ortaya çıkması için kafi g,elmiştir. Altın Ordu sanatının geltşme devrinde kendi ustaları, sanatkarları ve okul l arı vardı. Bu sanatın .bütüın ıeserlerinde İslam fieodal

ideoloj i sinin damgası göze çarpar. BUll'dan başka,

bütün

bu sanat eserleri, yaılnız Altın Ordu şeMr aristokratları­ nın, ya ni fe odaUerin , ş ehirılere bağl ı tacirlerin, şehir feo­ daillerirrin ve yüksek zanaatçı tabakalarının ihtiyaçlarını

karşılamıştır. Köy ahalisi ile hozkır ,göçebelel"inin b u sanatla fazla bir ilgisi yoktu. Şehirlerdeki zana atçııfa.ra .geli:nce, ibun­ lar b u eserlerin yaratıilmasına geniş

ölçüde

katıldıldarı

halde, bunlardan yararlanm:amışlarıdır. Volga

boyundaki

köy ahaılisi ile göçebelerin b u sanatla iılgisi B erke ç i niil er i açık bir firoir

vereMJ.ir. Hu

ü z e ri n e

Saray

çinilerin ısırıh

ö :,nekl eri ile Saray Berke'nin yıkıntıJlarında bulunan sır:..

sı;; çiniler arasında gerek teknik, gıereık şekil bakımların­ do.n hiçbir benzer1lik yoktur. Sırlı örneklerle ıhiçJbir ben­ zerlik göstermeyen b u çin i l er, Ürgenç 'te ve başka Orta

Asya şehirlerin de

yapılan

sırlı çini ler e de ibenzemez. Bu­

na karşıılık, bunlar/la aşağı Don ve Kuzey Kafkasya şehir­

yapılan çiniler arasında çok ıbüyük /bir :benzerlik göze ·çarpar. Bu ,çini l e r , Moğollarm gelmesinden ve Alltın lerinde

Or<lu'nun kuruluşundan çok ,önce burada yapıı!Irdı. Altın Ordu hakim iye ti devrinde, bu cins çiniHerin yapıılması so­ Ea ermemiştir ;

çünkü

bunlar ılıer şeyden önce köyl üller ve

yoksul ,şehir aıhaı1isi arasında gen iş 1ölçüde kıullanıJırdı.

lıltıın Or:du edebiyatının 1en ·eski kalıntısı XIV. yüzyı­ lın başına aittir. Kayın kabuğuna yazılmış olan bu dikka­ te cleğer yazma, şimdi Ermitaj'ın Doğu kısmında "Altın Ordu :başşehri Saray Berke" saılonunda

bulunmaktadır.

Kayın kabuğuna yazılmış olan bu yazma, 19 3dide tesadü­ fen e/Je geçmiştir : Volga'nın ısol kıyısında, üvek'in karşıı


ALTIN ORDU'NUN KÜLTÜREL IIA YATI

ı rı:�

smda, Podgornoe köyü yanında ıbir yem ,çukuru açarlar­ ken, Altın Ordu devrine ait bir mez ar bulunmuştu. Muh­ telif eşyayı ihtiva eden bu mezarda bu ya:zma da meydana çıkmıştı. Uygur ıharfüerıiyle Moğol diainde yazılmış olan bu yazmada, bir ananın, bir beyin yanında çaıl ış m ağ a gi­ den oğlu iıle konuşması manzum olarak anlatılıyor. Ana, oğlunu teselli 'e!diyor ve üzühnemesini tavsiye ediyor. Oğ­ lu, a ğır bir ıhizmete katlanmak istemediğini ve doğduğu 1)ozkırlarda ailesinıin ve arkadaşlarının yanında ka1mak arzusunu b eslediğini ilave ediy or. Aıltın Ordu'da yazı dilinin ve edebi kültürün teşekkü­ de Harizm büyük rol oynamıştır. Altın 0l'dıu'da ya­ zılan edebi eserı1erin büyük bir kısmı, dill bakımı11id.an , Harizm'de ve aşağı Sırderya alanında, yani Ak Ordu alanında s öyl enen dille sıkı bir münasebet göst erir . l ünde

sırada, dil bakımından hemen tama­ olan Har·izm ahaıl isind en başka, Türk­ menler ve Kıpçaklar yaşıyordu. Ak Ordu şehirlerine ge­ l ince, burada, yen� geılen unsurlar müstesna olmak ü z er e, Kıpçakçanın özelllikler.ini �österen bir Türk dili konuşu­ l uyo rdu . Yukarıda zikrıedilen iki alan (Har,i zm v e a§ağı Sırderya !b oy undaki şe):ıirler) , k on uşm a di:lini ve teşek­ kül hal inde bulunan Altın Ordu yazı di1lini sürekli hir bas­ kı altın!da tutuyordu. Volga boyundaki şehirlerd e ve özel­ l ik!le Saray şehirlerinde bu yolda geniş bir faaliyet göze co.rpıyordu. !sla:m felsefesinin büyük bir merkezi de bu­ r::ıda bulunuyorıdu. XIII - XV. yüzyıllara ait ya zı lı kaynak1 <::.rda (bunların büyük bir kısmı Arap diılinde yazılmış­ tır) gerek lbu alanda , :ger ek di ğer alanlarda çalışmış kim­ selerin a dları sıraılanrruştır. Lakin ıbütün bunlar bizim ih1 isa�ımı.zın dış ında kalır. Bu duruma göre, bu kit apt a bun­ l ara yer ver.ilemez. Harizm'de, b u

mıyle Türkleşmiş



iKiNCi KiTAP

ALTIN ORDU'NUN

ÇÖKÜŞÜ



BlRlNCl BÖLÜM

XIV. yüzyıhn 60

-

70. yıllarında Altın Ordu'da feodal karışıklıklar

Güneydoğu Avrupa'da Dnepr'in doğusundaki toprak­ lar, Kının ve Bulgar alam, orta vıe aşağı Volga: bölgesi, güney Ural aılanı,

Kafkasya'nın

Derıbent'e kadar uza­

nan kısmı, Kuzey Harizm, aşağı Sırderya

:havzasındaki

topraklar ve Sırderya'nm kuzeyinıdıe ve Aral gölü iıle

lşim

ve Sarısu ırmaıkila rı ara.sında !bulunan bozkırlar, XIV. yüz­ yıla kadar Altın Ordu sınırları içinde ıbu1unuyordu.

Bu suretle XIV. yüzyılın başına

kadar Altın Ordu

alanı, İslam kaynaklarının Cuç,i ulusu talbiri

altınıda an­

dıkları toprak!ları kaplıyordu. Lakin XIV. yüzyılın /başın­ dan itLbaren Cuçi ulusu, Gök Ordıu ve Ak Ordu adlı iki kıs­ ma a yrılm ışt ı . Bu sonuncusu, Gök Ordu'nun vassaılı bulu­ r.uyordu. Güney Sırderya havzasındaki t opraklar: vıe Aral gölünün kuzeyıdoğuıs unda

İşıim

ve Sarısu ırmaklarına ka­

dar uzanan bozkırlar ve şehirler Ak Ordu'ya daıhii bulu­ nuyordu. Aık Ordu'rrun ayrılmasından sonra, Altın Ordu tabiriyle ıwenel olarak Gök Ordu toprakları amlmıştır. Özet olarak, ıkaynaltlarda XIV. yüzyı,1 olaylar:undan söz edilir­ ken Cuçi ulusu zikredildiği zaman, iki or:dıu göz

önünıde

tutulmuştur : Gök Ordu ,�e Ak O:r:du. Rus kronik�erini

ls-

13.m kayna:kJarıyle karşılaş.tırırıken, kroniklerıde ve sair Rus yadigarlarmda gördüğümüz

Sinyaya 01'da tabirini Gök

Ordu anlamına ailmamak gerekir. Çünkü Rusça 'Gok Or­

du' anlamına 1gelıen Sinyaya Orda tabiri, 'Ak Ordu' anla­ mında kullanıamıştıT. XIII. yüzy:vhn son ve XIV. yüzyılın

i'Ik yıllarında Cuçi uılusunun Gök Ordu ve Ak Ordu adlı iki kısma ayrı'ldığı yukarııda

belirtillmişti. Bunların

başında

C engiz hanın lbıüyük oğlu Cu çi ' nhı çocuklarından gelen ayrı


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

158

sülalelıer v ar dı . XV-XVII. yüzyıl Acem yazadarma göre,

Cuçi Uilus unnn kuruluşundan ;iki orduya ayrıhışma kadar Gök Ordu, C uçi ufosu askeri kuvvetlerinıin sağ kolunu (ba­ rnunkar, on kol) te.şkil ediyor, yani göçebe aıha'li ara sın­ dan bütün sağ kol tüm:enllerini top!uyor,1 Ak Ordu :İ!se sol kolu (caunkar, sol kol) , yani bütün sol kol tümenl eri ni veriyordu . 2 Altın Ordu Özbek ıhan ( 1312 - 1342) zamanında as­ ke ri ıkudretinin en yüksek noktasına erıişmişti. Özbek ıh a­

n m hakimiyeti, ıbu geniş topraıkların her yeri nde ayru de­ r e cede kuvvetli idi. XV. yüzyıl Arap tarihçisi Lbn Araıb ­

şah'a göre, kervanlar araballarla Harizm'dıen Kırım'a "korku ve tehlikesiz" rahatça ü ç ay iliçinde varırlardı . At­ lar için yıem t aşım. ak zarureti dlmaıdığı gibi, kerva na re­ fakat edenller için ıde erzak almağa ıiıhtiyaç yoktu. Hatta kervanlar yanlarına kılavuz lbile alma zıla11dı . Çünkü boz­ kırlarda ve zirai bölgelerde yaş ayan göçebe ve köylü haılk, para karşıJlığında kervanların bütün !ihtiyaçlarını karşılı­ yordu. 3

Feadoılizm devri bakımından İbn Arabşa:h'ın Müslü­ doğu ihakkındaki ibu ifadesi, Özbek ve onıun ilk selefi Tokta devrinde .Aıltın Ordu ıh anlarımn nüfuz ve kudretle­ rine en g üzel ibir delildir. man

Ö:zJbek hanın ölümünden sonra Cuçi ulusunda durum yavaş yavaş değişmeğe başlamıştı. Hanedan üy;eleııi ara­ sındaki mÜıcaıdele, içinden çıkılmaz :fieoda!l karışıklıklar ıha­ lini aı'lmış , sağtlam düzen .bozulmağa yüz tutmuştu. İlk gerileme !bel irtil eri daha Cambek han ( 1342-1357) zamanında ortaya çıkmıştı . Doğu ka ynakları ve Rus ıkronikçileri, kişilik askeri birlik.

Tümenlerin

Cambek hanı mevcudu fiilen

1

10.000

2

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c. , 232. s. (Farsça

dafuna daha az olurdu.

metin) , 127. s. (Rusça tercüme) ( "İskender anonimi" Muined­ din Natanzi) . - Aynca balonız : G a f f a r i, 270. s. ( Farsça me­ tin ) , 211. s. (Rusça tercüme) . =

"

v_ G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I . c., 460. s.


ALTIN ORDU'DA FEODAL KARIŞIKLIKLAR

159

oldukça takdir ederek, ona Ö :zJbek' i n olumlu niteliklerini at­

fetmişlıerdir. Yukarıda anılan

"lskenıder anonimi" (Mui­

onun medreseler ve c amil er yaptırdı­ ğını , din adamlarmı ce1betti ği ni, bilimleri (özelUikle dini nedıdin Natanzi) ,

bilimleri. anlamak g.erekir) , kültür adet ve

ge1enekl·erinıi

yayıdığını ve bu ısuretle

Ordu'da) 1s-

Gök Ordu'da (Aitın

13ımlığı yaym ak yolunda enıe rjik bir faaıl iyet göısterdiğini özel ol arak belirtmiştir.1 Cela'iri sül�lesi emirlerinden Şeyh Üveys'in2 tarihini y azan ve İran topraıkılarının istiklalini is t ediğıi için Cuçi ·

u iusunun tecavü:zJlerine :karşı mukavemette bulunulmasını açıkça savunan meÇhul yazar, C ambek için şöylıe di­ yor : " [Onun] ıdev1eti gelişmiş ve kuıdreti artmış, fran'a

ıgöz

dikmi.§ti . " 3

Canıbek, Altın Oııdu ihanlarının

fakat

Azerfuaycan'a karşı

güttüklıeri siyasete sadık kallmıştır.4 Özbek 'han gibi, Ca­

nıbek de Azelibaycan'ı kendi topraklarına çalışmıştır. Bunun yapılması kolaydı.

ilıhak

etmeğe

Çünkü Hülegü aile­

sinden E:bu Said'in 1 3 35 ' te ölmesinden sonra, Hülegü dev­ leti yık ılm ş ve ı

Azerbaycan, Türk - Moğol menşeinden

g0len Çoban sülalesinin eHne geçmişti. B u smMenıin ıkuru­ cusu

-

·emir

Hasan.k'm

Eşref ( 1344 - 1356)

-

kardeşi emıir Eşref veya Melik Azerbaycan'.da ısağlam, fakat za­ ·

li m bir Uıakimiyıet kurmuştu. Azerıbaycan'da

memnuni­

yetsizlik yalnız halk küUelerini değil, Azerbaycan toprak sahiplerini ve ta cir çevrelerini dıe sar smış tı . "Tarih-i Şeyh Üveys" yazarına

göre,

"Tebrıiz'in,

Serahs'ın,

Erıdeıbil'in,

Baylekan'ın, Beııd'in ve Nahcivan'ın" birçok ıhocaJları ( ya1 V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 230. s. (Farsça metin) , 128. s. (Rusça tercüme) .

2 .Şeyh Üveys 1356 yeti altında tutmuştu.

-

1374'te Irak ve Azerbaycan'ı

3 V. G. T i e s e n h a u s e n, metin), 101. s. (Rusça tercüm�) . '1

a. y., II. c., 230. s.

hakimi­ (Farsça

:Cuçi ulusunun Hülegü hanedanı , ile münasebetlı;!ri üzeri­ araştırmasında geniş bilgi vardır: A. A. 1\. 1 i - z a d e, Bor'ba Zolotoy Ordı i gosudarstva il'xanov za Azer­ haynjan. İzv. Akad. Nauk Az. SSR, 1946, No. 5. 7. ne A. A. Ali-zade'nin


.\LTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

1 60

ederek

ni tacir:leri) Canıbek :hana müracaat

h ak imiy e ti

kendi eline alma sı nı rica etmiışlerdi.1

A z eribay can'da Canıbek hana bağllı lık gösteren birçok

kimseler

bulund uğ u anıl aşıl ıy or . Bunlar, Cuçi ai lesinin ya­

rarına propaganda yapıyorlardı. U1ema s ınıf ı nın mümes­ ri ( şeyhler, ka dııla r v.b. ) ona Ö'z1elıJikie enerjik

sille

bulun uyorl ard ı. M e§ih u r ka dı

dımda

yar­

M ulhyeıddin Berıdai'­

nin, Melik E ş r efin !baskısı sonunda Saray Berke'ye

mesi

ve konuşmailarınm

bir indıe Canıbek

k arşı bir sef1er yapmağa davet etmesi Acem tarihçileri, y ukar ııd a

aıdı

·hanı

:git­

Teıbriz'e

dikkate değer.2

geçıen Zeyne:ddin'den

itibaren Canıbek hanın bu s efe rin i

Bu zafer,

lardır.

uzun uzun anl atm ı§­ Ucan guruk'u·1 alanında MeHk Eşref

kuvvetlerinin hıezimetiyl:e h. 758'de ( = 13�7)

sona er-·

s uretle, Azerbaycan pek ıkısa ıbir süre için Cu­ çi ulusuna i1Jh ak edilmişti. Cambıek ihanın, Az.erbaycan'ın en önemli şeh r i olan Telbri z '.de ıde p ar a bastırmasıyle bu durum açık bir şekilde ifade ed ilm iş tir . Altın Ordu':da Öz­ bek ıhan (1312 - 1342) zamanında par alar "Saray'da, Bul­ miştir.4 Bu

gar' da, Mokşa'da, Kırım'da, Azak'ta ve Harizm'de" iba sı ­

hrdı.:; Canııbek han :devrinde bu şehir:lef'e Altın Ovdu ala­ n ınd a Güilistan ve Yeni G üli s tan ,

eski sınırlar

dı�ında is e

Tebriz ilavıe olunmuştur. Lakfü C anJJb e.k hanın Tc:briz'de

b as tı nlmış sikkeileri son derece nadirdir. B unl ar yalnız h. 757'ye

(

1356) aittir.

=

riz'de para ba!.stırmadığı 758'de ı

(=

V. G. V. G.

ailıesinin

anl aş ılıyor.

sonr adan

'Deb­

Çünkü hemen h .

1357) tahta çık an Berdibek'in 'Debriz'.dıe kendi T i e s e n h a u s e n.

metin) , 101. s. �

Cuçi

a. y.,

II. c., 230. s.

(Farsı;a

( Rursça tercüme ) .

T i e s e n h a u s e n,

Tarih-i Güzide'sini tamamlayan

a. y.

(Hamdullah Kazvini'nin

Zeyneddin'e

bakınız ) ,

223. s.

( Farsça metin ) , 94. s. ( Rusça tercüme) . V. G. T i e s e n h a u s e n, �5. s . ( Rusça tercüme ) . 1

H. 758 ( P.

2

=

a. y., 224. s.

( Farsça metin ) ,

25. XII. 1356 - 14. XII. 1357 ) .

S a v e l' e v,

Ekaterinoslavskiy klad. TVO, 111. bölüm,

fas., 1857, 216. s. - M a r k o v, İnventarnıy katalog

rnanskix monct Errnitaja, 444

-

419. s.

musul'­


ALTIN ORDU'DA FEODAL KARIŞIKLIKLAR

161

adına bastırdığı paralara rastlanmıyor. Orta Çağ doğu tariıhçiilerinin haberlerine göre, belg e değıeri t a şıyan sik­ keler <la:ha sağlam bir kaynak sayıfa.ıbfür. Cam'bek hanın hicri 757'de ·Te!Jriz'de para bastırması, kendisinin Az:er­ baycan'ı doğu tariıhçilerinin göst erdiği (ıhicri 758) tarfüte değil de, bu tarfüte ( 757) i şgal ettiğine inanmak gerek­ tiğini gösteriyor. Carubek'in .iş gal olunan Azer.ba.ycan'da az kaJ!dığını bHi yoruz . İşleri, onıu ülkesine çıek!iyordu. Ca­ nılbek, oğlu Berdiıbek'i vekil olarak Tebriz'de Ö loey Hatun sc:rayında1 bırakarak Saray'a yöne1di. Altın Ordu hanıları, Azerbaycan'ı kendi dev.letlerine ilhak için hemen hemen yüz yıl çalışmışlardı. A zer bay­ cc.n, özellıikle Kuzey Azerbaycan (ıbugün Rus Azıerbay­ can'ı) , Moğohları yaıJ nız fevkalade otlakları, yayll akları ve ilnşlakları (Karabağ ve Mugan !b ozkırları) ille değil, zen­ gin şehir ve köyleri He de çekiyordu. B u şeih iderde doku­ macılık sanayii 1gelişmiş ti. Yün ve ipek kumaşlar yapılı­ yor, h alılar dokunuyordu. Altın Ordu hanları, Hül:egü ai'lesinin AzerlJaycan' ı kendilerine terk etmesi için çok çahşıyoı1lardı. Türılü türlü deliller i1l1eri sürüyorlar, hu ara­ da H ül egü hanın 1256 seferine katıldıkları için Arr an'ın , yani Kuzey Azerbaycar.'ın an:laşma gereğince onlara düş­ tüğünü hatırlatıyorlar, ıhıer zaman başarıllı olmamakla be­ raber seferler yapıyorlardı. Lakin Cam'bek'e gelincıeye ka­ dar Azerıbaycan'ı el de etmeğe muvaffak olamamışlardı. Aıltın Ordu 'nun en geniş hakimiyet devri nlihayet başla­ dı sanıl ıyordu ; t opr akl arı oldukça .genişlemiş, maddi kay­ n aklar ı ·Özelılikle artmıştı. Laıkin .ger çek durum, bu tabii ü mit ve gö:zılemJ.eri taıhakkuk ettirmedi. Altın Ordu, kal­ kınma ıdeğiıl, yıkrlma ve dağılma arifeısinıde !bulunuyordu.

Feodal toplumun derinıliklerinıde ve Cuçi ulusunda dağıtı­ cı kuvvetlerin göze görünmeksizin artması, çoktan heri devam ediyordu. Esasen, bu proeessus daıha XIII. yüzyılın ' ı·.,

Tarih-i Şeyh Üveys [V.

2::1 1 . s.

G.

T i e s e n h a u s e n,

a. y., II.

(Farsça metin ) , 103. s. (Rursça tercüme) J .

F. : 11


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

son yarısında başlamış vıe işin mahiyeti itiıbarıyle ıhiçhir v akit durmamıştı. Tulabuğa (1287 - 1290) ve Tokta (12901312) han ,devrlill'd e kuvvetli bir diktatör r olü oynayan Nogay 'ı düşünelim. Nogay 1300'dıe yıeniılmesine ve · öildü­ rülmesirre kadar AJtın Orıdu'nun fiil en bütün işlerini gör­ müştü. Tokta han, ancak bUil!dan sonra ülkede geçici ola­ rnk düzeni kuıımaya muvaffak oıldu. Halefi Özlbek'in, sa­ ray karışıkl ıkları ve kanlı bir tethiş sonunda tahta çıktı­ ğını unutmayalım. Halbllki Ö�bek'in adı, Altın 011du'nun kudretiyle 1ilgfüdir. Arap ve Aoem kaynakları, t1eferruata a it meselelerde ayrılmakla beraber, onun yıönetimi nasıl aldığını müttefikan anlatırlar. Özbek, Tokta'nın oğılu de­ ği l , yeğeni idi ve tahta çıkmağa haJQkr yoktu. Tariıh-i Şeyıh liveys'e göre, Özlbek .geniş nüfuz sa:hibi olan emir Kut­ luğ Timur'un himayesine dayanarak To.kta'nın oğlu ll­ b&:5'mış'ı oidürmüştü.1 Kendi durumunu sağlamhştırımak vt: d üş m anla rı ndan kurtulmak iİ'Çin, birçok prensleri öl­ dürdüğü giıbi , Tokta'mn yakınlarından olup öldürülen prense sevgi gösteren bir çok kuvvet'li emirlerıi de ölıdürme­ ğe karar vıerdi. Burada Altın Ordu'mın !sıam.I a şması do­ l ayısıyl e teşekkütl eden saray grupları arasındaki savaş da C-nemıli bir rol oynamı-ş tı. Özbek'e yardımda !bulunan Kut­ luğ Timur, ondan Islamlaşma tarafına kesin dlarak dön­ m esini vıe 'henüz çok ikuvvıetli olan düşmanlara karşı sıkı ted1Jıirı1er allmasını istiyordu.2 Her ne olursa o �sun , Ö:ibek ih an, y,önetimi ancak feodal saray aristokrasisi arasında ce­ reyan eden 'çetin ve kan1ı lbir s avaş tan sonra ele almıştı. A ltın Ordu'nun güçlü ıdevrinde sarayda vıe yarı göçebe v e 1 Reşidüddin'in verdiği listede, Tokta hanın yalnız üç oğlu Yabarış, İ ksar, Tükel Boğa - zikredilmiştir. İ ksar adının oku­ nuşunda bir yanlışlık olduğu anlaşılıyor. Bu adın İlbasar veya İ lbasmış biçim.inde okunması gerektiği ileri sürülebilir. Bakınız : \'. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. 229. s. (Farsça metin) , 100. s. (Rusça tercüme) .

2 Özbek'in tahta çıkması üzerine geniş bilgi edinmek ıçın bakınız : V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 371. s. (Arapça metin), 384 - 385. s. (Rusça tercüme ) ; II. c., 244 - 245. s. ( Farsça metin ) , 141. s. (Rusça tercüme)'.


ALTIN ORDU'DA FEODAL KARIŞIKLIKLAR

163

göçebe ar:iı.stokratlar arasın!da sık sık çıkan kavgalar üze­ rine yukarıda verdiğıimiz örnekler, Altın Ordu devlet ve

t oplum u ndaki derin ayrfükları bütün açıklığı ıile .gösteri­

yor . Altın Ordu toprak!ları, kültür ·b akımından Tatarlar­

dan ( Moğ o1lar dan)

:kat kat yüksek bir düzeyde bulunan

kavimlerle meskunıdu. Harizm'in, Buılgar'ın, Kuzey Kaf­ kasya'nın köyılü vıe şehirli ihalkı, eski bir klüıltüre, zen.gin

ekonomik ve kültürel ibir temele

dayanıyordu. Bunlar,

Altın Ordu hanlarının hakimiyeti aıltınıda

gefüşmeğe de­

vam etımişlerse de, y alnız yerli sülaAele:rıden yoksrm olmakla

kalmamışlar, kendi canlarım koruyamadıkları gfüi,

m al­

larına ve ö�ellriık!le elde ·ettıikleri ürünlere de saihip çıkama­ mışlardı. Çiftçiler, esnaf ve lbiılginler,

süril'1meyecekl1erinıden ve

herhangi bir yere

�es1len ağır verg·i' ve mükellefi­

yetlerin dışında mallarının alınmayacağından emim değiHer­ di. Bu çevrede Altın Or<lu ihakimiyetinin dai m a lbir zulüm

olarak telakki ed i ldiğini ve t oplu ıbir nefretle karşı.Jandığını izaıha lüzum yoktur. Toprak sah ipleri ve �ngin

(ortaklar) arasında

tacirler

rastlan ıyordu .

!birtakım istisnalara

Ticari Ç]karlar dolayısıy'le bunlardan çoğu ihan

ailesiyle

münaseıbette bulunuyordu. Çünkü 'hanlar ve prensler, ker­

van ticareti muamelelerine paralarıyle iştirak 1ediyor1ardı.

Yerleşi!k ve zirai bölıgeler yanınıda Cuçi ·ulusu, büyük gıö­ çcbe küt1elerinıin (Türkıer, Türkleşmiş Moğdllar ve Mo­

ğollar) yaşadığı geniş ıbozkırıları kuca:kllıyordu.1

Cuçi ulusunun göçebe sınıfı, sayıca yerleşik fazla olmayabilir.

Lakin siyaset

halktan

alanınıda /başrolü bun­

lar oynuyorıdu. Göçebe aristokrasisinin ıemir , bey, noyan�

gibi m ümessilleri, devletin sahipleri

sayılırdı . Muıhtelif

gıöçehe kalbilell·erin ıbaşında bulunan hu aristokratlar, bin

askıeri kuman­ (merkez ve ka-

:beyi ve tümen beyi vıe hatta daha yüksek

danlar sıfatıy1e Altın Ordu kuvvetler.inin

1 Cuçi ulusunun Deşt-i Kıpçak adlı bozkırlannda yaşayan .L;öçebelerin etnik teşekkülü üzerine aşağıda etraflı bilgi vere­ ceğiz. � XIII - XIV. yüzyıllarda göçebe veya yan göçebe askeri aristokrasinin yüksek mümessillerine emir (Arapça) , bey (Türkçe) veya noyan ( Moğolca) adı verilirdi.


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

1 64

natların)

ayrı kısıımlarını ellerine

almışlardı . Bir kısın�

han sarayında yaşıyor, ıhan ordusuna bağlı ibirli k� er i yö­ netiyor, !basit yönetim mekanizmasının ayrı kolılarına ba­ kryor, bir kısmı B ulgar alanınıda,

Kırım'da, Harizm'd e

ve devleti n başka bölgelerinde valilik yapıyor, d iğ er

bir kısmı Kongratlar, Mangıtlar gibi birtakım k a:bi1lıe1erin b aş ­ buğu olarak bozkırılal'da y aşıyordu. Onları birleştiren yal­ nız bir n okta vardı . Göçebe veya yarı göçebe ve yarı yer­ le şi k maıhiyette birer feodal olan bu şef ler, türlü kapris1er J w sliyor , k!eyfi h areketlerde !bulunuyor, kıendi çevrelerinde kabil olduğu kadar ıgeniş bir serbestlik ve ıhatta muhta­ riyet elde etmeğe çahşıyorlar, zayıf hanlar devri nd e ayak­ l a nıyor , entrikalar çevdriyor, karışıklıklar çıkarıyor, uy­ gun şartlar karşısında saray suikasUeri düzenliyorlardı.

Bu şefiıer ara sında, bütün bu ortak çizgiı1ere rağmen, her şeyden önce şehirler ve kültürlü bölgeler meselesinde cl erin ayrıhldar göze çarpıyordu. Bir kısmı şa1hsi mülkl e­

ri sayesindıe !bunların hayatına katılıyor v;e bu sebepıle Is­ laml ığı kabuil ıetmekten çekinmiyorıJardı. Buna k arş ı lı k d i ­ ğer bir kısmı, yaılnız göçebe hayatım bilmek vıe işga1 edi­

len yerleşik ·bölg.eler:in vergilerindıen yararlanmak istiyor­ du. Bu ayr ıbıklar , �de olm adan ısaray çevresine de sira­ yet ediy or ve siyasi hayata lbazan son dereoe sert bir tesir yapıyordu .

Yukarıda anlatılan duruma göre, İbn Arapşah'ın de­ ğıindiği intizam ve sükunetin esaıs fübarıy,l e yalmz zahiri

ve geçici bir olay o1duğıu anlaşılıyor. Şefıler arasında ıhü­ küm süren fikir ayrılıkları kar§ısmda Alt ın Ordu'da ka­ rışııklıkların !başlaması için, yalnız ufak darbe ve taıhrik­

ler bile kafi gelmişti. C a nııb ek hanın Aza�beycan'ı ve baş­ şehri Tebriz'i zaptettiğıi 1356 y111ı, Altın Ordu'da

sağlam

jkttdar ve sükunetin son yı lı sayı1lmak gerekir. Bu devird eki olay:ları anlatalım. Canıbek h a nın, oğlu Berdiibek';:i Azerbaycan'da vali yaparak kıendi .başşehrin e döndüğünü yukarl!da söylemi:ştik.

hastaılıanmı·ş naklarının

Lakin Canıbek yoTuia

vıe eve gelmeden ölmüştü. İslam ve Rus kay­

çoğu,

onun, oğ1lu Berd ibek' in teşeblbüsiyle öl-


ALTIN ORDU'DA FEODAL KARIŞIKLIKLAR

165

clürülldüğünü Heri sürer. Birkaç kayn aıkta :ise hastalık so­ nunda öldüğü anlatılır. Cambek hanın ölümü üzerine 'en geniş tafsiılat, "!skender an onimi" nde (Muineddin Na­ lnnzi) verilmiştir. Buna göre, Caruıbek'in ciddi surette has­ t"' olıd uğu a nl aşı11dığ ı zaman, büyük emirlerinden Toğlu­ bay, Teıbrıi'z'de Herdiıbek'e bir mektup yazarak, ihan ölıdü­ �ü takdird e tahta çıı:ı�ması için bir an öncıe gelmesini rica etmişti. Tahta çıkımak emelini besıJıeyen B erıdibek, baba s ının iznini .beklemeksizin hemen yola düzü1lmüştü. Bevdibek, Derbent'i geçip Saray Berke yolıunda bir yerde babasının karaııgahına geldiği zaman, han iyileşmiş ve ihanın güven di ğ i kimselerden ıbiri ona oğlunun ıgeldi­ ğini ·haber vermişti . Canıbek telaşa düşerek, yukarıda adı geçen Toğluıbay'ın, B erdib ek'in :gelmesine se!bep ol:du­ ğunu bilmeden, onunla görü şm eğe karar vermişti . Toğlu bay ı.sorumluluktan korkmu ş vıe işi araştırmak ıbaıhanesiy­ lt- ça dırdan ç ı k arak bir süre sonra ,'birkaç kişi ile ıhanın yanına gelmiş ve onu kararg3ıhında bir Mlının üstünde öldürmüştü. Berdibek derhal ·getfriılmiş vıe karar gahta bulunan em ir leri n yemin etmelerine burada başlanmıştı. B erdibek'e y emin etmek istemeyenıleri :hemen halının üs­ t ünde öldürüyorlardı. Rus kroniklerin de d�kkate değer ibir !hikaye vardır. :\"ikonovskaya Ietopis'·e gör e , 6865'te ( 1357) "Aıitın Or­ d u'da karı ş ıkılıklar gittikçe art ıy ordu. " Rus kr oniği , bun­ dan sonra Canııbe!k 'd n Tovil ubiy, yani yukarıda anılan Tuğlubay (Tuğlubiy) adlı bir tüm e n bey1nden söz ediy or . ..\kıllı, kurnaz ve otoriter ıbir kumandan olan Tovluibiy, A ltın Ordu'da ıbaşrolü oynamak isteyerek "Canıbek'in ::ığlu Berdfüek'i k ışkırtm ağa :başlamış ve onu överek : ·sen ta'hta çıkmalısın, s e nin babanı artık taihttan indir­

­

1

V.

ıııctin ı , 12S

G. -

T i e s e n h a u s e n,

a. y., II. c., 293. s. (Farsça

129. s. (Rusça t ercüme ) . - Canıbek'in ölümü üze­

etraflı bilgiye sahip olmayan İbn Haldun, iki versio vermi�­ Birinci versioya göre, Canıbek eceliyle ölmüştü. İ kinci vcr­ -.ioya göre>, Canıbek öldürülmüştü. Bu sonuncu versio, Cambek'in lırıstal ığında zincire vurulduğunu belirt iyor (V. G. T i e s e n­ ' mc t ı l'.

: :ı u s

e n,

a.

y., I.

c.,

389.

s.,

2. not ) .


AL'flN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

166

melidir' demişti." Tovlubiy, Berdibek'i b abasını öldürme­

Suikastçiler, tüıılü çıkarllar vadederek "birçok ordu beyLermi" kendıi taraflarına geçirmişlerdi. Her şey :hazır olduğu vakit, Canıbek'in yanma gider ek onu !boğmuşlardı. 1 Bundan sonra "Berdi.bek ta!hta çıktı ve 12 kardeşini ıö1dü :rıd ü. " ğe kandırmLştı.

Canıbek ıhanın öldürülmesi, C uçi ulusunun

sonraki

h ayatında önemli sonuçlar verımi şti . Be:rıdibek'in aday'lığı .

tahta çıkış şeklinden anl�ılacağı gibi , saray çevııesindeki t arafından destekllenımiyordu. Esas feoda1 kuvvetler görülmemiş lbir süratle iharekıete geçtiler. Altın bütün emider

Orıdu'da karışıklıklar artmış vıe !bununla

!birlikte yakın

zamanlara kaıdar sağılam bir devlete lbemreyen Altın Ordu devleti <lağılmağa başlamıştı. Askeri aristokratlar arasın­ d a Berıdibek'ıe kar şı büyük bir memnuniyetsi:zJlik ıgöze çar­

pıyo:rıdu . Nihayet Berd'i'be�, rakiplıerinden biri

(Kulna)

tarafmdan öldürüldü. Yazılı kaynaklar a bakılırsa, Berdi­ bek ancak üç yıl sailtanat sürmüştür.2 1357'ıden 1359'a ka­

dar saltanat Sürdüğ ü kabul ed ilirse de, nümizmatik veri­ leri bun a uymamaktadır.

'I1etyuş definesindıe Beıd&bek'in daha sonraki yı:Jıl ard a ba sıJ!ll1lş :sikkel•erine de tesadüf ·edilir. (

=

23. 1 1 . 1359 - 11. 11. 1360)

762'-de (

=

11. 11. 1360

Gülistan'ıda ih. 76l'de

ve

Yeni

Saray'da h .

3 1 . 10. 1361) basılan parafar

gibi.� Bu suretlıe, Berdibek'in saltanatını'

iki yııl uzatar ak

1357

derıeceye kad ar "'

-

1361 yıHarmı kaıbul etmeğe

lbir

hakkımız vardır. Bu salta natın mahiyetini anl am ak için, 1

s. ) .

-

PSRL, X, Nikonovsk. letop., 229. s. İ bn Haldun (V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 389. " İ skender anonimi" [V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II.

c.,

233. s. (Farsça metin) , 129. s. (Rusça tercüme) .] . - Haydar Razi [V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 272. s. (Farsça me1 in), 214. s. (Rusça tercüme ) .] .

"

P.

S a v e l' e v,

Tetyuşskiy klad. TVO, III. bölüm, 3. fas ..

1 858, 391 - 392. s. ' "Bir dereceye kadar" diyorum, çünkü Berdibek'in ölü­ münden sonra da onun adına para bastırılmış olması ihtimali. vnrdır.


ALTIN ORDU'DA FEODAL KARIŞIKLIKLAR

167

Savel'ev'in sözlerini hatırlamak yeter. Buna g·ö re, h . 762'de "B erdiibek, Hızır, Timur H oca, Oııdumeliik ve Kil­

P.

dibek gibi beş han tarafından aynı .ş1ekiild l! e bastırılmış pa­

ralarl:a karşl!laşıyoruz."1 Nümizmatik kaynaklardaki haberleri birbiriyle Yazılı kaynaklara göre, Berdibek na tarafından

vıerileriyı1e

uzlaştırmak

yazılı güçtür.

kardeşi ve rakibi

öldür ül müştür . Kulna

Kul­

tarafın:dan yalnı z

h . 760'ta ve 76l'de bastınlmış para�ara tesadüf olunmuş­

H. 762'de Kulna'nın artık para bastırmadığı anlaşılı­ yor. Çünkü Kulna yine k ardeşi Nievrıuz t ar afından öldü­ rülmüştü. Esas1en h. 762'ıde bastırı1lıp Kul:na'nın adını ta­ şıyan paralar builunduğu takdirde, bu tezat kendiliğinden ortadan ka lıkmı ş oılur. Kulna'mn öldürülımesi ile Aıltın Ordu'·da karış ı kl ı kl a r artmıştı. Yirmi yıl i<��n:de, 1360'tan 1380'•e, yani Tokta­ tur.

mış'm Altın Ordu'ya •gelişine kadar lburaıda birbidyle sa­

vaşan 25'ten çok ·h an görüyoruz. Bu lhanların adlarını İs­ lam kaynakları ve Rus krontkileri ve özelı1ikle paralar sa­ yesinde öğrenmek ka:bi;ldir. Çünkü ıbu lhauil�r vıe han aday­ ları, hakim <>lıdukları ala n lar C uçi ulusunun ufak bir kıs­ mını teşkil etmesine rağmen, 1kendi aodlarıyle para ibastırı­ yorlarıdı.

içinde Altın Orıdu'da çıkan olayıların ls­ Wm kaynaklarına göre Rus kroniklerinde ;daha geniş su­ rette anlatııidığını kaydedelim. Bu yirmi yıl

Kulna'nın kimin tarafından taıhta çıkarıldığını :bilıni­ yoruz. Kendisini Kulpa adı altınd a ztkreden Rus kronik� ler:i,

onun

Berdibek'i öldürdüğünü ve taraftarlarına daya­

aı1dığını t1eyit ·ediyor l ar. Gi.Histan'd a, Y·e-­ ni Saray'da, yani Saray B erke'de, Azak'ta2 ve Hardzm'ıde h. 760 - 761"de onun adına para bastırılması, onun kısa

r.arak yönetimi ele

için J:>i1e oılsa, Altın Ordu'nun büyük bir kısmı ­ hakim olduğunu gösteriyor. Laıkin aynı yılllwda - 760 ( :::cc 1358 - 1359) ve 761 ( = 1359) ve aynı yerler d e -

bir :zaman ı; a

'

P.

"

13u paranın okunuşu kesin sayılamaz.

v e 1' e v.

S a v e l'e v, a. y., 392. s.

Bakınız: P.

S a­

Tetyuşskiy klad. TVO, III. hötüm, 3. fas. , 1 858, :m:J. :-..


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

168

Azak'ta, Gülistan'da ve Yeni Saray'da - Rıus kroniklıerin­ {lE Navrus transkrıipsiyonuyle zikr:ed:ilen Nevruz'un kendi arl ın a para baı.stı:rıması, Kuln.a'nın saltanatının

sürdüğünü ve Nevruz'un onun toprakfarını fÜğını gösteriyor. İslam kayn.aklarmda old u:kiça maıhdut

çok kısa

birer birer a1-

Nevruz

bilgi vardır. Nizamüdclin

üzerine

Şami, De§t-i

Kıpçak hanlarını sıra�arken, Nevru:z'u Kildibek ile Çer­

kes1 arasında zikretme�le !beraber, Nevruz

üızerine ıhiçbir

şey biklirilmiyor. Ş er efüddfo Ali Ye:zıdi ve Şecere-i Türk

;,-azarı

da d aha ,etraflı listelerinde Nevruz'u Kiküıbeık

Çerkes ara sınd a

Nevruz

He

vermişlerdir. 0

1361'.de öldürü.lmüştü. Onun ölümü v e katil­

lerinin saıJtanatı üzerine

rinde ve " lske nder anonimi" nde =

­

Natanzi)

(Muineıddin

tesadüf ediıl.ir . Nikonovskaya letopis' yıl içind e [ 68 6 8 ' d e

kr onıikl e

en ıgeniş lbilgiY'e Rus yazarın a

göre :

"Bu

1360 - 136l'de] Doğ u 'da n Yayık öte­

si hanı Hidır askeriyle birlikte Volga ıhanl ığına gıellli

Altm

Ordu'nun V ol ga heylerinc e karşıl andı ; lbu

Yet.yık

ötesi hanı

HidıT ile gizlice anlaşarak

ve

beyıJ.er,

Volga :hanı

�J aur us ' a ıhıyanıet etmeğe başladıfar."3 Bu gizli a n l a ş mal ar :sonunda

edilmiş ve karısı

Nevruz,

Hızır'a

tesl_i m

Ta:yd u l a iile biriJi kt e öldürülmüştü. Nev­

bağlılık göst er en Altın Orıdu "prensleri" de onlarıla birlikte öldür ü lm üş t ü. Altın Ordu'da çıkan karışııkllıklar Uusya iç i n son derece ya ra r lı olmuştu. Birbiııieriyle reka­ bet eden :hanlar, Rus ve Lit vanya prenslerinin yardımı­ r; <t muhtaç kal d ı l a r . Bu sebeple, Tatarlar aras ı nda gıruh ruz'a

Moskova'mn, gah Suzdal' prenslerinin ve Litvanya'nın müza:h er etin i arayan muhtelif grupl ar ortaya çı ktı. Rus kroniklerine ,göre, yen i Saray

hanı Hızır, b u

�artlar altmda 1360 - 136l'de tahta çıkmıştı. İslam kay­ P a k l armda bu yoılda vıeıril en ıhabedeTi 1göı;dıen

gıeçirelfun.

- -- --Nizamü ddin

:• 1

V. G.

Ş a m i, Tauer bas. 1937, 13. s. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 146. s . ;

207.

s.

no t . ::

Nikonovsk.

l c l opiscc. 70. ıni� t i ı·.

s.

letop.,

232. s.

- Aynca bakınız :

Rogojskiy

- Hikaye kısa olduğu için, i lginç bilgi verilme­


ALTIN ORDU'DA FEODAL KARIŞIKLIKLAR

169

"İskenıder anonimi", Hızır'ın Ak Ordu prensi ( oğlanı) , Ak Ordu hanı S asıbuğ a 'mn oğlu olduğunu kaydeder. Bü­ tün bu kanşıklı�ların çıktığı yıllarda Aık O:rıdu'da Çimtay salltanat sürüyordu. Ç1mtay'ın salltanatı 17 yıl !sürmüştü. 60. y.ıılların !ba;şında Gök Ordu (kltın Ordu) emirleri ona Saray ta!htını teklif etmişlerdi. Fakat Çimtay ıhu tekiifi ka­ bul etmem� ve yerine kardeşi Ordu Şey:h'i .göndermişti. Bu gezi onun i çin acı bir sornıç vermiş ve Ordu Şeyh çok geçmeden iburada ıöldürülmüştü. Bu sıraıda siyaset sahnesine Hızır çıkmıştı. "İskender anonimi"nde Hızır'ın tahta çıkması üzerine malumat yoktur. Bu sebeple, Rus kroniğinıdeki hikaye !bu yolda \biricik ıha/beri teşkil ediyor. "İskender anoniımi"ne göre, Hızır yalnız bir yın saıltanat sürmüştür.1 Lakin bunun tarfüi verilmemiştir. Rus kro ­ niği, Hızır'ın 6868'de ( = 1360 - 1361) tahta çıktığını yan­ lış olaraık belirtm�tir. Hı,zır'ın adını taşıyan paraların ih. 760'ta ( = 1358 - 1359) , 76l'de ( = 1359 - 1360) ve 762'de ( = 1360 - 1361) bastırıldığJ düşünüılürse,2 onun bir yıl önce ta'h ta çıktığı Heri sürül1ebHir. Eı.sasen, Hızır, Nevruz hanın rakibi olarak, ·bu sonuncm nu n öıJ;dürü1mesi sırasında para bastırmağa haşlaımış olabiUr. Hızır, paraılarını Gü1is­ tan'ıda, Belad Gülistan'da, Yeni Saray'da, Harizm'de ve �·\zak'ta bastırmıştır. Bu durum, onun oldukça geniş bir .alanda saltanat sürdüğünü anlatıyor. Hızır'ın Aıltın Orıdu'da durumu sağlamlaştırmağa ça­ hştığı gözıe çarpıyor. Rus işlerine enerjik sur•ette müda­ lı ale etmiş, buraya üç e]Çi göndermiş ve sonradan Dons­ koy adını aıJan Moskof pransi nimitriy !vanoviç'i yanına çağırml§tı. O sırada Vladiiımir'den prenıs Andrey Kons­ tantinoviç Suzıdal'skiy, Nijniy Novgorod'dan kardeşi prens Konstantin Rostovs:kiy ve prens M1haylo Yaroslavskiy de Altın Ordu'ya gelmişlerdi. Fakat Hı:zır karışıklıkları ibas­ t1rmağa ve ülkede durumıu sağ]amlaştırmağa muvaffak olamamıştı. Çünkü küçük oğ.lu ile ıberaıber büyük oğlu V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 234 - 235. s. ( Fars­ metin ) , 130. s. ( Rusça tercüme ) . " A. M a r k o v, İnventarmy katalog musul'manskix monct l:: rmi t aja, ·1G4. s . 1

-c ; L


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

170

Temir Xozya, yani Timur Hoca tarafından t er tiplenen bir s uika ste kurban olmuştu.1 Timur Hoca ancak 5 ıhafta saltanat sü rmüş ,2 Yeni Saray'da h. 7 62'de para bastır­

mıştı . .A:ltın Ovdu'da karışıldıklar ıbu devirde çok artmıştı. Cengiz sülalesine menı.sup rakipler yanında askeri Moğol aristokrasisi arasından ibirtakım adaylar çıkıyor du. Meş­ 'hur Altın • Ordu •emiri Mamay gibi. lbn Haldun'a göre, l\famay, Berdibek zamanınıda .önemli bir rol oynamış, onun bütün işlerini yönetmiş vıe kızını aılmıştı . � Doğu ta­ rihçneri Mamay üzerine çok az lbiılıgi vıermişlerıdir. XIV. y üzy:ıılın 60. yıllarında Altın Oııdu'nun tarihıi üzerine es as kaynak ollaraık Rus kronikleri ni ve meskukatı zikre­ debiliriz. Nikono vska ya letopis', Mamay'ın ;iktidarı 1ele alma sın ı canlı bir şekilde a nla tıy or . Temir Xozya (Timur Hoca) , ıdaha saltan.atının ilk günlerind e birçok Altın Or ­ du emirıierinin kendisine karşı hasmane bir durum alma­ sına sebep oll mu ş t u .

Kr onikçinin anlattığına göre, "bu yıl içinde Ordu Mamay kendi hükümdarına karşı nefr.et uyamıd ır.d ı ". Hana karşı aya klan an Mam ay , Ö z;bek hanın torunilarından Avdul'u (Albdullah'ı) ıhan ilan etmiş ve onun ad ına hareket ederek Timu r IHoca'ya karşı ke.:;;i n bir ıhücurma 'başlamıştı. 'Kronikçiyıe güre, bu devi:rıde "Ordu'da lbüyüık /bir muharebe yapılmı·ş tı." . Rakip hanılardan biri oılan Timur Hoca, Mamay'dan kaçmak m a:ks a:dıyle V olga' yı geçm işse ıde, öLdü rülmüştü . A!ltın Ordu'da duruma Mamay :h akim oqm u ştu . C engiz sülalesine mensup olm adığı için han unvanını alamayan 1\famay, yönetimi ele ·geçirmekle yetinmi ş vıe süs ol arak , yukarıda zikredilen Ay:dul'u (Abdullaih'ı) tahta oturtmuş­ tu. Nikon ovskaya letopis'e 1göre, Avıdu l 13'62'de tahta pr e nslerind en tümen ıbeyi

1 Rogojskiy letopisec'e göre, Hızır, kardeşi Murut tarafın­ uan öldürülmüııtür. Rogojsk. letop. , 70 s.

-

Nikonovsk. letop., 233. s.

:;

V. G.

T i e s e n h a u s e n,

a. y., I. c. , 389. s.


ALTIN ORDU'DA FEODAL .KARIŞIKLIKLAR

171

çıkmıştı. 1 Mamay devrinde hemen 'başlangıçtan it�baren Abdullah adına para bastırıılnuştır . Abduıllah adına bastı­ rıldığı kesin o1araık anlaşılan ve bizıe kadar gelen ilk sik­

!h.

ke,

764 ( = 2 1 . 1 1. 1362 - 10. 10.1363)

tari:hini

taşıyor

ki bu, kroniğin haıberinıi teyit ediy<0r.2 Albdullaıh'ın adını taşıyan paraların büyük bir kısmı ord ud a , yani hanın karargahı.n:da lbastın.lmıştır.

Çünkü

Volga boyundaki şe­

hirlerin, özellikle Saray Berkıe'nin, Abduılfaıh'ın ve onun k oruyucusu tümen ıbeyi Mamay'ın elinde ancak kısa lbir

sürıe kald ığı anlaşılıyor. Ordudan başka, AbduJılah'ın pa­

ra ları Azak'ta, Yeni S ar ay'da ve Hari:üm'ıde Yangı.şehir' d(• ( Yeniş·eıhir'de) bastırılnıı:ştır. Altın Orıdu'da merkezi bir yıönetim kur aıbilmek için Mamay'ın uzun bir savaşa gidşmesi gerekmiş ti . Ki1d1bek

için

Mamay 'İle .A!b'du:lılah

bir süre güçlü bir rakip teşkil

e1ımişti. Kroniklerde de aıdı :gıeıçen KHd ib eık ' in " bastırdığı

paralar, h .

762'ıde ( = 1360 - 1361) vıe

763'te

( = 1361 -

1362) bastırılmı.ştır. Kild�bek'in AbduUah'tan hemen hemen ibir yıl önce,

ibüyük bir kısmına hak.im olmasından öncıe para bastırdığı bu tarihl e rden <le anlaşılıyor. Hu duruma göre, K�ldilbek'in ıbir süre 11 . her haldre Mamay'ın Altın Ordu'nun

762'de ( = 1360 - 1361)

Hızır ve Timur

para bastıran

Hoca iije rekabet etmesi g erekir . Kroni�lıerıden ve nümiz­ matik verilerden

anlaşııldığına

göre, Kiklibek

öldürühnüştür. Onun ö lümü üzerıine

1362'de

Rogojskiy letopi­

sec'te önemli bir k ayıt vardır : "Ordu'ıda

karışıklık çık­

nuş, Hızır'ın oğlu Murut Volga'nın bir :kıyısını işgal et­ miş ve KilJd'i.bek'l.e

muharebeye

gi rıiş erek

onu

öldür­

müştü."·1 1

" '

----

PSRL, X, 233. . s.

PSRL, X, 233, s. A. Markov'un kataloğunda Abdullah adına bastırılmış bir

>' i kke vardır. Yeni Saray'da h. 762'de (

1360 - 1361 ) ) bastın­ lan bu sikke şüphelidir (A. M a r k o v, a. y., 468 - 469. s. ) . ·1 PSRL, XV, 1. fas. Rogojsk. letop., 73. s. - Rogojskiy le­ l ı;pisec, Murid'i yanlış olarak

=

Hızır'ıri oğlu sayıyor r "iskenıter

a nonim i" ne halcınız ( V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., JI. c. 130. S, ) . 1 .


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

172

Bu suretl1e, M amay ile Abdullaıh , a ynı yı l içinde yeni - y ukarıda zikrıedHen Murut ile --' karşılaş­ mış.Iardı. N�konovskaya letopis' M urut'a Amurat adını \·eriyor. 1 Hızır'ın kardeşi olan Mıurut, Altın Ordu !ba§­ �ehri Saray'ı zaptetmişti. Karışıklıkılar, kronikçinin 1362 ta riıhinıde belirttiği 1gibi, gittikçe derinleşmiş, Altın Or­ du devleti n den muhtıellif kı sımlar ayrılımağa başlamıştı. " Or;du emirlerinden Bulat Temir Bol1gar'ı aldı, ve Vo]ga boyundaki ibü tün .ş ehirlerıi ve ulusları işgal etti ve Volga yolunu ele geçi rd i . " Voılg.a ticari ve askeri yolunun B ul at 'Demir'in (Pulat T em ir' in) eline geçmesi ve Bulgar'ın ayrıılmasının, Altın Ordu'nun bi rl iğin e ağır ıbir daııbe teşkil ettiği muhakkak­ t•.r. P ul at Temıir'den ısonra, başka bir Ordu bey i , "Bezdej'li, yanıi Narıuçatı'lı Togay, bütün bu ül key i zaptetti ve orada yerleşti."2 Naruçatı alanı al tında , Mokşa ırmağı iboyun­ c1a'' ve M o rd val arl a meskun iböılgeyi anlam ak g erekir. Ruslar Altın Ordu'daıki olayfarı dikkat ve ilgi ile bir rakiple

taki p ediyorlardı. H. 762 (= 1360 - 1361) ile 764 ( = 1362-

1363) a rasında bastırılan paralardan Altın Or:du'da

ıhaki­

ıniyetin par çala nd ığ ı anlaş ı lı y or . Bu durum kronikçi tara­

fından canlı bir şeıkilde tasvir 1edi:lmişt ir : "Bu devirde Vol­ �·a devletinde iki ıha n vardı : Tümen

heyi Mamay'ın kendi

ordusunda tahta çıkardığı Avdula h an ve Saray beyleriyle A murat han. Bu .j k i han ve ;bu ıiki

Ordu arasınd a

sürekii

bir savaş ve husumet !hüküm sürüyor:du."1 .Amurat (bu ad

paralarda lVIuri•d ıbiıçiminde yazılmıştır) , Belad Gfüistan'­

cia . Yeni Saray'da ve Saray cıi var ındaki Beiad Gülistan'da 1

PSRL, X, 233. s.

-

Nikonovskaya letopis' Amurat'ı yan­

l ı :; yere Hızır'ın kardeşi sayıyor [ " İ skender anonimi" ne balanız ı

\-. G.

T i e s e n h a u s e n,

O nla Şeyh'in oğlu Murid,

a. y., II. c., 130. s . ) J . Erzen'in oğlu Ak Ordu

oğlanlarına

( prenslerine)

nwnsuptu. �

Bezdej'in yeri için bakınız : A. N.

N a s o n o v,

Mongolı

i P.. us', 120. s. , 1. not. - Bezdej, Berke Sarayı'nın kuzeyinde bu­ l u n uyordu. ::

Bibliyografik bilgi almak için A. N.

· ·: rla anılan kitabına bakınız (123. s., 1. not ) . '

PSRJ ,, X. 233. s .

Nasonov'un

yuka­


ALTIN ORDU'DA FEODAL .KARli,/IKLIKLAR

173:

ikendi adına para ibastırmıştır.1 Rus prensleriyle olan mı1naısebet1eri, onun önemli bir kuvvet �kil ettiğini göste­ riyor. Lakin Murid ile Aıbdullah arasındaki taht s avaşıyle iş bit miyordu . Yenıi Saray'da bir aralık, ıh . 764'te ( = 13621363) , Mir Pulat para bastırmıştır. Bunıdan Saray (Sara:r Berke = Yeni Saray) şehrinin ıgeçici dlarak Mumd'ten cıJhndığı anlaşılıyor. Başşehir için şiddetli bir savaş yapıl­ dığı göze çarpıy or . Saray hanlarının bu savaşta her za­ man muvaffak olama dıklar ı mUJhakkalktır. Çünkü Ab­ dullah h. 764'te Yeni Saray'da kendi adına para bastır­ m ağa muvaffak olmuştur. Saray Berk!e açıkça elden ele geçmiştir. Yeni Saray'da h. 764'ten soraa Abdullah adı­ na bastırılmış para.ılara tesadüf edilmemesi d1kıkate değer . ..:--\bdulllaıh 'ın son paraları h. 771 'de (= 1369 - 1370) tari­ hinde bastırılmıştır. Bu sul"etJıe, ıh. 764'ten sonra Abdul­ lah'ın (yani Mamay'ın) Saray Berlro'yi terk ettiği anlaşı­ lıyor.

Amurat'ın ( Murid'in) ne zaman ve nasıl . öldüğünü

anlatmıyor. "lskender anonimi" nde, l\1ur:1d'in, Cuçi aıi Lesıi nin Ak Ordu koluna mensup Or da Şeyıh' in oğlu oLduğu yo lunda ıbir kayıt vardır. "İ\Skender cı nonimi" yazarı, onun Saray Berke'de saltanat süroüğU son yi1lara dafr biLgi vermeyerek, sadece, üç yıl sal­ t<ı.nat sürdüğünü kaydediy or . Bu, nümizmatik verilere ta­ marnıyle uy u yor. Çünkü Murıi:d h. 762 - 764 yl!lıları arasın­ Rus

kronikleri

da para ıbastırmıştır. Karışıklıklar devrıinde Murid de Altın Ordu hanlarının çokluğu gilbi, katil1erJn eliyle öl­ dürülmüştü. Mudd, Rus kroniğinin zikrettiği Moğuıl Bo­ ğa'nın oğlu olan başemiri llyaJ.s tarafından öl:dürülmii§t ü. � Ayru yazara göre, Saray tahtı, o zaman Timur Hoca'mn oğlu3 ve Orıda Şeyıh'in torunu olan Aziz ihanın elline geç­ mişti. Abdullah'ın ralciıbi olarak o da üç yıl saltanat sür­ müştü. 1 Nümizmatik verHer, "lskender anonimi" nin ihaı

.A.

M a r k o v, a. y., 467 - 468. s. Nikonovsk. letop., 232. s. " V. G. a. y,, II. c., 235. s. (Farsc:u. T i e s e n h a u s e n, ı ı ıctin l , 130. s. ( Rusça tercüme) . 1 V. G. T i c s e n h a u s c n, a. y.


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

1 74

berilerinde birtakım düzeltmeler yapı�masını g<erektiriyor.

1\ziz han üç yıl saltanat sürmüş, fakat taıhta h. 7&4'te (= 1362 - 1363) değil, 766'ıda (= 1364) çıkmış ve 768'e (= 1367) kadar saltanat sürmüştür.1 Bu suretle, Az,iz

değil , aradan bir süre geçtikten geldiği anılaşıhyor. Her ıhaı1de, ıh. 765'te ( = 1363 1 364) onun Saray'da bulunmadı ğı göre çarpıyor. Aziz han, paralarını Murid'in bastırıdı ğı yederıde - Gülistan' da, Beılaıd GüH st an'ıd a, Yeni Saray'ıda ve Saray'da - bas­

h o. nın Saray'a derhal 'Sonra

tırm ıştır. 2 Mamay'ın ve vassaıh Abdullah Jıanın rakipl:eri hiçbir zaman a zalmamı ştı. Aziz hanın ölümünden sonra, 3 Altın O:r:du'ıda Abdullalh'tan başka, ıh. 767 - 768 ( = 1365 - 1367) yılları arasında II. Canıbek de para bastımuştı.4 II. Ca­ r:ı:bek'in ibi�e kadar geılen 29 sikkesinden hiçbirinde bas­ tırıldığı y,er

anılrınamıştır. Yalnız ıbu

nokta bile onun

Ordu'da pek sağlam bir duruma salhip d.lmaıdığını gösterme­ ğe yıeter. Daıha 1362'de Bul gar ' ı alan mezkur Pulat Temir' ip_ ( Timur' wı ) 'birkaç sikkıesine tesaıdüf ıediıldiğini söyle­ yelim. Pulat Temir ıh. 768'ıde ( = 1366 - 1367) h anı anarak para ınemiştir. 5

ıbastırmışsa da, b astırdığı

Bu olay son

Canıbek yeri ver­

derece önemlidir. Çünkü Puı1at ıhanı olan II.

Te mi r' in, fiHen olmasa bile şeklen Saray

Caru:bek'in ıh!akimiyetin:i kabul ettiği n i gösteriyor. Ordu'-

dski "karışıklık" ne kadar

büyük

olursa

olsun, XIV.

yüzyılın 60. yı�Iarının sonunda Mamay dı]e vassaılı A'bdul­

lah 'ha n açıkça galip gelmişlerdi. AbduHaıh'm siyaset sah­ nesind en çekilmesini

gerektiren

bilmiyorUıZ.

sebepilıeri

Ece!:iyle •öiüp ,ölmediği de kesin olarak anll aşıfamıyor. 1

Yaıl-

A . M a r k o v, a. y., 471. s.

A. M a r k o v, a. y., 471 - 472. s.

::

Aziz

han

da

öldürülmüştür;

bakınız :

V.

h a u s e n, a. y., II. c., 235. s. (Farsça metin) , 130

G. -

T i c s e n­ s.

(Rus ­

hölUm.

18."'>8 ,

13 1 .

ça tercüme) .

100.

1

A. M a r k

r.

P . S a v e l' e v, Tety uşski y klad. TVO,

s.

o v, a.

y., 472. s . 111.


ALTIN ORDU'DA FEODAL .KARIŞIKLIKLAR

nı z, h.

771'den ( = 1369 - 1370) sonra onun

175 adına para

bastırılmadığı göze çarpıyor.

Nikonovskaya letoprs', 6878'ıde ( 1370) "Ordu beyi Mamay'm Ordu'da Mamat Saltan adlı yenıi bir hanı tah­ ta çıkardığını" ibelirtıiyor.1 Nikonovskaya Ietopis'faı kaynağını teşkil eden Ro­ �oj skiy letopisec, bu olayı hemen ihem€n aynı tabirler­ le anlatmış ve 6878'de ( 1370) taıhta çıktığını belirtmiş­ tir.� Gerçekten ikinci vassa[ hanın :ilk siıkkesi Ordu'da l ı . 77l'de ( = 1369 - 1370) ıb astımlmıştır. Mamay'm talh­ i.:� oturttuğu ikinci vassal hanın adı, sikkelerin bir kıs­ mında Gıyaseddin Muhammet han, bir kısmında Muham­ rnet han, bir kısmmda ise Gıyaseddin Bulak ihan şeklin­ de yazılımıştır. Paralarını Ordu'da, Hacı Tarhan'da (Ej­ derhan'da) , Yeni Macar'da ve Yeni Kırım',da bastumış­ tı r. Yeni Saray'da veya Gü:Jistan'da bastırılmış bir sıik­ h�$i elimize geçmemiştir.3 Bu durum, bütün başarıları­ ı ı a rağmen, Mamay'ın hakimiyetinin sonuna kadar dev­ ldin başşıehri Saray Berke'yi sağlam bir şıek�lde zapte­ ı l emediğini kesin olarak ispat ediyor. Volga alanında l ı i ı:1biriyle rekabet eden Altın Orıdu ıhanlarının listesini .! :ii�den geçirirken, bunlarıın hüyük ıbir kısmının Ak Or­ d u'da doğduğunu v:e Cuçi sülfüesinin Ak Ordıu koluna l l l'Pnsup olduğunu fark 1etmemek dımkansızdır. Her iha1<le, y ii :t.yı lm 60. yıJ!larmda faaliyet gösteren Hızır (!Gdır) , Tı�mi r Hoca, Muvid (Amurat) v,e Aziz han (Azis han) , \ k Ordu'da doğmuşlardır. Bütün lbuın!lar doğudan, Ak ( >rı lıu 'dan, Cuçi uılusunun sol kolundan çıkmışlardır. Bu k Pyfiyet ıbile, Ak Ordu ısarayının v:e Ak Ordu aristokra­ : : ı s i n i n Altın Ordu'nun muıkadderatına karşı ne ıbüyük l ı i r i lı.ri gösterdi,ğini ispat eder. Yüzyılın 70. yıllarında Ak l 'S H L, XT, Nikonovsk. letop., 12. s. (6878) . l 'S l lL, XV , 1. fas. Rogojsk. letop., 92. s.

;1111

M u ha mmet. Bulak ad ına bastırılan ve bize � l k l\f', lı. 782'de

(

kadar gelen

1380 - 1381 ) Hacı Tarhan'da (Ejderhan'­

lıı ı hn.�1 ı rı l mı!il ı r. Bundan sonra Toktamış adına para bustırılı ı ı ı � t ı ı·. /\ . M ıı r k o v, ıı. y., 476. s. ı


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

176

Ordu'nun, Altın Ordu ' nıun i şl er ine kar ş ı

göı.;;terdiği hu

Hgisi

- ve bununla ilgili faa3·i yeti - bir kat daha artar. *

*

*

AıJtın Ordu'daki karışıklıkların Ruslar tarafından dik­ katle takip edi.ıldiğini y ukar ıda be1irtmiştik. En bas ir et li prensler, or ad a Tatar hakimiyetinin zayıfladığını ve bu­ ııun kesin bir kurtulıuş sağlamak �çin değilse hil'e, Tatar hakimiyetinin yükünü azaltmak için kullanıı] ması

gerek­

t i ğini a�ıkça a nlıyorlardı. Kronikler·İ dikka tl e okuyan ara�­

tırıcının gözü, her türfü küçük feodal karışıklıkların, sa­ veşların sisJıeri arasından, Tatar

hakimiyetiyle

yapılan

savaşın ciddi baskısı ve enerjik Moskova prensi

Diınitriy

İvanoviç'.in yönetimi altında yıldan yıla

derinl:eşen bir­

leşme processus'ünü ·görebillir. Feodaller arasında taksim 1e d iJlımiş olan Rusya, XIV. ;y üzyılın 60 - 70. yııll ar ı arasında Altın Ordu'nun soygun­ cu si yas eti ne karşı Rus prensıJiklerini m erk ezi bir devlet

içinde to plamı ş ve bu suretle henüz k uvveti ni muhafaza eden Altm Ordu hakimiyetine şiddetH bir darlbe

dndir­

mişti. Bu sosyal gelişmenin !bütün safhalları üzerine Rus

kroniklerinde :birçok dikkate değer veriler vardır. Son­ radan Don:skoy adım aı1an D.iımitriy

onemli ıbir rol

İvanoviç ıbu yolda

oynamıştır.

Dimitriy İvanoviç, 1362'.de Moskova taıhtına çıktığı

zaman henüz 1 1 yaşında id i . Dedesi ve babası tarafından

Moskof pr·en.s l iğinin kuvvetlendiriJmesi yolunda girişilen çalışmaları küçük Dimitriy'in yaıvaŞlatacağı sanıhyor­ clu. Halb uki Dimitriy bunun aksini göstermiştir :

ıSelefieri

tarafından toplanan kuvvete ve akıfü idarecilerin

müza­

Jı ı.n:ıetine dayanan Dimitriy !vanoviç, yallnız Moskova için değil, bütün Rusya için en yararlı yolu seçmiştir. Mosko­ va, Altın Ordu 'nun ,durumu üzerine sağlam ıbia,giye sahip bulunuyor, Saray'ıda çıkan bütün olayları, sık sık deği:şen hanları ve enerjik rakiplerini biliyordu. Tatarllarla sava­ şa girişebilme k dçin, Rusya'daki dıurumunu sağlamlaştır­ mağa ve etra fınd a bütün kuvvet ve vwsıtaları topl amağa muhtaç olıcluğunu taıltdir mUyorrlu. Mo skova'n m üç esas


ALTIN ORDU'DA FEODAL KARlŞIKLlKLAlt

l77

amacı vardı : 1) Sa ray hanı lVIurid (Amurat) t ara fı nd an l\foskova 'yı zayıflatmak maksad ıyte Dimitrıiy Konstanti­ noviç Su:iJdaıl'skiy'e veril e n Vfadimir prensl iğıin i almak ve yalnız tk ar et bakınmndan değil, Altın Ordu ile savaş lba­ kı mmdan da önem1i bir rol oynayan Volga yolunu açmak maksadıyl•e Nijniy Novgorod' a kesin dlarak !hakim ol­ n ıak ; 2 ) Tver' pren sliğıini ele geçirmek ve ibu suretle Ta­ tarlarla yapılan savaşta Moskova'nın kaynaklarını artır­

mak ; 3) yine bu maksatla Ryazan prens lıiğini ,ei]de etmek. Bütün bu üç amaç, esas en yaln ı z bir aım aca ç ı kıy ordu : feodal Rus prensliklerini Tatarlarıla savaş için Moskova etrafınıda t oplam ak. Dimitl"iy İvanoviç, Altın Ordu He dlan münasebetlerinde us ta l ıkl a hareket edereık her fırsat­ ü1, Moskof pr en sl i ğıin i kuvıethmdıirımeğe çalışmıştır. Bir­ kaç örnek vereli m. Mamay'ın ve �bduUalJı hanın, aşağı Yolga'nın batısmda buılunan geniş t opr akları kaybetNk­ l eri yukarıd a belirtilm iş ti . Kuz eyde Mam ay 'ı n fiili ıhaki­ ıniyıet a:lanı Ryazan pr{msliğini:n sınırlarına kadar uzanı­ yordu. Bu sebeple, Ryaz an prensi açıkça Maımay'a tabi l ı i r duruma düşmüştü. Yüzyılın 70. yıll arı nd a Mamay l\. ı rım'ı kendi hakimiyetine almış ve Kırım'ın z en g,i n kay­

naklarından yararlanarak durumunu kuvvetlendirmişti.1 Altın Ord u '.d a çıkan karışıklıkilar, gerek Rusya, ge­

k Litvanya için el verişili bir durum yaratmıştı. Litvan­ pI"ensi Olgıerd ( 1341 - 1377) , Tatarların zay ıflamasın ­ d a n yararlanarak 1362'de Buğ t arafına sefere çıkmıştı . 1 : u rada Sinie v odı (Buğ'a karışan bu ırmağa bugün Sin­ y u xa adı verilfr) ırmağı boyunda Tatarıları yenmii:şti . Bu n

ya

1 .n l u , tanınmış Kırını beyi Kutluğ Bey'in, Hacı Bıey'in ve l l ı ristiyan aıdı t aşıyan bir beyin - Dimitrtiy - kuman­ c i : ı s ı a l t ı nda bul un uyordu . B u zafer sonuDJda, u:zıun süre h'. o ryatoviçi ai,le,sinin elinde kalan geniş Podoliya lbölgesi 1 .i t.vanyallıların elin e geçmişti. PodOl.dya'nın işgali, XIV. '

:-.ı ıı );

l lu

yolda daha etraflı bilgi almak için

11 n o v,

Mon�olı i Rus', 123

-

124.

bakınız:

A. N.

s.

F. : 12


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞtJ

178

yüzyılın son yarısında Litvanya'nın kuvv:etlerunesine çok yardım etmişti. 1365'tıen sonra Olgerd, Tatarlarıdan Kiev'i rte almağa muvaffak olmuş ve Doğu Avrupa'nm en güç­ l lt prenslıerinden biri olmuştu. Lakin Tatarlarla yaptığı. savaşta k azandığı başarılar Olgeııd'i yerli Litvanya çıkarlarından ayıramamıştı. Moskova ve Dimıitr.iy !vanoviç He anlaşmaktan çelcinen Olgerd'in Moskof prensliğini zayıflatmak maıksaıdıyle Ma­ may ile anlaştı ğı nı ıbiıliyoruz. Maımafi!h Altın Ordu'ya dö­

nelim.

Volga boyundaki alan ve ş1ehirler, özellikle Volga'­ s ol k1yısmdaki şehirler, yani ilci ıbaşşehdr - Saray Berke ve Saray Batu - ve Volga'run batısmdaki bozkır­ l ar, Mamay ile Abdulla�h'ın rak;tbi Mıurid'dn (Amurat'ın) elinde bulunuyordu. Murid han zamanında Kuzey Harizm Ürgenç şehriyıle birlikte Altın Orıdu'dan tamamıyle ayrı­ farak, Kongrat kalbilesine mensup Sufi sülalesinin haki­ miyeti altında bağımsız bir siyaıs et gütmüş ve par a bas­ tirmıştı.1 ıBulgar'ın ve Naruçatı 'mn (Mokşa ırmağı boyunda bir :bölge) ıda fiilen istiklal kazandığı ve Mamay He Mu­ rid':in raıkibi K:hldibek'in ih. 762 - 763'te ( = 1360 - 1362) �en� Saray'da para bastırdığı göz önünıe all ınacak olursa, Saray'da oturan ıhanın Moskova'da fazla ibıir otoritesi ola­ mayacağı anlaşılır. Bu sebeple, Mamay'ın yardıımmdan ya­ rarlanan Diımitriy !vanov:i1ç, Vladimir prensJi ğ,ine hak idıdia etmeğe başlamıştır. .A:bdullah'm rakiıbi Muriıd (Amurat) , Dimitriy'i zayıflatmak m aksadıylle Dimitriy Konstantino­ viç Suzdaıl'skiy'·in VJıadimir prensliğıine ıhakkını teyit et­ miştir. !ki Dimitrliy'in kuvvetleri arasında fark varıdı. G enç Moskof prensi, Vladimir'i kendisine vermeğe mec­ bur etmekle ka1lmayıp onu Murid'den ayrıl arak geçici ola­ rak Mamay'ın hakimiyetini kabu� etmeğe ikna etmişti.Di­ m itriy !vanoviç, prens iBoriıs Konstantinoviç'ten ıb iıılikte alr:ın

ı

S u fi süialesi tarafından bastırılan en eski sikke, h. 762'de

( c� 1360 - 1361)

bastırılmıştır. Bakınız: M. E. M a s s o n, Monct­ Byull eten' SAGU, 18. fas., No. 7,

n ıy klnd XIV v. iz Termeza.

1929. 63. s.


ALTIN ORDU'DA FEODAL KARIŞIKLIKLAR

179

(�ıkları Nijnıiy Novgorod'u ta:mninat o1arak Suzdal' pren­ sine vermişti. Bu suretl e, flık amaç Dimitriy tarafından gerçeMieştirilımi§ti.

ile Moğollar meselesinin son araştırıcılarından biri, A. N. Nasonov, "Rusları Moskova .etrafında topla­ mak maksaıdıyıle atıcran ilk adımlar, Tatarların akını ile açık bir mukavemetle karşılaşmıştı." dıiyor.1 Gerçekten, yukarııda anılan ve Bu]gar'ı işgal eden Pulat Temir Niij egorod prensl!iğine ıhücum ett iği zaman şiddetli bir mukavemetle karşı1aşmış ve Ordu'ya ikaçmak mecburiye­ tinde kalmı§sa .da, ih. 768'de ( = 1366 - 1367) Aziz han tarafmdan öldürülmüştü.2 H. 7 68'den sonra 'gerek Aziz l ı an, gerek Pulat 'Demir adına bastınlmış paralara t'esa­ d üf edi1memesi zikre değer. Maınay :ille Moskova arasın­ daki iyi münasebetler uzun süre devam edememiştir. Çün­ kü :iki • taraf birbirlerinden karşılı� olarak şüpheleniyor1 lu. Mamay, Moskof prensliiğinin kuvvet ve nüfuz halomınıdan büyümesinıden aıçıkça korkuyordu. Öte yandan Dimitriy lvanoviç de Rusya'nın Tatar hakimiyetinden Lurtuılması yolunda Mamay'ın en tehlikeli ıdii§man oldu· g-unu ta�dir ıediyo:rdu. Çünkü aşağıda göreceğimiz gibi, y üzyılın 70. yıllarında Altın Ordu'ıda karışııklıldann sona ı ·rmemesi'l11e ve !hatta artmasına rağmen, Altın Ordu'da en l ıiiyük güç onun elinde bulunuyordu. Beklendiğ1i g�bi, �l oskof prensi, Rusya 'yı birlleştimne siyasetinde Mamay lara fın<lan 'enerjik ibir mukavemetle karş11la.şmıştı . Mamay, ' l 'ver' ve Ryunrıprenslıerine lher türlü tesir yaparak, onıla­ rın, hu devrin feodal münasebetleri bakımından çok ka­ r:ı k leııistik olan separatist siyaset'lerıini destekl�emi1.tıi. Ge­ n · !< 'l'ver' prensi Mföa:il Alekısandroviç, gerek R';'mö°!pr en ­ : : ı ( l l Pg, dar feodaıl çıkarlarından uzaklaşarak, Dimitriy l vo ı ı ıoviç'in temsiıl ettiği Moskova si y asıeti düzeyine çı ka ­ ı ı ı ı ı ı ı ı ı şlnl"d ı . Rus t arilil:erin<l e Dimitriy Donskıiy'in 60. ve ı iwlli-lde 70. yıl'larda Rıusya'yı birll1eş tirme yolunda oy­ ı :ıu lıı{ı rol mükemmel bir şekmde aydınılatılmıştır. Bu baRusya

1

'

A . N.

/\.. N.

N n s o n o v, Mongolı i Rus', 126. s. N n s o n o v, u. y., 126. s.


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

180

kundan bizim hunun üzerinde

durmamız

lüzumsuzdur.

M amay ıile Li tva•nya prensi Olgerd'in, Dimitriy 'dn birleş ­

tirme faaHyetfoi

e:ng el lemeğe

çal ışmalarına ,

Tver' ve

Ryazn1'P:rıen s}erin in Moskova'yı zayıflatmak 1içi n gi.r:iştik1'e­

r-i

teşebbüslere (1375'te

Mhlıaıil Tverskiy':in

savaştığını söy�eyel:im ) rağmen , hiçbiri

Moskova ile

muvaffak

olama­

mış ve Moskova'nın !kuvveti ve Ruıslar arasında kazandı­

ğı manevi nüfuzu artmıştı. Dimitriy lvanoviç ' e Rusya'mn esas kısımlarını

Mos­

kova etrafında ıbideştirmeğe i mkan

vermemek :için, Ma­ may 'ın Altın Ordu'da daha ağır bir teşebbüse girj.şerek Altın Ordu'daıki karı.ş ıklıklara son vermesi ve Cuçi ulu­ sunun bütün toprakllarını tekrar kendıi ıh a.kianiyeti altında toplaması ·gierekiyorıdu. Mamay buna muvaffak olamaıdı. B uılgar

alanını ge­

çici olarak ıhakimiyeti altına almasına, y�ne geçici olarak Hacı Tar'lhan'ı (Ej derıhan'ı) eıle geçirmes ine1 ve Kuzey Kaf­ kasya'yı elinde tutmasına rağm.en, A1tın Ordu'nun esas - çe­

kiııdeğini teşktl eden Volga ıhavzasının zirai iböıl1gelerini ve zenıgin şeh i rlerıini hak:imiyeti altına alamamıştı .

'

H. 773't•en ( = 1371 - 1372) T-oktamış'ın tariıh sah­ nesine çıkmasına kaıdar karışıklık ar yalnız devam etmek­ le kaılmamış, daıha da artmıştı. Rus :kroniği 6881 (1373) tariıhinde kısa, fakat 'SOn derece önıem1i bir haher vermiş­ tir : "Bu yıl içinde Ordu'da karı.şıklıklar çıktı ve ıbirçok Ordu prensl eri birbirledni öldürdüler ; sayı sız Tatar öldü ; hu suretle .Allahı n öfkesıi anlaşıldı."2 Kronik !burada sa­ dece Altın Ordu işılıerine Ak Oııdu hanlarının kesin olarak müdalhalesiyle derinleşen karışıklıkların ikinci sa:fhasının başlangıcını kaydetıniıştir. l

Nüınanizmatik

ver.i.ılere göre, 70.

y:ıılların ilk yarıs ın da

üç ıhanın bir:birlıeriyle rekabet ettiğıi anlaşılı.yor :

'

1 Burada Mamay'ın ikinci vassalı Muhammet Bulak han tarafından para bastınlnuştır. - P. S a v e l' e v, Tetyuşskiy klad. TVO, III. bölüm, 2. fas., 1857, 253. s.

2

PSRL, XI, 19. s. : 6881 (1373) .


ALTIN ORDU'DA FEODAL KARIŞIKLIKLAR

181

1 ) Yeni Saray 'da h . 773 't e (= 1371 - 1372) para ·baıs­ tıran Tulunbek hanm ; ı

.2) Ural (Yayık) ırmağının aşağı ha vzasında, Saray­ çık'ta h. 775'te ( = 1373 - 1374) para bastıran lliban han ; 3) Sarayçık'ta yine h. 775'te ( = 1373 - 1374) para bc:stıran .Ala Hoca. Bu devirde Altın Ordu'da çıkan kar ışıkl ıkları n, Mısır g-�bi u z ak bir ülkede y aş ayan büyük Arap

tarihçıisi lilm

Ha ld un ' u n gözünden kaçmaması diıkkate değer. libn Hal­ dun, başka y a z arla r tarafından kayıdedihneyen ve

nüm i z matiğini n veri leriy l e

ola:y verm i şt ir . H. 776'da

tey:it ed il en birkaç

Cuçi

önemli

( = 1374 - 1375) Altın Ordu'­

da çıkan olaylar üzerine lbn Haldun

bakınız ne diy or :

' 'Saray çevresinde bir:kaç Moğol emriri daıha vardı. 'E:mirıler birbirleriyile

Bu

uzlaşamamışlardı. Hacı Çerkes Ej­

d erıh an çevrıesini almlŞ, Urus hanla Aybek han da kendi

uluslarını ıişgail etmişl erdi . Bu hanlara "sefer

emirleri"

a d ı nı vermişlerıdi."1 V. G.

Ti eıserrhausen, t ercümesinde "se­ fer emirıJıeri" kelimelerini •verirken t er e ddüd e düşerek bu adı "sol kal emirleri" şeklinde çevirmenin d a:h a doğru olaca­ gmı �leri sürm üşt ür . 2 Burada sol kol

emirlerinden, yani

Ak Orıdu emfr ve oğfa.nlarmdan (prenıslerinden) söz ediıl­ (i iği şüphesizdir. Gerçekt en , y uık arııda a nıll a n Ha cı Ç er k!es,

Urus han ve Mamay ile r ekabet eden h anl arın çoğu, Ak Ordu'ya, yand Cuçi ordusunun sol koluna mensuptu. lbn

Hald un biraz aşağıda "Ejder.han uluslarının hakimi olan Ha c ı Çerkes'ıin Mamay'a hücum ettiğrni, onu yenerek Sa­ r a y'ı aldığını" haber veriyor.3

Mamay'ın Saray'a uzun z aman ıhfukim ol amadığı an­ laşılıyor. Çünkü

Y.

Saray'da Muhamme t Bulak adına ba s­

li rılmış sikkeıl:ere rastlanmıyor. Buna karşılık, İbn

r:un'un Hacı 'Taı:ü:ıan'a 1 l

( Ejdeııhan ' a) ıh. 776'da

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. - 390. s. < Rusça tercüme) . V. G. T i e s e n h a u s e n, a.

y., I. c., 373. s.

I.

c.,

390.

V. G. T i c s c n h a u s c n,

y., f.

c.,

374.

Ha1l­

Çerkes

(Arapça me­

:n ı . :J89

" ı ; ıı

ı.

:m ı . s.

( ltu sea

tercüme ı .

a.

y.,

s. s.

.

1. not. ( A rnp('a

nw­


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

182

y olunda ki kaydı, nümizmatik ve­ teyit ediliyor. 1 Çerkes Bey !burada h. 776'da para ·bastırllll§tır. İbn !Jia ldun'un Hacı Ç1erkes adım verdiğ i il:ıa­ nın Çer kes Bey olduğu muhakkaktır. 70. yılların son yarısında, Toktaırmş'm Vo1ga havz a ­ sında or t aya çlikmasından biraz önoe Yeni S aray 'da Ilı. 775 ve 779'da, yani 1373'ten 1378'e kadar para bastıran A rabşaıh ıda faaliyett·e ibulunmuştur.2 XV. yüzyılda yaşa­ yan meçhul bir Acem yazarının Moğol sultanlarını:n soy kütüklerine tahsis edilen eserin e göre, Ar a bşah , C u çi ailesi­ nin Ak Ordu koluna mensuptu.3 Onun Ak Ordu' ya men­ sup olduğu Nikonovsıkaya l etopis ' t e de bildiri lmişt ir : "Bu yıl için:dıe ( 1377, - A. Ya.) Volga alanına, Mamay'ın Voiga Ordusuna Gök O rdu'dan Arapşa adlı bir prens geç­ ti ; prens Arapşa gayet gaddar ve kuvvetli bir bahadırdı ; yaşmın küçüklüğüne rağmen, !birçok ba şarılar ka zan dı ve Nij:nıiy Novgor od' a !hücum etti."4

Bey 'in hflıkim olduğu

ri leriytle

Ara:bşalh birbideriyle rekabet eden ıh anl arl a ve Ma­

may'la ( bu devıirde Maımay Mu:hammet BuJak'ı tahta oturtmuştu) hiç temas ıetmeden, ıbütün tehliıke ve sorumlu­ luğu göze alarak 1377'de Nijniy Novgorod'a karş ı sefere Çl!ktı. Dimitriy !vanoviç alaylar topl ayar ak Tatarlara kar­ şı yöneld i . Onlara rastlamayınca geri döndü. Moskof prensinin voyvodaları Tat a rl ar ı n dzine t-eı.sadüf etmeden , Sura ı rma ğı na karışan P'yana ırmağına kadar geldiler. Lakin her ihtima1'e kar şı a l ayılarını ileriye sevk etti. Bura­ na Ruslara Tatarıların uzakta " Volç' i vodl!'da"5 bU:lunduk­ larınr :haiber verdi�er. Rus voyvodaları o zaman kendile­ rini

hiçbir tehlikenin tehdit etmediğ.inıe ve ibu uzun sefer­

den sonra i s tirahat edrebiJıeceklerine karar verdiler. Ordu­ .::; a hlarım 1

taıhkirn etmeyen ve devriyeler bırakmayan Rus

A. M a r k o v, a. y., Dopolneniya, 860. s.

477. s. V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 54 - 55. s. - Ay­ bakınız : P. S a v e l' e v, Tetyuşskiy klad. TVO , III. bölüm, A . :M a r k o v, a. y.,

ı·ıca

:1. fas., 431. s.

' ''

PSRL, XI, Nikonovsk. letop., 27. s. : 6885 (1377 ) . Donec'in ayağı.


ALTIN ORDU'DA FEODAL KARIŞIKLIKLAR

183

askerleri zırhlarını çıkarmış v,e siJ.fuhlannı atmışlardı ; "on­ ların prenSleri ve boyarlar ve ibeyler ve voyvodalar eğlen­ ce�er tertip ederek içiyor ve eğleniyo:dardı."1 Rus karar­ gahında ıbu eğ�ence devaım ederken, Tatarlara kı[avuz ,gö­ revini gören Mordva prensleri, Rus askerlerinin durıumu­ nu haince !haber verıı:nişlıerdi. Araıbşa!h derhal Rus karar­ g3ıhma yaklaşmı:ş, onu her ya!lldan sarml§ ve fiilen sila:h­ sız olan askerlere anısızın saldırmı·ştı. Rus başbuğJarmın ve askerlerinıin çok!luğu o zaman kılıçtan geçirilmişti. Yaılnız :küçük bir kısmı kaçmak suretiyle kurtu'lımuştu. Arabşaıh için Nijniy Novgorod'a g'i:den yol açıilmıştı. Ara:b­ şa!h da hiç kimse tarafın'dan ıbeıklenmeden Nij niy Kov­ gorod'a gelmişti. Askersiz kalan ş1ehir mukavemet göste­ rememiş, aıhalinin çokluğu Volga'nın yukarı kısmına kaç­ mıştı. Tatarlar şehrin terk edi'lmiş maıhaıllelerine girerıek yağımaya başlamışlar' şehıirde kalan sm©.ıhsız a;halıiyi esir ahnI§lar, evlerin çoğunu atıeşıe vererek uzaklaşml§lardı. Gerıek kron:iklerıde, gerek doğu kaynaklarında Arabşaıh üz·erine bundan fazla !bilgiye tesadüf edilmez. Lakin onun Altın Ordu'da bir yıl daha wl oynadığı anlaşı::lıyor. Çün­ kü Yeni Saray'da onun adıma h. 779'da (= 1377 - 1378) bastırılrmş parallara tesadüf edilir. Volga boyunda Arab­ şaıh'la reka:bet eden bir han daıha vardı. Y:ine Ak Ordu'dan çıkan bu han, Cuçi sülalesinin Şeyban koluna mensuptu. Sikkelere göre, 'bu ihanın adı Kağan Bey idıi. Yukarıda zik­ redillıen XV. yüzyıla mensup meçıhul Acem yazarı ıbu ha­ nın adını Kaan Bey şeklinde yazmıştır.2 Onun adına h. 777'de Yeni Saray'da ıbastırılmış ıbi�kaç ı.s.iklre vardır. Ye­ ni Saray şelfri oldukça kısa bir süre onun elinde kaıJmıştı. Bu sürenin bir ytl bile sürmediği anlaşılıyor. Kaan Bey üzerine daıh a etraflı bil�gi elıde edemedik. 70. yılılarıda Altın Ordu'da gördüğümüz olayların so­ n.uçlarını kısaca öz1etlıeyeJlıim. Mamay bütün Altın Ordu' yu ele 1geçirmek dçıin çok ça1ll§rmşsa da, buna muvaffak olamcmııştı. Volga havzasını lh:akimiyeti altına alaman11ış, ı

A. y. V. G. T i c s c n h a u s e n, a. y., ır.

c.,

5·1

-

55.

s.


184

A LTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

yalnız . kısa bir süre için Ejder:h an ve Buılg ar'ı ele

geçir­

nüşti. Zengin Vd�ga havzası daıha çok Cuçi sülalesinin Ak

Ordu koluna mensup :hanların elinde kafilmştı. Biı:föirle­ riy:le rekabet eden bu hanlar, tahtı üç yı1dan çok �ş ga'l et­ medikleri halde, Vol g a :bölgesini Mamay'a terk etmenriş­

lerdi. Böy1eılikle, Mamay Cuçi ulusunu kendi hakimiyeti bi:ıileştirmeğe muvaffak olamamıştı. Bu bakımdan Dimitriy !van oviç, bütün Ruslar ar asında kazandığı ma­ n evi ot orite sayıeıs:inde daıhıa ıbüyük bir başarı elde etmiş­ tL Bu arada Moskova'nın Ruslar arasında kazandığı de­ ğ:er gitt i kçe artıyor du . Bu durum karşısında Maanay, Mos­ a ltında

kova'nın Tatarlarla kesin olarak çarpışacağını anlamıştı.

ona göre, Rus pren sleri Altın Ül'du'ya verdikleri vergileri de azaltma ğa başlamışlardı. Otuz kırk yı1l önc e Özıbek han ve Canııbek :h an zamanında alınan vergilere Çünıkü

nazaran gelirllerin kuvvetle a zaldığı onun gözünden :kaç­ mamıştı.

Mamay, Moskova'nın

kur tulmağa veya lhiç

Tatarlardan

t amam ıyl e

o lma zsa vassaUık ibağlarını gevşet­

rn eğe çalışacağını da biıliyo11du. Bu durum k arş ısında Ma­

may'ın Rus ya ile savaşa hazırlanmağa başladığı

kolayca

cı nlaşıhr. Fakat bu savaş, Aralbşah'ın

1377'de yaptığı gibi doğrudan doğruya yağma maksadıyle değıil, Rusya 'y ı ke­ sin o l ara k zayı:fllatmak vıe tekrar hakimd yıeti altına almak amacıyle yapılacaktır. Mamay'ın · 1378'de Nijniy Novgo­ rod'a ve Ma.sılrn va 'ya kar§ı yaptığı seferi bu akın için bir

tEcrübe s aymak gerekir. Nijniy'i alıp yağma etmeğe mu­ vaffak olduğunu , fakat Moskova'ya giremediğini bil!iyo­ ı uz. b imitriy !vanoviç, Marn.ay tarafı nd an ,gönderilıen

Altın Ordu beyi Bigiç'in ask.erlıerini Oka'nın l J . R uslarl a Tatarlar arasında Voja ırmağı

ötesine atmı ş­ boyunda

bir

m u1harebe yap�lmıştı. Bu defa Ruslar kesin bir başarı ka­

zanmışlardı. Tatarlar, sa yıca çok :ölü ıbır aka rak kaçmış­

lardı. 1378 Voja mağlooiyeti Mamay'a gayet kuvvetli ıbir tesir yapmıştı. Kroniıkçi , Kulıi:kovo ovasında yap�lan mu­ kırebeye ait hikayesinde Mama y 'ın Voj a mağlıi!biyetinden sonraıki .durumunu tasvir etmiştir. Mam:ıy "çok şikayet Nliyor ve a ğıJı y orıd n " ; onu teı.sem etmıeğe çalışan m üşavir­ leri : "Senin Ordu'n faJ<Jirleşımiş ve kuvvetin azalmıştır ;


ı\LTIN ORDU'DA FEODAL KARIŞIKLIKLAR

185

fakat sen büyük varlık ve mülklere sahipsin ;

Frenkleri ,

Ç erkezleri 'Ve Asları tutarak kendi beylerinin öcünü al..."

büyük bir kuvvet topla ve

diyorl arıdı . 1 A1tın Ordu'nun

şerefini korumak için Mamay'ın Voja mağJfıhiyetini göz önünde tutması ıgere!dyordu . Muvaffakıyet kazanacağına inanan Mamay, siyasi şar tların elverişli ol:ctuğunu görü­ yorıdu. Moskof prensinin kuvvıetlenmesini i stemey en Lit­ vanya prensi Jagiello ona yardım edeceğine söz vermişti. Ryaza:n mişti. tın

de

Mamay'a

bağlı lığını

çok

Ordu'ya

korkuyordıu.

mukavemet

ettiği takdirde

karşılaşacağını !biliyordu.

vıe

rine

Oleg

Tatarlardan

nıyle

ri

prensi Oleg

Kulhlrovo

ovasmdaki

Nikonovskaya letopiıs'te

kalade

Tatarlarm akı­

Mamay'ın meşıhur

bildir­

Çünkü Al­

1380

sefe­

mwharebe

üze­

gördüğü müz hikaye,

fev­

bir tarihi ibeilge teşkil eder. Derin bir yurt sevgi­

sine dayanan bu belge, yalmz e!debi bakımdan 1esaslı olarak i§lenmekle kalmamış, ayrıca ıbirçok önemli olaylar zikret­

miş ve derin ıbir siya si olgunluk

göstermiştir . Bu es'erıe

göre, Moskova'nın, Mamay orduısuna karşı kazanılacak ba­ şa rını n yalnız Ruslar

:bakımından değil, !bütün

A vrupa

bakımından büyük bir önem t aşıdığını takdir ettiği anJJ.aş ı­ li yor . Kulikovo ovasında Ruısya :için ölenler §'erefinıe yapı­

l<:n

tör en de "prens : Kulikovo ovasmda

Ortodoks ıdini ve

bütün Hır i stiya nlık için öılen kwde ş ve arkaıdaş'lar, hatıra­ nız

elbedi olsun' demiştıi."2 Kronıik, Diımitriy İvanoviç ve Mamay üzerine son ,de­

rece ilginç bilgil'er vermişt ir . Mamay bu d efa da teşebbüsü kendi eline al mıştı. Kronik saıMbi Mamay'a

büyük plan­

lcır atfediyor. "Batu han bütün Rus topraklarını işgall et­ tı ve bütün ülkelere

ve bütün orduıl'ara ih'akim oldu ; Ma­

may da aklıy l e, daıha çok akılsız U\:a:fasıyle böyle düşünüyor­ clu ."3 Ryazan pren si Oieg, Mamay'ın niyetini

og�enince ,

lıer zaman olduğu g�bi korkmuş ve derthaJ Altın Ordu'ya l ıağlılığı n ı b�ldirmişti . Olig, bu yo'lda Litvanya prensi ,Ja1

PSRL, XI, 46. s. : 6888. A. y.. 65

-

66. s.

A. Y . . 47. s.


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

186

.gi.ello'ya da mektup yazmış ve ortak bağlılık siyaseti ve hatta Tatarlara ya:rıdım teklifoııd e bulunmuştu. Oleg in ibıu hareketi, Rus topraklarına karşı kıes:in bir hainlik teş­ kiıl ediyordu. Oleg'in siyaıseti, Rus kroni:�çileri tarafından '

da rhainıl ik olarak telakıki efölmiştir. 1380'de Mamay, Türk - Moğol •göçebelerinin ve ıhat­ ta ücretli askerlerin iştirakiyle :büyük bir toplatlı. Kronıiğe inanmak kerlerıine

ilave

gerekirse,

askeri kuvvet

Mamay "kendi

as­

olarak, Frenk, Çerkez ve As as:kerl:erıi: tut­

muştu."• Dimitriy, Mamay'ın büyük tında bulunduğunu haber •alınca

kuvvetlerle

Voronej al­

enerjik bir şekiJ1de mu­

kavemete hazırlanmağa başladı. Daimi rakilbi Tver'

pren­

si Mihail de dahil oTunak üzere bütün Rus prenslerine mü­ racaat etmişti. Kronikçi, yurt topraklarının savunmasına kattlan

prenslerin

anlaşıldığına

adlarım

göre,

sıralamıştır.

Moskof prensinin

Bu

sıralamadan

otoritesi,

bu defa

çıkarlarını

yen­

mişti. Dimitriy, ordunun silahlanmasına da ayrı bir

önem

Rus feodalleri,nin

dar,

yerli,

separatist

vermişti. Tatar t1eıhlikesine karışı ortak bir Rus savunması kurmak içıin metropolit Kiprian da çalışmıştı. Rus prens­ liklerin:i

ibirleştirın1ek yolunda bu

dıevirde

olumlu bir

rol oynayan Kiprian, Rus kiilisesinin mümessili olarak ça­ lışıyordu. Metropolit Kiprian, Diımitriy Donskoy'a yalnız manevi ıbakıımdan yardım etmekıle kalmıyor, bütün Rus prenslerini Moskova •etrafında toplanmağa

davet

·ediyor­

du. Dimitrjy 31 temmuz 1380'de Rus alaylarının Kolom­ na'da topıJanımaıJarı için •emir verdi. Mamay'a kar,şı bura­

dan

sefere çıkmak niyetinde :idi. Sef€:rin hazırılanmasmda

kronikte belirtıiJen bir nokta çok dikkate

değer. Dimit­

riy lbu seferinıde

yararlanmıştı.

tacirlerin

yardımından

Kronikte bunıl:arın adları da sıralan:mıştır.2 Bunlar vaktiy­ le Rms ticaret aleminde tanınmış adıları. Aralarında ya1--

,

A. y.

"

PSilL,

XI, 54.

s.

( 6888) .


ALTIN ORDU'DA FEODAL KARIŞIKL1 KLAR

nız

187

l

adet, g e1'enek ve dıillerini bilen kiırnseıler de­ ü zerine a z 1çok :bilgi sahibi kimseler de vardı. Dimitrti.y 1vanoviç'in onlar­ dan Mamay ve asker i kuvvetl eri üzerine b ilgi aldı ğını kaydetmek z aittir . Tatar arın

ğil, Ordu'ya giden yollar, köprüler, geçit lıer

Diımitriy, Kolomna'ıdan güneye yönıe1mi§ ve "Oka'da Lopasna ı rmağı ağzında"1 kararıgfuh kurmu ştu . Timo­ fey Vasin'iç lburalda askerıl�:r.iyle birlikte D imitriy 'e ilti­ hak etmiş ti . Eylülde Rus al ayfa r ı ar tık B er e zuy ' a varmış­ lardı. Burada Moskof prensine birtakım Litvanya prens­ lerinin iltihak ettiklerini ı.söyıleye!lim. Yalnı z prens Jagiello ve Ryazan prensi Ol eg gelmemişier di. Buradan Dimit­ ri y tekrar yola .çıkm ış ve Don vadisinde Kulikovo ovasın­ da Rusya'nın büyük d ü ş manı Mamay ile ıkal'şılaşmıştı. Kuılikovo

muharebesinin

sonunda

kronikçi,

Tatarlarla

rnvaşan Rus ve lıitvanya prensierıiıne : "Tanrı, kuvvete d eği l , h akka yardı m eder" sözlerini a tfediyor . " Dimi triy buna cevap olarak : "Kardeşler, şa:nlh ölüm, kötü hayattan

yeğd ir "

d em i ş ti .3 Litvanya prensleriy:le beraıber bu d 3vrin

meşıhur askerflerıinıden

Volın 'lı Dimitriy

Boıbrok

da gel­

mişti. "Onu herkes tanıyor ve ıkalhramanlığından herkes k orkuyord u . "4 Kronikçi, Kul ikovo ırmağ·ının ağzınd a :iki ordunun

ovasında Neprya dva yerıleşmesini v e Ruslara

tarihi bir zafer kazandıran muıhar�beyi canlı olarak tasvir (:tmiştir. Yazarın verdiği b�Igiye göre, Rus ve Tatar or­ dusunda ayrı ayrı 40 lbin kadar süvari ve pi yade vardı. Eurada m übal ağa edild i ği an:laşrlıyor. Tatar lar bu aıskeri kuvv eti R uslara göre d aiha ko lay toplamışlardı. Dimit­ riy muharebeyi yalnı z yönetmekle kalmıy or , savaşlara da katılıyordu. "Maımay beş prıens ile yüksek bir tepey e ı_: ı ktı ve kanlı muharebeyi ve [insan] ıkırımını buradan

'

A. y. A. y., 56. s .

A. y. 1

A. y.


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

1 88

seyretti."' 8 eylfıl 1380'de Tatarlar muharebeye baŞladı­ lar. Kronıikte, a skeri maıhiyettıe çok

ilginç bilgi varıdır.�

Muharebenin iki noktası hikayecinin dikkatini çekmiştir. Birinci nokta, kuvvet ve maharetiyle tanınmış olan Ser· gey Radonej•s;kiy adlı bahadırın Tatar ba:hadırı Temir Mur­ zcı ile yaptığı mücadeledir. Bu mücadele [ki ıbaıhadırın öl­

mesiyle sona ermiştir. İkinci alay, Dimitriy

Bobrok'un

kumandasında pusuda ıbulmı.an 'birliğin akınıdır. Çok ikan dökülmesine yol açan lbu savaşta

başarı ka!h ıbir yana,

kalı öbür yana geçiyoııdu. Her iki yandan

askerin yarı­

dan çoğu ölmüştü. "Her yanda birçok öl:ü!Ier göze çarpı­ yordu ; atlar ölülere basmadan yürüyemiyorlardı. Asker­

ler düşmanları silruhlarıyıle değil, eHerıiyle öldürüyorlardı. "� Kulikovo muharebesinin ·Önemini tayin etmek güçtür.

Eu muharebenin önemi Ru � tarihfaıin çel'Çeveısıine sığdı­ rılamaz. Dimitriy Donskiy'ıin Tatarları

yenmesi, Tatar­

J.:,rın yenıiılebileceğini ve Rus prenslerıinin

bir1eş:ınesiyle

Tatar hakimiyetine kesin ve yıkıcı bir darbe indirilebile­ c-eğini ispat ediyordu. Rusların 1380'de

Ku!likovo ovasın­

da kaza'll'dıkları zafer, ikomşu mrnetler tarafından bu şe­ ki l d e telakki ediılmişti. Ll.kıin Rus zaferinin yıkıcı kuvveti ne ka{°lar ıbüyük olursa olsun, bu, h1enüz .Aftın Ordu dev­ letinin dağıldığ�nı ·gösteremez. Altın Ordu geçici t ekrar kıuvvetlenme�e muktedirdi.

ı

A. y.,

59. s.

A . y. PSTtL. XI, 60.

s.

olarak


iKiNCi BöLÜM XIV. yüzyılın 80

-

90.

yıllarında Ak Ordu'nun

Altın

yükselişi ve Toktamış'ın

Ordu'yu

güçlendirme teşebbüsü

Askeri ıbakımdan Cuçi ulusunun sol kanadını teşikil eden Ak Ordu'ya Rus tariıhforinde

Sinyaya Orıda,

yani

Gök Ordu adı verilıdiğini yukarıda ibelirtmi:ştik. Orta Ça­ ğı n .iilk yıUarında ısınırlar ö:rellikle bozkırlarda kesin ola ­ rak tespit edıilımezdi. Bu sebeple, kaynaklar

sınırları en

genel çizgileriyl•e gösterirler. Ak Ordu'nun ( ekonomik, siyasi ve

kül türel

bakım­

lardan) en önemli kısmını aşağı Sırderya vadisi ve genellik­ le Sütkend ve Savran şehideri ile ırmağın Araı1 gölüne dö­ kü1ıdüğü yer arasında uzanan ibütün aşağı havzası teşkil kaynağı olan

ediyordu. Ak Ordıu tariıhinin en mufassal "İslrender anon imi

"

ne (Muineddin Natanzi)

du, "Tuysen hattı i1� Cent ve Barçkent Uluğtağ, Sekizyağa'ç ve Karatal

çizgisini"

göre,

Ak Or­

civarına kadar

kuca!k.lıyordu.1

Bu suretle, Sır'derya havzasından baş:ka Deşt-i Kıpçak'ın geniş bozkır ve kısmen orman.ılık afanları, yani Kazakis­ tan ve Batı

Sibirya

Ak Ordu'nun

Ak Ordu'ya daıhil bulunuyordu.

bozkır

kıısımları, Gök Ordu

du) bozkırları gilbi, Deşt-i Kıpçak adıyle

(Altın

Or­

an ı lıyordu . Ak

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 127. s. Naşir 2. notta (127_ s. ) , Sekizyağaç adının Sengir­ yağaç diye okunması gerektiği ileri sürülmüştür; W. W. Bar­ t hold'ün Oçerk istorii Semireç'ya ( Frunze, 1943 , 72. s.) adlı ese­ rine bakınız. - Yine aynı naşire göre, Tuysen kelimesinin okunu­ �tı da şüphelidir ; ona göre, doğrusu Tümen olacaktır ( 127. s., 1

tarafından yazılan

3. not) .

-


190

ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

Ordıu'nun bozkır ve zirai bölgelerinde oturan ha:lk.ın etnik teşekkülü meselesi son derece önemHrdir. XIV. y üzyıhn .başında Deşt-i Kıpçak 'ın etnik duru­ mu üzerinıe ·en geniş ibilgiyi, ıbu yüzyılı n :iılk y ar ı sı nda y e­ tiş en Mı sı r ta riıhçisi an-Nuveyri'ye :borçluyuz. Büyü:k an­ siklopedisinin "Türkler üzerine bilgıi" 'bölümünde, Deşt-i Kıpçak'tan ve özehl!ik1e Kıpçaik bozkırlarının kuzey kısım­ larmdan söz ederken an-Nuveri ş öyle diyor : "Onların kalbirlelıeri çoktur ; emir Rüıknedıdin B ay bars devadar El­ Toksoba, 2) Yeta , mansuri'nin kroni ğinde 1 sayd ığı 1) 3) Burcoğilı, 4) Bur d ı , 5) Kanguoğlı (veya Kangaroğlu) , 0) Anc oğh, 7) Durut, 8) Kara:bar oğlı , 9) Cuznan , 10.l Kar aıbir�i, 11) Koty an ka;bileteri onlara mensuptur . "� B u kaynakt a (Ril'knedıdin Bayıbari.s) yuıkarııdaki kabileler üzerine verHen bi1gi, İbn Haldun'uri tarihine geçmiştir. Yalnız, burada kaibile adlar ı nda birtakım değişiklikler göze çarpar. Bu adları s ıraılıyoruz : "1) Toksolba , 2) Seta, 3) Burcoğla, 4) IDLbuli , 5) Kanaar alı , 6) O�lı, 7) Durut , 8) Kalabaalı, 9) C ersan, 10) Kadkaıbirkli ve 11) Kunun.":•

ıbir listıesinden çıkan bu iki e1imi:zıde yardımcı veriler yoktur. tbn Hald un'un ·eserinde biraz sonra şu sö:zıler ila­ ve olunmuştur : "Hikayenin ıgelişinden, Durut kabilesinin Kıpçaldara, Toksoba k abilesinin ise Tatarlara m en!S up ol­ duğu, bütün bu kalbıileıler:in bir !boydan çıkmadığı anlaşı­ L yor. "4 XIV. yüzyı[ın iba ş ında Deş t-:i Kıpçaik'ta oturan göçıeıbe h alkın etnik teşekkülü üzıerine lbu yüzyııhn ilk y arı sı nd a y aşayan Mısır'lı Arap yazarı al - Omari'de çok değerli t&fsilat vardır. Al-Omari' nin ıhaibederi s oruşturma ma:hi­ Kıp çak kabilelerinin tek

varianı.sı 'düzeıltebilım!ek için,

yetini taşır. Bunlar AJltın Ordu bozkırlarının hayatını ya­ kmdan tarunnak imkanını ı

bulan

kiimselerıden

Rükneddin Baybars'ın eseri XIV. yüzyılın

alınımış tır .

başında yazıl­

mıştır.

V. G. T i e s e n h a u s e n,

a. y., I. c., 540

-

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 541. s.

·1

V. G.

541. s.

T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 541 - 542. s.


AK ORDU'NUN Y ÜKSELİŞİ

191

�.\1-:0mari'ye göre, Tatarların gelişinıe kadar C uçi ulusunun g€niş .bozkırlarında Kıpçaklar yeııleşmişti. Tatarlar buraya ge1di'kler i zaman, Kıpçaklar onlara taıbi o'ldular, Tatadar sayıca az oldu[{larından Kıpça!k larla karışarak "tamamıy� le Kıpçaklaşmışfar."1 Tatarlar (Moğollar) yavaş yavaş kendi Moğol dill erin i unutmuşlar ve toplu olarak Kuman­ ca, yani Türkçe konuşmağa lbaşılaımışlar. Tatar veya Mo­ ğol fatihleri hakkındaki ibu çok önemli ıgözlem, ,bütün son­ raki olayilaria teyit edilmiştir. Deşt-;i Kıpçak'ta, gerek Don ile Volıga arasındaki g üney Rus bozkırlarında, gerek dama c\ oğ uda , Ural ırmağı havzasında, Aral göfünün kuzeyin­ dekıi bozkırlarda ve aşağı Sıııderya ıhavzasmda Moğol ka­ bilelet'inin Türkleşmesi processus'üyıle karşılaşıyoruz. Bu­ rada •esas itilbarıyle Y:edisu ve Maveraünnelh.ir'deki olay geçmiştir. Moğol kaıbrlelerinden XIII. yüzyılın son yarı­ sında Yedıisu'dan Hocent (Leninabad) alanına göç eden Celairlerle Kaşkaderya vadisine göç eden Barlasların mu­ kadderatını hatırlayalım. Bu iki büyük Moğol ıkabHesi - Celairler ve Barlaıslar - Yedisu'ıdan artık dil lbakımın­ cian kısmen Türkleşmiş olarak ·çıkmışlardı. Yeni yerle­ rinde lbu Tür�l eşm e artık o kadar derinleş mişti ki XIV. y üzyıld a , ıhıer halde yüzyıhn son yarısında, Türk dilini kendi ana d�lleri sayıyorlardı. Deşt-ıi Kıpçak'a dönelim. Kıpçakların eski özcllikıle­ rini tamamııyle kaybettiklerini sanımak yanilış olurdu. Cuçi ulusu ısmırları içindeki ordunun teşekkülünü kay­ ıiaklardan öğrenirken, ıKıpçaklara ayrı bir asITreri ibirlıik şeklinde XIV. yüzyılın s onunda bilıe tesadüf edebiliriz. Ş er efeddin Al�i Yiezdi, Timur'un 139l'de Toktamış 'a karşı yaptığı seferıi anılatırken, bu sonuncunun askerlerinden �öyle söz ·eder : "Ruslru-dan, Çerkezlerden, Bulgarlardan, Kıpçaklar:dan, A'la nlardan, Kırımda K efe ve Azak [aıha­ lisinden] , Başkurtlar:dan ve M. k. s. :lardan2 oldukça ıbü1

V. G.

T i e s e n h a u s e n,

•:a metin) , 235. s. �

a. y., I. c., 213

(Rusça tercüme) .

..

214. s.

(Arap­

Mokşaların, yani Mordvaların göz önünde tutulduğu

l : ı şıhyor.

an­


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

Timur ve Toktam ış yük bir or d u topladı."1 Aynı yazar, orıduları arasında 139l'de Kundu zça mevkiind e yapılan muıharebeyd. t asvfr ederken, Timur or'dusıun!da Osman ba­ h adırın birliğ.inde bir Kıp çak �oşunu bulunduğunu yazı­ yor. 2 Onun buna b en zer ib irçok koşunları buJunduğu anla ş ılıy or . Batu'nun s eferi ,dolayısıyle ve b u ndan sonra Deşt-i Kıpçak'a gelen Moğoll ar bi rka ç kalbileden teşek­ kül ediyordu. La.kin Deşt-i Kıpçak'taki ş artlar altında sa­ dece iki büyük Moğol kabilesi - Konguratlar ve Mangut veya Mangıtlar - yalnız kabile bir:Jiklerini muhafaza et­ mekıle kalmamışlar, ayr ıca 'önemli birer gr up t eşkil etmi ş ­ ltrdi. Bakat birliklerini muhafaza ettHder i haldıe, kendi Moğol ıd:illeri'Ilıi unutarak Türkleşmişlerdi. Son r adan , XV. y ü zyılın son yarı s ı nd a , Mangıtlar a dlarını ,değiıştıirer·ek

Nogay adını almışlardı.

Ordularına da bu ad vedhnişti.

Kazan kroni�çisine gıöre,3 XV. yüzyılın 80. yıLlarmda Vol­ g�/nın doğu kıyıs ı na .geçerek Yayık'a kadar yayı1l mışla r­ dı. Kong ratlar

(Kungratll ar)

ve Mangutlar

(Mangıtlar)

yavaş y;ava§ g ö çebe Türk toplumuna girmiş l er ve k endi­ lerini Türk s a ymağa baş.l�mışlardı.

XIV. yüzyıhın s on yarısm1da ve XV. yüzydın başında Ak Ordu aJh alisinin durumu ve etnıik teş ekkülü n asıldı ? XV.

yüzyılın Acem kayna:kıları, Ak O:rıdu athalisinıin esas kütlesine Ö�bek, Ak Ordu'ya fae Ö ılbek uılusu adını veriyor.lar. Ö zbek kelimesinin menşei üzıerine ışimdiye k a­ dar sağlam bir sonuca varıfamamıştır. Özbeklel"in menşei ü zeri ne en son yazıyı yazan Prof. A. A. Semenov, K voprosu o proisxojdenii i s ostave uzhekov Şeybani - xana a dlı çok değıerlıi ya zısı nd a şu hükmü vermiştir : " . . . Ö zelbkk , lm- Aıltın Ordu'<l an çıkm amışlardır . Onların, adlarını Al­

tın Ordu ıhanı Ö zb ekten aldıkları ispat ı�ilmemişt ir." 4

ı

V. V. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 156. s. V. G. T i e s e n h a u s e n,

PSRL, XIX, 1903, 8. '

a. y., II. c., 169. s.

s.

Raboçaya xronika İnstituta vostokovedeniya, II, Taşkent,

1944, 13. s.


AK ORDU'NUN YÜKSELİŞİ

193

tabirini n okıuı:'ları şaşırtmaması i çin , XIY y ü zyıU ard a Cuçi ulusunun kuzeyd oğu alan­ lcırmda yaşayan ıgöçebe Ö:zıbelderi !bugü nkü Özbekistan Özbeklerıiy:le karıştırmamak gerektiğini belirtelıim. Öz­ bek kavmi esaıs itilbarıylıe aşağıdaki etnik unsurlardan teşekkül 1etmiştir : 1) Maveraünnehr'�n eski Türk ahaHsi. B unla r eski devirıle:rıden ıberi ıburaıda yaşayan yerleşik Ta­ c:k halkım XI. yüzyıldan itilbaren tliıl bakımından Türk­ leştirmeğe başlamıştı. 2) Birçoık ş eıh irl erıd e Türkleşen İran ahaHsi . Bunlar eski. Tacik diJılerini artık çokt an beri L!ll!Utmuş1ardı. 3) XV. yüzyılın sonunda ve XVI. yüzyılın başınıda Amuderya He Sırderya'nın aşağı alanlarından bugünkü Özlbekistan alanına toplu olaraık gö ç eden göçe­ hE- ÖzbeMer.1 Ak O:rı<lu Ö zbekl eri, çağdaş Özbek kavmi­ ııin etnik teşekkülüne katılan unsurlardan bir�dir. Bu su­ retlıe Ak Ordu özıbeklerinden söz ederken, h.em •etnik ba­ kımdan, 'hem ıekonomi sistemi bakımmdan tarnamıyle ayrı bir şıey an!1 ıyoruz. D eşt-i Kıpçak'ta ve bu arada Ak Ordu hozklr'larmda :göç1ehe maLkm ana küfilıesini Kıpçak kaibilelerinin mey;d an a ıgetirdikleTi yukar ıd a belirtilmişti. Moğoll ar Kıpçakların etnik t eş ekkü lün de derin bir çleği­ şikliık yapm am ı ş:I ard ı. Bilakis Moğolların da Tü rkl eştikl e­ rini görüyoruz. lki büyük Moğol kabilesinin - Kungrat­ ların v:e Mangıtl arın - mukadderatını hatırlayaılım. Bun­ lar s onrad an Nogay adını almışlar:dı.2 Ak Ordu'nun Kıp­ çak ve kısmen Kungrat - Mangıt kabileleri Özibek adını ne zaman ve nasıl a11mışlardı ? A. A. Sem4no v'un yazısına göre, Özbek tabiri ayrı bir Türk � Moğol kabile zümresi için, Özibek hanın ( 1312 1 :J12) Altın Ordu tahtına çıkmasından çok önce ku�farul­ mı ştır. Bu, böyle midir ? Bizim kaynak1arım1Zı el1e afahım . özıbek

XVI.

1 A. Yu. Y a k u b o v s k i y, m:lıekskogo naroda, Taşkent, 1941.

"

Esasen, Nogaylar arasında

K voprosu

o

proisxojdenii

Mangıtlardm1 başka birtakım

Tii ı·k ve Moğol boyları daha vardı.

F. : 13


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

UJ4

XIV. yüzyıl yazarlarından Hamdullaıh

Kazvini, Ta­

rilı-i Güzide adılı twiıhi ıeserinde, 1335 ylıhnın aralığında Kafkasya'da ıharekette bulunan

kasımı ile

özıbek ihamn

askerLerıine Uzıbekiyan adını veriniştir.1 Prof. A. A. Seme­ nov, 'Özbekli' anlamına gelen Uzbeki tabirinin !birtakım tc.ırıiıhçi'ler tarafından Özıbek kav:lın adı giıbi telaklci edil­ diğini !haklı olarak sayilüyor."

nG

Bu suretle, Deş t- i Kıpçak'ın Türk - Moğol askerleri­ Uzıbekiyan 'Özbeklıiler' adı v:eriLdiği şüph!esizdir. Bun a

tamamıy.le uygun olarak, Hamdullah Kazvilıi, Cuçi ulu­

suna ıda Mamlakat-i Uzbekt, yaıni Ö:zJbek mıemlekıeti adını devaım ettiren Hamdıulılalı

vermiıştir.3 Tarih-i Güzide'yi

Kazvini'nin oğlu Z eynedıdin':iiı Özıbek

ulusu tabirini Ak

Ordu an1amınıda değiıl , bütün Cuçi uılusu anlamınıda kullan­ ması da dikkate değer. Her halde, Ca.nıbek ihamın (1342-

1357) devrinden ı.:;öz ederken Zeyneddin Cuçi ulusuna Öz­ bek ulusu aıdım vermiştir.4 Ak Ordu ü:zıerine sağlam bitgi­ lere sa!hı:ip ol an XIV. yüzyııl yazarJarından Muıineddin Na­ tunzi (İskender anonimi) , aynı ıdevhıden söz ederken, Öz­ bek ulusu tabirini yine ıCuçi ulusu anılamında kul:lanmış­ tır. 5 " İskender anonimi" aynı taıbiri XIV. yüzyılın 60. yıl­ ları için de kuUanmı§tır. Yazarın Özbek ulusu taıbiri al­ tında nıe anladığını gösteren cümLeyi alıyoruz : "Onun ( Murid hanın

-

A. Ya.) zamanınıda Özbek ulusunun eımir­

ül-ümerası Moğul Bulm'nın oğl u llyas 'tı . "6 Moğuıl ve oğlu

Buka

llyas, Altın Ordu'ıda emirHk yapmıştır. llyas, Sa­

ray hanı Murid (Amurat) zamarunda emir-ül-ümera idi. '

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y. , II. c. , 221. s. (Farsça me(Rusça tercüme) .

t i n ) , 93. s. 2

A . A . S e m e n o v, a. y., 13. s.

8

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c. , 221 - 222. s. (Farsça metin ) , 93. s. (Rusça tercüme ) . • V. G. T i e s e n h a u s e n, metin) , 97. s. (Rusça Tercüme) .

a. y., II. c., 226. s.

( Farsça

G V. G. T i e s e n h a u s e n, metin) , 128. s. (Rusça tercüme) .

a. y., II. c. , 233. s.

(Farsça

c V. G. T i e s e n h a u s e n, melin) , 130. s. (Rusça tercüme) .

a. y., n. c., 235. s.

(Farsça


AK ORDU'NUN YÜKSELİŞİ

195

�forid ıhandan yukarıda etraflı surette söz edilmişti. La­ kin U:zJbeki (çokluk :

Uzbekıiyan)

'Özıbeıkli' (çokluk 'Öz­

bekliler' ) tabiri uzıun zaman yaıŞa:mamıştır. Sonraki Acem kaynakları bunu kullanmamışlardır. Bu kaynaklar.da artık Uzbe�i 'Özbekli' kelimesine değil, "U?Jbek"

(d:- )JI)

adına

t,esadü.f edilir.1Burada Özbek 'Özbekler' talbirJ altında yal­ nız Ak Ordu'da'kıi gıöçebe Türk - Moğoıl ihalkı anlaşı1mış­

lir. "l'Sıkender anonimi" de bu ta:biri ibu anılamda kulanmış­ tır. Mesela : "Birçok muJharebelerden sonra Toktamış kaç­ nuş ve Urus askerlerinin büyük bir kısım Özbekler tara­ fmdan ölıdürülmüıştü."2 Burada da Toktamış ile Edige

XIV. yüzyılın 90. yılların­

arasındaki savaş

devrindıen söz

edi'.liyor : Adı geçen Özbeklerin Edıigıe ordusU:Il:daki Ak Or­ du gıöçeıbelerJ olduğu açıktır. Şerefeddıin Ali Yezcli de "Öz­ b ek!lıeri" bu anlamda kullanıyor. 3 Uzbeki, çokluğu Uzbekiyan 'Özbekli', 'Özbekliler'

ve

Uzbek 'Özıbekl1er' taıbirleri arasında he:ııhangi bir münase­ bet var mıdır ? A. A. Semenov'un fikrinıe göre yoktur. Ilk ad tesadüfidir ve maz. Uzbek

XV. yüzyıl kaynaklarında buna rastılan­

(d:-) JI)

tabiri, A. A.

Seıınenov'un

gfü1e, Ak Ordu <Çevrıesinıdıe ıdoğmuş, orada ve UzJbeki tabiriyle ne doğrudan

sıyıle �lgisıi

vardır. Ne

zaman

doğruya, ne dıe dolayı­

çıktığı ·da ıhenüz ıbilinmiyor.

Bizce, bu fikıir tariihi ıgerçeklevie ispat g�bi, ıbu !ki aıd arasındaki sıkı t emez

.

Gerçekten çağdaşlar,

Özlbek han aıskederinıe Uz­

bekiyan, devlete :de "Ö:zıbek devlıetıi" adını rol oynadığını anlamak ıiçin sadeee önünde tutmak

edilemediği

münaseıbet fikrini de çürü­

Cuçi ulusu ordusunda sol kanadın göz

fik:rıine

kuıllanılmıştır

iilJe ka!dar

vıerınişlerdi. büyük bir

kaynakları

diıkkatle

yeter. Ak Oi:du'nun Türk - Moğo1

göçebeleri, seçme asker - süvavUıerdi. Anlaş]1dığma

s.

ıgöre,

1 N i z a m e d d i n Ş a m i, Tauer baskısı, Farsça metin, 71. ( aşağıdan 4. satır) ; 114. ve müt. s. 2

V. G.

T i e s e n h a u s e n,

a. y., II. c., 238. c.

(Farsc::ı

metin) , 133. s. (Rusça tercüme ) . Aynca bakınız : a. y., II. c., 238. s. ( Farsça metin), 134. s. ( Rusça tercüme) .

" V. G . T i e � h a u s e n, a . y., II. c., 178. s . - Burada Ö zbek bahadırlarından kurulu bir birlikten söz ediliyor.


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

1 96

A!ltın Or du askeri kuvvetlerinin esas kısmını teşkil eden bu a skerl ere başlangıçta U7!bekiyan ' Ö zbekliler' adını ver­ mişierdi. Yavaş yavaş Uzbeki tabiri nin yerini Ak Ordu:da yaşayan 'Türk-Moğol kab ileleri grupuna aıd olan Uzb ek ta­ biri almıştı . Ö z1beık ulu su taıbiri ise, bütün Altın Ordu için kuılılanılmağa !başlanmıştı. Miıhmanname-i Buıhara'ya lba­ kı;Jacak olu rs a, XV. y üz yı l ı n sonun'da ve XVI. y üzyıa ın başında durum ıböyle idi. Milhmanname-i Buıhara, XVI. yüzyılın başında Isfah anlı Ru zb eıh an t arafın dan kal em e alınmı ştır . A. A. Semen o v, Şeybani ıhan devrıi Özbekleri­ nin menşei meselesi için ibu eseri kuHanmıştı. Isfahanlı Ru zbeıhan'a göre, Özbeklerıe üç kavim mensuptur. :Biri n ­ cisi "Ş eyfbani ' ye mensup kabileıl1er",1 y ani Şeybaniyan , ikincisi,.,ve üçüncüsü Mangıtlardır. Bu üç k avim, Ak Ordu ahaılıisi dia�'t Ö zbek adh bir ortak kavim teşkil eıderdı. ÖıJbek adını taşıyan ayrı lbir kavim veya kabile bulun­ madığı bu kayıttan açıktan açığa anlaşılıyor. Tamamıy� e topılayıcı bir maıhiyet taşıyan bu sonuncu ad, yukarıda <ınlatııMığı g�bi, Uzbeki, Uzbeıkiyan taıbirinden kolayca. çıkrtnştır . XVI. yüzyılın 'başında Özbekıler kavjm olarak henüz sağlam bir etnik birlıik teşldl etmiyorlJardı. Ruzbe­ İı an : "Bu üç kavmin hanları arasında sü:rıek!li \bir düş­ manbk ıhüküm :sürüyor ve [bunlardan] her !biri diğeriine kc.stediyor:d.u." d emektedir . 2 Mama:fiiıh Ak Ordu ahalisi göçebe Özbeklere inhisar etmiyordu. Genıiış bozkırlar yanında, Sütkent ve Savran'­ d an Yanıgıkent'ıe ve hemen hemen Aral ıgölüne kadar uza­ nan yeı1eııdeki köy ve ş ehirler .gibi önemlıi kültürel bölge­ l er de .Ak Oı.ıdu'ya daıhi.il bulunuyordu . Irmak hoylanndaki bu alanlarda kimler yaşıyordu ? Sırderya'nın aşağı ala­

nında tarım ve şehir ıhayatınıın kültür düzeyini tasvir et­ mek suretiyle hu sor uya her şeyden gü.zel ibir şekild e ce­ vap ver1lebilir.

Bugün Sırderya'nın aşağı

ihavzası Türkistan, Kızıl­

oııda, Ka za1insk ş<eıhıirlıeri ve Aral ı

A. A.

S e m e n o v,

A. /\... .

S c m c n o v,

a. y., 14. s. a. y., 14. s.

gölü çevresindeki ufak


AK ORDU'NUN YÜKSELİŞ}

197

vahalar müstesna, Arıs' ırmağının ağzından itibaren

he­

men hemen bir çöl manzarası gösterir. Bu alanda, Taş­ kent ve Orenbuırg demiryo�u durakları ve hunlarm yanın­ da birtakım ufak köyler göze ,çarpar. Orta Çağın ilk devir­ l erinde burada ıdeğişik bir durum ıhüküm sürüyordu. Aşa­

ği Sırdıerya vaıdi'.si Sırıderya'dan çıkan kanallarla, arklarla s

üslenmişti . Bu vadide Otrar, Yası, Salbran (Savran) , Sığ­

r. ak, Barçkent veya Barçınilığkent, Aşnas, Cent,

Yangı­

kent ,gibi şehirler vardı. Bu alanın önemU ·şeıhirleri bun-· l�rdı. Şehirlerdıen başka burada \birçok ufak yerleri daiha vardı. Sırderya boyundaki

yerıleşme

kültür alamnın

tarihini iki bölüme ayırmak gereıkir : 1) Moğoıllardan ön­ ceki vıe 2) Moğ<Yllardan sonraki devir.

X - XIII. (20. yılına kadar) yüzyıllara nazaran ikıin­ ci devrin en önemli özelliği,

şehir

ve köy ıhayatının kesin

olarak gerilemesidir. Civardaki .bozkırlarda göçelbe boy v,e kabileleri otu­ yordu. IX - X. yüzyıNarıda

:XI

· xnı. yüzyıHarda

-

burada

Sırderya

Oğuzlar

yaşamış,

boyundaki

,bozkırlar

Kıpçak ve Kanıgiııların eline geçmişti. Moğol istıiJlasından sonra burada Moğol kaibileleri ortaya

çı•k mıştı. Yukarıda

belirtildiği gıiıb:i, bunlar XIV - XV. yüzyıllarda,

büyük

T ürk denizinde Kungrat, Mangıt 1gilbi birtakım ayrı Türk­ Moğol etnik teşekkülıleri mıeydana ,getirmişlerdi. Sırderya havzasında zirai yerleşmeı1'erin ne zaman ve nası[ ortaya

Ç; ktığını

ıhenüz

.bHmiyoruz. Bu meseleler:i

genıi ş arkeolojik araştırmalarda

için 1

Bu :yolda çıkan önemli arkeoloji

aydınlatmak

bulunmak

gerekir. •

araştı rmalarını

sıra l ı­

� oruz :

L e r x,

a J P.

Arxeologiçeskaya

kray v 1867 g. S. Peterburg, 1870. b) A. Yu. Y a k u b o v s k i y, r;A İMK, II. c., Leningrad, 1929.

poezdka v Turkestanskiy

Razvalim

Sıgnaka.

Soob!j<;.

c ı 1947'de Sırderya'nın aşağı havzasında A. N. Bernştam ; , l'kcoloji kurulu kazılara başlamışsa da, şimdilik bu alanda yapı­ l:ın çalışmalar üzerine bir rapor vermemiştir. Aynca bakınız : S . P.

To 1 s t ıııii t. s.

ıı

v,

Goroda Guzov. Sov. etnograf.. 1 947.

No. �. :l:l.

v••


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

198

Buraıda ş1ehir hayatının ortaya çıkması üzıerine dal budak salmış bir fikir varıdır. Buna göre, şehirler, IX - X. yüz­ yıllar:da Müslüman göçmenleri tarafından kurulmuştur. Bunun böyle olup dlmadığı ancaik: arkedloji araştırmaları rnyeısinde anlaş.ıllabilir. Moğollar devrinde Yası adını taşı­ yan ve X. yüzyılda Şavgar adı altında ün kazanan Türkis­ tan şehıri, Ak Ordu'ya ıbağlı değildi. Bu /bakımdan bu şe­ hir bizi :ilgiılenıdirmez. Savran'a (Sabran'a) gelincıe, bu şehir daima Ak Orıdu'ya bağli lbulunuyordu. Her !halde, 1387 - 1388'de Toktamış'la yapıılan savaş zamanımla ibu şehir Timur'un sınır blesi idi. Bilindiği giıbi, Savran, Sa­ maniler devrinde zengin bir ticaret şehri idi. İibn Havkal' e göre,1 burada göçebe Oğuzlarla ( Guzlarla) Müslüman tacir­ leri arasında ticaret yapılırdı. Hudud-al-alem (Tumanskiy yazması) yazarı ıda Salbran'ı Guz tacirlerinin !bulunduğu bir yer olarak kaydeder.2 Mıukadıdasi'�e göre, Savraı:;. ( Sahran) 7 surla kuşatılmış büyük bir şehfodıi. Şehir için­ de bir rabat, yani esnaf ve tacir varoşu vard.ı. Mukaddasi zamanında (X. yüzyılın 80. yılları) Savran'ın göçooe�ere, Gu:zJlara ve Kimeklere karşı bir kate görevini gfüımesi dik­ kate ıdeğer.3 Bundan açıkça anlaşıldığına göre, Samanmer kendi tacirlerinin fa:ailiyetini kolaylaştırmak maksadıyle ilk zamanlarda ' burada askeri kuvvetler bulundururlarıdı Y'ine Mukaddasi'nin aJattığına görıe, Savran çevresinde Turar Z eraıh ad.Jı ufak lbir şehir ile ıbir köy vardı.4 Daha sonraki zamanlara ait ·verileııe göre,5 XVI. yüz­ yılda Savran'ıda 200 Hint esiri tarafından açılmış arklar v ardı Ark 1.s istemiyle su dağıtma usulünün !burada daha eski dev;irlerıde de mevcut olduğu anlaşııiıyor. XI - XIII. .

ı

BGA, II, 390. s. Hudud-al-alem, V. V. Bartol'd bas., 1930, Leningrad, 24 b . BGA, III, 274. s.

'

s.

-

A. y. V. V. B a r t o l'd, K istorii oroşeniya Turkestana, 148. Burarla Vasıf'ın Asya Müzesindeki yazması zikredilmiş­

t ir, !168 a, 91.

::ı .


AK ORDU'NUN YÜKSELİŞİ

199

yüzyıllarda, MoğoUarıdan önceki devirde, Savran gerile­

yüz t utmuştu . Her ıhalde, t arihçtler bu şeıhrin Cen­ Moğolları tarafından alındığını ıbalirtmişılerdir. 1254'te büy ük Moğdl ıhanı Mengü'yü ziyaret eden Erme­ ni hükümdarı Hetuın, Beşbalık'tan Otrar'a dön!er�en, Sır­ d erya boyunda birçok şeihirlıerıden, bu waıda Savran'dan da geçmiş ve lbu sonuncunun !büyük bir şehir olduğunu

meğe

gfa ıhan

belirtmi ştir . ı

Ak Ordu'nun baş şehri Sı ğnak ş ehri idi.2 Hudud-al­ kaynakları bu şehr i anmazlar. Mamafi!h a:dı geçen eser, ş�hrin adını Sunan biçiminde kay­ d etmi şti r . Bu, bunun Sığnak ( Suğnak) olup olmadığı şüp­ h esi ni uyandırabilir. Sığnak ad ı XI. Y.e öz,eJ.likfo XII. yüz­ yıil kaynaklarında, her ş eyden önce Harizm tar.iıhi ile il­ gi!li olara k sık s ı k ortaya ç:illnıı ağa !b aşlıyor. Harizm, Ha­ fiılem m ü s tesna , X. y ü zyıl

rizmşah Atsız'.dan ( 1 127 - 1 154) \başlayarak Harfamşah Muhammed'e ( 1 200 - 1220) ka1dar bu şehirler ·grupunu Harizm topraklarına :ilhak etmek için açık bir siyaset ta­ kip etmişti.

1219'da Cengiz hanın ordusu büyük oğılu Cuçi'ni.ri kumandası a l tmda Sırderya ıb oyunda ıilerJerkeın, Sığnak'­ ta ciddi bi r mukavemetle karşıfaşmıştı. Reşidüddin'ıin tasvir ettiği m ü<Cadel edeın, Sığna!k ' ın XIII. yüzyılın ba­ ş ında büyük ve müstaıhkem !bir şehir oldıuğu sonucu 1ç1ka­ r ı l aıbi Li r . Cuçi'nin elçi olarak gönderdiği Hasan Hacı adlı Müs lüma n gelip şeıhrin muharebesiz tesldm ediılmeı.sini tek­ lif eıdince, s ağlam istiıhkamlarına dayanan Sı ğnak ahalisi, Cengiz 1hanın yanında ticar! ve di plomatik hizmetlerde builunan 'bu €1çiyi öldürmüşler ve Moğoll ara karşı c iddi

lbir mukavemet göstermişlıerdıi. İki taraf kuvvet lıakımındaın birbi rinden fa:t�klı ıidi. Sığnaklıı!ar yedi gün­ l li k bir ku ş atm ad an sonra tes1l�m olmak mecburiyetinde ve çıetin

1 K i r a k o s, Moskva, 1858, A rxeologiçcskaya poezdka, 13. s.

"

A.

GAIMK,

Yu. Y a k u b o v s k i y,

ı r.

c.,

221 - 222. s.

-

P.

Ra z valim Sıgnaka.

Lcningrad, 1929, 1 23 - 1 59.

s.

L c r x.

Soolı�ı:.


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

200

kalclıılar. Cuçi, mukavemet etükleri ve özell:ik}e Hasan Hacı'yı ölıdül'düklerıi. için ışalııir aihalisini şiddetl·e cezalan­ d ırm ışt ı. Sığnak aıhaıH sinin büyük lbir kısmı ö1dürühnüş, ş ehir uğradığı yağma ve yangın sonunda ıssız kalmıştı. Sonraki yüzyılda şehir olarak kaldı ise de, çok sönük bir ha­ yat sürdü . Moğdlların taıhribinden !Sonra şıeıhir üzerine ilk haberi Ermeni ıh ükümdarı Hetum verm�ş tıi r. Hetum, Savran'dan olduğu gi bi, iburaıdan da 1254'tıe geçmişt i . Hetum, hatıra defterinde şehrin adını "Sınıgak" biçimin­ de k aydetmiştir . ı

Sığnak ' ın daha XIV. y üzy ılda Ak Ordu ulusunun güvıen1e ileri sürüle­ bilir. "İskender anonimi"ne istinaden, ş1ehir hayatının kalkınmasında ve binalar kuruılmasınıda E rzen hanın bü­ yük rol oynad ı ğı yukarıda kayıdedıilanişti. Erzen ıhan Ot­ rar' da, Savran'da, Gend'de, Barçınlığkent'te (Barçık!ent ' ­ te) inşaatt a bulunmuş ve Sığnak'ta g ömülmü ştür . Urus han zamanından ati b aren Sığnak'ın adına kayna�larda sık sık rastlanır. Urus han devr'inde Sığnak artık Ak Or­ du'nun ıbaşşelhri say�İıyordu. Her ıhalde, Timur h. 780'de ( �= 1378 - 1379) Toktamış'ı Ak Ordu'da 'Il.iımur Melik h ana karşı dördüncü sefiere gönderdiği zaman oruu Sığnak şehrinde tahta çıkarmaları için beraberinde yol.Jaod ığı ku­ mandanlarına emi r ver mi ş t i .1 B u ndan !başk a , :cJrus 1h anın bizce m alüm olan en eski s i:kkel enin in ıh. 728'de ( = 17. XI. 1327 - 4. XI. 1328) Sığnak'ta bastırılması, /bu devfrde Ak Ordu'nun 1s'İ yast h a yatınd a Sığnak'ın ne kad ar büyük bir rol oyn adı ğın ı gösterir. 2 büyümesiyie kalkımnağa !ba ş lad ığı

han ve Toktamış devirlıerinden itibar en Sığnak !başlıyor. Şehir artık yalnız ticaret m e rkezi, yalnız kale değil, büyük yapıllarla ve hıer türlü süslerle süslenen bir ıbaşşehir olmuştu . Bu kitalbm saıhı:ibi Urus

durmadan büyümeğ,e

1

N i z a m e d d i n Ş a m i,

Tauer bas., Praha, 1937, Fars­

�·a metin, 70. s. (aşağıdan 2. satır) .

" Bil indiği gibi, paralar her vakit başşehirde bastırılmaz­ clı ; yukarıcla gördüğümüz gibi, Altın Ordu'da Saray'dan, Yeni Sa­ m� .. d a n lı;ı�ka, birçok ııehirlerde de para bastırılmıştır.


AK ORDU'NUN YÜKSELİŞİ

201

t�rafmdan 1929'de yapılan arkıeoloji araştırmaları saye­ sinde Sığnak'ta XIV. yüzyıılın sonuna ait mükemmel bina kalıntıfarı bul u nduğu açıkça anlaşılmıştır.1 XV. yüzyılın ilk yarısında Sığnak'ın adına sıık sık t•e­ sadüf ıedilir. Maveraünnehir !hükümdarı Uluğbek ( 1409 1449) ve Urus hanın torunu Ak Ordu hanı Borak arasın­ daki karşıl ık lı münaseibetler dolayısıyJ-e kanaklarda şeh­ rin adı sık sık amhr. Sığnak bir süre U luğbek 'ıi n hakimi­ yeti altına bile geçmi şt i . XV. yüzyılın 30 - 40. yıHarınıda Özbek hanı Eıbü·l-hayr, Sır derya' nın aşağı bölümün ü ele geçirmiş, Suzak ve Uzkent ile hirJ ikt e Sığnak'ı da hükmü altına almıştı.2 Bu zamanda Sığnak'ın g ün ey ind ek i canlı h ayat artık durmuştu. Bu sureUe, Sığnak Sırderya ibo­ y u n:da kuzeyde en· son ş·eıhir olmuştu. Orta Asya'nın tarihi sahnesine Şeybanıi hanın (15001 5 10) çıktığı yıllal'cla da Sığna k'ın a:dına sık sık rastlanır. Şeyh.ani han, XV. yüzyılın 80. yıllarında Burunduk ıhanla sc:.vaşmış ve S ır:d erya boyunda birtakım şehirler a:lmış, bu arada Sığnak'ı da •eJ.e ge.çirm�şti. Sığna:k için Bıurun­ duk'la g.iriştiği savaşın tafsıilatını anlatan Şeybaniname ' ye göre ,� Sığn ak o zaman kuvvetle ta:hkim edilmişti. ( Bu­ rundu k han şehri üç. ay kuşatarak, bunu z apt eden Şeyba ni han da n almağa çalışnuştı.) Sığnak üzerine en etraflı bilgi, XVI. yüzyılda verili­ yor. Yukarıda zi kredHen Mi:hmanname-i Buıhara'da ' Sığ­ n a k ü z:erine -dikk ate d eğ er bir yer vardır : "Bu sonuncusu aşağı Sırderya alanının en uzak şehri sayılıyor. Kültür alanı (1.sulanan toprakılar) burada sona eriyor ve kuzey­ Sığ nak de kum çölü u zanıy ordu . " Yazarın fıikrıine göre, eski zamanlarda çok büyüktü. Güzel tarlaları ve yapıları ·

­

1

Yu.

A.

Y a k u b o v s k i y,

Razvalim

Sıgnaka, 154. ve

ıllÜ t . s. "

A b u-1-H a y r - h a n i,

:"o. 852, 446 b, 447 v;ı,

151.

s.

-

W.

a.

W.

Leningrad Üniversitesi yazması . V. V. B a r t o l'd, K istorii oroşeni­ B a r t h o l el, Encyclopectie de l'Isliım, -

\ l n ı - 1 -Hayr maddesi. ::

: ı ı i"ı I . s.

Şeybaniaoa.

İ.

N.

Berezin

tercümesi,

LXV - LXVI.

V•�


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

202

vardı. Hatta şehre "Bandar-i De§t-i Kıpçak", yani Kıpçak boZikırlarının limanı adını vıeriyor. Inamlmağa layık kim­ selere dayanan yazar, es:kiden Sığnak paza.rllanna 'her gün 500 lbaş deve sevk ettiklerini ve bunların aynı gün �çinde tamamıyle sat11l dığını yazıyor. Kültür aılanımn dar bir şerJt teşkili €ttiğind. söy;ledıikten sonra, ıbu toprakların Sır­ derya'dan çıkan kanallarla sulandığını haıber veriyor.: .Aynı yazar, biraz aşağıda, Şeybani boyuna ıbağlı Özbek hanılarının Sığnak'ta kendilerıine mahsus lbir mezarlık yaptırdıklarını bildiriyor. Onların mezar vıe türbeleri bura­ da lbulunuvdu. Hanlardan biri öldüğü 1zaman, ölüsü Sığ­ nak'a nakledilir ve "mazar"ı üzerinde yüksek bir "gun­ baz" ( kümbet) yapılırdı.2 W. W. Bartıhold, 1902'de Sır­ derya valiliği arşivinde çalışırken, Sığnak üzerine XV XVII. yüZiyıllara ait (j1dukça bol bilgi ver1en 1önemfil vakıf belgelerine rastlamıştı. W. W. Barthold'e göre : "Zikredilen belgıeler tarih ve coğrafya ıbakımılarından dikkate değer oldukıları giıbi, kültür tarihi . bakımın!dan da önemLtdider. Bunlardan, XVI ve XVII. yüzyıııiarda Sunakkurgan civarında !henüz işlenmiş birçok alanılar bulunduğu anlaşılıyor. Bu alanla­ rı işaret etmek içıin tüpe ( esasen 'tepe', 'tümsek' ve 'hö­ yük') tabirıiı kullanılıyor. Timur'a atfıedilen belgede şeyh Siraceddin'in şeyhifüsılamlığa getirilmesdnden ve ona Or­ cl akıent Kızıltalı, Tümen ve Buzgull üzek arklarmdan ıbircr parça verilmesinıden söz ·edrnyor ; Tümen arkının Sırder­ ya'dan çıktığı kaydedHiyor. Bilindiği gıihi, bu ark adım bugüne kadar muhafaza etmiştir . . "� W. W. Barthoıld bun­ dan sonra ıbirçok çay, pınar ve kanal adı anıyor. Bunılar­ dan bir kısmı zamanımıza ka1dar muhafaza edilmi§tir. Bundan başka, mezar adları vıe o devjrde Sığnak'ta ün ,

.

r

Vaktiyle bana W. W. Barthold

ı1ayanarak zikrediyorum. Nuruosmaniye

tarafından

verilen nota

Kütüphanesi ( İ stanbul)

�·azması (No. 3131, 178. v. ) .

A.

y., 180. v.

-

A. Y1.1 . Y a k u b o v s k i y,

Razvalinı

Sıg­

ııuka, 136. s. :ı

V.

V.

B a r t o l'rl,

ZVO, XV, 267 - 268. s.

Otçet o komandirovke

v

Turkestan


203

AK ORDU'NUN YÜKSELİŞİ

kazanını§ kimselerin adları ·anılım.ı§tır. Vakıf belgelle r i n­ den aılman bütün bu adlan, bu güne kadar muıhafaza olu­

nan

ad 1arl a

tutarak)

(ihalık arasında kalan aıdları da göz

karşılaştırınca, Sığnak kültür

önünde

alanının mahi­

yet ve :genişiiğıi anla§ılaıbilir. Rus kaynakılarmda S ı ğnak 'ın

adı, ilk olarak,

XVI. yüeyılın

ortasınıda kaleme

a!lınan

"Kniga Bol'şogo Çerteja"da ortaya çıkıyor. Burada ıSı ğ­

nak ;içi n şöyle denil:iyor : "Ken1derlik'in ağ zınd an 150 verst uzaklıkta ise Sır ırmağının s ol

Kara:çat dağı­

kıyısında

nın karşısında Sunak şeıhri bulu nuyor.

Akıbaşh gölü ve

Sauk ırmağı ve Akkol gölü arasınıda vıe Zelençı1k, Kıend er­ lik ve Sa r sı ırmaklarının iki kıyısında, ve Karakum kum­

larınd a , 600 vıer s t lik ıbir

alanda Kazak

Ordasının

yay­

lcı kları bulunur. - Sır ırmağı iboyunıda Sunak'tan 90 verst uzaklıkta Yasırvan şeh ri varıdır."1

.Bu kitaı'bın saıhiıb i 1927 yılı yazın da Sığnak harabel2

rindıe

.bulunmuş v e bunların !durumunu yukarıda zikredi­

len "Sığnak .haralbeleri" y azıs ı nd a tasvir etmiştir. Hara­

b eler in tasvirini burada kısa da olsa tekr ara :imkan

har abel erin, sadece şehrin

tur. Yalnız,

yok­

genişliği, istilı ­

kam ve binalarının karakteri, evleri, Sığnak çi'nicilerini�•

t tekniği üzerine deği l , şehdr mezarlığr üzerine de bir

s ana

fikir edinmeğe imkan verdiğini bel:irtelim.

XIV - XV. yüzyıHara

ait

birkaç

Ben,

binanın

bulaib:ildim. Bunlar, Sığnak ihalkının mimari büyük IJ:ıaşarısını anlatıyor. Kökkese ne 'de uzaklıkta)

Sığnak

1927'de

h arabeıl erini alanın daki

oivarmda, ıbu arada

(Tümenarık demiryolu durağından 5

araştırmalarda b ulunur ken,

yı ll a r a ait güzel türbeden

hemen

km

XIV - XV. yüz­

hiçbir şey

kalmadığııı ı

t,espit et tim (renkli çini1'eri bulunmayan bir d u var k ı sm ı ) . Kökkesene

anıtının

( b un un eski

fotografı

mulı a fa z<.ı

edihniştir) 2 ve sıra halinde uzanan mezar harabelerini n araştırıllması, burada lbir mezarlık bulunduğu

sonucuna

varmamıza imkan verJyor. '

Kniga Bol'şogo Çerteja. Spasskiy baskısı, 1846, 74. s.

Prolokolı Turkestanskogo rnoJ . !l2 - 1 00. s.

krujka lyubif eley

a rxl'oloı.:ii_


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

:W4

Fotografa göre, Kökkesene binası, büyük ibi r yapı teşkil ediyordu. Bina, munta zam kondk bir kubbe ile ör­ tülmüştü. Kubıbe:, ,çok ilginç bir ş ekiılde kareden sekiz kö­ şeliye ve sonra on altı köşeliye geçiyordu. Kökkesene'yi 190l'de görüp tasvir eıdıen V. A. Kalaur'a göre, bu bina­ nın içinde bir mahzen ve onun üstünde bir sanduka vardı. Jfobbenin içinde ve etrafında Arapça kitaJbeler vardı . V. A. Kalaur'un fdkri1ne göre, bu bina ıbir türbe imiş. Şey­ bani aiJ.es1ine mensup Ak Ordu ihanılarının - yukarıda zikredilen Mihmanname-i Buhara yazarının sözünü ettiği - mezarlarının burada bulunduğunu ben daha 1927'de an­ l amı ştım. Urus hana geUnceye kadar Ak Ordu'nun dinastik ta­ fi.l ıi kaynaklarıda çok fena bir şekiJLde izah edilmiştir. Bu­ na sebep, XIV - XVI. y ü zyıl Taci!k v:e Acem tardhç�leri­ nin •s ağlam bHg�lere sa'hip olmamaları, birıbinleriyle ç el iş ­ kiye d üşmeleri ve Ak Ordu hanlarının ancak Mübarek Hacı handan itibaren para bastırmağa başlamalarıdır. :VIübarek Hacı ıhaının ıi1k �sikkesi h. 728 ( = 17. II. 1327 5. II. 1 328) tariıhini t aşıyor, P. Savel 'ev 1 zamanıntlan be­ ri Ak Ordu ılıçı.nlarının soy kütüğünü aşağıdaki biçıimde tasavvur etmek adet olmuştur : Saşıbuğa, 709

(

��

1309 - 1 310)

1

1

1

Abisan Ölümü 720

<

=

Çim tay 745 - 762

1

1

Mübarek

1320 - 1321 )

1344

( �� 1344

-

1345 - 1360 - 1361 )

1

Himtay

U rus han

762 ( " � 1360 - 1361 )

763

-

1

..., . ,

P.

S a v e l'e v,

1 �!57. :·lr5!5.

s.

1 345 )

1

1

782

1380 - 1381)

-

Tuli Hoca

( = 1361 - 1362 -

ı:

( = 1320 - 1321 -

720 - 745

Toktamıs 782

(

=

I::ı 80 - J ;{8 J )

Djuçidı Siney Ordı. TVO, III.

bölüm. 2.


AK ORDU'NUN YÜ KSELİŞİ

205

Ak Ordu ihaı:ıiları üzerıine Sası Buka'dan Urus ıhan a kadar en ıdeğ·erli bilgileri ihtiva eden XV. yüzyıl Acem ta­ l'ihçıisi " İskender an onimi" ni ( Muıineddin Nataınzi) P. Sa­ vıel'ev ıb iilmiyordu.

" lskenıder anonimi" ıher şeyden önce

hanların adları nda ibirtakım düzeltmeler yapıılmasına

dm-

kan ver.i yo r . P. Savel'ev'in Saşıibuğa /biçiminde yaWığı adı, İs ken'der anonimi" Sasıbuka olarak yazımştır. Sası Ru­

"

ka'nın o ğl u na P. Save1'ev Abis an adını vermiış ti. "Ano­

nim"de ıbu aıd Erzen biçiminde tesp1t edilımiştir. Aşağıda göreceğimiz ıgilbi, \bütün bi.ı !hanların saltanatı h aı�ın d a'ki

tafsitat çok değerilidir. Yalnız, "1skenıdıer anonimi"

noloj i bakımından mevs uk sayıılamaz. Çünkü b akımı n dan nümizınatik veriılerine

kro­

kronoloj i

uymuyor. "Anonim"

irı A!k Or:du h anlarının kronolojisi üzerine verdiği bilgiyi zikvedelim. Sası Buka ıh . 6 9 0 'dan 720'ye ( = 129l'den 12. II. 1320 - 30.

I. 132l'e) ka1dar,1 Erren h. 720'd!en 745'e

( = 1320 - 1321 - 15. V. 1344 - 4. V. 1345'1e) 2 kadar ısa1ta­ m>.t sürmüştür. Müıbarek Hoca'ya gelıince, onun ancak 6 <'Y hükümet sürdüğü ve bundan sonra 2!

tığı ıbelirtiliyor.3 Yukarıda sır_alanan

barek H oca 'ının ıh . 745'ten (

=

yıl avare dol!a'?­

tarihlere :göre, Mü­

1344 - 1345) sonra taıht.a

çıktığı anlaşılıyor. Bu, nümizmatik verilerine

uymuyor.

Mübarek Hoca kıen<:li sikkell:erini h. 728 ve 729'da;t

yani

hundan 16 - 17 yıl önce ibastırmıştır. Bu suretle, biz P. Savel'ev'in soy

1

V. G.

kütüğünde kronolojik !bakımdan

T i e s e n h a u s e n,

a. y., II.

c.,

234. s.

şimdi-

( Farsça

metin ) , 129. s. (Rusça tercüme ) . �

V . G.

metin), 129 :ı

V. G.

-

T i e s e n h a u s e n,

a . y., II. c., 234. s .

(Fars!;a

130. s. (Rusça tercüme ) . T i e s e n h a u s e n,

a. y., II.

c.,

234. s.

(Farsça

melin ) , 13Ö. s. (Rusça tercüme) . •1

kamı,

ıım;tır.

H. 768'de başılmış iki sikke muhafaza edilmişse de, 2 ra­

ustanın

dikkatsizliği

yüzünden 6 rakamı ile

lmnştınl­


AL'rIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

:206

hk hiçbir değişiıklik yapmayarak, yalnız han t.ranskripsiyonunıda düzeltmeler yaptık. Sası

adların ın

Buka 709 ( = 1309 - 1310)

1

Mübarek Hoca

Erzen Ö lümü 720 ( = 1320 - 1321 )

720 - 745

1

( = 1320

-

1321

-

1344 - 134 5 )

·Çimtay 745 - 762 ( = 1344 - 1345 -- 1360 - 1361)

1

Himtay 762 ( = 1360 - 1361)

Tuy Hoca Oğlan1

Urus han 763 - 782

( = 1361 - 1362

Toktamış

-

1380 - 1381)

782� ( = 1380 - 1381)

Şimdi "lskenıder anonimi" nin, Ak Ordu'nun yukarı­ •<la aJnılan !hanları üzerine verıdiği lbilgi1ıeri ·ele alaılım . Sa­ sı Buıka Alltın Orıdu ihanlarına karşı vassallık görev'l.erine sadık bir ih an olup hiçbir davet ve kurultayıdan çekinme­ miştir. 3 Bu duruma

göre, XIV. y ü zyılın

�ınd.a, Cuçi

ulusu ordusunun ısol kanadını teşkil eden Ak Orıdu, ken­

di sülal1esine mensup hanlara sahip olmakla beraıber, Sa­ ray Berke'de oturan ıhan.ların vassalı

sayılıyordu. Sası

Buka'nın ıhem oğlu, ıhem ıhaJlefi olan Erzen'dn, Ak Ordu tdlhtını !kendi başına almayarak taıh ta Altın Orıdu

hanı

Özıbek ( 1312 - 1342) tarafından çıkarıllması dikkate de· ğer. "lskender anonimi" Erzen'e ıen güzel vasıflar atf-edi yor, onu akııJılı ve adil bir ih ükümdar olarak tasvir ediyor. Ona göre, Erzen Islam gelenekılerine uyarak, y ardım mü­

1 Muizz'e göre, Tuy Hoca, prens Kutluğ Hoca'nın oğludu� CV. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 61 s.) . 2

Toktarruş hanın hakimiyetinin sona erdiği tarih kesin ola­

rnk tespit edilemiyor. 1395'ten sonra Toktamış

nüfuzunu kay­

betmiş ve ülke ülke dolaşmış ve nihayet 1406'da ölmüştür. 3

V. G.

T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 234. s.

meti n ) , 129. s. ( Rusça tercüme ) .

(Farsça


AK ORDU'NUN YÜKSELİŞİ

207

�sseseleri kuruyor, Otrar, Sahran, Oend, Barçınlığkıent gi­

bi birçok Sırderya şehirlerinde camiler, medreseler, ıhane­ k:ahlar, mezarilar ( tür1beler) yapıy ordu. Akraıbalarıını ve her şeyden önce kenidi 'hanedanı üyele:riini yo1a getirmek­ lP, meşgul bulunuyordu. Aynı yazara göre, onların hakiın oldukları u1ıusların ( kubi) !Sınırlarını kesin olarak tayin etmişti. Ak Orıdu (Ö:zıbek) ulusunda göçıeJbe askeri aris­ tokratlar arasında ulus mülkleri münasebetlerini düzelt­ m i ş, ülkede :hiçbir karı şıkllık çıkmamış, "ıbüyüklıerıden hiç .ki mse küçüklere /baskı yapmamış ve küçüklerden ıhlç kıim­ se büyüklere karşı say;gısızlık etmemişti."1 " Büyükler " ve

' 'küçükler", "feodal ariistokratlar" ve ''!halk" ıdıeğiı]ıdir. Çün­ kü buraıda genel bir refahtan söz ,eclil1meımiştir. "Büyük­ ler" ve "küçü kler '' , hakim gıöçeıbe aristokrasisinin muh­ telif basamaklarııdır. Bu suretle, buraıda yalnı z aslreri ari's­ tokrasi a rasındaki an(laşmaıdan söz edilmiş, karışıklık ve geçimsizlik ibulunmaıdığı anlattlmıştır . "İskender anoni­ mi" ne göre, sonradan ıJ:ıiç kimse iböy.le bir ihan ıgörm em:iş­ tir. A:k Oııdu başşehri Sığnak'ta ıgömü1en Er:zıen'in ölıü­ münden sonr a Mübarek Hoca ( 720 - 745) taihta çıkmı ştır . lVIüıbarek Hoca babasına hiç henzemiyor1du. Erzen'in ulus münasebetleri sisteminıde kurduğu ıdüızeınıi, ille olarak, o bozmuştur. "Mübarek Hoca büyük emel ve hırsla karı­ şıklık çıkal"Ill1ştır. Bu karışıklık (bul.kak) Deşt-i Kıpçak'­ ta ş imdiy e kadar unutulmamıştır."2 Nü m izmat ik veri­ leri bu defa d.a kaynağın karanlık bıraktığı birtalam nok­ tal!arı aydınlatıyor. Hang;i karışıklıktan söz ediliyor ? Eli­ mizıde yailinız Mübarıek Hoca'nın adını taşıyan sikkıelerin bulunması, onun Ak Ordu hanları arasında ilk olarak Al­

tın Ordu'dan, Saray hanından aynlarak bağımsızlığını ilan et tiğini gösteriyor. Bilinldiğ,i gibi, ibu devirde doğu İslam fı.leminde para, özellikle gümüş para bastırmak haklkı, ba­ ğımsız hükümdarlara vergi bir iimtiya'Z sayılı rd ı . Mübav. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 234. meti n ) . 129 - 130. s. ( Rusça tercüme ) . v. G.

met in \ , 130. s.

T i e s e n h a u s e n, ( Rusça tercüme) .

s. (Fars<;"l

a. y . , II. c., 234. s.

(Farsç·;ı


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

�08

rek Hoca, 728'de para bastırarak bağımsızılığmı ilan et­ miştir.1 Bu hareketin Altın Ordu hanı Özb ek ( 1312-1342) tarafından protesto He karşılanmaması imkansızıdı. Ayrıca Ak Ordu göçeıbe ve askeri aristokratıları arasında 1da bu Bu mesele yüzünıden ayrılıklar ve kavgalar başlamıştı kavgalar, ıbirçok ayrılıklarla birlikte, siyasi şartları o ka­ dar karıştırmıştı ki Ak Ordu'da ciddi karışıklıklar ibaş göstermişti. Bunlar, bir arailık Mübarnk hanın avare do­ lc.şmasına yol açmıştı. Altın Ordu'yu :eski vassafük duru­ muna sokmak için çok çalışmıştı. Muin€ddin Natanzi'ye göre, Mübarek Hoca 2 1 yı l avare dola§mıştı.'" Özbek ha­ nın, Ak Ordu ile Altın Ordu'yu bir han ailıesinin yönetimi altında birleştirmek maksadıyle, oğlu Tıniibek'i Sığnak'a han olarak bu devirde gönderdiği anlaşılıyor. Ak Ordu'da Tınıbek'in \hanlığı uzun sürmedi.� Şeyh Üvıeys'e göre, Tı­ mbek, Özbek hanın ölümünden Jıemeın sonra kardeşi Ca­ rnbek tarafından Oldürülmüştü. Çünkü Canıbek onu Al­ tın Ordu tahtına talip olanlar arasında başra:kip sayıyor­ du. "Anonim" e göre, Canılbek, Mübarek Hoca'mn ölü­ münıden ve Tınııbek'�n öldürülmesinden sonra, Ak Ordu Whtın1n mukadıderatına karışmış ve Erzen'in oğlu Çim­ tay'ı (1h. 745 - 762) ta!hta çıkarmıştı . ' .

Acem "Anonim" :in�n bu ıh aJberi sikkeierle tamamıyle teyit edilmektedir. Elimizde Çimtay'a ait :hiçbir sikke yok� tur. Çimtay k endisini Ak Ordu'nun bağıms1z hanı saymı­ yordu. Fakat onun zamanında Ak Ordu, Altm Orıdu kar1ş ı klı.klarma a!ktif oll arak müdahaleye başlamıştı. Haılbuki bundan ıönceki .böllümde etrafh surıette anılat1lan ibu karıı

Mübarek Hoca hanın o zamana kadar para bastırmadığı

anlaşılıyor. 2

V. G. T i e s e n h a u s e n,

a. y., II. c., 234. s.

(Farsça

metin) , 130. s. (Rusça tercüme) .

3

A.

T.

Tagirdjanov'un bana

un Hüsrev ü

verdiği

bilgiye

göre,

Kutb'­

Şirin mesnevisinde Tınıbek'in sarayının Sığnak'ta

ol duğu belirtilmiştir. 1

V. G.

metin) , 130. s.

T i e s e n h a u s e n, (Rus!;a tercüme ) .

a. y., II. c., 234. s.

(Farsça


AK ORDU'NUN YÜKSELİŞİ

209'

şıklıklara Mübarek Hoca zamanında müdahal·e edilmiştL Bütün kaynaklar, "İs'kender. anonimi",1 Rus kronikleri ve

nümizmatik verileri bunu teyit eıdiyor. Çimtay, Saray işlerine karışmamış ve şa;hsen ibuna taraftarlık etmemiştir.

Lakin Ak Ordu'ıdan Saray Berke tahtına birçok preıil's le­ rin taılip olmasını engelleyememiştir. Hızır'ı ( K i d ır ı ) , Te­ '

rr.ir Hoca'yı, Murid'i (Amurat'ı)

ve Kildibek'i :hatırlata­

hm. Bu Saray ıhan:ları, Çimtay hanın saltanatının sonun­ da, XIV. yüzyıılın 60. yıllarının

başında

para

bast:ırnıışla.r­

dı.

Fakat .Çimtay'ın kendi ai1esi arasında Altın Ordu iğ­ lcrıine karışma meselesinıde bir fikir lbirLiği kurulamamış­ tır. "İskender anonimi" ne göre, Çiınıtay'ın torunu Urus han 'föaıbasını Gök Ordu ulusunu zaptetmeğe da:ima te·ş­ vik etmişse de, Çimtay [onu] ıdinılememiştir."2 Çimtay'ıdan sonra

Ak

Ordu

taihtı,

ıh. 763'ten

782'ye

kadar, yani 136l'ıden 1380'e kadar hükümet süren Urus hana geçmiştir.1 "İskenıder anonimi" ona ·çetin bir tabiat isnat etmekle :beralber, güçlü bir hükümdar

olduğunu

teslim etm�ştir. Saltanatının Uk 1günlerinıden itiıbaren Mü­ barek hanın takip ettiği istiıkameti tutmuş ve yalnız ken­ disini bağım.s ız hükümdar ilan etmek1'e kalmayarak, göçe­

be Özbek aristokratlarının

kurultayında

i§1lerine karıışmak teklifinde

bulunmuştu. Urus han bir­

Altın Ordu

kaç gün içinde birbiri arkasındaın şenlikler

düzenlemiş,

büyii'k ve nüfuz saıMbi emirılere değerli hediıyeler dağıt­ mış ve askeri

aristokratların müzalherıetini

Altın Ordu'ya karşı sefere çııkmıştı. Ne yazık

sağlayarak

ki bu

1se­

ferin kesin tarihini bilmiyoruz. Bu, Ak Ordu'nu:n Saray hanlarına karşı kesin taarruzlarını teşldl ·ediyordu. Urus 1

V.

G.

T i e s e n h a u s e n,

metin) , 130. s.

a.

y. ,

II.

c.,

234. s.

(Farsça

(Rusça tercüme ) .

V. G. T i e s e n h a u s e n, a . y., c., 131. s. Anlaşıldığına göre, Urus han Ak Ordu tahtına

birkaç yıl

sonra, yani h. 764'ten sonra çıkmıştır.

F. : 14


210

ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

han açıkça bütün A l tın Ordu devletinin ·başına geçerek devletin 1ki kısmını kuvvetli !bir bütün halinde kendi iha­ kimiyeti altı'Ilıda birileştirmeğe çalışıyordu. Urus han bu yolda oldukça mu vaffak olmuş tu r . 70. yılıların ortasında artık Hacı Ta:rıhan'ı (Ejderıhan'ı) allmış ve yukarıda anı­ lan Hacı Çerkes''i ıburadan çıkarmıştı.1 Bir süre sonra Volga ıboyıunda yuıkarıya doğru Her­ lemiş v e önce Hacı Çerkes',in rakiıbi Ayıbek'in, sonra Ay­ bek'in oğlu Karihan'ın eline geçen Saray'a kadar gelmişti. H. 776'da ( = 1374 - 1375) Urus han Kariihan'dan Sara:y'ı a lmış 2 ve burada hemen para bastırmağa ıbaşlamıştı. H. 779 ( = 1377 - 1378) tadhinıde Saray'da onun rudına bas­ tırılan bir sikke bize kadar gelmiştir.3 Bu sikke, Saray'ın zaptı üzerine Ibn Ha.Jdun'un veı;diği :haberi tamamıyle teyit ediyor. Urus ıhan, yolunıdan Mamay'ı uzaklaştırmak gibi ·çok ağır bir mesele i0le kaıışılaşmıştı. Fakat buna gücü yetmedi. Yukarıda da belirtiJdiği gibi, Mamay Kulikovo muharebesine gel•in�e kadar gücünün en yükısek noık­ tasmda bulunuyor ve Urus ıhanı diğer Saray !hanlarından daıh a ciddi bir rakip saymıyordu. Urus han Altın Ordu'ya bağlı Volga alanında ener­ jik siyasetini yürütür1k1en, Ak Ordu'da genç Toktamış 'ın ş aıhsınıd a ciddi bir rakiplıe karşılaşmıştı. Toktamış, yukarıda anıilan Tuy Hoca oğlanın oğlu idi. Muizz',e göre, Tuy Hoca oğlan, prenıs Kutluğ Hoca'nın oğ­ lu idi1 ki bu, P. Savel'ev;'e i st inaden yukarıda zikrewlen Ak Ordu ihanlarının soy kütüğünün bu kısmını bozuyor. Her lhaılıde, Tuy Hoca, lbıakim Aık Ordu sülal esinin seç­ kiıi ve nüfuzlu bir prensiydi. Urus han zamanın'Cla Man­ gışlak'ta vaıJiliık yapıruştı. Urus aıan saltanatının ilk yıl-

1 V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., İbn Haldun, 374. (Arapça metin), 391. s. (Rusça tercüme) . a. y., I. c., 374. s. (Arapça 2 V. G. T i e s e n h a u s e n, metin) , 391. s. (Rusça tercüme) . Urus hanın bize kadar gelen en eski sikkesi h. 770'te .Sığnak'ta bastırılmıştır. 4 V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., n. c., 61. s. s


AK ORDU'NUN YÜKSELİŞİ

211

larında, Altın Ordu i şl'erine karışmak maksadıyle aristok­

Urus bu niyetine şidd etle ıkarşı kÖymuştu. Tuy Hoca oğ­ la:n, bu s aygısı zlığı ve itaatsizliği yüzünden öldürülmüştü . Oğlu Toktamış, genç, enerj ik ve kabil iyetl i ibir prensti . 1 ]Qkt.amış, iba1Ja.sının .iKlammdan sonra Ak Ordu ' d a hayatı­ ru hakl ı olarak teıhlike<iıe hissetmişti. Kendisini takipten ratlar kurultayını topladığı zaman, 'Duy Hoca oğlan

hanın

kurtarmak için,

1376'ıda

Semerıkant'a,

Maveraünneıhr'in

genç, fakat güçlü ihükümdarı Timur'un yanına kaçmıştı. Timur'a Aksak Timur an!lamına geien 'Ilimur Leng (bu a d Avrupa'da Tamerlan b1ç imind e telMfuz edilir) adı da v e ­ rilmiştir. Rus ıkroniıklerinde de Timur lbu ad altında ün kazanmıştır. Yafoız, Farsça 1'eng kelimesi yer in e Türkçe aksa!k kelimesi kullamlmıştır (Tdmur Aksa:k ) . Farsça leng ve Türkçe ak sak keilimeleri 'topal' anlamına ·ge:1ir . Bir y and an Zafe:rname a!dı al tında Timur'un mufas­ resmi tariıhiıii yazan XV. yüzıyıl Acem yazarlarından Nizameddin Şami ve Şer·efed!din �Li Yezdl, bir yandan da Timur'un çağdaşı Arap yazarı lbn Arabşalh ve Ruıs kro­ nikleri sayesinde, Toıktamış'ın haıyatı üzerine bu tarihten iUbaren ( 1376) ellimizd� sağlam ve etraflı ibiqıgi varıdır . Rus kronikleri, Tokt amış üzerine XV. yüzyıl Acem kay­ naklarına ·girmeyen birçok değerli rhaberıler salkılamışlar­ sal

dır.

Nıizameddin Şami'nin, Şerefeddin Ali Y·e�di'den bir­ az önce yazdığına ve bu sonuncuya esas t eşkil ettiğine gıöre, lbiz burada en çok Ni•zameddin Şami'ye dayanaca­ ğız. Şerefedıdin Al·i Ye2idi'nin ve diğer yazar ların !haberle­ rine ancaık Nizamed!din Şami 'nin hikayesini tamamladık­ ları takdirde müracaat edeceğiz. Toktamış'ın lbiyogra:füsine dönelim. Urus !hanın entri­

kalarından kaç arak Timur'un himaye ve yardımını ara­

prens Toktamış Semerkant'a

yan '

geldiği zaman, Timur

Toktamış'ın annesi Kungurat boyundan Kudan Künçek' -

1 i ( Gaffari'ye göre : Kuy Kiçik) [V. G. T i e s e n h a u s e n,

a. y.,

" İskender anonimi", 137. s. (Farsça metin) , 132. s. (Rusç;ı 1 ereüme) ; Gaffari, a. y., 211. s. ] .

H.

c.,


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

�12

Çu ırmağının yu'karı alanında,1 Koçkar mevkiinde" sefer­ de <bulunuyordu. Akıl ve basiret salhföi biT

politikacı

olan

'fimur, ona iltiıfat ·etmek ve yardımda bulunmak gerekti­ ğini tamamıyl1e takdir etmişti. Bu sırada Orta Asya'daki ayrı ıb eyiikl eri birleştirmek iş i yl e meşg u l olan Timur,

Ak

Ordu'nun kuvvetılenmesindeki tehlikeyi görüyordu. Hatta

Ak Ordu'nun kuvvetlendikten 'Sonra karışıklıklara son vererek, hütün Ouçi ulusuna hakim alaıbileceğini de t a ­ mamıyle anlamıştı. Altın Or:du ile Ak Ordu'nun birl eşm e ­

siyle ortaya çıkacak olan lkuvvetli, kudretli bir Ordu, kom­

şu olarak, Maveraünneıhr'�n ıbirleşmesi

lbakımınıdan son

derece tehlikeli idi. Bu sebeple, Timur Ak Oııdu i'şlerinde

ii�f.ı.i z' sah�bi

o lmağa

çalışıyor ve

bunun için

or ad a bir

vassal lbu�unidurnınk :istiyordu. Bu niyet ve il.mi tl ere daya­ nan Timur, Toktamı.ş'ı kalbil olduğu kadar iyi ıkarşfüma­ lannı emretti v·e kendisi Uzgenıd

üzerinde Semerkant'a

yönelıdi . Emirler, .A.ık OrUu'dan kaçan genç prensi burada Timur'a takdim ettiler. Nizameddin Şami'ye göre, Timur Toktamış'a iher türlü iltifatta ibulumnuş, ona diyeler iıhsan etmiş ve bol altın,

d eğerli he­

ihayvan, çadır, kumaş,

süs eşyaları, davul, bayrak, si13Jh, at ve katır ve nilhayet asker vermi§ili:. Bunlarla birlikte Toktamı:ş'a de'.I1haıl Otrar ve Savran'ı hediye etmişti.:ı Şerefeddin Ali Yezdi'ye göre, ı Ak Oııdu başşehri Sığnak'ı da ona vermişti. Lakin ıbu he­ diyeyi dalha kazanınaık lazımdı. Çün!kıÜ Ak Ordu'da bunun

h iÇbir değeri yoktu. Urus ihan ıbu sırada Vo1ga boyunda s efere çıkmıştı. Bu sebeple, Ak Ordıu'nun yıönetimi fi:iJlen oğlu Kutluğ Buğa'nın elinde bulunuyordu. Genç Tokta­ mI'Ş h. 776';da

(=

12.Vl.1374 - 2.Vl.1375) ona karşı se­

fere çıktı. llk muiharebede Kutluğ Buğa

öldürülmüştü . .

Fakat onun ölümü ancak Ak O rdu askerinin savaş ateşini 1 V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c. , Yezdi, 146. s.

Şerefeddin Ali

Kırgızistan. ıN i z a m e d d i n 4

Ş a m i,

Farsça metin, Tauer bas., 75. s.

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., Ycr�di. 147. s.

II. c.,

Şerefeddin · Ali


AK ORDU'NUN YÜKSELİŞİ

213

artırmış ve Toktamış yenil miş ti . Kaçan prens, tekrar Ti ­ mur'a sı ğınmıştı . Tdktamış'ın başarısızlığı, Timur'un i l gi­ sini azaı1 tmıştı. Maveraünnelrir hakimi, Tokt amış'ı tekrar te çıh iz etmiş ve ona eskisinden çök daıha güçlü bir ordu v er miş ti . Toktamış'a karşı ,şimdi Urıus hanın başka bir oğlu - Toktakiya - çıkmıştı. Toktamış bu d efa da ye­

'Timur'un hayat ve fa aliyetini anlatan iki Acem olay n er e de ise Toktamış'ın hayatına mal olaca·k tı. Bozgu­ na uğrayıp terk edilen Tdktamış, Smderya'ya doğru kaç­ nuştı. B ur ada soyunup ırmağı yüzerek geçmeğe başlamış­ tı. Tokt akiya 'mn kumandanlarından biri, Kazançı Bahadır, Toktamış'a yetişmiş ve onu okla ·elinden yaralamıştı. Toktamış güç h aJ.l e kıyıya çıkmış ve çalı lar arasına sak­ l apmı ştı . Timur 'un gönderdiği l digü Badas1 tesadüfen n ilm işt i .

tarihçisi, çok dikkate değer lbir olay naklederler. Bu

onun yanında ortaya çıktı. l digü Barlas, herhangi ıbir ba­

ş arısı zlıkta ona mur tarafından

y ardımda

bulunmak üzere özeıl olarak Ti­

yollanmıştı. Çalılar arasındaki iniltiyi d u ­

yan İfögü Barla·s oraya yönelmiş ve Tokt a mış ' ı çok acıklı görmüştü. Bu suretle, Toktamış ikinci defa utandırıcı lbir şekilde Timur'un sarayına dönmüştü. La­ kin Timur'un Ak Ordu'da bir vassal !bulundurmak arzusu o kad ar kuvV'etli idi ki Toktamış'a karşı hiçbir memnuni­ yetsizlik göstermedi. Çok .geçmeden Semerkant'ta Tim ur' un yanına Man'gut (Mangıt) kabilesine mensup Idigü l adlı ıbir kaçkın daıha gelmişti . di g ü ' n ün adı Rus kronik­ lerinden Ed i g ey biçiminde yazılmıştır. Toktamış gibi, o d a Urus handan k açmıştı . bir durumda

Sırderya boyundaki olaylardan ·haberdar olduğu an­ J mıılan Urus han, ıbu defa ülkesine dönmüş ve Tirnur 'a l ı t•men iki elçi göndererek asi Toktamış'ın kendisine i ade­ ..; i ıı i istemiş ve aksi takdirde sa vaş la teihdit etmişti . " 'l'il t u s k roniklerinde Edigey adıyle tanınmış olan Mangı l

l •i l<'si ııl'

ka­

mC'nsup İrl igü ile karıştırılmamalırlır.

V. ( ; , T i e s e n h a u s 0 n. 1 117. s. \ 1 l y ('

a.

y. , T r.

c.,

Farsça m C' I i n . Tam'I" lıaskısı. 7!'>. s. z

d i. 1'1 8 .

s.

N izanwdll i n

�P

r ı•

�a nıi.

f ı' el d i

ıı


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

mur, Urus hanın h;.t e.ğini reddederek

sefere hazırJanma­

!başladı. ·Bu defa ıher iki hükümdar ibizzat savaşacaktı .

ğa

Urus ihanın bütün Cu çi ulusundan asker t opl adı ğ ı kayna k_­

ordu h. 777'de ( = 2.VI.1371 20.V.1376) kışın karşılaşmıştı. Kış başlangıçta çok yağ­ murlu olmuş, sonradan ibüyük soğuklar /ba şla mış ve çok kar yağmıştı. !ki tar a f mulhar e:beden vazgeçmişti. Çünkü askerler soğuktan ellemnde si lah tutamıyorl ardı . Mamafih larıda belirWmiştir. lki

'fümur düşmanla ıbiııkaç ufak çarpışmada !bulunmuştu. La­ kin bunların ıbüyük :bir önemi yoktu. Aynı kış iç i nıde ülke­ s in e dönmüş v e bu sur etl e Ak Ordu'yu hüikmü alt ı n a a1mak me s elesini flıl�balhara bırakmıştı.

( = 1376 - 1377)

ili. 778

ilkıbaıharmda Timur büyük lb'i r ordu ile Urus hana karşı

tekrar s efere çıkmı·ştı. Lakin Uru s lhanla bu .defa da kesin bi r muıharebe y apılama:dı . Çünkü ibu sonuncusu ı.s efer sı­ rasında ölmüştü.1 Ak Ordu ta!htına Urus hanın bü yük oğ­ lu Toktakiya çıkmıştı. Kısa :bir süre

sonra o da ölünce

talht, Timur Melik O ğla n' ın eline geçmişti. Timur kuman ­ . danl ığı tekrar T(jktamış'a verm işs e de, Tokta mı ş tek ra r

mağl Ubiyete uğram ıştı . Tim.ur 'un ş ah s i h ed i y es i olan yü­ rük atı sayesinde Toktamış es a r e tten ve

Ak Ordu ihanının öfkesinden kurtulmuştu. Timur'un sabrı bu defa da tüken­ memiş ve Toktamış'ı Ak Ordu taihtına çıkarmak d ü ş ü nc e ­ sinden vazgeçmemişti. Bundan s onr a To kta mış ' a talihi de yardım etmişti. Timur Melik ciddi bir adam çı•kmamıştı ;

eğlencelerle çok

zaman kayıbediyor, oyunlar

t ertipli yo r ,

içiyor ve otoritesini düşür üy ordu . Ak Ordu'da Tokta­ mış'ın lbirç oik taraftarları bulundu ğu yo lu nd a Sığna k' t an

çok

ve ıbaşka yerlel'deh Timur'a J1aberler ge1meğe başlamıştı> Şerefeddin Ali Yezdi'ye göre, Timur bu müsait 1

Urus han ve Toktamış'la sahip olan Nizameddin A l i Yezdi'nin bu kaydı, nümizmatik verilere kü elimizde Urus han tarafından h. 779'da bi r si kke vardır. ne

" Ti

Timur'un

sağlam bilgiye

c.•

N i z a m e el d i n

scnh au s

e n,

n.

Ş a m i, y.,

münasebetleri üzeri­ Şami ile Şerefeddir:: uymamaktadır; çün­ Saray'da bastınlmı"

Tauer . baskısı, 77. s.

II. c., 108. s.

d u rumu

-

V. G


AK ORDU'NUN YÜ KSELİŞİ

215

göz önünde tutarak h. 778'de ( = 21.V.1376 - 8.V.1377) 1 Toktalll1§ 'ı Sığnak tahtını elde etmek için dördüncü defa göndermişti. Bu defa Toktamış ga:l'ip gelerek kendisini Ak Ordu !hanı ilan etmiş ve Sığnak, Savran 1gibi lbirtakım §e­ hiıtl:eri zaptetmişti. Nümizmatik verilerine ,göre, Tokta­ mış'ın ih. 780'de ( 1378 - 1379) , 78l'de ( = 1'379 1380) ve 783'te ( = 1381 - 1382) Sığnak'ta para ba'stır­ ması dikkate değer.2 H. 778 kışını Toktamış Ak Ordu'cla geçirerelk yönetim işlerini tanzim etmiş, en kuvvetli ve nüfuzlu askeri aristokratl�rla sağlam münaseıbetler kur­ muş, kalaıbalık ve iyi bir oı�du toplamıştı. H. 779 ( = 1377 1378) yıh ilkbaharında artık VoJ.ga bölgesine girmiş bu­ lunuyordu. Burada Saray Berke gilbi Volga'nın sol kıyı­ smda !bulunan birtakım ş ehirleri kolaylıkla aldığı anlaşı­ .

-

lıyor.

Toktamış'ın Altın Oııdu'da hükümet sürdüğü ilk yıl­ lar üzerine doğu kaynaklarında tafsilat yoktur. Buna karşıhk, Rus kronikleri onun siyasi hayatının bu devresini oldukça etraflı surette aydınlatıyor. Kroniklerdeki olayları gfüıden geçirmek ve bunları yukarıdaki özetle anılan olay­ larla karşılaştırmak suretiyle, Urus hanın sağlam bir şe­ kilde yerleştirdiği siyaseti Toktamış'ın kesin olarak güttü­ ğü anlaşılıyor. Toktamış, bütün Cuçi ulusunu, yani ..\k Ordu'dan başka, büyük ıbir kısmı Mamay'ın elinde bulu­ nan bütün Altın Ordu'yu da hakimiyeti altına a:lma� mak­ sadını güdüyordu. Bu suretle, Mamay hu safhada Tokta­ mış'ın b şdü�rr.. : mı olmu ştu . Rusya'da Dimitriy D onsk oy a karşı sefere çıkmağa çaıl ışan Mamay'ın, Cuçi ulusunun do ­ ğu kısmındaki olaylJara kafi derecede değer vermediği ve Toktamış'ın kuvvet ve kalbiliyetini gözden kaçırdığı anla­ şıhyor. Buna karşıılık, Toktamış, Mamay ile Dimitriy Dons­ koy arasındak.i savaşla ilgili olayları dikkatle ta1kip edi­ yoı'du. '

,

1

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 150. s. - Nizamct\d in tarihini veriyor 18. IV. 1379)

Sanı i h . 780 ( - -0 30. IV. 1378 < T:tlWI' :!

has kısı,

A. M a

r

77. s . ; V. G. T i e s e n h a u s e n, a . y., II.

k o v, İnventarnıy

katalog-, :528

-

529.

s.

�. .

10!'

�-

l


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

216

1380'de Kulikovo ovasındaki mağllııbiyetinden Ma may ın durumunu ara ştır alım '

ma ğlu biyete katl an am ıy or:du

.

.

sonra

Kron.iğe göre,1 Mamay

Çünkü rh em Altın Ordu ve

hem de kendisi için ön e m li sonuçlar vereceğini tamamıy­

le idrak ediy ord u

döndükten sonra kendisine tabi olan alanlarda Rusya'ya karşı yeni bir s-efer i ç i n he­ men kabiıl old uğu kadar ıbüyük lbir ordu toplamağa baş­ ladı. Lakin öç alm ağa imkan bulamadı. Toktamış. Ma­ may'a kar şı h ar ekete geçm i şt i Tarihte ikinci defa olarak Kalka ı rmağında b üyük ıbir muıharebe ya p ı lnu ş. bu d e fa burada iki Tatar ordusu nu n kıl ıç la rı karşıla.şmış, ka n h muharebeden sonra Tok tamış kesin bir zafer kazanmışt ı. Bo zgun a uğraran l\farnay, ıbu mağlfıbiyetten sonra ta r ih sah nesini k esin olarak t erk etmişti. Çünkü askeri d ağ ıl m ııı ve otor itesi kalmamıştı. Kroniğe göre. "Mamay'ın heyleri .

Ülkesine

.

k eneli aralarında dan ışarak

şöyle eliyorlardı :

'l\famay'ın

ülkes inde bizim için rahat ka1lmaclı. düşmanları m ı z tara­ fınrlan h er yerde taıJıkit ediliyor ve öl dü rülüyoruz ; ve onun ii lkesincle oturma kt a n ne bekliyoruz ? Tok tam ı ş h ana gide­ l i m , :bakalım. orada n e olacak . ' "" Ancak ufak bir birliği kalan Ma m ay kendisine bir sığınak bulmak maksarlıyll' Kırım kıyrsınıfaki t i caret ş eh irl e r i nd en Kefe'n i n h ak i m · 1 eriyle görüşmelere girişmi:şti . Bu sırada ib urad a zenıgin bir Ceneviz ticaretJha.nesi val'dı. Bunlar Mamay'ı yakından tanİyorlardı. Çünkü Mamay sık sı k ve uzun süre Kırım'da kalmıştı. Kefe şehri ıhakimleri Mamay'a gereken müsaa­ de��i verm i şler d i . Mamay, ufak ıbir a sk er i ıbi rlik "ve bir­ çok mal, altın ve gümü:ş ve ta•ş ve ine� ile" buraya g elmi ş ­ ti. · Fakat KefeUler, bo z guna uğraya·n Altın Ordu hüküm­ darını kasten kabul e tm i�lerd i Birikaç gün içinde onu öl­ d ü rerek mallarını almışlardı. Altın Ordu'yu karışıklıklar­ dan kurtaramayan ve 1380'de Kuılikovo ovası nda yenil­ mek l e Rusya n ı n Tatar hakimiyetinden kurtul mas ını ko.

.

'

1

:1381

PSRL,

XI,

Nikonovsk. ]etap., 68. ve müt. s. : 6889

t.

PSRL, XI, 69.

A. y.

s.

( 1380-


AK ORDU'NUN YÜKSELİŞİ

217

laylaştıran Mamay, ıböylelikle .şerefsiz bir şekilde hayattan ayrılmıştı. Toktamış'ın Ka�ka'da Mamay ordusuna karşı kazandığı zaferin, A1ltın Ordu'nun ve özellikle Toiktamış'­ ın hayatında önemli ·bir rolü vardır. Şimdi Cuçi ulusunda, Altın Ordu talhtına çıkmak isteyen Toktamı-ş'a karşı ko­ ya:bilecek önemH ıhiçbir kuvvet yoktu. Hacı 'Tarıhan'dan ( Ejderhan'dan) Buılgar'a kadar uzanan V ol,ga topraklan, Kuzey Kafkasya, Volga'nın batısmdaki alanlar ve Kırım, Toktamış'ın hakimiyeti altına gıirmişti. Birliğini kuran Altın Or:citı dev:letine yalnız Harizm itıhal edilememişti. Bilindiği gibi, Harizm Timur'un eline geçmişti. Toktamış, ::\famay'ı yendikten ısonra, !büyük bir ganimet elde etmiş ve ordusunu daiha iyi silahlandırmış, ele geçiriılen ganime­ tin önemli bir !kısmını kendi askerlerine dağıtmıştı. Toktamış, Altın Ordu'nun en iyi güruler·inde Rusya' nın verdiği ver·gilerden vaz'geçmek de istemiyordu. XIV. yüzyılın 60 - 70. yıllarındaki karışıklıklara kadar 'bu ver.gi1er verilmişti. Altın Ordu .hanı olarak tahta çıktığı ilk günlerden itibaren Toktamış "sonbaharda Moskova'da prens . Dimitriy lvanoviç' e ve bütün Rus prensler.ine elçi­ ler göndererek, Volga hanlığının ta1htına çıktığını ve han olduğunu ve hem kendisinin, hem onların •düşmanı olan ).famay'ı yendiğini ıhaiber verdi."1 -

Moskova'da ve diğer Rus .şeihirlerinde Kulikovo mu­ harebesinin ağır yaralarını iyi etm€ğe henüz muvaffak olamamışlardı. Kroniğe gıöre, "bütün Rus topraklarında voyvodaiJar V·e askerler aza1dı ve ibütün Rus yurdunu bü­ yük bir korku sardı ."� Bu sırada Tatar elçilerini kov­ mak önemli bir yanlışlık o:l urdu. İ stemeye istemeye g e.çici olarak itaat etmek lazımdı. Bu selbeple, Dimitriy Donskiy "Tolıbuğa ve Mokşia adlı elçilerini ıhediyelerle Ordu'ya, :veni Volga ıhanı Taktamış'a yo11adı."" Toktamış'ın Litvanya prensi Jagiello'ya el çiler gön­ dermesi de son derece önemli bir olaydır. E1'çil€r ona 1

A . y. A . Y. A . y.

69.

�.


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

218

Toktamış'tan emir ve haıb er malhiyetini taşıyan özel bir yarlık getirmişlerdi. Bu yarlık !biz e k adar Bu yarlığın

varlığını, Toktamış'ın,

g elmemiştir.

Jagiello'ya Litvanya:

prensi ve Leh kra:lı bulunduğu sırada yolladığı başka !bir yarlığından öğreniyoruz. Bu yarlık, h. 8 recep 795'te, ya­ ni 20 mayıs 1393'te Tana (Azak) şehrinde yazı'lmiştı. B i­ :z;im için şi mdi bu yarlığın başlangıcı özellikle dikkate de­ .

ğer : "Ben

halber

Toktamış'tan Jagiello'ya. Ta:hta

çıktığımızı

vermek iç'İn, lbiz daıha ö·nce ıKutlu Buğa ve Hasan'

-

m yönetiminde elçiler göndermiştik. Sen de o zaman bize

kendi elçilerini yollamıştın."1 Yukarıki yarlık, Mamay ordusunun

Toktamış tara­

fından yenHmesinden 13 yıl sonra yazı:lmıştı. Toktaımş 'ın Altın Ordu tahtına ıçıktığını, Mamay'a karşı Kalka ırma­ ğında kazandığı zaferden h emen sonra 11alber verdiği, yar­ lığın ıilk satırlarından anlaşılıyor. Aynı yarlık, Jagiello'­ nun, kendisini Toktamış'ın en güçlü ve en imtiyazlı vas­ sallarından

biri

sayma�sına rağmen, onun

hakimiyetini

tanımadığını da anlatıyor. Lakin Rus prenslerinin zahiren boyun eğmeıl eri, Toktam1ş'ı tatmin etmiyordu. Toktamış açıkça Rus topraklarını basit bir .AJltın Ordu ulusu haline

sokmağa çalışıyor ve bunun ancak güç kullanmakla ger­ çekh�şebileceğini anlıyordu. :Hatta bozguna uğrayan Ma­ may'ın kararıgahında ele geçirdiği ganimet ona az g eliyor­

du. Bu sebeple, zaptedi.Jip yağmaya uğrayan Rus şeılıirle­ rinden daha büyük ganimetler el.de ·etmeğe Moskova'nın zenginliği

onu özellikl e

bunlar, 1382'de Rusya'ya ve

çalışıyordu.

çekiyordu. Bütün

özellikle . Moskova'ya karşı

bir sefer hazırlanmasına sebep oldu. Rus

kroniklerinde

bu seferin tavsifi ·iki versio şeklinde muhafaza edi�miştir : Simeonovskaya letopis'te

lbuılunan eski versio ve

birkaç

variansı olan yeni versıio. Moskova prensi Dimitriy Donskiy

durumun bütün

ağırlığını takdir ediyor ve ülkeyi Tatarlara karşı savun­ mak maksadıyie Rus prenslerini yeni ibir savaş için bir1eş­ tirmeğe ·çahşıyordu. 1

Fakat prensler arasmda

ZVO, I l l, 6. s., metin, 4 . ve mü t.

s.

ciiddi bir

W. Radloff tercümes i .


AK ORDU'NUN YÜ KSEL1;:;1

219·

baş arı ka zan amamıştı . Çünıkü "aralarında ayrılık

ç ıktı ­

ğınd an ya rdım etmek istemiyorlardı." Bundan mü tee ss i r olan Dimitriy Donıskiy, asker

y önelmiş ti .

t opl amak :için Kostroma' y a

Ryazan pr en si

Oleg'in haince yardımlarınd an yarar­ iJe Oka ırmağını geçer ek Moskova yoluna çıkmıştı.1 Bu s ır ad a Moskova' da derin bir a nlaşma zlık !hüküm sürüyordu. Halkın bir kıs­ mı şehri bırakıp bir yer e kaçmak fikrini ıi.J.eri sürüyordu. Bir kısmı ise, M oskova 'yı 'hiıç k i msenin terk etmemesini ve şehrin enerj ik bir .şelillde savunmasını istiyordu . Şe­ hir aıhaJ.isi de ıbu fikri ıbenims·emişti. Nikono vska ya leto­ pis'e i n anm ak gerekirse, ş ehri n savunmasına taraftar olan­ lar a rasınd a L itvanya prensi Olge rd 'in t or unu Os t ey gibi kaibiliyetli ve enerjik lbir t eşkiJıatçı da vardı . Ostey, şehri lanan Toktamış ıhemen büyük bir oııdu

ta'hkime ıbaşlamış ve l\f oskova ahalisinin

kuvvetlendirmişti. Bu devirde oivardaki

maneviyatını

ahalid en bi rç o k

kims el er - " boyarl ar, ıbaşpap az lar, raihipler, tacirler. .. ve her yaşta erkekler, kaıdınlar, ·çocukılar" Moslkova'ya sığın­ m ı şl ardı . � M oskov a 'mn

sa vunm as ında Os tey ' in

oynadığ ı

r olün, m etrop olit Kipri an ' a ya kı n •çevr el er i n t e si r iyl e kro­

nikt e :kuvvetle büyütü1düğü göze çarpıyor. BiEn diğ i gibi,

Kipri an, Litvanya'ya karşı sevgi besliyor ve bunu :Mos ­ kova i le ibirleştirmeğe çalı§ı:yorıdu. 23 a ğus tos 1382' de Tokt amış Moskova'ya ya kl a şmı ş ve şeıhri kuşatmıştı. Moskova kuş atm a sı :bu suretle ıbaş J.amı ştı . Düşmana ener­ jik bir mukavemette !bulunmak için h er §ey bitmiş gibi idi. Lftı�in Mo�kova'da savunmayı ıbozmağa karar v er en lı aüıler çıkm ı ştı . Kroniğe göre, "birtakım fena kimseler bahçelerde d ola şm ağa başlayarak, !bodrumlardan bey l e r i n i (;kilerini v e gümüş kaplarını v e d eğerli sürahilerini çıka­ rarak bol bol iç•iyorlaudı.":ı Sarh oşlar ihtiyatkarlığı ve üzcllikle t ehlikenin ağırlığını unutmuşlar ve d üşm anı n z a ­ yıf olduğu, tehlike teşkil etmediği düş ünc esi ne kap ıl ara k 1

PSRL, VI, ·gs. s. A. y. l 'S l lL, V1 ,

100.

s.


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

220

zaferin kolayca kazanılacağını

taihmin ed iy orlard ı .

Kuşat­

ma :b aşlayınca, Tatarlar Moskov�'yı hücumla a'lmak için birkaç tecrübe yapımş l arıdı . Şehri oık yağmuruna tutmuş­ lar, surlara hücum merdivenleri yerıleştirmişlerse de, bir s onuç alamamışlardı. Kuşatılanlar, Tatarlara taş yağmuru yağdırıyorlar, başlarına zift döküyorlar ve ateş ediyorlardı. Bu, Moskova'nın

tüfekleriyle

savunmasında önemli

hir noktadır. R usların elinde, kaynaklarla .iılk defa teyit edilen tüfekler, ateşli lhir s:i:l'iiıhtı. Ruıs tar.iihçileri arasında Prof.

V. V. Mavrodin, "tüf.ekler" e özel bir değer vererek,

O poyavlenii ognestrel'nogo orujiya na Rusi" adlı dikkate değer yazısında, ıbu nokta üzerinde ayrıca durmuştur. Şe­ hir surları etrafında yapılan savaş sırasında, Adam adlı bir çuhacı bir ok atmış v e Toktamış'ın en yakın lbaşbuğ­ larından birini öldürmüştü. Bu ·Ölüm ola y ı Toktamış'ı çok sarsmıştı. Moskova'dan ve müdafülerinden öç almak

dü­

şüncesiyle Toktamış hileye ıb aş vurmuş, Moskovahıları sa­ vaşı bırakmak içi n kandırmağa

başlamıştı. Bütün halkı

· affedeceğini, h iç kimsenin canına

dokunmayacağını ileri

sürerek türlü türlü hediye1'er vaat ediyordu. Ostey, Tokta­ ' mış ın yalancı söz'1erine inanmış, kapı:ları açmış ve h ediy e ­ l ETle Toktamış'ı 'karşılamağa Ostey, hiçbir ş eye cezasını şiddetle

çıkmıştı.

Moskovalılar ve

dayanmayan bu yersiz

ç ekmi şl e rd i . Ostey

saflıklarının

gizlice öldürülmüş,

l\foskova ise yağma edilmiş ve kısmen yakılmıştı. l\fosko­ va' cla o zaman büyük bir kütıie

mahvolmuştu. Kroniğin

belirttiğine göre, Toktamış Moskova'.da büyük bir gani­

m et elde etmişti. Orada bullunan birkaç şehri yağma ettik­ ten sonra Tver'e gitmek istıiyordu. Lakin bu niyetini ger­ çeklieştirmemişti.

Moskovalılarla

yapılan savaş, ordusu­

nu son derece yormuştu. 'Dver' prensinden !bü y ük bir ver­ gi alan Toktamış, güneye yönelmiş ve Ordu'ya dönmüştü.

- A. M. ognestrel'nogo ı ı nıjiya v Sredney Azii i İrane v XIV - XVI vekax. İzv. TFAN, 1 949, No. 1 5, 21. ve müt. s. - V. G. F e d o r o v, K voprosu o · i: ı t c pcıya vleniya a r1 i l l crii na Rusi. Moskva, 1949, 67. ve müt. s . ::

r,

e

Vestn.

l e n i c k i y,

Leningr.

univ., No . 3, 66. ve müt. s.

O poyavlenii i rasprostranenii


AK ORDU'NUN YÜKSELİŞİ

221

Toktaıımş'ın akını Moskova'da ve çevresinıde ağır ya­ ralar açmıştı. Başşelhir ve çevredeki şelhir ve köy aıh alisi­ nin 'Çoğu, yakılan evlerin yalnız h ara!belerinıi bulmuştu. Dimitriy Donsldy, Kostroma'dan yağmaya uğrayan .Moskova'ya döndükten sonra, 1382 yılı sonbaıharında �ha­ yatının en ağır ·günlerini yaşamı1ştı. Çünkü artık :hiçbir suret1le Toktamış'a karşı koyamayacağını görüyordu. O vakit !büyük bir askeri' kuvveti yoktu. Yalnız geleceğe gü­ veniyor, Rusya'nın iJç kuvvetlerinin yıkılmadığına, Rusya'­ da lbir1iğin tekrar kurulabileceğine ve ibüyük maddi im­ kanlar saklandığına inanıyordu. l\foskova akınında kazandığı başarı, Toktamış'a ken­ di kuvıvetinin büyüklüğü üzerine derin bir güven vermiş­ ti. Her askeri !başarıdan sonra Altın Ordu'nun hakimiyeti­ ni yeniden kurmak yolundaki gayreti artıyordu. Timur'un vassalı olarak talhta çıkan Toktamış, Mamay'ın yenilme­ sinden ve Moskoıva'nın talan edHmesinden sonra h. 785'te ( = 1383) Harizm'de kendi adına para bastırmaktan çe­ kinmemişti. 1 Bu olay, Toktamış'ın Harizm'e karşı güttüğü siyasi programın ifadesidir. Toktamış, Timur'un Harizm'i Maveraünne11r'in diğer kısımlarına ilhak etmeyi düşündü­ .Ltünü kesin olarak hfüyor:du. Sonra, Timur'un Sufi süla­ lesine mensup emirleri ancak küçük vassal sıfatıyle müsa­ ınaıiıa ile karşıia:dığını da unutamazdı. Böylelikle Tokta­ ınış'ın kendi adına para !bastırmak suretiyle Harizm ,işle­ r i ne karışması, her "Şeyini borçlu olduğu hükümdara karşı ; ı t:ık bir hıyanet teşkil ediyordu. !ran iş:Jeriyle ciddi su­ rette uğraşan Timur, maksadından uzaklaşmak istemiyor­ du. Bu /bakımdan, Toktamış'ın düşmanlık maıhiyetini ta­ �ıyan bu adımına ıkarşı tepk·İ •gıös.termiyordu. Azerbaycan'a karşı takip ettıiği tutum, Toktamış'ın Altın Ül"du ıh8Jkimi­ ycti siyasetinin en açık .delilini teşkil eder. Canıbek' in A zeııbaycan'ı Altın Or·du'ya Bhak etmek yolunda aktif bir ı.nıyret sarf eden son Altın O!'du ıhanı olduğunu yukarıda ·

'

Toktamış üzerine yazdığı küçük notunda

(Encyclopedic

.ı .. l'J slü.m, Toktamış maddesi ) Toktamış'ın Harizm'de para bııs1 ı rd ı � ııu W. W. Barthold de belirtmiştir.


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

:2:22

söylemiştik. Lakin onun muvaffakıyetleri 1 357'de ölü­ müyıle sona ermi,ş ti. Bundan !biraz önce, Tebriz şehri aha­ lisi, Altın Ordu !birliğinin baskısından kurtulmak maksa­ dıyle Altın Oııdu'ya karşı ayaklanmış ve Azerbaycan ala­ nındaki Türk - Moğol .göç�be !birliklerinin başında bulu­ nan � Celfüri sülalesine mensup - ·emir Üveys'in Tebriz'i ve geniş bir aılanı almasına yardım etmişti. Bu suret�e, Kuzey İran'ıda Cela.irfiler dev;Jeti ( 1356 - 1411) kurulmuştu. Güney Azerlbaycan toprakları, Kuzey (şimdi Rus) Azer­ baycan topraklarının lbir kı1smı, Bağdaıd şehriyle ibirlikte Irak-ı Arap ve Batı Iran'ın hirtakım ıkısımlları bu devlete tabi bulunuyordu. Lakin feodal kavgaılarının bastırılma­ ması ve göçebe Türk - Moğol kaıbile reislerinin şehir ve k!öy ahalisini baskı altında bulundurmaları yüzünden Ce­ lfüri devleti uzun sürmedi. Oelairiler arasında en karanlık sima, ısultan Ahmet'tir (1382 - 1410) . Ahmet, halkın ha­ fızasında en gaddar ve en dessas ihükümdar olarak kalmış­ tır. Onun zamanında yalnız �öyfüler ve şeıhir esnafı değil, tacirler ve aristokratlar da zarar ıgörmüşlerdi. Sultan Aih­ met'in adı, XV. yüzyıl Acem ve Arap " kaynaklarında Ti­ mur'un Iran seferler.i münasebetiyle sık sık zikredilir. Da­ ha xıv. yüzyılın 80. yıJlarının ilk yarl!sında Iran'ın kuzey­ doğu lbölge1eriıni ·ele geçiren Timur, açıkça Güney Azer­ baycan'ı zaptetmeğe çalışıyordu. Azerbaycan'ın zaptiyle zengin Kafkasya'ya giden yollar açılacaktı. Sultan Ahmet' in soygunculuğundan ve baskısından şikayet eden Tebriz ahalisi, Timur'un ajanları tarafından ustalıkla yapılan propa•gan!danın yayılması ıiçin elverıişli 1bir çevre teşkil ediyorıd u. Tebriz ar.i.stokratları arasında Orta Asya haki­ minin taraftarları çok kuvvefü :idi.1 Timur, "ününden" habersiz kaılmıyor ve muvaffak olacağına inanan sultan Alhmet'le karşılaşmağa lhazırılanıyorou. 1385'te iki taraf Sultaniye yakınlarmda ıkarşılaşmı1şlaııdı. Timur galip gel­ mişti. Lakıin Timur da/ha önemli ,işler dolayısıy1e uzakla­ şarak Telbriz'e gitmemişti. Haıllbuki Tebriz aristokratları .arasın<lalki taraftarları onu açıkiça ıdavet ediyorlardı. Tokı

A. A. M a r k o v,

Katalog

djelairidskix monet,

XXV.

s.


AK ORDU'NUN YÜKSELİŞİ

223

tamış, Azerbaycan'da olup bitenleri biliyordu. Büyük bir .orduya ve zengin maddi kaynaklara dayanarak h. 786 , (= 25.II. 1384 - l l . II.1385) kışınıda Tebr.iz ' e karşı s efer e �ıkmağa karar verıdi. Hamdullaıh 'Kazvini'nin Tarih-i g ü­ zide'sini ·devam ettiren oğlu Z eyneddin, ıbu seferi en ge­ niş şekilde anlatmıştır.1 Toktamış , Derıbent'ten ve Celairi­ ledn vassalı Ibrahim'in ( 1382 - 1417) haki miyeti altında bulunan Şirvan ıbölgeısind en geçerek h. 787 ( 12.II. 1385 l.II.1386) kı şın da 9 tümenle Teıbriz'e vardı. Nıi z ameddi n Şami'ye göre, Tatar ordusu •geldiği sırada Tebri zli lerin şefi yoktu.� Buna rağmen, Şeihir a!halisi dü şmana kesin mukavemet gösterm eğe karar vermiş ve şehrin dar so­ kaklarında !barikat tipinde .istihkamlar yapmağa başlamış­ tı. Toktamış'ın askerleri 8 gün ş eh r e ıgf re mem işler'di . Tok­ tamış, Telbriz'ıde, bundan birkaç yıl önce Moskova'da tat­ bik ettiği taktiğe müracaat etmişti. Büyük lbir vergi mu­ kabilinde barış an:laşmasını kaıbul etti. Z eyneddin Kazvini'­ ye g öre, Tebri zl ilerin o z aman için büyük bir yekun tuta n 250 tümen afün toplamaları gerekiyol'du. rı;ebri z tacirle­ rini n (lhocalarının) bu parayı toplamaları emredilmişti. Bu emir yerine g etiriılnıiş, fakat lbüyük ıbir ganimet alan TOktamış, ıbununla yetinmemiş ve anlaşmayı bozarak, bü­ yük ordusunu Telbriz'e sokmuş ve şe'hri yağma ettirmişti. Cengi z han zamanından beri Tebriz ahalisi !buna !benzer bir deıhşet gfümemişti. Alhalinin ibüyük bir kısmı artık hiçbir zaman evine dö nmemi ş , ıbundan başka, ibir kısmı öldürülmüş, bir kısmı yara ve işkenceler sonunda ölmüş, bir kısmı da (özellikle gençler) eısir alınmıştı. 1386'da Tok­ tamış rbüyü-k bir ganimetle Azeı;baycan'dan ayrılmıştı. Çok geçmeden, Kuzey Iran'ı ve özellikle Azerbaycan'ı haki­ miyeti altına almağa çalışan Timur buraya gelmişti. iki tarafın (Timur'un ve Toktaılluş 'ın) zengin Az erıbaycan'ı kenld i arzusuyle !birbirine terk etmeyeceği muılrnkkaktı . 1 V. G. T i e s e n h a u s e n, metin) , 97. s. (Rusça tercüme) . 2

a. y., il. c., 226. s. (Farsça

N i z a m e d d i n Ş a m i, Farsça metin, Tauer baskısı, 97. s.


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

Eski zamanlarda, dah a ilk Altın Orıdu hanları devrinde ol­ duğu ·gıfüi (Bayibars ile Berke 1han arasında teati edilen el­ çileri hatırlayalım) , Toktamış Mısır sultanına bir elçilik kur ulu göndermişti. Al · Makdzi'ye göre, Toktamış'ın el­

çileri 11 zilhicce 786 hicri ( = 25.1.1385) tariıh in d e gelerek, büyük bir saygı ile karşılanmışlardı. Elçiler, adet olduğu üzere, güze l şaıh inler, i çind e türlü türlü e şyalar bulunan d enkler ve köleler gibi •birt akı m h ed iyelerle g elmişlerd i Mısır sultanı elçilere bol miktarda yiy e c ek ve gü n d e 1000 dirıhem vermelerini e m r etm i şti 1 .

.

Elçilerin Mısır'da konuştukları şeyi bilmiyoruz. La­ k�n Toktamış, daha o zc..m an ( ocak 1385) , Tim u r u n İran' da kuvvetlenm es i iihtimaline karşı Altın Ordu ,ile Mısır arasında bir ittih at hazırladığı sonraki tarihi oJaylardan anlaşılıyor. Her :halde, 90. yıllarda Timur Toktamış'la ke­ sin bir savaşa giriştiği zaman, Toktamış Mısır sultanına birkaç .defa müracaat etmiş ve Ti m u r a karşı bir ittihat '

'

teklif etmişti. 2

Ne olurs a ol•sun, iki tarafın - Timur'un ve Tokta­ - çarpı•şmağa !hazırlandıkları muhakkaktır. Fakat iki tarafın takdiği farklı idi. Timur, çarpışmayı geciktiri­ yordu. Çünıkü l ran'da, ö zell i kl e Azerbaycan'da ve Kaf­ kasya;da durumunu sağlamlaştırmak ve ancak bundan sonra bir yandan �Iaverai.innelır'e, hir yandan da Kaf­ kasya ve Kuz ey Iran'a d aya narak asi vassa.Jı ile savaşa gi­ rişmek i st i y ordu Buna karşılık, Toktamış, aynı sebepler­ l e Timur'la ıbir an önce karşılaşmağa çalışıyordu. Çü nkü onun !ran'da ve Kafkasya'da kuvvetlenmesinden korku­ yordu. mı ş m '

.

H.

788 ( = 2.II.1386 - 21.I. 1387) kışında Timur Azer­

baycan'da Karabağ'a gelmişti. Burada, esas it:i:barıyle !he­ nüz süvari ordusu için mükemmel şartlar vardı. Bu sıra­ da ·Toktamış'ın askeri Derlbent'ten geçerek Samur ırma1 V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 427. s. (Arapça metin ) , 441 - 442. s. (Rusça tercüme ) . 0 Bu hususta geniş tafsilat almak için aşağıya bakınız.


AK ORDU'NUN YÜKSELİŞİ

225'

ğına1 çıkmıştı. Timur bunu haber alınca, ibuna karşı bir­ kaç tün.ıenılik bir öncü birliği yollamış, fakat ara:larındaki anlaşmaya dayanarak birliklerin kumandanına Toktamış'­ la muharebeye girişmemesini emretmişti; Ilk olarak Tok­ tamış'ın askeri hücum 'ettiği takdirde geri dönmelerini ve esas kuvvetlere iltihak etmelerini ilave etmişti. Timur'un öncü birliği ırmağa yaklaşınca askerler büyük bir oııdu görmüşlerdi. Toktamış'ın birkaç keşifçisi­ ni yakalayarak bunun kimin ordusu olduğunu sordukları zaman, Toktamış'ın asker·i olduğunu öğrenmişlerıdi. Emir­ ler, Timur'un arzusuna uyarak geri dönmü:şılerse de, düş­ manın öncü birliği bunları ok yağmuruna tutunca muha­ relbe başlamıştı. Biraz sonra Timur'un ordusu, oğlu Mi­ ranşaıh'ın kumandasında gelmiş ve muharebeye gıirmişti. Toktamış'ın esas kuvvetleriyle yapılan büyük muıh arebe açıkça Miranşa.ıh'ın lehine dönmüş ve Toktamış geri ç eki­ l erek Derbent'e d oğru uzaklaşmıştı. 2 Toktamış ıbu yıl ikinci defa Kafkasya'ya ve Azerlbay­ can'a girmeğe cesaret ·edemeyerek ansızın doğuya yönel­ mişti. Timur'un İran'a geldiğini ve Maveraünnehir'de kuvvetli bir ordu •bırakmadığını haber alınca !l:ı. 789'ıda ( = 22.I.1387 - 10.I.1388) Sığnak'tan geçerek Timur'un Orta Asya'daki topraklarının sınır kalesi olan Sahran şeh­ rine yaklaşmıştı. Lakin saglam isti!hkamlara dayanan Toktamış bu kaleyi alamamıştı. Sahran ahalisi, sert bir savunma göstermişti. Timur'un oğlu Ömer Şeyth, Anıdi­ can'dan Toktamış'a karşı yönelmiş v·e Otrar yakınlarında Toktamış'ın ordusu ile mwhareıbeye girişmişti. Ömer Şeyh muıharebede yenilmişti. Bu suretle, Toktamış Maveraün­ n€hr'e, mamür Zerefşan vadisine serlbestçe girebilirdi. Yol­ da birçok şehir ve köyleri yağma ,eden Toktamış, Buhara'­ yı aıJmak istemi�.s e de, Sabran'da olduğu gilbi, burada da şehir ve ka�eyi alamamıştı. Bwhara surfarı altında çetin 1

Dağıstan'da bir ırmak. Ş a m i,

N i z a me d di n

Tauer baskısı.- 101 - 102.

s.

F. : 16


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

bir mukavemet ve ustaca lbir savunma i l e

karşıfaşmıştı.

Toktamış ordusuna bağlı hirliklerıden biri, Buhara'yı bı­ rakarak çevredeki köyleri ve Amuderya kıyılarına kadar uzanan Maveraünne'lıir alanlarını yağma etmeğe başlamış­

tı. Kaşkaıderya ırmağı !havzasında Karşi'nin ıbatısmda bu­ l u nan Zencirsaray ıözelli�le ağır zarara uğramıştı.1 yaptığı ibu soygunculuğun haberi, h. 1387 - 1388) Batı Iran'da Şiraz şehrinde bu­

Toktamış'ın 789'da

(=

lunan Timur'a kadar gelmişti. Toktamış Maveraünnehir'de sefere çıkarıken Harizm'de Timur'a karşı bir ayaklanma hazırlamıştı. Bu isyan kolayca körüklenmişti. Çünkü bu­ rada Kongra tılara menısup Sufi sülalesi hala muayyen bir rol oynuyordu. Bu sülal-enin son mümessili olan Süleyman Sufi, kesin olarak Toktamış'ın tarafına geçmişti. O�up bi­ tenleri göz önünde tutan Timur, Toktamış'ın, onun Iran'a karşı beslediği i stila emellerini ve Maveraünne!hr'i !birleş­ tirme gayretlerini ciddi sureUe tehdit ettiğini açıkça gö­ rüyordu. Bu sebeple, Toktamış'a karşı kesin bir hareket için fırsatın tamamıyle uygun mur'un bu yoldaki ilk

olduğunu takdir etti. Tıi ­

adımı, Hari2J1nlileri ve Harizmşah

Sufi'yi ihanetleri için cezalandırmak maksadıyle Harizm'e yaptığı - lbeşbıci - sefer, ıkısa sürmüştü. Süratli bir yü­ rüyüşle çöl bölgelerini aşarak Bağdadek miş ve Ürgenç'e çıkmıştı. Şerefeddin Ali

kanalını2 geç­ Yezdi'ye göre,

Süleyman Sufi "tahtı yerine 'başını ve evi yerine canını tercih ederek" Toktamış'ın yanına

kaçmıştı. �ağıda gö­

receğimiz ,giıbi, Süleyma n Sufi, bundan sonra, 'Jloktamış'ın yanında kalmış ve onun ordusunda kumandanhk görevi almıştı.

Harizm'i işgal ve yağma eden Timur, Ürgenç'i sür­

atle almıştı. Harizmlilerıin ihareket1erine öfkeılenen Timur,

( = 1387 - 1'388). öfke 'İle, ibütün merkant'a tehcir edilmesi, Ürıgenıç ş�hrinin

ı h . 790'da

ahalinin Se­ yıkılması ve

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y,, II. c., 153. s. Bağdadek kanalının yerini kesin olarak bilmiyoruz. W. W. Barthold'ün fikrine göre, bu kanal Amuderya'nın kuzey ayaklarından biridir (V. V. B a r t o l'd, K istorii oroşeniya Tur­ kcstruıa, 87. s. ) . 1

"


AK oRDU'NUN YÜKSELİŞİ

227

yerine arpa ekilmesi yolunda emir verdi. Bu emrin tama­ mıyle yerine g'etirhlmesi imkansızdı. Lakin bu yolda ya pı:Iması kaıbil olan her şey yapılmış ve mamur şehir bir harabe yığını Jıaline sokulmuştu. Aşağ�da anlatacağımız gibi, 1391'de Timur öfkesini unutarak Harizm başşehri Ürgenç'in kısmen onarılmasına müsaade 1etmişti.


ÜÇÜNCÜ BÖLÜM XIV. yüzyılın 80 - 90. yıllarında Timur'un Toktamış'la savaşı 1.

Timur, Toktamış'la ilk defa olarak h. 777'de ( = 1375 1376) tanışmıştı. Bu sırada Timur feodaller arasında par­ çalanmış Olan Maveraünnehr'in birleştirilmesi yolundaki faaliyetine yeni haşilıyordu ; henüz büyük askeri kaıbili­ yetini göstermemiş, !ran, Kafkasya, Anadolu, HindiJstan ve Çin gföi g en iş bir alanda sefeder yapmakla ün kazan­ mamıştı. Bu sırada çağdaşları arasında '11İıç kimse, Timur'un, daiha sonraki 15 20 yıl içinde dünya ölçüsünde bir ıhü­ kümdarlık kuracağım, yalnız Orta Asya'nın değil, hemen hemen bütün Ön Asya'nın muıkadderatına hakim olacağı­ 1376'da Semerkant'ta Toktamış'ı nı taıh min edemezdi. himaye ettiği zaman, Timur ıhenüz 'önemli bir hükümdar sayılamaz;dı ; hiç kimse, onu !hiç olmazsa Altın Ordu hanı değerind e hir hükümdar olarak dahi t elakki etmiyor, ken­ disinden say>gı gören Toktamrş da ona değer vermiyordu. Timur, yaş bakimından Toktamış'tan daha büyük olduğu ve siyaset salhnesine ondan ,önce çıktığı hailde, kariyerleri­ nin başlıca ısaf1halarını \hemen ihemen aynı zamanda yaşa­ mışlardı. Toktamış'ı himaye etmek.le büyük masraflara katlanan Timur, şalhsi çıkarlarım düşünüyordu . 70. yıllar­ da Orta Asya'yı lbirleşilk bir devlet içine almağa çalışmak­ la Timur, d evleti için tehlike t eşki l ·etmeyecek bir çemb er yaratmak meselesi üzerinde daima dikkatle durmuştu Bu bakımdan Timur, Maveraünnffiır'dn doğu ve kuzeydoğu sınırlarına korku ile !bakıyordu. Bu sırada ona Yedisu. -

.


TİMUR'UN TOKTAMIŞ'LA SAVAŞI

229

·ve Kaşgar Moğol :hanları ile Cuçi ulusu her şeyden çok -endişe veriyordu. Altın Ord u'ıdaki olaylar, karışıklıklar, :Mamay, n�hayet Cuçi ulusunun canl anm asında Ak Ordu'­ nu n ve Ak Ordu hükümdarı Urus hanın oynamağa başla­ dığı r ol üzerine sağlam bilgi e dini y orıdu . Aııtın Ordu 'nun birl eşm esi, Cuıçi ulusunun t ekrar 1kuvvetlenmesi, 'Di mur'a göre, Maveraünneihir için zararlı idi. Çünkü Cuçi ulusunun kuvvetılenmesi, hakimi ye ti altında bulunan devlet için dai­ ma bi r teıhlike teş1kil ediyordu . Maveraünnehir hükümdarı olarak Timur, Altın Ordu'nun zayıflamasını temenni edi­ y or du . Bu ibakımdan, Urus hanın entrikalarından kaçan prens Toktam ış Semerkant'a ge1diği zaman , Timur, bu münasebetle Ak Ordu ve daıha s onra Altın Ordu işlerin e faal olarak müdaıha:Je etmek imkanından hemen yarar­ lanmaya kalkışmıştı. Toktamı ş , siyasi fa al iy et ini n ilk ayların da ve hatta yıllarmda Timur'un y ardımını seve seve ıkalbul etmişti. Koruyucusuna karşı zahiren minnettar ve sadık kalan Toktamı ş , gerçekte çok g eçmed en siyasi faal iyet in e ser­ bestçe başlamış, birçok haıllerde d oğrudan do ğruya Ti­ mur'un çıkarlarına aykırı bir .ş eki lde hareket etm:işti. Çünkü bu sonuncunun vassalı olmak istemi yor du . Ma­ may'ın hezimetinden hemen s o n r a , yani 1381.'de Cuçi ulu­ sunun :haki miyetini ele alınca, Toktamı.ş Altın Ordu'nun kuvvetini ve siyasi hakimiyetini canlandırmak amacını

gütmüştü. Timur, Tokt amı ş ' ın hareketlerfoin ergeç aralarında çarpışmaya y ol aça cağını a nl ıyordu . Bunu To:ktamış da açıkça h i ss ediy or ve enerj ik bir şekilde koruyucusu iıle savaşa ha zırlanıyordu, fakat henüz sırası gelmediğini dü­ �ünerek acele etmiyor ve savaşı g eri bırakıyordu. Tim ur, Toktamış'ın bu sırada büyük servetlere sahip o lduğunu bi'! i y ordu. 80. yı H arı n i ki nc i yarı sina kadar Tokt amış 'ı n Tiınur'-dan daha g üçlü olduğu mtıihakkaktır. Timur, ancak so. yı l ları n sonunda, Toktamış'ın 1387'de Maveraünnehir' ı ıe ya pt ığ ı soyguncu seferin tesiri altında onunla savaşa karar verel i . Lakin !bundan sonra lbile ilk zam a nl a rda te-


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

230

şebbüs Toıktamış'ın elinde

bulunuyorıd u. Bu

sonuncmm,

1388 yılı sonunıda !büyük ıbir ordu toplamıştı. Şer·efeddin

Ali Yeztli'ye gör e, orduda

Türk - Moğol

Rusların, Bulgarların,

bir1ilcl.erinden başka, bu Çerkezlerin,

Alanların,

l\fokşaları n, B aşkurtların ve Kırım, Kefe (Feo d os i ya ) ve Azak (Azov) a:halisinin kahlıdığı !birlikler vardı.1 Sefere kışın çıkan Toktamış,

or,dusunun bir kısmı Sır­

i.ıle Savran'ı kuşatmı·ş, ıbir kısmını da Arıs ırmağının

derya'ya karıştığı yerin yakınında bulunan Zernuh kale­

s i alanına yöneltmişti. Bu

sırada Timur,

başşehrinde - Semerkant'ta -

bulunuyordu. Toktamış'ın yeni !hücumunu

haJber alınca,

sefer i çin gereken ordunun toplanması emrini verdi. Bu maksatla tavacılarım2 Andican'da oğlu Öm er Şeyh' e ve Herat'ta di ğer oğl u Miranşalh'a göndererek, bir süre sonra askerleriyle birlikte tayin edilen yerlere g elmeler i n i em­ retti. Timur, Semerkant ve Keş'ten (Şehri'seıbz'den) y i r ­ mi otuz bin asker alarak, öncü sıfatıy:le Sırderya i·stikame­ tinde yürüdü.

Ağır ıbir kış bas tı rmı ş , aralıkla yağmur ve sulu kar yağmı ş , sonradan ihava soğuyarak o kadar çok kar yağ­ mıştı ki atlar zorla ilerl iyordu. Sır d erya'd a, Ömer Ş eyh' ilti!hak et mi ş t i . in Andican'dan gelen birlik.leri Timur'a Sırderya ya:k ınlarında T imur , Toktam ı ş ordusunun öncü­ leriyle karşılaşmış, bunfarı bozguna uğratarak, sağ kalan·

larını karşı kıyıya kaçırmıştı.

Timur, !başarısına kapılıp Toktamış tarafından kuşa­ tılan Savran'a şah tarafrnıdan

gitmeyerek Semerkant'a dönmüştü. Miran­ Horasan'dan ve ibiti şik eyaletlerden topla­

esas kuvvetler artık buraya gelmişti. 1389 yıılı ilkıba­

nan

harının !başında Semerkant civarında Be1h, Kunduz, Bak­

Hisar gibi birtakım eyalet v e getiri-imiş askeri rbir1ikler bulunuyordu. Lü­

lan, Bedahşan, Hi.ıtta1yan ve şehirlerden

zumlu ıhazırhkları bitiren Timur, 1389 yılı

h

a

1 Ş e r e f e d d i n A l i Y e z d i, u s e n, a. y., II. c., 156. s.

"

Tavacılar için aşağıya bakınız.

ilkbaiharmda

I, 461. - V. G. T i e s e n­


TİMUR'UN TOKTAMIŞ'LA SAV AŞI

Toktamış'ın ordusuyle

karşılaşmak istediği

231 Ak Ordu'ya

yönelmişti. Ancak, bu defa Toktamış muıharebey·e g ı r ış ­ menüş, Savran'ın kuşatılmasını kaldırmış ve ıb oz.kırlarm derinliklerine çekilmişti. Bu suretle, muharebe geri kal­ mıştı. Her iki ta r af ibunun yalnız lbir geciktirme olduğunu Ye çarpışmadan kaçınıJamayacağını açıkça /hiıssediyor ve ye­

ni savaşa hummalı lbir şekilde hazırlanıyordu. 2. Toktamış'la Timur arasındaki savaş Rus

t a rihç i l e r i

tarafından araştırılmıştır. Bu alanda ilk önemli araştırma,

XIX. yüzyı1ın ilk yarısında P.eter sb urg'da çalışan Fransız doğu uzmanı M. Oharmoy tarafından yapdmıştır. B u araş­ tırma Expedition ıde Timour-i lenlk ou

Khan de l'oulous de

Toqtamicıhe,

l'lhegir e ou 1391 ıde notre ere adını anlaşılacağı gibi,

bu

Tamerlan contre

Dj outohy , en 793 de

taşıyor. .Adından ela

araştırma yazarın ana di:li ol an Fran­

sız diıl inde yazilmış ve

1836'da Memoires de l' Academie

i mperiale ıdes sciences de Saint - PeterSburg'da çıkmı·ş tır . 1

M. Oharmoy'nın araştırması, yalnız Timur'un 139l'de Tok­

tamış 'a karşı yaptığı sefer üzerinde durm uştu r . Bu araş­

tırma, 1) kaynakların ıbüyük !bir kısmının neşrinden (ya­

zar o zaman esas kaynaklar arasından, sadece Nizameddin Şami' ni n eserinden habersiz kalmıştır) , 2) lb un ları n Fran­ sızcaya tercümesinden, 3) 1391 seferini araştıran küçük bir bolümden, 4) bu bölüme ait notlardan ve

5) esas iti­

barıyle kaynakların kısa !bir özetini veren ufak bir başlan­ gıçtan iibarettir. Oharmoy'nın kitabının neşrinden beri

100

yıldan fazla bir süre geçmiştir. Buna ragmen, hu eser, Ti­ mur'un 139l'de Toktamış'a karşı yaptığı s efer meselesinin araştırılması bakımından önemini bugüne kadar kaybet­ memiştir. M. Charmoy'nın bu yararlı eseri vaktiyle M. I. !va­ nin'in O voenınom iskusstve i zavoevaniyax m ongol o : ta1

Sixieme serie,

turne I II. St.

-

sciences politiques, histoirc et philologil:', Petersbourg, 1836, 89 - 505. s.


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

232

tar i sredneaziatskix narodov prıi Çingis - xane i Tamer­ lane adlı kita!b ına tesir etmiştir.1 Bu kitap önce

1846'da,

sonra 187'5'te olmak üzere iki defa ;basılmıştır. Doğu uz­ manı olmayan kitap saıhibi, kaynakların ancak tercümele­ rinden veya ıdoğu uzmanlarının araştırmalarında adı ge­ çen doğu yazarlarının

,eserlerinden ahnmış

lbölümlerden

yararlanmıştır. Böyle olmakla birlikte, bu çok meziyetleri vardır ; çünkü Genel

kitabın bir­

Kurmay'daki bilim

kurulunun üyesi olan bir uzmanın kaleminıden çıikmıştır. Lakin her iki araştırma, özellikle teşkilatı, askeri hükümlerde

ikincisi, Timur'un

nizamı ve askerılik sanatı

Tuzukat-i Timur

veya

konusundaki

Melfuzat-i

Tını.ur

( Farsça) adlı e.sere dayanmıştır. Bu iki yazarın - Char­ moy ve İvanin'in - fikrine göre, bu eser ot(jbiyografik mahiyet taşır ve ilk kaynak olaralk telakki edilebilir. M. İ . İ vanin, Timur ordusunun askeri teşkilatına ait başlıca bilgiyi bu eserden almıştır. Hallbuki

bugün Tuzukat-i Ti­

XVII. yüz­ XV. yüzyıl İran'ı için

rnur'un otobiyografik bir karakter taşımayıp, yılda Hindistan'da

yazıldığını ve

karakteristik olmadığını ıbfüyoruz.2 Bu seıbeple,

!burada

Timur'un askeri teşkilatı üzerine verilen bütün

tafsilat

mevsuk olamaz. Bu meselenin ıb ilimsel bir ·şekilde araştırıl­ ması için daha sağlam verilere dayanmak gerekir. Timur tarihine ait başlıca kayna�darı borçlu o�duğumuz Niza­ meddin Şami, Şerefeddin Ali Yezdi, l bn Arabşah, Clavij o

gibi XV. yüzyıl tarihçiılerinde ve !bunlardan daha sonraki de­ virlerde yaşayan ve ilk ikisine ıbağlı bulunan Abdürrezzak Semerkandi'de bu gibi verilere rastla:nır. Timur ile Tokta­ mış'ın askeri teşkilatını anlamak için, Cüveyni'nin eserin­

de

Cengiz hanın yasa·sına tahsis edilen bölümler de önemli­

dir. Timur ordusu ve Toktamış

devrindeki Cuçi ulusu

ordusu ile Cengiz han devrindeki Moğol 1 , ı,,n

ordusu arasında

Prens N. S. Golicın'in yönetimi altında yazarın ölümün­

sonra çıkmıştır (S. Peterburg, 1875) . "

ı\ l i - � i ı',

V. V.

slı.

B a r t o l'd,

Mir-Ali-Şir i politiçeskaya

jizn'. �ir­

k pyatisotletiyu so dnya rojdeniya, 1928, 103. s.


T]MUH'UN TOKTAM I Ş'LA 8ı\ V AŞI

esaslı bir fark yoktu. Timur ordusu, askeri sistem bakı­

C engiz !han ordusunun daha mü­ tekamH lbir şeklinden ibarettir. Sathi \kalmamak için, Mo­

mından esas itibarıyle

ğol ordusunun dayandığı prensipleri

kısaca anlatalım.

prensipler, y ukarıda zikredilen Cengiz ya•.sasına gir­ mişti r. Cengiz han ve başbuğları , Moğol ordusuyle iftihar eder ve gerek daha eski devirlerde, gerek o devirde hiç kimsenin !böyle bir orduya sahip olmadığını taıhmin eder­ lerdi. Barış zamanında :halk muhtelif yararlı eşya yapar, Bu

t ü rlü mükeHefiyetler alır, kopçur,1 avarizat, posta durağı

(yam)

vergileri verir, ara ba onarır ve diğer ih ay vanl ara

yem tedarik ederdi. Savaş zamanında bütün :halk ordu y a

s efer ve savaş için iğneden ipliğe kadar büt ün ih­ tiyaçlarını kendisi kar.şılar, at ve sair ihayvanları, elbis e , silalh t ern:in ederdi.� Anlaşıldığına göre Moğol ordusu milis mahiyetini taşır ve gen:el bir mü k eHifiyet olarak topla­ nı r dı. Moğol ordusu onlu s i s t em e göre kurulmuş, yani on­ lara, y üzlere, binlere, tümenlere ayrılmıştı. Aslkerlik ya­ paıb.iılecek durumıda olan bütün Moğollar, mensup oldukları birliği lbfür:lerdi. Sonra, çağrılınca fhemen t oplanma ve tef­ t i ş yerine ıgid er ek, sefer:de yanla rında bulundurmak zo­ runda oldukları ıh.er şeyi g()stermeleri gerektiğini de !bi l i r ­ alınır,

l erdi. Ayrıca, lüzumlu teçıhizatı ll:>ulunmayanların cezalan­ dırılacağı da malfimdu.3 Askere ihtiyaç ihissedHdiği zaman, emir büyükten küçüğe verilirdi. Başlbuğlar tüm en

n e, tümen b ey leri

de

bin beyl erine , yüz ıbeylerine

beyleri­

ve on bey­

l e r in e emir verirlerdi. Toplanma yerine ıderihal gidilmediğ i

takdirde, ağır cezalar verfürdi. Oğlanlardan ( prensl er d e n ) .

birliklere ( m erkez e, kanatlara) kumanda edenlerden gir en askerlere kadar Moğol ordusunun b ütün mensupları arasında sıkı bir di sipl i n hüküm sürerdi.

ı ·sas

haşlayarak onlara

'

Göçebe Moğol.larda kopçur "yaylalarda otlayan sürülerden

l nispetinde alınan vergi" anlamında ı ıı

l 'rl,

Persidskaya nadpis' na stene

..;, Pclcrburg, 1911, 32. s. ) .

kullanılır

(V. V. B a r­

Aniyskoy meçeti

Manuçe .

C ü v e y n i, Tarih-i cihan guşa. GMS, XVI, I. bölüm, 22. C i'L v c y n i,

a. Y

..

22

- 23.

s.

�­


:\LTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

234

Yasaya göre, mu har ebe zamanında

a skeri n yarı aç gerekiyordu ; çünkü tok köpekten avda yardım ıbeklenmezdi. Bunun gibi, tok asker de mu­ harebede g erek en şiddeti göstermeden savaşır . ' Cengiz han devrinde ve sonraki devirlerde Moğol ord usu nun şe­ temay ü l hfr ve köylerin alınmasında yağına ve şiddete gfüi en karakteristik bir vasfı , bu s ur et le izah edilebilir. Yasaya .göre, Moğol ordusunun tal im ve terlbiye s ind e sürek avları büyü k lbir rol oynardı. Cengiz han ve haıl·efieri, sürek avl a rın a: büyük bir d eğer verirleI'idi. Her zaman g eniş lbir aılanda yapı l an ve uzun zaman devam ·eden sürek avları,

durumda bulunmas ı

yaılnız askeri ve ekonomik ibir değer

taşımazdı. Bunlar

kendine m ahs us ıb ir

askeri okul teşkil ederdi . Avı tertip­ lerken, Moğol hanı esas oitiıbarıyıl e sefere çıkarken yapıl an s eferberliği tatbik ederdi. Muayyen bölg·el er ·.;;; eferber edi­ lir, s efer ber edilen göçebeler onlar, yüzler, binler, tümenler teşkil ederlerdi. Ayrıca, savaşta olduğu g1bi, sağ ve sol kanat, merkez teşkiıl edilirdi. Bazan hanın emriyle büyük bir alan, hir ay veya <laıha uzun süre i:le 1k uşatılır ve hay­ van !bulunan ıb u alan bir h a l k a içine alınırdı. 2 Yasaya göre, sürek avı, a skerlik sanatı bakımından yararlı ibirçdk tec­ rübeler verirdi . 1

Timur'un ordusu da :bir milis kuvveti idi. Ancak, bu

ordu, Cengiz han d evrinde oiduğu ıgilbi, ıgenel lbir maıhiyet t aşıma�dı . Timur devletinin feodal karakterine uygun olarak, bu mifrs kuvvetleri g eniş 1göç·elbe k üt l el er in i kucak­ lamakla beraber, yedeşik halkın sayısı kesin olarak tes­ pit edilirdi. Bu nl arın say]Sı yukarı d an g elen açıık emre ve yerli şartlara istinaden, her defa yedi hükümdarlar ta­ rafından tayin edilirdi. Timur'un milis kuv vet leri ile giz han ordusu arasındaki bellibaşlı

Timur ordusunda süvari

C en ­

farklardan biri de,

birlikl er.inin yanında piyade rol oynamasıdır. Timur'un, düşm a n ­ larıyle y ap t ı ğı bütün bü y [i k muh arebelerin tasvirinden kuvvetlerinin ibüyük

1

Cüvey

n i,

a. y., 22. s.

C üvey

n i,

a.

y., 20. s.


235·

TlMUR'UN TOKTAMIŞ'LA SAVAŞI

anlaşılan ibu ciıhet, 1 Timur devletinin feoda:l

karakterine

tamamıyle uygundur. Piyade askerler, genel olarak köy­ lüler ve ·esnaf arasından alınırdı. Bu sonuncular,

yalnız

koÇbaşı ve sair kuşatma makinelerini ve muhtelif savun­ ma silftlh1arını kullanmak için asikere alınırlardı. Milis olarak toplanan Timur askerlerinin :bazen beş ' kalmaılarını da

ve hatta on yıMan uzun süre ile seferde Timur ordusunun açık bir

özelliği , olarak

gerekir. Askerlerini 1372'.den

1405'e

kabul etmek

kaıdar ıhemen hemen

arail ıksız olarak sevk eden Timur, milis prensipine dokun­ mamakla ıb era'ber, askeri teşkilatını daima geliştirmiştir. Timur devleti, feodal topraklarını

birleştir·en tipik

bir devletti. Bu devılet, hem yerli sülalelerin elinde bulu­ nan Maveraünneıhir ve İ ran alanlarındaki eski l rnn prens­ liklerini, hem Timur'un oğul ve torunlarının yönetimi al­ tında bulunan yeni kurulmuş feodal birlikleri ve hem de yine feoda.Jlerin elinde bulunan a!hşam ( göçebe kaıbileler) ,

il (kavim) ve v1layetleri 'kucaklıyordu. Adı geçen alanla­ rın ibüyük ibir kısmı, devletin yönetim sistemine veya yö­ netim sisteminin muhtelif şubelerine mülki bir !birlik ola­ rak daıhH !bulunuyordu. Bu birliklere Kebek han

( 1318

-

1326) zamanından beri tümen adı vericrirdi. Bütün ibu feo­ dal birlikledn tümenler, mHis müfrezeleri

vermeleri ge­

rekiyordu. Bu kıtalar, mensup oılduk1arı birliklerin feodal­ leri tarafından yönetilirdi. hiıbari olarak, höyle bir tümen­

10,000

den

asker almak adetti ; fakat fiHen daima daha az

asker alınırdı. Abdürrezzak Semerkandi'ye göre, Timur asker toplamak için emir verdiği _ zaman, büyük yetki sa­

lı ibi sorumlu kimse.ler gönderirdi. Bunlara tavacı veya ta­ vaçı adı verilirdi. Öz.el görevler alan bu askeri memurlar, 'l'i mur'a veya diğer yüksek kumandanlara muharebe za­ mamnda şu veya bu müfrezenin

'

Bakınız :

N i z a m e el d i n

durumu üzerine rapor

Ş a m i,

Timur'un

Tok tamış'la

1 \ u nduzçe'rle yaptığı muharebenin tasviri, Tauer baskısı, 1 23-124. s. :-3 e r c f e d ct i n A l i Y e z d i, I, 534. s.


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

:236

verirler1 veya onun

direktiflerini tümen, lbin ve koşun

emirlerine !bildirirlerdi. Miılis toplanmasında tavaçı:lar özel­ likle büyük rol oynardı. Timur o vakit tavaçılara ayrı yet­ kiler verir ve şu veya bu askeri birliğin toplanması yo­ lundaki ·emrin, onların kesin sorumluluğu altında, verilen mühlet içinde yerine :getirilmesini ta:lep ·ederdi.2 Sefer za­ manında sürek avları tertiplemek giıbi görevler bile tava­ ç;ılara düşerdi. :ı Tavaçıı1arın hazan seferde, özelılikle düşman

ordugahlarının yakınlarında a1skeri

birliklere

konaklar

kurduklarım4 veya başarılı bir mulhar·elbeden sonra gani­

metin dağıtılmasında fawl bir rol oynadııklarını görüyoruz . " Timur, kendi tavaçrlarına

mükafatlar ve muMelif

ihsanfar dağıtırdı. Tavaçılar asker toplamağa

çıkarken,

yanlarına askederin sayısını gösteren san6 adlı bir ced­ vel alırlardı. Bundan ibaşka, tavaçılar, hiçbir e n ge l e bak­ madan Timur'un emirlerini yapacaklarına dair birtakım senetler

( müçilke) 1

verirlerdi.

Abdürrezzak

Semerkan­

di'nin anlattığına göre, Timur Toktamış'a karşı yapı.Jacak sefere asker toplamak için tavaçıları

gönderdiği zaman,

k endilerinden müçilace, yani hiçbir enge�e bakmadan lü­

zumlu askeri kuvvetleri toplayacaklarına

dair senet al­

mıştı. Esasen müçilke adı, yalnız tavaçıların

ı N i z am e d d i n feclrlin Ali Yezdi'ye de JI. c . , 170. s. ) .

senetlerine

Ş a m i, Tauer baskısı, 124. s . - Şere­ bakmız (V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y.,

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., Şerefeddin Ali Yezdi. 1:'i6. s. V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 161. s. ı

V.

G.

T i e s e n h a u s e n,

a. y., II. c., 176. s.

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 185. s. "

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., Abdürrezzak Semer-

1ı1erkandi,

162,

191.

s. - C h a r m o y,

Expedition

de

Timour­

ı .:·nk. 245 - 246. s. ( Farsça metin ) , 422. s. (Fransızca tercüme) . 7

V.

G.

T i e s e n h a u s e n,

a . y., II. c.,

mı. s .

-

W.

W.

ı ;;ı rılıold, Ulugbek i ego vremya adlı eserinde, Muizz-al-Ansab'a

'. ,,t inndcn ( Paris yazması, 81. v. ) müçilke'nin l

kuruluşunu daha Bakınız :

·l'ngiz han zamanında Karaçar noyana atfetmektedir.

'. ' l u g-lıek i cı:: o vremya, 22. s., 9. not.


TİMUR'UN TOKTAMIŞ'LA SAVAŞI

237

verilmezdi. Askeri ve mülki memurların aldıkları göreY­ ler için ıde ıbu taıbir kullanılırdı. Timur'un 139l'de Tok­ tamış'a karşı yaptığı seferde, ıbozkıvda büyük bir erzak kıtlığı ile karşılaşınca, tümen, bin ve yüz ibeylerine yi­ yecek maddelerini ve unu ölçülü kullanmalarını emret­ miş, ekmek, çörek, erişte, ibör ek giibi yiyecek maddeleri­ nin y apıl masını yasak ederek un çorlbası (bulamaç) yap­ malarını emretmişti. Timur, adı geç-en emirlerden bu yolda müçi:Jke, yani senet almıştı. Tavaçılar, Türk ve Tacik vilayet ve kalbilelerinden (aıhşam) piyade ve süvari askerler toplarlardı. Abdür­ rezzak Semerkandi'ye 1göre, bütün askerlerin hir yıllık yiyecek ve dört türlü silah (yay ve 30 ok, o�luk, kalkan) temin etme!leri icap ediyovdu. Her ilki askerin bir yedek atı ve her 10 askerin 1 ıçaıdırı, 2 küreği , 1 kazması, 1 orağı, 1 testeresi, 1 baltası, 1 bizi, 100 iğnesi, 1/2 man ipi, 1 sağ­ lam derisi, 1 kazam bulunması ilazımdı.1 Miılisten söz -ederken, "asıl", yani esas kadro veya mevcudu, "izafe" ile,2 yani esas kolun ıbüyük kayıplara uğradığı takdirde toplanan yardımcı asker mevcudu i l e karışt ırmamak gerekir . Onlu sisteme göre, askeri kuvvet­ l er ıbinlere, koşunlara ve onlara ayrıılırdı. "Koşunl ar", ordunun teşekkülünde e n önemli birliği teşkil ederlerdi ; " koşunl ar " a yüııden fazla asker girerdi ; buna rağmen. "koşunlar" a ancak 50 kişi girdiğini gösteren kayıtlar da varıdır.3 Kaynaklarda "emir" rütbesinin yalnız tümen ve ibin kumanlarına değil, "koşun" kumandanlarına da ve:ı;il­ (liğini '.görüyoruz.4 Seferde, ister yalnız bir tümen olsun, 1

a. y., 246. s. ( Farsça metin) , 422. s. Bu talebin daha eski bir tarihe çıktığı VP Moğol ordusunun teşkilatıyle ilgili olduğu kolaylıkla anlaşılı yor (Cengiz han yasasına bakınız : Cüveyni, GMS, XVI, I, 22. s. J . M.

C h a r m o y,

< Fransızca tercüme) .

z

-

M. C h a r m o y, a . y., 250. s.

V.

V.

B a r t o l'd, Ulubek i ego vremya, 24. s.

'

V.

G.

T i e s e n h a u s e n,

d i , 1 59, 161, 175. s.

a. y., II. c., Şerefeddin Ali Yez­


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

238

ister bütün Timur kuvvetleri olsun, ordu daima mu ayyen bir savaş düzeni ile i lerl erd i . Buna "mürçil" adı v er i­ l irdi.1 Kumandanların r ü tbel erine dayanan ibu "m ürçil " e �öre, bütün emirlerin, "tümen" em irl erinin, "bin" emirl e­ rinin ve "koşun" emirlerinin ıh er zaman ken d i yerlerini

bi lmel eri şarttı. Esa1s o!'du sefere çıkınca, önünde bazan oldukça büyük bir grup (birlkaç tümen) teşkil eden öncü­ ler (mankrla) 2 giderdi. Öncülerden önce daima karakol­ lar ıgiderdi. Nizameddin Şami ve Şerefeddin Ali Yezdi bunlara en çok "k ar avul " adını verirler. Befoçilik yaparak , yürüyüş \h ali n de bulunan askeri kuvvetlerin önünde olup bitenleri daimi surette takip etmek görevi "karavuıl" a dü ­ s.erdli. "Karavul" il:e "haber,gir"lıeri karıştırmamaık 'ge­ :rtekir. "Hıaberıgir"ler, kumandanın karargahından "ko­ şun" emirlerine kadar ordunun her bir�ğini taıkip eıder­ lerdi.

lstilhJbarat görevi için gen el olarak kaıhramanfar (ba­ hadur) seçilirdi. Balhadurlar, Şeyıh Daıvut, Mubaş.şir giibi yararlıklar ·g1östermiş tecrülbeli kumandanların emri altın­ da bulunurdu. lstfübarat servisine çok deıfa "dil" getirmek görevi verilirdi. :ı Ordu sefere çıkınca kılavuzlar ("kaçarçi") önem1i rol oynarlardı. Timur, Ak Ordu hanı Urus \hana karşı :sefere 1 2

kıla,

V. G.

T i e s e n h a u s e n,

a. y., II. c., 159 ve 175. s.

N i z a m e d d i n Ş a m i, Tauer baskısı. - Bu eserde man­ karavul, habargiri tabirlerine sık sık tesadüf edilir. Örnek

olarak 119.

sayfayı gösterebiliriz. Burada bütün bu tabirler yu­

karıki anlamda sıralanmıştır. Esasen Moğolcadan alındığı anlaşı­ lan mankıla kelimesi Moğol devrinden itibaren ortaya çıknuş ve Altın Ordu tarihine ait olayların tasvirinde kullanılmıştır. Örnek olarak Vassaf'ın, Özbek hanın h. 718 (1317 - 1318) Arran seferine ait tasvirine bakınız: V. G. 3

V.

eserinde

G.

T i e s e n h a u s e n,

T i e s e n h a u s e n,

(Tauer

baskısı)

a,

y. ;

a. y., il. c., frı. s.

Niza..'lleddin

habargiri'Ierden

Şami'nin

sık sık söz edilir. 119-

120. sayfalarda Şeyh Davut'un kabiliyet ve mahareti

uzun

uzun

anlatılmış, Timur'a değerli bilgiler veren bir "dil" getirdiği kay­ clcdilmiştir. 121.

sayfada

Ş

Mübaş ir'in bu

yoldaki

kabiliyeti

l ılarak, 40 esir getirmeğe muvaffak olduğu ilave edilmiştir.

anla­


239

TİMUR'UN TOıtTAMIŞ'LA SAVAŞI

çıktığı zaman, kılavuz1uk g ör�vini Toktamış yapmıştı.1 Timur kıılavuzlara büyük bi r önem verıdiği iç in, bu görevi çok defa ordusunun emirlerine verirdi. 139l'de Toktamış'a karşı yaptığı seferde bu şekilde hareket et m i ş ti . 2 Seferıde lbazan karşıdan gelen düşman ordusunun y anın da kamp tipinde ordugahlar kurmak ge­ rekirdi. Ordugahı n önünde sip erler a'ç arlar ve buralara ç ep erl er ( "çapar") ve tura� adlı birtakım savunma topları yerleştirirlerdi. Bu cins sipedede çevrilmiş ordugahlara bazan eıski lbir Moğolca taıbirle "küren"4 ad ını verıirlerdi. Geceleyin bu •giıbi ordugahlarda ateş yakmak ve hatta yüksek sesJ.e kon uşm ak ibile yasaıktı. Timur, askerlerine yalnız b aş arılı savaşl ardan sonra mükafatlar dağıtmazdı. Muıharebeye girişmeden önce as­ kerlerin cesaretini ihediyelerle ar tırmak ihtiyacını duy­ duğu zaman da mükafatlar verirdi. Askerlere dağıtıılan 'bu hediyelere "öglige"5 adı verilirdi. Ordunun mulharebeden ön ceki durumu, yarıi saıvaş düzeni çok dikkate değer. Nizameddin Şami6 ve Şerefed­ rlin A:li Yezdi,7 ordunun savaş düzeninde Timur' a !birtakım reformlar atfederler. 1

V. G.

2

V. G. T i e s e n h a u s e n, _ a. y., II. c., 112. s.

T i e s e n h a u s e n,

a. y. , II. c.,

Şerefeddin

Ali

Yezdi, 149. s. M. C h a r m o y, a. y., 202. s. (Farsça metin) . - Çeperin "savunma seddi' anlamına geldiği contexte'ten anlaşılıyor. Char­ moy (a. y., 387. s . ) "tur ve çapar" kelimelerini 'küçük ve büyük siperler' diye çevirmiştir ki yanlıştır. 3

Bu tabirler 1394 - 1395'te Timur'un Toktarnış'a karşı yaptığı seferin tasvirinde de kullanılmıştır (V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y. , II. c., 175 176 s. ) . ' B. Ya. V 1 a d i m i r c o v, Obşçestvennıy stroy mongolov, -

.

:�7. s. -- "l.J. G. T i e s e n h a u s e n,

a. y., II. c., 158, 165. s.

Kaynaklarda bu tabire sık sık tesadüf edilir. "

N i z a m e d d i n Ş a m i, Tauer baskısı, 123. s. Ş e re f e d din

Ali

Y e z d i:

� I :\ - 214. s. (Farsça metin ) . - Burada daha kesin olarak belirtilmiştir.

C h a r m o y, a. y., Timur'un reformculuğu

M.


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

240

Timur'un r·eformlarını anlamak için, onun askeri faa­ liyetinin ibaşlangıcında tesadüf edilen savaş düzenin:i , yani onun bu yolda seleflerinden neler aldığını bilmek gerekir. Bu malksat1a, 1365'te Moğol ıhanı llyas Hacı ile Hüseyin ve 'llimur'un Çinas ile Taşkent arasındaki alanda yaptık­ ları "çamur muharebesinde" ordunun savaş düzenini ay­ dın:latmağa çalışalım. Nizamüddin Şami ·bu yolda çok iıl.­ ginç bilgi vermiştir. Bu muharebede Hüseyin ile Timur'­ un savaş düzenini :bakınız nasıl ta·svir ·ediyor. Emir Hü­ seyin sağ kanadın başında bulunuyordu ; kanbulda (yan­ da) Arlat !boyuna mensup Tilançi, karavulda emir Ölcey­ tü ve ·başka emirler vardı ; sol kanadın ibaşında bizzat Ti­ mur .bulunuyordu ; kanbulda Sarı Buğa, karavulda Timur Hoca Oğlan, merkezde (koıl) emir Çaku ve başkaları var­ dı.ı ·Bu suretl.e, iburada merkez, sağ ve sol kanatlardan müteşekıkil ibir savaş 1düzeni görüyoruz ; kanatlara kan­ bul ve karavullar ilav� edilmiştir. Bütün lbu saıvaş düzeni yedi bölüme ayrılırdı ; bunlarıdan üçü az çok bağımsızdı ; dördü (iki karavul ve .iki kanbul) ise yardımcı bir mahi­ yet arz ederdi. Bu savaş düzeninde merkez, kanatlara (sağ ve 'sol) nispetle ,zayıftır. Merkezin ne karavulu, ne yedeği vardır. Timur, bütün !hakimiyeti ıboyunca, yani 35 yıl süre ile ( 1370'ten 1405'e kadar) aralıksız devam eden sefer­ lerinde ordusunu, :özellikle savaş ıdüzeni teşkilatını mü­ kemmelleştirmiştir. 139l'de Toktamış'la o zamana göre büyük bir mulharebe yaptığı vakit, '11imur'un orxlusu esas­ lı bir şekilde teşkilatlandırılmıştı. Şerefeddin A:li Yezdi'­ nin anlattığına göre, orduyu 7 kola ayırmak usulünü ilk defa Timur ihdas etmişti. 1365 muharebesinde ordunun savaş düzenini tasvir ederken göreceğimiz g1ibi, kol tabiri ile sadece merkez değil, yalnız kumandana karşı sorumlu bulunan askeri ibirlikler de kastediliyordu. Bu savaş düzeni ilk defa olarak Timur tarafından 139l'de Kunduzça mevkiinde Toktamış'la yapılan muha'

N i z amc d d i n

Ş a m i, Tauer baskısı, 28. s.


TİMUR'UN TOKTAMIŞ'LA SAVAŞl

241

r eb ed e b üy ü k öl çüd e tatıbik e dilmi şti. Ordunun muharebe­ den önceki savaş düzenini açıkça anlayabilmek için, Timur ­ un yaptığı aşağıda yazılı seferleri an:l atan yazarların (Niza­ meddin Şami , Şerefeddin Ali Yezdi) tasvirlerini göz önün­ de tutmalk gerekir : 1 ) 139l'ıde Timur'un Kundtiz:ça mev­ kiinde Toktamış'la muh arebesi, 2) 1395'te Timur'un Te­ rek boyunda Toktamış'fa muharebesi, 3) 1402'de Timur ' ­ un Ankara yanında Türk sultanı Bayezid'l e muharebesi . .Maveraünneihir ordusu Kunduzça m e vk iine yerleştiği vakit, askerlerinin savaş düzeniyJe Timur bizzat kendisi meşgul olmuş, ordusunun sarvaş birlikl erin i tamamıyle yeni bir ş eki lde teşkilatlandırmıştı. 7 koıl ( b unlara kolordu adı verilebi l ir ) kurmuş ve bunlara yeni bir savaş düzeni v erm i ş t i . Nizameddin Şami, 1391'de Kunduzça'da Toktamış'ıla yapılan muı)-ıar ebede Timur ordusunun savaş düzenini ba­ kınız nasıl tasvir ediyor :

Merkezde Timur'un rk olu bulunuyordu. Bu kolun yö ­ mirza Süleymanşaih üzerine almıştı. Bunun arkasında Tim ur ' un ikinci kolu .geliyordu. Bu ko­ l un kumandanlığını mirza Muhammet Sultan yapıyordu. Nihayet Timur, lbu koıl ile yan yana kendi emrinde bulu­ nan birkaç koşun daiha yerleştirmişti. Yazık ki ya­ zar, "yan yana" d emekle Muihammet S ult an'ı n yönetimin­ deki kolun sağını mı, solunu mu, yoksa gerisini mi kas­ tettiğini tasri:h etmemiştir. Şerefeddin Ali Yezdi, aşağıda göreceğimiz gilbi, bu muharebede ordunun sarvaş düze'Ilini tasvir ederken bu s oruya cevap vermiştir. netimini

Sağ kanatta mirza Miranşalh'ın kumand ası altında bu­ .!unan bir kol vardı. Hacı Seyfeddin'in kolu kanbul göre­ vını almıştı. Sol kanatta mirza Ömer IŞ eyh'in kuman­ dası altında bulunan bir kol sıralanmıştı. Kanbul görevi Bcrdibek'ıin yönet imi altında bulunan lhir kola veriılmişti. Bu kol, y a�nı z sol kanadı değil, merkezi de ihimaye edecek­ t i . Ne yazık ki Nizameddin Şami, muharebeye kanbul olaF. : 1G


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

rak katılan kolların ye rlerini açıkça göstermemiştir. Bun­ l ar uçlarda ordunun kanatlarıyle aynı sırada mı, yoksa

lıiraz daha iıleride mi ibulunuyorlardı, bilmiyoruz. Şimdi, kendisinden önce Nizamüddin Şami tarafın­ dan kullanılan ve bize :kadar gelmeyen bir kaynaktan ahu­ ma !birkaç ilave i l e birlikte Nizamüddin'in vevdiği tafsi­ latı tekrarlayan Şerefe dd in Aai Ye�di'nin /bu savaş düzeni­ n i nasıl tasvir ettiığini anlatalım. Sultan Muhammet'in kolu merkezde ibulunuyordu. Nizameddin Şami'd e hu kol Timur 'un arkasında 1sıralan­ nuştı. Bu :kolun kum andanlığı mirza Süleymanşaıh'ın elinde bulunuyordu. Onun arkasında mirza Muhammet Sultan'ın esas kolu y erl eşmişt i. .Bunun arkasında, yedek olarak, doğrudan doğruya Timur'un emrinde buılunan 20 k oşun vardı. Bu suretle, Ş erefedıdin A li Yezdi'nin bu kay­ <lı, mi rza Muhammet Sultan'ın kolu ile "yan yana" bulu­ nan Timur'un koşunlarının yeri meselesini halletmiş olu­ yor. Bu koşun'lar yedek s ayıl ıyor ve esas merkez kolordu­ sunun arkasınıda ıbulunuyordu. Sağ kanatta Hoca S ey­ feddin'in kanbul görevini gören kolu iıfo !birlikte mirza Mi­ ranşaıh'ın kolu bulu nuy ordu . Sol kanatta Berdibek Sarı Buğa'nın kanbµ.1 görev1Il!i alan kolu il e birlikte mirza Ö mer Şeyh'in kolu yedeşmiştiı. Nizameddin Şami He Ş e­ refedıdin Ali Yezdi'n:in tasvirlerini karş:ıllaştırınca 'ikinci­ sinin birincisini tashih ve ikmal ettiğini söyleyebiıliriz. 139l'<le Toktamış'ıla yapıılan muhar eb ede Timur or­ dusunun savaş düzeni ile 1365'te yapılan "Çamur muha­ rebesi" nide Timur ve Hüseyin ord usunun savaş düzeni mukayese edilecek olursa, değişilMiklerin maıhiyet ve anla­ mı anlaşılabilir. 1365'te Hüseyin ve TJmur ordusunda kanatlara ve yanlara büyük !bir önem veriıldi ğini yukarıda görmü ş tük . Merkezde kuvvetli lbir askeri !birlik vardı ; fakat muh arebede bu !birlik lkeısin rolü oynamı yordu . 1391' de savaş düzeninde artık m erkez bakımından yen i bir du­ rumla karşıfaşıyoruz. Eskiden olduğu gibi , kanatlara pek büyük bir değer verilmişti r . Yanlara ( kanbul ) verilen bü­ yük önem de ıbunu gösterebilir ; fakat merkez özel olarak


TİMUR'UN TOKTAMIŞ'LA SAVAŞI

243

takviye edilmiştir. Merkeze bir öncü !birliği füave edilmiş­ tir ; ·bundan başka, kumandanın karargfühı da merkezin ar­ kasmda kurulmuştur ; çok defa

muharebenin sonucunu

tayin · eden yedek kuvvetler de burada bulunurdu. Bu düzenin elverişli yönlerini tecrülbe

eden Timur,

bundan sonra bu usulü tatbilk etmiştir. Aşağıda görece­ ğimiz giıb i,

1395'te

mu;harebede de

bu

Terek

boyunda

Toktamış'la yaptığı

savaş düzeni tatbik •edilmişti. Fazla ola­

rak, Toktamış bu savaş düzeninin

yararlarını daıha

muharebesinde anılamı·ş ve ordusunu Timur'un

1391

düzenine

göre kurmuştu. Bu suretle, yeni savaş düzeninde merkez ve kanatlara !büyük bir önem verilmişti. Merkezde yedek kuvvetler ve kumandan karargahı muhafaza edillirdi ; ye­ dek kuvvetler mu:hareıbede gereken h er yere

sevk edile­

bilirdi ; yalnız ısüvarilere değil, piyadel•ere de yer verilirdi. Bu sonuncular, süvari kuvvetlerinin

önünde yer alır ve

düşman taarruzu, özellikle süvari lhücumu ;karşısında, si­ perlerine (çapar) ve turalarına çekilerek, -ilk muharebeyi verirleııdi. Piyade kuvvetleri, cephenin savunma savaşları yapan kesiminde pek .önemli lbir rol oynardı. 139l'de Timur'la Toktamış arasındaki tasvir eden Şerefed:din Ali

muharebeyi

Yezdi, Timur ordusunun sağ

ve sol kanatlarına bağlı tümen, bin ve koşun emirlerinin savaş saflarına piyade ve süvari kuvvetı1erini

aldıklarını

açıkça kaydetmiştir.1 Timur'un 1395'te Toktamış'ıla yaptığı muharebede de aynı talblo müşahede edilmiştir. Timur'un

1398

-

1399 Hindistan seferini tat.svir eden

Gıyaseddin Ali, piyade kuvvetlerinin muharebeye katıldı­ ğını sık sık .belirtmiştir. Ö rnek olarak, Gul (Cul) ırmağı kıyısında yapılan muharebeden söz ettiği sırada, sol ka­ natta sultan Ali Tavaçı'nm kumandası altında kolun öncülüğünü Horasanlı piyade

!bulunan

müfrezelerinin yap­

tığını söylemiştir.2 Buna benzer dalha !birçok örnekler veı

M. C h a r m o y, a. y., 216 s. ( Farsça metin) . G ı y a s e dd i n

76.

s.

A 1 i,

Dnevnik poxoda Tiımura v lndiyu,


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

244

rilebilir. Fakat durum, bu fünekler sıralanmadan da açık­ tır. Yalnız ıgöçebe kavimlere dayanmayıp, zirai bölgeler ahalisi'Yle de ikmal edilen Timur ordusunda piya:de kuv­ vetlerine yer verilmemesine imkan yoktu. Timur ordusunda ateşli sHfuhların bulunması, pek il­ ginç bir olaydır. Ateşli silahlardan ilk olarak Muined­ din Natanzi ( "İ'�kender anonimi") söz etmi1ş tir.1 Bu kayıt. ilk olarak, A. M. Belenickiy'in gözüne çarpmıştır. XIV. yüzyılın sonunda Doğuda ateşli silahlar artık yayılmıştı . Örnek olarak, Nizameddin Şami 1399'da De:hli yanında Timur'la yapılan muhareıbede sultan Maıhmut Dehlevi'nin ordusunu tasvir ·ederken, Hint askenlerinin radan dozla, yani ateşli silahlarla teçhiz edildiklerini belirtmiştir. Yi­ ne Nizameddin Şami, 1400 - 1401'de Timur tarafında•n 1 kuşatılan Şam'.da da askerlerin ateşli silah kullandıklarını bildirmiştir. Ateşli sil3:hların bu devirde, hatta bu devirden bira ?: önce Doğu Avrupa'da da yayıldığını görüyoruz. Mosko­ valıların, 1382'de Moskova Toktamış ordusu tarafın­ dan kuşatıldığı vakit iptidai .� üfekler kullandııklarını bili­ yoruz. Prof. V. V. Mavrodin, yukarıda anılan yazısında, bu olayı kaydetmişti. Yine aynı yazarın anlattığına göre. bundan birkaç yıl önce Kazan'da ateşli silahlara tesadüf edilir. V. V. Mavrodin'in N ikonovskaya letopis'ten naklet­ tiği bir kayda göre, Kazan (yani o vakit ·Boılgar) ahalisi 1376'da Ruslar tarafından kuşatıldıktan ·s onra, yalnız ok atmakla kalmayarak, ayrıca ateşli sHahlar da kullanmıştı." 1391'de Timur'un Toktamış'a . ·karşı yaptığı sefer, büyük bir önem taşır. M. Oharmoy ıbu seferi tasvir etmiş,'ı M. 11 ,A. M. B e l e n i c k i y, O poyavlenii i rasprostranenii ognestrernogo orujiya v Sredney Azii i İrane v XIV - XVI ve­ kax. İzv. Tadj_ filiala Akad. Nauk SSSR, No_ 15, 1949, 23. s. 2

V. V.

M a v r o d i n,

O poyavlenii ognestrel'nogo orujiya

na Rusi. Vestn. Leningr. univ., 1946, No. 3, 69. s.

Bu tasvir, M. Charınoy'nın adı geçen 0serinin bir bölü­ C'dc-r ( Expedit ion de TimoCır-i lenk.. ., 99 126. s. ) .

m iinii l c-�kil

-


Tİl\lUR'UN TOKTAMIŞ'LA SAVAŞI

245

İ vanin de asker1 ibakımdan bu s efer üzerinde durmuştur. 1 l ki sebeple bu konuya tekrar dönmek iıh tiya cı nı duyuyo­ ruz : 1) Bütün olayları göz füı:ünde tutmak suret iy l e bu me­ seleye d okunmadan "Altın Ordu'nun çöküşü" üzerine bir eser yazmak imkanı yoktur ; 2) M. İ. İvanin in kitalbının ilk baskısı Be M. Charmoy'nın eseri bundan yüz yıl önce çıkmıştı. M. Oharmoy Frans ı z dilindeki es erini yazdığı sı­ rada, Şerefeddin Ali y,ezdi i:le Aıbdürrezzak Semerkandi'nin eserlerine dayanmıştı. Şimdi, Nizameddin Şami'-nin d aha eski metni elimiz,de bulunuyor. Şerefedd in Ali Yezdi, eser­ den geniş ö lçüd e yararlanmış ve birtakım ilaveler yap­ mıştır. '

Timur, Toktamış'a karşı yaptığı s eferine 1390/91 kışında başlamıştı. Semerkant'tan ,hareket ederek, kurdu­ ğu lbf r köprü ile Sı rderya yı geçmiş� ve Ta şkent e yönel­ mişti. Burada Timur, ordusu i l e ibidikte kışı Parsin ile Çinas arasındaki mevkide geçirmişti. ' Şerefeddin'in anlat­ ti ğı na göre, Taşkent'ten Hocent'e gitmiş ve o zamanın ftdetlerine uyarak, şeyih Maslahat'ın kalbrini zi yaret et­ mişti. ' 10.000 kebek dinarı dağıttıktan sonra, Tim ur Taş· kent'e dönmüşt ür . Burada hastalanmış ve anlaşıldığına göre, sıt mad an 40 gün yatmıştı . 1391 yılı ocak ayının son yarısında iyileş erek, yeni bir yürüyüşe :hazırlanmağa haş­ lamıştı. N izameddi n Şami'nin anlattığına göre, yakınları­ na ve ordu emirlerine ibüyük mükafatlar verm iş , karıları­ nı ve prens l er in i Semerkant'a göndermişti. Yalnız Çulpan Yie:lik ağa adh kansını yanına almağa karar v ermi şti . Ye­ ni yürüyüş hazırlıkları, ordunun b aş emirl eri arasında kı­ l avuzlar (kaçarçi) dağıtmakla sona ermişti. Kılavuzlar <ı rasında sonradan ün kazanan ldigü Öz:bek (Rus kronik'

'

M.

İ.

İ v a n i n,

O

voennom

'

iskusstve i zavoevaniyax Çingis-xane i Ta­

ı ı ı on�olo-tatar i sredne-aziatskix narodov pri ı ı ı c•ı· Iane. 1775, 190 - 207. s. " · :a

M.

C

h a r m o y, a. y., Şerefedclin Ali Yezdi, 173.

meli n l .

M.

( ' h a r m o Y. a . y., a . s.

M.

C h a r m o y,

a. y., 174. s.

s.

( Fars­


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

246

lerinde Edigey) de varıdı.

Timur, 15 safer .günU,1 yani 1391 yılı ocak ayının 22'sind.e Taşkent'i terk ederek Ot­

rar'a yönelmişti. Karasaman mevkiine (Otrar çevresi:nde) gelince, Toktamış'ın elçileriyle karşılaşml!§tı. Timur lran'­ da askeri ıhareketlerıle meşgul olduğu sırada, Toktamış ona zarar vermek için çok ,çalışmış, hatta Maveraünnehr'e akın ederek, şehirlerini talan etmekten bile çekinmemişti. Şimdi Timur büyük kuvvetlerle 'Toktamış'a karşı sefere çıkınca Toktamış ·korkmuş ve !kesin muıharebeyi daha elverişli bir fırsata bırakmağa karar vermişti. Düşman elçilerinin geldiğini ıhaber alınca, Tiımur ken­ dilerine resim ve adet 'gereğince saygı gösterilmesini em­ retmişti.

Kabul

töreninde

el]çiler

Timur'a

hediyeler

takdim etmişlerdi. Hediyeler arasında ibir şaıhin ve 9 yü­ rük at da vardı. Adetleri !bozmak istemeyen Timur, şahini

eline oturtmuş, fakat düşmanın hediyesine değer verme­ diğini açıkılamak için, ona göz atmaktan

çekinmişti. Diz

çöken elçiler, Timur'a Toktamış'ın mektubunu vıermişlerdi. Toktamış, mesajında Timur'un kendisine

karşı gösterdi­

ği bütün lı1tuf ve iyfüikleri ihiç unutmadığını ve ona karşı yaptığı düşmanca hareketlerden nedamet duyduğunu ya­ zıyordu. Mektubun sonunda Timur'un

sadık bir vaıssalı

olaeağını ve bütün emirılerine uyacağını vaat ediyordu. Ti­ mur, ıbütün hu güzel sözlerin, sadece, ıbu anda meşıhuJ bir

sebeple kesin mU!harebeye girişmekten çekinen düşmanın bir diplomasi hilesinden ibaret olduğunu

biliyordu. Bu

mesaja veı.ıdiği cevapta Timur, Toktamış'ı çirkin hareket­ lerle suçlandırmış, onun - Timur'un - Ak Ordu ve son­

ra Altın Ordu tahtına çılanasında kendisine ne gibi yar­

dımlarda bulunduğunu ıhatırlatmış, güçlü !bir hükümdar olunca, Toktamış'ın hıyanet ettiğini kaydetmiş, özellikle onun - Timur'un - Fars ve Irak'ın fethiy:l e meşgul ol­ <luğu sırada kendisini arkadan vurduğunu ileri sürmüştü.� 1

Nizameddin

Ş a m i, Tauer baskısı, 117. s.

-

Şerefe<1-

din Ali Yezdi'ye göre, Timur Semerkant'ı 12 s afe r, yani 19. I. 1391

t a rihimle terk et miştir ( Bakınız: M. M.

Ch

a r

m o y,

a. y.,

179. s.

C h a r m o y,

a.

y., 176. s . ı


TİMUR.'UN 1'0KTAMIŞ'LA SAV AŞI

247

Cevalbının sonunda Timur, Toktamış'ın sözlerine Jüç inanmadığını ve onun ıbanş t�lifini kaıbul ·etmeğe imkan gfümediğini ifade etmişti. Cevalbi mesajını yazdıktan s on­ ra, Timur büyük bir z iyafet tertiplemiş, elçi:l ere tekrar mükafatlar vermiş, fakat onları �.serbest bırakmayarak, kılavuz olarak kullanmak üzer e ya:nında alıkoymuştu. Bundan sonra Timur ordu ·emirlerinin, prenslerin ve ya­ kınlarının iştirakiyle bir kurultay toplamıştı. Kurultayda ilerlemek kararı vedlmiştiı 1391 yı:h şubat ayının sonun­ da ıbüyük bir ordu, Yası (lbugün Türkis ta n şehri) , Kara­ çuk, Savran şeih irlerinden geçerek, bugünkü Kazakistan'­ ın merkezindeki bozkıra çıkmıştı. 6 nisan 139l'de yürü­ yüşlerden yorulan askerler, S a r ı göze n (bugün Sarısu) mevkiine varmışlardı. Burada bol su vardı. Timur ordusu birkaıç gün dinlendikten sonra ırmağı geçmiş ve nisan so­ nunda, ·çiçekli baihar günlerinde Kiçigdağ mevkiin:den ge­ çip Uludağ'a varmıştı. Nizameddin Şami nin anlattığına göre, Timur dağ·ın tepesine tırmanmış, ·etrafına ıbakınarak, sonsuz bir bozkır görünce, burada s eferine ait bir hatıra bırakmak ·kararını vermişti. Bu maksatla aıskerlerine, ta­ yin edilen bir yere büyük taşlar taşımaılarını, taşçılara da büyülk bir taşa ıbir kitabe yazıp onun adını v·e ıburadan ge­ çen orduyu anmalarını emretmişti.1 .

'

'

Bundan on yıJ önce Orta Kazakistan'da, Altın Çuku flağında, Karsakpay maden ocağı yanında, üzerinde bir kitabe bulunan bir taş bulunmuştu. Bu kitabe iki dilde yazılmıştır. Taşın üst tarafında Arap yazısıyle yazılmış ü ç satır vardır. Çok ıbozuk bir h a ld e bulunan ıbu kitabe­ nin ·şimdilik yalnız iki satırı okunabilmiştir : "BismiHa1 ı ir rahman irrarhim. . . " .Sekiz satırdan ibaret olan alt ta­ raftaki kitabe Uyıgur yazısıyle Çağatay (eski Öz\beık) d i ­ l i nde yazılmıştır. Kitabenin okunması, Timur'un diktiği anıt üzerine Nizameddin Şami'nin y ukarıd a zikredilen siizlerini teyit etmiştir. A. İ . Pon om a rev 'i n Popravki k -

'

-

,N i z a m e d d i n S a m i,

u la k fa rk larla ( M.

Tauer baskısı, 1 1 8. s.

Şerefeddin Ali Yezdi

C h a ı· m o y,

a. y., 1 81

-

l aı·afınclan

182. s. ) .

Bu Yl'I'.

I Pk rarlannı ı s t ı ı·


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

248 ç t en i y u

na dp i si Timura " 1 y a zı sında n sonra, kitabenin esas muıhteviyatı ş im di tamamıyle anlaşılmıştır. Ki tab ede , yedi yüz doksan üçte, yani 139l'ıde Timur ' un Toktamış hana karşı lbir sefer yaptı ğında n söz ediıliy or . Bu sur etl e , y a zı l ı kaynaklardaki haberler teyit edilmiş oluyor. Niza­ meddin Şami'nin daha k es in bir tarih vererek, seferin ya­ p ıl d ı ğ ı yı l dan ba şka , ay ve gününü (cemaziyelevvel ayı­ nın 23. günü, yani 1391 yılı nisan ayının 9. :günü) verme­ si, d i kkat e değ er . Timur, kitaıbede kendisine ·Turan 'sul­ tanı adını veriyor . Bu s ur etl e , XIV. y üzy ıl ın siya si t ermi­ n ol ojis in de bu tabirin varl ığ ı açıkça anlaşı:lıyor. Bu kita­ bede Timur ordusunun mevcudu da g öster il mi ştir ( 200,000 kiş i ) . Böylelikle, Gıyas e dd in AJi'nin, Nizameddin Şami' nin, Şerefeddin Ali Yezdi'nin ve diğer kaynakların, şu ve­ ya bu seferi tasvir ederken, Timur ordusunun mevcudu konusunda verdikleri haberlerin doğruluğu anlaşılıyor. Ki­ tabede s efer i n maksadı da a çık la nmı ş tır : Timur, Tokta­ mış !lrnna hücum ed iyor . "

sonra, Timur y ol a d evam edil­ m esin i emretti. Etrafta güzel, kokulu otlar, bo·l ç.iıçeık ve sular vardı. Ti mur Il anc;uk ( bugün Cı:la nçık ) ırmağını geç­ tikten s onra . 8 günde Kuzey Kazakistan'da An akark uyun mevkiine va rm ı ş tı . � Burada mola verildiği vakit , dört ay­ lık yol c ul ukta n sonra erzak stoklarının pek a zaldı ğı anla­ şılmıştı. Bu zamanlarda, davar, un, yağ· giıb i birtakım yi­ y ecek maddeleri sata n sa t ı cı l ar orduları t a ki p ederdi. Şe ­ re:feddin Ali Ye z d i ' nin anlattığına göre, bir koyun 100 k e­ ibek d il)arı değerinde idi ; 1 man ekmek yine 100 kebek dinarın a yükselmişti. Bütün bunları gıöz önünde tutan Timur, ordu em i rl er i ni t o pla mış ve kendilerinden bula­ maca benzer un çorbası müstesna olmak ü z er e , undan ek­ mek, çör ek , erişte, börek ve başka yiyecekler y apm ay a­ ea klarına dair bir senet (müçilke) almıştı.3 Buğday unuBu anıtı d iktikten

Sovetskoe vostokovedenie, III. c., 1945, 222 t

N

i zame ddin

M. Chıı rmoy baskısı ) :

guy " ı .

ı\:1 .

(' h

; ı l' ın

() y,

Ş a m i.

118.

"Ata karguy" :ı.

y., 182.

s.

s.

-

-

224.

s.

Şerefeddin Ali Yezdi

( parantez içinde :

"Anakar­


TİMUR'UN TOKTAMIŞ'LA SAVAŞI

249

tü kendiği a n laşılıyor ; ç ünkü ç orbanın arpa unundan yapılması talep ediliyorıdu. Bu sonu ncuya ayrıc21 mutır (ıbir cins kuru ·se:bze) karıştırmak da ge rekiyordu Bir ambar manı undan 60 kase •Ç orba çı:kıyordu. Asker başına günde 1 kaseden fazla çor:ba vermek yasaktı. Bu durum karşısında, 200,000 kişiyi yarı aç bir durumdan kurtarmak için ibir çare aramak gerekiyordu. Timur bü­ yük bir sürek avı tertiplemek çaresini düşünmüştü. Boz· kırd a yüzlerce kilometrelik bir alanda ·hiçbir av yoktu ; etrafta bir:çok yabani ıhayvanlar göze çarpıyorıdu. Av, G mayıs 139l'de yapılacaktı. Tümen ve bin emirlerine Ti­ nun artık

.

mur'un tavaçıları gönderilerek, sürek avının şekli göste­ rilmişti. Askerler tarafından çevrilen lbüyük bi r alanı kucaklayan ıhalka, iki •gün i.çinde :daralhlmıştı. Tehlikeden h abersiz kalan ıhayvanlar ürkerek merkeze kaçmışlar, fa­ kat haiıkadan çıkamamışlardı. Av, çok verimli olmuştu ; aç kalan askerlerin eline büyük miktarda geyik, yaban k€çisi ve avc ıları n yurtlarında buılunmayan başka hayvan­ lar geçmişti. 1 As kerler karınlarını doyurdukları gibi, iaşe kolları, yolun devamı için lazım gelen et stoklarını da top­ l am ışlardı. 12 mayıs 139l'de Timur, toru nu mirza. Muham­ met Sultan Baihadır'ın kumandası altı nda bulunan bir avcı birliği gönder mişti Öncülere düşman kuvvetlerini bulmak �-örevi verilmişti. .

Bir süre sonra öncüıler Batı Sibirya'da Tobol ırmağı­ na varmı·ş, ırmağı geçmiş ve !birçok ateşl er görmüşl er , fa­ kat Mu hamme t Sultan'ın gönd erd iğ i karakol !birJiiklerine rağmen, asker izlerine rastlanmamıştı. Öncüler Tobol bo­ y unda araştırmalar yaparken, Timur'un yönetimi altında­ k i kuvvetler de g elmi şti Timur, Tobol'u geçmelerine •emir verel i . Ç ünkü düşmanı bu istikamette aramak ge re ktiğin e i nanıyordu. Tecrübe sahibi olduğu anlaşılan emir Şey'h 1 > a v u t un yönetiminde bir keş if kolu gönderildi. Bu kol .v a rarlı haıb erler eclinmiş ve Timur, Yayık (Ural) ırmağına yiirıelmek kararını vermişti. Bu ırm ağı n üç •geçidi vardı ; f;ı kut Hı ti y at la hareket etmeğe çalışan Timur, ırmağı yuka.

'

M.

C h ;ı r ın o y,

a.

y . , I H:\

-

HH .

:<.


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

250

rı kesiminden geçmeyi daha makul bulmuştu. Ordu sık ı bir yürüyüşle 6 gün sonra Samara ırmağına varmıştı . -1 haziranda Timur artı k lyik ırmağını geçmişti. Şerefeddin Ali Yezdi'nin anlattığına göre, b urada Timur'a Toktam ı ş'­ m adamfarından üç kişi getirmişlerdi. Onların verdikleri ifadeye .göre, Toktamış, Ti mur'un ordusu üzerine sağlam bilıgiler e sahipti ; çünkü emir İdigü'nün 2 nökeri Timur'un karargfuhından kaçmış ve bu yolda bütün bi:ldiklerini ona haber vermişlerdi. Tıirnur şimdi düşmanın nerede olduğu­ nu ve ne yapmak gerektiğini anlamıştı. Teşebbüsü gedk­ meden kendi eline almak lazım geldiğini açıkça Mssediyor­ du. 'tyik ırmağı yakınlarında talı kim edilmiş bir ikamp kurmuştu. Siperler kazılrmş, tura ve çeperler (büyük sa­ vunma setleri) yerleştirilmişti. Bütün ordu geldikten ve hütün bir l ikler sefer ve muharebe hazırlığı bakımmrlan kontrol ediklikten sonra, Timur. savaş saflarını bağlayarak d üşmana karşı yürümek emrini vermişti.

Toktamış'ın yakında bulunması, öncü, karakol ve iha­ bergirilere (keşif ko1ları) özelli'kle ağır görev ler çıkarıyor­ du. Toktamı ş 'ın ıbirlikleri üzerine aralıks ız haberler geli­ yordu. Nizameddin Şami ve Şerefeddin Al i Yezdi, Timur'­ un karakol ve keşif birliklerinin faaliyetini etraflı ıbir şe­ kilde anlatmışlar, Timur'un v er diği gör evi metanetle ifa ederek, Toktamış'ın karakol koşunlarıyle yaptığı savaşta ölen lki Timur adlı kahraman emirin h ikayesini kaydet­ mişlerdir. Toktamış'ın taktiği gittikçe anlaşıılmağa başla­ mıştı ; i.i's ler i n rlen uzaklaştıkça Timur'un e r za k stoklarının azalacağını ve askerlerin in k uvvetten düşeceğini bekleyen Toktamış. açıkça Tinıur ord usu n u yıpratmağa çalı ş ı yo rd u . Timur, kabil olduğu kadar kısa bir süre içinde Toktamış·ı durdurmak ve muh arebey e başlatmak m ec bur i y eti ile karşılaşml'ştı. Bu maksatla mirza Ömer Şeyh'e 20.000 ki­ şiliık bir birlikle yürüyerek Toktamış'ı !bulmak ve m uha­ rebeye girişmek suretiyle onun ordusunu durdurmak em­ rini verdi.1 Mirza Ömer :Şeyh, Timur'un •emrini yerine ge­ tirm iş , Toktamış'ın öncüleriyıle muharebeye girişmişti. Bu 1

M.

C h a r m o y,

ıı.

y. , 212 - 21�.

R.


TİMUR'UN TOKTAMIŞ'LA SAV AŞI

251

haber, Orta A·sya emirini pek sevindirmişti. 18 nısan 1391'de ibüyük ordusunu savaş düzenine bizzat sokmağa başlamış ve yukarıda anl atıldı ğı gibi, askerlerini 7 ibağım­ sız kola ayırmıştı. Bu kolorduilar ona (Timur'a) tabi i diler . Bugün Kuyıbışev eyaletinde :bulunan Ç er em şan'ın ayakla­ r ınd an Kundurça suyu vadisinde, Kundurça veya Kunduz­ ça mevkiinde meşıhur bir muihareıbe olmuştu. Yukarıda askeri bakımdan ü z erinde durduğum bu m uıharebeyi kaynaklar uzun uzun tasvir etmiştir. Bu kanlı muharebede büyük ibir gay r e t gösterilmiş, ayrı ayrı ke­ simler.de başarı �htima.Jıleri değişmiş, falkat m uh ar eıb e Tok­ tamış'ın kesin olarak bozguna uğramasıyle sona ermişti. Şerefeddin Ali Yezdi'ni n anlattığına �öre, " (Toktamış A. Ya. ) İdil ırmağı He öldürücü kılıç arasında kalmıştı. " 1 Kundurça vadisinde Timur'un T oktamış 'ı yenmesi, büyük hir gan imet vermişti . Nizam eddin Ş ami 'y e göre," piy ade l er lO'ar 20'şer at, bir atlı süvariler lOO'er at getir­ mişlerdi. Koyun ve kuzu gilbi ıhayvanıların sayısı İ'Se say­ makla ıbitmezdi. Timur ile askeri şefüeri özellikl e büyük bir pay a lmı ş lardı . Şer efedd i n Ali Yez di 'y e göre, sadece :>OOO'den fa zl a kız ve oğlan köle olarak ona verilmişti. Ül ke sine dönerken Timur ordusu yağmaya son vermemiş­ t i . B ozkır da Toktamış'm ulusuna mensup birçok göç ebele r­ le kar şıla ş mış ve bunlcırı soymuşlardı. Burada i l g inç bir nokta vardır. Ş er efe.d din AH Ye zdi ' y e 1göre, "bu sonsuz ı:ölde g öç ebeler çadır la rda ( k üterme) otururlar. Bunlar lı içbir zaman yıkı l ma z dı ; göç z am a nılarmda talikalarla ı

ı ı aklederlerdi."4

T1imur, ü l kes ine dönerken Yayık ırmağının geçidinden Savran'a çıkmıştı. Buradan Otrar'a ve sonra başşehri S emerk ant ' a geılmişti. Şerefe ddi n Ali Yezdi'nin a n l a tt ığ ı na göre, !bütün 1391 seferi 11 ay sürmüştü. Bu sefer ile iılgi:li olarak ilginç bir olay göze çar pı yo r. ' l ' i mur'un karargruh ında ve Kundurça vadisinde (K u nd uz-� :

�cçm i ş ve

'

'

V. G. Ni za V. G. V. G.

T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c. , 171. s. m e d d i n Ş a m i, Tauer baskısı, 1 25. s. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 172. s. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 172 - 173. s.


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

ça mevkiinde) yapılan muharebede Cuçi ulusuna mensup üç önemli şahsiyet vardı : Künçe oğlan (prens) , Timur Kutluğ oğlan (prens) ve emir ldigü. Bunlar Toktamış'la anlaşamamışlar ve Timur'dan yarıdım istemiş•lerdi. Ancak, emir İdigü He prensler Cuçi ulusu bozkırrl arında şa1hsi emel­ ler beslemişler ve Toktamış yenildiği vakit elverişli bir fır­ sat bularak Deşt-i Kıpçak'a dönmüşlerdi. Yainız Künçe oğlan sözüne sadık kalarak ge;çici olaraık Tiınur'un yanına dönmüş, fakat çok geçmeden o da Timur Kutluğ'un yanına kaçmıştı. 3.

1391 mağlubiyeti, henüz gerek Toktamış'ın, gerek devletinin mukadderatını tayin edememişti. Savaşa devam edebilmek için Toktamış'ın elinde daiha birçok kaynaklar vardı. ·Toktamış, lazım geıl en azim ve sarsılmaz enerjiyi de kendisinde bulmuştu_ 1391 muıharebesinden sonra, Ti­ mur lran'da ve Kafka•sya'da meşgul bulunduğu sırada, Toktamış Azerbaycan'da yeni ·entrikalar çevirmek için kuvvet topluyor ve hasmı ile k·esin bir karşılaşmaya giriş­ mek için açıkça fırsat kolluyordu. Arap yazarlarının al Makdzi,1 al - Asadi," al - Ayni'ı - anlattıklarına göre, 139-1 ve 1395 yıllarında Toktamış bütün kuvvetiyle Mısır sultanı el - Melik ez - Za!hir Berkuk'la sağlam münasebet­ ler kurmağa çalışıyor, giriştiği savaşta kendisine yardım­ da bulunması için, Timur'un iher iki taraf için de aynı de­ recede tehlikeli C!lduğunu ileri sürüyordu. Altın ÜDdu ile Mısır Memlı1k devletinin ancalk ortak bir düşman karşı­ sında yaklaşmaları, dikkate değer. Hülegü ıhanedanına m ensup hükümdarfarın yönetimi altında bulunan .güçlü bir devletin varlığı ( 1335'e kadar) karşısmda, Altın Ordu h anları, Hülegü sülıfllesine mensup hanlara yalnızca mu­ kavemet edemeyeceğini bilen Mısır Memlukleri ile seve -

-

V. G.

T i e s e n h a u s e n,

V. G.

T i e s e n h a u s e n,

V. C

Ti

e s e n

h a u s e n,

a. y., I. c., 442. s. a. y., I. c., 448. s. a. y. , I. c., 531 . s.


TİMUR'UN TOKTAMIŞ'LA SAVAŞI

253

seve temas ederlerdi. Hülegü devıleti 1335'te yıkılmıştı. Bu tarihten itilbaren yarım yüzyıl süre iie iki taraf arasında­ ki diplomatik münaseıbetler azaılmıştı ; çünkü bunların si­ yasi bir anlamı kalmamıştı. XIV. yüzyılın 80. yıllarından itfüaren şartlar birdenıbir e değişmişti ; çünkü Timur her iki taraf için bir tehdit teşkil etmeğe başlamıştı. Bu sırada Toktamış Litvanya ile münasebetlerini sağ­ lamlaştırmağa çalışmıştı. 1393'te Toktamış'ın elçileri Kra­ ıkov'da Litvanya prensi Vitovt'un (Vitol'ıd) kardeşi Lehis­ tan kralı Jagiello tarafından kabu'l edilmiştler·di.1 Toktamış, Moskova ile Litvanya arasında bir ittifak kurulmasına im­ kan vermek ·istemiyordu. Sınır !boyundaki topra k lar me­ selesinde Moskova ile Litvanya araısında çıkan anlaşmaz­ lıkta Toktamış açıkça Litvanya prensini tutmuştu. 1393'te

.Jagiello'ya ·gönderdiği yarlıkta,

tartışmaya konu te§kil

eden toprakların yönetimini ona vermiş, fakat ikendi 1ıa­ kimiyetinin tanınmasını ve vergi verilmesini talep 1etmişti. 1394 sonbaharında Şeki'de (;bugün Rus Azerbaycanı) bu­ l unduğu sırada, Timur, Toktamış ordusunun Derbent'i ·ge­ çerek Şirvan şehir ve köylerini yağma etmeğe başladığı lı alberini almıştı. Çarpışmadan kaçınıılamayacağını anlayan

ve savaşı geciktirmekte .bir yarar görmeyen Timur, sefere ılıazırlanmak için askerlerine emir verdi. Ordunun mühim­ mat ve t eçhizatını kontrol eden Timur, askeri şeflere bü­ yük hediyeler ( ögülge) dağıtmış ve sefere :hazır bir du­ rum almıştı. Bununla ilgili olarak, karıılarmdan ibir kısmını (:ocuklarıyJ.e birlikte Sultaniye'ye, en çok hürmet ettiği iki karısını - Saray Mülk Hanım ve ·Tuman Ağa - ise Se­ nıerkant'a göndermişti. 1395 yılı §ulbatında Derbent tara­ l"ından Toktamış'a karşı sefere .çıkılması :için emir verdi. Şerefeddin Ali Yezdi'ye göre, Türk adetine uygun olarak, ordunun sol kanadı önde bulunuyordu." Timur ıhareketle­ r iyle bir şüphe uyandırmamak için, yoldan Toktamış'a bir ı •lçi göndermişti. Bu elçilik görevi, ·diplomatik mektuplaş'

B.

S p u 1 e r,

Die Goldene

Horcle,

Leipzig,

ı :ı:.!. s. "

V. G.

T iesenh a us

e n.

a. y., II.

c.,

174.

s.

194cl, 131-


254

ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

ma ve konuşmaların bütün �nceliklerine vii.lkıf olan akı11ı ve tecrübeli Şemseddin Almalıki'ye vıerUmişti. Timur'un elçisi Toktamıı�'ın karargii.lhına ,gelerek, ona Timur'un mektubunu vermiş ve kendisine vergi ibelagatle bu sonuncunun dileklerini bildirmişti. Şerefeddin Ali Yez­ di'ye göre, artık barış fikrini beslemeğe başılayan Tokta­ mış, ·en niıhayet ·emirlerinin tesiri altında tutumunu değiş­ tirmiş ve elçiye Timur'a sunulmak üzere sert bir dille ya­ zılmı'Ş lbir mektup vermişti.1 Şemseddin Almaılıki Timur'­ un yanına geldiği zaman, bu sonuncusu :Samur ırmağı va­ disinde artık kamp kurmuş lbulunuyorıdu. Burada elçi, hü­ kümdara konuşmaların s onuçlarını bildirmişti. Samur va­ disi Ellbruz dağının yakınlarında uzanıyordu. Timur savaş saflarını kurmuş ve Ali Yezdi'ye göre, sol kanadın bir ucu Elbruz'un eteklerine, sağ kanadın bir ucu ise Kulzum (Hazar) Denizine dayanmıştı.2 Timur, Toktamış'ın cevalbına esas itibarıyıle ,sevin­ mişti ; çünkü lbu cevap savaş Han etmek için güzel bir ve­ sile teşkil ediyordu. Timur, ordusunu savaş düzenine, yani rütbelere (mürçil) göre sıraladıktan sonra yola çıkmıştı. Tümen, /bin ve yüz beyleri, birlikleri ile beraber ilerliyor­ lardı. Derbent boğazım .geçtikten sonra, Timur ordusu es­ ki:den beri ıburada yaşayan Kaytak kavminin iş1gal ettiği alana girmi•şti. Kaytak kavmi, Toktamış'ın faal bir müt­ tefiki olarak tanınlnıştı. Bu selbeple, Timur Kaytakların yok edilmesi için emir vermişti. Köylerinin çoğu yakılmış, Kaytaklardan birçok kimseler öldürülmüş veya esir alın­ mıştı. Timur Tarki'ye (Tarhu) 3 Dağıstan' da bulunan -

1 Nizameddin Şami'ye göre, Toktamış cevabında af dilemis barışmak arzusunu izhar etmiştir (N i z a m e d d i n Ş a rn i, Tauer baskısı, 158. s. ) . ve

2 Şerefeddin Ali Yezdi'ye göre, Elbruz ile deniz arasında 5 fersahlık bir uzaklık vardı. Fakat bu, muhtemel değildir. Niza­ meddin Şarni, dağ eteği ile ırmak, yani Samur ırmağı arasında 5 fersahlık bir uzaklık bulunduğunu söyler. Fersah = 6 km. 3 Hazarların eski başşehrinin bulunduğu anlaşılıyor.

(Semender)

vaktiyle burada


TİMUR'UN TOKTAMIŞ'LA SAVAŞI

bu şehir He Derbent arasıında 4 gelip kamp kurduğu vakit, ona, z

255

günlük mesafe vardı Toktamış'ın, emir Ka­

ançı'nın kumandası altında kuvvetli bir öncü :birliği gön­

derdiğini ihaıber vermişlerdi. Timur büyük !k uvvetle düş­ manı karşılamış ve geri ç evir mi şti. Şerefeddin Ali Ye:cdi, Terek ırmağı 1boyunda iki düş­ man ordusunun ilerlemesini canlı lbir şekiılde tasvir etmiş­

1395 yılı nisan ayının ortasına doğru ik1i ordu bu ır­

tir.

mağın kıyılarında karşı karşıya

gelmişti. YüzyıHar bo­

yunca yerleşmiş askeri geleneklere uyarak Timur tavaçı­ larına müstahkem bir kamp için yer seçmelerini ve oraya kuvvetl:i bir or:du yerleştirmelerini emretti. Kampın etra­ fında hendekler açılmış, kazıklar çakılmış ve çeperler (ça­ par) yerleştirilmişti. Bu !hendeğin dışında ilkinci lbir hen­ dek kazılmıştı. Askerlerin kampta gürültü çıkarmaları ve hareket etmeleri ve geceleri ateş yakmaları yasak edilmiş­

ti. Böylelikle, yaklaşan düşman kuvvetlerinin 'Diınur or­ d usu üzerine ıherlhangi bir !bilgi

edinmesine imkan veril­

meyecekti. Orta Çağ askeri tekniğinde kampın çeperlerle çevril­ mesine pek büyük ibir önem verilirdi. Burada çok eski bir gelenekle karşılaştığımız muhakkaktır. Gardizi (XI. yüz­ yıl) ve Şeref az - Zaman Taihir al - Marvazi (XII. yüzyıl) ı.ribi IX. yüzyıfa ait ana kaynaklara dayanan ya'zarlara göre,

1 (azar ordusunun atlı askerleri, yanlarında daima 20 ka­ zı k, kalın dpier ve çeperler taşırlardı. Ordu, !düşman kuv­ vetlerinin yanında ıbir gece için kamp kurduğu vakit as­ kerler kazıkları çıkarırlar ve çeperlerini !kazıklara dayar­

l:ı rdı.1 Toktamış, Timur'un kampına gece ıhücum etmek­ I P n çekinmişse de, ertesi gün, 15 nisan 1395 çarşamba gü­ ıı l'ı , o zamanın en 'büyük mulharebelerinden biri lbaşlamış1 ı . Bu mulharebe, yalnız Toktamış'm değil, Altın Ordu'nun m ukadderatını da tayin etmişti. 1

ı ı ıC " l i n ) . ı ı u• l i n ) .

G a r d i z i, W. W. Al-M a r v a z i, -

B a r h o 1 d'ün

V. Minoskiy

raporu, 96. s. (Farsça baskısı, 21 . s. (Arapça


256

ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

Timur bu muh areb ede de 1391 m uharebes i nde tatbik edilen 1savaş saflarını kurmuş, ordusunu 7 kola (kolordu­ ya) ayırmıştı. Savunma savaşl arı nda önemli bir değer ifa­ de -eden piya de kuvvetleri ıbu muharebede büyük bir rol oynamışlardı . Bu muharelbe üzerine en 'geniş tafsilata Ni­ zameddin Şami ile Şerefeddin AJ:i Yezdi'd e tesadüf olunur. Her zaman olduğu gibi, esas it ilbarıyl e Ş ami'nin metnini tekrarlayan bu sonuncusu, ibirço k i lgin ç ıbilgiler vermi ş tir . Toktamış'ın ordusuna mensup büyük kuvvetlerin, or­ du nun sol kanadına hücum ·ettiğini Timur'a halber verdik­ leri vakit muharebe henüz bütün cepheyi sarmamıştı. Ti­ m ur 'un yanınd a yedek ol arak 27 koşun seçme asker vardı. Sol kanadın güçlüklerl e kar şılaşan ibirlik'1erine vahim bir anda yardıma koşmuştu. Düşma n geri .çeki,Jmek zorunda kalm ıştı ; Timur'un koşunlarına mensup kahramanlar, kaçan düşman asker­ lerinin ark�sına düşerek uzaklaş mışlardı . Düşmanlar bunu görünce, çar çabu k kend i l er ini t oplamışl ar , tekrar birleşerek geri dönmüşler ve ':Dimur askerlerini k ovalama­ ğa ıbaşlamışlardı. Kaihramanlardan teşekkül eden bu kü­ çük grup e trafında ıher iki taraftan yeni kuvvetlerin işti­ rakiyle büyük ve kanlı ıbir muhareıb-e yapıldığını Şerefed­ din !büyük lbir ustalıkla anl atmıştır . Timur ordusuna men­ sup yeni koşunlar hızla muharebe meydanına gelerek, ara­ ba ve çeperlerden istinat noktaları t eşkil ediyorılardı . Diz­ lerinden ıbirini yere dayayan askerJer, düşmanlara ok bu­ l utları gönd eriyorlardı . Muıharebenin en ateşli anında mir­ za Muıhammet Sultan'ın bol sil3Jhlı koşunları Timur birlik­ lerine iltiihak ·etmişti. Esas ko:l da bulunan bu koşunl ar , şidd etli bir süvari hücumu yapınca düşman ıbozguna uğramış ve kaçmıştı. Bu başarı bfrdenbire cephenin bütün kesim�erinde ·elverişli bir durum y arat mıştı . Bu m uh areb e devam ederken, Toktamış'ın sol kanat kanhul u, Timur'un sağ kanat k oşunlarını bozmuştu. Timur'un en seçk:in emir­ lerinden !birinin (emir Hacı Seyfeddin'in) kuman dası al­ tmda !bulunan bu koşunl ar , Toktamı ş a sık er.l eri tarafından (:cvriılcrek arkadan vurulmuştu. B i zzat Hacı Seyfeddin'-


TİMUR'UN 'l'OKTAMIŞ'LA SAVAŞI

257

in emrinde bulunan :bütün tümen, kahramanca ıbir savun­ maC\a bulunmuştu. Düşman1ar, sarf ettikleri !bütün gay­ retlere rağmen, ·Timur'luların mukavemıetini yenmeğe mu­ vaffak olamamışlar,

her

hücumda ok

yağmuruna

tutul­

muşlardı. Nilhayet Cenanşaıh bahadırın tümeni gelerek bir süvari hücumu yapmıştı. Ondan sonra mirza Rüstem ve Ö me r Şeyıh'in tümeni gelmişti. Toktamış'lılar şiddetli 'b askı­ ya dayanamayarak dağılmışlardı. Toktamış'ın

'bütün sol

kanadı parçalanmıştı. Bu suretle, başarı kesimden kesime Timur tarafına geçmeğıe başlamış ve nihayet bütün mu­ harebe Toktaınış'ın kaçmasıyıle sona ·ermişti. Ibn Arab­

şaıh'ın çizdiği mwharebe tablosu, ufak Onun anlattığına göre, Toktamış han

farklar gösterir. ordusuna mensup

sağ kanat emirlerind en birisi, !başka lbir

emirle kavga

ederek, muhareıbe meydanını terk etmiş ve

kah�lesini

Aktav adlı

alıp gitmişti. Bu kabile :batıda Rum ülkeısine gi­

derek, Edirne çevresindeki a'lanlara yerıleşmişti.

Bu emirin

hıyaneti Toktamış'ı zayıflatmış ve ordu saflarında ibüyük

bir şaşkınlık uyandırmıştı.1 Burada emir Aktav'ıu ka st e­

clildiği anlaşilıyor ; fakat

Şerefeddin .Aıli

Yezdi, bu emirin

hareket hattını başka türlü tasvir etmi§tir. Toktamış or­ ı lusu muntazam bir şekilde geri çekilmiş, ayrı ayrı bir­ likler arasında bağılantı bozulmuş, tümenler başsız kalmış birtakım gruplara ayrılarak, düzenısiz bir ş1elciılde kaçmış­ brdı. Toktamış'ın kaçarken han karargahında l>üyük

bıraktığı

servet ve hazineler Timur'un eline geçmişti. Timur, gösteren kumandan ve askerlere lbüyük müka­

yararlıklar

fatlar verdikten ve aslkeri kuvvetlerini kısmen düzene sok­ !büyük lbir

tuktan sonra kolundan yaralanan Miranşah'ı

birlikle ibırakmış (muharebede attan düşen Miranşaıh ko­

l unu kırmış tı ) , Toktamış'ı yakafamak ve ordusunun ka­ l ı ntılarını ele geçirmek için takip ıhareketine devam etmiş­

ti. Timur seçme koşunları ile ibirlikte gece gündüz yürü­ ııı üştü. '

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 465. s.

F. : 17


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

258

Turatur geçi<linde Timur ldil'in (Volga) sol kıyısına geçmişse de, Toktamış'ı ya1ka:1ayamamıştı. Şeref:eddin Ali Yezdi'nin anlattığına göre, Urus hanın oğlu Kayrıç.ak oğ­ lan, Timur'un yanında bulunuyordu. Timur, onu Tokta­ mış'ın yerine Cuçi ulusu ta!htına çıkarmak istiyordu.1 Kayrıçak oğılana kuvvetli bir Özbek bir,l iği, hir altın ke­ mer, altın işiemeli ı'bir kaftan ve ıhanlık alametleri v,ererek, onu asker toplamak Ve Altın Ordu'da düzeni kurmak gö­ reviyle Volga'nın sol kıyısına göndermişti. Toktamış'ın bu rakibinin ısonraki hayatı üzerine bildHderimiz pek azdır. Kayrıçak oğlanın Volga'nın sol kıyısında ne yaptığını bil­ miyoruz. Sonraki devirlere ait kaynaklarda saklanan ka­ yıtlardan, onun çok ge�meden öldüğünü ,öğreniyoruz.2 Kayrıçak oğlanı Volga'nın sol kıyısına gönderen Ti­ mur, Altın Ordu şehirlerinden Ükek'e ( Üvek) yönelmiş ve şehir i:Ie ç evresini yağma 'etmiş, fakat Toktamış'a ye­ tişememişti. Baıhtsız Altın Ordu hanı, yakınlarından bir­ kaç kişi ile Bular'a (Bulgar) kaçmıştı. Kampta kalan Mi­ ranşalh, Timur'dan ayrılmak istemeyerek, aşağı Vol:ga'da Yulukluk - Uzukluk mevkiinde babasına iltiıhak etmişti. 4.

Toktamış'ın kaçması Timur'u müteessir etmişti ; çün­ kü geniş topraklara ve !büyük kaynaklara saıhip olan Tok­ tamış'ın ibir süre sonra yeni kuvvetler toplayarak yeni bir savaşa girişebileceğini taMir ediyordu. Bu s ebeple, Altın Ordu'nun Dnepr (Ö zi) tarafındaki batı uluslarına yönel­ meğe karar verdi. Toktamış'ın Bek Yarık oğfanö ve Aktav gi!bi ıbirtakım emirleri buraya kaçmışlardı. Bu emirler Te­ rek boyunda yapılan muıhareb�ye de katılmışlar<lı. ,ı

V. G. Ti e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 178. s.

feddin A1i

Y e z d i,

müt. s. 2

Bu haberi, eserini XVII. yüzyılın başında yazan

Razi'ye borçluyuz (Bakınız : V. G. C.,

214. s. ) . "

�Boraçnr'ın oğl u .

Ş e r e-

Bibliotheca Indica baskısı, I. c., 755. ve

T i. e s e n h a u s e n,

Haydar a. y., II.


TİMUR'UN TOKTAMIŞ'LA S,\VAŞI

Bu sefer

oldukça uzun bir zamana

Halbuki Timur, Maveraünnehr'i ve

mütevakkıftı. İran'da işgal edi len

şehir ve bö lg ele ri kontrolsuz bırakmaktan

Bu durum kar ş ısın da

,

çek.iniyordu .

torunu Pir :M uh amm et H e Şiraz'a

bir ord u göndermiş, Şemseddin bahadırın tüm.en ini isl' Semerkant'a yöneltm i ş ti. Ozi, yani Dnepr ırmağına çıkan T im u r Bek Yarık oğ lanm emir Akt av'ın ve Timur oğla­ nın yönetiminde b ulun a n toprakları yağma ve ta!hrip et­ mişti. Emir Aktav ile T imu r oğlan. Dnepr'in ö t esinde ,

,

ılüşmanları emir

Huramday'ın yanına

kaçmışlarsa da.

emniyete kavuşamaınışlardı . Bunun üzerine Rum sınırı n ı geçerek, İsraya ka mevkiine ' gelmişler ve burada bir süre

barınmışlardı. Ton ( Don) ırmağına yöneıl en Timur, beklen­ medik bir h areketle Rus şehir ve kasabalarına y ürümüş­ tü. Timur'u kuz eye eski Rusya'nın medeni bölgelerine çe­ ,

ken şey ne idi ? Orta Asya ve lran'ın ibütün hükümdarları ıgilbi Timur ,

da Ruslarm durumu üzerine sağlam bi1gi alamamıştı. Or­

ta ve Ön Asya nın coğrafya ve tarihi ve İslam ül kele riy le '

kavimleri üzerine köklü lbi1giye salhip olduğu halde, Rus­ ya, Rus prenslikle r i

ve Mosıkova üzerine en ilkel bilgisi bi­

le yoktu. Rus ü lkesine ait realiteye az çok uygun tarihi coğrafi bilgi Orta A s ya 'ya gel m iy or ve bu yoldaki haber­ l er Altın Ordu'nun içi nde ka lı yordu . Bu sebeple, İs l am ül­

kelerinin ve hatta Hır is ti ya n Kafkasya alanlarının tarihi­ ne ait zengin ma lzem e veren XV. yüzyı11 İslam (Acem ve

Arap) tafiıhçiliğinde, Rusya tariıhine ait ilgin<; ve değer.J i h içbir şey bu l unam az . Bu eserlerde Rus şeh irlerini n ad ­

ları bi le güvenilir bir şekilde tespit edilememiştfr. Niza­

meddin Şami'ye göre, Timur askerleri tarafından yağma edilen Karasu adlı Rus şehri nedir ?2

XV. yüzyıl Rus tarihçfüği özel bir du rum gösterir. l tus kron:ikılerinde Orta ve Ön Asya da geçen olaylar üze1

'

1

İsrayıİ.ka'run Rumeli olduğu anlaşılıyor. Rumeli o zam.an

< >smanlı sultanlarının elinde bulunuyordu ,-; e n,

"

ıııelin:

CV. G. T i e s e n h a u­

a. y., II. c., 294. s.) . V.

G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 161. s.

Tauer baskısı, 121. s.

- Fnrsça


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

�(j()

rine sağlam tafsilat vardır. Sonra, bazı alanlar üzerine sağlam coğrafi bi lgiye de tesa:düf edilir. Altın Ordu ' d a XIV. yüzyılın 60 - 80. yıllarl arasında hüküm süren karı­ şıkl ıkl ar üzerine Rus kroniklerinde lbol lbiılgi verildiğini yu­ karıda belirtmiştik. Mamay ve Toktamış üzerine etrafl ı biı1g iler verdiklerini de görmüştük. Timur'un Rusya s eferin e dönelim. Nizameddin Şami' ve Şeref eddin Ali Yezdi'ye2 göre, Timur Maşkav , yani Moskova çevresine hü cum etmi ş , büyük ibir gan imet al­ mıştır. Biz bu habere inanamayız ; çünkü Rus kronikle­ rinde Moskova çevres inden söz edilmez. Rusya coğrafyası üzerine sağlam b ilgiye sahip olmayan doğu kaynağı, Rya­ zan topraklarını Moskova prensliğinin sınır topraklarıyle karıştırmıştır. Bu seıbeple, Rus kaynaklarının daha sağ­ lam ihabe:d erine dönelim. Nikonovskaya letop is ' e göre, Timur büyük bir ordu· ile Ryazan topraklarına ,girmiş ve Elec şehrini alarak, "Elec prens ini yakalamış, ahalinin ·bir kısmını esir almış, bir kısmını öldürmüştü."3 Bunu ıhaber alan prens Vasiliy Dmitri eviç , kaılabalık alaylar toplayıp Kolomna şehrine yönelmiş ve Oka geçidin i işgal etmişti. Ruslarla karşılaş­ maktan ıçek inen Timur, Ryazan toprakJarını yağma et­ tikten sonra güneye gi tmişt i . Mamay'ın Kulikovo ov asın ­ d ak i mağlfıbiyetin e ait hikayelerin onu korkuttuğu anla­ lilhyor. Bu sebeple , Ruslarla muh arebeye girişm ekten çe­ k i nmiştir . Timur. büyük !bir ganimetle aşağı Volga'ya. Balçimkin şehrine yönelmişti.' Aşağı Don alanında yü­ r üyüş yapmış ve Azak (Azov) şehrini aılmağa karar ver­ mişti. Bu sonuncuısu hemen tamamıyle yağma edilmiş ve Şerefeddin Ali Yezdi'ye göre, Timur'un 'emrine dayanarak

Ti

1 N i z a m e d d i n Ş a m i, Tauer baskısı, e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 121. s.

161. s.

-

V.

G.

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 180. s. PSRL, XI, Nikonovsk. letop., 159. s. 1

Balçimkin veya Bakimin, Volga'nın sağ kıyısında bulunan, Al tın Ordu şehirlerinden biridir.


TlMUR'UN TOKTAMlŞ'LA SAVAŞI

261

::.VIüslümanfarı ayırdıktan sonra, ahali "cihadın kılıcı"na terk edilmiş, yani öldürüJmüştü. 1 Timur, Azak'tan Kuban'a yönelmişti. Şerefeddin Ali Yezdi'nin anlattığına göre, Çerkezler Azak ile Kuban ara­ sındaki otlakları yakmışlardı. Timur'un atları 7 8 1gün s üre ile tam an lamıyl e yemsi z kalmışla rdı Buna öfkelenen Timur, Çerkezler d en öç almak maksadıyle bütün ulusla­ rının taıhrip edilmesini emretmişti. Şerefeddin Ali Yezdi Çer kez adıy1e kimi kastediyor ? Çerkez adı nın topfayı cı bir taıbir olduğu anlaşılıyor. Burada Çerkezlerden başka, diğer dağ 1kavimieri de vardı. Aşağı Volga alanında tayin edilen yolu bird enbire terk eden Timur, Dağıstan'a yö­ nelmiş ve burada Kuli ve Tavus adında iki dağ kalesini sarmıştı ; Timur'un fikrine göre, bu kalelerin hakimleri ona karşı gizli entrikalar çeviriyorlardı. Kartal yuvalarına henzeyen bu kaleleri ele geçirebilmek için Timur'un ibaş­ buğ olarak :büyük ıbir zeka ve kalbiliyet göstermesi, asker­ l erin de büyük şa!h si yararlıklar göstermeleri gerekiyordu. Timur'un balhadırları, kayadan kayaya uzatılan merdiven­ l erin yardımıyle Tavus kalesin e doğru inip çıkıyodardı. ��iıhayet büyük kayıplardan sonra kaleyi fethetmişlerdi" Ka l eler i fethettikten ve hakimlerini öldürdükten sonra, Timur Kuzey Kafkasy� ' da Simsin bölgesine yü r ümüş ve ı ı n rada da birçok kaleler almıştı. -

.

.

Timur 'un 1395 kışında Hacı Tarhan ( Ej derlıan) ve Saray Berke'ye yaptığı seferin hikayesi özellikle ilginçtir. Timur niyetlerini saklamıyordu. Bu yılın yaz aylarında Terek kıyılarından ıkaçan Toktamış'ı takip ederken yap­ ı ığı birınci seferinde, Saray Berke ve Ejderıh an'ı tahrip ı •dcmeyen Timur, şimdi Altın Ordu varlık v.e ihakimiyeti­ ıı i n hu iki büyük merkezini kesin olarak yıkmak maksa­ d ı ylc büyük bir ordu ile yürüyordu. 1

Sert bir k_ı ş bastırmış, Volga buzla kap.lanmıştı. Hacı T; ı l'lı an , yaılmz ırmak tarafından ele geçirilebilirdi. Şerefed-

ı :!:.!.

'

V. G. T i e s e n h a u s e n .

a.

"

V. G. T i e s e n h

a. y. , II. c. :

n

us

c

n,

y. ,

II.

s. ; Ş e ı-efcc1din Ali Yczcli, 1 8 1 - 182. s .

c..

180. s .

Nizamcc1din Şami,


262

ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

din Ali Yezdi'ye göre,1 şehiı: yalnız karadan sağlam sur­ larla çevrilmişti. Kuleierle tahkim edildiği anlaşılan kale duvarları, ırmağın bir ucundan başlayara!k öbür· ucuna kadar :bütün şehri sarıyordu. Irmak tarafında duvar yok­ tu. Burada şehri silahlı !gemiler koruyordu. Irmağın buz tutmasıyle şehre !bu en zayıf tarafından girmek kolaylaş­ mıştı. Bu sebeple, Hacı Tar'!han ahaliısi kalın buz parçaları keserek, ıbunlardan duvar örmeğe başladı. Örülen kısım­ lara gece su döküyorlardı. Şerefeddin Ali Yezdi'ye göre : "Bu suretle yüksek bir [duvar] yapmışlar, şehir surlarını bu duvarla birleştirmişler ve bir kapı yapmışlardı. Ger­ çekten bu, güz,el bir yapıdır ; bu sebeple, burada hikaye edilmiştir."� Timur şehrin durumu üzerine etraflı bilgi alıyordu. Yazın burada bıraktığı bir emirine - Ömer Taban - şeh­ rin yönetimini vermişti. Ömer Taban, kaıl antar Muham­ met'in düşman<:a entrikalara kalkıştığım Timur'a haber vermişti. Timur ordusu He Hacı Tar:h an'a yaklaşınca, adı geçen kalantar Muhammet onu karşıfamağa çıkmıştı. Ti­ mur onu yanına almayarak, Pir Muıh ammet, emir Cenan­ şalh ve başkalarıyle birlikte Saray Berke'ye göndermiş ve ordu ile Volga'yı geçerken kalantarın buz altına atılmasını onlara söylemişti. Bu emir 'gerçekten yerine getirilmişti. Sağlam surlarına rağmen, Hacı Tarhan mukavemet göstermişti . Timur önce şehir ahalisinin hayatını korumak i1çin vergi kesmiş, sonra ordusunun şeJhri yağma etmesine müsaade etmişti. Ayrılmadan önce bütün ahalinin şehri terk etmesini emrederek şehri yakmıştı. Ej derhan'ı yakıp yıktıktan 1sonra Saray Berke'ye yürümüş, fakat mukave­ metle karşılaşmamıştı. Hacı Tarhan gibi, Saray Berke de Timur askerleri tarafından tamamıyle yağma edilmiş­ ti. Tahrip edilen Altın Ordu ıbaşşeıhrinin ateşe verildiği ve büyük bir kısmının yandığı ahlaşıhyor. Timur'un seferin­ den (takriben) 450 yıl sonra Saray Berke harabeleri alanın­ da kazılar yapan Tereşçenko, şehirde bir yangının izlerini 1

"

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 184 - 185. s. V. G. T i e s e n h a u s e n. a . y., II. c., 184. s.


TİMUR'UN TOK'l'AMIŞ'LA S A V ,\ :;i l

bulmuş tu . 1 Timur ordu.su

1395 - 96 kış ında eılde ett i ğ i s er veti, o z amana kadar hiçbir yer:de ıbulamamıştı.

Aşağı Volga':da

ve

civar;daki

bozkırlarda bu yıl kış

kadar ağır olmuştu ki birçok bölıgel erde hayvanların b üy ük ,bir kısmı ölmüş v,e yiyecek maddelerinin fiyatları çıilrnuştı. Örnek ol ara k , 1 m a n darı 70, bir •koyun 250 ke­ bek dinarına s at ııl ıyordu. O zamana kadar bu fiyat ihiç işi­ t ilme mişti. Kebek dinarının altın o l ara k 50 kopek ettiğini bil iy oruz. Birçok asker leri n , tav aç �lar tarafından yapılan taksime istin aden aldıkları ganimeti tam anJ am ıy,le 'israf ettiklerini s öyl em eğe iüzum var mıdır ? Aksi lhaıl de, ülke­ ler i ne dönerken açlıkt an öleıbiıl i r l er di. o

Timur'un 1395't·e Toktamış'a karşı k a z and ığ ı zaferin önemi ıbü y üktür. 15 yıl içinde Altın Ordu'ya mu kadd era­ tını ta yin eden i1ki büyük darbe vurulmuştu. 1380'de Kuli­ kovo ovasmda Dimitriy D onskoy'un Mamay'ı y enm e s i o k adar önemli bir darbe idi ki karı şık l ıkl arla da sarsılan Al­

tın Ordu,

eski

kuvvetini toplamak

imkanım

Altın Ordu'yu canlandırmak teşebbü sü,

ın şalhsmda Cuçi ulusu or dus unu n

bulamamıştı.

e n e rj i k

Toktamış'­

sol kanadın dan, Ak Or­

du'ıdan ç ı kmış t ı . Altın Ordu haki miyet inin Maveraünnehr'in zirai

b ö l­

geleri v·e m ed eni şehirleri için sürekli bir tehdit teşkil et­ t i ğ ini takdir eden Timur, ikinci darbeyi indirmişti. B u dar­ beden s onr a Altın Ordu ikinci derecede ıbir devlet durumu­ na düşmüştü. 1395'te

Timur'un Toktamış'ı yenmesi, Ej d erhan 'm lbaşşeıhri Saray B erke'nin ta1hrip edilerek yakılm ası , Orta Asya, Güneydoğ·u A vr u p a ve Rusya bakımından önemH lbir olay teşkil eder. Ryazan toprak lar ı nı yağma eden Aksak Timur, Toktamış 'ı yen­ m ekle, far kın da olmaksı zın R usya'ya yardım etmiş, fakat tutumu yle Rusl ar arasında kötü ıbir ıhatıra bırakmıştı. ve öııellikle Alt ı n Ordu

'

V.

V.

G r i g o r ' e v,

Çatırexletnie

v razvalinax Saraya. JMVD, 1847, 9.

arxeologiçeskic

kitap.

puiski


264

ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

S. Solov'·ev'e

göre

:1

"Timur'un kazandığı başarıdan

sonr a Altın Ordu, Moskova prensi i çin uzun süre tehlike

teşkil etmekten çıktı ; 12 yıl içinıde kronikçrler, Tatar bir­ likleri ile Ryazanlılar arasında yapıılan üç sınır çarpışma­ sından söz .etmişlerse de, ıbaşarı çokluk Ryazanlılar tara­ fından kazanılmıştı."

S.

1

1 019.

s.

S

o

1

o v'ev, İstoriya Rossii,

1. kitap, I

-

V. c. , 2.

baskı,


DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Edige ve Altın Ordu hakimiyetinin sağlamlaştırılması yolunda ikinci teşebbüs

1380'de Kulikovo ovasmda Rusların ka zan dıkları ta­ r i:hi zafer, Al tın O:rıdu için ciddi :bir da:ri11e teşkil etmiş ve bundan sonra Altın Ovdu kesin bir çöküntüye sürük­ l enmişti. Toktamış'ın Altın Ordu'ya eski kudretini kaza n­ dırmak teş�büsü verimsiz kalmıştı. Olaylar arasındaki tarihi münasebetleri araştırırken, 1391 ve 1395'te Toktamış'la yaptığı savaşlarda kazandığ ı başarıları, yalnız Maveraünneihr'in lbüyük kay­ naklarına ve Timur'un asker:l ik ve t eşkilatçılık alanında­ ki kabiliyetine atfetmek doğru olmaz: Bu başardarı her şeyden önce Rusların KuJiıkovo ovasında kazandıkları ibü­ . yük zaferin kolaylaştırdığı muıhakkaktır. Timur, Tokta­ mış'Ia giriştiği mücadelede başka savaşlarda olduğu giıbi yalnız büyük bir gaınimet elde etmek gayesini göz önünde t u tmuyordu. Timur'un

dikkatle araştırılması sayesinde, Timur'un, Kırım , Kuzey Kafkasya ve aşağı Volga gibi zengin alanlarının ekonomik önemini kökünden yık­ mak gayesini takip ettiği anlaşılır. İbn Ara:bşah, Timur'­ un Al tın Ordu'yu yıkmasını pek canlı bir şekilde tasvir crliyor : "Elde ettiği eşyaları alıp ·götürmüş, [bütün] gani­ meti dağıtmış, yağmaya müsaade etmiş, ahaliyi öldürmüş, t s i rl e ri kesmiş, ıhayat şartlarını değiştirmiş ve ele geçir­ d iği para, esir ve malları alıp götürmüştü. Onun öncÜ'leri \ zak'a kadar iılerlem·işlerdi ; Saray'ı, Sarayçuk'u, Hacı Tal'lıan'ı ve [ıbütün] :bu alanı yıkmıştı."1 Olayların

..\ıltın Ordu'nun

..

--

' ' · i ı ın(' ) '

- --

---

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 466. s.

(Rusça

ter­


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

�lifi

Ancak, İbn Arabşah bu mesele üzerine geniş tafsilat vermemiştir. XIV. yüzyılın sonuna ve XV. yüzyılın ilk ya­ rısına ait Arap ve Acem tarihçilerine ıborçlu olduğumuz birtakım ha!berlere göre, Timur Kırım ve Kefe'yi yağma etmişti.1 Kefe· kuşatması 18 ıgün sürmüştü. Azak'a ,epey zarar vermişti. Ş erefeddin Ali Yezdi'nin anlattığına göre. Timur, Azak'ı aldıktan sonra Müslümanların sair ruhaıliden ayrılarak serbest bırakılmasını emretmişti. Bu emre göre, Müslüman olmayanılar cihadın (din savaşı) kılıcına teslim edilerek ·evileri yakılıp yağma edilmişti.� Altın Ordu'nun o zamanki başşehri Saray Berke'nin ağır surette taJhrip edildiğini biliyoruz. Yine aynı Acem yazarına göre, Timur, Saray) ateşe vermişti.:ı Bu ihaber, Tereşçenko'nun yaptığı kazılarla yüz yı:l önC'e teyit edil­ mişti. Kuzey Kafkasya a'lanları, özellikle Macar şehri ve Çerkez toprakları da ciddi surette tahrip ·edilmişti. Volga boyundaki Üvek ve Ejderhan (Hacı Tarhan) şehirleri de böyle bir akıbetle karşııl aşmıştı. Bütün bu olylara -ilave olarak, Doğu Avrupa ile Orta Asya ve Çin arasmda A'ltın Ül'du yoluyle yapılan kervan ticaııetinde büyük rol oynayan Harizm !başşehri Ürgenç'in 1388'de bal'barca ta!hrip edildiğin i de kaydedince, tablo tamamıyie anlaşı�ır. Timur, Avrupa iıle Çin arasında Kırım, aşağı Volga ve Harizm yoluyle yapılan kervan ticaretini yıkma­ ğa çalışıyordu. Toktamış'ın ·hezimetinıden sonra bu geniş ve z,engin alanda pazarla rla birılikte üretim de kesin o1a­ rak gerilemeğe başlamıştı . 1

riosiya

K ı n m veya S<ılha ı . bugün Eski Kırım : Kefe, bugün Feo­ 1 Bakınız : V. G. T i e s e n h a u s e n. a. y., I. c_, 322. s.

ı A nıpça metin ) , 330. "·

· ! 28. s. 1 I.

c.,

Ti6

-

"

ı Rusça terciime ı . s.

ı Rusça

-

s.

İbn Duk:mak:

tercüme l .

( Arapc:a metin l , 442.

185.

-

357.

tlın al-Forıı t . Al-Makrizi :

s. < Rusça tercUme ı . Ş e r e f e d d i n A 1 i Y e z el i, Zafeııuıme, I. -

<' . .

777. s.J Ş ere

I.

c.,

ı:.,

180- s. ) . ::

s_

metin) , :36-1.

! A rapça

762

-

f e d d i n A 1 i Y e z d i, a. y., Bibliotheca Indica. (Bakınız : V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II.

763. s.

Ş ere

feddin A1 i a. y., il.

T i c s e n h n u s e n,

Y e z d i,

c., 185. s.

a.

y.,

775.

s.

V.

G.


EDİGE

261

XV. yüzyılda Güneydoğu Avrupa'cla !bulunmuş iki Venedikli, Josafo Baı<baro ·ve Ambrogio Contarini, bu ge­ rileme üzerin e çok değerli ve guvenilir haberler vermiş­ lerdir. J. Barbaro 1436'da ve sonraki yıllarda Azak ile Ej­ derhan arasındak i bozkırları ziyaret et mişt i . Ejd erh a n , ( tahmin edildiğine göre, 1 39 5 ' te ) Timur tarafın cl an tahrip edilmesine kadar ipek ve baharat ticaretinde büyük bir rol oynamıştır. Mallar ıb uradan Aza,k'a (Tana) g ön deri l i r \"e oradan da g em il erl e 1talya'ya sevk edilirdi. B arbaro 'y a göre, XV. yüzyı;lın 30 - 40. yılları nd a bu ticaret sona ermiş ve Avrupa ma1Iarı Uzak Doğu'ya Suriye yoluyle gönderH­ mişti.1 Venedikli A. Contarini bu alanları tahminen otuz yıl s onr a ziyaret etmişt i . 1476'da Ejderihan'ı ziyaret ·e den Contarini, Josafo Barharo'nun verdiği tafsilatı bü tünle ­ miştir. Bu devirde Ejderhan evl errnin gös1er diği çirkin manzarayı belirterek, ·eskiden bumda büyük binalara ra!.stlandığını, fakat bunların ancak ;haralbeleri kaldığını zikretmiştir. ŞEiliii- a h alisin in ifadesine dayanan Contari n i , Ej<lerhan'ın ti car et alanındaki ününden ·.söz ed er ek , Azak'la yapıılan geniş ahin satım faaliyetini ibelirtmi şt i r . " Toktamış 1395'te Ter ek' te büyü1k !bir hezimete uğra­ dıktan sonra en sa d ık adamlarından kurulu küçük bir grup­ la saklanmıştı. Şerefeddin Ali Yezdi'ye :göre, Bu l ar ülkesi­ ne kaçmıştı. " B u yer a d ı altında ıhangi ülke kasted ilm iştir ? Bular kelimesi bazan Ke:l ar, yani Lehistan anlamına gelir ; fakat yazmalarda " Bul gar " k eli mes i yer i ne y a nl ı ş l ı k la bu ş ek­ lin ya zıldığı da düşünülebilir. Bu m es ele y i contexte'in yar­ d ı mıy le haBetmek gerekir. Bu yerin "karanlıklar ülkes i ' " l;evresinde bulunduğu yoılundaki kayıt sayesinde, Bul a r '

Biblioteka inostrannıx pisateley o Rossil, I . c., S . Pe tcr ­

l ıurg, 1836 ; İ. B a r b a r o, 94. s.

(İtalyanca metin) , 56. s.

( Rus­

•:a t ercüme) . " .�

A. K o n t a r i n i, a. y.,

169. s.

( İtalyanca metin) , 90 - 91.

( Rusça tercüme ) .

Ş e r e f e d d i n A I i Y e z d i, I. c., 756. s. Kalküta. \'. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 178. s.

-


ALTIN

2G8

ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

tabiri ile Bulgar ülkesinin ka•stediıl diği kesin olarak anla­ şılabilir . .Toktamış'ın 1395'te Cuçi ulusunda hakimiyeti ele al­ mak için giriştiği teşeıbbüsler üzerine kaynaklarda hiçbir habere rastlanmadığını acınarak söyleyelim. Ancak, ener­ j i k yaradılışlı Toktamış'ın bu defa da mağılfıbiyete katlan­ mayarak, Cuçi ulusu taıhtını elde etmek maksadıyle yeni kuvvetler toplamağa başladığı göze çarpıyor. Timur, ii:Ü­ eeydoğu Avrupa topraklarını almak maksadını göz önün­ cl e tutmuyordu. Bu sebeple, birçok taraftarları bulunan aşağı Volga alanının kazanılması, Toktamış için ciddi lbir mesele sayıılmazdı ; fakat liman ş eh irl eri ve ticaret hayatı bakımından büyük bir önem taşıyan Kırım, birçok •güç­ lükl er doğurmuştu. XIV. yüzyılın sonunda ve XV. yüzyı­ hn ilk yarısında Mısır'da yazılan Arap tarıiıhlerin<le, Tokta­ mış'ın 1396'da Kırım'a yaptığı bir sefer üzerine önemli bir 'haber vardır. Al - Askalani'ye göre, ıh . 799'da (yani ,) .X. 1396 ile 23.IX.1397 arasında) Toktamış'la Cenevizliler arnsında büyük bir muharelbe yapılmıştı.1 Başka bir Arap �·azarı - lıbn - al - Forat - Kırım'da çıkan olayların tari­ h ini açıklamıştır. Ona göre, Toktamış Kefe "hakim" ine karşı sefere çıkmış ve 17 mart 1396' da şehri sarmıştı .� Bu iki yazara göre, Kefe lbu sırada Cenevizlilerin elin­ de bulunuyordu. Cenevizliler, Timur'un Altın Ordu'yu tah­ rip etmesinden sonra hüküm süren karışıklık ve anarşi �·ünlerinde Kırım hakimiyetini eHerine almışlardı. Toktamış'm Kırım seferinden Rus kronikleri de söz eder. Nikonovskaya letopis'e göre, "Bu yıl [6906 = 1398] i çinde Büyük Ordu hanı Taktaı:;nış Deniz boyu şehirleriyle savaşmıştı."3 Deniz boyu şehirleri altında Kırım'ın yu­ karıda zikredilen kıyı şehirlerini anlamak gerekir. Yalnız, Hus kroniğinde 1396 yerine 1398 tarihi verilmiştir. Bu. 1

V.

"

V.

T i e s e n h a u s e n,

G.

ıı<C't in l , 451.

G.

<;.

a. y., I.

c.,

451 . s.

(Arapça

( Rusça tercüme ) : Al-Askalani.

T i e s e n h a u s e n,

a.

y.,

I.

c.,

ıwt i n l , 364. s. (Rusça tercüme ) : İbn-al-Forat. PSRL. 7. XI, Nikonovsk. l etop . 167. s.

357. s.

( Arapc:a


EDİGE

269'

Toktamış'ın Kırım'a karşı yaptığı yeni bir sefer midir, yoksa sefer tarihinde lbir yan1ışılık mı vardır ? Bizce, .bu­ rada bir tarih yanlışlığı vardır. Kırım seferinin tarihi me­ selesini bir yana bırakalım. Toktamış'ın Kırım seferi onun Altın Ordu' da hakimiyetini :.sağlamlaştmmağa başladığını i spat eder. Toktamış'ın o zaman Kefe'yi almağa ve onu bir süre elde tutmağa muvaffak olduğu düşünüıieibilir. Semerkant'ta Timur'un sarayına gönderilen ve 1404 '­ ie oraya varan Kastilya ( İspanya) elçisin:in notlarına gö­ re : "Edige K,e:fle şehrine !hücum etmişti ; çünkü Totamiş'in oğlu onunla savaşarak ülkeye büyük bir zarar vermişti ; �ehir ahalisi Edige fle barış yapmışJar, Totamiş'in oğlu ise Tamurbek'in yanına kaçmıştı."1 Toktamış burada kazandığı başarıdan yararlanama­ ııııştı. Altın Ordu'da Timur Kutluğ ıgibi ciddi ve şanslı �Jir rakibi ortaya çıkmıştı. Timur Kutluğ han, Timur hanın oğlu idi.� Timur Kutluğ'un prens ( oğla·n ) sıfatıyle Timur'un sar ayınd a i l k defa olarak ortaya çıktığı günün kesin tarihini bilmi­ yoruz. Timur Kutluğ, ancak Timur'un Toktamış'a karşı .�driştiği askeri harekatın ilk günlerinde faal bir rol a,1 nıağa başıl amıştı. Nizameddin 'Şami, Timur Kutluğ'u ilk defa olarak 1390'da Timur'un Toktamış'a karşı yaptığı sefer münasebetiyle anmıştır. Hocent (Sırderya) ırmağını .!�·eçtikten sonra Timur, öncü olarak Timur Kutluğ oğlan, Künçe oğlan ve Şeyh Ali ıbaıhadır füe birlikte büyük bir l ı i l'lik .göndermişti.3 Ş erefeddin Ali Y ezdi'ye gelince, Şerefeddin Timm Kutluğ'un adını, ilk defa olarak, ıh. 790'da ( = 1388) , yani i ki yı� önce, Timur'un Kongrat soyundan gelen Sufi süla­ lı�sine bağlı Harizmşah Süleyman'ı Toktamış'a yardım et1 puteşestviya ko Jtyui Gonzales de K 1 a v i x o, Dnevnik d 1ı onı Timura v Samarkand v 1403 - 1406 gg. İ . İ . Sreznevskiy

t ı ·rcüımcsi. S_ Peterburg, 1881, 342. s.

"

V.

G. T i e s e n h a u s e n,

a l -ansal> fi şacarat salatin mogul "

a. y., II. c., 63. s. - - Muizz adlı eserin yazarını bilmiyoruz.

N i z a m c el el i n Ş a ın i, Taucı· baskısı, P raha, 112-ıı:t :;_


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

::no

tiği için cezalandırmak üzere Harizm'1e karşı yaptığı sefer münasebetiyle anmıştır. Yukarıda olduğu gibi, Timur Kutluğ burada da Künçe oğlanla birlikte ortaya çıkmıştır. Bundan sonra Timur Kutıluğ oğlanın Mangıt ıboyuna bağlı Ak Ordu emiri Edige ( Edigey) ile birlıikte faaliyette bulunduğunu görüyoruz. Timur Kutluğ iıle !dike arasında­ k i iş birl iği uzun sürmüştür. Yine Şerefoddin Ali Y€zdi'­ nin anlattığına göre, 1391'de (19 ocak) Timur, Toktamış hana karşı sefere çıkınca, eminJ.ere yol bilen kılavuzlar ta­ yin etmişti . Timur Kutluğ, Ifünçe oğlan ve ldike Özbek, Timur'la :birlikte ydla çıkan ordunun merkezinde kılavuz­ luk yapıyorllardı.1 1391 sef er ind e lbu üç Ak Ordu 1emiri Timur'un hizme­ tinde kalarak, m uh t elif gör evle r almışlardı . Timur'un Kun<luzça'da kazandığı zaf.er sonunda Toktamış kaçtığı vakit, bu sonuncusunun kendileri i1çin artık bir teıhlike teşkil etmediğini ve Cuç!i: ulusuna döndükten sonra göçe­ be aristokratları arasında uygun bir siyaset takip edeibi­ l ec eklerini anlayınca, yurtlarına dönm ek için Timur'dan müsaade ist emeğe .başladııJar. Yurtlarına

gider-e!k illerini

( kabiı1elerini) top'layacaklarını ve bütün

servet ve hay­

vanfarıyle Timur'a ıfltihak edeceklerini söylüyorlardı. An­ cak, ıbu vaatler onların gizli niyetlerine uymuyor<lu. Mü­ saa:de aılınca kendi işlerini görmeğ e başlayarak, tahtı Ti­ mur :Kutluğ'a vermek teşebbüsüne· ,girişüier. Cenıgiz ,soyun­ dan geldiği cihetle, Timur Kutluğ Cuçi ulusu tahtına ,çıka,

bilirdi. Ne Timur Kutluğ, ne ldike geri döndü ; y alnız Künçe oğlan� sözüne sadık kaldı ; faıkat aşağıda göreceğimiz gibi, bir süre sonra o da Timur u terk etti. '

1.

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 159. s.

feddin

Ali

- Ş e r e­

Y e z d i, I. c., 499. s.

� N i z a m e d d i n Ş a m i, a. y., 125. s. - V. G. T i e s e n­ h a u s e n, a. y., II. c., 118. s . ; aynca 171-172. sayfalara da bakınız ( Şerefeddin Ali Yezdi'nin hikayesi) .


EDİGE

271

Bu em i rl er in Timur'dan ,h1le ile uzaklaşmaları yolun­ daki hikayeye Lbn Aralbşah ' ta da tesadüf edilir.1 Yalnız, İbn Araıbşa:h bu ıhikayeye sadece E dig e'n i n adını karıştı r ­ mış ve h ikay eye edebi bir süs vermiş veya hu alayla ilgili olarak teşekkül eden bir menkıbeyi tespit etmi şt ir . Timur' un 1395'te Toktamı ş ' a karşı giriştiği seferıd e Timur Kut­ luğ'un ne yaptığ·ını bilmiyoruz. Yalmz, Tim ur Kutlu ğ 'un , İ dike'nin (Edige'nin) teşvikiyle Toktamış'ın 1395 ma ğl U ­ biy etinden yararlanmaya k alkı şarak , Altın Ordu tahtına çıkmak maksa:dı yte enerj ik lbir siyaset takip ettiği mulhak­ kaktır. Aıltın Ordu'da 1395'ten sonra gördüğümüz olayl ar üze­ rine Rus 1kroniklerinde pek bol tafsil at vardır. Rus kaynak­ larında, arasıra, lhiçbir doğu yazarında t es a·düf edmmeyen birtakım halberler d e göze çarpar. Rus kroniklerinde gör­ düğümüz tafsilat bazan ıhayrete değer. "İskender anoni­ mi" ne göre, daha Timur Kutluğ taihta çıkmadan önce, Toktamış Litvanya prensi Vitovt'un yanına kaçmıştı. 2 Ancak, To kt amı ş 'ın Lıitvanya'ya kaçması ve Timur Kutıluğ'un Altın Ordu taihtınıa çıkması üzerme kroniklerd� daha açık lbir tablo çizilmişt ir . 1396 - 1398 yı1ılarında Tok­ tamış'ın Altın Ordu':dan ayrılan Kırım'ı a�mak maksadıy­ J ı; mü cade�eye giriştiğini y ukarıda görmüştük. 1398'd e Toktamış, Ryazan pr e:nı.sin e 'elçi göndermişti. !Ik zamanlar­ da Tokt amış 'ın işler i ıhiç de kötü gitmemişt i . 3 Ancak, Altın Ordu 'da hakimiyetini y eniden kurmak i çin sarf ettiği gayretlerin en verim�i bir gününde "ansı­ zın" ·Toktamış'a "Temir Ku tıluy adlı bi r ıh�n hücum etmiş, büyük ;bir muharebe yapılmış ve 'Çok kan dökülmüştü. Ve Temir Kutluy han Toktamış hanı yenerek Vol•ga Büyük Ordusunun tahtına çıkmıştı ; Toktamış han Litvanya'ya kaçm ıştı."4

'

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 467 - 469. s.

"

V. G. T i e s e n h a u s e n,

ı in l , 133. s.

(Rusça tercüme) .

Nikonovsk. letop., 1,67. s. ı

A. y.

a. y., II. c., 238. s. (Farsça me­


�72

.\LTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

Toktamış, Kiev'de Vitovt'un yanına !bütün ailesiyle birlikte gelmişti. Vitovt onu güier yüzle karşılamıştı ; çün­ kü onun kuvvetini kendi siyasi emelleri için kuı1lanmak istiyordu. Timur Kutluğ, hasmının Litvanya prensının yanında değer li bir konuk olarak ka�masını ·s ükunetle karşılayamazdı. Yeni Altın Ordu hükümdarı, Litvanya'da kendisine karşı bir komplo hazırlandığını biliyor ve bunu her ne palh asına olursa olsun suya düşürmek istiyordu. Bu seıbeple, hemen ertesi yıl ( 1399) Litvanya prensine el­ çiler gönderdi : "Benim düşmanım Toktamış hanı bana t·eslim et. Onun hayatta ka•lmasına ve senin yanında ya­ şamasına tahammül edemem."1 Vitovt ;bunu r eddetmiş ve onu doğrudan doğruya savaşla tehdit etmişti. Gerçekten, Altın Ordu'ya karşı sefere çık­ mak için asker toplamağa ıbaşılamıştı. Bu sefer, onun Ta­ tarlara karşı yaptığı ·üçüncü saferi teşkil ediyordu. İlk sefer, 1397'de Don ırmağı vadi!sinde, ikinci sefer ise 1398'de Dnepr boyunda başar ı ile sona ermiş, fakat Tatarlar c id d i bir mukavemet göstermemi·şlel'di. Kronikçi, Vitovt'un planlarından söz ettiği sırada, övünen Litvanya prensine aşağıdaki sözleri söyletmiştir : "Tatar yurdunu almağa gi­ deceğiz ; Timur Kutluy hanı yeneceğiz, onun d evletini ala­ cağız ve onun servet ve mülkünü paylaşacağız, ve Ordu'da onun tahtına Toktamış'ı oturtacağız, ve Kefe, ve Azak, ve Kırım ve Aztarakan ve Yayık Ordası ve Deniz boyu ve Kazan bizim olacak v:e !bizim hamınız olacaktır."3 Vitovt'un, Toktamış'a yaılnız Altın Orıdu'yu değil, Ya­ yık Oııdusunu, yani Ak Ordu'yu da vermek maksadını ta­ kip ettiği, yani Toktamış'ı vassal olarak bütün Cuçi ulusu­ na han yapmağa çalıştığı ibu sözlerden anlaşılıyor. Vitovt bu suretle /bütün Ordu'yu h'a'kimiyeti altına almak hayali­ ne kapılmıştı ; fakat bu gayeye erişmek •için gereken kuv­ vete sahip değildi. Vitovt'Ja Toktamış arasındaki "dost­ hık" ve Timur Kutluğ'un Tatarlarıyle girişilecek mücad�le ı

A.

y.

Nikonovsk. letop., 172. s.


ED!GE

üzerine Moskova ile temas edilmemişti. Vitovt, Moskova'ya ka r ş ı birtakım em eller besliyor, Moskova prens ini n kuvve­ tini azaltmak v,e Litvanya topraklarını Rusya h esabına kuvvetlendirmek istiyor du . Büyük v e bol silahlı bir ordu toplayan Vitovt, 1399'da Tatarlara hücum edere'k Vorskla ı rmağı boyunda kamp kur mu ş �u .

XIV. yüzyıılın sonu, Litvanya ve Rusya'da ordunun ateşli silaihlarla teghizinde kesin bir rol oynamıştır. Niko­ novskaya l etopis ' in pek anlamlı bir k ayd ı nı verelim : "Vi­ t ovt, Vorskola ı rmağını n öbür kıyısında kamp kurmuş, ta­ l i kalarda birçok silah ve tüfek ve topla bekliyordu."1 Timur Kutluğ'un, Vitovt ' u n büyük ordusundan kor­ karak muharebeye girişmeyip barış teklif ettiğini 1kronikçi ; ı n:la tıy or . Bu sırada Timur Ku tlu ğ'un yanına Mangıt bo­ ·'·una bağ·lı emir ldike gelmişti. Yukarıda adı geçen Ed;­ ı �e. Timur K utl uğ ' u n korkusunu yenmeğe muvaffak ola­ rak, onun ıbarı ş teklifini geri almış ve Tatarlar i çin elve­ r i ş li !b i r durum yaratmıştı. Altın Ordu a•skeri kuvvetlerinin başına geçerek, Vorskla kıyısında Litvanya askeri kuvvetleri ve Toktamış bi rliği ile savaşa başlamıştı. XV. yüzyıl Leıh tariıhçisi Dlu­ ı �·osz'a göre, Toktamış'ın birliği bi rk a ç bin Tatardan teşek­ ldi l ediyordu.2 Vitovt, Almanıl ardan bir talburluk bir yar­ d ı m görmüştü.' Zafor, Timur Kutluğ ile E)dige tarafına .: : <'t;mişti. Vitovt 'un ordusu boZıguna uğramış ve kaçarken ·'·ağ"ma edi lm ek ü zere gaıliplere büyük bir ganimet bırak­ ı ı ı ışlı. Kronikçiye göre : "Tatarlar kampı ve talikaları ve ı ii fekl eri ve silfühları v·e top ları almışilar ve büyük bir ser­ V l ' l , altın ve gümüş kaplar ele geçirmişlerdi." Vitovt , Tok1 a ınış ve Almanlar kaç mışla rd ı . Tatarlar onların peş ine ı I SliR

A. y., 173. s. J. D 1 u g o s z, Dziejow Polskich, II. c., 495. s. Spu 1c

r,

Krakow,

Die Gol dene Horde. 1943, 138. s.

F. : 18


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

�71

clüşerek,1 IGev ve Litvanya topraklarını tahrip etmişlerdi. I{ iev'den 3000 ruble vergi almışlardı. Bu vergi, o zaman için büyük bir yekfın tutuyordu. Vorskla ırmağı vadisinde yapılan muharebe, Toktamış'ın mukadderatını kesin ola­ rak tayin etmişti. Bundan sonra, lıiÇbir zaman Altın Or­

d u'da şahsi kudretiyle hakimiyetini yenid en kuracak ka­ dar kuvvet toplayamamıştı.

Cuçi ulusu üzerine 'lilginç ve değerli bi lgiler vermekl e beraber, kronoloji bakımm<lan daima birçok yanlışlara dü­

şen lskender anonim.ine (Muineddin Natanzi) göre, Tokta­ mış, 11. 800'de ( = 24 eylül 1397 - 12 eylül 1398} Tulin (Tü­ men) civarında eceliyle ölmiiştü."� Bu ılıaber doğrudur ; çünkü Rus

kaynaklarında da

Toktamış 'ın Tümen'de öldüğü belirtilmiştir. Yalnız, veri­ len ·ölüm tarilıini düzeltmek ·gerekir. lskender anoniminde hiç olmazsa 7 - 8 yı�lık ibir yanlışlık vardır ; çünkü Şerefed­ din Ali Yezdi'ye göre, Toktamış ıh. 807 yılı recep ayında ( = ocak 1405) ölmüştü. Toktamış, Timur'un ölümünden ibirkaç hafta önce, Otrar'a elçi olarak eski

nokerlerinden

Kara Hoca'yı göndermişti.:: Şerefeddin, elçinin ıg örevlerini anlattığı sıiada Toktamış'ın bozkırda yalnız kaldığını ve eski sil8ılı arkadaşlarının kendisini terk

ettiklerini belirt­

miştir. Bu elçinin, Timw· ile Toktamış arasındaki münasebet­

l erin değişmesiyle ilgili olduğu, Semerkant' a Timur sara­

yına gönderilen Kastilya elçisi Ruy Gonzales de Clavijo'­

nun ıhikayesinden anlaşılıyor. Clavijo'ya göre : "Tatar im­ paratoru Toktamış ile Tamurbek barışarak, 1dikü'yü al­ datmak için ibirlrkte

çalışmağa başlamışlardı."

Clavijo,

münasebeUerdeki ıbu d eğişikliği biraz aşağıda bir defa da­ ıha teyit

etmiştir : "Toktamış ve

çocukları Tamurbek'le

dostluk müna•sebetleri kurmuşlardı."·1 ı

Nikonovsk. letop., 174. s.

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 237. s. (Farsça me­

tin ) , 133. s. (Rusça tercüme) . 3 4

Ş e re fe d din

A1i

Y e z d i, II.

c.,

647. ve müt. s.

Ryui Gonzales de K 1 a v i x o, a. y., 341 - 342. s.


EDIGE

273

Ancak Edige, Vorskla mağlubiyetinden sonra Tokta­ mış'ı raıhat ıbırakmıyor, onu adım adım takip ediyordu. "iıbn Arabşalh'a göre : ".gailı lbirrsi, galı diğeri gaıl ip .gelmek s urıetiyl e lbirbirleriyıle 15 defa savaşmışlardı.1 Nihayet on altıncı çarpışmada Eıdige kesin olarak galip gelmiş ve Toktamış "öldürülmüştü." 2 O zaman İdike'nin askeri !bakımdan ne 'k adar kuv­ vetli olduğu Clavij o'nun ifadesinden an1aşıhyor : "Edige Ordusunda iki yüz binden fazla atl ı vardı . ' "' İskender anoniminin To:ktamış'ın kendi eceliyle öldü­ ,C; ünü belirtmekle aldanıp aldanmadığını bilmiyoruz. Her ne olursa olsun, Rusya'ya ve Maveraünnehir ah alisin e bu kadar kötülükJ.er yapan Toktamış, 1405 yıılı ocak aymda Otrar'da Timur'a elçi gönıderdikten sonra, tarih sahnesini kesin olarak terk etmiştıi. Rus tadhçiliğinde Eıdige eskiden beri ·en dessas ve l ı ari•s Altm Ordu hükümdarı olarak telaJkki edL!ir. Bu te­ li'ı.kki, XIV - XV. yüzyıl Rus - Tatar münasebetlerinin en değerli v e en zengin kaynaklarına, Rus kroniklerine da­ yanır. "En değerli ve en zengin " olarak Rus kroniklerini kabul ediyoruz ; çünkü ıdoğu (Arap ve Acem) kaynakları l tus - Tatar münasebetlerinden hemen hemen hiç söz et­ ıııeyerek, Edige'nin faaliyetinin ilk ve son devresi ü zerin e l ı iıJ.gi vermekle yetinmiş, yalnız Altın OI'du'nun durumu­ ııu ve Altın Ordu ile Orta Asya ve Kafkasya arasındaki ın ü naseıbetleri göz önünde tutmuştur. Doğu 1kaynakları­ ı ı ı n Ed i ge'ye karşı hiçbir sempati göstermeyerek, onun Y<'rdiği sözü tutmadığını dspata ıçalışmaları dikkate değer. 1 :u bakımdan lbn Arabşaıh lbir dereceye kadar istisna <·ıl ilcibilir. Timur'u hiç sevmeyen Ibn Araıb şaih, onun bütün

1

V. G. T i'e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 470. s.

- V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., 1. c., 471 . s. - Sofiy­ .,1\:ıya v loraya letopis'in verdiği bilgiye göre, Toktamış'ı Şadibek M06'<1a Sibirya'da öldürmüştü (VI. c., 133. s . ) . w

Ryui Gonzales de K 1 a v i

x

o , a. y., 341. s .


ALTIN ORDU'NUN

:.m;

ÇÖKÜŞÜ

düşmanlarına hak vermeğe ıhazırdı. Gerçekten, tarih bili­ minde Ed ige üzerine başka ıbir taıblo çizilemez ; ancak, öte yandan onun idealize edild i ğini görüyoruz. Tarih 1.sahnesinde gördüğümüz Edige'ye muvazi ola­ rak, Nogay menkıbesinde de Edige adlı bir ka1hramanla karşılaşıyoruz. Göçebe aristokratlarının gönlünü yapmak için tertip edilen ıbu destan, Edi.ge'nin şahsiyeti üzerine tadhi realiteye uygun ibir fikir ver·emez. W. W. Barthold'ün Otec Edige'ya yazısında Eıdigc üzerine dikkate değer fikirler vardır. ' W. W. Barthokl. Edige'nin şahsiyetini idealiz·e ·etm€1kten uzak kalmıştır. Ona göre, menkıbeden uzaklaşıılarak tariihe dayanılacak olw·sa. onun esas öz ell iğ i olarak sadakatsizliği kabul ·edi­ lebilir. W. W. Barthold'ün yazdığı gibi, "Edige, Urus ·h anı terk edip Toktamı ş yüzünden (Eıbülıgazi'nin ortaya sürdü­ ğü gibi, onun , bu sonuncusunun nökeri olup ol madığı , Ti­ mu r tadhinden anlaşılmıyor) babasıyle münasebetlerini kestikten sonra, Toktamış'a iltihak etmiş",2 fakat sonra­ dan ona tekrar iıhanet etmiştir. Doğu yazarları arasında yaln ı z lbn Arabşah Eclige'­ nin dış gör ü n ü ş ün ü tasvir etmiştir : "Onun [yüzü] gayet esmer olup, orta boy;Ju, tıknaz vücut l u , akıllı, cömert, gi.i­ ı�r y üzlü , basir et li ve dirayetli bir adamdı . " ' Ed ige, tarih sa!lmcsine Toktaınış'la hemen h emen ay­ nı zamanda çıkmıştı. Şerefeddin Ali Yezdi'ye göre, Cuç i ulusu emirlerinden Edige, Buh ara çevrelerinde bulunan Timur'un kararg alun a gelerek Urus handan kaçtığını ve bu sonuncusunun büy ü k bir ordu ile Toktamış'a karşı sefere çıktığını halber v ermişti . Toktamış lh . 778'<le ( = 1376. - 1377) Urus hanın oğlu Toktakiya He yaptığı muharebede bozguna uğramış ve kaçmıştı.4 1

İzv.

Tavriç. obşç. ist., arxeolog. i etnogr., 1.

fcropol', 1927, 18

- 23.

( 58)

c.,

Sim­

s.

A. y., 21. s. :ı

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., 1. c., 473. s.

·1

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., il. c., 148. s.

me:: t in: Ş e .r e f e d d i n

Ali

Y e z d i, 1. c., 277. s.

-

Farsı;-a


277

EDİGE

Bu sırad � Edi.ge ile Toktamış arasındaki dostluk mü­

nasebetleri bozulmamıştı. Bundan sonra Edige 139l'e kad ar Timur'a hizmet ed er ek Toktamış'ıla yaptığı müca­ d elede ona yardım etmişti. Yuk a rıda gördüğümüz gfüi, Toktamış'ın yenilmesinden s onr a Edige, Timur Kutluğ ve Künçe oğılan ile :b ir l ikte, !hakimiyet e m e ll erine kapıla­ rak hile ile es1k i yurd una kaçmıştı. Edige'nin enerjik bir şaıhsiyet olduğu muhakkaktır. Vakit kaybetmeden Altın Ordu ' nun yönetimini fii:len ele geçirmek ç a re'sini a rıy ord u . Cengiz sülalesine mens up o lm a dığ ı i çin taht a çı kamay a ca­ ğını ıbiliyordu. Bu s eb epl e, Urus ıhanın torunu Timur Kut­ luğ oğlanı kukla olarak tahta oturtmak istiyordu. İbn Araıbşaıh'a göre, "sultan unvanını alamazdı ; eğ1er buna im­ kan olsaydı,

[bütün]

ülkeleri fetheden Timur

kendisini

[behemehal] sultan ilan ederdi. O zaman [İdigü] bir su.1tan 'seçerek başşehirde onu han iilan etmiş ti." ı Rogoj skiy letop i se c , bu yolda daha açık bir dil kulılanmıştır. Kr oni kç i, 8dige'nin Altın Or d u'd a k i durumunu ıbakınız nasıl tasvir ediyor : "Bütün prensleri m a ğ lı1p

etmiş ve ülkey i kendi

eline geçirmişti. İstediği hanı tahta oturtabiliyordu."" Tim ur Kutluğ'un h. 800

l ı ğı,

( = 1397 - 1398)

tarihli

yar­

Edige'nin Cuçi ulusundaki durumunu kesin olarak ta­

yin e tmiştir : "Tim ur Kutluğ 'S özü m :

sağ [ve] sol kanat

oğlanları, tümen beyi E dige He bin, yüz ve on beyl eri ." '

l � u s u retle, yarhktan onun. bütün Cuçi ulusu ordusunun l ıaşbuğu olduğu anılaşılıyor. Şimdi Timur Kutluğ'un

yönetimine dönelim. Altın

Onlu'dan bize kadar gelen birka ç yarlık

arasında onun

.varlığmın önemli bir yer tuttuğunu biliyoruz. 'Timur Kut­

l uğ'u n , saltanatının i l k yılında, lı . 800'de ( = 13\l7-1 3fl8) V.

G.

T i e .s e n

h a u s e n, a. y., I. c., 469 - '170.

PSRL, XV. Rogojskiy letopisec, 179. s.

---

s.

Rogojskiy lelo­

p i sc•c' i n E d i ge'yc ait hikayesine edebi bir şekil veren N i konovs kaya l ı · l opi.� '

e le

ı ıı· 1 20fı. s. ı . /\ . 1 1 1 1 1 1·

-

E c l i µ;e

Sa

ı..: u ı l ı ıı..: a .

ı ıı

için

oy 1 ov i

l zı-.

hemen <.' .

he m en

Neslwl'ko

/\ kad. N 1 1 1.ı ll .

1 !1 1 8.

aynı

i facloyi

popravok

1 1 :.!:l.

s.

k

k u l lanmıı;­

ya rl ı ku

Ti-


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

:278

veI"diği tarhanlık yarlığını kastediyoruz. Yukarıda zikredi­ Ien bütün karışıklıklarla iil gili olarak, Altın Ordu devletin­ de önemli /bir gerileme başlamışsa da, aihaıliden türlü türlü vergi ve mükellefiyetler toplayan devlet mekanizması faa­ liyetine son vermemişti. Birçok araştırmalara konu teşkil etmiş olan bu yarılığın muhteviyatını ve tariıhi önemini bir yana bırakarak,

yalnız bir meseleye

değinmek gerekir .

Bu yarlık, Sudak çevresinde yaşayan Hacı Bayram oğlu Muhammet adlı · bir toprak sahibine veri�miştir. Yarlıkta verilen tarhanlık, nesilden nesile intİ'ka1 eder. Tarhanhk hakkını kazanan toprak saıhihi, devlete verdiği vergi

ve

mükellefiyetlerden muaf tutulur ; çiftçilere gelince, çiftçi­ ler, evvelce devlete verdikleri bütün vergileri toprak sahi­ bine verinler. Bütün Moğol devletlerinde olduğu gibi, vergi ve mu­ kellefiyetler, çiftçiler için çok ağırdı. Vergilerin

sıralan­

ması bile, Altın Ordu'nun sosyal tarihini ıbirçok bakımlar­ dan aydınlatabi:Iir. Burada "lbağ simleri", "harman ücretleri",

vergileri", "ambar re­

"ark y�sakları",

tar.lalardan alınan "kalan" vergisi, alım satım

işlenmiş resimleri.

' 'ıdamga resimleri'', "tartı ücretleri", "yol vergileri'', araba vermek, "konak'', "erzak" ve "yem" temin etmek gibi mü­ keHefiyeüer, "olağanüstü vergiiJ.er" . . . sayılabilir. Altın Or­ du devletinin y erleşik ve medeni ahalisinden alınan vergi­ lerin ne kadar ağır bir yük teşkil ettiğini anlatmağa lüzum yoktur. Esasen, Altın Ordu'nun Kır ı m

,

Bulgar gibi m edeni

bölgelerinde yaşayan yerleşik aıhaliyi Altın Ordu yönetimi­ ne ıbağ!Jayan şey ne idi ? Yerleşik aıhali, dil ve din bakım­ larından yabancı olan ve daima ceıbir kullanarak kendisini istismar eden :bu hakimlere karşı nefretten başka ibir şey rluymuyordu. Altın Ordu'nun kuvveti ve göçebe aristok­ ratları arasındaki birlik devam ettiği sürece etnik teşek­ kül bakımından ayrılıklar gösteren aih ali kolayca yönet i ­ liyordu ; karışıklıklar çıktığı v e ordusu yenilmeğe başladığı sıra da, 'l'atar - Moğol h akimiyetine yabancı

kalan kabik


279 ve kavimler, bu mağ lu b i yetl eri sevinçJe karşılıyorlar ve du­ rumlarını düzeltmek ümidiyle ondan ayrılıyorlardı .

Timur Ku tl uğ ' un (fiilen Edige'nin) iktidarı ele al­ masıyie Altın Or d u kısa bir süre için y eniden kuvvetlen­ mişti ; fakat ıbu, sönen bir ateşin son alevini t eşki l ediyor­ du. Eski kudretin in göl gesini 10 - 15 yıl için toplayabilmek ma'ksadıyle .A!ltın Ord u, tarih boyunca tatbik ettiği ş i d det ve tedhiş usullerini s eferiber etmek meoburi y e t iy le k arş ı ­ laşmıştı. Şahs1 karakteri say esind e , Edige bu yold a geniş bir fa aliyet göstermi şti .

Kronikçiye

göre,

bütün Ordu'.da büyü k bir ve çok c esurd u . '·" Ayrıca "kur­ naz ve ]1i!lekar"2 olduğu anlaşıfan E dige, gayelerine eriş­ mek için hiçbi r entrika ve kötülükten çekinmezd i . "E dige

prens 1idi ; kuvvetli ve dinç

Yukarıda belirtildiği gilbi, XIV. yüzyılın sonunda v e XV. yü zyılın lbaşında karşılaştığımız o laylar , s o n b i r a l ev t eşkil ·eder. Ne Edi.ge, ne de onun tahta o turttuğu lı an, tarihin ters gidişi n i değiştirebilmişti. Rusya i l e Altın Or­ du a yr ı ayrı yollardan yürüyordu. Rus prenslikleri, da­ ğınık bir halde bulunmakila beraber , artık üretim kuvvet­ l eri bakımından ıbüyük bir gelişme göstermişlerdi. Rus şehirl erin i n büyümesiyle b i rli kt e zanaat ürünleri d e art­ mıştı.3 Bütün ıbunlar, ülke içinde alım satım faaliyetinin de­ r inl eşmesine ve sağılamlaşmasına ve komşularla yapılan ticaretin artmasına y ard ım ·ediyordu. Rusya, artık ekono­ mik bakımdan kuvvetlenmiş, kendi ihtiyaçl a rı nı karşıla­ mağa ıbaş l amı ş , b aşka kavimleri soymadan ve baskı yap­ madan krndi kaynaklarına d aya n a rak ge ç imin i sa ğılay a c a k < 1 uruma gelmişti. Söylediklerimizi teyit etmek için sadece iki önemi i ı ılay v erel im . Her halde, askeri teknik bakımından Hus1

Nikonovsk_ letop., 17:3.

"

A. y., 206.

::

B.

s.

s.

/\. . Hıbakov'un H.cmeı-;lıı ılı'l'VnC'y Ilusi

•:<· ı·Ii l'S<'l'İllC bakınız.

( l �HX)

adlı

ı lı•­


A LTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

�80

ya Tatar l ard an yüksek :b ir düzeye ·erişmişti. 1399'da Vi­ tov t ' un V orskla 'd a Tatarla r l a y aptığı muh a reb eyi anlatır­ ken, Litvanya ordusunun a•.skeri teknik bakımından yük­

s ek b ir d üzeyde bulunduğunu ıbelirtmiştik. Rusya da :böyle bir askeri t·e kniğe ma l ik buıl unuyordu. Yeni bir örnek da•ha verelim. Edige "Tver' prensi lvan Mihayıloviç'e prens Bu­ lat ile prens Erikliberdey'i göndermiş ve top ve tü fek gibi sfü1ihlar alarak Moskova'ya gelmesini emr etm i şti . " ' Bu olay 1 40 9 ' d q. geçmiştir. Yüksek askeri teknik, şehir haya­ tının ve zanaatların g el i ş mes i ile ilgilidir. tlginç hir

dlay dah a

vardır . XIV. yüzyılda ve XV.

yü zyıl ın başlangıcında Volga ' da gemiler Tatarlar tarafın­ dan değil, Ruslar tarafindan yapılır ve i d ar e ·edilirdi.. Ni­ ko n o vskaya letopi s ' e göre , 20 temmuz 1407'de "Tver' prensi lvan Mi.ihayloviç Volga' d a ge miler le Ordu'da Şadi­ bek ıhana gitti."2 XIV. yüzyılın sonu ile XV. yüzy ı l ı n başın­ da Avrupa, Rusya ile birlikte kültürel gelişme bakımından D oğu'yu geride .bırakmağa ibaşıl amıştı. Altın Ordu ise hiç­

bir zaman Doğu'nun ileri bir böl�esi sayılamaz. Yukarıda izah edildiği g i b i , Timur

seferinden sonra

Altın Ül'du şehirleri, zanaat ve ticaret ıbakımlarmdan ke­ sin olarak gerilemeğe yüz tutmuştu. İstihsal kuvvetleri dağılmış, devlet hazinesi a n cak yağma v e baskı s aye s ind e tutunabilmişti. Rusya'dan farklı olarak, A'l tın Ordu ida­ r e s i ile ahali arasında ıhiçbir iç münaseb et kurulamamış, Türk - Moğol gö çeb e ar i s tokratları arasın d a k avgalar bit­ m emi şti . Bu şartlar al tı nda feodal Rus prensliklerinin mer­ keziyetçi bir d evlet halinde birleş meleri , Altın Ordu'nun dağılması için kuvve tli bir amil teşkil ediyor ve Ru s ya ' n ı n tarihi g€liş me1.si kolay laşıyordu .

18 ş ub at 1405'te, soğuk b i r k ı ş gecesi Timur, yukarı­

da ad ı geçen O tra r 'da , Çin"e karşı giriştiği sefor esnasında ölmüştü. Korkunç Orta Asya

PSRL. XI, 209. s. A . y., 201. s.

hükümdarının ölümü,

Ön


EDlGE

Asya tarihi bakımından çok önemli ıb ir olay teşkil ed er. Tim ur devletinde ka rı ş ık lı kl a r çıkmış, "Timur'un mirası" için feod a l ler ara smda m üc adeleler b a şla mışt ı ; bu du r um ­ da artık hiç kimse Doğu Avr upa işl erin e k arışmamış tı . Timur'un ölümünden sonra Maveraünneihi r'de Altın Or­ du'ya yeni bir daI"\be vuracak ıhiç kimse çıkmamıştı. Ayrı­ ca "Timur'un mirası" i çi n yapdan mücadele ile ilgili ola­ r ak , Ma vera ünn eh ir 'de çı kan k arışıklı kl a r sayesinde, E d i ­ ge b irk aç yı l için Harizm'i zaptetmeğe muvaffak olmuştu. A:bdürrezzak Semerkandi'ye göre, Edige, Harizm'i 1406'­ da zaptetmişti. 1 Timur'un lıalef1.erinden biri olan ıbüyük bilgin Uluğ­ 1449) , b i l i nd iğ i gibi, Ak Ordu ve onun talep­ l eri il e d ah i başa çıkamamıştı. Altin Ordu devletini tasfiye etmek görevi, şimdi tamamıyle Moskova Rusyasına düş­ m üştü. XV. yüzyılda bu önemli görev Moskova tarafın­ dan yerin e ge ti rilmişti ; ancak, Tatarlardan tamamıyJe kur­ t u l m ak için henüz birçok engelleri yenmek ger ekiy or d u . ı-ıunlardan ·k ronolojik ba kı mda n sonuncusu olarak, emir Edige'nin Rusya'ya karşı yeni soyguncu akınfarı yapmak i (;in Altın Ordu'yu c a n landırm ak mak sa dı y} e g iri ş ti ği te­ !)ebbüs z i kr e d i l ebi l ir . Kroniğe göre, 1 400'de "Ordu'da Te­ ı ı ı i r Kutluy han öldü ve ondan :.s on ra Volga Büyük Ordusu t a l ı tına :Şa diıbek ·çıktı."" bek ( 1409 -

Timur Kutluğ'un h ü k ü mdarlık d evri üzerine doğu V l� Rus k ay n a k l ar ı nd a verilen haberı1er nümizmatik veri­ ll�riyle teyit edilebilir. Timur Kutluğ, Ordu el - Cedid 'de. �;ı ray'da, Belad Kırım'da, Saray ·el - Cedid'de, Hacı Tarh an'­ ı l: ı , yani bü tün Altın Ordu alanında ;h . 800 - 802'de 1 :-r n7 - 1400) para !b a stı rm ı ş tı . Yukarıda anılan "İskender anonimi" (Muineddin Na­ l : ı ı ı ı.i) Timur Kutluğ'un ölümü üzerine d ikkate d eğer ihir1 ; ı k ı m bi lgiler vermiştir : "Tiınur Kutluğ o k a d a r c; o k ı c; ı '

\'. G.

ı ı ıı · l i rı ı . 1 93.

T i c s c n h a u s c n. "·

<flusça tcrcümc ı .

N i lwnovsk. 101 op., 1 H:-1.

s.

a . y., i l .

c

..

2:ı<ı. s.

( Farsı.'.a


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

282

y ordu ki bir d efa uzun bir sarhoşluktan sonra uyanma­ mıştı." 1 Cu çi ulusunda karışıkılık'lar ·çıkmış, Edige, Cengiz nes1inden yeni bir han arariıağa ibaşlamış ve Kutluğbek' in oğl u Şadibek'i bulmuştu." Şadi'bek, hükümdar olarak selefi Tim ur Ku tluğ kadar bile bağımsız kalamamıştı. · •fakencler anonimi" ne göre, Şadibek bütün h aya tını zeyk ve eğlencelerle geçirmişti." Emir Edig·e. Altın Ordu'ya ke­ sin

olarak haklın

olmuş, bütün işJere karışmış, durumunu

sağlamlaştırmış ve "halk bo llu ktan sı k ı ntıya düşmüştü . ' ' •

Bu durumu beğenmeyen Ş ad i bek , lbu d i ktat örden kurtul­ mak is t emiş s e de, Edige bunu öğrenerek karşı . tedbirler almıştı . 1407'de Altın Ordu'da "kargaşall'k" ı n derinleştiği yoluyle Tver'den gemtlerle büyi.ik Tver · prensi gel m işti . .-. Yapılan mücadeleyi E dige kazanmıştı. .\1ağlu:biyete uğrayan Şad ibek, D erben t 'e kaçmış v e Der­ bent eıniri Ş ey h l brah i m 'in y an ın a sı ğı n mı ştı . Burada sür­ günde ölmüştü.a Ed ig.e, elçilerle Şeyıh lbrnhim'den Şadi­ bek'in iadesini istemişse de, Derbent emiri buna müsaade etmemişti.' s ı rada , Volga

YazıGı kaynaklarda ve Rus kronikloerinde v eri l en ha­ berler e gör·e, Ş adibek 1400'den 1408'e kadar hükum sür­ müştü. Bu ıh ab erler , nümizınatik verilerle d e t ey it edilebi­ l ir. H. 807, 809 ve 810'da Harizm'd e para bastırılması, Ha­ r izm'i n bu devirde Altın Ordu'ya bağlı olduğunu gösteri­ �·or. G e r çekten Abd i.irrezzak Semerkandi, E<l ige ' nin h. 80f: l

v. G.

T i e s e n h a u s e n,

a. y. , II. c., 63. s.

( Mu izz ' e

bakınız ) . �

T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c. , (Rusça tercüme) . � v. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., metin) , 133. s. (Rusça tercüme ) . ·\ Nikonovsk. le top., 201 - 202. s. 5 v. G. T i e s e n h a u s e n, a. y. , II. c., me t i n ) , 133. s. ( Rusça tercüme) . 6 v. G. T i e s e n h a u s e n, a . y. , II. c., metin) , 134. s. ( Rusça tercüme) . 7 v. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., v. G.

metin ) , 133.

m e tin) , 1 34.

238 . s.

( Farsça

s.

(Farsça

253. s.

(Farsça

238. s.

( Farsçrı

238. s.

( Farsca

s.

s.

( Rusça tercüme ) .

253.


EDİGE

yılı recep ayında ( = 23.XII . 1 405 - 21.1.1406) ele geçirdiğini Mldiriyor.

28:1 Harizm'i

Şad:iıbek tarafından Kafkasya'da bastırılan paralar çok dikkate değ'er . .Şadibek, Deribent'te ve Baku'da para ba'.stırmıştı. Derbent paraları h. 8 1 1 , 813 ve 815'te bastı­ rılmıştı. Onun iburada para ;bastırması, Altın Ordu'da baş­ ka bir han bulunduğu devirde bile kendisini onun kamın! h ükümdarı saymağ·a d evam ettiğini göst·eriyor. Nikonovskaya letopis'e göı:ıe, Altın Ordu'da Şadibek·­ in yerin i Bulat Saltan a:Imıştı.1 Kronik, onun menşei üze­ rine hiçbir şey söylememiştir. Ş erefeddin Ali Yezdi'ye gö­ re, Şaıdibek'in oğlu olan Bulat,2 daha doğrusu Polat, doğu kaynaklarında Polat han adıyle tanınmıştır. Edige, Altın Ordu'mm kudret ve prestij ini yıkmak için büyük bir gay­ ret göstermiş ve Tatarlar tarafından tecrübe •edilmiş bütün usullere müracaat ·etmişti. Bu1at Saltan ( Polat han) , Hus prenslerinin eskiden olduğu- gibi Ordu'ya gelerek hüküm sürmek için hanların elinden yarlıklar almalarını, hediye ­ l er getirmelerini, aralarındaki anlaşmazlıkları ·halletmek için en yüksek makam olarak Altın Ordu hükümdarlarına müracaat etmelerini istiyordu. Örnek olarak, Bulat Sal­ tan'ın (Polat !hanın) saltanatının ilk yılında, yani 1407'de. han Mfüayloviç Tverskiy iıl e Yur!iy Vsevolodov:iç Tvıersk:y arasındaki !büyük Tver' prensliği davasına bakı.l mıştı ; han, d avayı ıb irincisinin lehine hal1etmişti. 1408'de Bulat Saltan Litvanya'ya karşı sefere çıkmıştı. Çok geçmeden Altın Or­ du'da Moskova'ya karşı ıbir sefer için ıhazırhklar y apıl dığı süylentileri Rusya'ya gelmeğe başlamıştı. 1409 yılı kasını :ıyında "Ordu'dan Moskova'ya ibir Tatar .gelerek prens Ya­ si1liy Dmitreeviç'e : 'Ordu prensi Eruge senin yurdunu zap­ tetm ek '.İstiyor' demişti."" Gerçekten bir ay sonra, 1 1\ J � l y ı l ı a ra l ı k ayında, Edige'nin emri altında bulunan ıbiiy lik hir Tatar ordusu Rusya'ya hücum ·etmişti. Edige ile hir­ l i kte kumandan ı.sıfatıyle dört prens ve Ordu'nun en sec 1

Ni konovsk. lc1 op., 202. V . G. T i e s c n h a u s

.PSJlL, XI, 20:5. s.

s. c>

n,

a . y. , 1 .11;. s .


�8-1

ALTIN ORDU'NUN

ÇÖKÜŞÜ

emirleri de gelmişti. Nikonovskaya letopis'in bu s efe­ taıhsis edilen sayfaları çok ilginç ve değerlidir. Edebi bakımdan esaslı olarak işlenen bu hikaye, derin bir . yurtse­ verlik ideolojisi taşımaktadır. Ancak, edebi şekli, onun gü­ venilir bir kaynak olarak değerini azaltmaktadır. 1556 sı­ ralarında yazılan Nikonovskaya letopis'in 1409 olaylarına ait h ikayesi, Rogojskaya letopis'e dayanmaktadır. Bu kro­ nik, zaman bakımından araştırdığımız devre yakındır. Bu­ na rağmen •biz Nikonovskaya letopis'i göz önünde tutmayı tercih ediyoruz ; çünkü hu kronik, olayları daha açık bir (lil ile anlatmış ve Rogojskaya letopis'te hikaye edilen olaylardan başka, ıbirçok ·güvenilir bütünleyici bilgi ver­ miştir. kin

re

Hikaye, kronikçinin sadece Rusya olaylarını değil, Al­ tın Ordu siyasetinin esaslarını da etraflı olarak bildiğini gösteriyor. Tatar ·hayatının ıbiDçok öze].]iklerini bildiği, Edig-e'nin 1409 seferine katılan Tatar prens ve emirl-erini sıralarken, Türk adlarını telaffuza yakın bir transkripsi­ yonla yazmasından anlaşılıyor. Bu transkripsiyona ait birkaç örnek verelim : knyaz' Oibryagim Timiryazev sın. knyaz' Erikıli.berdey, Bulad cereviç v. b. Edige'nin Rusya seferi, Ruslar için ağır bir imtihan teşkil ediyordu. Tatarlar büyük bir merlı ametsizliklt� ya­ kıyor, yağma ediyor ve öldürüyorlardı. Bu suretle, Tatar­ ların kazandıkları başarıi]arın , Rusların bir :birlik kurma­ mış olmalarına, prensler arasında feodal kavgaları çıkma · sına ve ıh ilekar Tatar prensi Edige'nin söz ve vaatlerine son derece itimat etmelerine dayandığı anlaşılıyordu. Yok · sa Rusya askeri bakımdan zayıf sayılamazdı. Kronik, tra­ j i k olaylar üzerinde bu !bakımdan uzun uzun durarak bu : · olda derin fikir'1'er ]ileri sürmüştür. Tatarları kurnaz ve hilekar pollitikacılar olarak tasvir eden kronik, onlara İsmail! a dını veriyor ; çünkü bu d-evir­ de, yani XV. yüzyılda Tatarların hakim sınıfı artık İslam­ lığı ka bul etmişti. nız

Kronikçi, onların diplomatik usul ve adetlerini bakı­ nası l tas vir ediyor : "lıs maililer icaıbettiği t akdird e


EDİGE

285.

dalkavukluk ederler, h ediY"eler

gönderirler ve bu suretle

kötü niyetlerini örtmeğe çalışırlar,

barış vaat ederlerdi . " '

Kroniğe göre, Tatar d ı ş siyasetinin yukarıda belirt i­ len çizgileri, Edige'nin siyasetinde en açık bir şekilde ifa ­ de

edilmiştir. Rus prensleri

arasındaki

münasebetleri

esaslı olarak bilen ve her ne pahasına olursa olsun Rusya' yı zayıflatmak isteyen Edige, Moskova prensi Va1.siHy Di­ mitrieviç'le o zaman Ki·ev'e hakim olan Litvanya

prensi

Vitovt'u çarpıştırmak amacını güdüyordu : "Prens Vasiliy Dimitrieviç'e karşı büyük, fakat sahte hir sevgi gösteriyor ve ona sık sık birtakım hediyeler veriyordu."� Edige, Vasiliy Dimitrieviç'te Vitovt'a karşı

husumet

uyandırmağa çalışmış, onu savaşa kışkırtarak Tatar ordu­ sunun yardımını vaat etmişti. Moskova prensinde 1husumet uyandırmağa muvaffak olacağını anlayınca Litvanya pren­ sine gizli olarak bir elçi göndermişti :

"Sen

bana do'St ol,

ben de sana dost olurum. Moıskova prensi Vasiliy Dimitrie­ viç başka ülkeleri almak istiyor. Bu prens senin toprak­ larına da göz dikmiştir. Bana ve hana ıgümüş ve aı1tın he­ diyeler göndererek Ordumuzun yardımıyle senin toprakla­ rını almak ve yakmak istiyor . . . " " Edige maksadına erişmiş, Vasiliy Dimitrieviç Litvan­ ya'ya karşı sefere çıkarak ona yardıma

gönderilen Tatar

bi rliğinden yararlanmıştı. Litvanya ve MoS'kova prensleri a rasında çetin bir mücadele başlamıştı. Sonuç olarak, her

i ki taraf çok kan dökmüş, çok insan kayıbetmiş, birçok şe­ lı i r ve .köyler tahrip edilmişti. Yaıl nız Tatarlar kazanmıştı. Eıdige !bununla yetinmeyerek bir darbe ile

Moskova

prensliğine son vermeye karar verdi. Vasiliy Dimitrieviç'e yt•niden ıelçi göndererek "Bulat Saltan hanın büyük Ordu­ �aıyle Vitovt'a hücum ettiğini" haber verdi.4 P SRL, XI, 205. s. ; Rogojskiy letopisec, 179. s.

'

Nikonovşk.

letop.,

206.

ı . . ı oııisec, 177 - 178. s. 1922.

-

s. - Ayrıca bakınız: Rogojskiy İki metnin mukayesesi sayesinde

1'\ i lwnovskaya letopis'in Rogojskiy letopisec'i hemen 1 1 1 · 11

tekrarladığı anlaşılıyor. '

Ni konovsk. letop., 206. s.

1

A. y., 208.

s.

hemen ay-


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

�SG

Edige, ıhi,Je ile lbu defa da gereken sonucu almış ve yaklaşan tehlikeyi Moskova prensinin gözünden kaçırmış­ tı. Kronikçi, "ıbüyük prens Vasiliy Dmitreeviç'in ufak bir ordu toplamağa bile muvaffak olamadığını" acınarak haber veriyor.1 Ansızın hücum eden Tatar ordusunun Rus top­ raklarında yarattığı dehşeti tasvir ederken kronik, hiçbir şeyi esirg,ememiştir. Prens Vasiliy Dimitrieviç, Edige'nin Rusya'ya karşı sefere çıkacağını lbir ay önce haber almış1;:;a da, Edige, Moskova prensini ordusunun Litvanya'ya yönel­ tileceğine inandırmağa muvaffak olmuştu. Birçok alanıları ta1hrip eden Tatarlar, Moskova çevresine girmişler ve baş­ şehri sarmak için hazırlık yapmağa başla�mşlardı. "Prens Edige Moskova şehrine ıhücum 1etmiyordu ; fakat her ne pahasına olursa olsun şeıhri almak istiyordu. Tver' prensi Ivan Mihayloviç'e prens Bulat ile prens Erikıliiberdey'i göndermiş ve top ve tüfok gföi silfühlar alarak Moskova'ya g·elmıesini emretmişti." Tver' prensi ihanet etmey,erek Edi­ ge'nin taleplerini )�erine getirmekten çekinmeğe çahşmıştı. Moskova kuşatılamamıştı. Edige'ye "bu sırada Ordu'dan Bulat Saltan handan elçiler gel1erek, derhal geri dönmesini haber verdi,ler", çünkü yeniden "kargaşalık" baş'lamış, Bulat Saltan'ı öldürmek ve Cengiz soyundan han tahtına oturmak isteyen ıbir prens ortaya çıkmıştı. 2 Edi.ge, Moskova kuşatma!sını kaldırmak ve 3000 ruble vergıi alarak ordusuyle Vdlga'ya dönmek mecburiyetiyle karşılaşmıştı. Doğu 1kaynakları, beklendiği giıbi, Ediıge'nin 1409'da Rusya'ya yaptığı seferden halbersıiz �kalmışlardır. Buna karşılık Altın Ordu'dan Herat'ta Şaılıruıh'a bir elç-Hik ku­ rulu gönderiıldiğini :ha!ber V'ermişlerdir. Bilindiği gibi, 1409'da Orta Asya'ıda "'Dimur'un mirası" için yapılan mü­ cadele Ne ilgili karışıklıklar henüz sona ermişti. Bu olay, Or­ ta Asya tarihıi nde önemli bir yer tutar. 1409 da ibu mücade­ leyi kazanan Timur'un oğlu Şahruh, oğlu Uluğbek'le bir­ likte Semerkant'a gelmiş ve Tıimur'un torunu olan Uluğ­ bek'e Mav;eraünnehr'i vermişti. Bu önemli ofay d olayısıy'

ı

A. y.

Nikonovsk. letop., 209. s.


EDİGE

287

le Semerkant'ta büyük bir ıbayram yapılmıştı. Abdürrez­ zak Semerkandi'ye göre, Şaıhruih Herat'a döndüğü vakit. Polat ıhanın (Bulat Saltan'ın) ve emir Idigü bahadırın ( Edige'nin) elçileri ona ·gelmişlerdi. Eıdi1ge fle Polat hana aynı gözle bakan Albdürrezzak Semerkandi' onıların "Deşt-i Kıpçak'ta v:e Özbek ülkesinde hüküm sürdüklerini" kay­ d ediyor.1 Şahruıh, Edige'nin elçilerini doğu diplomasi adet­ l erinin bütün kuraıllarrna göre kabul etmişti. Karşılıklı ola­ rak h ediyeler verilmişti. Altın Ordu eJıç.i leri Şaıhruh'a sun­ _g·urlar ve İran ve Orta Asya saraylarında çok değer veri­ len !başka av kuşları takdim etmişler, Şahruh -ise elçilere "değıerli kalpaklar v·e kemerler" vermişti. Bundan başka, ı >olat ıhan ile Edige'ye de değer:l i .hediyeler •göndermişti. Altın Ordu elçilerinin, Timur ve Toktamış zamanından ibe­ ri kesilen münasebetlerin düzeıltllmesi amacını güttükleri a nlaşılıyor. Altın Ovdu'nun geçici ibaşarı'larının o sırada do­ .ı�uda yaptığı yankıyı anlamak için, Şalhruh'un Bulat Sal­ ı a n'ın ve Edige'nıin elçilerine, oğılu mirza Muhammet Cuki l nı:hadırla evlenmek ü zere Altın Ordu'da Cengiz soyundan l ı i r prens aramalarını t eklif ıettiğini söyleyelim.2 Büyük bir i i ı ı kazandığım sanan ·Edige, durumundan memnundu. ı )nun siyasi görgüsüzlüğü burada göze ıçarpar. Dış başarı­ b rına pek fazla kapılmış, Toktamış'a tabi a'lanlarıdan baş­ ka, XIV. yüzyılın 60. yıllarında Altın Orıdu'dan ayrılan 1 1 :1.rizm'i ilhak ·ettiğini, Rusya'yı zayıflattığını vıe 1409 ı .1 1 O yıllarındaki Şa:hruıh gibi Müslüman doğunun en bü­ .v i.ı k hükümdarları tarafından sayıldığını sanmıştı. H. ;-( 1 �'de ( = 1409 - 1410) aıl - Melik az - Zahir Berkuk'un oğ-

Mısır sultanı al - Melik an - Nasır Farac tarafından Po­ l;ıt 1lı ana gönderilen elçilik kurulu ıda Edige'nin cüretini : ı rlı rınıştı.� Altın Ordu'nun başarısı z3ıhiri idi. Çünkü 140!'1 1 ıı

1 v. G. T i e s e n h a u s e n, l l ll ' l i ı ı ı . 192. s. {Rusça tercüme) .

a. y ., II. c., 252. s.

{ Farsça

T i e s c n h a u s e n, v. G. ı ı l l ' l i ı ı l . 1 92. s. {Rusça tercüme).

a. y., iL c., 252. s.

{ Farsça

s.

( /\ rnpı;:ı

v.

T i e s e n h a u s e n,

G.

l l ll ' l i ı ı l , -107.

s.

{ Rusça tercüme) .

a.

y., I.

c. .

39i.


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

�88

faciasına rağmen Rusya ıbüyük bir hızla kuvvetleniyor, Ailtın Ordu içindeki ayırıcı kuvvetler de artıyordu. Feodal "kargaşalı'k"lar devam ediyordu. Edi,ge'nin başdüşmanı , Toktamış ölmüş, fakat çocukları ka:lmıştı. Yukarıda anılan "Muizz" ,e göre,ı Toktamış'ın muhtelif karı ve cariyelerin­ den 13 oğlu kalmıştı ; bunlar arasında en lbüyük otorite sa­ hihi olan C el'aleddin, kronik'lerde Zaieni Saltan Tdhtamışe­ viç adıyl'e tanınmıştır. Moskova prensi Vasiliy Dimitrieviç, Edige'ni n Rus topraklarına yaptığı sinsi hücumdan sonra cesaretini kay­ betmeyerek mukavemet göstermeğe başlamıştı. Edige'nin aldığı �haberlere göre, "Toktamış'ın çocukları" Moskova'ya kaçmışlardı. Vasi1iy Dimitrieviç'in /bu Altın Ordu prensle­ rini Edige ve Polat hana karşı kullanmak istediği açıkça göze çarpıyordu. Fazla olarak, Moskova prensi Altın Ordu elçilerine hiçibir değer vermemeğe başlamıştı. Nikonov­ skaya letopis'e göre, Edige Moskova'nın bu hareketine da­ yanamamış ve Toktamış'ın çocuklarını geri istemekle ye­ tinmeyerek, Mcskova'nın elçüere v e Altın Ordu tacirlerine gösterdiği kötü muame�eden de şikayet etmişti. Edige'nin daha 1409 yılında. yazılmış mektuplardan ibirine kronikçi aşağıdaki sözleri atfetmiştir : "Hanın elçileriyle Ordu tacir­ l erine h akaret ediyorsunuz. Halbuki vaktiyle el çil ere say­ gı gösterilir ve misafirlere hakaret edilmezdi."" Kroniğin, Edige'nin m ektuıbuna atfettiği bu sözler Moskova'nın Ordu'ya karşı açık bir mu'k avemet gösterme­ ğ;c başladığını aırl.atab�J!ir. Çok defa y ersiz bir ihtiyatkarlık ve !hatta lbazen doğrudan doğruya kararsızlık gösteren Moskova prensi, nihayet en ağır bir anda, yangın, tahri­ bat ve kıtlık yılınıda kesin bir durum almıştı. Bu defa olaylar onun için e lve6şli bir şekilde geliş­ mişti. A:ltın Ordu'daki "kargaşalık" ıderinieşmiş, Tokta­ mış'ın oğul:ları, Oelaleddin'in (Zel eni Saltan'ın) yönetimin­ de yardım için Moskova'dan Litvanya'ya, prens Vitovt'a gitmişlerdi. Abdürrezzak Semerkandi'ye göre, Polat han ı

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 62. s. Nikonovsk. letop., 209 - 210. s.


:ED!GE

289

( Bulat Saltan) 1410'da ölmüş ve Altın Ordu tahtına Timur Kutluğ hanın oğfo Timur han çıkmıştı.1 Abdürrezzak'a göre, Timur han Edige'ye karşı caphe almıştı ." Gayet kısa olmakla ıberaber kronikte d e ibu yoJ.da kayıtlara tesadüf edil'ir : "Bu kış Ordu'da Temir han tahta oturdu ve prens Edige kaçtı."" H. 810 ile 816 ( = 1407 - 1413) arasında Po­ lat ıhan adına para basılmıştır. Ancak, onun 1410'dan son­ ra da hayatta kaldığını sanmak doğru olmaz ; çünkü ondan sonra gelıen Altın Ordu ihükümdarı paralarını h. 813 814'­ te (= 1410 - 1412) ıbastırmıştı. Timur hanın ayaklanma­ sından sonra Ediıge'nin Polat han adına para ıbastırmağa devam ettiği düşünülebilir. Polat han paralarını Saray el - Cedid'de, Bulgar'ıda, Bulgar el - Cedid'de, Ordu Kefe'de, Azak el - Ma:hrus'ta, Hovarezm'de, Sarayçuk'ta, Hacı Tar­ lı an'da ve Racan'da bastırmıştı. yavaş rekabet Edige jil e Timur han arasında yavaş başlamıştı. Bu Altın Ordu ıhanını da Edige taihta oturt­ muştu. Fazla olarak, yeni hana 1k ızını verer·ek onunla ak­ raba olmuştu. "lskender anonimi" olayları bu suretle özet­ l·emiştir:1 Ancak, Timur han göçeıb e aristokratıJarının tevec­ cühünü kazanarak, emir Edig e ile mü c adeleye girişmi§tİ. , XV. yüzyıl doğu tarihçilerine ve Rus kroniklerine gö ­ re, ibu mücadelenin başlangıcında Celaleddin kardeş[eri ile birlikte Cuçi ulusuna hücum etmişti ( 141 1 ) . "Bu yıl [ 1 411] 1içinde Toıhtamış'ın oğlu Saıl tan ( Z eleni Saltan - A. Ya.) Ordu uluslarını almış v e yağma etmişti .":> Celaleddin'­ ın başarısında Litvanya büyük bir rol oynamıştı. Tokta-

1

V. G.

T i e s e n h a u s e n,

a. y., II. c., 253. s.

(Farsça

rm•tin ) , 193. s. (Rusça tercüme ) . " İskender anonimi" Timur hana ' i " i mur sultan adını veriyor (V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. ı .,

134. s.) .

-

V. G. T i e s e n h a u s e n, a . y., il. c., 193. s. Nikonovsk. letop., 215. s.

'

V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., II. c., 238 - 239. s. ( Fars­

•;a met i n ) , 134. s. ( Rusça tercüme) .

''

Nikonovsk. letop., 215. s.

F. : 1 9


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

mış'ın 1395 mağl u bi y e ti n den :sonra Aıltın Ord u 'nun ıb ü yük bir devlet dlmakta n ,çıktığı y ukar ıda b elirtilmişti . Edige birtakım başarılar k a z anmı ş sa da , hakimiyeti n i sağlamlaş­ tıramamı şt ı . Esas'en, ıbu !başarıları ıher ş e yden önce Lit­ vanya ile Moskova arasında hüküm süren ayrılı kl ar kolay­ laştırıyordu. Eğer :bu iki devlet XV. yüzyılın başı nda Ta­ tarlara kar ş ı y a pı l a n savaşta biı:ile ş m i ş olsalardı, Edige muvaffak alama z dı . Vitovt tamamıy'le ayrı bir is ti kamet t u tu yordu . Tatarlara karşı bağımsız bi r si y aset tak ip et­ meğ e ,çalış ı y or ve hanılar arası n d a dostlar ve hatta vas'sal­ l ar kazanmak istiyordu. Bu sebeple, b aşlangıçta Tokta­ m ı ş 'ı ve o ğulları nı ve her şeyden ,önce Cela1eddin'i enerjik bir şekilde des teklemişti . Edigıe devrinde, tahta çıkmağa ve onu emir olarak ortadan kaldırmağa muktedir rakipler peyda olduğu anlaşılınca, Altın Ordu yeni k arı şık lıklara sahne olmuştu. Bu 'k arı ş ı klı klara yabancı kuvvetler de kolayca müdahale edebilir1'erdi. Vitovt da bunu b ekliyor­ du. Altın Ordu'nun artık lbüyük bir devlet sayıla may aca ğı­ nı açıkça anlamı ş , D oğ u Avrupa siyas etind e onun rehber­ lik rolünü kaylb etti ği ni görmü ş ve Mosk ova 'ya, yani Rus­ lara ka rşı beslediği emeıJıleri gerçekleştir,elbilmek maksadıy ­ le Altın O rdu 'd an yaradanmağa karar vermişti. Vitovt, pl anlarını 1gerçekleştirelbilmek için Tatar devletine muhtaç o lduğunu ıbiliyordu. Bu sebeple, kı s a :bir sü re Rusya 'da kalan Toktamış 'ı n önce Celafodıdi n'i tekrar Litvan­ ya'da görüyoruz. V i t ovt onlar ı Tr oki 'y e y edeştirmişti. Va'ktiy l e Vitovt Altın Ordu siyasetinde alet olarak Tokta­ m ı ş 'ı kul lanmıştı. Şimdi lbu rol C eJa.Iıeddin ',e düşmüştü. Vi­ tovt, 141l'de tahta oturmağa bilıe m uvaffak o lmu ştu . o ğu ll arın ı ve ıher şeyd e n

Bu te şebbüs derıha'l sonuç verm işti . Spuler 'i n adı ge­ çen eserinde, Litva nya - Tatar münasebetleri meselesi et­ raflı olarak i şlenmiş tir . Onun belirttiği gibi, Vitovt lbu sı­ rada güneyde ba ş arılar kazanmıştı. Spuler'in anlattığın a göre, Vitovt Karadeniz kıyıısında bir kale ve pazar kurma­ ğa bile muvaffak olmuştu .1 Fakat Edige'ye d önel im . 1410ı

S p u l e r , a. y., 149. s.


EDİGE

291

Hll yıl'lar ı onu n hayatın da bir dönüm noktası teşkiıl et­ mış, y)ldı zı sönmeğe başlamış ve eski kudret i ne artık h iç­ bir zaman ·erişememişti. Tinıur hanı yenmek 1çin kuvvet bulamayan Edige, Harizm'e !kaçmıştı. Çünkü ancak bura­ da dw·umunun sağlam kaldığını ümit ed iyord u . Abdürrez­ zak Semerkandi'nin anlattığına göre, Edige yolda, Harizm' den on günlük uzaklıkta Timur hanın bir kolu tarafından �-enilınişti. Edige, taraftarlarından ufak bir .grup ile :bir­ likte ıh. 814 yılı başın da ( = 25.IV.1411 - 12.IV.1412) Hiı­ rizm'e varmıştı. Burada Timur han ordus u onu altı ay ku­ şatmı ş t ı . Bu sırada Celaleddin'in, &lige ile mücadele et­ mek maksadıy:le Harizm'e gelen Timur hanın gaybubetin­ rten yararlanarak, Altın Ordu tahtına çıktığı haberi gel in ­ l"e, karışık bir durumla karşılaşılmıştı. Birbirine karşı hu­ sumet besleyen Timur ıhan ile C elaledd in'in birlikleri Edi­ -�e'ye lhücum etmişlerdi. Timur hanın kumandan1arınrlan biri, Gazan, hükümdarına ihanet etmek suretiyle bu "ka­ rışık durumu" ha1letmeğe çalışmıştı . 1 Gazan, nökerlerin­ clen birine Timur hanı öldürmesini emretmiş ve bundan sonra CelaJeddin'in (Zelıeni Saltan'ın) ıh i zmetine geçmişti. Bu suretle, bir rakip ve :bir düşman azalmıştı . Timur han ancak iki yıl hüküm sürmüştü (1410 - 1412) . Celaleddin, kumandanlarından Kaculay bahadıra Edige'yi öldürmek emrini vermişti . Eclige'nin askerleri daha azdı ; fakat /buna rağmen, yapılan muharebede Kacufay yenilmişti. Abdür­ rezzak Semerkandi, lbu olayı uzun uzun anlatmıştı. Edige, her zaman olduğu gihi , kurnazlığa müracaat etmişt i. Gö­ ı.;cbelerin pusu kurmak alanındaki eski tecrübelerine da­ yanan Edige, birliğini iki grupa ayırmıştı. Gruplardan bi­ rini Kaculay'm askerlerine karşı sevk etmiş, diğerine pusu k u r d urmuştu . Birinci ,grupa muh arebenin en ateşli anında kaçmak ve düşmanı Edige ordusunun ibozu1duğuna inan­ d ı rmak rnaksadıyle "at çullarını ve torbalarını" ve sair at koşumfarını atmak emrini vermişti. Bu grup emirin di­ rektifini yeri n e getirerek kaçınca, Kacu l ay , Edige'nin 1

V. G. T i e s e n h a u g e n, a. y., II. c., 253 - 251. s. ( Fa rs­

ı:a metin ! , 193 - 194. s.

(Rusça tercüme) _


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

yeni'1diğini sanarak telaşa kapı lmadan ilerlemiş ti ; o vakit pusu kuran Edige ortaya çıkmış ve kasırga gibi ona hü­ cum etmişti . Bu muharebede Kaculay öldürµlmüştü. Edi­ ge birçok esir ve büyük bir ga nimet aldıktan sonra muzaf­ fer olarak Harizm'e dönmüştü. Edige esirleri zincire vur­ muş ve onları 139l'de onarılan Ürgenç şehri ahalisine te s ­ li m ·etmişt i . Muhafızlara, her kaça n esir 'için yalnız onun nöbetçisinin değiıl, ıbütün malhaJ:le halkının öldürüıleceğini bİ'ldirmişti.1 Şeföir ah alisinin geçirdiği korkuyu anlat mağa lüzum yoktur. Bu olay h. 8 1 5' te ( = 1412 - 1413) vuku bul­ muştu. Edige'nin en güçlü günleri nd e, Şahruh'un, onun el�i­ lerine büyük bir saygı gösterdiğini ve hatta onunla akra­ balık müna1sebetleri kurmağa hazır ibu;Junıduğunu yukarıda görmüştük . Şimdi Edige'nin ünü sona erince, ıŞahruıh Ha­ rizm'& Timurluların ıh akim iyeti altında bulunan t opraklara ifüak etmek maksadıyle kuvvet gön dermişti . Harizm'e bü­ yük bir değer veren Şahruh, buraya Uluğbek'in eski va­ sisi Şaıh Melik'in emrinde ikinci bir ibirlik yollamıştı. Şah Melik, Harizm i.çin yapı lan mücadelede büyük bir ka­ biliyet ve siyasi iüdal gösterm işti . Edige il e oğJunun Ha­ rizm ve Ürgenç't e kurdukları yönetim sisteminin zayıf ta­ raflarından (mükellefiyet ve baskı) yararlanarak ahaliyi kendi tarafına çekmişti . Abdürrezzak Semerkandi'nin an­ lattığına ,göre, "şehrin seyit, ıbilgin ve memurları [onfarı] hediye ve arm ağanlarl a karşılayarak, şehri [yani Harizm başşehri Ürgenç'i] teslim ·etmişlerdi."2 Bu s uretle, ih. 816'da (= 3.IV.1413 - 22.III. 1414) Edi­ ge, malhdut sayıdaki arkadaşlarına vıe nökerlerine dayana ­ ra'k baskı yapmak suretiyle e1de tuttuğu Hari zm'd en çık­ mıştı. Edige'nin Harizm' i kaybetmesinden bir yıl önce, .Al tın Ordu'da yeni ibir •han değişikliği dl m uştu . Kroniğe ı

T i e s e n h a u s e n,

v. G.

a. y. , II. c ., 25ı. s.

(Farsça

metin ) , 194. s. (Rusça tercüme ) . 2

T i e s e n h a u s e n,

v. G.

metin ) , 195.

s.

( Rusça tercüme) .

a. y. ,

II.

C.,

255. s.

( Farsça


EDİGE

göre, 1412'de "bizim zalim düşmanımız Ze1eni Sa'ltaın Talh ­

tamışeviç, muıhareıbede kardeşi Kirim Berdi tarafından vurulmak sur·etiyle öldü."1 Doğu kaynaklarında Cetaleddin'in ölümü ü zerine h iç­ bir tafsilata tesadüf edemedim. Fakat Rus kroniğinin ver­ diği ıbu haber, nümizmatik verilerle tamamıyle teyit edi­ l ebiHr. Kerim Berdi Altın Ordu 'hakimiyetini kesin olarak ele geçirememişti ; çünkü kardeşi Kepek hanın r ekabetiy­ le karşı1aşmıştı. Doğu kaynakları arasında, XVL yü zyı l­ da Farsça bir eser yazan Gaffari, Kepek handan söz et­ miştir.� Spuler'e göre, Latin dilinde yazılan Leh kaynakların­ da Kepek ıhana Betsabul adı verilir.3 Birıb irleriyle rekabet eden her iki han, Edige'ye karşı ıhusumet duyuyor ve ona birçok g üçl ükler çıkarıyorlardı. Ne yazık ki 1412 ile 1419 a rasındaki devrede Edige'nin hayatında birçok karanlık ı ı cktalar kalıyor. �!tın Ordu'da hftla rol oynamağa devam ı •derek onun bir kısmına, belki de Kırım'a bile hakim ol­ d uğu anlaşılıyor. XV. yüzyılda yaşayan ve yukarıda adı : :cçen Leh tarihçisi Jan Dlugosz, Edige'nin 1416'da Ki­ ı · v'e ve çevresine hücum ederek yakıp yağma ettiğini ha1 Jl•L" veriyor .4 Uzmanların fikrine 1göre, Dlugosz'un haber­ lı•r i ni İ!htiyatla karşılamak gerekir. Kontrol edilmeden ' • l l lı n hikayesine inanılamaz. Mamaf�h XV. yüzyı'l tarihçi­ lı r i nde Edige'nin karısı ü z erin e yi ne 14 16'ya ait çok il­ : ', i ı ıl: bir ıha1ber vavdır. A l - Makrizi'ye göre, 1416'da Edi­ • •:ı · ' ı ı i n karısı, kendiısine kocası tarafından verildiği anlaşı­ l : ı ı ı :wo atlı iıle birlikte Mekke'ye hacca gitmek üzere Şam'a �"' l ııı i �ti.·· Al - Askalani, ilave olarak, Edige'nin bu karısıl 'S llL, XI, 219. s.

T i e s e n h a u s e n,

V. G. . . .. . ı i ı ı ı . :L I ::!. S p

1 1 1..ı

u

s.

y.,

ı r.

c.,

271 .

s.

( Farsc:a

J e t'. a. y. , 151 . s.

1

. J . 1 > 1 ıı g o s

·

V.

< ;.

i ı ı ı , ·i l :!

a.

( Rusça terc ü me ) .

s.

c·. .

1 H2.

T i r s e n h a U S l' ll ,

;ı.

z.

a.

y., l V.

! l lus�·;ı l t·n·ii nw ı .

s.

y.,

1

ı· . . 1 '..!X .

!-' .

l ı\ ra p�·;ı


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

nın Suriye kervanı ile h acca ,gittiğini söJlüyor.1 300 atlı­ nın r·efakatinde hacca gitmek için her 1halde ıbüyük bir ha­ kimin karısı olmak gerekirdi. Bu olay, Edige'nin herhangi bir !bölgenin hakimi olarak oynadığı önemli rolü göstere­ bilir. Bizim tahminimize göre, bu bö1lge Kırım olabilir ; çünkü Altın Ordu'nun doğu b ölgelerinden 300 atlı ile yola çıkarak düşman topraklarından geçmek tehlike1i olurdu. Jan Dlugosz'ta Edige üzıerine 1 41 9 a ait bir ıhaber d aha vardır. Leh tarihçisinin Jıaıber verdiğine göre, 1419 ' da EJdige Vitovt'a büyük hediyelerle bir ·elçilik kurulu •gön­ dermişti. Bu !hediyeler arasında 3 d eve ve kırmı zı örtülü "27 gü:zıel at da vardı. Edige kurula ibarış ve ittifak teklifinde bulunmak görevini vermişti. 2 '

Bu, Avrupa kaynaklarında Edige'ye ait son haberdir. Doğu kaynaklarına gelince, lbu kaynaklar yine 1419'da ar­ tık Edige'nin ö'lümünden söz ederler. Burada iki hikaye vardır : İbn Araibşah ve ail - Ayni. ]bn Ar abşah Edige'nin boğll!lduğu yerden söz eder : "Kıpçak hanları arasında karı­ �ıklık ve anlaşma:zılıklar devam ediyordu ; nihayet !dikli yaralanarak batmış, fakat ölmemişti. Onu Sarayçuk'ta Sey­ hun ı rmağından çıkarmışlar ve kendi başına ibırakmış1ar­ ,

d ı . " :ı

Yine Edige'nin çağdaşı olan XV. yüzyJJl Mısırlı Arap tarihçisi al - Ayni d aha bol bilgi vermiştir. Ona göre, Edi­ f;e 1419'da Toktamış ın oğullarından biri, Kerimberdi'nin ölümünden sonra Edige i'Ie sık sık savaşan Kadirberdi tara­ fından öldürülmüştü. İbn Arabşah'ın söz ettiği gibi, ıbu ola­ yın Sarayçuk'ta geçtiği anlaşılıyor. Kadirberdi ile karşıla­ şan Edige, onun emri üzerine kıJıçtan geçirilrnişti.4 '

ı V. G. T i e s e n h a u s e n, metin) , 545. s. (Rusça tercüme).

'

a. y., I. c., 451. s.

(Arapçc;

J. D l u g o s z, a. y., 220 . s.

:ı V. G. T i e s e n h a u s e n, a. y., I. c., 473. s. İb:r: Arab:şah, Sarayçuk'un yeri meselesinde nasıl aldanmıştır? Onun -

hu yerleri bildiği muhakkaktır. Bilindiği gibi,

Sarayçuk \ Ural ) ırmağının güney kesiminde bulunuyordu. 1

V. G.

T i c s c n h a u s c n,

a.

mPI i n 1, !>!>2 - ;;;ı:ı. s. ı Hus('a t erc ü me' ) .

y., I. c., :iOo_

s.

Yayık

(Ara pç.


EDİGE

295

Büyük bir i ra de kuvvetine, enerjiye, şahsi kabil i yete saıhip olan, ancak yaşadığı devrin siyasi şartların ı anl aya ­ m ayar ak , tarihin oıbjektif gidişine bakmaksızın Altın Or­ d u hakimiyetini siyasi entrika ve oyunl arla sağ laml aştır­ mağa çahşan ıbu kurnaz ve :hilekar adamın hayatı, bu su­ r etl e sona ermişti.


BEŞiNCi BÖLÜM Altın Ordu'nun dağılışı

Yukarıda gördüğümüz gibi, Edige hayatının son yıl­ larında sıkıntılı günler geçirmişti. Aıltın Ordu'<laki karışık­ lıklar gittikçe derin1eşiyor, rekaıbet eden rhanlar arasında duruma ıhakim olan ihükümdarı !bile seçmek güçleşiyordu. Gerçekten, Altın Ordu artık ıbütün Tatar uluslarını kucak­ layan birleşik bir devl1et sayılamazdı. lılk anlamıyle Altın Ordu artık sona ermiş, sadece Tatarlar ve Batu veya Şey­ ban sülalelerine, yani Altın Ordu'ya veya Ak Ordu'ya men­ sup hanların Tatar ulusları kalmıştı. Altın Ordu hüküm ­ darları ara:smda Edige, Doğu Avrupa'da es'ki Tatar haki­ miyetini, son olarak, fiilen gerçekıleştirmeğ·e muvaffak ol­ muştu. Timur han ile CelilıJ.eddin arasındaki mücadeleden , yani 14 1 1 - 1412'den sonra Edige de siyasi rolünü kaybet­ mişti. 'Tatarlar h enüz medeni komşularını - Rusya, Lit­ vanya ve Lehistan - rah atsız edecek kadar kuvvete sa­ hip bulunuyordu. Altın Ordu ·bu karışııklık \ne siyasi anar.ş i yıl'larında yerleşik, zirai bölgelerde nüfuzunu gittikçe kaybediyordu. Yukarıda gördüğümüz gibi, .Harizm Uluğıbek devrinde ikinci defa olarak Altın Ordu harnlarından ayrılmıştı. Bun­ dan sonra Harizm'i tekrar ilhak etmek fırsatı bulunama­ mıştı. Köy ekonomisi alanında ciddi bir gelişme gösteren Harizm'de geniş bir alım satım faaliyetinıe sahne teşki'l eden büyük ticaret şehirleri kurulmuştu. Orta k.sya'ya, İran'a, Moğolistan'a ve Çin'e giden kervan yolları bu zen­ gin ve m edeni bölgeden geçiyordu. Harizm'in Timurlula­ rın eline geçmesiyle ibu ticarete son verilmişti. Ha]buki Edige'nin Timur devrine kadar han haznesine ve Altın Orclu tacirlerine büyük kazanç sağlayan lbu ticareti can­ landırmak isted iği anlaşıhyor.


ALTIN ORDU'NUN DAGILIŞI

297

Josafo Barıbaro (1436) ve Amıbrogio Contar i ni ( 1 476) - y ukarıda sıra la na n gözlem­ ler i , Volga ş ehirleri n i n 1395 Timur akınından sonra hiç g el i şme göste rm edi ğ ini anlatıyor . Esasen, sık sık savaş l a ­ ra, mücadelelere ve komplolara sahne teş kil eden aşağı Volga h avzaısmda herhangi bir gelişme b eklıenıemezdi . Sık sık bir handan b a ş k a bir h a n a geçen Kırım da buna benzer şartlarla kar şı laşm ış t ı . Venedildi gezginlerin

-

Ş eh ir ıh ayatı nı n yıkılması ve medeni ibölgelerde zirai faaliyetin azalmaısı ile ilgili olarak, bu sıralarda A ltın Or­ du d evl e tind e göçıebe çe vr eJer in i n kuvvetlendiği m uh a k kaktır. Bu durum k arşıs ı n d� , muhtelif Tatar uluslarının :-:efle:rıi baş kaldırmışlardı. Bozkırda her ş eyd en önce C en ! , ; z soyundan gelen prienslıer dağıtıcı bir rol oynuyorlardı. l l u karşılıklı mücadelenin yönıet im sistemine, B ul ga r , aşa­ .� � ı Volga, Kuzey Kafkasya ve Kırım şehir ve k asaib a l arın ­ ı la alınan ve rg i leri n "normal" ge li ş in e tesir ettiği kolayca ı a l ı min edilebilir. Kuvvetli Tatar devletinin yıkıhşı sıra­ s ı n da göze çarpan değişi�liklere önem ve rm ek gerekir. Al1 ı ı ı Ü!'du hanları XIII ve XIV. yüzyıllarda y aşa yan selef­ lt'l' inin adetlerine karşı sarsılmaz bir ;bağhlık göstermiş­ l ı • rdi. Birb irl eri y le rekabete girişen hanların saray l ar ınd a, Tok t a , Özıbe k , Canıbek ıgiibi kuvvetli hükümdarlar d e:v r in ­ ı l t • te sadüf edilen memurlara yer v erild iğ i muhakkaktır. :\ 1 V. yüzyl'ldan kalma yarlıklar lbunu açıkça göstermek t e­ ı l i r. Fakat :bozkır, ta:bi şehi r ve köylere niıspetle h an rJıaz­ ı ws i n e daha az gelir sağlıyordu. A ltın Ordu'nun h e.nh angi b ir k ıs mı nı n d eğ eri , o kı­ " ı ı ı ı d u k i şeh ir ve köylerin s a ğlad ığı geıJirle ·ölçü lüyor du . ' l ' ; ı L ı r hükümdarları R u sya , Litvanya ve Leh istan'ın s ı n ı r l 111.vu n<l a k i topr a k larına y a pı lan akınları gelir kaynağı ı ıl ı ı r:ı k telakki ederlerdi. Altın Ordu'da hanların h akimi ye ­ t ı sağlam old u ğu devirlerde, ·halk ver g i ve mükellefiyetle­ ı i ıı i a z çok biliyordu. Karışıklıklar ve feodal 1k avgaları <lc­ ı · i r l ı ri n de rhiç kimse, ve r g i l eri ne zaman ve ki me verme k · :• TPktiğin i bilmiyordu. Z irai bölgeiler elden 'ele /.{l�Çiyor<lıı. l ı · s a v a şl a r üretim kuvvetler ini yıkıyor, ahali yoksulla�ı­ v o r, (: iflçi ve esnafı n ürünleri a zalıyor, huna karşılık, {it•­

­


.'ı LT I N

OHD ü ' N U N ÇÖKÜl;iÜ

ğişen ıhükümdarların talepleri artıyordu. Halbuki bu du­ rum ekonomi için bir buhran teşkil ediyordu. Ticaret, transit mahiyetini kaybetmişti : Volga havzasından ve Harizm'den eskiden olduğu gilbi Çin'e kervanlar geçmez olmuştu. Kesin bir gerileme .gösteren zanaatlar, ancak yer­ li pazarları besliyordu. XIII. yüzyılın ikinci yarısında ve XIV. yüzyılda Altın Ordu hanlarının cebri tedıbirleriy­ le takviye ve himaye ·ediılen (örnek olarak, fe1ıhediJ.en mem­ leket ve şehirlerde kölelerin : zanaatçıJarın, ustaiarın, sa­ natkarların sevki) Altın Ordu üretim kuvvetleri, aralıksız karışıklıkilar sonunda XV. yüzyı1da kesin olaraık azaqmış· tı. Bu durum karşısında memnuniyetsizlik duyan halk, ancak sürekli ve sağlam bir iktidar ihtiyacını duyarak, ibu durumdan 1kurtulmak için kendi !bölgesinde bağımsız bir d evıret kurulmasını temenni ederdi. Doğu Avrupa'da Altın Ordu'nun yıkılışı i'l e ilgili si­ yasi olayların gelişmesini a·nlamak için, komşu devletle:-in Afün Ordu'ya karşı güttükleri siyaseti h iç olmaz1.sa ana çizgileriyle göz önünde tutmak gerekir. Orta A•.sya, bilinu;­ ği gibi, XV. yüzyılda Timurluıl arın elinde kalarak, Güney­ doğu Avrupa Tatar'larıyle az ilgilenmiş ve bütün dikkati­ ni Ak Ordu .gö·ç ebelerine, Özbeklere ıçevirmişti. Uluğhek'­ ten ( 1409 - 1449) itibaren Timurlular, y erleşik bölgeleri akınlardan korumak gayesini takip etmişlerdi. XV. yüzyı­ lın 20. yıllarında Uluğbek'in .Borak hana karşı takip etti­ ği aktif, fakat başarısız siyaset istisna edilecek olursa, T!­ murlular Ak Ordu'ya karşı tecavüze kalkışmışlar, sadece XV. yüzyılın sonuna kadar az çok başarı ile kendil2ri11i savunmuşlardı. Altın Ordu'nun batı ve kuzeybatı · komşularına gelince : Moskova, Litvanya ve Lehistan artık XIV. yüzyıl durumundan uzaklaşmışlardı. Birincisi ekonomik ve kül­ türel bakımlardan gelişmiş, ayrıca Rusya'nın feodal da­ ğınıklığını da geniş ölçüde tasfiye etmişti. Ürıetim kuvvet­ lerinin arttığını dördüncü :bölümde ibelirtmiştik. Bu kuv­ vetlerin artması ve sosyal ve siyasi alan:l al.'da gelişme gös­ termesi ile Moskova XV. yüzyılın ilk yarısında Tatarlara karşı aktif lbir durum almağa haşlamış, Tatar.ların siyasi


,.\ L'l'I N O l ! l l U ' N lJ N l l ,\ (; 1 1,1:;1

h ayatlarının zayıf yanlarını araştırara1k, bunlardan ken d i t:ıkarları bakımından yararlanma imkanlarını aramıştı . Moskova diplomatları, ibirbirl eriyJ.e rekabet eden han­ l �ırrl a n i s t edikl e r iyle ittifak yaparak , daha tehlikeli kom­ ·� ularmı zayıflata:bilirlel'dİ. Dimitriy Donsk oy ' un ölümün­ d en sonra hütün h ale fler i - I. Vasiliy, Kör Vasiii y , III. i van - az çok :başarıılı bi r ş ek1Idıe Tatar hakimiyetinden tamamıyl e kurtu'lmak amacını gütmfu?lerdi . Yukarıda be­ lirtildiği gibi, Litvanya, Rus topraklarını almak mak­ s�ldıını takip etmeyerek, ibu maksatla Tatar hanları yl e .itti­ fak yapmayıp Altın Ordu ile yaptığı mücadelede Mosko­ va'yı tutsaydı , Doğu Avrupa'da Tatar meselesi daha öncf· l ı al'l.ediJ.miş olurdu. Fakat Altın Ordu'nun yıkıldığı devird e Vitovt, Tatarılardan yararlanabiliyordu. Vitovt'un, Özbl'k h an devrin de olduğu gibi güçlü bir Altın Ord u lui.k imiyeti i st em ediği muhakkaktır ; fakat bi rbirleriyle savaşan Ta­ tar ulusları onun işine yarıyordu ; çünkü bu ulu slar ara· sı nda Moskova topra kl ar ına soyguncu akınları yapmak is­ teyen avcıılar bulmak daima kabildi. Litvanya - Tatar mü­ nasebetlerinde bu iihtiyacın kuvvetli bir rol oyna d ığını aşağıda inandırıcı deli!Jerie .göstereceğiz. O zamanki Le1 ı i stan'ın hakim sınıfı <la esas itibarıyle aynı görüşü tasv ip \�diyordu.

Edig e 1419'da ölmü şt ü . Onun ölümünd en önce CaıJJ ­ l ıarıberdi Altın Ordu tahtına çıkmıştı. Toktamış hanın dördüncü oğlu olan Cablbarberd i , Abdürrezzak Semerkan­ di'ye göre, 1416'da tahta oturmuştu.1 Cabbarberdi enerjik lbir mücadele yapmış ve H17 muharebesinde düşmüştü.� Kaynaklara göre, Cabbarben1i Doğu Avrupa'nın güneyd oğu bölgelerinde faaliy et göster­ ıni&t i . 1Ölümünün kesin tar ih ini bilmiyoruz ; Spuler, Eclig-e :�ib i onun da 1419'da öldüğünü talhmin ediyor.3 ---- - - - ---'

V.

G.

T i e s e n h a u s e n,

ı ı ıe lin ) . 195. s.

V. G. T i e s e n h a u s e n,

V.

G.

a, y.,

II.

c.,

155. s.

( Rusça tercüme ) .

T i ı' s P n h a u s

P

a. y., a. s.

n, a. y. , II.

c.,

/ı;ı.1 . s.

(Farsça


A LTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

:300

Edige'nin öl ümünde n sonra Ordu'da birbirleriyle re­ kabet eden ibirkaç han görüyoruz. Bu ihanl ar arasında her şeyden önce Uluğ Muhammet'in adını anmak gerekir. Ka zan ,hanlığının kurucusu sayılan Uluğ Muıhammet'in adına Rus kronikl e r i nd e XV. y ü z yı lı n 60. y ı ll a r ını n sonuna kadar tesadüf edilir. Uluğ Muhammet hemen hemen ha­ k i m i yeti n i n ilk g ü nl erinde n iübaren Vitovt'la dostça mü­ n a ı: eb e tler kurmuş ve ona ıb irlikleriyle birçok defa lar yar­ dımda :bulunmuştu. Uluğ M uh a mmet in i l k rakiplerinden biri olarak Devletberdi'yi anmak ger ekir XV. yüzyılın :20. yıllarında kaynaklarda onun adına da sık sık tesadüf edilir. Batı Sibirya bölgeJ:erinden göçebelerin gelmesi, Ta­ tar b ozkı r ları n ın - veya d o ğ u kron ikçHerin i n kul­ l andı kl arı eski adıyle söyleyelim - Deşt-i Kıpçak'ın h aya­ tında önemli bir olay teş1kil eder. Bu göçebelerin başımla Özbek h anı Barak bulunuyordu. Abdürrezzak Semerkan­ d1'nin anlattığına göre, 1419 yıl ı rebiyülevvel ayının son­ larında ( y a n i nisanın son yarısı nda) prens Bara k Semer­ kant'ta Uluğbek'in sarayına gelmiş t i . ' Uluğbek , Özbek b ozkırlarından ( A k Or<lu'da n) kaçan prensi anlayışla kar­ ş ılamış ve Özbek ulusunda ·h aki miyeti e l de etmesi için kend isine çok .vardım etm işti . Uluğbek. vaktiyle Timur'un Toktamış'a karşı güttüğü siyasetten ayrılmıyor, yani Ba­ rak o ğ la nı \·a·.;;s al yapara k omı kendi siyasetine alet etmek ist i yordu. Hu yard ı m , Timur'un T okt amı ş a yap tı ğı yardı­ mın v e r d i ğ i ·.;; o nuc-u vermiş ve Barak, han olduktan sonra Cl uğ1bek'e borçlu olduğu şeyleri çarçabuk unutarak, ba­ ğımsız b i r siyaset takip etmişti. Sırderya :havzasında b u s iyaset doğrudan doğruya Maveraünnehr'ln çıkarlarına karşı yönıelmişti . " XV. yüzyılın 20. yıllarında doğu kay­ naklarında Altın Ordu i ş l eri yle ilgili olarak verilen bi l gi1 er , �aıh r u h ( 14°'1- 1447) He Abdürrezzak Semerkandi'nin Mu· l ı ammet h an adını verd i ğ i Uluğ Muhammet arasında teati ed i le n el ç il er sayesinde kısmen artmıştır. 142 l d e Uluğ Mu'

.

.

,

'

,

'

V. G.

Ticscn ha us

e n,

a.

y., II.

c..

255.

s.

( Farsc,'.a

ı ı w l in ı , ! �fi. s. ı Tlusn:a l t'rciiınc l . V . \i .

1: a r ı

o

ı· ıl,

l l l u glıPk i

l'.l!O

vrPıııy ; ı ,

7:i.

ı·ı·

ıni'ıl .

s.


ALTIN OHllU'NUN DA(;!LIŞI

30 1

h amm et'e Karabağ 'dan Şahruh'tan Sultan Kuşçu adlı hir elçi gelmi şti . Uluğ Muh ammet elçi yi büyük lbir menmun i ­ y:et1e karş�}am ış tı . Elç i b u konuks'ever'liiği Şahruh'a bildir­ mi ş ti . Ertesi yıl, 1422'de Uluğ Muhammet'-i'n elçileri -- Ali m Şeyh oğlan ve Polat - Her:at'ta Şa'hruh ' u ziyaret etmi ş lerd i . Şahruh'a büyük hediyeler takdim eden ve g er eken nezaketi gösteren elçiler,' aynı yıl içi nd e Altın Ordu hü­ kümdarının yanına d önmüş lerdi . Yaptıkl arı görü şmel er i n ne �le ilgili olduğunu bi lmiyoru z . Uluğ Muhammet'in batı­ da Vitovt'la, doğuda da Şahruh'la münasEibete giri ş mes i , r aki plerin e rağmen onun Altın Ordu'da bir süre duruma h akim olduğunu anlatıyor. Lakin Ulu ğ Muhammet'in ra­ hatı uzun sü rmemişt i r . Yine Abdürrezzak Semer ka n di'ye ·

göre, 1423'te Şahruh yazı geçirdiği iBadgis'te, Barak hanın, Uluğ Mu'hammet'in ordusunu yendiği ve onun toprakları­ nı i şgal ederek kendisini han fü'in ettiği haberi ni ald ı."

Mağlup olan Uluğ Muhaınmet'in Li tva n ya'ya kaçarak Vitovt'tan yardım i st eme s i dikkate değer. Uluğ Muham­ m et, Vitovt'un sarayına 1424 sonunda ge'l mi şti . Onun Lit­ vanya'y a kaçmasından önce T6k tamı ş ' ı n yukarıda anılan oğlu Kep ek han, da bozkı:plardan kuzeye, Ryazan toprakla ­ rı na kaç m ı ş tı .:ı Altın Ordu tahtına çıkmak ve daıh a fazla kendi ulusunun istiklalini kaza n mak için uzun süre mü­ cadele etmi ş , fakat muvaffak olamamı şt ı. Barak ıhan, yukarıda anılan D evletiberdi'yi de y e nmiş­ t i . Devl etber di, ordusu yle birlikte Kırım'a gitmi şt i . Bu �öç olayı, a ş a ğıda ıgöreceğimiz gibi, sonradan büyük bir iinem kazan mı ş tı ; çünkü onun akrabalarından Hacı Gircy l 1"19 'da resmen Kırım h a n lığını k u rmu ş tu . Vitovt'un ya­ ııında bir süre k a'ia n Uluğ Muh ammet tekrar kuvvet top­ lamağa muvaffak o:lmuş ve prensin dostça yardımı ı.saye­ sinde bozkırda haki mi yetini sağlamlaştırmıştır. Her hal1

V. G.

T i e s e n h a u s e n,

( Rusça

ı ı , l ' \ İ n ) , 1 96. s. ·�

V. G .

t e rcüme ) .

T i e s e n h a u s e n,

ı ı ıP l i n ) , l!l6. s. ( Rusça tercii mC' ) . S p u le

ı·,

a.

y., J !l7.

s.

y., 1I.

c.,

256. s.

< Fa rs•;:ı

a . y., n .

e.,

256.

ı

a.

s.

Farsç;ı


:}02

A LTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

de, Borak handan S aray 'ı geri almağa m uvaffak olm uşt u . 1 Bu s ure tle , bir süre için Tatar bozkırında rekabet eden hanlar arasında ·en öneml i y·eri Uluğ Muhammet tutmuştu. Borak ,hana gelince, onun ıhakimiy;eti 5 yıldan fa:zla sür­ memişti . Abdürrezzak Semerkandi'ye göre, Borak han h . 832'de ( = 1428 - 1429) " Moğo lis tan' da yapıl an !bir muhar•e­ bede Sultan Mahm ut oğl an tarafından öldürUlmüştü . Gaf­ fari'nin verdiği başka !bir haibere göre, Borak han bundan bir yı l önce, ıh. 831'de ( = 1427 - 1428) , hem de savaşta <leğil, emirler tarafından düzenlenen bir 'komplo sonunda

öldürülmüştü. 3 Bu ol ayların Mısır'a kadar yayıldığını 'ila.vıe edelim . Eski gelıeneklerıe göre Mısır, Altın Ordu olaylarını iJ]'gi ile takilbe devam ediyor du . Al - Ayni'nin a nlat tığına göre, 1427 •i lkbaharında , Kırım'ı alan Devietberdi'den bir mek ­ tup gelmişti. Mektubu getiren elçi, Deşt-i Kıpçak'ta karı­ şıklıkların d evam ·ettiğini ve üç kişinin taihta çıkmak için mücadele ettiğini haber vermişti. "Bunlardan biri, D evlet­ berdi, Kırım'ı ve komşu alanları almış, diğer biri, Muham­ met han, Saray'ı ve komşu t oprakları işgal etmiş, üçün­ c ü s ü , Borak Timurlenk toprakları yanındaki alanları ele geçirmişti."4 Uluğ Muhammet iıle Borak arasındaki müca­ dele ıile ilgiıli olayların anlaşılması, Uluğ Muh ammet 'in Türk sultanı II. Murat'a gönderdiği 14 mart 1428 tarihli mektupl a k0'1aylaşmıştır. Uluğ Muhammet bu mektubun­ da, selefleri tarafından Türkiye ile kurulan münasebetle­ rin, Deşt-i Kıpçak'ta geçici olarak hakimiyeti ele alan Bo­ rak'ın çıkard ı ğı kanşıklık1ar.Ja kesildiğini bi ldiriyor. Uluğ Muıhammet'in anlattığına göre, ,şimdi o!'dusu galip gecrmiş 1 v. G. T i e s e n h a u s e n, metin ) , 534. s. ( Rusça tercüme) . � v. G. T i e s e n h a u s e n, metin) , 198. s. (Rusça tercüme) . 3 v. G. T i e s e n h a u s e n, metin ) , 212. s. (Rusça tercüme) . �· v. G. T i e s e n h a u s e n, metin) , 534. s. (Rusça tercüme ) .

a, y. , I. c., 502. s.

(Arapça

a. y., II. c., 258. s.

(Farsça

a. y. , II.

C.,

271. s.

( Farsça

a. y. , I. c., 502. s.

(Arapça


ALTIN ORDU'NUN DAGILIŞI

303

ve "Bora1k ile Mansur'u kaçırmıştı." Bu surıetl e , Barak ha­ nın Altın Ordu hakimiyetini 14 mart 1428'den önce kay­ bettiği anlaşılıyor. Fakat U lu ğ Muıhammet'in, Barak !hanın ölümünden haberdar olmadığı göze ç arpıyo r. Aksi takdir­ de II. Murat'a gönderdiği mektupta ,b unu !behemehal kay­ dederdi. 1 Borak'ın h1ezime te uğradıktan sonra öldürüldüğü çok muhtemeldir. Yukarıda anılan tariıhçi l ere ıb orçlu oldu­ ğumuz haberler de bunu ·gösteriy o r . Bu haber, haşka kaynakılardaki verilere de tamamıy­ le uymaktaçlır. Borak ıhana a·it haber de doğrudur ; çünkü Borak •h an Mısır'a gönderi'len m�ktuptan !biraz önce Sığ­ nak'ı ve Sırderya ırmağının Maveraünnehir'le sınırdaş böl­ gesi ni jşgal e.tmişti . Devletberdi'nin Mısır'da Memluk sul­ tanına mektup yazması, Kırım'ın bu devirde onunla mü­ nasebette :bulunduğunu gösteriyor. Bu münasebetler, Kı­ nın şeh'irleri ve -özelılikle Cenevizlilerin elinde bulunan J{ie­ re iıle Karadeniz kıyılarında bu'lunan ülkeler arasında ya­ pılan büyük ticaretle kolaylıkla izaıh edilıebilir. Al - Makrıi­ zi'nin verdiği haberılere göre, Deşt-i Kıpçak'ta 1428'de baş­ layıp 1430'a kadar devam eden velbanın ya yılmaısının da bu münasebetlerle ilgili olduğu düşünUlebilir. Bu afet Kı­ ' r ı ın ı kaplamış, B a tı Avrupa'ya geçmiş ve Mısır'a gel­ mişti.� Mamafilh Uluğ· Muıhammet'·e (Muhammet 1h ana) dö­ n elim. Uluğ Muıhammıet, Vitovt'un yardımıyle Kı rım'a hü­ c · u m ederek, onu Devletıbetdi'den almak istemişti. Onun Kı­ r ı ın'da Edige'n:in akrabaları ve .şirin sülalesi mensupları ı ; ı rafmdan desteklendiği an'laşılıyor. 1430'da Vıitovt'un c il iimünden sonra Uluğ Muıhammet'in durumu kesin ola­ ı-;ı k 1kötüleşmişti. Keystut'un oğlu Zigmund, Vitovt'un ha­ I P f i Svidrigaylo ile rekabete !başlamıştı. uauğ Muhammet'in S v i ıl rigayl o ile münasebeHerini k esmeğe ydl açan amilleri l ı i l ın iyoruz ; fakat 1433'te onun Svidrigay'lo'yu terk ettiği '

Akdes Nimet

"

V.

G.

K u r a t,

n.

T i e s e n h a u s e n,

ı t l l ' l i ıı ) . 4,12. s. ( Ilusça tercüme ) .

y. , 8. s. a.

y., I.

c.,

428.

s.

(Arapça


ALTIN OIWU'NUN ÇÖKÜŞÜ

304

ve Zigrnund'un grupuna iltihak e tt i ğ i muhakkaktır.' Lit­ vanya pr ensl erinıi n Ta t arlar l a i t t ifak yapma k t a n geri dur­ madıkl arı anlaşılıyor. Bu suret1e, Ordu jşlerine karı ş mak ve Tatarları Moskova ile yaptıkları savaşa alet olarak kul­ lanmak jmkanını buluyorlardı.

Svidrigaylo , Deşt-i Kıp­

çak'ta ' a kim i y et i elde etmeğe çalışan yeni a da yı , Tok tam ış h

hanın oğlu Seyit Ahmet'i d e stek lem eğe ba·ş lamıştı.

Daıha 20. yı l ları n i ki nci y arısında U l uğ Muhamm et büyü k ba ş a rı l ar k a za nm ış ve Barak han ı yend ik t en sonra artık h i çbir hanın kendisiyle rekabete ka l kış a mayacağı ümi,di kuvv etl enm işti . Fakat dağıtıcı kuvvetleri y enmek ı mkam y oktu ; Lit vanya ve özellikle Rusya , Altın Or­ ıl.u'nun kuvvetlenmesini istemiyord u . O rdu ' dak i durum Ü1Jerine bol bilgi alan Kör Vasiüy, 'kendisine karşı düşm anc a bir hareket hattı takip eden Uluğ Muh am­ met'i zay ıf latmak �içi n Sey i t Ahmet'i bulmuştu. Şim­ di :birkaç rakibin, Uluğ Muhammet'in, S ey i t Ahmet'­ in vıe Temir hanın küçük o ğlu Kiçik Muhammet'in işti rakıyle y eni bir siyasi karışıklık başlamıştı. Da­ ğıtıcı kuvvetlerin faaliyeti sayesinde Uluğ Muhammet'-in durumu aydan aya kötüleşiyordu. Z igmund , Vitovt kadar sadık /bir dost çıkmamış, aynca Litvanya'da hüküm süren şartl ar, Zigmund'un Svidr�gaylo i!le anlaşmasını g ere ktir­ mişti. Böyl �fükle, U l uğ Muhamme t t e cri t edi l mişti . Eski Kırım'ı zaptettikten sonra, S eyit Ahmet'in durumu dü z el­ mişti . Özet ol arak , rakibi tarafından kazanılan ıbaşarılar karşısında Uluğ Muhammet ( Rus kronikç i leri nin transkrip­ siyonuna göre Maxmet, Ulu - Maxmet) Deşt-i Kıpçak'ı terk ederek, yukarı Volga alanına çek i lmek mecburiyetin­ de kalmıştı. Burada 1437'de Belev şehri ni fethetmj ş , fakat şehre ıhftkjm olamamıştı ; çünkü Kör VasiHy'in top la dığı Rus askerleri, 1438'de Belev çevresinde Tatarları yenmiş­ lerdi." 1

S p u 1 e r,

"

PSRL, VIII, Voskresenskaya, 107 ; VI, Sofiyskaya vtoraya,

a. y., 161

- 151. -- V. V_ Kasimovskix caryax 150

- 162.

s.

V e l' y a m i n o v - Z e r n o v,

i careviç-ax, 7. s.

İssledovanic o


ALTIN ORDU'NUN DAGILIŞI

30ii

Burada Altın Ordu'nun yıkılışı ile ilgili olarak i.J ginç Rus tarihçiliğinde uzu n süre devam eden bir görüşe göre, Uluğ Muhammet 1437 - 1438'de Ka­ zan'ı almı ş ' ve Kazan hanl ığ ını k urmu ştu . V. V. Y.el' y aminov - Zernov, şimdiye kadar l ayı k ol­ duğu ölçüde takdir edilmeyen lssledovauiya o 'Kasimovskix caryax i careviçax adlı araştırmasında, Uluğ :i.\'Iuhammet'i Kazan hanlığının kurucusu saymak gerektiği yolu ndaki i rld i aya katılmamı ş ve Kazan hanlığının H45'te kuru ld u­ ğunu ka b u l etmek lazım geldiğini Beri s ü rmüşt ü r _ Birçok kroniklere göre, Kazan ş·eh ri bu tari.Jıte Uluğ M uhammet ' ­ i n oğl u :Mahmutek tarafından ele g eçirilmişti.� V. V. Vel'ya­ minov - Z ern o v ' un g ör üşü ne is ter işt ira k edelim. ist er :etme­ yelim, Uluğ .M uhaınmet'in Moskova devleti ya kınl arı n da yaşadığı v e bu sıralar da Moskova'y a büyük köfülükler yaptığı muhakkaktır. Örn1ek ol a rak, l:J39'da Moskova va­ roşlarını ateşe vermiş ve şe h ir surlarında on gün kalnuş­ tı. " B irkaç yıl sonra onu Nijniy Novgorod'da görüyoruz. 1 145 yılı ilkbaharında Kör V asi l iy 'e karşı iki oğl unu , Yusuf (Rus kron ik leri ona Yakup adını verirler ) ve Malı­ nıutek'i gönderm i ş t i . 7 temmuz 144 5'te Efim manastırı yanında yapılan muharebede Kör Vasiliy, yalnız yen il ­ mekle 'kalmayarak, esir dü şmüşt ü . Fakat es a reti uzun sür­ memişti : Uluğ Muhammet büyük bir fi dye alarak onu ser­ bir safhaya giri yor u z .

best bırakmıştı.

Her haıldıe, dah a XV. y ü zyılın ilk yarı sın da , ·en zengin medeni iki bölgenin, Kır ım'ı n ve Bulgar'ın A'l tın Or­ t l u ' d an ayrıldığına tanık oluyoruz. Göçebe ve yarı gö çebe l'Podallerin, oğlanların (pren1slerin) , 1hanların, emirlerin oy­ n adıkları oyun, bu olayla sona 'ermişti. Kırım ve Ka zan l ı anlıklarımn k u ru l'ması , Altın Ordu'nun hemen tamıamıyle : ', i ic.;eJbe bıir devlet şekJ.in i alması anlamına geliyordu. Şimdi ı..:u ybışev'den Ejrderih an'a kadar uzan an Vo�ga bi:iilgesi, •geve en

ı

V.

V.

'

V.

V.

V e l' y a m i n o v

V.

V.

V e l'

- Z e r n o v, a. y., 5. s. - Z e r n o v, a. y,, 6 - 7. y a m i n o v - Z e r n o v, a. y., 7. s.

V e I' y a m i n o v

s.

F. : �O


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

;J n G

çici olarak Altın Ül'du sınırl:arı içinde kalmıştı. Gerçek­ ten bu, Altın Ordu'nun bir'icik tarım V'e şehir bölgesini teşkil ediyordu. Bu bOl genin, AıJtın Ordu'nun gelişme dö­ neminde Bulgar topraklarından ve Kırım'dan başka, köy ekonomisi ve şelhir ıhayatı bakımından büyük bir gelişme gösteren Harizm'i kuca1kladığını unutmayalım. Bütün bu ülkelıerin ayrılmasına sebep olan feodal karışıklıklarla Al­ tın Ordu, yalnız Rusya'nın, Litvanya'nın ve Lehistan'ın de­

üç bölgenin, Timurıluların ıhakimiyeti altına gi­ iJiarizm'in, Kırım'ın ve Bulgar veya Kazan hanlıkla­

ğ il, ayrılan ren

rının gelişmesine de set çekmişti.

Tarih

kitaplarında bu

hanlıklar Altın Ordu'nun devamı olarak telakki edilir ve bunlara Tatar adı verilir. Kırım için bu durum realiteye oldukça uymaktadır. Yalnız XV. yüzyıılda Tatarların ana

göçebe olduğunu saklamayalım. Kırım'ın köy­ l erinde ve öz.ellikle -şeıhirlıerindıe yaşayan alhaUye gelince,

kütlesinin

burada önemli bir etnik karışıklık göze çarpar. ,Şehirlerde büyük Ermeni, Rum, Yahu:di kütlelerinden !başka, Avru ­ pa 1koloniıleri, ö:?Jellikle Ceneviz ve Venedik kolonileri, ibir de Rus kolonileri vardı. Ziraatıle uğraşan . ıha�k etnik ba­ kımdan henüz kafi derecede araştırılmadığından bu yolda kesin ibir şey söylenemez. Kırım'da göçebe Tatarlara da te­ sadüf

ıedilirdi. Tatarlar arasında Moğollardan başka, Kıp­

çaklar da vardı. XV. yüzyılda Tataraların bir

kısmının

(başlıca yoksul katların) yerleşik ziraat faaliyetlerine (en çok meyvecillik ve iba'hçıvanlığa)

!başladığı

anlaşılıyor.

Bulgar veya Kazan hanlığı ayrı ıbir manzara gösterir. B u ülke eskiden,

llıiç olmazsa X . yüzyı1dan beri ziraat hayatına

geçmişti. Köy halkının çalışmaları ekonomik v·e kültürel ·Bulgar bölgıes·i

hayatın temellerini meydana getiriyordu.

Orta Çağın i'.lk yarı1sında aşağı Volga ıhavzasına

ve geniş

Kıpçak b ozkırlarına hububat sevk ·etmişti. XIII - XIV. yüz­ yıllarda ve XV. yüzyılın ilk yarısında Bulgar aıha1isi, ,gerek etnik, .gerek kültüreil bakımdan Moğol tesirinden uzak kal­ mıştı. •B una karşılık, Bulgar vıe ahalisi, aşağı Volga ş ehir­ Jerin:i ve bozkırı lhem ekonomik, hem kültürel bakımlardan baskı a1tına

aıhnıştı. İki yüz yıldan çok süren Tatar hakimi­ birtakım Kıpçak - Moğol un-

yeti boyunca Bulgar !bölgesine


ALTIN ORDU'NUN DAGILIŞI

307

surlarının yerleştiği inkar •edilemezse de, ıbu yolda yapı[an antropolojik araştıırma!lar çok zayıf sonuçlar vermiştir. Bu durum karşısmda Kazan alanlığının kuruluşu bir Tatar hanlığının kuruluşu gibi telakki edilemez. Y almz sülale ve ordu Tatardı. Ancak, ahalinin ana kütlesi, Kıpçak - Tatar dilinin sürekli baskısı altında kalmakla beraber, yerli Bul­ g;ar menşeinden geliyordu. Bu suret'le, Bulgar bölgesinin i ç tarföi bakımından Kazan 1rnnlığının kuruluşuınu, Bulgar kavminin, Uluğ Muhammet'in veya onun oğlu Maıhmutek' in Tatar ulusu tarafından 1437'de veya 1445'te kesin ola­ rak isti!lası gibi telakki etmek lazımdır. Kazan hanlığı Mos­ kova'ya yakındı. Buna karşılık, 1449'.da Hacı Girey ta­ rafından kurulan Kırım ıhanlığı Moskova'dan uzaktı. Tabii olarak, Kazan hanlığı ıiJe dostluk güçtü ; Moskova prensli­ ğinin sınırlarına dayanan bu 'hanlık1a savaşmak lazım ge­ l iyordu ; fakat Kırını'dan müttefik sıfatıylıe 1geçici olarak yararlanmak ve hatta onu Rus çıkarlarına alet etmek ka­ hfüli. Kör VasHiy ve özellikle 111. lvan siyasi faa1iyıetlerin­ de bu imkanları göz önünde tutmuşlardı. -

A ltın Ordu'nun çökmesi, en medeni bölgelerinin ay­ rılması ve birtakım \bağımsız hanılıkların kurulması ile sona ermemiş, ayrıca Rusya alamında ve Litvanyıa'ya terbi Rus topraklarında \birtakım vaıssal Tatar hanlıkları da ortaya çıkmıştı. Moskova'nın vassaUığı altında bulunan Kasım hanlığı ve Litvanya'nın vassaUığı altında bulunan küçük Jagoldai hanlığı gfüi.1 1438 dolaylarında Kursk eya­ l etinde kurulan bu ıhanlığm hayali olduğu anılaşı1ıyor. Ka­ sım hanlığı uzun sül'e yaşamış (200 yıldan fazla) ve iş.ga1 e ttiği aılanda önemli iz1er bırakmıştı. Bu hanlığın tarihi i "ı zerine birkaç söz ı.s. öyleyelim. Kasım hanlığı, Uluğ Mulhammet'in oğlu, Maıhmutek'­ i ıı kardeşi Kasım tarafından kurulmuştu. 1446'da Kasım, d i.�er kard eşi Yakup (gerçek adı Yusuf'tur) ile birlikte i\laıhmutek'in takibin:den kurtulmak maksadıyle birılikle­ r i yle ıb eraber Kör Vasiliy'in yanına kaçmışfar ve !bir­ l i kleriyle Moskova prıensine aıltı yıl h'i,zmet etmişlerdi . Onı

S p u l c r,

a. y., 160

-

1 61 .

s.


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

:;os

] arın sadakat ve hizmeHeri Moskova için yararlı olmuşt u . Bu meselenin yetkili araştırıcısı V . V. V,e l 'ya minov - Zer­ nov'a göre, Kfü Vasiliy, Ryazan eyaletinde, Oka kıyısın · da bulunan Gorodec vey:a Meşçernkiy 'gorodok'u 1452'dı: Kasım'a vermişti.1 Sonradan bu kasaibaya l\foskova'nın vassalı olan kurucusu Kasım'ın adına izafetle Kasimov a.dı ver�lmJişti'. Kör Vas iliiy ' i ibu ç ok kesin ve bir dere­ ceye kadar teh'likeli teşeıbbüse 'Sevk eden şey ne idi ? Meş­ çerskiy gorodok'u ·çevreleyen alanda başlıca Mordvalar ve Mişerler yaşıyordu. Bu ger i kavimlerin çokluğu putperest olmakla :beraber, İslamlığı kalb ul edenlere de rastlanıyor ­ du. V. V. Vel' yami nov - Zernov'a göre : "Burada açık bir maksat gözetilmişti : Kazan h anı nı n akrabası olan prensi, onun !hareketlerinden soru mlu olmaksızın ·gErektiği tak­ dirde Kazan'a karşı akına sevk ·etmek kabi'l di ; onun yar ­ dımıyle ülkede karışıklık ve nifak çıkarmak kolayd ı . Bütün Tatar ülkelerinde 01l duğu .gibi, Kasım hanlığında da han­ ların durumu kesin olarak tayin edilmemişti. Prensler, s ağlam bir partinin yardımına güvendikleri takdirde tahta çıkmak için mücadele edebilir.terdi. Han uygu n bir fırsat kollayarak 'Kazan ta:htını bi'le elde ·edeıbilirdi. Ruslar o za­ man başka hanlardan daha uysal hir komşu kazanmış olurlardı . "2 K. V. Bazileviç, Yarlık Axmed - xana İvanu III adlı ilginç yazısında, Kasım h anlığını n kuruluşu üzerine de değer li fikirler iıleri sürmüştür. K. V. Bazileviç'e göre : "Meşçerskiy gorodok Tatarlarına Oka'nın aşağı kısmına giden yolların muhafazası ıgörevi verilmişti ; hu müstah­ kem yerin e'lveriş1i durumu, bu görevi kolaylaştırıyordu . Tatarlar, Ryazan'a ıh ücum ettikleri veya Kolomna ile Ka­ luga arasında Oka'ya doğru yöneldikleri takdirde, Kasım Tatarları Don ve Volga'ya .giden yolları keseıbilirlerdi."3 Mamafih Deşt-'i Kıpçak'taki olaylara d öneli m . XV. yüzyılın 40. yılların d a bozkırın 1hakimiyetini Seyit Ahmet '

::

V.

V.

V e l' y a m i n o v - Z e r n o v,

V . V.

V e l' y a m i n o v - Z e r n o v,

K. V.

B a z i 1 e v i ç,

Mosk. Univ., 1948, No. 1 , 32.

a. y., 26. ve

müt. s .

a . y . , '27 - 28. s .

Yarlık Axmed-xana !vanu III. Vestn s.


ALTIN ORDU'NUN

Dı\GlLI:;:T

30D

e le geçirmişti. Batı komşularıyıle, yani Litvanya ve Lehis­

tan ile münasebetleri fena idi. Tatarların Litvanya ile Le­ h istan'a karşı gütt ükleri siyaseti

ara.ştıran Spu ler, Seyit

Ah met'in sistemli akınlar düzenlediğini ıbelirtiyor. Örnek olarak Seyit Ahmet 1442 ' de Podoliya il'e L'vov'a,

1444't�

Litvanya'ya v e 1 447'de tekrar Podoliya'ya akın etmişti. 1

Özellikle 1449'da Keystut'un

t o ru nu asi Litvanya prensi

Jlihaluşka'ya Kiev'in zaptında yardım eden Seyit Ahmet, Litvanya'ya ağır bir darbe vurmuştu . "

Bu dönemde

rnnya Leıhistan'la birleşmiş ve 1447'den

itibaren

Lit­

onun l a

orta:k olarak IV. Kaz·imir tarafından ·idare edilmişti.

XV. yüzyılın 20. yıllarından, yani Devlet:berdi zama­ nından beri Kırım muhtariyet

kazanmağa

çalışıyordu ;

fakat Uluğ Muhammet ve Seyit Ahmet gibi ha n l ar Kırım'ı eklen çıkarmamağa gayret ediyorlardı. Lakin Kırım'ın ay­ rılma gayretleri bu dönemde pek

kuvvetlenmişti. B üyük

devletten fi i­ gö ç'ebe kısmının elde kaldığı bir dönemde, Kı­ Altın Or ct u 'ya bağ'layacak bir şey bulunabiı\ir miydi '?

l ı i r alım satım faaliyetine ·sah ne olan eski

en

len

' nm ı

geri

i V. Kazimir, Ordu'da Seyit Ah met'e, Deşt-i Kıpçak'ta h an u nvanını almak isteyen bir rakip değilse bile, on u n için her ı·akit bi r tehlike teşkil edebilecek bir

ıhasım aramış v e

ı ..: ı rım'da Hacı Girey'i b ul m uşt u . I-facı Gi·rey Kırım haki­ m i yetini artık fiıi len ele almış, fakat kendisini henüz r es ­ men ıbağımsız Kırım 1 1 1 �J 'cla ın

h anı 'ilan ·etmemişti.

Hacı Girey,

Kazimir'in müzaheretiyle kendisini han ilan

et­

i�ti . :; 50. yıllarda Seyit Ahmet'in yalnız Litvanya'ya değil,

.\ l oskova'ya ela akınlar yaptığına tanık oluyoruz. Bu hanın 1 t !ll 'de lVIoskova'ya karşı sefere çıktığını ve şehrin varoş­ b r ı ncta büyük tahri:bat yaptığını :biıUyoruz. 1455'te Lit­ ı·aııya'ya karşı yaptığı bir akında Kiev prensi Semen 0-

l ı · l ' koviç'le savaşmıştı. Bu savaşta mağlüp olmuş ve hatta d üşm üştü.

·�ir

1

S p

Esaretten

1

e r,

a.

y., 166.

S [) il J

0 I',

il.

y., 166

s p

< ' r.

:ı .

.\' .

u

ıı

1

.

1 G8.

ancak 1457'de

s.

s

1 (;7,

S.

kaçabilmişt i .


ALTIN ORUU'NUN ÇÖKÜŞÜ

310

1459'da Seyit Ahmet'i artık Tatar ordusunun başında, Oka'da Ruslarla karşı karşıya görüyoruz. Ancak, 1460'ta Ryazan'a karşı yapılan sonraki sefer 'gibi, bu akın da Ta­ t arlara fayda vermemişti.

Doğu Avrupa'da siyasi durum, soygunculuk maksa­ dıyle akınlar yapan Altın Ordu hanı aleyhinde gelişmeğe başlamıştı. Kör Vasiliy ile IV. Kazimir, hİr ittifak yapmak ve Tatarılara karşı ortak hareketlere geçmek için durumun çok elverişli olduğunu açıkça takdir ediyorla r ­ dı. Fakat bu ittifak gerçekieşıememişti ; ,çünkü Kırını hanı Hacı Gir,ey, 1461'de IV. Kazimir'-in Novgorod'u al­ mak yolundaki gayretlerini destekleyeceğini vaat etmiş, IV. Kazimir ile Moskova prensi Kör Vasiliy arasında sa vaş çıkmıştı.1 1462'de Kör Vasiliy ölmüş ve 111. İvan Moskova tahtına çıkmıştı. Büyük veya Ulu Ordu (XV. yüzyıl Rus kaynakları Deşt-i Kıpça'k 'taki Tatar Or d us una genel olarak bu adı veriyorlar) Tatarılarına karşı basiretli ve çok enerj ik bir siyaset takip eden III. İvan, Kazan 'h an­ lığının en yakın bir düşman olarak kabil olduğu kadar kı­ sa ibir süre içinde tasfiye edilmesi gerektiğini açıkça tak­ dir etmekl1e beraber, eskiden olduğu giibi, \bozkırı ıb aşdüş­ man sayıyordu. Seyit Ahmet'in 1465'te yaptığı seferi , l\lloskova'ya karşı son :büyük akın saymak ılazım gelir. Bundan önceki seferler gibi, bu akın da başarısızlıkla s ona ermişti ; çünkü Rusların kuvvetli darbelerine Kırım tara­ fından Hacı Girey or:dusunun hücumu eklenmi şti. Kı­ rım hanının hücumunun bir anlaşmaya dayanıp dayan­ madığım kesin oılarak bilmiyoruz. Fakat böyle bir anlaş­ ma yapılmadığı ileri sürülebilir. Her halde, ıbu hücumun l\foskova'ya faydası dokunmuştu. Seyit Ahmet 1465 'te Ruı.sya'ya karşı yaptığı verimsiz seferden sonra, tarih sah­ nesinden inerek, yerini Büyük Ordu tahtına çıkmak fate­ yen yeni adaya, XV. yüzyılda Deşt-i Kıpçak'ta ibirbirleriy­ le rekabet eden hanılar arasında en ıb üyük ibir enerji gös­ teren Kiçiık Muhammet'in oğlu Ahmet'e vermişti. Aşağı­ da göreceğimiz gibi, Ahmet hanın bütün enerjisine rağ,

-

1

Spu1

e r,

a. y., 172.

s.


ALTIN ORDU'NUN DAGILIŞI

;:ı

1

men, takip ettiği siyasette büyük bir görgüsü z l ü k göz(' çarpar ; çünkü Rusya ile Büyük Ordu arasındaki kuv\' l• t oranı açıkça Moskova leıhinde idi. Feodaller arasındaki ayrl'lıkları ortadan kaldıran .l\Ios­ kova, z engin ve güçlü bir devlet şeklini almış , Altın Ord u ' ­ mın kesin olarak gerilemesi d evrindeki Tatarlar.d an d a l ı a ciddi bir düşmanı yenmeğe muktedir bir ordu toplamışt ı . Bu dönemde Moskova akıllı bir siyaset güderek Kırım hanı ile Büyük Ordu arasındaki husumettıen yararianmaya mu­ vaffak ol'muştu. Meşhur Girey si.füıJesiniıı k uru c usu Hacı Girey 1466'da ö:lmüştü. Kırım'da Hacı G ir ey'in oğl u Nur­ dev1et iki yıl :hüküm sürmüş, fakat kardeşi Mengli Girey onunla enerjik bir rekabete kaılkışmıştı. Nurdevlet Kı­ rım'da kardeşl€riyle uzun zaman savaşmış, sonradan Lit­ vanya'ya kaçmak mecburiyetinde kalmış, Litvanya'clan da Rusya'ya g eçmişti .1 Burada uzun zaman kalarak, ili. İvan'a sadakatle hizmet etmiş vce 1491'de ölmüştü.2 Kaynaklarda anlatıldı­ �ına göre, A:hmet hanla yapılan savaşa Ruslarla birli kte birkaç defa katılmıştı. Bu sebeple, H8!i'da·' Nurclevlet, 1\.a­ snn veya Gorodec prensi ilan edi lmişti. 111. lvan ile Kının hanı Men gl i Girey arasında tea ti edilen mektuplarda N u r­ devlet'ten sık sık söz edilmiştir. Moskova hükümdarı, l\'Iengli Girey'in çıkarlarını gözetmeğe çalıştığını ve bu maksatla onun kardeş'leri "Narıdoulat ıile Aydar'ı (Hay­ dar'ı - A. Ya. ) kendi hazinesinin önemli masraflarına rağ­ men " tuttuğunu yazmaktan çekinmemiştir.4 Mamafih Nur­ devlet'in !biyografisinde aydınlatılmağa muhtaç !birtakım noktalar daha vardır. 111. Ivan ·iıl e M en gli Girey arasındaki diplomatİ'k 111 l.ı ­ naseıbetler, Mos �ova için verimli ve elverişli bir teşeil.ı:büs sayılabilir. Bu bakımdan, 1474'te Aıhmet han ile iV. Kazi­ ın ir'e karşı bir ittifak yapmak nıaksadıyle Mikita Vasil\•­ v i <; Beklemişev adlı bir boyarın Kırım hanı Mengli G i 1

--

V.

�---

V.

V e l' y a m i n o v

V. V.

V e I' y a m i n o v

-

Z e r n o v,

V. V. V e l' y a m i n o v - Z e r n o v, 1

V.

V.

V

<'

a. y., 1 27.

Z e r n o v, a. y. , 144.

1' y a m i n o v - Z

r r n

o v,

a.

ve s.

y., ı :ı8. s.

a.

y., ı :ıo_

s,

nı l"ı l:.

,,_


ALTIN ORDU'NUN, ÇÖKÜŞÜ

:312

rey'e eJ.çi olarak gönderilmesi önemli ve anlamlı bir olay­ dır.1 111. Ivan, onu açıkça kendi tarafına çekiyordu. Lit­ vanya ile Lehistan'ın durumu Kırım'da gittikçe kötüleşi­ yordu. Kırım'da duruma kesin olarak hakim olan Mengli Girey'in akıllı ve enerjik bir han olduğu muhakkaktır. Ceneviz kolonileri, ·Özelılikle Kırım'da Ceneviz ticaretinin merkezini teşkil ıeden Kefe, Mengli Girey'in gözünden kaç­ mamıştı. 1474 - 1478 yı'lıları arasındaki dönem, Kırım han­ lığı tarihinin (en karanlık ve tartışmaılı dönemini teşkil eder. Yaılnız 1469 olayları tartışılamaz ; çünkü bu y old a bel­ geler vardır." Örnek olarak, Mengli Girey dn Türk sultanı il. Me·h met'e .gönderdiği ıh . 18 rebiyülaıhır 874 ( = 25 ekim 1469) tarihli mektuba göre, ' aynı yıl içinde Yakup'un em· rinde bulunan Türk ordusunun Kefe'yıe hücum ederek şeh­ ri yağma ettiği anlaşılıyor. Mengli Girey'in, aynı Türk sultanının paşalarından birine hitaben 15 şulbat 1 475'te yazdığı lbir mektupta çok dikkate ıdeğer haiberler vardır. Mamafih lbu haberlerin pek açık olmadığını da ilave edelim. 1475'te Kefe meçhul hir kimse tarafından zaptedtlmiş ve Mengli Girey hapse atılmış. Gedik Ahmet paşanın emrinde bulunan Türk or­ dusu 1475 yılı başında Mengli Girey'i kurtarmış ' ve Ke­ -fle'y i kendi hakimiyeti altına almış. Mengli Girey'i kim h apse atabilirdi ? Onun Osmanlı Türkleri tarafından hapsedildiği ileri sürülemez ; çünkü Türkler Mengli Girey'in :hapse atılma'

1

"

Sb. Russk. istoriç. obş ç . , 4 1 .

c .. 1884, 1 - 9. s.

.V. V. Vel'yami nov-Zernov'u� ve V.

Smirnov'un

araştır·

malarından sonra beş yıl süren bu karanlık dönem üzerinde en

(ok K. V. Bazileviç çalışmış ve Topkapı Sarayı arşivindeki mek1 uplardan yararlanmıştır. ' �ivimlc

h:ma ı

K. V.

B a z i 1 e v i c;.

K. V.

I-> a z i l e v i ç, a. y., 37. s.

muhafaza

edilen

a . y., 36. ve müt. s.

mektupları,

l s tanbul'da neşretmiştir:

- Topkapı

Türk

bil gini

Topkapı Sarayı

Sarayı ar··

Akdes

Müzesi

Nimet

Arşivin­

d e k i A l t ın Ordu. Kırım ve Türkistan Hanlarına ait Yarlık ve Bi1 i l< k r ( i s l anh u l . 1940 ı .


:� 1 : �

ALTIN ORDU'NUN DAGILIŞI

sından sonra Kırım'a çı kara k Kefe ' yi fethetmişlerd i . Mengli G irey 'in Cenevizliıler tarafından 'h apsed il d iği de düşünülemez ; çü nkü onl a r buna mu ktedir d eği llerdi . O­ nun , Kırım'ı ve CenevizliJıerin ticaret merkezini 1ele geçiren başdüşmanı Ahmet han tarafından Kefe'de hapse atıldığı tahmin edilebilir. Mengli Girey'in Kefe'de h ap i st en çıktık­ tan sonra ne yaptığını bi lm i yoru z .

.Doğu kaynaklarına dayanan eski bir geleneğe göre. Mengli Girey, Tür kiy e'de II. Sultan Mehmet'1in sarayına kaçmış ve 1478'dıe Türkiy e'n in vassalı .sıfatıyle Kırım hanlığ.ının başına geçmi ş ti. Voskresemıkaya ietopis'te 1475 - 1476 Kırım ol ayları üzerine verilen ·h aber, bu şe­ maya m ükemm el surette uymaktadır. Kronik çinin haber verdiğine göre, 1475'te Türk�er K ı rı m'ı ve Kefe ' y i e1e ge­ çirerek memlekete hfrkim olmuşlar ve Mengli Girey'i tahta oturtmuşlardı. Yine aynı kron i kçiye göre, 1476'da Ahmet h an Kı rı m 'a h üc um etmiş ve Mengl i Girey'i k ovmu şt u . ' �VIengli Girey o zaman Tü r kiye'ye kaçmamış mıdır ? Ah­ m et ' in o zaman kendi vassalı s ı fatıyle Kırım hanlığına Ca­ nıhek' i (Rus transkripsiyonuna göre Zeneıb ek'i) g etirdi ğ i­ n i biliyoruz. Canıbek'in Aıhmet han adına 1476 - 1478'de Kırım'ı idare ettiği ileri sürü lebifü . Her halde, Rus kay­ nakları bundan söz etmişlerdir.� 1477'de Kı r ı m ' a Canıbek'e ı-{cnderilen Rus elçilik kurulundan söz ederken K V. Ba­ z i levıiç de ;bu olayı belirtmi şti r . Ahmet hanın III. İvan'a 1 47G'da gönderdiği elçilik kurulunun d a Mengli Girey'in bu muvaffakıyetsizlikleriyle i l g i'l i oılduğu anlaşılıyor. Ahmet ıhan Moskova'ya Boçyuk � ı cllı bir elçi göndermişti. Elçi ile birlikte değerli eş y a ve ; ı tlar ge ti ren tüccar'lar <l a geıl mişti. Elçi, III. İvan'ın han ka rargahına şah sen g·elmesini talep etmi ş t i ; fakat eski bir PSRL,

/, < ' I' n o v. 1 1 1 1: .

VIII,

a. y.,

181,

183.

s.

--- V.

V.

112. s. - Bu eserin 100 - 112.

V e l' y a m i

no v -

sayfalarına

lıa kı-

Bumda 1474'tcn 1478 ' e kadar s ü ren bu karı�ık dönem iizC'rinP

" • t:ı l ı kayna klarda

( Rus, doğu,

Lch l

verilen b ü tü n h i lg-iler s ı r; ı ­

l : ı ı urn ş \ ı r. :·

V. V.

V P l ' y a m i n o v - Z <· r n o \',

:\.

y . , J :!::. s .


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

3H

geçmişe çıkan bu adet, Ru.s hükümdarının ş erefine dokun­ muştu. Bu isteği reddeden III. İvan, elçi olarak Bestuj e;i göndermişti. 1476'da gönderilen 'elçilik kurulu ile ilgili olarak K. V. Bazileviç aşağıdaki düşünC'eleri ileri sürmüş­ tür : "Prensin davet edilmesine s ebep olarak 'vergi' veril­ mesi gösterilebilir."1 Yazar bu iddiasını desteklemek için ciddi deliHer ileri sürmüştür. Biz bu iddiayı reddetmek is­ temiyoruz. 'Vergi' meselesinin büyük bir rol oynadığı muhakkaktır ; fakat Altın Ordu hanının bu isteği yaJnız III. İvan'ın vermek istemediği 'vergi' He ilgıili değildir. III. İvan'ın başmüttefiki Mengli Girey 1476'da Kırım'ı kaybetmiş ve Türkiye'nin himaye ve yardımını aramak mecıburiyetinde kalmıştı. III. İvan'a baskı yapmak için bundan daha elverişli bir fırsat kolayca ele geçmezdi . Mengli Girey'in Türkiye'nin vassalı '.sıfatıyle Kırım h anlığını nasıl aldığını bilmiyoruz. Mamafih Büyük Or­ du'nun, yani Ahmet hanın vassalıları yerine Girey'leri vas­ sal olarak tutmak Osmanlı devleti için daha elverişli idi. Mengli Girey'in, Türkiye'nin vassalı olarak Kırım'a 1 478'de geldiği anlaşılıyor.� Bu olayın tarihi önemi o za­ man doğru olarak değerlendirilememiştir. Orta Çağ'm ikinci yarısında Kırım tarihinde Osman'lı devletinin önemli bir rol oynayacağını hiç kimse düşünemezdi. Esasen, XV. yüzyılda Kırım h anının vassallığı onun Doğu Avrupa si­ yasetini engellememiştir. Bu durum karşıısmda Kırım ha­ nı, Ahmet hanın Büyük veya Ulu Ordusuna ve IV. Kazi­ mir' e karşı Moskova ile bir ittifak yapmak ihtiyacını duy­ muştu. III. !van, güneyde çıkan olayıl arı dikkatle takip et­ miş ve olayların müstakbel seyrini göz önünde tutarak !van Zvenec adlı elçisi vasıtasıyle ikinci defa olarak Kırım hanılığı taıhtına çıkan Mengii Girey ile ·gereken görüşme­ lere başlamıştı.3 Buna paralel olarak, karşı tarafta da itti­ fak görüşmeleri yapılıyordu. Ahmet han ile IV. Kazimir 1

K. V.

Spu1 Bazi 1

B a z i J e v i ç, e r,

a. y., 34. s.

a . y., 180. s.

Slı. Rus:;k. isloriç. obşc;. . 41. c . . 1884, 17 C' v

i �.

a.

y., 42.

s.

-

24.

s.

--

K. V.


A f .T I N O H H I J ' N l J N ÇÖKÜŞÜ

açıkça Moskova Rusyasıııa l<ar�ı ı ırl<.ı k bir taarruz hazıriı­ yorlarıdı.

K. V. Bazileviç, •.;ı; k sık a ıı d ı ğ ı nı ı z

yıılı

başında

Doğu

y : ı z ı s ında,

·d u nı m ı ı ı ı ı ı

Avru pa'nın

d oğru

1480 ola­

rak i zah etmi ş tir : "1478'ıde Novgorocl ' u ıı istiklftl i n c kesin olar ak son veri'lmesi, Rusya aıleyıhi n dek i ku vvPtlPrin Ye­ n id en ayakla nm as ına sebep olmuştu . " ' TV. l\:ızimi r " i n . Ahmet hanın v e Baltık denizi kıyısındaki bütün A l m a n �e­ hirlerinin iştirakiyle M oskova 'ya karşı büyük bir koo.l is­ yoıı toplanmıştı.� Genç Rus devletini teh dit eden teol ı l i k(·�· i a nl at mağ·a l ü zum yoktu r. Baltık k ı yı sındaki Alman !')l'lı i r ­ i eri, Rus kuvYetlerirun bir kı1smını oyalamakl a hera ])(' !", büyük kayıp1ar ver er ek mağlfıp edil miş l erdi . IV. Kazim i r'P g·eJince, Litvanya'da karışıklıklar baş gö stermi ş , bidikleri­ ıı in akmlarıyle Porlol·iya'yı deh ş et altında tutan Mengli Gi­ r ey de ciddi bir tehdit teşkil etmeğe haşlamıştı. Bu karı­ ş ı kl ık l ar yüzünden IV. Kazimir'in eli kolu bağl ı kalmış w Ahm et hanın 1480'de Moskova'ya karşı s

Bu

efer de a1ktif bir rol oynayamamıştı.

rette tasvir eden Rus kronıiklerinde

yaptığı meşhur seferi etraflı su­

birtakım çelişmeler

vardır. Kr onikçiler in , o zaman çi zdikleri tablolarda 1480 ol a yıları bakımından birtakım farklar göz e çarpmaktadır. Bu farkları, kronikçilerin III. İvan'a v:e onun iç s iy a setine karşı aldıkları durumla izalh etmek gerekir. Ahmet

hanın

akını Rus tarihçileri tarafından da etr aflı ol arak i ş lenm i ş­

tir. Bu bakımdan kırk yıl ar a He :çıkan iki değerli araştır­ ma veriıl€ıbilir : a) A. E. Presnyakov, İvan III na Ugre" ve b) K. V. Bazileviç, Yarlık

Oka' ya karışan Ugra ırmağının

Axmed - xana tvanu III. 4

iki kı yı sı n d a

karşılaşan

düşman kuvv et leri arasında savaş yap11I madığını bil i yo ru z.

Araş t ırı cular sık sı k ibu olayı izaha

çalışmışlardır. Bugün

bu durumun tamamıyle anlaşıldığını <i irey ' i n faa.Jiyıeti v e 1

K. V.

B a z i l e v i ç,

K. V. B a Shomik '

kuz eyde Rus

v

z

i 1 e v i ç,

sanıy oruz . Men gl i şehirlerinin başarılı

a . y., 43. s.

a . y., 43. s.

çcst.' S. F. Pla1 onova . Pl•1 crhu r.�. l !H l .

Vc>s l n. Mosk. u n i v. , 1 9 IS, No. 1 .


ALTIN ORDU'NUN ÇÖKÜŞÜ

316

savunması üzerine bilgi için III. Ivan en elverişli fırsatı kolluyordu. Ahmet han, IV. Kazimir'den yardım bekliyor­ du. K. V. Bazileviç' e borçlu olduğumuz son araştırma, bu meseleyi aydınlatmak için Ahmet ıhanın III. lvan' a gön­ derdiği yarlığa dayanma�la büyük ıbir değer ·kazanmış­ tır. Yalnız Rusça tercümesi :bilinen hu yarlıktan K. V. Bazilevi ç'e kadar hiç 1kimse yararlanmamıştı. Yazar, bu yarlığın orijinal bir he'lge olduğunu ve yeni bir kaynak o.Iarak biHmsel bir değ·er kazandığını ispat etmişt ir. 1480 kışı başında IV. Kazimir'den yardım alamayan Ahmet hanın, bastıran soğukların tesiri altında askeri şartların JII. lvan için elverişli bir gelişme gösterdiğini açıkça anla ­ dığını biliyoruz. Ah met ıhan kampta daıha çok kalmaktan çekinmiş ve bozkıra dönmüştü . K. V. B azileviç, Ahmet h an yarhğının, Ugra kıyısından harek·et edildiği sırada, 1 480 yılı ekiminin sonunda veya kasımının başında yazıl­ dı ğını i'leri sürüyor ki bizce de haklıdır. , K. V. Bazileviç'e dayanarak bu yarlığ ın önemli yerlerini ıb i z de tekrarlaya­ lım. "Şimdi ırmak kıyı1sını terk ediyorum ; çünkü askerleri­ me giyim, atlarıma çul bulamadım. Kışın doksan gunu geçince, ben tekrar geleceğim. Senden ö cümü alacağım. "" Ahmet han adınfi III. lvan'a sert bir dil ile yazılan yar­ lık tehditlerle doludur. A1h met han III. lvan'dan "40 gün içinde 60000 altın vergi toplamasın ı" istiyordu .:: Kronikte Ahm et hanın III. I van'la yaptığı g-örüşmeler belirtilmiş, Ah met' in, lvan'ın kampına gelerek ona 'vergi' vermesini tale·p ettiği anlatılmıştır. Aynı kroni·k, III. I van 'ın bütün bu i stekl er i reddettiğini ilave etmiştir. Yalnız Kazan kro­ niğinde verilen bir habere göre, Ah met han "ata.J arının es­ ki adeti gereğince l\foskova prensine elçi göndererek, bir basma ile geçen yııl ları için vergi ve haraç talep etmişti . Pre n s , h an dan lıiC' korkmadan, onun resminin basma sını lo\ . V. B

czi

1-: . V. B

c z

1 cv

i ç,

i 1 c v i ç,

a. y . . 45. s. a.

y . , 15. s.

ı-: . V . ! I P z i l ı · v i ç , • ı . Y .. :n. :;.


ALTIN

ORDU ' N UN DAGILIŞI

317

almış v e üzerine tükürdükten sonra ayakları altında ez­ rnişti."1 Contexte'.e göre bu haberin, Ahmet'in 1476'da

III.

lvan'a gönderdiği elçilik kuruıluyle ilgili olduğu a nlaşılıyor. Tarfü araştırmalarında bu hikayeye eskiden beri güvenil­ mediğini 1.söyıleyelim. Çünkü ıburada sözü geçen "onun res­

minin basması"2 İslam telakkileri bakımından Ahmet han gibi bir Müslüman için pek muhtemel sayılamaz. ; Mama­ fih ıbu ,lükaye symbolique değerini muhafaza etmiştir ; çünkü halk, Tatar hakimiyetinin sonunu ve "Altın Ordu'­ nun yıkılması" nı 1476 ve 1480 olaylarına bağ'lamıştı. 1481'de Aybek'le yaptığı savaşta Donec kıyısında öl­ dürii'len Ahmet handan sonra, Altın Ordu yeni bölümlere ayrılmağa devam etmişti. Biribirıleriyle s avaşan hanlardan hiçbiri güçlü bir devlet kurmağa

muvaffak olamamıştı.

Yalnız, yakın geçmişin sağlam 'ıbir mirası olarak akın yap­ mak ve Rusya'dan vergi almak zevk ve adet1eri henüz terk edilemiyordu. Bu amaçla hanlar arasıra birleşerek, Rus­ ya'da ıb irtakım feodal kuvveüerin varlığından

yararlan­

maya 1kalkışırJardı. Saray'dan veya geçici han kampların­ dan elçiler Moskova'ya .giderler, fakat ıher zaman orada aradıklarının küçük lbir bölümünü biılıe elde edemezlerdi. Bu­ nun başka türlü olmaısına da imkan yoktu. Rusya, güçlü ve bağımsız bir devlıet olarak şerefini korumağa çalışıyor­ du. Kazan lcroniğinin, birdenbire 1380'den sonraki olaylar­ la başlayan

5. bölümüne kronikçinin aşağıdaki adı verme­

si tesadüfe atfediılemez : "Altın Ordu'nun kesin olarak yı­ kılması."� 1

PSRL, XIX, Kazanskiy letopisec, 6

P.

M e 1 i o r a n s k i y,

ılınskix poslov xana K.

A.

İnos tran

Çto

Axmata. ZVO,

c e v,

-

7.

takoe

"basma"

zolotoor-

XVII, 0129. ve müt. s.

K voprosu o basme.

-

ZVO, XVIII. c.,

i>172. ve müt. s. - A. A. S p i c ı n, Tatarskie baysı. İzv. Arxeograf. komiss., 29. fas., 1909. "

Ancak

tanınmış

gc1.-cn yazısında )

türkolog

basmalara

P.

Melioranskiy

(payzalara)

yüz

,;ınd.:ı imkansız bir şey görmüyor. Bakınız : P .

a . y., 01 31. ve müt. s. 1

PSI1L, xıx. 8.

s.

! yukarıda

resimleri

adı

yaıJı l ma ­

M e 1 i o r a n s k i y,



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.