Ahmet Ali Arslan - Kızılderili ve Türk Şamanizmi

Page 1


KlZlLD EQILI ve

. .

TURK

�AML\NIZMI .

Dr. Ahmet Ali ARSLAN

Ankara - 201 ı

.


Bu

kitabın tüm hakları yazarına ve yayıncısına aittir.

ISBN 978-975-267-421-9

Genel Yayın Yonetmeni CumaAGCA

Grafik-Tasarım Nihai ÖZGEN

Kapak Tasarım AliTURAN

Arka Kapak Deseni Atanas KARAÇOBAN

Baskı & Cilt

Berikan Ofsct Matbaa Maltepe 1 ANKARA

BERiKAN YAYlNEVi Eti Mah. GMK. Bulvan Bulvar Apt. No: 80/1 Maltepe 1 ANKARA

Tel: (0312) 232 62 18 Fax: (0312) 232 14 99


fjlaba... Sen, "ijukan Dün!fa!fa uçtun-uça!!_ güvenecek arkalanacak ve saklanacak !fen'm kalmadi. r?rtlk gök gilril/tı:isünden, !ftldmm sel vejirtlnadan korkmtt!forum. !:/11/anmt alan bu araştirmam; sen;)? azlz hatirana armağan edl!forum. Ebedl'tstlrahatgahmda rahat tl!ftl... Mentin Karta/ Jeuhltt babam/



İÇİNDEKİLER Söz Başı

.............................................. ........................................................

Kızıldcrili ve Türk Şamanizmi Giriş Şamanlığa İlk Adım: Şaman Seçimi

.

.

......... ........................................ .....

.

ı

3

. 23

..... ................ . . . ............................ . .

Orta Asya Türk ve Amerika Kızıldcrili Şamanlarının Giysileri .

..........

29

Türk Şamanizm'inin Kaynağına Doğru: Saha Sirc, Loomtuka Köyü

.

.

.

.

.............................. ... .......... ...... ....... ... .................

Saha Sirc'nin Güneyinde faşayan Şamanlık

.

.

..... .............................. ....

46 54

Şamanların Giyim ve Kuşamları. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . .... . . . . . . . . . . . . . . . . ..... 56 Şamanların "Manyak" ve Çuhalarının Süslcri Saha Sire Türklerinde Şaman Çuhası Şamanların Başlıkları .

. . ...

........

..

.......................................

.

.

.

. . . .

..

... ......... . . ........... . . .............

64

...............................

65

............................................. ........................................

79

.

................ .... . .. . ............

Türk Şamanizmindc Yukarı, Orta ve Aşağı Dünya İnsanın Yaratılışı

Erkek ve Kadının Yaratılması

.

.

62

.......... ....

. ........... .

.

59

.

........

82

...................... ...........................

83

.... .............. .... ...............................

Saha Sirc Türklerinde Yaranlış Destam

Anadolu' da Yerin Yaratılışı Hakkında Anlatılanlar

...

.

... .

.

. . . . . . . ........... ....

Türklere Göre Kainat, insan, Güneş, Ay ve Yıldızlar . .. . . . . ..

. ... . ... .........

88 95

Yakut Türkleri'nin Kainat inancı. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . .. ..... . . . ... . . . ...... 1 0 1 Türk v e Kızılderili Kültüründe Kaplumbağa Er Töştük ve Şaman İlişkileri

.

.

.

....... ..... ............... .........

.

.

.

. . ........ ............. ............. ........... .............

İskoçya ve İrlanda Halk Masallarında "Aşağı Dünya" . . . .

... ... .. . . ..........

İrlanda Masalı: "Altın Ülkesinin Kuşu" ve Er Töştük'le Paralelliği Çuvaş Türklerinde Şamanizm ve Göktanrı inancı Şaman Nikiforov- Saha Sire

...

.

128 1 44

. 147

..............................

................ ................................................

} 13

150

. l57

Kızıldcrili ve Türklerde Nevruz veya Yeni Yılın Başı

........................

1 64

Türk ve Kızılderili Kültüründe Ortak Renklerin Dili

........................

181

Tuva Şamanlarının Yakarışiarı Monguş Kenin l.opsan Kızıl-Tuva Yeri

. . . ......................

..

.

.

............. ............... .......................

1 83

Şaman Yakarışlarımn Etnografık Bölümleri .. ........... . . . . . ........ . . . . . . . . . . . ... l84 Şaman Yakarışlarının Türleri

......... ..............

185

.................... . ......... ..........................

.

1 88

..... ............ ...................

Şaman Yakarışiarında Şiir Sanatı

Şaman Yakarışiarında Şiirsel Ahenk .. ..

Kaynaklar ve Notlar Kaynaklar

. .

..

.

.

.

.

.

.

.......... ............. . . ........... .........

.

.

.

. .

.

............ . ...... ........... .... .... ...... . .............. .........

.

.

.

. . .

...... ....................... .... ....................... ..... ........... .. . ............

Bibliyografya

............

Indeks 1 Dizin . .

..

.

................... .............

. .

.

.

.

.

. 409 . 431

.

............. ..... .....................

. .

.

1 97

.. ................. . ....... ............ .............. . ................... ......

438 445



SÖZ BflSI .

Türk tarihinin muhtelif devrelerinde Türk Kamlıgında renk­ lerin yönleri ifade etmek için kullanıldığını biliyoruz. Dört yönün her birisi ayrı bir renk ile şekillenmiştir. Bunlardan kara; kuzey, kızıl; güney, gök; doğu, ak; batı olarak kullanılır. Bin yıl önce Ana­ dolu'yu fetheden Türkler, Türkiye'nin kuzeyindeki denizi "Kara­ Deniz", batısındakini "Ak-Deniz", güneyinciekini "Kızıl Deniz" şeklinde isimlendirmiştir. Doğuda bu isimle adlandırılacak deniz bulunmadığı için büyükçe bir gölün adını da "Gökçe-Göl" olarak tanımlamışlardır. Bundan başka Orkun kitabelerinde devlet adı Türk Kağanlığı şeklinde geçmekte iken, bir yerde "Kök Türk" ibare­ sine rastlanır. Bu ise devletin doğu kanadını" belirtmek için kulla­ nılmıştır. Yine bilindiği üzere Hun Devleti'nin batıdaki bölümünün adı "Ak-Hun" biçiminde ifade edilmekteydi. Avrupa'ya giren Hun­ lar da, Kuzey Hunlarının devamı olmaları hasebiyle Macar kaynak­ larında "Kara-Hunlar" olarak bilinirler. Yönlerin, Amerika Kızılde­ rili kültüründe de aynen Türk Kültüründeki renklerle gösterilmesi, bunun Navaho Kızılderili kilim ve halılarında da hayat bulması heyacan verici olmasının yanı sıra, üzerinde akademik olarak çalı­ şılması gereken bir konudur. Yine Altun-Orda Hanlığı'nın batı kanadı Ak-Orda, doğu kanadı ise Gök-Orda idi. Buna benzer şekil­ de dağ, tepe, ırmak, deniz, şehir gibi pek çok coğrafi isimleri bu renkler esas olmak üzere Türk coğrafyasında görmek mümkündür. Bu dört renkle birlikte kullanılan bir beşinci renk vardır ki, o da "sarı"dır. Sarı renk yön değil, bu dört rengin ortasında yeı alan merkezi karşılamak için kullanılmıştır. Devlet yapısı bakımından değerlendirilecek olursa, sarı renk merkez hakimiyetini ve kudreti ifade etmektedir. Birçok sarı yanında kullanılan Türk sarısı, "altın sansı"dır. Altın bilindiği üzere, kuvvet ve kudretin, hakimiyet ve zenginliğin karşılığı olarak dünya var olduğu günden beri değerini korumaktadır. Yine bu anlayışa uygun olarak tarihte güçlü ve ci­ hangir hükümdarların hepsi altın tahtla birlikte tasvir edilmişlerdir. Türkçede Kamlık olarak da adlanan Türk Şamanizm'i, Türklerin ilk kapsamlı ve sistemli inanç kültürünün adıdır. Bu dönem aynı za-


Ahmet Ali Arslan

manda, başta Türk'ün dünya görüşü, hayat felsefesi, devlet anlayışı, devletin ferde ve topluma, fert ve toplumun devlete bakış ve değer­ lendirme biçimleri olmak üzere, engin Türk kültür temellerinin atıldığı ve geliştiği dönemdir. Ancak, bu güne kadar Türklerin bu tarihi süreci, nasıl yaşadıklan ve neler ürettikleri konusu, maalesef bu güne kadar layığı veçhile araştırılıp, Türklüğün ve insanlığın bilgisine sunulmamıştır. Bu itibarla Dr. Arslan'ın Kızılderili ve Türk Şamanizm'i konularında yapmış olduğu engin araştırmaları, gerek Türklüğün büyük uygarlığının araştırılması, gerekse dünya uygar­ Iıkianna yaptıkları katkılannın bilinmesi açısından fevkalade bü­ yük önem arz etmektedir. Bu eserin, bu konudaki ilk büyük ve ciddi bilimsel araştırma olm:ısı itibarı ile bu alanda bundan böyle yapılacak olan çalışmalara temel taşı görevini omuzlayacağına yü­ rekten inanıyorum. Tarih boyunca kıtalar aşan, yalnız bilinen eski üç kıtayı değil, yeni kıtalara da yayılmış ve derin izler bırakmış olan yüksek Türk uygarlığının yüce değerlerinin bilinmesine ve tanınmasına yapmış olduğu değerli katkılan sebebiyle, Dr. Arslan'ı yürekten tebrik eder, bu konuda daha büyük katkılar getirecek yeni araştırmalarını da beklediğimizi ifade etmek isterim. Prof. Dr. Reşat GENÇ Ankara

2


HIZilDE.RİLİ VE TÜ.RH ŞmilA.DİZIIıİ Qi.Riş 1979 yılının Temmuz ayında dünyanın en yüksek yayiası olarak kabul edilen Pamir platosuna (4200m) vardığımda atalarımın binlerce yıldan beri sürdüre geldikleri bir hayatın canlı ve bir o kadar dinamik bir hayatın devam eden manzarasıyla karşılaştım. Yüz binlerce canlı hayvan varlığını temiz ve sağlıklı otlaklara sü­ ren, ilk kar düştüğünde bu besili sürüleri, dağdan arana indiren, çoluk-çocuk, genç-ihtiyar ailecek hep beraber Yurt denilen keçe­ dcn yapılmış çadırlarda yaşayan Türk topluluğu. Hayatımda ilk defa gördüğüm bu Kırgız Yurdunda, adımımı "Astana" dan içeri attı­ ğımda iliklerime kadar sarsıldığımı ve titrediğimi hissettim. 6.Ağustos.1979 tarihini atarak, tuttuğum günlüğürne karaladığırn notlarımı buraya aktarmak istiyorum. Türk Şarnanizm'iylc ilgili konuları araştırmarnın sebeplerini bu notlarınu okuduktan sonra daha iyi anlaşıl�cağır.a inanıyorum. Otuz bir yıl sonra "Pamir Saha Araştırma Notlanm" ilk defa gün yüzü görüyor:

" . . . Sabahleyin Kırgız çadırından Sadrettin Eke geldi. Bizi obasına yemeğe davet ettı: Atının koşumlarının fotoğrafla rını çek­ tİk. Hocam ata bindi. Daha sonra Sadrettin E'ke çadırına geri gitti. Öğleye doğru Dağcılık Kampındaki çadırımıza bir "Türk" geldi. Kendisinin "Teke Türkü" olduğunu ve buraya Bağdat'tan bin yıl önce gelmiş olduklarını söyledi. Her taraftan hep bizlerı · gönneğe geliyorlar. Ramazan ayı. Çoğu, oruçlarını Oş 'taki bayrak direğine asılı Ay-Ytldızlı Türk Bayrağına bakarak açıyorlarmış. Bizleri gör­ mek için bekliyorlar. Akşama Sadrettin .EK:e'ye davet/iyiz. Bizleri iftara davet etti. Moskova 'daki Türk E1çiliği kanalıyla, Ankara ve Tokata telgraf çekerek Türk Bayrağını 6300m, deki Pik Razdelniya zirvesine diktiğimizi bildirdik Dışarıda hafifyağmur çiseliyor. Ben, Hocam ve rehberimiz Alimcan Kamp Müdüründen izin alarak Sadrettin Eke'nin ziyafetine gidiyoruz. Önümüzdeki bir tepeyi aştık, güzel bir krater gölünün kenarına kurulmuş bir Kırgız Yur­ duyla karşılaştık. Önünden ince ve temiz bir su akıyordu. A deta


Ahmet Ali Arslan

büyülen dik. Bir birimize ne diyeceğimizi şaşırdık. Sadece fotoğraf çekmekle yetiniyorduk. lt ürüdü. Ev sahibi dışarı çıktı. Biz çadırın çeşitli yanlarından, "Yurdun " fotoğraflarını çektık. Bize, Lisedey­ ken Tarih hocamızın öğretrneğe çahştığı ve hayalimizde canlan­ dırmağa çalıştığımız beş bin yıllık geçmişi olan "Orta Asya Türk Yurdu "nun önündeydim. Kapısının sağında ve solunda "üç dişli Y" şekline damgalar vardı. Yurdun kenan çepe-çevre çeşitli şekillerde süsleme ve bezeklerle doluydu. Her birini tek tek tespit etmek için uzun bir zaman lazım . . . " Pamir Saha Araştırma Notlan 6. A ğus­ tos, 1979. Merkezi Asya, Kırgız ve Kazak topraklarında "Ağ Üy" veya Ü "Boz y" dedikleri sözünü ettiğimiz bu Yurt, Türk Şaman Kültü­ rü'nün de evi, hayat pınan ve merkezidir. Bunu 1979 da Pamir'e yaptığım saha araştırınarn sırasında tespit etmiştim. Kesin delillerim vardı. Sistem olarak ve felsefe olarak Türk Şamanizm'i, Merkezi Asya, Moğolistan, Altay, Tuva, Hakas ve Şor Eli topraklarında bu "Boz Üy" de yaşayan, yazlan sürülerini yüksek yayiaklardaki otlak­ larda besleyip, güzün düzlüklere ve ovalara inen insanların bellek­ lerinde ve hafızalarında yaşayarak canlılığını korumaktadır. Ne Saha Sire, ne Kırgız, ne Başkurt, ne Çuvaş, ne Tatar ve ne de Altay Türklerinin hafızasından ve kültür belleğinden Türk Şa­ manizm'inin izlerini hiçbir güç ve zorla oluşturulmuş suni kültür dalgası söküp atamamıştır. Eski Sovyet rejiminin tahammülü im­ kansız baskı, takip ve tahribatma göğüs geren Türk Şamanizm'i, Saha Sire, Altay, Tuva, Şor, Televit, Tilingit, Hakas, Başkurt, Tatar ve Çuvaş Türklerinin sosyal hayatında yaşamağa devam etmektedir. Türk Şamanları idam edilmiş, çuhaları, manyakları yakılmış, ben­ dirleri yırtılıp, kasnaklan dağıtılmış ve tokmaklan kınlmıştır. Ama Şaman felsefesi ve onun dünya görüşü buna inanan Türk insanının hafızasından sökülüp atılamamıştır. Türk Şaman Kültürü, halkın hafızasında, halk bilimi ve tarihi kaynaklarda, halkın falkloronda korunup saklanmıştır. Ö nemli olan konulardan biri, Cengiz Han'ın Şamanlık mer­ tebesine erişmiş ve bunu kendi hayatı boyunca yaşamış ve Moğol kültürüne sakmuş olmasıdır. Hint tarihçisi Juvaini, Cengiz Han'ın ulu Şamanların sahip olduğu güce erişmiş olduğunu kaydetmekte­ dir. Moğol Kağanı Cengiz Han'ın bilinmeyen yanları hakkında John Andrew Boyle, The Mangol World Empire adlı eserinde Cengiz -

4


Kızılderili Türk Şamanizmi

Han'ın Şamanlığıyla ilgili olarak şunları kaydetmektedir : " ...Cengiz Han büyülü ve mistik işlerle uğraşma konusunda oldukça mahir bir ustaydı, o, kendisinden geçip trans vaziyeline girdiğinde kendisine yardım eden gizli güçler, onun zaferiere nasıl ulaşacağını kendisine bildirdiklerinde, Cengiz Han bunları yüksek sesle diline geldiği gibi konuşurdu. Şaman seanslannda üzerine giydiği özel giysi ve "man­ yak"ını bir sandığa kilitleyip ve onları her gittiği yere götürmeyi adet haline getirmişti. Ona ilham geldiğinde, trans vaziyetindeyken içine düştüğü durumu, elde edeceği zaferlerini, yaptığı teşebbüsle­ rini, düşmanın gücünü ve konumunu, ülkelerin kendisi tarafından fethedilmesini, düşmanlarını yenmesini ve elde etmeğe hakkı olan ne varsa bunlann hepsini görür ve bunları sesli olarak dile getirirdi. Yanında bulunan özel katibi, kendisi trans vaziyetindeyken onun ağzından çıkanlan kelimesi kelimesine kayda geçirir ve yazardı, sonra bu yazdıklarını özel bir çantaya koyar ve ağzını mühürlerdi. Cengiz Han trans vaziyetinden çıkıp kendisine geldiğinde katibi onun ağzından çıktığı gibi yazıya döktüğü Cengiz Han'ın sözlerini Cengiz Han'a teker teker okurdu; Cengiz Han, kendi ağzından çık­ tığı gibi yazıya geçirilen bu sözlere göre hareket eder ve onların çoğu gerçek o�arak karşılanna çıkardı. .. Rusya'da Bolşeviklerin hakimiyeti ele geçirmesinden sonra Orta Asya Türk Şamanlığına ve toplumu kendi tarihine, kültürüne bağlayan değerlerine karşı savaş açılmasından dolayı, şaman kültü­ rü. temelinden sarsılmış ve şamanlar halk düşmanı ilan edilmiş, büyük zarar görmüştür. Türk Şamanizmi'ne ait değerler Bolşevikler tarafından yıkıl­ madan önce Rus bilim adamı Potanin yapmış olduğu saha araştır­ malannda genel olarak Şaman'ın kıyafetini üç ana madde etrafında değerlendirmiştir. Potanin'e göre, Şaman'ın giydiği çuha dize kadar uzanan kumaştan dikilmiş bir giysidir. Bu çuhayı, başa takılan tepe­ lik veya papak denen başlık tamamlamakta ve bunlar ayakkabı veya çekmeden (çizmeden) oluşmaktadır. Kırgızistan Manas Üniversitesinde görevliyken ve yine Saha Araştırmasıyla meşgul olduğum günlerden birinde, ilk defa 250 bin Kırgız Türküyle Alatoo (Aladağ) Meydanında Kurban Bayramı Namazı kıldık. Yanımda 80 yaşını çoktan geçmiş bir Ak Sakat Kır­ gız'la sohbet ettik. Ona sordum, "Sovyet Rejiminin baskısı altında kalarak geçen seksen yılda, namaz kılmadınız, oruç tutmadınız, "

5


Ahmet Ali Arslan

-------

zekat vermediniz, Hacca gitmediniz; peki, İslam inancını bugüne kadar nasıl koruyup sakladınız? Kırgız'ın verdiği bir cümlelik cevap çok anlamlıydı: "Ağzımızı sıkıca kapadık, elimizi de üzerine koy­ duk ve sadeec kalbimizden Kelime-i Şahadeli okuduk" dedi. Dinini bu yolla koruyan Türk insanı, Türk Şamanizm'iylc alakah kültürü­ nü de ölüm, sürgün ve baskıya inat aynı yolla koruyup. saklamıştır. Türk Şamanizm'inin sırları, Türklerin Orta Asya steplerinde, Tanrı Dağlarının eteklerinde kurdukları "Yurt"larında süs ve bezek olarak kullandıkları motif ve işlemelerde gizlidir. Yurdun tepesini, yani "Tünlüğü"nü oluşturan "ağaç kasnak" ta yirmi dört delik var­ dır. Yurdu ayakta tutacak olan sırıklar bu delikiere geçirilir. Boşta kalan diğer uçları toprağa saplanır. Bir Kırgız "yurdu" 24 Oğuz Bo­ yunu bünyesinde barındırır. Bu kendi şahsında "birliği" oluşturur. Orta Asya genelinde düşünüldüğünde, "Türk Birliği"nin sembolü sayılır. "Yurt"un kapısı "Gün Doğan" tarafına bakar ve bu "yurt"a ilk önce Göktanrı'nın ışığının girmesine imkan verir. Yurdun tepe­ sindeki "Tünlük", Göktanrı'ya açılan yoldur. Yıldızlar buradan görünür gece yatarken. Yurt'ta birlik beraberlik ve dirliğin sembolü olan "ateş"in dumanı bu boşluktan Göktanrı'ya doğru yola çıkar. "Ateş" Türk Şamanizm'inde büyük önemi olan bir semboldür ve "yurt"un tam ortasında yer alır. Doğu'ya, "gün doğan"a doğru açık olan "yurt"un girişinden içeriye düşen güneşin ışıkları, "yurt"un ortasına doğru ilerler ve "yurt"un ortasına kurulmuş olan "ateş"le buluşur. "Ateş", yeryü­ zünde mevcut olan bütün kötülüklerin temizleyicisidir. Amerika Yerli Kızılderili Şamanİzın'inde "ateş", "Great Spirit", yani, "Ulu Ruh"un yeryüzündeki temsilcisi olarak kabul edilmektedir. Sibirya'ya 2001 yılının Mart ayında yaptığımız saha araştır­ ması sırasında, başkent Yakutsk yakınlannda Ivan Gabışev-II' nin mezarına giderken merhumun dul eşi bayan Dr. Gabışeva'nın Kangalas civarında buz tutmuş Uluhan Örüs (Lena) Nehri'nin üze­ rinde yağda kızartılmış pişileri (Alaacı) bir "Güneş "şeklinde karın üzerine dizip sonra "Nuo" ya dua etmesi ondan yardım dilernesinin sebebi budur. Buradaki "Nuo" hepimizin gözle görebileceğimiz "Gökyüzü" demektir ve hiçbir açıklama ya gerek kalmadan "en ulu" manasının karşılığıdır. Bu eski Türk İnançlarında "Gök Tengri" demektir. Alemierin yaratıcısı "Nelata-Nuo" Türklerde "Göklerin Ruhu" manasında kabul görmektedir. Göklerin ruhuna yani 6


Kızılderili Türk Şa.manizmi

-------

"Nelata-Nuo"ya yakarına bazı değişikliklere maruz kalmıştır. Fakat bu inanış 1 900'lü yılların başına kadar bozulmadan kalabilmiştir. Göklerin Ruhu, Farsçada "Huda", Orta Asya Türkleri arasında "Ku­ day" Amerika Yerlileri arasında "Great Spirit-Ulu Ruh" adını almış­ tır. Ululuk sıfatı olan bu ruh, Saha Şaman kültüründeki Ülgen ruh­ larıyla aynı ululuktadır. Bu yoldaki açıklamaya A.V. Anohin ve Gumilev'de de rastlamaktayız. Saha Sire'de, Kangalas Vilayetine bağlı, Loomtuka köyünde Şaman Yakarışlanyla beni kötü ruhlardan arındırdığına inanan Şaman Nikiforov'un, kendi "balağan"ında yanan "ateş"e büyük hürmet ettiğine şahit oldum. Ateşe, hamurdan yapılmış ve yağda kızanılmış Kars'ta "pişi" dediğimiz "Alacı"attı. Bunun arkasından "ak at yelesi"nden kesilmiş üç tutarn at kılını aynı ateşe attı. Bir şekilde "ateşi doyur"du. Amerika Kızılderili Şaman kültüründe buna "Feeding the Fire" (Ateşi doyurma) diyorlar. Şaman Nikiforov, Loomtuka Köyündeki "balağan"ında beni "Şaman Yaka­ nşı"ndan geçirirken, balağanında, ateşin yandığı ocağın sol tarafına düşen duvarda demir bir çiviye asılı olan manyağını giyrneğe çalı­ şırken onun çok ağır olduğunu gördüm. Halk a!asında şöhreti olan ve tanınmış Şaman'ın "manyak" denilen çuhasını dikiş bilen mahir kadınlar ve genç kızlar dikerler. Manyak dikilirken "kirli" ve temiz olmayan kadınlar ve kızlar "manyak"a yakın gelmezler ve yakın bırakılmazlar. Eğer bir Şaman zenginse, hali-vakti yerindeyse, onun "manyak"ının dikimi üç ayda tamamlanır. Fakir ve yoksul Şamanların "manyak"larının hazırlan­ ması üç yıl sürer. Kızlar, "manyak"ın zor olmayan kısımlarını hazır­ larken, yaşlı ve tecrübeli kadınlar Şaman gelenek ve kurallanna göre hazırlanması gereken kısımlarını tamamlayarak "manyak"ı dikerler. Manyak ilk önce parçalar halinde hazırlanır, sonra "topla­ mr". "Manyak"ın dikimi için gereken malzemelerin çoğu Şaman'ın akrabaları, komşuları ve yakın arkadaşlan tarafından temin edilir. Şaman'ın yakın aile üyeleri, yakın komşulanndan oluşan kadınlar, "manyak"ın dikiminde ilk sırada görev alırlar. Altay Türk Şamanlarının zenginliği ve değerli mal-mülkleri yoktur. Onlar toplum içinde manevi makama sahip, aslında yoksul insanlardır. Onlar toplum tarafından beslenmediği için, kendi tarla ve bahçesinde çalışıp, kendi geçimlerini temin etmek zorundadır­ lar. Şamanlar iyileştirdikleri hastalanndan herhangi bir ücret talep 7


Ahmet Ali Arslan etmezler. Hastası iyileşen şahıs eğer isterse Şaman'a koyun, dana veya gönlünden ne koparsa bir hediye verir. Şaman'ın geliri eğer varsa, bunun gibi hediyelerden ibarettir. Altay, Tuva ve Hakas Şamanianna göre, onlann ruhlar alemi­ ne yaptıklan önemli seyahatlerde kendilerine yardım eder ruhlar Şaman'ın çuhasında yaşar. Şaman ölünceye kadar onlar şamanı terk etmezler. Şaman'ın varlığı sınıf farkı yaratmaz ama, şamanın çuhası onun toplumdaki mevkisini ve prestijini belirler. Halkın arasında ona itibar kazandırır. Altay Türk Şamanları kendilerine Şamanlık verilin­ eeye kadar mevsimlik merasimlerc ve töreniere "manyak" giymeden çıkar. Bunu, kendilerinin alçak gönüllü davranışlarını ve halktan kopmadıklannı göstermek için böyle yaparlar. Daha sonraki yıllarda manyak"lannı giyerler. Kadın Şamanlar, iyilik sahibi ruhlara yakın gitmezler. Kadın Şamanlar sadeec karanlık dünyanın, yer altı dünya­ sının karanlık işlerinin hakimi Erlik'le temasta olurlar ve onun ka­ ranlıklar içinde yaşayan ruhundan yardım isterler, onun için ayinler yaparlar. Kadın Şamanlar, Bay Ülgen'e yakarmaz ve ondan yardım dilcmezler, ona ruhsal anlamda ayin düzenlemezler. Altay şamanı kendisini koruyan ruhun yol göstermesine ve onun öğütlerine uygun hareket etmezse, sözü edilen yardımcı ruh tarafından cezalandınlır. Eğer Şaman çok ciddi şekilde hastalanırsa, bu, Şaman'ın koruyucu ruhu tarafından işlemiş olduğu herhangi bir hatasından dolayı ceza­ landınlmış olduğunu gösterir. Anohin konuyla ilgili olarak saha araş­ tırmalan sırasında hatırasını şöyle nakletmektedir: "Katın Nehri'nin ana kollarından biri olan Kuyum Nehri'nin kıyısında yaşayan Sürtüş adlı bir şaman, kendisine emredildiği halde "manyak" diktirmediği için kendi koruyucu ruhu olan Palas'ın çok sinidendiğini ve kendi­ sinden yüz çevirdiğini anlattı. Şaman Sürtüş cezalandınldığı için, yerde ölü gibi cansız yatarrnış. Onu Şaman Bendiri çalarak kendine getirmişler." Deri sicimierin aşağıya uzanan ucunda yılan başı şeklinde semboller vardır. Bunlar ağızları açık, başın iki yanında gözleri olan yılan şeklinde hazırlanmıştır. Bazen üç yılanın tek bir başı olduğu­ nu kaydeden Potanin, güı;lü bir şamanın "manyak"ında 1 070 yılanı sembolize eden deri sicim saydığım nakletmektedir. Altay Şamanları'nın giydiği "manyak"ın sırtına deriden ke­ silmiş bazı hayvanların şekilleriyle iki tane demirden kesilmiş dis­ kin dikilmiş olduğunu belirtmektedir. "Manyak"ın yakasına siyah 8


Kızılderili Türk Şamanizmi

ve kahverengi baykuş tüyleri dikilmiştir. Altay Şamanları'ndan birisinin yakasına her birinin tepesinde bir baykuş tüyü bulunan yedi tane deri bebek dikildiği naklcdilrnektedir. Bu yedi bebeğin Bay Ülgen'in yedi sernavi kızını "rnanyak"ın yakasına dikilen yedi küçük çıngırağın ise, bu yedi kızın sernavi ve mistik sesi olduğu aniatı lmaktadır. Loorntuka Köyündeki Şarnan Nikiforov'un "çuha"sının etek­ lerinden "yılan"ı sembolize eden "sicirnler" sallanıyordu. Şarnana, onu giymesi için yardım etmek istedim. Aniden sanki bir kurşun yemiş gibi bana bağırdı ve "çuha"sına el sürmernern konusunda beni kesin bir dille uyardı. Hayatımda bu kadar sert ve ani bir uya­ nyla karşı karşıya kalrnamıştım. Babarn bile hayatırn boyunca bana bu şekilde bağırrnarnıştı. Bir an için kapıyı açıp, balağandan kendi­ mi dışan atmak istedim. Sonra, bir an bin bir türlü zahrnete katla­ narak Türkiye ile Saha Sire arasındaki 15 000 kilometrelik yolu düşündürn. Ben bunları düşünürken, Şarnan Nikiforov, sanki niye­ timi anlarnış gibi, sesini yumuşatarak, "Dokunursan rnanyakta yer alan yardırncı hayvanların ruhları ürker ve manyağımı terk eder, beni yalnız ve yardırnsız bırakırlar," dedi. Şarnan . elinde tuttuğu bendirine her dokunduğunda çıkan uzun ve kısa sesler, insan kalbinin atış ternposuna uygun gayet rit­ rnik bir hal alıyordu. O bendirine vurdukça benim kalbirn bendirin ritrnik sesine uygun bir tempoda atmağa başladı. Oturduğurn yerde, hiçbir hareket yapmadığım halde, terlemcğe başladım. Kısa bir müddet sonra beni ter bastı. Şarnan Nikiforov hem bendiri çalıyar hem de benim etrafımda hızla dönüyordu. İçeride larnba yanrnı­ yordu ve ocakta çıtırtıyla yanan kuru ve yağlı çarn odunlannın alevinden çıkan loş ışık balağanı aydınlatan tek ışık kaynağıydı. Balağana mistik bir hava hakirndi. 20-25 kilo ağırlığındaki bu çu­ hayla Şamanın neredeyse koşar adımlarla bendir çalıp benim etra­ fımda dönüşünü büyük bir hayret ve hayranlıkla izliyordurn. Şa­ rnan kültürüne göre; "bendir", Şamanı ruhlar alemine götürüp ve geri getiren "mistik at" ve onun elindeki "tokmak" ise, bu "mistik at"ı sevk ve idare eden kamçı görevini üstlenrnektedir. Şarnan bu mistik rnerasirni sırasında "Aşağı Dünya"nın ruhlarıyla konuştu. Bu tür merasimlerde kesinlikle büyük bir sessizlik gerektiğine Şamanın benim üzerimde denediği bu kısa tek seanslık yakarışında şahit oldum. Ben balağanın ortasında bir ağaç sandalye üzerinde oturur9


Ahmet Ali Arslan kcn, bir ara ellerimi gayri ihtiyari önümde birleştirdim .. Şaman, sert bir dille ellerimi dcrhal çözmcmi söyledi. Bu yakarış merasimi bittikten sonra, sakin bir ortamda beraber çaylanmızı yudumlar­ ken, bunun sebebini sordum. Bana, "Vücudundaki enerji akışını kesiyordun, mani oldum," demekle yetindi. Şaman Nikiforov yaka­ rışı sırasında ilk önce fısıltı halinde çıkan sözleri, daha sonra gide­ rek yükselen bir tehdit haline dönüştü. Birkaç kere çok yüksek sesle, " Min bu olurur kihini kömüsküübün, kömüsküübün, bierbippin. " (Ben burada oturan bu kişiyi sıkıntılarından kurtarıyo­ rum, onu sıkıntılarından kunanyorum, onu size vermiyorum işte," şeklinde bağırdı. Şaman, beni sıkıntıya sokan "aşağı dünya"nın kötü huylu ruhlarıyla temasa geçmiş, onlarla konuşuyordu. "Bierbeppin. " yani Vermiyorum işte.. " şeklinde pek de dostça olmayan bir şekilde bağırdığında, karşısındaki muhatabı kesinlikle iyi huylu bir ruh değildi. Türk Şaman kültüıii n de, "Karanlık Dün­ ya", veya "Aşağı Dünya" olarak adlandırılan diyarda yaşayan ve "Erlik" in emrinde olan "kara ruhlar"a hitaben "Bierbeppin .. " diye­ .

"

rek sert bir dille bağırıyordu. Saha Şamanı Nikiforov, daha önce yağda kızartılarak hazır­ lanmış "Alacı" denilen "pişi" leri ve ak at yelesinden kesilmiş "üç tutarn at yelesi''nden oluşan kılları saygıyla, yanmakta olan ateşe attığında, "ateş"in Türk Şaman kültüıii nde, tıpkı Amerikan Yerli Kızılderili Şamanizm'inde olduğu gibi önemli bir yere sahip oldu­ ğunu anladım. "Pişi"leri ve "ak at yelesi kılları"nı ateşe attıktan sonra, büyük bir hürmetle ateşin önünde baş eğerek, "Aal uotum içite" (Ey al ateşin ruhu), uzak, çok uzak bir Türk Elinden, Saha Sire Türklerinin topraklarına gelen benim için "Şamanca" yakarışia­ rına başladı. Yakarışiarında şiirsel bir bütünlük, akıcılık ve temiz bir Türkçe ön planda kendisini gösteriyordu. Loomtuka Köyünde bulunduğum müddet içerisinde bir şey dikkatimi çekti; Şaman Nikiforov, benimle beraber köye gelen Kangalas Valisi G. M. Artemyev, Akamemik Prof. Dr. Vladimir Larionov ile Rus dilinde konuşuyordu. Ama benim için balağanında ulu ruhlara yakanp, karanlık dünyanın kötü ruhlanyla sadece Saha Sire Türkçesiyle konuşuyordu. Kendi kendime, "Demek ki, Saha Sire'deki Ulu ve Yeraltı Dünyasının ruhları, Şaman Nikiforov'un "Yardımcı Hay­ van"ı olan "Ayı", Rusça bilmiyorlar," şeklide bir düşüneeye kapıl­ dım. Çuvaş, Başkurt, Tatar, Orta Asya, Altay, Hakas, Tuva ve SibirlO


Kızılderili Türk Şamanizmi ya Şamanları "Yakanşlarını" kendi ana dilleriyle yapıyorlar. Şahsen, Ulu Ruhlara ve Yeraltı Dünyasının "Kara" ruhlarına Rusça yakaran bir Şamana şimdiye kadar rastlamadım. Şaman Nikiforov'un yakarışiarı kısaydı, özlüydü, arıydı ve duruydu. Birinci makamı işgal eden "ateş"ten sonraki yeri tutan yüksek makamdaki ruhlara yakarıyordu: " B1rça bitik Xatan Temeriye" (Ak Sakallı Xatan Temeriye). Anadoluda erkek çocukla­ ra ad olarak koyduğumuz "Orhan"a Saha Sire'de "Ateşin Ruhu" olarak "Uxxan" şeklinde yaşamaktadır. Büyük bir hürmetle "ateşin ruhu" Uxxan a yakaran bir ses tonuyla seslendi: "Aan Uxxan ehekkem" (Atam Aan Uxxan), diyerek ateşin ruhunu kendisine yardım etmesi için çağırdı. Bunun ardınca yakarışiarına ara verme­ den birbirinin ardınca sıraladı. Amerika Yerli Kızılderililerinde olduğu gibi " Toprak Ana '; ·�na Vatan '; Vatan toprağı '; na sahip çıkan ve onları koruyan "büyük ruh"a "Sinim doydum iççide"(Ana doğma vatanıının ruhu), diyerek üzerinde doğduğu, havasını solu­ duğu, suyunu içtiği, meyvesini ve üzerinde yetişen ürünleri yiyerek beslendiği kutsal Anavatan topraklarını koruyan "Büyük Ruh"a bana yardım etmesi için yakardı. Yakarışiarına devam ederek bu seferi Saha soyunu koruyup, kollayan "Ulu soyun ruhları"na, " Ulu caan öbügel�rim tınara " (Hürmetli ulu soyumun ruhları) yalvardı ve bana yardım etmeleri için onlara yakardı. Sonra ara vermeden sırasıyla, "Agam tma, ehelen·m, ebelerim tmara"(Atalarımın ruhla­ rı, dedelerimin, ninelerimin ruhları.) diyerek kendi büyük soyunun önde gelenlerine yakardı. Onlardan benim müşküllerimin hallinde yardırncı olmalarını istedi. Her Şamanın mutlaka yardımcı ruhları olur, bunlar ruhlar aleminde yaşar ve Şamanlardan başkasının gö­ züne görünmez}er. Bu sefer o göze görünmeyen güçlü ruhlara ses­ lendi; "Köstübet külümeex könıölöhööççülerim " (Göze görünme­ yen yıldınrn güçlü yardımcılarırn) şeklinde onlara yalvarıp yakardı. İlginç bir şey daha oldu ve bu sefer kendi soyunu yeryüzünde daim olan tabiat varlıklarıyla kıyaslayarak; "Üörderim süürükterim " (Akarsu gibi olan soyurn-sopum) diye yalvararak tabiatı onurlan­ dırdı ve onlardan yardımlarını benim için esirgememelerini istedi. Türk ve Kızılderili Şaman geleneğinde Şamanlara gördüğü işlerde yardım eden, yörede güçlü olmalarıyla tanınan "hayvan yardım­ cı"lan vardır. Bu yardımcı hayvanlar, genel olarak "Hayvan Ana" olarak kabul görür. Şaman bu noktada, "Köüskeeççilenin, ll


Ahmet Ali Arslan

aranaççılaççılarım, kömölökööççülenm ' " (Benim kurtarıcılanm, koruyucularım, yardımcılarım)diye yalvararak, "Yukarı Dünya"da yaşayan, iyi huylu ve iyilikten yana ruhları, bana yardım etmeleri için ça�ırdı. Şaman Nikiforov'un "Yukarı" ve "Orta Dünya"yı terk ederek, "Aşa�ı Dünya'ya yöneldi�ine şahit oldum. "Abahılarım"(Ey Cinlerim) diyerek "Aşa�ı Dünya"da yaşayan "cinler"ini kendisine yardım etmeleri için ça�ırdı. Çoğunlukla insanlan "Karanlık Dün­ ya"da yaşayan kötü ruhlar hasta eder. Şaman, iyileştirmek için uğ­ raştı�ı hastasını bu duruma getiren "kötü ruhlar"ı bulmak için, "Aşağı Dünya"da yaşayan "cinleri"nden yardım ister. Bazen, Şa­ man'ın kendisi "Ruhlar Dünyası" dediğimiz, "Aşağı Dünya"ya bendirini çalarak gider. Bu "Aşağı Dünya" seyahatinde orada bulu­ nan akrabaları tarafından tanınmak istemeyen Şaman, yüzüne, o bölgenin en güçlü "Hayvan Ana"yı sembolize eden "maske" takar. Güçlü yardımcı hayvan ana "Geyik" ise, Şaman geyik maskesi takar. Yakut Şamanları'nda "Ana Hayvan" veya "Hayvan Ana" ve bu arada eski Şamanların yaşayan ruhu büyük rol oynar. "Hayvan Ana", Yakut Şamanı'na görünmeyen bir ruh şeklinde yardım eder. Bu ruh kendini ölüm veya doğum anlarında gösterir. Yakut Şamanları'na yardım eden gizli ruh, "Hayvan Ana", çoğu zaman tüyleri demirden bir kuş şeklinde görünür. Tüyleri demirden olan bu koruyucu kuş şeklindeki "Hayvan Ana" Şaman'ın sahip olduğu ağacın bir dalında tüner. Ayrıca Şaman çuhasına, "delilerin ruhunu" temsil eden, "emeget" adlı bir sembol takıhr. Bu sembol, küçük bir kana üzerin­ de ayakta duran ve onu idare eden bir adamdan ibarettir. Şaman, "Yeraltı Dünyası"nda yaşayan "cin"lerinden yardım isteyince, başka yeraltı ruhlarını çağıracak mı diye beklerken, tam aksine, oradan "Yukarı Dünya" nın en üst mertchesinde yaşdyan, "ulu" yardımcı ruhlara yöneldi; "Üs sırdık uluu küüstex aannal ayı] kömölököççülerim " (Üç parlak, ulu büyük ve güçlü melek ruhlu yardımcılanm) şeklinde yakararak Türk Şamanizm'inde "Yukarı Dünya" olarak adlandırılan "mavi Sema" da yaşayan, hayırdan ve iyilikten yana olan "melek" huylu ulu ruhlara yönelip, yakarması bize iyi ruhların "Yukarı Dünya"da, kötü ruhların ise "Karanlık", yani "Yeraltı Dünyası"nda yaşadıklarını anlatmaktadır. Şaman Nikiforov, "Yardımcı ruhlar''ı, balağanma davet ederek, onların içeriye "buyurup" oturmalarını istedi ve "Cugas, cugas buolun " 12


Kızılderili Türk Şamanizmi (Bana doğru gelin) ve "Bu min balağanım ilviger" (Benim bu balağanıma buyurun). şeklinde yakararak, onları 25 metrekare ge­ nişliğinde içinde sadece bir "ateşgah" olarak kabul edebileceğimiz bir şörnine olan "balağan" dedikleri küçücük evine davet etti. Bu davetten sonra, konu döndü dolaştı benim üzerimde yoğunlaştı. Şaman, Yukarı Dünya'nın ulu ruhlanyla benim hakkırnda konuşu­ yordu. Şaman Nikiforov, balağanında bana vermiş olduğu taburenin üzerinde oturuşumdan, başımın hafifçe sağ omzuma doğru eğik oluşundan, yüzürodeki gergin ifadeden, kaşlarırnın almış olduğu şekilden, alnımdaki kırışıklardan, gözlerimdeki bezginlikten, bende bir şeylerin normal gitmediğini anlarnış olmalıydı. Şarnan benim yüzüme ve ben de onun yüzüne bakıyordum. Bizi evinde güler yüzle karşılayan ve izzet ikramda bulunan Şamanın yüz ifadesi giderek gerginleşrneğe başladı. Çok geçmeden bu durumun benden kaynaklandığını fark ettim. Ben tebessüm ettiğirnde, onun da tebes­ süm ettiğini, ben meyus ve üzgün bir tavır aldığımda, onun da yü­ zündeki ifadenin üzgün bir hal aldığını gördüm. Bir anlamda, ben kendi yüzümün ne halde olduğunu, şaman'ın yüzüne bakarak an­ lamakta zorlanmıyordum. Yine, kendisine yardım etmeleri için kutsal bildiğ_i ulu ruhlan yardımına çağırınağa başladı. "Kırcagas

omuk kihitger kömölöhügün ırastıagın, arçılıgın, kömöslüögün, algıagın. " (Tarihi milletin temsilcisine beraberce yardım edelim, temizleyelim, kutsayalım ve yakaralım), şeklinde yalvarırken bu arada benim uzak bir Türk Elinden, Türkiye'den geldiğimi "satır arasına" sıkıştırmaktan kendini alamıyordu. Yardım çağrısına de­ vam ediyordu; "Suolun tördün çöllörütüögün " (Eğilmiş yolunu doğrultalım) derken, dost görünüp, bana tuzak kuran ve var olan doğru yolurodan beni sapturnağa çalışaniann varlığına dikkatimi çekiyor ve bu arada zorluklar içinde kıvranmakta olduğumu bana aniatmağa çalışıyor ve ruhlardan yardım istiyordu. Tekrar yardırncı ruhlanyla konuşmasına döndü; "Aartıklann anytagın" {Ona doğru yolun kapısını açalım) dedi. Bana dost görünüp, yoluma olmadık engeller koyulduğunu dile getiren Şaman Nikiforov, bu zorluklan ve engelleri kastederek; "Meheleyin moholun ıraastıagın " (Yolun­ daki engelleri ve zorluklan kaldıralırn) şeklinde yakarınasına de­ vam etti. Ben Şaman Nikiforov'u hayatımda hiç görrnemiştim. Onu ilk defa Loomtuka köyündeki evinde tanıdım. Başımdan geçenleri, karşılaştığım zorlukları hayatımda başka hiçbir insanla konuşma13


Ahmet Ali Arslan

mıştım. Aradan bu kadar zaman geçti, ben hala Şaman Nikiforov'un benim ruhumda yaşanan fırtınaları nasıl çözdüğünü anlamış deği­ lim. Bu arada beni korkutan ve endişelendiren sözler de sarf edi­ yordu; "Us sılınan buoluoxtaax kuhagan bıhını tuoratıagın " (Üç yıl sonra başına gelecek belayı defedclim) derken, bana üç yıl sonra olabilecek bir sıkıntıya dikkat çekmek istiyor ve bir bakıma beni uyarıyordu. Devamlı olarak benim içinde bulunduğum sıkıntıları­ rnın etrafında dolaşıp duruyordu; "Kuhagan tü/ün barıtın ıraasuagın " (Görmekte olduğu kötü rüyaların tamamından onu kurtaralım) diyerek bir taraftan kendisinin yardımcı ruhlarına ya­ karırken, diğer taraftan beni içinde bulunduğuım zor durum hak­ kında uyarıyordu. ''Donıabuyatın könnörüögün " (Onun sağlık ve sıhhatini düzcltclim) diye yakarmasına; "Kırcar saahıgar etcnc olarorun onoruogun" (Yaşlılığında hiçbir sıkıntı geçirmeden yaşa­ masını sağlayahm) şeklinde ilave ve tamamlayan bir yakarışla de­ vam etti. "Bu min balaganım ihigt.•r kı 1ren olorur eder kihini innikitintiistüögün algılıın cticgin, ömüskelitühen"egin " (Bu benim balağanımın içinde oturan kişinin geleceğini parlak kılalım. Onu dileğine erdirelim. Ona Yukarı Dünyanın koruyucu ruhlarını indi­ reJim) şeklinde yakararak benim için ulu ruhları kendisine yardıma çağırdı. "Kördöhöbün, kördöhöbün, kördöhöbün " (Sizlere yalvarı­ yorum, sizlere yalvarıyorum, sizlere yalvarıyorum) diyerek kendi­ sinin bu kadar büyük meselelerin üstesinden tek başına gelemeye­ ceğini açıkça belirtmekten çekinmedi. l.oomtuka Köyündeki balağanında beni "Şamanca" sohbetine kabul eden Şaman Nikiforov, yakarışianna aşağıdaki şekliyle devam etti:

"Aa/ uotum nönnüö ahauagım buollunç Küöx uotum nönnüö kündüleetegim buollun. Arulaa x-sıalaax alaacınan ayax tuttagım buollun " (Al ateşi m vasıtasıyla, Gök ateşin vasıtasıyla size ikramda bulunuyor, size tereyağında pişmiş pişi (Alaacı) sunuyorum)." Sieri kehemmin, sıt snnar tahaaardagım buollun." (Sizi rahatsız ettim. Üstelik etrafa koku yayarak sizin keyfi nizi kaçırdım.) " Kömüskel kömö kördöstögüm buollun. " (Bana yardım etmenizi sizden rica Ediyorum) - Huuuuuhhhhhh. .. Ateşe doğru eğilerek içindeki havayı ateşe doğru kuvvetiice üfledi. Ama dikkat ettim, ateşe tükürmedi. Sonra bendirini eline 14


Kızılderili Türk Şamanizurl

-------

alarak "Huuuwwww... " diye bir ses çıkararak bendir çalıp kendi etrafında dönrneğe başladı: " Tuox baar xara caydargın, tuox baar

ogustarbııkkın, möltööbükkün, conkuhagan sanaatın barıtin eyıgıtten, meheygin moholgun barıtın ıraastııbın,ıraastııbın, ıraastııbın. " (Size kötü ruhların yaptığı kötülüklerin, onlardan ye­ diğiniz kötü darbeleri, zayıf düştüğünüz anlarınızı, kötü insanların size karşı olan kötü düşüncelerini, içine düştüğünüz sıkıntılarınızı ve önünüze çıkarılan engellerin tamamını bu üflememle ortadan yok edip kaldırıyorum...Temizliyorum... Temizliyorum... Temizli­ yorum.) Yukardan aşağıya oturduğum yerde beni boydan boya üç defa üfledi. Başımın tam ortasından öptü. Saçıının o kısmı tamamen döküldüğü için dudaklarının temasını bedenimde hissettim. Sanki, onun öptüğü yere bir buz parçasıyla temas edilmiş gibi kesinlikle serinlik hissettim. Başımın ortasından öptüği.i yere elindeki bendiri çalmakta olduğu tokmağını koydu ve şu sözlerle yakarışına devam etti: "Min bu olonır kihini kömüskiiübün, kömüsküübün,

bierbeppin. " - Huuuuwwwww. .. (Ben burada oturan bu kişiyi sıkıntılarından kurtarıyorum, onu sıkıntılarından kunanyorum... Onu size vermiyorum ... Vermi­ yorum işte... "

- Huuuuwwww... Sonra ateşin başına giderek, içindeki bütün havayı öğürürce­ sine olanca kuvvetiyle ateşe doğru üfledi. Kesinlikle tükürmedi. Sadece üfledi. Elinde tuttuğu "Dokuz Tirli" bendirine kuvetlice üç defa vurdu. Ardından şu sözleri söyledi: "Kihi xara buol, kihi süöhü

tördö buol. Co/ sorgu argıstan, üörüü-kötüükötöllön , uygu-bıyan olo xton, utuo cohun ürdük üleni bul, ogolorgun öydösüöyö��kcrgennin cen eye/es, kırcar saahın colox buollun, üyeleex buollun, üörüülcex buollun, kömükcllex buollun... Dom!. .. Dom!... Dom!. . . " (Sıkıntılarından kurtulmuş biri olarak yaşa, senden sonra soyun türesin, mutluluk ve sevgi her zaman seninle olsun, sevgi ve neşeyle dolu olarak yaşa, hayatın huzur dolsun, en yüksek makamlara erişmek nasibin olsun, çocuklarınla birlikte ol, onlara sevgi ilc yaklaş ve destck ol, hanıınınla mutlu yaşa. Bundan sonra hep mutlu ol. Nice yıllara neşe ile var. Bunlar hep senin ol­ sun. Çünkü artık senin de koruyucuların var... Amin!. .. Amin!. .. Amin!.) ıs


Ahmet Ali Arslan Saha Şamanı Yasiliy Nikiforov'un "balağan"ından ayrılıp başkent Yakutsk'a doğru yola koyulduğumuzcia kendimi çok huzur­ lu ve sıkıntılardan kunulmuş hissettim. Belki psikolojik, belki değil. Sebebi ne olursa olsun, kendimi huzurlu hissediyordum. Sahalar, kökü Türk tarihine dayanan kültürleriyle sessizce talihin yüzlerine güleceği günü beklemektedirler. Bir gün mutlaka Saha Türklerinin tarihini doğru olarak yazacak tarihçi ve etnograflar onlara tarihi itibarı iıı geri verecekler. Saha Türklerinin öğrenilmesi ve aniaşıl­ masıyla Saha Sire yerindeki buz gibi sessizlik bozulmuş olacaktır. Dünya, gerçek Saha Türklerinin tarihiyle tanışmış olacaktır. Kendi başımdan geçen ve bizzat yaşadığım bir tecrübemi bu­ raya özetleyerek almakta fayda gördüm. Bana çok ilginç geldi. Ta­ mamen donmuş Uluhan Örüs (Lena) Nehri üzerindeki metrelerce kalınlığındaki buzun üzerinde yüzelli kilometreden fazla yapmış olduğum bu saha araştırma gezisinin bütün bu sıkıntı ve zahmetlere değdiğine yürekten inanıyorum. Tanınmış Türk tarihçisi Başkurt Türklerinden Ahmet Zeki Yelidi Togan'ın da başından bir Şaman'a tedavi olma olayı geçmiş­ tir. Ahmet Zeki Yelidi Togan Orta Asya'da bulunduğu sıralarda sıtmaya yakalanır ve "Bakşı" denilen bir Şaman tarafından tedavi edildiğini Ilatıralar adlı serinde şöyle nakletmektedir: 'Burada ben müthiş bir sıtmaya tutulmuştum. Bu bende Buhara'dan beri vardı. Hükümet azasından Abdülhamit Arifov kinin getirmişti. O da ku­ laklarıma kötü tesir ediyordu. Bir gün dediler ki: 'Yakında Akcar ismindeki köyde tecrübeli bir bakşı, yani Şaman var. Ona tedavi ettirelim.' Ben de çamaçar razı oldum. Bakşıya haber verdiler. Kö­ yüne gittik. Meğerki bunlar Qarlıqlardanmış. O bir gün hazırlığını görecekmiş. İ kinci günü akşam gittik. Bir Özbek çadın içinde bü­ yük bir ateş yakılmıştı. Kapkara sakallı 40 yaşlarında görülen sağ­ lam yapılı bakşı normal bir insan sıfatıyla çay içip konuştuktan sonra arkadaşlarıyla bir daire yaptı. Elinde düngür denilen davulu çalarak şamani şarkılarını söyleyip dönrneğe başladı. Başkaları da dönüyorlardı. Bu merasim uzun sürünce bakşı bana geldi. 'Sen bize inanmıyorsun, ruhlar gelmiyor. Okumayı tatil edelim.' dedi. Ben de, 'Aman tatil etme, ben inanırım.' dedim. Yine bir müddet dön­ düler. Çaldılar, şarkı söylediler. Nihayet bunlardan biri vecde geldi. Ağızlarından beyaz köpükler çıktı ve kendisini kaybetti. Onu bir kenara çıkarıp yatırdılar. Böylece birkaç kişi vecde geldikten sonra 16


Kızılderili Türk Şamanizmi nihayet bakşının kendisi de vecde geldi. Orada hazır bir demir kü­ rek vardı. Onu yanan ateşe koymuşlardı. Bir ağaç sap sokarak bakşı küreği kaldırdı. Ağaç saplar yanmaya başladı. Ağzına su alıp küreğe püskürdü. Ateşten sıçrayan su tanecikleri yüzüme geliyor ve beni yakıyordu. 'Korkma korkma, iyidir.' dediler. Nihayet o bakşı ateşte yanan bu demir küreği dişleriyle ağzına aldı. Birkaç defa etrafımda bu şekilde dolaştı, tekrar ateşe attı. Bu arada bakşıya her taraftan sualler soruluyordu. Benim iyi olacağıını söyledi. Emirin muvaffak olup olmayacağını sordular. Ona müsbet cevap vermedi. Daha bazı siyasi sualler sordular. Nihayet o kendine geldi. Bana da 'Artık iyi­ leşeceksin, ilaç filan almayın.' dedi. Ağzına yanmış küreği aldığı halde siyah bıyıkları yanmamıştı. Ateşin sahte olmadığını da sıçra­ yıp yüzüme kadar gelen su damlacıklarından biliyorum. İşte bu suretle hayatımda ilk defa olarak hakiki bir Şaman ayinini görmüş oldum. Gerçi küçüklüğümde de böyle bir hastalığıını bizde 'baguçı' denilen bakşı tedavi etmişti. Fakat o ayin yapmamıştı ve böyle ke­ rametler de göstermemişti. Bundan sonra kinin almadım ve sıtmayı hissetmedim. Bu zat dolandırıcı olmayıp hakiki bakşı sayılıyormuş. Hiçbir ücret veyahut hediye kabul etmedi. Bu Şamani ayinlerini yaptırmam burada yaşayan Özbeklerin bana karşı münasebetlerin­ de daha samimi olmalarına sebep oldu" (Ahmet Zeki Yelidi Togan, Hatıralar, Ankara, 2003, s.342-343) Saha Sire'de yaptığımız saha araştırması sırasında yakından tanıma ve tetkik etme şansına sahip olduğumuz, Şaman Nikiforov, sırtına giydiği "manyak" ve "at" ve "kamçı" olarak kabul ettiği elin­ deki "bendir" ve "tokmağı"nı yanan ateşin üzerinde gezdirerek onların üzerine konmuş olma ihtimali olan kötülükleri ve kötü ruhları oralardan kovdu. Merkezi Asya'da olsun, Amerika Yerli Kızılderili kabileleri arasında olsun Şaman, mensubu olduğu toplu­ luğun ve cemiyetin en hürmete layık ve en bilge kişisidir. Kızılderi­ liler kendi Şamanlarını " Who he knows eve ıything"(Her şeyi bilen kişi) olarak tanımlarlar. Türk Şamanı, dizlerinden aşağıya kadar uzanan, yaban dağ keçisi veya geyik derisinden hasıl edilerek hazırlanmış deriden dikilmiş ve adına "manyak" denilen bir çuha giyer. Bu manyağın üzerinde "ay", "güneş", "kuş" ve şamana yardım eden koruyucu hayvanların şekillerinden oluşan demir metaller bulunur. Şamanın yan tarafına düşen kısımlarda "kaburga" şeklinde demir metaller 17


Ahmet Ali Arslan vardır ve bunlar Şamanı sağdan ve soldan yapılabilecek kara ruhların saldırılarından korur. Çuhanın eteklerinden sallanan ve Şamanın topuklarına kadar uzanan yüzlerce ve hatta bazı Şaman Manyağında sayıları binlere varan "yılan" şeklinde baş aşağı uzan­ mış deriden kesilmiş "sicim"ler vardır. Bu yılan şeklindeki sicimler, koruyucu ruhu temsil eden, "yılan''ı sembolize etmektedir. Şaman, "Aşağı Dünya"ya seyahate çıktığında, bu yardımcı hayvanı olan "yılan"dan yardım elde eder ve elinde "bendiri"yle dans ederken, "yerde kıvrılan yılan" hareketlerine benzer vücut hareketlerini gösterir. Amerikan Kızılderili Şamanları için "yılan"ın önemi çok büyüktür. Hatta Kızılderili Şamanlarının özel olarak "yılan"ların onuruna düzenledikleri "Snake Dancc'' (Yılan Dansları) vardır. Bu dansı yaparken ağızlarında ve ellerinde canlı "çıngırak" yılanları tutarlar. Manyağın ereğinden sallanan bu sicimierin aşağıya bakan kısımlarında ya bir boncuk bulunur veya bir düğüm atılmıştır, bu yılanın "baş"ını temsil eder. Şaman trans vaziyetinde ruhsal dansını yaparken, önüne çıkacak kötü ve karanlık ruhları korkutup kaçırsın diye, ayak bileklerine veya dizlerine küçük "ziller" ve "çıngıraklar" takar. Bu çıngırakların sayısı Amerikan Kızılderili Şamanlarında daha fazladır. Oglala Sioux Kızılderililerinin büyük ruh adamı ve Şamanı Black Elk "Kara Geyik", daha dokuz yaşındayken kaynağını kesti­ remediği kayıptan sesler duymağa başlar. O zamanlar, Kızılderilile­ rin yaşadığı verimli otlakları bir örümcek ağı şeklinde parçalayan "Union Pasifik" demiryolu yeni yapılmaktadır. Demiryolu bitince, Kızılderililerin ana besin kaynağı olan Buffalo"yaban sığırı"sürüleri önce ikiye bölündüler. Sonra giderek daha küçük guruplara bölün­ düler. Geriye kalanları, her birini bir gümüş dolara vuran, sözüm ona "Beyazlar" temizlediler. Bu katHarnın asıl maksadı Kızılderilile­ ri aç bırakmaku. Kasten yapıldı ve Kızılderililer aç kaldılar. Küçül­ düler. Yok oldular. Black Elk, o günleri görür, yaşar ve bedeline şahit olur. Kaynağı belli olmayan bir yerden açık ve net sesler du­ yar. Black Elk anlatıyor: "Ben kırda yalnız başıma olduğum günler­ de, şimdi olduğu gibi, kaynağı belli olmayan sesler duyardım. Sanki biri beni çağırıyordu. Onu duyuyordum, fakat benden yapmamı istediği şeyi tam anlayamıyordum." Black Elk kabilesiyle birlikte bugünkü Rocky Mountains (Kayalık Dağları) bölgesine doğru göç ederken l.ittle Big Horn Rivcr yakınlarında küçük bir çayın kena18


Kızılderili Türk ŞamaniziDi rında geceyi geçirmek için çadırlarını kurarlar. Kabileden Man Hip adlı bir yerli, Black Elk'i akşam yemeği için çadırına davet eder. Black Elk orada yaşananlan kendisi anlatıyor: "Tee-Pee de yemek yerken, kayıptan bir ses işittim. Ses çok net ve yüksek sesle geliyor­ du. Bana açık ve net olarak, 'Vakit tamam . . . Seni istiyorlar.' diyor­ du. Ses o kadar açık ve güçlüydü ki, sesin sahibine inanınağa ve onu yapınağa kendimi hazır hissettim. Yemek sofrasından fırlayıp ayağa kalktım. Tee-Pee'den dışarı çıktım. Hacaklarım iki kalçarndan kilit­ lenmiş gibiydi. Çok ağrı veriyordu. Yürüyemiyordum. Sanki rü­ yamda yürürneğe çalışıyor gibiydim. Duyduğum ses kesilmişti. Er­ tesi gün çadırlarımızı söktük. Yola devam ettik. Akranlanmla atla­ rımızın sırtında sohbet ederek yol alıyorduk. Su içmek için bir kay­ nağın başında durduk. Attan indim ama, hacaklarım sanki benim değildi, beni taşımadılar. Yere yıkıldı m. Öylece yerde kaldım. Ar­ kadaşlarım beni atıma bindirdiler. Akşam olmuştu. Çadırları kur­ duk. Çok hastaydım. Ertesi gün çadırlar söküldü. Yola koyulduk. Beni atıma bindirmişlerdi, hacaklarım ve kollanm tutmuyordu. Her yanım ağnyor ve yüzüm şişmiş, bendir gibi olmuştu. Çok hastay­ dım." Black Elk, Asya topraklarında, Sibirya, Saha Sire, Tuva, Altay, Hakas ve Şo� Türklerinin yaşadığı yerlerdeki Türk Şamanları'nın yakalandığı, "Şaman hastahğı"na yakalanmıştır. Türk toprakların­ daki Şamanlara da aynı şeylerin olduğunu tespit etmiş bulunuyo­ ruz. Black Elk hastalığının üçüncü gününde şahit olduklannı anla­ tır: "Üçüncü gün tekrar çadırlarımızı kurduk. Çok hastaydım. Tee­ Pee'mizde yatıyordum. Annem ve babam hasta yatağıının yanında oturmuş bana bakıyorlardı. Çadırın kapısından dışarıya, gökyüzüne bakıyordum. Aniden, bulutların arasından iki kişinin çıkarak be­ nim yattığım çadıra doğru, başları aşağıya dönük olarak bir ok gibi inmekte olduklarını ve bana doğru uçmakta olduklarını gördüm. Bunlar daha önce seslerini duyduğum kişilerdi. Bu defa ellerinde ucu çok sivri mızraklar taşıyorlardı . Mızrakların ucundan, yıldırıma benzer ışıklar çıkıyordu. Bana açık bir şekilde kendilerini gösterdi­ ler. Yere ayak basarak yatağıının yanına kadar geldiler ve bana "Hadi toparlan, gidiyoruz. Büyük ataların seni görmek istiyorlar." dediler. Sonra gökyüzüne yaydan çıkmış bir ok gibi fırladılar. Aşa­ ğıya baktım, annem ve babam aşağıda kalmışlardı. Onlan orada bıraktığıma üzüldüm. Bulutlar yanımızdan hızla geçiyordu. Çok süratle uçuyordum." Amerika Yerli Kızılderilileri yaşadıkları top19


Ahmet Ali Arslan raklara kendilerine göre, "Gün Batan" tarafından, "Ak Ruhlar" ül­ kesinden geldiklerine inanıyorlar. Amerikan Yerlileri yönleri renk­ lerle belirlemektedirler. Kuzeyi "Kara", Güneyi "Sarı", Dağuyu "Gök Mavisi", Batıyı ise "Beyaz" renkle tanımlar ve bütün kilim, cecim ve hattaniyelerinde bu renkler yerli yerinde kullanılır. Black Elk'e Şamanlık görevi iletildiğinde o henüz dokuz yaşındadır. Ona yardımcı hayvan olarak "Bay Horse" olarak bilinen "Dar At" veril­ miştir. Black Elk kendisine "yardımcı hayvan" verilişini ve atların geldiği toprakların yönünü kendisi şöyle anlatmaktadır: "Sonra, beni getiren bu iki kişi, kendi aralarında fısıltıyla konuştular. Sonra bana dönerek, "Şu gelen dört hacaklı yaratığa bak." dediler. Baktım, karşımda bir Dar Atın durduğunu gördüm. At dil açtı, insan gibi konuşmağa başladı. Bana hitaben, "Bak şuraya, benim hayat hika­ yemi göreceksin." dedi. Sonra aniden "Gün batan" tarafına döndü, var gücüyle o tarafa doğru kişnedi, hemen ardından "Bak onlara . . . Görüp öğreneceğin onların tarihidir." dedi. Amerika'nın Kolorada Eyaletinden "batı" yani "Gün Batan" yönüne baktığımızda Altay, Tuva, Hakas, Şor, Televit ve Saha Sire'de Türk Şamanları'nın yaşa­ dığı toprakları görürüz. Black Elk kendisine yardım edecek olan "hayvan ana" seçildikten sonra, bakış alanının derınleştiğini, daha anlamlı, daha farklı şeyler görrneğe başladığını kaydeder. Hepsi Black Elk'e yardıma hazır varlıklardır. Black Elk anlatıyor: " Etra­ fıma bakındım. Karşımda 12 tane at yan yana bir hizada duruyordu ve hepsinin boynunda birer tane "bizon tırnağı"ndan yapılmış ger­ danlık vardı. Hepsi çok güzeldi. Ama, korkınağa başlamıştım. Yele­ lerinden yıldırımlar saçılıyordu. Burun deliklerinden gök gürültüsü gibi soluma sesleri geliyordu. Bana verilen Dar At, Kuzeye döndü ve kuvvetiice kişnedi. O anda 1 2 tane Beyaz At belirdi. Güneye döndü kişnedi, 1 2 koyu sarı (hardal renginde) at belirdi, Doğuya döndü kişnedi, 1 2 tane Al At belirdi. Bütün atlar, Siyah, Beyaz, Al ve Hardal renkli atlar yan yana dizildiler. Dor at en sonunda yüzü­ nü "Gün Batana" döndü ve olanca gücüyle kişnedi. Aniden yer-gök bir birine karıştı. Fırtına gürültüsünü hatırlatan at kişnemeleri orta­ lığı sardı. Her renkten atlar göründüler. Dar at son defa kişnedi ve her renkten olan bu atları kuzeye yöneldiler. Dar at bana, "Senin Büyük Ataların, Büyük Kurultayı topluyor. Seni oraya götürecek­ ler, sakın korkma. Cesur ol!" dedi.

20


Kızılderili Türk Şamanizınİ Amerika ve Avrupa'da yaşayan Amerikan Yerlilerinin kültür ve edebiyatını çalışan "beyaz" araştırmacı ve bilim adamlarının çoğunun Amerikan hükümetinin burs ve maddi destekleriyle çalış­ tıklanna şahit olduk. Bunlara "komisyoncu" yazarlar veya araştır­ macılar diyorlar. Amerikan Yerlileri bu tip araştırmacılara pek iti­ bar etmez. Çünkü onların çarpıtarak yazdıkları Amerikan hüküme­ tinin politikasını yansıtır. Çoğu yazılanlar gerçekleri yansıtmaz ve okuyucuyu çıkmaza sokar. Bu tür araştırmalara saplanıp kalanlar, yanlışlıklardan kendilerini kurtaramazlar. Bunlardan birisi, okuyu­ culara sunulan kitaplardan kaynaklandığına inandığımız, "Şa­ man"la, "halk doktoru"nun, yani "shaman" ile "medicine man"in birbirine kanştırılmasıdır. Yerli Amerikalılar Şaman'a "wichasha wakan " "holy man" derler.Black Elk'in de mensup olduğu Lakota yerlileri bildiğimiz hastalara bakan yerli doktora "peyuta wichasa " derler, ona "wichasa wakan " demezler. Bu yanlıştır. Sonra beyazla­ rın yazdıklan gibi, "peyuta wishasha " şamanların sevk ve idare ettiği inanca dayalı seremoni veya merasimler yapamazlar. Bu da yanlıştır. Amerikan Yerlilerin, Orta Asya ve Altay Tuva yöresinde­ ki Türk Şamanlar gibi "Gök Tanrı" ya yakarmaları, özellikle bu kültürden gel en ve yüreğinde onu hissedenleri sarsmaktadır. Ame­ . rikan yerlilerinden birinin, Gök Tanrı'ya yakarırken ağladığını görmek, insanı düşündürüyor. Bir insanın yaratanından ağlayarak, dileklerinin yerine getirilmesi için ona yakarması onun hayatında çok önemli bir yer tutar. Buna lamenting yani ağlayarak yakarma diyoruz. Yaratana yakaran insan, Şaman'dan, yani "wichasha wakan 'aan yardım ister. Amerikan Yerlilerinin efsanevi kahramanı ve büyük Şamanı Crazy Horse(Deli At) savaşlara ve baskınlara gitmeden önce, tıpkı Cengiz Han'ın yaptığı gibi, "Yakarma, ağlayarak yakarma" yolunu seçer ve ulu ruhlardan yardım elde ederdi. Bu konuyla ilgili olarak "The Sacred Pipe" adlı eserde kayıtlara rastladık: " Hepiniz büyük şef ve Şaman Crazy H orse'un adını duymuşsunuzdur ve onu bilirsi­ niz. Ama onun büyük gücünü yılda birkaç defa yaradana sığınıp ondan "ağlayarak yardım" dilediğini ve kışın ayazına ve soğuğuna rağmen bu yakarışına ara vermediğini ve yerine getirdiğini belki bilmezsiniz. Crazy Horse ulu ruhlardan yardım istediğfnde, kaya­ lardan, gölgelerden, kendi adını aldığı yerinde durmayan azgın Yağız At'tan, Wambli Galeshka (Damalı kartal)dan gereken gücünü 21


Ahmet Ali Arslan ve kutsallığını elde ederdi. Hristiyan "beyazlar"ın fetiş dedikleri ve alay ettikleri Yerli takılan, Amerikan Yerlileri tarafından "koruyu­ cu güçler", "koruyucu melekler" olarak saygı görmektedir. Saygıyla kullanıl maktadır. Sioux Yerlilerinin kutsal bildikleri " Beyaz Buffalo kadın" insanlara göründüğünde, onlara "sacred pipe" (kutsal pi­ po)yu hediye eder. Bu kutsal pipo kullanılmak suretiyle yedi ayrı merasim yapılır. Bunlar: "ruhları bir arada tutma"; "inipi," yani terleme evinde kötü ruhlardan arınma; "hanblecheyapi, yani, yalnız başına bir dağ başında ulu yaratan " wakan tanka " ya daha yakın olmak için yapılan yakanş; "wiwanyag wachipi"yani, Güneş Dansı; ''hunkapi" yani, gençlerin birbirlerini görüp tanışması ve akraba edinme; "ishnata awicalowan "yani bir genç kızı evliliğe hazırlama ve "tawa wanka yap " kutsal top atma merasimlerinden ibarettir." Amerikan Yerlilerinin kültür ve değerler hazinesini çalışmak ve onları öğrenmek kolay bir iştir diyemem. Bu araştırınarn kırk yılını doldurmak üzeredir. Amerika'da yaşadığım yirmi yılın on beş yılını Yerli Kızılderilileri araştırmak, onların ileri gelen liderleriyle ta­ nışmak, konuşmak ve dertleşmekle geçirdim. Onların tavsiye ettiği kaynaklara, kaynak kişilere yöneldim. "Komisyonla yazılmış" kitap ve kaynaklardan uzak durdum. Almanlar, Orta Asya Türk kültürü araştırmalarına büyük enerji harcamış ve tarihe ışık tutan eserler yazmışlardır. Bu araş­ tırmamızda kullandığımız Almanca kaynakların çözülmesinde Al­ man Dili ve Edebiyatı uzmanlarından Prof. Dr. Selçuk Ünlü, Prof. Dr. Fatih Tepebaşılı ve Dr. Hasan Yılmaz bize "kol-kanat" olmuş­ lardır. Kullandığımız Rusça kaynakların dilimize çevrilmesinde, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesinin akademik öğretim gö­ revlilerinden Venera Turatbekgızı ve Bahtıgül Baatırbekova bize yardım etmişlerdir. Burada adını andığım kıymetli insanların hep­ sine minnet ve şükranlarımı arz ediyorum, efendim. Buradan sonra gelecek sayfal arda, Türk ve Kızılderili Şaman kültürünün inceliklerini ve detaylarıyla ilgili, gerçek kaynaklara dayanan karşılaştırmalı bilgi ve araştırmalan göreceksiniz. Bu araştırma benim uzun yıllarımı aldı. Dr. Ahmet Ali Arslan Ankara

22


Şamanlıpa i:J.h .Rdım: Şaman Seçimi Bir şahıs gizli güçler tarafından Şaman olarak seçilirse, bu durum o seçilen şahsın garip ve tabiatüstü davranışlanyla kendini gösterir. Bu şahsa Şamanlık ya gördüğü garip rüyalar ve trans vazi­ yetindeyken kendinden geçtiği hallerde veya geleneksel yollarla gizli rüyaların fonksiyonlarını takip etmek vecd ve ilahi coşkunluk yoluyla öğretilir. Şaman adayı olarak bu yolla seçilmiş şahsa Şamanlığın gizli sırları, bu şahsa "çağrı"da bulunan gizli ruhlar veya bu ruhiann daha önceden görev verdiği "seçilmiş" yaşlı Şamanlar tarafından öğretilir. Bu iki yolla verilen gizli sırlar, Şaman adayı olarak seçil­ miş şahsı, Şamanlığa götüren ilk "kutsal" adımlardır. Şamanlığa çağrı ve Şaman adayının eğitilmesi sadeec bu yolla olur. Bu yolu takip ederek Şaman olmayan şahısların yerine getirdikleri mevsim­ lik merasim ve yakarışiarın hiçbir geçerliliği yoktur. Halk bu tip şahıslan "şarlatan" olarak görmektedir. İster Altay bölgesinde, ister Saha Sirc topraklarında ve isterse Kuzey Amerika Yerli Kızılderililerinin "seçilmiş" Şaman laı ının arkada bıraktığı izler, dokümanlar ve belgeler, bu Kızılderili Şa­ manlarının kesinlikle "kutsal ilk adım" sürecinden geçmiş oldukla­ nnı göstermektedir. Şamanlığa ilk adımını atan "seçilmiş" Şaman­ lar, mutlaka kendilerine konuyla ilgili "mesaj"ın verildiği bir "mis­ tik rüya" görmüşlerdir. "Seçilmiş" Şamanlar, yeni hayat yolunda Şamanlık görevine daha önce yine "çağrı"ya uyarak Şaman seçilmiş yaşlı ve tecrübeli Şamanlar tarafından hazırlanır. Bu yolla Şamanlık hayatına giren yeni "seçilmiş" Şamanlar gereken eğitim tamamlanınca, aday Şa­ manlık durumunu terk eder, mensup olduğu toplum tarafından yeni Şaman olarak kabul ve hürmet görürler. Şamanın kendi toplumu içerisinde itibar kazanması, ona bu Şamanlık gücünü veren, gizli ve mistik güçlerin yardımıyla olur. Bu


Ahmet Ali Anlan durumu, Şamanlıgı kendisine "gizli güçler" tarafından verilen Saha Sire, Altay ve Amerika yerli Kızılderili Şamanlarının ölmeden önce anlattıkları hayat hikayelerinden öğreniyoruz. Şamanın gerçek gücü kendisinin Şamanlıga ilk adımı atmasından sonra kendisini Şamanhga çağıran güçler tarafından trans durumundayken kendisi­ ne anlatılır. Burada en önemli olanı, Şaman seçilen şahsa kendisinin Şamanlığa attıgı ilk adımda yardımcı mistik güçler tarafından göste­ rilen hürmet ve verilen itibardır. Altay ve Sibirya bölgelerinde Şamanlık, bir şahsa doğrudan doğruya "kutsal" ruhlar tarafından tebliğ edildiği gibi, aynı mistik yolla seçilmiş bir "aile"ye de Şamanlık tebliğ edilebilir. Her iki du­ rumda,"Şamanlık", seçilmiş o şahsa veya aileye verilmiş kutsal ve kutlu bir görev kabul edilmektedir. Bu görev, ulu kutsal ruhlar tarafından verildiği için "kutlu" dur. Tebliğ ve çağrı konusunda bu iki yol arasında bazı farklar mevcut olsa da, asıl ana kaynak kainatı yaratan "Ulu Yaratan" olduğu için, her ikisi de kutsal yol olarak kabul görmektedir. "Ulu Yaratan, bu görevi Şaman olacak şahsa mistik rüya veya o şahsın gözüne görünerek iletir."1 Bu Şamanlık görevi bir ailenin bütün fertlerini içine alacak şekilde o "aile"ye "Ulu Yaratan" tarafından bir hediye olarak veril­ diği için, Ulu Yaratan, sıradaki Şamanı da, aynı mistik yolla bu aile­ nin fertleri arasından seçer.2 Eliade, Vogullar arasında yaşayan N.L. Gondatle'nin konuyla ilgili raporlarına dayanarak verdiği bilgide, Şamanlığın geleneksel ol arak bir aile içerisinde özellikle, "kadınlar" arasında birinden diğerine geçtiği dikkatimizi çckmiştir.3 Şamaniı­ ğın bir aile içerisinde babadan oğla veya anneden(dişi Şamanlarda) kızına geçmesinin yanında, başka yollarla, gizli gelen emirlerle de geçtiğine ışık tutan kaynaklar mevcuttur. Karjalainen, A.A. Dunin Garkavich'den iktibasla, konuyla il­ gili olarak şu bilgileri aktarmaktadır: " Şaman olacak şahıs, önce çok sinirli ve buhranlı bir tavır sergiler, bazen "sara" hastalığına tutul­ muş gibi titreme tutar. Bu durum, sözü edilen şahsın, gizli yolla, "Tanrılarla" görüşmektc olduğunun delilidir. Şamanizm, herhangi

3

Mikhailovski, V.M. "Shamanism in Siberia and European Russia" JRAT, XXIV (1 894) Rusça'dan İngilizceye tercüme Oliver Wardrop} s: 153. Mikhalilovski, a.g. e. s: 1 47-148 Mirchea Eliade, Shamanism, Paris, 1954, s: 15 24


Kızılderili Türk Şamanizmi bir yerde öğrenilecek bir şey değildir. Bu insana doğuştan Tanrı tarafından verilmiş bir "Tanrı vergisi"dir. İ rtiş bölgesindeki genel inanışiara göre, bu insana doğduğu günden başlayarak "Göktann" tarafından verilmiş ilahi bir hediyedir."4 Altay, Tuva, Hakas ve Saha Sire Türk Devlet ve topluluklan arasında yaygın olan Türk Şamanlığı kültüründe mutlaka "gizli güç­ ler" tarafından Şamanlığa "çağn" vardır. Eğer bir şahıs, bu "çağn" yoluyla Şamanlık için davet edilmişse, geriye bir tek yol kalmaktadır; o da Şamanlığın sözü edilen şahsa, ailesinde Şaman olan yaşlı bir Şamandan miras kalmış olması ihtimalidir. "Bazı hallerde, topluluğun yaşlı ve ileri gelenleri tarafından kabileye bir "şaman" atandığı veya şahsın kendi isteği ilc Şaman olduğu gözlenmiştir.''S Şamanlık özel olarak "çağn" ile geldiği gibi, Göktann tarafından bir aileye "hediye" edilmesinin ardından, ailenin diğer fertlerine de "miras" yoluyla geçmesi doğal karşılanmaktadır. Şamanlığın seçilmiş bir şahsa çeşitli yollarla verilmesiyle ilgili ciddi makaleler yayınlanmıştır. Bu tür makalelere göz atılmasında fayda görmekteyiz.6 Merkezi Asya, Altay, Tuva, Şor, Hakas, Televit ve daha Kuzey­ de, Saha Sire Türk bölgelerinde bir şahsa Şamanlık iki yolla verilmek­ tedir; bunlardan birincisi Şamanlık şaman olan baba veya annesinden miras yoluyla kalır, ikincisinde ise, şaman olacak şahıs, "gizli güçlerden çağn alır veya bu şahıs gizli güçler tarafından seçilir. Bu iki yolun dı­ şında Şaman olduğunu iddia edenlerin halk arasındaki itibarı, "gizli" yolla seçilmiş Şamanlara kıyasla oldukça zayıftır. Bu tür Şamaniann gücü olsa da, oldukça düşük seviyededir. Seçilmiş Şamaniann mistik güçleriyle ilgili olarak G.N. Potanin oldukça tutarlı bilgileri kayda geçmiştir."' Yine aynı konuda, Şamaniann gizli güçler tarafından mistik "çağn" yoluyla veya "seçilerek" belirlenmesiyle ilgili olarak V. M.

K. :F. Karjalainen, Die Religion der Jugra-Völker, 1921-27, FFC (Folklore Fellows Communication), Helsinki, Vol. 3, p: 248-250). Ayrıca bakınız: Vol VIII, p:41 ; Vol. XI, p:44; Vol. 20, p:63. 6

Eliade, a.g.e., s: 14

Georg Nioradze, Der Schamanismus bei der sibirischen Völkem, Stuttgart, 1925, p: 54-58; Aynca bakınız: Uno Havra, Die religiösen vorstellungen der altaisehen Völker, Helsinki, 1938, P: 452; Obimarks Ake, Studien zum problem des Schamanismus, Lund, 1939, p: 25. G. N. Potanin, Ocherki severo-zapadnoi Mongolii, St. Petersburg, 188183, Vols. 4, s: 57 25


Ahmet Ali Arslan Mikhailowski'nin Oliver Wardrop tarafından Rusçadan İngilizceye çevrilmiş

"Sibirya ve A vrupa Rusya 'smda Şamanizm" adlı

makalesinde

geniş bilgi verilmiştir. 8 Bu ciddi konuda saha araştırmacılan ve konuy­ la ilgili bilim adamlan bilinmeyeniere elde ettikleri küçük bilgi kırpın­ tılannı yan yana koyarak ulaşmışlardır. Merkezi Asya ve Altay bölgesindeki Türk Şamanizm'inde gö­ rüldüğünün aksine, Saha Sire (Yakut) bölgesinde yaşayan Türk Şama­ nizm'inde şahit olduğumuz Şamanlık, babadan oğla veya anneden kı7.ına geçmez. Şaman öldükten sonra onun ruhu bulunduğu yeri ko­ laylıkla hemen terk etmez. Ölen Şamanın ruhu, Şamanın yaşadığı yerde bekler ve Şamanın ailesinden birinin ruhuna girer ve o şahısta yeniden harekete geçip, yaşamayı bekler. Saha Sire'de yaşayan "Yakut" Türkleri

bu

olaya

"emeget"

diyorlar9

Mikhailowski,

N.

V.

Pripuzov'dan aktararak, Yakut Türkleri arasında bir şahsın Şaman seçilmesiyle ilgili bilgilere yer vermektedir: "Şaman olma yoluna giren şahıs, hiç sebep yokken olur-olmaz her şeye sinirlenmeğe başlar ve eskiden olmadığı kadar sinirli. öfkeli biri oluverir. Sonra, aniden düşüp bayılmalar başlar. Ormanın kuytu ve ıssız yerlerine gidip, oralarda vakit geçirme, orada ağaç kabuklannı yeme, kendini ateşe, suya atma ve kendini bıçakla yaralamağa başlar. Bunlan yaşayan şahsın ailesi, daha yaşlı bir Şamana çare bulması için başvurur. Şamanlık "çağrısı" almış ve çılgın işler yapmakta olan bu gence, ruhlar hakkındaki bilin­ mcyen gizli sırlan ve bu ruhiann nasıl kontrol alunda tutulacağını bu yaşlı Şaman öğretİr. Bu sadece Şamanlığa başlamanın ilk adımıdır. Bunun ardından bir dizi sır dolu mistik merasimler gelir . " 10 Tuva Türklerinin yaşadığı toprakların Doğusunda Şamanın seçilmesi daha başka bir şekilde kendini gösterir. Şamanın kutsal ruhlar tarafından seçilmesinin "rüya" veya "çağrı" yolunun dışında, şahsın geçirmiş olduğu ciddi bir kaza, bazen tanrısal güçle de seçil­ diğine tanık olmaktayız. Sibirya'nın Güneyinde, Tuva Elinde ve Buryatlar arasında Şaman seçimi atadan-oğula, anneden kızına geçmek suretiyle devam etmesine bakmayarak. Tann bir sonraki 8

V. M. Mikhaliowski, "Shamanism in Siberia and European Russia" JRAIL (Journal of the Royal Antropological Institute-London), XXIV Vol, 1 894 (62-100), s: 90

9

W. Sieroszcwski, "Du charnanisme d'apre's !es croyanccs des Yakoutes" RHR(Revue de l'histoire de religions) Vol. XLVI, Paris, 1902, s: 312.

10

Mikhailowski, a.g.e. s: 85 26


Kızılderili Türk Şamanizmi Şamanı, yıldırımlar ve şimşekler çaktırarak veya gökten "taş yağdı­ rarak" da seçer. Yeni Şaman bu yolla seçilmiş olsa bile, yine de yaşlı ve tecrübeli Şamanlar tarafından eğitilir ve ona rehberlik edilir. 1 1 Şaman seçiminde Tanrı tarafından gönderilen şimşek v e yıldırımın önemi oldukça büyüktür. Bu yüzden, Şamanın giydiği "manyak'ın üzerinde yıldırım sembolleri yer almaktadır. Şamanın giydiği çuha­ mn üzerinde "yıldırım" sembolü taşıması, onun Şamanlığa Göktanrı tarafından yıldırımlar gönderilerek çağrıldığım göstermektedir. ı2 Yakut Türklerinden farklı olarak, Mançurya'da yaşayan Tunguslar arasında Şamanhğın gizli güçler tarafından tebliği farklı şekilde olmaktadır. Tunguslar'da iki farklı tip Şaman vardır. Bunlar­ dan birincisi kabilenin Şamanı, ikincisi ise, kabile içinde yaşayan ve tamamen kabileden bağımsız hareket eden Şaman tipidir. Çok eski zamanlarda kabilenin Şamanı öldüğü zaman onun Şamanlık görevi doğrudan doğruya torununa geçmekteydi. Şamanlık, babadan oğula geçmez, büyükbabadan torununa geçebilir. Fakat Mançularda Şa­ manlık, Babadan oğula geçmektedir. Eğer ölen Şamanın oğlu yoksa ancak o zaman Şamanlık torununa geçebilir ve bu yolla onun torunu ölümüyle boşalan Şamanlık görevini üstlenir ve bu yolla, şamanın ölümüyle bo�ta kalan ruhların yardımından faydalanma işini yürü­ tür. Eğer Şamanın aile üyeleri arasında Şaman öldükten sonra bu işi yürütecek birisi çıkmazsa, işte o zaman problem baş verir. Bu du­ rumda, aileden olmayan bir yabancıya, Şamanlık görevini üzerine alması teklif edilir. Teklif edilen bu şahıs Şaman olursa, bağımsız biri olduğundan, doğal olarak onun uymak mecburiyetinde olduğu kural­ lar sınırlıdır. Aileden olmayan birisine Şamanlık verilmesi, kabile içinde bir müddet huzursuzluk doğurur. Dışarıdan Şaman olarak seçilen bu şahsın güçlü bir Şaman olması birkaç yıl alır. Bunu da belirtmekte fayda var; kabileden başka birisi seçilen bu Şamanın önüne geçip, kendi başına Şamanlık yapamaz. Kabilenin, seçilen Şamana kesinlikle hürmet etmesi ve onu kabul etmesi gerekir. ıJ Merkezi Asya ve Sibirya Türk Şaman dairesine komşu olan topraklarda yaşayan Buryatlarda Şamanlık babadan oğula ve anneden

ll

a.g.e. s: 86 e,

12

Potanin, daha önce a. g.

13

Sergei M. Shirokogoroff, Psychomental Complex of the Tungus, London, ı 935, s: 344-351 .

s:289

27


Ahmet Ali Arslan kızına devredilebilir ve Şamaniann ölümünden sonra bu görev oğul veya kıza geçe bilir. Bunun yanı sıra, kutsal ruhlar tarafından "çağn" yoluyla Şaman seçilmesi Buryatlar arasında da yaygındır. Rüyalar, yaşanan sıkıntılı anlar ve geçirilen baygınlık yoluyla gelen Şamanlık çağrılan Buryatların "utça " dedikleri kabileye ait ruhlar tarafmdan yerine getirilir. Buryatlarda, bir şahsa Şamanlık için "çağn" gelmişse, o şahsın bu çağrıyı geri çevirme veya reddetme yetkisi ve gücü yok­ tur. Bu "çağrı"yla gelen görevi kabul etmek zorunluluğu vardır. Şa­ manlık görevini üzerine alacak hiç kimse çıkmazsa, o aileye bakmak ve korumakla yükümlü olan "kutsal ruh" sözü edilen ailenin diğer çocuklarına musaHat olur, onlara acı çektirir, onları çeşitli yollarla rahatsız eder. Çocuklar uykulanndan yatağından fırlayarak kalkar, ağlamağa başlar, asabi ve sinirli huylar edinirler ve onüç yaşına var­ dıklannda onlar Şamanlık için hazırlanmış olurlar. Daha önceki Şa­ man ölmeden önce onun emrinde olan "kutsal ruhlar" bütün bu olanlara ve işkencelere sebep olurlar. Sözü edilen bu kutsal ruhlar, çocuklara onların rüyalannda görünürler, onlann arasından Şaman adayı olarak seçtiği çocuğu "aşağı dünya"ya beraberinde götürür ve tekrar onu beraberinde geri getirir. Bu arada şaman adayı olarak seçi­ len çocuk, kabilenin yaşlılan ve yaşlı Şamanlar tarafmdan devamlı olarak eğitilir. Bu genç kabilenin geleneklerini, mitolojisini ve Şaman dilini öğrenir. Genç Şaman adayını eğiten bu Şamana "Ara Şaman " denir. Şaman adayı vecde gelince coşar ve "Şaman Yakanşlan " söy­ ler. 1 4 Türk Şaman kültüründe "çağrı" olarak tanımlanan durum, Anadolu'da yaşayan Türk Aşık geleneğinde "bade ı'çmek'' olarak kabul edilmekte ve akademik saha araştırmalan sırasında karşımıza bu adla çıkmaktadır. Badeli halk şairleri daha çok şehir hayatından uzak kalanlar arasında görülür. İki tür bade görülür: Er dolusu, Pir dolusu. Er dolusu: Bu badeyi içerek aşık olan aynı zamanda kahraman olur, Köroğlu gibi. Pir dolusu: Bu badeden içen aşık, sevgilisinin arkasın­ dan yanar, cefalar çeker. Kahraman değildir. Vefakar ve fedakardır. Ercişli Emrah, Aşık Kerem gibi. Esasen şair, deslana konu olan va­ kaları ruhunda ve benliğinde toplarken, olayların heyecanı, onun asabı üzerinde müessir olmaktan hali kalmaz. Gün geçtikçe sinirleri

14

Garma Sandscheyev, "Wcstanschauung und Schamanismus dcr Aleren Buryaten Antharapos, XXVIJl, (967-86), s: 977-78. 28


Kızılderili Türk Şamanizmi bozulur. Nihayet bir gün bahçede, mezarlık kenarında uyurken hazreti Pir riiyasına girer. "Kudret Gülü " dedikleri kolunu uzatır. Pirler hangi "bade"den vereceklerine karar verirlerse, o badeden sırayla verirler. Bu badelerden birincisi, " bir adı bir" aşkına, ikincisi Pirler aşkına, üçüncüsü sevdiği kız aşkınadır. Pir, kolunu kaldırır, onun altından sevdiği kızın suretini gösterir. Aşık onun üzerine atılır. Pir kolunu indirir. Pir aşık.ı "çarkı çember'inden geçirir, aşk, vefa, fedakarlık sınavlanndan imtihan ettikten sonra gözden kaybo­ lur. Aşık uyanır. Kendini ya bir "mezar taşı"na, ya bir "ağaç"a veya bir bahçe parmaklığına sarılmış bulur. Ağlar, yıpranır, ağzından, burnundan kan gelir. Artık "bade" içerek aşık olduğunu anlar. Aşık şairler Pir elinden badeyi, rüyalarında içerler. Köroğlu gibi kahra­ man aşıklar "bade"yi, uyanıkken Pir elinden içerler. 15

Oda Asqa Tüc� ve Aınet"İl')a Hızrldecili Şamonlaanın Givsileri Üzerinde araştırma yaptığımız konuya Avrupa ve Amerikalı­ lar "Şamanizm", Ruslar, "Şamanstvo" diyorlar. Konuya yakın ilgisi olan milletler bu kelimeyi kendi dillerinde söylüyor ve anıyorlar. Altay, Hakas, Tuva Türkleri "kam '; Saha-Sire Türkleri "oyun '; Ka­ zakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Afganistan Türkleri "bahşı "veya "bakşı " , Buryatlar ve Moğollar 'öo '; Eskimo­ lar "angakok'; Kuzey Amerika yerli Kızılderili kabilelerinden Kornançiler "puhakut"diyorlar. İ nsanlık tarihi boyunca hiçbir inanç, Şamanizm kadar, kendi etrafında tartışma çıkarmamış ve bilinmeyen ellerde, kendisini çıkmazlar içine bu denli sürüklememiştir. Bu konuyla ilgilenen sıradan insanlar, bilim adamlan ve dini sisternlerle uğraşan din sosyologlan kendilerine "Şamanizm nedir, kime şaman denir, tarihi başlangıcı nereye kadar uzanmaktadır?" sorularını devamlı olarak sormuşlardır. Şaman kimdir, kime şaman denir, nasıl seçilir veya nasıl şa­ man olunur, şaman bir din adamı mıdır, hipnozcu, hokkabaz, şarla15

Murat Ural, "Halk Edebiyatında Bade", Türk Falklor Araştırmalan Dergi­ si, Cilt I, No: I, İstanbul, Ağustos, 1 949, s:2-3. 29


Ahmet Ali Arslan tan veya akıl hastası mıdır? Bütün bu sorular cevabını aramaya devam ediyor. Rusya'da, Amerika, Büyük Britanya, Fransa, Almanya, Maca­ ristan, İtalya, Finlandiya, Hindistan, Çin, Japonya ve İ sveç'te üni­ versiteler kendi bünyelerinde, içinde Şamanizm uzmanlan olan akademik ve bilimsel araştırma merkezleri ve disiplin dersleri oku­ tulan bölümler kurmuşlardır. Türkiye, Ü niversiteleri nde antropolojik, etnoğrafık, folklorik açıdan bakıldığında, Üniversitelerinde Şamanizm dersleri okutul­ mayan ve uzman yetiştirilmeyen ülkeler gurubuna dahildir. Avrupalı bil im adamlan ve araştırmacılar Şamanizm ile XVII. Asırda gezginlerin, seyyahlann, diplomatlann ve bazı araştırmacıia­ nn yayınladıkları notlarla tanışmışlardır. Bu kaynaklar giderek art­ mış ve bu konuda yazılanlar XIX asırda çağalmış ve XX asırda insan­ ların beklentilerinin aksine Şamanizrole ilgili araştırma ve çalışmala­ nn geçmişle kıyaslandığında bir hayli çoğaldığı görülmüştür. Şamanizm'in yalnız Merkezi Asya, Sibirya, Batı Avrupa'da doğmuş olduğunu ve buralarda yaşamakta olduğunu iddia eden araştırmacıl arın yanında, bazı bilim adamları Şamanizmin Asya, Kuzey ve Güney Amerika, Afrika ve Kafkaslarda doğduğunu ve yaşamakta olduğunu iddia etmektedirler. Ü zerinde metalden kesilerek yapılmış kuş ve çeşitli hayvan şekillerini taşıyan bir Şamanı, yüzü kapalı, boynuzlu maskesiyle gören sıradan bir insan ona hayran olur ve çok şaşınr. Şamanı gör­ düğü an, hayatı boyunca hafızasında kalır. Şamanın elindeki "ben­ dir"iyle yürekl eri hoplatan dansıyla kendi "balağan"ında yarattığı atmosferi unutmak pek kolay bir iş değildir. Şamanın bu dansını görenler irkilir. Bazıları ürperti geçirir ve korkar. "Balağan 'in içindeki ocaktan yükselen !oş ateşin ışığında yaşanan bu an, kol ayca hafızalardan çıkmaz. Bizim Türk Kamlığı olarak bildiğimiz, Şamanizm'in, tek tanrılı dinlerde görüldüğü gibi bir inanç sistemi ve kesin kurallan mevcut değildir. Şarnanizm'i tarif ederken ona, Orta Asya ve Sibirya bölgesini çevreleyen dinler­ den, çeşitli yollarla etkitenmiş ve zamanla kendi kültür kimliğini oluşturmuş bağımsız bir "kültür ocağıdır" denilebilir. Yaptığımız saha araştırmalanndan çıkardığımız sonuca göre, Türk Şamanizm'i; Orta Asya, Batı ve Doğu Sibirya Türk kültürü 30


Kızılderili Türk Şamanizınİ başta olmak üzere, geniş anlamda Türk Dünyasının yaşayıp, bu güne kadar yaşattığı Türk Kültürünün bel kemiğidir denilebilir. Türk kültürü, bir anlamda, Şamanizm ekseni etrafında döner. Orta Asya, Batı ve Doğu Sibirya "tayga"lanna yaptığımız saha araştırmalan sırasında; Saha Sire'de bile, Türk topluluklarının, Sa­ ha'lann söyledikleri gibi belirtmek gerekirse; "uluslar"ın yaşadıklan ve geçimlerini temin için yaptıklan işlere bağlı olarak, Şaman inancıyla ilgili unsurlar ve yakanşlar büyük değişiklikler göstermektedir. Saha Sire'nin başkenti Yakutsk ve çevresinde geçimlerini ba­ lıkçılıkla sağlayan Saha'ların bölgesinden, daha Kuzeye doğru uzak­ laştıkça, deniz memelileri aviayan ve Şaman kültürü içinde yaşayan topluluklarla, Ren Geyiği sürülerine çobanlık eden Sahalar'ın Şa­ man gelenekleri ve merasimlerinde mutlak ve kesin hatlarla ayrıl­ mış farklılıklar göze çarpmaktadır. Kesin olarak, Orta Asya ve Sibirya Türkleri arasında yaşa­ makta olan Türk Şamanizm'inin nerede ve ne zaman başladığını tespit etmek oldukça güçtür. Elimizde mevcut tarihi kalıntılar ve Sibirya'da kayalara çizilmiş tarih öncesi kaya resimlerinden ilk Türk Şaman geleneğinin Sibirya'nın Kuzeyinde yaşayan Türk top­ luluklarından yaban hayvanları aviayarak onlarla hayatını devam ettiren ve hayvanların "ruh dünyası"yla bağ kurduklarını söyleye­ rek yaşayan, Türk toplulukları arasında doğup yayıldığını söylemek mümkündür. Türk Şamanizm'inin doğuş, gelişme ve yayılma tarihini kesin hatlarıyla tespit etmek oldukça karmaşık ve zor bir iştir. Sosyal antropoloji metot ve tekniğiyle tespit edilen folklor, halk inançları ve bunların en önemli kolunu oluşturan destan numuneleri, fiziki antropoloji ve tarih ilmiyle uğraşan bilim adarnlarının ve uzmanla­ nnın taleplerine cevap verernemektedir. Bu sahada çalışan bilim adamları, kesin fiziki delil istiyorlar. Oysa sosyal antropoloji ve falklor uzmanlannın elde ettikleri sözlü halk edebiyatı ürünleri üzerlerinde herhangi bir tarih taşırnıyorlar. Kesin tarih tespit etme konusunda asıl zorluk işte burada başlıyor. Sibirya "tayga"lannda yaşayan Türk Şamanlannın, ruhlannın kendi bedenlerinden çıkarak başka ruhlarta buluşup, gökyüzüne yükselip ve yeraltı dünyasına seyahat edip, yerin yedi kat derinliğine inmesi, oradan sağ olarak geri dönüp, tekrar canlanması, gördüklerini etra­ fındakilere anlatrnası; bizlere Sibirya'da yaşayan Kuzey Türk Şama31


Ahmet Ali Arslan nizm'i dairesi içinde yaşayan Türk Şamanlarının ruhlarının, çifte görev yapabilecek bir karaktere sahip olduğunu göstt:!rmektedir. Yapmış olduğumuz saha araştırması sırasında, Orta Asya ve Sibir­ ya'da yaşayan Türk Şamanizm'inin prensiplerinden ve özelliklerin­ den anladığımıza göre, Şamamn sahip olduğu "iki ruhtan bin", Şa­ man trans vaziyetindeyken veya yarı uyku halindeyken, Şamanın bedenini korumaktadır. "Diğer rohıl', Şaman'ın vücudundan çıkarak, serbest bir şekilde gökyüzünün derinliklerindeki veya yeraltındaki "kara rohlarla" buluşabilmektedir. "İki rohlıl' Şamanlık, Sibirya Türk Şamanlığının en belirgin özelliklerinden biridir denilebilir. Sibirya Türk Şamanizm'inin asıl ana kaynağını nereden aldı­ ğını tespit etmek ancak elde mevcut ve bundan sonra elde edilebi­ lecek küçük parçaların birleştirilmesiyle mümkün olabilecektir kanaatini taşımaktayız. Sibirya'da kayalara çizilmiş tarih öncesi resimleri ve mağaralardan bulunan tarih öncesinden kalma fiziki delillerden ve kalıntılardan hareket ederek, tarihin ilk çağlarından beri insanların tabiatüstü olaylara ve üstesinden gelemedikleri güç kaynaklarına büyük saygıyla yaklaştıklarını ve onlara olağanüstü değer verdiklerini anlamaktayız. Doğu ve Güney Sibirya'da bulunan tarih öncesine ait bölge­ lerden elde edilen belgeler, burada tarih öncesi dönemlerde yaşa­ yan insanların, büyük bir güç kaynağına saygı duyma ve ona ta­ pınma isteğinin, Taş Devri'nden de öte, yüz binlerce yıl öncesinden başladığını gösteriyor. Mircea Eliade, Shamanism: Archaic Techniques of E'ctasy

( 1 964) adlı eserinde, sözü edilen konuya açıklık getirerek, ruhların uçması ve seyahat etmesi esasını bünyesinde barındıran Şama­ nizm'in, Paleolitik çağda doğduğunu, Budizm içinde, Lamaizm ve hatta eski Uzak Şark ve Güney Asya topraklarında yaşayan inanç­ larla beslenip gcliştiğini kaydetmektedir.1 6

Eliade'nın, Şamanizm'in doğuşunu Avrupa'ya ve Avrupa'da yaşanmış Taş Devri öncesine bağlamağa çalışması, Orta Asya ve Sibirya'da, bildiğimiz kadarıyla, tarihin var olduğu günden beri yaşayan insanların kayalara çizmiş oldukları resimleri gömemezlik-

16

Eliade, Mircea, Shamanism: Archaic Techniques of Ectasy, New York, 1 964, s: l l . 32


Kızılderili Türk Şamanizmi ten gelerek, onların varlığını hiçe saymak gibi algılanabilir. En azından biz böyle düşünüyoruz. Orta Asya ve Sibirya'da bulunan kaya resimleri bilim adam­ ları tarafından, ilk Türk Şamanizm'inin, Milattan Önce iki bininci yıla kadar uzanan fiziki delilleri olarak kabul edilmektedir. Baykal Gölü'nün çevresinde bulunan kaya resimleri, Şamanların, Milattan Önce iki bininci yılların ortalarında, Türk Şamanlarının mevsimlik merasimler düzenlediğini göstermektedir. 17 Türk topluluklarının Sibirya ve civarında yaşadığı tarihi top­ raklarda Rus ve bağımsız bilim adamları tarafından 500 000 (beş yüz bin) den fazla kaya resmi tespit edilmiştir. Bu kaya resimlerinde, bu bölgede yaşayan Türk toplulukları­ nın yaşadıkları hayat tarzı açıkça gösterilmektedir. En önemlisi; bu kaya resimleri arasında Türk Şamanlarının yer aldığı belirgin bir şekilde görülmektedir. Yazıyla belge bırakılına dönemi Türkler arasında henüz başlamadan önce, bu kaya resimleri Türk milletinin geçmişini bize kadar taşımış fiziki tarih belgeleridir. Bu resimler, bazı yerlerde kayalara oyulmuş, bazı yerlerde ise, kayalara kabart­ ma şeklinde işlenmiştir. Ural ·dağlarından, Pasifik Okyanusu'nun kıyılanna kadar uzanan 10 000 kilometrekarelik bir sahaya yayılmış olan bu kaya resimleri, bazı yerlerde yüz bin tanesi aynı bölge içinde yer almak­ tadır. Sibirya'da Türk topluluklarının hayatını anlatan kaya resim­ lerinin incelenip, çözülmesinde en büyük zahmeti, Rus bilim adamı Alexsey Okladnikov'un çektiğine şahit olmaktayız. Okladnikov'un tespit ettiği kaya resimleri arasında, özellikle, 2 ve M. Ö . 1 . bin yıla ait Türk hayatını yansıtan kaya resimleriyle karşılaşmaktayız.

"elk', Kanada geyiğinin, yaşadığı bölgelerde M . Ö .

Bu kaya resimleri, Asya Hunlan ve diğer Türk topluluklan­ nın hayatını anlatmaktadır. Amur Nehrinin aşağı bölgesinde yaşa­ yan Türk boylarına ait olduğu Rus bilim adamları tarafından kay­ dedilen Şaman maskeleri, büyük bir dikkatle kayalara işlenmiştir. Kaya resimleri arasında yer alan "insan iskeleti" şeklindeki tasvirler, etinden ayrıldığı açıkça belli olan Şaman figürleri ve mas-

17

Okladnikov, Alexey P., Neoliti �oskva, 1955. s: 344-348 33

bronzovyi vck Pribaikala, Vol: III,


Ahmet Ali Arslan keleri burada, Türk Şamanlarını sembolize etmektedir. Türk Şama­ nizm'inde maskeler, kırsal bölgelerde olduğu kadar, orman ve or­ man yanı bölgelerde yaşayan Türk toplulukları arasında da bilinen ve kullanılan bir ayin aracıdır. Amur, Ussuri, Sufyun Nehirlerinin aşağı kısmında, Amur Nehrinin Sakaçi-Alyan bölgesinde 19 kaya resminin yer aldığı bü­ yük bir "resim" grubu bulunmuştur. Sakaçi-Alyan bölgesindeki bu kaya resimlerinde daha çok, Şamanların ruhlar aleminde gezerken tanınmamak için yüzlerine taktıkları maskclerden oluşan motifler yer al maktad ır. Bu kaya resimleri arasında insan iskelcti şeklindeki çizimler, Şamanların bazı hallerde etinden ayrılarak, ruhlar alemini gezdiklcrini, sonra geri dönerek ve etlerini yeniden birleştirerek, eski hallerine geri döndüklerini yolunda hala yaşamakta olan bir Şaman inancını temsil etmektedir. Bu kayalıklara çizilen tarih ön­ cesi kaya resimlerinde, Şamaniann ruhlarından en çok yararlan­ dıklan hayvanlar; ayı ve "mus" geyikleri yer almaktadır. Saha Sire'de (Yakutistan'da) kayalara çizilmiş resimlerden, özellikle Türk toplumunu ilgilendiren kaya resimlerinden, onların geçmişte nasıl hareketli bir hayat yaşadıklarını görebilmekteyiz. Bu kaya resimlerinde yer alan Türkler, genellikle at sırtında ve savaş durumunda gösterilmişlerdir. Lena Nehri'nin(Uluhan Örüs Nehri) kaynağına doğru, Kulenga bölgesinde yer alan kaya resimlerinde, silahlı ve savaşırken resmedilmiş atlılar görülmektedir. Rus bilim adamı A.P. Okladnikov, Angara Nehri ve onun kollarının oluşturduğu vadide, renkli, özellikle "kırmızı" renkle çizilmiş kaya resimleri üzerinde dikkatle çalışmıştır. 18 Burada yer alan kaya resimlerinde çoğunlukla sürüler halinde hareket etmekte olan Mus geyiği, Kanada geyikleri görülmektedir. Bugün bile, Si­ birya tundralarında ve taygalarında yaşayan Saha Türklerinin haya­ tında, geyik sürülerinin önemli bir yeri vardır. Dolayısıyla, bu böl­ gede yaşayan Türk Şamanlarının "geyik boynuzları"ndan yapılmış başlıklar takmasının ve geyik boynuzlarıyla bezenmiş maskeler takmasının sebebini anlamak zor olmasa gerek. Aynı kaynakta Okladnikov, bulunan kaya resimlerinden kayda alınan 1 , 3, 4, 19, 20, 22-26, 34-38, 50-57, 1 53-1 56. levhalarda ve özellikle 1 3 . lev­ hada Türk atlısını göstermektedir. 18

Okladnikov, A.P., Pctrogrify Angary, Lcningrad, 1 966. 34


Kızılderili Türk Şa.m.anizmi Angara Nehri'nin geçtiği vadide bulunan kaya resimlerinde, batılı bilim adarnlarından bazı larının "horned devil boynuzlu şey­ tan" diye tanımladıkları Şarnan figürleri yer alrnaktadır19. Oysa -

Türk Şamanları arasında yaygın olan geleneğe göre, Şarnanların, karanlık dünyaya ve ruhlar alemine seyahat ederken, ruhlar ale­ minde kendi yakınlan ve akrabaları tarafından tanınmamak için, yüzlerine bölgenin hakim olduğu hayvanın boynuzlarından yapıl­ mış "geyik boynuzlu" maskeler taktığını yapmış olduğumuz saha araştırmaları sırasında kaynağından öğrendik. Yakut Şamarları'nda "Ana Hayvan" veya " Hayvan Ana" ve bu arada eski Şamanların yaşayan ruhu büyük rol oynar. " Hayvan Ana", Yakut Şarnan'ına görünmeyen bir ruh şeklinde yardım eder. Bu ruh kendini ölüm veya doğum anlarında gösterir. Yakut Şam­ danları'na yardım eden gizli ruh, "Hayvan Ana", çoğu zaman tüyle­ ri demirden bir kuş şeklinde görünür. Tüyleri demirden olan bu koruyucu kuş şeklindeki "Hayvan Ana" Şarnan'ın sahip olduğu ağacın bir dalında tüner.2o Ob-Uygurlardan olan Hanti ve M ensilerde, Şamanın mutla­ ka yedi tane yardırncı hayvanı olmalıdır. Hayvan şeklinde kendisini gösteren yardırncı ruhlar. Şamana çeşitli zorluklarda yardım eder­ ler. Coğrafyanın değişmesi ile Şamana yardım eden bu hayvanların da türleri coğrafyaya bağlı olarak değişir. Şamanlara yardım eden yedi yardırncı hayvan ruhu genellik­ le; ayı, geyik, kurt, at, yılan, balık veya kuş şeklinde görünür. Kuş şeklindeki ruhlar, kuzeye doğru gidildikçe karta! ve baykuş şeklin­ de kendini gösterir. Sahillcre yaklaştıkça, bu hayvanlar, Şamanın su altındaki seyahatine yardım eden çeşitli deniz hayvanları şeklinde görülürler.21 Yakut Şarnanları'nın, ruhi seyahat ve hastaları iyileştirrnek için giriştikleri uğraşta kendisine yardım eden "Hayvan Ana" şek­ lindeki varlıklarla münasebetleri oldukça karmaşık görünür. Öbür dünyaya, yeraltı dünyasına ve denizierin altındaki seyahatlerinde Yakut Şarnan'ına yardım eden ruhlar Şarnan'la beraber seyahat 19 20

21

Okladnikov, a.g.e. Siikala, Anna Leena-Mihaly Hoppal. Studies on Shamanism, Budapest, 1992. s: 9 Siikala, a.g.e. s: 9

35


Ahmet Ali Arslan ederler. Şaman'a seyahatinde yardım eden ruh, coğrafyaya bağlı olarak o yörenin bilinen bir hayvanı kılığında eşlik eder. Yakut Şamanı, kötü ruhlara karşı uğraş verirken onlarla, "Hayvan Ana"lardan birinin kılığına girerek savaşır. Bu hayvanlar çoğunlukla geyik olmaktadır. Yardımcı ruhlar Yakut Şamanı'na aşağı dünyaya yaptıkları seyahat ve mücadelesinde yardım eder. Yakutistan'da Türk Şamanların yaptıkları dini ayinlerde kul­ landıkları en önemli alet ellerinde çaldıkları " bendil'dk Yakut Şamanı, öbür dünyaya veya yeraltı dünyasına herhangi bir sebeple seyahat ederse, elinde çaldığı bendirle kendisine yön tayin eder. Bazen Şamanın yardımcılığını yapan başka bir şahıs, Şaman'a yol göstermek için devamlı olarak bendir veya davul çalar. Bendirin sesini takip eden Yakut Şaman'ı aşağı dünyadan ve­ ya yeraltı dünyasından yeniden ışıklı dünyaya geri döner. Davulun sesi kesilirse, Şaman aşağı dünyadayken yolunu şaşırır ve yeraltında kalabilir. Bendir, Yakut Şamanı'nın yeraltı dünyasında yaptığı seyaha­ tinde ona yol gösterir. Yakut Şaman'ını aşağı dünyaya seyahatinde elindeki bendir, Şaman'ın bindiği "At", elindeki takınağı ise "Kam­ çı"sıdır. Şaman'ın bendiri, onun üzerine binerek yol aldığı ve bazen de gökyüzüne uçuşunu sağlayan en önemli bir unsurdur. 22 Yakut Şamanlarının aşağı dünyaya ruhlarla konuşmak için gittikleri seyahatte kullandıklan bendirin kasnağı ve elindeki tok­ ınağı çok önemli bir unsur olarak görülür. Şaman'ın elindeki bendirin etrafındaki çıkıntılann sayısı, Yakut Şaman'ının gücünü ve "mertebesi"ni gösterir. Şaman'ın elindeki bendirin kasnağı ve tokmağı, Yakut Türklerince çok mukaddes bilinen "Hayat Ağa­ cı"nın dallanndan yapılmıştır. Yakut Şamanı'nın elindeki bendirin kasnağına gerilen deri ise, Şaman'a yardım etmek maksadıyla hay­ van şekline girmiş "Ulu Ruhlar''ı temsil etmektedir. Yakut Şamanla­ rının kullandıklan bendir-tokmaktan başka dikkati çeken en önemli unsurlardan biri de onların giydikleri elbise ve takındıklan bazı fetiş ve gerdanlıklardır. Şamanların giydikleri kıyafetler, Orta Asya, Kuzey Asya ve diğer bölgelerde birbirinden farklıdır.

22

Sii.kala, a.g.e. s: 9

36


Kızılderili Türk Şamanizmi Kuzey Amerika'da yaşayan Inuit Şamanları ile Kuzey-Batı Sibirya Şamanlarının kıyafetlerinde büyük benzerlikler görülür. Kuzey-Batı Sibirya Şamanları ile Nentsy (Samoyed) Şamanları'nın giydikleri "baş bezekleri" büyük benzerlikler gösterir. Kuzey Ame­ rika'da Bering Bağazı civarında yaşayan Kızılderili kabileleri ile Orta Asya, Güney Sibirya ve İ ç Asya Şamanlarının baş bezemeleri arasında büyük paralellikler vardır.23 Yakut Şamanlarının giydikleri elbiseler tabaklanmış ve hasıl edilmiş deri veya dokuma kumaştan yapılmaktadır. Şaman elbisesi­ nin üzerine çeşitli şekillerde kesilmiş, demir, metal, kemik, bunlar­ dan başka insari ve hayvan ruhunu temsil eden, kumaştan kesilmiş insan veya hayvan şeklindeki figürler asılmıştır. Yakut Şamanlarının sırtında, onların karanlık dünyaya yap­ makta olduklan seyahatte yoluna ışık tutsun diye, metalden kesil­ miş "ay" ve "güneş" şeklinde parçalar dikilir. Metalden kesilmiş ay ve güneş şeklindeki diskler, Yakut Şaman'ının elbisesinin sırtını süsler. Yakut Şaman'ının baş bezeğine, elbisesinin koliarına dikilen tüyler ve baş bezeği ne ilave edilen geyik boynuzlan, Yakut Şa­ man'ının kullandığı hayvan ruhlarının kaynağını belirler. Bu tüy ve boynuzlardan, Yakut Şaman'ının hangi hayvanların ruhundan ya­ rarlandığını öğrenmek ve anlamak mümkün olur. Altay bölgesindeki Şamaniann elbisesini "kartal" ve "baykuş" teleği Kuzey Sibirya'da ise, geyik boynuzu, Samoyed ve Ket'lerde ise, Ayı Tırnağı kullanılır.24 Yakut Şamanları elbiselerine demir ve metallerden başka çe­ şitli hayvan kemikleri de asmaktadır. Yakut Şamanı'nın dini mera­ simlerde giydiği elbisesi başka bir kabileye verilemez veya satıla­ maz. Şamanın kullandığı ve üzerinde sembollerini taşıdığı yardımcı hayvanların ruhları, ancak o Şaman'ın mensup olduğu yöre ve kabi­ leye aittir. Eğer Yakut Şamanlarından birisi kendisine yardım eden ruh­ ları serbest bırakmak istiyorsa, o zaman sırtındaki Şaman "manya­ ğını" çıkarır ve ormanda bir ağacın dalına asar. Şaman'a yardım eden ruhlar, kendi rızalan ve istekleri ile Şaman'ın elbisesinden

23 24

Sükala, a.g.e. s: 10

Siikala, a.g.e. s: 10

37


Ahmet Ali Arslan ayrılır ve arzu ettikleri herhangi bir Şaman'ın merasim elbisesinde yer alırlar. Angara Nehri'nin geçtiği vadide bulunan kaya resimlerindeki "boynuzlu" Şaman figürlerinin yanı sıra, Kamennyy Ostov bölge­ sinde "etinden sıyrılmış" sadece iskelet şeklinde görülen Şaman resimlerini görmekteyiz. Türk Şamanlarının "etinden aynldıktan" sonra, ruhlar alemine seyahate çıktığını, geri döndükten sonra tek­ rar ayrılan parçaları yerine koyarak, ayağa kalkıp yürüdüğünü Saha Sire'ye yaptığımız saha araştırması gezisinde yerli Şamanlardan ve falklor sahasının yerli bilim adamlarından dinledik. Baykal Gölü civarında Bukhta Aya da bulunan kaya resimle­ rinin M.Ö. 2 bininci yılda bu bölgede yaşayan Türk boylarına ait olduğu A. P. Okladnikov tarafından dile getirilmektedir.25 Burada bulunan Şaman resimlerinin "iki boynuzlu" maskcleric çizilcliğine değinen Okladnikov, bunların hayvan figürleriyle ve iskelet şeklin­ de resmedilmiş Türk Şamanları olduğunu anlatmaktadır.26 Bu kay­ nak özellikle Türk şamanlar üzerinde dikkatle durmakta ve bazı kaya resimlerinin Türk Şamanları temsil ettiğini kaydetmekte­ dir.27Tarih öncesi Türk boylarının yaşadığı Altay ve Tuva bölgele­ rindeki kaya resimleri, M.Ö. 4 bininci yıla aittir.28 Türklerin yaşa­ dığı hayatı anlatan kaya resimleri çoğunlukla kayalara sivri uçlu bir aletle oyulmuş olarak günümüze kadar kayalar üzerinde yaşamıştır. Bunların yanı sıra, E1angash bölgesinde, kabartma tekniği ile kaya­ larda yer alan resimler görülmektedir. Bu resimlerden, Türklerin kışın fırtına ve kasırgasından korunmak için Altay bölgesini seçtik­ leri anlaşılmaktadır. 1:,1angash bölgesinde bulunan kaya resimlerin­ de bugün bile bu bölgede yaşamakta olan Yak'' denilen Orta Asya bizonlarından yük hayvanı olarak yararlanıldığı ve "çift tekerlekli" arabalann kullanıldığı açıkça görülmektedir. Bu bölgede bulunan kaya resimlerinden özellikle 1 ve 68 numarayla kayda alınan kaya resimlerinde atın üzerinde, elinde bir bayrak tutan süvarİnin Türk olduğu altı çizilerek Okladnikov tarafından ısrarla belirtilmekte'

"

25

Okladnikov, A.P., Petroglify Baykala-pamyatniki ci rcvney naradov Sibirii, Novosibirks, 1 974.

26

Okladnikov, a.g.e. özellikle 4, 10 ve 1 9. levhalar.

27 28

kultury

Okladnikov, a.g.e. özellikle l l ve 12. lcvhalar.

Okladnikov, A.P., Petrogrify doliny reki Elangash, Novosibirsk, 1 979. 38


Kızılderili Türk Şaınanizmi dir.29 Atlanyla dörtnala giden iki süvarinin ise, Hun atiısı olduklan kayıtlarda yer almaktadır. Tuva Eli'nde, Yenisey ırmağının kayna­ ğına doğru, Uluğ Khema (Büyük Nehir) vadisinde birbirinden farklı böl gelerde bulunan kaya resimleri, Türk kültür tarihi açısından büyük önem taşımaktadır. Türk Kamlığı ve Türk Şamanizmi'nin Türkler arasında yayılması noktasından ele alındığında, Uluğ Khema vadisinde bulunan çarpıcı güzelliğe sahip, bir birinden il­ ginç "boynuzlu" 70 Şaman maskesinin önemi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.30 M .A. Devlet'in üzerinde çalıştığı kaya resimlerinden kayda geçen, özellikle, 4-7, 1 0-20 ve 68. levhalarda "boynuzlu şaman" figürlerinden sıkça bahsedilmektedir. Bu tutanaklar ve kayıtlar Türk kültür tarihi açısından oldukça ilginçtir. Bu maskelere Şaman kültürü açısından yaklaşıldığında, 70 Şaman maskesinin her birinin kendi başına bir bilinmeyenin resmi olduğu ortaya çıkmaktadır. Yaptığımız saha araştırmalarından edindiğimiz bilgiye göre, Şaman, ruhlar alemine yaptığı seyahatlerde, oralarda karşılaşabileceği kendi yakınlan ve akrabalan tarafından tanınmamak ve onlardan korun­ mak maksadıyla takılmaktadır.

Uluğ /(hema vadisindeki Mugur Sargol bölgesinde bulunan kayalara çizilmiş bu Şaman maskelerinin yanı sıra, Bronz çağına ait olduğuna inanılan "iki tekerlekli savaş arabaları" çizilmiştir. Türk kültürünün belgeleri açısından önemli olduğu kaydedilen kaya resimlerinden bir grubu da, Yenisey Nehri boyunca uzanan ve Ha­ kas Elinde bulunan Oglakhty bölgesinde tespit edilerek kayda alınmıştır. Buradaki kaya resimlerinin M.Ö. 1 . bin yıla ait oldu�na inanılıyor. Buradaki kaya resimleri arasında, özellikle, iki atı tek başına zapt etmeğe çalışan bir süvari dikkati çekmektedir. Bu kaya resimleri arasında ayrıca "sığır"ların da resmedildiğini görüyoruz. Buradaki kaya resimleri arasında atların "iskelet" şeklinde çizilme­ leri dikkati çekmektedir.3 1 Şamanizm bazı kaynaklann ve kişilerin kasıtlı olarak iddia ettikleri gibi, bir "din" değildir. Kendi başına bir dini inanç olmadığı gibi, herhangi bir " mezhep" veya "tarikat" hiç değildir. Şaman kültürü ve Kamlık inanç ve prensipleri açısından 29 30 31

Okladnikov, a.g.e. özellikle ı ve 68. lcvhalar. Devlet, M.A., Petrogrify Ulug-Khema, Moscow, ı976.

Sher, J. - N. Blednova, Reporteric de Petroglyphs Asie Centrale, Paris, ı 994. 39


Ahmet Ali Arslan bakıldığında, Orta Asya Türk kültür mirasımızın orta direğidir. Şaman kültürünü bu felsefeyle ve maksatla ele alır incelersek daha az yanılgıya düşer ve daha az yanlış yapmış oluruz. Orta Asya Türk toplulukları arasında Gök Tanrı inancı vardır. Eğer İ slamiyet'ten önce Türklerin sahip olduklan din kastediliyorsa, Türkler Gök Tan­ rı dinine inanıyorlardı. Sözü edilen bu Gök Tanrı inancı bilimsel olarak herhangi bir önyargıyla hareket edilmeden incelenecek olur­ sa, tek Tanrılı dinlerden önce Orta Asya ve Sibirya Türklerinin inandıkları ve tek Tanrılı diniere en yakın dinin Gök Tanrı dini olduğu gerçeği ortaya çıkar. Bugün Sibirya "taygalan" ve buzlarla kaplı tundralarında ya­ şadığına bizzat şahit olduğumuz Şaman kültürü, gün yüzü görme­ miş karakter ve özellikleriyle Türk'ün henüz keşfedilmemiş tarihi hazinesidir. Bugün yaşanmakta olan Türk kültürünün temelindeki köşe taşlarından biri olan Şaman kültürü çok değişik ve yanlış çar­ pık metotlarla "incelenmeğe" çalışılmış ve "din" olarak ortaya atıl­ mıştır. Kesinlikle bu doğru değildir ve Şaman kültürünün bir din olarak algılanması ve "Türklerin dinidir" tekerlemesiyle ortaya atılmasında karanlık maksatlar yatmaktadır diye konuya hassasiyet­ le ve dikkatle yaklaşmakta fayda görüyoruz. Bugün İ slam dini içeri­ sinde yaşamakta olan, Şaman kültürünün ana öğeleri derinliğine ele alınıp incelendiğinde, İ slam'a en sadık ve İslam'ı en iyi şekilde ya­ şayan müminlerin ve içinde namaz kıldığımız ibadethanelerin bile Şaman kültürü ile ne kadar iç içe yaşamakta olduğunu görürüz. Türkler İslamiyct'i kabul etmişlerdir ve sahip oldukları eski Şaman kültürünü kabullendikleri Müslümanlık içine taşımış ve yaşayıp, yaşatmışlardır. Bugün, İ slamiyet'in yapısında ve özünde olmayan birçok Şaman Adet ve geleneğini İslamiyet'i sonradan kabul eden Türkler, hala İ slamiyet'in içinde yaşatmakladırlar. Şa­ man kültürüne ait bazı inançların İ slam dini içerisinde yaşatılması­ nın sebebi bu olsa gerek. Türklerin eski dini inançları konusundaki tarihi bilgileri eski Çin kaynaklanndan öğrenmekteyiz. Bununla ilgili en eski bilgiler Çiniiierin "Wey-Şu" ve "Sui-Şu" belgelerinde yer almaktadır. Bu iki belgede yer alan bilgiler hem bir biriyle uyuşmaz ve hem de kolay anlaşılmaz.32 32

Gumilöv, L.N., Eski Türkler, İstanbul, 1999. s: 1 1 5.

40


Kızılderili Türk Şamanizmi Türklerin dinleri ve eski kültürleriyle ilgili en eski bilgilerin tarihi Çin kaynaklarında gizli olduğunu biliyoruz. Bir birinden farklı olan Çin kaynaklan Türk dinini tam olarak izah edemediği için, bugün bu konuda araştırma yapan Türk ve diğer milletiere mensup bilim adamlarını çıkınaza sokmakta ve ister istemez "Çin'in farklı kaynaklarındaki bilgiler birbiriyle tezat teşkil ediyor" şeklin­ de kayıtların düşülmesine sebep olmaktadır. Çin'in eski "Wey-Şu" belgelerine göre, Türkler dini törenle­ rinde bazı dinsel serernonileri yerine getirirken, hakan atağının kapısını mutlaka gün doğan tarafına getirilir. Hakanın atağa girişiy­ le; güneşin girişi arasında manevi bir bağ kurulmuş olur. Devletin başında bulunaniann atalarının ruhuna, yine onlara ait olan mağaralarda yılda bir defa kurban kesilir. Bu gelenek aynı inançla bugün de devam etmektedir. Her yıl Mayıs ayının 1 0--20. günleri arasında halk nehir kenarında toplanır ve Gök Tanrı'nın ruhuna kurbanlar kesilir. Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra Sahalar, bu bayramı dini maksatlı kutlamaları her yıl Haziran ayının 2 1 . günü Uluhan Örüs (Lena) nehri boyunda toplanarak yerine getirirler. Burada her yıl büyük şenlikler yapılır. Gök Tanrı'ya kurbanlar kesilir. "Dağlar gibi et yenir ve nehirler gibi bol kımızlar içilir". Kurbanlar kesilip etler pişirilmeden ve kımızlar içil meden önce, Şaman ilk önce " ateş"i doyurur ve ona kesilen kurbanın etinin en yağlı yerinden ve kımızın en iyisinden sunar. Birbirinden uzak köy ve kasabalarda yaşayan Türk boylarına mensup ve evlenme çağına gelmiş genç kız ve oğlanlar bir birlerini burada görüp beğenme şansını elde ederler. "Isıah" Bayramı, Sibirya Türklerinin sosyal yönünü sergilernesi bakımından ciddi olarak ele alınıp incelenmesi gereken bir olaydır. Türkün özü ve kültür varlığı bu bayramın inceliklerinde gizlidir. Sibirya Türkünü anlamak ve onu keşfetmek için Isıah Bayramının bilinmeyen sırlarını çözmek gerekmektedir. Akdeniz sahilleriyle Çin'in San Deniz'i arasındaki uzun yolu defalarca kat eden Türk soylu kcrvancılar bu uzun yolculuklannda çok değişik kültürler ve inançlada karşılaşmış ve tanışma fırsaunı elde etmişlerdir. Onlar, develerine yükledikleri denklerde ipek ve değerli mallar taşıdılar ama bunun yanında birbirinden değişik fikir ve güzel sözleri değişik kültürlerin ürünlerini de bir yerden alıp başka bir ikli­ me zihinlerinde ve beyinlerinde taşıdılar. İnsanlar bir yerden başka bir 41


Ahmet Ali Arslan yere fiziki olarak göç ettiklerinde mensup olduklan millete ait ulusal kültür varlıklarını da kendileriyle beraber götürürler. "Işığı mukaddes bilme" inancı Saha Türkleri arasında yaygın olarak yaşamaktadır. Sibirya'ya 2001 yılının Mart ayında yaptığımız saha araştırması

sırasında,

başkent Yakutsk yakınlarında

Ivan

Gabışcv-II' nin mezarına giderken merhumun dul eşi bayan Dr. Gabışeva'nın Kangalas civarında Uluhan Örüs (Lena) Nehri'nin donmuş suları üzerinde yağda kızartılmış pişileri (Alaacı) bir "Gü­ neş "şeklinde karın üzerine dizip sonra "Nuo" ya dua etmesi ondan yardım dilernesinin sebebi budur. Buradaki "Nuo" hepimizin gözle görebileceğimiz "Gökyüzü" demektir ve hiçbir açıklamaya gerek kal madan "en ulu" manasının karşılığıdır. Bu eski Türk İnançların­ da "Gök Tengri" demektir. A lemierin yaratıcısı "Nel ata-Nuo" Türk­ lerde " Göklerin Ruhu" manasında kabul görmektedir. Göklerin ruhuna yani "Nelata-Nuo"ya yakarına bazı değişik­ liklere maruz kalmıştır. Fakat bu inanış 1 900'lü yılların başına ka­ dar bozu lmadan kalabilmiştir. Göklerin Ruhu, Farsçada " Huda", Orta Asya Türkleri arasında " Kuday" Amerika Yerlileri arsında "Great Spirit-Ulu Ruh" adını almıştır. Ululuk sıfatı olan bu ruh, Saha Şaman kültüründeki Ülgen ruhlarıyla ayru ululuktadır. Bu yoldaki açıklamaya A.V. Anohin ve Gumilöv'de de rastlamaktayız. L.N . Gumilöv, "Hazar Çevresinde Bin Yıl" adlı eserinde, Saha Türklerinin M ilattan önce VJ. yüzyılda Sibirya'nın soğuk tundrala­ nndan, Aral Gölü ve Hazar Denizi kıyılarına kadar indiklerini ya­ zıyor.

Sözü

edilen

bölgelere

kadar

inen

Saha

Türklerinin

"M assagetler" adıyla buralara ün saidıkiarım kaydediyor.33 K.V. Trever, Sahaların Aral ve Hazar Denizi kıyılanna indi­ ğini doğrulayan çalışmasında bunların " Büyük Saha Ordası" olabile­ ceği ihtimali üzerinde duruyor. Bu bölgeye kadar inen Sahaların asıl ana gövdenin bir kolu olduğuna dikkati çeken K.V. Trever, onların

( Mas-Saha-t-ta:

Büyük

Saha

Ordası)

olduğunu

ve

Massageder adıyla bilindiğini yazıyor.:ı4 Sahatarla ilgili eski tarihi kayıtlara tarihçi Strabon'un eserle­ rinde de rastlıyoruz. Strabon, "Coğrafya" adlı eserinde, " . . . Tarihçiler

33

Gumilöv, L.N., Hazar Çevresinde Bin Yıl, İstanbul, 2000. s: 282

34

Trcvcr, K.V., Istoria Uzbekistana, 1/46. 42


Kızılderili Türk ŞamaniziDi yaptıklan araştırmalara sonucunda bu kabile hakkında doğru ve hakkani bilgi vermemişlerdir," diyor. 35 Gumilöv de Sahalarla ilgili kayıtlannda onların Hazar Denizi kıyılarına kadar inerek İ ran ve Kırım'a kadar yayıldıklarını belirti­ yor. "M. Ö . VIII. yüzyılda Karadeniz kıyılarına yayılan İskitler (Sa­ halar) yerli Kimmerleri kovarak, ziraatçı orman-step kabilelerini idaresi altına alıp, burada SOO yıl hayat sürdüler. Hellas (Yunanis­ tan) ile ticaretlerini geliştirdiler. Büyük sanat eserleri ve orijinal kültür varlığını meydana getirdiler. Fakat M .Ö .I.yüzyılda İskitler (Sahalar)e karşı soykırımına girişen Sarmatlar'ın kurbanı oldular. Burada şu sonuca varabiliriz, tekamül dışardan gelen bir darbeyle parçalanmıştır ."36 Sahaların Karadeniz kıyılannda büyük bir katliama maruz kaldıklarını aefalarca tekrarlayan Gumilöv bu katHarnın tarihin derinliklerinde kalmış vahşi yüzünü su yüzüne çıkarmakta ısrar etmiştir. " ... Göçebe Sarmatlar. İskit (Saha) sınınndan içeri dalarak kimi buldularsa öldürdüler. Bu bir fetih hareketi değil, bir imha hareketiydi ve böyle bir vahşete isim bulmak zordu. İ skitler (Sahalar) ve tebaalan zar zor Kınm'a ve ülkenin diğer uçlarına kaçabildiler.''37 Buradan anladığımıza göre, Karadeniz sahillerinde yaşamakta olan Sahalar, katliamdan kurtulmak maksadıyla Kırım bölgesine çekilmişlerdir. Sahaların, Aral Gölü, Hazar Denizi sahilleri ve Karadeniz kı­ yılarından Pers topraklarına inerek, orada Saha hükümdan Arsak tarafından kurulan Arsaklar devletinin varlığını uzun müddet sür­ dürdüğüne şahit oluyoruz. " ... MÖ . III. yüzyılın aynı döneminde Sarmatların akrabalan Parfiyanlar, Saha ( İ skit) hükümdan Arsak'ın kumandası altında İ ran'dan Makedonyalıları kovarak, Büyük İs­ kender'in kurduğu Midya-Pers Monarşizminin yerine güçlü bir devlet kurdular. Böylece Bozkırda yeni bir devir başladı."38 " . . . Perslerin nazarında Arsaklar Turanlıydı, yabancı ve istila­ cıydı. Neticede, hanedan azalarının zayıflığı, kanuniann bozulması, 35

36 37 38

Strabon, CoArafya, Xl. Kitap, Vl. Bölüm. S: 480

Gumilöv, 2000 , a.g.e., s: 44

a.g.e. s: 77 a.g.e.

s:

77

43


Ahmet Ali Arslan aralarında Parfıyanlardan türeyen kitlelerin de yer aldığı halkın başarısına zemin hazırladı . "39 ..

Gumilöv Sahalar hakkında derin bilgiler vermekle, büyük bir noksanlı�ı doldurmuş, yolumuzu aydınlatmış, önümüzü görmemizi sağlamıştır. " . . . M.Ö 1 6 1 'de, Yueçiler, Kaşkar'ı Sahalardan aldılar ve yine MÖ 1 27 ve 1 23 te Parfiyanlar Saha saldırılarını durdurdular ve Milattan önce 1 1 4'te onları Merv vadisinden Doğu İran'a sürdüler. Milaltan önce 58'de Sahalar Hindistan hükümdan Vikramidit'i mağlup ettiler. Sahaların desteği sayesinde, Fraat Parfıya tahtına oturdu."

40

Sahaların Anadolu'ya da indikleri bu topraklarda uzun müd­ det yaşadıkları tarihçilerimiz tarafından bilinmektc ve tarihi kayıt­ larımız arasında ver almaktadır. Saha ve İskitler bugün başta İranlı­ lar olmak üzere herkes sahip çıkmaktadır. En büyük hakem zama­ nın kendisidir. Dünyanın en büyük kültür hazinelerinden biri ve Türk'ün milli kültürünün orta direği veya Sahaların diliyle dersek, " Serge"si diyebilece�imiz Şaman Kültürüne, eğitim sistemimiz içinde yer vermekten çekinmemiz ve özellikle üniversitelerimizde Şamanizm araştırmalarına kayıtsız kalmamız ve akademik bir disiplin içerisin­ de ele alıp incelemekten korkmamız, doğrudan doğruya akademik bir cinayettir. Bugün, Hunların torunlan olduklarını inkar etmiş olsalar bi­ le, Macarlar, Üniversitelerinin bünyesinde Şamanizm'i Araştırma Enstitüleri kurmuş ve başına da bu konuda doktora yapmış, bu gerçekiere Sovyet zamanında inandığı için hücrelerde hapis edilen, Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra serbest bırakılan değerli bir in­ san, ve aziz dostum Dr. Mihaily Hoppal'ı getirmişlerdir. Orta Asya sınırlarını da aşan çok geniş bir coğrafya üzerinde yaşayan Türklerin oluşturduğu Türk dünyası çeşitli devirlerde çe­ şitli diniere girip çıkmış, fakat sonunda kesin olmamakla beraber, çoğunluk olarak İslam'da karar kılıp kalmıştır diyebiliriz . . Dünya­ nın başına bela ve aynı zamanda Anadolu topraklannda "Osmanlı" adıyla 600 yıl "efendi" olan Türkler, neden İslam'da karar ]aldılar? Bugün bu suale kesin olarak bir cevap veremiyoruz. Orta Asya'da 39 40

a.g.e.

s:

78

Gumilöv, a.g.e., s : l l l

44


Kızılderili Türk Şamanizmi Araplann yaptığı Türk' katliamlan, bizi bu konuda tarihimizi yeni­ den araştırmaya mecbur ediyor. Araştırıp, öğrenmemiz lazım. Atatürk, zamanında bu konuya çok önemle eğilmiş ve Şaman Kültürünün araştırılması için Başkurdistan Türklerinden Abdulkadir İnan ( 1 889-1 976), Bolşevik Devriminden sorıra Başkurt Türk Cumhu­ riyetinin bağımsızlık mücadelesi başansızlığa uğrayınca, ı 925 'te Tür­ kiye'ye getirilmiştir. O vakitler Atatürk sağdır ve genç Türkiye Cumhuriyetini imar etmekle ve Türk kültürü ile ilgili teşkilatlan kurmakla meş­ guldür. İnan, 1 925'te Türkiyat Enstitüsü'ne asistan olarak alınır ve ı935'te Ankara Ünivf'rsitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesine pro­ fesör olur. Şaman Kültürü onun zamanında araştırmaya başlanır.

ı 954'te Tarihte ve Bugün Şamanizm adlı eserini yazar. Sonra, I 975

yılında

Eski Türk Dini Tarihi

okuyucularıyla buluşur. Bize. Türk

kültürümüzün Şaman kültürü içindeki zenginliklerini aktanr ve derin bilgiler verir. Şaman kültürünün zenginliği sadece bugün değil, Kaşkarlı Mahmut zamanında da dikkati çekmiş ve derin İslami inanç ve duygularına rağmen , Kaşkarlı Mahmut,

Divanü Lr1gati-t Türk te

Şaman kültüıiinde çokça geçen kelimclere de yer vermekten ka­ çınmamıştır. Şaınan Kültüründe yer alan kelimelerin Kaşkarlı Mahmut'un dev eserinde yer alması, bu konunun mutlaka derinliğine incelenmesi ve mutlaka Saha Sire'de saha araştırması yapılması gerektiğine en bü­ yük delildir, mutlaka saha araştırması yapılmalı, Türkiye Türkü ulusal kültür varlıklarına Göktürk Kitabeleri gibi sahip çıkrnalıdır.

45


Ahmet .Ali Arslan

Tüch Şamanizm'inin Haqna(una Dopcu: Saha Sice, l..oomtuha Höqü4ı Saha Yeri'nde takvimler 28 Mart 2001 tarihini gösteriyor. . . Başkent Yakutsk'tan Sadece adını duyduğum ve hakkında birçok kitaplar okuduğum Saha Sire'nin "yüreğine" doğru bilim adamlarıy­ la birlikte yola çıktık. Her şeyi yine, Prof. Dr. Boris Popov hazırla­ mıştı. Arazinin şartlarına uygun güzel ve oldukça lüks bir minibüsle yola çıktık. Yol boyu, şimdi rahmetli olan, Akademik Prof. Dr. Vladimir Larionov devamlı olarak bize engin bilgisiyle, vatanını ve milletini, bu arada sahip oldukları kültür hazinelerinin ne kadar zengin oldu­ ğunu anlatıyor. Sahaların atalarının nereden gelip buraya yerleşti­ ğini naklediyor. Başkent Yakutsk'tan Prof. Larionov, Kazan Tatarlarından Prof. Dr. Talgai S. Yusupov, Norosibirsk'teki Rus Bilimler Akade­ misinden Termefizik Enstitüsünün Başkanı Prof. Dr.Anatoly P. Burdukov, Moskova'da yeni kurulan Uluslararası Yakut Üniversite­ sinin Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mihail Vasiliyev, beni evinde misafir eden cv sahibim değerli dost Prof. Dr. Boris Popov, Kangalas Valisi G.M. Artemyev ve genç, diTJamik, İ ngilizce ve Ja­ ponca'da dahil dört dil bilen tcrcümanımız üniversitede araştırma görevlisi Andrei T. Nazarov, hep beraber benim hayallerimi gcr­ çekleştirmeyc, hakiki bir Türk Şamanını yaşadığı tabii ortamında, onların tabiri ile " Balağan" (Otağ)ında görmek için Kangalas vilaye­ tine bağlı Loomtuka köyüne herkesin hürmet ettiği Şaman Vasiliy Nikiforov'u ziyarete gidiyoruz. Loomtuka köyüne vardığımda, kendimi zaman tüneli içinde 1 500 yıl geriye kaymış gibi hissettim. Ne diyeceğimi şaşırdım. Etra­ fıma bakındım. Kendi kendime "Acaba beni Kars'a mı getirdiler?" diye mırıldanmağa başladım. Etrafımda ot "taya"ları, toprak damlı evlcr, tezck "kalaklan", at kızakları, otu tayadan kesrnek için kulla41

Burada yer alan Saha Şamanı Vasiliy Nikiforov'un yaşadığı I.oomtuka Köyündeki saha araştırmamı:lln bir kısmı ve karşılıklı konuşınalarımız, 28. Mart. 2001 tarihinde Şaman Nikiforov'un "balatan"ında ses handına tarafımızdan kaydedilmiş, Ankara'da Ayhal Gabışev tarafından Türkiye Türkçesine uygunlaştırılmıştır. A.A.Arslan 46


Kızılderili Türk Şamanizınİ nılan

"keski�

dirgen, yaba, tırmık, evin etrafına çekilen hasar, eve

girmek için yapılmış

" tırhıÇ'

kapı, hacada eriyen kar suyunun ak­

ması için yine ağaçtan yapılmış mek için altına koyulmuş ağaç

n

lüllült, eriyen kar suyunu biriktir­ borçka" ... Bunların hepsine bir de

n

köyün güleç yüzlü cana yakın insanlarını görünce, insanın Türki­ ye'den 1 5.000 km uzaklıkta bir Türk diyarında olduğuna inanası gelmiyor. "Bu bizde de var." demek yerine, " Biz buralardan gider­ ken, bunu da beraberimizde buralardan götürmüşüz," dememiz daha doğru olur diye düşündüm ve konuşmalarımda hep; " Bunu da beraberimizde götürmüşüz, şeklinde cümlelerimi dikkatle kurma­ •

ğa çalıştım. Ben bunların burada hala canlı olarak yaşamakta oldu­ ğuna sevinirken, Loomtuka yerlileri ve beraber gittiğimiz değerli dostlarımız ise benim bu kadar alet ve edevatın adını ve neye yara­ dığını bilmeme seviniyar ve heyecanlanıyordu. Kendimi, yeni bir şeyi keşfetmenin gururoyla "Türk bu, Sibirya Taygalan'nda ve Kars'ın yayialarında da olsa aynı . . . El bir, dil bir, bel bir . . . " diye düşünmekten alamadım. Mart ayı olmasına rağmen yerli halkın hayretle karşıladığı pınl-pırıl bir gün. Bahar gibi. Şaman Ni­ kiforov'un evinin kapısındayız. Ne olur, ne olmaz diye yine de ted­ bir olarak kul.ağıma "Hürmette kusur etmeyelim" diye fısıldıyorlar. Şaman Nikiforov'un evi, Sibirya Taygaları'ndaki böylesine bir köyde, görebileceğiniz ağaçla yapılmış en güzel "tomruk" evle­ rinden biri. Sankamış ve Kars'taki evler gibi, bir "dalan"la eve giri­ yorsunuz. Burası, rüzgarı ve şiddetli soğuğu kırmak ve evin oturma odasının kirlenmesini önlemek için alınmış tedbir olarak düşünül­ müş. Ayakkabılarımızı çıkardık. Ellerimizi yıkadık ve yine açılmış bizi bekleyen sofranın başına oturduk. Duvarda büyükçe bir ayı postu, onun üzerinde biraz yukan­ da duvara yerleştirilmiş bir geyik boynuzu ve onun altına asılmış "Şaman Bendiri" . Şaman bendirinin köşelerini sayıyorum . . . Tam "dokuz" tirli(çıkıntı). Bu Şaman Nikiforov'un Şamanlık mertchesini gösteriyor ki, " Dokuz" tirli davulu en yüksek mertebeye ermiş Şa­ manlar kullanır. Şaman Vasiliy Nikiforov'un neden bu kadar saygıyla anıldı­ ğını, bize "Hoş geldiniz" demek için odalarından çıkan 13 tane kü­ çük çocuğu görünce daha iyi anladım. Şaman Nikiforov, rüyasında gördüğü bir olayı gerçekleştirmiş ve Rusya'nın çeşitli Cumhuriyet ve topluluklanndan, savaş ve çeşitli olayiann sonunda tamamen 47


Ahmet Ali Arslan kimsesiz ve yetim kalmış çocuklardan 1 3 tanesini nüfusuna geçire­ rek onları evlat edinmiş. Yaşlan 3 ile 18 arasında. Bir tanesini ev­ lendirmiş ve bir tane de tarunu var. Bu çocukları seçerken kesinlik­ le din, dil ve ırk ayırımı yapmamış, içlerinde bir tane de Çeçen yetimi vardı. " Ben de bu çocuklara şekerleme almanız için küçük bir yardımda bulunabilir miyim?" diye sordum. Şaman Nikiforov'la göz-göze geldik. Yüreğimin içinden geçenleri okumakta olduğunu hissettim . . . "Olur! Gönlünüzden ne kopuyarsa Valimiz Arternyev'e veriniz ... O bana yetiştirir," diye gürledi. Valiyle yan yana oturu­ yorduk. Kimse görmeden, onun avucuna masanın altından gön­ lümden kopan neyse onu sıkıştırdım. Vali gözlerime baktı. Yavaşça elindekini cebine götürdü. ikimizin de gözleri dolmuştu. Yernektelci kısa sohbetten sonra Şarnan Nikiforov'un özel " Balağan"ına (Otağ) gittik. Balağan, küçük otağ manasında kullanı­ lıyor ve dışarıya açılan sadece küçük bir kapısı var ve penceresi yok. İ çerisi çok sade ve temiz. Yerde sergi yok. Tamamen toprak. Sağ tarafta büyükçe bir ateşlik, ocak var. İ çeride sadece tomruklann içeride kalan kısmı görünüyor. Duvarlar dışarıdan sarnanla karıştı­ rılmış çarnurla kuvvetiice sıvanrnış. Şarnan Nikiforov, gereken izahatı verdikten sonra bizim he­ pirnize hitaben sorumuz olup olmadığını sordu. Beni buraya getir­ me zahmetine katlanan dostlarıının hepsi fen bilimleriyle uğraşan kişilerdi. Hepsi "Haydi Ahmet Ali . . . Meydan senin . . . Sor sorularını bakalım," der gibi bana baktılar. Yıllardır beynirni meşgul eden sorularını vardı. Bazılarına hiç olmazsa burada cevap alayım düşün­ cesinden yola çıkarak Şarnan'ın taİn gözlerinin içine baktım ve birkaç sorurn olduğunu, istemezse cevap verrnek mecburiyelinde olmadığını söyledim. Bu arada, Şarnan Nikiforov'un çok ilginç bir özelliğini keşfet­ tirn; eğer siz tebessüm ediyorsanız, o da size bağlı olarak tebessüm ederek konuşuyor. Eğer suratınızcia gergin bir ifade varsa, onun da suratındaki ifade geriliyor. Yani, kendi yüz ifadenizi onun yüzünde görmeniz kesinlikle mümkün. Sizin yüz ifadenize göre, onun yüzü şekilden şekle giriyor. Bana sorularımı rnernnuniyet ve samirniyetle cevaplandıracağını belirtince rahatladırn. Söze, en önemli unsur olan Şarnan "bendiri"nden başladım: Kaçıncı rnertebedesiniz? 48


Kızılderili Türk Şamanizmi Dokuz! Hiç "yukarı" veya "aşağı" dünyaya seyahat ettiniz mi? Hayır! Henüz oralara seyahate çıkmadım. Neden? Yoksa korkuyor musunuz? Hayır korkmuyorum. Korkmuyorsanız, neden seyahate çıkmıyorsunuz? Henüz "yukarı" ve aşağı"ya gitrnek için hazır değilim. Yoksa size "bendir" çalıp yol gösteren rehber yardımcı mı bularnadınız? H ayır, rncselc "yardımcı" bulup bulmama meselesi değil. Mahsuru yoksa asıl sebebi sorabilir miyim? "Aşağı" ve "yukarı" dünyaya seyahat edebilmern için önce "ölüp" sonra tekrar "dirilmem" gerekiyor. Bu safhayı he­ nüz yaşarnadım. Hamım pişmedim. Şimdilik "Orta Dün­ ya" işlerine bakıyorum, dedi. Bu

kısırola

ilgili

cevabıını

aldım.

Evinde

duvara

asılı

bendirinin kenarındaki çıkıntılan doğru saymış olmama sevindim. Demek ki "tirler" dokuzdu ve o dokuzuncu mertebede olan en yük­ sek yere erişmişti. "Ölüp" tekrar "dirilme"mişti. Demek ki, zamanı henüz gelmemiş. "Hamım, pişmedirn," demesinin sebebi bu olsa gerek, ölüp dirilen ve hatta "kemiklerinden aynlan" tekrar birleşen Şamanların olduğunu okudum. Ama henüz benim böyle biri ile tanışma şansım olmadı. Sorularımı sormaya tekrar başladım: Hiç mistik rüya gördünüz mü? Evet, gördüm. Hangi ruhlar size yardım etti? Ayıların ruhları. Sizin yaşadığınız bu bölgede kuvvetli ve üstünlük kurmuş olan ruhlar var mı? Evet, var. Hangi ruhlar daha üstün, Bozkurtlar mı, Geyikler mi, KartaHar mı, yoksa Ayılar mı? Bizim bu bölgede ayıların ruhu daha güçlü. Bize gördüğünüz mistik rüyanızı anlatır mısınız?

49


Ahmet Ali Anlan -

Anlatayım . . . Rüyamda bana doğru topaHayarak gelen bir ayı gördüm. Bana doğru geldi, elini bana doğru uzattı ve beraberce "tayga"nın derinliklerine doğru yürürlük. Her şeyi, pırıl pınl, dup duru, içtiğim su kadar temiz ve berrak bir şekilde gördüm. Sonra beni geri getirip evimizin önü­ ne bıraktı. Uyandığımda, gece yarısıydı. Yatağımdan dışa­ rıdaydım ve yatak kıyafetimle evin kapısının önündey­ dim. Evin kapısı içerden kilitliydi.

Şaman Nikiforov sohbetine bu noktadan sonra devam etmek istemedi. Etrafına bakındı ve konuşmasını tamamladı. Sonra bana dönerek, " İstersen seninle Şamanca konuşalım, ne dersin?," diye sordu. "Olur, neden olmasın. Bundan büyük şeref duyanm," dedim. Balağan'da olan diğer misafirleri dışarı çıkardı. içerde sadece tercümanımız Andrei Nazarov kaldı. Ocağa birkaç tane odun daha attı. Çam çırası hemen alıştı ve alevler çıtırtıyla yükselrneğe başladı. Odayı mistik bir hava sardı. Balağan'ın içini tamamen odadan yayı­ lan ışık kapladı. Ocağın önüne bir kabın içinde "pişi

(Alaacı)

ve üç

küçük deste ak atın yelesinden kesilmiş at kılı koydu. Kendi sırtını ateşte iyice ısıttı ve sonra üzeri çeşitli sembollerden oluşan metal parçalarıyla kaplı "manyağını" giydi. Tahminen 25 kg ağırlığında olan bu özel abayı dikkatle sırtına geçirdi. Benim ona yaklaşmama ve dokunmama kesinlikle izin vermedi. Buna kadınlar da yaklaşa­ maz ve dokunamaz. Abasının önünü düğme yerine dikilmiş karşı­ lıklı sicimlcrle ilikleyip, kapattı. Ateşin önüne yerleşti. Ateşe tabağın içindeki "pişi"leri ve at yelesinden kesilmiş "ak kılları" atarak, "ateşi besledi". Bu arada ben, onun arkasında yüzüm ateşe dönük olarak bir taburenin üzerinde oturarak sessizce Şamanın yaptıklarını izliyor ve yaptıklarını sıra­ sıyla izlerneğe çalışıyordum. Yanımda götürdüğüm teyp açıktı ve kayıt yapıyordu. Sonra, aniden yüksek sesle Saha Türkçesiyle "ateşle konuşma "ya başladı: Huuuwwww. . . . Eeeeaaaahhhhh . . . . . Heeeh hhhhaaaaa . . . .

Aal uotum iççite. . .

"Ey A l Ateşin ruhu . . .

Bırca bıtık Xatan temeriye. . . Aan Uxxan ehekkeem. . .

"

"Aksakallı Xatan Temeriye"

"Atam Aan Uxxan" (Orhan; Ateş

Ruhunun adı)

so


Kızılderili Türk Şamanizmi Sinim doydum iççide. ..

"Ana doğma vatanımın ruhu . . . " "Hürmetli ulu soyumun

Ulu caan öbügelerim tınnara... ruhları . . .

"

Agam tına, ehelerim, ebelerim tınnara .. .

ları, dedelerimin,

ninelerimin ruhları. . .

"Atalarımın ruh-

"

Köstübet külümeex kömölöhööççülen'm. . .

"Göze görün­

meyen yıldırım güçlü yardımcılarım ... "

Üörderim, süürükterim. . .

"Akar

su

gibi soyum, sopum ..

.

"

Köüskeeççilerim, aranaççılaaççılanm, kömölöhööççülerim. .. " Kurtancilarım, koruyucularım, yardımcılarım ... "

Abaahılarım . . "Ey cinleri m. . . Üs sırdık uluu küüstex aann 'al ayı] kömölököççülerı'm... .

"

"Üç parlak ulu büyük ve güçlü melek ruhlu yardımcılarım . . . "

Çugas çugas buolun .. "Bana doğru yaklaşın . . . .

Bu min balaganım ihiger. .. Girip oturun.

.

"

"Benim bu balağanımın içinde"

. "Girip oturun . . .

"

Kırcagas amuk kihitger kömölöhügün, ıraastıagın, arçılıgın, kömüslüögün, algıagın . . "Tarihi mi1letin temsil­ .

cisine beraberce yardım edelim, temizleyelim, kutsayalım, koroyalım ve dua edelim . . .

"

Suolun tördün çöllörütüögün. . . lım . . . " Aaartıklann anyıagın. .

.

"Ona doğru yolun kapısını açalım

Meheleyin moholun ıraastıagın zorlukları kaldıralım . . .

"Eğilmiş yolunu doğrulta-

..

"

. "Yolundaki engelleri ve

"

Üs sılınan buoluoxtaax kuhagan bıhını tuoratıagın. yıl sonra başına gelecek belayı defedelim ...

Kuhagan tüülün barıtın ıraastıagın

.

Doruabuyatın könnörüögün. . .

..

"Üç

"

. . "Görmekte olduğu

kötü düşlerin tamamından onu kunaralım . . . düzcltelim . . .

...

"

"Onun sağlık ve sıhhatini

"

Kırcar saahıgar etenne olarorun onoruogun ... .

'Yaşlılığın­

da hiçbir sıkıntı geçirmeden yaşamasını sağlayalım ... "


Ahmet Ali Axslan

Bu min halaganım ihiger kiiren olorur eder kihini innikitintüstüögün, algıhın etiegin, ömüskelitühedegin . . .

"Bu benim balağanırnın içinde oturan kişinin geleceğini parlak kılalım. Onu dileğine erdirelirn. Ona Yukarı Dün­ yanın koruyucu ruhlarını indirelim . . .

"

Kördöhöhün. .. Kördöhöhün. .. Kördöhöhün.

"Sizlere yalvarı­

yorum. . . Sizlere yalvarıyorum. . . Sizlere yalvarıyorum... "

Aal uotum nönnüö ahattagım huollunç Küöx uotum nönnuo kündüleetegim huollun. Arıılaax-sıalaax alaacınan ayax tuttagım huollun. . . "Al ateşirn vasıtasıyla, Gök ateşin vasıtasıyla size ikrarnda bulunuyor, size tere­ yağında pişmiş pişi (Alaacı) sunuyorurn . . .

"

Sieri kehemmin, sıt sımar tahaaardagım huollun.

"Sizi ra­

hatsız ettim. Üstelik etrafa koku yayarak sizin keyfinizi kaçırdırn."

Kömüskel kömö kördöstögüm huollun. . . etmenizi sizden rica ediyorum . . .

"Bana yardım

"

Jfuuuuuhhhhhh. .. Ateşe doğru eğilerek içindeki havayı ateşe doğru kuvvetiice üfledi. Ama dikkat ettim, ateşe tükürmedi. Sonra bendirini eline alarak "Huuuwwww . . . " diye bir ses çıkararak davul çalıp kendi etrafında dönrneğe başladı:

Tuox haar xara caydargın, tuox haar ogustarhııkkın, möltööhükkün, con kuhagan sanaatın hantın eyigitten, meheygin moholgun hantın ıraaswhın, ıraastııhın, ıraastııhın. . " Size kötü ruhların yaptığı kötülüklerin, on­ .

lardan yediğiniz kötü darbeleri, zayıf düştüğünüz anlan­ nızı, kötü insanların size karşı olan kötü düşüncelerini, içine düştüğünüz sıkıntılarınızı ve önünüze çıkarılan en­ gellerin tamamını bu üflemernle ortadan yok edip kaldırı­ yorurn . . . Temizliyorurn . . . Ternizliyorurn . . . Temizliyorum." Yukardan aşağıya oturduğum yerde beni boydan boya üç de­ fa üfledi. Başımın tam ortasından öptü. Saçırnın o kısmı tamamen döküldüğü için dudaklarının temasını bedenimde hissettim. Sanki onun öptüğü yere bir buz parçasıyla temas edilmiş gibi kesinlikle serinlik hissettim. Başımın ortasından öptüğü yere elindeki bendiri çalmakta olduğu tokrnağını koydu ve şu sözlerle ayinine devam etti:

52


Kızılderili Türk Şamanizmi Min bu olonır kihini kömüsküübün, kömüsküübün, bierbeppin... Huuuuwwwww. . "Ben burada oturan bu ki­ .

şiyi sıkıntılarından

kurtarıyorum, onu sıkıntılanndan

kurtarıyorum... Onu size vermiyorum . . . Vermiyorum iş­ te

...

" Huuuuwwww...

Sonra ateşin başına giderek, içindeki bütün havayı öğürürce­ sine olanca kuvvetiyle ateşe doğru üfledi. Kesinlikle tükürmedi. Sadece üfledi. Bendirini kuvetlice üç defa vurdu. Ardından şu söz­ leri söyledi:

Kihi xara buol, kihi süöhü tördö buol. Cal sorgu argıstan, üörüü-kötüü kötöllön, uygu-bıyan oloxton, ütüö cohun ürdük üleni bul, ogolorgun öydösüöyös, kergennineen eyeles, kırcar saahın colox buollun, üyeleex buollun, üörüüleex buollun, kömükellex buollun... Dam! Dam! Dam! "Sıkıntılanndan kurtulmuş biri olarak yaşa, senden sonra soyun türesin, mutluluk ve sevgi her zaman seninle olsun, sevgi ve neşeyle dolu olarak yaşa, hayatın huzur dolsun, en yüksek makamlara erişmek nasibin olsun, ço­ cuklarınla birlikte ol, onlara sevgi ilc yaklaş ve destck ol, hanımınla mutlu yaşa. Bundan sonra hep mutlu ol. Nice yıllara neşe ile var. Bunlar hep senin olsun. Çünkü artık senin de koruyucuların var . . . Amin! Amin! Amin! Saha Şamanı Vasiliy Nikiforov'un "balağan"ından ayrılıp başkent Yakutsk'a doğru yola koyulduğumuzda kendimi çok huzur­ lu ve sıkıntılardan kurtulmuş hissettim. Sahalar, kökü Türk tarihine dayanan kültürleriyle sessizce talihin yüzlerine güleceği günü bek­ lemektedirler. Bir gün mutlaka Saha Türklerinin tarihini doğru olarak yazacak tarihçi ve etnograflar onlara tarihi itibannı geri verecekler. Saha Türklerinin öğrenilmesi ve aniaşılmasıyla Saha Sire yerindeki buz gibi sessizlik bozulmuş olacaktır. Dünya, gerçek Saha Türklerinin tarihiyle tanışmış olacaktır.

53


Ahmet Ali Arslan

Saha Sin�'nin Günevinde Vaşaqan Şamanlıl') Karakurum'un Moğollann tarihinde büyük önemi vardır. Cengiz Han 1 220 de Karakurum'u Moğol imparatorluğunun baş­ kenti olarak kurdu. Başkentin kuruluşunun tamamlanması Cengiz Han'ın ölümünden sonra onun oğlu Ögedey Han tarafından ta­ mamlandı ve imparatorluğa 40 yıl başkentlik yaptı. Kubilay Han Çin'i zapt edince başkent Karakurum'dan Pek.in'e taşındı. Moğol imparatorluğunun yıkılmasından sonra Çin'in Ming ve Qj.ng hane­ danları Moğollann ilk başkenti olan Karakurum'u yerle bir etti. Karakurum'dan arta kalan malzemeyle l 6.yüzyılda bugün görme fırsatı bulduğumuz Erdene Zuu Budist manastın yapıldı. Moğolların Yaratılış Destanıyla ilgili olarak bize kadar ulaşan tarihi

belgeler

ve

kayıtlarda,

şu

önemli

bilgiye

rastlıyoruz:

" . . . dünyanın başlangıcında henüz yeryüzü yaratılmamışken, her taraf suyla kaplıydı . . . "42 Moğolların folkloru, halk yaşayışı ve halk edebiyatı ile ilgili olarak Kırgızistan'ın Manas Üniversitesinde okumaya gelen öğren­ ciler arasında yaptığımız bir araştırmada, öğrencilerin bu konuda çok az bilgiye sahip olduğunu tespit ettik. Bu konularda yapılmakta olan ciddi araştırmalar Sovyetler Birliğinin yıkılmasından sonra gün yüzü görrneğe başlamıştır denilebilir. Moğollann Yaratılış Destanı ile ilgili kayıtlara, Japonya'nın ön­ cülük ettiği falklor ve saha çalışmalanyla ilgili yayınlar arasında rast­ lamak oldukça sevindiricidir. Japonya'da konu ile ilgili yayınlanan bir makalede, Moğollann Yaratılış Destanıyla ilgili eski Sovyet döneminde yayınlanan bir belgeye; atıfta bulunulmaktadır. Sözü edilen bu belgede Moğollara göre dünyanın yaratılması şöyle anlatılmaktadır: " . . . Çok uzun zaman önce dünyada var olan her şeyi yaratan

Udan

adlı bir

"Lama'

yaşardı. Bu Lama beş yüz yaşına vardığında

gökyüzü, üzerinde yaşadığımız dünya ve dünyada var olan canlı, cansız varlıklar henüz yaratılmamıştı. lJdan bin yaşına vardığında

42

Bajar, Mangol kitad-yin alab egusul-yin sidatu uluger-yin garici ulu! (Dünyanın Yaratılışı ile İ lgili M oğol ve Çin Mitolojileri Üzerine Karşılaş­ tırmalı Bir Çalışma), 1 988,s: 27. 54


Kızılderili Türk Şamanizmi Gökyüzü ve Dünyayı iki ayn parça olarak bir birinden ayırdı . Gök­ yüzünü de

9 kata böldü, yeryüzünü de 9 kat olarak yarattı. Yeryüzün­

9 neh ir yarattı . Sonunda Lama, çarnurdan bir erkek ve kadın

yarattı. Onlar evlendiler ve çocuklan oldu. Yeryüzünde yaşayan insanların hepsi bunlardan türedi . . . "43 Önemli olan konulardan biri, Cengiz Han'ın Şamanlık mer­ tebesine erişmiş ve bunu kendi hayatı boyunca yaşamış ve Moğol kültürüne sakmuş olmasıdır. Hint tarihçisi Juvaini Cengiz Han'ın ulu Şamaniann sahip olduğu güce erişmiş olduğunu kaydetmekte­ dir. Moğol Kağanı Cengiz Han'ın bilinmeyen yanları hakkında John Andrew Boyle,

The Mongol World Empire

adlı eserinde Cengiz

Han'ın Şamanlığıyla ilgili olarak şunları kaydetmektedir : " . . . Cengiz Han büyülü ve mistik işlerle uğraşma konusunda oldukça mahir bir ustaydı, o, kendisinden geçip trans vaziyetine girdiğinde kendisine yardım eden gizli güçler, onun zaferiere nasıl ulaşacağını kendisine bildirdiklerinde, Cengiz Han bunları yüksek sesle diline geldiği gibi konuşurdu. Şaman seanslarında üzerine giydiği özel giysi ve "man­ yak"ını bir sandığa kilitleyip ve onları her gittiği yere götürmeyi adet haline getirmişti. Ona ilham geldiğinde, trans vaziyetindeyken içine düştüğü .durumu, elde edeceği zaferlerini, yaptığı teşebbüsle­ rini, düşmanın gücünü ve konumunu, ülkelerin kendisi tarafından fethedilmesini, düşmanlarını yenmesini ve elde etmeğe hakkı olan ne varsa bunların hepsini görür ve bunları sesli olarak dile getirirdi. Yanında bulunan özel katibi, kendisi trans vaziyetindeyken onun ağzından çıkanlan kelimesi kelimesine kayda geçirir ve yazardı, sonra bu yazdıklarını özel bir çantaya koyar ve ağzını rnühürlerdi. Cengiz Han trans vaziyetinden çıkıp kendisine geldiğinde katibi onun ağzından çıktığı gibi yazıya döktüğü Cengiz Hanın sözlerini Cengiz Han'a teker teker okurdu; Cengiz Han, kendi ağzından çık­ tığı gibi yazıya geçirilen bu sözlere göre hareket eder ve onların çoğu gerçek olarak karşıianna çıkardı .

43

44

..

"44

Juvaini, The History of the World Conqueror, Mirza Muhammed Qazvini tarafından yazılan "Ala-al- Din Ara-Malik" 2 Vols, adlı iki ciltlik hu eser John Andrew Boyle tarafından tercüme edilmiş ve 1958 yılında Manchester'de yayınlanmıştır Boyle, John Andrew, The Mongol World Empire 120fr.1370, London, 1977. s:181 55


Ahmet Ali Arslan Mo�olistan'ın eski başkenti Karakurum 1220 de Orhun Vadi­ sinde kuruldu Karakurum şehrinin Çinliler tarafından yerle bir edil­ mesinin ardından, bu şehirden geriye kalanlada bu bölgedeki ilk Bu­ dist Manastın 1586 yılında kuruldu. Büyük kayalardan oyularak dört tane Kaplumbağa heykeli yapıldı. Bunlar eski başkent Karakurum'dan arta kalan taşlarla yapılan Erdene Zuu Budist tapına�ının dört çıkış kapısına birer sembol olarak dikildi. Bu Kaplumbağa heykclleri baş­ kent Karakurum şehrinin sınırlannı belirliyordu. Bunlann sembolik olarak şehri koruduklanna inanılırdı. Bugün sözü edilen bu dört Kap­ lumbağa heykclinden sadece iki tanesi günümüze kadar erişebilmiştir. Diğer iki kaplumbağa heykeli kayıptır. Bu kaplumbağa heykcllerinden ilkine varmak için, Erdene Zuu Manasonnın Kuzey kapısından çıkı­ nız, Kuzey-batıya doğru yöneliniz, 300 metre kadar yürüyünüz, birinci Kaplumbağa heykcline vanrsınız. İkinci heykel, M anastırdan hayli uzağa taşınmıştır. Bunu bulmak için Erdene Zuu Manastınndan mut­ laka bir rehber almanız gerekmektedir.

Şamanların (iiq'im ve Huşamlan Türk "karnı", Avrupa veya Amerikalıların dediği gibi adlan­ duacak olursak, Türk Şamanı, mevsimlik veya inanç ağırlıklı mera­ sirolerin yanı sıra, sadece tedavi ve ruhsal sıkıntılardan kurtulmak isteyenlere uyguladığı merasimlerde, çok özel giysiler giyinirler. Türk Şamanlarının sözü edilen bu merasimler için giyindikleri ve kuşandıkları özel eşyalar ana hatlarıyla beş parçadan oluşmaktadır. Bunların en önemlisi Altay Türkleri tarafından "manya](' olarak adlandırılan Şaman Çuhasıdır. Bu Çuhayı, sırasıyla Şaman Başlığı veya tepeliği, yüze geçirilen veya takılan maske, ayağa giyi­ len ayakkabı veya dize kadar çekilen çekme, demir veya çeşitli metallerden kesilerek "manyak"ın üzerine dikilmiş mistik değeri ve manası olan semboller. Şaman giysisinin en önemli parçası, tabak edilmiş geyik veya keçi derisinden dikilmiş "manyak"tır. Bir şamanın halk arasındaki itibarı, üzerine giydiği çuhanın görkemli olup olmamasıyla ölçülmektedir. Şaman çuhasının üze­ rinde ne kadar çok metalden kesilmiş şekil, insan figürü veya küçük bebekler ve deriden sicim varsa, şaman o kadar itibar kazanır. Şa­ manın çuhasının üzerinde taşıdığı bu mistik değeri olan şekiller ve 56


Kızılderili Türk Şamanizmi semboller, Şamanın ruhlarla olan ilişkilerine de ışık tutar. Bir şa­ ınan için bu çok önemlidir. Ne kadar çok ruhun yardımını alırsa, kendisine gelen hasta insanların derdine o kadar çabuk çare bulur. I lalk bu durumu böyle değerlendiriyor. Bu sembollerle temsil edi­ len ruhlar, şaman çuhasının üzerine yerleşirler. Şaman ölünceye kadar bu çuhanın üzerinden ayrılmazlar. Her zaman Şamanla bera­ ber ve onun çok yakınında olurlar. Şamanlar her zaman bu görkemli çuhayı giymezler. Bazı önemsiz tedavi ve merasimlerde şamanın çuhasını giymediği görü­ lür. Daha önemli merasim ve çözümü zor vakalarda şamanın büyük ve güçlü ruhların yardımına ihtiyacı olur. Bu mistik yardımı elde edebilmek için, Şaman güçlü ruhların gezindiği çuhasını giyrnek mecburiyetinde kalır. Bu şaman çuhası olmadan, Şaman, kötü ruh­ tarla vereceği savaşa girmez. Gerekınediği zamanlarda şaman, köy içerisinde halkın giydi­ ği normal günlük kıyafetiyle dolaşır. Şaman, köyün ahalisinden kopmuş, daha yüksek bir sınıfa mensup olan bir fert değildir. Seyit­ lik, mollalık, papazlık veya keşişlik gibi bir unvan taşımaz. Halkın­ dan böylesine yapmacık bir makamla ayrılmaz. Şaman olarak ruhlar tarafından seçilmiş kişi, köy veya yaşadığı yöre halkı tarafından bilinir ama bir rütbe veya makamla onlardan ayrılmaz. Kendi geçi­ mini kendi alın teriyle kazanır, tarlasında, bahçesinde çalışır. Rusya'da Bolşeviklerin hakimiyeti ele geçirmesinden sonra Orta Asya Türk Şamanlığına ve toplumu kendi tarihine, kültürüne bağlayan değerlerine karşı savaş açılmasından dolayı, şaman kültü­ rü temelinden sarsılmış ve şamanlar halk düşmanı ilan edilmiş, büyük zarar görmüştür. Türk Şamanizm'ine ait değerler Bolşevikler tarafından yıkıl­ madan önce Rus bilim adamı Potanin yapmış olduğu saha araştır­ malarında genel olarak Şamanın kıyafetini üç ana madde etrafında değerlendirmiştir. Potanin'e göre, Şamanın giydiği çuha dize kadar uzanan kumaştan dikilmiş bir giysidir. Bu çuhayı, başa takılan tepe­ lik veya papak denen başlık ve bunları tamamlayan ayakkabı veya çekmeden (çizmeden) oluşmaktadır.45

45

Potanin, G.N., Oçerki Severo-Zapodnoy Mongoli, Vol.2, St. Petersburg, 1 881. s : 84 57


Ahmet Ali Arslan Altay, Tuva ve Hakas Şamaniarına göre, onların ruhlar ale­ mine yaptıklan önemli seyahatlerde kendilerine yardım eden ruh­ lar Şamanın çuhasında yaşar. Şaman ölünceye kadar onlar şamanı terk etmezler. Şamanın varlı�ı sınıf farkı yaratmaz ama, şamanın çuhası onun toplumdaki mevkisini ve prestijini belirler. Halkın arasında ona itibar kazandınr. Altay Türk Şamanları kendilerine Şamanlık verilineeye kadar mevsimlik merasimlere ve töreniere "manyak" giymeden çıkar. Onu, kendilerinin alçak gönüllülüklerini ve halktan kopmadıkları­ nı göstermek için böyle yaparlar. Daha sonraki yıllarda "man­ yak"larını giyerler. Kadın şamanlar, iyilik sahibi ruhlara yakın git­ mezler. Kadın şamanlar sadece karanlık dünyanın, yer altı dünyası­ nın karanlık işlerinin hakimi Erlik'le temasta olurlar ve onun ka­ ranlıklar içinde yaşayan ruhundan yardım isterler, onun için ayin­ ler yaparlar. Kadın Şamanlar, Bay Ülgen'e yakarmaz ve ondan yar­ dım dilcmezler, ona ruhsal anlamda ayin düzenlcmezler.46 Altay şamanı kendisini koruyan ruhun yol göstermesine ve onun öğütlerine uygun hareket etmezse, sözü edilen yardımcı ruh tarafından cezalandırılır. Eğer Şaman çok ciddi şekilde hastalanırsa, bu, şamanın konıyucu ruhu tarafından işlemiş olduğu herhangi bir hatasından dolayı cezalandırılmış olduğunu gösterir. Anohin ko­ nuyla ilgili olarak saha araştırmalan sırasında hatırasını şöyle nak­ letmektedir: "Katın Nehrinin ana kollanndan biri olan Kuyum Nehrinin kıyısında yaşayan Sürtüş adlı bir şaman, kendisine emredildiği hal­ de "manyak" diktirmcdiği için kendi koruyucu ruhu olan Palas'ın çok sinidendiğini ve kendisinden yüz çevirdiğini anlattı. Şaman Sürtüş cezalandınldığı için, yerde ölü gibi cansız yatannış. Onu Şaman bendiri çalarak kendine getirmişler."47 Altay Türk Şamanlarının zenginliği ve değerli mal-mülkleri yoktur. Onlar toplum içinde manevi makama sahip, aslında yoksul insanlardır. Onlar toplum tarafından beslenmediği için, kendi tarla 46

47

Anokhin, A.V., Materialy po shamanstva u altaitsev sobranniye vo vremia puteshestvy po Altayu v ı 910- ı 92 gg po parucheneniyu Russkogo Korniteta dlya lzuchenia Srednei i vostochnoi Asii, Lcningrad, 1924. s: 38 Anokhin, a.g.e. s:39 58


Kızılderili Türk Şamanizmi ve bahçesinde çalışıp, kendi geçimlerini temin etmek zorundadır­ lar. Şamanlar iyileştirdikleri hastalanndan herhangi bir ücret talep etmezler. Hastası iyileşen şahıs eğer isterse Şamana koyun, dana veya gönlünden ne koparsa bir hediye verir. Şamanın geliri eğer varsa, bunun gibi hediyelerden ibarettir. Halk arasında şöhreti olan ve tanınmış Şamanın "manyak" denilen çuhasını dikiş bilen mahir kadınlar ve genç kızlar dikerler. Manyak dikilirken "kirli" ve temiz olmayan kadınlar ve kızlar "manyak" a yakın gelmezler ve yakın bırakılmazlar. Eğer bir şaman zenginse, hali-vakti yerindeyse, onun "manyak"ının dikimi üç ayda tamamlanır. Fakir ve yoksul Şamanların "manyak"larının hazırlan­ ması üç yıl sürer. Kızlar, manyakın zor olmayan kısımlarını hazır­ larken, yaşlı ve tecrübeli kadınlar şaman gelenek ve kurallanna göre hazırlanması gereken kısımlarını tamamlayarak manyakı di­ kerler. Manyak ilk önce parçalar halinde hazırlanır, sonra "topla­ mr". Manyakın dikimi için gereken malzemelerin çoğu şamanın akrabaları, komşulan ve yakın arkadaşları tarafından temin edilir. Şamanın yakın aile üyeleri, yakın komşularından oluşan kadınlar, manyakın dikiminde ilk sırada görev alırlar.

Şamanlacın "illanqalf ve Çuhalacının Süslerl Potanin, Altay Şamanlarının giydikleri "manyak" veya çuha­ nın Sibirya'nın diğer bölgelerindeki Şamaniann çuhalarına kıyasla daha iyi ve tekmil bir durumda olduklarını kaydetmektedir. Araş­ tırmacı, Altay Şamanın çuhasının geyik veya keçi derisinden yapıl­ dığına dikkati çekmektedir. Altay Şamanının giydiği "manyak"ın kollarından ve sırtından aşağıya doğru deriden kesilmiş sicimler sallanmaktadır. Kalınca olan bu sicimler Şamanın koruyucu ve yardımcı ruhlarını temsil etmektedirler ve yılan şeklindedirler. Deri sicimierin aşağıya uza­ nan ucunda yılan başı şeklinde semboller vardır. Bunlar ağızları açık, başın iki yanında gözleri olan yılan şeklinde hazırlanmıştır. Bazen üç yılanın tek bir başı olduğunu kaydeden Potanin, güçlü bir şamanın "manyağında" 1 070 yılanı sembolize eden deri sicim say­ dığım nakletmektedir. Altay Şamanlarının giydiği "manyağın" sır59


Ahmet Ali Arslan . tına deriden kesilmiş bazı hayvanların şekilleriyle iki tane de­ mirden kesilmiş diskin dikilmiş olduğunu belirtmektedir. Manya­ ğın yakasına siyah ve kahverengi baykuş tüyleri dikilmiştir. Altay Şamanlarından birisinin yakasına her birinin tepesinde bir baykuş tüyü bulunan yedi tane deri bebek dikildiği nakledilmektedir. Bu yedi bebeğin Bay Ülgen'in yedi semavi kızını manyağın yakasına dikilen yedi küçük çıngırağın ise, bu yedi kızın semavi ve mistik sesi olduğu anlatılmaktadır.48 Orta Asya ve Sibirya Türk topluluklarının Şamanizm'i üzeri­ ne araştırma yapan Avrupalı araştırmacılar, kendi topluluklarına ilginç gelen bilgiler elde etmişlerdir. "Altay Şamanlarının giydiği "manyak"lar üzerine dikilen deriden bebeklerin sayısı dokuzdur ve bunların, Bay Ülgen'in dokuz kızını temsil ettiklerine inanırlar"49 Baykal Gölünün kuzeyinde, Saha Sire topraklarına doğru uzanan ve Tunguslar arasında yaşayan Şamanların iki tür Çuha giydikleri göze çarpmaktadır. Bunlardan birincisi "yaban ördeği" ikincisi ise, "ren geyiği" şeklindedir. Bu şaman çuhasının üzerine dikilen demir diskin bir yüzüne "at" şekilleri çizilmiştir. Çuhanın arka kısımlarından sarkan ve "Kulin" denen şeritler, yılanı temsil etmektedir. Abakan bölgesinde yaşayan ve Abakan Tatarlan olarak bili­ nen Türk toplulu�nun Şamanlarının manyaklarının üzerinde bu­ lunan sembol ve şekiller de Avrupalıların dikkatini çekmiştir.50 "Şaman karanlık dünyaya seyahat ettiğinde sözü edilen bu yılan ve attan yararlanmaktadır, bunlar şamana yardım etmektE>dir­ ler. Tungus Şamanlarının çuhalarında yer verdikleri "ay", "güneş", "yı ldız" şekilleri, Saha Sire şamanlarının tesirinde kalınarak çuha­ larda şekil bulmu �t ••r. Çu halara şerit şeklinde işlenmiş "yılan" şekil­ leri Türklerden \ e Buryatlardan, "at" şekilleri ise yine Buryatlardan alınmıştır."51

Potanin, G.N., Ocherki severo-zapodnoi Mongolii, St. Petersburg. 138 1 83, lV. Vol. s: 49-54 49

50 51

Harva, Uno., Die religiösen Vorstellungen der altaisehen Völker, Helsin­

ki, 1938. s: 49

Ifarva, a.g.e. s:694 Shirokogoroff, Sergei M., Psychomental Complex of Tungus, London, 1935. s: 301 60


Kızılderili Türk ŞamaniziDi Agapitov ve Kangalov yaptıkları araştırmayı beraberce bir ki­ ı upta toplamışlardır. Bu araştırmadan anladığımız kadarıyla, Buryat Şamanlarının giysilerinde üç önemli kısım dikkati çekmektedir.: "Bunlardan birincisi: Bir Buryat Şamanı iyi huylu ruhlardan yardım alıyorsa "beyaz'', kötü huylu ruhlardan yardım alıyor­ su,"siyah" kürkten dikilmiş bir çuha giyer. Kürk kullanılarak dikil­ miş çuhanın üzerinde "at", "kuş", ve diğer hayvanlardan bazılannın demirden kesilmiş şekilleri dikilmiş olmalıdır. İkincisi: Başında "va­ �ok" şeklinde bir başlığı olmalıdır. Şaman ilk ciddi merasiminin ar­ dından beşinci merasimini de başarıyla tamamlarsa, demirden yapıl­ mış başlığını takmağa hak kazanır. Üçüncüsü: Demir veya ağaçtan yapılmış "çubuktan at" olmalı. Çubuktan yapılan at, şamanın ilk me­ rasimini icra edeceği günden bir gün önce yapılır. Çubuktan atın yapıldığı çubuğun kesildiği kayın ağacının merasime kadar kesilme­ mesine ve ölmemesine dikkat edilir. Demirden yapılan "çubuk at"ın bir başına at şekli verilir, etrafı küçük çıngıraklarla donatılır ve Şa­ mana, onun beşinci başarılı merasiminden sonra verilir. 52 P.S. Pallas üç ciltten oluşan eserinde Şamaniada ilgili konu­ larda detaylı bilgiler vermektedir. Özellikle kadın şamanlar konu­ sunda Buryatlı · bir kadın şamanın çuhasını ve üzerindeki mistik süsleri anlatmaktadır. Pallas'a göre Buryat'lı bir kadın şaman şöyle görünmektedir: "Elinde, birer başı at şeklinde, etrafı küçük zillerle bezenmiş iki çubuk tutmaktaydı. Omuzlarından eteğine kadar deri­ den kesilmiş ve "yılan"ı sembolize eden beyaz ve siyah sicimler sallanıyordu. Başında, üç sivri ucuyla geyiği sembolize eden bir başlığı vardı."53

52

Agapitov, N.N., - M.N. Kangalov, "Materialy dlya izuchenia shamanisıva v Sibiri. Shamanisıva u Buryat lrkutskoi gubemii," Izvestia Vostochno­ Sibirskovo Ordela Russkovo Geogrtaficheskovo Obshchestva (lrkutsk), XIV, 1 -2 (1883). 1 -61.

53

Pallas, P.S., Reise durch versciedene Provinzen des russischen Reiches, St. Petersburg, 1771-76. Vol.III., s: 181 -82

61


Ahmet Ali Arslan

------

Saha Sice Tücl)lecinde Şornan Çuhası Saha Sire Şamanlarında sırtın tam orta yerinde demirden ke­ silerek yapılmış ve "güneş"i temsil eden demir diskin yanında üze­ rinde delikler açılmış, başka bir demir disk daha yer alır. Sahalar buna, "oibonküngete" (güneşin ağzı) diyorlar.54Genelde bu durum merkezinden açılmış yeryüzünü temsil etmektedir. Şaman buradan ruhlar

alemine

doğru

karanlık

dünyaya

giden

scyahatına

başlar.5'Saha şamanına ait çuhanın sırtında yine demirden kesilerek biçimlendirilmiş "ay" ve yine demirden y1pılrm� rJ.emir zincir asıl­ mıştır. Bu demir zincir şamanın gücünü, onu u dir :niş ve dayanıklı­ lığını temsil eder. Şamanların açıklamalarına göre, demirden ya­ pılmış bu diskler ve şekiller şamanı, karanlık dünyadaki ruhların sebep olduğu patlamalardan korur.56 İyi bir Saha Şamanının çuhasının üzerinde metalden kesilmiş 15 - 25 kilo arasında çeşitli şekillerde süs ve disk vardır. Şaman dans ederken onu bizlerin yaşadığı "Orta Dünya"dan, cehennemİ bir ortama, şamanın çuhasına dikilmiş bu metallerden çıkan sesler taşır. Saha Şamanlarının inançlarına göre, metalden kesilerek hazır­ lanmış ve şaman çuhasına dikilmiş olan metal şekillerin "ruhl arı" vardır. Onlar hiçbir zaman paslanmazlar. Kol boyunca aşağıya doğ­ ru

sıralanmış demir çubuklar, Saha Şamanının kol kemiklerini tem­

sil eder. Göğsünün sağ ve soluna dikilmiş metal parçalar kaburgala­ rını, biraz yukarıya doğru dikilmiş demir disk karaciğer, kalp ve diğer i ç organları ve kadın Şamanlarda kadının göğüslerini temsil eder. Gizli güçleri olan mukaddes )ı.ayvan ve bışları temsil eden demirden kesilmiş süsler de şarnan çuhasında yer alır. Ayrıca Şa­ man çuhasına, "delilerin ruhunu" temsil eden, "emeget" adlı bir

sembol takılır. Bu sembol, küçük bir kano üzerinde ayakta duran ve

onu idare eden bir adarndan ibarettir.57

54

55 56

57

Sicroszcwski, "Du chamanistme d' apre's !es croyonccs de Yakototes," RHR, XLVI. 1 902, s:302 Harva, Die religiösen, a.g.e. Mikhailovski,

V.M.,

s:

26 1 , Fig:

1

"Shamanism in Sibcria and European Russia, Being

the Second Part of "Shamanstvo,", )RAl, XXIV. 1 894. s: 8 1 Sieroszcwski, Du chamanisme ... s: 32 1

62


Kızılderili Türk Şamanizmi Bundan 247 yıl önce, 1 864 yılında, Şaman Çuhası veya " Manyak"ı ile ilgili gözlemlerini ve görüşlerini yazan Shahshkov, Saha Sire ve onun komşusu olan ülkelerde yaşayan ve Şamanlıkla­ rını yerine getiren Şamanların "olmazsa-olmaz"lannı ve yapmak mecburiyetinde oldukları işleri dön maddede toplamıştır: "Bunlardan birincisi, üzerinde mistik hayvanları temsil eden ve demirden kesilerek yapılmış disklerin yer aldığı bir çuha veya ınanyak. İ kincisi, bir maske; Tadibay Samoyedlcrinde şamanın göz­ lerini bağlamak için bir bant. Böylece şaman ruhlar dünyasına ken­ di iç dünyasından yansıyan ışığı takip ederek gitmesi mümkün olur. Üçüncüsü ; demir veya bakırdan yapılmış göğüslük. Dördüncüsü; Şamanın en önemli objelerinden biri olan başhk."58 Rus araştırma­ cının bu görüşüne katılan Eliade " ...bana göre, bir şamanın giysisini tamamlayan en önemli parçalarından biri . . . " şeklinde görüşünü belirtiyor.59 Şaman çuhası çok hassas ve temiz olmayan ve yabancılardan kesinlikle korunmasına inanan Saha Sire Şamanlarının bu hassasi­ yetini 2001 yılının Mart ayında Saha Sire'de, başkente bir hayli uzak Loomtuka Köyüne yaptığımız saha araştırması sırasında şahit olduk. Benimle _ilgili özel bir merasim yapınağa hazırlanan Şaman Nikiforov'a kendi Balağanı içinde Çuhasını giyerken çok ağır oldu­ ğunu gördüm. Yardım etmek istedim, büyük bir haykırışla beni bundan men etti. Sibirya' da, diğer bölgelerdeki Şamanlar da Çuhalarını titizlik­ le korurlar. "M ançurya'da yaşayan ve geyik çobanlığı yapan Şaman­ lar, kendilerini seyrcdenlerin yanında küçücük bir yerde, yaşadık­ ları Yurt'un içinde, görevlerini İcra ederler. Üzerlerine giydikleri Şaman Çuhasının üzerinde 15 kilodan fazla çeşitli biçimlerde ke­ silmiş demir objcler taşırlar. Onu seyredenterin arasından hiç ldmse şamanın bu çuhasına dokunamaz."60

SR 59 60

Shashkov, S., Shamanstvo v Sibirii, St. Petersburg, 1 864. Eliadc, M., Shamanism, New York. 1964. s: 1 48

Lingren, E.J;. uThe Reindecr Tungus of Manchuria," Journal of the Royal Central Asian Society, London, XXII. April ı . 1935. s: 221-31

63


Ahmet Ali Arslan

Şamanların Başl.ıl)lacı Şamanlar, çok ciddi ve önemli merasimlerini başlarına çok özel başlıklarını takmarlan yapmazlar. Gösteri olsun, gelenler hoş­ nut ayrılsın düşüncesiyle yapılan Şaman merasimlerinde, sözü edi­ len şaman, başlık giymez. Loomtuka köyünde benim icin özel .bir merasim yapan Nikiforov'un da bu merasirnde başlık giymediğini gördüm. Acaba başka ciddi merasimleri oldu mu, o merasimlerde başlık giydi mi? Bu soruya "evet" cevabı verebilmemiz, çok zor. Çünkü, görmedik. . Sibirya'da yaşayan bazı boy ve kabilelerin Şamanlarının en önemli giysilerinin "başlık"la tamamlandığı ve başlığın en önemli öğe olduğu tespit edilmiştir. Şamanlara göre, onların gücü, başlarına giydikleri "başlık"ta gizlidir. 6 1 "Ruslann ricaları sonunda "şaman" · gösterisini yerine getiren bazı Sibirya Şam anları, başlığın gücüne zarar vermemek ve onu aşağılamamak için başlık takmazlar."62 Yine Şaman Başlıklarıyla ilgili olarak saha araştırmala� sıra­ sında değerli veriler elde eden Kal Donner Şamanlarla yapmış oldu­ ğu görüşmelerini şöyle aktarmaktadır: " Şamanlara konu ile ilgili sorular sorup onlarla konuştuğumda, bana şöyle dediler; başlık takmadan yapılan şaman yakanş ve ayinlerinde Şaman bütün gücü­ nü kaybeder. Başlıksız yerine getirilen merasim, orada bulunan izleyicileri eğlendirmek ve onlara hoş· vakit geçittmekten başka bir işe yaramayan orta oyun niteliğinde bir gôsteriden ibarettir."63 Dünyanın tanınmış bilim adamları Şaman giysilerinin sırlan söz konusu edildiğinde hemfikirdirler. Mircea Eliade görüşlerini birkaç cümleyle şöyle açıklamaktadır: "Şaman çuhası insan inancı­ na bağlı bilinmeyen gizli sırlan ve kozmolojiyi kendi üzerinde ta­ şımaktadır; şaman giysisi sadece gizli sırları açıklamakicı kalmaz, aynı zamanda kozmik sembolleri ve metafizik nesneleri de açıklığa kavuşturur. "64 61 62

Donner, Kal., "Les Ornament de la tete et d� la chevelure," JSFO,

XXXVI I, 3, 1 920. s: 1 1

Donner, Kal La Siberic, La Vie en Siberie, les temps ancients, Paris, 1 946. ,

s: 227

63 64

Donner, Kal, "l.e Ornaments, a.g.e. s: 1 1 . Eliade, Mircea, Shamanism, New York, 1964 . s: 1 45

64


Kızılderili Türk Şamanizmi Şarnan giysilerinin önemi ve ihtişarnını dünyanın önde gelen araştırmacı ve bilim adamlan kabul etmişlerdir: Onun ihtişarnı ve manası çoğumuz tarafından hilinrneyen, kınk-kırpık demir parçalan olarak gördüğümüz, sernboller, şekıller, şeritler, sicirnler, bağlar ve hiçbir şeyle kıyaslanamayacak kadar güzel olan duruşunda saklıdır. Şarnan üzerindeki giysileriyle, bize esrarengiz, bilmedikleri­ nıizle kaplı bir sır yumağı sunmakla kalmaz, o çok özel olan kendi öz dü1ıyasını sırtına alarak gelir.

Tü.c� Şamanizminde Vu�acı, Oda ve Rşapı Dünqa Atalarımız binlerce yıldan beri insan beyninin, vücuda ve­ rilmiş zararlar ve darbelerin iyileştirilmesi, aynı zamanda ruhun yeniden sağlığına kavuşması ve problem çözme kabiliyetini nasıl azami bir şekilde kullanabileceklerini keşfettiler. Onların geliştir­ dikleri halk arasında sözlü gelenekle yaşatılan, sistem ve uygulama metodu bugün hala Sibirya, Saha Sire, Altay, Tuva, Hakas, Şor, Televit, Kuçum, Çulum, Dolgan, Baraba ve diğer Türk, boylan tara­ nndan yaşatılmakta ve uygulanmaktadır. Buna şahsen 2001 yılında Rusların "Yakutistan" dedikleri, ama yerli halkın Saha Sire olarak yaşattıkları bölgeye yaptığımız saha araştırması sırasında şahit ol­ duk. Bu bölgede yaşayan insanlar çeşitli nedenlerle hastalandıkla­ rında onları çeşitli yöreye ait metot ve uygulamalarla yardım eden sıra dışı insanlar var. Batılı alimler ve araştırmacılar bu şahıslara "Şaman " ve bunların gördüğü işe ise, "Şamanlık" diyorlar. Oysa Türk Kültüründe bu şahısların adı " Kam " ve onların hayata geçir­ diği işin adı ise, "Kamlıktır'� Modern arkeologlar dini maksatlı ve mevsimlik merasimlerle bağh eski sanat kalıntıları bulup gün yüzü­ ne çıkarınağa devarn ediyorlar. Şamanlığın tarihi oluşum bakımından 20.000 yıl öncesine dayandığı ve belki de insan ırkının başlangıcından bu yana sürmek­ te olduğu kaydedilmektedir Şamanizm'in bulgulan Amerika, Asya, Afrika, Avrupa ve Avustralya civadannın tenha bölgelerinde küre­ sel olarak bulunmaktadır.65 Bir kişi klasik Akdeniz tarihi edebiya65

www.themystica.com/mystica/articles/s/shamanism.html 28.03.2008 l l :30 65


Ahmet Ali Arslan tında veya Orta ve Batı Avrupa Rönesans'ından bile soruşturmalar sonucu geniş bir şekilde yok edilene kadar var olan esas Şamanist bilgilerin kanıtlarını bulabilir. Şamanizm olarak bilinen dünyadaki en eski inanç biçimi hakkında kesin bir bilgi ve herhangi bir yazılı kaynak bulunma­ maktadır. Yine de, bu inanç pek çok toplum tarafından tarihin er­ ken devirlerinden beri benimsenip uygulanmaktadır.66 Şamaniann günümüzde yanlış anlaşılmaları, onların bazı dinler ve onların takipçileri tarafından, Şamanların, Tanrıyla ya­ nşmaya giren bir şahıs olarak algılanmasından kaynaklanmaktadır. Şamanların Tanrı ile yarışması doğru değildir. Sebebine gelince, Şamanlık, çoğu çevrelerin iddia ettiği gibi bir "din" değildir. Türk kültüründe "kamlık" olarak bilinen bu eski Türk inancı, aslında, Türk kültürünün "Bel Kemiği" dir Buryatlann inançlarında bölgeye has, tek Tanrılı dinlerle ve onların inanç sistemiyle uygun gelmediğine inanılan bir durum sergilcnmektedir. Buryatlara göre, ilk şaman Kara Girgen gücünün sonsuz olduğunu iddia edince, Tanrı onu sınava çekmek ister. Bir genç kızın ruhunu alıp onu bir şişenin içine sokar. Kızın ruhu kaçıp gitmesin diye şişenin ağzını parmağıyla kapatır. Şaman bendirine binip havalanır. Göğe yükselir. Şişenin içinde kızın ruhunun hap­ scdildiğini görür. Onu kurtarmak için san örümcek biçimine girer. Tamıyı yüzünden sokar. Tann acıyla parmağını çekince kızın ruhu, şişeden kaçar. Gazaba gelen Tann, Kara Girgen in yetkisini sınırlar. Bu olaydan sonra, Buryat Şamanlarının güçleri büyük ölçüde azalır. Buryatlar arasında bir inanca göre: Başlangıçta sadece batıda Tannlar ve doğuda kötü ruhlar varmış. Tannlar insanı yaratmışlar ve insan kötü ruhlar yeryüzüne hastalık ve ölüm saçıncaya dek mutlu yaşamış. Tannlar hastalık ve öli:imlc savaşmak üzere insanla­ ra bir şaman armağan etmeye karar vermişler ve kartalı göndermiş­ ler. Ama insanlar onun dilini anlamamışlar, zaten alt tarafı bir kuş diye güvencmemişler. Karta! geri dönüp Tanrılardan kendisine konuşma yetisi vermelerini ya da insanlara bir Buryat şaman gön-

66

www.historicalsense.com/Archive/Samanizm_l .htm 26.03.2008 14:50 66


Kızılderili Türk ŞamaniziDi dermelerini istemiş.67Turukhansk bölgesinde yaşayan Yakutların da kartala, aynı biçimde ilk şamanın yaratıcısı gözüyle bakılır. Tanrılar kartalı yeryüzünde rastlayacağı ilk kişiye Şamanlık yetkisi vermesini buyurarak tekrar dünyaya göndermişler, kartal yere inince bir ağaç dibinde uyuyan bir kadın görüp onunla "birlik­ te olmuş". Bir süre sonra kadın bir oğlan doğurmuş ve bu çocuk ilk şaman olmuş. Diğer anlatılanlardaki kaydedildiğine göre: Karta! şeklinde görünmesinin Şaman mesleğinin işareti olarak yorumlan­ masının sebebi budur. Bir gün sürüden koyun çalan bir Buryat kı­ zının bu belirtiyi doğru aniayarak şaman olmak zorunda kaldığı anlatılır.68 Günümüzde birçok Sibirya kabileleri ve onların gelenek­ lerindeki yerlerinde kadın Şamanların öncü konumda olduklan göz önüne alınırsa pek çok bilim adamı eski günlerde sadece kadın Şa­ manlann var olduğunu ve erkek Şamanların daha sonra onların yerini aldıklarını söyleyen bir fikir ifade etmelerine yol açmıştır. Şamanist uygulama tüm dünya çapında devam etmektedir ve birçok batı ülkesinde Şamanizm'e büyüyen bir ilgi ve uyanış vardır. Şama­ nİzın'in değişik tipleri dünyada bulunmaktadır ve uygulamacılar aynı zamanda şifa dağıtan adam veya kadın olarak bilinirler. Bugün, . Rusya'da, İ skandinav ülkelerinde, Macaristan'da, Türkiye'de ve hatta Amerika'da konu ile ilgilenen üniversitelerin akademisyenleri ve bilimsel saha araştırınadları Şamanizm üzerine çalışmalarını devam ettiriyorlar. Bu konu üzerinde bir kesin sonuca henüz varamamışlardır.69 Eski olmasına rağmen Tibet, Kuzey ve Güney Amerika ve pek çok Afrika kabilelerinde Şamanizmin uygu­ laması çağdaş bir şekilde devam etmektedir. Geleneksel Şamanist uygulamalannda öğrenilecek çok şey olmasına rağmen, zaman içinde geri gidemeyeceğimizi ve atalarımızla birlikte yaşayaınaya­ cağımızı kabul etmek ve anlamak zorundayız. Bu yüzden Sanayi Devrimi'nden medeniyetin ilerlemesi ve Ortodoks dininin kurul­ masına kadar pek çok şey değişmiştir. Şamanizm bu değişikliklere bağlı olarak bir dereceye kadar çarpıtılma tehlikesinde kalmıştır.

67

68 69

Birkan, İ smet, Şamanizm, Ankara, 1 999, s.95; Aynı zamanda bakın: Harva, Utc, Die religiösen Vorstellungen, Helsinki, 1 938, s.465--466 a.g.e. s.96 Arslan,

Ahmet

Ali,

www.sosyalbil.selcuk.cdu.tr/sos_mak/makaleler%

5CAhmet%20Ali%20ARSLAN%5C57-74.pdf

67

1 4.05.2008 09:48


Ahmet Ali Arslan Batı toplumunda özgün yaşam gücü veya ruhundan o kadar ayrıldık ki insanlar Şamanist yolu izlemenin kendilerine göre gerekli oldu­ gunu, uygulama ve anlama derinliğini artık kavrayamıyorlar. Türklerin İslamiyet'i kabulünden bu yana yaklaşık bin yıl geçmesine karşın bugün günlük yaşamımızdaki bir çok kültürel öğe İslam'dan önceki Şamanlığın kültür izlerini taşıyor. içki içilmesi, mezar taşı, taşiara olan saygı, ·mumun yakılması, kümbetler, güneş ve aya niyaz, eşiğin kutsallığı, düğün ve evlenme, halı desenleri, öldürme şekli, nazar günümüzde Şamanlık kültürünün izlerini taşıyor.7° Şamanizm uygulaması mistik yolcufuklar yapan bir çözüm getirmek için başka alemiere giden veya ruh gezintileri yapan fert­ ler için yardım veya ruh parçalannı bulaiı Şamanist uygulamalannı kapsamaktadır. Şaman yardımın onun yoluyla yapıldığı bir med­ yum olarak davranır. Şamanizm, enerji güç ve ruhiann rehberleri ve ruhsal dünya oluşunilanndan yararlanı r . Başka bir açıdan bakıl­ dıgında Şamanizm diger sihirli ve hayati tekniklerden şamanın ruhunun alemler arasında ruhsal yolculuk yapmasıyla farklılık gös­ tenr. Medyumculuk, ilahilik metodu Şamanizm öğelerini içerir ama yinede bunda trans hali yer almazsa bu Şamanizm değildir. Şama­ nizm Hristiyanlık'tan, Museviliğe ve Hinduizm'e kadar pek çok dinden insanlar tarafından benimsenmiştir ve bcnimsenmektedir. Her inançtan Şamanist uygulamacılar bulabiliriz. Şamanizm ruhsal bilginin doğrudan tecrübesidir. Hala, Şamanizmin bir din olduğuna inananlar var. "Şamanizm insanlığın en eski dinlerinden biridir. Esas olarak sihir ve büyüye dayanır."7 1 Şamanizm çevremizdekileri ruhsal dünya ile iletişimde bu­ lunmak için kullanılan teknikler ve diğer ögelerin tamamıdır diye­ biliriz. İ nsanın çevresine ve kendi iç dünyasına bakma yoludur. Sert konulmuş kurallar, denenıneye çalışılan bir hiyerşrşi yoktur. Şamanitın görülen dünyanın canltiann . yaşamlannı etkileyen gö­ rülmedik güç ve ruhlada kaplandığı görüşünü dayanır. "Şamanizm insanlığın en eski dinlerinden biridir. Esas olarak büyüye dayanır.

70 71

Şener, Cemal, Şamanizm Türklerin İslamiyet'ten Önceki Dini, İstanbul, 2000 , s . 1 04-109 Şener, a.g. r, s. 1 8 68


Kızılderili Türk Şamanizmi Şamanizm de yaşam 3 illem'e aynlır: Aşağı dünya, Orta Dünya ve Yukarı Dünya."72

·

·

Şaman Sibirya insanlarından gelen Tunguzca bir kelimedir. "Karanlıkta gören veya gözleri kapalı gören" anlamındadır. Pek çok dil, bu kişilere kendi ifadesini vermiştir bu da meslek tanımlama çevresinde karışıklığa yol açmaktadır. Aynı toplumda diğerleri iyileştirme ve kehanette bulunma gibi bazı aynı görev ve işleri ger­ çekleştirmelerine rağmen bunların hepsi aynı kabiliyedere sahip değillerdir. Şamanlar değişik bilinç konumunda yolculuk yaparak ruhlarla temasa geçebilirler. Bu durum, bendir çalma, çıngırak gibi seslerle başarılır. Şaman kelimesi ve aslı Mançu halkına dayanır ve büyük olasılıkla bu dilden Rusçaya, Rusçadan da bilim terminoloji­ sine şaman olarak geçmiştir.73 Altaylarda şamanlar ikiye ayrılırlar: Ak Şamanlar ve Kara Şamanlar. Ak Şamanlar gökyüzüne ve yeryüzü alemine Şamanlık ederler ancak Kara Şamanlar yeraltındaki kötü ruhlada ilgilenirler. Ak Şamanlar sade ye gösterişsiz giysiler giyerlerken, Kara Şamanlar kararnsar ve mistikbir görünüm ifade ederler.74 Şamanlar Yukarı Dünya (Gökyüzü), Aşağı Dünya (yeraltı) ve Orta Dünya (Yeryüzü) alemine bilgelik ve yardım eden ruhsal olu­ şumlan araştırriıak ve sqrun oluşturanlada görüşmek için yolculuk ed�rler. Şamanın ruh yolculuğu bizim tüm bunlarla bağlantısız iliş­

kimizi dengelemek için bir esas sağlayan dünya görüşünü tamarnla­

mak ve anlamak için bir kapı girişidir. Şamanlar ruh alemiyle çalışır. Ruh seviyesinde hastalıklan iyileştirirler. Şamanlar kaya, ağaç, toprak gibi doğa ruhlanyla çalışmalanndan bilgi ve anlayıŞ kazanırlar ve onlar hayvanların ruhlarıyla ve atalarımız gibi insan ruhlahyla çalı­ şırken bilgi kazanırlar. Şamana göre her şey canlıdır ve bilgi taşır, buna ruh, enerji veya bilinç diyebiliriz. Bunların ruhuyla ve bilinciy­ le iletişim kurmak için şaman kendi bilincini değiştirir. Şamanlar bunu düşüneeye daima, bendir ve çıngırak gibi tekrarlanan seslcrle ve bitkilerin yardımı gibi çeşitli yollarla gerçekleştirirler. Şaman böylece yeni gözlerle görür, kişilerde ne olduğunu ruhsal seviyede n

73 74

' Kazancıgil, Ayku t, Türklerin ve Moğolların Eski Dini, İstanbul, 2002,

s.49 Şener, a.g.e., s.l9 Şener, a.g.e. s.25

69


Ahmet Ali Arslan gorur. Şamanın uygulaması trans haline geçme olarak tanımlanır. Şaman sizin iyileşmeniz ve gelişiminiz için bilgi bulup getirir. Şa­ manlar iyileşmenizi sağlar ve yaşamınızda kaybettiğiniz şeyleri bulup getirir. Şaman trans hali esnasında hem odadadır hem de bu seansı yapmaktadır; bu yüzden her iki durumunda farkındadır. Şaman iyi ruhların insanlardaki faydalı ve olumlu tesirlerini, kötü ruhların ise zararlı etkilerini bilir. Şaman olumlu etkilerin insanda devamını sağlamaya çalışırken, kötü ruhların etkisini de yok etmeye çalışır.?� Şaman hastalığı güç eksikliği olarak görür; çünkü o güç sizin hayatınızın bir yerinde kaybolmuştur. Sizi iyileştirmek için gücü­ nüzü size geri döndürür. Yardımcı ruhlarını geri getirme işini ger­ çekleştirebilir. Şaman aynı zamanda yanlış yerleştirilmiş enerjiyi kaldırır. Hissettiğiniz olumsuz duyguları veya başkalarının sizde bıraktığı olumsuz duygulan vücudunuzun çeşitli yerlerinde depo­ lanmış olarak görür. Bu, stresin ülsere ve sırt ağrısına sebep olması gibi bir örnekle açıklanabilir. İnsanları tedavi etmenin yanında Şamanın geleneksel olarak gerçekleştirdiği diğer işler aynı zamanda yeryüzünü tedavi etmeyi de içerir. Yüzyıllardır Şamanlar toprağın bilinciyle su ile ve bu gibi diğer alanların özellikleriyle iletişim kurma kabiliyetini kullanarak yeryüzünü tedavi etmede yer almış­ lardı. Bir bölgede ürünlerin yetişmeme sebebi, kuraklık nedenleri, yetişebilen ürünlerle çalışma, hava durumu ve toprak konusunda karar verme Şamanın geleneksel görevi olmuştur. Şamanın etkililiği genellikle başardığı sonuçlarla ölçülü! . Eğer Şaman yardımcı ruh­ larla temas edemez ve ruhsal yardımda bulunarnazsa Şamanın başa­ nh olmadığına inanı İır. Bir kişinin benÜl<:' duygusunu uzaklaşurma ve yok etme Şamanın esas görevidir. Şaman kendi gururunu ve bencilliğini yok edemezse etkili bir iyileştirici sayılmaz ve tedavi için gerek duyulan ruhsal yardımı kaydedemeyebilir. Ruhların, tedavi eden kişiye ve aynı zamanda tedavi olan kişiye acıması ge­ rektiği görüşü vardır. Şaman ona yardım edecek ruhlarda bu şefkati uyandıramazsa, bunun yerine kendinde bulunan gururla onu gü­ . cendirirse Şamana tedavi için hiçbir yardımda bulunulmaz. Şama­ nİst uygulamada ruhun bir kısmının bedenden aynlabileceğine inanılır. Bu serbest ruh rüya esnasında düzenli olarak bederiden

a.g.e, s.l9

70


Kızılderili Türk Şamanizınİ ayrılır. Bu ruh bölümünün ruhu sarsıntıdan korumak için beden­ den aynldığına inanılır. Şarnan Şarnanist yoluna başladığında genel olarak ruhsal yolculuk denilen transa geçme halinde ruhunu kendi isteğiyle oraya gönderrneyi öğrenir. Şarnanlığın esasını transa geçme hali oluşturur. Ancak her transa geçme hali de Şamanlık değildir.76 İ çimizdeki boşluğun bir coğrafyası ve haritası vardır. Hayal gücünü kullanarak Şarnan başka alemler olarak görülen yerlere yolculuk yapar. Yolculuğun başlangıç noktası ya da girişi bir rnağa­ ra, dünyada bir delik, oyuk kütük, kaynak hatta özel bir ağacın köklerine iniş olarak bilinir. Bu yolculuk Şamanı veya yardımcısını aşağıya doğru yokuş bir tünele getirir. Tünelde hareket sanki uçu­ yormuş gibidir. Yolculuğun bu kısmı bir merdivende veya kapıda biter. Yukarıya doğru hareket başlar ve güzel bir doğa rnanzarasıyla karşılaşırsınız. Genellikle sizi kırsal bir ortama getirecek bir köprü vardır. Kendini geliştirmiş Şamanlar bu işlernin bazı yerlerini kısa keserler ve öteki al emlerde istedikleri yere hemen hareket ederler. İyi odaklanılrnış bir niyet ulaşırnın yo.ludur. Bir zamanda istediğiniz herhangi bir yere ve tekrar geriye yolculuk yapabilirsiniz. Şamari yolculuğuna kendi yurdundan başlar. Güney yolunu tutar, komşu bölgeleri geçer, Altay dağianna tırrnanır ve geçerken kızıl kumlu Çin çöllerini tasvir eder.77 Normalde, Şarnan öteki dünyaya geçtiğinde bir veya daha fazla yardırncı ruhla karşılaşır. Bu ruhlar gerçek görüşün, yüksek benliğin simgesi ve kapalı yüzüdürler ve rehberlik, bilgi, iyileştirme veya başka yardırncı ruhlada karşılaşmak için öteki dünyalara yol­ culuk etmesini de sağlarlar. Kültürüne ve eğitimine bağlı olarak Şarnan başka alemiere yolculuk edebilir. Bazı dünyalarda atalarıyla ve ruh varlıklarıyla bile karşılaşabilir. Çoğu zaman ruhsal varlıklar bir bitkinin veya bir çeşit kayanın ruhudurlar. Ö teki dünyalar ta­ mamen ışıklı ve şen değildir. Her Şamanın yolculuk esnasında kar­ şılaştığı kötü bir ruhu vardır. Şarnan ruhun serbest bırakılması için, ruhanileric aracılık etmek, ürünlere yağmur getirmek, yaşarn yolu­ nu kolaylaştırmak, ruh dünyasını içeren birkaç görevi gerçekleş­ tirrnek için sıra dışı alemiere seans yapar. 76

Şener, daha önce a.g.e., s: 45

77

Bi rkan, daha önce a.g.e.,

s:

233 71


Ahmet Ali Arslan Şaman seansı . herhangi bir çıkar gütmeden yapar. Şamanın amacı ruhları onlarda bulunan sırlar hakkında sorguya çekmek yani gelecek hakkında bilgi edinmek ve hasta kişilerin hastalığını tedavi etmektir.78 Psikolojik olarak bazı kişiler seansı duygusal sorunlarıyla baş edebilmek için yaparlar. Bu kişiler ölülere veya geçmişinde onlara kötülükler yapmış yaşamakta olan akrabalanna karşı göğüs gererler. Seans öfkelerini ifade etmeleri veya acılannın üstesinden gelmeleri açısından onlara güvenli bir ortam sağlar. Şaman hastanın içindeki zararlı güçlerin yerini bulmalıdır. Elini hastanın bedeni üzerinde gezdirir. Hastanın üstünde bir tüy gezdirir ve hastalığı yok etmeye çalışır. Hastahğın olduğu yeri bul­ maya çalışır.79 Şaman seansa geçtiğinde ruhsal bir derecede iletişim kurabi­ lirler. Gidip rehber ruhları ziyaret edebilir ve onların rnekanlarını ziyaret edebilirler. Seansı yapan kişi bunu kendi sağlığını veya baş­ kalarının sağlığını düzeltmek için yapabilir. Aynı zamanda dünya hakkında bilgiler bulurlar. Şamanlar genellikle seans durumuna geçmek için bazı araçlar kullanırlar. Araç seçimi yapılacak seansın çeşi c Üni belirler. Bendirler, çıngıraklar, şarkı topuzlan, klik değnek­ ler, aynalar, başlıklar ve giysiler. Seansa geçmek için ahenkli aletler kullanmalarının nedeni insan bilincinin fızyolojisi ve beynin işle­ vine dayanır. Tekdüze bendir çalması veya çıngırak alfa bölgesin­ deki beyin akımı kalıplarını değiştirir. Şaman bendirinin alt tarafında yedi at ve yedi insan tasvir edilir. Bunlar Erlik Hanın hizmetçileridir.80 Bendir ve çıngıraklar ruhlan çağırmak, seansa geçmek ve hastaları tedavi etmek için ayinlerde kullanılan çok önemli şaman araçlarıdırlar. Bendirler inek veya kanada geyiği derisinden el işi yapımı deriyle kaplıdır. Şaman bendirinin sesi Şamanın diğer alem­ lere üstünde gittiği at sesidir. Bu tipik, bir başlı, tekdüze ritimde yumuşak bir tokmakla çalınan bendirdir. Bendir güç ve simge içe-

78

Kazancıgil, daha önce a.g.c., s: 50-51

79

www .sodev.org.tr/Dosyalar/merak_ettiklerimiz/samanizm/samanizm.htm

80

www.dunyadinleri.com/samanizm.html 25.04.2008 17.45

28.04.2008 15.30

72


Kızılderili Türk ŞamaniziDi rir. Bendirin üstündeki herhangi bir resim belirgin bir biçimde evrenin haritasının veya biı.zı ruh güçlerinin ifadesidir. Giysinin olmadığı yerde bile bunun yerini başlık, kemer, bendir veya manyak yerine geçebilecek ve Şamanın kutsal elbisesi­ ni biçimiendirecek diğer sihirli eşyalar kullanır.81 Bakır aynaların önemli bir yeri vardır. Bunların sihirli anla­ mı kabileden kabileye değişir. Aynaların insanların ihtiyaçlarını yansıtmada, ruhiann yerini bulmada ve dünyayı görmede ve buna benzer durumlarda Şamana yardımcı olduğu söylenir. Şaman aynaya bakarak ölü bir kişinin ruhunu görebilir.82 Başlığa gelince belirli kabilelerde şaman kıyafetinin en önemli parçası sayılır. Şamanlara göre güçlerinin büyük bir bölümü bu başlıkların içinde saklıdır. Başlıklar bazen demirden yapılmış gcyik boynuzlarıyla süs­ lenmiş taçlara benzer, bazen ise ayının başındaki postundan oluşur. En yaygın şekli geyik boynuzunu tasvir edenidir.83 Ruh dünyası ruhiann yaşadığı yerdir. Yeryüzü kendisi ve yer­ yüzünde yaşayan canlı varlıklar fiziksel yaratılışlanndan önce yaşayan ruh eşierine sa�ptirler ve yaşayan ruh fiziksel bedenle bütünleşmiş bir ruh bedenini içerir. Canlı varlıkların burada düzenlendiği ve antıldığı ruh varlığı insanları, hayvanlan ve bitkileri kapsar. Eski Türk geleneğine göre bu dünyayı ortasından öte aleme bağlayan dalları vasıtasıyla Şama�arı yüksek alemiere yolculuk yapma olanağı sağlayan bir ağaç vardır. Buna Hayat Ağacı ya da Dünya Ağacı denir.84 Tanrılar ve iyi ruhlar yukan dünyada yaşarlar. Yukarı Dünya ya gökyüzünden bir delikle, bir ağaca veya uzun bir yapıya tırma­ narak, bir kişiyi gökyüzüne çıkaracak bulutlara oturarak veya yuka81 82

83

84

ELIADE, Mircea, Shamanism Archaic Techniques of Ecstasy, Princeton, 1 974, s.l46 a.g.e.s. l 54 Ayrıca bakın: SHIROKOGOROJ:o'F, Sergei M. General Thcory of Shamanism among Tungus, JRAS, North-China Branch (Shangai), LIV, 1 923, p.278-299 a.g.e, s.1 54--1 55 Aynca bakın; DONNER , Kai, l.a Siberie. La Vie en Siberie, les temps ancıens, Paris, 1946, s.228,Ayrıca bakın; HARVA, Ute, Die religiösen Vorstellungen, Hclsinki, 1 938, p.514

www .efrasyap.com/lcerikDetay.aspx?lccriklD=592 18.04.2008 1 1 .30 73


Ahmet Ali Arslan rıya çıkarabilecek yollarla geçilir. Yukarı Dünya genellikle ataları­ mız, Tanrılar, Tanrıçalar veya melekler gibi bizim yardımcı ruhla­ rımızın bulunabileceği yerdir. Yukarı Dünya aynen aşağı dünya gibi bizim dünyamıza çok benzer. Yukarı Dünya'ya her ne kadar Şamanlar geçse bile insanian n ruhlarını kabul etmez. Bizim dün­ yamızdan daha parlaktır ve bazı aniatılar yedi güneşin bulunduğu­ nu söylerler. Yukarı Dünya tasvirleri buranın dünyaya benzediğini ama buradaki doğanın hala bozulmamış olduğunu ve buranın yerli­ lerinin hala atalarımızın yaşadığı geleneksel yollarla yaşadıklarını söylerler. Ba:len yukarı dünyanın parlaklığı dünyalar arasındaki kapılar açıldığında, güneş ışınlarının bulutların arkasından süzül­ mesiyle ortaya çıkacaktır; dualarda kapının aralandığında bunun özellikle en kuvvetli olacağı söylenir. Yukarı Dünya Tanrısına Ülgen denir. Ülgenin yardımcı ruhlarla birlikte yedi veya dokuz oğlu ve dokuz kızı vardır. Cennette yaşarlar. Gökyüzü yedi katmandan oluşur ve en üst katmanında Ülgen ve eşi yaşar. Diğer katmanlarda bir gurup Tannlar ve Tannların oğullan yaşar. Diğer Tannlara Gökyüzünün Muhafızları denir. 85 Yukan Dünyaya yolculuk uçma kabiliyeri ister ve Şamanlar bu yolculuğu yapabilmek için kendilerini kuşlara çevirirler. Aynı zaman­ da uçan bir geyik veya atın üstünde giderler. Yol yukanya doğru düz veya güneye doğru ya da dünya nehrinin kaynağına doğru düz olabilir. Şaman için Yukan Dünyaya gitmenin başka bir yolu da yaşam ağacını tırmanmaktır. Yukarı ve aşağı dünya ona dünyanın yeryüzüne benzer, onlarda da güneş, ay, ormanlar ve insanlar için yaşam alanlan vardır. Yukan ve aşağı dünya sakinleri orta dünyada görülmezler ve buradan oralara yolculuk eden insanlar da bunlar gibi görülmezler. Bu gibi davetsiz misafirler ateşteki ani çatırdamalarla, tilkilerin sesiyle veya şamanlar tarafından görülmesiyle ortaya çıkacaktır. Şaman aşağı dün­ yaya genellikle kaybolan bir şeyi aramak ya da bir suçtan, diğer olay­ lardan kimin sorumlu olduğunu bulmak gibi bizim hayatımızdaki bilgileri araştırmak için geçer. Bu yolculuk, yolculuğun yöntem olarak ayru olmasından dolayı aşağı dünya yolculuğuna benzer. Bu işleme başladığınızda farklı giriş yollan kullanmanız uygun olabilir. Şaman orta dünyaya ulaşıncaya kadar yine tünel yoluyla yolculuk yapabilir. Burada yine yolculuğu kolaylaştıran rehberlerle karşılanır. Bir kez

85

Şener, daha önce a.g.e., s: SO 74


Kızılderili Türk Şamanizmi daha rehber Şamana aradığı bilgiyi verir. Şaman bu bilgiyi alır ve ayru yolu izleyerek yolculuğa başladığı noktaya gelir. "Ger"86 dünyanın merkezini temsil eder. Gerçekte her insan kendi bilincinde dünyanın merkezinde durur. Şamanlar işlerini yaparken veya ayin sırasında dünyanın merkezinde dururlar. Ger sadeec evrenin merkezi değil ama aynı zamanda evrenin içinde bir küçük kopyası olarak bir mikro kozmostur. Hatta evrenin bir haritasıdır.s7 Orta Dünya günlük dünyadan belli farklılıklada aynlır. Bizim dünyamız görünmesine rağmen ayru değildir. Şamanlar orta dünyaya uzak bir diyarda sıra dışı alemde neler olduğunu görmek için giderler. Bitkilcrle, uzayan ağaçlarla, gür, koyu yeşil, ıslak bir görünümüyle yağmur ormanianna benzerler. Bu arada ağaçlar ve hayvanlar konuşa­ bilirler. Hayvanlar sıra dışı bir şekilde burada ses çıkaramaz, uçamaz, yüzemcz ve bu gibi hareketlerde buJunamazlar. Renk değiştirebilirler ve bize kıymetli bilgiler verebilirler. İstersek bizi aşağı ve orta dünyaya götürebilirler. Şamanlar aşağı dünyaya hastanın durumuna ön sonuç için rehberlik ve öğrenim için güç hayvanlannı görmeye giderler. Tedavi sıra dışı ve yapılabilir. Güç hayvanlan hayvan şeklini almış ruh öğretmenleridir. Sizin güç hayvanınız sizi en başından bilir sizin hali­ nizi ve iç dünyanızda hangi sembolleri anlayabileceğinizi bilirler. Güç hayvanınız büyük bilgelik kaynağı, tedavi rehberiniz, gücünüz ve destekleyicinizdir. Hayvaniann doğasına göre özel yetenekleri vardır. Tarih öncesi, nesli tükenmiş ve efsanevi yaratıklar da güç hayvanlan olabilir. Ancak bu çok nadirdir. Şaman inancına göre Karanlık Alem denilen aşağı dünyada kötü ve karanlık ruhlar yaşarlar. Bu kötü ruhların başında yer altı dünyasının hakimi olan Erlik bulunur.88 Aşağı dünyanın güneşi ve ayı bu dünyanınki kadar parlak değildir. Aşağı dünyada ormanlar, dağlar ve bu dünyadaki gibi yer­ leşim alanları vardır ve orada yaşayanlarında kendi Şamanları bu­ lunmaktadır. Aşağı dünyadan bu dünyaya veya bu dünyadan aşağı dünyaya yolculuk birçok yöntemle olur. Bir yol da Dalbor ve

8'l

Ger: Moğolların geleneksel yaşam meskenleridir.

www.sifirforum.com/arsiv-konu-8647.0-mogollar-ve-samanizm-nedir. html 27.04.2008 19.25 Şener, daha önce a.g.e., s: 57

75


Ahmet Ali Arslan Endekit adı verilen güneyden kuzeye akan yaşarn nehridir. Yaşam nehri boyunca yolculuk yapmak tehlikelidir ve nehir çok hızlı ak­ maktadır. Eğer bir Şarnan aşağı dünya ruh arayışı sürecindeyken burada düşerse ölür denilir çünkü çok tehlikelidir ve ruhu kaybol­ muştur. Şarnan aşağı dünya yolculuğu sırasında ruhu serbest bırak­ ması konusunda Erlik Ilanı ikna edebilmek için onunla karşılaşır. Aşağı dünyaya geçiş mağara, girdap. pınarlar ve aşağı dünyadaki varlıkların bu dünyaya gelrnek için kullandıkları dünyadaki pek çok tünelden biri yoluyla yapılabilir. Erlik'e giden yolda birçok engeller bulunur. Şarnan bu engel­ leri olağanüstü gayret ve çaba ile aşabilir. Erlik'in sekiz veya dokuz kızı bulunrnaktadır.89 Anlatılanlara göre yeraltı Tanrısı Erlik in yardımcısı olarak yeraltındaki bir ırmak ile onun kıyılarında yaşayan korkunç cana­ var türü yaratıklardan bahsedilir. Altaylardaki inanca göre; Erlik yeraltının en alt katında kara çarnur veya kara demirden yapılmış bir sarayda kara bir taht üstünde otururmuş. Şaman Erlik e seslenir ve tekrar yurduna geri döner ve orada bekleyenlere yolculuğun sonuçlarını anlatır . Şaman Erlik Ham görünct. kendi adını ve atalarının adını söyledikten sonra Erlik'i içmeye davet eder; bendirine şarap doldu­ rur gibi yapar ve bunu Erlik Hana sunar, Erlik içkiyi R.ı.ıbul eder, içmeye başlar, şaman onu hıçkırık ve geğirrnelerine varıncaya dek taklit eder. Sonra Tanrıya, daha önce kesilmiş olan bir öküzle bir ipe asılmış çeşitli giysi ve kürkleri sunar. Sunarken bunların her birine eliyle dokunur fakat seans sonunda bunlar ev sahibine kalır. Bu arada Erlik körkütük sarhoş olmuştur. Şaman onun sarhoşluğu­ nu bütün ayrıntılarıyla taklitle canlandırır. Tanrı yatışır, iyiliksever olur, Şamanı kutsar, hayvanları çoğaltacağım vaad eder Şarnan se­ vinçle yeryüzüne döner.90 Seans bitmiştir. Şaman yere oturur biri elinden bendirini alıp tokmakla üç kez vurur. Şaman uyanıyormuş gibi gözlerini ovuştu­ rur. Kendisine "Nasıl, yolculuğun iyi geçti mi? Başarılı oldun mu!" diye sorulur. Bu sorulan " Harika bir yolculuk yaptım. Çok .iyi · ka­ bul gördüm!" diye yanıtlar. Yeraltına inişi bunun tersi bir amaç da 89 90

a.g.c , s.57-58 Birkan, daha önce a.g.e., s.234-235 76


Kızılderili Türk Şa.manizmi taşıyabilir, yani yolculuk ölünün ruhuna Erlik Hanın ülkesine ka­ d�r eşlik etmek içinde yapılabilir. Şamanizm'in bir din olduğunu sanıyorlar ancak Şamanizm bir din değil inançtır. Ö ncü Türk ulusu yaşam biçimiyle, kültürüyle ve medeniyet seviyesiyle her zaman diğer ulusların ilerisinde ol­ muştur .. Günümüzde Şamanizm'in izlerini etkili bir şekilde günlük hayatımızda görmemiz Türk kültürü içinde yaşayanları şaşırtmasın. Mezarlara içecek, su, kımız, şarap ve içki sunulması, nazarlık, çeşitli kümbetler, at ve koçbaşlı mezarlar bunun açık kanıtıdır. Dünyanın eski topluluklannın inanışiarına göre su, hava, toprak ve ateş çok önemlidir. Türk inanışlarında ateş ve su yer alır­ ken hava unsuruna rastlayamayız. Türk inanışiarına göre demir batıyı temsil eder. Mevsimsel bağlamda demir sonbalıarı temsil eder. Saatsel bağlamda akşamı ve ayrıca Akpars yıldız grubunu temsil eder. Türkler "Kutup yıldızı"na "Demirkazık" derler.9 1 - Türk inanç sisteminde Demirciler ve Şamanlar aynı köken­ den gelir. - Demirci ile Şaman arasındaki benzerliği sağlayan bir nokta da ateştir. Hem Şaman, hem Demirci meslekleri itibariyle ateşe hükmetmek zorundadır. Şaman ateşi kötü ruhları korkutmak ve geleceği okumak için kullanırken; Demirci demire veya çeliğe yeni bir şekil vermek için kullanır. - Hem demircilik hem Şamanlık ilahi kaynaklı mesleklerdir. - Demircinin aletleri ve Şamanın bendiri kutsal sayılır. Bu iki aletin birer koruyucu ruhu olduğuna inanılır. Her ikisi de duvarda asılıdır. - Hem Demircilik hem de Şamanlık soy esasına dayanır. - Hem Demirciler hem Şamanlar ruhsal yenilenmenin simgesi durumundadırlar. - Hastalıkların tedavisinde hem Demircilcr hem de Şamanlar aynı görevi görürler. Şamanlar kötü ruhlarla, Demirciler de kötü düşmanlada savaşır. Bugün de büyük coşkuyla kutlanan lsıak Bayramı 1 99 1 yı­ lında Saha Cumhuriyeti kurulduktan sonra diğer Türk devletlerin­ de olduğu gibi resmi tatil olarak ilan ı:dilmiştir. 91

http://www.hbektas.gazi.edu.tr, 04.04.2008/16.45 77


Ahmet Ali Arslan Son yıllarda bağımsız araştırmacı uzmanların Sibirya ve Alaska'da ve Alaska'nın daha güneyinde bulunan insan kemikleri ve toprağa yayılmış olan insan yağı kalıntıları üzerinde yaptıklan gen araştırmalan Amerika ve Asya kıtalarında vakti ile yaşamış bu insaniann birbirleriyle yakın akraba olduklarını tespit etmesine rağmen, Amerika'ya Avrupa üzerinden gelenler bu gerçekiere sırt çevirmektedirler. 92 Amerika yerli Kızılderili kabileleri ile Sibirya, Saka, Altay, Hakas, Televit ve Tuva bölgelerinde yaşayan eski Türk adetlerinin ve mevsimlik dini merasimlerinin birbirine benzemesi oldukça ilgi çekicidir. Bu kabilelerde "Yeni Yılın Başı" kutlarnalarına rastlanır. Bu kutlamalar, eski yıldan yeni yıla geçişi, ölümden sıyrılıp yeni­ den dirilişi, kısırlıktan kurtulup yeniden üremeye dönüşü kutlamak maksadıyla yapılmaktadır. Demir Türk'ün inanç sistemi içinde bü­ tünleştirici bir unsurdur. Ergenekon Destanı'nın ana teması olan "demirin eritilmesi ve kutsallığı" motifleri Amerika'daki Kızılderili­ ler arasında da yaygındır. Onlar da demire hürmet ederler ve özel­ likle Yılbaşında demirden yapılan silahlan itina ilc tutarlar. Dcmirc Kuzey Amerika Kızıldcrili Kabilcleri de Türklerin verdiği gibi bü­ yük önem verirler. Bazı kimselerin demirden yapılan ve mukaddes sayılan silahiara dokunması katiyen yasaklanmıştır. Alpanqulan Kızılderili Kabilesinde, hamile kadının demirden yapılan silahiara dokunması yasaktır. Demirci, demiri veya çcliği çekiç gibi aletlerle metali bükmek, kcsmck, çekiçiemek için döven insandır. Metal kırmızı veya turuncu renk olana kadar onun tarafından ısıtılır. Dcmirciler kapılar, ızgaralar, raylar, mobilyalar, pişirme aletleri ve silah gibi şeyler üretirlcr.

92

http://www.ozturkler.com/data, (Dr. Ahmet Ali Arslan) 1 9.03.2008/2:20 78


Kızılderili Tüxk Şamanizmi

İfiSfllllfi YHRA.TIUSI '

Orta Asya, Batı ve Doğu Sibirya'da yaşayan Yaratılış destan­ larında insanın nasıl yaratıldığı ve vücudunun hangi maddelerden yararlanılarak meydana getirildiği anlatılır. Ona Asya ve Altaylarda derlenen Yaratılış destanlannda, insanın yaratılırken kemiklerinin "kamış" tan vücudundaki etin ise çamurdan yaratıiclığına inanılır.93 İ nsanın yaratılması bazı Kızıldcrili kabilelerinin inançlarında sadece "çamur"dan yaratıldığı şeklinde izah edilirken, Sibirya ve Yenisey nehri boyunca yaşayan Türk boyları arasında detaylı olarak anlatılır. Sibirya'nın Ktuey-Batısında yaşayan Türk boyları arasın­ dan dcrlenen Yaratılış destanlarında tabiatta bulunan bazı bitkiler­ den Tanrının istifade ettiği görülür. Bu bölgede anlatılan destaniara göre, Tanrı "Söğüt Ağacı"nın dallarından alarak, onları bir iskelet şeklinde sarar ve daha sonra bu iskelet şeklinde sardığı Söğüt dalla­ rının üzerini çamurla düzgün olarak sıvar. Tanrı daha sonra üfleye­ rek ona can verir. Yenisey nehrinin kıyısında yaşamakta olan Türk boylarından derlenen Yaratılış destanında Tanrının yerden bir parça çamuru alıp, eliyle iyice yağurduktan sonra onu bir yere bı­ rakarak, daha sonra yine çamurdan başka bir insan figürü yapıp yere koyduğu belirtilir. Tanrının sağ eli ile yapıp yere bıraktığı insan figürünün "erkek", sol eliyle yapıp yere bıraktığı insan figü­ rünün ise "kadın" olduğu kaydedilir. Onlar daha sonra, Tanrının buyruğuna uygun olarak canlanırlar.94 Kara Tatarlardan derlenen yaratılış destanına göre, Ulu Pa­ yana ilk insanı topraktan yarattı. Ama yarattığı bu insana can ver­ medi. Ulu Payana yükselip "arşa" gitti. Orada oturan Kuday'dan bu insana can vermesini istedi. Ulu Payana bu insanları yaptıktan son­ ra, onlara can vermesini Kuday'dan isterneğe giderken, bunlara bakması için "köpeği" görevlendirdi. Ulu Payana oradan ayrılınca, şeytan Erlik oraya geldi. O zamana kadar henüz üzerinde hiç kıl bitmemiş olan köpeğe sataşmağa başladı. Köpeğe, "Sana altın sarısı bir kürk vereyim, sen de bana burada duran canı olmayan şu insan93 94

V.I. Vcrbitskiy, Altayskie inorodoy sbornik ctnograf icerskich statey i izledovaniy, Moskow, 1893, s. 91 V. I. Anucin, "Ocerk samatsva u ycniseyskich ostyakov" in SMAEAN-II, 2 Petrograd, 1914. s. 9 79


Ahmet Ali Arslan cıkları ver," dedi. Köpek, Erliğin bu teklifini çok beğendi. Çamur­ dan yapılmış henüz ruhu olmayan bu insan figürlerini ona verdi. Erlik, çamurdan yapılmış cansız duran bu insan figürlerinin üzerine tükürmeğe başladı. Kuday'ın kendisine doğru gelmekte olduğunu görünce onları bırakıp kaçtı. Kuday bu insancıklan böyle görünce, onların dışlarını içeriye doğru çevirdi. Onun içindir ki, insanın içi "pislik" ve "salya" doludur.95 İ nsanın içinin neden "pislikle" dolu olduğuna dair başka Türk boylarının destanlannda da kayıtlara rastlanmaktadır. Yakut Türklerinin insanın yaratılmasıyla ilgili anlattıkları yaratılış desta­ nında dünyayı yaratan Tanrının büyük bir taş mabet ve bu mabedin içinde yedi tane taştan insan figürü yaptığı belirtilir. Tanrı bu insan figürlerini koruması için bir "adam" yaratır. Bu figürlerin korunma­ sını için bu adamı görevlendirir. Şeytan bu yere girmek için çeşitli yolları dener. Daha sonra o bu insan figürlerine yanaşıp kendi aklı­ na göre onlara can verrneğe çalışır. Tanrı. Şeytanın bu insan figürle­ rine can verrneğe çalışmasını görünce çok sinirlenir. Tanrı oraya görevlendirdiği adamı bir köpek şekline sokar. Bu çamurdan yapıl­ mış insan figürlerinin dışlarını içeriye çevirir. İ nsanın içinin hep pislikle dolu olmasının sebebi budur. 96 Altay Türklerinde insanın yaratılışıyla ilgili tespit edilen Ya­ ratılış Destanında, köpeğin "şeytan" şeklinde ortaya çıktığı, Tanrı­ nın bir anlık yokluğundan istifade ederek, bu insan figürüne bir "can üfleyerek" ona can verdiği belirtilir. Altay Türkleri arasında insanın yaratılışı ile ilgili destan şöyle anlatılır: " ...Tanrı Ülgen, insanı yaratırken çamuru "et", taşı "kemik" olarak kullanıp ilk önce erkeği ve bu erkeğin kaburga kemiğinden ise kadını yarattı. Fakat Tanrı Ülgen, bunlara vermek için bir can bulamadı. Onlar için bir "can" aramak için oradan ayrılmadan önce bit köpek yarattı ve bu köpekten yaratılan bu "çifte" göz-kulak olmasını istedi. Köpek Şey­ tanın yere pislediği "dışkıyı" yedikten sonra onun vücudunun her tarafından uzun kıllar çıktı . Daha sonra Şeytan bu insan figürleri­ nin içine kamışla ruh üflemeğe başladı. Tanrı Ülgen geri döndü­ ğünde, yapmış olduğu insan figürlerinin canlanarak gezmeğe başla95 %

W. Radloff, Aus Sibiren, 2 Vols. Leipzig, 1 884 Vol.I, s. 285 A. Th. Middendorf, Reise in den aussersten Norden und Osten Sibiriens, I-IV, 2. Petrograd, 185 1 -1 875. s. 1602

80


Kızılderili Türk Şamanizınİ dıklarını gördü. Onlara ne yapması gerektiğine bir türlü karar ve­ remedi. Onları yeniden yaratıp-yaratmamak konusunda karar ve­ remeyen Ülgen, bir kurbağaya rastladı. Kurbağa Ülgen'e, "Neden onları yok etmeyi düşünüyorsun? Onları kendi haline bırak. Hangi­ si ölürse bırak ölsün, hangisi yaşarsa bırak yaşasın," dedi. Böylece Tanrı Ülgen, insanlan olduklan gibi bıraktı ve onlar yaşayabildikle­ ri kadar yaşadılar.97 Kuzey Amerika Yerli Kızılderilileri arasında yaşayan Yaratı­ lış destanlarında da, Maidu Kızılderili kabilesinin yaratılış desta­ nında olduğu gibi bir köpeğin oynadığı rolden bahsedilir. Köpeğin yaratılışının, insanın yaratılışı kadar eski olduğu destanlarda tespit edilen kayıtlardan kolayca anlaşılmaktadır. Bu durum, Orta Asya Türk boylarının destanlannda olduğu gibi, Kuzey Amerika Yerli Kızılderili destanlarında da böyledir. Ayrıca Kuzey Amerika Yerli Kızılderilileri bu hayvan için özel bir halk oyunu bile düzenlemiş­ lerdir. Kuzey Amerika'daki Kızılderili kabileleri arasında olduğu kadar, Orta Asya Türk boyları arasında da köpeğin çok eski çağlar­ da ehlileştirilmiş ve ondan yararlanma yoluna gidilmiş olduğu dik­ kati çekrnektedir. Köpeğin ·oynadığı rolle ilgili olarak yine bir Altay Destanın­ da, Otşirvani ve Çağan-Şukuti'nin beraberce bir insan yaratmala­ rından sonra, bu insana bir can vermek için beraberce gayret gös­ terdikleri kaydedilmektedir. Bu Altay destanına göre, ilk insan yaratıldıktan sonra, Çağan-Şukuti, Otşirvani'ye hitaben, "Biz bera­ berce bir insan yarattık, fakat ona bir ruh bulup, onu canlandırma­ rnız gerek." Biz burada yokken, Şeytan gelip ona zarar verebilir, " dedi. Bunun için ilk önce bir köpek yarattılar ve bu insan figürünü yarattıkları bu köpeğe emanet ettiler. Onlar oradan ruh aramak için ayrılınca Şeytan geldi ve köpeği aldatmak için uğraştı. Köpeğe çok güzel bir kürk yapacağını ve onu çok güzel uzun tüyleri olan bir şekle sakacağını söyleyerek, köpeğe "rüşvet" teklif etti. Şeytan kö­ peği razı etti. Daha sonra bu insan figürünün içine üfledi ve adam kalkıp yürürneğe başladı. Tanrı Otşirvani ve Çağan-Şukuti geri dönüp yaptıkları insan figürünün canlandığını görünce şaşırdılar.98

97

G. N. Potanin, Ocerki Severo-zap Mongolii, Vol. IV, 1882.

98

a.g.e,

s.

222-223 81

s.

2 1 9-220.


Ahmet Ali Arslan

ERHEH

VE HADının VAR.RTIUilflSI

Altaylarda derlenen Yaratılış destanlannda, insanın bazen tek, bazen çift yaratıldığı ve bazen birsinin daha önce ve diğerinin bir önce yaratılanın kaburgasından yapıldığı kaydediliyor. Bazı destanlarda bu insan figürlerinden birden fazla yaratıldığı belirtiliyor. Kuzey A merika Yerli Kızılderili kabilelerinden Cheyenne (Çayan) ların Yaratılış destanında, Ulu Ruh Maheo, yarattığı Kap­ lumbağanın sağ kaburgalarının birinden bir erkek figürü yaratır ve bunu "Toprak Ananın koynuna koyar. Bu insan figürü Toprak Ananın bağrında büyürneğe başlar. Sonra, Maheo'nun "can" üfledi­ ği bu insan figürü ayağa kalkarak yürür. Ulu Ruh Maheo, yarattığı bu erkeğin "sol kaburgası"ndan da "kadın" ı yaratır ve ona can üfler. Başka bir Altay destanında, Tanrı Ülgen, 7 tane erkek ve yedi tane de kadın figürü, bu erkek figürlerin her birisi için birer tane "ağaç" yaratır. Sonra Tanrı Ülgen, bunların arkasından "sekizinci" adamı yaratır ve ona Maytere adını verir. Tanrı Ülgen, Maytere için, Altın dağın tepesinde bir "ağaç" yaratır. Bunları yarattıktan sonra Tanrı onları kendi hallerine bırakır. Yedi yıl sonra Tanrı Ü lgen onları görrneğe geldiğinde, her ağacın yedi dal verdiğini fa­ kat erkeklerin artmadığını gördü. Tanrı Ü lgen kendi-kendine, "Acaba bunun sebebi ne ola?, "diye düşündü. Maytere, "Onların ürernek için ellerinde bir imkanları olmazsa ne yapsınlar?," diye açıklamada bulundu. Tanrı Ülgen, bu "er-kişi"lerin üremesi ve ço­ ğalması işini Maytere'ye bıraktı. Maytere, tepesinde oturmakta olduğu Altın dağdan indi. Tanrı Ülgen'in yarattığı er-kişilere ben­ zeyen bir kadın yarattı. Üçüncü gün, Maytere kadının yaratılışı ile ilgili işleri tamamladı . Fiziki olarak kadın hazırdı, ama onun ruhu yoktu. Cansız duruyordu. Maytere, bu konuda Tanrı Ülgen'in yar­ dımını elde etmek için onun makamına gitmeden önce yarattığı bu kadın fıgürünü köpeğe emanet etti. Maytere Tanrı Ülgen'in yanına gittikten sonra, Şeytan Erlik, köpeğe "rüşvet" vererek, bu kadın figürüne yaklaşınayı başardı . Erlik kadının içine, yedi delikli bir "ney"le üfledi ve dokuz telli sazla onun kulağına bir şeyler okudu. Ona ruh verdi. Onun için kadının yedi türlü huyu ve dokuz ayrı ruh hali vardır. Maytere geriye geldiğinde yaptığı kadın figürünü canlanmış ve gezerken gördü. Köpeğe hitaben, "Erlik'e, bu kadın figürüne bu kadar yaklaşması için neden izin verdin? Erlik senin 82


Kızılderili Türk ŞamaniziDi aklını nasıl çaldı?, "diye sordu. Köpek, "Erlik bana yazın yakmaya­ cak ve kışın dondurmayacak kadar mükemmel bir kürk vereceğini söyledi," dedi. M aytere köpeğe, "Onun sana verdiği kürk bugünden başlayarak devamlı uzasın," dedi. Sonra köpeğe, ona bütün insanla­ rın kötü davranması ve kıyamet gününe kadar gök kubbenin altın­ da yaşamağa mahku.m olması için kargış verdi . 99

SflHfl SİR'E TÜRHLERİnD'E VflRflTillS D'ESTflill •

Yakut (Saha) Türklerinin arasından 19 Yüzyılın sonlarına doğru derlenen halk masalları, efsaneleri ve destanlannda dünya­ nın tamamen suyla kaplı olduğu ve hiçbir kara parçasının henüz yaratıl mamış olduğundan bahsedilir. Dünya yaratılmadan önce, her taraf suyla kaplıydı ve uçsuz­ bucaksız okyanuslar vardı. Yakut Türkleri arasından derlenen Yaratı­ lış destanında bahsedilen okyanus, çeşitli şekillerde anlatılmıştır. Derlenen efsane ve halk masallannda yerin yaratılması için suyun dibine dalınıp, oradan gereken "malzeme"nin yani "çamur"un çıka­ nlması en yaygın olan varyant olarak tespit edilmiştir. Yakut Türkle­ rinin Yaratılış Destanında Yerin yaratılışı şöyle anlatılır: " . . . Ulu Yaratan Üyün Ayu Toyon, sonsuzluğa doğru uzanan suyun üzerinde yüzen bir şey gördü. Ona "Neyin nesisin, nereden çıktın?," diye sordu. Yüzen cisirn, kendisinin Şeytan olduğunu ve suyun altında olan bir kara parçasının üzerinde yaşamakta olduğu­ nu söyledi. Ulu Yaratan, "Eğer suyun altında gerçekten kara parçası varsa, o zamaa bana ondan bir parça getir," dedi. Şeytan, bu söz üzerine suyun aitına daldı ve oradan bir parça çamur çıkardı. Ulu Yaratan Üyün Ayu Toyon, bu çamuru aldıktan sonra onu kutsadı. Onu suyun üzerine koyarak kendisi de onun üzerine oturdu. Daha sonra Şeytan, Ulu Yaratanı boğrnak maksadıyla bu kaya parçasını alttan kernirip, oymağa başladı. Fakat, Şeytan bu

99

V. I. Verbitskiy, Altayskie inorodcy sbornik etnograficeskich statey i izslcdovaniy, Moscow, 1893. s. 91 -92 83


Ahmet Ali Arslan kara parçasını oydukça, kara parçası daha da büyüdü ve okyanusun yüzünü kapsadı.

1 00

Yerin yaratılışı ile ilgili olarak cle rlenen başka bir Yakut efsa­ nesinde, konuya başka bir şekilde yaklaşıldığı tespit edilmiştir. Dünyayı yaratmak isteyen Tann, Şeytana emrederek, onun suya dahp, suyun altından kendisine bir miktar "kum" getirmesini istedi. Şeytan derhal suya daldı. O suyun yüzüne çıktığı zaman suyun, onun elindeki kumu tamamen silip-süpürdüğünü gördü. Şeytan, bir defa daha denedi ve bu sefer de başarılı olamadı. Şeytan, üçüncü defa suya daimadan önce kendisini bir "kırlangıç" şekline soktu. Suya dalıp gagasıyla bir miktar çamur getirmeyi düşündü. Kırlangıç şeklinde suya dalan Şeytan, sonunda bir miktar çamur çıkarmayı başardı. Şeytanın getirdiği bu çamuru Tanrı kutsadı ve böylece düz ve yumuşak zeminli dünyayı yaratmış oldu. Tanrının yarattığı bu dünyanın yüzü düz ve oldukça yumu­ şaktı. Bu arada Şeytan, kendisine özel bir dünya yaratmak için ağ­ zında bir miktar çamur saklamıştı. Tann Şeytanın bu gizli emelini anlamıştı ve onun sırtına vuronca bağazındaki çamur ağzından fırladı çıktı ve Tanrının yarattığı düz ve yumuşak zemine düştü. Yere düşen bu çamur parçalan dünyanın yüzünde olan bugünkü dağlan oluşturdu . . . " ı o ı

Yakut Türklerinin Yaratılış destanlarından birinde, Tanrının

yumuşak yüzeyli düz ve küçük bir dünya yarattığı kabul olunmak­ tadır. Şeytanın bunu kıskanarak, ayağı ile bu yaratılan yumuşak dünyaya bastığı ve onu dağıtmak istediği belirtilmektedir. Tann, Şeytanın ayağıyla vurarak yaratılan bu dünyayı dağıtmak istemesini görünce, yarattığı dünyaya derhal "Büyü!," dedi. Şeytanın bu hare­ ketinden sonra, devamlı olarak büyürneğe başlayan dünyanın üze­ rinde dağlar, vadiler ve göller oluştu. 102 Yakut Türkleri arasından derlenen başka bir Yerin yaratılışı destanında, yeri yaratan ve onun yardımcısı tamamen değişik bir karakterde resmediliyor. Burada Şeytanın rol almadığını görüyoruz.

100

V. L. Priklonsky. trigoda

v

Yakutskoy oblasti in Zst, 1 891 III-IV

Petrograd, Vol: IV, s. 66. IDI

102

V. L. Serosevskiy, Yakuty. Petrograd, 1 896. s. 653 A. Th. Middendorf, Reise in den dussersten Norden und Osten Sibiriens,

Petrograd, 1 85 1 - 1 875, I-IV Vols. Vol. III, s. 1602 84


Kızılderili Türk Şamanizınİ Bu destancia da Yerin, suyun altından çıkanlan bir çarnur parçasın­ dan yararlanılarak Tanrı tarafından yaratıldığı belirtilmektedir. Yerin yaratılışıyla ilgili bu destancia dünyayı Otşirvani yaratır ve Çağan Şukuti ise ona yardım eder. Otşirvani ve Çağan Şukuti bera­ ber gökyüzünden suya doğru indiklerinde bir "kaplurnbağa"nın suya daldığını gördüler. Otşirvani'nin arkadaşı Çağan Şukuti, bu kaplurnbağayı yaka­ ladı ve onu suyun içerisinde sırtüstü çevirdi. Otşirvani, "Bu kap­ lumbağanın kamırun üzerine oturacağım," dedi. Otşirvani, Çağan Şukuli'ye, "Suya dal ve suyun dibinden eline ne geçerse bana getir," dedi. Çağan Şukuti, bunu gerçekleştirrnek için, suyun dibine iki defa daldı. Birinci dalışında eli boş çıktı. Fakat ikinci dalışında su­ yun dibinden bir parça çarnur çıkardı. Sonra, Otşirvani, Çağan Şukuti'nin getirdiği bu çamuru, Kaplumbağanın karnının üzerine koymasını istedi. Kaplumbağa ilk önce suya batar gibi oldu. Suyun üzerinde sadece kaplumbağanın sırtına yeni koyulan çarnurdan oluşan kara parçası görülüyordu. Otşirvani ve Çağan Şukuti, kap­ lumbağanın üzerindeki bu kapa parçasında dinienirken uykuya daldılar. Bu arada Şulmus olarak adlandırılan Şeytan, onların yeni yarattıkları dünya üzerinde uyurnakta olduklarını ve bu dünya üzerinde yerin dar olmasından dolayı üçüncü bir şahsa yer olmadı­ ğını gördü. Şeytan, bunların ikisi de uyurken, bir şeyler yapıp onla­ rın ikisini de bağmak istedi. Fakat başaramadı. Yer, giderek büyü­ rneğe başlamıştı. Otşirvani ve Çağan Şukuti'yi koltuğunun altına alan Şeytan, sahile doğru koşrnağa ve onları suda boğmağa teşebbüs etti. O suya doğru koştukça, yer kendiliğinden süratle büyüyordu. Şeytan, sonunda onları koltuğundan yere bıraktı. Otşirvani uyanıp Şeytanı gördü. Şeytan kaçıp canını zor kurtardı. Şeytan onları suda bağmak istemiş, fakat yaratılan yer, onları korumuştu. 103 Yakutistan'ın (Saha Sire) Kuzey bölgelerinde yaşayan Yakut (Saha) Türkleri arasında yaşadığı tespit edilen Yerin yaratılışı ile ilgili destanlardan birinde, yeri, Tanrının annesinin yarattığı kay­ dedilmektedir. Destanda, Yerin yaratılması şöyle anlatılıyor: " . . . Tanrının annesi bir dünya yaratmağa karar verir. Fakat elinde bu dünyayı yaratacak materyal yoktur. Onun için her şeyden 103

G. N. Potanin, Ocerki severo zapodnoy Mongolii, Vols: II-IV Petrograd, 1881-1883. Vol II, s. 221 -222. 85


Ahmet Ali Arslan önce bir "ördek" ve bir tane de "karabatak" yarattı. Onların her ikisine de suyun dibine dalıp, oradan çamur çıkarmalan emredildi. Daldıktan sonra çamuru ilk çıkaran ördek oldu. Daha sonra suyun yüzüne karabatak çıktı ve bir şey bulamadığım söyledi. Tanrının annesi bu duruma çok kızdı. "Sana ördekten daha uzun bir gaga verınedim mi?" dedi. Karabatağı, ömrünün sonuna kadar geçimini suyun altından temin etmekle cezalandırdı. Sonra Tanrının annesi, getirilen çamurla dünyayı yarattı. Dünya suya batmadı ve okyanu­ sun sularıyla başka bir yere de sürüklenmedi. Orada kök saldı ve büyüyerek, iri bir dünya oldu . " 104 ..

Ona Asya Türk boylan arasında, özellikle kaplumbağarun, Otşirvani tarafından dünyayı yaratmak için zemin olarak kullanması, Kuzey Amerika'daki Maidu Kızıldcrili kabilesinde yaşayan Yerin yara­ tılışına ait halk destanında, Yeri Yaratanın dünyayı yarattıktan sonra onu bir yere koymak istemesi ve bunun için kaplumbağayı seçmesi ve dünyayı onun sırtına yerleştirmesi arasında büyük bir paralellik var. Bu Yaratılış destanının Orta Asya varyantında, Otşirvani ve Çağan Şukuti kaplumbağayı sırt üstü çevirir ve önce kendileri onun karnının üzerine otururlar. Daha sonra getirilen çamurla dünyayı yaratır ve kaplumbağanın karnının üzerine yerleştirirler. Kuzey Amerika'daki Yerli Kızıldcrili kabilelerinden Maidu kabilesinde, "Yeri Yaratan" ilk önce suyun altından çamur çıkarttırır ve kendi elleri arasında bu çamuru yuvarlayarak dünyayı yaratır ve onu ya­ vaşça "kaplumbağa" nın sırtına yerleştirir. Göktürk Kitabelerinde, Kültigin Anıtının bu kaplumbağa şeklinde bir taş zemin üzerine oturtturulmasının bir manası vardır. Bundan maksat, "ebed-müddet" idealinin yansıtılmaya çalışılması­ dır. Nasıl ki Ulu Ruh tarafından yaratılan dünya bir kaplumbağanın sırtına yerleştirilmiştir, bu abidcnin de kaplumbağanın sırtında kurulan, dünya var oldukça yaşaması ve chediyete kadar orada kalması fikri işlenmiştir. Kuzey Amerika'daki Yerli Kızılderili kabileleri arasında kap­ lumbağanın mukaddes bir yeri vardır. Kızılderili Şamanları yaptık­ lan dini maksath büyük merasimlerde ulu ruhlada bağ kurabilmek için ellerinde kurutulmuş kaplumbağa kabuğundan, şekli olduğu gibi muhafaza edilerek yapılmış "el çıngırakları" kullarurlar. Kuzey 104

P. I.

Tretyakov, Tutuchanskiy kray ego priroda i ziteli, Petrograd, 1871. s. 20. 86


Kızılderili Türk Şamaııizmi Amerika'da, özellikle ülkenin kuzey kesimlerinde yaşayan Kızılde­ rili kabilelerinin Şamanlarının eiierinde kullandıkları "çıngıraklar" kurutulmuş kaplumbağa kabuğundan yapılmıştır. Kızılderili kabilelerinin Yaratılış destanında önemli bir yer tutan kaplumbağa motifi ilc, Orta Asya Türk boyları arasında yaşa­ yan, Yaratılış destanlanndaki kaplumbağa ve Göktük Abidele­ rindeki kaplumbağa şeklindeki "taş kaide" arasında büyük bir para­ lellik ve kültürel bağ vardır. Kuzey Amerika Kızılderili kabilelerinden Sioux (Su) kabile­ sinin Yaratılış Destanında, Kaplumbağanın önemi büyüktür. Yerin yaratılmasında çamurun temin edilmesinde onun "Su Kuşu" ile birlikte nasıl gayret gösterdiği anlatılır. Dünya yaratıldıktan sonra ise, o, Ulu Yaratan tarafından kaplumbağanın sırtına yerleştirilir. Sioux Kızılderili kabilesinin Yaratılış destanında, yer yaratılıp, kap­ lumbağanın sırtına yerleştirildihen sonra, onun üzerinde otlann bittiği ve başka çiçek ve bitkilerin de giderek kök atıp kaplumbağa­ nın sırtında çoğaldığı kaydedilir. Kuzey Amerika Yerli Kızılderili kabilcleri arasında yapmış olduğumuz derlemelerde yer alan Yaratılış destanlarında, Huron Kızılderili kabilesinde olduğu gibi, dünya yaratılmadan önce her tarafm suyla kaplı olduğu belirtiliyor. Huron Kızılderili kabilesinin Yaratılış destanında den�zin derinliklerinden bir "kaplumbağa"nın suyun yüzüne doğru çıktığı anlatılır. Su samuru, Karabatak ve _çeşitli hayvanlar suyun dibinden bir parça çamur getirmeleri için gönderilir. En sonunda "kurbağa"nın ağzından çıkardığı çamur, "kaplumbağa"nın sırtına yerlcştirilir. Dünya orada büyürneğe başlar. Dünya büyüdükçe, kaplumbağa onu sırtında taşımağa devam eder. Huron Kızılderili kabilesinin inanç­ Ianna göre, kaplumbağa hala dünyayı ilk koyulduğu günden beri sırtında taşımaktadır. Kuzey Amerika'da yaşayan Winnebago Kızılderili kabilc­ sinin Yaratılış destanında, Yeri Yaratan"Tann Nanabozhu, dünyayı · . yarattıktan sonra onun büyümesini kontrol edemez ve dü!lyanın ne kadar büyüdüğünü öğrenmek ister. Kurdu yanına çağırır ve koşarak

dünyanın etrafında dolaşmasını ve gelip kendisine söylemesini emreder. Kurt gider dolaşır ve kısa bir müddet sonra geri gelir. İkinci defa gittiğinde iki yıl sonra geri gelir. Tanrı Nanahozhu Kur­

du üçüncü defa gönderdiğinde, o gider ve artık geri gı•lıncz. 87


Ahmet Ali Arslan

BilllDOlUDA VERin YARATRIŞI HAHHIDDA AnlATilAnlAR Amerikan Kızılderilileri ve daha sonra Orta Asya Türk boy­ lannın Yerin ve insanın yaratılışı ile ilgili destan ve efsaneleri bir yerde ele alınıp incelendiginde, aralarında ne kadar yakın bir ben­ zerlik ve paralelliklerin olduğu kolayca anlaşılır. Dünyanın yaratılı­ şı ve onun arkasından dünya üzerinde yaşayan canlı varlıkların ve insanın yaratılışı ile ilgili destan ve efsanelerde, Kızılderili kültürü­ nün Ona Asya ve hatta Anadolu halk inançlan ve efsaneleri ile paralellikler gösterdiği görülmektedir. Adem peygamber olarak kabul edilen insanın çamurdan ya­ ratıldıgını anlatan halk inançlarını, Kızılderili kabilelerinden Maidu kabilesinde yaşayan insanın yaratılışı ile ilgili efsanede gör­ mek mümkündür. Maidu Kızılderili kabilcsinin yaratılış efsanesinde Yeri Yara­ tan "Ulu Ruh", "kırmızı" çamurdan bir er-kişi ve bir tane de kadın figürü yapar ve onların tamamen kuruyup güneşte pişmesini temin etmek için onları sırt üstü uzatır. Bunun sonunda "Ulu Ruh" tara­ fından bir er-kişi ve bir kadın yaratılmış olur. Yerin yaratılmasından sonra, insanın yaratılmasıyla ilgili ola­ rak 14. Yüzyılda yazılmış bir Kıpçak efsanesinde, çarnurdan yapılan insan figüninün güneşte pişmesinin arkasından kadın figürünün hazırlandığı ve erkek figüründen sonra yapılan kadın figürünün güneşte iyi "pişmemesi"nden dolayı kadınların erkeklere göre biraz noksan kaldığı- anlatılır. Kızılderili efsanelerinin birinde Maidu Kızılderili efsanesin­ de, dünya yaratıldıktan sonra insanın yaratılmasına sıra gelince, Yeri Yaratan'a özenen kurdun da insan yaratmağa teşebbüs ettiği ve çamurdan bir insan figürü yaparak onun üzerine sırt üstü uzandı­ ğından bahsedilir. Fakat sabah olunca bu insan figürünün kurdu alttan gıdıkJ.arnası ve kurdun da neşeyle gülüp tepinmesiyle insan figürü tam olarak pişrnez ve noksan kalır. Noksan kalan bu figür sonunda "kadın" olarak ortaya çıkar. Orta Asya Türk halk efsanelerinde olduğu gibi, Anadolu ve Kızılderili halk efsanelerinde de yaratılışla ilgili olarak anlatılan efsaneler birbirlerinden farklılıklar da gösterir. Anadolu' da, özetikle 88


Kızılderili Türk Şamanizmi Doğu Anadolu'da . derlediğimiz Yaratılış Efsanelerinde, Adem'in "sol kaburga" kemiğinden "kadın"ın yaratılması ve onun da Havva olarak adlandınlması inancı hala yaşamaktadır. Kuzey Amerika Kızılderili kabilelerinden Cheyenne(Çayan) kabilesinde anlatılan yaratılış destanında Maheo adlı Gök Tanrının Kutsal Kaplumba­ ğanın "sağ kaburga"sından bir parça kopararak "erkeği" ve yaratılan bu erkeğin "sol kaburgasından da "kadını" yarattığı kaydediliyor. Orta Asya'da "büyük kuraklıktan" sonra Batıya doğru göç eden ve daha sonra Türkiye'de yer tutup vatan kuran Tahtacılarda anlatı­ lan Yaratılış efsanesindc, Tanrının çok yükseklerde ulu bir dağın tepesinde oturduğu belirtilir. Bu terim aynen Amerika Kızılderili kabilcleri arasında yaşadığı gibi, Türk Şamanizm'inde de önemli bir yer tutar. Rüzgar, kasırga, fırtına gibi tabiat olaylannın "Ulu dağ"ın üzerinde oturan bu Tann tarafından yapıldığı ve bunun Tanrının sinidenmesi ve kızmasının birer alameti olduğu anlatılır. Bugün Orta Asya'da, özellikle Şamanizm devrini yaşayan Türk boylan tarafından Tanrı Dağlan diye adlandırılan dağ silsilesinin, İslamiyet'ten önceki devreye ait bir kültürün izlerini taşıması önemli bir konuyu gözler önüne serer. Kızılderili kabileleri arasında da özellikle Orta Asya Türk kültürü )le yakın paralellikler gösteren kabilelerde, Gök Tan­ rının ulu dağiann başında oturduğu ve yıldırım, fırtına ve şimşek gibi tabiat olaylanna hükmettiğine inanılır. Aradan binlerce yıl geçmesine rağmen Türkiye'de, Toroslar'da yaşayan Tahtacıların, Tannyı hala ulu bir dağın başında oturuyormuş gibi kabul etmesi ve bunu kendi kültüründe yaşatma­ sı, Kuzey Amerika Yerli Kızılderili kabilelerinin izlediği mistik yolla büyük bir paralellik gösterir. Müslüman olan ve İslam'ın emirlerini yerine getiren bir Tah­ tacı nasıl hala eski Orta Asya Türk kültüründen vazgeçmiyorsa, Amerika'da yaşayan Kızılderili kabilelerinden bazılan Hıristiyanlığı kabul etmesine rağmen hala eski kültürlerine bağlı olarak yaşıyor ve kendilerinin eski inançlan olan "Şamanizm"in izlerini kiliseleri­ nin duvar ve tavan süslemelerine kadar taşımakta bir sakınca gör­ müyorlar. Amerika'da, New Mexico eyaletinin Yerli Kızılderili kabile­ lerinden Pueblo Kızılderilileri, Avrupa'dan gelen ve Hıristiyan dinini yayan misyonerlerden önce kendi inançlarına göre yaşıyor­ lardı. İ spanyolların bu topraklan işkal etmeleri ve bmalaiın asıl 89


Ahmet Ali Arslan sahibi olan Kızılderili kabilelerine şiddet kullanarak kendi inançla­ rını zorla kabul ettirmelerine rağmen, bu topraklarda yaşayan Kı­ zılderililer, Hıristiyanlığı kabul etmiş fakat kendilerinin eski inanç­ larını ve Şamanizm'le ilgili merasim ve sembolleri kendi milli kül­ türlerinin birer hatıra olarak saklamışlardır. Bununla ilgili olarak anlatılan hikaye oldukça ilginçtir. de Roma Katolik kilisesinin başpiskoposu Rio Grande'ye gelir ve doğruca Kızılderililere ait olan kiliseye gider. Kilisenin "papazı" ise Yerli bir kızılderilidir. Kilisenin "papazı" baş­ piskoposu büyük bir hürmetle karşılar ve kilisedeki ayini yerine getirmesi başpiskopostan rica eder. Başpiskopos kiliseye bir göz atar ve kilisenin "mihrap" tarafına düşen duvara çizilmiş, hayatında ilk defa gördüğü ve Hıristiyan diniyle ilgisi olmayan bir şekle gözü ilişir. Kilisenin papazından "Duvara çizdirdiğin bu semboller neyi temsil ediyor?" diye sorar. Kızılderili papaz, büyün bir sevinçle, "0, bizim kabilenin Ay Tanrısıdır efendim," diye cevap verir. O anda Başpiskopos söyleyecek bir şey bulamaz." 1 05 " . . . 1 958

Hıristiyanlığı kabul etmiş olmalarına rağmen, kendilerinin Orta Asya'dan gelen bir neslin torunları olduğuna inanan bu Kızıl­ derili kabileleri, kendilerinin milli kültürlerinin temelini teşkil eden değerlere saldırılmasını tarihin hiçbir devrinde hazmedeme­ mişlerdir. Amerika'nın Güney batısı nda yerleşik olarak yaşayan Kızılderili kabileleri kendilerinin komşuları Tevas ve Keres Kızılde­ rilileri gibi, ülkelerini işkal eden İ spanyollara ilk önce çok yumuşak davrandılar. Daha sonra bu işgalciler, kendi kültürlerini ve dinleri­ ni zorla Kızılderililere kabul ettirmeğc kalkınca, Avotabi, Oraibi ve Hopi kabileleri, kiliselerde kendilerine Hrristiyanlığı tebliğ eden papazları yakaladıkları gibi, onları yaşadıkları yerde bulunan en yüksek dağın tepesine çıkararak, oradan uçuruma attılar. Zuni Kızılderili kabilesi ise, daha sert karakterli ve milli değerlerine sa­ hip çıkan bir kabile olarak biliniyor. Kendi topraklarını işkal eden İ spanyolların göndermiş olduğu papazı, kabilenin meydanına dik­ tikleri bir direğe baş aşağı çarmıha gerdiler. Bu hareketleriyle onlar, Hıristiyan dinine ve İ sa'ya inanmadıklarını da belirtmiş oldular. Zuniler, kendi inanç ve kültürlerine saygı duyulmasını istediler.

105

Alice Mariott - Carol K. Rachlin, American l ndian Mythology, New York, 1 968.

s.

23

90


Kızılderili Türk Şamanizmi Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde olduğu gibi, diğer Türk devlet ve topluluklarında da, İslam'a rağmen, Türk Şamanizm'inden kalan adet ve inançlar hala yaşatılmaktadır. Onların bu hareketi, onların lslarn'ı reddettikleri manasında yorumlanmamalıdır. Onların inan­ dıklan ve yaşattıklan, kökü binlerce yıla dayanan ve bir millet olma­ nın özelli�ini oluşturmuş değer biçilemeyen birer ata yadigandır. Olduğu gibi korunup gelecek nesillere aktarılması lazımdır. Bugün en yaşlı nine ve dedelerimiz bile kötü bir şey söylendiği zaman, "Şey­ tanın kulağına kurşun" diyerek elerini bir tahta parçasına vururlar. Bu hareket bize, Şaman kültüründen kalmıştır ve hala köklü Türk kültürünü yaşayan Anadolu'nun her tarafında yaşatılır. İslamiyet'i büyük Türk kültürünün temeli ile birleştirerek yaşayan Anadolu'daki çeşitli Türk boylarına mensup insanlanmız, Ona Asya Türk kültürünü hala yaşatmaktadır. Anadolu'da, Ona Asya Türk kültüründe derin izleri ile yaşayan Yaratılış ve Türeyiş efsanelerine bazı İslam motiflerinin ilave edilmesi bu kaynaşma ve birleşmenin tabii sonucudur. Ona Asya Türk kültüründe, Kızılderili destanlarında canlı olarak yaşayan Yaratılış ve Türeyişle ilgili efsaneler, Anadolu'da çeşitli yörelerirpizde bugün bile canlı olarak yaşamaktadır. Bununla ilgili belgeleri, Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat fakültesinin "bitirme" tezlerindeki derlemeler arasında görmek mümkündür. Sivas, Tokat, Kars ve Toroslarda yaşayan "Türkman" ve Tah­ tacılar arasında, Yerin Yaratılması ile ilgili olarak anlatılan efsane, Kızılderili kabilelerinden bazılarının yaşattığı destanlada benzer­ likler göstermektedir. Tanrının yüceliğinin sembolü olan Dağ başı, Kızılderililerin büyük bir hürmetle saygı gösterdikleri bir makam­ dır. " . . . Çünkü "Great Spirit" (Ulu Ruh), yüce dağların başında otu­ rur. Güneşli havalarda onun güldüğü ve bulutlu havalarda canının sıkıldığı ve yıldınmlı havalarda ise onun kızdığına inanılır . . " .

106

Anadolu'da yaşayan Tahtacılar arasında yaşayan Yaratılış ef­ sanesinde, Yerin yaratılışından sonra Tanrı ve Tanrının yeri hak­ kında şöyle bilgi verilmektedir: " . . . Tann, üstümüzdeki Gök Kubbenin üzerinde işlemeli ve dağ gibi bir tahtta oturur ve oradan insanları idare eder. Bulutlar ise, onun yüzündeki değişikliği bildirir. Pamuk gibi ak görünmeleri, 106

John G. Neihardt, Black Elk Speaks, New York, 1 972. s. 2-6. 91


Ahmet Ali Arslan tanrının ak saçı ve sakalı ile bize gülümsemesini, kalın ve kap-kara görünmeleri bize kızdığını gösterir. Rüzgar, O'nun gülümsemesi, fırtına, kasırga, gök gürültüsü ise onun kızmasıdır. Ebemkuşağı, onun nurlu renkleri, kollannın yere kadar uzamasıdır. . . "J07 Anadolu'da yaşayan halk efsanelerinin bazılarına göre, dünya dümdüzdür ve bu düzlüğün sonu Kaf Dağında son bulur. Bazılarına göre ise, dünya yuvarlaktır ve Tanrı onu bir "Sarı Ö küzün" boynuz­ ları arasına yerleştirmiştir. Bu öküze bazen bir sinek musaHat olu. Gelir onun bumuna konar. Sarı Öküz bu sineği kovmak için başını sallar, işte o zaman yeryüzünde depremler baş verir. Bazılarına göre bu Sarı Ö küzün yetmiş-bin ayağı, her iki ayağının arasında binlerce yıllık yol vardır. Bu san Öküzün boynuzlan Yakuttan yapılmıştır ve büyük bir kayanın üzerinde durmaktadır.108 Bazı efsanelerimizde ise bu Sarı Öküz yakuttan dört köşe bir taşın üzerindedir. Bu taş bir ateşin üzerinde durur. Ateş ise Tanrı­ nın gücünü ispatlar. ı 09 Kuzey Amerika Kızılderili kabilelerinden Sioux(Su) kabilesi­ nin büyük Şamanı Black Elk (Kara Geyik) dünyanın kuruluşunu ve Gök Tanrının büyüklüğünü anlatırken aynı konulara temas eder. Dünyanın kuruluşunun "dört" köşe üzerine kurulduğunu belirterek yaptığı dini ayinlerde dünyanın dört köşesini anmak ve oralara olan hürmetini belirtmek için dört yöne döner ve oralarda yaşayan ulu ruhlara hitap eder. Onlardan, kendisine yardım etmelerini ister. 1 1 0 Kızılderili inançlarının geniş olarak ele alınıp işlendiği bazı kaynaklarda da bu dört köşe ile ilgili kayıtlara rastlanmaktadır. Dünyanın dört köşe üzerine kurulduğuna inanan Sioux(Su) Kızılde­ rili kabilesi, bunu kendilerinin günlük hayatına da uygulamıştır. Bu kabilenin büyük Şamanı, kabilesi için Gök tanrıya yalvarırken, sözlerine "Wakan Tanka" (Ey Ulu Ruh) diye başlar ve Tanrıya yal­ varır ve bunu yaparken, dört yöne doğru teker-teker sırasıyla döner ve dua eder. 1 1 1 107 1 01!

1 09 1 10 lll

A . Yılmaz, Tahtacılar, Ankara, 1948. s . 92-93. Musa Kazım, Anadolu Hurafeleri, "Halk Bilgisi Haberleri" IV, İstanbul, ı 935. s. 320. M . Halit Bayrı, İstanbul .Folkloru, İstanbul, 1 947. s. l 20. John G. Neihardt, daha önce a.g.e., s. 2-6 Joseph Epcs Brown, The Seered Pipe, London, 1971 . s. 20. 92


Kızılderili Türk Şamanizınİ

Yapılan Kızılderili ayinlerinde "Tee-Pee" (Tepe) olarak ad­ landırılan çadırın orta yerine bir ateş yerleştirildiği ve bunun "W akan- Tanka"nın yeryüzündeki temsilcisi olduğu ve Sioux(Su) Kızılderili kabilesi tarafından buna bu şekilde inanıldığı kaydedil­ mektedir. İnsanın ise, bu ateşin devamlı olarak yanmasını temin etmekle görevli olduğuna inanılır.ıı2 İ slam dini ile iç içe girmiş olan Yaratılış efsanesi şöyle anla­ tılmaktadır: " ... Tanrı dünyayı şu sıraya göre yarattı: Levh ve kalem, Arş ve Kürs, Cennet ve Cehennem, görünmez yaratıklar (cinler, periler, melekler), gökler, denizler, bomboş yeryüzü, deniz canlılan ve bitki­ ler, karada yaşayan hayvanlar ve bitkiler. Tanrı sonra insanı yarat­ mayı diledi. Sırası ile Cebrail, Mikayil ve İsrafil'i yeryüzüne bir avuç toprak alamaya gönderdi. Yer, yaratılacak insanın daha sonra Ce­ hennemde yanacağını bilerek ağlamağa başladı. Üç melek buna da­ yanarnayarak elleri boş olarak döndüler. Sonunda toprağı getirrnek için Azrail görevlendirildi. O yerin yalvarınasma ve sızıanmasına aldırmadı toprağı aldı ve Tannya götürdü. Onun için yalvarmalara dayanıklı olduğu için insanların canını almak vazifesi Azrail'e verildi. Tanrı bu toprağı yoğurdu ve insan biçimine soktu. Bu insan şeklin­ deki kalıp, kırk gün bekledikten sonra Tanrı ona can verdi... " 1 1 3 Pir Sultan Abdal'ın mensup olduğu Türk boyu, Yerin yaratı­ lışını şöyle anlatır: " ... Tanrı önce bir yeşil derya yarattı. O derya Tanrının bakışı ile coştu ve içinden bir cevher çıktı. Tanrı çıkan o cevheri iki parçaya ayırdı. Onların biri yeşil, biri de ak oldu. Yeşil ve kubbeye benzeyen bir kandile o iki cevher parçasını koydu. Yeşil Muharnrned'in, ak ise Ali'nin nuru idi. Sonra yarattığı beş meleğe "Sem kimsin? Ben ki­ mim?," diye sordu. Onların her birinden "Sen sensin, ben benim," karşılığını alınca kendine kahretti. En sonunda Cebrail'i yarattı. Ona da aynı soruyu sordu. Ama Cebrail buna cevap vermedi. Tann ona buyurdu ve o iki defa altışar bin yıl boşlukta uçtu. Sonra bitkin bir hale düşünce, Tanrı onun "batın" gözünü açtı. Cebrail gidip yeşil renkli kandile kondu. İki nur bir tek vücut olmuştu. Kandildeki ak nur, Cebrail'e Tannya verilecek cevabı öğretti. Bu kez Tanrı aynı 1 12 113

a.g.c, s. 23. Pertev Naili Boratav, 1 00 Soruda Türk Folkloru, İstanbul, 1973. s. 12. 93


Ahmet Ali Arslan soruyu tekrarlayınca, "Sen Yaradansın, ben yaratılmışım. Sen Sul­ tansın, ben kulum," dedi. Tanrı, "Rahmet üstadına ve Pirine," diye­ rek Cebrail'i okşadı. Üstat Ali, Pir Muhammed' dir. Cebrail öteki dört meleğe de Tanrıya verilccek cevabı öğretti. Azazil, Tanrıyı tanımak istemedi ve kandildeki nura tükürdü. Bu tükürük bir halka olup, Azazil'in (Şeytan) boynuna geçti ve "lanet halkası" olarak kaldı .. . " 1 14 İ nsan denen varlığın, Tanrı'nın yaratm\ş olduğu en mükem­ mel yaratık olduğu, çeşitli dini ve edebi kaynaklarda belirtilmekte­ dir. Anadolu'da yaşayan Yaratılış Destanlannda yaratılan ilk insan olarak kabul edilen Adem'le hangi ülkelerin topraklarından hasıl edilerek yaratıldığı anlatılır: "İmam Cafer Sadık'a dayanan halk inançlarına göre ilk insa­ nın yaratılışı şöyledir: Haktalaa Adem'i altmış türlü topraktan ya­ ratmıştır. Eğer bir türlü topraktan yaratsaydı, insanlar birbirine benzeyeccklerdi. Şöyle ki A dem'in başı Türkistan toprağından; gözleri Beytülharcm toprağından; yüzü Kabc toprağından; kulakları Turisina; alnı Medinc; dudaklan Berber, dili Buhara; dişleri HarLcm; boynu Huten; kolları Yemen, parmakları Hitay; göğsü Horasan; karnı Irak; arkası Beytülmukaddcs; zekcri(yarağı) Hindis­ tan; hayalan (taşakları) Konstantaniye; uylukları Hemedan; dizleri Kırım toprağı ndan yaratı lmıştır"1 1 5 Orta Asya Türk boyları arasında ilk insanın yaratılışıyla ilgili Şaman kültürüne bağlı inançları, XIV. Yüzyılda yazılı bir kaynakta görüyoruz. Mısır'daki Kölemen Türk Devleti devrinde yaşamış, Kıpçak asıl lı Abdullah Aybek Devavari oğlu Ebu bekir, bu bilgileri Farsça-Türkçe aslından çevrilmiş bir kitabın IX. Yüzyılda yazılmış Arapça tercümesinden okuyup öğrendiğini kaydetmektedir. Bu kitabın Türkçe adı "Ulu Ay Ata Bitiki" olarak belirtiliyor. Ulu Ay Ata Bitiki adlı bu Türkçe eserde, insanın yaratılışı ile ilgili anl atılan destan şöyle anlatılıyor: " ... Çin sınırında, Karadağ'da bir mağara varmış. Bu mağarayı yağmur sulan basmış ve insan biçiminde bir çukuru doldurmuş. Gü­ neşin etkisiyle, bu kahbın içindeki çamur, dokuz ay sonunda can­ lanmış. İ lk insan bu şekilde meydana gelmiş olan Ay Atam'dır. O, 114

1 15

Abdulbaki Gölpınar lı, Pir Sultan Abdal, Ankara, 1 943. s. 1 60. Malik Aksel, "Hazreti Adern'in Yaratılışı Rivayetleri", Türk Falklor Araş · tırrnaları, Cilt:IX, Sayı : l 87, Şubat 1965, s.3658 94


Kızılderili Türk Şamanizmi kırk yıl tek başına yaşamış. Bir gün bu çukur su baskını ile yeniden dolmuş. Bu kabbın içindeki ikinci yaratık da canlanmış. Ama bu defa içindeki ısı yeterli olmadığından bu yaratık eksik kalmış. İ şte bu yaratılan ilk kadındır. Ay Atam'la bu kadının birleşmesinden kırk çocuk doğmuş. Ay Ata 1 20 yaşında ölmüş. Ondan kırk yıl sonra da karısı ölmüş. Onların en büyük oğlu, on1an yeniden canlamr ümidiy­ le bu kalıplara yeniden yerleştirmiş. Fakat bir faydası olmariuş. Ay Atamn en büyük oğlu, Türklerin hakanı olmuş ve o öldükten sonra, onu içi boş altından bir tabuta ve bu tabutu da bu mağaraya koymuş­ lar. Bu mağara böylece, Türklerin tapındıkları bir yer olmuş."

TÜRHlffiE QÖRE HflİllilT, insan, QÜllEŞ, av VE VIlDIZUlR Türk mitolojisinde güneş, önceleri daha büyük bir öneme sa­ hipti . M.S. 763 de Uygurlar " Mani" dinini kabul edince, yavaş yavaş "Ay"da büyük bir önem kazanınağa başlamıştı. Bununla beraber Büyük Hun Devleti zamanında hem gilneşc, hem de aya, ayrı ayrı saygı gösterildikten sonra, kurbanlar kesildiğini de biliyoruz. "Türklerde güneş doğunun, ay da batının sembolü idiler". Tabii olarak zaman zaman, bütün bu düşünce düzenleri değişe durmuş­ lardı. Mesela, Telcüt Türkl erine ait bir efsane de, "Ay kuzcyin ve güneş de, güneyin sembolü idiler". Bu yönleme, göğün en üst ka­ tında duran "Gök kartalı"nın duruşuna göre yapılmıştı . Söylendiği­ ne göre, " Bu kartalın sol kanadı ayı, sağ kanadı da güneşi örtüyor­ du" . Bu duruma göre kartalın başının doğuya bakması gerekiyordu. Bu duruş da, Türk mitolojisinc uygun bir yönlerne idi. Yine aynı efsaneye göre ay, karanlıklar ve geceler diyarı olan kuzeyin; güneş de· aydınlığın hüküm sürdüğü ve gündüzler diyarı olan güneyin sembolü idiler. 1 1 6 Fakat eski Türk lerde, "Güneş doğunun sembolü idi". Onlara göre güneşin doğduğu yön, çok önemli idi. Esasen yönlerin söyleni­ şinde kullanılan deyimler de hep güneşle ilgili idiler. Mesela "Gün batısı" "Gün doğusu" gibi. Göktürkler, yönlerini tayin ederlerken, yüzlerini doğuya, yani güneşin doğduğu yöne dönerlcrdi. Bunun için de doğuya " İlgcrü", yani " İ leri" demişlerdi. Oğuz Destanı'nda 1 16

www.turkbilim.org 22.o:3.2008 22:30 95


Ahmet Ali Arslan da, sabaha, tan ağırrnasırıa ve gün çıkmasına büyük bir önem veril­ mişti. Bütün hayat, o gün ve güneşle başlıyordu. Güneş battıktan sonra ise, her şey duruyordu" . Böyle bir anlayış, atlı Türkler ve savaş düzeninde yaşayan kavimler için, normal görülmelidir. Altay bölgesinde yaşayan Türk Şa�anlarının kapılan da; daima doğuya açılıyordu. Hal bu ki normal olarak Türk halkları, güneş görebilme­ leri için, kapılarını güneye açarlardı. Görülüyor ki, dini ve manevi bir görevi olan Şaman, bu umumi kaideyi bozuyor ve eski din düzenine uyuyordu. Gerek Yakut Türklerinde ve gerekse Altay yaratılış destanlannda, "Cennet ile hayat ağacı da doğu bölgelerinde bulunuyorlardı". 1 17 Türklerde genel olarak, "Güneş-Ana" ve "Ay-Baba" deyimleri kullanılıyordu. Bu sebeple bütün masal ve efsanelerde, güneşin dişi ve ayın de erkek olarak rol oynadığını görüyoruz. Ö nasya kültürle­ rinde de, güneş dişi ve ay da erkekti. Tabii olarak karşılıklı tesirie­ rin ne zaman meydana geldiğini kestirrnek çok güçtür. Mısır'daki Türklerin rnenşei ilc ilgili olarak anlatılan efsanede de, "Güneş, Saratan burcuna girdiği bir sırada, suyu ve toprağı ısıtrnağa başlıyor. Bu sular ile balçıklar bir rnağarada toplanıyorlar ve rnağara da, onla­ ra bir ana rahmi vazifesi görüyor. Bu balçıklardan meydana gelen Türklerin ilk atası da, Ay-Ata adını alıyor" . Burada da güneş, yine anne rolünü oynar gibidir. Fakat baba ortada yoktur. Yakut Türkleri, ay ile güneşi iki ayrılmaz kardeş gibi kabul ediyorlardı. Onlara göre "Güneş Tanrısı" (Kün-Toyon) daha önemli idi. Yakut efsanelerinde, "Ay ile güneşin aralannda kavga ettiklerini de görüyoruz. Büyük kahramanlar ve iyi insanlar, genel olarak ay ile güneşin himayesinde idiler. Kötü ruhlar ise onlarla, süresiz olarak savaş halinde idiler. Bu kötü ruhiann bazan, güneşi kavalayıp yaka­ ladıklan da oluyordu. Güneş tutulması olayı, böyle kötü ruhiann güneşi rnağh1p edip de, ele geçirdikleri zaman meydana geliyordu. Yakutlar, ay ve güneş bayramını da ilkbaharda yaparlardı" . Altay Türklerine göre, "Büyük Tanrı Ü lgen, ay ile güneşe do­ kunan bir dağda otururdu. (Bazı hikayelere göre ise) Tanrı Ülgen, ay ile güneşin daha da ötelerinde idi. onun tahtı, çok uzaklardaki 1 17

Kalafat, Yaşar, Balkanlar'da illug Türkistan'a Türk Halk İ nançları (Yer­ yüzündeki ve Gökyüzündeki Cisimlcrin Ö nemi, Şamanizm) Cilt I. Anka­ ra 2007

96


Kızılderili Türk Şamanizınİ -

-

yıldızlar üzerinde kurulmuştu. Esasen, ay ve güneşi yaratan da, yine Tanrı Ülgen idi. (Altay Türklerine göre), güneşin kırıntılarından meydana gelmiş ve insanlara daima iyilik getiren, bir Tann da var­ dı. Bu Tanrının adı, "Suyla" idi. Bu Tann insanlan daima korur ve onların, gök altında rahat ve huzur içinde yaşamalarını sağlardı. 1 18 Altay Türklerinde genel olarak güneş sıcağın ve ay da so�u­ ğun sembolü olarak görülür. İ nsanların, gündüzleri sıcaktan yanar­ ken; geceleri de soğuktan üşümeleri, bu inanışın dağınasına yol açan en önemli sebeplerinden biri olsa gerekti. Aşağıya özetini çı­ kardığımız efsane, Altay dağlannın kuzeyinde yaşayan Teleüt Türkleri tarafından anlatılmıştır:

Yeryüzünde yaşarmış büyük güçlü bir hakan, Güzel bir kızı varmış, bayılır mı her bakan. Hakan demiş: "Kıxıma, layıktır ayla güneş, İnsanoğlu neyime, nasıl olsun ona eş!" A lmış kızını koymuş, küçük bir çöpten eve, Ayla güneşi tutmuş, indırmiş gökten yere, Ayın sabrı kesilmiş, az bakmış pencereden, Yemek/er- buz kesilmiş, fırlamış tencereden. Han 'ın sözüne kanan, güneş kapıdan bakmış, Gökyüzüne uzanan, alevler eviyakmış. Hakan demiş: "Güneş ay. insanların neyine " "Kendini bir insan say dön kızım sen evine!" "Güneşin yaratılışını" anlatan ikinci Altay efsanesinde de Budist tesirleri görebiliyoruz. Esasen Hindu1ara göre de ay erkek ve güneş de dişi idi. bu efsane de öncekini tamamlamaktadır. Aniatışta Budist tesir­ Ierin açık olarak görülmesine rağmen hikaye, Altaylılann inanç ve üsluplan ile erimiş ve yerli bir mi.toloji haline gelmiştir:

Bay Tanrı Oçirvani birgün bir ateş bulmuş, Ateşi lalıcının, hemen ucuna koymuş. Bu ateşi çevirmiş, kılıcının ucunda, Güneş hemen belirmiş ta göklerin burcunda.

1 18

Ögel Bahaeddin Türk Mitolojisi M.E. B. İstanbul, 197 1 , s: 35-40 97


Ahmet Ali Arslan Soğuk sulara kızan, Tanrı kılıcı vurmuş, Ay gibi topraklaşan, sular gökte ay olmuş. �yi kurtlar yakalar, iyice biryolarmış, HAy; eve gidip yatar, yarası kan dolarmış/"119 İ nsano�lu parlak gecelerde aya bakmış ve aydaki lekeler üze­ rinde uzun uzun düşünmüştü. Bu lekeler üzerinde hayal kuran insanlar, ayrıca onlar için şiirler yazmış ve efsaneler de düzmüşler­ di . Bugün Avrupa'daki masallar bile, ayda bir sırığın ucuna iki tane kova takmış bir kızın, yürüyüp durduğunu anlatır dururlar. Ortaasya'daki efsaneler de, ay da sırıkla su taşıyan iki kovalı bir kızın yürüdüğünden söz açarlar. Bu inanışın Avrupa'dan mı, Ortaasya ve Sibi rya ya; yoksa Sibirya'dan mı, Avrupa'ya gittiğini,. şimdiden kestirrnek çok güçtür. Yalnız bir gerçek varsa, o da Sibir­ ya'nın buzlu ve karanlık Tundralarından, doğuda Bering boğazına ve hatta Amerika kıtası nın kuzeyindeki Alaska yerlilerine kadar, bu inanışın yayılmış olduğudur. Ne olursa olsun, bu içli ve güzel masa­ lın, Kuzey Sibirya'daki Yakut Türklerinde söylenen iki değişik an­ latılışını, burada özetlerneden geçerneyeceğiz.

Annesiz bir kız varmış, su taşırmış sırıkla, Geceleri ağlarmış, soğuktan hıçkırıkla: "E'y güzel ay, ey kutsal, ne olursun beni al! "Buraya gel suya dal, eş yap beni göğe Sal!" Dermiş kız haykınrmış, hep aya yalvarırmış, İmdada çağırırmış, scsi göğe varırmış. Çok soğuk bir geceymiş kız yine suya gitmiş, Ay da gece gökteymiş, kız için yere inmiş. Ay hemen kızı almış, ta evine götürmüş, Ay her do/un oldukça bu kız ay da görünmüş.

1 19

Çoruhlu, Yaşar, Türk Mitolojisinin Anahatları, Kabalcı Yayınevi, İstan­ bul, 2002,s: 53 98


Kızılderili Türk Şamanizınİ Yakut Türklerinde anlatılan diğer değişik masalda, ayrıca bir de "Üvey anne" motifi ilave edilmiştir. Birinci masalda güneş yok­ ken; burada ayın rakibi olarak ortaya çıkmaktadır:

Annesiz bir kız varmış, sırıkla su taşırmış, Üvey anne yüzünden, kız sabrını taştrmış. Kadın alayla dermiş, kız biraz geç kalınca: "Büyük adam olursun, aygün seni alınca!" Kız gece suya gitmiş, dua elmiş gönlünce, Ay hemen yere inmiş, kızı yerde görünce. Kız saklanmış korkuyla, bir fiındanın dibine, Almtş kızı fundayla, Aygötürmüş evine.'2° Eski Türk inanışiarına göre ay ile güneş, insanlara daima iyi­ lik getiren ve onları koruyan iki kutsal kudretti. Ay ile güneş insa­ noğlunu her zaman gözaltında bulundurur ve onları kötü yola sap­ madan korurlardı. Aşağıdaki, Altay Türklerinin anlattıkları masal da, bunun bir örneğidir:

Çok çok eski çağlarmış büyükçe bir dev varmış, Nice çok canlar almış, insanoğlu az kalmış, İnsanlar toplanmışlar, ta Tannya varmışlar, Kurtar bizi diyerek, Tannya yalvarmışlar. Bu çok güç vazifeyı: Tanrı güneşe vermiş, "Yakarım ben dünyayı, ay yapsın işi dermiş� Ay dünyaya inerken, hava da çok soğukmuş, Dev höğürtlen yer iken, ağaçla göğe uçmuş, Ay gökte dolun iken dev ayda görünürmüş, Böğürtlenini yerken, keçeye bürünürmüş. Bu efsanede de görülüyor ki, güneş sıcak, ay ise soğuktur. Ay her girdiği yeri soğutur ve hatta sağuğu ile, güneşin bile yenemediği 120

Çoruhlu, Yaşar, Türk Mitolojisinin Anahatları, Kabalcı Yayınevi, İstan­ bul, 2002 s. SS ·

99


Ahmet Ali Arslan kötü ruhları yenebilirdi. Fakat ayın bu sağuğu insanlara zararlı değildi. İnsanlar ona karşı kendilerini koruyabilirlerdi. Bundan önceki efsaneler de ay, öksüz kızı götürürken ağacı da beraber al­ mıştı. Burada da ağaç, devle beraber götürülmüştür. Soğuk bölge Türkleri tarafından anlatılan bu masallarda, aya ve soğuğa fazla önem verilmiştir. Hatta güneşin sıcaklığı bile küçümsenmiştir. Bu sebeple de güneş, aydan daha az güçlü olarak gösterilmiştir. Güne­ şin, ışıklarını ve sıcaklığını esirgediği bu bölge halklarının böyle düşünmelerinde, elbette ki hakları vardır. 121 Ay-Dede'yi yiyen kurtlar: Ay bazen, tepsi gibi büyük ve parlak olur; bazen da küçülür ve donuklaşır. Elbette ki insanlar, bunun sebebi nedir diye, akılla­ rını yarmuş ve düşünmüşlerdi. Ay niçin küçülür ve niçin büyürdü? Herhalde ay, her küçüldükçe onu bir şey yemekte ve bitirmekte idi. Bunu yiyebilecek şey de, kutsal kurtlardan başka bir şey olamazdı:

Ay her dolunlaştıkça kurtlar ayılar yermiş, Ay azıcık kaldıkça, kurt ayılar gidermiş. Ay gider bir ay yatar, yarasım sararmış, İyilcştikçe çıkar, yine gökte parlarmış. Ayı, kurtlar yakalar, iyice bir yalarmış, Ayı yine gidip yatar, yarası kan dolarmış. Bu inanış, Ortaasya ve Sibirya'da çok yayılmıştır. Fakat her kavim, bu ayın yeniş ve parçalanışını, kendi kutsal hayvaniarına yaptırıyordu. Mesela Moğollarla, Kuzey-Doğu Sibirya'daki Gilyak'lar Gökteki ayı, kendi köpeklerine; kuzey kutbuna yakın oturan halklar ise, ayılara yedirtiyorlardı. Ama Türk halklarına göre köpek, kötü ve adi: bir hayvandı. Kurtların yanında da çok güçsüz kalıyordu. Bu sebeple Yakut Türkleri, diğer komşularından ayrıla­ rak ayı, kunlara kavalatıp ve sonra da onlara yedirtiyorlardı. Altay Türklerinde de aynı efsaneyi görüyoruz. Yalnız bura­ da, Kurtların yerine "Yedi başlı dev" yani "Yelbegen" geçmiştir. Bu Altay masalı, ana motifler bakımından, "Sınkla iki kova su taşıyan öksüz kız" efsanesine de benzer. Öksüz kız efsanesindeki ağaç veya

12 1

a.g.c.

s: 63

-

72 100


Kızılderili Türk Şa.manizmi li.ında da ayda görülmektedir. Ancak Altaylarda, kızın yerine, dev geçmiştir:

Yedi başlı Yelbegen, adlı büyük dev varmış, Öç alır ay güneşten, onları yer yutarmış. Büyük Tanrı Bay- Ülgen, aya bakar sararmış, Ayı bitirip yiyen, bu deve ok atarmış. Dev bazan yıldızları, kovalar götürürmüş, Sonra da parçalarmış, ağzından tükürürmüş. Yıldızlar bu azgından, kaçarmış hep göklere, Dev onları ağzından, saçarmış hep göklere. Yine Altay Türklerine göre, "Ayın tutulması" olayı da, yine bu "Yedi başlı dev" yüzünden meydana gelirdi. Bunun için Altay Türkleri ay tutulduğu zaman şöyle derlerdi:

" Yine Yelbegen, (Yani yedi başlı dev) ayı yedi". "Kub_besini sert göğün, gezegenler delmişler, Soğuklar öğün öğün, Yeryüzüne gelmişler!. .. " 122

Yal')ut Tü.cl')lerinin Hainat inancı Yıldızlar Türk kavimlerinde daima önemli bir rol oynamış­ lardı. Eskiden beri dünyanın tanınmış at yetiştirenleri ve savaşçıları olan Türkler, yıldızlardan bir yandan günlük hayatlarında istifade ederlerken, diğer yandan da onlar için efsaneler düzmüş ve şiirler yazmışlardı. İyi bir yıldız bilgisi, atçı ve harpçı bir kavim için, ha­ yati bir önem taşırdı. Akınlar kervanların ve sürülerin yola çıkışı, meraya gidiş, yatış ve kalkış, hep yıldızlara göre yapılırdı. Daha düne kadar Anadolu'daki durum da böyle idi. Bilhassa yaz ayların­ da, şafakla birlikte şehirdeki pazarda bulunmak isteyen birçok köy­ lülcrimizin, yola çıkış saatlarini, Ülker yıldızının durumuna göre 122

Çoruhlu, Yaşar, Türk Mitolojisinin Anahatları, Kabalcı Yayınevi, İstan­ bul, 2002, s: 74 101


Ahmet Ali Arslan

------- -------

ayarladıklannı yakından biliyoruz. Bu sebeple, Yıldız bilgisi, türkler arasında başlıca iki bakımdan önemli sayılmıştı. I . Vakti öğrenme bakımından, yıldız bilgisi çok faydalı idi.

Özellikle, yen i bir hayatın başlayacağı sabaha yakın saatlarda, bu konuda sağlam bir bilgiye sahip olma, Türk toplumuna büyük fay­ dalar sağlıyordu. 2. Yıldız bilgisi ile yönleri ve yolu bul ma, atlı ve savaşçı ka­ vimler için, ihmal edilemez bir bilgi idi.

Gerek vakti ve gerekse yolu bulmak için, iyi kullanılan böyle bilgiler, bir topluma birçok faydalar sağlıyorlardı. Yine aynı bilgi­ ler, o toplumun gözlerini ve dikkatlerini de göğe çeviriyorlardı. Bu ilgi, toplumda bir yandan sağlam ve şaşmaz yıldız bilgisi meydana getirirken; diğer yandan da göğün ve Tanrının, bu değişmez düzeni için, insanlarda hayranlık uyandırmaktan geri kalmıyordu. Efsane­ ler, birer sembol ile ifade edilmiş, his ve inanışlann, aynalarından başka bir şey değildirler. Bizcc " Önemli olan efsaneler değil; onların köklerinde yatan ve onların doğuşlarına sebep olan dinler ve diğer inanışlardır". Bu inançları bilmeden, Türklerin gök ve yıldızlar hakkında söyledikleri efsanclerin sırlarını çözüp ve açıklamanın imkanı yoktur.

Türklerin hayatmda en önemli· rol oynayan şey, " Çadır" idi Bütün hayatlan burada geçer ve aile bağlan da, bu yurt ile sembol­ leşirdi. Onlar çadıra girdikleri zaman, dünyaları da gökleri de hep kendi çadırları olurdu. Babil metinlerinde bile, gök bir çoban çadı­ rına benzetilirken, Ortaasya'lı nasıl olurdu da, bu muhteşem göğü, çadırına ve yurd.una benzetmezdi. İşte bizim bu konuda, hareket edeceğimiz en önemli çıkış noktamız bu olacaktır. Ortaasya Türk kavimleri tarafından umumiyede " Göğün ka� pısı" kutup yıldızının bulunduğu yer olarak kabul edilmiştir. Bunun da, başka türlü bir düşüneeye dayandığı anlaşılıyordu. Eski gele­ neklerini bırakmamış bazı, Onaasya boylannda, bunun az çok açık­ lamalarını da bulabiliyonız. Birçok Türklere göre gökteki yıldızlar, Gök çadmnın deliklerinden dünyamıza sızan ışıklar idiler. Tabii olarak bu, çok ilksel bir açıklamadır. Herhalde Göktürk çağında böyle bir gelenek, itibarını çoktan kaybetmişti. Fakat Göktürk halklan arasında bu inancın, bir halk inanışı olarak yaşamaclığını da iddia edemeyiz. Başlangıçtan beri söylediğimiz gibi, "Halk inanışları ile devlet dini, ayn gelişme yolları takip etmişlerdi. Türklerde, Dev102


Kızılderili Türk Şamanizmi let dini de, ana prensipler bakımından halk inanışiarına dayanmak­ la beraber, daha gerçekçi ve içtimai bir yola girmiş, ayrıca dünyanın yüksek dinleri arasında yer almıştır" . Halk ise daima mistisizme meyletmiş ve günlük hastalık gibi işleri için de, dinlenen fevkalade yardımlar ve çareler ummuştu. Bunu söylemekle, Göktürk devle­ tinde, halkın devlet dinine inanmadığını demek istemiyoruz. Din, bir imam konusu olduğu kadar, büyü gibi pratiği de olan bir yoldur. Şamanların yaptığı bu pratik işler, devletin büyük din merasimle­ rinde herhalde büyük bir önem taşımıyordu. Bununla beraber dev­ letin yüksek din anlayışını anlayabilmek için, yine halkın bu iptidai geleneklerine bakmak icap etmektedir. 123 "Zuhal (Saturn) yıldızını eski Türkler, iyi tanıyorlardı. Bazı eski Türk kitaplarında bu yıldızın adı da geçer. Fakat bu ad, henüz daha kesin olarak okunmamıştır. Kültür hazinemiz Kutadgu Bilig, bu yıldız için şöyle diyor:

En üstün Zühal (Sekentir) 'dir, en önde yürür, "İki yıl, sekiz ay bir evde kalır!" " Müşteii" (Jupiter), eski Türklerin takvim bilgilerinde, önem­ li bir rol oynardı. Jupiter'in, eski türkçe adı "Eren-tüz" idi. XI. yüz­ yıldan sonra Türkler bu yıldıza "Ongay" derneğe başlamışlardı. Bu­ gün Anadolumuzun birçok yerlerinde, bu yıldıza " Öngay" veya " Öngey" adı verilmesi de, üzerinde durulması gereken önemli bir meseledir. "Oniki hayvanlı Türk takvimi, oniki gezegen burcun, dönüş sürelerine göre kurulmuştu" . Jupiter'in dönüş süresi de, oniki burcun dönüşlerine yakındı. Bu bakımdan Türkler, Jupiter'e büyük bir önem vermişlerdi. Kutadgu Bilig, bu yıldız için şöyle diyordu:

" Ondan sonrada gelir, ikinci olur Onay. "ller evde kalır on ay. ayrıca da iki ay! "Merih" (Mars) yıldızının "Kızıl rengi" Türklerin gözlerinden kaçmamıştır. Avrupa'da bu yıldıza, "Kırmızı yıldız" diyenler yok 123

Kalafat, Yaşar, Balkanlar'da Uluğ Türkistan'a Türk Halk İnançlan (Yer­ yüzündeki ve Gökyüzündeki Cisimlerin Önemi, Şamanizm) Cilt I. Anka­ ra 2007, s: 22- 26 103


Ahmet Ali Arslan de�ildir. Eski Türkler ise, Merih yıldızına " Bakır Sokum" derlerdi. Türk mitolojisi ve düşüncesi bakımından, Kutup yıldızı, yani "De­ mirkazık" la bir benzerliği vardı. Anadolu'da Merih'e, "Yaldınk" da derler. Bu da, çok eski türkçe deyimdir. Karahanlılar ça�ında Türk­ ler Merih'e " Kürüd" derneğe başlamışlardı. Türklere göre Merih yıldızı, korkunç ve ateşi ile her şeyi yakan bir yıldızdı. " Bakır so­ kum" adı da bundan dolayı verilmiş olmalıydı. Kutadgu Bilig, onun için şöyle diyordu:

"Oçüncü Merih (Kürüd) gelir, korkuç gurorlu yürür, "Bir defa kime baksa, yeşermiş bile kurur!... " "Utarit" ( Merkür) uğurlu bir yıldızdı. Bunun için eski Türkler de ona, "Tilek" yani "Dilek" derlerdi. Utarit'e karşı dilekler, dilenir ve bu dile�in yerine getirilmesi beklenirdi. Yine çok eski bir Türk şairi olan Yusuf Has Hacib, onun için şöyle diyordu:

"Sonra geldi arzu, "Tilek" arzular, "Kime yakın gelse, özüne bağlar!" 124 " Derler Kutup Yıldızı, Gökteki bir kapıdan, •

Aydınlatırmış bizi, nur verir üst yapıdan!"

Kutup yıldızı Türk mitolojisinin uzay ile ilgili, kozmalajik düşünce düzeninin, temel noktasını meydana getirdi. "Göğün dire­ �i", "Kapısı" hep kutup yıldızından geçerdi. Bütün gezegenler de Kutup yıldızının etrafında dönerdi. Onlara göre bu düzenin bozul­ ması demek, dünya ve kainatın sonu demekti. Eski Türk mitolojisi­ ne göre, " Dünya da dönüyordu. Dünyanın bu dönüşü, hem kendi ve hem de kutup yıldızı ekseninde meydana geliyordu. Çünkü dünya, Kutup yıldızı ile gö�e ba�lı idi". Dünyanın dönüşü üzerinde, bu bölümün girişinde biraz bilgi vermiştik. Uygurlar Kutup yıldızına "Altun Kazuk" , yani "Altın kazık" derlerdi. Di�er Türkler ise, ona genel olarak "Temir-Kazık" yani " Demir Kazık" demişlerdi. Böyle denmesinin sebebi de, yukarıda kısa olarak söyledi�i­ miz ve aşa�ıda da geniş olarak açıklayaca�ımız gibi, bu yıldızın göğün dire�i gibi tasavvur edilmesinden ileri geliyordu. Buradaki 124

a.g.e,

s: 33- 40 104


Kızılderili Türk ŞamaniziDi ııKazukıı veya ııKazık" sözü, bugünkü Türkçemizdeki anlamını, az çok karşılamaktadır. Anadolu'da, eski Türk mitolojisinin Kutup Yıldızı ile ilgili iz­ leri, hala yaşamaktadır. Zaten, ııDemirkazıkıı , OlDemir Direk11 gibi sözlerimiz, Anadolu Türklüğünün de kutup yıldızı için kullandıkla­ rı müşterek deyimlerdir. Bu yıldıza, bazı yerlerde de "Kuluçka" da denir. Bu ad da, yıldızın hareket etmemesinden dolayı verilmiş olmalı idi. Türkçede ııkazıkıı demek, yerinde duran kımıldamayan, tahta veya demirden yapılmış, büyük bir _çividir. Buna bağlanan atlar da hayvanlar da onun etarfında döner dururlardı. Kutuh yıldızı da gezmeyen bir yıldızdır. Yine Türk mitolojisine göre, 11Uzaydaki bütün yıldızlar, tıpkı bir at gibi ona bağlanmış ve onun etrafında dönerler��. Aynı zamanda ııGöğün göbeğiıı de yine Kutup yıldızı idi. İşte Türklerin, gökteki yıldızlarının düzeni hakkındaki astronomik düşüncelerini ve uzay (Macrocosmos) ile ilgili tasavvurlarını, böy­ lece özetledikten sonra, konunun daha derinlerine inebiliriz. ııs Türk mitoljisinde Kutup yıldızı, " Parlaklığın bir sembolü gibi idi. Ateş gibi parlayan bir şey, ateş ile değil de; ııKutup yıldızı gibiıı şeklinde tarif .edilirdi. Güneş, ışık ve sıcaklık saçan bir varlık idi . ku­ tup yıldızının özelliği ise, yalnızca parlamak ve parlak almaktı. Uy­ gurca Oğuz-Kağan destanına göre, ııOğuz Han bir gün bir yerde Tan­ nya dua ediyor ve yalvanyormuş. Tam bu sırada, etrafı birden bir karanlık basmış ve gökten, ay'dan da, güneşten de, parlak bir ışık inmiş. Işığın içinde güzel bir kız oturuyor ve başındaki bir taç da, panl panl parlıyormuş. Taç o kadar parlakmış ki, parlaklığı tıpkı Kutup yıldızının, yani Altın Kazık'ı andınyormuş11 • Bu konu ile ilgili tercümeleri Oğuz destamna ait bölümümüzde vermiş bulunuyoruz. Az evvel ııKazıkıı deyimi üzerinde durmuş ve bunun bir nDi­ rekli anlamına da gelip gelmeyeceğini düşünmüştük Aşağıda vere­ ceğimiz örnekler bize gösterecektir ki, Kutup yıldızı hem bir 11Di­ rekıı ve hem de ııKazıkıı olarak düşünülmüştü. Türkler bu direği, biraz da bir OlDemir ağaç" gibi düşünmüşler ve bunu, kendi uzay (yani kozmolojik) görüşlerine uydurmuşlardı. Ergenekon Efsanesi'­ ni incelerken gösterdiğimiz gibi, nasıl bir "Demir dağ" var idiyse; 125

Çoruhlu, Yaşar Türk Mitolojisindeki Önemi, Kabalcı Yayınevi, 2002 , 44

lOS

s:


Ahmet Ali Arslan bunun yanında, Kutup yıldızı ile ilgili olarak, bir de "Demir ağaç" düşünülmüştü. Yalnız önemli olan nokta şu idi: Bu demir ağaçla, " Hayat ağacı"nı birbirine karıştırmamak lazımdır. Avrupa kavimle­ rinde ve Ccrmen'lerde de, böyle bir gök direği düşünülmüştü. Av­ rupa mitolojisinde buna, "Universalis Columna" yani " Uzay veya kainatın direği" veya sütunu denmişti. Ayrıca bu sütun, Kutup yıl­ dızı ile de münasebcte getirilmişti. Türkler bu sütununa daha fazla canlılık vermiş ve onu bir ağaç olarak düşünmüşlerdi. Gökteki güneşin, yıldızların ve hatta bulutların hareket et­ mesi, insanlara göğün bir eksen etrafında döndüğü hissini veriyor. Elbetteki dünya da bu eksene bağlı idi. Onlarla birlikte dünya da dönüyordu. Ama en önemli olan göğün dönmesi idi. Sibirya ve Ortaasya kavimleri bu fikir üzerinde birleşmişlerdi. Ama Türkler, daha ziya­ de Kutup yıldızına önem vermişler, göğün ve bütün alemin onun etrafmda döndüğüne inanmışlardı. Türkler bunun için Kutup yıldı­ zına " Demir Kazık" demişler; fakat yüksek bir edebiyat ve kültüre sahip olan Uygur'lar ise, buna daha da, büyük bir önem vererek " Altun Kazuk" deyimini kullanagelmişlerdi. Öyle anlaşılıyor ki Uygurların bu deyimi, sonradan Moğollara da geçmiş ve Buryat, Kalmuk v.s. gibi Moğol kabileleri de, Kutup yıldızına böyle derneğe başlamışlardı. Uygurların Cengiz-Han ve oğulları ilc, kurdukları devletler üzerine yaptı k lan tesirleri iyi bilenler için, böyle bir tesir, gayet tabii görülcbilirdi. Ama Moğol lar için, ezeli ve yüksek bir kültür düşünenler, ayrıca Ortaasya tarihinin ince- noktalarını bilmeyenler için ise, gerçekler karanlıktır. Yakut Türkleri, "Demir Kazık" deyimine daha da mitolojik bir canlılık vermişler ve buna " Demir-ağaç" demişlerdi. Onlara göre, "Yer ile gök yaratılmağa ve yavaş yavaş büyürneğe başladığı zaman, bu demir ağaç da onlarla beraber yeşermiş ve yine onlarla beraber büyüyerek, yerle gök arasında yükselmiş idi" . Türk mitolo­ jisindeki " Demir-dağ" motifini Ergenekon efsanesi ile ilgili bölü­ mümüzde incelcmiştik. Şimdi burada bir de demir ağaç ortaya çık­ maktadır. Böylece Ortaasya Türklerinin demir kazığının yerine. Yakutlarda demir bir ağaç geçmiş bulunuyordu. Kutup yıldızı bu ağacın tepesindeydi. Gök ve bütün uzay da, bu ağacın ekseninde dönüyordu. 106


Kızılderili Türk Şaınanizmi At ile ilgili efsaneler, Ortaasya'da yaşamış ve yaşamakta olan kavimleri, dünya mitolojilerinden ayıran, en belirli özellikler ol­ muşlardı. Zaten bugünkü tükçemizde de "Kazık" sözü, hareketsizH­ Ain ve bir yere bağlanışın ifadesidir. Ortaasya Türk mitolojisi, gün­ lük hayatta önemli yer tutan eşyaların, hayvanların ve olayların sembolü, bir söylenmesinden başka bir şey değildi. Türkler, uzaya da, kendi evleri ve yayialan gibi düşünmüşler ve bu düşünce düze­ ninden hareket ederek, uzaydaki varlıklara da, böyle ad ve deyim­ ler buluvcrmişlerdi. Kutup yıldızının da bir "At kazığı" şeklinde düşünülmesi, şüphesiz ki Türk mitolojisine en çok yakışan bir eği­ lim ol muştur. Bu konu ilc ilgili örnekleri, aşağıda kısa olarak ver­ rneğe çalışacağız: Küçükayı burcunu incelerken göstereceğimiz gibi, bu burcun kutup yıldızının en yakın olan iki yıldızı, birer at olarak tasavvur edilmişlerdi. Arkadaki dört yıldız ise, bir gök arabası idi. tabii ola­ rak bu atların yularları Demir-Kazık, yani Kutup yıldızına bağlan­ mışlardı ve onun etrafında dönüp duruyorlardı. Büyük ve Küçükayı burçları ile ilgili bölümlerimizde de söyleyeceği miz gibi, Büyükayı burcu da, yine bu Demir-Kazık'a bağlanmış, "7 kurt" veya "vahşi köpek idiler. Yakut Türkleri de bazı masallarda Demir-Ağaç deyimi yeri­ ne, "At-Kazığı" sözünü kullanıyorlardı. Buna, "Toyon" deyimini de il.ave ederek onu kutsallaştırıyor ve bir nevi, ikinci derecede bir Tanrı olarak görüyorlardı. Yine bir Yakut efsanesi, yerle gök ara­ sında yeşeren ve büyüyen bu Demir-Ağaç'dan söz açmakta ve ona bazı ilaveler de yapmaktadır. Bu efc;aneye göre Demir-ağaca, yedi tane Ren geyiği bağlı imiş, bunlar, bağlarını koparmak ister ve bunun için de ağacın etrafında koşar, dururlannış. Kutup yıldızına bağlı iki at, 7 kurt ve 7 köpekten sonra, bir de ortaya 7 Ren geyiği çıkarmaktadır. Yakutların yaşadığı buzlu tundralar, Ren gcyiği bölgeleridir. Bu sebeple Ren geyiği bura­ da daha öne geçmiştir. Yakut efsanelerinde at da çoktur. Öyle anlaşı­ lıyor ki, bu örnekler içinde, Türk mitolojisine en çok yakışan motif­ ler, Kutup yıldızına bağlı olan "Atlar" ile "7 kurt" idiler. Şunu unutmamalıyız ki, "Göğün direği" veya "Demir ağaç" v.s. gibi mitolojik motiflere rağmen, "At kazığı" eski Türklerde daha önemli sayılıyordu: "Türkün çadırının veya evinin önünde, en kıymetli şeyi sayılan atını tutan ve atının emniyetini sağlayan 107


Ahmet Ali Arslan önemli eşyalarından biri de, at kazığı idi. Türk mitolojisi temelleri­ ni mistik düşünceden almamıştı" . Türkler daha ziyade, günlük ha­ yatlarında her an beraber oldukları şeylere birer şahsiyet vererek mitolojilerini meydana getirmişlerdi. Ortaasya'da yaşayan atlı Türklerin, her birinin evinin önün­ de, bir at kazığı vardı: "Türkler, Tannlarını da kendileri gibi düşü­ nüyorlar ve onun da kutsal bir atı olduğunu, bu atın da bir kazığa bağlanmasının gerektiğini tasavvur ediyorl ardı". Katanof bazı Türk hikaye ve efsanelerinde "Tanrının evi ile atını bağladığı bir kazık­ tan" da söz açıyor. Bu hikayelerde sözü geçen kazığın, Kutup yıldızı olduğuna dair herhangi bir açıklamada bulunulmamıştır. Bunu misal olarak vermekten maksadımız, böyle bir düşüncenin de var olduğunu belirtmek içi ndir. Türkl ere nazaran, çok daha ilksel bir hayat yaşa­ yan; fakat Proto-Moğol kültürünün bozulmamış birçok özelliklerini hala kendi içlerinde yaşatan Buryatlarda da , bu konu ile ilgili bir efnase vardı: " Buryatlarda, demirci ve demircilikle ilgili inanışlar, önemli bir yer tutmuşlardı. Bir efsancye göre demircilerin baş Tan­ rısı Boşintoy'un 9 oğlu, insanlara da demircilik san'atını öğretmiş­ lerdi. Bu 9 demirci, Kutup yıldızından bir at kazığı ve Altın-Deniz adı verilen denizden de, bir yarış yeri yapmışlardı" . Demircilerin, Kutup yıldızından bir at kazığı yaptıkl arırıc1 bakılırsa, Kutup yıldı­ zının da demir olması gerekiyordu. Yer yer söylediğimiz gibi Buryatlarda Demircilik san'atı, pek yayılmış değildi. Onlara göre, ateşle oynayan ve bir sihirbazı benzeyen Demirciler, büyük Şaman­ lar olmalı idiler. Bütün yıldızların, bir bağla Kutup yıldızına bağ­ lanmış olması, yalnız Türklere özel bir inanış değildi. Hint mitoloji­ sinde ve Avrupalılarda da, bu düşünce düzenlerini görüyoruz. Türklerin onlardan farkı, bu düzeni at kazığı, at aralıası veya 7 kurt gibi kendilerinin günlük hayatlarının birer parçası olan sembollerle ifade etmiş olmaları idj l 26. Ortaasya ve Altay mitolojisine göre Kutup yıldızı, yerden gö­ ğe açılan bir kapı gibi idi. Tanrının bu kapısı herkesede açık değildi. Eğer Tanrının bu kapısı açılırsa, insanlar Tanrıya sığınabilirlerdi. Gerçi diğer yıldızlar da göğün birer deliği gibi düşünülmüşlerdi. Fakat "Orta kapı ve Tanrı yolu, ancak Kutup yıldızı kapısı" idi. Ül126

www . turkbilim.org 22.03.08 - 0 1 : 1 2 108


Kızılderili Türk Şamanizmi

ker ile ilgili bölümümüzde de söylediğimiz gibi bu yıldızın delikle­ rinden ancak kötü ve soğuk havalar girebilirdi. Kutup yıldızı kapısı ilc Tann ülkelerinin başladığı, bir gedik veya geçitti. Göğe çıkan erkek Şamanlar, bu kapıya kadar çıkar ve daha ötesine gidemezlerdi. Orada kendilerini, Tannnın elçileri olan ruhlar, (Utkuçı) lar karşılar ve Şamanlarla konuşurlardı. Bundan sonra da Şamanlar, yel!iden yere inerlerdi. Bundan öteye insanlar ve aşağısına da, kutsal ruhlar geçemezlerdi. Bu suretle maddi ve manevi dünya, birbirinden ayrılmış oluyordu. Fakat bazı Altay efsanelcrinde, "Bu geçit bazı Şamanlar tarafından seçilmişti. Kutup yıldızı gö�n 5. katında idi. 6. katında ay ve 7. katında ise güneş vardı". Tabii olarak, göğü 7 kat olarak tasavvur eden Türk efsanelerine göre bu böyledir. Göğün 9 kat olduğu bölgelerde ise durum değişir. Gerçekten Altay mitolojisindc, "Gök kapısı" düşüncesi çok yaygındı. Fakat bunların bazılan, yerli bir düşünceden meydana gelmişler ve birçokları da, dış tesirierin altında kalınarak söylen­ mişlerdi. Dışandan gelen bu tesirler de, az çok yerli düşüncelere benzetilerek anlatıldığı için, eski yabancı şekillerini kaybetmişlerdi. Mesela "Yıldız düşmesi inancı", bugünkü Anadolu Türklüğünde yaygındır. Avrupa ve Asya'nın birçok milletleri de böyle bir olaya inanırlardı. Artık bu düşünce, insanlığın malı olmuştur, diyebiliriz. Fakat böyle bir inanışın yaygın olarak görülmesi, Türklerin bu inancı muhakkak olarak dışarıdan aldıklarını gösteren bir delil sayılmaz. Bir de, bu fikrin anlatılış ve ifade ediliş şekillerine bak­ mak lazımdır. Tabii olarak böyle bir düşüncenin meydana gelmesine, bazı temel tasavvurların tesirleri de olmuştur. Gökyüzü bir çadır gibi düşünülmüştür. Bunun sonucu olarak, bu çadırın delikleri de yine zihinler de birer yıldız olmuşlardı. Bu duruma göre "Yıldız düşme­ si" nin nereden ve nasıl olabileceğini, aşağıdaki Yakut Türklerine ait inanışın yardımı ile daha kolay anlayabiliriz:

Tanrı bir çadır kurmuş, yeryüzünü kaplamış, Gökyüzü çadır olmuş, dünyamızı saklamış. Göğü kötü ruh basmış, yere inmesin diye, Tanrı çadırı aşmış, bir koca direk ile. Bu direk dünyanın tam ortasından uzarmış, Kutup yıldızım da, tam altından tutarmış. 109


Ahmet Ali Arslan

Bu çadır dışmdaki, uzay aydınlık imiş, Kubbenin içindeki yerse karanlık imiş. Dünya aydınlık olmuş, Tann delikler açmış, Delikler yıldız olmuş, dünyaya ışık saçmış. I27 Gögün, yuvarlak bir çadır gibi düşünülmüş olmaı;ı, yalnızca Türklerde görülen bir inanç değildir. Eski Babil metinleri de göğe, "Yeryüzünün çoban Çadırı" demişlerdi. Tcvrat ise göğü, " Dünya yüzüne gerilmiş bir tül veya çadıra" benzctmişti. Yeraltı alemine Hanlık eden iric-I-Ian'ın da, gökteki düzene benzer bir dünyası vardı. Bu konuyu ilgili bölümümüzde incelemiş­ tik. Bu e fsaneye göre, "Gökte bulunan kutsal ' Dokuzdallı' ağacın bir eşi de, yeraltı aleminde bulunuyordu. Kutup yıldızın ı n bir sembolü olan Demir-Kazı k'a, Tannlar nasıl atlannı bağlıyorlarsa; yeralt� 1-Ian'ı İrle I lan da atını, yeraltındaki bu dokuz dallı ağaca bağlıyordu" . Biz şimdiye kadar yalnızca yeryüzünün göbeği ilc Kutup yıldızı­ nı birbirine bağlayan Demir-Kazık'Qn söz açmıştık Bu efsancye göre, yalnız gökte değil ; bunun aşağıda devamı olarak, yeraltı aleminde de, ikinci bir kutup ve merkez düşünülüyor gibiydi. Bizcc bunun da nor­ mal görül mesi lazımdı. Çünkü Türkler 7 veya .; \at gökten söz açarken; bunun paraleli olarak, 7 veya 9 kat yerden de bahsediyordu ..

1 28 :

Büyükayı burcu da, yedi azgın kurt imiş, Zincirlen·n ucunda, gökler burca yurt imiş. Kurtlar zincirler ile, kazığa bağlanmışlar, Salınmasınlar diye, iyice sağlanmış/ar. Kutup yıldızı imiş, bu sağlam demir kazık, A vları yıldız imiş, burçlaraysa çok yazık!

Küçükayı burcunda, iki ak, boz at varmış, Zincirler ucundakı; kurt/ara gökler darmış. ller şeyi kaparlarmış, kurtlar bir salınsaymış, Kıyamet de koparmış, düzensiz kalmsaymış. '29 127 128

129

www.turkish-media.com 22.03.08 02:50 Çoruhlu, Yaşar, Türk Mitolojisinin Anahtarları, Demir Kaz1k Yıldızının Türk Mitolojisindeki Önemi, Ankara, 2007. s. 12 www.forumtr.com 22.03.08 - 3: 1 2 1 10


Kızılderili Türk Şamanizmi Altay ve Güney Sibirya efsanelerinde de "Yedi Köpek" den sık. sık söz açılıyordu. Sembolik (Metaphorical) olarak söylenen bu deyimin, Büyükayı burcunu ifade etmesi muhtemeldi. "Cedey­ Han'ın" "Yedi Köpeği", Altın Dağ'ın kapısında nöbet bekliyordu. Bu Altın dağın, göğün direği ve dolayısı ile Kutup yıldızı, yani "Demir­ kazık" olması muhtemeldi . Başka bir efsanede de, "Yedi Kurt bir kısrağı kovalıyorlardı". Bu efsaneleri, gerçek anlamlan ile değerlendirmek için, bu sembol­ leri de bilmek lazımdır1 3D.

"Zührc yıldızı çıkar, çobanların korormuş. "Taylan doğurtunnuş, at/ar esen durormuş!" Batı aleminde Venüs, Önasya'da da Zühre, v.s. gibi adlarla anılan bu yıldız, her iki dünya mitolojisinde de büyük bir yer tut­ muştur. Türk mitolojisinde de bu, Kutup yıldızından sonra, en fazla önem kazanan bir yıldız olmuştu. Türklere göre bu yıldız, çok güzel bir kız idi. Batıdaki Venüs ve Zühre de, daima kadın güzelliğinin bir sembolü olmuşlardı. Sibirya'nın buzlu tundralarında ve karanlık bölgelerinde yaşayan, uzun zamandan beri medeni alemle ilgilerini kesmiş bulum in Yakut Türkleri Batıdan nasıl ilham almışlardı? Öyle anlaşılıyor ki Türklük, çok eski çağlardan beri Batı ve İran mitolojisi ile bu bakımdan bir bağ kurmuş bulunuyordu.

"Ortaasyalılara, Samanyolu yol olmuş, "Rüzgardan atlılara, A vrupa hep kul olmuş!... " Samanyolu, insanların hayal larını işleten ve hislerini gelişti­ ren bir konu olmuştur. Böyle güzel bir konunun, elbette ki Türk mitolojisinde de bir yeri vardı . Türklerin çok önceleri, Samanyolu hakkında belirli bir düşünceleri ve bu yolun nedenlerini bile açık­ layan efsaneleri vardı. Yeni devletler kuruldukça ve Türk kavimleri etrafa dal budak saldıkça, bu düşünce yalnızca sözlerde kalmış ve yeni dış tesirler kendilerini gösterrneğe başlamışlardı. Mesela bugün türkçemizdc kullandığımız Samanyolu deyimi, Türk mitolojisine ve Türk düşünce düzenine dayanan bir söz değildir. Bu deyim, daha çok İran mitolojisi ilc edebiyatından girmiştir. İ ranlılar bu yola 130

Çoruhlu, a.g.e., s. 15 111


Ahmet Ali Arslan "Kahkeşan" , yani "Saman çeken" derlerdi. Bu söz osmanlıcaya, "Kehkeşan" şeklinde girmiştir. İran efsanelerine göre, "Samanyolu, gökte saman çekilirken, yere düşen saman tozlanndan ve saman parçalanndan meydana gelmişti" . Türkler bu efsaneleri alarak, kendilerine benzetmişlerdi. On­ lara göre Samanyolu, "Bir saman hırsızının bıraktıklan izlerdi" . Bu sebeple eski Türkler bu yola, "Saman ağrısı" yani "Saman hırsızı" derlerdi. İslamiyeti kabul eden Türkler, bu yolun güneydoğuya, yani Mekke'ye gittiğini görerek, buna "Hacılaryolu" veya " Hac yo­ lu" derneğe başlamışlardı. "Hacılaryolu" deyimi de, türkçeye farsçadan gelmiştir. Ana­ dolu'da söylenen, "Samancı yolu, Samanlık yolu" deyimlerinin de ilim kaynağı da, yine Fars edcbiyatıdır. Fakat Anadolumuzda kulla­ nılan iki önemli deyim vardır ki , bunun üzerinde büyük bir dikkat­ le durulmalıdır. Bunlar da, " Gök kapusu" ve "Gök yaruğı" sözleridir. Bu deyimler, Osmanlıların ilk çağlannda da kullanılmıştı. Anadolumuzda Samanyolu için söylenen "Gökdere" ile "Gökyolu" deyimleri. Eski Türk mitolojisinin izlerini taşımaktadırlar. Bütün bunların üstünde Samanyolu için söylenen eski ve ori­ jinal bir deyim vardır ki, o da "Kuşlar yolu" veya "Kuş yolu"dur. Gerçekten de Samanyolu , kuşların göçettikleri yönlere doğru uza­ nıp giden bir izdir. Bu fikrin altında da, bir efsane ve mitolojik bir düşünce yatmaktadır. Bu efsanelerden bazılarının özetlerini, ayrıca vereceğiz. Ortaasya'da doğan bu mitolojik düşünceleri, bütün Batı Sibirya, Rusya ve Fin körfezine kadar yayılmıştı. Mesela Kazan Türklerinde, bu kuşların hangi kuşlar oldukları da belirtilmiş ve Samanyolu'na "Yaban kazlarının yolu" denmişti. Bu deyimle ilgili, bir sürü de efsane vardır131 • Kuşlar yolu deyimi, diğerlerine nazaran eski olmakla beraber, en eski türk düşüncesini yansıtmaktan da uzaktır. Yakut Türklerinin bazı hikayelerinde Samanyolu, "Göğün dikiş yeri" olarak gösterilmektedir. Artık Yakutlar bunu, bir kuş izi v.s. gibi görmemişlerdi. Bütün uzayı (Cosmos) bir parçası gibi dü­ şünen bazı Sibirya kavimleri de yok değildir1 32• Yine Yakut Türklerinin şu düşüncesi, yukarıdaki uzay fikrini geliştirmektc ve bizi yeni bir fikire eriştirmektedir: "Tanrı, ilk ola131 132

Çoruhlu, s . 26 Çoruhlu, s. 27 1 12


Kızılderili Türk Şamanizmi rak dünyayı yaratmak istediği zaman, bir müddet gökyüzünde gezmek zorunda kalmış. İşte gökyüzünde güzel bir cadde gibi par­ layan bu Samanyolu, Tanrının o zamanki ayak izlerinden başka bir şey değilmiş". Bizce bu düşünce, çok önemlidir. Bu duruma göre, kuzey-doğudan güney-batıya doğru uzanan Samanyolu, bize Tanrı­ nın

hareket

ve

gidiş

yönünü

de

vermektedir.

Aşağıda,

yine

Sanayolu ile ilgili olarak, Kuzey-batı Sibirya kavimlerinden ve Ma­ carların akrabalan olan Voğullardan, bazı efsane özetleri vereceğiz. Bu efsanelerde Samanyolu, anık Tanrının değil de; Tanrının sem­ bolleri olan geyik ve avcının ayak izleridir. Yakutlar ise bunu, her türlü sembollerden kurtulmuş, saf bir din düşünmesi olarak tasav­ vur etmişlerdir133 • Aşağıdaki efsane konu bakımından, Atilla ve oğullan ile ilgi­ lidir. Fakat ortaya çıkış tarihi, daha çok Macarların Ortaavrupa'ya gelişinden sonra başlar. Ana motifler itibari ile Macar mitolojisinin özelliklerini taşır. Bununla beraber bu efsane, Macarlar tarafından değil; Transilvanya'da oturan, Türk ve Macar karışımı Sekcller tara­ fından söylenmiştir. Ortaasya tarihi ve Türk kültürü bakımında da, fevkaladc bir öneme sahiptir. Eski Macar inanışiarına göre Macar­ lar, Ortaasya'ya. yakın olan yurtlanndan Macaristan'a, göçerken, hep "Samanyolu'nu takip ederek" gelmişlerdi. Bilindiği üzere Sa­ manyolu, her memlekete göre az veya çok, yön değiştirir. Güney Rusya'da ise Samanyolu, özellikle yaz aylarında, doğu ve batı yön­ leri arasında uzanır: " Gerçekten Samanyolu burada, sanki Onaasya ile Avrupa arasında uzanan bir yolmuş gibi görülmektedir. 134

TÜRH VE HIZILDERili HÜLTÜRÜllDE Hru>lUıtlBBQB Dünya milletleri arasında bir millete ad olan tek hecelik "Türk" kelimesinin içini doldurmak oldukça zordur. Bu sözü edilen

bir tek hecelik kelimeye ait olan Türk kültürünü çözüp, tahlil et­ mek büyük enerji ve bilgi birikimi gerektirir. Türk'ü ve onun kül­ türünü anlamak imkansız değildir. O, insan beynini zorlayan deh-

1 33 1 34

Çoruhlu, s. 28 Çoruhlu,

s.

29 1 13


Ahmet Ali Arslan !izler, gizemler, karanlık katmanlar, insanın kanını donduracak kadar çarpıcı bilinmeycnlerle doludur. Cezp edicidir. Her kim onunla uğraşırsa bu kültür ömür boyu onu kendine bağlar. Türk kültür dairesine giriş serbesttir, ama çıkışı yoktur. Türkiye dediği­ mizde nasıl Türk'ün "ana vatanı" anlamı çıkmıyorsa, Türkiye veya Anadolu kültürü dediğimizde ondan Türk Kültürü anlamı çıkmaz. Türkiye bir Türk coğrafyası olarak Türk kültürünün tamamını içine alıp onu zapt edecek kadar geniş değildir. Türkiye tck başına Türk kültürünün tamamına dar gelir. Türk kültürü denildiğinde Türk milletinin yaratıldığı günden başlayarak günümüze kadar yaşatıla­ rak varlığını sürdüren Türklerin yurt edinerek yaşadığı ve bugün de üzerinde yaşamakta olduğu topraklarda kendi karakter ve benliğine uygun olarak yarattıkları ve yaşattıkları varlığa Türk kültürü diyo­ ruz. Tek bir heceden oluşan bu milletin kültürünü en ince ayrıntı­ larına kadar anlamak ve anlatmak bir insanın ömrüne sığdmiama­ yacak kadar büyüktür. Bu kültürün bilinmeyenlerini anlama ve onun çözümü, onun sahip olduğu en küçük teferruattan başlayıp, oradan bütünc doğru gitmektir diye düşünmckteyiz. Bu noktadan hareketle, benim doğup büyüdüğüm Kars, Sürmeli Çukuru ve Iğdır ovasında

Tosbağa,

Taşbağa,

Tısbağa,

Sümükbağa,

Buynuzbağa,

Çanakbağa, ve Kaplumbağanın, Cengiz Han'dan önce başlayıp, onun döneminde büyük önem verilerek yaşatılan ve günümüze kadar gelme gücünü gösteren bu uzun ömürlü Türk kültür varlığı­ nın önemini karşılaştırmalı bir saha araştırması ile gün ışığına çı­ karmağa çalışacağız.

Muradımız, Taşbağa veya Kaplumbağanın,

Yaratılış Destanı içerisinde Türk ve Kızıldcrili kültüründe yaşayan önemine akademik bir ışık tutmaktır. Anadolu, Azerbaycan, Merkezi Asya Türk, Moğol ve Kuzey Amerika Yerli Kızıldcrili destanları ve mitolojisinde dünyanın ya­ ratılışı,

türeyiş

destanlarının

oluşumunda

kaplumbağanın

çok

önemli yeri vardır. Kaplumbağanın bu farklı coğrafyalarda yaratıl­ mış destanlarda açık bir şekilde benzerlik ve paralellik göstermesi tesadüflcre bağlanamaz. Ortak yönlerin ve henzer unsurların karşı­ laştırmalı olarak incelenmesi gizli kalmış birçok gerçeği gözler önüne serccektir. Böylesine bir araştırmanın yapılması için Türk Kültür tarihi ve Yerli Kızılderili kültürünün çok iyi tahlil edilmesi ve bilinmesi gerekiyor.

1 14


Kızılderili Türk ŞamaniziDi Bazı milletierin ortak destan ve efsanelerinde yer alan hay­ vanların ve kutsal unsurların yaygın olması normal kabul edilmekle beraber, bazı halk destan ve efsaneleri ve onların ortak figürleri, motifleri, ve benzerlikleri, araştırmacıları ve bilim adamlarını şaşır­ tacak kadar paralellikler gösterir. Bazı hallerde uluslar arası sahada bu durum anonim olmaktan çıkar. Tesadüfi olmayan bu benzerlik­ ler, derin araştırma ve inceleme gerektirir. Burada yapılmak istenen işte budur. Bu araştırmada, bu ruhla, böylesine bir noktadan hareket edilerek yola çıkılmıştır. Burada asıl amaç, birbirinden çok uzak ol arak kabul edildiği kadar, bir o kadar birbirine yakın olan, birbi­ rinden ve doğma topraklarından 15 bin yıl önce ayrılmış Kuzey Amerika Yerli Kızıldcrili kabilelerinin bugün, sözlü halk edebiyatı ve falklor hazineleri arasında yaşattıkları ortak bir totem unsuru­ nun varlığına ışık tutmak bile, kendi başına bir başandır. Kuzey Amerika Yerli Şamanlarının yuğ törenlerinde ve gele­ neksel yıllık dini maksatlı merasim ve kutlamalarda yapılan mera­ sim ve ayinlerde, ellerinde "Büyük Ruh"un timsali olarak taşıdıkları kurutulmuş kaplumbağa kabuğunun ve onların çıkardıkları ses ve fısıltılarla,"karanlık dünya"ya yaptıkları mistik seyahatlerde yol gösteren kaplurnbağanın, hangi geleneğin ürünü olarak, Türk dün­ yasının en eski yazılı edebi ahirlesi olan Göktürk Kitabeleri silsile­ sinden Kültigin Anıtının üzerine otunulan kaidcsini oluşturduğunu araştırmamız gerekiyor. Kuzey A merika'daki en büyük Kızıldcrili kabilclerinin des­ tan ve efsaneleri, Göktürk Kitabelerindcki ana unsurlardan biri olarak kabul edilen "kaplumbağa" tatemi konusunda, bir birinin kopyası denecek kadar benzerlik arz ediyor. Bu durumda mevcut falklor materyallerinden yararlanarak bu konunun araştırılması mccburiycti ortaya çıkmıştır. Ru araştırmamızda, Kültigin anıtının neden "kaplumbağa" şeklinde bir taş kaidcnin üzerine oturlulduğu­ nun csrarına, Kuzey Amerika'da yaşayan Yerli Kızılderili kabilele­ rinin, Merkezi Asya, Saha, Altay -Tuva Türkleri ve Anadolu Türk­ lerinin destan ve efsanelerinde yaşayan "yaratılış" destan ve efsane­ lerinden yararlanarak açıklık getirmek istiyoruz. Bu arada, Azer­ baycan'da Kaplumbağa ilc ilgili olarak yapılan araştırmalara gere­ ken dikkatin gösterildiğinin bilinmesinde fayda vardır.

l lS


Ahmet Ali Arslan Azerbaycan'da "kaplumbağa" ile ilgili araştırmalara özellikle dil yönünden yaklaşan bazı kayıtların olması sevindiricidir. Bu çalışmalardan Firidun Celilov'un "Pra-Azerbaycan Teonimleri" konulu araştırmasında 135 "kaplumbağa"mn dil yönünden kaynaş­ masım göstermesinden başka, asıl üzerinde durduğumuz Orhun Kİtabelerine atıfta bulunulmasıdır. Cclilov, slav dillerinde kullanı­ lan "bogatı" sözü ile "bağa" sözünün ilgisi olmadığını ve slav kay­ naklarından çok önceleri Orhun kİtabclerinde "bağa" kelimesinden istifade edildiğini belirtiyor. l36 Azerbaycan'da, "bağa" sözünün kaynağı ile ilgili araştırmada, bunun eski medeniyetlerden Midya medeniyetinde de yine "bağa" olarak kullanıldığı ve bunun "tanrı" manasını taşıdığı kaydedilmek­ tedir. 1 37 F. Celilov Türk dilinde "bay", "baymak" sözlerinin "bağ", "bağa", "beg" sözlerinden sonra türediğini belirtiyor. 1 975 yılında, Kars'ta Kür-Arpaçay-Aras boyu köylerinde

özellikle Iğdır-Aralık arasında uzanan Sürmeli Vadisinde yaptığı­ mız folklor derlemesinde "kaplumbağa"ya doğrudan doğruya "bağa" veya "tosbağa" denildiğini tespit etmekle beraber, bu bölgede geçir­ diğim çocukluğumdan beri bunu böyle bilmekteyim. Iğdır, Aralık kazası ve çevresinde, bereket, uğur ve sağlık getirsin, kötülükleri uzak tutsun diye, evlerin giriş kapısının üzerine kurumuş "bağa" kabuğu ile at nalı ve üzerlik otu asılır. Çocuğu yaşamayan aileler, özellikle çocuklarının beşiğinin başına yine kurutulmuş bu "tosba­ ğa" kabuklarından asarlar. Kurutulmuş bu kaplumbağa kabuğu ne­ reden ve nasıl elde edilir. Anlatması biraz zor ama çocukluğumuzda yaşadıklarımı anlatarak bu konuya açıklık getirmek istiyorum. Aralık'ta yaşarken, komşularımız, özellikle yaşlı olan nine ve teyzelcrimiz "bağa" kabuğuna çok ilgi gösterirlcrdi. Öldürmenin günah olduğunu söylemelerine bakmayarak, o kabuklardan, özel­ likle tavuk veya kaz yumurtası büyüklüğünde olanlardan birine

135

l<'iridun Celilov, Azerbaycan Tarixi Üzre Qaynaqlann Öyrenilme Prob­ lemleri, Bakı, 1 988 s. 92- 1 06

136

C.E. Melov, Pamytniki Drevnetyovksoy Psimenosti Mongolii i Kırgizii, ML 1959.

137

Firidun Celilov, Azerbaycan Tari.xi Üzrc Qaynaqlann Öyrenilme Prob­ lemleri, "Pra-Azerbaycan Teonimlcri", Bakı I 988, s. 94 1 16


Kızılderili Türk Şamanizmi sahip olmaya can atarlar ve getirene tereyağı, peynir, küncüt, iğde ve kaysı kurusu verir sevindirirlerdi. Aralık kazasıyla Ağrı Dağı arasında kalan "avceyillik" ( Ebucehil çalısının bittiği alan) denen kum çölündeki küçük tepeciklere gömülü "tosbağa" yumurtalarını takip cderdik. Yavrular çıktığında kaçamazlardı. Bugün hala yaşa­ yan ve

"Hırhır Memmet'

adıyla Aralık kazasında herkesin tanıdığı

çocukluk arkadaşım Mehmet Durak bunlardan bir kaçını tutar kızıl karınca yuvalannın üzerine sırtüstü yatırırdı ve onları orada bıra­ kıp eve dönerdik Bir iki gün sonra gidip kontrol ettiğimizde, kap­ lumbağa yavrularından geriye sadece boş ve temizlenmiş kabukla­ rın kaldığını görürdük. O kabuklan toplar, isteyen yaşlı ninelere, halalara ve teyzelere verirdik Onlar da bereketli olsun diye onları "yayık"larına asarlardı. Aralık kazası ve bu kum tepelerine yakın yerlerde kaplumbağa kabuğu hazırlamanın metodu budur. Şahsen bu yavru kaplumbağalardan hiç birisine eziyet etmedim. Sadece edenlere şahit oldum. Çocukluk hatıralanm arasında hala yaşamak­ ta olan bu hatıraları belieğimden silip atamadım. Kaplumbağanın bugün bile mukaddes sayıldığı Azerbay­ can'da, onu öldürmenin günah olduğu bilinmektedir. Aynı durum bize Kars, Iğdır ve Anadolu'nun diğer şehir, kasaba ve köylerinde evlerin, iş yerlerinin ve camiierin giriş kapılarının üzerine uğur alameti olarak "üzerlik" denen şifalı otla birlikte asılmış, kurutul­ muş "kaplumbağa" kabuklarının varlığını hatırlatmaktadır. Azer­ baycan'da kaplumbağaya verilen folklorik değer şöyle anlatılmak­ tadır. " . . . Azerbaycan'da bağa şimdi de mukaddes olarak kabul edil­ mektedir. Onu öldürmek ve sırt üstü çevirip eziyet etmek günahtır. Azerbaycan'ın tarih öncesi devirlerine rastlayan dönemlerinde bağa olan yere dert ve hastalık girmeyeceği inancı yaygındı. " Şüphesiz, bu eski inançlar Türk totemizminin izlerini taşımaktadır. Azerbay­ can'ın M ingeçevir bölgesindeki eski mezarlarda (IX-VIII asırlar) bulunan "bağa" şekilleri bunu açıkça ispat etmektedir. 138 Ayrıca, Şark kültüründe Türklerin mezarlarının ve kurganla­ rının üzerine "bağa" heykellerini koyması yine bu görüş açısından izah edilmektedir. 1 39 Bunun yanı sıra kaplumbağa sözünün Türk dilinde "tosbağa", "tısbağa", "taşbağa", "sümükbağa", "buynuzbağa",

138

C. Kazıyev, Cerepaxa Zadaet Zavatki, "Vışka" 13. Yanvar. 1 968

139

C. Ş. çaıduyov, Proisxoydemie Gezeriadi, Novosbirsk, 1 980 s. 108- 109. 117


Ahmet Ali Arslan "çanakbağa", şeklinde kullanıldığını Azerbaycan'daki kaynaklarda görüyoruz. 140 Azerbaycan'da "kaplumbağa" sözünün tarihi bağlantısı ile il­ gili yapılan araştırmada bu kelimeden "Şaman" manasma ge­ len"bağşı" sözünün türetiirliği kaydedilmektedir. "her şeyi bilen" manasma gelen Şaman kelimesinin karşılığı olarak Türkistan'da "bağşı" kelimesi kullanılmaktadır. "Bağ" sözünün fonetik varyandan olarak belirtilen "bay", "bey", "beg" şeklindeki şahıs unvaniarının ve "Baybars", "Bayram", "Eibey" adlannın hala Türk dünyasında kullanıldığına Azerbay­ can'daki bilimsel çalışmalarda dikkat çekiliyor. 141 Ayrıca, Kaşgarlı Mahmut'un " Bayat" sözünü, "Ulu Tanrı" şeklinde beli rttiğine de şahit olmaktayız. ı 42 Sadece Azerbaycan kaynaklarında değil , dünya literatüründe de Kaplumbağaya büyük bir mistik değer verildiğini ve ona "ilah" gibi bakıldığını görmekteyiz. Amerika'da Kızılderili inanç ve falk­ loruna dayalı araştırma ve incelemelcrimizde, kaplumbağanın bü­ yük mistik değerinin olduğunu anlıyoruz. "Kızılderili mitolojisinde "kaplumbağa" beşcriyetc "atcş"i balışeden ilahi bir varlık olarak kabul cdilmcktedir.1 43 Genel hatlarıyla, dünya falkloronda "kaplumbağa"nın mito­ lojik ve mistik değerine baktığımızda, Çin mitolojisinde kaplumba­ ğanın suda yaşayan varlıklann temsilcisi ve yaratanı olduğunu gö­ rürüz. Çin'de, Yin inancına göre, "kaplumbağa"

olarak

bilinir.

"Kara Savaşçı"

Ortaçağ Hıristiyanlık döneminde "kaplumbağa",

alçak gönüllü olmanın simgesidir. Japon mitolojisinde ise "kaplum­ bağa", uzun ömür ve iyi şansın sembolü olarak bilinir. Yunan mito­ lojisinde "kaplumbağa" Afrodit ve Hermes, Roma mitolojisinde ise Venüs ve Merkür için mukaddes bir varlıktır. 144

140 141

Firidun Celilov, daha önce a.g.e., s. 95 a.g.c., s.95

142

Kaşgarlı Mahmud, Divan-ı I.ügatit Türk, Taşkent, 1%7, s.54

143

Maria Leach, :Funk and Wagnalls Standart Dictionary of Folklore, Mythology and Legcnd, New York, 1972, s. 1 1 20.

1 44

Anthony S. Mercatante, Encyclopedia World Mythology and Legend, New York, 1988, s. 636 1 18


Kızılderili Türk Şama.nizmi Kaplumbağa sadece klasik Yunan ve Roma mitolojilerinde önemli yer almakla kalmaz. Merkezi Asya Türk kültüründe derin izleri olan "Kaplumbağa" özellikle, Gök Tanrı'ya uzanan "direğin" ana kaidesi olarak bilinir. Gök Tanrı'ya doğru uzanan "kazık" şek­ linde dikilen taşlar ve yurtların, evlerin önünde bulundurulan "at kazığı" bunun yaşayan canlı örnekleridir. Sovyetler yıkılınadan önce, Afganistan'ın işgalinin başladığı 1979da Pamir'e yaptığımız saha araştırması ve Pk. Lenin'e tırmanı­ şımı:ı: sırasında, Kırgız Yurtlarının önünde atları bağlamak için ça­ kılan bu "at kazıkları"nı gördüğümde, Kars'ın Arpaçay Kazasının Sosgert köyünde doğduğum evin önüne dikileri "at kazıkları"nı hatırladım. Kültür tarihimizi yazmamışız, fakat onu bir "at kazı­ ğı"na bağlayarak Merkezi Asya'dan Anadolu'ya ve dünyanın nere­ sine gitmişsek oraya taşıdığımız gerçeğini gördüm. Kazığı söke-rı�k Anadolu'ya gctirmcmişiz, onu, Asya'nın Merkezinden gelirken, beynimizde taşımız, hafızamızda yaşatarak Arpaçay kazasına ve oradan Sosgert köyüne kadar getirmişiz. Göktürk kitabelcrinin Gök Tanrı'ya uzanan kollar şeklinde dikine yere çakılması, Gök tanrı tarafından mukaddes olarak yaratı­ lan "Demir Ka:ı:ık" veya "Altın Kazık" sembolüyle yakından ilgili­ dir. Şamanizm olarak adlandırılan Kamlık geleneğinin değişmez bir kuralı olarak bu taşlar "dikine" kaldırılmıştır. Tesadüfi değildir. Merkezi Asya Türklerinin eski inançlarına bağlı olarak, onla­ rın astronomi anl ayışları ve yıldızların hareketini yorumlamaları göz önünde tutularak, gökteki yıldızlar at sürülerine benzetilmiştir. " Dünyanın direği" ise bu "at sürüleri"nin tam orta yerinde bulunur. Saha Türkleri, " Dünyanın direği"ni, "At Bağlanan Direk" olarak kabul ederler.145 Türkiye'de, Azerbaycan ve Merkezi Asya Türk Cumhuriyetlerinde "Demir Kazık" olarak adlandırılan Kutup Yıldı­ zı, Saha Türklerinin rnitoloji ve efsanelerinde "At Ka:.oğının �ahı" olarak bilinir. 146 Merkezi · Asya konar-göçer Türk kabilelerinin Yurtlannın önünde atiarını bağlamak için özel olarak yere çakılmış "at bağlama direk"leri vardır. Sibirya Tatarları, tanrının gökte ulu 1 45 146

I. A. Chudyakov, "Verchoyanskiy sbornik"in ZV�SORGO I, 3, Irkuısk,

1 890, s.l 35- 153. M. N. Changatlov, "Novye materialy o samanstve u buryat"in ZV­ SORGO Il, lrkuısk, 1890, s.40. 1 19


Ahmet Ali Arslan bir Yurtta (Boz Üyde) yaşadığını ve bu ulu Yurdun önünde altından yapılmış bir "At Bağlama kazığı" olduğuna inanırlar. 1 47 Altay Tatar­ ları ve Uygurlar, Kutup Yıldızı'na "Altın Kazık" derler.148 Bu yıldıza Anadolu folklorunda "Demir Kazık" olarak rastlarız. Yerinden hiç kıpırdamadan durduğu için ona "Demir Kazık Yıldızı" denmekte­ dir. Türkiye'de olduğu gibi, Kırgız, Başkurt ve Sibirya Tatarları da bu yıldıza "Demir kazık" demektedirler.149 Sibirya ve özellikle Merkezi Asya'nın Kuzeyindeki bölgeler­ de Gök Tanrı tarafından kutsanmış "Altın Kazık" , "Demir Kazık"la paralellik arz eder. "Taş kazık"ların da yine bu bölgede dikildiğine şahit olmaktayız. " . . . Daha önce de belirtildiği gibi bu bölgede "Taş Kazık"lardan söz edilmektedir. Üç kulaç yüksekliğinde alışılmışın dışında taş sütun ve taş kazıklardan Yakut halk hikayelerinde bah­ sedilmcktedir." 1 50 Bu taş kazık ve Gök Tannya doğru yükseltilmiş direkiere Merkezi Asya steplerinde çok rastlanmaktadır. Gök Tanrı tarafın­ dan kutsandığına inanılan "taş kazık" şeklinde hazırlanan kitabele­ rin, yeryüzü yaratıldıktan sonra onu sırtında taşıyan "kaplumba­ ğa"nın sırtına yerleştirildiğine Göktürk Kitabeleri'nde şahit olmak­ tayız. Gök Tanrı tarafından "çamur"dan yaratılan dünyanın, yine Gök Tanrı tarafından "Kaplumbağa"nın sırtına konulması, Türk mitolojisi ve Amerika Kızılderili mitolojisinin bu noktada tam bir paralellik göstcrmesiyle, taşıdığı önemin en üst düzeyine erişir. Bilge Kağan Göktürk Kİtabclerini diktirirken, onlardan Kültigin anıtını taştan hazırlanan "kaplumbağa" şeklindeki bir taş kaidenin üzerine yerleştirmiştir. Bu "kaplumbağa" şeklindeki taşın ortası Gök Tannya doğru "dikilen taş"ın girebilmesi için özel olarak oyulmuş­ tur. Göktürk Kitabelerindeki "kaplumbağa" şeklindeki bu taş kai­ denin en önemli özelliği, Kuzey Amerika Kızılderili mitolojisinde yerin yaratılması konusunda yer alan destanlada aynı paralelliği göstermesidir.

1 47 148

149 150

Katanov, Skazaniya i legendy miniusinkich tatar"in SS-1 887, Petrograd, s. 223. Uno Holmberg, The Mythology of All Raccs 13 Vols. New York 1 964, s. 333 a.g.e., s. 333 I. A. Chudyakov. daha önce a.g.e., s. 202

120


Kızılderili Türk Şamanizmi Göktürk Kirabelerinin Gök Tanrıya doğru yükselen birer taş kazık şeklinde dikilmesi Gök Tanrı tarafından mukaddes olarak yaratılan "Demir Kazık" veya "Altın Kazık" la yakından ilgilidir. Bunlar, Şamanizm geleneğinin bir gereği olarak gökyüzüne doğru "dikine" kaldınlmışlardır. Bu "dikine kaldırmak" ve Gök Tannya yüz tutarak semaya doğru yücelme ve yönelme arzusu, Kuzey Ame­ rika Kızılderili kabilelerinden, özellikle llering Bağazı'na yakın bölgelerde yerleşmiş Seattle (Washington eyaletindedir) Kızılderili­ lerinin dikmiş oldukları "Totem"lerle aynı maksadı taşımaktadır. Saha Türklerinde Gök Tannya doğru dikilmiş bu "direk"lere,

Serge

adı verilmektedir. Saha Sire'ye yapmış olduğumuz araştırma gezi­ sinde, başkent Yakutsk'da bu Serge'lere büyük önem verildiğine ve saygı duyulduğuna şahit oldum. Göktürk Kitabelerinde, Kültigin anıtının Gök Tanrıya doğru uzanarak dikine kaldırılmasından baş­ ka, bu anıtın taştan yapılan bir kaplumbağanın belinin ortasından açılan oyuk üzerine yerleştirilmesinin büyük anlamı vardır. Eski Türk inanışlan ve Merkezi Asya Türk boylarının efsane­ lerine gör, Göktanrı dünyayı yarattıktan sonra mahşere kadar ebedi olarak kalması için "çamur"dan yaratılan bu dünyayı bir "kaplum­ bağa"nın sırtı.na yerleştirir. Göktanrının "ça.mur"dan yarattığı dün­ yayı, "kaplumbağa"nın sırtına yerleştirmesi hareketi ile Gök Tanrı­ nın yeryüzündeki "temsilci"si Bilge Kağan'ın, Kültigin anıtım kap­ lumbağa şeklindeki bir taş kaide üzerine yerleştirmesi arasında manası derin mistik bir bağ vardır. Gök Tanrı, dünyanın mahşere kadar korunması için onu kaplumbağanın sırtına koyar. Burada açıkça bir "ebed-müddet"lik vardır. Bilge Kağan'a geldikte, kendi halkına ve Türk milletine hitaben söylediği değerli sözlerin chedi­ yete kadar canlı kalmasını arzu ederek, onu Göktanrının dünyayı mahşere kadar sırtında taşıması için seçtiği "kaplumbağa"nın sırtına yerleştirir. Göktanrının yerleştirdiği dünya gibi, Göktanrının yer­ yüzündeki temsilcisi Bilge Kağan'ın hitabeti de taş "kaplumba­ ğa"mn sırtında ebediyetc ve mahşerc doğru başlayan seyahatine terk edilir. Bilge Kağan, Türk milletinin ebediyete kadar yaşamasını arzu ederek, kendi milletine yaptığı hitabetini aklın, kamilliğin, ebediliğin, tedbirin, temkinin, devamlılığın ve uzun örnrün simgesi olan Göktanrının da en çok beğendiği "kaplumbağa"nın sırtına yerleştirir.

121


Ahmet Ali Arslan Asya'nın M erkezinde yaşayan Türk boy ve toplulukianna ait yaratılış destanında şu ifadeler yer almaktadır. " ... Dünyanın başlan­ gıcında her taraf suyla kaplıydı ve bu suda sadece kaplumbağa ya­ şardı. Göktanrı bu kaplumbağayı sırtının üzerine doğru çevirdi ve yarattığı dünyayı onun karnının üzerine koydu. Her bir ayağının üzerine ise birer kıta yerleştirdi. Karnının üzerinde ise Sümer (Sumbur veya Sumur) Dağını yarattı. Göktanrının kaplumbağanın karnının üzerine koyduğu bu Sümer Dağının en yüksek zirvesine ise " Demir Kazık" yıldızını yerleştirdi. 1 5 1 Başka bir Merkezi Asya efsanesinde ise bu Sümer Dağının tepesine bir mabet yapıldı ve "Demir Kazık" yıldızı bu mabedin kubbcsinin tepesinde parlayan yıldız olarak konuldu. l 52 Göktürk Kitabeleri silsilesinden Kültigin abidesinin benzeri Burdur vilayetindeki Anıtlar parkına dikilmiştir. 1 973 yılında Tür­ kiye Cumhuriyetinin SO.kuruluş yıldönümü büyük törenlerle kut­ l anırken, o zamanın Burdur valisi olan Ömer Naci Bozkurt tarafın­ dan Burdur Kültür parkında böylesine manalı bir abidenin dikilmc­ sine karar verilir. Türk düny11sının yazılı ilk belgeleri olarak kabul edilen Gök­ türk Kitabeleri silsilesinden Kültigin anıtmin üzerine dikildiği "Kaplumbağa" nın Kuzey Amerika Kızılderilileri arasında yaşayan "yaratılış" ve "türeyiş" destan ve efsanelerinde ve Şamaniann dini ve mevsimlik merasimlerde ellerinde bulundurduklan ses çıka­ ran"çıngırak"ların

kurutulmuş "kaplumbağa" kabuğundan

oluşu

tesadüfi değildir. Kızıldcrili kabilelerinin "yaratılış" ve "türcyiş" destaniarına göz attığımızda bu benzerliği ve paralelliği daha iyi anlayacağımıza inanıyorum. Dünya yaratıldığında, her tarafın sadeec "su" ilc kaplı olduğu dünyanın başta gelen medeniyetleriyle ilgili kayıtlarında belirtil­ mektedir.

151

Uno Holmberg, daha önce a.g.e., s. 333

152

"Skaznaya Buryat zapisannya razynmi sobiratelyami"i.n ZV-SORGO l, Irkutsk, 1890, s . 1 40. 122


Kızılderili Türk Şamanizmi Akadlar'ın

Ti'amat'ın

Yaratılış

Destanı

olan

Enuma Eliş'te

yaratıcı

ilk önce suyu yarattığı ve sonra bütün varlıkl arı "doğur­

duğu" anlatılmaktadır. 153 Altay Türklerinin Yaratılış Destanıyla ilgili önemli bir kay­ nakta " . . . dünyanın başlangıcında her taraf suyla kaplıyd ı . . ."154 şek­ linde bir kayıt yer almaktadır. Karakurum'un Moğolların tarihinde büyük önemi vardır. Cengiz Han 1 220 de Karakurum'u Moğol imparatorluğunun baş­ kenti olarak kurdu. Başkentin kuruluşunun tamamlanması Cengiz Han'ın ölümünden sonra onun oğlu Ögedey Han tarafından ta­ mamlandı ve imparatorluğa 40 yıl başkentlik yaptı. Kubilay Han Çin'i zaptedince başkent Karakurum'dan Pekin'e taşındı. Moğol imparatorluğunun yıkılmasından sonra Çin'in Ming ve Qing hane­ danları Moğolların ilk başkenti olan Karakurum'u yerle bir etti. Karakurum'dan arta kalan malzemeyle 1 6.yüzyılda bugün görme fırsatı bulduğumuz Erdene Zuu Budist manastın yapıldı. Moğolların Yaratılış Destanıyla ilgili olarak bize kadar ulaşan tarihi

belgeler

ve

kayıtlarda,

şu

önemli

bilgiye

rastlıyoruz :

" . . . dünyanın başlangıcında henüz yeryüzü yaratılmamışken, her taraf suyla kaplıydı. . . "155 Moğolların folkloru, halk yaşayışı ve halk edebiyatı ile ilgili olarak Kırgızistan'ın Manas Üniversitesinde okumaya gelen öğren­ ciler arasında yaptığımız bir araştırmada, öğrencilerin bu konuda çok az bilgiye sahip olduğunu tespit ettik. Bu konularda yapılmakta olan ciddi araştırmalar Sovyetler Birliğinin yıkılmasından sonra gün yüzü görrneğe başlamıştır denilebilir. Moğollann Yaratılış Destanı ile ilgili kayıtlara, Japonya'nın öncülük ettiği falklor ve saha çalışmalarıyla ilgili yayınlar arasında rastlamak oldukça scvindiricidir. Japonya'da konu ilc ilgili yayınla­ nan bir makalede, Moğollann Yaratılış Destanıyla ilgili eski Sovyet

153

154

1 55

'Thorkild Jacobsen, 'Ibe Treasurcs of Darkness, Mesopotamian Religion, London, 1976, s. l 68.

A

History

of

Uno Holmbcrg, Finno-Ugric, Siberian Mythology. Vol.4, lbc Mythology of All Raccs, Boston, 1927, s. 317 a.g.e. s:328 1 23


Ahmet Ali Arslan döneminde yayınlanan bir belgeye156 atıfta bulunulmaktadır. Sözü edilen bu belgede Moğollara göre dünyanın yaratılması şöyle anla­ tılmaktadır: " . . . Çok uzun zaman önce dünyada var olan her şeyi yaratan

Udan

adlı bir

"Lama"

yaşardı. Bu Lama beş yüz yaşına vardığında

gökyüzü, üzerinde yaşadığımız dünya ve dünyada var olan canlı, cansız varlıklar henüz yaratılmamıştı. Udan bin yaşına vardığında Gökyüzü ve Dünyayı iki ayrı parça olarak bir birinden ayırdı. Gök­ yüzünü 9 kata böldü, yeryüzünü de 9 kat olarak yarattı.Yeryüzünde 9 nehir yarattı. Sonunda Lama, çamurdan bir erkek ve kadın yarat­ tı. Onlar evlendiler ve çocukları oldu. Yeryüzünde yaşayan insanla­ rın hepsi bunlardan türedi. .."15' Önemli olan konulardan biri, Cengiz Han'ın Şamanlık merte­ besine erişmiş olması ve bunu kendi hayatı boyunca yaşamış ve Moğol kültürüne sakmuş olmasıdır. Hint tarihçisi Juvaini158Cengiz Han'ın ulu Şamaniann sahip olduğu güce erişmiş olduğunu kaydet­ mcktedir.159 Moğol Kağanı Cengiz Han'ın bilinmeyen yanları hak­ kında John Andrew Boyle,

The Mangol World .E'mpirc adlı

eserinde

Cengiz Han'ın Şamanlığıyla ilgili olarak şunları kaydetmektedir : " . . . Cengiz Han büyülü ve mistik işlerle uğraşma konusunda oldukça mahir bir ustaydı, o, kendisinden geçip trans vaziyetine girdiğinde kendisine yardım eden gizli güçler, onun zaferiere nasıl ulaşacağını kendisine bildirdiklerinde, Cengiz Han bunlan yüksek sesle diline geldiği gibi konuşurdu. Şaman seanslarında üzerine giydiği özel kaftan ve elbiselerini bir sandığa kilitler ve onları her gittiği yere götürmeyi adet haline getirmişti. Ona ilham geldiğinde, trans vazi­ yetindeyken içine düştüğü durumu, elde edeceği zaferlerini, yaptığı

156

BAJAR, Mongol kitad-yin alab egusul-yin sidatu uluger-yin garici ulu! (Dünyanın Yaratılı�ı ile İlgili Mogoı ve Çin Mitolojileri Üzerine Karşılaş­ tırmalı Bir Çalışma), 1988,s: 27.

157

Naseen Bayer-Kevin Stuart, "Mongol Creation Stories", Asian 1-"olklore

158

Juvaini, The History of the World Conqueror,

-

.

Studies, Vol. 5 1 . No:2, (Oct. l 992), Japan, s: 323 334

Mirza Muhammed

Qıızvini tarafından yazılan "Ala-al- Din Ara-Malik" 2 Vols, adlı bu eser John Andrew

Boyle tarafmdan tercüme edilmiş ve

1958 yılında

Manchester'de yayınlanmıştır. 159

Chrisian, David, A History of Russia, Central Asia and Mongolia, Ox.ford. 2001 , s:59 124


Kızılderili Türk Şamanizmi teşcbbüslerini, düşmanın gücünü ve konumunu, ülkelerin kendisi tarafından fethedilmesini, düşmanlarını yenmesini, ve elde etmeğe hakkı olan ne varsa bunların hepsini görür ve bunları sesli olarak dile getirirdi. Yanında bulunan özel katibi, kendisi trans vaziyetin­ deyken onun ağzından çıkanları kelimesi kelimesine kayda geçirir ve yazardı, sonra bu yazdıklarını özel bir çantaya koyar ve ağzını mühürlerdi. Cengiz Han trans vaziyetinden çıkıp kendisine geldi­ ğinde katibi onun ağzından çıktığı gibi yazıya döktüğü Cengiz Ha­ nın sözlerini Cengiz Han'a teker teker okurdu; Cengiz Han, kendi ağzından çıktığı gibi yazıya geçirilen bu sözlere göre hareket eder ve

onların çoğu gerçek olarak karşılarına çıkardı. .. " 160

Altaylarda yaşayan Türk boyları arasında hala canlılığını ko­ ruyan Yerin yaratılışı destanlarından birinde Yerin yaratılışı tama­ men farklı bir şekilde anlatılmaktadır. Kırgızların anlattığı destan­ Iann birinde dünyanın yaratılmış olduğu, yalnız suyun bulunduğu kaydedilir. Kırgızların bu destanında, "iki kişi"nin bir öküze sahip olduğu belirtilir. İçecek su olmadığı ve susuzluktan insanların de­ vamlı olarak öldükleri kaydedilir. Sonunda bu öküzün boynuzu ile yeri eşmesi ve yerden su çıkarması anlatılır. Öküz, bu "iki adam"ın yardımı ile ye

boynuzuyla kazar ve su çıkarır. Bu suyun çıkıp

dünyadaki boşluk ve çukurları doldurmasıyla dünyada göller ve nehirler meydana gelir. Bu göller ve nehirler yeri öküzün boynu­ zuyla eşmesinden sonra olur. ı 61 Kırgızlar arasında Yerin yaratılması destanının böylesine de­ ğişiklik göstermesine karşılık, Altay Tatarlarında Yerin Yaratılma­ sıyla ilgili olarak anlatılan ve zamanında derlenmiş destanlarda, dünyanın yaratılmasından önce her tarafın suyla kaplı olduğu belir­ tilir. Altay Tatarlarının destanlarıyla Kuzey Amerika'da yaşayan Kızılderili kabileleri arasında yaşayan Yerin yaratılışı destanları büyük benzerlikler göstermektedir. Altay Tatarlannın destaniarına göre Tanrı Ülgen, suyun üzerine iner ve orada dünyayı yaratır. Altay Tatarianna göre Yerin Yaratılışı destanı şöyle başlar:

160

Boyle, John Andrcw, "Ibe Mongol World Empirc 1 206- 1 370, London, 1 977. s: 1 8 1

161

G. N . Potanin, Occrki sevcro zapodnoy Mongolii , Vols II-IV, Petrograd, 1 88 1 - 1 883 (Vol Il, s. 153)

1 25


Ahmet Ali Arslan " . . . Tann Ülgen, suyun yüzüne indikten sonra, dünyayı nasıl yarataeağına bir türlü karar veremez. Sonra bir "kişi" çıkagelir ve Tann Ü lgen ona "Sen kimsin?," diye sorar. Bu "kişi" Tann Ülgen'c verdiği cevabında, "Ben bu Yeri yaratmağa geldim," der. Tann Ülgen aldığı bu cevaba çok sinidenir ve "Ben bile Yeri yaratamazkcn, sen nasıl olur da Yeri yaratabilirsin?," der. "Kişi", cevabında "Fakat ben Yeri yaratmak için gereken malzemeyi nereden bulabileceğimi bili­ yorum, "dcr. Tanrı Ülgen , bu "kişi" den bahsettiği malzemeyi bulup getirmesini ister. O zaman bu "kişi" dcrhal suya dalar, Okyanmmn altındaki dağiann birinden bir parça toprak koparır ve onu ağzına koyarak suyun yüzüne çıkar. Suyun yüzüne çıkan "kişi" ağzında getirdiği toprağın bir kısmını Tann Ülgen'e verir. Toprağın diğer kalan kısmını ağzında dişlerinin arasında sak lar. Sonra Tanrı Ülgen'in emriyle bu "kişi" ağzında sakladığı toprağı tükürür ve Tanrı Ülgen'in yarattığı Yerin üzerinde dağlar ve vadiler meydana gelir. ı62 A !tay

Tatarlan arasında anlatılan Yerin Yaratılışı ile ilgili destanlarda farklı tarafların olduğu görülür. Bunun bölgeden bölge­ ye değişiklik göstermesinin Türk boyları arasındaki yaşayış farkın­ dan kaynaklanması mümkündür. Yine A ltay Tatarları arasında tespit edilen Yaratılış destanlarından birinde Tanrı Ülgen'in suyun üzerinde insan şeklinde bir çamur parçasının yüzdüğünü gördüğü ve bu insana benzeyen çamur parçasına can vererek onu "adam" olarak yarattığı kaydedilir. Bu dcstanda Tanrı Ülgen'in, suyun üze­ rinde yüzen bu çamur parçasına can verdikten sonra ona "Erlik" adını verdiği belirtiliyor. Altay Tatarlarının bu Yaratılış desranına göre Tanrı Ülgen ilc Erlik kardeştir. Erlik daha sonra Tanrı Ülgen'c düşman oldu. Altay Tatarları bu i lk adamın yerin yaratılmasında Tanrı Ülgcn'e yardım ettiğine inanır. Daha sonra ise bu "adam" yaptığı yanlışlıkların sonunda "Şeytan" olur ve Tanrı Ülgen tarafın­ dan "Erlik" adıyla çağrılır. Altaylarda yaşayan Türk boyları arasından Rus ve Avrupalı alimierin deriemiş oldukları destan ve masallarda, Yerin yaratılma­ sıyla ilgili verilen bilgilerden, bu destanların Kuzey A merika'ya göçlcrlc geçen Merkezi Asyalı kavimlerin yeni yerlerinde yarattık· ları cemiyetler ve o cümleden Kuzey Amerika'daki yerli Kızılderili kabilcleri arasında yaşadığı tespit edilmiştir. ı61

a.g.e.

s.

2 1 8- 219 126


Kızılderili Türk Şamanizmi------- ----Bu Kızılderi li kabilclerinin yaşadıklan yerlerde bıraktıkları

kalıntı ve delillerden onların A merika Kıtasına geçmeden önce

gelişmiş bir kültürü yaş a dıkları müşahcde edilm i ştir. Altay Tatarları

ve diğer Türk boyları nın ve Yakut'ların (Sahala rın ) destan örnekle­ rinin, özellikle daha önce Kuzey Amerika'nın Alaska bölgesinde yaşayıp, daha sonra Güney ve Güney Doğuya doğru göç eden Kızıl­

derili kabileleri arasında yaşaması tesadüfi değildir . Aradan binlerce yıl geçmiş birçok savaşlar ve sürgünler ya­ şanmış, insanlar bir yerden başka bir yere büyük gö ç lerle yer değiş­ ti rmiştir. Kendileriyle birlikte milli kültür ve medeniyetlerini de beraberlerinde taşıyan bu insanlar, bugün onların binl erce yıl önce yaşadıkları bir kültürü n izlerini de beraberlerinde bizlere kadar ulaştırmışlardır. Bazı " Beyaz" araştırmacıla rı n iddia ettikleri gibi, Kızılderili­ ler Avrupa'dan sözlü halk edebiyatı numunelerini kopya etmemiş­ lerdir.

Kızılderili

kabilelerinin içine girmeden ve onların dini

inançlar ı , milli kültürlerinin tarihten gelen izlerini araştınp anla­ madan, bunu iddia etmek kolay bir iş olmasa ge rek . Kendini bilen ve kendi milletini ilgilendi ren bir meseleyi, hakiki bir Kızılderili hiçbir zaman kendisini asırlardır baskı altında tutan ve aldatarak katleden bir "soluk benizli" ile derinliği ne konuşmaz . Eğer konu­

şursa,

onu yanılur ve başka yöne saptırır. Eğer siz onun inançlarına

ve yaşadığı kültüre yakınsanız, o zaman duru m değişir. Sioux (Su) Kı zı l deril i kabilcsinin büyük Şamanı Black Elk

(Kara G eyik) , ölmeden önce anl attığı sırlannda aynı konulara temas ederek, Kızıldcrililerin inançlarına göre Yerin ve insanın nasıl yara­ t t ld ı ğı nı anlatır. Black Elk'in "Great Spirit" (Ulu Ruh) olarak aniat­

mağa çal ışt ığı , Altay Tatarlarının Yerin Yara tı lışı destanında bah ­

settikleri Tanrı Ülge n' den başkası değildir. Eğer Kı zılderi lil c rin

"Great Spiri t"leri ile Tanrı Ülgen'in özellikleri ve yerine getirdikleri i şle r karşılıklı olarak ele alınır incelenirse, o zaman bunların ara­ sındaki benzerliklerin, farklılıklardan daha çok olduğu görülür. Altay Tatarlarının Yaratılış destanında Tanrı Ülgen ' in gökten Maytere'yi insanlara Tanrı korkusunu öğretmesi için gönderdiği belirtil iyor. Tanrı Ülgen'in Maytere'yi bu görevle dünyaya gön­ dermesini "şeytan" Erlik çekemez ve çok sin i rlcnir. "Seni k ı lıcımla öldürecek kadar güçlüyüm," dcr. Bunu söyleyen Erlik kılıcını çeker ve

Ma ytc re'ye

hücum

eder

ve 127

onun

kanını

toprağa

akıtır.


Ahmet Ali Arslan Maytere'nin toprağa akan kanı, dünyayı kızıla boyar ve aynı kan sonradan dünya üzerinde bir "ateş"e dönüşür. Bu ateş dünyayı kap­ lar ve "arşa" kadar yükselir. Kızılderili kabilelerinden Sioux(Su) yerlilerinde "ateş" yer yüzünde Ulu Ruhun temsilcisidir. Bu ateşi koruyup gözetmek in­ sanların birinci vazifesidir. Cherokee(Çeroki) Kızıldcrili kabilesinin inançlarına göre "ateş" çok mukaddestir ve onun büyük mücadele­ den sonra

Örümcek Ana tarafından

elde edildiği kaydedilmektedir.

Dünyanın yaratılışıyla ilgili oldu�u kadar, onun bir gün yok olaca�ı konusunda da büyük menkibeler ve destanlar anlatılır. Altay Tatariarına göre, Kıyamet günü Tanrı Ülgen gelecek ve iki elini bir-birine vurarak, "Hepiniz kalkın anık," diyecek. İnsan­ ların ve canlıların hepsi yerlerinden kalkacaklar ve yattıklan yer­ den doğrulacaklar. Bu "Yeniden Diriliş" başladığında şeytan Erlik ve onun taraftarlarının hepsi mahvolacaklar . 16:ı

ER TÖŞTÜH vt Şllillflil İLİŞHİl_ERİ Kırgızların

Er Töştük Destanının Azerbaycan, Türkiye'nin

Kars Vilayeti, İskoçya ve İrlanda halk masallannda yaşayan Şaman unsurları, üzerinde durulması gereken çok önemli konulardan biri olarak kabul edilmelidir. 1978 yılında doktoranuzı yaparken aka­ demik

çalışmalanmızı

tamamlamaya

çalıştığımız

İskoçya'nın

Edinburg Üniversitesinde elde ettiğimiz sözlü ve yazılı belgelerde, İskoçların bir cemiyet ve millet olarak "İngiliz"lere hiç benzemedi­ ğini, karakter olarak Türklere daha yakın olduklarını yerinde, yaşa­ yarak tespit etme şansını elde etmiştim. Tarih sahnesinde bugün varlıklarını sürdüren ve ömürlerini tamamlayarak chediyete intikal etmiş kültür toplumlan bir mitolo­ jik dönem yaşamışlardır. Biz bunu bu toplumların geride bırakmıs olduklan Falklor nümunelerinden bugün kolayca anlama imkanına sahibiz. 1 978 yılında İskoçya ve İrlanda'da yapmış olduğumuz saha araştırması sırasında Kars ve kazalarından teyple deriemiş olduğu­ muz 250 Kars Halk Masalı arasından 100 masalın İskoçya ve İrlan-

163

V. I. Verbitskiy, Altayskie inoroday sbornik etnograf icerskich statey i izsledovaniy, Moskow, 1893. s. 1 13- 1 1 4. 128


Kızılderili Türk Şamanizmi da'da yaşamakta olduğunu görmüş ve bütün varyantlarıyla beraber yerinde tespit etmiştik. Daha sonra 1 979 yılında Merkezi Asya'ya, Kırgızistan ve Pamir Platosunda yaşayan Kırgızlar arasında yapmış olduğumuz saha araştırmasında"Er Töştük" adlı bir yiğidin "Aşağı Dünya"ya seyahat ettiğini ve orada "Alp Kara Kuş" un yavrularını "Ejderha"dan kurtardığını ve aynı "Kuş"un Er Töştük adlı bu yiğidi "lşıklı Dünya"ya sırtında çıkardığını "Ak Üy"ünde misafir olduğu­ muz Sadrettin Eke'den dinlemiştik. Sonra aynı konuyu Kars'ın Iğdır ve Göle kazalarının köylerinden teyplc 1 977 yılında ağız özellikle­ rini muhafaza ederek deriemiş olduğumuz masallar arasında tespit edince oldukça heyecanlanmıştık İnsanların kendine ait halk ede­ biyatı ürünleri arasında nasıl görünmeyen bir bağ örmüş olduğunu Amerikan Yerli Kızılderilileri arasında 15 yıl kesintisiz devam et­ tirdiğimiz saha araştırması sırasında da tespit ettik. 2000 yılında Balkanlar'da Basarabya bölgesine ve Gagauz Eli'nde yaptığımız saha araştırması sırasında da aynı durumla karşılaştık. Destan ve Masal kahramanlarının yeri geldiğinde Destan anlatan, "Cumukçu" ve Masal anlatanların bu kahramanların görevlerini ve kişiliklerini nasıl

değiştirdiğini

anlamış

olduk.200 1

yılında

Saha

Sire'ye

Olonkho (Er . Sokotok) Destanının yıldönümü kutlarnalarına ve konferansına katıldığımızda Kars masalları arasında yaşayan "Üş Gardaş" ve "Zümrüt Kuşunun Nağılı" masallarında da aynı epik unsurların yaşadığına şahit olduk. Kırgızların Er Töştük destanında karşılaştığımız

"Şaman" unsurlarını

İrlanda halk masallarından

"The Bird of the Golden Land" (Altın Ülkenin Kuşu) ve İskoçya halk masallarından "The Rider of Grianaig and Iain the Soldier's Son" (Griançig Süvarisi ve Askerin oğlu John) adlı masalda tespit etmemiz bizi bu konuyu daha geniş bir açıdan ele alarak inceleme­ roize

mecbur

etti.

Sovyetler

döneminde

yapmış

olduğumuz

seyahatlarda bu kadar zengin bir malzerneye ulaşmak imkanını bulamamıştık Kırgız'ların Manas Destanı içinde yer alan Er Töştük bölümünün Orta Asya'dan " Batı"ya doğru seyahat ederken geçtiği coğrafyanın kültür yapısına uyarak değişikliklere uğramasına rağ­ men, bünyesinde muhafaza ettiği "Şaman" unsurlarını günümüze kadar yaşatmış olması bizi haddinden fazla heyacanlandırmıştır. Türk Şaman yakarışlannın, Türk Şamanizmi veya Kamlığı içinde büyük bir önemi ve sarsılmaz yeri vardır. Türk Şaman yaka­ rışiarında mitolojik, çekici ve insanı kendisine hayran bırakan bir

129


Ahmet Ali Arslan dcrinlik mevcuttur. Merkezi Asya ve Kuzey Türklerinin halk ede­ biyatı bünyesinde koruyup, yaşattıkları en değerli kültür hazinesi, Türk Şaman veya Karnlarının yakarışlarıdır. Türk Karnlarının yakarışiarında felsefe, psikoloji ve yaşayan Türk dil inin güzellikleri bütün ihtişamıyla yaşamaktadır. Karnların yakarışları, Asya'nın merkezinde ve Kuzeyinde, Sibirya'nın doğusu ve batısında yaşayan Türk devlet ve topluluklarının gurur duyduk­ ları, kökü binlerce yıl önce kayalara çizilmiş kabartma ve oyma kaya resimlerine dayanan Türk kültürünün ornurgasını oluştur­ maktadır. Tuva Türkleri arasında yaşayan Kam yakarışiarı üzerinde yapmakta olduğumuz saha araştırması derinleştikçe Türk Kamlığı hakkında yapılan yanlışlıklar zamanla ortadan

kalkacaktır.

En

azından biz böyle ümid ediyoruz. Tuva Karniarı tertip ettikleri mevsimlik merasimlerde ve ya­ karışlarında kullanacakları kelimel eri çok dikkatle seçerler ve seç­ tikleri kelimeleri büyük bir ustalıkla silah gibi kullanırlar. Tuva Karniarı veya Şamanlarının yakanşiarını dinleyenler ruhen sarsılır­ lar. Şamanın tesirinde kalır ve ondan oldukça etkilenirler. Bu etki­ lenme genellikle olumlu yönde olur. Asya'nın Merkezinde ve Ku­ zey Türk illerinde yaşayan Şamanların Yakanşiarını derinliğine incelemeden ve anlamadan Türk Şamanizmi veya Karnlığının sırla­ rını çözmek o kadar kolay bir iş değildir. Otuz yıldan fazla bir za­ man dilimi içerisinde yaptığımız araştırmadan biz böyle bir sonuca vardık. Türk Şamanı, duyduğu manevi acıyı, sevinci, kederi, mutlu ­ luğu, kullandığı kelimeleri farklı ton ve şekilllerde çıkararak, duy­ gularını dışa vurur. Tuva Şamanı yakarışlanndan birinde, gidip-geldiği yerlerin her ölürolünün yapabileceği işlerden olmadığını dile getiriyor:

Çoraan çerimgc

Gittiğim gidilrnez yerlere

Çorbas-la sen

Gidemezsin sen

Baskon çerimge

Bastığım hasılmaz yerlere

Bashas-la sen

Basamazsın sen164

Tuva Şamanı burada gidip-geldiği yerin ne kadar gizemli ve ne kadar zor bir yer olduğunu aniatmağa çalışmaktadır.

164

Monguş Kenin J..opsan, Tıva Hamnamıng Algıştan, Kızıl, 1995, s. 426-428 130


Kızılderili Türk Şamanizmi Azerbaycan'dan başlayıp, Kars ve oradan İskoçya ve İrlanda halk masallanna geçtiğimizde Türk Şamanlarının bendirlerinde yer al a n "yukarı-orta ve aşaği dünyanın " Türk kozmolojisinde nasıl sıralandığını ve sembolleştiğini göreceğiz. Burada "Mclikmemmed' adıyla Azerbaycan'da çok yaygın olan bir masalı ele alacağız. 165 Melikmemmcd nağılı, Aras Nehri'nin batısında, Türkiye sınırlan içinde de her köy ve kasahada başka adlarla yaygın olarak anlatılmaktadır. Kars ve civarında "Üç Gardaş" veya "Zümrüt Kuşunun Nağılı" olarak bilinen bu masalın muhtelif varyantiarı tarafımızdan sahadan teyple derlenmiş ve ka­ yıtlara geçirilmiştir. 166 Bundan başka, aynı masalın, Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin bitirme tezleri arasında 34 varyantı tespit edilmiştir: 167 Umay Günayl 68 , Bilge Seyitorlu 169 ve merhum Turgut Günay'ın1 70 doktora tezi çalışmalarında da bu masalın varyantiarına rastlanmışı:ır. Daha sonraki yıllarda Azerbaycan'da yapılan derleme faaliyetlerinde adı geçen masalın başka bir varyantı daha tespit edilmiştir. 171 Eski çağlardan başlayarak ayru ve benzer masal unsurlannın diğer kültür sahalannda da yakın bağlan olan muhtelif milletierin masallan ve diğer falklor ürünleri arasında yaşarnası ve rastlanması, masalların detaylı olarak tahlile tabi tutulması zamretini ortaya koymaktadı r. Masallarda bir manaya istinad eden her unsurun, müstakil olarak ele alınıp, onun sahip olduğu milletin kültüründeki yeri ve önemine dikkat edilmelidir. Azerbaycan'(:·ı yaşayan "Melikmemmed" ve teyple deriemiş olduğumuz Kars masalı " Üç Gardaş" arasındaki ortak urısurla: çok 165 166

167 168

1 69 170 171

hbliman Ahundov, Azerbaycan Nağıllan, Clit 3, Bakı, 1 962, ı 962, s. ı 90--200. Ahmet Ali Arslan, Kuzey Doğu Anadolu (Kars) Türk ve Kuzey Britanya H alk Edebiyatında Masallar, 1. ve IL Cilt. ,Ankara, ı998 ve 2000

a.g.e. cilt 2, s. ı 90--1 91 .

Umay Günay, Elazığ Masalları, Erzurum, ı975; "Elma Ağacı", s.SO l-508. Bilge Seyitoğlu, Er.rurum Masalları, Erzurum, ı 975; "Bcngiboz", s. ı 9ı-ı 95. Turgut Günay, Rize Ağzı, Enurum, ı 978; "Bir Masal", s.ı97-201 . Tenzile Cemilova, Bir Varıdı Bir Yohudu, Baki, ı975; "Melikmemmed", s.76-87.

131


Ahmet Ali Arslan açık ve belirgin olarak görülmektedir. Burada asıl üzerinde durmak istediğimiz mesele, Azerbaycan nağılındaki unsurların, geçen asrın ortalarında Austen tarafından,

H.

Asurların

Ashurbanibal'ın

Layard, Hormuz Rassam ve George Smith eski

Nabu'daki

başkenti

Nineveh'de,

Asur

kütüphanesinin yıkıntıları

Kralı

arasında

bulunan ve M ilattan Önce 668 ve 663 yıllarına ait olduğu tespit edilen tabietler arasında yer alan Gılgamış Destanı'nda da bulunma­ sı, insanı mecburen kendi masallarını sahip olduğu kültürün tarihi kaynaklarına dayanarak yeniden dikkatle araştırmaya yönlendir­ mektedir. Bu ilk tabietler bulunduktan sonra yapılan başka araştır­ malarda ise Gılgamış Destanı'na ait başka tabletler, Nippur, Kish ve Ur şehirlerinde gün ışığına çıkarılmıştır. Yeri gelmişken belirtmek isteriz ki Gılgamış Destanı'nı ihtiva eden tabietlerden beşinci ve altıncılan, kısmen de olsa, Türkiye'de, bugünkü Boğazköy'de bulu­ nan Sümer tabietleri ile alakalıdır. Şöyle ki, H attuşaş veya Boğaz­ köy'de bulunan bu tabJetlerde Gılgamış Destanı'nda geçen bazı olaylara dokunulmaktadır.172 Azerbaycan masalındaki bazı temel unsurların Gılgamış ve Manas Destanı'nda bulunmasını tesadüfiere bağlamamak lazımdır. Milattan önce 668 ve 663'ncü yıllarda pişirilmiş kil tabietler üzeri­ ne yazılan Gılgamış Destanı'nı yaratan Süiner medeniyetinin, saha­ sını genişleterek, Milattan önce 3. Yüzyılda, doğuda Hindistan, batıda Akdeniz, güneyde Habeşistan ve kuzeyde Hazar Denizi'ni içine alan büyük bir sahaya yayılmış olduğu, tarihi kalıntılarla sa­

bittir. m Kısaca bahsetmemiz gerekirse, Sümerlerin dili ile Türk, Fin ve Macarların dilleri arasında büyük bir benzerlik olduğunu, dün­ yaca tanınmış Sümerolog Jules Oppcrt, 17 Ocak 1 869 tarihinde, "French Society of Numismatics and Archeology" salonlannda ver­ diği konferansında, Asur ve Babil'de yaşayan ve İbrani soyundan olanlara "Akad" denirken, bu soya mensup olmayan diğer milletie­

rin ise "Sümer" olarak adlandırıldıklannı ve onların yazı dillerinin

Akadlardan farklı olduğunu, özellikle bu dilin Türkçe, Fince ve Macarca ile çok yakın bağlan bulunduğunu ısrarla belirtmiştir.174

172

Alexander

Heidel,

The

Gilgamesh

Epic

and

Testament

Chiciago, 1 946, s.2. 173 174

Samuel Noah Kramcr, The Sumerians, Chicago, 1963, s.S. a.g.e., s.2G-2 1 .

132

Parallels,


Kızılderili Türk Şamanizmi Gılgamış Destanı'nın 1 2.tabletinde yer alan hadiseyle yakın ilgisine ve bu destanın Azerbaycan nağılındaki, yeraltı dünyasına, kutsal ağacın yanındaki kuyudan inerek, kayıp eşyayı karanlık dünyadan ışıklı dünyaya çıkarmak hadisesi büyük benzerlikler göstermektedir. Olayın detayına geçmeden önce, Gılgamış'ın genç­ liği ile ilgili bölümü, Türklerin en büyük destanlanndan birini ha­ tırlatmaktadır. Burada sadece yardım eden ve koruyucu görev yük ­ lenmiş olan hayvanların türü değişiktir. Kayıtlara göz atıldığında müşahede edilen durum şöyle naklcdilmektedir:

"Seuchorosl 75• hakimiyeti eline geçirip Kral olunca, Chaldeans ona gelip dedi ki, Kralın kendi öz kızından doğacak oğ­ lan tarunu onu tacından, tahtından edecek. Bu söz Kralı çok telaş­ landırdı ve o, kendi öz lazını sıkı güvenlik altında göz hapsine al­ dırdı. Fakat bir gün Kralın haberi olmadan onun kızı bir adamla ilişki kurdu ve o adamdan bir oğlu oldu. Kralın emriyle onun kızını göz hapsinde tutmakla görevli olan muhafizlar, Kralın muhtemel gazabından korkarak, bu oğlan çocuğunu, kızının hapsedildiği şeh­ rin etrafinı çeviren surların burcundan aşağı attılar. Fakat nereden çıktığı belli olmayan iri bir karta] belirdi ve çocuğun burçtan aşağı düşmekte olduğunu gördü, ona doğru süratle süzüldü ve çocuk yere düşüp parçalanmadan onu havada yakaladı. Onu sırtından dikkatle yere indiren karta/, çocuğa şefkat ve sevgiyle baktı. Çocuğa gereken ilgi ve ihtimamı gösteren bu karta] onu burada büyüttü. Büyüyüp çok yakışıklı bir delikanlı olan bu çocuk, daha sonra Gılgamış adını aldı ve Babil 'e Kral oldu. 1 16 " Azerbaycan'da yaygın olarak bilinmekle birlikte, Türkiye'de

ve Türkçe konuşan diğer devlet ve topluluklarda da oldukça geniş şekilde varlığını sürdüren "Melikmemmed" veya "Zümrüt Kuşu" masalının özellikle Gılgamış ve Kırgızların Manas Destanı'nda, aşağı dünyaya sefer etme hadisesi ve orada türlü maceralardan son­ ra, olay kahramanının sağ olarak ışıklı dünyaya geri dönmesi üze­ rinde paralellikler gösteren farklı metinlere göz atıldığında, mesele daha

175

iyi

anlaşılacaktır. Bundan başka, Sümerlerin Gılgamış, Kırgız-

Uruk Kralı Enmaker. Bk:J:. 'Thorkild Jacossen, The Sumerian King List, Chicago, 1 939, s.87.

176

ı-·. Thurean-Dangin, Die Sumerischen und Akkadischen Königsinschriften,

Leipzing, 1907, s.222. 133


Ahmet Ali Arslan ların Manas, Yukutların Olonkho ( Er Sokotok) Eles I3ootur Destanı ilc Azerbaycan nağılı "Meli kmemmed", Kars masalı "Üç Gardaş" arasında ortak olan unsurlar, kutsal "Hayat" veya " Dünya ağacı", aşağı dünyaya açılan kapı niteliğincieki "Kör Kuyu", daima kurtarıcı rolünde olan " Koca Karta!" veya "Zümrüt Kuşu" gibi meseleler etra­ fından merkezleşmektedir. "Ulu Karta!" ve "Mukaddes Ağaç" un­ surlarına, Sibirya'da Yakutlar ve Bering Bağazı'nı geçerek Kuzey Amerika'ya ulaşan yerli Kızıldcrili kabilelerinden, özellikle Sioux (Su)lar arasında rastlanmaktadır. Siuox (Su)ların en büyük ve meş­ hur Şamanı olan Black Hk (Kara Geyik) aşağı dünyaya seyahat etmek için lazım olan dini merasimi yerine getirirken kurumuş bir ulu ağaC'Tl yanında durararak, "Ulu Ruh"un onu kabul etmesini beklerneye başlar. Black Elk "Ulu Ruh"a yalvarıp, ondan bağışlan­ masını dileyerek, bu çetin scyahatindcn yüzünün akıyla dönmesi için ondan yardımını esirgeınemesini diler. Kurumuş bu ulu ağacın dibini gözlaşlarıyla ısiatan Black Elk, Ulu Ruh'tan bu ağaca can vermesini, onu yeşil yapraklada donatıp, dallarında kuşların ötme­ sini ister. 13lack Elk, dini merasimini şöyle anlatır: " . . . Daha sonra içime bir titreme düştü ve benliğimi sarsmaya başladı. O anda Ulu Ruh'un içimc doğduğunu anladım. Sevinçten G'ood Tunder ve Kicking Bear ilc kolkala girip, dans etmeye başla­ dık. "ıTJ ..

Bcring Bağazı'nın Amerika yakasındc; taşayan Kızılderili kabi­ leleri nc, diğer yakada en yakın olarak yaşayan Yakut (Saha) Türkle­ ri nde Şaman geleneğine göre, kainatın, Mavi Sema (Yukan Dünya), Yeryüzü (Orta Dünya) ve Karanlık Dünya (Aşağı Dünyası)olarak, esasta üç mertcheden teşkil olunduğu inancı oldukça yaygındır. Ya­ kutlann inancına göre, en yüce makam olan Mavi Sema'ya ancak kutsal ve bilge Şamanlar ulaşabilirlerY8 Yine Yakutların Olonkho (Er Sokotok) Eles Bootur Dcstamnda, destan kahramaru türlü mace­ ralada dolu "Karanlık Dünya" scyahatine, Sümcrlerin Gılgamış, Kızgızhnn Manas Destanlan ile bi rlikte, Azerbaycan nağılı Melikmemmed, Kars Masalı Üç Gardaş veya Zümrüt Anka masalında

ın 1 78

John G. Neihardt, Black Elk Speaks, New York, 1972, s.204. N.S. Gorokov, Yuryung Uolan, Yakut�kaya skazka, l:r.vestiya Vos­ tochn<r-Sibirskogo othcla Russkogo geograli.cheskogo obshcstva, t.XV, 1884, s.45a. 134


�z ı�de� T�k Ş�_ an __ ı·z_m_i

__ __ __ __ __ __ __ __ __ __ ____ __ ____

olduğu gibi, "Dünya Ağacı" veya "Hayat Ağacı"nın yanından baş­ lar. 1 79 Kırgızların meşhur Manas Destanı'nda, Kahraman Er Töştük'ün Karanlık Dünya'ya seyahat etmesi, orada kutsal "Hayat Ağacı"nın dalına yuva yapmış Alp Kara Kuş'un yavrularını ejderha­ dan kurtarması ve yine Alp Kara Kuş'un yardımıyla " Işıklı Dün­ ya"ya çıkması ile bağlı unsurlarla, Sümerlcrin Gılgamış Destanı'nın 1 2 tabietinde anlatılanlar Azerbaycan nağılı Melikmemmed ve Kars masalı "Üç Gardaş" masalındaki "Yeraltı" ve "Karanlık Dünya" unsurları arasında dikkate değer benzerlikler ve paralellikler vardır. Meseleye biraz daha dcrinlik kazandırmak ve benzer unsurlan daha iyi anlayabilmek için Gılgamış Destanı'ndan başlayarak, Kızgızlann Manas Destanı, Azerbaycan sözlü halk edebiyatında yaşa­ yan Melikmemmed ve Türkiye'de yüzlerce varyantı tespitedilmiş Üç Gardaş veya Zümrüt Kuşu masallannda, konumuzia ilgili kısa metinle­ re ve epizotlanna göz atalım. Gılgamış Destanı şöyle başlamaktadır:

" ... Zamanın birinde rirat Neh n" kenarında, onun suyu ile bü­ yüyen bir Huluppu (söğüt) ağaci vardi. Bu ağaç bir gün güney rüz­ garlanmn şiddeti ile kökünden sökülerek Fırat Nehn"'nin sulanna firlatıbr ve suya kapılıp, akarak, uzaklara gider. Bu ağacın suda akıp gitmesini Tanrrça İnanna görür ve onu tutarak kenara çıJ...anr ve kendisinin idare ettiği Ereç (Erech) şehrine getin·r. Bu ağacı kendi­ sinin çok görkemli olan bahçesine diker. Tanrıça İnanma, bu ağaca çok büyük dikkat ve ihtimam gösterir. O, bu ağaç büyüdükten son­ ra ondan kendisine bir taht ve üzerine uump, yatmak için bir di­ van yaptırmayı hayal etmektedir. Fırat Nehri'nin sulanndan tutularak Tanrıça İnanna tarafın­ dan bahçeye dikilen bu ağaç, zamanla boy atar ve güzel, bakim/ı bir ağaç olur. Ne var ki, kendisine musallat olan bir bela yüzünden bu ağacın yapraklan dökülmeye, dalları kurumaya ve güzelfiğini kay­ betmeye başlar. İri bir yılan bu ağacın kökünde yuva kurmuştur. Tepesinde ise İndugug kuşu kurduğu yuvada bir yavrusu ile yaşa­ maktadır. Kötülüklerin timsali olan Lilit ise, bu güzel ağacm tam ortasmda bir yerde hayalim sürdürmektedir. Bu durumu gören İnanna ise gözyaşlanm tutamamakta ve devamh ağlamaktadır. 179

O.

Böhtinok. Ubcr die Sprache der Jakuten. Grammatik. Text und Wörtcrbuck, St. Pctersburg, 1 85 1 , s.87f. 135


Ahmet Ali Arslan

Nihayet tan yen· ağarmaya başlar ve güneş tanrısı Utu, İnanna 'mn yanına gelir ve kızkardeşini ağlarken, kederli bir vazi­ yette bulur. İnanna başından geçenleri ve Huluppu (söğüt) ağacına olan/an, ağlayarak kardeşine anlatır. Maalesef; güneş Tanrısı Utu 'nun ona hiçbir yardımı dokunmaz. Utu kızkardeşine yardım edemeyeceğini söyler. Daha sonra, İnanna, derdini kardeşi Gılgamış 'a anlatır. Gılgamış, kızkardeşi İnanna )11 dikkatle dinler ve ona yardım edece­ ğini söyler. Gılgamış kendini zorlu bir savaşa hazırlar, zırhını kuşa­ mr ve baltası ile bu güzelim ağacın kökünü kurutan yılanı parçalar. Bu durumu gören İndigug kuşu, yavrusunu da yanına alarak, ağacın tepesinden uzaklara dağlara doğru kaçar; ağacın gövdevsine yerleş­ miş olan Lilit ise, orayı derhal terk eder ve kaçarak ıss1z harabe/erin arasına gizlenir. Gılgamış ve ona bu mücadelesinde yardım eden Ereçliler, birlikte ağacı keserler ve onu kendisine taht ve divan yaptırmak isteyen İnanma, Gılgamrşin bu kahramanlrğma karşılık, bu ağaçtan bir Pukku (davul) ve bir Mikku (tokmak) yapar ve Gılgamış 'a hediye eder. Fakat Gılgamış daha sonra on/an Ereç hal­ kına karşı kullanır. Onunla dövüşen birçok insanı cansız yere serer ve birçok kadını dul bırakır. Sonunda bu dul kadınlarm ah ve fer­ yatlan o kadar artar ki, Pukku ve Mikku büyük kör kuyuya ve ora­ dan da "karanlık dünya 'ya düşerler. Gılgamış, Pukku ve Mikku 'yu karanlık dünyadan ışıklı dünyaya çıkarmak için elinden geleni yapar, fakat bir türlü muvaffak olamaz. Daha sonra Gılgamış, ka­ ranlrk dünyanın gözü olarak kabul edilen kör kuyunun başmda oturarak, kaybettiği Pukku ve Mikku için ağıtlar yakar ve ağlar. Bu arada Gılgamışin hizmetçisi Enkidu, efendisinin keder­ fendiğini görür ve gönüllü olarak karanlık dünyaya giderek, Pukku ve Mikku 'yu geri getireceğine söz verir. Gılgamış, karanlık dünyaya sefer etmeye karar veren E'nkidu'yu oradaki bazı yasaklara karşı uyarır, özellikle anadan doğduğu gibi çıplak yatan Ninazu 'ya karşı dikkatli olmasını öğütler. Fakat Gılgamışin öğütlerini yerıne getir­ meyen Enkidu acele eder ve böylece ışıklı dünyaya çıkma şansmı kaybeder. Gılgamış, talihsizliğinin kurbanı olur ve bu işte başarı elde edemez. Yeniden, tanrıların tanrısı Enlil'in şehn· olan Nippur'a doğru yola koyulur. Tanrıların tanrısı Enlil'e ağlayarak, Enkidu 'nun

136


Kızılderili Türk Şamanizzni

başına gelenleri nakleder. Onu dinleyen 15/ılil, kılını bile kıpırdat­ maz, Gılgamış'a yardım etmeyi reddcder. Gılgamış daha sonra, akıl tanrısı Enki'nin şehri olan Eridu ya yolu düşer. Ona olanları anlatır ve yardımını talep eder. Akıl tanrısı l!.n ki, Gılgamış 'a yardım edeceğini bildirir. Enki'nin emriyle güneş tanrısı Utu, Karanlık Dünya 'da kalan Enkidu 'nun olduğu yere kadar bir tünel açar ve böylelikle Gılgamış in "davul" ve "tokmağ"ı için gönüllü olarak Karanlık Dünya ya giden Enkidu, yeraltı dünya­ sından kurtulur ve ışıklı dünyaya çıkar. Daha sonra Enkidu 'nun yanına giden Gılgamış, ona öbür dünyada gördüğü şeylerle ilgili sorular sorar . ." 180 .

Gılgamış Destanı, Azerbaycan nağılı Melikmemmed ve Kars masalı Üç Gardaş ile Kızgızlann Manas Destanı'nda Er Töştük'ün Karanlık Dünya'dan Işıklı Dünya'ya çıkarken istifade ettikleri yol­ lar ve vasıtalar açık olarak belirtilmiştir. Gılgamış Destanı'nda, di­ ğerlerinden farklı olarak, Akıl Tanrısı Enki'nin emri ile Güneş Tan­ rım Utu'nun Karanlık Dünya'da kalan Endiku'nun Işıklı Dünya'ya çıkması için bir tünel açması ve onu oradan kurtarması, açık olarak farklılık göstermektedir. Yollar farklı olsa de neticede Karanlık Dünya'dan Işı�lı Dünya'ya kavuşma unsuru üzerinde elimizdeki kaynaklar birleşiyorlar. Benzerlik gösteren başka bir konu da, "ka­ ranlık dünya"ya açılan kapı, "kör kuyu"dur. "Kör kuyu", karanlık dünyaya, sonu belli olmayan bir mekana, felakete, kötülüğe, "gider­ gelmez"e açılan kapıdır. Kars'ta, bugün "Kanlı Tabya" olarak bili­ nen yerde dibi görünmeyen çok derin bir kuyu vardır. Bazı kay­ naklar bunun bir "gök taşı" çukuru olduğunu kaydetmektedir. Çok derin olduğu için halk bu kuyuya yaklaşmaktan korkar ve halk bu kuyuya "gider-gelmez" diyor. Kırgızların Manas Destanı'nda, kahraman Er Töştük'ün Ka­ ranlık Dünya'ya seyahat etmesi, Merkezi Asya ve Altaylar'daki kahramanlık destan ve halk masallarında yer alan en belirgin özel­ liklerden biridir. Tabiatüstü güçlerin ve özel yardımcılar sayesinde, Er Töştük birçok zorluklan atlatır ve zorluklardan başarıyla kurtu­ lur. Daha sonra o, yavrularım, onlara musaHat olmuş dev bir yıla­ nın elinden kurtardığı için, " karanlık dünyadan"bu kuş yavruları­ nın annesi Alp Kara Kuş'un sırtına binerek yükselmiştir. Er 180

S.N. Kramcr,

a.g. e,

s. I 97ff.

137


Ahmet Ali Arslan

------- ------ ------

Töştük'te yer alan Alp Kara Kuş, Azerbaycan ve Kars masallarında yer alan Zümıii t Kuşu'nun mahalli adıdır. Manas Destanı'nda, Er Töştük'ün başına gelenlerden anlaşıl­ dığma göre, o bir şamanın taşıdığı özelliklerle karşımıza çıkmakta­ dır. İnsanın acı çekmeden kendi vücudundan et kesmesi, hatta etini kemikten ayırıp, daha sonra yeniden birlcştircrı::k , sapa--sağlam yüıii mesi, Sibirya, Altay ve Merkezi Asya şamanianna verilmiş ulu bir vergi olarak kabul edilmektedir. Er Töştük, Karanlık Dünya'da Kara Kuş'un sırtına binip, Işık­ lı Dünya'ya doğru yükselmeye başlarken, Kara Kuş'u bu seyahat sırasında beslenmek gayesiyle kuşun sırtına yüklediği 40 parça et­ ten birini yolda kazayla düşüıiir. Işıklı Dünya'ya yetişmeye az kal­ mıştır ve Kara Kuş et istemektedir. O zaman Er Töştük, kendi bu­ dundan iri bir parça kesip, Kara Kuş'un ağzına atar. Manas Destanı'nda Er Töştük'ün Karanlık Dünya'ya sefer etmesiyle alakah bu kısmı, Azerbaycan nağılı Melikmemmed, Kars masalı Üç Gardaş ve Türkiye'nin başka il ve ilçelerinden derlenmiş yüzlerce Zümrüt Kuşu masalı ile kesin paralellikler arz etmektedir. Burada üzerinde düşünülmesi gereken bir konu da Milattan önce 668'de yazılmış Gılgamış Destanı, daha sonra Sibirya'da tespit edilmiş Yakut Türkleri'nin Olonkho (Er Sokotok) Eles Bootur Des­ tanı, Azerbaycan nağılı Melikmemmed, Kars Masalı Üç Gardaş'ta yer alan "Hayat Ağacı", "Karanlık Dünya", "Işıklı Dünya", "Mukad­ des Kuş" gibi esas unsurlar da büyük benzerlik ve paralellikler gös­ termektedir. Manas Destanı'nın 1873 yılında Radlov tarafından neşredilen varyantında, Er Töştük'ün Alp Kara Kuş tarafından yu­ tulmasından sonra onun yavrularının dile gelerek, anneleri olan Alp Kara Kuş'a, Er Töştük'ün onlan dev bir yılandan kurtardığını söyledikleri belirtilmektedir. Olay şöyle nakledilmektedir:

" .. -Am köriip Kara Kuş Karmap cutub ciberdi Eki bala açuulandı,

'Sal kakbaş ' dep kıykırdı. Kara Kuş taştab cibardı Töştük çasarıb kaldı...

"

Sayakbay Karalaev'in varyantında ise Kara Kuş'un Er Töştük'ü yutması şöyle anlatılmaktadır: 1 38


Kızılderili Türk Şamanizmi " ... Alp dedire Töştüklü Alip cuıub ici ele Töştüklü çon kuş cutkanda Eki bala cırkarap Cakşı/ıkka camandık Kılgan candan ekensin 'Ok' dep kusa saldı emi. .. Töştük. . . " 1 lll Töştük, Kara Kuş'un karnından sağ olarak kurtulduktan son­ ra, sağlam şekilde gülümseyerek hiç bir şey olmamış gibi etrafta yürümeye başlar . Burada üzerinde dikkatle durulması gereken meselelerden biri, Alp Kara Kuş'un Er Töştük'ü önce, onun yavrularına zarar vereceği korkusu ve analık duygusuyla yutması, daha sonra ise Şa­ manizm unsurlanndan biri olan " Yeniden Canlanma" olayının baş vermesi ve Er Töştük'ün Alp Kara Kuş'un karnından sağ olarak kurtulmasıdır. Ulu Şamanların ölüp yeniden dirilmesinin, Merkezi Asya Türk Şamanları arasında olduğu kadar, Kuzey Amerika'daki yerli Kızılderili Şamanlar ansında da yaygın olması 1 82 , binlerce yıl önce Bering �oğazı yoluyla Asya'dan Kuzey Amerika'ya göç eden Kızıldcrili kabile ve boylarının, Kuzey Amerika'da yaratmış olduk­ ları kültür bakımından oldukça önemlidir. Türk Şamanlarının en önemli özelliklerinden biri belki de en önemlisi olan " Yeniden canlanma" unsuru Türk masallarında ol­ dukça yaygındır. 16 Kasım 1 977'dc, Kars'ın Iğdır İlçesi Babarlı Ma­ hallesi'nde yaşayan 85 yaşında olan Mesme Ağulduz'dan teyple derlediğimiz Gızıl İnek (AaTh:5 I OA, EB:60) masalın da, üvey ana, Fatma'yı padişahın oğlu ile evlendiği için kıskanır ve onu denize atar ve kendisinin çirkin kızını, bir yolunu bularak, padişahın oğlu­ na, sanki o Fatma hanımmış gibi takdim eder. Fatma'yı ise denizde bir "lakka"(yayın)balığı yutar. Fatrna, balığın karnında bir oğlan çocuğu dünyaya getirir. Bu durumu bir Horoz, çöplüğün başında ötcrek padişahın oğluna bildirir. Padişahın oğlu emreder ve balığı tutturur; balığın karnından Fatma ile oğlu, sağ olarak kurtulurlar. ı s:ı 181 182 18.1 .

Sayakbay Karalaev, Er Töştük, Frunze, 1956, s.3 1 1 . J.G. Ncihardt, daha önce a.g.c., s.205.

A.A. Arslan, daha önce a.g.e.,l l . Masal, Cilt:I, s.74 1 39


Ahmet Ali Arslan

Burada tespit edildiği gibi, Merkezi Asya Türk boylan arasında diğer Türk cemiyet ve topluluklannda da kadın Şamanların mevcudi­ yetine ışık tutulmaktadır. Yeri gelmişken, Kuzey Amerika Kızılderili kabilcleri arasında da kadın Şamanian n hatırı sayılır bir yeri ve saygın­ hğı olduğunu belirtmek gerekir. 1 84 Azerbaycan nağılı(masalı) Melikmcmmcd'e geldikte, bu ma­ salda, Sümerlcrin Gılgamış, Kırgızların Manas ve Yakutların Olonkho (Er Sokotok) Eles Bootur destanında yer alan bir çok un­ surun bulunduğunu görmekteyiz. Azerbaycan nağılında, kahrama­ nın nadir bulunan ve bir elma ağacının "yedi" yılda bir verdiği "kı­ zıl" elmayı çalan devin peşine düşerek onu izleyip, karanlık dünya­ ya inmesi, diğer taraftan Amerika'nın yerli Kızılderili Şamanlarının sopadan yapılmış temsili bir atla "karanlık dünya"ya seyahat etmesi, Yakut(Saha Sire) Şamanları'nın yine aynı yolla "aşağı dünya"ya gidip gelmeleri, "hayat ağacı", karanlık dünya'ya açılan "kör kuyu" gibi daha bir çok ortak unsur tespit edilmiştir. Meseleye biraz daha açıklık getirebilmek için, konumuzia il­ gili olarak, 27 Şubat 1 977 tarihinde Kars'ın Göle ilçesinin Yeleçli Köyünden 48 yaşındaki İsmail Yolcu'dan yazarın teyple deriemiş olduğu " Üç GardaŞ' (AaTh: 30 1 , EB:72) masalının kısa epizotlarını verip, daha sonra Azerbaycan nağılı Melikmemmed'in epizotlanyla mukayese etmemizin yararlı olacağı kanaatindeyiz. AaTh: 301 185, E.B:721 86 " Üç Ganial' (İsmail Yolcu, 48 yaşında, Ye­ leçli Köyü, Göle, Kars, Teyple 27 Şubat 1977'de tarafımızdan derlenmiştir) 1- Bir padişahın

her sene üç elmc veren bir "Selvi"1 87 ağacı varmış.

2- Bu elmalar devamlı olarak çalındığı için, padişah üç oğlu­ nu sırayla nöbet tutmaya gönderir. 3- Devi sadece padişahın en küçük oğlu yaralar ve onun ne­ reye gittiğini görür.

1114

185 1 116

187

Lynn V. Andrcws, Medicine Woman, New York, 1 98 1 . Aarnc, Antti-Smith Thomppson, The Types o f Folktalc, Helsinki, ı 96 ı . Eberdhard, Wolfran-Pcrtev Naili Boratav, Typen Turkisher Volksmarchen, Weisbaden, 1953. Ço� varyantiarda sözü edilen a�aç "elma" a�acıdır, ma�alın anlatıldı�ı co�rafyada elma a�acı olmadığı için mevcut olan ağaçlardan biri seçilmiş­ tir. Asıl "elma" unsuru muhafaza edilmiştir. 1 40


Kızılderili Türk Şa.manizmi 4- Üç kardeş, devin kan izlerini takip ederek bir "kör kuyu­ nun" başına gelirler. 5-

Kardeşlerin her üçü de kör kuyuya inmeyi denerler, fakat en küçükleri kuyuya inmeye cesaret eder ve kör kuyunun dibine vanr. 6- En küçük kardeşleri kuyunun dibinde üç güzel kızı, ger­ gef işlerken bulur.

7- Oğlan kızlan kuyunun ilibinden yukarı gönderir. En küçük kız ağiana bir sihirli yüzük verir, bir ak koçla, bir kara koçun geleceğini söyler. Ak koça binmesini tavsiye eder. Diğer kardeşler, kıziann üçünü de alır giderler ve küçük kardeşlerini kuyunun dibinde bırakırlar. 9- Büyük kardeşleri kendisini kuyunun dibinde bıraktıklan için oğlan, kızın verdiği sihirli yüzüğü yalar ve iki koç gelir. Oğlan yanlışlıkla kara koça biner ve karanlık dünyanın dibine gider.

1 0-- Oğlan, karanlık dünyada bir müddet dul bir kadının ya­ nında yaşar. l l- Oğlan, geldiği bu ülkede, her sene bir kızın bir ejderhaya yem olarak verildiği öğrenir. 1 2-

Oğlan ejderhayı öldürür ve o sene sırası gelmiş olan pa­ dişahıi:ı kızını kurtarır. Zümi:üt Kuşu'nun yavrulanna musaHat olmuş dev bir yı­ lanı öldürür ve Zümıüt Kuşu'nun yavrularını kurtarır. 1 3-

1 4- Kızını kurtardığı padişah oğlana yardım edemez, ama daha evvel ağlam öldürtmek isteye:; Zümrüt Kuşu hakikatı öğrenir ve ağlam "Işıklı Dünya"ya çıkartmaya karar verir. 1 5- Oğlan, Zümrüt Kuşu'nun sırtına on deve yükü et, on de­ ve yükü de şarap yükler. Bunlar havalanırlar. Oğlan, Zümıüt Kuşu­ na vereceği et bitince, kendi kalçasından iri bir parçayı keser ve kuşun ağzına atar. Kuş, bunun insan eti olduğunu fark eder ve yut­ maz, ağzında saklar. Işıklı Dünya'ya vardıklarında, Zümıüt Kuşu, bu parçayı onun hacağına yapıştırır ve üzerine de tükürüğünü süre­ rek, onu iyileştirir.

Şimdi de Azerbaycan nağılı Melikmemmedin epizotlanna göz atalım: (Melikmemmed, 1 939 yılında Gafan Rayonundan 72 yaşında Hasan Mir Sadıkoğlu'ndan derlenmiştir.) 1- Bir padişahın birinci gün çiçek açan, ikinci gün çiçeğini döküp, üçüncü gün meyve veren bir elma ağacı varmış. Bu ağacın elmasırrdan kim yerse on beş yaşından bir oğlan olurmuş. 141


Ahmet Ali Arslan 2- Elmalar devamlı çalındığı için padişah oğullarını sırayla nöbete gönderir.

3- Padişah en küçük oğlu

elmaları çalan devi yaralar ve onun

nereye gittiğini görür.

4- Üç kardeş padişahın emriyle devin peşine düşerler ve bir kör kuyunun başına gelirler. 5- Kardeşlerden üçü de kuyuya inmeyi denerler; ama sadece en küçükleri inmeye cesaret eder ve dibine inmeyi başarır.

6-

Küçük kardeş kuyuda devi bulur. Kızın dizinin üzerinde

uyuyan devle güreşirler. Küçük kız oğlana devin canının gizli oldu­ ğu şişeyi gösterir oğlan devi öldürür, kızı ve kardeşlerini kurtarır.

7- Oğlan

kızlan kuyunun dibinden yukarı gönderir. En küçük

kız oğlana olacaklan söyler. Bir ak koçla bir kara koçun geleceğini bildirir. Ak koçun sırtma binmesini öğütler. Diğer kardeşleri kıziann üçünü de alır ve giderler, oğlanı kuyunun dibinde bırakırlar.

8·-

İki koç döğüşerek gelirler. Oğlan ak koça biner, fakat ağ

koç oğlanı kara koçun sırtına fırlatır. Oğlan, "Karanlık Dünya"mn dibine düşer.

9-

Oğlan, Zümrüt Kuşu'nun yavrularına masaBat olmuş bir

yılandan onları kurtarır ve yılanı öldürür. 10- Daha önce oğlanı öldürmeye çalışan Zümrüt Kuşu, oğla­ nı Işıklı Dünya'ya çıkaracağını söyler. Ondan 40 tulum su ve 40 parça et ister. l l- Oğlan, geldiği bu ülkede suyun başını bu devin kesmiş olduğunu ve her sene bir kız yerneden su alınmasına izin vermedi­ ğini öğrenir. Zümrüt Kuşu, oğlana tüyünden verir. 1 2- Oğlan, suyun başındaki devi öldürür ve o sene sırası gelmiş olan padişahın kızını kurtarır.

13.

Oğhn, Zümrüt Kuşu'nun ona vermiş olduğu tüyü ateşe

tutar kuş hazır olur. Oğlan suyla etleri kuşun sırtına yükler. Yolda giderken, oğlan etin bir parçasını düşürür ve kendi kalçasından keserek kuşun ağzına atar. Kuş yemez, lşıklı Dünya'ya varlıkları zaman, onu yerine yapıştırır ve "tükrüğü ile iyileştirir." Azerbaycan nağılı Melikıncmmed, Kars ili ve Türkiye'nin diğer

bölgelerinde yüzlerce varyan u bulunan Üç Gardaş veya

Zümrüt Kuşu

masallannda tespit edildiği gibi, Sümerlerin Gılgamış, Kızgızlann Ma­ nas, Yakutların Olonkho (Er Sokotok) Elcs llootur destanında Karanlık 142


Kızılderili Türk Şamanizmi Dünya'ya seyahat, mukaddes bir ağacın dibinden başlamaktadır. Bu mukaddes ağaç, Gılgamış Destanı'nda "Söğüt", Azerbaycan nağılında "Elma", Kars masalında "Selvi" ve elma ağacıdır. Karanlık Dünya'ya seyahat etmenin gayesi, belirtilen kaynaklann hepsinde, kaybolan bir şeyi geri getirmekle bağlı bir konuya dayanmaktadır. Azerbaycan ve Kars ve masallannda mukaddes elmaya dadanmış bir devin başını getirmek bir gaye olarak belirtilmektedir. Sümerlerin Gılgamış Desta­ nı'nda, Karanlık Dünya'ya düşen " Pukku" (davul) ile "Mikku" (tok­ mak) yani İnanna'nın Gılgamış'a hediye ettiği eşyalan n geri getirilmesi için yine bir "karanlık kör" kuyudan inilir. Melikmemmcd, Üç Gardaş ve Sümer kaynağına dayanan Gılgamış Destanı'nda görüldüğü gibi, "kuyu" başka bir ortak unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. İster Gılgamış'ta, ister Mclikmernmed' de, isterse Üç Gardaş masalında ol­ sun, ortak istifade edilen "kuyu", karanlık dünyaya açılan bir kapı niteliğindedir. Sonu belli değildir ve bir bakıma "ölüm"ü temsil etmek­ tedir. Üzerinde önemle durulması gereken noktalardan biri de İ nanna'nın, hayat veren Fırat Nehrinde tutarak götürüp, bahçesin­ de büyüttüğü "Hayat Ağacı"ndan yapılarak Gılgamış'a hediye edi­ len Pukku (davu)) ve Mikku (tokmak)'ın Yakut Türklerinde Şaman­ ların dini ayin vasıtası olarak istifade ettikleri "davul" veya "bcndir" kasnağının, yine "Hayat Ağacı"ndan yapılmış olduğuna inanmaları ve ona büyük saygı göstermeleri mesclesidir. 188 Biri Milattan Önce 668 ve 663 yıllarına ait olduğu tespit edi­ len tabietler arasında yer alan Gılgamış Destanı, diğeri Kızgtzların Manas Destanı ve sonuncusu Yakutların Olonkho (Er Sokotok) Eles Bootur Destanı olmak üzere, bu üç ayrı kaynakta da bir Azerbaycan nağılının esas unsurların paylaşıldığını ifade etmiş bulunuyoruz. Özellikle Kırgızlan n Manas Destanı'nda F.r Töştük'ün başına gelen­ lerle, Azerbaycan'ın Melikmemmed nağılı ve Kars ile Türkiye'nin diğer bir çok bölgesi nde yüzlerce varyantı olan Zümrüt Kuşu masa­ lının ortak kahramanları "padişahın küçük oğlu"nun serüvenleri arasındaki büyük benzerlik ve ifade paralellikleri ortaya koymaya _ çalıştık. Netice olarak, Türk kültür tarihinde kopmuş olduğu anlaşı­ lan bir zincirin halkalarının yeniden biraraya getirilmesi ihtiyacı ve

IIIH

E. Emshcimer, Schamcncnıromrncl und Tromcmclbaum, Ethnos, 1946, s.166. 143


Ahmet Ali Arslan

bu maksatla (a) masal ve destanların, (b) maddi eser, kalıntı ve bu­ luntuların daha kapsamlı araştırılması zarureti ortaya çıkmaktadır. Her masal veya destanda, fert ve cemiyederin insan tabiatm­ da, doğal bazı ortak düşünceler ve unsurlar bulunması tabii olmakla birlikte, yukarıda ortaya konulmaya çalışılan ortak "Karanlık Dün­ ya'dan, Işıklı Dünya'ya Çıkış" kahramanın "kendi budundan et keserek Zümrüt [veya Alp Kara Kuşun) kuşunun ağzına atması" gibi destan unsurları, Altay ve özellikle Yakut(Saha Sire)Şamanlanyla ilgili özgün araştırmalarla teyid edilmiş özelliklerdir. Aynı şekilde, Er Töştük Destanı'nda görülen "Alp Kara Kuş"un yuttuğu kahra­ manın, canlı olarak yeniden hayata dönmesi" unsuru da, bir çok müellifin Şamanlara atfedildiğini kaydettiği yeniden dirilebilme vasfının tekrarıdır. Yukarıda, aynı unsurun bir Kars masalında da paylaşıldığına işaret edilmiştir. Kalıntı ve buluntu gibi maddi eser araştırmaları bahsinde, kı­ saca işaret edilebilecek unsurlar arasında Erzurum'daki Çifte Mina­ reli Medrese'nin cümle kapısının sağ tarafındaki bölüme yerleşti­ rilmiş taş kabartmacia resmedilen "Hayat Ağacı" kavramına uygun şekli sadece bir örnek olarak zikredebiliriz. Araştırmacılarımızın, Türkiye dışında kalmış diğer Türk ille­ rinin falklor numunelerini mukayeseli çalışmalarına daha geniş ölçüde konu edinmeleriyle, zincir halkalarının birleştirileceği ve karanlıkta kalmış bir çok kültür mirasımızın gün ışığına çıkarılacağı muhakkaktır.

İSHOÇV'A. VE İRlRflDA. JIA.lli ıllA.SA.l_lRRIDDA. "A.ŞA.GI DÜOV'A.'" 5 Temmuz 1859 tarihinde Hecter MacLean tarafından Islay'de yaşayan Donald MacNiven'den derlenmiş olan The Rider of Grianaig and Iain the Soldier's Son " (Grianaig'li Süvari ve Askerin Oğlu John) adlı İskoçya halk masalı (AaTh: 301) Manas Destanında yer alan destan kahramanı Er Töştük'ün başına gelen olaylan yaşar. "

"Grianaig Şövalyesi'nin �ç kızı vardı. Okyanus'tan bir cana­ var çıkarak bu iç kızı alıp beraberinde götürür. Aynı şehirde yaşa­ yan bir askerin üç tane oğlu vardı. Bunların en küçüğünün adı 144


Kızılderili Türk� Şamanizmi ----------------------------------------Iain'di. Bunlar bir gemiye binerek kızları aramaya giderler. Bunlar bir yere gelirler ve önlerine sarp ve çok yüksek bir kayalık çıkar. Bu üç kardeş bu kayalığın tepesine bir sepete binerek çıkmaya çalışır­ lar. Büyük ve ortanca kardeş başaramazlar. En küçük kardeşleri kayalığın tepesine bir sepetin içinde çıkmayı başarır. Bir Kuzgun'un yardımıyla kızları kaçıran Devin evine gelir. Şövalyenin kaçırılan kızı dikiş dikmektedir. Iain burada kızı kurtarmak için devle dö­ vüşmek mecburiyetinde kalır ve devi alt eder. Devin başını sihirli bir bıçakla keser. Devamlı olarak Kuzgun Iain'e yardım eder. Sırları söyler, Iain halledilmesi zor meseleleri Kuzgun'un yardımıyla çö­ zer. Sırayla Şövalyenin kaçınlan kızlarını bulan Iain en sonunda en güzel ve en küçük kzın bulunduğu devin evine gelir ve o devi de yener ve onun da başını sihirli bıçakla keser. lain kızları alır ve kayalığın tepesine gelir, kızları oradan teker teker aşağıya sallar. Büyük ve ortanca kardeş kızlan alarak oradan gemiyle ayrılırlar ve en küçük kardeşleri Iain'i orada bırakırlar. Iain orada Kuzgun ile tek başına kalır. Kuzgun yine Iain'e akıl verir ve devin karada­ denizde fırtına gibi koşan kısrağını nasıl kaçıracağını anlatır. Iain girdiği bir yerden çıkarken ağır yaralanır. Kuzgun Iain'e yardım eder. Iain'in ar�adaşları taşa döner. Kurtulmaları için Hayat Suyu gereklidir. lain "et" yiyen atma atlar, at için kara ve deniz fark et­ mez. At konuşur ve Iain'e öğütte bulunur. Iain Hayat Suyunu elde eder, arkadaşlarının üzerine serper hepsi canlanır. Kuzgun ve atın yardımıyla Iain vatanına geri döner. Kısrak Iain'den yapılan büyü­ nün bozulması için kılıçla başını kesmesini ıster. lain yapamayaca­ ğını söyler. Kısrak "Yapmalısın. Kuzgunla ben birbirimizi seviyor­ duk, ben genç bir kız, kuzgun da yakışıklı bir delikanlıydı. Onu kuzguna beni kısrağa çevirdiler," dedi Iain kılıcını çekti ve kuzgu­ nun ve kısrağın başını kesti. Iain vatanına döner ve Şövalyenin güzel küçük kızıyla evlenir."IS9 Bu İskoçya masalını 1 978 de İskoçya'da saha araştırması yaptı­ ğımız yıllarda tespit etmiştik. Aradan yıllar geçtikçe masallar üzerinde derinlemesine kültür analizleri yapılmağa başladı ve masallardaki mo­ tif ve tiplernelerin söylenmiş sıradan birer boş söz olmadığı anlaşıldı.

IR9

Ahmet Ali Arslan, Masallar, Il. Cilt, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara, 2000, s.285-296; J.:F. Campbell, West Highland Tales, London, 1 892 p. 1 -35. 145


Ahmet Ali Arslan

Burada bulunduğu ortamdan başka diyariara yeraltı ve yerüstü rne­ kanlara uçan Şaman tipli karakterlerin yer aldığını görüyoruz. Şaman­ lara yardım eden mistik hayvanların sahneye çıktığına şahit oluyoruz. lain'e yardım eden "kuzgun" ve "kısrak" bize Er Töştük destanında yer alan Şaman tipli kahramana yardım eden "yardımcı hayvan" ruhlan ve "hayvanlan" hatırlatmaktadır. İskoçya masalında bir zorlama ve "masala onun orijinal dokusu­ nu bozacak şekilde dokunulduğu" duygusuna kapıhyoruz.. Masalın başında kahramaniann devler ülkesine varmak için önlerine çıkan bir sarp kayalığı tırmanmak için iple sarkıtılmış "zembil" den bahseder­ ken, masalın ortalannda Iain'in yerin dört kat altında devlerle vuroş­ mak mecburiyerinde kaldığına şahit oluyoruz. Bu durumda, biz ister istemez masalın kaynağına, yani fu.ya'nın Merkezine ve Er Töştük Destanına doğru yönelmemiz gerektiğini hissediyoruz. İskoç masalında devamlı olarak Şaman kültüründe "Hayat Ağacı" olarak karşımıza çıkan "söğüt" ağacından bahsedilmektedir. "Söğüt ağacı" masalda "güvenilir" bir mekan olarak öne çıkarılıyor. Söğüt ağacının yaprakları ve kabuğundan Şamanların "ateş düşürü­ cü" ve "ağrı kesici" doğal ilaçlar yaptığını Asya'nın Merkezine yap­ tığımız saha araştırması sırasında şahit olduk. Bugün bile Merkezi Asya'da yaşayan Türk çocuklarnın, "ateş düşürmek" ve "baş ağrı­ sı"nı gidermek için genç söğüt dallannı soyarak altından çıkan tatlı şırayı yalamakta olduklarına şahit olduk. Masalda yer alan mistik Kuzgun'un Şaman konumuna geçen Iain'e yardım ettiğini, onunla konuştuğunu ve kanadının altında mistik bir hançer bulunduğunu ve bununla devin başını kesebilece­ ğini lain'e söylediğini görüyoruz. İskoç masalında Şövalyenin üç kızının olduğunu görüyoruz. Bu durum, Kars'ta derlediğimiz "Üç Gardaşın Nağılı", "Zümrüt Kuşu" masallannda ve Sahaların Olonho Destanının kahramanı Kara Ayı Atlı E/es Bootulun destanında da görüyoruz. 200 1 yılının Mart ayında Saha Sire'ye yaptığımız saha araştırmasında, Eles Ba­ tır'ın "Karanlık Dünya"ya kaçınlan üç kızkardeşini kurtarmak için yaptığı " Karanlık Dünya" seyahatini yerinde tesbit ettik. İskoçya masalında tesbit ettiğimiz bir özellik daha var: Türk Dünyası masal ve destanlarında yer alan ve Türk Şaman Bendirlerinin ortasına çizilmiş şekillerde kendi aksini bulan "Yeral­ tı Dünyası" veya "Karanlık Dünya" konusu İskoçya masalında da 146


Knliderili Türk� rumuu Ş_ _·_z_ nu _· __

__ __ __ __ __ __ __ __ __ __ __ __ __ __ ___

yer almaktadır. Yerin altına düştükten sonra, oradan daha derinler­ de zorluk derecesi daha yüksek yer katınanlarından söz edilmekte­ dir. Er Töştük Destanında kahraman, Karanlık Dünya'dan "ışıklı dünya"ya Alp Kara Kuş'un sırtında çıkar. Azerbaycan ve Kars ma­ sallarında Zümrüt Kuşu'nun sırtında, İskoçya masalında ise kahra­ manımız Iain "ışıklı dünya"ya Şamanın yardımcı hayvan rolünü üstlenen "Kısrak" tarafından çıkarılır.

İRlRIIDfl .ıtı.A.SflU: "fltTın üurr sinin HUsu· VE .. .. ' . ., . ER TOŞTUHTE P.A.RfllElU(il İrlanda masalı "The Bird of Golden Land" (Altın Ülkesinin Kuşu) AaTh: 301 , resmi kayıtlara 1 955 yılında geçmiştir. Sözü edi­ len bu masalcia yer alan "Karanlık Dünya"ya geçiş ve tekrar "gün ışığı"na kavuşma sahneleri, Er Töştük destanıyla paralellikler gös­ termektedir. Masalın kısa epizotlarına göz atalım: "Bir zamap.lar İrlanda Kralının üç tane oğlu varmış. Bu Kra­ lın şatosunu dünyada eşi ve benzeri olmayan ve şahane sesiyle Kralı mest eden bir kuş zaman zaman ziyaret ederıniş. Kral bu kuşa "Al­ tm Ülkesinin Kuşu" adını koymuş. Üç oğluna bu "kuşu" kendisine getirene "Tacını ve Tahtını" bırakacağını söylemiş. Üç kardeş bu kuşu bulup getirmek için yola koyulurlar. Bilge bir kadın bu üç kardeşe öğütlerde bulunur ve yardım eder. Bunlar yanlarına bir balyoz, beşik ve uzun bir halat alırlar. Yola koyulurlar önlerine aşılması zor bir kaya çıkar. Bu balyozla bu kayaya vurduklarında kayada derin bir geçit açılır. İhtiyar kadın "Sizi Altın Ülke"ye götü­ recek yol budur, " der. İlk önce büyük kardeş, arkasından ortanca kardeş ipin ucuna bağlı beşiğe binerek karanlık kuyudan inmeğe çalışırlar ama, korkarak geri çıkarılmalarını isterler. En küçük kar­ deş beşiğe binerek karanlık kuyudan aşağı "Karanlık Dünya"ya iner. Karanlık Dünya'da bir kadına rastlar, kadın İrlanda Kralının oğlunu tanır. Kadın Kralın oğlunun ahırdan en iyi atı seçmesini ister. Bu atla Altın Ülke'ye doşru yola çıkar. At Kralın oğlu ile konuşmağa başlar ve ona "İki kulağırnın arasından ileriye bak Kralın Oğlu, bana ne gördüğünü söyle," der. Kralın oğlu Ata neler gördüğünü söyler. 147


Ahmet Ali Arslan

Denizlerin, dağların üzerinden geçerek Altın Ülke'ye doğru yol alırlar. Sonunda "Altın Ülkesinin Kuşu"nun bulunduğu şatoya va­ rırlar. Kralın oğlu üzerinde "tck bir elma"sı olan ağaca doğru yürür. Şatonun sahibi Kral bu elmanın içine gizlenmiştir. Bunu "at" bil­ mektedir. Altın Ülkesinin Kuşu'nu babasına götürmek için "Karan­ lık Dünya"ya inmiş olan Kralın Oğlu, üç defa "sınaktan" geçer. Üçünü de başarır. Sıra Kralın oğluna gelir, Kralın oğlu kendisini "şekilden şekile" sokar. Kılık ve şekil değiştirir. Karanlık Dünyada birbirinden ilginç olaylar baş verir. Kralın oğlu "kuyu"dan yukarıya çıkarken kardeşleri "küçük" kardeşlerinin ipini keserlcr, Kralın küçük oğlu kuyunun dibine düşer. Kralın en küçük kızı "Üç Taçlı Kraliçe" kendısını "Altın Ülkesinin Kuşu" şekline sokarak "ku­ yu"dan dışarı çıkar ve "kuvvetli bir kadın" şeklin� girerek Kralın Küçük oğlunu halatla kuyudan çıkarır. Sonunda evlenir, muratları­ na ererlcr." 1 90 "Altın Ülkesinin Kuşu"nu getirrneğe giden Kralın küçük oğ­ luna "Karanlık Dünya"ya giderken yardım eden "kadın" aslında Türk Dünyası masal ve destanlarında rastlanan "Kadın Şaman" özelliklerine sahip olduğunu göstermektedir. "Karanlık Dünya"ya inmek için "balyoz"la kayalıkta geçit açılması, Er Töştük destanındaki salıneyi hatırlatmaktadır: " ... Kah­ raman, yaratıktan kurtulmak için kaçar. Fakat Celmoguz'un sihirli gücü onu Karanlık Dünyaya fırlatır .. . " 191 Kullanılan güç kaynağı arasında ve "Karanlık Dünya" olgusu konularında paralelliklere şahit oluyoruz: " . . . Er Töştük, öylesine hızlı kaçmaktadır ki, arkasından sapantla taş atsanız yetişmez. Celmoguz(Cadı) peşini bırakmamaktadır. Bir anda dağ dev elması gibi yuvarlanmağa başladı. Taşlar nohut gibi yağdı. Kazan kadar büyük bir kara taş, Şalkuyrık'ın kuyruğuna dolandı. Dolu dizgin giden Şalkuynk'ın ağırlığına dayanamayan yer ikiye yarıldı. Şalkuyrık'la Er Töştik Karanlık Dünyaya düştüler. . . " 192

190

a.g.c. s.192-205; Eileen O'Faolain, Irish Sagas and Folktales, Oxford Univcrsıty Press, London, 1 955 p.219-231

19 1

Sıntan Töştük (Cesur Töştük.), RF ORP AN Kırg SSC, env No: 18(211) s. 196197. Kırgız Türkçesinden Rusça'ya tercümesi Süleyman Kayıpov'a aittir.

192

Er Töştik Enegisi, ORKR MBB AN Kaz SSC. k-75, s. lO. Kazak Türkçesinden Rusça"ya tercümesi Süleyman Kayıpov'a aittir.

148


Kızılderili Türk Şamanizzni İrlanda masalında kayada balyozla açılan geçitten baktıkla­ rında kuyunun dibini göremezler. Burada "Şaman" rolündeki kadın Krahn oğluna "Altın Ülke'ye seni götürecek yol budur," der ve ge­ reken öğütleri verir. Er Töştük destanında karşılaştığımiz Şaman unsurları İrlanda masalı "Altın Ülkesinin Kuşu" masalında da Kralın Küçük oğlu şek ­ linde karşımıza çıkmaktadır. Şamaniann yardımcısı güçlü hayvan­ ların olduğunu biliyoruz. İrlanda masalında da Kralın Küçük oğluna yardım eden hayvan, üstün özelliklere sahip olan "at"tır. Er Töştüğü de büyük zorluklardan kurtaran "yardımcı hayvan" yine "at" olarak kendisini göstermektedir. İrlanda masalında da tıpkı Türk Dünyası masallarında olduğu gibi "at" dile gelir ve kahrama­ mmızla konuşur. Türk Şaman kültüründe yaşayan inanca göre, bir insan öldüğünde,o, başka bir hayvanın kılığında tekrar "ölümlü" dünyaya geri döner. İrlanda masalında da tıpkı Türk Dünyası masallannda olduğu gibi, "Karanlık Dünya"ya indikten sonra, oradan daha karanlık ve daha zor bölgelere ve katmanlara ayrılan yerin katiarına rastlanmaktadır. İrlanda masalında "masalın coğrafyası" gereği "adalari, "denizler"den ve "okyanus"lardan bahs edilmektedir. Bu masalda olacaklan önceden bilerek kahramanın uyarılması, Türk masal ve destanlarında yer alan kadın ve erkek Şaman özelliklerini bünyesinde yaşatmaktadır. İrlanda masalında kahraman : " ... Kendi atıının bakımını kendim yapmak isti­ yorum... " diyerek 1 93 Türk kültüründe yad ellere verilmesi yasak ve sakıncalı olan ve "At, avrat ve pusat yad ele verilmez" atalar sözüne uygun hareket ederek bizleri şaşırtmaktadır. İrlanda masalında "elma" başka bir şekilde ve başka bir sırla karşımıza çıkmaktadır ve bu masal­ da "Hayat Ağacı" ve onun tek meyvesi olan "elma" ile karşılaşıyo­ ruz. 194İrlanda masalındaki kahramanımız tıpkı Türk masallannda ol­ duğu gibi, istediği şeyleri elde etmek için belirlenen üç önemli sı­ navdan geçer ve başanr. Sıra kahramana geldiğinde Kralın oğlu Şaman özelliği göstererek kendisini kılıktan kılığa ve şekilden şekile sokar. Yardımcı hayvan rolündeki "at"kahramaru sırasıyla "pire", "an", ve tekrar "eski haline" sokar. İrlanda Kralının oğlu düştüğü kör kuyudan yardımcı ruhlar ve hayvaniann yardımıyla çıkar. 1 93 194

Ahmet Ali Arslan, daha önce a.g.c. Masallar II Cilt, s.196 a.g.e., s.198 149


Ahmet Ali Arslan

ÇUVA.Ş TÜRHlERİnD'E Şfl11lfınİZIIl VE CJ:ÖHTAilRI infınCI Çuvaş Türkleri, bugün Rusya Federasyonu bünyesinde, Orta İdil bölgesinde, Moskova'nın 650 km. doğusunda tabiat güzellikleri ilc tanınan şirin bir bölgede yaşıyorlar. Tarihi Türk topraklarında yaşayan Çuvaş Türkleri, Orta İdil bölgesinde en önemli Nchir, De­ mir ve Kara Yolu kavşağında elinde bulunduruyor. Çuvaşistan'dan kalkan bir nchir gemisi kolaylıkla Karadeniz ve Hazar Denizi'ne ulaşabiliyor. Ülkenin başkenti Şubaşkar'dan kalkan bir nehir gemi­ si, Volgograd'a, Don nehri üzerindeki Rostov, güneyde Astrahan ve Bakü, Azak Denizi ve Karadeniz'e, batıda ise Nijniy Novgorod, Yaroslavl, Moskova ve Moskova'nın kuzeyindeki bölgelere kolay­ lıkla sefer yapabiliyor. Ayrıca, Şubaşkar'dan kalkan gemiler, yine nehir yolu ile Tuna nehrine varıp, oradan Tuna boyunda yerleşen bütün liman şehirlerine kolayca yük boşaltabilmektedir. Nehir yolunun dışında, kara ve demir yolunu kullanarak kuzey, güney, doğu ve batı istikamctlerinde sayahet etmek isteyenler Çuvaşistan topraklarından geçiyorlar. Başkenti Şubaskar olan bu şirin Türk elinin, genel nüfusu I milyon 360 bindir. Eski Sovyetler Birliği ve Rusya Federasyonu içerisinde çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu yegane otonom Türk Cumhuriyetidir. 1469 yılında kurulan Çuvaşistan Türk Devleti'nin, bugünkü durumuna göz atacak olursak 12 Ocak 1 989 yılı kayıtları­ na göre genel nüfusunun yüzde 75'ini Çuvaş Türkleri, yüzde 2.6'sını Tatar Türkleri, yüzde 26.7'sini Ruslar, yüzde 1 .4'ünü Mol­ dovalılar, 1 .2'sini diğer etnik gruplar ve binde 3'ünü ise Mari'ler teşkil etmektedir. Çuvaşistan Muhtar Cumhuriyeti, 32 vilayet, 9 Kaza, 8 Kasaba ve 1 727 köyden oluşmaktadır. Kilometrekare başına 74 kişi düş­ mektedir. 1 Ocak 1 997 tarihli istatistiklere göre genel nüfusun yüz­ de 60.8'i şehir ve kasabalarda, yüzde 39.2'si köy ve yaylalarda ya­ şamaktadır. 27 Mayıs 1 996 tarihinde Moskova'da Rusya Federasyonu ve Çuvaşistan Devlet Başkanı arasında imzalanan anlaşma ile Çuvaşistan Cumhuriyeti; Rusya Federasyonu İçinde kendi kendini idare etme hakkına sahip, fakat Rusya Federasyonu A nayasası'na ıso


Kızılderili Türk Şamanizmi göre idare olunan otonam Cumhuriyet statüsü kazanmıştır. Çuvaşistan, imzaladığı bu anlaşma ile Çuvaşistan'ı, Rusya Federas­ yonu'nun bir parçası ve sadeec kağıt üzerinde, sözde bağımsız bir cumhuriyet haline sokmuştur. Çuvaşistan, Tataristan ve Başkurdis­ tan Cumhuriyetlerinin ne kadar bağımsız olduğunu anlamak için, sadece bir defalığına bile olsa, bu ülkelerin gümrüklerinden geçmek kafidir. Halkın iyi olması, sizi candan karşılayıp bağrına basması, katı Rus rejimi karşısında hiçbir mana ifade etmiyor. İster istemez, "Bunlar hala tutsak ve Rus'un kölesi" düşüncesinden kendinizi ala­ mıyorsunuz. Rusya Federasyonu, adına Kremlin, imzalanan Lu anlaşma ile Çuvaşistan Cumhuriyeti içindeki her türlü ekonomik faaliyete müdahale edebilme hakkını elde etmiştir. Bu anlaşmanın ikinci maddesinde açıkça belirtildiği gibi, Moskova, Çuvaşistan Cumhuriyeti içinde istediği yerde ticaret ve iş merkezleri ve yerli ve uluslararası kara, hava ve deniz ulaşım ve telekomunikasyon hattı açma hakkına sahiptir. Moskova kendi çıkarı için gereken her türlü stratejik hammaddeyi Çuvaşistan topraklarından ternin etmek ve yetiştirmek hakkına yine bu ikinci madde ile rahatça ulaşabil­ mektedir. Yine bu ikinci maddede belirtildiği gibi, Rusya Federas­ yonu adına Mo_skova, Çuvaşistan toprakları içinde stratejik savun­ ma içi n üretilen kimyasal silahlar üzerinde tam kontrol ve selahiyete sahiptir. Çuvaşistan Cumhuriyeti'nin parlamentosundan çıkabilecek kanunların Rusya Federasyonu'nun çıkarmış olduğu federal kanun­ lara karşı olmaması şartı, imzalanan bu anlaşmanın dördüncü mad­ desi ile, kesin şarta bağlanıyor. Çavuşistan kanunlar çıkarabilir, fakat bunlar Kremlin'in menfaat ve çıkarlarına zarar verrnernelidir. Asıl göz önünde tutulan mescle budur ve değişen çok az şey vardır.

27 Mayıs 1995 tarihinde Rusya Federasyonu ve Çuvaşistan Cumhuriyeti arasında imzalanan anlaşmada, Çuvaşlar'a ülkelerinin sınırları içinde bulunan ve devlete ait olan mal varlıklarının sevk ve idaresi Şubaşkar'ın emrine verilmiştir. Çuvaşistan sınırları içinde güvenlik önlemleriyle korunan gizli taşınabilir stratejik önemi olan "obje"lcrin, bir yerden başka bir yere taşınması veya ülkenin sınır­ lan dışına nakledilmesini özel bir anlaşma ile hükme b::ığlandığı, adını andığımız anlaşmanın 8. maddesi ilc Rusya lehine garanti altına alınmaktadır. Bundan maksat, Kremlin'ın stratejisine uygun

151


Ahmet Ali Arslan olarak üretilmiş kimyasal ve diğer konvensiyonel silahların Rusya toprakları içinde muhafaza altında tutulrnasıdır. Rusya Federasyonu'nun anayasasına ve federal kanunlara karşı olmadıkça, imzalanan bu anlaşmaya göre, Çuvaşistan Cumhu­ riyeti istediği devletle uluslararası seviyede ekonomik ve ticaret ilişkileri kurma hakkına sahiptir. Moskova'da imzalanan bu ikili anlaşma Çuvaşistan'ın başka bir devlet ile topraklarını birleştirerek yeni bir "Konfederasyon" veya yapılanmaya izin vermiyor. Bundan başka Çuvaşistan'ın herhangi bir şekilde, tam bağımsız cumhuriyet olması, sözü edilen Moskova Anlaşması'nın 1 0 . maddesi ile önleni­ yor. Başka bir devletle siyasi olarak birleşerek "Federe Bir Devlet" statüsü oluşturmasını önlemek için Çuvaşistan Cumhuriyeti'nin önüne bu 10. madde engeli çıkarılmıştır. Aynı engel daha önce de Çeçenistan için çıkarılmıştı. Rusya ile Çuvaşistan Cumhuriyeti arasında imzalanan ve Çu­ vaş Türkler'ini Rusya Federasyonu içinde zorla tutan 27 M ayıs 1996 tarihli anlaşmanın 16. maddesi, Çuvaşlar'ı, kağıt üzerinde, herhangi bir bağımsızlık hareketinden caydırıcak niteliktedir. Hür Dünya ülkelerinin gözleri önünde Çeçenistan gerçeğine şahit olan Çuvaş, Başkurt ve Tatarlar'ın Rusya Federasyonu'nun bu zorla birlikte tutma operasyonunu sıcak baktığı ve bu suni birliğin uzun sürece­ ğine inandıklarını söylernek çok zor. Sözü edilen anlaşmanın 16. maddesine göre, Çuvaşistan Cumhuriyeti bir gün, kendi arzu isteği ile kendi kaderini ve geleceğini tayin etmeye kalkışırsa, o zaman, "İhtilaf Rusya Federasyonunun Anayasasının öngördüğü tedbirlerle çözülür. . . " maddesiyle karşılaşır. Bu ihtilafın nasıl çözülmeye çalı­ şıldığını Çeçenistan örneğinde bütün dünya öğrenme imkanına sahip oldu ve artık herkesçe biliniyor. Başkent Şubaşkar, ülke nüfusunun üçte birini, barındırmak­ tadır. 500 bin nüfuslu başkent Şubaşkar'ın hava alanı genişletilmiş ve uluslararası uçak seferlerinin tanzimine uygun bir hale getiril­ miştir. İstanbul'dan da Şubaşkar'a uçak seferleri vardır. "Su üzerine kurulmuştur" denebilecek kadar büyük tatlısu kay­ naklanna sahip olan Çuvaşistan'da irili-ufaklı 400 göl vardır. Çam, çınar ve akça kayın ormanlarıyla kaplı Çuvaşistan, dünyanın en verim­ li topraklan olarak bilinen "Çemozöm" adlı "Karatoprak"lar ülkesi ve verimli topraklan ile tanıruyor.

152


Kızılderili Türk Şamanizmi Verimli "Çernozöm" topraklarına sahip olan Çuvaşistan'ın özel iklimi, onu "Şerbetçiotu" üretiminde dünyanın en önemli ülkeleri arasına sokmuştur. Asırlardan beri Şerbetçiotu yetiştiren Çuvaşlar, eski Sovyetler Birliği'nde yetiştirilen tüm Şerbetçiotu'nun yüzde 83'ü tek başına üretmektedir. 3000 Hektarlık bir alanda ziraatı yapılan Şerbetçiotu'nun dünyada sadece 53 ülkede ycliştirildiği göz önünde tutulursa, Çuvaşistan'ın önemi bu konuda daha da · belirginleşir. Ye­ tiştirilen Şerbetçiotu'nun kalitesi yönünden dünya sıralamasında dördüncü, üretim sıralamasında ise sekizinci yeri tutan Çuvaşistan, ürettiği Şerbetçiotu'nu şimdilik Moldova, Litvanya, Beyaz Rusya, Özbekistan ve Kazakistan'a ihraç etmektedir. Dünyanın en verimli toprakları üzerinde yaşayan Çuvaş Türkleri'nin yüzde 30'u tanmla uğraşıyor ve nüfusu 1 milyon 360 bin olan Çuvaşistan'da 695 tane ticaretle uğraşan müessese ve teşki­ lat var. Ülkenin tarım ürünlerinden büyük bir kısmı özel şahıslara ait çiftlikler ve vatandaşlar tarafından serbest olarak üretilmektedir. Ülke tanm ürünlerinin yüzde 46'sını, serbest ticaretic uğraşan va­ tandaşlar üretiyor. Çuvaşistan'daki patates üretiminin yüzde 66'sı, sebzenin yüzde 63'ü, etin yüzde 5 1 , sütün yüzde 53'ü, yumurtanın yüzde 39 ve yü!! üretiminin yüzde 96'sı serbest ticaret yapan ve vatandaşiara ait olan özel çiftlik ve iş yerlerince üretiliyor. İdil nehri boyu Bulgarlar'ın 9. yüzyılda kurduğu Çavuş Türk Devleti 14. yüzyıla kadar devam etti ve onların devamcısı olan Çu­ vaş Türkleri'nin yeniden kurduğu devlet bugüne kadar gelmiş ve modern Çuvaşistan Cumhuriyeti'ni günümüze kadar taşımıştır. Çuvaşistan'daki çeşitli etnik grup ve diniere mensup topluluklar, yerleşmiş ve oturmuş bir düzen içerisinde hoşgörüye sığınarak ya­ şamaktadır. Çuvaş Türkleri, Avrupa'da yerleşmiş yegane Ortodoks Hıristiyanlığına mensup Türk topluluğudur. Bir taraftan, doğu ve batı kültürü, diğer taraftan Hıristiyanlık ve İslam dini arasında köp­ rü vazifesi gören Çuvaşistan, stratejik önemi olan bir ülkedir. Edebi zenginliği, kendi karakteri olarak kabul ettiren Çuvaş Türkleri, ülkelerini dünyaya, yüzbin söz, yüzbin şarkı, yüzbin elsanatı diyan olarak tanıtmayı hakkı ilc başarmış eşsiz güzellikler diyandır. Göz kamaştıran güzelliklere sahip Çuvaşistan, yeraltı ve yerüstü zenginliği ile de kendini göstermektedir. 18.300 km2 yüzöl­ çümüne sahiptir. Bu yüzölçümün l/3'ni ormanlar kaplamaktadır. irili ufaklı 2.000 nehir, Çuvaşistan toprağını bir oya gibi işlemektedir. 153


Ahmet Ali Arslan Çuvaşistan Türkleri, Orta Asya'dan, Yukarı İrtiş nehri boyla­ rından kalkıp, batıya göç eden H un Türkleri'nin torunlan · olan, Ogur (Balkan) ve Sabir (Suvar) Türk Boyları'na mensuptur. Yerleşik hayata geçip, tarımla uğraşmarlan önce, Çuvaşlar göçebe hayat sü­ rüyor ve hayvancılıkla uğraşıyordu. Orta Asya'dan göç eden Çuvaş­ lar'ın diğer Türk Boylan ile münasebetleri zayıfladı. Çuvaşlar ola­ rak batıya göç etmeye başladı. Bu dönem içinde Çuvaşlar'ın Türk Boyları ile olan ilişkileri kesintiye uğradı. Çuvaşistan'ın sınırlan dışında yaşayan Çuvaş Türkleri, ana top­ raklanna geri çağnlıyor. Artık, Çuvaşistan'a tersine göç başlamıştır. Çuvaşistan'a doğru geriye başlayan bu göç hareketi sonunda giderek, Çuvaşistan Türkleri tarihi ata yurtlannda yeniden çoğunluk durumuna geçmektedir. 1 989 istatistiklerine göre, Çuvaşistan topraklannın dışın­ da, 1 34.200 Çuvaş, Tataristan'da 1 1 8.500 Başkurdistan'da 1 1 5.000 Samara bölgesinde, 90.000 Ulyanovsk'de 30.000 Krasnoyarsk, Saratav, Volgograd, Orenburg, Perm, Çelyabinsk, Tümen, Kemerova, İrkutsk, Kazakistan, Özbekistan ve Moskova'da yaşamaktadır. Korkunç ivan tarafından Hıristiyan dinine sokulan Çuvaşistan Türkleri yaşamak zorunda bırakıldıklan zor şartlara rağmen, eski milli inançları olan, Göktanrı Dini'ne ve Salti Tura'ya olan bağlılıklarını devam ettirmişlerdir. Çuvaşlar, bugün bu inanca, onun primitif bir inanç tarzı olmasına bakmadan sadık kalarak ya­ şamayı devam ettiriyorlar. Yazar, Çuvaşistan'a yaptığı en son araştırma gezisi sırasında, buna şahit oldu. Başkent Şubaşkar'a yakın, İdil nehrinin kıyısnda ormanlık bir alan içerisinde, akça kayın ve çam ağaçlarıyla çevrili; Keramet Tepe (Şaman Tepesi) denen yerde, Göktanrı Sulti Tura'ya adanan kurban ve yakarışlarl a hayata geçirilen merasimlerle yaşatı­ lan bu tarihi kültür mirası, Çuvaş Türkleri'ni öz köklerine bağlayan kopmaz güç kaynağı olarak kabul edilmekt�dir. Yapılan adak merasimine başlamadan önce sürünün köye gel­ mesi beklendi ve bu sürüden en güzel koçlardan birisi seçilerek kur­ ban edilmek üzere Göktanrı'nın birliğinin sembolü olan kutsal ağacın yanına yere yatırıldı. Ayaklan ikişer ikişer bağlandı. Koç yere yarınl­ dıktan ve ateşin alevlerin adam boyunu aşacak şekilde iyice yüksel­ dikten sonra, Yakut ve Tuva şamanlannın aksine, gayet iyi ve temiz giyimli, her hali ile entelektüel ve okumuş olduğu belli olan Yumzya,

1 54


Kızılderili Türk Şamanizmi

-------

ayinin şamanı olarak Keramet Tepesi'nde düzenlenen bu Sulti Tura ayinini yönetmek için gereken direkrifleri vermeye başladı. Keramet Tepesi'ndeki bu şaman ayinini yöneten Yumzya (Şaman), göğe yükselen bu ateşin etrafında, yüzleri kutsal Hayat Ağacına dönük olmak üzere ateşin etrafındaki insanları hilal şek­ linde dizdi. Yumzya'nın verdiği direktiilere uygun olarak sağ el, sol elin üzerine gelecek şekilde, eller göbek üzerinde bağlandı. Tek Tanrılı dinlerin her birinden bazı kısımların alınarak ortak bir dini ibaret şekline dönüştürülen bu Sulti Tura ayi ninin, bu şekliyle ori­ jinal yakanş şekli olduğunu taslik eden pek çıkmadı. Yumzya, Çuvaş Türkçesi ile Göktanrı'ya yalvarmaya ve Türk Dünyası'nın birlik ve beraberlik, "Dilde, Fikirde ve İş'te Birlik" şuuru içinde saadetli ve mutlu günler yaşaması için dua etti. Uzun dua etme faslı sona erdikten sonra, ellerini göbek üzerinde, namaz kıldığımız zaman bağlandığı gibi bağlayanlar, alınlan yere değecek şekilde Göktanrı'nın huzurunda secdeye vardılar. Bu kısa yakarış­ tan sonra Yumzya'nın yardımcısı yine Çuvaş Türkçesi ile yaptığı bir duadan sonra elinde tuttuğu Çuvaş Türkleri'nin cl işlemesi bir şalını kutsal ağacın "beli"ne bağladı. M erasirnin bu safhasından sonra yüzü kutsal ağaca çevril miş bir şekilde yere yatırıl mış olan kurbanlık koçun başından başlaya­ rak sırtına kadar un ve unun üzerinden su döktü. Merasimi yöneten Yumzya, " Eğer Göktanrı kurbanım1zı kabul ederse bu koç şimdi titreyecek ve biz bunu göreceğii' dedi. Koç gerçekten titreyerek başını salladı ve Yumzya, " Gördüğünüz gibi Göktann bizim kurba­ nımızı kabul etll" dedi ve koç, bağazı kesilerek kurban edildi . Kur­ ban edilen koçun kanı yere akıtılmadan büyükçe bir emaye kabın içinde toplandı ve sonra bunu eline alan Yumzya, Göktanrı'nın birliğini temsil ettiği kabul olunan kutsal ağacın dört bir yanına ağacı iyece sıvayacak şekilde döktü. Bununla da Çuvaş Türkleri'nin Göktanrı inancı'na bağlı olarak ŞamanTepesi'nde yapılan yakarış merasimi tamamlandı. Bunun arkasından Türk Dünyası'nın birlik, dirlik ve beraberliği için, başta Çuvaşistan Cumhuriyeti Milli M arşı olmak üzere, kahramanlık türküleri ve halk destanları okundu. Göktanrı inancı'na göre, ibadet eden Çuvaş Türkleri'nden bir grup, bu tür merasimlerinde iyilikten yana olan ruhlara dua edip ya­ karmaktadırlar. Bu yakanşlarında harman ve hasatiann bereketli ol­ ması için Uyi Çuke'ye, kurak geçen yaz aylannda yağmur yağdırması 155


Ahmet Ali Arslan için Surnar Çuke'ye yalvanr ve hasat mevsiminin sonunda şükran için kesilen kurbanlarını Avan Patti ve Sara Çukleni'ye adarlar. Çuvaşistan Türkleri'nin Göktanrı inancı'na göre yerine ge­ tirdikleri dini maksatlı Kış merasimleri de vardır. Göktanrı'dan, gelecek yıl iyi bir hasat ve sığır sürülerinin artımı için doğacak yeni danaların

bol,

sağlıklı ve bereketli

olması

için düzenledikleri

Surhuri ve Çuvaş gençlerinin uzun kış gecelerinde bir araya gelerek kutladıkları "Ulak merasimleri" ve kışın ölen toprağın yeniden nefeslenerek canlanmasını kutlamak için yapılan Seren Şenlikleri, Çuvaş Türkleri'ni kendilerinin kültür tarihine bağlayan en önemli milli medeniyet hazinesidir. Balıarda

kutlanan

"Seren

Merasimleri"nin

ardından

Çuvaşistan'da toprağa ilk sahanın salınması ve çift sürülmesi şenlik­ leri "Akatui" olarak adlandırılıyor. Bunun arkasından ise ölenlerin hatırasına mezarlıklarda düzenlenen ve bir çeşit hayır niteliği taşı­ yan "Simek merasimi" ve Anma merasimleridir. Bu kültür hazine­ sinin detayları çoğu yerde her zaman rastlanmayacak türden ve sadece nesilden nesile şifahi halk edebiyatı yolu ile geçmiş Türk Kültürü'nün zenginliklerinden bir kısmını oluşturuyor.

Bunun

yanısıra, Çuvaş Türkleri, doğumlarda, evliliklerde ve ölümlerde "Saltaki Asatini" diye adlandırılan çok özel merasimler yapmakta­ dırlar. Türk Dünyası'nın henüz tam manası ile araştmhp öğrenil­ memiş bu şirin diyarında Çuvaş Türkleri'nin tarihin derinliklerin­ den miras kalan falklor materyallerini derlerneye başlamış olmala­ rını öğrenmek çok sevindiricidir. Çuvaş Türkleri şimdiye kadar sadece kalplerine gömülü ola­ rak yaşattıkları kendi tarihi milli kültür değerlerini, ak kağıt üzeri­ ne döktükçe, Çuvaşistan ile yüzlerce yıldır kopmuş olan Türk Dün­ yası köprüsü yeniden kurulacak ve suni olarak birbirinden ayn düşünülmüş "kayıp" kardeşler birbirlerine kavuşacak ve asırlardır süren hasrete birlikte son verilecektir.

156


Kızılderili Türk Şamanizmi

Şrutuın flİHİfOROV- S8H8 SİRE Şamanizm bazı kaynaklann ve kişilerin kasıtlı olarak iddia ettikleri gibi, bir "din" değildir. Kendi başına bir dini İnanç ol­ madığı gibi, herhangi bir "mezhep" veya "tarikat" hiç değildir. Şa­ man kültüıü ve kamlık, inanç ve prensipleri açısından bakıldığında, Orta Asya Türk kültür mirasımızın orta direğidir. Şaman kültüıünü bu felsefeyle ve maksatla ele alır incelersek daha az yanılgıya düşer ve daha az yanlış yapmış oluruz. Göktanrı inancı vardır. Eğer İslamiyet'ten önce Türklerin sahip olduklan din kastediliyorsa, Türkler Göktanrı dinine inanıyorlardı. Sözü edilen bu Göktann inancı bilimsel olarak herhangi bir önyargıyla hareket edilmeden incelenecek olursa, tek Tanrılı dinlerden önce Orta Asya ve Sibirya Türklerinin inandıklan ve tek Tannlı diniere en yakın dinin Göktanrı dini olduğu gerçeği ortaya çıkar. Göktanrı dini, Türklerin İslamiyeti kabul etmeden önce inandıkları, organize olmamış, cami, kilise veya başka bir ibadetha­ neye benzeyen ibadethanesi olmayan, şekil verilmemiş ve sistemini kurmamış bir din olarak dünyanın dinler tarihinin bir köşesine "primitif' damgasıyla sıkışıp kalmıştır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.), Hıristiyanlık ve İslam daha ortaya çıkrnadan, var olan, yaşanan ve yaşatılan Göktanrı inan­ cının zuhur ettiği dönemde, Allah tarafından Türklere elçi olarak gönderilmiş olsaydı. O, mutlaka Allah'tan gelen emir ve ayetleri Göktanrı inancına uygun olarak muhteşem bir düzen verebilir, ve onu mükemmel bir sisteme sokabilirdi. O zaman 250 milyon Türkün bugün, kendi karakterine uygun bir ilahi dini olabilirdi. Musevilik ve Hıristiyanlık da dahil olmak üzere Göktanrı dini­ ne inanan Türkler birçok dine girip çıkmışlar, fakat sonunda İslam'da karar kılmışlardır. Göktanrı dininin telkin ettiği ruhi ve mistik değer­ leri İslam'ın esasında gördükleri içindir ki, dünyaya baş eğmeyen Türkler, Allah'ın önünde baş eğmiş ve ona teslim olmuşlardır. Orta Asya ve Sibirya Türkleri İslam dinini kabul ederken, kendilerinin daha önce inandıklan Göktann dininin adet ve gele­ neklerini de İslam'a taşımışlardır. Şaman kültüıüne ait inanç ve geleneklerin İslam dininin içinde bugün hala yaşamasının en başlı­ ca sebeplerinden biri budur denebilir.

157


Ahmet Ali Arslan Bu satırların yazarı, ben, İbrahim Aslan oğlu Garipkafkaslı Ahmet Ali, Ahmet Yesevi, Sarı Saltık, Hacı Bektaş Veli, Hacı Bay­ ram Veli, Mevlana ve Yunus Emre'den anladıklarıının çerçevesin­ de, yaşanan ve yaşatılan mana aleminin içinde bir Müslüman Türk olarak doğdum ve Müslüman bir Türk olarak ölcceğim. Bütün bunların yanında, Göktanrı dininin prensipleri ve ku­ ralları, Şaman kültürüne de candan vurgunum. Çünkü Şaman Kül­ türünün kapsadığı ve içine aldığı her ne varsa, akıyla-karasıyla be­ ni m milletime aittir ve benimdir. Bana Orta Asya ve Sibirya'da yaşamış ve hala yaşamakta olan Ulu Atalarımdan kalmış tarihi kül­ tür mirasımdır. Başkalarına göre, "yad" ve "haram" olabilir. Türk'ün varlığını ve vücuda getirdiği tarihi eserleri " İslam'a uygun değildir" diyerek yıkan sözüm ona bazı " Müsclmanlara" göre, Kımız "rnek­ ruh" ve at eti "haram" olabilir. Bu bahsedilenlerin hepsi öz kültü­ rümün temel unsurları olduğu için bana hclaldır. Allah, ata kültü­ rümün bir parçası olduğu için at eti yediğim ve Kımız içtiğim için beni Cehennem nannda yakacaksa, şimdiden o "nar"a ve "ateş"e hoş geldin, Allah'ın "ateşine ve ezasına bereket" diyorum. Bugün Sibirya "taygaları" ve buzlarla kaplı tun dralarında ya­ şadığına bizzat şahit olduğum Şaman kültürü, gün yüzü görmemiş karakter ve özellikleriyle Türk'ün henüz keşfedilmemiş tarihi hazi­ nesidir. Bugün yaşanmakta olan Türk kültürünün temelindeki köşe taşlarından biri olan Şaman kültürü çok değişik ve yanlış çarpık metotlarla "incclenmcğe" çalışılmış ve "din" olarak ortaya atılmıştır. Kesinlikle bu doğru değil dir ve Şaman kültürünün bir din o.larak algılanması ve "Türklerin dinidir" tekcrlemesiyle ortaya atılmasında karanlık maksatlar yatmaktadır. Bugün islam dini içerisinde yaşa­ makta olan, Şaman Kültürünün ana öğeleri derinliğine ele alınıp incelendiğinde, İsl am'a en sadık ve İslam'ı en iyi şekilde yaşayan müminlerin ve içinde namaz kıldığımız ibadethanderin bile Şaman Kültürü ilc ne kadar iç-içe yaşamakta olduğunu görürüz. Türkler İslamiyet'i kabul etmişlerdir ve sahip oldukları eski Şaman Kültürü varlığını da kabullendikleri Müslümanlık içine ta­ şımış ve yaşayıp, yaşatmışlardır. Bugün, İslamiyet'in yapısında ve özünde olmayan birçok adet ve geleneği İslamiyet'i sonradan kabul eden Türkler, hala yaşatmakladırlar. Şaman Kültürüne ait bazı inançların İslam dini içerisinde yaşatılmasının sebebi bu olsa gerek.

15 8


Kızılderili Türk Şamanizmi

------- ------

Türklerin eski dini inançlan konusundaki tarihi bilgileri eski Çin kaynaklarından öğrenmekteyiz. Bununla ilgili en eski bilgiler Çinlilerin "Wey-Şu" ve "Sui-Şu" belgelerinde yer almaktadır. Bu iki belgede yer alan bilgiler hem bir biriyle uyuşmaz ve hem de kolay anlaşıl maz. 195 Türklerin dinleri ve eski kültürleriyle ilgili en eski bilgilerin tarihi Çin kaynaklarında gizli olduğunu biliyoruz. Bir birinden farklı olan Çin kaynaklan Türk dinini tam olarak izah edemediği için, bugün bu konuda araştırma yapan Türk ve diğer milletiere mensup bilim adamlarını çıkınaza sokmakta ve ister istemez "Çin'in farklı kaynaklarındaki bilgiler birbiriyle tezat teşkil ediyor" şeklin­ de kayıtların düşülmesine sebep oluyor. Çin 'in eski "Wey-Şu" belgelerine göre, Türkler dini törenle­ rinde bazı dinsel serernonileri yerine getirirken, Hakan otağının kapısın ı mutlaka Gün doğan tarafına getirilir. Hakanın otağa giri­ şiyle, Güneşin girişi arasında manevi bir bağ kurulmuş olur. Devletin başında bulunanl arın atalarının ruhuna, yine onlara ait olan mağaralarda yılda bir defa kurban kcsilir. Bu gelenek aynı inançla bugün de devam etmektedir. Her yıl Mayıs ayının 1 0-20 günleri arasında- halk nehir kenarında toplanır ve Göktanrının ru­ huna kurbanlar kesilir. Sovyetlerin yıkılmasından sonra Sahalar, bu bayramı dini maksath kutlamaları her yıl Haziran ayının 2 1 . günü Uluhan Örüs (I .ena) nehri boyunda toplanarak yerine getirirler. Burada her yıl büyük şenlikler yapılır. Göktanrıya kurbanlar kcsilir. " Dağlar gibi ct yenir ve nehirler gibi bol kımızlar içilir". Kurbanlar kesilip etler pişirilmeden ve kımızlar içilmcden önce, Şaman ilk önce "atcş"i doyurur ve ona kesilen kurbanın etinin en yağlı yerinden ve kımı­ zın en iyisinden sun:ır. Birbirinden uzak köy ve kasabalarda yaşa­ yan Türk boylarına mensup ve cvlenme çağına gelmiş genç kız ve oğlanlar bir birlerini burada görüp beğenme şansını elde ederler. "lsıah" Bayramı, Sibirya Türklerinin sosyal yönünü sergilernesi bakımından ciddi olarak ele alınıp incelenmesi gereken bir olaydır. Türkün özü ve kültür varlığı bu bayramın inceliklerinde gizlidir. Sibirya Türkünü anlamak ve o·m keşfetmek için Isıah Bayramının bilinmeyen sırlarını çözmek gerekmektedir. 195

Lev Nikolayeviçen Gurnilöv, Eski Türkler, İstanbul, 1999,

159

s.

llS


Ahmet Ali Arslan Akdeniz sahilleriyle Çin'in San denizi arasındaki uzun yolu de­ falarca kat eden Türk soylu kervancılar bu uzun yolculuklannda çok değişik kültürler ve inançlarla karşılaşmış ve tanışma fırsaunı elde etmişlerdir. Onlar, develerine yükledikleri denklerde ipek ve değerli mallar taşıdılar ama bunun yanında birbirinden değişik fikir ve güzel sözleri değişik kültürlerin ürünlerini de bir yerden alıp başka bir ikli­ me zihinlerinde ve beyinlerinde ta�ıdılar. İnsanlar bir yerden başka bir yere fiziki olarak göç ettiklerinde mensup olduklan millete ait ulusal kültür varlıklarını da kendileriyle beraber götürürler. "lşığı mukaddes bilme" inancı Saha Türkleri arasında yaygın olarak yaşamaktadır. Yakutsk yakınlannda Ivan Gabışev-11 nin me­ zarına giderken eşi bayan Dr. Gabışeva'nın Kangalas civarında Uluhan Örüs (Lena) Nehrinin donmuş suları üzerinde yağda kızar­ tılmış pişileri (Alaacı) bir "Güneş "şeklinde karın üzerine dizip son­ ra "Nuo" ya dua etmesi ondan yardım dilernesinin sebebi budur. Buradaki "Nuo" hepimizin gözle görebileceğimiz "Gökyüzü" de­ mektir ve hiçbir açıklamaya gerek kalmadan "en ulu" manasının karşılığıdır. Bu eski Türk İnançlarında "Göktengri" demektir. Alem­ lerin yaratıcısı "Nelata-Nuo" Türklerde "Göklerin Ruhu" manasında kabul görmektedir. Göklerin ruhuna yani "Nelata-Nuo"ya yakarına bazı değişik­ liklere maruz kalmıştır. Fakat bu inanış 1900 lü yılların başına ka­ dar bozulmadan kalabilmiştir. Göklerin Ruhu, Farsçada " Huda", Orta Asya Türkleri arasında "Kuday" Amerika Yerlileri arsında "Grcat Spirit-Ulu Ruh" adını almıştır. Ululuk sıfatı olan bu ruh, Saha Şaman kültüründeki Ülgen ruhlarıyla aynı ululuktadır. Bu yoldaki açıklamaya A.V. Anohin ve Gumilöv'de de rastlarnaktayız. L.N. Gumilöv, " Hazar Çevresinde Bin Yıl" adlı eserinde, Saha Türklerinin Milattan önce VI. yüzyılda Sibirya' nın soğuk tundrala­ rından, Aral Gölü ve Hazar Denizi kıyılarına kadar indiklerini ya­ zıyor. Sözü edilen bölgelere kadar inen Saha Türklerinin "Massagetler" adıyla buralara ün saldıklanrn kaydediyor.ı96 K.V. Trever, Sahaların Aral ve Hazar Denizi kıyılanım indiğini doğrulayan çalışmasında bunların " Büyük Saha Ordası" olabileceği ihtimali üzerinde duruyor. Bu bölgeye kadar inen Sahaların asıl ana gövdenin bir kolu olduğuna dikkati çeken K.V. Trever, orılann (Mas196

L. N. Gumilöv, Hazar Çevresinde Bin Yıl, İstanbul, 2000 , s.282 160


i

1

Kızılderili Türk Şamanizmi Saha-t-ta: Büyük Saha Ordası) olduğunu ve Massagetler adıyla bilindi­ ğini yazıyor. (K.V. Trever, Istoria Uzbekistana, 1/46) Sahalarla ilgili eski tarihi kayıtlara tarihçi Strabon'un eserle­ rinde de rasthyoruz. Strabon, "Coğrafya" adlı eserinde, " . . . Tarihçi­ ler yaptıklan araştırmalara sonucunda bu kabile hakkında doğru ve hakkani bilgi vermemişlerdir," diyor. (Strabon, Coğrafya Xl. Kitap VI. Bölüm, 1 964. sh: 480) Gumilöv de Sahalarla ilgili kayıtlarında onların Hazar Denizi kıyılarına kadar inerek İran ve Kınm'a kadar yayıldıklarını belirti­ yor. " M .Ö. VIII. yüzyılda Karadeniz kıyılanna yayılan İskitler (Sa­ halar) yerli Kimmerler'i kovarak, ziraatçı orman-step kabilelerini itaat altına alıp, burada SOO yıl hayat sürdüler. Hellas (Yunanistan) ile ticaretlerini geliştirdiler. Büyük sanat serleri ve orijinal kültür varlığını meydana getirdiler. Fakat M.Ö. !.Yüzyılda İskitler (Saha­ lar)e karşı soykınmına girişen Sarmatlar'ın kurbanı oldular. Burada şu sonuca varabiliriz, tekamül dışardan gelen bir darbeyle parça­ lanmıştır. " 1 91 Sahaların Karadeniz kıyılarında büyük bir katliama maruz kaldıklarını defalarca tekrarlayan Gumilöv bu katHarnın tarihin derinliklerinde · kalmış vahşi yüzünü su yüzüne çıkarmakta ısrar etmiştir. " ... Göçebe Sarmatlar. İskit (Saha) sınınndan içeri dalarak kimi buldularsa öldürdüler. Bt• bir fetih hareketi değil, bir imha harekctiy­ di ve böyle bir vahşete isı m bulmak zbrdu. İskitler (Sahalar) ve tebaa­ lan zar-zor Kmm'a ve ülkenin diğer uçlarına kaçabildiler. 1 98 Buradan anladığımıza göre, Karadeniz sahillerinde yaşamakta olan Sahalar, katliamdan kurtulmak maksadıyla Kırım bölgesine çekilmişlerdir. Sahaların, Aral Gölü, Hazar Denizi sahilleri ve Karadeniz kı­ yılarından Per;;; topraklanna inerek, orada Saha hükümdan Arşak tarafından kurulan Arşaklar devletinin varlığım uzun müddet sür­ dürdüğüne şahit oluyoruz. " ... MÖ. III. Yüzyılın aynı döneminde Sarmatlar'ın akrabaları Parfiyanlar, Saha (İskit) hükümdan Arşak'ın kumandası altında İran'dan Makedonyalılan kovarak, Büyük İs-

197 198

a.g.e., s.44 a.g.e . .

s.77 161


Ahmet Ali Arslan

kender'in kurduğu Midya-Pers Monarşizminin yerine güçlü bir devlet kurdular. Böylece Bozkırda yeni bir devir başladı." 1 99 " ... Perslerin nazarında Arşaklar Turanlıydı, yabancı ve istila­ cıydı. Neticede, hanedan azalarının zayıflığı, kanunların bozulması, aralarında Parfiyanlar'dan türeyen kitlelerin de yer aldığı halkın başarısına zemin hazırladı... " 200 Gumilöv eserlerinde Sahaların tarihinin bilinmeyen dönem­ lerine ışık tutarak değerli bilgiler vermektedir. Bu bilgilere Sahalar bugün henüz ulaşabilmiş değillerdir. Gumilöv'ü okumak ve onun eserlerini evinde bulundurmak Sovyet döneminde "Sibirya'da Ömür Boyu Hapis" demekti. Gumilöv Sahalar hakkında derin bilgiler vermekle, büyük bir noksanlığı doldurmuş, yolumuzu aydınlatmış, önümüzü görmemizi sağlamıştır. " . .. M.Ö 1 6 1 de, Yueçilcr, Kaşkar'ı Sahalardan aldılar ve yine MÖ 1 27 ve 123 te Parfiyanlar Saha saldırılarını durdurdular ve Milattan önce 1 1 4 te onları Merv vadisinden Doğu İran'a sürdüler. Milattan önce 58 de Sahalar Hindistan hükümdan Vikramidit'i mağlup ettiler. Sahaların desteği sayesinde, Fraat MÖ. 30 da Parfıya tahtına oturdu. "20 1 Sahaların Anadolu'ya da indikleri bu topraklarda uzun müd­ det yaşadıkları tarihçilerimiz tarafından bilinmektc ve tarihi kayıt­ larımız arasında ver almaktadır. Saha ve İskitler bugün başta İranlı­ lar olmak üzere herkes sahip çıkmaktadır. En büyük hakem zama­ nın kendisidir . . Dünyanın en büyük kültür hazinelerinden biri ve Türk'ün milli kültürünün orta direği veya Sahaların diliyle dersek, "Serge"si diyebileceğimiz Şaman Kültürüne, eğitim sistemimiz içinde yer vermememiz ve özellikle Üniversitclerimizde kayıtsız kalmamız ve akademik bir disiplin içerisinde ele alıp incelemekten korkmamız, doğrudan doğruya akademik bir cinaycttir. Biz kendi kendimize "Orta Asyalıyız .. " diyoruz, Orta Asya'yı bilmiyoruz ve bu konuyla yakından ilgilenen ve çalışan alimleri­ mizi ve bilim adamlarımızı sanki suçmuş gibi, "Turancılık"la suçlu­ yoruz. "Şaman Kültürümüz var" diyoruz, Şamanlık veya Kamlığı 199 200 201

a.g.e., a.g.c., a.g.c.,

s.77 s.78

s. I

11

162


Kızılderili Türk Şaınanizmi Göktanrı diniyle karıştınyar ve masumane düşünceleric yakasına Bozkurt rozeti takanı "Kurda tapınak, Şamanlık ve kafırlikle" suç­ luyoruz. " Müslümanız," diyoruz, maalesef İslam'ı bilmiyoruz. En acısı,'Türküz,"diyoruz, Türk'ün ne olduğunu, nereden gelip nereye gittiğimizi, kimin gemisine binip, kimin şarkısını söylediğimizi bilmiyoruz. Kesin ve net olan bir şey var: "Biz, bizi bilmiyoruz." Kendimiz, kendimizden ve büyüklüğümüzden korkuyoruz. Bugün, Hunların torunları olduklarını inkar etmiş olsalar bi­ le, Macarlar, Üniversitelerinin bünyesinde Şamanizm'i Araştırma Enstitüleri kurmuş ve başına da bu konuda doktora yapmış, bu gerçekiere Sovyet zamanında inandığı için hücrelerde hapis edilen, Sovyetler yıkıldıktan sonra serbest bırakılan aziz bir dostumu ge­ tirmişlerdir. Orta Asya sınırlarını da aşan çok geniş bir coğrafya üzerinde yaşayan Türklerin oluşturduğu Türk Dünyası çeşitli devirlerde çeşitli diniere girip çıkmış, fakat sonunda çoğunluk olarak İslam'da karar kılıp kalmıştır. Dünyanın başına bela ve aynı zamanda 600 yıl "efendi" olan Türkler, neden İslam'da karar kıldılar? Bugün bu suale kesin olarak bir cevap veremiyoruz. Atatürk, .zamanında bu konuya çok önemle eğilmiş ve Şaman Kültürünün araştırılması için Başkurdistan Türklerinden Abdu1kadir İnan ( 1889- 1976), Bolşevik Devriminden sonra Başkurt Türk Cumhu­ riyetinin bağımsızlık mücadelesi başarısızlığa uğrayınca, 1925te Türki­ ye'ye getirilmiştir. O vakitler Atatürk sağdır ve genç Türkiye Cumhuriyetini imar etmekle ve teşkilatlarını kurmakla meşguldür. İnan, 1 925 te Türkiyat Enstitüsünc asistan olarak alınır ve 1 935 te Ankara Üni­ versitesi Dil , Tarih ve Coğrafya Fakültesine profesör olur. Şaman Kültürü onun zamanında araştırmaya başlanır. 1 954 le Tarihte ve Bugün Şamanizm adlı eserini yazar. 1 975 te Eski Türk Dini Tarihi okuyuculanyla buluşur. Bize, Şaman Kültürümüzün içindeki zen­ ginliklerini aktarır ve derin bilgiler verir. Şaman Kültürünün zenginliği sadece bugün değil, Kaşkarh Mahmut zamanında da dikkati çekmiş ve derin İslami inanç ve duygulanna rağmen, Kaşkarlı Mahmut, Divanü Lügat-it Türk'de Şaman Kültüründe çokça geçen kelimelere de yer vermekten ka­ çınmamıştır.

163


Ahmet Ali Arslan

Şaman Kültüründe yer alan kelimelerin Kaşkarlı Mahmut'un dev eserinde yer alması, bu konunun mutlaka derinliğine incelen­ mesi ve mutlaka Saha Sire'de saha araştırması yapılması gerektiğine en büyük delildir. Mutlaka saha araştırması yapılmalı, Türkiye Tür­ kü ulusal kültür varlıklarına Göktürk Kitabeleri'ne sahip çıktığı gibi sahip çıkmalıdır.

Hızılderili ve Tüchlecde Oevcuz veqa Veni Vılın Başı Amerika Kızılderili Kabileleri ve Türk Dünyasında "Nevruz" Amerika yerli Kızılderili Kabilelerinin "soy kütüğü" ile ilgili çalış­ malar ve münakaşalar asırlardır devam etmektedir. Son yıllarda bağımsız araştırmacı uzmanların, Sibirya ve Alaska'da ve Alaska'nın daha güneyinde bulunan insan kemikleri ve toprağa yayılmış insan "yağı" kalıntıları üzerinde yaptıklan "gen" araştırmalan Amerika ve Asya kıtalarında vakti ile yaşamış bu insanların birbirleri ile yakın akraba olduklarını tespit etmesine rağmen, Amerika'ya Avrupa üzerinden gelenler bu gerçekiere sırt çevirmektedirler. Amerika yerli Kızılderili kabileleri ile Sibirya Saka-Altay­ Hakas-Televit ve Tuva bölgesinde yaşayan eski Türk adetlerinin ve mevsimlik dıni merasimlerinin birbirine benzemesi ve büyük para­ lellikler göstermesinin sebeplerine ışık tutmak gayesi taşıyan bu araştırmamızla bir kültürün ve kökü asırlara dayanan yaşanmış bir medeniyetin "gen"leri olarak kabul edilen "folklor" malzemelerini tahlil ederek, meselenin üzerindeki tozlan temizlerneye çalışıyoruz. Bu çalışma, kökü kırk yıl, öncesinden başlatılmış bir araştırmanın ileriye doğru atılmaya başlanan ilk adımlarından sayılabilir. Amerika'nın toprakla ve ziraaıle uğraşan Kızılderili kabileleri arasında dini ağırlıklı merasimlerlc kutlanan mevsimlik bayramiann başında Mart ayında "Yeni Yılın Başı" için yapılan kutlama törenleri ve şenlikleri gelir. Kalifomiya eyaletinde geçimini topraktan temin eden yerleşik-şehirli Kızılderili kabileleri, göçebe bir hayat sürerek, yazın serin dağ yamaçlarına ve kışın ise daha ıhk ve mü1ayim bölge­ lere göç eden ve geçimini avcılıkla temin eden Kızılderili kabileleri164


Kızılderili Türk Şaınanizmi

ne kıyasla "Yeni Yılın Başı" kutlarnalanna daha büyük bir bağlılık göstennektedirler. Amerika'daki Kızılderili kabileleri arasında mev­ simlik "Yeni Yılın Başı" kutlamaları, "Eski yıldan yeni yıla geçişi, ölümden sıynlıp yeniden dirilişi, kısırlıktan kurtulup yeniden üre­ roeye dönüşü kutlamak maksadıyla yapılmaktadır."202 Kalifomiya ve etrafındaki topraklarda dağınık olarak yaşayan Amerika yerli Kızılderili kabilelerinden Yurok, Karuk, Hupa, Yuki, Pomo, Modoc ve Maidu kabileleri yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilen "Mart" ayında, Bahar Bayramını sözün tam manasıyla ifade edecek olursak, tabiatın yeniden canlanması ve uyanmasına bağlı olarak "Yeniden Doğuş"un bir sembolü şeklinde kabul ederek kut­ luyorlar. Bununla ilgili dini merasimlere diğer Kızılderili kabilele­ rinde olduğu gibi, yine kabilenin Şamanı öncülük etmekte ve yö­ netmektedir. Yeni yılın başlangıcı olan Mart'ta kutlanan "Diriliş" kutlama­ lan ile ilgili Kızılderililerin yaptığı merasimlerde kabilenin yaşadığı köy veya kampın tam orta yerine uzun ve düzgün bir "direk" diki­ lir. New Mexico, Arizona ve Kalifomiya eyaJetlerinde yaşayan Kı­ zılderili kabileleri köyün orta yerine dikilen bu "direğin" kainatın "ekseni" olduğuna ve dünyayı yaratan "Bir"i temsil ettiğine ina:rıır­ lar. Bu inanç yerleşik ve şehirle manasma gelen "Pueblo" yerli Kı­ zılderili kabileleri arasında da aynı şekilde yaygındır.203 Kızılderililerin yaptığı merasim ve kutlarnalann en ilginç yanlarından birisi kabilenin Şamanı'nın "Gök Tanrı" olarak kabul edilen "Ulu Ruh"a ( Great Spirit) daha çok yaklaşmak ve kabilesi için O'nun yardımını ve rahmetini talep etmek maksadıyla, bu düzgün "direğe" tırmanmasıdır. Dini maksatlı bu merasimi yöneten Şaman'ın bu direğe tırmanması, mensubu olduğu kabilesini kötü ruhlardan ve onların sebep olabileceği hastalıklardan koruması, yeni yılda kabilesine bol mahsul balışetmesi konulannda görüşme talep etmek maksadıyla "Gök Tann"yı daha yakın olma amacı taşı­ maktadır. Direğe tumanma merasimi Kaliforniya eyaletindeki Camella Kızılderilileri arasında oldukça yaygındır.204 202 203 204

Ake Hultkrants, 'Ibe Religions of the American lndians, Califomia, 1967, s.l08. a.g.e., s.l09. J. Hackel, "Zur Problematic des heilegel pfahles bei den Indianern Brasiliens." ICA, 3 1 , s.229-243. 165


Ahmet Ali Arslan Amerika'nın Kaliforniya eyaletinde yaşayan Maidu Kızılderi­ li kabilesinde de Ulu Ruh'a yaklaşmak ve ondan Yeni Yıl'da kabilc­ ye sağlık, saadet ve bol gıda balışetmesi için "Yakanş" merasimi düzenlenir. Bu yakanşla ilgili olarak bütün kabileye mensup insan­ ların toplu olarak katıldıkları merasirnde kabilcnin Şamanı bu dirc­ ğe nrmanır. Köyün orta yerine dikilen bu "direk" ölümlü dünya ilc ahiret arasında kurulan mistik bağı ve ruhi köprüyü, bazen de kaniatı "Bir"dcn yaratan ve her şeyi sonunda yeniden "Bir"dc bira raya toplayacak olan " Bir"in, yani "Gök Tanrı"nın yeryüzünde­ ki sembolü olarak kabul ediliyor. Kuzey Amerikan yerli Kızıldcrili kabilelerinden Kutmai ve Crow (Karga) kabileleri de köyün ortası­ na dini merasimler maksadıyla dikilen bu mukaddes "direği" kabilc ilc "Gök Tann" arasında kurulan bağ ve mukaddes bağlılığın köprü­ sü olarak kabul ediyorlar.205 "Grcat Spirit" (Büyük Ruh), "Manitu" (Tann), "Wakan-Tanka" (Kutsal Ruh) olarak adlandırılan "Gök Tann"ya daha yakın olma ve O'nunla konuşma, O'ndan yardım dilerne maksadıyla dünya ve kai­ natın orta direği ve "ekseni " olarak kabul edilen ve köyün orta yerine dikilen "direk" ve bu "dircğe tırmanma" merasimine Orta Asya, Si­ birya, Altay, Hakas, Tuva Şamanizınİ ve bu bölgelerde yaşayan Türk topluluklannın ve boylarının kültür geleneğinde de yaygınca rast­ lanmaktadır. 206 Orta Asya Türk boylan arasında yapılan dini maksatlı merasimlerde Tanrı'ya daha yakın olmak maksadıyla köyün ortasına dikilen direğe tırmanma merasimi ilc ilgili olarak diğer Batılı alimler ve araştırmacılar da katkılarda bulunmuştur.207 Amerika'nın Batısında, Kaliforniya toprakları içinde yaşayan Yurok Kızıldcrili kabilcsi, "Mart"ta düzenlenen "Yeni Yılın Başı" merasimlerini özel olarak hazırlanan ve "Big House" (Büyük Ev) olarak adlandırılan yerde yapıyorlar. Amerika'nın Dclawarc eyale­ tİndeki Lenapc Kızılderili kabilesi ve Cheycnne (Çayan) Kızılderililc­ ri, yine "Big House" dedikleri yerde Yeni Yıl kutlamalan ilc ilgili merasimleri eksiksiz yerine getirirler. Baharın gelişi ve tabiatın yeni­ den canlanarak hayat bulması ilc ilgili mcrasimlcrin yapıldığı "Büyük Ev"in dini açıdan mistik bir manası vardır. Bu "Büyük Ev"in kendisi, 205 206 207

Akc Hultkrants, a.g.c., s.109-1 10.

U. Harva, "Dcr Baurn des Lcbcns", Scr:B, Vol: 16, llelsinki, 1922- 23, s.ı:n

I. Paulson, Die Rclegioncn dcr nordasiatichcn völker, Stutgart, 1962, s.l32. 166


Kızılderili Türk Şamanizmi Gök Tann'nın yarattığı kainatı, onun dört köşesindeki "dört direği" ve üzerine oturtulan "kubbesi" Gök Tann'nın kudretini, bu "Büyük Ev"in orta yerine dikilen "direk" ise, "Gök Tann"nın yer yüzüne koyduğu "ayağı"nın yerini sembolize etmektedir.208 Güney Amerika'da Chile (Şili)'nin Diaguita Kızılderili kabile­ si. arasında mevsimlik ve diğer dini merasimleri idare eden Şaman, diğer bölgelerdeki Şamanlardan farklılık göstermektedir. Buradaki Şamanlar, kabilcnin diğer fertlerinin yaşadığı yerden uzakta yaşar. Güney Amerika'da Bolivya'nın Aravak Kızılderililerinin Majo bo­ yuna mensup Kızıl derili kabilesinde de durum aynıdır. Şaman bu­ rada da toplumdan biraz uzakta ayrı yerde yaşar. Şaman her mera­ simi idare etmez. Aravak Kızıldcrili kabilesi dini merasimleri yö­ netmesi için bazen başka kişileri görevlendirir. Asıl Şamanı her işte kullanmayarak, özel mevsimlik merasimler için birisini tayin etme adeti Aravak Kızılderililerinin komşusu ve yine Bolivya'da yaşayan Manası Kızılderili kabilesinde de görülür.209 Kuzey Amerika Kızılderili kabilelerinden New Mexico eyale­ tinde yaşayan Zuni ve Arizona'da yaşayan Hopi Kızılderili kabilele­ ri yerleşik hayat yaşayan Pueblo Kızılderililerinin klasik iki kabilesi olarak bilinmekt�dir. Zuni Kızıldcrililieri ulu atalan "Koko" için yaptıkları mevsimlik merasimlcri, diğer Kızılderili kabilelerinden farklı olarak büyük Şamanların eşliğinde "gizli" merasim odalannda yerine getiri rler. Zuni ve Hopi Kızılderililerinin Şamanları kendile­ ri ile birlikte 1 5 tane dini ayinleri yöneten "Ashiwanni" ilc beraber dans edip ilahiler söyleyerek yağmur "yağdırma" görevini yüklenir­ ler. Ankara Kızılderili Şamanı Bahar'da ilk gök gürültüsünü duydu­ ğu zaman kabi lenin özel fetişini boynuna takarak köyün sokakla­ rında dolaşır, yağmurun yağmasını temin etmeye ve Baharın gelişi­ ni, toprağın canlanmaya bağladığını ve toprağa tohum atma zamanı geldiğini haber verir.2 10 Zuni Kızılderili kabilesinin özel mevsimlik merasim için se­ çilmiş erkekleri "Kiva" denilen merasim odasında biraraya gelirler.

2011

209 210

F.G. Spcck, A Study of the Delaware Indian Big House Ceremony, Harrisburg 1931 . s.22. Akc llultkrants, a.g.e., s. l 26. J.H. Howard, "The Arıkara Buffola Society Medicine Bundle", Plains Antropologist, 19 (66), 1 974, s.24 1 -271 . 167


Ahmet Ali Arslan

Bu merasime kadınlan ve yabancılan almazlar. Bundan dolayıdır ki, Zuni ve Hopi Kızılderili Kabilelerinin gizli mevsimlik merasim­ lerinin bazı sırları hala çözülememiştir.2 1 I Hopi Kızılderili kabilesi­ nin en iyi organize edilmiş iki grubu vardır: onların birisi atların ve bitkilerin sıhhatli ve sağlıklı büyümesini temin için Antilop (Geyik) dansını yaparlar. Diğerleri ise "Snake" (Yılan) grubudur: onlar da tabiatın korunmasını temin eden danslar yaparlar ve ağızlannda zehirli ve canlı yılanlar taşıyarak meydanda dans ederler. Bunların mevsimlik dansiarına 1 2 tane Şaman katılır ve her bir Şamanın görevi belirli bir hastalıkla mücadele ve onu doğuran kötü ruhların kabilenin topraklarına girmesine mani olmak ve onu kabilenin sınırlarından kovup çıkarmaktır.2 1 2 Kuzey Amerika'da "Günana" veya "Kün-anaa" (Gün-ana) Kızılderili grubuna bağlı, Athapascan (Atabaşkan) Kızılderililerinin Beaver (Kunduz) boyuna bağlı Kızılderililerin inanışiarına göre Gök Tanrı dünyayı üç kademeli olarak yaratmıştır: (a) Gökyüzü, (b) Yeryüzü, (c) Yeraltı dünyası. Dünya bu kabilenin inanışına göre "dört" köşelidir. Her köşeden bir başka rüzgar eser. Bölgede yaptı­ ğımız saha araştırması sırasında, New Mexico'nun başkenti Albaquarke şehrinde yapılmış "Pueblo Kızılderilileri Kültür Merke­ zi"nin orta yerine dikilmiş olan "Direk" Gök Tanrı'nın eşi ve benze­ ri olmayan, "Tek" ve "Yalnız" olduğunu ve dünyanın merkezini temsil etmektedir. Kızılderililer, hep o "Bir"in etrafında dönerek mevsimlik danslarını ve merasimlerini sergilerler. Pueblo Kızılderi­ li grubuna bağlı onsekiz Kızılderili kabilesi, "Bir"den yaratıldıkları­ na ve sonunda yine bu "Bir"e kavuşacaklarına, bedenleri çürüse ve yok olsa bile, ruhlarının ölmeyeceğine inanırlar. Merasirnin yapıl­ dığı yer bir daire şeklindedir ve üzeri açık, "Gök Tann"ya bakmak­ tadır. Bu "Bir"in etrafında doğup-büyüyüp ve uçmaya varılacağını anlatmaktadır. Bu merasim daha çok, New Mexico eyaJetinin Tewa Kızılderili kabilesinin mevsimlik dini merasimlerinde görülür. "Amerika Kızılderili kabileleri arasında "yerin yaratılışı" ile ilgili destanlar ve efsaneler Orta Asya'nın kuzeyinde yaşayan Türk toplu-

211 212

M.C. Stevenson, "The Zuni Indians, Their Theologic Ceremonies", ARBAE, 23, 1 904, s.63. R.L. Bunçzcl, "Introduction of Zuni Ceremonials", ARBAE, 47:467-544, 1332, s.51 2 ve 528. 168


Kızılderili Türk Şamanizmi

luklarının destanlarındaki yerin yaratılışı ile ilgili kayıtlarla paralel­ likler gösterir. Dünya, "Ulu Yaratan" tarafından suyun altından getirilen bir çamur parçasından yaratılmıştır. Ulu Yaratan ona "Toprak Ana" addını vermiştir. Ağaçlar, toprak, dereler, dağlar hep Ulu Yaratan'ın vücudunun parçalarından oluşmaktadır. m Dünyanın dört köşesinin olduğu ve her köşesinin kendisine has bir renk ile anıldığı Ziya Gökalp'ın Türk Medeniyeti Tarihi'nde belirtildiği şekilde, özellikle Navajo Kızılderililerinin hayatında da aynen görülür. "Türkler seneyi dört cihetin tatemleri ile ifade ettik­ leri gibi senenin aylarını da yine dört cihetin totem isimleri ile ifade ederlerdi."2 14 Orta Asya, Sibirya Türkleri, Saka, Altay, Hakas, Tuva Türkle­ rinde "Mart" ayı "Yeni Yılın Başı"dır. Hakas Türkleri "Yeni Yılın Başı" olarak bilinen Mart ayında, çeşitli merasimleri büyük bir dik­ katle yerine getirirler. Bu merasimler, bugün Amerikan yerli Kızıl­ derili kabileleri arasında da canlılığını korumaktadır. Şamanizm geleneğine bağlı olarak yapılan dini maksatlı bu mevsimlik mera­ simler, Amerika Yerli Kızılderili kabileleri ile Orta Asya Türk boy­ lan arasında birbirinin aynısı denecek kadar benzerlik ve paralel­ likler gösterir. _ Hakas Türkleri "Mart" ayında yaptıkları merasimi şöyle anlatmaktadırlar: "Hakasya eski Türk halklanndan birisidir. Bunu Hakasların örf ve adetleri ispatlıyor. Örnek olarak Yeni Yılın Başı bayramını alabiliriz. Bizim halkımız Yeni Yılı 22 Mart'ta kut­ lar. Adı Yılbaşı. Gün saatleri ile gece saatleri eşit olduğu zaman, o gün güneş doğarken ona tapıyorlar. Daha sonra kutsal ateş anaya tapılır. Dünyadaki bu kutsal ateş, küçük güneş gibi sayılır. Bu kutsal ateşte Kara Çalama (ipek) yakılıyor. Bu Kara Çalama yakılınadan önce üç bohçaya bağlarlar. Bir bohça ile hastalıklar, ikinci bohça ile acılar, üçüncü bohça ile dertlerin, hastalıkların hepsinin bağlanması demektir. Daha sonra lzıh (kutsal) Ak Ağaca (Akça Kayın) yeşil, kırmızı beyaz bezler asılır. Böylece Göğe hayat için dua ediyoruz. Yeşil "hayatın" rengi, kırmızı "kan darnan kurumasın", beyaz ise "hayat temiz olsun" anlamındadır.2 1 5 213 214 215

Ake Hultkrants, a.g.e., s.30 ff. Ziya Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, 1976, İstanbul, s.57. Galina-Melek Kazacı, "Örf ve Adet Birliği", Türk Dünyası Tarih Dergisi, No:97, 1995, s.23. 169


Ahmet Ali Arslan

"Amerika'nın Sub-Arktik bölgesinde yaşayan Kızılderili ka­ bileleri yılda bir defa, "Mart" ayında, "Feeding the Fire" (Ateşi Do­ yurma) merasimi yaparlar. Bunun Kızılderililerin ölen yakınlannın ruhiarım tatmin edeceğine inanılır. "Beawer" (Kunduz) Kızılderili­ leri, bu merasime çok önem verirler ve Amerika'nın kuzeyinde yaşayan Kızılderililer arasında ateşe "ct" atarak onu dayurma ve tatmin etmek merasimini en ciddi şekilde takip ederler. Bunun yanında yine Baharın başlaması ve Salmon balığının nehirlerin kaynağına doğru ilk göçleri başladığı zaman British Colombia'da yaşayan Kuzey Amerika Kızılderili kabilelerinden Tanaini Kızılde­ rililcri, ateşe et atma rnerasimi yaparlar. Bu merasimle tabiatta ha­ yatın yenileneceğinc inanırlar. Mart ayında insan vücudunu yeni­ lcrnek ve canlandırmak için Fin Hamamma benzeyen "Sweat Lodge"lara teriemek için girilir. Sonra yeni elbiseler giyilir. Güzel kokulu yaban otlarının ateş üzerinde yakılması ile elde edilen du­ manlarından teneff'tis edilerek, ciğerlere çekilir. "2 16 1 975 yılında Iğdır'da geçirdiğimiz kurban bayramında, an­ nem, tandırda bize kurban etinden kebap yapınağa başlamadan önce, etin yağlı yerinden bir parçayı tandırın dibindeki közün üze­ rine attı. Et yanarak etrafa keskin bir koku yaydı. Annerne neden o eti ateşe attığını sordum. "Ne bileyim oğul, eskiden ninelerimizdcn, dcdelerimizden duyduğum ve öğrendiğim bir geleneğimizdir. O a�tığım tike; ateşin payıdır. Evvel, onu doyurmak gerek" diye cevap vermişti .

Şamanist gelenekleri ve inançlarına göre, ateş bütün pislik ve kötülükleri temizler, kötü ruhları kovar. VI. yüzyılda Batı Göktürk Kaanına gelen Bizans elçilerini huzura almadan önce onları iki ateş arasından geçirirlerdi. Bu tören elçilerle gelmesi muhtemel kötü ruhları kovmak maksadıyla yapılırdı. Bu i nanca Türklerde de rast­ lıyoruz. Başkurtlar ve Kazaklar bir yağlı bezi yakarak onu hastanın etrafinda "alas . . . alas" diyerek gezdirirler. Buna Kazak ve Başkurt­ larda "alaslama" Anadolu'da ise "alazlama" denir.2 17 Kuzey Amerika'daki Sioux (Su) Kızılderili Kabilesinde "ateşe" "Ulu Ruh'un (Gök Tanrı'nın) yeryüzündeki ebedi temsilcisi olaraak hürmet edilir. Amerika'nın Gök Tanrı tarafından yaratılan büyük 216

Mircca Eliade, 1be Encyclopedia of Religion, Vol: 1 0,

217

Abdulkadir İnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm,

170

1987 New York, s.742.

1 986, Ankara, s.66.


Kızılderili Türk Şamanizmi

bir ada olduğuna inanan Sioux Kızılderilileri, "Mukaddes Ateş" ebedi olara yanacağına ve insanlan bütün günahlan ve kötü ruhla­ rın tesirinden koruyacağına inanırlar. Ateşten geçip temizlendikçe, Ulu Ruh'a daha çok yakınlaşacağına inanan Sioux Kızılderilileri, ateşi "Ebedi ve Sonsuza kadar yanan" bir kuvvet ve kudret kaynağı olarak kabul ediyorlar.2 1 K Sioux (Su) Kızılderili kabilesinde, Yeni Yılın Başlangıcı için yapılan merasimlerde ''Ateş"e büyük önem verilir. Bu merasimler Sioux topraklannda "Ot Biten Ay" olarak adlandırılan "Mart"ayın­ da yapılır. Yeni yıl "Ot Biten Ay"ı ile başlar. Sioux'ların hayat dü­ zeni mevsimlere ve mesimler de ayiara (Moons) göre nizama ko­ yulmuştur. Yeni yılın başını kutlamak çeşitli merasim ve dini ayin­ lerle korunur ve devam ettirilir. Man ayının (Otlar Biten Ay) gir­ mesiyle Sioux kabilesinde büyük bir canlanma ve hazırlık başlar. Atlara çok önem verilen bu Kızıledrili kabilesinde, iki yıllık "dam­ dan çıkma" taylara artık eğer vurulmaya başlanır. Bu ayda, yılkının içinde içinde dölll;!nmeye müsait olmayan atlar artık "idiş" edilir. Kabilenin "aksakalları" özellikle kabiledeki atların döllenme ve çoğalmaları ile ilgili mevsimlik işlere büyük önem verir ve onunla uğraşırlar. "Otla.r Biten Ay"da kıştan kalan "Tee-Pee" (Tipi) dedik­ leri çadırlar bir önceki kıştan hazırlanan derilerle tamir edilir, ya­ malanır veya yenileri yapılır. Bir önceki yıl özel olarak tütsülenmiş ve "Otlar Biten Ay"a saklanmış "gön"lcr çıkarılır, hasıl edilir ve Yeni yılın başında yapılacak merasimlerde giyinmek için "Moka­ sen" (Maccosin) yapılır, "çekmeler" ve çizmeler hazırlanır. Man ayının girmesi ve yeni yılın başlamasıyla Sioux Kızılderili kabilesi­ nin bütün fertleri, kıştan çıkmanın vermiş olduğu yorgunluktan ve tembellikten bir an önce kurtulmaya çalışırlar. Gelecek kış için hazırlıklara başlarlar. Kabilenin erkekleri avianınaya çıkar, at yarış­ ları yaparlar. Kabilenin kadın ve genç kızları ve gelinleri ise dağlara ve ovalara yayılır, evlerinin ihtiyacı olan yaban "pancarları" ve faydalı otlardan toplar, kış için kurutulurlar. Bunların bir kısmını günlük hayatlannda kullanılırlar. Güzel kokan ve faydalı atların, kökleri, yaptıklan bu ayda toplanır ve kurutulur.2 1 9

2 1R 219

Joscph Epes Brown, The Sacred Pine, Oklahoma, 1983, s. 32 ff. Rolay B. Hassirck, The Sioux, Dcnvcr, 1 960, s.175. 171


Ahmet Ali Arslan

Mart'ta (Otlar Biten Ay) canlanan ve çalışmaya başlayan Sioux kabilesinin bütün fertleri bu hazırlıklarını Kasım'a (Sığırlann Tüy Döktüğü Ay) kadar devam ettirirler. Kasım ayında kabilenin ileri gelen "aksakalları" kışın gelecek "Mart" ayına kadar nerede geçirileceğine karar verir ve kampın kurulacağı yeri seçerler. Black Hills (Karadağlar) etrafında özellikle ormanlık bölgeye yakın yer­ lerde yazı ve sonbalıarı geçiren Sioux Kızılderilileri Aralık ayından (Çadırdan Don Ayı) önce bütün oklarını hazırlarlar, yaylannın kirişlerini değiştirir ve yenilerler. Kabile karar verilen yerdeki kampını kurar ve gelecek Yeni Yılın başını beklerler.22o Türk kültüründe de bazı aylar Amerika yerli Kızılderili kabi­ lelerinde olduğu gibi, tabiatta hayvanların hareketine bağlı olarak adlar alırlar. İlk Baharın birinci ayına "Oğlak Ayı", ikinci ayına "Ulu Oğlak Ayı", üçüncü ayına "Ulu Ay" denilirmiş. Diğer aylar da yine bu şekilde, yani mevsimlerin tatemleri ile adlanırmış.22 1 Sioux Kızılediili kabilesi yılın iki ayını Güneş'e göre değil Ay'ın doğup-batışına göre ayarlamaktadır. Amerikan Kızıledrili kabilcleri yılın çeşitli mevsimlerinde Şamanizmin bir parçası olarak muhtelif mcrasimlerle kutlama ayinleri düzcnlerler. Bu merasimle­ rin bazılan doğrudan doğruya mevsimlerin değişmesi ile ilgilidir. Bazı merasimler vardır ki, bunlar yılın belirli mevsiminde yapılır. New Mexico eyaletinde yaşayan Zuni Kızılderili kabilesi, bir yılı zamanın akışı olarak tanımlıyor ve bir yılın içindeki 1 2 ayı ise "Yıla Dayalı Merdiven" olarak kabul ediyor. 222 Amerikan Kızılderilileri arasında köklerine ve tarihi kültür­ lerine bağlılıkları ile tanınan Sioux Kızılderili kabilesi yıllık takvi­ minde "hafta" özel olarak ayrılmıyor. Yatıp-kalkma ile bir gün belirlenirken, Güneşin tam diklemesi, yarım gün, güneşin batması­ na yakın aldığı vaziyet ise dörtte-bir gün olarak izah ediliyor. Kı­ zılderili kabilelerinin çoğu bugün bile "dörtte-bir", "yanm" ve "tam gün" hesabına göre işlerini düzenliyorlar. Sioux'lann Doğu'daki topraklannda yaşayan boylarına bağlı kabileler, "Ay"ın günlerini bellerine taşıdıkları deriden bir sicime her gün için bir düğüm ata220

a.g.e., s . 1 77.

221

Kaşgarlı Mahmud, Divanu Lugati't Türk, C.l., s.347.

222

Lcwis Spence, The Myths of the North American Indians, 1 989. New

York, s. 1 32. 172


Kızılderili Türk Şamanizmi rak, bir ayın hangi gününde olduklarını tespit ediyorlar. Ameri­ ka'da yaşayan 520 Kızılderili kabilesinin her birinin kendisine göre bir takvim ve yaş hesaplama tarzı var. Kabilenin Şamanı, yeni yılın başı ile ilgili bu merasimlere başlamadan önce ve merasimleri bitirdikten sonra kendisini kötü ruhlardan temizler. "Yeni Yıl" merasimlerini idare eden Şaman, uzun dini ilahiler söyleyerek, mukaddes bilinen yerleri ziyaret eder. Kabilenin insanları, ulu ruhların gezindiği bu yerleri ziyaret etmekte, tabiatın balışettiği dünya nimetlerinin azalmadan devam edeceğine inanırlar. Bu merasimde, kabilenin Şamanı " Yeni Atef'i tutuşturur, "Eski Atef'i söndürür. Kendisi için hazırlanan toprak tepenin üzerine çıkan Şaman, oradan kabile halkının saadeti için dini ilahiler okur. Kızılderililer Solmon balığının avlandığı nehrin kaynağına doğru Şaman ile birlikte yürürler. Ulu Ruhiann şerefine "White Deerskin Dance" (Beyaz Geyik Derisi Dansı) ve Jump Dance (Hop-Hop Darısı) yaparlar.223 Şamanın tazelediği yeni ateşten almak için, evindeki eski ate­ şi söndüren evin reisi olan "erkeği" veya "kişisi" merasim yerine ateş kabıyla gider. Kadınlar evde kalırlar ve bu törene katılmazlar. O sene evinde "�rkeği" ölmüş veya yok olmuş olan evden kimse bu merasime katılmaz ve dolayısıyla Şaman'ın kutsayarak verdiği yeni ateşten alamaz. Bütün evlerde eski ateşler söndüğü için "erkeği" ölmüş olan eve yeni ateş verilmez. Yeni ateşi ateş kabıyla evine getiren evin erkeği veya reisi evinde yeni ateşi tutuşturur ve bütün evlerin hacasından yeniden "tütün" tütmeğe ve dumanlar yüksel­ rneğe başlar. "Erkeği" ölen evde yeni ateş yakılınadığı için o evin "ocağı sönük" kalır. Anadolu ve Kars'ta, "Çıran keçsin", "Ocağın sönsün" " Evin yıkılsın" sözünün kaynağı budur diye düşünüyoruz. Cherokee (Çerokı) Kızılderili kabilesinin 19. yüzyılın başın­ dan beri resmi kayıtlara geçen dini maksatlı merasim ve kutlamala­ nnın başında "Yeni Yıl" kutlamalan gelmektedir. Cherokee Kızıl­ derililerinin tarihinde en önemli altı dini bayramın en önemlisi, "First New Moon" ( İ lk Yeni Ay) veya Bahar kutlamalarıdır. Diğer Kızılderili kabilelerinde olduğu gibi Cherokee'lerde de Güneş'e göre değil, Ay'a göre takvimler hazırlanır. "Cherokee Kızılderilileri

223

a.g.c., s.33. 173


Ahmet Ali Arslan Yeni Yıl veya Bahar Bayramını yeni yılın başlangıcı ve ilk ay olarak kabul ettikleri M art ayında kutlarlar."224 Otlar yeni yeni ycşermcyc ve tabiat yeni canlanmaya başladı­ ğında, Chcrokee Kızılderilileri, yeni yıl merasimlerini tarihi başkent­ leri olan ve bugün Tenncssec eyaJetinin sınırlan içinde kalan Citico Creck'ten güneyde, Little Tencssee River'ın güneyindeki Chota şeh­ rinde toplanmaya başlarlar. Chota'da toplandıktan sonra, Kızılderili yüksek kurultayı tarafından daha önce sorumlu olarak seçilen 7 kişi­ lik heyet çalışmalanna başlar. Bu 7 kişilik heyetin ilk işi, Yeni Doğa­ cak Ay'ın görünüp görünmediğini gözlcmcktir. İlk Ay'ın görünmc­ siyle merasimlerin başlaması için işaret verirler. Harumlar, "Dostluk" dansına başlarlar. Kutlarnalara iştirak eden misafirlerc sunulacak av eti için avianınaya kimlerin gideceğine yine bu 7 kişilik heyet karar verir. Gece yakılan büyük ateşin etrafında hanımlar "Dostluk" dansı­ nı oynar. İkinci gün, Şaman "Suya iniş" merasimini yönetir. Üçüncü gün, merasimc katılan herkes oruç tutar. Kutlarnalann dördüncü ve son gününde yine toplu olarak "Dostluk" dansı yapılır ve Yeni Yıl için düzenlenen kutlamalar tamamlanır.225 Bu mcrasimlerin hemen arkasından daha önce seçilen 7 kişi­ lik heyet "Gizli Gece Dansı" (Secrct Night Dance) düzenler. Bu gizli merasirnde kabilenirı eski ateşi söndürülmcdcn önce Yeni Ateş yakılır. Mart ayının gelmesi ilc, yeni hayat, yeni kuvvet, dinçlik ve sağlığın sembolü olan "Yeni Ateş"in yakılması· ile, Cherokee'ler ev' erinde Yeni Atcş'i yakar ve eski ateşi söndürürler. Kabilenin Şamanına yeni geyik derisinden yapılmış kaftan giydirilir. Çeşitli otlardan yapılmış ilaçlar ve şerhetler içilir.226 Hopi Kızılderilileri arsında Mart ayında yapılan mevsimlik merasimler önemli yer tutar. Beyazlar Avrupa'dan 5 1 9 yıl önce gelip burada yaşayan ülkenin asıl sahiplerini katietmelerine rağ­ men, Hopi Kabilesi hala eski tarihi külti.irlerini devam ettiriyor. Türk Dünyasında "Navruz" veya "Yeni Yıl Başı" olarak kutlanan, tabiatın canlanmasını aynı maksatla fakat kendilerine has bir tar.lda kutluyorlar. Hopi Kızıldcrili kabilelerinin folklorunda ilk sırayı "Su" alır. "Ne şekilde olursa olsun, Hopi Kabilesinin hayatında en 224 225 226

a.g.e .• s.89.

a.g.e., s.89. a.g.c., s.89.

174


Kızılderili Türk Şamanizınİ önemli unsur "su"dur. içmek için, toprağın bakılıp hazırlanması, ekinierin sulanması ve tabiatın can bulmasında birinci yeri su alır. Susuz kalan toprakta hayatın devamı için Hopi Kızılderilileri her yola başvurmuş ve vurrnaktadır. Kızılderili kabileleri arasında en çok "Yağmur Duası"na çıkan topluluk Hopilerdir. 227 Türkiye ve diğer Türk Yurtlannda "Godu-Godu" ve çeşitli adlarla anılan "bezeme" insan ve tabiatta bulunan yaratıkların kılı­ ğına girerek, baharın gelmesini, tabiatın canlanmasını kutlamak, Amerika yerli Kızılderili kabileleri arasında hayatın önemli bir dilimini teşkil eder. Hopi K.ızılderili kabilesi, "Godu-godu"ları kendi kültürleri içinde, "Kachina" (Kaçina) olarak adlandırıyor. Her Kaçina'nın ken­ dine has görevinin olduğuna inanan Hopi K.ızılderililerinin, Yıldız, Bulut, Güneş, Toprak, Kurt, Karta! Kaçinalan vardır. Bunların hepsi, doğrudan doğruya tabiat, yeraltı, yerüstü varlıklan ile ilgilidir. İspan­ yollar 1 492 }'lllarında Kızıldcrililerin ülkesini işgal ettiklerinde, Amerika'daki Kızılderililerin Kaçina bebekleri yapıp onlara tapındık­ larını zannettiler. "Kaçina Dansı"nı ise, "Şeytan"a tapınma olarak yorurnladılar ve bütün Avrupa'ya da öyle yaydılar.228

Maiudu Kızıldcrili kabilesinin yaptığı dini maksatlı merasim­ lerde tıpkı Türk Dünyasının "Yeni Yıl Başı" olarak kabul cttiğ 2 1 Mart Merasirnlerinde "Ateş" unsuru büyük rol oynamaktadır. Maiudu Kızılderili kabilcsinde "Atcş"in elde edilişi ve korunmasını halk masalında aşağıdaki gibi anlatılıyor: "Bir zamanlar insan ateşi bulmuş ve onu kullanıyordu. Fakat "Yıldırım" ateşi bu insanlardan geriye almak ve sadece kendisinin sahip alınası fikrine kapıldı. Yıldırım, eğer ateşe sadece kendisi sahip olursa bütün insanları öldürebilme kabiliyetini elde edeceğini zannctti. Bir müddet buna sahip oldu ve kendisinde sakladı, onu Güncy'e götürdü. Yıldırım, c�cr ateşi kendisi ile birlikte Güncy'e götürürse insanların pişirecck ateş bulamayarak açlıktan ölecekle­ rini sandı. Fakat insanlar ateşsiz yaşarnanın da yollarını buldular. Yiyeceklerini bazen çiğ, bazen de " Toyeskom Kuşunun" bakışların­ dan istifade ederek etlerini pişirdiler. Toycskom kuşu, et parçasına dikkatle bakınca onu pişi recek güçteydi. Yıldırım ateşi insanlardan 22"/ 22K

Barton Wright, Hopi Kachinas, Arizona, 1982, s.2. a.g.c., s.8.

1 75


Ahmet Ali Arslan

------

geri aldıktan sonra, onun çalınmasına mani olmak için başına " Woswosim"(Vesvesim) adlı küçük bir kuşu bekçi dikdi. Kabile sıkıntıdaydı, Tayeskarn Kuşunun bakışları ile sadece Büyük Reisler etlerini pişirip yiyebiliyordu. Bütün insanlar Dağ büyüklüğünde bir evde toplanarak yaşıyordu. Bu insanlar arasında Kenenkele ile kar­ deşi de yaşamaktaydı. Güneş doğar doğmaz evin bacasına çıkıp ilk güneşlenen hep bu iki kardeş oluyordu. Bir gün yine erkenden güneşlenirken, Batı'ya, "Coast Range" tarafına baktıklarında bir yerden duman yükseldiğini gördüler. Herkesi çağırdılar ve Batı'da bir yerden duman çıktığını gördüklerini söylediler. Onlara kimse inanmadı. Yaban iti geldi, bunlara arkasını dönerek arka ayaklan ile bunların üzerine toz-toprak attı ve onların üstünü berbat etti. Bunlardan bir tanesi Yaban itinin yaptığı bu hareketi beğenmedi. Ona, "Neden insanlan hep böyle rahatsız ediyorsun? Neden onları kendi hallerine bırakmıyorsun? Her zaman ilk münakaşayı çıkaran sen oluyorsun. İ nsanları hep sebepsiz yere öldürmek istiyorsun." dedi. Diğer insanlar adama hak verdiler. Onlar bu iki kertenkeleye ne gördüklerini ve gördükleri yeri göstermesini istediler. Onlar da Batı'dan yükselen dumanı gördüler. Onlardan biri "Bu ateşi tekrar nasıl geri getirebiliriz?" diye sordu. "Onu Yıldırmdan, o kötü adam­ dan nasıl geri alabiliriz? Onu geriye almaya teşebbüs etmemizin iyi olup olmayacağını bile bilmiyoruz" şeklinde konuştu. Bu arada söze Büyük Reis karıştı. "En iyisi, onu geriye getirmek için aramızdan birinin gönüllü olarak bu işi üzerine almasıdır. Yıldırım ne kadar kötü olursa olsun, ateşi tekrar geri getirmek için gerekeni yapmalı­ yız. Oraya varmamız ne kadar çeker? Onu tekrar nasıl geriye geti­ rebiliriz? Her kim onu getirmeyi aklına koymuşsa, bırakalım dene­ sin," dedi. Fare, Geyik, Köpek, Yaban iti denemek isteyenlerin ara­ sındaydı, fakat halk da onlarla beraberdi. Onlar giderken yanların­ da, gelirken içine ateşi koymak için bir tane de "kaval' götürdüler. Uzun bir müddet yol gittiler. Nihayet ateşin olduğu yere vardılar. Yıldırımın evine varmaya çok az kalmıştı. Ne yapacaklarına karar vermek için durduklarında Yıldırım'ın ateşi beklemekle görevlen­ dirdiği Woswosim Kuşu ötmeğe başladı. "Ben hiçbir zaman uyu­ mam ... Ben hiçbir zaman uyumam ... " diye öttü. Yıldınm bu kuşa bekçilik görevi için boncuk veriyordu. O da bu hancukları boynundan asıyar veya beline doluyordu. Bu kuş devamlı olarak damın üzerinde ateşin yanında duruyordu. Bu ge176


Kızılderili Türk Şamanizmi

lenler, bir müddet sonra ateşi getınp getirrneyeceğini öğrenmek için fareyi gönderdiler. Fare, Woswosim Kuşuna yaklaşıncaya kadar gizlice dama çıktı ve bir taraftan ötmesine rağmen Woswosim Ku­ şunun gözlerinin kapalı olduğunu gördü. Kuşun uyumakta olduğunu gören fare kıvnlarak yavaşça içe­ riye daldı. Yıldırım'ın birkaç kızı vardı ve onların hepsi içeride uyuyorlardı. Fare odaya varınca bunların hepsinin donlarının uç­ kur bağlarını çözdü. Bunlar bir ses duyup ayağı farladıklarında don­ ları düşecek ve mecburen onları bağlamak için oldukları yere çöküp kalacaklardı. Bu işi bitirdikten sonra fare "Kaval"ı aldı ve içine ateşi doldurdu. Sonra dışarıda kendini bekleyenierin yanına tırmandı. Tedbiren bu ateşten bir miktarı çıkarıldı ve köpeğin kulağının için­ deki boşluğa yerleştirildi. Kaval en süratli koşana teslim edildi. İçi­ ne ateş koyulan kavalı ilk önce Geyik aldı. Geyik onu kıçının üze­ rine yerleştirdi ve bir müddet götürdü. Geyiğin kıçındaki kızarıklık ondandır. Onlar yan yola kadar ateşi çok iyi getirrnişlerdi. Birden Yıldınrn uyandı ve birşeylerin olduğunu farketti. "Ateşirne ne ol­ du?'' diye sordu. Yıldırım büyük bir sinirle yerinden gürledi. Bu sese Yıldırım'ın kızları yerlerinden fırladılar, fakat donları kıçların­ dan kaydı ve o.n ların hepsi oldukları yere çömelip donlarını giyin­ roeye koyuldular. Kızlar donlarını giydikten sonra Yıldınm'la bir­ likte onların peşine düştüler. Onların başına yıldınrnlar, dolu, yağ­ mur yağdırmaya başladılar. Bu arada "Shunk" ateş etti ve Yıldırım'ı öldürdü. Shunk "Artık bundan sonra insanların peşine düşmeyecek ve onları öldürmeyeceksin. Gökyüzünde Yıldırım olarak kalacak ve yerinden ayrılrnayacaksın," dedi. Yıldırım ve kızları ondan sonra ilerleyernedi. Onlar Kavalın içindeki ateşle evlerine döndüler. İşte o günden sonra insanlar ateşi serbestçe kullanmaya başladılar. 229 Amerika'nın Cherokee (Çeroki) Kızılderili Kabilesinin "Ya­ ratılış" destanında "Ateş"in nasıl kabileye getirilcliğine dair ilginç bir bölüm vardır. Cherokee Kabilesinin "Ateş"le ilgili efsanesi böyle başlıyor: "Fakat bu ateş nasıl peyda olmuştu? İnsanların olduğu kadar hayvanların da ona ihtiyacı vardı. Rüzgar soğuk esmeye başladı. O zaman ateş, güneş ve ısınarak bir şey yoktu. Daha sonra gökyüzün­ deki şimşekler kendi kutsal ışıklarını göstermeye başladılar. Onun 229

Stith Thomson, Tales of the Nonh Arnerican Indians, Bloornington, s.40 ff. 1 77


Ahmet Ali Arslan ışıklarından biri Çınar ağacının dibine vurdu ve onu dibinden alış­ tırdı. Onun yanması ile kuşların ve diğer canlıların hayatı tehlikede değildi. Özellikle kuşların kralı orada nelerin olup bittiğini bilrnek istiyordu. Onun için Kuşlar Kralı "Kuzgun"u olup bitenleri öğren­ mesi için gönderdi. Çünkü kuşlar arasında en güçlü olanı Kuz­ gun'du. Kuzgun verilen görevi denerneğe karar verdi. Kuzgun o tarafa doğru uçtu ve yanan ağacın yanına kadar geldi. Ağaç cayır­ cayır yanıyordu. Kuzgun yanan ağaca iyice yaklaştığında onun çok güzel olan tüyleri ateş aldı ve yanmaya başladı. O günkü hadiseden sonra Kuzgunun tüyleri hep böyle siyah olarak kaldı. Kuzgun ateşi getirmeyi başaramayınca bu sefer gözler Baykuşa dikildi. O çok meşguldü fakat şu anda yapacak bir işi yoktu. Ondan, eğer başarabi­ lirse bu ateşten bir parça getirmesini istediler. İlk önce Baykuş ya­ nan ağacı tepesine doğru uçtu uzaktan ateşi gördü. O ateşten bir parça ele geçirmek istedi. Eğer o bu ateşten bir parça götürebilseydi, mensup olduğu kuşlar aleminde çok büyük bir hürmetle karşılana­ caktı . Ateşe doğru alçalmaya başladı. O ateşe yaklaştıkça, ateşin de parlaklığı artıyordu. Artan bu ışık Baykuşun gözlerini kör etti. O günden beridir Baykuş gündüzleri bile çok zor görür. Daha ziyade o gece çalışır. Daha sonra Su Yılanı ateşi getirmek için gönüllü oldu­ ğunu belirtti. "Ben gönüllü olarak gideceğim. Sudan yaratıldığın için bana kar etmez. Çünkü ateş suyu yakamaz," dedi. Böylece Su Yılanı yola koyuldu. O ateşin yanmakta ol duğu adaya doğru yüzmeye baş­ ladı. Fakat göklerdeki Ulu şimşek onun hareketlerini çok yakından izliyordu. Alttan bir delik açarak yılan ateşe yaklaştı. Fakat aniden ağaçtaki ateş daha çok şiddetlendi. Yılan ateşe daha çok yaklaşmaya cesaret edemedi ve ateşten bir parça bile almayı başaramayarak geri dönmek mecburiyelinde kaldı. Sonra sıra herkesin çok sevdiği Su Örümceğine geldi. Ondan bu ateşten bir parça getirmesi istenmişti. Akıllı hareket etmesi ile tanınan Örümceğin bunu denemesini iste­ diler, o da kabul etti. Örümcek ağzından çıkardığı bir ağ ipi ilc ken­ dini olduğu yere bağladı ve rüzgarın önünde ateşin yandığı yere gitti. Böylece o ateşle kendisinin yaşadığı yer arasında bir ağ kurmuş oldu. Ulu Şimşek göklerden Örümceği izliyordu. Örümcek her za­ man kendisini düşünmezdi. Bu gayreti sonunda o ağaçtaki ateşi kontrol altına aldı ve bütün hayvanlarla beraber, insanlar da ateşi kullanmaya başladılar. Bunu Tann'nın en büyük hediyelerinden biri

178


Kızılderili Türk Şa.m.anizmi

olarak kabul eden Cherokee'ler, onun için Ö rürnceği çok mukaddes bir yaratık ve sembol olarak anıyorlar.23° Sioux (Su) Kızılderili kabilesi, kainaun "Su", "Toprak", "Ateş" ve "Hava"dan ibaret olduğuna inanırlar. "Su", göklerden gelen yıl­ dırımları temsil eder ama hayırlı şeyler getirir, toprağa bereket saçar. "Ateş" ürkütür, korkutur ama "Wakan-Tanka"nın (Ulu Ruh) istekleri ve emirleri doğrultusunda yaşamarnızı ve günahlarımız­ dan, kötülüklerimizden ve kötü ruhlanrnızdan arınmarnızı sağlar. Mart ayındaki " İlk Yılın Başında" kurulan "Swcat Lodge" (Terleme Otağa)nı hazırlamak için 1 2 tane genç söğüt ağacı kullanılır. Bu bile bize bir ders verir. Sonbahar gelince bu ağaçların yaprakları yerlere dökülür ve yok olup toprağa karışır. Baharda yeniden canlanır ve hayat bulur. İ nsanlar da bu söğüt gibi ölür ve sonra tekrar canlanır­ lar. İ nsanlar öldükten sonra "Wakan-Tanka"nın gerçek dünyasında, her şeyden sıyrılmış temiz bir ruh olarak yaşarlar. Eğer ruhurnuzu ve bedenimizi temizler ve Wakan-Tanka'nın huzuruna daha çok yaklaşınayı başarırsak, belki gerçek hayatın derinliğini daha iyi anlayabiliriz. 23 1 Her bir Sioux (Su)Kızılderili "Tee-Pee" (Ti-pi)si, çadırı, tek başına kurulmuş bir dünyayı temsil eder. Tipi'nin ortasında kurulu ocaktaki sönmez kutsal ateş ise "Wakan-Tanka"yı, yani Gök Tan­ rı'yı temsil etmektedir. Ortadaki ateşin çok mukaddes olmasından dolayıdır ki, Sioux kabilesi bu ateşi korumak ve devamlı yanmasını ternin etmekle görevli özel bir "Ateş bekçisi" tayin etmiştir. Bu ateş bekçisinin Tipi'si, ateşin yandığı çadıra yakın bir yerdedir. Sioux kabilesinin çadırları başka yere göçünce, ateşi koruyan bu bekçi, onu bir ağaç kütüğünün içine yerleştirir ve ateşi yanından hiç ayırmadan beraberinde götürür. Bu ateş hiç söndürülmez. Ateş, sadece dini maksatlı "Yeni Yılın Başı" merasiminde söndürülür ve "Yeni Ateş" yakılır. Eğer Sioux Kızılderili kampının tamamı baştan aşağı ruhen temizlenınesi gerekiyorsa, o zaman kabilenin ateşi, "Yeni Yılın Başı"nı beklerneden söndürülür ve "Yeni Ateş" yakılır.

130

Ahmet Ali Arslan, "Türkiye, Azerbaycan, Orta Asya Türk ve Kuzey Amerika Kızıldcrili Efsanelerinde Kaplumbağa", Türk Dünyası Araştır­ maları, Sayı:91 , 1994, s.74.

231

Joseph Epcs Brown, a.g.c., s.32.

179


Ahmet Ali Arslan

Kuzey ve Güney Amerika'da yaşayan Kızılderili kabilelerinin "ateş"e verdikleri değer farklıdır ve birbirinden değişik şekillerde yorumlanmaktadır. Kızılderililerin dağınık ve göçeri olarak yaşayan kabileleri arasındaki ateş anlayışı ile Aztek, Maya ve İ nka Kızılderi­ li medeniyetlerinin ateşe verdikleri değer ve anlam birbirinden farklıdır. Gelişmiş yüksek kültüre sahip olan Aztek Kızılderilileri­ nin en büyük dini merasimlerinden biri "Ateşin Yenilenmesi' me­ rasimidir. Aztekler ateşin yenilenme merasimine " Toxiuhmolpilia" demektedirler ki, bu "yılların birbirine bağlanması" manasma gel­ mektedir. Aztekler ateşin yenilenmesi merasimini her 52 yılda bir yaparlar. Bu merasim, gece yarısı "Hill of the Stars" (Yıldızlar Tepe­ si)nde yapılır. Merasime bu tepeden başlarlar. Bütün ülkede, evler­ de ve mabedlerdeki ateşler söndürülmesinden sonra, ateşin saklan­ dığı çömlekler kırılır. Yakalanan çok önemli bir savaş esiri, mera­ sirole kurban edilir. Onun kalbi çıkarılarak Güneş Tanrısı'na sunu­ lur. Onun göğsünün içinde bir ateş yakılır. Sonra bu ateş, Aztek İ mparatorluğunun topraklan içindeki bütün mabediere yayılır. Evlerdeki ateş bu mabedierden götürülen "Yeni Ateş"le tutuşturu­ lur. Bunun imparatorluğun sınırlan içinde yaşayan herkese sağlık bahş ettiğine inanılır.232 İ ran'da "ateşperestler" tarafından tapınılan ateş tamamen Türk ve Kızılderili kültüründe yer alan ateşten fark­ lıdır. Tapınılan bu ateşin adı '�taş"tır.Bu ateşi tapınakta tam olarak tapınılacak hale getirmek 1 2 ay süren bir işlemi gerektirmektedir. İ ran'da bu tür tapınaklardan 2, Hindistan'da ise 8 tane vardır. Yezi­ dilerin inançlarına göre ikinci dereceli ateşin adı "Adara"dır ki, Fars dilinde buna "Dar-i Mihr" denilir ve orta dereceli ateşgahlarda bundan istifade edilir. Ateşin üçüncü derecesi "Dadgah"dır ki, o da normal olarak evlerde yakılan ateştir.''233

232 233

John R. Hinnels, The Facts in File, Dictionary of Religions, 1 984, New York, s.23 1 . a.g.e., s.l26. 180


Kızılderili Türk Şamanizmi

Tü.c� ve Hızılderili Hültü.cünde Oda� .Ren�e.cin Dili Masallara, destan ve efsanelerde kullanılan renklerin kendi­ lerine göre birer manası vardır. Özellikle, Amerika'da yaşayan yerli Kızılderili kabilelerinden Sioux (Siu) kabilesinden mukaddes sayı­ lan "kırmızı yol" Sioux'ları ulu atalarının olduğu yere götüren kut­ sal ve "doğru yol"dur. Zuni kızıldcrili kabilesinde 7 boy vardır. Bu 7 boydan her biri yedi ayn yönden gelmiştir. Bu Zuni kabilesini oluş­ turan boyların her biri, Yeraltı, Yerüstü, Merkez, Kuzey, Batı, Gü­ -n ey ve Doğu yönlerinden birine mensuptur ve geldikleri yönle anılırlar.234 Kızılderili kabilelerinde yönler renklerle belirlenir. Zuni Kı­ zılderili kabilesinde Kuzey, güneş ışınlarının kışın zayıf, sabah gün doğarken ve batarken ölü olması sebebiyle "san" olarak belirlenir. Zunilerin topraklarının sınırları Batıdaki Pasifik kıyılanndan başla­ dığı için "Batı" Zunilerde "Mavi" ile gösterilmektedir. Yaz sıcağının kavurucu gücü ve ateş topunu andırrnasından, ekinleri olgunlaştır­ masma bağlı olarak Zuniler "Güney"i Kırmızı ile gösterir. Güneşin doğduğu ve ışıkların yükseldiği yer olması dolayısı ile, Zuni Kabile­ sinde "Doğu" daima "Beyaz" renkte gösterilmektedir. Yeraltı dün­ yası, rnağara ve yeraltı sulannın aktığı yeraltı oyuklarının karanlı­ ğından dolayı, "Yeraltı" dünyası "Siyah" renktedir. Zunilerde "Mer­ kez" ise, bütün bu renklerin karışırnından oluşan bir "Gökkuşağı" şeklinde tasvir olunur ki, bu renk bütün kuvvet ve kudreti kendi­ sinde toplar.235 Navajo (Navaho) Kızılderili kabilesinde de renklerin kendine göre bir dili vardır. Navajo'ların dünyasının tamamen renkler ve onların mistik değerleri ve manası üzerine kurulduğu söylenebilir. Navajo kabilesi "Güney"i sarı, "Doğu"yu Mavi, "Kuzey"i Siyah, "Batı"yı ise Beyaz renkle gösterir. Navajolar bu renkleri kendi kilim ve el işlerinde ve haberleşmelerinde de kullanırlar.236 Hayatlarının tamamen mistik değerler ve esrarlı renkler ve onların manası üze234 235

236

Cushing, Frank Hamilton, Zuni Breadstuff, New York 1920. Collier, John, American Indian Ceremonial Dances, New York, s.177. Dockstader, Fredirick j., The Song of the Loam, New Tradition in Navajo Weaving, Washington D.C., 1987 181


Ahmet Ali Arslan

-------

rine kurulmasından istifade eden Amerike Genel Kurmay Başkanlı­ ğı, Japonlarla yaptığı meşhur "Pasifik" şavasında, Japonların "şifre" çözücülerinin elinden ancak, orduda görev yapan Navajo Kızılderi­ lilerinden istifade ederek kurtulabilmi�tir. Japonlar bu savaşta, ken­ di ana dilleri ile konuşan Navajoların birbirlerine gönderdikleri askeri mesajlan çözememişler ve bu mesajlar Pasifik Savaşı'nın üzerinde 40 yıl geçtikten sonra Amerika Genel Kurmay Başkanlığı­ nın izni ile açıklanmıştır. O zaman orduda görevli olan Navajo'lar vermiş oldukları söze sadık kalmış ve bu sırlarını hiç kimseye aç­ mamışlardır. Kızılderili kabilclerinde büyük değeri olan renklerin özellik­ le Kızıldcrili savaşlarında kullanıldıgı malumdur. Bazı "Batı"lı uz­ manlar, Amerika'lı Kızılderililerin bu rerkleri karşısındaki düşmanı korkutmak için kullandıklarını ve düşmandan gizlenmek gayesi taşıdığını belirterek bunu doğru olmayan tarzda yorumlamışlardır. Fakat, Kızılderililerin renk anlayışı ve onların çeşitli merasimlerde yerine ve zamanına göre kullandığı yapılan ciddi araştırmalardan sonra anlaşılmıştır. Yazann Amerika'da yaptığı saha derlemelerin­ de, bizimle "Orta Asya"lı olduğumuz için konuşan Gene Taylor kendi kabilesine çok "beyaz" insanın geldiğini ve ulu babalarından kalan milli kültürlerinin sırrını öğrenip onları yozlaştırmak istedik­ lerini belirtti. Kendisine bir gün, "Neden yüzünün yansını 'Beyaz'a boyamışsın" diye soran bir "Soluk Yüz"e, "Kuşlar beni ağaç zanne­ dip, gelip başıma konsunlar ve onları rahatlıkla tutayım diye", şek­ linde cevap verdiğini ve bu "araştırmacı"nın da bunu ciddiye alıp yazdığım katıla katıla gülerek anlattı. Kendisi Sioux olan Gene Tay­ lor, kabilesinin ruh dünyasının tamamen renkler üzerine kuruldu­ ğunu anlatırken, yazara gerçekleri söylediğini ve bunları kendi adını vererek yazabileceğimi kaydetti. Sioux kabilesine göre "Batı", "Wakan Tobacco" (Kutsal tü­ tünün) geldiği taraftır ve devamlı olarak "Beyaz"la gösterilir. "Ba­ tı"nın güçlü kanadı olarak bilinen "tütün" Siouxlar tarafından çok mukaddes bilinir. Onların inançlarına göre, bütün yönlerden gelen atlar bir yerde toplanırlar. Bir yerde toplanan atlar daha sonra gök gürültüsü gibi kişneyerek, mukaddes tütünün geldiği "Batı"ya yöne­ lider. Siouxların inançlarına göre, "devler"in en büyükleri ve güçlü olanlan Kuzey'de yaşar. Rüzgar gibi soğuk ve ayaz gibi kesicidirler ve onlar Kuzeyden gelince "Beyaz Kazlar" gibi kıvnlır. Karakterine 1 82


Kızılderili Türk Şamanizmi t

göre, Kuzey, Siouxlar tarafından "Siyah"la gösterilir. Toplantıya ka­ tılmak için 1 2 al at Doğu tarafından koparak gelir. Bu atiann geyik dişlerinden yapılmış "Sine bent"leri vardır. Onlar kişneyerek yol alırken Çoban Yıldızı gibi süzülürler. Doğu, Siouxlar tarafından dai­ ma "Mavi" ilc tasvir edilir. Ulu Ruhların toplantısına katılmak için 1 2 kahverengi at Güneyden gelir ve onların geldiği taraf Sioux Kızılderi­ li kabileleri tarafından "San" ile gösterilir. Boynuzlan başlannda "ot" gibi biten bu atlardır. Bu atiann hepsinin katılması ilc yapılan top­ lantı, ulu ruhların yaptığı en büyük "Kurultay"dır.231 Monguş Kenin Lopsan, Tuva Şamanlarının Yakanşlarıyla bu konuda derin bilgiler sunarak Türk Şamanlığı ile yakından ilgilenenle­ ri Tuva falklorunun en eski türü olan, Tuva şamanlarının yakanşlany­ la tanıştırmaktadır. Burada daha çok Gök- "Ustuu Oran ': Orta Dünya­ " Çınk Ortomçey'; Yer altı alemi - "Karangı Ortomçey·: Türk Kamlığı, insan ruhu, kötü ruhlar, yabani ve evcil hayvanlar, ölüm ve hayatla ilgili yakarışiara önem verildiğini görmekteyiz.

TUVfl Sfl11lfınlRifl R lfl VflHMISlRRI '

'

lll.onpuş Henin lopsan Hızı!, Tuva Veri Bu eseri Tuva Türkçesindeki ana metninden, Kırgızistan­ Türkiye Manas Oniversitesinde Araştırma görevlisi olarak çalışan Türk Dili ve E"debiyatı Yüksek Lisans öğrencisi Bahtıgül Baaurbekova, Rus dilinde basılmış metinler/e karşılaştırarak Türki­ ye Türkçesine yönetimimiz ve kontrolümüz altında çevirmiştir. Svetlana Kozlova Tuva halkının hayatında eskiden bugüne kadar çok değişiklikler olduğunu kaydetmektedir. Kozlova konuyla ilgili sözlerini şöyle kaydetmektcdir:"Bu değişiklikler mitoloji ve gerçek. şiir yüksekliği ve gündeliğin sade bir kabalığı, bilgelik ve saDık, gerçek ve yalandır. Tuvalı Şamaniann yakarışiarı bir hayır 23"/

Neihardt, John G., lllack Elk Spcaks, New York. 1 959, s.20. 1 83


Ahmet Ali Arslan

duası, bir beddua, bir sevgi kabulü ve bir savaş davetidir. Bir ruha ve ruh yardımcısına seslenmeler sık tekrarlansa da bu tekrar aynı anlamlı kelimeler değildir. Çünkü her bir şaman zamana bağlı kala­ rak yaşadr ve yaşıyor, yerel şartlara ve kendi şahsi özelliklerine bağlı kalıp, ona göre davranıyor. Buradan ilginç tarihi bir sonuç çıkarmak mümkündür. Şamanlar, çağdaş tıp malzemeleri hisleri vasıtasıyla hastalıkların sebeplerini söyleyebı1irlerdi. Onun nasıl başladığını ve sonucun nasıl olacağrnı yani tedavi sonucunda iyile­ şip iyileşmeyeceğini veya ölümle mi biteceğini tahmin edebı1iyor­ lardı. Şaman yakarış/an çok orijinaldir. Bunlar milletin en değerli zenginliği olarak saygı görmeyi hak ediyorlar. İlginç olanı 1968'de 6/en Şaman Bayan Seren Kücügetin yakanş/arı sadece Tuvaca mıs­ ralarına değil o zamanki bütün şair/erin vatanın güzelliğinı: hayatın zorluklarını ve iyı1iklerini anlatan ve dünyaya barış, insanlara sağ­ Irk ve çocuklara mutluluk dileyen mrsralara tamamen benzemekte­ dir. Seren Kücügetin okuryazar olduğunu söylemek güç olsa da onu Tuva 'daki kadın şair/erin arasına katmak mümkündür. Tuva falklorunun en önemli zenginliğinin koronmasına katkıda bulunan M B. Lopsan a minnet ve saygı duymamız gerekir. Onun Tuva Yakarışiarı ıle ilgili derlemelerini okumanızı tavsiye ediyorum. Bunun sadece etnografların ve folklorculann değil bütün okuyucu­ Iann ilgisini çekeceğini ümit etmckteyim. "238

Şaman Val')aıışlannın 'Etnop.raf:İY) Bölü.mlerl Bu kısa yazı, Tuvaca yazılan Şaman yakarışianna adanmıştır. "Şaman şarkısı", "Şaman ilahisi" anlamına gelen Kam (Ham) Alkış­ ları 1 930lu yıllara kadar Tuvalılar arasında en yaygın olan şiirlerin bir araya getirilmesinden oluşmuştur. Sonra Tuva'da yaşayan Şa­ man folkloru, o devrin siyasi baskısına uğramıştır. Yani bu sözlü yaratıcılığın koruyuculanyla devam ettincileri Tuva'da siyasi bir baskının kurbanlan olmuşlardır. Bu yazıda Şaman yakanşlannın sadece tür farklılığı hakkında söz edilecektir.

2311

I.opsari, Monguş Kenin, Tıva Xamnarnın Algıştarı, Kızıl, 1995. 184


Kızılderili Türk Şamanizmi Yakanş türünün kaderi çok şaştıncıdır. Tuva'daki devriminin ülkede yerleşmesine kadar, 1929'larda bu şiirsel tür Tuva halkının sözlü yaratıcılığında hakim olan bir türdü. Daha sonra 1 99 1 'e kadar da bu ölü gibi kaldı. 1991 'den sonra ise tekrar canlanmaya başladı. Burada bütün yakarışiann pratikte uygulanılmadığı, yazılması ve çoğaltılması yasak olduğu çok zor bir dönemde çoğaltılmış olduğunu belirtmek gerekir. Buna delil olarak bir örnek verecek olursak; 1976'da yayımla­ nan " Tuva

Ulustın Aas Çoğall', "Oçerki Tuvinskogo Folkloru" eserinde "Jrlar"(Hal.k Türküleri) başlığı altında bir bölüm bulunmaktadır. Tuva Cumhuriyetinin halk yazan Sergey Pyurbyu da sadece bu Halk Türkü­ lerinin (ırlann) tahlilini yapmıştır ama Şaman yakanşlanndan hiç söz etmemiştir.

Bu da Tuva halkının yaraucılığında eski yakanş türü hak­

kındaki acı bir gerçeği gözler önüne sermektedir. Şaman yakarışiarında mitolojik bir özellik vardır. Birleşmiş Milletler Teşkilatının ilgili Kurulunda tarihi eski halkların sorunla­ rıyla ilgili meseleler görüşüldüğünde en önemli nokta her bir mille­ tin dili, dini ve gelenekleriyle ilgili konular öne çıkmıştır. Tuvalılar da tarihi çok eski olan bu köklü milletierin arasında bulunmaktadır. Böylece Tuvalıların ayrıca bir millet olarak topraklarıyla birlikte mitolojik sözlü �iraslarını korumaları daha çok önem kazanmıştır. Tuvalıların en değerli hazinesi ise Şaman yakarışlarıdır. Şaman yakarışlannın özünde felsefe, psikoloji ve Tuva dilinin güzelliği yatmaktadır. Şaman yakanşiarını bilmeden Tuvalının iç dün­ yasını anlamak zordur. Şaman yakarışlannın sırlada dolu dünyası bi­ zim atalarımızın yaratıcı dehalan tarafmdan oluşturulmuştur. Asya'nın merkezinde yaşayan Tuvalılarda bi7Jm nesillerimizin gurur duyrnaları gereken insanlığın en eski dini inancı olan, yani Şa­ manizm'in korunmuş olmasıdır. Şaman yakarışiarında Yukarı Dünya, Yer Altı ve Yer Üstü dünyası hakkındaki şiirler insanı büyüler.

Şornan Val)cın:şlaanın Tüderl Şaman Yakarışiarı neyi anlatırlar? Şamanların yakarışı, Şamanlar tarafından doğaçlama yoluyla oluşturulur. Şamanın yakarış söyleyebilmesi için ilk önce onun Bendir ve Tokmağının olması lazımdır. Eğer Şaman çok zengin değilse, onun mutlaka

"kuzungıl'

denen dökme bakırdan yapılmış

veya Çin işi bir aynasının olması gerekir. Çok fakir ise yakarışı 1 85


Ahmet Ali Axslan "Homus " (Ağız Kopuzu) denilen bir müzik aleti aracılığıyla söyler­ di. Hornusu Tuvalı demirciler çelikten yaparlardı. Şaman yakarışiarını söylemenin çok katı kurallan vardı. Homuzsuz, aynasız ve " bendir'siz hiç bir Şarnan Karncılık yapma ve �· akarışiarı yaratma ve söyleme hakkına sahip olamazlardı. Şaman, homusun, bendirin veya bakır aynanın ahenkli dalgasında sağ eliyle bir taraftan rnelodiyi bularak diğer taraftan şiiri kendisi dağaçiama yoluyla söylerdi. Şarnan yakarışının kapsadığı konular çok çeşitlidir ve çok çe­ şitlilik gösterir. Özellikle Şarnan yakarışlarının Tuva halkının eski halk kültürü geleneğiyle çok sıkı bağlantılı olması ve tamamen yazılı edebiyattan uzak sözlü halk edebiyatma dayanması yakarışia­ ra ayrıcalık kazandırmaktadır. Şaman Yakarışiarı kendi edebi yapısı arasında farklı gruplar oluşturmaktadır: 1.

2.

3. 4.

5.

6. 7.

8.

Bu yakarışlar onu icra eden her bir Şamanın soy kütü­ ğüdür. Bu sözü edilen şamanlar; semavi Şarnanlar, yer ruhlarının Şarnanlan, cin soylu Şamani ar, "albıs " soylu Şamanlar ve Şamanlığı kuşaktan kuşağa miras alan Şa­ manlardır. Eğer şaman kendi yakarışiarını hatıriarsa ve yedi atası hakkında yakarışlar söyleyebilirse o zaman o çok büyük bir şöhret kazanır ve saygınlık görür. Her şamanın dünyasında üç konuda güçlü bir ortak yön olduğu görülür. Karncılığın başlangıcı, Kamlığın yücel­ tilmesi ve Karncılığın girişi. Bu gruptakiler birbiriyle atışan düşman şamanların ya­ karışlarıdır. Kendi başına bir dram sanatıdır. Semanın boşluklanna, yıldızlara, gökyüzüne, bitkilere, daltlara, nehirlcre, denizlere, acılara ve karanlık dünya­ daki suçluların ıstırapianna adanan yakanşlar. Kuşlara, yabani ve evcil hayvaniara adanan yakanşlar. Ateş kültüne, büyük ayı kültüne, Şaman ağacı kültüne ve pınar kültüne adanmış yakanşlar. Şaman alametleri olan bendir, tokmak, baş giysisi, demir ko­ puz ve aynanın gücünü ve kutsallığını yücelten yakanşlar. "1/amnın eerenncrind', yani "Şamanın ruhlarına" ve "karaçaldar eerennerine"- sıradaki "halkın ruhlarına" adanmış yakanşlar. Eskiden her bir Tuvalının ve her bir Şamanın günde üç kere doyurdukları ruhları olurdu. 186


Kızılderili Türk Şamanizini İnsanlara adanmış yakanşlar. Bunlar kendi içeriği ile parçalara ayrılmış bir özelliğe sahiptir. Yani birisi teşhis etmeye, ikincisi hastaların tedavisi için, üçüncüsü de canlıların ve ölülerin ruhianna adanmış yakarışlardır. 1 0. Sağlıklı ve hasta, ölü ve yeni doğacak olan çocuklara adanmış yakanşlar. Bundan başka avcılara ve avcılığa, mutluluğa, yurda, ça­ dıra, süt şarabına ve tütüne adanmıştır yakarışlar vardır. Tuvalılarda tütün, tanışmanın, affetmenin, acının ve ci­ nin sembolü olma özelliklerini taşır.

9.

11.

Bunların yanı sıra Karncılığa verilen bedele ve "Şagaa" yeni "Yıl Başına" adanmış yakanşlar da bulunmaktadır. Eskiden Tuvalılar, Şamanın dini inançlarla ilgili merasimle yılbaşını kutlarlardı. Yeni yılın sadece ilk gününde "kara hudurl'dan veya sıradan her hangi bir insanın şamanın bcndirine, tok­ ınağına dokunması ve Şamanın "kamcılık" yaptığı sırada giydiği "manyağını" giyebilme hakkına sahip olurdu.

1 2. Yüksek dağlara ve nehirlere, derelere adanmış yakanşlar. Her bir Şamanın kendi sevdiği bir yakanş türü olurdu. Mese­ la; semavi Şamanların arasından en güçlü olanı "Kara Deer Hamı " (Kara Gök Karnı) sayılırdı. O şöyle yakanrdı: Tuva Türkçesi: Şolban, sıldıs arasında, Çoruum kılıp ucup çor men. Çoran çoruum ırak bolgaş, Çoruy hamnap çorup or men. Türkiye Türkçesi: Çobanla yıldızların arasında, Bambaşka dünyaya uçuyoruro ben. Yolculuğum çok zor, çok uzak olacak, Kamcılıkla gidiyorum ben Şamancılık sırasında semavi Şaman bazen yıldızlara yükselir, bazen " Yukan Dünya aan her hangi biriyle konuşur bazen de bir­ den bire "Orta Dünya 'ya, yani, yere iner. Şimşeği lanetleyen sema­ vi Şamanın yakarışı şöyle başlıyor: '

1 87


Ahmet Ali Arslan

Tuva Türkçesi: Kıcıradır, Dinmireşken, ooy-ooy. Kızıl oktug, Çasıgbayım, ooy-ooy. Türkiye Türkçesi: Gürlüyorsun, Korkutuyarsun ooy-ooy. Kızıl oklu, Şimşeğirn ooy-ooy. Bu " Yukarı Dünya 'ya ait yakarışta, hem şarnan hem de şim­ şek beraber üzülrnektedirler. Ve şu an onlar uyanrnışlardır.

Şaman Yal)anşlaanda Şfu Sanalı Edebiyat teorilerinde ve Sovyetler dönernindeki ilim adamlan­ nın eserlerinde her hangi bir rnakalelerinde, broşürlerinde veya mo­ nografilerinde Tuva Şamanlarının yakarışlarıyla ilgili bir bilgi bulun­ mamaktadır. Doğrusunu söylernek gerekirse, Şaman yakarışlarırun çoğaltılıp yayılmasıyla uğraşan ilim adamiann çok azı M. B. Kenin Lopsan'ın "Obryadovaya Praktika i Falklor Tuvinskogo Şamanstva", Novosibirsk, Nauka, 1987, s. 152-159 adlı eserinden bahsetrniştir. "Tuva Şamanlarının Yakarışları" adlı eserin asıl arnacı ortao­ kul, lise, üniversite, doktora öğrencilerini ve edebiyatçıları Şaman yakarışlannın klasik örnekleriyle tanıştırrnaktır.

" Yakarış'; şiir karşılığını veren bir terimdir. Ancak şiiri dilsiz şairler de yazabilir. Yakarışı ise Şarnan, bendirin ritrnik ahengiyle söyler. Daha doğrusu Şarnan, yakarışı ve müziğini kendisi oluştu­ nu. Şairin yazdığı şiiri herhangi iyi bir okuyucu okuyabilir. Ancak Şamanın yakanşını sıradan bir insanın okuması yasaktır. Şairin şiiri müzik olmadan okunabilir, ama Şamanın yakarışı dini maksatlı tören olmadan okunamaz ve İcra edilemez. Burada şiir okuyucusuy­ la yakarış söyleyen Şarnan arasındaki fark açıkça kendisini göster­ mektedir. Herhangi bir milletin şiirleri belli bir ölçüde, o milletin yazılı kültürüne, şarnan yakarışiarı ise Tuva halkının yazılmamış halk tarihinin ve halk edebiyatının edebi abidelerine aittir. 188


Kızılderili Türk Şamanizm.i

Zaman su gibi akar ve gider. Yakarışiarın artık gün yüzüne çıkanlması ve yayımianmasının zamanı gelmiştir. Çünkü bunlar, Tuva halkının eski halk kültürünün ve Tuva dilinin güzelliklerinin bir hazinesi ve delilidir. Bu kitap, Tuva halkının manevi kültürünü araştıran araştırı­ cıların dikkatini kendine çekmekle kuşağının buluşmasını başara­ bilmiştir. Çünkü 199 1 'e kadar Şaman folkloru ile ilgili konular orta ve yüksek okul ders programlan içerisine koyulmamıştır. Tuva gençleri, antik Yunan milli marşını çok iyi biliyorlardı. Fakat Şa­ man falklorundan hiçbir şey bilmiyorlardı. Şaman falklorunun yok oluşunun en önemli sebeplerinden biri, belki de en önemlisi, Tu­ va'daki siyasi baskılar olmuştur. Şamanlar, yakarışiarın hem yazar­ ları hem de bestecisi idiler. Ancak onların bazılan siyasi baskıların kurbanı olmuşlar, bazıları da seçme ve seçilme hakkından yoksun kalmışlardır. Dolayısıyla Şaman yakarışiarını ve onların dram özel­ liklerini açığa çıkarmak mümkün olmamıştır. Şaman yakarışları, Tuva halkının sözlü halk edebiyatı yaratı­ cılığının ana kaynağı olmuştur. Kelime, onun gücü her Şamanın en tesirli silahı olmuştur. Şamanlık sırasında Şamanların çevresindeki­ lere verdiği etki . de şiirsel olgudan kaynaklanırdı. Yakarışiarı ince­ lemeden, Tuva Şamancılığını anlamak ve tahlil etmek çok zordur. Şaman falklorunun şiir sanatının belli bir mevzuu, tipik kompo­ zisyonu, kendine has güçlü manasıyla ve ses yönetimi içinde, Şaman yakanşçılığının kendine özgü kurallan vardır. Halk şiirlerinin beşiği, atalarımızın Tuva dilinde yarattıkları Şaman yakanşlarıdır. Şaman yakarışiarında her bir kelimenin bir önemi vardır. Kullanılan sözcükler bazen çok muammalıdır. Karncılığın duygusal dinamiğini güçlendiren ve maddi önemi olmayan birçok kelimeler, Şaman metinlerinin yazıldığı dile ayrıca bir renk vermektedirler. Örneğin: Kuzgunu yansılayarak sık sık yağmur bulutlanru çağınrdı Şaman, Ayıya öykünerek gerçek hayranlığını belirtirdi Şaman. Öküze yansılayarak olan kuvvetini gösterirdi Şaman. Her bir yüce Şaman, mükemmel derecede ses taklitli kelime­ leri söyleyebiliyordu. Her yaptığı ünlernin iyilik, kötülük, mutlu­ luk, ıstırap ve bunun gibi duyguları belli eden özellikleri olurdu. Şaman, sadece bireyin dilini değil, onun adetlerini de iyi bilirdi. 189


Ahmet Ali Arslan Yüce şarnan kuşların yabani ve evcil hayvanların seslerini dinleye­ rek hava tahrninini, bir hasta insanı iyileşrnesini, bir çocuğun veya yaşlının bu hayattan gideceğini tahmin edebiliyordu. Şaman yakanşlan sıfat, istiare, canlılaştırrna ve rnübalağadan oluşmaktadır. Şamanlar yakanşlan kendi ana dilinde söylerlerdi. Bazı çok nadir durumlarda da Tuvaca, Moğolca ve Çince kanştırarak dile getirirlerdi. Şamanlar Tuva dilinin gelişmesine çok büyük bir katkıda bulunmuşlardır. Şarnan şiirinde çağdaş Tuva dilinin sözlük hazine­ sinden çıkarılmış olan eski kelimeleri de bulmak mümkündür. Yakanş şiir sanatı, ses araçlannın sihirli bir düzeni ve Tuva dilinin kuvvetli ses uyurnundan kaynaklanmaktadır. Şaman Yakarışı, çok şiddetli bir ahenge sahiptir. Şaman yaka­ nşlannın en önemli özelliği bir satırda sesli harf ahenginin aynı ölçüde tekrarlanrnasıdır. Yani bunlar esasen hece sayıl arına göre oluşturulmuştur. Satır başı ve sonunda ünlernin çok ciddi bir şekilde sıralanrnası, Şaman şiirinde ahenkli disiplinin belirleyicisi olarak açıklanabilir.

Şamanlar yakanşlarındaki en eski ses yöneticisinin belirleyicisi, çağdaş

Tuva şiirinin uygulanmasında görünmeyen ünlcrnlerdir.

Şaman bir sanatçıdır. Çünkü kendi yakarışiarını kendisi söy­ ler. O asıl dikkati satır başındaki ilk heceye verir ve gelecek satırlar atasözü gibi devem eder. Yakarış içerisindeki hecelerin aynı sayıda olması paralel söz diziminde ahenkli ve belirleyici bir rol oynar. Şarnancılık Tuvalıların en eski inancıdır. Şamanlar ise şiir oluşturma sanatını bilen ve yaşatan, Tuva halkının bir parçasıdır. Doğaçlarna söylenilen cürnlclerin düzeni şamanlar için her yeni bir satınn başlangıcı olrnuştur.239

İki satırlı yakanşlar- distih Tuva Türkçesi: Arnı-tınırn çamdıı bolgan, kücü bolgan Albıs, şulbus, dirennerirn aray-la beer. Türkiye Türkçesi: Rayatırnın parçası olan, gücü olan, Albıs, şulbus, dirennerirn buraya gelin.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten alınmıştır. 239

Bununla ilgili ayrıntılı olarak bakınız: M. B. Kenin Lopsan, "Syujetı i Poetika Tuvinskogo Şarnanstva", Leningrad, 1982. 190


Kızılderili Türk Şamanizmi

-------

Tuva Türkçesi: Arcaan suunar hayırlanar, Arbay, honak suksunnazın. Türkiye Türkçesi: Arcaan suyun yollayınız, Arpa, honak sulansın

Tamba Salçak Odekeviç'ten alınmıştır

Üç satırlı yakanşlar- terset Tuva Türkçesi:

Kaptagaynı harap köreyn, Kara kuskun, beer kelem. Kark-kark! Kark-kark! Türkiye Türkçesi: Kainata bakıp geleyim, Kara kuzgun, buraya gel. Kark-kark! Kark-kark!

Tamba Salçak Odekeviç'ten alınmıştır Tuva Türkçesi: Maşpalçınnaan, ayırannaan, Maldırgana çemiştiim. Ala-Tayga çurtuum. Türkiye Türkçesi: Kurnazca yürüyen ayıcığım, M aldırgana senin yemeğin. Ala-Tayga senin yurdun.

Bürbü Kırgıs Oydupoviç'len alınmıştır. Dört satırlı yakanşlar- katren.

Tuva Türkçesi:

Kızannaştan çayap batkaan, Kıskaş hoorun çara düşken . Kızıl dıttı çara düşken, Kızıl hüler Küzüngüm aar.

191


Ahmet Ali Arslan Türkiye Türkçesi: Kızıl kızgın ateşten doğan, Kıskacı yara düşen. Kızıl tutu yara düşen, Kızıl bakır Küzüngüm aay.

Sambuu Saya Çuvurekoviçien alınmıştır. Beş

satırlı yakanşlar-tanka.240

Tuva Türkçesi: Karangıda çoruktum ooy, Han şuru karakum ooy. Arıg hacı oluttum ooy, Ak-la tolay çemiştiim ooy, Agban kızıl Ügücüğüm ooy. Türkiye Türkçesi: Karanlıktaki yolcum ooy, Kan toplu gözlüm ooy. Koruda durakiyorsun ooy, Ak tavşan yemeğin ooy, Sarı boz Ügücüğüm ooy.

Sambuu Saya Çuvurekoviç'ten alınmıştır. Tuva Türkçesi: Ooy! Alas! Alas! Artıcadım, Oran Tandım ot ıyacın. Ooy! Ak decrim körüp tur, Kök deerim körüp tur. Avırazın, Hayırkan! Türkiye Türkçesi: Ooy! Alas! Alas! Ardıçladım, Tandı dağın otun ve ağacın. Ooy! Ak göküm görüyor, M avi göküm görüyor. Dua et Hayırkan!

Hovalıg Dorcu Menng-ooloviç'ten derlenmiştir.

240

Tanka: Japon edebiyatında beş satırlı şiirlerin eski şeklidir. 192


Kızılderili Türk Şamanizmi Altı satırlı yakanşlar: sekstim Tuva Türkçesi: Çernin eezi çedi sarı, Çergeleşken diirennerim. Emiginizi emeyin Ektinerden eep alıyın, Edenerden tutungaçtın. Ergeledip aşkan alıyın Türkiye Türkçesi: Yerin sahibi yedi san, Birleşik diirennerim. Emiginizi emeyim, Eteğİnizi tutayım. Omuzunuza dayanıyım, Kucaklayıp okşayıp alıyım.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten derlenmiştir. Tuva Türkçesi: Aylık çerden çıttı kagar, Aştar kara kusskunnarım! Udur körgeş, hıyırtaan, Utkuy baskaş, bustagılan, Han şuru karaktıg. Kan hüler mıyıstıg!

Türkiye Türkçesi: Uzaklardan kokuyu hisseden, Acıkmış kara kuzgunlarım! Karşımda öfke· dolu gözlerle geliyorsun öküz, Yakınlaşıyorsun, böğürmeyc başlıyorsun ökü,z. Gözlerin kanlı toplara benziyor öküz, Boynuzlan n sanki çelikten ve bakırdan yapılmış öküz.

Kuular Kendençik Sembiloviç'ten derlenmiştir.

193


Ahmet Ali Arslan Yedi satırlı yakanşlar- septim. Tuva Türkçesi: Kıcıradır dinmiretken, Kızıl sırıla kımçılangan. Kıza toglay dücürgenim, Kırlıg dolu çaaskanım. Kızıl dıttı kırgıy atkan, Kızıi-şakar Ulu mungan. Kan-na Kurbus ooldarım! Türkiye Türkçesi : Gökyüzünü gürleten, Kızıl sarısı kamçılı. Kısa yağmur düşürenler, Yüzlü dolu dağıtanlar. Kızıl tutu kırıp atanlar, Kızıl lekeli ejderhaya, Gidiyiyorsunuz Kurbuslu oğullarım!

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten derlenmiştir. Tuva Türkçesi: Ala dunmam aybızınga, Ayn kılıp üngen-ne men. Artış bile şimettingen, Acay buurul Tandı taygam eesinge. Ala dunma çede bergeş, Amırlaştım, mendileştim Türkiye Türkçesi: Akraba eliri. hizmetine, Ayann eylep geldim ben. Ardıç ile örtünen, Ala Taygam ruhuna, Ayan tutup, şiir söyleyip geldim ben. Kardeşlerime gidiverince, Selamlaştım eğildim ben.

Monguş Maas Serembiloviç'tan derlenmiştir. 194


Kızılderili Türk Şam.anizmi Sekiz satırlı yakan�ar-oktavı. Tuva Türkçesi: Ayan kevin kettiner, A'ttanınar. Çorulunar, Dayın deernin karnı düşken, Targm-Kara men-ne boor men. Kara-sang kazırga boop, Karak çüveş kuulup algaş. Kaptagaynın kın bile, Hayındınp çorup oral. Türkiye Türkçesi: Ayan giysisini giyininiz, Ata binip yola çıkınız. Dayın gökünün karnı düşen, Targın-Kara ben olur idim. Göz açıp kapatırken dönüştüm, Kara-sarı kasırga olup. Kainatın yüzü ile Hızla uçalım birlikte.

Kuular Orus Dongur-ooloviç'den derlenmiştir. Tuva Türkçesi: Ham-Buura kıştaglangan, Kara-Oorga çazaglangan, Kara-Çaatı çaylaglangan, Kalbak-Şınaa küzeglengen, Ham ool akım, Künzen akım, Kara kömür, büdüü bilir. Hamı düşken dunmazı men, Ham-na çoldug Dolçan boor men. Türkiye Türkçesi: Kam-Buura dağında kışlay an, Kara-Oor dağında yazlayan, Kara-Çaatı ırmağında yaylayan, Kalbak-Şınaa vadisinde güzleyen, Ham-ool ağam, Kunzen ağam! Kamcılığınız benim karlerime düştü, 195


Ahmet Ali Arslan Herşeyi görür, bilir oldum. Soylu Şaman Dolçan ben olur idim.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten derlenmiştir.

On saurlı yakanşlar. Tuva Türkçesi: Sıldıs, şolban munup oynaan, Sırın, çıvar düjürgenim. Aylar, şolban munup oynaan, Azar dcernin ooldarı. Dünün, hünün dücürgenim, Tümen sıldıs kadarganım. Ak-la bulut arcıldangan, Kök-le bulut köcegelim. Kara bulut kandaazınnıg, Kara-şulbus ooldarım! Türkiye Türkçesi: Yıldızlara çoban yıldızına gidip oynayan, Sınn, çıvar düşürenlerim. Ayla çoban gidip oynayan, Azar diirenin oğulları Tünle günü düşürenlerim. Tümen yıldız güdenlerim, Ak bulutta barınan, Mavi bulutla kapanan, Kara bulut kandaazlı, Çelik gibi şulbus oğullarım.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten derlenmiştir. Tuva Türkçesi: Araan. Araan. Araan. Araan. Alas. Alas. Alas. Alas. Artış, kangı sangım saldım, Aramaylam çacım çaştım. Aydan, hünden here! tırtkan, Aldın hüler Küzüngüler. Azar Kurhas edi-le-dir, Hünden, aydan hercl tırtkan, Hüler toylu Küzüngüler, Üstügününg edi-le-dr. 196


Kızılderili Türk ŞamaniziDi Türkiye Türkçesi: Araan. Araan. Araan. Araan. Alas. Alas. Alas. Alas. Ardıç, pelinli sang yaktım, Yavaş, sakin çacıg serptim. Ayın, güaeşin nuruna ayıklanmış, Altın parlayan Küzüngüler, Azarlı kral Kurbas'a aittir. Günün, ayın nuruna ayıklanmış, Parlak, Toylu Küzüngüler, Üstügünü evrenine aittir.

Şaman Val)acışlannda Şiicsel .Rhenl) Şaman Yakarışlarının ritim düzeni meselesi daha araştınl­ mamıştır. Eğer birileri Şaman yakarışının ahenk oluşumunu derin bir şekilde araştırmak isterse şu esreri tavsiye ederiz: Hamnarının ytarı", Kızıl şitli örnekle

1992.

"Tuva

Bu eserde Şaman yakarışlarının çe­

bulunmaktadır. Onlar Şaman yakarışlannın ahenk

düzeninin sihirli uyumluluğunu göstermektedirler. Her Şamanın yeteneğine bağlı olmayan kendi evreni, kendi yakarışı ve kendi melodisi vardır. Tuvalı bir Şaman, her zaman kendi devrinde yaşa­ mış diğer şamanlardan bağımsız olmaya çalışmıştır. Yani onun şiir dilinin çekiciliği de burada yatmaktadır. Bir örnek verecek olursak, ben Höndergey Dzun Hemçik böl­ gesinde doğdum.

1 992'de

Alman şarkiyatçısı Otto Menhem Helsen,

benim memleketimi ziyaret etti. O, bir şaman kadınla buluştuğunu yazarak şöyle diyor: "Hiç bir Şaman kendi gösterilerinde başkasının yaptığı hareketleri tekrarlamaya çalışmaz" . 24 1 Tuva Şamanlarının yaptığı törenler hakkında yapılan araş­ tırmalardan bir şamanın diğer Şamanın yakarışını tekrarlamayı istemedikleri anlaşılmaktadır. Buradan da yakarışiarın çeşitli ahenk sürecinin olduğu anlaşılmaktadır. Ancak Şaman yakanşlarının te­ mel ahengini aynı sayıdaki sesli ünlemler oluşturmaktadır. 24 1

Helsen, Otto Menhem, "Hamnar. Şamanı. Şamans." Tuvınskii Gumanirni Sentr, Kızılskii Gosrudarstvennıi Pedagogiçeskıi Institut, Kızıl, (Tuva Humaniter Merkezi, Kızıl Devlet Perlogjik Merkezi, Kızıl) 1 993, s. 37. 197


Ahmet Ali Arslan Her bir Şaman Karncılık yaparken kendi yakanşiarını bendirio çıkarttığı sesle söyler. Demek ki hiç bir yakanş müziksi� yapılamamaktadır. Şaman müziği hakkında muzikolog Zoya Kırgıs hayranlıkla şöyle yazmıştır: "Şamancılık faaliyetlerinin karakteristik özelliği, müzik yara­ tıcılığı ile bütün sanatın sıkısıkıya bağlantılı olmasıdır. Şamanlar şiir sanatının koruyucusu ve uygulayıcısı olmakla bu sanatı kuşak­ tan kuşağa aktarmışlardır. insanlar Şamaniann İcrasını dinleyerek ses tonlarını ve melodileri tertiplerneyi öğrenmişlerdir. Dolayısıyla Şaman müziğine duyarsızlığın, alışkanlığın, ihtiyacın, ilginin ve yatkınlığın yansıması tamamıyla doğaldır. Şamanların icraatı sıra­ sında söylenilen şiirdeki önemli melodi parlaklığını, düzenli ve zarif dili yakalamak mümkündür" . 242 Fakat Şaman şiirlerinin klasik örnekleri tam olarak ne çoğal­ tılmış, ne teybe kaydedilmiş, ne de yazıya geçirilmiştir. Eğer Şamanın yakanşlannın satırlannda aynı sesli harfler ol­ mazsa o zaman uygulayıcı Şaman onu farklı sesle yani uzatılan ses tonuyla söyler. Ama böyle sezsiz harflerin uyumsuzluğu çok nadirdir. Şaman yakanşlarının esasında sessizler ahenki seslilerle aynı olur. Eğer yakarış kıtasında sadece bir sesli harf yok olsa bile Tuva insanının kulaklan onun müziğinden rah.atsız olur. Yakarış ahengi, aynı sesiiierin ve çift satıriann müziksel ahengidir. Çoğu defa altı sesli, sekiz sesli bazen de iki sesli dört sesli ve on iki sesli harfe sa­ hip yakarışlarla karşılaşmak mümkündür. Üç sesli, beş sesli yedi sesli ve dokuz sesli yakarışlar çok nadir görülür.

Tuva Şamanlannın yakarışlanndan örnekler: Sekiz heceli yakanş: Adıg kecin dünggür kılgaş, Artış sıvın orba kılgaş. Daşla orba tutup algaş, Dag-la dünggür daalatkan men.

Salçak Şokşuy Sundueviç'ten derlenmiştir.

242

Zoya, Kırgıs, Ritmı Şamanskogo Bubna, Kızıl 1993, s. 7.) 198


Kızılderili Türk Şamanizmi On iki heceli yakanş: A rtış, şaanak çıdı dolgan bedik Taygam! Arcaan sugnun üner dozu ulug sınım, Acı-toldun amı-tının alır deeştin, Artış, şaanak, agı, kangı kıpsıp tur men.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten derlenmiştir. Dört heceli yakanş:

Şenektigge

Şeldirbes men. Mıyıstıgga Batırbas men.

Kanşık sesli yakanş: Kara bulut H aaçılıg ooy-ooy. H acıradır köksettingen, Kara şo.kar ulu mungan ooy-ooy.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç 'ten derlenmiştir.

199


Ahmet Ali Arslan EGEZİ

PROLOG

Kars Deer43 HIJD1Dlng Alglli1gan

Kara Gölclü Şams.nlaruı Yakarış/an

Algıcı

Kara deemin xamıdır men,

Kara gökün şamanıyım ben,

Xatçıgaş boop huulup aldım.

Rüzgara dönüştüm ben,

Karangıda ucup battım,

Karanlıkta uçup, indim,

Haygııl kılıp haldıp or men.

Hava yoklaması yapıyorum ben.

Şolban, sıldıs arasında,

Çobanla yıldızlar arasında,

Çoruum kılıp ucup çor men.

Yolculuk yapıp, uçuyorum ben,

Çoraan çorum ırak bolgaş,

Yaptığım yolculuk uzak olacak,

Çoruuy hamnam çorup or men.

Karncılık yapıp uçuyorum ben.

Ak-la deemi acıp ertkeş,

Ak göke kadar erişince,

Alastalıp badıp or men.

Aydın güneş yaktı beni,

Ayni ottan ırap dekseş,

Alevden uzaklara aynidım ben,

Aydın hünge şonduruptum.

Alçalıp aşağıya inyorum ben.

Alastalıp badıp orgaş,

Alçalıp iniverince,

Alastalıp badıp or men.

Aya kadar geldim ben,

Acıg sookka şaktınpkaş,

Ay acı sopayla vurunca,

Atga baza çedip keldim.

Alçalıp aşağıya inyorum ben.

Buluttarga çedip kelgeş,

Bulutlara ulaşıverincc,

Buruul sıınnıng sirtin hondum.

Bunaldım, kayboldum,

Buluttardan angılangaş,

Bulutlardan ayrılınca,

Mungaştalıp möngüdedim.

Beyaz dağın sırtına kondum.

1902 doğumlu Kuular Kendençik Sembiloviç'ten Kızıl şeh­ rinde 27 Haziran 1972 tan'lıinde derlenmiştir.

243

Kara deer- kara gök. Çok uzaklarda bulunmaktadır. Kara göklü Şamania­ nn çok kuvvetli olduklan söylenmektedir. 200


Kızılderili Türk Şamanizmi

Möngün Tsygr44 Dal Silsilesine AdlliUilli YalcB.Tli

Möngün Tsyganı AlgBilgBil Algıcı

Möngge turar Möngün-Taygam, Asırlarca ayaktasın Möngün-Taygam! Baş eğdiğim zirvem sen, Çağalışan tümen yıldızı, Sana her zaman bakar olsun.

Mögeygenim tandımdır sen. Bökpereleşken tümen sıldıs, Seni harap turar bolzun.

Çaştan ösken Möngün-Taygam, Çocukken büyüdüğüm Möngün-Taygam! Çaraaş-da sen, doşkun da sen. Hem güzelsin, hem de sağlamsın sen, Sarlık245 maldar, ular246 kuştar, Yaban ineği, dağ kuşları, Sengge çassıp çoruur bolzun.

Senden razı yaşar olsun.

1908 doğumlu Sambuu Saya Çuvurekoviç'ten Möngün-Tayga bölgesinde 30 Ekim 1985 tarihinde derlenmişcir.

DEER UKTUG HAMNARNING ALGIŞTARI

SEMAVİ SOYLU ŞAMANLARlN YAKARIŞLARI

Azar Deerden Hamnsan Hamnın� Alganganı Wu Mungan Ooldann

GöletelciAzar Halkından Olan Şamanın Ejderha OJullanna Ys.lcarmssı

Kıcıradır dingmiretken,

Gökyüzünü gürleten,

Kızıl sınla kımçılangan.

Kızıl sarılı kamçılı.

Kıza doglay dücürgenim,

Kısa yağmur düşürenler,

Kırlıg dolu çaaskanım.

Yüzlü dolu dağıtanl a r

.

Kızıl dıttı kırgıy atkan,

Kızıl dutu kınp atanlar,

Kızıl-şokar ulu mungan,

Kızıl lekeli ejderha,

Kan g n a -

kurbus ooldarım.

Kurbuslu247 çelik oğullarım!

i

244

245 246 247

Möngün-Tayga, Gümüş-Tayga anlamına gelmektedir. Tuvanın en yüksek noktası, 3970 metre yükseklikteki bir yer. 18km karelik alanı kar ve buz· la kaplıdır. Sarlık· yabani inek Ular- dağ kuşu Kurbus: Mitolojide yer alan bir hayal ülkesidir. 201


Ahmet Ali Arslan Kıcıradır dingmiretken,

Gökyüzünü gürleten ,

K ang na sınla kımçılangan .

Çelik sırıla248 kamçıh.

Kıza toglay dücürgenim,

Kısa yağmur düşürenlerim,

Har-la dolu çaaskanım.

Karla dolu dağıtanlarım,

Kara dıttı karbay atkan,

Kara dutu ezip atanlarım,

-

Kara-şakar ulu mungan,

Kara lekeli ejderha,

Kang-na kurbus ooldarım!

Kurbuslu çelik oğullarım!

Çacıradır dingmiretken

Gökgürültüsünü gürleten,

Ças'tıg dolu çaskanım.

Yağmurlu dolu dağıtanım,

Çalbııştaldır kımçılangan,

Alev kamçılı,

Çaş-la ıyacın savay atkan.

G e nç ağaçlan kırıp atanlarım,

Çagar-deerning ooldarı!

Tozlan üfleyip

Çangnık odun ürüp tıngan,

Sarı l ekeli ejderha,

Sarıg-şokar ulu mungan,

Çagar249 halkının oğulları !

nefes alanlanm,

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten yazıya derlenmiştir.

Deer Hamnmg Okpe Aanrun AlgllDgiUJl

Semavi ŞllDlamnın Verem Hastahğma Seslenmesi

Hakkıladır Kakkırtpanar. Hannıg iring Dükpürttünger. Çec- çeenger

Hastayı Öksürtmeyin. Kanlı irin Tükürtmeyin Sezsiz olun, sakin o lun .

Hökküledir Çödürtpengcr. Kövüktüg han Dükpürtünger. Çee- çeenger.

Hastayı

.

248 249

Kusturmayın

Köpüklü kan Tükürtmeyin Sezsiz olun, sakin o lun

.

Sınla: Ok Çagar-Çağar halkı semavi asıllı Şamanın soyundan gelirler. Bunlarıı Tuvalılann ataları oldukları söylenilmektedir. 202


Kızılderili Türk Şamanizmi Aksınaydan Çee- çeenger. Adaanaydan Ozurtungar. Çee- çeenger.

Ağzıyla Hapşırtmayın Ardından Osurtunuz Sezsiz olun, sakin olun.

Hevertpenger. Ondaatpangar. Ozurtpangar. Azırtpangar.

Gebertmeyin. Ayrılmayın. Osurtmayın Sezsiz olun, sakin olun.

25 Ocak 197/ 'de Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten (1906-1980) derlenmiştir. Kızıl Müzesinde saklı.

Deer Ha.m.rung Ang Söktün

Algangan

Semavi Şam8I1li11I1 Kendisinin Asil Soylu Olduğunu Anlatması

Acıg taakpı tıptpayın çar men. Artış, şaanak çamiştig men. Araganı işpeyn çar men. Arcaan sugnu icip çar men.

Acı tütün içmiyorum ben. Artış, şaanak yiyorum ben, Aragayı25ı içmiyorum ben, Arçaan suyun içiyorum ben.

Ak-la sööktüg alganıptar. Aydıs, urule çıtıg men. Aray-la beer, şal-la beer, Azarırnnıng ooldarı!

Ak kemikliden türeyen, Aydıs2�2 urule kokulu Şamamın ben, Buraya gelin, yakın gelin Gök semanın oğulları!

Arıg sööktüg ooldarı! Aray-la beer, şal-la beer. Harn-na Kurbus250 oranınçe, Kadı kakkaş keliilinger!

Ak kemiklinin oğulları! Buraya gelin, yakın gelin, Şarnan Kurbus Oranına253 Beraber uçup gideriz.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten derlenmiştir.

250

Ham-na Kurbus: Şarnan Kurbusu. Kurbus, Tuva mitolojisine göre gökte bulunan ve Azarların yaşadıklan ülke yani yıldızlı Şamanların ülkesidir.

ısı

Araga:

252

Aydıs: Urule- törenlerde yakılan kokulu ot

253

Süt şarabı

Oran: Bu yakarışiann lci.inatı

203


Ahmet Ali Arslan

Deer HIUilnıng Baar A.uıın Alganı

Sema vi Ş1UI1lli11Illil Karaciğer HBStBlığma Seslen.m.esi

Donga başka Dolganmangar. Tos-la decrce Dalacıngar. Çec-çeenger.

Tombul başta Dolanmayın. Dokuz kat semaya Dağılınız. Hadi sessiz olun

Çce-çeenger.

Hadi sessiz olun

Kara baarga Handıvangar.

Karaciğerde Derinleşmeyin.

Kara deercc Kazırgılaar!

Kara Gökc Kasırgalayıp uçunuz!

Çce-çecngcr. Çcc-çcengcr.

Hadi sessiz olun. Hadi sessiz olun.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten derlenmiştir.

Deer Hamnıng Çele1 Mungan Ooldlli1I1 AI. 'IUJ 'IUJ

Höö kara taygalarda Aray-la bcer, şal-labeer. Küzünggüzün şuutkan ooldar, Hüler, çester büdüştügler. Çedi çüzün çeleş salıp, Çergelecip kırlaan ooldar! Aldı çüzün çeleeş salıp, Aralacıp kırlaan ooldar! Azar deerning aldın ooldar! Hörük döcü hakkan ooldar!

Kapkara ormanlarda Boru çalıp, bendir vuran oğullar! Bakır ayna döken oğullar, Demircilikle uğraşan oğullar. Yedi renkli gökkuşağın döşeyip, Üzerinde ateşle oynayan oğullar. Altı renkli gökkuşağın döşeyip, Üzerinde ateşle oynayan oğullar. Azar göklü altın oğullar Bana elin, akın elin o ullar!

Kök-ool ViklOr Şogcapoviç 'ten derlenmiştir.

204


Kızılderili Türk Şamanizmi

Azar-Semavi Soylu Şamanın Çoban Yıldızma Giden Oğullanı:ıa adadığı Yalcımşı

Azar Deerden Hamnaan Hamillng Sıldıs, ŞolbBD Mungan Ooldanı:ı Alganganı Sıldıs, şolban munup oynaan, Sınn, çıvar dücürgenim. Aylar, şolban munup oynaan, Dünün, hünün dücürgenim. Tümen sıldıs kadarganım, Ak-la bulut arculdangan, Kök-le bulut köcegelim. Kang-na Şulbus ooldanm! Kara bulut kandaazınnıg,

Yıldızlara çobana gidip oynayan, Sırın, 254 çıvar255 düşürenlerim. Ay ile çobana gidip oynayan, Tünle günü düşürenlerim. Tümen yıldız güdenlerim, Ak bulutta bannan, Mavi bulutlarla kapanan, Kara bulut kandaazlı,256 Çelik gibi Şulbus257 oğullanm.

25 Ocak 197J 'de Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten (1906-1980) derlenmiştir.

Deer Hll.I1JIJliJg Algıa Kara çerden ködürülgeş, Ham-na Kurbus üne hereeL Kara dünggür sırıınından, Hamçık, baçıt ar_lıp turzun!

Kara yerden ayrılınca, Kurbus Şamanına gidelim. Kara tengir rüzganndan, Hastalık ve veba uzak olsun.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten derlenmiştir.

Semavi ŞamlliJlilliJ Şiınşeldere Yakarması

Deerler Hll.I1JIJliJg Çang Nıktı AgBDgB.lll Kara bulut Arcııldangan, ooy-ooy. Kök-le bulut Köcegeldig, ooy-ooy.

Kara bulutla Örtünmüş ooy. Mavi bulutla Kapanmış ooy.

Kleıradır Dingmireşken, ooy-ooy. Kızıl oktug Çassıgbayım, ooy-ooy.

Sinirlisin Korkuruyorsun ooy. Kızıl oklu Şimşeğim benim ooy.

254 255 256 257

Sınn: Rüzgk Çıvar: SoAukluk

Kandaaza: Törende giyilen şık giysi. Şulbus: Kötü

ruh. şeytan. 205


Ahmet Ali Arslan Kara bulut

Kara bulut Haaçalısın258 ooy. Bağnp çağıran şimşek,

Haaçalıg ooy-ooy. Hacıradır köksettingen, Kara-şokar ulu mungan, ooy-ooy.

Kara ejderhaya gidiyorsun ooy.

Kacır doşkun sırı çılan

Yardırnem sırı çılan,259 Alevii kamçılı ooy.

Sırıladır kımçılangan, ooy-ooy. Sırın-hattı tınış kılgan, Kaygal hürtüng hölzep keldi, ooy·ooy.

Fınınayla nefes alan. Kaygalın260 gürlüyor ooy.

19 Eylül 1966'da Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten (1906-1980) derlenmiştir. Dcerler CJlcnıg Mongıış Tsrgm-Kara dep

Semsvi Soylu Mongrış Tsrgm Kıua

Kaday Hammrı& Tsrı& dı Eelerin Al�sngan

Şsmsmmn Tandı Dajımn Ruhianna

�Cl Avıraldıdg aldın Tandım eeleri!

YskarmllSI Cömen altın Tanın iyeleri!

Amıtannı amırcıdıp bolgaangaram.

Insanlara sakin hayat verdiniz.

Acı-töldü dorukturup mandıdıngar.

Çoluk çocukları korudunuz.

A:maan ma ldı mendieidip östürdünger.

Hayvanların ayısını büyüttünüz.

Avıraldıdg aldın Saya celeri!

Cömert altın Tanın iyeleri!

Kızıl-Taygam, H ör-le Taygam eeleri!

Kızıi-Taygamın, Hörle Taygamın iyeleri!

Möngün-Taygam, !lay la-Taygam ccleri!

Möngün Taygaının, !lay Taygamıniyeleri!

1 lcmçik,

Alaş ham ık hemncr ccleri!

Hemçik, Alaşın ve bütün derelerin iyeleri i

Beer moorlap, boce kelip örşengeerem.

Bana yakın gelin yerin Ruhları!

Amıtannıng murnunaydan çalap kcldim.

İnsanlar adından çaAırıp geldim.

Algap, maktap, yöre! salıp çedip keldim.

Sizleri övüp ve şiir söyleyip geldim.

Olbuk, şiree kırın ona oluttangar.

Olbuğa,l6ı şireye262 oturun uz.

A ın ır-şölden aştanıngar, çeınneningcr,

Sakin yiyip, içınenizi isterim,

Arcaan sangdan suksun kıldır çooglangar

Arcaan suyundan da içmenizi isterim.

Nayırlaalgar, bayırlaalgar, çolukşaalgar.

Beraber neşclenelim, kutlayahm,

Açıngarnı, buyanıngarnı hayırlangar.

Insanlara iyiliğinizi aktarmanızı iterim.

258 259 260 261 262

Haça: Çatı.

Sm çılan: Oklu yılan. Kaygal: Yiğit. Olbuk: Şilte Şiree- Buda tasvirlerinin konuldu� ve saygın kimselere üzerinde yemek ikram edilen masa.

206


Kızılderili Türk Şamanizmi

Amıtannı amırcvıdıp, örşengerem.

I nsanlanı kurban edin cömertli�inizi.

Acı-töldü dorukturup, örşengcrem.

Diliyorum çocukları şefkatli büyütmenizi.

Azıraan maldı mendicidip, örşengerem.

Diliyorum hayvanları korumanızı.

Açıngarnı, buyanıngarnı hayırlangar.

Istiyorum insanlara iyiliğinizi vermenizi.

Ünüş, dücüt saglangnacır çaagay bolzun,

Genç a�açlar, ekmek tohumları bol olsun.

Yer sugdan, çayı k ça'stan hayırlangar.

Su taşkını, ya�murları gönderiniz.

Agaar boydus arıg-çaagay turar bolzun.

Hava temiz, tabiat cömert olsun.

Ak-la ça'stan hondur-dündür hayırlangar.

Gece, gündüz bol ya�mur gönderiniz.

Doşkun dolu dücürbeyn, örşengerem .

M üthiş dolu göndermeyin, ricam olsun,

Doşkun haalap boldurbayn, örşengerem.

Müthiş kasırga koparmayın, ricam olsun.

Kaang, halıın boldurbayn, örşcngcrcm.

Kaynar sıcaklı�ı getirmeyin, ricam olsun,

Karcı hattar hadıtpayn, örşengcrcm.

Hain fırtınayı kaldınnayın, ricam olsun.

Acıl-herek, nayır-bayır doozuldu.

Da�lara dua etme töreni sona erdi.

Örügüvüs örü tayhp çoruy bardı.

Yukarıdakiler yukarıya evlerine gittiler.

Kuduguvus kudu tayhp çoruy bardı.

Aşağıdakiler aşağıya evlerine gittiler.

Aal çurtçe taraalıngar, çanaahngar.

Herkes da�ılsın, çadırlariarına dönsünler.

1 Haziran 1989'da 1917 doğumlu Kuular Orus Dongur­ ooloviç'ten derlenmiştir. Deerler Uktug ftfonguş Targın­ Kara dep Kaday Hamnıng Deerlerden Çerce Batkanın Algangan Algıcı

Semavi Soylu Monguş Targın Kara Şamanının Gökten Yere Yapılan Seyahata Yalaırması

Ayan hevin kettininer.

Ayan giysisini giyininiz.

A'ttanıngar. Çorulungar.

Ata binip yola çıkınız.

Dayın deerning hamı düşken,

Dayın Gökünün karnı düşen,

Targm-Kara men-ne boor men.

Targm-Kara ben olur idim.

Kara -sarıg kazırga boop,

Göz açıp kapatırken dönüştüm,

Hayındırıp çorup oraal.

Kara-sarı kasırga olup.

Kaptagaynıng kırı-bile

Kiiinatın yüzü ile

Karak çiveş huulup algaş,

Hızla uçalım birle.

Dörge turar döngür şilgim,

Saygılı benim kızıl sarım,

Töörekteldir halıp olur.

Atımsın, çok hızlı ol.

Dayın deerler oruu bile.

Bana bağlı oldun kızıl sarım,

Macaktaldır halıp olur.

Tökezlemeden hızlı uç.

Buluttamıng kın-bile,

Uçalım bulutların yüzüyle,

Burungular oruu-bile.

Uçalım atalarımızın yoluyla,

Tayga sınnar kın-bile,

Uçalım dağların üzerinde.

Bagga turar baştak şilgim,

Uçalım Dayın deerin yoluyla.

207


Ahmet Ali Arslan Karın çerning kırındava,

Kara yerin ucuna,

Kazırgılap çedip keldim.

Kasırga gibi uçup geldim.

Avıraldıg altın Tandırn !

O benim cömert altın Tandırn!

Arnır-dır be? Men-dir be? Amıtanga avıraldıg,

Sakin misin? Sağlam mısın? İ nsanlara merhametli,

Aray-la becr moogarım.

Altın Tandı iyeleri!

Arnır-dır be? Men-dir be?

Sakin misin? Sağlam mısın?

Aldın Tandım eeleri!

Buraya gelin cinlerim.

Dayın deerning dargan harnnıng,

Dayın deer263 kökenli Şamanırn,

Dazıl ugun uktap salgaan.

Dargan264 sema soylu Şamanım.

Dayın deernng daşkaçızı,

Daskaçısıyım Dayın deer Şamanın,

Targın Kara Men-ne boor men.

Targın Kara ben olur idim,

Tanışkannıng demdee kıldır,

Tütün içelim, dcğiştirelim,

Taakpılacıp alıılungar.

Dostluğumuzu güçlendirir.

Körüşkenning demdee kıldır,

Her şeyi açık konuşalım,

Högleşkilep alıılıngar.

Görüştüğümüzü güçlendirir.

Amıtannıng huyanı deş,

İ nsanların mutluluğu için,

Acı-töldün amın deş,

Nesillerin sakin hayatları için,

Azıraan maldıng mendizi deş,

Hayvanların sağlamlığı için,

Avıraldap çedip keldim.

İyi yürekle geldim ben.

Arnıtannıng rnurnunaydan,

Bütün insanların ardından,

Ak-la borarn tudup keldim.

Süt püskürüp, mendil getirdim.

Arcaan sangım salıp keldim.

Arcaan su,265 ardıç getirdim,

Agım, kögüm örgüp keldim.

Beyaz atı Kurban için getirdim.

1 Haziran 1989'da 1917 doğumlu Kuular Orus Dongurooloviç'ten derlenmiştir.

263 264 265

Dayın deer: Dayın seması, semavi Şamanların ülkesi. Dargan: Yüce, büyük.

Arcaan: Kutsal su.

208


Kızılderili Türk Şa.manizmi Deerler Uktug Mongrış Targm-Kara dep Ham Kadaymng BodUDUDgAldı OglUD Bolgaş Aldı Kızın Algangan A12_cı

Semavi Soylu Mongrış Targın Kara Şama.mnın Altı OJluyla Altı Kızına Seslerınıesi

Adaanaşkan aldı-la oglum, beerlenger.

Atışan altı oğlum buraya gelin. Toparlanın, hazırlanın hepiniz, Artınçağnızı, dergingeri hazırlayın.

A'ttarıngar, bölderinger ezertenger. l Artınçaangar, dergingerni beletkenger. Aldın Tandaa avıraldap barıp örgüür, 1 Ak-la bora a'ttan tudup ekkelinger.

Altın Tana kurban olacak, Ak boz au tutup getiriniz,

Ayançıdıp. şinik.tedip beletkenger.

Temizleyip, süsleyip hazırlayın.

Adıırgaşkan, çeçeergeşken, keceeleşken Aldı kızım mençe kelip beerlcnger. Acıngarnı -çemingerni beletkenger.

Altı kızım bana gelin, Yemeğinizi suyunuzu hazırlayın.

Kıskanç, geveze. Gıcık,

Her şey Alnn Tanın kurbaruna gidecek, Ak süt, mavi mendil hazırlayın, Kutsal Arcaanı, sangı hazırlayın.

Aldın Tandaa avıraldap barıp örgüür, Aktan, kökten şilindektep beletkenger. Arcaan, sangdan ılgaradıp beletkenger. Artınarın ezerdive artınıngar. Dergileerin dergidive dergilenger.

İnsanoğlunun bahtını çağırmak için,

Attarupkaş, çoruk kılıp ünüptünger.

Altın Tana dua etmeye gideriz.

Hayvaniara iyiliği çağırmak için,

1 Haziran 1989'da 1917 doğumlu Kuular Orus Dongur­ ooloviç'ten derlenmiştir. Deerler Uktug Mongrış Targm­ Kara dep Kaday HaiD.Dlilg Burgan Hamm Algangan Algıcı

Semavi Soylu Mongrış Targm Kara Şama.mnın Şaman Ruhlarma Yakar.ma.s:ı

Harnna-dumaa, hay-la baçıt,

Fırtınayla kabarsın, rüzgarla havalansın,

Hadıy berzin, esti berzin. Aarık- acık, acar-bucar, Arlı berzin, taylı berzin.

Hem ölet, hem de lanetli günah. Bulaşıcı hastalık, öldürücü tehlike, Tamamen yok olsun, tamamen kaybolsun. Altın bağı çözüver,

Aldın bayJang şöe salıp, Aldın şarlan aca salıp, Agaylıngar! Ködürlünger! Aa-barın moogarım!

Altın ipi atıver, Sakin olun! Soylu olun! Benim kara ruhlarım.

Amıtannıng högün körüp, Nayır naadım köreelinger. Adaan möörey adıg çarış, A't, möge köreelinger.

İnsanların törenlerini, nadımı, Törendeki güreşenleri, atışanları, Atların rüzgar gibi yarışmalarını Beraber seyretmek talihimiz. 209


Ahmet Ali Arslan Eneegining ergim hamnıng,

Geleceğin degerli Şamanı,

Burungunung burgan hamnıng,

Geçmişin kuvvetli Şamanı,

Aytıp hergen aldın çarlıı,

Sizin dediğiniz alnn cmirdir,

Amıtanga buyan olsun.

Sizin dediğiniz insanlara yarar getirir.

Daa hamnıng, burgan hamnıng,

Daa Şamanın, gök Şamanın yakarışından,

Algıcından aarıg taylır.

Bütün hastalıklar hemen erir, kaybolur.

Daa hamnıng, ergim hamnıng,

Daa Şamanın, gök Şamanın yakarışından

Algaalından setkil scrgecr.

İnsanların canı hayran kalır, canlanır.

1917 doğumlu Kuular Orus Dongur ooloviç'ten 1 Haziran 1989 da Kızıl'da derlenmiştir

Semavi Şamanın Yakarışı

Deer Uktug Hamnıng Algıcı Dcer öngün tölge tutkan, Demir dıldıg tölgeçiler! Kuday öngün tölge tutkan, Kurbustugnung eeleri! Beerlenger. Beerlenger! Dayın deerning şavızı men. Beerlenger. Beerlenger!

Sema rengini fal tutan, Demir dilli falcılar, Kuday266 rengini fal tutan, Kurbustunun267 iyeleri! Buraya gelin! Buraya gelin!

Deerlerning eeleri! Demnig-terlig boluulungar. Daşkaçınıng bireezi men.

Dayın deerin çırağıyım. Daşkaçının birisiyim. Yüce sema iyeleri! Bir araya gcliniz. Buraya gelin! Buraya gelin!

Azar deerden törttüngen, Ang sööktüg arnıtan men. Beerlenger. Beerlenger!

Ben Azarlı268 Şamanım, Beyaz kemikli insanım. Albıs, şulbus, şeytanlara,

Acıktıg boor küzeldig men.

Yararlı olmak isterim,

Albıs, şulbus, azlarga,

Buraya gelin! Buraya gelin!

Ooldar, kıstar üem-çergem! Ovuuzunnug kıyang kıstar! Beerlenger. Beerlenger!

Oğullar, kızlar, çağdaşlarrol İyi kalpli, kıyak kızlarım. Ben Azarlı Şamanım, Beyaz kemikli Şamanım. Buraya gelin! Buraya gelin!

Arıg sööktüg arnıtan men. Azar decrden törttüngen,

1 Haziran 1974'te Bay-Tayga bölgesimn Kara-Hol köyünde ya­ şayan 1913 doğumlu Balgana Kücügeta Lençaeviç'ten derlenmiştir. 266

Kuday- Tuvada sema, Göktanrı

267

Kurbustu-Gökte bulunan ülke.

268

Azar-Gökte bulunan bir yer

210


Kızılderili Türk Şamanizıni

Yere İnmeye Adanan Semavi Şa.man Kadın Mongu1 Avıdayan 'ın YalcarJiı

Kaday Ham Monguş A vıdaynıng Deer1erden Dücüp Ke1genin Algangam Ooy! Ingay-ıngay. Badı keldim. Amır-amır. Mendi-mendi. Artıngarda amır bardı. Seringerde mendi bardı . Mendi solçup araadıngar.

Ooy! Ne kadar iyi yere indim, Sakin, sakin, hay, hay. Arkanızda amın gönderdim, Önünüzde mendiyi gönderdim. Evvela selamlaşalım, el tutuşalım.

Ooy! Kurbustugdan dücüp keldim. Kuduk çayaap çedip keldim. Azalarımı Çetkerlerim! Aray-la beer, şal-la beer.

Ooy! Kurbustudan indim ben. Neşelenip geldim ben. Cinlerim! Cinlerirol Bana gelin! Yakın gelin!

Ooy! Hadıng ıyaş kacaalım. Kalçan serge hölgelim. Çavıt aldı çıdınnıgım. Çaşpan hacı çemjştigim.

Ooy! Ak ağaçla çevrili, Keçi boynuzu elmalı. Senin korun kapalı, Senin ardıç yemeğin.

Ooy! Ingay-ıngay. Badı keldim. Kızıl hünda kızangnaşkan, Kızıl çester haaylıglarım. Sang hünde şaraangnaşkan, Sarıg hola dumçuktuglar.

Ooy! Ne kadar iyi yere indim, Kızıl güneşte parlayan, Kızıl bakır burunlu ruhlarımı Sarı güneşte parlayan, San bakır burunlu ruhlarımı

20 Mayıs 1922 doğumlu Dzun Hemçik bölgesindeki Şemi ır­ mağı kenannda yaşayan Norbu Yakova Amirbitoviç'ten 1989 da derlenmiştir.

21 1


Ahmet Ali Arslan Ovüür Kocuununung Torgalıg Çurttug Hamnıng Deer Uktuun Alganmr Al�ı

Sema Asıllı OlduJuna Adaysn Targalıya Ovüür Bölgesindeki Şamsnın Yalcıın1ı

Aarıgga açılıg men.

A�rıyı yenen güçlüyüm ben.

Çovulangga çozulug men.

Acıyı hafıfleten taçlıyım ben.

Kırlıg çılan269

Dehşet güçlü kamçım var benim,

Kımçılıg men.

Yüzlüdür dışı kamçının.

Argalıg albas270 Aybıçılıg men.

Sadık araştırıcım var benim. İ leriyi gören albısım var benim,

Çaar deerden surgamçılıg men.

Görevi gökten aldım ben,

Çayaan deerden ızıguurlug men.

Yaradan gökten geldim ben.

O't tümenni oguldurgan men.

Bin çeşit otu yedim ben.

Ming tümenni mungçuldurgan men.

Bin tür azabı yendim ben.

Mıyıstıg yanzılıg men.

Eğri boynuzlu baş giysi benim,

Murnay bilipter men. İ cik-döcek adaanga, İ cikpenger, horuvangar.

Yorgan, döşe�in oldu�u yere,

Sırtık-döcck adaanga,

Yastık, döşe�in oldu�u yere,

Sıınmangar, çaştınmngar.

Sığınmayın, bastırmayın.

Her şeyi görür bilir oldum ben. Saklanmayın, gizlenmcyin.

1936 doğumlu Torgalıg 6vür bölgesinde yaşayan Bürbü Kırgıs Oydupoviç'ten 8 Mart 1976 da derlenmiştir. IZIGUUR SALGAAN HAMNARNING ALGIŞTARI Kara-Sal lcer HamDlilg UgunDözün Alganganı Kızıl-Tayga bedik bacın, hamnaan, ergiy hamnaan,

K ı r lay

Çogum adam Buga-la Ham,

Şola adı çoguş-Sonam. Kezek arga baarında,

Havılatkan, siriletken. Çayaan döstüg daay irem! Çanıy oglu. Çanaal. Çanaal.

269 270

SOYLU ŞAMANLARıN YAICARIŞLARI Kara Sala lcer Şam8D1Il Kendi Atalanna YakBllDası Atam Boğa Şaman, Lakabı Kavgacı Sonam. Şamancılığı yapardı harika, Uçarak Kızıl-Tayga dağlarında. Ayrıca ormanlarda, Yakarış söyleyen, sallanan. Yaradan daay irem şöhretli oldu! Çanıy oğlu, eve dön anık!

Çılan- yılan, burada Şamanın ruhu olarak kullanılmıştır.

Albas- cadı.

212


Kızılderili Türk Şamanizmi Çedi hamnıng hartaaçızı. Çcdi deerbek dayanganım. Alganganı akka çeder, Kazın�pay_ kırgan-avay!

Ninem yedi Şamanın başkanı, Ninem yedi deerbek taşırdı. Yakanşlan beyaz asilik, Kazın kbay_ismi ninemin.

Kengeş Monguş Horlueviç'ten (1898-1982) ll Nisan 1979 da Kızıl. 'da derlenmiştir.

Monguş Askak Şamanın Dolçan Şaman Denilen Teyzesiı::Je Adadılı Yalarışı

Monguş Askak dep Ham Kadaynıng Ham Daay-A vazın Alganganı Salgan sangım Tung turnan bolu berdi. Çaşkan çacıım Süt dalay bolu berdi.

Yaktığım sangım, Dusduman oluverdi. Serptiğim çacım, Süt denizi oluverdi.

Adar-Töştü271 Acır hamnaan Askak Dolçung Daay-avam!

Şamanım şamancılıkla, Adar-Töşü geçiverdi. Askak Dolçan, 272 Daay Avam273 benim.

1902 doğumlu Kuular Kendençik Sembiloviç'ten 27 Haziran 1976 da Kızıl'da derlenmiştir.

Er Hamnıng Ham Ugım Alganganı

Şamanın KeiJ.di Soyuna Adadığı Yalcanşı

Çedi çılın çevegletken Çerning, sugnung ezi bolgan, Ham-na adam hamı düşken

Yedi sene önce gömüldün, Yer, suyun sahibi oldun, Ata Şamanın kurası bana düştü,

Karang körnür oglu boor men.

Ölünün görmediğini görür oldum.

Dacı Bilbii Hovalıg Balçıy-ooloviç'ten(l903-1979) derlenmiş­ tir ve Kızıl'da Müzede saklı.

271 272 273

Adar Töş- Tuva'da ir geçidin adı.

Askak Dolçan- Ünlü

ve saygılı bir bayan Şaınan

Daay avam- Annenin ablası.

213


Ahmet Ali Arslan

Ksday Hsmm.ng Ham Ugwı

_4lsmganı

Kara çerge dücerimde, Hannıg hinim kestirerimde,

Bayan Şamlli11Il Kendi Soyuna Adadılı Yalcarı1ı

Ham-na adam hamı düşken,

Kara yere düştüğümde, Kanlı göbeğimi kestirecekken, Ninelerimin armağanı bana düştü,

Hamnaar bolgan urug boor men.

O günden kızların şamanıyım ben.

Dacı Bilbii Hovalıga Balçıy-ooloviç 'ten derlenmiştir.

H1UDI11I1g Ham Ugwı Algmgam

Şamlli11Il Kendı· Atalanns Adadığı Yskaniı

Açam kücür, Delger kücür! Attıg-çarlıg kırgan açam. Ada ögbem hamı düşken, Çedi hamnıng çeeni ham men.

Atam benim iyi yürekli Delger, O meşhur Şaman benim dedem. Atalarımınn armağanı bana düştü, Yedi Şamanın küçüğü ben oldum.

Ahzından ham-na uktug, Aldı hamnıng anıyaa men. Ada-töögü izin isteen,

Altı taçlı Şamanın küçüğüyüm, Eskiden Şaman soyluyum. Atalarımın izlerinin arkasından,

Aldarlag-la ham-na boor men.

Şöhrete, saygıya eriştim ben.

Möngün çaagay bozaganı, Mögeygeşting, artaalıngar. Aldın çaagay bozaganı, Aldag çokka artaalıngar.

Gümüş eşiği geçtik biz, Yemin ederek ayrıldık biz. Altın eşiği geçtik biz, Hatasız adımlarla gidelim biz.

Adıg bolup arzayganım, Börü bolup börzeygenim,

Korkunç ayıya döndün sen, Hızlı kurda döndün sen.

Kuskun bolup huulhanım, Ham-na Delger saldarı-dır.

Duygun kuzguna döndün sen, Armağan bıraktı Kam Delger.

Adıg bolup arzayganım,

Ayı derisin bendir kılan, Ardıç kökün yumruk kılan, Benim yumruğum sağlamdır, Benim bendirim ahenklidir.

Artış svın orba kılgan. Daş-la orba tudup algaş, Dag-la dünggür daalatkan men.

Mugur-Aksı Möngün-Tayga d ' a 1904-1972 yılları arasında yaşayan Şokşuya Sundueviç'ten Kuular Dorcu 5. Temmuz 1957 de derlenmiştir.

214


Kızılderili Türk Şam.anizmi DoDgak DolçBD HaııımDg Ham Alalarm Alpnganı

DoDgak lJo}çım ŞamanıD KardeşleriDe Adadılı Ya.kanp

Karn-Buura kıştaglangan,

Karn-Buura dağında kışlayan,

Kara-Oorga çazaglangan,

Kara-Oor dağında yazlayan,

Kara-Çaatı çaylaglangan,

Kara-Çaatı ırmağında yaylayan,

Kalbak-Şınaa küzeglengen,

Kalbak-Şınaa vadisinde güzleyen,

1-Iam-ool akımın, Kunzen akımın!

Ham-ool ağam, Kunzen ağam!

Karang kömür, büdüü bilir,

Kamcılığınız benim kaderime düştü,

1-Iamı düşken dungınazı men,

Her şeyi görür, bilir oldum.

Ham-na çoldug dolçang boor men.

Soylu Dolçan Şaman oldum ben.

Argah!<tı kıştaglangan,

Argalakta dağında kışlayan,

Arıskannı çazaglangan,

Arıskan dağında yazlayan,

Artıı-Hemni çaylaglangan,

Artıı-Hem ırmağında yaylayan,

Ang- Üzüün küzeglengen ;

Arıg- Üzüün vadisinde güzleyen,

Aaldar keziy hogdurgulaar,

Kuvvetli, güçlü Şaman,

Akay-ool ham ulug akım.

Akay-ool büyük ağam.

1-Iamı düşken huvulug men, Ham-na Dolçang men-ne boor men.

Karncılığın oyunu bana düştü, Ü nlü Dalçan Şaman oldum ben.

Kara-Dagnı kıştag kılgan,

· Kara dağda kışlayan,

Kalbak kecik çaza� kılgan, Kadır --Çalaaş çaylag kılgan, Kara-Taldı küzeg kılgan,

Kalbak Kecik.'te yazlayan, . Kadır-Şalaş'ta yayi ayan, Kara- Talda güzleyen,

Kayıce-daa hogdunıptar

Kalın halkın saygısı olan,

Halaptıg ham Delger akım,

Büyük ağam Delger Şaman.

Hamı düşken huvu çoldug

Karncılığın alameti bana düştü,

Ham-na bolgan Dolçang ırien men.

K.üvvetli Dalçan Şaman oldum ben.

1906- 1980/i yıllarda yaşayan Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten 25. 0cak1971de Krzıl'da derlenmiştir.

215

'


Ahmet Ali Arslan Möngüıı - Tayga ID.ÇB11I Çıırtp ta Çoraan HBIIlilg li1 Ham Çıyaanuı, aa Al. cı Hamm Alı

$amBD.cıhk YaratıcıhJına Başlcarı1ık Yapan Şa.m.BD.a adBD.BD. Möngüıı Taygah BD.JD.

Yl

Oy-Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Ertengining, burungunung, Ege hamı, uktug hamı. Çayaan oruun aytıp bcrgen, Çarı monçaan çarıp bcrgen.

Oy- Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Oy-Ooy. Geleceğin, geçmişin, Şanlı karnı, soylu karnı. Yaradanın yolunu gösteren, Yarı tasmayı bölüp veren.

Erlik-le oruun aytıp bergen, Ege buruul ham-na ircm. Burungunung buurul hamı, Burgan, haandan çarlıktıım ar.

Yer kralının yolun gösteren, Geleceğin yaşlı Şamanı dedem, Geçmişin yaşlı Şamanı dedem, Güçlü Handan da güçlü Şaman dedem.

Kang- na bulut tergezinde Hayaa körnüp uduy bergen, Kaygamçıktıg ham -na irem, Hamı düşken ham-na daayım.

Çelik bulut tekerleğinde Batıya bakıp uyuyan, Kainatın ünlü Şamanı dedem, Ben Şaman mirasçısıyım dedemin.

Hüler bulut tergezinde Hünçe körüp uduy bergen, Kaygamçıktıg ham-na irem, Orba tuduskan ham-na daayım.

Bakır bulut tekerle�indc, Güneşe bakıp uyuyan. Yol gösteren cömert dedem, Yumruk veren Şaman dedem.

Ak-la sarıg annçıgım, Acay-buurul ham-na irem, Öngnüg torgu bogalaangan, Ölc-buurul harn-na daayım.

Beyaz san yanaklı dedem, Yüce, yaşlı Şaman dedcm, İnce ipek mendilli, Çok yaşlı Şaman dcdem.

Sagınmastı saktıp-la keer, Sannnalıp çoru-la men. Bodanmastı bodap-la keep, Bodanddırıp çoru-la men.

Hatırlıyorum kimsenin hatırlamadığını, Beni üzüntü, ızdırap, eziyet bastı. Düşünüyorum kimsenin düşünmediğini, Çünkü beni derin düşünce bastı.

Hamı düşken daay irem. Hayıralıg daay irem. Açı-duzang körüp çor men. Avıralın körü or men.

Kamcılığı bana düşen, Gurur duyduğum, dedem. Emrinle yaşıyorum dede, So !ulu na minnettarım dede.

1908-1986 yıllan arasında yaşamış olan Sambuu Saya Çuvurekoviç 'ten derlenmiştir.

216


Kızılderili Türk Şamanizmi Ostad Burgan a Adamınş Yalamş

Burgan Başkınıng Algangsnı Çardam oorum

Benim vahşi gururumdan,

Çarıp bergen Açılıg başkımnıng

Benden uzaklara ayrıldı, İ yi yürekli üstadımın,

Avıralın aldım.

iyiliği bana kaldı.

Ulug oruum

İ yi kalbii ulu üstat,

Uglap bcrgen Ulug başkımnıng açızında

Doğru yolu gösterdi, Yüce Üstatıının sayesinde,

Aldarlıg çor men, maktaldug çor men.

Şanlı, ünlü oldum ben.

Hambı274 başkım nomnap bergen

Hambı hocam açıp veren,

Çardam oruum açızında.

Yolum benim geniştir.

Am-daa çaagay çurttap çor men,

Çok sakinim, çok şanlıyım,

Amır ıdık çuntap çor men.

Bağımsızım, kutsalım ben.

Burgan275 başkım nomnap çargan

Burgan hocaının sayesinde,

Nomnaldınıng açızında.

Hem de derslerinin sayesinde,

Buktan-daa276 konpaz çor men,

Buktan da korkmaz oldum,

Azadan-daa konpaz çor men.

Şeytandan da korkmaz oldum.

Açılıg başkımnıng açızında

Üstadım etkilidir, cömerttir,

Amdıgaa çedir çurttap çor men,

Bilgeliğiyle yaşıyorum ben.

Aldın hün deg,

Altın parlak güneş gibi,

Aldar-maktaldıg çor men.

Şöhrete, övgüye eriştim ben.

1912 doğumlu Tocu Tecit Lopsanovna 'dan ll Temmuz 1974 de derlenmiştir.

274

Hambı: Larnaların yüksek rütbesi

275

Burgan: ilah

276

Buk: Cin, kötü ruh. 217


Ahmet Ali Arslan

Karcı sarıg daayım sen sen. Ham uktug daayım sen sen. Çeck sang irem sen sen. Çerim sürlüg hamı sen sen.

Sert acımasız dayımsın, Şaman soylu dayımsın, Düşmanlarını yenen dayımsın, Yerin müthiş Şamanısın.

Kara-Höldün ööcünden, Kançık kecig aksınaydan, Aglık haya baarından Çandaalıkta ça an anım.

Kara-Höl gölün pınanndan, Kançık dereyi geçtin sen. Ağlık kaya eteğinde,

1913 doğumlu Balgana Kücügeta Lençaeviç'ten derlenmiştir. Bay-tyga bölgesi Kara-Höl köyü, 1974. Ondar Şokar-Hili1liW1g Daayı Hlli1li11 Alganganı

Ata Şamana Adanmış Olan Ondar ŞokarŞamanm Yalaırışı

Kara-Çaatı bacınayda Kacaalatkan ögbem siler. Hamı düşken daayım siler, Hayıralıg küştüüm siler.

Çok zaman önce öldünüz, Kara-Çatıda yatıyor külünüz. Bana düştü karncılık alamctiniz, Benim gücümün sembolü oldunuz.

Ham-Oolak daayım irem,

Saygılı Ham-oolak iremsiniz, Buraya gelin, daha yakın gelin.

Karaktacıp kelingerem. Aza, çetker aldırtpayn-dır, Amı-tınım alzır çettim.

Huzur vermiyor, Çetkerle Aza. Zalimce canımı almak istediler.

Özen çerning çılanı deg, Öle-şokar Bürbü ham men.

Ciğerim dehşet kurudu, Zamanım geldi sınıra. Ormandaki yılana benzeyen, Yüzüm lekeli Bürbü Şamanım.

Ölçeyligden buyan dilep, Ölüm-.idim tayılzın dep, Ögbe hamım örşenger dep.

Yaradandan iyilik diledim, Ölüm yitim gitsin diyerek. Şaman atam beni korusun diyerek,

Südüm çacıp hamnap tur men.

Sütümü serpip Karncıkhk eyledim.

Özüm, baanm kada bcrgcn. Öskeer baarnıng kın keldim.

1917 doğumlu Bazır Tara Arkadiy Dambaebiç'ten derlenmiş­ tir. Kızıl 1975.

2 18


Kızılderili Türk Şamanizmi Ondsr Şokar Hammng Aza­ Çetkerge Kii! Çetpeyn BsrgBI, Ham Daayı Ham Daayı Ham-Golaktan Süziilc Erep Algangan Algıcı

Ondsr Şolcsr Şamanın Şeytana Gücünün YetmediJim Ata-Şaman

Ham-oolalaı Anlatım Şamanın Yalcsrziı

Kara-Çatı bacınayda seriletkeş.

Kara-Çatı'da mezarınız,

Kacaalatkan, seriletken daayım iler. Ham-oolak daay irem! Ö rşeep

Duvarla çevrili sevriniz.

körger.

Yardım et, bana bak dayım Şaman.

Affet beni dayım Şaman,

Karaktacıp, duzalacıp kelingerem! Aza-çetker aldırtpayn-dır,

Şeytanlar, cinler korkutuyor, işgal

küçüürgep tur.

ediyor,

Amı-tınım alzır çettim, körnüp

Benim hayatım esir oldu yardım et.

körger. Özüm-baanm kada bergen, ölür

Ciğerlerim kurudu, ecel geliyor, Ormandaki yılana döndüm ben.

çettim. Ö zen çerning çılanı deg bolu berdim. Öle şokar ham-na Börbü men-ne

Alaca yüzlü Bürbü Şamanım ben,

boor men. Ö lçeyligden huyatı dilep hamnap

Yaradandan iyilik diliyorum ben, Ölüm yitim gitsin diyorum ben,

tur men. Ölüm-çidim tayılzın dep hamnap

Hayatımı koruyun diye karncılık yaptım ben.

tur men. Ö rşeenger dep, bolgaangar dep hamnap tur men.

Bazır Tara Arkadiy Dambaebiç'ten drlenmiştir. Kızı/ 1975.

Çıva ŞamiUllD Nin.e Şa.mlliJJI Söylediği }'.j

1

zaman önce ölen ninem, Külünüz da ların i esi oldu ninem. Çok

219


Ahmet Ali Arslan ÇER, SUG EEZİNDEN HAMNAAN HAMNARNING ALGIŞTARI

YER SU RUHLARıNDAN TÜREYEN ŞAMANLARIN YAKARIŞLARı

Çer, Sug Eezinden HlliiU181li1 Hammng Algıcı

YerSu Ruhlarmdan Türeyen Şanıanm Yakarışı

Kara sugdan karbanggılap,

Yedi ablam yüzüyarlar kara suda,

Kadırgızın mungannanm .

Özgür özgür oturuyorlar gölge balığında.

Balalarga oraaşkanım,

Balçık suda dolaşan ablalarım,

BayJang munup oynaannarım.

Boyan balık tutup oynayan ablalarım.

H e m ner , s u gl ar b e ld erri n d e

Derya, pınar kaynaklannda,

Hey-Ic dünggür ediskcnim.

Ben söyleyip bendir çalanlanm.

Kara suglar beldcrinde

Kara derya kaynaklarında,

Kagar dünggür kangıratkan.

Ben söyleyip bendir çalanlarım.

Kara hüreng şıraylıımnı,

Yanmışsınız esmer olmuş yüzünüz, Neşeli gülen tatlı ablalarım. Siz yer, suyun ruhlansınız, San bal renkli ablalarım.

Kattırangnaan karaktıımnı

Çcrning, sugnung ech:ri! Çerzi s a rıg ugbalanm .

L......:. .

Kök-ool Vikcor Şogcapoviç'ccn derlenınişcir.

r-·

Çer, Sug llamnıng Daglar-Sınnar Eelerin Alganganı

I-liling kara taygal arda

Hingilcdip h im ircngcn ,

Biling kara kici baann

Yer, Su Şamanımn Yüks-t.•k Dağlann Ruhianna Adadığı Yakan1ı Kapkaranlık ormanlarda, Gürültü yapıp, mıni dayan Ölmüş insanın kara c iğ erin i ,

Hirli şişte şiştep algan.

Kirli şişte k eb ap y ap a n .

Karaktarın soolangnııdıp,

Gözleriniz soğuktur,

Kastıkıarın kuu rangnadıp,

Yanaklarınız solgundur,

Bedik tayga hacından beer

Dağ iyesi bana ge li n ,

Mengee manga çedip kc l gen.

Yükseklikten inip buraya.

Mcndivisti solçup alu!,

Ellerimizi sıkarak selamlaşıp,

Mengivisti sanaacıılı.

Menglcrimi:d s aya l ım .

Çedi çüstüg dayaangıştıım,

Yedi renkli değneklilerim,

Çcster, hola büdüştüümnü.

Bakırdarı, tunçtan dökülenlerim.

220


Kızılderili Türk Şa.manizmi Çedip kelern, rnanap tur men.

Buraya gelin, bekliyorum,

Çergeleştir turuptaalı.

Buluşalırn bir sıraya dizilelirn.

Öskeer-başkaar çoruy barba,

Gitmeyin, ayrılmayın kalın burada,

Ölgen kici ınında kövey.

Ölmüş insanlar burada çoktur.

Ökpe, baarlar ınında kövey.

Ak ve karaciğerler çoktur burada,

Özüng--baarıng çırnçadıp al.

Sizin ciğerleriniz yenilensin.

I-Iatka, çaska torulbayn,

Yağrnurda, hrtınada kalmayın,

Harn-na ıyaşka2T1 honup çıtpayn.

Ham ıyaşa gece yatrnayın.

Barın dürgen çedip kelern.

Çok çabuk gelin buraya,

Hannıg baardan sanıp algaş,

Kanlı ciğerden emin önce.

Katkı höglüg hamnap honaal,

Kara dağın iyeleri,

Kara sınnar eeleri.

Hepimiz karncılık eyleyip geceleyelirn.

-L--�-----------�-L��--�--�

---- · ------------

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten dcrfenmiştir.

Çer, Sug H11I11I11I1g Hemr.eer .E"elerin Algangam Aldın, möngün daştıg hernner eeleri!

Yer, Su ŞamBI11I1n 1 Deryalann iyelerine Adadılı Yalcarışı İnci hancuk taşlı derya iyeleri!

Çitkennerirn dileelii:ıger, suaalıngar.

Kayıpları soruşturalım arayalı rn.

Çinçi, şuru daş ug hernner eeleri!

Altın, gümüş taşlı derya iyeleri!

Aarıglıgnı acaap körcel, çedip kelern.

Hastalara bakalım buraya gelin.

Anış, şaanak çıdı dolgan bedik taygarn! Arcaan sugnung278 üner dözü ulug sını m2'19 , Acı-töldüng arnı-tının alır deeşting,

Ardıç, pelin koku�uyla dolu yüce Taygam, Arcan suyun doğduğu ulu sınırn,

Çocuklan, yaşlı töreleri kurtarıyırn diye,

Ardıç, pelin, şaanak . agı yakıyorurn ben.

Artış, şaanak, agı280, kangı kıpsıp tur

me n .

Kök-ool Viktor Şogcapoviç 'ten derlcnmiştir.

ın

Ham ıyaş-

Şarnan ağacı. Tuvalılar, çok eskiden beri llam ıyaş törenini

yapıyorlar. Bu Ham ı yaş töreninde insanlar güzel giyinirler, güzel yemek hazırlarlar ve Tuva milli yemeklerini getirerek tören yaparak ağaçla ağaç..

la görüşürler. 278 279 2!10

Arcaan sug: kutsal su Sın: Sıradağ Agı: Taşlı

pelin 221


Ahmet Ali Arslan

Yer, Su Şamanının Yakan1ı

Çer, Sug Çivezinden Algangsn HIUIJillilg Algıcı Çerning çive çerge çoruur.

Kim yerde doğsa yerde yaşasın,

Sugnung çive sugga çoruur.

Kim suda doğsa suda yaşasın,

Adırılbayn turar bolza,

Ağrı taşıyıcısı bize tutulmaz olsa,

Ançıg aksın körgüzever.

O, vahşi ağzını göstermemiştir daha.

Hoorulbayn turar bolza,

Ağn taşıyıcısı hastadan aynlmaz olsa,

Konçug aksın körgüzever.

O, korkunç ağzını göstermemiştir daha

Emim-bile dücürbedim.

Erinlerim ile hiç bir şeyi koparmadım,

Edeem-bile çelbivedim.

Eteklerim ile hiç bir şeyi uçurmadım.

Eldep ereen çive kılbangar.

Elinizle kötü bir şey yapmayınız,

E'tten ırap emirliger.

Beden-etten uzaklara aynlıruz,

Söökten ırap domurlugar.

Kemiklerden uzaklara ayrılınız,

Çövün bodap bocuulagar.

Akıllı olup ufuklara gidiniz.

Bagın söglep baglaşpayn.

Küfür söyleyip alay etmeyin,

Bacın, baarın aartpayn.

Başını, ciğerini ağrıtmayın,

Baglaşkanın koşkadıngar,

Sıkı bağları boşaltıp çözünüz,

Dongnaşkanın adırıgar.

Ölü bağlan boşaltıp koparınız.

Dozulanmayın, şirilenmeyin

Boyanmayın, paravanayla kapanmayın,

Domurlugar, emirliger.

Şeytanlar sakinieşin gidin buradan,

Dovurakka boravayn,

Biçareyi aldatmayın, ruhiarım

Uurgayga dücürbeyn bocuulgagar.

Biçareyi kuyuya atmayın, ruhlarım.

Horum-Dağ Süt-Höl bölgesinde yaşayan 1918 doğumlu Munzuk Ondar llginoviç'ten derlenmiştir. Kızıl 4 ekim 1989.

222


Kızılderili Türk Şamanizınİ AZA UKTUG HAMNARNING ALGIŞTARI

Aza Ha.mı HamnaSil Hlli11IUDg Azalarm AlgBDG_Bill

Azalarım! 281 Çetkerlerim! 282 Aray-la beer, şala-la beer. Aştan-çemden çiple algaş,

ŞEYTAN SOYLU ŞAMANLARıN YAKARIŞLARI

ŞeytBD Soylu ŞamBillD Kendi Azalarma Adadıjı Yakanşı

Aalıngarce çanıptangar.

Şeytanlarım! Cinlerim! Bana gelin, yakın gelin. Burada güzel yemek yapıldı, Doya doya yiyin, için önce.

Aarıg kici bodun sadıp, Astı-barılga283 tudup olur.

Ölecek insan kendini satıp, Kurban sunup veriyor ücret.

A'ttan-hölden munup algaş,

Cinlerim ata binip önce,

Aalıvısçe çana bergen.

Dinleyin! Hemen dönün eve.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten derlenmiştir.

Aza Ha.mn..ıng Aza Bolgaş Erlik OIBillil AlgBDgBill

ŞeytBD Soylu Şa.m.Bil.lD Şeytımlarm Olkesiyle Erlik Kara­ la Adadığı Algı

Aza-la oran hamriıng amır oran. Aştavas sen, suksavas sen. Acıng-çeming ında belen,

Şeytanların ülkesi çok sakin, Acıkmazsın, susamazsın arda sen. Yemek istersen her şey hazır,

A'dıng-hölüng baza-la bar.

istediğin atı seçip binersin.

Erlik oran eki-le oran. Endeves sen, türeves sen. İcer-çiiring ında belen,

Ateşler ülkesi çok güzel,

İdik-heving baza-la bar.

Hatan, eziyetin olmaz orada. İçeceğin, yiyeceğin hemen hazır, istediğin giysiyi seçip giyersin.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten alınmıştır.

281 282 283

Azalar: Şeytanlar.

Çetkerler: Şeytan, cin

Asn: "hizmet" için verilen ücret. Burada hasta birisinin kendi hayatının

hatta atının da kunanlması için şeytaniara ücret ödediti

223

anlatıl

mıştır.


Ahmet Ali Arslan

Aza Hamnıng Asu-Banlgam Hoomayzımp Algmgam

Şeytan Soylu Şamanın Asu Ödemesini Anlattı.Jı Yalcanşı

Hörüm eves, şını ındıg.

Yalan değil, gerçeği söylüyorum ,

Körgey siler. Dıngnaay siler.

Zaman gelir duyarsınız, görürsünüz.

Hööküy kücür çoruy ban:a,

Eğer biçare hasta giderse ebedi,

Hölzep-düürep kalır siler.

Geç olur, boşuna ağlar kalırsınız.

Avıyaastan dives siler,

Yalan demeyin, söylemiyorum olmayanı,

Aza-çekting aksı ındıg.

Cinlerimm söyledikleri size fayda.

Megeleveen dives siler,

Kandırıyor, o haksı:t. demeyin siz,

Bilgenironi söglep or men.

Bildiklerimi açıkca söylüyorum.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten derlcnıniştir. Burada şeytaniann Şamanı hastanın akrabaları çok az öde­ dikleri için memnun değildir. Onların ücreti yükseltmeleri şartıyla ölecek olan hastanın hayatını kurtaracağını söylemektedir.

Azs Hamrung Aang Kicining Sünezinirı Kıygınp Alganganı

Terketmekte Olan llastanm Canını Çağıran Şeytan Soylu Şamanın

Yakanp Ak ööng eenzirey berdi. Dodap körem. Acı-tölüng öksüssürcy berdi. Keergcp körem.

Evin boş kaldı. Düşün. Tekrar dön,

Çocuklann öksüz kaldı. Onlara acı sen. Hayvaniann onnana gidip, dönmedi,

Ayı,kurdun yemegi olmasın, tekrar dön. Kurayı Kurayı

Azıraan malıng arga-kaskak sanay berdi. Adıg, börü bulur çedc berdi. Kurayı Kurayı Çaglıg e'ding despi, tavak dola berdi. Sarhg şayıng hoo2111 , dombu285 dola berdi. Çaldıg a'dıng baglaacında bacın savap,

Kaynanuş ct tekneye, tabağa doluverdi, Kaynanuş çay hoo, testi doluverdi. Karnı tok aun hörüAündc başın sallıyor,

Çanıp kcliring çovagzınıp manap turu. Kurayı Kurayı

llerkes senin dönmeni bekliyor. Kurayı Kurayı

Çırık-çaagay oranıngçe, hünnüg çurtçe, Çanıp kclgcş, çırap körem, çuntap körem.

Ateşli ocağına, güneşli ülkcne dön, Sakin, güzel hayau yaşarsın ve görümin.

2114 21!5

Hoo:

Çaydanlık

Dombu:

Güğüm, testi; küp 224


Şamanizmi Kızılderili Türk� --------------------------------------ÇaLıng çargan çangıs ecing hiley berdi.

Saçlannı da�ıtan yalnızın yanıverdi,

Çaaskanzıraan. Bagay olur. Hiley berdi.

O, senin hanınnn azaplardan yanıverdi

Kuray! Kuray!

Kuray! Kuray!

Azar dcerning delgem şölecn adaan orta,

Azar gök, yüce gök altında,

Aynıng, hünnüng hayaalangan çının ona

Parlayan ayın ve güneşin alunda.

Acıl-icing maga handır kılhas sen be?

Yaşamayı, hür çalışmayı istemedin mi?

Aalıngdava degiyt doraan çanıp kelem.

Yurduna dön, atma dön.

Kuray! Kuray!

Kuray! Kuray!

�--- -----------------ı---�--- --�-- ------- -----�

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten dcrlenmiştir. Cin Soylu Şamanm Kendi Şamall

Aza Ha=g 1/am Aparganm Algangam

ı----- ----' Avamaydan törüür hündüs

Rutbesinc AdadıJı Yakanp Anam, olumlu günde doğurdun hcni,

törttüngeş,

Göbe�imi Tuva'lı ebeme kcstirirken,

Adır bistig, kangdan kılgan haçı-bilc

Hazır çelik bıçakla,

Amın halun hinimeyni keslirgcşting,

Başıma altın sarısı başlık taktım.

Aldın-sar.Ua ügü c,i.iglüg bön-le kcıkcş; Adam-ögbem burun çunka tök kecp

Atalarımın yurdunda dogurdun be.ıi,

düşken,

Şeytan Şamamn alameti düştü görevime.

Aza bamııHI. mengee düşken aksım kL>cii.

Argar kcci L-'der dünggür holga tutkaş,

Ala mançak2H7 saglangnadır astıp algaş; Alıs ıraak crlik oran ergiy hamnaaş,

Ceylan derili bendir tuttum elimde, Kamcılıkta ala mançık giydim birde.

Güçlüyüm, yakararak Ateşler ülkesine

Aarıg kici kara bugun bazıp kaggaş,

gittim ben,

Aalımdava hadıınarlap çanıp kelir,

Kara bağanı yenip, hasta canını kur­

Alganıptar ham- na bolgan huumdur

tardım ben.

iyin.

Köyüme geldiğimde, rüzgara döndüm ben,

Yakarış yaratmak ve söylemek kade­ rim benim. İemeyden törüür hündüs törttüngeş,

Hayırlı günde do�dum ben,

İyi bistig arıg demir haçı-bile icegernde hinimcyni kestirgcştig,

Hazır demir makasla,

Ezir çüglüg bön-le ketken aza ham men.

Karta! tüylü külahlı Şamanım ben.

F..ıd nncldir eldcr dünggür tudup algaş,

286 28"1

Göbeğimi Tuva'lı ebeme kestiren, Sesi rüzgardan hı:dı bendir tuttum önce,

Aza hamı: Şeytan Şaman

Mançak: Şamanın ycleğinin bağlan

225


Ahmet Ali Arslan Eerennerim halangnadır çüktep algaş, Erlik oran ergiy hamnaaş, eep-le kelir. İyi kömür ham-na bolgan aksım kecii. Kalgan avarn törtiür hündüs törtip kaggan, Hamnaar tonda konggalan kınggıraşkan, Hamı.k oran ergiy-keziy hamnaaş kelir, Karang kömür ham-na bolgan aksım kedi.

Iyelerimi sınıma yükledim önce, Kamcılıkla Erlika Krala giderim, Her şeyi görtir, bilir Şamanım ben. Yaşlı anam aydın günde do�rdu, Yeleğimdeki çınlıklar iyi çalar, Ne kadar iyi her yerde kamalık eylerim, Şanslıyım, her şeyi gören Samanım ben.

Kök-ool Vilctor Şogcapoviç'ten derlenmiştir. ALBIS UKTUG HAMNARNING ALGIŞTAR

ALBIS SOYLU ŞAMANLARlN YAKARIŞLARI

Albu188 Uktug HllD1I11Ilg Albıstan.rı

Albıs Soylu $amarım kendi Albıslarma AdadıJı Yakımp

Kızıl hünde kıybıngnaşkan, Kıpsınçıdır kattınşkan, Kıyangnadır çangnaşkılaan, Kıybıng çacın suybaşkannar.

Kızıl güneşte uyanan Albıslarım, Gülüşünüz harika, sırlı endişeye değer. Töreleriniz hem çekici, hem de bulaşıcı, Nadir saçlarını okşayan Albıslarım.

Kızıl elder herimnengen, Kızıl turug hüreelengen, Kızıl çester289 çaaktıglar.

Kızıl uçurum duvannız oldu, Kızıl kaya kaleniz oldu. Kızıl bakır yanaklı Albıslarım,

Sang hünde şaarangnaşkan.

San güneş altında oynayınız.

Sarıg elder kacaalangan

Sarı uçurumla donanan, Kız saçlarını okşayan, Yüksek kayaya duraklayan, Sarı tunç tımaklı Albıslanm.

A l·�R-R'

Say-la çacın suybangılaan, Çalım-baya turlaglangan, Sarıg hola290 dırgaktıglar.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten derlenmiştir.

288

289 290

Albıs:

Derya Juzı, Tuva mitolojisinde kızıl uçurumda ve yüksek kayalarda yaşayan şeytan luz olarak sık sık geçer. Tuvacada "albıs" sırlı bayan anla­ mına gelmektedir. Çes- bakır

Hola: Tunç 226


Kızılderili Türk

Şamanizmi

Alhıs Ha.mn.ırıg Diirengnerin AlgsngiUll Çeming eezi çedi sarıg,

Alhıs Soylu Şamamn Kendi Diiren.nerine Adadığı Yakarışı Yerin sahibi yedi sarı,

Çergeleşken diirengnerirn.

Birleşik cinlerirn.

Ektingerden dayangaştıng,

Ornuzunuza dayanınca,

Emiingerden eep alıyn.

Erniginizi erneyirn.

Edeengerden tuttungaştıng,

Eteğinizi tutunca,

Ergeledip oşkap alıyn.

Kucaklayıp okşayıp alayım.

Saynıng, kurnnung eeleri!

Mecra kurnun iyeleri,

Sarı hola dırgaktıglar!

San bakır tımaklılar.

Kurnnung, saynıng eeleri,

Kurnun, rnecranın iyeleri,

Kuduk çangnaae diirengnerirn!

Benim neşeli cinlerirn.

Kızıl çestig çaaktıglar,

Kızıl bakır yanaklılar,

Kıpsınçıg-la kılınrnıngar.

Keskin, keskin gülrneyin.

Amınayda kara rnengnig,

Yüzünüz kara benli,

Aksınayda azıg diştig,

Ağzınız azı dişli,

Ertken-düşken edeen tırtkan,

Gelenin eteğinden çeken,

Erzek sang diirennerirn ! 291

Aç göz san cinlerirn.

Aydıng düne algırganırn, . Azargançıg aza ünnüürn.

Aylı tünde eş seçenlerirn,

Albıs, şulbus292 ada-iern,

Albıs-şulbus ata-anarn,

Müthiş şeytan seslilerim.

Aray-la beer, şala-le beer.

Bana gelin, yalın gelin.

Arnır-mendi aytırcılıı,

Selarnlaşıp, görüşelirn,

Arcaan sugdan icelinger.

Arcaan suyun içelim.

Sagış handır çurgaalacıl,

Her şeyi açık konuşup,

Sang taakı tırtıcaalı.

San tütün içelim.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten derlenmiştir.

291

292

Dürenner: Şeytan, cin

Şulbus: Kötü ruh

'121


Ahmet Ali Arslan

-------

Kendi Şereline Adayan Albıs Şamanın Yakan1ı

Albıs HamiUDg Bodun AlgmgiiiJ.l AJışkanım, berişkenim Albıs, diireng kulugur men.

Alanlarım, verenlerim, Albıs, diiren zulmüm ben,

Aksım kannıg kulugur men.

Ağzım kanlı zulmüm ben, Benden uzaklarda durunuz.

Aray ıngay olurungar. Hoygaşkanım, birişkenim Horum, haya eczı çüve.

Yataklaşım, birleşiğim,

Hayungardan öldürgeşting, Homdu-şiree salıptıngar.

Koyununuzu kurban kesiniz, Kaynamış etini şiireya koyunuz.

Haldap kclgen aarıg kücür Horlu-la beer, çaştay-la beer. Kattışkanım, birişkenim

Şiddetli sevimli ağrı, Gidivcr, kayboluvcr. Dostum, birleşiğim,

Kara turug eezi çüve.

Kara kaya iyesi.

Kadar çaglıg semis etten Kara paşka dülüptcnger. Haldap kclgen haylıg aang Haylı-la beer, esti-le becr

Semiz eti seçiniz, Kara kazanda pişiriniz, Kandırıp gelen yüzsüz ağn, Gitti kesin, inanıver, inanıver.

Horum, kaya iyesi,

-

Kök-ool Viktor Ş'ogcapoviç 'ten derlenmişlir.

Albıs hammng Diireng nerin Kıygınp AlgangBIH Amı-tınım çamdıı bolgan, kücü bolgan Albıs, şulbus, diirengnerim aray-la becr. Aza, çetker tudup aldı, körüngerden. Argaangar. Ködürünger. Bocuulangar.

Kendi Cinlerini Çağıran Albıs ŞamBIHD Yskarıjı Hayatıının parçası olan, gücü olan, AJbıs, şulbus, cinlerim bana bakın. Aza, çetkcr tutukladım, görünüz, Alalım, kaldıralım acil geliniz.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten (1906-1908) derlenmişdr.

228


Kızılderili Türk Şamanizmi

ı

HAMNING HAMNAP ÜNERİ Mooldun Seng gil Sumuzundan Kelgen Araptan dep Er Hammng Hamnaann Alganganı Alaas, Alaas, Ooy, Ooy, Ooy, Ooy,

KAMCIUGIN PROLOGU

Araptang Şamanın Şamancılığm BBflangıcına Adadığı Ya.lcım1ı Alaas, Alaas, Ooy, Ooy, Ooy, Ooy,

Aza çayaan sagıızınnar!

Bana bakın yaradan şeytanlar,

Ayım, hünüm çaazında, A'ttandımay, tonandımay.

Ay batıp, güneş doğduğunda, Yola çıktım ay, donandım ay.

Ek�im, moynum evir baskan,

Omuzuma, boynuma yük basan, Omuzlu mançak iyeleri,

Egin mançaam193 eeleri! Orbaa tutkan optuglarım! Dünggür tutkan tümen hamım!

Tokmak tutan atalarım, Bendir tutan binlerce Şamanım.

Çarıın bacın şılagzıdır,

Kürek kcmiğime ağır basan,

Çayaa baskan eercn mançaam!

Kutsal, sevgili mançam,

Çarın mançaam eeleri! Çayaan döstüg çüvelerim!

Kürek kemiği, mançak iyeleri, Kutsalsınız, asılsınız, Yaradansınız.

Kara-Höldün kaygaldarı,294 Aldın-Böldün çeekteri!

295

Kara-Gölün kaygalları, Altın-Gölün çeekleri,

Barıın alday çui'ltuglarım,

Batı Altaylı Şamanlarım,

Baar dünggür tutkannarım!

Hepsi bendir tutanlarım.

Egli şilgim tudup aldım,

Sarı tombul atı tutup aldım

Eeren alam kedip aldım. Aza oruun argıy hamnaal.

Ala yeleğimi de giydim ben, Şeytan yolunda karncılık yapalım,

Erlik oruun ergiy hamnaal.

Ateşler ülkesi yolunda yakaralım.

Sambuu Saya Çuvurekoviç'tcn (1908-1996) Kızıl'da 25 Hazi­ ran 1976 tarihinde derlenmiştir.

29'3 294

Egin mançak: Omuz bağı Kaygal: Yiğit Çeekter: Birbirleriyle atışan şamanlar 229


Ahmet Ali

Börüden Ham..naan lrgit Kıılzan HlliDnıng Algamp Oneri

Arslan

KendiAshm Kurda BaJ1aya.n lrgit Kalzan Şiliilanın ŞlliDancıhğm Baş1angıcına Adadığı Yakarışı

Aktar aynıng egezinde,

Ak ay doğacakken,

Artış, kangı sangım296 saldım.

Ardınçla pelinden sang yaktım.

A'ttandım iyin, hevendim iyin.

Ata bindim, bulutlu ton giydim.

Erik çerden eey kakkan,

Yüksek uçurumdan çıkmış,

Ezer, çügen eeleri!

Eğer, dizgin ruhları,

Estedinger, hadıdıngar.

Uçunuz rüzgarca, uçunuz hızlıca.

Kadıg çerden kıya kakkan,

Katı yerden çıkan aniden,

Kızıl sıptıg kımçım eezi!

Kızıl saplı kamçımın ruhları!

Kıyıskalıp örşeengerem!

Dua ediyorum iyi olmanız için.

1910 doğumlu İrgit Seren-ool Çeçey-ooloviç'ten derlenmiştir. Kücüget Seren Ham..nmg Ham..nap Onerin Algangam

Kücüget Seren 'in YalurışıŞamancıhJm Başlangıcı

Şiire daşka sangım salgaş,

Şire taşa san yaktım,

Şinik hevim hevendim am.

Şık giysi seçtim, giydim hem.

Dünggürlügnüng düvü mındıg,

Bendirlinin hayatı böyledir,

Düpke teyleer salım mındıg.

Kıtaya yakaranın hayatı böyledir.

Orbalıgnıng oruu mındıg,

Tokmaklının yolu böyledir,

Oranga teyleer salım mındıg.

Kainata yalvaranın hayatı böyledir.

Amır çoruur arga dilep,

Sakin yaşanacak yolu arıyorum ben,

Mendi çoruur belek dilep.

Özgür olacak hediye arıyorum ben.

Balgan Kücüget Lençaeviç 'ten, 30 Mayıs 1974 tarihinde, Bay­ Tayga bölgesinin Hara- Höl köyünde derlenmiştir.

Ayım, hünüm çaazında,

Ayım, güneşim doğarda,

Alday tangdım aldın ordu,

Alday Tan'ın otuyla,

Aldı kırlıg artış-bile,

Altı yüzlü ardıçla, Kokulu kutsal ot aktım.

296

Sang: Kutsal otlar yakmak.

230


Kızılderili Türk Şamanizmi Artıcanıp, arıglandım. A'ttanıptım, tonnanıptım. Çayaan dözüm küştüg bolgaş, Çaygangılap hamnay berdim.

Arılanıp, temizlendim, Ata binip hemen donandım. Yaradamın güçlenince, kuvvetlenince, Sallanıp karncılığa devam ettim.

Çakpalıg-la çarnım çayıp, Sangnaaştıg-la297 hacım çayıp, Közüldür-le höreem çayıp, Körgen karaarn körüp, şiyip, Argalıktıg moynum sunup, Attıg digeş, adap keldim. Çurttung hamı kici bolgaş, Suraglıg deeş sunup keldim.

Geniş kanatlı kol küreklerimi sallayıp, Sangnalaşlı başımı sallayıp, Gözüksün diye göğüslerimi sallayıp, Gözlerim keskin olsun diye açıp, kapatıp. Aydınlansın diye boynumu sunup, Adı olanların adların söyleyip geldim, Yurdun ünlü Şamanı olduğum için, Saygı, selam sunup atalara geldim ben.

1914 doğumlu Şaman Ustuu Çelbir Sambuu 'dan lşkin SütHöl bölgesinde derlenmiştir.

Çambı dipti ergeeş keeyn dep,

Bütün dünyayı gezip geleyim,

Çalgınıgbay, beer kelem.

Kuvvetli kanal buraya gel!

Kık-kık! Kık-kık!

Kık-kık! Kık-kık!

Orannarnı odurtur men,

Dünyayı yoklayayını ben,

Oyda borarn, beer kangna!

Kırlı atını buraya gel!

İiy-hoo! İiy-hoo!

İiy-hoo! İiy-hoo!

298

Kaptagaynı harap köreyn,

Kainata bakıp geleyim,

Kara kuskun, beer kelem,

Kara kuzgun buraya gel!

Kark-kark! Kark-kark!

299

Kark-kark! Kark-kark!

Kurbustugce üngeş keliyn,

Kurbustuya gidip geleyim,

Huular kucum, beer kelem.

Değişen kuşum buraya gel!

1918 doğumlu Tamba Salçak Odekeeviç'ten derlenmiştir.

297 298

Sangnaş:

Kartal kanatlı Şamanın baş bezeği.

İiy-hoo: Burada Şaman ann sesini taklit ederek onu çağırmaktadır.

299

Kark-kark: Burada Şaman kuzgunnın sesini taklit ederek onu ça�aktadır

300

Sıg-sıg: Burada Şaman kartalın sesini taklit ederek onu çagırmaktadır. 231


Ahmet Ali Arslan

Oorcak Çaş-ool Dep Er Hamnıng Hamnap Ünerin Alganganı

Oorcak Çaşool Şamanın Başlangıcına Adadı� Yakanşı

Şamancılı�ın

Adagaştıg301 sangım s alıp ,

Adagaşa sang yaktı m ,

Aktar arcaan çacıım çacıp,

Sütlü arcaan serpip,

Ködürgelig sangın salıp,

Yükselen sang yaktım ,

llöllerin arcaan çacıın çac ı p ,

Gö l lerin arc aanın serpip ,

Artış sang ı m salıp algaş,

Ardıçlı sang yaktı m.

Alastanıp a'ttandımay.

Aniayıp ayakl arımı,302 ata bindim.

1918 doğumlu Munzuk Ondara dcrlenmiştir.

1/amil.IDg Hamnap Egelecrin Algamn

İginiviç'ten 1989-da Kızıl'da

Narın hününg egezindc,

Şamarım Şamanah/ro BaşlangıCl118 AdadıJı Yakanşı Aydın güneş doğacakkcn,

Azar dcerning30:1 orundava,

Azar gök yolculuğuna,

A'ttanıptayn, höldcniptcyn

Ata bincyim, giyineyim.

Hamaar çayaan dccringe,

Şaman Yaradan G 5k'e,

Kattap-kattap baraalgadım.

Dua ettim tekrar tekrar,

Oktaar aynıng cgezin de ,

Parlak ay doğacakkcn,

Hastalığın uzun yolun,

Aarıgnıng alıs oruun, Angga rtıptar hayırakan.304

Tertemiz yapar Hayırakan.

1919 doğumlu Bay-Tayga bölgesinde, ,1.ksı Barlık Köyünde yaşayan flomuşku İdamçap Surunoviç'ten derlenmiştir.

:ıoı :10 2

Adagaş: Tepe, sırt; yücelik.

Ayaklan anlamak:

Şamanlık kurallanna göre Şaman ayakları nı sangın duma­

nıyla anlayıp, temizk-dikten sema Şaman mcrasimi ve yakarışına başlar.

303

Azar deer: Azarların bulundukları sema T l.ıyırakan: Yaradan sema

232


Kızılderili Türk Şa.manizmi Hemçik Bacında Bay-Tal Hammng Algllillp Oneri

Bay-Tallı Şamllilln Şamanlığın Bqlangıcına Adadı/ı Yalaırıjı.

Arın-arın. Alas-aalas:ıos. Ann-arın.

Arın-ann. Alas-alas. Arın-ann.

Arın-·arın. Alas-aalas. Arın-ann.

Arın-arın. Alas-alas. Arın-arın.

Arıglanıp narıdaap aayn.

Evvela bütün vücudurnu temizleyeyim,

Arıglanıp narıdaap aayn.

Evvela bütün alametleri tembdeyeyim.

Kulak dözü sımılıglar!

Davul kulağını vuranlar!

Kurcalıngar, böldünçünger. Kurlur aarıg, urtar aarıg,

Toparlanıp, dolanın, Kasıncı uyandırmayın ama.

Kuyutpangar. Çüdcn boldu?

Rahatsız etmeyin. Ne oldu?

Kolduk aldı sımılıglar!

Koltukaltın vuranlar!

Ködürlünger, havırlıngar. Hooçu aarıp, çırga aarıp,

Eski ağrıyı kim rahatsız ediyor?

Kogu haynıp. Çüden boldu?

Kimin eski yarası sızlıyor? Ne oldu?

Çedcn sarıg çayaannarım!

Yetmış sarı Yaradanlarım!

Çerzi kuu-kuu çetkerlerim! Havırlıngar, böldünçünger,

Harekete geçin, kalkınız,

306

Boz yanaklı cinlerim! Harekete geçin toparlanın,

Hangar mengee demnecinger.

Hep beraber çalışınız.

Eeren dözü çayaannarım! Emirlinger, böldünçünger.

Benim soylu Yaradanlarım! E�iliniz, toparlanın,

Eciim, dündüüm:ıo·; acıdıngar,

Kapımı, hacarnı açmız,

Erlik heyge çetkeş keliyn.

Erlik beye gidip geleyim.

Dünggür derlig çayaannarım!

Bendir alametli yaradanım!

Tüvek kılbayn dektengerem.

Gecikmeden geliniz.

Düvü munggaş, aksı acık,

Dibi bütün, ağzı açık,

Dünggürümnü argacıngar.

Bendirimi de gelirini?..

Buktug308 heyge çetkeş keliyn,

U! aşılmaz buka gidip geleyim,

Bulan oyrıu ezenengcr.

Boz bulanı getiriniz.

Buktug heyge baarımda,

Ulaşılmaz buka giderken, Tabanlarımı aleve yakınız.

Budum tavaan dögcp aar men.

:106 307 :ıot�

Alas aalas: Alazlamak, ateşle arındırmak, ateşle temizlemek. Anadolu'da "alazlama" olarak bilinir. Çetker: Şeytan, Cin

Dündük: Yun'un tepesinde yer alan "baca", Kırgızlar'da "Tünlük". Buk.: Kötü ruh, cin

233


Ahmet Ali Arslan Budum tavaan dagalap aayn,

Atımın tabanlarını nallayın,

Küzüngümnü309 ıdıktangar.

Nal atın tabanların korusun.

A'dım-hölüm ezertenger,

Siz aynamı hazırlayın,

Aza heyge çetkeş keliyn.

Ulaşılmaz şeytana gidip geleyim

Aza heyge baarımda, A'dım tavaan dögep aar men.

Ulaşılmaz şeytana giderken, Atımın tabanlarını aleve veriniz.

Adış tavaan duglap alır,

Atımın tabanlarını koruyacak,

Küzüngümnü ekkelinger.

Siz aynamı getiriniz.

Kar-şokar Sırı Çılan,Jıo

Kara lekeli Ok Yılanı,

Karaang şim me. Horang alıyn.

Gözlerini kapatma zelırini alayım.

Çılbıga Moos çındırava,

Çılbıga Moos uyuklama,

Çırgalıngnı karaktap çar.

Çevreye uyanık gözle baka dur.

Bay- Tayga bölgesindeki Bay- Ta/ köyünde yaşayan 1926 do­ ğumlu Hertek Seree Burulbaeviç'ten 7 Nisan 1976 tarihinde der­ lenmiştir. Kızıl'daki Müzede sak/anmaktadır.

ŞAMAN KABİLİYETI.ERİNE ADANMIŞ YAK.ARIŞLA.R

HAMNING ÇAYAAN DöSTüüN

ALGANGAN ALGIŞTAR

Monguş DIUl Şamanın Kendi OstünlüJüne Sesfendili Yakanşı

Çöön-Hemçik Kocuunnung, Amgı Süt-Hö1 Kocuunnung KızılTsygs Çrırttug Monguş DIUl dep Er Hammng Bodunung Küçülüün

Algsnganı

Mavi dağ taşa döndü,

Kök dagnı köceeJıı tırtka Ala dagnı aymak312 tırtkan,

Ala dağ oymak oldu,

Kovucuktu kodan313 kılgan.

Alanı avlu yapan, Yüce zirveyi hedef yapan.

Kocagarnı haraaP14 kılgan. .

309

Küzü.ngü: Şaman aynası, ayna, güzgü

310

Sm çılan: Ok atan yılan, Ok Yılanı

311

Köcee: Taşa dönmüş, taş heykel Aymak: Oymak, kabile, boy

3ı2 313

Kodan: Avlu,

314

Haraal: Nişangah, hedef, hedef tahtası

dalan

234


Kızılderili Türk Şamanizmi Çinge dagnı çire hamnaan,

Şamancılıgrmdan ince dağ delikli oldu,

Çinge hemni kadır hamnaan,

Şamancılıgımdan ince ırmak susuz oldu.

Çıcıradı çangçavadım,

Yakardım, şimşek katı vurmasın diye,

Çıkkıladı ettevedim!

Yakardım, gök gürültüsü gürlemesin diye.

Hee hevim kedip aldım,

Şaman libasımı giydim ben,

Heyler a'dım munup aldım!

Heyula atımı bindim ben,

Dünggürlügge tüveşpenger,

Bendirliyim, bana rakip olmayın,

Orbalıgga oraaşpangar!

Tokmaklıyım, bana saldınnayın.

Çedi kuday315 şavızı men,

Yedi kudayın çıragıyım ,

Çedi hamnıng çeeni men!

Yedi karnın yegeniyim,

Aldı kuday şavızı men!

Altı kudayın çırağıyım,

Aldı hamnıng anıyaa men!

Altı karnın küçügüyüm.

Köksü hannıg Kök-le ööıüm!

Gögsü kanlı Boz Kurtlar!

Höy-le malga haldavangar!

Hayvan sürüsüne saldırmayın!

Aksı hannıg Arı Böıü!

Agzı kanlı Boz Kurtlar!

Arbın malga haldavangar!

Çok hayvana saldınnayın!

1902 doğumlu Kuular Kendençik Sembiloviç 'ten Kızıl'da 27 Haziran 1972 tarihinde derlendi.

Ha.r:rmırıg Çüge-Daa

Kendi Tutulmazhğma Adayan

Aldırbazm Alganganı Şenektigge

Şamllillil

Ydanp

Dirsekiiye

Şeldirbes men.

Kestirmem.

Mıyıstıgga

Tabanlıya

Bastırbas men.

Bastırmam.

Çergeleşken

Birleşik

Çedi börüm.

Yedi kurdum var

Adataşkan

Kurtancı

Aldı börüm.

Altı kurdum var.

Kuular Dorcu Sengiloviç, Möngün Tayga bölgesinde yerleşen Mungur A.ksı Köyünde yaşayan Salçak Şokşuy Sundueviç'ten (1�1972) 1957yılının Yazında derlenmiştir. 31S

Kuday: Tann, yaratan. 235


Ahmet Ali Arslan Küçü Küitüün llammng Algsngsnı

Ala mançak astıp algan, çüktep algan,

Aksım hannıg, arnım kara kulugur men. Albıs, şulbus, diireng, buk, kuskun, saaskan , Aıa, çetker, erlik·daa bol, arlı berger!

Kuvvedni Yücelten Şamanın Yakan1ı Ala mançak asan, taş ıyan , Ağzı kanlı Janetim ben. Albıs, şulbus, diiren, buk, kuzgun, sak.�ağan,

Aza, çetker, erlik! Güçlüyüm ben uzak git!

Kök-ool Viktor Ş'ogcapoviç'ten almmıştır. Kl7.11. Müze, 1971

25 Ocak. Sokar Ha.mnıng Doskaar Hamga

� � aru ----�caı.up AlJan.� ---+-����--�----�_, Saam ç ı rl • p k <> ga alı n gar. Saa mç ı r' a g i delim , Öngnüüm ooldu aal daahngar . Köpscgeylcp kag,alı ngar. Şan ım ooldu

aaldalı .• gar .

Moğol ycğenimc uğrayalı m . :11 6 Köpscgcy'c gidel i m ,

Arkadaşımı u ra alım.

flom.L"Ien Barun- Tfemçik bölgesindeki Üş-1'erek köyünde 1910-1989'/arda Ydr"·'f_"an Lqrısan Çımbı Sendelçikoviç'ten Kızıl'da 1971 yılında derlenmiştir.

Hammng Bodun Alganganı Buk-bile sit işpeen-dir se n.

Burgan- bilc sit işpeen- dir s en .

Kendi Kendine Seslenen Şamanın Yakan1ı Bukla beraber süt içmedin se n , Bu rgan ilc beraber süt içmedin sen ,

Çüü çerge çedip kelding?

Nereye gid ip gel din sen?

Kandıg çerge çorup çor sen?

Nerelerı gezip ge ld in sen?

Kiciden saclar çüvc

İnsanlardan ardıç isteme se n ,

eves,

Kiciden dileer çüve eves,

İ nsanlardan ardıç satın alma sen,

\rtış dep çüveni kıpsıp algaş,

Ardıcı kendim seçcrim, yakarım,

Algaanı beer ham m en ıynaa n .

Şamancılığı da kendim yaparım.

316

Moğol yeğenimc uğrayalım: Burada Şaman düş man ını öldünnek istiyor. Eğer kim Şamanı kırarsa o Şamanın düşmanı sayı lır . 236


Kızılderili Türk Şamanizmi Çayaan döstüng küci.i-hile, Çayganı heer ham men ıynaan. Çaygaar sula hamnap-hamnap, Çaskarlı beer ham men ıynaan.

Yaradanın verdiği gücü ile, Sallanıp kamcılığı yaparım, oyunla, Yakarmak benim için iyi ve scrbcsttir. Kamcılığı zamaııı gelince bitircccğim.

1912 doğumlu, Tere-1/öllü Solaan Dugar'dan almmıştır. 1974. Buk- kötü ruh

Burgan- ilah

Dü nggürlügnüng Düvü çanggıs. Orbalıgnıng Oruu çanggıs.

Şaman Kaderine Adayan Şamanın Yalcan1ı Bendir tutanın , Dibi tck. Tokmaklının, Yolu tck.

Çakpa çctken Baza çanggıs. Çaraang bolgan Baza türlüg.

Çakpa taşıyanın, Başı tek. Çaraan olsa, Başın belalı.

Ereen kuyak kcdip algaş, Estcldirip çaran-na men. Çakpa mançak kcdip algaş, Çalgınnıg kuş deg çoraan-na men.

Erecn bana zırh olunca, Kasırgalayan tüzgar oldum. Mançak uçuşumun armağanı olunca Güçlü kanatlı kuş oldum.

Hammng Salımın Alganganı

1912 doğumlu Kızıl bölgesindeki küngürt köyünde yaşayan Tocu Tecit Lopsanovna 'dan 1974 yılında derlenmiştir.

Oorrak Çaş-ool Haınmo.g Aang Kiciniıı Kazırcı Boop Huulgaıııo. Algarıgaıı Algıcı Hanga, çinge boraşpaym, Kacar çüve kılınmayn, Çedi hcmncp kece bcrgeş, Çedi arttı aca bergcş, Acık deerning adaa-bile, Artıştıgnıng kır-bile.

Oorcak Şamanın Kasırgaya Döo.üşeo. Hastaya Adadılı Yakanp Kanla, cinlc bulaşmadın sen, Kurnazlanmadın, aldatmadın. Yedi ırmağı geçtin sen, Yedi geçidi geçtin sen. Açık semada serbest uçtun sen, Ardıçla dağlardan uçtun sen.

237


Ahmet Ali Arslan Buluttugnung adaa-bile,

Bulutlu semada uçtun sen,

Buduktugnung kın-bile,

Büyük dalla ormanda uçtun sen,

Kazırgı boop tırıkılanıp,

İsteyerek kasırgaya döndün sen,

Çirgilçin boop şöygülenip,

Seraba dönüp, engin alana gittin sen.

Eceen haandan317 üngen-dir sen,

Ecen hanlığından çıktın sen,

Edik-bevin ketken-dir ssen.

Libaslarını giymişsindir sen.

Eding- seving algan-dır sen,

Libaslannı almışsındır sen,

Acıng-çeming çigen-dir sen.

Yiyeceklerini yemişsindir sen,

Erlik haanga baarıngga,

Erlik Hana gittİn sen,

Erteegide çonıy bargan,

Bu yeri ebedi terk eden,

Ecing-öörüng ında turar.

Eski yurttaşlarını buldun sen,

Ertken onıung katap köstür.

Senin yolun geçilmez oldu,

Hayaa körnür ucunın çok,

Arkana dönemez oldun,

Katap erigiir hanıng-da çok.

Hiç bir zaman gelemez oldun.

Baza katap kelbe herek.

Gitmişsen başka dünyaya, dönme tekrar.

Bargan oyaar baar kerek.

Gitmişsen ayrı dünyaya, gelme tekrar.

Çoraan oyaar çonıuk herek.

Terk ettin bu dünyayı, dönemezsin tekrar.

Çora baştap kelbes herek.

Gelme buraya, günah getirme.

Çottunup aar kara höngnü,

Kir bulaşan kara kişi oldun,

Çoldug çerge kagbas herek.

Bu yere gelmemen gerek,

Ergip kelir argang-da çok,

Dönecek kuvvetin yok senin,

Ergiir şagda barganıng ol.

Ebedi gittin, dönemezsin tekrar.

1918 doğumlu Munzuk Ondar İlginoviç'ten 29 Haziran 1989 tarihinde derlenmiştir.

Hammng Bodunun Ang Sööktün AlgtmgBD.l

Arıg sööktüg, ak-la keştig,

Beyaz Kemildi OlduJunu Anlatan $smamn Yilinfr Saf kemikli, beyaz derili,

Dayın deerning şavızı men.

Şaman göklerinin torunuyum.

N azın çaştıg çaş-la töldüng,

Genç çocuğu ağrı kaptı,

Arnı-tım bergeeden-dir.

Çocuğun canı uzaklara gidiyor.

Azalarlardan, deerlerden,

Azalarlardan, deerlerden,

Anggararın dilep tur men.

Çocuğun canın kurtannalannı dilerim.

Aldın, möngün edin-sevin,

Altın, gümüş her şeyi,

Azarlarga baraalgadıyn.

Çocuğun canı için feda edeyim.

317

Ecen: Şeytanların kralı

238


Kızılderili Türk Şamanizmi Arıg sööktüg, ak-la keştig,

Saf kemikli, beyaz derili,

Dayın deerning318 şavızı men.

Dayın gökün torunuyum.

Azırap kaan düktüg malın,

Olan bütün hayvanları

Azadarga baraalgadıyn.

Çocuğun canı için feda edeyim.

1919 doğumlu Homuşku idamçap Surtmoviç'ten 16 Kasım 1971 tan1ıinde derlenmiştir. Kızıl'da Müzede saklıdır. Tere-Höldüng Ka.day Hamı Kırgıs Kurgalctıng Bodwıun Kiiftüün

Tere Göllü Kırgıs Kurga.lc Şamanırı Kendi Kuvvetine Adadılı Yalcanşı

A lmıntmn Algıcı

Ham boop çayaattıngan bolganımda, Hamık oran-delegeyni haygaaraar men. Aza, çetker kicilerge şoglap keerge, Arnıdıralın şilip tıvar kici boot men.

Şaman olarak doğmak kaderimdir, Bütün dünya yoklamasını yaparım ben. Şeytanlar insan sağlığına saldınrlarsa, Onları korumak için kan savaş yaparım.

Çer delegey savazında turar ham men. Çünü-daa çugaalaap şıdar küştüg men. Çagırg<� çok bildilig men, samdar men. Çayaanından ham-na bolgan arnıtan men.

Kainatta, yerde bulunan Şamanırn ben,

Azalarım, çetkerlerim ırap körger. Aang kicige degbenger. Örşengerem. Men bolzaa silerrıing baangar bilir men. Maadır dirtken ham-na boor men, çavırlıngar.

Azalarım, cinlerim kaybolunuz, Hastaya dokunmayın, onlara acıyın, Ben sizin başınızdan yüksekteyim, Sakin olun, hastanın canı için savaşınm.

Oraan tangdım eezi-bile duca berd.im, Odag kılp, sagış handır çugaalaşom-daa. Çerim çurtumga sürlüg küştüg dirtken menden, Çetkerler-daa korgar-dırlar, körüngerem.

Tandı dağın iyeleri geldiler, Ateş yakıp, arkadaşça konuştuk biz. Elimin, yurdumun güçlü Şamanıyım, Şeytanların da korktuğu Şamanım.

Bütün nıhlarla buluşup, konuşurum ben. Kopuk, iktidarsızım ama Şamancılık yaparım. Yaradandan Şaman olan insanım ben.

1940'ta Moğolistan sımnndaki Serik ırmağı kenarındaki Te­ re-Höl'de doğmuş olan Kungaa Taşaola Buueviç'ten 1973 yılında Kızıl'da derlenmiştir. Kırgıs Kurgak, Kargı ve Sargıderya arasındaki vadide yaşayan Şarnan. O, şarnancılığı Tuva Türkçesi ve Moğolca yürütürdü. Bazı bilgilere göre büyüklerin ve çocukların her türlü hastalıklarını te­ davi ederdi. 1 940'larda vefat etmiştir. 318

Dayın deer: Şaman gökü 239


Ahmf't Ali Arslan Kaday Hamı Kırgıs Kurgalcong Ter-Höl Deviskeeringe Çurttap Çoraan Açılıg-Buyanıın Algangan

Algıcı

Dünggürümnüng daacından bezin,

Tere Göllü Kırgıs Kurgalc Şamanın Kendi Cömertliğine Adadığı Yalcanfı

Hadıır küştüg şuurgan-na men.

Benin bendirimin sesinden, Gökler heyecanla titrerler, Şamanlık yaptığımda, Kudurmuş fırtınaya dönerim.

Deerni bezin çagırıptar,

Semayı itaat ettiren,

Deerler sürtep dingmirey beer.

Hamnap şuray bergenimde,

Dendii küştüg ham-na boor men.

Korkunç güçlü Şamanım.

Oran

Oran ülkesinin iyesi oldum,

delegey eezi sen dep lladıır küştüg şuurgan-na men. ,

Kendim Kainatın iyesiyim.

Çazııl çoktamıng kırınga,

Kavgacı aptalların yerine,

Çangnıktamı bezin dücürüpter men

Şimşekleri

Haram, megeçi dürcoktarnıng,

Şerefsiz, ci mri, yalancıları,

Hırnıng bezin hevertipter men . Arga Tandı çerlerin bezin,

A rga-bile

bilir ham

men.

gönderirim ben .

Hava üneyip şişiririm ben. Ormanların, dağların sırlarını, Açabilen güçlü

Şamanım.

Hemner, suglar baştann be;ı:in,

Yalvarmaya gidiyorum ben,

Hamnap, dagıp şıdaar-da men.

Deryaların doğduğu pınara.

Çay aa n dösten küştüg kıldır, Şölecn hostug çurttar kıldır.

Yaradan beni güçlü yarattı,

Çın k önemçeygc çayaattıngan men,

Aydınlık yerde yaşamak talihimdir,

Serbest gezer, serbest

yaşar yarattı.

Çırı k çerge Lörttüngen men.

Çünkü, güneşli yerde doğdum ben.

Hevim ketken hamnaarımga

Şamanlık yapıp dolanırken,

Bölçok çaptap magadaarlar.

i nsanlar beni di n lem eyi sevc rl er .

Menden küştüg samdar kaydal?

Benden de güçlü

Meni körgeş, te yl ey beerler.

Şaman nerede? Beni gören herkes eğilir, selam verir.

Kungaa Taşaola Buueviç'ten 23 Mayıs, 1973 tarihinde Kı­ zı/'da &•rlenmiştir.

240


Kızılderili Türk Şamanizmi BİRBİRLERİYLE ATIŞAN" ŞAMANLARIN YAKARIŞLARI HayvanlBI1I11 Çalan Hırsıza Beddua Edeıı Şamanın Yalauıp u

ÇİŞKEN HAMNARNING ALGICI

Malın Oorladıpkan Hamnıng Kargı1 Algıcı Algaş bardı, kulugurnu. Halak-halak.

Hayvanlarımı

Azarlamıng aldın şalbaa ahga kirzin.

Ilalak-halak.

Azınıan malı kırh berzin. Halak-halak.

çaldı

alçak

herif.

Hırsızlan şeytanın alun ipine atsınlar. Hayvanlannın hepsi yok oL'illJl. Halak­

Ankan malı arga-ezim argıır bol:run.

halak. Hayvanlarının

kalanı

ormanlarda

kaybolsun. Adıg, börü doyu bol=. I lala.k-halak.

Ayının, kurdun yemi olsun. Halak­

Acı-tölü ölür bolzun, Halak-halak.

halak.

Aş-la kuskun doyum bolzun, Halak­

Yavru-dölü ölü olsun. I lalak-halak.

halak.

Ku:t.gunlann yemi olı.un. Halak-halak. Bembeyaz

Ak-la söögü kurgaar bolzun, Hala.k­ halak.

kemikleri

kuru

olsun.

Halak-hala.k.

320

Urug-danı ölür bolzun, kulugurnung.

Oğul, lazları ölsün, alçak hcrifin.

Uya-çaglaa bustur bolzun,

Yuvası yıkılsın, alçak herifin.

kulugurnung.

Bebekleri ölsün, alçak herifın.

Acı-tölü kırlıp kaİzın, kulugurnung.

Vurdu ,

Aalı -çurtu een-nc kalzın,

herifin.

evi

bomboş

kalsın,

alçak

kulugurnung. Karak-kulaa sogur bolzun,

Gözleri kör, kulakları sağır olsun,

kulugurnung.

alçak herifin.

Hanı-damın kadar bob:un,

Kan damarlan kurusun, alçak herifin.

kulugurnung.

Ateşler ülkesinde

Eri ik çergc türeg körzün, kulugurnu.

cezasını

çeksin, alçak

herifl

Alevli çukura düşüp ölsün, alçak heritl

İzig tam aa dücüp ölzün, kulugurnu.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten 25 Ocak 1971 tarihinde dcr­ lcnmiştir.

319 320

Day: Düğün, ziyafet, bayram, toy

Halak- "o bunu görmesi lazım" anlamındaki beddua ünlcmi.

241


Ahmet Ali Anlan Borbsk-K!Jra321 dep Kadsy Hlli1lll1ng Malın Oorlsplcsn Oomu Kuzgwınıp Algsngsnı Aza çayaan sagızınnar! El çayaan evirlinger. Hamık çayaan havırlıngar. Kareı-doşkun eeren döster!

Borbsk Kars Şamanın Hsyvsn}Brlill Çslsn Hırsızs Beddua Etôti

Ysksrıiı Şeytan Yaradanı, sagıızınnar! İ nsan Yaradam bize eğiliniz. İ nsan Yaradam sakin olunuz, Köklü ruhlar, çok acımazsınız.

Alday tangdaa sercim örgüp, Agım sugga arcaan çacıp,

Akan suya arcaan serpip,

Karangınıng dünezinde, Kara holdug oor keldi.

Karanlığı örtünüp, Kara elli hırsız geldi.

Aylar, hünner hereldengen, Aldın toylu küzüngümnüng, Salgın-sarıg ıdıı kayda!? Ak-la sarıg kançap bargan?

Ay ışığında parlayan aynam, Güneş ışığında parlayan aynam, Söyle sarı asil atım nerede? Söyle beyaz asil atım nerede?

Algan, bargan çeri kayda!? Acıglangar, suraglangar. Öştügde öcüvüs negeel, Hıktıgda hııvıs negeel.

Nereden çaldı, nereye sakladı? Soruşturunuz, açıklayınız! Hırsız lanetlense, imikarncı sakinleşir,

Al-bodun türedinger.

Hırsızı felakete uğratın,

Acı-tölün aanıngar. Azıraan malın hayıra çokka, Arı-böree çidirtinger.

Çoluk-çocuklarını incitin, Hayvanlarının hepsini toplayıp, Ayıya, kurda yediriniz.

Egiir şagda kodan çunun, Ergiir siler, keziir siler. Kacaan şagda maldıng turlaan,

Yüce Tan'a sercim serpip,

Düşmanlık olsa hoşnutsuzluk azalır.

Veda emrini veriyorum Şamanlık yaparak,

Hırsızı duraltta unutmayın ve gelip gidiniz. Hayvanların otladığı yeri unutmayınız,

Kagbas siler, hayaar siler.

Otlak yere gelip-görüp, gidiniz.

Kenggirgelig322 helingner323 kelze, Dünggür324 tutkan hamnar kelze,

Kengirgeli kamalar gelirlerse, Bendirli karnlar gelirlerse, İçeriye almayın, uzak kaçın,

Dücürbenger. Çettirbenger. Aza çııy_aan sagızınnar! 32S

Şeytan Yaradanlara emrim bu!

Sambuu Sayaa Çuvurekoviç'ten derlenmiştir. Kızıl'da Müzede

saklıdır. 32ı 322 323 324 325

Borbak Kara Ham- Möngün Tayga bölgesindeki ünlü bir Şaman, ünlü Kam.

Kengirge: Keşişlerin kullandıklan tef Helinneer: Lama, keşiş Dünggür. Şamanların kullandıkları tef, bendir, daira, kaval. Sagızınnaar-muska, nazarlık, tılsım

242


Kızılderili Türk Şamanizmi Çime.key dep Er Hammng Çici Bergende Al3_anır AlB!_cı

Çime.key Şamanın Birbirleriyle �lJian"' $aınanlara Adadılı Y.a.kan,ı

Çerden, sugdan uktalgannar!

Yerin, suyun ruhları neredesiniz?

Çeek çeçen çayaaçılar!

Geveze yaradanları

Kara deerning hayırazı,

Kara gökün armağanları!

Kareı-doşkun sagızınnar!

Acımasız, zulüm sagızınnaar!

Kanggıda çoruktuglar,

Karanlıkta gezenler,

Kara-şokar dünggürlügler!

Kare lekeli bendirliler,

Dünegigde çoruktuglar,

Geceleyin gezenler,

Düktüg orba dayangannar!

Yün derili yumruklular!

Çeekterim, çeçennerim!

Atışan şair Şamanlarım,

Şecektigge şeldirbeerli.

Dirsekiinin yumruğundan kaçının,

Çemeligge çettirbeeli.

Zorbalardan kaçının,

Şenektigge attırbaalı.

Okluya attırmayınız.

Öştüglerden öceen negeel.

Düşmanınız varsa, düşünür olun,

Hıktıglardan hıın negeel.

Lanet gelse, cesur olun,

Sırıg oktu kezeniili,

Sırıg okla korkutalım,

Sırı çılan kımçılanııl.

Sırı yılan kamçıyla donanalım.

Taygavıstıng eelerin saktııl.

Taygalı ruhları hatırlayalım,

Dalay sugnung eezin saktııl.

Suların ruhlarını hatırlayalım,

Kecig sıgga kedeelinger.

Düşmanı su geçidinde karşılayalım,

Kezim anka manaalıngar.

Düşmanı dağ geçidinde karşılayalım.

Aşka-çemke holuttunup,

Çeşitli yemekiere dönüşelim

Aksı-köksünge kireelinger.

Düşmanın ağzına, göğsüne girelim,

Oru k çerge manaalıngar,

Yolda düşmanı bekleyelim,

Ongar çerge kedeelinger!

Çukurda gizli düşmanı bekleyelim.

Hıktıglarnı saktırımga,

Atışan Şamanları görürsem,

Kılıım haynır, öceem haynır.

Öfkem artar, öfkem kaynar,

Öştüglerni saktırımga,

Lanet düşmanları hatırlarsam,

Ökpe-çüreem haynıp kelir.

Yürek, bağrım kaynar.

Halap haynıng kazırgızı,

Korkunçluğun, fakirliğin kasırgaları!

Kara holum karcıları!

Kara elimin cezalandırıcıları!

Aldın hölüm çeekteri!

Altın gölün yakıcılanı

Aru-iştivis acılıngar.

Arkadan, önden geliniz!

243


Ahmet Ali Arslan Çeıkerlig-de çeek harnnar, Çedip keeri n kançap bilir.

Şeytanlı karnlar daha h ayatta, Belki

de tekrar köcülük getirirler,

Dotk.arlıg-la doşkun harnnar,

Ayak·Şarnanlar daha hayatta,

Dozup keerin kançap bilir.

Belki, gelip yolumuzu keser' er.

Sambuu Sayaa Çuvurekoviç'ten 23 Haziran, 1976 tarihinde derlenmiştir Kızıl'da Müzede saklıdır. Bi Kılday Hammng Oslce Kılday Ham-bile Çici Bergende Algıcı

Sıraa

iyaşka sıptap algaş,

Sırıglıgnı326 cepsck kılgaş.

Birbir/en'yle ·�tışan" Düpnan Şamanlara Adanan Yakani Mı:aakla, d emir akla donanalım, Kuvvetli sınglıgla donanalım,

Sıra çanıng tevii-bile,

Sağlam ağaç yayıyla donanalım,

Sı ıgay nadır atkılacııl.

Sonra atışmaya akları bırakalım.

Udur kclgen senden boor be?

Saldıran Şaman, ilk sen mi a tacaksın?

Utkuy kdgen menden

boor be? Kargışugnıg bireczi men.

Haya körze, hanmg-la men. Kazılçaktıng bireezi men.

H alptı gn ı kı l ır-la m en .

Hannıg ccing bodung tıptıng.

Hayıra çok turcur-la men. H ovu-şölge tırup algaş, Kara-şakar kazırgı buop,

Savunan Şaman,

ikinci ben mi atacağım? eden Şamanım ben, Kızarsam eğer, kanlı savaş ol acak benden

Ölümcül beddua

O kadar acımasız Şamamın ben, Facia yaratan Şamanım ben, Sen, ka nlı d üşmanı n ı kendin buldun, Üzüntüyü getiren Şamanırrı ben.

Engin çöle gidelim önce, kasırgaya dönelim, Kızıl kasırgaya dönelim, Kara

Kızıl-şukar çirgilçin boop, Kıpsınçıdır tulçuulungar.

Şiddetli, gürültülü savaşalı m.

Tav angayın karartıpkaş,

Tabanların senin kapkara . olacak, (savaş-

Kodan çurtun kuruglatkaş,

tan sonra)

Kokpa şıınn kadırar men.

Yurdun senin bomboş kalacak, Yolda ayak izin kalmayacak, İyilik bekleme benden onu bil .

Kordal ercen hereng çok-tur.

Toglugga tudup beer deeş,

Dokuz oğul doğuran Şamanım, d okuz oğulu kurban ederim.

Tus-la ooldu töreen-da men.

Hayatım için

Alımnıgga aytıp beer deş, Aldı kıstı bucaan-da men.

Altı kız doğuran Şarnanım,

326

Hayanın için altı kızı kurban

Sınglıg: Şanmanın ruhu; Amırga-Moos

ederim.


Kızılderili Türk Şamanizini Çatkarlıgnıng bireezi men,

Ben felaketi çağıran Şamanım,

Çanmr-sınar çüvem-da çok.

Ben sert, acımasız Şamanım,

K arcılanza, karcı-la men.

Öfkem kaynarsa cezalandırırım,

Kargış salıp hamnap tur men.

Kamcılığı bedduayla yaparım.

Ölgennerning soan salgap,

Ölenlerden sonra kalan Şamanım,

Öşken n erning odun odap,

Sönen ateşi aleviendiren Şamanım,

Ögbelerning salgalı boop,

Atalardan miras kalan Şamanım,

Öndür - möngge çurttar-daa men.

Uzun ömürlü ve şöhretli Şamanım.

Deerlerden kclgen men dep?

Semalardan

Deeldigen bop huulgan men dep?

Çayiağa döndüm mü diyorsun?

geldim mi diyorsun?

Tenek kalçaa bodalıng-dır.

Biliyorum bu senin hayallerindir,

Düktüg kuştan dora men be?

Tüylü kuştan da zayı f ben miyim acaba?

Düvü-şuurgan kazırgı

Kasırga olup gücümü göstereyim.

boop,

Dündüüşteldir okt:ılır men.

Yükselip yeri tozla kaplayayım.

Hartıga deg kılıyaar men,

Şahin kuş olup uçayım,

Ilaaladır ucuptar men.

Gürleyip ıshk çalar ses çıkarayım.

Kara hacıng halaş kıldır,

Seni tutuklarsam eğer,

Çitkenng üze tuduptar men.

Başın önüne eğilecck.

Adaan-ÖcPen negep aar men.

Savaşta güçiii kinci Şamanım,

Ara··sarang çazadıp al.

Vasiyetini tekrar

et!

1913 doğumlu Kara-Höl köyünde yaşayan Balgan Kücüget Lençaeviç'ten 1 Haziran 1974 tarihinde derlenmiştir.

ŞAMANİZMDEKİ DiNi DRAMLARIN EPİLOGU Çıranday Şamanın Şamancıhğın Epiloguna Adadığı Yakanşı

HAMNING SERİİN ALGANIRI Çıranday Hamnmg Seriirin Algamn Torgu tondan çarlıılıngar. Dalday tannu kedeelinger. Çaraş tondan çarlıılıngar. Çargaş tonnu327 kedeelinger .

İpek kürkü bırakınız, Koyun rlerili kürkü giyelim , Güzel kürkü bırakalım, Sade koyun derili kürkü giyelim.

Kuular Sengil Davındayoviç'ten Kızıl'da derlenmiştir.

�27

Ton: Kürk 245


Ahmet Ali Arslan

HllmD1I1g Seriin Algs.ngam

Şams.ncıhğm Epilogwıs Ads.ns.n Y.dan,v

Çoruy hamnap çoruulungar.

Şamanlık yapmayalım,

Çook arttap acaalıngar.

Alçak geçitlerden geçelim.

Çana hamnap çoruulungar.

En alçak geçidi seçelim,

Çavıs arttap acaalıngar.

Şamanlık yapıp eve dönelim.

Köktüg dangı adıp keldi.

Mavi şafak vakti geldi,

Hökpeş 328 hööküy ede berdi.

Serçe kuşu ötüverdi.

Taragılap çanaalıngar.

Güneş doğdu, aydınlık oldu,

Tamçıktanıp sergeelinger.

Anay329 böğürüp, Kuşkaş330 ötüverdi.

Salçak Şokşuy Sundueviç 'ten derlenmiştir. Anay-

oğlak

Kuşkaş-şarkıcı kuş

Se.riir Çoogunds HllmD1I1g Algsmr Algıcı

Şams.n Yslcarqı-Şams.ncıhğm Epilogu

Adar dangı adıp keldi,

Şafak söktü, etraf aydınlandı,

Aalıvısçe çanaalıngar.

Arkadaşlar evlere dağılalım.

Ak-la kara kuskunnanm!

Ak ve kara kuzgunlanm,

Am-na bolzun, çedip kelinger.

Uçmayı bırakın ve bana gelin.

Ay-daa, şolban aca berdi,

Ay ile Çobanyıldızı uzaklaştı çoktan,

Aalıvısçe çanaalıngar.

Sorguçlarım evlere gidiniz.

Aştan-çemden icip algaş,

Yemeklerinizi bol yiyiniz,

Am-na taptıg uduulungar.

Uyuma vakti geldi uyuyunuz.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten derlenmiştir

328

Hokpeş: Serçe

3 29

Anay: O�lak Kuşkaş: Şarkıcı kuş

330

246


Kızılderili Türk Şamanizmi DEERGE ÇÜDÜP ALGANGAN ALGIŞTARI Dirig ArtkaıJ Ham-OndarAldınHerekiing Deerlerden Aılrıg E1cirtirirı Di/ep A , .

GÖK KÜLTÜNE; USTIJU ORANA ADANMIŞ YAKARIŞLAR OrularAldın-Herel ŞarııMurı HastahJı Yeıımek lçirı Göke Yahuması

Çuga-soottung aayı ındıg!

Gönlümüzce istekli konuşalım,

Çugaalacıp, taakpılacıp,

Tütün içelim, sonra konuşmaya geçelim.

Borta kelgen ucur heren,

Ça�ırıyla ve görevinizle geldiniz,

Arlı beerin bodavangar.

Yapılacak olanları bulabildiniz.

Ak-la çemning deecivizin,

Konuk severlik yaptık size,

Amzadıngar, çemnendinger.

Sütlü yemek yediniz, süt içtiniz.

Ak-la bulut arcııldangaş, Arlı beerin bodavangar.

Ak bulutla örtündüıti.nüzde, Özür dilemeye ve terk eaneye acele etmeyiniz.

Aarıgnıng dülgeezinnin,

Burada kalın, yardımcı olun bize,

Adırcıngar, taylatçıngar!

Dulgezinin hastalı�ından ayrılınız.

Höy-le ıravangar!

Saygılı konu�muz oldunuz,

Hölçok eki çettirdinger.

Çesitli bir çok ikramları aldınız.

Kök-le deerge haraaldandır,

Belki buradan gitmeyeceksiniz,

Közüldür-le ıravangar! Karktacıp bolgacı İı gar,

Yeşil Göklere yükselmeyeceksiniz.

Hayırangar körgüzünger.

Yetenekleriniz yüce, onu bize ba�ışlayınız.

Gözleriniz keskin, çevreye geniş bakınız.

Hörek, çürek dıkpıcatkan,

Göğüsü, yüreği ağrıtan,

Kögeezinnig aangnıng.

Şiddetli hain hastalık.

Şiriin-doşkun halavından,

Hastayı acımasız ölümden kurtarın,

Çigeş kıldır çidircenger.

Hastayı sağlıklı, canlı yapınız.

Argazı çül? Sümezi çül?

Çaresi nedir? Çözümü nedir?

Aytıp berger, söglep berger.

Söyleyiniz, bize yol gösteriniz.

Kayda dep çe? Kandıg dep çe?

Hastalık nerede? Nasıl belli oluyor?

Kayızınıng talazındal?

Hastalık hangi tarafta duruyor?

Çüden dep çe? Çülüg çe?

Neden oluştu bu hastalık?

Çüzü bolgan? Kançangan çe?

Ne istiyor? Hastanın suçu ne?

Aarıg-halap, baçıt hayın,

Bu felaket vebayı mahfedin, Tanrım!

Arıdıngar. Örşeep körger.

Bu kötülü�ü yok edin, Tanrım

Çalaeviç Danm Herel'den (1895-1985) 15 Ağustos 1974 tari­ hinde derlenmiştir.

247


Ahmet Ali Arslan

Ondar Aldın-Herel Hammng Azar Deerin Algsngam Odun, közün sıdıradır, Oranarnı sırbangnadır. Kınçıkmbas şöydülengnep, Kızangnatkan azar deerim!

Ondar Aldın-Herel Şamanın Göke Yakarması Odunu, kömürü çatırdatıp, Azar deerim, yıldırımınla Ortalığı karıştırıyorsun Gürleyen Azar deerim.

Çıcıradır, diııiredir! Çıtkannarnı sirtiledir! Çıkkılama çangnık dücürer, Çırtkılıg azar deerim.

Bağırıyorsun, titretiyorsun, Yerde yatanları sallıyorsun. Şiddetli şimşekleri gönderen, Aydın ışıklı Azar deerim!

Kortpastarnı kovangnadır, Konçug kagcır çaspas dücürer, Da:r.ıldıgnı seglengnedipter, TavılanJır çıcırt kınnır.

Korkmayanları korkutuyorsun, Nişancısın, darbeyi kesin vuruyorsun. Ağaçları köküyle koparıyorsun, Tomruidarı yongaya çeviriyorsun.

Şi in çügün endevester, Şiriin kagcır azar deerim! Şöydülengneen kızıl kımçıng, Şöe �alıp badırıvıt.

Azar deerim kamçını indir aşağıya, Kızıl kamçın uçsun uzaklara Yıkıcı darbende sen ve acımasızsın Makam sahibisin Azar deerim

Hnn handır kımçılanıp, Kışkı sooktu sagındırıp, Kici körbeen çovulangnıg, Ililinçekti adıraalı!

Ö fke ile kamçını vurduğunda, Kış sağuğu gelir kendisi. Gel Azar deer birleşeli m, İ nsanları acılardan kurtaralım.

Sang-şokar ulu mungan, Çayaaçılar azar deerim! Çazıradır köskenmenger, Ça'stıg dolu dücürbengcr.

Doğuştan yaratıcısın Azar dcerim! Sarı-kara lekeli ecdeerle gezersin Azar decrim ne olursun çok bağırma! Yağmurla doluyu yere gönderme.

Kareı-doşkun acı-çangnıg, Kaygamçıktıg azar deerler! Sıldıs bolup çügürüşpcyn, Sırın--çıvar dücürbenger.

Azar deeriın doğuştan güzelsin! Ancak çok acımasızsın, amansızsın. Yıldızlara öyküyerek koşmayınız, Rüzgarla fırtınayı yaratmayın.

Ay-la şolban arazınga, Argıp hane çoruulungar. Aarıgnıng dülgeezini, Amır eves, horcak bolgay.

Ayla çoban yıldızının arasına, Hep beraber gidelim. Hastalığın taşıycısı haindir, Telaşiıdır kolay tutulmaz.

248


Kızılderili Türk Şa.manizmi Acı-tölü öskücege, Amıdıral hangıcege, Baçım-dalaş bolu berbeyn, Manap körger, şaglap körger.

Zarar verici ruhlar kötülüğü bı-akın, Bebekler ve çocuklar büyüsün. İ nsanı öldürmeye acele etmeyin, Sakin olun biraz bekleyin.

Mangaa doktap, saadap körger. Bayırımnıg şaylap körger. Ulug dı ka dalaşpangar. Uyan tının bolgaap körger.

Cimri ruhlar oturunuz buraya, Saltanada çay içmeye geliniz. Acımasız ruhlar, acele etmeyiniz, Yalvarıyorum, hastaya acıyınız.

Çalaeviç Darım Herel'den (1895-1985) 15 Ağustos 1974 ta­ rihinde dcrlenmiştir. Ay ile Güneşe Seslenen Şamanın Yakanşı

Ayga, Hünge Çalbaraanın .Alganganı Aynıng, hünnüng çaazında,

Ay ile güneş doğduğunda,

Hünüvüstüng egezinde,

Etraf aydın olduğunda,

Dalay bolgan çacıım çacıp,

Deniz sembolü olan çacığı ser­

Tandı bolgan sangım saldım.

piyorum , Yüksekliğin sembolü olan sangı yakıyorum.

Üe bolgan ulug Dörgün celeri!

Büyük zaman olan vaha Ruhları,

Hayaa bolgan kadır Dörgün

Yüksek kaya olan va ha Ruhları,

ec leri!

Yumruklulann kaderleri aynıdır,

Orbalıgnı ng ülüü çanggıs,

Kainatlılann dünyaları aynıdır.

Oktargaynıng oruu çanggıs. Dünggürlügnüng düvü çanggıs,

Bendirinin dibi bütündür, eğer

Tümen sıldıs oruu çanggıs.

Şamana ait olursa,

Çügle mançaan çüktendirgen,

Tümen yıldızının yolu tektir,

Çügle töögüm arıglaanım!

eğer onlar yaratılmış ise, Mançağım

tüylüdür

onu

her

zaman giyiyorum, Kanatlı menşeliyim, her zaman hürmet ediyorum.

Kuular Dorcu Sengiloviç S'alçak Şokşuy Sundueviç 'in (19061972) bu yakarışını 1957 yılında Mugur-Aksı köyünde derlenmiş ,,,� 26 Ocak 1976 tarihinde kayda geçmiştir. 249


Ahmet Ali A.nlan Dolgu be YsJmuru Durdurmak Için Söylen.ilen Yahuı,f

Hlli11Il1DC Dolu, Ça.qkın Çsylsdınn AJpı>n<n>nr

Dolu, şuurgan çorup orda,

Şiddetle yağan dolu ile yağmuru,

Doza kaaptar otçu hamı!

Durdurabilen otacı Şamanım ben.

Çaaşkın, bulut kelir deende,

Kara bulutlar geldiğinde,

Çayaa kaaptar çatçı hamı!

Geri gönderebilen çatçı Şamanım ben.

Damdıladıp badırbangar.

Yukarıdan yağmuru damlatmayınız,

Daş-la dolu dücürbenger.

Yukarıdan doluları bırakmayınız,

Kızaa toglap buzavangar,

Yağmurla , dolularla yeri kaplatmayınız.

Kızangayndr şırbanmangar.

Kırmızı şimşekler yakarak kızmayınız.

Salçak Şokşuy Sundueviç'ten derlenmiştir. Göke Admm Yslcarı1

Deemi AlgiUJ/fBI11 Dayın deerning

Dayın Gökün,

Taşkaçızı. 331

Sabit Daşkaçısı,

Kuyung332 deerning Kundakçızı.

Kuyun Gökün,

333

Sabit Kundakçısı

1910 doğumlu Kücüget Seren Arapayoviç'ten Kızıl'da 1975 yılında derlenmiştir. Mezil ŞamB.D.lD Yağmuru ÇaJıran Y.i

'1

Arcaan suungar hayırlangar.

Deerler,335 arcaan suyunu gönde­

Arbay, honak334 suksunazın.

riniz,

Tamba

Salçak

Odekeeviç'ten

(1918-1989)

Kızıl'da

1971yılında derlenmiştir. 33 1 332 333

Taşkaçızı: Kundakçı ile aynıdır. Kuyun: Bütün semalardan en yüksekte bulunan semanın adı Kundakçızı: Şarap sunmakla görevli olan birey. Burada Şaman kendisini Dayın Gökün hizmetçisi olduğunu tanıtmaktadır.

334 335

Honak: Hayvan yemi, hayvaniara verlen ot.

Deerler: Burada "deer" kelimesi bulunmamaktadır. Tuva dilinin eski cümle kurma şeklinde kime hitap edildi�i açıkça gösterilmemektedir. Onlar, saygın birisine veya kutsal yerlere onun adını söylemeden hitap ederlerdi.

250


Kızılderili Türk Şamanizmi

Hamnı.rıg Kurbustudan Sünez.inni DileDip Alganın

Kurbustuya Yakaran Şamanın Yakanşı

Aarıg kici ckker boorga,

Hasta insanın sağlığı gayet iyiydi,

Aza çerden heregleen -dir.

Ama cinler ülkesine çağı nldı o,

Aarıp çıdar amıtannıng,

Hastanın durumu çok kötüleşiyor,

Nazın çacı kı skalaa n dır.

Hastanın son saatleri bitiyor.

Azarlardan, deerlerd en ,

Deerler, Azarlar sizlere

-

Algap yöreep dil ep tur men .

,

Dua ediyorum, yalvarıyorum.

-

Kudun-çamın egiderin.

Onun canını kurtarıp yollayın,

Kurbustudan336 dilep tur men.

Kurbustudan diliyorum.

1919 doğumlu Homuşku idamçap Surunoviç'ten 19 Kasım 1971, Hızıl Jiooray'da derlenmiştir, Tuva müzesinde saklanmakta­ dır..

Ham.D.J.D.g Hayırakanga Çalbargen Algıcı

Hayırahan Tannya Adanan Yakan1

Ooy! Alas! Alas! Artıcadım.

Ooy! Alas! Alas! Ardıçladım,

A'ttanıngar! Çe m neninger!

Yemeklerinizi yeyin! Ata bininiz!

Ooy! Kök-le çeming kögün

Ooy! Yeşil topraktan yeşil otu koparan,

sökkcn.

Yeşil demirli ve kara demirli,

Kök-le demir, kara demir.

Suçunu bağışla, Hayırakan!

Ö rşeezin Hayırakan! ,

337

Ooy! Alas! Alas! Artıcadı m .

Ooy! Al as! Alas! Ard ı çlad ı m,

Oran Tandım o't, ıyacın!

Yüksek Tan'ın otu ilc ağaçla rına,

Ooy! Ak deerim körüp tur.

Ooy! Beyaz Göküm bakıyor, evet balayar

Kök decrim körüp tur.

Yeşil Göküm görüyor evet, görüyor.

Avırazın, Hayırakan!

Dua et Hayırakan!

1928 doğumlu !Iovalıg Dorcu Mennig-ooloviç'ten Kızıl bölge­ sindeki; Şambalıg köyünde 22Ağustos 1989 tan1ııiıde derlenmiştir.

Kurbustu: Rütün ilahların başı llayırakan: Semavi, ilah 251

ı


Ahmet Ali Arslan

1/am.nuıg Çaaşkan Ayastann

Algangam

Yağmuru Durduran Şamanın Yakımşı

Arcaan bolgan çacıım çaştım.

Gökc arcaan serptim, yağmur,

Agım, kögüm astım-tuttum.

Mavi ilc beyaz bağı bağladım yağmur,

Agılıngar, ködürülüngcr.

Uzaklara gidin, bir iyilik yapınız, yağmur,

Arlıp-taylıp çavırlıngar.

Bir daha damlanı göndermeyiniz, yağmur.

Hölçük bolgan çacıım çaştım.

Serptiğim arcaanım göle döndü,

Kögüm, agım astım-tuttum.

Bağladım bağiarım havalara yükseldi,

Ködürülüngcr, agıylıngar.

Siz de yükselin, uzaklara uçun lütfen,

Köcüp-tarap çangılıngar.

Göç edin, dağılın, yağmayı kesin.

'--·

S'alçak Aleksandr Murguteviç'ten Kızıl Hooray'da 14.Eldm, 1971 tan"hinde derlenmiştir.

ÇERGE ÇÜDÜP ALGANGAN ALGIŞTARI Hamnıng Han-DeerTaygazınga Çalbarıp Alga.ngarıı Sangım sa lıp çalvardım .:ı:ıs Çacıım çacıp sögürdüm. Agım , Açılıg

kögüm bagladım , Han-Decrim! 339

Beeringni Belctkc. Al ırı m nı Aayla, bay Jl an- Deerim ! D alaş k anga Tavaraşpa.

Bılaaşkanga Murnatpa, bay Han-Dccrim!

]:J8

TOPRACA; ÇIRJK ORTOMÇEYE ADANMIŞ YAKARlŞLAR Han Deer Dağına Yakaran Şamamn Ya.karıJı Sang yakarak yalv ardım , Çacıg scrpcrek ya k ard ım , Yeş i l, ak bağları bağladım, Benim yüce Han- De e ri m ! Bana ne vercceksen, Onu bana hazırla. Benden ne alacaksan,

Affet, zengin Han-Deerim! H ayvanları ele geç irmek isteyenlere, Gösterme onları H an-Deerim. Hayvanlan elimden almak isteyenlere, Verme onları Han- Dcerim.

Çalvardım: Yalvardım. "Yalvarıyorum" hitabıyla Şaman, Han-Deeri ruhlannın avcıya acımasını ve av hayvanlarını uygun bir yerde ona rast getirmesini istemektedir.

Han-Deer: Kanlı-Gök. Tuva mitolojisine göre, eğer bir avcı dağlık bir

bölgeye gitmiş, orada haddinden fazla hayvan avlamış ve avianan hay­ vanların kanı yerde göletlenmişse, bu kanlı göletteki "sema"nın yansı­ mansa "Han

Deer" denir. 252


Kızılderili Türk Şamanizmi Pagıng aldınga çacırba.

Hayvanları ağzının altında

Buduung aldınga buzutpa.

lütfen,

Çerning ortuzunga örşep körgcr.

Hayvanları dallar altında barındırma

Iyaştıng çaracınga örşecp körger.

lütfen.

saklama

Onlara yerin ortasından bir yer bağış­ la lütfen, Onlara ağaçların arasından bir yer bağışla lütfen

Mung kara ıyaştıg,

Bin kara ağaçlı,

Çüz çürektig,

Yüz yürekli,

Tos konguldug,

Dokuz zirveli,

Buurul kara tangdımı

Ak tcpcli kara Tandımı

Saglagar kuduruktug

Gür kuyruklu sincapları,

Halagar sırgalıgdan,

Kıvırcık küpeli sincaplan,

Hayırla, tangdımı

Bağışla bana Tandımı

Örşec, tangdımı

Feda ct bana Tandım!

Çoraan batka

Başarıyı arıyorum,

Çovak çok kıldır örşee,tangdım.

Bana onu bağışla Tandım.

Mungan atka

Binek atım başarı yükünü getirsin.

Sodug çok kıldır, örşce tangdımı

Başarıyı bağışla Tandımı

Bair Aleksey Şirinmecviç'ten (1904-1985) 1972 yılında Kı­ zıl'da derlenmiştir..

Hammng Han-Deerden Di1enip Algangam

Han Deer DaJına Dilenen Şamanın Yakarıjı

Dongga bacın

Han- Dcerim dileniyorum ı

Tok kıldır,

Okum kafasına rastlasın,(av hayva­

Kara barınçe

nının)

Bat kıldır örşep körger.

O kum ciğerine rastlasın, Başarı bağışla Han-Deerim.

Özen çergc

Pınarın olduğu yere,

Öörüdüp,

Mutluluğu getir lütfen.

Ka't çcrgc

Dağ ormanlarına,

Kattırtıp örşcp körgcr.

Gülümsemeyi getir lütfen.

253


Ahmet Ali Arslan H o l u n ga tutsup,

1 l oyn un ga

hoyladıp körger, Han­

Ba şarıy ı elinde tut Han - D ec ri m !

Başarıyı kucağına koy Han-Dccrim!

Deerim.

Bctingde bardım, Be�: m çclig tangdım.31° Bcer

çüvc ngn i

Bclet ke

Bcrckctl i Tandım.

Bana ne ve receks c n , Hazırla onu l ü tfe n .

.

A lır çüvemni

Ben ne alacaksam

Aayla .

Bana ayır

Açılıg tangdım

Yüksek, yüce Tandı m!

A vı ral d ı g Han -Dcerim.

,

onu lütfen.

Yüksek, cömert Tandım!

Kara algıngnıng

Kara

Erccn algıngnıng

Güzel dc ri l i

Eminden astırıp tuttur

Dudaklarından astırıp tuttur.

Akkan suung

Akar suyun,

Arcaan bolgan,

ilaçlı arcaan oldu.

I l aayından astı rı p tuttur.

derili samurları,

Onu burnundan astırıp tuttur.

hayvanları,

Üngcn o du ng

Yetiştirdiğİn otun,

Em bolgan

Güçlü ilaç oldu.

Alanggııştıg

Çcm eri ts a

Aldın Taygam !

Altın Taygam !

A m ıtannı

i n s anla rı n ı ,

Azıraan

Hayvanlarla

Ak düktüg

Yünlcri temiz,

'

Angıng··mcnging Booga haraal ga

Bodu kccrin çalvard ı m .

yetiştiren

doyuran ,

Hayvanların bol,

Onları nişangahıma gönde r

,

Yalvarı yorum sana Ilan--Decrim!

Dilenip keldim, tangdım,

Yalvarıp geldim, sana Tandım.

Koldanıp kcldim, tangdım.

Yakarıp geldim, sanaTandım.

Ha y ı rak�n !

Kainatlı Han-Deerim!

H a n - D e er im !

_

Yakınlaşıyoruro s a na,

ll e rc ketl i H a n - D eerim !

/Jar"r Aleksey Şirinmeeviç 'ten derlcnmişlir..

:MO

Tand.ı: Çok yüksek olan bir dağ

254


Kızılderili Türk Şamanizmi Hertek Lamacık Hamnıng Tang dı-sm Eelerin Alganganı f--·

Hertele Lamacık Şam8I11Il Dağ Silsileleri Ruhianna Yakarması

Çalamalıg1·11 kızıl arttap342

Çalarnalı kızıl arttan geçip,

Arta bazıp üneelingcr.

Çadırdan çıkalım hep beraber.

Modagannıg34:ı bedi artap

Yüksek modagan geçidin geçip.

Bolgaaradıp acaalıngar.

Buradan ayrılalım hep beraber.

Irak çcrce

Uzak yerlerde,

Idıp oraal.

At oynatalım.

Tayga-tangdı eeleri

Yüksek dağların iycleri,

Dariygiler,:l4-ı dangınalar!

Dariygiler! Dangınalar!

Darıy-dürgen duzalangar,

Çabuk gelin yardım ediniz.

Taahng:ı45 daldur hayırlangar.

Taalınımı ganimetle doldurunuz.

Havırlıngar.

Hoşgörür olunuz,

Karaktangar.

Tcdbirli olunuz.

Hürehg torgu hürümelig,

Ela renk kürk giymişler,

Tangdı-tayga ee!er

Yüksek dağın iyeleri!

Kara torgu kandaazalıg,346

Kara ipek kandaaz giymişler,

Hayıralıg dangınalar!

Cömert, duygun iycler!

_i!

Avırangar.

Kuvvetli olunuz.

Azırangar.

Eli açık olunuz.

Salçak Lyundup Şirindeeviç 'tcn 26 Haziran 1973 tanilinde

Kızıl'da derlenrniştir.

Çalama: Çadırdaki bütün aile fertlerini koruyan ruh

Kızıl art: Kızıl geçit, burada çadırın cşi�i anlamında kullanılmıştır. Modagan: Özellikle çadınn dayanaklan için yapılan beş tane çukur. Dariygilcr: Tanrıçalar. 345 346

Taalıng: Avcı çantası Kandaaza: Törenlerde giyilen giysi

255


Ahmet Ali Arslan

Kücüget Seren HBII1Il1I1g TBIJgdıliUUl Algap Alg;mganı

Kücüget Seren 'in Tandı Zirvesine Yakarması

Artış, şadnak bürgcp şıpkan

Ardıcın kokusuyla örtünen,

Avıraldıg Tangdılarım.

Benim yüksek Tandı dağım!

Mengi harlar bürgep şıpkan

Parlak buz ve karla süslenen

Bcdik ala tayga lanm .

Benim yüce sert taygalarım!

Açılıg boop çayaattıngan.

İ yilik için mutluluk için oluşan

Aldın baştıg taygalarım.

Benim altın baş lı taygalarım!

Buyannıg boop çayaattıngan

İnsanları doyurmak için oluşan

Buurul baştıg Tan gd ı l ar ım .

Benim yüksek yaşlı Tandı dağım!

Kara turnan köcegelig

Kara bulutla örtünen

Kaas-çaraş taygalarım.

Benim yüce, güzel taygalanm

Ak-la turnan köcegclig

Beyaz bulutla örtünen

Aldın h ee lig Tangdılarım.

Benim altın süslü Tandı dağım!

Balgan Kücüget Lençaeviç'ten, Bay Tayga bölgesinde, Kara1/öl köyünde derlenmiştir. Kücüget Seren Hammng Tangdı Eelerin Algap Alganganı

Kücüget Seren 'iıı Tan m Ruhianna

Yakımnası

Oran-tangdım eeleri!

Yüksek Tan'ın ruhları!

Kılçaş kınnıp örşengerem.

Bana bakın, iyilik gösterin.

Dört-le Tangdım eelcri!

Dört zirveli Tan'ın ruhları!

Avırlıngar. Hayırlangar.

İ nsanlara sakin hayat bağışlayın.

Tangdım eezi dangınalar!

347

Tanın güzelleri olan Dangınalar!

Dalay ee:r.i şuluurular!

Denizin dev-ruhları olan canav.ırlar!

l l ölder eezi köşkünekter!

Büyük gölün iyeleri olan Bayanlar!

Törel bölük bisti körgcr.

Kabilelcre iyilik bağışlayın.

Songu deerler oyunuum aar,

Kuzey Gökte serbest oynuyorsunuz,

Şogcan-Tayga teveeliim aar,

Şagcan-Tayga'nın

Başkı decrler oyunuum aar,

yorsunuz.

Bay-la Taygam tcveeliim aar.

Gi.ıney Çökte serbest oynuyorsunuz, Bay-Tayga'nın sunuz.

347

Dangınalar: Dağlar kralının kızları

256

gölgesinde

gölgesinde

dinleni­

dinleniyor


Kızılderili Türk Şamanizmi Çirgilçinning çingge hovaa, Çingge daştıg bora şölgc.

Serabın oynadığı yere toplanalım, İ nce taşlı boz tarlada buluşalım.

Çergeleştir turuvutkaş,

Hep berabet sıraya diziliniz.

Çeleeşteldir oynaalıngar.

Oynayınız sizlerden güzel gök kuşağı oluşsun.

Balgan Kücügct Leııçacviç'tcn derlenmiştir.

Kücüget Seren 1/smnmg Tsng dı Eezi Danggınalamı Algsngsnı

Kücüget Seren Şamsn Hsnımın Yüksek Tamn Kraliçesine Ya.kannssı

Bacı bcdik Bay-la Taygam!

Yüksek zirveli Bay-Taygam!

Bayırlalga çcdip kcldim. Ecen sangım kıpsıp algaş, Eptig-ccldck teylcp tur men.

Bayramiaşmaya geldim ben. Ruhlara adap san yaktım önce, Saygılada baş eğiyorum sana.

Çazık· çaagay dangınalar!

İyi yürekli kraliçeler!

Çörceldig-Ic buyan kecik.

Bu harika bir şanstır.

Çanunga decş algap tur men. Çörccl salıp, tcylep tur men.

Mutluluk olsun diye Yakanş söylüyorum, Dualarım yararlı olsun diye Yakarış söylüyorum.

Alanggııştıg Ala-Taygam!

Çemeritsalı Ala-Taygam!

Şaanaktıg Şangır-Taygam!

Süpürgeorlu Şangır Taygam! Yüksek Tanın ruhları!

Tangdı eezi kaas-çaraş, Dangınalar şapkınçılıg!

Yanında haber taşıyan Dangınalar!

Acınganı arlıp-taylıp,

Öfkeniz kayb olsun, Dangınalar!

Buukanı mangaa çastıp,

Dalgınlığınız kayb olsun, Dangınalar! İ nsanlara mutluluk getiriniz,

Bügüdcning buyan keciin, Becrlec!ip örşengcreın!

Akrabalarıma iyilik gösteriniz.

Balgan Kücüget Lençaeviç 'tcn derlcnmiştir.

257


Ahmet Ali Arslan

------ ------------

Salçalc Laroacıle Hamnmg BayTayganı Alganganı

Salçalc Lamacık Şamanın Karh Bay-Taygaya Adadılı Yalca.np

Hü rcng torgu hürümclig,

İpek gömlek giymiş güzcllcr,

J-l ü lümzürcen handıma ları

Gülümscycn Handımaları

Aldın, möngün bilcktecştig,

Altın, gümüş bilczikli,

Avıra ld ıg

İyi Yürekli Handımalar.

handımaları 3411

Tangd ı- la eezi hayırakanı

Tan'ın iyeleri Hayırakanı

D arıygı l a r, örşep körger.

İyilik gösteren Darıygaları

Bay -la Tayga m c clc ri ı

Bay-Tayganın iyeleri!

Baçıt- hayn ı tayıldırgar.

Vebayı tamamen yok ediniz.

Toybuh Hertek Koştayoviç'ten 1976 yılında delcnmiştir. Kı­ zı/'daki Müzcde saklıdır.

-

Ondar Şokar Şama.nm Yüksek DaJlara. Yakarması

Ondar Şolcıır Hamnıng Tayga-Sınnı AlganglliU Hattıg·Taygam! Buura-Taygam!

Hamg-Tayg<ı.m ! Euura -Taygam!

I Iayıralıg orannarımı

Dağlarım, çok kıymetlimsiniz!

Karaçaldı halap-haydan,

Gözleriniz keskin, kuiaklannız duygun .

Ka rakt angar ,

kulak ta ngar

Hattıg-TaygamP19 Buura

.

TaygamP50

} ladıng bilc, ça zı ng bil c, -

'

-

Beni ölümcül felaketten kurtarınız. Hattıg-Taygam! Buura-TaygamP51 Yagmurlarla, fınınalarla,

1-Iamçık-çirik haldavırın,

L anet insandan, salgın yıkımından,

Arıidır dep di lep tur men.

Arıtınanızı diliyorum ben.

1917 doğumlu Baz1r Taraa Arkadiy Dambaeviç'ten 1975 yı­ lında der/enmiştir, Kızıl'da Müzede sak11dır.

:1411

349

Handımalar: Çok güzel olan kadınlar, burada Handıma, Bay-Tayga'nın gerçek sahipleri olarak gösterilm iştir Hat: yağmur, fınına, bora

350

Bura: Deve

351

Tayga: Yılın

dört mevsimi karlarla kaplı, vahşi hayvanların yaşadığı sık orrnanlı dağlık bölge .

258


Kızılderili Türk Şamanizmi Kaday Ham Oorcak A vıdayrung Tangdı Eezin Algangan Çonum, öörüm aybızınga, Çoruk kılıp üngen-ne men. Çoygan-bile şimittingen, Çodur buulrul Tangdı taygam eezinge! Çoruum kılıp, hercem kılp taaktap tur men. Çonga, ögge çcdc bcrgeş, Çolukkaştıng mcndileştim.

Oorcak A vıday Şamanın Tandı

Algıcı Ruhianna Yakannası Yakarış tÖr(;nlcrini yürüten, Milletin hizmetçisiyim ben. Çam ormanlarıyla süslenen, Çodur kırlı Tandı dağım! İyi dilekieric iyene geldim ben, Çadıra girdim, insanlarla selamlaştım, Herkesi n elini tuttum, başımı eğ­ dim.

Akraba elin hizmetine, A-la dungmam aybızınga, Ayan cylcp geldim ben. Ayan kılıp üngcn-nc men. Ardıç ile örtünen, Anış-bile şimettingen, Ala Taygam ruhuna, Acay buurul Tangdı taygam eczinge. Ayan tutup, siir söylcp geldim ben. Ayan tudup, çoruum kılıp taaktap Kardeşlerime gidiverince, tur men. Sclamlaştım eğildim ben. A-la dungma çcdc bcrgcş, Amırlaştım , mengdilcştim. --·-----��--���----------L-------------------------�

Monguş Maas Seremiloviç'ten derlenmiştir. O, 15 Ocak 1917 tarihinde Dzun-Hemçik bölgesindeki Horom-Dag köyünde dünya­ ya gelmiştir. Çocukluğunda büyük bir Şamanla karşılaşmış ve onun bütün Yakarışiarını öğrenmiştir. Tuva etnografYasını iyi bı1cn Monguş Maas Çadan şehrine yakın bir yerde yaşadığı 9 Ağustos 1989 tarihinde tespit edı1miştir.

259


Ahmet Ali Arslan ı

Oorcslc Ço1dslc-Tonuga Ha.mmng Tandı Eezinden Sıın Dilep Alganganı

Oorcak Ço1dslc-Tonuga Şamanın Tandı Ruhianndım Geyilc Dileyerelc, Ona Yakarması

Oçur152 baştıg kocagarlıg,

Altın Taygam! Gümüş Taygam!

Aldın Tangdım, möngün

Kocagarmız oçura benziyor.

Tangdım!

Hayvanlannız

Ayang damçılar odarlıg,

gcziyor,

otlu

alanlarda

pınar

suyundan

Suglar hacı supsaktıg,

Hayvanlarınız

Kaldar a'ttıg sıın353 maldan,3�4

içiyor.

Hayırlaarı kandıg irgi!

Bu geyiklere sım mal deniliyor, Bunlardan feda eder misiniz?

1917 doğumlu, Çöön-llemöik bölgesindeki Horum- Dag kö­ yünde 7aşayan Monguş Maas Seremiloviç'tcn derlenmiştir. ( Kızıl hooray 19 Ağustos 1989.)

Çalbslc-ldık, Süür-Idık Taygalaruı Ha.mmng Alganganı

Şamanın Çalbalc-ldık ve Suur-Idık DaJlanna Yalcarması

Çalbargaştıng şayın örgüür,

Kutsal Çalbak-Idık Tanım!

Çalbak-Idık355 Tangdımaynı.

Saltanatla sanc1 çay ikram ediyorum.

�üzüglecşting, südün çacar,

Kutsal Suur- ldık Tanım!

Süür-Idık��6 Tangdımaynı.

Eğilerek sana süt ikram ediyorum.

1917 doğumlu Oyun Sırat Damdınoviç'ten derlenmiştir.

3)2 353 354 355

356

Oçur: Buddizimi tutanlar için yapılmış bir kült nesnesi Sım: Geyik Mal: Hayvan Çalbak-Idık: Geniş kulSallık anlamına gelmektedir. Burada Tuvalılar ibadet törenlerini yaparlardı. Suur-ldık: Büyük kulSallık; Eskiden Tuvalılar burada her yaz bu dağın ruhlarına ac!anan ibadet törenlerini yaparlardı.

260


Kızılderili Türk Şamanizmi

Süzülc Ha.mrııng Ezim, Sm Erg:ür:in Algangam

Süzülc Şamlli1.1.D Dağa ve Ormlli1a Yapılacak Olan YolcuUuğa Adadığı Yalcımşı

Ezim, sınnar ergeş keliyn. Ekclerim, beer bolgar; Mayıcangnaan davannıglar, Maldırgana357 çemiştigler,

Ezime ve sınara gidiyorum, Değerli ruhiarım buraya gelin .

Dolgacıngnaan davannıglar, Doçugana çemiştigler. Eeginger dögeptinger, Ezim,358 sınnı359 ergeeş keliyn.

Hafif yürüyen ayılanm, Doçugana yiyenlerim. Kaburga tarafınızı gösteriniz,

Aksaya!l ayılarım, Maldırgan yiyenlerim.

Üzerinizde ezime, sınnara gidip geleyim. Ooy-Ooy! Ay-aay! Üzerinize oturdum iycm! Ooy-Ooy! Hoy -Hooy! Oraya uçtum iyem!

Ooy-Ooy! Ay-aay! A'ttanıptım. Ooy-Ooy! Hoy-Hooy!360 Çoruvuttum.

Tamba Salçak Odekeeviç'ten 1971 yılında Kızıl hoorayda derlenmiştir.

Süzük Şa.mlli1.1.D Kuduran Denize Yakannası

Süzülc Hlli11Dlilg Kalçaa Dalaynı Algangam Kalçaa dalay köstüp keldi, Kançanıılı, çalgınnıgbay? Çalgınnarım çadıptayn çe,

Kuduran deniz görünüyor, Kanatlım benim, ne yapalım? Kanatlarını geniş sallamalısın,

Çalbarraaştıng kiripteli.

Önce dua edip sonra yüzmcliyiz.

Tamba Salçak Odekeeviç'ten derlenmiştir. Kalça daalay- kuduran deniz, bu Şamanı mitolojik imajıdır. Kanatlım- burada Şamanın yardı mcı ruhu kuş şeklinde gösteri l m ek te dir .

35"/ :ıss

359 360

Maldı rgan: Ayçiçe�ine benzer ot. Ezim: Orman. Burada da�lık bölgede ormanda yetişen ayçiçe�inc benzer bir yabani bitki.

Sınnar-Yüksek da�lar Ooy··ooy, hoy-hooy, ay- aay: Hayranlığın, sakinleşmenin ve yola çıkma­ nın ünlemi 261


Ahmet Ali Arslan KARANGGI ÖRTEMÇEYGE çüDÜP ALGANGAN KARANGI ORTOMÇEYE ALGIŞTARI

YER ALTI DÜNYASI KÜLTÜNE; ADANMIŞ YAKARIŞLAR

Deerler Hamı Donggalc Kaygal Ha.mmng Albı$161 Inzın Irlap Algmgsnı

Dongalc Kaygal Şa.ma.run Bozlar Şeytanlannın Şarlasma Adadığı Yal:arışı

Smnar bacı çaap kel ge n,

Smar d ağn dan yağm ur geliyor,

Sırnıracır şöleen-ne çok.

So h be tl e re artık zaman kalmıyor.

Daglar bacı çaap kelgen,

D agl ar d ağ ı n dan yağmur geliyor,

Takpılacır şölen -ne çok .

Tütün içmeye artık zaman kalm ı yor .

Monguş Bora-Ffoo Keldcygoviç'tcn 1966 da Kızıl'da derlenmiştir. Çılbıga-mitolojik y aratık , şeytan, canavar, cadı Hammng Azarlar-bile Çugalaacıp Alganganı

Şeytanlarla Olan Sohbete Adanan Yakani

Azalarım ! Sü nügleri m !

Cinlerim! Kuvvetim !

Aksı-boskum kada be rdi .

Ağzım--bağazım kurudu.

Holum, budum turup keldi.

El le ri m, ayak ları m y o ru l du ,

Hondur-dündür ham nap ke ldi m .

Gec e - gündüz yakarıp durdum.

Dileeni m n i alb ayn kö rger ,

istemediğimi

Dileenimni berip

körger.

al mayı n cinleri m,

istediğimi bana veri n

cin leri m.

Acı-tölü baldır-beecek,

Hastanın çocukları küçük ve zayıftır,

N azı- han çalıı-dır ong.

Birde

A zır ganç ıg , hacı keppen,

Bu

A c ı- töl düg am ıtan- d ı r . Ö yü keergc, kelgey siler,

Kafaları yumuşak, kafatası zay ıft ır .

Öyü keerge, algay siler,

:161

sayıl arı

azdır, onlar bü Yüsün.

hastan ın da çocukları vardır,

Zaman gelir, buraya kend inil. geleceksiniz, Zaman ge l ir , onları kendinize götüre-

c eks ini z .

Albıs: Şeytan, bozkırların kızı. Tuva mitolojilerline göre Albıs, erkekleri n gözüne kız olarak, kadınların küzüne de erkek olarak görünmektedir.

Albıs, çok duygun ve cc�urdur. Eğer o yolda birisiyle karşılaşırsa, ondan

"ateş yakmasını" ister. Yolcu da çakmaktaşı ile ateş yakar. A lbıs razı ol­

du�u nu "Sen benim ricamla a teş yaktın. Fakat sen bana lazım

Çünkü sen yaramaz bir çılbıgasın" diyerek kaybolur. Çılbıga: Mitolojik yaratık, şeytan, canavar, cadı

262

değilsin.


Kızıldcrili Türk Şamanizmi Astırbasur, çaylavas-tır. Am-daa biçe manap körger. Anıyak-çaş amıtan-dır, Arnı-Lının üspeyn körger.

O sayıklıyor, hiç bir yere gidemez, Onu uzun zaman bekleyiniz. Hu hasta daha gençtir ve biçaredir, Onun canını almayın cinlerim.

Nazın hemçec çetkclek-tir, Nazın çalıı salımnıg-dır, Doorattıng çüvczi- dir. Dongun çangnap hürtevengcr.

O, son saatlerine kadar yaşamadı, Onun yaşı daha ihtiyarlığa kadar gelmedi. Ayrı ülkede olduğu için hasta oldu, Kızmayıruz, kaba davranmayın cinlerim.

Ornun soluur çüve bereyn, Oocurgap kürüngerem. Ança dıka şoglavangar, Ança dıka bıılaşpangar.

Onun canı için başka bir şey vereceğim, Sakin olun lütfen, cinlerim. Saldırınızı bırakın lütfen, cinlcrim. Onun hayatını parçalamayın cinlerim.

Nazın hemçee çetken şagda, Acı-tölü ösken şagda, Aldırıngar kay-la baarıl, Adır-adır, manap körger.

Hasta yaşlandığında vakti gelir, Çocuklar büyüdüklerinde vakti gelir. O zaman gelin, görün burayı, O zaman alın her istediğinizi.

Ucur çövün söglcp tur men, Ulug dı ka daldavangar. Hööküynüng ornun solur, Kök-Ic borarn örgüp tur men.

Anlaşma yapalım cinlerim, Niyetierinizi durdurun cinlerim. Boz atımı sizlere kurban ediyorum, Bu at hasta babanın canı yerine geçsin.

12 Ş'ubat 1972 tarihinde Bair Alcksey Ş1rinmeeviç'ten der­ lenmiştir, Kızıl'da Müzede saklıdır.

AlbıstarııJ162 Alganganı

Şam11I11I1 Kendi Albıslanna

Adadığı Yakıuışı 13uluttug deeming aldı-bile, 13uduktug ıyaştıng kın-bile, Hoogaynıp dagcap kelir, Hoor--la sarıg albıstanm.

362

Bulutların dibiyle, Ormanların kenarlarıyla, Gürültülerle geliyorlar, Kchribar-sarı albıslarım.

Albıs: Tuva Şamanları yakarışiarında kendi albıslannın kurna:dığı, güzel­ liği hakkında konuşup. onları övmekten hoşlanırlar. 263


Ahmet Ali Arslan Aldın-sarı albıstarım .

Altın-sarı albıslarım,

Adır dıldıg çüvelerim.

Keskin iki ayrı dilli,

Hoor-le sarıg hopçularım.

Kehribar-sarı ulbıslarım.

Koş dıldıg çüvelerim.

Çift dilli olan albıslarım.

Şivegeyden çidiglerim,

Bizden de keskin albıslanm,

Şivişkinden konçuglarım.

Şivişkinden

de akıllı albıslarım,

Aralaşkan çüvelerim,

Altın-sarı albıslarım,

Aldın-san albıstarım.

Arkadaş olan albıslarım.

Bair Alcksey Şirinmeeviç'ten derlenmiştir.

SangıtayMJ dep Er Haınmng Aza Irlsp Çorsanın Alganganı Çılan şokar kııyt-kııyt. Sıldıs şokar kııyt-kııyt. Sırıg ok deg kııyt-kııyt. Estep olur kııyt-kııyt.

Şamanın Şarkıcı Şcytana Adadığı YskanJı Ala yılansın. Kııyt-kııyt. Ateşli yıldızsın. Kııyt-kııyt. Uçan ok gibi sağlam ol. Kııyt-kııyt. Duraklamadan uç. Kııyt-kııyt.

Heran ogum kııyt-kııyt. Oktap alıyn kııyt-kııyt Koygunmaynı kııyt-kııyt. Adıp alıyn knyt-kııyt.

Zehirli okum var. Kııyt-kııyt. Silahlanıyım bu okla. Kııyt-kııyt. Atıp alayım tavşanı. Kııyt-kııyt. Vurup alayım tavşanı. K.ııyt-kııyt.

Aylıg çerning kııyt-kııyt. Aylang kucun kııyt-kııyt. Adıp aar men kııyt-kııyt. Sürüp aar men kııyt-kııyt.

Aylı bir yer var ya. Kııyt-kııyt. Şarkıcı bülbül var orda. Kııyt-kııyt. Bülbülü atıp alayım. Kııyt-kııyt. Bülbülü vurup alayım. Kııyt-kııyt.

Hünnüg çerning kııyt-kııyt. Küşkül kucun kııyt-kııyt. Hülüp aar men kııyt-kııyt. Şarıp aar men kıyıt-kııyt.

Güneşli yer var ya. Kııyt-kııyt. Çil kuşlar var orda. Kııyt-kııyt. Bunları ka}'lşla birleştireyim. Kııyt-kııyt. Bunları kayışla bağlayayım. Kııyt-kııyt.

Sambuu Saaya Çuvurekoviç'ten dcrlenmişlir.

363

Sangıtay-1900'lü yıllarda Möngün-Tayga bölgesinde yaşamış olan ya��l ı Şanıan. Onun dediklerine göre bu yakarışı onun ağabeyi Şıırap Saaya söy­ lerdi. 264


Kızılderili Türk Şamanizmi

Sangıtay dep Er Ha.mnıng Erlik ElgiziAzam Algangaııı Çıraa, sayak kıyt-kıyt, Bazıp olur kıyt-kıyt.

Sangıtay Şamanın Erlik Hana Adadığı Yakarışı

Çıçıı tonnug kıyt-kıyt,

Yorga atla seyyah hazırdır. Knyt-kııyt. Atları öne yürütünüz. Kııyt-knyt. İpek yelekli koç yiğit. Kııyt-kııyt.

Kaydal irgi? Kıyt-kıyt.

Nerelerdesin? Kııyt-kııyt.

Hünnüg çerning kıyt-kıyt, Hürehg arnıın kıyt-kıyt. Hülüp alııl kıyt··kıyt, Şanp ahır kıyt-kıyt. Aylıg çerning kıyt-kıyt, Arnı kızıl kıyt-kıyt. Aalında kıyt-kıyt, Organ-na boor kıyt-kıyt. Tangdaa çıdar kıyt-kıyt, Söögü artsın kıyt-kıyt. Tamçıktanıp kıyt-kıyt, Udup çıtsın kıyt-kıyt.

Kimin yüzleri yandı? Kııyt-kııyt. O güneşli yerde olmalı. Kııyt-kııyt. Onu kayışla bağlayalım. Kuyt-kııyt. Onu kayışla dövmeyelim. Kııyt-kııyt. Kimin yüzleri pembe oldu? Kııyt-kııyt. O aylı yerde olmalıı. Kııyt-kııyt. O nerede oturacak, nerede kalacak. Kııyt-kııyt. Elbette kendi köyündedir. Kııyt-kııyt. Dağda yatan cesedin. Kııyt-kııyt. Kemikleri kalsın. Kııyt-kııyt. Uykusu uzun olsun. Kııyt-kııyt. Uykusu sakin olsun. Kııyt-kııyt.

Ta maa çıdar kıyt-kıyt, Sünczinnin kıyt-kıyt. Sürüp algaş kıyt-kıyt. Çoruy baar men kıyt-kıyt.

Elbette ölünün ruhu vardır. Kııyt-kııyt. O, çukurda yatıyor. Kııyt-kııyt. O, ruhu takip edeceğim ben. Kııyt-kııyt. Ondan uzaklara ayrılacağım ben. Kııyt­ kııyt.

Sambuu Saaya Çuvurekoviç'len derlenmiştir.

265


Ahmet Ali Axslan

Araptang dep Er Hamnıng Sang Dürengin Alganganı Çer-le sugmung ccleri, Çeedi sarı diirengnerim! Çemezinnig, kamdaazınnıg, Çedi sarım, belig sarım.

Çedi Şamanın Yedi San Diirennere Yakarması Yerle suyun iyelcri, Yedi sarı diirennerim! Bulunduğu yere neşe dağıtan, Yedi sarım, belig sarım.

Hola-hola dırgaktarlıg! Hoor sarıg çaştıglarım! Çarık elgc oynaarlarım, Çcngı çaraş diirengnerim.

Sarı tunç tırnaklı, Kıvırcık sarı saçlılarım! Yarık yarda oynayanlarım, Güzel yedi diircnnncrim.

Çirgilçinggc çidc düşkcn, Çingge şölge çaştıp oynaan. Sarıg hovaa çarışkannar, Sarıg belge sayzanaktaanF164

Serapta aniden kaybolan, İnce çölde neşeli oynayan, Sarı bozkırlarda koşarak yarışanlar, San beldeki sagızanakta oynayanlar.

Bola-hola homustarın, Hooladı kakkannarım. Boldanndan tuttunuşkan, Koca-koca baskannarım.

Bakırdan yapılan kopuzları, Olağanüstü güzel çalanlar. Elierin tutuşan diirenner, Neşeli yürüyen diirenner.

Çanagaşka çayagannar, Sarıg töcün suybangannar. Emegenge çayattıngan, Emig-töcün suybangannar!

Doğuştan çıplak gezenler, Sarı göğüslerini okşayanlar, Çırılçıplak vücudunu gösterenler, Dimdik göğüslerini okşayanlar.

Albıs, şulbus uktuglarım! Aybang diircng azalarım! Bo-la hire boluulungar, Moong-bile soksaalıngar.

Albıs, şulbus kızlarım, Zayıf diiren cinlerim, Burada kalmanızı isterim, Burada yürümemenizi isterim.

Çara hamnap Çoruy hamnap çoruulungar. Çoruur üe çedip keldi, Çonum maacım dıştanzınnar.

Yakararak eve gidelim, Yakararak eve dönelim, İnsanlar rahat uyusunlar. Kendi ocağımıza geçelim,

Adar dangı adıp keldi , Aylang-kuşkaş etçip keldi. Çıılgan çonum taray berdi, Çırık hü�üm ünüp keldi.

Şafak söktü, etraf aydınlandı, Bülbül- kuşlar ötüverdi , Toplanan halk dağılıverdi, Parlak güneş doğuverdi.

Sambuu Saaya Çuvurckoviç'ten derlenmiştir.

]64

Sayzanak : Çocukların küçük taşlardan yaptığı ve çadır dedikleri ev. 266


Kızılderili Türk Şamanizmi

Çul;iJ65 dep Er Harnnı.rıg Buktug166 Aalga Algamr Algıcı

Şeytam Am DuraJından Kovalayan Şam1H1H1 Yakar11ı

Kara deerim hayırazı Haan dccrdcn çarlıktıırn.

Kara gökün arrnağanısınız, Sernavi kralın clçisisiniz,

Kadıg-bilc kavırlacır, Kadıg-doşkun çayaaçılar.

Güçlülerle güreşenlersiniz,

Taygalar deg daygılanrn,367

Dağlar gibi daygılanrn, Möngülek gibi kurtlarırn,

Möngülek deg börülcrim. Buktuglarnın bugun sürer Burgan kögüm, buurul kögürn. Tos rnaga şcriglig, Doşkun kara rnagaçınırn.368 Çedi kara şeriglig, Çeçen kara magaçınırn. Artı, iştivis acıglangar, Soo, rnurnuvus doskuuldangar. Sürer çüve süldeligler, Aydaar çüvee attaşkannar. Aldırbayn barzın! Çcttirbeyn barzın! Aksın-sözün alıngar, Aal-oranga çcdiringer.

Zorluklarla karşılaşanlarsınız.

Şeytanları uzaklara kovan, Gök Tannrn, kır saçlı Tanrım, Dinç kaslı dokuz askerli, Sert ve kara rnagaçınırn! Kara tüylü yedi askerli, Gevcze ve kara rnagaçınım! İçeriyi, dışarıyı araştınmz, Sakin ve sezsizce yoklayıyınız. Zülürnleri kovrnayı sevenlerirn, Saklanarn tutuklamayı sevenlerim. Dikkatli olun, zülümu tutuklayınız, Duygun olun, kaçağı takip ediniz. Sorguya çekin, sözünü alınız, Şeytanı kendi aalına geçiriniz.

Sambuu Saaya Çuvurekoviç'ten derlenmiştir.

Çula: Şaman, Möngün Tayganın halkı Çulanın şeytanı her zaman yendi­ 366 367 :168

gini söylerlcrdi. Buk: Şeytan Daygılar: Ayılar, burada ayılann ruhlan kast edilmiştir. Magaçın: Yamyam

267


Ahmet Ali Arslan

Birligbey dep Er Ba.m.nıng Erlik Uruun maktap Alganganı

Möngün Taygah Birligbey ŞamiJillil Ateşler Olkesinin Kızım Ovmesi

Erlik uruıı hoort-hoort, Ecim turda hoort-hoort. Egii r şagda hoort-hoort, Ölbesle men hoort-hoort.

Ateşler ülkesinin kızısın. Hoort-hoort. Arkadaşım oldun. Hoort-hoort.

Haan uruu hoort-hoort,369 Kararn turda hoort-hoort. Kacanda-daa hoort-hoort,

Hanın kızısın. Hoort-hoort. Aşıgırn oldun. Hoort-hoort. Zaman sonsuz olsa da. Hoort-hoort. Ondan ayrılrnayacağım. Hoort-hoort.

Kalhas -la men hoort-hoort.

Zaman sonsuz olacak. Hoort-hoort. Ölmez olacağım. Hoort-hoort.

- -

Sambuu Saaya Çuvurekoviç'ten derlenmiştir.

Möngün-Tayga Kocuununga Çurttap Çoraan Birligbey70 dep Er Bammng Erlik Uruun Alganganı

Möngün Taygaiı Birligbey Şamanın Ateşler Olkesinin Kızına Seslenmesi

Erlik uruu şalır -şalır, Ecimeyni şalır-şalır.

Erlik Hanın kızısın sen şalır şalır, Yakın arkadaşımsın sen şalır şalır.

Ergip alza şalır-şalır, Körüp alza şalır-şalır.

Ateşler ükesinin kızı buraya gel şalır şalır,

Haan uruu ş.ılır-şalır,

Erlik I-lanın kızısın sen şalır şalır, SevgiJim olarak sayıyorum şalır şalır. Bir kere görseydim seni şalır şalır,

Karamaynı şalır-şalır. Hayıp körüp şalır-şalır, Algan bolza şalır-şalır.

Buluşmak istiyorum ben şalır şalır.

Bir kere gitseydim sana şalır şahr.

Kacaanda-daa şalır-şalır,

Ebedi yaşayacağırn ben şalır şalır,

Ölhes-lc men şalır-şalır.

Hiç clmcyeceğim ben şalır şalır.

Haan uruu şalır-şalır, Karam turda şalır-şalır.

Hanın kızı arkadaşım oldu, şalır şalır, Onun için vaşayacağım ben Şalır şalır.

ı 369 370

Hoort: Hayranlığı, şaşkınlığı ve gösterişi belirten bir ünlem Kcldir Hirligbcy: 1880-li yıllarında Möngün Tayga bölgesinde yaşamış olan Şaman.

268


Kızılderili Türk Şamanizınİ Çecende-daa şalır-şalır, Ölbes-le men şalır-şalır. Erlik uruu şalır-şalır, Ecim turda şalır-·şalır.

Çok yıllar geçsin şalır şalır, Hiç ölmem ben, şalır şalır. Erlik Hanın kızıyla şalır şalır. Yüzyıllarca kalacağım ben. Şalır şalır.

Bilbes çerden şalır-şalır, Bilip alır şalır-şalır.

Bilinmeyen şeyleri şalır-şalır, Bilir şalır-şalır. Görülmeyecek yerde şalır-şalır, Her şeyi görü şalır-şalır.

Körbes çerden şalır-şalır, Körüp alır şalır-şalır. Höörtküy ecim şalır-şalır,

Beynim hayalleric doludur şalır şalır.

Körüp alıyn şalır-şalır, Çaraş ecim şalır-şalır, Çassıdıp aayn şalır-şalır,

Arkadaşımı görmek isterim şalır şalır. Ateşler ülkesindeki arkadaşım güzeldir. Güzelliğini okşamak isterim şalır şalır.

Sambuu Saaya Çuvurekoviç'ten dcrlenmiştir.

Bir Aalçe Kirip kelgen Bııktır71 Ham.nmg Oske Aaldıva Kiir.Alganm

Bulru Bir Köyden Diğer Köye Kovala­ yaril72 Şamanın Yalarışı

Aymak-söögüng angı bolgay, Azıp-tennip kclgen-dir sen.

Soyun ayn, boyun yabancıdır senin, Yolunu kaybedip, buraya geldin sen.

Acı-tölüng arbın bolgay,

Çocukların, torunlaıın çoktur senin, Uzaklarda yurdun, köyün vardır senin .

Aalıng-çunung ırak bolgay.

Aştıg-çemnig törelingçe, Apparıp kaayrı, çedirip kaayn. Hederlenme. Dedirlenme. Hertek, Sayan ulus boor bis.

371 372

Zengin yemekli akrabalanna, Götüreyim seni, ulaştırayım seni. Reddetme, dediklerimi dinle. Sayan ve Hertek (boyları) akrabadır bize.

Buk: Şeytan, cin, kötü ruh

Buku kovalarnak: Tuva

kötü ruh, bir köye diğer boy veya diğer köye doğru kovala­

mitolojısine göre, eğer bir

gelirse onu sadece güçlü Şaman

yabilir. Kovulan kötü ruh,

belli bir süre orada kalır.

269


Ahmet Ali Arslan Törel aymaang ugung-tögüng, Donggak, Kuular bolbazıkpe. Aymak, sumu, kocuun bezin,

Dongakla Kuular senin,

Angı bolgay körbes sen be?

Kökündür, soyundur, kabilendir. Aymağın, Surnun ve Kocuun'un, Aynlığını biliyorsundur?

Ingay körem. lleer körem. lndınnalam. Iraalınam.

Önüne bek, arkana bak, Köklerin derindir, soyun eskidir.

Tögünnüng ugu bezin,

Dongak boyundan tiiredin sen, Yoksa soyunu bilmiyor muydun?

Dongaktar-dır, körbes sen be? Ecik endep kelgen-didr sen. Ertken oruung haya körem.

Yanlış kapıya geldin sen, Geçtiğin yolu hatı rla sen. Yola çıkalım, yoldaşım ol,

Edertipaayn. Çoruulu çe, Arkadaşlarına götüreyim ben. Eşteringe çedirip kaayn. �-�--��--�--�------�--

1913 doğumlu llay-Tayga bölgesindeki Kara-I/öl köyünde yaşayan Balgan Kucıget Lençaeviç 'ten 1. Haziran. 1974 tarihinde derlenmiştir.

Ondar Şolca.r373 Hami11Ilg Aza Bolgaş Elik Oranın Algangam Erlik oran Ergir deeşting, Eley berdim, Türey berdim. Aza çcrni Argıır dcşting, Aştay berdim, Suksay bcrdim.

Ondar Şolcar Şamanm Aza ve Erli.k Üllt:elerine Adadığı Ya.laınp Erlik ülkesine ulaşayım diye, Aza i�lkesinde gezeyim diye, Çok acı çektim, zorlandım, Çok zayıİ!udım, soludum. Aza ülkesine ulaşayım diye, Bu ülkede dolaşayım diye, O

kadar acıktım, yandım ben,

O

kadar su içmek istedim ben.

1917 doğumlu Bazır-Tara Arkadiy Dambaeviç'ten Kızıl'da 1975 de derlenmiştir. 373

Ondar Şokar: Asıl adı Bürbü'dür. Şokar ise onun takma adıdır. Bov.an onu

"Adıg

Tuluş- olarak

da çağınrlardı. Şokar F.cim, Ulug-Hcm bölgesinde

bili­

nen en ünlü olan Şaman idi. Onu diğer bölgelere de davet ederlerdi. Hazır Ta­ ra

1 920'li yıllannda bi:l:t.at onunla tanışardk yakarışianın derlemiştir.

270


Kızılderili Türk Şamanizmi Süzük Hamnıng Haybg A 'tt:4:i0 Buldaı Beripkeain Alga.nganı Alırıngnı ap-la-dır sen, A't-daa kılıp algay-la sen. Açazınnıng oglun375 mee ber, Aalınga çedirip kaayn!

Süzük Şama.D.J.D. Laneth" Atı Bııka Verdiğini Anlatan Yakant_ı Açgöz, her şeyi alıyorsun, Atı da kendine aldın sen. Atarnın oğlunu ver bana, Köyüne götüreyim ben!

1918-1983 yıllan arasında yaşamış olan Tamba Salçak Odekeeviç'ten 1971 de Kızıl'da derlcnmiştir.

Süzük Hail1JWlg Aang Ooldun Aalırıda BuktJU'Ilii76 Korgudup Alga.nganı Çangılangar. Tarap çorgar. Çangnık-bile çirtipter men.

Buku Hastan.ı.n Çadınnda.n Korkutara.k Kavalayan Süzük Şama.D.J.D. YalcBrljl Dağılınız, buradan ayrılınız. Yoksa şimşekle yakacağım ben.

Tamba Sa/çal<. Odekeeviç'tcn derlenmiştir.

Oorcak Çaş-ool Hamillilg Kıygmp Turgaj, Alga.nga.n Algıcı Sıgı hacı medeeliger, Sınnar bacı tepkiişterlig, Bedik çerden baraan harap, Beer körnüp kılçaş kınnıp.

374

Azal8I711 Kendine Şeytanlan Davet Eden Çaş-oo1 Şamlllllil Yalcııniı Islık buluşmanın armağanı oldu, Dağ tepesi uçuş noktası oldu, Dağlar üzerinden etrafı izleyerek, Gidilecek veriniz.

yerlere

dikkatinizi

Haylıg A'ttı: Yasaklanmış günde veya bu günden bir gün sonra çocuğun babasının bu atı satın almasıyla, eve kötü ruh yerleşir ve çocuğun canı

375 :ı76

bedenini terk eder. Açazınnıng Olgun: Burada hastanın canından kast edilmektedir. Buk: Burada kötü ruhlar, Süzük Şamanın Erlik ülkesinde bulunduğu sırada köye gelmişlerdit. Kötü ruhları gören Şaman da onları kovmaya

başlamıştır. Salçak Tamba'nın dediklerine göre Süzük Şaman vücudu terk eden hastanın canını Erlik ülkesinden kardeşlerinin bulundukları Orta

Dünyaya yani dünyaya geri getirmiştir. Hasta çocuk da ölüm yatağında

yatmak taydı .

271


Ahmet Ali Arslan Acıt çerni adulıgar,

Gören gözlerden ayrılalım,

Artın-iştin ovaangar. Acık deeming adaa-bile, Artıştıgnıng kın-bile.

Hem içeriye hem dışanya bakalım. Açık Gök altında uçalım,

..

J

Ardıçlı dağ üzerinde uçalım. Bulutların yüzüyle,

Buluttugnung adaa-bile, Buduktugnung kın-bile, Kazırgı boop tınkkılap,

Kasırga olup dönünüz,

Çirgilçin boop şöylüp olur.

Serap olup uçunuz.

İşpes çüve işkenden çül?

Yasak olanı içti mi hasta?

İştin, daştın ovaangar. Barhas çüve bargandan çül? Baza katap ovaarlıgar.

Dışanyı ve içeriyi denetleyin. Yasak olan yere gitti mi hasta? Tekrar her tarafı denetleyin.

Düşke-dülge kirgenden çül?

Rüyasında ne gördü ve ne yaptı?

Dülgen etten çigennen çül? Ovulugar. Dovulugar.

Hangi kaynayan eti yedi? Sakin olun. Kibar olun.

Ovulugar. Dovulugar.

Sakin olun. Kibar olun.

Budaklıların üzerinde,

1918 doğumlu Munzuk Ondar İlçiniviç'ten 1989 yılında Kızıl Hooray'da derlenmiştir.

Oorcak Şokar Hammng Erlik Haanıngs Çsnnıp Algangan

Erlik Hana Yakaran Ondar Şokar ŞIUDanın Yakanşı

Algıcı Ey. Eey. Erlik çerge endeg kılıp, Erce körüp, aarıp çıdır. Edi-bile, malı-bile,

Ey. Eey. Erlik yerinde hata yapıp, İşkcnce gördü, hasta oldu. Daha nefes alıyor, kurtaralım,

Elip-solup körüngercm.

Hayvanlan canının yerine geçsin.

Oy. Ooy. Ondak ayni kılıpkanın,

Oy. Ooy. Hata yaptı, büyük günah işledi. Toprak iycsi o an fark etmedi. Erlik Han size baş vuruyorum, Ölen suçlunun canını geri verin.

Oraan eezi eskerben-dir. Erlik haanı! Amı-tının, Ergidip-le hayırlangar.

272


Kızılderili Türk Şamanizmi Ey. Eey.

Ey. Eey.

Acı-töldüng adazı-dır,

Küçük çocukların babasıdır,

Alır öyü am-daa clek.

Zam<ını var, karanlığa almayın.

Ala-şokar malın malın algaş,

Ala malın alın onun lütfen,

Amı-tının hayırlangar.

Canlı bırakın, öldürmeyİn lütfen.

Oy. Oy.

Oy. Ooy.

Eeren dözüm eelerining,

Soylu ruhlarımın,

Eldikm havın doldurungar.

Eldiklerini doldurunuz.

Azalanm, çetkerlerim!

Azalarım, çetkerlerim!

A'ttanıngar, högelingeer!

Ata binip uzaklara gidiniz!

1924 doğumlu Dongak Ş'aktar Badıeviç'ten 7 Ocak 197J 'de derlenmiştir. Kızıl'daki Müzede saklıdır.

Baarm-Hemçik Çurttug Oorcak Şolcıır-Hamnıng Çetlcerler.in Algangan Algıcı

Şeytaniara Seslenerı Oorcak Şokarın Azalann Bolgaş Yakanşı

Oy. oy.

Oy. Ooy.

Çetkcrlerim, azalarım!

Azalarım, çetkerlerim!

Çetçelecip kcldinger be?

Geldiniz mi hepiniz buraya?

Azarlarım, çetkerlerim!

Azarlarım, çetkerlcrim!

Arlıp haglıp kcldinger be?

Gcldinizmi gizlice buraya?

Ey. Eey.

Ey. Eey.

Aptarazın acıdıngar.

Eşyalı sandığını açınız.

Ala manın aralangar.

Bütün hayvanlarını sayınız.

Şooçasın acadıngar.

Şatosun beceriyle açınız.

Şokar malın aralangar.

Bütün hayvanlarını çıkartınız.

Oy. Oy.

Oy. Ooy.

Çeveglerden çüü kelgen?

Cinler adına kim geldi?

Çelezinde çüü kirgen?

Bağiarına kim bağlandı gizlice?

Kodanında çüü kirgen?

Avlusuna kim ve ne geldi?

Koptarıngar, çingçeringer.

Arama yapın, her şeyi dağıtın.

m

Eldik: Torba 273


Ahmet Ali Arslan Ey. Ey.

Ey. Eey.

Azalanm, çetkerlerimö!

Çetkerlerim, azarlarımı

Acıt çerge çıglıılıngar.

Gizli yere toplanınız.

Aangnıng alıs dözün,

Benimle beraber çalışınız,

Alızından tıvalıngar.

Hastalığın kökünü bulunuz.

1924 doğumlu Dongak Şaktar Badıeviç 'ten 7 Ocak, 1971 de derlenmiştir. Kızıl'da Müze 'de saklıdır.

Aangnıng Ongen Dözün Oorcak Şolcıır Hammg Azalan-bile Tıp AlgBD.Hl Algsngam

Şeytanlanyla Konupuak Hastalı­ ğın Kökünü Bulsn Ondar Şokar ŞamlliJlD. Yalamşı

Azarlarım, çetkerlerim!

Azarlarım, çetkerlerim!

A'uangaştıng, çorupkan bis.

Ata binip beraber yola çıktık.

Aarıg hamçık dözün dilep,

Hastalığın kökünü bulalım diye,

Arttar acır mangnatkan bis.

Kasırga olup, geçitleri geçtik.

Çerning çerin ergidivis.

Farklı yerlerde, uzaklarda bulun­

Çeveglerni çingçerdivis.

duk,

Oran dipti kezidivis.

Mezarlara gittik, kazı yaptık.

Oruk kecig arttırbaan bis.

Bürün dünyayı gczdik beraber, Yolu aradık ve geçidi bulduk biz.

Aarıg dözü berge-le -dir.

Hastalığın kökünün hain olduğu­

Adırlırı birgedeen-dir.

nu anladık,

Azıg bistig selemezin,

Felaketten kaçışın zor olduğunu

Arnıp algan ançıg-la-dır.

anladık. Hastalığın taşıyıcısı elinde kılıç tutuyor, O tehlikelidir, kılıçıyla vurmaya hazırdır.

Dongak Şaktar Badıeviç'ten Kızil'da 1971 yılında derlenmiştir.

274


Kızılderili Türk

ŞamaniziDi

Hemçik Bacmda Bay-Tal HaiiJI1g 1I1 Azalar Çıılg;m Kuynu Algllilgam

Hemçile lrmağınmn Yukarısında Yer Alan Bay Taygalı Şamanın Şeytanların Toparlandılclan Mağaraya Acı'adığı Yalaırışı

Aalıngarda kcdcczinde,

Aalınızın yukan kısmında.

Aksı dcdir ulug kuy bar.

Ağzı ters bir mağara var.

Aza, çetkcr ında çıılgan,

Aza, çetkerlcr oraya geliyor,

Abs banp ondaktıgdır.

Olacak felaketten sakınınız.

Banlgazı]78 ulug kuy-dur.

Bu mağara büyük adak istiyor,

Baçıt kılıp tegeriir-dir.

O, kesinlikle facia ilc gelecek.

Karak çacın tögcr kuy-dur.

O, insan yaşını döktürecek,

Kara haynı dirgeer kuy-dur.

O, burayı fclaketle kapayacak.

Han kici aaldap keer dep,

Yabancı buraya geleyim diye,

Ezengide tepkelek tur.

Ayaklarını üzcngiye geçirdi .

Haaçangarda379 manap çıdır,

Yüksekten tünlüğünc bakıyor,

Erlik, bugu ınçan kircr!

Onunla erlikle buk hızla girer!

1926 doğumlu Hertek Sere Burulbaeviç'ten 7 Nisan 1976 ta­ rihinde Kızı/da derlenmişıir, Tuva müzesinde saklıdır.

ANG-ARAATA.l\JNI ALGANGAN ALGIŞTAR

YABANi HAYVANLARLA İLGİ Lİ YAKARIŞLAR

Monguş Karangmay180 dep Er HaiiJI1g 1I1 Şarolaam Algangam

Monguş KarliiliDay Şamanın Çekirgeye Adadığı Yakarışı

Bodun köörgc,- boogalıg,

Şalla örtünmüş gibi çok şıksın.

Bora hartıga ışkı>ş.

Şahin kuşa da çok benzersin,

Udur köörgc,- eldcptig,

Karşma çıkanı hayran edersin,

Ulug mıyıstıg buga-daa ışkaş.

Eğri boynuz boğaya da bcnzcrsin.

378

Barılga: Kurban, adak.

379

Haaça: Yurt denen çadırın tepe penceresi, tünlük

:ııııı

Monguş Karangmay: Şemi Dzun-Hemçik bölgesinde yaşamış olan ünlü Şaman. O, yakarışiarını sadece yazın yürütürdü. Kışın ise, ayinleri durdu­ nırdu. 275


Ahmet Ali Arslan Hacıızından köörge-höktüg,

Yan tarafından bakana da gülümsersin,

Kalgıp çadap çoraanzıg, Hana çüdürüp kaan, Kara-ala şan-daa ışkaş.

Sanki ölecek gibi hareket edersin, Hanın göç ederken yükünü taşıyan, Ala lekeli bağaya da çok benzersin.

Dangaar erten Dalıp uduur,

Aydın sabah olduğunda, Ölü gibi uyumaya başlarsın.

Dal dü'şte Davıp oynaar.

Öğlen vakti olduğunda,

Çaşpan sigen arazınga, Çaştıp çoruur şartılaam.

Otların, pelinierin arasına, Oynayarak saklanan çekirgem,

Şarıgayndır ertkileş,

Geveze sesle çınlık yapıp,

Çarlık:ısı bolgaar şartılaam .

Tabiat çarlığını belirten çekirgem.

Eder dünggür sırınınga Estep olur, hadıp olur. Kagar dünggür sınınınga 1-Ialıp olur, estep olur.

Bendirin ahenkli sesi çaldığında, Çevik ve hafif zıpla çekirgem, Bendirin yankısı geldiğinde, Hızlı ve çabuk uç çekirgem.

Zıplaya zıplaya oynarsın.

1902 doğumlu Kuular Kendençik Sembiloviç'ten 27 Haziran 1972 tarihinde derlenmi�tir, Kızıl'da Müzede saklıdır.

Ha.mnmg Uluunu Alganganı _

ŞamllDlil Ejderhaya AdadıA!_ Yalcanşı

Azalamıng Aldın ooldar! Denggerlerning Demir ooldar!

Cin asıllı,

Kızi dıttı Kırgıy düşken Kızıl şokar Uluularım!

Kızıl tutu, Kızıl akla vuran, Kızıl lekeli,

Sang dıttı Çalça düşken Sarıg şokar Uluularım!

San tutu, Yongayla vuran, San lekeli, Ejderhalarımf

Altın oğullar! Sema asıllı, Demir oğullar!

Ejderhalarımf

Bair Alekscy Şirinmecviç'ten alınmı�tır. 1971 12 Şubat. Kızıl. :ısı

Çarlık: Tuvalılar çekirgenin davranışiarına bakarak hava durumunu ve gelecek günün kötü veyc iyi olaca�ını tahmin edebilirlerdi. 276


Kızılderili Türk Şamanizmi Kars-Höldüng Kslzsn Hsnuııng Toorgunu Algsngsn Algıcı Dörbeger bininde em tangnıg,

Bay-Tayga Bölgesindeki Kara-Höllü Kalzsn Şamanın Karscaya Yakarması

Tööredir bılday dücer,

Yumru hinin hastayı tedavi edici, Şaşkın şaşkın koşuyarsun daima,

Pöştüg çerning çaadın çiir.

Çam ormanlığında yaşıyorsun,

Möörük çerni oyup erter.

Çıplak dağları dolaşıyorsun daima.

Araatan angnıng azıg, dicin algan,

Azılanru sanki canavardan alımışsın,

Aal malı öşkününg bacın baştangan, Engime turug angnıng duyuun algan

Toynağın da dağ keçisinin toynağına benziyor,

Elik, hülbüstüng kecin keştengen Eder ünü alızından çok, Eldepeylig kişkirnip çorur. Halıp şuraar çiik mangnıg,

Kafanı da sanki cv keçisinden almışsın,

Derin de geyikle ağiağın derisine benziyor. Doğuşundan yüksek sesli, Burnundan ses çıkaran karaca,

Kacar angçıga belen alıspas.

Çok hızlı ve çevik koşan, Avcıyı aldatan karaca.

Toorgunung dovuun hayırlangar,

Karaca dovuğunu feda edin,

Tonuro salbaan kaastap çorzun. . Tavırganıng azı ın hayırlangar, Tayılga börgüm süldczi bolzun!

Bu dovuk yeleğimin yenini süslesin. Karaca azısını bağışlayın, insanlar, Bu azı baş bezeğimin suldcsi olsun!

1924 doğumlu Sagan-ool Viktor Biçe-ooloviç'ten alınmıştır. 3 Şubat 1989, Kızıl. Müze. Hin-göbek, Tuvalılar karaca cereyanını çocuk ve kadınlar hastalığına yararlı olduğunu sayarlar.

Dovuk- diz tası, eskiden Tuvalılar, dovuğu en değerli arma­

ğan olaarak kullanırlardı. Bu dovuğa fakirierin dokunması yasaktı.

Sulde- armağan

277


Ahmet Ali Arslan

Hemçile Bac1DH1g Bay-Tal Hlli11Il1Ilg Kaday Kicini Diiiıe Kada Kedep Kelir Eeremçileti Algangan Algıcı

Hemçile'in Yuk.m Tarafmda Ya1ayan Şamanın Gece Vakti Sessizce Yalclaşan Örümceğe Yakarması

Hereecokka düne kada,

Kocasız kadına geceleyin,

Kedep kelir eeremçik bar.

Sessizce gelen örümcek var.

Uspa dalay eezi bolur,

Uspa denizin iyesi buraya,

Uruun, oglun ıtpaan oldu.

Oğluyla kızını göndermez oldu.

Angçalbas dep ugaat decşting,

İnsanlar temizliği tutsunlar diye,

Aybıçızın ıtkan boldu.

Deniz iyesi elçisini gönderdi.

Arcaan sugnu bucaratatkaş,

Arcaan suyunu siclikle rezil etmiş,

Araan urug dicir dirler.

Onun için bu kız hasta oldu.

Bucarıngar arıglangar.

Rezaletlerinizden arının insanlar,

Buluk sugnu dagıdıngar.

Pınar suyun kirletmeyİn insanlar,

Arcıp köreen kundagadan,

Aragayı kurban edin su ruhlarına,

Araganı ıdamnangar.

Eski pisliklcrle kirler erisin.

1926 doğumlu Hertek Seree Burulbaeviç'ten 7 Nisan 1976 ta­ rihinde derlenmiştir.

MAL-MAGANNI ALGANGAN ALGIŞTAR

EV HAYVANLARIYLA İLGİLİ YAKARIŞLAR

Tülü1 Ak lllli11Il1Ilg Çitken Şannı Tıvar Dee1 Algangam

Tüliij Ak Şamanın Kaybolan Boğaya Adadığı Yakarıp

Çcdi sarıg ügülerim .

Yedi sarı baykuşlarım,

Aş kara kuskunnarım.

Acıkmış kara kuzgunlanm,

Bedik çcrden baraan harangar,

Dağ tepesinden izleyiniz,

Beldir çerdcn is kczingcr.

Yol çarpazından izin bulunuz.

Kırgıs Madır Dospanoviç'ten Kızıl'da derlenmiştir, Müze 'de saklıdır.

278


Kızılderili Türk Şamanizmi Ha.mm.ng ldık A 't Artıcap Alganın Argalangga Argala Çovunangga Duzala. Sürüg maldın baştıngı. Süttüg bening kunnu.

Kutsal Aa Ardıç Tütsüsü ile Anlayan Şamanın Yalcanp Kutsal atım, Acım havaya at. Kutsal atım, İnsanlara yardım ct.

Tung bolgan ak diştig, Duran bolgan kara karakug, Turnan bolgan tınıştıg,

Sürü hayvanın başkanısın, Sütlü yılıkını yavrususun, Kar gibi beyaz dişlisin, Dürbün gibi keskin gözlüsün, Buluta dönen nefeslisin,

Duyuk dıngnaar kulaktıg, Homus bolgan ünnüg, Hovu kırlaar duyuglug,

Fısıhıyı duyan kulaklısın, Kopuz seslisin, Bozkın zapteden toynaklısın,

Salbak bolgan kuduruktug, Saglalçıngnaan çaagay çeldig!

Güzel kıvırcık kuyruklusun, Kasırga oluşturan yelelisin!

Argalanga Argala

Kutsal atım, İnsan acısını yok et.

Çovunangga

Kutsal atım, İnsanı hasalıktan kurtar.

Duzang bcr. Acarava, bucarava,

Kutsal atım sakin ol,

Ald ?yımnıng, kanggayımnıng,

Altayımın, Kangayımın, Altı yüzlü ardıcıyla, Yakarışiada seni anladım.

Aldı kırlıg artış sanggın, Algay salgaş, artıcadım. Ezer kaarga Epçoksunma. Kolun tırtarga, Horadava. Kımçı kagarga Kılıktanma. Çügenneerge Çütküveyn kör.

Üzerine eyer konulduğunda, Sen sıçrama, öfkclenme. Beline kolan bağlandığında, Sen kızına, kudurma. Kamçıyla vurarlarsa, Sen sıçrama, öfkelenme. Dizginlc bağlarlarsa,

Sulazunda o'ttar sen.

Sen öne atlama, korkma. Ağzına gem vurulursa, Sen çökme, gevşeme. Odağında serbest ol,

Suung icip, suksaanıng hanar.

Suyunu içip rahat ol.

Sugluk sugarga, Sularvayn kör.

279


Ahmet Ali Arslan Kokay gelze, Holung-bile kagar sen. Börü kelze, Budung bile tever sen. Eşpi kici bucar,

Ön toynağınla tepele. Düşmanın gelirse, Arka toynağınla tep. Kadınlar nefrete değerdir,

Ezengige teptirbes sen. Hayıralıg eengni,

Üzengine dekundurma sen. Sana dost olan erkeklerdir,

Kacan-daa kagbas sen.

Sadık ol, güvenilir ol.

Aktıg sözün söglep tur, Aldın huylar şöyüp tur men. Buukkanıng Bustalıp tayılzın.

Ak sözünü söyle sen, Altın boyla çekeyim. Üzüntülerin, Uzaklara gitsin. Sinirlerin,

Ş ıcı k kanıng Çasup anlzın. Bucaraanıng anidırdım

Kurtlar gelirlerse,

Buyan kılıp algangan men.

Tamamen kaybolsun. Kötü huylarını anladım, Dua edip yakardım ben.

Kodan-çurttu hay-lıalaptan

Köyünü felaketlerden

Hoptalagar. Aal -çurttu Aza, buktan kamgalangar.

Koru, atım. Yurduna şeytanları Yakınlaştırma, atım.

1904-/985 yıllarında ya�·amış olan Bair A!eksey Şirinmeeviç'ten 31 Ağustos 1976 tarihinde Kızıl'da derlenmiştir, Müzede saklıdır.

Oorcalc Çsş-ool Hamnıng A 't Idıktaarda Alganu Algacı

Oorcalc Ş811Jamn Kutsal Adara AdadıJı Yalcanşı

Çacı ın ç ac ar çal dan mazı ,

Çacığ saçıldığında sakinsin,

Sangın salır saktavazı.

San tütediğinde azametlisin.

Arıskan deg çanggan çelelig,

Sanki ormana benzer yelelisi n ,

Anay-haak dcg kuduruktug.

Küpeye benzer

Hoo çaagay kokpal arl ı g,

Sarı çıkık kuyruklusun,

Homc:lu bolgan

hönü sınnıg.

kuyruklusun.

Dümdüz olan �ırtlısın.

Aıar decrning hayırazı,

Azar Gökün armağanısın,

Azar kurıııu

Senin yavrun da azarlıdır.

silerim

aan.

280


Kızılderili Türk Şamanizmi

Aarıgga açılıg dceş.

Yaradanım ak kadakla gök kadak verdi, İyi yürekli atım her hastalığı iyileştirirsin.

Çov-ulangga duzalıg deş,

İ nsanların acıların hafifletirsin,

Çoda tudup, aştay tudup.

Kadakla seni okşuyorum, anlıyorum.

Ovaarıgar. Bolgaarıgar. Ovaarıgar. Bolgaarıga:r.

İ hliyatlı ol. Duygun ol. i htiyatlı ol. Duygun ol.

Hımış tudup hıylanıksap,

Hımış rutarsam heyecanlanlıyorum,

Arcaan tudup alganıksap, Azar kunnu silcrlergc,

Arcaan serpersem yakanş söylüyorum, Azarın yavruları sizlere,

Aynıng, hünnüng çaazından

Ayla güneşin doğmasıyla,

Akka, kökke çayaadıp kaan,

Ayıtkaarım arga··la çok, Alas,382 alas. Arlıp tayıl.

Ayin yapayım iyilik dileyip.

1-Iirte,:ıs:ı hirte. Hircen tayıl.

Alas. Alas. Arılanın. Hirte. Hirte. Enfes olun.

Alas. Alas. Arıl, tayıl.

Alas. Alas. Arılanın.

Düşke-dülge kiirbcyn, Dülgeezinge çüve k.ılbayn.

Sizden kabus uzak olsun, Sizlere sakinlik gelsin.

Alas-bile arlıp olur,

Alas bütün kötülüğü temizler,

Hirti-bile bireel tayıl.

Hirtc bütün yamanlıAı yok eder.

1918 doğuin/u Çadaan köyünde yaşamış olan Munzuk Ondar İlçinoviç 'ten 29 Mayıs 1989 tanlıinde Kızıl'da derlenmiştir. Satpak.- bulutların dağların üzerinde uçan ruh

3112 :ıs:ı

Alas: Peki, Tanrı sözü; haycilerin gerçekleşsin. Hirte: buyur; tamam; ne olursa olsun; burada bu kelime olumlu bir keli­ medir. 28 1


Ahmet Ali Arslan DAGILGAN1NG ALGIŞTARI

Çimelcey dep Er Hammng Ot Dagam Çerge Kecilc Kıygınp A'

TÖREN YAKARIŞLARI Çimelcey Şams.nın Atq Kültü.rıe Yakarması

"

Dagılgam3114 kılıp keldirn.

Yakannağa geldim buraya,

Dadalganı3115 kıygınp keldirn.

Başanyı da çağırdım buraya,

Aynıng, hünnün çaazında,

Ay ilc güneşin doğmasıyla,

Aldın çulam örgüp keldirn.

Ateş yakacağım iyilik olsun diye.

Arat çonum aybızınga,

Ata binip, şık giyinip,

A'ttandımay, tonandırnay.

İnsaniann hizmetine geldim ben.

Ottulganı otçug bolzun,

Dua ettim ateşin parlak olsun diye,

Ovaakayı çige bolzun.

Dua ettim çadınnız rahat olsun diye.

Sambuu Saya Çuvurekoviç'ten derlenmiştir.

Çimekey Hammng Otlca Çüdüp Hamnaan Algıcı

Çi.mekey Şamanın Ate1e Yslauması

Sarıg scrge hölgeleen sen,

ateşsin , sen yaratıcısın, Sen altın sarı azamctl isin . Sarı keçi bi neği n oldu senin,

Saar kadak ıdıktıg sen.

İnce kadeh kutsalın oldu senin.

Ot çayaaçı h ayı rakan ı

Sen

Aldın-sarıg sorgaktıg,

Uca, töştüng bacın çooglaar se n. Kutkan hannıng düvün

çooglar sen.

Huvu-çoldung eezi bolgan sen.

Ot çayaaçı hay ıraka n ı Ölçeyning her.

C':rÖğüs, kuyruk etleri yiyecck�in sen, Kanlı salarnı da yiyeceksin sen. Yaratıcı ateş insanlara ruh oldun, Sen ateş yaratıcısın, Tan rı sı nı

Buy a nı ng her. Buy an ı ng her.

Baht bağışlayın. Baht bağışlayın. İ yil ik bağışlayın. İyil ik bağışlayın.

Hagba boor. H agbaa boor.

Çadıra hoş gelsin. Çadıra hoş gelsin.

Haaça boor. Haaça boor.

Çemberden bütün kötülükler gitsin.

Ölçcyning her.

Onulganı otçug bolzun.

Yakılan ateş parlak olsun, şiddetli olsun.

Ovaakayı çige turrun.

Yapılan çadır güzel olup yükselsin.

Çetker onıu munggaş bolzun.

Şeytanların yolu ebedi kapansın.

Dotkar oruun dozar bolzun.

Kaybolan yol kcsilsin uzun za man,

Dagılga: Dua etmek, yakarmak Dadalga: Başarı, baht 282


Kızılderili Türk Şamanizmi -------- ------- -

Acı-töldcr mengdi össün.

Çoluk-çocuk güçlü olup büyüsün.

Azıraan maldar öır.üp turzun.

Hayvanların sayısı da çoğalsın.

D.ıgıl çulam örgüp tur men.

Yakılan ateş nıhunu feda ediyorum,

Dadalgamnı kıygırıp tur men.

Yakarışlarımla bahu çağırıyorum.

Ölçeyning her. Ölçeyning her.

llaht bağışlayın. Baht bağışlayın.

Buyanıng her. Buyanıng her.

iyilik bağışlayın. İyilik bağışlayın.

Hagba boor. H agbaa boor.

Çadıra hoş gelsin. Çadıra hoş gelsin.

I laaça b oor. H aaça boor.

Çemberden bütün kötülükler gitsin.

Dong-na çerni domura bazar,

Taşlı yeri parçalayan,

Kadıg çerni kadıra bazar.

Kaya yeri toz yapan,

Hayaa -daşu çuura bazar

Çelik toynaklı yılkılar,

Kang bolgan duyuglug,

Aranızda tırıs atlar var,

Çındıngnadır çedip arar,

Aranızda rahvan atlar var,

Çıraalaptar, sayaktaptar,

Aranızda çıra atla sayak at var,

Çılgı sürüg kccik çolun

Yılkılar size mutllulukla lıahtı,

Çalbargılap kıygırıp tur men.

Yakanşlarıınla çağırıyorum ben.

Ölçeyning her. Ölçeyning ber.

Baht bağışlayın. Baht bağışlayın.

Buyanıııg her. Buyanıng ber.

İyi l ik bağışlayın. İyilik bağışlayın.

ı Iagba boor. 1 l agbaa boor.

Haaça boor. Haaça boor.

Çad ı ra hoş gelsin. Çadıra hoş gelsin. Çcmberden bütün kötülükler gitsin.

Böldcr ışkaş ak-la süttüg,

Bozkırlarda, serbest oynayan,

ı ı ovu çerge çattıp ottaar

Çayırlarda serbest otlayaıı,

ı ıoorzun çerge deşkilecir,

Koyunlar, sütünüz beyaz göl gib i ,

ı ı oynung kudun kıygınp tur men. ilçirbeley kılaştacır.

i nekternin

şarılarnıng,

Yakarışla ruhlarınızı çağırıyorum, Boğalar, ineklcr izleriniz zincir fiibi, Yakanşl:ı ruhlarınızı çağrı yoru m ,

Bulung öttür bustacıp keer,

Boğa böğünüsü yüksek koruyu gürletir,

Buga kudun kıygırıp tur men.

Yakarışıınla boğa ruhunu çağı rıyorum.

Ölçeyning ber. Ölçeyning ber.

Haht bağışlayın. Baht bağışlayın.

Buyanıng ber. Buyanıng ber.

İyilik bağışlayın. İyilik bağışlayın.

l l agba boor. J Iagbaa boor.

Çadıra hoş gelsin. Ç.adıra hoş gelsin.

! Iaaça boor. Haaça boor.

Çcmberden bütün kötülükler gitsin.

283


Ahmet Ali Axslan Kadır çergc tayıp çuulbas

Hiç düşmeyen

Karanggıda ödcen kaghas,

Karanlı kta hiç korkmayan keçiler.

Ilayalarga kazıracır,

sağlam ayaklı keçiler,

Korkunç ucuruma gitmeyi seven keçi ler,

Horu mnarga koz u racı r,

Taşlar düşerse eğer, korkmayan kcçiler.

Ö l cn g- s ige n çcçeen o'ttar,

Yeşil otları, çeşitl i çiçekleri yiyen keçilcr,

Öl-- l e haakung bacın

o'ttar.

Öörnüng oruun baştaar, Öşkü

kudun k ı ygırıp tup men.

Genç söğüt sürgünlerini bırakınayan keçilcr. I l ayvan sürüsünü idare eden keçiler, Yakarışımla

keçi ruhunu çağırıyorum

ben. Ölçeyn i ng ber. Olçcyrı i ııg her.

Bahı bağı şlayın. Baht bağı şlayı n .

B u yan ı ng ber. Buyanıng ber.

İyilik bağış l ayın. i yilik b..ığışlayın.

Hagbaa boor. Haghaa hoor.

Ç.adıra

hoş w·bin. C,�aJıra hoş gelsi n.

l laaça beor. Haaça hoor.

Çcmhcrden bütün kötülükler gitsin.

Eczi nge crgelig,

Sah ibinin sadık

Ecik

aksın eelep çıdar,

Kodanı nga

avlu köpeği,

Çadırı koruyup eşiğinde yatar, Yurdunun güvenilir koruyucusu,

hoptalıg,

sürüsünün sahibi olan,

Kodang maldın el•Zi bolgan.

lfayvan

Biirü kel i r

Kurdun geldiği yolu gizli bekleyen,

uruun kedee n ,

Mögeygeşting eerip

Dotkar oruun

çıdar,

doza çıtkan,

lttıng kudun kıygı rıp tur men.

Fısıltıyı duyduğun an havlaınaya baş­ layan,

Felaket

yolunu

vücudunla

kapatıp

yatan, Köpek

ruhunu çağırıyorum ben.

Ö l ç eyn i ng her. Ö lç ey n i ng ber.

Baht bağışlayın. Baht bağışlayın.

t I agb a boor. H aghaa b oor.

Çadıra hoş gelsin.

Buyanıng her. Buyanıng ber.

l l aaça hoo r. 1 laaç a

hoor.

Ka raanayda köstüktüg ,

1 ! aynı bilir dunıçuktug

Ulay- ulay ulupkaştıng.

Uca· tura h al ıp ş ur a r,

---------------- ·

İyilik bağışlayın. i yil i k bağışlayın.

Çadıra hoş gelsin.

Çemberden bütün kötülükler gitsin. Her şeyi göre n

gözlüsün,

l ler kokuyu sezen burunlusun,

Korkunçlar seni uzun ulutur,

Tehditler

se n i hızla sıçratır.

-'-- -----

284


Kızılderili Türk Şa.manizmi Kuduruunda uyalıg, Kulagında sırgalıg Kaldar ıttıng buyan keciin i\dap-·surap kıygırıp Lur men.

Tüylü yuvayla süslü kuyruğun, Harika küpeyle süslü kulağın. Tüyleri kadife doru köpegim, Yakarışla ruhunu çağırıyorum ben.

Ölçeyning ber. Ölçeyning ber. Buyanıng ber. Buyanıng ber. ı Iagba boor. Hagbaa boor. ı Iaaça boor. Haaça boor.

Baht bağışlayın. Baht bağışlayın. İyilik bağışlayın. İyilik bağışlayın. Çadıra hoş gelsin. Ç'.adıra hoş gelsin. Çemberden bütün kötülükler gitsin.

Baldırında horlanggılıg, Baştarında kongguralıg, Baldır-beecek uruglarnıng Buyan-kecin kıygırıp Lur men.

Yara hereli baldırlı kız bebekler, Çınlıklı kafalı kız bebekler, Çok zayıf ayak-baldırlı kızların, Ruhlarını çağırıyorum ben.

Ucuk sıptaar uruglarnıng,386 Otruk asur ooldarnıng, Sıdım tudar ooldarnıng, Kudu-keciin kıygırıp tur men.

Uruka arkan geçiren oğullar, Belinde çakmak taşıyan oğullar, Elinde sıdım tutan o6ıullaı', Ruhlarınızı çağırıyorum ben

Ölçeyning ber. Ölçeyning ber. Buyanıng ber. Buyanıng ber. Hagba boor. 1-Iagbaa boor. 1 laaça boor. Haaça boor.

Baht bağışlayın. Baht bağışlayın. İyilik bağışlayın. İyilik bağışlayın. Çadıra hoş gelsin. Çadıra hoş gelsin. Çembcrden bütün kötülükler gitsin.

-

Sambuu Saya Çuvurckoviç 'tcn derlcnmiştir.

:ııın

Atı tutmak için kullanılan ip, hörük kendiri, tövlc ipi; Kulun: Tay; boyunduruk; Sayak: Kibar adınılı rahvan; Çıra: Dans ederccsine yürüyen, rahvan; Çeler: Hızlı yürüyen, rahvan; Sıdırn: At gü­ denin elindeki deriden yapılmış ipi.

Uruk:

Monçar: Hamut,

285


Ahmet Ali Arslan Mörıgün-Tayganıng Şaandakı Hamnıng .Kici Aa.randa Dolaan Burganı ldıkaıp Hamnaan

Möngün-Taygalı Şamanın Hastanın Durumu Ağırlaştığı Sırada Kuı.ral Büyük Ayıya Seslendiği Yakarıjı

Tas dccrdcn çarlıktıg,

Dokuz scmalı yedi Tanrı,

Dooralanıp kacıılangaş,

Bazen ufuklara gel iyorsunuz.

Dooktay düşkcn sıldıstarım,

Doolan Burgan ilahi yıldızlarım,

Dolaan burgan3H7 hayırakan.

Gök tanraları i nsan canını kunarı yorsunuz . Yedi kralın cmriyle,

Çedi haannıng çarhı-bile Çcdi burgan bodaradı.

Yedi yere gittiniz,

Çcrgelcşkcn sıl dıstarım!

Yıldıziarım berabersirriz daima,

Çcdi çükçe örgüp tur men.

Yedi dünyaya göndereyim sizi.

Çedi kadak azıp tur men.

Yedi tane kada k astım,

Çcdi kadak salıp tur men.

Yedi tane kadak kurban ettim,

Amaçılap teylep tur men.

Büyük ayı size yakarıyorum,

Agım- kögüm çacıp tur men.

Büyük ayı için süt serpiyorum.

Acı-töldün arnır-mcndi çoruu

Çocukların sağlıklı büyümeleri için,

de�.

Mung ak hoynung baştıngı boor,

Boynuzlu kara koyunu:ııııı bırakıyo·

Munggaş mıyısyıg kara hoyuö,

rum.

l d ıktap tur men. Örşcczinde!

Hu

koyun

beyaz

koyunlarımın

idarecisidir, Bu kursal koyun iyilikler getirsin.

�------ --------------------L--------�--�----�------

Sambuu Saya Çu vurcko viç 'ıcn

30

Ekim

1985

tarihinde Kı­

xıl 'da dcrlcnmiştir.

:!Illi

Dolaan Burgan: Yedi Tanrı

veya

Büyük ayı

Boynuzlu kara koyun: Eskiden Tuva Şamanı yedi Tanrıya veya

ayıya bu koyunu kurban kcscrd i.

286

Büyük


Kı�ıl�crili Türk Şa.manizmi Kücüget Scren dep Ha.mmng

Kadaynıng Ham Iyaştı Maktap

Kücüget Seren Şamanın Şaman­ Ağacım Overck Söylediği

Alga.nganı

Yakarıfı

Sü:züktügrıüng:lll'ı birczi men.

Ben süzüklü Şamanım,

Süldec teylcp baraalgadım.

Ruhların emriyle Tanrıya eğiliri m ,

l lagıkçının birec:.d men.

Ayinlere göre yakarış söylerim,

Taygalarga baraal boldum.

Ayinleri Taygaya adayıp yaparım .

l lagılgalıg ıyaş ecıi!

Şaman ağacının iyeleri!

Tavaarlangar. Oocurgangar.

İyilik bağışlayın. Sakin hayat bağışlayın.

Tançık sercim belcem sunup,

Tançıkla sereimi getirdi m ,

Silerlcrgc baraalgadım.

Sizlere onu bağışladım.

l lamıraktıg özen çerdcn,

Pınar kenarında yetişti n,

l lagılgaga çayaattınıp,

Kutsal ayinler için büyüdün.

Tangdı cdce dcspeldirden,

Geniş bölgeler senin yurdun,

Saglangnadır bodaraan sen.

Bü yük budaklarını geniş yaydın.

Kaas-çaraş çaglak-·çokpuy,

Budakların senin konıyucun oldu,

Budu harıng arazınga.

Budakların bütün kuşların evi oldu,

Bora- hi rilee, aylang-�uşkaş,

llem serçe hem de bülbüllerin,

Yuvasında yavruları doğu?, büyüsün.

Törü p , özüp turar bolsun. Moçurgalap çastıp ündüng.

Tomurcukken dev gibi büyüdün,

Silcrlerning al batıga

İnsanlara zenginlik getiriyorsun,

1\çı-du:�:a, buyanıngar

Yaptığın hizmetlerinle farklısın,

l l lugdur dep algap or men.

Kutsalsın, sana yakarıyorum ben. Daha uzaklara zengin kalırsnız,

i\lbatı çong bügüdege, i\vıraldıg buyanıngar

İyilik yapmaya daima hazırsınız.

i\ l gap-yörep teylep Lur men.

S ize dua ediyo rum yakarışlarımla, Her zaman yüreklerde kalırsınız.

i\lbatıngçe körnüp körem. i\astıgga alıspadım.

Ağz ı olanlara yemek vermedim,

Dudaklılara içecek vermcdi m ,

Erinnige em:zetpedim.

Size t aııçıkla sereimi fLda ediyorum,

i\cım-çemim deccizin-

o_ i_ e_ y_ e_ ik a_ m i..t.. i .<. et_l_ ez_ yançıkl'lll sercim:191 örgüp k_e_ld i_m_.__J__ iz_ S_ ru y_ _r_ _r_ me_ m_. _J kl _e l_ _ cd_ _ .:z_ _ _

Süzük: İnanç; dil inancı :m

Tançık: Tuva yemeği Sercim: Süt şarabının scrpintisi

287


Ahmet Ali Arslan Bügüdc çon albatıngnı,

İnsanlannız geldiler, kabilcniz geldiler,

Acı--tölün çiiledi.

Onlar size yakarış töreni için geldiler.

Ezim--kaskak çanggılandır,

Bağırtıtarla çocukların sesleri geliyor,

Edertipkcş, çedip kcldim.

Ormaniara neşeliğin yankısı dağılıyor,

Emdcr-samdar acı-töldüg,

İnsanlarınız çok çocuklu fakirler,

Eveeş Tıva albatıngçe,

İnsanlarınız Tıva adını taşıyor eskiden,

Ertinelig Bay-l a-Taygam!J92

Benim zengin Bay-Taygam !

Elbck baylaang çonnuu bolzun!

Ilemşerilerinizc iyilik bağışlayın.

Ertc··nurun çonum çurtu,

Eskiden atalarımın yurdudur,

Edccm adaa toglaan çurtum.

Eteklerim buralarda eskidi.

Ertinelig Bay-la-Taygam,

Tılsımiara zengin Bay-Taygam.

Elbck baylaang çonnu bolzun!

İnsanlara iyilik veriyorsunuz.

Adam-icm alıs çunu,

Atalarımın eski yurdu,

Alaş hcmning hacı çcdir,

Taşkınlı ve sert Alaş deryaları,

Kastıg- Höldüng, Kızıl-Tayga,

Kastıg-Höl ile Kızıl-Tayga,

Kalbak-Dagnıng Erik-tayga!

Kalbak-Dag ilc Erik-Tayga!

Buyan kccik doktaazın dep,

Mutluluk burada kalsın diye,

Burungaar körüp teylep or men.

Dua ediyorum, doğuya bakarak,

Acı-·töldcr mandızın dep,

Çocuklar sağlıklı büyüsünler diye,

Algış-yöreel salıp or men.

Dua ediyorum, yakarış söyleyerek.

Dagılgalıg ham-na ıyaş!

Şaman ağacı! Kutsal Ağaç!

Ektin aşkan ertinelig,

Bay-Taygam cbedi sakin kalacak,

Bay-la Taygam amır turzun.

Şaman ağacı! Dua etmeye geldim ben,

Dagıp keldim, örşecp körem!

Kuray! Kuray! Kuray! Kuray!

Kuray! Kurayi

Kuray! KurayP93

Balgan Kücüget Lençaeviç'ten 1 Haziran 1974 tarihinde Ila ra-Höl'de derlenmiştir.

392

393

Taygalar: Buztarla kaplı, sık ormanların ve vahşi hayvaniann bulunduk ları yüksek dağlar Kuray: Amin 288


Kızılderili Türk Şaınaırizmi --

-----------

Bay- Tal Hamnıng Sug Bacınıng Bay- Tayga Bölgesindeki Bay-Talaalı Bucartaanın Algangan Algıcı Şamanın Hakaret Edilmi! Pınara ----------------------- --------A_d a�ğı Yakarıp _ �

Aaldarda algı rı şkan ,

Aallardan bağırtı geliyor,

Aaktıg hamnıng kargıcı be?

Şamanın bedduası değil mi bu acaba?

Ala- haakta algırışka n ,

Söğüt korusunda kuşlur ötüyor,

A nggır kuştu n g kargıcı be?

Angır kuşun bedduası değil mi bu acaba?

Çerden, sugdan bolgan

Bunları yer, su nıhları mı gönderdiler?

dep çe'?

Çeskingen be? K onkanı ol be?

Ruhlar mı ı-iksindilcr? Kız mı korktu'?

Ooraş sugnung hacı çergc

Dediğin gibi içer su var ya

Olunapkan didir sen be?

Sen, kız orayı ıslauın mı yoksa'?

Barın şının ba rıp körem.

Yalan mı gerçek mi göreyi m ,

Kacan, k ayaa çünü kılgan?

Ne zaman oldu ve nerede?

Körgeningni ayıtkap her.

Ne gördüysen göster onu,

Dıngnaanıngnı çugaalap her.

Ne duyduysan söyle unu.

Eşpi kici çudun körüp,

Bir kadının re z illiğini görmüş pınar,

Kara sugnung hacı çüdeen,

Onun için i çme suları kirlenmiş,

Eçigeyin baza körgeş,

Hamçık a arıg oortan bolgan.

Bir kadının si diğini farketmiş pı nar.

Onun için hastalıklar patlak vermiş.

1926 doğumlu Hertek Seree Bunılbaeviç'tcn 1 Nisan 1976 ta­ rihinde Kızıl'da derlenmiştir. HAMNING DERİGÜ D NGGÜRÜN ALGANGAN ALGIŞTARI

ŞAMAN ALAMETI.ERİNE ADANMIŞ YAKARIŞLAR

Ondar Çöpenc Hamnıng Hamnaan Börttüng Mlyıstann Idıktaar Oedc Alganır Algıcı

Ondar Çöpene Şamanın Ba1 Bezeği Ozcrinde Bulunan Boynuz/ara Adadığı Yakarı1ı

ı

ı

Kök-le öngnüg dalay eezi!

Yeşil Gökün, mavi gökün iyesil

Hölzecn ününg sürtençig iyin.

Sesin çok korkunçtur, müthiştir.

Mööp çalgaan höldüng eezi!

Dalgaların kudurduğu gölün iyesi l

s esle ri n

Möreen ününg hölzençig iyin.

Hüngür

Aldın mıyıs edilcening,

Altın hoynuzun iyesil

A vıraalı mengee çorzun. Halıın mıyıs edileening

H ayıraz ı mengee düşsün.

geti rir.

hüngür

heyecen

Boynuzuna minnanar ım ben.

Sıcak vasıilı boynu:l lusun, Boynuzların armağanı bende kalsın.

289


Ahmet Ali Arslan Kök-Ic buga, Ak-la bu ga !

Gök-Beyaz boğa! Mavi boğa!

M ıyızıngar dücülgezi,

Tacınız boynu z l ar ı n ı z oldu,

Kör nüp çorgar, saktap çorgar.

Bana bakı n , be ni haurl ayı n

,

.

Mında bolgay, mcııdc bolgay.

Tahtınız bende bulundu d aim a

Mıyızıngar h ayı raz ı n ,

Boynuzlarımza hü r met ediyorum,

Yüceli ğ i için at eş yakarak.

Mınçaar örgüp, otka çacıp,

-

Oo n g bilc da m çı d ı p bcc yn ,

Okt argaya çacıg saçarak ,

Yakar ışlarla razı old uğumu bcl i ncyi m.

Oktargaylap194 çac ıp l at ayn.

Bonuzlar sizi yüksek yere çıkarmış,

Bedik çcrdc bektcttirgen,

Sağlams ın ız her

zaman bcrabcrsiniz.

Karcı dürtken m ı yıstarı m !

Acımasız be nim

sen boynuzl arım !

Ak-la buga ,3')'; Kök-Ic buga!

Beyaz boğa! Mavi b oğa !

Berr g dirtken ecc ş t cr im!

Kad ı r çcge kan g natt ı rgan

,

Yüksek k ayalarda dayanıklı yapmışlar,

salmış boynuz var,

Adır m ıy ıs mcndc bolgay.

Bende budak

Araa lcıp edcrcir bis,

Gelin anlaşal ım, dost olal ı m ,

Arga barda rlcmnccir bis!

Gelin acılarımızı pay l a şal ı m .

L-��------------ ------�

2

1-----U\ug başka suurga bolgan,

------- 2

Büyük başa suurga olan,

Ulug küştüg kılang mıyısı

Parlayan , kuvvetli boynuzları

Madar başka payza bolgan,

Etli başa payza olan,

Manap çoruur bclen mıyısı

Büyük darbeli boynuzlar!

Turug haya bolgan kastnmı

Ebedi kaya olan şakakları m ı

Turlagzıngan mıyıstarım!

Kayay ı yu rt kılan boynuzlarımı

Büzüreldig bütken mıyıs,

Umitler için oluşmuş bcynuzlar,

Bugalaştır şeler m ıyıs.

Saldıranları püskürten boynuzlar_

Udur köörgc- çes-le mıyıs,

Bir bakışa müthiş gözüken boynuzlar,

Üzüptergc-çidig mıyıs.

Keskin uçları darbeci olan boynuzlar.

Şala köörge- sarıg mıyıs,

Yan baluşa sarı gözüken b0ynuzlar,

Şançıptarga-aldın mıyıs.

Can al �cı ola�� �boy�

)94

Oktargay : Kainat

!

,

� -ar_.

__ __ __

Akla Buga: Ak boga iyili�in sembolü; Kara Boğa: Kötülüğün sembolü.

290

___,


Kızılderili Türk Şamanizmi

-------·-- --- ·--------

Çetçe köörge- çes-le mıyıs.

Dikkatli bakana bakır boynu zlar,

Şelipterge·· kızıl mıyıs.

Darbeden sonra altın boynuzlar.

Sürlüg küştüg süür-l c m ıyıs.

Kuvvetli, yüce sen boynuzlar,

Sürüp barıp üzer mıyıs.

Acımasız sürüp vuran boynuzlar.

Çap t ap, kayga p çayganıorga,

Sallanıp yakarış söylediğimde,

Çangıs çastır çalarlayıni

Boynuzlar patlayacak gibi duruyor.

Şoglap dögcp üskülecrgc ­

Saldıranlara, karşı gelenlere,

Çidig bistig sogunnayın!

Keskin boynuzlarım ok gibi gidiyor.

---------,--- ------- ------

3

Munggaştaanıng kara şoruzu.

3

Boynuzları mm önünü kescnlere,

Murnay üskeş, şelipter men.

Kötü olacak, boynuzlada vururum!

Şaptıktaannıng kara şoruzu,

Uçtuğurnda yoluma engel olanl arı,

Şançıp algaş, silgipter men.

Kötü olacak, boynuzlarıma asarım!

M oon daktaannıng kara şoruzu,

Yolumu tıkayanlardan,

Mongnap üskeş, şeliptcr men!

Nefret ederim, uzaklara kovarım!

Udurlanıp kelir bolza,

Karşıma gelip, dövüşü başlatanları,

Udur şişteeş, azıptar men!

Boynuzlarla

sürüklerim,

hepsini

asan m ! Çörçüp çedip kclir bolza,

Beni dinlemek istemeyenleri,

Sö-le şaşkaş, söörtüpter men!

Acımadan vururum, sürüklcri m .

Çedi üttüg borbak başka

Yedi delikli kafama,

Çetkerlemi çagdatpas men.

Hiç bir şeytanı sokmam ben.

Mındıg konçug sürlüg bolza,

Böyledir boynıızlann kuvveti,

Mıyıstarnı salbaktap kaan!

Bunlar kutsaldırlar, salbaklıdırlar.

l zır küştüg çidig boorga,

Alaylara karşı böyledir boynuzlar,

ldıktaaştıng, mançaktap kaan!

Şamanla kutsaldır, mançaklıdırlar.

291


Ahmet Ali Arslan 4

4

Aldınnalgan arıg mıyıs!

Altın nurla parlayan boynuzlari

:ıw;

Azalarm haygaarap tur!

Azaları kaçırmayın, uyanık olun!

Çayınnalgan köskü mıyıs!

Parlak boyalı boynuzlarımi

Çarkarlarnı ovaarıp tur!

Zalimlcrer yol vermeyin, dikkatli olun!

Doorazından dokpaııgnatpayn,­

Yan taraflardan içeri almayın zülümları,

Dozup-la tur, sürlüg mıyıs!

Yollarını kesin sert boynuzlarım i

Hacıızından karangnatpayn··

Kenarlardan kaçırmayın kara ruhları,

llaygaarap tur, halıın mıyıs!

Hayatı koruyun, ateşli boynuzlarımi

Murnunaydan bürgeldirbeyn

Sırtıma beklenmedik vurmak isteyene,

Bustap·-möörep dürbün, mıyıs!

Işık verin, göreyim onu boynuzlarımi

Haaı:ızından karangnatpayn­

Yolumu kesrnek isteyenleri,

Sol anggılay çaarga, mıyıs!

Karşılayınız, bağırınız boynuzlarımi

Iraaktan becr kulak salıp,

Uzaklara kulaklarınızı verin,

l ıtkır bustap, harıı dıngnal

Yüksek sesle böğürerek sesi dinleyin,

Talıgırdan taptıg d ı ngna l

Uıaylardan gelen sesleri dinleyin,

Dakpır-dakpır bi.ıstagıla!

Kıskançlıkla böğürerek tekrar tekrar.

Darıy dürgen kıygırtsızma,

Tehlikeyi hissedip seni çağırırsam,

Dalaş-bile duzalar sen.

Çabuk gel bana yardım et boğa.

Bocuu dürgen çalbarımza,

Korkuncu hissedip yardım istersem,

Bolçup kecr sen, çaargap kecr sen.

Kıskançlıkla koruyup yardım ct bana.

1864-1935 yılları

Ondar Çopen 'den

arasında Süt-Höl bölgesinde yaşamış olan derlenmiştir.

1984 de Krzrl'da

H1UIU1.U1g Börgün Alganganı

Şamanın Ba1 Bezeğine Adadığı Yakan1ı

Elbirengneen şokar börgüm,

Baş bezeğim kibar yüzgeçlidir,

Ezir çüü kara börgüm.

Kara karta! teleğiylc süslüdür.

Kuurangnaan şokar bö rgüm ,

Baş

Ku ştar çüü sarıg börgüm.

Kuşların tcleğiyle süslüdür.

bezeğim boz renklidir,

yılları arasında yaşamış olan Bair Alekscy )çirinmeeviç'ten 1972 de Kızıl'da derlenmiştir. 1904-1985

3%

Mıyıs: Şamanın silahı olarak rol oynamaktadır. Tuvalılar ara�ında boy­ nuzia ilgili şöyle dcğim bulunmaktadır: "Kulaklar önce oluşur ama kısa kalırlar, boynuzlar sonra çıkarlar ama uzun olurlar".

292


Kızılderili Türk Şamanizmi HIJII1IlU1/[ Orbazm Alçanganı

Yumruğa Adanrruş Yakanş

Ong kolum

Sağ elimi,

Oktaldırgan,

İdare eden,

Orba ıyaş

Tahta yumruk,

Çoygan ıyaş.

Çamlı yumruk.

Dünggürlügnüng397

Bendirlerim,

Düvü çanggüs.

Dipleri aynıdır,

Çaarangnıng

Şamanlann,

Salımı çanggıs.

Kaderleri aynıdır.

Bair Aleksey Şirinmeeviç'ten 12 Ş'ubat 1972 tarihinde Kı­ zıl'da derlenmiştir.

Dülüş Margmg HIJII1IlU1g Dünggürün, Orbazın Alganganı

Duluş Marçın Şamanın Bendir1e Yumruğs Adadığı Yakarıp

H örlug-Taygam, Bay-la-Taygam !

Hörlug-Taygam, Bay-Taygam!

Daglar bolgan dünggürümnü!

Dağlar kadar bendirliyim ,

Daş-la bolgan orbalıımnı!

Taş gibi sağlam JUmrukluyu m ,

Ünüürgetpeyn çedip kelem.

Bendirim, yumruğum bana gelin.

- ---�----=-�����--------�--------�----=-------�

1906 dogumlu Jlovu-Aksı Tandı bölgesinde yaşamış olan Kustugur Stepan 'dan KızılinMacalık ilçesi Barun- Hemçik bölge­ sinden 1972 de derlenmiştir.

Hammng Börgün Algamn Karak, kulak közülbeyn-dir. Hamnaar börgüm ekkelinger. Hamnaar börgüm kedipsizme. Karang körnüp hamnaptar men.

Şamanın Baş Bezeğine Adadığı Yalcanşı Gözlerim

görmüyor,

kulaklan m

duymuyor, İnsanlar benim baş bezeğimi getirin, Yakarırken baş bezeğimi giyersem, Gözlerim keskinleşir, her şeyi görür olurum .

1 Ocak 1906 tan1ıinde Kaa-llem bölgesindeki Ercegey köyünde doğan Tagbı /Jons Uvajaeviç'ten K1zıl'da 1977 de derlenmiştir. J97

Düngür: Şaman bcndiri, Şaman'ın dayrası , Şaman Kavalı. 293


Ahmet Ali Arslan

Kırgıs Sedip Hammng Adıg Azı Börü Bacın Tuluptay Soygaş, Bört Kılıp Alganganın Algangam A dıg l a rım , börülcrim! Aalımga kelingcrem. Aaldar işti ka y da siler? A dıg ircm:ı�K aaldap keldi. '---- ·

Kırgıs Sedip Şamamn Ayının veya Kurdun Derisinden Yapılmış Baş Bezeğine Adadığı Yakanşı Ayıl a rım!

Kunlarım!

Aalıma gcliniz, Aalın insanlan ncrcdesiniz? Adıg ircm ınisafıre geldi.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'tt.•n 24 Kasım 1977 tarihinde Kı­ zrl'da derlenmişlir.

Deer Hamnıng Dünggür, Orba, Mançaan Alganganı

Sema vi Asılh Şamllll1I1 Bendire, Yunmığa ve Mançağa Adadılı Yakarışı

Kagar dünggür sırınından

Bendirio ahcnkli sesiyle,

Kang··na kurbus üner çor.

Çelik Kurbusa yüksclinir.

Eder dünggür ezinden,

Çınlayan bendirin sesiyle,

Edir dcerce üner çoor.

Bulutlu Göke yükselinir.

Orbalııma oraaşpangar.

Yumrukluya karışm ayın,

Ozal-ondak bolduna becr.

Bora gelir, felaket olur.

M ançaktıgga baglaşpangar.

Mançaklıya bağlamayın,

Bagay çüve bolduna bcer.

Kötü olur, karanlık olur.

Kök-oo/ Viktor Şogcapoviç'tcn 25 Ocak 1971 tarihinde Kı­ xi/'da derlt.•nmiştir.

Adıg irem: Dcde ayı, büyük ayı, burada baş bczcğin sembolünden bahse­ dilmiştir.

294


Kızılderili Türk Şamanizmi Henp�Kara Şamamn Dağ Keçisi­ Möngün-Tayga Kocuununga Çurttap Çora.w Hençe-Kara dep nin Derisiyle Ortünmüş Bendirine Kugan Kaday Hamnıng Çaa Soy­ Adadığı Yakarışı gm Te Keci-bile Şaklc.w Dün� Algap Alg.wg.��--��--------�

A l day tangdım eezi bolgan

Zengin Tandırnın iyesisin,

,

Al dı n tangd ı m angı bolgan ,

Altın Tandı'nın keçisisin.

Tangdılarnıng o'dun o'ttaan ,

Tandı dağın otunu yiyorsun,

Damırak sugnu suksun kılgan.

Temiz pına rın suyunu içiyorsun.

On i yi kır J ang havaktıg

Boynuzların o n iki boğum lu

,

,

Onggaar oytagar mıyızın çalaan,

Boynuzunu kolay arkaya oynau­

Scgcl salı çcr şirbccn,

yorsun. Sakalların yere değiyor, ne gü ze l

Sarıg m ıyızı çerge çctkcn.

,

Sarı boynu zl a rın göke yükseliyor, ne gü 1 el .

.

Kara haya tcveelig,

Kara k ayan ı n gö lgesind e dinleni­

Kadır tayga od ıı rl ıg,

yorsun ,

Ka gaalı ktay kara-ala tem,

Kayaların arasından otlak buluyo rsun

Çodaalı ktay çodur-ala tcm.

Öne

koştuğunda çizgili

oluyorsun,

Hafif oynadığında ren k l iye dönü­ yorsun.

A nggay kcnggey kara höldüg,

Çeşitli göllere gi d eli m

Onggul-çinggil dönggcliktig,

Yüksek tepeye çıkalım.

Süttüg höldcr şalbaa çece,

Sütlü göle ve sazlıklara gidelim,

-

Sümbcr uula taygace baal.

Sümber dağlarına çıkalım

Aldan çeçeen arnzap körcm,

Altmış çiçeği kokla bendirim ,

t\ rcaan suun paktap iccm,

Kutsal arcaan suyu iç bendirim.

Oocum -oocum çorup oram,

Çok yavaş gidini z b endi rim

A yar - ayaa r

c_ m u..!, p_k _o _ · r_ _. ço_ _ı_

,

S ssi z s ss i z k bc n d i i ____ e____ ____ı___c_ . _ __ı ___ oş_u_n___ r_m _

_ __

Sambuu Saya Çuvurekoviç 'ten 23 Haziran 1976 tarihinde Kı­ xı/'da derlcnmiştir. Müzcde saklıdır.

295


Ahmet Ali Arslan

Şamanm Baş Bezeği İle ligili

Ha.miU.Dg Börgün Algangam Elbircngneen sa n gn aaş199 börgüm, Ezir çüü kara börgi.i m . Üvürengncen salbak41ıo börgüm,

Yakarış Kara karta! telekli bezeğim,

San na şl a yüc cle n bezeğim.

San baykuş telekli bezeğim, Salbakla sallanan bczcğim.

Ügü çüü sang börgüm

Kacarangnaan türlüg börgüm, H artı ga çüü bora börgüm.

Estevirleen eer börgüm, Dceldigen çüü hörlüg börgü m .

Çayırangnaan mıyıs börgüm, Saskan çüü şokar börgii m .

Gururlu şahin

telekli bezcği m ,

Çok korkunçtur, çok müthiştir.

Çaylak tel e k l i boz bczeğim ,

Uçuyor, havadan da h afiftir

.

Saksağan telekli bczeğim, Boynuzlada parlayan bezcğim,

Kuş tald ırga n huulgan börgüm.

Duygun kuzgun telekli bezcğim ,

Kuskun çüü hadıır börgü m .

Bü yüsüylc şanlı bezeğim.

1910-1989 yılları arasında yaşamışpsan Çımba S{mdelçikoviç'ten 28 Ocak 1972 tarihinde Ktzıl'da derlenmiştir.

Er H11I11IU.Dg EldiJc:I01 Daaraan Kısa Alganganı

Çuval Dokuyan Kıza A dadığı Algışı

Engiske dcg kızıl çaa ktıg ,

Kızıl yanaklı olgun kız,

Elbirengnedir so luy tudup,

Parmakların nari ndir, çcviktir,

Emişkeek dcg s a l aaların g, Erinn eri h a a cı l an gan

Kara kara karaktan,

İnce parmaklı olgun kız,

Dudakların çizgi gibi incedir.

K ara göz lü olgun kızlar,

Kattırangnaan, odu çaynaan.

Gözleriniz neşeli ateşlidir.

Onza çaraş kıska kıska sengce,

Aşık olan kızlar, sizlere,

Orbaa töörck s al ıp beer ·men

J'I'J ol()() 401

Yumruğumla fal açayım.

Sanııaş: Baş bczeğinc dikilen özel kanat Salbak: Tel, püskül Eldik: Çuval, torba

2%


Kızılderili Türk Şa.manizmi Sıytıladır kattırgılap,

Güler yüzlü, güzel kız farklısın,

Sınnnaldır ırlagılap

Şarkıların güzel ahenklidir,

Suuk kara kecegezin

Saçların parlayan siyahtır,

Suybay tudup orbadmg be

Saçlarını becerikli örüyorsun.

Sıvınndak demir ışkaş,

Endamm dümdüz, güzeldir,

Sıvır sınnıg kızıcakka.

Endamın demir dayağa benziyor.

Serge keci dadaazınga,

Senin canını kurtarmak gerekir,

Seni solup bolgay-daa men.

Keçi derili bağı vereyim .

Öngnüg çaraş kızıl çagıng,

Ne güzel rahatlıyorum,

Oşkay nrtıp kagay-daa men.

Senin yanaklarını öperek.

Öşkü keci dadaazınnı ,

Sengee bodap algay�� a men.

Ebedi yüreğimde kalırsın, Sana bu deri baği adıyorum.

Balgan Kücüget Lençaeviç 'tcn

1

Ilaziran

1974

tarihinde Ka­

ra-1/öl'de derlenmiştir.

Çelbir Sambuu Ha.mnıng Hs.ngır Şilgizin Algs.nganı

Sambuu Çelbir Şam8D.111. Kanh-San A tına Adadığı Yakarışı

----

Aksım çirlir, çodam sınar,

San aum hızlı gittiğinde, hiç içmedirn,

Amzavan men dcer çü:lül

Onu ağzımla baldınınla-103 doğrultu­

moongnarnıng? Ernirn çirlir, kırım sınar, Ern l'.eveen men deer ÇÜ:lül

yorum.

San atım hızlı gittiğinde, hiç yemedim ,

Dudaklarımla, parmaklanmla doğrul­

moongnarnıng?

tuyorum.

Hovu-la bar, tovu-la bar,

Geniş yollarla geniş bozkır vardır,

Hovulap, tovulap orgar.

Sarı atım git, oyna oralarda.

Çazıy karam, sıyap karam

Cimri, açgöz kara ayım,

Çazar eves, endeer eves.

Her şeyi kesin söylersin, yanılmazsın.

Çovulangıug aarıgm

l laiıı bir hastalık oluştu,

Solup alır arga bolza!

Bunları ne i l c değiştireliın.

Döncn402 şilgim, hangır şiigün

3

Töks �l e ir mangn_�P olur.

_

Dönen atıın, kanlı atıın,

li��oynakların ses çıkarsın.

Ondar Sambuu Mandano viç 'Len derlenmiştir.

-Ul2 -l(Y.j

Dönen: Dört yaşındaki ar Ağız-- baldır: Eskiden şcrefin sembolü idi.

297


Ahmet Ali Arslan

Oorcalc Çaş-ool Hamnmg Orbazın Alganganı

Oorcalc Ça.ş-ool Şamanın Yumruğuna Adadığı Ya.kane.__

Orba tudup, karaarn şimgeş,

Orbaını tutup, gözlerimi kapatınca

Oglangnaynıp çaygangılap.

Titreyerek sallanıyorum.

Dünggür tudup, süzüüm kirgeş,

Sol elime bendirimi tutup,

Tükküledir kakkılanıp.

Seni orbam la vuruyorum.

Aynıng, hünnüng çaazında

Ayın, güneşin doğması ilc,

Alganıksap höönüm kirgeş,

Nefis ya karış söyleyesim gelir.

Adap-surap çalbarıdım.

Özür dilcyip yakardım,

Adıgarnı adavadım.

isminizi hiç söylemedim.

Attıg halap ündürbenger.

Yumruğum, felaket getinnc,

Şolagarnı soluvadım.

Yumruğum lakabını değiştirmedim,

Solun songgaar çamdnzı-dır,

Kaynayanı soğutmadım, atmadım,

Songnay hergen dives siler.

Beni son yolcu olarak saymayın.

Ucar kuştung çamdıızından,

Uçan kuşun tancciği siz miydiniz'?

Uzar sugnung çamdıızı-dır,

Damla suyu çeken siz miydiniz?

Çart-la sööktüng çamdıızı- dır,

Sağlam kemik parçası siz miydiniz?

Sandan bıyaş çamdıızı be?

Meşe ağacının hudağı siz ıniydiniz?

Algı-kcşting çamdıı zı -dır,

Gerçekten yumuşak deri parçasısuuz,

K ıdık bışkak çamdnzı-dır,

Gerçekten hayvan tabanı parçasısıruz,

li ı rba çeliş hayındırgaştıng,

Kınıga çüge çıpşıngan deg.

Evet, kaliteli tutkal kaynattık ,

_!!<_alla h :_r şeyi sağlam kı ldık.

Evet, tu

1918 yilmda Süt-!löl bölge51Iıdeki Adan-Madar köyünde do­ ğan Mımzuk Ondar l!ginoviç'ten almmiŞtir. 29 Haziran 1989, Kizil.

298


Kızılderili Türk Şamanizmi Bay-Tau-ygs Kocuunnung Bsy­ Talga Çumap Çoraan Dalay Hamnıng Dünggür

Dalay Şamanın Yeni Bendir •slıştı.nnsys " Adadığı Yskanşı

Mööskenin Algsngsn Algıcı Emd i k dünggür, kalçaa dünggür!

Bendir sen vahşisin, kudurmuşsun!

Eşkedcve, devideve.

Merak etme sen endişe etme.

Evin, çövün aytıraalı,

Rızanla birliğin yerini sorayım,

Engivening angı kcl çor.

Kayalardan canavarlar geliyor.

Çüge menden dcsting aan çcr?

Bendir, sen benden nereye kaçıı n'!

Çünü bodaaş, oylap tur sen?

Neyi düşündün niye eğliyorsun?

Azı menden oyak sen be?

Dost olmayı istemiyor musun yoksa?

Azı çünü söglecr deen sen.

Bana bir şey mi söylemek istiyorsun?

Kadır kaşpal, h aya larg a

Ben serbest gezen keçiydim,

l lartıga deg şölcen men iyin.

Yüksek yamaçlarda, kayalarda.

Kakpak haya tigleringe

Asılı kayalar yarıkla duruyor ebedi,

I l alıp, şurap çoruk;aam kecr.

Oralarda inmcyi çıkmayı öğrendim.

Kuday dccrdc bacın şaşkan

Göklere başlan nı yük.�cltirier kayalar,

Kurcaangılıg hayala rım! . Kadar o'dun saktıp kelgcş,

Onlar benimdir, çeştli renklerle süslüdür.

Kara baarım sargıy becr-dir.

13cnim ciğerim acıdan inliyor, yanıyor.

Çaskam, çalım bizengnerge

Sarı çizgili yüksek kayalarda,

Sarıg karttıg haya kırlıp,

Çalım ha alçak ha yüksek gözükür.

(,:arcıp oynap çoruksaar ınen.

Onlarla neşelenmeyi, oynamayı severim.

Sarıg· kıskıl teler -bile

Bu kayalar aklıma gelip, hatırlarsaın,

Oralarda sarı-beyaz keçiler geziyor,

Çorgaar cves çonıum uzun.

Ben gcnçıim, mağrurdum, yakışıklıydun.

Çumaş, çaraş, silig, scrgck.

Olağanüstü güçlüydüm, çevikti m .

Çungm alardan404 mcni çargan

Yüksek tepelerden gelen kcçilerim vardı,

Çaspas angçaa kargış saldım.

Bir avcı öldürdü beni güzelliğim yok oldu.

Çatka salıp karganır men.

Katil avcıdan nefret ediyorum,

Şorzu ıynaan. Kezedir men.

Affetmcm, sert ceza veririm.

(,:oraan çoruu çogup bütpes,

Nereye giderse yolları kapansın,

(,:ulu· huuzu çok--la bolzun!

İstedikleri, hayelleri suya düşsün!

404

Çungma: Dişi dağ keçisi

299


Ahmet Ali Arslan Çaygı hündüs angnavazın!

Yazın hiç bir ava gitmesin!

Çalım ünze, çuglup ölzün!

Kayalara yükselirse, düşsün!

Körgen karaa hömürlcnzin!

Gözleri kör olup kara kömür olsun!

Köşkc, daşka bastırzınam!

Taşların, çökmelerin altında kalsın!

Kara karaa sooh·unam!

Kara gözleri kör olsun!

Kara şatka çcvcglctsin!

Mezarlığı Kara-Şat'ta kalsın!

Karaa solzun! I lanı katsıni

Beddua ediyorum, kanı kurusun!

Kaptugaydan taylıp .itsin!

Külleri Kaptagay'dan kaybolsuni

Angrıap ünzc, azaa duşsun!

Ava giderse şeytan onu şaşırtsın!

Aşı.an soglup, kagıp ölzün!

Susuzluktan sıcaklıktan ölsün!

A'dı, bodu endeuirzin!

Atıyla başkalarına kurbanı olsun!

Ala şatka çevegletsin!

Cesetleri Ala-Şatta kalsın!_

Acı n a ı ng, dannarıng

Avcı sen kızarsm, öfkclenirsin,

Alıs-la çöp bolbayrı kançaar_

Kendini

Örtemçeyning üülczin

Örtomçeyin sonu geldiğinde,

Öncp baglap albas bolgay.

Arkanla sütuna bağlayamazsın.

Arnıng üsken angçı· daa bol,

Seni cesur bir avcı vurdu,

doğrularsm,

bu

alışkanlık.

Alıs barıp ölür hünnüg.

Katilc de bir gün eccl gelir.

Bagay angçı tavarışkaş,

Seninle kötü avcı buluşmuşsa,

13alıglap kaap baza bolgay.

Seni kolay öluürm '!zdi, zorlardı.

Ham soglup töngücege

Kanı son damlasına kada· aksın,

Hayıralıg amı-tının

Son nefes vuruşuna kadar zorlansın.

Ökpc, çüree sargıp ar:r.ın,

Yüreği hafif acıyı hissetsin,

Ölüm oruun bodu tıpsın!

Kendisi ölüme götüren yolu bulsun.

Kara çerni süvüre tcp,

Taynaklarına yer kazınadın ki,

Kacanga dccr tcpkilenip,

Toprağı vurm adın , acı çekmedin ki.

Hinçek körüp çıtpaan-dır sen.

Acı üzüntülerle karşılaşmadın ki,

Kicec çügc karganır sen?

Neden avcıya beddua ediyorsun'?

Dars-tog deen daaş d ı ngnaaş,

Ok atıldı, darbe kesin değdi,

Tavaar udup kalgan-dır sen.

Keçi aniden ebedi uykuya daldı.

Çalım, turug hayalardan

Kutsal kayalar yalnız kaldılar,

Çarlı hergen salımıng-dır.

Keçi, dağlarla ebedi vedalaştı.

300


Kızılderili Türk Şamanizmi Salım-huudan arta hergen

Kaderden başka yüksek bir şey yoktur,

Çanggıs-daa hey turhas bolgay.

Kimse kaderinden yükseğe yükselemiyor.

Salım-huunga homudava.

Keçi kaderine beddua etme sen,

Çatka-kargış sagınmayn kör.

Keçi, bedduaları yollama sen.

Ölürtken deeş homudava.

Keçi, sen öldün ama üzülme,

Öörüng mendi segip çorzun.

Arkadaşların sağlıklı kalsınlar.

Çalgınımga çakpam bolup,

Sen kanadımın teleği olacaksın,

Çanggıs mcnge eştccip çor.

Sen benim yoldaşım olacaksın.

Emdik dünggür, kalçang dünggür!

Sen vahşisin, kudurmuşsun,

Eşkedcve, tevideve.

Üzülme sen, merak etme.

Ergim çonga, ögbe çurtka

Atalarımıza, halkımıza,

Etkir ününg taradıp çor.

Güzel sesin çınlasın.

Dcerbek dünggür, kızıl dünggür!

Yuvarlak, kırmızı bendirim,

Devircive, haadamnava.

İyi yürekli ol, daim ol!

Holdan uşta moynap çüng boor?

Neden elimden kopmak istiyorsun?

Hoydukpa daan. Çaacıgam çe.

Bırakma beni, emirlerimi dinle.

Emdik eves ergi dünggür!

Eğitilmiş bendir dinle beni,

Eşkedeve. Dıvıldava.

Endişelenme, yabanileşme,

Oruk düvüng şap-la kaan-dır,

Yırtık dibin deriyle kaplı,

Oylavayn kör, çütküveyn kör.

Kaçma, yerinde dur artık.

Kunggurluurung kınggıradır

Elimden güçle koptuğunda,

Holum şele sakpayn-na kör.

Çınlıkların acı çınlıyor.

Opçoktanıp kalçaarava.

Vahşi olma sen, kudurma.

Orbam-bile ora şaaptayn!

Yumruğurola döverim seni.

Kuk-kuuk Kuk-kuuk.Üü-hük.

Kuuk-kuuk, guguğum, uuk-uuk, bay­

Üü-hük.

kuşum,

Kurbustuce çütküve daan.

Bendiri m, Kurbustu Göke uçma lütfen.

Kudu çerce singnikpe daan.

Bendirim, yer altına inme lütfen.

Kuray. Kuray. Doktap-la kör.

Huray. Huray. Amin. Amin.

Ohaay. Ohaay. Ol-la bolgay.

Sakinsin, evet böyle olmalısın,

Oocurga daan. Oocurga daan.

Bendir, yine isyan ettin, sessiz ol!

Oyluk çokka çangnavayn kör.

Bendir, dinle beni, akılı ol!

Ortalan çe. Ohaay.Ohaay.

Dur, barışalım, dost olalım artık.

301


Ahmet Ali Arslan Sarıg, kızıl, ökpcng kuu-kuu

Bendir, sen kayalara baktığında,

I ! aya kartı h cc l engen

Sarı kızıl çi zgile r

Çaskan

çal ı ın10; odu ru u nga

l l aya k ö rnüp turgan -dır se n. Kadar�116

sigcn üze tırL:p,

gözüküyordu.

Kayalar arasındaki yoldan, Kayal ı yo l a

çıktın sen.

Eğ i l e rek yerd e n ot kopararak,

Ilaramdıgıp hırnıng düptcp,

Boş m i dcni doldurmak istiyordun.

Scrcmçingni oksunupkaş,

Sess iz rahat dü n yaya girerek,

Scrtc ·daa çok ıurgan-dır se n.

Uyanıklığını ve korkun oluşunu unuttun

Kökkür dcerdc hökpck bulut

Üzerinde kara bulutlar uçuyordu,

l lölegelep çacırza -daa,

Gölgesiyle seni koruyarak.

Kadır çalı m kacaa ça gl aan g

Yüksek kayal a r uygtın ahırın idi,

Hacııngaydan d uglaz a-d a a .

O n la r fırtına darbesinden

Karak

acıt ' · edcp kclgen

Kamgnl angçı hucar ç ıd ı n 'l'oyaan s al g ı n

oyzu rclb ip ,

ko ruyo rdu.

Kurnaz avcı sana yakın geldiğinde, Rüzgar onun kokusunu geti rmedi . Avcı yurduna k ad ar

koku sun u get irdi,

Dcıoralandır estctken-dir.

A.1cak

i tti rin g-daa bnldu ıynaan,

Seni bu felakete

İ yi karaııg çünü

Gözlerin uzakları mı görmedi'?

körgc n·?

rüzgar onL diğer yerlere götürdü.

Kadarçın gar karala tc

Beyaz

Haya acıl turgan i rgi n.

Ancak o diğer

Kedccn an gçı çooktan kclgeş,

Avcı

itti mi birisi?

kara kanşımlı bekçiniz varJı, kayaya sak landı .

ilk önce seni gördü,

Hcrbc daştan şıgaagan-dır.

Diğer kayadan n işanlad ı.

Dars-tog dccn. Kıpsınçıg daaş

'l'ars Jiye ok atı ld ı , yer sallandı,

Tayga, sınnı

Yankısı bütün arınana d ağıl dı .

çovuunatkan.

Ökpc, çürccn acış k ı ldır

Öldürücü ok kalbi ne

Ö lümnüg

Delinen yerde yara açıldı.

ok ö de halaan.

Örü şuraaş, çalım tiinden

değdi,

Aniden yerden hızlı sıçradın,

Ölüg çaylıp batkan-dır sen.

Kaya yarığından

Hamık öörüng seni kaapkaş,

Arkadaşların zorluğu sana bıraknlar,

H aya acır halışkan-dır.

Büyük kaya altına hemen saklandılar.

kudu Çungmalat dcg çarışkan-dır.

Çuulgan daştar çal ı m

40> 406

Çalım: Kadar:

çıkun hemen.

Büyük taşlar aniden canlandılar, Koşan

Dik kaya

Ot

302

keçiler gibi ucurumdan uçtular.


Kızılderili Türk Şamanizmi seçmi yor,

Ülüm, ç i di m oyar evcs,

Ecel yolla yeri

Ürtc mçcyn ı ng üüle:l İ -dir.

Örtcm çcye acı masızl ı k get iriyor.

Arnı Unnıg am ıtan nıng

Canlıların y o l larının sonu aynıdır,

Aspas barar oru u ol - dur.

Bu yol yanılmaz eec! yoludur.

Sargı l , kıskıl çungma larda

Beyaz kara çuıımalarını,

Salgaldarıng arttırgan sen.

Nesillerin olarak bırakun.

Sagış.j{)7 çovar çi.ivcng-daa çok.

S agışları n h iç üzül m cye cek ,

Sagış hileer acııng-daa çok.

Sagışl a n n h iç acı ç ekmeye cek .

Azıg diştig araatanga

Azı dişli düşmanına,

Aldı rbayn çoraan--dır sen.

Tutulmazdın, hızlıydın.

Şmırgan ışkaş ınangıng-hile

11ırtına gibi koşardın,

Şuragılap çoraan· dır sen.

Ço k 1-ı afifti n, çeviktin.

Kacar angçı borbak ogu

Kuma:.. avcının bir oku,

Hayını lıg tı nıng üstü.

I layatını chediyen götürdü.

Dccrce bcdeen çalı m kırlap.

Yüksek kaya l a rda yaşadın,

De virdi r şaang soksagan d ı r.

Buralarda arı k oynamazsın.

·

Çay a n ımga çalgın bolup,

Ruhlarıma kanat ol,

Çanggıs botka eciın bolaın.

Benim sadık dostum ol.

1-:rlik oran ergip çônıul ,

Beraber Er l ik hanlığına gideri :1. ,

1-:cen çunun ergip çoruul.

Beraber Ejen ülkesine gideriz.

Kurcaanggı l ıg hayal arnmg

Yüksek kayalarını özleyeceksi n ,

Kuyu m n alıp saktır boor sen.

Güzel yurduııu tekrar ziyaret ederiz.

l nJa--haaya tcgereey bis.

Bazen öldüğüı. yere de gideriz,

lraksı n ma. Acırbas ong.

Uzak deme, b e ni ml e kaybol maısı n .

Oör-öncr koclan öörüng

Orası senin yurdun, senin kardcş lerin,

Özüp, mandtp kövüdez i n .

Onlar orada kalsınlar, çcığalsı n l ar.

Çaz ıy börü çuk u r boodan Çaylap

ç orzun!

Ok vu rmasın,

Kırmızı renkle süskncn

Kızıl şivit siilip çaggan

Bendi rimin iiniisü oldun .

Dünr,gürümnüııg şagıı boldung.

Kı z ı l hü ren g çaracınga

Tu yaa , lıcrcl �·aynap çurzu n . ---·

-

------· ---�--- . _ _

kurt yemesin keçiy i ,

Keçiler mmlu, t,rüzel hayat yaşas ı n l ar.

Mendi çorzu n !

!

Keçi s e ı ı i ıı Jerin kı:;ı] oldu,

Güııı ·ş

__,____

Sagı ş: Hayal

303

ı ı ı ıru

h.�nd irh� oyıı ı:;ın.

- · - - - · --· -·-·--

-

-

···-···

-

- - - ·--· --------------


Ahmet Ali Arslan Dumaa-hanaa şeerlig turzun.

Hastalıklar uzaklara gitsin,

Turnan, bulut şeglig bolzun.

Sisle bulutlar kaybolsun.

Aaldarnı keziy hamnaar

Aallara yakarış getiren,

Adı algaan akıng boor men.

Ben taç lı, şanlı Şamanırn.

Dünggür daacın daaladır

Yabancı halkın yaşadığı yurtta,

Dügde çurtka hamnay beer men.

Yakarış söyleyip bendirim çalacaktır.

Ooldar, kıstar çıglıp kelir.

Oğullar, kızlar gelecek kamlığırna,

Optug çangnap, çayganır men.

Yakarış söyleyip, ahenkle sallanacağım.

Çedişkcn tc kcc i şakkan

Yetişkin keçi derisiyle önünen,

Decrbek dünggür, ctkir dünggür.

Silahlı bendirim, yuvarlak bendirim.

Çetker, buktar uyaradır

Sen hüzünlü, kederli çalıyorsun,

Dcerim bolgan dcerbek düngür.

Çetkerlerle buklar sesine hayrandır.

Ektim bar decş çayganamadım.

Ornuzlarırnla sallanamadım,

Eercn döstü ng kütkiilü-dür.

Ruhiarım dans etmeye zorladılar.

Çarnıın bar dceş çayganamadım,

Kol küreklcrinmle sallanarnadım,

Çayaan döstüng kütkülü-dür.

Yaradanlarım dans etmeye zorladılar.

Kudu aalga baraalı be?

Vadideki aala gidelim mi?

Kundagadan paktaalı be?

Bir çarka süt şarabın içelim mi?

Kuskun kara kulugurnung

Kuzgun dişilerle buluşalırn ını?

Kurun çecip köreeli be?

Kemerlerini çıkartıp görelim mi?

Dövün aalga baraalı be?

Tepedeki aala gidelim mi?

Dötpc·"ııı münün iceeli be?

Dana dötpesini içelim mi?

Döngür kara kulugurnung

Esmer kızla buluşalım mı?

Töcün suybap köreeli be?

Göğüslerini okşayalım mı?

Çanggıs ögge baraalı be?

Tck çadıra gidelim mi?

Şaylap, rnünnep alıılı be?

Çayla çorba içelim mi?

Çaraş kara kulugurnung

Güzel kızla buluşalım mı?

Çacın suybap köreeli be?

Güzelin saçlarını okşayalım ını?

Orgu şölge baraalı be?

Geniş alana gidelim mi?

Oya tepsi bereeli be?

Atlarırnızı koşturalım mı?

Oytulaaştan109 ooldung, kıstıng

Arkadaşları karşılayalım ını?

Oynun, högün köreeli be?

Oytulaş oynunu seyredclirn mi'!

llertek Seree Burulbaeviç'ten derlcnmiştir. 4011 409

Dötpc: Kuzu Oytulaş: Geceleyin gençlerin aynadıkları oyun 304


Kızılderili

Türk Şamanizrni ŞAMAN EERENNERİNE ADANMI� YAKARIŞLAR

HAMNING EERENNERİN ALGANGAN ALGIŞTARI Dülüş Donduk Hıımmng

So1anggt'10 Eeererwr11 Algangam Azalamıng hayırazı

Dülüş Donduk ŞamaDlil So1angı Ruhuna Adadığı Yakarıp Şeytanların armağanı,

Aldın-sarıg Solanggım aar.

Altın-sarı Solangım.

Aarınga dolugluum aar,

Seninle hastalığı tedavi ederim,

Amıtanga ölçeylim aar.

Seninle insanlan mutlu ederim.

1892-1970 yılan arasında yaşamış olan Monguş Bora-lfoo Keldeygoviç 'ten 1968 de Ktzıl'da der/enmiŞtir.

Dülüş Donduk Hamrung Morzuk

EerenniAlgsnganı

.

Dü1üş Donduk Şamanın Porsuk Ruhuna Adadıl!_ Yakarışı

Kavagay lıgn ıng

Beşikte sakin uyuya n ,

Hanın dileen

Bebeğin kanını emen,

Kalçang kögüm,

Koyu mor porsuğum,

Öle kögü m .

Kara mor porsuğum.

Öpeyligning

Bcşiktcki bebeği,

Öön dilccen

Çadırlardan arayan,

Öle kögüm,

Koyu porsuğum,

Kalçang kögüm.

Kara mor porsuğum

---�-----�--��----------�

1892-1970 yılları arasmda y;;şaınış olan Monguş /Jora-1/oo Keldeygoviç'ten 3 Mayıs 1968 tarihinde Kızıl'da derlenmiştir.

410 411

Solangı: Şafak; burada bir ruhun adıtiır. Ecrenncr: Put 305


Ahmet Ali Arslan · - · - - - ···-

.------- --- ....

Dülüş Dondu/c Ilaranıng Adıg Dülüş Dondu/c Şamanın 412Adıg !!_�::_n ni_Al_l!_� ---- --�uhuna Adadılı Yalaırışı

_ ____

Topa! ayakl ı ,

I- l ıyıcıngnaan K ı l aştıım aar.

Yüce Adıg nıhu m .

Şoy uc a ngnaan

Yavaş yürüyen,

Çonıktuum aar.

Şakin adıg ruhum.

Kı:t.ıl··kattar

Yemekierin özcldir,

Çogluum aar.

K ı rm ı zı kattar yiyorsun.

Çoduraalar

İdris mcyvesi n ,

Çogluum aar.

iştahla yutuyorsun.

Büdüü d ı ngnaar

Kulakların dcliktir,

U z a k l a rda n duyuyor.

K ıılaktıı m uar. A ra y - l a bccr,

Benim

Oon na bccr!

- - -------

-

Adıg nıhum,

��10 � y���� gei�--

Mong uş !Jora-1/oo Ke/dcygvviç 't ('/1

1968 de Kızıl'da

der/en-

miştir. ----.-- - - -- ·

Çöön-Hemçik Kocuunnung Höndergeygc Çurttap Çoroan Dccr/cr Ulctug Donggak Kaygal /lamnıng Ak ccrenni413 Algangan Algıcı

I fooraydan

Ç'öön-lfemçilc Bölgesindeld Höndergey Köyünde Yaşamış Olan Dorıgak Kaygal Şamanın Ak Ruhuna Adadığı Yakanşı

Ak cinim kaçak oldun,

I loyduk kanını .

Yurdun la vedalaşmışsın.

1 ! ona dücüp k elg e ni m aar.

Bu yurda gcl ın işsin.

1 ! oor aksın kokpazıııga

Bir raya binere k ,

Ak cinim kaderin böyledir,

Bcrgcn kıstıng

Ençi zinge·1 14 k c l g e n i m aar.

Köle olarak geldin sen .

Geceleyin dışarıda oynarsın,

Kcn�e düne çoruktuum aar.

412

Ad ığ: Ayı \k

4 1 ·1

eren:

ins�ııl�nn

ellerine

nını<ıtiznıa hasLalığ1 oluşuı

ve

ayaklanan saldırır ve dolayısıyla onlarc..la

i ? n,·i : Köle

306


Kızılderili Türk Şamanizmi Danggaar erten çoruktuum aar.

Şafakta oynamayı seversin,

Daglar bact odarlıım aar.

Dağ tepesinden otlak seçersin.

Hökpelçingneen çoruktuum aar.

İ lginç adımlarla yürüyorsun,

Agı -kanggı odarlıım aar.

Rahatlıkla pelin otunu yiyorsun .

Karaktan dazırangnaan.

Gözlerin geniş açılıyor,

Kulaktan dclbingncşken.

Kulakların kibarca kımıldıyor,

Tot-tot. Tot··tot. Tot-tot.

Tot-tot. Tot-tot. Tot-tot.

Top-top. Top-top. Top-top. Top-top. Top-top. Top-·top. ���------� --�

�-���--�----�

Monguş Bora-lfoo Keldeygoviç'ten ahnmıştır. 26 Aralık 1961, Höndcrgey köyü.

Deerletr Uktug Dongalc Kaygal Hammng Küzünggünü Alganganı

Sema vi AsJh Dongak Kııygal Şamanın Küzüngü Ruhuna Adadığı Yakiiilll

Azalamıng hayırazı

Cinlerin armağana ettikleri,

Aldın hüler küzünggüm aar.

Altın bakır aynam vardır.

Deerlerning hayırazı

Gök Tann ların armağan ettikleri,

Demir hüler küzünggüm aar.

Demir bakır aynam vardır.

��--- ---L----

----- ----

Monguş Bora-Hoo Keldeygoviç'ten 3 Mayıs 1968 tarihinde Kızıl'da dcrlcnmiştir.

Çöön-Hemçik Kocuunnung Höndergey Köyünde Yaşamış Höndergeyge Çurttap Çoraan Sat Olan Sat Sevilbaa Şam8..11l.I1 Osküs Ruhuna Adadığı Yaka.nşı Scvı1baa Hamıııng Oslcüsl15 EerenniAJgangan Algıa +-------------------------� ____

Ö lügbecrgc

Ösküs cin ,

cin,

Ög le ecler.

Bu tck

Ö sküs ceren.

Öldüğümde,

Çanggıs

m

ccr('ıı.

Çadırın sahibi olacak.

Ösküs: Öksüz 307


Ahmet Ali Arslan Çana bccrgc ,

Ösküs cin,

Çadır cclcr.

Bu tck cin,

Çanggı s ccrcn

Ebcd iyc tc göçtüğümde,

Ösküs ecrcn .

Çadırın sahibi olacak.

�-

--------�

10 Haziran 1895- 2 Mart 1962 tarihleri ara51nda yaşamış olan Monguş Sendinmaa Şiicckovna 'dan 1960 ta Höndergey'de derlen­ miştıi: Jlöndergey köyünde yaşamış olan Şaman, kitabın ya:r.annın eşi ve dokuz k1z VL' altı oğul aıınesidir.

Kara Sal lcer Şamanın Adıg-eeren Ruhuna Adadığı Yakanşı

Höndergeyge Çumap Çoraan Kara Sal lcer Hamnmg Adıg Eerenm· Algangaru Mayırangnaan kılaştıg,

Aksak ayaklı Adıg ruhum ,

M aldırgannar süzünnüg.

Maldırgana senin ycmcğin.

Şıyıcıngnaan kılaştıg

Kibar yürüyen Adıg ruhum,

Kımıskayak çcmiştig.

Karıncalar kurbanın senin.

Oh, oorzaan !

O h , oorzaan!

Oh , oorzaa n !

O h , oorzaan!

Kene�· Monguş lforlucviç'ten (1 Haziran 1898- 9 Mayıs 1982) alınmıştır. 11 Nisan 1979, Jlöndergcy.

Hammng Buga Eeren.njl16

Boğa Ruhuna Adanmış Yakanş

ganı BD.� r---- - ----Al �g � ----------+---------------------------� Buga h ü re n g kalçang hüreng

Ela renkli Boğa ruhu,

\3ustup olur, haylap olur.

Böğürüyorsun serbest geziyorsun.

L---�----��-�--------- �--�--�--------��:____ _ ____

1901-1973 yılları arasında yaşamış olan Monguş Kızıl-ool Keldegeyoviç 'ten 1966yılında Höndergey köyüde derlenmıŞtir.

4 16

Buga eren: Boğa ruhu 308


Kızılderili Türk Şa.manizmi

-------

Ulug-Hem.ning E'cimge Çurttap Çoraan Sat Bala Ha.ı:n.rı.mg Eerenni Maktap Alganga.nı

Ecim Köyünde Yaşamış Olan Sat Bala Şamanın Boğa Ruhuna Adadığı Yakarışı

Tung, Büree dumçu ktug,

Bembeyaz burunlu Boğa ruhu,

Duran bolgan avay karaktıg!

Gözlerin keskin dürbün gibidir.

Öökter, maaktar bogaalıg,

Boynunda boncuklar, düğmelcr,

Hipter, kadak çanggaalıg!

İp, kadaklar asılı.

Oran eezi kalçan kögüm!

Toprağın iyesi olan kara Boğam!

Olça hayar sürlüg bugam!

Çok sert, acımasız olan kara Boğarn!

Aldın bıylang şöyüp olur,

Altın ipliğini uzaklara çek,

Aldın çarlung acıp olur.

Altın emrini h erkese ilan et.

1901 yılında Ulug-Hem bölgesindeki Ecim köyünde doğmuş olan Tülüş Şarap Sandıyoviç 'ten 1975 tan'lıinde Kızıl'da derlenmiş­ tir.

Sat Bala Hamnıng AmırgaMoos/17 Eeremıi Algangan Algıcı

Sat Bala Şamanın Amırga-Moos Ruhuna Adadığı Yakarışı

Odum adaan odura manaan!

Gece gündüz ocağı koruyup,

Ocurgaldıng Amırga-Moos!

Sükuncti sağlayan Amırga-Moos!

Kezcem adaan keze manaan!

Soğukta ve sıcakta kclleyi koruyup,

Kedilelding Amırga-Moos!

Yanımda bulunan Amırga-Moos!

Kızıl çungguu bottuglanm!

Kırmızı renk yüzlüsün,

Kızıl şuru karaktıglar.

K ırmızı boncuk gözlüsün.

Aldın··sarala amırgalar!

Altın sarı Amırga-Moos,

Attıg türlüg amırgalar!

Sadık bekçi Amırga- Moos.

Tülüş Şarap Sandıyoviç 'ten 9 Haziran 197 tarihinde Kızıl'da derlenmiştir.

-117

Amırga-Moos: Bir ruh ismi. Bazen o yedi ağızlı ve yedi başlı olarak tasvir edilir. Bu ruh gece gündüz uyumayan bir ruhtur

309


Ahmet Ali Arslan

Ulug-Hemning E'cimge Çurttap Çoraan Kıs-Ham dep Kaday Hamnmg Ak Eerenni Alganganı Al[pş

Ulug-Hem Bölgesindeki Ecim Köyünde Yaşamış Olan Kıs-Ham Şamanın Ak Ruhuna Adadığı Yabınşı

--- ·----------� -�--------·---+---H ooraydan Yurdunu bırakan,

Hoylukkanı m ! Hoylar budu

-----------4

Kaçaksın!

4 1 11

Koyun ayağını,

Hoylap algan.

Koynuna gizleyensi n .

Abakandan

Aba kandan ,

Aşkan düşken!

Atlı gt'lensin,

Argar budu

Arkar ayağı n ,

Astıp algan.

Beline asansnı.

---

----·-- --------�

'f'ülü:-· Şarap Sandıyoviç 'ıen

9 lfa;�iran 1975 tarihinde Kıxı/'da

derlcnmişıir.

Çuanday Şamanın Küzüngüye jı Yakarışı - üng Ugwı��-+---Adadı -

Çıranday Hamnıng

Küzü.n

A:ıalardan oynap-·la keer

Azalardan oynayarak gelen,

Aldın-sarıg Küzü nggümnü.

Altın sarı aynamsın.

Dcerlcrden oynap-la keer

Göklerden oynayaak gelen,

Toylu sarıg Küzünggümnü.

Bakır sarı aynamsın . --------'

1902-1973

yıllan arasmda yaşc1m1ş olan llöndergeyli Kuular

Scngil Davmdayoviç�en

1 Kasim 1970 tarihinde KlZII'da der/enmiştir.

Çuanday Hamnmg Küzünggüzün Çıranday Şamanın Küzü.ngüye � Çonıurun Algang,"-anı---+Adadılı Yakanp

ı

1

I-looşkunga baarımda,

l l oylap çoruur küzünggümnü Aaldarga baarımda,

Aynaını koynuma saklarım. Aal lara gidersem,

Astıp ço�uur küzünggümnü

1902-1973

Misa firliğe gidersem,

_ - ·-- _

larihler;'

1 Aynamı beli m de taşırım.

ar:ısmda yaşamış

olan

llöndergeyli

Kuuh1r Sengil Davmdayovi(wn 1 Kasım 1970 tan'lıinde Kızıl'da der/en miştir.

4 1 11

l l oylar huc.lu: Tuvalılar h u ko yu nların pişirilmiş ayaklarını A k ruha adak

olarak sunarlar.

310


Kızılderili Türk Şamanizmı_·

__________

Tülü1 A.k Hamnmg A.k Eerenni Alganganı

1---- ---- · Hoptaktan

Tülüş Ak Şamanm A.k Ruha Adadığı Ya.kan 1ı _ Tavşan

ruh,

Koygun ceren.

Çok korkaktır.

Hooraydan

Yurdu bıraktı,

Hoydukkanırn.

Kaçak gitti.

Hoor a'ttıng

Doru atm,

Korıgdaalayınga

Arkasına,

Honup kclgen

Binip gelen,

Koygu� eeren.

Tavşan ruh.

....<._ ..._ _ _--!

-------�

/902 doğumlu Ktrgıs Madtr Dospanoviç'ten 12 Mayıs 197 ta­ rihinde Kn�tl 'da derlcnmiştir.

Tülü1 Ak Hammg ÇJaJı Eeren Çigen Kicige Alganın Bagay kicining, haylıg kicining

Tülü1 Ak Şamanın YJan Ruhunu Yutan Insana Adadığı Ya.kan1ı Bu bulaşıcı, kötü insandır,

Baannga baglaşpangar.

Ciğerine bağlanınayın yı la nlar

Şöyü n düzünge orÇlaşpangar,

Bağırsaklarında yılanlar,

Södürtündür şöyülbcnger.

Bu insanı takip etmeyin yı lanlar.

Aksınaydan ezedi n g c r

H as t alı ğı nı a ğzı ndan çıkartınız,

.

Hastalığını a rka deliğinden çıkanınız,

Adaanaydan öttürünger.

Tey in eyd c n dccildirger. Deşken çerden ü nd ü rü n ger

,

.

H as ta l ığı nı kafasını delip çı kan ın ı z

,

Ha sta l ı ğın ı bl.tün deliklerden çıkar-

tınız.

------- ·--- ---�---

1902 doğumlu Kırgıs Madtr 1971tarihinde Ktzd 'da dcrlenmiştir.

311

/Jospanoviç 'tcn

--

12 Mayıs


Ahmet Ali

Mongguj Asksk dep Ksday Hamrung Adıg Eerenni AlgsngBIU

Arslan

Monggui Askak Şamsnın Ayı Ruhuna AdsdıtJ Yakanjı

Ödecm eezi öle baştıg,

Avlumun sahibi ak saçlılardır,

Çurtum eezi çunıkçular!

Yurdumun iyeleri ressamdırlar!

Songgu tayga turlaglıı m !

Kuzey taygaya sık s ı k geliyorsun,

Sogunnalır çooktuum.

Soğan otunu yiyorsun .

Başkı tayga turl aglıg,

Güney tayga yurdun senin,

Baldırgannar çooktug,

Baldırgan otunu yiyorsun.

M ecegey dcg baraannıg.

M eccgey dağı gibi büyüksün,

Mcşpclçingneen dumçuktug!

Küçük topa benzer burunlusun.

Macalık deg baraannıg,

Macalı� daıı gibi mağnırsun,

Maşpalçıngnaan dumçuktug!

Kımıldayan burunlusun.

Dedir çanıın dcdir eelcen,

Çadırın güneyini bcklcdiğinde,

Delgem höreen di rilctken !

Kuvvetli göğüslerin ürpcrtir.

Aay çartım aay eelgcn,

Çadırın sol tarafını beklerken,

Aksı-dicin şarangnatkan!

Ağzında dişleri parlıyor.

Dedir çartım dedir eclen,

Göğsü gürlüyor,

Ayak, hımış diril.:tken!

Kovalan, tepsileri titretiyor.

Hogdukka bargaş keerimge,

Misafirlikten geldiğimde,

Holum, budum çılgagılaan!

Elimi, ayağımı yalıyorsun .

Aaldarga bargaş kecrimge,

Aalda uzun kalıp döndü�ümde,

Arnı-hacım çılgagılaan!

Yüzümü, gözümü yalıyorsun.

Çarık ka'ttar oyumnug.

Dağlar arasındaki alanda,

Çarındızın edertkcn!

Yavnılarınla oynamayı sevcrsin.

Oybak ka'ttar oyumnung,

Dağlar arasındaki güneşli alanda,

Oglun, kızın cdertken!

Oğul kızlarınla oynamayı seversin.

Sıgırangnaan karaktıg,

Çekik gözlerin güzeldir,

Sıytıladır dumçuktug,

lslık çalan burnun gülünçtür.

Bülerengneen kulaktıg,

Boz kulaklı ayımsın,

Büdüü kelir argalıg!

Doğru haber veren ayımsın.

Kuular kcndençik Scmbiloviç'ten 27 Haziran 1 97 tarihinde Kızıl' da dcrlcnmiştir.

312


Kızılderili Türk Şa.manizmi

Deerler Uktug Kara Mongu1 Çaşpay dep E'r Hamnıng Eeren Dözününg Eelerin Algangan Algıcı

Kara Mon!JUI Çaşpay Şamanın Soylu

Ruhlannın Alametlerine Adadığı Yakarışı

Azar dccrden uktalgan men.

Azar Gökünde doğdum ben,

Arıg sööktüg ham-na boor men.

Asil soylu ve taçlı Şamanıın ben.

Artıcangaş, arıglandım.

Ardıç dumanıyla arılandım ben,

A'ttanganıpkaş, çoruum kıldım.

Ata binip yolculuğa çıktım ben.

Sıgı-bilc medcclig,

lslık çaldım, yola çıknğımı bildirdim,

Sınnar hacı çoruktug,

Dağ tepelerinde seyahata devam ettim.

Sım, mıygan hölgelccn,

Marallar benim binek ruhlanın oldu,

Sırıg ogun kezengcn.

Hedefe ıslık çalar oku hazırladım.

Sööm 4 19 çetpes hüler boozun

Beş sööm bakır silahım,

Sölengen, dayangan.

Dayanağımdır, direncimdir.

Karış çetpes kara boozun

Bir karış kara silahı m ı ,

Kara bodap tudup algan.

Elime alınm, aklıma bir şey gelirse.

Çüdüürümge,- burganım boor,

Yakardığım Tanrım olan,

Çükteerimge,- boom bolgan,

Sırtımda taşıdığım silahım olan,

Azıraarga,- mah� bolgan,

Beslediğim hayvanlarım olan,

Aadarga,- tölüm bolgan.

Eğittiğim çocuğum olan.

Ezimneming ede bolgan

Ormaniann etcği olan,

Eeren dözüm eeleri!

Ruhlarıının iyclcri!

Argalarnıng adaa bolgan

ı rmaklara vadi olan,

Aar dözürn eeleri!

Bütün ruhlarıının iycleri!

Tudum çetpes bilcktig,

Gücüm yetmez bilcklisin,

Tungnar şagaan diştig,

Bembeyaz dişlisin,

Emişkeek deg salaalıg,

Kolay bükülür parmaklısın,

Enggiske deg kızıl çaaktıg!

Pembe yaprak gibi yanaklısın.

Hoor kıstar öör çergem!

Akran kızlar bana bakın!

Holucungar, kattıcıngar.

Birleşiniz, toplanınız.

Hola, çestar kongguraanı

Oynayacağız, neşeleneceğiz,

Hoogayndır çaygaanılı.

Demir ziller çınlasın.

1902 doğumlu Kuular kcndcnçik Sembiloviç'tcn hinde Kızıl'da dcrlenmiştir. 419

Sööm: Parmaklarla ölçenilen uzunluk ölçüsü 313

1972

tari­


Ahmet Ali Arslan

1920 Çıldarda Çöön-Hcmçik Kocuunnung Şemige Çurttap Çoraan Monguş Askak Kaday Hamnıng Kuslcunnann, Bus.azın Algmganı __

1920'1i yıllarında Çöön-Hemçik'teld

Semi Köyüne Göç Eden Monguş Askak Şamanın Kuzguna ve Boğaya Adamğı Yakanşı

A l as. Alas. Alas. Alas.

Alas. Alas . Alas. Alas.

Ann. Arın. Ann. Arın.410

Ann. Ann. Arın. Ann.

Alas. Alas. Alas. Alas.

A l as . Alas. Alas. Alas.

Arın. Arın. Arı n .

Ann. Arın. Arın. Ann .

Arın.

Ay lık çcrden çıttı kagar

Aylarca uı,.-ulacak yerin kokusunu alan,

Aştar kara kuskunnarım!

Acıkm ış kara kuzgunları m !

Udur körgcş, hıyırtaan,

Ö fkeli gözlerinlc geliyorsun,

Utkuy baskaş, bustagılaan,

Geldiğinde böğürmeye başlıyorsun.

H a n şuru karaktıg,

Kan boncuk gözlü boğamsın,

Kang hüler mıyıstı �!

Bakır boynuzlu boğamsın . _

_ _

1901 doğumlu Kuu/ar Kendençik Sembiloviç'ten 27 /laxiran 1972 tarihinde Kızıl'da der/en miştir.

---- -- ---· -----------------� -- ----- ----- -----,

Eerennnerin Alganganı

Şamanın Kendi Ruhianna

�----------------r--A_d __ �m -� �-Y. _ak.an � p-- ---Silahım olan, malım olan, Eclim bolgan, malım bolgan __

Ereen-şokar ceren dözüm.

Ektim, moynuın çaygandırgan Eree n -şok a r ccren dözüm . <:,:amım, moynum çayganclırgan Çayaan bolgan eeren dözüm.

__ __

Ala l ekeli ruh ben im aslımdıı .

Omuzuınu, boynumu titreten, A la

lekeli ruh benim aslı mdır.

Kolumu, boynumu ti t rete n,

İyem olan ruh benim as l ı ınclı r.

Katkannarıın, sıngannarım,

Kuruyanımsınız, km lanımsınız,

Katap dirlip kclgcnnerim.

Tekrar dirilip gclcnimsiniz.

4:10

1

Arın: Yüz, yanak anlamına gelmektedir. Burada Şaman biz:�:at ruhlarıyla buluşmak istemektedir.

314


Kızılderili Türk Şamanizmi Ölgennerim, çitkenlerim,

Ölenimsiniz, kaybolanımsınız,

Öşken odu kıpkannarım,

Sönen ateşi tekrar yakanlar.

Kcşpes hemni keceelinger,

Geçilmez deryayı geçelim,

Kezenektep42 1 acaalıngar.

Yüksek kezeneği geçelim.

Aşpas arttan acaalıngar.

Geçilmez geçidi geçelim,

Aldın hölge düceelinger.

Altın göle beraber girelim.

1903 doğumlu Dacı-Bilbii Hovalıg Balçıy-ooloviç 'ten Ağustos 1971 tarihinde Kızıl'da derlenmiştir.

Ak Eerenni Alganganı Hooraydan hoyup kelgen, Hoor askır kokpazınga Konçug taptıg honup algaş, Hokpangnadır çedip kelgen.

Ak Ruha Adanmış Yakarış Ak ruh, kokpu ata binmiş. Ak ruh, boradan kaçmış, Yavaş yavaş uzaklara gitmiş, Buraya ise hızlı koşarak gelmiş.

Bergcn kıska Bclck bolgan. Çanhan kıska Sanık bolgan.

Ak ruh, evlenen kıza Köle oldu. Ak ruh, evine kaçmış kıza, Konuk evi oldu.

Aktar torgu barımdaktıg, Üster, kişter ovaadaylıg, Agı- kanggı odarlıg, Ak kadak çegedektig, Şarlan ıyaş çcgcdektig, Sarıg kadak çegedektig.

Ak ipek barımdaklı , Sarnur dcrili ovaadaylı, Agının yetiştiği otlaklı, Çegedeği ak kadak, Çegcdeği şarlan ağaç, Çegedeği sarı kadak.

Dozurangnaan karaktarlıg, Tokpalçıngnaan çiicck baştıg, Çirik-çirik erterlig, Çimengnc�ken karaktarlıg.

Ak ruh, kara gözlüdür, Ak ruh, küçük kafalıdır, Ak ruhun dudakları kesiktir, Ak ruhun gözleri kıpışır sık sık.

Bu canavar kurnaz kaçaktır, Delegeyning Dezik angı, Bunlar scmada az bulunur. Oraannarnıng Bu canavar çok beceriktidir, Bunlar dünyada az bulunur. Oylaar angı. --�---��----------------�----421

Kezenek: Küçük geçit, burada eşik anlamında kullanılmıştır. 315

16


Ahmet Ali Arslan

Argar, daştıng Angı-dır sen. Ak oruung oruktap, Arcaan suungnu pakta, Ayan-çoruung kılıp örşce. Amır-maacım taylıp örşee.

Küçük canavar, Dağda yaşıyor. Ak yolunu devam ettir, Arcaan suyunu iç. Seyahata git, Buralardan ayrıl.

Ayga totum. Ayga tottum. Mıyga şögüm. Mıyga şögüm.

Ay altında doydum ben. Ay altında doydum ben. Tarlam çok yakın. Tarlam çok yakın.

Baraskanga Baglatpangar. Hööküynü Hünggüreczin Hüvüretpc. Üttüg çarnın Ünggüvenger. Hey-oorga:�:ın Hemdivenger. Baldır e' din Balaratpa Döngmck e'din Tötçeglcve. Şınggan e'din Şılıvanggar. Sarıs siirin Sargıtpangar.

Canavarı koruyun, 1-Jainlere bağlatmayın. İyilik bağışlayın, Ağızlığı teslim etmeyin. Canavarın sırtından Kaburgaların ayırmayın, Etlerini yemeyin. Kast etlerini, Hiç kesmeyin. Baldır etin, Parçalamayın. Kuyruk etin, Kavurmayın. Damarların Temizlemeyin. Sarı suyun Damlatmayın.

Ayga totum. Ayga tottum. Mıyga şögüm. Mıyga şögüm.

Ay altında doydum ben. Ay altında doydum ben. Tarlam çok yakın. Tarlam çok yakın.

Aaldarga kcliringgc, ldı, kucu baz akonçug. Arga-kaskak kirecringge, Aya, duzaa baza konçug.

Aallara gelirsen, Köpekler seni bekliyor. Ormaniara gelirsen, ilmikle silah seni bekliyor.

Ovarnıngar. Bolgaanıngar.

Canavarım dikkatli ol, Canavarım ihtiyat ol. 316


Kızılderili Türk Şamanizmi Ayga totum. Ayga tottum. Mıyga şögüm. Mıyga şögüm.

Ay altında doydum ben. Ay altında doydum ben. Tarlam çok yakın. Tarlam çok yakın.

Ayak dolar hanıng-daa çok, Despi dolar e'ding-daa çok, Aşka-çemge emire kıldır Algarangar, çalaragar.

Kadehi dolduracak kanı yok, Tepsiyi dolduracak eti yok. Ancak yemeğime ek olsun, Tavşam çağırın onu ikna edin.

Ayga totum. Ayga tottum. Mıyga şögüm. Mıyga şögüm.

Ay altında doydum ben. Ay altında doydum ben. Tarlam çok yakın. Tarlam çok yakın.

Kang bolat haaylıg, Kadang bolut dırgaktıg, Hündüs boorga, Hünnü körbes-buzup uduur. Düne boorga, Düürep üner- haygııl kılır, Olça hayıp, Odar kılır Kızıl ügüm çedip keldi. Kızıl ügüm ede berdi.

Bakır çelik tırnaklı, Demir çelik gagalı. Gündüz olsa, Güneşi görmez- uyur, Gece olsa, Uyanır, yoklama yapar. Tavşan yuvasına gider, Kendine ganimet arar. Kızıl baykuşuro geldi bakın. Kızıl baykuşuro ötüyar bakın.

Üü-hüük. Üü-hüük. Üü-hüük. Üü-hüük. Üü-hüük. Üü-hüük.

Uu-huuk. Uu-huuk. Uu-huuk. Uu-huuk. Uu-huuk. Uu-huuk.

Arıg-arıg şırgayınçe, Dag-daştar bertindive Acıt kirip çaştı berger, Taray mangnap çügürcünger.

Tavşanlar gidin buradan. Tavşanlar kaçın etrafa. Gidiniz dağlara, ormanlara. Canavardan saklanın, oralarda.

Ayga totum. Ayga tottum. Mıyga şögüm. Mıyga şögüm.

Ay altında doydum ben. Ay altında doydum ben. Tarlam çok yakın. Tarlam çok yakın.

Üü-hüük. Üü-hüük. Üü-hüük. Üü-hüük. Üü-hüük. Üü-hüük.

Uu-huuk. Uu-huuk. Uu-huuk. Uu-huuk. Uu-huuk. Uu-huuk.

1904-1985 yılları arasında yaşamış olan Bair Aleksey Şirinmeeviç'ten 31 Ağustos 1976 tarihinde Kızıl'da derlenmiştir. 317


Ahmet Ali Arslan Hsmnmg Küzün� Alga.nganı

ŞamamD. Aynaya Adadığı Yalranşı

Azar dcerning edi bolgan

Aza gökün eşyası olan,

Aldın hüler küzünggümnü.

l Iuugbayanga çayatkan men,

Altın bakır Ayna. Beddua eden Şamanım ben,

Kuu dünggür kuc:aktaan men.

Eskimiş bendiri kucaklayanım ben.

Huvu-salım ındıg bolgan

Fakirdim, yaradandan onu aldım,

Kulugurnung bolgay men.

Nefret edilen Şaman oldum ben.

Çadaraanga çayatkan men,

Giysilerim kalın deriden yapıldı,

Çargaş algı şahratkan men.

Kaderim öyledir, endişe ediyorum ben.

Salım-çolum ındıg bolgan

Böylcyim, fakirlik vuruyor beni.

Kücüm bolgan, süzüüm bolgan

Hüler bottug küzünggümnü!

Benim kuvvctim i l c güvcndiğim, Bakırdan yapılmış Aynamdır!

1904-1985 tarihleri arasında yaşamrş olan Tarcaa lletek Nayıroviç'ten 31 Ağustos 1976 tarihinde, Kızıl'da derlenmiştir. Hamnıng Küzünggüzün

Şamlli11Il Aynaya Adadığı Yakanşı

AlgBD.J.n Aza, şulbus çcdip kcerge,

Albısla şulbus yakın gelirse,

Azıg dicin sıkkaş, salır.

Ayna onların azıların kırar,

Oorlar düne çedip kcergc,

Dövüşrnek için saldınrlarsa,

Oorga, moynun sıkkaş, sahr.

Ayna, omuzlarıyla boynunu kırar.

/905-1979 yılları arasrnra yaşamış, Köp-Söök Köyünden olan Tarcaa lletek Nayıroviç'ten 1970 pirnda Kızıl'da derlenmiştir. O, Rus, Moğol ve 1i"bet dillcn"ni iyi bilen bir Şamandı. Tuva dili öğ· rctmenliği yapmıştır. Hsmnıng Morzuk Eerenni

Şamamn Porsuk Ruhuna A dadığı

AJ0 p-t.!h Aio fT a.DDIIIl r-·-----� � · � o ·--l ------�----------� �� �------- --Kalçan M orzuk kadarçılıım,

Kcl Porsuk, can koruyucnn var,

Kara Kuskun şapkınçılıım.

Kara kuzgun casusun var.

Kara çerning kögün sökken

Kelim benim, bozum benim bana bak;

Kalçan kögüm çerzi kögüm.

Kara toprağın ycşilliğini söktün sen.

1906-1979 yılları arasmda yaşamış olan Kuular Badm Davındayoviç 'ten 1966 tarihindc Höndergey'dc dcrlenmiştir. 422

Küzüngü: Ayna

3 18


Kızılderili Türk Şamanizmi

Hamnmg Kuslrunnu Alglli1.1Il

Şamanın Kuzguna Adadıift Yalamşı

Kara haya dücettiim, Kuu sıra şalıştıım.

Kara kaya, senin binmen içindir,

Angdarlıngnaan , düngdcrlingnccn Ala karak süüzünnüüm.

Gözlerin kah açılıyor, kah kapanıyor, Gözleri keskin, duygun kuzgunum benim.

Hannıg sckti büdüü bilir Kara kuskun avıdayırn.

Kanlı leşi uzaktan hisseden, Kara kuzgunurn, arkadaşım. Ne zaman felaketin olacağını, Dcrhal haber veren kuzgunum.

Halap keerin baştay bilir Haygaaraldıg kara kucum.

Kurumuş dut, senin konman içindir.

Kuular Badata Davındayoviç 'ten derlcnmiştir.

Hammng Hayırakannı Algangam Kıyıcangnaan kılaştıım, Kızıl kattar çoogluum , Azim-arga kedettiim, Ezirekter çamiştiim.

Şamanın Ayı Ruhuna Adadığı Yalcımjı Eğri ayaklı aksaksın, Yemeğin kızıl kattır. Ormanlarda casussun, Oğlağı öldürüp yiyensin.

Sıgırangnaan karaktıım,

Bazen gözlerin çekik oluyor,

Sıytılanggaan dumçuktuurn, Atpanggırlaan çoruktuurn,

Bazen burnun ıslık çalıyor. Kah yavaş, kah hızlı yürüyen,

Adıg karam, çazıy karam.

Benim açgöz, kara ayımsın.

Kırnıskayaan kıyıratkan, Doos kunun doyuratkan, Ama kara arcııldıım,

Karıncayı çiyniyorsun, Kurileri rahat yiyorsun.

Adıg karam, çazıy karam.

Kara örtüyle örtünen, Kara ayı, açgöz ayı.

1906-1979 yılları arasında yaşamış olan Kuular Badata Davındayoviç'ten 1966 tarılıinde Höndergey köyünde derlenmiş­ tir.

319


Ahmet Ali Arslan Hammng Ogek 423Eerenni

Ogek Ruhuna Adsnmıi Yslcllni

Ür-le r,.urttaar, kırgan bolur, ooy-ooy, Üc-çerge sünczinnig, ooy-ooy, Ügeeneyde bcrip kagdım, ooy-ooy, Ügeeneyde singe bergen, ooy-ooy,

Bu bebek yaşayacaktır, yaşlanacak­ tır. Ooy-ooy. Aynı yaştaki ruhu vardır. Ooy-ooy. Bebe�in canını Ügek puta verdim. Ooy-ooy. Bebek Ügeğe dökülmüştür. Ooy-ooy.

Özünggrem, ooy-ooy, Mandıngaram, ooy-ooy,

Büyüyün. Ooy-ooy. Yetişin. Ooy-ooy.

İcer-çiiri itpek-hoytpak, ooy-ooy, İezining cmig südü, ooy-ooy, Kadık-la eves kadıkur mong, ooy-ooy, Kara baarga kala-la çok, ooy-ooy,

Yeme�i lapayla pcynirdir. Ooy-ooy. Annesinin sütüdür. Ooy-ooy. Bu lapa özel lapadır. Ooy-ooy. Kara ci�ere zarar de�ildir. Ooy-ooy.

Çemneningcr, ooy-ooy, Çooglangar, ooy-ooy,

Yiyiniz. Ooy-ooy. içiniz. Ooy-ooy.

Algsngaru

1906-1980 yılları arasında yaşam1ş olan Kök-aa/ Viktor Şogcapoviç'ten 25 Mart 1976 tarihinde Kızıl'da derlenmiştir. Araptsng dep Er Hammng Ogü Eerenni Algs.agaru Karangıda çoruktuum, ooy-ooy. Han çuru karaktıım, ooy-ooy. Arıg hacı oluttum, ooy-ooy. Ak-la toolay çemiştiim, ooy-ooy. Agbay kızıl Ügücügüm, ooy-ooy.

Arsptsng Şamsmn Ogü Ruhuna Adadılı Ysksniı Geceleyin seyyahsın. Ooy-ooy. Kan hancuk gözlüsün. Ooy-ooy. Sakin kornda kalıyorsun. Ooy-ooy. Ak tavşan yeme�in senin. Ooy-ooy. Kırmızı gözlü baykuşumsun. Ooy-ooy.

Daş-la kırın şiree kılgan, ooy-ooy. Daglar bacın deskingen, ooy-ooy. Daş-la bilektig kulugurum, ooy-ooy. Daadı düne çoruktuum, ooy-ooy. Dapşıl sarıg Ügücügüm, ooy-ooy.

Kayayı masa yaptın. Ooy-ooy. Dağ tepesinde uçuyorsun. Ooy-ooy. Bilekierin taş gibi sağlamd.ır. Ooy-ooy. Kara tün yoldaşındır. Ooy-ooy. Sarı renki baykuşumsun. Ooy-ooy.

1908-1986 yıllar arasnda yaşamış olan Sambuu Saya Çuvurekoviç't:en 23 Haziran 1986 tarihinde, Kızıl'da derlenmiştir. 423

Ügek: Çocuklan koruyan ruh 320


Kızılderili Türk Şamanizmi Möngihı-Tayga Kocuununga Çurttsp Çoraan Birligbey Bam.nmg Eldik 424 Eeremıi Algangam

Möngihı-Taygah Birligbey ŞamiU11I1 Eldik Ruhuna Adadığı Yalcarışı

Eldik ecren şalır-şalır,

Eldik eeren yaşıyor. Şalır-şalır.

Mançak ecrcn şalır-şalır,

Mançak eeren yaşıyor. Şalır-şalır.

Esteveende şalır-şalır,

O, uçmadı. Şalır-şalır.

Hadıvımda şalır-şalır,

O, kaybolmadı. Şalır-şalır.

Kadak425 ecren şalır-şalır,

Kadak eeren yaşıyor. Şalır-şalır.

Mançak eeren şalır-şalır,

Mançak cercn yaşıyor. Şalır-şalır.

Hadıvaanda şalır-şalır,

Hiç bir yere gitmedi. Şalır-şalır.

Estcvecnde şalır-şalır,

Hiç bir yere kaybolmadı. Şalır-şalır.

Sambuu Saya Çuvurekoviç'tenderlenmiştir.

Möngihı-Tayga Bam1I1H1g Kiizü.D.ggüzün Algangam

Möngün Taygah ŞamiU11I1 Aynasma Adadığı Yalcarıp

Ada deerning hayırazı

Semanın armağan ettiği,

Aldın-hüler Küzünggüm aar.

Altın bakır aynamsın.

Tos-la deerin hayırazı

Dokuz gökün armağan ettiği,

Doşkun hülcr Küzünggüm aar.

Öfkeli, sert aynamsın.

Kuspak çaştan kudu batkan

Uzun saçtan aşağı düşen,

Kurbustunung h ayırazı.

Kurbustulu aynamsın.

Ça'stıg decrden çayap batkan

Yağmurlu Gökten aşağı düşen,

Çastar-hüler Küzünggüm aar.

San bakır Aynamsın.

Kızangnaaştan çayap batkan

Şimşekle meydana geldin,

Kıskaş hoorun çara düşken,

Sehpayı yarıya böldün.

Kızıl dmı çara düşken

Kızıl dutu yarıp düşen,

Kızıl-hüler Küzünggüm aar.

Kızıl bakır aynamsın.

424

Eldik: Şamanın çuhasını taşımak için yapılmış torba

425

Kadak: Eldiven 321


Ahmet Ali Arslan Aı:ar Decrim aytıp hergen

Azar Gökümün armağan ettiği,

Aldın toylu Küzünggüm aar.

Altın toylu aynamsın.

Erlik-Ic oruun çırıdıp becr

Erlik yolun tcmizlcyen

Ertine toylu4 26 Küzünggüm aar.

Tılsımlı küçük aynamsın.

,

Sambuu Saya Çuvurekoviç'ten dcrlenmiştir.

Möngün-Taygsnıng Kargı Hem Hll.m.11lDg Kodannı AlgJUJganı

Möngün Taygah Şamanm Tavşana Adadığı Yalcarışı

Argada men, doot. Doot.

Onnandayım. Doot. Doot.

Arıgda men. Doot. Doot.

Çukurluktayım. Doot. Doot.

Ak-la kodan, doot. Doot.

Dembcya zı m Doot. Doot.

Adım çaraş. Doot. Doot.

İsmim güzeldir. Doot. Doot.

Andıg-daa bol, doot. Doot.

Küçüğüm, güzclim. Doot. Doot.

Aray baçıt. Doot. Doot.

Afahm. Doot. Doot.

Alap bereyn, doot. Doot.

Kendimi bilyo rum . Doot. Doot.

Sanap bereyn. Doot. Doot.

Kendimi tanıtayım. Doot. Doot.

Desoi dolar, doot. Doot.

Tepsi dolmaz. Doot. Doot.

.

E'dim-ne çok. Doot. Doot.

Etim var. Doot. Doot.

Asyak dolar, doot. Doot.

Kova dolmaz. Doot. Doot.

Hanım-na çok. Doot. Doot.

Kanım var. Doot. Doot.

Edilcerge, doot. Doot.

Çok ince. Doot. Doot.

Kccim heerek. Doot. Doot.

Derim var. Doot. Doot.

Dergileerge, doot. Doot.

Kenik. Doot. Doot.

Ernim çirik. Doot. Doot.

Dudaklarım var. Doot. Doot.

Kızıl kırlan, doot. Doot.

Kızıl tepede. Doot. Doot.

Çıdınnıg men. Doot. Doot.

Yuvam var. Doot. Doot.

Kızıl çeçek, doot. Doot.

Kızıl çiçek. Doot. Doot.

Çemiştig men. Doot. Doot.

Yem eğim var. Doot. Doot.

Sambuu Saya Çuvurekoviç'tcn derlenmiştir.

Toylu: Küçük ayna 322


Kızılderili Türk Şa.manizmi

MöngünTayga Hamımng Moos Eerenni Algangam

Möngün Taygah Şamanın Moos Ruhuna Ad8dığı Yalamp

�-�--------�------------��----�--�

Ergin bacın, ooy-ooy,

Eşiğin önünde. Ooy-oy.

Eeleenim, ooy-ooy.

Bckçisin. Ooy-oy.

Hörekeyi, ooy-ooy,

Goğüslerin. Ooy-oy.

Höndeygenim, ooy-ooy.

Kemik olmuş. Ooy-oy.

Algıg aksın, ooy-ooy,

Büyük ağzını. Ooy-oy.

Aazatkan, ooy-ooy.

Açıyorsun. Ooy-oy.

Azıg dicin, ooy-ooy,

Azı dişlerini. Ooy-oy.

Şaaratkan, ooy-ooy.

Gösteriyorsun. Ooy-oy.

Çetker oruun, ooy-ooy,

Şeytan yolunu. Ooy-oy.

Doza turgan, ooy-ooy.

Kapatansın. Ooy-oy.

Çcdi karış, ooy-ooy,

Yedi karış. Ooy-oy.

Ala-Mozuum, ooy-ooy.

Ala porsuksun. Ooy-oy.

Dotkar oruun, ooy-ooy,

Felaket yolunu. Ooy-oy.

Doza turgan, ooy-ooy.

Kapatansın. Ooy-oy.

Tos-la karış, ooy-ooy,

Dokuz karış. Ooy-oy.

Doşkun alam, ooy-ooy.

Korkunçsun, sertsin. Ooy-oy.

Köskü hannıg, ooy-ooy,

Göğsü kanlı. Ooy-oy.

Kök-le Moozum, ooy-ooy.

Mor porsuk. Ooy-oy.

Aksı hannıg, ooy-ooy,

Ağzı kanlı. Ooy-oy.

Ala-Moozum, ooy-ooy.

Ala porsuk. Ooy-oy.

Acar, aşpas, ooy-ooy,

Açıp açmaz. Ooy-oy.

Amırgalar,427 ooy-ooy.

Amırgalar. Ooy-oy.

Çılar, çılbas, ooy-ooy,

Sürünüp sürünmcz. Ooy-oy.

Çılbıgalarr,428 ooy-ooy.

Canavarlar, Ooy-oy.

Sambuu Saya Çuvurekoviç'ten derlenmiştir.

427 418

Amırga: Tuva mitolojisinde bilinen en korkulan kahraman. Çılbıga: Canavar 323


Ahmet Ali Arslan

MöngünTayga HIUIW11.I1g Buga ÇsyslliHll Algsngsnı

Möngün Taygslı Şamamn Boğa Yaratıcısına Adııdığı Yabrışı

Tökken hüldü çandır haspas

Dökülen külü tozlatmayan,

Dönen hüreng Buga çayaan.

San-ela renkli Boğa yaratıcım .

Kester baalık kedek doskan,

Adımiann geniş, yeri kazıyorsun.

Here bazıp eşkennengen.

Eyer üzerinde izlemek üzere kalıyorsun

Buuladı bustagılaan,

Küçük dağlarla vadileri titretip

Bulung teyler çanggılangan,

Dehşet sesle böğüren Boğa.

Kang hüler mıyıstıım ,

Bakır v e çelik boynuzlu Boğa,

Kara hüler duyugluum.

Kara bakır toynaklı Boğa.

Kalçan hüreng, kara-hüreng

Sarı, kara Boğa yaratıcı,

Buga çayaan hayırakan.

Yaradanın emriyle doğdun sen.

Kecig aksın kece mangnaan,

Geçitlerde bekçi duran,

Kcdettingen, manattıngan.

Birisini bekleyen gizli Boğa.

Dovuraktı doyuldurgan

Toprağı göklere savuran,

Doşkun hüreng Buga çayaan.

Kara renkli sert yaratıcı Boğa.

Kara çerni kaskannangan

Toprağı kazdığında toz koparan,

Karcı kara Buga çayaan.

Kara renkli sert yaratıcı Boğa.

Sambuu Saya Çuvurekoviç'ten derlenmiştir.

Möngün Tayga H1UI1JI1J11g Hele Çaysnm AlgsngBIJJ

Möngün Taygah Şamamn Hele Yaratıasma Adadığı Yslcarışı

Alday Tangdaa ayan tutkan

Altın Tandı'ya şarkı adayan,

A't-la baştıg bora Hegim.

At başlı boz Guguğum .

Borbak arga sanay eder

Sesinin yankısı orman dağılan,

Bora429 Hegim, aldın Hegim.

Altın Guguğum, boz Guguğum.

Ertineden artık ünnüg

Mücevherden de değerli,

Eder Hegim, bora Hegim.

Şarkıcı Guguğum, boz Guguğum.

Haaladır kattırganım.

Güldüğünde harika ses çıkartanımsın,

lfiiledir kılıyganım.

Uçtuğunda hüngür ses çıkartanımsın.

429

Bora: Gri, boz renk 324


Kızılderili Türk Şamanizınİ Boom çerge honup eder,

Da�larda, deryalarda şarkı söylüyorsun,

Mozaganı damçıp eder,

Eşiklerden çadıra giriyor sesin.

Kemi-le çok- şımı-le çok

Mahsun, saf Guguğumsun benim,

Keergençig bora Hegim.

Şarkıcı, güzel Guguğumsun benim.

Sambuu Saya Çuvurekoviç'ten derlenmiştir. Möngün-Tsyganmg Kıugı Hemge Çurttsp Turgsn Hamnıng Tümen Çaysnm Algsngsn Algıcı

Möngün-Taygsdski Ksrgı Irmsğmın Kensrınds YBŞsyan Şamanm Bin Tsne Ysrstıcısına Adadığı Ysksnşı

Hamık çaayan

Yaratıcılarım!

Havırlıngar.

Sakin olun, birleşin.

Tümen çayaan!

Bin tane yaratıcım!

Düşpürlünger.

Gücünüzü gösterin.

Berge-bile

Felaket geldi,

Meskildeciil.

Ona karşı direnelim.

Kadıg-bile

Zorluklar geldi,

Havırlacııl.

Acımasızca onu vuralım.

Buktug hayın

Bukun kötülüğünü,

Buzaalıngar.

Beraber yenelim.

Buyan keciin

Hastanın mutluluğu için,

Kıygıraalı.

Beraber haykıralım.

Soovustan

Arkamızda ne kaldı,

Doskuuldangar.

Beraber koruyalım.

Artıvıstan

Arkamızdan geliniz,

Acıglangar.

Fırsatınızı kullanınız.

Keşpes çerden

Geçilmez yerden,

Keşken-dir sen.

Geçmişsindir.

Kclbes çerge

Gelinmez yere,

Kclgen-dir sen.

Gelmişsindir.

Askan-dır sen.

Yanılmışsındır,

Teneen-dir sen.

Aklını kaybetmişsindir.

Alınngnı

Alacaklarını,

Algan-dır sen.

Yanına almışsındır.

Am-na doraan

Çok yakında,

Çoruur-la sen.

Gideceksin sen.

Ayga döömey

Aya benzer atım,

1 A'dım ertken.

Götürecek seni. 325


Ahmet Ali Arslan Çoraan çerimge

Gittiğim yerlere,

Çorbas-la sen.

Gidemezsin sen.

Baskan çerimgc

Ayak bastığım yerlere,

Baspas-le sen.

Ayak basamazsm sen.

Süreringe

Birileri kovalayan,

Süldelig4:10 men .

Süldeliyim ben.

Çargızınga

Hüküm çıkaran,

Çayaannıg men.

Yaratıcıyım ben.

Tümen hamnıng

Bin tane Şamanın,

Düvütküzü!431

Başkanıyım!

Düktüg Türnet

Düktüg Tümet,

Men-ne boor men .

İsmim benim.

Erlik haanga

Erlik Hana,

Ulaarn çetken.

Ulaşan Şamanım.

Ecen haanga

Ejen Hana,

A'tım çetken.

Atla giden Şamanım.

Kakkan dünggür

Yumruğu vurduğumda,

Havızınga

Ünler bendirim gürlesin.

Hadıy-la ber,

Sen rüzgarla uzaklara uç,

Hayhp-la örşee.

Yanıp küle dön, eri sen.

Eder düngür

Yumruğu vurduğumda,

Ezininge

Ünler bendirim bağırsın.

Estey-le ber,

Sen fırtınayla uzaklara uç,

Çugu-la ber.

Yuvarlan, uzaklara git.

Eder düngür

Ünler bcndirim,

Tudup algan

Daima elimde.

Eldepeylig

Özel, olağanüstü,

İreng boor men.

İren benimdir.

430 431

Sulde: Armatan, Şamanın kuvveti

Düvütkü: Başkan

326


Kızılderili Türk Şamanizm.i Kagar dünggür

Darbeli beııdirim,

Tudup algan

Daima yanımda.

Kaygamçıktıg

Saygılı, harika,

İreng432 boor men.

hen benimdir.

Haya-dacın

Ruhlanm, hastaya,

Körgüspenger

Kaya-taşı göstermeyin.

Hayhg dacın

Ruhlanm, hastayı,

Bastırbangar.

Kaya-taşa götürmeyin.

M önggülek deg

Möngülek dağ gibi,

Börülerim!

Büyüksünüz kurtlarım ı

Donggulak deg

Dongulak dağ gibi!

Taygılanm!

Güçlüsünüz ayılarırol

Buktugm çerning

Cinin olduğu yerde,

Bugun süreen

Cinle savaş oluyor.

Burgan höögüm , 434

Kutsal porsuğum

Buurul höögüm!

Yaşlı porsuğum!

Sambuu Saya Çuvurekoviç'ten derlenmiştir.

Ha.mnıng Eerennerin Algangll.Dl

Şa.mllillD Kezıdi Ruhianna

Adadığı Yakanşı

Ereen kuyam eştip algaş,

Rüzgar olarak tanındığımda,

Esteldirip çoruur şaamda,

Ruhiarım bana zırh oldular.

Ala kulaam eştip algaş,

Rüzgar olarak tanındığımda,

Esteldirip çoruur şaamda.

Yeleğim bana zırh oldu.

Kaldar aastıg sanglıımnı

Sebepli idare ettiğimde,

Dıngnap tudup çoruur şaamda.

San sıng kirli ağzın gösterdi.

Kara şang kızıdaktı

Armağan süsleriyle uğraştığırnda,

Kastap tudup çoruur şaamda.

Kara bağlı kazıdak koptu.

İrcng: Yaşlı

Buk: Cin l löög: Porsuk 327


Ahmet Ali Arslan Çedi çele kızıdaktar

Yedi kat kazıdaklarım,

Çarnım çayıp çoruur şaamda.

Omuzlarıma yük oldular.

Eeren kuyam estey bergcn,

Benim demir, duygun ruhum!

Kayda çelzip çor sen, ecim?

Söyle, nerelerde uçuyorsun?

Kaldar kuyang kastap algan,

Belki bir yerlerde koşuyorsundur,

Kayda çelzip çot sen, ecim

Belki bir yerlerde ruhu vunnuşsundur.

Ecren kuyang esti bergen,

Çizgili zırh toza dönmüştür,

Kayda çelzip oru-la sen?

Söyle nerelerde uçuyorsun?

Atk ı la c ıp oraalı be?

Birbirimizi atalım mı?

Alı tutçup oraalı be?

Duşmanlar gib i vuroşalım mı?

Tege kanş hanı ogum

Tege kanş okum,

Sıngınnadı atçıılı be?

Kmlsa da dövüşe devam edelim mi?

Tocuu Decit Lopsanov'dan derlenmiştir. Hamnıng Adıg, Morzulc Eerennerin AlgBIJ8anı Kara çerning kögün sökken

Şamanın Adıg lle Porsuk Ruhlarına Adadı/ı Yslan1ı Kara topra�ın yeşilin söken,

Kalçan köktü munupkay-la.

Mor porsu�a gidelim.

Döştüg çerning kögün sökken

Tepeli topra�ın yeşilin sökcn,

Dönngür köktü munupkay-la.

Mor boynuzsuza gidelim.

Aarıgga çoldug siler.

Ayı ruhu, Porsuk ruhu hastalı�ı yeniniz,

Avıraldıg çayaannarım.

Ruhiarım cömensiniz, iyi kalplisiniz.

Çovulangga çoldug siler.

Ayı ruhu, Porsuk ruhu acıları yok ediniz,

Çoraa n çoruk çoguur bolzun.

Seyahatınız başarılarla sona ersin.

Kandıg-kandıg didir siler?

Ayı ruhu, Porsuk ruhu ne diyorsunuz?

Hamnay ircm çugaalangar.

Dede Şaman olan gerçeği söyleyiniz.

Ham-na ıyaş kilengneen-dir.

Şaman ağacı öfkelensin ona söyleyiniz,

Haacılıg ka'ttar e dce.

Onun kara ormanda olduğunu doğnılayuuz.

Kara döngnüng baarında,

Hastanın canı, kara tepe l ere bakmış,

Ka'ttar edee belçigeşte

Hastanın canı, da� eteklerine bakmış,

Kara çirik anındava

Hastanın canı, kara çunkura bakmış,

Haya körnü bergen-ne-dir.

Hastanın canı, başka dünyaya bakmış .

191�1974 yılan arasında yaşamış olan Balgan Kücüget Lençaeviç'ten Kara-Höl'de derlenmiştir.

328


Kızılderili Türk Şamanizmi Kücüget Seren Hamnıng Eeren Apargan DBJI.yın Alganganı Handır-sundur çoruum-na bar. Kalgıp oram, ham-na daayım. Kara çerning aksındıva Haagayndır haldıp oram.

Kücüget Seren Şamanın Ruha Dönmiil Dayısına Adadığı Yahnp Yolum uzun, seyahata çıknrn uzaklara, Yolculu�a çıkın siz de dayı. Islık çalan fınına gibi uçun dayı, Kara toprağın karardı�ı yere gidin dayı.

Kızıl kımıng kırı-bile Hııgayndır ucup oram. Baskan izin soma kılıp, Bargan oruung barımçalap.

Kızıl da�ların üzerinde, Ba�ırarak uçun dayı. Ayaklarınızın izleri kalsın, Uçtu�n yol senin yolun olsun.

Üngeni çül? Kirgeni çül? Alganı çül? Albaanı çül? Ak, karazın ayılgap kör. Boralgaktı şinçilep kör.

Yurda ne girip ne çıktı? Neler alındı? Neler kaldı? Beyazla karayı ayırın dayı, Kirli suyu araştırın dayı.

Boom çerge bogdurbazın, Kıyıg çerge kıstırbazın. Bocka horlaar boralgaktı Bodamçalıg körüp oram.

Uçuşun da� deli�inde kesilmesin, Uçuşun dar bo�azlarda durmasın. Yolda zararlı kirli suya rastlarsın, Keskin olun, duygun olun dayı.

Süzüktügnüng435 biteezi men. Süldee teylcp, onal436 kıldım. Aştıng-çemning deecizin Tançık437, sercim438 örgüp keldim.

Süzük inancına inanıyorum ben, Tören düzenleyip e�iliyorum ben. Lezzctli yemekleri feda ediyorum ben. Tançık bayramında şara veriyorum ben.

1913 doğumlu Balgan Kücüget Lençaeviç'ten derlenmiştir.

435 436 437 438

Süzük: Dil inancı Ona!: Tören Tançık: Göke, Topralta ve Suya Düzenlenen tören. Sercim: Şarap, içki 329


Ahmet Ali Arslan Hamnıng Aangnıng Ongen Dözün Bilip Aar Dee1 Küçülüg Çayaannann Algangan Algıcı Kayıın ındıg bolguaarıl? I laygııl kılıp çoruptaalı. Çanggıs çovag kayaa kalbas, Çakpalıgnı çadıptaalı.

Şamanın Hastalıjın Kaynajuıı Tespit Etmeye Bütün Kuvvetli Ruhlan

� ırdı ı Yalcım1ı

Uyanmadan bir şey yapamayacağız değil mi? Kuvvetli ruhiarım yoklamaya çıkalım. Üıülmeden bir yolculuğu kurban edelim, Kuvvetli ruhlanm, kanadarımı geniş açalım. Bir daha bu yolda yorulan kimse olmaz,

I löy-daa çovag eves-le-dir. Köşkülegni körüpteeli. Köşkünekter, çoruulungar. Köşkeligning ındı çedir.

Hepimiz Köşkelig da�a gidelim. Nineler, anneler oraya gidelim, Köşkelig dağından da uzaklara gideriz.

1 Iörlüg-Tayga baarı çedir Handır-sundur çoruum-na bar. l lalıp oruungar, çayannarım. 1 laray kaptaal, çorup oraal.

Hayalimde Hörlüg-Tayga'ya gidiyorum, Yollar beni çekiyor, derinlere iniyorum. Yaratıcılarım tırıs gidin, hızlı uçun, Tepeden her şeyin göıündüğü yere gidelim.

Balgan Kücüget Lençacviç'ten derlenmiştir. Çelbir Sam bu u Hamnmg Bodunung Küçülüg Eerennerin, Sünelerin Al. 'BD81UJJ

A'ttanıılı, to nanıı l ı

.

Çelbir Sambuu Şamanın Kendi

Ruhianna Adadığı Yakanşı

Giyindim, ata bindim,

Alıs çerden aydıs439 tırtar

Taçlı atım neredesin?

A dım - höl gem kayda bardı?

Seninle aydısa gideceğim,

'

A tkarınga r . Ada ktangar. '

Bendirimi verin, uğurlayın.

Ektim bacın eeley kakkan

Yılaniarım omuzurodan hızlı uçtu,

F.eren ala çılannanm.

Yılaniarım müthiştir, çizgili dir.

Çarnım bacın çaya haskan

Yılaniarım kolurodan aşağıya indi,

Sang··şokar çılannarım.

Yılaniarım müthi şti r sarıdır.

Beldir çerden is-le kesken

Acıkm ış çevik ayılarımı

Metpelçingneen sıyaptarım.

İki derya arasından iıi arayın,

Şırgay çerden olça haygan

Kibar sürünen becerikli ayılar,

Çıdıcangnaan sıyaptanm. _ 439

,

Geçilmez ormandan ganimet arayın.

Aydıs: İnsanın canını anlamak için kullanılan ot. 330


Kızılderili Türk Şamanizmi SaJaang bazıp samnap olur.

Parmaklarınla dikkatli sayım yap,

Sambırangga şıyıp olur.

Tahtan var ya, ona resim çiz.

Çuragaçı440 çurup olur.

Resim yapıyor çuragaçı,

Çurumalga441 şıyıp olur.

Çurumalda çizgileri gösteriyor.

Aay çarık oglangılaan,

Sağ tarafından zalim ruh okşuyor,

Dedir çarık deskinvileen,

Sol tarafında zalim ruh dolanıyor.

Aksı hannıg aal börüm,

Ağzı kanlı kurtlarım,

Aray-la beer, ulam-na beer.

Buraya gelin, yakın gelin.

Adanganda alır çangnıg,

Kinciyim, istediğimi yaparım.

Kuugayga çayattıngan,

imha edeyim o zaman.

Kuu ıyaş kuspaktapkan

Elimde eski bendirimi tuttuğumda,

Kulugurung bolgay men aan .

Olağanüstü birisi olurum ben.

1914 doğumlu Çelbir Sambuu 'dan 1975 yılmda derlenmiştir.

Küzünggünü Algangam

Şamanın Küzüngü Ruhuna Adadığı Yalcanşı

Sarıg bulut arazın dan

Sarı bakırdan dökülmüş aynam,

Çara şarap badı kelgeş,

Sarı bulutlardan indin sen.

Sang tuurun çara düşken

Uçuşun keskin, fırtınalı oldu.

Sarıg hüler küzünggüm aar.

Sarı kayayı vurup, yardın.

Kızıl bulut arazundan

Kırmızı bakırdan dökülmüş aynam,

Kıza şurap badı kelgeş,

Kırmızı bulutlardan indin sen.

Kızıl tuurun çalça düşken

Uçuşun çok hızlı, geçici oldu.

Kızıl-hüler küzünggüm aar.

Kırmızı kayayı vurup, yardın sen.

1915 yılında Barıın-Hemçik bölgesinde doğmuş olan Homuşku Henden Yasutueviç 'tcn derlenmiştir. O, Tibetçe ve Mo­ ğolca serbest konuşan ve Tuva Kültürünü çok iyi bilen alimdi. Ha­ yatının son yıllarında Buryat .EJinde lamacılık yapmıştır. 1975 yı­ lında Kızıl'da derlenmiştir.

410 111

Çurgaaçı: Gökbilimci, gökteki cisimlerlc uğraşan Çurumal: Resim 331


Ahmet Ali Anlan Oorcak A vıday Şamanın KÜZÜD.gü Ruhuna Adadığı Yalcımşı

Kaday Ham Oorcak A vıdaynıng Küzünggünü

�------Alı_J��ao-����--+--- --­ Araan. Araan. 442 Alas. Al as. 443 Artış, kanggı sangım saldım. Aramaylap çacıım çaştım. Aydan, hünden herel urtkan Aldın hülcr Küzüngüler Azar Kurbus edi-le-dir. H ünden aydan here) urtkan Hülcr toylu küzünggüler. Üstügününg'44 edi-le-dir.

Araan. Araan. Alas. Alas. Pelinle ardıç yaktım, Sessizce çacıg saçtım. Altın gibi parlayan bakır Küzüngü ruhu, Ay ile güneş nuruyla dolu Küzüngü ruhu. Azalı ve Kurbuslu Küzüngü ruhu, Ay ile güneş ışığına parlayan Küzüngü ruhu, Bakır toylu Küzünggü ruhu. Üstügülü Küzüngü ruhu.

Monguş Maas Ser'!miloviç'ten alınmıştır.

Monguş Tsrgm-Kara ŞamaDI.D. Kendi Yaratıcısına Adadığı

Deerler Uktug Monguş TargınKsraDI.D.g Ham Çayannaruı Alganganı Kara morluum,

YskllT11I Kara yüzlü yaratıcım,

Kaldar sınnıım,

Doru cndamlı yaratıcım.

Ham çayan

Sen Şamanın arrnağanısın,

Kulugurum.

Soyunun babayiğidisin.

Eldepeyliim,

Sen çok tuhafsın,

Ezir haaylıım.

Bumun kanal gagası gibidir,

Ergim çayaan

Sen en değerli yaratıcımsın.

Kulugurum.

Sen coşkunlann cesurusun.

Agar sandan dayangııştıım,

Sandan ağacı dayanağın senin,

Askak çandaş daay-avam.

Sen benim aksak teyzemsin.

Arga bolzun, sösten sögle.

Söyle istediğini, kabul olsun,

Arcaan bolzun, aktan-na çaş.

Süt saç, arcaan olsun.

442

444

Aran: Sakin, yavaş Alas: Hadi, şimdi, hazırdır, hemen. Üstügü: Göklerde bulunan en yüksek evren 332

ı


Kızılderili Türk Şamanizmi Süme bolzun, sösten sögle.

Sözünü söyle, öğüt olsun,

Süzük bolzun, sütten-ne çaş.

Süt saç, adak olsun.

Eeren dözüm eeleri!

Yaratıcı ruhlanm!

Ergimnerim, beerlenger.

Yakın gelin, değerlerim!

1913 yılında Süt-Höl bölgesindeki Bayan- Ta] köyünde doğ­ muş olan Kuular Orus Dongur-ooloviç'ten alınmıştır. 1 Haziran 1989, Kızıl.

Mezil Hlli11Ilg li1 Çe1eeş Kövüürün AlgangBI11

Mezil ŞamaiUIJIJ Çeleş Köprüsüne

Çerden decrce ünüvüttüm.

Yerden aynlıp, göklere yükseldim ben

Çeleeş445 kırlap çorup or men.

Çeleşle yolumu devam ediyorum ben.

Adadığı Yakarışı ,

1918-1983 yılları arasında yaşamış olan Tamba Salçak Odekeeviç'ten 23 Eylül 1971 tarihinde derlenmiştir.

Oorcak Çsş- ool Hamnıng Küzünggülerin Alg�

Alas. Alas. Ani. Tayıl. Artış, sangım salıp algaş, Aktar kıygaan çacıp-çacıp, Alastanıpa'ttandımoy.

Oorcak Çsş- ool Şamanın Kendi Aynasına Adadığı Yakarışı Alas. Alas. Arılan. Ayrıl. Ardıç yakıp san koydum ben, Ak sütü kurbana saçtım ben. Ata binip yola çıktım ben.

Eeren dözüm eeleri! Evirlinger. Havırlıngar. Ee körüp, kılçaş kınnıp. Beer körüp, meni utkup.

İletişimde çok kibar olun, Ruhiarım gelin buluşmaya.

Donggul Tandı hayırazı Tozan kici toluglug, Toylu hüler Küzünggülcr! Beer körnüp, kılçaş kınnıp.

Tandı dağın armağanı olan aynam, Doksan insanın hayatı sana bağlıdır, Parlayan bakır aynam benim, Siıe eğilerek yakarıyorum, bana bakınız.

445

Benim kökümün ruhları!

İyi yürekli olun, sakin olun

.

Çeleş: Gökkuşa�ı. Tuva mitolojisinde gökkuşa�ında sadece semavi şama­ nın yürüyebildiği ve sıradaki insanın ona dokundu�nda şimşe�in darbe­ si vuruldu� söylcnilmektedir. 333


Ahmet Ali Arslan ,- ·---------.---,

Çerning, Dccrning hayırazı

Yerin, Gökün armağanı olan aynam ,

Çcden kici toluglug

Yetmiş insanın hayatı sana bağlıdır,

Çcrzi hülcr Küzünggülcr!

Çürüyen bakır aynam benim,

Çcskinmeyin, çemneninger.

İğrcnmeyin, yemcğinizi yiyin.

Azar deerning hayırazı

Azar gökün armağanı olan aynam,

Aldın hüler Küzünggüler!

Altmış insanın hayatı sana bağlı,

Aldan kici toluglug

Altın bakır aynam benim,

Aa! çurttu crgiy körüp.

Aalları, yurtları koruyun.

Ovulangar. Tovulangar.

Munzuk Ondar İlginoviç'tcn dcrlenmiştir.

Oorcalc Çs1- ool Hamnmg Morzulctu AlgangiUll Kara çerning kögün sökkcn Kalçan kögüm, kara kögüm Hana baan kadarganım. Kayda, çüde çüü tur mpng? Haygaaragar. Örşeezinde. Adılagar. Örşeezinde.

.

Oorcalc Ç;q- ool Şamarım Morzuğa Adadı/ı Yakan1ı Kara yerden ağaç kökün koparan, Benim kcl, kara porsuğumdur. Keçe duvar altında bekçi duruyorsun, Ne gördün söyle? Ne gördün göster? İyi yürekli ol, keskin ol, Çok kibar ol, duygun ol.

Munzuk Ondar İlginoviç't(•n dcrlenmiştir.

Oorcalc Çaş- ool Hamnıng Adıgnı Alganganı

Oorcalc Ça1-ool ŞamBIHil Ayılara Adadığı YakaTıp

Tos-la çüstüg demir çılan Doskuuldadıp kagganı be? Ça's-la hüler konguraalar Çarnım kudu şınggıradı.

Dokuz oynaklı demir yılan, Beklesin diye bıraktılar mı seni? Elimdeki tunç sesli ziller, Bakınız nasıl güzel çınladı.

Mayıcangnaan davannarlıg, Madang kara dumçuktugum. Sıgırargan karaktıgım, Sulaşkan dumçuknıgum.

Aksayan kim geliyor? Elbette o, kara burunlu benim ayım. Yaramazaca kim ıslık çalıyor? Elbette o, çckik gözlü benim ayım.

334


Kızılderili Türk Şa.manizmi Bülüreergen karaktıgım, Bütkürergen dürzülügüm. Kıyıg çerde kokpalıgım. Kımıskayak çemiştiim.

Kulakları çok duygundur, Vücudu çirkin, kamburdur. Boğazlara yol yapanım benim, Karıncayı yemek yapamın benim.

Kıştıng ayın udup ener, Kılış bolgaş azıglıgım. Kıcırangnaan çidig ünnüg, Şugul kara kulugurum.

Bütün kışı uykuda geçiren, Hançerli, büyük azılı ayım. Dehşet yüksek sesle bağıran, Büyücü sesli benim kara ayım.

Munzuk Ondar İlginoviç'ten derlenmiştir.

Oorcak Çaş- ool Hamnıng Aniann AlglliJgiUJl

Oorcak Çaş-ool Şamamn Eşek Aniarına Adadığı Yakar1jı

İyi kararom odu bolgan İyi sarıg arılarım. Ala karaarn odu bolgan Aldın-·sarıg aniarım Aştanıngar, çemneninger. Adıılagar, kaygaaldagar. Artın, iştin ovartıgar. Ayııl keerin büdüü bilger.

İki gözümün ateşi olan, İki sarı eşek arılarım . Gözlerimin ateşi olan, Altın- sarı arıları m. Zevkle yemeğinizi yiyiniz, Dinç olun, duygun olun. İçeri ye ve dışarıya bakınız, Bulaşıcı felaketten haber alınız.

Şivegeyden çidig bistig, Şivişkinden dııngırlanm. Adır bistig şivegcy dcg, Adır dıldıg çaşkaaday"46 deg. İyi dıldıg çaaşkaday deg. Çerning çive çerge çoruur. Sugnung çive sugga çoruur.

Dişleriniz bizden keskin, Casustan da duygunsunuz, Acı uçlu bis gibi diliisiniz Çaşkaday gibi keskin hançerlisin. Çaşkaday gibi iki dillisiniz, Kime yer üstünde olmak nasipsc, yaşasın, Kime su altında olmak nasipsc, yaşasın.

Munzuk Ondar İlginoviç'ten derlenmişcir.

446

Çaaşkaday:

Su kenannda yaşayan

bir kuş türü.

335


Ahmet Ali Arslan

Şamanın Kendi Kuzgwılarma Adadılı Ya.A:anşı

Hllii1IlglD. Kuslaınnarm Algsngll.Dl Çedi höldüng kırında Çedi kara kuskunnarım. Karak çetpes çerlerdive Haygııl kılır şuudangnarım.

Yedi gölün kenarındaki, Benim yedi kuzgunum. Göz yetmez yerlerde, Yoklama yapan kuzgunlarım.

1920 doğumlu Kırgıs Amir-bit'tenl972 yılında derlenmiştir.

Hara-Höldü.ng Kslzsn Hamımng Şıvar-Daya.k Bile Çılsn-Kara.k EerenDi Algsngsn Algıcı

Hara-Höllü Kslzsn Şamanın Şıvar-Daya.k ile Çılsn Kara Ruhlarma Adadılı Ya.klli7Iı

Hec! 447 Döceenger adaanda Şıvar-Dayak44A Dört möçüngcr kamgalalı.

Hee! Yatağınızın altındaki Şıvar-Dayak Vücudunuzun koruyucusu.

H ce! Döceenger b acında Çılan-Karam449 Töl dözüngcr haygaaralı.

He e! Yat ağın ı zın başndaki Çılan-Kara Nesiinizin koruyucusu.

Sagan-ool Viktor Biçe ooloviç'ten derlenmiştir. Baann-Hemçik Kocuunnung Deviskeeringe Aldarcıp Çoraan Oorcak Şokar Hammng Eerennerin

Oorcak Şokar Şamsnın Kendi Ruh}anna Adadığı Yakanşı

Algsngan Algıcı Ey. Ey . Eeren dözüm eeleri! Erlik oran çurttuglarım! Oray düne çoruktuglar! Oynaalıngar, höögeelinger.

Ey. Eey. Soyumun iyesi olan ruhlarım! Erlik yurtlu ruhlarım! Karanlıkta gezmeyi sevenlerim! Oynayınız, neşelcniniz beraber.

Oy.Ooy. Kecee düne çoruktuglar, Kecik aksın doskannarım! Çergelecip kelingerem, Çevek çerler e rgiilinger.

Oy. Ooy. Gece vakti gezenler, Geçit ağzın kapatanlar. Beraber geliniz, Mezarlığı ziyaret ederiz.

447 448

449

Hee: Önceden bilinen bir şeyin tcsadüfen haurlandığını gösteren ünlem.

Şıvar-Dayak: Kol ve ayak hastalığını iyileştiren ruh. Çılan-Kara: Şamanın giysisine takılan armağan. 336


Kızılderili Türk Şamanizmi Ey. Eey. Çedi kara kuskunnarum, Çergelecip kelingerem. Çerning çekseen, sugnung suksaan Çengçerlecip çarcıılıngar.

Ey. Eey. Yedi kara kuzgunum, Beraber gelini?.. Yerin kokusunun, suyun kirin, Nereden çıktığını arayalım.

Oy. Ooy. Kögerimnep450 acaalıngar, Kök-le teylep haraalıngar. Çavızaktap45 1 acaalıngar, Çavanını çazarlaalı.

Oy. Ooy. Kögerimden geçiniz, Kök tepeden bakınız, Çavızaktan geçiniz, Dibine saklananı koparalım.

Ey. Eey. Hovu, şöldü keceelinger. Horumnugga kedeelinger. Horumnugga çede bergeş, Horum dacın çingçerleeli!

Ey. Eey. Bozkırları dolaşalım, Taşlı horuma gidelim. Horuma gidince, Taşları atıp, kazalım.

Oy. Ooy. Kici bacın dongga kılgan, Kici emiin hönek kılgan, Kici öştün hımış kı1gan, Kici hanın suksun kılgan.

Oy. Ooy. O, insan kafasın testi yapandır, O, kadın göğsün çaydanlık yapandır, O, insan kolküreğİn tepsi yapandır. O, insan kanın içecek yapandır.

Ey. Eey. Karanggı dün çoruktuglar! Havırlıngar, böldünçünger. Hamnap, samnap oynaalıngar. Haygaaraldan köreelinger.

Ey. Eey. Geceleyin yoklama yapanlar, Sakin olun, toplanın. Beraberce dua edip yakaralım, Beraber yoklamayı devam edelim.

1924 yılında Barun-Hemçik bölgesindeki Ergi-Balık köyünde doğmuş olan Dongak Şakrar Badıeviç'ten derlenmiştir. Dongak Şaktar, kompozitor, Tuva müzik aletlerini imal eden ve çalan ta­ nınmış bir uzmandır.

450 45 1

Kögerim: Küçük geçit, dar geçit Çavızak: Eyer 337


Ahmet Ali Arslan

Hemçile Bacmda Bay-Tal

Hemçilcli Şamanın Kendi

Hamımng Eerenneringe Çanrup Algangam

Ruhianna Adadığı Yakanşı

Kara-şakar sırı çılan!

Kara lekeli sırı çılan!

Karaang acıt, dılıng şah.

Gözlerinizi açın, dilinizi bileyin.

Çılbıga Moos,452 hacıng ködür.

Kafanı kaldır, Çılbıga Moos!

Çımçak sırtııng sayga orna.

Değiştir yumuşak yastığını çakıra.

Havarnıgar, çayaannarım.

Yaratıcılarım iyi yürekli olunuz,

Haaçazın dürgen haangar!

Çadırın haaçasını çabuk örtünüz.

Kang-na demir kecegeden

Yaratıcılarım çelik p erdeyi alınız,

Haaçazınga azıptıngar.

Çadırın h aaçasını onunla örtünüz.

Aza-Kuunu çandırıngar.

Aza-Kuunu gönderiniz,

Adaan aksın hayırlangar.

istediğini yerine getiriniz.

Çaşpan kuunu oyladıngar.

Çaşpan -Kuunu kovunuz,

Çanıp çortsun, tüvektig-dir.

O, mızmızdır uzak dursun.

1926 yılında Bay-Tayga bölgesindeki Kara- T'af köyünde doğmuş olan Hertek Seree Burulbacviç'ten 7 Nisan 1976 tarihinde Ktxıl'da derlenmiştir .

Bay-Tayga Kocuunnung BayTal Çurttug Dalay Hamnmg Eerennerin Algangan Algıcı

Dalay Şamanın Kendi Ruhianna Adadığı Yakanşı

Maşpak kara Maacalayım! 453

Dolgun kara Maacalayım !

Mençe körüp oyaktalba.

Kaçma benden bana bak,

Uzun oruk şöylü berdi.

Yolun ufuklara uzayıvcrdi,

Udatpayn dozup aalı.

Beraber takip edelim kaçağı.

Maşpak kara macaalayırn!

Dolgun kara Maacalayım!

Manıng şuudat, şımda-dekte.

Çevik ol, yakala kaçağı,

Kıyıktalıp ıray berdi.

O yaniayıp uzaklaşıverdi,

Kıngçıktırbayn dozup aalı.

Kaçırmadan karşılayalım.

45l 4')]

Çılbıga Moos: Bekçi ruh

Macaalay: Ayı, ayı ruhu; Ayı pençesi: Aymın ön ayağının beş dırmağının

üzerinde bulunduğu dcrisi, eğer kimin yanında ay İ pcnçcsi varsa ona kö­ tü güçler yanaşamaz. O, insanın canını kötülüklerden korur.

338


Kızılderili Türk Şam.anizmi Ösküs454 eeren, ıdık eeren! Örü, kudu çayannanm! Havırlıngar, böldünçünger. Karak, kulaam bolungaram.

Ösküs! Kutsal ruhum! Yukarı, aşağı Çayannarım ! Beraber olun sakin olun, Kulağım olun, gözüm olun.

Çeden sarıg azalarım! Çerzi kuu-kuu çetkerlerim! Şımdaadangar, detkedenger. Şıdal-kücüm nemengerem.

Yetmiş sarı cinlerim! Yanakları boz cinlerim! Geliniz, beni dcstekleyin. Gücüme güç-kuvvet ekleyin.

Adır dılı karangnaşkan, Akkır öee kılangnaşkan, Şıylang-dıylang çoruktugum, Çiirtim şokar çuçaktıgım.455

Acı diliyle korkutan ruhlarım, Ak gömleğinden fark edilen, Hareketi dalgalı ruhlarım, Ala çuçak giyen ruhlarım .

Karaa köskü çüvelerim ! Kulaa dııngır çüvelerim! Eveeerniger, ovaarnıgar. E'di-kecim dagavangar.

Gözleri keskin ruhlarım, Kulakalan duygun ruhlarım, Kibar, özenli olun yılanlanm, Vücudumu soğuğunuzla sürmeyin.

Aarıg-hinçek çoviılangnıg Amıtanga duza kadaal. Buyan kılgan sadıızı decş Burgan bisti çrşeer bolgay.

Benim uzun yılanlarım! İnsanlara yardımcı olalım, İnsanlara iyilik yaptı diye, Tann bize minnattar olsun.

Hertek Seree Burulbaeviç'ten derlenmiştir.

Çe.r, Sug Eezinden Hamnaan

HllDli11D.g Adıg Holu Tudup Algaş Alganır Algıcı Aangga bargaş kcerge, Aksın, murnun çılgap turar Çazıy kara macaalayım.

454

Yer ve Su Ruh Soyundan Olan Şamanm Ayı Pençesine Adadığı Yakarışı Hastaya gidip geldiğimde, Ağzın burnun yalayan, Benim açgöz kara ayım.

Ösküs: Öksü:zlerin ruhu Çuçak: Çocuk kürkü 339


Ahmet Ali Arslan Hooşkunga bargaş keerge,

Misafiliğe gidip geldiğimde,

Holun, budun çılgap turar

Arka, ön aykiarını yalayan,

Çazıy kara macaalayım.

Benim açgöz457 kara ayım.

Maşpalçıngnaan, ayırangnaan

Çabuk, kibar yürüyen,

Maldırgana456 çemiştiim.

Maldırgana yiyen ayım,

Ala-Tayga çurttum.

Ala-Tayga, yurdun senin.

15 Aralık 1936 yılında ÖVür bölgesindeki Torgalıg köyünde doğan Bürbü Kırgıs Oydupoviç'ten 8 Mart 1976 tarihinde Kızıl'da derlenmiştir.

Kuular Sürii.rJ -ool HBIDI11ng Megeçi Hekting A 't Baştıg Bora Hekti Kançsar Duuraylsanın Algangan Algıcı

Kuular Sürün-ool Şamamn At Başh Boz Guguğu Aldatan Guguğa Seslendiği Yilkarışı

O!

O!

A't baştıg bora hegim!

At başlı boz guguğum!

Naçın bora küştüg hegim !

Naçın gibi güçlü guguğum!

İzig oran çurttan ünmc.

Sıcak yurttan gitme sen,

İzig oran çurttung kagba.

Sıcak yurdunu bırakma sen.

O!

O!

Erten bolza erten men.

Yaşlandım, sabaha ölebilirim,

Kecee bolza kecee men.

Yaşlandım geceye ölebilirim,

Çılıg hünnüg çurtum kaggaş,

Sıcak güneşli yurdumdan ayrılıp,

Çıvar hünnüg çurtçe baar men.

Rüzgarlı güneşli yurda gideceğim.

O!

O!

Irak çerce barbayn körem.

Uzaklara uçma at başlı guguğum,

Inda kıştıng soogu konçug.

Oranın kışı uzun, sağuğu korkunç.

Inda hattıng sürlüü konçug.

Oranın borası hayata çok korkunç.

Inda çonnung kadıı konçug.

Oranın insanı sert çok korkunç.

456 457

Maldargana: Dağlarda bulunan ve ayıların en çok sevdikleri ot. Açgözürn: Ayıya söylen.ilen hitap, Yer, Su Ruhu Soyundan olan Şamanla­ rın sevdikleri kahraman.

340


Kızılderili Türk Şamanizmi O! Songgu çükke çede beerge, Çogdur dıttar ünmeyn turar. Çoçagaylıg şiviler çok, Çoduraalıg anglar çok.

O! Kuzey kutuplara gidersen, Orada dut yapraklan yetişmez. Orada çam kozalağı yetişmez, Orada ormanlar hiç bulunmaz.

O! Terezin bacınga honupkaş, Tendingeynip orup eder men. Haragan bacınga horgadaaş, Halangaynıp orup eder men.

O! Kabak ağacın tepesine oturup ben, Vücudumla sallanıp öttüm ben, Karagan tepesine oturup ben, Aşağıya düşereesine öttüm ben.

O! Karanggı dün uzun oran, Hayalıg hün kıska oran. Eder hekter çeyleves çer, Eezi konçug doşkun oran.

O! Aşağı dünyada karanlık tün uzundur, Öbür dünyada aydın gün çok kısadır. Orada guguklar yaz mevsimi yaşa­ mazlar, Toprağın ruhları çok acımasız, sert olurlar.

1926 do�mlu Kuular Surun-ool Amır-Bitoviç'ten 30 Mart 1989 tarihinde derlenmiştir. HAMNING HÖRÜMNEP ALGANGAN ALGICI

TEŞHİZATA ADANMIŞ YAKARIŞLAR

Monguş Hörlepey Hammng Hörümnep Alganın

Monguş Hörlepey Şamanın Teşhizata Adadığı Yakarışı

Oray kecee çoraan -dır sen. Oruung azıp çoraan-dır sen. Orlan aza kedep kelgeş, Oorlapkaş barganı ol-dur.

Geceleyin yalnız gezmişsin, Yolunu kaybetmişsin sen, Cesur şeytan aldatmış, Çalmış seni kendine götürmüş.

Çerle kecee çoraan-dır sen. Çeveg458 çerge duşkan-dır sen. Çetker, aza çidip kelgeş, Çedip algaş barganı ol-dur.

Belki sen orada oynamışsındır, Belki de mezara gitmişsindir. Şeytanlada gelip sana o sırada, Elini tutup, kendilerine götürmüştür.

458

Çeveg: Mezarlık

341


Ahmet Ali Arslan H arık şi ne eng üzü l gen dir,

Halinin z ayı fl adığı hissediliyor, Kara çunkura gittiğin hissediliyor. Çunkur dibinde kcrpetene öyküdün, Sarı yaprağa kadar yaşamazsın sen.

-

Kara tamı kirgen-dir sen, Sargı bolup çıdar-dır sen, Sarıg bürü çetpes-tir sen.

190/ 'de Dzun-Hemçik bölgesindeki Çıraa-Bcı köyünde doğ­ muş olan Kuular Çanzan-oola Bulunmaeviç'ten 1972 yılında der­ lenmiştir.

Kuskrm Hllii1IUng Hörürnnep Algangan Algıcı Kara sugnung terenginden Balık izin tıppas-tır men. K ad ayı ngnın g tamızından Tokpak459 izin tıppas-tır m en

.

Kuskrm Şama.nm Şüphelenmeye Adadıjı YakllTllı Kara suyun derinliğinden, Balık izin hiç bulamadım. Hatununun tamından,460 Tokpak izin bulamadım.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten der/en miştir.

Arat çonum aybızı bar. Ak-la kadaan askan, tutkan, Acık taakpızın sunup kclgen .

Şamanın Şüphelenmeye Adadılı Yslaın1ı Borçluyuzdur, ödeyelim biz, İ nsanlar geldiler büyük ricayla, Beyaz kadak161 getirmiş, bağışladı, Acı tütün içmeye teklf etti bana.

Acı-tölün, ak-la malın Acıglangar, onçalangar. Maşpak kara, macalayımn, Barıp körem, bolgaap körem.

Çocukları, hayvanları nasıldır? Araştırınız, soruştrunuz, Kara ruhum, ayılarım, Gidip oraya, iyilik gösteriniz.

ldın-kuşun ecrtpenger. Kodan malın hoyuspangar. Urugların, ulugların Ulaartpangar, düüretpengcr.

i tin-kuşun havlatmayın, Hayvanların korkutmayın. Çocuklara, büyüklere acıyın. Uyandırmayın, endişe etmeyin.

Arsptang Hamnıng Hörümnep Alganır Algıcı Alımnıg bis. Ö relig bis.

459 460 461

Tokpak: Erkek cinsi Tam: Kadın cinsi Kadak: İpek mendil 342


Kızılderili Türk Şaınanizmi Okulganı otçug-dur be? Ovaakayı çige-dir be? Üngeni çül? Kirgeni çül? Üngcennen çül? Soygannan çül?

Yanıyor mu, sıcaklık veriyor mu odunu? Konulan yerde düzgün mü ovakay? Çadıra kim girdi, kim çıktı? Söyleyin. Kim sürünüyor, kim sıkışıyor? Söyleyin.

Çer kulaktıg dııngır çüvem, Çer turaglıg sürlüg çüvcm! Maşpak kara macaalayım! Bargaş kclem. Körgcş kelcm.

Yer kulaklı duygun ruhlarım, Çadırı yere yapılan ruhlarım, Kara ruhum, kara ayılarım, Buraya gelin, bakın buraya.

Çünü kördüng? Çünü bilding? Çüdcn kortung? Çüdcn hoydung? Dcdir çarıın deskiy manaan Delgem hörecn hiriletkcn!

Neleri gördün, neyi öğrendin? Neden korktun? Niye kaçtın buradan? Çadınn bansında bekçilikle duruyorsun, Göğüslerini göstererek inleyip duru­ yorsun.

Amdıı:.r.ında anaa-la-dır. Doşkun kara sagıızınım! Kara kurtun kayıratkan, Karcı kara hayırakanımı

Bu böcek kurban oldu sana, Benim kara boncuk sagızınım. Kara kuri kurban oldu sana, Benim acımasız hayırakanımı

Amdıızında anaa-la�dır. Arnır-mcndi turar-la·-ddır. Aal koclan karanggı-dır. Alızında ayınçıg-dır.

Hasta daha canlıdır, yaşayacaktır, Onun canı tamamen korunacaktır. Onun çadırı karanlıkla örtünmüştür, Ama bulaşıcı insanları ağrıtacaktır.

Çıdın-şirik bolur bol:.r.a, Kiçccningcr. Bodanıngar. Hanaa-bile kattıca beer, Dumaa-bile tutçul-la beer.

İ nsanların bakımı zor olacaktır, i htiyatlı olun, dikkatli olun!

Aza oruu acıy bergen. Çcvcg höörnüng ımzak-çeksee, Çerning-sugnung kilenngi be? Kiçeeninger. Bodanıngar.

Bazıları griple ağrıyacaklardır, Bazıları çiçekle ağrıyacaklardır. Şeytaniara hasta yurduna giden yol açıkur. Mezarlıktan bir şeyler mi geldi acaba? Burdya yerden, sudan öfke mi geleli yoksa? i htiyatlı olun, dikkatli olun!

Sambuu Saya Çuvurekoviç'ten derlenmiştir.

343


Ahmet Ali Arslan Oorcak Orten Hami11Dg Segitip AlgangiiDl

Oorcak Orten ŞamiJ1D Sağlam Olmaya Adadığı Yak1U71ı

Kaargannar! Beve, bee. 462 Kayda çorlar? Beve, bee. Çedi kuskun! Beve, bee. Şapkınçılıım. Beve, bee.

Kara kuzgunlarım! Sıcak bee, Neredesinizi Sıcak bee, Yedi kuzgunum! Sıcak bee, Casuslarım! Sıcak bee.

Çedi börü! Beve, bee. Kedeciliim. Beve, bee. Haygıldarım! Beve, bee. Kançaldıngar? Beve, bec.

Yedi kurdum! Sıcak bee, Araştırma yapalım! Sıcak bee, Duygun casuslarım! Sıcak bee, Ne buldunuz, ne duydunuz? Sıcak bee.

Monguş Hurgul-ool Sazıg Hunaeviç'ten derlenmiştir.

Süt-Höl Bölgesindeld MmgÇürek Köyünde YaşlllDlŞ Olm Oorcak Orten Şamlli11Il Verdiği Sözüne Adadığı Yakarışı

Süt-Höl Kocuunnung Mmg ÇüreJclce Çurttap Çoram Oorcak Orteng Hll1DI11Dg Aazap AlgangiiDl Ha acıktı Kaktap bereyn. Ölccikti Örtep bereyn.

Oğlum Haacığı, Kurban edeyim, Kızım Öleciği, Bağlayıp vereyim.

Dilgicekti Dizip bereyn. Aazanımnı Alır siler.

Oğlum Dilgiceği, Sana vereyim. Alacaklarını sen, Alacaksın mutlaka.

Monguş Hurgul-ool Sazıg Hunaeviç'ten alınmıştır.

462

Bee: Ba�ırma, ça�ırma, hayranlı�ı belirten ünlem. 344


Kızılderili Türk Şamanizmi HIU11D.g .ln Aang Kicining Olürün AlgmgBI11 Kamgalap aarga çok-tur. Kacıı çerden ıyaş kesen. Haylıg baçıt oon kirgen, Kıştıng ayı töneerden beer.

HastiUllD. Eceline AdBimllŞ Yalauıj Hastanı kunarmanın çaresi yoktur, Sağlığında bir ağacı kesmiş bu. Bütün felaket gelmiş onnandan, Belki kışın ilk ayına yaşayacaktır bu.

Çastıng ayı ünerden beer Çige songgu çügüvüste, Çingge çooga aksınayda Çeveglengeş, turupkan-dır.

Baharın ilk ayına canlı olacak, Bizden o, kuzeye ayrılacak. Çukurluğun ağzına gidecektir, Mezarlık seçip orada kalacaktır.

Sünezinin sürüp-dilep, Süzüglenip teyledim daa. Sümber-Ulaa463 anından beer Sürümkeşting, çadap kagdım.

Canını takip edip, diledim. inanca bakmasını istedim, Sümber dağında bulundum, Canını takip ettim, ulaşamadım.

Duzalavaan dives siler. Turcup-şcnep horcek-tur men. Beerletpeen dives siler. Bektig kinçi salbas-la-dır.

Arkadaşlar, ona gitmedi demeyin, Çok aradım ama onu bulamadım, Hastanın canını getirmedi demeyin, O, prangaya girdi, tekrar dönmezdir.

Erlik çerden kıygınkanda Ejen haan-daa464 duzalavas. Ergim ınak törel çondan Eep kelbes çarılganı ol.

Erlik Hakanından çağın gelecekse, Ecen Hakan bile yardım edemeyecek, Hastanın canı ondan ayrılmış ise, Halkına hiç bir zaman gelemeyecek.

Balgan Kücüget Seren 'den derlenmiştir.

46.1

Surnber: Mitolojik bir dag Ejen Haan: Ruhların ham

345


Ahmet Ali Arslan

Aangnıng Tıvılganın Tıptınp Au Dee1 Ham Daaywga HBIDIUD.g AlgBDgan Algıcı

Şamanın Ha1talıJın Geçmişini Bul­ mak İçin Şam;m Dayıya Seslendiği Yalcımp

Aarıgnıng tıvılganın Ayılgap ap körgey-daa his. Ak, karazın ılgay körem, Ada buurul ham-na daayım.

Bu hastalık ne zaman, nereden geldi? Bu hastalığın geçmişini öğreneli"Tl önce. Ak saçlı yaşlı Şaman dayım yardım edin, Akla karanın nerede saklandığını ayırt edin.

Çövün, buruuzun ılgap körem, Çökpüy sldıg ham-na daayım. Çödül-kakıl singnikken be? Çörüldeeler kayıın üngen?

Saygılı, büyük sakallı Şaman dayım, Hasta dürüst müydü, yalancı mıydı açıkla yın. Neden çok öksürüyor ve sinir oluyor? Hain hastalık neden heyecan veriyor?

Kıyıg çerden izin kezip, Kızaa çerge haskan be dep? Baskan izin barımdaalap, Bargan çerin desteen be dep?

inişteki izi çabuk bulacak mısın dayım? Boğazlarda, hastanın izi var mı dayım? Eski ve yeni izleri takip edersen eğer, Hastanın nereden gittiğini bulursun hemen.

Kara çirik beninden beer Kamgalap ap bolhas dep be? Kara çirikti aşkan bolza, Kızaa çerlep ertken be dep?

Yurttan kara çunkura kadar gidersen, Kara düşmüş hastanın izlerini görürsün. 't ..;.rttan kızıl dağa kadar gidersen, Götürecek yolla bağazı bulursun.

Haygııl kılıp sürcüp turgaş, Kamgalap ap bolhas dep be? Kara çirikti aşkan bolza, Kamgalap aar argazı çok.

Onu felaketten kurtarmak olur mu? Onu araştırmak gerekiyor mu? Eğer can kara dağı geçmiş ise, Hastadan ayrılır, hasta ölecektir.

Hadi dayı Şaman gidelim, Kalgıp oram ham-na dıtayım. Hastalığın sebebini arayalım, Haygııl kılıp çoruptaalı. Hadi dayı Şaman uçalım, Estedip or, ham-na daayım. Araştınp sonra eve dönelim. Ergiy körgeş, keliilinger. L--=�--��----�------�----�----------------------

1913 doğumlu Balgan Kücüger Scren 'den 1 Haziran /974 Ta­ n1ıinde Kara-Höl köyünde derlenmiştir.

346


Kızılderili Türk Şamanizmi

Hamnıng Hörümnep Alganın Çige songgu çügüvüste, Çingge hemning beldcrinde Çinggecek kuu hevir sınnıg, Çidig kızıl kurcanggnştıg.

Şamamn Şüpbelenmeye Adadığı Yalcarıp Kadın yaşıyor kuzeyde, Küçük ırmağın kıyısında, Yüzü soluk, cndamı ince, Kızıl parça kuşak belinde.

Çidig nogaan şcpken heptig, Çingge-çingge salaalarhg.

Gözleri keskin, büyüleyici, Ensesi simsiyah benli, Mavi çuhnadır gömleği, Parmakları ince, kibar.

Dört-le ögnüng murnun çurttaan Dörbclçin daş ecik udur, Dörten bire nazı harlıg,

Dört çadırın birisi, Dörtgen taş kapılı, Doğumu kırk yıldır,

Devircitkcn ak-la a'ttıg.

Duygun, beyaz atlı.

Mönggün ayak kundaglıg, Möngge çula edileldig, Börttüng bire nazı harlıg,

Gümüş parlak kadehli, Hiç sönmez ateşli, Kızıl toplu bezcği,

Bçrbek hüreng aı:n-nüürlüg.

Yanakları güzel, allı.

Kodanıngnın hüngeer çartıı Karanggılap bürgey bergen. Haraaçanıng kirgen aksı

Yurdunun doğu tarafı , Kara bulutlarla kapalı ,

Çidig-ala karaktarlıg, Çitkezinde sorbu mennig,

Hartalgaştıng, çarlı bergen.

Haraaçanın tu t uştuğu yerin, Yaşlandığı, eskidiği belli.

Sördc suran46s ducundan bcer Döcek arn suran çedir Dömeylecip clep kalgan, Dörde466 sülde halaygan-dır.

Dörde Suran ruh oturuyor, Döşck arkasından gözüküyor. Dörde oturan Sulde ruh, Dönmüşler sanki biri birine.

Haaçazı acıttınıp, Karacadaar apargan-dır. Haylıg baçıt bürgey tudup, Sülde suzu kudulaan-dır.

Zaman gelir onun haaçası açılır, Zaman gelir ona da felaket gelir. Çadınn üstünde kara bulut asılı, Ağrının altında biçare can sıkıl�ı.

465 4(ı(j

Sman: Bir ruhun ismi Dör: Çadınn yukarı başında yer alan hürmetli kimselerin, misafirlerin, aile büyüklerinin oturduğu yer

347


Ahmet Ali Arslan Öaynıng ayı tönerdcn beer,

Yaz ayları bitince,

Küstüng ayı ünerden becr,

Güz ayı başlayınca,

Küzürümner haclurdan bcer,

Yapraklar sararınca,

Küzel-çütkül saldınar··dır.

Hayalleri parçalanır.

Sudak hcınning unun çurttan

Tenha ırmağın kenarında,

Kızıl kaldar ıttıg ögnüng

Çadırıyla kırmızı iti var.

Ezi kaday suzu çitken,

Kadının gayreti kayboldu,

Kedi çurttap horcok-la-dır.

Onu kurtarmak olmuyor.

Kelir çılın nüürün körgeş,

Yeni yılın başlangıcını görecek,

Kara çirik artındıva

Kara çunkurluğa gidecek.

Haya körnüp çoruur-la-dır.

Gitse hiç bir zaman dönmcyccek,

Kudu-suzu ıray bergen.

Gayreti bitti, canı gidiyor vücuttan.

Kaş·· la konuk durguzunda

Onu bir kaç güne kurtarsa olur,

Kaıngalap ap bolur-la -dır.

Çok kısa, çok ağır yaşayacak.

Ak-la süzük çalap turgaş,

Beyaz inancı bize çağıralım,

Amızın ap bolgu deg-dir.

Sadece o canı kurtaracak.

Aldın süzük46'l ak-la kodan.u.ıı

Altın süıükle ak yurt,

Amıtının solup bolur.

Kadının canını kurtaracak.

Acı-tölü kövey ög-dür,

Çocukları bol aydın çadıra,

Aldın kudu becrlcr ıynaan.

Dönecek hemen altın can.

Haylıg baçıt kayun kirgcn?

Bu hain nereden geldi çadıra?

Kalçan kara, sook tınıştıg

Kara in ek vardır, soğuk n efesli

İnck mal dıng dumçuu hanzıraan,

İneğin burun deliğinden kan akmış,

Ilayhg baçıt oon kirgen .

Akan kani� girmiş hain, çadıra.

1920 doğumlu Ba�EJan Kiicügct Sen•n 'den 23 Haziran 1972 tan'hinde K1zii'da dcrlenmiştir.

46'/

Süzük: İnanç

Ak kodan: Çadır, yurt avlusu

348


Kızılderili Türk Şamanizmi � ·

----------------------

Çelbiir Sambuu Hamnmg Aangmng Ugun Tıp AlgiH1ganıng Algıcı

Çelbiir Sambuu Şamamn Hastalığın Kökünü Tespit Ettiğini Anlatan Yakarı1ı

Hoor çonum, kulak salgar.

Halkım kulaklarınız.ı açınız,

Hopçu karam çugaalap tur.

Kara habercim söyleyecek.

Sook tınıştıg i nek ınaldı

Onlar, soğuk nefesli hayvanı,

Sookkannar-dır, çigenne-dir.

Kesmişler de yemişler.

Çoruk-soodun çoguvaan be?

Çoruk Hayelierin gerçekleşmedi mi acaba?

Çop-la ıglap çoruurung ol?

Hüngür hüngür ağlıyor musun acaba'?

Çaaskan kançap çaştıp çor sen?

Neden yalnızsın, buraya saklanıyorsun'?

Çalhaanın uruu ışkacıng çül?

Çalba'nın sadık kızı değil miydin yoksa?

1914 doğumlu Çelbiir Sambuu 'dan 3 Haziran 1914 tan'hinde Kızıl'da derlenmiştir. Soğuk nefesli hayvan-inek ve ya keçi. Burada hasta/anan kı­ zın anne-babası hayvanı et için kesmişlerdir, dolayıs1yla k1z hasta­ lanmiştır. Ilanınıng Karang Körnüp Algangam

Şamamn Oneeden Tahmin Etmesi

Dünggürümnü tud�p algaş,

Bendirimi alıp elimc

Tükküledip egeeleyn dep.

Yumruğumu darbeyle vuruyorum.

Hamnaar tondan kedip algaş,

Kutsal yeleğimi giyinip,

Kaktangılap alganıyn dep.

Çınlıklarım çınlasın diye sallanı yorum.

Kargış-çatka moondaktarnı

Yolurodaki bütün iftira ve yalanları,

Kazırgılap aca beer men.

Kasırga olup uzaklara uçuruyorum.

Karaktarım bazıp algaş,

Gören gözlerimi kapatarak,

Hayıp-kezip hamnap tur men.

Sallanarak dua ediyorum, yakarıyorum.

Karang körnüp hamnaan soonda

Yakarırken gözlerim aniden keskinleşir,

Kargış-çatka çeder-daa men.

Bütün düşmanlarıma beddua ediyorum.

Hamık çüreen sırbangnadı

Yakanşlarımdan onlann yürekleri tiLriyor

I-Iaylıglan baza beedi.

Düşmaniarım benim darbeliremi alıyor.

Kaptagaydan, oktargaydan

Kainatı, bütün evreni

Hayırlagar, arıglagar.

Bırakın da uzaklara gidin.

Holun, budun, kongga çüreen

Ayakların, cilerin ve yüreklerin,

Kovngnatpa, adıngnatpa.

Yakanşım hiç rahat bırakma.

349


Ahmet Ali Arslan

------ ----

Horcok bolza, talaar bolza,

Gitmeyeceklerse, savaşırlarsa,

I looçun hamı men-ne şıdaar.

Taçlı Şamanım, onları bastırırım!

Konkan çürck bagay bolza

Korkak yüreği affctmemi dilerse

I l orgadaptar açılıg men.

Sakin hayat yaşanacak yer bulurum.

Hooçun hamı hamnaarımga,

Eğer yakanşlarım düşmanları yencmczse,

I l ovurum çok bolur bolza,

Taç lı Şamana ne yapabilirim?

I los· la ıyaştı düngürümnü

Kendi bendirime de hiç acımam!

Çara şapkaş, ok taptar men.

Parçalayacağım, yok edeceğim, atacağım!

1920 doğumlu Kırgıs Amır-Bit'tcn 23 Ilaziran 1972 tarihinde Kızıl'da derlcnmiştir.

-

Kara Höldüng Kalzang Hamınıng

Kalzan ŞamanJn Oneeden Tahmin

Ug_udıp Alganganı

Etmeye AdacbJı Yakan11

Boo bile ccrcn hana daldavas.

Silahla eren belli bir Ham seçmez,

Mong bile sürgü hömnü kamnavas.

Sopayla sürgü her deriyi işlemez,

Sugluk hile kımçı a't kcergevcs.

Gem le kamçı hiç bir ata acımaz,

Çunggak hile taagı hatka ılgabas.

Kepekle taş, borayı ayırmaz.

1924 doğumlu Sagan-ool Viktor Biçe ooloviç 'ten alınmıştır. 3 Şubat 1989, Kızıl. ,-----

Kara Höldüng Kalzang

Kalzan Şamanın Şüpheyle

Hamınıng 1/örümnep Algangan

Söylediği Yakanşı

Algıcı

Ec!

Ec!

Aalıngarnı deskindir

Yurdunuz halen yerinde duruyor,

Azalar ergip çorup tur.

Etrafında şeytanlar dönüyor.

I laylıg halap dirgelir dccş.

Büyük dehşet felaketi çağırmaya,

Aldı harlıg tölüngerni

Gece vakti korkunçla geliyor,

Kara düne çorgannap.

Altı yaşındaki çocuğunuzun,

Astıktırıp alır deeş,

Kendilerine gelmesini bekliyorlar.

Kargak çaraazın dükpürüp,

Burada veba hastalığı bulaşsın diye,

I lamçık aarıg haldatkandır.

Bulaşıcı tükürüklerini yere tükürdüler.

Daday- daday.

Tehlikeli! Tehlikeli !

O o!

O o!

Odungarnıng adaanga düne

Gece vakti ocağınız etrafında,

Odap sımıranıp olurgaş,

Fısıldaşıp odunları yığıyorlar.

Uruungarnıng sünezinin

Çocuğunuzun canını almak için,

350


Kızılderili Türk Şamanizmi Uşta tarbıdap turar-dır.

Yüzsüzce ü11 eyip duruyorlar.

lndıg-dır dceş ırma sınıp,

Ana-babalar merak etmcyiniz,

Igl a�pangar, hölzcvengcr.

Ağlamayı nız, gürültü yapmayınz,

ldık eercnnerimni ıdamnadım.

Kutsal ruh-yardımcıını gönderdim,

Indı, helingemi kamgalad ım.

O, sizi ve çevrenizi koruyacaktır.

Kiçecn-kiçcen.

Dikkatli olun! Dikkatli olun!

Azalrnı aatıngardan

Yurdunuzdan, çadırınızdan,

Atkaarladıp, ıradır decş,

Şeytanları uzaklara kovmak için,

Sang-sarıg çayaannarım

San-sarı yaratıcı larımı gönderdim,

Çagıp- çagıp ıdalaptım.

Yolu gösterdim, öğüt verdim, emrettim.

Çoruptular.

Evet gittiler, evet gittiler!

1924 doğumlu Sagan-ool Viktor Biçc ooloviç'ten derlenmiştir.

6vür Kocuun.rıung Torgalıg Çurttug Hamnm.g Aang Çıldaagamng Algangan Algıcı çügc aşkan? Keşpcs hemni çüge keşti? İşpes hemni çüge keşken? Ketpes h e p ti çüge ketken?

Aşpas artı

Hastalığm Sebebini Tespit Eden Yaka.rış Geçilmcz geçidi niçin geçti? Gcçilmez dcreyi neden geçti? İçilmez suyu niçin içti? Giyilmcz giysiyi neden giydi?

1936 doğumlu Bürbü Kırgıs Oydupoviç'ten 8 Mart 1976 ta­ rihinde KızJl'da derlenmiştir.

351


Ahmet Ali Arslan

HASTALARIN TEDAVİSİNE AARIG KİCİLERGE HAMNING NM""""' G NGAN D_ A_ A ŞLA A_ ALG IŞ,_YA __ � _L__ _IŞ_,_T_:ARI ___,_ ____+__ _R__ _KARI __

Möngün Tayga Kocuwınwıg MögenDüren Çumug Kalzan Dep Er Hammn.g Çöön-Hemçik Kocuwınung Şemige Çurttap Turgan Aang Kadayga Algangan Algıcı Tandı lar dep daaylarım! Taygalar dep küüylerim! Şalang dep kara suglug, Şakkılaş dep kara daştıg.

Kalzan Şamanın Hasta Kadın�9 Adadığı Yalamşı

Şaalan ırmağı çınlıyor, Şakkılaş kayası gürlüyor. Tandılar denilen dayılarım! Taygalar denilen teyzelerim!

Eki hamnıng ektin kagar, Bagay hamnıng bacın azar, Çoorat470 dep oran çurttung, H annıng kızıl odurgular!

Şaman çevikse, yumruk değmez, Şaman kötüyse bıçak keser kafasın. Zulümlerin yurdu Çoorat'da, Kanlı kıııl yol vardır.

Adıvıstı adacı ılı , A'dıvıska uşkacıılı. Ulug, biçe ugba-dungmang! Ulug-biçe akı-dunmang!

Hadi, isimlerimizi söyleyelim, Hadi, heraber bir ata binclim. Hadi gelin, bacılar, ablalar, Hadi gelin biraderler, ağabeyler.

Uyguzundan tudaş kılıp, Uyuraldan tudaş kınnıp, Aal işti ha-dungmang, Acılındfan tudaş kılıp!

Uykudan uyanalım, dinç olalım, Ü züntülerimizi atalım, neşclenelim. Kardeşler hepinizi çağırıyorum, Aalımızda kendimize iş bulalım.

Algan aşaang ööneyde, Avırartı çuday berdi. Askanıng ol··dur, teneening ol-dur. Kici çorbas oran bo-dur.

Görüyorum çadırının yalnız durdu ğunu, Görüyorumun kocanın yorulduğunu, Hasta kadın, seni açıkça aldattılar, Hiç kimse gelmez yere geldin sen.

Am-na dürgen çanaalı çe! Am-na doraan çoruulu çe! Aal-öörüng işti bolza, Am-na keer dep mana� turdu.

Diyorum sana evine dönelim, Diyonım, buradan çabuk ayrılalım. Aalın, yurdun, ailen, arkadaşların, Bekliyorlar, onlara git hemen.

1902 doğumlu Kuular Kendençik Scmbiloviç'ten alınmıştır. 1970. 469 470

Hasta kadın: Tanınmış bir kimse, zengin birisinin eşi Çoorat: Şeytanlar ülkesinin adı 352


Kızılderili Türk Şaınanizm.i Hasta Insana Seslenen Şamanın Yakanp Ham111I1g Aangga Algmg;mı ��-=�-������-4--�=����=

Aangnıng çüülüzünge,

Hastalıgın nedeni tespit etmek için,

Aruvcanıp arıglanadım.

Ardıçla arılandım, temizlendim.

Aalım çuntan, bödey öömden,

Aalımı bırakmıştım çok eskiden,

Aybılanıp a'ttanıptını.

At binip davetiyle uzaklara gittim ben.

Ovulap-tovulap köıünger.

Duygun olun, dikkatli olun,

Ovaarnıp-ılaptap çıttangar.

Araşurın, tespit edin erkenç

Hemni keşken baraanı çok.

lla�ta dcryayı geçmiş mi?

Arttı aşkan izi-daa çok.

Geçidi geçen izi de yok.

Salgın-bile ulçudur,

Benim cömert ruhlarım,

Kiiskiy hergen çüvclerim!

Bir yerlere uçtunuz,

Srın··bile talıytır,

Benim yaratıcılarımı

Sıılay bcrgc>n çüvelerim!

Bir yerlere kayboldunuz.

Kamgalap kagbalangar,

Hastayı kötülükten koruyunuz,

Karaktap örşcenger.

Hastaya dikkatle bakınız.

Baalıktan ister kczip,

Geçide kadar gidiniz, iz varını yokmu orada?

Macalıktan baraan harap,

Tcpeye gidiniz, kimse varını yokmu orada?

llemner çcrden ister kezip, Kedek çerdcn baraan harap,

Irmak gcçidine gidip. izleri arayınız.

Bargan uundan baş dozup,

Yaradanlarım. Ruhiarım ı,akmz,

Macattangar, çayaöılar!

Hastanın canı gelecek, yolda bekleyiniz.

Ormana gidiniz, hasatanın ruhun bulursunuz.

Bair Aleksey Şirinınt.•eviç'ten alınmıştır. 12 Şubat 1972 Kızıl

Araptan Şamanın Diiren Isimli Kötü Ruhu Çadırdan Kovduğu Yakarı§ı

Araptan Dep Er 1/ammng Diirengnerin Ogden Ondür Algamn llom dum Soyan472 kocuunuvusçe,413 H oor ınıygak çelevisçe,

Hom dudaki Soyan'a gidelim, noı maralların yelesine gidelim,

Arı Soyan kocuunuvusçe,

Soyanın kuzeyine gi delim,

Ala mıygak çelevisçc!

Yıldızlı maralların yelesine gidelim.

471

Homdu: Tuvanın güneyinde bulunan bir ırmak Soyan: Bir boyun adı

473

Kocuun: Hölgc 353


Ahmet Ali Arslan Çındıngnadı çayganıılı, Çımçak-çımçak bazaal. ngar. Hölbengnedi çaygaanılı , Iiön-hönü bazalıngar. Çayır hüler kongguraavı s Çangılandır çayganıılı. Sarıg-sarıg diirengnerim!174 ,

<,:ana hamnap çanaalıngar.

Vücudumuzu sallayalım, Zıplaya zıplaya yürüyelim, Vücudumuzu titretelim, Düzenli düzenli yürüyelim. Parlak bakırlı çınçınlar, Hareketlerime göre çınlayınız. Sarı sarı diirenlerim! Yakararak eve gidelim.

Sambuu Saya Çuvurekoviç'ten Kızıl'da derlenmiştir. Çimekey dep Er Hamnıng Buktu

Çimekey ŞamaillD. Kurdun, Kuz-

Sürerde Börü, Kuskun, Ogü, Hek,

gunun, BaykufUD ve Guguğun

Kaargan Ottünüp Algsnganı

Seslerine Oyküyerek Buku Kovduju Yalaırışı

Uuuuuuuuuuuuuu Uuuuuuuuuuuuuu o o o 00 o o o 00 0000 o Oo oo oo o oo o ooo o oo o

Uuuuuuuuuuuuuu Uuuuuuuuuuuuuu o o o 00 o o o 00 0000 o Oo oo oo o oo o ooo o oo o

Kclbes çcrgc çügc keldin? Çonıvas çergc çoraan-dır sen. Öceen hııngnı algan-dır sen. Alınngnı algan-dır sen.

Gelmez yere niye geldin kurt? Gidilmcyccek yere gittin sen. Düşmanını yok ettin, mutlusun, Alacaklarının hepsini aldın sen.

Kırık. Kırık. Kınk. Kırık. Kırık. Kırık. Kırık. Kınk. Kırık. Kırık. Çeeningni çeen-dir sen. Aştaan bolza totkan-dır sen. Argan bolza semireen--dir sen. Am-na doraan a'ttanır sen.

Kınk. Kınk. Kınk. Kırık. Kırık. Kırık. Kırık. Kırık. Kınk. Kırık. Yiyeceklerini yedin kuzgun, Açtın, şimdi doydu kamın. Zayıftın, şimdi oldun dolgun, Ayrılalım çabuk buradan kuzgun.

Uguk. Uguk. Uguk. Uguk. Uguk. Uguk. Uguk. Uguk. Baar çering kayda çüvcl? Baar çeringge çedirip kaayn. Bazar çering kayda çüvel? Bazar çering aytıp bereyn.

Uguk. Uguk. Uguk. Uguk. Uguk. Uguk. Uguk. Uguk. Gidecek yerin nerede baykuş? Gidecek yerine götüreyim ben. Nerede kalmak istiyorsun? Kalacağın yeri göstereyim ben.

474

Diren: Kötü ruh 354


Kızılderili Türk Şamanizmi Kuk. Kuk. Kuk. Kuk. Kuk. Kuk. Kuk. Kuk. Kuk. Kuk. Sürer çüvee süldelig, Süren hamnıng ugu boor men. Aydaan çüvee adım çetken, Alday hamnıng ugu boor men. Hırık. Hırık. H ı rık Hırık. .

H ınk. Hınk. Hırık. Hırı k

.

Erlik haanga uram çctken , Ecen haanga adım çetken! Çoraan çerimge çoruvas sen. Baskan çerimge haspas sen .

Kuk. Kuk. Kuk. Kuk. Kuk.

Kuk. Kuk. Kuk. Kuk. Kuk. Takip etmek talihin guguk, Sert Şamanın mirasçısıyım, Uzaklarda ismim ünlü olan, Altay Şamanının varisiyim. Hınk. Hırık. Hırık. Hırık.

Hırık. Hırık. Hırık. Hırık. Erlik Hana ruhum gitti, kuzgun,

Ejeen Han adım gitti, kuzgun. Gideceğim ye re gi tmezsin sen

,

Bastığım yere basamazsın sen.

Sambuu Saya Çuvurekoviç'ten 23 Ha2iran 1976 tarihinde derlenmiştir.

Möngün-Tayga Kocuununga Salgadap Araıuı. Kicining Törelderi A vıraldaan Soonda HamnıngAlgıcı

Möngün Taygalı Şamanın Hastanın Ana-Babalarına Seslendiği Yakan1ı

Algal sözüm algannarım!

Dualarımı almış ruhlarım!

Aza, çayaan azalarım!

Şeytan yaradanlı cinlcrim!

Delegcyning ergezi be?

Kainatın iyesi mi geldi?

Çayladıngar, çorudungar.

Felaketi durdurunuz!

Ereen-şokar eerennerim eeleri!

Renkli gömlekli ruhlarım,

Aza heyning aksın çaglaar,

Şeytanların ağzın yağlayan,

Aldı kırlıg akkır tonum! Ergip keldim. Ö rgüp kcldim.

Altı yüzlü beyaz ceketim var, Böyle geldim, yakarıp geldim.

Darcık çovaa tayılzın dep,

Acılar kaybolsun ebedi diye,

Dakpır dagın dilep tur men.

Tekrar tekrar yakanyorum ediyorum ben.

Çaagay-çaagay çalamanı,475

Çeşitli renkli çalarnayı kurban edip,

Çaya tudup, örgüp tur men.

Bütün felaketleri kovuyorum ben.

475

Çalarna: Kutsal eşyaların bağılandığı çıkın. 355


Ahmet Ali Arslan

.----- ·----�- ---

Eder dünggür ezininge, Estey ber?.in, haddıy berzin. Kakkan dünggür ezininge, Hadıy berzin, ulçuy benin.

Bendir gürlesin, rüzgarı çağırsın, Rüzgar, acının kökünü yok etsin. Yumruk vtırulduğunda, bendir gürlesin. Rüzgarla felaketler uçup gitsin ebedi.

Haya herzin körünmenger. Bayzı ·hayzı bastırbangar! Beerlendir körünmengeri Beer-le sagış salbayn körgeri

Ruhlarım, arkanıza hiç bakmayınız, Ruhlarım, arkanıza adım atmayınız, Ruhlarım, buraya hiç bakmayınız. Ruhiarım bir daha kaygı getirmeyi ni?..

Sambuu Saya Çuvurekoviç'ten 30 Ekim 1985 tarihinde der­ lenmiştir. Müngün Tsygs Hammng Asng

Müngün Taygs/ı Şamnın Hastaya

Kicige Algsngsn Algıcı

AdsdıJı Ys.kan1ı

A:t.a çayaan sagızınnar! Ayannamp tonnanmadım. Aza bodum a'ttanmadım. Alıs çuntan ıravadım.

Cin yaratıcı sagızınnar! Ata binip. yola çıkmadım, Azalı atlıya dönmedim, Eski yurdumdan ayrılmadım.

Arga çonum aybızınga, Amır çoruur arga- la dep, Amır .. mendi çoru be dep, Aytırl!nıp çedip keldim.

Ne ediyorlar, memnunlar mı diye, İ nsanların hi1.metine geldim ben. İ nsaniarım sağlamlar mı diye, Sizlerin hizmetinize geldim ben.

Arga:t.ında aizıp-la algan, Agın-kögün tudup-la algan. Mendi çoruur oruk dilcen, Beşile çüzün malım artkan.

Hayvanlanını ormaniara gitmeyi öğrenim, İ nsanlar sütlcrini, şaliarını feda ediyor. İ nsanlar barış dünyasına yol aradılar,

Arga çonum ayhızı-dır, Daglar öttür tanıırlarım. Baştay dıngnaan kulaktarım, Ögler öttür köörlcrim.

Herkes benim için aynıdır, Dağın içinden gören ruhum var, İ lk duyan kulaklarım var, Çadırın içinden gören ruhum var.

Dünggür tutkan türlüg hamım, Dülgeezinnig tınnıg hamım! Orba tutkan küştüg hamım, Ovuuzunnug ottug hamım.

Müthiş Şamanım bendirlidir, Nefesli Şamamın çok serttir, Güçlü Şamamın yumrukludur, Kurnaz Şamamın ateşlidir.

Burada benim beş yüz hayvanım kaldı.

356


Kızılderili Türk Şamanizmi Kara-Hölüm celey çurttaan, Karcı hamım, bolgaap körger. Aldın-Hölüm argıy çurttaan, Ançıg hamım, keergep körger.

Sert Şamanım sen Hara-Göllüsün, i yiliğinizi, sükutu bize bağışlayın. Garip Şamanım sen Altın- Göllüsün, İ yiliğinizi, desteğinizi bize sağlayın.

Tölgetilcr"76 eglip kclir, Tölgclcnger, koptarıngar. Töögüzün istcp çoraaş, Dengeringcr, ucuktangar.

Tölgeçiler hemen geliniz, Tölge açınız, derin arayınız, Hastahğın kökünü bulunuz, Karşıl aştırın, tarihini açıklayınız.

Ergi çurtun ergiy körger. Erlik çcrning ergizi be? Çaa c,:urttun hayıp körgcr, Eercn, kurttung doyu boor be?

Hastanın eski yurduna gidip bakınız, Erlikin pisliği kalmış mı acaba? Hastanın yeni yurduna gidip bakınız, Ruhlar, kurilerin yemeği olmamış mı?

Abs çerning ergizi be? Aı.a çerning kıygızı be? Çerning, sugnung kilengi be? Çeveg höörnüng çeskec-le be?

Eski yurdu kıımış mı ona acaba? Şeytanların sesini duymuş mu yoksa? Yerin öfkesinden su kabarmış mı acaba? Mezarlıklardan bulaşıcı gelmiş mi yoksa?

Endeen be? Askandan be? Erginden bolgan-na be? Çüzümlcn bolu bergen? Çüü-le çerdcn kirip kelgen?

Hasta hata yapmış mı acaba? Eşiğinden birisi geçmi� mi yoksa? Hayvanlarda anlaşmazlık oldu mu acaba? Dışarıdan m ı geldi bu hastalık yoksa?

Karanggınıng öununda be? Han çerning ıraanda be? Duruyya kuştung ününde be? Dulguyaktıng ününde be?

Karar lık ülkesinden bir şey gelmiş mi acaba? Dışarıda olduğunda bağlantı mı kesildi yoksa? Turnalann sesleri üzüntü getirdi mi acaba? Dul kadının sesi bir şeyler fısıldadı mı yoksa"?

Ilgarıngar. llaptangar. Şılgarıngar. Boculungar. Azargançıg ceren döster. Aza çayaan sagızınnar!

Araştırın, arayın, kesin açıklayınız, Hızlı çalışın, derin derin bakınız, Sizler için her şeyi yaparlar, Benim yaradanlarım, ruhlarım.

,

Sambuu Saya Çuvurckoviç'ten 28 Ağustos 1985 tarihinde Kı­ zıl'da derlenmiştir.

476

Tölge: Fal; Tölgeti: ı:alcı 357


Ahmet Ali Arslan

------- -----

Hastaya Adanrnıj Yakani

Hammng Aang Kicige AlgBDgan Algıcı Aarıgnıng bucar çüülü,

Nereden geldi, rezil hastalığın insanı?

A'ştan-çcmdcn ki rgcn i ol be?

Hasta, bulaşıcı yemek mi yemiş?

Tan gdı cczi k il c ngn ec n be?

Tandı i yesi sinir mi olmuş?

Daly sugdan bucartaan be?

Hastalık sudan, denizden mi gelmiş?

Dünek i n i ng çc tkcr i be?

Gece şeytanı ını bu la ş tırd ı yoksa?

Dünggürlügnüng kargıcı be?

Şaman bendiriyle beddua mı yolladı acaba?

Karanggınıng azazı be?

Geceleyin �eytanla mı karşılaştı yoksa?

Ham nıng-kattıng kargıcı be?

Şamanın bedduaları mı vurdu acaba?

Çcrdcn,sugdan bucanaan be?

Tesadüfen yerden sudan mı hastalandı?

Çcvcg eezi kilcngnccn be?

Mezarl ı k iycsi öfke mi yolladı acaba?

Damıraktıg suglardan be?

Pınardan mı bulaştı bu hastalık yoksa?

Dagılgahg ıyaştan be?

Kutsal ağaç mı bir şeyler gönderdi acaba?

A'ştıg-çcmnig aalçıdan,

Misafirler :r.ehirli yemek mi sundular?

Acar-bucar kirgcni ol be'!

Kötü hastalık yemekle mi geldi uzaklardan'!

Dagılgahg sugl a rdan be?

Temizlenmiş pınarlar mı verdi bu hastalığı?

Daştan bütkcn köcccden be?

Taşlı koceedcn mi bulaştı hastalık yoksa?

Ö l-le ıyaş keskendcn be?

Yeşil ağacı kesmesinden mi?

Ö lürbes ang ölürgenindcn be?

Öldürülmez havvanı öldürmesinden mi?

Ödek-honaş

eczi nden

be?

Ögle r omundan halduanı be? Azalardan kileng kirgen be? Aldın çcngnık düşkeninden be?

Aldıı oran erlik çerden, Alır his dep kelgeni ol be?

Yurdun ruhuyla yaptığı kavgadan mı? Yurtların olduğu yere gelmesinden mi? Şeytanlardan şimşekler geldi mi acaba? Altın şimşek öldürücü vurdu mu yoksa? Erlik Hanlığından birisi geldi mi acaba? Ateşler ülkesine götürmek istiyorlar yoksa?

Dizigligdcn sırbaktanıp,

Asılan ipe düştü mü acaba?

Tikkcn ögden çarhr dccn be?

Yurdunu bırakınayı mı düşündü?

Eceenni inden ünüp çortkaş,

Mert ruhların ülkesinden mi gidecek?

Erlik haanga baarı ol be?

Erlik Ilana gidecek mi acaba?

Kargış, soguş, aas-dıldan,

Savaşlar, iftiracılar, dövüşler,

I Iaylıg baçıt kirgeni ol be?

İ nsana zemin mi hazırladılar acaba?

H ayıraktıngm eezi men dep,

Kendini hayırakın iycsi sayan

Haylıg çetker kclgcni ol be?

Hain şeytan mı geldi acaba?

Hayırak: Kılıç, mızrak, bıçak

358


Kızılderili Türk Şamanizmi Ergi hepting eezi men dep,

Eski giysilerin sahibiyim d iy e ,

Erli k çetker sin gnikk en be?

Ateşler ülkesinin şeytanı mı geldi acaba?

Ayak, m sava, dangza damçıp,

Tepsilerden, tabaklardan, borulardan,

Acar-bucar kirgeni ol be?

Bu hain bulaşıcı mı ge ldi yoksa?

fl al davır lı g aa rıgd an

Sonuçta bu insandan hasta oldu,

be?

Haylıg çetker kirgeni ol be?

Ya da hastalığı kötü şeytan getirdi.

Haragannıg hovularga,

Belki karagan tarlasına gi tt i ği nde ,

Kazırgılar tavaraan be?

Kudurmuş kasırgalar mı kuşattı?

Albas çüve alganından, Aarıgnı b old urgan be? Aza, çet ker turlagların,

Ele alınınazı al dığı ndan,

1 I astalı k mı bulaştı?

A'ttıg çoraş, tavaraan be?

Gittiğinde mi hastalandı?

Şeytanların yurduna,

Balgan Kücüget Lcnçaeviç'ten 1 Haziran 1974 tarihinde Ka­ ra-Höl'de derlenmiştir.

Ulug-Hemden çalap algan, Uzun çaşug karam çüve. Kara--Bölden çalap algan, Kara çaştıg karam çüve .

Kücüget Çozutu Şamanın Cirısellilc .llipcilerirıe AdadıJı Yakarışı Ulug-Hem'de bulduğum, Uzun, kara saçlı arkadaşım. Kara-Böl'de bulduğum , Kara sa çlı , sadık arkadaşım .

Çaraş kaday konggulundan, Şaagaynıp badarımda. Algan kaday adaanaydan, Aagaynıp badanmda.

Soluk yüzlü, z ayıf kadın vardır, Ködüne gürültüyle girer benim suyum. Benimle evlenen bir kadın vardır, Ködüne gürültüyle girer benim suyum.

S ıy b ap oynaar çüvelerim, Çındırartır çüvelerim. Çalar ottug çüvclerim, Şagzıradır çüvelerim.

Büyük y arıklı kadınlar, Derin çunkurlu kadınlar, Sizden sıcak alev geliyor, Vücudunuzda kibarlık gözüküyor.

Alaşk;ı Çurttap Çonı.m Kücüget Çozutu 1/amnmg Kocang Algıcı

Balgan Kücüget Lcnçaeviç'ten 1 Haziran 1974 tarihinde Ka­ ra-Höl'de dcrlenmiştir.

�-/8

Ayak: Fincan, tas

359


Ahmet Ali Arslan Ham-Kadsy Sslgsdsp Aarsan Kicige Algsngsn Algıeı

Ham-Kaday Şamamn Hastaya SeslendiJi YslcarıJı

Alır men deeş kclgen men çe!

Beni hastayı almaya geldi mi diyorsun?

Aalından ünmcs men çe?

Onu uzaklara gitmesin mi diyorsun·?

Kandıg konçug çüvcl moongar.

Ne gibi felaket geliyor! Ne yapalım·!

Kazapçanı4·1'J çüge artaar,

O, şeytan kazapçaya yakıniaşıp geliyor.

Haya körgcş, turup - latta r.

Bu şeytan arkaya dönük, çadırda duruyor.

Kançalzımza, eki çüvel?

Hastayı kurtarmak için nasıl yakarayırn?

Acı-tölüng kaarıng ol be?

Çocuklarından ayrılıyor musun acaba?

Aalıng çurttan üneyn dep be?

Yurdunu bırakıyor musun acaba?

Tamba Salçak Odekeeviç'ten derfen miştir. Ooresk ÇsJ-ool HBIDnıng

Allilg Kicige Algangan �

Ooresk Çsş-ool Şiliilsmn Hasta lnsllila Seslendi/i Yalauışı

Attangaştı n g, tolanganırn. Aa!, ç u rtta n e rg ip kc ldi rn . Kodanında, 4110 hoyungarda, Koydukkanı k a n dı g -dır dep? Koclan ergip, çalbardım . '-- ·

Giysilerimi giyinip , ata binip, Yurdurndan geldim buraya. Hastanın avlusunda, koyunlarında, Ne varmış ne saklanmış diye, Kodanına gelip yakardım b en .

Ooreslc ÇsJ-ool Hamnıng ABIIg Kieige Algllilgsn Algıeı

Ooreslc Çsş-ool Şamanın HsstslıJın Tedavisine Adadıl! YakanJı

Mum:uk Ondar /Jginoviç'ten derlcnmiştir.

Ektim bacın çayaa baskan,

Scsi güzel roadenli benim çınçınım,

Eder demir kongguraalar.

Sıkıştırın, omuzlarımı aşağı düşürün,

Çarnım bacın çaya baskan,

Saf bakırdan, benim ağır çınçınım,

Ças-la hüler kongguraalar.

Sıkıştırın, kolküreğirni aşağı düşürün.

Azar deerning hayıra:r.ı,

Azar Gökün bağışladığı,

Ak-la hüler konguraalar.

Beyaz bakırlı çınçınım benim,

Beer-lc körüp, kılçaş kınnıp.

Bana şefkatlı gözlerle bakınız,

Ovulangar. Tovulangar.

Güzel olun! Parlak olun!

-

414()

Kazapça: Çidırın cşiği

Kodan: Yurt, çadır

360


Kızılderili Türk Şamanizmi Aldırbayn turar bolza,

Hastalığın taşıyıyıcısı kaçıyorsa,

Ançıg aksın körgüze beer.

Güçlü ruh azılarını gösterecektir.

Adır talga a;ı,ıp-la kaar,

Onu söğüdün budakla7ına asacaktır,

Aaldan, çurttan ıradıptar.

İnsanları ondan tamamen kurtaracaktır.

Hoorulbayn turar bolza,

Hastalığın taşıyıyıcısı yurdu bırakmazsa,

Konçug aksın körgüze beer.

Güçlü ruh dehşet azılarını gösterecektir.

Koclan çurttan hoyguzuptar,

Avludan onu mutlaka kovacaktır,

H oor-la çondan ıradıptar.

İnsanları ondan tamamen kurtaracaktır.

Kara sugca aksıvıdar,

Zulumü kara suya batıracaktır,

Kara çerce481 höövüder.

Zulumü kara yere verecektir.

Karaktarın decivider.

Gözlerini dele cek t ir.

Kaldar ıtka ızırtıptar.

Ala köpeğe ısırtacaktır.

Hanga, çinge boravıdar,

Kanla çine yıkatacaktır,

Kara booga endedipter,

Kara silaha vurduracaktır,

llaylıg çükçe ündürüpter,

llainler ülkesine götüreccktir,

Katap ergir ucurung çok.

Dönmeye vaktin olmayacaktır.

Munzuk Ondar İlginoviç'ten 29 Mayıs 1989 tan'hinde Kı­ zıl'da derlcnmiştir. Kırgan Aşak Dongak Biçe-ool Hamnıng Aangs Algangsn Algıcı

Kırgan, d ice ng avaları m,

Kıyıım orta k.ıstınmangar. Aarıgdan aray ırap, Arlıp körger, dülgeezinner. Domnap turgaş, hamnap tur men .

Dongalc Biçe-ool Şamanın HastalıJın Tedavisine Adadılı Yalcanp

Dulgeczi nner ! Yanaş m ayın n i nemc , Dokunmayı n , zorl am ayı n yaşlıları ,

Dulgeczinncr! Hastalıktan gi d iniz , Buradan tamamen a ynlınız.

Şa mancı lıkla tedavi yapıyorum ,

Donguu bacın dolganmangar.

Zülümlar kafamda dolaşmayın.

Çarnım bar deeş çayganamadım,

Kolkurc�im var diye �·allanamadım.

Çayan döstüng çarl ı ı- la -d ır.

Ektim bar deeş çayganamadım,

Eeren döstüng çayaanı·· d ı r.

Aarıgdan aray ırap,

J\rlıp körger, taylıp körger.

Yaradanım, beni Şam aıı olmaya zorladı,

Omuztarım var diye sallanarn ad ım. Yaradanım, Şaman olmarnı emrctti, Dulgezinncr! Ilastalığı terk ediniz,

Dulgezinncr! Hastal ıktan ayr ! lı_n __ ız__ . . _____,

_

_

20 Mart 1922tarihinde Çöön-F/cmçik bölgesindeki şcmige köyünde doğmuş olan Norbu Yakov Amirbitoviç'ten 29 Haziran 1989 tarihinde Kızıl'da derlenmiştir. IHI

Kara çer: Güneşin olmadı ğı ateş le r ülkesi, yer altı dü n yası

361


Ahmet Ali Arslan Oorcak Şo.kar Hamnıng Çeveg Degereenin Algangan Algıcı

Çcrning çe rin e rgi divi s .

Çevcglerni4112 çingçerdivis. Oran dipti erg idivis ,

Oruk,4K1 kecig arttırbuun bis. Aptarangar acıtuvıs.

Aa! iştin çingçerdivis. Hovu çcrni kezidivis. Kodan ı ngar kooptard ıvıs. Oruk çerge o ray kecee , Oran eezin tavaraan-dır. Erlik haunı endevcen-dir, Ergip kelgen, alır dep tur.

Oorcak Şo.kar Şamanın Çebegi Nasıl Ziyaret Ettiği lle Ilgili Yalcarı1ı

Çeşitli yerlerde yoklama yürüttük, Mezarlara gittik, onları parçaladık. Yollarda, geçitlerde neredeyse , Bütün dünyada ziyarette bulunduk. Sandığınızı açıp, her şeyinizi gördük biz, Bütün aalı geıip, her şeye baktık b iz . Bozkırlara gidip, ora ları dolaştık biz, İyi araştırdık ve köyünüze de baktık biz. Gece vakti oruka ge ld in iz, Yerin iyesi saldırdı size, Fark etti onu Erlik Ham hemen, Geldi buraya tutuklamaya sizi.

Dongak Şaktar Badrycviç'ten 7 Ocak 1971 tarihinde Kızıl'd.1 derlenmiştir.

Oorcak Şokar Hamnıng

Oorcak Şamanın Ağır Hastaya

Aangnıng Aagm Algangan

Adadığı Yakanş

Algıcı Aarıgnıng alıs dözü, Aalıngamıng kodanında. J.a-şokar malı ngarnıng. Arazında singgen-nc· dir.

Ağır hastalığın kaynağı Avlusundadır aalınızın. Ala l ek el i hayvanlarınızın Aldanmıştır arasında.

Çetkeringer çilbi dözü, Çel cn ger de,484 hönengerde.48' Çelip mangnaar çılgıngarda, Çedi kara hoyun g ard a.

Şeytanlarınızın açgözlülüğü, Dolaşıyor, yelenizde, höneni zde. Bu saklandı atlarınızın arasına, Yedi kara koyunlarınızın arasına.

482

484 485

Çevcg: Mezarlık Oruk: Yol, ince yol

Çele:

Buzakların bağlandıkları bir yer

Hön e: Oğl aklarl a, kuzuların bağlandıkları bir yer

362


Kızılderili Türk ŞamaniZIDi Çedi kara hoyum deering, Çetkeringer bottan-dır. Çedeldirzin ş irbidipse , Çetkeringer arlıp bolur.

Yedi kara koyunum dediğiniz, Canlı koyuna dönmüş şeytandır. Yedi koyunu yok ederseniz eğer, Bütün şeytanlar kaybolur tamamen.

A'tta nn ga r arazında, Aarııngar azazı bar. A'd ıngarnı ıradıpsa, Aarııngar arlıp boluur.

Atlarınızın arasında Ağnnızın kaynağı var. Atlarınızı uzağa gö nderirseniz , Ağrınız da gider onlarla beraber.

Bulung çerge bolgan-na-dır. Burganınga çüdüveen-d ir. Erlik haanı endevcendir, Entirbeyn barga nı ol-dur.

Tannlarına dua etmeyi unuttunuz, Dolayısıyla köşelerde bunlar oluştu. Hatanızı Erlik Han hemen fark etti, Dolayısıyla yur dunuza sizi bırakmadı .

Dongak Şaktar Badıyeviç'ten 7 Ocak 1971 tarihinde Kızıl'da derlenmiştir. Kara-Höldüng Kalzan Hamnıng Körgenin,DıngniiJJIUn AlgangBill

Gördülderini ve Duydulclarım Anla­ tan Kalzan ŞamBI11n Yalaırı1ı

Koclan çıraalanın baza kördüm, Kokkaarak çalınganın baza kördüm. Agaarga kılaştaan kici baza kördüm, Aldın et dadarganın baza kördüm.

Rabvan tavşam gördüm ben, Yalvaran kurdu gördüm ben, Havada yürüyen insanı gördüm ben, Pas tutmuş altın gördüm ben.

Aanap çemnengen ıt baza kördüm, Adır duyuglug a't baza kördüm. Azalar algışkanın baza kördüm. Albıstar ı rl aşkanın baza kördüm.

Rakıyı ekmek olarak çiyneyen iti gördüm ben Çatal tımaklı olan atı gördüm ben. Kavga eden şeytanları gördüm ben. Birbirine şarkı söyleyen albıslan gördüm ben.

Sagan-ool Viktor Biçe-ooloviç'ten 3 Şubat 1989 tarihinde Kızıl'da derlenmiştir.

363


Ahmet Ali Arslan Kara-Höldüng Kalzan

Bebeğin Canını Durduran Kara-Höllü

Hsmnıng Unıg Dokta.adır

Kalzan Şamanın Yakıırıiı

Algıcı

Heck. 486 Heereıin! Acı-tölüng aaylaşpazın, Alıs öttür köre kaaptım. Koclan incenger arazında, Ko'ş kulaktıg şarıda-dı�. Kuuk.48"' Kargıcım çetsin! Heek! Hcerezin!

Onu mengee aytıp tudung:ır. Oran Tangdının ecleringe, Ayıtkaş, örgüpteyn. Acı-tölüngcr buyaanı doktaar. Eey. 4118 Doktaazın, bıcıksın.

Heek. Bilinmeyeni, anlaşılmayanı çöıerim ben. Çocukların kaybolduklannı görüyorum ben. Evet çocuklar siıin miraslarınız bitiyor, Bütün kötülük dört kulaklı boğadadır, Bu boğa hayvan sürünüzün arasındadır. Kuuk. Beddua ediyorum, bedduam değsin ona! Hcck! Bilinmeyeni, anlaşılmayanı çözcrim ben. Hani bağayı gösterin de bağlayın, Kainatın, Tandının iyelerine, Hain bağayı kurban keseyim ben, Çocuklarınız kalsın size sağlam. Eey. Çocuklarınız olsun sağlam.

·-

Sagan-ool Viktor /Jiçe-ooloviç'ten 3 Ş'ubat 1989 tarihinde Kı­ zı/'da derlenmişlir.

486 487

Hcck: Pişmanlık ve kaygıyı belirten ünlem. Kuuk: Kuzgun sesi, Tuva mitolojisinc göre eğer kuıgun dehşetli bir sesle öterse bu hastanın canlanaca�ının belirtisidir. Eğer hastanın çadırı üze· rinde kuru sesle ötersc yakında hastanın ölcceği anlamına gelir. Eey: Bir çağırıdır, Şaman eey diyerek çocuğun bedenini terk eden canını geri çağırır. 364


Kızılderili Türk Şamanizmi Kalzan Hamrıuıg KorgudupKütlcüdüp Al�gan_Algıçı

Kalzan $amamn Onyargılan

Üş dünnüng ortuzunda, Ügü bolup eder men.

Ben uyanıyorum üç gecenin yarısında,

Üü-hüük! Ü ü-hüük!

Uu-huuk! Uu-huuk!

Baykuşa dönüp bağınyorum bu zamanda,

Kuu dagnıng bacında,

Şafuk. olup rüzgarlı beyaz sabah olduğunda,

Kuskun bolup eder men.

Kuzguna dönüp bağınyorum bu zamanda.

Hıyt-hıyt! Hıyt-hıyt!

llıyt-hıyt! Hıyt-hıyt!

Höngnüm baskıratkannarnı

Benim keyfimi bozup. bunaltanı,

Hörümnep ölürer men.

Bcddualarımla öldürürüro ben.

An, kulugurnu!

Ah, seni gidi alçak herifl

Cetk.ilim homudatkannamı

Ruhlarımı alay edeni, aşağılayanı,

Seziglep ölürer men. Ah, ılap-ılap!

Nefret edeceğim, öldüreceğim ben. Ah, gerçektir, evet gerçektir!

Çarang çatka men, küştüg men.

Güçiüyüm, öldürücü beddulıyım,

Çalbarıp çorungar, kecrgcer men.

Yalvarınız bana, size hoş bakarım.

Kuray.Kuray.

Kuray-kuray Kuray-kuray.

Kuduktu kugbay men; ondak.ug men.

Kuduktu Şamanım, tehlikeli Şamanım,

Kuraylap çorungar, çüdüp çorungar.

Yakannız, ayinlere katılınız, lütfen,

Kuray. Kuray.

Kuray-kuray Kuray-kuray.

Uu!

Uu!

Kara çcrning kögün sökken,

Kara yerin otlarını söken,

Kalçan-köktü ölürgeştig

Kcl morzuğu öldürmüşler.

Sorlug kara sernder kecin, Soygaş şıgcap kaggan çıdır.

Saklamışlar, gizlemişlcr hemen.

Biçarenin dalgalı rüylü derisin

Kaskaktarnı189 keziy mangnaar,

Kaskaklarda koşup, oynayan,

Kar-hüreng çaraş angnıng. 490

Kara-cia çaraş an vardır.

Çındıng, hölbeng düktüg kccin,

Çaraş anın derisini soymuşlar,

Sırtııngarda çacırgan··dır.

Yastığınızın altına saklamışlar.

4R9 490

Kaskaktar: Yolları taşlı, ormanlada kaplı ulaşılması zor dağ Çaraş an: Sarnur

365

,


Ahmet Ali Arslan Karak-bile körbeen-daa bol,

Öldürüldüğünü gözlerimle görmedim ,

Karang körnüp bilip kagdım.

Ama her şeyi gören yetkilerirole hissettim.

Hay-baçıt bucaraldıng,

Rezaletle kötülüğün bütün başlangıcı,

Ham ık dözü ında-dır iyin. Şak ·la ında!

Çar.ış an canavann öldürülmesiyle başladı. Evet, evet bu deri fclaketlc biçildi!

Mengee büdüü angnar kecin

Elinizde bulunan bütün derileri

Herbes bolza, çerle talaar.

Teslim edin, yoksa gelir size dehşet.

Oralaang, buk, azalarnı,

Burada oraalang, buk azalar vardır,

Oong-bile optap kaar men.

Dcrileri verip kanduabilirim ben,

Büzürcnger!

inanın bana! inanın bana!

Kuug!

Kuug!

Oong soonda baçıt, haydan,

Sonra sağlam, canlı olacaksınız,

Ospaksırap çaylaar siler.

Sonra felaketlerden ayrılacaksınız.

Bügüdenger amır-taybıng,

Herkes mutlu hayatta yaşayacaktır,

Büdün, bürün çurttar siler.

Dünyanız hoş, zevkli, sakin olacktır.

Tını konçug!

Hayat değerlidir! Hayat değerlidir!

Ec!

Eel

Üre, sadı salgalıngar,

Çocuklarınız, torunlarınız,

Üzcsküüleng, mengdi-çaagay.

Güçlü, cömert olacaklar.

Ekining ekizin köör k.ıldır,

Siz iyiliği görür olacaksınız.

Ergil, nayırdan491 kılıngar.

Lütfen, ayin düzenleyiniz.

Çaagay k.ıldır!

Her şey güzel olsun!

Sagan-ool Viktor Biçe-ooloviç'ten 3 �,'ubat 1989 tarihinde Kı­ zıl'da derlenmiştir.

491

Nayır: Bayram, burada kötü ruhlan kovalamak için yapılan ayin anla­ mındadır.

366


Kızılderili Türk Şamanizmi KİCİNİNG SÜNEZİNGE HAMNING ALGANGAN ALGIŞTARI OJgen Kiciiıin Kara-Bora SünezirıiD Acı-Tölünden Sanggıtay Hamnıng Adınp Alganganı

İNSAN CANINA ADANMIŞ YAKARIŞLAR

Aza çayaan sagızınnar! Andaagılar, mındaagılar! Dünggürlügnün burgan çayaan! Dürgedenger. A'ttanıngar.

Sangıtay Şamanın 6Jenin Çocuklannı Onun Kara Ruhundan Anlamak İçin Söylediği Yalcarı1ı Aza Yaradan, Sagızınnar! Oradakiler, buradakiler! Bendirlinin Yaradanları, Toparlanınız, yola çıkınız.

Ertenginin eeleri. Ereen dözüm eeleri. Evirlinger, havırlıngar. Evin-çövün negep tur men.

Geçmişin iyeleri, Aslımin iyeleri, Kibar olun, sakin olun, Dostluğa çağırıyorum sizleri.

Kacan bargan? Kaynaar bargan? Amıtannıng kara-bora setkiJi sünezi, Acı-tölge artıp kalza, bagay bo lur. A'tkarıngar. Tonandırıngar.

Hayattan niçin, nereye gitti? İ nsanın kara canı kalmışsa burada, Çok üzüntü ve acı getirir çocuklara, Çabuk giyininiz de hemen yola çıkınız.

Baar çerinçe ınaar-la, Bargızıngar, ıradıngar. Çeder çerinçe ınaar-la, Çediringer, dozattangar.

Kara can nereye gidecekti, Gideceği tarafa yöneliniz, Gideceği yeri neresiydi, Tam oraya kadar götürünüz.

Çerineyden çediringer. Çemin-acın çemgeringer. Çarannay-la oranınga492 çorup körem. Bargannay-la baar çoor, barıp körem.

Kara canı yedirtiniz, doyundurunuz, Cesedinden onu uzak götürünüz, Kara can gideceksen oranına git, Vedalaşacaksan kaybol sen ebedi.

Çambı-dipti493 keziy körüp, Çaa çalbak494 çedip keldi. Çalar odu hıp-la keldi. Çalbıış közü köstüp keldi.

Bütün kainatı gezip, görüp, Buraya da geldi bir yeni çalbak, Beraber ateşini de getirmiş, Bakın, yanmış kömür kızarıyor.

Daaş-dingmit çanggılanıp keldi, Dan, kügür çıttalıp keldi. Çoqıan çerimge çorbas-la sen. Daskan çerimge haspas-la sen.

Gürültü geliyor, yankı geliyor, Barut kokuyor, kara can kokuyor, Kara can, gittiğim yere gidemezsin, izlerimin yanına izini de bırakamazsın.

492 493 194

Oran: Ülke, memleket Çarobı dip: Kainat Çalbak: Genişlik; burada savaş anlamında kullanılmıştır 367


Ahmet Ali Arslan Çoranıng bo, barganıng bo.

Gideceksen git uzaklara,

Çoraan soonda, katap kelbe.

Dönüşün olamaz buraya,

Eder dünggür czininge

Bcndirin ahenkli sesi çınladığında,

Esrey-le her, hadıy-la her.

Git buradan rüzgarla, fı rtınayla.

S ın k. Sırık. Sırık. Sırık. 495

Sırık. Sırık. Sırık. Sırık.

Sambuu Çaya Çuvurckoviç'ten 23 Haziran 1975 tarihinde Kızıl'da derlenmiştir. Kalzang Hsmmng Çöncen Kici 0/ürge, Algaııır Algıcı

Kalzan Şamanın Bir Yaşlı insan O/ümünden Sonraki Söylediği Yalaırıp

Eh, huyannıım!

İyi yürekli yaşlım benim!

Şaanga çcdir çönüdüng.

Uzun yaşadın çok ihtiyarladın.

Magalıg sözüngnü sögleding,

İyi sözlerini, nasihatını söyledin,

Un,ıg-danng ulaştır,

Yarisin var, onlar senin nesillerin,

Ulug nazılap çumaarlar.

Onlar uzun ömürlü olacaklar.

Eh, buyannıım!

İyi yürekli yaşlım benim!

Tınıngnıng tım üzülbcs.

Senin nefcsin kopmazdır,

Dıvaacangga çedcr sen.

Dıvaacına gidersin sen,

Salımıng çayaanı çardıkpas.

Sen orada yanılmazsın.

Şambıla oranı barhas sen.

Şambılaya gitmezsin sen.

Eh, buyannıım!

İyi yürekli yaşlım benim!

Eki çüvc kılgannar,

Hayatta iyilik yapanlar,

Erlik oranı tavarbas.

Erliğe hiç gitmezler.

Erbeg çüve kılgannar,

Hayana günah işleyenler,

Erlik oranınıng eezi boor.

Erliğin eziyetini çekerler.

Eh, buyannıım!

İyi yürekli yaşlım benim!

Acıg oruktu acıdıp kaan sen.

Açılan kapıyı açtın sen ,

Ak scrkildi setkip kaan sen.

Ak ruhu bağışiadın sen,

Acı-tölüngnü östürüp kaan sen.

Çocuklarını büyüttün sen,

Arbın çonungnu homudatpaan sen.

Halkına hiç küsmedin sen.

495

Sırık: Şamanın Kara Canla olan gizli konuşması. Burada Şamanla Kara Canın konuşmaları sona erdikten sonra şahit olan halk şöyle sordu: -Kara Canın sonu ne olacak? -İyi. O, gitti. Bir daha başımıza hiç bir kötülük gelmeyecek, diye cevap verdi.

368


Kızılderili Türk Şamanizmi Eh, buyannıım!

İyi yürekli yaşlım benim!

Şambıla496 oranı barhas sen.

Şambıla ülkesine uğramazsın,

Erlik497 oranı barhas sen.

Erlik ülkesine rastlamazsın.

Dıvaacang oranınga noyurzap,

Dıvacaanda sakin sakin,

Dıştıg tamçık mönggeci.

Barış hayatı yaşayacaksın.

Sagan-ool Viktor Biçe-ooloviç 'tenderlenmışıir.

Sangıtay Hammng Kici Kudu Sürdürerde Hovuga.rını Alganm Sangıtay

Kaybolan Insan Canını Aramaleta Olan Şamanın Kclebeğe Yalcarması

Alday tangdım hayırazı,

Altın Tandın armağanı,

Ak-· la çeçek çooglaanım

Ak çiçekle beslenenim,

Aldın-şakar hovuganım,

Altın benekli kelcbeğim,

Alastacır hovuganım.

Kutsallayan kclebcğim.

Saylar çcçeen samnay çemneen,

Mecradaki çiçcklerc uçup konan,

Sarıg-şokar hovuganım.

Altın benekli kelebeğimsin.

Ölüglerge ölçcyliim.

Ölen i nsana sükm sunanımsın,

Kalırlarga hagbaalım.

Hayattakilerin güvenilir bckçisisin.

Moomaraan49M ünü çogum,

Aptal, sezsiz, sağırsın,

Boskun kezer-ham çogum,

Boğazını kcsse de kansızsın,

Bargan çeri tıvılbazım,

Gittiğin yerde bilinmeyensin,

Baskan izi közülbczim.

Bıraktığı izi göıünmeyensin.

Kutkay çamga huvulugum.

Kaybolan ruhu kurtaran,

Hovuy-hovuy hovuganım.

İnce, kibar kclebcğim.

Argar baştıg arga çonnung,

Bin arhar gibi insanlara,

Aybızınga keldim men.

Hizmetçi olup geldim ben.

496 497 4911

Şambıla: Sonsuzluğun dünyası

Erli k: Ateşler ülkesi, Cehennem, Aşağı dünya.

Moomaran: Aptal, burada kelebekten bahs edilmiştir

369


Ahmet Ali Arslan İnsanın hali kötüdür, perişandır,

Höörtküynüng keergençiin, Hölegezi artıp kalgan. Sünezini kaçap bargan? Sügdürgenge tutturgan be?

Sadece gölgesi kalmış onun. Ruhu nerede, nereye gitmiş? F.ccl ruhunu götürdü mü yoksa?

Çüden desken, uktap körem, Çüden kortkan, bilip körem. Duruyaa kuştung ününden be? Dulguyaktıng kargıcından be?

Niçin gitti onu sor, Neden korktu onu bil, Turna scsi korkutlu mu yoksa? Dul kadının bedduasından mı yoksa?

Erl i k oran çetken-dir be? Erlik oran çetpeen-dir be? Çoorattıng oranında doktaagan be? Çoorattıng oranında doktaavan be?

Erliğe kadar gitmiş mi degil mi? Erliğe daha ulaşmamış mı değil mi? Çoorat yerinde durmuş mu ? Çoorat'a konmamış mı yoksa?

Soondan istep sürüngcrem, Sogun oktan dürgen çoram. Alıs çcrde çetelcktc, Atkan aktan dürgen çoram.

Nereye yönelmişse orasını arayınız, Yay okundan da hızlı uç, kelebek, Ruh, uzaklara gitmeden önce, Uçan oktan da çok hızlı uç, kelebek,

Kutkay çamga huvulugum. Hovuy-hovuy hovuganım. Argar baştıg499 arga çonnung, Aybızınga keldim men.

Kaybolan ruhu kurtaran, İ nce, kibar kelebeğim. Bin arhar gibi insanlara, Hizmetçi olup geldim ben.

Hööküynüng sünezinin, Körüp körcm, surap körem. Algan soonda, tuykan soonda, Aalıngdıva ekkep körem.

Nereye saklanmış, nasıl yaşıyor? Duygun ol, araştırmaya devam et. Onu bulup, tutarsan eğer, Yurduı:ıa gönder onu, hemen.

Sambuu Çaya Çuvurekoviç'ten 23 Haziran 1976 tarihinde Kız1l'da derlcnmiştir.

Argar başug: Arharlar bir araya geldiklerinde onların boynuzlan sanki orman gibidir. Burada da bir araya gelen insanların sayısından kast edil­

miştir. 370


Kızılderili Türk Şamanizmi Çula Şamanın Çocuk Ruhunu ÇağırdıJı Yakarışı

Çula dep Er H8I11I1g 1I1 Unıg Kudu Kıygınp Alganganı Alas.Alas. Çayaaçılar!

Alas. Alas. Kuvvetli Yaradanlar!

Arbın tümen sagıızınnar,

Bin tane güçlü Sagızınnar!

Burungunung buuruldarı,

Geçmişin ak saçlıları!

Burgan hamnıng çarlıktıglar!

Tanrının tam yetkilileri!

Dag dünggür selengenim,

Dağ gibi bendire eğilenlerim ,

Daştar orba dayanganım,

Taş gibi yumruğa dayananlarım,

Özerioing oruun bilir,

Başları ak saç olmuş yaşlılar,

Öle buurul ham-na kadam.

Büyüyüşün yolunu bilenlerim.

Ö lürününg tının bilir,

İ nsanın öleceğini önce bilenler,

Kavaylıgga hagbalıglar,

Beşikteki bebekleri koruyanlar,

Öpeyligge ölçeyligler,

Bebeklere mutluluk bağışlayanlar,

Ögbelerim buuruldarı m!

Ak saçlı Şamanlardır, benim atalarım!

Acın-çemin delgep salgan,

Sizin için güzel yemek hazırlandı,

Algap tur men, kıy dep tur men.

Sizleri çağınyorum, dua ediyorum,

Ak-la kadaan örgüp algan,

Sizin gelmenize ak kadak501 bağışladım,

Ayan tudup yörep tur men.

Sizlere yakanş söylep, yöneliyorum ben.

Sayzanaktap500 oynagılaar,

Sayzanakta oynayalım,

Sarıg baştıg uruglarnıng,

Çocuklara bahtı çağırayım,

Kudu keciin dilep tur men,

Altın sarı saçlı çocukların,

Kurayladım, kıygırıp tur men.

Ruhlarını çağırıp bağırayım.

Ottuk astır ooldarnıng,

Çakmak taşıyan oğulların,

Boşkunnug kıstarnıng,

Booşkun taşıyan kı:d arın.

Kudu kecin kıygırıngdar,

Ruhlarını çağırınız,

Huvu çolun beerledinger.

Onlara ruhlarını veriniz.

Döcek bacın dözey tutkan

Kara ruh, çok acımasızsın,

Doşkun ercen hayıratı!

Sen beşiğin olduğu yerdesin,

Ölçeying ber. Buyanıng ber!

iyiliğini, mertliğini bağışla,

Özer çayaan salımıng ber.

500 501

Bebeklerin büyümelerini nasip et.

Say:lanak: Bir çocuk oyunu

Kadak: Ruhlara bağışlanan ve değerli konukJara hediye edi len şal

371


Ahmet Ali Arslan Bora talga kavayladır,

Beşiği söğütc asılanlara,

Borbak emig sorup özer.

Anne memesin emenlere,

Borbak çaaktıg uruglarnıng,

Güzel, yuvarlak yanaklılara,

Kudu kccin hayırlangar.

Ruhlarını bağışlayınız bebeklere.

Adır talga kavayladır.

Baht ruhu yakınlaş,

Anay kecin çörgck kılır.

Beşiği söğütte asılanlara,

Acı-töldün kudu keciin,

Oğlak derili kundaklılara,

Beerlcdip bolgaadıngar.

Baht ruhu yakınlaş.

Sambuu Çaya Çuvurekoviç'tcn 23 Ilaziran 1976 tarihinde Kixil'da dcrlcnmiştir. Hsmnıng Urug Kudun

Bebeğin Ruhunu Çsğıran Sotpı

Kıygırgsnı 1/omuşlru

Şamanın Yslcanşı

Kandıg aaylıg mugul mong?

Küçük kız niye o kadar rr.ızmızsın?

Kançap bargan urugul mong?

Küçük kız ne oldu, niçin ağlıyorsun?

Ongaar··deskccr oortulangnaan.

Küçük kız sağda solda dclileniyorsun,

Angaar-dcskcer dırıcangnaaıı.

Küçük kız sağa sola kafanı sallıyorsun.

Acı-çangı bak çüvel mong?

Doğuştan deli mi doğdun acaba?

Adang-ieng keldi mong.

Anne-baban geldi sana hemen.

Acın-çemin salıp algan,

Ekmeğinle yemeğini de getirdiler.

Adang-icng manap olur.

Bekliyorlar seni arkana dön, hemen.

1909'da Barıın-1/emçik bölgesindeki Höndeleng köyünde doğmuş olan Taktan Sayaa 'dan 16 Nisan 1972 tarihinde Kızıl­ Maca/ak'ta derlenmiştir. Kücüget Seren Hamnmg Süne

Kücüget Seren Şamanın Sünün Arks-

Sürgen E'erenin Alganganı

sından Gitmekte Olan Ruha Seslenmesi

Kandıg-kandıg didir sen aan?

Giden ruh nercdcsin? Ne yapıyorsun?

Kaaşkan-kaaşkan didir sen aan"!

Giden ruh kimden ayrıldın ebedi?

İet aaray. lndıg be kay?

Sen böyle miydin?

İ et aaray. Çoraan be kay?

Her şey kayboldu mu yoksa?

Katap kclbes sünezin be?

Hasta oraya gitmiş miydi acaba?

Kadıglangan süne:.:in be?

Sen tekrar ona dönmez misin?

Kazılgaştıng kançangılaar.

Sen böyle acımasız mı oldun?

llaya körnüp çanaalıngar.

Gitme, hainlik yapma ona sen!

Balgan Kücüget Lençaeviç'ten dcrlenmiştir. 372


Kızılderili Türk Şamanizmi Kücüget Sereıı Hamnuıg Aang Kicining Sünezinin Alg;mganı Çalıı hevcer çoruur eves, Sagış ışkaş bolbas-la-dır. Salım-çayaan çayaa-gan-dır, Sadıp-tolup horcak bolgay.

Kücüget Sererı Şamanın Hastarım Camrıa Seslerıdip Yakarışı Zaman akar, gençlik dönem de�işir, İsteklerini yapmak her zaman olmuyor, fann yar.ıdan kaderini söylemiştir kısaca, Hastanın caru gidiyor, satın almak olmuyor.

·

Töıiiür hündüs törgtüngeş, Töre hereen kılır bolgay. Ölür üüle çedip keerge, Öske çüvee soluvas-tır.

Bazıları aydın dünyada do�yor, Bazıları idareci, hükümdar oluyor. Ancak, ölme zamanı geldi�inde, Kimse kaçamıyor, de�işim yapamıyor.

Ecen haanga töruüngeş, Erlik haanga ölgeş çcder. Burgan başkı502 nomnap kaggan, Kezer-Çinggis50.1 hemçeep kaggan.

Ecen Ilanlı�ında insanlar do�uyor, Erlik Hanlı�ına ölenler gidiyor. Tanrı danışmanma danışmanlı�ı ö�rettin, Bu süreyi de Kezer-Çingis verdi.

Azın hemçcel çedip keerge, Acıp erter arga çok-tur. Antar, sınnar acıı bolza, A'ttıg çortup aşkay ertik.

Hayatta olmanın sonu gelse, Hayatı uzatmanın çaresi yoktur. Geeider ne kadar yüksek olsa da, Atlının geçidi geçmemeye çaresi yok.

Balgan Kücüget Lençaeviç'ten derlenmiştir. Aang Kicinin Sünezinin TudBilD. Algangam Azaları m, çetkerlerim !

Hastanın Uçan Canını Tutmaya

Yardımcı Olan Şamamn Yakarışı

Cinlcrim, cinlerim!

Aldı kara kuskunnarım!

Altı kuzgun kuşlanm!

Çelip mangnaar çüvelerim!

Yorulmayan ruhlanm!

Çedi sarıg ügülerim!

Yedi sarı baykuşlanm!

Sürlüg küştüg öüvelerim,

Kuvvetli, güçlü ruhlanm,

Çüglüg kuştar öngnükterim.

Kuşlada dostsunuz, kanatlısınız,

Sürce5l14 tcygc çctkelekte,

Sürce'ye gitmeden önce,

Sünezinin ckkclingcr.

Hızlı uçun, tutup canı gctiriniz.

Tıppas, körbes çüvezi çok,

Görcmcyeni, bulamayanı yok,

Tınım bolgan çüvclerim!

Hiç yorulmayan ruhlanm !

Dıvaacangga çe tkclckte,

Dıvaacan'a gitmeden önce,

Tıvıcacangnap ckkclingcr.

Arayınız, canı bulup getiriniz.

502 503 504

Burgan başkı: Tanrı-danışmanı, Şamanın İlahi yardımcısı Kczer-Çinggis: Cengiz Han Süre: Mitolojik bir da�. ölüler ülkesinin sınırı

373


Ahmet Ali Anlan Eger, Kazar iyi ıdım! Eergilenger, tutkulangar. Erlik oran505 çetkclekte, Eeldirgelep ekkelinger.

Eger ve Kazar, iki itim! Havlayınız, hızlı koşunuz, O, Erlik orana gitmeden önce, Yolunu kapatıp, onu getiriniz.

Ak-la sütten çaşkılangar. Arcaan506 sugdan çaşkılangar. Sahm artış örttedinger, Sandan çacıp baraalgangarç

Ak sütü serpiniz, insanlar, Kutsal suyu serpiniz, insanlar, Yığım ardıç yakınız insanlar, Kutsal sanı yakınız insanlar.

Kudu 507-çamı ergip kel:r.in, Kuçulangnap kuskunnangar. Desken kudu ergip kcl:r.in. Demnig-höglüg kuraylangar.�

Kaybolan can tekrar gelsin, Seslerimizi yükseltelim birlikte, Terk eden can geri gelsin, Yaşa diye bağıralım birlikte.

Çelbiir Sambuu ile Ondara Sambuu 'dan 3 Haziran 1975 tari­ hinde Kızıl'da derlenmiştir.

Süzülc Hamnıng Asng Kicining Sünezin A�J[_anın Kuda-çamı kayda bargan? Kuskun kucum, çünü bilding? Sünezini kayda bardı? Sürüp çetkeş, ekkeer his be?

Süzülc Şamanın İnsan Canını Aradığı Sıradalci Yslcsn1ı Hastanın ruhu nereye gitti acaba? Kuzgun kuşum, haberin var mı senin? Hastanın ruhu nerelerde geziyor ya? Kuzgunum, onu bulup getirelim mi evine?

Harlıg sınnı aşkan-dır be? Kalçaa dal ay keşken-dir be? A arı g kici sünezinn i509 Aza oran kirgen dir be?

Karlı dağları geçti mi acaba? Kuduran denizi mi geçti yoksa? Belki, hastanın canı başka bir yerdedir, Yoksa şeytaniara mı gitti acaba?

,

-

Tamba Salçak Odekceviç'ten 23 Eylü/ 1971 tarihinde Ktztl'da derlenmiştir.

106

507 1011

509

Oran : Ülke, memleket

Arcaan: Kutsal su Kud: Can, ruh Kuray: İyilik bahşetmeyi ve baıışlamayı anlatan dilek ı;ağınsı; huna, vur haa! Süne: Can, ruh 374


Kızılderili Türk Şamanizmi

Süzük Ha.mmrıg Aang Kicining Sünezininin Aytınp Algangan Algıcı Çalım tiinde çünü kançap, Çaaskanzıray hergen tur sen? Açang, avang çoktay berdi, Aalıngdıva çanaah çe.

Hasta Bebeğin Kaybolan Carum Bulan Süzük ŞamllillD Yakarışı -

Kaya yanğı altında sen yalnız, Ne yapıyorsun? Üzgünsün neden? Annen-baban seni çok özlediler, Gel gidelim, yurdun yok mu senin?

Tamba Salçak Odekeeviç'ten alınmışttr.

Süzük Hamnmg Sünezinge Çagıp Algangsm Aalıngdan ünüp çorba, A vang, açang çerle kagba.

Süzük Şamanın Ruha Verdiği Vasiyeti Bırakıp gitme51 0 öz yurdunu, BırakıE gitme anne baba m . -

Tamba Salçak Odckceviç'ten derlenmiştir. BİÇİİ ÇAŞTARGA HAMNING ALGANGAN ALGIŞTARI

ÇOCUKLARA ADANMIŞ YAKARIŞLAR

Monguş Hörlepey Hamnıng Ak Ençektr11 Algan _eam

Sema vi Şaman Monguş Beriepey'in Beyaz Ençelde hgili Yalcanşı

Eeçevenger. Eeçevenger Ergilinger, azalarım . Dayın deerning damdızı men. Damdın 5 1 2 burgan şavızı men.

Yakarış söylep başlatalım, Azalarım hemen toparlanın. Ben semanın bir damlasıyım, Damdın burhanın şavızıyım.

Kaas-çaraş haylar dügün, Kang-na bistig haçı-bile, Kadaylan kırgıp algaş, Salaa-bile dıdıp turgaş. Savaş-bile savap turgaş, Şalbaa-bile şaptap turgaş,

Koyunların güzel, kıvırcık yünlerini, Temiz çelikten yapılan makasla, Kırknlar bccerikli uzman kadınlar. Kıvrak elleriyle yünleri işlediler, Kuvvetli kollu erkekler çırptılar, Kovadaki kaynayan suyu serptiler,

s ıu

Sil

Sl2

u

Süzük Şaman burada Bırakıp gitme!", diye çocutu terk eden canı tutup çadıra geri getirmek için çocutun canına hitabctmektcdir. Ençck: Elde dokunmuş kilim. Beyaz keçinin kılından yapılmış kilim. Bu hastanın canı için fidye olarak verilir. Tuva milolojisine göre güçlü Şa­ man ölecek olan hastanın canını bir takasla kurtannayı başarmıştır. Monguş Herlepey. yeni yapılan ençeği cinlere verirse onların hastayı ra­ hat bırakacaklarını ümit etmektedir. Damdın: Tanrının adı ve Tuvada yaygın olan bir isim

375


Ahmet Ali Arslan Şan-bile söörtüp turgaş,

Yerdeki yün çelengi boğa taşıdı.

13üdürüp kaan ençee-clir rnong.

Sonunda yünden beyaz ençek oluştu.

Azalarım, çetkcrlerim!

Benim sadık cinlerim !

Büdüü kedep kclgilenger.

Buraya sessizce yakın geliniz.

13üdürüp kaan ak cnçekti,

Bu hazır beyaz ençeği,

Algılangar, heeglcnger.

Alınız ve zevklc kullanınız.

Kuular Çanzan oola Bulunmaeviç'ten derlenmiştir.

Monguş Hörlepey Ha.mnıng Aang Kic:ining Amı-tımn Ak ençek bile solup Ha.mnaaş Azalardan Çarçıp Alganganın Al_San_ganı

Semavi Şaman Monguş Beriepey'in Şeytarılara insanın Canı lçin Ençeği Değiştireceğini Söyleyen Yakanşı

Kaas, çaraş hoylar dügün,

Dinç koyunların şık yünlerini,

Kang bistig haçı-bile,

Temiz çelik makasla,

Kaddyları kırgıp algaş

Kadınlar kırktılar,

Kamnıı-bile bölüp algaş.

Yünleri elleriyle eğirdiler.

Salaa bile dırap turgaş,

Parmaklarıyla taradılar,

Savaaş-bile savap turgaş,

Çubukla yünleri çırptılar,

Şalbaa-bile şaptap turgaş,

Kaynak suyu döktüler,

Şarı-bile söörtüp turgaş;

Boğa ile yünleri taşıttılar.

13üdürüp kaan ençee-dir ong,

Yünden kilirn yaptılar,

Büdün heveer ençeedir ong,

Yünden ençek yaptılar,

Erlikterim! Azalarım!

Şeytanlarım, erliklilerim!

Edilcngcr, amırangar!

Ençeği alın da hastayı bırakın.

Kuular Çanzan ool Bulunmaeviç'ten alınmıştır. 15 Haziran 1972, Çıraa-Bacı.

376


Kızılderili Türk Şamanizmi Kücüget Seren Hammng Çajtarru Algangam

Kücüget Seren Şamanın Çoculclara AdHdığı Duası

Urug çaştar! Üre tölder!

Varissiniz, nesillersiniz çocuklar!

Uyan bolbayın, ere bolzun.

Utangaç değil, atılgan olun çocuklar.

Boçurgalap çastır bolzun.

Tarnurcuk gibi büyüyünüz çocuklar,

Bora hektep özer bolzun.

Guguk gibi neşcleniniz çocuklar.

Boçurganıng çeçee-le ışkaş,

Yarışa verilen nişan gibi çocuklar,

Bora hekting çalgını deg,

Guguk kanatı gibi hafif çocuklar,

Bügü çonnung çaş-la tölü,

Dünyanın güzellerisiniz çocuklar,

Bürün mendi özer bolzun.

Büyüsünler, sağlılkı olsunlar çocuklar.

Balgan Kücüget Lençacviç'ten 1 Haziran 1974 tarihinde Ka­ ra-llöl'de derlcnmişlir. Salçak Lamacık Hamnıng Ç111 Urug Aarıy beerge, Algamr

Salçak Lamacık Şamanın Hasta Çoc11ğa Adadığı Ya.lcaniı

Algıcı

1-·

Körem monu hööküynü.

Dağ iyeleri gördünüz mü zavallı çocuğu?

Körnüp örşep bolgaap körger.

Dağ iyeleri bu çocuğu kurtarını:t..

Çaş - la çüve çarcınçıg-dır,

Çocuğun hayatı çok güzeldir,

Salgadaanın edip körger.

Çocuğun sağlığını iyileştiriniz.

Kakpak hadıng haraaçadan,m

Çadırın tünlüğüne yakın geliniz,

Havırlıngar, evirlinger.

Çocuğa iyiliğinizi bağışlayınız.

F.ngmek hadıng haraaçadan,

Kayın tünlüğe yakın gelini:t.,

Eskeringcr, çavırıngar.

Kibarca hasta çocuğu okşayınız.

Toybuhaa Hertek Koştayoviç'ten derlenmiştir.

Bay Taylh ŞamiUWl Hasta Kıza Adadığı Yakanşı

Hemçile Bacında Bay-Tal H8I11Ilg lD. Aang U rugga Algangan

Algıcı Yılla sürünüzün arasında,

Çılgıngarnıng arazında,

Çıra a 5 1 4 say ak5 ı 5 kulun ba r dır. Doo ol turgan aptı raada, Tonnuk torgu- baza çetker.516 ,

51�

�14 ;ıs 516

--

Çıraa, sayak bir tay vardır.

Köşenizdeki sandığınızda, Şeytana dönmüş ipek vardır.

Haaraça: Çadınn (Yurdun), "cerdt!' denilen çubuklarını tutan ve çadınn tepesinde bulunan çember, " T ünlüf('. Şamanın çağınsıyla dağlardan ge­ len ulu ruh buradan çadırdaki hasta çocuj:ta bakıp onu iyilcştirecektir. Çıra: Büyük adımlarla giden rahvan at. Sayak: Küçük adımlı rahvan giden at. Çetker: Şeytan, cin

377


Ahmet Ali Arslan Şulguurgangar517 iştineyde, Şulu möngün edileel bar. Ap tı ra angar'i 1 8 bireezinde, Arıg aldın enine bar.

Dolabınızın içinde, Gümüş bir eşya vardır, Süslü s an d ığı nı z ın birisinde, Altın bir eşya vardır.

Uspa519 da lay eezin öörtüp, B arılgaga tudar siler. Uzar suungar bacındava, Barındaktaaş, örgüptünger.

Bu eşyalan llspaya bağışlayın, Bu denizin iyesi sevinsin. Bezeye ayrıca ne sararsanız Bunu su başına götürünüz.

llertek Seree Burulbaeviç'ten derlenmiştir. Hürüme Şamanın Kızını Kaybeden Ana-Babaya Ada.dıAı Yakarışı

Bay Ta.yganıng Hemçik Bacınga. Çurttap Çoraan Hürüme dep Er Hamnıng Askan Kıs Urugnung Ada-lezinge Hogdurup Bargaş Algangan Algıcı Kulak dözü sım ı l ı gl ı g!

Bendir ku lağ ı n ı vuran l ar!

Kuyutpangar, havırlıngar.

Dolanın , bir araya gelin toparlanın.

Kolduk adaa sım ılıglıg!

Yumrukla vuranlar!

Hoydukpangar, havırlıngar.

Yerinizden kalkın, sakin olun.

Kulak dözü sımılıglar!

Bendir kulağını vuran ruhlar!

Kuya berbeyn havırlıngar.

Hiç yanılmayın, sakin olun,

Kolduk adaa sımılıglar!

Yumrukla vuran ruhlar!

Kongçaşpangar, h avı rl ı ngar.

Ayrıl may ı n , sakin olun.

Çuşkuu onggaa s ım ı l ıglar!

Tokmağı vuran ruhlar!

Şuptungar beer havırlıngar.

Buraya gelin, yakın gelin.

Çaştınmangar, hoydukpangar.

Saklanmayın. şahit olun.

Çayaan dözüm küştüg bolgay.

Ben tanrılada çok güçlüyüm.

Çedi kuu-kuu çe tkerlerim,

Yedi sarı cinim dinleyin,

Çeden sarıg çayaannarım!

Yetmiş sarı yaratıcım dinleyin,

Aldan kuu-kuu az al arı m

Altmı ş bo:r. cinim bana bakın.

Ara körbes karaktıglar!

Gözleriniz keskin, ufuklan görürsünüz.

Çoruk çoruur kaşpagayla r,

Çok güçlüsünüz, seyah atı

Soora körbes k ara ktıgl a r!

Her şeyi

Çıldık çerdcn çıd ı n bi li r,

Yıllık ye r i n kokusun

Çıda kalhas 517 518 519

kaşpagaylar!

Şulguurga:

seversiniz.

görürsünüz, ya nıl mazsı nı z .

sezen,

Duygun , sadık benim semam!

Ev eşyalarının ve besinierin konuldu� dolap

Aptıra: Süslü kocamanTuva sandığı

Uspa: Moğolistan sınırında bulunan bir göl

378


Kızılderili Türk Şamanizmi Aylıg çerden çıdın bilir,

Aylık yerin kokusun sezen,

Azalarırn, kayda siler?

Cinlerirn nercdesiniı sizler?

Çerzi kuu-kuu çetkerlerim!

Yerli beyaz cinlerirn!

Çerning çeksee şulbustarırn!

Yerli suçlu şulbuşlarırn!

Askan urug dilecinger.

Kaybolan lozı bulunuz.

Açı buyan körgüzünger.

Çabuk olun, yola çıkın ız,

Şırnday-dektey havırlıngar.

İnsanlara iyilik gösteriniz.

Çacınaydan çarılgan·-dır.

Ana-baba kızından ayrıldılar,

Çaşpan, öleng aralangar.

Kımıldayan rnızır için arayın,

Henzig çacın çidirgcn-dir,

Ana-baba kızlarını kaybettiler,

I Iemni, höldü haygaarıngar.

Dalgalı ırınakla gölü arayın.

Azıg diştig börü kelze,

Azılı kurdu görürseniz,

Aagaylangar, kuyudungar,

Deli edin de kovalayın.

Çeveg, höörden çetker kelze,

Mezardan şeytan gelirse,

Çacırnayga çagdatpangar.

Kıza yakın bırakrnayın.

Çerning çcksee, sugnung suksaa!

Yerin, suyun Ruhları,

Çerde, sugda çünü kördüng?

Yerden, sudan ne gördünüz?

Dıngnaanıng çül-ayıtkap kör.

Duyduğunuzu söyleyin!

Körgening çül-ayıtkan kör.

Gördüğünüzü gösterin!

Kurbustunu ergiy uşkaş,

Kurbustuda uçan kuşurn,

Kuday deerde çünü kördün?

Kuday gökünde ne gördün?

Kaptagaynı ergiy uşkaş,

Kaptagayda uçan kuşurn,

Kara çerde çüge kördün?

Kara yurdurn ne gördün?

Kara kuskun surtım kulgur,

Kara kuzgunurn, açgöıürn,

Kara çerde çüge duydung?

Kara yerde ne gördün?

Ay-la şolban karakugı m!

Ay ve çoban yıldızı gözlülerirn,

Aydıng çerde çünü kördüng?

Aylı yerde ne gördünüz?

Arzaytınıng aar iyde,

Arzaytı dağın doğusunda,

Askan, teneen toyançı çor.

Kaybolan birisi geziyor,

Uldurgulug idining çe?

Onun çizmesi dikilmiş mi?

Uldungnarı sögülgen çe?

Tabanı ayrılıp düşmüş mü?

Şılbaa-bilc şarıp kaan çe?

Oturuyor mu bağlanmış prangada?

Şılap, mogap çoruur dep çe?

Kız ne kadar yoruldu, zorlandı?

Araatan ang çaraa sıırnıp,

Salyasını yuıup aç canavar geziyor mu?

Arzayıpkan sürüp çor çe?

Dişlerini gösterip, korkutuyor mu kızı?

Kacaan barıp dücer irgi?

Seyyah kız ne zaman ölecek?

Kalbaş barıp dücer dep çe?

Hareketsiz kara yerde yatacak mı?

Çılıg e' din çiiyn didir,

Canavar taze etin yiyeceğini söylüyor,

Çılıg hanın çılgaayn dicir. Çerning çeksen çanliır körbes! Seriin deerlep kuluksuur sen.

Canavar taze kanını içeceğini söylüyııı

Yerin kirli çöplüğüne git kıızgıııı. Soğuk Gökt_: serbes!_tısars ı ı ı Nı• ıı

379


Ahmet Ali Arslan Araatannı doktadıp kör.

Etlerini koparan canavarı durdur,

Arazınga moondaktap kör.

Kızla kurdu ayıran aracı ol.

Ulçup tenecn uruungarnıng,

Kayb olan kızınızın ,

Kudu çaylaan, mıyada-dır.

Canı şuralarda geziyor.

Ulug mengi artı çerdc,

Ebcdi donmuş buzluklarda geziyor,

Kuu-Şatta ilgip çoruur.

Kuu-Şat'ta geziyor.

Aastıg-dildig kırış ucun

Orada kavga olmuştu, küsmüşlerdi.

Aza, çetker tegeereen-dir.

Kara benli kadın iftira attı, kavga etti,

Çaştıg kaday kütkülü-dür.

Kavganın sebebi de iftiracılar oldu.

Kuu-Şatta ooy-ooy.

Kuu-Şat dağında. Ooy-Ooy.

Kuskun eder ooy-ooy.

Kuzgun ötüyor. Ooy-Ooy.

Kulun çavaa ooy-ooy.

Kulun, tay ölmüş mü. Ooy-Ooy.

Segi çoor be ooy-ooy.

Leş koku veriyor mu. Ooy-Ooy.

Aglıt-Şatta ooy-ooy.

Aglıt-Şat dağında. Ooy-Ooy.

Kuskun eder ooy-ooy.

Kuzgun ötüyor. Ooy-Ooy.

Azımaldıng ooy-ooy.

Azımal ölmüş mü. Ooy-Ooy.

Segi çoor be ooy-ooy.

Ceset koku yayıyor mu. Ooy-Ooy.

A'ttanıngar ooy-ooy.

Ruhiarım ata binin. Ooy-Ooy.

Dirgelinger ooy-ooy.

Yola çıkın. Ooy-Ooy.

Askan kıstı ooy-ooy.

Kayıp kızı arayın. Ooy-Ooy.

Dilecinger ooy-ooy.

Yanılmış kızı arayın. Ooy-Ooy.

Kumnung, saylıg kurgag çerning

Kumlu, taşlı susuz yerin,

Kurnun çılgap çıdır dep çee?

Kurnun içip, taşın yalıyar mu?

Kumnung, saylıg kurgag çerning

Kumlu, taşlı susuz yerin,

Kurnun çılgap çıdır dep çee?

Kurnun içip, taşın yalıyar mu?

Kagıp suksaan didir sen be?

Ne diyorsun? Susamış mı?

Kadıp, kurgaan didir sen be?

Ne diyorsun? Ölecek kadar korkmuş mu?

Döngüp turup kclgen dep çee?

Ne diyorsun? Kız zorla kalktı mı?

Dörgün arıg kirgi dep çe?

Ne diyorsun? Kız koruya kendisi gitti mi?

Hadıng ıyaş otka dögep,

Kayınlı ateşe kurutup,

Haraaça eep baçım orar.

Haaraça yapanın evinde oturuyor.

Aşak kici öönde dep çee?

İ htiyarın evinde mi oturuyor?

Aşak kici adaanda çee? Amıradım, saygıradım. Am-na barıp şölletenger.

Ne? Yaşlının yanında mı oturuyor?

Oy, bulundu, ne kadar mutluyum. Ruhiarım serbestsin, dinlenin.

Aştaan, ondaan bolbayn kançaar.

Evet, o zorluk çekmiş, zayıflamış,

Ala karaan şimmeyn kançaar.

Evet, onun yorgun gözleri kapanıyor.

Barılgazı ulug töl-dür.

Kızın tedavisinin barılgası büyüktür,

Malıngarnı tınınmangar.

Kızınızdan hayvanınızı kıskanmayın.

Aalıngarga, ööngerge,

Kendi aalınızda veya diğer aallarda,

Algış, kırış boldurbangar.

Kavga yapmayın, dövüşmeyin.

380


Kızılderili Türk Şa.manizmi Aan kecee süuen çacıp,

Gece vakti sade süt saçıp,

Aldı çükçe örgüür siler.

Altı kıtaya dua edin.

Konçug inten dögeringer.

Yağlı koyunu kurban edin,

Hoytpangar520 hayındırıngar.

Hoytpak ilc araga yapın.

Aayı ındıg, çövü ındıg. Aarcı,521 sarcag522 barılgalıg.

Aarcı ile sarcağı barılgaya verin,

Çövü ındıg, aayı ındıg.

Eskiden Şamanın şartı böyledir,

Çökpck, sarcag barılgalıg.523

Çökpck ilc sarcağı barılgaya verin.

Canı çağırmanın kuralı böyledir.

Hertek Seree Burulbaeviç'ten derlenmiştir. HAMNING ANGNAAŞKINI ALGANGAN ALGIŞTARI

AVCIUCA ADANMIŞ YAKARIŞLAR

Çöön-Hemçilc Kocuunnung Höndergeyge Çurttap Çora.m Deer/er Uktug Donggak Kaygal Hamnıng ADgçı Kicige Baraalgat:lcım Algıcı

Semavi Şaman Dongak Kaygal�n Avcılığa Adadığı Yakarışı

Örşce, hayırakani Bay Tangdım, hayırakan.

Affct, bağışla hayırakani

Zengin Tandım, hayırakani

Buurul 'fangdım, hayırakan.

Ak saçlı Tandım, hayırakanı

Örşee, hayırakani

Affct, bağışla hayırakani

Attıg deeş

Şöhrctli isimlisin hayırakani

Adap keldim, hayırakan.

İ smini anıp sana geldim.

Suraglıg deeş,

Herkes için ünlüsün hayırakanı

Surap keldim, hayırakan.

Şöhretin için geldim, hayırakani

Barganıngga

Avcılıkla sana gelenlere,

Maytaytıp tur, hayırakan.

Ganimet bağışla, hayırakan.

Çoraanınga

Büyük ganimet arayanlar,

Çokpaytıp tur, hayırakan.

Senden kazanç beklesinler.

Karaktıgnı

Her şeyi gören gözlülere,

Kaygadıp örşee.

Başarıları açık göster.

Herektigni

Büyük kocaman gözlülcr,

Küzcdip örşec.

Canavarların arzusu olsun.

520 521 )22 523

lloytpak: Yo�rt Aarcı: Kurutulmuş peynir Sarcag: Tereyatı Barılga: Ücret 381


Ahmet Ali Arslan l luragan bacın,

Bağışla hayırakani

Hah kıldır örşcc, hayırakan.

Atıştan sonra canavar düşer ukasyaya,

Tcrczin bucın

Mcrlçc bağışla hayırakan.

Çiş kıldır örşcc, h ayırakan.

Atıştan sonra canavar düşer pcline.

Hak saktımdan

Avcıya bağışla hayırakani

Hayırlap örşce, hayırakan.524

Rüyük baş canavarı kurban ct.

Kara sorluundan

Kara boynuz canavarı,

I layırlap örşcc, hayırakan.

Avcıya bağışla hayırakan,

Çodazında çorbuulungdan

Kocaman ayaklı büyük maralı,

Çrşcc, hayırakan.

Kısmct ct avcıya hayırakan.

Kırızında kıyışkaktıından,

Aksak canavar ganimct olsun,

Örşcc, hayırakan.

Hediyelerini bağışla hayırakan.

Kıdıg çangızından, hayırakan.

istediğini scç, ver avcıya hayırakan,

Kırgan diccngindcn,sı> hayıraakan.

Yaşlı maralı ona hediye ct, hayırakan.

Dazıl mıyısLııngdan, hayırakan.

Boynuzu kökc benzer olsun, huyırakan,

Dazagar cmigliindcn, hayırakan.

Memeleri kocaman olsun, hayırakan.

Tok dize,

Dua ct, dile hayırakan,

Dongga bacın orta, hayırakan.

Ok canavarın başına dcğsiıı.

Mat dize,

Dua et, uğurla hayırakan,

Kara baarın orta, hayırakani

Ok canavarın ciğcrinc değsin.

Ulug tınmadım.

Gürültüyle ah çckmcdim hayırakan,

Örşcc, hayırakan.

Ganimetler bağışlayınız avcıya.

Udur körbcdim ,

Gözlerine bile bakmadım, hayırakan,

Örşcc, huyıra kan.

Toprağın zenginliğini bağışlayın avcıya:

Monguş Bora-Jiöö Kcldegeyoviç'tcn 18 Ekim 1954 tarihindl' dcrlenmişlir.

� 24 525

IIayırakan: Toprağın ruhu, yerin sahibi, yer Tanrısı, kelimenin diğer anlamı da scınavi Tanrı'dı r Diccngin: Mara!, gcyik

382


· ��de�� Tür�_ Şrum�_·z_nn _

______ __ __ ___ __ __ __ __ __ _______ ___

A vcıya Seslenen Şamanın YakanJı

Hanınıng Ançıga Süzüglep

Algıcı Erecn kişti

Çeşitli samurları elde etsin,

Erningden diskeş.

Derilcrin ağzına kadar di:r.sin.

Evenin ge

Vergi olarak Ejcn hana,

Alban örgü:r.ün.

Sarnur derisini adak etsin.

Kara kişti

Kara samurları elde etsin,

IlaayınJan diskeş.

Dcrilcrin bumuna kadar dizsin.

Haanınga

Vergi olarak kendi hanına,

Alban örgüzün.

Bu dcrileri adak etsin.

Bair Aleksey Şirinmeeviç'tc.•n 12 Şubat 1972 tarihinde der­ lenmiştir. Çayın Mıyıs Öyünde Övür Kocuunnung Torgalıg 1/amnıng Algıcı

Şamanın Yaz DönemindelciA vcıJıkta Mara/m Boynuzuna Adadığı Yakanp

Bay attıg, hoor şolalıg;

Altın Tandım, yüce Tandım!

Alday tangdım, ulug tangdı m!

Zenginsin, lakabın Kauray,

Adap, surap çedip kelir,

Mara! gel ir sana, boşluğu yenip,

Aştap, suksap ulçup keer.

Mara] gelir sana, acıkıp, susayıp.

Dazıldıg mıyıstıgdan örşeep kör.

Boynuzu köke benzer mara] verin,

Dazagar emigl igdcn örşecp kör.

Memeleri yuvarlak mara! verin.

Ma dçergc, holu çokta beer tangdı m .

E l i n yok a m a ganimct sunuyorsun,

Maş dccrgc, aksı çokta beer tangdım.

Ağzın yok ama tcklif ediyorsun.

Karaktıgnı kaygadıvıt.

Sö:r.1ü olanları hayran el,

Kulaktıgnı magadadıvıt.

Kulaklıları görkemli yap,

A'dım-hölüm çovap kcldi.

Atım yoruldu, beni ileriye götür,

Al- bodum mogap keldim.

Kendim yoruldum, ganimel arayıp.

E't bodum mogap keldim.

Kaslarım gevşedi, yoruldu,

Edik-hcvim elep kcldi.

Giysilerim yıpradı, yırtıldı.

Da,.;ıldıg mıyıstıgılan örşccp kör.

Boynuzu köke benzer mara! verin,

Dazagar cınigligdcn örşccp kör.

Memeleri yuvarlak mara! verin.

Bürbü Kırgıs Oydupoviç'ten derlenmiştir.

383


Ahmet Ali Arslan ..

HAMNING AAS-KECİ KTİ ALGAP ALGANGANI Höndergey Çurttug Sat Sevilbaa Hamnıng /Juituun Alganganı Tenek mengee ucuracır Demirelig ındıg h ey sen. Akaroong. 526 Akaroong.

Ben delişmence bir arkadaşım, Senin buluşman oldum yaramaz yiğit. Akaroon. Akaroon.

Bagay mengee ucuracır Barıldaa:.ı:ıng ındıg hey sen Akaroong. Akaroong.

Ben fakirim, sadeyim, Senin ümidin oldum, arzu ettiğim yiğit. Akaroon. Akaroon.

.

MUTLULUCA ADANMIŞ YAKARIŞLAR

Sat Sevilbaa Şamanın Kendi.Afıkına Adadığı Yakarı1ı

Keneş Monguş Horlueviç'ten derlenmiştir. Kara Sal lcer Şamanın Kadınlarla Erkeklere Adadığı Yakarılı

Kara-Sal lcer Hammng Kecikti Dilep Algangan Algıcı Çer çcrik tamılıglarım.527 Çeden kulaş bclgcliglcrim.528 Alama deg tamılıgları m . Aldan kulaş belgeliglerim .

Kadınlar tamınız yer yarığı gibidir, Erkekler belgeniz yetmiş kulaçtır. Kadınlar vajinanız derin çukur gibidir, Erkekler yarağınız altmış kulaçtır.

Oh, orzaan. 529

Oh, orzaan.

Oh, orzaan.

Oh, orzaan.

1898-1982 yıllan arasında yaşamış olan Keneş Mongu�· Horlueviç'ten alınmıştır. ll Nisan 1979 tarihinde Kızıl'da derlen· miştir.

526 527 528 529

Akaroon: Öyle; öyle olsun; tamam; kelimelerini belirten ünlem. Tam: Kadın cinsel organı Belge: Erkek cinsel organı Oh, orzaan: Hayranlığı belirten ünlem. 384


Kızılderili Türk Şamanizmi Höndergey Çurttug Sat Sevi/has Hsmnıng Du§tuun Algangsn Algıcı

Sat Sevilbss Şamanın Sevdiği Deliksnhsına Adadığı YalcarıJı

Kızıl hünü aca berdi,

Kırmızı güneş ufuklarda battı,

Kıskıl oyung ezertevit.

Kırmızı ata binmenin zamanı geldi.

Kıskıl oynu hölge kılgaş,

Beraber kızıl alla hızla geçelim,

Kıdıg çerge kıyangnacııl.

Beraber ormanlarda neşelenelim.

Aydıng ayı ünüp keldi.

Etrafı aydınlatıp ay çıktı,

Ak-la borang ezertevit,

Beyaz atı eyerleme zamanı geldi.

Ak-la borang hölge kılgaş,

Beraber beyaz ata binelim,

Alaak çerge kıyangnacııl.

Beraber Taygalarda neşelenelim.

Keneş Monguş llorlueviç'ten derlenmiştir. Çırsnday Hsmmng Kecik Kıygınp Algsngsnı Ortun kara ooldarnıng,

Çırsndsy Şsmamn Mutluluğu Çağırdığı YalcarıJı Ortun kara oğullara,

Olça kecii kuray-kuray.

Büyük zenginlikle mutluluk gelsin.

Anay-kara530 uruglarnıng,

Anay kara kızlara,

Aas-kecii kuray-kuray.

Büyük güzellikle mutluluk gelsh

Kuular Sengil Davındayoviç'ten 23 Ocak 1970 tarihinde Kı­ zıl'da derlenmiştir. Ecen Süldezin Algsngsnı

Msnçu İmparatorluğunun Elçisine AdsnmıJ Yalcarı1

Ecen531 sulde 532

Suldesi vardır Ejenin,

Ergip kelir.

O muhakkak dönecek.

Ergin bacın

O küstahça yükseliyor,

Höme kelir. Haan53.1 sulde

Çadırın eşiğinden.

Harap kelir

O muhakkak gelecek,

Suldesi vardır hanın,

Haraaçadan534

O mağrurane yükseliyor,

Harap kelir.

Tünlü_ğün teg_esindcn.

Bair Aleksey Şirinmeeviç'ten 13 Mayıs 1971 tan'lıinde Kı­ zıl'da derlenmiştir.

s:ıo

531 532 533 534

Anay kara: Tam anlamıyla delikanlılık ve genç kızlık dönemi; Anay o�lak; o�lak gibi yerinde durolmayan dönem. Ecen: Mançu imparatorluğunun yöneticisi Sulde: Anna�an; yaratıcı ruh; idari kuvvet Haan: Mançu ham Haraaça: Çadınn tepesinde bulunan büyük çember 385


Ahmet Ali Arslan

Amya.k Kaday Hammng Ina.k A1aan Humagalap Algangan Algıcı

Kendi Kocasım Koruyan Genç Şaman Kadımn Ya.kan1ı

Alhıs, şulbus arazınga,

Albıs, şulbus arasında,

Aldın çaygan kicilig men.

Yarağını sallayan kocam var,

Aldıkkıngnı angaa berbe,

Arkadaşlarım rica ederim,

Aarıy beer sen, kücür ecim.

Tamınızı kocama tcklif etmeyin.

Birkkenim, kattışkanım,

Tema� kurduğum , beraber yaşadığım,

Beli n ughas aarıg çüve.

Ağır hastadır, belini kaldıramıyor.

Menden çaşup angaa berbc,

Sen şeyran arkadaş benden saklanma,

Birikkenim aarıy beer sen.

Gitme ona hastalığı bulaşır sana.

Kattışkanım, birikenim,

Beraber yaşadığım,

Kara paştan�:ı� aaraan çüve.

Kara hastasıydı eskiden,

Karak acıt angaa berbe,

Albıs arkadaş gitme ona gizli,

Kara paştan aarıy beer sen.

Kara hastalık bulaşır size.

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten dcrlenmiştir.

Do/çan Hammng Çiınu Bolur Buuranı Alganganı

Buura Dağı 6ven Donga.k Dolçan Şamanın Ya.kan1ı

Avam bolgan arlll Buuram!

Anam olan batı Buuram!

Aza, çetker turbas çurtum.

Aza, şeytan bulunmaz yurdum!

Çceçcnger.

Dua edin.

Çeeçcnger.

Dua edin.

İem bolgaş iştii Buuram!

Anam olan güney Buuram!

Erlik, aza turbas çurtum .

Aza, erlik bulunmaz yurdum!

Çecçengcr.

Dua edin.

Çecçenger.

Dua edin.

Ada çurtum Artıı-la hem.

Ata yurdum Anı ırmak!

Açılıg-la ulug çurtum.

Asaletli yüce yurtum !

Çeeçenger.

Dua edin.

Çceçenger.

Dua edin.

535

Kara paştan: Zührevi hastalık 386


Kızılderili Türk Şamanizmi

-------

İ em çunu İ ştii-le hem,

Ninem yurdum İ ştin ırmak!

Çccçcnger.

Dua edin.

Çceçenger.

Dua edin.

i e törel ulug çunum.

Anamsın yüce yurdum!

Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten 25 Ocak 1971 tarihinde Kı­ zı/'da derlenmiştir. Anıpak Ool Hamilli1g lnakpan Uruun Sarınnap Algangan Algıa Albaular arazında,

Gerıç Şamanın Aşık Oldulu Kıza AdadıJı Yalca.np

İ nsanlar arasında fark edilen,

Amınayda kara mengniim,

Yana�ı kara benli aşıkım.

Acıt çerde kara saldıg,

Aşaağısı kara tüylü,

Anay kara meeng-ne kicim.

Benim güzel arkadaşım.

Kövey kici arazında,

Kalın balık arasında fark edilen,

Höreeneyde emiglerliim.

İJ.d memesi dimdik aşıkım.

Körbes çerde kökpel saldıg,

Görünmez yeri tüylerle kaplı,

1-Iölçüng-kara meeng-ne J.dcim.

Benim insanım, kara kraliçem.

Opçak-tenek ool-la öörüm!

Delikanlılar sizlere söylüyorum,

Ol-la kıska oraaşpangar,

Ona gitmeyin iz, dokunmayınız.

Oon-na başka ozal bölur,

E�er u�rsuz hata yaparsanız,

Ottug çangnık dücürer men.

Şimşek göndereceğim, onu bilin.

Kattışkanı kara baarlıg,

Onun karaciğerli arkdaşı vardır,

Kara kuskun kadarçılıg,

Onun kara kuzgun koruyucusu vardır.

Haylıg hey boor, karadangar.

Korkunuz o klskançtır, tehlikelidir,

Haylıg çetker körüp-le kaar.

Şeytanı da fark eder mutlaka.

Eştengeni erlik hamı,

Arkadaşı Ateşler ülkesindeki Şamandır,

Erz.ek536 aarıg urug-la boor.

O kendisi ateşlidir, erzek hastasıdır.

Edcen tırtıp. emiin tudup,

Arkadaşlar so�ukkanlı olunuz,

Göği.is)crinc dokunmayın, cteğini tuonayın.537 Kök-ool Viktor Şogcapoviç'ten derlenmiştir.

Erzey berbeyn körüngerem.

Erzek: Cinsel ilişkiye olan düşkünlük Eteğini Lutmayın: Cinsel ilişkiye yakınlaşmayın veya onu yapmayın anlamında söylenmiştir. 387


Ahmet Ali Arslan

Möngün-Tayga Hammng Kecilc­ Dadalga Kıygınp Alganganı

Möngün Taygalı Şammn Muduluğu

ÇaJırdıJı yalcarıfl

Dagılganıs:ııı örgüp tur men.

Geldim kurban veriyorum, Dagılga,

Damçılganı539 salıp keldim.

Geldim yemek veriyorum, Damçılga,

Dagıl, çulam örgüp keldim.

Geldim tören için ateş yak tım,

Dadalganıs40 kıygırıp tur men.

Dadılgayı çağırıp yakardım.

Kocagar-kocagar börtektig,

Dimdik börtekli oğullara,

Ooldarnıng ku'du kecii,

Yakarışla mutluluk çağırıyorum,

Horlanggı-horlanggı ucalıg,

Yara berli kuyruklu kızlara,

Kıstarnıng ku'du kecii.

Yakarışla mutluluk çağırıyorum.

Eezinge crgelig,

Sahibine saclık köpeksin,

Kodanınga hoptalıg,

Yurdunu koruyan köpeksin,

Kulanayda sırgalıg,

Kulakların güzel küpeli,

Kuduruunda uyalıg.

Kuyrukların harika yuvalı.

Kuray. Kuray. Ö rşce. Ö rşce.

Amin. Amin. Affct. Affet.

Dotkar oruun clo:ıa çıdar,

Yolda engel olup yatıyorsun,

Ke:ıer oruun kcclep çı dar,

Kötü saldırıları gözlüyorsun,

Havaimayda köstüktüg,

Alnında gözlüğün olduğu için,

Kaldar ıttıng ku' du kecii.

Doru köpeğe mutluluk çağırıyorum.

Kaclıg çerni kaday hazar,

Sert yer üzerinde koşan atlar,

Kang bolat cluyuglarlıg,

Taynakları çelik nallı atlar,

Kadır arttı acır mangnaar,

Geçitlerden hızla geçen atlar,

Kara sugnu eştip kecer.

Kara deryadan yüzerek geçen atlar.

Samnay aarak sayaktaar,

Oynayan rahvan, ateşli atlarsınız,

Çarba çeli çaya düşken.

Yelenizi havaya yükselten atlarsınız,

Çavaalarnıng, kulunnarnıng,S4 1

Ateşli atlar çavalar, kulunlar,

Buyan kecii çalarazın.

Sizlere mutluluğu çağırıyorum ben.

Kuray. Kuray.

Amin. Amin.

Ö rşee. Ö rşee.

Affet. Affet.

Sambuu Saya Çuvurekoviç'ten derlenmiştir.

Sl8 539 540 ';4)

Dagılga: Dua etmek; ayin Damçılga:Şire masasındaki küçük masa Dadalga: Baht, mutluluk Çavaa kulun: Yılkıdaki taylar. 388


Kızılderili Türk Şamanizmi Hozup Kaapkan Kadayın Hammng Algangam

Aldatan Eşine Seslenen Şamamn Yalcanp

Irak-uzak çorzungza-daa,

Çok uzaklarda saklansan da,

Irgak demir5 42 edim-ne bar.

Irgak demirli olduğumu bil.

Ongçok uzak çorzungza-daa,

Benden uzaklara ayrılsan da,

Homus-la,543 şoor544 edim-ne bar.

Homuslu, şoorlu olduğumu bil.

Absbaska çorzungza-daa,

Kendini tutulmaz kaçak sanıyorsun ,

Ala çakpam kedip algaş,

Ne olursa da aalına geleceğim.

Arbas-turhas a'dım mungaş,

Çünkü benim alaçakpam var,

Aalınga çede becr men.

Çünkü benim yorulmaz atım var.

Egbes-bile çorzungzaa-daa,

Benden uzaklarda yaşıyorsan ama,

Eeren çakpam çedip algaş.

Çadırına gidip keçe kapını açacağım.

Erlik, aza öörüm-bile,

Çünkü benim kanatlı ruhiarım var,

Eciing acıp çede beer men.

Çünkü erlikle aza arkadaşım var.

Salbar mançaam hadıy berze,

Mançağım parçalara ayrılsın,

Sagıcımga ara düşpeyn,

Rüzgarla fırtınanın gücüyle uçacağım.

Salgın-hadıng aayı-bile,

Hayellerimin mahsulüne erişeceğim,

Samnap çelip çede beer men.

Uçarak mutlaka geleceğim.

Ergelengen ecim sengee,

Ü zülmeden, utanmadan geleceğim,

Egenmeyn çeder-le men.

Sen aşkımsın, güzelimsin çünkü,

Çaştıp çoraan ecim sengee,

Ne üzüntü ne zorluk durdurur beni,

Çanış çokka çeder-le men.

Saklandığın yere mutlaka ulaşacağım.

1912'de Kungurttug köyünde doğan Tocu Lopsanova 'dan 30 Ocak 1975 tarihinde derlenmiştir.

Decit

542

Irgak demir: Eıri demir, Şaman manyağma dikilmiş sembol, armağan.

'>43

Homus: Ağız kopuzu, kopuz.

544

Şoor: Kaval 389


Ahmet Ali Arslan Şaacılattırgsn Kıstıng Sınn Algıcı Şagaaytaza- şagaaytazın,

Işkenceye Mağruz Kalan Tuva Kızının Yakanşı Yanaklarıma vu ruyo rlar, vursunlar,

Kaş-la söögüm sıkpazı şın.

Kamçı darbesiyle kcmiklcrim kırılmaz.

Kımçılaza- kımçılazın,

Ayaklarıma vuruyorlar, vursunlar,

Kılık çangım kayın kaar men.

Çok

Eriidezc- eriidczin,

Ö ldürmek isterlerse öldürsünler,

E'tlc söögüm sıkpazı şın.

Gcnçliğim hiç kimseye baş eğmeyecek.

Kegcen çazaam murnun orta,

Hem suçlu hem de itaatsız olacağım,

Kem-ne kılgan buruulumnu.

Kegeenin idaresi

sertim,

olduğum gibi kalacağım.

altında.

Ilaan--na çazaam murnun orta,

Beni cüzzaml ı , acımasız saysınlar,

Haynı kılgan buruulumnu,

Yaşlılar altında suçlu olacağım. ne

I l aladaanıng horazında,

Bana

Hannıg söögüm sınar cves.

Kanlı kcmiklerim hiç kırılınaz.

Çerlc barın bening kunnu,

Kendini hür hisettiren bozkır vardır,

ağırdır, ne de aşağılayıcıdır,

Çclip ertcr algıg hovu.

Aygırla tırıs gidilccek, oynanılacak.

Çerle barın avay uruu,

Tabianan sehatkar anne kızı vardır,

lrlap cner avay uruu.

İ smi gururla şarkılarda söylcnilecek.

Tocu Decit 'ten 16 Haziran 1977 tarihinde derlenmiştir.

Dagdan körüp turarımga,

A vcı Delikanlıya Aşık Olan Kızın Yalcanp Dağ tepesinden görüyorum, yalnızım ben,

Dangza çançıı dagcaan-daa deg.

Kesesiyle borusunun sesini duyuyorum ben.

İ ydcn körüp turarımga,

Dağ inişinden görüyorum onu

İ yi budu köstür-daa dcg.

Sanki

Angçı oolga lnalcpan Kıstıng Sınn Algıcı

sağlam

ayakları

ben,

onun

duruyor

önümde. Çaldıg çcrden dıngnaarımga,

Dağ tepesinden görüyorum, yalnızım ben,

Çaraş oyum kiştcen-daa dcg.

Çavdar atının scsi geliyor kulaklarıma.

Şatka çoraaş dıngnaarımga,

Dağ uzaklarında görüyorum onu ben,

Çassıg karam ırlaan-daa deg.

Yakışıklıının şarkılan geli�or kulaklarıma.

Tocu Decit'ten derlenmiştir.

390


Kızılderili Türk Şa.manizmi

------- ------- ------

Köflron Kicining Acı­ Tölünden, Aşsandan, Çunundan Çanlganın Kücüget Seren Hamnıng Alganganı, Acı-tölü baza konçug,

1

Kücüget Seren Şamanın Çoculdan, Ko­ cası ve Kız Karde1iyle Vedalaşan Kadına Adadığı Yskan1ı İnsana çocuklar çok kıymetlidir,

Alang kaygaar, keergcnçig,

Çocuklar yardım ister ve sevinirler.

Algan ccing körüp kecrgc,

Kocadan ayrılma vakti çok zordur,

Ala karak çacı kelir.

Gözlerden acı damlalar, yaşlar akar.

Hoor çandan çarlıp çortkaş,

Kocam gidiyor, boyumuzdan ayrılıyor,

Kodan çurttan üncri ol-dur.

Kocam yurdunu ebedi terk ediyor,

Kamgalap aar arga çok-tur,

Kocamın

Haya kömüp çoruy bargan.

olmuyor,

canını

kurtarmak

mümkün

Kocam gönlünü yakınlarına vermiyor.

ı

_

Ölür, törüür ucur-la ıynaan,

Kimisine doğmak ve ölmek nasiptir,

Özer, hazar salım-na ıynaan.

Kimisine de yer üstünde olmak nasiptir.

Onu sugnu kançamgılaar,

Kocamın tali hi acıdır ayniması gerekiyor,

Oglu, kızı çok-la cvcs.

Kocamın arkasında kaldı oğul ve kızları.

Oray törccn tölderi höy,

Çoluk- çocukları geç doğdular,

Ornun bazıp çurüaaylar aan.

Babasının i:t. bı raktığı yerde yaşayacaklar,

Törcen tölü kövey-le-dir,

Öz çocukları vardır, onlar büyüyccckler,

Dözcp salgap çurttaaylar aar.

Ölmüş babasının yerine geçecekler.

Balgan Kücüget Lençaeviç 'tcn l llaziran 1974 tanilinde Ka­ ra-llöl'de &•rlenmiştir.

Kücügee Seren Hsmmng ÇeKücüget Seren Şamanın Kendi Doğduğu - Çıiırtlm AI. n iı _leketine Adadığı Yskan1ı _e_m M. n anı >g._ ,_a--"' ___-+-___ _____.:...____,'8 Çırgakınıng unu-bile

Çırgak ırmağı kenarına gidelim,

Çıraa taldar arazınçc.

Söğütler arasında at oynatalım.

Ayangatı unu-bile

Ayangatı ırmağı kenarına gidelim,

Ak-la taldar arazınçe.

Söğütler arasında neşeyle oynayalım.

Alaş hemning alsı-bile

Durmadan Alaş ırmağının ağzına gidelim,

Aldıı İşkin hacı çedir.

Durmadan İşkin ırmağın başına gidelim.

Arttar- smnar kırı-bile

Geçitleri ve dağları geçip,

Alaş hemning bacı çedir.

Alaş kaynağına kadar gidelim.

391


Ahmet Ali Anlan Arttar, sınnar artındıva

Gözü gören dünyadan saklanalım,

Acıt kürüp bolgay-daa his.

Geçitlerin, yüksek dağların arkasına.

Alday, hakas öngnükterge

Altaylılara, Hakaslılara misafir gidelim,

Aaldap bargay, bclck sungay.

Arkadaşlara hazır hediyeleri verelim.

Ulug Tandı artmayda

Tandının arkasında gizli bir yer vardır,

Uduy hergen övüçeler.

Orada atalarımız ebedi uyuyorlardır,

Harlıg sınnar artmayda

Karlı tepenin arkasında sakin bir yer vardır,

Kalgan-bargan övüçcler.

Orada bizi terk eden yaşlılar uyuyorlardır.

Kalgan-bargan çüvelerni

Ruhiarım giden ölülere uğramayalım,

Katap crgeeş kançaar onu.

Ebedi gidenlere geri dönecek yol yoktur.

Ölgen-bargan çüvelerge

Ruhlarım, ölenlere kurban vermeyelim,

Örgü) kılıp kançaar onu.

Ölenler uyusunlar, gidenler gitsinler.

Dedir körnüp çanaalıngar.

Nereden geldiysek oraya dikkat edelim,

Haya körnüp çana hamnaal.

Artık hepimiz kendi yurdumuza dönelim.

Karcı sarıg ham-na daayım!

Şaman dayım sen sarısın, çok sensin!

Kalçaa-tcnck ham-na ircm!

Şaman dayım sen ilginçsin, çok vahşisin.

Kadır -bcrtke boolbazım,

Yüksek dağlar altında durmayalım,

Haya-daşka torulbazım!

Kayalar alunda hiç zorlanmayalım.

Harlıg tayga kın-bile,

Gelin, karlı dağlar üzerinde uçalım,

Karangnadı haldtp oraal.

Gelin, dağlardan rüzgarla uçup gidelim

Ecren döstüng eeleri!

Kutsallığın iyesi olan Ruhlarımı

Eer Tangdı dangınalarım!

Tandı dağın iyesi olan Ruhlarımı

Elçip-solçup bcreclinger.

Hem buluşuruz hem ayrılırız,

Ec körnüp örşengerem.

Ruhiarım bana iyiliğinizi bağışlayın.

Bay-la Al� hacı çedir

ırmakların kaynaklarının doğduğu

Baylak hemncr adırlangan,

Alaş ırmağın kaynağına gidelim.

Ulug Alaş unu çedir

Tandı dağların başlandığı,

Ucu kirgen Tangdılarım.

Ulug Alaş vadisine gidelim.

Balgan Kücüget Lençaeviç'ten derlenmiştir.

392


Kızılderili Türk ŞamPnizm.i

-------

Kücüget Seren Hamnıng Çslbanp Algangam Aymak Sumu bügüdeening Arnır-mendi çoruuru decş, Aldın Tangdaa onal kılıp, Avıraldap süzüktedim.

Kücüget Seren Şamanın Merhamete Adadığı Ya.luuqı Dua ediyorum, Surnon halkı ya�asın diye, Dua ediyorum, hayatları güzel olsun diye, Sana baş eğiyorum, altın Tandı dağım, Sana ayinleri bağışlıyorum, Tandı dağım.

Arat çonnung aldın adap, Algış salıp teylep tur men. Aldın Tangdıdan örşeel dilep, Amagılap tcylep or men.

Yakarışıını söylüyorum, baş eğiyorum, Boyların isimlerini söylüyorum. Yakarıyorum, sana altın Tandım, İnsanlara iyilik ve sakin hayat ver diye.

Süzüktüg boop çayaattıngan, Süldee teyleer keciktig men. Ona! süzük çetçir boor dep, Oran dipkc teylcp or men.

Şaman olmak için doğdum ben, Mutluyum, Tanrıya bağlıyım ben. Yakarışiarım büyük Tanrıya ulaşsın diye, Kainata yakarıyorum ben.

Sumu çonnung sür-le kücü Sularavas bıcıg bolzun. Sürüg malı mendi bolzun. Sürlüg kücü ulam ?ssün.

Surnon halkı çok güçlüler, Halkın kuvveti, iradesi sağlam olsun. Hayvanların dölü bereketli olsun, Hayvanların sayıları çoğalsın.

Ak-la maldıng acık baylaa Acı-tölge şinggeel bolzun. Aarıg-arcık, çödül-kakkı Acı-töldcn hıyıs turzun.

Beyaz zenginliğin kaynağı hayvanlardır, Çocuklar süt içsinler, sağlıklı büyüsünler. Hastalıklar uzaklara gitsin, kaybolsun, Çocuklar hastalıklardan uzak büyüsünler.

Balgan Kücüget Lençaeviç'ten derlenmiştir. Kücüget Çozutu Şamanın Ti.ksinmeye Adadığı Yalcan1ı

AlBJka Çurttap Çoraan Kücüget Çozutu Hammng Çeskinçig Algıcı Dükpürgeşting, tarbıdadım. Düdük-duduk ötpek ündü. Aştaar hırın kecee bolgaş, Çcmnengeşting, saadadım.

Tükürdüm, hava akışıyla iyileştirdim, Sonra sesinin küflendiğini fark ettim. Midem bomboştu, çok acıktım, Uzak beslcndim ve geç kaldım.

Alban sidik kecee bolgaş, Sidiktceştng, saadadım. Ulug-ergcem bacı balıg, Suglangılap ıca bcrgcn.

Her zaman sidik güçlü oluyor, Orada işedim ve geç kaldım. Baş parmağımın ucu yaralıydı, Orada su toplandı, yara old� . 393


Ahmet Ali Arslan Moong ucunın çüü deer sil e r?

Nereden oluştu bu felaket? Dersiniz.

Kecee düne k cl gen - ne men.

Evet, gece vakti buraya geldim ben.

Hola-haragana baglaa n a'dım

Atımı Hola-k aragana bağladım,

Sabah kalkum atımı yerinde bulamadım.

Erten köörümge, çok - l a boldu.

L----------���----------�--------------�-------- --- -----

Balgan Kücüget I.ençaeviç'ten alınmıştır.

Hara-Höllü Kalzan Şamanın Yakarılı

Bay-Tayga Kocuunnung Kara-Hölge Çurttap Çoraan Kalzang Hammng Yöre/ Algıcı

Bicek-hile çuragay�4� nügüldep bilbes. Bicck-·bile baldı çi d idip bilbcs.

Bıçakla çuragay iftira etmezler,

Bıçakla balta keskinliğini bilmezler.

Karak çacı ç aa k ta n haclar oruktug.

Göz yaşlar yanaklardaki izi si liyor ,

Kargıra, höömey54h öktcn üner

Kargı rayl a höömcy gınl aktan çıkıyor.

ç aya nn ıg.

Sagan-ool Viktor Biçe ooloviç 'ten der/en miştir.

Hara-Höldüng Kalzang Harnınıng Hemdip Kaan Oorga Söögün547 A/ _ABnS_Bnl

Hara-Höllü Kalzan Şamanın Etinden Temizlenmiş Arka Kemiğe Adadığı Yakanşı

Eki czirning çalgını, Ercs erning ezeri, Möge kicining h avaa, Mögen turugnung kuyu.

Kuvvetli kartalın kanadısm, oorga söögü, Cesur yiğitin eyerisin, oorga söögü, Güçlü kahramanın alnısm, oorga söögü, Endişeli kayanın mağarasısın, oorga söögü.

-

Sagan-ool Viktor /Jiçe ooloviç'ten derlcnmiştir.

Çuragay: Arap ve Yunan sayısı. Burada geleceğin, daha doğru�u. tabiat olayl a rının , hastanın durumunu tahmin etmekten bahscdilmiştir. 547

Kargıra-höömey: Tuvalıların gı rtl akl a şarkı söyleme tarzı

Oorga söögü: Kürek kemiği. Burada Kalzan şamanı, koyunun kü reğİnden bahs etmektedir. Bununla Şaman. bütün canlı varlıkların ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, sonuçta öleceklerini

ve

onlard an geriye sadece iskeletlerinin kalacağını

anlatmak istemiştir.

394


Kızılderili Türk Şa.manizmi Kara-Höldüng Kıılzan Hamnıng Yöre] Algıcı Emdik

a't deg omak bol!

Kara-Höllü Kalzan Şamanın Dualan Yabani at gibi tutulmaz ol!

Elik ang deg kaşpagay bol!

Canavar geyik gibi çevik ol!

Ezir kuş deg çorgaar bol!

Kanal g ib i mağnır ol!

Erig haak dek eeldek bol!

Söğüt ağacı

ArgarH11 ışkaş seziktig bol!

Arhar gibi uyanık ol!

gibi kibar ol!

Aylang-kuş deg ıraacı bol!

Bülbül gibi şair ol!

Ava ışkaş keergeçel bol!

Anne gibi

Arı ışkaş acılçın bol!

lütüfkar ol!

Arı gibi çal ış kan ol!

Sagan-oo/ Viktor Biçe ooloviç'ten alınmıştır. Kara-Höldüng Kalzan Hammmg Çsgıglıg Algıltan

Kara-l/öllü Kalzan Şamanın İbret Verici Yalcarı1ı

A't-hölünger kücün tödüp,

Atlarınızı koşturarak yorup,

Lamalar>19 çalap şüüdevenger.

Laınalara gidip, bize gel d emeyin

Al-bodungarga em-tang taraaş,

Kan damarlarınızda zehir akacak,

Arıg hanıngar soolduruptar.

Kanınızı tamamen kurutacak.

.

Sagan-ool Viktor Biçc oo/oviç'ten derlenmiştir. Kara-Höllü Kalzan Şamanın Yakınlanna Adadığı YakanJı

Kara-l/öldüng Kalzan Hamınıng Bodunung Kicileringe Çagıglıg Al!J11tan A-aa-aaa!

A -aa-aaa!

A't-hölünger kücün tödüp,

Boydaşlarım atlannızın haline iyi bakınız,

Lamalar çalap şüüdevenger.

Larnalara gidip, bize gel demeyin.

Oo talaar.

Oo, olmaz olmaz.

Al-bodungarga em-tang taraaş,

İlacı bütün vücudunuza geçecek,

Arıg hanıngar soolduruprar.

Kanınızı son damlasına kadar kunıtacak.

Oo talaar.

Oo, olmaz olmaz.

>�H ��9

Argar: D ağ

koyunu

Lama: Tuvadaki Budizm dininin temsi l cis i . Buddizm Tuvaya XII.

yüzyıl­ da gelmişti r Ru Yakarışta Şamanın halkı lamaları kabul etmemeye ve on l arın i laçl arını ku lla nm amaya çağırması Hudizimle Şamanizm arası ndaki husumeti göstermektedir. .

395


Ahmet Ali Arslan E-ce-eee!

E-ee-eee!

Çanggaa sagızında

Çaga sagızın boncuğu,551

Çaagay, kecik-daa çok!

Hiç mutluluk getirmez.

Oo horcok.

Mümkün değil, mümkün değil.

Çalama5so eercni çok!

Çalama adlı yardımcım vardır,

Salımıngarnı ıdıktap kaayn.

GcleceAinizi parlak yapacağım.

Oo, iye-iyel.

Oo, evet, evet böyle olacak.

Sagan-ool Viktor Biçe ooloviç'ten derlenmiştir.

Bay-Tallı Şamanın Hamile Kadına Adanmı1 Yakarılı

Hemçik Hacında Bay-Tal Hanumng l1tig Kadayga Algangan Algıcı Uca,m töştü553 delgep salıp,

Ucayla töşü bol pişirip,

Ulug nayır554 öösküdünger.

Hemen nayır yapınız.

Adıg, çarış kılgı laangar.

Atışla yarışınayı düzenleyip,

Adaan hüreş çorudungar.

Güçlülerin güreşini yürütünüz.

Songgu çükten haldap turar

Batı tarafta bir felaket görüyorum,

Şorulgaktıg çüve bar-dır.

Tehlikelidir, sizlere saidıracak

Adaan-möörey, oyun-toglaa

Tehlike önünü almak mümkündür,

Ayıldırıp ökterctsin.

Atışlarla, oyunlarla etrafta gürültü edip.

Kanırangnaan kızıngarga

Bu yabancı burada bulunmuştur,

Han kici kattışkan-dır.

Güler yüz kızınızla konuşmuştur.

Baçıttıg ol toyançınnıg

Ardıç kokusuyla kovdunuz,

Baskan izin artıcangar.

Kötü insanın lanetli izlerini.

Hertck Scree /Jurulbaeviç'ten derlenmiştir.

5SO 55 1

55 2 553 �54

Çalama: Canlı varlıkların koruyucusu olan ruh Çaga

sagızın boncuğu: Lamalardan alınmış boncuk

Uca: Koyun kuyru�u Töş: Göğüs

Nayır: Kutlama, bayram, şenlik.

396


Kızılderili Türk Şamanizmi

HAMNING ÖGNÜ ALGANGAN ALGIŞTARI

ÇADIRA ADANMIŞ YAKARIŞLAR

Süt Çacarda Süzüglel

Şa.m/U11Il Süt Saçacalcken Söylediği Ya.laırışlar

Süzük bolzun, Südüng-ne çaş. Süme bolzun, Sözün sögle.

Bağışlayın, süt saçın, Bu bir itikat olsun. Söyleycceklcrinizi söyleyin, Bu bir nasihat olsun.

Bair Aleksey Şirinmeeviç'ten derlenmiştir. Çaa Oglengen Kısa Yozulap

Yem' Evlerımij Kıza Adanmış Ya.kanş

Alganmgsnı Edileeni mönggün bolzun. Ezerteeni çıraa bolzun. Kaldar a'dı baglaaşta bolzun. Kar kici aptırada bolzun.

Mal-mülkün gümüşten olsun, Binek atın rahvan olsun. Sütununda doru atın hazır olsun, Sandığında sarnur derisi bulunsun.

Ulagga munar a'ttıg bolzun. Uruk söörtür ooldug bolzun. Azıraan maldıg bolzun. Aştıg-çemnig bolzun.

Yolculukta bir yedek atı olsun, Nesli devam ettiren çocuk doğursun. Avlusunda bol bol hayvanı bulunsun, Kendisi iyi yürekli, konuk sever olsun.

Haya deg ettig bolzun. Haragn555 deg maldıg bolzun. Döngge tiker öglüg bolzun. Döşke çalaar maldıg bolzun.

Kaya gibi kaliteli eşyaları olsun, Karagan gibi hayvanları olsun. Tepeye kurulan yedek çadırı olsun, Bozkırlarda otlayan sürüsü olsun.

Aştaan çüve adap kelir Aştıg-çemnig bolzun. Suksaan çüve suraglap keer Suksun çemnig bolzun.

Çadırına acıkmış yolcular gelirse, Evinde daima yemeği hazır olsun. Çadırına susayan yolcular gelirse, Evinde daima soğuk içeceği hazır olsun.

Torga deg kaas bolzun. Torlaa deg uran bolzun. Ak şan keci kögeerlig556 bolzun. Ak hadıng bışkıJıgm bolzun.

Ağaçkakan gibi şık olsun, Keklik gibi narin olsun, Boğa derili kögeeri olsun, Beyaz kayın köklü bışkısı olsun.

55S 556 557

Haragn; Karagan: Kısa ve dikenli çalı Kogeerlig: Kımızın ve içkinin konulduıu deriden yapılmış koruyucu kup. Bışkılıg: Sütü döverek yağ elde etmeye yarayan yayık, nehrc YörO k lı•rlrı kullandığı yayık. ,

397


Ahmet Ali Arslan

-------

Mumuu edcen urug-dang çaza bass ın. Anu L'<ieen anay-huragan çaza bassın. Torgu dorzuunga dongnaşsın. Mangnık�58 baldınna baglaşsın.

Ön ete�inde bebekler sürünsün,

Baştanggzı rnangnık bolzun. Bastırganı çıraa bolzun. Hararn bolba··kazançıkkam hayındırba. Hınnır bolba,- hım ışç ık ka">OO hayındırba.

Baş örtüsü parçadan olsun, Binek an rahvan olsun, Cimri olma, kazançıkta çay kaynatrna, Hesaplı olma hırnısçıkta çay kay­ natma.

Arka eteğin kuzu ulak takip etsin. İ pekleri dizlerine değsin, Parçaları baldıriarına değsi n .

!Jair A lcksc!y Şirinmccviç 'ten derlenmi�tir.

Hamnmg Ot Dsgıp Alganın

Kalçansarıg hölgelig, Kang demir hürcelig, Kadır ıyaş kacaalıg, Kaldar-kuldar çayaaçılar eeleri! Çavırlıngar. Evirlinr,er.

Kuray. Kuray. Kuray. Kuray. 562 Azıraan maldıng buyan kecii, Acı-töldüng buyan kecii. Ü ner-kirer karacamnı, Üvülcge kogaraldı hagbalngar, Kaldar-kuldar çayaaçılar!

Kacaalap

DaJılgaf61 Ate1ine Adanmış Yakan1 Sarı keçi binekli, Sağlam çeliklc çevrili, Ocağı tahta halkalı, Doru, kara yaratıcıları Kibar olun, iyi olun. Kuray. Kuray. '(uray. Kuray. Hayvanların car,'a ·ını koruyunuz, Çocuklara mutluluk sağlayınız,

Çadırdakileri hiç kaybetmeyiniz, Değerlerin kaybolmasına yol verrneyiniz. Dehşet zulurnların yollarını kapatınız, Benim iyi yürekli, kirli ruhlarırn.

Ateşli ve bıçaklı oğlanlar vardır, Ottug-·daa, bicektig-daa Ooldarımnıng kudu süzüün, Onların canlarını koruyunuz. İnelig-daa, çüsküktüg··daa İğnc l i ve yüzüklü kızlar vardır, Kıstarımnıng kudu süzüün. Onların canlarını koruyunuz. '-------------·----..!-----------"---------·

559 560 561 567

Mangnık: Parça, Kumaş türü

Kazançık: Küçük fincan

Hımışçık: Küçük kepçe Dagılga: Yakarış veya ayin Kuray: Tamam, Peki, Senin dediğin gibi olsun , öyle olsun 398


Kızılderili Türk

Şamanizmi

Kaldar-kuldar çayaaçılar,

Kara Ruhlarım, yaratıcılarım,

Karaktacıp, hagbalangar.

Onların canlarını koruyunuz

Çalar odum, örşeezinde! ·· ! Ç� a� y_ a_ ö_ zu ö_ rş�e_ e_ in z_ _m . _ a · n d_ � _d_c_ __

__

Asil ateş bize bağışlasın! Y_ ! a_ n_ ım b_i_ zi_b ış�l_ ra ıc la_ r_ as�ı_ _L_ �a�ğ� _L_ _ı_

______

__

__

Bair Alcksey Şirinmeeviç'ten derlenmiştir.

J

Tos-Karaga Adanan Yakarış

Hamnıııg Tas-Karaktı Alganganı Tos tayganıng arcaanı singgen,

Dokuz dağın arcaanıyla bcslendin,

Tos tayganıng ıyacın ottulagan,-

Dokuz dağın ağacın yakan,

Tos çükçe çalbarıp tur men,

Dokuz dünyaya yalvarıyorum ben,

Tos-karaksn:ı bile çacıım çaştıın.

Dokuz gözlümlc çacığ saçtım ben.

Ölgcn kicini dirgizcr,

Sen dokuz gözlü, ölüye can verirsin,

Ölgen a'ttı turguzar,

Sen dokuz göz;)ü, düşen atı kaldırırsın,

Öşkcn ottu kıpsıptar

Sen dokuz gözlü, sönen otu yakarsın.

Çacıg çacar tos-karak.

Sen çacıg saçan dokuz gözlümsün.

1906 yılında Kaa-llenı bölgesindeki Ecey köyünde doğmuş olan Tagbı Boris Uvacaeviç�cn 21 Nisan 1976 tarihinde dcrlenmiştir.

Kücüget Seren dep Kaday llamnıng Kodanınga Haygııl Kıhp Algangan A.{gıcı

Kücüget Seren Şamanın Kendi Yurduna Adadığı Yakanşı

Kodan çurtum mcndi be dep,

Yurdum, kendini iyi hissediyor musun?

Kokay şıırı taybmg be dep,

Etrafında görünüyor mu kurtların izleri!?

Eldig çaarın ergiy köreeL

Ruhiarım yüksek yariara bakalım,

Haydık çarıın hayıp köreeL

Ruhiarım sezsiz yerlerde yoklama yapalım

Balgan Kücügel Lençaeviç'ten derlenmiştir.

>;6:1

Tos karak: Tam manasıyla dokuz gözlü; do kuz delikli kova. Her

Tuvalı

nın evinde dokuz kainata adayarak çayı, suyu ve arcaan �'Uyu scrpcn " tı l'' kara/(' bulunurdu.

399


Ahmet Ali Arslan

Sslçak Lamacılc Hsmnıng Ognü

Sslçak Lamacık $sınanın Çadıra Adadı/ı Yakanşı

Alganganı

Altın haaçam, gümüş haaçam!

Aldın haaçam, möngün haaçam! Aza, çctker kiirbeyn körem.

Şeytanları içeriye almayın.

Hayaalaştır, daggılaştır

Kapılarım sağlam ve sıkı olun,

Kadıg-bıcıg turup körem.

Hem kaya hem de büyük dağ olun.

1917-1981 yıllan arasında yaşamış olan Toybuhaa Hertek

Koştayoviç 'ten derlenmiştir. HAMNING ARAGANI ALGANGAN ALGICI

ARAGAYA ADANMIŞ YAKARIŞLAR

Sat $irtelckey Hsmnıng Araganı Algangan Algıcı

Sat $irtelckey $smanın Aragaya Adadılı Yakanşı

Aydıng hündüs közülbezim!

Aydınlıkta görünmeyen cinlerim,

Aray kecee köstüp kcerim!

Karanlıkta görünen cinlerim,

Aragadan564 icip algaş,

Beraber araga içelim,

Aaldar kezip şapkılacııl.

Beraber aala gidelim.

Düne kada ottuun şagar,

Geceleyin ateş yakan,

Dülgeezinning sarıg azam!

Sarı çevik cinlerim,

Dünggürümnüng iştinçe kir.

Sarı şeytanım bendirimin içine gir,

Dümbeeredir paktap iceel.

Aklımızı kaybedrcesine araga içelim.

Kuular Sengil Davındayoviç'ten derlenmiştir. Adıg-Tü1ıı, $okar Hamnıng Aragan Algıcı

Adıg Tulu1 $okar $smanın Aragaya Adadılı Yaka.n1ı

KakpaktıgdanS65

Duvarlara yapışan,

Haynıp batkan

Kakpaktıdan oluşan,

Kalçaa-karang

Kuduran aragayı,

Kudup berem.

Çarkaya doldurun.

Şorgalıgdan

Şorgalıg borusunda gelen,

Soyup batkan

Uşaklanarak, sürünerek,

Sook-la karang

Soğuk içeceği,

Berem berem.

Çarkaya doldurun.

Biçe ool Denzinmaa Sanmaevna 'dan derlenmiştir. S64

Araga: i çki, rakı, süt şarabı; Tuva mitolojisine göre, eğer güneşli dünyada birisinin çok akıllı ve zeki oluğu fark edilirse, ona Erlik ülkesinden özel bir elçi gelir ve ona aragayı ikram eder etmez kaybolur. Aragayı içen kimse çabuk hasta olur ve ölür.

S6S

Kakpaktıg: Araganın yapılıp içinden geçtiği boru.

400


Kızılderili Türk ŞamaniziDi

HAMNING TAAKPINI ALGANGAN ALGICI

TÜTÜNE ADANMIŞ YAKARIŞLAR

Hammng Taalcpını Alganganı

Şamanın Tütüne AdadıAı Yakanşı

Hoyug kı:t.ıl taakpını,

Koyu kızıl tütünü içip,

Horanınga tırrkan heyil.

Ateşle oynayan dostum,

Acıg kızıl taakpızın,

Acı kızıl tütünü içip,

Acıınayga urtkan heyil.

Sarhoş olan dostum.

Ernim çirlir, engdee çok tur,

Bu en son tütünün tozudur,

Eng-nc söölü bo-la çüve.

Eğer yalansa dudaklarım delinsin.

Ü leciili, huvaacıılı.

Bu bir avuç tütünü paylaşalım,

Üelecip taakpılacııl.

Müştereken bu çubuğu çekelim.

Azalarım, Çctkerlerim!

Ateşler ülkesinin elçisi olan şeytanlar,

Aksım çirlir, am-daa çok-tur.

Başka tütün yok, oysa ağzım çapılsın.

Artıktacıp üleciili,

Kalan son tütün tozunu,

Aralacıp taakpılacııl.

Paylaşalım, sırayla içelim.

1904-1976 yılları arasında Sundueviç 'ten derlenmiştir.

Sat Şirtekey Hammng Aza Taakpızın Alganganı

yaşayan

Salçak

Şokşuya

Sat Şirtekey Şamanın Şeytanın Tütününe AdadıAJ Yakan1ı

Daglar bacı ça'stap keldi,

Dağ tepelerine yağmur yağıyor,

Dangza solçup taakpılacııl.

Cinlcrim gelin tütün içelim,

Sınnar bacı bürgep keldi,

Dağ tepesinde karanlık oluştu,

Sımırançıp çugaalacııl.

Cinlerim fısıltıyla konuşalım.

Şangır-Haya tumannaldı,

Şangır-Haya tumanlarla kapandı,

Çangıs dangza sorcup aalı.

Şeytanım bir çubuk tütün içelim.

Sarıg Iden ünner ündü,

Sarı kenardan bir ses geliyor,

Sarıg azam, ınaar baraal.

Sarı şeytanım oraya gidelim.

Kuular Çanzan oola Davındayoviç'ten derlenmiştir.

401


Ahmet Ali Arslan Taakpını Algangsnı Alsı çerdcn çorudarda, Adan tevege çüdürgen. Ak arcııl-bile oraagaş, Ak hendir-bile boggan.

Albıs Soylu Kuular Herlepcy Şamsnın Tütünle Ilgili Yakanşı Aalından uzaklara kovdular seni, Adan deve kendi dağına getirdi seni, Ak mendille örtünmüşsün sen, Ak iple bağlanmışsın sen.

Çangıs salım düngze taakpım, Silerlerge tudup tur men. Dalaşpangar, dıştanıngar. Dang;o;aa solçup taakpılacııl.

Bende bir içim tütün vardır, İ nsanlar bu size kurban olsun, İ nsanlar acele etmeyin, dinlenin, Çubuğu değiştirerek tütün içelim.

1 907'de

Çöön-Hcmçik

bölgesindeki

Çıraa-Bacı

köyünde

doğmuş olan Monguş Handı Çimitoviç'tcn 1 8 Ağustos 1972 Çıraa­ Bacı'da dcrlcnmiştir.

HAMNING AS'nNI ALGANGAN ALGICI

AS'OYA ADANMIŞ YAKARIŞLAR

Monguş Hörlepcy Hamnıng 0/r:pelerıip Algangsnı Aaldarga hamnap baarga, Argan öşkü astı alır, Aaldar sanay mangnacı beer, An-börü kırıp kaptaar.

Scmavi Asıllı Monguş Herlepey Şamanın Şilcayette Bulwıduğu Yakarışı Aallara yakardım ben, Ancak astıya :zayıf bir keçi verdiler. Aalda dolaşıp otlayan bu keçileri, Acıkmış a:zılı kurtlar yok ettiler.

Hoor çongu hamnap baarga, Koclur öşkü astı566 alır, Hovu sanay mangnacı beer, Kokkaaraktar kırıp kaptar.

Kalın halka hizmet ettim ben, Astıya uyuz keçi verdiler, Bozkırda oynayan keçileri, Korkunç kurtlar yediler.

Kuular Çanzan oola Bulunmayoviç'ten derlenmiştir.

Astı: Şamanlara verilen ödül, hayrat, hediye, bağış. 402


Kızılderili Türk Şa.manizmi -

Şamanın Küçülc Asaya AdadıJı Yakıırı1ı

Hammng Astı Okpeleenin Algangan Algıcı Berilgezi 56.1 eveeş-tir dep,

Ruhlarım, berilgesi küçüktür diye,

Mençe şorlup kançaarıng ol?

Küstünüz mü? Oldunuz mu sinir?

Barılgazı eveeş-tir dep,

Ruhlarım, barılgası küçüklür diye,

Barhas men deer ol-la çüngül?

Bir daha gelmcyeceğim dedini� mi hiç?

Nemeldezin beer-le ıynaan,

Elbette, ödüle ekleyeceğim,

Ergiy körgeş, keliilinger.

Beraber hastaya gidelim.

Barılga�ın beer-le ıynaan,

Elbette, ödülü büyüteceğim,

Barıp çctkeş, keliilinger.

Beraber hastaya bakalım.

Balgan Kücüget Lençaeviç'ten 1 Haziran 1974 tarihinde Ka­ ra-Hö/'de derlenmiştir. Astı Alınn Alganganı

Aso Alacak Şamanm Yakarıfı

Arın-nüürüng çaraş-la-dır,

Ahlaklısın, vicdanın temiz,

Azıraan malın kövey-le-dir.

Azıcık hayvanın çoğalsın.

Andıg kici dolug sadıı,

Ağırdır hastanın durumu,

Aar bolgaş kövey bolur.

Astın büyük olacak senin.

1919 doğumlu 1/omuşku İdamçapa 'dan 29 Kas1m 1971 tari­ hinde Kızıl'da derlenmiştir.

ART GEÇİDİNE ADANMIŞ YAKARIŞLAR Sat Şirtelckey Şamanm Geçide Adadığı Yalcan1ı

HAMNING ARTTI ALGANGAN ALGICI Sat Şirtekey Hammng Arttı Algangan Algıcı Acay buurul Tangdı bacın,

Beyaz saçlı Tand ı tepcsinde,

Adan bulut kırlay berdi.

Dev bulutlar oynuyor,

Attanıılı , tonanıılı,

Giyinelim de ata binclim,

Arttı-sınnı acıp alııl.

Geçidi, dağları geçelim.

Kalbak arga şimeergedi.

Büyük ormanlar gürültü ediyor,

Han, çazı katay keldi.

Karla yağmur yağıyor yarışara k.

Kara· daynı ezertevit,

Kara atını eycrle çabuk,

Kadır arttı acır haldııl.

Beraber yüksek geeidi geçelim. --

Berilge, barılga: Şamanlara ver ilen ödül "astı" ilc eş anlamlıdır

403


Ahmet Ali Arslan Arttı-sınnı aca beerge,

Geçitle dağların arkasında,

Anay-karam aalı turar.

Anay karamın aalı duruyor.

Anay-kara duca beerge,

Anay arkadaşımla buluşunca,

Acıg munggak estip kalır.

Acıların tamamen kaybolur.

Kuular Sengil Davındauoviç 'ten derlenmiştir.

Torgalıgga Çuntap Çoran Hamnıng Art Acarda S�lel Alg!cı

Geçide Seslenen Şamanın Yalamjı

Ö rşee daday! Ulug Tangdım!

İyilik bağışla Ulu Tandım!

Oran bayı silerde··dir.

Bütün toprak zenginliği sizindir,

Oran keciin hayırlangar.

Toprağın bereketini dağıtınız,

Mençe körüp hayırlap kör.

Lütfen bize dikkat ediniz.

Ekti bedik baylak tangdım!

Geniş omuzlu, güçlü Tandım!

Acır çalgıp örşeep köröm.

İ nsanlara verecekleriniz çoktur,

O't çiiri onça-mendi.

Ot yiyenler tamamen sağlamdır,

E't çiiri eze-mendi.

Et yiyenler tamamen sağlıklıdır,

Açılıg tangdım, algap tur men.

Yalvarıyorum size yüce Tandım!

Artı üngeş, çüdüp tur men.

Geçidi geçerek yakarıyorum ben.

Bürbü Kırg1s Oydupoviç'ten derlenmiştir.

ŞAGA YILBAŞINA ADANMIŞ YAKARIŞLAR Kücüget Seren Şamanın Şaga Kutlamasına Adadığı Yakan1ı

HAMNING ŞAGAANI ALGANGAN ALGICI Kücüget seren �amnıng Şagllllgs!6' Algangan Algıcı Ü ngen aynıng çaazında,

Yeni ayın doğması ile,

Ü ner çıldıng bacın utkuy,

Yeni yılın başlangıcında,

Ulustamıng haylıg baçıdı,

İ nsandan kötülük uzak olsun diye,

Ulçup-hadıp taylır boor dep.

Yakararak, yakarıyorum ben.

Ü ngen hünnüng ertezinde,

Parlak güneş doğmadan önce,

Şiree daşka sangım salıp,

Şiree taşına tütünlü san koydum,

Şinik hevim hevey kedip,

Törene giydiğim clbiseyi giydim,

Omaarn kirip hamnap tur men.

Mutluyum çünkü yakarıyorum ben. -

568

Şagaa: Yılbaşı, yeni yıl, Tuvalıların eski adetlerinden birisi de bugün bile hala güçlü Şamanları çağırak ayin düzenlemeleri istemeleridir.

404


Kızılderili Türk Şamanizmi Kodan-çurtu arıg be dep,

Köyüm, yurdum sakin midir diye,

Kokpa-şıırı mendi be dep,

Eski yolda izler gözükür mü diye,

Dımaa-hanaa sol-la be dep,

Hiç kimse hasta değil midir diye,

Dıngnaan çüve taybmg be dep.

Bulutlar iyi haber getiriyor mu diye.

Dünggürlügnüng düvü mındıg,

Bendirlinin dibi böyledir,

Düpke teyleer salım mındıg.

Dünyaya yakaranın kaderi böyledir.

Orbalıgnıng oruu mındıg,

Yumruklunun yolu böyledidr,

Oranga teyleer salım mındıg.

Kainata yakaranın talihi böyledir.

Amır çoruur arga dilep. Çolukşuurnu � g yozu bodap,

İ nsanların dost olmalarını düşünerek.

Kabilerne barış hayat arayarak,

Dörgül-törel ugun saktıp,

Kabilemin asıl olduğunu hatırlayarak,

Dört-le tangdaa teylep tur men.

Dört Tan'a dua ediyorum ben.

Balgan Kücüget Seren 'den 1 Haziran 1974 tarihinde Kara­ Böl'de derlenmiştir.

Kücüget Seren Hamnıng Şagaa Rününde Algsngsn Algıcı

Kücüget Seren Şamanın Şagaanın İlk Gününe Adadığı Yalcanşı

Çalaan süzüüm çamdıytpangar.

Süzüklerim sakin olun,

Çacıg5 69 örgüp alastadım.

Çacığ saçıp kutsalladım,

Şagaa keldi. Mındagılar.

Şagaa geldi! Buradakiler,

Silerlerge teylep or men.

Sizlere yakarıyorum ben.

Havak acır hakkılaanım,

Dağları, tepeleri gezdim ben,

Kamzaazınnıg570 çetkerlerim,

Kamzaazın giyen cinlerim.

Kalbak şattar turlaglıgım.

Yüksek dağlarda bulundum ben,

Kaas-çaraş şulbustarımı

Şık elbise giyen cinleriını

Çakpalıgnı çadıp aldım.

Kanatlarımı genişçe açtım.

Çarlıp çadaan çadaraanımı

Yüzgeçimden ayrılamadım.

Çayannarım, azalarımı

Ruhlarımı Cinlerim!

Çıgdınçıngar. Böldünçünger.

Hepiniz gelin, toplanın.

569

Çacıg: Ardıç, süt ve suyun karışımıyla hazırlanan adak ve kutsamak maksadıyla kullanılan serpinti.

570

Kamzaazın: Yensiz ceket

405


Ahmet Ali Arslan Adıg eercn eclcri! Aydınçıngar. Böldünçüngcr. Ak ccrcn eeleri! Arga ıyaştan çıglıngaram.

Ayı ruhun iyeleri! Buraya gelip de hemen toplanınız. Ak ruhun iyelcri! Ormandan çıkıp da hemen geliniz.

Kırgıs ecrcn cclcri! Kıyıg çerden böldünçüngcr. Karam cercn ccleri! Kaskak çercc şiveclceve.

Kırgıs ruhun iyclcri! Roğazınızı bırakıp da yakın geliniz. Kara ruhun iycleri! Ormanlık yere hiç saklanmayınız.

Öggc, çcrge şiveclecniml Dagga, daşka dagıskaanım! Daglıg çcrge şiveelecnim! Dazır şölge turlaagcaanım!

Çadırlarda, ormanlarda saklanan, Daglarda, yüksek kayalarda bulunan, Dağdaki mağaralarda surlarda oturan, Engin alanda yaşayan Ruhlarım.

Aza kocuun öör çergcm aar, Erlik çeçen bügüdcm aar, Kara hannar çcmiştim aar, Kızıl hannar suksunnuglarım aar.

Şeytanlı kocuunda yaşadınız. Ateşler ülkesinin dilinde konuştunuz. Kara kan sizin içeceğiniz oldu, Kırmızı kan sizin içeceğiniz oldu.

Çalaan süzüüm çamdıytpangar. Çacıg örgüp alastadım. Şagaa keldi. Mındaagılar. Silerlerge teylep or men.

Süzüklerim sakin olun. Çacıg saçıp kutsadım ben. Şagaa geldi. Buradakiler. Size yakarıyorum ben.

JJalgan Kücüget Seren 'den 1 Haziran 1974 tarihinde Kara­ llöl'de derlenmiitir. TÖNÇÜZÜ

Aldın çaştıg acı-tölüm! Acar artı çavıs bolzun. A'dı-hölü ılgın bolzun, Acı-çemi çemgir bolzun.

BACLAK, SONDEYİŞ, EPİLOG Kendi Nesillerine Dua Eden $amllilHl yakarışı Altın saçlı çocuklarım! Geçidiniz alçak olsun. Atlarınız kanatlı olsun, Yemeğiniz lczzetli olsun.

1-Iençe çaraş acı-tölüm! Kecer kecii sıık bolzun, Herek-çoruu çaygaar bütsün, Kecik--çolu çaagay bolzun.

Yakışıklı, güzel çocuklarım! Geçidiniz küçük olsun. İşleriniz başarılı olsun, Bahnnız açık olsun.

Hamnıng Acı-1'ö1ünge Yöreel Algıcı

571

Kara: Ayının diğer adı 406


Kızılderili Türk Şamanizmi

---

- ------- -------

Arbın kövey acı-tölüm!

Benim tatlı , bol çocuklarım!

Ayan ırın ırlap çorzun.

Şarkılarınız güzel çınlasın.

Ayan çoruun kılıp çorzun.

Yolunuz uzaklara uzasın,

Aralacır öörlüg bolzun.

Arkadaşınız sadık olsun.

Ucar kuşka çalgın herek.

Kuşlara güçlü kanat lazımdır,

Ulug kicee salgal hcrek.

Yaşlılara tatlı torun lazımdır.

Uzar sugnung anı hcrek.

İ çcr suyun temiz olması lazım,

Urug eşting ıraa herck.

Sadık yolun uzun olması la:�:ım.

Çoraun çoruum büde berdi.

Törenim de başarıyla sona erdi,

Çoruy hamnap çoruy barayn.

Yakararak çadırıma döneceğim.

Kelgen çoruum büde berdi.

Yaptığım törenim de sona erdi,

Kedeer hamnap çoruy barayn.

Yakararak yurduma döneceğim.

1901 doğumlu Kuular Çanzan-ool Bulunmacviç'ten 15 Hazi­ ran 1972 tarihinde Kızıl'da derlcnmiştir.

lymeni Algsngan A/gı1

İyme Denilen Yere Adanmış Yakani

Hooşkunga çorup Ç oruur,

Bu bölgelere davet edilen,

Kocuu n-Hamı572 bodurn-dur men.

Takma adlı Kocuun H amım ben.

Hooçunnarım çurtu bolgan,

Atalarımın eski yurdu olan,

İ zig ottug İyme m - dir sen.

İ laç bitkili İ yınemsin sen.

Şınaa-şıktıg İymem-dir sen,

Vadileri :t.cngin İ yınemsin sen,

Çılıg hünnüg çurtum-dur sen.

Parlak güneşli yurdumsun sen.

Çıraa dorug munup algaş,

En sevdiğim yerimsin sen,

Kazırgılay haldıp çor men.

Atların koşturulduğu yerimsin sen.

1917 doğumlu Kuular Orus /Jongur-ooloviç'ten 1 Haziran 1989 tarihinde Kızıl'da derlenmiştir.

Kocuun: Bölge, mıntıka

407



HA.VilllHl.RR ve: noTIRR Mikhailovski, V.M. "Shamanism in Siberia and European Russia" ]RAT,

XXIV

(1 894)

Rusça'dan

İngilizceye

tercüme

Oliver

Wardrop) s: 1 53. Mikhalilovski, a.g. e. s: 1 47-1 48 4

Mirchca Eliade, Shamanism, Paris, 1954, s: 1 5 K. F. Karjalainen, Die Rcligion dcr Jugra-Völkcr, 1 92 1 -27, FFC (Folklore Fellows Communication), Helsinki, Vol. 3, p: 248-250). Aynca bakınız: Vol VIII, p:41 ; Vol. Xl, p:44; Vol. 20, p:63. Eliade, a.g.e., s : 1 4

6

Georg Nioradze, Der Schamanisınus bei dcr sibirischen Völkem, Stutt­ gart, 1925, p: 54-58; Aynca bakınız: Uno Havra, Die religiösen

vorstcllungen der a1taischen Völkcr, Helsinki, 1938, P: 452; Ohlmarks

Ake, Studien zum problem des Schamanismus, Lund, 1939, p: 25. 7

G. N. Potanin, Ocherki severo-zapadnoi Mongolii, St. Petersburg, 1 881-83, Vols. 4, s: 57 V. M . Mikhaliowski, "Shamanism in Siberia and European Russia" JRAIL (Journal of the Royal Antropological Institute-London), XXIV Vol, 1 894 (62-100), s: 90

W. Sieroszewski, "Du chamanismc d'apre's les croyances des

Yakoutes" RHR(Rcvuc de l'histoire de religions) Vol. XLVI, Pa­ 10 ll 12 13

ris, 1 902, s: 3 1 2 .

Mikhailowski, a.g.e. s: 85 a.g.c. s: 86 Potanin, daha önce a. g. e, s:289 Sergei M. Shirokogoroff, Psychomental Complex of the Tungus, London, 1 935, s: 344--351 .

14

15

Garma Sandscheyev, "W estanschauung und Schamanismus der Aleren Buryaten Antharapos, XXVIII, (967-86), s: 977-78. Murat Ural , "Halk Edebiyatında Badc", Türk Falklor Araştırmala­ n

16

Dergisi, Cilt I, No: I, İstanbul, Ağustos, 1 949, s:2-3.

Eliade, Mircea, Shamanism: Archaic Tcchniques of Ectasy, New York, 1 964, s: 1 1 .

17

Okladnikov, Alexey P., Neoliti i bronzovyi vek Pribaikala, Vol : III, Moskva, 1955. s: 344-348


Ahmet Ali Arslan lA 19 20

21 22 23 24 ıs

26 Tl 28

79 :ıo 31

32 3:l 34 JS 36 :ı7 :ıs :ı9 40 ·ll

41

Okladnikov, A.P., Petrogrify Angary, Leningrad, 1 966. Okladnikov, a.g.e. Siikala, Anna Leena-Mihaly Hoppal, Studies on Shamanism, Budapest, 1 992. s: 9 Siikala, a.g.e. s: 9 Siikala, a.g.e. s: 9 Siikala, a.g.e. s: 10 Siikala, a.g.e. s: 10 Okladnikov, A.P., Petroglify Baykala-pamyatniki drevney kultury naradov Sibirii, Novosibirks, 1 974. Okladnikov, a.g.e. özellikle 4, 10 ve 1 9. levhalar. Okladnikov, a.g.e. Ö7.ellikle l l ve 1 2 . levhalar. Okladnikov, A.P., Petrogrify doliny reki Elangash, Novosibirsk, 1 979. Okladnikov, a.g.e. özellikle 1 ve 68. levhalar. Devlet, M .A., Petrogrify Ulug-Khema, Moscow, 1 976. Sher, J. N. Blednova, Reponorie de Pctroglyphs Asie Centrale, Paris, 1994. Gumilöv, L.N. , Eski Türkler, İstanbul, 1 999. s: 1 15 . Gumilöv, L.N., Hazar Çevresinde Bin Yıl, İstanbul, 2000. s : 282 Trever, K.V., Istoria Uzbekistana, 1/46. Strabon, Co�rafya, XI. Kitap, VI . Bölüm . S: 480 Gumilöv, 2000, a.g.e., s: 44 a.g.e. s: 77 a.g.e. s: 77 a.g.c. s: 78 Gumilöv, a.g.e., s: l l l Burada yer alan Saha Şamanı Vasiliy Nikiforov'un yaşadı�ı Loomtuka Köyündeki saha araştırmamızın bir kısmı ve karşılıklı konuşmalarımı7., 28. Man. 2001 tarihinde Şaman Nikiforov'un "balağan"ında ses handına tarafımızdan kaydedilmiş, Ankara'da Ayhal Gabışev tarafıııdan Türkiye Türkçesine uygunlaştınlmıştır. A.A.Arslan BAJAR, Mongol kitad-yin alab egusul·yin sidatu uluger-yin garici ulul (Dünyanın Yaratılışı ile İlgili Moğol ve Çin Mitolojileri Ü7.e· rine Karşılaştırmalı Bir Çalışma), 1988,s: 27. Juvaini, The History of the World Conqucror, Mirza Muhammed Qa:t.vini tarafından yazılan "Ala-al- Din Ara-Malik" 2 Vols, adlı iki ciltlik bu eser John Andrew Boyle tarafından tercüme edilmiş ve 1 958 yılında Manchester'de yayınlanmıştır -

410


Kızılderili Türk Şam.anizmi 44

45

46

47

49

50 sı

52

53

54

55 56

57 SH 59 60

61

62

63 64 65

Boyle, John Andrew, The Mangol World Empire 1206--1 370, London, 1977. s:181 Potanin, G.N., Oçerki Severo-Zapodnoy Mongoli, Vol.2, St. Petersburg, 1 88 1 . s: 84 Anokhin, A.V., Materialy po shamanstva u altaitsev sobranniye vo vremia puteshestvy po Altayu v ı9ıO- ı 92 gg po parucheneniyu Russkogo Korniteta dlya Izuchenia Srednei i vostochnoi Asii, Leningrad, ı924. s: 38 Anokhin, a.g.e. s:39 Potanin, G.N., Ocherki severo-zapodnoi Mongolii, St. Petersburg. 1 88 ı -83, IV. Vol. s: 49-54 Harva, Uno., Die religiösen Vorstellungen der altaisehen Völker, Helsinki, 1 938. s: 49 Harva, a.g.e. s:694 Shirokogoroff, Scrgei M., Psychomental Complex of Tungus, London, 1935. s: 301 Agapitov, N.N., - M.N. Kangalov, "Materialy dlya izuchenia shamanistva v Sibiri. Shamanistvo u Buryat Irkutskoi gubemii," lzvestia Ordela Vostochno-Sibirskovo Russkovo Geogrtaficheskovo Obshchestva (lrkutsk), XIV, ı -2 ( 1 883). ı -61 . Pallas, P.S., Rcise durch versciedene Provinzen des russischen Reiches, St. Petersburg, 1 77 1-76. Vol.III., s: 1 8 1 -82 Sieroszewski, "Du chamanistme d' apre's les croyonces de Yakototes," RHR, XLVI. 1 902, s:302 Harva, Die religiösen, a.g.e. s: 26 1 , Fig: 1 Mikhailovski, V.M., "Shamanism in Siberia and European Russia, Being the Second Part of "Shamanstvo,", JRAI, XXIV. 1 894. s: 8 � Sieroszewski, Du chamanisme ... s : 321 Shashkov, S., Shamanstvo v Sibirii, St. Petersburg, ı864. Eliade, M., Shamanism, New York, 1 964. s: 148 Lingren, E.J., "The Reindeer Tungus of Mar..:-huria," Journal of the Royal Central Asian Society, London, XXll . April 1 , 1935. s: 22 1 -3ı Donner, Kal., "Les Ornament de la tete et de la chevelure," JSFO, XXXVII, 3, 1920. s: ı 1 Donner, Kal, La Siberie, La Vie en Siberie, les temps ancients, Paris, 1 946. s: 227 Donner, Kal, "Le Omamcnts, a.g.e. s: 1 1 . Eliade, Mircea, Shamanism, New York, 1 964. s : 145 www.themystica.com/mystica/articles/s/shamanism.html 28.03.2008 l l :30 411


Ahmet Ali Arslan 66 67

68 69

70

71 72

73 74

76 n 78 79

80 Bl

82

83

114 85 86 87

BB 89 90

91

www.historicalsense.com/Archive/Saınanizm_l.htın 26.03.2008 ı 4:50 Birkan, İsmet, Şamanizm, Ankara, ı 999, s.95; Aynı zamanda ba­ kın: Harva, Ute, Die religiösen Vorstellungen, Helsinki, ı938, s.465-466 a.g.e. s.96 Arslan, Ahmet Ali, www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/sos_mak/ maka­ lelerlfa 5CAhmet%20Ali%20ARSLAN%5C57-74. pdf ı 4.05 .2008 09:48 Şener, Cemal, Şamanizm Türklerin İ slamiyet'ten Önceki Dini, İstanbul, 2000, s.104-109 Şener, a.g.e, s. ı8 Kazancıgil, Aykut, Türklerin ve Moğolların Eski Dini, İstanbul, 2002, s.49 Şener, a.g.e., s. l 9 Şener, a.g.e. s.25 a.g.e, s . l 9 Şener, daha önce a.g.e., s: 45 Birkan, daha önce a.g.e., s: 233 Kazancıgil, daha önce a.g.e., s: 50-5ı www.sodev.org.tr/Dosyalar/merak_ettiklerimiz/samanizm/saınanizm.htm

28.04.2(m 1 5.30 www.dunyadinleri.com/samanizm.html 25.04.2008 ı 7.45 ELIADE, Mircea, Shamanism Archaic Techniques of Ecstasy, Princeton, 1 974, s.l46 a.g.e.s.ı54 Ayrıca bakın: SHIROKOGOROFF, Sergei M. General Theory of Shamanism among Tungus, JRAS, Nonh-China Branch (Shangai), LIV, 1923, p.278-299 a.g.e, s. ı 54-155 Aynca bakın; DONNER, Kai, La Siberie. La Vie en Siberie, les temps anciens, Paris, 1946, s.228,Ayrıca bakın; HARVA, Ute, Die religiösen Vorstellungcn, Helsinki, 1938, p.5 14 www .efrasyap.com/lcerikDetay.aspx?lcerikiD=592 ı8.04.2008 1 ı .30 Şener, daha önce a.g.e., s: 50 Ger: Moğollann geleneksel yaşam meskenleridir. www.sifirforum.com/arsiv-konu-8647.0-mogollar-vc-samanizm­ ncdir. html 27.04.2008 1 9.25 Şener, daha önce a.g.e., s: 57 a.g.e , s.57-58 Birkan, daha önce a.g.e., s.234-235 http://www.hbektas.gazi.edu.tr, 04.04.2008/16.45

412


Kızılderili Türk Şamanizmi 92

http://www . ozturkler.com/data,

(Dr.

Ahmet

Ali

Arslan)

1 9.03.2008/2:20 93

V.l. Verbitskiy, Altayskie inorodoy sbornik etnograf icerskich

94

V . I. Anucin, "Ocerk samatsva u yeniseyskich ostyakov" i n

statey i izledovaniy, Moskow, 1893, s. 9 1 SMAEAN-II, 2 Petrograd, 1914. s. 9 95

W. Radloff, Aus Sibiren, 2 Vols. Leipzig, 1 884 Vol.I, s. 285

96

A. Th. Middendorf, Reise in den aussersten Narden und Osten

97

G. N. Potanin, Ocerki Severo-zap Mongolli, Vol. IV, 1882. s. 2 1 9-

Sibiriens, I-IV, 2. Petrograd, 1 85 1 - 1 875. s. 1 602 220. 98

a.g.e, s. 222-223

99

V. I. Verbitskiy, Altayskie inorodcy sbornik etnograficeskich

100

V. L. Priklonsky, trigoda v Yakutskoy oblasti in Zst, 1 89 1 III-IV

101

V. L. Serosevskiy, Yakuty, Petrograd, 1 896. s. 653

statey i izsledovaniy, Moscow, 1893. s. 9 1 -92

102

Petrograd, Vol: IV, s. 66.

A. Th. Middendorf, Reise in den dussersten Narden und Osten Sibiriens, Petrograd, 1 85 1 - 1875, I-IV Vols. Vol. III, s. 1602

103

G. N. Potanin, Ocerki severo zapodnoy Mongolii, Vols: II-IV

104

P. I. Tretyakov, Tutuchanskiy kray ego priroda i ziteli, Petrograd,

105

Alice Mariott - Carol K. Rachlin, American Indian Mythology,

Petrograd, 188 1 - 1 883. Vol Il, s. 221 -222. 1 87 1 . s. 20. New York, 1968. s. 23 106

John G. Neihardt, Black Elk Speaks, New York, 1972. s. 2-6.

107

A. Yılmaz, Tahtacılar, Ankara, 1 948. s. 92-93.

108

Musa Kazım, Anadolu Hurafeleri, "Halk Bilgisi Haberleri" IV, İstanbul, 1 935. s. 320.

Hl9

M. Halit Bayrı, İstanbul Folkloru, İstanbul, 1947. s. 120.

1 10

John G. Neihardt, daha önce a.g.e., s. 2-6

lll

Joseph Epes Brown, The Seered Pipe, London, 1 97 1 . s. 20.

112

a.g.e, s. 23.

113

Pertev Naili Boratav, 100 Soruda Türk Folkloru, İstanbul, 1 973. s. 12.

114

Abdulbaki Gölpınarlı, Pir Sultan Abdal, Ankara, 1943. s. 160.

115

Malik Aksel, "Hazreti Adem'in Yaratılışı Rivayetleri", Türk Falk­ lor Araştırmaları, Cilt:IX. Sayı: 1 87, Şubat 1 965, s.3658

116

www .turkbilim.org

22.03.2008 22:30

413


Ahmet Ali Arslan 1 17

1 1 11 \ 19

120

121 122

123

124 125

116 127 1 28

1 29 ı:ıo 131 132 133 134 135

1 36

137

1311 139

140 141 142

Kalafat, Yaşar, Balkanlar'da Uluğ Türkistan'a Türk Halk İ nançları (Yeryüzündeki ve Gökyüzündeki Cisimlerin Önemi, Şamanizm) Cilt I. Ankara 2007 Ögel Bahacddin Türk Mitolojisi M.E. B. İ stanbul, 1971 , s: 35-40 Çoruhlu, Yaşar, Türk Mitolojisinin Anahatları , Kabalcı Yayıncvi, İstanbul, 2002,s: 53 Çoruhlu, Yaşar, Türk Mitolojisinin Anahatları, Kabalcı Yayınevi, İ stanbul, 2002 s. 55 a.g.e. s: 63 - 72 Çoruhlu, Yaşar, Türk Mitolojisinin Anahatlan, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2002, s: 74 Kalafat, Yaşar, Balkanlar'da Uluğ Türk.istan'a Türk Halk İ nançları (Yeryüzündeki ve Gökyüzündeki Cisimlerin Önemi, Şamanizm) Cilt I. Ankara 2007, s: 22- 26 a.g.e, s: 33- 40 Çoruhlu, Yaşar Türk Mitolojisindeki Önemi, Kabalcı Yayınevi, 2002 . s: 44 www.turkbilim.org 22.03.08 - Ol : 12 www.turkish-media.com 22.03.08 02:50 Çoruhlu, Yaşar, Türk Mitolojisinin Anahtarları, Demir Kazık Yıldızının Türk Mitolojisindeki Önemi, Ankara, 2007. s. 1 2 www.forumtr.com 22.03.08 - 3: 1 2 Çoruhlu, a.g.e., s. 15 Çoruhlu, s. 26 Çoruhlu, s. 27 Çoruhlu, s. 28 Çoruhlu, s. 29 Firidun Celilov, Azerbaycan Tarixi Üzre Q_aynaqların Öyrcnilmc Problemleri, Bakı, 1988 s. 92- 106 C.E. Melov, Pamytniki Drcvnetyovksoy Psimenosti Mongolii i Kırgizii, ML 1959. Firidun Celilov, Azerbaycan Tarixi Üzre Qaynaqlann Öyrenilme Problemleri, "Pra-Azerbaycan Teonimleri", Bakı 1 988, s. 94 C. Kazıyev, Cerepaxa Zadaet Zavatki, "Vışka" 13. Yanvar. 1968 C. Ş. Çağduyov, Proisxoydemie Gezeriadi, Novosbirsk, I 980 s. 108- 1 09. Firidun Celilov, daha önce a.g.e., s. 95 a.g.e., s.95 Kaşgarlı Mahmud, Divan-ı Lügatit Türk, Taşkent, 1 967, s.54

414


Kızılderili Türk Şaınanizmi 1 43

144

1 45

1 46

147

148

149 150 151 152

153

154

155 156

157

158

159

160

161

162 163

Maria Leach, Funk and Wagnalls Standart Dictionary of Folklore, Mythology and Legend, New York, 1 972, s. 1 1 20. Anthony S. Mercatante, Encyclopedia World Mythology and Legend, New York, 1988, s. 636 I. A. Chudyakov, "Verchoyanskiy sbornik"in ZV-SORGO I, 3, Irkutsk, 1 890, s.135 - 1 53. M. N. Changatlov, "Novye materialy o samanstve. u buryat"in ZV­ SORGO II, Irkutsk, 1 890, s.40. Katanov, Skazaniya i legcndy miniusinkich tatar"in SS- 1 887, Petrograd, s. 223. Uno Holmberg, The Mythology of All Races 13 Vols. New York 1964, s. 333 a.g.e., s. 333 I. A. Chudyakov. daha önce a.g.e., s. 202 Uno Holmberg, daha önce a.g.e., s. 333 "Skaznaya Buryat zapisanoya razynmi sobiratelyami"in ZV­ SORGO I, Irkutsk, 1 890, s. 140. Thorkild Jacobsen, The Treasures of Darkness, A History of Mesopotamian Religion, London, 1976, s. ı 68. Uno Holmberg, Finno-Ugric, Siberian Mythology, Vol.4, The M ythology of All Races, Boston, ı927, s. 317 a.g.e. s:328 BAJAR. Mongol kitad-yin alab egusul-yin sidatu uluger-yin garici ulul (Dünyanın Yaratılışı ile İ lgili Moğol ve Çin Mitolojileri Üze­ rine Karşılaştırmalı Bir Çalışma), I 988,s: 27. Naseen Bayer-Kevin Stuart, "Mongol Creation Stories", Asian Folklore Studies, Vol. s ı , No:2, (Oct.ı992), Japan, s: 323-334. Juvaini, The History of the World Conqueror, Mirza Muhammed Qazvini tarafından yazılan "Ala-al- Din Ara-Malik" 2 Vols, adlı bu eser John Andrew Boyle tarafından tercüme edilmiş ve ı 958 yılında Manchester'de yayınlanmıştır. Chrisian, David, A History of Russia, Central Asia and Mongolia, Oxford, 2001, s:59 Boyle, John Andrew, The Mongol World Empire 1 206-ı370, London, ı 977. s: ı 8 ı G. N. Potanin, Ocerki severo zapodnoy Mongolii, Vols II-IV, Petrograd, 1 88 1 - 1 883 (Vol Il, s. 153) a.g.e. s. 2 1 8- 219 V. I . Verbitskiy, Altayskie inoroday sbornik etnograf icerskich statey i izsledovaniy, Moskow, 1893. s. 1 1 3- 1 14. 415


Ahmet Ali Arslan 164

165

166

167 168

169

170 171

172

173 174 175

176

ın 178

179

180 181 182 183 184 185

186

Monguş Kenin Lopsan, Tıva Hamnamıng Algıştan, Kızıl, 1995, s. 426-428 Ehliman Ahundov, Azerbaycan Nağıllan, Clit 3, Bakı, 1962, 1%2, s .I 90--200. Ahmet Ali Arslan, Kuzey Doğu Anaçlolu (Kars) Türk ve Kuzey Britanya Halk Edebiyatında Masallar, I. ve II. Cilt. ,Ankara, 1998 ve 2000 a.g.e, cilt 2, s.190-191 . Umay Günay, Elazığ Masalları, Erzurum, 1975 ; "Elma Ağacı", s.S01-508. Bilge Seyitoğlu, Erzurum Masallan, Erzurum , 1975; "Bengiboz", s.1 91-195. Turgut Günay, Rize Ağzı, Erzurum, 1978; "Bir Masal", s.197-201 . Tenzile Cemilova, Bir Varıdı Bir Yohudu, Bakı, 1 975; "Melikmemmed", s.76-87. Alexander Heidel, The Gilgamesh Epic and Testament Parallels, Chiciago, 1 946, s.2. Samuel Noah Kramer, The Sumerians, Chicago, 1963, s.S. a.g.e., s.20-2 1 . Uruk Kralı Enmaker. Bkz. Thorkild Jacossen, The Sumerian King List, Chicago, 1 939, s.87. F. Thurean-Dangin, Die Sumerischen und Akkadischen Königsinschriften, Leipzing, 1907, s.222. John G. Neihardt, Black Elk Speaks, New York, 1 972, s.204. N.S. Gorokov, Yuryung Uolan, Yakutskaya skazka, lzvestiya Vos­ tochno-Sibirskogo othela Russkogo geograficheskogo obshestva, t.XV, 1 884, s.45a. O. Böhtinok, Uber die Sprache der Jakuten. Grammatik. Text und Wörterbuck, St. Petersburg, 1 85 1 , s.87f. S.N. Kramer, a.g.e, s. l 97ff. Sayakbay Karalaev, Er Töştük, Frunze, 1956, s.31 1 . J.G. Neihardt, daha önce a.g.e., s.205. A.A. Arslan, daha önce a.g.e.,1 1 . Masal, Cilt:I, s.74 Lynn V. Andrews, Medicine Woman, New York, 1 98 1 . Aarne, Antti-Smith Thomppson, The Types of Folktale, Helsinki, 1 96 1 . Eberdhard, Wolfran-Pertev Naili Boratav, Typen Turkisher Volksmarchen, Weisbaden, 1953.

416


Kızılderili Türk Şamanizmi 187

188

189

190

191

192

193 194 195 196 197 198 1 99 200 201 202

203 204

205 206

207

208

209 210

Çoğu varyantiarda sözü edilen ağaç "elma" ağacıdır, masalın anla­ tıldığı coğrafyada elma ağacı olmadığı için mevcut olan ağaçlar­ dan biri seçilmiştir. Asıl "elma" unsuru muhafaza edilmiştir. E. Emsheimer, Schamenentrommel und Tromemelbaum, Ethnos, ı946, s.l66. Ahmet Ali Arslan, Masallar, II. Cilt, Atatürk Kültür Merkezi Ya­ yınları, Ankara, 2000, s.285-296; J.F. Campbell, West Highland Tales, London, 1 892 p. ı -35 . a.g.e. s.l92-205; Eilecn O'Faolain, Irish Sagas and Folktales, Oxford Universıty Press, London, ı955 p.2ı9-23ı Sırttan Töştük (Cesur Töştük), RF ORP AN Kırg SSC, env No: 18(2 1 1 ) s. l96-ı97. Kırgız Türkçesinden Rusça'ya tercümesi Süley­ man Kayıpov'a aittir. Er Töştik Ertegisi, ORKR MBB AN Kaz SSC, k-75, s. ıo. Kazak Türkçesinden Rusça"ya tercümesi Süleyman Kayıpov'a aittir. Ahmet Ali Arslan, daha önce a.g.e. Masallar II Cilt, s.ı96 a.g.e., s . I 98 Lev Nikolayeviçen Gumilöv, Eski Türkler, İstanbul, ı999, s.l ı5 L. N. Gumilöv, Hazar Çevresinde Bin Yıl, İstanbul, 2000, s.282 a.g.e., s.44 a.g.e .. s.77 a.g.e., s.77 · a.g.e., s.78 a.g.e., s. 1 ı ı Ake Hultkrants, 1be Religions of the American Indians, California, 1 967, s.l08. a.g.e., s.l09. J. Hackel, "Zur Problematic des heilegel pfahles bei den Indianern Brasiliens." ICA, 3 ı , s.229-243. Ake Hultkrants, a.g.e., s.ı09-110. U. Harva, "Der Baum des Lebens", Ser:B, Vol: ı6, Helsinki, ı922-23, s. l 33. I. Paulson, Die Relegionen der nordasiatichen völker, Stutgart, ı 962, s.ı32. F.G. Speck, A Study of the Delaware Indian Big House Ceremony, Harrisburg ı 93 ı , s.22. Ake Hultkrants, a.g.e., s.ı26. ].H. Howard, "The Arıkara Buffola Society Medicine Bundle", Plains Antropologist, ı9 (66), ı974, s.24ı-271 .

417


Ahmet Ali Arslan 211

212

213 214 215

216

217

218 219 220 221 222

ın 224 225 226 227 228 229

230

231 232

233 234 235

2:l6

237 238

M.C. Stevenson, "The Zuni Indians, Their Theologic Ccrcmonies", ARBAE, 23, 1904, s.63. R.L. Bunçzel, "Introduction of Zuni Ceremonials", ARBAE, 47:467-544, 1 332, s.5 1 2 ve 528. Ake Hultkrants, a.g.e., s.30 ff. Ziya Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, 1976, İstanbul, s.57. Galina-Melek Kazacı, "Örf ve Adet Birliği", Türk Dünyası Tarih Dergisi, No:97, 1995, s.?3. Mircea Eliade, 1be Encyclopedia of Religion, Vol: 10, 1987 New York, s.742. Abdulkadir İ nan, Tarihte ve Bugün Şamanizm, 1 986, Ankara, s.66. Joscph Epes Brown, The Sacred Pinc, Oklahoma, 1983, s. 32 ff. Rolay B. Hassirck, The Sioux, Denver, 1 960, s. l75. a.g.e., s.l77. Kaşgarlı Mahmud, Divanu Lugati't Türk, C.I., s.347. Lewis Spence, The Myths of the North American Indians, 1989. New York, s. 132. a.g.e., s.33. a.g.e., s.89. a.g.e., s.89. a.g.e., s.89. Barton Wright, Hopi Kachinas, Arizona, 1 982, s.2. a.g.e., s.8. Stith Thomson, Tales of the North American Indians, Bloomington, s.40 ff. Ahmet Ali Arslan, "Türkiye, Azerbaycan, Orta Asya Türk ve Kuzey Amerika Kızılderili Efsanelerinde Kaplumbağa", Türk Dünyası Araştırmaları, Sayı:91 , 1 994, s.74. Joseph Epes Brown, a.g.e., s.32. John R. Hinnels, The Facts in File, Dictionary of Religions, 1984, New York, s.23 1 . a.g.e., s.l 26. Cushing, Frank Hamilton, Zuni Breadstuff, New York 1920. Collier, John, American Indian Ceremonial Dances, New York, s.177. Dockstader, Fredirick j., The Song of the Loam, New Tradition in Navajo Weaving, Washington D.C., 1987 Neihardt, John G., Black Elk Speaks, New York, 1 959, s.20. Lopsan, Monguş Kenin, Tıva Xamnarnın Algıştarı, Kızıl, 1995. 418


Kızılderili Türk ŞamaniziDi 239 240 241

242 243 244

24� 246 247 248 249 250

251 252 253

254 255 256 257 258 259 260 26 1 262 263 264 265 266 267

Bununla ilgili ayrıntılı olarak bakınız: M. B. Kenin Lopsan, "Syujetı i Poetik.a Tuvinskogo Şamanstva", Leningrad, 1 982. Tanka: Japon edebiyatında beş satırlı şiirlerin eski şeklidir. Helsen, Otto Menhem, "Hamnar. Şamanı. Şamans." Tuvınskii Gumanirni Sentr, Kızılskii Gostudarstvennıi Pedagogiçeskıi Institut, Kızıl, (Tuva Humaniter Merkezi, Kızıl Devlet Pedogjik Merkezi, Kızıl) 1993, s. 37. Zoya, Kırgıs, Ritmı Şamanskogo Bubna, Kızıl 1993, s. 7.) Kara deer- kara gök. Çok uzaklarda bulunmaktadır. Kara göklü Şamanların çok kuvvetli oldukları söylenmektedir. Möngün-Tayga, Gümüş-Tayga anlamına gelmektedir. Tuvanın en yüksek noktası, 3970 metre yükseklikteki bir yer. 1 8km karelik alanı kar ve buzla kaplıdır. Sarlık- yabani inek Ular- dağ kuşu Kurbus: Mitolojide yer alan bir hayal ülkesidir. Sınla: Ok Çagar-Çağar halkı semavi asıllı Şamanın soyundan gelirler. Bunla­ rın Tuvalıların ataları oldukları söylcnilmektedir. Ham-na Kurbus: Şaman Kurbusu. Kurbus, Tuva mitolojisine göre gökte bulunan ve Azarların yaşadıkları ülke yani yıldızlı Şamania­ nn ülkesidir. · Araga: Süt şarabı Aydıs: Urule- törenlerde yakılan kokulu ot Oran: Bu yakarışiarın kainatı Sınn: Rüzgar. Çıvar: Soğukluk Kandaaza: Törende giyilen şık giysi. Şulbus: Kötü ruh, şeytan. Haça: Çatı. Sın çılan: Oklu yılan. Kaygal: Yiğit. Olbuk: Şilte Şiree- Buda tasvirlerinin konulduğu ve saygın kimselere üzerinde yemek ikram edilen masa. Dayın deer: Dayın seması, semavi Şamanların ülkesi. Dargan: Yüce, büyük. Arcaan: Kutsal su. Kuday- Tuvada sema, Göktanrı Kurbustu-Gökte bulunan ülke. 419


Ahmet Ali Arslan 268 269 270 271 m 273 274 275 276 m

278 T19 280 281 282 283

284 285 286 287 288

289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299

Azar-Gökte bulunan bir yer Çılan- yılan, burada Şamanın ruhu olarak kullanılmıştır. Albas- cadı. Adar Töş- Tuva'da ir geçidin adı. Askak Dolçan- Ünlü ve saygılı bir bayan Şaman Daay avam- Annenin ablası. Hambı: Larnalann yüksek rütbesi Burgan: ilah Buk: Cin, kötü ruh. Ham ıyaş- Şaman ağacı. Tuvalılar, çok eskiden beri Ham ıyaş törenini yapıyorlar. Bu Ham ıyaş töreninde insanlar güzel giyinir­ ler, güzel yemek hazırlarlar ve Tuva milli yemeklerini getirerek tören yaparak ağaçla ağaçla görüşürlcr. Arcaan sug: kutsal su Sın: Sıradağ Agı: Taşlı pelin Azalar: Şeytanlar. Çetkerler: Şeytan, cin Asn: "hizmet" için verilen ücret. Burada hasta birisinin kendi hayatının hatta atının da kurtanlması için şeytaniara ücret ödedi­ ği anlatılmıştır. Hoo: Çaydanlık Dombu: Güğüm, testi; küp Aza hamı: Şeytan Şaman Mançak: Şamanın yeleğinin bağlan Albıs: Derya kızı, Tuva mitolojisinde kızıl uçurumda ve yüksek kayalarda yaşayan şeytan kız olarak sık sık geçer. Tuvacada "albıs" sırlı bayan anlamına gelmektedir. Çes- bakır Hola: Tunç Dürenner: Şeytan, cin Şulbus: Kötü ruh Egin mançak: Omuz bağı Kaygal: Yiğit Çeekter: Birbirleriyle atışan şamanlar Sang: Kutsal otlar yakmak. Sangnaş: Kanal kanatlı Şamanın baş bezeği. İiy-hoo: Burada Şaman ann sesini taklit ederek onu çağırmaktadır. Kark-kark: Burada Şaman kuzgunrun sesini taklit ederek onu çağır­ maktadır 420


Kızılderili Türk Şamanizmi 300

Sıg-sıg: Burada Şaman kartalın sesini taklit ederek onu çağırmak­ tadır.

301

Adagaş: Tepe, sırt; yücelik.

302

Ayaklan anlamak: Şamanlık kurallanna göre Şaman ayaklarım san­

gm dumanıyla anlayıp, temizledikten sonra Şaman merasimi ve ya­

303 304 305

306 3(]7

:ıaı 309

kanşına başlar.

Azar deer: Azariann bulunduklan sema Hayırakan: Yaradan sema Alas aalas: Alazlamak, ateşle anndırmak, ateşle temizlemek. Ana­ dolu'da "alazlama" olarak bilinir. Çetk.er: Şeytan, Cin Dündük: Yurt'un tepesinde yer alan "baca", Kırgızlar'da "Tün­ lük". Buk: Kötü ruh, cin Küzüngü: Şaman aynası, ayna, güzgü

310

Sırı çılan: Ok atan yılan, Ok Yılanı

311

Köcee: Taşa dönmüş, taş heykcl

312

Aymak: Oymak, kabile, boy

313

Kodan: Avlu, dalan

314 315 316

Haraal: Nişangah, hedef, hedef tahtası Kuday: Tann, yaratan. Moğol yeğenime uğrayalım: Burada Şaman düşmanını öldürmek istiyor. Eğer kim Şamanı kırarsa o Şamanın düşmanı sayılır.

317

Ecen: Şeytaniann kralı

318

Dayın deer: Şaman gökü

319

Doy: Düğün, ziyafet, bayram, toy

320

Halak- "o bunu görmesi lazım" anlamındaki beddua ünlemi.

321

Borbak Kara Ham- Möngün Tayga bölgesindeki ünlü bir Şaman,

ünlü Kam. 322

Kengirge: Keşişlerin kullandıklan tef

323

Helinneer: Lama, keşiş

324 325

Dünggür: Şamaniann kullandıklan tef, bendir, daira, kaval. Sagızınnaar-muska, nazarhk, tılsım

326

Sırıglıg: Şanmanın ruhu; Amırga-Moos

327

Ton: Kürk

328

Hokpeş: Serçe

329

Anay: Oğlak

3.10

Kuşkaş: Şarkıcı kuş

331

Taşkaçızı: Kundakçı ile aynıdır.

332

Kuyun: Bütün semalardan en yüksekte bulunan scmon ııı Aılı 421


Ahmet Ali Arslan ��3

334 �35

336 3�7

�39

340 341 342 343

344 345 346 347 348

:149 350 �51

352 353 354 3S5

356

357

Kunda.kçızı: Şarap sunmakla görevli olan birey. Burada Şaman kendisini Dayın Gökün hizmetçisi olduğunu tanıtmaktadır. Hona.k: Hayvan yemi, hayvaniara verlen ot. Deerler: Burada "deer" kelimesi bulunmamaktadır. Tuva dilinin eski cümle kurma şeklinde kime hitap edildiği açıkça gösterilme­ mektedir. Onlar, saygın birisine veya kutsal yerlere onun adını söylemeden hitap ederlerdi . Kurbustu: Bütün ilahiann başı Hayıra.kan: Semavi, ilah Çalvardım: Yalvardım. "Yalvarıyorum" hitabıyla Şaman, Han­ Deeri ruhlarının avcıya acımasını ve av hayvanlarını uygun bir yerde ona rast getirmesini istemektedir. Han-Deer: Kanlı-Gök. Tuva mitolojisine göre, eğer bir avcı dağlık bir bölgeye gitmiş, orada haddinden fazla hayvan avlamış ve avia­ nan hayvanların kanı yerde göletlenmişse, bu kanlı göletteki "sc­ ma"nın yansımansa "Han Dcer" denir. Tandı: Çok yüksek olan bir dağ Çalama: Çadırdaki bütün aile fertlerini koruyan ruh Kızıl art: Kızıl geçit, burada çadırın eşiği anlamında kullanılmıştır. Modagan: Ö zellikle çadırın dayanaklan için yapılan beş tane çukur. Dariygiler: Tanrıçalar. Taalıng: Avcı çantası Kandaaza: Törenlerde giyilen giysi Dangınalar: Dağlar kralının kızlan Handımalar: Çok güzel olan kadınlar, burada Handıma, Bay­ Tayga'nın gerçek sahipleri olarak gösterilmiştir Hat: yağmur, fırtına, bora Bura: Deve Tayga: Yılın dört mevsimi karlada kaplı, vahşi hayvanların yaşa­ dığı sık ormanlı dağlık bölge. Oçur: Huddizimi tutanlar için yapılmış bir kült nesnesi Sun: Geyik Mal: Hayvan Çalbak-ldık: Geniş kutsallık anlamına gelmektedir. Burada Tuva­ lılar ibadet törenlerini yaparlardı. Suur-Idık: Büyük kutsallık; Eskiden Tuvalılar burada her yaz bu dağın ruhianna adanan ibadet törenlerini yaparlardı. Maldırgan: Ayçiçeğine benzer ot.

422


Kızılderili Türk Şamanizmi 358

:ı59 360

361

:162

364

365

366 367 ]68 369 370

371 372

373

374

Ezim: Orman. Burada dağlık bölgede ormanda yetişen ayçiçeğine benzer bir yabani bitki. Sınnar-Yüksek dağlar Ooy-ooy, hoy-hooy, ay- aay: Hayranlığın, sakinleşmenin ve yola çıkmanın ünlemi Albıs: Şeytan, bozkırların kızı. Tuva mitolojilerline göre Albıs, erkeklerin gözüne kız olarak, kadınların küzüne de erkek olarak görünmektedir. Albıs, çok duygun ve cesurdur. Eğer o yolda biri­ siyle karşılaşırsa, ondan "ateş yakmasını" ister. Yolcu da çakmak­ taşı ile ateş yakar. Albıs razı olduğunu "Sen benim ricamla ateş yaktın. Fakat sen bana lazım değilsin. Çünkü sen yaramaz bir çılbıgasın" diyerek kaybolur. Çılbıga: Mitolojik yaratık, şeytan, canavar, cadı Albıs: Tuva Şamanları yakarışiarında kendi albıslarının kurnazlı­ ğı, güzelliği hakkında konuşup, onları övmekten hoşlanırlar. Sangıtay-1 900'lü yıllarda Möngün-Tayga bölgesinde yaşamış olan yaşlı Şaman. Onun dediklerine göre bu yakarışı onun ağabeyi Şıırap Saaya söylerdi. Sayzanak: Çocukların küçük taşlardan yaptığı ve çadır dedikleri ev. Çula: Şaman, Möngün Tayganın halkı Çulanın şeytanı her zaman yendiğini sÖylerlcrdi. Buk: Şeytan Daygılar: Ayılar, burada ayıların ruhları kast edilmiştir. Magaçın: Yamyam Hoort: Hayranlığı, şaşkınlığı ve gösterişi belirten bir ünlem Keldir Hirligbey: 1 880-li yıllarında Möngün Tayga bölgesinde yaşamış olan Şarnan. Buk: Şeytan, cin, kötü ruh Buku kovalarnak: Tuva mitolojisine göre, eğer bir kötü ruh, bir köye gelirse onu sadece güçlü Şaman diğer boy veya diğer köye doğru kovalayabilir. Kovulan kötü ruh, belli bir süre orada kalır. Ondar Şokar: Asıl adı Bürbü'dür. Şokar ise onun takrna adıdır. Bazan onu "Adıg Tuluş" olarak da çağırırlardı. Şokar Ecirn, Ulug-Hem böl­ gesinde bilinen en ünlü olan Şaman idi. Onu diğer bölgelere de davet ederlerdi. Bazır Tara 1920'li yıllannda bizzat onunla tanışarak yaka­ nşiarını derlerniştir. Haylıg A'ttı: Yasaklanmış günde veya bu günden bir gün sonra çocuğun babasının bu atı satın almasıyla, eve kötü ruh yeriC'şi r v ı • çocuğun canı bedenini terk eder. 423


Ahmet Ali Arslan 375

Açazınnıng Olgun: Burada hastanın canından kast edilmektedir.

376

Buk: Burada kötü ruhlar, Süzük Şamanın Erlik ülkesinde bulun­ duğu sırada köye gelmi�lerdir. Kötü ruhları gören Şaman da onları kovmaya başlamıştır. Salçak Tamba'nın dediklerine göre Süzük Şaman vücudu terk eden hastanın canını Erlik ülkesinden kardeş­ lerinin bulundukları Orta Dünyaya yani dünyaya geri getirmiştir. Hasta çocuk da ölüm yata�ında yatmak taydı. Eldik: Torba

378

Banlga: Kurban, adak.

379

Haaça: Yurt denen çadırın tepe penceresi, tünlük

380

Monguş Karangmay: Şemi Dzun-Hemçik bölgesinde yaşamış olan ünlü Şaman. O, yakanşiarını sadece yazın yürütürdü. Kışın ise, ayinleri durdururdu.

381

Çarlık: Tuvalılar çekirgenin davranışianna bakarak hava durumunu ve

gelecek günün kötü veye iyi olacağını tahmin edebilirlerdi. 382

Alas: Peki, Tanrı sözü; hayellerin gerçekleşsin.

383

Hirte: buyur; tamam; ne olursa olsun; burada bu kelime olumlu bir kelimedir.

3114

Dagılga: Dua etmek, yakarmak

385

Dadalga: Başarı, baht

386

Uruk: Atı tutmak için kullanılan ip, hörük kendiri, tövle ipi; Ku­ lun: Tay; Monçar: Hamut, boyunduruk; Sayak: Kibar adımlı rab­ van; Çıra: Dans edercesine yürüyen, rahvan; Çeler: Hızlı yürüyen, rahvan; Sıdım: At güdenin elindeki deriden yapılmış ipi.

387 388

389 390

Dolaan Burgan: Yedi Tanrı veya Büyük ayı Boynuzlu kara koyun: Eskiden Tuva Şamanı yedi Tanrıya veya Büyük ayıya bu koyunu kurban keserdi. Süzük: İnanç; dil inancı Tançık: Tuva yeme�i

391

Sercim: Süt şarabının serpintisi

392

Taygalar: Buzlarla kaplı, sık ormaniann ve vahşi hayvaniann bulundukları yüksek dağlar

393

Kuray: Amin

394

Oktargay: Kainat

395

Akla Buga: Ak boğa, iyili�in sembolü; Kara Boğa: Kötülüğün sem­ bolü.

396

Mıyıs: Şamanın silahı olarak rol oynamaktadır. Tuvalılar arasında boynuzla ilgili şöyle değim bulunmaktadır: "Kulaklar önce olu�ur ama kısa kalırlar, boynuzlar sonra çıkarlar ama uzun olurlar".

397

Düngür: Şaman bendiri, Şaman'ın dayrası, Şaman Kavalı.

424


Kızılderili Türk Şamanizmi 398

399 400 401 402 403 404 405 406 407 4011 409 410 411 412 413

414 415 416 417

418

419 420

421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432

·

Adıg irem: Dede ayı, büyük ayı, burada baş bezeğin sembolünden bahsedilmiştir. Sannaş: Baş bezeğine dikilen özel kanat Salbak: Tel, püskül Eldik: Çuval, torba Dönen: Dört yaşındaki at Ağız- baldır: Eskiden şerefin sembolü idi. Çungma: Dişi dağ keçisi Çalım: Dik kaya Kadar: Ot Sagış: Hayal Dötpe: Kuzu Oytulaş: Geceleyin gençlerin oynarlıkları oyun Solangı: Şafak; burada bir ruhun adıdır. Eerenner: Put Adığ: Ayı Ak eren: İ nsanların ellerine ve ayaklanan saldınr ve dolayısıyla onlarda romatizma hastalığı oluşur Ençi: Köle Ösküs: Öksüz Buga eren: Boğa ruhu Amırga-Moos: Bir ruh ismi. Bazen o yedi ağızlı ve yedi başlı ola­ rak tasvir edilir. Bu ruh gece gündüz uyumayan bir ruhtur Hoylar budu: Tuvalılar bu koyunların pişirilmiş ayaklarını Ak ruha adak olarak sunarlar. Sööm: Parmaklarla ölçeniten uzunluk ölçüsü Ann: Yüz, yanak anlamına gelmektedir. Burada Şaman bizzat ruhlarıyla buluşmak istemektedir. Kezenek: Küçük geçit, burada eşik anlamında kullanılmıştır. Küzüngü: Ayna Ügek: Çocuklan koruyan ruh Eldik: Şamanın çuhasını taşımak için yapılmış torba Kadak: Eldiven Toylu: Küçük ayna Amırga: Tuva mitolojisinde bilinen en korkulan kahraman. Çılbıga: Canavar Bora: Gri, boz renk Sulde: Armağan, Şamanın kuvveti Düvütkü: Başkan İreng: Yaşlı 425


Ahmet Ali Arslan 433 434 43�

437

439 440 441 442 443 444 445

447

4411 449 4�0 45ı 452 45:1

454 455 456 457

4511 459 460 461 462 463 464 465

Buk: Cin Höög: Porsuk Süzük: Dil inancı OnaJ: Tören Tançık: Göke, Toprağa ve Suya Düzenlenen tören. Sercim: Şarap, içki Aydıs: İ nsanın canını anlamak için kullanılan ot. Çurgaaçı: Gökbilimci, gökteki cisimlerle uğraşan Çurumal: Resim Aran: Sakin, yavaş Alas: Hadi, şimdi, hazırdır, hemen. Üstügü: Göklerde bulunan en yüksek evren Çeleş: Gökkuşağı, Tuva mitolojisinde gökkuşağında sadece semavi şamanın yürüyebildiği ve sıradaki insanın ona dokunduğunda şimşeğin darbesi vurolduğu söylenilmektedir. Çaaşkaday: Su kenarında yaşayan bir kuş türü. Hee: Önceden bilinen bir şeyin tesadüfen hatırlandığını gösteren ünlem. Şıvar-Dayak: Kol ve ayak hastalığını iyileştiren ruh. Çılan-Kara: Şamanın giysisine takılan armağan. Kögerim: Küçük geçit, dar geçit Çavızak: Eyer Çılbıga Moos: Bekçi ruh Macaalay: Ayı, ayı ruhu; Ayı pençesi: Ayının ön ayağının beş dırmağının üzerinde bulunduğu derisi, eğer kimin yanında ayı pençesi varsa ona kötü güçler yanaşamaz. O, insanın canını kötü­ lüklerden korur. Ösküs: Öksüzlerin ruhu Çuçak: Çocuk kürkü Maldargana: Dağlarda bulunan ve ayıların en çok sevdikleri ot. Açgözüm: Ayıya söylenilen hitap, Yer, Su Ruhu Soyundan olan Şamanların sevdikleri kahraman. Çeveg: Mezarlık Tokpak: Erkek cinsi Tam: Kadın cinsi Kadak: İ pek mendil Bee: Bağırma, çağırma, hayranlığı belinen ünlem. Sumber: Mitolojik bir dağ Ejen Haan: Ruhiann ham Suran: Bir ruhun ismi 426


Kızılderili Türk Şamanizınİ

467

468 469 470 471 472 473 474

476 477 478 479 480 4111 482

483

485

487

488

489 490 491

492

493 494 495

Dör: Çadınn yukarı başında yer alan hürmetli kimselerin, misafir­ lerin, aile büyüklerinin oturduğu yer Süzük: İnanç Ak kodan: Çadır, yurt avlusu Hasta kadın: Tanınmış bir kimse, zengin birisinin eşi Çoorat: Şeytanlar ülkesinin adı Homdu: Tuvanın güneyinde bulunan bir ırmak Soyan: Bir boyun adı Kocuun: Bölge Diren: Kötü ruh Çalama: Kutsal eşyaların bağılandığı çıkın. Tölge: Fal; Tölgeti: Falcı Hayırak: Kılıç, mızrak, bıçak Ayak: Fincan, tas Kazapça: Çadırın eşiği Kodan: Yurt, çadır Kara çer: Güneşin olmadığı ateşler ülkesi, yer altı dünyası Çeveg: Mezarlık Oruk: Yol, ince yol Çele: Buzakların bağlandıkları bir yer Höne: Oğlaklarla, kuzuların bağlandıkları bir yer Heek: Pişmanlık ve kaygıyı belinen ünlem. Kuuk: Kuzgun sesi, Tuva mitolojisine göre eğer kuzgun dehşetli bir sesle öterse bu hastanın canlanacağının belirtisidir. Eğer has­ tanın çadırı üzerinde kuru sesle öterse yakında hastanın öleceği anlamına gelir. Eey: Bir çağındır, Şaman eey diyerek çocuğun bedenini terk eden canını geri çağınr. Kaskaktar: Yolları taşlı, ormanlarla kaplı ulaşılması zor dağ Çaraş an: Sarnur Nayır: Bayram, burada kötü ruhlan kovalamak için yapılan ayin anlamındadır. Oran: Ülke, memleket Çambı dip: Kainat Çalbak: Genişlik; burada savaş anlamında kullanılmıştır Sınk: Şamanın Kara Canla olan gizli konuşması. Burada Şamanla Kara Canın konuşmalan sona erdikten sonra şahit olan halk şöyle sordu: -Kara Canın sonu ne olacak? -İyi. O, gitti. Bir daha başımıza hiç bir kötülük gelmeyecek, diye cevap verdi. 427


Ahmet Ali Arslan 496 497 498 499

500 'iOI 502 503

'i09 510

Sil

�12

sn

514 515 516 517 �18 519 520

522 523

Şambıla: Sonsuzluğun dünyası Erlik: Ateşler ülkesi, Cehennem, Aşağı dünya. Moomaran: Aptal, burada kelebekten bahs edilmiştir Argar baştıg: Arharlar bir araya geldiklerinde onların boynuzları sanki orman gibidir. Burada da bir araya gelen insanların sayısın­ dan kast edilmiştir. Sayzanak: Bir çocuk oyunu Kadak: Ruhlara bağışlanan ve değerli konuklara hediye edilen şal Burgan başkı: Tanrı-danışmanı, Şamanın İ lahi yardımcısı Kezer-Çinggis: Cengiz Han Süre: Mitolojik bir dağ, ölüler ülkesinin sının Oran : Ülke, memleket Arcaan: Kutsal su Kud: Can, ruh Kuray: İ yilik bahşetmeyi ve bağışlamayı anlatan dilek çağınsı; hurra, vur haa! Süne: Can, ruh Süzük Şaman burada "Bırakıp gitme!", diye çocuğu terk eden canı tutup çadıra geri getirmek için çocuğun canına hitabetmektedir. Ençek: Elde dokunmuş kilim. Beyaz keçinin kılından yapılmış kilim. Bu hastanın canı için fidye olarak verilir. Tuva mitolojisine göre güçlü Şaman ölecek olan hastanın canını bir takasla kurtar­ roayı başarmıştır. Monguş Herlepey, yeni yapılan ençeği cinlere verirse onların hastayı rahat bırakacaklarını ümit etmektedir. Damdın: Tanrının adı ve Tuvada yaygın olan bir isim Haaraça: Çadırın (Yurdun), " cerdt!' denilen çubuklarını tutan ve çadınn tepesinde bulunan çem her, " Tün}ü){'. Şamanın çağırısıyla dağlardan gelen ulu ruh buradan çadırdaki hasta çocuğa bakıp onu iyileştirecektir. Çıra: Büyük adımlarla giden rahvan at. Sayak: Küçük adımh rabvan giden at. Çetker: Şeytan, cin Şulguurga: Ev eşyalarının ve besinierin konulduğu dolap Aptıra: Süslü kocamanTuva sandığı Uspa: Moğolistan sınınnda bulunan bir göl Hoytpak: Yağurt Aarcı: Kurutulmuş peynir Sarcag: Tereyağı Barılga: Ücret

428


Kızılderili Türk Şamanizmi 524

525 526 527 528 529 530

531 532 533 534 535 536 537

538 539 540 541 542

543 544 545

546 547

548 549

550

Hayırakan: Toprağın ruhu, yerin sahibi, yer Tannsı, kelimenin diğer anlamı da semavi Tanrı'dır Dicengin: Maral, geyik Akaroon: Öyle; öyle olsun; tamam; kelimelerini belirten ünlem. Tam: Kadın cinsel organı Belge: Erkek cinsel organı Oh, orzaan: Hayranlığı belirten ünlem. Anay kara: Tam anlamıyla delikanlılık ve genç kızlık dönemi; Anay oğlak; oğlak gibi yerinde durolmayan dönem. Ecen: Mançu imparatorluğunun yöneticisi Sulde: Armağan; yaratıcı ruh; idari kuvvet Haan: Mançu ham Haraaça: Çadırın tepesinde bulunan büyük çember Kara paştan: Zührevi hastalık Erzek: Cinsel ilişkiye olan düşkünlük Eteğini tutmayın: Cinsel ilişkiye yakınlaşmayın veya onu yapma­ yın anlamında söylenmiştir. Dagılga: Dua etmek; ayin Damçılga:Şire masasındaki küçük masa Dadalga: Baht, mutluluk Çavaa kulun: Yılkıdaki taylar. Irgak demir: Eğri demir, Şaman manyağma dikilmiş sembol, ar­ mağan. Homus: Ağız kopuzu, kopuz. Şoor: Kaval Çuragay: Arap ve Yunan sayısı. Burada geleceğin, daha doğrusu, tabiat olaylarının, hastanın durumunu tahmin etmekten bahse­ dilmiştir. Kargıra-höömey: Tuvalıların gırtlakla şarkı söyleme tarzı Oorga söögü: Kürek kemiği. Burada Kalzan şamanı, koyunun küreğİnden bahs etmektedir. Bununla Şaman, bütün canlı varlıkların ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, sonuçta öleceklerini ve onlardan geriye sadece iskeletle­ rinin kalacağını anlatmak istemiştir. Argar: Dağ koyunu Lama: Tuvadaki Budizm dininin temsilcisi. Buddizm Tuvaya XII. yüzyılda gelmiştir. Bu Yakarışta Şamanın halkı lamalan kabul et­ memeye ve onların ilaçlarını kullanmamaya çağırması Budizimle Şamanizm arasındaki husumeti göstermektedir. Çalama: Canlı varlıkların koruyucusu olan ruh 429


Ahmet Ali Arslan 55 1 552 554 555 556 557 558 559 560

561 562 563

564

';65 567 568

569 570 571 572

Çaga sagızın boncuğu: Lamalardan alınmış boncuk Uca: Koyun kuyruğu Töş: Göğüs Nayır: Kutlama, bayram, şenlik. Haragn; Karagan: Kısa ve dikenli çalı Kogeerlig: Kımızın ve içkinin konulduğu deriden yapılmış koru· yucu kap. Bışkılıg: Sütü döverek yağ elde etmeye yarayan yayık, nehrc, Yörüklcrin kullandığı yayık. Mangnık: Parça, Kumaş türü Kazançık: Küçük fincan Hımışçık: Küçük kepçe Dagılga: Yakarış veya ayin Kuray: Tamam, Peki, Senin dediğin gibi olsun, öyle olsun Tos karak: Tam manasıyla dokuz gözlü; dokuz delikli kova. Her Tuvalının evinde dokuz kainata adayarak çayı, suyu ve arcaan su· yu scrpcn "tos karal<' bulunurdu. Araga: içki, rakı, süt şarabı; Tuva mitolojisine göre, eğer güneşli dünyada birisinin çok akıllı ve zeki oluğu fark edilirse, ona Erlik ülkesinden özel bir elçi gelir ve ona aragayı ikram eder etmez kaybolur. Aragayı içen kimse çabuk hasta olur ve ölür. Kakpaktıg: Araganın yapılıp içinden geçtiği boru. Astı: Şamanlara verilen ödül, hayrat, hediye, bağış. Berilge, barılga: Şamanlara verilen ödül "astı" ile eş anlamlıdır Şagaa: Yılbaşı, yeni yıl, Tuvalıların eski adetlerinden birisi de bugün bile hala güçlü Şamanları çağırak ayin düzenlemeleri iste­ meleridir. Çacıg: Ardıç, süt ve suyun karışımıyla hazırlanan adak ve kutsa· mak maksadıyla kullanılan serpinti. Kamzaazın: Yensiz ceket Kara: Ayının diğer adı Kocuun: Bölge, mıntıka

430


1. 2. 3. 4. 5. 6. 7.

8.

9.

1 0. ı1.

12. 13. ı 4. 15.

A . Th. Middendorf, Reise in den aussersten Narden und Osten Sibiriens, I-IV, 2. Petrograd, 1 85 1 - 1875. A. Th. Middendorf, Reise in den dussersten Narden und Osten Sibiriens, Petrograd, 1 85 1 -1875, I-IV Vols. Vol. III, A. Yılmaz, Tahtacılar, Ankara, 1948. Aarne, Antti-Srnith Thornppson, "The Types of Folktale, Helsinki, 1%1. Alıdulbaki Gölpınarlı, Pir Sultan Abdal, Ankara, 1 943. Abdulkadir İnan, Tarihte ve Bugün Şarnanizm, Ankara, 1 986. Agapitov, N.N., - M.N. Kangalov, "Materialy dlya izuchenia shamanistva v Sibiri. Sharnanistvo u l3uryat Irkutskoi gubernii," Izvestia Vostochno-Sibirskovo Ordcia Russkovo Geogrtaficheskovo Obshchestva (Irkutsk), XIV, 1 -2 (1883). Ahmet Ali Arslan, "Türkiye, Azerbaycan, Orta Asya Türk ve Kuzey Arnepka Kızılderili Efsanelerinde Kaplumbağa", Türk Dünyası Araştırmaları, Sayı:91 , ı 994. Ahmet Ali Arslan, Kuzey Doğu Anadolu (Kars) Türk ve Kuzey Britanya Halk Edebiyatında Masallar, I. ve Il. Cilt. ,Ankara, ı 998 ve 2000 Ahmet Ali Arslan, Masallar, II. Cilt, Atatürk Kültür Merkezi Ya­ yınları, Ankara, 2000. Ake Hultkrants, The Rcligions of the Arnerican Indians, California, 1 967. Alexander Heidel, The Gilgamesh Epic and Testament Parallels, Chiciago, 1 946. Alice Mariott - Carol K. Rachlin, Arnerican Indian Mythology, New York, 1 968. Alptekin,Ali llerat - Sakaoğlu,Sairn, Türk Saz Şiiri Antolojisi, Akçağ Yayınları, Ankara 2006, Anokhin, A.V., Materialy p o sharnanstva u altaitsev solıranniye vo vremia puteshestvy po Altayu v 1910- 1 92 gg po parucheneniyu Russkogo Korniteta dlya Izuchcnia Srcdnei i vostochnoi Asii, Leningrad, 1924. s: 38


Ahmet Ali Anlan 16. Anthony S. Mercatante, Encyclopedia World Mythology and Legend, New York, 1988. 17. Azerbaycan Tarixi Üzre Qaynaqların öyrenilme Problemleri, Firidun Celilov, "Pra-Azerbaycan Teonimleri", Bakı 1988. 18. BAJAR, Mangol kitad-yin alab egusul-yin sidatu uluger-yin garicl ulul (Dünyanın Yaratılışı ile İlgili Moğol ve Çin Mitolojileri Üze rine Karşılaştırmalı Bir Çalışma}, 1 988. 19. Barton Wright, Hopi Kachinas, Arizona, 1982. 20. Bilge Seyitoğlu, Erzurum Masalları, Erzurum, 1 975. 2 1 . Birkan, İsmet, Şamanizm, Ankara, 1999. 22. Boyle, John Andrew, The Mangol World Empire 1 206-1 370, London, 1977. 23. C. Kazıyev, Cerepaxa Zadaet Zavatki, "Vışka" 13. Yanvar. 1 968 24. C. Ş. Çağduyov, Proisxoydemie Gezeriadi, Novosbirsk, 1980. 25. C.E. Melov, Pamytniki Drevnetyovksoy Psimenosti Mongolü Kırgizii, ML 1 959. 26. Celilov, Firidun, Azerbaycan Tarixi Üzre Qaynaqlann Öyrenilrne Problemleri, Bakı, 1988 27. Chrisian, David, A History of Russia, Central Asia and Mongolia, Oxford, 200 1 . 28. Collier, John, American Inciian Ceremonial Dances, New York . 29. Cushing, Frank Hamilton, Zuni Breadstuff, New York 1920. 30. Çay, Abdülhaluk M.,Türk Milli Kültüründen Hayvan Motifleri I. 3 1 . Çoruhlu, Yaşar Türk Mitolojisindeki Önemi, Kabalcı Yayınevi, 2002 . 32. Çoruhlu, Yaşar, Türk Mitolojisinin Anahatları, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2002 33. Dahnhardt, Natursagan, 3 Vols. Leipzig, Berlin, 1907-1910. Vol !, 3. 34. Devlet, M.A., Petrogrify Ulug-Kherna, Moscow, 1976. 35. Dockstader, Fredirick j., The Song of the Loam, New Tradition in Navajo Weaving, Washington D.C., 1987 36. Donner, Kal, La Siberie, La Vie en Siberie, les ternps ancients, Paris, 1 946. 37. Donner, Kal., "Les Ornament de la tete et de la chevelure," JSFO, XXXVI I, 3, 1 920. 38. E. Emsheimer, Schamenentrommel und Tromemelbaum, Ethnos, 1946. 39. Eberdhard, Wolfran-Pertev Naili Boratav, Typen Turkisher Volksmarchen, Weisbaden, 1953. 40. Ehliman Ahundov, Azerbaycan Nağılları, Clit 3, Bakı, 1962, 1962. 432


Kızılderili Tüxk Şamanizmi 41. Eileen O'Faolain, Irish Sagas and Folktalcs, Oxford Universıty Press, London, 19SS 42. Elçin, Şükrü, Halk Edebiyatı Araştırmaları I, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1988. 43. Eliade, Mircea, Shamanism: Archaic Tcchniques of Ectasy, New York, 1964. 44. Er Töştik Ertegisi, ORKR MBB AN Kaz SSC, k-7S, s.10. Kazak Türkçesinden Rusça"ya tercümesi S. Kayıpov'a aittir. 4S. Eren, Hasan, Türk Ansiklopedisi, Milli Eğitim Basımcvi, Ankara 1983. 46. F. Thurean-Dangin, Die Sumerischen und Akkadischen Königsinschriften, Leipzing, 1907. 47. F.G. Speck, A Study of the Delaware Indian Big House Ceremony, Harrisburg 1 93 1 . 48. Firidun Celilov, "Pra-Azerbaycan Teonimleri", Bakı 1988. 49. G. N. Potanin, Ocerki severo zapodnoy Mongolii, Vols II-IV, Petrograd, 1 88 1 - 1 883 (Vol II) SO. G. N. Potanin, Ocerki Severo-zap Mongolii, Vol. IV, 1 882. S l . G . N . Potanin, Ocherki severo-zapadnoi Mongolii, St. Petersburg, 1 881-83, Vols. 4. S2. Galina-Melek Kazacı, "Örf ve Adet Birliği", Türk Dünyası Tarih Dergisi, No:97, 199S. S3. Garma Sandscheyev, "Westanschauung und Schamanismus der Aleren Buryaten Antharapos, XXVIII. S4. Georg Nioradze, Der Schamanismus bei der sibirischen Völkem, Stuttgart, 192S. SS. Gumilöv, L.N., Eski Türkler, İstanbul, 1999. S6. Gumilöv, L.N., Hazar ÇeVTesinde Bin Yıl, İ stanbul, 2000. S7. Güleç, Hamdi, Halk Edebiyatı, Çizgi Kitabevi, Konya Ekim 2002. S8. Harva, Uno., Die religiösen Vorstellungen der altaisehen Völker, Helsinki, 1938. S9. Harva, Ute, Die religiösen Vorstellungen, Helsinki, 1938. 60. Helsen, Otto Menhcm, "Hamnar. Şamanı. Şamans." Tuvınskii Gumanimi Sentr, Kızılskii Gostudarstvennıi Pedagogiçeskıi Institut, Kızıl, (Tuva Humaniter Merkezi, Kızıl Devlet Pedogjik Merkezi, Kızıl) 1 993. 6 1 . Howard N. Martin, Myths and Folklore of Alabama-Coushatta Indians of Texas, Texas, 1 876. 62. I . A. Chudyakov, "Verchoyanskiy sbomik"in ZV-SORGO I, :i, Irkutsk, 1890 . .

433


Ahmet Ali Arslan 63. 64. 65. 66.

67. 68. 69. 70. 71. 72. 73.

74.

75.

76.

77. 78. 79. 80. 81.

I. Paulson, Die Relegionen der nordasiatichen völker, Stutgan, 1962. I. Tretyakov, Tutuchanskiy kray ego priroda i ziteli, Petrograd, 1 87 1 . İnan, Abdülkadir, "Altay Şamanizmine ait maddeler Ülkü, l9401 942 C. XV-XVI J. Hackel. "Zur Problematic des heilegel pfahles bei den Indianern Brasiliens." ICA, 3 1 . J.F. Campbell, West Highland Tales, London, 1 892 J.H. Howard, "The Arıkara Buffola Society Medicine Bundle", Plains Antropologist, 19 (66), 1974. J.Strzygowski, Eski Türk Sanatı ve Avrupa'ya Etkisi, (çev: A.Cemal Köprülü) Türkiye İş Bankası Yayınlanan no:52. John G. Neihardt, Black Elk Speaks, New York, 1 972. John R. Hinnels, The Facts i n File, Dictionary o f Religions, New York, 1984 Joseph Epes Brown, The Seered Pipe, London, 1 97 1 . Juvaini, The History of the World Conqueror, Mirza Muhammed Qazvini tarafından yazılan "Ala-al- Din Ara-Malik" 2 Vols, adlı bu eser John Andrew Boyle tarafından tercüme edilmiş ve 1958 yılında Manchester'de yayınlanmıştır Juvaini, The History of the World Conqueror, Mirza Muhammed Qazvini tarafından yazılan "Ala-al- Din Ara-Malik" 2 Vols, adlı bu eser John Andrew Boyle tarafmdan tercüme edilmiş ve 1958 yılında Manchester'de yayınlanmıştır. K. F. Karjalainen, Die Religion der Jugra-Völker, 1 921-27, FFC (Folklore Fellows Communication), Helsinki, Vol. 3, p: 248-250). Ayrıca bakınız: Vol VIII, p:4 1 ; Vol. XI, p:44; Vol. 20. Kalafat, Yaşar, Balkanlar'da Uluğ Türkistan'a Türk Halk İ nançları (Yeryüzündeki ve Gökyüzündeki Cisimlerin Önemi, Şamanizm) Cilt I., Ankara 2007 Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü, Cilt: I, Kültür Bakanlığı Yayını : 1 37 1 , Kaynak Eserler Dizisi:54, Ankara, 199 1 . Kaşgarlı Mahmud, Divan-ı Lügatit Türk, Taşkent, 1 967. Katanov, Skazaniya i legendy miniusinkich tatar"in SS- 1 887, Petrograd. Kazancıgil. Aykut, Türklerin ve Moğollann Eski Dini, İ stanbul, 2002, L . N. Gumilöv, Hazar Çevresinde Bin Yıl. İstanbul, 2000 .

434


Kızılderili Türk ŞamaniziDi 82.

L.Rasonyı, Tarihte Türklük, Türk Kültürünü Araştırma Estitüsü Yayınlan. 83. Lev Nikolayeviçen Gumilöv, Eski Türkler, İ stanbul, 1999. 84. Lewis Spence, The Myths of the North American Indians, New York, 1989. 85. Lingren, E.J., "The Reindeer Tungus of Manchuria," Journal of the Royal Central Asian Society, London, XXII. April 1 , 1 935. 86. Lopsan, Monguş Kenin, Tıva Xamnarnın Algıştan, Kızıl, 1 995. 87. Lynn V. Andrews, Medicine Woman, New York, 198 1 . 88. M. B. Kenin Lopsan, "Syujetı i Poetika Tuvinskogo Şamanstva", Leningrad, 1982. 89. M. Halit Bayrı, İ stanbul Folkloru, İstanbul, 1947. 90. M. N. Changatlov, "Novye materialy o samanstve u buryat"in ZV­ SORGO II, Irkutsk, 1 890. 91. M.C. Stevenson, "The Zuni Indians, their Theologic Ceremonies", ARBAE, 23, 1904. 92. Malik Aksel, "Hazreti Adem'in yaratılışı Rivayetleri", Türk Falk­ lor Araştırmaları, Cilt:IX, Sayı: 187, Şubat 1 965. 93. Maria Leach, Funk and Wagnalls Standart Dictionary of Folklore, Mythology and Legend, New York, 1972 .. 94. Mikhailovski, V.M., "Shamanism in Siberia and European Russia, Being the Second Part of "Shamanstvo,", JRAI, XXIV. 1 894. 95. Mircea Eliade, The Encyclopcdia of Religion,Vol:10, New York, 1987. 96. Monguş Kenin Lopsan, Tıva Hamnamıng Algıştarı, Kızıl, 1 995 . 97. Murat Ural, "Halk Edebiyatında Bade", Türk Falklor Araştımıala­ n Dergisi, Cilt I, No: I, İ stanbul, Ağustos, 1949. 98. Musa Kazım, Anadolu Hurafeleri, "Halk Bilgisi Haberleri" IV, İstanbul, 1935. 99. N.S. Gorokov, Yuryung Uolan, Yakutskaya skazka, lzvestiya Vos­ tochno-Sibirskogo othela Russkogo geograficheskogo obshestva, t.XV, 1 884. 100. Naseen Bayer-Kevin Stuart, "Mongol Creation Stories", Asian Folklore Studies, Vol. 5 1 , No:2, (Oct. l 992), Japan, 1 0 1 . Neihardt, John G., Black Elk Speaks, New York, 1959 102. O. Böhtinok, Uber die Sprache der Jakuten. Grammatik. Text und Wörterbuck, St. Petersburg, 185 1 . 103. O. Dahnhardt, Natursagan, 3 Vols. Leipzig, Berlin, 1907-1910. Vol I , 3, 104. Ohlmarks Ake, Studien zum problem des Schamanismus, Lund, 1939. 1 05. Okladnikov, A.P., Petroglify Baykala-pamyatnild drevney kuhury naradov Sihirli, Novosibirks, 1 974. 435


Ahmet Ali Arslan 1 06. Okladnikov, A.P., Petrogrify Angary, Leningrad, 1966. 107. Okladnikov, A.P., Petrogrify doliny reki Elangash, Novosibiisk, 1979. 108. Okladnikov, Alexey P., Neoliti i bronzovyi vek Pribaikala, Vol: III, Moskva, 1955. 109. Ögel, Bahaeddin "Türk Mitolojisi" M.E. B. 197 1 -İ stanbul. 1 10. P. I. Tretyakov, Tutuchanskiy kray ego priroda i ziteli, Petrograd, 187 1 . l l l . Pakalın, Mehmet Zeki, İ smail Hakkı Uzunçarşılı Osmanlı Devleti Teşkilatında Kapıkulu Ocaklan I, 1943 Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü C III.535.1954 . 1 1 2. Pallas, P.S., Reise durch versciedene Provinzen des russischen Reiches, St. Petersburg, 177 1 -76. Vol.III. 1 1 3. Pertev Naili Boratav, 100 Soruda Türk Folkloru, İ stanbul, 1 973. 1 1 4. Potanin, G.N., Ocherki severo-zapodnoi Mongolii, St. Petersburg, 1 881 -83, IV. Vol. 1 1 5. Potanin, G.N., Oçerki Severo-Zapodnoy Mongoli, Vol.2, St. Petersburg, 1 88 1 . 1 1 6. R.L. Bunçzel, "lntroduction o f Zuni Ceremonials", ARBAE, 47:467-544, 1 332. 1 1 7. Rolay B. Hassirck, The Sioux, Denver, 1960. 1 1 8. Roux, Jean Paul, Türklerin ve Moğolların Eski Dini. 1 1 9. Samuel Noah Kramer The Sumerians, Chicago, 1 963. 1 20. Sayakbay Karalaev, Er Töştük, Frunze, 1956. 1 2 1 . Sergei M. Shirokogoroff, Psychomental Complex of the Tungus, London, 1 935. 1 22. Shashkov, S., Shamanstvo v Sihirli, St. Petersburg, 1 864. 1 23. Sher, J. - N. Blednova, Reportorie de Petroglyphs Asie Centrale, Paris, 1 994. 1 24. Shirokogoroff, Sergei M., Psychomental Complex of Tungus, London, 1935. 1 25. Sieroszewski, "Du chamanistme d' apre's les croyonces de Yakototes," RHR, XLVI. 1 902. 1 26. Siikala, Anna Leena-Mihaiy Hoppal, Sdudies on Shamanism, Budapest, 1 992. 1 27. Skaznaya Buryat zapisannya razynmi sobiratelyami"in ZVSORGO I, Irkutsk, 1 890. 128. Stith Thomson, Tales of the North American Indians, Bloomington, 1 29. Strabon, Coğrafya, XI. Kitap, VI. Bölüm. 130. Şener, Cemal, Şamanizm Türklerin İ slamiyet'ten Önceki Dini, İ stanbul, 2000. 1 3 1 . Tenzile Cemilova, Bir Vandı Bir Yohudu, Bakı, 1975. 436


Kızılderili Türk Şamanizmi 132. Thorkild Jacobsen, The Treasures of Darkness, A History of Mesopotamian Religion, London, 1976 .. 1 33. Thorkild Jacossen, The Sumerian King List, Chicago, 1 939. . 1 34. Trever, K.V., Istoria Uzbekistana, 1/46. 135. Turgut Günay, Rize Ağzı, Erzurum, 1978. 136. Türk Mitolojisinin Anahatları - ÇORUHLU, Yaşar-Demir Kazım Yıldızının Türk Mitolojisindeki Önemi Ankara 2007 137. U. Harva, "Der Baum des Lebens", Ser:B, Vol: 16, Helsinki, 1922-23. 138. Umay Günay, Elazığ Masalları, Erzurum, 1 975. 1 39. Uno Havra, Die religiösen vorstellungen der altaisehen Völker, Helsinki, 1938. 1 40. Uno Holmberg, Finno-Ugric, Siberian Mythology, Vol.4, The Mythology of All Races, Boston, 1927. 141 . Uno Holmberg, Finno-Ugric, Siberian Mythology, Vol.4, The Mythology of All Races, Boston, 1 927. 142. Uno Holmberg, The Mythology of All Races 13 Vols. New York 1964. 1 43. V. I. Anucin, "Ocerk samatsva u yeniseyskich ostyakov" in SMAEAN-II, 2 Petrograd, 1914. 1 44. V. I. Verbitskiy, Altayskie inoroday sbornik etnograf icerskich statey i izsledovaniy, Moskow, 1 893. 145. VV.-L. Priklonsky, trigoda v Yakutskoy oblasti in Zst, 1 891 III-IV Petrograd, Vol: IV. 146. V. L. Serosevskiy, Yakuty, Petrograd, 1 896. 1 47. V. M. Mikhaliowski, "Shamanism in Siberia and European Russia" JRAIL (Journal of the Royal Antropological Institute-London), XXIV Vol, 1 894 . 148. Vasiliev,Y.'Sakalarda Şamanizm',Türk Dünyası Dergisi,(4) 1 49. W. Radloff, Aus Sibiren, 2 Vols. Leipzig, 1 884 150. W. Radloff, Aus Sibiren, 2 Vols. Leipzig, 1884 Vol.I. 1 5 1 . W. Radloff, Proben, I. s. 159-166 152. W. Sieroszewski, "Du chamanisme d'apre's les croyances des Yakoutes" RHR(Revue de l'histoire de religions) Vol. XLVI: Pa­ ris, 1902. 1 53. Ziya Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, 1976, İstanbul. 1 54. Zoya, Kıgıs, Ritmı Şamanskogo Bubna, Kızıl, 1993. Tuva Yeri

437


Ahmet Ali Arslan

BİBlİVO(iRAfVA 1 55. Adams, Barbara Means. Praycrs of Smoke: Renewing Makaha Tribal Tradition. Berkclcy, CA., Celestial Arts, ı 970, 156. Andrcws, Ted. Nature-Speak: Signs, Omens and Messages in Nature. Dragonhawk Publishing, 2004. ı57. Benedict, Ruth F. The Concept of the Guardian Spirit in North America. ı 923; rpt. New York, Kraus Rcprint, 1 970. ı 58. Berggren, Karen. Circle of Shaman; Healing Through Ecstasy, Rhythm, and Myth. Destiny Books, 1998. 1 59. Bemey, Charlotte. Fundamentals of Hawaiian Mysticism. Crossing Press, 2000. ı60. Black Elk, Nicholas, and John G. Neihardt. Black Elk Speaks. Being the Life Story of a Holly Man of the Oglala Sioux. ı 932. 1 6 1 . Blacker, Carmen Ph.D. The Catalpa Bow: A Study of Shamanistk Practices in ]apan. RoutledgeCourzon, ı 995. 162. Blacksmith, May. "The Peace Pipe." Indians at Work, I August 1 936. ı63. Blish, Helen M. "Ethical Conceptions of the Oglala Dakota." Univ. of Nebraska University Studies, 26-3-4 (July-Oct., ı 926), ı64. Bopp. Judie, Michael Bopp, Lee Brown and Phil Lane. The Sacred Tree: Reflections on Native American Spirituality. Lotus Light Publications, 1984. 1 65. Boyd, Doug. Mad Bear: Spirit, Hcaling and the Sacred in the Life of a Native American Medicine Man. Touchstone, ı 994. 166. Boyd, Doug. Rolling Thunder. Bantarn Doubleday, 1982 167. Brown, Joseph Epes, and Nicholas Black Elk. The Sacred Pipe. Norrnan: Univ. of Okialıoma Press, 1953, Baltimore: Penguin Books, ı 97ı . On the seven rites of the sacred pipe as told by Black Elk 1 68. Brown, Joseph Epes. The Spiritual Legacy of the American Indian. Lcbanon, PA: Sowers Printing Co., 1970. 169. Brown, Joseph Epes. The Spiritual Lcgacy of the American Indian. Lebanon, PA: Sowers Printing Co., ı 970. ı 70. Brown, Tom jr. Grandfather: A Native American's Lifelong Search for Truth and Harrnony with Nature. Bcrkley, 1 993. 1 7 1 . Brown, Tom jr. The Journey: A Message of Hope and Harmony for Our Earth and Our Spirits. Berkley, 2000. 438


Kızılderili Türk Şamanizmi ı 72. Brown, Tom jr. The Quest: One Man's Search for Peace, Insight, and Hea]ing in an Endangercd World. Berk1ey, 2000. ı 73. Brown, Tom jr. The Tracker. Berk1ey, 1994. 1 74. Brown, Tom, jr. Awakcning Spirits: A Native American Path to Inner Peace, Healing and Spiritual Growth. Berkeley Trade, 1 994 ı 75. Cloutier, David. Spirit, Spirit: Shaman Songs. Copper Beech Press, 1980. 1 76. Cowan, Tom and Sandra Ingerrnan. Yearning for the Wind: Celtic Reflections on Nature and the Saul. New World Library, 2003.Crocken, Tom. Stone Age Wisdom: The Healing Principles of Shamanism. Fair Winds Press, 2003. 1 77. Cowan, Tom. Fire in the Head: Shamanism and the Ccltic Spirit. HarperOne, 1 993. 178. Cowan, Tom. Pocket Guide to Shamanism. Crossing Press, 1997 1 79. Cowan, Tom. Shamanism as a Spiritual Practice for Daily Life. Genealogical Services, Crossing Press, 1996 1 80. Crockett, Tom. Turtle Isiand Dreaming. Grand Central Publishing, 2000. 1 8 1 . Day, Kenn. Dance of Stones; A Shamanic Road Trip. Dhyanna Press, 2008. 1 82. Deloria, Ella. "The Sun Da nce of the Oglala Sioux." Journal of American Folklore, 42 (Oct.Dec., 1929),. 1 83. Deloria, Vine J., Jr. Gad is Red. New York. Grosset and Dunlap, 1 973. 376 pp. By a noted Sioux author. 184. DeMellie, Rayrnond J. The Sixth Grandfather: Black Elk's Teachings Given to John J. Neihardt. Lincoln: Univ. of Nebraska Press, 1984. 1 85. DeMellie, Raymond J., and Douglas R. Parks, eds. Sioux Indian Religion. Norman: Univ. of Oklahoma Press, 1987. 1 86. Eastman, Charles A. The Saul of the Indian. Bostan & New York: Houghton, Mifflin Co., 19ı 1 . ı 70 pp. Notable early bo ok by a Sioux. Has been reprinted. 1 87. Eaton, Evelyn. I send a voice: A First Person Account of the Consciousness-Expanding, Transforming Rites of an Amcrindian Sweat Lodge. Quest Books, ı 995. 1 88. Eliade, Mircea. Shamanism: Archaic Techniques of Ecstasy. Princeton: Princeton University Press, 2004. 1 89. Eshowsky, Myron. Peace with Cancer; Shamanism as a Spiritual Approach to Healing. Shoshanna Publications, 2009.

439


Ahmet Ali Arslan 190. Ewing, Jim Pathfinder. Clearing: Liberating Energies trapped in Buildings and Lands. Findhorn Press, Findhom, Scotland, 2006 191. Ewing, Jim Pathfinder. Finding Sanctuary in Nature: Simple Ceremonies in The Native American Tradition for Healing Yourself and Others. Findhorn Press, Findhorn, Scotland, 2007 192. Ewing, Jim Pathfinder. Reiki Shamanism: A Guide to Out-of­ Body Healing. Findhorn Press, Findhom Scotland, 2008. 193. Halifax, Joan. Shamanic Voices: A Survey of Visionary Narratives. Penguin, 199 1 . 194. Harner, Michael. The Way o f the Shaman. HarperOne, 1990 1 95. Heinze, Ruth-Inge. Shamans of the 20th Century. lrvington Press, 1 990. 1 96. Holy Dance, Robert. "The Seven Pipes of the Dakota Sioux." Plains Anthropologist, 15:48 (May 1970), 197. Hoovcr, Herbert T., ed. "Interview: Noah White." South Dakota Review, 8:3 (Auturnn 1970), 171-77. 1 98. Hultkrantz, Ake. "Conceptions of the Saul Among North American Indians: A Study of Religious Ethnology". Stockholm: The Ethnological Museum of Sweden, 1953. 1 99. Hunt, Narman Bancroft. Shamanism in North America. Firefly Books, 2003. 200. Hurt, Wesley R. "Factors in the Persistence of Peyote in the Northem Plains." Plains Anthropologist, 5:9 (May 1 960), 201 . lngerman, Sandra and Hank Wessclman. Awakening to the Spirit World; The Shamanic Path of Direct Revelation. Sounds True, 2010 202. Ingerman, Sandra. Medicine for the Earth: How to Transform Personal and Environmental Toxins. Three Rivers Press, 2001 . 203. Ingerman, Sandra. Saul Retricval: Mending the Fragmented Self. HarperOne, 2006. 204. Ingerman, Sandra. Welcome Home: Fallawing Your Soul's Journey Home. HarperOne, 1 994. 205. Jorgensen, Joseph G. The Sun Dance Religion: Power for the Powerless. Chicago: University of Chicago Press, 1 974. 206. Kalwait, Holger. Dreamtime & Inner Space: The World of the Shaman. Shambhala, 1 988. 207. Kalwait, Holger. Shamans, Healers and Medicine Men. Shambhala, 2000 . 208. King, Serge Kahili, Ph.D. Urban Shaman. Fireside, 1 990

440


Kızılderili Türk Şamanizmi 209. LaBarre, Weston. The Ghost Dance-Origins of Religion. Garden City, NY:. Doubleday, 1 970. 210. ---------Lakota Myth. Ed. Elaine A. Jahner. Lincoln: Univ. of Nebraska Press, 1983. 2 1 1 . Laubin, Reginald, and Gladys Laubin. "Story of the Peace Pipe." Norman: Univ. of Oklahoma Press, 1977. 2 1 2. Lawson, Paul E., and C. Patrick Morris. "The Native American Church and the New Court: The Smith Case and Indian Religious Freedoms." American Indian Culture and Research Journal, 15:1 ( 1 991), 213. Lynd, James W. "The Religion of the Dakotas." Collections of the Minnesota Hist. Soc. 2, Rpt 2 (1889), 2 1 4. Madden, Kristin. Shamanic Guide to Death and Dying. Spilled Candy Publications, 2005. 215. Madden, Kristin. The Book of Shamanic Healing. Llewellen Publications, 2002. 2 1 6. Mails, Thomas E. Dog Soldiers, Bear Men, and Buffalo Women: A Study of the Societies and Cults of the Plains lndians. Englewood Cliffs, NJ: Prentice-Hall, 1973. 217. Mails, Thomas E. Fools Crow; Wisdom and Power. Council Oak Books, 2001 . (originally published 1979) 2 1 8. Mails, Thom'as E. Fools Crow; Wisdom and Power. Council Oak Books, 2001 . (originally published 1979) 219. Malan, Vernon D., and Clinton J. Jesser. The Dakota Indian Religion. South Dakota Experiment Station Bulletin No. 473. Brookings SD: South Dakota State College, 1959. 220. Matthews, Caitlin. Singing the Soul Back Home: Shamanic Wisdom for Every Day. Connections Book Publishing, 2003. 22 1 . Morton, Edward Delor. To Touch the Wind: An Introduction to Native American Philosophy & Beliefs. Dubuque, lA. KendalVHunt Pub. Co., 1988. 222. Moss, Nan and David Corbin. Weather Shamanism: Harmonizİng . Our Connection with the Elements. Bear & Company, 2008. 223. Narby, Jeremy. Shamans Through Time: SOO Years on the Path to Knowledge. Tarcher, 2004. 224. O'Sullivan, Terry and Natalia. Soul Rescuers: A 2 l st Century Guide to the Spirit World. Thorsons, 200 1 . 225. Perkins, John and Shakaim Mariano Shakai Ijisam Chumpi. The Spirit of the Shuar: Wisdom from the Last Unconquered Peoplcs of the Amazan. Destiny, 2001 . 441


Ahmet Ali Anlan 226. Perkins, John. Shapeshifting: Techniques for Global and Personal Transformation. Destiny, ı997. 227. Powers, William K. Oglala Religion. ı975; rpt. Lincoln: Univ. of Nebraska Press, ı 977 228. Roberts, Llyn and Robert Levy. Shamanic Reiki: Expanded Ways of Working with Universal Energy. O Books, 2008. 229. Roth, Gabrielle, and John Loudon. Maps to Ecstasy; Teachings of an Urban Shaman. New World Library, 1 989. 230. Sams, Jamie. Daneing the Dream: the Seven Sacred Paths of Human Transfonnation. HarperOne, 1 999 . 23 1 . Sarangarel. Chosen by the Spirits: Following Your Shamanic Calling. Destiny, 2001 . 232. Sarangerel. Riding Windhorses: A Joumey into the Heart of Mangolian Shamanism. Destiny, 2000. 233. Seed, John, Joanna Macy, Pat Fleming, Ame Naess. Thinking Like A Mountain; Towards a Council of All Beings. New Society Publishers, ı 988. 234. St. Pierre, Mark and Tilda Long Soldier. Walking in the Sacred Manner; Healers, Dreamers, and Pipe Carriers - Medicine Women of the Plains Indians. Touchstone, ı 995. Earlier edition ı 950. 235. Stewens, Jose and Lena S. Stevens. Secrets of Shamanism: Tapping the Power of Shamanism Within You. Avon, 2004. 236. Stewan, Omer C. Peyote Religion, A History. Norman & London: Univ. of Oklahoma Press, ı 987 237. Swimsaway, Crow, Ph.D. Spirit Knife Soul Bone. Seventh Directian Press, 2007. 238. Tedlock, Barbara Ph.D. The Woman in the Shaman's Body: Reclaiming the Feminine in Religion and Medicine. Bantam, 2005. 239. Villoldo, Alberto, Ph.D. and Eric Jendresen. Dance of the Four Winds; Secrets of the Inea Medicine Wheel. Destiny Books, ı 994. 240. Villoldo, Alberto, Ph.D. Courageous Dreaming: How Shamans Dream the World into Being. Hay House, 2008. 241 . Villoldo, Alberto, Ph.D. Illumination; The shaman's Way of Healing. Hay House, 2010. 242. Villoldo, Alberto, Ph.D. Shaman, Healer, Sage: How to Heal Yourself and Others with the Energy Medicine of the Americas. Hannony, 2000. 442


Kızılderili Türk Şamanizmi 243. Vitebsky, Piers. The Shaman: Voyages of the Saul - Trance, Ecstasy and Healing from Siberia to the Amazan. Duncan Baird Publishers, 200 1 . 244. Walker, James R . Lakota Belief and Ritual. Ed. Raymond J . DeMallie and Elaine A . Jahner. Lincoln: Univ. of Nebraska Press, 1980. 245. Wallis, Wilson D. "Beliefs and Tales of the Canadian Dakota." Journal of Amer. Folklore, 36 (1 923), 36- 1 0 1 . 246. Walsh, Roger M.D., Ph.D. The World of Shamanism: New Views of an Ancient Tradition. Llewellyn Publications, 2007. 247. Weatherup, Katie. Practical Shamanism: A Guide for W alking in Both Worlds. Hands OvC'r H ean Publishing, 2006. 248. Webb, Hillary S. Traveling Between the Worlds: Convcrsations with Contemporary Shamans. Hampton Roads Publishing Company, 2004. 249. Wesselman, Hank. Spiritwalker; Messages from the Future. Bantam, 1 995. 250. Winkler, Gershon. Magic of the Ordinary: Recovering the Shamanic in Judaism . North Atlantic Books, 2003. 25 1 . Wood, Jan Morgan. Easy-To-Use-Shamanism: Unlock the Power of Earth Magic to Transform Your Life. Vega, 2002. 252. --------Yuwi"pi: Visian and Experience in Oglala Ritual. Lincoln: Univ. of Nebraska Press, 1982. 253. www .themystica.com/mystica/anicles/s/shamanism.html 254. www .historicalsense.com/Archivc/Samanizm_ 1 .htm 255. www.sodev.org.tr/Dosyalar/mcrak_cttiklerimi7}samanizm/samanizm.htm 256. www .dunyadinleri.com/samanizm.html 257. www .sifi.rforum.com/arsiv-konu -8647 .0-mogollar-ve-samanizmnedir.html 258. http://www.turktarih.net, 259. http://www.hbektas.gazi.edu.tr, 260. http://www.ozturkler.com/data, 261 . www.turkbilim.org 262. www.turkish-media.com 263. www.forumtr.com 264. www .hbcktas.gazi.edu.tr/ponal/html 265. www.gazi.edu.tr/web/giyaytasn·urna/html 266. www.sevgikupu.com/siirler, 267. www .sevgikupu.com/siirler,

443



ınnms 1 Dizin

ı 12 ayı, 1 72 12 tane at, 20

2 24 O�uz Boyu, 6

9 9 kat, 55, 1 09, 1 1 0, 1 24

A A. Th. Middendorf, 80, 84, 4 1 3 A . Yılmaz, 92, 4 1 3 · Aal, 275, 294, 304, 3 1 o, 3 1 2, 3 1 5, 333, 352, 353, 362, 378, 389, 400, 402, 403 Aallar, 289 Aan Uxxan, l l Aarcı, 3 8 1 Aarne, Antti-Smith Thomppson, 1 40, 4 1 6 Abakan, 3 1 0 Abakan Tatarları, 60 Abdulbaki Gölpınarlı, 94, 4 1 3 Abdulkadir İnan, 45, 1 63, 1 70, 4 1 8 Abdullah Aybek Devavari, 94 Abdülhamit Arifov, 1 6 Acı tütün, 342 Acılar, 1 86 Açazınnıng Olgun, 27 1 Açgöz, 339 Adagaş, 232 Adak, 275, 332 Adam, 80

Adanmış yakanşlar, 1 86, 1 87 Adar Töş, 2 1 3, 420 Adara, 1 80 Adar-Töşü, 2 1 3 Adem, 89, 94, 4 1 3 Adıg irem, 294 Adıg ruhum, 306, 308 Adı�, 306 Affet, 3 8 1 , 388 Afrodit, l l 8 Agapitov, N.N., 6 1 , 4 1 1 Agı, 22 1 , 3 1 5 Aglıt-Şat da�ı, 378 A� Üy, 4 Alaç, 6, 9, 1 7, 26, 29, 47, 67, 69, 73, 82, 1 00, 1 05, 1 07, 1 35, 1 40, 1 43, 1 79, 1 82, 244, 334, 4 1 7 A�aç kasnak, 6 AAız, 297 A!ız Kopuzu, 1 86 Aıtayarak yakarma, 2 1 A�lık kaya, 2 1 8 A�rı. 362 Ajtrı kesici, 1 46 Ahır, 302 Ahmet Ali, 48 Ahmet Ali Arslan, 22, 78, 1 3 1 , 1 45, 1 49, 1 79, 4 1 3, 4 1 6, 4 1 7, 418 Ahmet Yesevi, 1 58 Ahmet Zeki Yelidi Togan, 1 6 Ak, 1 , 7, 1 0, 50, 9 1 , 93, 1 1 0, 1 4 1 , 1 42, 1 56, 238, 252, 279, 280, 282, 286, 342, 347, 37 1 , 375 Ak at yelesi, 7, 1 0 Ak bulut, 1 96, 205 Ak cin, 306 Ak çiçek, 369 Ak eren, 306


Ahmet Ali Axslan Ala-al- Din Ara-Malik, 55, 1 24, 4 1 0, 4 1 5 Alaas, 229 Alacı, 7, 1 0 Alas, 1 70, 1 92, 1 96, 1 97, 233, 25 1 , 280, 28 1 , 3 1 4, 332, 333, 37 1 , 42 1 , 424, 426 Alas-aalas, 233 Alaska, 78, 98, 1 27, 1 64 Alaslama, 1 70 Alaş ırma�ı. 391 Alaş kayna�ı. 3 9 1 Ala-Şat, 300 Ala-Tayga, 1 9 1 , 257, 339 Alatoo, 5 Alazlama, 1 70, 233, 42 1 Albaquarke, 1 68 Albas, 2 1 2, 359, 420 Albıs, 1 86, 1 90, 2 1 O, 226, 227, 228, 236, 262, 263, 266, 3 1 8, 3 86, 402, 420, 423 Alday Tan, 230 Alev, 200 Alexander Heidel, 1 32, 4 1 6 Alcxsey Okladnikov, 33 Alice Mariou Carol K. Rachlin, 90, 4 1 3 Alimcan, 3 Alp Kara Kuş, 1 29, 1 35, 1 37, 1 38, 1 39, 1 44, 1 47 Altay, 4, 7, 8, 1 0, 1 9, 2 1 , 23, 24, 25, 26, 29, 38, 58, 59, 60, 65, 7 1 , 78, 8 1 , 82, 96, 97. 99, ı 00, ı o ı , l OS, 1 09, l l l , 1 1 5, 1 23, 1 25, 1 26, 1 27, 1 38, 1 44, 1 64, 1 66, ı 69, 279, 354 Altay bölgesi. 3 7 Altay mitolojisi, 1 09 Altay Şamanı, 8, SS, 59 Altay Tatarları, 1 20, 1 25, 1 26, 1 28 Altay Türkleri, 56, SO, 96, 1 O 1 Altaylı Şamanlar, 229 Altaylılar, 3 9 1 Altı, 350 Altı kıtaya dua, 378 Altı kız, 244

Ak göke, 200 Ak göküm, 1 92 Ak ip, 402 Ak kadak, 3 1 5, 3 7 1 A k kemikli, 203 Ak kılları, 50 Ak koç, 1 4 1 , 1 42 Ak kodan, 348 Ak mendil, 402 Ak nur, 93 Ak ruh, 3 1 5 Ak Ruhlar, 20 Ak ruhu, 368 Ak ruhun iyeleri, 405 Ak saçlı Şamanlar, 3 7 1 Ak saçlı yaşlı Şaman dayı, 346 Ak saçlılar, 3 1 2 Ak Saka!, 5 Ak süt, 209, 333 Ak Şamanlar, 69 Ak tepeli, 252 Ak Üy, 1 29 Ak yolu, 3 1 5 Ak yurt, 347 Akad, 1 32 Akadlar, 1 23 Akaroon, 3 84 Akarsu, 1 1 Akatui, 1 56 Akça Kayın, 1 69 Ake I-lultkrants, 1 65, J (ı(ı, 1 67, 1 69, 4 ı 7. 4 ı 8 Ak-Hun, ı Akla Buga, 290 Ak-Orda, 1 Akran, 3 1 3 Aksak ayaklı Adıg, 308 Aksakalları, ı 7 ı, ı 72 Al At, 20 Al ateşin ruhu, 1 O Al Ateşin ruhu, 50 Ala köpek, 360 Ala porsuk, 323 Ala yılan, 264 Alaacı, 6, 1 4, 42, 50, 52, ı 60

-

446


Kızılderili Türk Şamanizmi Altın, 95, 290, 305

Anay kara, 385

Altın ba�. 209

Anay kara kızlar, 385

Altın benekli kelebe�im, 369

Andrew Boyle, 4, 55, 1 24, 41 O, 4 1 5

Altın boynuzun iyesi, 289

Angakok, 29

Altın da�. 82

Angara Nehri, 34, 35, 38

Altın Guguğum, 324

Angır kuş, 289

Altın bakır ayna, 3 ı 8, 32 l, 333

Andrei

T. Nazarov, 46

Altın haaçam, 400

Anohin, 7, 8, 42, 58, 1 60

Altın ip, 209

Altın Kv.ık, 1 05 , ı ı 9, ı 20, 1 2 ı

Anokhin, A.V., 58, 4 1 1 Anthony

Altın saçlı çocuklar, 406

Antilop, 1 68

Altın

san,

S.

Mercatante, 1 1 8, 4 1 5

Apura, 378

309

Altın- sarı anlar, 335

Araan, 1 97, 332

Altın sarısı, 1 , 79, 225

Araga, 203, 378, 400, 4 1 9, 430

Altın süzük, 347

Aragay, 278

Altın şimşek, 358

Aragayı, 203

Altın Tana, 209

Aral, 42, 43, 1 60

Altın Tandı, 324, 393

Aral Gölü, 1 6 1

Altın toylu ayna, 32 1

Aralık, 1 1 6, ı 72, 307, 340

Altın Ü lkesinin Kuşu, 1 29, 1 47,

Aran, 332

1 48, ı 49

Arapça, 94

Altmış boz cin, 3 78

Aras, 1 1 6, 1 3 1

Altmış insan, 333

Aravak, 1 67

Altun Kazuk, 1 04, 1 06

Aravak Kızıldcrilileri, 1 67

Altun-Orda, 1

Arcaan, 1 9 1 , 1 99, 203, 206, 207,

Amerika, 1 , 6, 7, l l , 1 7, 1 9, 2 1 , 22,

208, 209, 22 ı , 227, 250, 252, 253, 278, 280, 295, 3 1 5, 332,

24, 29, 30, 37, 42, 65, 67, 78,

374, 4 1 9, 420, 428

8 ı , 87, 89, 90, 98, 1 ı 5, ı ı 8, ı 20, 1 22, ı 26, 1 27, ı 34, ı 39,

Arcaan su, 207

ı 40, ı 60, ı 64, ı 65, ı 66, 1 67,

Arcaan sug, 22 1

ı 68, 1 69, 1 70, 1 72, 1 73, 1 75 ,

Arcaan suyu, 1 9 1 , 206, 295, 3 1 5

1 77, 1 80, 1 8 1 , 1 82

Arcan suyu, 22 1

Amerikan, 1 O, 1 8, 20, 2 1 , 8 8 , 1 29,

Ardıç, 1 94, 1 97, 22 1 , 230, 237,

1 66, 1 69, 1 72

259, 3 1 3, 332, 333, 353

Amırga, 323

Argan, 402

Amırga- Moos, 309

Argar, 395

Amin, 3 8 8

Argar baştıg, 3 70

Amur, 33, 34

Arhar, 369, 395

Ana Hayvan, 1 2, 35

An, 395

Ana Vatan, l l

Arıkara Kızılderili, 1 67

Anadolu, ı . 28, 44, 88, 9 1 , 92, 94,

Arın, 3 1 4

1 0 1 , 1 04, 1 05, 1 09, 1 1 2, ı 1 4,

Arizona, 1 65, 1 67, 1 75, 4 1 11

1 1 5, 1 1 7, 1 1 9, 1 20, 1 3 1 , 1 62,

Arkar ayağın, 3 1 O

1 70, 1 73, 233, 4 1 3, 4 1 6, 42 1 Anatoly

P.

Arpa, 1 9 1

Burdukov, 46

Arpaçay, 1 1 6, 1 1 9

Anay, 246

447


Ahmet Ali Anlan Arsak, 43 Arsaklar, 43 Arslan, Ahmet Ali, 67, 4 ı 2 Arş, 93 Arşa, 79, 128 Arşaklar, ı 6 1 , 1 62 Artemyev, 1 O, 48 Ashiwanni, ı 67 Ashurbanibal. ı 32 Askak Dolçan, 2 1 3, 420 Astana, 3 Astı, 223, 402 Astın. 403 Asur, ı 32 Asya, 1 9 Aşa�ı. 49 Aşa�ı dünya, 9, ı O, ı 2, 1 8, 28, 36, 65, 69, 74, 75, 76, 1 29, ı 3 1 , ı 4o, ı 44 Aşık Kerem, 28 At, ı 7, 20, 2 ı , 35, 36, 60, 6 ı . 1 07, 1 45, ı 47, ı 48, 1 49, 255, 285, 340, 353, 424 At Ba�lanan Direk, 1 1 9 At başlı, 324 At başlı gugu�um, 340 At eti, 1 58 At kazı�ı, ı 08, ı 1 9 At Kazı�ının Şahı, 1 1 9 Ata Şaman, 28 Atabaşkan, ı 68 Atam Aan Uxxan. l l , 50 Ataş, ı 80 Atatürk, 45, 9 1 , 1 3 1 , 1 45, 1 63, 4 1 7 Ateş, 6 , 7 , ı ı , 1 4 , 4 ı , 50, 77, 92, ı ı 8, ı 28, ı 59, ı 7o, ı 75, 1 77, ı 79, 289 Ateş bekçisi, 1 79 Ateş düşürücü, ı 46 Ateş kabı, ı 73 Ateş kültü, ı 86 Ateş Ruhunun adı, 50 Ateşe et atma, ı 70 Ateşi doyurma, 7, ı 70 Ateşin payı, 1 70

Ateşin Ruhu, l l Ateşin Yenilenmesi, 1 80 Ateşler ülkesi, 223, 225, 358, 359, 40 ı , 405 Ateşler ülkesinin kızı, 268 Ateşperestler, 1 80 Athapascan, ı 68 Atlar, 362 Austen H. J..ayard, ı 32 Avan Patti, ı 56 Avceyillik. ı ı 7 Avotabi, 90 Ay, ı 7, 37, 60, 62, 95, 96, 200, 298 Ay Atam, 94 Aya benzer at, 325 Aya niyaz, 68 Ayak, 359 Ayakları anlamak, 232 Ayangatı ırma�. 391 Ay-Ata, 96 Ay-Baba, 96 Aydın dünya. 3 73 Aydın gün, 340 Aydıs, 203, 330, 4 ı 9, 426 Ayı, ı 0, 34, 35, 49, 1 00, ı o ı , 146, 2 ı 4, 224, 24 ı , 306, 3 1 2, 3 ı 9, 327, 328, 334, 338, 339, 405, 425, 426 Ayı kültü, ı 86 Ayı postu, 47 Ayı ruhu, 328 Ayı tırna�ı. 37 Ayılar, 49, 294 Ayıya öykünerek, 1 89 Aylang-kuş, 395 Aymak, 234 Ayna, 3 ı O, 333 Aynalar, 72 Aza, 228, 236 Aza hamı, 225 Aza ülkesi, 270 Aza-Kuunu, 338 Azalar, 223, 375 Azaları, 292 Azalı atlı, 356


Kızılderili Türk Şam.anizmi Baş bezeği, 293 Baş bezekleri, 37 Baş giysisi, 1 86 Başkanı, 326 Başkurd�tan, 45, ı 5 ı , ı 54, ı 63 Başkurt, 4, ı O, 1 6, 45, ı 20, ı 52, 1 63 Başkurtlar, ı 70 Başlık, 63, 64 Başlıklar, 72 Başpiskoposu, 90 Ban, ı 82 Batın, 93 Batıyı "Beyaz�, 20 Bay Horse, 20 Bay Ülgen, 8, 9, 58, 60 Bayat, 1 1 8 Baykal Gölü, 33, 38 Daykuş, 9, 35, 37, 60, 1 78, 278, 296, 30 ı , 354, 365 Baykuş tüyleri, 9, 60 Bay-Tayga, 287 Beaver, 1 68 Beawer, 1 70 Bı.>cerikli ayı, 330 Bee, 344 Bel Kemiği, 66 Belge, 384 · Bendir, 4, 9, 1 5, ı 7, ı 9, 30, 36, 48, 49, 69, 72, 73, 77, 1 3 1 , 1 43, ı 85, ı 86, 1 88, 204, 2 1 4, 220, 225, 229, 233, 237, 240, 242, 243, 275, 293, 294, 295, 298, 299, 30 1 , 302, 303, 304, 3 1 8, . 326, 330, 349, 355, 356, 367, 37 ı , 42 1 , 378 Berber, 94 Berilge, 403 Hering Boğazı, 37, 1 2 ı , 1 34, 1 39 Beş sööm, 3 1 3 Beşik, 1 47, 37ı Beyaz, 1 6, 2 1 , 6 1 , 1 69, 1 8 1 , 1 82, 2 1 2, 238, 242, 252, 279, 282, 286, 299, 355, 360, 365, 375, 385 Beyaz at, 20, 385

Azar, 2 ı 0 Azar deer, 232, 248 Azar Gök, 232, 280, 3 1 3, 32 1 , 333, 360 Azar göklü, 204 Azar!ı Şaman, 2 ı O Azazil, 94 Azerbaycan, ı 1 4, ı ı 5, ı 1 6, 1 1 7, ı 1 8, 1 1 9, 1 28, 1 3 1 , 1 32, ı 33, 1 34, ı 35, 1 37, ı 3 8, 1 40, 1 4 ı , ı 42, ı 43, 1 47, 1 79, 4 1 4, 4 1 6, 4ı8 Azrail, 93 Aztekler, 1 80 B

Babil, 1 02, l l O, 1 32, ı 33 Bade, 28 Bade içmek, 28 Bağa, ı 1 6, ı ı 7 Bağdat, 3 Ba�şı, 1 1 8 Bahşı, 29 Bajar, 54 Bakır, 220, 290, 3 ı O, 353 Bakır ayna, 73, 307, 333 Bakır boynuzlu boğa, 3 1 4 Bakır çelik tımaklı, 3 ı 5 Bakır toy, 332 Bakırdan yapılmış ayna, 3 1 8 Bakşı, ı 6, 29 Balağan, 7, 9, ı 2, ı 3, ı 6, 30, 46, 48, 50, 53, 4 1 0 Baldır et, 3 1 5 Baldırgan, 3 ı 2 Baldırı, 297 Dalık, 35 Balkan, ı 54 Balkanlar, 96, 1 03, ı 29, 4 ı 4 Balyoz, 1 47, 1 48 Daraba, 65 Barılga, 275, 378, 38 1 , 403 Barımdaklı, 3 1 5 Barton Wright, ı 75, 4 ı 8 Basarabya, 1 29 449


Ahmet Ali Arslan Boynuz, 290 Boynuzlu, 30, 35, 38, 39, 2 1 2, 324 Boynuzlu kara koyun, 286 Boynuzlu şaman, 39 Boz kulaklı ayı, 3 1 2 Boz Kurtlar, 234 Boz Üy, 4 Bozkır, 279, 297, 362, 390, 402 Bozkurtlar, 49 Böğüren Boğa, 324 Bu çubu�u çekelim, 401 Budist, 56, 97 Budizm, 32, 395, 430 Buffalo, 1 8 Buga eren, 308 Buhara, 1 6, 94 Buk, 2 1 7, 233, 267, 269, 27 1 , 304, 325, 327, 354, 365 Bukhta Aya, 3 8 Buku kovalamak, 269 Bulut, 1 75 Bura, 25 8 Burgan, 209, 2 1 6, 2 1 7, 236, 237, 267, 286, 327, 338, 37 1 , 373, 420, 424, 428 Burgan başkı, 373 Buryat Şamanları, 66 Buryatlar, 26, 27, 28, 29, 60, 66 Buynuzbağa, 1 1 4 Büdün, 376 Bülbül, 264, 266, 287, 395 Bürbü Şaınan, 2 1 8, 21 9 Büyük ayı, 286 Büyük Ev, 1 66 Büyük İskender, 43, 1 62 Büyük kuraklık, 89 Büyük Kurultay, 20 Büyük Ruh, I 1 , 1 1 5, 1 66

Beyaz atlı, 347 Beyaz bota. 289 Beyaz Buffalo kadın, 22 Beyaz ençeti. 375 Beyaz Geyik Derisi Dansı, 1 73 Beyaz kadak, 342 Beyaz Kazlar, 1 82 Beyaz kemikli Şaman, 2 1 O Beyaz saçlı Tandı, 403 Beytülharem, 94 Beytülmukaddes, 94 Bezeti, 277 Bırakıp gitme, 375 Bırakutı izi göıünmeyen, 369 B ışkısı, 397 Bierbcppin, 1 0 Big House, 1 66, 1 67, 4 1 7 Bilge Ka�an, 1 20, 1 2 ı Bilge Seyitotlu, 1 3 1 , 4 ı 6 Bin kara ataçlı, 252 Bin tane Şaman, 326 Bin tane yaratıcım, 325 Bir, ı 68 Bir'i temsil ettiğine, 1 65 Birkan, İsmet, 67, 4 1 2 Bitkiler, 1 86 Bi:�.ans elçileri, 1 70 Bizon urnatı. 20 Black Elk, 1 8, 2 1 , 9 1 , 92, 1 27, 1 34, 1 83, 4 1 3, 4 1 6, 4 1 8 Bo, 29 Bogatı, 1 1 6 Boğa, 275, 292, 3 1 4, 324, 376 Boğa ruhu, 309 Bo�a Şaman, 2 1 2 Bo�azköy, 1 32 Bolivya, 1 67 Bolşevik, 5, 45, 1 63 Bolşevikler, 57 Bora, 324 Borbak Kara Ham, 242 Borbak-Kara, 242 Borçka, 47 Boyle, John Andrew, 55, 1 25, 4 1 1 , 415

c C. Kazıyev, 1 1 7, 4 1 4 C. Ş. Çağduyov, 1 1 7, 4 1 4 Camella Kızılderi !ileri, 1 65 Can, 373

450


Kızılderili Türk Şam.anizmi Can üfleyerek, 80 Cebrail, 93 Cehcnncm, 93, 1 58, 369, 428 Celmoguz, ı 48 Cengiz Han, 4, 2 1 , 54, 55, 1 14, 1 23, ı 24, 373, 428 Cennet, 93, 96 Cesur Töştük, ı 48, 4 ı 7 Ccvher, 93 Cherokee, ı 28, ı 73, 1 74, ı 77, ı 79 Cherokee Kabilesi, ı 77 Cheyenne, 82, 89, ı 66 Chile, 1 67 Chrisian, David, ı 24, 4 ı 5 Cin, 207, 2 ı 9, 276, 327, 356, 400 Cin soylu, 1 86 Cinler, 1 2, 2 1 ı , 273, 35<;, 40 ı , 405 Collier, John, ı 8 ı , 4 I 8 Crazy Horse(Deli At), 2 1 Crow, ı 66 Cumukçu, 1 29 Cushing, Frank Hami!ton, I 8 ı , 4ı8

Çalvardım, 252 Çam kozalağı, 340 Çambı dip, 367 Çamlı yumruk, 293 Çamur, 79, 83, 84, 85, 1 2 1 Çanakbağa, 1 I 4 Çaraş an, 365 Çarka, 400 Çarlık, 276 Çaşpan-Kuunu, 338 Çatal tımaklı olan au. 363 Çavaa, 388 Çavaa kulun, 388 Çavızak, 337 Çayan, 338 Çaylak telekli, 296 Çeçen, 48, 267 Çeekter, 229, 420 Çekik göz, 3 ı 2 Çekik gözlü, 334 Çekirgem, 275 Çekmeler, ı 7 I Çcle, 362 Çeler, 285 Çeleş, 333 Çcmber, 282 Çes, 226 Çetker, 228, 233, 236, 273, 304, 377 Çetkcrler, 223 Çeveg, 34 1 , 362 Çevik ayı, 330 Çılan, 205, 2 ı 2, 233, 264, 3 ı 1 , 334, 336, 338, 420, 426 Çılan-Kara, 336 Çılbıga, 323, 338 Çınçın. 353, 360 Çıngırak, ı 8, 69, 72, ı 22 Çıngıraklar, 1 8, 6 1 , 72, 87 Çınlık, 30 1 , 349 Çıra, 285, 377 Çıraa, 377 Çırgak ırmağı, 39 ı Çıvar, 205, 340, 4 ı 9 Çift tekerlekli, 38

ç Çaaşkaday, 335 Çacıg, 252, 280, 289, 332, 405 Çacıg saçan dokuz göz, 399 Çadır, 1 02, 307, 347, 348, 352, 360, 398, 405, 427 Çadırdan Don Ayı, ı 72 Çadınn haaçası, 338 Çadınn içinden gören ruh , 356 Çadınn tünlüğü, 377 Çaga sagızın boncuğu, 396 Çagar, 20 ı , 202, 4 1 9 Çağan Şukuti, 85, 86 Çağan-ŞukULi, 8 1 Çağn, 23, 24, 25, 26, 28 Çakmak, 282 Çaıarna, 255, 355, 395, 396 Çalbak, 367 Çalbak-ldık, 260 Çalım, 302

45 1


Ahmet Ali Arslan Daglann iyeleri, 2 ı 9, 255 Dalan, 47, 84, 234, 42 1 Damalı kanal, 2 ı Damçılga, 388 Damdın, 375 Damdın burhan, 375 Damga, 4 Dana dötpesi, 304 Dangınalar, 256, 257 Dans, ı 68 Dar bo�az, 329 Dargan, 207, 208, 4 1 9 Dar-i Mihr, 1 80 Dariygiler, 255 Davul, 36, 52, 1 36, ı 37, 1 43 Daygılar, 267 Dayın deer, 207, 208, 239, 4 1 9, 42 1 Dayın gök, 238 Dede Şaman, 328 Deerler, 250 Delaware, 1 66, 1 67, 4 1 7 Delilerin ruhunu, ı 2, 62 Demir, 1 7, 60, 6 1 , 276, 327 Demir çelik gagalı, 3 ı 5 Demir daya�a. 296 Demir Direk, ı 05 Demir kazık, ı 04, 1 06, ı ı o, 1 1 9, ı 2o, 1 2 ı , ı 22, 4 1 4 Demir Kazık Yıldızı, ı 20 Demir kopıız, \ 86 Demir ziller, 3 1 3 Demir zincir, 62 Demir-ağaç, ı 06 Dcmirci, 77, 204 Demire hürmet, 78 Demirkazık, 77, 1 04, 1 05, l l l Denizin iyesi, 3 77 Denizler, 1 86 Dereler, 1 69 Deri bebek, 9, 60 Dev, 1 42 Devler, 1 82 Diaguita Kızılderili kabilcsi, ı 67 Diccngin, 3 8 1

Çil kuşlar, 264 Çin, 30, 40, 4 1 , 54, 7 1 , 94, 1 1 8, 1 23, 1 24, 1 59, 1 60, 1 85, 4 1 0' 415 Çoban Yıldızı, 1 83 Çocuklar, 39 1 Çoorat, 352 Çoruhlu, Yaşar, 98, 99, 1 0 1 , 1 05, 1 1 0, 4 1 4 Çoruk, 349 Çubuk, 376 Çubuk at, 6 1 Çubuktan at, 6 1 Çuçak, 338, 339 Çuha, 4, 5, 9, 1 7, 57, 6 1 , 63 Çula, 267 Çulum, 65 Çungma, 299 Çunkur, 34 1 Çuragaçı, 330 Çuragay, 394 Çurgaaçı, 33 1 Çurumal, 330, 33 ı Çuvaş, 4, 1 0, 1 50, 1 52, 1 53, 1 54, 1 55, 1 56 Çuvaşistan, I SO, 1 5 1 , 1 52, 1 53, 1 54, 1 55, 1 5 6 Çuvaşistan Türkleri, 1 54

D Daay avam, 2 1 3, 420 Daay Avam, 2 1 3 Dadalga, 282, 388 Dadgah, 1 80 Dadılga, 388 Dagılga, 282, 388 Da� başı, 9 1 Dag iyelcri, 377 Dag tCJX5İllden, 390 Daıtcılık, 3 Dagılga, 398 Da�ın başı, 89 Da�ın içinden gören ruh, 356 Daglar, 75, 84, 1 26, 1 69, 1 86, 26 1 , 288, 39 1 , 423, 424 452


Kızılderili Türk Şamanizmi Dokuz zirveli, 252 Dolaan Burgan, 286 Dolab, 377 Dolçan Şaman, 2 ı 5 Dolgan, 65 Dombu, 224 Dongulak, 327 Donner, Kal, 64, 4 ı ı Dor At, 20 Doru, 332 Doru at, 3 ı ı Dostluk dansı, 1 74 Dovuk, 277 Doy, 24 1 Dönen, 297 Dör, 347 Dört direği, ı 67 Dört köşe, 92, ı 68 Dört Tan, 404 Dört yöne, 92 Dötpe, 304 Dr. Gabışeva, 6, 42, 1 60 Dr. Mihaily Hoppal, 44 Dul kadının sesi, 356 Dulgeezin, 36ı Dut yaprakları, 340 Düktüg Tümet, 326 Dündük, 233 Dünggür, 242, 293 düngür, 1 6, 293, 304, 326 Dünya, 49 Dünya ağacı, 1 34 Dünya Ağacı, 73, 1 35 Dünyanın direği, ı 1 9 Düvütkü, 326 Düvütküzü, 326

Dicengin, 382 Diğer ruhu, 32 Diirenner, 227 Dik.ine, ı ı 9, ı 2 ı Dikine kaldırmak, ı 2 ı Dilgiceği, 344 Direğe tırmanma, ı 65, ı 66 Direğin, ı ı 9, ı 65 Direk, ı o5, ı o9, ı ı 9, ı 2 1 , ı 65, ı 66, ı 67, ı 68 Diren, 354 Dirgen, 47 Diriliş, ı 28, ı 65 Diskin, 8, 60, 62 Divanü LO.gati-t Türk, 45 Dizgin, 279 Dockstader, Fredirick j., ı 8 ı , 4 ı 8 Doğacak olan çocuklara adanmış yakarışlar, 1 8 7 Doğaçlama, 1 90 Doğru yol, ı 48, 1 8 1 Doğu, ı , 96, ı B, ı 50, ı 53, ı 83, 347 Doğu Anadolu, 89 Doğuyu Mavi, 1 8 ı Doğuyu Gök Mavisi, 20 Doksan, 333 Dokuz, ı 8, 47, 49, 60 Dokuz ayrı ruh, 82 Dokuz dağ, 399 Dokuz dünya, 399 Dokuz gök, 32 ı Dokuz gözlü, 399 Dokuz gözlü, düşen at, 399 Dokuz gözlü, ölü, 399 Dokuz gözlü, sönen ot, 399 Dokuz karış, 323 Dokuz kat, 204 Dokuz kızı, 60 Dokuz oğul, 244 Dokuz oynaklı demir yılan, 334 Dokuz sema, 286 Dokuz telli saz, 82 Dokuz Tirli, ı 5 Dokuz tirli davulu, 47 ·

E E. �heimer, 1 43, 4 1 7 Ebed-müddet, 86, ı 2 ı Ebemkuşağı, 92 Eberdhard, Wolfran-Pertev, ı 40, 4ı6 Ebubekir, 94

453


Ahmet Ali Arslan Erdene Zuu, 54, 56, 1 23 Erdcne Zuu Budist, 54, 1 23 Ereç. 1 35, 1 36 Eridu, 1 37 Erik-Tayga, 287 Erkek, 55, 79 Erkek fıgürü, 8!! Er-kişi, 82, 88 Erlik. 8 , ı O, 58, 72, 75, 76, 77, 79, 82, 1 26, 1 27, 1 28, 2 ı 6, 223, 225, 229, 233, 236, 237, 24 1 , 265, 268, 270, 27 1 , 272, 275, 303, 32 ı , 326, 336, 345, 354, 356, 358, 359, 362, 368, 369, 373, 386, 389, 400, 405, 424, 428, 430 Erlik Han, 354 Erlik Ham, 76, 77 Erlik oran, 3 73 Erlik ülkesi, 368 Erzek, 387 Erzurum, 9 ı , 1 3 1 , 1 44, 4 1 6 Eski Ateş, 1 73 Eşiğin kutsallığı, 68 Et, 79 Eteğini tutmayın, 387 Etinden sıyrılmış, 3!! Evin yıkıısın, 1 73 Evren, 349 Ey Ulu Ruh, 92 Eycr, 279, 403 Eyer, 324 Ezim, 26 1

Ecen, 237, 345, 373, 385 Edinburg, 128 Eecrenni, 305 Eerenner, 305 Ecy, 364 Eger, 373 Egin mançak, 22lJ, 420 Etu. 230 Etiimiş yol, 1 3 Ehliman Ahundov, 1 3 ı , 4 1 6 Eileen O'Faolain, ı 48, 4 1 7 Ejderha, 276 Eje, 385 Ejecn, 354 Ejen, 303, 326 Ejen I laan, 345 Ejcn han, 383 Elangash, 38, 4 1 O F.ldik, 273, 296, 32 1 Eles Bootur, 1 34, 1 38, 1 40, 1 42, ı 43, 1 46 Eliadc, M., 63, 4 1 ı Eliade, Mircea, 32, 64, 409, 4 1 1 Elk, 33 Elma, 1 3 1 , 1 43, 4 1 6 Elma ağacı, ı 40, ı 4 1 , 4 1 7 Emcget, 12, 26, 62 Emig, ı 93, 3 7 1 , 38 1 En ulu, 6, 42, 1 60 Ençek, 375 Ençi, 306 Endekit, 76 Enki, 1 37 Enkidu, ı 36, 1 37 Enlil, 1 36 Enuma Eliş, ı 23 Er dolusu, 28 Er Sokotok, ı 29, 1 34, ı 38, ı40, 1 42, ı 43 Er Töştik Enegisi, 1 48, 4 1 7 Er Töştük, 1 28, 1 29, ı 35, 1 37, 1 38, 1 39, 1 43, 1 44, 1 46, ı 47, 1 48, 1 49, 4 1 6 E r Töştük Destanı, 1 28 Ercişli Emrah, 28

F F. Thurean-Dangin, ı 33, 4 ı 6 1-'.G. Speck, 1 67, 4 ı 7 Farsça, 94 Fatma, 1 39 Feeding the Fire, 7, 1 70 Fırat Nehri, ı 35 Fırtına, 38, 89, 92, ı 45, 258, 302, 329, 389, 422 Fince, 1 32 Firidun Celilov, 1 1 6, 1 1 8, 4 ı 4 454


Kızılderili Türk Şa.manizmi Gök semanın, 203 Gök Tann, 2 ı , 4 ı , 89, ı ı 9, ı 20. J 2 ı , ı 65, ı 66, ı 67, 1 6!!, ı 70, 1 79 Gök Tanrı dini, 40 Gök Tanrı inancı, 40 Gök Tcngri, 6, 42 Gökçe-Göı, ı Göklerin Ruhu, 6, 42, ı 60 Gök-Orda, ı Göktann, 6, 25, 27, ı 2 ı , ı 22, ı 54, ı 55, ı 56, ı 57, ı 58, ı 63, 2 ı o. 4ı9 Göktanrı Dini, ı 54 Göktengri, ı 60 Göktük Abideleri, 87 Göktürk Kitabcleri, 45, 86, ı ı 5, ı 20, ı 22, 1 64 Göktürkler, 95 Gökyüzü, 6, 42, 55, 69, 74, 1 09, ı 24, 1 60, ı 68, ı 86 Gökyüzünün Muhafızları, 74 Göle, ı 29, 1 40 Gölün iyesi, 289 Gön, ı 7 ı Great Spirit, 6 , 7, 42, 9 ı , ı 27, ı 60, ı 65, ı 66 Griançig Süvarisi ve Askerin oğlu John, ı 29 Guguğum, 324 Guguk, 30 ı , 340, 354, 377 Gumilev, 7 Gumilöv, 40, 42, 43, 44, ı 60, ı 6 ı , ı 62, 4 ı o, 4 ı 7 Güçlü ruhlar, 57 Güçlü Şamanım, 356 Gün llatan, 20 Gün batısı, 95 Gün Doğan, 6 Gün doğusu, 95 Günana, ı 68 Gün-ana, ı 68 Güneş, ı 7, 37, 60, 62, 68, 74, 95, 96, 97, 99, 1 09, ı 36, ı 37, 1 60, ı 69, 1 75, 1 77, 1 8 1 , 200, 2 ı 7,

First New Moon, ı 73 Folklor, 3 ı , 38, 54, ı ı 5, ı ı 6, ı 23, B ı , ı 44, ı 56, ı 64 Fraat, 44, ı 62

G G. N. Potanin, 8 ı , 85 G.M. Artemyev, 46 Gagauz Eli, ı 29 Galina-Melek Kazacı, ı 69, 4 ı 8 Geçilmez dere, 3 5 ı Gcçilmcz geçidi, 35 ı Geçit, ı o9, ı 47, ı 48, 255, 3 ı 5, 337, 422, 425, 426 Gem, 279, 350 Gen, ı 64 Gene Taylor, ı 82 Georg Nioradzc, 25, 409 George Smith, ı 32 Ger, 75, 4 ı 2 Geyik, ı 2, 35, ı 27, ı 68, ı 76, ı 77, 260, 422 Geyik boynuzları, 34, 37, 47 Gcyiklcr, 49 Gılgamış, ı 32, ı 33, ı 34, ı 35, ı 36, ı 37, ı 3!!, 1 40, ı42, ·ı43 Gılgamış Destanı, ı 32, ı 33, ı 35, ı 37, ı 38, ı 43 Gızıl inek, ı 39 Gider-gelmez, ı 37 Giyilmez giysi, 35 ı Giysiler, 72 Gizli Gece Dansı, ı 74 Gizli güçler, 5, 23, 24, 25, 27, 55, ı 24 Godu--Godu, ı 75 Good Tu nder, I 34 Göğün kapısı, ı 02 Göğüslük, 63 Gök, ı Gök gürültüsü, 20, 92, ı 82, 234 Gök kapısı. ı 09 Gök kanalı. 95 Gök Kubbe, 9 1 Gök kuşağı, 256 455


Ahmet Ali Arslan 226, 229, 232, 249, 266, 298, 303, 332, 404 Güneş dojtunun sembolü, 95 Güneş Tannsı, 96, 1 80 Güneş-Ana, 96 Güneşin a�zı, 62 Güneyi sarı, 20, 1 8 1 Güz, 347

Hasan Mir SadıkoAlu, 1 4 1 Hasar, 47 Hasta kadın, 352 Hastalık, 358 Hat, 258 Hattuşaş, 1 32 Hava, 1 79 Havada yürüyen insan, 363 Hayat AAacı, 36, 73, 96, 1 06, 1 35, 1 38, 1 40, 1 43, 1 44, 1 46, 1 49, 1 55 Hayırak, 358 Hayırakan, 232, 25 1 , 342, 3 8 1 Hayhg A'ttı, 27 1 Hayvan Ana, l l , 35, 36 Hayvan yardımcı, l l Hazar Denizi, 42, 43, 1 32, I SO, 1 60, 1 6 1 Hee, 336 Heek, 364 Helinneer, 242 Hellas, 43, 1 6 1 Helsen, Otto Menhem, 1 97, 4 1 9 Hcmedan, 94 Hepiniz kalkın artık, 128 Hermes, 1 1 8 Hımısçık, 398 Hımış, 280 Hımışçık, 398 Hırhır Memmet, 1 1 7 Hınk. llınk. Hınk. Hınk., 354 Hıristiyan, 89, 90, 1 54 Hill of the Stars, 1 80 Hin, 277 Hindistan, 30, 44, 94, 1 32, 1 62, 1 80 Hinduizm, 68 Hint, 4, 55, 1 08, 1 24 Hirte, 280 Hitay, 94 Hokpeş, 246 Hola, 226 Holy man, 2 1 Homdu, 353 Homus, 1 86, 279, 389, 429

H HaacıAı, 344 Haaça, 275, 347 Haaçahsın, 205 Haan, 385 Haaraça, 377, 378 Hacı Bayram Veli, 1 58 Hacı Bektaş Veli, 1 58 Haça. 206, 4 1 9 Haçı, 376 Hakas, 4, 1 0, 1 9, 25, 29, 65, 78, 1 64, 1 66, 1 69 Hakas Elinde, 39 Hakas Şamanlan, 8, 5 8 Hakas Türkleri, 1 69 Hakashlar, 3 9 1 Halak, 24 1 Halak-halak, 24 1 Halat, 1 47 Halk kültürü, 1 89 Halk Türküleri, 1 85 Ham, 1 84 Ham ıyaş, 221 Hambı, 2 1 7, 420 Ilam-na Kurbus, 203 Hamnın ecrenncrine, 1 86 Han-Deer, 252 Han-Decrim, 253 Handımalar, 258 Hanti, 35 Haraaça, 385 I-laraal, 234 Haragn, 397 Harva, Uno, 60 Harzem, 94

456


Kızılderili Türk Şamanizmi lzıh, ı 69

Honak, 250 Hoo, 224 Hoort, 268 Hopi, 90, ı 67, 1 68, ı 75, 4 ı 8 Hopi Kabilcsi, ı 74 Hopi Kızılderili, ı 68, 1 74 Horasan, 94 Hormuz Rassam, ı 32 Horoz, ı 39 .Boy, 376 Hoylar budu, 3 ı O Hoytpak, 378, 38 ı Höne, 362 Höög, 327 Höömey, 394 Hörle Tayga, 206 Hörlüg-Tayga, 330 Hristiyanlık, 68 Buda, 7, 42, ı 60 Huluppu (sö!üt), ı 35, ı 36 Hun atlısı, 39 Hun Türkleri, ı 54 Hunkapi, 22 Hunlar, 44, 1 63 Hupa, ı 65 Huray, 30ı Huron Kızılderili kabilcsi, 87 Huten, 94

i İçilmez su, 35 1 İdil nehri, 1 54 İdiş, 1 7 ı İiy-hoo, 23 ı İki ateş arasında, 1 70 İki boynuzlu, 38 İki it, 373 İki nur, 93 İki ruhlu, 32 İki ruhtan biri, 32 İlgerü, 95 İlk Yeni Ay, ı 73 İmam Cafer Sadık, 94 İnipi, 22 İnsan, 93 İnsan figürleri, 80 İnsan kemikleri, 78, ı 64 İnsan yağı, 78, ı 64 İnsanlara adanmış yakanşlar, ı 87 İran, 43, 44, ı ı ı , l 6 ı , ı 62, ı 80 İren, 326 İreng, 327 İrlanda, ı 28, ı 3 ı , ı 44, ı 47, 1 49 irtiş, 25 İshnata awicalowan, 22 iskelet, 38, 39, 79 İskit, 43, ı 6 ı İskitlcr, 43, 44, ı 6 ı , ı 62 İskoçya, 1 28, B ı , ı44, ı45, 1 46, 1 47 İsmail Yolcu, 1 40 İspanyol, 89 İsrafil, 93 İşkin ırmağı, 39ı İt, 4 İye, 278, 289, 3 ı 2, 3 ı 3, 3 ı 4, 355, 405 İyeler, 207

I

I. A. Chudyakov, ı ı 9, ı 20, 4 ı 5 I. Paulson, ı 66, 4 ı 7 I�dır, 1 ı 4, ı ı 6, ı 1 7, ı 29, 1 39, 1 70 Inuit, 37 lrak, 94, 255, 340, 389 Irgak demir, 389 lrlar, ı 85 Isıah Bayramı, 4 ı , 1 59 Jsıak Bayramı, 77 lşığı mukaddes bilme, 42, ı 60 Işık, 292 Işıklı Dünya, 36, ı 29, ı 35, ı 37, 1 38, 1 4 ı , ı 42, 1 44 ' ı47 Ivan Gabışcv-II, 6, 42, 1 60 457


Ahmet Ali Arslan J

Kaliforniya eyaleti, 1 64 Kam, 29, 65, 1 30, 1 84, 1 95, 2 1 4, 2 1 5, 242, 42 1 Karncılığın başlangıcı, 1 86 Karncılığın girişi, ı 86 Karncılık, ı 87' 1 98, 200, 2 1 8, 2 1 9, 220, 225, 229 Kamçı, 9, 1 7, 36, 279, 350, 390 Kamış, 79 Kamlığı, 304 Kamlığın yüceltilmesi, 1 86 Kamlı k, 1 , 39, 66, 1 1 9, 1 57 Kamlıktır, 65 Kamzaazın, 405 Kanada geyikleri, 34 Kançık dere, 2 1 8 Kandaaza, 205, 255, 4 1 9, 422 Kandi1, 93 Kangalas, 6, 7, 1 O, 42, 46, 1 60 Kanlı Tabya, ı 37 Kano, ı 2, 62 Kaplumbağa, 56, 82, 85, 86, 87, ı ı 3, ı ı 4, 1 1 5, 1 1 6, ı ı 7, 1 1 8, ı ı 9, ı 2o, 1 2 1 ' 1 22, 1 79, 4 1 8 Kaplumbağa hcykeli, 56 Kaplumbağa motifı, 87 Kaplumbağanın sırtı, 87 Kaptagay, 300, 378 Kara, 1, ı O, l l , 32, 83, 84, 85, 92, 1 4 1 , 1 42, 1 45, 1 48, 1 50, 1 5 1 , 1 93, 200, 204, 220, 225, 227, 236, 237, 246, 248, 25 1 , 252, 267, 278, 279, 286, 29 1 , 292, 295, 296, 300, 302, 304, 309, 3 1 3, 3 1 4, 3 ı 5, 3 ı 9, 324, 328, 334, 336, 338, 339, 342, 346, 347, 352, 359, 360, 362, 365, 367, 373, 378, 385, 387, 398, 403, 406, 4 1 9, 424, 429 Kara ayı, 297, 3 1 9, 339 Kara bakır toynaklı, 324 Kara Boğa, 290 Kara budun, 1 8 7 Kara bulut, 1 96, 1 99, 205, 302 Kara burun, 334 Kara can, 367

J. Hackel, 1 65, 4 1 7 J.F. Campbell, 1 45 , 4 1 7 J.II. Howard, 1 67, 4 1 7 ]apon, ı 1 8, 1 92, 4 1 9 John Andrcw Boyle, 1 24 John G. Ncihardt, 9 1 , 92, 1 34, 4 1 3, 416 John R. Hinnels, 1 80, 4 ı 8 Joseph Epes Brown, 92, 1 7 1 , 1 79, 4 1 3, 4 1 8 Jules Oppert, 1 32 ]ump Dance (Hop-Hop Dansı), 1 73 Juvaini, 4, 55, 1 24, 4 1 0, 4 1 5

K K.V. Trevcr, 42, 1 60 Kabe, 94 Kabilenin Şamanı, 27, 1 65, 1 66, ı 73 Kaburga, 1 7, 80 Kaçina Dansı, 1 75 Kadak, 2K6, 32 1 , 342, 3 7 1 Kadar, 302 Kader, 301 Kadın, 55, 79, 82, 88, K9 Kadın fıgüıii , 82, 8K Kadın şamanlar, 6 1 Kadın Şamanlar, 8 , 58 Kadınlar, 7, 24, 50, 59, 258, 277, 359, 375, 422 Kaf Dağı, 92 Kainat, 349 Kainatın ekseni, 1 65 Kainatın orta direği, ı 66 Kakpaktı, 400 Kakpaktıg, 400 Kal Donner, 64 Kaıafat, Yaşar, 96, 1 03, 4 1 4 Kal akları, 46 Kalbak-Dag, 287 Kalem, 93 Kaliforniya, 1 64, 1 65, 1 66 458


Kızılderili Türk Şamanizmi Kara Çalama, 1 69 Kara çamur, 76 Kara çer, 360 Kara çunkur, 34 ı , 346, 347 Kara çunma, 303 Kara deer, 200 Kara Deer, 200 Kara Deer Hamı, ı 87 Kara demir, 76 Kara derya, 388 Kara Geyik, ı 8, 92, ı 34 Kara Girgen, 66 Kara gök, 200, 204, 243 Kara Gök Karnı, 1 87 Kara göz, 300 Kara gözlü, 296 Kara habercim, 349 Kara hasta, 386 Kara inek, 347 Kara ipek, 255 Kara kan, 405 Kara kartal, 292, 296 Kara kasırga, 244 Kara kaya, 295 Kara koç, ı 4 ı , ı 42 Kara kuzgun, 1 9 ı , ı 93, 23 ı , 3 ı 4, 3 ı 8, 3 ı 9, 344, 387 Kara kuzgunum, 378 Kara paştan, 386 Kara ruh, ı 8, 342, 3 7 ı , 399 kara ruhlarım, 209 Kara ruhun iycleri, 405 Kara Savaşçı, 1 ı 8 Kara silah, 360 Kara su, 342 Kara sug, 388 Kara Şamanlar, 69 Kara Tatarlar, 79 Kara toprağın, 328 Kara yer, 360 Kara yer, 334, 365 Kara yurdum, 378 Kara yüzlü, 332 Karabatak, 86 Karaca, 277

·

459

Karaçaldar eerennerine, ı 86 Karadağ, 94 Karadeniz, 43, ı 50, ı 6 ı Karagan, 359, 397 Kara-Göl, 229 Kara-Höl, 2 ı s Kara-Hunlar, ı Karakurum, 54, 56, ı 23 Karanlık Alem, 75 Karanlık Dünya, 1 O, ı 2, 60, ı ı5, ı 34, ı 36, 1 35, 1 37, ı 38, ı 40, ı 42, ı 43, ı 44, ı 46, ı 47, ı 48, ı49 Karanlık tün, 340 Karanlık ülke, 356 Kara-san, 207 Kara-Şat, 300 Kargıra, 394 Kargıra-höömey, 394 Kannca, 308, 3 ı 9, 334 Karjalainen, 24, 25, 409 Kark-kark, 23 ı Karlı dağ, 374 Kars, 7, 46, 47, 9 ı , ı 1 4, ı ı 6, l ı 7, ı ı 9, ı 28, 1 3 1 , 1 34, ı 35, 1 37, ı 3 8, ı 39, ı 40, ı 42, ı 43, ı 44, ı 46, 147, ı 73, 4 ı 6 Kanal, 35, 37, 66, 67, 1 33, 23 ı , 395, 420 Kanal gagası, 332 Kanal Kaçinalar, 1 75 Kanal tüylü, 225 Kanallar, 49 Karuk, 1 65 Kasım, ı 39, ı n, 239, 25 ı , 294, 3 1 0, 403 Kasırga, 89, 92, ı 95, 206, 207 Kaskaklar, 365 Kaskaktar, 365 Kasnak, 4 Kastıg-Höl, 287 Kaşgarlı Mahmud, ı ı 8, ı n, 4 ı 4, 4ı8 Kaşgarlı Mahmut, ı ı !! Kaşkar, 44, 1 62 Kaşkarlı Mahmut, 45, ı rı \ , ı M


Ahmet Ali Anlan Kırlangıç, 84

Katanov, Skaz.aniya, 1 20, 4 1 5 Kann Nehri, !1 , 58 Kaval, ı 76, 1 77, 242, 389, 42 1 , 429 Kaya, 3 1 , 33, 34, 35, 38, 39, 69, 83 , 1 30, 1 47, 228, 249, 290, 302, 3 ı 9, 400, 425 Kaya iyesi, 228 Kaygal, 205, 206, 229, 262, 306, 307, 38 1 , 4 1 9, 420 Kaygalın, 205 Kaynak suyu, 3 76 Kazak, 4, 1 48, 1 70, 4 1 7 Kaza klar, ı 70 Kazancıgil , Aykut, 69, 4 1 2 Kazançık, 398 Kazapça, 360 Kazar, 373 Kazıdak. 327 Kazık, ı o4, ı 05 , 1 ı o, ı ı 9, 1 20, 1 2 1 Kcçc duvar, 334 Keçi, 282, 299, 300, 30 ı , 303 Kcl Porsuk, 3 1 8 Kcldir Hirligbey, 268 Kelime-i Şahadet, 6 Kemikler, 79 Kcngirge, 242 Keramet Tepe, 1 54 Keres, 90 Kenik, 322 Keski, 47 Kczenek , 3 1 'i K ezc nektep , 3 ı 4 Kezcr · Çinggis, 3 73 Kezer-Çingis, 373 Kımız, ı 58 Kıpçak, 88, 94 Kırgı z, 3, 4, 5, 6, 1 1 9, 1 20, 1 29, 1 48, 4 1 7 Kırgızistan, 5 , 22, 29, 54, 1 23, 1 29, ı 83 K.ı rı;;ızla r, 1 25, 1 28 Kırık. Kınk. Kırık. Kırık. Kınk., 354 Kırım, 43, 94, 1 6 1 Kırk gün, 93

Kırmızı, 34, 78, 88, I 69, I 8 ı , 30 ı , 303, 306, 309 Kırmızı at, 385 Kırmızı bakır, 33 I Kırmızı bulut, 33 1 Kırmızı çamur, 88 Kırmızı gö7Jü baykuş, 320 Kırmızı güneş, 385 Kwnızı it, 347 Kırmızı kan, 405 Kırmızı yol, 1 8 1 Kısrak, 1 45, ı 47 Kıyamet günü, 1 28 Kızıl, ı , 7 ı , I I 7, ı 92, 207, 226, 248, 255, 265, 290, 296, 30 ı , 302, 303, 3 1 3, 3 ı 9, 320, 346, 347, 352, 40 ı , 420 Kızıl art, 255 1\..;zıl at, 3 85 Kızıl bakır, 226 Kızıl bakır ayna, 32 1 Kızıl baykuş, 3 ı S K ızıl çiçek, 322 Kızıl da�lar, 329 Kızıl dut, 321 Kızıl elma, ı 40 Kızıl güneş, 226 Kızıl kamçı, 248 Kızıl kasırga, 244 Kızıl kaya, 226 Kızıl ok, 276 Kızıl oklu, 1 88, 205 Kı:t.ıl tepe, 322 Kızıl tütün, 40 ı Kızılderili, ı , 6, 7, 1 0, 1 I , ı 7, 22, 23, 24, 29, 37, 78, 8 1 , 82, 86, 87, 88, 89, 90, 9 1 , 92, 93, 1 14, 1 1 5, 1 1 8, 1 20, 1 2 1 , 1 22, 1 25, ı 26, 1 27, ı 28, 1 34, ı 39, 1 40, 1 64, 1 65, 1 66, 1 67, 1 68, 1 69, 1 70, ı 7 ı , ı n. ı 73, ı 74, 1 75, ı 77, 1 79, 1 80, 1 8 1 , 1 82, ı 83, 4 ı ıı Kızıldcrili destanlan, 9 ı

460


Kızılderili Türk Şamanizmi Kuçum, 65 Kud, 373, 374 Kuday, 7, 42, 79, I 60, 2 I 0, 235, 299, 378, 4 I 9, 42 1 Kudret Gülü, 29 Kuduktu Şaman, 365 Kuduran deniz, 374 Kuk. Kuk. Kuk. Kuk. Kuk., 354 Kul, 94 Kulin, 60 Kulun, 378, 388 Kundakçızı, 250 Kunduz, 1 68 Kı•nduz Kızılderilileri, 1 70 Kuray, 287, 373, 374, 388, 398 Kurba�a, 1! I , 87 Kurban bayramı, I 70 Kurbus, I 94, 20 I , 203, 205, 294, 332, 4 I 9 Kurbustu, 2 1 0, 25 ı , 32 I , 378, 4 ı 9, 422 Kurbustu Gök, 30 I Kurnaz Şamanım, 356 Kurt, 35, 87, I ı ı , 1 75, 282, 303, 327, 330, 354 Kurtlar, 279, 294 Kuskun, 365, 374 Kuş, ı 7, 35, 6 ı Kuşkaş, 246 Kutcnai, ı 66 Kutsal a�aç, 358 Kutsal at, 279 Kutsal ilk adım, 23 Kutsal Ka�lumba�a. 89 Kutsal pipo, 22 Kutsal porsu�um, 327 Kutsal ruh, 28, ı 66 Kutsal su, 373 Kutsal tütün, 1 82 Kutsal yclek, 349 Kutsallı�ın iyesi, 391 Kutup Yıldızı, 1 04, ı 05, 1 1 9 Kuuk, 364 Kuyruk, 282 Kuyruk et, 3 ı 5

Kızıldcrili kabileleri, 79, 8 ı , 89, 90, ı 27, ı 64, 1 65, 1 67, ı 68, ı 7o, 1 75 Kızıldcrili mitolojisi, ı ı 8 Kızılderili Şamanları, ı 8, 86 Kızıl-Tayga, 206, 2 ı 2, 234, 287 Kızlar, 7, 59, 2 1 0, 296, 304, 3 ı 3, 398 Kicking Bear, 1 34 Kirli, 7, 59, 327, 329, 378, 398 Kirli su, 329 Kish, ı 32 Kişi, 1 26 Kişisi, 1 73 Kiva, 1 67 Koca, 3 9 1 Koca Karta!, 1 34 Kocuun, 353, 407 Kocuun Ham, 407 Kocuunu, 353 Kodan, 234, 360 Kodur, 402 Kogeerlig, 397 Koko, ı 67 Kalan, 279 Konstantaniye, 94 Kopuz, 266, 279 Koruyan köpek, 388 Kovmak, 350 Koyun, 376 Koyun aya�ı. 3 ı O Köcec, 234 Kögecri, 397 Kögerim, 337 Kök Türk, 1 Köle, 306 Kölemen, 94 Köpek, 79, 282, 3 1 5 Kör kuyu, 1 34, 1 36, 1 37, ı 40, 1 49 Köro�lu, 28 Köşkelig da�. 330 Kötü düşmanlar, 77 Kötü ruhlar, 57, 77 Kubbcsi, 1 67 Kubilay Han, 54, ı 23 461


----e----�Ahm t Ali Arslan l.oomtuka köyü, 1 3, 46

Kuyu, 1 43 , 1 47, 1 48 Kuyun, 250

Loomtuka Köyü, 9, 1 0, 1 4, 63

Kuzey Amerika, 23, 29, 37, 78, 8 1 ,

Lopsan. Monguş Kenin, 1 84, 4 1 8

82, 86, 87, 89, 92, 1 1 4, 1 1 5,

Lüllük, 47

1 20, 1 2 1 , 1 25, 1 26, 1 27, 1 34,

Lynn

1 39, 1 40, 1 67, 1 68, 1 70, 1 79•

V. Andrcws,

418

M

Kuzey Amerika Kızılderi \ileri, 1 22

M. R. I..opsan, 1 84

Kuzeyi Siyah, 1 8 1 Ku;ı:eyi Kara, 20

M. Halit Bayrı, 92, 4 1 3

Kuzgun, 1 45, 1 46, 1 78, 2 1 4, 24 ı .

M. N. Changatlov, 1 1 9, 4 1 5

278, 304, 354, 364, 365, 374 '

M .A . Devlet, 39

37R, 427

M.C. Stevenson, 1 68, 4 1 8

Kuzgun telekli, 296

Macaalay, 3 3 8

Kuzgunu yansılayarak, ı 89

Macalıt dagı, 3 1 2

Kuıı:ungu, 1 85

Macar, 1 , 1 1 3

Kültigin, 86, 1 1 5, 1 21), 1 2 1 , 1 22

Macarca, 1 32

Kümbetler, 68, 77

Macarlar, 44, 1 1 3, 1 63

Kün-anaa, 1 68

Magaçın, 267

Kün-Toyon, 96

Mahco, 82, 89

Kür, ı 1 6

Maidu, 8 1 , 86, R8, 1 65, 1 66

Kürek kemi�i. 229

Maiudu Kızılderili kabilcsi, 1 75

Kürs, 93

Makedonya, 1 6 1

Küzüngü, ı 97, 234, 3 1 8

Mal, 260

Küzüngü ruhu, 332

Maldırgan, 26 1

Küzüngüınn , ı 9 ı , 1 92

Maldırgana, 1 9 1 , 26 1 , 308, 339 Malik Aksel, 94, 4 1 3

L

Man Hip, 1 9

L. N. Gumiıöv, 1 60

Manas. 5, 22, 54, ı 23, 1 29, 1 34, 1 35, 1 37, 1 3 8, 1 40, 1 42, 1 43,

l.akka. 1 39

1 44, 1 83

Lakota, 2 1

Manas Destanı, 1 32, 1 33, ı 37, 1 43

Lama, 54, 1 24, 242, 395, 42 1 , 430

Manası Kızılderili kabilesi, ı 67

Lamaizm, 32

Mançak. 225, 32 ı

lamenting, 2 ı

Mançaklı, 29 1 , 294

Lanet halkası, 94

Mançu. 69, 385, 429

Larionov, 46

Mançurya, 27, 63

l.ena, 6, ı 6, 4 1 , 42, ı 59, ı 60

Manevi acı, 1 30

Lcna Nehri, 34

Mangnık, 398

I.enape Kızılderili kabilcsi, 1 66

Mani, 95

I.ev Nikolayeviçen Gumilöv, 1 59

Manitu, 1 66

I.evh, 93

Manyak, 4, S, 7, 8, 1 7, 27, 50, 55,

Lewis Spencc, ı n, 4 1 8

56, 58, 59, 60, 63, 73

Ulit, ı 35, 1 36 Ungrcn,

E.J.,

1 40, 4 ı 6

Mara!, 38 1 , 383

63, 4 1 1

Marallar, 3 1 3

Loomtuka, 7, 46, 64, 4 ı o

462


Kızılderili Türk Şamanizmi Mikayil, 93 Mikhailovski, 24, 62, 409, 41 1 Mikku (tokmak}, 1 36, 1 43 Mingeçevir, 1 1 7 Mircea Eliade, 32, 64, 1 70, 4 1 8 Mirchea Eliade, 24, 409 Mirza Muhammed Qazvini, 55,

Maria Leach, 1 1 8, 4 1 5 Mart, 1 69, 1 70, 1 7 1 , 1 74 Masal, 1 49 Maske, 1 2, �6. (ı1 Maskeler, 34, 35 Massagetler, 42, 1 60, 1 6 1 Mavi, ı 8 1 , 1 83 Mavi bo�a. 289 Mavi bulut, 1 96, 205 Mavi bulutlar, 205 Mavi gök, 289 Mavi göküm, 1 92 Mavi mendil, 209 Mavi Sema, 1 2 Maytere, 1!2, I 27 Mecegey dagı, 3 1 2 Medicine man, 2 1 Medine, 94 Mehmet Durak, 1 1 7 Melek, ı 2, 5 1 Melikmemmed, 1 3 1 , 1 33, 1 34,

ı 35, 1 37, ı 3 1!, ı 43, 4 1 6 Meme, 3 8 1 Mensiler. 35 Merasim, 1 73 Merkezi Asya, 4, ı 1 4, ı 1 5, ı 1 9, 1 29, 1 30, 1 37, ı46 Merv, 44, 1 62

1 24, 4 1 0, 4 1 5 Mistik at, 9 Mistik rüya, 23, 24, 49 Modagan, 255 Modoc, 1 65 Mo�ol, 4, 54, 55, 1 06, 1 08, 1 1 4,

1 23, ı 24, 236, 3 ı l!, 4 ı o. 4 1 5, 42 1 MoAol ye�enime uArayalım, 236 Mogolistan, 4, 56, 239, 378, 429 Mogollar, 1 23 Mokasen, 1 7 1 Monçar, 21!5 Monguş Karangmay, 275 Monguş Kenin l.opsan, ı 30, 1 83, 4ı6 Moomaraan, 369 Moomaran, 369 Moos, 323 Mor porsuk, 323, 328 Moskova, 3, 46, ı 50, ı 52, 1 54 Möngülek dat, 327 Möngün-Tayga, 20 ı , 206, 2 ı 4, 2 ı 6, 264, 268, 295, 32 1 , 355, 388, 4 ı 9, 423 Mugur Sargol, 39 Muhammed, 55, 93, 1 24, ı 57, 4 10 , 415 Mukaddes Ağaç, 1 34 Mukaddes Ateş, ı 7 ı Mukaddl'S Kuş, 1 38 Murat Ural, 29, 409 Mus, 34 Mus geyW, 34 Musa Kazım, 92, 4 1 3

1 40, 1 4 1 , 1 42,

ı 7, 25, 26, 27, 30, ı 2o, 1 2 1 , 1 22, 1 38, ı 39, 1 40,

Mcsme Ağulduz, 1 39 Meral şekiller, 62 Mevlana, ı 58 Mezar, 362 Mezar taşı, 29, 68 Mezarlık, 342 Mezarlık iyesi, 358 Mısır, 94, 96 Mıyıs, 292 Mızmız, 372 Mızrak, ı 9 Midya-Pers, 43, 1 62 Mihail Vasiliyev, 46 M ihaly Hoppal, 35, 41 O

Musevilik, 6H

463


Ahmet Ali Arslan

N

Olonkho, ı 29, 1 34, 1 38, 1 40, 142, ı 43 Ona!, 329 Ondar Şokar, 270 Oorga söögü, 394 Ooy-ooy, hoy-hooy, ay- aay, 26 ı Oraibi, 90 Oran, 203, 367 Orhun Vadisi, 56 Orkun, ı Orta Asya, 4, 5, 6, 7, 1 0, 1 6, 2 ı , 22, 29, 30, 3 ı . 32, 33, 36, 37' 38, 40, 42, 44, 57, 60, 79, 8 ı , 86, 87, 88, 89, 90, 9 1 , 94, 1 29, ı 54, ı 57, ı 58, ı 60, ı 62, ı 63, 1 66, ı 68, ı 69, ı 79, ı 82, 4 ı 8 Ona Dünya, ı2, 49, 62, 69, 75, ı 34, HU, ı 87 Ortaçaı, 1 ı 8 On · , 362 Osmanlı, 44 Oş, 3 Ot Biten Ay, ı 7 ı Otlar Biten Ay, ı 7 ı Otşirvani, 8 ı , 85, 86 Oytulaş, 304 Oyun, 29

N.S. Gorokov, ı 34, 4 ı 6 Nabu, 1 32 Nallı at, 3 88 Na�een Bayer-Kevin Stuart, 1 24, 415 Navaho, ı , ı 8 1 Navajo, ı 69, ı 8 ı , 4 ı 8 Navajo kabil esi, ı 8 ı Nayır, 365, 396 Nazar, 68 Nefesli Şamanım, 356 Nehirler, ı 86 Nelata-Nuo, 6, 42, ı 60 Nentsy, 37 Nevruz, 1 64 New Mexico, 89, 1 65, 1 67, ı 68, ı 72 Ney, 82 Ninazu, 1 3 6 Nineveh, ı 32 Nippur, 1 32, ı 36 Nuo, 6, 42, ı 60

o O. Böhtinok, ı 35, 4 ı 6 Oca�ın sönsün, ı 73 Ocak, 350 Oçur, 260 Ogıakhty 39 Oglala Sioux, ı 8 Ogur, ı 54 O�lak Ayı, ı 72 oılak derili kundak, 37ı Oğuz Destanı, 95 Oh, orzaan, 384 Oibonküngete, 62 Ok. 290, 302, 303, 3 8 ı Okladnikov, 33, 34, J5, 38, 39, 409, 4 1 0 Oktargay. 289 Olbuğa, 206 Olbuk, 206, 4 1 9 Oliver Wardrop, 24 , 26, 409

ö Öbür dünya, 1 37 Ögedey lfan, 54, ı 23 Öge! Bahaeddin, 97, 4 ı 4 Öküz, ı 93 Öküze yansılayarak, ı 89 Öleciği, 344 Ölme zamanı, 373 Ölülerin ruhlarına adanmış yakarışlar, ı 87 Ölümlü, ı 49, 1 66 Ördek, 1!6 Örşec, 38 ı , 388 Örtemçe, 303 Örtomçey, 300 Örümcek, ı 28, ı 78, 278 Örümcek Ana, ı 28

,

464


Kızılderili Türk Şamanizmi R

Ösküs, 307, 338, 339 Özbek, 1 6

R.L. Bunçzel, ı 68, 4 1 8 Radlov, 1 38 Rahmet, 94 Rahvan tavşanı, 363 R�n Geyiıi. 3 1 , 60 Renkli çalama. 355 Reşat GENÇ, 2 Rio Grande, 90 Rolay B. Hassirck, I 7 ı , 4 1 8 Roma Katolik, 90 Ruh dünyası, 73 Ruhlar, 405 Ruhlar a..Iemi, 9 Ruhları, 49, 62, 355 Rusya, 5, 26, 30, 47, 57, 67. 1 1 2, 1 1 3, 1 50, 1 5 1 , 1 52, ı 5 3 Rüzgar, 89, 92, 1 77, 302, 327, 355, 31!9

p P. I. Tretyakov, 86, 4 1 3 P .S. Pallas, 6 1 Pallas, P.S., 6 1 , 4 1 1

Pamir, 3, 4, 1 1 9, 1 29 Pancar, 1 7 1 Parfiyanlar, 43, 44, 1 6 1 , 1 62 Parmak, 376 Pas tutmuş altın, 363 Payza, 290 Pelin, 22 1 , 275, 306, 332 Peyuta wichasa, 2 1 Pınar, 287 Pınar kültü, ı 86 Pik Razdelniya, 3 Pir, 29 Pir dolusu, 2� Pir Muhammed, 94 Pir Sultan Abdal. 93, 94, 4 1 3 Pişi, 7, 1 0, 1 4, 50, 52 Pomo, 1 65 Porsuk, 305, 323 Porsuk, 328 Porsuk ruhu, 328 Potanin, 5, 8, 25, 27, 57, 59, 1 25, 409, 4 1 1 , 4 ı 3, 4 1 5 Potanin, G.N., 60 Pripuzov, 26 Pro[ Dr. Boris Popov, 46 Pueblo, 89, ı 65, ı 67, 1 68 Pueblo Kızılderili, 89, ı 68 Puhakut, 29 Pukku, ı 43 Pukku (davul), 1 36, 1 43

s S.N. Kramer, 1 37, 4 1 6 Sabir, ı 54 Sacred pipe, 22 Sadık köpek, 31!8 Sadrettin Eke, 3, 1 29 Sagış, 303 Sagızın, 356 Sagızınım, 342 Sagızınnaar, 242 Sagızınnar, 37ı Sa� eli, 79 Sağ kaburga, 89 Saha, 83, 1 ı 5, t 6 ı Saha Sirc, 4 , 7 , 9, 1 0, l l , 1 6, 1 7, 1 9, 23, 24, 25, 26, 3 ı , 34, 38, 45, 46, 53, 54, 60, 62, 63, 65, 85, 1 2 1 , 1 29, 1 40, ı 44, 1 46, ı 64 Saha Şamanı, 1 O, 1 6, 46, 53, 4 1 O Saha Türkleri, 42, 53, ı 1 9, 1 60 Sahalar, 1 6, 3 1 , 4 1 , 43, 44, 53, 1)2, ı 59, 1 6 1 , 1 62 Saka, 78, 1 64, 1 69 Sakaçi-Alyan, 34

Q Qarlıqlar, 1 6

465


Ahmet Ali Arslan Seçilmiş Şamanlar, 23 Selvi. 1 40, 143 Semanın boşlukları, 1 86 Sembol, 8, 56, 57, 59, 62, 65, 90, 95, 1 65, 1 87 Sercim, 287, 329 Serçe, 287 Scren Kücüget, 1 84 Seren Şenlikleri, 1 56 Sergc, 44, 1 2 1 , 1 62, 296 Ses taklitli, 1 89 Seuchoros, 1 33 Shashkov, S., 63, 4 1 1 Shirokogoroff, Sergei M., 60, 4 1 1 Sıdım, 282 Sıg-sıg, 23 1 Sığırların Tüy Döktüğü Ay, 1 72 Sıın, 260 Sıldıs, 1 96, 205, 248, 264 Sın, 22 1 Sınaktan, 1 48 Sınnar, 26 1 Sın çılan, 206, 234, 338, 243, 4 1 9, 42 1 Sırıglıg, 244 Sırıglıgnı, 244 Sırık, 367 Sınla, 202, 4 1 9 Sırın, 1 96, 205, 248, 390, 4 1 9 Sıntan Töştük, 1 48, 4 1 7 Sibirya. 6, l l , 1 9, 24, 26, 27, 30, 3 1 , 32, 33, 34, 37, 40, 4 1 , 42, 47, 59, 60, 63, 64, 65, 67, 69, 78, 79, 98, 1 00, 1 06, l l l . 1 1 2, 1 1 3, 1 20, 1 30, 1 34, 1 38, 1 57, 1 58, 1 59, 1 60, 1 62, 1 64, 1 66, 1 69 Sibirya Şamani an, I 1 , 37, 64 Sibirya Tatarları, 1 1 9 Sibirya Taygaları, 47 Sicim1cr, 9, 1 8, 59, 65 Sidik, 27!!, 289, 393 Sieroszcwski, 26, 62, 409, 4 1 1 Simck mcrasimi, 1 56 Sine bent, 1 !B

Sakallı Şaman dayı. 346 Saksa�an telekli, 296 Salaa, 376 Salbak. 296 Salbaklı, 291 Saltaki Asatini, I 56 Sahi Tura, 1 54 Samoyed, 37 Samuel Noah Kramer, 1 32. 4 1 6 Samur, 3 1 5, 383 Sandan a�acı, 332 Sang, 230 Sangıtay, 264 Sangna.ş, 23 1 Sannaş, 296 Sara Çukleni, 1 56 Sarcag. 38 1 San, 20, 1 8 1 , 1 83, 290, 295, 299, 324, 350 San at, 297 Sarı ayna, 3 I O Sarı bakır, 33 1 Sarı bakır Ayna, 32 1 Sarı bulut, 33 1 Sarı çevik cin, 400 Sarı eşek anlar, 335 Sarı kadak, 3 1 5 Sarı kaya. 33 1 Sarı keçi, 282 San Öküz, 92 Sarı renki baykuş, 320 Sarı Saltık, 1 58 Sarı sırıg, 327 San su, 3 1 5 Sarı şeytan, 40 1 Sarıkamış, 47 Sarlık, 201 , 4 1 9 Sarmatlar, 43, 1 6 1 Satpak, 28 1 Savaaş, 376 Sayak, 285, 377 Sayakbay Karalaev, 1 38, 1 39, 4 1 6 Sayzanak, 266, 371 Scaule, 1 2 1 Seeret Night Dancc, 1 74 466


Kızılderili Türk Şamanizmi Sürnber dağları, 295 Sürner, 1 22, 1 32, 1 43 Sümer Dağı, 1 22 Sürnükbağa, 1 1 4 Süne, 374 Süree, 373 Sürrneli Vadisi, 1 1 6 Süslü sandık, 377 Süt saç, 332 Sütlü göl, 295 Süzük, 287, 329, 348, 405 Süzüklü Şaman, 287 Svetlana Kozlova, 1 83 Sweat Lodge, 1 70, 1 79

Sioux, 22, 87, 92, 93, 1 27, 1 28, 1 34, 1 70, 1 7 1 , 1 72, 1 79, 1 8 1 , 1 82, 418 Sioux Kızılderilileri, 1 7 1 Sivas, 9 1 Siyah, 1 8 1 , I 83 Siyah sicimler, 6 1 Snake, 1 8, 1 68 Snake Dance, 1 8 Soğan oru, 3 1 2 Sol eli, 79 Sol kaburga, 82, 89 Solang, 305 Solanggı, 305 Solangı, 305 Sosgen, ı 1 9 Sosyal antropoloji, 3 1 Soy kütüğü, 1 64 Soyan, 353 Soylu karn, 2 1 6 Söğüt, 79, 1 43, ı 46, 282, 289, 360, 37 1 , 39 1 , 395 Söğüt Ağacı, 79 Sööm, 3 ı 3 Sözlük hazinesi, ı 90 Su, 1 74, 1 79 Su samuru, 87 Su Yılanı, 1 78 Sufyun, 34 Sui-Şu, 40, 1 59 Sulde, 277, 326, 385 Sultan, 94 Surnbcr, 345 Surnbur, 1 22 Surnon halkı, 393 Surnur, 1 22 Suran, 347 Suurga, 290 Suur-ldık, 260 Suvar, 1 54 Suya iniş. 1 74 Suyla, 97 Sülde, 326 Süleyman Kayıpov, 1 48, 4 1 7 Sümbcr dağı, 345

ş Şagaa, 1 87, 404, 405, 430 Şagaaga, 404 Şahin telekli, 296 Şalbaa, 376 Şalkuyrık, ı 48 Şarnan, 4, 5, 7, 8, 9, 1 0, l l , 1 2, 1 4, 1 6, 1 7, 1 8, 1 9, 2 1 , 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 3 1 , 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 4 1 , 42, 44, 45, 46, 47, 48, 50, 55, 56, 57, 58, 60, 6 1 , 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 7 1 , 72, 73, 74, 75, 76, 77, 9 1 , 92, 96, 1 1 8, 1 24, 1 28, 1 29, 1 34, 1 46, 1 48, 1 49, 1 55, 1 57, 1 58, 1 59, 1 60, 1 62, 1 63, 1 64, 1 65, 1 67, 1 68, 1 73, 1 74, 1 84, 1 85, 1 86, 1 87, 1 88, 1 89, 1 90, 1 96, 1 97, 1 98, 203, 209, 2 1 1 , 2 1 3, 2 1 4, 2 1 5, 2 1 6, 2 1 8, 2 1 9, 22 1 , 225, 23 1 , 232, 234, 236, 237, 238, 239, 240, 242, 244, 246, 250, 252, 257, 264, 267, 268, 269, 270, 27 1 , 275, 287, 293, 308, 3 1 4, 3 1 8, 346, 352, 36 1 , 364, 375, 376, 38 1 , 386, 389, 39 1 , 393, 394, 4 1 0, 4 1 9, 420, 42 1 , 422, 423, 424, 425, 427, 428, 429 Şarnan adayı, 23, 2K Şarnan a�acı, 21!7, 32K 467


Ahmet Ali Arslan 400, 40 ı , 4 1 9, 420, 42 ı , 423, 428 Şcytanın kula�ına kurşun, 9 1 Şrvar-Dayak, 336 Şimşek, 27, 89, ı 78, ı 88, 205, 234, 32 ı Şrree, 206, 404, 4 ı 9 Şiree taşı, 404 Şireye, 206 Şoor, 389 Şor, 4, 1 9, 25, 65 Şor Eli, 4 Şorgalıg, 400 Şubaşkar, ı 50, 1 5 ı , ı 52, ı 54 Şulbus, 205, 227, 3 ı 8, 386, 4 ı 9, 420 Şulguurga, 378

Şarnan a�acı kültü, ı 86 Şaman bend.iri, 8. 47, 358 Şaman çuhası, 56, 62, 63 Şaman dayım, 39 ı Şaman hastalı�ı. ı 9, 70 Şaman kültürü, 94, ı 62 Şaman maskesi, 39 Şaman Nikiforov, 7, 9, ı o, i ı, ı 2, ı 4, ı 7, 46, 47, 48, 50, 63. 4 ı o Şaman Tepesi, ı 54 Şaman unswları, ı 29 Şaman Yakarışı, 7, 28, 1 29, 1 85, 1 86, 1 90, 246 Şamanca, 1 4 Şamanın ruhlarına, ı 86 Şamanizm, 1 , 3, 4, 6, ı O, ı 2, 24, 26, 29, 30, 3 1 , 32, 33, 34, 39, 44, 45, 46, 57, 60, 65, 66, 67, 68, 77, 89, 90, 96, 1 03, ı 1 9, 1 2 1 , 1 39, ı 57, 1 63, 1 69, 1 70, 1 85, 395, 4 1 2, 4 1 4, 4 1 8, 430 Şamanlar, 7, 8, 2 1 . 23, 27, 28, 47, 57, 59, 63, 64, 69, 70, 7 ı , 72, 74, 75, 77, 1 08, 1 09, ı 34, 1 39, 1 67, ı 84, 1 85, 1 86, 1 89, 1 90, 1 98, 243 Şamaniann Başlık lan, 64 Şamanların Yakarışları, 1 30 Şamanhk, 4, 8, 20, 23, 24. 25, 26, 27, 32, 47, 54, 55, 58, 65, 66, 67, 68, 69, 7 1 , 77, 1 24, ı 62, ı 89, 232, 240, 242, 246, 42 1 Şamanlık ça�nsı, 26 Şamanstvo, 29 Şambıla, 368, 369 Şangır Tayga, 257 Şangır-Haya, 40 ı Şan, 376 Şarlan a�aç, 3 1 5 Şener, Cemal, 68, 4 ı 2 Şeytan, 35, 79, 80, 8 ı , 82, 83, 84, 85, 94, 1 26, 1 27, 1 28, 1 75, 2 1 9, 222, 223, 224, 225, 227, 229, 233, 242, 262, 267, 269, 300, 323, 34 1 , 350, 355, 356, 358, 359, 360, 362, 377, 378, 386,

T Taahng, 255 Tabut, 95 Taçlı Şaman, 3 ı 3 Tahtacı, 89 Tahtacılar, 89, 9 1 , 92, 4 1 3 Talgai S . Yusupov, 46 Tam, 342, 384, 386 Tanaini Kızılderilileri, ı 70 Tançık, 287, 329 Tand, 404 Tandı, 254, 333 Tandı da�ı, 295, 393 Tandı da�ın iyeleri, 239, 39 1 Tandı da�ları, 3 9 ı Tandı iyesi, 3 5 8 Tanka, ı 79, 1 92, 4 ı 9 Tanrı, 9 ı , 92, 93 Tanrı Da�lan, 6, 89 Tanrı danışmanı, 373 Tanrı Nanabozhu, 87 Tanrı Ülgen, 80, 82, 96, ı 25, ı 26, ı 27 Tanrı vergisi, 25 Tanrıça İnanna, ı 35 Tanrılar kartalı, 67 Tanrının sinirlenmesi, 89

468


Kızılderili Türk Şa.manizmi Tirli, 47 Tokat, 3, 9 1 Tokmajtı, 1 7, 36 Tokma�ı vuran ruhlar, 378 Tokmak, 4, 9, 1 43, 1 86, 237 Tokpak, 342 Tomruk, 47 Tomurcuk, 377 Ton, 245 Topra�ın ruhları, 340 Toprak, 46, 48, 69, 70, 77, 93, 1 26, 1 69, 1 73, 1 75, ı 76, ı 79, 404 Toprak Ana, l l , 82, 1 69 Toroslar, 89, 9 1 Tos karak, 399 Tosba�a. 1 1 4, 1 1 6, 1 1 7 Tos-karak, 399 Totem, 1 2 1 Toyeskom Kuşunun, 1 75 Toylu, 322 Toynak, 277, 297, 300, 388 Tölge, 357 Tölgeti, 357 Töş, 396 Trans, 5, 1 8, 23, 24, 37., 55, 68, 70, ' 1 24 Transa geçme, 7 1 Tunç sesli ziller, 334 Tungus Şamanları, 60 Tunguslar, 27, 60 Tu:nguzca, 69 Turgut Günay, 1 3 1 , 4 1 6 Turisina, 94 Turna sesi, 369 Turnalann sesleri, 356 Tutkal, 298 Tuva, 4, 8, 1 O, 1 9, 2 1 , 25, 26, 29, 38, 58, 65, 78, 1 1 5, 1 30, 1 54, 1 64, 1 66, 1 69, 1 83, 1 84, 1 85, 1 86, 1 87, 1 88, 1 89, 1 90, 1 9 1 , 1 92, 1 93, 1 94, 1 95, 1 96, 1 97, 1 98, 203, 2 1 3, 22 1 , 225, 226, 239, 250, 25 1 , 252, 259, 262, 263, 269, 275, 286, 287, 3 1 8, 323, 33 1 , 333, 337, 364, 375,

Tannya ba�lıyım, 393 Targm-Kara, 1 95, 206, 207, 209, 332 Tars, 302 Taş kaide, 87, 1 2 1 Taş kazık, 1 20 Taşba�a. 1 1 4 Taşkaçızı, 250 Taşiara olan saygı, 68 Taşlı hanım, 336 Tatar, 4, 1 O, 1 50 Tataristan, 1 5 ı , 1 54 Tavşan, 322 Tavşan ruh, 3 1 1 Tawa wanka yap, 22 Taya, 46, 306 Tayga, 3 1 , 50, 220, 255, 258, 287, 295, 3 1 2, 385, 39 1 Taygaıar, 40, 1 58, 288 Tee-Pee, 1 9, 93, 1 7 1 , 1 79 Tege kanş ok, 3'27 Tek, 1 1 4, 1 55, 1 68, 304 Teke Türkü, 3 Teleüt, 95 Teleüt Türkleri, 97 Televit, 4, 20, 25, 65, 78, 1 64 Temir-Kazık, 1 04 Tenzile Cemilova, 1 3 1 , 4 1 6 Tep, 279 Tepe, 93 Tevas, 90 Tewa, 1 68 The Bird of the Golden Land, 1 29, 1 47 The Rider of Grianaig and Iain the Soıdier's Son, 1 29, 1 44 The Sacred Pipe, 2 1 Tırhıç, 47 Tıns, 330 Tırmık, 47 Tısba�a. 1 1 4 Tıva, 287 Ti'amat, 1 23 Tibet, 67, 3 1 8 Tilingit, 4 469


Ahmet Ali Arslan 390, 400, 4 ı 9, 420, 422, 423, 424, 425, 426, 427, 428, 430 Tuva dili, ı 90 Tuva Eli, 26 Tuva Şamanı, ı 30 Tuva Türkleri, 1 30 Tümen yıldızı, 249 Tün, ı 96 Tünel, 74, ı 37 Tünlük, 6, 233, 275, 377, 385, 42 ı , 428 Türk, 3 Türk boyu, 93 Türk Eli, ı 3 Türk Kamlıltı, ı , 30, 39, ı 30, ı 83 Türk kültürü, 66 Türk sarısı, ı Türk Şaman, 4, ı 7, ı o, 27, 3 ı , 56, ı 30, ı 46, ı 49 Türk Şamani7m, ı , 2, 4, 6, 26, 30, 32, 9 ı Türk, boyları, 65 Türkistan, 94, 96, ı 03, ı 1 8, 4 ı 4 Türkiye, ı , 9, ı 3, 22, 30, 45, 46, 47, 67, 89, 9 ı , 1 ı 4, ı ı 9, ı 22, ı 21!, 1 3 1 . ı 32, ı 33, ı 35, ı 38, ı 42, ı 43, ı 44, ı 63, ı 64, ı 75, ı 79, ı 83, ı 87, ı 88, ı 9o, ı 9 ı , ı 92, ı 93, ı 94, ı 95, ı 96, ı 97, 4 ı o, 4 ı 8 Türkman, 9 ı Tütün, ı 87, 203, 402, 404 'I ' üy, ı 42

lJ

Ulu Ay Ata Bitiki, Ulu dal:,

Ulu Karta!,

ı 34

ı 72 79 tnu Ruh, 6, 7, 42, 82, 86. 88, 9 ı , ı 27, ı 34, ı 60, ı 65, ı 66, ı 7o, ı 79 Ulu Tann, ı ı 8 Ulu Yaratan, 24, 83, 87, ı 69 Ulug Alaş vadisi, 39 ı Ulug Tandı, 39 ı lnuA Khema, 39 Uluhan Örüs, 6, ı 6, 34, 4 ı , 42, ı 59, ı 6o Uluslar, 3 ı Umay Günay, ı 3 ı , 4 ı 6 Universalis Columna, ı 06 Uno l1olmberg, ı 20, ı 22, ı 23, 4 1 5 Ur, ı 32 Ural daAları, 33 Uruk, 285 Uruk Kralı Enmakcr, ı 33, 4 ı 6 Uspa, 377 Ussuri, 34 Utangaç, 377 Utkuçı, 1 09 Utu, ı 36, 1 37 Uxxan, ı ı , 50 Uyan, 377 Uygurlar, 95, 1 04, ı 20 Uyi Çukc, ı 55 Uyuz, 402

Ulu OAlak Ayı, Ulu Payana,

u U U U U U U U U U U U U U,

ü

354 Üç, ı 48 Üç dişli Y, 4 Üç Gardaş, ı 3 ı ,

U. llarva, ı 66, 4 ı 7 Uca, 396 Ucay, 396 Uç an ok, 264 lldan, 54, ı 24

Uguk. Uguk. Uguk. Uguk., U lak mcrasimleri, ı 56

94

89

1 34, 1 35, ı 37, ı 31!,

1 40, ı 42 Üç Gardaşın Nağılı, Üç kızı, ı 46 Üç melek, 93

354

1 46

Üç önemli sınav, ı 49 Üç Taçlı Kraliçe, ı 48

l ll ar, 20 ı , 4 ı 9 ll l u Ay, 94, ı 72

470


Kızılderili Türk ŞamaniziDi Üçüncü gün, 1 9 Ügek, 320 Ügü, 365 Ülgen, 7, 42, 74, 1 0 1 , 1 26, 1 27, 1 2!!, 1 60 Ünler bendir, 326 Üstat Ali, 94 Üstügü, 332 Üş Gardaş, 1 29 Üyün Ayu Toyon, 83 Üzengi, 275, 279 Üzerlik, 1 1 6, 1 1 7

Yağmur Duası, 1 75 Yağmur yağdırma, 1 67 Yak, 38 Yakanş, 9, l l , 1 66, 1 85, 1 88, 1 90, ı 98, 20 ı , 21 2, 2 1 7, 225, 244, 246, 250, 25 ı , 257, 259, 262, 293, 296, 304, 308, 3 ı 5, 320, 345, 349, 35 1 , 358, 362, 375, 385, 393, 397, 398, 399, 407, 430 Yakarma, 2 1 Yakut, ı 2, 26, 27, 35, 36, 37, 46, 80, 83, 84, 85, 96, 98, 99, ı 00, 1 0 1 , 1 07, 1 09, l l l , 1 1 2, 1 20, ı 27, 1 34, 1 38, 1 40, 1 43, ı 44, ı 54 Yakut Şamanı, 1 2, 36, 37 Yakut Türhleri, 26, 96, ı o6 Yakut�tan, 34, 36, 65, 85 Yakutsk, 6, 1 6, 3 1 , 42, 46, 53, 1 2 1 , 1 60 Yalnız, 98, 1 00, 1 06, 1 68 Yalvaran kun, 363 Yaratılış, 79, 80, 8 1 , 88, 89, 96, ı ı 5, ı 22 Yaraulış Destanı, 54, 79, 83, 87, 94, ı ı 4, 1 23 Yaratılış efsanesi, 9 1 Yardımcı hayvan, 1 0, ı 2, 20, 1 46, ı 47, ı 49 Yardımcı ruhlar, 70 Yaşam nehri, 76 Yaz, 347 Yedi, 9, 1 40, 220, 286 Yedi dal, 82 Yedi delihli, 82 Yedi geçidi, 237 Yedi göl, 336 Yedi ırmağı, 237 Yedi kam, 234 Yedi kar.ı koyun, 362 Yedi kara kuzgun, 336 Yedi karış, 323 Yedi kat kazıdak, 327 Yedi koyun, 362 Ycdi kuday, 234

V V. I. Verbitskiy, 83, ı 28. 4 1 3, 4 1 5 V. L. Priklonsky, 84, 4 1 3 V. L. Serosevskiy, 84, 4 1 3 V.l. Verbitskiy, 79, 4 ı 3 Vasiliy Nikiforov, 1 6, 46, 47, 53, 4 10 Vaşak. 6 1 Vatan toprağı, l l Veba, 350 Vladimir Larionov, ı O, 46 w

Wakan Tanka, 22, 92, 93, 1 66, ı 79 Wakan Tobacco, ı 82 Wambli Galeshka, 2 ı Wey-Şu, 40, 4 l , ı 59 White Deerskin Dance, ı 73 Wichasha wakan, 2 1 Winnebago Kızılderili kabilesi, 87 Wiwanyag wachipi, 22 Woswosim (Vesvesim), ı 76, ı 11 Woswosim Kuşu, ı 76, ı n X

Xatan Temeriye, ı ı , 50 y

Yaba, 47 Yaban ineği, 20 1 Yaban ördeği, 60 471


Ahmet Ali Anlan Yıla Dayalı Merdiven, 1 72

Yedi kuzgun, 336 Yedi

T• !nkli,

Yılan, 8, 9, 1 8, 35, 59, 60, 6 1 , 1 35 ,

204

Yedi �arı, 1 93, 227

1 68, 1 78, 206, 2 1 2, 2 1 8, 234,

Yedi san cin, 378

243, 3 1 1 , 330, 334, 338, 4 1 9, 420, 42 1

Yedi sene, 2 1 3

Yılan başı. 59

Yedi türlü huy, 82

Yılan Dansları, 1 8

Yedi yardımcı hayvan, 35

Yılanı temsil etmek, 60

Yedi yıl, 82

Yıldınm.

Yelbegen, 1 00, 1 0 1

l l , 27, 5 1 , 89

Yıldız, 60, 1 86

Yele, 280

Yıldızlar Tepesi, 1 80

Yeleçti Köyü, 1 40

Yolun kapısı. 1 3

Yemen, 94

Yorga at, 265

Yen, 277

Yueçiler, 44, 1 62

Yeni Ateş, l 73 , 1 74 , 1 79, 1 80

Yukan, 1 2 , 49

Yeni ayın do�ması, 404

Yukan Dünya, 1 2 , 1 4, 69, 73, 74,

Yeni Yıl, 1 66, 1 73 , 1 74

1 34, 1 85 , 1 8 7, 1 8 8 Yukarı İrtiş, 1 54

Yeni Yıl Başı , 1 75 Yeni Yılın Başı. 78, 1 64, 1 66, 1 69,

Yukarı-orta, 1 3 1

1 79

Yuki, 1 65

Yeni yılın başlangıcı, 404

Yumzya, 1 54, 1 55

Yeniden diriliş, 1 65

Yunan, 1 1 8, 1 1 9, 1 89, 394, 429

Yeniden Doguş. 1 65

Yunus Emre, 1 58

Yenisey nehri, 79

Yurok, 1 65

Yer Aln, 1 85

Yurok Kızılderili kabilesi, 1 66

Yer alu ilemi, 1 83

Yun, 3, 4, 6, 63, 233, 275, 333,

Yer Üstü, 1 85

352, 360, 42 1 , 424, 427

Yeraltı, 1 0, 1 2, 1 1 0, 1 35, 1 8 1

Yusuf Has Hacib, 1 04

Yeraltı dünyası, 1 2, 1 37, 1 46, 1 68

Yüksek dajtlar, 1 87

Yeraltı Tanrısı Erlik, 76

Yün, 376

Yeri Yaratan, 84, 86, 87, 88

z

Yerin iyesi, 362 Yerin kokusun sezen , 378

Zayıf. 402

Yerin öfkesi, 356

Zehirli ok, 264

Yerin yaratılışı, 83, 84, 85 , 1 25 Yerli

beyaz cinler,

:Z.embil, 1 46

378

Zırh, 327

Yerli Kızılderili, 8 1 , 89, 1 1 4, 1 1 5,

Ziller, 1 8

1 69

Ziya Gökalp, 1 69, 41 8

Yeryüzü, 69, 73 , 1 34, 1 68 Yeşil, 75 , 93, 1 34, 1 69, 25 1 , 252

Zuni, 90, 1 67, 1 68, 1 8 1 , 4 1 8

Yeşil agacı kesme, 358

Zuni kabilesi, 1 8 1

Yeşil derya, 93

Zuni Kızılderili kabilesi, 90, 1 72

Yetmiş insan, 333

Zuniler, 90, 1 8 1

Yetmiş sarı cin, 338

Zümrüt Kuşu, 1 33 , 1 35 , 1 3 8, 1 4 1 , 1 42, 1 43, 1 46, 1 47

Yetmiş sarı yaratıcı, 378

Zümrüt Kuşunun Najtılı, 1 29, 1 3 1

Yıl Başına, 1 8 7

472



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.