3 minute read

Saka -Türk İlişkisi

50 Ahmet B. ERCİLASUN

Ögreyüki mundag ok Onun âdeti hep böyle, Munda adın tıldag ok Bundan başkası bahane, Atsa ajun ograp ok Acun gelip ok atsa Taglar başı kertilür Dağlar başı kertilir.

Könglüm içün örtedi Gönlüm içini yaktı, Yatmış başıg kartad Yatmış yarayı kaşıdı, Keçmiş ödüg irtedi Geçmiş günleri aradı; Tün kün keçip irtelür Günler geçer, sonra aranır.

B E Ş İ N C İ B Ö L Ü M

1. ASYA HUNLARI Hunların ataları Çin'in kuzeyinde ve kuzey batısında yaşamakta idiler. Ancak o zamanki Çin sınırlan bugünkü kadar kuzeye ve batıya yayılmış değildi. Çin, Sanırmak'ın ve hatta Sarıırmak kıvrımı Ordos'un güneyinde kalıyordu. Batı sınırları da bugünkü Kansu eyaletine kadar uzanıyordu. Sarıırmak'ın kuzeyinde, Ordos'ta ve Kansu'da doğudan batıya doğru Tun-guz ve Moğolların, Hunların ve diğer Türk kavimlerinin ve Tibetlilerin ataları yaşıyordu. Çin'in en eski hanedanları Hsia (M.Ö. 21-17. yüzyıl), Şang (M.Ö. 17-11. yüzyıl) ve Cou (M.Ö. 1027-256) hanedanlarıdır. M.Ö. 481-256 arası Çin tarininde "Savaşçı Devletler Çağı" olarak adlandırılır. 14 derebeyliğin sü-rekli olarak çekiştiği bu çağın sonunda Çin hanedanı duruma hâkim olur. M.Ö. 206 - M.S. 220 arasında ise Çin, Han hanedanı tarafından yönetilmiş-tir. İlk hanedanlardan beri Çin kültüründe Tibet ve Türk etkisi bazı bilginler-de kabul edilmiştir. M.Ö. 1027256 arasında hüküm süren Cou hanedanının Türk asıllı olduğu ise bilginler arasında yaygın bir görüştür. Coulara "batı ?çraklılar" adı verilmesi, bu hanedan döneminde "hayvancılık bakanlığı" kurulması, ordunun onlar, yüzler, binler diye ayrılması ve bir tür tımar sistemi oluşturulması, önceki hanedanlarda bulunmayan gök inancı ve hükümlerinin "göğün (Tanrının) oğlu" kabul edilmesi, Couları bozkır kavimlerine bağlayan özellikler sayılmaktadır (Kafesoğlu 1996: 56; İzgi 2002: 431-432). Savaşçı Devletler Çağı'nda bozkır kavimlerinin tesiri Çin üzerinde kuvvetle hissedilir. Çin hanedanı M.Ö. 5. yüzyıl ortalarında Türklerin tesiriyle savaş arabalanndan atlı birlik düzenine geçer (Ögel 1981: 58). M.Ö. 307'de, Ku-zey Çin'deki Cao devletinde giyim ve silâh reformu da yapılır; Hun elbisele-ri giyilir; at üstünde yay çeken askerler orduya kaydedilir(Ögel 1981: 98-99). Çinli tarihçi Wang Kuo-wei'nin araştırmasına göre giyim reformu yapılırken Cin elbiselerinin birçok bölümleri ile küçük parçalarının adları da yabancı kavimlerden alınmıştı." (Ögel 1981: 104). Böylece "Çinlilerin eskiden beri giydikleri uzun elbiseler, yerlerini tokalı kısa ceketlere" bırakmış, at için uygun olan pantolon ve ayakkabı yerine de çizme yayılmaya başlamıştı. Bunlarla birlikte "Hunların süs eşyalan ile madenden yapılmış silâh ve do-nanım eşyaları da Çin'e gelmiş ve yayılmışlardı." (Ögel 1981: 64-65). Cao hükümdarı Wu-ling kuzey sınırlannda, sonradan Çin seddini oluşturacak uzun duvarlar da yaptırmıştı. Sınırda kurdurduğu pazarlarda bozkır kavimle-ri Çinlilerle alış veriş yapıyorlar, onlara at satıyorlardı.

52 Ahmet B. ERCİLASUN

Eski Çin yıllıklarında geçen Hsien-yün, Jung, Ti, Hu gibi terimler Çinli olmayan kavimleri anlatan genel terimler olmakla birlikte, Çin'in kuzey ve kuzey batısındaki kavimler bu terimlerle ifade edildiği zaman çoğunlukla Hunların ve diğer Türklerin ataları anlaşılır. Eski Çin kaynaklarına göre Hunların atası, Hsia hanedanının son hükümdarının oğlu idi. Bu efsanevî kayda göre Hunlarm başlangıcı M.Ö. 17. yüzyıla kadar gitmektedir. Başka bir Çin kaynağına göre daha önce de kuzeyde Dağ Jungları, Hsien-yünler ve Hun-cular konar göçer hayat yaşamaktaydılar. Çin kaynaklan, adları Honu, Hunok, Hunyok şeklinde de söylenen Hsien-yün ve Hun-cu'ların, "Hunlann ataları olduğunda eski çağlardan beri birleşmişlerdi." (Ögel 1981: 19,41). Çin kaynaklarında doğrudan doğruya "Hun" anlamında kullanılan terim Hyung-nu'dur. Soğdakça Hun/Gun, Lâtin ve Yunan yazarlarında Hunni, Orta Farsçada Hyon, Süryanîcede Hûn, Ermenicede Hon-k, Hintçede Hûna adlandırmaları Hyung-nu'nun bu dillerdeki biçimleri olarak kabul edilmiştir. Kelime, Türkçede "halk" anlamına gelen kün (krş. el gün) sözüyle ilgili olabilir (Golden 2002: 47). Hyung-nu adı Çin kaynaklarında ilk defa M.Ö. 318'deki bir anlaşma dolayısıyla geçer. Bu tarihte "Savaşçı Devletler"den dördü, gittikçe güçlenen Çin devletine karşı Hunlarla bir ittifak yapar. İşte bu ittifak dolayısıyla Hyung-nu adı ilk defa Çin kaynaklarında anılmış olur (Kafesoğlu 1996: 58). Ancak, daha önce de belirtildiği gibi Çin kaynakları Hunlann çıkışını M.Ö. 1700 yıllanna dek götürürler. İlk Çin tarihleri, Hun hükümdarı Tuman'dan (Teoman) önce binden fazla yıl geçtiğini ve bin yıl süresince Hun devletinin bazen büyüdüğünü bazen de küçüldüğünü belirtirler (Ögel 1981: 117-121). M.Ö. 318 yılı, Asya Hunlarıyla ilgili ilk tarihî kayıttır. Daha önceki dönemi Hun tarihinin efsanevî dönemi olarak kabul etsek bile M.Ö. 318'de Hunlann yazılı tarihe girdikleri kesindir. M.Ö. 256'da Çin hanedanı, Çin'deki bütün derebeylikleri birleştirerek Çin'i büyük bir imparatorluk hâline getirdi. Bu hanedanın en büyük imparatoru Şi huangti (M.Ö. 221-210) kuzeydeki bütün Çin duvarlarını birleştirerek büyük Çin Seddi'ni meydana getirdi. Duvarların birleştirilmesinde yüz binlerce işçiyi zorla çalıştıran Şi huang-ti, rahip ve bilginleri diri diri toprağa gömdüren, kitaplan yaktıran zalim bir hükümdar olarak tanınır (Ögel 1981: 127). Motun'un babası Tuman işte bu hükümdar zamanında Hun tahtında oturmaktaydı. Şi huang-ti'nin kumandanı Meng tien 100 000 kişilik bir orduyla M.Ö. 214'te Hunlan Ordos'un dışına attı. Daha önce Ordos'un güneyinde bulunan Çin Seddi, Sarıırmak boyu izlenerek kuzeye kaydırıldı ve yüzyıllardan beri bozkır kavimlerinin otlağı olan Ordos Çin sınırları içine

This article is from: