1 minute read

2. 1. 2. 2. 3. Çatikler

TÜRK DİLİ TARİHİ 257

dediler. Sonra şehzade şehrin içine girdi. Doğudaki 42 kapıya vardı. Dört güzel kız, beyaz gümüşten ip eğiriyor ve bu kapıyı gözetiyordu. Şehzade sorunca "kapıyı koruyan kızlarız" dediler.Sonra daha içeriye girdi. Sarayın kapısına ulaştı. O kapıda sekiz güzel 43 ve harikulade saf kız, sarı altından ip eğiriyorlardı. Şehzade güzellikleri karşısında hayran kalıp "siz ejderler hakanının karıları mısınız?" diye sorunca "biz saray kapısının gözeticileriyiz" dediler. Sonra şehzade içeriye şöyle arzda 44 bulundu: Çımbudvıp yerindeki Baranas ülkesi hükümdarının oğlu İyi Düşünceli Şehzade gelmiştir ve huzura çıkmak için kapıda beklemektedir. Kapı gözeticisi kızlar içeri girip arz ettiler. Ejderler hakanı "eğer bu, ulu ve güçlü bir bodısavat (Buda adayı) olmasaydı buraya kadar gelemezdi" diye düşündü ve şehzadeyi karşıladı; onu mücevherlerle süslü bir taht üzerine oturttu. Şehzade, ejderler hakanına tatlı, lâtif din hükümlerini anlattı, sadaka vermenin faydalarını anlattı. Ejderler hakanı çok sevindi; şehzadeye geliş sebebini sordu. Şehzade, bütün canlılara faydalı olmak üzere çintemeni mücevherini zekât olarak rica etmeğe geldiğini söyledi. Ejderler hakanı, "yedi gün bize dînî hükümler hakkında bilgi verin, yedinci gün mücevheri alıp gidin" dedi. İyi Düşünceli Şehzade yedi gün ejderlere hizmet etti. Yedinci gün Narata adlı ejderler hanı, kulağındaki çintemeni mücevherini söküp şehzadeye verdi; ondan baht diledi; "eğer Burkan talihini bulursanız beni de unutmayınız; sizin talihinizle biz de bu günahkâr bedenden kurtulalım" dedi. Ejderler hakanı, şehzadeyi deniz kıyısına kadar götürdü. Orada şehzade kardeşine kavuştu. Kavuşup öpüştüler, kucaklaştılar, ağlaştılar, feryat ettiler. Sonra memnun olup sevindiler. İyi şehzade, kardeşinden, beş yüz adamın ne olduğunu sordu. Kötü Düşünceli Şehzade, hepsinin talihsiz sular içinde yok olduğunu söyledi. Şehzade çok üzüldü ve ağladı. "Sen nasıl kurtuldun?" diye sordu. O da bir gemi parçasına tutunarak kurtulduğunu söyledi. Sonra ağabeyinden mücevheri bulup bulmadığını sordu. İyi Düşünceli Şehzade "buldum" diye cevap verdi. Daha sonra küçük kardeş ağabeyine "siz yorgunsunuz, biraz uyuyun, ben mücevheri tutarım" dedi. O da mücevheri kardeşine verip uyudu. O zaman Kötü Düşünceli Şehzade'nin gönlüne şeytan düşüncesi geldi. "Annem, babam öteden beri beni sevmiyor. Şimdi ağabeyim bu mücevherle giderse mavi göğe yükselecek, ben ise boş yere dolaşmış olacağım. İyisi mi bunun gözlerini oyayım, kendi kendine ölsün" diye düşündü. İki kamışı şiş yapıp ağabeyinin gözlerine saplayarak kaçtı. İyi Düşünceli Şehzade "kardeşim, neredesin; hırsızlar gözlerimi oydular" diye inleyerek, balık gibi debelenerek hıçkıra hıçkıra ağladı. Bir yer-su cini hırsızın kardeşi olduğunu ve kendisini ülkesine ulaştırabileceğini söyledi.

This article is from: