Ayhan Aydın - Musul Meselesi

Page 1


AYHANAYDIN

MUSUL MESELESi 1900-1926

l'VR.�.�

KULTÜR

\':\Kfl . un._.,., CadQe•. Eh , . i . şhan V Nu 'Kı'16 u,-.q .. s•ucı ar.ıS r AN8Ul fH Q.?ıs J•rı "Q nc,.ıJ.< n 9F



lll

MUSUL MESELESi

İÇİNDEKİLER TAKDlM

. .

.

.

............. .. ... ....... ....

.. .. . . ..

. .... ... ..... . ........ .. ..

.. ... ...... .

...

.. . .

.

.

......

....

....

.. ..... ... .ı .

.

..

ÖNSÖZ....................................................................................................................... .3 GlR.tş

s

...........................................................................................................................

I.

BÖLÜM

XX.

YÜZYIL'IN BAŞLARlNDAN MONDROS MÜTAREKESl'NE

KADAR " MUSUL MESELESl" ................................... : . .

.

.

... ... l 3

. . ...... . ........

A-EKONOMlK EMELLER. . . .. . . ... .. ı Almanlada Petrol Görüşmeleri 2 Amerikalılarla Petrol Görüşmeleri . .... ... ..

.... ... ..

.

.

...

.

.

.

ıs

............. ............................ .... .......

.

.

... .. ... . ..

....................................... ... .

.

...

.. .

.

....

.. ı 5 ..

ı6

... .................................................. ...........

3 İngilizlerle Petrol Görüşmeleri

.

.

ı7

.

ıs

................................ ............................. .........

B.SlYASİGELlŞMELER

.

.

............................ .............. .................................... .........

ı. Birinci Dünya Savaşı'nın Çıkışı

ıs

.....................................................................

2. Osmanlı Devleti'nin Savaşa Girişi ....... ............ ..............................................ı9 C- MÜTTEFlKLER ARASINDA YAPlLAN GlZLl ANLAŞMALAR

. 20

................ ..

ı- İstanbul Anlaşması .........................................................................................2ı

2. Londra Anlaşması. .......................................................................................2ı 3. Sykes-Picot AnlaşmasL

. . ...

.... . ..

. .

.

.

....... .. .... .....

4. Saint Jean de Maurienne AnlaşmasL

..

. .....

.. .

..

..

22

. ........ . ...... . ............

.

.

.

. ..... 24

........................... ..... . ........... .

.


IV

MUSUL MESELESi

II.

BÖLÜM

MONDROS MÜTAREKESl'NDEN LOZAN KONFERANSI'NA KADAR "MUSUL �SELES1" . . ... . . . .............. ...... ....

....

....... .......... ............

.. 25 .

A-MONDROS MÜTAREKESl. . . 25 B- PARlS BARIŞ GÖRÜŞ�LERl........................................................................ .31 .......................... . . . ...... ...........................................

C- SAN REMO GÖRÜŞ�LERl.

...

.32

...................... . . ................................................

D- SEVR ANTLAŞMASI. .. . E- MONDROS MÜTEREKESl'NDEN SONRA TÜRKİYE'DEKi

. .. .

........................... . ................................ .......... .

SlYASİ GEL1ŞMELER ı. Arnasya Tanıiıni . 2. Erzurum ve Sivas Kongreleri

... ......

.34

............................................................................................ ........

.

. .. ..

...................................... .... ...

.

....

.

..

.......

3. Misak-ı Milli ve TBMM'nin Kuruluşu

Askeıi ve Siyasi Gelişmeler

.36 .37 39

....................................................

4. Lozan Ba nş Antıaşması'na Kadar Türkiye'deki .

.. .

............................. .....

III.

.

..... .......

.... ........................................... ...................

.35

.. ..................

.41

. .

.. ...........

BÖLÜM

LOZAN BARIŞ ANILAŞMASI VE SONRASlNDA"MUSUL MESELES1"

.47

...................................................................................................

A- LOZAN KONFERANSI'NDA "MUSUL MESELESİ" ı. İngiliz Görüşü

............................

.

........ ..................................................................... .....

2. Türk Görüşü

.

..

.48

so

.......

51

.

. ................. .............. .......................... ....................................

3. Görüşmelerin Sonucu

57

.

. . ......................................................................... ....

B- HALİÇ KONFERANSI'NDA "MUSUL MESELESİ" ı. Türk Görüşü

. . ..............................

2. İngiliz Görüşü

.

.

.

............. .................

59

63

..................... ...... ...................................

64

.............................................................................................


MUSUL MESELESi

V

C- "MUSUL MESELESİ"NİN MİLLETLER CEMİYETİ'NE GÖTÜRÜLMESt

.

65

..................................................... ............................................

ı. İngiliz Görüşü

.

67

...... ..................................................................................... .

2. Türk Görüşü ................................................................................................68

3. Üçlü Komisyon Kurulması ve Onun Raporu .........................................70

4. Milletler Cemiyeti'nin Karan

.

.

74

......... ..... ...................................................

5. Türkiye'nin Tepkisi..

75

...................................... ............................................

6. Ankara Antıaşması'nın İmzalanmast ......................................................82 IV.

BÖLÜM

"MUSUL MESELESl"NlN İNGİLTERE LEHİNE ÇÖZÜMLENMESlNDE ETKİLİ OLAN DIŞ VE lÇ FAKTÖRLER A. DIŞ FAKTÖRLER . . . . 92 ı. Türkiye'nin Yalnızlıgı ,.............................................92 2. Orta-Dogu ve Musul Petrollerinin Etk.isi... ............................................95 .............. .................

... .................................... .................

....... .............. .............

B. İÇ FAKTORLER . 98 ı. Yapısal Degişinı Geregi ............................................................................98 2. Şeyh Said İsyanı l02 ..................................................... ........................................

•......................................................... ............................

! ll

SONUÇ

.............................................................................................. ....................

BELGELERIN TRANSKRİPSİYONU

114

............................................................

BİBLİYOGRAFYA İNDEKS

.

134

..... .......................................................................... .............

.

.

l38

........................... ................................................ ....................................

BELGELER (Fotokopiler)

..

l48

........................................ . .......................... .............


MUSUL MESELESi

TAKDİM

"Musul Meselesi" adlı eseriyle, genç araştırm acı m eslekdaşım Ay­ han Aydın, günüm üz O rta Doğusu'nda ve Türkiye'de en hassas ve çok ö nem li bir konuyu, derinlem esiyle ciddi bir incelerneyi ortaya koyarak, Türkiyem izin bugün karşılaştığı sorunların tem eline inm eyi başarmıştır. M ondros M ütarekesi ö ncesinden itibaren Lozan Konferansı ve sonrasında Musul Meselesi, her boyutu ve yö nüyle incelenerek, Os­ m anlı imparat orluğu'nun çö km esin e neden olan "dış güçlerin", nasıl şer cep hesi kurarak, p lanlı ve sistem li "yıp ratıcı" çalışm alar yaptıklan, genç Türkiye Cum huriyeti'nin aynı şekilde iç isyanlarla nasıl kö şeye sıkıştınldı­ ğı, Misak-ı M illi sınırlarım ız içinde olduğu halde, Musul'un ne tür çalışm a­ larla Türkiye'den kop anldığı, ilm i gerçeklerle belgelenerek açıklanm ış­ tır. Türkiyem izin bugün karşılaştığı sorunlarla, başta terö r hareketleri , G üneydoğu üzerindeki yıp ratıcı sorunlar olm ak üzere, m akalelerim iz­ de, eserlerem izde, konferanslarım ızda sürekli "dış güçler" kavram ıyla ifade ettiğim iz devletler; başta ingiltere, Osm anlı imp aratorluğu'nu p lanlı iftira kampanyasıyla yıkm ışlardır. Halen "söm ürücülük" em elleri değişm em iş aynı emperyalist ülke­ ler, Türkiye ve O rta Doğu üzerinde "siyasi ırkçılık" ve 'bö lücülük" hare­ ketlerini en titiz p lanlarla sürdürmektedirler. Bu emperyalist ülkeler, dış gö rünüşte, temsil ettiklerini iddia ettikle-


2

MUSUL MESELESi

ri "çağdaş uygarlık" anlayışına riayet etmedikleri, evrensel uygarlığı ve insanlığı açıkca çiğnedikleri günüm üzde, terö r ö rgütlerinin ne şekilde arkasında olduklarını. bö lücü fikir m ilitanlarını besleyerek gö sterm ekte­ dirler. Türkiye aleyhine her türlü yazıyı yazanlann, senaryo hazırlayanla­ rın desteklendiği, gazete. dergilerinde yazılarının yayınlandığı, senar­ yolannın ö düllendirildiği. radyo ve televizyonlarında ve Türkiye'ye karşı p rop agandanın açık şekilde yoğunlaştırıldığı bir "organize hareket" bi­ linçli ve p rogram lı olarak devam lı yaygınlaştınlmaktadır. Araştırmacı Ayhan Aydın eserinde. bugünkü adı "Birleşm iş Millet­ ler" olan o günkü adı ile Cem iyet-i Akvam 'ın ingiltere tarafından ne şe­ kilde kullanıldığını, genç Türkiye Cum huriyeti'nin 1 925'te Şeyh Said isya­ nıyla nasıl yıp ratıldığı ve sistem li dip lem atık oyunlarla. planlı yıkıcı. bö lü­ cü çalışm alarla Musul'un ne şekilde Türkiye'den koparıldığını açıkça gözler ö nüne sermiştir. Ayhan Aydın, bu ciddi eseriyle, günüm üzde dış güç ve tahrikle 1 984'ten beri sürdürülen PKK terö rü ve G üneydoğu Anadolu üstünde yoğunlaştınion siyasi ırkçılık ve bö lücü faaliyetlerin sebep lerinin daha iyi aniaşılm asını sağlayacak ö nem li bir kaynak çalışm a yapm ıştır. "Musul Meselesi" adlı eserde. Ayhan Aydın, kendi gö rüşünü m e­ deni cesaretle bilim sel tarafsızlık anlayışı ve yorum uyla açıkça ortaya koym uştur. G enç m eslekdaşım Ayhan Aydın'ı içtenlikle kutluyor. bundan sonraki araştırm alarında başanlarının devam ını diliyorum . 22.5.1995 Prof. Dr. Mahmut

İhsan Özgen


3

MUSUL MESELESi

ÖN SÖZ

Musul meselesi gibi önemli ve her zaman g üncelliğini koruyan bir meseleyi incelemeye karar" verd iğimd e, d aha önce yapılmış çalışmaların etkisiyle, konunun sad ece 1 9 1 8- 1 926 yıllarını içerd iğini d üşünmüştüm . Ancak böylesine bir meselenin bird en bire zuhur ed emeyeceğini; bir sebep d eğiL muhakkak surette çeşitli sebeplert n bir sonucu olması gerektiği hususunu d a g öz ard ı ed emed im . Analitik bir çalışma neticesind e XIX. Yüzyıld a Batılı emperyalist d evletlerin Osmanlı Devleti'ne bakış açılarının, Ort a -Doğu'daki ekonomik, ticari ve siyasi emellerinin ve Türkler için g eliştird ikleri " Şark Meselesi" politikasının Musul Meselesi ile ne d ereced e ilintili old uğunu tesbit etmek zor olmad ı. "Şark Meselesi" tabiri ilk d efa 1 8 1 5 Viyana Kong resi'nd e Rus d elegasyonu tarafından kullanılmış; bu tarihten sonra terim, siyaset ad amları ve tarihçiler tarafından çeşitli monolarda tarif ed ilmiştir. Fransız Tarihçi Albert Sorel, "Türkler Avrupa'ya ayak bastığı g ünd en itibaren Şark Meselesi zuhOr etti' d emek suretiyle meseleni n aslınd a bir "Türk Meselesi" old uğunu vurg ulamak istemekted ir. Başka bir d eğerlend irmed e d e "Avrupa büyük d evletlerin i n , Osmanl ı imparatorluğu'nu iktisadi ve siyasi nüfOz ve hükmü altına almak veya sebepler ihd as ed erek parçalamek ve Osmanlı id aresind e yaşayan muhtelif milleti erin istiklallerini temin etmek istemelen nd en d oğan tart hi m eselelerin t ü m ü n e bird en Şark Meselesi d iyoruz" ifad esi kullanılmaktad ır. Genel olarak ise, Şark Meselesi. XIX. Yüzyılın ilk yarısınd a- özellikle ingiltere için- Osmanlı imparatorluğu'nun toprak bütünlüğünü koruma; değişen dünya konjonktürüne g öre yüzyılın ikinci yarısınd a Türklerin Avrupa'd aki topraklarının paylaşılması ve XX. Yüzyıld a ise i m paratorluğun bütün topra kların ın paylaşılm ası anlamlarınd a kullanılmıştır. Biz burad a sonuncu tanımı esas alö rak "Şark Meselesi" politikasıyle Musul Mesel esi arasınd a sebep-sonuç ilişkisi


4

MUSUL MESELESi

kurarak konuya d eğişik bir yaklaşım g etirmeye çalıştık. Sonuçta XX. Yüzyılın ilk yıllarınd an itibaren başi attığımız Musul Meselesi'ni, sorunun çözüm tarihi olan 1 926 yılına kad ar kesintisiz bir süreç içerisind e değerlend ird ik. Bu çalışmad a mümkün old uğu ölçüd e Türk belg elerine yer verilmeye çalışılmış, Türk Arşivlerinin kapalı old uğu dönemle ilg ili bilg i ve belg eler, ing i liz arşivlerind e çalışmış kişilerin eserlerinin belg eye inhisar eden bölümlerind en temin ed ilmiştir. Bu eserin hazırlanmasında, kendilerind en büyük yardım ve d estek görd üğüm kıymetli hocalarım Prof. Dr. Mahmut ihsan Özg en' e, Prof. Dr. Abd ulhai Ok M . Çay'a ve eserin yayınlanmasınd a g österd iği fed a karlıktan d olayı Turan Kültür Vakfı Başkanı Sayın Rasim Ekşi'ye teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim . . .

Ayhan Aydın

istanbul, Nisan 1995


5

MUSUL MESELESi

GiRiŞ Osmanlı Devleti; altıyüz yıllık tarihi boyunca Batılı büyük devletle­ rin hemen hepsiyle iktisOdi ve siyasi münasebetlerde bulunmuştur. Bu münasebetler, kuşkusuz, en g eç Batı Avrupa'nın uç noktasında bulu­ nan i ng iltere ile başladı. XVI. yy. ' ın sonlarında başlayan iktisOdi ilişkiler beraberinde birçok kapitülasyonu da getirdi. ing iltere'ye ilk kez 1 575 yılında tanınan imtiyazdan 1 798 yılına kadar geçen dönemde kapit ü­ Iosyon sayısı ll 'e ulaşmıştır ı . Osmanlı imparatorluğu'nun ing iltere ile siyasi ilişkilerinin başlaması ise Hindistan'ın Britanya imparatorluğu'nun sömürg esi haline g eldiği 1 757 yılına kadar uzanır. Bu tarihten sonra ing iltere, Hindistan ve Yakın­ Doğu'nun emniyetini temin için Osmanlı Devleti ile ilişkilerini g eliştirme­ nin g erekliliğini anladı. Zira Boğazlar ve Orta-Doğu'nun büyük bir bölü­ mü Osmanlı Devleti'nin elindeydi. Fransa ve özellikle Rusya g ibi Akde­ niz'e eg emen olmak isteyen devletlere karşı, ingiltere, Osmanlı Devle­ ti'nin yanında yer alarak hem kendi g üvenliğini koruyacak ve hem de Osmanlı Devleti ile olan ilişkilerini geliştirecekti. Nitekim ing iltere ilk kez 1 787 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Başbakan W. Pitt'in 27 Mart 1 79 1 'de Rusya'ya verdiği ultimatom la Osmanlı Devleti' nin toprak bütünlüğünün korunmasına duyduğu ilg iyi ortaya koydu2 . Napolyon Bonopart'ın Mısır'ı işgal etmesi ing iltere'yi ilk kez Osman­ lı Devleti'nin yanında fiili bir harekOta sokuyordu. Çünkü, i ng iltere'nin Kuzey Amerika'daki yenilg isi, ing iliz ticaretini n yönünü Hindistan'a ve Doğu Akdeniz'e çevirmişti. Ayrıca Mısır, ing iltere'den Hindistan'a g iden en kısa deniz yollarının üzerinde bir kilit nokta idi. Bu sebeble, Mısır'ın dost ve zayıf bir Osmanlı Devleti'nde kalması ing iltere için hayati bir önem taşıyordu. Fransa'nın Mısır'a yerleşmesi Rusya bakımdan da tehli­ keli olacağından g erek ing iltere (5 Ocak 1 799) ve gerekse Rusya ile 1- Ali Kemal Meram, Belgelerle Türk-İngiliz İlişkileri Tarihi, !stanbul 1969, s.1 1 -14

2- ömer. Kürkçüo glu; Türk-İngiliz İlişkileri 1919-1926, Ankara1978, s. 17


MUSUL MESELESi

6

(23 Aralalık 1798) Osmanlı Devleti arasınd a ikili ittifak antlaşmalan imzalandı3 . Bunu takiben yapılan savaşlar sonucund a Mısır Fransızlar­ dan g eri alınd ı; fakat i ng iltere. Mısır'ın Osmanlı Devleti'ne teslimini. Hin­ d istan'd aki çıkarlannı d üşünerek iki yıl kad ar geciktirdi4 . Böylece, Mısır buhranı, Osmanlı-ing iliz siyOsi münasebetlerinin g erçek manOd a baş­ lang ıcınd a bir d önüı:n noktası oluyord u . ing ilizi erin Mısır'ı iki yıl kad ar işg al etmesi Osmanlı-ing iliz siyasi ilişki­ lerini olumsuz yönd e etkiled i, ancak aynı d önemde. Osmanlı Devle­ ti'nin Fransa ve Rusya ile de münasebetlerinin istikrarsız olması Osmanlı­ ing iliz yakınlaşmasını zorunlu kıld ı. Bu yakınlaşma. Osmanlı Devleti ile in­ g iltere arasınd a 5 Ocak 1809'd a imzalanan ve Boğazların kapalılığını ilk kez bir antlaşma ilkesi haline g etiren "Kale-i Sultaniye Muahed esi'yle belirg inleşiyord u. Osmanlı-ing iliz ilişkilerinin XIX yy.'ın ikinci çeyreğind aki seyrine geç­ meden önce. ilk kez 1 8 15 Viyana Kong resi'nd e g ünd eme gelen ve Os­ manlı Devleti'nin yıkılışına kad ar uluslararası arenalard a önce planla­ nan ve sonra d ünya konjonktürüne g öre uyg ulama alanı bulan "Şark Meselesi" terimi üzerind e durmak gereklid ir. XIX. yy.'ın ilk yarısınd a "Şark Meselesi" genel olarak, Osmanlı imparatorluğu'nun toprak bütünlüğü­ nün korunması, aynı asnn ikinci yarısınd a Türklerin Avrupa'd aki toprak­ larının paylaşılması. XX. yy.'d a d a imparatorluğun bütün topraklarının paylaşılması monosınd a kullanıld ıs. XVI I I . yy. 'd a oluşturulmaya başla­ nan ve Viyana Kong resi'nd e ad ı konulan "Şark Meselesi", Osmanlı Dev­ leti'nin yıkılışına kad a r Batılı büyük d evletlerin Doğu politikalarınd a kul­ land ıkları temel taşlard an biri olmuştur. imparatorluğun XIX. yy.'ın ikinci yansıyle XX. yy.'ın ilk çeyreğind aki toprak kayıplannın en büyük sebebi hiç kuşkusuz bı.ı politikad ır. Dolayısıyla "Musul Meselesi''ni ve Musul'un eld en çıkışını da "Şark Meselesi'nden ayn mütaiOa etmek mümkün de­ ğild ir. Osmanlı Devleti ile ing iltere arasınd aki g erek siyasi ve g erekse 3 - Ö KürkçüoıJu, a.g.e., s.l7-18 4 - Rıfat Uçarol; Siyasi Tarih, lstanblıl 1985, s.67 5 - Enver Ziya Karal; Osmanlı Tarihi, c.V, Ankara 1983, s.203-204


7

MUSUL MESELESi

iktisôdi ilişkiler 1820'1i yıllardan itibaren artık "Şark Meselesi''nin kazandığı boyuta göre düzenlenir hale gelmiştir. ingiltere 1833 yılına kadar "Yu­ nan isyanı" istisna olarak kabul edilirse Yakın-Doğu'da nisbeten pasif bir tutum içindedir ve Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünün korun­ masından yanadıı6 . 1821 yılında patlak veren "Yunan isyanı" nda ise önce Osmanlı Devleti'nin yanında yer almış, fakat sonra, ingiliz kamuo­ yunun tepkisi ve dışişleri bakanının değişmesi gibi sôir sebeplerle isyanı desteklemek durumunda kalmıştır. Rusya ile ingiltere arasında St. Pe­ t ersburg'da imzalanan bir protokolla, ingiltere'nin Türklerle Yunanlılar arasında arabuluculuk yapacağı, bunu Osmanlı sultanı reddettiği tak­ dirde, iki ülkenin padişaha baskı yapacakları kararlaştırıldı. Fransa da "Londra Antlaşması"yle bu birleşmeye iştirak etti. Netic ede, uzlaşma sağlanamadığı için üç devletin donanmalan, Navarin'de Osmanlı-Mısır donanmasını yaktılar. Müteakiben ortaya çıkan Osmanlı-Rus Savaşı so­ nucunda imzalanan "Edirne Antlaşması"yla (14 Eylül 1829) Rusya, Os­ manlı Devl eti'ne hem Yunanistan'ın bağımsızlığını öngören 22 Mart 1829 tarihli ingiliz-Fransız-Rus (l ondra) protokolunu kabul ettirdi, hem de Boğazlar v.s. konularda yeni haklar elde etti. i ngiltere, hiç kuşkusuz Rusya' nın böylesine ağır ve böylesine ingiliz çıkarlarını zedeleyici bir antlaşmayı Osmanlı Devleti'ne imzalatmasını hoş karşılayamazdı. Zira, Akdeniz ve Yakın-Doğu'daki çıkarlarının yanında . Metternicih'in Viyana Kongresi'nde ortaya att ığı "Avrupa'da denge politikası"• tehdid altına girmiş oluyordu. Bu durum, Avrupa'da ortaya çıkan 1830 isyanları ve ingiltere'nin bunlarla uğraşmak zorunda kalması gibi nedenlerle bir sü­ re daha devam etti. Neticede Mısır'da "Mehmet Ali isyanı"nın patlak vermesi ve ingiltere'nin buna seyirci kalması, Osmanlı Devleti'ni Rus­ ya'ya yaklaştırdı. i ki devlet arasında 1833 yılında imzalanan "Hünkôr is­ kelesi Antlaşması"yla Rusya, "Mehmet Ali isyanı"nda Osmanlı Devleti'ne askeri yardımda bulunmayı, Osmanlı Devleti ise. herhangi bir savaş za­ manında Akdeniz Boğazı'nı yabancı harp gemilerine kapatmayı taah6 - Ö. Kürkçüoğlu, a.g�e., s. IS * Bu politika, Fransız lhtilali'yle birlikte ortaya çıkan Milliyetçilik ve Mim bağımsızlık Hareketleri'nin hertaraf edilmesi gayesine matuftur.


MUSUL MESELESi

8

hüt ediyordul . Hünkôr iskelesi M uahedesi , ing iltere'nin Yakın-Doğu ve Akde­ niz'deki çıkarlarını azami derecede zedeleyen bir antlaşmaydı. ingilte­ re bu tarihten sonra Osmanlı Devleti ile bozulmaya yüz tutan ilişkilerini gerek siyasi ve gerekse iktisadi alanda geliştirme politikasını uygulama safhasına soktu. Bu safhanın başlangıcı olarak " 1 838 Balta L imanı Türk-ingiliz Tica­ ret Antlaşması"nı belirtmek gereklidir. Bu antlaşma ile, Osmanlı Devle­ ti'nin klasik "yed-i vahid" yani tekel sistemi kaldınldığı gibi, gümrük tarife­ leri de ingiltere lehine yeniden düzenleniyordu. Antlaşmadan bir yıl sonra Osmanlı Devl� ti, Mısır Val isi Mehmed Ali Paşa'nın kuwetlerine karşı giriştiği askeri harekôtı kaybedince. ingiltere ve öteki Avrupalı güçlü devletler müdaha lede bulundular. 1 5 Tem muz 1 840 tarihli "Londra Konferansı"nda kabul edilen ilkeler çerçevesinde "Mehmet Ali Meselesi" bir çözüme bağlandıB . Hemen ardından. 1 3 Temmuz 1 84 1 'de L ondra'da bir "Boğazlar Sözleşmesi" imzalandı. Buna göre Osmanlı Devleti. barış zamanında yabancı savaş gemilerini n Boğazlardan ge­ çemiyeceği ilkesini teyid ediyor. başta ingiltere olmak üzere Rusya , Fransa ve Avusturya da buna sayg ı göstereceklerini taahhüt ediyorlardı9. Böylece. Boğazların statüsü ve kapalılık ilkesi uluslararası bir nitelik kazandığı g ibi. Osmanlı Devleti hem bu konuda Rusya'ya karşı ingiltere'nin desteğini � üvence altına almış. hem de büyük dev­ letleri yeniden birbirinin karşısına çıkarmak imkônı nı elde etmiş oluyor­ du. i ngiltere ise. Boğazları başka bir Avrupa devletine ve özellikle de Rusya'ya kaptırmamak yönünden büyük bir başa n kazanmıştı. 1 853 yılına gelindiğinde. Rusya "Mehmet Ali Bunalımı" sırasında iz­ ledi ği. zayıf bir Osmanlı Devleti üzerinde etki alanları kurma politikasını

7 - N. Erim; Devletler Arası Hukuku ve Siyasi Tarih Metinleri, c.l, Ankara 1953, s.297299 8 - Fahir Armao�lu ; Siyasi Tarih ( 1789-1960), Ankara 1975, s.l23- 1 24 9 - E. Ziya Karai, a.g.e., s.208-209


MUSUL M ESELESi

9

bırakarak; bu devleti bir an önce yıkma politikasını takip etmeye baş­ ladı. Bunu gerçekleştirmek için de "Kutsal Yerter Sorunu"nu kullandı lO. Osmanlı Devleti için yakında ölecek 'Avrupa'nın hasta adamı" deyimini kullanan Rusya, ingiltere'ye 1844 ve 1 853 yıllannda mirasın­ paylaşılması önerisinde bulunmuştu. Ancak, kısa bir süre için de olsa Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünü koruma politikası izleyen ingil­ tere, bu teklifi reddetmiş ve Kırım Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin yanın­ da yer almıştır. Kırım Savaşı. Rusya'nın yenilgisiyle sonuçlandı. 30 Mart 1 856'da imzalanan "Paris Antlaşması" yla Osmanlı Devleti. Avrupa dev­ letleri topluluğuna dahil oluyor; bağımsızlık ve toprak bütünlüğü Avru­ pa devletlerinin ortak g üvencesi altına alınıyordu.· Ayrıca Karadeniz. tarafsız duruma getiriliyor ve askerden arındırılıyordu. "Paris Antlaşma­ sı"nın bu ve diğer hükmüleriyle Osmanlı Devleti'nin Rusya karşısında yalnız kalması önlenmeye çalışılmış. Avrupa'daki mevcut dengenin ko­ runması için imparatorluğun toprak bütünlüğünün korunması temel esas olarak kabul edilmiştir. Ancak " Şark Meselesl"nin boyutu. 1 840 '1 ar­ da Rusya için artık Avrupa'nın hasta adamını öldürmek" politikasına tahvil olmuş ise de. başta ingiltere olmak üzere diğer Avrupalı büyük devletler için ·osmanlı Devleti'nin varlığının ve toprak bütünlüğünün korunması· politikası bir süre daha geçerliliğini sürdürecektir. i ngiltere ile Osmanlı Devleti arasındaki ilişkiler. 1 860'1 ı yıllardan iti­ baren bozulmaya başlamıştır. ingiltere'nin Suriye ve Cidde olaylarında­ ki tutumu. ilişkilerdeki zedelenmenin ilk belirtileri olarak kabul edilebilir. Ayrıca. 1 87 1 'den başlayarak 1 890 yılına kadar Avrupa'da S ismark'ın bi­ çimlendirdiği Almanya'nın üstünlük döneminin başlaması ve bu politi­ kanın Rusya ile yakınlığa dayanması. Rusya'yı Osmanlı Devleti karşısın•

lO - Oral Sander; Anka'nın Yükselişi ve Düşüşü (Osmanlı Diplomasi Tarihi Üzerine Bir Deneme), Ankara 1987, s.l45-146 *Osmanlı Devleti'nin hukuken Avrupa devletleri arasına girebilmesinde II. Mahmud zamanındaki Yenilik Hareketleri'nin 1839 Tanzimat Fermanı'nın ve Kırım Savaşı sonrasında dekiere edilen Isiahat Fermanı'nın büyük etkisi olmuştur. Zira Tanzimat Fermanı'yle, müslim, gayr-ı müslim tüm Osmanlı teb'asının eşitligi, mal, can, ırz ve namus güvenligi teminat altına alınıyor; Isiahat Fermanı'nda bu hükümlere, askerlik ve vergilendirmede yeni düzenlernelerin yanısıra gayr-ı müslimlere çeşitli siyasi hakların verilmesi de eldeniyordu.


MUSUL MESELESi

10

da serbest bırakmıştır. i ngiltere de Rusya'nın artan faaliyetleri ve Avru­ pa'da değişen dengeler karşısında Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlü­ ğünü koruma politikasını sürdürmenin daha da zor laştığı nı görmüştü ı ı. Buna rağmen, ingiltere 1 877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'nın çıkmasına ne­ den olan "Balkan Bunalımı" sırasında, 1 872 tarihli Üç imparator Ligi'ne göre birlikte hareket eden Almanya , Avusturya ve Rusya'ya karşı Os­ manlı Devleti'ni destekledi. Balkan Sorunu'nu çözmek üzere 23 Aralık 1 876'da istanbul'da bir konferans toplandı. Toplantı açılırken ı. Meşruti­ yet ilan edilerek, Balkan topraklannda yapılması istenen ıslahatın artık gereksiz olduğu anıatılmak isteniyordu. ingiltere de bu yaklaşımı uygun buldu. Ancak, konferans herhangi bir uzlaşma sağlanamadan dağıldı 12. Bunun üzerine Rusya hem doğudan ve hem de batıdan Os­ manlı Devleti'ne saldırdı. Neticede Osmanlı Devleti'ne d ikte ettirilen "Ayestafanos Antlaşması· (3 Mart 1 878) ile Rusya doğuda ve batıda büyük avantajlar elde etti. Ayrıca antlaşmanın 1 6. maddesiyle Os­ manlı Devleti. Ermenilerin mukTm olduğu doğu bölgelerinde ısiahat yapmayı da kabul etti. Bu maddeyle "Ermeni Meselesi" uluslararası dip­ lomasi alanında ilk kez ortaya çıkmış olduıJ . 1 877-78 Osmanlı-Rus Savaşı, Osma nlı Devleti'nin güçsüzlüğünü açık bir surette gözler önüne serdi. ingiltere de artık Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünü koruma politikasının iflas ettiğini anladı. "Ayestafa­ nos Antiaşması' nın doğuda ve batıda Rusya'ya sağladığı avantajlar, ingiltere'nin Akdeniz'deki ticaret yollarının emniyetini tehdit ediyordu. Bu sebeble, ingiltere yapılacak uluslararası bir konferansda Os­ manlı Devleti'ni desteklemek karşılığında Kıbns Adası'nı, 4 H aziran 1 878 tarihinde yapılan gizli bir antlaşmayla Osmanlı Devleti'nden teslim aldı. Padişah ll. Abdulhamid ise antlaşmayı, "Hukuk-ı şöhöneme asla halel gelmemak şartıyla muahedeyi i mza ederim" şerhiyle ancak ll Ö .Kürkçüotlu; a.g.e., s.25 12 - F.Annaotlu; a.g.e., s.266

·

13 - Cevdet Küçük; Osmanlı Diplomasisi'nde Ermeni Meselesi'nin Ortaya Çıkışı, İstanbul 1983, s.l5-17 14 - Başbakanlık Arşivi (B.A.) Name-i Hümayun Dosyası, No: 475, Karton No:7, Evrak No:28,11


MUSUL M ESELESi

ll

onayıayabilecektir 14. Bunu takiben 1 3 Temmuz 1 878'de imzalanan 'Berlin Antlaşması" "Ayestafanos Antiaşması'nın maddelerini biraz yumaşattıysa da, Kıbrıs'ın elden çıkışını haklı göseterecek hiçbir hüküm ihtiva etmi­ yor. Ayrıca, "Ayestafanos Antıaşması" ndaki Ermenilerle ilgili 1 6. madde "Berlin Antlaşması"nda büyük bir değişikliğe uğramaksızın 61 . sırada tekrar zikr edilmiştir. Kıbrıs'ın elden çıkışıyla birlikte, ingiltere de " Şark Mes'elesi'ni farklı mütalôa etmeye başlamıştır. Osmanlı Devleti'nin artık ayakta durması­ nın mümkün olmadığını anlayan ingilizler, geleneksel "Osmanlı Devle­ ti'nin bütünlüğünü koruma" poli tikası nı bırakarak, " imparatorluğu böl­ me ve çeşitli nüfuz bölgelerine ayırma" politikası na girişeceklerdir ıs. Bunun en bariz misali ingiltere'nin Kıbrıs'dan sonra, Mısır'ı da 1 882 yılın­ da işgal etmesidir. Bundan sonra Türk-ingliliz i li şkileri soğuk bir döneme girm iş; i ngiltere'nin G iri t, Makedonya ve Ermeni meselelerindeki tavrı bu durumu daha da belirginleştirmiştir. 1 895 Haziranında Başbakan Sa­ lisbury, Sadraz am Said Paşa'ya gönderdiği bir mektupta, ingiltere'de kamuoyunun sürekli olarak Osmanlı Devleti'nin aleyhinde olduğunu belirterek, şöyle diyordu: "Osmanlı Devleti'nin devam etmeyeceğine dair kanaat günden güne artmaktadı r. Osmanlı Devleti'nin devamına yarayan şey ingiltere'nin Rusya ile müttefik olmamasıdır. Eğer ittifak va­ ki olursa Osmanlı Devleti sona erer" 16. Nitekim , bu ittifak, çok geçme­ den 1 907 yılında gerçekleşecektir. 20. yy. 'ın başlarından itibaren i ngiltere'nin Osmanlı topraklan üze­ rindeki poli tikasının temel taşı artık geleneksel "Boğazlar Sorunu· değil­ dir. Mücadele, Boğazlar'dan çok Asya Türkiyesi üzerindedir 1 7. Burada ingiltere'nin karşısındaki büyük devlet de Rusya değil Almanya'dır. Os­ manlı Devleti üzerinde ingiltere'nin etkinliği azalırken Almanya'nınki ise devamlı artmıştır. Alman yardımıyla Bağdat Demiryolu Projesi'nin ger15 - O. Sander; a.g.e., s.160 16 - E. Ziya Karai; Osmanlı Tarihi, ( l 876-1907),c.VIII , Ankara 1983, s. l 39 17

-

Ö . Kürkçüoğ1u, a.g.e., s. 29


MUSUL M ESELESi

12

çekleştirilmesi bunun açık bir delilidirı e. i ngiltere ile Almanya arasında Mezopotamya bölgesinde bu ta­ rihten sonra cereyan edecek siyasi, ticari rekabetin ana sebebi, hiç kuşkusuz bu bölgede bulunan zengin petrol yataklarına hakim olma gayesiydi. Osmanlı Devleti de bu durumu bilmekte ve olaylan yakinen takip etmekteydi. Keza, ll. Abdülhamid, ingiltere'de eğitim görmüş Ermeni asıllı Klaust Se rkis G ülbankyan'a Osmanlı topraklannda petrolle ilgili ge­ rekli araştırmalann yapılması için emir vermişti. 1 890 yılının başlarında araştırmanın sonucu olarak Maôdin Nezareti'ne, Musul ve Bağdat yö­ relerinde petrol bulunabileceğine dair G ülbankyan tarafından olumlu rapor sunul du. Bu sonuç karş ısında Abdülhamid 1 890 ve 1 898 tarihinde çıkarmış olduğu iki özel ferman ile M usul ve Bağdat petrol sahalarını "memôlik-i şôhô ne" haline sokarak, kendi şahsi arazisi olarak ilan etti1 9. Bu şekilde yabancılann eline geçebilecek sahalara şahsen el koymuş oluyordu. Ancak bu tarihlerden önce de Musul ve havô l isinde petrol bulunduğu; Sul tan Abdülhamid'in bu böl geyi şahsi arazisi haline getirdiği ve M usul dahilinde petrol aranması i mtiyazının Hazine-i Hôssa'ya ver il diği bilinm ektedir. B aşbaka nlık Osmanlı Arşivi' nde bulunan 1 889 tarihli bir belgede özetle şöyle denilmekteydi: "M usul'da Pôdişôh'a ait ar azide çok miktarda petrol gazı bulunduğundan Musul Vilôyeti dahil inde ger ek pôdişôhın emlôkı üzerinde gerekse diğer yerlerde petrol ara nması imtiyazının Hazine-i Hôssa Nezôreti'ne , verilmesine irôde buyurulduğu . . . (S.C. 1 306-6 Şubat 1 889) • 20 Belge ı Musul petrolleri konusunda padişah Abdülhamid'den imtiyaz ko­ parmak için Alman, i ngiliz ve Amerikan şirketlerinin yarıştıklan bir sırada J ön Türk devr imi patlak verdi ( 1 908). Daha önce "memôlik-i şôhône" olarak ilan edilen bu bölge Maliye Bakanlığı'na devredildi. Bu kombi­ ne gelişmeler neticesinde "Musul Meselesi" Almanya ve i ngiltere gibi güçlü devletlerin önce iktisadi, sonra da siyasi çekişmelerinin bir sonu­ cu ola rak gerçek mônôda başlamış oluyordu. 18

-

Ö . Kürkçüoglu, a.g.e., s. 2 9 - 30

19 - Kadir Mısıroglu; Musul Meselesi ve Irak Türkleri, lstanbul 1975, s.61 20 - BOA. (Başbakanlık Osmanlı Arşivi) İrade-i Dahiliye, 87615


13

MUSUL MESELESi 1. BÖLÖM

20. YÜZYIL'IN BAŞLARlNDAN MONDROS MÖTAREKESİ' NE KADAR "MUSUL MESELESi ": Musul Meselesi'ni incelemeden önce. Musul'un tarihi. coğrafi. de­ mog rafik ve ekonomik yapısıyla ilgili kısa bir malumatın yararlı olacağı kanaatindeyiz. Musul vilö yeti'nin Osmanlı hakimiyetine geçişinde ilk safhayı, Yavuz Sultan Selim'in "Çaldıran Zaferi" oluşturur ( 1 5 1 4). Koçhi­ sar Muharebesi ( 1 516) ve Mardin'in fethiyle birlikte bu havalideki SafavT hakimiyetine son verildi. KanunT Sultan Süleyman'ın 1 534- 1 535 "Bağdat Seferi"ni müteakip Musul' d a Türk hakimiyeti kesinleşti ve Musul. a ltı sancağı ihtiva eden bir eyalete merkez oldu. Ancak bunlardan üç tanesi; Musul. Kerkük ve Süleymaniye, Osmanlı çağlannın sonuna ka­ dar bu statülerini korudu lar. Osmanlı hakimiyetinin son yüzy ılında Musul vilö yeti. 9 1 .000 km 2 a razi üzerinde 350.000 kadar nüfusa sahip bir yöreydi 1 . Musul'un ekonomik açıdan zengin petrol yataklarına sahip bir bölge olduğunu gösteren belgelerden birkaç tanesinde özet olarak şöyle denilmekteydi: "Bağdat ve Musul'da bulunup, a raştırma ve işletme yetkisi Hözine-i Hö ssa' ya ait olan petrol ve neft madenierinin i ran'ın Zevab şehr inde bulunan petrolden önce i şletmeye alınmasıyle Hindistan ticaretinin elde edilmesi. petrol temin yollannın kesilmemesi ve i ran ile rekabetin işbirliğine dönüştürülmesi gibi birçok menfaatler sağlanacağından. buraların biran önce işletmeye alınmasının Mösyö Rozo tarafından Hö zine-i Hö ssa'dan talep edildiği ve teklif verildiği. fakat Bağdat demiryolu için o taraflarda araştırma yapan Alman m emurlan tarafından verilen bilgilere göre. Musul Petrol madenierinin Rusya petrol m adenieriyle rekabet edecek düzeyde olduğu belirtildiğ inden verilen teklifin kabul edilmeyerak bura lardaki madenierin rezervlerine göre işletme şartlarının yeniden belirlenmesi. 2 1 - İslam Ansiklopedisi; Musul Maddesi, c.VIIT, İstanbul 1979, s.742-744 (Mlf: Besim Darko t)


M USUL M ESEL ESi

14

Zilkade 1319- (10 Şubat 1902)" 2 Belge 2. Belge 3. Belge 4 1900 '1ü yılların başlanndan itibaren sadece ingiltere'nin değil. ba­ tılı büyük devletl erin çoğunun dikkati Orta-Doğu ve özellikle M ezopo­ tamya üzerinde yoğunlaştı. Zira daha önce de belirttiğim iz gibi bu böl­ ge gerek jeopolitik, gerek stratejik ve gerekse ekonom ik açıdan büyük bir öneme sahipti. Bu dönem de i ngiliz dış poltikasının ana am acı Bri­ tanya imparatorluğu'nun güvenliğini korumak ve refahını devam ettir­ mekti. Bunun sağlanabilm esi ise üç prensibe bağlanm ıştı. Birincisi. açık denizierin ingiliz donanm ası tarafından kontrolü. i kincisi Avrupa'daki kuwetler dengesinin devam ı ve üçünçüsü; ingiliz im paratorluk sınır ve ulaşım ının rahatça savunulm asıydı3. ingiltere'nin Osm anlı Devleti politi­ kasının esası ise. h em doğal kaynaklarıyla ekonom ik, hem de Doğu'yla ulaşım . bağlantısı yönünden stratejik önem taşıyan Hindistan'ı güvenlik içinde tutm aktı4 . Fransız dış politikası; Orta-Doğu'da ekonom ik yatırım lar yapılm ası ve Hrıstiyanların korunması tem eline dayanıyordu. Rusya ise. 1699 "Karlofça Antlaşm ası" ndan başlay a rak. tarihi em eli olan Akdeniz' e inme politikasını uyg ulamaya koydu. Daha sonra Kırım 'a 1774 ve 1783 tarihinde yapılan iki antlaşm a ile sahip olan Rus­ ya. Orta-Doğu' daki politikada yerini alm ada ilk adım ı atm ış oluyordu. 1877-78 Osm anlı-Rus Savaşı' yla Ruslar. Balkanlarda ve Kafkasya' da da­ ha fazla toprak elde ederek "Şark M eselesi'' nde söz sahibi olduklarını gösteriyorlardı. Osm anlı Devleti. 19. yy. 'ı n sonlarından itibaren ingiliz. Fransız ve Rus dış politakal arına karşı Alm anya'yı bir denge unsuru olarak ortaya çıkarm aya çalıştı. Alm anlara 1888 yılında verilen Berlin-Bağdat dem ir­ yolu imtiyazı bunun en bariz göstergesiydis. Am erikall lann Orta-Doğu politikaları ise. ekonom ik im tiyazlar elde ederek dem iryolu ve lim an inşô etm ek. ticareti geliştirm ek ve biran ön2 - BOA. Y .A. HUS nur. 425/9 (Başbakanlık Osmanlı Arşiv i, Yıldız Sadaret Husus! Ma'rfizat nr. 425/9) 3 - Kemal Melek; İngiliz Belgeleriyle Musul Sorunu (1890-1926), Istanbul 1983, s.ll 4- Ö. Küıkçüoğlu; Türk-İngiliz Ilişkileri (1919-1926), Ankara 1978, s.16 5 - K. Mısıroğ1u; a.ge., s.66


MUSUL MESELESi

15

ce petrol aramalarına başlamak esasianna dayanıyordu6. italyanlar ise ancak Libya'nın Tüklerden 1 9 1 2 tarihinde alınmasıy­ le çıkarlan çatışan devletler grubuna dahil oluyordu.

A- EKONOMİK EMELLER

1- Almanlarla Petrol Görüşmeleri: XIX. yy. sonunda bir dizi dev Alman şirketi ve bankası ile irili ufaklı diğer bazı Alman şirketleri, Osmanlı ülkelerinin zenginliklerinden yarar­ lanmak için faaliyete geçmişti. Madencilik ve ulaştırma alanında o dö­ nemde var olan olanaklar ingiliz ve özellikle Fransız şirketleri tarafından paylaşılmıştı. Bu yeni girişimciler için sömürülmemiş olan, daha doğrusu eski koloniyalistlerden artakalan bazı alanların kull anıma açılması ge­ rekiyordu. Anadolu'nun ve özellikle Mezopotamya'nın zenginlikleri Al­ man yatırımcıları n ilgisini çekmekteydi. Ancak buralara kadar uzana­ bilmek için temel bir yatırımın yapılması gerekiyordu ve Bağdat-Bas­ ra'ya kadar uzanacak demiryolu projesi böylece tarih sahnesine çıktı7 . Berlin-Bağdat demir yolu inşôsı i çin Almanlara verilen 1 888 imtiyazıyle birlikt e, Deutsche Bank' o girişimlerde bulunabilmesi için öncelik tanın­ mış, m aden ve petrol araştırmaları için gerekli izin de verilmiştie . Bir 'Alman Uzmanlar Heyeti" daha 1 87 1 yılında Musul ve Bağdat'ı ziyaret ederek Vali Mithat Paşa'nın da yardımıyla Mandali bataklığı'nı geliştirmiş ve kısa bir zaman içinde Bakuba' da bir rafineri yapmıştı. Ha­ zine-i hassoya bağlanan Tuz ve Kayyane arazilerinde ilkel metodlarla yapılan aramalar sonucunda petrole rastlanmıştı. Aynı şekilde Neftçi ailesine bir fermanla bırakılan Kerkük yakınlarındaki arazide de petrol bulunmuştu9. l l . Abdülhamid , Temmuz 1 904 tarihinde bir Alman şirketi olan 6 - Benjamin Schwadran; The Middle East, Oil and the Great Powers, Jarusalem 1974, s.l95 7 - ntıer Ortay lı; Osmanlı lmparatorluğu'nda Alman Nüfuzu, lstanbull983, s.87 8

-

Edward M Earle; Bağdat Demiryolu Savaşı, (Çev: Kasım Yargıcı), l stanbul 1972, s.l 13

9

-

K. Melek, a.g.e., s.13


MUSUL MESELESi

16

Anadolu Demiryolları Şirketi'ne Musul v e Bağdat vilayetlerinde bir yıl için petrol arama izni verdi. Anadolu Demiryollan yönetimi de bu ara­ ma iznini Deutsche Bank'a devretti. Yapılan anlaşma gereğince. pet­ rol bulunduğu takdirde 40 yıllık bir imtiyaz verileceği taahhüd ediliyor; kôrların ne oranda payiaşıiacağı ise ileriki bir tarihe bırakılıyordu. Bir je­ oloji uzmanlan heyetinin bu bölgede araştırma yaparak, olumlu rapor sunmalarına rağmen, 1 907'de patlak veren "Jön Türk devrimi" bütün bu girişimlerin rafa kaldınlmasına neden oldu. 2- Amerikaillario

Petrol Görüşmeleri:

Amerikan Chester G rubu da petr ol imtiyazı alabilmek için Os­ manlı Hükümeti'ne müracaat etti. Amiral Colby M. Chester, Kentucky gemisiyle 1 899 yılında istanbul'u ziyaret etti. 1908 yılında Amerika'nın Halep Konsolosu. Amerikan Dışişleri Bakanlığı'na gönderdiği bir rapor­ da Amerikan firmalarının Os manlı topraklarında demiryolu ve liman yapımı ve işletmeciliğiyle beraber, maden işletme imtiyazları almak is­ tediklerini belirtti. Amiral Chester New-York Ticaret Odası ve New-York Eyaleti Ticaret Müdürlüğü'nce imtiyazlar hususunda görüşmeler yap­ mak üzere istanbul'a gönderilmişti. Amerikall lann Osmanlı Devleti'nden böyle bir imtiyaz koparmak istemelerinin altında, Orta-Doğu'nun Ame­ rikan malları için iyi bir pazar; Amerikan fabrikaları için değerli bir ham­ madde kaynağı ve Amerikan kapitalistleri içinse verimli bir yatınm ala­ nı olması gibi sebebleri aramak gereklidirıo. 3-

ingilizlerle Petrol Görüşmeleri:

Osmanll lann Almanlarla petrol anlaşmalan yapma cihetine gitti­ ğini gören ingilizler de harekete geçeceklerdir. iran'da 1 90 1 yılında petrol imtiyazını elde eden William Knox D'Arcy, istanbul ingiliz Büyü­ kelçisi'nin teşviki ve desteği ile Tür klerle görüşmeye başladı. 1907 yılın­ dan itibaren sürdürülen bu görüşmelere Shell ve Royal-Dutch şirketi de 10

-

E. Mead Earle; a.g.e., s.9


MUSUL M ESELESi

17

ilg i g österdi. Ne var ki. 1 908'de "ihtilal"i takiben Mezopotamya'daki petrol alanlarının ll. Abdulhamid'in özel mal varlığından ayrılıp, Maliye Nezareti'ne bağlanmasıyle D'Arcy ile yapılan temaslar sonuçsuz kalacaktır ı ı. Bu arada Shell ve Royal-Dutch g rubu yılmayacak ve bir alt kuruluşu olan Ang io-Sakson Petrol Şirketi aracılığıyla müzakereleri devam ettiricektir. Amerikalıların, Amiral Chester vasıtasıyla Orta-Doğu'da imtiyaz el­ de etme g ayretleri. ing ilizleri endişelendirecek ve Amerikalı ları Orta­ Doğu'dan uzaklaştırmak için Berlin-Bağdat Demiryolu'nun yapımında Almanlarla işbirliğine itecektir. Bunun sonucunda ingiltere, Türk Hükümetiyle 1 9 10 yılında bir an­ laşma yaparak sermayesi tamamen i ng iliz olan "Türk MiiiT Bankası"nı kurdu. Bu banka petrol araştırmaları nı finanse edeceği g ibi, aynı za­ manda ingiliz ve Alman menfaatlerini de koruyacaktı . Türk MiiiT Bankası daha önce Deutsche Bank'la aniaşmış olduğundan böyle bir karara kolayca varılabilm işti. 1 9 1 2 yılında . Almanya doğumlu ing iliz bankacı Ernest Cassel, "Türk Petrol Şirketi" adında bir ingiliz şirketi kurdu. Sermayesi 80.000 ster­ li n olan bu şirket Mezopotamya ve di ğer Osmanlı vilayetleri nde petrol imtiyazları sağlayarak araştırmalarda bulunacaktı 1 2. Hisse senetleri üzerinde yapılan g örüşmeler sonucunda 1 9 M art 19 14'de Osmanlıların da imza koyduğu bir antlaşma ile Türk Petrol Şirketi, sermayesini 80.000'den 160 .000 sterlin'e çıkarıyor; bunun %50'sini D'Arcy g rubu, De­ utsche Bank ve Angio-Sakson Şirketi de %25'er hissesini alıyorlardı. Gül­ bankyan ise. yaptığı arabulucuktan ötürü D'Arcy g rubundan %2.5 ve Ang io-Sakson Şirketi'nden %2.5 olmak üzere toplam %5 hissenin sahibi oluyordu 1 3. Londra'da paraf edilen bu antlaşmanın imzalanmasından beş g ün sonra Alman ve ing iliz büyükelçileri Bôbıôli'ye başvurarak, Türk Petrol Şirketi'ne M usul ve Bağdat'da petrol imtiyazı verilmesini talep et­ tiler. Sadrazam Said Halim Paşa'nın 28 Haziran 19 14'de verdiği yazılı l l -Şükrü S. Gürel; Orta-Dotu Petrolünün Uluslar Arası Politikadaki Yeri, Ankara 1979, s. 54-58 12 - M iın. Kemal Öke; Musul Meselesi Kronol ojisi, (1918-1926), l stanbul l 987, s.13 13

-

B. Schwadran; a.g.e. , s.196


M USUL MESELESi

18

cevapta, Maliye Bakanlığı'nın Musul ve Bağdat vilayetlerinde buluna­ cak petrolü bir mukavele ile Türk Petrol Şirketi'ne verdiği belirtiliyordu. Ne var ki, çok kısa bir süre sonra ı. Dünya Savaşı'nı n patlak vermesi, Türk Petrol Şirketi'nin, verilen imtiyazı yürütmesini sürüncemede bırakacaktırl4. ı. Dünya Savaşı'nın 4 Ağustos 19 1 4 tarihinde başlamasından "Mondros Mütarekesi"ne kadar uzanan dönemde Musul ve Bağdat yörelerinde Petrol araştırmaları yapılamadı. Buna karşılık petrol sahala­ nyle ilg ili g izli anlaşmalar yapıldı. Daha sonra bahsedileceği üzere özel­ likle Sykes-Picot Antiaşması'nda bu çok bariz bir şekilde ortaya çıka­ caktır.

B- SiYASi GELiŞMELER

1. Birinci Dünya Savaşı'nın Çıkışı: ı. Dünya Savaşı hiç kuşkusuz Avrupa'nın XIX. yy. boyunca g eçirdi­ ği bir dizi siyasi ve ekomomik g elişmelerin mutlak sonucundan başka bir şey değildir. Fransız ihtilôli'nin ortaya çıkardığı yeni fikirler, talakkiler, siyasal ve sosyal müesseseler devletlere olduğu kadar milletierin dav­ ranışiarına da yeni yeni istikametler vermiştir1 5. Liberalizm ve Milliyetçilik g ibi düşünce akımları Avrupa'yı etkisi altına almış; italyan milri birliğinin kuruluşu ve bundan da önemli olmak üzere, Alman imparatorluğu'nun ortaya çıkması g ibi sonuçları beraberinde g etirmişti r. Avrupa'daki bu nevi deği şmeler, Metemich'in 1 8 1 5 Viyana Kongresi'yle ortaya çıkardı­ ğı "Müdahaleler Sistemi"n( ortadan kaldırmıştı. Artık batı ülkeleri blok­ laşma sürecine g irmiş; ekomomik ve askeri rekabet had safhaya var­ mıştı. Bilindiği g ibi ingiltere, Almanya'nın g elişen ekonomisinin düny a 14 - M. Kemal Öke; a.g.e., s. l3 15 - F. Armaoılu; 20.yy. Siyasi Tarihi (1914-1980), Ankara 1987, s.99 • M üdahaleler Sistemi, Avrupa'da mevcut dengeyi korumak, Fransız Ihtilali'nin ortaya çıkardıgı Milliyetçilik cereyanlarını etkisiz kılmak ve yeni milli devletlerin ortaya çıkmasını önlemek esaslarına dayanıyordu.


MUSUL MESELESi

19

pazarlarını ele g eçirmesinden ve askeri yönden g üçlenmesinden di­ ğer büyük devletler g ibi endişelenmekteydi. 1890 '1ardan itibaren Gü­ ney doğu Avrupa ve ön-Asya'yı ve daha sonra Afrika ve Uzak-Do­ ğu'yu etkisi altına almıştı. Bu durum, ing i ltere'nin g üvenliği ile Hindistan yolu ve denizaşırı çıkarlarını zedeliyor; dolayısıyla Almanya'nın güç ve etkinliğinin azaltı lmasını istiyordu 16. Fransa ve Rusya da Almanya'nın Avrupa'da g üçler deng esini bozan bu g elişiminin durdurulmasından yanaydı. Almanya ise ekonomik ve siyasi yönden dünyada daha etkin hale gelmek ve özellikle Doğu'ya doğru g enişiemek istiyordu. Avustur­ ya-Macaristan imparatorluğu da Sırbistan'ın büyük iddialarla harekete g eçmesini ve Rusya'nın bu devleti desteklemesini tehlikeli buluyordu . italya üçlü ittifak bloku içersinde olmakla beraber g izlice Fransa ile an­ laşmıştı. Amacı, Avusturya'nın eg emenliğinde kalmış italya toprakları nı kurtarmak; Akdeniz ve çevresinde yeni sömürg eler ele g eçirmektiı 7. Bütün bu şartlar altında, 28 Haziran 1 9 14 g ünü Avusturya-Maca­ ristan prensinin Saray-Bosna'da bir Sırplı tarafından öldürülmesi barda­ ğı taşıran son damla oldu. Neticede, Avusturya-Macaristan imparator­ luğu, Sırbistan'a savaş açmış ve böylece ı. Cihan Harbi başlamıştı. Bir tarafta ittifak Devletleri adı altında Avusturya-Macaristan imparatorlu­ ğu, Almanya ve Osmanlı imparato� uğu, d iğer taraft a Sırbistan, Rusya , Fransa , ing iltere, Japonya ve italya (itilaf Devletleri) bulunuyordu. 2-

Osmanlı Devleti'nin Savaşa Girişi:

1 9 1 4 Temmuzunda patlayan dünya savaşı, Osmanlı Devleti'ni de kendine çekmeye başlamıştı. Osmanlı ideresinde eg emen olan ittihat ve Terakki Fırkası'nda çeşitli görüş ayrılıklan bulunmakla beraber, Harbi­ ye Nazın Enver Paşa ve ona yakın olanlar Almanya ile diyaloğa gidil­ mesinden yanaydılar. Almanya ise itilaf Devletleri tarafından etrafında kurulmuş olan çemberin parçalanabilmesi için Osmanlı Devleti ile bir antlaşma yapılmasını istiyordu. Osmanlı Devleti'nin g üçlenmesi Alman 16 - R. Uçarol; a.g.e., s.376 17 - R. Uçarol; a.g.e., s.377


MUSUL MESELESi

20

çıkarianna uyg un olduğu için her t ürlü yardıma hazırdı1 8. Neticede, is­ tanbul'da başlayan ittifak görüşmeleri 2 Ağustos 1 914'de "Türk-Alman ittifak Antiaşması'nın imzalanmasıyla sonuçlanmıştır. Buna göre: o) i ki devlet, Avusturya ile Sırbistan arasında çıkan bir anlaşmaz­ lıkta tam bir tarafsızlık g östereceklerdir. b) Rusya'nın aldığı askeri tedbirler sonunda Avusturya ile Rusya savaşa tutuşur ve Almanya da Avusturya'nın yardımına g itmek zorun­ da kalırsa, Osmanlı Devleti de savaşa katılacaktır. c) Osmanlı Devleti tehdit altında kalırsa Almanya, Osmanlı Devle­ ti'ni silohio savunacaktır. d) ittifak 1 9 1 8 yılı sonuna kadar devam edecek, taraflardan biri feshetmezse beş yıl için yeniden yürürlükte olacaktırl9. Osmanlı Devleti savaş karşısında ilk anda tarafsızlığını ilan etmek­ le beraber, Ağustosun ilk haftasından itibaren olaylar ve Almanya'nın çabalan Osmanlı Devleti'ni savaşa katılmaya zorladı. Ge eben ve Bres­ lav adlı iki Alman savaş g emisinin Çanakkale Boğazı'ndan g eçerek Osmanlı Devleti'ne sığınması ve Osmanlı yönetiminin bu g emilere Ya­ vuz ve Middilli adlarını vererek satın aldı ğ ını açık laması; ancak g emi mürettebatının kaptan da dahil olmak üzere değiştirilmemesi, ardın­ dan Yavuz ve M idiili gemilerinin iki önemli Rus liman kentini (Odessa ve Sivastopol) topa tutması bardağı taşıran son damla oldu. Bu olay üze­ rine; ing iltere, Fransa ve Rusya Osmanlı Devleti'ne savaş ilan ettiler. Böylece, Osmanlı Devleti ı. Dünya Savaşı'na dahil oluyor ve imparator­ luk, hayatını tamamlamak için g ünlerini saymaya başlıyordu.

C- MÖTTEFİKLER ARASINDA YAPILAN GİZLİ ANLAŞMALAR Osmanlı imparatorluğu'nun savaşa g irmesi, itilôf Devletleri naza­ nnda zaten "Şar k Meselesi' olarak g örülen imparatorluğun yıkılma za­ manı nın, geldiği düşüncesini g üçlendirmişti. Ancak, onun topraklarının paylaşılması, anlaşmazlıklara neden olabileceğinden önceden bu ko18 - R. Uçarol; a.g.e., s.381 19- F. Armaoııu; 20. yüzyıl ....., s.l 08


MUSUL MESELESi

21

nuda aralannda bazı anlaşmalar yapma gereği duydular.

1 . istanbul Anlaşması: i ngiltere ve Fransa'nın üstün deniz ve kara kuvvetleriyle 1 9 1 5 yılı başlarında Çanakkale'ye saidırmaları Rusya'yı endişelendirdi20. Rusya, 4 Mart 1 9 1 5'de ingiltere ve Fransa'ya verdiği bir notayla Boğazların kendisine bırokılmasını istedi. Bu notada şöyle deniliyordu: "istanbul Şehri, Boğaziçi . Marmara Denizi ve Çanakkale Boğa­ zı'nın batı kıyıları ve Midye-Enez hattına kadar Güney Trakya Rusya'ya verilmelidir. Ayrıca Boğaziçi ile Sakarya Nehri arasında. izmit Körfezi üzerinde saptanacak bir nokta a rasında kalan topraklar. Marmara Denizi'ndeki adalar, imroz (Gökçeada) ve Tenodos (Bozcaada) ada­ ları da Rus i mparatorluğu'nun sınırları içine sokulmalıdır. " 21

ingiltere ve Fransa, Rusya'nın bu isteklerine karşı çıkmak istediler; ancak Rusya'da Almanya ile ayrı bir barış yapma eğiliminin güçlen­ mesi üzerine; ingiltere 1 2 Mart 1 9 1 5'de, Fransa 1 0 Nisan 1 9 1 5'de Rus­ ya'ya yukanda belirtilen isteklerini kabul ettiklerini bildirdiler. Buna karşı­ lık Rusya da bu iki devletin Osmanlı imparatorluğu'nun diğer bölgeleri ile Asya'daki çıkar ve emellerini kabul ediyordu22. 2-

Londra Anlaşması:

italya ile ingiltere, Fransa ve Rusya arasında yapılan 26 Nisan 1 9 1 5 tarihli Londra Anlaşması'nda bu devlete Osmanlı im paratorlu­ ğu'ndan da pay verildi. Buna göre: "a) italya 1 8 Ekim 1 912'deki Osmanh-italyan "Uşi Antlaşması" gere­ ğince geçici olarak elinde bulundurduğu Oniki Ada üzerinde tam egemenliğe sahip olacaktı . b) İngiltere, Fransa ve Rusya; Osmanlı Asyası'nın tamamen veya kısmen paylaşılması halinde, Antalya iline yakın olan Akdeniz Bölge20 - F. Ann aoğlu; Siyasi Tarih ( 1789- 1960), s.427-428 2 1 - Ö. Kürkçüoğlu; a.g.e., s.40 22 R.Uçarol; a.g.e., s. 397 -


MUSUL MESELESi

22

si' nde ôdil bir pay almasını genel olarak kabul ediyoı1ardı. Bu bölgenin nihai sınırları ingiltere ve Fransa'nın mevcut çıkarları dikkate alınarak daha sonra çizilecektir. Osmanlı imparatorluğu'nun toprak bütünlüğü korunacak olursa ve büyük devletlerin çıkar bölgelerinde değişiklikler yapılırsa italya'nın çıkanarı da dikkate alınacaktır. Savaş sırasında ingil­ tere, Fransa ve Rusya, Asya Türkiyesi'nin herhangi bir yerini işgal eder­ lerse Antalya bölgesi italya'ya bırakılacak ve eğer italya isterse burayı işgal edebilecektir. c) Osmanlı Devleti'nin Trablusgarb'taki bütün hakları italya'ya bı­ rakılacaktır. d) Arabistan ile islôm kutsal yerlerini, bağımsız Müslüman yöne­ tlmlerine bırakocaklarına dair Fransa, ingiltere ve Rusya'nın yaptıkları açıklamayı, italya da kabul edecektir. ·'23 3-

Sykes-Picot Anlaşması":

Rusya ve italya, Osmanlı i mparatorluğu'ndan kôğıt üzerinde de olsa paylarını almışlardı. Şimdi sıra ingiltere ve Fransa'ya gelmişti. Bu sı­ ralarda Fransa, Rusya'nın Boğazlara yerleşmesine karşılık kendisi de Su­ riye ve Çukurova'ya sahip olmak istiyordu. ing iltere ise, 1 9 1 5 yılına ge­ lindiğinde Araplar ile yakın ilişkiler içerisine giriyor, kendi koruyuculu­ ğunda Arapların bağımsızlığını benimsiyer ve Mekke Şerifi Hüseyin ile bu amaçla işbirliği yapıyordu. Hatta ingiltere bunu Fransa'nın da des­ teklemesini istiyordu24. ingiltere, Hüseyin ile yaptığı bu m üzakerelerden Fransa'yı ancak 1 9 1 5 Kasım ında haberdar etti25. Bunun üzerine Fransa Orta-Doğu'yu da paylaşma meselesi üzerinde ısrarla durdu ve sonun­ da ingiltere ile Fransa arasında Londra'da başlayan görüşmeler 3 Ocak 1 9 1 6'da sonuçlandı. Toplantıya ingiltere adına Sir Mark Sykes ve 23 - R. Uçarol; a.g.e., s.397-398 • Orta-Dotu ve Musul Meselesi ile do!rudan alakah gizli antlaşma, Sykes-Picot Antlaşması'dır.

24 - R. Uçarol; a.g.e., s.398 25 - F. Armaotlu; 20. yüzyıl ... , s. 1 26


23

MUSUL MESELESi

Fransa adına Charles François Georges-Picot katıldı. Bu anıaşmaya göre: "Fransa, Suriye ve Musul dahil olmak üzere Kuzey lrak'ı elde edi­ yordu. ingiltere ise, Filistin ve i ran arasındaki bölgeyi yönetimi alına al­ maktaydı. Ayrıca Fransa'ya nüfüz bölgesi olarak Adana vilôyeti, Kilikya ve Harput dahil Anadolu'nun Güney-doğu Bölgesi de veriliyordu (Mavi Bölge). ingiltere ise Mezopotamya, Akka ve Hayfa limanlarını alıyordu (Kırmızı Bölge). Fransa düşündüğü üzre Suriye ve Lübnan'a sahip oldu­ ğu gibi. M usul petrol bölgesini de yönetimi altına alıyordu26 . Geriye ka­ lan topraklarda ingiliz ve Fransız koruyuculuğu altında bir Arap Devleti veya Arap Devletleri Federasyonu kurulacaktı. Ayrıca iskenderun ser­ best liman; Filistin de uluslararası bölge oluyordu 27. Fakat ing iltere, bunun bir taslak anlaşma olduğunu, ancak Rus­ ya'nın onayından sonra kesin şeklini alacağını belirtti. Bunun üzerine Sykes ve Picot, Mart 1 9 1 6'da Rusya'ya giderek Rus Dışişleri Bakanı Sa­ zanov ile görüştüler. Rusya, Kuzeydoğu Anadolu'daki toprak istekleri­ nin kabul edilmesi şartıyle, ingiliz-Fransız paylaşmasını benimseyeceğini belirtti. ingiltere ve Fransa bunu, 1 3-26 Nisan ve 1 0-23 Mayısda kabul ettiler. Fakat anlaşmanın son şekli 1 0-23 Ekim 1 9 1 6' da ortaya çıkmıştır. Buna göre: Rusya bağımsız bir Arap Devleti veya Arap Devletleri federasyo­ nu kurulmasını ve Suriye, Adana ve MezopÇ>tomya'nın ingiltere ve Fransa arasında paylaşılmasını kabul ediyordu. Buna karşılık Erzurum, Van .Bitlis vilayetleri ile Van'ın güneyinde Fırat, Muş ve Siirt arasında ka­ ıantoprakları ve Trabzon'un batısında sonradan tesbit edilecek bir nok­ taya kadar Karadeniz kıyılarını Rusya ele geçiriyordu. Fransa ise; Ala­ dağ , Kayseri. Akdağ, Yıldızdağ, Zara, Eğin ve Harput arasında bulunan Anadolu topraklarını-kesin sınırları sonradan tesbit edilmek üzre­ alıyordu28.

26 - K. Melek; a.g.e, s. l7 27- Ö. Kürkçüo�lu; a.g.e. s.42 28 - Ö. Kürkçüo�lu; a.g.e., 43


MUSUL MESELESi 4-

24

Sa int-Jean de Maurienne Anlaşması:

italya Sykes-Picot Anlaşması'nı öğrenince 1 9 1 5 Nisanında "Londra Antlaşması"yla elde ettiği hakların yeniden gözden geçirilmesini istedi. 1 9 Nisan 1 9 1 7 tarihinde Saint-Jean de Maurienne'de yapılan görüşme­ ler sonunda bir anlaşmaya varıldı. Buna göre; italya 1 9 1 6'da ingiltere. Fransa ve Rusya arasında yapılan anlaşmayı (Sykes-Picot-Sazanov) kabul ediyor. karşılığında Mersin hariç, Antalya, Konya, Aydın ve izmir bölgelerini alıyordu. ingiltere ve Fransa da birer serbest liman kurabile­ ceklerdi. italya ise Mersin, iskenderun, Hayfa ve Akkô'da serbest lima­ na sahip olacaktı29. Rusya, 1 9 1 7 yılında patlak veren Bolşevik isyanı dolayısıyla görüş­ melere katılamamıştı. ingiltere. Fransa ve italya'nın vardıkları anlaşma ise daha sonra Rusya'nın onayına bağlı tutuldu. ancak 1 9 1 7 Kasımın­ da yönetime geçen Bolşevik rejim, Çartık döneminin bütün uluslararası taahhütlerini tanımadığını ilan edince, "Saint-Jean de Maurienne An­ laşması" da yürürlüğe girernemiş oldu.

29 R. Uçarol; a.g.e., s.399 -


25

MUSUL MESELESi

II.

BÖLÜM

MONDROS MÜTAREKESi'NDEN LOZAN KONFERANSI' NA KADAR "MUSUL MESELESi " A- MONDROS MÖTAREKESi: ı. Dünya Sa vaşı. itilaf Devletleri' n i n mutlak g a l ibiyetiyle sonuçlanmıştı. Şimdi sıra . ittifak Devletleri'yle önce mütareke. sonra banş antlaşmalarının imzalanmasına gelmişti. Zaten savaşın uzamasına Türklerin Boğazları kapatması sebep olmuştu. 1 9 1 7 yılının başlarında. i ngilizler Türklerle ayrı bir ba rış antıaşması yapılabileceği fikrini düşünmekteyd iler. Bu tarz görüşmelere karşı çıkan Lord Curzon . savaşa. istanbul ve Boğazları Türklere bırakmamak. Kapitülasyonları muhafaza etmek ve onların mevcudiyetini Anadolu'da tanımamak için gidildiğini belirtiyordu. Savaşı sona erdirmek için Türklerle yapılan görüşmelerin sonu gelmiyordu. Bu arada ingiltere'nin isviçre Büyükelçiliği'nden başka bir teklif geldi. O sırada. isviçre'de bulunan M uhtar Bey ile ilişki kurularak erken barış için Türklerin tekiifte bulunmaları isteniyordu. Türklerin ileri sürdükleri teklif şöyle idi: ı- Türkler bağımsız bir devlete sahip olacak. 2- istanbul şehri kendilerine bırakılacak, 3- Môli yardım yapılacak. 4- Kapitülasyonlar kaldırılacaktı. ingilizler de bu teklifiere karşı şu isteklerde bulundular: 1- �oğazlarda deniz trafiği serbest olacak, 2- Mezopotamya (Bağdat ve Basra vilayetleri). Arabistan ve Ermenilere bağımsızlık verilecek, 3- Filistin ve Suriye bağımsız birer devlet olacaktı. (Musul ve yöresinin değerini bilen Türkler. Musul petrollerini elden çıkarmak niyetinde değildi.)


MUSUL MESELESi

26

Kutü'I-Amara'da Türklere esir düşen General Townshend, Hüseyin Rauf Bey'e bir mektup göndererek ingiltere ile görüşmelere gidildiği takdirde Osmanlı H ükü meti' ne yardıma hozır olduğunu ve şerefli koşullar elde edilmesi için çaba harcayacağını bildirdi. 1 7 Ekim 1 9 1 8'de Sadrazam izzet Paşa ile buluşan General Townshend , Türkler lehine görüşmelerde bulunacağını söyledi 1 . Ancak ingiliz, Fransız ve italyan başba kanları daha 7 Ekim 1 9 1 8 tarihinde Osman lıla rla yapılacak mütarekenin koşullarını kararlaştırmışlardı. ingilizler, General Townshend'in sözlerine kulak asmadıkları gibi, kend isini Mondros Müta rekesi görüşmelerine dahi sokmadılar. Mütareke, 30 Ekim 1 9 1 8'de H üseyin Rauf Bey ve Amiral Calthorpe başka nl ıklarında iki heyet tarafından görüşülerek 30 Ekim 1 9 1 8'de imzalandı. Mütarekenin hiç kuşkusuz en ağır maddesi "m üttefiklerin güvenliklerini tehlikede gördükleri anda Osmanlı topraklarının herhangi bir parçasını işgal edebilecekleri" hükmünü içeren 7. madde idi. Ayrıca 24. maddeye göre de doğudaki altı vilôyette ortaya çıkabilecek asayişsiziikten ötürü Batılı devletler, derhal asker gönderip o yerleri işgal edebileceklerdi. Müttefik devletler özellikle bu maddelere istinaden Osmanlı imparatorluğu içinde birçok topraklan işgal etmişlerdir. "Mondros Mütarekesi" imzalandığı zaman ingilizler Musul'un 30 km. güneyinde bulunuyorlardı. Müteakiben büyük bir süratle Musul'u ele g,eçirmek için harekete geçtiler2. ingilizler, düşmanları Türklere karşı O rta-Doğu'nun tek hakimi olmak istiyorlardı. Hatta , m üttefikleri olan Fransızlan dahi buraya sokmak niyetinde değillerdi. ingiltere, Fransa ile akdettiği 1 9 1 6 Anlaşması hükümlerinin- bu antlaşmaya göre Musul Fransızıcra bırakılmışdı-şartların değiştiğini gözönünde bulundurarak uygulanmasının mümkün olmadığını belirtiyordu3. Bu arada Irak'da ineemelerde bulanan Albay T. E. Lawrence Londra'da Doğu Komites i ' ne g özlem lerini a ktarm ış "Arap Meselesi" ile i l g i l i açıkla ma larının yanısıra M usul'un da Mezopotamya hudutları dahilinde tela kki edilmesinin yeri nde olaca ğ ı n ı öğ ütlem işti . 1 - K. Melek; a.g.e., s.lS-19 2 - Yusuf Hikmet Bayur; Türkiye Devletinin Dı§ Siyasası, İstanbul 1942, s. l 62 3 M. Kemal Öke; a.g.e. s.20 -


27

_

MUSUL M ESELESi

Mezopotamya'ya yeni atanan sivil komiser Binbaşı AT. Willson da Lawrence ile aynı fikirdeydi. Hindistan Müstemleke Bakanı Montagu ise böylesine pratik bir çözüm için hem vaktin çok erken olduğunu, hem de Fransa ile ilişkilerin gerginleşeceğini savunuyordu. Londra'daki ingiliz dışişleri Ise Fransa'nın tepkisini dikkate alarak, Bağdat'taki komiserine, Fransız çıkarlarıyla çelişecek herhangi bir durum yaratılmaması, Irak'taki sivil idarenin, Musul'u da kapsayacak şekilde genişletilmemesi ve General Marshall'ın işgalini takiben M usul'un askeri yönetim altında bulundurulması talimatını verd 4. 1 9 1 8 Kasımının başından itibaren General Marshall, M usul'daki taktik noktalarını işgal etmeye başladı. ingilizler yörenin kısa sürede ele geçirilebi lmesi için Mondros M ütarekesi'nin 7. mad desini öne sürüyorlardı. Ali ihsan Paşa ise mütarekenin 3 1 Ekimde yürü rlüğe girdiğini ve 7 . m adenin Musul için geçerliliğinin olmadığın belirterek; iki taraf güçleri arasında kalan bölgenin tarafsız bir tampon bölge olarak ka bul edilmesini talep ettjS . ingilizierin ise aldıkları emir uyarınca ileri harekôtlarını durdurmayacakları ve amaçlarının Musul'u bilfiil işgal etmek olduğu belliydi. Ancak MarshalL m ütarekenin alelacele imza landığından şikayetle, hükümlerde Mezopotamya'nın işgalinin öngörüldüğünü fakat coğ rafi bir terim olarak Mezopota mya'nın M usul'u da kapsayıp kapsamadığının bildirilmesini üstlerinden talep etti. Bu müracaata H indistan Müstemleke Nezareti olumlu cevap verdi6 . Buna dayanarak cephe kumandanı Cassel i leri harekôta başladı. 6. Ordu Kumandanı Ali ihsan Paşa, bu durum karşısında Babıôli ile telgraflaşmış ve Sadrazam Ahmet izzet Paşa , kendisine m ütareke m etninde M usul'un boşaltıl masını ve teslimini öngören bir madde olmadığını, düşman işgal isteğinde ısrar edip saldırıda bulunursa karşılık verm eden kuzeye çekilmesi tali matını verdi·? Ayrı c a A m i ra l 4 M. Kemal Oke; a.g.e., s.2l -

5 - Ali İhsan Sabis; Harp Hatıralanm, c.V, Ankara 1951, s.7 6 M. Kemal Oke, a.ge., s.22 -

7 - M. Kemal Oke; a.g.e., s.23


MUSUL MESELESi Calthorpe'den de mütarekenin tefsiri hususunu açıklamasını rica etti. Calthorpe ise durumu War Office'e (Savaş Bakanlığı) bildirdi; ertesi gün oradan gelen cevapta "Musul gernizonunun teslim olması hakkındaki 1 6. madde karşısında haklılığının aşikôr bulunduğu' söyleniyordus. Bunun üzerine Cassel 2 Kasımda M usul'u ablukaya alarak, m ütareke hüküm lerince Türk gernizonunun teslimini istedi. Bu talebe karşılık Ali i hsan Paşa Musul'daki birliklerin garnizon oluşturmadığını bildirdi. Sadrazam da 1 6. maddede geçen "garnizon" kelimesinin I rak'daki askeri kapsamadığını, sınır konusundaki çözümün ancak diplomatik yolla halledilebileceğini bildirdi. Diplomatik kanalın uzun süreceğini bilen Marshall devreye girerek 7 Kösımda Ali ihsan Paşa'dan Osmanlı birliklerinin 1 5 Kasım öğleye kadar Musul'u boşaltmasını istedi. Aksi taktirde, dökülecek kanın hesabını Ali ihsan Paşa ödeyecekti. Bütün bu şartlar altında, B Kasımda şehrin boşaltılmasına başlandı. Aynı gün Musul'a ingiliz bayrağı çekildi. Şehrin boşaltılması 1 5 Kasımda, vi layetin ise 6 Aralıkda son buldu9. Böylece daha sonra yapılacak konferanslarda Musul'un durumu g örüşülürken burasını işgal eden haklı çıkacak ve bunun fetih hakkından bahsedilmesine bilhassa dikkat edilecekti. Bu görüşmelerin sonucunda zengin petrol yataklarının kimler tarafından yönetileceği de ortaya çıkacaktı ı o. ingilizler Musul'u işgal ettikten sonra, bölgede çeşitli faaliyetlere başladılar. 1 7 Kasım 1 9 1 8'de Şeyh Mahmud adlı bir şahıs, ahalisinin büyük coğ unluğu Türk olan Süleymaniye, Kerkük, Tuzhurmatı, Kifri. Zaho, Bana , Revanduz, Duhok, Nebiyunus, E rbil , Altınköprü ve Sina'yı nüfuz sahası içine alan ingiliz himayesinde bir "Kürt Emirliği" kurmuştu. i ngilizler bu bölgede Türkçe konuşmayı dahi yasaklamışlardı ı ı . 8 - G. Jaesclıke; Kurnıluş Savaşı lle ligili Ingiliz Belgeleri, (çev. Cemal Köprülü), Ankara 1986, s.33

9 - G. Jaeschke; a.g.e., s.33 lO - S.Shaw-E.K.Shaw; Osmanlı İmparatorluğu ve Modem Türkiye, c.II (çev: Mehmet Harmancı), lstanbul 1983, s.382-383 l l - B�bakanlık Devlet Ar§ivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Ar§ivi Daire B�kanlığı; Musul - Kerkük ile ilgili Ar§iv Belgeleri ( 1529-19 19) Ankara 1993 s. 37

28


29 MUSUL MESELESi ingilizler, işgal sırasında M usul ve Kerkük civarındaki ahali ve aşiretleri Osmanlı Devleti'ne karşı ayaklandırmaya çalışm ışlardır. Bun unla ilgili bazı arşiv belgelerinde özet olarak şunlar ifade edil mekteydi. " i ngilizlerin, işgal sırasında m ukavemet göreceklerini anladıkları yerlerde Kürtler lehine çalıştıklarını söyleyerek, şeyhleri ve reisieri elde etmeye çalıştıkları, ingiltere siyasi hakimlerinin aşiretleri Osm anlı Devleti'ne karşı ayaklandırmak için her türlü ted bire başvurd ukları, Seyyid Taha'ya, Cezire-Rumiye arasında beylik vaad ederek, kendisine silah ve hayvan verd i kleri , Simko'yu Osmanlı hududuna saldırması için kandırmaya çalıştıkları Erbil ve Revanduz aşiretleri reisierine maaş verdikleri fakat onların bunu kabul etmedikleri, Erbil'de oniki camiyi hastalık zu hurunu önlemek baha nesiyle kapattıkları; bu olaylar üzeri ne M usul halkının i ngilizlerden nefret ettiği . . . " 1 2 5 Zilkade 1 337 (2 Ağ ustos 1 9 1 9) Belge 5, Belge 6, Belge 7 , Belge 8, Belge 9! 1 , 9/2 M usul'un kaza larından olan i madiye'nin ha lkı ingiliz baskısına dayanomayorak Osmanlı idaresi aıtında yaşamak istemişlerdir. Bunun­ la ilgili olarak 23 Temmuz 1 9 1 9 tarihli bir belgede kısaca şunlar söylenmekteydi: "imadiyelilerin ingilizierin beskılarına dayanamayarak, buranın siyasi memur yardımcısı ve alay kumandanıyla dört askerini öld ü rdükleri silah ve cephanelerini ele geçirdikleri ve "Cem iyet-i Muhammed iye" adına gönderdikleri mektu pkta Osmanlı idaresi altında yaşamak istemeleri sebebiyle kaym akam , olamadığı takdirde asker veya hiç olmazsa bir jandarma gönderilmesi , aksi takd irde Çölemerik hududuna göç edeceklerini Van Valisine bildirmeleri . . . " 1 3 Belge 1 0 ingilizierin Milli Aşiretini ele geçirmek istedikleri de bir gerçektir. Bununla alakah 31 Ağustos 1 9 1 9 tarihli birkısım belgelerde özetle şunlar bel irtilmekteydi. " i ngilizlerin M illi Aşiretini elde etmek isted i kleri, Süleymaniye ingiliz hakimi ile Urfa 'dan gelen bir yüzbaşının Viranşehir' i ziyaret etmesinden anlaşılmaktadır. " l 4 Belge ll, Belge 1 2 .

1 2 - BOA. DH. KMS., nr. 50-3/25 Belge sıra nr . 27, 3 1 , 35, 59, 63, 64 1 3 - BOA. DH. KMS., nr. 50-3/25 belge sıra nr. 5 1

1 4 - BOA. DH. KMS., nr, 53-1/19


30 MUSUL MESELESi Osmanlı kuvvetlerinin Sü leymaniye'den çekilmesinden sonra ing iliz desteğiyle bir Kürt Emirliği kuran Şeyh Mahmud daha sonra ingilizierin samimiyetsizliğini aniayarak ve bun ların gerçek niyetini görerek yandaşlanyla birlikte Osmanlı idaresini istemiştir. Bununla ilgili bazı belgelerde özetle şöyle denilmekteydi . "Osmanlı askeri kuwetinin Süleymaniye'den çekilmesinden sonra bağımsızlığını ilan eden Şeyh Mahmud'a ingilizler tarafından güvence verildiği . fakat daha sonra sözlerinde durmayarak Süleymaniye'ye ingiliz bayrağı çekip üçyüz köyü yakıp-yıkarak Şeyh Mahmud'un nüfuzunu Kırma yoluna gittikleri; buna tahamm ül edemeyen Şeyh Mammud'un kuwet toplayarak Süleymaniye'yi i ng ilizlerden tem izlediği; bütün Arap ve Kürtlerin Osmanlı Hükümeti aleyhine önceden yaptıklarına pişman olarak Osmanlı idaresini istedikleri yolunda Süleymaniye'den gelen bir zabitin ifadeleri- 1 0 Sa1 er 1 338 (4 Kasım 1 9 1 9)" 1 5 Belge 1 3/ 1 , Belge 1 3/2, Belge 1 4, Belge 15 ing ilizierin Musul' un kazası i madiye'ye bağl ı Pam i ri köyüne saidırmaları üzerine i madiye aşiretlerinin birleşerek Osmanlı idaresini istedikleri bilinmektedir. Bununla ilgili bazı belgelerde esas olrak şöyle denilmektedir: " ingi lizierin i madiye'nin Pamrini Köyüne saldırarak Şeyh Bahaeddin Efendi ile biraderini gözaltına almaları üzerine, Hacı Reşid Bey ve i madiye d ahilindeki aşiretlerin birleşerek ingilizlere karşı çarpıştıkları ve ahalinin Musul'a giren Amerika heyetlerine Osmanlı Devleti'ni istedikleri 1 2. 5. 1 338 (6 Kasım 1 9 1 9)" 1 6 Belge 1 6 , Belge 1 7 , Belge 1 8 Musul halkının bölgedeki ingiliz görevlileri öldürerek Osmanlı yönetimini istediklerine dair bir kısım belgelerde özetle şöyle denilmekteydi: "Musul'da ahalininin Akra , imadiye ve Erbil' i ingilizlerden ve ingilizlere hizmet eden yerlilerden tem izleyerek mahalli idareler kurdukları, halka kötü muamelelerinden dolayı değiştirilen Musul'un irıgiliz valisi Peyman'ın yerine tayin olunan kişiyi de Akra siyasi hakimi, tercü manı ve m uhafızlarıyla birlikte öldürdükleri ve Şerndinan 15 - BOA. DH. KMS., 50-3/25, belge sıra nr. 78/1, 79, 80, 8 1 16 - BOA. DH. KMS., nr. 53-3/65


31

MUSUL MESELESi Kaymakamlığı'na, bütün bunları islam dini ve Osmanlı H ükümeti'ne hizmet için yaptıklannı bildirerek, kendilerine silah, cephane ve ehliyetli zabit gönderilmesini istedikleri, ayrıca Osmanlı yönetimini istedikleri hasretle bekledi kleri yolunda da haberler alındığı ndan bu müracaatların cevapsız bırakılmasının Musul ahali ve aşiretleri arasında kırılmaya sebep olacağı . . . 4 Ra 1 338 (27 Kasım 1 9 1 9)"1 7 Belge 1 9/ 1 , Belge 1 9/2, Belge 20.

B- PARiS BARIŞ GÖRÜŞMELERi ı. Dünya Savaşı'nda mağlup olan ittifak Devletleriyle imzalanacak

barış antlaşmalarının hazırlanması için 1 8 Ocak 1 9 1 9' da " Paris Barış Konferansı" toplandı. Konferansa egemen olan devletler ingiltere, Fransa , Amerika, Japonya ve italya idi. Konfera nsın çalışmaya başlamasından hemen sonra, Ameri ka'nın isteğine uygun olarak Milletler Cemiyeti'nin statüsünün kurulmasına öncelik verildi. Böylece, bu devlet yeniden infirat (yalnızcılık) politikasına döndü. ingiltere ve Fransa bu durumdan yararlanarak Willson'un 1 4 ilkesini dikkate almadan, kendi çıkarları yönünde hareket ederek, barış koşullarını saptamaya çalıştıları s. ingiltere Başbakanı Lloyd George, Sykes-Picot Anlaşması'ndan memnun değildi. Bir hata yapılarak Musul Fransa'ya bırakılmıştı. Bu hata , antlaşmada iki önemli değişiklik yapılarak d üzeltilebilirdi. Birincisi Musul' u ingiliz bölgesinde tutmak, ikincisi ise, Filistin'in sınır ve statüsünü yeniden �esbit etmekti. Fransız Başbakanı Clemenceau'nun "Paris Banş Konferansı"ndan önce Aralık 1 9 1 8'de Lond ra'ya gelm esi bunu gerçekleştirmek için iyi bir fırsat idi. i ngi lizler pazarlık konusunda avantajlı durumdaydılar. Ruhr Havzası , Suriye ve Kilikya gibi Fransız isteklerine karşı ingilizler de Musul ve Filistinde' ki değişik statüyü öne sürdüler. Her iki taraf da takasdan memnundu. Fransızlar ayrıca Musul petrollerinden hisse alacaklar ve bir boru hattı ile petrolü iskenderun 17 - BOA. DH. KMS., nr. 50-3/25, belge sıra nr. 85, 86, 87. 1 8 - R. Uçarol; a.g.e., s.4 1 2

·


32

MUSUL MESELESi şehrine nakledeceklerdi. Clemencea u . Paris'e döndükten sonra 1 5 Şubat 1 9 1 9 tarihli muhtıra ile bu değişiklikleri kabul etti 19. Musul'un ingilizlere verilmesi temelde üç nedene dayanıyordu: Bunlardan birincisi. Fransa . M usul petrollerinden hisse alacaktı; ikincisi ingiltere Fransa'yı banş konferanslarında gizli anlaşmalar çerçevesinde destekleyecekti; üçüncüsü ise Orta-Doğu'da uygulanması düşünülen "Manda Sistemi" i le Fransa; Suriye, Şam . Halep ve iskenderun'u . alacaktı. "Paris Barış Konferansı" dairesinde ikinci safhayı 1 8 Nisan 1 9 1 9'da iki devlet arasında yapılan " Berenger-Long Petrol Anlaşması" oluşturur. ingiltere'nin Petrol işleri Başkanı Walter Long ile Fransız Petrol Ürünleri Genel Komiseri Senetör Henry Berenger arasında 8 N isan tarihinde Paris'de başlayan görüşmeler sonucunda Orta-Doğu ve Akdeniz'e yakın ülkelerdeki ortak petrol politikası üzerinde anlaşmaya varıldı. Buna göre; ingiltere. Mezopotamya'yı mand.a yönetimi altına alacak ve Türk Petrol Şirketi de yeniden örgütlenecekti. Çıkan petrolden. ingiltere %70, Fransa %20 ve yerel hükümet de %1 O hisse alacaktı. Fransızlar aynı zamanda M usul ve iran'dan petrolün bir boru hattı ile Akdeniz' e bağlanmasını sağlayacaklardı20. Ancak. bu anlaşm a . ge rek Lloyd George-Lord C u rzon anlaşmazlığı. gerek petrol şirketi yöneticileri arasındaki ·anlaşmazlıklar ve gerekse ingiliz-Fransız uyuşmazlığı gibi sebepleden ötü rü rafa kaldınlacaktır.

C- SAN REMO GÖRÜŞMELERi: Osmanlı imparatorluğu ile imzalanması gereken banş antıaşması itilaf Devletlerini düşündüren en önemli sorunlardan biri idi. Bu antlaşma ile uzun zamandan beri sürüp gelmekte olan "Şark Meselesi" kökünden çözüm lanecek ve her devlet istediği parçaya sahip olacaktı21 . ı. Dünya Savaşı içerisinde. itilöf Devletleri kendi aralarında 19 - B. Schwadran; a.g.e., s. 197-198

20 B. Schwadran; a.g.e., s.200 -

2 1 - Coşkun Üçok; Siyasal Tarih ( 1789-1960), Ankara 1980, s.233


33 MUSUL MESELESi yaptıkları "Gizli Anlaşmalar"la Osmanlı imparatorluğu'nu paylaşmışlardı; fakat Rusya'nın savaştan çekilmesi Amerika Birleşik Devletleri'nin savaşa katılması ve bu devletin savaştan sonraki tutumu. barışın yapılacağı sıralarda değişik bir durumun ortaya çıkmasına neden olmuştu. Ayrıca her devletin kendine göre istekleri ve çıkarları vardı. Bunların çoğu da birbi riyle çatışıyordu . Nitekim i ngiltere ile Fransa. Fransa ile italya. italya ile Yunanistan bir türlü anlaşamıyordu. Özellikle ingiltere i le Fransa arasındaki çekişmelerden doğan bu uyuşmazlıklar ikili anlaşmalarla giderildikten sonra. itilaf Devletleri, Osmanlı imparatorluğu'na uygulanacak barış koşullarının esaslarını 24 Nisan 1 920'de "San-Remo Anlaşması"yla saptadılar. Buna göre: ı - Padişah istanbul'da kalacak. 2- Rumeli ve Boğazlar bölgesini itilaf Devletleri ortaklaşa işgal edecek. 3- Denize çıkışı olan bir Ermeni devleti kurulacak. 4- Osmanlı i mparatorluğu. Suriye. Filistin, Irak. Arabistan ve Ege adalarını terkedecektj22, San-Remo görüşmeleri öncesinde Musul petrolleri üzerinde ing iltere ile Fransa arasında tekrar görüşmelere başlandı. 29 Aralık 1 9 1 9 tarihinde ingiltere Petrol işleri Başkanı ile Senatör Henry Berenger arasında vanlan anlaşma sonucunda bir muhtıra kaleme alındı. Buna göre. Musul petrolleri üzerindeki Fransız hissesi %25'e çıkarılıyor; buna karşılık Fransa. i ran ve Mezopotamya'dan Akdeniz'e uzanan iki ayrı boru hattı döşemeyi; demiryolu yapım ve bakımı ile petrol nakliyatının sorumluluğunu üstleniyordu . H azırlanan bu m u htıra çerçevesinde görüşmelere devam edildi. 25 Nisan 1 920 tarihinde San-Remo'da yapılan anlaşma; daha önce kabul edilm iş olan " Berenger-Long Anlaşması"nın biraz değişmiş şekliydi. Yeni duruma göre; Fransa ham petrol üretimi ile hisse senetlerinin %25'ine sahip olacak, petrol şirketinin yönetimi ise devamlı surette ingilizlerle kalacaktı. Neticede, ingiltere hisselerin %75'ine; Fransa ise eski Alman hissesi olan %25'1ik bölüme

sahip oluyordu23·

22 R. Uçarol; a.g.e, s.415 -

23 K. Melek; a.g.e., s.26 -


MUSUL MESELESi

34

D- SEVR ANTLAŞMASI: Müttefikler arasında yapılan "San-Remo Görüşmeleri'nden sonra. sıra Osmanlı Devleti'yle bir barış antiaşması imzalanmasına gelmişti. Osmanlı i mparatorluğu'nu kesin surette tarih sahnesinden silmeyi gaye edinen "Sevr Antlaşması" 1 0 Ağ ustos 1 920 tarihinde ista nbul Hükümeti'ne dikte ettirildi. Anadolu'da Mustafa Kemal önderliğinde başlayan ihtilal hareketinin ortaya koyduğu gerçek durum karşısında, uygulama alanı bulamayan24 bu antlaşmanın bazı hükümleri şunlardı: 1 - Osmanlı i mparatorluğ u , istanbul ile Anadol u'nun küçük bir parçasından ibaret kalacaktı, 2- Çanakkale ve istanbul Boğazları. barış ve savaş zamanında bütün devletlerin ticaret ve savaş gemilerine açık tutulacak; Boğazlar kurulacak olan uluslara rası bir " Boğazlar Komisyonu" tarafından yönetilecekti. 3- Yabancıların hukuk g üven liğini tem in için Kapitülasyonlar gen işletilerek yeniden yürürlüğe konulacaktı , 4- izmir ve Ege bölgesinin büyük kısmı. Ege adaları (Oniki Ada hariç). Doğu Trakya'nın b ütünü Yunanistan'a verilecekti. 5- Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Suriye'yi Fransa; Irak ile Filistin'i ingiltere alacaktı, 6- Antalya, Konya ve Edremit'e kadar uzanan bölgeyi halyanlar alacaktı. Libya ve Oniki Ada da italyanlara bırakılıyordu. 7- Doğu Anadolu'da bağımsız bir "Ermenistan" ile onun güneyinde özerk bir "Kürdistan Devleti" kurulacaktı25. Musul ise. ingiliz mandaterliği altında kurulması planlanan özerk Kürdistan'ın içerisinde bulunaca ktı26 . Görüldüğü üzere, "Sevr Antlaşması" , sadece eski. köhne ve yenilmiş bir imparatorluğun ölmesinden sonra yapılan bir defin 24 - Ö. Kürkçüoglu, a.ge., s.74 25 R. Uçarol; a.g.e., s.415-416; C. Üçok, a.g.e. s.234 -

26 K. Melek; a.g.e., s.28 -


35 MUSUL MESELESi meras i m i olmadığı gi b i; Türklere bağımsız yaşam a hakkının tanınmadığı bir antlaşma da değildir. Sevr, Türklere yaşama hakkının dahi tanınmadığı bir banş antlaşmasıdır. Aslında barış antıaşması da değil, çok-uluslu Osmanlı imparatorluğu'nun yönetimini elinde tutan Türk milletinin hakkında verilmiş bir idam fermanıdır.

E- MONDROS MÖTAREKESi' NDEN SONRA TÜRKİYE'DEKi SiYASi GELiŞMELER Mondros M ütarekesi'nin imzalanmasından sonra , Osm anlı imparatorluğu'nun toprakları itilaf Devletleri'nce işg al edil m eye başlandı. M üttefik savaş gem ileri 13 Kasım 1 9 1 8'de istanbul'a gelerek; mütareke koşullarının uygulanışını takip ve tanzim etmeye başladılar. Bu arada , ingilizler, Anadolu'da piyon vazifesi görmek üzere Yunanlıları da devreye soktular. Böylece. Yunanlılar tarihi emelleri olan "Megoli idea"yı gerçekleştirmek için iyi bir fırsat yakalamışlardı. ingiliz, Fransız ve Amerikan gemilerinden oluşan bir tilonun 1 4 Mayıs 1 9 1 9'da izmir !imanına Yunan askerlerini boşaltmaları ve 15 Mayıs'da izmir'in Yunanlılarca işgaliyle27 "Megoli idea" ütopyalarının gerçekleştirilmesi yolunda önemli bir merhalenin katedildiği sanılıyordu. Anadolu'da çok kısa bir süre sonra " m i l li m ücadele" ve "bağımsızlık hareketi"nin lideri olacak olan Mustafa Kemal; 30 Nisan 1 9 1 9 tarihinde padişah iradesi ile 9. Ordu Müfettişli'ğine tayin edildi2a. Mustafa Kemal'in vazife ve selahiyetleri sadece askeri değil. ayn ı zamarda mülki alanda da kendini gösteriyordu. 3. Ordu ile 1 5. Kolordu da m üfettişlik emrine verilmiş; böylece Mustafa Kemal'in yetki alanı Tra bzon, Erzuru m . Sivas ve Van vi layetleriyle Erzincan ve Canik bağımsız livalanna kadar genişlemişti29. Mustafa Kemal aldığı bu geniş selahiyetlerle 1 9 Mayıs 1 9 1 9'da Samsun'a ayak bastı. Bu tarihten sonra yegône düşüncesi, Türk 27 - S. Shaw-E.K.Shaw; a.g.e., s.408 28 - B. A., Dosya Tasnifi; Harbiye-Terfiaı, Tevcihat, Belge No: 67/5 29 - B. A., B .E.O., Siyasi Kısun, Karton No:34, Dos. No: 54/2, Belge No:342984


36 MUSUL MESELESi m illetinin içine düştüğü bu vahim durumdan nasıl kurtulacağıydı. Zira, pad işah ve istanbul Hükümeti kaybedilmekte olan vatan ve milli bağı msızlığın ehemmiyetini kavramaktan acizdi. Mustafa Kemal Samsun'a çıktığında memleketin genel manzarasını şöyle anlatıyordu: "Muhasım devletler Osmanlı Devlet ve mem leketine maddeten ve manen tecavüz halinde; imha ve taksim e karar vermişler. Padişah ve halife olan zat, hayat ve rahatını kurtarabilecek çareden başka bir şey düşünmüyor. H ükümeti de aynı halde. Farkında olmadığı halde başsız kalmış olan millet zulmet ve müphemiyet içinde tecelliyata muntazır. Felaketin dehşet ve sıkietini idrake başlayanlar, bulundukları muhit ve hissedebildikleri tesirata göre çare-i halas telakki eyledikleri tedbirlere mütevessil. Ordu ismi var cismi yok bir halde . . .'o 3°

1 - Amasya Tamimi: (21 -22 Haziran 1 91 9) Mustafa KemaL Samsun'a çıktığı andan beri kurulacak m illi bir ordunun kadrolarını örgütlernek ve Kurtuluş Savaşı 'nın temelini hazırlamak üzere çetin bir çalışma temposu içine g irdi . Haziran 1 9 1 9'da Ali Fuat Paşa (Cebesoy) , Rauf (Orbay) , Albay Refet (Bele) ile Amasya'da gizli bir toplantı düzenledi3 1 . Bu toplantı sonunda tarihte "Amasya Tamimi" olarak bilinen genelge dekiere edildi . Burada kabul edilen esaslan daha sonra Kôzım Karabekir Paşa da onaylayacaktır. Amasya toplantısında iki önemli karar alındı: A- Bir ulusal direnme akımı yaratmak, B- Gerekirse Anadolu'da geçici bir yönetim kurmak32. i kinci karar gizli tutuldu. Birinci karara istinaden yayınlanan genelge esas itibarıyle şu noktaları ihtiva ediyordu: a) Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir, b) istanbul Hükümeti sorumluluklannı yerine getirememektedir, c) Milletin bağımsizlığını, yine milletin azim ve karan kurtaracaktır, 30 - Mustafa Kemal Atatürk; Nutuk-Söylev, c.l, 1919-1920, Ankara 1986, s. 14 3 1 - Bemard Lewis; Modem Türkiye'nin Do�uşu, çev. Metin Kıratlı, Ankara 1984, s.247 32 - Salahi R.Sonyel; Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika, c.l, Ankara 1 987, s.79


37 MUSUL MESELESi ç) M illetin durumunu ve davranışını gözönünde tutmak ve haklarını dile getirip, bütün dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden uzak milli bir kurulan varlığı gereklidir, d) Anadolu'nun her yönden en güvenli yeri olan Sivas'da milli bir kongrenin tezelden toplanması karar1aştınlmıştır, e) Bunun için bütün vilayetlerin her sancağından halkın güvenini k�zanmış 3 temsilci hemen yola çıkanlmalıdır, f) Bu iş m i l li bir sır gibi tutulmalı ve delegeler kimliklerini gizlemelidir1er, g) Doğu ilieri adına 1 0 Tem m uzda Erzurum'da bir kong re toplanacaktır33, Amasya Tam i m i , Türk milli bağımsızlık hareketinde dönüm noktalarından biridir; çünkü ilk kez milli direniş ilkeleri. bir protokol halinde hazırlanarak Türk milletinin istiklalini ve toprak bütünlüğünü sağlamak için işbirliği yapmaya söz veren ihtilalci önderler tarafından imzalan m ıştır34, 2-

Erzurum ve Sivas Kongreleri:

Sivas Kog resi henüz toplanmadan Şarki Anadolu Müdata-i ·Hukuk CemiyetL doğudaki Ermeni saldırganlığı tehdidine karşı Temm uz ayında Erzuru m'da mahalli bir kongre toplanmasını karalaştırmıştı35. Bu arada Mustafa Kemal'in Anadolu'daki faaliyetlerinden endişelenen istanbul H ü kü meti , 8 Temmuz 1 9 1 9'da padişahtan çıkartılan bir irade ile Mustafa Kemal'in 3. O rdu Müfett işliği görevine son verdtJ6. Görevinden alındığını öğrenen Mustafa Kemal Paşa. aynı günün gecesinde padişah'a çektiği bir telgrafla, memuriyet vazifesiyle birlikte

33 - Hamza Eroğlu, Türk lnkılap Tarihi, lstanbul 1982, s. 178 34 - S. R. Sonyel, a.g.e., s.SO 35 - S. Shaw-E. K. Shaw; a.g.e., s. 410 36 - B. A.; Dosya Tasnifi, Harbiye-Müferrika, Dos. No:68/l


38 MUSUL MESELESi askerlikten de istifa ettiğini bildirdi37. Görevinden ayrılan ve askerlikten de istifa eden Mustafa Kemal Paşa'ya ilk ve en yakın destek 1 5. Kolordu Kumandanı Közım Karabekir Paşa'dan gelmiş "Ben ve Kolordum emrinizdeyiz Paşam" diyerek bu durumu en açık surette dile getirmiştir38. Bütün bu şartlar altında Erzurum Kongresi 23 Temmuz-7 Ağustos 1 9 1 9 tarihleri arasında M ustafa Kemal Paşa ' n ın başka nlığında toplandı. Kongre kararlannı kısaca 7 madde altında toplayabiliriz: o) Milli hudutlar içinde vatan bir bütündür; ayni ık kabul etmez, b) Yabancı işgal ve m üdahalesine karşı Osmanlı H ükümeti'nin dağılışı halinde millet hep birlikte savunma yapacak ve direnecektir, c) Vatanın istiklalini korumaya merkezi h ü kümet muktedir olamadığı takdird e , m a ksadr tem i n için g eçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümet heyeti, milli kongre tarafından seçilecektir, d) Kuvö-yi Milliyeyi'yi Omil ve iröde-i milliyeyi hakim kılmak esastır, e) Hristiyan ahöliye siyasi hakimiyet ve toplum dengemizi bozacak imtiyazlar verilemez, f) Manda ve himaye kabul olunamaz, g) Mebuslar Meclisi'nin derhal toplanmasına ve hükümet işlerinin milletin kontolüne geçmesi sağlanmaya çalışılacaktır39. Erzurum Kongresi'nin en önemli başarısı, daha sonraları Misak-ı Milli olarak anılacak olan demecin ilk nüshasını hazırlamak oldu. Kongre sırasında Közım Karabekir Paşa istanbul'dan, Mustafa Kemal ve Rauf Bey'i tutuklamak ve Mustafa Kemal'in Genel Müfettişlik görevini devralmak emrini aldıysa da, O, bu emre uymayı reddetti40. Mahalli bir kqngre olan Erzurum Kongresi'nden sonra sıra Sivas'da toplanacak olan Milli Kongre'ye gelmişti. Sivas Kongresi, yine Mustafa Kemal Paşa'nın başkanlığında 4- l l Eylül tarihleri arasında toplandı. 37 - T. C. Başbakanlık Osmanlı Arşiv i Daire Başkanlıgı; Atatürk lle ligili Arşiv Belgeleri (19ll-1921), Ankara 1982, s. 1 60 38 - Şevket Süreyya Aydemir; Tek Adam, Mustafa Kemal, c.l (1888-1919), İstanbul 1963 39 - M. Kemal Atatürk; a.g.e., s.88 40 - Kazım Karabekir; lstiklal Harbimiz, İstanbul 1969, s.83-88


39

MUSUL MESELESi

Sivas Kong res i ' n d e , E rzuru m'da a l ı n a n kararlar olduğu gi bi benimsenirken, küçük bazı ilaveler d e kabul edildi. Bunlar: a) Önceleri "Şa rki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti' olan örgütün adı "Anadolu ve Rumeli Müdataa-i Hukuk Cem iyeti" olarak değiştirildi, b) "Heyet-i Temsiliye Doğu Anadolu'nun bütününü temsil eder" cümlesi , "Heyet-i Temsiliye yurdun tamamını temsil eder" şeklinde değiştirild j4 1 , c) Üçüncü maddeye Aydın, Manisa ve Balıkesir sınırlarında bağımsız Yunanistan'ın kurulmasının kabul edilemiyeceği eklendj42_

3- Misak-ı Milli ve TBMM'nin Kuruluşu: Son Osmanlı Mebuslar Meclisi, 1 2 Ocak 1 920'de toplandı. Erzurum ve Sivas Kongrelerinde temelleri atılan Misak-ı Milli, başta Mustafa Kemal olmak üzere Heyet-i Temsiliye üyeleri tarafından hazırlanan metin esas a lınarak, Meclis-i Mebusan'ın 28 Ocak 1 920 tarihli gizli oturumunda "Ahd-i Miltr' olarak bütün mebuslara imzalatıldı. 1 7 Şubat 1 920 tarihli açık oturumda da basında yayınlanması ve bütün yabancı parlamentolma bildirilmesi karar1aştınldı43. Osmanlı Meclis-i Mebusan üyeleri , devletin bağımsızlığa ve m i lleti n g üvenilir b i r gelecekte haklı ve s ü rekli bir barışa kavuşabilmesinin , yapılabilecek fedakôrlığın en çoğ unu kapsayan aşağıdaki esaslara tam olarak uymakla sağlanabileceğini ve bu esaslar dışında kalacak bir Osmanlı Devleti'nin devam ve varlığının imkônsız olduğunu kabul ve tasdik eylem işlerdir: a- Osmanlı Devleti'nin 30 Ekim 1 9 1 8 tarihli mütarekenin yapıldığı esnada düşman ordularının işgali altında kalan Arap çoğunluğunun oturduğu kısımların kaderi halklarının özgürce verecekleri oylara göre belirlenrnek gerekeceğinden, sözü edilen mütareke hattı "içinde ve . 41 - Toktamış Ateş; Türk Devrim Tarihi, lstanbul l982, s. l lS 42 S. Shaw-E.K. Shaw; a.g.e., s.4 1 2 -

4 3 T . Ateş; a.g.e., s.l54 -


MUSUL MESELEsi

40

d ışında" dini, soyu, istekleri bir olan ve birbirlerine karşılıklı saygı ve fedakOrlık duyguları taşıyan; sosyal haklarıyla çevre şartianna uymuş bulunan Osmanlı-isiOm çoğunluğunun oturduğu bölgelerin tamamı fiilen, hükmen ve hiçbir sebeple ayrılık kabul etmez bir bütündür, b- Halkının ilk serbest kaldığı zamanki oylarıyle anavatanına katılma kararı vermiş olan elviye-i seiOse (Kars, Ardahan, Batum) için icap ederse tekrar serbestçe oylamaya başvurulmasını kabul ederiz, c- Türkiye ile yapılacak sulhe kadar tehir edilen Batı Trakya'nın hukuki durumu da orada oturanların özgürce kullanacakları oylara göre belirlenmelidir, ç- islam Halifeliği'nin , Osmanlı Saltanatı'nın ve H ü kümeti'nin m erkezi olan istanbul Şeh ri ile M armara Den izi 'n in g üvenliği korunmalıdır. Bu esas sa klı kalmak şartıyla Akdeniz ve Karadeniz boğazlarının dünya ticaretine ve ulaşımına açılması hakkında biz ve diğer bütün ilgili devletlerin oybirliği ile vereceğimiz karar geçerlidir, d) itilôf Devletleri ile hasımları ve bazı ortakları arasında yapılan a ntlaşmalardaki esaslar çerçevesinde azınlıkların h ukuku , çevre ülkelerde bulunan müslümanların da aynı haklardan yararlanmaları şartıyla tarafımızdan güvence altına alınacaktır. e- Her ülke gibi siyasi, a d li ve m ôli işlerimizi geliştirmemize yarayacak daha müessir ve intizamlı bir idare sağlamak için bizim de hayat ve istikbalimizin temel şartı olarak tam bağımsızlık ve hakimiyete ihtiyacımız vardır. Bu sebeple; siyasi, adli ve m ô li gel işmemizi engelleyen kayıtlara karşıyız. Borçlarımızın ödenmesi de bu ilkelere aykırı olamaz44. Misak-ı Millfnin birinci madesinde gayet açık br şekilde belirtildiği üzere, M usul ve havalisi fiilen , hükmen ve ayrılık kabul etmez bir biçimde milli sınırlar içerisinde m ütalôa ediliyordu. Misak-ı Millfnin ilanı ingilizlerce hiç de hoş karşılanmadı. Bunu 1 6 Mart 1 920'de istanbul'un işgali ve Meclis-i Mebusan'ın dağrtılması fiiliyle açıkça orataya koydular; ancak Anadolu'da Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde başlayan m illi hareketin bir sonucu olarak, gerek 44 Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, 4. devre ı ı lnikad, ı 7 Şubat 1336/ı 7 Şubat ı 920, s. ı ı4 -


41

MUSUL MESELESi

istanbul'dan katılan mebuslar. gerekse diğer bölgelelerden gelen murahhaslardan m üteşekkil Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1 920'de Ankara'da kuruldu. TBMM Hükümeti de MisOk-ı Millryi aynen kabul ettj45. 4-

Lozan Barış Antıaşması'na Kadar Türkiye'deki Askeri ve Siyasi Gelişmeler:

"Sevr Antiaşması"nın Osmanlı Devleti'ne d ikte ettirilmesinden sonra . sıra . bu antlaşmanın uyg ula nmasına geldi. Ancak ingilizler tarafından ı. Dünya Savaşı'nın sonlannda ortaya atılan Yunanistan ile diğer m üttefikler arasında çeşitli anlaşmazlıklar çıktı. izmir bölgesinin Yunanlılara bırakılması halyanları daha başlang ıçta küskü nlüğe sevketti. Fransızlar ise Orta-Doğu'daki i ngiliz fırsatçılığına kırılmıştı. Böylece. üç Batılı devlet arasındaki işbirliği Türk toprakları yüzünden bozu lmaya başladı. Ayrıca . Hint m üslümanları da Türklere çok ağır şartlario imzalattınlan "Sevr Antlaşması"nı tasvip etmeyerek. i ngiliz karşıtı propagandaya başlamışlardı. Yunanlılar 1 5 Mayıs 1 9 1 9'da izmir' i işgal ettikten sonra . 1 920 Ağustosuna kadar Ege ve Trakya'da ileri harekOtlanna devam ettiler. Bu sırada Batı Cephesi Kumandanlığı'na getirilen ismet Paşa. Yunanlllara karşı bağ ımsız olarak çatışan tüm kuwetleri birleştirme çabasına girişti. 1 920 Ağustosunun sonlarında Yeşil Ordu Cemiyeti'ne giren ve Bolşevizm propagandasına başlayan Çerkez Ethem de aynı anda TBMM Hükümeti'ne karşı bayrak açtı46. ismet Paşa'nın kuwetleri Çerkez Ethem ' in kile rle çatışırken Yunanlılar Eskişehir-Bursa-Uşak hattından saldırıya geçti . ismet Paşa'nın kuvvetleri Kütahya'nın kuzeyinde inönü yakınlarında Yunan birliklerini durdurdu. Birinci inönü Savaşı adını alan şiddetli bir m uharebeden sonra Yunan kuwetleri Bursa yönünde gerilerneye başladılar ( 1 0 Ocak 1 92 1 ). Böylece savaşın 45 - Mehmet Gönlübol-Cem Sar; Atatürk ve Türkiye'nin Dış Politikası 1919-1938, İstanbul . 1963, s.6-9 46 - Mahmut İhsan Özgen; TKP ve Organize Gençlik Hareketleri, lstanbul 1982, s.43-44


M USUL MESELESi

42

ilk önemli Türk zaferi kazanılmış oldu. Düşmanı kovalamak için bazı çabalar gösteriidiyse de yorgunluk ve malzeme eksikliğinin yanında Çerkez Ethem ve Yeşil Ordu'yu bastırma mecburiyeti buna imkan tanımadı47 .

Birinci inönü Savaşı'nda Yunanlılar geri püskürtülünce ingilizler "Sevr Antlaşması"nda bazı değişiklikler yapılabilceğ ini belirterek taraflan Londra'da toplanmaya çağırdı. 2 1 Şubat- 1 2 Mart 1 92 1 tarihleri arasında cerayan eden toplantıda An kara Hükümeti'nin yanında istanbul Hükümeti de vardı. Ancak istanbul Hükümeti temsilcisi Tevfik Paşa söz sırası kendisine geldiğ inde, "Türk milletinin hakiki m ümessili TBMM'nin baş temsilcisidir. " diyerek sözü Bekir Sami Bey'e bıraktı4B. Bekir Sami Bey'in Mustafa Kemal'den aldığı talimat ise gayet açıktı. Buna göre Misôk-ı MiiiT mümkün mertebe dünyaya duyurulacaktı. Neticede Konferans önemli bir sonuç alınamadan dağıldı. Fakat, Bekir Sami Bey, Londra'da Fransız ve italyanlarla m ünferit birer ticaret antiaşması i mzalayorak heri iki devletin de Ankara Hükümeti'ni tanımasını sağladı49. Doğu Anadolu'da ise ingiliz birliklerinin Kafkasya'dan çekilmesini m üteakip, Kôzım Karabekir Paşa taarruza geçerek Ermenileri bozguna uğrattı. 2-3 aralık 1 920'de Ermenistan ile imzalanan "Gümrü Antlaşması" doğu sınırını Brestlitovsk Antıaşması'ndaki gibi bıraktıysa da bundan kısa bir süre sonra Ermenistan'ın Sovyet-Rusya hakimiyetine geçmesiyle bu antlaşma rafa kaldınldı50. Ancak, Londra Konferansı'ndan sonra 1 6 Mart 1 92 l 'de Sovyet-Rusya ile Türkiye arasında imzalanan "Moskova Antlaşması", doğu sınırını, Batum dışında Misôk-ı Millrde öngörüldüğü şekilde çizmiştir. 30 Mart- 1 Nisan tarihinde gerçekleşen ikinci inönü Muharebesi'yle Eskişehir'e doğru ilerlemekte olan Yunan kuwetleri geri püskürtüldü. Fakat Temmuz'da tekrar saldırıya geçen Yunanlılar Afyon, Kütahya ve 47 S. Shaw-E. K. Shaw; a.g.e., s.426 -

48 E Ziya Karai; Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Ankara 198 1 , s.97 -

.

49 M. Gönlübol-C.Sar; a.g.e., s.27-28 -

50 - S. Shaw-E. K. Shaw, a.g.e., s.425


43 MUSUL MESELESi . Eskişehir'i alarak Ankara 'ya doğru ilerlemeye başladılar51 . Bunun üzerine Türk ordusu Sakarya 'nın d oğusuna çekildi. Mustafa Kemal Paşa , sırf savunma taktiği olarak alınan bu karardan sonra 5 ağustos 1 92 l 'de TBMM'de kabul edilen bir kanunla meclisin tüm yetkilerini ve başku mandanlık sıfatını üzerine aldı. M ustafa Kemal Paşa'n ın komutasındaki Türk ordusu, 2 3 Ağustos'da başlayan v e 2 2 gün 2 2 gece süren Sakarya Meydan M uharebesi'nde Yunan ordusunu büyük bir hezimete uğrattı ( 1 3 Eylül l 92 1 ). Sakarya zaferi içerdeki olumsuz gelişmeleri önlediği gibi dış m ünasebetlerimizde d e m üsbet gelişmelere vesile oldu. Öncelikle Sovyet Rusya ile 16 Mart 1 92 1 tarihli "Moskova Antlaşması"nı pekiştiren, "Kars Antlaşması" ( 1 3 Ekim 1 92 1 ) imzalandr52. Ayrıca, 9 Hazira n 1 92 l 'den beri Fransız temsilcisi Franklin Bouillon ile yapılan görüşmeler, Sakarya zaferinden sonra 20 Ekim 1 92 l 'de "Ankara itilafnOmesi"nin imzalanmasıyla müsbet bir şekilde sonuçlanmış oldu. 2 Ocak 1 922'de de TBMM Hükümetiyle Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti arasında Ankara'da bir dostluk antıaşması imzalandı53. Ağ ustos 1 922'ye kada r devam eden taarruz hazırlıkları yine M ustafa Kemal Paşa kom utasında 26 Ağustos'da başladı. 30 Ağustos'da düşman Dumlupınar önlerinde bozg una uğ ratıldı. 9 Eylül'de Yunanlllann izmir'de denize dökülmesiyle "Büyük Taarruz" büyük bir zaferle sonuçlanmış oldu. Zaferden sonra sıra m ütarekeye geldi. Mondros'un aksine şimdi T ürkler m uzaffer d u r u m d a i n g i l iz ve Yun a n l ı l a r m a ğ l u p durumdaydılar54. B u şartlar a ltında 3 Ekim 1 922'de Mudanya' da başlayan mütareke görüşmelerinde Türkiye'yi ismet Paşa, ingiltere'yi General Harrington, Fransa'yı General Charpy, italya'yı ise General Mombelli temsil ediyordu. Yapılan m üzakereler sonucunda l l Ekim 1 922 tarihinde "Mudanya Mütarekesi" imzalandı. 5 1 - A. Metinan, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Devrimi, Ankara 1977, s.84 52 - E. Ziya Karai, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, s. 106 53 - H. Eroglu, a.g.e., s.250 54 - S. Shaw-E. K. Shaw; a.g.e., s.433


MUSUL MESELEsi

44

ingilizierin Musul'u işgalinden sonra uyg uladıklan Musul Politikası. ·emperyalist devlet politikası" için tipik bir örnektir. Bölgedeki petrolü ele geçirmek isteyen ingiliz emperyalizmi. emeline ulaşmak için hem müttefiklerini ve hem de bölgedeki topluluklan gayer ustaca k�anmış; hedefine ulaştıktan sonra bun ların hepsine sırtını dönm üştü r. Mezopotamya'da Birinci Dünya Savaşı sonrası düşünülen "Manda Yönetimi" ile ilgili ingi liz Politikası hakkında Başbakan Bonar Low tarafından 25 Mart 1 920 tarihinde Avam Kamerası'nda açıklama yapılmış ve ilk elde Kürt adı verilen unsurlar üzerinde Kuzey ve Güney Kürdistan projeleri hazırlanm ıştır-SS. G ü n ey K ü rd ista n projesi çerçevesinde Kod iri ta rikatından Şeyh Mahmud Berzencr n i n Revanduz merkez olmak üzere ingiltere himayesinde bir "Kürt Emirliği" kuru lmasına izi n veri lm iştir. Ancak Şeyh Mahmud Revand uzla vetinmemiş topraklarını genişletmeye çalışmıştır-56· Bu meyanda 1 9 1 9 Mayısında Süleymaniye'ye giren Serzenci kuwetleri ingilizleri kovmak suretiyle velinimetine gerçek kimliğini göstermiştir57. Bunun üzerine ha­ rekete geçen i ngilizler 1 9 1 9 Haziranında Süleymaniye'ye girerken Şeyh Mahmud' u tutuklamışlar ve kendisi Hindistan'a sürmüşlerdir58. M udanya Mütarekesi'nden önce Türkler doğuda ve batıda büyük zaferler kazan mıştı . üstüste kazanılan başarıları takiben Ankara'da TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa ' nın Yarbay Şefik Özdemir Bey kamutasında bir kuweti Kuzey lrak'a sevk etti. Bu kuwetin 1 922 Haziranında Revanduz'a girmesi. ingiltere'nin daha önce gözden çıkarıp sürgüne görderdiğ i Şeyh Mahmud Serzenci'ye dört elle sarılmasına sebep oldu59. Bu arada Türk kuwetleri Küçük Zab Suyu kenarındaki Köysancak'a girmiş ve Kuzey Irak'taki birçok Kürt aşireti Türklerle birteşmişlerdi6o. 55 Abdulhaluk M. Çay; Her Yönüyle Kürt Dosyası, İstanbul 1994 s. 462 56 Abdulhalilk M. Çay; a.g.e. s. 462 -

57 - BOA. DH. KMS., 50-3/25 belge sıra nr. 78/1, 79, 80, 8 1 58 - C . J . Edmonds; Kurds, Turks and Arabs, Londra 1957, s . 30, 47-49, 123. •

59 Abdulhaluk M. Çay; a.g.e, s. 463 -

60 M. Kemal Öke; a.g.e., s. 82 vd. -


45 M USUL MESELESi Sürg ünden dönen Şeyh Mahmud , Süleymaniye'ye gelmesini takiben Türkiye ile ilişkiye girmiştj61 . Bunun üzerine ing iltere politikasında büyük bir değşiiklik yaparak Araplara yönelmiştir. Mekke Şerifinin oğlu Faysaı 1 92 1 Ağustosu'nda Irak kralı ilan edilerek, Faysal'la imzalanan ( 1 0 Ekim 1 922) tarihli antlaşmayle Musul bölgesi lrak'a Mandater Devlet olması esası da kabul edilmiştj62, i ngilizierin bu yeni politakaları Şeyh Mahmud'un harekete geçmesine sebep olmuş, kendisine "Kürdistan Kralı' ilan etmiştir. Bunun üzerine i ng ilizler Kodiri Şeyhi olan Şeyh Mahmud'a karşı, O'nun nüfuzunu kırmak için Nakşibendi tarikatı şeyhlerinden Şeyh Ubeydullah Nehri' nin oğlu Şeyh Taha 'yı çıkarmışlar, kend isini Revan duz Kaymakamlığına getirm işlerdir63. Bu sırada istiklal Savaşı'nı zaferle bitiren Türkiye ile ingiltere ve m üttefikler arasında Lozan görüşmeleri başlam ıştı. Konferansın 23 Ocak 1 923 günkü oturumunda M usul Meselesi ele alınmıştı. Musul Meselesi'nin görüşüldüğü günlerde Kuzey I ra k'ta Şeyh Mahmud'a ka rşı harekete geçen i n g i ltere, Şeyh Mahmud'un kontrolündeki Süleymaniye'yi uçaklarla bombalamış, Berzenci i ran'a doğru çekilmek zorunda kalmıştıı64. Yarbay Şefik Özdemir Bey komutasındaki kuwetler de bu ingiliz saldırısı karşısında iran üzerinden Van'a çekileceklerdiı65· Bu saldırılarla da yetinmeyen ingiltere eski m üttefiki ve hamisi durumundaki Kürt adı verilen unsurlara karşı, Nasturiler'e bölgede bir vatan yaratma politikasına koyuldu. Daha önceden 1 860'1ı yıllardan beri kullandığı bu toplumu şimdi yeni politikasının bir piyonu olarak önce sürmekte gecikmedi. Nasturiler'in 5 Ağustos 1 923'de Musul'da 4 Mayıs 1 924'de Kerkük'te çıkarttıkları olaylar bölgede bir "Nasturi Vurdu" kurulmasına yönelikti.66 ingiltere'nin bu yeni

6 1 - C.J. Edmons; a.g.e., s. 260, 301 , 3 14 62 Abdulhaluk M. Çay; a. g.�., s. 463 -

63 Abdul�aluk M. Çay; a.g.e, s. '464 -

64

-

Abdulhalfılı: M. Çay; a.g.e., s. 464

65 - C.J. Edmonds; a.g.e., s. 315-3 19, zikreden: Abdulhaluk M. Çay; a. g. e., s. 464 66 - Abdulhaluk M. Çay; a.g.e., s. 464


46

MUSUL MESELESi oldu- bittisi Kürt gücendirecekti67

adı

verilen

u n s u rlarla

b i rl ikte A ra pları

da

·

67 - M. Kemal Öke; Belgelerle Türk-İngiliz nişkilerinde Musul ve Kürdistan sorunu, 19 1 81926, Anakara 1992 s. 139-140


47 MUSUL MESELESi

lll.

BÖLÖM

LOZAN BARIŞ ANTtAŞMASI VE SONRASINDA "MUSUL MESELESi" M u d a nya M üta rekes i'nden sonra, sıra taraflar arası nda imzalanacak barış antlaşmasına gelmişti. Lozan Barış Konferansı'nda, yalnız Yunanistan ile bir hesaplaşma bahis mevzuu olmayıp, aynı zamanda 1 . Dünya Savaşı'nın galipleriyle bir hesaplaşma, hukuki ve siyasi yönden muhtelif uyuşmazlıkları çözümleme, yüzyıllardan beri süre gelen problem lere hôl çaresi a ranmaktc idi. Kısaca; asırlard ır çözülemeyen "Şark Meselesi" bu konferansın ağırlık merkezini teşkil ediyordu 1 . Müttefiklerin ista nbul temsilcileri , 28 Eki m 1 922'de Loza n'da yapılacak barış konferansına Ankara ve i stanbul Hü kümetleri'nin temsilci göndermelerini istediler. i n g iltere'nin a macının barış masasında Anka ra Hükümeti'ni zayıf d üşürmek olduğu açıktı . Bu durum karışısında ı Kasım 1 922 tarihinde Meclis'e verilen bir ka nun tasarısının kabulü ile saltanat ve hilafet birbirinden ayrıldı ve saltanat kaldırıld12. Padişah Vahideddin, ista nbul'dan bir ing iliz gemisiyle Malta'ya kaçtı. TBM M , Vahideddin yerine hilafet makamına yine Osmanoğullarından Abdülmecid Efendi'yi getirdi. Loza n Barış Konferansı'nda Türkiye'yi baş delege olarak ismet Paşa' temsil ediyordu. Diğer delegelerimiz ise Sağlık Bakanı Rıza Nur ve eski Môliye Bakanı Hasan Bey'lerd i. Ayrıca , geniş bir danışman ve tercüman heyeti de vardı. Lozan Konferansı'nın başkanı aynı zamanda ingiltere Dışişleri Bakanı olan Lord Curzon' du. Davetçi ülkeler ingiltere, Fransa ve italya; katılan ülkeler ise bu üç ülke ve Türkiye dışında Yunanistan, ABD, 1 - H. Ero�lu; a.g.e., s.259 2 - Toktaml§ Atq ; a.g.e., s.240-241


48 MUSUL MESELESi Romanya, Sırp-Hırvat-Sioven Krallığı (Yugoslavya) ve Japonya idi. Boğazlar sorunu görüşülürken, Bulg aristan, Rusya , U krayna ve Gürcistan temsilcileri de toplantılara katılmışlardır3 . Lozan Konferansı 20 Kasım 1 922'de başladı. Ancak, konferansın temel konulann teşkil eden Trakya'daki sınır, Osmanlı borçlarının taksimi ve ödeme şeki lleri, savaş tazminatı, i stanbul ve Trakya 'da bulundurulacak askerlerin miktarı , Gelibolu Yarımadası'ndaki i ngiliz meza rlıkları ve özellikle kapitülasyonlar ile I rak sınırı ve M usul meselelerindeki anlaşmazlık sebebiyle konferans 4 Şubat 1 923'de kesildi4. Daha sonra 23 Nisan 1 923'de yeniden toplanan konferans, üç aylık bir çalışmadan sonra 24 Tem muz 1 923'de Lozan Barış Antıaşması'nın imzalanmasıyla sona erdi .

A- LOZAN KONFERANSI'NDA "MUSUL MESELESi" : Mezopotamya y a d a Irak, sahip olduğu zengin petrol yatakları dolayısıyla, ingiltere'yi daha ı. Dünya Savaşı öncesinde bu bölge ile i lg ilenmeğe sevketm işti . Ayrıca. Musul ve h avalisinin i ra n ile Mezopotamya arasında doğal bir geçiş noktasında bulunması, ingiltere'nin gerek bölgedeki etkinliğini sürdürmesi, gerekse Hindistan yolunun emniyetinin sağlanması bakımından büyük bir öneme sahipti. ingiltere bir yandan Musul'un I rak sınırları içinde kalmasına çalışırken öte yanda da Sevr Antıaşması'nın 64. maddesine göre özerk bir Kürdistan'ın kurulması halinde Musul Viieyeti'ndeki Kürtlerin de bu devlete katılabilceğini kabul ediyordu s. Bu şekilde, i ng iltere'nin Yakın­ Doğu politikasının bir gereği olarak, bölgedeki Türk-Kürt-Arap unsurlan sürekli bir çekişm e içine itiliyor; ayrılık unsurları yerleştirilmeye çalışılıyord u . Bu politika dairesinde ingiltere . Lozan'da çıkarları açısından bu kadar önem taşıyan Musul'u, mandater devlet olarak bulunduğu Irak'ın sınırları içinde tutmaya çalışacaktır. 3 - Lozan Banş Konferansı, Tutanaklar, Belgeler, (çev: Seha L. Meray, takım I, c. I, Kitap I, Ankara 1969, s.5 4 - A. Afetinan, a.g.e., s.l02-103 5 - N. Erirn; a.g.e., s.552


49

M USUL MESELESi

1 - ingiliz Görüşü: Türk-Irak sınırı konusu veya Musul sorunu. önceleri Türkiye ve ingiltere arasında ikili olarak görüşülmüş fakat sonuç alınamayınca. 23 Ocak 1 923' deki ot urumda Lozan Barış Konfera nsı'nın önüne getirilmiştir6. Lord Curzon konuşmasında 1 92 1 yılında Emir Faysal'ın Irak Krallığı'na seçilmesinde M usulluların da oy kullandığını ve 1 922 Ekiminde I rak ile ingiltere arasında yapılan antlaşmaya göre. her iki ta rafın I rak ülkesinden bir karış toprağın dah i verilmemesini kararlaştırdıklarını bildird V . Musul'un Türkiye'ye verilmeyeceği yolunda Arap halkına vaatde bulunulduğunu; Musul halkının da oy kullandığı plebisitte seçilmiş olan I rak kralına ve Milletler Cemiyeti'ne karşı­ Cem iyetin rızası olmaksızın mand a yönetim indeki Irak toprağı Türkiye'ye verilerneyeceği için-sorumluluklarının olduğunu söyledi . Musul. Kerkük ve Süleymaniye halkının büyük bir kısmı yukarda bahsi geçen halk oylamasında Kral Fa h d aleyhinde oy kullanmıştıB. Bunu Musul ve Süleymaniye temsilcilerinden Şeyh Ahmed ve Seyid Hüseyin Efendilerin TBMM reisi Mustafa Kemal Paşa'ya çektikleri 9 Kasım 1 922 tarihli telgraftan anlamak mümkündür. Tegrafta: "Üç buçuk seneden beri hiiOf-ı ahd ingilizierin işgali altında bulunan sevgili vurdumuz Musul ve havalisinin Ingiliz tayyarelerinin attıkları bombalarıo tahrib edilmekte olduğu ajansını kemOI-i teessürle okuduk. Yüzbinlerce kardeşimizin saiOhını zOt-ı sOrnilerinden istirham eyleriz efendim" denilme�eydj9 ,

6 - Ö . Kürkçüoılu; a.g.e., s.276-277 7 - J. C. Hunewitz; Diplomacy in the Near and Middle East, A Documentaıy Record: 19 141956, c.II, New York 1958, s . l 12, Zikreden: Ö. Kürkçüoılu, a.g.e., s.277 8 - K. Melek; a.g.e., s.40 9 - Dışişleri Bakanlığı Arşivi; Türk K. 40, Zikreden: Bilat N. Şimşir; Atatürk ile Yazışmalar I (1920-1923), Ankara 1981, s.442.


50 MUSUL MESELESI Lord Curzon Musul'daki etnik tablonun şöyle olduğunu öne sürdü:

Süleymaniye Kerkük Musul Erbil Toplam

Kürt

Türk

Ara p H ristiyan ve Yahudi

ı 53.cm

ı .cm

45.cm

3s.cm

ı o.cm

ı ao.cm

1 5.(XX) 1 5.(XX) 66.(XX)

1 7 l .(XX) 5.(XX)

n.cm 455. cm

ı .cm

ı 86.cm

20.(XX) 67.(XX) 9.(XX) 97.(XX)

10

Lord Curzon, Musul'un ancak ı 1 1 2 sini oluşturan Türkler için b u ras ı n ı n Tü rkiye'ye verilem eyec e ğ i n i s öyleyerek, n üfusun çoğunluğunu oluşturan Kürtlerin Türkelerle aynı soydan geldikleri yolundaki Türk görüşüne de karşı çıkıyordu. Türkiye'nin burada plebisit yapılması yolundaki isteğini de ne Arapların ve ne de Kürtlerin bunu istemediğini ve Kürtlerin plebisitin ne anlama gediğini bilmedikleri gerekçesiyle reddediyordu. Üstelik bu bölgenin bütün i ktisadi ilişkillerinin kuzeyle (Türkiye) değil , batı ve g üneyle (Suriye ve Ira k) olduğunu belirtiyordu. Lord Curzon, M usul'da bulunan H ristiyanlar dolayısıyla da bura sının Türkiye'ye bırakılam ayacağını savunuyord u . Ay rıca Türkiye'nin Musul'u alması halinde Türk sınırının Bağdat'dan 60 km . uzaklıkta olacağ ını; bu durumun ise I rak'ın g üvenliğini tehlikeye sekacağını söylüyordu. Lord Curzon , Musul konusundaki ingiliz tezinin, buradaki petrolle hiçbir ilişkisinin olmadığını öne sürüyor ve fakat ingiltere'nin bir ingmz şirketi olan Türk Petrol Şirketi'ne Osmanlı Devleti tarafından 28 Haziran 1 9 1 4'de verilen imtiyazın devam edeceğ ine dair inancının tam olduğunu belirtmekten de geri durmuyordu ı ı . Lord Curzon sonuç olarak, eğer iki devlet arasından anlaşma olmazsa konunun en tarafsız ve en yetkili organ olarak Milletler Cemiyeti' ne götürülmesini, burada verilecek karara her iki tarafın da boyun eğmesi gerektiğini bildirdi. 10 - Lozan Barış Konferansı; ... ,(çev: Seha L Meray), Takım I, c. I, Kitap I, s.359-360 l l Ö. Kürkçüoglu; a.g.e., s.278 -


51

M USUL MESELESi

2. Türk Görüşü: Musul konusu Lozan Barış Konferansı'na getirilmeden önce Türk ve ingiliz heyetleri arasında görüşülmüştü. Lord Curzon Lozan'dan Londara'ya gönderdiği 27 Kasım 1 922 tarihli raporda ismet Paşa'nın kendisine. Konferans m asasında M usul ve Kürdistan konularında uzlaşmazlığa düşmektense özel bir anlaşmaya varmavı salık verdiğini bildirmişti1 2. Bu rapora göre ismet Paşa , Suriye ve I rak sınırlarının görüşülmesinin ertelenmesini istemiş, ayrıca Milletler Cem iyeti'ne katılma fikrine de karşı çıkmamıştır. ismet Paşa daha sonra Musul ve Kürdistan'ı istemiş ve gerekçelerini sıralamıştı. ismet Paşa görüşmenin ilerleyen safhalarında Lord Curzon'un beklediği bir kelimeyi yani "petrol' ü mırıldanmış ve Anadolu'nun yoksul bir bölge olduğunu ve petrolü bulunmadığını oysa buna bir miktar sahip olmak istediğini belirtmişti. Lord Curzon ise bu d üşünceyi hiç de gayr-ı m akul karşıla madığını ve ineelerneğe değer bulduğ unu raporunda dile getirmişitir1 3. ismet Paşa'dan sonra gelen ikinci delege Rıza Nur Bey de 5 Aralık 1 922 tarihinde Lord Curzon ile buluşarak, Musul Vilayetinin Türklere bırakılması halinde, ingilizlerle tatmin edici bir anlaşma yapılabileceğini hatta Sovyet Rusya'dan kopulabileceğini bildirmiştir1 4. Rıza Nur Bey daha sonra Musul Viieyeti'nin niçin Türkiye'ye verilmesi gerektiğini şu sebeplere bağlamıştır: " 1 - Etnik-buna Lord Curzon kesinlikle karşı çıkmıştır-, 2- Tarihsel- yani Türkiye ile eskiden beri bağlı olması-, 3- iktisôdi-Asya Türkiyesi'nin gelecekteki iktisadi hayatını idame ettirme zorunluluğu-, 4- MTsôk-ı Milli-Mondros M ütôrekesi imzalandığı sırada Türklerin elinde bulunan bir toprak parçası olması dolayısıyla-."15 1 2 - Ö . Kürkçüoğlu; a.g.e., s.279 13 - K. Melek; a.g.e., s.35 14 M. Kemal Öke; a.g.e., s.92 -

15 Ö. Kürkçüoğlu; a.g.e., s.280 -


52 M USUL MESELESi Lord Curzon ise Musul'un Türkiye'ye verilmesiyle Bağdat hatta bütün I rak'ın kaybedileceğ ini; büt ün Arap d ü nyasının çöküşe uğrayacağını ve ingiltere'nin Şark politikasının da iflas edeceğini söyleyerek Türk iddialarının kabul edilemeyeceğini belirtmiştir. Ancak daha sonra Türk isteklerinin kısmen yerine getirilebileceğini de söylemekten geri d u rm a m ış; K ö y S a n cağı ile Revanduz ve Süleymaniye'nin Türklere bırakılabileceğini, Musul Şehri, Amadiye, Erbil ve Kerkük'ün ise i ngiliz mandasındaki Irak'da kalacağını bildirm iştir. Ancak Lord Curzon aynı gün ismet Paşa ile de görüşmüş ve ismet Paşa'dan "Misôk-ı Milli sınırları içinde bulunan Musul Viieyeti'ni almadan Ankara'ya dönmeyeceğim" şeklinde bir cevap alınca . konuyu Ülke Sorunları Komisyonu'na götürmüş ve M usul konusu Konferans'ın ana konularından birisi haline gelmiştir 1 6. ismet Paşa. Konferans'ın 23 Ocak 1 923 tarihindeki oturumunda Musul'un Türklere verilmesi gerektiğini şu sebeplere bağlayarak açıklamıştır:

a) Etnografik Nedenler: Musul Viieyeti'nde yerleşik nüfus 485.000 civarındadır. Ayrıca 1 70.000 kişi kadar Kürt, Türk ve Arap göçebe aşiretleri de vardır. Fakat bunların mevsimlere göre yer değiştirmeleri yüzünden sayılarını kesin olarak hesa plamak müm kün değildir. ismet Paşa . resmi son Türk istatistiklerine göre Musul'un yerleşik 485.000 kişilik nüfusunun dökümünü şöyle yapmıştır: 263.830 Kürtler 146.960 Türkler 43.2 1 0 Araplar 1 8.000 Yazidiler

Gayr-ı m üslimler: 1 3.000 Toplam 485.000 ismet Paşa , ing iliz istatistiklerinin doğruluğunun şüpheli olduğunu, kaldı ki ona g öre bile Musul'un büyük çoğunluğunu Kürtler ile Türklerin oluşturduğunu söylemiştir. ismet Paşa etnik yapıyı nitelik yönünden 1 6 - Ö. Kürkçüoglu; a.g.e., s.28 1


53

MUSUL MESELESi

incelerken; Yezidilerin de Kürt olduğunu, Musul Türklerinin Anadolu Türklerinden ayrı mütalôa edilemeyeceğ ini ayrıca Kürtlerin bir ing iliz ansiklopedisi olan Encyclopedia Britanica'nın da belirttiği gibi "Turan" kökenli olduğunu belirtmiştir. ·

b) Siyasi Nedenler: ismet Paşa burada ingiliz görüşlerini şöyle cevaplandırmıştır: -Araplar azınl ıkta olduğu içi n , Musul Vi layeti"nin l rak'a bağlanması mümkün değildir, -Kürtlerin Türklerle yaşamak istemedikleri iddiası doğru değildir. TBMM Hükümeti Türklerin olduğu kadar Kürtlerin de hükümetidir. Çünkü Kü rtlerin gerçek ve meşru temsilcileri eşit haklarla TBMM'ne girmiştir, -Tü rkiye , I ra k ' d a h e r h a n g i b i r m a n d a g erekl i l i ğ i n e inanmamaktadır. Ayrıca hukuken Osmanlı im paratorluğu' nun bir parçası olan lrak'a ilişkin olarak bu amaçla yapılmış antlaşmaların hukuki hiçbir dayanağı yoktur. -ingiltere' n in , M usul ve lrak'a el koymasını fetih hakkına bağ layışının da çağdaş anlayışa ve Wilson i_lkeleri'ne ters d üştüğü ortadadır. Kaldı ki, burası Mütareke'den sonra ve onun bir ihlali olarak işgal edilmiştir ve bu nedenle Türkiye'ye geri verilmelidir.

c) Tarihi Nedenler: ismet Paşa burada, Musul ve Bağdat'ın kuzeyine kadar uzanan bölgenin Xl . yy.dan beri aralıksız Türklerin egemenliğinde kaldığını açıkladı.

d) Coğrafi ve iktisadi Nedenler: ismet Paşa. coğrafya, toprağın yapısı ve iklim bakımından Musul Viieyeti'nin Anadolu'nun bir parçası olduğunu savund u . Ayrıca. Anadolu'nun Suriye ve iran'ı birbirine bağlayan yolların kavşağında bulunduğunu ; Musul Vilayeti'nin, Güney Anadolu ve Suriye ile u laşımın


MUSUL MESELESi

54

sağlanması bakı mından büyük bir önem taşıdığını söyledi. iktişadi açıdan da ingiltere'nin gerekçelerinin haklı olmadığını savunan ismet Paşa , Musul'u Akdeniz l imaniarına bağ layan demir yolunun yapılmasıyla burasanın I rak'dan çok Anadolu'ya bağlandığını belirtti . ismet Paşa, Bağdat'ın Musul'un ürünlerine ihtiyacı olduğu yolundaki i ng i liz g örüşüne karşı d a , M usul ' u n d a h a çok Türkiye'den (Diyarbakır'dan) gelen ürün lere bağlı bulunduğunu , M usul'un bu ü rünlerin nakliyatında sadece bir uğrak yeri niteliğinde olduğunu anlattı.

e) Askeı'i ve Stratejik Nedenler: ismet Paşa, burada Türkiye'nin önerdiği sınınn Bağdat'a çok yakın olacağı ve tehdit yönalteceği şeklindeki ingiliz görüşüne karşı birçok ülkenin başkentlerinin sınır üzerinde bulunduğunu ve bunun g üvenliği tehdit edici bir unsur olmadığını savundu. Musul'u elde edemediği takdirde I rak'ın bir Türk saldırısı karşısında çOkeceği biçimindeki ingiliz görüşünü de reddeden ismet Paşa, Türk heyetinin önerdiği sınırın bir dizi dağlardan oluştu ğu n u ve b u n u n stratej i k bir sınır da sayılabileceğini izah etti. üstelik Türkiye'nin komşularına saldırmavı d üşünmediğini ve kendi başlarına bırakılınca yüzyıllardır birarada kardeşce yaşamış olan Türk ve Arap halklarının hiçbir vakit birbirlerine sald ırmavı düşünmeyeceklerini öne sürdü . . ismet Paşa konferansın daha sonraki safhalarında da, Musul Meselesi'nin bir ülke sorunu mu yoksa bir petrol sorunu mu olduğu konusundaki Türk görüşünü ortaya koydu ve Türkler için herşeyden önce bir ülke sorununun söz konusu olduğunu ancak Lord Curzon'un da ka bul ettiği g ibi dünyanın petrol işlerine duyduğu ilginin de görmezlikten gelinemiyeceğini vurguladı. ismet Paşa , Musul petrolleri konusunda Türk görüşünün. dünyanın buradaki petrol yataklarından meşru bir biçimde yararlanmasını sağlayacak kolaylıkları göstermek olduğunu belirtti. Lord Curzon'un bu konudaki görüşlerine karşılık olarak, ı. Dünya Savaşı'ndan önce verilmiş i mtiyazların hukuki g eçerliliğinin özel bir incelemeye tabi tutulacağını ayrıca Türk heyetince, Musul petrollerini işletmek için başvuruda bulunan grupların


55 M USUL MESELESi durumunu araştırmak üzere Lond ra 'ya iki uzmanın g önderildiğini bildirdi l l . Konferansda bu nevi tartışmalar devam ederken Lloyd George'un yerine ingiltere Başbakanlığına getirilen Bonar Law ile Lord Curzon arasında cereyan eden mektuplaşmadan, ingiltere'nin konuya hem birinci planda petrol açısından yaklaştığını, hem de ingilizierin Musul'a karşı bir Türk saldırısından son derece korktuklannı anlamak hiç de zor değildir. Lord Curzon. Bonar Law'a gönderdiği mektupta: "ismet Paşa sadece Musul'u istemiyor, ayn ı zamanda petrolleri de almak n iyetinde. Çü nkü Am erikalılar ile de petrol üzerine görüşmeler yapmaktadır- ı s denilmektedir. ingliz Başbakanı Bonar Law ise 28 Aralık 1 922 tarihinde bu mektuba şöyle cevap vermiştir: "Eğer Türkler Musul' u işgal eder ve konferans yanda kesilirse halkımızın yansı ve bütün dünya bizleri petrolden dolayı barışı baltalamakla ithcm edecektir. Bunu için petrol işini halletmek üzere Türkler ve diğer Batılı dostlarımızı biraraya getirip Mezopotamya'daki Arap devletlerinin garantisini sağlamak gerekir"19. ismet Paşa konferansın Ocak ayındaki oturumunda yaptığı konuşmanın son kısmında. Musul'da plebisite başvurulması gerektiğini ve bunun ingiltere tarafından reddedilmesinin bile Musul konusundaki Türk tezinin haklılığını ortaya koyduğunu; sorunun Milletler Cemiyeti'nin hakemliğine başvurmayı gerektirmeyecek kadar açık olduğunu da bildirdj20. Konferansın. bu safhasındaki elektrikli havayı ismet Paşa'nın Lozan'dan Mustafa Kemal Paşa'ya gönderdiği 23 Ocak 1 923 tarihli şifre telgraftan anlamak mümkündür. Bu telgrafta. "Bugün son derece buhranlı oldu. Curzon, bütün vesaitini bütün gün istimôl etti. Musul'un siyasi muharebe günüd ür. Konferansın mebadisinde de olmadığımızı bütün cihan efkôr-ı umumiyesine karşı, Musul yüzünden sulhu tehlikeye koyma mesuliyetinin ağır olduğunu iddia ile, sulh talep ettim. (Curzon) Cemiyet-i Akvôm'a müra ca at etmeye karar verdi. Onun mahrem 17 - Lozan Barı� Konferansı; ... (çev: Seha L. Meray), Takım I, c., Kitap I, s. 343-366 18 - Bonar Law Papers, 1 1 1/12/56, Zikreden: K. Melek, a.g.e., s.36 19 - Bonar Law Papers, 1 1 1/12/54, Zikreden: K. Melek, a.g.e., s.36 20 - Ö. Kürkçüoglu, a.g.e., s.284-285


MUSUL MESELESi

56

niyeti sulh projesinin heyet-i umumiyesini pazarlığa koymazdan ewel Musul Meselesi'ni halletmek idi. Çünkü m üşkül vaziyete girdi ve ricat ett i . Büyük m üsademe aka b i n d e ispanya setirinin ziya reti münasebetiyle anladım ki. italya ve Amerika m ahfilinde meserret var idi. Belki muzafferiyet günüdür. Zafer çok buhranlı günde olur, fakat anlaşılmaz. . . . . Bilesiniz ki çok yorgunum, üç gecedir uyumadım. Bugünkü Musul m üsademesini düşündüm. Curzon inkıta karşısında şimdilik ricat etti. Büyük ve mütemadi tertibat ve tehdidat yaptı. Çok yoruldum. Benim güzel Gazi Şefim beni bu kadar (büyük bir ) imtihana niçin feda ettin . . . . . ingiliz Musul yüzünden sulhü tehdit eder. Dehşetli propaganda ve mücadele gösterdik. "2 1 denilmekteydi. ismet Paşa'nın konferansda açıkça ifade etmediği Türk tezine, Türkiye'nin hem iç. hem dış güvenliğini ilgilendiren Kürdistan konusunu da ilave etmek mümkündür. Türkiye. ingiltere'nin Türklere karşı Kürtleri kışkırttığını bilmekteyd i . Musul' u n Türkiye'den koparılıp, i n g i l iz mandasındaki lrak'a bırakılması halinde, ingiltere ileride Musul'daki Kürtlere özerklik veril mesini isteyebilir ve bu d urumun Türkiye'deki Kürtlere de teşmilini talep edebilirdi. Halbuki. Musul Türkiye'ye katıldığı takdirde. bu bölgedeki Kürtlerin Türkiye yurttaşı olarak Türklerle aynı çatı aıtında yaşamaları sağlanabilirdi. ingiltere, Lozan Konferansı'nda Türkiye müslümanları arasında dil ve ırk tefriki yaparak, özellikle Kürtleri ayrı tutmaya çalışmıştı. Türkiye ise daha Misak-i Milfi'de, Arap olmayan Osmanlı müslüman çoğ unluğunun oturduğu topraklan belirtirken, özellikle Kürtleri kasdettiği gi b i . Lozan'da da gayr-ı müslimler dışındakilere azınlık niteliği ve hakları tanımayı kesinlikle reddetti. ingiltere ise antlaşmaya hiç değilse "bütün azınlıklar" deyimini sokmaya çalıştı22 fakat. sonunda antlaşmanın "Azınlıkları n Korun ması· bölüm ündeki 37 i lô 45. maddeler a rasında sadece "Türkiye'nin 2 1 D. B.Arşivi Lozan Konferansı, Zikreden: Bilü N. Şimşir, a.g.e., s.464 22 - A. Haluk Ülman; Türk Dı§ Politikasına Yön Veren Etkenler (1923-1968), I, A.Ü.S.B.F.D., c.2 1 , No: 3, Ankara 1968, s.246-248 -


57 MUSUL MESELESi m üslüman olmayan azınlıklan· deyimine yer verild23. ismet Paşa'nın M usul konusunda taviz vermez tutumunda TBMM'deki baskıların da etkin olduğu kuşkusuzdur. Meclis içerisinde özellikle ismet Paşa'ya karşı yoğun eleştirilerde bulunulma ktaydı. Mesela, Lozan'da görüşmelerin kesilmesinden sonra meclisin 27 Şubat 1 923 tarihli oturu munda E rgani M e b usu Em i n Bey " M usul'u satıyorlar . . . . Trakya'yı ele geçirmek için M usul'u dünden vermeye hazırlar· şeklinde tenkitte bulunuyordu24. Meclisin 3 Mart 1 923 günkü oturum unda da Sırrı Bey'in M usul Meselesi konusunda düşüncelerini açıklamasından hemen sonra Yusuf Ziya Bey ile Hamdullah Suphi Bey arasında şöyle bir tartışma çıkacaktır: - Sım Bey: . . . . . . . Musul gidiyor mu, M usul satılıyor mu? - Yusuf Ziya Bey: Musul' u satıyorlar, Musul satılıyor. - Hamdullah Suphi Bey: Musul'un satıldığını buradan haykıranlar erOzildir, esOfildir. . - Yusuf Ziya Bey: ErOzil sensin, esOfıl sensin alçak adam ı 2s . Bu sataşmalardan sonra reis A. Fuad Paşa celseyi kapatacaktır. 3.

Görüşmelerin Sonucu:

Görüldüğü gibi Ankara Hükümeti, M usul konusunda direnmeğe kararlıydı. ismet Paya'ya 3 Şubat'da gönderilen talimatta, toplantının kesilmesi halinde, ingiliz halkının Musul petrolü için yeni fedakOrlıklara sürüklendiğinin bütün dünyaya d uyurulması ve Musul konusunda Amerikalıların desteğinin elde edilmesi yoluna gidilmesi isteniyordu. Ancak, ingilizler daha Lozan'a gelmezden ewel Amerikan desteğini elde etmişti26. üstelik 3 1 Ocak'da konferansa sunulan antlaşma 23 - İsmail Soysal; Tarihçeleri ve Açıklamalarıyla Birlikte Türkiye'nin Siyasal Andlaşmaları, c . l ( 1920-1945), Ankara 1983, s.95-98 24 Ali Fuad Cebesoy; General Ali Fuad Cebesoy'un Siyasi Hatıraları, I. Kısun, İstanbul 1957, s.279 -

25 - T.B.M.M. Gizli Celse Zabıtları, c.IV, Ankara 1980, s. 1 1 1- 1 1 3. 26 -Ö.Kürkçüoglu;a.g.e.,s.286


58 MUSUL MESELESi taslağının 3. maddesinde Türk-Irak sın ırın ı n . Milletler Cemiyeti Meclisi'nce bu konuda alınacak karara uygun olarak tesbit edilecek bir çizgi olması öngörülmekteydi. Halbuki. Türkiye. üyesi olmadığı ve i n giliz egemenliğ indeki Milletler Gerniyeti'nin işe karıştınlmasını istemiyordu. Fakat. Musul Meselesi sebebiyle. Lozan'daki görüşmeler gittikçe içinden çıkılmaz bir hOI alıyordu. Bu durumu gören ismet Paşa. Türkiye adına m üttefiklere sunduğu mektupta a ntlaşma tasarısı hakkındaki g örüşlerini belirttikten sonra . Boğazlar konusundaki sözleşme tasarısını kabul edip. Musul Meselesi hakkında ise şunları söylüyordu: " . . . . salt barışın yapılmasına engel olmamasını sağ lamak amacıyla. Türkiye ile ingiltere arasında bir yıl içinde yapılacak ortak a n laşmayla çözüm iemek üzere M usul Sorunu'nun konfera ns programından çıkartılmasının yerinde olacağını düşünmekteyiz·27 . Mustafa Kemal ise. Musul'un Ali ihsan Paşa tarafından ingilizlere teslim edilmesini daha ilk adımda yapılan bir hata olarak görmekteydi. Bu konuda " . . . M ütarekeden bir gün ewel 1 3.0CO kişinin esir verilmesi. 50 kadar topun ziyanı. hakikatta kendisinin hOI ve vaziyete muvafık olmayarak verdiği bir emirden müm baistir. işte bu hOI. Musul Viiayati'nin ziyanını intac etti . . . . . . (yoksa) Musul da bizde kalırdı • 28 demekteydi. Mustafa Kemal 27 Şubat 1 923' de TBMM'deki eleştireniere cevap verirken de şöyle diyordu: • . . . Fakat bugün Musul Meselesi'ni halletmek istediğimiz vakit. bu meselade karşınızda yalnız ingilizler değil; Fransız. italyan . Japon ve bütün dünyanın düşmanlan vardır. Yalnız karşı karşıya kaldığımız zaman i ngilizlerle karşılaşacağız . . . . . Musul Meselesi'ni bugünden halledeceğiz; ordumuzu yürüteceğiz. Musul'u bug ün alacağız dersek bu mümkündür. Musul'u gayet kolaylıkla olabiliriz. Fakat Musul'u aldığımızı müteakip . muharebenin hemen hitam bulacağ ına kani olamayız . . : 29. i n g lizierin M us u l kon usunda 27 - Lozan Bar� Konferansı, Tutanaklar, Belgeler, (Çev: Seha L . Meray), Takım I, c.IV, Ankara 1972, s.8-9 28 - M. Kemal Atatürk; Nutuk-Söylev, c.ll, Ankara 1987, s.890-892 29 - A. Fuad Cebesoy; a.g.e., s.255


59 M USUL MESELESi direnmelerinin sebebi; ya Ankara Hükümeti'nin kendilerine karşı bir harekOttan oldum olası imtina ettiğini3D hissetmelerinden ya da ismet Paşa'nın konferans esnasında Ankara ile yaptığı gizli görüşmelerin şifresinin ingilizler tarafından çözülmesi ve TBMM'nin 23 Ocak 1 923'deki gizli oturumunda savaşın her ne pahasına olursa olsun önlenmesi yolunda aldığı kararın Londra'ya bildirilmesinden kaynaklanmış olabilirdi. Keza. böyle bir durum daha önce Çanakkale bunalımında da ortaya çıkmıştı. Sevr Antiaşması'na göre sınırları çizilmiş Boğazlar mıntıkasına giren Türk askerleri . i ngilizlere karşı savaşmadan geri dönmüşlerdı3ı . Neticede ingiltere Türk-Irak sınırının Milletler Cemiyeti Meclisince saptanmasını. Türkiye ise önce iki ülke arasında bir yıl içinde yapılacak ortak bir anlaşmayla çözümiemek üzere Musul konusunun konferans pogramından çıkartılmasını istemiş bulunuyordu. Daha sonra barış antıaşması tasarısına ilişkin olarak. ismet Paşa'nın Mustafa Kemal'den muvafakat aldıktan sonra yolladığı Türk karşı önerileri fazla bir değişikliğe uğramadan Lozan Barış Antıaşması'nın 3. maddesinin 2. fıkrasında zikredilmiştir. Buna göre: "Türkiye ile Irak arasındaki sınır dokuz ay içinde Türkiye ile Büyük Britanya arasında dostça belirlenecektir. Öngörülen süre içinde iki hükümet arasında bir anlaşmaya varılamazsa. anlaşmazlık Milletler Cemiyeti Meclisi'ne götürülecektir. Sınır çizgisi konusunda alınacak karara değin Türkiye ve Britanya hükümetleri kesin geleceği bu karara bağlı toprakların bugünkü durumunda herhangi bir değişiklik ortaya çıkaracak nitelikte hiç bir askeri ya da başka türlü harekette oo bulunmamayı karşılıklı olarak yükümlenirler. 32

B- HALiÇ KONFERANSI'NDA "MUSUL MESELESi" ingiltere. Lozan Barış Konferansı' nın ikinci devresinde. Lord 30 - K. Melek; a.g.e., s. 44 3 1 - K. Melek; a.g.e., s.44 32 - 1. Soysal, a.g.e., s.87-88


60 MUSUL M ESELESi Curzon'un yerine. istanbul'daki ingiliz Yüksek Komiserl Sir Horace Rumbold'u görevlendirmişti. Sir Horace Rumbold, istanbul'a 'Yüksek Komiser' olarak tayin edildiğinde Orta-Doğu ve bilhassa Osmanlı Devleti hakkında fazla bir malumata sahip değildi. istanbul ingiliz Büyükelçiliği'nde tercüman olarak görev yapan Andrew Ryan . Rumbold'a Türkiye ve Türklerle ilgili bilg ileri veriyor v e bir nevi danışmanlık vazifesi görüyordu. Sir Horace Rumbold'un Lozan'ın ikinci devresinde görevlendirilmesi. Türkiy� cephesinde. ingiliz politikasının biraz daha yumuşayacağı zannını uyandırdı. Fakat bu düşünce. Musul Meselesi'nin Lozan Konferansı'nın ikinci perdesinde de halledilememesi nedeniyle çok çabuk kayboldu. Haliç Konferansı'nın ilk olarak kimin müracaatıyla başladığ ı konusunda iki ayrı görüş vardır. M. Kemal Öke bu konuda. "Türk-ingiliz ilişkilerini Lozan'dan beri takip eden herhangi bir gözlemci. Londra'nın Musul Meselesi' ni adetO çıkmaza sokmak istercesine davrandığını düşünebilirdi' demektedir. Gerçekten de ingiltere meselanin kesin bir çözüme kavuşturulmasında hiç de g ayretli g özükm üyor; tabir yerindeyse ayak sürüyordu. Belki de bu siyaseti, çözüme ilişkin bakanlıklar arası bir mutabakatın sağlanma masından da öte. diplomasilerindaki taktik icabıydı . Lozan Konferansı günlerinde şartlar Londra'nın aleyhinde. Ankara'nın lehindeydi. Türkler güçlü tezlerini dünya kamuoyuna yayıyorlar ve ingiltere'nin bencil. emperyalist bir devlet olduğu imajını yaratıyorlardı. Londra'nın Mezopotamya'daki hakimiyeti henüz Irak ile bir antlaşmaya bağlanamamış olduğundan milletler a rası camia Londra'nın bu ülkedeki varlığını çıplak sömürgecilik olarak nitelendirerek kınıyordu. Söz konusu olumsuz etkenleri bir anda lehine çevirmesin in; ya da başka bir deyişle Irak'da düzenini kurup, ülkeyi ingiltere yanlısı çevralere bırakıp, kumandayı uzaktan devralması. zaman dilimi içerisinde şartlarını oluşturarak en müsait bir ortama ulaştığında çözüme varmaktı. işte bu düşünceyle Türklerle ikili görüşmeleri tehir etmeye daha ileri bir tarihe atmaya çalışaca klard ı . öte yandan A n k a r a , i n g i ltere'de iktida rı n MuhafazakOrlar'dan işçi Partisi'ne geçtiğini v e ikincinin emperyal


61

MUSUL MESELESi politikada daha makul ve de esnek davranabilceğini umarak derhal müzakere talebinde bulundu. ·33 demektedir. Mim Kemal Öke'nin yukarıda belirtt i ğimiz görüşlerinin bazılarına kat ı l m a k i m k O n sızd ı r . B u n l a rd a n b i r i n c i s i , " L o n d ra ' n ı n Mezopotamya'daki hakimiyetinin henüz Irak ile bir antlaşmaya bağlanmamış olması ile ilgilidir. Zira ingiltere'nin Ekim 1 922'de ingiliz mandaterliğindeki Irak Krallığı ile yaptığı ve Irak'dan bir karış toprağın dahi verilmemesini öngören antlaşmadan34 daha önce bahsetmiştik. ikincisi, "milletler arası cOrnian ın Londra'nın bu ülkedeki varlığını kınadığı" hususudur. Bir defa herhangi bir belgeye dayanmayan bu idd ianın iyi bir tenkide tObi tutulması gereklidir. Çünkü, o esnada ingiltere 1. Dünya Savaşı'nı kazanmış müttefik devletler arasındadır ve uluslararası platformda güçlü ve saygın bir mevkie sahiptir. Türkiye ise, istiklal Savaşı'nı kazanmış ve uluslararası camiada yeni yeni tanınmaya başlamış bir ülkedir. Üçüncü bir h usus da; Musul Meselesi'nin halli için müzakerelere başlama talebinin Türkiye'den geldiği iddiasıdır. Bu konuda Kürkçüoğlu aynen şu ifadeyi kullanmaktadır. "ingiltere 5 Ekim 1 923'de Türkiye'ye başvurarak, Lozan Antiaşması'nın 3. maddesinin Musul konusunda öngördüğü ikili görüşmelerin başlamasını ve 9 aylık sürenin de maddedeki gibi a ntıaşmanın yürürlüğe girmesinden itibaren değil de, bu başvuru tarihi nden itibaren hesaplanmasını istemiştir."35 Kürkçüoğlu'nun ing iliz belgelerine dayanarak ortaya attığı bu görüş, daha önce, B. Schwadran ve J. C. H urewitz gibi konunun uzmanı bilim adamlan tarafından da zikredilmiştir. Haliç Konferansı öncesi ingilizler müiakerelerde donatımlı olmanın yarariarına inandıkları için, Türkiye hakkındaki istihbarat raporlan yoğunluk kazandı. 27 Şubat 1 924 tarihli bir raporda istanbul'un ingiliz Büyükelçisi Sir Ronald Lindsay, ismet Paşa'nın Musul Meselesi'nde iki taktiğe güvendiğini belirtiyordu. Bunlardan birincisi, Kürtlere otonomi vererek onları yanlarına çekmek, ikincisi ise, ingiltere'ye petrol 33 - M. Kema! Öke; a.g.e., s. l23- 124 34 - J. C. Hurewitz; a.g.e�. c.II, s.l l2, Zikreden: Ö. Kürkçüoğlu; a.g.e., s.277 35 - Ö. Kürkçüoğlu; a.g.e., 290


62 MUSUL MESELESi

·

konusunda taviz vermekti. Bu arada ingiliz Dışişleri yetkilileri, Ankara'nın Londra'daki temsilcisi Şevki Paşa'ya verdikleri cevapta: "petrolün Musul Meselesi ile herha ngi bir ilgisinin olmadığını; bu sebeble sınır görüşmelerinde petrol uzmanının bulunmayacağını" kendisine bilidirdiler-36. Konferans arefesinde Türkiye ile ingiltere bir ara sıcak savaş tehlikesiyle karşılaşmışlardır. 1 9 Nisan'da alınan bir istihbaratta Türklerin sınırda askeri bir gösteri yapacakları öğrenilir. Haber en çok ingilteri'nin Irak Yüksek Komiseri Dobbs'u telaşlandırm ıştır. Londra'ya yazarak, eğer Türkler böyle bir teşebbüse geçerlerse Irak Hükümeti'nin de Van ve Şemdinan'daki aşiretleri Türkiye'ye karşı bir isyana teşvik edecekleri tehdidinin Ankara'ya bildirilmesini ister. Dışişleri ise cevabında, Irak Hükümeti'nin yakın zamanda Süleymaniye'yi işgal ederek geniş kapsamlı bir operasyonu gerçekleştireceğ ini; Dobbs'un teklifinin zamansız ve siyasi açıdan lüzumsuz olduğunu ve konferans neticesinin beklenmesi gerektiğini kendisine bildirir37. Bu görüşmelerden hemen sonra Dobbs I rak Yüksek Komiserliği'nden alınmış ve yerine Sir Percy Cox atanmıştır. istanbul'da yapılması kararlaştırılan "Haliç Konferansı" öncesinde i ngiliz Dışişleri, Sömürge, Savaş ve Hava Kuwetleri Bakanlıklarının bazı yetkilileri biraraya gelerek, Cox istanbul'a gitmeden önce, kendisine verilecek taktik ve kesin talimatı kararlaştırırlar. Buna göre, Cox, Konferansda Türklerden Hakkari'nin Nasturi Hristiyanlarına verilmesini isteyecek ve Musul'dan hiç bir suretle taviz vermeyecektir38. Zira, Haliç Konferansı'ndan sonra , nasılsa ingiltere'nin egemen olduğu bir de Milletler Cemiyeti safhası vardır. Haliç Konferansı, Türk ve ingiliz Hükümetlerinin daha önceki görüşmelerine bağlı olarak 1 9 Mayıs 1 924'de toplandı. Konferans'a Türkiye adına Meclis Reisi Ali Fethi Bey (Başkan), Diyarbakır Mebusu Fevzi Bey, Ordu Mebusu Faik Bey, Dışişleri Hukuk Müşaviri Nusret Bey ile 36 - M. Kemal Öke, a.g.e., s . l 27 37 - M. Kemal Öke, a.g.e., s . l 29 38 - M. Kemal Öke, a.g.e., s. l29- 1 30


63

MUSUL MESELESi

Genelkurmay'dan Yarbay ishak Avni Bey katılıyordu. ingiliz heyetinde ise. Sir Percy Cox (Başkan), C.H. Jardine. J. H. Hall ve Yarbay E. F. W. Less bulunuyordu39. 1 - Türk Görüşü:

Konferansda Türkiye'yi temsil eden Ali Fethi Bey'e (Okyar), 26 Nisan'da Hükümetçe verilen talimatta . Süleymaniye. Kerkük ve Musul kentlerini Türkiye'de bırakan bir sınır isteniyor ve Türkiye'nin bu konuda tatm i n edilmesine karşılık, petrollerde ortaklık tanınabileceği bildiriliyordu. Fethi Bey konferansın ilk g ününde yaptığı konuşmada. Türkiye Cumhuriyeti ile Irak arasındaki sınırın suni ve keyfi olması halinde iki ülke için sürekli bir anlaşmazlık nedeni olacağını belirtti. Musul'un Türkiye için ne kadar önemli olduğunun Lozan'da Türk heyetince ispatlandığını söyleyen Fethi Bey, gerek tarihi. gerek coğ rafi ve gerekse ırki açıdan Musul'un Türkiye'ye sıkı sıkıya bağlı olduğunu ve Türkiye'den koparılamayacağını tekrarladı. Musul vilôyetinin büyük çoğunluğunun Türk ve Kürtlerden m üteşekkil olduğunu ve bunun Lozan'da ingiliz heyetince de kabul olunduğunu bildirdj40. Fethi Bey konferansın ikinci toplantı tarihi olan 2 1 Mayıs'da ise. Türkler ve Kürtlerin siyasi geleceklerini birleştirmiş iki kardeş unsur olduğunu ve tam bir eşitlik içinde Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduklarını belirtti. Musul Vilôy�ti'nin de bunların oluşturdukları halkın bir parçası olduğunu ilôve etti. Bu sebeple Türkiye Cumhuriyeti'nin etnik sınırının Müsul Viieyeti'nin g üney hududuna kadar uzanması; tamamen farklı bir medeniyet ve dile sahip olan Arap sınınnın ise Musul Viieyeti'nden sonra başlaması gerektiğini söyledi. Fethi Bey. m üteakiben ingiltere ve müttefiklerinin Türkiye'nin batıdaki sınırları konusunda . Türk etnik unsun:.ına dayalı bir çözümü kabul ettiklerini ve fakat Türk-Irak sınırı konusunda ise aynı politikayı izlemedikleri n i belirterek; M usul 39 M . Kemal Öke, a.g.e., s.l30 -

40 - T.C. Dışişleri Bakanlıgı Araştırma ve Siyaset Planlama Genel Müdürlügü, Cumhuriyetin ilk On Yılı ve Balkan Paktı (1923-1934), Ankara 1973,s.80--83


M USUL MESELESi

64

Meselesi'nde Türkiye ile ingiltere arasında devamlı bir anlaşmazlığa yol açmayacak bir çözümün beklendiğini dile getirdi. Ali Fethi Bey, Musul Viieyeti'nin kendisini Bağdat Hükümeti'ne bağlı saymadığını söyledi ve eğer Musul yabancı yönetimi altında kalırsa, Türk milletinin, toprakla rının güney kısmından devamlı surette şüphe d uyacağını belirtti4 1 . Ayrıca, Musul , Süleymaniye ve Kerkük'den kuzeye doğru uzanacak siyasi kışkırtıcılığa karşı koymak için de Türkiye'nin kendi kalkınmasına hasredeceği kaynaklarının bir bölümünü savunma önlemleri için kullanması gerekecğini bildirdi. Bunun da sürekli bir barış için gereken iyi komşuluk ilişkilerini sağlayamayacağını, halbuki Musul Meselesi'nin adalete uygun bir şekilde çözümlenmesi halinde Türkler ve Kürtlerin tek amaçlarının ülkelerinin kalkınması için çalışmak olacağını sözlerine ekledi. 2-

ingiliz Görüşü:

Ramsey Mc. Donald başkanlığındaki işçi Partisi hükümetinin Ocak 1 924'de iktidara gelmesi ve dış politikada yeni ve barışcı bir değişikliğin savunuculuğunu yapması, Türkiye'de ingiltere'nin Musul Meselesi konusunda daha yumuşak haraket edeceği kanaatini uyandırdr42. Yeni Başbakan Ramsey Mc. Donald, daha önce 1 5 Ekim 1 923'de Türkiye'yi ziyaret etmiş ve büyük bir ilgiyle karşılanmıŞtı. istanbul'dan Mr. Henderson'un i ng iliz D ışişlerine gönderdiği 29 Ocak 1 924 tarihli raporda, özellikle Lord Curzon'un dışişleri bakanlığından ayrılmasının Türkye'de belirgin bir rahatlamaya sebep olduğunu ve yeni hükümetin M usul Meselesi'nde daha anlayışlı olacağının beklendiğini, fakat ingiltere'de hükü met değişiklerinin dış politikada ani ve köklü değişiklikler ortaya çıkarmadığının da kabul edildiğini bildiriyordu43. ingiltere' nin M usul konusunda yumuşamadığı i ngiliz heyeti 41 - Ö. Kürkçoglu, a.g.e., s.291 42 - K. Melek, a.g.e., s.46 43 - Ö. Kürkçüoglu, a.g.e., s.291-292


65

M USUL MESELESi başkanı Sir Percy Cox'un açış konuşmasinde açıkça orataya çıktı. Cox, bu konuşmasında Türk misafirperverliğine teşekkür etti ve konferansda anlaşma olmadığı takdirde, Musul Meselesi'nin Milletler Cemiyeti'ne götürüleceğini söyledi. ingiliz Heyeti Başkan ı'nın daha ilk oturumda istanbul' o anlaşmak için gelmediği yaptığı bu konuşmayle belli olduM. Cox, konferansın ikinci oturum tarihi olan 2 1 Mayıs'da, Musul şehri de dahil olmak üzere Fırat nehrinin iki sahilinde kalan bölgeyi talep ettj45. Üçüncü oturumda (24 Mayıs) ise bu isteklerini biraz daha beliginleştirdi ve Musul Viieyeti'ne ek olarak HakkOri Vilayeti'ni­ Beytüşşebab, Revanduz ve Çölemerik dahil-de buradan lrak'a göçeden Nasturi Hristiyanlan için isted�6. ingilizler, daha önce de belirtildiği gibi Musul'dan hiçbir surette taviz vermemeği konferans öncesinde kararlaştırm ışlar, hatta Türkiye'yi caydırmak için HakkOn sürpizini dahi planlamışlardı. ingiltere'nin böyle davranmasının sebebi. tabii ki Haliç Konferansı'ndan sonra gelecek olan Milletler Cemiyeti safhasıydı. Burada ingiltere ve ı. Dünya Savaşı'nı kazanmış devletlerin mutlak bir egemenliği vardı. Keza, cemiyet zaten onlar tarafından kurulmuştu. Haliç Konferansı,. ing iltere'nin kabulü imkOnsız bu önerileri nedeniyle S Haziran 1 924'de dağıldı. Oysa, Türkiye ismet Paşa'nın Fethi Bey'e yazdığı mektubun şu satırtanndan da anlaşılacağı üzere Musul Viieyeti'nin yarısıyla da iktifa etmeye rOzıydı: "Eğer ingiltere hiç olmazsa Musul Viieyeti'nin vansını Türkiye'ye vermeyi kabul etmezse toplantıya devam etmek zaten mOnOsız olacaktı."47 ingiltere, gerek konferans esnasında ve gerekse konferans sonrasında Musul sınırında karışıklık çıkarmaktan geri durmadı. Halbuki Lozan Antiaşması'nın 3. maddesine göre bölgede karışıklık çıkarmak ve askeri harekOtta bulunmak yasaklanmıştı48. 44 - K. Mısıroglu; a.g.e., s.l 13-1 14 45 - M. Kemal Öke, a.g.e., s.130 46 - T.C. Dışişleri Bakanlıgı; a.g.e., s.83 47 - M. Kemal Öke; a.g.e., 1 3 1 4 8 - T.C. Dışişleri Bakanlıgı; a.g.e., s.76


M USUL MESELESi

66

Buna rağmen. ingilizler Süleymaniye'yi havadan bombardımana tutmuş; Türkiye ise olayı protesto etmekten başka bir şey yapamamıştı. Konferans sırasında Londra'da bulunan Yusuf Kemal Bey, (Tengirşenk) Başbakan Ramsev Mc. Donald'ı ziyaret etmiş v� kendisine muhalefetteykan M usul konusunda Türklere verdiği sözleri niçin tutmadığını sormuştu. Mc. Donald verdiği cevapta: "Evet. vaktiyle böyle bir söz vermiştim; fakat kendimi Hariciye makinesin� kaptırdım. Onun bir takım ananeleri var. Ben o sözü tutamıyorum."49 demekle yetinmişti.

C- "MUSUL MESELESi " NİN MiLLETLER CEM.İYETİ'NE GÖTÜRÖLMESi ist a n bul'da topla n a n H a liç. Konferansı ' n ı n başarısızlıkla noktalanması üzerine. ingiltere. Lozan Konferansı'ndan beri en iyi seçenek olarak gördüğü Milletler Cemiyeti a lternatifini Musul Meselesi'nde devreye sokmak istediğini Türkiye'ye bildirdi. Türk Hükümeti ise 4 Ağustos 1 924'de Londra MaslahatgüzOrlığı'na yolladığı talimatta. i ngilizler ile Musul Meselesi hakkında Milletler Cemiyeti'ne gitmeden önce bir görüşme daha açmak düşüncesinde olduğunu beyan etti50. Petrol konusunun. ingiliz çıkarlarına olabildiğince uygun bir biçimde çözümünün, Musul Meselesi'nin ' T ü rkiye'nin lehine neticelenmesine katkıda bulunacağı düşünülmüştü. Lozan'da Türk H eyeti'nin , Türk Petrol Şirketi'ne Osmanlı Devleti tarafından verilmesi kararlaştınlan; Fakat ı. Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla rafa kaldırılan imtiyaz anlaşmasını tanımaması ingiliz H ükümetince hoş karşılanmamıştı. Bu nedenle,_ Türkiye, Türk Petrol Şirketi'ne karşı. imtiyaz konusunda. tavizkOr bir tutum takınmanın , M usul'un Türkiye'de kalmasında etkili olup olmayacağının şirket yöneticilerinden öğre n l l m es i n i Londra Maslahatgüzarlığı'ndan talep ettiyse de yapılan temaslardan sonuç 49 - Yusuf Kemal Tengirşenk; Vatan Hizmetinde, lstanbul l967, s.289 50 -T.C. Dışişleri Bakanlıgı; a.g.e., s 87


67

MUSUL MESELESi alınamadı. Zira Türk Petrol Şirketi, daha 25 Temmuz 1 923'de ingiltere Dışişleri Bakanlığı'na gönderdiği bir yazıda "Musul Viiayati'nin petrol bulunan Kürt bölgesinin Türklere bırakılmasının l rak'ın- dolayısıyla ingiltere'nin- çıkarıanna uygun düşmediğini·s ı bildirmişti. Böylece i n giltere , 6 Ağustos 1924'de Milletler Cemiyeti'ne başvurarak konunun gündeme alınmasını istemiş; Türkiye de bunu Lozan Andiaşması'nın 3. maddesinin 2. fıkrası gereğince ilke olarak kabul etmiştj52 . 1 . ingiliz Görüşü:

Milletler C e m iyeti Meclisi' nin 20 Eylül 1924'de başlayan toplantısında ingiliz tezini, temsilcileri olan Adalet Bakanı Lord Parmoor izah etti. Lord Parmoor, meselanin Musul'un geleceği sorunu değil, Türk-Irak sınırının tesbiti sorunu olduğunu öne sürdü. Musul'un uzun zamandan beri Irak'ın bir parçası olduğunu, bu maselenin halledilmiş addedildiğ ini, şimdi sınırın çizilmesi zamanının geldiğini belirtti. ingiliz temsilcisi plebisite başvurulmasını da. reddederek: 'Sınır sorunu hiçbir zaman plebisitle halledilemez. Bu . askeri bir m eseledir . . . Önce meselanin niteliği hakkında bir karar alınmalıdır . . . Taraflardan müteşekkil bir komisyon kurulmalı ve meseleyi görüşüp bu konuda bir karara varmalıdır"S3. ingilizler daha Milletler Cemiyeti'ne 6 Ağustos 1924 tarihli ilk başvurularından bir hafta geçmeden , Dışişleri'nde D. G. Osbome'un imzasını taşıyan ikinci müracaat mektubuna iliştirdikleri muhtırada, Milletler Cemiyeti' nde savunacakları tezlerinin ana hatlarını tesbit etmişlerdi. Teksir edilerek, Milletler Cemiyeti üyelerine dağıtılması rica olunan bu m uhtırada, ingiltere, Lozan'da Curzon'un ifade ettiği hususları tekrar ederek, ırkT. siyası. tarihi açıdan konuyu değerlendiriyor; Musul'un bu çerçeve içerisinde Irak'ın vazgeçilmez bir parçası olduğunu savunuyordu. Türk Hükümeti tarafından verilen rakamların 51 K. Melek; a.g.e., s.47 52 K. Mısıroglu; a.g.e., s.l26- 1 27 53 B. Schwadran, a.g.e., s.222-223


68 MUSUL MESELESi inanılmazlığını dile getiren ingilizler; siyasi açıdan da Musul'daki Araplar, Yezidiler, Musev11er ve Nast0r11erin Türk hakimiyetinde kalmak istemediklerini; aşiretlerin ise bağımsızlık talep ettiklerini belirtiyorlar, Irak Hükümeti'nin onlara tanıvacağı azınlık haklarıyle, bölgede istikrarın sağlanacağını ifade ediyorlardı. i ktisadi yönden de Musul'la Türkiye arasındaki ticaretin kısmi olduğunu kaydeden ingilizler yörenin daha ziyade ve büyük bir yoğunlukla Irak ile ticöri işbirliği yaptığını iddia ediyorlardı. Ayrıca Bağdat Musul hububatına muhtaçtı. Coğrafi ve ' stratejik açıdan ingiltere'nin teklif ettiği sınırın tabii dağlarla iki ülkeyi ayırdığına da temas ediliyordu54. ingiltere'nin bu iddialarını sanki teyid edercesi ne, Mekke Hükümeti adına Dışişleri Bakanı Fuad, tarihi ve coğrafi açıdan Musul'un bir Arap ülkesi olduğuna değiniyordu. Eğer Milletler Cemiyeti aleyhte bir karar alırsa, Bağdat'ın haklarını savunmak için Arapların her türlü tedbire başvurabileceklerini de belirterek,ss Meclis'i yumuşak bir üslupla ifade edilmiş de olsa tehd�den kaçınmıyordu.

2. Türk Görüşü: Musul Meselesi, Milletler Cemiyeti Meclisi'nin gündemine derhal alınmasına rağmen, ismet Paşa' nın yazılı arzusu doğrultusunda, Ankara'ya 20 günlük bir süre verilmesi ve muzakerelerin, Ali Fethi Bey başkanlığındaki Türk delegasyonunun Cenevre'ye varışına kadar ertelenmesi kabul edilmişti. Daha sonra 5 Eylül tarihli bir mektupla , Türkiye Hükümeti, Irak sınırına ilişkin bir muhtırayı Meclis üyelerine dağıttı. Bu muhtırada, etnik, coğrafi, siyasi. iktisadi, tarihi ve askeri sebepler çerçevesinde Musul'un Türkiye'den kopartılmasının doğru olmayacağı bir kere daha. vurgulanıyordu. Ankara, Meclis'e yaptığı açıklamada , i ngilizierin Lozan'daki ifadelerini Odeta yalanlarcasına, meselanin Musul Vilôyeti'nin a kıbeti değil de, I rak'ın kuzey sınırının tesbiti olduğunu savunmak suretiyle daha konu Meclisce ele 54 - M. Kemal Öke; a.g.e., s.l41 55 - M. Kemal Öke; a.g.e., s.141


69 MUSUL MESELESi alınmadan. sonucu lahlerine çevirmeye çalıştıklannı belirtiyordu. Buna nazaran Türkiye'nin muhtırasında I rak ve Türkiye arasındaki hudut meselesinin aslında Musul Viieyeti'nin mukadderatını ilgilendirdiğine işaret edildiği gibi, ingilizierin Musul vilayeti dışındaki isteklerinin yersiz ve mesnedsiz olduğu kaydediliyordu. Milletler Cemiyeti'nin adil bir çözüm getireceğine inanan Türkiye Hükümeti, konunun gerçeklerini ortaya çıkarmada en uyg un yöntemin plebisit olduğunu belirtiyordu. ingiltere'nin resmi vesikalarında Musul halkının eğiliminin son derece çelişkili yansıtıldığına dikkat çekilen muhtırada , yapılan sondajlara göre Süleymaniye ve Kerkük Ohôlisinin, Irak'la birleşmeyi kesinlikle istemediğinin ve Emir Faysal'ın Hükümeti'nden biran önce ayrılma gayreti içinde olduklarının müşahade edildiği anlatılıyordu56. Bütün bunlar yörede ciddi bir plebisit yapılması gerektiğini ortaya koyuyordu. Türk iye H ükümeti bu g ayeyle kurulacak !(arma kom isyonu desteklemeye hazır olduğunu da açıklıyordu. Türk Heyeti'nin Başkanı Ali Fethi Bey Cenevre 'ye giderken 1 0 Eylülde Tan Gazetesi'ne verdiği demeçte Türk görüşlerini tekrarlayarak; Türkiye'nin bütün eski Musul Viieyeti'ni isteyeceğini ve burada plebisite başvurulması konusunda ısrarlı olacağını belirttP7. Fethi Bey, Milletler Cemiyeti Meclisi'nde yaptığı konuşmada; "Ortada Musul Viieyeti'nin mukadderatı bahis mevzuu değilse . bizi Milletler Cemiyeti Meclisi'ne götüren ve Lozan Konferansı'ndan beri süregelen mesele nedir? Musul Meselesi sınır meselesidir; sınır meselesi de Musul Meselesidir. Mesele şudur: Sınır Musul'un kuzeyinden mi güneyinden mi çekilecektir?"58 dem işti r. Fet h i Bey Musul'a g ö n d erilecek b i r kom isyo n u n halkın d uyg u l a rı n ı hakkıyla saptayamayacağ ını, en iyi çarenin plebisit olduğunu anlatmıştır. Bazen bir çok meselede de böyle yapıldığına değinen Fethi Bey, Musul'un Türkiye'ye ait olduğunu; ırkT, tarihi. siyôsi ve stratejik nedenlere bağlayarak ve yabancı kaynaklan da zikrederek savunmuştur59 · 56 - M. Kemal Öke; a.g.e., s. l42 57 - K. Mısıroglu; a.g.e., s.l26- l 27 58 K.Mısıroglu, a.g.e., s. l40 -

59 - Ö. Kürkçüoglu, a.g.e., s.294


70 MUSUL MESELESi Fethi Bey ayrıca, meselenin Milletler Cemiyeti'ne g etirilmiş olmasının Türkiye için Musul üzerindeki egemenlik hakkından feragat etmek anlamına alınamıyacağını, ancak Türkiye'nin başvurulacak bir plebisitin sonuçlannı kabul etmeğe hazır olduğunu belirtmiştir. 3.

Üçlü Komisyon'un Kurulması ve Onun Raporu:

Milletler Cemiyeti Meclisi, 30 Eylül 1 924'de, Musul Meselesi'ni inceleyecek bir komisyonun kurulmasını kararlaştırdı. Komisyon üç kişiden müteşekkil olacak ve tarafsız devletlerin uyrukları arasından, Milletler Cemiyeti Meclisi'nce seçilecekti. Komisyon ilgili devletlerle yazışarak, gerekli gördüğü belgeleri sağlayacak ve isterse yerinde de soruşturma yapacaktı. Türkiye ve ingiltere Komisyon'a yardımcı . niteliğinde müşavirler atayabilecekti. Komisyon'un masraflarını da iki taraf ortaklaşa ödeyeceklerdi. Meclis'in karannda tarafların, Meclis'ce verilecek hükmü önceden kabul ettikleri belirtildi ve bu süre içinde statükoyu değiştirecek askerT hareketlerden kaçınmalan da istendi. Bu sırada M usul bölgesinde, T ü rkiye ile i n g i ltere arasında sınır çatışmalarının artması gerginliğe yol açmıştı. Türkiye'nin başvurusuyla, Milletler Cemiyeti Meclisi, 29 Ekim 1924'de gerginliği azaltmak amacıyla "Brüksel Hattı" denilen bir çizgiyi kabul etti6o. Bu çizgi, yaklaşık olarak Musul'u HakkOri'den ayıran eski viiOyet sınırıydı. Üçlü Komisyon Macar Kont Teleki, Belçikalı A. Poulis ve isveçli A. Wirsen'den oluşuyordu61 . Böylece, birisi ı. Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin, ötekisi ingiltere'nin müttefiki olan iki ülke (Macaristan ve Belçika) ile tarafsız bir ülkenin (isveç) temsilcilerinden müteşekkil komisyon, isveç temsilcisi Emekli Albay A. Wirsen başkanlığında 13 Kasım tarihinde görevine başladı. Komisyona Irak'daki incelemeleri sırasında ingiliz ve Türk delegeler ile uzmanlar yardımcı olacaktı. Türkiye'yi Cevat Paşa temsil ediyordu62. 1 3 Kasım'da Cenevre'de 60 O. Kürkçüotlu, a.g.e., s.295 -

61 - K. Melek; a.g.e., s.47 62 . K. Melek; a.g.e., s, 47


71 MUSUL MESELESi toplananan komisyon bir soru listesi hazırladı. Komisyon, önce Londra'yı ziyaret edip görüşlerini aldıktan sonra 4 Ocak 1 925 tarihinde Ankara'ya gelerek çeşitli temaslarda bulundu. Komisyon üyeleri. o sırada Konya'da bulunan Mustafa Kemal'i de ziyaret ettiler. 1 6 Ocak 1 925'de Bağdat ve Musul'da incelemelerine başlayan Komisyon 1 6 Temmuz 1 925 tarihinde raporunu tamamlayarak Milletler Cemiyeti'ne sundı.P3. Ra porda, Komisyon ' u n çok güç şartlar altında çalıştığı belirtildikten sonra, Musul Meselesi hakkında coğrafi , ırki, iktisadi ve siyasi sonuçlar çıkanlıyordu. Bunlar özetle şöyleydi: "Brüksel Hattı coğrafi sınır olarak kabul ediliyordu. Komisyon Musul Viieyeti' nde çoğunluğu -sayıları 500.000 kadar olan- Kürtleri n oluşturduğunu ve bunların n e Türk ve n e d e Arap olduğu ırki sonucuna varmıştı. Komisyon, iktisadi sonuç olarak, bölgenin lrak'a bağlanması gerektiği görüşünü benimsemişti. Fakat Musul'un geleceği ne olursa olsun; I rak ile Türkiye arasında bir iktisadi anlaşma yapılmasının bölgedeki ihracat ve ithalatı geliştireceği de belirtiliyordu. Komisyon raporunda, siyasi sonuç olarak da, I rak'daki manda en geç 1928 yılında sona ereceği için bu yönetimin 25 yıl uzatılması ve Musul Viieyeti'ndeki Kürtlere idari özerklik verilmesi kaydıyla, Musul'un lrak'a bırakılmasının en iyi çözüm olduğu bildiriliyordu. Bu iki noktaya uyulmadığı takdirde, Musul Viieyeti'nin Türkiye'ye bırakılmasının uygun olacağı ifade ediliyordu. Komisyon, Milletler Cemiyeti Meclisi. Musul Viieyeti'nin Türkiye ve Irak arasında taksimine karar verirse, Küçük Zap çizgisinin sınır olacağına karar vermişti. öte yandan, ingiltere'nin HakkOri ViiOyeti üzerindeki iddiası ise, kabul edilmemişti'64. Görüldüğü g ibi hazırlanan rapor tezotlar içerisindeydi . Bir tarafd a n Türk Hükümeti ferOgat etmed ikçe M usul'un hukuken Türkiye'de kalacağını belirtmekte, diğer taraftan Musul'un 25 yıllık bir 63 K. Mısıroglu, a.g.e., s.136 64 Ö. Kürkçüoğlu; a.g.e., 295-296 -

-


72 MUSUL MESELESi süre ı ç ı n i n g i l iz m a nda rej i m i n d e k a l m ası gerekt i ğ i n d e n bahsetmekteydi65. Dahası raporda eğer plebisit yapılmış olsaydı . Musul'un Irak'da kalmak isteyeceği yazılmakta . fakat her nedense Türkiy e ' n i n M u s u l ' d a p lebisit y a p ı l m ası teklifi de d ikkate alınmamaktaydı. Milletler Cemiyeti Meclisi'nde 3 Eylül 1 925 tarihinde Komisyon raporu görüşülmeye başlandı. i ngiltere Sömürgeler Bakanı Mr. Amery yaptığı konuşmada rapor hakkındaki görüşlerini belirtirken ingiltere'nin 1 928 yılında sona erecek ingiltere-Irak Antiaşması'nı daha uzun süreli bir antlaşmayle yenileyeceğ ini ve I rak'ın da aynı istekte olduğunu bildirdi. ingiliz temsilcisi Musul'un Irak'da bırakılması için Komisyon raporunda öne sürülen ikinci şarta. yani Kürtlerin haklarının dikkate alınması esasına zaten uyulduğunu fakat bunun daha da etkili bir hale getirileceğini beyan etti66. Neticede ingiltere. Komisyon'un Musul'un lrak'a bırakılması için öne sürdüğü iki şartı da kabul etmiş oluyordu. Türkiye adına konuşan Tevfik Rüşdü (Aras) Bey. Komisyon raporunu eleştirip Türk görüşünü tekrarladı. Türkiye'nin manda yönetimini tanımadığı için Musul üzerinde egemenlik haklarından vazgeçmeyi düşünmediğini söyledi. Tevfik Rüşdü Bey. ingiltere'nin Irak sınırını devamlı olara k Kuzeye doğru ittiğini ve 1 924'deki istanbul Konferansı'nda da Hakkôri Vilôyeti' inin bir böl ümünü istediğini hatırlatarak bu isteklerinin nerede son bulacağının belirsiz olduğunu bildirdi ve Türkiye'nin Musul Meselesi dışında ingiltere ile arasında hiçbir uyuşmazlık görmediğini de ekledi. Tevfik Rüşdü Bey. daha sonra yaptığı konuşmada da Türkler ile Kürt unsuru arasında ayırım gözetilmesini eleştirerek ingiltere'yi şöyle itharn etti: "Korumak gerekçesiyle. milli bir unsuru ayırmak için takip edilen gayeyi bir türlü a nlayam ıyoru m . Bu gaye. Kürtlerin ufak bir bölümünü elde bulundurara k . bunları K ü rt çoğ unluğuna sahip ülke (Türkiye) aleyhinde . . . kullanmak mıdı (? ·67 65 - K. Mısıroglu, a.g.e., s. 140- 160 66 - Ö. Kürkçüotlu; a.g.e., s. 296

-

67 T.C. Dışişleri Bakanlıgı, a.g.e., s.93


73 MUSUL MESELESi Tevfik Rüşdü Bey, ayrıca Meclis'in ancak Milletler Cemiyet i Misokı'nın sınırları içinde kalabileceğ ini; Lozan Antıaşması'nın 3. maddesinin 2. fıkrasının Meclis'e özel bir yetki tanımadığını ve tarafiann olumlu oyunun do bağlayıcı bir karar için şort olduğunu bildirdj68, Türkiye'nin Komisyon raporuno karşı çıkması üzerine M illetler Cemiyeti, 19 Eylül'de Milletlerorası Daimi Adalet Divonı'nın istişori mütoiOosıno başvurulmasını kororloştırdP9. Milletler Cemiyeti Meclisi. Milletlerorası Daimi Adalet Divonı'ndon şu konularda m ütoiOo talebinde bulundu: o) Milletler Cemiyeti Meclisi'nin Lozan Antıaşması'nın 3. maddesi gereğince vereceği korarın hukuki niteliği nedir? Bir hakem korarı mıdır; tavsiye midir; yoksa yalnızca bir arabuluculuk mudur? b) Böyle bir karar için oybirliği şort mıdır; yoksa oy çokluğu yeterli midir? c) iki tarafın temsilcileri oylamaya katılabilirler mi?70 ingiltere, Milletler Cemiyeti Meclisi'nin Milletlerorası Daimi Adalet Divonı'no başvurusunu olumlu korşılorken . Türkiye ise siyOsi bir meseleninin hukuki yoldon hallinin imkansızlığı gerekçesiyle bu yola gidilmesine karşı çıkmıştır? ı . Diğer taraftan; Meclis, Divon'o mürocoOt korarı aldığı gün Bürüksel Hattı'nın her iki yonında ingiltere ve Türkiye'nin karşılıklı suçlamoları hakkında soruşturma yapmak üzere, Estonyolı Generol Loidoner'i Musul'o göndermeyi de kororloştırmıştı . Türk H ükümeti Generol Loidoner'i Bürüksel hattının Türk tarafına sokmodı72. Bu durum Milletler Cemiyeti nozorındo. Türkiye hakkındaki olumsuz düşünceleri daha do yoğunlaştırdı. Her iki ülke de bilgi vermek üzere Divon'o çağrıldıkları halde. Türkiye kendi tezini savunmak üzere Divan'ın önüne çıkmayı do reddetti. Türkiye bunun yerine Divon'o bir telgrof göndererek, Türk .

68 - Ö. Kürkçüoğlu; a.g.e., s. 297 69 - Ö. Kürkçüoğlu; a.g.e., s. 29770 - K. Melek; a.g.e., s.49 71 - T.C. Dı§i§leri Bakanlığı; a.g.e., s.99 72

-

T.C. Dışişleri B akanlığı; a.g.e., s.l01 - 102


74 MUSUL MESELESi Hükümeti'nin Adalet Divanı'nda temsil edilmesinin gerekli olduğunu sanmadığını bildirdi. ingiltere ise, Divan'a bazı belgeler arzettiği gibi, bir temsilci heyeti de gönderdi73. 26-27 Ekim'de ingiltere'nin görüşlerini dinleyen Divan, 21 Kasım 1 925'de şu esaslar ihtiva eden bir karar aldı: "a) Taraflar Lozan Antiaşması'nın 3. maddesinin 2. fıkrasını imzalamakla, meselanin kesin çözümünü sağlamak, yani uyuşmazlık konusu olan sınınan kesin olarak tesbit etmek istemişlerdir. Dolayısıyla Milletler Cem iyeti Meclisi'nin bu madde gereğ ince alacağı karann iki taraf için de bağlayıcı olması gereklidir. b) Meclis, kararını oybirliğiyle almak zorundadır. Tarafların temsilcileri oylamaya katılacak; fakat oybirliğinin saptanmasında bunların oylan gözönünde tutulmayacaktır"74. 4.

Milletler Cemiyeti'nin Kararı:

Milletler Cemiyeti Meclisi, Türkiye'nin bütün karşı çıkışiarına rağmen 6 Aralık 1 925'de Divan'ın kararını benimsedi. Türkiye, Divan'ın kararının, bağlayıcı değil istişôrı nitelikte ol �uğunu, Milletler Cemiyeti Meclisi'nin buna uymak zorunda bulunmadığın ın, aynca karar alınırken tarafiann oylarının dikkate alınması gerektiğini bildirdi. Bu sırada, Musul'da inceleme yapmakla görevlendirilen ve Türkiye'nin kendi bölgesine kabul etmediği Estonyalı General Laido­ ner'in Milletler Cemiyeti'ne sunduğu raporda Türkiye'nin, bölgedeki Hristiyanlara kötü davrandığı öne sürülüyordu 75. Muhakkak ki, bu rapor da Türkiye'nin aleyhinde karar alınmasında etkili olmuştu: Ayrıca bu zamanlarda doğu'da bir Kürt isyanı'nın çıkması, Musul'un çoğunluğunu oluşturan Kürtlerin Türklerle birarada yaşamak istemedikleri biçiminde yorumlanmaya son derece müsaitti. Fakat ingiltere, Lozan'dan beri meseleyi Milletler Cemiyeti'ne 73 - B. Schwadran; a.g.e., s.224 74 - M. Göıılüboi-C.Sar; a.g.e., s.79 75 T.C. Dışişleri Bakanlıgı; a.g.e., s. 103 -


75 MUSUL MESELESi götürmeye çalıştığına göre. etkinliğe sahip olduğu bu kuruluşun vereceği karardan zaten emin demekti. Açıklanan diğer durumlar, Türkiye'nin aleyhine karar alınmasını ancak daha da kolaylaştıracaktı. Meclis, 16 Aralık 1 925'de Üçlü Komisyon'un raporunu benimseyen. yani Brüksel Hattı'nın güneyindeki toprakların l rak'a bağlanmasını öngören kararı benimsedi. Meclis yine Komisyon'un kabul ettiği biçimde. I rak'daki manda yönetiminin 25 yıl uzatılması konusunda ingiltere ile Irak arasında yeni bir ittifak antlaşmasının yapılmasını da istedV6. Kararda özetle şöyle denilmekteydi: "Altı ay içinde. bu şortın yerine getirildiğ i . Meclis'in bilgisine sunulduğu takdirde. Meclis bu kararın kesinleştiğini ilan edecek ve sınır çizgisinin belirlenmesi için gerekli tedbirleri alacaktır. ingiltere Hükümeti mandater devlet olarak, Kürt halkı için Soruşturma Komisyonu'nca öngörülen mahalli yönetime ilişkin güvenceleri aldığını gösteren idOri tedbirleri Meclis'e sunmaya çağrılır"77 . ingiltere. Meclis'in bu kararı uyarınca 1 8 Ocak 1 926'da yeni bir antlaşma yaptı ve bunu Meclis'e bildirdi. Bunun üzerine Meclis de l l Mart 1 926'da. 1 6 Aralık 1 925 tarihli kararının kesin olduğunu ilan etti. 5.

Türkiye'nin Tepkisi:

Türkiye, Milletler Cemiyeti'nin Musul'u ingiltere'nin mandasındaki lrak'a bırakan kararını büyük bir tepkiyle karşıladı. Dışişleri Bakanı Tevfik Rüşdü Bey, karann alındığı 1 6 Aralık günü Milletler Cemiyeti Meclisi'ne gönderdiği mektuptGJ: "Bir devletin kendisine bağlı topra k parçası üzerindeki hakimiyetinin a ncak kendi rızasıyla sona erebileceğini. dolayısıyla Türkiye'nin bütün Musul ViiOyeti üzerindeki egemenlik haklannın olduğu gibi kaldığını bildirdi"7B. Milletl e r Cemiyeti'nin kararı Türkiye'de ingiltere'ye karşı savaş 76 B. Schwadran; a.g .e. s.224-225 77 Ö. Kürkçüoglu; a.g.e, s.299 -

,

-

78 K. Melek; a.g.e., s.SO -


76 MUSUL MESELESi havası yarattı. · Gerek TBMM'de. gerek kamuoyunda ve gerekse basında ingiltere'ye karşı duyulan antipati doruk noktaya ulaşmıştı. Meselô bir g azetede "Musul Türktür; Türkiye'den ayrılamaz•79 deniliyordu. Ayrıca TBMM.'nin 9 Ocak 1 926 tarihli oturumunda Tevfik Rüşdü Bey, Musul Meselesi konusunda ayrıntılı bilgi veriyor ve Rize Mebusu Ekrem bey de bu konudaki düşüncelerini açıklıyordu; "Hariciye vekili Dr. Tevfik Rüşdü BeyCizmir): . . . Bu çok mü h i m meselemizin h a l l i hususunun Lozan Muahedenômesi, üçüncü maddesiyle Lozan Muahedesinden sonraya kalmış olduğu ve şayet muayyen bir müddet zarfında Büyük Britanya Hükümeti ile aramızda doğrudan doğruya bu bapta itilôf olmadığı halde, ihtilôfın M illetler Cemiyeti Meclisi'ne arz edileceği malumunuz idi. işte bu ahd-i karar icabından olarak akdedilmiş olan Haliç Konferansı'nın şekl-i cereyônı ve i ngiltere tarafından ne muôhedenin ne de Türkiye'nin asla derpiş edemiyeceği müfrit metalib serdi suretiyle ibrôz olunan itilôfgirizliğin nasıl ve niçin adem-i muvaffakiyetle neticelandiğini de biliyorsunuz. Haliç Konferansı'na bu suretle izhôr edilmiş olan akıbet üzerine Musul müzôkeresinin Milletler Cemiyeti Meclisi'ne intikôl etmesi muntazar ve ahkôm-ı ahdiye zaruriyôtındandı . Filhakika bu büyük meselamiz son iki sene zarfında Milletler Cemiyeti Meclisi'nce dört defa müzôkereye kondu. Birinci ve ikinci defasında münazaünfih ôrôziye bir heyet izamı ve statükonun tayinindeki müşkülôt-ı mefrOza ileri sürülerek. Brüksel Hatt-ı itibôrisi kararlaştırıldı. Bu her iki karara dahi Hükümet-i Cumhuriye'nin mümessili sırf hall-i ihtilôfı teshil niyet-i hôlisönesi ile ittihaz olunan kararlara iştirak etti. ... Ve Hükümet-i Cumhuriye Haliç Konferansı'nın mevzuuna temas etmeksizin dağıldığını ve Büyük Britanya Hükümeti'nin her ne surette olursa olsun meseleyi Milletler Cemiyeti Meclisi'ne götürmek istediğini de görmüyor değildi.. . Milletler Cemiyeti Meclisi'nce bir isveç setirinin riyaseti altında teşkil edilen Üçler Heyeti münazaünfih arazide memur olduğu tahkikatı yaptırıp kocaman bir rapor yazdı. Bu rapor 79 - Vakit; 25-12- 1925, s.l


77

MUSUL MESELESi coğrafya ve tarih nokta-i nazarından kıymetsiz addolunmazsa da tavsiye ettiği netOyic-i siyOsiye ve bilhassa o netOyic-i siyasiyenin şekl-i istintacı ve tertibi itibôriyle çok münakaşa götürür. Hele münazaünfih ôrôziyi Türkiye'den ayırmak için I rak halkının daha yirmibeş sene mandaya mahkümiyeti tertibi gayr-ı vOrit ve gayr-ı hukuki olduğu kadar beşeriyet-i müdrikenin bugünkü düşünüşü ve mefhümOtı nokta-i nazanndan kôşifleri için medOr-ı ittihOr olmaz sanırım . . . . Geçen sene Eylül ün ibtidasında Milletler Cemiyeti Meclisi'ne Musul ihtilôfında sadedin müzakeresi için davet edildik ve hükümetimiz refôkatinde çok kıymetli üç zattan müteşekkil bir heyeti memur etti. Gittim. gördüm ve anladım ki. ingiltere Hükümeti'nce bu meselede takip edilen hatt-ı hareket Türkiye H ükümeti'nin Lozan'da kabul edemediği neticeyi başka nOm ve şekiller altında emr-i vaki yapmaya hasr-ı gayrettir . . . Ortaya Lahey Beynelmilel Adalet Mahkemesi'ne havale keyfiyeti çıkarıldı. itirazlarımıza rağmen. sırf bir muOmele-i dôhiliye olduğu beyanıyle Lahey Mahkeme-i AdOieti'nin istişôri reyine müracaat ettiler. Vakıa bir müddet Lahey Beynelmilel Mahkeme-i Adôleti ' nden h ü k ü m eti mize davet g eldi. Bizim için Lozan Muahedenômesi'nin ikinci fıkrasıyle ihtilôfın Milletler Cemiyeti Meclisi'ne arz-ı taahhüdünün mônOsı meçhul olmadığından ve Milletler Cemiyeti Meclisi'ne alelumum beyn �lmilel ihtilôflar da Milletler Cemiyeti müessis ve azôlarının bahsettiği hukukun haricinde ve her milletten fazla tarafımızdan hiç bir selôhiyet verilmediği hususunda en küçük tereddüde dahi mahal olmadığından ve esas itibOriyle müracaôtı dahi kabul etmemiş bulunduğumuzdan bittabii Lahey'e gitmedik. Nihayet bu kere Milletler Cemiyeti Meclisi 'nin KOnün-ı ewel içtimaında devam eden Musul ihtilôfı müzôkeresinde hazır bulunmaklığımız için Milletler Cemiyeti Kôtib-i Umümniği'nden davetnôme aldık. Bu seferki içtimoda Lahey Beynelmilel Adôlet Mahkemesi'nin rey-i istişôrisi oldu . . . Milletler Cemiyeti Meclisi aynı günde ve bir çay faslıyla devam eden celsede her türlü hukuki ve kuwetli itirazlarımıza rağmen paktın onsekizinci maddesine tevfikan toroteynin reyleri dahil edilmeyerek Lahey rey-i istişOrisinin kabulüne karar verdi. Müteveffa Lord Curzon'un hükümeti nômına bu ihtilôfın Milletler


78 MUSUL MESELESi Cemiyeti Meclisi'ndeki müzakeresinde Türkiye'nin rızası olmaksızın hiçbir karar edilmeyeceği taahhüdü kendisi ile beraber gunude-i hakk-ı nisyOn olmuş bunuyordu. Bunun üzerine heyet-i murahhasamız kendini hakem addeden bir heyetin huzurunda selahiyetinin hitama ermiş olduğunu ve fakat hudOd-ı seiOhiyeti pakt ile muayyen Milletler Cemiyeti Meclisi ile devam-ı mesOiye dOima müheyya bulunduğunu ifOde etti. Filhakika. devletim izin hukuk- ı hükümrOnisine taalluk eden herhangi bir maselenin hakerne tevdii ve hakem huzurunda müdOfaasını kabul edebilmekliğimiz için Meclis-i AITnizin hükümete bu bapta seiOhiyet vermiş olması TeşkilOt-ı EsOsiyemiz icObOtındandır. . . -Ekrem Bey (Rize): - Harb-i umamide Musul- Vi layeti'ni gezmiştim. Bu havalideki Türkler. o zaman kıyafetleriyle nazar-ı dikkatimi celbetmişti. Görseniz. onların kıyafetleri Yeniçeri zamanını derhOtır ettirir. Yüksek vücutlan. çehreleri eski Türk tipini göstermektedir. Bir gün Musul'un 80 km. şarkında Erbil'de belediye reisinin evinde yemek yemiştim. Kendimi Yeniçeri zamanındayım zannettim. Hatta o zaman o mıntıkada bulunan Avusturya ve Almanlar eski bir Türk vilayetini görmek için Musul ViiOyeti'ne g itmek lazım geldiğini bana çok defa söylemiştiler. Şimdi görüyorum ki arkadaşlar. ingiltere Hükümeti öz bir Türk ViiOyeti olan Musul ViiOyeti'ni zabtetmek istiyor. ingiliz Hükümeti'nin bir yeri zabtetmek istemesi garip bir şey değildir. Çünkü o her zaman her yeri zabtetmek ister. Tarihin gösterdiği vukuata nazaran o haktan ziyade. kuwet önünde eğilir ve sonunda ekseriya siyasT temaslar. ziyaretler beyhude yorgunluğu mucip olur. Bu meselade en ziyade garip olan şey Cemiyet-i Akvam Meclisi'nin almış olduğu vaziyettir. (Hangi Cemiyet-i Akvam! . . . sesleri) Cemiyet-i Akvam Meclisi diye devletlerin aralarından mürekkep bir cemiyet teşekkül etmiş. güya bu meclis iki devlet arasında bir dava çıkarsa bu davayı OdiiOne hall edecekmiş. . . . Cemiyet-i Akvam Meclisi'ni biliyorsunuz. Bidayette galip devletler teşkil etti. O galip devletler ki. Cemiyet-i Akvam Meclisi'ni teşkil ederek. bu meclisin siperi altında kendilerince mümkün olan her şeyi aralarında pay etmek istiyorlardı. Fakat istediklerini yapamadı lar. Nitekim Suriye'yi Fransa'ya. "


79

MUSUL MESELESi lrak'ı ingiltere'ye verdiler ve daha birçok yerleri bazılarına vermek istiyorlardı. Fakat istediklerini yapamadılar. Bu Cemiyete girmiş olan küçük veya büyük fakat mağlup devletler, bu golipierin himayesine sığınarak ve onların himayesi ile istediklerini alacaklarını zannederek onların bu a rzularını tatmine çalışıyorlardı. Şimdi kuwetli olan, dolayısıyla bu cemiyeti istediği gibi idare eden ingiltereyle bu cemiyete girmeyen birinin aramızda bir dava olunca bizim için ôdilane bir karar verilmesinin imkônı var mıdır? (Yoktur! . . . sesleri) Bunu Cemiyet-i Akvam'a sormak isterdim. Kendi içlerinden birisinin ingilizlerle ihtilafı olursa, acaba hangisi bu davasının halli için, kendi meclislerine müracaata cesaret edebilir? Biz bu neticeyi zaten bekliyorduk. Fakat bizim de i ng iltere gibi zamana ihtiyacımız olduğundan işi şekl-i careyanına bıraktık. Cemiyet-i Akvam nihayet mühim ve ciddi bir rol . ifa eder gibi şu karan verdi: ingiltere lutfen yirmibeş sene lrak'ı idare etmek zahmetine katlanırsa hukuken Türkler'e a it olan Musul'un lrak'a yani ingilizlere verilmesi muvafıkmış . Eğer i ngiltere bu zahmete katianmaısa o zaman Musul Türklere verilebilirmiş. ·Bir milleti ve cihôn efkôr-ı umümiyesini aldatmak için bu kadar basit yapılan bir muam eleye karşı insan gülrnekten ve Osôbileşmekten kendini alamıyor ... Sulh-ı dO imiden bahsedebilmek için behemehal ingiliz ihtirôsının, i ngiliz emperyalizminin nihôyet bulması lazımdır. (Bravo! . . . sesleri) ve ingiliz emperyalizmi böyle devam ederse bir gün gelecek aleyhinde bütün cihônın birleştiğini görecektir. Hatta arkadaşlar, Kurun-ı vustôda medeni inkılôba ilk ewel önayak olan i ngiliz milletinin bir kısmında da ben bu endişeyi görüyorum . . . . Bu esnada şunu da ilôve edeyim ki, ingiltere Hükümeti bizimle müzôkereye girişrnek istiyor. Fakat aynı zamanda Avrupa'da diğer devletleri alayhimize teşvik ediyor. Münôsebôtında hiçbir zaman sam i m i olmayan ingiltere Hükümeti bu defa dahi kendisinde dôima görülen şu hôlet-i ruhiyeyi göstermiştir ki tecrübe itibôrıyle şôyôn-ı istifôdedir. Fakat bu fırsatta şu sözü derhôtır edeceğim. "lnkılôp içerisinde bulunan milletlerden yer zabtedeceğini zannedenler aldanırlar, bilôkis o, diğerlerini zabteder.· sözü hakiketen çok doğrudur. Hürriyet bayrağı zafer bayrağıdır. inkılôp zamanında milletler ve devletler o vaziyettedir ki, maksad-ı umumi için


80

MUSUL M ESELEsi menôfi-i şahsiyelerini u n uturlar. Umümi maksatlar için servetler fedô edilir. Fikr-i harbcuyône fedôkôrlık en yüksek hududuna vasıl olur. Binaenaleyh inkılôp içerisinde bulunan bizim gibi bir milletten yer zabtetmeği ümit edenler çok aldanırlar. Bundan başka ingiltere ne yapmak isteyecektir. Dôhili irtica mı? Geçen sene yaptığı gibi mi? Çünkü hatırladığıma göre meşhür bir Prusya diplomatının (ingilizlerin ecnebi devletlerini ihtilôl ile tehdit etmek istemesi uzun senelerden beri sanatıdır) sözünü altmış sene ewel söylemesine rağmen bir hakikattır ve geçen sene yaptığı g ibi dahili bir irtica çıkarmak için çalışabilir. Fakat kendisi de bilir ki, geçen sene Kürdistan irticôı bir sabun köpüğüne benzemiştir. . . . Netice bütün devletlerle iyi geçinmek, sulh münasebatına riayetkör bulunmak, fakat aynı şerôiti de onlardan istemek, hiçbir tecôvüzde bulunmamak, fakat hiçbir tecavüze de tahammül etmemek fütühôt kelimelerinden tamamıyle sarf-ı nazar etmek, fakat fethetmek isteyene galebe etmek, münôsebôtında samimi olmak aynı devletlerden de karşılığını istemei<. harekôtında ôlicenôb fakat intikamında müthiş; hülasa . hürriyet ve istiklôlini kaybetmektense kürre-i arz üzerinde rôbedit olmayı tercih etmek, işte zannediyorum ki. bugünkü Cumhuriyet idôresini vücüda getiren Türk milletinin hatt-ı hareketi budur. -Kamil Bey (izmir): Hariciye Vekili Bey'den bir sual soracağım müsaade buyurun Paşa Hazretleri. -Reis: Müsaade buyurun Ekrem Bey'e cevap verecekler. ondan sonra sualinizi sorarsınız. -Kamil Bey: Şimdiye kadar cereyan eden safahôt. ve müzôkerôt neticesinde bulunduğumuz bugünde Türkiye'nin M usul üzerindeki hukuk-ı hükümrônisi aynen mahfüz mudur? Öğrenmek isterim. -Hariciye Vekili Dr.Tevtik Rüşdü Bey: Musul Vilôyeti üzerindeki Türkiye'nin hukuk-ı hükümranisi hiçbir surette tam edilmemiştir. O tamamiyle mahfüzdur. (Bravo! . . . sesleri, alkışlar) "80 80 - Atatürk'ün Milli Dış Politikası 1 9 19-1938, c.ll, Ankara 1981, s.IOS- 1 148 1 - F. Arma­ o�lu; 20.Yüzyıl..., s.l60-161


81 MUSUL MESELESi Milletler Cemiyeti; Musul Meselesi'ne Milletler Cemiyeti Meclisi, Milletlerarası Daimi Adôlet Divanı, ingiltere ve Irak'ın çıkarlan ve bakış açıları doğrultusunda çözüm yolu bulmuştu. Ancak bunun etkinlik kazanması Türkiye'nin kabul ve onayına bağlıydı. Bu karmın Türkiye tarafından kabulü ise, misôk-ı millryi çiğnemek ve 1 918'den beri süregelen ingiliz olup-bittisine boyun eğmek demek olacaktı ki, Türkiye bunu başlangıçta yukandaki TBMM müzôkerelerinden de anlaşılacağı üzere şiddetle reddetti. Fakat bu tutumu gerek iç ve gerekse dış · baskılar nedeniyle çok kısa bir süre devam edebildi. Türkiye, Milletler Cemiyeti'nin 1 6 Aralık tarihli kararına dolaylı yoldan ilk resmi cevabını hemen bir gün sonra 17 Aralık 1925'de Paris'de Sovyetler Birliği• ile bir dostluk ve tarafsızlık antlaşmasını imzalayorak vermiştir. Bu sırada, Sovyetler Birliği; 1 924 yılında italya, ingiltere ve Fransa tarafından resmen tanınmasına rağmen, 1 6 Ekim 1 925 yılında ingiltere, Fransa, Almanya, italya ve Belçika devletleri arasında imzalanan Lokamo Antlaşmaları ile Almanya'nın yeniden uluslararası platformda etkin bir yer işgal etmesinden endişe duyuyor ve bu gelişmeyi kendisi­ ne yönelik bir hareket olarak görüyordua ı. Bu nedenle, Sovyetler Birliği çevresindeki ülkelerle tarafsızlık ve saldırmazlık antlaşmaları imzalama politikasına girişti ve bunun ilk uygulaması Türkiye ile oldu. Türkiye ise, Musul Meselesi dolayısıyla, ingiltere'ye karşı duyduğu öfkenin bir belirtisi olarak, Sovyetler Birliği ile bir dostluk ve tarafsızlık antıaşması imzalamasının yararına inanmaktaydı. i ki ülke arasındaki ilişkileri takviye amacının belirtildiği Türk-Sovyet Paktı, özetle şunları öngörüyordu: a) Tarafla rdan birine karşı bir veya birkaç devlet tarafından girişilecek askeri bir harekette, diğer taraf yansız kalacaktır. b) Taraflardan her biri diğerine karşı her türlü saldırıdan kaçınmakla yükümlüdür. Ayrıca taraflar birbirlerinin karşısında olan hiçbir ittifaka veya siyasi anlaşmaya ve yine birbirlerinin askeri ya da deniz g üvenliğini tehdit edici hiçbir ittifaka veya anlaşmaya 8 1 - F. Armaoglu; 20. Yüzyıl . , s. 1 60- 16 1 . ..

1


82 MUSUL MESELESi katıimamayı yükümlenirler. Taraflar. bi rbirlerine yönelik hiçbir düşmanca harekete katıimamakla da yükümlüdürler82. Antlaşmaya ekli ı. Protokol'da tarafların yukardaki yükümlüleri dışında. başka devletlerle her türlü ilişkilerinde hareket serbestisine sahip oldukları belirtiliyor; l l . Protokol'da ise. birbirlerini hedef alan bütün môli ve iktisôdi anlaşmalar. ikinci maddede öngörülen siyôsT a nlaşma kapsamına alınıyor; lll . Protokol'da da taraflar a ralarında çıkıp da siyasi yoldan çözümlenemeyen anlaşmazlıkların çözüm yolunu tesbit etmek üzere görüşmelere gideceklerini taahhüd ediyor1ardı83. Antlaşma ve ekli protokollerden başka Sovyet Dışişleri Komiseri Çiçerin'in. Türkiye Dışişleri Bakanı Tevfik Rüşdü Bey'e sunduğu gizli bir mektubun da bulunduğu sonradan a nlaşılm ıştır. Bu mektupta taraflardan birisinin üçüncü bir ya da birkaç devletle savaşa girişmesi durumunda aralarındaki münasebetlerde 1 92 1 tarihli Moskova Antiaşması'nın temel alınacağı açıklanmaktadır ki, mektubu veren yalnız Sovyet ta rafı olduğ una göre. bu sırada Musul Meselesi nedeniyle Türk-ingiliz ilişkilerindeki gerginliğin sürdüğü ve ingiltere'yi bu meselade destekleyen italya'nın da Türkiye'yi tehdit ettiği düşünülürse. bunun Türk Hükümetince Sovyetler Birliği'nden. yetersiz de olsa elde edebildiği bir güvence olduğu muhakkaktır84. 6. Ankara Antlaşması'nm imzalanması:

Türkiye, -sonuncu bölümde ayrıntılı bir şekilde anlatacağımız üzere- gerek iç ve gerekse dış etkenler sebebiyle, ingiltere'ye karşı daha yumuşak bir politika Izlemek durumunda kalmıştır. Milletler Cemiyeti Meclisi'nin Musul konusunda aldığı karardan 9- 1 O gün önce. 4 Aralık 1 925'de Türkiye Büyükelçisi ile görüşen. ingiliz Dışişleri Bakanı Sir Austen Chemberlain, Milletler Cemiyeti kararının i ngiliz görüşüne 82 - 1. Soysal; a.g.e., s.264

83 - l. Soysal; a.g.e., s.264-265

84 - 1. Soysal; a.g.e., s.265


83 MUSUL MESELESi uygun olması halinde, ingiltere'nin meseleyi Türkiye için daha kabul edilebilir bir şekle getirebileceğini söylemişti85. Gerçekten de, 1 926 yılının başından itibaren iki ülkenin bir anlaşmaya doğru yöneldikleri görülmektedir. Sir Ronald Lindsay ingiliz Dışişleri Bakanlığı'na gönderdiği 28 Ocak 1 926 tarihli raporunda Türkiye Dışişleri Bakanı Tevfik Rüşdü Bey' le yaptığı görüşm eden sonra Türklerin M usul üzerindeki iddialarından vazgeçmek niyetinde olduklarını ve savaştan da artık söz etmediklerini bildiriyordu. Lindsay 2 Şubat 1 926 tarihli raporunda ise, 26 Ocak'da Başbakan ismet Paşa ile yaptığı görüşmede ismet Paşa'nır-ı 'Türkiye'nin toprak ihtirası içinde olmayıp, g üvenliği için gerekli olandan fazla birşey istemediğini" belirtiğini yazmaktadıı-86. Sir Ronald Lindsay, 2 1 Nisan 1 926 tarihli raporunda Tevfik Rüşdü Bey ile yaptığı bir görüşmeden daha söz etmektedir. Bu görüşme sırasında Tevfik Rüşdü Bey, toprak isteğini bir yana bırakıp, gayri resmi olara k "ama en nüfuzlu dostuna-Mustafa Kemal'e- danıştığını söyleyerek " üç öneride bulunmuştur: o) 1 7 Aralık 1 925 tarihli Türk-Sovyet Paktı ve 1 8 Şubat 1 926'da parefe edilen Türk-Fransız Antiaşması'nın öngördüğü şekilde bir karşılıklı tarafsızlık anlaşmasının ingiltere ve Türkiye arasında da akdedilmesi. b) Brüksel Hattı'nın güneyindeki bütün topraklann, gerekirse üçlü bir a ntlaşma ile kendi kendini tam olarak yönetebilen bir Irak Devleti'ne bırakılması. c) Irak Petrolünden Türkiye'ye de hak tanınması87 . Tevfik Rüşdü Bey , sonuç olara k Türkiye'nin toprak ihtirası taşımadığını. yalnızca güvenlik aradığını, bunun da genişçe bir toprak parçasının ilhakıyle ya da başka yollardan sağlanabileceğini bildird88. Lindsay; Ankara'dan gönderdiği 23 Nisan 1 926 tarihli raporunda ise, Türk önerileri öncesinde görüşlerini beyan etmekte ve petrol konusunda taviz verilmediği takdirde, Türkiye'nin toprak' talebi ve sınır g üvencesi konusundaki isteklerini yeniden canlandırabileceğini 8 5 - Ö . Kürkçüoğlu; a.g.e., s.3 15 86 Ö. Kürkçüoğlu, a.g.e., s.316 87 - M. Kemal Öke, a.g.e., s.191- 192 -

88 - Ö.Kürkçüoğlu, a.g.e., s.3 1 6


84 M USUL MESELESi yazmaktadır89. Lindsay'e i ngiliz Dışişleri Bakanı Chamberlerlain'in 24 Nisan'da verdiği cevapta, Türkiye' nin tutumundaki uzlaşmaya m ütemayil O n i değişmen i n , italya ' d a n duyulan korkudan kaynaklanmış olabileceği belirtlliyordu. M ussolini'nin bu korkuyu g i d e rici g üvenceleri verm esi h a l i n d e , Türkiye'nin yeniden serteleşebi leceği endişesine yer veriliyordu. Ayrıca. Chamberlain, hükümetinin, Ankara ile uzlaşmaya girmek için elinden geleni yapacağını, petrol tavizi konusunda da Türklere Musul petrolünün kOr hissesinden bir pay vermeyi düşündüklerini beyOn etmekteydi90. 4 Mayıs 1 926'da ingiltere petrol konusundaki kesin tutumunu istanbul'a bildirmiştir. Türk petrol şirketi. petrol tavizine muhalifdir. Bundan dolayı; Londra. hissenin Irak Hükümeti'nin payından alınmasını kararlaştırmış; bu payın % ı O olarak belirle n d i ğ i n i , g erekti ğ i n d e % 1 5' e yükseıtilebileceğini belirtmiştir. Bir başka alternatif d e petrol tavizinin yirmibeş yıl süre ile tanınmasıdır. Eğer böyle olursa payın yüksek tutulması belki de %25 'e çıkartılması gerekecektir9 1 • Sir Ronald Lindsay'ın Ankara'dan gönderdiği 25 Mayıs tarihli raporda, toprak terki yerine Türkiye'ye 500.000 sterline kadar toplu bir ödem e teklifi sunduğunu bildirmektedir. Lindsay bu sırada Türk mOiiyesinin çok güç durumda olduğunu belirtmekte ve bu teklife Türkiye' nin verdiği cevabı aktarmaktadır. Buna göre, Türk Dışişleri Bakanı m eslektaşları ve Başbakan ' a danıştıktan sonra, topluca vardıklan sonucun i ngiltere'nin teklif ettiği miktann yetersizliği üzerinde yoğunlaştığını bildirmektedir. Tevfik Rüşdü Bey, Türkiye'nin 1 909 yılında Avusturya-Macaristan impatorluğu ile yapılan ve Osmanlı Devleti'nin Bosna-Hersek'den vazgeçmesi karşılığında aldığı 2.200.000 sterlinden aşağı bir teklifi kabul edemeyeceğini beyan ediyordu. Türk dışişleri bakanı, karşı bir teklif olarak Türkiye'nin Osmanlı borçları konusunda h isse senedi sahipleriyle anlaşmaya varılmasından sonra bu anlaşmanın Türkiye'ye yüklayeceği ilk üç yılın faizini ingiltere ile Irak'ın 89 - Ö.Kürkçüoglu, a.g.e., s.3 16 90 - M. Kemal Öke, a.g.e., s.l92 91 - M. Kemal Öke; a.g.e., s.l92


85

MUSUL MESELESi

bfrlikte ödemesini istedi. Tevfik Rüşdü Bey Türkiye'nin en son 1 .000.000 siteriine razı olabileceğini de ekledj92, Aynı konuda Sömürgeler Bakanlığı'ndan gelen 24 Mayıs 1 926 tarihli bir yazıda _lrak'daki ing iliz Yüksek Komiseri Dobbs'un "Eğer Türkiye'nin 500.000 sterlini yeterli görme ihtimali yoksa. Büyükelçi Lindsay'e 1 .000.000 sterline kadar tekiifte bulunabil me yetkisi tanınmasında ısrar ettiği" bildiriliyordu. Lindsay ise Ankara'dan gönderdiği 23 Mayıs tarihli yazıda 775.000 sterline kadar çıkabilme yetkisi istiyordu. Bu yazıya i ngiliz Dışişlerinin 26 Mayısda verdiği cevapta: "ingiltere Hükümeti'nin gerektiği takdirde en fazla 775.000 sterline kadar çıkması için kendisini yetkili kıldığı' bildiriliyordu93. Sir Ronald Lindsay Ankara'dan yolladığı 28 Mayıs tarihli raporda da Tevfik Rüşdü Bey ile 25 M ayıs'daki görüşmesinde Türk Dışişleri bakanının 1 .000 .000 sterlinde ısrar ettiğini eğer bu kabul edilmezse m i ktarın 300.000 ya d a 800.000 sterlin olmasının ehemmiyet kesbetmediğini. burada Türkiye'nin haysiyetinin sözkonusu olduğunu ilave ettiğini bildirmektedir. Lindsay ayrıca. 27 Mayısda. Türkiye'ye. 25 yıl için Türk Petrol Şirketi 'nden % 1 O hisse teklif ettiğini de belirtmekteydP4. 30 Mayıs'da ise Tevfik Rüşdü Bey. 25 yıllık bir süre için % l O'Iuk bir payın kabul edildiğini ingiliz Büyükelçisi'ne resmen bildirdi95. Nihayet. 3 Haziran'da Tevfik Rüşdü Bey ile Lindsay arasında geceyarısına kadar süren bir toplantıdan sonra . 500.000 sterlin üzerinde anlaşmaya varıldı96. Neticede. 5 Haziran 1 926 tarihinde Ankara'da Türkiye. ingiltere ve Irak hükümetleri arasında 'Sınır ve iyi Komşuluk Antlaşması" adı altında imzalanan bir muahede ile Musul Meselesi ingiltere lehine çözümlenmiş oluyordu. Bu a ntlaşmanın bazı önemli maddeleri şunlardır: 92 Ö. Kürkçüoğlu; a.g.e., s.3 ı 7 -

93 Ö. Kürkçüoğlu; a.g.e., s.3 ı 7 -

94 - Ö. Kürkçüoğlu; a.g.e., s.31895 - M. Kemal Öke; a.g.e., s.ı93 96 - M. Kemal Öke, a.g.e., s.ı93


MUSUL MESELESi

86

"Madde ı : Türk-Irak sınırı, Milletler Cemiyeti'nin 29 Ekim 1 924'de saptadığı "Bürüksel Hattı" olacaktır. Bununla birlikte Brüksel Hattı; Tsuta ve Alamut'un güneyinde, bu iki yeri birbirine bağlayan yakın Irak topraklanndan geçen kısmını Türkiye'ye bırakmak üzere değiştirilmiştir. Madde 3 : Birinci maddede tanımlanan sınır hattını toprak üzerinde işaretiemek üzere bir "Sınır Komisyonu" kurulacaktır. Bu komisyon Türkiye Hükümeti'nce tayin edilecek iki ve Britanya ve Irak Hükümetleri tarafından ortaklaşa atanacak iki yetkili temsilci ile eğer kabul ederse, isviçre uyruklu bir başkandan oluşacaktır. Komisyon, en kısa sürede ve en geç bu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden altı ay sonra toplanacaktır. Komisyonun kararları çoğunlukla alınacak ve buna tüm akidli yüksek taraf!ann uyması gerekecektir. Sınır Hattını Çizme Komisyonu, her durumda işbu antlaşmadaki tanımları en yakın bir biçimde izlerneğe çalışacaktır. Komisyon'un g iderleri Türkiye ve I ra k arasında eşit olarak bölüşülecektir. i lgili devletler, komisyonun görevini yapabilmesi için gerekli yerleşme, işçi. gereçler (kazıklar, işaret taşları vb.) ile aiOkalı tüm konularda gerek doğrudan doğruya gerekse yerel makamlar eliyle ona yardım etmeyi yükümlenirler. Söz konusu devletler, bundan başka, komisyonca konulacak nirengi noktalarına, sınır işaretlerine, kazık ve öbür işaretiere uymayı yükümlenirler. Sınır işaretleri birinden diğeri görünebilecek şekilde konulacak ve üzerlerine sayısı yazılacaktır. Bunların yerleri ile sayıları bir harita üzerinde gösterilecektir. Sınırın belirlendiğini gösteren kesin tutanak ve ona ekli haritalar üçer nüsha halinde düzenlenecek ve bunlardan ikisi. sınırdqş devletlerin hükümetlerine, üçüncüsü ise aslına uygunluğu onaylanmış örnekleri Lozan Antıaşması'nı imza eden devletlere sunulmak üzere Fransız Cumhuriyet( Hükümeti'ne �erilecektir. Madde 4: Birinci madde uyarınca lrak'a bırakılan topraklardaki halkın uyru kluğu soru n u Lozan Antiaşması'nın 30, 3 1 , 32, ve 34.


87 MUSUL MESELESi maddelerinde öngörülen seçme haklarını Türkiye uyrukluğu için kullananların işbu haklarını tanıma konusunda serbestliğini saklı tutar. Madde 5: Akidli taraflardan her biri birinci maddede belirtilen sınır hattının kesinliğini ve bozulmazlığını kabul ederek, bunu değiştirmeyi a m açlaya n herhangi bir teşebbüse geçmekten sakınmavı yükümlenirler. Madde 1 2: Taraflar birbirleri aleyhinde hiçbir propaganda örgütüne ve kuruluşuna izin vermiyeceklerdir. Madde 1 4: Her iki ülke arasında müşterek menfaat alanını genişletmek amacıyla I rak Hükümeti işbu a ntlaşmanın yürürlüğe konulması gününden başlayarak 25 yıl süre ile aşağıda gösterilen gelirlerin %1 O' unu Türkiye H ükümeti'ne ödeyecektir: o) 14 Mart 1 925 tarihli imtiyaz Sözleşmesi'nin 10. maddesi uyarınca Türk Petrol Şirketi'nden. b) Yukarıda belirtilen imtiyaz Sözleşmesi'nin 6. maddesi gereğince petrol ihraç edebilecek olan ortaklıklardan ya da kişilerden. c) Söz konusu imtiyaz Sözleşmesi'nin 33. maddesine göre kurulabilecek yan ortaklıklardan . Madde 1 5: Türkiye ile Irak; dost devletler arasında yerleşmiş yöntemler uyarınca . suçluların karşılıklı olarak iadesini öngören bir * Lozan Antiaşması'nın uyrukluk ile ilgili 30, 3 1, 32, ve 34. maddeleri şu hususları öngörüyordu: Madde 30: Işbu antlaşma uyannca Türkiye'den ayrılan topraklarda yerleşmiş Türk uyrukları kendiliğinden ve yerel yasaların koşulları içinde bu toprakların geçtiği devletin uyruğu olacaklardu. Madde 3 1 : 18 yaşını geçmiş olup da 30. madde hükümleri uyarınca Türk uyrukluğunu yitiren ve kendiliğinden yeni bir uyrukluk kazanan kişiler, işbu antlaşma yürürlüğe konulduğu günden başlayarak, iki yıllık süre içinde Türk uyrukluğunu seçmek hakkına sahip olacaklardu. Madde 32: Işbu antlaşma gereğince Türkiye'den ayrılan topraklarda yerleşmiş ve bu topraklardaki halkın çoğunluğundan soy bakımından ayrı olan 1 8 yaşını geçmiş kişiler, bu antlaşmanın yürürlüğe konulması gününden başlayarak iki yıllık bir süre içerisinde, halkının çoğunluğu kendi soyundan olan devletlerden birini uyrukluğunu o devletin izni koşuluyla seçebileceklerdir.


88 MUSUL MESELESi a ntlaşmayı imzalamak üzere vakit geçirmeksizin g örüşmelere başlamayı kararlaştırmışlardır. Madde 16: Irak hükümeti; kendi topraklörında oturan kişilerden, bu antlaşmanın imza lanmasına kadar, Türkiye lehinde siyasi eylemlerde bulunmuş olanları hiçbir şekilde cezalandırma yoluna oo gitmeyecek ve bunlara en geniş manada bir genel af çıkaracaktır. 97 Aynı g ün taraflar arasında teati edilen ve antlaşmanın bir parçası olarak kabul edilen notalarla , 14. maddeye bir ek hüküm getirilmiştir. Buna göre, antlaşmanın yürürlüğe girmesinden başlayarak 1 2 ay içerisinde, Türkiye Hükümeti 1 4. maddede öngörülen % l O hissesini sermayeye çevirmek istediği takdirde, Irak Hükümeti'ne haber verecek, Irak da bu ihbardan sonraki 30 gün içerisinde, 14. maddenin yerini almak üzere Türkiye'ye 500 . (0) sterlin ödeyecektir. Sonuçda, Türk Hükümeti, 1 4. maddenin yerini almak üzere ortaya atılan bu görüşü benimsemiştir98. Yukanda özetlemeye çalıştığımız maddelerden de anlaşılacağı üzere Musul Meselesi, büyük ölçüde i ngiltere'nin lehine çözümlenmiştir. Antlaşma, Türk-Irak sınırı konusunda. Türkiye'ye ufak tefek tavizler vermek dışında. Milletler Cemiyeti'nin kabul ettiği "Brüksel H attı'nı kesin sınır olarak tanımış; tarafların bu sınırı değiştirmeye yönelik her türlü faaliyetlerden kaçınmalarını öngören madde ile de, Türkiye'nin ileriki tarihlerde sınır ötesi bir harekette bulunabilme ihtimali kesin surette ortadan kaldınlmıştır. Bundan başka, Türkiye'nin 25 yıl süre ile Musul Petrollerinden % ı O Madde 34: lşbu antlaşma hükümleri geretince Türkiye'den aynlan bir yerin yerli halkından 1 8 yaşını geçmiş olan ve işbu antlaşmanın yürürlüge konuldugu sırada yabancı ülkelerde yerleşmiş bulunan Türk uyrukları, Türkiye'den ayrılan ülkeleri yöneten hükumetler ile kendilerinin yerleşmiş bulundukları ülkelerin hükümetleri arasında yapılmasına gerek görülebilecek antlaşmalar saklı tutulmak üzere, soylan bakımından bu topraklar halkının çogunlutuna ilintili olmaları ve o topraklan yöneten hükümet de buna izin vermesi koşuluyla asıl halkından bulunduklan topraklarda yürürlükte olan uyruklugu edinmekle seçme hakkına sahiptirler. Bu seçme hakkı işbu antlaşmanın yürürlüge konulması gününden başlayarak iki yıllık bir süre içerisinde kullanılır. (1. Soysal; a.g.e., s. 93-94) 97 - 1. Soysal; a.g.e., s.307-3 1 9 98 - 1 . Soysal; a. g . e., s.307


89 MUSUL MESELESi nisbetinde hisse almasını öngören madde ise, antlaşmaya eklenen notolario önemini tamamen yitiriyordu. Zira ingiltere, Türkiye'ye bu hissesinden vazgeçmesi karşılığında 500.000 sterlin gibi komik bir rakamı kabul ettirmişti. Böylece Türkiye, Petrol rezervi açısından zenginliği tartışmasız olon önemli bir gelir kaynağını kaybettiği gibi, yüzyıllardır Türk hakimiyetinde kalmış ve MisOk-ı M illi'de Türkiye toprakları içerisinde mutalöa edilmiş bir toprak parçasıyla irtibatın kopanlmamasında kullanılabilecek önemli bir iktisadi aracı da yitirmiş oluyord u . Tabii ki , Türkiye'nin bu seçeneğ i ka bulünde içinde bulunduğu mali ve ekonomik sıkıntının; Osmanlı i mparatorluğu'ndan tovarüs eden Düyün-ı Umümiye idaresi'nin bıraktığı borçlan ödeme gerekliliğinin de etkisi büyüktür. Ayrıca, ontloşmada Musul Türkleri için azınlık hakları do elde e d i l e m e m işti . Bu k o n u d a T ü rkiye ' n i n yet e r i n c e ısra rl ı davranamamasında, ingiltere'nin, Lozan'da kabul ettiramediği Türkiye'deki Kürtlere azınlık statüsünün verilmesi iddiasını, tekrar masa başına getirmesinden çekinilmesinin etkisi olmuştur. Nitekim, Tevfik Rüşdü Bey'in, ingiliz Dışişleri Bakanı Lindsay'den ontlaşmada Milletler Cem iyeti'ne atıfta bulunuımamasını istemesinde, Cem iyet'in Türkiye'deki Kürtler konusundaki görüşünün tekrar gündeme getirilabileceği endişesinin rolü büyüktür99 . Gerçekten de, Ankara Antıaşması'nda "Brüksel Hattı" dışında Milletler Cemiyeti'nin aldığı hiçbir korara atıfta bulunulmamakta ve Türkiye'nin bu cemiyet için herhangi bir taahhüdü ne rastlanmamaktadır. Antlaşma, imzaıandıktan sonra, onaylanmak üzere 7 Haziranda TBMM'ne getirildi. Dışişleri Bakanı Tevfik Rüşdü Bey'in takdirninden sora söz alan istanbul Mil letvekili Közım Karabekir Paşa, ülkenin içinde bulunduğu iç ve dış gailelerden dolayı bugüne kadar muhalefetlerini asgaride tuttuklarını belirtip, " . . . maselenin söz konusu ontlaşmada aldığı çözüm şekline karşı duyduğumuz teessürleri bu kürsüden ifade etmekten başka yapılacak bir şey kalmamıştır" d iyerek kısa bir açıklamada bulundu. Tevfik Rüşdü Bey ise cevaben şunları söylüyordu: 99 - Ö. Kürkçüoglu; a.g.e., s. 3 1 8


M USUL MESELESi ·şark-ı Karib'de başlıca kuweti temsil eden Türkiye Cumhuriyeti en esaslı mihver-i siyôseti milel-i mütemeddine arasında bir unsur-ı ihtizôm ve terakki olarak çalışmak olduğundan cihanın ve Şark-ı Karib'in sulh ve huzuru ve Irak'ın istiklôl ve saadeti namına ve Büyük Britanya imparatorluğu ile m ünôsebetimizi normal bir hale getirmek için yegône m uallak kalan bu a razi meselesinde fedôkarlıklara katıand ık. · ı oo Dışişleri Bakanı konuşmasının devamında şunları belirtiyordu: "Mem leketimiz gayet nazik bir d urumdaydı. Dokuz yıldır kesintisiz devam eden bir savaş devrinden çıkılmıştı. Musul hakkındaki kararı tanımamak bizi ister istemez yeni bir savaşa sürükleyecekti, buna takôtimiz yoktu. Faşist italya alayhimize yürümeye hazırdı. Atatürk ve hükümeti bunu çok iyi biliyordu. Bunun içindir ki. bağnmıza taş basarak Musul'u bırakmaya rôzı olduk." ı o ı Sonuçda, bu antlaşma , Türkiye'de üzüntüyle karşılanmakla birlikte, mantığın, hôl ve gerekierin zorunlu bir sonucu olarak kabul edilmiş, bundan Cumhuriyet H ü kümeti 'nin değil. i m paratorluk yönetiminin sorumlu olduğu düşünülmüştür. Türkiye,' barış ve gelişme içinde dahirr işleriyle uğraşmak zorunda olduğu için, yeni bir macaraya sürüklenmek istememiştir. l 02 Zira, bu antlaşma, Türkiye'nin güney doğu sınırına kesin biçimini vermiş, Misak-ı MiiiT'den feragat etmek pahasına da olsa, Türkiye'nin ingiltere ile olan son büyük anlaşmazlığını ortadan kaldırmış ve Türk-ingiliz ilişkilerinde sıcak bir yakınlaşma döneminin başlamasına vesile olmuştur. Türkiye'nin ingiltere ile yakıniaşmaya yönelmesi Sovyetler Birliği nazarında hiç de olumlu karşılanmamıştır. Moskova' d a ki i n giliz Büyükelçiliği'nden Londra'ya gönderilen 1 8 Haziran 1 926 tarihli bir raporda, Moskova basınının Türk-ingiliz-Irak Antıaşması hakkında genellikle, emperyalistlerin silahlı istilô tehdidi altında, iktisadi bunalım içinde bulunan Türkiye'ye bu antlaşmayı kabul ettirdikleri biçiminde 100 - Atatürk'ün Milli Dış Politikası, c.II , s.l32-134 1 Ol - A. Akşin; Atatürk'ün Dış Politika İlkeleri ve Diplomasisi, Kısım II, Ankara 1 966,s.9 102 - T.C. Dışişleri B akanlıgı; a.g.e., s.121 - 1 22


91

MUSUL MESELESi

yorumlar yapıldığı bildirilmekteydi . izvestia Gazetesi'nde iransky imzasıyle çıkan bir yazıda: "a) Lord Curzon'un söylediği gibi Fırat, Hindistan'ın batı sınırıdır; Musul ise Mezopotamya'dan iran'a ve Karadeniz'le birlikte Hazar Denizi'ne giden yollara hakimdir. b) Musul , Kürt nüfusuyle iran ve Türkiye'ye karşı bir silah olarak kullanıla bilecektir. c) ing iltere'nin M usul üzerinden Mezopotamya ve Arap yarımadasındaki araplar üzerindeki denetimi kolaylaşacaktır. d) Petrol ise ingiltere'nin bu antlaşmadan elde ettiği en büyük kazançlardan biridir.· denilmelde ve Türkiye'nin bu a ntlaşmayı imzalam asının tek neden i n i n rahat bir n efes a l m a ihtiyacı o l d u ğ u n a temas edilmekteydi 103. Aynı raporda, Pravda Gazetesi'nde Irandust imzasıyle çıkan bir yazıya da işaret edilmekteydi. Bu yazıda , a ntleşmoda Milletler Cemiyeti'ne atıfta bulunulmaması üzerinde durulmakta ve Türkiye'nin gerçekteki hareket serbestliğ ini Milletler Cemiyeti'ne girmeyerak koruduğu görüşüne yer verilmekteydi. Yazıda, ayrıca antlaşmanın gerçek Kemalist grubun eseri olmadığı, çünkü Mustafa Kem a l ' i n Türkiye ' n i n taviz vermesine karşı o l d u ğ u tezi savunulmaktaydıl04. Sovyet basınındaki bu nevi yorumların hiç değilse bir kısmının doğru olduğu düşünülebilir. Zira ingiliz kamuoyunda da MisOk-ı MiiiTnin bu son meselesinde, Türkiye'nin askeri herekOta girişmeda uygun bir zaman kolladığı görüşü hakimdi ıos. Ancak daha öncede belirtti ğimiz gibi, gerek iç ve gerekse dış nedenler Türkiye'nin böyle bir herekOta girişmasini imkOnsız kıldı.

103 - O. Kürkçüoglu, a.g.e., s.321-322 104 - O. Kürkçüo@u, a.g.e., s.322 105 - A J. Toynbee-K. P. Kirkwood; Turkey, New York: 1927, s.285, Zikreden: O. Kürkçüoglu, a.g.e., s.320


MUSUL MESELESi

IV.

92

BÖLÜM

"MOSOL MESELESi" NiN iNGiLTERE LEHiNE ÇÖZÜMLENMESiNDE ETKiLi OLAN DIŞ ve iÇ FAKTÖRLER: Türkiye daha önce de belirttiğimiz gibi "Musul Meselesi" konusunda Milletler Cemiyeti'nin 16 Aralık 1 925 tarihli kararına başlangıçta büyük bir tepki göstermişse de, sonradan bu tutumu yumuşatmak zorunda kalmış ve ingiltere ile 5 Haziran 1 926'da "Ankara Antlaşması" olarak bilinen 'Sınır ve iyi Komşuluk Antiaşması"nı imzalamıştır. Türkiyenin M usul'u lrak'a dolayısıyla ingiltere'ye bırakan böylesine bir antlaşmayı imzalamasında dış ve iç bazı önemli etkenierin rolü büyük olmuştur.

A- DIŞ FAKTÖRLER: 1 . Türkiye'nin Yalnızlığı: ·

Türkiye'nin uluslararası platformda ne denli yalnız olduğu, "Musul Meselesi''nin Milletler Cemiyeti'ndeki görüşmeleri sırasında çok açık bir surette ortaya çıkmıştır. Zira Türkiye her ne kadar istiklôl Savaşı'nı kazanmış ve Lozan Barış Antiaşması ile bağımsız bir devlet olduğunu ispat etmiş ise de, arkasında yığınla sorun bırakan bir imparatorluğun mirasını devralmıştı. Osmanlı imparatorluğu'nun temel unsurundan oluşan ve 29 Ekim 1 923'te Cumhuriyet'ini resmen ilan eden yeni Türk Devleti'nin, devraldığı bu ağır mirası düzene kayabilmesi hiç kuşkusuz zamana bağlıydı. Bunun dışında Türkiye Cumhuriyeti'ni , rej i m d eğ işikliğinden kaynaklanan reformist hareketlere g i rişilmesi ve yeniden yapılanma gereği gibi sorunlar da bekliyordu. Mustafa Kemal önderliğinde doğan genç Türkiye Cumhuriyeti'nin u l uslara rası platform d a y a l n ız ka l m a s ı , diğer devlet lerce özümsenememesi dolayısıyla tanınmasının gecikmesi g ibi durumların yadırganacak hiçbir yönü yoktur. Zira kuruluşunu yeni tamamlamış hemen her devlet başlangıçta bu ve benzeri sorunlana karşılaşmıştır.


93

MUSUL MESELESi

Lozan Barış Antiaşması'nın çözemediği sorunlardan birisi olan "Musul M eselesi''nde en son çare olara k M i lletler Cemiyeti'ne gidilmesinin kabulü, herhalde Türk diplomasisinin ne kadar tecrübesiz olduğunu göstermeye yetecektir. Uluslararası platformda yalnızlığı sabit olan bir devletin Milletler Cemiyeti g ibi arasında ingiltere'nin de bulunduğu, ı. Dünya Savaşı'nı galip bitirmiş devletler tarafından kurulmuş bir örgütte de yalnız kalması kaçınılmaz bir sonuçtur. ingiltere'nin bu cemiyetin en etkin üyesi olmasına karşılık Türkiye henüz Milletler Cemiyeti'ne üye bile değildir. Ayrıca, Türkiye'nin haklı gerekçelerle de olsa Kürtçü Şeyh Said Ayaklanması'nı sert bir biçimde bastırması, NasturT Hristiyanlarına karşı kuwet kullanması, Adalet Divanı'na temsilci göndermeyi reddetmesi, Milletler Cem iyeti Meclisi' nce görevlendirilen Estonyalı General Laidoner'i kendi sınırları içine sakmaması Milletler Cemiyeti'nde zaten yalnız olan Türkiye'yi Cemiyet ve Divan önünde tamamen yalnızlığa sürükledi. ingiltere ise, Musul'un özellikle petrol yönünden kendisi için taşıdığı önemi olabildiğince küçük göstermeye çalıştığı gibi yukarda belirttiğimiz bütün bu etkenlerden yararlanmasını da bildi 1 . Bu a rada, 1 922'de ortaya çıkan Çanakkale bunalımında Türkiye'nin gerilemesini gerektiren dış g üvenlik endişelerinin "Musul Meselesi" nin doruk noktaya ulaştığı 1 925 yılında tamamen ortadan kalkmadığına da temas etmek gereklidir. Hôl böyle iken, Türkiye elde ettiği bütün sonuçları tehlikeye sokabilecek herhangi bir girişimden yine kaçınmak zorundaydı. Başka ülkeler de çıkacak bir çatışmadan Türkiye aleyhine yararlanmak yoluna gidebilirlerdi. Gerçekten de Musul bunalımı sırasında, özellikle italya Türkiye için endişe kaynağı oldu. ingiltere'nin temsilcisi Sir Ronald Lindsay'ın istanbul'dan 28 Mayıs 1 924'de Londra'ya gönderdiği bir raporda italya'nın Sicilya'ya yığınak yaptığı yolundaki haberlerin Türkiye'de, bu askerlerin Anadolu'ya karşı kullanılmak istendiği biçiminde yorumlandığı ve endişeye yol açtığı bildirilmekteydi2. Paris'den gönderilen 20 H aziran 1 924 tarihli bir 1 Ö . Kürkçüotlu; a.g.e., s.301 -

2 Ö. Kürkçüoglu; a.g.e., s.302 -


MUSUL MESELESi

94

raporda da italya ile Sovyetler Birliği'nin izmir ve istanbul'a iki ayrı saldırıda bulunmak konusunda anlaşmaya vardıkları belirtilmekte3 ise de, bu iddianın Sovyetler Birliği açısından geçerliliği olmadığı yapılan temaslar sonucunda anlaşılmıştır. Atina'dan gönderilen 23 Mart 1 926 tarihli raporda ise italya, Yugoslavya ve Yunanistan'ın uygun zamanda Türkiye'ye karşı birlikte harekete geçmeyi tasarladıkları beyan edilmekteydi . Bu tasanya göre Yunanistan Doğu Trakya'yı alacak, italya Anadolu'da serbest kalacak ve Yugoslavya ise Arnavutluk'u ilhak edecektj4. Bu konudaki başka haberler de tasarının doğru olma ihtimalini arttırmaktaydı. Ömer Kürkçüoğlu'nun ingiliz Arşivleri'nde bulduğu yukarıda işaret ettiğimiz belgelerden de anlaşılacağı üzere, italya tehlikesi, Türkiye'yi "Musul Meselesi" ı<onusunda uzlaşmaya iten başlıca etkenlerden biridir. Hatta Türkiye'nin 1 930'1arda Batı ile ve öncelikle ingiltere ile işbirliğine yönelmesinde de italya tehlikesinin rolü büyüktür. italya 1 908 ihtilali sırasındaki iç karışıklıktan faydala narak Trablusgarb'a nasıl taarruz etm işse şimd i de Türkiye'nin içinde bulunduğu zor durumdan yararlanmak suretiyle Anadoluya karşı bir saldırıya teşebbüs edebilirdi5. Daha önce değindiğimiz 1 7 Aralık 1 925 Türk-Sovyet Paktı Türkiye'yi uluslararası alanda yalnızlıktan kurtarmaya yetmemişti. Zira Sovyetler Birl iğ i de Milletler Cem iyeti'nin dışındayd ı . Dolayısıyla Sovyetler Birliğ i ile yakınlaşma Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ndeki yalnızlığını ortadan ka ldıramazd ı . Son ra , a ntlaşma, bir ittifak antiaşmasından ziyade iki ülkenin birbirlerine saldında bulunmamalarını öngören bir nitelik arzediyordu. Yoksa Musul için Türkiye'nin girişeceği bir savaşta Sovyetler Birliği'nin doğrudan yardımının elde edilmesi söz konusu değildi. Türkiye'nin Sovyetler Birliği ile yeniden yakıniaşmaya g i rmesi , ingiltere'ye ve Milletler Cemiyeti'ne dolaylı bir m anevi destekten başka bir anlam ifade etmiyordu. Türk-Sovyet Antlaşması, imzalandığı sıradaki, Musul bunalımından 3 - Ö. Kürkçüotlu; a.g.e., s.302

4 Ö. Kürkçüotlu; a.g.e., s.302 -

5 - F. Armaoğlu; Siyasi Tarih ( 1789-1960), s.648


MUSUL MESELESi

95

çok, Türk dış politikasının ileriki yılları bakımından anlam taşıyan bir gelişmeydi. Türkiye'nin ingiltere ile iyi ilişkiler kurma kararlılığı, 1 92 1 - 1 922 yıllarından beri Türk-Sovyet münasebetlerini olumsuz yönde etkilemişti. Fakat · Türkiye, dış politikasının temel etkenlerinden olan Rusya'yı karşısına almadan Batı'nın dostluğunu daha rahat kazanabilirdi. 1 925 Antlaşması, Türkiye'ye -20 yıl kadar- aradığı rahatlığı sağlamıştır. Netice itibarıyle, Türkiye, uluslararası platformda genel olarak yalnızlık içinde bulunduğunu, Musul bunalımı sırasında en bariz bir biçimde görmüştür. ingiltere ile ilişkilerini rayına oturtabilmesi için Türkiye bu ülkeyle arasındaki son meseleyi -gerilemek pahasına bile olsa- çözüme kavuşturmak zorunda olduğunu anlamıştır. Kaldı ki, Türkiye'nin diğer Batılı ülkelerle, mesela Fransa ile olan ilişkileri de 'Musul Meselesi"nden olumsuz yönde etkilenmekteydi. Avrupa'da Alman tehlikesinin hissedilmeye başlandığı bir sırada Fransa'nın ingiltere'ye ve bu ülkenin Orta-Doğu'daki politikasına ters düşmemesi gerekiyordu6. Böyle bir dünya konjonktüründe, Türkiye'nin ingiltere ile anlaşmaya varması adetO bir dış zorunluluk hölini almıştı. 2.

Orta Doğu ve Musul Petrollerinin Etkisi:

XIX. yüzyılın başlarından itibaren Avrupa nazarında "Şark Meselesi" olarak görülen O� manlı i mparatorluğu'nun bu yüzyılda izlediği dış politika, büyük devletleri birbirine düşürmek ve gerekirse savaşa sokup kendi menfaatlerini korumak esasına dayanıyordu. Yüzyılın sonlarına doğru gerek siyasi, gerek askeri ve gerekse ekonomik açıdan kendini göstermeye başlayan Almanya, 1 870 yılında Fransa'yı yenilgiye uğratarak Avrupa'nın mevcut dengesini allak bullak etmişti. Bu dönemde Fra nsızlar Osmanlı ü l kesindeki mail yatırım larını düşünürken, ingilizler de Hint ticaret yolunun emniyetini korumaya çalışıyorlardı. Ruslm ise tarihi emelleri olan "Sıcak denizlere ulaşmak' için azami gayret sarfediyorlardı. Avrupa'nın yeni gücü Almanya ise "Doğu'ya Doğ ru · politikasının bir g ereğ i o larak Berlin-Bağdat 6 - F. Annaoııu; Siyasi Tarih, s.641 -642


MUSUL MESELESi

96

demiryolunun yapımına başlamıştı. Hiç kuşkusuz bu durum en çok i ngiltere'yi tedirgin etmiş, neticede "Osmanlı' politikalarının bir esası olarak gördükleri Boğazlar'ı bir tarafa bırakarak Orta-Doğu ile ilgilenmeye başlamışlardı. Demiryolu imtiyazından başka Almanlar petrol aramak için de ayrıca girişimde bulundular. ingiliz Petrol Şirketi iran'da petrol bulmuştu. Almanlar da l l . Abdülhamid'den aldıkları imtiyaz sonucunda , Musul ve havalisinde petrol bulmuşlardı. Almanların bu bölgede petrole rastlaması üzerine ingiliz D'Arcy Grubu ile Royal Dutch Şirketleri de imtiyaz elde etmek için padişaha başvurdular. Bu başvurular, Musul ve havalisinin 1 908 yılında "arôzi-yi şôhône" statüsünden çıkıp Maliye Nezareti'ne bağlan m'ası ile kabule şayan bulundu. Bu arada Orta-Doğu petrolüne Amerikalılar da ilgi duyuyorlardı. Amiral Chester nezaretindeki bir grup, imtiyaz elde etmek için çeşitli g i rişimlerde bulundu. Ancak i n g i l izler gelişmiş petrol a ra m a teknolojisine sahip olmalarından dolayı, Musul yöresinde i l k petrolü bulan Almanlan ekarte ederek "Türk Petrol Şirketi" adında bir ortaklık kurdular. Bu şirketin %75 hissesine ingilizler ve %25 lik bölümüne de Almanlar sahip olacaktı. Ancak o sırada patlak veren ı. Dünya Savaşı tüm bu girişimleri sonuçsuz bıraktı. Bu dönemde i ngiltere petrol ihtiyacının %80'ini Amerika ve Rusya'dan sağlıyordu. ingiltere'nin Orta Doğu'ya yönelmesinin ve Osmanlı Devleti'nden çeşitli imtiyazlar koparmak istemesinin tek nedeni bu bağımlılıktan her ne şekilde olursa olsun kurtulmanın gerekliliğine olan inancından kaynaklanıyordu. ingiltere'nin petrole olan ihtiyacı 1. Dünya savaşı sırasında daha da belirgin bir biçimde ortaya çıktı7. ingiltere için petrol bu kadar önemliyken 1 916'da Fransa ile imzalanan gizli Sykes-Picot Anlaşması'nda Musul ve havalisinin ingiliz sınırları dışında bırakılması hiç kuşkusuz büyük bir yanlışlığın eseriydi ve bu yanlışlık en kısa sürede düzeltilmeliydi. Gerçekten de ingiltere önce fiili olarak Mondoros Mütarekesi'ni 7 K. Melek; a.g.e.., s.53 -


97

MUSUL MESELESi

m üteakip -mütareke koşullarına aykırı olarak- M usul'u Osmanlı Devleti'nden almak suretiyle ve sonra masa başında fetih hakkından da yararlanara k Musul'un ve dolayısıyla Musul Petrolleri'nin ingiliz hakimiyetine geçtiğ ini m ütefiki olan Fransa'ya da -San Remo Konferansı'nda- kabul ettirdi. Ancak Anadolu'da Mustafa Kemal önderliğinde doğan milli hareket. Musul'un işgalinin hiçbir surette kabul edilemeyeceğini. 28 Ocak 1920 tarihli "Misak-ı Milli beyannamesinde açık surette ortaya koyuyordu. Ne var ki. ingilizierin Musul Petrolleri'ni bıra kmamak konusundaki ihtirası ve yeni doğan Türk Devleti'nin içinde bulunduğu dönem Musul'un gerçek sahibi olan Türklere geçmesini engelledi. Tabii ki burada. ingilizierin gerek Lozan Barış Konferansı'nda. gerek Haliç Buluşması'nda ve gerekse m aselenin M illetler Gerniyeti'ndeki safhalarında uyguladıkları ince diplomasinin etkisini belirtmekte fayda vardır. ingilizler Musul Meselesi'nin gündeme getirildiği her oturumda; kendisi için hayati önem taşıyan Musul Petrolleri konusunun, ingiltere açısından taşıdığı ehemmiyeti mümkün mertebe küçük göstermeye çalışarak. sorunu başka mecralara kaydırmavı başarm ıştır. Ancak ingiltere. Milletler Gerniyeti'nin Musul konusundaki kararından sonra Türkiye ile imzaladığı Ankara Antiaşması'nda petrole karşı olan ihtirasını saklamayı becerememiştir. Bu antlaşmanın 1 4 . maddesinin ilk şekli, Türkiye'nin Musul petrollerinden antlaşmanın yürürlüğe girmesinden başlayarak 25 yıl süre ile % 10 nisbetinde hisse almasını öngörüyordu. Ancak i ngiltere. Türkiye'ye -içinde bulunduğu mOii sıkıntıdan faydalanarak- bu hisse karşılığında 500 .000 sterlin gibi küçük bir rakam teklif etmiş ve Türkiye de bu son seçeneği kabul etmiştir. Sonuçta i ngiltere. bu son manevrasıyla Musul petrolünün küçük bir hissesinin dahi kendisi için ne denli önemli olduğunu ve "Musul Meselesi"nin i ngilizler nazannda sadece ve sadece bir "petrol meselesi" olduğunu ispat etmiştir.


MUSUL MESELESi

98

B- iÇ FAKTÖRLER: 1 . Yapısal Değişim Gereği: Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Mustafa Kemal'in yoğun gayretleri sonucunda 23 Nisan 1 920'de kurulmasıyla birlikte yeni Türk Devleti tarih sahnesine çıkmış oluyordu. Bu dönemde TBMM Hükümeti bir taraftan emperyalist g üçlerin kuklası olarak Anadolu'nun çeşitli yerlerini işgal etmiş olan Yunan tehlikesini bertaraf etmeye çalışırken diğer taraftan da içerideki hizip odaklarını yok etmeye çalışıyordu. Kurtuluş Savaşı'nın zoferle sonuçlanmasını müteakip, ı. Dünya Savaşı' nın galip devletleri, Türkiye ile bir barış antiaşması imzalanmasını sağlamak için Ankara Hükümeti'n in yanında istanbul Hükümeti'ni de Lozan'a davet etmişlerdi. TBMM. Hükümeti böylesi bir duruma son vermek gayesiyle ı Kasım 1 922'de çıkardığı bir kanunla Osmanlı Sattanatı'na son verdi. Saltanatın kaldırılması ve Lozan Barış Antıaşmas ı ' n ı n imzalan masından sonra. 29 Ekim 1 923'de Cumhuriyet ilan edilerek yeni Türk Devleti'nin rejim sorunu ortadan kaldınlıyordu. "Kayıtsız Şartsız Millet Egemenliği" esasına dayalı Cumhuriyet rejiminin ilanı, hiç kuşkusuz birçok reform hareketinin yapılmasını da zorunlu kılıyordu. Nitekim bu zorunluluk. 1 924 yılının ilk aylarından itibaren fiiliyata dökOlmeye başlandı. 3 Mart 1 924 tarihinde. ·şer'iyye ve Evkaf VekOieti ile ErkOn-ı Harbiye-i U mümiye Riyaseti"'nin kaldırılmasına ilişkin kanun; "Tevhid-i Tedrisat Kanunu" ve 'Hilafet'in kaldırılması ve Osmanlı Hanedanı'nın Türkiye Hudutlan Dışına Çıkarılması Kanunu· TBMM'de kabul ediliyordu. 24 Mayıs 1 924'de de 1 92 1 "Teşkilat-ı Esasiye Kanunu"'nun yerine geçmek üzere yeni bir Anayasa yürürlüğe konuluyordu. Bu reform hareketlerine zaman içerisinde pek çok yenileri ekleniyordu. · Biz burada. "Musul Meselesi' ile yakın ilgisi nedeniyle "Hilafet'in Kaldınlması Kanunu' üzerinde durmaya çalışacağız. Halifelik Osmanlı Hanedanı'na Yavuz Sultan Selim'in 1 5 1 7 tarihli Reydaniye Seteri'nden sonra geçmiştir. Ancak Osmanlı sultanlarından çoğu bu sıfatı kullanmaya gerek duymamışlardır. Bu konuda sadece iki istisna vardır. Birisineisi Kanuni Sultan Süleyman ve ikincisi de ll.


99

MUSUL MESELESi

Abdülhamid'dir. Kanuni'nin "Halife" sıfatını kullanmasının sebebi , bu müessesenin Osmanlı Devleti'ne yeni geçmiş olmasındandı. l l . Abdülhamid ise, Osmanlı imparatorluğu'nun 1 9. yüzyıl'ın sonlarında içine düştüğü zor durumu görüyor ve "Hilafet" faktörünü kullanarak bu kaosdan kurtulmanın yollarını arıyordu. Gerçekten de ll. Abdülhamid'in bir siyasal araç olarak yeniden canlandırdığı Halitel ik, bu tarihten sonra islam aleminde her ne kadar kurtuluş çaresi olarak görülmemişse de, müslümanları birbirine bağlayan yegane müessese olması dolayısıyla sayg ınlığını korum aya . devam ediyordu. Ancak Mustafa Kemal önderliğinde kazanılan zaferden sonra "Saltanat· ve " H ilafet" makamları birbirinden ayrılmış ve saltanat kaldırılmıştı. Cumhuriyet'in ilaniyle devlet rej i m i ni n m illet egemenliğine dayalı olduğu ve çağdaşlaşmak için de Batı'ya yönelmenin şart olduğu görüşü yapılan reform hareketleriyle açıkça görü lmüştü . Şimdi ise o rtada, çağdaşlaşmayı, Batı'ya yönelmeyi engelleyen "Hilafet makamı· vardı. Batılılaşmak için din ve vicdan hürriyetinin temini ve din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması demek olan laiklik ilkesini hakim kılmak gerekliydi. Bu ise, ancak ve ancak Halifeliğin kaldırılmasıyla mümkün olabilirdi. Ayrıca, 1 92 1 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nda yapılan değişikliklerle meşruluğu sağlanmış olan Hilôfetin dinsel niteliği üzerine, bir tartışma ve kampanya dönemi açılmıştı. Daha önce, Halife'nin seçilmesi sırasında, bir meclis üyesi, meclisin böyle bir seçim yapma yetkisi olmadığını ileri sürmüş, bunun nedeni olarak Halifelik niteliğinin ancak saltanat gücüne dayanabileceğini "haklı olarak" savunmuştu. Onun için şimdi tek ayaklı bir halifeliğin olamayacağı fikri işlenmeye başlandı. islamiyette cismani niteliği olmayan Hilôfet olamazdı. Şimdiki durum tarihte görülmed ik bir bid'attı . Amaç, bir islam Devleti'nde Cumhurbaşkanlığı'nın ne ilk ne de değişmiş anayasayla uzlaşamaz olduğunu göstermekti. Hilafet bulundukça Saltanat'ı kaldıran kanunun hükümsüzleşmesi gerekirdi. Şeriatçılar dışında, şimdiye kadar Mustafa Kemal yanlısı sanılan fakat Saltanat ve Hilôfet'e bağlılıklarından kopmamış kişiler de aynı teze katıldılar. Bunların yanı sıra Şeriatla ilgili olmakla birlikte Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkili olmayon Mısır ve Hint


MUSUL MESELESi

1 00

uleması d a b u karara katıldıa . Görüldüğü üzere Halifelik, zaman içerisinde Saltanat'ı yeniden horfiatocak bir nitelik arzetmeye başlamıştı. Dahası, HiiOfet makamı, yeni Cumhuriyet yönetimine ve Mustafa Kemal'e karşı olanların çevresinde toplandıkları bir faaliyet merkezi hOiini almıştı. Bütün bu şartlar altında, "Hilafet" TBMM'ce 3 Mart 1 924'de çıkanlan bir kanunla ortadan kaldırıldı. Halifeliğin kaldırılması isiOm dünyasında olumsuz karşılandı ve islam'a indirilen bir darbe olara k nitelendirild� . Bura d a , Tü rkiye'nin " M usul Meseles i " n i n çözümlenmemiş olduğu bir sırada i ngiltere'ye karşı niçin "Hilafet" ve dolayısıyla "islam" etkeninden faydalaıırnamış olduğu sorusu akla gelebilir. Ayrıca daha sonra inceleyeceğimiz Kürtçü Şeyh Said isyanı'nda Halifeliğin kaldırılmasının etkili olduğuna kuşku yoktur. Şu ha lde M ustafa Kema l . daha önce belirttiğimiz etkenieri n zorlamasıyle da olsa, Halifeliği "Musul Meselesi"nin henüz halledilmemiş olduğu bir sırada kaldınrken. ya bu kararın Musul Meselesi bakımından sorunlannı kestiremeyerek bir zamanlama hatası yapmış ya da bundan yararlanmayı düşünmüştür. Zira Türkiye Musul'u almakla yeniden Arap dünyasına uzanmış olacaktı. Musul'un stratej ik önemi gözönünde tutulduğunda böyle bir gelişmenin ingiltere açısından endişe kaynağı olacağı açıktır. işte Türkiye'nin tam bu sırada islamiyet ile olan Halifelik bağını kendiliğinden sona erdirmesi gerçekten çok düşündürücüdür. Belki de Türkiye Musul'u başka nedenlerden dolayı istediğini ve bunu gerçekleştirmek için de "Hilafet" etkenini kullanmayı amaçlamadığını vurgulamak için böyle bir yola başvurmuşturıo. Ancak bu konunun berraklık kazanması, kuşkusuz, Cumhuriyet Arşivleri'nin tamamen açılmasına bağlıdır. Türkiye'nin Halifeliği kaldırması ve dolayısıyla isl ô m ' d a n uzaklaşması ingiltere için gerçekten sevindirici b i r gelişmeydi . B u durumu Büyükelçi Sir Ronald Lindsay'in Londra'ya gönderdiği 8 Şubat • 1 926 tarihli rapordan anlamak m ümkündür. Lindsay raporda: "Laik 8 - Niyazi Berkes; Türkiye'de Çağdll§laşma, İstanbul 1978, s.502-503 9 - Ferenç A. Vali; Bridge Across The Bosporus, The Foreign Policy of Turkey, Baltimare 1 97 1 , s.276; Zikreden: Ö. Kürkçüoğlu; a.g.e., s.306 10 - Ö. Kürkçüoğlu; a.g.e., s.306


101

MUSUL MESELESi

Türkiye'nin, Müslümanlar'ı i ngiltere imparatorluğu ıçın bir tehlike olmaktan çıkarmaktc olduğu, Türkiye ile yakın ilişkilerin ingiltere'ye yarayacağı ve i ngiltere'nin Musul Meselesi'ni Irak'ın kendi milri var1ığını refaha ulaştırmasına yeter1i imkOn sağlayan fakat Türkiye için de kabul edilebilir bir biçimde çözümlenmesi gerektiğini· ı ı bildiriyordu. Netice itibariyle, Hilafet'in kaldınlmasındaki zamanlama tartışması bir tarafa' bırakılacak olursa, bu olay ve onu izleyen hukuki ve kültürel yapıdaki Batılı değişim hareketinin başarıva ulaşabilmesi, içerideki istikrara bağlıydı. Bunun için de dış sorunların ve başta Musul Meselesi'nin bir an önce çözülmesi gerekliydi. Bununla birlikte Türki­ ye'nin çeşitli dış sorunlannın bulunması, belki dikkati dışarıya çekmek ve bu şekilde ulusal dayanışmayı sağlamak suretiyle iç yapı değişiminin yaratacağı tepkileri azaltmaya da yarayabilirdi. Ancak dış sorunların Türkiye'yi hiçbir şekilde yeni bir savaşa sokacak boyutlara ulaşmaması gerekliydi. Fakat o zaman da Türkiye'nin iç güvenlik nedeniyle, vermesi kaçınılmaz olan tavizler, içerisindeki muhalefetin voOun tepkilerine yol açabilecekti. Buna bir de iç değişim için gerekli olan reformlar da ilave edilince bu tepkiler çok daha büyük boyutlara ulaşabilirdi. Türkiye'de altı ay arayla yapılan daha önce belirttiğimiz iki büyük reform Cumhuriyet'in iiOnı ve Halifeliğin kaldırılması- Mustafa Kemal'in 1 9 1 91 92 1 yıllarında savunmak zorunda kaldığı islamcı-Monarşik devlet anlayışından kesin bir ayrılışı ve belirgin bir şekilde laikliğe doğru yönelişi ifade ediyordu. Laiklik ise, Türk Devleti'nin 1 3 . yüzyıl'dan beri dayandığı teokratik esaslardan büsbütün farklı, yeni bir kültürel politik felsefeydi12. Lalkçi reformların yarattığı derin tepki, memleket ekonomisinin kötü durumu ve hükümetin dış ticaret üzerine koyduğu tehditlerle birleşince daha da ağırlaşmıştı. Duyulan hoşnutsuzluk Millet Meclisi'nde Halk Partisi ve Başbakan lsmet Paşa'nın şiddetle tenkit edilmesi şeklinde beliriyordu. Mustafa Kemal'in halk tarafından sevilmesi, sahip olduğu şöhret ve nüfOz kendisini açıkça tenkit edilmekten koruyordu. Bu sırada Halk Partisi içinde ayrılık başgösterdi ve tanınmış üyelerinden bazıları l l Ö. Kürkçüotlu; a.g.e., s.307 1 2 - Kemal H. Karpat; Türk Demokrasi Tarihi. Sosyal, Ekonomik, Kültürel Temeller, Istan­ bul 196J, s.44 -


MUSUL MESELESi

1 02

partiden çekildiler. Ordu MOfettişliği'nden istifa ederek Meclis'e seçilmiş olan KOzım Karabekir ile Ali Fuad (Cebesoy) , Rauf (Orbay), Adnan (Adıvar), Refet (Bele) . ismail Canbulat ve daha birkaç milletvekili Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası adı altında yeni bir siyasi Parti kurdular. ( 1 7 Kasım 1 924) 1 3 Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın amaçları yayınladıkları bir bildiri ile kamuoyuna açıklandı. Buna göre Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kuraniann amacı. Mustafa Kemal'i devirip, yerine başka birisini getirmek değil, Mustafa Kemal' i freniemek ve sürekli bir "muhalif grubu" canlı tutarak. hükümeti denetlemektl. Bu amaca yönelik · olarak program iarına koydukları bir madde ile ·cumhurbaşkanlığı'na seçilecek kişinin milletvekilliği niteliğinin sona ermesi gerektiği" görüşOnO savunuyorlardı 1 4 . C u m huriyet rej i m i . libera l izm ve demokrasi bu partinin kabul ettiği temel prensiplerdendi. Ne var ki. Laikliğe karşı dinin ve hilafetin azami derecede korunması ve gözetilmesi düşüncesinde ısrarl ı olmaları . hükümete ve onun giriştiği reform hareketlerine doğrudan bir tehdit unsuru oluşturuyordu ı s . Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kuruluşu ve faaliyetleri hükümeti oldukça tedirgin etti. Bu tedirginlik ismet Paşa ve kabinesinin muhalefet tarafından yoğun bir şekilde eleştirilmesi ve adeta boy hedefi haline getirilmesinden kaynaklanıyordu. Sonuçta ismet Paşa hükümeti çekilerek yerini. Ali Fethi Bey ve kabinesine bıraktı. 2.

Şeyh Said isyanı:

TOrkiye'de çok-partili hayata geçme deneyiminin yaşandığı bu dönemde. doğuda Nakşibendi ·şeyh Said isyanı" patlak verdi. 1 3 Şubat Cuma günü (şimdiki Bingöl ili'nin bir ilçesi olan) Genç ili'nin, Ergani Sucağı'nın Piran Köyü'nde haklannda eşkiya diye tutuklama kararı bulunan Şeyh Said'in adamlarından 1 O kişinin jandarma 13 - Kemal H. Karpat; a.g.e., s.45 14 - T. Ateş; a.g.e . , s.284-285 .

15 - Kemal H. Karpat; a.g.e.. , s.45


1 03

M USUL MESELESi

kuwetlerine teslim olmayıp ateşle karşılık vermeleri isyanı başlattı 16. Şeyh Said kuwetlerine Butyanlı, Mestanlı, Tavaslı ve Sivanlı aşiretleri de katıldı ı?. Olaylar üç hafta boyunca isyancılar lehine gelişti. isyancılar bazı ordu birliklerini dağıtarak Palu ilçesi'yle Elazıg merkezin i ele geçirdiler18. isyan kısa zamanda Genç (Darahani), Çapa kçur (Bingöl), Muş. Diyarbakır. Tunceli. Elazığ, Ergani. Palu. Çermik, Çemişgezek, Silvan. Siirt ve Urfa gibi oldukça geniş bir alana yayılmıştır 19. isyan planlandığı şekil­ de gelişmiş Çapa kcur cephesinde Şeyh Şerif komutasında Çan Şeyhlerinden ibrahim ve Hasan; Muş cephesinde Malikanlı Şeyh Abdullah; Diyarbakır cephesinde bizzat Şeyh Said; Maden cept:ıesinde Şeyh Sait'in kardeşi Şeyh Abdurrahim; Siverek cephesinde Şeyh Eyyüb asileri komuta etmişlerdir2D. VII . Kolordu Kom utanı Mürsel Paşa bir yandan gerekli tedbirleri a lırke n , diğer yandan Şeyhi isyandan vazgeçirmek üzere O'nu güvendiği kişileri nasihat heyeti olarak kendisine göndermiştir; bunu21 Şubat'ta Piran'ın H ükümet kuwetlerince geri alınması takip etmiş Şeyh Said isyandan vazgeçme eğilimi göstermeye başlam ıştır. 2 1 Ancak çevresindeki isyan elebaşılarından Ömer Farro ve Liceli Abdussamet'in tehditkar tutumlan ve Şeyh Said ve çevresindekilere "Kemal Paşa'yı siz aftatseniz biz affetmeyiz' 22 diyerek tepki göstermeleri isyanın devam etmesine neden olmuştur. Şeyh Said isyanı'nın çıkması ve kısa sürede yayılması karşısında. Fethi Bey hükümeti görevden alınarak yerine 3 mart 1 925'de tekrar ismet Paşa ve kobinesi getirildi. Hemen bir gün sonra. 4 Mart 1 925'de 1 6 - Mete Tunçay; Türkiye'de Tek-Parti Yönetiminin Kurulması ( 1923-1931), Ankara 1 98 1 , s. 128 17 - M. Kemal Öke; a.g.e., s.167 18 - M. Tunçay; a.g.e., s. 1 28 1 9 - Abdulhaluk M. Çay; Her Yönüyle Kürt Dosyası, İstanbul 1994 s. 401

29 - Atıdulhaluk M. Çay; a.g.e., s. 401

2 1 - Abdulhaluk M. Çay; a.g.e., s. 401, 402 22 - Ugur Mumcu; Kürt-lslam Ayaklanması 1919-1925, lstanbul 1994, s. 7 1 -72


MUSUL MESELESi

1 04

d e isyanı bartaraf edebilmek için "Takrir-i SükOn Kanunu" çıkarıldı23. ismet Paşa h ükümetine bu kanunla ôsilere, gericilere ve fesatçı unsurlara karşı kullanılmak üzere geniş yetkiler verildi. Ayrıca "Örfi idare" ilan edilerek vatana ihanet suçlarıyla, rejime karşı işlenen diğer bütün suçları yarg ılamak üzere 1 920'de kurulmuş olan istiklal Mahkemeleri yeniden harekete geçirildj24. Bu g ibi sert tedbirlerin alınmasından sonra, Şeyh Said kuvvetleri 78 Mart 1 925'de Diyorbekir önlerinde bozguna uğratıldı. 1 5 Nisanda yakalanan Şeyh Said ve yandaşları, Diyorbekir istiklal Mahkemesi'nin verdiği kararla idama mahkum edildiler25. isya nın bastırılmasını takiben, hükümet, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'na cephe aldı: a çıkça ispat ed ilememekle beraber istiklal Mahkemesi bu partiyi isyanla ilişkili bulmuştu. Neticede 5 Haziran 1 925'de Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatıldı26. Şeyh Said isyanı'nın çıkmasında, Halifeliğin kaldırılmasının rolünü inkar etmek m ümkün değildir. Ayaklanmanın önderi Şeyh Said: 'Türklerle Kürtler a rasındaki tek bağ islôm'dır; Türkler ise Ha lifeliği kaldırarak bu bağı kırdığına göre Kürtler de kendi geleceklerini düşünmek zorundadır·'27 derken bunu gayet açık bir şekilde ortaya koymaktadır. (Ayrıca yukardaki sözlerden de anlaşılacağı üzere, isyanda " i rtica" ve "karşı-devrim" belirtilerine rastlanıyorsa da ana hedefin " Ba ğ ı ms ız Kürdista n Devleti " idealini gerçekleştirmek olduğu şüphesizdir2B. Özellikle isyan mıntıkası istiklal Mahkem�si'nin verdiği çeşitli mahkumiyat kararlarında bunu görmek mümkündür. Meselô Şeyh Said davasının sonunda Şark istiklal Mahkemesi Reisi Mazhar Müfit 23 - Kemal H. Karpat; a.g.e., s 45-46 24 - Kemal H. Karpat; a.g.e., s.46 25 - M. Kemal Öke; ag.e., s. 167 26 - Kemal H. Karpat; a.g.e., s.46 27 - Hilal N. Şimşir; Ingiliz Belgeleriyle Türkiye'de "Kürt Sorunu" (1924- 1938), Şeyh Sait, Ağn ve Dersim Ayaklanmalan, Ankara 1 975, s.2 1 28 - M. Tunçay; a.g.e., s.129


l OS

MUSUL MESELESi

Bey: "Kiminiz hasis şahsi menfaatlerinize bir züm reyi alet, kiminiz ecnebi kışkırtmasını ve siyasi hırsiarını rehber alarak, hepiniz bir noktaya yani Müstakil Kürdistan teşkTiine doğru yürüdüneız·29 diyerek, isyanın temel maksadına işaret etmektedir. Şeyh Said isyanı'nın çıkmasındaki temel etken ne olursa olsun, sonuçta Türkiye'nin Musul Meselesi konusunda daha pasif bir politika izlemesine neden olmuştur. Halifeliğin kaldırılması olayı da Şeyh Said isyanı ile Musul Meselesi arasındaki neden-sonuç ilişkisinin başlangıç noktasını oluşturmuştur. Halifeliğin kaldınlmış olması; Şeyh Said isyanı'nın çıkmasında oynadığı rolü, Müslüman Kürtlerin çoğunlukta bulunduğu Musul üzerindeki Türk iddialarının etkisiz kalmasında da oynamıştır. ingiltere'nin M usul'daki bir görevlisi, H alifeliğin kaldırıldığı yolundaki haberi hayretle karşılayıp inanmakta güçlük çektiklerini bildirmelde ve o zamana kadar Kürdistan·ı patlamaya hazır bir volkan gibi kaynaştıran Türk propagandasının Kürtlerin Halife'ye olan bağlılıkianna dayandırıldığını, Türklerin kendi bindikleri dalı kesmelerinin ise ingiltere i çi n ina n ı l m ay a c a k kada r m ü ke m m e l b i r şey olduğ u n u eklemekteydi30. Görü l d ü ğ ü üzere, H alifel iğin kaldırı lmasında k i zamanlama, Şeyh Said isyanı'nın çıkmasında ne derece etkili olduysa Musul Meselesi'nin bu ayakla nmanın da tesiriyle ingiltere lehine çözüm lenmesinde o derece etkili olmuştur. Şeyh Said isyanı'nda ingiliz parmağı olduğu konusu ise henüz açıklığa kavuşmuş değildir. ingiltere'nin, istiklal Savaşı yıllarında Kürtler ve Kürdistan ile yakinen ilgilendiği bilinmektedir. Ancak ingilizierin Musul Meselesi'nin !'<endi lehlerine çözümleneceği bir sırada bağımsız bir Kürdistan'ı desteklemeleri ihtimali çok zayıftır. Eğer böyle bir girişimde bulunsalardı, o zaman uzun zamandır ele geçirmek için mücadele ettikleri M us u l ·petrol lerin den de vazg eçmek d u ru m u n d a kalabileceklerdi. Şöyle k i , Türkiye sınırlan içerisinde kurulacak bağımsız bir Kürdistan ingiltere mandasındaki Irak ve dolayısıyla Musul için de bir tehdit unsuru oluşturacaktı. 29 Behçet Cemal; Şeyh Said lsyanı, İstanbul ı955, s. ı 13 -

30 Ö. Kürkçüoğlu; a.g.e ., s. 309 -

.


1 06

M USUL MESELESi

B u durumu ingiltere'nin Tahran Büyükelçisi Sir Percy Loraine'in Londra'ya gönderdiği 7 Ekim 1 925 tarihli raporundan anlamak müm­ kündür. Raporda Şeyh Said'in oğullanndan Ali Rıza'nın, bağımsız bir Kürt Devleti kurulması yolunda ingiliz Hükümeti'nin desteğini sağlamak a macıyla i ngiltere'yi ziyaret etmek için Tebriz'deki i ngiliz yetkililerine başvurduğu bildirilmekteydi . Rapora göre Ali Rıza , Kürtlerin bağımsızlık için savaşa devam edeceklerini söylüyor; Türkiye'deki ayaklanmanın başarısızl ığa uğra m asının m a li g ü çsüzlükten değ i l . cephane eksikliğinden ileri geldiğini belirtiyordu. Ali Rıza. Fransızların i ngiliz yanlısı bağ ımsız bir Kürt Devleti'ni hiçbir zaman istemeyeceklerini de öne sürüyordu. Percy Loraine Ali Rıza'ya cevap olarak: "ingiltere'ye yapmak istediği ziyaretin yararsız olacağını ve ingiltere'nin bağımsızlıktan yana olmadığını"3 1 söylediğini belirtmekteydi. Ronald Lindsay, 23 Mart 1 925 tarihli raporunda ise, Başbakan ismet Paşa ile Ankara'da görüştüğünü ve ismet Paşa'nın kendisine: "iç karışıklıkların, Türkiye'yi barış içinde ' kalkınmak yol undan alıkoymasının ingiltere' nin çıkarlarına uygun düşmediğini·32 söylediğini bildirmekteydi. Ayrıca, Ömer Kürkçüoğlu , ingiliz belgeleri arasında, Şeyh Said Ayaklanması'nın" doğrudan doğruya Türkiye tarafından planlanmış olabileceği' biçiminde bir rapora da rastladığını belirtmektedir. ingiliz Dışişleri'nde hazırlanan 4 Mart 1 925 tarihli bu raporda Şeyh Said isyanı'nı Ankara'nın şu amaçlarla düzenlemiş olabileceği öne sürülmekteydi: "a) Asilerin elebaşlarının sınırı aşıp "kardeşlerini kurtarmak üzere" M usul'a girmelerini ve sonra da bütün bu bölgeyi Türkiye'ye teslim etmelerini sağlamak, b) I rak Kürtleri'nin Türkiye'de başarılı bir ayaklanmayı gerekçe yapıp Tür�iye Kürtleri'yle birleştiklerini ilan etmelerini ve sonunda bir bütün hôlinde Ankara'ya bağ lanmalarını sağlamak, c) Veya hiç olmazsa ayaklanmayı bahane edip, Irak sınırına askeri yığına k yapmak. "33 3 1 - Ö. Kürkçüo!lu; a.g.e., s.3 1 1 -3 1 2 32 - Bilal N . Şirnşir; İngiliz Belgeleriyle Türkiye'de "Kürt Sorunu" ... , s.41 -47 .

33 - Ö. Kürkçüo!lu; a.g.e., s.3 1 2


1 07

MUSUL M ESELESi

Raporda ayrıca; Türk Hüküm eti'nin "gerici ve dinci" olarak nitelendirdiği hareketin, hükümete "sıkı yönetimin koruyuculuğu altında her türlü muhalif unsuru ayıklama k için im kOn sağlamış olabileceği" de savunuluyordu34. Görü ldü ğ ü g ibi ing iltere b u tarihlerde , isyanı doğrudan desteklem ek bir tarafa , ayaklanmayı Türkiye'nin kasten çıkartmış olabileceğinden dahi şüphelenmiştir. Şu hOide ingiltere Türkiye'deki "Kürtçülük hareketleri"ne karşı genel ilgisi gereği ayaklanmayı yakından izlemiş fakat destekleyici herhangi bir eylemden kaçınmavı da ihmal etmemiştir. ingiltere'nin bu siyasetinde, M usul'daki çıkarlarının yanında, Türkiye'yi tekrar Sovyetler Birliği'ne itme endişesinin de rolü büyüktür. ingiltere, Şeyh Said isyanı'nı açıktan açığa desteklemekten ne kadar kaçınmış olursa olsun, ayaklanma, Türkiye'nin Musul konusundaki ısrarını kırması ve uzlaşmaya zorlaması nedeniyle büyük ölçüde ingiltere'nin işine yaramıştır. i n g i ltere, sadece M u s u l M es el es i ' n i n kendi l e h i ne çözümlenmesine ramak kaldığı sıralarda, menfaatleri gereği Kürtçü Şeyh Said isyanı'nı açıktan destekleyememek durumunda kalm ıştır. Yoksa gerek 1 9. yüzyılda, gerekse ı. Dünya ve Kurtuluş Savaşı yıllarında "Kürtçülük hareketleri"ne azami derecede ilg i duym uştur. ingiltere 1 82 1 - 1 822 yıllarından itibaren Anadolu'nun dışındaki (iran ve I rak) aşiretler ile yakından ilgilenmiş, Frazier adlı bir istihbarat elemanı iran'a gönderilirken bi r grup ingiliz subayı da Süleymaniye'deki aşiretlere "farklı milliyet" bilinci vermek üzere eğitilmişlerdir35. 1 87 7- 1 878 Türk-Rus Savaşı sırasında , ingilt'ere bölgedeki çıkarlarını korumak üzere bazı subay ve sivil görevlileri Türkiye'ye göndermişti. Bunlar arasında özellikle General Bikker Fırat-Aras bölgesinde, ismail Hakkı Paşa'nın m üşaviri Tirotir, Sivas Konsolosu Wilson, Van Konsolosu Klayton ayrıca Williams ve Visan adlı Türkologlar Doğu Anadolu'daki aşiretler arasında geniş faaliyetlerde bulunmuşlardı36. 34 - O. Kürkçüoğlu; a.g.e., s.3 1 3 3 5 - Mahmut İhsan Özgen; Türkiye'de Şiddet Hareketleri, Kaynakları v e Hedefleri, Ankara 1989, s.56 36 - Abdulhaluk M. Çay; a.g.e., s. 455


M USUL MESELESi

1 08

ingiltere, ı. Dünya Savaşı'ndan hemen sonra topla nan Paris

Konferansı'nda Osmanlı Devleti'ni tasfiye etme programını ortaya koymuş; "Kürtçülük" ve "Kürdistan'a duyduğu ilgiyi de belli etmekten çekinmemiştir. Bu konferansın 30 Ocak 1 9 1 9 tarihli toplantısında Lloyd George: Ermenistan, Suriye, Mezopotamya ve Kürdistan, Filistin ve Arabistan Osmanlı i mparatorluğu'ndan tamamen ayrılmalıdır" diyordu. Lloyd George'un bu sözleri 10 Ağustos 1 920'de Osmanlı Devleti'ne dikte ettirilen Sevr Antiaşması'nın 62, 63 ve 64. maddelerinde kesin çizgilerle belirginleşiyordu37. Kurtuluş Savaşı yıllarında , Seyyid Abdülkadir başkanlığında merkezi istanbul'da kurulan "Kürt Teôvün ve Terakki Cemiyeti" ingiltere ta rafından finanse edilmiş, yine istanbul'da Türk aydınları arasında sempatizan topi•.Jyabilmek amacıyla " ingiliz Muhibler Cemiyeti" Ermeni Kürt işbirliğini sağlayabilmek maksadıyla "Hoybon Cem iyeti" gibi yosal kuruluşlar i n giltere ' ni n teşvik ve yard ı m l a rı ile faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Bu arada "Hürriyet ve itilaf Fırkası"nın bazı şubelerine ve m ensupia n na da el atılarak bunlar da i n g i ltere hesabı n a kazanılmıştıı38. Türkiye'deki " Kü rt ç ü l ük hare ketleri"ne karşı i l g i sadece ingiltere'den gelmemiştir. Rusya da 1 9. yüzyıl'ın başlanndan itibaren bu konuyla yakından ilgilenmiştir. Rusya'nın, Osmanlı i m paratorluğu'nun Doğu illerinde yönlendirdiği konsolosları " bilimsel araştırmalar g ö r ü n ü m ünde' ç a l ı ş m a l a r yapariorken kışkırt ı c ı ve ayırıcı propagandayı sürdürmekten de geri durmamışlardır. Bu Rus görevlileri arasında Diyarbakır Konsolosu Yakimaniski. Tebriz Konsolosu Bonafiyd, 1 853 Kırım Savaşı sırasında Binbaşı Loris Malakof ile 1 856'da Erzurum konsolosu bulunan Alexandre Jaba'yı zikretmek gereklidir39. Alexandre Jaba , Petersburg ilimler Akademisi inceleme programı gereğince Erzurum ve çevresinde faaliyet göstermiş, temas kurduğu aşiretlerin şivelerindeki kelimeleri tesbite çalışmıştır. Jaba'nın bu faaliyetleri •. . .

37 - Abdulhaliik M. Çay ; a.g.e., s. 456-457 38

-

39

-

Abdulhaliik M. Çay ; a.g.e., s. 457

Abdulhaliik M. Çay ; a.g.e., s. 468


1 09

MUSUL MESELESi

sonunda, Ruslar, ilk defa olarak bir " Kürtçe Sözlük' hazırlam ışlardır. Rusların bundan sonraki siyasetlerine esas teşkil eden bu sözlüğün hazırlanmasından itibaren. "Kürt" adı verilen bu unsurlann ayn bir dile ve ırka mensup oldukları iddia edilmişdir. Petersburg ilimler Akademisi, daha sonra "ŞerefnOme· nin Farsça aslını yayınlamıştır. ( 1 86Q- 1 862) "ŞerefnOme' 1868- 1 875 yıllannda ise tahrif edilerek ve Ruslar tarafından bazı ilaveler yapılmak suretiyle Fransızcaya çevrilmiştir40. Çarlık Rusyası dön eminde başlatılan "Kürt ç ül ük' hareketleri Sovyet Rusya'sı dönem inde de devam etmiştir. Bunun en açık örneği 1 932 yılında Erivan'da kurulan "Kürdoloji Enstitüsü"dür. Bu Enstitü yayınlarında, bugün d a hi Kürtlere ait olduğu iddia edilen atasözü, bilmece ve hikayelere yer vererek zoraki bir "Kürt Edebiyatı" yaratmak istemektedir4 1 . Rusya bu politik amaçlı faaliyetlerinin yanında bölgedeki isyan hare ketlerine önayak olmuş ve Osmanlı Devleti'nin parçalanması programıyla uydu bir "Kürt Devleti" kurulmasını amaçlam ıştı. Zira Rusya'nın sıcak denizlere inebilmesi bölgede bu tür bir kukla devletin kurulmasına ba ğlıyd ı. Fakat Rusya bu koridoru oluşturabil mek için çalışmalarda bulunurken i ng iltere ile belirli zamanlard a "çıkar çatışmaları"na girmiş; buna rağmen her iki devlet, "Ermeni" ve 'Kürt" fanatiklerine destek olmak konusunda ortak hareket etmeyi de ihmal etmemiştir42. Günümüzde de Fransa . ingiltere. ABD ve Rusya gibi devletler nasıl ki Ermeni ve Rumların Türkiye ve Kıbns üzerindeki iddia ve isteklerini desteklamişlerse aynı şekilde, Kürtçülerin iddia ve istekleriyle terörist faaliyetlerini onaylama hatta teşvik etme eğilimindedirler. Mesela 1 9 85' de Fransa ' nı n başkenti Paris'de " Ba ğ ı msız Kürt Kültürü" oluşturabilmek için kurulmuş olan "Kürt E nstitüsü" bunun en bariz g östergesidir. Bilimsel araştırma kisvesi altında faaliyet gösteren bu enstitünün ana . amacı, "Siyasi Kürtçülüğe" paralel çalışmalar içinde ·

40 Abdulhalü.k M. Çay ; a.g.e., s. 468 4 1 M. lhsan Özgen; Türkiye'de Şiddet Hareketleri. ., s. 55 -

-

42

-

.

Al:ıdulhaluk M. Çay ; Türlc. Milli Bütünlügü İçerisinde Dogu Anadolu, Ankara 1989

s.

142-143


M USUL MESELESi

1 10

"Kürt ırkı" ve 'Kürt dili" konulannda kamuoyu oluşturmaktf43 . Batılı devletlerin desteğiyle, özellikle 1 924 Kıbrıs HarekOtı' ndan sonra g üçlenen "E rmeni-Rum işbirliği" halkasına son zamanlarda K ü rtçüler de dahil edilm iştir. Yunanistan'da düzen lenen 'Siyasi Kürtçülük-lrkçılık" sempozyumları ve Kürtçü terör örgütü "PKK" ile Ermeni terör örgütü 'ASALA'nın Suriye'deki ortak çalışmaları�14 bu kanaetin doğruluğunu güçlendirmektedir. Görüldüğü üzere 1 925'deki Şeyh Said isyanı'ndan g ünümüze kadar uzanan dönemde, gerek Türkiye'de ve gerekse dışanda "Kürtçü­ lükhareketleri" fikri ve fiili alanlarda tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Fikri platformda hayali iddialara dayanan "Kürtçülük hareketleri"nin önünün alınabilmesi, Oneelikle ciddi bilimsel araştırmalann yapılmasına bağlıdır. Tarihin hiçbir devrinde "millet olabilme şuur ve şartlarına· sahip olamamış bir topluluğun, Türkiye için daha f01la sorun olmaması akılcı kültür, eğitim ve ekonomi politikalannın uygulanmasıyla m ümkün olab1lir.

43 - M. İhsan Özgen; Türkiye'de Şiddet Hareketleri... , s.54 44 - M. İhsan Özgen; Türkiye'de Şiddet Hareketleri ., s.53-54 ..


111

MUSUL MESELESi

SONOÇ Avrupa'nın güçlü devletleri tarafından XIX. yüzyıl'ın ilk çeyreğinde, dağılmaya yüz tutan Osmanlı Devleti için geliştirilen ve uluslararası konjonktüre göre, yüzyılın ilk yarısında "imparatorluğun toprak bütünlüğünü koruma·, ikinci yarısında ise, "imparatorluğu bölme ve çeşitli nüfuz bölgelerine ayırma· anlamlarında kullanılan ·şark Meselesi" politikası, beraberinde "Musul Meselesi"ni de getirmiştir. "Şark Meselesi' politikasının bir sonucu olarak, yüzyılın sonlarında Orta-Doğu'da ingiltere ile Almanya arasında başlayan ticari ve ekonomik rekabetin kuşkusuz en büyük sebeplerinden biri M usul ve havalisinde bulunan zengin petrol yataklarıydı . Başta Almanya ve ingiltere olmak üzere1 Amerika, Fransa g ibi devletlerin, Orta-Doğ u'da petrol arama ve işletme imtiyazı elde edebilmek için Osmanlı Devleti'ni zorladıkları bir sırada ı. Dünya Savaşı patlak verdi. I . D ünya Savaşı'nın en büyük nedenlerinden biri yine. Orta-Doğu ve Musul petrollerine sahip olma hırsıydı. Savaşın çıkışıyla birlikte, Musul petrolleri konusunda Osmanlı Devleti ile yapılan ve yapılmak üzere olan imtiyaz antlaşmaları rafa kaldırıldı. Ancak bu dönemde itilôf Devletlerı arasında "Şark Meselesl"ni kökünden halletmek üzere çeşitli "Gizli Anlaşmalar" yapıldı. Bu anlaşmalar içinde, ingiltere ile Fransa arasında 1 9 1 6 yılında imzalanan 'Sykes-Picot Anlaşması" doğrudan doğruya Musul ve havalisini ilgilendiriyordu. Bu anlaşmaya göre Musul kenti ve kuzeyi Fransa'ya bırakılıyor; Musul'un güneyinde bulunan Kerkük ve civa rı ise ingiltere'de kalıyordu. ing ilizler Musul petrollerini ele geçirmek için o kadar mücadele etmişken, bu anlaşmayla M usul'u Frensıziara bırakmaları herhalde bir yanlışlık eseriydi. Nitekim , 30 E kim 1 9 1 8'de Osmanlı Devleti'yle Mondros M ütôrekesi'nin imzalanmasından hemen sonra M ütareke koşullarına aykırı olarak- ingilizler Musul'u Türk kuwetlerinden almak suretiyle bu yaniışiiğı düzeltmeye çalışacaklardır. Askeri bir harekôt sonucu ingilizierin eline geçen M usul; Fransızların San Remc Konferansı'nda ve diğer müttefiklerin Ise Sevr Barış Antiaşması'nda bu


M USUL MESELESi

1 12

durumu kabulleriyle resmen ingiltere'nin olacaktır. Bu sırada, Türkiye'de Mustafa Kemal önderliğinde "Milli Kurtuluş Hareketi' başlamış; Amasya Tamimi, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile hareketin fikri ve fiifi' temelleri atılmıştır. 28 Ocak 1 920'de toplanan son Osmanlı Mebuslar Meclisi'nin kabul ettiği 'MisOk-ı M ilir', 23 Nisan 1 920'de kurulan TBMM'nin de esas politikasını oluşturmuştur. M isak-ı Millrnin ilk maddesi, Musul ve havalisinin Türkiye sınırlan içinde olduğu esasını kabul etmiştir. TBM M . H ükümeti, 1 0 Ağ ustos 1 920'de istanbul H ükümeti'ne dikte ettirilen Sevr Antiaşması'nı da tanımadığını belirterek, zafere ulaşıncaya kadar mücadele edileceğini ve Misak-ı Milirden hiçbir surette taviz verilmeyeceğini bütün dünyaya bildirmiştir. Mustafa Kemal'in önderliğinde başlayan "Kurtuluş Savaşı"nın zaferle sonuçlanmasından sonra, Türkiye ile itiiOf Devletleri arasında Mudanya M ütörekesi i mzala nm ış; bunu 24 Tem m uz 1 923 Loza n Barış Antiaşması'nın imzalanması takip etmiştir. Lozan Barış Konferansı'nda Türkiye' nin Baştemsilcisi ismet Paşa ile ingiltere'nin Baştemsilcisi Lord Curzon arasında , M usul Meselesi konusunda şiddetli tartışmalar geçmiştir. ism et Paşa burada, Misak-ı Milfi' sınırları içinde bulunan Musul Viiayati'nin ırki, tarihi, coğrafi, iktisadi ve stratejik nedenlerden ötürü Türkiye'ye verilmesi gerektiğini belirtm iş, Lord Curzon ise bu iddiaları tamamen reddederek, Musul'un kuzeyde bulunan Türkiye'den çok güneyde bulunan lrak'a bağlı olduğu tezini savunmuştur. Neticede, görüşmeler sonucunda uzlaşma sağlananma ması nedeniyle M usul Meselesi'nin çözümü, Lozan Antiaşması'nın imzalanmasından dpkuz ay sonra toplanacak ikili bir kÔ nferansa bırakılmış ve eğer burada da anlaşma sağlanamazsa , sorunun Milletler Cemiyeti'ne götürülmesi karara bağlanmıştır. Lozan Barış Antiaşması'nın öngördüğü biçimde, ingiltere ve Türkiye temsilcileri 1 9 Mayıs 1 924'de istanbul'da toplanan Haliç Konferansı'nda bir araya gelmişlerdir. Ancak, ingilizlerin, görüşmelerin henüz başında Musul Vi layeti'nden başka Nasturi Hristiyanlan için HakkOri Vi layeti'ni de i stemeleri Konferansın herh a n g i bir uzlaşm a sağlanamadan dağılmasına sebep olm uştur : Bundan sonra sıra, ingilizl�rin Lozan Konferansı'ndan beri, sorunu çözücü yegane unsur olarak gördükleri Milletler Cemiyeti safhasına gelmişti. M illetler Cemiyeti'nde meselanin görüşülmesine 20 Eylül 1 924'de başlandı. Görüşmelerd e ingilizler, M usul petrollerinin önemini


1 13 M USUL MESELESi olabildiğince azaltarak, sorunun sadece Türk-Irak sınınnın çizilmesinden ibaret olduğunu belirtiyordu. Türkiye ise Lozan Konferansı'ndan beri ortaya attığı iddiaları tekrarlıyor ve meselenin yalnızca sınır çizgisinin tesbitinden ibaret olmadığını vurguluyord u . Görüşmeler devam ederken, Milletler Cem iyeti M eclisi. Musul Meselesi'ni inceleyecek bir komisyonun kurulmasını kararlaştırdı. Belçikal ı , isveçli ve Macar del egelerden oluşan Üçlü Komisyon , 1 3 Kasım ' da başladığı çalışmalarını, 1 6 Tem muz 1 925'de tamamlayarak M usul Meselesi konusunda hazırladığı bir raporu Milletler Cem iyeti'ne sundu. Rapora göre, daha önce tesbit edilmiş olan "Bürüksel Hattı" iki ülke arasında sınır olarak kabul ediliyor, dolayısıyla Musul, ingiliz mandası altında bulunan lrak'a bırakılıyordu. Türkiye'nin bu rapora tepkisi çok sert oldu. Dışişleri Bakanı Tevfik Rüşdü Bey, Üçlü Komisyon tarafından hazırlanan raporun hiçbir bağ layıcılığının olmadığ ını ve Türkiye'nin Musul üzerindeki egemenlik haklarının olduğu gibi kaldığını bildirdi. Bunun üzerine Milletler Cemiyeti Meclisi. Üçlü Komisyon raporuna bağlı olarak Milletler Cem iyeti Meclisi'nin alacağı kararın bağ layıcı olup olmadığı konusunda Milletlerarası Daimi Adalet Divanı'na danışmaya karar verdi. Türkiye'nin katılmadığı görüşmeler sonucunda Divan. Milletler Cemiyeti Meclisi'nin oy birliği ile vermek zorunda olduğu kararının her iki taraf için de bağlayıcı olduğunu bildirdi. Neticede, M illetler Cem iyeti Meclisi 1 6 Aralık 1 925'de .Üçlü Kom isyon'un raporunu benimseyen yani Musul'u lrak'a bırakan bir kararı kabul etti. Milletler Cemiyeti'nin aldığı bu karara Türkiye yine büyük bir tepki gösterdiyse de, gerek dış (Türkiye'nin yalnızlığı,petrole sahip olma hırsı), gerekse iç etkenler (Yapısal değişim gereği, Kürtçü Şeyh Said isyanı) nedeniyle bu tutumunu yumuşatmak zorunda kalmış. ingiltere ve Irak hükümetleri ile 5 Haziran 1 926'da, Musul'u lrak'a dolayısıyla ingiltere'ye bırakan Ankara Antiaşması'nı imzalamıştır. Antlaşmada öngörülen, Türkiye'nin Musul petrollerinden 25 yıl süreyle %ı O nisbetinde hisse alması esası ise, Türkiye'nin bu hissesinden 500 .000 sterlin karşılığında vazgeçmesi sonucunda hükümsüz kalmıştır.


MUSUL MESELESi

1 14

BELGELERiN TRANSKRiPSiYONU Belge 1 : "Yıldız Saray-ı HümOyOnu Başkitôbet Dôiresi Musul ViiOyeti dOhilinde bulunan emiOk-ı mahsüsa-i cenôb-ı cihôn­ bôni derOnunda kesretle petrol gaz ma'denleri zuhür etmekde olmasına mebni um Om Musul vilôyeti dôhilinde gerek emlôk-ı seniyye derOnunda ve gerek sö'ir cihetlerde petrol gazı ma'deni taharrisi ve işletmesi imtiyözının m ünhasıran Hazine-i HOssa-i ŞôhOne nômına verilerek ale'l-usül icOb eden fermôn-ı ô linin tasdir ve i'tôsr Hazine-i Hôssa Nezôret-i Cemesi'nin tezkire-i ma'rüzası üzerine şeref-södır olan irôde-i seniyye-i cenOb-ı pôdişôhi iktizô-yı Olisinde n bulunmuş olmağla ol babda emr ü fermOn hazreti-i veliyyü'l- emrindir. Fi 5 Cemaziye'l-öhır sene ( 1 ) 306 Fi 25 KOnOn-ı Sö ni sene � 1 ) 304 Ser-KOtib-1 Hazret-i Şehriyôri Bende Süreyya' Belge 1 : Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA) i röde Dôhiliye, nr. 876 1 5

Belge 2 "Hazine-i Hôssa-i Şôhône EmiOk-ı H ümôyOn idöresi Aded 26 Teşrin-i Sôni sene 1 90 1 ( 1 4 Şabôn 1 3 1 9) tarihiyle ve Rozo imzösıyle Hazine-i HOssa-i Şôhône Nezôreti'ne verilen istid'ônômenin sOretidir. Musul ve Bağdad havôlisinde bulunan petrol ma' denlerinin işletilmesi ikibuçuk sene mukaddem mevki'-i m ünôkaşaya vaz' edilmiş ve üzerimde takarrür eylem iş idi ise de şimdiye kadar bunun mer'iyyet-i ahkômı hususuna bir irôde-i seniyye-i hazret-i pOdişôhi şeref müte'allık buyurulmadı. Şu m üddet zarfında mezkür menôbi'in değerini fevka'l -hadd tenkis


1 15

MUSUL MESELESi

edecek bir hal vukO' bulmuşdur. Şöyle ki: Fransa ma'Orif NezOreti Murahhası Mühendis Mösyö Morgan tarafından i ran'da vukO' bulan taharriyat neticesinde "ZevOb" şehri cenObunda zengin petrol menObi'i bulunmuş ve bu menObi'-i i raniyye'yi işletmek içün bir şirket teşekkül etmiş olduğunu haber aldım . ZevOb havOiisi, Basra Körfezine Musul v e Bağdad taraflarında bulunan menôbi'-i Osmôniyye mevôki'inden ziyOde karibdir. Zôt-ı Oli-i nezôret- penOhilerince de hafi değildir ki, m enObi'-i mezkOrenin işletilmesi tabi'i M usul ve Bağdad petrollerine karşı bir rekObet tevlid edecekdir. Yine ma'IOm-ı devletleridir ki, iran'da bulunan şu petrol menObii "Kütvaysi"ye kadar m ümtedd olup petrol hOsıiOtı hemen masrafsız denecek derecede cüz'i bir ücretle "Karon· nehri ve "Şattu'l Kubôn" vasıtasıyla Basra Körfezi'nde bulunan Kuban'a sevk edilebilir. Vakı'a i ran'da b ulunan petrol meselesine olup bitmiş nazarıyla­ bakılamaz. Fakat o husOsda iştigOI eden şirket M usul ve Bağdad civaranda bulunan Osmanlı petrollerinden istifOde edil meğe başlanmazdan mukaddem te'essüs eder ve işe başlarsa elbette ki Hindistan'ın şu kalem ticôretini elde edecek ve Osmanlı pertollerinin mahreclerini sed d eyleyecekdir ve şôyet ZevOb petrollerinden mukaddem Musul ve Bağdad petrolleri ihrôcOtına bed'ü m übOşeref. edilirse, Hindistan'ın şu kalem ticOretini elde etmek kolay olacakdır. HOI ve mevki' Osmanlı petrol menObi'inin net'ini istilzôm eder bir sOrete inkılôb ederse ZevOb ihrOcôt Şirket-i müstakbelesi şu hOii nazar-ı dikkat ve i'tibôra olmağa mecbur olacak ve kazanılan şu kısım ticôreti elde edebilmekdeki m üşkülôtı derpiş-i müiOhaza ederek Osmanlı petrollerini işletmek içün teşekkül eden şirkete rekObet etmekten ise onunla itithOd etm esi evla bulunacaktır. Zannedersem b u n u nazar-ı d ikkat-i sOmTierine arz etmek kOfidir. Şayet bu servet-i tabi'iyyenin kıymet-i hOzırasından bir kısım m ü him minin gO'ib olmaması matiOb ve müttezem ise hemôn M usul ve Bağdad petrolleri işletilrneğe başlamak lüzOmu gayr-ı kôbil-i redd ü cerh bir hakikat olarak telakki edilmelidir.·


M USUL MESELESi

1 16

Belge l "Hazine-i Hôssa-i Şöhöne Ad ed 57 Ma'rOz-ı Çöker-i Kemineleridir ki, UmOm m a'ödin hakkında taraf-ı sömi-i döver-i a'zamilerince tedkil<öt icrösı m uktezo-yı iröde-i seniyye-i hazret-i hilöfet - penöhiden bulunmasına binaen i'möl ve ihröcı imtiyözı Hazine-i Hössa-i Şöhöne'de bulunan petrol ve neft ma'denleri içOn careyön etmekde olan tedkil<at netöyicinin savb-ı sömi-i fehimönelerine arz u iş'ör edilmedikce bir mu'ömele-i kat'iyye icrö olunmaması hOme-i pirO-yı ta'zim olan 3 KOnOn-ı Sö ni sene ( 1 ) 3 1 7 tarihli ve ellidört numaralı tezkire-i sömiye-i asaf-ı efhöm ilerinde emr ü izbör buyrulmuşdur. Bağdad ve M usul Vilôyetleri döhilinde bulunup, taharrisiyle işletilmesi imtiyözı Hazine-i Hössa-i Şöhöne'ye i'ta buyurulmuş ola n petrol ve neft ma'denleri hakkında mukaddemö Hazine-i Hôssa m ühendislerince icrö ettirilen tahkikat ve ondan sonra da Avrupa'dan celb olunan mühendis Mösyö J akrez tarafından vukO' bulan keşfiyyöt netôyiçine ve iskenderun pertol ma'deninin işletme makOvelenOmesiyle bu bôbda sebkeden m u'ômelôtı m utaza m m ı n olup, Orm a n ve Ma'Odin Nezôret-i Cemesi'nden eelbedilen evrôk mu'Omelatı mutazammın olup, Orman ve Ma'Odin N ezOret-i Cemesi'nden eelbedilen evrôk muhteviyOtına ibtinOen Mösyö Rozo mezkOr petrol menObi'inden ihrôc olunacak ham mahsOiün masOrıf-i ihrOciyye vesôiresi kendisine rôci' olmak şartıyla yüzde onu Hazine-i HOssa'ya aid olmak ve hazine hissesini dilerse aynen ve dilerse heher tonilato için ta'yin olunan ve beş senede bir icrO edilecek tedkii<Ot-ı hesôbiyyenin göstereceği hal ve neticeye göre ta'dil edilinebilecek olan yarım Osmanlı altını fi'Ot üzerinden istifa eylemek ve h isse-i m ebhOse hiçbir vakit senevi ikibin Osmanlı altınından dOn olmamak ve müte'ahhid ile makamına kO'im olacak şirket-i menöbi'-i mezkO reye m üte'allık kôffe-i husOsOtda Devlet-i Aliyye'nin kavônin ve nizOmat-ı hOiiye v.e m üstakbelesine tamOmla tevfik-i harekete ve mühendis ve ustabaşıdan mô'ada lüzOm ola n me'mOrin ve ameleyi teba'a-i OsmOniyye'den ve bulunduğu mahaller


1 17

M USUL MESELESi

a hOITsinden intihOb ve istihdOma mecbur bulunmak ve menObi'-i mezkure hakkındaki keşfiyyOt-ı ibtidO' iyyeyi m ukOvalenin i mza olunduğu tOrihden i'tibOren dokuz mOh zarfında bi'il-ifO işe mübOşeret edip etmeyeceine dO'ir hazineye müddet-ı mezkure nihOyetinde resmen cevOb-ı kat'i vermek ve işletme ha kkı kırk sene devam eylemek şartlarıyla kabule muvOfakatini beyOn etdiği gibi NemlizOde sa'Odetlü Tahsin Paşa hazretleri ise beher tonilato ham petrole ta'yin edilen yarım Osmanlı lirasının otuz guruşa tenzni ve mukOvelenOmenin kesb-i kat'Tyyet etdiği tOrihden i'tibOren ameliyOta m übOşeret için verilen bir senelik ruhsat ve müsO'adenin bir sene daha temdTd ve petrol yataklarının mehOrici üzerinden tarTk ve demiryolu geçirilmesi icOb etdiği hOide bundan tevellüd edecek zarar u ziyOnın hazineye tahmili ve mukOvelede mezkur cezO-yı nakdTierin vakt u zamanı ile adem-i tesviyesi takdirinde hazinenin fesh-i mukOveleye olan hakk ve saiOhiyetinin bir kaç def'alar ihtOrOt icrO edilmek şartı üzerinde takyTdi ve yapılacak ebniye ve emOkinin müsakkafOt vergisinden istisnOsı gibi menOfi-i hazine ve ahvOii ile bi'l- vücuh gayr-ı kabil-i i'tiiOf görülen şartların kabulünü teklif eylemiş olmasıyla Mösyü Rozo'nun teklifOtı _ menfa'at-i hazTne nokta- i naza rından daha m ünOsib görülerek keyfiyyet 13 Teşin-i SOni ve 13 Şubat sene ( 1 ) 3 1 4 tarihlerinde atebe-i ulyO-yı hazret-i tOc- dOriye arzolunmuş idi. AhTren 16 Mayıs sene ( 1 ) 3 1 6 tarihinde Kerkük nakTb ü' l eşraf Ka'im-i maka m ı sObık es-Seyyid AbdüssettOr ve Darü'ş-şafaka kimyO mu'allimi Halid Efendilerle Berlin'de kOin Deutsch Ottomanische Mandeli sendikaları vekili teba'a-i Devlet-i Aliyye'den Mösyü Corciyani taraflarından bir Alman sendikası nOmına mürOca'at olunarak ta'yin ve takdTr kılınacak bir bedel-i maktu'adan mO' ada hOsılat-ı sOfiyyeye hazinenin dahi iştirOk etdirilmesi şartının dere ve iiOvesiyle ma'Odin-i mebhusenin işletilmesi hakkının doksan sene müddetıe kendi uhdelerine ihOiesi istid'O edilmesi üzerine tedkikOt-ı IOzımeye ibtidOr kılındığı bir sırada mezkur m a'denler hakkında tahkikat-ı fenniyye ifOsı içün hazTne ma'den m ühendisi Mösyü Grosskopf bO-irOde-i seniyye-i mülukOne havOii-T mezbüreye i'zOm edilmiş olmasıyla müma ileyhin netOyic-i keşfiyyOtına intizOren zevot-ı m üma-ileyhim ile g i rişilen m üzOkerOt te'hir ed ildiği g i bi Mösyü


MUSUL MESELESi

1 18

Grosskopf'un bi' l-avde' i 'to eylemiş olduğu löyıha üzerine dahi m a' Odin-i m ezkOreden löyık olduğu vechile i stiföde edilmek ma_ksadıyla yeniden tahkikatı ve tedkikata ibtidör olunm uş iken zöt-ı sOrn i-i cenöb-ı sodaret penöhilerince bi'l-cOmle ma'ödin hakkında tedkikat icrösı yolunda şeref-södır olan irôde-i seniyye- i cenôb-ı hilôfet- penôhi mantOk-ı münifi taraf-ı sOrni-i döver-i a'zamilerinden hazineye tebliğ buyurulması üzerine hazinece tedkiköta devam edilmemiş ve NemlizOde sa'Odetlü Tahsin paşa hazretleri ile Mösyö Rozo taraflarından ahiren verilen arzuhôllerde ewelce der-miyOn etdikleri tekölif ve şerO'it dô'iresinde ma'Odin-i mebhOsenin kendilerine ihölesi istid'O edilm iş olup, Mösyö Rozo'nun istid'önömesinde cOiib-i nazar-ı dikkat ve ehemmiyet ba'zı ifOdôt münderic olmasıyla bir sOreti m a nzOr-ı SOrni-i fa him Oneleri buyurulmak üzere leffen takdim kılınmağın ol böbda emr ü fermôn hazret-i veliyyü'l - emrindir. Fi 27 Şewôl sene ( 1 ) 3 1 9 ve Fi 24 KOnOn-ı Söni sene ( 1 ) 3 1 7 Nôzır-ı Hazine-i HOssa Bende Ohannes •

Belge 4 "BOb-ı Ali DOire-i SadOret Amedi-i Divön-ı HOmOyOn 131 1/1 MemOiik- i Şöhöne'de bulunan m a ' O d i n h akkında taraf- ı kemterônemden tahkikat icrôsı emrinde şeref - müte'allık buyurulan irO C!e-i seniyye-i hazret-i hilöfet - penOhileri üzerine Bağdad ve Musul vilôyetleri dôhilinde bulunup i'möl ve ihrôcı imtiyôzı Hazine-i Hôssa-i ŞOhöne'de bulunan petrol ve neft ma'denlerine dôir cereyôn etmekde olan tedkikôt neticesi taraf-ı bendegôneme bildirllmedikce mu'Omele-i kat'iyye icrô olunmaması hazine-i m üşörünileyha nezOret-i aliyyesine lede'l-iş'Or ma' Odin-i mezkOreye zuhOr eden tôliblerden Mösyö Rozo ile ihrOc olunacak ham mahsOiün masôrıfı kendisine rôci'


1 19

M USUL MESELESi

ve yüzde onu Hazine-i HOssa-i ŞOhOne'ye a'id olmak vesôire gibi bazı şerO'itin kararlaştırıldığını ve Nemlizôde Tahsin Paşa daht tOiib-1 i mtiyôzlar m iyOnında bulu n muş ise d e der-miyOn eylediği şerO'it m uvôfık-ı menfa'at-ı hazine olmadığını ve Abdüsett ô r ve Halid Efendiler ile Mösyö Corciyani taraflarından bir Alman sendikası nOmına m ürôca'at ve tedkikôtına m ü bôderet olunmuş olduğu hôlde iş'Or-ı m esbük-ı kemterônem üzerine tedkiköta devörn edilmemiş olduğunu hôvi nezôret-i m üşarün-ileyhadan cevöben gelen tezkira h uzür-ı m ekôrim- nüşür-ı cenöb-ı zıllu'llôhilerine arz u takdim kılındı. Sôlifü'l-arz ma'denlerin servetleri derece-i gôyede olup, hele Musul'daki petrol madeni Rusya petrol ma'denlerine mu'ödil belki fO'ik olduğu ve bunlar işlediği takdirde Rusya pertollerine tamamıyla rekôbet ve bina'en­ aleyh külli menfa'at hösıl olacağı Bağdad demiryolu hakkında icrö-yı tahkikat için ol havôlide geşt ü güzôr etmiş olan Alman m emürlarının verdikleri ma'lümatdan müstebOn olmasına mebni ma'denlerin servet-i h ôzıra larına göre şerô ' it-i nôfi'a kara rlaşdırılmak için netice-i tedkikötdan ma'lümat i'tôsı nezôret-i müşôrün-ileyhaya tebliğ ve izhör olunmuş olduğu muhôt-ı ilm-i ôlem-örô-yı cenöb-ı cihön- bönileri buyuruldukda ol bôbda ve katıbe-i ahvôlde emr ü fermôn hazret-i veliyyü'l ihsôn pôdişOhımız efendimiz hazretlerinindir. Fi 2 Zi'l-ka'de sene ( 1 ) 3 1 9 Fi 28 KOnün-ı Sö ni ( 1 ) 3 1 7 Sadr-ı a'zam Kulları Sa' id" Belge 2-3-4: BOA. Y. A. HUS., nr: 425/9

Belge 5

'BOb-ı Ali Döhiliye Nezöreti Kalem-i Mahsüs Hôriciye NezOret-i Celilesi cônib-1 Olisine, mahremdir Ma'rüz-ı çöker-i kemineleri� ir,


MUSUL MESELESi

1 20

Seyyid Taha Efendi'nin ailesini almak üzre Rumiye'den Akra'ya gitdiği ve rü'esô-yı aşO'irden Simko'nun Devlet-i Osmôniyye'ye karşı temOyülü artdığı ve I rak'da karışıklık zuhür etdiği ve ingiltere ve Japonya ve Amerika arasından kat'-ı münOsebat dereseeesinde ihtilôf zuhürunun iran'da ve Irak'da şüyü'ı üzerine Memôlik-i OsmOniyye ve i raniyye'de· sOkin Kürdlerin umOmiyetle H ükümet-i Seniyye'ye karşı meyilleri tezOyüd eylediği Van Viiayati'nden istihbôr ve iş'Or kılınmış olmakla ol bôbda emr ü fermôn hazret-i veliyyü'l-emrindir. Fi 5 Şa'bOn sene ( 1 ) 337 ve Fi 6 Mayıs sene C ı ) 335 DOhiliye NOzırı nOmına'

Belge 6 "Şifre TelgrafnOme BOtrı Ali Dôhiliye NezOreti Şifre Kalemi Mahreci: Van TOrih-i Keşidesi: 8 Mayıs ( 1 ) 335 Kalem VürOdu: l O M. (ezkür) C . 4 Mayıs sene ( 1 ) 335. ( 1 ) Teveccühôt-ı fahimOnelerine arz-ı m in netdOri ederim. (2) ingilizler hüsn-i kabOI değilse m ukOvernet göreceklerini hissetdi kleri yerlere doğrudan doğruya sokulup yerleşmektedirler. M ukOvernet göreceklerini anladıklan yerleri işgOI için Kürd milliyeti menfa'atine çalışmakda olduklan na dO'ir meşOyih, ulemO ve rü 'esôyı ikna' ve itmô' ile temin-i h üsn-i kabulleri için dahi tavsit etmektedirler. Şerndina n ve Oram ar'a Guyôn'a nüfOz etmek için Barzan şeyhini ve hatidi Şeyh Mahmud ve Bedirhani Ahmed Faik'i tavsitleri buna delildir. Hatta Oramar gibi sadakatleri olmasa bile Nasturiler nezdinde pek ziyôde olduğu cihetle ingilizlere hiçbir vechile emniyyet ederneyeceği ma'IOm olan Oramar Aşireti rü'esôsına yazdıklan mektublardan içlerine girmesine müsa'ade edildiği takdirde


121

MUSUL MESELESi

m uvakkaten hüviyyetini ketme m ecbür oldukları büyük bir zôtı oraya getireceklerini ve görüşdükten ve emniyyet hôsıl etdikten sonra o zOtı ta nıtacaklarını ve fevka'l-ade memnun olacaklannı bildiriyorlar ki hüvtyyeti ketmedilen o büyük zôtın Revanduz i ngiliz me'mOr-ı siyôsisi olduğu tahakkuk etdi. Bedirhônilerden Ahmed Fôik'in ingilizierin Kürd m illeti komedyasına aldanması bu sOretle sôbit olmasına binôen Bedirhanilerin de ingiliz hesabına çalışmaya iknô' ve itmô' edilmeleri ihtimôlini nazar-ı d ikkate almış ve arz etmişdim. Ma'môfih i ngilizierin girdikleri yerlerde ibtidô avam-ı nôsı memnun edecek harekôtdan sonra sOret-i kat'iyyede yerleşmek istedikierini ve meşôyih ve ulemô ve rüesôya ehemmiyyet vermemekde bütün gelenlere bed m u'ômelede bulunmaktadırlar. H ırisyitanları M üslimlere tercihle bütün ahôli-i islômiyyeyi g ücendiriyorlar. Ahiren Irak'da bu yüzden karışıklıklar zuhOr etd i ğ i ve ahôli-i islôm iyye ' n i n silôhlarını toplamağa tehOiuk g österdiklerini mevsOkan haber aldım . ing iltere ile Amerika ve Japonya arasında ihtiiOf zuhOru sahih olmasa bile sadece şuyO'ı bütün aşOyiri ümide düşürerek bize daha ziyôde samimiyyet göstermelerini iltizôm etdi. ihtilôf tahakkuk etse ingilizin bu havôlide Irak'da nüfOzu kalmayacağı ve i ngiltere' nin m üzôheretinden başka kuvvetleri olmaması ve rü'esônın yakdiğerine kat'iyyen emniyyet etmemelerini ve en ôdisinden en büyüğüne kadar bütün aşOyir ve rü'esô-yı aşôyirin takaddü m hasta lığına meczom olan en m üfrid Kürd m ill iyet­ pervanlerinin de tamamen lehimize döneceğine emin bulunduğumu arzederim . Fi 6 Mayıs sene C ı ) 335 Vali Haydar Son fıkradaki ma'na anlaşılamadı tavzih edilmesinin vilôyete iş'ôn Kalem-l Mahsusa Fi 1 2 m (ezkurr


MUSUL MESELESi

1 22

Belge 7

"Şifre telgranome Bôb-ı Aii DOhiliye NezOreti Şifre Kalemi Mahreci: Van Tarih-i keşTdesi : 3 1 mayıs sene ( 1 3) 35 Seyyid Taha Efendi'nin ailesi Simko'nun nezdine g eldiği hOide kendisinin ingilizler tarafından devletler arasında TkO'-i fesOd eden muzırr bir şahıs töhmetiyle Londra'ya gOnderildiğine dOir evvelce verilen haber Musul'dan yeni gelen SO'i tarafından te'kid olunup Seyyid Taha Efendi'nin eweiO çok şeyler va'ad eden ingilizierin kendisini i ngiltere hesObına çalışmağa kandırdıklan ve muvaffak olmadıkları cihetle tecrTd ve tağıib edildiği anlaşılıyor. Ta'mTk-i tahkTkOt ediyorum, neticesini arz ederim. VOii Vekili Haydar" Fi 28 Mayıs sene ( 1 3) 35

Belge S

"Şifre TelgrafnOme BOb-ı Ali DOhiliye NezOreti Şifre Kalemi Mahreci: Van Tarih-i KeşTdesi: 21 Temmuz sene ( 1 3) 35 C. 1 4. 7. ( 1 3) 35. ingilizierin Van hudüdunda kuwe-i işgOiiyyeleri yokdur. Hakkari hudüduna muttasıl imOdiye ve Revanduz ve Zaho kazalarında hOkim-i siyOsileri vardır. Bizim tarafımızdan kat'iyyen tahşid vukü' bulmadığı ve eser-i husümet gösterilmediği hOide ingiliz hOkim-i siyOsileri aşOyiri alayhimize ayaklandırmak içün her dürlü tedObire tevessülde kusür etm iyorlar. AşOyir rü' esOsına tahrTknOmeler gönderdikleri gibi Seyyid Taha'ya, Cezi�e ile Rümiye arasında beylik va'ad ediyor ve külliyetli mavzer. top, makineli tüfenk ve hayvanOt veriyor. Simko'yu da hududümuza ta'arruz için kandırmağa çalışıyorlar. i mOdiye memür-ı siyOsisisi COdir aşOyir rü'esOsına gönderd iği


1 23

MUSUL MESELESi

beyônnômeleri mô-fevkinden aldığı emre müsteniden yazdığını beyôn ediyor. Doğru ise bugün herşeyi yapabilmek mevki'inden bulunan ingiltere'ye bu kadar sefele-perverlik yakışmaz. ingiltere Hükümetiyle mümessillerinin bu bôbda ma'lümôtlan yokdur. Kendi hesObianna setk­ i dimôya sebebiwat verebilecek tahrlkatda bulunan memür-ı siyôsileri adi komitacılarda yakışan bu hareketlerinden men'i icôb eder. Van vilôyeti'nden hükümet-i merkeziwenin arzusuna tevôfuk etmeyecek hareket sôdır olmıvacağını te'min ve fakat her zaman vaktinde vaz'iyyetden haberdôr ve tenvir edilmekliğim elzem olduğunu bu veslle ile de arzeylerim. Fi 1 5 Temmuz ( 1 3) 35 Vôli Haydar'

Belge 9/ 1 - 9/2 'Şifre Telgrafnôme BOb-ı Ali Dôhiliye Nezôreti Şifre Kalemi Mahreci: Van Tôrih-i Keşidesi : 6 Ağustos sene ( 1 3) 35 Kaleme VürOdu Erbil'den gelen Vanlı Mustafa Efendi zirdeki ma'IOmatı veriyor. 1 . Um Om Musul halkı ingiliz'den müteneffirdir. 2. Şeyh Mahmud Kerkük'le Süleymaniye arasındadır. ingilizierin üzerine sevk evledikleri dörtyüz m ızraklısından dört nefer kurtulmuş, mütebôkisi maktOI düşmüştür. 3. Erbil ve Altınköprü ve bi'l-hôssa Dlzeyi aşTreti bu sene kat'iyyen a'şôr vermemişlerdir. MahsOiôtı kaldırdıktan sonra Şeyh Mahmud'a lltihôka karar vermişlerdir. 4. ingilizler Köysancak'a ve Ma'mOre'ye hôlô girememişlerdir. 5. Seyyid Taha ingiliz me'mOr-ı siyôsisinin davetine icôbetle Bağdat'a giderken Erbil'de Küçük Monla'nın evinde ictimô' eden Erbil ağaları ingilizin kendisine verebilecek paranın a'zamisini verrneğe


MUSUL MESELESi

1 24

OmOde olduklanndan bahisle düşmen-i dininin teklifOtını kabOI ile isiOm arasına nifOk saçmamasını ricO atmişlerse de kabOI etmemesi üzerine tahkir edilmişlerdir. Seyyid Taha bundan avdetle umüm ahvOii ve aşOyirin nefretini kazanmışdır. 6. Şeyh Mahmud. Seyyid Taha'yı davet için altı savon göndermiştir. Seyyid Taha bi'r-nza nezdine gelmezse cebren götürrneğe teşebbüs edecekdir. Celbden maksadı isiOm arasına tefrika il<O' etmemek içün almakdır. Bu cidden müclb-i şükrOndır. 7. ingiliz. bütün Erbil ve Revanduz aşOyir rü'esOsına ayda yuz yetmişer ma'Oş rupye vermektedir. Erbil ağaları ve rü'esO-yı aşOyir ing ilizin nezOret ve ma'Oşlannı kabul etmiyor ve her teşebbüsüne mOni' olmaya çalışıyorlar. Ewelce de Erbil'de mevcüd olan Hacı Reşid ve Ali Paşa partileri şimdi müttefikdirler. 8. ingiliz. Erbil'de mevcüd oniki cOmi'den onunci hastalık zuhürunu men' vasilesiyle seddetmişdir. MaksOdı Müslümanların ikide birde ictimO'sını ve suhOietle murOkabeleri te'min olunacakdır. 9. Erbil'den Van'a kadar bi'l-hOssa Erbil ve Revanduz ve Şerndinan aşOyir ulemo ve sOdOtı. Seyyid Taha'nın hareketini tel'in ve Hükümet-i Seniyye'nin muvaffakiyatına du'OhOn olmuşlardır. 1 0. Şerndinan ka'im-1 makamı fena halde hastadır. Kendisine Kangırı (Çankın)'ya nakl ile vekOieti Şeyh Muslih hakkında biraz daha tahkikat icrOsına lüzüm görülüyor. Yanına koyacak m u ktedir bir jandarma zObiti anyorum. Fi 2 Ağustos sene ( 1 3) 35 VOii Haydar Belge 5-6- 7-8- 9/ 1 - 9/2 BOA. DH KMS. nr. 50-3/25. Belge sıra nr. 27. 3 ı . 59, 63. 64

Belge 1 0

"Şifre TelgrafnOme BOb-ı Ali DOhiliye NezOretl Şifre Kalemi


1 25

MUSUL MESELESi

Mahreci: Van Tarih-i Keşidesi : 23 Temmuz sene ( 1 3) 35 Gayet müsta'celdir imadiyeliler ingilizierin tazyikatına tahammül ederneyerek me'mOr-ı siyasiyi ve mu'övinini ve bir alay kumandanıyla dört nefer askerini kati ve eslihö ve cebehöne anbarlarını zabt ve tevzr müteböki kuvvetlerini Duhok'a kadar tard ve ta'kib etmişdir. Cem'iyyet-i Muhammediyye nömına Pervari Mal Müdiri Mehmed Salih Fi 1 7 Temmuz sene ( 1 3) 35 mektubunda bu vak'ayi iblöğ ve imödiyelilerin livö-yı Osmöni altında yaşamak istediklerinden ka'lm- i makam ve mümkün olamadığı takdirde asker veya hiç olmazsa bir tek nefer jandarma gönderilmesini ricö Devlet-i Aliyye'ce hareketleri tasvib edilmezse, Çölemerik hudüduna nakl edeceklerini beyön ediyor. Devlet-i Aliyye'nin böyle vakayi'a rızösı olmayacağını bildireceğim ve rahat durmalarını nasihöt edeceğim. Fi 23 Temmuz sene C 1 3) 35 VOn VOlisi Haydar (Derkenör) Kat'iyyen cö'iz değildir. Böyle bir ha reket-i m ucnünönenin devömından tevellüd edecek vehömet-i azime izöhdan müstağnidir. Tedöbir-i müessire ve acile ittihazıyla behemehöl suret-i kat'iyyede men'i zımnında cevöb ve Sadöret-i Uzmö'ya arz-ı ma'lümat Göyet müsta'celdir" Belge 10 BOA. DH. KMS., nr 50.3/25, belge sıra nr. 5 1

Belge 1 1 "BOb-ı Ali Döhiliye Nezöreti Şifre Kalemi Mahreci: Diyorbekir Zeyl 27 Mayıs sene ( 1 3) 35 ve 230 şifreye. Süleymaniye ingiliz hökim-i siyösisinin Deyrik'den Diyarbekir'e gelerek, Viranşehir'e geçdiği Urfa'dan gelen ingiliz yüzbaşısının Viranşehir'i ziyöret etmesine nazaran ingilizierin Milli Aşiretini elde etmek Cızre mütemödiyen ve musırröne tahrikatdan


MUSUL MESELESi

1 26

hOii kalmadıkları anlaşılmakda olduğu ma'rOzdur. Fi 29 Mayıs sene ( 1 3) 35 Diyorbekir VO li Vekili Mustafa Nadir".

Belge 1 2 "DOhiliye NezOreti Kalem-i Mahsus M üdiriweti Tarih: 3 1 Ağustos sene ( 1 ) 335 Huzur-ı Oli-i hazret-i SadOret -penOhi'ye Süleymaniye ingiliz hakim-i siyOsinin Deyrik'den Diyarbekir'e gelerek Viranşehir'e geçdiği ve Urfa'dan gelen ingiliz yüzbaşısının Viranşehir'i ziyOret etmesine nazaran ingilizierin Milli Aşiretini elde etmek üzere mütemOdiyen ve musırrOne tahrikatdan hOii kalmadıkları Diyorbekir Viieyeti'nden bilairilmekle berO-yı ma'lumat arz olunur.· Belge 1 1 - 1 2: BOA. DH. KMS. , nr. 53- 1 / 1 9

Belge 1 3/ 1 - 1 3/2 Erzurum ViiOyeti Mektubi Kalemi Onbeşinci Kolordu Kumandanlığı'nın 1 2 . 9 ( 1 3) 35 ve 308! 1 1 1 0 numaralı tezkiresi suretidir. S ü leym a n iye ' d e n g e l e n ve Şeyh M a h m u d ya n ı n d a Süleymaniye'nin sükutuna ya'ni 1 8 Haziran sene ( 1 ) 335 tOrihine kadar bulunan esir bir zObitimizin verdiği ma'lumOt ber-vech-i Oti arzolun ur. ı . Kıta'Ot-ı Osmaniwe Süleymaniye mıntıkasından çekildikten sonra Şeyh o havalide istikiOiini i'lan etmiş ve teşkilöt yapmış, inglizierin Kerkük'de bulunan memurları Şeyh Mahmud'un ahvOiinden ve teşkilatından haberdOr olduktan sonra Süleymaniye'ye giderek Hükumetim sizin istiklöliyetinizi tebrik etdiğinin ve sulh konferansında tamOmiwet ve hOkimiwet-i mülkiwenizi te'min edeceğinin tebliğine me'murum- demiş ve görüşmüş bir müddet sonra Bağdad hökimi ve I ra k m ıntıkası ku m a n d a n ı b u l u n a n m e murları tayya re ile Süleymaniye'ye gelmiş ve Şeyh Mahmud ile görüşerek Süleymaniye'de bir hOkim-i siyOsi bir mOiiye me'muru bulunmak ve ebediwen nakz-ı ahd etmemek şartlarıyle teşkiiOt ve tensikOtına ve hukuk ve şeref-i


1 27

MUSUL MESELESi

millilerine müdOhale ve tecOvüzatda bulunulmayacağı müstakil tanı­ nacağı karartaştırılmış. Süleymaniye'ye bu memürtar geldikten sonra şerO'ite ri'Oyet edilmemiş. Şeyh Mahmud aleyhine ihtiiOI çıkartmak ve Şeyh Mahmud'un kesr-i nüfOzuna çalışmak fikir ve mesleğinin ta'kibine başlanmış. Süleymaniye'de ing iliz bayrağı çekilmiş kaza ve nOhiyelere ingiliz me'mürları g önderilmiş bu muamelelere Şeyh Mahmud tahammül ederneyerek hazırlıkda bulunmuş ve 26 Mayıs sene ( l ) 335'de ingiliz me'mür ve askerleri aleyhine hareket ederek bunları esir etmiş. Süleymaniye'deki esirleri kurtarma k üzre gönderilen ingiliz kuwetini Nasluca'da mağlüb etmiş. otomobil. mitralyöz, silah, cebehOne, erzOk külliyetli olarak iğtinOm etmiş, ba'dehu Kerkük'e doğru ilerleyerek, cemm' hOideki ingiliz kuwetini muhOsara ve mağlub etmiş. bundan sonra Kerkük etrOfındaki muhOrebe kesb-l şiddet etmiş. ingilizierin mütemOdiyen kuwetlerinin artması ve yevmiye, 1 2 tayyara ile ve top ve m itralyözlerle icra etd ikleri şiddetli ateşiere cebehOnelerinin bitmesi hasebiyle mukOvernet ederek 1 8 Haziran sene ( l ) 335'de Şeyh Mahmud. kuwetini tezyid içün iran hudOduna çekilmiş olduğ undan ingilizlerle Süleymaniye'ye tekrOr girerler. Şeyh Mahmud'un 300 pare köyünü tahrib ve yağma ederler ve Şeyh Mahmud isminde Süleymaniyen diğer bir müslümanı şehid ederler. Bu muhOrebelerde Şeyh Mahmud, ingilizlerden 1 50 otomobil, 4000 tüfenk, 1 2 mitralyöz, 500 katana ve ester, 37 gümüş pare, 40 ruble iğtinOm etmiş 2500 telefOt verdirmiş. Şeyh Mahmud vak'asından ewel Musul viiOyetine bir tırkaları varmış. bu vak'a ile bir fırka daha getirmişler. aşO'irin kuwe-i ma'neviyyesi iyi imiş. Bütün urbOn ve ekrOd ewelce Hükümet-.i Osmaniyye aleyhine yaptıklarına nOdim imiş. Hükümet-i Osmaniyye aleyhine yapdıkları na nOdim imiş. Hükümet-i Osmaniyyye'yi çok arzu ediyor ve ingilizlerden müteneffir imişler. 2. Şeyh Mahmud, kuwet aldıktan sonra Süleymaniye'yi ingilizlerden alarak Kerkük' e d � ru ileriediği istihbOr kılınmış. 25.8 ( 1 3)35 tarihinde arz edilmişdir. 3. Erzurum, Trabzon, Van viiOyetlerine arzedilmiştir.


MUSUL MESELESi

1 28

Belge 1 4 "Erzurum Vilôyeti MektObi Kalemi Aded UmOmi: 63 1 3 HusOsi: 9 1 Hülösa: ingilizierin Süleymaniye ve havölisindeki ahvöl ve harekötı hakkında. Mahremönedir. Döhiliye Nezöret-i Celilesi'ne Devletlü efendim hazretleri, ingilizierin Süleymaniye ve havölisindeki ahvöl ve harekötı hakkında ba'zı ma'IOmötı hövi On Beşinci Kolordu Kumandanlığı'ndan alınan 1 2 Eylül sene ( 1 ) 335 tarihli ve 308! 1 1 1 0 numaralı tezkiranin bir sOreti manzOr-ı Ori-i nezöret-penöhileri buyurulmak üzere laffen takdim kılındı. Ol böbda emr ü termön hazret-i men-lehül-emrindir. Fi 1 8 Eylül sene ( 1 ) 335 Erzurum VOlisi Bende es-Sewid Mehmed Reşid"

Belge 1 5

"Döhiliye Nezöreti Kalem-i Mahsus Müdiriyeti Tarih: 4 Teşrin-i Söni sene C l ) 335 Sodaret-i Uzma'ya Mahrem ingilizierin Süleymaniye ve havölisindeki ahvöl ve harekötına döir ba'zı ma'IOmatı hôvi On Beşinci Kolordu Kumandanlığı'ndan gönderilip Erzurum Vilôyeti'nden bô-tahrirat irsôl kılınan tezkiranin sOreti manzOr-ı sômi-i Sadöret- penôhileri olmak üzre leffen arz u takdim kılınmış olmağla ol bObcia Belge 1 3/ l - 1 3/2- 1 4- 1 5: BOA. DH. KMS., nr 50-3/25, belge sıra n r. 78/ L 79, 80, 8 1


1 29

MUSUL MESELESi

Belge 1 6 "Şifre Telgrafnôme Bôb-ı Aii Dôhiliye Nezôreti Şifre Kalemi Mahreci: Bitlis Tarih-i Keşidesi: 9 Eylül sene ( 1 3) 35 Müsta'celdir C. 4 Eylül sene ( 1 3) 35. Ermenilerin Si'ird sancağı hudüduna tecOvüzleri vaki' olmadığı ve yalnız Diyorbekir'in Cizre kazasının Barbin karyesine 22 Ağustos sene ( 1 3) 35 tarihinde ingiliz tayyaresi ile atılan bombadan karye mascidinin harôb olduğu ve ingilizierin Ermeni ve muhtelit binbeşyüz kadar bir kuwetinin tayyara ile Geliküyan'a ihtimOI-i tecOvüzü Şırnak Ka'im-i makamlığı'nın cümle-i iş'Orından ise de, bu kuwetin ne kadarı i ngiliz ve ne kadan Ermeni idüğü ma'lüm olmadığı Si'ird M utasarrıflığı VekOieti'nden bildirilmişdir. Bu bôbda Van Vilôyeti'nce ma'IOm bir cihet var ise huzür-ı samilerine arz edilmiş olacağı tabii ise de tecôvüzün ewelan imôdiye aşOyiri hakkında vaki' olmasına ve efrôd-ı aşOyirin bir kısmının Van cihetine savuşdukları Şırnak Ka'im-i Makamlığı'nın Eylül sene ( 1 3) 35 telgrafla ma'rüz-ı iş'Orı icôbından bulunmasına mebni keyfiyyetin viiOyeti-i müşarün-ileyhadan isti'IOm buyurulması. Fi 8 Eylül sene ( 1 3) 35 von vekili Vehbi ·


MUSUL MESELESi

1 30

Belge 1 7

"DOhiliye NezOreti Kolem-i MohsOs Müdiriyeti Tarih: Fi 9 Eylül sene ( 1 ) 335 Von ViiOyeti'ne Şifre C. l l Ağustos sene ( 1 ) 335. Güya ingilizlere iltihOk eden bin beşyüzü mütecOviz Ermeni süvOrilerinin imOdiye oşOyirini inhizOma uğratarok bir kısmını teslime. mütebOkisini Von cihetine hicrete mecbur etdikleri Şırnak Ka'im-i Makamlığı'nın iş'Orına otfen Bitlis ViiOyeti'nden bildiriliyor. MOhiyet-i mes'elenenin neden ibOret olduğunun ve ne yapıldığının muvozza han ve seri'an iş'On.

Belge 1 8 "BOb-ı Ali

DOhiliye NezOreti Şifre Kalemi Mahreci: Van Tarih-i Keşidesi: 5 Teşrin-i Soni sene ( 1 3) 35 Kaleme VürOdu: 6 M (ezkur) C. 9 Eylül sene ( 1 3)35. i ngilizierin imOdiye'de Pomrini Karyesi ni tah.rıb ve Şeyh Bohaeddin Efendi ile biraderini götürerek Musul'da tevkif ve daha bo'zı tecOvüzOt icro eylemeleri üzerine geçende Hacı Reşid Bey ve diğer imOdiye dahilindeki aşOyir birleşerek ingilizlerle başladıkları m OsOdeme neticesinde ingilizlerden dörtyüz kadar asker ve bir mikdar mekkOri hayvonatı itiOf ve yediyüz koyun iki top iğtinOm edilmiş ve KOrdlerden otuz nüfus zOyr olmuşdur. 2. Musul'a giren Amerika hey'etlerine ahOii umümen Devlet-i Aliyye'yi istediklerini ve umamen aynı hissiyOtlo m ütehassis olduklannı bildirmişledir. 3. ingiliz askerleri miyOnında Ermeni kuwetlerinin mevcudiyetine dOir ma'IOmat olmadığı mahallerinden alınan raporlardan anlaşılmıştır. Fi l l . 9. sene ( 1 3)35 Von VOii Vekili Necib Belge 1 6- 1 7- 1 8: BOA. DH. KMS. , nr. 53-3/65


131

Belge 1 9/ 1 - 1 9/2

MUSUL MESELESi

"Şifre TelgrafnOme BOb-ı Ali DOhiliye NezOreti Şifre Kalemi Mahreci : Van Tarih-i Keşidesi : 29 Teşrin-i Sani sene ( 1 3) 35 Kaleme VürOdu: 30 M (ezkur) 1 3. l l . ( 1 3) 35 Şifreye lôhıkadır. Musul ve Akra hôkim-i siyOsilerinin ora ahOiisi tarafından katiedildiğini berô-yı ma'IOmat arz etmiş idim. Bu def'a alınan ma'IOmOt-ı eecfide-i mevsOkaya nazaran ahOiiye bed mu'Omelesinden dolayı ingiltere H ükOmet(in)ce tebdil olunan Musul ingiliz Valisi Peyman'ın yerine ta'yin olunan zOt devren Barzan'a gelip Barzan şeyhi Ahmed Efendi ile bede' l-mü lôkat avd et ederek refakatindeki Akra hOkimi-1 siyOsisi ve tercümOnı ve elli dokuz kişiden ibôret muhafızlarıyle berOber Barzan'ın Birekberan karyesi civOnnda katledilmişlerdir. Bunun o civôr aşôyiri rü'esOsının ittifakıyle bir kıyOm maksadıyla da yapıldığı anlaşılmışdır. Barzan Şeyhi müma-ileyh Ahmet Efendi ile Barzan ve Zibar ve Şirvan civOr aşOyiri rüesası tarafından civO riyyet hasebiyle Şernd i na n Ka'im-i Makamlığı'na yazılan müte'addid mektOblardan keyfiyyet hikOye edilerek bunların din-i islô m ve Hükümet-i Osmaniyye'ye bir hizmet emeğiyle ve ingilizleri oralardan çıkarmak maksadıyla yapıldığı ve ellerinde kôfi m ikdarda siiOh ve cebehOne olsa senelerce toprakların ı m ü d Ofa' a edebilecekleri ve fakat silahlarının az ve cebahônelerinin büsbütün m efkOd bulunduğunu beyOn ederek bir miktör cebehOne gönderilmesini sOzişli bir lisôn ile istirhôm ediyorlar. Keyfiyyet berô-yı ma'IOmat arz olunur. Hükümetce bunların bu taleblerinin tervici bi't­ tabi' mümkün değil ise de bu mürOca'atı büsbütün cevôbsız bırakmak bi'l-hOssa bu son zamanlarda Osmanlılardan fevka'l-ade izhar-ı hoşnudi ve tahassür etd ikleri hakkında mevsuk haberler alındığından idare-i OsmOniyye'nin avdetini tehOiükle bekleyen Musul ahOii ve aşôyiri üzerinde inkisOrı muclb olacağından bu bôbda· nokta-i nazar-ı sOrnilerinin sü�atle emr ü lş'Orını istirham ederim.


MUSUL MESELESi

1 32

Fi 22 Teşrin-i San i sene C 1 3) 35 Vali Midhat"

Belge 20

"Şifre Telgrafname Bôb-ı Arr DOhiliye Nezôreti Şifre Kalemi Mahreci : Van Tôrih-i Keşidesl : 29 Teşrin-i Sôni sene ( 1 3) 35 Kaleme Vürüdu : 3 M (ezkur) Teşrin-i Sani sene ( 1 3) 35 telgranameye lôhıkadır. Musul havôlisinde kıyômın günden güne büyümekde olduğu ve Musul'dan ahalinin dağlara çekllmede bulunduklan ve Akra, imOdiye, Revanduz ve Erbil'in ingilizlerle hizmetlerinde bulunan yerlilerden tathir edilerek .mahalli idOreler teşkili ile icrô-yı hükümet edildiği ve fakat tanzim-i umOra kabiliyetli kimseler olmadıklarından idOreyi tensik ve tedvir için me'mOr gönderilmesini hükümetimizden ricO etmekde oldukları Şerndinan Ka'im-i makamlığı'ndan bildiriliyor. CebehOne ve siiOh ve kendilerini idOre edecek zôbit gönderilmesi hakkında Musul ahôli ve aşôyiri tarafından vukO' bulan mutalebôt ve istimOmatın mütevôliyen te'kid edilmakde olduğu ve Şemdinan'da bunun için adamlarının intizôrda bulunduğu kuwet ihzôr ve tahrik etdiği hOide hareket eden kıta' atın geriye celbedildiği ve şimdilik yalnız tayyarelerle istikşôfôt yaparak ba'zı kasabOtı ve büyük kurOyı bombardıman etd lrdiği kezôlik Şerndinan Ka'im-i Makamlığı' ndan bilidirilm ekde olduğu berô-yı ma'IOmat arzolu nur. Fi 27 Teşrin-i SÇJni sene C 1 3) 35 Van VOlisi M id hat" Belge 1 9-20 : BOA. DH. KMS. , nr. 50-3/25 belge sıra nr. 85, 86, 87


1 33

MUSUL MESELESi


1 34 MUSUL MESELESi

BİBLİYOGRAFYA

1. RESMi BELGELER-ESERLER: Atatürk'ün Milfi' Dış Politikası ( 1 9 1 9- 1 938). Ankara 1 98 1 . c. ll Başbakanlık Osmanlı Arşivi. istanbul Dışişleri Bakanlığı Arşivi. (Başbakanlık Arşivl'ne bağlı). istanbul Lozan Barış Konferansı. Tutanaklar. Belgeler (Çev: Seha L Meray). c. ı. IV. Ankara 1 969- 1 972 Meclis-i M ebusan Zabıt Ceridesi Şimşir. Bilal N. ; Atatürk ile Yazışmalar ı ( 1 � 1 923). Ankara 1 98 1 TBMM Zabıt Ceridesi TBMM Gizli Celse Zabıtları. c. IV. Ankara 1 980 TC. Başbakanlık Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı; Atatürk ile i lgili Arşiv Belgeleri. ( 1 9 1 1- 1 92 1 ) Ankara 1 982 TC. Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Siyaset Planlama Genel Müdürlüğü; Cumhuriyet'in ilk On Yılı ve Balkan Paktı ( 1 923- 1 934) Ankara 1 973 T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı; Musul-Kerkük ile ilgili Arşiv Belgeleri ( 1 525- 1 9 1 9) Ankara 1 993. ll. KiTAPLAR: Afetinan. Ayşe; Türkiye Cumhuruyeti Tarihi ve Türk Devrimi. Ankara 1 977 Akşin. Aptülahat; Atatürk'ün Dış Politika ilkeleri ve Diplomasisi. Kısım: ll. istanbul 1 966 Armaoğlu. Fahir; Siyasi Tarih ( 1 789- 1 960). Ankara 1 975 --------; 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi ( 1 9 1 4- 1 980). Ankara 1 987 Atatürk. M. Kemal; Nutuk-Söylev. 2 c Ankara 1 986- 1 987 Ateş. Toktamış; Türk Devrim Tarihi. istanbul 1 982 Bayur. V. Hikmet; Türkiye Devleti'nin Dış Siyasası. istanbul 1 942 Behçet. Cemal; Şeyh Sait isyanı. istanbul 1 955 Berkes. Niyazi; Türkiye'de Çağdaşlaşma. istanbul 1 978 -------; Türk Düşününde Batı Sorunu. Ankara 1 975 Bruinessen. Martin Van; Ağa. Şeyh ve Devlet. (çev. Remziye .•


1 35 MUSUL MESELESi Arslan) Ankara 1 992 Çay. Abdulhaluk M Türk Milli Bütünlüğü içerisinde Doğu Anadolu. Ankara 1 989. ---------; Tarihi Gelişmeler içinde Türkiye'nin Sorunlan Sempozyumu (Dün-Bugün-Yarın). CH. ü. Atatürk ilkeleri ve i nkılap Enstitüsü Ankara 8-9 Mart 1 990) Ankara 1 992 -------; Her Yönüyle Kürt Dosyası istanbul 1 994 Cebesoy A. Fuad; General Ali Fuad Cebesoy'un Siyasi Hatıraları Kısım: ı. istanbul 1 957 Celile. Celil; XIX. Yüzyıl Osmanlı imparatorluğu'nda Kürtler. Cçe. Mehmet Demir), Ankara 1 992 Earıe. E. Mead; Bağdat Demiryolu Savaşı. (çev: Kasım Yarg ıcı). istanbul 1 972 Edmonds. C. J; Kurds. Turks and Arabs. London. 1 957 Erim. Nihat; Devletlerarası Hukuku ve Siyasi Tarih Metinleri C. ı . Ankara 1 953 Eroğlu. Hamza; Türk inkılap Tarihi, istanbul 1 982 Ferenç. A. Vali; Bridge Across The Bosphorus. The Foreigh Policy of Turkey, Baltimore 1 97 1 Giritli, ismet; Kamu Yönetimi Teşkilatı ve Personeli, istanbul 1 983 GOnlübol. Mehmet-Sar. Cem; Atatürk ve Türkiye'nin Dış Politiası ( 1 9 1 9-1 938). istanbul 1 963 Gürel, Şükrü S.; Ortadoğu Petrolünün Uluslararası Politikadaki Yeri, Ankara 1 979 Hurewitz J. C.; Diplomacy in the Near and Middle East, vol. ll, New York 1 958 islam Ansiklopedisi. c. VIII. istanbul 1 978 Jaeschke, Gotthard; Kurtuluş Savaşı ile ilgili ingiliz Belgeleri Cçev: Cemal Köprülü), Ankara 1 986 Kalafat. Yaşar; Şark Meselesi ışığında Şeyh Sait Olayı, Karakteri, Dönemindeki iç ve Dış Olaylar. Ankara 1 992 Karabekir. KOzım istikiOI Harbimiz, lstanbul 1 969 Karaı. E. Ziya; Osmanlı Tarihi. c. V, VI . VII, VIII, Ankara 1 983 ---------; Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Ankara 1 98 1 Karpat, Kemal H.; Türk Demokrasi Tarihi, istanbul 1 967 Küçük. Cevdet; Osmanlı Diplomasisinde E rmeni M eselesi'nin Ortaya Çıkışı. istanbul 1 983 . •


136 MUSUL MESELESi Kürkçüoğlu, Ömer; Türk-ingiliz ilişkileri 1 9 1 9- 1 926, Ankara 1 978 Lewis, Bernard; Modern Türkiye'nin Doğuşu, (çev: Metin Kıratlı) , Ankara 1 984 Melek, Kemal; ingiliz Belgeleriyle Musul Sorunu ( 1 890- 1 926), istanbul 1 983 Meram, A. Kemal; Belgelerle Türk-ingiliz ilişkileri Tarihi, istanbul 1 969 Mısıroğlu, Kadir; Musul Meselesi ve Irak Türkleri. istanbul 1 975 Ortaylı, ilber; Osmanlı i mparatorluğu'nda Alman Nüfuzu, istanbul 1 983 Mumcu, Uğur; Kürt-islam Ayaklanması 1 9 1 9- 1 925 istanbul 1 994 Nikitin, Bazil; Kürtler, Sosyolojik ve Tarihi inceleme c. 1 -2, (çev. H . · Demirhan - C. Süreyya), istanbul 1 994 Olson, Robert; Kürt Milliyetçiliğinin Kaynakları ve Şeyh Said isyanı , (çev. B . Peker- N . Kıraç), Ankara 1 992 Öke, M . Kemal; Musul Meselesi Kronolojisi ( 1 9 1 8- 1 926), istanbul 1 987 --------; Belgelerle Türk-ingiliz i lişkilerinde Musul ve Kürdistan Sorunu 1 9 1 8- 1 926, Ankara 1 992. ----------; ingiliz Ajanı Binbaşı E. W. C. Noel'in 'Kürdistan Misyonu· ( 1 9 1 9), istanbul 1 989 Özgen, M . ihsan; TKP ve Organize Gençlik Hareketleri. istanbul 1 982 --------; Ermeni Meselesi'ne Sosyo-Politik Yaklaşım , istanbul 1 985 ----------; Türkiye'de Şiddet Hareketleri , Kaynakları ve Hedefleri, Ankara 1 989 Pamuk, Şevket; Osmanlı Ekonomisi ve Dünya Kapitalizmi ( 1 8201 9 1 3), Ankara 1 984 Sabis A. ihsan; Harp Hatıralanm , c. V, istanbul 1 95 1 Sander, Oral; Anka'nın Yükselişi ve Düşüşü (Osmanlı Diplomasi Tarihi üzerine Bir Deneme), Ankara 1 987 Schwadran, Benjamin; The M id die East, O il and the Great Powers. Jerusalem 1 974 Show Satnford-Shaw E. Kural; Osmanlı i mparatorluğu ve Modern Türkiye, c. ll, (çev: Mehmet Harmancı); istanbul 1 983 SonyeL SaiOhi R.; Türk Kurutuluş Savaşı ve Dış Politika, c. 1, Ankara 1 987 Soysal. ismail; Tarihçeleri ve Açıklamalarıyla Birlikte Türkiye'nin


1 37 MUSUL MESELESi Siyasal Andiaşmaian ( 1 920- 1 945). c. ı. Ankara 1 983 Şimşlr. Bilal N.; ingiliz Belgeleriyle Türkiye'de Kürt Sorunu ( 1 924- 1 938). Şeyh Sait, Ağn ve Dersim Ayaklanmalan. Ankara 1 975 Tengirşenk. V. Kemal; Vatan Hizmetinde. istanbul 1 967 Toynbee A.J. - Kirkword K. P; Turkey, Newyork 1 927 Tunaya, T. Zafer; Türkiye'de Siyasal Partiler. c. ll. Mütareke Dönemi. istanbul 1 986 Tunçay. Mete; T.C'de Tek-Parti Yönetiminin Kurulması ( 1 923- 1 93 1 ), Ankara 1 98 1 Uçarol. Rıfat; Siyasi Tarih. istanbul 1 985 üçok. Coşkun; Siyasal Tarih ( 1 789- 1 960), Ankara 1 980


1 38 MUSUL MESELESi

İNDEKS

A A. Poulis 70 AT. Willson 27 A. Wirsen 70 Abdülhamid 11 1 0, 1 2, 1 5, 1 7 , 96, 99 Abdülmecid Efendi 47 Adalet Divanı 73, 74, 93 Adnan Adıvar 1 02 Ahd-i milli 39 Alexandre Jaba 1 08 Ali Fethi Bey 62, 63 , 64, 69, 70 Ali Fuad Cebesoy 36, 57, 1 02 Ali ihsan Paşa 27, 28, 58 Ali Rıza 1 06 Amasya Tamimi 36, 37, 1 1 2 Amerikan Chester Grubu 1 6 Amiral Caıthorpe 22, 23 Amiral Colby M . Chester 1 6, 96 Anadolu Demiryolları Şirketi 1 5, 1 6 Anadolu ve Rumeli MOdafao-i H ukuk Cemiyeti 39 Andrew Ryan 60 Angio-Sakson Petrol Şirketi 1 7 Ankara Antlaşması 82, 89, 92, 97, 1 1 3 Ankara Hükümeti 42, 47 , 57 , 58, 59, 98 Ankara itilafnOmesi 43 Arap Meselesi 26 Asala 1 10 Avam Karnarası 44 Ayestafanos Antiaşması 1 0


1 39 MUSUL MESELESi

B BObıOii 1 7, 27 Bağdat Demiryolu Projesi 1 2 Bağdat Hükümeti 64 Bağdat Seteri 1 3 Balkan Sorunu 1 O Balta Limanı Türk-ingliz Ticaret Antıaşması 8 Bekir Sami Bey 42 Berenger-Long Anlaşması 32 Berlin Antiaşması l l Berlin-Bağdat Demiryolu 1 7, 96 Berlin-Bağdat Demiryolu i mtiyazı 1 6 Birinci Dünya Sovaşı 1 8, 1 9, 20, 25. 3 1 , 32, 4 1 , 47, 48, 54, 6 1 , 65, 66 , 70, 93, 96, 98, 1 08, l l l Birinci inönü Sovaşı 42 Bismark 9 Boğazlar Komisyonu 34 Boğazlar Sorunu l l Boğazlar Sözleşmesi 8 Bolşevik 24 Bolşevik isyanı 24 Bolşevizm 4 1 Bonar Law 44 , 55 Brestlitovsk Antiaşması 42 Brüksel Hattı 7 1 . 73, 75, 76, 83, 86, 88, 89, 1 1 3 Büyük Britanya Hükümeti 76 c

C . H. Jardine 63 Calthorpe 28 Cassel 27, 28 Cemiyet-i AkvOm 55, 79 Cemiyet-ı Akvam Meclisi 78 Cevat Paşa 70 Chamberlain 84 Charles François Georges-Picot 23


140

ç

Çaldıran Zaferi 1 3 Çerkez Ethem 4 1 Çiçerin 82

·

D D'Arcy Grubu 1 7, 96 D. G. Osborne 67 Deutsche Bank 1 6, 1 7 Dobbs 62, 85 Doğu Komitesi 27 Duhok 28 DüyOn-ı UmOmiye idaresi 89 E

E. F. W. Less 63 Edime Antiaşması 7 Ekrem Bey 76, 78 Elviye-i seiOse 40 Emin Bey 57 Emir Faysal 49, 69 Encyclopedia Britanica 53 Enver Paşa 1 9 Ermeni Meselesi 1 0, l l Emest Cassel l 7 Erzurum Kongresi 37, 38

F Faik Bey 62 Fethi Bey 62, 63, 64, 69, 70, 1 03 Fevzi Bey 62 Franklin Bouillon 43 Fransız Cumhuriyeti Hükümeti 86 Fransız ihtil011 1 8


141 M USUL MESELESi Frazier 1 07

G General Bikker 1 07 General Charpy 43 General Harrington 43 General Laidoner 73 General Mombelli 43 General Townshend 26 Gülbankyan 1 2, 1 7 Gümrü Antıaşması 42 Güney Kürdistan Projesi 44

\

H Haliç Konferansı 59, 60, 6 1 , 63, 64, 65, 66, 76, 77, 1 1 2 Halk Partisi 1 0 1 Hamdullah Suphi Bey 5 7 Hasan Bey 47 Hazine-i Hassa 1 2, 1 3 Henry Berenger 33 Heyet-i Temsiliye 39 Hoybon Cemiyeti 1 08 Hünkôr iskelesi Antiaşması 7 , 8 Hürriyet ve itilaf Fırkası 1 08 Hüseyin Rauf Bey 26, 36, 38, 1 02

ikinci in önü Muharebesi 42 imadiye 29, 30, 1 25 imtiyaz Sözleşmesi 87 ingiliz Hükümeti 66, 78 ingiliz Mandaterliği 34, 6 1 ingiliz Manda rejimi 72 ingiliz Muhibler Cemiyeti 1 08 ingiltere-Irak Antıaşması 72 ingiltere Hüküryıeti 75, 77, 79, 85


142 MUSUL MESELESi

·

Irak Hükümeti 62. 88 iransky 9 1 ishok Avni Bey 62 ismail Canbulat 1 02 ismail Hakkı Paşa 1 07 ismet Paşa 4 1 , 43, 47, 5 1 , 52. 53. 54, 55, 56, 57, 6 ı . 65, 68, 83, 1 0 1 , 1 02, 1 06, 1 1 2 istanbul Anlaşması 2 1 istanbul Hükümeti 34. 36, 37, 42, 98, 1 1 2 istanbul Konferansı 72 istikiOI Savaşı 6 1 . 92. 1 05 işçi Partisi 60. 64 itilat Devletleri 1 9, 25, 32, 33. 40. l l l , 1 1 2 ittifak Devletleri 1 9. 25. 3 1 ittihat ve Terakki Fırkası 1 9 izvestia Gazetesi 9 1 J

J . H. Hall 63 Jön Türk devrimi 1 2, 1 6

K Kale-i Sultaniye Muahedesi 6 Kamil Bey BO Kanuni Sultan Süleyman 13, 99 Kapitülasyonlar 5. 25. 34 Kartofça Antıaşması 1 4 Kars Antiaşması 43 KOzım Karabekir 36. 38, 42, 89, 1 02 Kemalist Grub 9 1 Kırım Savaşı 9, ı 08 Klaust Serkis Gülbankyan 1 2, 1 7 Klayton 1 07 Koçhisar Muharebesi 1 3 Kont Teleki 70 ·


143 MUSUL MESELESI Kral Fahd 49 Kurtuluş Savaşı 36. 98. 1 07. 1 08. 1 1 2 Kutsal Yerler Sorunu 9 Kuvo-yi M illiYe 38 Kuzey Kürdistan Projesi 44 Küçük Zab Suyu 44 Kürdoloji Enstitüsü 1 09 Kürt Enstitüsü 98 Kürt TeOvün ve Terakki Cemiyetl 1 08

L La hey Beynelmilel Adalet Mahkemesi 77 Laidoner 73. 74. 93 Lawrence 27 Lleeli Abdussamet 1 03 Lindsay 63. 84 . 85 . 89. 1 00. 1 06 Uoyd George 3 1 . 32. 55 . 1 07 Lokamo Antlaşmaları 8 1 Londra Antıaşması 7. 2 1 . 24 Londra Konferansı 8. 42 Londra Protokolu 7 Lord Curzon, 25. 32. 47. 49. 50. 5 1 , 52. 55. 59. 64, 77. 9 1 , 1 2 Lord Parmoor 67 Loris Mukalof 1 08

Lozan Barış Antlaşması 4 1 . 47, 48, 49. 5 1 . 56. 59, 60. 65. 66. 69, 3. 74, 7 7 . 86. 92, 93, 96, 97, 1 1 2 . 1 1 3

M Manda sistemi 32 Marshall 27 Mazhar Müfit Bey 104 Mc. Donold 66

Meclis-i Mebusan 38, 39, 40 MegoU Idea 35 Mehmet All isyanı 7, 8 Mekke Hükümeti 68


144

Mekke Şerifi Hüseyin 22 Metternich 7, 1 8

MisOk-ı M illi 38, 39, 40, 42, 5 1 , 52 , 56, 89, 90, 9 1 , 97, 1 1 2

Milletler Cemiyeti 34, 49, 50, 5 1 . 55, 57 , 58, 59, 62, 65, 66, 67, 68, 69,

70, 7 1 , 72, 73 , 74, 75, 76, 7 7 , 78, 79, 8 1 , 82, 86, 88, 89, 9 1 , 92, 93, 94,

97, 1 1 2, 1 1 3 Milletlerarası Daimi Adalet Divanı 73, 8 1 , 1 1 3 Milli Kurtuluş Hareketi 1 1 2 Milli mücadele 35 Mithat Paşa 1 5

Mondros MütOrekesi 1 3, 1 8, 26, 35 , 51 . 9 7 , l l l

Montagu 27

Moskova Antiaşması 42, 82 Mösyö Rozo 1 3 Mr: Amery 7 2 Mr. Henderson 64 Mudanya MütOrekesi 43, 47 , 1 1 2 M uhtar Bey 25 M ussolini 84

Mustafa Kemal 34, 35. 36, 37, 38, 40, 42, 43, 44, 49, 55, 58, 7 1 , 83,

9 1 , 92, 97 , 98, 99, 1 0 1 , 1 02, 1 1 2 Müdahaleler sistemi 1 8 Mürsel Paşa 1 03

N Napolyon Bonopart 5

Nasturiler 45, 46, 65, 1 2 Neftçi ailesi 1 5

New-York Eyaleti Ticaret Müdürlüğü 1 6 New-York Ticeret Odası 1 6

o Osmanlı-Mısır donanması 7 Osmanlı Mebuslar Meclisi 39, 1 1 2 Osmanlı-Rus Savaşı 5, 7, 1 0, 14


1 45 MUSUL MESELESi

ö

Ömer Farro ı 03

p Paris Antiaşması 9 Paris Banş Konferansı 3 1 , 32 Paris Konferansı ı 08 Percy Loraine ı 06 Petersburg ilimler Akademisi 1 09 Picot 23 PKK 1 1 0 Pravda Gazetesi 91

R

Ramsev Mc. Donald 64, 65

Rauf Orbay 36, 38, 1 02

Refet Bele 36, 1 02 Raydaniye Seferi 98 Rıza Nur 47, 5 1 Royal-Dutch şirketleri 16, 1 7, 96

s Sadrazam Ahmet izzet Paşa 26. 27 Sadrazam Said Halim Paşa 1 7 Sadrazam Said Paşa l l

Saint-Jean de Maurienne Anlaşması 24 Sakarya Meydan Muharebesi' 36 Salisbury l l

San-Remo Anlaşması 32

San-Remo görüşmeleri 33 San-Remo Konferansı 97 Sazanov 23

Sevr Antiaşması 34. 4 1 , 48, 59, ı 08, l l l , 1 1 2

Seyid Hüseyin 49

Seyyid Abdülkadir ı 08 Sınır Hattını Çizme Komisyonu 86 Sınır Komisyonu 86


146 Sınır ve iyi Komşuluk Antiaşması 85, 92

Sım Bey 57

Sir Austen Chemberlain 82 Sir Horace Rumbold 60 Sir Mark Sykes 23 Sir Percy Cox 62, 63, 64, 65 Sir Percy Loraine 106

Sir Ronald Undsay 6 1 , 83, 84, 85, 93, 1 00 Sivas Kogresi 3 7 , 38

Soruşturma Komisyonu 75 St. Petersburg 7 Sykes-Picot Anlaşması 1 8, 22 , 23, 3 1 , 96, ı ı ı

ş

Şarki Anadolu Müdata-i Hukuk Cemiyetı 37, 39

Şefik Özdemir Bey 44, 45 Şevki Paşa 62 Şeyh Abdurrahim 1 03

·

Şeyh Ahmed 49 Şeyh Mahmud Berzenci 30 44, 45 Şeyh Said isya nı 93, 1 02, 1 03, 1 04, 1 05, 1 06, 1 07 , 1 1 0, 1 1 3 Şeyh Şerif ı 03 Şeyh Taha 45 Şeyh Ubeydullah Nehri 45

T T. E. Lawrence 27 Tan Gazetesi 69 TBMM Hükümetl 4 1 , 42, 43, 53, 98, 1 1 2 Tekel sistemi 8 Tenodos 2 1 Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası 1 02, 1 04 Tevfik Paşa 42

Tevfik Rüşdü Bey 72, 73, 76, 80, 82 , 83, 84, 85, 89, 1 1 3 Türk-Fransız Antıaşması 83

Türk-ingiliz-Irak Antıaşması 90


147 MUSUL MESELESi TOrk Hükümeti 66, 67 , 68, 7 1 , 73, 7 7 , 82, 86, 88, ı 07

Türk-Alman ittifak Antıaşması 20

Türk-Sovyet Paktı 8 1 , 83

Türk Petrol Şirketi 1 7 , 32, 50, 66 Türk-Rus Savaşı 1 07 Türk-Sovyet Antıaşması 95

(J

Uşi Antiaşması 2 1

ü

Üçler Heyeti 76 Üç lmparator Lig i 1 O

Üçlü Komisyon 70, 75, 1 1 3

Ülke Sorunlan Komisyonu 52

V

Vahideddin 47 Viyana Kongresi 6, 7 , 1 8

w W. Pitt 5 Williams 1 07 William Knox D'Arcy 6 Willson 3 1 , 1 07 Wilson ilkeleri 53 V

Yakimaniski 1 08 Yavuz Sultan Selim 1 3, 98 Yed-i vahid 8 Yeşil Ordu Cemiyeti 4 1 Yusuf Kemal Bey 66 Yusuf Ziya Bey 5 7


1 48 MUSUL M ESELESi

BELGELERiN FOTOKOPiLERi


...

. . ı ..r. .1' ı.. -. u ..,. � •

···--+· · .


-

. --. -:� : .. --·i.�

-


cr

�'"­ : � -"-; ·. ; . . ıj�f,;.:, .1;r7;,;:::· . ·

�.-ıb rv c 1 "" dr

1 '1",-""'' -

t�}:�-��:�

�.�)·:��. \.�i;:�. . ):"> ..;· :.

��;.-i

:· ·

.tM-. ..,

?"'�' .,..;)_. ... _.-(o/ • • ,.

ı "� \,,..., .q;r;oı.; .)� ;.�.�., :;r.,.·· ·�-= ��'ri·....,. _"'3v"'f'::r" • :• . • • ,ri" •

'.

':'_ �; •'( · ,� ,._;.. .q......., ,1 .. • ;.: · � • • lar '*

••

• ..

( • ,. ..u.. ...

.

fdl':;�....r:-'r'�'"'i�';.w,..t'�":'�'Y''""...., ..P.�iı!'-'��";�·:.·�:�r.����:i�-'t�·;.'f"" .41- "'r�,..� ·-:· ,:}. .-jl .1 , . _, ,<#",.;1_:,:';l4l JOr•-;>•,•<"9\• ._,_,.,,.. ,.. . ,...;.. .., -.. �..,...t"'.... ·�".•,• . ?-P...,.•..._ .., .,.. .,.,.,.,_.,.,,...,. . .... • • .. • u-1.-n(1 • ... .. • •1 ' • 1 ; �- • 1 -� - • .... 1 1 t;... .,,, • :;• �·•

._ _

.•

•.

..

1

.

• •

. �/��_ ,.,.;._:,� .:,,. 1:: · ,,.,.�,. • - ..., . ,_ .. '!"-.,-- � ;��.;.;;. . r . ,.,.,.,�,,r;·,�. , ... ..,. , � ...,.. ,.:.., , .�il"'�j-:�.-.�.-;-i,rrY.;jr,.., r� i'�:?��-f.;;.. ·-���<ir....,.(\. . ;;'ı6..,..:Y'! :--;�,.r,;ı).;._,;-.;-;.. :-fi�-�.:.ıyr....r'"":""� .; ..-;..,..;.;..,..;.:. ;,:� � -�· ., . '.-' ,. ·�,-----:� ·��?�"� ...... �_,..,....4-N::�-:tr::c,:J.ı:"t!' .r,r. �·,.:'·.,,.,.-.":-"_,.r:':'-.:"' �-�r.-ı·-:-"-:•• •• • ::-� . • ::,

·�

..

,

.

' .. •

;,': .f!"•r•- ' ·-.-:_ 'w

.

.

... .

..

•.

....

..,

.

.

..

..

.

.

...

,.

.. ,

.

,

...

. .

.,

.

•.

,..,. .. ...

• • • ...._... _ •�if'" ı,._,,�..., ,.,--

• • .. • 111 ,-'-" �-; ..,.. ,.-_,.�.,�.,-,.. ,. .p_r_-v ,,.,._,.,.,-,.,...,., ... � . l..... , •. p.. _.. . .-- / . . ,.,,.� ' · .. . . . ., . . . · · . . ... . •

;- , .,:..... ;t"'?" ,.::. .;,. ;.,.::- �:,,..J,n.-.,.::; ,.. 7:.rrv',:,...:.. ,,_� ....... �l'i.... ���.·;r..::- ··�'l·i-•H't8-7-'i"" 'Y"1'1r-,:,.,. ,� --r � •• ..;.,J' .,-· � .·

· :-t

·

·

.

-

- . ...,

"' . ,.,... ·;;; �'.&>. ;-l.'#.roü..-.;....· � . .... �fO'___. ......, �.;.,...... . ,..:.__.:.f'_, .,_. :. �- '":;r'""' . :. '!T:�"' 'lF1':"1...:."...,.;..��'...;.: .,.. ., .... . . . • -..,... . • . . • . . . . . .. . r· . , .. •'�" '' • •" ·' �,.. . . . ";.. �f"y,-. . ., . · ... . • •• • • . . ...;,. .... .: : :._: .. . .. .... ,.��� ;:;. ,...,ı:-ııı ;.: Jt..,;r,.. � .:... :-. ..- .. �;_ • '1 " ,.,.... . � .. • . .. ,� rF , , -Jtt' • • . • •:.,.�r,� , ı , ' ı ,.,..... ,.n.ııı ·, - rr-:..r. ... ., . ;..,,,....y,_ ·�.r.,;,... .. ���'i-�_,,.�,r�;.....,r..Y .,o.,.. .;•....•.... .. .-;� •i->..---�,.,,...:. ,.�I'Y"'"7-;,...-" ..c �,... _i:.,�r..."',r�, . •. .:..;. ... ....-p ,.,.. ,. _,f\4-,.J ...;.- .,.; ,, . · ·; rı" '; '�" t;�:. "J ..r; • •• ,.... , ; • . :>y �- i.,..., ,;...,... ...-_;,.,..,..• �,..•..... �� ..i4'i-"��im:...,. ; ..: .. ... ,..�;,,.. ;....-:• ,�,."""' .,.. . 4-a;.-:,..,.,,_;.,. ,..;,. ;� ...., : ... , , , .... .ıy,... ••• . .... , . , .,,. ,...e , • · .; · .. •• • : ı=; ,.;:.,r�•-<;:�� ;..;;.�,.;.. .,�.p...,..-:',.,..),.;,ı. , _,: _,._;("..-'·-· .,.l':;of.,:.1';-.,t ;,ro-.�Ç..,on-...,;..-_,..;.., �r)J\ ;._;_ _ -....,. ,.. · ·� '[ , � ,- • 1- � · 1 :? , •• •.,.. ... ..,:,."':•ôi 7, , • • • �I;.-T . · . .. ;.,. ., .;., ...; .:.;,".,:_'" � . .. _,. , .. . ...., � ,.,... . ,. . ...., .. . � rr,'":�; .... .. ;.. . -:.t7 , .:. . .,. .. , .. ..; ;.. ,;,W:&n�'!' ":'1,.,... i; ;,..,;,..:.,...., ;. ...:..., : , . .,:,_ . ... ·';' r , , ı, 1:-.�-r� .... � . • :":':""":"« . ·· ' , � --.. -

•••

�'"

-

••

,o,; - .

.

.

�-

··-

-.

_

..

.

. .

.... , . • •

.,.

.

• •

••

••

....

1

• .

.•

. •

� ·

..

. • , ..

' ·

.

o

.

.

. .

• •

_

'

·-

� .. .., • o ....:,. ...._A.--.,.�..o: . . .... �,....., ... . ,,...;,. � ...:...,..�-""" -; ...._� ;:ıtii67' ,...,,.. � �,; ·=-·r.'""",. .. ,.. "i""tJıt"' ,.,.,.,.t"..., .. • • , . :; .. - � "" \ , .. · ; r ,t-!""• · � -. .. " • ,,-;.,.,....,.. Öl!.:r. • r • •.• • :,.. r-r••.• . . -·t;"':".,-.. .. 1":'"1""1' •• , �? ��7'&:�;.,.�'",.,.;.'7,. .:.,•;.;.:...j.;,. �f!ı'i.�'fi!�,.t9:,� . ....�:: ,.:�,.,; ��,.-�ı.,.,..., ,;r:-- .. .. .:�::.,.�,.... ..,..·-'2;._ ı o • • • • ,. • •• ll' , .. • . ·• • • • , . • • • • � ·-'�.- · t. �. . • -:ı� · � '. .,. ....,.,... . ,.... .,., ..N- .. t--:-,..._.,r,.,_,., ,.,...._..'(J.,.,... ... • •A,..._ .,.. _,..� ....,f-1'� ' 1"" r ...z:2,r � _;.; .. ,.. , ,,.,... :. .,_: .,-,.. ,-� ;, ·· ;, • . • • 1 • , ... .. . • , 1 • • ..J. • .. .... . : • • :. , . : ...-: . ,..... • • 'll' : , . (1<7:�, , : . :. ·· -' .. .... ,...,.,. ... ..,,. _,,. ......J./:..., ,., 1' '""' ' ,.-.�-�..., .., .., f'l ...,.,. .-; .. l" l"': ,. ... ..,,.,.,...., ,., ,.. .. ,. ,. _ . .. ,.. , � _ _,fll'! ,. ,..,. .. ...,. ., ... , -, ....,. � .. .:.. ,... .. _:.. :,. __ • • ...,_ ,.;.. · ••�- - . ,. . .,.. • • • • .. •• r ·,....,. .,... • • • • ı • ' · .. . · · ' ·:' - • �ı· � • • .. ,. ,.. r ..,. .,.,.;. _.v.-,.. ft ..,...., _,.....,.,.,.. , rr, ..,..;,.,.�,..,.Jt .;... ;. . .. _,... /;.�:,.. .,... ,.. . _(,.. . .,. :..,.,. .. ..,.,. .. �•..._;,.. ,-!""' .;.,.;,... ,. 9 .-:.: ,Z;,...�-:ı . . . 7 • , • • .. • ..• ı • , • .ı • • ı :. ,.,..,.,..;ı,.. • • ' · ., .. • • ';"'· - ,-.• r.-. •. . . . �;- . • :;�,:_ .,. ......, r,.,.. � ... .....•.,..r....;;.,;-?-� ....,-..... -(�,... •,YYtt!2 ,., ....'Y,... .,yf .. �·. •� . ,;,r-r .. • ...,...4ıt",... . • • • .. ı .. � .. . • ,, ' . �' ·. . ı�'. �M·�y,;.;..., . •. .. . . : .. • .. •. • . "" �,...::-�ll' �,.. ., ";"!" ...-,.-('f" r,..tT ,t"tı•;.. ; q:rt""• ..f �'"I'-". f'IY. 'ı r""=\ ;,� nor.,. ,. r�"'_:.. t'l ., ..-�ftiV' �""��_,..... �-"< · � , · · · · . · · · : ·:" ·· · • · . .. ' · · .. · · · · · .. . · �... _r::.. ...,.• . . , .� · ··.ı · : . . . : • . . .

-:.,.._

..,... <-,.�=ff"�,.,...,. =,.y;.....ttf

;:.· �"<jtf.r-;,. �P',;: r: ·. .

·,"'::

,. .

- -:�·:- · - - -

'\/'ı!!·�;:.p,;.:J\

&��·�� .-:-� , §\�� .

.

..

..

.


. . -- ..· _ _ ......

\\

-

-----

.. -�-

..-·

_ _

__ .,.. - · · . ...-

,-4



. . ... ..

.:

.

'

•O

- · 1. . \ o . J ·- o

,.

"

..... , .

,o

o

-0

..>.�••

o

o

· -��


·

• • • • .

••

l _ r ·.

�·

.

-. .. .

..r J

... . ... !.

' !.

..:. · ; _ J

· ·.

""'·

�-....

. •: "":. ,o

....,.J.\ .

.

�... .. � .

<:-- · '" ' " '-..

"'-� cF Y __..

..

·..

..


. ... ·'

.

.

ı\\'ct � �

- ..-. .

... ; . :

- - ··

:,;.

·,

/

,.

. .

�· •.r:-


!:. ......

.. . .; - ; . _. ,_ ·:.

/

..- r....-_:�

- "' /

cr_... ..:ı' ı ..ı.,

....

,..:�_,_.. ,;, ,_, ı

.

..,

- � .J

V

J � ;;_,--:� '":._.: ı �- cf;� .. .. .

/'

t:/ _,J.,;.u

-

l

.. -

,

.;o .J � c

_., a...--

- -

/•

;

I"V..J � ' cr-') � �

"'- c - 1"•

- -

.v.wi"".-.��...

.. -

._

_,_,/ /

. ....

'

.

_,

1 :.,..· _,� J�-i'- z:: - c:; .

..

,

.

. ..

i�, v--: 1:--- � �,..., � -.,..> ,.,--!"' .., ., �--':'"-- _,


..

'

� ..

-

-·· .

.

t

... . . ... : .! '

..)

_ ,.

.

,:.

..

.s .ı ; . : ... (ı.

�.l 1 t (., -,:..:;.P'"')J �-·

-_.rJ. ı ..

-

.lı �

,�� .

·, ;,ı:�_, -: c.!.." C)� -

/ ...

ü o L-;

_/....,.:V:,"'/"j:.,.\1 �\IP-' � d'� ,J Y.; ' )1T

v-..ı. •

.

..J �

-� ·, ' .0

..

o

..J'!}rf ;.

v ...

.r":

....

• 1

-

..

·

-

.

.

lf?

ı

/

/

.

-

tf./ ls. � j-.. . .

- -

-

- ·

� J..,.If v(ı 1 C).)- lJl,.... .

_,

..A-.­

.

,_,__ , /'),) './�� l1

Q.r,., ı I"'P' � � ı�_.,, Jfr •

IV(./".) �./ tfJ.H--/ Cr •

,

#...J.,.... ' - .

�·, -

_ ,..

. ... - ı (f� - ...,._.J"' --


. .

-� ��\l�

J ...�

• •i.

.. .. .

.ll � · · ·� v• .J,1

�-::�

.

..,.ı; .;..:.

J ' ...., , J _ .,- .... _ ._ •

._ · _

,J/6) ' �/'o·; J ı::.- ı: , , . •

,

..

, • 1(,

oC;J'

• ı ....,...

,

_ ;.

.

_, .y ,.

,.,.__. ; ;,; t.J; � • · ....; � · ıj • •

. J) - .:.. · � � • .J'- 1 •

• •

1

J

..

.

,.:._,

�":'j;-CJ .ı,,.,., > J ', , � · � � �-!· • .,., � -

;;ı;, "" ,�,� :,.i,.�

. C-lpe., '.J";-�;,�J c.h·..:.:� ,� ,.� � ·b...;. .; ��.,r;;;, ,A#� .

-

.

. -

-

.

" r

, ' "' r-"""

�ı/i);;� '-'�� ,v

I:Mv,.v

. L:_. • 1 ,. ı.c:;o"" ...., . _.;.., ,

� .'

.

• .

.JU ,. ,

)

-':' .; ' ":;.


·''\ '':l' .,

. .. . ·, '

..

·�

· ..

·�

r'

.ro..

·ı .; J• '• :

i,

1 ...ı '·'

.,

J

ı ·� .

�\ • )




� (=> (Q (tl

.

('..:

'�· '� -� � \: 1 : .t· .\t · �� ·�, ·if· . � . ,·: Y' � �,· ft:' � � ·(: � �- f· t- -� � 'C ' \.: � �: �\. .. \.: , · tr . \ � &.. � . ':. .\. \.. � ' . �... .�'t �. � -�"F � � �r. '- ' · � � � . \\ t ::· ""\' �....... . \_ � ·� . �'. ' "" � .. � · � � �·� �\ ·�: V . l: �� t. ' .� ': · � � · �� � :· ;� :\ \ ' \" .�, t: � \ J, .� ·�' \ �. - '"t � :l·. �\. � ' � ·t, .� \.� . · :\ · . \-.. \ : \, � l . t. 'l ' � ' � "' t ' � .t. � · � � � t·�' X. · � ·l ::\ � �..._ ·�� \'- "' \ ;_ \. tl\. �� \ '· ·�, . .\.."- . ı�\' \�. \''n t "' �\ ' �· c� :\� -� - . ' : :�· �. � �' ıt ' \· - � : -- : ( .. ...,.. ... -� � :- � �-. l �\ �-\ . s. � ç.: · t ��.� ,ç �\ ·\;: t.� � � • '\ \:. � . - "-· � t...- : � ·. t' ·-s. . � .\ :S:: \ . � . �--� ·.\ : 't E"· � :t, · , . · F l }, t:-'(' \'-"- �:\. � -- 0- � . �ı;::-· -\ t• ..\: , , ·� � � t . �-� ,t, · ' · ·s·� �- .t , .. �- ·' � ·�: �· _ r· - � �., \ r , . t. · -

-

·

�.

'

...

�' -

"

.

'-. r , ,,

·

��

..-

,

...

,

. �·

-.

.

'

\: \ ".: ' '= � , _ı ' t. �

'\ '·

_

_

.

.

' '\ ..

-\

. .

.

t.v-

.

-� ....

�-

.

'\

� ....

\

.

.

.

\

.

"

-

� ... -

...

..

\ s: �

.

.

J

,...

. •'

"-

.

.

\

.� r

'

.

.

.. .

\.._·

.\

\

.

\.

\,

t.

, , ·' \ . -

.

.

.

.

.

.

\.

\. ,

..

.

.

'

-

"

.

',

_

--

· ·.. .

t.

.

.

.

\- \ 1'\

.

' '·

.. \

.

' 1""

�-

\ ı --.;--------

...

� -

"

.. t�

·

. \.

ç·.

. � �-

.

\ •\. � t.-. "-• '

� ·. �,

"

,

>

;..

·

' t. 't . '-...

·

'

,_

.

.

t .

r t-

'f

'·

.

.

\

"'-

\

..

... -

t

·

� - � ·.

\ . � , "{'o\":'\ ·' ... , ' t,.... "

t' '="'

� \ C·

,,

'-

.

.

.

'

\'

r

.

-

..

f'ıl

"

\._

\e.-

.

\

\\ "" ' t. t

:- \. C'- �

t..

...

,\.:.

-

.

.

,.

t..

\

) "'

..

'

c

\ \

\ . . \\

�. t' · ··

': '-

\

� \. , " ' . '\ . -� \ "

t. ""

·

· ,_

-

• \'J

-

'-

.

\.' ' ,_

\

.....

.

.

. '\ .

\,

"

.

-

't

'

�"""

.

"'

;

' ·

. - ·'L � \- .

.

�..

'. \\.

"

-

\

�;

�,

t. ·

_ .

·�

'

'\

..

t ..

\

to;'

.f.. ·�

;....;

çq�·�.\

� �� �\

r


Oc-

••

----� u... .. � � - � . . ""Y, . ,;.J - . .

\.�\�

,f,t

u'" ,.,.;.

C\,.\'

. � \;!.

"�( � , ......

.. .. .

...

fi·;- : i) tt ..

\�·ı:-:; · 1 -�J .

.:u_. � L ;_,- 1 4 ...

� v; t

·-· .

·�

7 I:J_.I .s

..:.ı;

...... .. ....... ...

.

·- - ·

.

�r. .--:• . <... 0: .t-.. i . · ��, ,. ı \ t)

.

� ' . ·�� . ...

.

. . ... . , ) .

� "'1-J .;c:t t.-1 1

.

(....<.:, t.J

. .. . . .

.

.

.

�ı.·:•·,•ı•.-:• .. ·�

·.·

·· ,.. ..

.

·.: ·.<-:-:.

..

.

. 1


---

ıı

ı i

·ı

"

1

'

�·

�""1

;)

�'\.-

"-

- �· � :� .S , \ """ ·_�'l ·'

\

_,

4

\:.�

'\

·l '

'\, � _., -" � '\

� :

�· �

ıl .,

ı J

1

1

'

_ ., .. \

1.

· �

-a

-� � .1 -

"\

� -� ·

....\

_, \

: j'

�·

l 1

_,

\ .

·

��

' - �

·

.

-;_ � � "

� L

:i.

. � "

..:ı

1

-� .

. �

:�

\:'""\ '

' Ql

";ı, .� .. ..�

��

.. '3

' ��

1 "

� _.

.� �.

••

:j ·i

"

·.:0

�. �-

!::: .

-··

� <ıl


,,

·-\.

�...

. .: . . ·.· J .:.. . , ..

'

J"

o l

".1

\ � './ ,/.


-:.�·

� · fi) . , ., ,.�

1

" ı'

ı

' ·

ı

1

,..

. . . �-,� � -'"'.;/, ,.}_ , :_., � .., '!.t ü �' (.0 �

.

�-!"': --':" .. ""

.

. �;;.;; .....,.-:($ ;_ı.:.' �.;,.}.:.; �'

"·'.r;�e.:;..

,,

,

....

.

.

...

�; ... �..ı.. •....� .�,; .,..;..::... .:s;, . �

;

ı

ı

ı

ı !ı

il


••\ . 1 ". ..

.

1

.

� ,�


.

.

. . ı _, ; ..}} � •

(,�

1

1 ' .... �

':' _oJ ,;.,.-.!> ,, V""" .J 1 , "' 4/V

1 •

.....:.

. .

/

'

..- · . -: -

....

-.:�.-

-

pp..? d6-' - .) ;; y • . .., • '-v-l- "' (..) 'r_, .>:' '�

,..ı,.� < ı.;> •

.....

tv_ � 1 Y.,..,

c:::-:-':""

:.r.V \.)ot ... ""

.

'

('V

u_, 1

..,.... ;ı

..:;;:.: , :::...;. ..:. .

·. ..

.

...,

-: u-:-

'L..J-o

....

, ·

1

. . - ......

:,._� . -:. ••

'< ... - ....... - ' '( 1 . . ..

c..J'-:: �....J """;: 1 j-�

• / /' 1 o-:.:-_r y_....e> _,.,___ �- r.J. w .._.J..t> p_.;A.s.J ı ..I . . . •

/""

'"" •· • C\1 ı.... ...... � J.:u

.-- 1J

'

,

-... � ...., ı.-!_, ı � •

,

1

1

vv ,

�-= a_, �

aj.LJ""' '-' "' L! _ı 'U> � (�� �: o 1 ,....,_, _ C! : . : ' ".J er-c:.- . ç . . ).P; ı • ... . ·ı ı / 1 1 • • _,..... .'/ C).-..0: ....-.J�f ,Y �� ..;;:./ -"'� -;-: cı,; !_.,.� � -: --: �_...cb IS �� .....

•• , ı � � �� �

/�

4"'\

t

,...

'"'

/\ .

...

...

�fo'!.- ... ':' ..-_:,1-- _w.�� � ('-:� � --: � �- ı c;ı.;_ ı-.;·_ '-C-_� .i?)c�Y� .... ".....r:s. ....,J _;:..,.., �...: �,., ,._.,_!.� l;' � � �ı.J ı rl_' �

.....

.....

- / , CJ)'y /1} 1"-: , <:�.V ·0 �/ v.)I�.J.... ., ,.,� Lı ��"' .

-

'

.

-

.

-

.

., .r- (!--P w.;..•jP , "'"' 1.:-.... •

-

·

.

..

tt�....i: �� ,-.�.!);..ır 1 v;;� � � 1 w_.;./' ( � � �� � • �-..J ,..

......

(;a e:-...v !.? �� \.,­ -�.:�,... � -:�;,:,.. _ı..: �;,;� J� �;-: .ı;-} r'0:/ ;. ��,.:U� _z;;_, u!..- .:...;.5/...- r-� �,;_ ı &_',..- � d:_...r ;.!;_/ �- ;,.e,W.

J���..:... ;;J.) �;;_�, ;�_, � ; ...

.

.

-

-

.

..

,.;��� �� �)-'! (1�� ,.k � � �!;.L:��C//-'� t'� v; o� . �,.};/ 6P ,..�;t; ı_.;., ,o;.:; v it�,.!,_; ..�V.

)J.v /� .. .

!\o�

.....

.

.

......

....-


'la

·,.E' t- \ �

r

r_·. .;..

:f ı '

'e : ı ' ·"

.ı.. '·..

.

·

<:..-.

.\

' � -. .:.. .· -. '�-- � .-_: .. •, , •

...

-. � '.. . -:

1 - .- -

..

,

1

'. ��/

.

-

. , ...�

'·,�-..

.�

·ir.'. -. /•; _ . __ .

.


- -"' ./".: · -� ..r .-�



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.