Cevad Heyet - Türk Dilinin Üstünlüğü

Page 1



PROF. DR. CEVA D HEY'ET

TÜRK DİLİNİN ÜSTÜNLÜGÜ Fars Dili ile Karşılaştırma ( MUKAYESETÜ'L- LUGATEYN )

Hazırlayan Yrd. Doç. Dr. Suzan TOKATLI


ISBN: 975-569-117-0 1.Baskı Ağustos - 2002

/ 500 Adet Basılmıştır.

Yayın Yönetmeni: Mehmet ÖZET Kapak&Sayfa Düzeni: Muhammet Ali ECEVİT

5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Gereğince Eserin Tüm Yayın Hakkı Yazarına Aittir.

ın Matbaa g;çOfset

Orta Sanayi Bölgesi Gazibey Cd. Nu:26 Kat:1 Anatamir Karşısı Tel:0.352 320 48 61- 64 Faks:320 48 55 Melikgazi I KAYSERi

cın�çlll .... ,...


İÇİNDEKİLER

. . . . .. . . ....6 .. H azır 1 ayanın On sozu ·· ·· ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7

Kısaltmalar

. . . . .. . . . . . . . .

. .

......

... . . ....... . .. . ..

. . . . . . . . . . . . . .

. . .

. . .. . . .

. .

.

Mirze İbrahimov'un Ön Sözü Çevirmenlerden . .

Giriş

... ....

.

......... . . . .. . .

.

. . . .. . . . . . . . . . . .

. . . ..

. . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

.

. . .

. . .. .

. . . . . .

. . . 19 . . .

... .. .... . ..... . . ........ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

İ ki Dilin Mukayesesi Sonuç . . .

Sözlük . Notlar

. .. . . . .

.

.. . . . .

.

......... . . .... ...... . . . . . . . .. . . . . . .

.... ..... . .....

.

.

. . . . . . . . . ...

.. .. . . .

.

. . . .. . . .. . .. . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . .

.

. . . . ... . . . ...... . . . .

.

. . .

. . .

27

.

. . . . .. . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

5

.

22

. . 56

. . . . . . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kaynakça

16

57

195

. . . . . . . 199 .

.

.


KISALTMALAR F. : M E. Ferzane . .

Haz. : Hazırlayan mec . : mecazi P.

: E.

Peyğun

(red.) : Redaktör. Z. : Hasan Zerinezade

6


ÖN SÖZ XI. yüzyılda Türklerin İ slamiyeti kabul etmel eriyle

birlikte Türk kültürü ve Türk dili yeni bir döneme girdi. Bu yüzyıldan itibaren münasebette bulunduğumuz Doğu kültürü ve dolayısıyla Arapça ve Farsça, Türk dili üzerindeki etkisinı kademeli bir şekilde artarak hissettirirken XV. yüzyı lda özellikle Farsçanın etkisi yoğun bir şekilde kendini göstermiştir. XV. yüzyılda Farsçanın çok etkin bir di l olması. Türk şairlerinin de Fars şairlerini taklit ederek şiirlerinin çoğunu Farsça yazması karşısında dönemin ünlü şairi Ali Şir Nevayi büyük bir üzüntü duymuş, bu duyguyla Türkc,:�n in Farsçadan daha üstün ve zengin bir dil olduğunu ispatlamak amacıyla "Muhakemetü' l- Lugateyn" adl ı eserini yazmıştır. Rıza Pehlevi rej iminde, resmi dil Farsçanı n dışında. başka bir dille eğitim ve yayın yapmak yasaktı . Buna tepki olarak, yüzyıllar boyu İ ran halkı ile kültür müştereği olan Azerbaycan Türkünün, Fars dili ve şiirine duyduğu ilgi de azalmıştı. Bu rej im yıkıldıktan sonra, yasak kalkmış ve bugün Güney Azerbaycan'da hatırı sayı lır Türkçe yayın lar yapılmaktadır. Güney Azerbaycanlı bilim adamı Doktor Cevat Hey'et, tıpkı XV. yüzyılda Ali Şir Nevayi'nin yaşadığı duygulara benzeyen duygularla, yıl larca ana dilinden mahnım kalmanın yarattığı üzüntüyle Nevayi' nin "Muhakemetü'l­ Lugateyn" adlı eserini örnek alarak Azerbaycan Türkçesiyle Farsçayı mukayese eden "Mukayesetü' l-Lugateyn" ( İ ki Dilin Mukayesesi) adlı bir eser yazmış ve bu eserini Nevayi'nin yazdığı eserin devamı saymıştır. Doktor Cevat Hey'et ' i n 7


Farsça olarak yazdığı ve 1984 yılında Tahran ' da yayınlanan bu eseri Azerbaycan Türkçesine aktarılarak 1991 yılında B akü'de yayınlanmıştır. Bu çalışmamız, 1991 yılında Bakü 'de Azerbaycan Türkçesiyle yayınlanan "Mukayesetü' l-Lugateyn" adlı eserin bazı eklemelerle Türkiye Türkçesine aktarı lmasıdır. Eserin baş kısmında Sayın Doktor Cevat He 'yet hakkında bilgi verdik. Sözlük bölümü için her ne kadar "Fars Dilinde Müstakil Şekilde Karşılığı Olmayan Azerbaycan Türkçesine Ait Kelimeler" başlığı verilse de bunların bir kısmının müstakil kelimeler olduğu görülmektedir. Sözlük bölümündeki kelimeler Arap alfabesi sırasına göre düzenlenmiştir. Fakat, bu sıralamaya da yeterince uyulmadığını gördük. Özellikle O ve Ö harfiyle başlayan kelimeler birbiriyle karışık bir şekilde veri lmiştir. Zaman zaman diğer harflerin de birbirine karıştığı görülmüştür. Biz, kelimeleri Türk alfabesi sırasına göre düzenledik. Eserin sözlük bölümünde 1750 civarında kelime bulunduğu belirtilmektedir. Çalışmamızı hazırlarken sözlük bölümünde 1 605 kelimenin yer aldığını, bu kelimelerden de yedisinin tekrar edi ldiğini gördük. Tekrar edilen bu yedi kelimenin de Türkçe anlamları aynıdır. Sadece Farsça şekillerinin yazılışında farklı kelimeler kullanılmıştır. Bu kelimelerin Farsça şekillerinin yazılışında kullanılan farklı kelimeleri birleştirdik ve tekrar edilen kelimenin bulunduğu sayfanın altına o kelimenin sözlük bölümünde iki kere geçtiğini ifade ettik. Dolayısıyla sözlükte bulunan kelimelerin sayısı , tekrar edi len yedi kelime çıkarıldığında 1605' den 1598 'e düşmektedir. Çalışmamızı tamamlayıp tam baskı aşamasına geldiğinde, uzun bir süredir irtibatta olamadığımız Sayın Cevat HtJ '0t' ten "Mukayesetü'l-Lugateyn" adlı eserinin 2000 yılının sonunda ikinci baskısının yayınlandığı haberini aldık. Cevat Hey'et eserin bu ikinci baskısında sadece ön 8


sözde değişiklik yaptığını, sözlük böl ümünde ise bazı kelimelerle tekrar edilen kelimeleri çıkardığını ve sözlüğe yeni kelimeler eklediğini ifade etmekteydi. Biz <le sözl i.iğc yeni eklenen bu kelimeleri fişleyerek çal ışmamıza ekledik. · Sözlüğe yeni eklenen kelimelerin sayısı 156 'dı r. Bu kel imelerle birlikte sözlükte 1754 kel ime bu lu nmaktadır. Hasan Zerinezade 'nin sözlüğünden al ınan ve (Z.) kısaltmasıyla verilen kelimelerin hemen hemen tamamıııııı Azerbaycan Türkçesi ve Farsça karşılığı verilmemiştir. Biz bu kelimelerin hem Türkçe hem de Farsça karşılı klarıııı verdik. Eserin yeni baskısında da Zeri ne zade· n in sözlüğünden alınan kelimelerin büyük bir çoğunluğunun karşılığı bulunmamaktadır. Eserin sonunda genel likle fiillerle ilgili açıklamaları n bulunduğu "Notlar" bölümü bulunmaktadır. Sözlüktd:i kelimelerin bir kısmına "Notlar" bölümündeki açıklamalara örnek teşkil ettikleri için 5 'ten 32'ye kadar dipnot numarası verilmiştir. Oysa bu bölümde 20 madde başlığı vardır. Biz, 20' den 32'ye kadar olan açıklamaların baskı eksikliği nden dolayı eserde yer almadığını düşünüyoruz. Ayrıca. numaralarla kelimelerdeki hölüıııündd:i "Notl ar" numaraların bir kısmının birbirini tutmadığı görülmektedir. "Notlar" bölümünde 4. maddede yer alan açı klamaları yeteri i bulmadığımız için konuyla ilgili bilgiyi dipnot o larak ek ledi k . kısaltmaları (Wiederman) (Dilaçar), Eserde bulunmaktadır. Bunlar, yazarın kullandığı kaynakların kısaltmaları olmalıdır. Bunlar dışında eserde dipnot olarak kaynak isimleri geçmektedir. Ancak, eserın sonu nda "Kaynakça" verilmemiştir. Bu çalışmanın Türk Dünyasının dili ve edebiyatı ile ilgi lenen okuyuculara faydalı olacağın ı ümit ediyoruz. Suzan Tokatlı l 8 Ağustos 2002 9


CEVAT HEY'ET On çocuklu Hey'et ailesinin, sekizinci çocuğu olan Cevat Hey' et. 24 Mayıs 1 925 yılında Tebriz'de doğmuştur.Babası Mirzeli (Mirza Ali) Hey'et, Tebriz'in sayı lan ve sevi len kişilerindendi. Mirzeli Hey'et, tahsilini Necef'tc tamam layan bir din alimi idi. Mirzeli Hey'et, İ ran'ın yeni adliyesinin kurucularından; uzun yıllar İran 'da Yüksek Mahkeme başkanı ve Adalet bakanı görevlerinde bulunmuştu. Ayrıca. 1 9 1 9 yı lında Tebriz'de kurulan İttihad-ı İ slam Cemiyeti 'nin de başkanlığını yapmıştır.Eğitim aldığı hocası Ahund Molla Kazım Horasani ise zamanın en büyük din alimi ve meşrutiyet taraftarı idi. İ ran 'da meşrutiyet devriminde. meşrutiyet fem1anını Necefte yazıp taraftarl ara ulaştırmak üzere Mirzeli başkanlığında bir heyetle İran 'a göndermiştir. Mirzeli Hey' et, İran 'a gelerek hocası Horasani'nin yazdığı meşrutiyet fermanını seçkin kişilere ve büyük din adamlarına göstermiş, meşrutiyet için çalışmış, meşrutiyetin ilanından sonra Hey' et, Mirzeli 'nin soyismi olmuştur. Cevat Hey ' et. çocukluğunda hazırcevaplığı ve akı llılığı ile çevresindekilerin dikkatini çekmiş, özellikle de babasının büyük sevgisini kazanmıştır. İlk ve ortaokul yıllarında da çalışkanlığı, ilim ve sanata olan ilgisiyle diğer çocuklardan ayrılmıştır. Babası, Cevat Hey'et'in daha çocukluk yıllarında ilim ve sanata olan i lgi ve yeteneğini farketmiş, onun bu yolda ilerlemesi gerektiğine karar vermiştir. 10


Cevat Hey'et, orta eğitimini askeri okulda biri ncil i k le bitirdikten sonra Tahran Üniversitesi Tıp F ak ü ltes i 'ne girer. İkinci sınıfı başarıyla bitirdikten sonra eğit i m i ne İ stanbul'da devam eder. l 943 yı lında İ stanbul Ü niversitesi Tıp Fakültesi'nde eğitim almaya başlar. İ stanbul'un bilimsel ve kültürel çevresi onun dünya görü şü n ü genişlet i r. Çok başarılı öğrencilik yılları geçirir. Daha bu yıl larda cerrahi ik birlikte çocukluğundan beri özel ilgi duyduğu ta r i h \'t: edebiyat konularıyla yakından ilgilenmeye başlar. 1946 yılında İ stanbul Ü niversitesi 'nden "doktor o l arak maun olur.Ancak aile terbiyesi ve aldığı eğitim onun sıradan bi r doktor olarak kalmasını engeller. O, cerrah olarak doktorluk yapmaya başlar.Cevat Hey'et, insanlığın fiziki ve mane\·i sağlığını birlikte düşünerek bir yandan cerrahl ı k bir yandan da edebiyatla i lgi li çalışmalarına bütün gücüyle devam eder. Üç yıla yakın bir süre İ stanbul Üniversitesı'niıı Cerrahi Kliniği 'nde çalışır ve ilk cerrahi a m el iyat ın ı 1946 yılında burada yapar. Daha sonra ihtisasını tamamlamak üzere Paris'e gider ve orada üniversitenin Cerrahi K l i n iği 'nele çalışır.Uzman cerrah olduktan sonra 1952 y ı l ında İ stanbul 'a oradan da Tahran 'a döner. İ stanbul 'da ü niversiten in Rektörü ve Cevat Hey'et' in hocası Profesör K az ı m İsmail. onun üniversitenin Cerrahi Kliniği ' nde çalışmaya devam e t m e s i ni ister. Ancak Cevat Hey'et,vatanına dönmeye karar verir. Tahran 'da Sosyal Sigortalar Kurumu ve T alının Ü niversitesi 'ne bağlı H idayet Hastanesi ' nde önce cerrah . b i r yıl sonra da klinik şefi olur. l 9 6 l yılında "Cavit" adl ı özel hastahanesini kurar ve özel ameliyatlarını burada yapar. Cevat Hey'et, büyük cerrahi ameli yatl ar l a birl i kte cerrahi dalında araştırmalar da yapar. 1956 yılında "Damarlarda Kan Pıhtılaşması (Tromboz)" hakkında bir kitap yazar. l 963 yılından itibaren on iki yıl süren "Daniş-i Pezişgi" adlı aylık tıp dergisinin editörlüğünü yapar. ı 965 ··

1l


yılında İ ran 'da cerrahlık üzerine "Genel Cerrahlık" adlı ilk ders kitabını yayınlar. Uzun bir hazırlıktan ve bir çok engel leri aştıktan sonra Doktor Cevat Hey'et, 1954 yı lın da İ ran 'da kapalı kalp ameliyatı, 1962 yılında ise ilk kez açık kalp ameliyatı yapar. 1968 yılında daha cesaretli bir adım atarak Tahran 'da ilk kez böbrek nakl i ameliyatı ve hayvanda kalp nakli ameliyatını başarıyla yapar. Cevat Hey ' et 'in birbiri ardınca gelen bu tarihi çalışmaları İran 'ın her tarafında büyük ses getirir ve şöhreti dilden dile yayı lır.Onun bu alandaki çalışmalarını yansıtan bi limsel makaleleri, kitapları Fransa ve Amerika'da yayınlanır. 1963 yıl ından sonra Uluslararası Cerrahlık Kuruınu'nda İ ran cerrahlarını temsi len asil üye olur. Cerrahi i le i lgi l i bir çok bilimsel toplantıya davet edilir. Cerrahi ilminin gelişmesindeki eşsiz hizmetleriyle kalp ve böbrek naklindeki başarısından dolayı 1983 yılında Paris Uluslararası Cerrahlık Akademisi ' ne üye seçilir. Tıp alanında yaptığı bu çalışmalar ve kazandığı başarı lar yanında öğrencilik yı llarından beri ilgi duyduğu Azerbaycan halkının dili, edebiyatı , tarihi ve sanatıyla da ilgili çalışmalar yapmak istiyordu. Şerefli bir geçmişe sahip olan, doğunun en güçlü tarih ve medeniyet kurucularından olan, İ slam dünyasının geçmişini şereflendirmek için çok İ ran çalışan atalarının, İ ran ' da bin yı l hüküm süren devletinin varlığını devam ettirebi l mek için binlerce şehit veren Azerbaycan halkının tarihinin örtbas edi lmesini, üstüne leke sürülmesini, özel likle de Azerbaycan dilinin hor görülmesini, bu dilin okullarda eğitim dili olmamasını ve bu di l le kitap, gazete yayınlanmamasını bir türlü kabul lenemez. Bu durumdan ne pahasına olursa olsun kurtulmak gerektiğine ınanır. Bu vatanseverl ik duyguları Cevat Hey'et' i gün geçtikçe daha sıkı bir şekilde sarmaya başlar. Ancak, İran 'da 12


Şah rej imi hakim olduğu için bu düşünce ve is te kleri yerine getirmek imkansızdı. Şah reJımı devri ldi kten sonra Azerbaycan halkı rahat bir nefes almaya başlar. Azerbaycan dilinde kitap, gazete ve dergi yayınlanmaya baş lanır. İslüm devrimi, Cevat Hey'et'in dil, tarih ve edebiyat alan ın da yapmak istediği çalışmalar ıçın uygun bir zemin hazırlamıştır.1979 yı l ından beri yayın lanan Varlık" dergisini kurar. ··varlık" dergisi Cevat Hey'et'in çarpan kalbi. düşünen akl ı , gören gözü, en başta ise söyleyen. konuşan dilidir. Ce,·;H Hey'et, "Varlık" dergisinin aracı l ığıyla halkın ın sevincine. derdine ortak olur, manevi yaralarına merhem sürer. ona geçmişini, bugününü anlatır, sabahın aydınl ı k yolunu gösterir. "Varlık" dergisi, kurulduğu günden b er i Ce\'at Hey'et'in söz kürsüsü ol muştur. Edebi ve türkoloji çalışmalarına bu kürsüden başlamıştır. ··varlık" dergisinde çok sayıda makale ve araştırması yayınlanır. Türkiye ve Azerbaycan 'da yapı lan edebiyat top lantılarına. türkoloji kongresi ve sempozyumlarına katı l ır. 80' l i yıl ların başlarında filoloji ve türkoloji alanında bir çok k itap yazarak arka arka�1:1 yayın lar. "Azerbaycan Şifahi Halk Ede biya t ı ··Azerbaycan Edebiyat Tarihine Bir Bakış" adlı kitaplarını n İ ran "da Azerbaycan dilinde yayın lanması aslın da. oldukça önemli edebi ve tarihi bir olaydır. Bu kitaplar kısa bir süre sonra Bakü'de de yüksek bir tirajla bası lmış ve filo loji b i lim inde kendine özgü bir yere sahip olmuştur. 1984 yıl ında Fars ça ile Azerbaycan Türkçesini mukayese eden '"Mugayisctü'l­ Lugateyn" adlı eserini, 1986 yı lında Farsça olarak " Türk D i l i v e Lehçelerinin Tarihi" adlı büyük eserini Tahran' da yayınlamıştır. "Mugayisetü' 1- Lugateyn" adlı eseri Bakü \ie Azerbaycan dil ine tercüme edilerek "İ ki Dilin Mugayisesi'" adı ile 1991 yılında yayınlanmıştır. ..

".

13


Adı geçen kitaplardan başka Doktor Cevat Hey'et'in tarih ve türkoloji meseleleri üzerine yazdığı çok sayıdaki makalesi İ ran, Türkiye, Amerika ve Azerbaycan ' da yayın lanmıştır. 'Türklerin Tarih ve Medeniyetine Bir Bakış" (Bakü-1993) adl ı kitabı bu bakımdan önem li bir yere sahiptir. Yaptığı araştınnalar ve yazdığı makaleler Cevat Hey' et'e halkın sevgi ve hüm1etini kazandırmıştır. Cevat Hey'et, Azerbaycan halkının tarihi ve kültürü üzerine yazdığı yazılarından dolayı çok da acı çekmiştir. Geric i güçler ve Azerbaycan karşıtı aşırı milliyetçi ler basında onun hakkında düşmanca tenkitler yapmış, aleyhine suç dolu yazı lar yazm ışlardır. Cevat Hey'et onlarla yorulmadan kaleminin gücüyle çarpışmıştır. Cevat Hey'et ' in gerek cerrahl ıkla gerekse yapmış olduğu sosyal ve edebi çalışmalarından dolayı çok sayıda ödülü vardır. l 982 yı lından beri Azerbaycan E.A Nizami adına Edebiyat Enstitüsü İ lmi Şurası 'nın fahri üyesi, l 992 yılından beri Azerbaycan Yazarlar Birliği ' nin üyesi ve Yazarlar Birliği ' nin "M.F. Ahundov" adına 1 99 1 'de verdiği ödülün sahibidir. l 994 yı lında "Dede Korkut" Cemiyeti 'nin verdiği "Mehmet Araz" ödülüne de layık görülmüştür. Cevat Hey'et bu ödüllerden aldığı parayı göçmenlere venniştir. Bunlardan başka, Azerbaycan i l im ve kültürünün geli şmesindeki hizmetleri, İ ran- Azerbaycan arası ndaki edebi ve kültürel ilişki lerin güçlendirilmesindeki yararl ı çalışmalarından dolayı Doktor Cevat Hey' et, 1989 'da Azerbaycan Cerrahları İ lmi Cemiyeti 'nin fahri üyesi , Azerbaycan Milli Kültür Akademisi'nin fahri akademik üyesi (1991), Bakü Devlet Ü ni versitesi 'nin fahri doktoru ( 1 992), N. Tusi adına Azerbaycan Pedagoj i Ü niversitesi'nin (1993), N. Nerimanov adına Tıp Ü niversitesi'nin ( 1994), Y. Mehmediyev adına Nahçıvan Ü niversitesi'nin ( 1993 ), Bakü'deki Hazar Ü ni versitesi'nin ( 1 995) fahri profesörü 14


seçi lmiştir. Ayrıca Cevat Hey'et, sık sık cerrahi ve türkoloji ile i lgi l i tebliğ vermek üzere Türkiye, Fransa, Ameri ka ve Azerbaycan üniversitelerine davet edilmiştir. İ lim ve kültür alanlarındaki üstün hizmetleriyle tanınan Cevat Hey'et, aynı zamanda sosyal konul ardak i hüyük hizmetleriyle de tanınmaktadır. O, İran ' ın . Türk iye"n in ve Azerbaycan'ın devlet ve hükümet başkan ları tarafın dan kabul edilmiş, ülkelerarası bilimsel ve kültürel i l işki lerin gel iştirilmesiyle i lgili karşılıklı görüşmelere katılmışt ır. Karabağ meselesiyle i lgili olarak Azerbaycan ' ın haklı sesini bütün dünyaya duyurmak için her türlü fedakarl ığı yapm ıştır. Azerbaycan'a sosyal yardım toplanması ve b u yardı m l a rı n göçmenlere, yaralı lara ve şehit aileleri ne ulaştı rı 1ması konusunda da İ ran 'da büyük bir emek harcamaktadır. Karabağ'da yaralanmış askerlerin Tahran hastanelai ndc ücretsiz tedavisi de Doktor Cevat Hey'et'in İ ran'daki nüfuzu ve fedakarlığı sayesinde gerçekleşmiştir. O. yara l ı ların çoğunu kendisi tedavi etmiştir. Doktor Cevat Hey"et"in yeğeni Doktor Ağabey Azerbaycani de Azerbaycan· da tanınmış isimlerden biridir. Doktor Ağabey Azerbaycani Almanya ve Bakü ' de Alman-Azerbaycan Dostluk Cemiyeti'ni kurmuş, halen de bu cemiyetin başkan yardımcılığını yapmaktadır. Son yıllarda Azerbaycan· a çok miktarda i laç ve tıbbi malzeme getinniş ; hastanelere yardım etmiştir. Cevat Hey'et bugün 60 yıla yakın cerrahl ık hizmetini Tahran 'da Azad İ slam Ü niversitesi'nin Cerrahi Bölüm ü Başkanı olarak sürdürmektedir. Kurucusu olduğu "Yarlı k'" dergisinde de yüreğinin, aklının ve kaleminin bütün gücüyle yorulmadan çalışmakta ve yazmaktadır. "

DoktorCev:ı.t Hey"et. Azerbaycan Neşriyatı. Bako. 199:'. s 3-K. : 98-3. Tahran. l 995.

··varlık"" Türkçe-F:ı.rsç:ı. Külıür r>crgisi. No

15

s.

36-37.


MUKA YESETÜ'L - LUGATEYN ÖN SÖZ (Herkese lazım o lan kitap ) Bil indiği gibi , her halkın kendi dili vardır ve bu dil o halk için her yönden güzel ve eşsizdir. Şunu da belirteyim ki, bel li lehçeleri olmayan, komşu halklarla daima alfika içinde yaşayıp dil yakınl ığı yaratmayan halk bulmak zordur.Bir çok başka etkenlerle birlikte, komşu halklarla karşılıklı kelime al ışverişiyle de dil ler meydana gelir. Öyle dil ler vardır ki, aynı kelimeler halkların konuşmasında, yazısında, telaffuzunda çok çeşitli farklıl ıklarla ortaya çıkar ve tercüme edilmeden komşu, daha doğrusu kardeş halk o dilin, ifade ve kelimelerinin çoğunu anlayamaz veya açıklama yapılmadan, sözlükten faydalanmadan kavrayamaz. Bence,bu işte "Mugayisetü' l­ Lugateyn" "Kel imelerin Mukayesesi" her zaman olumlu rol oynamış, gelecekte de oynayacak ve halkların birbiriyle dil, edebi ve kültürel il işkilerinin daha da yakınlaşmasına yardım edecektir. Bu zarureti, bizden çok çok evvel Mahmut Kaşgari ve başkaları hissetmiş ve bu yolda i lk adımları atmışlardır. Okuyuculara sunulan "Mugayisetü ' l-Lugateyn" adlı kitabın yazarı Cevat Heyet, Güney Azerbaycan'ın çekinmeden söylemek gerekir ki, bütün İ ran'ın en meşhur, en başarıl ı ve değerli aydınlarından biridir. Cevat Heyet' in Azerbaycan Edebiyatı ve bu edebiyatın yaratıcıları ile i lgil i bir çok i lgi çekici makalesi ve 16


araştırması vardır. Onun bu konudaki fikirleri dikkat çekmekte ve çağdaş edebiyatın gel işmesinde büyük ro l oynamaktadır. Pek çok konuya i lgisi olan Cevat Heyet' in meydana getirdiği ve düzenli olarak yayınladığı "Varlık" dergisi Güneyde yeni yeteneklerin parlamasına itici bir güç olmuştur.Güneyde şimdi çok güçlü yazarların, özel likle şairlerin yetişmesinde, edebi muhitin oluşmasında "Varlık" dergisinin tarihi bir hizmeti vardır. Çünkü, bu derginin yaratıcısı ve baş redaktörü sınır nedir? bilmemektedir. "Varlık" yalnız bir edebi dergi değildir. Bu derginin sayfalannda sadece şiir, hikaye, sosyal ve siyasi konulardaki yazılar değil, sosyal ve bilimsel eserler de yayınlanmaktadır. Bunlar da bitmeyen bir istekle okunmakta, halkın kültürel oluşum ve gelişimine yardım etmektedir. "Varlık" ta yayınlanan yazıların konu, anlam, edebi­ estetik ve içerik genişliği yüzyılımıza damgasını vuran P lüralizm (Çokçuluk) ruhunu yansıtmaktadır. Cevat Heyet Güneyle birlikte Doğuya, Batıya, Kuzeye ait bilimsel, sosyal ve edebi yazılara dergisinde düzenli olarak yer vermekle hem kendi yürek genişliğini göstermekte hem de çeşitli fikirlerin yan yana yaşamasına imkan vermektedir. Bu da bir derginin redaktörünün fi kirleri n çatışmasından, bu fikirlerin mücadelesinden korkmadığını göstermektedir. Fakat, çok önceden, belki de çok eski devirlerden beri bilinen bir gerçek var ki, o da gel işmenin esaslarından biri olan "Fikirlerin çarpışmasından gerçek ışığı parlar!" sözünün ifade ettiği anlamdır. Uzun yıllardır takip ettiğim "Varlık" dergisindeki yazılarla tanıştığımda şu kanaate vardım ki, Cevat Heyet'in .d il meselelerine ve Halk Edebiyatına büyük i lgisi vardır. Cevat Heyet' in ilgi çekici bilimsel araştırmalarından biri olan "Azerbaycan Şifahi Halk Edebiyatı" adlı kitabı elimdedir. Bu kitabın sayfalarını çevirdikçe yazarın oldukça 17


tabii ve bilimsel fikirler dizisi, insanı cazibesiyle büyülüyor. Yazar, Şifahi Halk Edebiyatının oluşması, gelişmesi, yayı lması konusundaki fikirlere haklı olarak tekrar tekrar dönmektedir. O fikirlerden biri şudur:" Genel olarak folklor ve halk bilgileri adı verilen halk kültürü ve bilgisi alanında oldukça geniş ve önemli yer tutan Sözlü Halk Edebiyatı başka ülkelerde olduğu gibi İran'da da insan hayatının en eski çağlarında başlamış, tarihin ayrı ayrı devirlerinin süzgecinden geçmiş ve bizim zamanımıza kadar gelip ulaşmıştır." Cevat Heyet'in çalışmaktan ve araştırma yapmaktan manevi bir haz aldığı okuyuculara sunulan bu kitapla açıkça görü 1 mek ted i r. Cevat Heyet, bazen önce söylediği fikirlere geri döner: Ona göre, kendini tekrar etme diye bir şey yoktur. Ona göre, folklor ürünlerinin oluşma süreci asırları kaplar ve olgunlaşır. Bu olgunluğun hangi yönde meydana geldiğini ve asırları nasıl kapladığını, bu hızlı süreçte nası l olgunlaştığını, nası l zenginleştiğini açıkça göstermek gerekir. Onun fikrini olgunlaştıran folklorun kaynaklan şunlardır: Yukarıda da söylediğimiz gibi, bu edebiyatın ürünleri, halkın çeşitli tarihi devirlerde yaşayışının ve bütün özelliklerinin aynası gibidir. Aynı zamanda halkımızın hayat tarihinin araştırılması için asıl bilgi verici kaynak sayılır.Bu konuda büyük Rus yazarı Maksim Gorki şöyle demiştir: "Sözlü halk ürünlerini öğrenmeden zahmet çeken halkın gerçek tarihini bi lmek mümkün değildir. Folklor kendi özel yolu ile tarihe arkadaşlık etmektedir." Bu kitap sadece edebiyatçılara, gazetecilere, öğretmenlere değil, halkların dili ve edebiyatı ile ilgilenen okuyuculara da faydalı olacaktır. Mirze İbrahimov Yazar, Akademisyen 18


ÇEVİRMENLERDEN İranlı bilim adamı Doktor Cevat Heyet'in l 982 yılında Tahran'da yayınladığı "Mugayisetü'l-Lugateyn" " İ ki Dilin Mukayesesi" adlı eseri problemlerinin derinliği , konularının çok yönlü ve tartışmalı oluşundan dolayı Sovyet Azerbaycanında Türkologlann, dil uzmanlarının dikkatini çekmiştir. Bu kitapta, Türk dillerinin menşei , onun başka dil lerle ilgisi ve münasebetleri, Azerbaycan dilinin morfoloji. sentaks ve gramerine ait bir çok zor ve karmaşık konulardaki araştırmalarla ilgili olarak yazann bilimsel ve nazari fikirleri veri lmiştir. Doktor Cevat Heyet kitabını yazarken, tanınmış bir çok Türkoloğun da eserlerinden faydalanmıştır. Böylece, kendisi dışında diğer Türkologlann da bilimsel görüşleri bu eserde yer almaktadır. Eski Sovyetler Birliği 'nde Türk dillerinin, özellikle de Azerbaycan dilinin tarihi oluşum süreci, morfoloji ve sentaksına bağlı olarak yürütülen araştırmalarda Türkoloji i lminin esaslan işlenip hazırlanmıştır. Bu bakımdan Doktor Cevat Heyet'in kendi kitabında ileri sürdüğü bazı meseleler dil alanında i lgi uyandırmaktadır. Bunu dikkate alarak çevirmenler, kitabın aslına uygun şekilde Azerbaycan diline çevirip genel ilim esaslanna uygun bir hale getirmeye çalışmışlardır. Böyle açık ve düzgün bir tercüme Azerbaycan' daki dil uzmanlarına, İran' da yeni gelişmeye başlayan Türkoloj i ilminin şimdiki durumu hakkında tam bir fikir vennektedir. Şüphesiz, İran 'da son dört beş yılda gelişmeye başlayan Azerbaycan dil i lm inde de zıt görüşler ve

19


tartışmalar olacaktır. Bu ilk adımlar, dil uzmanları tarafından öğrenilmeli ve düzgün bir şekilde değerlendirilmelidir. Eserin Farsça metninde Doktor Cevat Heyet, "Türk Dil i'', "Türk Sözü'', "Azeri Lehçesi", "Azeri Türkçesi" terimlerini "Azerbaycan Dili" ve "Azerbaycan Kelimesi" anlamında kullanmıştır. Okuyuculara daha açık olması için tercümede aynı kelimelerin yanında parantez içinde "Azerbaycan" kel i mesini verdik. Bundan başka yazar. Azerbaycan dilinin yapım ve çekim eklerinden bahsederken her yerde "son ek" kelimesini kullanmıştır. Azerbaycan dilinde "ön ek" kelimesi kullanılmadığı için "son" kelimesini de tercümede kaldırdık. Bu kitap, Arap ve Fars grameri esas alınarak yazılmıştır. Açıkça görülmektedir ki, ayn ayn söyleyiş özellikleri, fiiller, onların gramer ve şekil özelliklerine ait hem ilgi çekici hem de bugün bizim dil çalışmalarımızda nispeten farklı açıklanan meseleler de bu kitapta belirgin bir şekilde yer almıştır. Kitaba yazılmış açıklamalarda bu meselelerin bazılarına bilimsel yorumlar getiri l miştir. Bununla birlikte kitabın en önemli özelliği, Azerbaycan dilinin gelişmiş dünya dillerinden biri olduğunu, bi limsel, felsefi ve sosyal fikirleri mükemmel ve anlaşılır bir şekilde ifade etme gücüne sahip, bir çok yönlerden de Fars dil inden üstün olduğunu yazarın bilimsel esaslara dayanarak ortaya koymasıdır. Bu kitap bize, doktor Cevat Heyet' in Türk (Azerbaycan) , Fars ve Arap dil lerinin gramerini, özel likle Azerbaycan dilinin başlangıçtan bugüne kadar olan tarihi gelişimini, bu dilin morfoloji, sentaks ve leksikolojisini çok iyi bi len tanınmış Türkologlardan biri olduğunu göstermiştir. O, bu değerli eseriyle İran' da Türkoloj i i lminin temelini atmıştır.

20


Kitapta tartışma yaratan bazı konulardaki açıklamaları Firuze Parenci yazmıştır. Bu açıklamalar kitabın sonuna eklenmiştir. Doç. İ . Şems, yapılan tercümeyi ciddi bir şekilde incelemiş, baskıdaki yanlışları düzelterek eseri, Farsça metnine yakınlaştırmıştır. Tercümeye bir inceleme yazısı yazmış olan Filolog B.T.Abdullayev ve R. Eyvazova tercümeyi daha düzgün bir hale getirmek için faydalı tavsiyelerde bulunmuş, gözden kaçmış olan yan lışları göstermiştir. Tercüme üzerinde yeniden çalışı lmış ve yapı lan tenkitlerde üzerinde durulan bazı konular da tercümeden çıkarı lmıştır. Kitabın tercümesinde dikkat çekici bilimsel yanlışları gösterip, faydalı tavsiyeleriyle gelecek baskıda tercümeyi güzelleştirmeye yardımcı olacak dil uzmanlarına ve okuyuculara şimdiden teşekkür ederiz.*

•Matbaadaki zorluğu dikkate alarak kitabın 16 ve 17. sayfalarında parantez işaretinden önce Arap alfabesiyle verilmiş işaretler çıkarılnııştır.

21


Bismillahirrahmanirrahim GİRİŞ Eski ve meşhur bir atasözü "Farsi şeker-est, Türki hüner-est (Fars dili şekerdir, Türk dili hünerdir)"der. Fars dilini bilenler, özellikle Sa'di ve Hafız'ın gazel lerini okuyanlar bu dilin inceliğini çok iyi hissederler. Belki de zevk ve yetenekleri ölçüsünde fikir ve hislerini ifade etmek için bu di lden faydalanmışlardır. Azerbaycan dili ve edebiyatı alanında yeteri kadar bilgisi olan Azerbaycanlılar. Azeri şiir ve nesrinde kendi zevkleriyle bu dilde yazıp eser ortaya koymuşlarsa, Azerbaycan dilinin sanat ve yaratıcılık dili olduğunu anlamışlardır. Fars şiiri ve edebiyatının beşiği o lan İran ' da milyonlarca Azerbaycanlı vardır. Fakat Azerbaycan dilini bilenlerin sayısı, parmakla sayılacak kadar azdır. Elbette, bu yeni bir mesele değildir. Yıllardan belki de yüzyıl lardan beri bütün İranlılar Fars diline ilgi duymuş, kendi edebi yaratıcılıklannı bu dille ortaya koymuşlardır. Bu ülkenin halktan Fars, Azerbaycanlı, Kürt, Arap ve h atta Türkmen ve Beluç halktan bile Farsça eğitim alıp, kendi duygu ve fikirlerini bu dilde ifade etmişlerdir. Bu mesele yaşadığımız yüzyılda, özellikle Pehlevi hakimiyeti devrinde bir devlet politikası şekl ini almış ve hükümetin proğramında uygulanıaya konmuştur. İran'da Yal\. � geçmişe kadar, yaşayan Azerbaycanlılar, geleneklerine bağlılık sonucunda, ya kendi zevk ve tutumlarına göre hakim kültürün büyük tesiri altı nda, •.

22


ya da başkalarını taklit ederek şiirlerinin çoğunu Farsça söylemiş, eserlerini Farsça yazmışlardır. Fakat, Azerbaycan dilinde de şiir söylemek ve eser yazmak yasaklanmamıştı. Ali Şir Nevayi ve Fuzuli gibi şairlerin divanı bir çok Azerbaycanlı edebiyatçı tarafından okunur, ara sıra ana dilde güzel şiirler de söylenirdi. Ali Şir Nevayi 'nin eserlerini daha iyi anlamak için yazılmış olan "Senglax" ve buna benzer sözlükler düşüncemizi ispat etmek için en güzel delildir. Ne yazık ki, Pehlevi hakimiyeti döneminde aşır ı milletçilik ve milliyetçilik yüZünden yanın yüzyı ldan fazla dil konusunda kaba kuvvet ve zorlama siyaseti uygulandı. Azerbaycan dilinde her türlü kitabın basılıp yayım lanması engellendi . Fars dili, devlet dili ve zorla kabul ettiri lmiş dil şeklini aldı. Bu hoş olmayan devlet uygulaması, tekelcilik ve kaba kuvvet siyaseti sonucunda İran'da Fars ol mayan halkların dili, özellikle Azerbaycan dili resmi şeki lde yasaklandı. Elbette, bu insanlık dışı uygulama ve önlemler. halkın istemediği uygulamalar karşılıksız kalamazdı . Dili yasaklanmış halkta hoş olmayan tam tersine davranışlar. bazen de kin ve nefret meydana getirdi. İster istemez onlarda Fars dilinin inceliğiyle ilgili zevkleri azaldı. Bugün Azerbaycan dilini iyi bil meyen veya bu dilde eğitim almayanların, yukarıda ifade edilen atasözünün anlamını kavramaları güçtür. Aynı zamanda aşırı Fars milliyetçilerin "Azerbaycan dilinin şiir ve edebiyat dili olmadığı; felsefi, bilimsel düşünce ve kavramları ifadede yetersizliği yolundaki maksatlı propagandalarına inanmaları da mümkündür. Pehlevi yönetimi yıkıldıktan ve devlet engeli kaldırıldıktan sonra, kısa bir süre içinde Azerbaycan dilinde kitap, gazete ve dergi basılıp yayımlandı. Çağc4.ş ve klasik Türk şairlerinin divanları yeniden basıldı. Azerbaycan dili

23


(tereddütlü bir şekilde olsa da!) yeniden güçlü bir dil olduğunu gösterme imkanı buldu. "Mugayisetü ' l-Lugateyn" adlı bu kitap, Azerbaycan di l inin sanat dili olduğunu göstermek amacıyla birlikte, Azerbaycan dil ini yeterl i seviyede bi lmeyen, eski geleneklerin etkisi altında olan vatandaşlarım için yazılmıştır. Bu eserde, Azerbaycan dili Fars dili ile mukayese edilirken (fakat, okuyucular (İr anlılar) Fars dilini bilirler ve isterlerse Fars dilini kendi leri de araştırabilirler.) gerekli açıklamalar yapılır ve Azerbaycan dil inin özellikleri kısaca açıklanır. Şunu da belirtmek gerekir ki, Azerbaycan dili, Hi nt-Avrupa dillerinin herhangi biriyle mukayese edi lse, az çok aynı sonuç elde edi lebilir. Fars ve Türk dil lerinin mukayesesi konusunda bundan beş yüz yıl önce Horasan ve Türkistan'ın büyük şairi Emir Ali Şir Nevayi klasik Türk eserlerinden sayılan "Muhakemetü ' l-Lugateyn" adlı bir kitap yazmıştır. Türkçe konuşan halkların en büyük Türk şairlerinden biri olan, Çağatay edebiyatının esaslarını ortaya koyan ve geliştiren Nevayi'nin şi irlerinin toplandığı divanı asırlarca Horasan, Türkistan, İ ran ve Anadolu'da yaşayan Türkler tarafından okunmuş ve onlara nazireler yazılmıştır. Nadir Şah'ın yazarı olan Mirza Mehdi Han Astarabadi "Senglax" sözlüğünü Nevayi 'nin divanındaki şiirlerindaha kolay anlaşılması için yazmıştır. Her iki dilde ustaca şiir yazan Nevayi, Fars dilinde de altı bin beyitten fazla şiir yazmış; bu şiirleri "Fani" mahlası ile yazmıştır. Nevayi'nin yazdığı 3 2 eserden 16'sı Özbek dilinde, diğerleri ise Farsçadır. Nevayi'nin "Muhakemetü'l-Lugateyn" adlı eserinin girişinde belirttiğine göre Hafız, Sa'di, Cami, Pehlevi ve diğerlerinin elli bin beyitten fada şiirini ezberlemiştir. Nevayi kendi devrinde Horasan ve Türkistan şairlerinin üstadı ve önderi olmuştur.

24


Nevayi, aynı zamanda Sultan Baykara 'nın emırı, veziri ve yakın dostu, ünlü Herat akımının kurucu larından. önderlerinden ve koruyucularından biri olmuştur. (Hicri 876906, Miladi 1471-1500) O, Türk şairlerinin kendi şiirlerini Farsça yazmalarından çok rahatsız olmuş, on ları ana dilinde de şiir yazmaya, bu alanda da şiir yazma güçleri n i ortaya koymaya davet etmiştir. O, bu konuda şöyle söylemekte dir : "Türk dilinde yenilikler, güzellikler çoktur, ama onları kul lanmak kolay değildir. Yeni şiir yazmaya başlayan insanlar bu zorluklardan korkup kaçıyorlar. K olay işe yönelerek Farsça şiir yazıyorlar. Bu iş gittikçe adet ve özellik haline geliyor. Onları bu durumdan kurtarmak zorlaşır. Ayrıca, gençler çoğu zaman Farsça ş i ir yazanları tak lit etmekte dolayısıyla bu şiirlere ilgi duyanlar da çoğunlukla Farsça bilenler oluyor." Nevayi "Muhakemeti.i'l-Lugateyn"' adlı eserinde, Türk dilinin bazı özelliklerinden bahsederken şöyle bir sonuç çıkarır:" Bu dil duygu ve düşünceleri ifade etmek için daha uygundur. Fakat, herkes güzel ve inc e ş i i rler yazamaz. Türkçe güzel ve ince şiirler yazabi lmek için. dilin zorluklarından korkmadan dilin incel ik lerini en ınce ayrıntılarına kadar öğrenip tecrübeli bir sanatçı o lmak gerekir." "Muhakemetü'l-Lugateyn" adlı eser, Prof. Turhan Genceyi tarafından Farsçaya tercüme edilmiş ve 1327 (M ila d i 1947-1948) yılında Tahran 'da yayınlanmıştır. Ne yazık ki, çok geçmeden bu eser eski yönetimin memurları tarafından toplanıp yok edilmiştir. Sizlere sunulan bu kitap, Nevayi' nin yaptığı işin bir devamı olduğu için "Mugayisetü' l-Lugateyn"' adı verilmiştir. Daha önce de belirtildiği gibi bu eserde Azerbaycan dili ile Fars dili mukayese edilmiştir. Bu eserin aslı Farsça olduğundan ve İ ranlı okuyucular ı çın yazıldığından, okuyucular Fars dilini ve özelliklerini bilmektedirler. Bunu düşünerek biz de Azerbaycan dilinin 25


özel liklerini açıklayarak Fars dili ile mukayese etmekle yetindik. Burada faydalandığımız Türkçe kelimeler edebi dilden. Azerbaycan yazar ve şairlerinin eserleri nden alınmıştır. Böylece. ana di lleri Azerbaycan di li olan okuyucuların. bu kelimelerin hepsini bi lmeleri mümkün deği ldir. Pek çok kişinin düşündükleri ve iddia ettikleıinin aksine Azerbaycan dilinin yazılı ve sözlü edebiyatı çok zengi ndir. Bu dilin yazı lı edebiyatı 1250-1400 yıl geçmişi olan Yenisey ve Orhon kitabeleriyle başlar. 25 Türk diyalekti ya da dili Sovyetlerin çeşitli yerlerinde Çin, Türkistan, Türkiye ve Balkan ülkelerinde yaşayan insanların resmi dilidir ve bunlardan tahminen yirmisinin yazısı ve yazılı edebiyatı vardır.Türklerin sözlü edebiyatı çok zengindir.Her bölgede genel ve eski özell ikleriyle birlikte yerl i ve bölgesel özel likleri de vardır. İ ran Türklerinin sözlü edebiyatı en zengin edebiyatlardan biridir.Oğuz boylarının destanlarını anlatan "Dede Korkut" adlı eser, sözlü edebiyatın en eski ürünlerinden biridir. Uzmanların çoğu, bu destanlardaki önemli tarihi olayların Azerbaycan'da ve Anadolu'nun doğu bölgesinde meydana geldiğini düşünmektedirler. Eserde, bu bölgede yaşayan insanların kavim ve kabile özellikleriyle "Muhakemetü 'l­ bahsedilmektedir. kahramanlıklarından Lugateyn" adlı eserde, Çağatay Türkçesi Fars dili ile mukayese edilmiştir. Bu eserde ise Azerbaycan Türkçesi ile Farsça mukayese edilmiş, Azerbaycan'ın bugünkü edebi dil inin kelimeleri ve Azerbaycan Türkçesinin özellikleri incelenmiştir. Eserin sonunda Azerbaycan Türkçesine ait 1750 kelimenin listesi verilmiştir. Fars dilinde bu kelimeler için özel kelimeler yoktur ve çaresizlikten çoğu zaman Arapça kelimelerden yararlanılır ya da birden fazla kelimeyle ifade edilir. Böylece Azerbaycan Türkçes"ine ait kelimelerin çoğu aynen veya söyleyişinde bazı değişiklerle kullanılır. 26


İKİ DİLİN MUKAYESESİ Dil, karşılıklı anlaşma ve insanlar arasında iletişim aracıdır. O, kelimeler topluluğundan meydana gelmiş. biyolojik zemini olan sosyal ve canlı bir olaydır.Tarih boyunca kendi gelişme yolunu devam etti rerek. bu yolda kanun ve kurallarıyla dış şartlara bağlı olmuştur.i nsanlar kendi duygu, düşünce, inanç ve isteklerini dil aracıyla birbirlerine bildirip ihtiyaçlarını gidermişlerdir.Dil lerin oluşum tarihi tam bilinmemektedir. Tahminen beş yüz bin yıllık bir geçmişi vardır. Öyle görünmektedir ki dil, ortaklaşa bir işin yapılması, tabiattaki seslerin taklidi ya da ba�ka sebepler yüzünden ve önce toplumların meydana gelmes ine bağlı olarak insanın dile olan ihtiyacından ortaya çıkmıştır. Toplumlar, önce kavimler şeklinde yaşadıkları ıçın kavimlerin sayısına göre diller meydana gelmiş ve daha sonra çeşitli kavimlerin birbiriyle kaynaşması, şehir ve mi lli toplumların oluşması, halk ve milli dillerin meydana gelmesine sebep olmuştur. İkinci Dünya savaşından önceki istatistiklere göre. dünyada 2796 dil vardır. Bu istatistiğe göre, Hint-Avrupa dillerinin sayısı 132, Hami-Sami dillerinin sayısı 46, Altay dillerinin sayısı 34, Ural-Fin-Ugor dillerinin sayısı 32, Çin­ Tibet dillerinin sayısı l l 5, Kuzey Amerika dillerinin sayısı 3 l 5, Meksika ve Orta Amerika dillerinin sayısı 96, Güney Amerika dillerinin sayısı 783'tür.

27


Dil lerin birbi rleriyle olan benzerliği ve akrabal ı ğı iki yönden anlaşılır: l ) Di llerin menşei,2) Dillerin kuruluşu ve dış şekil leri( Morfoloj i özellikleri ) Azerbaycan dili menşe bakımından Ural-Altay dillerinden, Altay dil gu rubundandır Ural-Altay dil leri grubu için denilebilir ki. bu dil leri konuşan insanlar. Ural ve Altay dağları arasındaki yerlerde (Türkistan ' ın kuzeyinde) yaşamış,bunlardan her grup ayrı ayrı zamanlarda çeşitli yerlere göç etmişlerdir.Bu gruptaki di llere Fin, Macar dilleri (Ural dilleri, Türk, Moğol, Mançu* -Tunguz (Altay dil leri)) dah ildir. Kuruluş ve morfoloji yönünden diller üç gruba ayrılır: 1 -Tek Heceli Diller: Çin, Tibet, Siyam ve Güney Doğu Asya dilleri gibi .Bu dillerde kelimeler tek hecelidir. Kelimeleri n önüne veya sonuna ekler getirilmez. Cümle bilgisi ve birden fazla kel i menin yan yana gelerek oluşturduğu birleşik kelime ile ifade edilmesi esasına dayanır. Her kelimenin çeşitli anlamlan vardır ve bunları kelimenin cümledeki yerinden, seslerin tekrarı, tonlaması veya uyumundan anlamak mümkündür. 2- Bükümlü Diller: Bu di l lerde kel im elerin çekimi yapılırken kökleri de değişikliğe uğrar: goften, miguyem gibi .Hint-Avrupa dilleri ve Fars dili bu grupta yer almaktadır. 3- Eklemeli Diller: Bu dillerde yeni kelimelerin oluşturulması ve fiillerin çekimi kelime köklerine uygun yapım ve çekim eklerinin getirilmesiyle yapılır. Bu, yeni kel imelerin meydana gelmesini ve kelime hazinesinin zenginleşmesini sağlar. Bu dillerde kök sabit kalır ve çekim yapılırken değişmez. Ekler kökün durumuna göre eklenip, kökten kolaylıkla ayırt edilirler. Türk dili ve Ural-Altay dilleri bu gruba dahildir. Ural-Altay dilleri aşağıdaki özellikleriyle Hint-Avrupa dillerinden ayrılırlar. (Wiederman) .

*Mançur

28


1-Kelimelerin sesleri arasında uyum vardır. (Ses Uyumu.) 2- Bu dillerde cinsiyet ve artikel yoktur. 3- Ç ekim, kelimenin sonuna eklerin getirilmesiyle yapılır. 4- isimlerin çekiminde iyelik eki kullanılır. 5- Fiil şekilleri zengin ve çeşitlidir 6- Hint-Avrupa dillerinin aksine ablatif eki (-den ayrılımı hali eki) kelimeden sonra gelir:"evden"gibi. 7- Sıf�tlar isimlerden önce gelir."güzel kız" gibi. 8- Sayılardan sonra çokluk eki getirilmez. 9- Mukayese, ayrılma hali eki (ablatif) ile ifade edilir. 10-Yardımcı fiil olarak "daşten"yerine "buden"(imek) fiilinden yararlanılır. il-Soru eki vardır. 12-Bağlaçlar yerine fiil şekillerinden (gerundiumlardan) yararlanılır. Yeri gelmişken şu konuyu da unutmamak gerekir ki, bu özelliklerden başka Türk ve Hint-Avrupa dilleri arasındaki esas fark, daha çok kuruluş özellikleri, cümle, kelimelerin birleşimi ve cümle unsurlarının sırası bakımındandır. Analitik özellikler ve ses uyumu kanunu ikinci planda kalmaktadır. (Dilaçar) Hint-Avrupa dillerinde ve bu grupta yer alan Fars dilinde edatlar ya da kelimenin önüne yapılan birleştinneler vardır. Halbuki Türkçede ön ekleme yoktur. ör: international kelimelerinin (Arapça) beynelminel ve (Fransızca) karş-dığında Azerbaycan Türkçesinde milletlerarası veya uluslararası kelimeleri vardır. Yani, ön ekler yerine son ekler kullanılır. Çünkü Türk dilinde kelimeler sondan tamamlanır

ve genişler. Hint-Avrupa dillerinde, cümlenin esas unsurları (özne ve yüklem) önce gelir. Diğer unsurlar, zincirin halkaları gibi birleştirici edatlarla birbirine bağlanarak ona eklenir. Eğer ikinci derecedeki unsurlar kullanılmazsa, cümlenin düzeninde 29


bir değişiklik olmaz. ör: Men be-Şiraz reftem ta dustem ra bebinem ki exiren ez Fransa amede ve der anca şeş sal teb xande est. Burada esas cümle unsurları (Men be-Şiraz reftem) dir ki, cümlenin başında yer alır. Fakat, Türk dilinde cümle unsurlarının sırası tamamen tersinedir. Başta, ikinci derecedeki ve yan unsurlar gelir. Esas unsurl ar ya da fiil sonda gelmektedir. Yukarıdaki Farsça cümle örneği Türk dilinde şöyle ifade edi lir: A ltı yıl tıp okuduktan sonra Fransa' dan yeni gelen dostumu görmek için Şiraz 'a gittim. C .L.Luis kendi gramerinde Türk dilindeki cümle unsurlarının sırasını aşağıdaki gibi ifade eder: 1-Ö zne (Fiil cümlesinde özne); 2- Zaman zarfı; 3- Yer zarfı; 4- Yer tamlayıcısı; 5- Nesne; 6- Fiilin anlamını değiştiren kelimeler; 7- Fiil . Cümlede belirtili olan her kel i me, belirtisiz olan kelimeden önce gel i r. Nesne belirtili olursa, belirti li olmayan yer tamlayıcısından önce gelir. Aşağıdaki örnek, Azerbaycan dilinde cümle unsurlarının sırasını gösterir: Nakkaş geçen gün müzeye gelenlere tablolarını kendisi gösterdi . (Neggaş ruze gozeşte der muze tablohaye xodra temeşeçiyane xodeş neşan dad.) Bundan daha da önem lisi (konuşmada red.) cümlede en önemli unsur fi i lin yanında bulunur. Konuşma dilinde çok kullanılan "ki" bağlacının Azerbaycan dilinde, şahıs zamirleri gibi kullanı lması doğru değildir. Onun yerine zarf-fi iller veya gerundiumlardan faydalanılmalıdır. Cümle fiille bitmezse, buna devrik cümle denir. Devrik cümle konuşmada, şii r ve özel ş ek illerde kul lanılır. Ses Uyumu: Azerbaycan dilinin önem li özelliklerinden biri ses uyumudur. Sesler kelimeleri meydana getiren sade unsurlar olarak d ild e temel bir rol oynarlar ve büyük bir öneme sahiptirler. Azerbaycan dilinde çeşitli sesler arasında

30


vardır. Bu konunun daha iyi anlaş ılm a s ı için aşağıda gerekli açıklamalar verilmekte di r. Sesler ikiye ayrılır: Sesliler ve sessizler. Azer baycan dilinde sesliler zengin olup hepsi 9 sesten iba rettir . (Halbuki Fars di l i n de 6, Ara p di l i nde ise 3 s e sl i (kök ve ekler) uyu m

vardır.) Azerbaycan dili nde

sesliler iki farklı guruba ayrılır: 1-Kalın sesliler: (a), (o) ; Türk A lfabesindeki ··ı" ve Siril ik (Kril) alfabesin d e ki "ı''," i l ıg (germ) kelimesi gibi . Bunlara arka s es ler de den i r . Çü nk ü , damak ark a sın da söylenir 2-İnce sesliler: (e), (e), (ö), veya S i rili k alfabesindeki ö,ü,i. ör. "il" kelimesinde olduğu gibi.Bu sesliler yuvarlak ya da düz olabilir. Aşağıda şu şeki l de verilmektedir: 1-Yuvarlak ünlüler: (o),(u),(ö),(ü). 2-Düz ünlüler: (a),(e),(e), (ı),(i). Seslilerin uyum kuralları şöyl edir: Kel i me kökünün birinci hecesinin sesl i leri hangi grupta yer alıyorsa , sonrakı seslilerde o gruba dahil sesliler olacaktır. Hatta yabancı kelimeler de Azerbaycan Türkçesine m a l o lm u ş bir keli meyse aynı kurala bağlı olacaklardır. Mes: "almag" kelimesinde birinci hecedeki "a" seslisi kalın ve düz olduğu için ikinci hecedeki sesli "a" da bu gruptandır. Azerbaycan dili nd e seslilerin özel bir sırası vardır. Azerbaycan Türkçesine ait kel imel eri n ç o ğ u nd a bu sıraya "

"

.

uyulur ve bu sıralamadan kelimenin Azerbaycanca alıntı olduğunu bilmek mümkündür. Kalın seslilerin

ya da

kelime

içinde· sıralanma kuralları gramer ki tap l arın da geniş bir Şekilde anlatılmıştır. Bu, genellikle aşağıdaki gibidir: için; (a)- üçüncü hece için; (i).,.dördüncü hece için İnce ünlüler için genel sıra (o)-birinci hece iç in ; (u)- ikinci hece

şöyledir:

*Sirilik ıılfabc:si. Slııv alfabesi ı.h:ınekıir.

31


(ö)-birinci hece için: (ü)ikinci hece içi n; (e) üçüncü hece için; (i )-dördüncü hece için. Türkiye Türkçesinde (e) de (e) gibi söylenir. Söylediğimiz gibi Türk dilinde (o} birinci hecede, (i) ikinci hecede, (a) üçüncü hecede, (i) dördüncü hecede yer alır. Bu sıralamayı öğrenmek ıçın "oxumag" ve "götürmek" kelimelerindeki seslilerin sırasını unutmamak yeterlidir. Bir kelimede birinci hecenin seslisi ö olursa, ikinci sesl inin yerine üçüncü sesli gelebilir. Fakat, dördüncü sesli gelmez. Böylece "ödev" yerine " ödiv" denmez. ör: "limu" ya da " limon" Türkçe bir kelime değildir. Çünkü birinci hecede dördüncü sıradaki sesli (i) olduğu için sonuncu hecede (o) ya da (u) seslisi, yani birinci ya da ikinci sıradaki sesli gelemez. Bu kelime Türkçe bir kelime olsaydı "!imin" ya da "limen" şeklinde söylenmesi gerekirdi. Azerbaycan dilinde kullanılan çok sayıdaki yabancı kelime de ses uyumu kuralına uymaktadır. ör: "axur" kelimesi Azerbaycanca değildir. Bu kelimenin Türkçesi "axır" şeklindedir. Şimdiki "altın" (gızıl) kelimesi, bu kelimenin eski "ahun" şeklinden daha üstün sayılmaktadır. Bu kurala göre, Azerbaycan kelimelerini ve bu kelimelerin doğru söyleyişini belirtmek gerekir. Uyum kuralları, ünlüler ve ünsüzler arasında aranır. Eserin hacmini dikkate alarak ayrıntılı bilgi veremiyoruz. Ses uyumu, Azerbaycan dilindeki kelimelerinin özel bir uyuma sahip olmalarından dolayı ve bu kelimeler düzgün bir şekilde söylendiğinde dinleyicide hoş bir etki bırakmasına sebep olur. Azerbaycan dilinde 32 harf veya ses kullanılır. Bunların dokuzu ünlü, diğerleri ünsüzdür. Azerbaycan dilinde Fars ve Arap dilinin aksine sesliler kısadır. Bu sebeple Azerbaycanca yazan şairler, aruz vezniyle yazılan şiirlerde Arapça ve Farsça kelimelerden yararlanırlar ve bazı durumlarda sesleri uzun söylerler. Hece 32


veznının aksine aruz vezni, Azerbaycan şıırı ıçın uygun olmadığından, ç�ğdaş şiirde eski önemini kaybetmiştır. Azerbaycan şiiri Islamiyetten önce hece vezniyle söylenmiş ve "goşug" veya "goşgu" olarak adlandırılmıştır. Daha sonra bir çok göçler sonucunda Türkler Araplara ve Farslara yakınlaşmış, aruz veznini onlardan alıp zaman geçtikçe klasik Türk şiirinin ölçüsü olarak kabul etmişlerdir. Halk şairleri (ozanlar ve aşıklar) bunu dikkate almayarak, kendi şiirlerini (bayatı, koşma vs.) yine hece vezniyle söylemişlerdir. Mukayeseli araştırmalarda diller dört yönden incelenir: 1 -Sentaks veya cümle kuruluşu bakımından. 2- Morfoloji veya şekil veya son ekler bakımından. 3-Sesler veya fonetik bakımından 4-Kelimeler bakımından Sentaks veya cümle kuruluşu hakkında daha önce genel bir bilgi verilmiştir. Morfoloji bakımından Azerbaycan kelimeleri, kök ve ek olarak parçalara ayrılır.Kelimelerin kökü değişmez. Bu kökler ya sade, ya türemiş ya da birleşik olabilir. Sade kökler, tek heceli ve çok heceli olabilir: ad, su, getir kelimeleri gibi. Türemiş kökler, sade köklere bir veya birden fazla ekin getirilmesiyle meydana gelir. "Sulamak" gibi. Birleşik kökler, iki sade kökten veya bir ya da daha fazla birleşik kökten meydana gelir. ör. "el çekmek". Azerbaycan dilinde ekler çok zengin ve çeşitlidir. Bu eklerin çeşitli kelime köklerine getirilmesi ile yeni anlamları olan kelimeler meydana getirilir. Bu eklerin en önemlileri şunlardır: 1.-çı,-çi,-çu,-çü : Bu ekler iş ve sanat bildiren kelimeler türetmek için kullanılır. ör. ğaç ağçı (kaçakçı), çörekçi, sürüçü. 2.-lı,-li,-lu,-lü: Bu ekler sahiplik ve aidiyet anlamı verir.

33


ör.pullu, Tebrizli, varlı(zengin),üzlü (yüzü kaplanmış, yüzü kabuk tutmuş) 3.-sız,-siz,-suz,-süz: Bu ekler de Fars dilindeki "bi" ön ekinin karşılığıdır. ör.pulsuz, kömeksiz(kimseden yardım görmeyen,aciz) 4.-hg,-lik,-lug,-lük : Bu eklerle sıfattan isim ve isimden yeni isimler türetilir. Durum, miktar, olay, adet, ve özellik anlamı bildirir. ör.dağlıg (dağlık), gözellik (güzellik), düzlük. Eserin hacmi küçük olduğu için burada diğer yapım ekleri üzerinde durmuyoruz. 2- Çekim ekleri, fiillerin çekiminde ve ismin çeşitli hallerini bildirmek için kullanılır. -lar, -ler çokluk ekleri de bu grupta yer alır. Ses uyumu bakımından bu ekler, kökün son seslisine bağlıdırlar. Çekim ekleri yapım eklerinden sonra gelir. ör.gabagçılar (kabakçılar), gaçagçının (kaçakçının) gibi. "Ses uyumu" bölümünde de açıklama yaptığımız için burada fazla üzerinde durmadan geçiyoruz. Şimdi de Azerbaycan Türkçesine ait kelimeler özellikle fiiller hakkında Farsça kelimeler ve fiillerle mvkayese ederek açıklama yapacağız. Bu konuda bundan beş yüz yıl önce Emir Ali Şir Nevayi "Muhakemetü'l-Lugateyn" adlı eserinde Fars dilinde karşılığı olmayan 1 00 Türkçe kelime hakkında dikkate değer açıklama yapmıştır. Nevayi, örnek olarak verdiği bu 100 kelimenin Fars dilinde karşılığı olmadığını söyler. Böylece, biz bu kelimeleri Farslara anlatmak istediğimizde, Arapça kelimelerden kurulmuş cümlelerden yararlanmak zorunda kalacağız. Nevayi'nin kendi eserinde örnek olarak verdiği kelimeler Çağatay Türkçesine ait olduğu için İran' da yaşayan Türkler, bu kelimeleri bilmemektedirler. Biz bu eserde, o

34


kelimelerin yerine Azerbaycan Türkçesi ndeki benzer kelimeleri kullandık. Bu eserde, 1750' ye yakın Azerbaycan Türkçesine ait kelime verilmiştir. Fars dilinde, bu kelimelerin karşılığı yoktur. Bununla beraber, Fars dilinde kullanılan 300 kadar Azerbaycan Türkçesine ait kelime de bu eserde verilmiştir. ör. ağa, xanım, sorag, uğur, gab, gaş ı g, gablama dolma, bayrag, sancag ve diğerleri. Bu kelimeler son dönemlerde E.Peyğun tarafından yayınlanmış olan " Azerbayc anca Farsça Sözlük" ve M.E.Ferzane' nin yayma hazırlamakta olduğu "Azeri Türkçesi-Farsça Sözlük" ünden kendilerinin katılımı ile seçilmiştir. Peyğun ' un sözlüğü otuz bin Azerbaycan kelimesinden ibarettir. Ferzane' nin sözlüğü ise daha geniştir. Burada, Fars dilinde aynen kullanılan 1 50'ye yakın Azerbaycan kelimesi de merhum Prof. Hasan Zerinezade' nin 1960 yılında Bakü'de yayınlanan "Fars Dilinde Azerbaycan Kelimeleri" adlı eserinden alınarak verilmiştir. Bu kelimelerin karşısında parantez içinde "Z" harfi yazılmıştır. İbrahim Olgun ve Cemşid Dırahşan'ın "Farsça­ Ttirkiye Türkçesi Sözlük"ü de bu şekilde incelenmiştir. Bu sözlükte otuz beş bin Türkçe kelime vardır. Fars dilinde karşılığı olmayan l l 00 kelime ve Fars dilinde aynen kullanılan l l O kelime de bu sözlükten alınmıştır. Azerbaycan Türkçesi ile Türkiye Türkçesi mukayese edildiğinde görünmektedir ki, iki Türk lehçesi nde Fars dilinde karşılığı olmayan kelimeler aynı değildir ve yüzde otuzdan fazlası birbirinden farklıdır. Fars dilinde her kökten en_fazla dört kelime türetildiği görülmektedir. Oysa Türkçede ' bir kökten daha fazla kelime türetilmektedir ve her birinin özel °hnlamı vardır. Bununla birlikte hatırlatmak gerekir ki, 25 ayn TÜrk dili veya lehçesi vardır.Bunlardan 20'sinin yazılı edebiyatı vardır ve her birinde Azerbaycan Türkçesindeki ,

-

35


kelimelerle eşanlamlı olan binden fazla kelime kullanılmaktadır. Açıkça görülmektedir ki, Türk dillerinde, Fars dilinde karşılığı olmayan binlerce kelime vardır. Azerbaycan dilindeki aralarında çok az anlam farkı olan bir çok kelime, Fars dilinde yoktur. ör. ağrı, acı, sızı, yanğı, zoğğu, sancı, göynemek, gizildemek, incimek kelimelerinin her biri "ağrı"nın farklı şekillerini bildirmektedir. "Ağrı" Fars dilinde "derd" in (beden organlarının ağrısı)nın . karşılığıdır. "Sancı" bedenin içindeki içi boş organların ağrısına denir. Bağırsak ağrısı gibi. "Acı" dış şartlara bağlı olarak meydana gelmiş ağrıya denir. Dişin çekilmesinden sonra duyulan ağrı gibi. "sızı" hafif acıtan ağrıya denir. "yanğı" acışma ile aynı anlama gelir. "zuğği" veya "zoğği" bilek atardamarında kan basıncının hissedildiği ağrıdır. İltihap ağrısı, parmaklarda dolama vs. ağnsı gibi. ··Göynemek" yanık ağrısına benzer bir ağndır ve yanığın başlangıcında olur. "İncimek" eklemlerin burkulmasından veya şiddetli bir darbe ile düşme sonucu meydana gelen ağrıdır. "gizildemek" acılı ağrıya denir. Fars dilinde bütün bu durumlar için "derd" veya "suziş" kelimesi kullanılır. Farsça "girye kerden" kelimesine Azerbaycan dilinde "ağlamağ" denir. Fakat, bu kelimenin bir çok eş anlamlısı vardır. Her biri, ağlamanın çeşitli şekillerini bildirir. ör. "ağlamsımağ" çok üzülüp göz yaşı dökmeden ağlama durumuna gelmek. ''.Büzmek" çocuğun ağlama durumuna gelmesi anlamındadır" "Doluxsunmag" ağlama durumuna gelmek, yaşh bir kişinin etkilenmesi ve gözün yaşla dolmasıdır. "Hönkürmek" yüksek sesle ağlamak, "Hökküldemek" içini çekerek, hıçkıra h�çkıra aglamak demektir. "Bozlamağ" yüksek sesle ağlamak ve �oğuktan .

•Bu anlamda ··bo1mek'" kelimesi ""dudak'" kelimesiyle birlikte kullanılır ve bu kelime tek başına bu anlamı ifade etmez.

36


titremek demektir0• "İçin çal m ag" çok ağladıktan sonra göz yaşı dökmeden iç çekmektir. Çağatay Türkçesinde " İ ngremek" ve "Singremek'' g ��lice, yavaş yavaş ağlamak, "Sıktamag"* * * çok ağlamak, "Okürmek" yüksek sesle ağlamak anlamlarındadır. "Yığlamag" ağlamak, ve "İ ncgi rm ek ince bir sesle ağ la m ak anlamlanndadır. Azerbaycan dil inde "usanmag" bezmek ve bıktırmak anlamında kullanılır. " B ıyı gmağ" "Bezikmek", "Bezmek". ve "Çiyrimek" çok az farkla aynı anlamı ifade eder. ör. "Çiyrimek" daha çok (zede şoden) neşesi kaçmak, kederlenmek anlamındadır. Azerbaycan dilinde 'Terpeşmek" (Kımıldamak, olduğu yerde hareket etmek), Fars dilinde (Tekan xorden), "Terpeşdirm ek" (Hareket ettirmek ), Fars dilinde (Tekan daden) şeklindedir. Fakat, "Çalxalamag" ayırmak amacıyla hareket ettirmek (Yoğurttan tereyağını ayırmak)gibi, "Gatıştırmag" karış tırma k Farsça "mexlut kerden", "Ganştırmağ" kaşıkla çırpmak, Farsç ada "Behcm zeden ba gaşog" şeklindedir. " Y ı rğalaınag" sal lamak, kımıldatmak, Fars dilinde "Tekan daden" ve "silkelemek" ağacı, elbiseyi, halı, kilim gibi şeyleri silkelemek, Fars dilinde yine "Tekan daden" şeklindedir. Bu örneklerden de görüldüğü gibi Fars dilinde bu i fadeleri n hiç biri için özel, ayn kelimeler yoktur. "İmrenmek", "Gımsanmag" çok az farkla "Arzulamag", "Heveslanmek" ve "Nisgi l" (Yerine getirilmemiş arzu ve özlem) anlamındaki kelimel er in hiç birinin karşılığı Fars dilinde yoktur. "Deva kerden" kel i mesi için Azerbaycan dilinde bir çok kelime kullanılır. Her biri kavganın şekli ve durumunun bir özelliğini bildirir. ör. döyüşmek (birbirini dövmek), vuruşmag (birbirine vurmak), "

,

,

••

.

"Bozlamag" şiddetli ağlama sonucunda rengin bozarması

boı.arması .

.....Sıktamag" sessiz sessiz ağlamak.

37

.

ya da soğuktan rengin


savaşmag (Birbirine saldırıp şiddetli kavga etmek), didişmek (Birbirine kötü sözler söylemek), direşmek (savaşmak ve birbirine dokunmak, sert bir şekilde değmek), dalaşmag (birbiriyle münakaşa etmek), dartışmag (Birbiriyle kavga etmek), çaxnaşmag (birbiriyle kafa kafaya vuruşmak) (red.), tutuşmağ (birbirini tutarak savaşmak), boğuşmag (birbirini yakasından tutarak ve boğmaya çalışarak vuruşmak), tepişmek ve tepikleşmek (Birbirine tekme atarak vuruşmak), hirtdekleşmek veya ğırtlaglaşmag (birbirinin boğazından tutarak kavga etmek), söyüşmek (birbirine kötü sözler söylemek), direşmek (kavga etmek, birbiriyle yüz yüze gelmek, karşılaşmak), boğazlaşmag (birbirinin boğazından tutmak, birbirinin boğazından tutup üstüne çıkmak, vuruşmak), çırpışmag (vuruşmak), duruşmag (tartışma, münakaşa, birbirinin suçunu yüzüne karşı söylemek), süpürleşmek (birbirinin yakasını tutmak, asılmak) Farsçadaki "Felani ez der bared şod" ifadesinin karşılığı olarak Azerbaycan dilinde işi yapanın şahsiyeti, girme işinin türü ve konuşanın onunla ilişkisine bağlı olarak şu kelimeler kullanılır: gapıdan geldi (normal bir şekilde kapıdan girdi), gapıdan içeri buyurdular (kapıdan teşrif ettiler), gapıdan kCçdi-girdi (gizlice kapıdan girdi), gapıdan soxuldu (kapıdan acela bir şekilde içeri girdi), gapıdan özünü zorla içeri saldı (kapıdan zorla içeri girdi), gapıdan astaca içeri girdi (kapıdan sıvıştı, kapıdan hissedilmeden ve gizlice içeri girdi-mecazi anlamda). "Murğabi" kelimesi Azerbaycan dilinde ördek olarak adlandırılır. Fakat, ördeğin türleri için çeşitli isimler kullanılır. ör. dişi ördeğe "burçin", erkek ördeğe "suna" veya "yaşılbaş- · denir.

38


Azerbaycan dilinde her yaşta at ve bir çok e v hayvanları için özel isimler vardır. ör. "gulun" yeni doğmuş at, "day" iki yaşındaki at, " yulan" beş yaşındaki at demektir. Çeşitli hayvan ve tabiat varlıklarının sesleri için de • kullanılır. Su şırıltısı (su akıntısının sesi), yarpag isimler özel xışıltısı (yaprağın çıkardığı hış hış sesi), ot pıçıltısı (rüzgarın esmesi sonucu otların hafif hafif çıkardığı ses), göy gürültüsü (gök gürültüsü), peleng · neriltisi (kaplan gürlemesi), guş civiltisi (kuş cıvıltısı), ineklerin böyürmesi, şelalenin çağlaması gibi. Farsça "kenden" (kazmak) kelimesinin karşılığı için Azerbaycan dilinde altı kelime vardır. Bu kelimelerin her biri özel ve ayrı bir yerde kullanılır. "gazmag" yer vs.yi kazmak anlamındadır. "yolmag" tüyleri koparmak ve otu kökünden çıkarmak, "soymag" derisini çıkarmak ve yol kesmek, insanların varını yoğunu zorla almak, "oymag" ağaç ve ağaca benzer şeylerin üzerinde oyma işi yapmak, kabartma resimleri yapmak; birinin gözünü çıkartmak, ·•gopann ag" bir şeyden bir parçasını zorla ayırmak, "gırtmag" bir şeyin üzerinden bir parçayı ayınp götürmek gibi. Oysa, Fars dilinde seslerin taklidi de ayn ayrı kelimeler yerine tekrarla ifade edilir. Azerbaycan dilinde söyleyişi aynı, anlamı farklı olan kelimeler (omonim) çoktur. Bu kelimeler şiir ve edebiyatta cinas ve iham için kullanılır. "at" hayvan, "at" atmak fiili örneklerinde olduğu gibi. Azerbaycan dilinde soyut kavramlar da çok zengindir. Azerbaycan dilinde fiiller de tür, şekil ve zamana göre çok çeşitlidir. Buna dayanarak denilebilir ki, Azerbaycan dili, düşünceyi tam anlamıyla ifade etmek için çok uygun bir dildir. . •A7.crbaycıın dilcililinde bu tip kelimelere ses taklidi kelimeler denir. -P. F.

39


Belirtmek gerekir ki, kelime dilin zenginleşmesini sağlasa da dilin zenginliği kelime türetme, yeni kavranılan ifade etme ve anlatma kabiliyeti, soyut kavramların çokluğu, ifade tarzının çeşitliliği ve kelimeler arasındaki nüansları ifade etme gücüyle daha çok bağlantılıdır. Yukarıda ifade edilenleri dikkate alarak Nevayi ve doğubilimcilerin bir çoğu Azerbaycan dilinin nesir, çeşitli bilimsel, felsefi, sosyal ve diğer konular hakkındaki düşünceleri ifade etmek için bir çok dilden daha uygun olduğu görüşündedirler. Azerbaycan dilinde bir cümle ile ifade edilen anlayış ve fikirleri başka dillerde ifade etmek için, bir çok cümle kurmak ve geniş açıklama yapmak gerekir. Fars dilinde kelime sayısı çok azdır. Bunların çoğu da zaman geçtikçe unutulup kullanımdan düşmüştür. 1 Fars dilindeki kelimeler bilimsel düşünceleri ifade etmek için uygun değildir. 2 İranlı çevirmenler, her şeyden çok bu büyük eksikliği hissetmekte ve bundan sıkıntı çekmektedirler.Öyle zaman olur ki, insan başka bir dildeki çok açık bir şekilde belirtilmiş olan bir ifade üzerinde bir saat, bir gün hatta bir hafta düşünür, beyni yorulur, sinirleri bozulur, çalışmayı bırakır ve sonunda hiçbir yol bulamaz. Okuyucular da her zaman çevirmenlerden ve Farsça çevirilerden şikayet ederler3 . Fiiller : Fiiller iş, hareket, durum bildirir ve cümlenim esas unsuru sayılır. Fiilsiz cümle yanın ve anlaşılmaz olur. Ural-Altay dilleri, genellikle Türk dilleri özellikle fiiller bakımından zengindir. Bu fii l ler çeşitli tür, şahıs ve zamanlara sahiptir.Buna göre, bir düşünce ve konuyu bir fiille ifade etmek mümkündür. Halbuki bunu başka dillerde 1

Dr. M . H . Şehri. Fars Dilini Unutmayalım. s.65.

: age. s. 49. ( Dr. Rıza Batini) ' age. s. 47.

40


ifade etmek için açıklamalı ve geniş cümleler gere k i r. ür. "usanmışam" Ben ondan bıkıp bezmişim, "xovsanlaşdıg" b i z ikimiz birbirimizle baş başa dertleştik. "gucaglaşdı lar'· Birbirini kucakladılar, "ağlaşdılar" Birlikte ağladılar. "geçindirir" Hayatını kazanır vs. Azerbaycan di linde "olmag" (olmak) anlamında yardımcı fiil gibi kullanılan unutulmuş '·imek" fi i linden başka, fiillerin hepsi kurallıdır. Azerbaycan dilinde fiiller üç çeşittir : Sade, türemiş ve birleşik fiiller. Sade Fiiller : En eski Azerbaycan fi il leridir. Mastar durumunda -mag, -mek ekleri fi il lerin köküne eklen i r. ör.gaçmag ,gelmek gibi. Türemiş veya Eklemeli Fiiller : Tür ve durum bildiren çeşitli eklerin eklenmesiyle meydana gelir. ör. ağırlaşınag (güzelleşmek), gözelleşmek seslemek, (ağırlaşmak), güçlenmek, düzelmek. Birleşik fiiller : Genellikle bir fiil ve · bi r i s i mden ibaret iki kelimenin birleşmesinden meydana gel ir. ör. baş çekmek gibi. Birleşik fiiller, bir fiilin bir yardımcı fi i l l e ( idi. imiş gibi) birleşmesinden de meydana gelir. ör. gelmiş idi . Bu durumda fiil hikaye ve rivayet anlamı verir. Fiillerin birleşik çekimi için gelirmiş, görebildim vs. gibi örnekler de verilebilir. Geçişli ve Geçişsiz fiiller : Azerbaycan di li nde fi i l ler. geçişli ve geçişsiz olabilir. ör. "gelmek" geçişsiz bir fiildir. Bu fiil sadece özne alabilir, nesneye gerek yoktur. Fakat "vunnağ" (vurmak) geçişli bir fiildir ve bu fiilin nesneye ihtiyacı vardır. Azerbaycan dilinde geçişsiz fiillere çeşitli ekler getirmek suretiyle geçişli fiiller türetilir. ör. "oxşamag" ( benzemek; elle dokunarak sevgi göstermek) fi i l i ne -t e k i getirilerek "oxşatmağ" geçişli fiili- türetilir. "yazmag"

41


(yazmak) fiil ine -dır ekinin getirilmesiyle "yazdırmag" geçişli fiili türetilir. Azerbaycan dilinde iki hatta üç katlı geçişli fiil vardır. ör. "vurmag" (vurmak) fiili geçişlidir. -dur ekinin getirilmesiyle "vurdurmag" (vurdurmak) (yani başkasının aracılığı ile vurmak) iki katlı geçişli fiil ve -dutdur ekinin getirilmesiyle "vurdutdunnag" (vurdutturmak yani, başkasının aracılığı i le dövme emri vermek) üç katlı geçişli fi ili türetilir. "oxumag" (okumak) fiiline -t ekinin getirilmesiyle "oxutmag" geçişli fiili türetilebilir."oxutmag" fiiline -dur ekinin getirilmesi ile iki ettirgenlik ekinin üst üste geldiği "oxutdunnag" (okutturmak) geçişli fiili türetilir. "Men uşağımı oxutdurdum" (Ben çocuğumu okutturdum) dendiği zaman, (Okuması için ben çocuğumu okula gönderdim, öğretmen tuttum veya eğitim ihtiyaçlarını karşıladım.) demek istenir. Öğretmen ise "Men uşağı oxutdum" (Ben çocuğu okuttum) dediğinde (Ben çocuğu okumaya mecbur ettim) demek istemektedir. Günlük konuşma dilinde, çoğu zaman geçişli fiilin yukarıdaki örneklerde de ifade edilen her iki şeklindeki anlamından da faydalanılır. Fars dilindeki fiillerde böyle bir imkan yoktur. Hatta geçişlilik eki olan "anden" konuşma ve yazı dilinde kul lanılmaz. Azerbaycan dilinde fiil çeşitleri, fiillere konu ve anlam bakımından farklı eklerin getirilmesiyle meydana gelir. Bunların en önemlileri şunlardır : 1-Etken Fiil : Bu tür fiilde işi yapan yani (özne) bilinmektedir. Fiil geçişli veya geçişsiz olabilir: ör."Ahmet geldi" ve "Ahmet getirdi" 2-Edilgen Fiil Bu fiilde işi yapan (özne) bilinmemektedir. Onun yerını nesne alır. ör. "Ahmet 42


vuruldu." Edilgen fiiller, etken fi il lere -il,-ul , -ın .-un eklerinin getirilmesiyle meydana gel irler.ör. "vermek (vermek}, "verilmek (veril mek)" ; "almag (almak)", "al ınmag (alı nmak) " gibi. 3-Dönüşlülük Fiili : D önüşl ü lük fii li nde özne ve nesne aynıdır ve hareketin yapılışı özne üzerinde dönmekte, özneye dayalı olarak yap ı lm aktad ı r.ör. ''sevindi (sevi ndi )" fiili "sevmek" (sevmek) fi il ine -in eki nin getiri l mesiyle meydana gelir. Dönüşlülük fiilinin ekleri , edilgen fiilde olduğu gibidir. Fakat burada nesne ve öznenin her ikisi de bilinmektedir ve aynıdır. ör. ' 'görmek- görünmek", "yumag (yıkamak) -yuvunmag (yıkanmak)" gibi . 4- İşteşlik Fiili veya Müfa'ale kahbı" :Bu fi i l lerde hareketi iki kişi yapar ve Arap dilindeki mü fa 'ale kal ıbında olan fiildeki gibi fiilin etkisi iki tarafa aittir.Bu fi i l ler, etken fiile -iş,-uş,-aş,-eş ve -ş eklerinin getiri lmesiy l e meydana gelir. ör. sevmek, sevişmek gibi . S- Zorunluluk Bildiren Fiil : Bu tür fi ilde zorunluluk ifadesi vardır. -ası, -esi ekleri ve kesin bir ifade bi ldiren "-imek" fiili ile meydana gelir. ör. Şimdiki zaman için : (almak zorunday ı m ), gelesiyem (gelmek alasıyam zorundayım), Geçmiş zaman için: gedesi idim (gitmek zorundaydım), Öğrenilen geçmiş zaman için: gedesi im işem (gitmek zorundaymışım}, Ş im diki zamanın şartı için: gedesi idisem (gitmek zorundaysam) Bu fiil türlerinin her biri teklik ve ç okluk şekillerde kullanılabilir. Bu fiil türlerinin olumlu ve olumsuz şeki l lerde kullanılması da mümkündür. ör. Bir fiil aynı anda zorun luluk.

'Arap dilinde karşılıklı yapılan bir i ş i ifade eden lii l mura·aıc kalıbından llin:tılır Azerbaycan dilinin grameri. Arap dili grameri esasında yazıldı�ı içın yıızar. bu ıcr ı ıııı kullanmıştır.(-rcd.)

43


işteş, etken ve edilgen şekilde olabilir. Bunun için uygun eklerin getirilmesi gerekir. Böyle bir örnek bir fiilin ne kadar zengin olduğunu gösterir. "sevişdinneliyem (seviştinneliyim)" gibi. Bu şekilde, çeşitli durum ve anlamlan bir kelimeyle ifade etmek mümkündür. Fakat, bir çok dilde böyle bir anlamı ifade edebi lmek için bir veya daha fazla cümleyi ard arda sıralamak gerekir. Şekil ve zaman bakımından fiil türleri şunlardır : 1 -Mastar Şekli: Mastar ekleri -mag (mak),-mek'tir. ör. almag (almak), gelmek gibi. Mastar ekleri de çekime g ı rer.

2-Emir Şekli : Bu şekilde zaman ekleri y.oktur. Sadece şahıs ekleri köke getirilir. Teklik ikinci $ahJsta ise sadece fi ilin kökü söylenir. ör. al, gel gibi. 3-Bildirme Şekli :Hareketin, işin yapılışının belirli bir zamanda belirli bir şahıs tarafından olumlu veya olumsuz bir şekilde yapıldığını açık bir şekilde bildirir.Fiilin bütün zamanlarda çekimi yapılır. Bu, tek başına ve imek fiilinin yardımıyla yapılabileceği için sade veya birleşik şekilde olabi lir. Sade şekline görülen geçmiş, öğrenilen geçmiş, şimdiki zaman; şimdiki, yakın ve uzak gelecek zamanlar; birleşik şeklinin hikaye ,rivayet, şimdiki ve gelecek zamanın hikayesi dahildir. Görülen Geçmiş Zaman : -dı,-di,-du,-dü ekleri ve şahıs eklerinin fiil köklerine getirilmesiyle meydana gelir. ör. geldi, yazdı, vurdu, gördü gibi. Görülen geçmiş zaman hem fiilin şart şeklinin yerine; hem de bu şekilde olan fiilin ifade ettiği işin kesin ve daha açık olmasını göstennek için kullanılır. ör. "Gonşun pis oldu, göç ğurtar." (Komşun kötüyse oradan taşın ve kurtul) gibi.

44


Öğrenilen

Geçmiş

Zaman :

Geçmişte yap ı l nll';i hareketin ve işin sonucunu konuşma anında bildirir. Bu zamanın ekleri -mış, -miş, -muş, -müş ' dür. ör. G e l m işe m (gelmişim), yazmışsan(yazmışsın), vurmuş, görmüş gibi. Şimdiki Zamanın Hikayesi : Bu zaman şek l i n i n ekleri - ırdı, -irdi, -urdu, -ürdü'dür. ör. Ge l i rd i ( ge l i yordu ) . yazırdı (yazıyordu), dolurdu ( d o l uyo rdu) , görürd ü

(görüyordu) gibi.

Öğrenilen Geçmiş Zamanın Hikayesi : -ınış idi.-miş idi, muşdu, -müşdü ekleriyle yap ı l ır. ör. gel m i ş idim, yazmı ş idin, solmuşduıi, görmüşdüler gibi. Bir grup dilci, Azerb aycan dilinde geçmiş zaman ın 24 ayrı şekli olduğunu bi l d i rm ekt ed ir. Biz burada bunl arın en

önemlilerini açıklamakla yetiniyoruz. Şimdiki Zaman : Hareketin ve işin konuşma a n ı n da yapıldığını bildirir. -ır, -ir, -ur. -ür e k l eri yl e yapılır. ör. G e l i r (geliyor), yazır (yazıyor), dolur ( dol u yo r ), üzür ( yüzüyor: kesiyor, koparıyor) gibi. il. Şimdiki Zaman Şekli : Aze rb aycan d i l i mk

·

normal şimdiki zamandan başka hal ve ha re ket i n yap ı l ı şı nı n konuşma zamanından önce başlayıp hiil5. devam ettiğini i fade eden şimdiki zaman şekli de vardır. Bu zaman şek l ini n ek leri -magda, -mekte'dir. ör. . Bulutlar göyden çek i l me k ted i r. (Bulutlar gökten çekilmektedir.) ,y azmagdad ır (yazmaktadır) gibi. Devam etmekte olan ş i mdi ki zaman, fi.ilin mastar şekli veya isim fiilin bir türüdür.Mastar şeklinin şimdiki zamandan başka hikaye ve hikayenin şartı şekilleri de vardır. il. Şimdiki Zam an Şeklinin Hikayesi : -magda idi. -mekte idi ekleriyle yapılır. ör.yazmagda i di (yazmakta idi ). gelmekte idi. Hikayenin şartı ise, yazmagda idise (yazmakta idiyse) şeklinde ifade edilir.

45


:

Azerbaycan dilinde kesin ve belirsiz olmak üzere iki çeşit gelecek zaman şekli vardır. Kesin gelecek zaman, hareketin gelecekte kesin olarak yapılacağını bildirir. Bu zaman ekleri -acag, -ecek 'tir. ör. yazacağam (yazacağım), yazacagsan (yazacaksın), yazacag (yazacak}, gedecegem (gideceğim), gedeceksen (gideceksin), gedecek (gidecek) Belirsiz gelecek zaman şekline geniş zaman veya şimdiki zaman da denir. Genellikle fiilin tekrar yapılacağını ifade eder. ör. Sen mektebe gedersen mi? (Sen okula gider misin?) sorusuna karşılık :-beli, gederem- (Evet. giderim) denir. Halbuki soru sorulan kişi okula gitmekteyse : -gedirem (gidiyorum) demelidir. Fars dilinde her iki durum için de şimdiki zaman (mirevem- gidiyorum) şekli kullanılır. Şart Şekli : İş ve hareketin yapılmasının belirli bir şarta bağlı olduğunu bildirir. Şart şeklinin ekleri: -sa, -se'dir. ör. axtarsan (arasan), taparsan (bulursun ) Şart şeklinin şimdiki, gelecek ve geniş zamanlarda ve birleşik çekimleri de yapılır.. Normal şart şeklinin diğer zamanlarda çekimi şöyledir : 1-Şimdiki zamanm Şartı : gelirsem (geliyorsam) 2-Geniş Zamamn Şartı : gelersem ( gelirsem) 3-Gelecek Zamamn Şartı : geleceksem Birleşik Şart Şekilleri : 1-Şartın Hlkiyeıi : gelse idim (gelseydim), 2- Şartın Riviyeti: gelse imişem (gelseymişim) Gereklilik Şekli : Burada hareketin yapılmasında bir zorunluluk vardır. -malı, -meli eklerinin fiil köküne eklenmesiyle yapılır.Bu eklerden sonra şahıs ekleri getirilir. ör. yazmalıyam (yazmalıyım), getmeliyem (gitmeliyim) gibi. Gelecek Zaman

Gereklilik şekli de normal ve birleşik şekillerde çekilir.Normal şeklinin, şimdiki zamanda çekimi yapılır.ör. gelmeliyem (gelmeliyim). Birleşik şeklin.de, göıiilen geçmiş zamanın hikayesi, rivayeti, şartı ve şimdiki zamanın şartında

46


çekimi yapılır. Gerekliliğin birleşik çekimlerinde h ikaye şekli için : gelmeli idim (gelmeliydim), geçmiş zamanın şartı için :gelmeli idisem (gelmel iydiysem ), ri vayet içi n : ge l m e l i imişem (gelmeliymişim) şimdiki zamanın şartı için : gel m e l i isem (gelmeliysem) örnekleri verilebi lir. İstek Şekli : Burada hareketin yapı lışı istek ve arzu şekl inde söylenir.ör. isteyirem gedem. (gitmek istiyorum ) İ stek şeklinin ekleri -a, -e'dir. Ü nlüyle biten kök lerde -ya. -ye' dir.ör. alam (alayım), gedem (gideyim), yuyam (yıkayayım), yeyem (yiyeyim) gibi. İstek şekli de normal ve birleşik şekil lerde çek i li r . Normal çekim şeklinin ekleri -a, -e'dir. Birleşik çekiminin ekleri hikaye : -idi, rivayet : -imiş 'dir. İstek şeklinin birleşik çekimi geçmiş zamanı ifade eder. ör. gede idim (gideydim), gede imişem (gideymişim) gibi. Bu durumda fiilden önce "gerek" kelimesi geti ri l i rse. zorunlu bir istek ve üzülme, hayıflanma anlamı bildirir.ör. gerek yazaydım (yazmam gerekti,yazmalıydıın). Dilek Şekli : İ stek ve dilek anlamı ifade eder. Bu şekil, ikinci şahsın teklik ve çokluk şekillerinde çeki l i r. Teklik ikinci şahısın dilek eki -na, -ne , çokluk ikinci şah ısın dilek eki -nıza, -nize'dir. ör. gelsene, yazsana, gelsenize, yazsanıza. Partisip Şekli : Cümlenin iki parçasını birbirine bağlar. Bu şekil, geçmiş ve gelecek zamanlarda kullanılır. ör. Senin mene verdi yin kitablan oxudum. (Senin bana verdiğin kitapları okudum.), Mene vereceyin kitabları oxuyacağaın. (Bana vereceğin kitapları okuyacağım.) Fars dilinde partisip ve dilek şekil leri yoktur. Gereklilik ve istek şekilleri de ayrı ayn şekil lerde deği ldir. Geçmiş ve Gelecek Zamanın Rivayeti : Azerbaycan dilinde fiillerin geçmiş zamanda rivayet şekli de vardır. Bu 47


şekilde, konuşan kişi hareketi ve olayın yapılışını görmemiş, başkasının anlattığına göre o olayla i lgili konuşmaktadır. Geçmiş zamanın rivayeti için -miş ve -imiş ekleri kullanılır. ör. gelmiş imiş. Gelecek zamanın rivayeti için -cag imiş, -cek imiş ekleri kullanı lır. ör.gelecek imiş,yazacag imiş (yazacak imiş.) İktidari Fiil ve Soru Ekleri : Bu şeki ller de fiillerin bi rleşik çekim leri içinde yer almaktadır. İktidari fiili meydana geti rmek için fi il köklerine -a, -e; -ya, -ye ekleri geti ri lir. Daha sonra "bil mek" fi ili eklenir. ör. yazabi lmek, yazabi ldim gibi. Soru şekli için fiilin sonuna -mi, -mu ekleri getiri lir. ör. geldi mi?, durdu mu? gi bi. Azerbaycan konuşma dilinde soru ekleri kullanılmaz. Soru eklerinin yerine fiilin sonu uzatılır. Fakat, Azerbaycan edebi dilinde soru ekleri vardır. Şimdiki Zamanın Hikayesi : Ş imdiki zamanda bir olayın yapı lışı anlatılırken, konuşma anında bu olayın sonucu dinleyici tarafından bilinmez. ör. uzagdan inilti sesleri gelirdi (Uzaktan inilti sesleri geliyordu. ) şimdiki zamanın hikayesi ''-idi". rivayeti "-imiş" ekleriyle yapılır. ör. gelir idi, gelir imiş gibi. Rivayet şeklinde konuşan kişi, olayı bir başkasının dilinden anlatır. Kendisi, olayın meydana gelişini görmemiştir. Bu her iki fi i l şekli için Fars dilinde, şimdiki zamanın hikaye şekli kul lanılır. Gelecek Zamanın Hikayesi ve Rivayeti : Kesin gelecek zamanın geçmiş şekilleri, olayın ne zaman yapılacağının bilindiğini ifade eder. Kesin gelecek zamanın hikayesi -cağ idi, -cek idi; rivayeti -cağ imiş, -cek imiş ekleriyle yapılır. ör. gelecek idim, gelecek i miş , yazacag imiş (yazacak imiş.) gibi.

48


Belirsiz gelecek zamanın geçmiş şek i ll eri olayın bilinmeyen, geniş bir zamanda yapılacağının bilindiğini i fade eder. Belirsiz gelecek zamanın hi kayes i -ar idi, -er i d i ekleriyle yapılır. ör. Ganatlanıp uçar i d i (Kanatlanıp uçar idi . ) Belirsiz gelecek zamanın rivayeti -ar imiş, -er imiş ekleriyle yapılır. ör. uçar imiş, geder imiş (gidermiş) Aşağıda bir cetvel şeklinde "gelmek" fiilinin çeşitl i zaman şekilleri, teklik birinci şahısta çekimi yapılarak verilmiştir. Bu cetvelde mümkün olduğu kadar, kelimelerin Farsça anlamlan ve karşılıkları da dikkate alınmıştır.Fakat. Azerbaycan dilinde fillerin çeki mi bu cetvelde gösteri len lerle sınırlı değildir. Azerbaycan dilindeki fii l l erin etken, edilgen, işteş, dönüşlülük, soru, olumsuzluk ve iktidari şe k i ll erde çekimi, her zaman şeklinde yapılsa aşağıda v eri len cetvele benzer bir cetvel daha ortaya çıkar. ,

.

49


Azerbaycan Dilinde Çeşitli Zaman Şekillerinde

"Gelmek" Fiilinin Teklik 1 . Şahısta Çekim Cetveli Tür ,·e

Nomw

Şimdiki

Hlki,·e

Çek.im

Zamanlar

S•n

Gdircm

Gc lınliın

Gcli""m

mi aycm

mı ;11TIL-Jı.·m

ı.!l?Cr �yJycm

Gcl<:.:c�cm �al...:ın anlt.."J

Gclı:ccl."'m

Gcl<:.:clJım h.!y.a)\:nl

�yay.:m

Geçmiş

Gclcrcm

GckrJım

mı aycm

mi omh:J.:m

Gckr'iCm '-'!!'Cr r..'yJ)\!m

Geçmi ı

Gelnıişern

.un.-..J...".:m

Gelınişdim

Gelıniıscm

amc'� hm.k.·m

GclJıJim

GdJım

Cl?cran.ı.k.�m

GclJi"'m

...·�cr am.:'Jcm

om..:Jcm Gclmcliycm

Gelmeli iJim

hay.-J

hay.:J ;1mı.."\11:m

�vawm

Sın Şekl

GclccckJi'iCm �yııycnı

Gclinli.;ı.·m

ı:�ı:r h(na hud Gelınişdisem ı.'8Cf

�Jı.' huJ..:m

l..Jman Gcrcllılil

Gcl..:m c�cr �y.t)".'m

Gcl..,yJ im

nıi

Gclmcfücm erer hoy.-J �V'.IVCm

Gclrrdi)•li""'1 cıcr h01)'.'tl mı an-...1.'flı

..

� ·-

G,·lcı-lım

Şekli

kııki

hıli mı

�\'JVl.!'m

;Ulll'ı.k:m

Gı.·lı:si yc m

Gl'L:�i iJim

"'"'"··lk:nı

amı.:Jı:nı

hı:sıı:m

huı.km

GclnıclJ<ycm

Gdm<kJc

Gdc�i i�m

ı.:�ı:r aını:ı.knı hc:ııııı.:m

G<lmckJe

Dcr tı.I.!

ıJım

ı:oiC'm

amcJcn

J�r hölle

erer Jcr hale

Şekli

hc.,lı:m

am...-Jı:m huJcm

Emir

Gc l ım

Şeklil

�)'".l)'Cnl

Geçmiı

G<IJi�im

Zaman

L� oanıaılı:m

Gcl.:cel

Gcl<:.:<� ım

Dilı!k Şekli

(!ı:ru.r l'SI

�yaycnı

Jcr

ank.-Jcn hc:ııılı.:m

K�

amı.-J

�ah<m

Gı:L"'nc

�•lıq mi

koncm t-:Y.1

50

Gelecekınişsem E�cr ı:crarc.\l Jcr aycnık

hOy-Jycm

Gelennişem ıni :.ınk."tlt.'.:'m

Gelermişscm Ct?c.'r mi aını.-J�cm

Gelıni,ınişem

Gelmişını$SCın

amcı.k'

c�cr anl&.'l�

hııJ..<,:nı

huJı.:-cm

Gı:lm.:h� mı�m ha )'\."'°Iİ nli :antcdcnı

kııli

Şımdikı

Zaman

Gelecekmişem

Gclc!.İynıi�m

Zaman

... .

amcJccm

amcJcm

- -

�.. -

c�ı:r mi

Gelesiymi$ellı k•şki mi

amcJcm Gı.·k:m

il Tur

Gelinnİ$Klll

mi am...-U...'-:m

GclJiıfücm

t:l?ı."r mi

htek

Zı ırunlulul.

Gelinnişem

�yaycnı

Uman

Gı.ri.ılcn

S•n

ayc11<k

ZanıJn O�renilen

cgcr mi

eger bena bıŞ< .:�er h.!n.a huJ

�na huJ

Zaman

Geniı

GclinJ;,.;.,ın

Rh·a,·elli

Riv11yel

amı:Jcm

Zaman

G.:ı.:c,·l

S•n lı

Geçıait

mi

:ın'M.!'dı..·m GcbiyJi"''"'

Gclesiymişem

ı.:"t?ı.:r anh..-Jı:ni

ank.'\lı.:ni

huJ<m

t>uJ..'cm


Zarf-Fiil (Gerundium) : Azerbaycan dil inde ses ler ve bağlama edatlarının yerine zarf-fiil kullanı lır.Azerbaycan konuşma dilinde kull anılan "ke" (ki) ve benzeri edatl ar Fars dilinden alınmıştır. "ke"(ki) özne ve nesnenin karşıl ığı gibi kull anılır. Fakat, Azerbaycan dilinde böyle bir kullanım doğru değildir. • Zarf-fiiller, çoğu zaman işin niceliğini bildirdiği i çin zarf-fiil olarak adlandırılırlar ve aynı , zamanda cümleleri birbirine bağlamak için bir araçtırlar. Zarf-fiillerin çeşitli türleri vardır ve aşağıdaki eklerle meydana gelir : 1 -Dört ayrı şekilde kullanılan ek : ıb,-ib,-ub,-üb; gelib (gelip), yazıb (yazıp), görüb (görüp). olub (olup) gibi . 2-İki ayrı şekilde kullanı lan ek : -arağ, -erek; yazarag (yazarak), görerek,

3 -alı, -eli ekleri : Bu zarf-fiil ekleri . fiilin yapılışından itibaren geçen zamanı bildirir. Yazalı , gdcli gibi .

4-ınca,-ince,-unca,-ünce ekleri

:

yazınca, doyunca.

gelince, görünce gibi.

5-dığca,-dikçe,-duğca,-dükçe ekleri : Bu zarf-fiil ekleri, fiilin durumunu ve devam ettiğini gösterir. yazdıgca (yazdıkça), geldikce, oldugca (oldukça), üzdükce (yüzdükçe: kopardıkça) gibi.

Aksine. dilimizde b u bağlama edatı ··ki" eski v e orta devirlerden günümüze

kadar çok

yaygın bir şekilde kullanılmış hıUa da kull an ılmaktadı r Cümlede i fade etıi�i gramaıik fonks iyonuna göre bu ·· Ben ki vaktinde gelmiştim'· cü m les inde olduğu gibi edat. · · Bütün bunlar o yOzdendir ki, onlar gelip her şeyi yerinde görsün'" cümlesinde olduğu gibi bııJ?.la) ı�ı

vs. gibi özellikleriyle diğer bağlaçlardan ayrılır. .. ki" bağlacı d i l i mizde bağlı b i rlc�ı k

cümlelerin meydana gelmesinde ve onların farklı şekildeki temel ve yan cümlelerinin birbirine bağlanmasında çok önemli araçlardan biri

51

o lmu ş tur.

P.F.


6-anda,-ende;-madan,-meden ekleri : Bu zarf-fi il ekleri daha çok zaman ve işin durumunu bildirmek için kullanılır.yazanda, görende; yazmadan, görmeden gibi. 7-arkan,-erken,-yarkan,-yerken ekleri : Bu zarf-fii l ekleri zaman ve fiilin meydana gelişini bildirir. yazarken, görerken (görürken ), yeyerken (yerken}, galayarken ( korurken ) 8-dıgda,-dikde,-dukda,-dükde ekleri : Bu zarf-fi il ekleri zaman bildirir. aldıgda (aldığımız zaman), geldikde (geldiğimiz zaman, gelince), oldugda (olduğu zaman, olunca), gördükde (gördüğü zaman, görünce.) Fars ve Azerbaycan dil lerindeki teri m ve fiilleri nitelik ve nicelik yönünden mukayese etmek i stediğimiz için, yazımızı bu amaca uygun örnekler vererek bitirmek istiyoruz. Dil biliminde dilin temel yapılarından olan fiil ler ve kelimeler, mecazi ve benzetme türündeki an l am l arın açıklanmasında en değerli parçalarından ve yapılarından biridir. Analitik dil lerden biri olan ve bünyesi ndeki keTimelerle fiil türeti lebilmeye çok elverişli olan Fars dili, bir isim ve bir fiilin birleşmesinden oluşan fiil ve terimlerin meydana getirilmesi ve kullanılması yönünden Azerbaycan dilindeki imkan ve dol gunluğa sahip değildir. Azerbaycan dilinde insan vücudundaki baş, göz, ağız, ayak gibi organ isimleriyle yapılmış yüzlerce terim ve deyim vardır.Bununla ilgil i örnek vermek amacıyla M.E. Ferzane'nin eserinden aldığımız "dil" kelimesiyle yapılmış deyimleri burada vermekle yetiniyoruz.

1-Dil-ağız elemek

:

Sakinleştinnek, teselli etmek, yumuşak bir sesle özür dilemek, kin, nefret ve küskünlüğü ortadan kaldırmak.

52


2-Dil açmağ : 1 -a) Çocuğun konuşmaya başlaması: Derdini açıp söylemek; 2 - Yalvarmak, rica etmek .

b)

3-Dil boğaza salmag : Boş faydasız yere konuşmak, hiç durmadan, sürekli konuşmak. 4-Dil öyretmek : Bilmediklerini öğretmek, kelime öğretmek, yo l göstermek. 5-Dil tapmag : B irbi ri y le anlaşmak, memnuniyet ve güven kazanmak, karşılıklı anlaşmak. 6-Dil tökmek : Rica etmek, istemek, ısrar etmek. 7-Dil çıxarmağ:Alay etmek, bi r i nin takl idini yapmak. 8-Dil vermek : Razı olmak, söz vermek. 9-Dil

vermemek:

Başkasına

konuşma

imkanı

vermemek.

10-Dilde tük bitmek : Bir meseleyi tekrar tekrar açıp söy l e me kte n yo rul mak .

11-Dilden düşmek: yorul mak gücü tükenmek.

Yorulmak,

yürümekten

,

12-Dilden salmag : Yorgun ve düşkün etmek. 13-Dilden düşmemek : Bir şeyi sürekli tekrarlamak, unutulmamak. 14-Dile getirmek : a) Birini konuşmaya mecbur etmek; b) Birind e gördüğü bir şeyi söylemek. 15-Dile tutmağ:B irini güzel sözlerle kendi ne bağlamak; ağlayan çocuğu güzel sözlerle sakinleştirmek. 16-Dile getirmemek:Bir söz söyleyebilme gücünde olmamak, söylenebilecek bir sözü söyleyememek. 17-Dili ağzına sığmamağ : Kendini övmek, çok büyük sözler söylemek.

53


18-Dili batmag : Nutku tutulmak, konuşamamak. 19-Dile gelmek

:

Memnuniyetsizliğini ve şikayetini söylemek, ağlamak, inlemek.

20-Dili gısa olmag

:

Kusuru olduğu için konuşmaya

cesaret edememek.

21-Dili dolaşmag : Kelimeleri yanlış söylemek, aceleyle veya yanlışlıkla kelimeleri karıştırmak. 22-Dili

dönmemek

Kelimeleri

düzgün

söyleyememek, ifade edememek.

23-Dili tutulmag : Konuşabilme gücünü kaybetmek, konuşacağı zaman kekelemek.

24-Diline vurmamag : Bir şeyi tatmaktan kaçınmak, dili ne sürmemek.

25-Dilinden düşmemek : Sürekli tekrar etmek . 26-Dilinden gaçırmag :Bir kelimeyi veya bir konuyu istemeden ağzından kaçırmak, demiş

bulunmak.

27- Dilini bağlamag : Susmaya mecbur etmek, susturmak.

28- Diline bağlamag : İtiraf ettirmek, mecbur etmek, zorla kabul ettirmek.

29- Dilini bilmek : B irinin halinden, konuşmasından içinden geçenleri anlamak.

30- Dilini garnına goymag : Çok konuşmaktan kaçınmak, susmak.

31- Dilini dişlemek : Konuşmasını yanın bırakmak, sözü:. v.-t1sında durmak, susmak.

32- Dilini kesmek

Susturmak, konuşmasına engel

olmak. 54


33- Dilini saxlamag

:

çekinmek, susmayı tercih etmek. 34-

Dilini

Özel şeyleri konuşmaktan

saxlamamag

:

Gereksiz

konuşmak, yersiz, boş söz ler söylemek.

yere

çok

İ nsanların dılinde iyi bir şekilde konuşulmak, çok meşhur olmak.

35- Diller ezberi olmag

:

36- Dillerde gezmek(dolaşmag)

herkes tarafından konuşu lmak . 37- Dillere düşmek

meşhur olmak.

:

:

Meşhur olmak.

Herkes tarafından konuşulmak.

55


SONUÇ Azerbaycan 'dili , en kurallı dillerden biridir; Kelime, özel likle de fiiller bakımından çok zengindir. Ünlü uyumu kuralı, Azerbaycan dil indeki kelimeleri ölçülü ve ahenkli bir hale getirmiş, onlara özel bir biçim ve kuruluş kazandırmıştır. Azerbaycan dilinde, . eşya isimlerinden başka soyut kavramlar için de bir çok kelime vardır.Bundan başka, aralarında anlam bakımından çok küçük farklılıklar olan sesdeş kelimeler, yazıda yaratıcıhk imkanını daha da artırmakta, yazarın kalemini daha etkili ve belirgin hale getirmektedir. Azerbaycan dilindeki fiiller, o kadar çok çeşitlidir ki, bu fi il lerin benzeri çok az dilde bulunur. Bazen, Azerbaycan Türkçesinde bir fiille ifade edilen düşünce ve anlayış, Fars dilinde ve diğer dillerde bir veya daha fazla cümle ile ifade edilir. Diğer taraftan , yapım ekleri çeşitli düşüncelerin ifade edilebilmesi ve yeni kavramların oluşturulmasında önemli bir görev üstlenmektedirler. Azerbaycan dilinde, cümle kuruluşu Hint-Avrupa dillerinden farklıdır.Azerbaycan dilinde cümlenin esas unsuru olan fiil, cümlenin sonunda yer alır.Hint-Avrupa dillerinde, cümlenin esas unsuru olan fiil başta yer alır. Diğer unsurlar, bir zincirin halkaları gibi bağlama edatlarıyla birbirine bağlanır.Eğer,fıilden sonra gelen unsurlar cümleden çıkarılırsa, cümlenin yapısı bozulmaz. Azerbaycan dilinde ise, cümlede önce ikinci derecedeki unsurlar gelir.Cümlenin esas unsuru olan fiil, cümlenin sonunda yer alır ve burada Azerbayccı...." dilinde yazan ve konuşan kişilerin yeteneği ön plana çıkar.

56


FARS DİLİNDE MÜSTAKİL ŞEKİLDE KARŞILIGI OLMAYAN AZERBAYCAN TÜRKÇESİNE AİT KELİMELER Abacı : " Ağa bacı

ır+ L:ı i

Abcı (Z.) : " Abacı �'

"

"

A dan kısaltma. Abla, bacı . dan kısaltma. Kız kardeş, bacı.

Abci ( Z.) : Abla, bacı. >iJJ..H _,,.. ,� 'ır+ L:ı i ' ır+-J i Acı : Dış etkenlere bağlı olarak ortaya çıkan ağrı .

J .J J

Acığ :Asap bozuk l uğu, hiddetlilik, bozulmuş, incinmiş kimsenin durumu.

' .)fi

Acığlaiımağ : Bir kimseye kızmak, hiddetlenme .

u J.JS � � �

Acı\µna : Aç olmak, aç lı k hissetmek

u J.JS �.J � , u � �� Acıbmag : Acıkmak, açlık hissetmek. u J.,>S �.;.! (,)'l l.w..a. 1 u � �.,,..! '

Acılaşmağ : Acı olmak.

u�� Acımsı : Tadı az acı olan .

� '--1 � L..

Acımtrağ : Biraz acı, tadı biraz acı o l an

4.i,1 � ' � �

.

Acınacağlı : Merhamet edi lecek, mutsuz duru mda olan : üzülmek, kederlenmek .

.J 4 Ut. ' ' Jl.j �.; 57


Acındırıcı : Kederlendirici, üzücü. JJ i ,:;;(; Acınmag : Acımak, üzülmek, dert ortağı olmak.

ü JjS ;.S J.; � ı..>"'�I ' ü J.;� ı..>"'_,..J 1 Acışdırmag : Yüreğini sızlatmak, kederlendirmek. Ü J.Jj i J.; J � ' �ı�ı u!ıJ,.... � Acıtma : Hamur mayası, ekşi hamur.

u!ı.; �

'

'-:JI.. �

Açar : Anahtar. �

'

).�ı

'

�,...,...

Açılışmag : Bir şeyi çok tekrar ederek ona alışmak, alışkanlık edinmek; yakınlaşmak, birbirine ısınmak. Ü� ı..>"'� L. ' ı.:,:i!.;! � Ada : Ada . O J:!_F.. Adag : Çocuğun ilk adımı; ibadet amacıyla fakirlere, yoksul lara adanılan şey, adak . .) j,j ' ı!I J_jS ,.I.! � Adaş : Adaş, aynı isimde olan. ,. w

Addamag : Uçmak, bir şeyin üzerinden geçmek. ı.J� ı.JJ.) jl 6Wı :ıı ' Ü �....>.t Addım : Bir kişiyle adım adıma gitmek, birisiyle beraber yürümek, yarışmak.

ı.:,:iİ.; � ı.J � � � Addımlamag : Adımla saymak, büyük adımlarla geçmek. .ı.i.L ı.J '.... . - ı.:ıt , <.J" J�,, ,.l.! .t..a• • A! . .t..a LJoAoWI Addımlaşmak : Bir kişiyle adım adıma gitmek,birisiyle •

beraber yürümek, yarışmak.

�.) � ı.J � � �

Addımh : Büyük adımlı insan. J..ı.!ı 4 u.!ı 1 J � ı.J 4-- Jl � �

58


Adlanmag : M eşhur olmak, şöhret kazanmak. u.W. � ı-U ' w:a_; ı-U Adlım : Meşhur.

� J4" ' U.J.J-M

Ağa : Büyükanne, hanım, eş. �.JJ ' � Ü. ' ır. ır. Ağça : (Z.) : Para.

Ağı : Zehir; sesli ağl am ak ; mersiye okumak, bir ölünün naa�ı üzerinde okunan h üzü n l ü şiir. �_,.i ' �'� �.)A ! � ' � j Ağıl-ağul : Ahır.

Ağımtıl-ağımsıl : Beyaz gibi olan, beyaza benzer. � '-# J,, L..:w

Ağız- ağuz : Yeni doğmuş hayvanların ilk sütü.

u ı.; ı .ı.i � � �

Ağlamsınmağ : Ağlama durumuna gelmek, ağlayacak gibi olmak . • J � ' --ı..JiA .( ...,. • JJ' ı..4..i.__, ... . .f � � ' u u ..---;Ağlaşma : Birlikte ağl ama ( yasta ). � � J ıS � ' "-:I J.a:i Ağoag : Hayvanların bir o yana bir bu yana yu varl a na rak yattığı yer ; çukur yer, bataklık yer. J lj � , J 1 .ı,,1 , ( �l.JA ) u 1.;_,.i � oll.:i..L&. Ağnamag : Sırt üstü yatarak sağa sola dönmek ; akıp dökülmek. •

u .ı.JS �� , u � � �

Abça : Para.

JJ1 ' � l

Alpm : Akım.

u � ' u � ->+ 59


Abın : Hücum, izdiham . .-ı..:.. .ıj ' ' ı-...P.A Abıntı : Akma, çöküntü, damlamak.

�'

'-:1,....J. , �

Abır : Ahır. �' Abışmag : Cereyan etmek, akın etmek .

. ·.": • u · u

� ....,..- - W -..ro

A)Jşam : Güneşin batma vakti. "':1.Jfo �

Abşamlamag : Geceyi geçirmek, gecelemek . • J.M ·._ı . < �� - ' w :,f 1 .J � v-J'" - I ..;A)Jta : İ ğdiş, hadım. •

�'

Aka : Ağa, komutan . .J.J�

' u1

Alısı : Hile, tuzak. _jS.A ' �

Alaçarpov : Şiddetli rüzgarla birlikte yağan kar. J.>.ı .ın,,s ' J,,... .J � 4 o ' .)AA J.>.ı Alaçıg : Ağaçtan veya kamıştan yapılmış bağ evi; keçeden (yün veya kalın ipten yapılmış kaba bir malzeme ) yapılmış gölgelik. l.S� ü l:ı "-:f l...ıı !

t4

�.J l.S � � � .Jt

ıS

� � ' "-:ı • '

Alag : Yabani ot. oj..,. � Aldanış : Azdırmak, yoldan çıkartmak, yanıltmak. l � I ' J \.li. I Aldanmag : Tuzağa düşmek, yanılmak, şaşırmak. ü J.ı!. J l.li. I ' ü .ı� J.f1 Aldatmag : Tuzak kurmak, yanıltmak, aldatmak. Ü .ı_;S J \.li. I ' Ü .ıj JP 60


Aldırmağ : Almaya

mecbur etmek,( kadınlarda ) ka�

aldırmak,mecburi almak. @.> M 1 '"" ( .J-1'1 �.J ) �l .ı� ' Ü .ı.JS � � J l.ı I J Alğış : El vurma ; hevesle ndirme; çağırma .seslenm e: beğenme. � , �.ı ' � ' w .ıJ � .ı Alğışlamağ : Bir işin yapılmasına veya yapı lacağına heves yaratmak.. Ü J l .ı Jl.J � .l..JJ-1 Ahğ : Öküz veya başka hayvanların üstüne örtülen ç ul veya keçe. �Jl:SS o._»i;, .J .J l..! ıS .JJ � � ıJ .ı...İ l:! J.Jt Alışdırmağ : Ateş yakmak; öğretmek; birbirine yakınlaşmak: uygun bir duruma getirmek. u J l .ı ı:.ı � u .ı,;S �.JJ ı}ı:i i Alışğan : Yanmaya müsait madde, kibri l. 4:Ai..J ..P .a � � ' J � ' J.ı\l Alışığ : Ocağı yakmak için kullanılan küçük ağaç parças ı . yonga. J 4 1 u.:&J.> ıS I � 1.:1.Jt ıS � lji Alışmağ : Alevlenme,yanmak ; çok kızmak, hiddetlenmek: öğrenmek. @..J ..P ' @..J � ' w .ı.!. J I J � Amac (Z.) : Hedef.gaye. � L.. i Anac : Dişi, doğuran ; iri yumurtl ayan (kuş ve diğerler i ) ( o,# .J t.JA J .ı ) � , �J .ı , o J.İı:fl j ' o .ı ı... Anaclanmağ : Tecrübel i ve usta olmak. u � �L.. .J '--1� 4 Andıra : Miras, sahipsiz mal. � "' JL.a ' .a,; l.a ı!.ı l ,.»A Anılmag : Yad edilmek, hatırla nmak. u .ı.Jı o.ı.;) � � ' u .ı.!. .ı � '

'

'

'

'

61


Anlag : Anlayış, düşünce, şuur. � , � l.,J J � Anlam : Anlayış, düşünce, şuur. � ' .ı..s (; J , � Anlamag : An lamak, idrak etmek. '

ı.:ı �

Anlaşılmag : Anlaşı lmak, idrak edi lmek. ı.:ı J.!, �.) J ı.:ı J.!, ı-.,..a.. Anlaşma : Anlaşma, razı olma. '

J! ıji , �w

Anlaşmag : Birbirini anlamak, karşılıklı anlaşmak; mukavele yapmak. � J ı J .) ı ,.>l , �l:! �w , ı.:ı J ..ıS �.J J ı .J h � Anlayış : Düşünce, anlayış. � ' .) J 1 ' � Anmag : Yad etmek, hatırlamak. ı.J J.JJİ � � � ı.J J.;S J l:! Aralanmag : Birbirinden ayrı lmak. • J.!. .)• u. 4... • J.!. I� , ...t. .J·ı u - .ı.i , u Aralaşmag : Birbirinden ayrılmak, uzaklaşmak. ı.J J.!. .JJ J , .hJ � j 1 ı.J J.;S I� �li Araşdırmag : Araştırmak,bir şeyi bulmaya çalışmak. ı.:ı J.;S c.s-.JI J ı.:ı J.;S � Ardıcıl : Dayanmadan, birbirinin ardınca. � ..>- � .ı..&İJ ıft Arğaç : Hızlı bir şekilde biten, yetişen. ( 0 � J J.J .o , • ) ..H� , l.)M.) J,Jj Arğaz : Ne şişman ne zayıf, orta halli, normal vücut ölçüsünde olan . '

.

'

'

jS-. "

.J

'"'-

� � �

Argac : Yazın sıcak günlerinde sürülerin dinlendiği yer. ı.:ı �L:i ,..; '5 Uı J.J.J .) J '5 lA '-.11 ı:aa.ı �' �

62


Arbalanmağ : Yaslanmak; (mec. ) güvenm ek basmak, sıcaklamak. �IJ. ır.J � ' ü J� � Arbalığ : Arkalık, bir çeşit ceket. J.l l..a.J i Arbayın : Rahat, k ayg ı sız , emin.

h araret

� ' ,+.)I �

Arığlamag : Zayı flamak. Ü JJı ..ıJ:." Arıtlamag Taneli bitkileri n

temizlemek, seçmek. Ü J.,,S ..»W ' Ü J.,,S � \; Arıtmağ : Temizlemek.

ürü n ü n ü .

ıolı u ımı n u

Ü J.,,S ıa �

Arpacıg : Kirpik gülü, göz kapağının kenarında ç ıkan kü ç ük çıban. M ıa.JJS , •J.. Jt Arsalan (Z.) : Arslan.

Artmağ : Çoğalmak, bollaşmak. Ü JJı u l .J ıJ ' u JJı J 4.j Arşın : Metre kabul edilmeden kullanılan uzunluk öl ç üsü (? l em.) tJ J Arvana : Dişi deve. 4i ü , o J L. _µ. Asğı : Pantolon bağı, ipi; elbise asılan alet, askı. Ju i

..:aJ ' J ı_,w. �

Asğırmag : Hapşırmak. u J.JS � Asılı : İlgili; bir ş eye veya yere asılmış olan. 4'Jaı. l.J ' J1a.a ' � Ü

63


Astar (Z.) : Astar. .,,.:w.. i

Aster (Z.): Astar.

.,,.:w.. i Aş : Yemek . W:.i ' 1 il. Aşğar : Unsur, bir çok unsur içi nde e sas olan � ' ( �ji .) J ) ı.:ı U:ı _,lM ıJ �I ıJ oJ ı... Aşgarh : Karı ş ı k , saf olmayan. � l.i. Ü ' � il ' �j4

unsur.

Aşgarsız : Hal i s , saf. � l.i. Aşı : Aşı . LJ.wıS I J Aşılamağ : Aşı lamak. <.J Jj �� ' <,J J.;S � Aşınmag : Çürümek. küle dönmek, kül ol mak, s ü rtülme k. Ü .W. 0� L...ı ' Ü .W. J_,! ' Ü .W. oJ_,...j . Aşırı : Gün aşırı, bir gün arayla; haddinden çok fazl a . � jl o J l:ıj ' ül+- .) J j.J.; 4ı Aşırım : Dağın tepesi . o .JS ıJ � , o .JS ıJ o � Aşmağ : Geçmek, bir engelden veya duvardan aşarak geçip gi tmek . ( .; ' � J l:ı

� ı... j 1 )

Ü J_;S � ' 6Wi il

Atabik- Atabik : ( Ata : Baba, Bik : Büyük ) Şehzade

hocaları. a w �..>-' '-'· ı..l J ı .rAtğı : Yana doğru duran ağaç ve mi l; baş örtüsü. ıJJ"M .J.) ' �.>&- ıJ � ' �.>&- ":-',.Jt

Ayağlamağ : Tekme ile ezmek, kullanılamaz hale gelmek. Ü JjS J ı... .ıt..ı

64


Ayağla şmağ : Birisiy le yan yana gitmek . birli kte yürü mek .

(mec.) yarışmak. üti..ı � ı.s� 4 � Ayama : Lakap veya bir topluluk tara fı ndan verilmiş isim. ı/' I J-IA '

J_,.!ı o J I J f' J.,>t u� j 1 .U Ayğır : Erkek at.

ı.s ..ı

ı-ü l:ı �

J.İ � I

Ayın : Boy; biçim; vücut; bir elbiselik k um aş . ı:.ı..... u ' w � ' • .; ı;i Ayrıc : İki yolun ayrılan yeri.

l4-' 1..ı � �

� ' ı/'1..ı .J J

Ayrılmağ : Ayrı olmak; vedalaşmak. w J.,,S t l J.J ' w JJı I J.+ Aynlış : Ayrılma. � _,J:i ' ıft 1 J.+ Ayrılışmağ : Birbirinden ayrı olmak.

....... .J· ı w· JJ. ı .ı...=ıı. ,.Ayrım : Ayrılma. �.J IJ.:j ' "1>İ Azdırmağ : Bir ınsanı veya hayvanı kaybetmek: doğru yoldan çıkarmak. ı,; 1 � � � w J.,,S � J .J w J .;S � Azgın : Yolunu kaybetmiş, doğru yoldan çıkmış. �J ' u� ' o J .;MJ ol.; Azıbmag : Korkunç olmak, daha da kötü olmak. w JJı .; � ' w JJı �.J Azmağ : Kaybolm ak,; doğru yoldan çıkmak. •

w J.ı!ı u� ' w JJı � Azuge : Yenen şeyler, azık.

<Ü J j l

Azuk : Azık, yiyecek.

W_,.:i , '-.iJ j i

65


B Bacanag : Bacanak. u ıJ- '4 • .

Bace ( Z. ) : "Baca"dan. l.a . u. ..)· ı Bacı (Z.) : Kızkardeş. � I� Badalag : Bir insanı tekmeleyip kovmak; aldatmak; serbest

güreşte rakibi çelme takarak yere düşürmek. . . u � -� .._...{ u. u . J.J. u. � ır- - 1 ) � (ı.r� .J J u J.J Bagça : Bahçe. •

_

'

..

� . .

Bağanağ : Atın topuğu. � I c.s� � Bağdaş : Ayaklarını altına toplayıp oturmak. � _joi l j .J lt Bağırmag : Haykırmak, feryad etmek. ı.j Jj J � j ' ı.j Jj � Bağırtmag : Birisini getirmek için yüksek sesle çağırmak,

bağırmak; ağlatmak. ı.j J JJ İ .J J 1 .J � oJ I J � Bağlama : Yanşma ; kilitlemek; yatak ve yorganın ıçıne konduğu bohça . .t:. ı • _ ' •, ı , . - ' •,JM w. Bağlanmağn3> : Bağlı olmak; tatil olmak. • •

Bağlaşma : Şart öne sürme; yarışma. � ı..... ' cS� .lı:a_,.!ı

Babadır : Kahraman, cesur. w La .>+l ..>:tol J ' ..) J Lf...i BalJıın : Bakış, düşünce; kulluk etmek. cS.J �J:t � )M cS � '

66


Balaban : Dudaklarla çalınan bir müzik aleti . �j I � ı.++J 4 4-S � .J-A � İ Balanmag : Başlanmak. w � e..u!ı Baldır : Bacağın arkası.

� J l.wı � ' J l.wı

Baldız : Kadının veya erkeğin kızkardeşi . ,JA� .JA I � , UJ .)A l� Bambaca : Ellerin ayası ile başa vurulan darbe. �

l.S.Jl-M

Bambılı : Değersiz ; elsiz, ayaksız.

� .J

� "' ıft ' ül \.jJ ıft

Banlamag : Bağırmak; horoz ötüşü. (.)M.J> 1.a, , u "'..J.J i ..>1 ı.1.a� Banlaşmag : Horozların birlikte ötmesi . p+....J> ) uıs � --" ' w � ' � ,.... Bannmag : Faydalanmak, menfaat sağlamak. w "'-" � ' u "'-" .) 1 "'� ..)1 Banşmag : Barışmak, ortak karara varmak, uzlaşmak. w -'.ıS � i ' u -'.ıS � Barışmaz : Barışılması mümkün olmayan, uzlaşılması mümkün olmayan kimse . .J:I � u �j Lwı ' .J:I � u � i Bant : B arut. ••

ı::a.J.J 4

Bars : Kaplan.

.lı'lf

Basabas : Karmakarışıklık, izdiham.

� � Jj l ' �� - t_,l.!. Basdalamağ : Ayağın ın altına almak, ayaklarının altında ezmek. u -'.ıS 41 ' u -'.ıS J ı... JU

67


Basdıg : Sucuk.

J.Jlw 4

Basdırmağ<9> : Gömmek ; gözden uzak bir yere koymak, toprağa gömmek. Ü .ı_;S � ı.a. 1 Ü .ı_;S Ü � ! Ü .ı_;S üİ .ı Basgm : Hücum, akın(Türkçe ). �.)� 1 ı-�

Basıhş : Yayın, basmak.

ır1 .ıy!ı.i

1 'T '+

Basdmag : Sıkıştırı lmak, ezi lmek; yeni lmek; yayınlanmak. ı a.i. � u• .ı..!. ı...ı � ! u J� Basıng : Karışıklık, ele avuca sığmazlık. �

ı.1- �

.

1

ı- la. .ıj '

Basma : Basılmış, yayınlanmış. � 1 � l.t ' o .ı.; Wii Basmacı : Basan, matbaada çalışan kişi.

, -=ıı. ...,.---.---

.ı\..İ ı.a..,1'

1 o� l.=ıı. ..

ı...ı -.---

l.=ıı. •

Basmag : Sıkmak, basmak; mağlup etmek; yayınlamak. Ü .ı_;S 'T '+

!

Ü .ı.;S ı.:ı.,U... ! Ü � \.tto 1 Ü .ı ' .ı

Basmarlamag

:

.)

Wii

Birdenbire üstüne atlayarak yakalamak, aldatıp ele geçirmek.

�.;! � 4.! ü � � 1

Başag : Sünbül, salkım.

-..!.� ' � Başlamag : Başlamak, işin ucundan tutmak. � .;1 � jl ' Ü .ı_;S t Jy!. Başhg : Başlık, unvan; süt hakkı, süt parası.

( ...ı Ü.. ) Ü 1_,l&. ( ı,}ı� � ) JWi 4 1

Batag : Bataklık olan yer, bataklık.

'-' � u. Batıg : Bulaşık, kirli; derine düşmüş ve eğilmiş. o � J o.ı l..li 1 � ! � ı o.ı_,J İ

68


Batğın : İçeri batmış, ele gelmeyen.

�J

'

"-İ.;

J.>İ

Batırmağ : İçeriye sokmak , dahil etmek; suda boğmak; zarar etmek. Ü .ı.;S � t Ü .ı,;S � t Ü .ı,;S � l .ı Ü .ı� J..ıİ Batmağ : Aşağı düşmek, batmak; güneşin batışı. Ü .ı.;S '"T'J..ıJ:. Ü .ı...:. � üi-i.; J� Bayağ : Bundan az önce. '

'

'

ıJiH � �

Bayağı : Çok sade, basit, hoşa gitmeyen . ı..:ı..,S, jl u ıJ .I � ' o .ı ı..... .) 4--:ı Bayat : Eski; sofra; bir kavim ismi ; varlıklı. �� t J-:ı 1 f' W t o.ı..i L... ! � L+-:ı Baydırmağ : Emanete hıyanet etmek. Ü .ı.;S ı:..H+� u..i l.. 1 "-1 Baygın : Halsiz düşmüş , kendini kaybetmiş. o .ı...!ı u!ı� , ciJ J � j l Bayılmağ : Aklı başından gitmek, kendini kaybetmek. '

�J u!ı.JA j ı

Bayrağ : Bir devletin resmi işareti ve rengini taşıyan kumaş parçası, perçem (Her ikisi de Türkçedir. ) H' -H Bayram : Mutluluk ve şenlik günü. ıJ .l l.ı!ı J � JJJ ' � Bayramlaşmağ : Bayramda görüşmek, bayramı birbiriyle kutlamak. öi-U � � , � � .ı j 4 J � .I Bayramlığ : B ayramda veri len hediye. ı.J

Bebek : Göz bebeği; küçük çocuk. >4 .,s ıJ � t � ı!l.e .ı_,.. Beg ( Z. ) : Bey. '

� '�

69


Begim (Z.): Beyim, bir seslenme şekli.

Beglerbegi (Z.): Beylerbeyi , en büyük bey.

��

Bekçi : Gece bekçisi. (Türkçe) �.;! ' � w � Bekri : Gece bekçisi, nöbetçi ( Türkçe ) _,.,_j • •

r.s-r�

.. 1 . f � ' � u• � •

Belek : Belek, kundak ( İkisi de Türkçe kelimedir.) ıJI � .,l Belemek : Kundaklamak . W J_jS ıJ I� Beleşmek : Bulaşmak, kirlenmek. w J..!ı �ı Belge : Nişan yüzüğü; sınır; resmi evrak. jjJ Ü..... J .ll- JJ" ' ı.S Jj.e u ı.S � Belirmek : Açığa çıkarmak, ortaya çıkarmak. w J_jS .J u..!. l Belle : Büyük parça. � ı.:w!. .J J ı.S Bellemek : İ şaret koymak, belli etmek, açığa çıkarmak. w J_jS �J.J ' w JjS ı.S .J ı il w � Bellenmek : Ortaya çıkmak, açığa çıkmak. '

w J..!ı

'

J u.!ı i

Ben : Ben, iz, işaret. w l.ı!..i

'

J u.

Benzemek : Benzemek. � IJ � � Benzeyiş : Benzeyiş. �� Berehmt.� � İtirazlı bakışla gözlerini ağartmak. J+.- İ � 1� i ıW � w J_jS ·� 1 .; t .. r:. l ..

70


Berkimek : Sağlam olmak. ı.:ı �

� ,

ı.:ı � �

Berkişmek : Pişmiş olmak; imtihan edi lmek, tecrübel i olmak. ı.J

� ·� � i

'

u J..!ı •.l..ı.JJ.J

Besleme : Gıda almak, beslenmek.

'-:! l.Li

Beslemek : Yetiştirmek, terbiye etmek. ı.J J 1 J �..J.J.>1 Beslenmek : Gıda almak, beslenmek. u � • J..J.J.>1 ' u J..!ı '-:! l.i..:i Besleyiş : G ıda alma ve beslenme tarzı .

� l.U

j)I

'

'-:! l.Li

Bezek ( Z. ) : Süs. � IJ İ ,

��

Bezemek : S üslemek, süs yapmak. ı.J J.jS �JI . , ı.J J.;S � I.; İ Becerilmeko4>: Büyütmek, beslemek.

J.J �� � �

Becermek : Beslemek.

u J 1 J �..J.J.>1 Beyte : Yurt, göçebelerin oturduğu yer. u � rı,S J ı,; 1 J La..a �� Bezdirmek : Bıktırmak, usandırmak. ı.J J.jS J I J.t.-1 , u JJ.J l � � Bezmek : Bıkmak, usanmak. '

ı,J J.al � � , ı.J � J I Jıt.,ı

Bıçağ ( Z. ) : Bıçak, kesici bir alet. � ' J,.J \S BtlJmag : Bıkmak, usanmak, canına tak ettirmek.

u J.a f � � , ı.:ı � 4J j BddırÇUI : Bıldırcın.

U+t J �

71


Bibi : Hanım, büyükanne, hala. � ' ı.l.JJ..:ı .J J ı... ' LJ_,.:i � Bic : Gayr-ı meşru doğmuş; aldatan kişi, hilebaz; ağacın kesilip atı lmış küçük dallan . �.J J ı.S . � ı.S � I � ! ,; .ı..l.p. ' D J lj üj Bicov : Aptal . ahmak. ö"' j .ıl.S 1 _,... � Jl-M Bid ( Z. ) : Söğüt ağacı. '

Bigim : Hatun, hanım. LJ_,.:i � ' � � � Bilek : Bi lek. '

�J �

Bilezik veya Bilerzik : Kola takılan süs. �J

Birelenmek : Pantolonuna pire düşmesi, ( mec.hased .etmek­ red . )

üti.J � �

ı.S � �

Birgelik : Birlik, ortaklık. � I � 1 , ı.S.J l.S ,... , ı.S .J l:ı ,... Birikmek : Bir yere toplanmak, bir araya gelmek. ü .ı..!ı � ' ü .ı...I. J.) Birleşmek : Birlik olmak, bir araya gelmek. . -

� �� ,.

'w.

• .M!ı J.a.l.. ' w

Birleşmiş : Birleşmiş. �

Bite : Yurt. Ü � ri.,.s J ı .;.:; 1 � Bitirmek : Sona erdinnek . Ü J I J Ü l:ı �

'

�J.J-:1

72


Bitişmek : Birbirine yapışı k olmak ; kabuk iyileşmek.(yaranın- red.) ül-İ l:ı .. l:f:il 1 ' Ü J.!ı �J fA '--:ı Bitkin : Yetişmiş, buluğ çağına gelmiş. &J 1,ı ' J...t lS Bitkinlik : Yetişkinlik , buluğ çağına e rm ek .

t�

tutmak ,

' J L...S

Bitmek : S ona ermek. ül-İ l:ı Ü l:ı � Boğa : Ö küz. J.İ J LS

Boğanağ : Bulutlu ve fırtınalı hava. � li� .J 4:&.İ._,.1 '5 ,_,. Boğazlaşmağ : Birbirinin yakasmı tutmak . ül-İ .;1 l..J � """" '5 � l:ı Boğazlığ : Küçük boyun şalı; boyunbağı . �,,ı.1 ' � .,s Ü J.) J Wi Boğmaca : Sözü, düşünceyi üstü kapalı bir şeki lde söylemek.

l..J

Wi

1

l,ı

'5 ..Jl"M

Boğmağ : Boğmak, gark etmek. ü JJS � ' ü JJS � Boğuğ : Sesi kısılmış. �.JJ ı.. ' 4:&.İ..}J '5 1 � ' .� � Boğulmağ : Boğulmak, gark olmak. ü J.!ı � ' Ü J.!ı � Boğuşdurmağ : Hayvanları birbiriyle dövüştünnek .(iti) . - · ı � l \" .....A U· � 'w ( ı.1- ) ım.ı" 'w! I� � Boğuşma : Kavga etme, dövüşme. it..,,&. ' , .,.. J Boğuşmağ : Birbiriyle dövüşmek. ü J \ıİ I r-A ü l.+,ı Bollaş mag : Bol olmak, geniş olmak. Ü J.!ı J l.J.! ' ü J.!ı ü I Jl.,>-İ •

73


Bonçag : Tapu. aı...

Boran : Tufan, kasırga. � 'i,.s . w '� Boşalmag : Boş olmak; boş ve yumuşak olmak. w .ı.!ı ,..) .J J.!ı ! w .ı.!ı � Ü. Boşaltmag : Boşaltmak; hafifleştirmek. w .ı.,,ıS J.!. ! w .ı.,,ıS � Ü. Boşama : Boşamak.

J�

Boşamag : Boşamak. w .ı ı .ı

J�

Boşanmag : Boşanmak.

�F J � Boşgab : Tabak ( Her ikisi de Türkçedir. ) Boya : Renk. �.J

Boyamag : Renklendirmek. c;j .lj �.J

Boylanmag : Başını kaldırıp kendini göstermek, ayağa kalkmak. w .ı.!ı .ı..U.:ı w .ı 1 .ı w � 1 .J .ı,,.a .J u � y. Boylug : Pamuktan yap ı l m ı ş ince iplik. � • • .J· ı o .l..A...ı U � • Boyunduruğ : Çift süren ve araba çeken öküzlerin boynuna geçirilen ağaç, çerçeve.( Türkçe) •

"

-

e.�

Boz : Dişi sülün.

o .ı ı...

J J li .;..!

Bozarantı : Alaca karanlık vakti ; uzaktan kül rengi görünen şey. � 1 � ıS� Ü. .J J J j 1 ....s ı.s.>+t ' Ji+. .J &.! .ı! ıs ,,..

74


Bozarmag : Kül rengi olmak, rengi koyul aş mak. uU .>-1 ı.1..i.; Ü J..!ı ı.1..i.; '5 � w. Bozartma : Yağlı etten yapılmış kav u rm a. kavru l m u� et. Ü l:f � � _,.! .ı,,..:. � ""'� � � j 1 � ı.r- � Bozartmag : Kül rengi yapmak, yarı pişm i ş hale get i rmek. kızartmak. Ü .ı 1 .ı ""' ' Ü .ıy. � Ü .ı.;S '5� w. Bozlamac : Sac ekmeği . '

'

'

� L...ı

• w

Ü

Bozlamag : Yüksek sesle ağlamak; b u z tutmak, soğuktan titremek. ü J.tl.>l Le _,.... j l � � ' �.;-! � '5\ � 4 Bozumtul : Kül rengine benzeyen. :: .� < La, � � t · � '5 ,,..Böcek : Haşarat, böcek. ·� Bölen : Parçalara ayıran, bölen. � ' o .ı.ll.S � Bölgü : Parçaya ayırmak; bölge. � 1w t .... . , ,, , , r ; . ,, . -, Bölmek : Parçalara ayırmak. u J.J-S r J . " ; ; Bölünen : Parçalara ayrılan, bölünen. "' .. .. . . f� ' o .ı ..J'J' f J . ,, Bölünmek : Parçalara ayn lmak. - .. . . u .ıw. r ,,,. , , Bölüşmek : Kendi arasında paylaştırmak . , , < ? J"' - - .ı · "+• - w .ı_,.. � w '

-

' ,

• 1

Bölük : Bölük, taraf, grup. c U+

'

,

�.Jel.#

Bölüm : Bölüm, parça. .... .. , ı

75


Bi;rk : K ü l a h . y u \ arl ak ��

Büyclck

:

Eşek

n�

a rı s ı .

tüy süz ha�l ık. kalpak .

larvaları

asalak o l arak y aşay an hüy ü k

hayvanların vücutlarında

sinek .

...-La �

Büy ü k : B ü y ü k .

....! ) � .

Biiy ü kknmck : K i h i rlcnmck . � LL ._:ı � ...! J ..H , 0 ..ı_;.S �.;..H ı.S � ..ı 1 m;y ü klctmck : B üy ü k l ük i dd i a s ı nd a o l mak: vazifesi makamı h ih. ii ıllL' k . rüthcsi .' ü ksdnı c k .

LL � � ....! J ..H , 0 ..ı_;S �.;..H ı.S �..ı 1 Biiy ü rmck : Dc\ c \ C ök üzün ses ç ı karması .

� J J ı.J ,:, � o � Biiy ü rtmck : B i r i nsa n ı hağı rmay a zorlamak. � ..l JJ 1 J J 1 J � ..ı 4� Biiy ü rtü : B ağırma. hay k ı rma. ;-a-i Budamag : A ğ.ac ı n dal larını kesmek. parça parça etmek.

� ..lfa O ) L:t O_; L:t • W ..lfa � � ı �.) J ı.$ � \..!ı W Jj liud a n mag : H i rh i r i ndcn ay rı l m ak. parça parça olmak. � � �� 0 ..ıfa o .;l...:t o .) L:t 1 w .ı.::. o�.) ..ı ,... j ' Huğ : B u h a r. J � liuğlamag : B u har vermek . •

._:ı ..ı l ..ı J �

Huğlanmag :

B u harlaşmak .

...... .ı.::. J � Buğum : E k lem. mafsa l . ·

� . J-4.L

. . - - --------- ----'

( ı ..: r' h· l i ııı ..:'i pi1ro,:;ı h111111i1I.. �ın l i l m ı mla

..:k r ı ı d . ;ırı l;rııı r ı ıd;rd ır ( r..:ı l . ı

J..:ğildir. A nıpı;a bir kdimcdir

' Bu k ..: l i ııı�· i k i 1.. ..:r..: ):! 1.." Ç lll i�ıir.

76

ve

ag.m:ı


Buğur : Gen ç erkek deve; boylu poslu . .u... � ! w ı -H- � � Bulag : Bulak, su çıkan yer, çeşme başı. J.ı!ı

� �

,..... ... �

J. J• ı

"="

i

..ı..s � i •

. 1 • � ' '-' �

Bulag otu : Sulu yerde biten tere olu . �,S, "'-"" ' o>i ı.:-ı İ Bulama : A ğ ız (Türkçe), doğuran hayvanın i l k sütü: karıştırmak. � j ,... '--:1 ! J,s, i Bulanmag : Durululuğunu kaybetmek, kirlenip kararmak. w J.ı.!ı

J J.S

'

w J.ı.!ı .ı_,li J.1

Bulantı : Midesi bulanmak; k irlenmiş . .ı_,J ı JJ ! e� Bulaşdırmag : Kirl etmek. w .ı_;.S o .ı.jl i Bulaşmag : Kirlenmek. w J.ı.!ı o .ı _,J i ' w J.ı.!ı � i Biıratµlış : Neşr etmek; özgürl ük. cJ .ı l j İ , J � I Burabmag : Terk etmek; bir yazıyı, eseri yayınlayıp yaymak. dağıtmak. . • u . < J .J . �. .; ·•ıı ..ıı• • ' U • .ı.J""9 Buraz : Kalın ip. ı:&.W � WJ:ı

Burazlamag : Çok kalın iple bağlamak . w .ı_;.S � � WJ:ı

Burcutmag : İşve yapmak ; beli incitmek. W .ı.+-i 4"4o jAoS ! w � İ o � � Burbulmag : Ayağın burkulması, dönmesi.

\; u 'J t JJ

Burbuntu : Eklemlerin burkulması.

� � .ı� """' 77


Burma : Kıvrım kıvrım yapmak, bükmek. .....ı....ı """,., .ı..!ı .ı..J ..,...1 , '-' .. . .. ., � ,.

\ 1 >

1

1

'

Burmac : Hayaları, yumurtaları çıkarılmış hayvan. o .ı..!ı � İ ü l� Burovuz : Emanet, geri götürme şartı olan şey. �.) � ' � La l Buruntağ : Binek hayvanlarının başına geçirilen kayış, yular.

.J 4-

Buyu1Jmağ : Kendini kaybetmek. ü J _;.S � � .J U...... J Buzovlamağ : İ neğin yavrulaması. .J L! ü J.+:ı l j � Buzovluğ : Buzağı beslenen, buzağı konulan yer, kirli yer. ı ;. j . f v� - ı.S �. , .ı..J L.... ,.. Büdremek Ağacın kayması, ilerlemesi ; yürürken tökezlemek, düşer gibi olmak, sağa sola, ileri geri hareket etmek . • • ı � . ı � ! Lı - � � .:. ı " .,.u - J-" u J.J� .,.Bülöv : Zımpara taşı. •. < � • - �i U. oJ U..... � U""" Bürkü : Havanın çok sıcak olması, boğuk hava. •

'1..U.

ı.S

,

, .,.. ' ,.,.. � .;J

Bürküleşmek : Havanın boğucu ve nemli olması, havanın çok ısınması. , .,_. � F , , .,_. ü J.;-S � J Bürkülü : Havanın çok sıcak ve boğucu olması. ( l.JA ) '1..U. .J oJ_;.S � J Bürmelemek : Parça şeklinde katlamak, tomar yapmak. ,., \ 1 > 1 1 """' .. 1 '"" 1

� Lı ., ..., 1

..

.,..,•

Bürümek : Parça şeklinde katlamak, tomar yapmak; kaplamak, bürümek (duman, toz vs.) ,....,., .. .. .. .. "---'ı .....Jı.... L. ., .,..,. \ 1 > 1 1

78


Bürüncek : Yüz örtüsü, peçe.

��

.;_,.:, ' "':' � Bürünmek : Kendini bir k u maş

v c va

örtü

i le sarmak.

örtmek.

( "'t.J ı..r.ı ) Ü 'J l J J I .; .ı.J-i. Bütöv : Olgun,tam, el değmemiş. o.ı� ı.:ı... .ı ' f' � ' J... l.S Büzmek : Büklüm büklüm etmek;

olması.

� ...,.ı � .J-S ı.:a.J 1..a , u .ı ı .ı

79

ç ocuğun

ağlayacak gıbi


c

Cağıldamag : Suyun coşkuyla birdenbire akması . � İ �,..H.A L! W W ,ı,!. ,,s.; 4 Car- Carçı (Z.) : Cereyan eden, akan ; zaman. l.J"i'.J '-t

Cehre : Yün eğirmek için elle çalıştırılan basit bir alet.

�_;

�,, .ı t >t

Cerge : Sıra. U.,..ı.+ Cığal : Oyun bozan, mızıkçı. JS. J ' w .ıj ...>-+ Calanmagosı : Dökü lmek . w •

.ı..!. �_.;

Cıdır : At yarışı . ı.J .J

l.S.; , ,,..... ı.J � ı..... '

� ı ,, J

�1

Cıgga( Z.): Kafanın ön ve yan tarafına dökülen saçlar; taca benzeyen, kıymetli taşlarla süslü kadın başlığı. o\..4 ' .u.+ ' "-1++

Cığa (Z.) : Kafanın ön ve yan tarafına dökülen saçlar.

o\..4

Cığıldamag : Cıvıltı sesi çıkarmak. w .ı.,>S �...J .J � Cığıldaşmag : Hep birden cıvıltı ile ötmek, civ civ diye ses çıkarmak. � 1 � 1 ol.; �...J .J � Cığıltı : Cıvıltı sesi . �...J .J � Cığır : Dar yol ; mevsimin başlangıcı. J-J ..J4M � �...J � o l.;

80


Cılğır : Ne dediğini, ne yaptığını bilmeyen, edepsiz.

J,_&i ' � �

Cılba : Saf, temiz. o _j..l.'. ' (.JAl � ' ı..İ l.ı4 Ciiız : Zayıf, güçsüz. •

. ' '

J'

. 'o

. ' ' '

J,

. '

Cmag (Z:) : Sırt ve göğüs kafesini birleştiren kemik. J ü.+ Cmğır : Çınlama sesi, metal, cam gibi şeylere dokununca çıkan ses. ı4.:f.+ " .w .J jWI Cırdmağ : İki parçaya bölünmek. U .ıı!ı o .; � Cır : Kendiliğinden yeşeren, kendi kendine biten. yabani: değiştirilmiş, başka bir şekil verilmiş. � t �.J ' .J.) J_,.a. Cırlaşmag : Tabiatta kendiliğinden biten, diğer bitkilerden farklı olan yabani otların bitmesi . u .ıı!ı �,, , u J I J � u � Cırmag : Yırtıp parçalamak. u JtJ J l:ı u J..,,.S o .; � Cırmaglamag : Tırnaklarıyla saldınnak, tınnalamak. u � J� ' u Jj � Cırnamag : Sinirlenmek; mecbur olmak. u .ıı!ı ..).J++A ' u .ıı!ı � � Cız-Cızğal (Z.) : Çizgi ; et gibi yanıcı maddelerin pişerken çıkardığı ses. JJj+ cJI � t _,Jt.... , � Cızığ : Çizgi; çizgi oyunu. c.r4J cJj 4 t � Cızığb : Çizgi çekilmi ş, çizgili.

·� � � , � �

81


Cızmag : Çizgi çekmek, çizmek; kaşımak, tırnaklarıyla çizik çizik etmek. Ü .ı 1 .ı u!ı '� ' � 1 � 1 J:ü. Cızmagara : Doğru olmayan çarpık yazı, el yazması. LJ"'ol_,.ı:.... .ı

'

[........

.J

�konuşmak, .lı:ı� Cikleşme : Söyleşmek, sohbet etmek. _,Lı �

Cilov (Z.) : Atın boynuna geçiri len kayış, dizgin; zorlamak, kabul etti rmek. Ü .ı 1 .ı ..).Jj ' Ü .l..).J i .) w.J !� Cingildemek : Çınlama sesi çıkarmak .

Ü .ı 1 .ı

ı.1..; .,p,ı. (.$ 1

.ı...::ıı

Cingilti : Zil sesi, çınlama sesi, yansıma sesi.

� ' �� ' �j

(.$' �

Cinlenmek : Sinirlenmek, kendini kaybetmek. �.) .; .ı .J.P j l ' Ü � � � Civildemek : Cıvıldamak, cıvıltıyla ötmek. ü J.,,.S

� �

Civilti : Cik cik sesi .

� �

Cizgi : Çizgi,hat; satır, yazı sırası.

! J:ü.

Colge (Z. ): Ova.

4...1..1.+

Cölge (Z.) : Ova.

Cübbe (Z.) : Demir elbise ; silah. � ' ! � i u-ı l+--1 Cür : Çeşit, tür. E.� ' .a+ Cürüldemek : Cızırdamak, cızırtı sesi çıkarmak. Ü � u ' Ü .ı.,,.s .>:H" .>:H"

82


Cürüldeşmek : Birbiriyle fısıldaşmak, fısıltı i le konuşmak. w .ı...,.S ("1 ("1

Cüvellağı : Dalavereci, üçkağıtçı, yankesici .

J I J.ll , j 4 ' j �

83


ç Çabalamag : Boşu boşuna bir o tarafa bir bu tarafa gitmek; çalışıp çabalamak. w .ıj-S � \ w .ıj � .J � .ı Çabok (Z.): Çevik, çabuk. �. � �

Çadır-Çador : Çadır. .J .1 4 Çağ : Vakit, devi r. � ' o J.J .ı ' �.J Çaggıldamag : Güreş sonunda çakıltı sesinin çıkması. ..!l � 1

�1

..) .ı w .ıj-S 1 ..ı....a

Çaggışma : Kavga etmek, güreşmek. w .ı.,;S ,.,,... .ı Çağırış : Seslenme, davet etme, çağırma . ..)� 1 ' ..::.,.,,... .ı ' 1 ..ı....a Çağırmag : Seslenmek, davet etmek. w .ıj-S ..::.,.,,... .ı ' w .ıj 1 ..ı....a Çagu (Z.): Çakı . .,_!- � •

Çaban : Yalan, uydurma söz . . u

u. � •

Çabmag : Ateş açmak, ateşli silahlarda kullanılan zemberek, yay; parlamak; çivi çakmak. � w �.,S \ w � J.I � ı.1..i.i.:; w I J.J...ı ' J � ÇaQ.naşdırmağ : Karıştırmak, karışıklık çıkarmak; çamura bulaştırmak. w .ıj-S .ı_,ı i

Jt � w .ıj

Çabnaşma : Karışıklık, heyecan, velvele. � .ı.J_J.J. � ' � � 84


Çalar : Nüans.

� i� Çalğı : Müzik aleti. � >-- ı.:U i

Çalbalamağ : S allamak (suyu ) ; hareket e t t i rme k . Ü .ı 1 .ı Ü � ! ( '"rl i ) Ü .ıj � Çalı : Ağaç ot arası dikenli bitki .

.; lj �� ' �.,H .) � ÇalılJ.lamağ : Çabalamak, boşu boşuna bir o tarafa bır bu tarafa gitmek. Ü .ıj � .J � .ı Çalın : Ot biçme. J.) .ı ' u-4-t � � Çalışdırmağ : Çalışmaya mecbur etmek, iş yaptınnak . �I � 1 .J lS � , ü .ı.,rS .; 1 .ı IJ � .,S J � � �alışgan : Çalışkan, gayret eden. ı.,,.a- ' LSJ.+ Çalışmag : Çalışmak, gayret etmek. Ü .ı_,.s � .,s ' Ü .ı_,.s � J ""+ Çallaşmag : Beyazlaşmak, tüylerin ağarması. '-' >-- Ü .ı..!ı � Çalmag : Müzik çalmak; gizlice almak, çalmak; batı rmak. sokmak; giyindirmek. Ü .ıj � ! Ü .ıj .ı� .ı ! � >-- � ,.,,.. Çap : Bir yazıyı yayınlamak, neşretmek.

,. 4

Çapa : Toprak kazmakta kullanılan alet, bir ucu sivri diğer ucu yassı demir alet; gemileri demirlem ek için kullanı lan çapa.

�µ

! .,,..

_JJ � ' J.:kı

� ' �� 4 �

Çapağan : İt gibi çok hızlı yürüyen . .J.J .a.l:i ' .J.J j+:i 85


Çapar : Eskiden atla bir yere mektup, haber götüıiip getireıı insan, posta, elçi. � U , .J U• � •

Çapavul : Soygun, talan. ı.:ı .J � JJ 4-t Çapıg : Yara yeri , yara izi . '

� j ı.S � ı � j � '

Çapışma : Atla yarışmak.

ı,ri l J J

� ' , � L.....

Çapışmağ : At yarıştırmak, atla yarışmak. � I J J � I , � ı....Çapmag : Hızlı sürmek, koşturmak; soymak, her şeyını

almak; dört nala süratli bir şekilde koşmak. (Atın hızlı koşmasına denir. Red.) � .J � .J '+t t u JjoS ı.:ı .J � ' u � 4 Çardag : Çubuklarla yapılarak üzeri keçe i le kaplanan göçer evi, çadır, gölgelik.

u � � ı..... J+i- "i i Çarıg-Çarog : Eskiden köylülerin işlenmiş veya ham deriden '

yapıp giydikleri iptidai ayakkabı, evde giyilen hafif ayakkabı, terl ik. J .J 4 Çarpanag : Birikmiş kir tabakası.

o ..J+5 J

� .>t ı.S 4..:1 "i Çarpaz : Birbirini kesen, çapraz, haç gibi olan . .J 1 .J 4+J.t ' � ü.:&... Çarpazlaşma : Bir noktada kesişme, haç gibi olma. '.'J J .o i , � � Çarpıntı : Kalbin hızlı hızlı çarpması . u�� , � � Çarpışma Dövüşmek, tokuşmak. � J ı.....a.:i ' J l j j l.S ·

86


Çarpmag : Rastlaşmak; dalaşmak, kavga etmek : göz göze gelmek. � 4 .ı� � ! .ı� J .ıj ! w .ı,;.S .ı .)� � Çartıldamağ : Bir insanın bir yere düşerek veya seı1çe çarparak bir yerinin zedelenm esi veya kırı lması sonucund a duyulan acı ile bağırmak. u i , " s .':. l:t w .ı ü.i 1 � 1 .) .ı w .ı,;.S 1 .ı....a Çaşdırmağ : Birinin aklını başından almak, hayran etmek. u .ı.,.,.s ..:. >f-+.A ! w .ı,;.S � Çaşğın : Hayran, kendini kaybetmiş . .ıU.a. 4 .ı� ..:.� Çaşmağ : Başı dönmek, aklı başından gitmek. u � .J .; .ı y. Çatma : Birkaç tüfeğin piramit şeklinde durdurulması. '

ı.. ı.rJ� ..:.� •

ı.1.ll.:i .ı..la. •

1 � 1 �J ' � �

.) �

Çatırtı : Gevrek bir şeyin düşerken, kırı lırken, yanarken veya sıkıştırıldığında çıkardığı ses.

� � ıJ I �

Çatışmağ : Birbirine rast gelmek; savaşmak. - .;• •.. � ..- '· U · ..L.L... ....... �..J... .. ...Çatmağ : Bir insana veya bir şeye ulaşmak, yetişmek. u .ı.,.,.s .) 4 ' 4-t..J � u .ıj �.,,s ' ıJ J+t l:ı � � 0 �.) Çavuş(Z.): Öncü, ordunun veya kervanın önünden giden. ... _

�" �

Çayan : Kırkayak.

� .; ljA

Çayır : Otlak yer. o \.! '...ı-t Çaylag : Akım, çay yatağı . � l..a. .1.J.J � ' � Çeki : Ağırlığı ölçmek, ağı rlık .

87


Çekic : Bir tarafı düz, bir tarafı çatal veya başka şekilde o lup çakmaya çivi çekmeye yarayan metal alet. '

u!ı.J-S...t

Çekil : Dut ağacı . �_,.;i � .) J Çekinmek : Uzaklaşmak, kabul etmemek, imtina etmek. "5.J 1 J J� , ı.J J..)-S j I� 1 Çekişmek : Kavga etmek; bahse girmek; hırpalamak. � J 4 ! "5 � �� ! -u=. j W... Çekme : Ayakkabı; ağırlığı ölçmek. ı.J J� ı.J.lJ ! � Çekmek : Ağırlığını ölçmek. ı.J J� ı.JjJ Çelebi : Görgülü, olgun kişi . .JJJ- Ü 1 Çeleng : Güllerin taç şeklinde bir araya getirilmesi, demet. '

J.1 [ Ü

Çelik : Baston, sopa. � ' J 'i.,.! ' � l:ı � i �,;Ji ' ı.r.>+ � Çelimsiz : Zayıf, ölecek durumda olan, güçsüz. � J � J cft ' � J...,,... ' ' ; J • . o Çenber : Çenber, halka.

� ' .>+-1-t . Çene : Yüzün

alt kısmında yarım daire şeklindeki hareketli

parça. �4 Çeneleşmek : Çok konuşmak, boşboğazlık etmek, münakaşa etmek. � � 4 ..>4 ' ı.J Jj 4 Çente(Z.) : Çanta.

'...:&..l.t

88


Çemkirmek : B irin in bağırm asına sebep olmak ,kab a l ı k etmek. � � ' u Jj J l:ı..;i J J 1 J Çepel : Belalı, zararlı, yüzsüz, utanmaz. azg.... ı n . JJ � ' J4M O� ' J lS � Çeper (Z.) : Bir yerin veya bir şeyin etrafına tahtadan vcva başka şeylerden yapı lan çit, engel. ·

>rt

Çepik : El çırpmak, alkışlamak. Ü Jj u.s ' u Jj � J Çepov : Yağma, soygun. JJ 4i'

'

�J \.&.

Çepiş : Bir yıllık keçi yavrusu .

.;J lı..ı

.JI • -:1'

• ı.J � \,&. ..H

Çerçi : Ufak tefek şeyler satan. _>1 OJJ J -...!.J..;i � J Çerik : Ordu, asker . . 1 L. .• ı.:. � �. i �-.>i' Ü ' ur-.. .J 1 J .J ı-.,... Çerlemek : Güçten düşmek, ızdırap çekmek. u � .>+J , u ... ı J J � J ı Çertmek : Doğru yoldan çıkmak, azmak. Ü J� ı.J J � ().l.İJ J J � j 1 Çete : Silahlı düşman gurubu; asker (partizan) ( Türkçe)�..>t � � � 4&- 4 ı.J � .ı Çetel : Çetele, ağaç dalı üzerinde hesap tutma. •

&

. • .

&

'

'

�"""

Çetinlik : Tahammül edilmesi zor olan, korku veren, be lalı olan. u .ı.!ı � .J u .ı.!ı J.S-!ı... Çetir ( Z.) : Şemsiye. '

>1+

Çevik : Hızlı, zinde. ( Türkçe) � 4 ' � �4

89


Çevirmek mı : Yönünü başka bir tarafa çevirmek; dört tarafını sannak, kuşatmak. ü .ı_;S o� � � ü � 1 .ı_;..! � Çeçemek : Yenen yemeğin nefes borusuna gitmesiyle öksürmek .

Ü J..:ı.>:1 J 1 _;.I Ü .ıj-S .u .)'>JA Çeşid : Tür, çeşit. � .; ' (Türkçe) J.H> Çığırğan : Bağıran, çok konuşan insan. � � ' <.S.I l:ı _;.! J .ı 1 .ı f' .ı i Çığırmağ : Bağırmak, haykırmak. Ü .ıj � ' Ü .ıj .ı ' .ı Çığırtmag : Bir insanın bağırmasına, haykırmasına sebep o lmak, ağlatmak . ü .l_;J İ _; .ı I_; � .ı 1 .ı Çdba- Cilha : Saf, temiz. ' il

o � ' <JAol � ' ı..i L..w:ı

Çdğm : Del i , di vane, tutkun . 1 � ' .w l.J-:! .ı Çımbırmağ : Kötü sözler söylemek, bağırmak. Ü .ıj .ı L:ı _;.! ' Ü .ıj � Çırmalamağ : Elbisenin kolunu veya pantolonun paçasını sıvamak, birkaç sefer katlamak . ..) 1 _,.ı....!. <.S ....., � Ü .ı.+-1 ı... .).J ' ö+l- i Ü .ıj "" 4 Çırpı : Ağaçlardan kesilen ince dallardan yapılan süpürge. LA ..S � jl o .ı..!ı �_; .ı <.S JJ 4 Çırpmmağ : Bir o tarafa bir bu tarafa koşup durmak, çabalamak. ı.J .lj � J � .ı *Çırpışma : Dövüşmek, dalaşmak. e I� , .ı� .J Jj , J lj _; 1.S • Bu kelime iki kere geçmiştir.

90


Çırpmağ : Tozunu almak, elbise veya halıyı s i l kel emek . �.>9 .J ı.Joll l.+l w J ' J w � , w .ı..ı-i c..s � .ı� Çırtdamağ(23ı : Bitkinin topraktan ç ı k a ra k görün m ö ı . yeşermesı. � wi . . s .�. , w JJ .ı..i '.Jrr+ Çırtık : Yara yeri , kesik yara. � _,.:i � �j c.S 4 -Çi : Meslek bildiren ek. o J.l.l.S .J o � .; I J ' w i � W. � � �J-:İ �� Çil : İk i renkli, deride kahverengi veya sarımtırak o l an lekeler, benekler. ..aJ ' ıJl.:ı ' ' � .) _JJ Çilemek : Yağmurun serpiştirmeye başlaması. üzerine ince su damlacıkları, çiy düşmek; kuşların ötmesi , şakı m a s ı . w Jj � � � w � .) � � � ' � >i ' w � � Çileyen(24J : Toz duman eden, duman ü fii re n . sigara içe n . c.S ..>+- ' ' � � J.,,.S Çilli : Yüzünde çil, benek olan. u-1-- � ' .) ' .u... .J � Çimçeşmek : İğrenmek, tiksinmek. w .ı... i � � � w .ı.!ı j. i • . �. • Çimdiklemek : Parmak uç larıyla birinin etini sıkmak. acıtmak. '

'

w-:iJ _;.! UJ.l..!ı.J

Çimdirmek : Yıkamak. w J 1 J u-.l:i "" i Çimerlik : Yıkanabilecek veya yüzüleb ilecek yer. w.:.

� u-.l:i

�i

Çimmek : Y ıkanmak. w J.,,.S u-.l:i � i Çirk (Z.) : Kir, pislik, cerahat, irin.

�.>t

91


Çisemek : Yağmurun ince ince yağması. ü �.; 4 � � Çiskin : İ nce ince yağan yağmur, yağışlı hava. ü �.; 4 ' � � Çitek : Delik ve yırtık yeri kapatmaya yarayan parça, yama. �J Çitemek : Delik ve yırtık yeri kapatmak, yamamak.

>9.;

Ü .ıj-S

' Ü .ıj .ı...ı.,, .a

Çiyrimek : Bıkmak, usandırmak. Ü .ı..!. .) '� ' Ü .ı..!. o .ıj Çoğoli (Z.) : Laf dolaştırma, habercilik.

ÇoQ.almag : Artık olmak, ziyan olmak . w .ı..!. •

.ı Lı- .)•

ÇoQ.dan : Bundan çok zaman önce. � t .... .)· ı J <.r-=� Çolag: Çolak. �

.

J "i.J-t

Çolpa : Büyümemiş, cüce. �.H ' o .ı� .ı.!ı.; Çomag-Çumag : Çomak, sopa.

J L...J-t

Çombatma : Çömelerek oturtma. ü i • rl •�• i j l ı.r- � ' � � Çopur : Yüzü çiçekli, çiçek hastalığının yüzde bıraktığı izler, del ik, delik . .J.)

�i

Çoşğa : Domuz yavrusu.

�� ıS �

Çotur : Burnu iri, büyük olan. E. L.. .ı ü+:I

92


Çov(l9): Söylenti , heyecan, karışıklık. '-1,.l,J ' � w Çovğun : Rüzgarla birlikte yağan kar veya yağm ur. ı.t1 'l.,.S

'

Ü '�

Çökdürmek : Diz çöktürme k, oturtmak , olu rmaya mec b u r etmek. Ü J..).J i ..) J � lj.:ı Çökmek : Kendi ağırlığının et kis i yl e devri l mek, yı k ı l m a k . dibe düşmek. Ü J...!. � �

'

u:u..-ı....) ,,,;-!

Çökük : Diz çökmüş, batık ( i çeri ye ) dibe. �..) _,_,.i ' Ü ; !!"�' ; � lj.:ı Çöküntü : S ıvının dibine çöken şeyler, tortu, ü 'l,J� � ' l.ı:ı'.,,...)... Çölmek : Ağzı geniş olan toprak kap. J w..ı 6-'J � l..i..wı u� Çömçe-Çomçe : Ağaçtan yapı lan kepçe, büyük k e pç e . '

Çömelmek : Çömelmek, otu rmak . . .. • • • • • .. U ' ' :t ' " ' ' U ...J ...... � Çöngelmekc20 : Zayı f ve güçsüz olmak. •

-: ı

.

_

_

• .. 1 ! .J , '• J ' , o• (J J.W U 1� w

Çönmek : Geri dönmek, bulunduğu yere tekrar ge l m e k .

ü J...!. J.,J l .J ' � �

Çönük : Çevrilmi ş, ters dönmüş. "'-İ.JJ ,,, ' u..:..1 � Çövre : Muhit, çevre, etraf. u ,.,,.. 1 ' Ja+a-.. Çövrelemek : Bir şeyin etrafını çevirmek. u.ıi .;J 1 ..) "J+.t ..).J J Çözmek : Açmak, halletmek. Ü J,,,.S j � ' Ü J,,,.S �

93


Çözük : Açı lmış, çözülmüş. o .ı..!ı � ' o .ı..!ı j 4 Çubug-Çopog-Çub : Çubuk. uzun, yapraksız, ınce. eğrisi olmayan dal parçası .

�� ' �

Çubuğlaşmağ : Çubukla birbirini vurmak, kavga etmek; dertleşmek . · .ı..;. < J .ı .ı.) .l ! U" .1 1 .ı � . � �· � .� U Çuğullamag : Haber vermek, laf yetiştinnek. w .ı.;-S �._,..a;. Çuija : Has yünlü kumaştan yapılan beli büzgülü ve üstten giyi len Kafkasya yöresine ait bir elbise. . f . .)_H J '-' � Lı � ıJ-1 • - � u 1� -'"t u � "'- �. Çul : Hayvanların sırtına atı lan kalın örtü. � w ı� �-H , � Çulgab : Ö rtünmeye yarayan peçe, tülbent. •

J:ı L.U ' u U.l

Çulğalamağııoı : Bir parça i le örtmek . 1-:t 4 w .ı..i w-H Çolpa : Büyümemiş, cüce. �H ' o .ı..>-1-i .ı....; .!ı Çürük (Z.) : Çürüyüp bozulmuş . � u , � '� , o� -H

� "-t.;

94


D Dadan dırmağ : Adet haline ge t iri l m es i n e

,ehcp o l mak : b i r

işe veya bir şeye alıştırmak. Ü J_,ı.S � � � Ü J ' J ı.:ı J � Dadanmağ : Adet haline getim1ek , a lışmak, öğrenmek . ü J� � '5 � ' ü J_,ı.S � J � Dadanmış : Alışkanlık haline getirmiş, a l ı şm ı ş . öğrcnm i � . . .ı - ,, � ' ,,. ? '

.< o J..,,. ...

-

1...9

J \ııııtıııP · -

Dadaş :Erkek kardeş . ..) J l ..,H Dadılpnağ : Tadı bozulmak, kendi tadını kaybetmek. w .ı l J U..... J j l I..; uı ' J .' h � ' o ..ı...!ı oj..oı � Dadımlığ : Tatmak için az bir miktar. tadım l ı k . Ü � -� ..; .ı � � I ..; I J.i...A Dağ : Yeryüzünün yüksek yamaç l ı e n s i vr i k ı sm ı :

k ı zg ı ıı

demirin vücuda basılması sonucunda o l uşan damga. yara . e,J Dağılmağ : Her tarafa saç ı l ı p yay ı lmak : vurduııdan. vatanından ayrı düşmek, derbeder o l mak. Ü J...!ı Ü � ' J � Ü .ı...!ı . � ' � Dağınığ : Derbeder; karma karışık, saç ı l m ı ş . yayı l m ı ş . • � ' ..>1 ' f""" ..H � j J ' Ü � ' J Dağıtmağ : Her tarafa saçmak, yapılmış bir şeyi p a rça l ara ayırmak, dağıtmak. Ü J_,ı.S � ' � ' Ü J_,ı.S . � l..Jo1 Dağlamağ(21> : Kızgın demiri vücuda basmak . damgalamak. yaralamak. w .ı.,,..s e' J , w .ıj e. 1 J Dağun : Dağınık. j l.t JJ \:i J .� '->1 ' ı)i:. ' J 95


Dalaşgan : Kavgacı. � W"'.J..,.a ü-S l � J Dalaşmag : Kavga etmek. Ü JJ-S ' � J Daldalamag(ısı : Tenha bir yerde tuzağa düşürmek, aniden, hiç beklenmedik bir anda tuzağa düşürmek Ü JJ-S � � Ü J.;.J i � .,.u ı.s 4 .) J Daldalanacag : Gizleni lecek, sığınılacak, güvenl i yer. ı.J-1 L.. o l.1.A � o U � Daldalanmag : Sığınacak, gizlenecek bir yer yapmak; g ü n ü n ü geçirmek. "( � • 1.... �..-----;- ' u u J..;- u 1 .) il ! ,• ...,. ....-; Dalga : Dalga, suyun kabarması ve kıyıya vurduğunda köpürmesi . '

'

ı

0

ı.:-ı l �

ı

0

A

' [ ,...

Dalğalanmag : Suyun üzerinde dalga meydana gelmek. Ü Jj [ ,... Dalğalı : Dalgalı, hareketli, titrek. � ..>-' ' .) 1 J [ ,... Dalğıc : Su geçi rmeyen özel elbiseler giyerek suya dalıp çalışan insan.

J 4 ı.:-ı i ' � ı�

Dalğın : Çok düşünceli, üzgün. �.) .J->-9 µ .; J ' µ .; J � Dalmag : Dalgın olmak, çok düşünceli olmak. Ü J.;_,..i. Ü � ( µ .) J ) Ü J.ı.!ı � Damağ : Ağzın yukarı kısmı; keyif, heves. J U. ! Ü LA J u.l.wı Damazlığ : Döl almak için beslenen en iyi cins hayvan veya '

bitki .

� ı.sl>.1 -,ı� ..>-'

.J

�1

��

96

l:t Ü '�


Damğa : Damga, mühür, iş aret . � � , .,.,.._.. , � Damğalanmag : Mühürl enmek; l e ke l e n m e k . rez i l o l mak . u .ı.J. .; 1 J "'..S.l ı u J� t 1 J Dana : Bir veya iki ya ş arasında ol an erkek buzağı . J ı.... J J \o:ı ı4.:ı u 4-t � ı.... .,..! Dane (Z.) : Taneli bitkilerin tohumu, tane; aynı cinsten olan

şeylerin her biri, adet.

"""" 1 J Dangaz : Dik başlı, laf, söz dinlemeyen.

� � , � u�

Damşdırmag : Konuşturmak, sorguya çekmek, i fade almak.

� J � , u J.JJ i

u� �

Damşıg : Sohbet, görüşme, fikir alı şverişi . . ..,.,.S ' ... o ' ,- .. , Damşmag : Sohbet etmek, konuşmak. .

:C

Danma : Kabul etmemek, redde tme k .

W. La , .; � I

Danmag : Reddetmek , inkar etmek. u J..,.,.S .) � 1 ' u J..,.,.S Wı La. Daralmag : Sıkışmak. u � ı.1.l:i Daraşlıg : Çok dar ve ince.

ı4.:ı.J 4 J ı.1.l:i .) � Daraşmag : Bir şeye hücum etmek, bir şeyın et rafın da toplanmak. u � � ı.s.J+.t .JJJ ' u � .)J � ıS � Darğa : Silahlı nöbetçi, gece bekçisi. J� ' 4.A j.S ' 4.$.J.) 1 J DarJbmag : Yüreği sıkıntılı olmak, tahammül edememek. <J.l.İJ .)'<M � � ' u � ı.1..ilJ J 97


Darılmag : Sabrı tükenmek, içi sıkı lmak, üzülmek. ü JF ı � � J J , � .; ..)i<M u!ı l � � Darısgal : Çok dar ve ensiz. �...J 4 J � .) � Darışlıg : Çok sık ve dar. �-.J l.ı. J � .; L.wı.ı _ . Dartınmag : Kendini bir şeyden kurtarmaya çalışmak, çalışıp çabalamak. ü JF � ' öll L.... LA.; '5.H-t j 1 I .; J,,_i. Dartışdırmag : Birbirini tutarak bir o taraf, bir bu tarafa çekmek, kavga etmek. ü JF o � w.... ' �.; .; � Dartmagıısı : Öğüterek un gibi toz haline getirmek, inceltmek; terazide tartarak ağırlığını belirlemek. ü JF üJ..:' ! ü JF J.;,J-i. ' ü JF J.; i Daşgın : Coşmuş, kabarmış, azarak taşmış. o J..!. �.; ..)i<M ' o JF ü 4.i..l:ı Daşımag : Bir şeyi kendisi götürmek. ü JF � J,,_i. 4 Daşınmag : Göçmek, eşyaları başka bir yere taşımak. � � 4- ' � ü � � 4 , ü JF �.,.s Daşırtmag : Kabı ağzına kadar doldurmak, aşırıp taşırtmak. ü JF .; W:ı ..)i<M ' ü JF �..>+l Daşlamag : Taş yağdırmak, çok taş atmak; hicvetmek, eleştirmek. ü JF f'.J.+-' ! ü JF ü ' .; ' : 1 i · " DaşlanmağcM> : Yerinden sıçramak, suyun sıçraması . ,•....----;-.'.i... l.a. .)• ' ( i ) w. J..r( .a:::w:.· ' ..... • Daşmag : Taşıp dökülmek. Ü .ı..!ı �_.J+l ' � .) ..)i<M Davranmağ : Bir şeye karşı tavrını belli etmek. ü JF .; L.l.i .; 1..1

.

98


Dayamağ : Dayamak, yaslamak. w J 1 J 4.s.:i Dayaz : Derinliği az olan.

� �

Debermek : Yerinden oynatmak. • JI J w • � L.a. J· ı w Dec : Tahıl saplarını iyi dövmesi için dövenin altına çakı lan küçük çakmak taşl arı veya demir parçaları. w L... � .J � c.s.J 1 il .U � c.S 1 ..H c.S .ı...J.+.... _, Decel : Yaramaz, rahat dunnayan, genç hayvanlar; coşmuş. aşın heyecana kapılmış. • .L · � c.>"..Jo+ .J � � ' w ' c.>"..,...-:.J· 1..ı Değenek : Değnek, yürürken destek alınan baston. � J ":'.J-t ' J L...;.' Degişdirmek : Değiştirmek, başka bir şekle sokmak . w J 1 J � ' w J_,ı.S v':ı� Deliğanlı : Yeni yetişen genç, yiğit. ..J.J-Wıo+ ' 4l.wı J � Ü l ..Jo+ Demağ (Z.): Beyin, akıl. t L... J Denlemek : Taneli bitki tohumlarını teker teker gagasıyla yemek (kuşlar vs.) ; meyveleri ağaçtan teker teker top lamak. temizlemek, ayıklamak. Ü J.+t .u 1 J � Ü J� � 1 J Deyinmek : Şikayetlenmek, memnuniyetsizliğini ifade etmek. Ü J.;-S .;J-. . .;J-. . Deyişmek : Birbiriy le münakaşa, kavga etmek; başka şekle bürünme; değiş tokuş . • .>+ L.ı.!... � Ü,,. 4"' Dedirmek : Konuştunnak , konuşmaya mecbur etmek . Ü J_,ı.S .... ı , ·0 ,. J 1 J IJ •

99


Deşilmek : İ ltihabın akması ıçın çıbanın bir tarafının deli nmesi . �..J.J-S 4 J-. J Ü J.;-S j 4 ..J'-M Deşmek : İ ltihabın çıkması ıçın yaranın üstünün açı lması, neşter vunnak. Ü Jj � � j ..J'-M Ü J.;-S j 4 Devirmek : Alt üst etmek, ters çevi rmek. Ü J.;-S ü.,.l ..) ,_, Ü J_;..S J.) J �..J Devrilmek : Alt üst olmak, ters dönmek. Ü � w,,.! ..) ,_, Ü J..!ı J.) J ..H j Dığ : Verem hastalığı. ıS � .) J.... .) 1-.+-:ı Dığırlanmag : Dönerek yuvarlanıp gitmek. ü J..J� � Dığırlatmag : Yuvarlatmak, döndürerek yürütmek. üJI J � Dığlamag : Verem hastalığına yakalanmak. Ü J_;..S J J Dığlatmag : Verem hastalığına tutulmasına sebep olmak; çok fazla yormak, bıktırmak. Ü � J J � _,.... Ü J.;-S � J.... r.J .) 1-.+-:ı � Dılğır : Hiçbir işe taramayan, işsiz güçsüz ınsan; tüyleri dökülmüş hayvanın hal i. � .) .J-A ! .)� J .) � r.J O.) I J İ � f J İ Dınğıldamağ : Şangırtı sesi çıkarmak ( büyük bir zilin çıkardığı ses.), bir metal aracılığıyla şangırtı sesi çıkarmak. j.l.İ 4 � � ' ( IJ"l_,l Ü ) Ü J_;..S ' � Dırmaşmağ : El ve ayak yardımıyla yukarı çıkmak, tırmanmak. � J � J 4 �.) "' 4 Dibek : Et dövmek için taş veya ağaçtan yapılmış büyük çukur alet, havan. •

�.,! Ü �.,.s

r.J

l..J-1

ı.!..J..H � >t l:t

1 00

ü.J \.A


Didişmek : Bi rbi rinin etini koparmak, kavga etmek . � ' � ' � 1.; h .ı-A Didmek : Yün, pamuk gibi şeyleri k ü ç ü k parçali.ıra tel tel ayırmak. ı.:ı .ı.J-S o.; '; o.; � , ı.::- .ı 4 ı.:ı .ı.J-S u-+ � Dikeltmek : Dik duruma getinnek, dik tutmak . ı.:ı JJj i .) .ı .ı.,...... J l..a...:ı ı.:ı .ı Ü.-.: ' ı.:w... ' .) Dilemek : Arzu etmek, istemek. ı.:ı .ı.J-S ua ı � , ı.:ı .ı.J-S .JJ.; i Dilenmek : Dilencilik etmek, yardım istemek . ı.:ı .ı.J-S ·'4..H.i.� ı , ı.:ı .ı.J-S u-i ı .ıJ Dillendirmek : Konuşmaya mecbur etmek. ı.:ı JJj l ı.J � 4" Dilmanc : Tercüman . � W:ı .ı ' � � Dimdiklemek : Gagasıyla vunnak, gagalamak. ı.:ı .ıj � .Joİ ı ı.:ı .ı j .) l.l.l.. Dincelmek : Dinlenmek. ı.:ı .ı.J-S � ' � ' Dindirmek : Konuşturmak, söyletmek.

ayırmak,

'

,- .·� ...,. .. .- . .• ,

,

, ,

.o

4.a

.

Dinlemek : Kulak asmak, işitmek. ( u � ) e. L...ı..ıı 1 ı u .ı ı .ı ı.}ı_,.! Dinmek : Konuşmak, bir şey demek, söylemek. ( u.ıil � ' u .ıj ı.J � ) u:..u <.S.>+-t ' ı.:ı .ıj ı.J � Dirçelmek : Gelişmek, büyümek. � ı _,J � ı u � � µ Diremek : Göğüs germek; dikkatle bir noktaya bakmak; dayamak, yaslamak. u .ı.J-S � ' u .ıj Jj t u .ı.J-S >f""M 4Direnmek : S ağlam bir şekilde dayanmak, yaslanmak; gennek, gergin hale getirmek. u .ı.J-S '5J 1 � � 101


Dirseklenmek : Dirseği üzerine dayanmak . ı.:,, .ı ı .ı � � .; l � Diskinmek : Bir şeyden boşu boşuna rahatsız olmak; bekleni lmeyen bir durumun ortaya çıkması. � j J...t.a..l I � ! Ü .l.!. � 1 .) Ü ı.S � j 1 1 ..,.. ı.r. Dişleme : Acı çay, kıtlama içilen çay. k � ' .ı .! -�- J .ı ' � ı.S 4 Dodağlaşmağ : Dudak dudak üstüne koymak, birbirini öpmek. Ü � � I .; _H .ı-.A • ü .I � � � � Doğanağ : Sicimi, urganı birbirine bağlamak ıçın onların başına takı lan çatal ağaç, urgan halkası. .)� ı.:ı � .J"M j .ı Ü .ıj OF ı,Sl.)-:1 � ı,SI u l...!ı j .ı l:ı � ..>+-A .ı j Doğmağ : Doğmak,dünyaya gelmek. Ü ... j .l..J.+ j � ' Ü .ı..!ı .ı.J � Doğram : Parça parça , küçük küçük doğranmış. o .ı..;. .ı� ' J-1 .) J-1 .) Doğramac : Yoğurda veya ayrana doğranmış ekmek. t J .ı \.:! � Lıı .; .ı o .ı..!ı .ı� Ü ü ,.

. ,

.

.

Doğramag : Küçük küçük parçalara ayırmak. Ü .ı..,,.s '4 '4 Doğrayıcı : Bir şeyi doğramak, parçalamak için kullanılan alet.

� ı.S o

�.H·

�j

Doğrulmag : Kalkmak, kalkıp ayakta durmak. ı.:,, .ı..!ı � .; .ı Doğuluş : Dünyaya gelme; ortaya çıkma, meydana gelme .

.)�

' .ıJ .,.:i

Dolag : parçası .

i! �cağa

sarmak için yünden yapılan sargı veya kumaş

� �

1 02


Dolama : Tırnak altında oluşan cerahat ve i ltihap; burgu şeklinde olan. f-H J J e-H ' u ; .�. s ; 1 ı.1,ı p Dolanbac : Çok kıvrımlı, eğri büğrü.

f-H J L.. ' � .J f-H � •

Dolanış : Geçim şartları ; dolaşma, bir şeyin etrafında dönm e . � La... ' � j lı.i l� Dolay : Dar yol ; çığır, gidilen, tutulan yol . ,, 1 J ,,..J.J-S ! '...1.:ı ı,. ,, I.; Dolma : Dolma yemeği. �J Dolu\)sunmag : Ağlayacak hale gelmek, ağlamak lı o l m a k . � .;.! J� '-:1 .;.! � � Doluşmag : Kalabalık bir şekilde bir yere girmek, do l m ak , toplanmak. u J_;.S .. � J j 1 ' .. � J j 1 � u J.!. � 1 J Dombalağ : Başı yere koyarak yuvarlanmak .

.JJ l.J �

Dombalmağ : Ayakta veya dizlerini büküp vücudun yukarı kısmını aşağı eğmek. • .ı.+-wı � � u .ıı.!. � Donğar : Kambur.

( � ) ı,ı

Donmag : Buz tutmak; katılaşmak . • u

J.ı.!ı

,•ı..:i....---. � ! ....1ı.,..-..

Donulpnağ : Hayret içinde donup kalmak, donmuş gibi durmak. u J � 1 ı.:a.s l.wı ' u J..>-J ı.:ı L.. Dovğa : Yeşil sebzeler ve pirinçle pişiri len ayran aşı. J..İ � . �..>-J .J ıJ J+- u i .) J � t .J J u!ı i Döl : Nesil, tohum, aynı soydan gelen.

Jl � ı � ı �

1 03


Döşek : Döşek, yatak.

Döşekçe : Küçük döşek, küçük yatak .

.d

,

s .�. ;

Döveng : Yara yeri . J lS ' �j <S 4Dözmek : Tahammül göstermek, dayanmak . ü .1>1 � Dözülmez : Tahammül etmesi zor olan, tahammül etmesi mümkün olmayan . �

L - -: �� Ü �

Duracağ : Durul acak yer, iskele. ol.! _µ ' ol.! u.l � Durğu : Yazı l ı metinde kullanılan noktalama işaretleri (nokta, virgü l . )

( J.,,.! �_, ' .uı..l.i )

'

� '�

ı:ı... �

Durğuzmağ : Bir şeyi kaldırmak. <S ..J.+.t Ü .ı>1 .w..l..:ı ! ( .li.J-L-İ ) .!l..j � 4 Ü .ı.>1 .ıll,ı Durmadan : Durup dinlenmeden, aralıksız .

.- ı � , w .J c.r.

Durna : Turna kuşu. Ü.J J

Durubmağ : Nefes nefese kalmak; düşünceye dalmak, söz bulmaya çalışmak. � J _;.S..İ � ! Ü J.>i � Durumı29J : Vaziyet, devam etme müddeti, tahammülü. ı"

ı_, .ı ' �.J

Duruş : Durma şekli; j est (hareket), ağırbaşlılık, ciddiyet. .J Ü J ' � j ! ü J ü- 1 j� Duruşmag . Yüz yüze gelmek, vuruşmak . .ıJ .ı l.+.a Ü .ı..!ı .J.J J .ı .JJ '

1 04


Dustag : Tutsak . IJ'l� ' '3 ü..w J Duvag : Gelinin yüz örtüsü, örtü. � � ' IJ'l.J..>&- J..l.:ı J.) Duyğu : His, duygu. IJ'l � , , � Duymag : Hissetmek; duymak, haber almak. ı,J J� IJ'l � I ' ı,J J� � Duyulmaz : Duyulmayan, hissedi l meyen. . 1 · l.l IJ'l ı....a. ı v-1 ...>+&Duzlanmag : Tuzlamak; hoş ,sevimli hareketler yapmak. u JJj i .) J ı..i.l.+ Ü l.S � ! u J� J..,,.... � Düçar (Z.) : A lışmış, tutkun . .) 4 J Düdüllü : Uygunsuz yer; hürmet etmek. ı,; lj J y.. ! 4+.ı ı.J o � J Dügme (Z.) :Düğme . .......S. J Dümük : Meşgale, bir şeyle vakit geçirmek. f • • J, .. ı.rt ..>- y.. ı.J 1 � ı.J >.1-t ' ü..ı.l - _,... Dürd(Z.) : Herhangi bir sıvının dibe çöken gereksiz tortusu. ( Ci � J I ) J .; J Dürmek : Bükülmüş, dürüm yapı lmış büyük parça. O ' J l J J � .) J J ü.ı.!ı .; J ı.J ..._,;u Dürtmek : Güç kullanarak bir yere sokmak, şiş batırmak. u JJ � , u J� u '-rt JJJ Dürtülmek : Zorla, güç ku llanarak içeriye girmek, kendi ni zorla sokmak . u .ı..:. J J IJ .; Wı.İ .J JJJ � Düşerge<30> : Geçici dinlenme yeri, ordunun din lenmek için açıkta kurduğu yer. ol.! J J.; 1 ' � .J-A o L.1.l... U I

1 05


Düşük

:

iltihap.

Vakitsiz doğmuş, zamanından önce doğan çocuk;

' o .ı..!. l::ı.l... Düşünce : Fikir, şuur. �� ·

·

.;_,..._..!.

� _joSJ

1

1

Düşünüş : Düşünce, idrak.

� l.; .ı l

1

Düşünüşmek

Birbiriyle yakın olmak; kendi kendine fikre dalmak, kendi kendine düşünmek. ı.J � � 1 .ı� ıo:ı ' ı.J � (.)"� L.. Düşürmek : Düşük yapmak, zamanından önce doğum yapmak; aşağı indirmek. Ü .ı.)J i ı.J.+.:ı � Ü .ı..>5 l::ı.l... Düye : İneğin henüz doğmamış yavrusu, düve. o-4-i lj...i j� 4'.S ü I� J il o .ı La Düyürd : Bir kumaş türü, üzerinde küçük düğümler olan ve toz gibi noktalar halinde nakışları olan baş örtüsü, çarşaf. � �...) ı.SJ-*M J.) l:ı � .) � e.� Düzdürmek : Harf öğrenmeye, okumaya göndermek, zorlamak. ı.J .ı_;.5 ı.J J.+.t � .; l .ı IJ ı ü .ı 1 .ı � ı..İJ� � Düzelişmek : Razı olmak, kabul etmek. Ü .ı.;-5 o!ıj l.wı :

1

1 06


E

Ebe : Büyük anne , nine. ' ı.S ..;J.,ı .) J l.. Ecrli : Yeni kolalanmış elbise; yararlanılmamış. o � u� ! .; I J .; LA i oj ü Efel : Avare, işsiz güçsüz, işinden ayrılmış. o J l.:L.i 1 .J lS j 1 , � .J � J er. , J.ı .J J...!ı Egin : Gövde, beden, boy bos. � U ' U J.:I ' O.J l..,,l Eglence : Eğlenmek, keyif çekmek. �_joİ.:i ' ı.r� ..)*M Egleşmek : Hürmetle oturmak. l.. l..

r 1�

• •

1 1.ı (.J· -' ' :! ' U ' Ekecbani : Hazır cevap, kendini gösteren. •

� ı.S..;j.,ı J_,_i. ' � l..,H- ..,....a � Ekilmek : Kaybolmak, yok olmak; çıkıp gitmek; kaçmak:

tohumun ekilmesi . u J.ı!ı oJ.;-!ı � � ! u J.ı!ı � lS ! �.J .J J ! u .ı.!ı � Ekmek : Gözden kaybetmek, yok olmak; baştan savmak. u Jj-S j 4 ..)*M j 1 ! u Jj-S � J Elek (Z.) : İpek veya kıldan dokunmuş tü lün i nce bir tahta daireye geçirilmesiyle yapılan ve unu kepeğinden, içindeki yabancı maddelerden temizlemede kullanılan alet .

�I

Elemek: Elemek. u Jj-S J 4� Ellemek : Ovuşturmak, bir şeyin üzerinde el i n i yavaş yavaş gezdi rmek . u J 1 J lJJ ı:ı..r.. J 4 ' u Jj-S u-l � J Elenge : Kurumuş sümük. " i 4 5 ,�. ; u t� \

1 07


Elleşdirmek : Kurcalamak; bir şeyı tekrar tekrar kontrol etmek, araştırmak. �.) ..JJ 6 J_;.S �_,!..i 1 Elleşmek : Çalışmak; takılmak, bir şeye ilişip takılıp kal mak. 6 .l.ı!ı .>+1 .) J ! 6 J,;-S � � Emcek : Meme ucu . '

. u.-..ı� u

��.

Emek : Zahmet. � j ı.r-Emgek : Başın tepesi, bıngı ldak. '

[ )L..

'

J'<M

J _,ıJ

Emişdirmek : Meme ile " L..:i.� ....w � . t. .)· ı w " JI J w ..>-

süt vermek. •

..H-

Emizdirmek : Meme ve ağzı lastik meme şeklinde olan

biberonla süt vermek.

. t. • ı!l..i L..:i.� ....w .J w • L..:i.� ....w � .ı- .J• 1 w

J1 J

.>+-

Emlik : Yeni ot yemeye başlayan koyun veya keçi. J.)� � oj ü � ($ � 4 J..l.i.- __.! Emzek : Zayıf, süt içmeyen çocuk; serseri, aptal. i ; · .;, 6 J.,.S ! .)� � ($ � Endermek : Aralıksız dökmek (sıvılar). ' 1

( � La..:ı L..a ) �.J � J �

Engel : Engel, mani .

� , � ı..

Engi : Boşboğaz, çok konuşan . . f

1

_,_ .H

'

:: 1

ı.:r

.ı_j � �

Elov (Z.): Alev. _,.J i

Eprimek : Çürümek, solmak, kınşmak, eskimek. :, J..!. ....,. ı...L..._.....I .J o � �.. -

\ııııııl'

1 08


Erdem : Değerli, bilgili, becerikli (insan); kişi lik, mertlik.

� .

'

, .. , ' J . o . !.

' u.J -

Erebe (Z.) : Araba.

w ..

� '..) '

Eremik : Çocuk doğuramayan kadın, kısır kadın.

1 j Li 1 · � u ıft Eren : Cömert, cengaver, evliya, su perisi. � l:ı ..) .ı ıJ.>; l:ı-1 J 1 1 ..)J l..!..l.+ .ı� '� Erğac : Çabuk yetişen, ilk yetişen meyve (ürün vs. ) 1

1

1

( o � J J.J ·o , • ) ..) 4 .,,_i ı <JM.J .IJj Ergen : Yetişmiş genç, buluğ çağına gelmiş. • .ı.+-..J E_ ,,J...J öwı � 1 � ,. .ı Ü '� Ergin : Eriyip sıvı haline gelmiş, erimiş, eritilmiş . .ı l j.. 1 � L.. Erincek : Vurdumduymaz, işten kaçan, tembel .

� LS I J..) ..) .1 ..) LS � j l � Erinmek : Tembellik etmek; utanmak; zayıflamak; s ı v ı haline getirilmek. � ı... J � ..) .ı ! Ü .ı.!ı ..ıJ;. 'I ! Ü � � � ! Ü .1_;.S �

ü .U İ J .ı

Erinti : Eritilmiş metalden alınmış şey . .ı.!ı 4 o .ı.!ı J,... � j.U �J j j 1 � İ Eritmek : Eritmek. Ü .ıj-S �J j Erk : Rahatlık, arka; kendine yakın bilip dostça bir şey

istemek.

�-� i ır-t� � Erköyün : Haddinden fazla değer verilmiş, devamlı anlamsız şeyler isteyen, ağlayarak istediğini yaptırmaya çalışan. <JM.Jl

ı

,•,

• l JJ

ı 0 .1..)J._>; j Lİ

Erlik : Evlenme vakti gelmiş kız. � ,. .ı .,r'Uo .ı

1 09


Ermegan (Z.) : Armağan, hediye. "'":! J.A ' w L&....; . I

Erov : Kirli sabunlu suyun kalanı, artığı. '":'

� Lı4

i ı.!l...ı-t ' � Lı4

'":'

i ı.J o � L.. <.>"1

Ersin : Hamur küreği, tandır veya başka bir şeyi temizlemek

için kullanılan başı yastı demir mil. w .ı_;.S J.:ı...t..:i

ı.J

� ı.!l,Joi � İ

1.J-11

ı.J

,

� ı.!l .ı.; LS

O� J � Erslan (Z.) : Arslan. � Esgimek : Eskimek, yıpranmak, çok eski zamandan kalmak. w .ı..!ı � .ü , w .ı..!ı � Eski : Çocuğun eskimiş eşyaları; eski elbise. �

u.ı 4l ! �

j�

' � .J

ı.J �

Eskitmek : Yetersiz, eksik, azalmak. w .ı..!ı � LS ' w J..e İ � ' w .ı..!ı �� Esmece : Titreme, vücutta meydana gelen hararet, sıcaklık. Esmer : Kara buğday tenli, karaşın. �

w.,.!

o .; .ı

lı.A

Esneme : Esneme. .ı ' o j �

Esnemek : Esnemek. ·� O.J· � ıJ Esrik : Büyüyüp şişmanlamış; sarhoş. � , ı.J .J I J..)1 ! o .ı..!ı J 4 Esrimek : Ağzı köpüklenmek; sarhoş olmak. w .ı .; J İ

l'""

.ı �

U.S

Esrinmek : Coşup kendini kaybetmek. w J..!ı u!ıJ�

Etene : Ana karnındaki çocuk k esesi ; kanatlanmamış, küçük,

yumurtadan henüz çıkmış olan kuş yavrusu. o .l.JJ i�

.)

..J1

ı.J

4 .Jo+ ! ü+l+ ı.J �

1 10


Etmeten : Kanatlanmış kuş. DJJ.J j� ..) _J � ıJ . � � Etöv : Dalak veremi . J � (AJ.J Eylence : Eğlence.

� '-""".;.! >" '

Eyleşmek : Saygılı oturmak.

,. ljl.a. 1

"" u i .,. -�· i

Ezdirmek : Ezmek; şımartmak. u J.,>S �.,J ! u J.,>S � Ezgi) (Z.) : Küçük taneli muşmula meyvesi ve ağacı . J.+!j 1 Ezmek : Bir şeyi sıkıp bozmak; bir şeyi ovuşturarak harab etmek, aradan çıkannak. u JjoS J ı.....:ı "' ! u J.,>S � 4- ! u J.,>S o\.l

111


El :

Halk,

tayfa.

o� , J.:ı l

Elat (Z.) : Bir yerde yaşayan topluluk, halk. ��'

Elçi (Z.)

..>+-i-

: Sefi r.

e lç i .

Elban (Z.) : Güzel sesler, nağmeler. ü�I Erken : Sabah erken. sabah vakti : sabah erkenden . .;_,.! ..ıJa-i j 1 Jjj -j.+:İ ) ( Jjj � J..W L. �J ..ıJa-i j 1 ) Jjj c � �J� Eşelemek : Kuş ve benzeri diğer canlılar gibi kazmak. ( o � J t J-A ) Ü � L:ı ' Ü �..J l.S Eşelenmek : Tane bulmak için kuşun toprağı tırnakla

eşelemesi, kazıp bulmaya çalışmakla meşgul olmak. J.,..a....;. ' � 1 J Ü �J l.S ı.S 1 .H � Li. � tJ-A Ü � �

ü .l..!. J l.S J � Eşenek : Kuşun eşeleyip kazdığı yer; kendi kendine uçup

konduğu yer.

�.) � .) J ı.54'

!

o J..,.S J_,.! J o� � t J-A �

ı_r-

4-

Eşilmek : Kazı lmak; sarılmak;örülmek, yükseltilerek inşa

edilmek(duvar ) ; kazı lıp derine düşmek. Ü J..!. J_,.1

' Ü J.;� � ' Ü J� '-:' l.:i

Eşmek : Kazıyarak bulmaya çalışmak, aramak; bıyık

burmak, bıyık kıvırmak.

( J+-:ı-ı ) Ü J 1 J '-:' l.:i ! � 4 ' Ü � 4 Ü ,l.,,..J l.S Evlenmek : Evli olmak, kadın almak. � .>-1 üj , � I J J j 1 .

1 ı2


G Gebermek : Şerefsiz, haysiyetsiz bir kişinin ölümü için

söylenen bir aşağılama i fadesi; İslam inanışına göre pis, temiz olmayan, genellikle de hayvanların ölmesi ve öldükten sonra etinin yenmemesi . � 4 w J.)" � w J.ı!ı .u.... Gecelemek : Geceyi bir yerde geçirmek. w JJ.J İ

1 .; �

Gecikmek : Vaktinde gelmemek, geç kal mak. w J.joS � l:i ' w J.joS � J Gedik : Gedik, boşluk. � J..,>l ' �.J .ı..! Gelen- Geden : Giden- gelen. �1

w .w.!

ı).l.!

Gelişmek : Boy atıp büyümek; genişlemek, yayılmak,

artmak.

� .,,..:;

� LJ.l.İ l:ı ' L.W .J � :

Sert bir şeyi dişleriyle dişlemek, kemiğin üzerindeki etlerin hepsini yemek, kemiğin üzerindeki koparılması ve yenmesi zor olan etleri de kopararak yemek . kemirmek. w '� 1 r.S . � ı.. � 4 �_,.! w J� � w '� 1 w -4-i l.i. Genişlemek : Genişlemek, büyümek. w J.ı!ı J l-.U ·Genişlenmek :Daha geniş olmak, büyümek, enine büyümek. LJ.l.İ l:ı �.J ' w J 1 J � � Geniz : Bumun arkası, boğaz. Gemirmek

� '� �

Genlemek : Genişletmek, daha da büyütmek, artırmak. w J.joS Uofo; • Bu

'

w J.joS

o J w..:ı

kelime iki kere geçmiştir.

l 13


Gerdek : Düğün gecesi gelin ve damadın kaldıkları oda, zifaf

odası.

(.)M.JJS-

ıS �

Gerek : Lazım, ihtiyaca cevap verebilecek, faydalı. ıS J.J� .J ,.J " Gerekli : Derde dermen olabilecek, zaruri, yararlı. ı.S .).J� ' � J _J � Gerekmez : Lazım olmayan, ihtiyaca cevap veremeyen. � J .) � ,.J " � Gergin : Tutularak çekilmiş, gerilmiş bir durumda olan. o � J L:ıı. .) J Gerginlik : Son derece büyük kuvvet, enerji ve dikkat isteyen durum, zorl uk, çetin lik, gergin hal. ı,SJ � � .J W � o � ı.:ı.J La. Gerilemek : İlerlememek.geri kalmak . '

... -:. ..J � v--

'

v--.)

.·. -:. •

� •

Gerilik : Geri kalma, geri olma hal i ; cahillik.

� � Le �

Germek : Siper etmek ; çekmek. ...... · ( .,,,.· � ! u" JJ"'" u Ge rn eşmek : Gerinmek, esnemek. ü J.? o.; J ı)A J Geveze : Çok konuşan . u� -H Geyirmek :Geğirmek, midede meydana gelen gazları sesli .

bir şekilde ağızdan atmak. w Jj

t.J.J i

Gezenti : Gezme, dolaşma yeri. o I.! [ � ' o ı..L!. J ,;.! Gezergi : Başka yerlerde dolaşarak çalışan, dolaşarak kendine ·

iş bulan; seyyar.

� l .J !

� � jWI ' .) �

1 14


Gezme : Gece bekçisi . �.J.) 1 J Geçinmek : Çatışmadan bir arada yaşamak, geçinmek, belli

bir düzen içinde kavgasız gürültüsüz yaşamak; bayı lmak. kendini kaybetmek. u � J� J,jJ. j 1 ! u J_.ı.S 1 .) 1 � ' � � 1 ' u J_.ı.S � ..ı...j j Geneltmek : Genişletmek.

u J_.ı.S � ' u J_.ı.S J W:ı.! Gerçek : Hakikat, bir olayın doğruluğu. � '� ' , .. , ; J i , Geyinmek : Giyinmek, üzerine elbi se giymek . • .. � (.)'I w u J...w!. . Gicik : Hasetlik etmek, kıskanmak, çekememek. � ' � Girdelemek :Yuvarlak hale getirmek; bir işi kuralına göre

yapmak.

u J_.ı.S ıS � ,...ı. ..)1-M ' u J,;.S J.;-! Girlemek : Fırsat kollamak, takip etmek, vazgeçmemek. u ..ı...j ı... � .; J , � ' ..ı...j ı ..>+1 Giriş : Girmek için ayrılan bir yer, yol ; bir eserin başlangıç

bölümü, ön söz. o\..11

.Ü.. ! J,J.).J Girişmek : Bir işe ciddiyetle, hevesle başlamak. L. . • � .) lS..ı. ü.wı J ... .�� . � u Girmek : Dahil olmak, içeri girmek. u � J.; ı,, Gizildemek : Yorgunluk, ağrı, soğuk vs. sebebiyle sızlamak. . •

titremek.

u � ..J.J-' ..J.J-' ' u J_.ı.S jJ jJ Gizlenmek : Saklanmak. u� u� Gizlenpaç : Saklambaç oyunu.

ıJ j � _,_. � u

l 15


Gizletmek: Saklamak, kimsenin göremeyeceği, bulamayacağı bir yere koymak. w .ıJ-S w � Gop : Yalan ve boş konuşma, uyduruk söz. u

ıj.!

.J u 'i

Goplamağ : Boşboğazlık etmek, abartılı konuşmak, yalan söylemek.

� u ıj.! ,

w .ıJ u 'i

Gorde : Tek tarafı keskin, eğri, kısa kılıç, kama. '-...a

\j 1 o

ü,,.S

.) J .�.

• .�.

Gölmec : Küçük göl , su birikintisi.

�� , ��

Gömmek : Bir şeyin içine sokmak, toprakla örtmek, toprağın altında saklamak . .·. • .ı · < u� � ' u. .ıJ-

. .ıJ-:t-"'I u

Göm rü k : Gümrük.

��

Görkem : Dış, genel görünüş; göz önündeki tabiat manzarası, görünüş. o�

ı j l � I ı-4

Görkemli : Gösterişli, güzel, mağrur, ağırbaşlı. Görmemiş : Aniden eline geçirdiği şeye karşı elinde olmadan açgözlü gibi saldıran ve yersiz hareketler yapan ınsan . ��

' .y � ' .y �

Görsenmek : Görünmek . u .ı..!ı u �- � u .ı..!ı o .ı..ı- .ı Görünmek : Göze çarpmak, göz karşısına çıkmak, ortaya çıkmak. w .ı..!ı o .y .ı Görünmez : Göze görünmeyen. •

� ..>A

'

l,;

ı ı6


Görünür : Göze görünen, göze çarpan, farkedilen.

� ..>A

1

J.ı.ıı J-J-A

Görüş : Birbirini görmeye gitme; bakış. · � � � .ı j l.:ı .J � .ı Görüşmek : Birbirini görmek, herhangi bir gaye

görüşüp konuşmak, fikir danışmak.

i ç i n b i riy le

ı.:.ı .ı.;-S � � Gösterilmek : İşaret edi lmek, herhangi bir şey hakkında

vermek, açıklama yapmak.

b i lgi

ı.J .ı.ı!ı o.ı l .ı w � Göstermek : Anlatmak, belli etmek, işaret etmek. ı.:.ı .ı ı .ı ı.:.ı � Götürülmek : Aniden hızla koşmaya başlamak, yerinden

sıçrayıp kalkmak. ıJ.l..!ı ı J ..H �

1

ıJ.l..!ı ı J � ..).J .ı

Gövşek : Yediği yemi gevşeyerek ikinci midede hazmeden.

hayvanlarda ağız.

J l.J ; j l ç .� .J ı� Gövşemek : Geviş getirmek. ı.:.ı .ı.;-S .J ı� Göynemek : Sızlamak, acımak. ı.:.ı .ı..J-S J J J ıJ.l..!ı 1 J �j _,..... Gözlemek : Bir şeyi veya bir şahsı beklemek; korumak; ümid ,

1

etmek .

• . �. J J; "",,• . u• -

Gözlenilmez : Beklenmeden olan, meydana gelen, önceden

tahmin edilmeyen.

4-+l � ._>+i;,

'

• J J; ; ; • ._>+i;,

Gözlük :Gözünde bozukluk bulunanların iyi görmelerini

sağlamak veya gozu dış etkenlerden korumak ıçın kullandıkları, çerçeveye oturtulmuş ve özel camlardan oluşan alet.

� 1 17


Gumbuldamag : Gümbürdemek, gümbürtü sesi çıkarmak. w J.).J i .) J ' � Gurultu : Yüksek ses, gürültü, karışıklık, kavga. ,.. 4-A ' � � ' JM.)S. Gübre : Toprağın verimini artırmak için toprağa dökülen

hayvan dışkısı, çürümüş organik madde veya kimyevi yolla elde edilmiş madde. u

·< l .ı .ı h J.,..

Gücenmek : Güç sarfetmek, çok çalışmak. w J.).J i .) w..i J� ' w Jj .J.Jj Güde : Boyu kısa, uzun olmayan. � ' .Ü o l:i .,.S Güleşdirmek : Güreştirmek, güreşmeye mecbur etmek. ,·Ü... ...,..:,...-- ' J l.J u ; .=;. ( . Gülümsemek : Tebessüm etmek, hafifçe güler gibi olmak . " J.)" � . � ' (.) Gülüne : Gülünecek halde olan, gülünç. ,J! , · ::, , .J.J İ o � Gülüşmek : Karşılıklı gülmek, hep beraber gülmek. � .ı....::i... J w -1..:! � Güney : Güney, güneş ışığı alan taraf, güneşli yer. 1

. .t . �

L.:i..! i

'

• -�

ı...ı

Güvec : Yemek pişirmek için kullanılan, killi topraktan

yapılan dar boğazlı kap.

ı) L.i.....' 4 � � J

Güvenmek : İnanmak; gururlanmak, övünmek. w -4-l 4 J� ' w J.>5 J � 1

1 18


Gaan : Kağan, hükümdar.

o w..l.Aı l.ı!ı

Gab : İçine bir şeyler koymak veya saklamak için kullanı lan .

.

eşya, resım çerçevesı. � ı.s � .J-t .J '-t , u� Gabağlamağ : Üstünlük elde etmek; rehberl ik etmek. yol göstermek. LJ J..;S � � � ... ; _, , ,, Gabalaşmağ : Kabalaşmak, zerafetini, inceliğini kaybetmek. u J � ı ı:&.i ı� j l , u J.ı!ı � Gablama : Koyma, yerleştirme . '

,

.....ı.,. li

Gablamağ : Koymak, sıkı yerleştirmek.

u J..;S � Gaç (Z.) : Kesilmiş bir parça, dilim. u .ı..a+t

l'i

'

li

Gaç-ğaç : Parçalamak.

u J..;S � � Gaçağ : Herhangi bir sebepten dolayı başını alıp gitmeye mecbur olan insan, kaçak, hapisten veya sürgünden kaçan kimse. -

""' u. u .

Gaçağçı : Kanunsuz yolla mal götürüp getiren.

� 4 li

Gaçırtmağ : Kaçmasına yardımcı olmak. u J 1 J c.S.J lj-İ Gadağan : Yasak.

� .Ü

Gağ : Meyve kurusu. O .J+A �

1 19


Gaggıldamag : Kıkırdayıp gülmek, kahkaha ile gülmek. Ü .ıj-S .ı.ı:. .ı.ı:. ' Ü .ıj " • i • ' Gabmağ : Yaptığı iyiliği yüzüne vurmak, başına kakmak; çarpmak, vurmak .

Ü .ıj �.,.! j'J'

Galağlamag : Birbirinin üstüne yığmak, üst üste toplamak.

Ü .ıj-S J.:i ' Ü .ıJ-S .ıA..:w!. 4-i 1 Galamag : Birbirinin üstüne yığmak; ocak hazırlamak, ocağa, sobaya vs 'ye odun, kömür doldurup yığmak. Ü .ıj-S � .) .ı J 4 1 ! � 4-i ' ,... <J .J.) Gale ( gala ) : Kale. "-'..Ü

Galeme : Kalemlik. 4-t.Jj

GaJbışmag : Hep beraber kalkmak, doğrulmak; isyan etmek.

Ü .ı_,.s Ü � ' Ü .ı_,.s Gah : Halı.

..

4l

ı) l..i

Gahça ( balça ) : Küçük halı. � u < -

Galpag : Kalpak.

o� , ıJi.J-1 .; .ı , J 4J U Galpan : Kalpak; tüylü, deriden yapılan başlık. o� , ıJi.J-1 .; .ı ' J 4J li Galtağ : B inek hayvanlarının üzerinde oturmak ıçın kullanılan eğerin tahta kısmı; hokkabaz, hilekar, gözü haramda olan insan. j 1 � ' ,... � .J j 4 .ı..l.a. .. .ı i ! �.J � .J-t . • ,,. ' Gamarlamag : Bir şeyi aceleyle kaba bir şekilde kapıp kaçma!<· sıkıca yapışmak; çalmak. Ü .l.>1 ! Ü � ; li .-

1 20


Gamaşmağ :Işıktan vs'den gözün kırpışması ; olg u n l aş m am ı ş meyve yemekten dolayı dişin kamaşması. J ı.j l � J w � "'-4-S ! o� \.:ı .;� � I .; J � ı.:, J..!. o� ı.JA.) Ü ı.J O ..J-J-A ı.j J� � 1 .) Gamçı : Kamçı.

u;-J ' � \.:ı j l:i ' J �

Gamçılamağ : Kamçı i le vurmak, dövmek. � ı.j Jj J Game : Kama, bıçak.

.ı.-.i

Gamış : Kamış; engel.

� L.. ' 04!

Ganadlanmağ : Kanatlanmak , kanat tüyleri çıkmak, w J.;.J i � � .J J 4 Gançığ : Dişi eşek.

uçmak .

( e� i ) o J L..

Gançır : Şiddetle vurulan darbe, çarpılma

veya s ı k ı l ma

sonucunda deride oluşan morluk, kan pıhtısı. ı.JJ� , � J� � Gapan : Ağır şeyleri tartmak için kullanılan kantar dişleyen, ısıran. u· W Gapaz : Ellerin ayası ile başa vurulan darbe. ı.J ..JAM � Gapışdırmağ : Birbirinin elinden kapmak, almaya çalış m ak . •

ı.:, � u � � j l Gaplamağ : Kaplamak, çevrelemek, sarmak; örtmek. w � w. .J1 ' w J_;.S � La. 1 Gapmağ : Köpeğin ısırması, kapmak. w � u ' -!..... � .>1 j l..! Gapu (Z.) : Kapı. .; J

121


Gar u gur : Karın gurultusu. � j l.! .s i � Garabaş : Hizmetçi kadın. W fi ' ; ; , ,

Gara gurut : Kurut, yuvarlak şekilde kurutulan çökelek, süzü l ü p k u ru t u l an ayran . � La a.1.S

Garalamag :

.b...i. 4 w .ı...rS

Üzeri ne ç i zgi il

4-ı

'

çekmek, karalamak .

w .ı...rS � .b...i.

Garaltı : Uzaktan görünen, ne olduğu bilinmeyen şey,

karartı, gölge.

'

"-:! '-

' .JJ .ı j 1 c.s-A 4-ı

Garasoran : Jandanna birliğinde hizmet eden polis memuru. �.)

l .ı.,j 1 .)

Garaşmış : Karışık, karışmış. ,_.A � J ,_.A .) .ı ..b� Garavul : Nöbetç i , bekçi. JJ l.;-i Garğımag : Beddua etmek, lfinet etmek. w .ı_.>-S � w .ı_.>-S 6-:1 � Garıbmag : Şaşırmak, kendini kaybetmek. w .ı...rS � � J � .ı w .ı...rS � Garıldamag : Karga gibi ses çıkarmak. w .ı_.>-S .) li .) li Garımag : Yaşlanmak, kadının yaşlanması. '

'

• .J• U• U

.ı..!ı � Garpışmag : Hayvanların kavgaya tutuşması, kapışması. w ı .;� 4 w .ı ü.i ı �

Garsımag : Yüzeysel olarak yanmak, az pişmak.

(u,

h ,,· � ) w .ı.,j l j_,....

Garşılamağ : Karşılamak, hürmet etmek için öne çıkmak,

birinin karşısına çıkmak. w .ı;S J l+il- ' 1 22


Garşılaşmag : Karşılaşmak, yüz yüze gelmek. Ü .ı.!. � 1>-' .J..H .J.J Garşılıgh : İki taraflı, birbirine karşı düşen. ' · Lıl... ' � � .J .ı � Gart : Kocamış, ihtiyar, yaşlı. o -4-S.J..>-t .J � Gaşıg : Kaşık. J-!ı Ü Gatıg (Z.) : Yoğurt; ekmekle beraber karın doyurmak ıçm .

yenen şey.

J.:i ll ' � L.. Gatışdırmag : Karıştırmak. Ü .ıj H-J ' Ü .ı.J-S l:ı� Garışdırmag : Bilerek karışıklık

çıkarmak,

düşürmek, birbirine vurmak. � 4 .J � � ü Jj H-J .J ü .l.J-S l:ı� Garışıg : Karışık, çeşitli şeylerden veya türlerden

,... ..H ,... .J .ı l:ı..,..U....

b i rb i r i ne

i baret

olan.

'

Gasırga : Kasırga .

.ı 4 .ı.;.!

Gaşğa : At, inek, öküz gibi hayvanların alnındaki beyaz

benek.

( o� .J � 1 .J .ı ) J.+L..ı � Wı.+;

Gaşıg : Kaşık.

J-!ı \l

Gaşımag : Tırnakla veya kaşık, bıçak gibi sert ci sim lerle vücudun kaşınan yerine sürterek kaşıntısını gidermek. çizmek, kazımak.

ü .ı..i IJ Uı. ' .ı .J l.S � J-!ı \l 4 ü � l .;.:i Gaşov : Kaşağı, atı ve ineği temizlemek için kullanılan demir tarak. J�

_,..:j

1 23


Gaşovlamag : Kaşağı i le hayvanın tozunu almak, kirini

temizlemek. ' '-'

JJ""" · < .J � -

, '-'· � ...ti .r-

G atar (Z.) : Birbiri ardınca sıralanmış hayvanlar dizisi; kafile, kervan; sıra, saf.

.J l..Jaj Gatı (Z.) : Katı, sert.

Gatılaşdırmag : Sulu olan bir şeyı katı hale getirmek,

katılaştırmak. ' '-'

JJ""" ·< � -

Gatılaşmag : Katılaşmak, gittikçe fazlalaşmak, sertleşmek. Ü J.ı!.

Ü J.ı!.

'

Gatılmag : Karıştırılmak, eklenmek, ilave edilmek. ;;·i � � , w .ı.!. .ı; .

Gatır : Katır.

�u

Gatışmag : Başka bir şeyin ıçıne girerek orada kaybolup

gitmek, karışmak. Ü J.ı!.

�u

'

Ü J.ı!.

J::ı_,.ll...

Gatlamag : Kumaşı belirli bir şekilde katlamak, bükmek. ı,j J� Ü Gatlanmag Eğilmek, bükülmek; tahammül etmek,

sabretmek. Ü J.J.J i ı:.i LJ::ı ' Ü J.ı!. Ü Gavramag : Kavramak, anlamak. Ü J� �.J J Gavot : Kahve ve şekerle dövülmüş nohut tozu. o.ı.!. o �� � .J o,.._! 4 "5 J� J.; i Gayıg : Kayık, küçük gemi. - li �

Gayın : Kadının veya kocasının erkek kardeşi . jA

� l:ı ı,jj

.J

J 1 >.!

1 24


Gaymağ : Kaymak, sütün yüzü. � y.. J L..t.+i Gaynağlamağ : Kaynak, lehim yapmak; eline, pençesıne '

geçirmek, tutmak. �>1 ı..1..l.t � 1 w J.,,.S � Gaysağ : Hamurun üstünün kurumasıyla oluşan ince tabaka. kabuk. �

• ' J s .�. ;

ı.J

"'=' .J..)

Gaytan : İpek veya ipekli şeylerle, pamukla örülen iplik,

bağ.

w�

Gaz (Z.) : Kaz, bir evcil hayvan .

j lt.

Gazağ : Asker; Kazak, bir kavim ismi . J ıj.i 19,,,.l � j � y.. 1 c.r' � Gazğan : Kazan, kazma işini yapan f ..ı � --:r J Gazıntı : Eski devirlere ait hayvan veya kültürel kalıntıları .

.

1

1

çıkarmak için yapılan kazı işi.

ı:a l:ı �

Geddemek : Kurşun kalemi veya kamış, kaz töleğinden

yapılmış çeşitli türdeki kalemleri yontmak, kesmek; eğmek.

w J.,,.S � � ,..u .J J 1

.ı...

w � l ji

Gelavuz (Z.) : Rehber, önder. ..>+-' J

Geleme : Kavak ağacı. ......u

Gerğere : Makara ; kuyu çıkrığı.

• ..>i- .,Ji.

Geşeng : Güzel, zarif, alımlı. 'ı

; .�, i

1 25


Geyçr : Makas.

Geytan : İpek veya ipekli şeylerle, pamukla vs. örülen iplik.

bağ . u •

Ü1...,ıj -

Gıcgırdatmag : Dişleri gıcırdatmak; iki şeyi birbirine sürtüp ses

çıkarmak .

.) J ı � J Ü J..:.:ı ı.... � ı Ü J.;J j Gıcgırmag : Ekşimek.

�

.)

� JJ

!

Ü J_;.S �J.! . Ü ı � J

u!ı>i ' �

Gıdıglamag :Birinin vücudunun bir tarafına parmak vs. ile

dokunarak ürpermesini, gülmesini sağlamak.

ÜJı

J ,J! 1 9 1 '

Gıfıl : Ki lit. �

Gığırdag : Eklem yerlerinde kemiklerin üzerinde olan yumuşak kemik dokusu. �J�

Gılçıg : Balıklarda ince ve dikene benzer kılçık; buğday, arpa gibi bazı tahıl bitkileriyle baklagillerdeki sert ve kıl gibi olan tel .

.R" J � � � LS � � , � L... LS � � Gıhg : Al ışkanlık, güzel davranış .

.) ü,j .)

' J.U

Gımıldamag : Kımıldamak, yavaşça hareket etmek.

Ü J.;� Ü �

Gımıldaşmag

: Birbirine geçmek. karışmak; gezmek; kalabalık ve sıkışıklık meydana gelmesi. � ' J � l..a .ı j l ! ü .ı.+-l .,.J � .J .I Gınamag : Azarlamak, kınamak, tenkit etmek. Ü .ı_;.S � j jWI • Çağdaş Azerbaycan dilinde ise ğayçı

şeklinde yazı l ır.

1 26

( P. F. )


Gırcanmağ : Kırıtmak, yılışmak. w .ı.J-S U".Jl IJ .ı� Gırğavul (Z.) : Sülün.

JJ Li >!

Gırğı : Yırtıcı bir kuş, şahin.

u-i >!

Gırğın : Topluca öldürmek; savaşmak, katliam . .>+-- .J ı.l� l.J 1 • ? ; . . .1 J ü..ı!ı.S' Gırılmağ : Sapın, ipin ve başka bir şeyin kesi lmesi, kopmas ı :

toplu olarak ölmek .

.·. -: a J , · ...... J. ı , ,, � .J ı...ı L...i..6 Lı • • .ı..ı- � ; . ,, .ı ...,...,.._.... ...-- c;-ı (,...) Gırışmağ : Kırışmak, kırış kırış olmak. LJ .IJ� �.J>t .J � Gırışmal : Şakayla söylenen küfür ifadesi . ( Seni yaramaz

l.J •

•,

anlamında . ) J L..w!ı >! _hı... i � � Gırmızı : Kırmızı. '

·

w....=;. .1

_;... >!

Gısalmağ : Kısalmak, uzun olmamak, özet hal ine gelmek:

uzak olmamak (zaman ve mesafe olarak) •.•... ..J :O -ı , • •. L.:i · < · e ' • .... • .... u u . .. o ,...

Gısğanc : Kıskanç, haset, cimri, aç gözlü. U,, J . ,, ; ' J�

Gısğanmağ : Kıskanmak, hasislik etmek. çekememek. LJ � Ü .1 l...ıı.a. Gısır : Kısır, doğuramayan. lj Ü q 6-llJ J .1 � ) � Gısırag : Kısrak. LJ L:f .1 L. J '� Gısmag : Sıkmak, hasislik etmek; kanaat etmek, azaltmak . • : -• . . < � 1w. � 1. ! LJ .I..;< uo LJ .I..;• '

1 27


Gısnamağ : Israr etmek, reddedemez duruma getirmek, vazgeçmemek. � 1 il � .) J ' w Jj-S .) ı � 1 Gışğırığ : Haykırış, gürültü, kavga. ,_. .J '5 LA ' J>i...!.l Gışğırmağ : Haykırmak, gürültü koparmak, kavga etmek.

w Jj-S J 1 � .J J 1 J ' w Jj-S

,..

4"'

Gışlağ : Göçebe toplulukların hayvanlarıyla beraber inip kışladıkları ılıman havalı yer. J�

Gışlamağ : Kışı bir yerde geçirmek. w Jj-S ı.S .>t-'"" ı.S 4 .J J I.; w �j Gıtlaşmağ : Az bulunan, nadir olmak, kıt hale gelmek, bulunmamak . u � ı..ı . U.....S Gıvrağ : Hızl ı, çevik, sağlam. � 4 4 ' J I _;+! Gıvrılmağ : Kıvrılmak, kıvrık kıvrık, büklüm büklüm olmak; bir şeyin etrafında dönmek, dönüp durmak. ' ,. w ' J l J J J� ! w J.Wı � Gıyğac (Z.) : Yan, eğri, şaşı. •

-

""

.

Gıyma : Kesmek, parçal amak.

"-:1-i

Gıymağ görmek .

w J�

:

�.;

Kıymak, acımamak, bir şeyı başkasına reva

-H

Gızarmağ : Kızarmak, kırmızı olmak.

w .ı.!ı t .)'-il

Gızartmağ : Kavurmak, kabartmak, iyice pişirmek. w Jj-S w � .>-1 ' w Jj-S t.J-'"'I Gızıl (Z.) : Altın; kızıl (renk). Jjl 1 28


Gızıl ala- gezel-ala : Al kırmızı. CJ-1"1 � J..a,,,J �J Gızmağ Sıcak olmak, ısınmak; sinirlenmek.

çok

öfkelenmek.

w � i � � w � E_ ı J Gocalmağ : Yaşlanmak. J.,,... w � .>+1 Goç (Z.) : Damızlık erkek koyun. Ci_,.ı Goçağ : Yiğit. J 4 _,.ı Goduğ : Eşek yavrusu, sıpa. _,.Jı. •J.S

Gobumağ : İğrenmek, tiksinmek.

�� �

Golçağ : B ebek (oyuncak)

a..._,.. J&-

Golçomağ : Yoksulları, mazlumları istismar eden, onların elindekileri alan zorba köylü. J 1 • 1 Jj Gonmağ : Havadan inerek bir yere oturmak, kuşun havadan inip yere veya ağaç dalına oturması ; saldırmak, hücum ederek birinin tepesinin üzerine diki lmek . ..)4M ..>-# w � Jj Ü � . � ..H w ; t. i Gopartmağ : Koparmak, kazımak, ayırmak. w J.,,.S 1 J.+ _, w � Gopmağ : Kopmak, kırılıp ayrı lmak. w � I J.+ _, w � Gorçi (Z.) : Nöbetçi, Şahın silahlı koruması, muhafızı . . .. .

a W.

.; I J � I � J:ı.i �

Goruğ : Milli park, eskiden kullanılması yasaklanmış büyük toprak sahiplerinin arazisi; nöbet. J ,,,J

1 29


Gorugçu : Bekçi.

J:..j � ' �.>!

Gorumag : Korumak, saklamak. Ü .ı._>-S � I� .J .a.u Goşalaşmag : Çift olmak, yan yana gelmek . w .ı..!ı � Goşmag : Şiir söylemek; atı arabaya bağlamak; birlikte •

yollamak, arkadaş etmek. � _.r! o 1..)-"-A ! � l .; I � � I � ! � � Goşun : Ordu.

Govalamag : B irinin ardından gitmek, birini izlemek, takip

etmek.

u .ıJ-S J � .ı I .; � ' Ü J.:! .J .I � J � .ı Govmag : Reddetmek, yanından uzaklaştırmak. ü � I .; .ı� � j 1 ü .ıj-S 1.;o1 I� Govşag : Bitişen yer, kavşak. � ffl .J J � I � Govurğa : Kavrulmuş buğday. o .ı 1 .ı .J-1 f' � Govurma : Kavurma, kızartılmış et. '

o .ıj-S t.)WI � ,.,.! "-.; .,..! '

Govurmag : Kızartmak, kabartmak, iyice pişmek. Ü .ı 1 .ı � Ü .ı..,.S t..,..... Govuşdurmag : İki şeyi veya iki insanı birleştirmek. '

kavuşturmak.

( ı.r-S

.J .ı

4 J.+t

.J

.ı ) Ü � L.ı..ı.; f"'fi

Govuşmag : Birbirine kavuşmak. u �.; � , u .ı..!ı �.J Gu (Z.) : Kuğu. 4 4 .ı

' .,..! ,ı:. '

1 30


Gudurmag : Kuduz ol mak; son derece hiddetlenmek . hiddetinden kendini kaybedecek noktaya gel ip etrafına saldırmak. LJ .ıı.!.

.JJ� �

.ıı.!.

LJ

.)

Ltı

Guduruşmag : Birbirinin üstüne saldırıp ortal ığı karıştırmak. w J.,>5 e ,J1...!ı .J w ol.:! -H � Gul (Z.) : Kul, köle. ,. '.:JJ;.

Gulac : Kulaç, iki açık el arasındaki mesafe. J 4 ..:..... J .J J w l.+-- � L...... Guldur : Eşkıya, soyguncu . .) ili

Gulumba : Kalemlik; üste çıkan, seçkin. � ...>T .J o .ı.... i ...>T , "' ! • ı i Gulun : At yavrusu, tay. � I o JoS Gumru : Kumru .

ı.S�

Gundag : Bebekleri sarmak ıçın kul lanılan örtü: tüfe ğ i n namlusuna bağlı ağaç kısım. ı.1.ll.:i .J � '"'- 1 J.l.i Gurbağa : Kurbağa. •

4 .;-İ

Gurdanmag : Kafası karışık o lmak, meşgul olmak. LJ J'"" � LJ J'"" ,..;J � Gurşag : Bele bağlanan şal . '

� �

Gurşamag : Bir şeye teşvik etmek; yoldan çıkannak. w J.;..S .J � o I .; j 1 , w J.,>5 J.:ı � ı.S � Gurtarmag : Tamamlamak; ağır, kötü, çıkılması zor bir durumdan çıkarmak, kurtarmak. LJ J 1 J � � � LJ J.,>5 ,. LA.:i

131


Gurtum : Yudum.

'-'=' �

Guruldamağ : Gur gur etmek ; homurdanmak.

w .ı_,.s � �

Guruldamağ : Gürüldemek, ses çıkarmaya başlamak. w .ı..... j ' .ı..w; � w .ı..... j JMj&. � Gurultay : Kurultay, kongre. '

o�

Gurumsağ : Namussuz. LJM,...

� (ft

'

J L...ı... .;l

Gusmağ : Kusmak, mideden çıkarmak.

w .ı_,.s t'� '

Gutlu : Mübarek; uğurlu. �· JM� ! ı.!l,; 4-Gutu : İ çine çeşitli şeyler koymaya yarayan tahta, teneke, plastik gibi şeylerden yapı lan kap, kutu.

� ,.i

Guzey : Kuzey. J '-...!.

1 32


H Haça : Ağacın açı şeklinde ayrılmış gövdesi veya dalı, çatal .

u Wi .J J

Haçalanmağ : İkiye ayrılmak, iki yöne ayrılmak ( yo l ırmak vs.) w .ı.!. u Wi .J J Hafıldamağ : Köpeğin havlaması . w J� LJo'I J � Haraylamağ : Seslenmek, yardıma çağırmak, ( imdat yardım edin ) diye bağırmak. w � � � , w J� l .l.ı.d Haydı : Bir yere gitmek veya bir işe başlamak için seslenme veya emir ifadesi ( Kalk koş ! Çabuk ol ! ) gibi . u!ı 4 .l.Jj .J .l..J � 1 L:f HaybJrmağ : Bağırmak, feryat etmek. w J� ı..i.:i tı w Jj J L:f _,,j Haylamağ : Çağırmak; hayvan sürüsünü ürkütüp kaçırmak . 4.1! u � 1 .J J .J W � IJ ! W Jj 1 � Haylaşmağ : Birbirini ses l e mek ç ağ ı rmak. w Jj 1 � I .; .>1-:ı � Hedelemek : Tehdit etmek, korkutmak, zor durumda bırakmak . · < J..ı � . L. .:. . , ı..J· J..;. . . , � , .ı---1 � Hedik : Suda pişmiş buğday ve nohut; pişmiş tah ı l � IS � ! � ı.,a İ J� .J f' .ı.il Hediklenmek : Hafif, işveli davranmak, ezilip büzülmek. w .ı.!. LJM.Jl w .lJJ i J J J� j 1 u.l+ J ' � 1 Henirti : Canlı sesine benzeyen, alçak sesli, anlaşılmaz s es . ,

'

'

,

- ........-

.

'

,..,,.ı... Ü

� � l:f

IS

1

1 33


Herlenmek : Bir şeyin etrafında dönmek, hareket etmek; naz ve işve yapmak.

Ü J.,;.J i .J J 1 J 1 J j Li ! Ü � >t Heslemek : Geri çekilmek, (bazen korkudan) geri çeki lmeye

mecbur olmak. ü � l.J � ' ü Jj � Hetekleşmek : Söylemek, konuşmak, eğlenmek, yapmak. ü J.;-S cı .;... J � .,J. Heyvere : Çok iri, kaba vücutlu. � ,.j+A ' �j ' �.)� .J � Hıçgırıg : Gırtlaktan çıkan hık hık sesi, hıçkırık. ��

şaka

, .d s . ,, s ..,

Hıggınmag : Sık sık nefes almak, ıkınmak, bir. şeyi yaparken zorlanmak; boş yere çalışmak. Ü J_;.S � ! Ü Jj .,;.Jj ' Ü Jj � � Hırıldamag : Hırı ltı sesi çıkararak gülmek .

J..ı- � .,,. .,,. Hırnamag : Yüksek sesle ve kaba bir biçimde gülmek. Ü � � wJ.J...e Li J � ı.S I .ı....a 4 Himleşmek : Birbiriyle anlaşmak; kaş göz işareti yapmak. Ü J j ,JJ • •�. l ! Ü J_;.S � � ı:- J .H J..5..:f 4 Hin : Kümes hayvanlarının konduğu küçük yer, kümes; kuş •

u

yuvası, küçük iptidai ev.

Ü1

J.i;. jA

'

�_,J i

Hislenmek : İ slenmek, tütsülenmek. �_,.! O JJ J Hopmag : Emilmek, sindirilmek, içine geçmek, nüfuz etmek. Ü J_;.S j� ' Ü .ıı.!ı � l+ Hortuldamag : Bir nefeste kafasına dikip hepsini birden içmeK, h�l'iirdetmek . . • • ( J � Jl-M u · ' ü

.. il'

·

1 34


Hovburmağ : Ü şüyen parmaklarını ağzına götürüp nefesle ısıtmak. w J,;.S ,.,>l � 4 Hozu : Kaba, kaba davranan insan; sakar. � '-i' � J � J ! � Ü Hökürtme : Yüksek sesle ağlayıp inlemek, hıçkırarak ağlamak. � c.S I � 4 c.S .J l j J � Höngürlemek : Yüksek sesle ağlamak. w J,;.S � ,>l � c.S I � 4 Hörülmek : Kazmak, inşa etmek; el vurmak, dokunmak . w .ı.!ı � 4 ! w .ı.!ı o � Hövsemek : Buğday, pirinç gibi tahılları temizlemek için b i r tabak veya tepside savurmak. w J,;.S c.S.J 4 J-ıl w J 1 J J 4 Hürmek : Köpeğin ürümesi, havlaması. ı.L... w J.;-S _,.&. .JS'

1 35


ijace (Z.) : İ mam, seyit.

�. ı �.

ijagan (Z.) : Hakan , sultan , hükümdar.

ı:, u l..i.

ijalta : Köpek tasması . (.$ �

w .1_,.! ' il.\ �

ijaltalamag : Boynuna tasma takmak, yular takmak.

w .lj il.\ �

ijan (Z.) : Eski Türklerde hakana bağlı veya bağımsız hükümdar, emi r. w l..i. ijanım (Z.) : Kadınlara hürmet için kullanılan söz . f'-'• L..i. ijanlarbanı (Z.) : En büyük hükümdar, bey. � L..i. � L..i. ijarıldatmag (Z.) : Hırıltı, şırı ltı sesi çıkararak dökmek. �.) J � .) .\ w .l.).J i .) .\ 1 � .) J ijaşal : İri göbekli, şişman.

il � �

Hatun (Z.) : Kadın, hanım. � L..i. w_,..:i L..i. ijeşe : Çuval (Bir çuval yük ) ( �_,..! .) 4 ) l..!ı L..i. ' J 1 .) L..i. ijeşil : Suda pişirilip yağ ve pekmezle yenen hamur yemeği. 1 il t� J:ı..!ı L..i. ijeftan fZ.) : Savaş elbisesi. '

'

� •

'->""

L.: •

ijırçın : Hırçın, asabi, inatçı . � � 1 36


ijodek : Az sayıda sığır güden sığır çobanı ; üvey baba annenin evinde kalan çocuk. u ı.S .w u. .J J .J J Lt � .J � o l ..J-&-A � ! w l:ı-H.- JF w. ı.S .J J.;

Ü

veya

� ı.S .J J ı..

ijornamag : Horuldamak, hor hor etmek.

w�

.......

u .;.a.

ijortlamag : Mezardan dışarıya çıkmak, tekrar diri lmek . LJ .ı.Jı O � j O .J l:ı .J J LJ J..I İ ÜJ� � j 1 ijoruldamag : Hor hor etmek, horlama sesi çıkarmak. horlamak. u J.;..S .;.a. .;.a. ijoruldatmag : Ses çıkararak yutmak; guruldatmak . LJ J 1 J �J,JS. ! LJ J� .J->9 ;il j 1 ı � 4 ijosanlaşmag : Yavaşça, fısı ltı ile konuşmak, yürekte hissedilen duyguları söylemek. u J,jooS J J J .J J ı � '

'

1 37


1

I lbı : Yı lkı. at sürüsü. � 1 t.S ill I lbıçı : Çoban. � ' w L:ı ill Ihnmag : Ilık olmak. w .ı.!ı �.;JJ ' w .ı.!ı J � Işıltı : Işıltı. ,,.... _,......

' !

.

.

.

' J ' ,o .J..J--J

İ İçim : Bir yudum. t.S oj IJ..i l:ı 4..&. � İğrenç : Mide bulandıran, iğrenç, hoşa gitmeyen. t� � ' .)� ' .JJ i t� İğren me : İ ğrenmek, nefret etmek . .:ı_;-i...i , j I� 1 İğren mek : M idesi bul anmak, nefret etmek. � 1 J .:ı_;-i...i ' w .ı.!ı j i • -�· • İ kindi : Akşam.

� �

İldınm : Yıldırım, şimşek. � L...ı:ıı ' J...ı-:ı İldik : Güreşte tekmeyle vurmak.

�- .) c..r-

J w• J .)• Lı" ı.:w!ı..ı" İlğar (Z.) : Söz verme; atın rahvan, sarsmadan yürümesi.

� 1 �.J 4,j;, .)� � ..ı..+&İ llJ.ı : At sürüsü. � ' t.S � İlbıçı : At sürüsünün önderi . � ' w l:ı �

1 38


İlınmağ : Hafifçe ısınmak, ılık olmak. w .ı.ı!ı J J.l.a...a İlik : Beyin ve kemiğin iliği. w I� 1 J.i-ıı j.L.ıı İlişdirmek : Eklemek, bağlamak; dayak atmak . w .ı j � t w .ı._>.S � İlişik : Düyüm yapı lmak, bağlanmak; bağl ıl ık. birinin kararına, hükmüne bağlı olmak, birinin yardı m ın a muhtaç olmak. � l.J t � .ı� o.;.! İlişmek c ı ı > : Tuzağa düşmek , yakalanmak; dolaşmak. w 'J't J J t w .ıj-S .>+1 İlmek : Dokunan şeylerde ve halıdaki i lmek, düğüm . ( c)� ı.S o .;.! ) ı.)ı.;-İ .J � 4 ı.S o � İmeci : Tatil günlerinde kamu hizmetine çalışan. gönüllü. J J h • i ı.J l.AJ.J.J u • • ?;,,. .ı ı.S LA .J LS � .J 1 .ı İmeklemek : Dört ayaklı gitmek, emeklemek. �.J � .J ı:ı..... .ı .J l...f-t İnağ : Anj in, boğaz i ltihabı, boğaz ağrısı; samimi dos t . l.J • J • . o ı:ı..... .J .ı t .ı .J .ı ,..u �i İnam : S adakat, temiz sevgi . � � l , .ı � I İnamlı : İnanan, inancı olan, inançlı; dindar, samimi olan. temiz olan . � t ,;; İnandırmağ : Güven yaratmak. '

'

• •

� \.... > i i · .

İnamlmağ : Güven duyulacak taraf.

w .ı � .ı � ı u�

İnanmağ : İnanmak, bir şeyin veya işin doğruluğuna kesin inanmak. LJ.l..!ı 1 .ı .J.J 4 ' w.:w:. 1 .ı .ı � 1

1 39


İ nanmah : İ nanmaya layık, itibarlı, inanı lacak insan .

J � I J..:ı Ü

� I J .J.J 4

İ ncelmek

Zayıf olmak, incelmek.

ooı :

İ ncik : Kalbi kırılmış, kalbi incinmiş.

J J O�.J ' � L.i. O J.Jj İ İ nildemek : Feryad etmek . inlemek zonklamak (yara), sızlamak. . < 4J LA w· � �- ! w· .ıJ""" İnlemek : Ah u zar etmek. w Jj-S .S .J l j .J o i İ rag : Uzak. kenar ( gözden ve bel adan uzak olmak.) ( � � L...::ı ' .J .l.:! J .;.A.i j ' ) .J 1-l.S ' .J.J J İrişmek < 6 1 : Baş başa vennek. w .ı..!. � 1 J l:t · � il � J*M İsin mag : Sıcak olmak, ısınmak.

Ü .ı..!. �.;.!

İ slanmag : Islanmak, yağmura tutulmak.

Ü .ı..!. Ü I .; 4 .J 4

.J

J ' Ü .ı..!. �

İstekli : Dostluğa layık, sevimli. � l .ı � .J J İ şıltı : Zayı f ışık, parı ltı.

,.... _,.... , . ; J ' ';, .)� İtelemek : İtelemek, önünde sürüp götürmek, itmek.

ü J I J J..j-ı ' ü J I J JA İtirmek : Kaybetmek, elinde tutamamak. Ü J ' J � J j ' ' Ü Jj-S � İtki : Kaybedi lmiş şey; ziyan, zarar . .)� ! .ı..!. 4 o .ı..!. � � i İtkin : Yok olmuş, kaybolmuş.

o.ı..!. �

İzlemek : B ir kişiyi takip etmek, izlemek. ü .ı_;-S .' J i • i , �_,.! 1.; � .s � .ı .J ·

1 40


K Kakuti (Z.) : Yabani kekl ik otu .

�,.s l5

Karıbmag veya Kırıbmag : Şaşırmak, kendini ne yapacağını bilememek. u J_;.S ..,.! � .J ı.:- J ' u J..!ı ı..İ� Keçel : Kel.

kaybetırn.: k .

J.-t-S

Kekeleme : Dili peltek olmak, konuşurken bazı sesleri irade dışı tekrar ederek zorlukla konuşmak.

· - '" (.)-'-WI

I J '-'· u.'.)·

Kendü - Kendük(Z.) : Petek . .J J..l.S Kenkaş- Kenkac : Danışma. ��

Kepeng : Kepenk. Kerenti : Ot biçen orak, sapı uzun orak, tırpan. � ı.:- J (,)'1 1 J un, i ı s (.)'l ı J Kese : En kısa, en yakın yol. �' u L+.ıı Keser : Hançer ve balta tüıii nden kesici bir alet. j.+:i .J .>+-il .J � e.J-İ j 1 o.W,,.H' J l,H 1 4 �,J Kesinmek : Katılaştırılmış süt ve süt ürünleri . 0.1.:1 � � ' "---1 J � Keskinleşmek:Daha da şiddetlenmek, artmak. gergiıı kşmek: keskin hale gelmek. ,

6-li �

��

Keskinlik artmak.

:

� u J..!ı � li

Keskin olmak, daha hiddetli olmak. gittikçe

6-li � � J.a. u J..!ı � Li '

Keşik : Koruma, nöbet.

14ı


Kiçilmek : Küçülmek; alçak, rezi l olmak. ı.J J..!j � ' ı.J .ı.!ı � ,,..s Kirimek : Rahatlamak, sakinleşmek, susmak, konuşmamak; güç ve kuvvetten düşmek. ı.J J ü..i 1 '":-1 Ü .J � j 1 ! � .J..>-9 � J ' � y ı.J J s ,,. ; Kirlenmek : Kirli hale gelmek, bulaşmak, kir tutmak. ı.J J..!j o J_,l j ' ı.J J..!j � Kirpi : Derisi dikenlerle kaplı, böcekle beslenen memeli hayvan . .

(J �. ..P.'

Kişilenmek : Büyümek, dayılanmak, cesaretlenmek, kendini ispatlamaya çalışmak. � � � , ı.J J.;.J İ .J J I .; J.,.>-A (J I J 1 Kobudlaşmağ : Kabalaşmak, hiçbir şeyden etki lenmeyen, kaba bir insan olmak. ı.J J..!j � j ' ı.J J..!j ıJ.il Komac (Z.) : Bir ekmek çeşidi . ı.J Li E. � Kosa : Yüzünde tüy bitmeyen, seyrek tüylü, köse.

"- ,,..s

Köç : Bir yerden başka bir yere göç eden insanlar, kafile.

[ ,,..S

Köçeri : İ klim şartlarına bağlı olarak sürekli bir yerden başka bir yere göç eden kimse, yazın yaylaya, kışın kışlaya, kışın yaşanması uygun bir yere göç eden kimse. � [,,..S

Köçmek : Bir yerden başka bir yere göçmek.

ı.J J� [ ,,..S

Köke : Normal hamurla pişirilen küçük ekmek, pide. o J>1 Kömek : Yardım. � ı.J Li

1 42


Köndem : Düz yol. ı.::... ı..) o ı..) Köpek : Erkek it; şişmek, kabarmak. Ü .ı_,.s C!-U !.; � Köpmek : Ü flemek . Ü .ı_,.s C!-U Köpürtmek : Ü fleyerek veya içine hava doldurarak şişi rmek. Ü .ı_,.s .ı 4 ' Ü .ı.),J i C!-U Kötek (Z.) : Ağaç, sopa vs. ile vurulan darbe, dayak. .

Kötel (Z.) : Dağ geçidi; atı veya başka bir hayvanı çekmek için kullanılan ip, yular sapı . .J..)J..) � I !

Köyrülmek : Ağlamaklı olmak. Ü .ı 1 .ı ı.::... .ı "-:1 .;J J l.a. Kusa : Köse; kılıç balığı.

� ,,.s

Kutalçı : Daha büyük, baş, i leri gelen; seyis. �

Küçük veya Kiçik : Küçük. ufak; köpek

A.t ,,.s

yavru s u .

Kükremek : Hiddetlenerek kendini kaybetmek. çok k ızmak. bağırmak, haykırmak. • " 1 ü � JS' , u .w � · : ·0 s Külek : Kar fırtınası . � �,,.s Künde : Açmak için top şekl ine getiri lmiş hamur; odun yığını. �J.+.A ıJ o.ı.lS ! � ıJ .ı...J .,.U Kündelemek : Sonradan açılmak üzere hamuru yuvarlak hale getirmek, hamuru top şekline getirmek. � Ü .l.),J i ..) .ı 4.1 .,.u � •

1 43


Küpe : Kadınların kulaklarına taktıkları küpe; soğuk algınlığında sırttaki adeleleri yumuşatmak için derinin üzeri ne konup çekilen cam bardak; küçük yara. � _,.s �j � w!ı-S .ı 4 � o.) 1 _,...!. _,J Kürü : Balıkların ve suda yaşayan diğer hayvanların üremek için suda bıraktıkları yumurta, havyar. .) 4 .J Wı. Küseyen : Çabuk küsen, her şeye gücenen. �j � J .ı �.) .l.Jj Küsü : Birbirine küsme, konuşmama. '

� ı _µ

'

..>+!

Küsüşmek : Birbirine küsmek. w .ı,>S ..>+! >1-:ı .u.A j 1 Küşkürmek : Üzerine saldırmak, üzerine saldırtmak, tahrik sonucu birinin üzerine saldıracak duruma gelmek. w .ı.!. 41 ; ; 1 s ; 1 ( · � .J ı..1- ) w .ı.J-S � Küşkürtmek : Birinin üzerine saldırtmak. '

� 1 .ı ,_,

41 1 • , :

1 44


L Laçın : Eskiden kuş avlamak için beslenen şahin cinsinden

yırtıcı bir kuş. r.JJ U..:. J 4 � � w. Lağ : Alay ve maskara etmek . '

..ı..i.J.J.1 .i..

1 J.+1.wı 1

'

Lağar : Tarla pullukla işlendiğinde bitim esnasında ortada

oluşan çizgi şeklindeki çukurluk . .ı� .ı 4-:ı 1 � .;!i 1 J .ı u r.JJJ .ı J J 4-!ı Lağım : Yer altında yapılmış dar yol, yer altında yapılmış üstü kapalı hendek. � .,.:i

'

ı.J+.-j

r.J

l.>+--

Lalıg : Haddinden fazla olgunlaşmış, zamanı geçmiş, ıçı boşalmış, yumuşak hal almış ( armut, erik, kızılcık vs.) 0 .1.:f-wı J � j 1 � Lapçın : Evde giyilen hafif ayakkabı, terlik. � '1 ,.

.ı u!ıJ.S Lapdan : Aniden, beklenmeden, birden bire.

A.a.i .l.S.:I

'

r.J ..)W

r.J

Leçek : Bir tür baş örtüsü. .JJ

l.,r.ı

� �

.4.t,.S

.ı.l J 4

Lele : Eskiden zengin ailelerde erkek çocuğun terbiyesi i le meşgul olan kimse . .o '-1

Lelimek : Yalvarmak, yakarmak. U

.ı_,.s

UM

L..W.1 1

Lelöyün : Aç gözlü, ihtiraslı . ..1.l:; . .-:..+

'

Lepelenmek : Dalgalanmak, deniz dalgalarını andırır bir şekilde hareket etmek, kımıldamak. ' .. • 1 � ,,..., , u � J J.+ ,,..

1 45


Lığırsa : Hamur ve yarı pişmiş ekmek.

�-c ı ...__(.

. .J � ı.J· �

Livere : Elsiz, ayaksız. � .J ı.::w. J ı.r. Lovğa : Kendini beğenmiş, kibirli, kötü, çirkin sözler söyleyen . _,.! ı.J ı jJ ' w ı.J � ' � J� Lovğalanmağ : Kendini övmek, kibirlenmek; boş konuşmak. ı.r. '.)-WI o .J l:f � w J.;-S ı.r...,J ı.J '..).! Löhme : Sulu balçık, bataklık. !.:',,... .J

'

J:4..li.

ı.S

.J

Löpük : Düz ve sürtülmüş taş. ..ı.ı..... lj .J ı.J � ı.J 1

.o

1 46


M Marag : Bir şeyi görmek, bilmek, öğrenmek arzusu, hevesi .

J � ' � .)

Maraglanmag : Bir şeyi görmeye, bilmeye, öğrenmeye

hevesli olmak, arzu etmek, ilgi göstermek. . < l .ı...ı ' .) , (.)· ,ıJ· � � u . - .. "" ı-:w!. ı Maraglı : Merak uyandıran, i lgi çeken. '4� J.,ı l.l ' 4' � � � Maral : Ceylan . -

.JA

-

i ' J ı..,;.t. J l.>A •

Marçıldatmag : Dudakları veya ağzı ile şapur şupur ses çıkarmak. u .l.JJ i .) .ı LJ.A.I '5 1 � Marçlltı : Yemek yerken dudakların emici hareketi ile çı kan ses . � e-" ' u � _,..; .J u .ı� � _,_.. .) .ı LJ.A.I '5 1 � Melemek : Koyunun ( me ! me! ) diye ses çıkarması.

� ,! u .ı� � �

Men : Ben. _,_..

'

ı.J..t

Mıncıg (Z.) : Boncuk. Minbaşı (Z.) : Yüzbaşıdan sonra gelen subay rütbesi, tabur

komutanı, binbaşı.

.ı,;.l J-W' Mozalan : Eşek arısı. � �

Mürgülemek : Uyuklamak, kestirmek, yarı uykulu halde

olmak. u .l.J-1 .ı_,J i

' � ' u .ıj

�>t 1 47


N Nobtalamağ : Birini kendine bağlı kılmak, birini kendi hakimiyeti altında tutmak, yuları elinde o lmak. Ü .ıj .) ı.......i ' Nöker (Z.) : H izmetçi . ..,ı-S �

o

Oba : Çadırlı göçebelerin konakladıkları yer, ev, çadır. � 1 J I� 1 � ' o.ı ' � � ' .) .ı 4 Ocag : Ocak, bir konuyu müzakere etmek için yapıl an toplantı, kalabalık; mukaddes yer. �.,r.ı.:i � � � lS ' J � ' Oda : Evin bölümlerinden biri, yaşayış yeri. o W � , J U:ll Odlanmağ : Alevlenmek, tutuşmak. �.;.! � i ' Ü .ı.ı.!ı '.' • i 1 • Oğunmağ : Gülerken boğulacak gibi olmak. �.) �.) ' Ü J.ı.!ı � O.l.J.) O� j l Oblov : Hamuru açmak için kullanılan uzun bir . çubuk, okl ava. � ü i 4 ' .) ü ü � � j l .; .ı .J � .; 4 � .J-t ' � .J-t �

Obutmağ : Ders vermek, okula göndermek, okumaya mecbur etmek. � .) ' .ı l .J ' Ü .ı l..l...ıı .,>i � .) � � ' � 1 il (.)<il .) .ı � Ü .ı..,ı-S Ü .W I � Olağ (Z.) : Eşek

t"''

Olan : Mümkün, imkan.

ı,j l.S.A I ' �

1 48


Olmazın : Akla uygun olmayan, olmayan; görülmemiş. o .l.:! J Li � � Lwı ı..r. ' J.L:. j ı -" J Onurğa : Omurga kemiği. � l.;l.İ � ' � ı.S o.,.,...... Ordu : Ordu, bir devletin askerleri . J J.) 1 o LtOrtag : Ortak.

yapı lması

ı

Ortaklaşa : Ortaklıkla; birlikte. '-" ' 'i . ,, J � � ' � Orug (Z.) : Kabile.

� ı Y..:f �

Otağ : Oda, i k ame t yeri . oL1J j.l.a , J � 1 Oturag (Z.) : Oturak; geçici barınma yeri . .....ı � J J ' J l,;.:i ı Oturuş : Oturma tarzı. •

U

..' ' " '..'' •' � � . t..

Ovbalamag : Birinin ağrıyan yerini ovmak. Ü J ı J u!ıJ l.. ' j Lwı l.. ' � 1 ; ,=;, • Ovmag : M asaj yapmak, ovmak. Ü J ı J J 1 i .�. . ' Ü J ı J u!ıJ l.. Ovuc : Elin içi. •

�J �

Ovudmag : Sakinleştirmek, rahatlatmak.

ü � 'l l..

Ovundurmag : Teselli vermek.

u JI J �

Ovunmag : Teselli bulmak.

(>ll � �

1 49

mümkün


Ovuntu Küçük küçük kesilmiş, doğranmış, çok küçültülmüş. o.ı.!. o J� ' o�.; o J� Ovuşdurmağ : A vcun içinde sıkıp büzüştürmek. Ü J..,,.s .ıJ Lt-a Ovuşuğ : Büzüştürülmüş. o .ı.!. �.J.>t .ıJ Lt-a Oyanmag : Uykudan uyanmak, uyanık olmak. '-'• .ı.!. .J � '-' .ı.!. .J 1 J......ı Oyma : Kazıntı işi. ı.J .J lS o J...l.S Oymag : Oymak. � Ü J.J.J i .J J ' ( ı.J .J lS..l.S ) �.J-t Ü J...l.S Oynağ : Çok gelip giden, çok hareketl i . �� � ' .u i �.J � Oynamag : Oynamak, raks etmek. ü . J..,,.S ı,; j � ' Ü �.J Oynaş : Gayri meşru iş ile uğraşan, dost, metres. (j'I� ' J.wı u Oynatmağ : Birini maskara edip dalga geçmek, oynatmak. �I J..i 1 ..:- J , ü J 1 J ı,; j � Oyulmağ : Kazılmak, ağaç, tahta veya benzeri şeylerin üzerine yapılan oyma, süsleme işi. Ü J..!. ı.J .J lS • � Ü .ı.!. o J...l.S '

'

-

·

'

1 50


ö Öceşdirmek

vermek.

Birbirine düşürmek, tahrik etmek; baş başa

� 1 il � J*A � u JjoS

'

ui ; Jt ; 1

Öceşmek : Baş başa vermek; dolaşmak. u JjoS �� 1 ! u.:w; 1 il � J*A Ödemek Bir işi yapmaya gücü

.H

kuvveti

yetmek.

yapabilmek; reddetmek ( borcu ) . ı,j JjoS � 1 J ..H ! u J..ıı İ � o � j 1 Öküz : Gücünden faydalanılan mandanın erkeği, öküz . .; ,J l.J Önem : Fayda, kıymet; lazım olma. ı-.JJ.l � � 1 Ördek : Su kuşu, ördek. ıa J .J I ı � IS ->-Örnek : Ö rnek olabilecek, güzel. � J*A 1 J J .,... Örpek : Mendil, baş örtüsü. cS J*A ,J.) 1 .Ü .) 4 Ötmek : Şarkı okumak, türkü okumak; rehberl i k etmek, bir işte önderlik etmek, geçmek. ı u J ü.İ 1 _,l..+ ı u JjoS (.I":! IJ*A � ı u � I� j l.J İ

� ı il

Ötüşmek : Biri ile yol gitmek ; uymak. u J.;..S ı:a.&. ' ->-- � u JjoS ıa.,.ı...... Öve : İntikam, kısas. � LMJ 1 ı- � ' Övkelemek : Pençesi ile tutmak, sıkıp mahvetmek. u J.J-S 4.l , � ' � ' � Öyec : İki yıllık koyun. '4J \..ı.ıı ,J ol � _,.ı

151


Öymek : Beğenerek övmek, methetmek. w Jj-S c ... w Jj-S w J ; .J � � Ö Öyrenişli : ğrenmeye yetenekli olan, layık. � L...ı.... ı.S � ı ..,>-i ı.H u Öyrenmiş : Tecrübeli; alışkanlık haline getirmiş. o Jj-S � J l,s. � UM � L.. Öyreşmek : Öğrenmek, alışkanlık haline getirmek,alışmak. w � LJ"I� L.. Öyselemek : Kalburla temizlemek. ı.j Jj-S J � � Öyüme : Midesi bulanmak, kusmak, kusma ihtiyacı hi ssetmek. w JJ-S e. , � , , e.� Öyünmek : Kendini beğenmek, kendini övmek. w � L:ı J� � w Jj-S lft Ü.- J� Öyürmek/ Öyümek : Midesi bulanmak, kusmak. w JJ-S e'� ' Öyüş : Ö vünmek; methetmek. '

,

1

,

'

'

c ...

ı...İ._;.a.:i .ı

1 52


p

Paggapağ : Kaynama sesi . w � � " 1 J..w::ı ' w 4ll " 1 J..w::ı Paggıldamağ : Coşmak, yüksek sesle gülmek . w J.:! J.l.a. 1 J..w::ı 4 ' w .ı � u!ı.J� .J u!ı� .J .ı Pa\:µr : Oksitlenmiş bakır, pas. u-e ' � j ' o .ı.!ı o� 1 u-e Pabırlanmağ : Paslanmak . w .ıj � j Palan : Çul , kaba elbise. w "' � ' J.i. Palanlamağ : Semer koymak ; ahmak yerine koymak . w .ı_.>.S J+· , ; ! w .ı_.>.S w "' � Parag : Kuş tüyü, çok tüylü, yün lü. _,J � ' .,.... >:t Partıldamağ : Yüksek sesle patlamak . w � � 1 J..w::ı .J ..)'JA 4 Partıltı : Şiddetli gürültü, kavga . .J.A 1-r' ' J.:! .ı....:. " 1 J..w::ı .J ..)'JA Partlama : Patlama sonunda parçalara ayrı lmak, dağı lmak. .J � I Partlamağ : Patlama. •

u .ı.!ı J ? ı ; .

Pasanag : Kirlenme, bulaşma. �.>t ' t.::..i u.s Patug : Sık sık gidilen yer. < u-S� > e,:; J < (.t"'"'l.J li > � j , �.,.,.... Pay : Pay, hisse. � '�

Paylamag : Bölüştürmek, bölme.

1 53


Pelesek : Heyecenlı, kendini kaybetmiş, heyecanlı bir şekilde o yana bu yana koşmak. u-1 J..İ J .ı r-..! .J .ı y..ı � l y..ı Pellemek : Birbirine vurmak; bir işe engel olup keyiflenmek, sev inmek. J � I , u .ıj � Peltek : Dili tutulan insan, peltek. < ' - . f . �.J. � �( u-- ' ' .ı� U"'-1 � Perdi : Çatıya döşemek için kesilmiş ağaç çubuğu, tahta parçası. J u_,.:i .s l ..H � j.:i J 1-:-1.Joi' .s o � ..H � � Pığğıldamağ : Sesli gülüp al ay etmek. 1 .ı....::ı 4 U .ıj o � J-1..J Pırıldamağ : Kanat çırpmak, uçmak ve kanatlanmak. u .ı_;.S j I J� J U .l..ı...J-:t J u .ıj J 4 Pırıltı : Kuşların kanat çırpma sesi ; ışık, ışıklı bir nokta. � I .;� .s � ' .J� � u I! J..İ � u .ıj J 4 .si .ı....::ı Pırtlamağ : Bir şeyin zorla çıkması . '

•.

'

.

. .ı.J ()J . � u

Pipik : Horozun ibiği. ı..)MJ.;-a [ Ü Pis : Kirli. � -

'

Pozğun : Durumu bozulmuş kişi. u L... � U , ı)i� Pozma ğ : Birbirine vurmak, perişan etmek. u .ı_;.S 1-:-1 ı.;-a ' u .ıj � Pölüş : Meyve artığı. � � o .J-J-A '5 o J..İ L. U"'-:1 Pörtmek : Kızannak. u .ı..!ı ty..ı Puç (Z.) : İçi bozulup yenmez hale gelmiş fındık, ceviz. [ .J1

1 54


Puk (Z.) : İçi boş. �-H

Pusğu : Pusu l an, gizlen ilen yer. o ı.J � ' o • S i J ..S Pülük : Ateş yakmak için gaz dökülmüş eski parça bez. � T ü J..,.S �.J.J ıSl..r.ı u..&.; � � i " � Pülüş : Meyvelerin artıkları, çöpü. � 4 o .J-J-A ıS o .w L... V":I Püskürtmek : Hızlı bir şekilde akmak, dökül mek . Ü J..,.S Ü 1J.J-İ Püşk : Bir meseleyi hal letmek için çeki len kura.

,,,l

1 55


s

Sac (Z.) : Ü zerinde ekmek, bazlama pişirilen şaçtan yap ı lmış yuvarlak ve ortası çukur alet. • U"'� 1 .,..t u• Ü '-'. Ci ı.S -H Saçma : Küçük, yuvarlak kurşun tanesi ; deri üzerinde meydana gelen geçici iltihaplı kabarcıklar; serpme.

w w..! ı ! � Lwı

Sağalmag : H astalıktan kurtulup iyi leşmek, şifa bulmak. � l:! J� ' � l:! L.L!ı Sağalmaz : Çaresi olmayan, iyileşmesi mümkün olmayan .

.J-:! � Ü

[�

Sağanağ : Davul, elek, kalbur ve böyle şeylere geçirilen çember. kasnak. J l..:ı� ı.S o .) L.i..S Sağdış : Sağdıç, düğün sırasında damadın sağından giderek ona kılavuzluk eden, düğün esnasında gelinin sağında oturan ve sağından giderek ona yardım eden arkadaşı, yenge. � ' �.J .Ü L...ı Sagğa (segge ) : Aşık oyununda en büyük aşık, aşıkların başı, büyüğü olarak kullanılan aşı k . .) J L.. l.:t u Saggız : Sakız.

;.:&-

Sağım : Bir seferde veya belirli bir zaman içinde sağılan sütün miktarı. o .ı.ı.!ı O�.J J � •�.J ı4.:f Sagınmag : Kendini korumak; uzaklaşmak. j I � 1 w Jj-S .lU..a. I .; J � SabJac : Elbise askısı, küçük çivi. '

� JJ

, �i

�.)

Sablov ( Z.) : Garnizon . . u L! J l..ı •

1 56


Saldırmag : Baskın yapmak, tecavüz etmek.

u:a �

' f'.>+A

San : Şan, şöhret, nüfuz, saygı. J � I ' �� ' u L.w. Sancag : Sancak, bayrak. f""t � J ı..+ıSancı : Vücudun herhangi bir yerinde, genelde karın kısmında saplama ve burkulma· şeklinde etki uyandıran şiddet li ağrı; yürek ağrısı, sıkıntı . � J .ı ! �,.i ' u-l � .,.:i �I .lJ .ı Sancılanmağ : Kamında ağrı meydana gelmek, şiddetl i ağrı hissetmek. u .ıı.!ı �,.i J '-t .J .ı Sanılmağ : Sayılmak, sayı ile sayı lmak, hesaplanmak; saygın olmak, hürmet görmek. '

u .ı ..J-J "=" �

J .ı !

ı.:ı .ı... i "=" �

Sapdırmağ : Doğru yoldan çıkarmak, kötü yola düşürmek. u .ı..;S J .l...i o ı J J ı , u .ı..;S u� Saplamag : Sap takmak, sap geçirmek, iğne veya ucu si vri bir aleti batırm ak, bağlamak, takmak. � ' u .ı_;S � ü.lJ.ı..ı u .ı_;S ..) ' .ı � .ı Sarmaşmağ : Birbirine sarılmak, kucaklaşmak. u ' J l J J ()l.i _,.! �_,J;, i J .ı l,J � .ı.....A Sarsaglamağ : Aklını kaybetmek, aptal aptal konuşmak. ı.rl _,J o .J lj ' u .ıı.!ı � ' Sarsılmağ : Titremek, hareket etmek, güçsüzleşmek. u .ı Lı.i 1 u l.,.:i j 1 u .ıı.!ı Jj.lj.:i..e ' u .ı..).J i J .ı o j� Sarsıtmağ : Titretmek, alt üst etmek, güçten düşürmek. '

'

'

şiddetli etkilemek.

( u � ) uıa. 1 � 1 u l.,.:i j 1 ' u .l.J.J İ J .ı oj�

1 57


Sataşmag : Birisiyle münakaşa etmek, alay etmek; bir � an � ı.r-görmek, aniden görmek.

J • � � � �

• - .. •. "'. :. f � ' � � � ! ı...-

-

1 il

_____.___..__{

Satgın : Kendini satan, rezil ; alçak. u!ı.J...-9 Ü 1 -4-J ! �.J...-9 J� Sayıglamağ : Kendini kaybetmiş durumda veya uykuda an lamsız, karmakarışık sözler konuşmak, sayıklamak . • -: : f

• L..ı .l.A -

ı...-- (,.)

Sayrışmag : Zayıf, titrek bir ışık saçmak, göz kırpmak, yı ldızların veya ışığın yanıp sönmesi. Ü Jj ,J! ,:;, l ' ( O .J Ü..... ) Ü Jj "4M "4M Sekil : Ayağı beyaz at. Lı J...ı.i.... '-""" 1 . Sekki : Seki , yaya kaldırımı ; hamamda, bahçede, kapı ağzında oturmak için yapı lan yüksek yer. 0

-

Sekmek : Tek ayak üstünde gitmek. ü .ı.,.,.S � � ' �.J o I .; � 41 r.J .J.J Semizmek : Şişmanlamak. Ü � � .J J 4 Sendelemek : Sağa sola, ileri kımıldamak. Ü J� Jl ' Ü J.;� _,J.:i _,J.:i Seçgi : Seçim.

gen

hareket

etmek,

���'

Sevgi : Aşk, muhabbet.

.... .. , . ' �

Sevgili : Çok seven, aşık olunan kimse. "-:'�

Sevilmek : Birisi tarafından bağlanılmak. �.,,.! .) ı .,.>l - .' , • J.,).J-ot 1

1

1 58

hoşlanılmak,

sevgiyle


Sevindirmek : Sevinmesine sebep olmak, mutlu etmek. u J,.,.S J �� Sevmek : Aşık olmak, gönül vermek. � I J �.J J Seyrek : Sık olmayan; az bulunan, nadir.

�� , � �

Sezdirmek : Nerede olduğunu hissetmek, arayıp bulmak :

yemek, çiçek veya bozulmuş bir şeyin kokusunu hissetmek.

u J� ""' Sezgi : Sezgi, altıncı his. � � ' u J,.,.S u.ıı � I Sezmek : Hissetmek. u J,.,.S U"' � 1 Sıçramağ : Ayaklarla aniden ileri veya yukarı

zıplamak .

• .l...J. • '"' """7"T"....L."":' ' '"'

fı rl a mak.

J.ı!ı o � � Sığarlamag : Ellerini bir şeyin üzerinde hafi fçe dolaştırarak -

eğriliğini düzeltmek, düzen vermek; sıvazlamak, okşamak, J i J ıO u J,.,.S J � ' u J 1 J u!J '-" Sığdırmağ : Yerleştirmek ; sığınacak yer göstermek

u J 1 J o� ' u J 1 J � Sığınmag : Bir kimsenin yanına, bir yere giderek yard ı m

istemek, himayesini istemek.

J� o � ' U J.ı!ı o .ı.l.Aı � Sılµcı : Yürek sıkan, bunaltıcı. o� 4'.il ' o� ı.1.ı:ü J Sılµlmağ : Utanmak, canı sıkılmak; tahammül edememek. U

kendini tutamamak.

LJ.l.İJ .)1-M �� � U � � � ' U J..!. o J� Sılµntı : Baskı altında bırakılmak, eziyet çekmek; yoksulluk. � J.1..i.:i � 'T I �

1 59


Sıijışdırmag : Bir yerden çıkamaz duruma getirmek; birini

baskı altında bırakmak, eziyet vermek.

J ' J .) '� .) � � ! � 1 il L.ll..i.:i .) J Sıglaşdırmag : Daha sık hale getirmek; birbirinin üzerine Ü

sıkıca yüklenmek, sık yerleştirmek.

ÜJ' J

.) ı_;j

� ! Ü J._>5

r-.A

>.t

Sıldırım : Tırmanması güç olan, sarp ve yalçın. o

l.1.:i>.t ' �

� ' J'-M

Sımgmag : Zayıflamak, çok üzülmek; kırı lmak. Ü J.!.

.d

'

1,,

s .�. �

�

1

;1 ,

;

Sıraca : Domuz veremi . �.)· �

Sıralamag : Sıraya dizmek. Ü J ' J .) ı_;j r-.A ($� ' Ü J._>5 u.:ı J.; Sıralanmag : Birbirinin yanında peş peşe dizilmek, arka

arkaya dizi lmek.

r-.AJ'-M �

' Ü

J ü.i ' u.:ı J�

Sırımag : Dibinden kesmek, gorunmez hale getirmek; yaranın üstünü özel bir iğne ve iplikle dikip kapatmak; para karşılığında yorgan dikmek.

( �J J ) Ü J._>5 � l:i Ü ı_,.t

! Ü J._>5

Sırtıg : Utanmaz, arsız, yüzsüz. J�

! Ü Jj �_,.s

� ' ı,;.:iJ'-M

Sısga : Zayıf, ölecek durumda, çok zayıf. �"i ,J � J..)-' ' f i ; · ,;, Sıyrılmag : Derinin yaralanması, yüzülmek. � I J� ı)i l� Sızlamag : Yürek acısı; yanık, etkili bir sesle ağlamak. .ı .. � � 1 J ı)ijj.wı Ü J_;..S 4'....... Sızmag : İçeriden dışarıya suyun akması; ince aralık veya

gözeneklerden yavaş yavaş akmak,damlamak.

Ü J_;..S � J ıJİ.J l >i ! Ü J_;..S j� 1 60


Silkinmek : Üstünü silkerek tozu, toprağı vs. temizlemek,

çırpınmak.

u J 1 J u � l .J J� ıa La ' u J 1 J u � 1.) J� Silmek : Temizlemek. u J.,.S ıa "' Sinmek : İstediği gibi olmak, içine sinmek;

yemeklerin hazmedilmesi , sindirilmesi .

yenen

• ·-·- .......d..Jıı JJ� Siyirmek : Yemeği yedikten sonra tabağın içinde kalanları • -' ' ' ' •:t •' <.J ıııılıılııll r- ' (J

..

.

elle veya ekmekle temizlemek; kaşımak, tırnaklarıyla derinin üzerini kazımak; bir şeyi kılıfından dışarı çıkarmak. u J 1 J � l _;..i.

· ·� -

! .......:i.l

U

� i u J� 4

w .J· ı ,·

'-:1

� w J.,.S

ıa l:t

-

Siyurgal (Z.) f': Nazlandırmak, çok sevmek, her dediğini

yapmak, � yaşama gayesi. � La... ' �j l ,,_i

Sobulma : Girmek; yumruk atmak . •

•' i �

:!

Sobuşdurmag : Yersiz ve kötü sözler söylemek.

u.a!

11

I� .J �

Solag : Sol el ile iş yapan, solak. ı.:ı...... J � ' ($1..a � Soluij.mag : Rengi kaçmış olmak, solgun olmak. u J.tı!ı il J.,,._i 1 ' u J.tı!ı il� �.) Soncuglamag : Tekme atmak, oynayıp tekme savurmak. u Jj J.1J , u J.i ı� � Songur/ Songor (Z.) : Kartal . .) u..ı...:. 1

6-:1-' Wi

Sorag : Sorarak haber alma, öğrenme, birisi hakkında sorarak

öğreni len haber, bilgi.

u � , �� ' t 1JW Sorağlaşmag : Sormak, başkalarından sorarak öğrenmek.

uıi� eı .)WI

161


Sovgat : Bahşiş, hediye. w l..i....J I ' .:.. � .,,.... Sovmag : Birini başından defetmek, kovmak. w J,,)-S J ..) .)1-M j ' Sovurmag : Havaya atmak, saçmak; havaya atarak taneyi

samandan ayırmak, temizlemek.

ı,j J,,)-S ı.S J 4.J-ıı ! ı,j J I J J l.:ı Sovurug : Tahı lı temizlemek için havaya atma. ı.$..) 4..kl ' ( ı.J--.;-i. ) w J ' J J 4 Sovuşmag : Uzaklaşmak, çekip gitmek. � J '-4! w � J _; , � il .)1-M J ' Soymag : B irinin bütün elbiselerini çıkarmak; hayvanın

derisini soymak .

w � ! w J,,>-S � Soyumag : Isının hızla veya yavaş yavaş kaybolmasıyla .:..... �

soğuk hale gelmek, soğumak.

w .W:ı J.)1-M Soyunmag : Bütün elbiselerini çıkarmak. w� � Soyutmag : Soğumasını sağlamak, soğumasına sebep olmak. w J,,>-S J .)1-M Sozarmag : Rengi kaçmak, soluk görünmek, hasta gibi

görünmek.

w .W:ı o J..>-" � LJ.:...i. � JJ �..) Sökmek : Dikişlerin i açmak, yapılmış bir şeyi parçalarına '

ayırmak, dağıtmak.

JJ J � li..!. Söndürmek

:Ateşin yanmasına aydınlatmasına son vermek.)

w J,,>-S ı.}M,.,. u. Söykemek : Dayamak, yaslamak • J I J � w

1 62

.

son

vermek.

(ışığın


Söykenmek : Sırtı veya vücudun herhangi bir bölümünü bir

şeye dayayarak yaslanmak . • J u .J-i

. ____{_L �

Kendi kendine şikayetlenmek, sızlanmak.

Söylenmek

konuşarak

bir

şeyden

u J.)oS .;S-.;S- J� 4 ' u J.ı!ı Uil Söymek : Kötü sözler söylemek, azarlamak. u J I J ı- l..l..!. J Söyüşmek : Birbirine kötü sözler söylemek, küfretmek. LJ.l.U ı- l..l..!ı J .J � � � Sözleşmek : Münakaşa etmek; bir konu hakkında konuşup

anlaşmak. LJ.l..!ı il .J l _>İ � o ...H> � Subay : Tek, bekar, evlenmemiş. J J.+....

' ""� Sulamağ : Su

püskürtmek.

vermek, su dökmek, su serpmek .

su

ı.r!ı � "" i ' u J.)oS � .J 1 � i ' u J 1 J '":-1 i Sursat (Z.) : Azık. J .J j i Susdurmağ : Susmasını sağlamak, susmaya mecbur etmek. u J.)oS �.,,.s... 4 .J 1 J l .J ' u J.)oS � \.w Susmag : Konuşmamak, sessiz sedasız durmak. � .JJ-İ � ' u J.ı!ı ..:ı..S \.w Suvag : Samanlı çamur, sıva.

J,1.A ıs

Suvarmag : Sulamak. ı.r!ı � i ' u J.)oS � .J � i ' u J 1 J "" i Sülenmek : Boş boş gezmek, hiçbir iş yapmayarak başı boş

dolaşmak.

� J.J ' u Jj

4.....

>4

1 63


Sümek : Eyirildikten sonra ( iplik haline getirildikten sonra )

öıii l mek için hazırlanan yün yumak.

w � ü J �.J � l..H o .ı L... İ � .ı..J_,J..! Sümsü : Kuşları aldatıp avlamak için onların sesını taklit

edebilen avcı aleti.

( w I! � J-:1 w � I.; �l..H ) � � Sümsünmek : Orayı burayı gezip avuç açmak, dilenmek. ( � ' � � ı..H ) w � ..)4M � � Sümürmek : Birinin varını yoğunu kandırıp elinden almak,

kanını emmek, istismar etmek.

w .ı.,.,.s .J 1 2;; ı Süngü : Tüfek namlusunun ucuna takılan küçük kılıç •

1

1

biçimi nde delici silah.

o� , o� ..J4M

Süngülemek : Süngü ile vurmak. w .ıj o� ..J4M 4 Süpür : İ lişen (red.) , takılıp kalan, sataşan . .J.J-:1-'"M Süpürleşmek : Birbirinin boğazına yapışmak, kavga etmek. w � �_J :::ıL! Sürek : Devam etme; uzunlamasına yatmak, birine veya bir

şeye doğru uzanmak .

.ı ı .ı.:.... ' ' 4'...e ı .ı ı Sürekli : Devamlı, kesintisiz olarak süren, daimi. � 'I � '-:&.İ l:ı 4'...e ı .ı ı Süreksiz : Az süren, devamsız. ı- l.J .ı � � .,,... Sürgün : Ceza olarak belli bir yerin dışında veya belli bir '

'

yerde oturtul an kimse, sürgün yeri.

Sürme : Kadınların kaş ve kirpik diplerine sürdükleri siyah

boya. 4'...e ..)4M

1 64


Sürtme

gezdirmek.

Dokundurma,

dokundurarak

dolaştırmak,

�..J.J-WI

Sürtülmek : Yağ, boya gibi şeylerin üzerine değmek;

ovmak.

w J..!ı o .ı.+J ı... ı w � o � l...ıı Sürtünmek : Birbirine çarpmak, değmek . ��I

Sürtüşmek : Birbirine sürtünmek, dokunmak; anlaşamamak. � J.+t .J J � � I Sürüklemek : Bir şeyi yerden kaldırmadan iterek veya

çekerek götürmek.

� · .J. ı.J .J.J .. (J-J-16 Sürülmek : Bir yerden başka bir yere gönderi lmek, sürgün · u

olmak, kovulmak; toprağın işlenmesi.

ı.J.+.lj w J� � ! w J..!ı o � I .; w � � Sürümek : Zorla bir yöne götürmek veya getirmek, çekerek ı

veya iterek götürmek.

w � ı.J.+.6j ı.J .J.J Süründürmek : Bir işi kasten uzatmak, geciktirn1ek. w J 1 J u:..s 1 w J..,.S � Lı..ı... Süründürücü : Bir işi kasten uzatan, geciktiren. J.l.A J ü.i.l 1 J l.S � ı...Sürüşmek (31) : Düz yüzey üzerinde kolayca hareket etmek. il

ilerlemek, buz gibi kaygan zeminde hareket etmek, kaymak.

w J� ..)1-M 1 w J� J+l Sütül : Henüz olgunlaşmayan meyve veya bitki; sulu, yaş . .J 1 � i 1 c.Jı'l.J � Süzme : Suyu alınmış torba yoğurdu. ""' � !:&.... l..t 1 4.l.i.;J ""' i Süzmek : Bir şeyin suyunu almak; gezmek, dolaşmak. u J..,.S .>+- ! ()l.i.;J 1 J ı.J J.+t � i

1 65


ş

Şağğıltı : Ağacın kırılırken çıkardığı ses.

( �.) - · .ı ) w" - , <

'" ı.S 1 .l.ı4 Şahseven (Z.) : Şah Abbas'ın 1

1

, ti

özel askerlerine verilen ad; İran'ın Kuzeybatısında bir ilin adı. � Lı.!.

Şallağ : Kamçı. J '.';ıl...!ı

Şan : �

Arı peteği .

w l...!. Şarıldama : Suyun şanldaması. '":ol i w .ı_;.S y!ı y!ı Şıdırğı : Çok hızlı, hiç durmadan . ....UJ ıft ' � J"M Şığamağ : Havada avlamak, vurmak; hücum etmek, üzerine

atlamak.

, _,.. .J .ı w .ı_;.S .J 1.1..!ı � w .ı_;.S �

Şığğıldatmağ : Şıkırdatmak, şık sesi çıkarmak. w .l.JJ i .J .ı 1 � Şıgğıltı : Ağaç, kemik gibi sert şeylerin çıkardığı kırılma

sesı, ses. ' .l.ı4

'

"':-1.,.J-t

l:ı w '� ' w ;

,

" ( .�.

ı,j l .l.ı4

Şıllağlamağ : Tekme atmak, savurmak. w .ıJ , w � ' -H � Şıltağ (Z.) : Anlamsız istek, arzu; ağlayıp sızlayarak

isteğinden vazgeçmeyen, inatçı. J Lll..!ı

Şıratan : Suyun dışarıya döküldüğü boru veya delik .ı�� ÜJ� '":ol i w i j ' 4',S �l .J..9-Wı l:ı 4.1 _,ı Şırıltı : ;.;.1vun akarken çıkardığı şır şır sesi. � i � � ı,jl .l.ı4

1 66

.


Şırta-şıt : Yağmurun yağması veya başka bir sebepten dolayı

toprağın, yerin çamur olması.

• .,Hi;. .J � �.) 4 � ı)+.tj r.J • J>-1 i Jl Şırtığ : Değerini, saygınlığını kaybetmiş, basit, yüzsüz. J lı+.ıı ' o J u.İ I � � Şilitlemek : Peş peşe vurmak, tokatlamak. u.ı.i_;.1 ı!.:i..S J 4" w Jj � I.; .J 'o;'-t Şimek (Z.) : Bir yıllık koyun. '

� l..wı.S.:ı �_,.ı

Şimşek : Şimşek, yıldırım. uU.; j i ' 4.l&. � J...H Şirnikmek : İhtiraslı olmak; alışmak, öğrenmek. w � J l.la... ! w Jj-S 1 -41 �.J Şişirtmek : Üfleyerek hava doldurmak; olduğundan daha '

fazla göstermek, kibirlenmek.

w J 1 J • .J-4 ı..1.,r.ı ! w Jj-S f'� Şit : Tatsız, tuzsuz; alçak, rezil. UJ.+ ! • j..I ı.r. � ı.r. Şitlenmek : Ciddiyetsiz hareket etmek, hafiflik etmek. w JJj i .) J r,; j 4 u-ı-'1 Şuluğ : Yaramazlık yapan, yerinde rahat durmayan. ele '

avuca sığmazlık.

e_.,.ı...:.

Şumlamağ : İnceltmek, çok küçük parçalara ayınnak;

toprağı pullukla sürmek, işlemek. w Jj � ! w Jj-S ıP�...J

1 67


T

Tabut : Tabut. �� l.:i

Tağar- Teğar : Hamur yuğurma kabı.

ı.S ��

....�

Taggıldamag : Seslenmek, tık tık ederek seslenmek. w .ıj-S � � ' w .ı 1 .ı 1 � Tabıl : Tahıl, ürün. J.J: 'C >

t

' �

Takılmak, engelle karşılaşmak, bir şeyin içinde batmak, çıkamamak. Tabılmag

:

�.) .J.;-İ ' w .ıj-S � ' w .ı.!ı

Tabmag : Bir yere koymak, iliştirmek, toplu iğne, ataş veya

süs eşyası takmak.

w .ı.J-S J � , w .ı.J-S � Talamag : Zorla veya başka bir yolla elinden almak, soymak. w .ıj-S �.) Lt. Talan : Soygun, vurgun . w 'i l.:i Tanınmag : İsmi herkes tarafından bilinmek, şöhret

kazanmak.

� 4 �� ' w .ı.!ı � l..l..!ı

Tamşmağ : Birisiyle tanışmak, aralarında dostluk, yakınlık

meydana gelmak.

w .ı.!ı l..l..!ı i Tapança : Tabanca. �- ı.:a.i.A

'

� w 'f 'f

Tapışmağ : Birbirini bulmak, buluşmak. � 4 I J .>1-:ı � Tasar Proje, plan. ·

� ' C�

Tasarlamağ : Proje yapmak, planlamak. w .ı.;-S (,S .>tJ c .,>ll

1 68


Taslag : Herhangi bir işin projesi, pla n ı maketi . � L.. ' C� ' �� Tavan : Tavan. ,

ı..il.ı..ı

Tay (Z.) : Adak; eşi, benzeri ; defa, kere. � Teğar- Tağar (Z.) : Büyük saksı kap. ı..!.)� • •. · ' U...... u · ı:. L.r.." "" J"""' Tek (Z.) : Gibi; bir, tek.

� � � ı .ı.W l...e

Teke : Sürünün önünde giden keçi . ...:u .,.-:> ·'-

Teng (Z.) : Denk ve eş; tek. � .J � J Tepe- Tepe : Tepe.

Tepilmek : Kendi n i zorla içeriye sokmak . içeri g i rmek. ü J.+t-t _,.:; ı ü J� � 1 J I.; J� Tepmek : Bir şeyi başka bir şeyin içine yerleştirmek,

sokmak.

Ü J� .J.>İ Ü J...İ 4-t 1 Ü J...İ y Tepinmek : Sinirlenerek ayağını yere vurmak. Ü �� u+--J � � J : .o ç. C.S.J.J j ' TerlJan (Z.) : Şehzade, asilzadeler. o J I JA Wı ı o J I � 1 ' ->+-- 1 Terpenmek : Hareket etmeye başlamak, kımıldamak. Ü J.).J i .) J � � Ü J� Ü LS.:i Terpeşdirmek usı : İtmek, itelemek. u J I J u LS.:i Terpetmek : İtelemek. u J I J u LS.:i Terslik : İnatlaşmak, inat etme, dikbaşlılık. 1

.�.

1

� � ı � L+J 1 69

zorla


Tetik : Tüfeğin çeki ldiği zaman ateş etmesini sağlayan zemberek. yay; kulağı seste olan. �j """:' u!ı..,.! ! � c.S .ı....!. l.t � tık sesi çıkarmak. Tıggıldamag�: Tık ' ü J� �

Tıgğıltı : Tık tık sesi . ı__;.:i c.S ' �

TılJ.ac : Mantar, deliği kapatan şey . . . . � .:.. ' .)� ' � '"="� � TılJ.mag : Doldunnak, yüzsüzce kendine almak, alıp vermeme k . ( � 4 ) Ü J.J�

Tırıg : İshal .

Ü J�

..s J.J F , J 4- ı Tırığlamag : İ shal olmak. � ' J c.S J.J F

Tike : Küçük parça. (.$ � j l c.S 11 .J l; ' � Tin : Kömürün isi, dumanı . � J"'" . < .ı..w. - .. I .J· L,&. Tingi : Genç kavak ağacı, genç, taze ağaç. -

J�

' 4-..ll

Tingilemek : Aşı lamak, aşı vasıtasıyla fidan yetiştirmek. � LS J � ' ü Jj 4-..Ü Tiyan : Büyük kazan . J.+.:i � ' �.J� � J Toggac : Elbise yıkamaya yarayan ırı, yassı, kalın ağaç, tokmak . (.$ _,...!. ....... 4 '"="-'"t J J � Togguşmag : Görmeden birbirine değerek çarpışmak; dövüşmek. -l.J� J Jj ! Ü J� ,. J �

1 70


Toğlu : Süt emen kuzu .

.; 1,J-i � ,,�

Tobrnag : Ağaçtan yapılmış iri ve silindire benzeyen çekiç. c.rT.J-t � Tobtamag u1ı : Sağlıklı olmak, yaranııı kabuk tutm ası .

iyileşmesi.

u..:&-i l:f J� Tongal : Üst üste konmuş ateş, ateş kümesi . � i '5 � ' � i LJ-e� Top : Top. ,. 4=U 1 �

'T�

Toparlamag (16) : Toplamak, bir yerde bir araya ge l m e k . Ü ... i J_;.! 4-S:f Ü Jj-S .J..H- .J � Toparlanmag : Bir yere toplanmak. Ü Jj-S � 1.) J,j-i '5 � ' Ü .ı.!. .J..H- .J � Topçi- Tupçi : Askerde asıl silahı top kullanmak olan asker. '

��

Toplamag : Toplamak, üst üste yığmak . Ü -ı.+t ,... '5 .J.J ' '5 JJ i � Toplanmag : Birbirinin etrefına toplanmak, bir

gelmek.

�i

,... J_;.!

Birbirinin etrafına toplanmak., bir araya gelmek. Toplanış

�--

:

? i ' ü .,. T

toplanmak,

araya

bir yerde

,... J_;.!

Toplantı : Herhengi bir konuyu görüşmek ıçın yapı lan

toplantı, meclis, misafirlik. �� ' �

Toplayan : Toplayan, bir araya getiren. D�JJ l J_;.! Topug : Ayağın arka yan kısımlarındaki şişkince yer. � f-"

171


Topuz (Z.) : Daire şeklinde, yuvarlak. J_;j Toran : Alaca karanlık. � J ı..!_;.! ' ı:,,.J.;. .; J �.) l:i Torna : Yontucu alet. � J W. ' ��

Torpağlamağ : Toprakla karıştırmak, toprakla örtmek. Ü J..İ w...H ı.tl � 4 Ü J� Jj J..İ ' ı.tl � Tosbağa : Vücudu sert bir tabakayla örtül ü olan bir hayvan, '

kaplumbağa. � ı.tl "i Tovlama : Ateş yakmak; aldatmak, kandırmak. <

Ü J_;.! � i Tovlamağ : Döndürmek, gitmek için hareket ettirmek; J� 1

!

aldatmak, kandırmak . .)'-M Ü J 1 J Ü � ' Ü � �..>ot Töküntü : Karmakarışık, düzensiz bir şekilde yere dökülen şeyler, çöp, bir şeyden kalan artıklar.

oJ..İ Le

, J L.i....!ı İ � İ

Töredi : Her söze karışan, her yere bumunu sokan; yenı

meydana gelmiş, büyümüş.

ü l.;J J � oj l:i ! �İ JA J� ' � Töremek : Doğmak, meydana gelmek. Ü .l...A i J .H-� ' Ü J.ı.!ı .ı.+Jji *Töretmek : Ortaya çıkartmak, yaratmak, doğurmak. Ü J.;J i J_H-J � ' Ü .l.-:1-İ l j ' Ü J� J.:!-l� Töşek ( Z.) : Döşek, yatak. �� Töşük : Zorlukla alınıp verilen nefes. O �.)

� � ,� �

*

13u

kel ime iki kere geçmiştir.

1 72


Töşümek : Koşma, çok çalışma veya yorgunluktan d o l ayı zorlukla nefes alıp vermek. w JJ � � Tövşek (Z.): Zorlukla alınıp veri len nefes, nefes darlığı. � ı..Ll.:i Tövşük : Nefes, zor nefes alma. � � ,� � Tövüşmek : Nefesi kesilmek, soluk soluğa k a l m a k . w JJ � � Tuğ (Z.) : Ordunun önünde giden bayrak. · -.J"" i '-"""

. 1 - ""'- ..r.H Tuğra (Z.) : Şahın özel imzası; av kuşu. 1.J.J � t..J-A � oW. �.J . o ; • ı,; L..4... 1 Tullamağ : Bir şeyi fırlatmak, çabuk bir şekilde atma k . � l.l.ı!ı 4 w J..)-S �� Tulumba : Suyu bir taraftan çekip diğer tarafa boşal t m aya ,.-.r

veya yükseğe çıkarmaya yarayan alet. " : · 'i

Tumac- Timac : İşlenmiş, ince keçi derisi. o .ı..!ı � L,ı J � �.J-:1 ' [u.+:i Tuman : İç çamaşır. 1.J .J

ı µ J-l_j

' w� : Okşamak, sıvazlamak, nazın ı çekml'.k: birinin refahı için çalışmak, dert çekmek. ... ' .J u.+:i �j I � .J ı.S .J U...� Tummağ : Sinirlenip bozulmak, neşesi kaçmak, düşünceye dalmak. ı:,W.İ.; .J.>İ J_,.a .J J ' w J..)-S � Tur (Z.): Balık vs. yakalamak için kullanılan ağ. Tomar- Timar

v' L.a � , �

Tuşlamağ : Nişan almak; bir sıraya dizmek. w J 1 J .J ı .;l ü.:ı J.; � .J J � ı.S .J.J w �

1 73


Tut : Bir ağaç, dut. �_,_:i

Tutam : Bir avuç kadar. � a:ı ı.s o J ı .ı a:ı Tutmac : Bir yemek çeşidi. ı.J l.S.� � 1 Tutmaca : Kendini kaybetme, sevda hastalığı; epilepsi (sara ) ..

hastalığı. t� ! � .ıj 1 .ı_,.... ' � .ıj � Tutuşdu rma : M u k ayese etmek, karşılaştırmak. � il... ' ...ı..:ı L.L..

Tutuşdurmag

:

mukayese etmek . .ı... ,·�...--- 1 � 1 . ...ı L.L.. ! ....

Birbirinin üstüne salıp dövüştürmek; ....... u .... •

� . .

Tutuşmag : Yaka yakaya tutuşup dövüşmek . • u

• .J j,j .ı..!. �

Tüfeng : Tüfek, tüfeğin namlusuna bağlı olan ağaç kısım, tüfeği n yayı. ( � J I � , � ı.s � Le ' W � Tükenmek : Sona ermek , bitmek .

ıJ.l.l ) �

. ·. -: iq.�. u. Lı. l.ı.. ı..r-

Tüle (Z.) : Tula kel imesinden gelir, Tula; uzun, düzgün

tüyleri olan bir c i ns köpek. � _,_:i j 1 Tülek : Tüyleri dökülmüş, tülek. � _,_:i ' �.) .,....

Tülemek : Tüylerini yolmak, tüysüz bırakmak, tüylerini dök mek. �...) .,....

Tülü : Tüysüz; malsız, mülksüz, hiçbir şeyi olmayan; cep hırsızı, yan kesici. � ı,J \...4..ı..ı İ .; I � ! J \.:ı .J � � ,

1 74


Tümen : Para birimi. w. L..,,.:i

Tüpümıek : Tükürmek, ağızın suyunu dökmek. � 1 � 1 ı.J.:i �...) 6.tı .ı � i Tüpürük : Ağız suyu, tükürük. J � ' w.ıı .ı � i Tütek : Dudakla çalınan ney. '

4�

Tütün : Sigara yapılan bitki. 6,,.:i,,.:i

1 75


u

Ucgar (Z.) : Bir yerin en uzak bölümü, ulaşması elde etmesi

mümkün olmayan.

ı.:......ı .ı .JJ .ı Udğunmağ : Ağızdaki tükrüğü yutmak. w .ı 1 .ı �..;J;. l.J öA .ı � j Udmağ : Yutmak; bir oyunda veya yarışmada öne geçmek. ı.S J L:ı .J .ı w .ı� ! w .ı ı .ı �..;J;. , w � UduQ.mag : Aç olmak, açlık çekmek. w � �..,..! ' w � 4..l....ı ..,..! Udum : Yudum ( bir yudum su ) � l.i. ' ı.J..&.:! u. � Uğramag : Rastlaşmak, yüz yüze gelmek. w � J.J � J.J ' w � 4 ,_,_. Uğunmağ : Gülmekten bağırsakları yırtılacak, parçalanacak

gibi olması. W�

� O .lJ.J O � j l U ğur : Baht, şans getirme, uğur.

ı.J..&.:! ' J L;i 1

'

� l..l:ı

Ulağ : Zayıf; posta. · . � .s..ı oU """'ı .l ' e °i 1 O.l.A j """"ı l..ı.. �" ' � .. .. ,.,.,----- - ----. � Umac (Z.) : Undan yapılan bir yemek . .l.J j u!ı j .J.H- � Ummağ : Ümitli olmak, gözlemek, birinden bir şey istemek. � I � l .J ı.S..hı-t ' � 1 .ı �_,.:i ' w .ı� .J I J J.+-1 1 w � �ı .J u J Umsundurmağ : Ümitsiz etmek, aldatmak. w .ı 1 .ı �,._,ı.! ' w .ı,>S (j'l,j-:! L.. Umsunmağ : Ümitsiz olmak . . .ı.!. (.)"l..r; ....... L.. u Unutmağ : Hatırdan çıkarmak. w .ı,>S JM_,_. '->5

1 76


Urug (Z.) : Tayfa, kabile.

'-l++l

'

'-1.l Lll

Usanmag : Bezdirmek, bıkmak. w � .) lj.+,ı w .ı... i � � Uzunburun : Uzunburun balığı. '

Uili 1 ırA l.t

1 77


Ü Ümid : Ümit. �'

Ürpermek : Korkmak, korkudan, ürpermeden dolayı tüyleri

diken diken olmak. Ü� � � Ütü : Ütü. _,.:i 1

Üzülmek

kesilmek. ü�

:

Hastanın veya herhangi birinin üzülmesi;

� ! o ..>+i- .J

.J

l...&.:-ıı ü .ı � 1 �

Üzülüşmek : Birbiriyle ilgisini kesmek, kesmek. h .u.tı J ı u .ı->5 � ı .J �

1 78


v

Vergi : Devletin çeşitli hizmetleri yürütmek için dolaylı veya

dolaysız olarak şahıs veya kuruluşlardan aldığı para. � L+J ı...

Vezi : Beze, ur, gudde. Vurnubmağ : Boşu boşuna bir o tarafa bir bu tarafa gitmek,

çalışıp çabalamak. � � _, J ' w , J l J J J� Vuruşğan : Kavgacı.

'

w J_;.S (,) t • J ,,. l .,)WI

LJ.S l�J

Vuruşmağ : Dövüşmek, savaşmak, çarpışmak. W J_;.S I � J

1 79


y Yağı : Düşman, kan şıklık yaratan. �..;_,.!. ' � l:ı Yağlamağ : Tatlı dille kandırmaya çalışmak. w .ı_;.S �.>i' ' w .ı_;.S IJ"""'" � '-t Yabalamağ : Birinin yakasından tutmak; tutmak, ele

geçirmek . . �

1 .ı..i 1 � ! �F I .; �

ı.S

.ı...i.:ı

Yabılmağ : Yakılmak, ateşe verilmek; bir şeyın üzerine sürülmek. w � • .l.:!-l L.. ! w � · � � i � ' w � · � ll.J..ıı Yabınlaşmağ : Bir şeyin yanına gelmek, yakınında durmak, yaklaşmak . • w

•. � ı!t.ı- .ı� Yabmac : Üzerine yağ, bal sürülmüş ekmek parçası. .ı..�...!ı l-:ı • .l.:!-l L.. �..,,.... 4 ' •.;.S ' � w i ı.S .J.J .ı.s � l.i Yabnı : Yahni, et yemeği .

•�

ı.S.J

'�

.J

ı.S �

� �,.ı ' �

İyi duruma gelmek, sağlamlaşmak, iyileşmeye başlamak. ....,.. • • � . Lı.. .ı� a.....ı...L.... ' u• � � ....:;__..___, Yal (Z.) : Atın yelesi ; saç, sakal; yokuşun tepesi; köpeğe verilen yiyecek. Yabşılaşmağ

J�

Yalnız : Yalnız, tek başına.

� ' J.J..i..1 4

Yalvarmağ : Acındırıcı bir şekilde bir kimsenin gönlünü

almak veya bir şeye razı etmek için şahsiyetini alçaltarak ısrarla rica etmek. w .ı_;.S '-"" L.ü.l I Yamağ : Delik ve yırtık yeri kapamaya yarayan parça, yama. �,,

1 80


Yamamağ : Bir şeyin delik veya yırtık yerine yama yapmak,

tamir etmek. u .ı_,.s �.J

Yaman

küfür. �

'

:

,. L.i..ı!ı

Merhametsiz, insafsız, kötü ınsan; kötü sözler,

.ı t �.J.>-"

ıft

'

��

Yamanlamağ : Azarlamak, kötü sözler söylemek. u .ı 1 .ı ,. L.i..ı!ı .ı Yamsılamağ : Birinin konuşmasını, hareketlerini

etmek.

tak l i t

ır-5 cJ I .ı 1

u .l.JJ İ ..; .ı I ..;

Yanaşdırmağ : Yan yana.getirmek, birbirine yaklaştırmak. uıi.;J � 1 u .ı_,.s � .ı� Yandırğamağ : Unutmak, bırakmak; vazgeçmek. u � i ..) .ı � .ı � j 1 u .l..,.H J l.:ı j 1 Yanğı : Susama; hasret, şiddetli arzu, keder. 1

.ı ..) .ı

1

1 �jj.wı

Yanğın : Her şeyi sararak zarar veren yanma olayı, yangın.

yakılmak, ateşe verilmek. c.SlJ.wı � i 1 �

Yanılmağ : Bir işi doğru yapmamak, yanlış yapmak; bir şey

veya şahıs hakkında yanlış düşüncede olmak. u .ı_,.s . � 1

Yanıltmağ : Şaşırtmak, kasti olarak fikrini çelmek, yanlış

yaptırmak. ...ı...:. 1 4'.ı. • .. • 1 � 1 • ı... . � Yanlış : Doğru, düzgün olmayan, hata . .J+wı 1 •

4.:i...!ı 1

Yanşağ : Çok konuşan, çenesi düşük.

j ıJ .ı

• .ı.,..; , u� .>1

Yapmağ :Ekmeği pişmesi için tandınn duvarına yapıştırmak;

yapmak, etmek. u.ıa. '- t u � l+-1' � u Ü 181


Yarag : Silah, kurşun, mermi vs. askeri malzeme. J l.>:f ' ı.l..H .J j L...ı ' "" , l , " 1 Yaraglanmag : Silahlanmak; hazırlıklı olmak. Ü .ı..!ı .J..+.+.... ! Ü .ı..!ı � Yaralamag : S ilah vs.ile yaralamak, yara açmak. ü J_;.S �j Yaramag : İhtiyaca cevap verebilmek, faydalı olmak. ü J� � J.; � Yaramaz : İşe yaramayan, faydasız, kötü. � � ' Ü � ' � J.; � Yaraşmag : Uygun olmak, uygun gelmek. Ü J� o�j l ..,H ' Ü J� .J..J-+ Yaraşmaz : Uygun olmayan, denk olmayan, uygun

gelmeyen. Ü

.ı... � ' .J..J-+ Li ' � w... Li

Yardangulı

(yarımğulı)

� ,.. er. '

Ll.ı.!ı Li

tanınmayan.

(.)o'I

Kim

olduğu

bilinmeyen,

Yardımlaşmağ : Birbirine yardım etmek. Ü J_;.S A..&.S � � Yardamağ : İkiye bölmek, bir işin yansını yapmak, yarıya

kadar getirmek.

ü J 1 J ı- l..�..H I.; ıS .J l5 � ' ü J_;.S � .J J Yarış : Bir işte üstün gelmek için birbirini geçmeye çalışma. � ı...-.

Y anşmağ : Y anşmak, bir işte birbirini geçmeye çalışmak. � u.; , ü J ı J '-1,ı L..ı.... Yarıtmag : Gereğince yerine getirmek, yapmak. �,.. 4 ' Ü J 1 J .. � 1 ı:w.. .) J Yarlı� (Z.) : Ferman. Ü L....)-İ Yasa : Kanun. u_,.; lJ

1 82


Yasag : Yasak, bir işin yapılmaması ıçın çıkarılan kanuni

emir veya engel.

t� ()&..Ü '

Yasalamag : Üstünü örtmek, saklamak. W Jj-S �.J J OJJ-1 Yasavul : Korucu, nöbetçi. J.J 1 .;l .) 1 J.,.1+ ' J.J l.w..:ı Yaslama : Ölen kimsenin evıne yakınları ıçın götürülen '

yemek.

J� OJ,J-J OJ_;-t W LJ ,W l...j 4 1.5 1 ,J-J � İ Yastılamag : Genişlemek, düzleşmek. w ; ,,. .'i. i 6+1 .J � ' w J...!ı .) ,..,,.... ' w J.ı!ı w+:t Yastılanmag : Yassı, düz hale getirilmek;

yayılarak oturmak.

yayılmak,

w J...!ı .) 1 ,,...... ' w J...!ı w+:t Yaşarmag : Gözleri yaşla dolmak; ıslanmak, nem kapmak. w J...!ı l.rl,,....;-t w J...!ı J_,J i & 1 Yaşıd : Bir başkasıyla aynı yaşta olan kimse. J Lwı .J � Yaşınmag : Yüzü örtmek, yüzünü örtüyle gizlemek. � 1 J "rl � ı:,,.J.J-'ı"il w .w w.� Yaşlanmag : Yaşlanmak, ihtiyarlamak; nemlenmek. w J...!ı l.rl,,....;-t w J...!ı u.--Y aşmag : Baş ve yüz örtüsü. ıS ..)1-M.J.) l:f .Ü .) 4

w+:t .J

w i ""';, i

'

'

'

Yatacag : Yatak, yorgan. w � I� 1.51.J-J 1.r1 I� �j l_,J Yatağan : Yatmayı çok seven, uykucu; ucu eğilmiş hançer. � .J-J �_,J � t J_,J İ 1.r1 I� w Li:. \.:i. l:f Yatalag Yatalak, yatağa düşen, hasta yatağından çıkamayan; çok bulaşıcı birkaç hastalığın genel adı. '

ıs �

'

ı.JM�

t ..

.. .o ,

1 83


Yatım : Serilip oturmak; bir şeyın usulü, kuralı, özelliği ; yatmak.

1 _,..i. ' <J.li ! � J.) ' rı-.J Yatımh : İyi, kolay yatırılabilen, yerleşebilen; hoşa giden, 1.:-1

sevi m l i .

� .ı U:._,..i.

Yatırmag : Yatırmak, uzandırmak.

( ı.,r� .)· ı .) .ı ) w• .ı..-...a..., ı �·

Yatışdırmag

sessizleştirmek. '�

:

Ü .ı� � ı.....

Hep birlikte yatırmak; sakinleştirmek,

u

'

. ?' ;

1"

Ü � � l_,..i.

Yatmag : Yatmak, uzanmak . ..!ı.S .; 1 .; .ı w .ı... _ Yavalanmag : Harab olmak, bozulmak.etkisi kaybolmak. Ü .ı..!ı 1.:-1� ..,,... u Ü .ı..!ı � Ü .ı..!ı 1.:-1 ' � Yavan : Sadece ekmekten ibaret olan yiyecek, katığı •

.

'

'

olmayan .

�� ÜJ � � � ü U Yavanhg : Ekmeğe katık edilerek yenen her türlü yiyecek. ü U 4 ü J� ıS I >.& 1 il er- � ..>A ' �� ü U Yavaş : Ağır, sessiz, sakin. JM l.J-:1 Yavaşcıl : Yavaş, ağır hareket eden, tedbirli ınsan; saman '

altından su yürüten, sinsi insan.

oLS .J-1..J ı.:-ı İ ! � � � .ı İ Yavaşlamag : Yürüyüşünü yavaşlatmak, süratini azaltmak,

ağırlaştırmak, yavaşlatmak.

ü .l.J-S

�i

Yaybalamag : Herhangi bir kabı suyla temizlemek, yıkamak. ( ü I J+l ) ü .ı.J-S � 1.:-1 İ 4 YayQ.antı : Yıkanmış kaptan kalan kirli su. �..ıJi � j l o� L.. � o .ı_,J i � İ

1 84


Yayıcı : Bir şeyi yayan, yayılmasına sebep veya vasıta o l a n .

t:ı,.... ' � Ü

: Yok olmak, ortadan kaybolmak, uzaklaşmak: başka şeylerle meşgul olmak, kafası karışık olmak.

Yayınmag w ol.!. �..>:I

u.ıı

I� �

ı,J.l.i.;

.;

J

'

w Jj �

Yaylag : Yazın serin olduğu için gidilen, hayvan

barın d ı rı l a n

dağlardaki düz alanlar, yayla. J�

Yaylamag : Yaz mevsimini bir yerde

geç i rmek : yay l ada

otlatmak. ı.J � --

J w· � ..>ot . v-.) ı.J � -ı , _. , -;birden Yaylım : Bir çok silahın ateşlenmesi . . -

.)

-

.... 4 �

Yaymag : Bir şeyle incelterek, tabaka

hal i n e geti rerek

yaymak, uzatmak; etrefa serpmek, saçmak: böl ü�türmc k . paylaştırmak. w J� �..JJ.:i

'

Yazışma

gönderme. 1 V'1•

1.1.:i...

f.S .)

w J� �

Mektuplaşma,

karşılıklı

birbirine

mektup

Ü ' � ı.s.... •

Yazışmag : Birbirine mektup yazmak, mektuplaşmak. · < � ı.s.... w " J...r Yege- Yebe (Z.): Yaka. •

� ' '-.l..:ı

Yeğme (Z.) : Başkasının malını kaba kuvvetle elinden alma.

yağına, soygun.

JJ '-t+ ' �J L.t. ' � Yeherlemek : Atın sırtına eyer bağlamak. (,j J� 00 Yerleşdirmek : Bir şeye bir yerde yer açmak, bi r yere

koymak, düzenlemek. w J 1 J J 1.;l

'

wJ1 J �

1 85


Yetişdirm ek : Beslemek , büyütmek . ü J I J �JJ� •yedek : Hayvan çekilen ip, yular sapı. �l �l ı �� Yekelmek : Büyümek, boy atmak. Ü J..>5 .l..!...) ' Ü J..!. �.;J.:ı Yekun : Sonuç. toplam, sonuç elde etmek . .ı ?' J j j O JJJ j � ı � Yekunlaşdırmag : Toplamak, sonuç almak. ı.S� " ?' ı i ; ' Ü Jj-S ı.S � �

Yem : H ayvanlara verilen yiyecek. ,. 1 J � l .).J-i. ı.S .u� Yencilmek : Ezilmek; güçsüzleşmek. Ü

J..!. �

Yendirmek : Aşağı doğru bırakmak, indirmek. ü J.;.J l � � Yenge : Erkek kardeşin hanımı; düğün sırasında geline eşlik

eden kadın.

J..!. 4 LJM.J� o l � �.J� � �

�j � ..; J I � ü.j

Yengi : Yeni. � ' �� yenilenmek : yeni şekle bürünmek, yenı gibi olmak,

tazelenmek.

Ü .ı.!ı � � Ü J..!. ..) '� � '

Yenilmek : Mağlup olmak, kaybetmek. •

w

.ı.!ı

�al! a

. ,--

yenilmez : Mağlup edilmesi, kaybetmesi çok zor olan. . � � 'w� , .., , ,, ( ,..,,

·veniş : Yukarıdan aşağıya doğru bırakmak, iniş. ı.S .Joij 1 ..>-"

• Bu •

Bu

kelime iki kere geçmiştir. kelime iki kere geçmiştir.

1 86


Yenmek : Yukarıdan aşağıya doğru inmek; mağlup etmek,

yenmek, galip gelmek.

Ü J,.,.S

..,.,,.u....

� Ü .ı... i

��

Yeriklemek : Hamilelik döneminde kadının ekşi veya başka şeyler istemesi, bir şeyi canı çok çekmek. Ü -'.;-S OM_,.. ı ı).l-!ı 1 -' .J l..:ı .J

Yerimek : Yürümek, gitmek. LJ.l.İ.J o I _; Yeriş : Yürüyüş, yürüme tarzı. ().l.İ.; ol.; ı.s o� .J j� Yerleşmek : Yer edinmek, bir yerde karar kılmak, oturmak.

Ü .ı..:. �....>!

ı.J �

Yezne-Ayezne (Z.) : Enişte, kız kardeşin kocası . JA '� ..)A_,..!ı Yığcam : Kısaca, özet olarak, düzenleme.

� u 1 ..J.J-=!ıo .J � Yığdırmag : Birine toplatmak, bir yere yığdırmak. Ü -'.JJ i J_;.1 Ü J,.,.S ı.J .JJ i � �..>A 1

1

Yığıcı : Olgunlaşmış bir ürünü toplamakla uğraşan kimse, toplayıcı; vurguncu, karaborsacı. .J S j , • � jJ � 1 J l... ı O�.JJ İ J._>l

Yığılış : Birbirinin etrafına toplanmak; yetişen mahsulün toplanması. JJ ·o , ı:w!ı I J

� ı.si ,_ı. oJ..,>l Yığınag- Yığıncag : Herhengi bir problemi veya meseleleri •

konuşup müzakere etmek için yapılan toplantı, topluluk. ı.Ji ,...ı. o"'.;.! Yığıntı : Kalıntıların, fazlalıkların toplandığı yer, yığın. o..).;.; o J..,,.a .J o� L.. � Yığışdırmağ : Toplamak, düzene koymak. Ü JjS �..>A 1 Ü J,.,.S � Yığmag : Toplamak, bir araya getirmek.

ü -'.;-S �

1 87


Yığva !321 : Bayram meclisi. � �

Yıbılmaz : Sağlam, yıkılması, devrilmesi çok zor olan;

yenilmesi. alınması çok zor, imkansız olan. � � � I� ! �

Yıtımag : Dağıtmak, viran etmek; şiddetlice dokunup yere

devirmek, düşürmek. W .ı.,.,.S � � ! w .ı.,.,.S � I � Yırğalamag : Kımıldatmak, döndürmek, dolaştırmak. · � · .ı ı .ı u· � u - � . . . u Yırhlmag : Parça parça olmak, yırtılmak. W .ı..!. 0.J � W .ı..!. 0 �.J .l Yiye : Herhangi bir şey hakkında mülkiyet hakkı olan kimse, sahip. '

ı!l.J L. , � �

Yiyelenmek : Zorla sahip olmak, sahiplenmek.

w .ı...ı-S � � Yogguş : Aşağıdan yukarıya doğru olan, meyilli.

4 � Y oğunlamag : Hacim olarak kalınlaşmak.

ı_r- 'J

w .ı..!.

Yogur :( Türkçe "yoğurmak" tan benzetme olarak ) iri yapılı,

cüsseli . ..

.

Yoğurmag

: Hamur haline getirmek, birden fazla maddeyi birbirine karıştırmak, yoğurmak. w .ı.,.,.s � w .ı.,.,.s �.J .ı � Yobalmag : Yok olmak, kaybolmak. '

• u

.ı..!.

.l..ı .l..ı

-

..

Yotılamag

Ü

:

Bir şeyi araştırmak, incelemek; denemek,

imtihan etmek. � Lej i ! w .ı�

� Lt.

.,,_..4 1.a.

1 88


Yollanmag : Yola koyulmak, bir tarafa do ğru yönelip gitmek. u � İ o l J ' u J u.i 1 o l J Yollaşmag : Yola gitmek, yol arkadaşı olmak. u J.ı!ı o l� Yollatmag:Yollanılacak şeyleri hazırlayıp başkası vasıtasıyla göndermek. u JJJ İ ,.... l .J-İ IJ u J ü....;J ... ı.5 �.J Yolmag : Tüy yolmak; yeri kazmak ; deri yi soymak ; tahta üzerinde oyma işi yapmak. � 1.5 1 ..r,ı u � � � u � ! �J u � ! .JA u � ı.S J lS Yolutıcu : Bulaşıcı, geçici. ı.5 .J-Wl-A

Yolubmag : Sirayet etmek, geçmek, bulaşmak (hasta l ı k . mikrop.} ;birinin durumunu öğrenmek, hatırın ı sormak i ç i n yanına gitmek. u Jj-S � J � � u Jj-S � l.)WI Yolunmag : Tüylerin çeki lip kökünden çıkarı lmas ı. _,.. w J.ı!ı o� Yonca (Z.) : Baklagil lerden, kırmızı veya m or ç içe k açan yem bitkisi . � . -'"'

Yonmag- Yontamag : Ağaç, demir gibi ş ey l eri yontmak. düzeltmek; tüyleri kesmek, kırkmak.

� J+.t J

�-"i' � ü � 1_;.:i .J

� I�

Yorğa : Atın süratli bir şekilde gitmesi . ( � 1 ) 6-llJ 4.i. � Yorgan : Yorgan. u�

Yorğe (Z.) : Atın yavaş yürümesi , rahvan. J , .,,.. J ' 4.i. JJ-j

1 89


Yormag : Y onılmasına sebep olmak, güçsüz bırakill a k,

kendi istediği gibi anlam vennek, açıklamak. Ü .ı..,-s � j � ! Ü .ı..,-s i . " ; Yortmag : Hızlı hızlı gitmek; avare, başı boş gezmek. � JJ ! Ü � j J ' 4'...J.J-:1 ..t..:i Yortme : Hızlı bir şekilde yürümek, koşmak, boşu boşuna

yormak :

Al

gezme k .

4'....J .t...:i ..H

Y orulmag : Yorgun hale gelmek; bıkmak, usanmak. Yozmag : Yorumlamak.

0 .ı..,-S � Yöndem : Görünüş, durum, nizam, intizam, düzen.

� , � , o�

*Yöneltmek : Yön vermek, sevk etmek, döndürmek.

�F � ' w .ı ı .ı � Yubanmadan : Geci kmeden. tehir edilmeden .

...i.i.J J � ' � � ÜJ J..t

Yubanmag : Gecikmek, bir işe vaktinde başlamamak. ..H J ' Ü .ı..,-s � li Yubatmag : Vaktinde yapmamak, geciktirmek, uzatmak. Ü .ı_;.S J ' h ' � ' .w ' � � Yudurtmag : Yıkatmak. Ü J ' J _,..!. .J ü..ı.ıı..ı!ı YuQ.a : İnce yayımış, mayalanmamış hamurdan saçta

Ü .ı_;.S

1 •

pişirilen ekmek, yufka ekmek; yumuşak, ince, zarif. ��

j

f'� ' � l _,J ' � �j Ü ı.S 4-i,J.J

YuQ.latmag : Uyutmak, uyumaya mecbur etmek, uyumak. Ü .ı..,-s � ip ' Ü J..)-J � ' �

*Bu

kc:lime iki kere geçmiştir.

1 90


Yulaf .: Buğdaygillerden, taneleri h ayva n yemı olarak kul lanılan bitki. .. 1 '

�J

J.l!"

� � J.l!"

Yumag : Top şeklinde sarılmış yün, i p l i k , bez, yumak.

IS

4-..J.,,.U ' �

IS

4-..J_,ı.!

Yumaglamag : İ pi, yünü sararak yumak haline getirmek.

( � J � ) u Jj-S .ıJ_,ı.!

Yummag : Gözü yummak, kap a t m ak ; eli yum ruk şek l i m� getirmek, sıkmak. ı.:a...... J (J Jj-S �

t

.-!ı.t

Yumruglaşmag : B i rbirine yumrukla vurmak . . f . ..1..4.A U• J.J. � Lı• 1 .J ..J-""-4 Yumrulaşmag : Yuvarlaklaşmak, yu mru şekline ge l mek . u � .ıJ.,,.U ' u � J.,>-1 Yumulmağ : Kendi kendine kapanmak, yaranın kapanmas ı : hücum etmek, saldırmak. · < ,.� " JJ..__....__,.. t u· � �. u Yumuşanmag : Yumuşak hale gelmek, sertl iğini kaybetmek: mülayimleşmek, itaat etmek. u � ,. l,J � u � ..� Yurd : İnsanın doğup büyüdüğü yer, vatan, ülke, mem leket. 6+:f-e ' o LJ J 1 j ' 6-:f-ej .Jl"M Yurt (Z.) : Memleket, ülke, vatan. �J ' s J ' .;_,..J..S Yut : Bir çeşit hayvan hastalığı. u l.:f � .J 4-t � � I �..>-' Yuvarlanmağ : Yuvarlanarak bir yöne doğru hareket etmek : yuvarlak hale gelmek. u � JJ "'-- � u J� J,t. Yuyunmag- Yuvunmag : Yıkanmak, vücudu suyla yıkamak. 1-·

� ı .J

• •

u � , u Jj-S

� "" ı

Yügürmek : İleri doğru gitmek; hamle yapmak. u J.J-S �

u.ıa �

191


Yükleme

:

Taşınacak şeyleri taşıma vasıtasına koymak, doldurmak,sırtına yük almak, koymak.

Ü J_;.S .).; w. Ü J_;.S .) 4 Yükseliş : İlerleme, gelişme; artma, çoğalma, güçlenme. �>i ! �.; I Yükselmak : Yükseğe çıkmak; ilerlemek, gelişmek. �>i ! �.) 'i 4 Yüngülleşmek : Ağırlığı azalmak, hafiflemek. Ü� � Yürüdülmek : İleriye doğru sürmek, ileri götürmek. ü � ı� I .; � Yürüş (Z.) : İleriye doğru hareket, yürüyüş; hücum, akın; '

belirli bir gayeyi veya görevi yerine getirmek için veya bir şey uğrunda mücadele etmek için yapılan hareket.

�� Yüzbaşı (Z.) : Orduda binbaşıdan aşağıdaki rütbe. ü l J...>'"'1

1 92


z

Zenginleşmek : Servetli olmak, malı mülkü çok olmak. u .ıı.!ı J 4 ->1 ' u .ıı.!ı .ı.l...:i.J� Zevzemek : Çok konuşmak, gevezelik etmek. u JjoS � IJJ ' u JjoS u-i� .>i Zığ : Gözde meydana gelmiş cerahat; yumuşak ve yağlı toprak, kil. � uJ � ( � � ıs l>.1 J.! ) ıs"i .J J.! Zığğımağ : Çekilen ağır yükün altında inlemek. ( J 4 �.J ) u Jj JJJ Zınğıldanmağ : Çan veya zile bir metal parçasıyla vurarak ses çıkarmak. ( "'-l�j .J �j ) u JJJ i J J 1 � Zınğıltı : Çanın, zilin çıkardığı ince ses. �j .J "'-l�j ıs l .ı.....::ı Zırıldamağ : Rahatsız edici bir sesle ağlamak. u JjoS l.S J lj Zillemek : Bir noktaya dikkatl ice bakmak. �.J J � ' ıJ Jj Jj Zine : İnceci k akan su. �4 �i Zoğğuldamağ : Cerahat toplamaya yakın zamanlarda şiddetli ağrımak, yaranın zonklaması . u 4� ol� J J J Zolaglı : Ü zerinde şeritler olan, şerit şerit, çizgi çizgi . ti li ti li ' Ja.iı. Ja.iı. Zuğ : Ağaç ve bitkilerde yeni yeşeren ince dallardan her biri. ıs ...ı ı..... u...� ..

1 93


Zuğlamag

:

Ağacın kökünden sürgün çıkmak, fi lizlenmek, yeni kökler atmak. ıJ .ıj � IH ' ü .l..;.J İ ..; .ı �� ı.S U l.wı Zupa : Çomak, birini dövmek için kul lanılan büyük çubuk, değnek. ıJ .ıj ı.J l ..H ı.l..;� �� ' J �

1 94


NOTLAR 1 ) Azerbaycan dilinde kul l anılan fii ller, taşıd ığı çok i l gi çekici yapı ve anlam özellikleriyle diğer kel i melerden farklıdır. Bu da fiillerin müstakil anlamlarıyla birlikte bir çok mecazi anlam taşımalarından kaynaklanmaktadır. "Ganştırmag" fiilinde olduğu gibi. Fakat, "dartışmag" fi i l i (Birbirine e l kol hareketi i l e baskı yapmak) demektir ve fii l çeşitleri içinde işteşlik türündedir. İ şteşlik türünün hareket bildiren fiillerinden "Tutuşmag" fii linin mecazi an lam ı da vardır. Bu fiil,"konuşmada ifade edi len olay" anlam ında da kullanılır. 2) "Ça.\J.naşmag" fiili de işteşlik türündedir. B u fi i l i n "karışıklık yaratmak, ortalığı karıştırmak, rahatsız etmek" v s . gibi anlamları vardır. 3) Fiillerin yapı ve çekim özell iği, onların geçişli ve geç işsiz olmaları ile belirlenir. Buna göre de Azerbaycan d i l i nde kullanılan fiillerde geçişli ve geçişsizlik müstakil bir kategori gibi şekillenmiştir. Bu kategori fiillerin tür kategorisi n i n şekillendirilmesinde büyük bir önem taşımaktadır. B u kategori aynı zamanda tür kategorisine daha çok uyg u n olduğundan bazen, özellikle fiil lerin zorunluluk şekl iyle kanştınlmaktadır. Böylece metinlerde fiill erin zorunlu luk şeklinin çekimi iki hatta üç katlı geçişli fiil gibi açıklanmıştır. 4) Dönüşlülük türündeki fiillere örnek olarak metinde verilmiş olan "yuvunmag" fiili çok ilgi çekicidir. Bu fii lin dönüşlü bir fiil olduğu şüphesizdir. Burada ilgi çekici olan "yuvunmag" fiilindeki "v" sesidir. Dilimizin alfabe sisteminde onun müstakil bir ses olduğunu düşünmeden. bu "v" sesinin çeşitli fonetik şartlara bağlı olarak meydana geldiğini söyleyeb i liriz . Bu fonet ik özellik, tarihi olarak dilimizin Güney gurubu diyalekt ve şivelerinde daha yaygındır. Dilimizde "v" sesi ikinci şahıs iyelik alan isimlere 1 95


hal (iyelik, yön, yükleme hali) ekleri getirildiği zaman ikinci şahıs iyelik eki olan "n" ünsüzünün iki ünlü arasında nitelik bak ımından değişmesi ile (n>v) değişmesi meydana gelmiştir. Eski ve Orta devirlere ait yazılı kaynaklarımızda da çeşitli ses değişmeleri içinde "n>v" değişmesi geniş bir yer almıştır. Araştırmalarda ise "n>v" ses değişiminin sadece iyelik ve hal ekleri arasında meydana geldiği, yazılı kaynaklarda ise bu değişimin 18. yüzyı ldan beri görüldüğü ifade edilmiştir. Fakat dilimizin 13 ve 14. yüzyıl yazılı kaynaklarında "n>v'' ses değişimi özelliği sadece isimlerde değil çeşitli çekim şekillerinde (kel ime kökünde, fiil ferde vs. ) de çok yaygın bir şekilde görülmektedir. Ol ucdan menzile iremeyevüz Ögümüz, usumuz deremeyevüz. ( 13 . yüzyıl. ) İkimiz birüz yaruyem ben İrirük bu yarüvi ol yarume ( 14. yüzyıl . ) '" M etinde veri lmiş olan "yuvunmag" bu bakımdan faydal ıdır. 5) Azerbaycan dilinde "al" kelimesi çok anlamlı fiil köklerindendir.Bu kelimenin anlamı cümledeki fonksiyonu ve i fade ettiği anlama göre ortaya çıkar: Kitab al (fiil); AI giyinib goca dağlar (kırmızı); Al eyler (hile yapar, tuzak kurar vs.) * Eski Türkçe kelime içi ve sonu -b-. -b sesi daha sonraki dönemlerde -v-, - v ve halla öbkc-+övke-+öfke örneğinde olduğu gibi

f · ye de dön üştüğü b i l inmektedir.

Aynı değişmen i n bir devamı sayı labilen şahıs zamiri "biz ·· ekleştikten sonra -viz: dudak ünsüzü "v"' dolayısıyla da -vüz olmuştur.Bugün bu ekten ··v.. düşmüş ve ünlü uyumuna göre -ız.-iz,-uz,-üz haline gelmiştir.Bunun ikinci şahıs iyelik ekindeki "v" i le hiç bir ilgisi yoktur. Ayrıca ikinci şahıs iyelik eki -n deği l. ng'dir. \ anı, lehçelerde n

.. ıllır keftir. Sağır kef. tıpkı -ny birleşik ünsüzde olduğu gibi bazı g ;.:ısüzlerine ayrılarak kimisinde -n, kimisinde de -g hakim •

olmuştur. Daha sonra Osmanlıcada tcaf- ı vavi adı verilen bu -g , -v okunarak geldüv-+

geldüğ-+geldün

,

kitabuv-+kitabuğ-+kitabun

Türkçesi ise birleşik ünsüzün -n sesini tercih etmiştir.( Haz.)

1 96

olmuştur. ·

Türkiye


6) İrişmek fiili (ulaşmak, yetişmek) anlamlarında kullaıı ı lı r. Ayrıca bu fiilin (sırıtmak, dişlerini göstererek gülmek) anlamı da vardır. Bunun dışında (anlamak, olgunlaşmak, tecrübe kazanmak) anlamlarında da kullanılır. 7) " İnce" sıfatından meydana getiri lmiş ''incelmek" fi ili de güç bir durumu, güçsüzleşmeyi, zayıflamayı ifade eder. Metindeki yerine göre başka anlamlarda da kullanılabi lir. 8) Dilimizde bu kelimenin başka anlamları da çok fazladır. 9) Bu fiilin başka anlamları da çoktur. G urana el basdırınag. barmag basdırmag (imza), ağac basdım1ag (ağaç dikmek ). üstünü basdırmag (hastanın üstünü örtmek), ayag basdı rmag (birini zorla bir yere göndermek vs.) 10) "Bağlanmag" fiili başka kelimelerle kul lanıldığı zaman yeni mecazi anlamlar da ifade edebi lir: G apısı bağlanınag (kötü bir olayın meydana gelmesi), Kitabı bağlanmag ( i ş işten geçmek), Dosta bağlanmag (gönül birliği), Ata anaya bağlanmag (sevgi), İ şe bağlanmag (çalışkanlık), Yetene bağlanmag (vatanseverlik) vs. 1 1) Bununla birl ikte "Totıtamag" fiil inin (yaklaşmak. ulaşmak; gelip kapıya dayanmak; sessizlik çökmek. sakinleşmek vs.) gibi anlamları da vardır. 12) "Calanmag" fiilinin çok ilgi çekici anlamlarından biri de (birleştirmek, karşılaştırmak, yakınlaştırmak) anlamlarında kullanılmasıdır. (Onları birbirine calayan sensen vs.) 13) "Çevirmek" geçişli fiili metinde gösterilen anlamların dışında daha bir çok özelliklere de sahiptir: deyi şmek (yapısı), kimyevi deyişmek (madde), alt üst etmek; dostu düşman yapmak, düşman olmak, birbirinden yüz çevirmek (münasebetin değişmesi), sözü deyişmek; tercüme etmek, göz çevirmek;halini, tavrını değiştirmek vs. 14) Çırtdamag " fiili aynı zamanda halkın konuşma dilinde (haykırmak, bağırmak, kendini kaybetmek vs. ) gibi mecazi anlamlarda da kullanılabilir. "

1 97


15)

Çil (e) sıfatından meydana getirilmiş olan "çileyen" kelimesi gramatik olarak sıfat-fiildir. Yani, dil imizde bu tip kelimeler hem fiil hem de sıfat özelliği ile diğer fiillerden farklıdır. 1 6) "Dartmag" fiili, metindeki anlamlardan başka ( elinden al mak, el inden çekip zorl a almak vs. ) gibi mecazi anlamlarda da kul lanılır. 1 7) "Daldalamag" fiili, aynı zamanda (gizletmek; daha sonraki bir zaman için saklamak; bir yere toplayıp saklamak; barınacak bir yer vermek vs.) anlamlarında da kullanılır. 18) "Durum" kel imesi aynı zamanda (güç, kuvvet) anlamında da kullanıl ır. 19) "Sürüşmek" fiili, metindeki anlamından başka halkın konuşma dilinde (gizlice aradan çıkmak; hata yapmak) gibi mecazi anlamları da taşımaktadır. 20) "Yığ" fi ilinin "var" kelimesiyle b irleşmesinden meydana gelmiş olan "Yığ +var>Yığva" kelimesinin çeşitli anlamlan vardır. "Y ığva" kelimesi (çıbanın içinde toplanmış olan il tihap) demektir. Bu kelimenin ilgi çekici mecazi anlamlarından biri de (memnuniyetsizlik, incinmek, gücenmek) tir. ör. İ çinde yığvan var idi, geldin, boşalttın, gittin. (Narazılıg; incinmek, hiddetlenmek, küsmek, kızmak) anl amına gelmektedir.

1 98


KAYNAKÇA ALTAYLI ,Seyfettin, Azerbaycan Türkçesi Sözl üğü , C i l t 1- il , Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları : 261 8 . İ stanbul 1 994. Azerbaycan Neşriyatı , "Doktor Cevat Hey"et 1 995. Burhan- ı Katı ' , Cilt 1 362 ( 1 983 )

··

, İ ntişarat- i Emir Keb i r.

MO'İN, M, Ferheng- i Farsi , Cilt

I -iV

İntişarat- i Emir Kebir , Tahran 1 3 7 1 ( 1992 )

. B aki.i

Tahran

, 8 . baskı.

OLGUN , İbrahim - DRAHŞAN ,Ceınşid. Farsça­ Türkçe, Türkçe- Farsça Sözlük, Elhan Ki tabevi . Ankara 1 984. "Varlık" Türkçe- Farsça Kültür Dergisi . No: 98- 3 . Tahran 1 995.

1 99



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.