Fethi Tevetoğlu - Kıbrıs ve Komünizm

Page 1



B irinci

ba1kı

. . . . . . . . . . . . ......

Mayıa, 1966


Dr. TEVETOtiLU

KIBRIS ve

KOMÜNiZM

ANKARA/ 1966



ÖN SÖZ

Hiç şüphe yok ki, son yılların, diplom:atik ve politik alan� laroa, büyük önem taşıyan olaylarından biri, Kıbrıs mes'e­ lesidir. Bu küçük Ada üzerinde careyan eden çetitli ha­ diseler, bütün dünyada geniş yankılar uyandırm� ve bü� tün dünya milletlerince dikkatle izlenmi.tir. Bilhassa bu Yeşil Ada'da Türklere karşı işlenen korkunç cin6yet ve kat­ liCmılar, insanlık aleminde derin bir nefret ve tiksinti uyan­ dırmıştır. Bu hunharca zulum ve işkenceler, XX. Yüzyıl'ın ikinci yarısında, insanlık tarihine sürülen, e'i görülme­ miş en büyük kara l eke olmuştur. · Türkiye - Yunanistan - İngiltere gibi üç garantici mem­ leketin l l Şubat 1959 günü Londra'da imzaladıkları An­ laşmalar ile, bu vesikalara dayanılarak hazırlanmış ve 16 Ağustos 1960' da Lefkoşe'de imzalanını ş olan Kıbrıs Ga­ ranti Andiaşmaları gereğince Ada'da, Türk ve Rum Ce­ maatleri'nin kendi Anayasa'larına uyarak kurdukları müş­ terek, müstakil Cumhuriyet, Makarios marifetiyle temelin­ den bombalanmıştır. Kıbrıslı Rumlar ve Makarios, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ku­ rulduğu günden beri, ilgili bütün tarafların fedak6rlıklcı­ rı babasına kurulabi1ıııiş rejim ve nizamı yıkma·k ve bu re­ jimin dayandığı Anayasa'yı kendi lahlerine değiftirmek için, meşru olmayan her yola başvurmul}lardır. 1


İnsan haklarının, devletler hukukunun ve milletlerarası andlaşmalann çiğnendiği; Ortaçağ zulum ve işkencelerini gölgede bırakan fô:ciaların işlendiği Yeşil Ada Kıbrıs'ın, komünizm açısından incelenip dikkatle izlenmesinde, Türk­ lük hesabına pek büyük zoruret ve faydalar vardır. Bu hu­ susun bütün gerçekleriyle bilinmesi, Kıbrıs politikamızın tanzim ve uygulçınması�d!l son d�rece önemlidir. Ameri­ ka Birleşik Devletleri ve Sovyet Rusya başta olmak üzere, müttefik ve komşularımızın Kıbrıs konusundaki tutum, gö­ rüş ve politikalarını hatô:sız izah etmek ve değerlendirmek­ İ� d� Xı:brı�'taki komünist teşekkül ve çabalarını dikkate alrı;ı(Iğa mecburuz. •

.

Kibrıs'ın komünizm açısından arzettiği büyük tehlike, baş­ · ta Ada ·'iizerindeki Türkler, komi;nist olmayan Rumlar, k İ Tür iye� Yunanistan ve ngıltere bulunmak üzere bütün Orttt Doğu, Arap ve İslam, Akdeniz ve Afrika memleket­ lerini ilgilendir:mektedir. Bu davô: aynı zamanda, beynel­ İnHel komünizm karşısındaki müşterek savunma teşekkül­ leti olan NATO ve CENTO'nun ve tekmil anti-komünist .

memleketlerin ve Hür Dünya'nın barış, güven ve muvaze­ nesini de tehd.id eden bir mes'eledir. . ŞÜrtu belirtelim ki, bugüne kadar basınım izda bu konuda bilgi veren bir esere rastlanmamıştır. llgililerin, yetkili inakalnların, ··müessese ve yazarların bu açıdan hazırlan­ mış herhangi ciddt bir yayım veya dökümanıari mevcut değildir. Cumhuriyet Senotosu'nda yaptığımız müteaddid . konuş­ malarda1, son iiç yıldır yayımladığımız kitap ve yazılarıBk. 1 )

C. Senatosu Tutanak Dergisi, Cild 2, 5 Şubat 1 962, s. 1 55. •

, C. 8, 1 5 Ocak 1 963, s. 32.

'

c. 9, 2 $ubat 1 963, s. 60.

, C. 17, 26 Aralık 1963,

s.

1 ı.


mızda2 ve bilhassa 1963'denberi memleketimizi temsilen katıldığimız milletlerarası toplantılarda ve (Asya Millet­ leri KOIRiiıe ıizml Mücad.ele BitJiti) APACL"ın kongrelerin­ de ileri sürdüğümüz, belirttiğimiz, savunduğumuz ve. ka� bul ettirdiğimiz husus; bilhassa bu: (Kıltns"m Komünizm Açwa•Ddcm � Telillke) konusu olmuştur. 23- 27 ICaa:ı.m 19 64'de, Cumhuriyetçi Çin'in Formeza'daki merkezi Taipei ..hrinde, 51 memle;k.etin katılmasıyla akle­ dilen ( 0a'IIDCU .laya NDleUed aa...-. MüC41dele Kcm­ gre�U"ne sunduğumuz rapordan sonra, Kongre'ye, bu dô:­ v&da Türklerin d esteklenmesi için ittifakla aldırttığımız ka­ rar, hür dünya temsilcilerini (l:ıhns"uı Komıünbm Açısm­ cla:a Arz'liili Büyük Tehlike)' ye inaridırmam.ızın m üsbet

bir sonucu olmuttQ.r. Bu konferansa sunduğumuz raporda özetle şunlan bildir­ mişlik : (Kıbrıs problemi, yalnız Adadaki iki cemô:ati veya i Tür­ kiye, Yunanistan, İngiltere• gibi üç garantici devleti il­ gilendiren bir siyasi ve hukuki çıbanbaşı değildir; Bı.ı,. m es' ele, Makarios ve. Kıbrıslı komünistler tarafından Tür­ kiye başta, bütün Ortadoğu ve Akdeniz memleketlerinin ve bütün hür dünyanın güvenini tehdid eden bir belô: haline getirilmiştir. Bu s ebeple, IYeşii Ada• diye adlan­ dırılan Kıbrıs'ın • Kızıl Veben beynelmil el komünizm açı­ sından arzettiği büyük ve ciddi tehlike üzerinde durmak, bütün hür dünya milletlerine düşen vazifedir. ,. ,.

,.

,.

·"'

,.

"

,.

,.

,.

,.

,.

,.

"

,.

,.

,.

,.

, C. · 1 8, 9 Şubııt 1 964, ss. 924-928. , C. 1 9, 2 Nisan 1 964, s. 665.

, C. 22, 1 5 Aralık 1964, ss. 465-466. , C. 24,

1

Şubat

1 965, ss. 1 003-1 005.

, C. 26, 29 Nisan 1 965, ss. 848-849.

( 2 ) Dr. Teveto§lu: Açıklıyorum 1, Ankara 1 965, ss. 1 37- 1 40;. 1 6 2- 1 64; 196· 201 ; 204-2 1 2 ve 245-247. 7


1924 yılından bu yana, Kıbrıs'ta ilk tefkildtını organize et:ı:ııiıı bulunan komünizm, daha sonra Kıbrıs Koaaiiadel Par­ tiSi ( K.ILIL ) 'yı; 194l'de de bunun halefi oları (JlelodaCU• l'.mekçi &alk Partisi) .AKEL'i kurmuştur. 1955 yılında AKEL ile birlikte kanun dışı edilen bütün komünist tete1tkülle­ rinin faaliyetlerine son verilmişse de, üyeleri gizli olarak çalışmalarına devam etmişlerdir.

AKEl. Partisi, 19 59 A talık ayında yeniden, resmen faali• Partinin kayıtlı üye sayısı kesin olarak yayuııJ.anmamışsa da, 1960 sayımına göre Ada' da bulunan 400,000 Rum'un % 25- 30'unun, yô:ni 110 ilô: 130.000 ' inin komünist •eya komünizm sempatizanı oldukları sô:bittir. Partinin faal üyesi 15 - 16 bin kadardır. Eksekias Papaio­ annu, partinin Genel Sekreter'idir. AKEL'irt yayım organı, Lefkoııa'da çıkan (Haravgi) adlı günlük gazetedir. yete geçmiştir.

Kıbrıs'da AKEL Partisi ile irtibat halinde bulunan 10 mü­ him komünist teşekkülü daha mevcuttur: ..- 1 - Oye sayısı 40 bin civarında olan, Andreas Ziartidis liderliği.İıdeki, Kıbrıs'ın en önemli komünist o rgani­ zasyonu: Solcu İşçi F ede rasyonu ( P_E O ) . 2 - 19 59 Nisanında kurulan Birleşik Demokratik Gençlik Teşkilô:tı ( EDON>. .l

- Kıbrıs Çiftçiler Birliği ( EKA).

4 - Milli Hürriyet Birliği ( EAS >

5 -- Kıbrıs Barış Komitesi ( PEE). 6

Kıbns Profesyonel Motorisi Birliği ( PEEA>.

7 - Kıbrıs Küçük Dükkô:ncılar Birliği ( PEM). 8 - Kıbrıs Milli Talebe Birliği ( PEON). 9 - Kıbrıs Demokratik Kadınlar Birliği (POGO) . 10 - Genç Çiftçiler Birliği ( AEN).


Ada ·üzerind eki Rum nüfusuna gi:ire bu korkunç sayıdaki keaif komünist teşekküllerinin Kıbrıs'ı bir yeni Küba, bir Akdeniz komünist üssü haline so�maları büyük tehlikesi­ ni önlemekte, bütün anti-komünist cephe mensupları bir ve beraber . düşünmeli; propaganda başta olmak üzere, her çeşit imkan ve güçlerini birleştirerek bu davada hak­ lı bulunan Anti-komünist Türk Kalesi'ni takviye etmeli­ dirler. Bu konuda, Asya Milletleri Komüııizmle Mücaclele

Birliti

(APACL)'ın büyük mücadeleci mensuplarının Türk mesai arkadaşlarını fikren destekliyeceklerine tam bir inancımız mevcuttur. Bu davranış, yalnız Türklerin değil, Kıbrıs'a yakın ve uzak t ekmil Akdeniz ve Afrika memleketlerinin ve bütün hür cephenin çok büyük faydasına olacaktır.) Bu rapordan sonra, bür dünyada komünizme karşı uygu­ lanacak tedbirler ve yapılacak mücadeleler konusunda Konferansın aldığı 16 kararın beşincisi olarak ittifakla kabul edilen (Jlüns'la ilgili rezolüsyon) un tam metni şudur: '

KONFERANS DÖKÜMANLARI

:

R

005

27 Kasım 1964 Asya Milletleri Komünizmle Mücadele Birliği ( APACL) JO'uncu Yıllık Konferansında, son zamanlarda Kıbrıs'da vahamet kesbetmiş buhranın Orta- Doğu'daki güven ve barış kadar, hür dünyanın dayanışmasını da şiddetle tehdid eden bir büyük tehlike haline geldiği hususu be­ lirtilmiş; ayrıca ve bilhassa komünistlerin bu durumu istismarla daha ağır, yeni müşküller yaratmaya çtıbQJa. dıklan tehlikesi açıklanmış ve bu gerçek, ittifakla luıbul edilmiş bulunduğundan; •

.


Bu buhranın hallinde Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kendi Ana­ yasası ile ak,dettiği ve bağlı bulunması gerektiği Andiaş­ malara riayetin lüzumuna inanılarak şuna karar veril­ miştir ki: I. (Asya Milletleri Komünizmle Mücadele Birliği) üye­ leri, kendi Hükumetlerinden, vatandaşlarından ve hür dünyanın bütün milletleririden Kıbrıs buhranının barış yolu ile hallinde yardımcı olmalarını ve bu davanın her çeşit komünist müdahalesinden korunmasına müzaheret­ lerini isteyeceklerdir. 2. Kat'iyetle anlatılacak ve talebolunacaktır ki, Kıbrıs'­

taki müt.ecavizlerin her çeşit zulum ve kan dökme hare­ ketlerinden derhal geri durdurulmaları ve mes'elenin In­ san Hakları, yasalar ve andiaşmalar çerçevesinde müzei­ kere yolu ile halli sür'atle sağlanmalıdır. *

1965 Nisan'ında Mekke-i-Mükerreme'de 36 İslam memle­ ket temsilcilerinin katılmalan ile aktedilmiş İslam Kon­ gresi'nde de, hem din düşmanlığı ve hem de komünizm tehlikesi bakımından vahametini bildirdiğimiz Kıbrıs mes'elemiz üzerinde, din kardeşlerimiz ittifakla şu kararı aldılar: «Uzun müddettenberi Kıbrıs'ta ayrı bir Islam camiası olan Türk din kardeşlerimizin hırıstiyan Rumlarca uğra­ tıldıkları katil, eza, cefa ve tehcir fdciaları, cümlenin md­ lumudur. Bütün Islamların kalblerini yaralayan ve hiç bir dinin tasvibetmiyeceği bu faciaların sür'atle durdu­ rulması ve hertaraf edilmesi yolunda Alem-i-lslam Kon­ gresi'� katılan memleketler temsilcileri ittifakla şu ka­ rarı almışlardır : lO


A) Kongre, hıristiyanların Kıbrıs'taki Müslüman kardeş­ lerimize revd gördükleri caniyeine muamelelerini şiddetle protesto eder. 8) · Kıbrıs belasının derhal durdurulması ve hertaraf edil­

mesi için gerekli ve mümkün her çeşit yardım ve müza­ heretin yerine getirilmesinde Hükumetlerimizin, halkla­ rımızın ve bütün Islam aleminin müşterek mücahedesini diler.

C) Bu cihcid ve mücadeleye karşı olan -Allahsız komü­ nizm başta- her çeşit cereyan ve davranışı şiddetle tak­ bih ve tel'in eder.

Ç) Bu davanın, üye memleketlerde ve. Birleşmiş Millet­ lerde savunulmasında Müslüman Türk kardeşlerimizin hak ve hukukunun teslimine yardımı dini ve insani bir veeibe kabul ed.er»ı. * Bugün yine, milletimize, müttefiklerimize ve bilhassa Kıb­ rıs dô:vômızın savunulmasında vazifeli olanlara, parlamen­ to üyelerimize ve bizi bu konuda destekleyeceklere, pek önemli bir açıdan, hizmette bulunmak istiyoruz. Gerçek­ Iere ışık tutmak dileğiyle yerli ve yabancı kaynaklardan derlediğimiz bilgileri şu küçük kitapta toplayıp sunuyo­ ruz. Kıbns'taki komünist teşekküllerle bunların faaliyet­ leri ve Sovyetler'in Kıbrıs politikası ile ilgili, bütün yerli ve yabancı literatürün, büyük emek hereayarak topladığı­ mız zengin bir bibliyografyasını da, burada veriyoruz. Biz şu kanaattayız ki: Bundan böyle olsun izlenecek politi­ kada ve tesis edilecek dostluklarda millelimizi hatd:ya ve B k.

3) C. Senatosu Tutanak Dergisi, Cil d 26, 29 Nisan 1 965, ss. 848-849. ll


zarara düşürmeden başarı ve faydaya ulaştırmak, dava­ nın komünizm açısından da taşıdığı önemi bütün gerçek­ leriyle bilmek ve nazara almakla n?-ümkündür. Noksanlık ve yetersizliğini bile bile, bu kitapÇığı ortaya koyuşumu­ zun başlıca sebebi, hiç yoktan daha ciyiJ bulunduğuna inanışımızdır. Türklük için çok hayati bir önem taşıyan bu milli dava üzerinde komşu, müttefik, dost ve dindaşlarımızın, bizzat kendi Hükumetleriımizin bugüne kadar izledikleri ve uy­ guladıkları politi]çaların düzelmesinde; gerçeklerin değer­ lendirilmesiyle Hür Dünya'ya yapacağımız müsbet propa­ gandada, bu küçük eserin de sağlayacağı bir fayda olur­ sa, kendimizi mutlu sayacağız. KAVAKLIDERE, 20 MART 1966

Dr. T

12

eVe1O

i1U


BİR İDEALİST KlBRlSLI'NIN ÇALIŞMAlARI :

Kıbrıs konusunda yayımladığı de�erli makale ve kitapla­ rıyla, bu milli d.avamız yolundaki hizmetlerini takdir ve şükranla izledi�miz, Yeşil Ada'nın idealist eviadlarından biri: Halil Fikret Alasya'dır. Doktora· tezi olarak hazır­ ladığı, henüz basılmamış (Osmanlı idaresinde KIBRIS) adlı eserinde -ss. 149/152- H. F. Alasya, bizim de savun­ maya çalıştığımız haklı fikir ve görüşleri, yıllarca önce, şu satırlada ortaya koymuştur: «Her şeye rağmen Başpiskopos Makarios plebisitte ısrar etti. Çünkü o artık, Yunanistan'dan emir alan bir ruha­ ni değil, Moskova kızılları tarafından idare edilen b1r kı­ zıl papazdır. Bunun en açık delili, Kıbrıs Rum Komünist Partisi (A.K.E.L.) adıyla tanınan teşekkülün Merkez He­ yeti tarafından (Kıbrıs Türklerine Mesaj) diye yayımla­ nan bir yazıda müşa!hede edilebilir :

(Kıbrıslı Türk Kardeşler! Işleyen halkın kalkınma parti­ si = A.K.E.L., Kıbns Türk halkına, al.elhusus Türk işçi­ sine, Türk çiftçi ve fakir, işleyen Türk halkına aşağıdaki hususatı bildirir: Bu günlerde Kıbrıs Türk halkı, Ingiliz boyunduruğunu atıp hür yaşamak maksadıyla sakin bir surette plebisit yapmağa karar vermiştir. Bu karar du· yulur duyulmaz ingiliz propagandası faaliyete geçerelc, mutad veçhile (Parçala ve hakim ol!) usulUnU tatbile ll


etm{!.ğe başladı. Memleketimize, halkımızın arzusu hildfı­ na gelen ve «Rumlarla Türkleri» milll ve siyasi bakımdan tazyik eden Ingiliz/er, bazı Türk zenginlerini kullanarak, aranıza korku sokup Kıbrıs Rum halkına karşı sizde bir kin yaratmağa çalışıyorlar ... Türk ve Rum işçiler aynı iş sahasında yanyana çalışmaktadırlar. Beraberce mücadele ettiler ve istikbalde de daha iyi gündelik ve daha iyi iş şartı kazanmak için mücadele edeceklerdir ... ) Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı meselesi artık Rumların bir arzusu olmaktan çıkml!ş, Moskova tantfı :ridan yetiştirilip Kıbrıs'a gönderilen komünistlerin �eBirinci merhale İngi­ lizlerden kurtulma» emrinin yerine getirilmesi işi olmuş­ tur. Bu suretle Kıbrıs, İngiltere İmparatorluğu'ndan ayrılınca, muhafazasız kalacak· ve kızıl yetiştirmelerin, Moskova'­ dan alaca'klan bir emirle çıkaracaklan isyandan sonra, kızılların eline düşecektir. Şimdiye kadar Kilise'nin aleyhinde çalışmış kızıllar, işte bu maksadın gerçekleşmesi içindir ki, cephe değişti­ rerek Papaz'ın yanında yer aldılar. Kızılların kuklası Ma­ karios, Ol'\ganize ettiği plebisiti yaptırdı ve Rum halkının ekseriyette olması dolayısı ile, ilhak lehine. neticeleiıen plebisitin sonucunu, Merkezi İngiltere Hükumeti'ne ulaş­ tırmak üzere, Kıbrıs Valisi bulunan Sir Andrew Wriıght'a bildirdi ve Rumların ilrhak için mücadeleye devam ede� cekleri tehdidinde bulunmayı da i'hmal etmedi. Bu oümled�n olarak, bir müddet evvel vatan haini kızıl şair Nazım Hikmet tarafından da, (Rum ve Türk kar­ deşlerim) diyerek Kıbrıslılar, İngiltere aleyhine isyana teşvik edildi. Bir müddet sonra, 1951 senesinde de,· Birleşmiş Millet­ Ierin Paris'te yaptıklan toplantılarda, Kıbrıs'ın Yunanis14


tan'a illiakını isteyen komünist Soizos ile. onu takip eden Kııbns Başpiskoposu Makarios'un taleplerini resmi Yu­ nan delegasyonu da destekledi ve böylece Kıhns mes'ele­ si Rusya tarafından -fakat dolayısi ile- Birleşmiş Mil­ letler'e intikal ettirildi. Başpiskopos Makarios, 15 Ocak 1952'de, plebisitin ikinci yıldönüınünü, mahall� Hükfımetin toplantı yasağı ilan· et­ mesine rağmen, Faneromeni Kilisesi'nde törenle kutladı ve Rum gençliğini harekete davet etti. Bunu müteakip, Ada'nın muhtelif kazalanndaki Cimnaz öğrencileri ilhak lehine .gösteriler tertip ettiler ve polislerle vaki çarpış­ malarda yaralananlar hile oldu. Kıbns'da durum bu merkezde iken, Yunan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Sofokles Venizelos, Anka­ ra'da bulunuyordu (29 Ocak-4 Şubat 1952). Ve Yunanis­ tan'da o sıralarda yapılmış mitingin gfıya İngiltere aley­ hine oldulunu, Türkiye'ye tevcih edilmediğini söylemek suretiyle durumu te'vile çalışıyordu. Hakikat ise Yunan Hükumeti'nin Hhak fikrini desteklediğidir. Şubat 1952'­ de, Atiantik Paktı Devletleri'nin Lizbon'da yaptıkları to� lantıda Venizelos, Kıbrıs mes'elesinin münhasıran Yu­ nanistan ile İngiltere'yi ilgilendirdiğini beyan etti. Sofokles Venizelos'un 22 Şubat l952'de yaptığı bu be­ yanattan bir gün sonr�. Kıbns Komünist Partisi, 23 Şu­ bat l952'de Moskova'nın emriyle «Kıbrıs'ın silahdan tec­ rid edilmesini» talep etti ve bu suretle Orta Doğu savun­ masının ıbaltalanmasına başlandı. Bu da gösteriyor ki: Kıbrıs mes'elesi, Sofokles Yenize­ los'un zannettiği gibi ne sadece Kb ı ns ile İngiltere'yi; ne de Kıbns, İngiltere ve Yunanistan'ı alakadar eden bir mes'eledir. Dışişleri Bakanı sayın Prof. Fuad KöprüU1' nün beyan ettiii gibi Türkiye - İngiltere Yunanistan, ..

-

ı'


hatta daha doğrusu Dünya Barışı ve Güvenliği mes'elesi. dir. Osmanlı Devleti, Rusya tehlikesine karşı Kıbrıs'ı kuvvet­ li İngiltere'ye, kuvvet ikame ederek Anadolu'nun mürla­ faasma yardım etmesini temin maksadıyla muvakkaten vermişti. Aynı tehlike buıgün de mevcut olduğuna göre, Ada'nın Yunanistan'a ilhakı ve bir komünist kukla hüku­ met kurulmasına sebebiyet verilmesi, Türkiye'nin güven­ Iili ile bağdaşamaz. Hem de bu defaki tehlike, sadece Türkiye'ye ait olarak mütalaa edilemez. Bütün demokra­ si dünyası da bu tehlikenin kapsamı içine girer.»

Aynı delerli yazar, (Kıbrıs) adlı henüz hasılmamış, elyaz­ ması diJer bir eserinde de, bu konulara şu satırlarla de­ Jinmektedir : «İkinci Dünya Savaşı'ndan eıvvel işçinin durumu · çok kö­ tü idi. Harp onların durumunu düzehti. Hükümetin işçi­ ye olan iıhtiyacı ve Rusya ile müttefik oluşu, bu sınıfm teşkilatlanmasına, hatta Rwnlar arasında komünizmin yayılmasına meydan verdi -ss. 7/8-».

«Siyasi partiler: Birinci Dünya Savaşı sonunda ortaya çıkan fikir cereyanları Kııbrıs'da da yayılmıştır. Burada, bilhassa Rumlar arasında, komünizm alıp yürümüştü. Rum komünistleri bir de (Komünist Kulübü) kuracak kadar ileri gitmişlerdi. 1931 İsyanı'na kadar Hükumet buna müsamaıha etmişti. Esasen isyanın ortaya çıkarıl­ masına sarfedilen gayret de bu gibi fikir hareketlerini ortadan kaldıracak kanunlan yapabilmek içindi. Nihayet isyan patlayınca, bu Kulüp de kapatılmış ve yakalanan. lar cezalandırılmışlardı. Daha sonra ve 'bilhassa İkinci Dünya Savaşı sırasında bu fikir, İşçi Birliği şeklinde canlandı ve Kıbrıs'da işçi bir­ likleri kuruldu. Bugün Ada'nın her tarafında A.K.E.L. a­ dıyla tanınan «Kıbrıs İşçi Birliği» şubeler açmıştır. Bu 16


tubelerin komünist zihniyeti, Kulüplerde asılı Stalin'in

bU.yıUk boydaki resimleriyle de anlaşılır. Bu Birlik, her fınatta srevler tertip eder ve Hükfuııeti zor duruma so­ karak faideler sağlar. Harp içinde işçiye fazla ihtiyaç g� rUldUIUnden ve Rusya ile müttefik olduğundan, grev ha­ reketlerine ses çıkaraınıyan Hükumet, Alman Savaşı'nın aona erdiğinin ertesi günü, Ada'nın her tarafında bulunan Komünist Kulüpleri'ni aynı saatte bastırdı. Bir çok ilesi­ kala r yakaladı ve bazı elebaşılan tevkifetti. Fakat henüz_ kat'i icraat görülmemiştir. Her halde zaman ve mekan bu ltte rol oynayacaktır. Rumlardan ayrı olarak (Türk İşçi Birliği) varsa 'da, bun­ lar Rum İşçi Birliği'nin Türklere karşı takındığı kötü davranış ve tutumdan Türk işçisini kurtarmak ve ken­ dilerine hakları olan faydayı sağlamak için u�aşmakta­ dırlar. Kıomünistlikle ilgileri yoktur. Esasen •bunun için­ dir ki, Rum İşçi Birliği'nden ayrılarak müstakil bir Bir­ lik ortaya çıkarmışlardır. Alman Savaşı'nın .sona erdiği ·gün, A.K.E.L; ·Partisi, Hacı Sava (Metaksas) Meydanı'nda bir miting tertipiemiş ve söz alan Ziartides adlı bir kızıl lider, şöyle bir konuşma yapmıştır:

(Bugün Savaş'ın sona erişini ku,tluyoruz. Fakat bizim sa­ vaşımız bitmemiştir. Çünki Anavatan olan Yuna.nistan'a ilhak edilmemişizdir. Biz ancak Ana Yunanistan'ın göğ­ sünde rahat yaşayabiliriz. O halde Ingilizlere: �idiniz, gidiniz, bırakınız bizi bu memlekette; Atza Yunanistan'la birleşerek rahat yaşayalım; siz'leri istemiyoruz! ...;_ · diye­ biliriz. Hürriyet, istiyoruz ve o hürriyeti ancak Yunanis� ' � tan'la birleşmekte buluyoruz.) ·

·

Bu nutuktan sonra Yunan, İngiliz ve ,Ru� il;�ilyr�l�n ön­ de olarak hareket eden mitingçiler, .Kaymakamlık .Dairerı


si'nin önünden bir geçit resmi yapmışlar ve tekrar ku­ lüplerine dönmüşlerdir. İşte Kıbrıs'daki Rumların Birleş­ miş Milletler zaferini kutlamaları ve söylenen nutuklar. «-SS. 199/200-». · H. F. Alasya, 1962 Ekiminde (Kıbrıs'ı tehdid eden en büyük tehlike : Komünistlik) konusunda şunları yazmış­ tır4 : «Kıbns'da komünistliğin ortaya çıkması oldukça eski bir tarihte başlar ve çeşitli faktörlerin neticesinde kendisi­ ni gösterir. Muhtelif devirlerde türlü şekillerde ortaya çıkmış bulunmaktadır. Komünistlik ilk defa Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra, biraz da zamanın mahalli Hükfunetinin desteği ile, orta­ ya çıkar. Kıbrıs Rumlan, Ada'nın Yunanistan'a ilhakını sağlamak için Kilise etrafında tek cephe halinde toplu olarak Hükfunetin karşısına çıkmakta idiler. İngilizler, bu birlik pepheyi yıkmak ve Kıbrıs'daki hakimiyetlerini devam ettirmek maksadı ile «parçala ve hakim ol!» pren­ sibine dayanarak, Rumlar arasında komünist fikirlerin yayılmasına sadece müsamaha ile yetinmemişler, hatta teşvikçi olmuşlardır. Böylece kısa bir zamanda işçi sını­ fı arasında yayılma istidadı gösteren komünistlik, sür'at­ le teşkilatiandı ve komünist prensiplerine dayanan kulüp­ ler kuruldu. Ada'nın her tarafında gelişen bu kulüpler, mahalli Hü­ kfunet için bir tehlike olmak istidadını göstermekte ge­ cikmedi. Sık sık grevler tertip eden bu teşekküller, umu­ mi hayatı felce uiratmaya başladı. Mahalli Hükumet ger­ çi Kıbrıs Rum halkını ikiye bölrneğe muvaffak olmuştu ( 4 ) H. Fikret Alasya: ( Kıbrıs'ı tehdıt eden en büyük tehlike: Komünistlik), Türk Kültürü, Ocak 1963, clld 1, sayı 3, ss. 56/58. 18


amma, bu defa halk da,-Hükum�t de çetin iktisadi prob­ lemlerle karşı karşıya kalmışlardı. Bundan dolayı Hüku­ met, bu ekonomik sıkıntının arnili olan kızıl teşkilatı or­ tadan kaldırmak için fırsat kollamaya başladı.

1931 senesinde Kıbns'ın Yunanistan'a ilhakı için çıkan­ Iatı isyan, Hükumetin eline istenilen fırsatı vermiş ve komünist. kulüpleri basılarak da�ıtılmış ve kapatılmışlar­ d ı. Ancak hemen şunu belirtmek icap eder ki, kulüplerin kapatılması, komünistlerin çalışmalannı tam manası ile durdurtmadı. Sadece organize bir şekilde çalışmalarına imkan bırakmadı. Yoksa Rum halkı arasında komünist­ lik daha çok yayılma imkanını buldu. Yeraltı çalışma­ ları hiçbir surette duraklamadı. Her fırsattan faydala­ nan komünistler, milliyetçi Rumiara karşı cephe aldılar. Birleştikleri tek nokta, Kıbns'ın Yunanistan'a ilhakı hu­ susu idi. Gerçi bu noktada birleşmiş görünmekte iseler de, komünistlerin gayesi, Yunanistan'a ilhak neticesinde, Kıbrıs'ın kuvvetli bir idareden mahrum kalmasını sağla­ mak ve bundan sonra Ada'nın ve hatta bütün Yunanis­ tan'ın Sovyet Rusya'ya iltihakını sa�lamaktı. Bu durum İkinci Dünya Savaşı'na kadar böylece devam etti. İkinci Dünya Savaşı esnasında A.K.E.L. adı ile tanı­ nan «Kıbrıs İşçi Birli�i» kuruldu. İşçi birlikleri lokalle­ rinde, devrin Rus liderleri olan Stalin ile Molotof'un bü­ yük boy resimeri asılmıştı. A.K.E.L. sık sık grevler tertipleyerek, işçilere faydalar sa�lamak bahanesiyle, gövde gösterileri yapıyor ve bu suretle kendisine taraftar toplamak yolunu tutuyordu. Bu sendikalar bir aralık o kadar kuvvetli bir şekilde teş­ kilaltandılar ki, sendikalara kayıtlı olmıyan işçilere iş verdirmiyorlardı. Hatta Türklerin de A.K.E.L. sendika­ larına kaydedilmelerini, aksi takdirde işyerlerinde çalı· şamıyacaklannı bildiriyorlardı. ıt


Bu mesele, Kıbrıs'ta o zamana kadar hiçbir teşkilatı bu� lunınıyan Türk işçisini güç duruma soktu. Komünist e­ mellerine hiçbir suretle hizmet etmeyen Türk işçisini bu zor durumdan kurtarmak için derhal çalışmalara başlan­ dı; tamamen milli ve mesleki bir teşekkül olan Türk İş­ çi Birliği kuruldu. Bu suretle Türk işçileri, komünist Rum işçi teşekküllerinin tesirinden kurtarıldı. Bu hususta çok gayretler sarfedildL Çünkü Rumlar, Türklerin haklarını bir türlü tanımak isetmiyorlardı. Onlara göre çalışania­ nn hepsi 'bir sınıftı ve tek bir sendikada birleşrnek zorun­ da idiler. Lakin bütün gayretlerine ve engellemelerine ra#men, Türk İşçi Birliği, milli . ve komünizmin karşısın­ da olmak vasfını muhafaza ederek çalışmalarına devam etti. ·

A.K.E.L. teşkilatının bu suretle büyük bir gelişme gös­ termesi, Hükfuneti sık sık zor durumlarda •bırakması, bazı tedbirlerin alınmasını gerektirdi. A.K.E.L. kulüple· rini bastırıp, elebaşılan tevkif etmek tedbirleri de uzun sürmedi. A.K.E.L. kısa bir zaman ·sonra faaliyete geçLi. Yapılan mahalli seçimlerde 7 Belediye Reisliğinden 4'ünü Moskova'da yetiştirilmiş bulunan Rum komünistler ka­ zandılar. ·Bu da, Kıbrıs'da Rumlar arasında komünistli­ ğin ne kadar yaygın olduğunu .gösteriyordu. O günkü idarenin müsamahayı aşan teşviki ile durum büsbütün kötüye gitmiştir. Londra ve Zürich Andiaşmaları çerçevesinde, Kıbrıs'ta 15 -16 Ağustos 1960 tarihinde Müstakil Kıbrıs Cumhuri­ yeti ilan olunduktan sonra, komünistler daha da müsait bir ortam buldular. Çünkü Kıbrıs'ta EOKA tedhiş harc­ ketlerinin durmasından sonra, fevkalade hal icabı İngi­ lizler tarafından daha . önceleri askerlere, gönüllü polis­ lere v.b. verilen maaşlar ve böylece Kıbrıs'ta harcanan paralar kesildi. Bu, piyasada büyük ·bir durgunluğa ve 20


krize sebep oldu. Köyden şehire inerek çalışma imkanı bulanlar ve daha yüksek bir hayat seviyesine ulaşanlar tekrar köylerine. ve işlerinin başına dönmediler. Bunun bir neticesi olarak Ada'da büyük bir işsizlik meydana çık­ tı. Yeni teşekkül eden Kıbrıs Cumhuriyeti Hükumeti'nin de muhtelif, hatta kasıtlı sebeplerle iş sahası açmak için yatırım yapmaması, durumu bir kat daha zorlaştırdı. Bu Arnillerin neticesinde Kıbrıs'ta devam eden işsizlik ve .se­ falet yalnız Kıbrıs'tan çeşitli illkelere göç edilmesine se­ bep olmakla kalmamış, aynı zamanda komünistli�in ya­ yılması için son derecede uygun bir ortamın meydana gelmesine de imkan vermiştir. Bütün bunlara ilaveten, Kıbrıs'taki Rus Büyükelçili�i'nin çok büyük bir memur kadrosu ile çalıştı�ı ve bu memur­ ların Türkçe ve Rumcayı anadilleri gibi bildikleri söyle­ nirse, durumun ne kadar nazik oldu�u bir . defa daha anlaşılmış bulunur. En ,son alınan bilgilere göre, Kıbrıs'­ ta bulunan Rus Büyükelçiliği mensupları, başta Büyük­ elçileri olmak üzere, en uzak köylere kadar serbestçe git­ mekte ve istedikleri şekilde komünistlik propagandası yapmaktadırlar. Kıbrıs'taki Türk Basını, haklı olarak bunu şiddetle protesto etmekte ise de, Rum İçişleri ve Dışişleri Bakanları aldınş etmemektedirler. Yine Kıbrıs Türk Basını'ndan ö�renildi�ne göre, Ameri­ kan Başkanyardımcısı -o tarihte- Mr. L. Johnson da Kıbrıs'taki komünizm ve komünistlerin burada idareyi el­ lerine geçirmeleri ihtimalleri hakkında Curnhurbaşhnı Makarios'u ikaz etmiş, fakat ikna edemerniş bulunduğu­ nu Washington'daki yardımcıianna yakınmıştır'. Yukarıdanberi açıklama�a çalıştı�ımız durum, her Türkü düşündürecek çok ciddi bir mahiyet göstermektedir. Kıb( 5 ) Bk. Halkın Sesi Gazetesi (Kıbrıs ), 2 1 EyiOI 1 962. :n


rıs'ta gerek mahalli Hük11met ve gerekse ilgililer, ı:aruri tedbirleri zamanında almazlarsa, Kıbrıs yakın bir gele­ cekte komünistlerin eline geçebilir. Bugün için Kıbrıs'ı tehdid eden en büyük tehlike işte budur. -

'

Bu durum karşısında, Kıbrıs'taki Türk liderlerine ve bütün Türk ayd.ınlarına düşen vazife, milliyetçi Türk halkı­ nı· devamlı surette uyarmak ve vadedilen Rus cennetinin ne korkunç bir felaket ve cehennem olduğunu anlatmak­ tır. Kıbrıs'taki iş ve ticaret adamlarına ve kredi müesse­ selerine düşen vazife ise, iş sahaları açmak, Türk piyasa­ sına canlılık vermek ve halkı cennet vadedenlerin ağına düşmekten kurtarmaktır.»

KOMÜNİSTLER VE ENOSİS Moskova, kendi ·politik çıkarı sebebiyle Enosis'in aley­ hindedir. Fakat Rum komünistler, Enosis'e taraftar ol­ duklarını da propaganda ederler. 1954'de Paris Hukuk Fakültesinde doktorasını veren Dr. Şükrü Torun'un tezi şu idi : (La situation politique de

l'Ile de Chypre vis-a-vis de la Turquie, de l'Anglet.erre et de la Grece).

İstanbul'da 1956'da yayımlanan bu eserin (Kıbrıs'ta Si­ yasi Partiler) bölümü, A.K.E.L. h.akkında da dikkate de­ ğer bilgi veriyor6• Kıbns'daki en mühim Rum Partileri'nin (Parti Etnarşik), Komünist Partisi A.K.E.L. ve (Kıbrıs Rum Milli Partisi) olduğuna işaret eden Dr. Torun, A.K.E.L. için şunları söy­ lüyor: ( 6 ) Dr. Şükrü Torun : Türkiye-ingiltere ve Yunanistan Polltlk Durumu, istanbul 1956, ss. 1OB-11 1. 22

arasında Kıbrıs'ın


«Komünist Partisi, bilhassa tkinci Dünya Savaşı sıra­ sında gelişti. 1946'da bu Parti, Ada'mn muhtariyetini is­ tiyor ve Kıbrıs'da yeni bir Anayasa'nın tatbiki için İngi., lizlerle işbirliği ediyordu. İngilizler, lstişari Meclis'i ko­ münistlerin desteği ile kurabilmişlerdi. Fakat komünist­ ler Anayasa münakaşalan esnasında birdenbire taktik de­ �işitrerek Ada'mn kayıtsız şartsız iba�msızlığını isteme­ �e ve daha sonra da Enosis'i desteklemeğe başladılar.» «Mazide Komünist Partisi ilhaka muhalifti. tkinci Dünya Savaşı sonunda, İngiliz İmparatorluğu'na karşı·komünist kampanyası başlayınca ve hilJıassa E.A.M. çetecilerinin Yunanistan'a hakim olabileceği kanaatİ ile Moskova'nın da talimatı ile ENOSİS'i desteklemeğe başladı. Rey av­ cılığı endişelerinin de mühim rol oynadığından şüphe ol­ mıyan bu yeni politikasında A.K.E.L., Kıbrıs'ta olağanüs­ tü bir faaliyete girişerek, Komünist Partisi'nin yalnız il­ hak lehinde olduğunu göstermekle yetinmeyip, aynı za­ manda bu hareketin lideri bulunduğunu da iddiaya kalk­ tı. Fakat Yunanistan'daki komünist isyanının bastınlma­ sı, A.K.E.L. idarecilerini yeniden Kıbrıs'ın müstakil bir devlet olması politikasına doğru sevketti. Çünkü, Komü­ nist Partisi Yunanistan'da kanun dışıdır. Buna rağmen komünistler gayn samimi olarak ve rey avcılığı gayesiy­ le ENOSİS lehinde olduklarını da ifadeden çekinmezler. A.K.E.L. lideri 1950 Şubatında, Korninform gazetesinin muhabirine, Kıbrıs komünistlerinin durumunu şöyle izah ediyordu: «Yunanistan'la birleşrnek hususundaki müşte­ rek arzumuz, hiçbir surette Angio-Amerikan emperyaliz­ mi tarafından Yunanistan'da tesis edilen faşist manar­ şisini hoş gördüğümüz manasma alınmamalıdır7.» Kendi tabirlerince: «Ihtilalci faşist hükumetinin idare et­ tiği Yunanistanı/la birleşmenin, hiç de 'hayırlanna olmı( 7) Bk. Le Monde, 12 Ocak

1956.


yaca�ını pek iyi bildiklerinden, dedikleri dilediklerinden çok uzaktır. Zürich ve Londra Andlaşmalannıh imzalanmasından son­ ra ve fakat Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Uarundan önce, KEM adlı bir Rum teşekkülünün yayınladığı beyanname ve A.K.E.L.'in de aynı konudaki ilanı dikkate . değerdir8:

(Rum vatanda.Şlarımız, KEM'in gaye ve maksatlarının ne olduğunu size izah et­ mek için yayımladığımız bu ilk beyanname ile işe başlı­ yoruz. Kıbrıs'ı llhak Cephesi, milli emellerimizin tahakkuku ve bütün haklarımızın kazanılması için elindeki bütün va­ sıtalarla, mücadele edecek olan gizli bir teşkilattır. Biz ne EDMA çevrelerinin iddia ettiği gibi solcuyuz, ne de AKEL azalarının iddia ettiği gibi BaşpiskC?posun tasvibi ile kurulan bir gücenmişl�r partisine mensubuz. Partici­ lik menfaatleri veya maddi menfaatler peşinde koşma­ yan bir teşkilatız. Anlaşmaları ve Cumhuriyeti ENOSIS'e giden ilk adım olarak addediyoruz. Milli yolda yüründüğü takdirde Baş­ piskopos Makarios'u kuvvetle destekleyt!ceğiz; fakat bu yoldan azıcık olsun inhiraf ettiği takdirde bizi karşısın­ da şiddetli tenkidçiler ve belki de rakipler olarak bula­ caktır. Bazı maceraperest çevrelerin kahraman Digenis'e karşı takındıkları tavrı üzülerek müşahede etmekteyiz. Bu çevreler Digenis'i aleyhimize mitingler tl�rtiplemek ve imza toplamakla itharn ediyorlar. Bu küstah ve nankör( 8 ) Bk. H. Flkret Alasya ( Prof. . Gürsoy, Prof. inalcık ve Doç. Kuran ile müş­ terek ) : Kıbrıs ve Türkler, Türk Kültürünü Araştı rma Enstitüsü Yayın· larından, Ankara 1 964, ss. 1 16-ll 8. 24


ler unutuyorlar ki Grivas olmasaydı şimdi havlıyamıya� caklardı. Fakat şunu bilsinler ki Grivas havZamalardan korkmaz, üzerine aldığını tamamlıyacaktır. Kıbrıs dava­ sının mezarcıları KARAMANLlS ve AVEROF'a gelince on­ lar hakkında ileride konuşacaığz. Yaşasın mağltlp olmayan şanlı Digenis Yaşasın ENOSIS Yaşasın KEM KEM)' Bu beyannameye muvazi olarak, A.K.E.L. de, Zürich ve Londra Andlaşmalannı tammıyacağını, Ada'nın hürriye­ tine kavuşması için mücadeleye devam edece�ni ilm etti. Bu gerçekler karşısında, Kıbns davası üzerinde Rum ko­ münistleri ile aniann bağlı bulunduğu merkezlerin uzak ve yakın plan ve emelleri ile, zaman zaman kullandıkla­ rı muvakkat, geçici dilekierin ayının ve de�erlendirilme­ sinde çok dik ' katli ve titiz olmamız gerekmektedir. İlhak konusundaki görüşleri ile gerçek ve gizli istekleri hususunda hem sa�cı, hem solcu Rumların �amimiyetsiz­ Ii'klerine Tahsin Demiray da de�erli etüdünde şöylece de­ �inmektedir10 : «İlhakın Ada'ya iktisadi perişanlık, ırki ve içtimai keş­ mekeş ve belki de Yunanistan'da oldu�u ,gibi dahili bir harp getirece� melhuzdur. Zemin bu ih ' timallere tarna­ miyle müsaittir. Çünkü Kıbns Rumlarının bir yarısı ko­ münisttir. Filhakika hala şeref mevkiinde Yunan ricali(9 ) Halkın Sesi Gazetesi (Kıbrıs), Nu. 45/49, 1 3 A§ustos 1 959. ( 10) Tahsin Demiray : Tarihin Jşı§ı Altında KIBRIS Ve 3. Dünya Harbinde Türk Stratejisi Sakımından Öneml, ikinci Baskı, istanbul 1958, 11. 24/25.


nin değil, Sovyet ricAlinin fotoğraflarını bulunduran bir halkın milli bir emel beslediğine nasıl inanılabilir? Aşağıdaki vak'aları zihniyetierinin bir misAli olarak zik­ retmek istiyoruz : Büyük Rum köylerinden biri olan Da­ li'de 1945 ·senesi içerisinde komünist Rumlar alenen Yu­ nan bayrağını parçaladılar ve onun yerine kızıl bayrak çektiler. Bu münasebetle Sağcı ve Solcu Rumlar arasın­ da bir çarpışma vukua gelmiş ve birçok kimseler Lefko­ şa kaza mahkemesine sevkedilerek cezalandınlmıştı. Başka köylerde kilisede Ayin yapan Sağcı papazlara hü­ cum eden komünist Rumlar da mahkemeye sevkedilerek cezalandırılmışlardır. Sağcı Rum politikacılan da ilhak hususundaki emellerinde Solcular kadar saınimiyetsizdir­ ler. Yunanistan'da komünizm hükümferman olduğu tak­ dirde bunlann da ilhaka taraftar olmıyacaklanndan şüp­ he edilemez. Fakat Solcu ve Sağcı Rumların ilhak emelle­ rinde samimi oldukları farzolunsa bile, böyle bir samirni­ yet Kıbrıs'ı ikinci bir Balkan haline girmek tehlikesinden kurtararnıyacaktır.»

AKDENİZ'İN KÜBA'SI :

KIBRIS

Komünizm açısından bütün bir bölgenin ·güvenliğini teh­ did eden Kıbrıs'a «Akdeniz'in Küba'sı» benzetişini yakış­ tırmak, yerli ve yabancı yazarların yazı ve eserlerinde sık sık rastlanmıştır. Biz de bu benzetişi ilk defa, mii­ teveffA A.B.D. Başkanı Kennedy'yi NATO ParlAmenterle­ ri Türk Grupu Başkanı olarak Beyaz Saray'da ziyaretimiz­ de, 14 Eylu1 1962 günü kullnamıştlk11• C. Senatosu Tutanak Dergisi, Cild 17, 26 Aralık 1963, s. ll. b Senetör Dr Fethi Tevet�lu : Dış Politika GörUşllmllz (Our vlews On Foreign Policy ) , Ankara Ajans-Türk Matbaası, 25 Şubat 1 963.

(ll) Bk. a

-

-

26

.


Kıbrıs'ın Küba'ya henzetilişi, bu Ada'nın da komünizm açısından arzettiği büyük tehlike üzerine ve Sovyetlerin Kıbrıs politikası ile ilişik olarak yakıştırılmıştır ve çok isabetli bir benzetiştir. Profesör Ahmed Şükrü Esmer de (Kıbrıs ve Küba) başlığını taşıyan çok önemli pir yazısın­ da, bu konudaki görüşümüzü teyid eden değerli bilgi ve düşünceler ortaya koymaktadır12 : cc M�karios, Zürich ve Londra Andlaşmaları'na aykırı ola­ rak Kıbrıs'ın Anayasa'sını değiştirrneğe çalışırken, Ada'­ da komünistler kuvvetlenmektedir. Birkaç hafta önce Kıbrıs'ı ziyaret eden New-York Times gazetesinin muha­ biri Schultzberger, nüfusun yüzde seksenini teşkil eden Rumların, bir tahmine göre yüzde kırkbeşinin komünist olduğunu ve birbuçuk yıl sonra yapılacak seçimi komü­ nistlerin kazanmalannın mümkün olduğunu yazmı ştır. Amerikalı gazeteciye göre, Komünist Partisi, Kıbrıs'taki partilerin en mükemmel teşkilatiısıdır ve büyük ölçüde dışandan yani Moskova'dan yardım görmektedir. Komü­ nistler idareye hakim oldukları zaman, Schultzberger'e göre, Kıbrıs Küba'ya benzeyecek, fakat ilk adımda roket üsleriyle donatılmayacaktır. Komünistler, Türk ve Yunan askerleriyle İngiliz üslerinin Ada' dan kaldırılmasını iste­ yecekler ve Kıbrıs bağlantısız bir politika güdecektir. Kıb­ rıs'ta komünistliğin, Yunanistan'dan daha yaygın oldu� biliniyordu. Komünist Partisinin kurulması yasak iken, İn­ giliz idaresi altında Kıbrıs'da komünistler parti kurmuşlar, Moskova ile temasa geçmişler ve serbest faaliyette bulun­ muşlardır. Kıbrıs Komünist Partisi'nin lideri, Yunanistan'a komünistliği Kıbrıs'tan götüreceğini söylemişti. Kıbrıs bağımsızlığına kavuştuğu zaman, Cumhuriyet rejimine İngiltere'den intikal eden en kötü miras da komünistlik ( 12) Ahmed Şükrü Esmer : Kıbrıs ve Küba, Ulus Gazetesi, 1 S

EylUl 1963, 27


olmuŞtur. Makarios idareyi eline aldıktan sonra komü­ nistlerle anlaşmak zorunda kalmıştır. Fakat komünistler için her ·anlaşma, daha ileriye doöru atılmak için bir du­ raklamadır. Bu duraklama sırasında Ada'da komünist­ liğin kuvv�tlendiği de şüphe götürmez. Sovyetler Birliği'­ nin Kıbrısta çok kalabairk ·bir temsil heyeti vardır ve bu heyet üyeleri, hiçbir memlekette görülmeyen serbestlik içinde propaganda yapmaktadırlar. Sızan ılıaberlere göre, Makarios da Moskova'ya ktır yapmaktan çekinmemekte­ dir*. Hemen söyleyelim ki, Kıbrıs meselesi etrafında Yunanis­ tan ile. görüşmeler yapılırken, Ada'daki komünistliğin kuvveti ve ondan doğabilecek sonuçlar Türkiye tarafın­ dan öngörülmüş, anlaşmanın bu tehlikeyi karşılamasına dikkat edilmişti. Bu düşünce iledir ki, iki cemaatin bir­ çok işleri biııbirinden ayrılmış ve biraz da bu düşünce iledir ki, Kıbrıs'ın rejimi üç devletin garantisi altına alın­ mıştır. Büyük tehlike halini alan komünistliğe karşı mü­ cadelede Rum ve Türk cemaatleri birleşecekleri yerde, Makarios, düşmanlığına hedef olarak Türk cemaatini al­ mış ve Kıbrıs'ı komünistlikten koruyacak garantiyi de

*

Yazarın Notu :

Makarios'un Moskova'ya seferlerinden başka, Peyk ülke­

lerde yapılan toplantıları da kaçırmadığı sabittir. Tarafımızdan yayım­ lanan Prof. von Mende'nin (Milliyet ve MefkOre) adlı kitabının 24-25 -

bizim tercümemizde

-

sahifelerinde şu husus kayıtlıdır :

cBulgaristan'ın son zamanlarda göze çarpan, az gelişmiş memleketlere yaptı!jı yatırı ml ar, bu memleketin kendine

mahsus bir özel teşebbüsü

Do!ju Bloku içinde, gelişmekte olan memleketl&re · müşt&reken yapılacak yardımlar meyanında, Bulgarisıana ayrılmış bir özel vazlf& sayılmalıdır. Nitekim 1962 Mart ayı ortalarında, Sofya'da sona eren ve Bulga ri sta n la Romanya'dan başka, Yugoslavya, Yunanistan ve Kıbrıs'ın da katılmış bulundukları 2. Balkanlararası -Kıbrıs da Balkan ?1 Anlaşma ve işblrll§l Konferansı, Bulg�ristan'ın kendi sın ı rl arı içinde dU­ zenlenmlş beGımsız bir dış pol i t i ka olayı sayılamaz.• F.T. addolunamazlar. Bu,

'

-

28


kaldırmaya kalkmıştır. Anayasaya karşı gelmekle Kıbrıs'· ın milliyetçi Rumları, komünistlerle cephe birliği kurmuş durumdadırlar. Fakat komünistler galebe çalacak olur­ larsa, meydana gelecek karışıklıkta, Türkler kadar Rum­ lar da zarar göreceklerdir. Kıbrıs'taki bu karanlık man­ zaranın Umut verici bir safhası, Yunan Hükumeti'nin Enosis'i teşvik etmemesi, Zürich ve Londra Ap.dlaşmala­ rı'na bağlı kalması ve rejimin korunması meselesinde Türkiye ile birlikte yürürnesidir. Karamanlis böyle bir politikayı takibetmiş ve Pipinellis de ondan ayrılmamış-. tır. Fakat, Yunan Hükumeti eskisi kadar kuvvetli değildir ve seçim yaklaştıkça daha çok muhalefetin baskısı altına girmektedir. Bu sebepledir ki, başka meselelerde olduğu gibi, Pipinellis Hükumeti, Kıbrıs konusunda da çekingen davranmaktadır. Çekingenlik müphemlik yaratır ve on­ dan da tehlike doğar. Türkiye ve Yunanistan, hatta ga­ rantici devletlerden biri olarak İngiltere de Kıbrıs'ın bir KÜBA'ya çevrilemiyeceği hakkında açık beyanda bulunmalıdır.)) Aynı görüşü paylaşan birçok yabancı yazarlardan biri Leo Heirnan da (Reds Fan The Flames Of Crisis In Cyprus) başlıklı yazısında Ada'daki komünistlerin arzettikleri teh­ likeye; bunların Moskova'dan gördükleri destek ve aldık­ Iarı yardıma işaret ettikten sonra şu gerçeğe dikkati çe­ kiyor13 : <<Kıbrıslı Rumların % 37'si komünisttir deniyor. Bu bir miktar mübalağalı da olsa, Moskova'nın Ada komünist­ leri ile sıkı ilişkileri ve onları silahlandırmaları suretiyle, Savyeter Biriğinin Kıbrıs krizinde Türkler ve Rumlar ta• ( 1 3 ) Leo Heirnan : Reds Fan The Flames Of Crlsls In Cyprus, Fret Front (Saigon ), Vol. VI, No. 8, February 1964, pp. 13.14.

·


rafından benimsenebilecek bir hal çaresi bulunması ye­ rine, bilakis ateşe körükle gittiği aşikardir.» G. Georgalas'ın (EST et OUEST) 'te yayımlanan (Kıb­ rıs Meseleşi ve Komünizm) başlıklı yazısı da son derece dikkate şayandır : 14 «Milletlerarası komünizm, Kıbrıs meselesini, 1 954'de nazik veçhesiyle ortaya çıktığındanberi, Batı alemini bir bölme vasıtası ve bilhassa Doğu Akdeniz'deki Batı sa­ vunma sistemini bir parçalama fırsatı telakki etmiştir. Komünistlerin mahir manevraları sayesinde, Rum halkı çoğunluğunun tahminleri aksine olarak, kızıllar ne Ada'nın Yunanistanla hirleşmesini, ne de meselenin ba­ rışsever ve Birleşmiş Milletler prensiplerine uygun bir şekilde nihai olarak halledilmesini istemektedirler. An'­ anevi Rus politikasına sadık Moskova idarecileri, Güney Akdeniz'e doğru İslav genişlemesine daima bir engel ola­ rak gördükleri Yunanİstanın takviyesini ve Helenizmin gelişmesini hiç bir ahvalde istemezler. Kıbrıs hakkındaki ihtilafın ebediyyen sürüp gitmesini arzu etmeleri, bunu Balkanlar'daki ve Ortadoğu'daki politikaları yararına istismarlan içindir. Böylece, Kıbrıs hakkındaki komünist politikası şu prensipiere dayanmaktadır :

1 Buhranı devam ettirmek ve Doğu Akdeniz' deki Batı savunmasının dağılması için bunu istismar etmek; -

2

-

mak;

Kıbnsın Yunanistan ile birleşmesine

mani ol­

3 Gerek «self-determination» kendi kaderini ta­ yin prensibinin tatbikiyle, gerekse Yunanistan - Türkiye -

: Le questlon de Chypre et le communisme, EST et OUEST, 1 5 Oct. 1 964, No. 327, pp. 15- 1 6.

( 1 4 ) G. George lu

30

.


ve Ada halkının temsilcileri arasındaki bir anlaşma ile Rum meselesinin ·barışsever bir hal yoluna mani olmak; 4 - Muhakkak bir hal tarzı elzem olduğu takdirde, o zaman da ne Yunanistanla, ne Türkiyeyle ve bilhassa ne de NATO ve Batı Dünyası ile ilişiği olmıyan « tama­ men bağımsız ve tarafsız» bir Kıbrıs Devleti yaratmak. Bu devlet, komünistler tarafından «ilmi şekilde» desteklenmiş ve beslenmiş bir Rum çoğunluğuyla, Türk azınlığı arasındaki husumetle baltalanmış büyük iktisa­ di, siyasi ve içtimai problemler karşısında kalacağından ve Atiantik Dünyası ile ilişiğini kesmiş bulunacağından, Moskova'nın ümidlerine göre, komünizmin tesiri altına düşecektir. Bu takdirde, pek kuvvetli olan Kıbrıs Ko­ münist Partisi (AKEL) ve çeşitli şekildeki Sovyet yardı­ mı ve işbirliği, Kıbrıs'ı yavaş yavaş Arap Dünyası'na doğ­ ru bir Sovyet kÖprüsü olacak «AKDENİZ KÜBASh hali­ ne getirecektir. Bu politikayı uygulayarak, Yunan ve Kıbrıs komü­ nistleri EOKA hareketine karşı şiddetle mücadele etmiş­ lerdir. O EOKA ki 1 955'den 1 958'e kadar Ada'nın Yuna­ nistanla birleşmesi için İngilizlere karşı Kıbrıs'ta gerilla savaşlarını yürütmüştür.

20 Ni,san 1954'de Yunan Hükumeti, «Kıbrıs halkının kendi kaderini tayini» için Birleşmiş Milletler'e ilk müra­ caatını yapıyordu. Aynı zamanda Rumlan, Birleşmiş Mil­ letlerdeki talebini desteklemeleri için bütün yurtta bü­ yük çapta mitingler tertibine davet ediyordu. Romanya'­ da kurulmuş Rum P. C. -komünizm taraftarı- Radyosu, Hükılmetin teşebbüsünü takhih ederek halkı miting ve nümayişleri baltalamaya çağırdı. Diğer taraftan A. K. E. L., Rum Komünist Radyosu'nun yayımı ile hemfikir oldu· ğunu açıkladı. !ll


18 Aralık 1954'de, Kıbns Rumlan, parolası ENOSİS olan nümayişlerle barışsever mücadelelerine başladılar. 13 Ocak 1955'de A. K. E. L. Merkez Komitesi, ikinci Genelkurul kararı ile, Ada'nın kurtuluşu ve Yunanistanla birleşmesi için silahlı bir mücadele fikrini peşinen tak­ bih ediyordu. Bir Yunan - Kıbrıs karma teşekkülü olan EOKA tara­ fından yürütülen mücadele, 1 Nisan 1955'de başladı. Aynı gün, A. K. E. L. Merkez Komitesi, Ada'nın Yunanistan'la birleşmesi için silahlı mücadeleyi protesto eden bir ka­ rar alıyor ve 14 Nisan'da Atina'da, E. D. A. Gazetesi Kıb­ rıs'ta silahlı mücadeleye girişen « tahrikçilen> i de takbih ediyordu . 26 Nisan 1955'de P. C. G. Radyosu, o zamana kadar meçhul EOKA Başkanının, Yunanistan'da bir antikomü­ nist teşkilatın eski Başkanı bulunmuş Albay Grivas ol­ duğunu açıklıyordu. Yunanistan'da E. D. A., ve Kıbrısta A. K. E. L., EOKA'cılann gayesi Ada'nın Yunanistanla birleşmesi olduğu için Kıbrısın bu silahlı kurtuluş müca­ delesine karşı hücumlarını yenileyerek protestolarını tek­ rarladılar. A. K. E. L. bu siyaseti izlerken, EOKA vatanseverleri­ ne karşı, içlerinden çoğunu takbih ederek ve Ada'nın cemalıdut bir bağımsızlığu için İngiliz tekliflerini benim­ seyerek ve hatta komünistlerce « tedhişçi)) diye adlandı­ rılan EOKA taraftarlarıyla çarpışmak gayesiyle gruplar teşkil ederek İngiliz makamları ile işbirliği yaptılar.

Bu şartlar karşısında, EOKA, bütün Ada Rumlannın birliği politikasına rağmen, 1957 Nisanında Kıbrıs komü­ nistlerini resmen vatan haini olarak ilan etmek zorunda kaldı. 1958 Mayısında, EOKA ccA. K. E. L.»'in ihaneti hak­ kında ıbir ceKara Kitap)) yayınladı. Komünistlerin tutumu,


Başpiskopos Makarios tarafından kınandı ve Milletler­ arası Basın ile Hür Sendikalar tarafından da Onıin fikir­ leri savunuldu ve tasdik gördü,. Bütün ıbu tutum ve davranışianna rağmen Kıbrıs ve Yunanistan komünistleri, her çeşit anlaşmayı ve hatta Ada'nın geleceği üzerinde Türkiye ve İngiltere arasında bir görüŞme fikrini şiddetle protesto ederek, Kıbrıs'ın hiç tbiz vermez «kurtuluş)) yolunun savunucuları oldukları ve «Emperyalisb'lerin amansız düşmanı bulundukları iddiası ile ortaya çıkmaktadırlar. Kıbrıs komünistleri E OKA'nın kurtuluş mücadelesine ihanet ederlerken, diğer taraftan Rum ve Türk Komünist Partileri kendi Hükumetlerini ihanetle itharn ediyorlardı. Rum Komünist Partisi kendi radyosuyla, Hükiırne­ tinin Kıbrısı Türklere terketmesini ayıplıyor; İngiltere, Amerika ve Batı Dünyasını Yunanlılara karşı Türkleri des­ teklemekle suçluyor ve Yunanİstanın derhal NATO'dan çekilmesini istiyordu. Yine aynı günlerde Türk Komünist Partisi, Doğu Av­ rupaya yerleştirilmiş ve yine aynı Milletlerarası Komü­ nizm Merkezinden yönetilen radyosuyla ( Bizim Radyo) Türk Hükumetinin Kıbnsı Yunanlılara terkini ayıplıyor; İngiltere, Amerika ve bütün Batı Dünyasını Türklere kar­ şı Yunanlıları desteklemekle suçluyor ve yine Türkiye­ nin de NATO'dan d erhal çekilmesini istiyordu. Komünistler aynı zamanda, Kı·brıslı Rumlada Türk­ ler arasındaki husumeti arttırmak için çalı'Şıyorlardı. Bu gaye ile, A. K. E. L.'in yayını organlarından «Ne:os Demok­ rates)), 1 Mayıs 1955 tarihli nüshasının bir makalesin-de, Ada'nın taksimini teklif ediyordu. Bu sebeplerle, Kıbrısın, Türkiyenin ve Yunaıtistanıiı yerli komünistleri, Kıbrıs meselesine muvakkat bir bal


çaresi getiren Zürich ve Londra Andlaşmaları'na karşı cephe aldılar. Bu andlaşmalara göre Ada, Yunanistan ve Türkiye ile ilişkili · ve toprağı üzerinde İngiliz üsleri ıbarındıran yarı ba�ımsız bir.Devlet oluyordu. Şüphesiz hu hal tarzı ne Kıbrıslıları, ne de Yunanlıları tatmin etmiyordu; fa­ kat Atina da, Lefkoşe de bunu elzem bir merhale sayıyor­ lardı. Komünistler ise bilakis, bu andlaşmalara derhal cep­ he aldılar ve Akdenizdeki . Sovyet genişlemesine engel ola­ cak bu Yunan -Türk ittifakını dağıtınayı ve keza Türki­ ye ile Yunanistartı hem birbirlerinden, hem de Batı Dün-: yasıncl,an ve NATO'dan uzaklaştırmayı hedef bildiler. Kıb­ rıs meselesini bu gerçek gayeleri için istismar etmek isti­ yorlardı. Böylece 1959 - 1963 devresi süresince komünis t­ ler, Yunanistan'da Batılılarm Yunanistana; Türkiyede Ba­ tılılann Türklere ve Kıbrısta aynı Batılıların Rum ve Türk Kııbrıslılara ihanet ettiklerini iddia ve ilan ederek ve yalnız Sovyetlerin Yunan, Türk ve Kıbrıslılan destek­ ledi�ni her üç memlekette de propagandaya çalışarak Kıbrısla Hgili andlaşmalara karşı hücum ve mücadelele­ -rini devam ettirdiler. Kıbrıs meselesinin 1963'de, her zamankinden daha nazik bir şekilde , yeniden alevlenmesi, Do�u Akdeniz'de NATO'nun devrilmesini sağlamak ve belki de daha az bir ümidle Yunanistana ayak basmak için, komünistlere bü� yük bir kampanya fırsatı sa�ladı. Yunanistaiı ve Kıbrıs komünistleri, bir yandan, Kıb­ rıs konusunda Türkler, İngilizler, Amerikalılar veya NATO ile her türlü müzakereye karşı olduklarını beyan · ediyor­ lar; bir yandan da Kıbrısın Yunanistanla birleşmesi lehi­ ne tavır takınmaktan sakınırken, aşırı milliyetçi rolü oy. 34


namağa da çalışıyorlardı. Moskova ağzı ile, · Kıbrısın «ka­ yıtsız şartsız istiklalini» ve aynca << tarafsızlığını» ve ya­ bancı üslerin «sökülmesini» istiyorlardı. Kıbrıs buhranından faydalanmak isteyen Rusya, Ada halkının hamisi ve «self-detennination» kendi kaderini tfıyin etme prensibinin savunucu şampiyonu olarak orta­ ya çıkmaktadır. Yunanistanda Batılılar ve NATO aleyhinde, fakat Rusya ve tarafsızlık lehindeki komünist propagandaları görülmemiş nisbette yapılmaktadır. Komünistler, Ame­ rikan Sef�rethanesi önünde «hiddet» ve Rus Sefarethanesi önünde .«minnet » gösterileri tertipiemek için Yunanlıla­ rı n hislerini istismar etmektedirler ve Altıncı Filo'nun Pi­ re'ye gelmesini Amerika ve Batı aleyhtarlığı için yeni gös­ teriler yapılmasına vesile ve fırsat bilmişlerdir. Yunan - Türk münasebetleri, hemen hemen kesilrne noktasına gelmiş bulunmaktadır. Bu, « Kuzey tehdidi»'ne karşı her iki memleket arasındaki ittifaka ·öldürücü bir darıbe indinnekle kalmamış; aynı zamanda, Bulgarİsta­ nın 80 milyon dolarlık borcunu iptali kabul eden yeni Yu­ nan Hükfunetinin, Yunan - Bulgar yakınlaşmasını gerçek­ leştirmekte de mühim bir rol oynamıştır. Rusya ise, hem Yunanistan hem Türkiye üzerinde bas­ kısını icra için, bu memleketlerin her birine, Kıbrıs ko­ nusundaki mücadelelerinde «dostluğu» önemli bir fak­ tör gibi görünen Moskova ile yakıniaşmayı empoze et­ mek suretiyle, Kıbrıs meselesinden yararlanmaktadır. Komünizm tarafından her zamankinden fazla tehdide uğ­ rayan Papandreu Hükümetinin, memleket dahilindeki her türlü �ntikomünist propaganda ve mücadeleleri dur­ durma kararına, Moskovanın tutum ve davranışı ağır te­ sir etmiştir.


Ve nihayet Doğu Bloku, Kıbrıs Adası'na bir ayağını basmak için, Kıbrıs bulıranını istismar etmekte şimdilik, oldukça az engel ile karşılaşmaktadır.» G. Geoııgalas'ın 15 Eylul 1964 tari hini taşıyan bu önemli yazısından daha önce de, Kıbrıs'ın gelecekte Ak-· deniz'in Kübası olacağına i şaret etmiş ibulunması ve ileri sürdüğü görüşler büyük değer taşımaktadır n. *

İçlerinde sol eğilimli gazete ve yazarların da bulun­ duğu Türk Basını'nda, Kıbrıs'ın komünizm açisından göş­ terdiği tehlikeye işaret eden neşriyat, büyük bir önem ta­ şımaktadır. Bunların, mühim gördüğümüz · örneklerini, kronolojik bir sıra ile sunmakta büyük fayda ve zaruret mütalaa etmekteyiz. Türk Basını'nda Kıbrısın komünizm açısından önem ve ilişkilerine değinen dikkate değer yazılar, Cumhuriyet gazetesinin dı·ş politika sütuntinda, bilhassa Kayhan Sağ­ lamer tarafından yayımlanmıştır 1 8 • ( 1 5 ) Bk.

G. Georgalas : Ch ypre futur Cuba ele la Mecliterranee, EST et OUEST,

( 1 6 ) Bk.

Kayhan Sa�lamer : Kıbrıs ve Komünizm, Cumhuriyet,

No. 283, 1 962.

Nu.

1 4 1 58.

3 1 .XII.1963,

Rusya, Kıbrıs ve i ngilterenin hatSsı, a. g.,

1 964,

Nu.

1 4 1 98.

9.11.

28.1 1 . 1 964, 1 4 2 1 5. Kıbrıs ve Rusyanı n sinsi maksatları, a. g., 9.1 1 1 . 1 964, Nu. 1 4225. Barı,ın Ü creti , a. g., 2.1V.1 964. Kıbrıs hakkındaki iki haberin y orumu, a. g., 1 3.1V.1 964. Amerika, Kıbrıs ve Komünizm, a. g.,

Nu.

36


SağlaQıer

,

(Kıbrıs

ve

Komünizm) haşlı�nı taşıyan

yazısında şunları söylemektedir

:

« Kıbrıs Türkiye için bir çok manalar ifade eder : Üze­ rinde yüzleri bize dönük ve kaderleriyle başbaşa bıraka­ mıyacağımız 120,000 ırkdaşımız yaşamaktadır. «Yavru Vatan», «Yeşilada ıı isimlerini vermişiz, kalplerimizle bağ­ lanmışızdır. Üç asırdan fazla Türk hakimiyeti altında kal­ dığından, kendimizden bir parça, atalar yadigarı kabul etmişizdir. Ama bütün bunların üstünde Kıbrıs, Türkiye­ nin bir güvenlik meselesidir. Stratejik önemi münakaşa kabul etmez Kıbrıs, düşman bir kuvvetin eline geçer geç­ mez, 40 mil ötedeki Anadolunun b ağrına saplanmaya ha­ zır bir hançer haline geliverir. Kıbrıs bugün, Türkfyenin Kübası olmaya namzettir. Komünistler orada kolları sıvayıp faaliyete koyuldukları zainan, İngiliz bayraklan Kıbrıstaki gönderlerinden he­ · nüz indirilmemişti. O zamandan'beriye komünizm inanıJ.. maz terakkiler kaydetmiş ve Do� Akdenizde kendisine sağlam bir zemin yaratmıştır. İşte birkaç misal : Enosis'ln Uzerlndekl kırmızı gölge, ıı. g., 1 7.X.

1 964.

Birleşmiş Milletlerde

Kıbrıs Sav11şı

BııJierken,

ıı. g., 1 1 .X I I . 1 964. Londra ve Zürich Andiaşma iarı ve Rusy11, 11 . g., 1 7.1 . 1 965. Kıbrıs Meselesinde Geleceğin Manzaraları, 11 . g., 24. 1 . 1 965. Gromiko'nun clemeci karş ısı nda EDA ve AKEL, a. g., 27. 1 . 1 965. Atina - Belgrad Ortıık bildirisi, a . g., 6.1 1 . 1 965. Kıbrıs tekrar GOverıllk Konseyinde, a . g., 1 8.1 1 1 . 1 965. Kıbrıs

ve

Gromiko, 11 . g., 20.V.1 965.

Nasıl bir federasyon ? , a . g., 2 l .V.1 965. Var mı, yok mu ?,

a.

g., 27.V. 1 965. 37


- Kıbnsın en şümullü ve nüfuzlu İşçi Sendikalan Birliği PEO, kanun dışı olmayan komünist AKEL Parti­ sinin kontrolü altına girmiştir. - En yüksek tirajlı gazete komüni,sttir ve di�er bazı Rum mevkuteleri gibi Moskova tarafından beslenmekte­ dir. - AKEL ve PEO'nun Gençlik Kollan fevkalade faal­ dir. Ayrıca EDON isimli bir gençlik teşekkülü de komünist emellerine hizmette AKEL ile yarış halindedir. - Yeni kurtilan komünist eğilimli Kadınlar Birliği . vasıtasiyle de sosyal faaliyetlere sızmak istenmektedir . - Kıbrıs iktisaden, çabuk hareket eden Sovyet Blo­ kunun eline geçmiştir. Komünistler fakir Kıbnsın •başa çıkılmaz problem­ lerini aleni veya gizli olarak biteviye istismar ederek kök salmaya çalışmaktadırlar. Sovyet Büyükelçiliğinin kad­ rosu, son iki sene zarfında 12'den 73'e çıkanlmı'Ştır. Ba­ tılı kaynaklara göre, Demirıperde gerisinde özel eğitim görmüş 100 kadar Kıbrıslı Rum komünist ajan, Büyük­ elçilik personeline canla başla yardım etmektedir. Mos­ kova Radyosu, kaynayan Kıbrıs'a müteveccih Rumca ve Türkçe propaganda yayınlarını gittikçe yoğunlaştırmakta­ dır. Sovyet Sefareti komünist yayınlarını oteller, berber­ ler, . kulüpler gibi umumi yerlere parasız dağılmaktadır. Rus sanatçıları, ilim adamları ve sporcuları Kıbrıs sah­ nelerini, konferans salonlarını ve stadyomlarını aşındı­ rarak ideolojilerini olanca güçleriyle aşılamaktadırlar. Halihazırda, SO koltuklu Temsilciler Meclisindeki 35 Rum milletvekilinden beşi komünisttir. Tarafsız çevre­ lerin kanaatine göre, komünist AKEL Partisi, 1965 genel seçimlerinde muteber ayların % 35'ini toplayabilecek kudrete erişmiştir. Komünizm, Türk ekalliyeti arasında 38


revaç bulmamıştır. Tü11k komünistler, eğer mevcutsa, par­ ınakla sayılacak kadar azdır. Rusya ve peyklerinin, daha doğrusu tüm solcularin Kıbrıs meselesinden neden Rum­ lardan yana olduklarının sebebi böylece açıklıkla meyda­ na çıkmaktadır. Makarios'un ellerinden bütün haklarını alarak Türkleri yoketmek amacıyla tahrik ettiği son olay­ lar da, komünistlerin ekmeğine yağ sürmekten l>aşka bir işe yaramamıştır. Görülüyor ki Kıbrıslı Türkler sadece fanatik Rum milliyetçiliğinin değil, aynı zamanda komünizm tehdidiy­ le karşı karşıyadırlar. İşte «Taksim» tezi güçlüklerine rağ­ men burada da en mantıki çözüm yolu olarak ister iste­ mez hatıra gelmektedir. «Taksim» Türk cemaatini Rum çoğunluğunun zulmünden olduğu kadar, ilerideki komü­ nizm tehlikesinden kurtaracaktır. Üstelik «Taksim», ko­ münistler ihtilalle ıveya demokratik yollardan iktidara geldikleri takdirde, hayati İngiliz askeri üslerinin ve Ame­ rikan muhabere tesislerinin bulundu� K.ıbnsın hiç de­ ğilse yarısının Hür Dünya saflannda kalmasım garanti e decektir. Türkiyenin Kuzey, Kuzey-Do� ve Kuzey-Ba­ tı'sı komünistler tarafından kuşatılmıştır. Dolayısiyle Gü­

ıİı

neyimizin emniyette olması bizim için hayat - emat öne­ mi taşımaktadır. İşte Türkiyenin Kıbrısta sÖz sahibi ol­ ınıyacağı bir rejimi kabule şayan .bulmaınasmın başlıca sebebi budur. » Sovyetlerin Kıbrıs üzerindeki gerçek plfm ve mak­ satlarını dikkatle inceleyen Sağlamer, yazılannda, Kııb­ rıstaki komünist teşekküllerinin faaliyetleri hak·kında da kıymetli bilgiler vermektedir. ( Amerika, Kıbrıs ve Ko­ münizm ) başlıklı dikkate değer makalesinde Kayhan Sağ­ lamer şu gerçekleri belirtmektedir : « Sovyetler, aynı taktik ve usullerle, Kıbnsı Akdenizin Kübası haline sokma hedefine her gün biraz daha yaklaş39


maktadırlar. Dolayısiyle, Ruslarin iki asırlık rüyalarınin hakikat olması ihtimali de artmaktadır. Çarlık Rusyası, Akdenizin iştah duyduklan ılık sulanna inebilmek üıni� diyle Osmanlı İmparatorluğu ile defalarca savaşmayı gö­ ze almıştı. 1917'de yer alan rejim değişikliği, Rusyayı ge­ leneksel politikasından vazgeçirmemiştir.

HAlen Kıbns'ta bulunan bir Sovyet heyeti, Rumlada iki memleketi birbirine bağlıyacak bir havacılık anlaş­ ması imzalamıştır. 1953 yılında Kı:bnstan · Rusyaya giden­ lerin sayısının 50'yi geçmemiş olması, Lefkoşe - Moskova arasında açılacak hattın ticari değeri hakkında haklı şüp­ heler uyandırmaktadır. Ayrıca, Kıhrısla Rusya arasında, 1961 yılının sonundanberi yürürlükte bulunan karşılık­ lı bir ticaret anlaşması da vardır. Ruslar, havacılık ve ti­ caret anlaşmaları mas·kesi altında, tıpkı Kübada olduğu gibi, «muhtemel istila teşebbüslerine karşı» Kıbrısa harp malzemesi ve personel yığmaktadırlar. Moskova - Lefko­ şe hattımn açılmasiyle, harp malzemesi ve personel akışı­ nın hız kazanacağı tabiidir. Amerikanın Kıbrıs bulıranma

karışmasının sebebi,

iki dostu ve müttefiki Türkiye ile Yunanistan arasında bir çatışmayı önleyerek NATO'nun Doğu kanadını yıkıl­ maktan kurtarmaktır. Ancak, Kıbrıs Rum Komünist Par­ tisi AKEL'in Moskovamn desteğiyle bir çığ gibi gelişmek­ te olmasının yarattığı endişe de, Amerikayı harekete geç·· meye tahrikte önemli bir rol oynamıştır. 150.000 Ruma hükmeden AKEL ayrıca, kuzeyi tamamen Bulgaristan ve Rusya ile kaplı Türkiyenin Kıhns üzerindeki hassasiyeti­ ni hileyen faktörlerden biridir. Amerika 1947 Şubatında Yunanİstana komünist teh­ didine karşı yardım teklif ettiği zaman, Atina, Washing­ ton'a kollarını sonuna kadar açmıştı. Yunanİstanın sekiz milyonluk nüfusunu komünizmin pençesinden kurtarmak, 40


Arnerikaya 3.1 milyar dolara patlaınıştır. Ne garip te­ cellidir ki, Washington'un tam 17 yıl sonra, aynı milletin Kıbrısta yaşıyan bir koluna yaptığı benzer teklife göste­ rilen tepki, Lefkoşedeki Arnerikan Sefaretinin Rumlar ta­ rafından bombalanması olmuştur. Amerikanın teklifi, Kruşçef'in 1 Ocakta Türk müdahalesine karşı sundugu ve Makarios tarafından tehalükle kabul edilen askeri yar­ dımdan sonraya rastlamıştır. İngilterenin Kıbrısta, üzerindeki hükümranlığının de­ vam ettiği ve toplam yüzölçümü 99 mil-kare olan üç ha­ va üssü vardır. Kıbnsa senede altı milyon dolar iktisadi yardım akıtan Amerika ise, iki radyo istasyonuna sahip. tir. Biri Arnerikan Donanınasma aittir ve cihanşümul bir röle istasyonudur. Di�eri de, ·güney Rusyadaki radyoların yayınlarını zapteden bir istasyondur. Her ikisi de, Kıbn­ sm Rumların kontrolunda bulunan bölgelerinde kiindir. Amerika .bir de verici istasyon tesis için teşebbüse geç­ mişse de, Makarios karşılığında 75.000.000 dolar istemiş· tir. Fakat Amerika bu ij.creti ödemeyi reddetmiştir. Rusya, halen Kıbrıs iktisadiyatım elinde bulundur­ maktadır. Şimdiki silahlı komünist sızmasının da yardı­ miiye AKEL, demokratik yoldan veya ihtilalle iktidara geldiği takdirde, bu aynı zamanda Arnerikan radyo istas­ yonlarının ve İngiliz üslerinin sonu anlamını taşıyacak­ tır. Hele komünist Kübanın Latin Amerikanın başına aç. tığı dertler hatıra getirilirse, AKEL'in iktidarının Batılı­ lar için ifade edeceği fecaat, daha iyi anlaşılacaktır. İşte bütün bunlar dolayısiyle Amerika Kıbrısa yaban­ cı kalamaz ve Türkiyenin yanından ayrılamaz. Daha fazla geç kahnmadığı takdirde, AKEL'in iktida­ ra gelmesine set çekmek, insan zekası için imkansız sayı. lamaz. Ortada, Türkiyenin Kıbrıstaki mVJetlerarası anlaş41


e Yirminci Yüzyıl'ın Trov. Atı Rus · Kıbrıs Havayolları

malada tanınmış münakaşa kabul etmez hakları gibi bir takım yardımcı unsurlar vardır. Üstelik, Rumiann muha­ lefetine rağmen, Washington'a kollarını sonuna kadar açan bir topluluk, Kıbrıslı Türkler mevcuttur. Nihayet en kötü ihtimalle Türklerin cc taksim» tezi gerçekleştirilir ve hiç değilse Batılılar hesabına Adanın yarısı kurtanl· mış olur. Halbuki Kübanın tamamının kaybedilmiş ol­ duAu unutulmam�lıdır.» 42


Bir diğer makalesinde Rusya'nın Kıbnsla münase­ betlerini ve İngilterenin bu açıdan hatalannı belirten; bir başka yazısında da Rusyanın Kıbrıs üzerindeki sinsi mak­ satlaniıı açıklayan K. Sağlamer, (Barışın Vcreti) başlığı altında kaleme alınmış siyasi yorumunda da, Amerika'yı . ·

şöyle tenkid etmektedir :

Enassls

e

Nlaır'ın mo-ını

n

cem..tl.


<< Kruşçef - Nasır işbirliği, Kıbrısta komünizmin itiba­ rını inanılınıyacak derecede yükseltmiştir. Halbuki John­ son idaresi, Kıbrıs'ın Akdeniz'in Kübası haline getirildi­ ğinden akıllara durgunluk verici bir safiyede bihaber gÖ­ rünmektedir. » « Eisenhower, «imdah feryadiarı arasında ve herke­ sin faltaşı gibi açılmış gözleri önünde Macarİstanın tüy­ ler ürpertici şekilde Kızılordu tarafından ezilmesine mü­ saade etmiştir. Müteveffa Kennedy, Kübayı kurtarmak için eline geçen fırsatı kaçırmıştır. Şimdi de Johnson te­ reddüt, atalet ve cesaretsizlik yüzünden Kıbrısı komü­ nizme hediye etmektedir. Eisenhower, Macarİstanı tanı­ madığından, Kennedy de tecrübesizliğinden dolayı kıs­ men mazur görülebilir. Halbuki Johnson'un tarih huzu­ rundaki sorumluluğunu hafifletecek hiç bir sebep yoktur. Zira 1 962 Sonbaharında Kı:bnsı ziyaret etmiş ve Rumlar­ la Türklerin kafalannın içindekileri öğrenmiştir. Üstelik Macaristan ve Kübadan fazla olarak ortada, Kı:brısı kur­ tarınağa kullanılabilecek Türklerin müdahale hakkı gibi meşru bir vasıtanın bulunması Johnson'un sorumlulu­ ğunu büsbütün ağırlaştırmaktadır.»

(Kıbrıs hakkındaki iki haberin yorumu ) nu yapan Kayhan Sağlamer, maskeleri düşüren bir mesaj a şu cüm­ lelerle değinınektedir : '

«Kruşçef, Makarios'a gönderdiği özel bir mesaj da, Kıbrısın Yunarustana ilhakına ( Enosis) muhalif olduğu­ nu bildirmiştir. Sovyet Şefine göre, en iyi çözüm yolu, «self-determinasyon»'dur ve· Moskova « taksim))'e de kar­ şıdır. Özel mesajda, dışarıdan bir tecavüze uğraması ha­ linde toprak bütünlüğünün korunacağına dair Sovyet ga­ rantisinin devamı için, Kı·b rısın tarafsızlık politikasını değiştirmemesi şartı da koşulmaktadır. Özel mesaj , Mos­ kovanın maskesini düşürmekte ve suret-i-haktan görüne44


rek Rumlan tehalükle · desteklemesindeki gizli maksadı günışığına çıkarmaktadır. Kruşçef, Enosis gerçekleşti� takdirde Kl'bnsın komünistleşmesinin veya Akdenizin Kü. bası haline gelmesinin imkansızlaşacağını, hiç de�J.lse, ge­ cikeceğini pek ala bilmektedir. Zira Yunanistanda halkın % lS'i Kıbrıslı Rumiann ise % 35_'i komünisttir. Üstelik Kıbrıs Rum Komünist Partisi ( AKEL), Yunanistandaki kardeşi EDA'dan itibariıdır ve çok daha

mükemmel bir

teşkilata sahiptir.»

(Enosis'in

Ozerindeki Kırmızı Gölge)

sında da Sağlamer,

başlıklı yazı­ gerçekleri aydınlatmağa devam edi­

yor : «Batılılann hedefi, Kıbrısı Enosis yoluyla NATO'laş­ tırmak ve milletlerarası komünizme kaptırmamaktır. Halbuki Moskova, milletlerarası komünizme yem haline ·

sokabilmek düşüncesiyle Kıbrısın kayıtsız şartsız bağım­ sızlığında ısrarlanmaktadır.» <<Türk ve Sovyet tezlerinde kendiliğinden hir yakın­ laşma olmuştur. Ancak hedefler ıbir olmakla beraber, mak­ satlar değişiktir.» <<

Enosis hülyasının üzerine kırmızı bir gölge düşmüş­

tür. Güçlü AKEL Komünist Partisi, Kıbrısın NATO üyesi ve burjuva bir toplum olan Yunanİstana ilhakına karşı­ dır.»

(Gromiko'nun Demeci Karşısında EDA ve AKEL) 'in durumunu yorumlayan Sağlamer, şunları söylemektedir : << Sıkı :bir işbirliği halinde faaliyet gösteren EDA ile AKEL'in .şimdi güç ve tatsız bir karar vermeleri icap et­ mektedir : Milli bir yol mu izleyecekler, yoksa Moskova­ nın dümen suyundan mı gidecekler ? » «Rusyanın ezeldenberi Enosis'e muhalif, bağunsızlı­ ğa taraftar olduğu bilinmekteydi. AKEL ve EDA, sadakat­ la yukarıdaki politikaya ayak uydunnuşlardı.• .,


« Halen kaynaşma içinde ·bulunan EDA ile AKEL'in ortak bir tutum henimseyecekleri muhakkaktır. Fakat bi­ linmeyen, Moskovaya ayak uydurmakta devam edip et­ miyecekleridir. •

e

Başları da, ayakları d a uyanlar.

(Var mı, yok mu?) başlıklı yazısında da, «Observen) gazetesine göre, Gromiko'nun Rumiara Sovyet tankları ve uçaksavar füzelerinin gönderildiğini itiraf ettiğini kay­ deden Sağlamer, Gromiko'nun Türk devlet adamlarına söylediklerini aynen naklediyor : « Rusya, lar 30 Eylul sı gereğince piyade silah

Kıbrısa silah göndermiştir. Ancak, bu silah­ 1964 tarihli Sovyet - Kıbrıs ticaret andiaşma­ Adaya gönderilmiştir. Bunlar, daha ziyade, ve mühimmatıdır. Andiaşmanın hükümleri

yerine getirildiğinden, tarafımızdan Adaya başkaca bir silah gönderilmemiştir. Adada bulunduğu iddia edilen 46


Sovyet tank ve uçaksavar füzelerini Kıbrısa biz satınadık. Bunların Mısır kanalı ile Kıhnsa gönderildi�ni tesbit ettik.• Bu «gülünç» ve o kadar da «ihret verici» laflardaki gerçeğin değerlendirilmesini aziz okuyuculanmıza bıraka­ rak, Türk Basınındaki diğer yazıları gözden geçirmek is­ tiyoruz. Zafer gazetesinde Cavit Yamaç, Kıbrıslı komünistle­ rin, bazen Moskova görüşü hilafına «enosis»'i savunduk· !anna dikkati çekiyor : 11 «Komünistlerin tapınak yeri olan Moskovanın Kıbrıs hakkında düşünceleri sarih olmasına rağmen, Kıbrıstaki Rum komünistterin bir araya g�ldiği AKEL kızıl Partisi­ nin sloganı da Enosis'dir.» Yamaç, (Kıbrıs ve Tass !) başlıklı yazısında da şu ih­ tarı yapmaktadır : <<Hedef ve gaye malum : Ama, Kıbrıs, oradaki Sov­ yet Başkonsolosu Makarios ile onun mutemedi kızıl AKEL'in başkanlarından Lyssarides'in babalarının çift­ liği değildir. · Bundan dolayı Sovyetler burada emeller besleyeceklerine Demirperde gerisindeki sızlanmalara ku­ lak verseler, daha sempatik olurlar.» Türkiye Milli Talebe Federasyonu'nun, 22 Şubat 1964 günü� İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Konferans Sa­ lonunda tertipiediği « KIBRIS» toplantısında Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya . (Kıbrıs bir devlet midir ? ) konulu konuşmasında şunları söylemiştir : 18 ( 1 7 ) Cavit Yamaç : . Kıbr ı s unutuldu mu ? , Zafer, 4 Ara l ı k 1 964, Nu. 566. : Kıbrıs ve Tas s 1, a . g., ll · A�ustos 1 964, Nu. 452.

( 1 8 ) Nevzat Karagil :

Kıbrıs Meselesi Üzerinde Son Konuşmalar ve Yazılar,

i s tanbul 1 964, ss. 1 4· 1 9.•

47


« Kııbns bir Küba olabilir mi ? Görülen odur ki, Kıb­ ns'ta Komünist Partisi kuvvetlidir. Bu durum bizi yeni bir meseleyle karşılaştınyor : Kı:b ns'ın Sovyetler Birli�i ile ilgisi . >> ..

«Moskova'da yayınlanan (Komünist) dergisi, Eylül 1962 sayısında ( Genç Devletler ve Sosyalizm ) başlıklı bir makale yayınlamıştır. -Bk. La Documentation . Française 12 Ocak 1963, No, O. 1338- Yazar Straçenko, yeni kurulan ve demokratik kalkınma durumunda olan devletlerde ko­ münist partilerinin, komünist olmayan hükıiıiıetlerle ne dereceye, nereye kadar işbirliği yapabileceklerini incele­ mektedir. Yazı, iki noktayı ortaya ,koyması bakımından ilginçtir. Önce, yazar komünist partilerinin işbirliğinden örnekler verirken, Kıbrıs komünistlerini örnek göster­ mektedir. Yazar'a göre, Kıbrıs'taki durum Cezayir'deki gibidir : Milli ve demokratik programın uygulanması,· tam bir sosyalist rejime ( Yazara göre komünist rejimdir bu... ) geçmek İçin, gerekli ekonomik, sosyal ve siyasal şartların toplanmasını sağlayacaktır. Yazar ilave ediyor : «Hind, Fas, Kıbrıs ve diğer memleketlerin komünistleri bu tarz bir tutumu kabul etmektedirler.» Şu halde, Kıbrıs Ko­ münist Partisi, Sovyet Rusya ile ideolojik bir bağ kur­ muştur. Bu partinin amacı, ne Batı demokrasisi anlamın. da ba�ımsız bir Kıhrıs, ne de Yunanistan'a ilhak edile­ cek bir Kıbrıs olabilir. Ve Yeşil Ada'nın Akdeniz'in Kü­ ba'sı olabileceğini ıgösteren bir işaret sayılabileceğini de pekala gösterecek değerdedir. Kaldı ki, yazısının yazıl� dığı tarihten, 1962'den bugüne, dünya basınını izleyenler, Sovyet - Ma·k arios yakınlığını belirten bir hayli malzeme bulabileceklerdir. »

«Milletlerarası Mesele : Kıbrıs meselesinin bugün al- · dığı ·şekil, onun artık milletler ve pek tabii Bloklararası bir mesele baline geldiğini gösteniıektedir. Bu demektir 48


e

Sumafdolaf iki yold•t·

ki, Kıbrıs olayları sadece Kıbrıs Devletinin bit iç mesele­ si olmaktan çıkmıştır. Yine bu demektir ki, 'blokları ve bunlara dayanan kollektif garanti sistemlerini ilgilendir­ diğine göre, bir çok devletlerin de bir iç meselesi haline gelmiştir. Fakat, stratejik ve ideolojik ilgilerin dışında, Türkiye ve Yunanistan'ı soydaşları bakımından özellikle ilgilendirmektedir. Şu halde, uzun zamandır, Türk kamu oyuna açıklanmamış olmasına rağmen, Kıbrıs Türkiye'·

nin ıbir iç meselesidir.» « Pravda'nın, durmadan telkin ettiği ve Kıbhs mese­ lesinin Kı:b rıs'ın bir iç meselesi olduğu tezi, Kıbrıs Ko­ münist Partisi tarafından çözülmesin'i istediği bir tezdir." Ve yerinde sayılamaz . »

··

4t


«Rwnlann istekleri iki bakımdan ele alınabilir : Ada'yı Yunanistan'a ilhak, ya da bağımsız bir Kıbrıs Dev­ letinin devamı. İlhak bugün için belki . de bizzat Kıbrıs Rumlannın bile üzerinde ısrar etmiy�ekleri bir tezdir. Bağımsız bir Kıbrıs ise daima mümkündür.. Yalmz akla .

.,

bir soru geliyor : Rumlarin tüm olarak, Komünist bir Kıbrıs Devletinin kurulmasım istediklerini söylemeye im­ kan yokt�; Bu bakımdan, ergeç, belli bir süre sonra, Rumların komünist ve anti-komünist olmak üzere, ayrı­ lacaklan muhakkaktır. Fakat başhidıklan hareketi bir süre beraberce devam ettinneleri program icabıdır. Kıb­ rıs politikasının bugün için birlik arzeden fakat yakın bir gelecekte derin anlaşmazlıklar doğuracak olan, Kıbrıs Rumlarını bölecek olan Makarios politikasının zayıf ta­ rafı budur. Bu durU.mun do�uracağı meseleleri şimdiden hesaplamak, tedbirler almak hiç de yersiz olmayacaktır. Evet, Kııbns Rumları yeni bir Kuba yaratmak isteyen­ lerle istemeyenler olmak üzere, bölüneceklerdir. Çarpış­ ··

.

maları gerekecektir. Makarios, Fidel Kastro gibi, Mark­ sist-Leninist oldu�u söylemedi�ine .göre -hatta söylese bile- bu durumun gerçekleşmesi Kıbrıs 'ın kaderinde ya­ zılıdır. Şu halde, Yulıan Hükılmetleriyle Kıbns Rum ce� maati arasında ..ve bizzat Kıbrıs Rumlan arasında- Kılı­ nsın kaderi bakımından görüş birli� yoktur. Türkiye ile Kıbrıs Türk cemaati arasında herhangi bir görüş ayrılığı yoktur. Sormak gerekiyor : Kıbrıs yeni bir Kuba olursa, Yu­ nanistan bundan ne kazanacaktır ? 82 yıldır, sürüp giden çabaların, dünya kamu oyunu Türkler aleyhine çalkala­ mış olmanın sonucu Kıbrıs'ın Kastrolanna mı hazırlan­ ınıştı ? Akdeniz'in yeni Kubası, yalnız Türkiye ve Yuiıa­ nistan için de�l, bütün dünya için tehlikelerle dolu· ola­ caktır.» 50


Siyasi tarih prOfesöıii Dr. Fahir ii. Arınao�lu · da Kıb­ rıs'la ilgili kitap ve makalelerinde Kııbns Sovyet müna­ sebetlerine ve Ada'nın komünizm açısından arzetti#i cid­ di tehlikeye sık sık değinınektedir 1 9• -

Prof. Armaoğlu, (Kıbrıs Meselesi) adlı kitabııida,

ln­

gilterenin Adadaki kaynaşmaların önlenmesi için; vaktiy­ le, meseleyi daha uzlaştırıcı ve Ada halkını tatmin edici bir yoldan halletmek amacıyla 1 958 Mayısında ilan etti� «Muhtariyet Anayasası:.'nı zikrettikten sonra şunlan söy­ lüyor :

« Komünistler, Kıbrıs Başpiskoposu ve Rumiai- bu Anayasayı kabul etmediler. Bundan sonra da Ada bir tet.,. hiş hareketleri ve grev dalgası içine gömüldü. Komünist­ ler hu kanşıklıklarda başlıca kışkırtıcı rolü oynuyorlar­ dı. Bu karışıklıkların Moskova'dan idare eelilcliğine dair o zaman ılıirçok işaretler mevcut olmuştur. Fırnagusta · Jimanına gelen Yugoslav ve Bulgar .gemilerinin, Kıbrıs komünistlerine matbaa aletleri, bol miktarda para ve da­ ğıtılmaya hazır, 'basılmış rumca risaleler verdikleri tesbii edilmiştir. Bundan başka 1 948 Ekiminde LefkoŞe'de AKEL tarafından tertip edilen ve 25.000 kişinin katıldığı miting­ de, (Kıbrıs'ta Amerikan ve İngiliz üsleri istemiyoruz) ya. zılı pankartlar taşınmış ve Yunan İçsavaşı'nın komünist lideri ·Markos için para toplanmıştır. Kıbrıs'taki bu kay­ naşmalar ve özellikle Kıbrıs Türk halkının varlığını ve geleceğini tehlikeye düşürebilecek bu Rum ve Komünist

( 1 9 ) Bk. a _:._ Prof. Dr. Fahir ·b ·-

c -

• •

H.

Arma�lu ' Kibrıs Meselesi. 1 954,1 959, Ankara 1 963. Kıbrıs ve Sovyetler, Cumhu· riyet, 4 Mart 1 9.64, Nu. 1 4220. Kıbrıse Sovyet Yıırdıriu, 1. g., 26 A§ustoıı 1 964, Nu. 1,.392. .

..

.


faaliyetleri karşısında Türk Hükumeti hiç bir endişe duy mamış görünüyor . » Prof; Armaoğlu, (Kıbrıs ve Sovyetler) de şu hususlan belirtmektedir :

­

makalesinde

« Bugün �çin Sovyetlerin Kıbrıs meselesindeki tutum­ ları şu iki amaÇ üzerinde toplanmış görünmektedir : a) İster Enosis olsun, ister taksim olsun, meselenin her iki çözüm şeklinde de, Rum halkının yüzde 40'ını teş·· kil eden komühistlerin durumu ve yaşama imkanları çok güçleşecektir. Halbuki Kıbrıs meselesi bu iki ş ekilden herhangi ıbirine ulaşmadığı sürece bu komünist yuvas4 gerek Yunanistandaki, gerek Ortadoğu'daki komünist faaliyetleri için kıymetli bir üs olarak devam edebilir Bunun için de, Adanın bağımsız ve bu bağımsızlığın za­ yıf bir idare içinde yürümesi, Sovyet Rusyanın ekmeğine daima yağ sürecektir. ,

.

b) Kıbrıs meselesi uzadıkça Türk ve Yunan millet­ lerinin ,birbirlerine karşı duydukları kin ve nefretin aç-. mış olduğu uçurum d a gittikçe derinleşecektir Bu ise� NATO'nun sağ kanadının müessiriyetini azaltacak ve hat­ ta zayıflatacaktır. Tab iatiyle S ovyetler için bundan daha .

hoşnutluk verecek bir gelişme olamaz.»

Sayın Arınaoğlu bu yazısını, « Sovyetlerin Türkiye.ye yaklaşma politikasındaki foyanın meydana çıktığını)) da belirterek şöyle bağlamaktadır : ·

«Sovyet Rusyanın son davranışının Türkiyeye bir hizmette bulunduğunu da kabul etmeliyiz. Bilindiği gibi,. 27 Mayıs devriminin hürriyet rejimi dolayısiyle Türkiye­ de su üstüne çıkan bazı fikir akünlarının etkisi altında gayet sınırlı çevreler tarafından da olsa, Sovyet Rusya ile bir yakınlaşma kurulması ve özellikle ekonomik münase52


betler yoluna gidilmesi hakkında bazı fikirlet .. ortaya atıl­ mıştı. Ümit ederiz ki, şimdi esasen etkilerini kaybetmiş bulunan bu fikir sahipleri, Sovyet Rusyanın Türkiyeye karşı gerçek niyetlerinin bu yeni delilini gereği gibi anlayıp takdir etmiş olsunlar. »

·

( Kıbr�sa Sovyet Yardımı) üzerinde d e Arınaoğlu şun­

ları söylemektedir :

«Türkiyenin 8 ve 9 Ağustosta Kıbrısa yapmış olduğu sınırlı müdaheleden sonra başlayan gelişmeler, Kıbrıs me­ selesinde yeni ve üçüncü biı� safhayı açmış bulunuyor. Sovyet Rusya, Batılıların karşılaştığı bütün meselelerde yaptığı gibi, her zamanki karıştırıcı rolünü bütün ağır­ lığı ile Kıbrıs . meselesinin de içine sokarak, bu meseleye, Yunanistan ile Papaz Makarios ve hempalarının bile kontrol edemiyecekleri bir nitelik kazandırma imkanını vermiştir.» Bugün Kıbrıslı komünistlerin, AKEL Komünist Par­ doğrudan doğruya Moskovaya gide­ rek, Makarios ve Atina'nın kontrolünden uzak bir halde, direkt görüşmeler yapmaları, daha önce Arınaoğlu tara- .

tisi temsilcilerinin,

fından belirtilmiş gerçeklerin teyididir. Kıbrısın idealist,

mücahid

evlatlarından

biri

olan

Prof. Dr. Derviş Manizade de, bu milli davamız üzerinde yayımianmış değerli yazılarında, kitabımıza konu seçti­ ğimiz <<komünizm açısından Kıbrıs »'ın arzettiği büyük tehlikeye sık sık değinınişlerdir 20• _(Ingiltere ve Amerika( 20 ) Bk.

ıı

- .Prof. Dr. Derviş Ma nizade :

b -

K ı b r ı s d§vhı

nasıl

M i l l iyet , 1 7 Ocak

»

Londra

E§er NATO daya n ı şmas ı n ı n blkuı

Konferansı

·

"

münasebetlyle

i ngiltere ve Amerika'dan bekleı:llal· miz, a. g., 24 Ocak

c -

hallolabi l i r ?,

1 964. T.964.

isteniyorsa ?, a. g., 1 3 Şublıt

1 964.

.

!IS


dan beklediğimiz) yazısında · Prof. Manizade şunları söy­ lüyor :

«Aslu]a herkesten önce Amerikalıların, Kıbrısın ger­ çek durumunu kavramaya çalışİnaları ve ona göre hare­ ket etmeleri icap ederdi. Zira Kıbns'ta oynanan oyundaki · sadece Kıbrıs Rumlarının en az % 40'ı organize komünis t­ lerdir ve bunlar do�rudan do�ruya Moskova'ya ba�lıdır­ lar. Vaktiyle verilen Varşova Kararları'na göre Kibrıs komünistleri önce EOKA'cılara yardımcı olarak İngilte­ reyi hertaraf etmişlerdir. Şimdi de içlerinde tek bir komü­ nist bulunmayan Kıbrıs Türklerinin hesabını görmek is­ teyen Makarios'a yardımcı oluyorlar. Bunlar, Türkler de hertaraf edildikten ve Kıbrıs'tan Türk Alayı kaldırıldık­ tan sonra, Kıbrıs Rum milliyetçilerine hakim olarak, bir ( KOMÜNİST RUM CUMHURİYETİ) kurmak istemek­ tedirler. Bu komünistler, basit bir hükumet darbesi ile idareyi ele geçirdikleri takdirde, Moskova'nın bu bükflme­ ti hemen tanıyaca� ve böylece Kıbrıs'ın Akdeniz'in bir Kuba'sı olaca�ndan da kimsenin şüphesi olmam.alıdır. » Dr. Manizade, (Eğer NATO dayanışmasının bekası isteniyorsa ? ) başlıklı yazısında da şu hatıra ve müşahe­

. desini anlatıyor :

« 1 949'da Kıbrısta, hastalanan bir Rum inşaatçısını muayeneye ça�ınlmıştım. Yatak odasının bir duvarı Stali­ nin, di�eri Molotofun resimleri ile boydanboya kaplı idi. Muayene bittikten sonra, evinin kapıtokma�ında orak-çe­ kiç bulunan bu zata açıkça sordum : Siz komünist oldu�­ nuz halde nasıl oluyor da Kıbrıs milliyetçi Rumlarının . Enosis isteklerine katılıyorsunuz ? · Adam, zeki bakışlada gülümseyerek, şöyle dedi : Hele

biz önce Kıbrısı İngiltereden kurtarıp Yunanİstana ilhak 54


edelim; sonra Yunanİstanın komünist olmasının iyea-bı­ na bakanz. O halde Kıbrıs Ruınlarının, ister Makarios�cu, ister E. O. K. A.'cı, isterse komünist olsun tek gayeleri Eno. sis'dir.» •• o

Yalnız buraya kadar verdiğimiz örnekler ve bilhassa Kıbrıs'ın herşeyini adeta bir anatomi profesörü kadar bi­ len kendi öz eviadlarının gerçeğin ifadesi olan müşahede ve teşhisleri, Kıbrıs meselesinde üzerinde önem ve önce­ likle durulacak hususu meydana koyuyor. Kıhrısın ko­ münizm açısından arzettiği bÜyük tehlikenin bilinmesi ve herşeyden önce dikkate alınması, Sovyetlerin Kıbrıs üze­ rinde güttükleri politikanın gerçek yüzünü aydınlatacak; onların «tarafsız, bağımsız, federal bir Kıbrıs)) istedikleri fikrine bayram şenliği ile katılan gafillerin milleti kandır­ ma ve oyalama çabalarının da boşluğunu ve zararlarını ortaya koyacaktır. Ayrıca bundan böyle izleyeceğimiz po­ litikanın düzeltilmesine ve müttefiklerimizin hatalarını anlayıp ilişkilerini ona göre ayarlamalarma yarıyacaktır. Kıbrıs'taki komünist teşekküllerinin kuruluş ve ge­ lişmeleri hakkındaki bilgiyi okuyucularıma sunmadan, Kıbrıs ile ilgili, tarihi değer taşıyan fotoğraflar da tesbit ederek, sergiler düzenlemiş bir gazetecimizin, (Ifşa Edi­ yorum) başlığı altında yayırolanmış tefrikasından konu­ muzu ilgilendiren bir bölümü buraya aktamıayı çok lü­ zuınlu ve faydalı buldum. Ömer Sami Coşar'ın Milliyet gaietesinde çıkan bu yazı serisinin 13. tefrikası� Kıbrıs komünistlerinin birçok özelliklerini açıklamaktadır : 21 « Kıbrıs Adasında yalnız Rumlada Türkler mi biııbir­ lerinden ayrılmış ? Komünist Rumlar bir tarafta, komü( 2 1 ) Ömer Sami Coşar : ifşa Ediyorum, Milliyet, 3 Nisan 1 964.


nist olmayan Rumlar da diğer tarafta... taksim yolun.u tutmuş!

Onlar da sanki

- Komünistlerin futbol takımıdır bu ! APOEL ise sağcıların takımı. ..

OMOYA ...

Sovyet futbol takımı LOKOMOTİF'in, . Kıbrıs'ta bir maçındaydık. OMOYA takımı ile karşılaşıyordu. İki haf­ ta müddetle •b u Sovyet takımı Magosa'da gene komünist­ lerin ( NEA SALAMİS ) , Larnaka'da da (ALKİ) adlı fut­ bol takımları ile maçlar yapıyor; dolaşıyordu . . . Kıbrıs'ta, Ruslardan kurulu bir cemaat yok! Türk cemaati gibi. .. Öyle olmasına rağmen Rusya, Adaya yer­ leşmek, Kıbrıs üzerinde hak sahibi olmak için nasıl ça­ lışmış, nasıl çalışıyor ? Rus futbol takımları bile bu gaye için kullanılıyor. ( LOKOMOTİ F ) 'i Kıbrıs'a Sovyet Hü­ kumeti yollatıyor. Yol masrafları kendisine ait. Onu söz­ de getirten, Rum Komünist Futbol Teşkilatı! Maçları o tanzim ediyor; · hatta Sovyet takımını, birkaç maç için sağcı kulüplere dahi kiralıyor. Elde edilen gelirden, Rus futbolcularının Ada'daki masrafları düşülüyor, geri ka­ lanı kasaya ... Demirperde gerisinden bir futbol takımının bu şekilde Ada'yı ziyareti , komünist Rum kulüplerine, gençlik teşekküllerine en azından yarım niilyon Türk li­ rası bırakıyor. Rusya, Kıbrıs'a yerleşmek isteyen devletlerden biri ! Öylesine planlı, programlı çalışıyor ki... Kremlin, . daha İngiliz müstemleke idaresi devam ederken oradaydı; Kars'da, Boğazlar'da zorlayıp geçeme­ diği Türk cephesini geriden, Kıbrıs 'tan vurmak ve böyle­ ce sıcak denizlere yerleşmek emelindeydi çünkü ! NİZAMİ ŞEKİL : Fakat 1947'de Ada'da değil. AKEL komünist 56

taraftarları o kadar

kuvvetli

partisinin en zayıf tarafı kasasıy-


dı. Para yoktu.

Bu yüzden de teşkilatını geliştiremiyor,

diplere sızdıramıyordu. Herşeyden önce bunlara para la­ zımdı. Yerli komünist teşekküllere Sovyet para yardımı­ nın, Elçilikten yollanan keselerle temin edilmesi : Eski­ miş bir metod. Sızma taktikleri de modern hale sokulmuş! İkinci Cihan Harbi'nden sonra S ovyetler Birliği bu konu­ da acaba ne gibi yenilikler yapmıştı i Bu yeniliklerin en güzel örneklerine Kıbrıs'ta rastlıyordum ... Yalnız Rus futbol takımları ile mi Rum komünist gençlik ve spor teşekkülleri destekieniyor ? Rusya, örüm­ cekağı gibi hazırlamış teşkilatını Kıbrıs'ta yaşayanların her tabakasına, her sınıfa inebilmek, yerieşebilmek için ...

AKEL... Komünist Partisi! Ana merkez bu. 1963 yılın­ da 40 bini aşan üyeleri ile. Fakat bunu yeterli görmemiş­ ler. Partiye . şu veya bu sebeple girmek istemeyenler olur. Onlar da, partiye ilişiği görülmeyen alt teşekküller için­ de toplanır ! ( EDON) adlı teşkilada gençliği sarmıştır. Spor kulüpleri de bununla bağlantılı. Büyük önem ver­ dikleri bu kolun kasalarını yalnız Demirperde gerisinden yollanan futbol takımları mı hesliyar ? Moskova'dan ba­ le trupları da geliyor. Ağır yol masrafları, Lefkoşe'deki Kıbrıs - Sovyet Dostluk Cemiyeti'ne ait. Ya:Q.i Rusyaya ! Bu cemiyet, Sovyet bale · trupunun gezisini tanzim eder. Ada'nın muhtelif merkezlerinde temsiller verilir. Hatta, kcimünistlerin büyük çoğunlukta oldukları kalabalık köy­ lere bile gönderilir. Yer bulunmaz bu temsillerde. Gelir, Kıbrıs'ın komünist gençlik teşkilatının kasasına akar. İş­ te nizami şekle sokulan Sovyet para yardımı. .. LOEL Nedir ? LOEL ... Nedir bu ? Geçen yıl Kıbrıs'ta şu LOEL adını kimlere sarınamış­ tım ki ? Bunun üzerinde dikkatimi toplayan, basit bir

hadiseydi :

57


- Burada LOEL konyağı satılmaz. Komünist deli­

Uz ·biz.

«LOEL. .. Kıhrıs�ta rastlanan konyak şişelerinden bA­ zılarının üzerinde görülen bir isim» diyenler olmuştu. «Komünistlerin malıdır. Onlar yapar, Papazcı dükkaniara gidin, isteyin, bakın ne diyecekler ? » Hakları d a yok değildi. uSatmam LOEL'i» diyen papazcı Rum iyice sinirlen­ mişti. Büyükelçiliğimidze Maliye Müşaviri'nden, Ticaret Mü­ şaviri'ne kadar başvurmadığım kinise kalmamış, hep ay­ nı suali sormuştum : «- LOEL hakkında bilgi ?» «- LOEL mi ? Rum içkilerinden biri ? Ne olmuş ?• O kadar... Halbuki . LOEL, Ada'daki komünist teşekküllerine Sovyet para yardımını aktaran ana merkez belki! Nihayet, «Şirketler kayıt dairesi>>'nden LOEL'in idare meclisi üye­ leri ile, yıllık hesap cetvellerini temin edebilmiştim. Bak­ tık ki, bunların hepsi de komünist partisi mensubu veya sempatizanı! Hatta aralarında MUSTAFA SADlK adlı bir de Türk var. Limasol'lu. Bisiklet tamircisi. LOEL gibi bir şirketin idare heyetindel A N LA Ş M A : LOEL ıneğer yalnız içki imal eden bir fabrika da de­ ğilmiş. Aynı zamanda Demirperde gerisinden, bilhassa Rusya'dan başlıca ithalatı yapan o! 58


Sovyet Rusy�, daha kurulurken Kıbris Cumhuriye­ ti'ne elverişli gözüken ıbir takas ticareti teklif etmiş, anlaş­ ma olmuş (*). Kıbrıs'ın elinde üzüm, bol narenciye var ! Bütün bun­ ları LOEL topluyor, mukabilinde de Rusya'dan ve De­ mirperde gerisinden mal getirtip, piyasaya sürüyor. Bun­ dan şirketin elde ettiği kar ... LOEL'e ve hissedarianna mı kalıyor ? Ne münasebet. Bakıyorsunuz, yıl sonunda hesaplarını kaparken LOEL'in kongresinde deniliyor ki: «Fabrikamızın işçileri PEO Federasyonu'na mensup. Bnuun için de bu sendikanın sosyal yardım fonuna 20 bin s terlin teberru ediliyor! .. Çalışanlarımızın veya eşle­ rinin bağlı olduklan POGO Birliği'nin de sosyal yardım fonuna 10 bin sterlin yardım yapılacak ... Ham maddeyi bize temin eden çiftçilerimiz EOKA'ya ·bağlı! Onların da sosyal yardım fonlarına 20 bin sterlin . . . >>

R�sya takas işlerinin imtiyazını LOEL'e vererek, ona geniş kar sağlatıyor, oradan da ibu para teberru yolu ile ­ gayet nizmal bir şekilde komünist teşekküllerin kasala­ rma aktarılıyordu! PEO ... Komünistlerin Ada'da kurdukları İşçi Fede­ rasyonu'dur. 44 bin üyesi, klinikleri, sudan ucuz ilaçları ile! Kıbrıs Meclisindeki beş komünist milletvekilinden bi­ ri bu federasyonun Genelsekreter'i! EKA .. . 367 köye temel atmış 25 bin üyeli komünist çiftçi birliği. Beş komünist milletvekilinden biri de bunun Genelsekreter'i ! ·

*

Rusya gibi Yunanistan da, Arap Devletleri de, Peykler de Kıbrıs Cum­

huriyeti lle ticaret andla�malarını hemen 1 960'da, en geç 1 96 l 'in başın­

da Jmzalarken, TOrklye'den, bir ticaret andla�ması yapmak için Adıı'yeo ilk heyet ancak 1 963 yılında son kanlı hAdiselerden biliyordu 1

40

gOn evvel gele­

ö.s.c.. ,..


POGO . . . ·ıso köyde şubesi bulunan komünist . kadınlar birliği ... Komünist milletvekillerinin eşleri · de burada vazifeli. İMTİYAZ : LOEL Şirketi 'nin bütün bu faaliyetlerinden 1963'de dahi haberdar değildik. İki yıl önce, ucuz şekerini Kıb­ rıs'a teklif eden Türkiye, karşısında LOEL'i bulmuş, bir şey yapamamış, boyuneğmişti . Türkiye'den alış-veriş yap­ mamak, Anadolu ile ticari bağlantılar akdetınemek husu­ sunda kararlı olan Makarios, «üzümümüzü, narenciyemizi takas yolu ile alacak>> diyerek Rusya'y;ı, dolayısiyle Lef­ koşe'de Sovyet Dış Ticaret Dairesi'nin bir nevi temsilci­ liğini yapan, Moskova'da yetiştirilmiş LOEL'in müdürü George Minas'a imtiyaz tanıyordu. Kıbrıs Rum Ticaret daha 1961 'de :

Bakanlığı da kayıt koyuyordu

«- Şeker ithalatçıları, Rusya'dan 3 ton şeker ithal etmek şartiyle bir ton da Türkiye'den getirtebilirler. Yal­ nız Türkiye'den şeker ithali Rusya ile anlaşmaya aykırı­ dır, olamaz! »

Kıbrıs Türkü gene konuştu Anayasa Mahkemesine! Anayasa çiğneniyor, haklar ·gaspediliyordu. O çırpınırken Türkiye Büyükelçiliğinin desteği şu sözlerden ibaret kalm ıştı : ·

'

«- Hadise çıkarmaya değmez. Kaç paralık şeker it­ hal edeceksiniz ki ? Durmayın üzerinde. Bırakın . . . »

Bırakın

...

Bırakın

...

Bırakin

. . . >>

*

Bütün bu biJgi ve tahliller; ileri sürülen fikir ve gö­ rüşler, üzerine parmak basmak, ışık tutmak istediğimiz gerçeği meydana çıkarıyorlar : 60


Kıhns davasında, birinci planda dikkate alınacak bir komünizm meselesi mevcuttur. Kıbpsın komünizm açı. sından arzetti�i büyük tehlike, üzerinde ilk durulacak problemdir. Bu, komünistlerden başka herkesi yakından ilgilendiren bir husustur.

· Ancak bu bilindi�i ve dikkate alındı�ı takdirdedir ki : Bugünkü maskelenmiş manzaranın ardındaki yarın­ ki gerçek sonuç şimdiden görülebilir. Ancak bu sayededir ki : Kıbrıs'taki komünist olan ve olmayan papaz, asker, sivil liderlerin hakiki maksat ve ard düşünceleri kısmen öğrenilebilir; tahlile, tasnife ve değerlendimıeğe tabi tutulabilir. Bu ışık altında yalnız Türkiye - Yunanistan ve İngil­ tere'nin değil; bilhassa Sovyetlerin, Demirperde memle­ ketlerinin, Birleşik Arap Cumhuriyeti'nin; self-determi­ nasyon yemiyle avla,nan Asya - Afrika milletlerinin ve bu­ gün tehlikeyi göz yumup görmemezlikten gelen Amerika B. D. başta, diğer 12 NATO memleketinin; bütün Orta­ doğu ve Akdeniz çevresi ülkelerinin, İslam Dünyası'nın Kıbrıs'la olan uzak-yakın, açık�gizli ilişkileri ve politikaları aydıntanır 2 2• O zaman, gösterilen diplomatik ( ?! ) faaliyetlerin 23, Moskova'ya ve di�er Demirperde merkezlerine yapılan ( 22 ) Bk. a ) Henry Bılnazet

1 964. b)

:

L'U.R.S.S. e t Chypre, L'Aurore, Paris, 31 J a n.

Rene Baumc : L'URSS

c) Rene Aug.

Lombard

1 964.

:

et

,

Chypre, La Su isse, Ge neve 9 .Feb. 1 964.

Tou rriant

dange re ux , Gazette de L a usa n ne , 1 8

ç ) Jean-Jacques Chouet : Une semaine de

1 8 Aug. 1 964.

t reve , Tribune de Geneve,

( 23 ) Bk. a ) Chypre devieni un test pour la diploma t i e gaulliste, Journal De Geneve, 1 7 M a rz 1 964.

b ) Greek Cypriot Conservatives Ape Re ds E u ropean edition, Pa-is,

B Apr. 1 964 .

,

New York Herald Trib�e

61


kai-şilıkh ziyaretielin 24; sorwiıhılan tarafından inkar olundu� halde, muhalifleri tarafından açıklanan,· red ve protesto edilen dış yardıml�mn, bilhassa çeşidli Sovyet silah vesaire yardımlannın 23; Lefkoşe-Atina-Moskova mü• nasebetlerinin 26; zaman zaman selfdeterrninasyoncu, enoc) Louis Maurice : Les Origlnııs et L'evolutloiı de la Crise Chypı-lote, Revue de Defense Nationale, Nancy, �ai

ı 964,

pp. 778-"80 ı . ç ) Les Chypriotes ne font pas echo a la campagne des pays Arabes

Contre les Beses Anglaises an Moyen-Orlent, Le Monde, Paris,

28 Mal 1 964. ( 24 ) Bk. a ) Pierre Lyantey : Dans Le GuApier De Chypre, Lıı Revue des deuıt Mondes, Paris, 1 Mal 1 964, pp, 56-65. b) Cypr�.�s and the Nea� East, Intell igence Dlgest, London, ı Oct. 1 964. ( 25 ) Bk. a ) Cypriote Cha rges Rıids Arm Greeks, The New York Tinıes, lnter­ natioı:ıal edi tion, Paris, 1 ı Jan. 1 964. b) Moskaus Hand über Cypern, Balsler Nachrlchten, Basel, 10 Mirz 1 964. c) Frltz Reı» Allemann : Mit Kriesen leben, Die Weltwoche, ZO· ·

rich, 1 4 Aug. 1 964. ç) Die Tat, Zürich, 1 7 Aug. 1 964. d) Verspiitetes Hilfsaugebot MoS:kaus an Makarios, Tages-Anzeiger,

1 7 Aug. 1 964.

Zürich,

e) Russia Agrees on Arnıs for Cypriots, Dally Telegraph, Lon�n,

ı Oct. 1 964. f) · Russian aid for Cyprus but no Arms mentioned, Financial Times, London,

2 Oct. 1 964.

g ) Tages-Anzeiger, Zürich, 3 Oct.

1 964.

h) Cyprus not getting loan from Russia, Financi al Times, London,

5 Oct. 1 964.

1 ) Cyprus Promisıid Soviet Fighters, The Times, London, 7 Oct. ı 964.

{ 26 ) Bk. a) Ausfalle Chruschtschews gegen die Türkei, Neue Zürcher Zeitung, Zürlch, 1 7 Aug. 1 964. b) Moskaus Antwort an Makarios, a. g., Morgenausgabe, 1 7 Aug. ı 964. · c ) Le CrIse Cypriote, Londres ne. s'ement pas des l 'avertlssement so­ vietique, Tribune de Geneve, Geneve, 18 Aug. ı 964. ç) Die Haltung des Kremls ?, Die Woche, Olten, 19 Aug. 1 964.

d) Michel Tatu : Moskııus Engagement auf Zypern, Nationai-Zeltung, Basel,

62

1 9 Aug. 1 964.


sisCi veya federasyoncu görltnmelerln ve ·Kibns üzerinde " ara düşüneeli politikalar izleyen kişilerin, teşekküllerin ve devletlerin gerçek kinilikleri, · plan ve programlannın hakiki hedef ve manalan 27 anlaşılır. Ada'yı Yunanistan'a ba�amak isteyen Gen. Grivas ile, Grivas'ın görüşüne göre «izledi� politika ile Kıbns'ı beynelmilel komünizıne lok­ ma yapacak» Makarios'un tehlikeli oyunlan, bunlara al­ dananlann da maiU:mu olur. 28, Zaman zaman Enosis fik­ rinde birleşen EOKA'cılarla, komünistlerin ve papazcılarm de#işik, birbirini tutmaz sloganlan da izah edilebilir. 29 ( 27 ) Bk. ıı ) Paul Vigneren :

Mekıırlos ) , Les Derni�res

( Moscou ııpprouve

Nouvel ln d'Aisııce, Strııssbourg, 2 J�tn.

b ) Andre

Mazieres : Moscou

1 964.

lntervlent A Chypre, Le Depkhe du

Mldl, Toulouse,

3 Jan. 1 96.ıt.

c) Ma karlos scored ııs Dupe of Recls, Turkish Cyprlote Likens Cyprus to Cuba, The New York Times, Paris edition, 1 .ot Jan.

1 964.

ç) Hans Wilfrlecl v. Stockhausen : Wlrd Cypern ein Mlıtel meer-Ku· ba 2, Der Republlkııner, Reppers-

wlll, d) Michel Tatu :

16

Jan.

1 96.ot.

.

Die sowjetlsche Einmischung In den Zypern-Streit, National-Zeitung, Basel,

1 964.

1 O Feb.

e) Soviet Assails West on Cyprus, The New York Times, Paris edition,

5

Mal

1 964.

f) Rene Houille : Va-t-on vers un rapprochemenı Turquie - U.R.S.S. ?,

La Vie Française, Paris, 7 Mai 1 964.

( 28 ) Bk. ıı) Makarios

Grivas Rift Over Soviet Military ald, The Times, Lon­

don, 3 Oct. 1 964.

b) General Grivas criticlsecl by formar aide, The Guardian, Manches­ ter, 3 Oct.

l 964.

c) Cyprus Rifts, Daily Telegraph, London, 5 Oct.

1 964.

( 29 ) Bk. ıı) Le Parti Communiste Chypriote se prononce pour L'enosls, Le Monde, Paris, 21 Junl

1 964.

b) Rolf W. Schloss : Der Erzbischof und seln llnksextremer Leibıı rtz, Tages-Anzeiger, Zürich,

19

Aug.

1964.

c ) Communlst Drlve In Cyprus Against Enosis, The Times, London, 26 Oct.

1 964.


Böylece, kendilerini ve milletlerini, dünyanın bir kıs• mını aldatanlar, gafletten uyanırlar ve hain değilletse, :milli menfaatlerinin birleştiği, insan hak ve hürriyetleri­ nin ,doğru yoluna gelirler.

64


KIBRIS'TA KOMÖNİZMİN TARİHİ :

KIBRIS'TA.IÜ İLK KOMÜNiST TEŞEKKÜLLER VE FAALİYETLERİ Yerli ve yabancı çok mahdud kaynaklardan tesbit edebildiğimize göre, Kıbrıs'ta komünizmin tarihi, 1924 yı­ lı sonlarında başlamaktadır. (Daily Telegraph) yazarı Downton da bir makalesinde : « Küçük çaptaki ilk Kıbns Komünist Partisi 1924'de kurulmaya çalışılmış; fakat, Ki­ lise'nin baskın karşı kuvveti ve Enosis sloganının yarattı­ ğı milli güç karşısında, büyük bir başarı sağlanamamış­ tın) demektedir. 30 Kıbrıs'taki ilk komunist faaliyetlerin bayraktan ve kızıl teşekküllerin kurucusu, kesinlikle söylenebilir ki, Doktor Nikolas Othon Yiavopulos'tur. 1898'de Ada'da doğmuş bulunan Yiavopulos, 1919-1924 yılları arasında Atina'da tıp tahsiletmiştir. 1924'de ser­ best hekimlik yapmak üzere tekrar Kıbrıs'a dönüp yerle­ şen Dr. Yiavopulos, bir yandan Umasol'da muayenehane­ sini açarken, diğer taraftan ilk iş olarak aynı kasaılıada bir kızıl yuvanın çekirdeğini teşkil edecek «<şçiler Kulübü»'­ nü kurmuştur. Başlangıçta� genel görünüşü ile Kıbrıslı işçilerin hak­ larını ·korumak, davalarını savunmak ve onların yaşayış( 30 ) Eric Downion :

Red sh a dow lies over

Greek-Cypriot .Unity,

graph, London, 6 Ocı. 1 964 .

'

Oelly Tel•· .

'

es


lannı geliştirmek amacıyla kurulduğu iddia edilen bu te­ şekkülün, kısa bir zaman geçmeden, bir kızıl faaliyet yu­ vası olduğu anl�ıldı. Açılışından az sonra bu kulüp, Yunanistandan ve di­ ğer memleketlerin komünist teşekküllerinden, geniş mik­ tarda, basın ve propaganda malzemesi yardımı görrneğe başladı. ·

(işçiler Kulübü) mensupları, bilhassa Yunanistan­ dan gelen komünist beyanname ve broşürlerini, Ada'nın dört bir tarafında dağıtıyorlardı. Dr. Yiavopulos ise şahsen, Atina ve Moskova'daki ko­ münist lider ve idareciler ile temas ve irtibat sağladı. Az bir müddet sonra, bir herher tarafından çıkarılı­ yor süsü verilen, onbeş günde bir yayımlanan ve açıkca (Kıbrıs Komünist Partisi ) 'nin yayım organı olduğuİıu ilan eden (Neos Anthropos) adlı Limassol gazetesinin de Doktor Yiavopulos'un eseri olduğu anlaşıldı.

Ortodoks komünistlerin çaba ve yardımlan ile bu ga­ zetenin köylere kadar yayılması sağlandı ve bu yoldan köylülerin de kışkırtılmasına çalışıldı. İşçileri İngilizlere ve yerli işvereniere karşı ücret bahanesiyle tahrikeden komünistler; köylüleri de, her yerde olduğu gibi, toprak problemleri ileri sürerek, toprak sahiplerine veya alacak­ lılara karşı isyana davet ediyorlardı. O tarihte Kıbrıs'taki işçilerin ve köylülerin de nor­ mal yollardan hal olunınağa muhtaç birçok meseleleri var­ dı. 1917 Ekim (Bolşevik) ihtilali'ni takip eden yıllarda bolşevikler, komünizmi bütün komşu ülkelere, Avrupa'ya ve tekmil Dünyaya yaymak için planlı surette çabalar sar­ fediyörlardı. Her memleketten getirttikleri yedi eleman­ lan Moskova'da yetiştiriyorlar ve onları tekrar geriye, 66


kendi memleketlerine yollayarak, oralarda komünist te­ şekküller kurmak ve kızıl ihtilaller tertiplemekle vazife­ lendiriyorlardı . Maceracılar tarafından kışkır:tılan ve kumanda edilen boş hayal peşindeki Yunan Ordusu'nun Anadolu'da, Türk­ ler tarafından uğratıldığı alır heziınet, Yunanistanda ko­ münizmin gelişmesine elverişli vasatın teşekkülünde çok müessir olmuştu. Maddeten olduğu gibi, manen de çök­ müş Yunanistanda komünizm kolaylıkla teşkilatlanmış ; 1 924'de Yunan Komünist Partisi resmen kurulmuş ve aynı yıl, M()skova'daki beynelmilel komünist teşekkülünün bir şubesi olarak tescil ve kabul edilmişti. 81 Yunanistanda gelişen kızıl teşkilatlanına, Dr. Yiavo­ pulos'un çabalarıyla Kıbrıs'ta da komünizmin ilk tohum­ larını ekiyordu. Köylerde yapılan kışkırımalar sonucu, 1925 Haziranında, borçlu bulundukları kimseler tarafın­ dan topraklan istimlak edilmiş köylüler, bir araya getiri!. mişlerdir. Böylece Umasol'un üç köyünde (Yermasoyia, Kilani ve Episkopi) , Umasol'daki Işçiler Kulübü 'ne bağlı bir (Köylüler Birliği) kurulmuştur.

Bu Birlik de Işçiler Kulübü'nün yolunda, onunla tam bir işbirliği halinde çalışıyordu. Dr. Yiavopulos, 5 Temmuz 1925'de, Ada'nın sulh ve sükununu kaçırmak tehlikesi taşıyan bir bozguncu olarak vasıflandırıldı ve Kıbrıs'tan Yunanistan'a sürüldü. Arka­ daşları, Dr. Yiavopulos'un başladığı işi, ara vermeden, de­ vam ettirnieğe çalıştılar. O'nun, Ada komünistleri liderliği vazifesi önce Kostas Skeleas'a verildi. Daha sonra ise bu ( 31 ) Dr. Alexander Chrisochoicles : Grkhenland, ( Der Wel tbolschewlsmus adlı kitaptaki Yunanistan başlıklı özel makale) , Berl i n - Leipzlg 1 936, ss. 87·1 0 1 .

67


liderliğe, 1925 yılı sonlannda Kıbrıs'a dönen, ccMoskova'da yetiştirilmiş» Haralambos Vatiliotis getirildi. · Vatiliotis, Tarım Bakanlığı tarafından Rusya'ya söz­ de mesleki eğitim görmek için gönderilmişti. Fakat ora­ da kıpkızıl bir komünist ihtilalci olarak yetiştirilinişti. Diğer birçok yerlerdeki örnekler gibi, Kıbrıs'ta da ( Kıbrıs Komünist Partisi) (K. K. K. ) 1924'de illegal, gizli olarak kurulmuş; resmen meydana çıkıncaya kadar faa­ liyetini (Işçi Kulüb ü) ve ( Köylüler Birliği) vasıtasıyla yü­ rütmeğe çalışmıştı. Henüz parti açıkca meydana çıkma­ dan da (Neos Anthropos Gazetesi) , bu partinin yayım or­ ganı olduğunu haber vermekteydi. Nihayet (Neos Anthropos) , 24 Aralık 1926'da kurulan ( Kıbrıs Komünist Partisi) 'nin ( K . K. K.) tüzük ve progra­ mı ile, umumi beyannamesini bütünüyle yayımladı.

( K. K. K. ) , burada hedef ve gayelerini belirtiyor ve bilhassa yapacağı mücadelelerin şu üç yönünü açıklıyor­ du : ( i ) İşçi ve köylü sınıflarının menfaatlerini ve eko­ . nomik gelişmeyi köstekleyen teşekküiler ve bugünkü Kıb­ rıs kapitalistleri ile mücadele; cc

(ii) İngiltere Kırallığının emperyalist boyunduruğun­ dan kurtularak Kıbrıs'ın siyasi istiklfılini kazanması için mücadele; ( iii) Kıbrıs'ta milletlerarası işçi hareketlerinin tesisi ve temini, ıbu maksatla da Kıbrıs işçi ve köylüleri için, di­ ğer memleketlerdeki işçi ve köylü teşekkülleri ile işbirliği yaparak Ada'da mücadele açmak.» Başlangıçta komünizm, Ada halkı tarafından büyük bir rağbetle karşılanmadı. Çoğunluğu teşkil eden köylüle68


rin derin inanç ve köklü gelenekiere ba�lı bulunuşlan; Ki­ lisenin bunlar üzerindeki koruyucu kuvveti ve ENOSİS için duyulan sonsuz istek, halkın Moskova'dan geldili bili­ nen komünizme, çekici vaid ve teklifiere rağmen, ilgi gö� termeyişinin başlıca sebepleriydi. Bu başansız sonuç�ar karşısında komünistlere, yerine getirecekleri pekçok iş ve vazifeler düşüyordu. Mamafih onlar daha işin başında dahi, bu hususta çok iyi yetiştirilmiş, toplumda komünizmin yayılmasına lüzuınlu değişiklikleri yapınağa muktedir ve kararlı, kur­ naz ve usta elemanlara sahip bulunuyorlardı. Birdenbire «komünizm»'den bahsederek, Moskova ile irtibatı açıklanarak bir teşekkül hakkında yapılacak pro­ pagandanın başanya ulaşmayıp, tehlikeli bir silah gibi ters tepebileceğini anlamışlardı. Kitleleri milli, ekonomik, dini ve geleneğe bağlı taraflanndan avlamak, kandırmak ve istismar etmek yolunu tutmak ve denemek zaruri idi. Her memlekette uyguladıklan bu malum taktik ile Kıb­ rıs'lıların milli hislerine seslenen, milli besteli «çağnlar» tanzim ettiler.

8 Ocak 19.27 tarihli ( Neos Anthropos) 'ta yayımlanan bir ya�ı ile : Bütün partilere mensup şehirli v�ya köylü, zengin veya «proleter», Rum veya Türk, Yunanistan'ı ve­ ya istiklali isteyen ve savunan bütün İngiliz aleyhtarı ele­ manlardan evvela bir ve beraber olup Kıbrıs'ın İngiliz sömürgeciliğinden; İngiliz esaret ve boyunduruğundan kurtanlmasına koşmaları talep ediliyordu. İlk defa olarak komünist bir parti tarafından yük­ seltilen bu çağın ile İngiliz sömürgeciliğine karşı tek . bir cephe teşkili zarureti belirtiliyordu. Bu cepheye; · şu :veya bu sebeple, İngiliz idaresini reddeden bütün Kıbn'shla-_ ••


rm, bütün sınıfların ve ·bütün partilerin katılmaları iste·

niyordu. Komünistler, Kilise'nin ve milliyetçilerin kendilerine karşı olduklannı; Türklerin ise asla kendilerine iltifat et­ mediklerini ve bila.kis büyük nefret duyduklarını biliyor­

lardı. Fakat, suret-i-Hak'dan görünerek, İngiliz emperya­ lizmine karşı olanlarla birleşik bir cephe kurmaktan ibü­ yük fadyalar umuyorlardı. Bütün çaba, plan ve teşebbüs­ leri boşa çıktı. İki parti arasında önceden başlamış bulunan müca­ dele ve münaferet, 1931 Aiustosunda tam bir kavga ha­

linde büsbütün parlamış · ve patlak vermişti. Kıbrıslı ko­ münistlerin aşırı davranışları, Hazirandan bu yana, dik­ kati çekecek derecede artmıştı. Yunanistandaki komünist- . ler tarafından da yardım ve teşvik gören Ada komünistle­ ri, ciddi bir huzursuzluk ve güvensizlik unsuru olmuş­ lardı. Şiddetli Yenizelos aleyhtarı bulunan Yunanistan ko­ münistleri, Ada'daki partiyi de kendi istikametlerinde faa­ liyete sevketmek için çeşitli yollardan tahcildere baş vu­ ruyorlardı. Bütün güçleriyle Kilise'nin ve bilhassa Rum­ Ortodoks Kilisesi'nin karşısındaydılar; Kıbrıslı Rumların

·

Enosis için gayretlerini reddediyorlardı; ve kapitalist diye Ada'daki arazi-mal-mülk ve sermaye sahiplerine karşı da şiddetli bir mücadele açmış bulunuyorlardı. K. K. K. idarecileri, Sovyetlerle olan ba�larını açı�a vurarak : «Kıbrıslı işçi ve köylüler için bir (Serbest Sov­ yet Demokrasisi ) sa�lamak üzere emperyalizme karşı mü­ cadele edilmesi» tavsiyesinde bulunuyorlardı.

Kalbul etmek lhımdı ki, 1931 olaylarının çıkmasında Kilise'nin ve milliyetçi liderlerin yanlış davranİşları da rol oynamıştı. 70

.


Komünist lider Vatiliotis, kargaşalık çıkarttıkları 2S Ekim 1931 tarihinde Nikosia'da tevkif olunmuş; Muavini Skeleas da, Nikosia'dan Limassol'a vardı� 26 Ekim günü, KomüniıSt Parti'nin kararlannı yayarken yakalanmıştı. Her iki kızıl kundakçı, Ada'dan dışan sürüİmüşlerdi. ·

Kargaşalıklar üzerine Hükumet, muhtelif yönlerden . yaptı� kat'i ve ciddi müdahalelerle Ada'daki sulh ve süklınun iadesini sağlamaya çalışıyordu. 15 Ağustos 1933'de Ceza Kanunu tadil ve islah edilerek, Hükumet idarecileri­ ne, komüriist ve k�mun dışı teşekkülleri gerektiğinde ka­ patabilmeleri yetkisi tanındı. Bu suretle hemen ertesi gün -16 Ağustos 1933'de- Kıbrıs Komünist Partisi (K. K. K.) ve diğer yedi komünist sendika ve teşekkül, kanun dışı ilan edildiler. ı 933 - ı 934'de, bir yıl süren devamlı çalışmalar sonun­ da, Kıbns komünistlerinin 28 yöneticisi tesbit edilip mey­ dana çıkanldı ve hepsi de suçlanna göre, en az 4 yıldan başlamak üzere �r hapis cezalanna çarptınldılar. Alınan bütün şiddet tedbirlerine rağmen, 1934 tevkif­ lerinden sonraki kızıl faaliyetler, hafif surette de olsa, bil­ hassa iki Kıbrıs'lı kardeşin çabalarıyla devam ettirildi. Bu kardeşlerden biri daha ziyade (Ploutis Servas) diye tanınan Ploutis Loizou Savvides, diğeri de Christos Sav­ vides'ti. Bunlar, 1941'e kadar, Ada'da bulundukları müd­ det, yeraltı faaliyetlerini idare ettiler. Bunlardan Ploutis Serıvas (veya Savvides) , ı 909' da Umassol'da doğmuştu. Komünist parti teşkilatında idareci olarak ilk meydana çıkması 1928'deydi. 1929 da önce Yunanistan'a, oradan da yetişrnek üzere Moskova'ya gitti. 193 ı yılında Ada'da pat­ lak veren isyanda bilfiil çalışmış olan P. Servas, gördülll tazyik neticesinde korkarak Yunanistan'a kaçmıştı. Fa­ kat, ı935 Eylülünde, Yunan Hükfuneti tarafında:n da «tehlikeli kızıl komünish olarak sınır dışına çıkarıldı. '

71


193 l 'de Ada'nın emniyet şartları ile ilgili olarak Kıb­ . rıs'tan uzaklaşmak mecburiyelinde kalmış Ploutis Servas, 1 Ekim 1935'de· :

«Ben Limassol'lu Ploutis Loizou Savvides, nam-ı-diğer Servas, Kıbrıs kolonisinde ikametim esnasında komünizm ve siyasetle ilgili hiç bir propaganda ve faaliyette bulun­ mayacağımı taahhüd ediyorum ıı şeklinde bir taahhüdna­ me ile Kıbrıs'a kabulünü istemiştir. İsteği reddolununca, Yunanistan'lı komünistlerin yardımıyla tekrar Rusya'ya kaçmış ve 1937'ye kadar ora­ da kalmıştır. Daha sonra Rusya'dan Amerika'ya geçrneğe muvaffak olmuş ve nihayet Kıbrıs'a dönerek, Hacı Pavlo adındaki arkadaşıyla birlikte 1938 yılında A. K. E. L. Ko­ münist Partisi nin nüvesini kurmuştur. Kendisi Limassol'­ da ve kardeşi Famagusta'da olmak üzere, yeni sendikalar kurarak işçilerin teşkilatianmasına daha çok hız vermiş­ lerdir. '

1937 Haziranında polisin eline geçen Kıbrıs Komü­ nist Partisi ·bülteni, bu parti ve mensuplarının yalnız Mos­ kova merkezi ile · değil, İngiliz Komünist Partisi Merkez Komitesi ile de alakah bulunduklarını ve Londra'dan da yardımlar gördüklerini oTtaya koyuyordu. 1938 yılı son1arına doğru Ploutis Servas, yasak komü­ nist eserler ·bulundurmak ve yaymak suçu ile takibata uğ­ ramış ve mahkum olmuştu. İkinci Dünya Savaşı'nın ilk yıllarından itibaren işsiz­ liğin ve sefaletin artışı, her yerde olduğu gibi Kıbrıs'ta da, komünist fikirlerin yayılma ve benimsenmesine yardımcı tesirler_yapıyordu. Savaş yüzünden bütün hür memleketlerde işçilerin durum\l ıbozuluyor ve bu sebeplerle milletierin bitkin hale 72

·


gelmeleri, Sovyetlere, komünizmi yayma imkan ve vasa­ .tını daha elverişli bir hale sokuyordu. Bilhassa 1941 ya­ zında, Almanlar Rusya'ya hücum edince, Kıhnslı komü­ nistler, 24 Aralık 1926'da kurulmuş K. K. K.'nın kanuni halefi olarak teessüs eden (Anorthotikon Kornma Erga:.­

menou Laou) A. K. E. L. (Reformcu Emekçi Halk Parti­ Si)'ni büsbütün geliştirmek fırsatını buldular.

Artık Kıbrıslı komünistler yakalanndaki rozet deliği­ ne kızıl yıldız üzerine oturtulmuş otak-çekiç'li alametlerini .rahatça takıyorlar; · Stalin'in foto�raflarını yalnız işçi sen. dika ve teşekkülleri lokallerine de�il, evlerinin, odalannın cİİvarlanna da asar olmuşlardı; ve bunlar her tarafta ser­ bestçe satılıyordu. A. K. E. L. Partisi, 14 Nisan 1 941 'de, Larnaka'daki Skarinou özel mitinginden sonra kurulmuştu. ·

Faaliyetlerinin bilhassa mahalli Belediye seçimlerin­ d�, rol oynamasını şiddetle arzulayan işçi !iderler, bu ku­ ruluşa büyük önem veriyorlardı. Zira, 193 1 'denberi tehir edilen Belediye seçimleri 1943'de yapılacaktı. Bu seçimle­ re muhakkak müessir ve hakim olmak gerekiyordu. Bu maksatla parti yöneticileri ; muhtelif teşekküller temsil­ cileriyle işbirli�i yapmak teşebbüslerine giriştiler. Seçim işlerini düzenleme�e mahsus bir Merkez Komites teşkil ettiler. Komünistler, Ada'daki işçi sendikalannda esaslı dayanak noktaları sa�larken, bir yandan da Belediye teş­ kilatı içine sızmak yolunda mühirn başanlar elde etmiş­ lerdir. Fakat Parti'nin kuruluş ve faaliyetleri, Basında ve ç�v­ rede ilgi ve sempati yaratmadı. Parti üyelerinin 1941 Tem­ muzunda Limassol'da ikinci mitinglerine müsaade isteme- . leri çabalarına kadar, Partinin sesi Ada'da hemen hiç d\l· yulmamıştı. A. K. E. L. Partisi mensupları, hali hazır dU. 71


rumlannda harbin tesirlerini belirtmek ve sorumlulardan hesap sormak, isteklerinin yerine getirilmesini talep etmek çabasındaydılar. S Ekim 1941'de tertiplenen bu ikinci mitingde, bu de­ fa birbirinin müttefiki olan İngiltere ile Rusya'nın arala­ rmda gelişen yakınlaşmanın, Ada'da İngilizler yaranna bir sonuca varmaması isteniyordu. Partinin kuruluşuna rastlayan başlangıç devrind�ki lideri Ploutis Servas'ın Genelsekreterliğinde A. K. E. L., mükemmel bir düzene ve tam bir çalışmaya Sirmişti. Par­ ti, kısa zamanda, Kıbrıs'ta Rum Ortodoks Kilisesi'nden sonra gelen başlıca disiplinli teşekkül halini aldı. Hala açıktan açığa «komünist partish)'ne g(ıya mü­ saade olunmadığı ve A. K. E. L. ancak (Reformcu Emekçi Halk Partisi) diye ortaya çıktığı için Servas mitinglerde, nutuklannı dinleyenlere : «Bayanlar ve Baylan) yerine kı­ saca «Yoldaşlar» diyemiyor; «İŞbirlikçiler ve aynı müca­ delenin yolcuları)) diye hitap ediyordu.

A. K. E. L. faaliyetlerinin işçi meselelerine inhisar et­ ti� propagandası yapılarak, işçiler arasında partiye ilgi sa�lanmak isteniyordu. Bilhassa Hükümetin, Sendikalara güveomediğini açıklaması ve Andreas Ziartides'in de dahil bulundı:tğu Sendika temsilcileriyle Kolani Sekreterinin 6 Nisan 1942'de yaptıkları görüşmede AKEL'in, Sendikala­ rın politikasını savunacağı husl.l.Suna işaret olunması, par­ tinin değerini çok yükseltmiştir. Ziartides, AKEL'in ilk Merkez Komitesi üyeliğine seçilmiş ve bu mevkiini bugü­ ne kadar muhafaza etmiştir. Ziartides 1944'de ( P. S. E.) İşçi Konfederasyonu Ge­ nelsekreterliği'ne gelmiş ve (P. S. E.) 1945'de kanun dışı bir teşekkül ilan edilerek faaliyeti yasaklanıncaya ve ken74


disi ile diğer 17 yönetici arkadaşı hapsoluncaya ·kadar bu vazifede bulunmuştur. 1947'de (P. S. E.) 'nin yerine kurulan ( P. E. O. ) Solcu İşçi Federasyonu'nun 'başına yine Andreas Ziartides pti· rilmiştir. Onun siyasi rengi dAima ve açıkca kızılhp mu­ hafaza etmiştir. Bilhassa 20 Ocak 1942'de Ziartides'in, 21 Ocak 1924'de ölmüş Lenin'in 18. ölüm yıldönümünü baha­ ne ederek, Nikosia İşçi Sendikalan adına Stalin'e çektili . telgraf, onun rengini ve kimliğini tesçil etmişti. Açıkca Kızılordu'yu, Sovyet Donanma ve Hava Kuvvetleri'ni de göklere çıkararak övdilğü bu telgrafla o, bütün komünist­ ler gibi, gerçek bir Moskova uşağı ve ajanı olduğunu orta­ ya koymuştur. Servas'ın dirayetli yöneticiliği ile AKEL şu gerçeği tesbit ve kabul etmiştir : Yıllardır Kilisenin tekelinde bu­ lunan ve Yunanlıların şiddetli his ve heyecanı olan Eno­ sis'i isti'mal ve istismar etmeyen bir siyasi parti, hiçbir zaman Kıbns'ta başarı sağlayamaz. Bu gerçeği değerlendirmesini bilen AK.EL, komünist­ lerin her yerde kullandıklan bir taktikle, 25 Mart (Yunan . İstiklal Günü) 'nü milliyetçilerle birlikte tertiplemeğe ve kutlamaya başladı. Esas bağlı bulundukları Moskova'nın görüş ve isteti başka olmasına rağmen AK.EL, sözde Enosis'i ısrarla sa­ vunmuş ve 194648 arası hariç, hep bu yolda ve yönde gö­ rünmüştür. Daha sonra ileri sürülen sloganlar «muhtariyet»'e ve « kendi mukadderatına hükmetme hakkı»'na çevrilmiş ve Ada'daki bütün binalar ve duvarlar bu ibarelerle kaplan­ mıştı. Buna rağmen AKEL, savunur göründüğü cenosis• teranesini ta o zamanlardanberi bırakmamış ve parıiııiD 75


31 Mart 1948 tarihli haber . bülteninde şunları yayınla­ mıştı : -«Milli Kurtuluş Birliği ))'ni tes1s etmek, Kıbrısın, Yu­ nanistan'a ilhakı için yaptığımız hürriyet mücadelesinin

ilk kat'i adımı olur. Üye sayısı 20.000 'i aşan EAS, bütün işçi teşekkülleri­ nin desteğini görmektedir ve bu mücadelenin öncüsüdür. Kıbrıs Çiftçiler Birliği ( EKA) , Gençlik Hareketi Teşekkü­

lü (AON ) , ve kalabalık sayıdaki «ilerich> mensuplan ile orta sımflar ve aydınlar hep bizimle beraberdirler. nza .

İstikiale kavuşuncaya kadar her şarta ve anlaşmaya gösteren AKEL'cilerin bütün uysallık ve yu:rnuşaklık­

larının muvakkat bir zaman için seçilmiş taktikler olduğu

Aşikardı. Kısa bir süre : « Enosis ve yalnız enosis)) fikrinden ay­ nlmak bile, partide büyük kargaşalıklar yaratmıştı. 1949 başlangıcında kurulan İstişari Meclis ve Belediye seçim­ lerinde, Ortodoksiara ve diğer .siyasi rakiplerine karşı oy­ avcılığında eski taktiğe, «yalandan enosisçiliğe)), başvur­ mak zarareti kendini göstermişti. AKEL Genelsekreteri E. Papaioannou, 28 Nisan 1954'­ de Londra'da düzenlediği bir basın toplantısında şunları söylemişti : «Bazı kimseler şu hususu anlamakta güçlük çektikle­

rini ileri sürüyorlar : Yunanistandaki idare bizatihi Ame­ rikan tesir ve kontrolünde bir monarşik faşist rejim ol­ duğu halde, Kıbnslılann, Kıbrıs'ı Yunanistanla birleştir­ mek için . giriştikleri mücadelenin manası nedir ? Açıkla­ yayım : Yunanistan halkının banş ve milli hakimiyet için sar­ fettiği çaıba ile, Kıbnslılann milli rehabilitasyon yolunda 76


verdikleri mücadeleyi

birbirinden

ayırmamak . gerekir.

Bunlar aynı mücadelenin birer bölümü ve safhalarıdır. Yunanistanda hükumetler gelip - gidiyor; fakat Yunan hal· kı hep oradadır ve aynıdır. Hele Yunanistan ve Kıbns

halkı milli istiklallerine bir kavuşsunlar; ondan sonra hangi tip bir rejim altında yaşayacaklarını bizzat kendi­ lerinin seçmeleri kolaydır.» İkinci Dünya Savaşı yıllanna dönülürse, AKEL'in gerçek hedef ve maksadının Ada'yı Akdeniz'de bir komü­ nist üssü haline getirrnek olduğu hatırlanır. Komünist Partisi'nce 9 Şubat 1940 tarihinde yayımianmış bülten, bunun açık ve kesin belgesidir. Rusyanın savaşa katılma­ sına kadar Hükumete karşı işsizliği istismar edip, işsiz­ Ieri ve işçileri kışkırtmakla yetinen AKEL !iderleri, 16 Haziran 1 943'den sonra Ordu'ya sızınayı da ihmal etme­ diler. Önce, Kıbrıslı Sabık Muharipler Birliği'ni teşkil ettiler. Bu Birlik vasıtasıyla hem silah altındaki askerlerle irtibat; hem de askeri hizmetten ayrılır ayrılmaz bunla­ rın AKEL'e iltihaklarını sağlamak kolayca mümkün olu­ yordu. Partinin 17 Merkez Komitesi üyesinden 1 1 'i ne­ ferdi. Beş yıl sonra - 1 948'de - AKEL Genelsekreteri E. Papaioannou basma şunu açıklaınıştı : « Eğer savaş em­ peryalistlerle komünistler arasına intikal etseydi AKEL, kızİlların tarafını tutacaktı» . 1 945'de akdedilmiş AKEL'in Dördüncü Yıllık Kongre;­ si gündeminde eiı önemli konulardan biri Servas'ın istifa­ sı olmuştu. Neticede, O parti içinde kalmış, fakat MeFkez

Komitesi dışına çıkarılmıştı. 1947'deki Beşinci Yıllık Kon­ gre'de Se:ııvas, tekrar Merkez Komitesi 'ne katıldı. Limas­ sol'da yapılan Belediye seçimlerinde komünistlerin ekse-­ riyeti kazanması üzerine P. Servas, Belediye Başkaniıiı 'na 77


getirilmişti. Servas, bir malıkurniyet meselesi yüzünden, daha ISOnralan yapıl mış olan seçimleri kaybetmiştir. Onuiı AKEL Merkez Komitesi ile ilişiğinin kesilmesi 1952 Ağus­ tos'unda olmuştur. Bozgunculuk isnadiyle, diğer ileri ge­ len bazı komünistlerle birlikte partiden ihraç edilmiştir.

KOMÜNİSTLERLE KİLiSE'NİN İŞB1RL1d1

İkinci Dünya Savaşı'nın Avrupa'da sona ermesini mü­ teakip, yapılan seçimlerde, Baş despotluğu da AKEL Ko­ münist Partisi'nin adayı olan, 14 yıl Başpapazlık maka­ mında vekaleten kalan, Pafos Piskoposu Leontios kazan­ mıştır. Bu tarihlerde Atina Radyosu ile Yunanİstanın Bir­ leşmiş Milletler' deki daimi delegesi Ksantopulos-Palamas ( Xanthopoulos - Palamas ) 'ın Kıbns Hükumeti'ni komü­ nistleri desteklemekle itharn etmeleri, bilhassa bu Pisko­ pos Leontios'un faaliyetlerinden ötürüydü. Piskoposluk vazife ve yetkisini kötüye kullanarak Leontios'un teşkil et­ tiği LEONTİOS CEBHESİ'nin· tamamen AKEL nüfuzu al� tında olduğu herkesçe biliniyordu. Komünist Partisi'nin beslediği ve desteklediği bu Cebhe'ye yapılan yardımlan Piskopos Leontios'un reddettiğine dair en küçük bir ka­ yıt mevcut değildir. Leontios, AKEL'in desteği ile Başdes­ p ot seçilişinden hemen bir ay sonra öldüğü için, komü­ nistlerin hizmetlerine şükran karşılığı onlarla işbirliğine devam edip etmeyeceği tam manasıyla belli olamamıştır. Onun yer-ini alan bugünkü Başpiskopos Makarios'uiı, dirayet ve ferasete fazlası ile sahip bulunduğu aşikardır." Onun komünistlerden gördü­ ğü destek ve yardımı büyük memnun lukla kabul edişi, Rum milliyetçisi anti-komüni•st politikacılan büyük endi­ şelere düşürmektedir. Leontios'da mevcut siyasi

78


AKEL YÖNETİCİLERİ ARASINDA DEÖİŞM ELER 1945'deki AK.EL Dördüncü Yıllık Kongresi'nde Servas,

Merkez Kornitesi dışında bırakılınca, O'nun GenelsekR­ terlik görevine, Lefkoşe'li Fifi Yuvanos

( Fifis İ oannou)

getirilmişti. O da P. Servas gibi, Moskova'da yetiştiiiimiş ve Yunanistandaki komünist hareketlerine katılmış tecrü­ beli . bir ihtilalci idi. Aynca kuvvetli kalem sahibi idi

ve Anayasa taraftarı görünerek kullandığı maskeli taktik ha­ reketlerine önem veren bir kızıl komiteciydi. Fifi, yayım- . ladığı «Fos)) adlı akşam gazetesinde, daima Anayasa'nın kabulünü teklif eder ve savunurdu. Fifi Yuvanos ( Fifis İoimnou) 'ya halef olan Ezekiel

Genelsekreterlikte

Papayuannu ( Exehiel Papaioannou ) ,

İspanya İçharbi'nde gönüllü olarak bulunmuş bir emekli askerdi. 1 908'de Limassol bölgesindeki Kellaki'de doğmuş­ tur.

1 930'da Londraya gitmek üzere Kıbrısı terketmiş bu­

hman Papayuannu, gönüllü olarak katıldığı İspanya İçhar­ bi'nden 1946'da dönünceye kadar, bütün

gücünü komü­

nizm yolunda harcamıştır. Onun liderliğinde gittikçe gelişen AKEL, Kıbrıs'ın en başarılı ve disiplinli siyasi partisi haline gelmiştir. İlk teş­ kilat merkezi Lefkoşe idi. Limassol, Baf, Magosa, Girne ve Larnaka'da da kuvvetli şubeler açmış AKEL, Papayuannu liderliğinde kızıl faaliyetleri Ada'nın diğer bütün kasaba ve köylerine kadar yaymış bulunmaktadır.

Limassol ve

Larnaka Belediye Başkanlı�larına AKEL Merkez üyeleri seçilmişlerdir. Yine AKEL Partisi 'nin işbirlikçileri komü­ nist sendika ve teşekkül mensupları,

Ada' da çeşitli

rijbaşlarına getirilmişler ve bütün resmi - hususi ustalıkla yerleştirilmişlerdir. nı

da

Farnagusta Belediye

temsilci seçilmiş

Başka­

1953 'de bir kimsedir.

Kıbns Barış Komitesi ( PEE ) üyesidir

Dünya Banş Konseyi'ne

köp­ sektöre

ve


195S'de kayıtlı üyesi 4.000 kadar olan AKEL'in bugünkü kayıtlı üye sayısı 40.000 'dir. Fakat onun asıl kuvveti ve kadrosu, sızdığı, yerleştiği v� kontrolu altına aldığı işçi, köylü, esnaf ve meslek teşekküllerindeki kuvvesi ile hesap edilmelidir.

AKEL'E BAGLI TEŞEKKÜLLER : Tahminen 40.000 kadar üyesi ve Temsilciler Meclisin­ de S mebusu bulunan AKEL Komünist Partisi'ne bağlı te­ şekküller şunlardır : 1 - Üye sayısı SO.OOO'e yaklaşan Kıbns İşçi Federas­ yonu (P. E. O. ) 2 . - 25.000 üyeli Kıbns Çiftçtler Birliği (E. K. A. ) 3

-

Üye sayısı 20 OOO'i aşan Milli Kurtuluş Birliği. (E. A. S.)

4 - 20.000 üyeli Birleşik DemoJUatik Gençlik Teş­ kilatı (E. D. O. N. ) ve AKEL Gençlik Teşkila­ tı (A. O. N. ) Bunlar, Kıbrıs Rum gençliğinin % 25'ini teşkil etmektedirler. 5 - Üye sayısı 15.000'i aşan Kıbrış Demokratik Ka� dınlar Birllğt ( P. O. G. O. ) veya ( P. O. D. Y.) Bu teşekkül Kıbnş'lı kadınlar arasmda çok ge­ niş ve tesirli faaliyetler göstermektedir. 6 - Kıbns Banş Komitesi ( P. E. E. ) 7

-

Kıbns Küçük Dükkıincılar Birliği ( P. E. M. )

8 - Kıbns Milli Talebe Birliği ( P. E. O. M. )

9 - Kıbrıs Profesyonel Motorist Birliği (P. E. E. A.) 10 - Genç Çiftçtler Birliği (A. E. N. ) so


Şu hususu önemle kaydetmek yerinde olur ki, AKEL Komünist Partisi'ne kayıtlı bulunan üyele;r ile, komüı1if.t temayüllü Rumiann miktarlan 170.000 il! lSO.OOO'e .• rriaktadır ve bu yeklin, Ada'daki Rum toplumımun %.. 43'· ünü teşkÜ etmektedir. · .-i ı .

AKEL'in GAYELERİ : AKEL Komünist Partisi, Kıbfts'ta ıbir «Batımsız De:. mokrasi» kurulması için gereken her türlü gayret ve faa� liyet e haşvuraca�nı. lideri M. Andreas Papayuannu'nhri a�ından ifade ve ilan etmiştir.

Moskova Beyannamesi'nden mülohem olarak AKEL, ana politika olarak aşağıda belirtilen şu hususlann izlen­ mesini ve gerçekleştirilmesini istemektedir : a. Kıbns Devleti, siyasi bakımdan olduğu gibi, ekonomik bakımdan da bağım sız olmalı dır; 'b. Anti - emperyalist olmalıdır;

c. Askeri bloklara ve üslıere muhalefet etmelidir; ç. Batılı

olunmalıdır;

sermayenin nüfuz ve ·

hakimiyetine mini

d. Diktatörce olmayan hükumet usulleri kullanılma­ lıdır;

e. Sosyal teşekküllerin ve siyasi partilerin kurulma­

sı hak ve imkanlan millete tanınmalıdır;

f. Köylülerin ve işçilerin faydalanabilmeleri için ge­ randımanın alınmasına yarayıcı zirai tedbirler alınmalı ve bu husustaki gerekli bİlgi�er ilgililere öğretilmelidir. re ken islah edici ve iyi

·

Bir kısmı ınılkul ve milli görünen bu isteklerisı hep­ sinin ardında aynı komünist plan ve programınaD aizli ll


olduğu şüphesizdir. Komünistler, başlangıçtan beri, gü­ dülecek en .do� ve gerekli siyasetin, İngiliz Milletler Ca­ miası He bütün münasebetlerin tamamen kesilmesi oldu­ ğuhu savunmuşlardır. Fakat, uzun müddet sömürgecilik altında kaldıktan sonra, İngiliz Milletler Camiası ile bü­ tün bağları kopannanın da bazı hazırlıklan gerektirdiği­ ni kabul ediyorlardı. Bu sebebiedir ki, .gerekli hazırlık­ lar tamamlanıncaya kadar. AKEL Komünist Partisi, Kıb­ rıs'ın Milletler Camiası'na (Commonwealth) 'e beş yıllık bir süre için katılmasını müsbet karşılamıştı. . Komünistler aynı zamanda, Kıbrıs halkının siyasi is­ tikbalini serbestçe tayin edebilmesine engel teşkil ettiği­ ni ilei1i sürerek, Zürich ve Londra Andlaşmaları'ndan memnun olmadıklannı da belirtmişlerdi. Türk ve Yunan askerlerinin Kıbrıs'a yerleşmelerin­ den hoşlandıkları gibi, İngilizlerin üslerini alıkoymalan­ na ve Kıbrıs semalarını, liman ve topraklarını askeri mak­ satlar için kullanmalarına da şiddetle itiraz etmekte ve bu konuda en ufak bir tahammül ve müsamaha göster­ mek istememektedirler. Komünistler, hiçbir sılret ve şekilde demokratik ol. madığını iddia ettikleri Seçim Kanunu'nun, AKEL Ko­ münist Partisi'nin kuvvetini arttıracak ve sesini gereği kadar duyurabilecek bir << Nisbi Seçim Kanunu» ile mut­ laka yer değiştirmesi lüzumuna inandıklarını her fırsat­ ta belirtipcekten geri kalmamaktadırlar. Bu suretle k� münistler, «Sosyal adalet, demokrasi, insan hak ve hür­ riyetleri, milli menfaat)) savunucusu: kesilerek, gerçek parlamentoya ait müesseseleri, hep bakın demokratik haklarını ve siyasi serbestliğini genişletmek ve korumak iddiası ile, .bir «Milli Kurtuluş» mücadelesi yapmakta ol­ duklarını ileri sürtnektedirler. 82


komü­ .şiddetle

Kıbns 'ın ekonomik geleceği ile de ilgilenen

· nistler,

Mak.aııios'wı bu husustaki . politikasını

yennektedirler. Kıbns'ın ekonomik gidiş ve . davranışını

<<geri ·kalmış . ve malıvolmuş bir ekonomi» diye . vasıfla'n­ dıran komünistler, Kıbrıs Cumhurbaşkanını, ekoiıomik ·

siyasetini değiştirmeye davet etmişlerdir. Bu noktada önemli bir vakıa da şudur :

ler, Bayındırlık İşleri

AKEL'ci­

Dairesi'ndeki işlerinden çıkanl­

makla tehdit edilmiş olan hem Türk, hem de Rum İşçi Sendikalan üyelerine sinsi sinsi müracaatta buhındukla­

n halde, Ada'daki Kıbrıs'lı Türkler tarafından hiç bir il­ gi ve iltifat gönnemişlerdir. Esasen, AKEL Komünist Partisi'nin Kıbrıs'ta ilk kuruluşu. sırasında da Tür.kler hiç ilgilenmemişlerdir.

195 l 'den sonra bir - iki Türkiye­

li kömünistin de Kıbrıs'ta faaliyet göstermeleri . ile bazı

münasebetler başlamışsa da ciddi bir önem kazanmamış;

hele son hadise ve mücadeleler, bir milli volkan haline ge­ tirdiği Kıbrıs Türkü içinde komünizmin ve komünistin barınmasına yarayaca.k her fırsat ve

imkanı büsibütün

ortadan kaldırriuştır. . Komünistler bilhassa, << siyasi şartlara bağlı olmak� . sızın» Kıbns'a teklif edilen Sovyet yardımını başlangıç­ ta derhal kabul etmediği için Makarios'u şiddetle suçla­

mışlardı. AKEL'ciler, Sovyet

Bloku meni.leketlerle ya­

pılacak ticareti ve Ruslann her alandaki yardım teklif­ lerini, Kıbrıs'ın ekonomik, sosyal, politik ve askeri du•

rumunu kurtaracak ve kaJ.kındıracak biricik yol ve im·

k�n .kaıbul ediyorlardı. Makarios'a da, bu yardım teklifleri­

ni minnet ve şükranla kabul etmesi tavsiyesinde ' bulunuyorlardı.

· ·

·

·

Başlangıçta, AKEL Komünist Partisi'nin bu çeşit tenkit, teklif, tehdit ve tazyiklerine karşı koymaktan: çe-

••


o

kinen Makarl s, daha sonra Sovyetlerle büyük bir şe­ ·

ker anlaşması imzaladı. 1961 yılı

içinde,

Bu anlaşma gereğince Kıbns,

Rusyadan

yıllık ihtiyacının yansı -

5000 ton - ortalama olarak

kadar şeker ithal etti ki, bu

vaktiyle İngiltere'den satın aldığı miktara tekabül etmek

­

.teydi.

AKEL'ciler, Sovyet Bloku'nun yardım ve tekliflerini, daima, Hükumet ile anlaşmalannda bir baskı ve şantaj vasıtası olarak kullandılar Böylece AKEL, bağlı ve em­ .

rinde bulunduğu Moskova'nın Kıbrıs'a yöneitHmiş siyasi ve iktisadi politikasının

ehemmiyet

ve

ciddiyede izlen­

mesi ve gerçekleştirilmesi yolunda, üzerine düşen vazife

yi

yerin

e

­

getirmek ça�asındaydı.

AKEL'in baskı ve nüfuzu 1961 yılından bu yana büs­ bütün artmış ve 1963'den sonra ise, Kıbns'lı komünist­

lecin i 91:eklerini de aşan tutumu ile Makarios'un Kruşçef'­

le sarmaşdolaş oluşu,

AKEL ve Makarios politikalannı ·

tam bir mütabakata erdirmiştir. İkinci Dünya

Savaşı'ndan bu yana, AKEL lid�rleri,

sık sık Demirperde gerisi gitmekte; mekte;

memleketlere ve merkeziere

Komünist Blok'un liderleriyle tanışıp görüş­

düzenlenen « emir alma); ve «müşterek plan ve

program uygulama» toplantı ve seminerlerine katılmakta­ dırlar.

SOL DIŞ POLİTİKA ve DEMİRPERDE İLE ALAKA : Doğu Bloku mem leke tlerinin hemen hepsi, Kıbrıs ile

Sovyet Rus­ e Yugoslavya'nın Kı'bns'ta de­

sıkı diplomatik ,inünasebetler kurmuşlardır. ya, Bulgaristan, Romanya v vamlı

diplomatik

temsilcileri vardır.

Diğer Demirperde

memleketlerinin Atina veya Kahire'deki sefirleri akredi­ tedirler. Kıbns'ın dışandaki sekiz sefaretinden bir tane-

84


si' Moskova' dadır. Komünist memleketler.t ticaret anlaş­ malan imzalamak, enformasyon merkezleri açı:ıı·ak, kü­ tüp�eler kurmak; turist, sporcu, sanatkar ekipleri ıön­ derın�k suretiyle ve aynca, AKEL ile diöer komünist . t� şekküllere gizli para yardımı . yapmakla Kıbrıs'taki . ko­ münist cereyanlannı sistemli bir şekilde desteklemekte­ dirler. Açık destek ve faaliyetler daha ziyade propaganda ve bilhas'Sa komünistlere hoş görünme gayretleri şekliıl­ de tezaıhür etmektedir. Kıbns'ta tertiplenen Sovyet Filiriı Haftası münasebetiyle Ada'ya tanı.nmış Sovyet filim yıl­ dızlanmn· gelmesi; Gagarin'in, Sovyet Futbol Takımlan'­ mn, Bolşoy Balesi'nden bir grubun Ada'yı ziyaretleri; Kıbrıs'lı gazeteci, vekil ve mebusların Rusya'ya dave.t edilmeleri bu meyandadır.

.

Gizli destek ve faaliyetleri katiyede takip ve tesbit etmeye şüphesiz imkan olmamakla beraber, AKEL'in kuvvetılenmesi ve gelişmesi için Parti idarecileri ile iş.bir­ liAi yapıldıAı, komünist teşekküllerle, gazetelere ve şahıs­ lara para yardımmda bulunulduğu aşikardır. - Sahife 55 - 60'a bakınız - . Büyük sayıda personeli olan Lefkoşe'deki Sovyet Se­ fareti, açık ve gizli destekleriyle bu faaliyetleri organize .etmekte son derece müessirdir. Kıbns Basıni'nda SJk sık «Rus Büyükelçiliği faaliyete geçti» gibi başlıklar altmda ;

«Köylüler.e kadar giden Elçilik mensupları ve bizzat Bü­ yükelçi Yermosin. propaganda yaparak Rusya ile Demir­ perde memleketlerini Dünya Cenneti olarak vasıflandır­ rnaktadırlar. Resmi makamlar bunlara ses çıkarmamakta­ dır. » u şeklinde haberlere rastlanmaktadır. Komünistlerin, İngiliz . üslerini Ada'dan çı� ve bÖylece NATO'nun Doğu kanadım zayıftatmak . � ( 32 ) Halkın Sesi Gıızetesl, Lefkoşe, 20 EyiOI 1'9.62. ••


Sovyetlerin Akdeniz'deki stratejik emellerine uygun bir tx>litika, bilhassa AKEL ve PEO tarafından yürütülme�e ve Makarios'a da beniınsetilmeA"e- çalışılmaktadır. AKEL, defalarca Sovyetler Birliği'ni Kıbns Rumlan davasının şampiyonu olarak göstermeye çalışmış ve Kıbrıs'ın «Mil­ li Kurtuluş Mücadelesi »'ni Sovyetlerin desteklemesinil öv­ müştür. Fakat Sovyet Hükumeti, Kıbrıs'ın bağımsızlığını tanır göııünmekte, Kruşçef, İngiliz Başbakanı A. Doug­ las - Hom'a gönderdiği mesaj ında : «Bu anlaşmazlıklar.. bağımsız bir devletin, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin iç işlerine açıkça müdahale etm{!k için bir bahane olarak kullanıl· maktadır» demekte itina gösteriyorlardı. 33 «Kıbrıs Postası» gazetesindeki bir haberde, Rodos'la Girit arasındaki küçük adacık Karakas.tiri'yi, Kıbrıs'a ya­ pılacak Sovyet yayınları için kullanmak üzere satın al­ mak isteyen Sovyetlerin teşebbüsünü, Yunan Emniyet makamlarının önley!şi bildiriliyordu.84 1941 yılı 14 Nisan'ında kurulan AKEL, 1955 - 1959 yıl­ lan ara'Sında faaliyetten alıkonmuşsa da, 25 yıldanberi açık ve gizli çalışmalanna devamla, Kıbns'ta kayıtsız şart­ sız bir self - determinasyonun gerçekleştirilmesini savun­ muştur. 196Ö'da AKEL, Parlamento' da beş koltuk pazar­ l ı�ı ile Makariosun seçim anlaşmasım kabul ederek, O'­ nun Anayasa'yı değiştirme teşebbüsünü ve Sovyetlerle sarmaş - dolaş tarafsız ( ? ! ) dış politikasını desteklerneyi borç ve vazife bilmiştir. AKEL, Kılbns'ın ba�ımsızlığına kavuŞı:nasından bu yana geçen süre içinde partly� «Va­ tansever» ·.b�r "görünüş verrneğe ve komünistlerin ba�ni­ sizlık · mücadelesi ile ilgili · ha tıralarının ·. silinmesine ça. lışmaktadır. Parti · görünürde, yalnız ve yah::ıız, kendi nü­ fuz�np- arttıı:nak ve Ada'daki işçilerle gençlik ar&sında 1

ı .

( 33 ) Moskova Radyosu, 7 Şubat 1 964 BültenL

( 34 ) Cyprus Mail, 28 Ocak l964.

·


tesirini genişletmek için çalışmaktadır.

·

şahsi çıkarı için Moskova ile ve K.ııbns'h işbirliğini en meşru ve mubah

yol

.

. Siyast .

:bilen

.Moskova'ya bağlı ard fikir ve gizli planlar

hırsı

ve

komünistlerle Makarioa· da,

üzerinde:çah·

şan AKEL de i:ki yüzlü politikalarına devarn edegelmek­ tedirler. AKEL'in fırsat ıkolladığı aşikardır. AKEL, Maka .

·

rios'a meydan okumakta ve ilk yapılacak seçimlerde

i·k·

tidara geçmek imkanlarını hazırlamaktadır. Kıbrıs dışındaki komünist kaynaklar, ısrarla AKEL' . in artan gücünü belirtmektedirler. 30 Ocak 1964'de Prag

Radyosu'nda yapılan bir görüşmede Papaioannou şunla­ rı söylemiştir : cc Ada'da başlıca iki siyasi kuvvet ve grup

vardır ki bunlar da Başpiskopos Makarios'un temsil et­ tigi grup ve Ilerici Emekçi Halk Partisi . AKEL'dir. » lS Ocak 1964'de Fransız Komünist gazete l'Humanite A K E L'den, «Ada'daki en iyi teşkilatianmış ve önemli parti » olarak bahsetmiştir. Gazetenin ifadesine göre Ma­ karios'un Demokrat Cephesi <� sadece bir farklı menfaat­ ler koalisyonu» idi. S Şubat'da l'Humanite'deki bir de­

med dolayısıyla Papaioaiınou şöyle

takdim

edilmiŞti:

<� B ugün l(ıbr:ıs halkı arasındaki bütün kuvvetıleri bağım­ sızlık için s.eferber etmekte baş rolü oynayan, Kıbrıs'ın en büyük siyasi partisi AKEL'in Genel Sekreteri. » ccbaşta Sovyetler Birligi olmak üzere, kuvvetli Sosyalist blok'un.» desteğinden Krbrıs halkı için Papaioannou

bir teminat ve Gesaret kaynağı olarak hahsetmiştir.

Tass gibi Kıbrıs'da bir muhabir bulunduran Prayda, 6 Ocak 1964 tarihli sayısında

AKEL'in

Genel Sekreter

Yardımcısı Andreas Fantis ile yapılan bir görüşıileyi yınlamıştır. Genel Sekreter bütün

cc barışsever u,lusları>'ın

YardrmcısJ Kıbrıs'ın

ya­

Sovyetlerin ve milli:· kJU.'tUhıt

mücadelesini desteklediğini tekrarlamıştır.

· , .

·

;


Bir ay sonra, Çekoslovak Haberler Ajansı

CTK

ile

yapılan bir mülakatta Fantis, Ada'yı NATO tahakkümü altına sokmak isteyen bir plan olarak, harışı koruma kuvveti

gönderilmesi

tekliflerini

Kıbrıs

·ha�kındaki

Anglo reddetmiş

Hükumetinin

_

Amerikan bulunma­

sını. memnuniyetle 'karşıladı�nı belirtmiş, Kıbrıs halkı­ nın meşru davasını ancak Birleşmiş Milletierin hallede­ Fantis

bileceğini ifade etmiştir�

aynı zamanda Lef­

koşe' deki Arnerikan Büyükelçiliği'nin ıbombalanrn.ası ola­

yını, Kıbrıs'ı NATO planını kabul etmeye zorlamak için yapılmış bir emperyalist suikast

olarak vasıflandırrnış­

hr. AKEL bu gibi tahriklere karşı koymuş ve halkı buna benzer hareketlerden kaçınmaya davet etmiştir. Kruşçef 7 Şubat'da İngiliz, Amerikan, Fransız, Türk . ve Yunan hükumetlerine, İngiltere Douglas - Home tarafından

Başbakanı Sir Alec

«rnütecaviz» ve «mesnetsiz»

. olarak vasıflandırılan bir mesaj gönderdiği zaman,

kova . Radyosu Fantis 'in, Kruşçef'in mesajını

Mos­

Kıbrısfila­

« büyük bir sevinç ve mernnunlukla » karışladıklarını

rın

.l;lelirten sözlerini tekrarlamıştır. -AKEL, Kıbrıs'ın Londra Konferansına katılması ola­

·

yında Sovyet propagandasının aleyhte olduğu zamanlar­ da bile, Baş kan Makarios'u destekleme siyasetini devam . ettirmek hususunda daima dikkatli · davranrnıştır. Fakat diğer Sovyet propaganda sloganları - NATO'ya ve İngiliz üsl�rine hücurn eden ve Kıbrıs

y

meselesinin

Birleşmiş

Milletiere götürülmesini iste en sözler - AKEL'in deımeç­ .· lerinde yer almış ve tekrar 3.ıunıştır.

)

Kıbrıs'daki komünist

kampanyasının diğer bir cep­

· hesi'l:le, ıher iki Jnernleketin Rumiara karşı Türk'leri tut­ · tuklan iddiasıyla, Kı:brıs halkoyunu İngiltere ve Ameri­ ka aleyhine çevirmek için yapılan teşebbüslerdir .

.

88

'


9 Şubat 1 964'de Kıbrıs komünist basınında, İngiliz askerlerinin Rwn << kurbanlarını » Kıbnslı Türk'lere teslim edilmekte olduklarına· dair iddialar ileri sürülüyor­ du, ve iki gün sonra da «müsamahakar İngilizleıin göz­

leri

önünde» Türk'lerin

haberleşmelere mani oldukları

ha�kında raporlar yayınlanıyordu. 14 Şubat'da, günlük komünist gazete Haravglıi, İngilizlerin Türk mütec!viz. lere silah verdiklerine dair iddialarda bulundu.

Gazete

RAF'ın, Limasol ve Episkopi'nin Türk semtlerinde siüh

boşalttığını ileri sürüyordu. SENDtKA. FAALİYETLERİ :

Buıhran

haşladı�ı zaman liderlerinin

Mos ova'da ol­

du� bildirilen, komünistler idaresi altındaki Pan - Kıbrıs İşçi Federasyonu ( PEO ) , uluslararası komünist cephe teşkilatı Dünya Sendikalar Federasyonu'na üye olmuş­ tur ve Genel Sekreter Andreas Ziartides, Dünya Sendika­ lar Federasyonu Genel Konseyinde ve İcra Komitesinde, aynı z�anda AK.EL'in Merkez Komitesinde çalışmakta­

dır. 42.000 üyeye sahip oldu� iddia edilen ( Kasım 1963 ) PEO Kıbrıs'daki teşkilatlı işçilerin

takriben

%

60'ını

temsil etmektedir. En yakın raki:bi, takriben 15.000 üye­ li Sağ - Kanad işçi konfederasyonu SEJ('dır; fakat pek iyi idare edilmemektedir. Birçok işçilerin, ·komünist sempa­ tizanı olmalan dolayısiyle de� de, bu teşekkülün daha . çok menfaat s�lamasından ötürü, PEO'ya mensup bulunmaları muhtemeldir. PEO, komünistler tarafından telkin edildi�

gibi, ta­

rafsız ve ctamamiyle ıba�sız» bir Kıbrıs yaratılmasını isteınek; NATO'ya, ve Akdeniz'de nükleer silaiila.rda.ıı tec· rid edilmiş bir bölge kurulması fikrine karşı olmak

aJ.bl,

AKEL'in izledi�i esas propaganda yollaiuıı de1teklemek·

..


teciir. PEO, aynı zamanda İngiliz üslerini kendi üyelerine iş veren bir ıkaynak olarak kullanmak istemesine rağ­ men, Kıbns'daki bti. üslere muhalefet etmektedir. Mayıs 1963'de PEO, şayet Makarios, Kıbns'ın işle­ rine yabancı müdahalesini önlemek üzere Birleşmiş Mil­ ledere müracaat etmeğe karar verirse, kendisini des-tek­ leyeceğini açıklamış ve daha sorira Başkan'ın Londra ve Zürih Anlaşmalan'nı ve Anayasa'yı tashih etmek tekli­ fini « şartsız desteklediğini» tekrarlamıştır. 1 964 Ocaık başlannda PEO, Kıbrıs'daki durumun ve Aralık ayında vukubulan çarpışmalarm guya gerçek tah­ lilini açıklayan bir rapor yayınlamıştır. PEO'nun iddia:­ sına göre, Batılı basındaki .haberler, anlaşmazlı� gerçek sebebini maskelerneye teşehbüs etmiş ve hatta bfızılan bu:hran dolayısıyla Kıbrıslı Rumlan suçlamağa çalışmış­ lardır. Sovyet propagandasına uygun olarak PEO da Zü­ rih Anlaşması'nın «zorla kaıbul ettirilmiş bir · anlaşma» ve müş.külatın gerçek se!bebi olduğunu ileri süımüş, ve bu sebeple İngiltere'nin Rum ve Türık cemaatleri arasında meydana gelen düşm�nlıkta:ı:ı sorumlu olduğunu iddia et­ miştir. PEO'nun yayımlannda, uluslararası sendikacılık hareketinin K.ı·brıs halkı ile dayanışma halinde olduğu gösterilmeye çalışılmıştır. · 1 964'de PEO, teşkilatıiu islah etmek ve yeni üyeler kaydetmek için, hararetli bir kampanyaya girişmişti. Teşkilatın 1964 Nisan'ında yapılan 13 üncü Kongresinde, üç ay ' içinde 36.000 Sterlin toplanması gerektiği husu­ sunda karar alınmış v-t( Temmuz sonunda 27.000 Sterlin toplandığı iddia edilmişti. Ziartides, birkaç yıldır, Kıbns Türk :Sendika Federasyonu da dahil olmak üzere, SEK ve diğer federasyQnlarla . birleşik bir sendika cephesi kurmak için işıbirliği sağlamağa çalışmaktadır; fakat şim­ diye ·kadar hiçbir başanya ulaşamamıştır. · 90


Her ne kadar PEO, teşkilatma Krbnslı Türk üyeler kaydetmeye çalışmakta ise de, siyaset :bakımından esas itibariyle Tüıık aleyhtarlığını devam ettirmektedir. AKBL de öyledir. Mesela 6 Şubat 1964' de CTK, Andreas Fan­ tis'in şu sözlerini nakletmiştir : «Bugünün· güçlüklerine

ratmen Parti, Türk yurttaşları emperyalistlerin her tür­ lü müt.eassıp vatanseverlik tesirlerinden kurtularak, Kıb­ rıs halkının birleşik anti - emperyalist cephesine k'at�l� mak hususunda ikna etmek için gereken gayreti sar/et­ mektedir». Uluslararası birçok kızıl teşekküller, komünist emel­ leri lehine KJJbrıs'da:ki durumu istismar etmek için, Kıb­ rıs'ın cephe teşkiladarıyla temaslar kurmuşlardır: Kıb­ rıs ! {\frika - Asya D tfpışma Komitesi . Başkanı Dr Vas­ ses Lyssarides yarci\W için AAPSO'ya mürac�t etmiştir. Dünya Sendi:kacılık ;Federasyonu, Kıbrıs 'lılada işhirli�i ifadesinde bulunmuşt�r. Dünya Demokrat Gençlik Fede­ rasyonu, NATO'pun müdahalesini taıkıbih etmiştir. Ulus­ lararası Demokrat Kadınlar Federasyonu, U Thant'a bir telgraf göndererek Birleşmiş Milletierin « Kıbrıs halkının milli ·ba�ımsızlığını» dest.eklemesini istemiştir. Ve Dünya Barış Konseyi Başkanı Profesör J. D. Bernal, Kıbns'ı:n toprak bütünlüğünü koruması için Güvenlik Konseyi'ne müracaat etmiştir. . .

KOMÜNİSTLERİN KIBRIS İŞÇİ HAREJ(ETLERİNDEN ELDE ErriKLERİ KAZANÇLAR : .

Uzun müddetten beri, Kıbrıs'ta bir . işçi hareketinin -organize edilmesinde faaliyet gösteren komünistler, ibail mühlın kazançlar sağlamışlardır. İşçiler arasındaki anti komünist iınsurlar ile, muhafazakar ve Batı taraftan hükCı'nıet azalannın, birbirleri ile el ve � iş.birliji yapmak· ta göstermiş olduklan kaabiliyetsizlik ve bilh�:k.omU· -

...


nist propagandalanna karşı sıkı bir tutum sa@amakta gösterdikleri ihmal ve isteksizlik, ıbüyüık bir tehlike teş­ kil eden bugünkü durumu meydana getirmiştir. Üye sayısı SO.OOO'e yaklaşan, komünistlerin hakim oldu� ( P.E.O . ) 'nun nüfuzunu kır:riıak ve sempatizanla­ nnı azal tınak için faaliyete geçirilen ve Kıbrıs İşçi Fede­ rasyonu (S ;E..K . ) adı altında kurulmuş olan anti - komü· nist teşkilat ise aricak 15.000 kadar ·üyeye sahip bulun­ maktadır. Bahis ,konusu her iki Federasyon da, Kıbns' lı Rum işçilerden terekküp etmektedir. Bunlara karşılık, Kıbns'lı Türkler'in ise, ıbir sağ cenah teşkilatlan mev­ cuttur. •

Kıbns'ın, bağımsızlığına kavuşmasından önce ( P.E. O . ) , Kıbns'lı Yunan İşçi Hareketi'ni hakimiyeti altına al­ mak üzere kesif .bir faaliyete girişmiştir. Bu yoldaki te­ şebbüslerinde, o tarihlerde, üyeleri yararına sa�amış ol­ duğU imkanlar ve başann� bul'Ulldu� işl�r. ( P.E.O. ) 'ya karş.-. ımühim bir ilgi yaratmıştır. ( P.E.O.) liderleri tec­ rübeli birer işçi sendikacısı olduklanndan, işçilerin sem­ pati ve güvenlerini kazanmanın yolunu ve usulünü çok iyi bilmekte ve ona göıre hareket etmektedirler. Mesela, işçilerin faydalanabilecekleri klinikler, dinlenme evleri ve başkaca sosyal kolaylıklar sağlayaca•k müesseseleri kurmak yolunu tutmuşlardır. Halbuki, başında tecrübesiz ve iş bilmez idarecilerin bulundu� ( S.E.K.�) ·· teşkilatı da, enerjisini ve faaliyetini tamamiyle siyasete hasretmiş bulunduğundan, hiçbir ha­ şan sağlamaımş olduğu gibi, hüyük mali sıkıntılar içinde bocalaınak zorunda kalmış ve yaşıyabilmesini temin ede­ bilmek için Kıbns'lı Rum cemaatinin sağcılarını temsil eden liderlerden ve Beynelmilel Hür İşçi Sendikalan Konfederasyonu'ndan mali yardım almaktan kendini uzak tutamaınıştır. 92


Kıbns, bqımsızlı�tna kavuştuktan sonra ise ( P .E.O. ) , Genel Sekreteri Andereas Ziartides'in liderliji · altında, diler işçi federasyonlan ve bilhassa ( S.E.K.) ile yakın­ dan · işbirli!i yapma çarelerini aramıştır. Uzun bir za­ mandan beri (S.E.K.) liderliğini yapmış olan Mihail Pissas istifa ettikten sonra, yeni bir seçim yapılıncaya kadar yerini muva:kkaten Petros Stylianu almıştır. Bu süre içinde, oldukça tecrübesiz olan Stylianu daha zeki ve tecrübeli bir durumda bulunan Ziartides'in daimi su­ rette tesiri altında kalmıştır. Bu durumu görmüş ve haliyle üzüntü ve endişeye düşmüş olan ( S.E.K.) mensupları, kendilerine Stylianu'yu malhip edebilecek kuvvet, kudrette ıbir lider adayı ara­ maya başlanuşİarsada da, hükumet erkanı ve anti - ko­ münist (S.E.K.) üyeleri, Stylianu'ya muhalefet edebile­ cek ve onunla gerektiği şekilde mücadele yapabilecek daha dirayetli v.e kabiliyedi bir aday üzerinde mütabaka­ ta varmak imkanını bulamamışlardir. ·

Bunun neticesi olarak da, yapılmış olan seçimler so­ nunda, Stylianu aleyhindeki ·kuvvetlerin reyleri bölünmüş ve Stylianu çolunluiu kazanabilm:iştir. Stylianu'nun liderliği altındaki (S.E.K.) teşkilatı da, bundan böyle y� ( P.E.O.) 'ya daha fazla y�aşacak veya içinde bir takım solcu hizipler meydana gelecektir. Di�er taraftan (P.E.O.), yapılmış olan bu seçiml�re Amerika'nın da müdahalede bulundulunu iddia etmiş; bu propagandayı tekrarlayan ( S.E.K.) lideri Stylian·u da, Amerikan aleyhtarlığını körüklemiş ve artırmıştır. Aynı aylar içinde, Cenevre'de· yapılması kararlBfiUl Milletlerarası İşçi Teşekkülü" Konferansı'na iştirak etmek ••


üzere, Hükfırnetin Ziartides'i seçmek zorunda ve duru­ munda kalmış olması, Kıhns'Iı komünistlerin itibarlan­ !11 büsıbütün artırmıştır. Makarios ile Papadopulos, Ziartides'i göndermeni� Leh11keli olduğunu ve olacağırtı bildikleri halde, Kıbrıs'ta büyük bir kuvvet ve varlık olduğuna şüphe bulunmayan ( P.E.O.) teşkilatı üyelerinin düşmanlıklarını ,kazanma­ mak için konferansa bir anti - komünist veya herhangi diğer bir delegeyi göndennemişlerdir.

A.K.E.L. Komünist Partisinin en kuvvetli teşkilatla­ nndan biri de ( E .D .O .N . ) 'dur . Bu teŞkilat, takriben Kıb­ rıslı Rum gençlerinin % 25'ini teşkil eden ve miktarları 18.000' i bulan bir topluluktur. E.D.O.N. Gençlik Teşkilatı ,da, tıpkı A.K.E.L. Komü­ nist Partisi gibi doğrudan doğruya Moskova'ya b�lı bulunmaktadır. 21 Kasım 1961 tarihli bir gazete, aynen şu haberi ver­ miştir : <<Kıbrıs'ın Lefkoşe şehrinde toplanmış olan A.K.

E.L. Komünist Partisi umumi kongresinde, Sovyetler Bir­ liği Komünist Partisinin 1 7 - 31 Ekim 1961 günlerinde Moskova'da toplanmış XXII nci kurultayında kabul edilmiş kararların aynen tasvip oiunduğu hususu, Mos­ kova Radyosu tarafından bildirilmiştir. » A.K.E.L. Komünist Partisinin <bu toplantısında, Sov­ yetler Birliği'nin XXII . Kurultayı bir « Komünizm Kuru­ culan Kurultayı » olarak adlandınlmış ve bu propaganda. nın yalnız Sovyetler Birliği halkı için değil, bütün dünya için büyük ehemmiyeti haiz olduğu belirtilmiştir.

Kııbns A.K.E.L. Komünist Partisinin bu yoldaki ka­ rarı, sol Lefkoşe basınında yayınlanmıştır. 94


A;K.-E.L.'in umwni toplantısında, . Sovyetler

Birli�i

Komünist Partisinin XXI I . Kurultay kararlannın tasvip

olaydır. emrinde ve izin­

ve tastik edilı::nesi çok dikkate değer bir Bu, A.K.E.L.'in Sovyetler Birliği'nin

de gerçek bir komünist partisi bulunduğunu açıkça gös­ termektedir.

A.K.E.L. mensubu bir hey'etin

S ovyetler Birliği Ko­

münist Partisi XXII . Kurultayına resmen katılmış olması da, bu hususu teyid etmektedir.

Bütün bu acı ve gerçekler, Kıbrıs'lı Türkler'in lideri

Dr. FAZIL KÜÇÜK'ün 1 963'de, gazetelerde

demecinde belirtilmiştir:

yer almış bir

«Bu yolda Kıbrıs Hükumetince gerekli tedbirler alınmadığı takdirde, 1964 veya 1965 yıl­ larında yapılması gereken genel seçimlerde, giln geçtik­ çe biraz daha gelişen, çoğalan ve yayılan komünistJerin başarı sağlayacakları muhakkaktır. >> Dr. Küçük'ün bu

görüş ve düşünceleri de Kıbrıs'taki komünizmin ne ka· dar tehdit edici bir ciddi tehlike olduğunun ifadesidir.

Şu hususu önemle kaydetmek yerinde olur ki, A.K .

E.L. Komünist Partisine kayıtlı bulunan üyeler ile ko­ münist eğilimli Rumlar'ın miktarları takriben 1 70.000 ila

1 80.000'e ulaşmakta ve bu yekfın da Ada'daki Rum top­

luluğun % 43 ünü teşkil etmektedir. �

ZiYARETLER KlZlL

DÜZENLEYEREK

PROPAGANDALAR

VE

YAPII..AN: K IBRIS'IN

KOMÜNİSTLEŞTİRİLMESİ FAALİYETLERİ : Moskova'nın ,bütün diğer ülkelerden

olduğu

gibi,

Kıbrıs'dan da şahıslar ve hey'etler getirterek tertipledill

ve yaptığı propaganda tatbikatının tarihi oldukça eskidir. �


Sir George Hill, Kıbrıs Tarihi'nde, Ada'da komünist te­ şekküllerin ve faaliyetlerin mevucdiyetine ilk alarnet ola­ rak D. A. Chrysostomides'in 1923'de İşçi Partisi'nin ikti­ dara geçişini tebrik eden mesajını kaydetmekte ise de 3 � , bu şahsın daha sonraki kızıl faaliyetlerde adı geçmemek­ tedir. Moskova'nın bu yoldaki gayretleri ise, 1924'den günümüze kadar devam edegelmektedir. En çok öğret­ men, öğrenci ve din adamlarını Moskova'da yetiştitip kendi ülkelerine teşkilat kurmağa ve propaganda yap­ maya geri ,gönderen Sovyetlerin, Kıbrıs için ilk hazırla­ dıkları ıkimse, 1924'de ilk Klibns Komünist Partisi'ni kur­ maya çalışmış Dr. Nikolas Othon Yiavopulos'tur (bk. s. 65) . Emekli Korgeneral Behçet Türkmen de «Komünizm üzerine» yazdığı �ir seri değerli makalede şu gerçeği be­ lirtiyor ve örnek olarak veriyor: ((Kıbrıs meselesinin kö­ rüklenerek bugünkü hdline getirilmesi, Bafos Metropoli­ ti'nin 12 yıl evvel Moskova'ya yaptığı seyahatta planlan­ mıştır. » u ( Metropolit Leontios için ıbk. s. 78 ) . Sovyetler'in son yıllarda Asya ve yeni Afrika memle­ ketlerinde çalıştıklan giıbi, Kıbrıs Cumhuriyetinde de ge­ niş propaganda faaliyetlerine giriştikleri görülmektedir. Kıbrıs'ta toplanmış olan « Kıbrıs Emek Federasyonu >>­ nun x9: Kongresine, başında Gürcistan Sendikalannın Başkal)i M. Lelaşvili'nin bulunduğu bir Sovyet Sendika­ lar Hey'eti resmen iştirak etmiştir. ( 35 ) Sir George Hill

:

A.

History of Cyprus, Cambridge 1 952, vol . IV, s. 359

( dipnot ) . ( 3 6 ) Behçeı Türkmen : Komünizm üzerine, 6. makale, Dünya Gazetesi, 2 4 Ma­ yıs 1 966, s. 2. 96


_Hey'et Başkanı Lelaşvili'nin, Gürcistatı'a döndükten son­ ra, Tiflis'in rusça «Zara Vostoka» ga.Zetesinde Kıbrıs'taki İngilizler'e ve dolayısiyle Kıbns HükUmetine karşı alu' bir makale yayınlamış olması, Sovyet Sendikalar Hey'etinin gerçek maksadını açıklamaktadır. ·

Bu Sovyet Sendikalar Hey'eti mensupları, Kıbns' ­ ta 15. gün kalmışlar· ve Ada'nın muhtelif bölgelerini mr laşmışlardİr. Hey'etin, Kıbrıs'ın birçok fabrikalarının, köyleriİıi, şehirlerini, madenocaklarını ve hatta Larnaka Askeri Üssü'nü ziyaret ettiği, birçok Kıbns'lı Türk . ve Rwn ile görüştüğü ve aynca hususi propaganda miting­ leri tertipiediği anlaşılmaktadır 3 7 • Lelaşvili'nin makalesinde, Kıbns'lı Rum ve Türklerin «İngiliz Emperyalizmi»'ne karşı mücadele ileri sürülerek neye ve hangi yola kışkırtıldıkları anlaşılmaktadır. 26 Temmuz 1 961 'de, başında Kıbns Parlamentosu Reisi Plevidis'in bulunduğu bir Kıbrıs ParkUnento Hey'J}­ ti, Sovyetler Birliği Yüksek Şll.rasının resmi daveti üzeri­ ne, Moskova'ya gitmiş; 25 Temmuz 196l günü Kremlin'de, Yüksek Şura Reisierinden Labanov ile Kairov tarafındap kabul edilmişlerdir. Aralarında İ. Orhan ve B. Nalbantoğlu gibi anti - kO, münist iki Türk ·inebusun da bulunduğu· bu heyet me:ri­ suplan, 3 Ağustos'ta Gürcistan Yüksek Şorası Reisi V. D. Kupradze tarafından da kabul edilmişlerdir. Diğer taraftan başınçla Neoftos Grigoliu bulunan bir Kıbrıs Köylü Heyeti, 24 Temmuz 1961 tarihinde, Odessa'-'­ ya gitmiştir. ( 37) Zara Vostoka, 1 Haziran 1 96 1 .


Moskova Radyosu, bu hey'etin Sovyetler Birliği K9y Ekonomisi Nezareti'n:in daveti üzerine geldiğini, Odessa ve çevresinde 4 gün kadar kalaeağını ve ı:rtüteakiben Gürcistan ve Moskova'yı ziyaret edeceğini bildirmiştir. Moskova Radyosuna göre, Kıbrıs Köylü Heyeti, Sovyet­ ler Birliği'ne «Kolhoz•, « Scilhoz» teşekküllerini incele­ mek; ilmi araştırma enstitüleri mensuplanyle tanışmak ve bu yerlerdeki faaliyetleri mahallinde müşahede ve tes­ bit etmek maksadiyle gelmiştir. Radyo yayınında bu he­ yetin ayrıca, Sovyet köylülerinin yaşama tarzlarını ve ha­ yat şartlarını da tetkik edeceği bildirilmiştir. 3 1 Temmuz 1961 tarihinde, Macaristan'ı ziyaret et­ miş bulunan ıbu hey'et, 2 Ağustos 1961 tarihinde Tiflis'e gitmiş ve daha önceden buraya gelmiş olan Kıbrıs Parlamento Heyeti mensuplariyle birleşmiştir.

Hemen heıp.en aynı tarihlerde, iki büyük Kıbrıs hey'etinin, Sovyetler Birliği'ne gitmiş olmaları, Sovyet­ ler'in Kıbns'ta ve Kıbrıs'lılar arasında yapılması gerekli propaganda faaliyetlerine ve alelumum Kıbrıs meselesi­ ne ne kadar çok önem vermekte olduklannı göstermek- tedir. Sovyetlerin Kıbrıs'taki komünistleştirme faaliyet-rerm1 gün geçtikçe biraz daha arttırmaya çalıştıkları 1 961' den bu yana görülen bir çok münasebet ve tem�slard.an anlaşılmaktadır. Sovyet Komünist Partisi Merkez İcra Komitesi üyele­ rind.en Romanof, 1962 senesinde Kıbns'a geldiğinde, bil­ hassa Rum ikomünistleri ile temaslarda bulunmuştur. 1963 yazında Kruşçef'in damadı Acubey, diğer bazı Sov­ yet gazetecileri ile birlikte, Kıbrıs'ı ziyaret etmiştir. Hiçbir fırsatı kaçımıayan Kıbrıs'lı Rum komünistler, «Asya-Afrika Halklan Dayanışına Blrllji» adlı ve komü-


nist, Batı aleyhtan bazı Asya ve Afrika memleketlerinin resmi olmayaıi sorumsuz şahıslanndan müteşekkil gru­ bun « İcra Komitesi» 10 Eylül 1 963 tarihin de Lefkoşe'de bir toplantı yapınca, bundan da fay dala narak geniş propaganda faaliyetine girişmişlerdir.

AKEL Partisi Genel Sekreteri Ezakias Papaioannu'­ nun çeşitli kongreler vesile e dilerek sık sık Sovyet Rusya'­ ya ve . Demirperde gerisi memleket!ere davet edildiği ve kendisinin bu davetiere icaibet ettiği bilinmektedir. Kıbrıs'lı Rum ·komünistler

gayretlerini daha ziyade

komünist!erin kurduldan veya içlerine sızıp idareyi ele ge­ çirdikleri sendikaların ve s ol ternayüllü kitlelerin sayısını arttırmaya yönehmişlerdir.

Kıbrıs'taki ekonomik duru­

rnun bozuklu� sonucu ortaya de istismar etmek, kızılların

çıkan işsizlik problemini faaliyetleri meyanındadır.

Ada'dan İngilizlerin çekilmesi, iş hacminin daralmasında büyük tesir yapmış ve bu yüzden

işsizierin sayısı birden

yükselmiştir. 1960 Eylülünde 4 bine varan işsizierin yap­

. tııkları grevleri ve gösterileri AKEL Partisi ve komünist ternayüllü teşekkküller büyük çapta destekiemi şlerdir. Kıbrıs komünistleri, Kıbrıs Ordusu'nun kurulmasına

da cephe almışlardır. Ordu kurulduğu takdirde, bu mües­ sese bir takım işsizleri vazifelendirece�inden ve böylelik· le muayyen bir kitleye satın alma gücü sa�lıyarak,

hoş­

nutsuzlar sayısının nisbeten azalmasıyla, işsizlik proble­ mini arzu ettikleri şekilde istismar edernemek vaziyetine düşmekten endişe! enmişlerdir. Lefkoşe'de çıkan ccHaravgi» adlı günlük gazete AKBL' in gayrı resmi organıdır. Prati'nin Genel S ekreteri Ezald·

ayar­ tiraj Kıbns

as Papaioannu'dan aldiğı direktiflerle neşriyatınl

lar. Günlük tirajı 13 bin civarındadır ve bu


gazetelerinin en yükseğidir. «Haravgi» Kıbns Ordusu'· nun kurulmasında şiddetle muhaliftir; Ada' daki

İngiliz

üslerinin kaldınlm.ası ve Kıbns'ta tarafsızlık politikası­ nın tam manasile uygulanmasını savunur. Günlük yayın­ larında, Kıbns'ın Türk ve Rum halkını, emperyalistlerle mücadeleye, NATO ve CENTO gibi siyasi ve Ortak Pa­ zar gibi ekonomik ba�lardan uzak kalmaya dbet eder. Sistemli bir şekilde yayın yapan bu gazete, ·her hadiseyi, «eski ve yeni emperyalistler» diye adlandırdığı B. Ame­ rika, İngiltere ve Batı - Blokuna dahil diğer memleketle­ rin « Kıbrıs'ı anarşiye sürüklemek ve iktisadi manada sö­ . mürge haline getirmek maksadıyla giriştikleri komplolar» olarak vasıflandırır ve istismar eder.

«Nei Keri» adlı haftalık Rumca gazete, aHaravgi» ga­ zetesinin bir benzeri, bir devamıdır. Lefkoşe'de çıkar ve tirajı 8 bin civanndadır.

Solcu Gençlik Teşkilatı (EDON) 'un

�ü ( Neol.ea )

resmi sözcülü­ adlı bir başka haftalık Rumca gazete

yapmaktadır. Lefkoşe'de çıkan ve tirajı 2 bin civarında .-bulunan bu gazetenin tutumu da, di�er komünist ga­ zetelerinkinden farksızdır. A.K.E.L. Komünist Partisi idarecileri, Yunanistan'da komünist partisi kanun dışı oldu� için, Ma.karios'un Kıbns'ı Yunanistan'la birleştirmek yolundaki faaliyetle­ rine katılmamak istemekte iseler de, bugünkü duruma göre ilk merhaleyi teşkil eden Kıbns'tan diğer devletle­ rin askerlerinin uzaklaştınlması ve Kıbns'a ba��sız bir hüviyet verilmesi keyfiyetinde Ma.karios'la aynı safta iba­ reket etmektedirler. Bundan sonraki merhaleyi ise; A.K.E.L.'in

Kıbns'a

h!kim olması planının gerçekleşmesi teşkil edecektir. 100


Akdeniz'in ortasında, Anadolu'nun ·başı ucunda bir de küçük Komünist Krbns Cunıhuriyeti kurulması iste­ ğinin bu pattiye mensup her kıiıl Krbli.Siı-;Jt\ımun· kalbin­ de yaşayan yegane gaye olduğuna hiÇ · Şüphe edilmeme­

'

��

'

Fakat ne gariptir ki, bütün bu gerçekleri bilen, Moır kova ile Moskova'ya bağlı merkezlerle, Kıbrıslı Türlderi yoketmek pUuıında, her türlü işbirliğinde bulunan Maka­ rios, 1 %2 yılında Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri'­ ni ziyaretinde, bir yerde «Kıbns'ta komünizm tehlikesi ol.; madığını)); Vaşington'da ise « tekrar seçilirse ko:ınünizı:Ole mücadele edeceğin·i » söyleyebilmektedir. Nicossa'da T\idt makamları tarafından yayırolanmış bir raporda 38, bu ko­ nu ile ilgili, dikkate değer bilgil er mevcuttur : B urada, 1960 seçimle�inde Kıbnslı Yunanlılann % 35'i tarafından desteklendiği bildirilen AKEL Komünist Partisi'nin gele­ cek seçimlerde, dışandan ( ? ) göreceği yardımlardan ve Kıbns'taki Türk - Rum çeki şme lerinden _de faydalanarak Mecliste ve Hükiııııette çoğunluğu sağlayabilece�ne işaret olunmaktadır.

Türk cemaatinin ve Türk liderlerinin Kıbrıs'ta büyük

tehlike arzeden komünizmin gelişmesine karşı gösterdik­ leri uyanıklık ve bu kızıl yayılmanın Hükfunete sirayeti üzerinde duyduklan ciddi endişe burada

Rapor, Makarios'un bugünlük

belirtilmektedir.

kendi sandalyesini ve duru.;.

munu korumak için AKEL Komünist Partisi'ne nasıl tAviz verdiği hususlarını da açıklamaktadır. Almanya ve Am.e­ -rika 'da bir yandan Kıbns'ta komünist tehlikesi bulunma­ dığını umumi efkara açıklarken, diğer yandan 1962'd� Va�ington'da, eğer 1965'de - veya daha sonra �

•tekru, �

( 38 ) The Press Lhılson Office of the Turkish Communel · Chember : Bad<, Nicosia, Halkın Ses ı, · Press Ltd. 1 963, ss. 1 9 20. •

f

.

Uilldnt

·

IOl


·

çilirse komüniznl.le mücadele edeceğini», Batı dünyasın­ dan da yarclını koparmak ve taraf kazanmak için dolap çevirdiği anlaşılmaktadır. AKEL'in kuruluşundan beri, bugünkü kadar ·kuvvetli olduğu görülmemiştir. 14.000 fa­ al kadın - erkek azası ve 38.000 komünist temayüllü işçi teşekkülleri üyesi mevcuttur. 1962'deki yıllık kongrelerin­ de Parti Genelsekreteri, AKEL'in Kıbrıs'ta bir sosyalist rejim kurmak amacını güttü�ü açıkça ilan etmiştir. Yeni Kıbrıs Cumhuriyeti'ne komünizm sızması ve yer­ leşmesi bilhassa ticari, ekonomik ve teknik yollardan ol­ maktadır. Famagusta Limanı'nın genişletilmesi bir Po­ lonya firması tarafından yapılmaktadır. «Pravda>> ve « Tass» Kıbrıs'ta daimi temsilcilik ihdas etmişlerdir. Ma­ karios'un ve Anayasa aleyhtarı Kıbrıslı Rum devlet so­ rumlularının açıktan açığa gelişen bu komünizm tehlik<> sini görmedikleri kabul edilemez; ancak yerleşme ve ya­ yılmaya fırsat ve iınlcan verdikleri aşikardır. KIBRIS KONUSUNDA SOVYETLERIN GÖRÜŞ VE TUTUMLAR! : Kıbrıs hadiseleri başladıktan sonra, Ada'da üçlü mü­ dahale, yani : «ıBir İngiliz generalinin kwnandasında Türk

ve Yunan birliklerinden mürekkep, güvenliği sağlamak üzere bir askeri kuvvet ve buna direktif vemieğe mezun Türkiye, Yunanistan Büyükelçileri, İngiliz Yüksek Korni­ seri ve iki cemaat temsilcilerinden müteşekkil bir Siyasi İrtibat Komitesi» teessüs edinceye kadar, Sovyetlerin bt> lirli bir tepkilerine rastlanmamıştır. Kıbrıs'taki barış ve güvenlik teşekkülleri fiilen kuru� lup, tedbirlerin uygulanmasına geçilir geçilmez, Sovyetler Birliği, Moskova ve Ankara'da yapılan diplomatik temas­ larda, resmi radyo ve basınlarında üçlü müdahalenin aley­ hinde olduklarını açıkca belirtmişlerdir. J02


- So'l)'etler, devletlerin · tam

b&Aımsızl.ıtı fikrini savu­

nur görünerek, içişlere yapılacak müdahalelerin, bilhas-. sa Kıbrıs'a memleketimizden yapılacak · askeJi bir müda­ halenin tecviz edilemiyeceğini ileri sünnüşl�rdir.

Bu görüş ve tutum, Ada' da, Garanti Andiaşmasının

�-·

raflara ve bu arada Türkiye'ye pe.k açık olarak tabıdılı

müşterek ve zaruret halinde münferit müdahale hak ve:

veeibesinin kasten bilmezlikten gelinmesiyle tekrarlanan bir samimiyetsizlik örneğidir.

p�'

Sovyetler Birliği, NATO'yu hedef tutan yıkıcı

litika ve propagandasını, Kıbrıs meselesi üzerine büsbü, tün hızlandırmış ve Türkiyemizde de bu propagandaları: na alet ve avukat olacak yoldaşlar bulmuştur. Sovyetler, Ada'da bilfiil

gerçekleştirilmek

·

istenen

Türklerin toptan yokedilmesi cinayetlerini de gönnezlik� den, anlamazhkdan, bilmezlikden gelmekte; ve Makario­ s 'un insanlıkla bağdaşmayan tasarruflarını <cbarışın tesi• si ? » yolunda meşru vazife saymaktadırlar.

Sovyetlerin, insan hakları ve temel hürriyetleri pren­ siplerine kökünden aykırı olan bu malum anlayışları, S,OIJ

yıllarda Türk HükCunetlerinin samirniyetle gösterdikleri iyi komşuluk gayretlerini, Türık-Sovyet münasebetlerinin müsbet gelişmesini elbette çıkınaza sokar ve bunun

boş hayal» olduğunu ortaya koyar.

cc

bii ;

,

Sovyetler, Kıbrıs meselesinde resmen ·ne Yunanistan, ne de Türkiye lehine bir taraf tutmama politikasına itina eder gözükmektedirler. Gerçekte de hem ccenosis», hem de « taksim» tezi, Sovyet menfaatlarına aynı derecede ay•

kındır. Çünkü her iki halde de, Ada'daki «mühim faaliyetl ler merkezh> Sovyet Büyükelçiliği kapanac�;

Ada nUfusu.

nun % 40'ını teşkil eden komünist nispeti .düşmeye

ıbql,.. ••


yacak; Türkiye ve Yunanistan nüfuslan i� de tesir gücü­ nü kaybedecektir. Ayrıca, ihtilMın halli, NATO'nun D$ �deniz bölgesindeki üç üyesi arasında mevcut her türlü anlaşmazlığı · ve gerginli� de sona

erdirece�nden, keza

Sovyet menfaatlanna aykırıdır. . Bu itibarla Sovyetler, ihtilafın, tedavisi imkansız bir hastalık gibi müzıninleşmesini, devamını istemektedirler. Bunun için de, Londr� ve Zürih Anlaşmalan'nın feshini savunan görüşü desteklemekte; Ada halıkının kendi haline bırakılması gerektiğini savunmaktadır ki, bütün bunlann ardında A.K.E.L.'in gelecekteki planianna . «ortam hazır­ lama» isteği ve gerçeği aşikardır. Sovyetlerin, bugüne ka;. dar bu yola gidilmemiş, bilakis dış müdaıhalelerle mesele­ nin içinden çıkarılmaz hale getirilmiş bulundu� yolun­ daki iddialarına, şüphesiz doğruca veya Mısır yolu ile ken­ dilerinin hiç bir hak ve selahiyetleri bulunmadan yaptık­

lan silah yardımlan dahil değildir. Dikkatten kaçmamalı­

dır ki Ada'da, bugüne kadar AKEL'in izlediği politika da,

bu Moskova görüşünün uygulanması yolundadır. Sovyetlerin, Kıbns konusunda, bildikleri gi:bi kabul de etmeleri gereken gerçekler şunlardır:

a)

Ada'daki

hak ve vecibelerimiz,

Kıbns ile ilgili

/./-·ofarak yürürlükte bulunan Anlaşmalarda, ezcümle Ga­ ranti Audiaşmasında yer almış gayet sarih hükümlere da­ yanmaktadır.

b)

Türkiye'ilin tutum ve davranışları, Ada'da

emniyet ve asayişin iadesi ve Türk Cemaatinin korunması

maksadıyla ve münhasıran

sırf

kıtaiden

Andiaşmalarda

mevcut hükümlerin kendisine tanıdığı taahhütler ve yet., kiler çerçevesindedir. c) Türkiye, ahitlere ve Devletler Hukukuna tamamen uygun bir hareket hattı takip etmiştir, etmektedir.


ç) Türk Cemaatine karşı işlenen kıta! hareketlerinin şiddetlendirilmesi üzerine ve . yalnız zaruret hAlinde kul­ landığı müdahale hakkının bir defaya mahsus olmak üze­ re 25 Ocakta birkaÇ jet uça�ının Ada üzerinde ikaz ma:k· sadiyle uçurulmasına inhisar ettiği; yakın tarihte misal· leri görülen indi ve kanlı müdahale hareketleriılin aksine, Türkiye'nin, mezkur hareketinin herhangi bir suretle kan dökülmesine ve tahribata müncer · olmaksızın süratle ve . müsbet netice sağhidı� bir gerçektir. d ) Kıbrıs rejiımi benzeri olmıyan bir rejim •lildir. Sovyetlerin de taraf bulundu�. ba�sızlık ve hükümı."­ lık haklarını kayıtlıyan Avustucya Sulh Anlaşması. ve]..aof rejimlerinin de pekala muteber ve yürürlükte olduklan maliimdur.

· e ) Türk milletinin Kıbrıs meselesini milli bir dAvA bildiğini ve Kıbrıs'ın istikbalinin tesbiti keyfiyetinin millt bir politika gere� oldu�u. Sovyet komşumuz kabul ve · teslim etmelidir.

, •

rt ı ' ,.

Ll

:

t, · , .

lll


UMUMI BİBLİYOGRAFYA Kaynak

ve

Tetkikler

Milli Kütüphane'de ve Meclis Kütüphanesi'nde bu­ lunan yerli ve yabancı kitap, makale ve gazete haberlerin­ den, Kıbns'la ilgili, kitabımıza konu seçtiğimiz çerçeve içi­

ne giren, iki bine yakın yazıyı taradık ve inceledik. Kıb­

rıs'ın komünizm açısından arzettiği büyük tehlikeyi belir­ ten; Akdeniz'in Küba'sı olduğuna dikkati çeken ve Sov­

yetlerin Krbns üzerindeki gerçek politikalannı; AKEL'in i ç · ve dış faaliyetlerini açıklayan; Nasır - Makarios müna.:

sebetlerine, NATO'nun noksan ve yanlış tutumuna temas eden; böylece bizim güttüğümüz politikadaki eksiklik ve

hatalan da meydana koyan bu yerli ve yabancı kaynak ve

tedkikleri burada ilgililere, sorumlulara ve bu konuda da­

ha geniş araştırma yapacak sayın profesör ve yazarian­ ınıza bir yardım olur umuduyla ve kronolojik bir sıra ile sunuyoruz :

Chrlsochoides : Grichenland, (Der Weltbolschewis­ mq s ) adlı kitaptaki «Yunanistan• başlıklı özel makale, Be ıın - Leipzig 1936, ss. 87 - 101.

Dr. Alexanj:ler

t

Sir George Hill : A History of Cyprus, Cambridge 1952, Vol. .IV, s.

539 (dipnot).

Le Monde, 12 Ocak 1956. Dr.

106

Şükrü Torun : Türkiye - İngiltere ve Yunanistan arasında Kıb­ ns'm Politik Durumu, İstanbul 1956, ss. 108 - l l l .


Nacl

Kökdemir : Dünkü - Bugünlı;ü K,ıbns, lstikW, Matbaası, An­ kara 1956.

Tahsin Demiray : Tarihin Işı� Altında KIBRlS ve 3. Düııya Har· binde Türk Stratejisi Bakımından Öiıem,i, fı,, ·baskı, !s­ tanbul 1958, ss. 24 - 25. ..

Halkın Sesi Gazetesi (Kıbns), Nu. 45/49, 13 Aj\ıstos 1959.

Ahmet Gazlojlu : İngiliz İdaresinde KIBRIS ( 1878 - 1960), bt. 1960.

A. Suat BUge : Le Conflit de Chypre et Les Cypriotes Turcs, Ajans - Türk Matbaası, Ankara 1961. .

Prof. Dr.

Zara Vostoka Gazetesi (Tiflis), 1 Haziran 1961.

�alkın

Sesi Gazetesi (Kıbns), 21 EylUl 1962.

Dr.

Fetbl Tevetoğlu : Kıbrıs Üzerine Konuşmalar, C. Senatosu

Dr.

Fetbl Tevetoğlu : Kıbns Üzerine Konuşmalar, C. Senatosu

Dr.

Fetbl Tevetoğlu : Dış Politika Görüşümüz (Our Views On

Tutanak Dergisi, cilt 2, 5 Şubat 1962, s. 155. Tutanak Dergisi, C. 8, 15 Ocak 1963, s. 32. .

Foreign Policy), Ankara, Şubat 1963.

Dr. Fetbl Tevetojlu : Kıbns Üzerine Konuşmalar, C. Senatosu Tutanak Dergisi, C. 9, 2 Şubat 1963, s. 60. Dr.

Fetbl Tevetoğlu : Kıbns Üzerine Konuşmalar, C. Senatosu Tutanak Dergisi, C. 17, 26 Aralık 1963, s. l l .

Dr. Fetbl Tevetojlu : Kıbrıs Üzerine Konuşmalar, C. Senatosu Tutanak Dergisi, C. 18, 9 Şubat 1964, ss. 924 - 928. Dr.

Fetbl Tevetoğlu : Kıbns Üzerine Konuşmalar, C. Senatosu ·

Dr.

Fetbl Tevetoğlu : Kıbrıs Üzerine Konuşmalar, C. Senatosu

Tutanak Dergisi, C. 19, 2 Nisan 1964, s. 665. Tutanak Dergisi, C. 22, 15 Aralık 1964, ss. 465 - 466.

Dr. · Fetbl Tevetoğlu : Kıbrıs Üzerine Konuşmalar, C. Senatosu · Tutanak Dergisi, C. 24, l Şubat 1965, ss. 1003 • 1005, Dr.

Fetbi Tevetotıu : Kıbrıs Üzerine Konuşmalar, C SaatolU . .

Tutanak Dergisi, C. 26, 29 Nisan 1965, ss. 848 849, •

J 07


Fethi Tevetojlu : Açrklıyoruml, Ankara 1965, ss. 137 - 140; 162 164; 196 - 201; 204 - 212 ve 245 - 247.

Dr;

Komünist Blokta Milliyet ve Mefk1ire : (Bk. Prof. Gerhard von Mende). G. Georgalas : Chypre futur Cuba de la Mediterranee, EST et OUEST, No. 283, 1962. G. Georgalas : La question de Chypre et le conununisme, EST et OUEST, 15 Jan 1964, No. 327, pp. 15 - 16. H.

Flkret Alasya : Kıbns'ı tehdit eden en büyük tehlike : Komü­ nistlik, Türk Kültürü Dergisi, � 1963, cild I, sayı 3, ss. 56 - 58.

H.

Flkret Alasya : (Prof. Gürsoy, Prof. İnalcık ve Doç. Kuran ile müşterek) : Kıbns ve Türkler, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınlan, Seri : III, Sayı : B2, Ankara 1964, ss. 116 - 118.

Abıned Şükrü Esmer : Kıbns ve Küba, Ulus Gazetesi, 15 EylUl 1963, Nu. 14376, s. 2.

Chypre : Troisieme jour de fusillade a Nicosie, L'Humanite, Pa­ ris, 24 Dec. 1963. .

.

1

Conseil de Securite Doit Se Saisir Du Probleme de Chypre, L'Ht.İmanite, Patis, 30 Dec. 1963. 1 Gene �ve Tabou.ls : Le Seeret de Chypre, Paris Jour, Paris, 30 Dec. 1963. Le

f

.

.

Kayhan Sajlamer : Kıbns ve Komünizm, Cumhuriyet Gazetesi, Nu. 14158, 31 Aralık 1963, s. 3. Kayhan Sajlamer : Rusya, Kıbrıs ve İngiltere'nin HatAsı, a. g., Nu. 14198, 9 Şubat 1964, s. 3. Kayhan Satlamer : Amerika, Kıbns ve Komünizm : a. g., Nu. 14215, ıs Şubat 1964, s. 3. Kayhan Sajlamer : Kıbns ve Rusyanın Sinsi Maksatları, a. g., Nu. 14 5, 9 Mart 1964, s. 3.

108


Kayhan Satlamer : Banşm Ücreti, a. g., . Nu. 14249, 2 Ntaaıı 1964, s. 3. ·" Kayhan SaiJamer : Kıbns Hakkındaki İki Haberlıı Yoiumu, L l•• Nu. 14260, 13 Nisan 1964, s. 3. Kayhan Sqlamer : Enosis'in Üzerindeki Kınnızı Gö)&e. a. ı.. J7 Ekim 1964, s. 3. Kayhan Sallamer : Birleşmiş Milletler'de Kıbns Savaşi ken, a. g., Nu. 14499, ll Aralık 1964, s. 3.

·

.

Bqlat-

Kayhan Sailamer : Londra ve Zürich Ancllaşmalan ve Rusya, a.�o, Nu. 14536, 17 Ocak 1965, s. 3. ·

Kayhan Sallamer : Gromiko'nun Demeci Karşısmda E D A ve AKEL, a. g., Nu. 14546, 27 Ocak 1965, s. 3. Kayhan Sallamer : Kıbns ve Gromiko, a. g., Nu. 14654, 20 Mayıs 1965, s. 3. Kayhan Sallamer : Nasıl Bir · Federasyon? a. g., Nu. 14655, 21 Ma· yıs 1965, s. 3. Kayhan Satlamer : Var mı, Yok mu? : a. g., Nu. 14661, 27 Mayıs 1965, s. 3. The Press Liaison Office Of . the Turkish Canununal Chamber : Looking Back, Nicosia, Halkın Sesi, Press Ltd. 1963, ss.

19 - 20.

Prof. Dr. Fahlr H. Arm.aoA-lu : Kıbns Mes'elesi, 1954 - 1959, Anka­ ra 1963, s. 2. Prof. Dr. Fahlr H. Armaollu : Kıbns ve Sovyetler, Cumhuriyet · Gazetesi, Nu. 14220, 4 Mart 1964, s. 2. Prof. Dr. Fahlr H. Armaotlu : Kıbns'a Sovyet Yardımı, a. g., Nu. 14392, Ağustos 1964, s. 2.

Jean A. Dumur : Chypre Ile de Douleur, Gazette ele Lausanne, 28 Dez. 1963.

Lausanne,

, ;. Jean A. Dumur : Chypre aux mains des Extremites Lea coıiuzı.g. nistes tranquilles, Gazette de Lausanne, 9 Janr� l�. 1 .

.,

Jean A. Dumur : Makarios Machiavel, Gazette de La\IIUDI, Lau­ sanne, 31 Aug. 1964.


Jean A. Dumur : Turquie turque, Gazette de L'ausanne, L'ausanne ,

15

1965.

Jan.

Jeim A. Dumur : Neiıtraliser Chypre ?, Gazette de Lausanne, Lau­ sanne ,

27

Jan.

1965.

Nevzat Karagll : Kıbrıs Meselesi Üzerinde Son Konuşmalar ve

1964,

Yazılar, İstanbul

ss.

14 - 19.

Makarios chiede la fine delle «garanzie straniereıo, L'Unita, Mila­ no,

2

Jan.

1964.

Paul Vlgneron : Chypre : Makarios demande la revision du statut sur l'independance qui assure des garanties a la minorite turque (Moscou approuve Makarios ) , Les Demieres Nou­ velles d'Alsace, Strasbourg,

2

Jan.

1964.

_Entspannung im Cypren : Konflikt Moskau mischt sich ein, St. Galler Tagblatt, St. Gallen,

Andre Mazleres :

3

Moskou Intervient

Midi, Toulouse,

3

Jan.

Jan.

1964.

A Chypre, La Depeche du

1964.

_Amire Mazleres : De Chypre au Cambodge, La Depeche du Midi, Toulouse,

13

Mlirz

1964.

_Augusto Guerrlero : Tragedia no,

8

Jan.

1964.

·Cypriote Charges Reds

a

Cipro, Corriere Della Sera, Mila­

Arm Greeks, The New-York Times, Inter­

national edition, Paris,

ll

Jan.

1964.

_Alberto Cavallerl : Odio Nelle Strade di Cipro (Manovre Commu-

12

niste), Corriere Della Sera, Milano,

Jan.

1964.

_Makarios Scored As Dupe of Reds, Turksih Cypriote Likens Cy­

14

prus to Cuba, The New-York Times, Paris,

_Hans WiHrled v. Stockhausen :

1964.

Wird Cypern ein Mittelmeer Ku­

ba? Der Republikaner, Rapperswill,

:Prof. Dr

Jan.

16

Jan.

1964.

Derviş Manlzade : Kıbrıs Davası Nasıl Hallolabilir?,

Milliyet Gazetesi,

17

Ocak

1964,

sayı

4899,

s. 2.

=Prof. Dr. Derviş Manlzade : Londra Konferansı Münasebetiyle İn­ - giltere ve Amerika'dan Bekledigimiz, a. g.,

4906, :;11 0

s.

2.

24

Ocak

1964,


Prof. Dr.

Dervlf 1\fanlzade : 13

1steniyorsa?, a.g.,

Henry Benazet : L'U.R.S.S. Ren6 Lombard : Peril 31 Jan. 1964.

Şubat

1964,

Helman :

2.

sayı : 4.926, s.

et Chypre, L'Aurore, Paris,

31' Jan.1964.

a Chypre, Gazette de Lausanne,

Ren6 Lombard : Tournant dangereux, sanne, 18 Aug. 1964. Leo

Dayanışmasının Bekası

E�er NATO

i.aiısanne,

Gazette de Lausanne; Lau­

Reds Fan The Flames of Crisis In Cyprus, Free

Front ( Saigon), Vol. VI, No.

8,

Febnıary

1964,

pp.

Rene Baume :

L'URSS et Chypre, La Suisse, Geneve,

Rene Baume : 1965.

La Turquie et l'OTAN, La Suisse, Geneve,

Zypem

9

13 - 14.

Feb.

1964.

15

Jan.

ein Prüfstein für den Westen, Der Landbote, Winterthur,

5 Feb. 1964. Kruscev interviene nella crisi di Cipro, Il Mattino, Neapel, 8 Feb.

1964. Michel Tatu :

Die sowjetische Eirunischung in den Zypern . Streit,

National-Zeitung, Basel,

Michel Tatu :

10

Feb.

1964.

L'U.R.S.S. accorde a la Bulgarie un pret a long

terme de

300

millions de roubles ( Soutien des positions

sovietiques), Le Monde, Paris, 22 Feb.

Michel Tatu : Basel,

1964.

Moskaus Engagement auf Zypem, National-Zeitung,

19

Aug.

Jean-Jacques Cbouet :

1964. Chypre, une Crise interieure qui devient

intemationale, Tribune De Geneve, Geneve, l l Feb.

Jean-Jacques Chouet :

Geneve, Geneve, ıs Jan.

Roland Darcey :

1964.

Les relations turco-sovietiques, Tribune

1965.

de

Chypre et Cuba mettent a l'epreve la diplomatie

U. S. ( Les Grecs de Chypre contre l'O.T.A.N.") nouveau Cuba?), La Croix, Paris,

15

Feb.

1964.

Les joumaux turcs affirment : «Nos navires vonıChypreıo, Paris Presse, Paris, 16 f'eb. 1964.

(Chypre,

iiıt'enıenlr � ·

·

ın


JWmy Roure : L'ile d'Apbrodite, Nice - Matin, Marselle, 16 Feb. 1964. Makarios Appeals to Weakness, New-York Herald Tribune, Paıi.S, 17 Feb. 1964.

Amı Thlnesse : L'influence russe dans la Mediterranee oıientale, Figaro, Paris, 17 Feb. 1964. Casques bleus pour Chypre? Un deuxieme Congo, Pour Tous, Lau­ sanne, 18 Feb. 1964.

Yves Moreau : Solidaires de Chypre, L'Humanite, Paris, 18 Feb. 1964. Le Parti Progressiste de Travailleurs de Chypre (AKEL), L'Huma­

nite, Paris, 19 Feb. 1964. Moskaus Haltung im Cypernkonflikt Uneingeschrankte Solidaritat mit Makarios, Neue Zücher Zeitung, a. g., Morgenausgabe, Zürich, 20 Feb. 1964. Steıile Cypemdebatte im Sicherheitsrat (Hemmungslose Pelemik des Sowjetdelegierten), Neue Zücher Zeitung Mittagaus­ gabe, Zürich, 20 Feb. 1964.

Henrl Lebre : Chypre : Moscou a la partie belle contre un O.TA.N. divise (La Manoeuvre Communiste), Rivarol, Paris 20 ,

Feb. 1964, p. 8. Russia : NATO Trying To Force Xill on Cyprus, New-York Herald Tribune, Paris, 20 Feb. 1964. Soviet Tells U. N. NATO is stitring Cıisis in Cyprus, The New ­ York Times, Paris, 20 Feb. 1964. Kıbns ve Sovyetlerin Tutumu, Milliyet Gazetesi, Nu. 4932, 21 Şu­ bat 1964.

M. de Durand :

Le Gabin, Chypre et le Tiers-Monde, La Tribune des Nations, Paris, 21 Feb. 1964.

Cyprus Thanks Russia, New-York Herald Tribune, Paris, 25 Feb. 1964.

H. Gerson : Makarios envoie un message par l'intermediaite d'un .

depute pro-communiste, Figaro, Paris, 25 Feb. 1964.

112


Thants

BeiiWtti.ögen

wn :ıypern Geschcitert (Sqwjetisch-ZyperJs.. tis$e Flugverbindung), Tages - Anzeiger� . Zürich, 25 Feb . .

1964.

Die Cypem\IC!t�iuıdlungen am toten Pt.inkt (Sm�jetisch - Cyprio· tische Verhandlungen), Neue Zürcher Zeitung, Zürich, 25 Feb. iliM. Der Blickfang; t.Tational - Zeitung, Basel; 25 Feb� · 1964. Erzbischof :Mılltiüios Handlanger des Kommunisrnus , Luzerner Neueııte N'iıchrichten, Luzern, 25 Feb, 1964. Chypre, La Stili� Geneve, 26 Feb. 1964-. ,. Der Entwurf eiıil!t Cypernresolution (Das Verzögerungsmanöver Moskaus), · Neue Zürcher Zeitung, Zürich, 4 Marz 1%4. Ii'l,terview mit Erzbischof Makarios (Unter dem Druck der Kı;riununisten), Die Weltwoche, Zürich, 6 Marz .

D. M. Rosm.alen : 1964.

D. van Rosmalen :

,,

C� een tweede Cuba?, Elseviers Weekblad,

Den Haag, 2i-�t 1964. Gromyko empfangt Z�t\btischen Minister, Tages - Anzeiger, Zü­ rich, 10 Mm ı-.. 1, . ' ' ; ' \ ::.�· Moskaus Hand über C� Balsler Nachrichten, Basel, 10 Mm 1964.

Guton Foumler : Une Mlirz 1964.

'1 & ' .

- Serree, Lest Rep�blicain, Nancy, ,

.

Ce Que L'U.R.S.S. Peut Gagner a qıypre, faris Jc;.ur, Paris, . .

1964.

ll

ll

Marz

a Chypre aussi : le sUicidc; de l'Occident, La Na­ tion Française, Paris, l l Miir:z ı%4. Seymour Freldln : Tmkey Again on Brink Over Cyprus, New-York Herald Tribune, Paris, 12 Mörz 196-t Die Annöhrung Mak.arios' an Moskau, Neue Zürdıer Zeitung; a rich, 12 Man 1964. Une delegation Cypriote reçue par M. •K•, Figaro, Paris, 12 lllila

PleıTe Boutang :

·

1964.


Chypre (Navires sovietiques et americains en Mecti­

L'affaire de

terranre), La Croix, Paris, 13 Miirz 1964.

I primi acaschi blu• arrivano a Cipro, 24 Ore, Milano,

1964.

lS

Marz

Chypre devient un test pour la diplomatie gaulliste, Journal De Geneve, 17 Miirz 1964.

Die Zypem-Krise in strategischer Sicht, · National·Zeitung, Basel, 23 Mlirz 1964.

Ömer Sami Coşar : İfşa Ediyorum, Milliyet Gazetesi, 3 Nisan 1964, sayı

:

4974, s. 5.

Greek Cypriot Conservatives Ape Red.s, New-York Herald Tribune, Paris, 8 Apr. 1964 . .

Italo ZJngareW : Il Gioco Russo Per Cipro Punta Alla Crisi Della NATO, Esteri, Roma, 31 April 1964. Claude Morel : Ankara louche vers Moscou, France-Observate)ll', Paris, 30 April 1964.

Louis Maurice : Les Origines et L'evolution de la Crise Chypriote, Revue de Defense Nationale, Nancy, Mai 1964, pp. 778-801.

Yves Florence : La cMission a Ankara» de Rene Massigli, Le Monde diplomatiqıie, Paris, Mai 1964.

Pierre Lyautey : Dans Le Guepier De Chypre, La Revue des deux Mondes, Pıuis, 1 Mai 1964, pp. 56 - 6S. Augus_to Pancaldl : Krusciov : a . Cipro deve tomare la pace, Lu­ nita, Milano, S·' Mai 1964.

V. B. :

Inatteso appello di Kruscev per la pacificazione a Cipro, Corriere Della . Sera,

Appello ·

:MiJ.ano, 5 Mai 1964.

di Krusc�v ai greçi e ai Jq.rchi per la pace nell'isola, La

Stampa, Torino;

·s Miıi 1964.

Soviet Assails West on Cyprus,

1964.

1 14

Teh New-York Times, Paris, S Mai


Ren!§ Houllle : Va-t-on vers un rapproche�ent Turq.uie-U.R.S.S.?, La Vie Française, Paris, 7 Mai 1964. ·

Messaggio di Kruscev all'arcivescovo Makarios, Comere Della Sera, Milano, 9 Mai 1964.

G.

L.

B.

:

10

n

La questio e di Cipro, L'Observatore . 1964.

Mai

Ron\ano, Roma,

Les Chypriotes ne font pas echo a la campagne des pays· Arabes Contre Ies Bases Anglaises an Moyen:-Orient, Le Monde, Paris, 28 Mai 1964.

E. Nurhan Hasdal : Kızıl Yapılmak İstenen Kıbns, Mücadele Der· gisi, .İzmir, Haziran 1964, sayı 4, ss. 6 ve 7.

Makarios chiede. a Knıscev il . suo appoggio all'O.N.U., Corriere Della Sera, Milano, l l Juni 1964. ·

: L'impopularite des Britanniques s'accroit tandis que s'eleve la cote des Sovietiques, Le Monde, Pa­ ris, 13 Juni 1964.

Alecos Constantinldu ·

Le Parti Communiste Chypriote Se Prononce Pour L'enosis, Le

Monde, Paris, 21 Juni 1964.

.Jean Hugll : Les pelerins de Washington, sanne, 24 Juni 1964.

La Nouvelle Revue

Lau­

Non vi sono ancora schiarite sul futuro politico di Cipro, Il Quoti­ diano, Roma 25 Juli 1964. Wer ist eigentlich tür Enosis?, Bas1er Nachrichten, Basel, 27 Juli 1964.

.

Vor einer roten Propaganda-Offensive im Mittelmeerraum, Basler Nachrichten, Basel, 29 Juli 1964. Cavit Yamaç : Kıbns ve Tass! , Zafer Gazetesi, Nu.

tos 1964. Cavit Yamaç : Kıbns Unutuldu mu?, a. g., Nu.

452, rı Atus·

566, 4 Aralık

1�.

Prekare Waffenruhe auf Cypem, Basler Nachrichten, · Basel, Aug. 1964.

ll

Chypre : Londres ne croit pas a une intervention milltatre de et de l'Egypte, Tribune de Geneve, Genfv�,

.l�ıhı'JJ·

��:ss

. Lı ;

·

us


Frltz Rene Allemann : Mit Kriesen leben, Die Weltwoche, Zürich, 14 Aug. 1964. Die Tat, Zürich, 17 Aug. 1964. Moskaus Antwort an Makarios, Neue Zürcher Zeitung Morgenaus­ ' gabe, Zürich, 11 Aug. 1964. Verspatetes Hilfsangebot Moskaus an Makarios, Tages-Anzeiger, Zürich, 17 Aug. 1964. Ausfalle Chruschtschews gegen die Türkei, Neue Zürcher Zeitung, Zürich, 17 Aug. 1964. Sovyet Manevrası, Milliyet Gazetesi, Nu. 6008, 18 A�stos 1964, s. 1 .

Jean-Jacques Chouet : Une semaine de treve, Tribune de Geneve, Geneve, 18 Aug.' 1964. Le Crise Cypriote, Landres ne s'ement pas de l'avertissement so­ vietique, Tribune De Geneve, Geneve, 18• Aug. 1964. Sovyet Rusya'nın Kıbns Politikasının Gerçek Yüzü, Milliyet, Nu. 6009, 19 A�stos 1964, ss. 1 ve 7.

Rolf W. Scbloss : Der Erzbischof und sein linksextremer Leibartz, Tages-Anzeiger, Zürich, 19 Aug. 1964. Die Haltuhg des Kremls?, Die Woche, Olten, 19 Aug. 1964. Dr.

tsinet Glrltll : Kıbns ve Sovyetler, Cumhuriyet, Nu. 14397, 21 Atustos 1964, s. 2. ·

·

Otto Hürllmamı : Jonglelır Makarios, Volksrecht, Zürich, 21 Aug. 1964. J� HugH : Chypre a l'heure de la remission, Lausanne, 21 Aug. 1964.

La Nouvelle Revue,

Makarios'un Moskova'ya Yanaşması ve Yunan Hükôıneti'nin Te­ ldşı, Milliyet, Nu. 6012, 22 A#ustos 1964, ss. 1 ve 7.

Wemer Gysln : Ein Theaterdonner und ein Mann wie Makarios, Natiqnal-Zeitung. Basel, 22 Aug. 1964. Wolfgang Bretholz ! Zypem-Krisenherd Zeitung, Basel, 26 Aug. 1964. U6

im Mittelmeer, National­


Der Streit um die Verfassung auf Cypem, Zürc�r ıettuns, zu. rich, is Aug. 1963. ·

Makarios Bugüg Nbır ile Konuşuyor, Milliyet, NtL 601Ş, ıs Ap tos 1964. . . ·

Erzbischof Makarios pilgert 29 Aug. 1964.

Rene

Baume

:

·

'

·

·

'

·

zu

Nasser, Basler Nachrich�en� ·

.

n�. ·

·

Nasser et Makarios, La Suisse, Geneve, 2 Sept. 1964.

Makarios will Zeit gewinnen, Die Weltwoche, Zürich, 4 Sept. 1964. Makarios und Nasser, Zürcher Woche, Zürich, 4 Sept. 1964 . .. Die Privatannee des Doktor Lyssarides, Die Weltwoche, Zürich, . ll

Sept. 1964.

Russia Agr�s on Arms for Cypriots, Daily Telegraph, London,

ı Oct. 1964.

Cypıus and the Near East, Intelligence Digest, London, 1 Oct. 1964. Russian aid for Cyprus but no Arms mentioned, Financial Times, London, 2 Oct. 1964. Tages-Anzeiger, Zürich, 3 Oct. 1964. Makarios - Grivas Rift Over Soviet Military aid, The Times, Lon­ don, 3 Oct. 1964. General Grivas eritkised by former aide, The Guardian, Manches­ ter, 3 Oct. 1964. Makarios'a Sovyet Yardımı', Milliyet, Nu. 6055, 4 Ekim 1964, ss. 1

ve 7. Cyprus Rifts, Daily Telegraph, London, 5 Oct. 1964. •

1

Cyprus not getting loan from Russia, Financial Times, London, S Oct. 1964.

Eric Downton : Red shadow lies over Greek-Cypriot Uıdty, Datly Telegraph, London, 6 Oct. 1964. Cyprus Promised Soviet Fighters, The Times, London, 7 Oct. 1964,

"'


Anti-İlases Drive By Cypnıs Communists, The Sunday Telegraph, London, ll Oct. 1964. Cypnıs Extremists Stage Mass Protest Over U. K. Bases, Financial Times, London, 12 Oct. 1964. 1S.OOO Join Cyprus Base Protest, Daily Telegraph, London, 12 Oct. 1964. Communist Drive in Cypnıs Against Enosis, The Times, London 26 Oct. 1964.

Thaw

on the Caucasian frontier?, The Guardian, Manchester,

6 Nov. 1964.

President Makarios's view on Bases (No Soviet Strings to Cypern Aid), The Times, London, S Dec. 1964.

Max Zingg : Zypern, Neue Zürcher Nachrichten, Zürich, 28 Dez. 1964. Prof. Tank Zafer Tunaya : Kıbns Bir Devlet midir? (Nevzat Ka­ ragll'in derledi� «Kıbns Mes'elesi Üzerinde Son Konuş­ malar ve Yazılar»), lstanbul 1964, ss. 14 - 19. Man kann sich auch im Heimstudium zum Terröristen ausbilden, Tages-Anzeiger, Zürich, 6 Jan. 196S. J. F. Balvany : Seriöser Flirt mit Moskau, Zürcher Woche, Zü­

rich, ıs Jan. 196S.

F.

v. C. : A.bwendung vom Westen? (Nicosia - Moskau), St. Galler Tagblatt, St. Gallen, 19 Jan. 196S.

Ren� Payot : Coup de thedtre dans le conflit de Chypre, Journal de Geneve, Geneve, 26 Jan. 196S.

Türkiseher Speck, Zürcher Woche, Zürich, 29 Jan. 196S.

Prof. Gerhard von Mende : (Dr. Tevetotlu ve Dr. Alpaut tercüme­ si) : Komünist Blokta Milliyet ve Mefkftre, Ankara 1966, ss. 24 - 25.

1 18

·


·y�

S O N S O. z Bu küçük kitapta, Kıbı::ıs'ın komünizm açısından arz� ettiği büyük tehlikeyi kısaca açıklamaya çalıştık. Kıb�­ lı Rumların 1 9 24'den bu yana, komünizmi bu bölgeye de yaymak suretiyle Yeşil Ada'yı nasıl bir kızıl ada hô:line getirmek çabası içinde bulunduklarını gösterdik. Komii­ nistlerin buradaki teşekküllerini, güç ve kuvvetlerini, u� guladıkları metodlarını ortaya koyduk. Böylece, Xıbrıa komünistlerinin ve Makarios'un Herisi için düşündükleri de, kısmen olsun, anlaşıldı. Moskova � Lefkoşe - Kahira arasındaki kızıl mihver meydana çıktı. Çarlardan k1Zll despotlara miras ve vasiyet olarak kalm:iş Sovyet emper� yalizmi'nin, Akdeniz'e inmek yolundaki şiddetli iştah ve arzusu, Kıbrıs'ı silah deposu yapmak isteyenlerin barıgae­ verliklerindeki sahtekarlık ispatlandı. Ki.:çük Yeşil Ada'y� teksif edilmiş Sovyet, Çekoslovakya, Macaristan, Polon­ ya, Romanya ve Yugoslavya Elçilikleri'nin büyük faali· yetlerine dikkat çekildi.38 Siyasi çıkarları uğruna, Moako� va'yı barış ve güven kıblesi sayan ve gösterenierin gafi; letl � ri de bu vesile ile t esbit edildi. BütÜn bir Ortado bölgesini, İslam alemini ve Afrika'nın yeni, genç ülkeit�� ni; Akdeniz, Avrupa ve Atıantik memleketlerini tehdld 1• den bu büyük kızıl tehlikeye, burada bir �ere 4aha, lt6Nt olundu. Amerika Birleşik De'Vletleri baŞtc:i gelmek ÜIIN1

( 38 ) Louis Maurice : Les Origlnes et L'evolution de 11 Crl11 Chyprlcıet, Mwi · · Defense Nationale, Nancy, Mai 1 964, pp. 778·801 .


NATO Devletlerinin Kıbrıs :Q\�•telesindeki son derece yan­ lış tutum ve davranışları böyltc• aydınlandı. Bu küçük kitapta Kıbrıs' l :q, �if Akdeniz Küba'sı hali­ ne getirilmek istendiği gerç�t Vtı tehlikesini görmüş ve belirtmiş pek çok yerli ve yaba� Q'ı ycızarların, fikir adamlarının eser ve makaleleri büyü�' �� � itizlikle incelendi, top. landı ve kaynak . olarak sunu\i{\ı. Yorucu bir inceleme, dikkatli bir tarama ve derleme ·.-"t�ucu, ( Kıbrıs ve Komü­ nizm ) k�nusuıida zengin ve fay� r bibliyografya mey, dana getirildi. . .

.1

.

.

��\ �� ·

'·

.

· '.

. B u kaynakların incelenmesi�Vı\t.�. Sovyetler'in Kıbrıs üzerindeki düşünce, istek ve plô:n �l��ı yalnız AKEL lider­ leri ile Makarios ile değil; Nô:sı�,,. ,Uı�ov gibi kimeele de de ayrıca ve müstakil olarak gö�i,\f, ii,leri anlaşıln;ıaktadır.s9 , . ': Yine bu yazılardan · biri, Mos!&pY�'va yapılan flörtün fayda �ı. zarar mı getireceğini iyl b�ec;aplamak gerektiği­ ni belirtmektedir.40 Bu kaynaklardan, Sovyet ve Yı-m�n Hükumetleri ile Grivas'cıl.arın, Makarios'cuların ve : JpC.E.L.'cilerin gerçek münasebet ve politikaları öğrenil�J.O,. Bizim için önem taşıyan bir Jl.Q�ıq ise şudur : Sovyet­ ler Birliği de, Türkiye de Enosis'• �fHifıdırlar. Fakat Sov­ yetlerin, her cihetten Makario� 'l·t -�eıstekleyip, maksat, menfaal ve netice bakımından r� rl'�-'Y �'ye karşı oldukları gerçeği, bu yazıtarla aydınlanmıt Qijlu.nuyor. · . ı ·

( 39 )

120

ı

·

Michel

Tatu : L'U.R.S.S. accorde � hı Bulqerııı un pret a long terme de 300 millions de roubles ( Soutien des pl)altt.crs s011ietiques ) , Le Monde,

Paris,

{'4 0 )

r

J. F.

1 965.

22 Feb. 1 964.

B.llnny :

..

.

Sariöser Flirt mit Mos.k��o�, Zi)rcher Woche, Zürich, 1 5 Jan.


Umudumuz ve dileğimiz odur ki, bu küçük kitap, bü­ yük milletimizin bu millt davasında izlenen politikanın yolunu ışıtsın ve Kıbrıs mes'elesinde Hükiimetlerimizi, müttefiklerimizi, parlamenterlerimizi, diplomatlarımızı ve bütün aydınlarımızı Ada'nın komünizm açısından arzetti­ ği tehlike üzerinde düşündürsün. Bu takdirde, kördü�ü­ mün çözülmesi kolay olacaktır.

•.

'

.•.

1

'

ili


İ N

D

ACUBEY

56.

ARMAOOLu, Prof. Fahlr H.

98.

gazmenou

Laou ) ,

Komünist Partisi )

( Reformcu, ( Kıbrıs

8, ı 3, ı 6,

ı 7, ı 9, 20, 22 - 25, 3 1 - 33, 37, 38, 40, 4 ı , 45 - 49, 5 1 , 53, 56, 57, 72 - 92, 99 . ı 02, ı 04, ı o6, ı ı 2, 1 20. ( A.K.E.L. ) Merkez Komitesi ALASYA, Halil Fikret

32, 78.

ı 3, ı 8, 24.

( Larnaka'dakl komünist fut-

bol takımı )

56.

ALLEMANN, Frltz Rene

62, 1 1.6.

101.

Amerika Birleşik Devletleri

76, 80.

98.

Atlantl·k

Paktı

Devletleri

ı 5, 6 1 ,

1 20. AVEROF - Tossizza, Evangelos Avusturya Sulh Anlaşması

25.

1 05.

B BAUME, Rene

61.

BENAZET, Henry BERNAL, J . D .

61. 9ı.

Beyenlmilel Hür İşçi Sandikaları Kon­

92.

Birleşik Demokratik Gençlik TBJkilltı

Bi rleşmiş Milletler

1 1 , 1 4, ı 5, ı 8,

3 ı , 37.

( APACL) ( Asya Mil letleri KomUnlzm-

- X. Y ı l l ı k Konferansı,

1101

( Bk. EDON ) .

( AON ) ( Gençlik Harekati TeşekküiU)

le Mlicadele Blrllaıı

Asya - Afrika Halkları DeyanıJfTia Bir-

federasyonu

6 , 39,

40, 1 00, ı o ı , 1 1 9.

1 22

5 ı , 52,

53, 1 09.

Emekçi Halk Partisi ) ,

Almanya

S

91 .

( A.K.E.L. ) ( Anorthotlkon Komrria Er­

( ALK i )

K

( APOEL ) ( Saacıların futbol takımı )

A ( AAPSO)

E

7, 9, 1 0. 9.

Birleşmiş Mil letler Prensipleri Bolşoy Balesi

85.

·

30.


( EKA ) ( Kıbrıs Çiftçiler Blrll01 )

c ( CENTO )

1 00.

6,

59,

76, BO. 61 , 1 1 1 .

CHOUET, Jean • Jacques

CHRISOCHOIDES, Dr. Alexander

67,

20, 3 1

( EOKA)

63.

33, 5 5,

ESMıER, Prof. Ahmed ŞOkrO

59, 27,

63.

1 08.

1 06. CHRYSOSTOMIDES, D. A.

Ömer

COŞAR,

Sıı ml

F

96.

55, 59, 1 1 4.

FANTis,

C T K ( Bk. Çek01lovıık ) . Cumhuriyet�! Çin ( Formozıı )

Hııber.ler AJansı CTK

88,

GAGARiN

85.

65,

37, 45, \

46, 1 1 3.

91.

Dünya Sendikacı l ı k Federasyonu

91 .

GÜRSOY, Prof. Or.

Cevııt

24,

1 08.

H

E ( E. A. M . ) Çeteelleri

(MIIIf

97.

GROMiKO, Andrei Andrevi ç

1 1 7.

8, 80.

25, 32, 63.

Grivas, General

24, 25.

( AEN )

30, 36, 1 08 .

GRiGOLiU, Neoftos

25, 1 07.

Dünya BarıJ Konseyi

Hacı Sava ( Metııksas)

23.

Kurtuluş Blrl l!!l )

( E.O.A. ) Partisi

80.

37, 45, 46.

24.

( EOON ) Gençlik Tltfllkk UID 57, 80, 94, 1 00. E I SENHOIMER, 44.

79.

GEORGAL.AS, G.

OOWNTON, Eric

( EOMA )

87, 88, 91 .

Geneş Çiftçiler Biriilli

OEMiRAY, Tahsin

( EAS )

1 5.

G

D oiGENiS

Andreııs

Fos gazetesi

7.

ç Çııkoslovıık 91.

Fııneromeni Kilisesi

General

8, 38,

Owight

D.

Hııravghi gazetesi

Meydlnı

89, 99, 1 00.

HEiMAN, Leo

29, 1 1 1 .

HILl., George

96, 1 06.

HOME, Sir Alexander Dowtlll

88. HOUill.E, Ren6

·

1 7.

63, 1 1 S.

I'Humıırilte gazeteal

17.

16,


f

Kıbrıs Emek Federasyonu

iNALCIK, Prof. Halil

Kıbrıs Garanti Andiaşmaları

24. 1 08 .

Ingiliz Komünist Partisi Merkez Ko­

72.

mltul ingil tere

5, 7, 1 5, 1 6, 33 . 35, 4 1 ,

54, 6 1 , 88. me'de )

1 0.

Işçi Partisi ( Ingiliz) Işçi Sendikaları

( PEO )

38.

Milli Talebe Birli§i

Kıbrıs

Profesyonel

( PE EA )

Karagil, Nevzat

47, 1 1 O.

KARAMANLiS, Konstantlnos KASTRO, Fidel

Kıbrıs

25, 29.

( PEON)

97.

Motorisı

22.

Sovyet Dostluk Cemiyet!

Kıbrıslı S&bık Muharipelr Blrl l!il

KENNEDY, John F.

KÖPRÜLÜ, Prof. Fuad

26, 44.

Kıbrıs Barış Komitesi ( PEE )

8, 79,

80.

Köylüler Biriilli

5, 1 02.

54.

1 5.

4 1 , 42 ( kaı-i-

katü r ) , 43 ( karikatü r ) , 44, 45,

101. Blrll!ii

77.

67, 68.

KRUŞÇEF, Nikita S.

Kı brıs Cumhu riyeti

57.

1 6, 1 7.

Komüniı>t Rvm Cumhu riyeti

24, 25.

Biriilli

8 , 80.

Komünist Kulüpleri

50.

46 ( karikatü r ) , 49 ( karikatür ) , ( EKA )

8,

84, 8 6 , 8 8 , 9 8 . KUPRADZE, V . D.

59, 76, 80. Demokratik

Biriilli

86.

Kıbrıs Rum Milli Partisi

38.

Kadınlar

( POGO ) veya ( PODY ) 80.

Kıbrıs

Dükkancılar

8, 80.

Kıbrıs Postası gazetesi

2 1 , 44.

Kadınlar Birl i§i

Kıbrıs

Küçük

98.

Kıbrıs Pariimento Hey'e�l

K

Çiftçiler

Kıbrıs Köylü. Hey'eti

8, 80.

65 • 68.

Johnson, Lyndon

Kıbrıs

8,

15, 2� 48, 4� 65, 6� 68, 70 -

( PEM )

J

- Komünist

1 6, 80.

�'::ı brıs Komünist Partisi ( K.K.K.)

Kıbrıs

96.

Biriilli

Işçiler Kulübü

(KEM )

Kıbrıs Işç i Biriilli

5, 1 0 3.

73, 96. ( Mekke - 1 - Mükerre-

islam Kongresi

96.

Biriilli

8, 60,

KURAN,

97.

Doç. Ercümend

KUÇUK, Dr. F8zıl

95.

24,

1 08 .


L

MAZiERES, Andre

LABANOV ( S. B. Yüksek ŞOrıı Reis Ierinelen ) 97.

­

LELAŞVid

( Gürcistan 96, 97.

kıını )

LENiN, V.

Hey et l Beş'

78. 78.

57 - 59. '

LOEL Şlrketl Lokomotif

5, 20, 24, 25,

27, 29, 34, 1 04.

97.

( NATO )

43, 44.

6, 3 1 , 33 - 35, 40, 45,

52, 54, 6 1 , 85, 88, 89, 9 1 ,

26.

( Ran, Verzanskl )

1 4.

5, 7, 1 3 - 1 5, 2 1 , 24,

kıttUr ) ,

43 ( kerikatrü ) ,

44,

.U.· ( karlketUr), 48, 49 ( karl· katUr), 50, 53, 55, 60, 63, 83,

84, 86 - 88, 90, 1 00, 1 0 1 , 1 06, 1 1 9, 1 20.

Prof. Oer.clş

53, 54,

MARKOS ( Yı.ınan iç savaşı komünist 51.

MAURiCE Louis

Nııa Sa l ami s

( Megosıı 'dakl

nfstlerin futbol takımı )

Neola gazetesi

62, 1 1 4.

kornQ. 56.

1 00 .

Neos Anthropos gazetesi Neos Demokrates

1 1 0, 1 1 1 . llderl )

NALBANTOO.U, 8.

NAzlM HiKMET

27, 28, 33, 39, 4 1 , 42 (kari­

MANiZADE,

N

( NATO ) ParlAmenterleri Türk Grupu

91 .

M MAKARiOS

58.

1 00, 1 03, 1 06, 1 1 1 , 1 1 2, 1 20.

62, 1 1 4

LASSARiDES, Dr. Vasses

88, 94, 98.

NASIR, Cemal Abclül

61, 1 1 1 .

Londra Andleşması

1 9, 54.

Moskova Radyosu MUSTAFA SADl K

LOMBARO, Rene

LYAUrEY, Pierre

93.

ransı

60.

( Sovyet futbol takımı )

56.

28, 1 1 8.

Mil letlerarası Işçi Teşekkü iU Konf..

MOLOTOV, V. M.

LEONTiOS, Pııfos Plskoposu ( LÖEL }

MENDE, Prof. Gerhard von

Milli Hürriyet ( Kurtulu, ) Birl l§i ( EAS ) 8, 76, 80.

75.

Leontios Cebhesl

63, 1 1 O�

68, 69.

33.

Nıkosiıı işçi Sendlkelıırı

75

o ( OMOYA) ( KomUnlatlirln futbOl llo kımı ) 56.

·•


Rum Komünist Radyosu ( P. C. )

97.

ORHAN, i. Ortak Pazar

1 00.

s

p PAJ.AMAS, Ksantopulos ( Xanthopoulos - Palıımııs ) 78. PAPAİ OANNU, Ekseklas ( E.xehiel Pııpııioannou ) 8, 76, 77, 79, 87, 99.

PAPANDREOU, George

SCHLOSS, Rolf W.

SKELEAS, Kostas 59, 80, 86, 89,

( PEO ) Federasyonu 90 - 94.

27.

soizos

67, 7 1 .

1 5.

Solcu İ şçi Federasyonu ( PEO ) 8, 80.

29.

Pİ SSAS, Mihail

63.

77 - 79.

72.

PAVLO, Hııcı

71 .

SERVAS, Ploutls ( veya Sııvvldes, Plou.t ls Lolzou ) 7 1 , 72, 74, 75,

81 .

22.

Parti Etnarşik

Sovyet Futbol Takımları

93.

PLEVİ D İ S ( Kıbrıs ParlAmentosu Re­ isi ) 97. { POGO ) vttyıı ( PODY ) ( Kıbrıs Ko-

münist Kııdınlıır Blrll!ll )

60,

80.

85.

Sovyet Komünist Partisi Merkez lcre Komitesi 98. Sovyetler Blril!ll ( Sovyet Rusya )

1 1,

1 9, 28, . 39, 40, 43, 45, 46, 48,

52, 53, 55, 57, 59, 60, 6 1 , 84 87, 95 - 99, 1 02, 1 03, 1 08, 1 09,

Prııvda gazetesi

87, 1 02 .

l l l , 1 1 2, 1 1 4 - 1 20.

Sovyetl er BlrM!II l<öy Ekonomisi Nıızıı. reti 98,

R 98.

Rum İ şçi Birliği

Sovyet Sendikaler Hey'eti 1 7.

Rum Komünist Pertisl

97.

Sovyetler Birli§l Yüksek ŞOrası

Rum Komünist Futbol TeşkilAtı

1�6

SAVV İ DES, Chrlstos

( SEK ) ( Sa!l - Kıınııd İ şçi Konfederasyonu ) 89, 90, 92, 93.

35.

PAPAYUANNU, M. Andreııs

ROMANOF

SA�ER, Kayhan 36, 37, 39, 43 - 46, 1 08, 1 09 .

SCHI.LTZBERGER 94.

PAPADOPULOS,

P İP İ NELL İS

31,

32.

33.

56.

STAL İ N, Josef V. 75.

97.

1 7, 1 9, 54, 73,


;�HAUSEN, Hena Wllfrlld ' . ·· � 10

.

.-{�o

·�:.

.(!lı\' , :'( .STYLiANu, . '· .( ·.

63,

T 1 02.

TEvETOÖLU,

Dr. Fethi

Dr. Şükrü

TUNAYA, Prof.

iJÇI

TOrkiye

3, 7, 1 2,

5, 7, 1 5, 1 6, 28, 33 - 35,

1 02 - 1 04, 1 20. TOrkiye Mi l lf Talebe Federasyonu 47. 33.

. TUtk Sendika Federasyonu

96.

u

ViGNERON,

1 10.

eleresyonu

91 .

Pııul

63,

YAMAÇ, Cavit

47,

Yeşi l Adıı Kıbrıs

91.

1 1 5.

5 7. •

65 - 67, 96.

5, 7, l S, 1 6, 1 9, 27,

Yu1'121nistan

28, 32 . 35, 40, 44, 50,

52, 59,

6 1 , 66, 69, 70, 72, 76, 1 02 1 04. 79 .

z Ziartidis, Andreııs

Ulutlıırıırıısı Demokrat Kadınlar FeU-n-tANT

1 5, 70.

YUVANOS, Fifi ( Fifis ioıı nno"! )

90.

TÜRKMEN, Korgeneral Behçet

.

VENiZELOS, Sofoklet

YiAVOPULOS, Dr. Nlkolııs Othon

1 7, 20.

TUI"k Komünist Pa rt i si

68, 7 1 .

YERMOS iN ( Sovyet BUyUkei,Jal ) 85.

22, 1 06.

Ta r ı k Zıifer 47, 1 1 8 .

Blrllaı

54.

y

37, 39, 40, 50, 52, 59 - 6 1 '

'

Kararları

62, 63, 1 1 1 .

26, 28, 1 07, 1 08.

TOr,k

v

VATiLioris, Harelombol 93.

Petros

Michel

TORUN,

.

Varşova

· .ıs.

;r,;n AJansı

' tAıu,

v.

93, 94. Zürich Andiaşmas ı

29, 34, 1 04.

8,.

:74, 75,

20, 24,

89,

25, 27,


,İ Ç İ N D E K İ L E R

Ö NSÖZ Bir idealist K l BRlSLI'nın Çelışmaları

. . . . . .. . . . . . .

. . .. .

. .

.

· · · · o o • • • • •••••••••0 0 .

KomUnistler ve Enosis Akdeniz'in KÜBA'sı : K 1 B R 1 S

. . . . . ........ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..............

Kıbrıs'ta Komünizmin Tarihi KomOnistlerle Kilise'nin işbirll� AKEL Yöneticileri Arasında De§işmeler

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .•.

AKEL'e BaOiı Teşekküller AKEL'in Gayeleri Sol Dışpolitika

ve

. . . . . ..•. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ...........

_Demirpercle lle All ka

Sendika Faaliyetleri

. . . . . . . . • . . . . . . . . . . . . . . .........•......

. . . : . . . . . . . . . . . ·. . . . . . • . . . o o • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • o o • • o o • •

Komünlstl•rin Kıbrıs işçi Hareketlerinden Elele Ettikleri Kazançlar Ziyaretler Düzenliyerak Yapılan Kızıl Propagııhdelar

ve

Kıbrıs'ın KomO-

nlstleştlı'llmesl Faaliyetleri Kıbrıs Konusunda Sovyetlerin Görüş

ve

Tutumları

Umumt Slbllyogrııfyıı SON SÖZ i NDEKS Makarlos, Kruşçef ve Nhır'lıı liglll KARiKATÜRLER ( ss.

42, 43, 46, 49 )

••.•.•


TEVETOtLU tarafından yayımianun ( KoınünJzmle Mücadele Yayınlan )'nın

Dr.

çıkan 6 kitabını okudunuz mu ?

1 . FAŞiST YOK, KOMÜ N İST VAR 1 Bir yı lda Fiatı

:

Hivall 3.

baakıaı bitmak U11r1,

3 TL.

2. DIŞ POLİTİKA GÖRÜ ŞÜM ÜZ Türkçe,

i ngil izce,

Franaızca

Fiatı : S

bir arada.

va

Almanil

TL.

3. MİLLETLERE IŞIK TUTAN İKİ BEYAN NAME Fiatı

:

2,5 TL.

4. Yirminci Yüzyılın Yüzkanısı UTANÇDUVARI Fiatı : 5 TL.

S. A Ç I K L I Y O R U M I . . Vealkalar

ve

fotokopllerle

Motlcove

motl yerli kızılların lçyOzU 1 .

yetltllr•

llllll : 7,1

TL.

6. K I B R I S VE K OMÜN İZM lllatı

:

5 TL. SAT l N AL.MAK, MiLLi MÜCADEL.EYI!

( KOMÜNiZMLI MÜCADELE YAYlNLARI ) 'N I

ÇEVRENiZE

YAYMAK

KAT I L. I N I Z 1 . .

SURETiYLE

BU

MU KADUES TOPRAKLAR Her

Müalüman Türk'Un

olcuy111lı

lıltl(ll l

llrlncl hamur killıdl, fevlcallcle lıa1l11 1 1 •1

aahlfe, hedlyotl

:

3 TL.

M U KADDES TOPRAKLARDA N GEÇEN YOL lllatı : 3 TL.

Sipa ri� adresi

:

Dr.

T1V1TO

OLU

Bakan l ı klar P . ı< . 2 5 0 ,

ANKAill A



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.