Mahir Garibov - Dağlık Karabağ Sorunu

Page 1



ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU

ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ

YÜZYILDA CJ ERMENİSTAN AZERBAYCAN, DAGLIK KARABAG SORUNU �

'-O

XX.

-

� 1

Mahir GARİBOV

ANKARA-2017


5846 sayılı kanuna göre bu eserin bütün yayın, tercilıne ve iktibas baklan Atatürk Araşbrma Merkezi'ne aittir.

Garibov, Mahir, 1975XX. yüzyılda Ennenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sonınu.IMabir Gari­ bov._Aııkanı: AKDTYK Aıattırk Araştırma Merkezi, 2017. XIV, 374s.:tbl.;24 cm._(Aıatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kwumu Aıatilrk Araştırma Merkezi yayını) Kaynaklar (s.365-374) ISBN:978-975-I 6-3436-8 l .DAGLIK KARABAG (AZERBAYCAN)_TARİHl_20.YÜZYIL 2.AZERBAYCAN_ULUSLARARASI iLIŞKİLER_ ERMENİSTAN 3.ERMENISTAN_ULUSLARARASI İLIŞKILER_AZERBAYCAN l.E.a. 11.E.a.: Ennenisıan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sonınu lll.Seri 327.479 l 04792

lNCELEYENLER : Prof. Dr. Cemalettin TAŞKJRAN

Prof. Dr. İbrahim Ethem ATNUR Doç. Dr. Sebahattin ŞİMŞİR

KİTAP SATIŞI Mağaza

Kwurrİ

e-posıa web

: ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ : Bayındır 1 Sok. Nu:24/6 Kızılay/ANKARA : Ziyabey Cad. Nu: 19 Balgat-Çaııkaya/ANKARA Tel: 009 (0312) 285 55 12 Belgegeçer: 009 (0312) 285 65 73 : bilgi@atam.gov.tr : http://www.atam.gov.tr

e-mağaza

: e-ınagaza.aıam.gov.tr

ISBN İLESAM BASKI TARİHİ BASKI SAYISI BASKI

: 978-975-16-3436-8 : 17.06.Y.0150-548 : I. Basım/ 2017

: 1000 Adet : GİRİŞİM MATBAACILIK (0312) 384 22 23


İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ

.

............................ ....................

KISALTMALAR

,...................................................... vü

. .

.

....... .. ............................................................... ..............

KAYNAKLARIN DEGERLENDİRİLMESI GiRIŞ

.......................................

iI

.. .. xi ı

.............................................................................................................

l.BÖLÜM l. DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA AZERBAYCAN - ERMENİSTAN iLİŞKİLERİNİN TARİHİ GELİŞİMİ ...... .......... .. . .................... . ... 7 .

1.1.

1.

DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA KAFKASYA'NIN JEOPO-

LİTİÔİ ........ ... ...... . ........... ............ . ...... ..... . . . .... ... . . ................ ...... ...... . .

.

..

.

.

.

16

1.2. ERMENİLERİN BÜYÜK DEVLETLERİN TEŞVİKİYLE "ERMENİSTAN" DEVLETİ KURMA ÇABALARI ..................... ....... ...... 41 .

1.3.

ALT YAPI ÇALIŞMALARI ..... . ......... ...... ..... .... ................. .. .... 45 ..

.

1.3.1.

Kilisenin Rolü ..... .................... . . .. ....... ........................ ........ 45

1 .3 .2.

Din Faktörü .. . ........................ . ... .. .... . ... .... ....................... . . . . . 48

1.3.3.

Misyonerlik Faaliyetleri ...... .......... ... . ......... . ..................... . .. 49

1.3.4.

Propaganda Faaliyetleri ............ ................... . . ......................... 51

.

.. .

..

.

.

.

..

.

. .

. .

.

1.3.4.1 . Üniversite ve Diğer itim Kurumlarında Propaganda Çalışmaları52 1 .3.4.2. Kitle iletişim Araçlarında Propaganda Çalışmaları .................... 52

1.3.4.3. Milletlerarası Kurumlarda Propaganda Çalışmaları ........ . ... 53


jy

Mahir GARIBOV

ABD, İNGİLTERE, FRANSA, ALMANYA VE TÜRKİYE'NİN

1.4.

KAFKAS POLİTİKALARI İÇİNDE AZERBAYCAN VE ERMENİSTAN

.......................................................................................................

55

1.4.1. Amerika Birleşik Devletleri ..................................................... 56 1.4.2. Almanya ve Fransa .................................................................. 59 1.4.3. İngiltere .................................................................................... 64 1.4.4. TOrkiye ..................................................................................... 65 1.5.

ERMENİ ÖRGÜTLERİNİN EYLEMLERİ VE "1918 MART

KATLİAMI" ........................................................................................... 67 1.5.1. ERMENİ ÖRGÜTLERİNİN OLUŞUMU VE EYLEMLERİ. 71 1.5.1. l. Enneni Cemiyetleri .......................................................... 72 1.5.1.2. Enneni Komiteleri ............................................................ 73 1.5.1.3. Enneni Örgütlerinin Eylemleri

.

.. .....................................

74

1.5.1.4. "1918 Mart Katliamı"nın Gelişimi................................... 84 1.6. AZERBAYCAN HALK CUMHURİYETİ'NİN DOÖUŞU (1918 1920)

·······································································································

96

il. BÖLÜM

RUSYA'NIN KAFKASYA POLİTİKASI İÇİNDE AZERBAYCAN VE ERMENİSTAN 105 .........................................................................................

2.1.

SSCB'NİN KAFKAS POLiTiKASI VE AZERBAYCAN TOP-

RAKLARININ ERMENİSTAN'A

İLHAKI

..............................................

113

2.1.1. Sovyet Azerbaycanı 'nın Oluşumu ve Sovyet Azerbaycanı 'ndan

Gökçe, Zengezur Vilayeti, Şerur�Dereleyez Mahah ve Mehri İlçesi� nin Sovyet Ennenistanı 'na İlhakı ..................................................... 118 2.1.2.

Sovyetler Birliği'nde Sovyet Ermenistanı'nın Oluşumu..... 126


XX. VOZVILOA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

v

2.1.2.1 1937 SSCB Baskısı Döneminde Ermeni Komünistlerin

Azerbaycanlı Aydınlan Azeıbaycan'dan Sürgiln Etme Faaliyetleri.............................: ..................................................... 137 2.1.3.

1937-1948 Arasında Rusya'nın Güney Katkasya Politikasındaki Gelişmeler . . . 147 ............ .......... .. .........................................

2.2.

RUSYA'NIN ERMENİSTAN'I TEK TARAFLI DESTEKLEME POLİTiKASI

.................................. ısı

. .

..... .. ....................................

2.2.1. Ermenistan Türkleri

.

.

............. ..................................... .........

155

2.2.2. Sovyet Ermenistanı 'nın Sürgün Siyaseti.. ............................ 160 2.2.3. 1948-1953 Yıllannda Sovyet Ermenistanı'ndan

Azerbaycanlılann Sürgünü

.

. 166

..... .................................................... ..

2.2.4. Sovyet Dönemindeki Ermeni Şovenizminin Perde Arkası .... 175

IU.BÖLÜM SSCB DÖNEMİNDE EKONOMİK, SOSYAL VE KÜLT0REL İLİŞKİLER 179 .......................................................................................................

3.1. SSCB EKONOMi POLİTİKASININ AZERBAYCAN, ERMENİS­

TAN VE DIGER KAFKASYA CUMHURİYET VE TOPLULUKLA-

RINDAKİ UYGULANIŞI

.

............................................ .......................

186

3.2. SSCB DÖNEMİNDE AZERBAYCAN VE ERMENİSTAN'IN

EKONOMİK İLİŞKİLERİ

................................ ....................................

211

3.3. SSCB'NİN SOSYAL VE KÜLTÜREL POLiTiKALARI ........... 215 3.3.1.

SSCB'nin Kolonizasyon Politikası

3.3.2.

SSCB'nin Sosyal ve Kültürel Alandaki Etkileşimi

3.3.3.

Sovyet Döneminde Azerbaycan ve Ermenistan'ın Kültürel

.

.. .

....... ........... . ... ...........

.............

221 226

İlişkileri ............................................................................................ 236 .

3.3.4. Dağlık Karabaf ın Ermeniler Tarafından işgali, Sosyal ve Eko-

nomik Problemler . .

... ............................. .................. .................... 249

. ....


Mahir GARİBOV

vi

iV.BÖLÜM BAGJMSJZLIK DÖNEMİNDEN GÜNÜMÜZE AZERBAYCAN - ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ

.......................

255

4.1. DAGLIK KARABAG SORUNU'NUN TARİHİ GELİŞİMİ ...... 258 4.1.1.

Dağlık Kıırabağ Sorunu'nun Çıkışı ve Gelişimi .

4.1.2.

1988-1989 Dağlık Karabağ Olaylan ve İşgali .................. 287

. ................

273

4.2. DAGLIK KARABAG DIŞINDAKl AZERBAYCAN

TOPRAKLARININ ERMENİSTAN TARAFINDAN İŞGALİ 4.3. İŞGAL SORUNUNUN ÇÖZÜM YOLLARI

355

.........................................................................................................

363

ABSTRACT

.

.

.

297 323

............. ......................... ....................................................... ......

SONUÇ ÔZET

...........

................................

.

.

.... .................................................................... ....................

364

KAYNAKLAR .......................................................................................... 365


ÖN SÖZ

Çarlık Rusya Generali Sisyanov, 22.05. 1805 tarihinde, Karabağ'ın iş­ galinin hemen arkasından Çal'a gönderdiği raporda "Karabağ coğrafi yeri bakımından Anadolu'nun, İran'ın ve Azerbaycan'ın kapısı sayılır" demek suretiyle, bölgenin stratejik önemini belirtmiş ve burada dengeyi kendi ya­ rarlarına çevirebilmek için Müslümanlann arasına Hristiyan unsurlann (bu­ rada amaçlanan Ennenilerdir) yerleştirilmesini önermiştir. Bunun üzerine 1825-1826 yılları Gaçar yönetimi ile Çarlık Rusya arasındaki savaş sırasın­

da, güneyden 18.000 Enneni getirilerek Dağlık Karabağ'a iskan edilmiştir. Azerbaycan'ın ikiye bölürunesi sonucunu yaratan 1828 Türkmençay Antlaş­ ması'ndan sonra ise, 8.249 Enneni ailesi tekrar Karabağ'a getirilmiştir. Rus­ ların, yaklaşık iki yilzyıl önce uygulamaya koyduklan "Ennenileri Kafkas­ ya'ya yerleştinne ve yayma" politikası, zaman içinde gerçekleştirilmiş ve Rusya artık Kafkasya'da tampon bir ülke oluşturabilmiştir. Böylece bu du­ rum,

uzun vadeli politika üretmenin ne denli önemli olduğunu göstennesi

açısından, dikkate değer niteliktedir. 1945 'ten sonra Dünya politikasına damgasını vuran Soğuk Savaş, 1989'da Berlin Duvan'nın yıkılması ve 1991 'de SSCB'nin dağılmasıyla so­ na emıiştir. Eski Sovyet Cumhuriyetleri birer birer bağımsızlıklarını ilan et­ mişlerdir. Kafkaslar ve Orta Asya'da ortaya çıkan bu devletler yeni bir süre­ cin aktörleri olmuştur. SSCB'nin dağılmasına giden süreçte Ennenilerin Azerbaycan 'ın Dağlık Karabağ bölgesine yönelik iddialan yeniden ortaya çıkmış,

l 980'leİin

sonlarına doğru başlayan küçük çaplı çatışmalar

1990'lann başlarında tam anlamıyla savaşa dönüşmüştür. Sorunun ortaya çıktığı 1988'den günümüze kadar geçen sürede Azerbaycan topraklannın %20'si Ermeniler tarafından işgal edilmiştir. Aynca Azerbaycan'da yaklaşık 1.000.000 insanın kendi topraklarından edilmesi Dağlık Kariıbağ meselesine siyasi boyutun yanında insani bir boyut da kazandırmıştır.


viii

Mahir GARİBOV

Dağlık Karabağ sorununa sadece Azerbaycan ve Ennenistan arasında bir sorun gibi bakmamak gerekiyor. Aslında sorunun bu aşamaya gelmesin­ de zaten bu ince çizgi oldukça önemli bir rol oynamıştır. Bölgede gerek Rusya, gerekse diğer küresel güçlerin etkin olma çabalan, sorunu iki ülke meselesi olmaktan çıkannış, bölgesel ve batta kOresel bir sorun biline getir­ miştir. Dolayısıyla Rusya'nın da müdahil olafak bu meselenin içinde yer alması Dağlık Karabağ sorununu daha derin bir bale getirmiş ve artık küresel güçlerin müdahil olmasıyla çözülebilecek bir sorun hiline gelmiştir. Bu tezde 1. Dünya Savaşı'ndan günümüze Azerbaycan - Ennenistan ilişkileri, Dağlık Karabağ sorununun tarihi gelişimi ve Azerbaycan toprakla­ nnın Ermenistan tarafından işgali konulan incelenmiş, Dağlık Karabağ soru­ nunun çözümüne yönelik öneriler sunulmuştur. Tez çalışma döneminde ve araştırmalarda büyük destek veren ve yar­ dımcı olan Prof. Dr. Azmi SÜSLÜ'ye, fikirleriyle tezime katkıda bulunan Prof. Dr. Refik TIJRAN, Prof. Dr. Mehmet ŞAHİNGÔZ, Prof. Dr. Abdullah GÜNDOODU, Prof. Dr. Neşe ÖZDEN hocalanma ve Doktora tezimin ya­ yınlanmasında yardımlannı esirgemeyen Atatürk Araştınna Merkezi Başkanı, Prof. Dr Mehmet Ali BEYHAN'a teşekkür ederim. Aynca tez çalışma sırasında sonsuz desteklerini gördüğüm Dr. İbra­ him ERDAL, Dr. Burhan SAYILIR, Dr. Serdar SARISIR, Dr. Cafer GÜ­ LER ve Türk Eğitim Norm Geliştirme Vakfı Başkanı Sayın ôzcan TOK­ YÜREK'e de teşekkürü bir borç bilirim. Mahir GARİBOV


KISALTMALAR

ADA.

Azerbaycan Devlet Arşivi

ADTNA.

Azerbaycan Devlet Tehlikesizlik Nazirli­ yi Arşivi

a.g.b.

Adı geçen belge

a.g.e.

Adı geçen eser

a.g.m.

Adı geçen makale

ASA.

Azerbaycan Sovyet Ansiklopedisi

ASPİHDA.

Azerbaycan Siyasi Partiler ve lctimai Ha­ rekitlar Devlet Arşivi

ATESE.

Askeri Tarih ve Stratejik Araştırma Etüt Başkanlığı

BCA.

Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi

BİUM.

Başbakanlık istatistik Umum Müdürlüğü

Bkz.

Bakınız

Çev.

Çeviren

HTVD.

Harp Tarihi Vesikaları Dergisi

lstoriçeskoe Zapiski.

Tarihi Vesikalar

KGB.

Devlet Tehlikesizlik Komitesi (Komite! Gosudarstvennıy Bezapasiıosti)

NDA.

Nahcivan Devlet Arşivi


Mahir GARİBOV

NKVD.

İçişleri Halk Komiserliği (Narodnıy Ko­ mite! Vnutrennıx Del)

TİH

Tilrkiye istiklal Harbi

TİKA.

Türk İşbirliği Kalkınma Ajansı

TİTE.

Türkiye İnkilap Tarihi Enstitüsll Arşivi

USNA.

United States National Archive


KAYNAKLARIN DEtERLENDİRİLMESİ

Arşiv Vesikaları

Azerbaycan Devlet Arşivi konuyla ilgili belgeler açısından zengin ol­ duğundan çalışmamızın ana kaynağını oluştunnuştur. Arşivde Rusya Devlet Duması'nda Azerbaycan'la ilgili kararnameler, 1918-1920 senesinde Azer­ baycan Halk Cumhuriyeti'nin Ennenistan'la ilişkilere ait yazılı belgeler, Ba­ kü'de ve Azerbaycan'ın diğer bölgelerinde Ermenilerin yaptığı katliamlann araştınlması için Azerbaycan Halk Cumhuriyeti tarafından oluşturulmuş FevkaladeHaller Ü zere Devlet Komisyonu'nun raporlan ve Sovyet döne­ minde Komünist Parti 'nin almış olduğu kararlan ve 23 Kasım 1919 tarihinde Azerbaycan'la Ennenistao arasında imzalanan antlaşmayı inceledik. incele­ nen belgeleri de ana başlıklar olarak tasnif edersek elde edilen belgeler:

a- Rusya Devler Duması'nda Azerbaycan'dan olan mebuslann gön­ derdiği raporlar ve ilgili makamlarla yaptığı yazışmalar,

b- Fevkalade Haller Ü zere Devlet Komisyonu'nun Ermenilerin yaptı­ ğı katliamlarla ilgili raporlan, c-

Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin Enneoistao'a gönderdiği talep-

lerle ilgili yazışmalar,

ç-. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin iç politikada istikrann sağlan­ ması için kabul ettiği kararnameler,

d· Azerbaycan Sovyet Cumburiyeti'oin kurulması ile ilgili Sovyet Rusya ile olan yazışmalar, e-

Azerbaycan Sovyet. Cumhuriyeti'nin iç ve dış politikada almış ol­

duğu karar ve kararoamelerdir.


Mahir GARİBOV

xii

Azerbaycan Siyasi Partiler ve içtimai Harekat Devlet Arşivi (ASPİH­ DA)'nde yapmış olduğumuz incelemelerde Ennenilerin 1918 yılında Bakü, Gence, Şamahı, Guba, Salyan ve Nahçivan'da yapmış oldukları katliamlarla ilgili belgelerin çok olduğu görillmilştilr. 8 Ocak 1919 tarihli Kafkasya'daki Müslümanlann arazilerinin statü­ sünün korunması için acil tedbirler alınmasına dair Dışişleri Bakan Yrd. A. Ziyadbanov'un, Paris Kongresi'ndeki Azerbaycan heyeti başkanına gönder­ diği telgraf bulunmuştur.

Nahcivan Devlet Arşivi (NDA)'nde yaptığımız araştırmalarda 19051907 ve 1918 senesinde Ennenilerin Nahcivaıi'a yaptıkları saldınlar ve Er­ meni çeteleri tarafından yapılan katliamlarla ilgili yönetimin raporlarını ve 9 Eylül 1919 tarihli Güney Batı Azerbaycan Müslümanları Genel Meclisi Baş­ kanınca Müttefik Devletler Yüksek Komiserine gönderilen, Sürmeli, Şerur, Nahçıvan ve Ordubad eyaletlerinde yaşayan Müslüman halkın taleplerini ihtiva eden muhtırayı inceledik.

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Arşivi (BCA)'nde konumuzla ilgili yapmış olduğumuz incele­ melerde Türkiye Cumhuriyeti ile Sovyet Rusya arasındaki yazışmaları göz­ den geçirdik. 23 Eylül l 947'de Azerbaycan Komilnist Parti 1. Sekreteri Ba­ ğırov ve Ermenistan Komilnist Parti 1. Sekreteri Arutunyan arasında imza­ lanmış "Ermenistan'dan yüz bin Tilrk'lln Azerbııycan'a göç ettirilmesi ile ilgili antlaşma ve 10 Mart 1948 tarihli Ermenistan'dan Azerbaycan'a göç ve göçmen değişimi hakkında Sovyet Hllkümeti'nin kararlannı bulduk ve bu belgelerden istifade ettik.

2-

Yayınlanmış Resmi Vesikalar ve Raporlar

Yayınlanmış resmi vesikalar ve raporlar Ennenilerin Rusların deste­ ğiyle Türklere karşı yaptığı katliamlar, baskı ve propaganda ile ilgili belge­ lerden oluşmuştur. Bunlann bir kısmı komisyon raporları olup, bir kısmı da askeri raporlardan ibarettir.

Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslar'da ve Anadolu'da Ermeni Me­ zalimi. 1. 1906-1918, Ankara T. C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel MO­ dürlüğü Arşivi Daire Başkanlığı, Yayın no: 23, 1995: Bu kaynak eser 19 18'de Ermenilerin Bakil, Gence, Şamahı ve Guba'da Azebaycan Tilrkleri-


XX. YÜZVlLDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

xiii

ne karşı yaptığı katliamlarla ilgili Azerbaycan Halk Cumhuriyeti tarafından oluşturulmuş Fevkalade Haller Üzere Devlet Komisyonu'nun raporlarından oluşmaktadır. Burada aynca Ermeniler tarafından yapılan mezalim ve tahri­ batla ilgili listeler de verilmiştir.

Kanh Seneler: İlk başta 1911 yılında Mehmet Said ORDUBADİ tara­ fıodan yayınlanan, daha sonra 1991'de Bakü'de ikinci baskısı yapılan bu eserde 1905- 1907 senesinde Ermenilerin Bakü' de, Cebrayıl 'da, Cavanşir' de, Şuşa'da, Gence'de, Nahcivan'da yaptığı katliamlar belgelerle anlatılmıştır.

Azerbaycan Tarihi- Belgeler ve Neşrler Üzere: Bakü'de 1990 yılın­ da yayınlanmış bu kitapta Ermenistan'da Türklere karşı yapılan baskılar ve Dağlık Karabağ'da cereyan eden olayların belgeler üzerine değerlendirilmesi yapılmıştır.

Azerbaycan Tarihi Üzerine Kaynaklar, 1989'da Bakü'de yayımla­ nan bu kaynakta Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin tarihi gelişimi ve Sov­ yet döneminde Dağlık Karabağ'a özerk vilayet verilme nedenleri açıklan­ mıştır.

Armyanskiy Genoçid; Mif i Realnost-(Ermenilerin Yaptığı Soykı­ nm; Hayal ve Gerçeklik): Bu eserde milliyetçi Ermeni örgütlerinin oluşu­ mu ve eylemleri, Türklere karşı yaptıktan mezalim ve Ermeni lobisinin Tür­ kiye aleyhinde faaliyetlerini içermektedir.

Kan lll ve Çevresinde Ermeni Mezalimi (1918-1920), Fahrettin KIRZIOOLU 1999 yılında Ankara'da yayımlamış olduğu bu eserde Ermeni­ lerin Türklere karşı yaptığı katliamların sadece Kafkasya'da değil, aynı za­ manda Osmanlı Devleti'nin güney sınırlarında da gerçekleştirildiğini belge­ lerle kanıtlamışbr.

3- Silreli Yayınlar Konumuzla ilgili olarak başvurduğumuz arşiv ve diğer kurumlarda sü­ reli yayınlan kullandık. Bunlardan:

ASAM (Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi) Dergisi, ASAM, Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Derg�si, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Avrasya Dosyası Dergisi, Azerbaycan Dergisi, Azerbaycan Kültür Deneği Dergisi, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Harp Tarihi Vesika/an Dergisi, Hazar Dergisi, Türk Kültürü Dergisi, Türk Yurdu Dergisi, Türkler Dergisi, Ulusal Strateji Dergisi ve gazetelerlerden Halk,


Mahir GAR1BOV

xiv

Komünist, Azerbaycan, istiklal, Hürriyet, Azatlık; Yeni Azerbaycan ve Za­ man gazetelerinde Azerbaycan-Emıenistan ilişkilerine ait yayınlanmış maka­ leleri inceledik. 4- Anılar ve Hahralar

XX. yüzyıl başlarında yaşanmış tarihi olayların ve bu ilişkilerde yer alan tarihçi yazarların hatıralarını inceledik. Bunlardan Ali ALİYEV, XX. yüzyıl başlarında Azerbaycan'ın birçok şehirlerinde Ennenilerin yaptığı kat­ liamlar ve XI. işgalci Rus ordusunun Azerbaycan'ı işgal etmesi ile ilgili, Ali Fuat CEBESOY, Türlciye Cumhuriyeti ve Sovyet Rusya arasındaki siyasi ilişkilerle ilgili, Kazım KARABEKİR, Milli Mücadele tarihi ve V. Kafkas İslam Ordusu'nun Bakü'nü kurtarması ile ilgili, Latif HÜSEYİNZADE 1918-1920 tarihlerinde Azerbaycan'da baş gösteren olaylarla ilgili, Mine Bala MEHMETZADE, milli mücadelenin fonnalaşması ve Azerbaycan Halk

Curnhuriyeti'nin faaliyeti ile ilgili, Mehmet Emin RESULZADE, Azerbay­ can Halle Curnhuriyeti'nin oluşumu, iç ve dış politikada almış olduğu karar­ larla ilgili anılarından faydalanılmıştır. 5- Başvuru Eserleri Tez konusuyla ilgili Azerbaycan, Ennenistan, Türkiye ve Rusya'da yayınlanmış olan eserler incelenmiştir. Bunlardan Esat URAS'ın, Mir Möh­ sün NEVVAB'ın, Cemil HASANOV'un, Azmi SÜSLÜ'nün, Sadi KO­ ÇAŞ'ın, Kamuran GÜRÜN'ün, Vefa GULUZADE'niıı, Yuri POM­ PEYEV'in, Voskan PARSAMYAN'ın, Boris BORYAN'ın, Stephan ŞA­ UMYAN'ın, Justin McCARTIIY'nin, Cemal ANADOL'un, Erdal İL­ TER'in, Hakkı Kemal TÜRKÔZÜ'nün, Hüseyin BAYKARA'nın, İlgar ALİYEV'in, Cezmi YURTSEVER'in, Atamoğlan MEMMEDLİ'nin ve Ca­ terina WALKER'in eserleri ille elden istifade edilen eserlerdendir.


GİRİŞ

Azerbaycan ve Ermenistan, Avrasya'nın en önemli stratejik ve eko­ nomik bölgelerinden biri olan Kafkasya bölgesinde yer almaktadır. Azerbay­ can Güney Kafkasya'da 86.600 km2'1ik bir alana ve sekiz milyon nüfusa sahip bulunmaktadır. Ermenistan'ın ise 29.800 km2'1ik yüzölçümü ve iki milyon sekiz yüz bin nüfusu vardır. Azerbaycan - Ermenistan ilişkileri tarihin derinliklerine dayanmakta­ dır. Bu ilişkiler XIX. yüzyıla kadar bir dostluk ve komşuluk içinde seyret­ miştir. Siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda birbirlerinden faydalanmakla ortak coğrafyayı paylaşmışlardır. 1 920 - 21 yıllarında XI. Rus Ordusu tarafından işgali ile Kafkasya'nın Sovyetlerin sömürgesi haline gelmesi diğer cumhuriyetler gibi Azerbaycan ve Ermenistan'ın da dış dünya ile siyasi bağlantısını kesmiştir. Kafkaslar'ın Ruslaştınlması için Çarlık Rusya'da olduğu gibi Sovyet döneminde de böl­ geye çoğu Rus asıllı olan insanlar yerleştirilmiştir. Birçok milletin bir arada yaşadığı Kafkasya'yı daha kolay yönetebilmek için Ruslar, Kafkasya cum­ huriyetlerinin sınırlannı istedikleri gibi değiştirerek ülke içindeki azınlıkları kışkırtmak suretiyle bölgede genel bir çatışma ortamı hazırlamışlardır. Birlik içindeki ülkelerin ekonomik yönden birbirlerine muhtaç bırakılarak tek başı­ na herhangi bir ürün çıkarmalarına imklin tanınmaması bağımsız ekonomi sisteminin oluşumunu engellemiştir. Kafkasya cumhuriyetlerinin tek bir Kafkasya Federasyonu alhnda top­ lanması süreci tamamlandıktan sonra l 920'1i yıllarda bölge insanı kolektif­ leştirme ve sanayileşme ile yeni bir döneme girmiş, 1930'1u yılhirda ise ül­ kenin diğer bölgelerinde de olduğu gibi Kafkasya' daki süreç yüksek maliye­ tine karşın Sovyetler Birliği 'nin sanayileşmesiyle sonuçlannuş, fakat il. Dünya Savaşı ülkenin oturmaya başlayan ekonomisini yeniden alt-üst etmiş,


Mahir GARİBOV

2

takip eden yıllarda Batı ile girişilen güç yanşı ülkeyi sonu çöküşle bitecek olan bir belirsizlik ve kargaşa sürecine sokmuş ve Kafkasya 'yı da beraberin­ de sürüklemiştir. Sovyetler Birliği'nin dağılma sürecinde Azerbaycan ve Emıenistan arasında görülen çatışmalar da bu çerçevede seyrettnekte ve Azerbaycan Emıenistan arasında siyasi ve ekonomik ilişkileri olumsuz yönde etkilemiş­ tir. Bu sorunun meydana çıkması Kafkasya'nın ekonomik ve politik para­ metrelerini de zorlaştırmıştır. Azerbaycan ve Emıenistan arasında oluşan sorunların daha iyi anlaşı­ labilmesi için bu çatışmayı etkileyen faktörlerin açıklanması gerekmektedir. Bu faktörler esasen tarihten gelen bazı arazi iddialan meselesi, aşın milliyet­ çi tavırlar ve bu sorunların meydana çıkmasına zemin hazırlayan nedenler­ den ibarettir. Bu durum ise bölge hal.klannın sorunlarının kendi aralarında çözümlenmesini engellediği gibi, bölge dışı güçlerin de politikaları için açık bir alan olmuştur. Emıenistan - Azerbaycan çatışmasının bir anlamda jeopo­ litik maksatlara dayandığı da söylenebilir. Eserin birinci bölilmilnde Azerbaycan - Ermenistan ilişkilerinin tarihi gelişimi, 1. Dünya Savaşı sonrasında büyük devletlerin teşvikiyle "Ermenis­ tan Devleti" kurma çabalan ve Kafkasya 'nın jeopolitiği konularına değinile­ cek, Ermeni milliyetçiliğinin oluşumunda din faktöıüniln, kilisenin rolilniln, misyonerlik faaliyetlerinin ve propaganda unsurunun gelişimi incelenecek, aynı zamanda XIX . yilzyıl sonlarında Ermeni örgiltlerinin oluşumu ve Er­ meni komite ve partilerinin amaçlan ve gerçekleştirdikleri eylemler gözden geçirilmiştir. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra arşivlerin halka açılması Stalin döneminde uygulanan baskı ve deportasyon (Sovyet halkı oluşturul­ masına yönelik göç ettimıe) politikalarının giln ışığına çıkarılmasına imkan sağlanuştır. Tez çalışmamızda bu amaçla Nahçıvan Özerk Cwnhuriyeti ve Azerbaycan Devlet Arşivleri'nde ilgili arşiv belgelerini inceledik. 1961 yı­ lında Azerbaycan arşivlerindeki belgelerin Rusça'ya çevrilmesi sırasında, Ermeni asıllı kişilerin arşivlerde çalıştığını göz önilne alusak birçok belgenin kaybolduğunu söylemek mümkündür.


XX. YÜZVlLDA ERMENISTAN -AZERBAYCAN, DAÔLIK. KARABAÔ SORUNU

İkinci bölümde Rusya'nın Kafkasya politikası içinde Azerbaycan ve Ennenistan münasebetleri, SSCB'nin Kafkas politikası ve Azerbaycan top­ raklannın Ermcnistan'a ilhakı, Sovyet Ermenistanı'nın oluşumu, 1937 baskı­ sı döneminde Ermeni komünistlerin Azerbaycan aydınlarını Azerbaycan'dan silrgiln etme faaliyetleri ve 1937-1948 yıllan arasında Rusya'nın Güney Kafkasya politikasındaki gelişmelere bakılmıştır. il. Dünya Savaşı'ndan son­ ra

Ermenistan' da yaşayan Türklerin sürgün edilmesi ve Sovyet döneminde Ermeni şovenizminin perde arkası konulan araştınlacaktır. EylOI l 930'da Ermenistan Sovyet Sosyalist Cuınhuriyeti'nde arazi yö­

netim değişikliği yapıldığı zaman Azerbaycan Türkleri'nin yaşadık.lan yerle­ şim merkezleri birbirinden ayn merkezlere bağlarımış, Azerbaycan Tilrkle­ ri 'nin çoğunlukta olduk.lan bölgelere Ermeniler yerleştirilmiştir. İkinci aşa­ mada ise Ermenistan'da yaşayan Türkler ülkeden mecburi şekilde göçe zor­ larımıştır. Göç ettirme işlemi 1948-1952 yıllarında gerçekleştirilmiştir. Bu sürgün politikası 1989'da yeniden gündeme gelmiş ve iki asır devam eden sürgün sonucunda, 1 ,5 milyon Azerbaycan Türkü Ermenistan'daki tarihi yurtlanndan sürülmüştür. Eserin üçüncü bölümünde SSCB döneminde ekonomik, sosyal ve kül­ türel ilişkilerden bahsedilecektir. Azerbaycan'da Sovyet Hilkfimeti'nin ku­ rulmasından sonra bölgeye gönderilmiş olan Rus memurları yönetimde yer almış ve ortaya çıkan ırki meselelerde Azerbaycan'ın menfaati hiçbir şekilde korunmarruştır. 1930 yılından SSCB'de uygulanan yeni ekonomi politikası ülkenin bazı kesimlerinde kabul görmediğinden bu çalışmalar mecburi şekil­ de gerçekleştirilmiştir. Ortaya çıkan itiraz gösterilerini bastırmak için tutuk­

lama kaınpanyalan baş)aulmış ve kendi mal varlığından Komünist Parti ka­ ran

gereği vazgeçmeyen arazi sahiplerine "Kulak" (Ktly Ağası) damgası

vurularak sürgünlere gönderilmiştir. Bu sürgünlere ülkede sömürge politika­ sı uygulayan komünistlere karşı çıkan aydınlar da tabi tutulmuştur. Binlerce aydın hiçbir gerekçesi olmayan nedenlerle suçlu bulunmuş ve ülkeden sü­ rülmüştür. Bu sürgünler sonrasında ülkede komünist ideoloji dışında hiçbir farklı görüşe yer verilmemiştir. Komünist ideolojisinin totaliter rejimi µlkeye "itaatçili.k" psikolojisini getirmiş ve milli kimliğinden habersiz, keqdi dilinde konuşma kısıtlılığı getiren bir yönetim kurul.muştur.


Mahir GARİBOV

4

Diğer taraftan Sovyetler Birliği döneminde Ennenistan Hükı1meti Tilrlclere ait her ne varsa onlan ortadan kaldumaya, tarih sayfasından silme­ ye çalışmıştır. 1935'e kadar Ennenistan'da köy, kasaba ve coğrafi yer adla­ nnın %95'i Azerbaycan Türkçesi'nde olduğu hfilde 1989 senesine kadar olan sürede bunlar tamamen değiştirilerek Ermenice adlar konulmuştur. Sovyet döneminde Rusya Komünist Partisi Merkezi İcra Komisyonu tarafından eğitim seferberliği başlatılmış, yaşlı insanlara okuma-yazma öğre­ tilmesi için kurslar tesis edilmiş, daha sonralan sekiz yıllık zorunlu eğitim programı uygulanmıştır. Sovyetlerin bu mecburi eğitim döneminde Azer­ baycan' da Türk kimliğinin ortadan kaldınlmasına da çalışılmıştır. Okullarda uygulanan ders programlannda, Azerbaycan Türkçesi'nin, milli kültürün ve Azerbaycan Türkleri 'nin Türk tarih ve kültürünün bir parçası olması konu­ sunda hiçbir bilgi verilmemiştir. Eğitim üzerindeki denetim mekanizması merkeziyetçi gibi görünse de, sadece Komünist Parti'nin merkezi kontrolü daha etkili olmuştur. Bu bölilmde eğitim konusunda izlenecek politika, yani merkezi birimlerin ve SSCB Bakanlar Kurulu'nun onayından sonra on beş cumhuriyetin eğitim bakanlan tarafından uygulanan politika incelenmiştir. Dördüncil bölümde bağımsızlık döneminden günümüze Azerbaycan­ Ermenistan ilişkileri, Dağlık Karabağ sorununun tarihi gelişimi ve Azerbay­ can topraklannın Ermenistan tarafından işgali konulan incelenmiştir. SSCB döneminde Ermenilerin Azerbaycan' dan toprak talepleri üzeri­ ne SSCB yönetimi, Dağlık Karabağ'a Azerbaycan'ın denetiminde özerklik statüsünün verilmesini onaylamıştır. Meselenin tarihi sebeplerine baktığı­ mızda, Ermenilerin Dağlık Karabağ bölgesine 1828 yılında Rus-lran savaşı sonucu imzalanan Tilrkrnençay ve 1829 yılında Rus-Türk savaşı sonucunda imzalanan Edime antlaşmalan ile İran ve Türkiye'den göç ettirildiği ve 19801 ' erde Dağlık Karabağ'ın başkenti Harıkendi'de bu yerleşimin 150. yıl­ dönilmü ile ilgili abide dikilmesi Ermenilerin bu bölgeye sonradan meskıi.n olduğunu gösteren delillerdir. Dağlık Karabağ'a muhtariyet verilmesinin ardından zaman zaman Ermeni azınlığın haklan Azerbaycan Sovyet yönetimi tarafından artırılırken, 1991 'de Ermenilerin Dağlık Karabağ'a bağımsızlık statüsünün verilmesi talepleri olaylann daha gerginleşmesine ve savaşın çıkmasına neden olmuş­ tur.


XX. YÜZY'ILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAC SORUNU Olaylann meydana geldiği süreçte Rusya, Karabağ sorunu üzerine do­ laylı ve bazen de doğrudan doğruya, fakat her zaman Ermenistan'ın tarafını savunmuş ve bu tavnndan iki ülke arasında çıkan savaş süresince bile taviz vermemiştir. Ermenistan' ı Kafkaslar' da kendine müttefik gibi gören, oradan da Karabağ bölgesine silah göndermeği ihmal etmeyen Rusya, bu tutumunu hiçbir zaman gizli tutmamıştır. Sovyetler Birliği'nin dağılma sürecinde dünya gündeminde yerini al­ maya başlayan Karabağ meselesi, SSCB sonrasında Azerbaycan ve Ermenis­ tan arasında savaş nedeni olmuştur. 1994 yılında yapılan bir ateşkes anlaşması ile savaş durdurulmuş, so­ runun çözümü için uluslararası banş güçleri devreye girerek barış yolu ile anlaşma sağlanması konusunda gerekli adımlar atılmıştır. Ermenistan tarafının bu ateşkes için pek zorlandığı söylenemez. Zira, tüm güçlerini ortaya koyarak eski Dağlık Karabağ vilayeti ve etrafında yer­ leşen yedi ili (toplam olarak 14 ili) işgal etmişlerdir. Ama, Azerbaycan açı­ sından durum farklı olmuştur. Çünkü Azerbaycan topraklannın %20'si Er­ menistan tarafından işgal edilmiş durumdadır. Bu nedenle toplum ve siyasi güçlerin hemen hemen tümü bu tür bir ateşkesi kabul edememiştir. Birleşmiş Milletler, Dağlık Karabağ sorunuyla ilgili 822, 853, 874 ve 884 sayılı kararlan kabul ederek işgal edilmiş Azerbaycan topraklarından bütün askeri birliklerin derhal çekilmesi talebinde bulunmuşsa da, Ermenis­ tan Devleti Birleşmiş Milletler'in söz konusu kararlannın hiçbirini yerine getirmemiştir. AGİT ülkeleri (Ermenistan hariç), AGİT Başkanlık açıklamasında yer alan ilkeleri, sorunun adil çözümü için uygun çerçeve olarak kabul etmişler­ dir. Başkanlık açıklaması, sorunun Azerbaycan ve Ermenistan'ın toprak bü­ tünlüğüne saygı, Dağlık Karabağ'a Azerbaycan terkibinde en yüksek özerk­ lik, yukan Karabağ ve ahalisi için güvenlik garantisi verilmesi temelinde çözOmlenmesi çağrısında bulunmaktadır. Avrasya coğrafyasında istikran sağlama ve banşı koruma .aynı za­ manda refahı yükseltecek, yaygınlaştıracak bir kalkınmanın sağlanması için Kafkasya'daki çatışmalann durdurulması ve adaletli bir şekilde çözüme ka­ vuşturulması gerekmektedir.


6

Mahir GARİBOV

Kafkasya ülkelerinin kendi bağımsızlıklarını korumaları, Kafkasya'da ahenkli ilişkiler ve işbirliğini geliştirme jeopolitiği ile mümkOn olabilir. Bu nedenle ortaya çıkan sorunların aşın gerginliklere sürilklenmesine meydan vermemek gerekir. Bölgesel nüfuz mücadelesinin arttığı, gelişmelerin kay­ pak bir zeminde süratle birbirini izlediği bir dönemde Kafkasya'da milli po­ litikalara ter.; tepki yapmayacak yaklaşımlara büyük ihtiyaç vardır. Bu koşul­ lar altında Kafkasya ülkeleri yeni oluşan jeopolitiğin fırsatlarını iyi değer­ lendirmelidir. Tezimizde bu hususları inceleyerek aklın, bilimin, bölgesel, bölgelerarası ve uluslararası ortak ilişkilerin, çıkarların gerekleri ve metodo­ lojik olarak incelenmeye çalışılmıştır.


1. BÖLÜM: 1. DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA AZERBAYCAN - ERMENİSTAN

İLİŞKİLERİNİN TARild GELİŞiMİ

KaOcasya'nın sosyo-kültürel gelişiminde önemli yer tutan faktörlerden biri, Azerbaycan ve Ennenistan'ın tarihi ilişkileridir. Her iki ülke ortak coğ­ rafyayı paylaşarak kültür, sanat, edebiyat alanlannda birbirlerinden etkilen­ mişlerdir. Tarihin derinliklerine dayanan bu ilişkiler XlX. yüzyıla kadar dostluk ve komşuluk içinde seyretmiştir. Kafkasya coğrafyasında yer alan bu ülkeler sahip olduklan jeo­ stratejik konumlan itibariyle sınırdaş ülkelerin yanı sıra bölgede çıkarlannı gözeten uzak ülkelerin de dikkat merkezinde olmuştur. Avrasya coğrafya­ sındaki KaOcasya bölgesi, Karadeniz, Boğazlar ve Ege Denizi yolu ile Orta Asya'yı Avrupa'ya ve Akdeniz'e bağlama konumuyla XX. yüzyıl başlann­ dan itibaren gerek batılı gerek doğulu ülkelerin ilgi odağı olmuştur. Yakın ve uzak devletler çok yönlü konumundan dolayı KaOcasya üzerindeki emellerini gerçekleştirmek amacıyla zaman zaman bölge ülkelerinin siyasi çelişkilerin­ den yararlanarak KaOcasya'da iç kanşıklıklar çıkarmışlardır. Araplann "Miiveray-ı Kafkasya", Avrupalılann "Transkafkasya", Ruslann "Zakafkaziya" olarak bahsettikleri KaOcasya bölgesi, aynı zamanda Türkiye, Rusya,

İran

ve Orta Asya cumhuriyetlerini ekonomik, sosyal ve

lcaltürel alanlarda birleştiren bağlantı noktasıdır. Milletleri ve dilleri sınıflan­ dırmak için kullanılan kritere göre Kafkasya' da her biri bir dil veya lehçeye mensup olan elli kadar etnik grup gösterilebilir. Yerli milletlerin büyük ço­ ğunluğu Azerbaycan Türkleri, Gürcü, Enneni ve Çeçenlerdir1•

1

Tahir Tamer KUMICALE, Tarihte• Gtıaamllz.e Tllrk-Ras bıııkllerl, Ankara, 1995, s.91.


Mahir GARIBOV

Bir bütün olarak ele alındığında da Kafkasya dünyada çok az bölgeyle kaJlılaştınlabilecek doğal zenginliğe sahiptir. Bölge kendi kaynaklarıyla kendisini besleyecek ve donatacak durumdadır. Gelişmiş altyapısına kaJlın nüfusu fazla değildir. Tarihin en eski iskan bölgelerinden olması ve değişik dilleri konuşan milletlere mensup olmasından dolayı Kafkasya bölgesi tarihin her zaman bir ilgi alanı olmuştur. Sovyetler Birliği döneminde Kafkasya milletlerinin tarihi milli zeminden uzaklaştınlmış ve dogmatik bir tarih oluşturulmuştur. SSCB'nin çöküşüyle birlikte Kafkasyalılar kendi tarihlerine sahip çıkmada ve geçmişlerini keşfetmede özgür olmuşlardır. Bu süreci izlemek heyecan ve gurur vericidir. Fakat aynı coğrafyanın paylaşılması nedeniyle etnik grupla­ nn tarihi özellikleri sık sık komşu grubun özellikleriyle çatışmıştır. Böylece gerçek tarih hakkında büyük bir tartışma meydana çıkmıştır. Kafkasya' daki tarihi problemleri Kafkas milletleri arasında var olan iç problemler olarak gösterip bugüne taşımak son derece yanlış bir tutumdur. Tarih boyunca Kafkasya'da cereyan eden savaşlarda din önemli bir unsur olmuş, Müslüman topluluklar diğer din mensuplarına karşı mücadele vermiş­ lerdir. Bölgede Müslüman gruplar arasında herhangi bir savaş çıkmamıştır. Kafkasya' da etnik bilinç her zaman çok güçlü olmuştur. Yerel dillere bağlılık oranı yüksek olmuş, Rusça ikinci dil olarak konuşulmuştur3. Azerbaycan Kafkasya'nın en büyük devleti olmasına rağmen bölgede güvenlik ve istikrarı sağlayacak yeterli güce sahip olmamıştır. Zira Azerbay­ can XIX. yüzyıldan itibaren bölünerek, küçültülerek zayıf duruma düşüıül­ müştür•.

XIX yüzyılın başlanndan itibaren Güney Kafkasya 'ya göç ettirilen .

Ermeniler Rusların himayesi ile bu topraklarda yaşayan yerli nüfusa karşı toprak iddialan talebinde bulunmuşlardır. Ermenilerin bu bölgedeki faaliyet­ lerini iki aşamaya ayırtmak mümkündür.

2 ' '

Erol KARAYEL. "Kalka.sya'da Etnik Çalışmalar. Sebepler ve çozilinıer•, Kalku Vakfı BOlteal, S 7, isıanbul, 1 998, s.21-37. Paul B. HENZE, "Kafkasya'da Çatışma: Geçmiş Sorunlar ve Gelecek için ôngOrWcr", Avrasya EHldleri, TIKA Yayınlan, Ankara, 1994, S l, s.68. Halcddin IBRAHIMLI, "Avrıısya'nın Yeni Kafkasları", AYruyı Dosyu;, Ankara, 2001,

s.86.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DACLIK KARABAC SORUNU

9

Birinci Asama: XIX . yüzyılın 30'lu yıllanndan aynı yüzyılın 80'li yıllanna kadar olan dönemi kapsamaktadır. Bu dönemde Enneniler, Çar HilkO.meti'nin kendile­ rine olan sıcak ilgisinden yararlanarak mazlum, fakat becerikli olduklannı sergileyerek, yerli insanlar arasında nüfuzlannı artırmış, ekonomik durumla­ nnı iyileştinniş ve yeni topraklar ele geçirmeyi amaç edinmişlerdir. Bu işle­ rinde Çar HUkılmeti Ennenilere her zaman yardımda bulwımuştur. Zaten, Ennenilerin Güney Kafkasya'da tutunabilmelerinin başlıca ne­ deni Çarlık Rusya'nın bu yerlerde uyguladığı sömürgecilik ve Hristiyanlaş­ tırma politikası olmuşıur5.

İkinci Asama: Rusya'ya katılana kadar Ermenistan'ın 169.155 nüfusunun sadece 57.305'i, yani %33.S'i Enneni, 84.089'u yani %49.7'si Müslüman Türk, 26.911 'i, yani %16'sı Kürt ve diğerleri, 850 yani %0.5'i diğer etnik azınlık­ lardan oluşmuşıur6. Diğer bir ifadeyle XLX. yüzyılın ortalanna kadar şimdiki Emıenistan bölgesinde Türkler çoğunlukta idiler. 1826-1828 İran ve Rusya savaşı sonucu imzalanan Türkrnençay Ant­ laşması gereği Azerbaycan, kuzey ve güney kısmına aynlmış, kuzey bölgesi Çarlık Rusya 'nın, güney kısmı ise İran 'ın yönetiminde kalmıştır. İki yüzyıla yakın bir sürede Çarlık ve Kızıl Ruslann katliamlarına, Ruslaştırma politika­ lanna ve İran'ın Farslılaştınna gayretlerine rağmen Azerbaycan Türkleri kendi kültilr unsurlannı, dil, din, örf ve geleneklerini korumuşlardır. 1826-1828 savaşından sonra 1828-1830 yıllan arasındaki iki senede Güney Kafkasya'ya 40.000'den fazla İran ve 84.000 Türkiye Ennenisi göçil­ rillmllş ve onlar Enneni nüfusun az olduğu Karabağ, Gence, Nahcivan ve İrevan vilayetleri ile Tifüs vilayetinin Borçalı bölgelerine yerleştirilmiştir.

XIX . Yüzyıl ortalannda Çarlık Rusya tarafından resmi olarak bölgeye yerleş­ tirilen 124.000 Enneninin dışında gayri resmi olarak bölgeye yerleştirilen

' 6

Aurbtıycan Belcelerlnde Ermeni Sorunu, Devleı Aflivleri Genel MüdOrlOğll Yayınl1111, Ankara, 2001, s.XI. Emin SHIHALIYEV, Tllrklye ve Azerbaycan Açısından Ermeni Sonıou, Ankara, 2002 s.32'den naklen V. A. PARSAMYAN, lsıorlya Armyanskogo Naroda v 18011900 (Ermeni Balkuıın Tarihi 1801-1900'111 Yıllar Arası), !revan, 1977, s.88.


Mahir GARlBOV

10

Ermenilerin nüfusu 200.000'i geçmiştir.

XX. yüzyıl başlarında Kafkasya'da

1 .3 milyon olan Ermenilerin bir milyondan fazlası bu bölgenin yerli balkı olmayıp Çarlık Rusya tarafından yerleştirilenlerdir7•

xıx. yüzyılın ikinci yansı Kafkasya'da demografik durumun radikal değişime uğradığı bir dönemdir. 1823 yılında Kafkasya'da Ermeni niifusu %8.4 iken 1832 yılında bu oran 4 kat artarak %34.8 seviyesine ulaşmıştır8.

XIX . yüzyılda Güney Kafkasya'da nüfus dengesinin değişimi.

Tablo 1. Yıl

1823

1832-3S

1886

1 897

Uyruğu

Tllrk

Ermeni Tllrk

Ermeni TDrk

Ermeni Tllrk

Kanıbağ Vilayeıi, daha sonra Şuşa Vilayeti

91

8.4

64.8

34.8

41.9

57.9

4S.3

S3.3

Nahcivan Vilayeti, daha sonra Nahcivan Bölgesi

86.S

13.S

S0.6

49-4

56.8

42.2

63.7

34.4

Ermeni bölgesi, önce !revan Hanlığı, daha SOlll1I !revan Valiliği

76

24

46.2

53-8

37.4

56

37-7

53-2

Ermeni

1844 yılında Kaflcasya'da Vorontsov'un Genel Vah tayın edilmesın­ den sonra Mıiveray-ı Kafkasya ahalisi adeta iki sınıfa bölünınilştilr. Birinci sınıfa Rusya hakimiyetinin himayesinde her türlü iınkıina sahip olan Hristi­ yan ahali ve özellik.le Ermeniler, ikinci sınıfa ise Müslüman Türkler tfilıi tu­ tulmuşlardır. Bu hareketlere, baskı ve zulme paralel olarak Rus Hllkfuneti uyguladığı iskıin siyaseti ile bölgede nüfus dengesini de Ermeniler lehine çevirmeye çalışmıştır9.

7

1

9

Nikita Nikolayeviç SHAVROV, Nov•ya Ugrou R•akom• Dela v Zaluıflıazye; Pndl­ toy8'fıyı Raspradojı Muııan lnırodstvam (Kallwıy•y•'da Ru.s FHUyederlne Klıl"fl Yeni Bir Tehdit), SLPctersburg, 1911, s.63. Habib RAHİMOÖLU, Slllamez Adlıır, Sataııııoz Yaralar, Bakil 1997, s.22. Sbornlk Svedealy O Kııfkım (Kallwy1ı Olaylan GOal&lll), C 7, Tif!is.1892, a.230.


il

XX. YOZVILDA ERMENISTAN-AZERBAYCAN,

DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

XIX. yüzyıl başlannda Çarlık Rusya tarafından Güney Katkasya'ya yerleştirilen Ermeniler, kendi emellerini gerçekleştirmek için büyük devlet­ lerin dikkatini kendilerine çekmek niyetindeydiler. Bu eylemler hem

Kaf­

kasya'da, hem de Osmanlı Devleti'nde yaşayan Ermeniler tarafından gerçek­ leştirilmekteydi. Rusya'nın Van ve Eızurum'daki Konsolosu Mayewski Ermeni keşişi

T. Geğemyants ve başkalannın verdikleri bilgiler bu yerlerdeki kanşıklıkla­ nn teşkilatçılannın her zaman Ermeni milliyetçileri ve özellikle Rusya'dan Osmanlı Devleti 'ne geçmiş Ermenilerin işi olduğunu göstermiştir. Gerek Mayewski, gerekse Geğemyants Ermeniler arasında milliyetçiliğin yayılma­ sında Ermeni din adamlannın ve Ermeni kilisesinin rolünü özel olarak vur­ gulamışlardır. Bu konuyu rapor halinde Rusya'ya sunan Mayewski Ermeni­ lerle ilgili şöyle söylüyordu:

"Onların (Enneni kiliselerinin) dinle ilgili faaliyeti çok sınırlıdır. Fa­ kat bunun karşılığında onlar her zaman milliyetçilik ideolojilerini himaye etmek uğruna ellerinden geleni yaparak gayretle çalışıyorlar... Ermeniler arasında milliyetçilik duyguları yiizyıllar boyunca birbirlerinden uzak olma­ larına bakmayarak kiliselerin ve manastırların himayesi altında yayılmış­ tır. ulO Rusya ve Osmanlı Devleti Ermenilerinin tek vatan "Büyük Ennenis­ tan" hayalini savunan Ermeni örgütlerinin faaliyeti bütün zümreler arasında Ermeni milliyetçiliğini alevlendirmeye yönelmiştir. Ermeni ihtilalcilerinin eylemleri, Müslümanlar ve Ermeniler arasında­ ki bölünme ve gerginliği daha da şiddetlendirmiştir. Ermeni ihtilal örgütleri­ nin komuta merkezleri 1890'lı yıllarda Rusya'da yerleşr.ıiştir. Bu yıllarda Ermeniler Rusya'da sosyalist ve milliyetçi görüşleri benimsemişlerdir' 1• Ermeniler bir taraftan yurt dışındaki sosyalist kuruluşlarla samimi ve sıkı ilişkilerini sürdllrilrken, diğer taraftan faaliyetlerini Osmanlı Meclis-i Mebusan'ı içindeki temsilcileri aracılığı ile de yüıilbnllşlerdir.

ıo

Azmi SÜSLÜ, General MAYEWSKl. Ermenilerin Yapıılcları Katliamlar, Ankaıa." 1986, s. 13-14. ıı Çevik elR, uonntı, BugllııD ve Yannlanyla Tnrk-Eımcni ilişkileri", Ulusal Sıratejl Derglll, Mayıs-Haziran, lsıanbııl, 2001, s.S2.


Mahir GARlBOV

12

türkiye'de kurulan ille Sosyalist Parti "İştirakçi Hilıni"nin Osmanlı Fırkası olmasına ve bu partinin Meclis-i Mebusan'da temsilcisinin bulunma­ sına karşılık, mecliste Zohrap, Vartkes, Hamparsum, Dadavaıyan, Vahanpa­ pazyan, Muradyan ve Pastırmacıyan gibi Ermeni mebuslanndan ibaret Er­ meni Sosyalistleri de yer alnuştır12• Anadolu'da ve Kafkasya'da etnik sorunlann meydana çıkmasında dış etkenlerin rolü göz ardı edilmemelidir. Osmanlı Devleti'nin zayıflama ve gerileme döneminde, İngiltere, Fransa, Rusya ve ABD'nin teşvikiyle Os­ manlı hfilcimiyetindeki çeşitli milletler birbiri ardına bağımsızlık mücadele­ sine girmişlerdir. Bu gelişmeler Ermeniler için bir örnek teşkil etmiş ve onlar da Osmanlı Devleti'ni parçalamak isteyenlerin maddi ve manevi desteğiyle yer yer ayaklanmalar başlatmışlardır. Böylece XIX. yüzyılın ikinci yansından itibaren bir

"Ermeni Mesele­

sı"nden söz edilir olmuştur. Ermeni Meselesi 1 877-1 878 Osmanlı-Rus Sava­ şı sonrası imzalanmış Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması'nın 1 6. maddesi ile uluslararası nitelik kazannuştır. Bu madde Berlin Konferansı'nda 6 1 . madde olarak anılınıştır13• B u dönemde dünya güç dengesinde giderek daha önemli bir devlet olarak otorite sağlayan Çarlık Rusya Osmanlı Devleti'nin güney topraklanna, sıcak denizlere açılma hedefini gütmüştür. Bu hedefe ulaşmak için Osmanlı yönetimi alımdaki Hristiyan toplumlan bir araç olarak görmüştür. Diğer taraftan dönemin başlıca güçlü devletlerinden olan İngilte­ re ve Fransa da Osmanlı Ermenilerini Protestanlık ve Katolikliğe sokmak için 1 830'da İsıanbul'da Ermeni Katolik, 1 847'de ise Ermeni Protestan kili­ selerini kurdurmuşlardır. Rusya, İngiltere ve Fransa 'nın Osmanlı Ermenile­ rine ve diğer Hristiyan toplumlara gösterdikleri bu ilginin gerisinde esas iti­ bariyle azınlıklan himaye görüntüsü altında Osmanlı Devleti'nin içişlerine müdahale edip onu parçalamak amacı güdülmüştür. 1 877-1 878 Rus-Türk savaşında Osmanlılann yenilgiye uğramasıyla Çarlık Rusya Ermeni aynmcılığını besleyen bir etken olmuştur. Ruslann, Osmanlı Devleti'ni yenip tüm Doğu, Güneydoğu, Orta Anadolu ve Güney illerini zapt edeceği hayali Ermenileri oldukça heveslendinniştir. Doğuda bir 12

ıı

Tank Zafer TIJNAYA, TOrtdye'de SlyHI Parttler, lsıanbul, 1952, s.304-305. Esat URAS, Tarihte Ermeailer ve Ermeni Meselell, Belge Yayınlan, lşıaubul, 1987, s.249.


XX. YÜZVILDA ERMEN1STAN - AZERBAYCAN, DAÖLIK KARABAÖ SORUNU

13

Hristiyanlık koridorunun oluşumundan sonra bağımsız bir Ermenistiın Dev­ leti'nin kurulmasıyla, Ermeni sorununun çözüleceğine inanılıyordu14• Ermenilerde, özellikle de Ermeni Papazlannın teşvikiyle genç kuşak arasında milli duygular belirgin biçimde gelişmeğe başlamıştır. Bu duygular çoğu zaman açık biçimde ifade ediliyordu. lstanbul Ermeni Patriği açıkça Ermenistan'ın Osmanlı Devleti' nden ayrılmasını desteklemekteydi1s. Rusya'nın "Ermeni Meselesi"ndeki tutumunu ve TOrkiye'deki Erme­ nileri hangi amaçla desteklediğini, Rus Dışişleri Bakanlığı Doğu Masası Şefi Prens Trubetskoy 19 1 4 yılında şu ifade ile ortaya koymuştur:

"Rusya 'nın Ermeni unsunma, yalnız Ermenisıan sahasında değil, onun dışında da kendi nüfuzunu yaymak için ihtiyacı vardrr." 16 Böylece, Osmanlı Devleti ve Kafkasya'da dış tahriklerle 1 878 yılında başlatılarak 1915 yılına kadar planlı şekilde sıırdüıülen Ermeni meselesi, gerçekte Osmanlı Devleti'nin parçalanmasından çıkar sağlamayı amaçlayan devletlerin meselesi olarak göıülmektedir17• XIX . yüzyılın sonu XX. yüzyılın başlarında Osmanlı Devleti'nin par­ çalanmasından çıkar sağlamayı amaçlayan bııyük devletlerin desteğini alan ve Ermeni propagandasını yaymayı amaçlayan Ermeni örgütleri bu ideoloji­ yi gerçekleştirmek için Anadolu'da ve Kafkasya'da eylemlere başlamışlar­ dır. Bu örgüt ve çetelerce Osmanlı topraklarından Zeytun, Kayseri, Bitlis, Van, Muş, Diyarbakır, Elazığ, Erzurum, Sivas, Trabzon, Ankara, Adana, Urfa, İzmit, Adapazarı, Bursa, lzmir, İstanbul, Maraş, Antep'te ve Kafkasya topraklarından ise Bakü, Nahcivan, İrevan, Cebrayıl, Şuşa, Cavanşir, Zenge­ zur,

Gence, Gazah, Hoy, Selmas, Tebriz ve Urmiye'de feci olaylar meydana

getirilrniştir18•

Ceoani GÜRBÜZ, MUD MUcadelede Denli ve Ermenller, Ankara 1 996, s.28. ıı Justin Mc. CARTHY, Ölüm ve SorgDn, çev; Bilge UMAR, lstanbul, 1982, 2. Baskı, 14

••

s. 1 27.

Halil Kemal TORKôZO, TOrklye'de Sosyalist Ermenilerin Faaliyetleri ve Gerçekler (1890-1918), Aııkııra, 1983, s.94. " Erdal n.TER, Ermeni Propagandasmın Kaynalılan. An1wıı. 1994, s.8. " Mehmet Said ORDUBADİ, Kaob Seneler, BalcO, 1991, 2. Baskı, s. 141.


Mahir GARİBOV

14

1. Dünya Savaşı döneminde Rus HWalmeti Ermenilerden yararlanmak amacıyla savaştan sonra bağımsız bir Ermeni devleti kurulacağını vaat et­ mekte ve onlan Türklere karşı savaşmaya teşvik etmekteydiler 1 9• 1917-1921 yıllan Kafkasya Devletleri'nin bağımsızlık dönemleri Kafkasya milletlerinin yeniden Sovyet Rusya tarafından sömürge altına alın­ dığı, yerli ahaliye zillüm yapıldığı ve Avrasya bölgesindeki köklü değişim­ ler, yerel çatışmalar ve anlaşmazlıklann boy gösterdiği dönem olmuştur.

Doğu Anadolu'yu ele geçirmek politikasına bağlı olarak özellikle "Ermenilerin koruyucusu" rolünü ilzerine alan ve 1. Dünya Savaşı'nda böl­ geyi işgal eden Çarl ık Rusya'da 1917 Ekimi'nde yönetimi ele geçiren Bol­ şevikler 1917 15 Kasımı'nda Milletlerin Haklan Bildirisi'ni20 yayınladılar. Burada her milletin kendi mukadderatını tayin etmesi sloganını ortaya abna­ lanna rağmen, "Ermeni meselesi"ni kendileri açısından halletme yolunu tutmuşlardır. Sovyet Rusya 'nın Halk Komiserleri Sovyet'i 29 Aralık 19 1 7 tarihinde Sovyet Ermenistan'a ait şu kararnameyi ilan etmiştir. "Rusya Halk Komiser­

leri Sovyeti himayesi altında bulunan Sovyet Ermenistanındaki Ermenilerin kendi mukadderatını serbestçe tayin hususundaki haklarını, tam bir istiklale varıncaya kadar, Sovyet Rusya Hükümeti 'nin desteklediğini Ermeni halkına açık bir şekilde beyan etm�tir. Rusya Halk Komiserleri Sovyeti 'ne göre bu hakların gerçekleştirilmesi Ermeni halkının referandum yapmasıyla mümkün olacaktır. "2 1 Rusya Bolşevik Hilkiimeti 'nin Kafkasya' da ilk olarak gerçekleştirdiği Azerbaycan'ı diğer Türk devletlerinden uzak tutma politikası olmuştur. Bu, eski Çarlık Rusya'nın "parçala ve hOkmet" ideolojisinin bir sonucu olmakla beraber Azerbaycan'ın diğer coğrafyalarla olan tarihi ve manevi bağlarını kopannak ve bu bölgeler arasında tampon bir Ermenistan Devleti oluşturmak amacını taşımıştır.

19 Kent MARIAN, Olmaıılı Devled'olo Sonu ve BlyOk GOçler. Çcv: Ahııİct FETHi, ls­ tanbul, 1999, s.1 14. "' Akdes Nimet KURAT, Tllrldye ve llmy•, Ankara, 1990, s.329-330. " Cem Ender ARSLANOÔLU, Kan Milli t.ı.m Ş4n11 ve Cenap Garbi Kaflıu HlllıOmete Mava.lduıı.-1 MllDyeal, Azerbaycan Kllltllr Derneği Yayınlan, Aokara, 1960, s.27.


XX. YOZYILDA ERMENlSTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAG SORUNU

15

Azerbaycan yazarlanndan Mehmet Said Ordubadi 1911 yılında yayın­ ladığı "Kanlı Seneler" eserinde XX. yüzyıl başlannda meydana çıkan Azer­ baycan-Ermeni çatışmalannın sebebini dört esas noktada görmektedir. 1. "MOstebit bir Ermeni idare usulünün ve örgütlerinin oluşumudur ki, Kaftcasya'da bir sıra kanlı senaryolar gerçekleştirildi, 2. Yerli Rus hilkılmet memurlannın savaş zamanında Ermenilere ta­

raf tutmalda Müslüman Türklere gösterdikleri biganelik, 3.

Kargaşa zamanında Müslümanlann çağdaş olaylardan bilgisizliği

ve savaş durumunda silahsız olmalan, 4. Ermenilerin Kafkasya'da otonomi (özerklik) statüsü isteyerek olaylar çıkarmalan."22

Tarihte Ermenilerin komşu devletlerin topraklannda yaptıklan silahlı çatışmalar, isyanlar ve katliamların çok sayıda örneği mevcuttur. Ermeni tarihçilerden M. Varantyan "Taşnaksütyun Tarihr' eserinde gösteriyor ki,

"Ermeniler için Kafkas 'ın, Türkiye 'nin farkı yoktu. Bunların ikisi de Turanlı. Sasun nasılsa Kafkas da öyledir. "23 Bu düşüncenin bütün Ermeniler için ay­ nı olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim XIX. yüzyılın sonlannda Ermenilerin, Osmanlı Devleti'nde Türklere ka�ı yaptıklan katliamları, XX. yüzyılın baş­ lanndan itibaren Kafkasya'da Azerbaycan Türklerine k�ı devam ettirmiş­ lerdir. "Kafkas Ventası" adlı eserde Katkasya'daki çatışmalann sebepleri şöyle sıralanmaktadır: 1.

Din farkı vardı,

2.

Taşnaksiltyun, Türk büyüklerinin nüfuzunu kırmak istiyordu,

3.

Birçok yerlerde polis ve hBkimler Türklerdendi,

4.

Çoğunlukta Türkler zengin ve arazi sahibiydiler•.

Esasen Ermeniler, ırkçılıktan, düşmanlıklan yilztlııden, Kafkasya'daki milletler arasında bir yer tutamamışlardır. XIX. yüzyıl sonlannda Osmanlı Devleti'nin birçok vilayetlerinde yapılan Ermeni olaylan, Kaftcasya'da zz

Mehmet Said ORDUBADI, 4.e., s.8-t O. 2l Esat URAS, Lg.e., s.Sll 'dan naklen M. Vaıantyan, T11f11ılı50tyun Tarih� s.38.

24 Esaı URAS, Lg.e., s.S34'den naklen M. Vaıantyan, Kıdlı11 Ven!H� Tiflis.


16

Mahir GARİBOV

1905-1907 yıllarındaki Bakü katliamı, 1 914-1915 yıllarındaki Anadolu'da Van civarındaki silahlı isyanlar, 19 1 7-1920 yıllarında Azerbaycan'm Kara­ bağ bölgesinde yapılan katliamlar, 1918 yılının Mart-Nisan aylanndaki Bakü soykınmı, Şamahı, Guba ve Gence katliamları, 1919 yılında Gürcistan'da Azerbaycan TOrl<leri'nin yaşadığı Borçalı bölgesindeki katliamlar, 1920 Mayıs ayındaki Gence isyanı sırasında Xl. Kızıl Rus ordusu ile kent ahalisini imha etme, 1937 SSCB baskısı döneminde Ermeni Komünistlerin Azerbay­ can aydınlarını Azerbaycan'dan sürgün etme faaliyetleri, 1948 - 1952 yılla­ rında Ermenistan 'da yaşayan Türkleri anayurtlarından silnne ve 1989 yılın­ dan itibaren Dağlık Karabağ'da, Nahcivan'da, Abhazya'da ve Cavah (Gilr­ cistan)'da yapılan katliamları gösterebiliriz. KaDcasya 'da etnik sorunların yaranmasında dış etkenlerin rolil büyilk ve bu etkenler diğer devletlerin çıkarlanna yönelik olduğundan, Azerbaycan­ Ermenistan ilişkilerine zarar vermektedir. Gerek Azerbaycan, gerekse Erme­ nistan, KaDcasya'da birlikte yaşamayı ve birbirlerine saygı göstermeyi ger­ çekleştirmek durumundadırlar. Zira birinin diğerini yok sayması veya yok etmesi mümkün değildir. Bu amaçla da bölgede sabitliğin ve barışın temini için her iki tarafın yaranna olacak kararların alınması gerekmektedir.

1.1. 1. DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA KAFKASYA'NIN JEOPOLİTİGİ KaDcasya, Avrupa ile Asya arasında Akdeniz'den Karadeniz ve Azak Denizi'ne uzanan birbirine bağlı ilç denizin meydana getirdiği bir su yolunun doğu ucunda, aynı zamanda Hazar Denizi'ne ulaşan ve önemli kara geçitle­ rini bilnyesinde bulunduran stratejik bölgedir2s. Siyasi coğrafya bakımından Bağımsız Devletler Topluluğu'nun (BDT) sınırlan içinde kalan ve güney sının Aras Nehri ile belirtilen KaDcasya bölgesi yaklaşık 324.000 km2 yüz ölçümüne sahiptir. SSCB'nin dağılmasından sonra (Aralık 1991) KaDcasya bölgesinde üç cumhuriyet (Azerbaycan, Gürcistan, Ennenistan); biri Azer­ baycan'a (Nahçivan), ikisi Gürcistan'a (Abhazya ve Acaristan) ve yedisi de

Rusya Federasyonu'na (Adıge, Dağıstan, İnguş, Karaçay-Balkar; Karaçay­ Çerkez, Kuzey Osetya ve Çeçenistan) bağlı olmak üzere toplam on özerk

" Musıafa BUDAK, "Osmanlı-Rus İlişkisinde Kafkasya", Avraaya Etadlerl, C · l , S 4, Ankara 1995, s. 101.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN,

DAÔL!K KARABAÔ SORUNU

17

cumhuriyet ile Gürcistan'a (Güney Osetya) bağlı bir özerk bölge bulunmak­ tadır26. Azerbaycan'a bağlı oları Dağlık Karabağ bölgesinin bu statüsü Azer­ baycan tarafindarı 1991 yılında kaldınlınıştır. Arapların 'Mavera-i Kafkasya' , Avrupalıların 'Transkafkasya' , Rusla­ rın 'Zakafkaziya' olarak bahsettikleri bölge kavşak özelliği taşıması açısın­ dan değişik kavimlerin uğrak ve mücadele alanı olmuştur. Gilnümilzde de Kafkasya, yer aldığı Avrasya coğrafyasında Karadeniz, Boğazlar ve Ege De­ nizi yolu.ile, Orta Asya'yı Avrupa'ya ve Akdeniz'e bağlama konumuyla ge­ rek batılı gerek doğulu ülkelerin ilgi odağı olmuştur'. Bu jeopolitik konumu, Kafkasya bölgesinin 1. Dünya Savaşı sonrasın­ da oluşan yeni döneminde de önemini muhafaza etmiştir. Tarih boyunca Kafkasya, her yönden gelen kavimlerin bir uğrak yeri olmuştur. Bu kavimle­ rin bir kısmı gelip geçerken, bir kısmı da burada yerleşmiştir. Bölgede kalan ve Kafkasya'nın doğasına paralel, orijinal bir yerleşim tarzı gösteren kavim­ ler birbirlerine karışmazken, ayn ayn bölgeleri yurt edinmişlerdir. Dolayı­ sıyla bölgedeki kavimler önce doğal, daha sonra da siyasi olarak birbirlerin­ den izole edilmiş bir hale gelmiştir. Bu durum ise bölge halkının sorunlarını kendi aralarında çözümlenmesini engellediği gibi, bölge dışı güçlerin politi­ kaları için açık bir zemin teşkil etmiştir. Kafkasya'da XIX. yüzyıla kadar Osmanlı ve İran Devletleri'ni ilgi­ lendiren Kafkas-Rus mücadeleleri XIX. yüzyıl içinde iyice genişlemiş ve diğer sömürgeci ülkelerle rekabeti artmış olan Rusya'nın sıcak denizlere in­ mek ile olan ilişkileri diğer emperyalist ülkeleri de ilgilendirmeğe başlamış­ tır.

I. Dünya Savaşı sonrasında Kafkasya bölgesi ilç bağımsız devletin (Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan) arazisi olarak paylaş;lmış, 1921 ta­ rihinden ise bölgenin tamamı Sovyet Rusya'nın hakimiyeti altına geçmiştir. Avrupa - Asya - Afrika anakaralan arasına girmiş olan 5.000 km kıyı uzunluğunda olan ve Akdeniz - Ege Denizi - Boğazlar ve Marmara Denizi

-

Kara Deniz - Azak Denizi gibi birbirine bağlı iç denizlerin oluşturdukları bir " Zakir AVŞAR, "Kafkasya-Rusya Federasyonu ve TOrkiye", Yeni Türkiye De..psı, S ili, Ankara 1997, s. 187S.

" Savq YANAR, TDrk - RUJ lllşlıllerlnde Glzll Güç: Kaflıasya, lsıanbul, 2002, s.2 1 .


18

Mahir OARİBOV

su koridorunun doğu yollarının birleştiği bir yol üzerindedir. Bu durumda Kafkaslar Akdeniz'e açılan birçok pencereye sahiptir ve Orta Asya'nın ticari zenginliğinin taşınması bakınundan Avrupa ile Asya arasında Anadolu'ya ulaşan bir köpıil niteliğindedir. Dünyanın büyük devletleri istikrarsızlık ortanunı kendileri için yararlı olacak yönde şekillendirmeye çalıştıkları için 1. Dünya Savaşı sonrasında Sovyet Rusya Kafkasya'nın doğal kaynaklarını ele geçirmek amacıyla böl­ geye ilgisi artmıştır. Kafkasya bölgesini ele geçirmeye çalışan devletler, böl­ genin stratejik konumu ve doğal zenginliklerinden faydalanmak için savaşın bir an önce bitmesi arzusunda idiler. Özellikle Rusya, Kafkasya bölgesini elinde ıutrnağa özen göstermekteydi. 17 Ekim 1905'de Çarlık Rusya'da "Islahat Kararnamesi" kabul edildi. Bu kararnameye esasen yeni yayın organlan, hayır cemiyetleri ve siyasi par­ tilerin faaliyetine izin verildi. Bu bir anlamda "Halklar hapishanesi" olan Rusya' da halkların başkaldırma eylemini durdurmak için yapılmıştıı21.

1. Dünya Savaşı döneminde askeri faaliyetler başladıktan sonra Kaf­ kasya, her iki emperyalist gruplaşmanın planlarında özel bir yer alıyordu. Batum ve Bakü arasındaki araziye bil.kim olmak, aslında bütilo yakın ve Or­ ta Doğu'ya, Karadeniz ve Hazar Denizi havzalarını kontrol altında tutmak için yeterli idi. Her iki grup Bakil'nün dünya petrol sanayinin esas merkezle­ rinden birine çevrildiğinin farkında idiler. Savaş arifesinde Rusya petrol re­ zervlerinin %83'ü Azerbaycan'ın Apşeron Yarımadası'nda çı.kanlıyordu. 1. Dilnya Savaşı'nın son döneminde ise yakıta olan taleplerin karşılanması,

askeri faaliyetler için önemli olduğundan çoğu zaman savaşı kazanılmasını belirleyen ıimil olarak bakılıyordu. Her bir savaşan ülkenin dünya haritasını kendi çıkarına göre değiştirme planlan mevcuttu. 1. Dünya Savaşı Rusya için sosyal, siyasi ve askeri alanda büyük kayıplara neden olmuştur. Sosyal ve siyasi hayatın bütün sahalarında uyuşmazlıklar ve sorunlar hayli derinleşmiş, ekonominin önemli kolu olan petrol sanayisinde üretim oldukça azalmıştır. Sanayinin diğer sahalannda da üretim azalmış, buhran ve durgunluk genel milli karakter almış ve Şubat Devrimi ile sonuçlanmıştır. Çar Monarşisi dev­ rilmekle birlikte İmparatorluk ananelerine de ağır darbe indirilııriştir. "Halk28

Teudczs SWİETOCHOWS!d, MtlıılQman Cemuttea Ulaııal Klmllle Rm Azerbay­ can'ı; 1905-1920, B&ilam Yayınlan, Ankara 1 988, s.27.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN,

DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

19

lar Hapishanesi" olan Rusya'da bağımsızlık hareketleri iyice yayılmıştır. Bu devrimin ilk etkisi Kalkasya'da hissedilmeğe başlanmış ve ardı ardına göste­ riler düzenlenmiştir. Geçici Hükümetin ilk adımlarından biri, Kafkasya' da istikrarın temin edilmesine yönelmiştir. Bu maksatla,

1 9 1 7 9 Mart'ta Devlet

Meclisi'nde Kafkasya'da milletvekillerinden ibaret "Özel Komite" kurul­ muştur. Bu komiteye Harlamov başkan seçilmiştir. Komitenin terkibinde Menşevik Çhenkeli, Sosyal Federalist Abaşidze, tarafsız Caferov ve Kadet­ ler'den Papacanov dahil edilmişlerdi. Özel Komite doğrudan doğruya geçici hükümete tabi idi. Bu komite Kafkasya' da mülki işleri idare etmek için tesis edilmişti, kanun koyma yetki­ sine sahip değildi. Lakin bu komite Kafkasya'da yaşanan etnik çatışmaları ortadan kaldırabilecek güçte değildi. Diğer

taraftan Şubat Devrimi Kafkasya

halklarının bağımsızlığa olan eğilimini artırmış, çok sayıda milli parti ve teşkilat faaliyete başlamıştır. Muhtariyet düşüncesi ilk defa açık şekilde Kafkas Müslümanları 'nın

15

-

20 Nisan 1 9 1 7 Bakü Kurultayı'nda önerilmiştir29• Kurultayda konuşan

E. Resulzade muhtariyet taleplerinin zaruriliğini tutarlı delillerle açıkla­ "önce Türk sonra Müslüman " olduğunu anlamaya başladığını bildirmiştir30. M.

mış, lslam unsurunu ön plana alanlara artık halkın bir çoğunun

Bolşeviklerin Kafkasya' da kontrolü sağlamak için özellikle diretmesi­ nin arkasında yeni kurulan Bolşevik yönetiminin enerji ihtiyacını önemli ölçüde karşılayabilecek olan Bakü petrollerini ele geçirme isteği bulunuyor­ du.

Ekim kuşatması halkların milli bağımsızlığa olan ilrnitlerini daha da artırmıştır. Bu ilmitler Bolşeviklerin ilk günlerden ilan enikleri bağımsızlık taleplerinden kaynaklanmıştır. Yeni Bolşevik Hükümeti barış hakkındaki

"Rusya Halklarının Özgürlük "Rusya ve Doğu 'nun Bütün Müslüman Emekçilerine "

kararnameyle birlikte,

Beyannamesi" ve adlı kararnamesinde

eski Rus Devleti'nde yaşayan halkların serbestçe aynlıp kendi bağımsız dev­ letlerini kurmak için hukuki teminatlarını açıklamıştır31• Bu Bolşeviklerin ilk

29 "Bir Kere Yillıselaı Bayrak Bir Daha inmez", Gençlik Dergbl, Bakll, İ992, S 4. ıo Mehmet Emin RESUlZADE, Azerbaycan Cumbariyed, Bakü, 1990, s.27. ıı Cemil HASANLI, Azerbaycan Tarlhl(1918-1920), Ankara, 1998, s.3S.


Mahir GARİBOV

20

başta dilrllst politika uygulama görünümünü yaratsa da sonraki dönemlerde halklara tanınan özgürlük forması değişmiştir. 1 1 Kasım 1 9 1 ?'de Tiflis'te Kafkasya'da faaliyet gösteren siyasi teşki­

latlann toplantısı yapılmış, Gilrcü Menşevik parti Başkanı Noy Jordaniya bir konuşma yaparak şu hususlan belirtmiştir. "Son yüzyılda Kafkasya Rusya ile omuz omuza çalışmıştır ve Rusya Devleti 'nin ayrılmaz hissesidir. Şimdi ise malum sebeplerden Rusya ile ilişkiler kesilmiş ve Kafkasya tek kalmıştır. Biz ayağa kalkmalıyız ve kendimizi kurtarmalıyız. ..ıı Daha sonra Jordaniya, Katkasya'yı felaketlerden kurtarmak için bağımsız Kafkasya Hükilmeti'nin kurulmasını teklif etmiştir. Bu toplantıda alınan karara esasen, Müessesler Meclisi tarafından hakimiyet meselesi halledilene kadar bölgeyi idare etmek için Kafkasya Komiserliği kurulmuştur. 14 Kasım 1 9 1 7 ' de yeni kurulmuş Kafkasya Komiserliği'nin terkibi açıklanmış ve Gilrcü, Menşevik Parti­ si 'nden E. P. Gegeçkori başkan seçilmiştir. Güney Kafkasya'nın her Uç mil­ leti bu Komiserlik'te temsil edilmiştir. Kafkasya Komiserliğinin (OZAKOM- Osobıy Zakafkazskiy Komite!) oluşumu 28 Kasım 1 9 1 ?'de tamamlanmıştır. Bu Komiserlik Gürcü, Ermeni ve Azerbaycan mebuslanndan kurulu bir "Federasyon" idiıı. Kafkasya Komiserliğinin dış ilişkilerine münasebette ilk günden milli gruplar arasında fikir aynlıklan olmuştur. Müslüman grubu diğer devletlerle kurulacak ilişki meselesinde Kafkasya Komiserliğinin tam bağımsızlığını ilan eden beyanname kabul edilmesini zaruri hesap etmekteydi. Yalnız bu teklif Kafkasya 'nın diğer milletleri tarafından desteklenmemiştir. Bolşeviklerin 1 8 Ocak 1 9 1 8 'de Petrograd'da toplanan "Kurucular Meclisi"ni zor kullanarak dağıtmalan Kafkasya Komiserliğinde "Rusya'nın bir parçası olma" görüşünü muhafaza etmiştir. Kafkasya Federasyonu içinde her üç millet yani Azerbaycan, Ermenis­ tan ve Gürcistan kendi içlerinde tamamen müstakil idiler. Bunlardan her biri kendi menfaatlerine uygun telakki ettikleri tarzda milli teşkilatlannı kurmuş ve milli gayelerini gerçekleştirmek yolunu tutmuşlardır34.

(İlıl Senede), Tiflis, 1919, s.Sl-52. Akdes Nimet KURAT, TOrlılye ve Rusya, Ankanı, 1990, s.462. 34 Akdes Nimet KURAT, a.1.e., s.463. " Nikiıa JORDANİYA, Za Dn God• ll


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

21

Kasım ayı sonlarında Enver Paşa'oıo emri ile Kafkas Cephesi'nde Osmanlı Üçüncü Ordusu Komutanı Mehmet Vehip Paşa, banş imzalanması ile ilgili olarak Katkas Cephesi'nin kumandanı General Prjivalski'ye milra­ caat etmiştir. Kafkasya Komiserliği Prjivalski'ye sunulan teklifi müzakere ederek Antant ülkelerini kızdırmamak için Tilrk ordularının yer değiştinne­ mesi hfilinde savaşın durdwulması ile ilgili antlaşma imzalanmasına razı olduğunu bildinniş ve 2 1 Kasım'da General Prjivalski Kafkasya Komiserli­ ğinin kararını Türk komutanlığına bildinniştir. Birkaç gün sonra Kafkasya Komiserliğinin Smimov, Tevzaya, General Wişinski ve Taşnak Parti üyesi Camalyan'dan ibaret küçük bir heyet Erziocan'a gelerek 5 Aralık 1 9 1 7'de 14 maddeden oluşan barış antlaşması imzalamıştır5• Bu Antlaşma yeni banş antlaşması imzalanana kadar geçerliliğini koruyacaktı. Antlaşmayı bozan taraf askeri faaliyete başlamadan on dört gün önce savaş nedenini açıklaması gerekmekteydi. Hiçbir sorun çıkmadığı halde antlaşma umumi barış antlaş­ ması imzalanana kadar geçerli olacaktı. Antlaşmada Rusya devleti ile Mer­ kez ülkeleri arasında umumi banş imzalandığı takdirde antlaşma Kafkasya ülkeleri için de geçerli olacaktı. Barış antlaşmasına ek olarak Erzincan'da aynı giln sınırlar hakkında sözleşme imzalanmıştır. Görüldüğü gibi

"Erzincan Mütarekesi" Rusya Bolşevik Hilkümeti'yle

değil, Katkasya Komiserliği ile imzalanmış ve dolayısıyla bu da Osmanlı Başkumandanlığının Kafkasya Komiserliğini hükümet olarak tanırruş oldu­ ğunu göstenniştir. Erziocan'da barış antlaşması imzalandıktan sonra Kafkas Cephesi'nde Rus orduları geri çekilmeğe başlamış gerçekte ise Rusya için bu cephe ta­ mamen dağılrruştır.

Rusya'oın Kafkas Cephesi

Karargahının Komiseri

Donskoy orduyu milli zeminde teşkil etme karan almıştır. ilk adım olarak Kafkas Cephesi Başkumaodanlığının 26 Aralık 1 9 1 7 emrine esasen terkibin­ de üç piyade tümeni, altı piyade takımı ve arazi alayı olan Enncni ordu birli­ ği yaratılmıştır. Milli birliklerin acele teşkili, Rus askeri firarilerinin yerli halka karşı yaptığı terör ve soygunculukla da ilgiliydi. Ordunun milli zeminde kurulması komiserliğe dahil olan milletlerin askeri örgütlerin kurulması ile sonuçlandı. Kwulduğu günden itibaren yönetimi katı milliyetçi dairelerin elinde olan 1 7

" Halil Kemal TÜRK.ÖZÜ, Osmınh ve Sovyet Belgeleriyle . . . ı.g.e., s.35.


Mahir GARIBOV

22

bin kişilik Ermeni askeri birliği Türklere karşı terör faaliyetlerine başlamış­ lardır. Bu dönemde Ermenistan ve Gürcistan'dan farklı olarak Azerbay­ can'ın esas sanayi şehri olan Bakü, Bolşeviklerin yönetimi albnda olduğun­ dan Bolşevikler Azerbaycan milli askeri birliğinin yaranmasını istemiyorlar­ dı. 1 9 1 8 yılı başlarından itibaren Osmanlı Devleti Kafkasya'yı kendi aktif dış siyasetine dahil etmiştir. Erzincan barışı geçici olduğu için 1 9 1 8 Ocak ayında Türkiye, Kafkasya Hilkümeti'yle görüşmelere devam etmiştir. 1 4 Ocak'ta Türk kumandanlığı General Odelişidze'ye gönderdiği mektupta Osmanlı Hükiııneti'nin Kafkasya Komiserliğini Brest-Litovsk'ta yapılacak banş görüşmelerine davet etmiştir. Mektupta aynı zamanda bu yeni kurulan devletin tanınması için bütün imkanların kullanılacağı vaat ediliyordu. Kaf­ kasya 'nın bağımsızlığı yolunda bu önemli bir adım olabilirdi. Osmanlı Dev­ leti Kafkasya Hillaimetini Brest-Litovsk görüşmelerine çağırmakla Almanya, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan ve Rusya'nın bu yeni Hükı1meti tanıma­ larına vesile olmuştuı-16• Kafkasya Komiserliği, henüz Rusya'nın bir parçası olduğunu dikkate alarak, kurucu meclisten yetki almadan müzakerelere başlamak taraftan de­ ğildi. Kafkasya Komiserliğinin Türkiye ile sıkı ilişkiler kurmamasının nede­ ni Komiserliğin terkibinde Gürcü ve özellikle Ermeni grubun Türkiye ile ilişkiler kurulmasının aleyhinde olmasından kaynaklanıyordu. Diğer taraftan Kafkasya Komiserliğinde bulunanlann birçoğu Bolşevizme geçici bir hıil olarak bakıyor ve Şubat Devrimi'nin sonucu olarak "Bölünmez, Demolcratik Rusya"nın yaşayacağını ümit ediyorlardı. Ermeniler ise hangi parti ve hare­ kete mensup olmalanna bakmayarak Türklerle ilişki kurulmasının aleyhinde idiler. Kafkasya Komiserliği, banş görüşmelerine başlamanın, eski Rusya İmparatorluğu'na dahil olan halklarla kurulması umut edilen Milessesler Meclisinin razı olmasına bağlı olduğunu düşünüyordu. Aslında bu, Milesses­ ler Meclisini beklemek bahanesi ile Osmanlı Devleti 'nin teklifini reddetmek demekti. Banş meselesinde umumi bir karara gelemeyen bOkfunet Osmanlı Devleti'nden ilç haftalık süre istenmesini uygun görmiiştür."ı7

36 11

Cemil HASANLI, Aurbaycaa Tarihi . . . Lg.e., s.46. Şevket Sllreyya AYDEMİR, Enver Pqa, lsıanbul, 1978, C Dl, s.333.


XX.

YÜZVILDA ERMEN1STAN - AZERBAYCAN ' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

23

Osmanlı Hükilmeti tarafından davet edilmiş olmasına rağmen Kafkas­ ya Komiserliği Brest- Litovsk görtışmelerinc katılmamakla belki de tarihi bir fırsatı kaçınnıştır. Eğer katılmış olsaydı, Kafkasya'da kurulacak ve Rusya ile Anadolu arasında köprü rolü oynayacak bu Devleti, Osmanlı Hükümeti ken­ disi tanımakla kalmayacak müttefikleri tarafından da tanınmasına çalışacak­ tı. Rusya'yla Osmanlı Devleti arasında böyle bir devletin kurulması Osmanlı Devleti'nin yararına idi. Bu ihtimal gerçekleştiğinde Sovyet Rusya da Kaf­ kasya Hllkıimetinin istiklalini tanımak mecburiyetinde kalacaktı. 1 9 1 8 Şubat' ında Vebip Paşa General Odişelidze'ye müracaat ederek Müslüman halka karşı yapılan cinayetleri, Osmanlı Devleti'nin uygun gör­ mediğini hatırlatmış, Ocak ayı içinde 1 .500 kadar Müslüman'ın öldürülmesi Türk kumandanlığında ciddi rahatsızlık yaratmıştır. Bu, aynı zamanda banş meselesi ile ilgili toplantıda General Odelişidze tarafından itiraf edilmiştir. Rus ve Gürcü makamlannın Ennenileri itaat altına alamadıklan, Müslüman­ lann can ve mal emniyetinin kalmadığı anlaşılıyordu. Nihayet bu meselenin 23 Şubat tarihinde açılacak Kafkasya Meclisi'nde görüşülmesi karanna ge­ linmişti ve bu konuda Türk kumandanlığına bilgi verilmiştir. Osmanlı Hükilmeti'nin bu tarihten itibaren Güney Kafkasya'nın ba­ ğımsızlığını ilan etmesi yönünde bir strateji izlediğini göreceğiz. Enver Paşa Kafkasya hududunda kuvvetli bir Rusya yerine nüfusunun büyük bölümü Müslümanlardan oluşan zayıf bir devletin bulunmasının önemini biliyordu. Arabistan topraklannın kaybetmeğe başlandığı bir dönemde Kafkasya önem kazanmağa başlamıştır. 23 Şubat 1 9 1 8'de Vehip Paşa, Kafkasya Hükiımeti'nin banş görüşme­ lerine başlama isteğine olumlu cevap venniş, aynı gün Kafkasya Komiserliği ve meclisin birlikte toplantısı yapılmıştır. Toplantıda Osmanlı Devleti'ni Vehip Paşa temsil etmiştir. Osmanlı Devleti'nin Tiflis veya Batum'da banş görüşmelerine başlamaya hazır olduğunu belirten mektubu okundu38• Görüşmeler için seçilmiş temsilcilikte Kafkasya 'nın her üç milletinin delegeleri temsil edilmiştir. Delegelerin başkanı Çhenkeli idi. 3 Mart 1 9 1 8'de Brest-Litovsk'ta Sovyet Rusya ile antlaşma imzalan­ mış ve bu antlaşmada gösterilmişti ki, 38

"Rus orduları en kısa sürede Türkiye

Cemil HASANLI, Aurbay<an Tarlbi. . . Lg.e., s.49. .


24

Mahir GARİBOV

topraklarını terk edecek, Rusya Kars, Ardahan ve Botum taleplerinden vaz­ geçecek ve Osmanlı Devleti 'nin içişlerine karışmayacaktı. "39 Aynı zamanda bu anlaşmadan başka iki ek antlaşma da imzalanmıştı ki, burada da Rus­ ya'nın savaş döneminde Türk arazilerinde ve Rusya sınırlanoda kurulan Er­ meni ordulannı bırakması kararlaştırılmıştır. 8 Mart 1 9 1 8 tarihinde Kafkasya temsilcileri Trabzon'a geldiler. 1 2 Mart'ta Kafkasya delegeleriyle yapılan Trabzon görilşmelerinde Türkiye'nio merak eniği bu temsilciliğin hukuki statüsü idi: Bağımsız bir devleti mi yok­ sa Rusya 'om bir hissesini mi temsil ediyorlardı.

Konferansta bu temsilciliğin henüz kurulması kesinleşmemiş bir dev­ letin adına yapıldığı ve Ardahan, Kars ve Batum'un Osmanlı Devleti'ne ve­ rilmesinin yanlış olduğu bildirilmiştir. Görüşmelerde Türkiye Kafkasya 'nın bağımsız devlet olması için Rusya'dan aynlmasının gerekli olduğunu vurgu­ layarak bağımsızlık elde edilmesi, yönetim şekli ve sınırlannın teşkili, devlet dili ve dininin belirtilmesi gerektiği ve bütün bunlardan sonra Türkiye ile iyi komşuluk ilişkilerinin kurulabileceği açıklanmıştır. Kafkasya'da arazi mese­ lelerinin tartışılması sonunda Batum 'un geri alınması şartıyla diğer bölgele­ rin Türkiye'de kalması öngörülüyordu. Batum şehrinin Kafkasya için önemi, Kafkasya'nın denize açılan tek kapısı konumunda olmasından kaynaklanı­ yordu. Brest-Litovsk Antlaşması uluslararası hukuki sözleşme statüsünde ol­ duğuna göre bu antlaşmayı ya kabul etmek veya itiraz etmek gerekmekteydi. 8 Nisan'da Çheakeli Osmanlı Devleti temsilcilerine, "Kafkasya Barış Tem­ silciliği Brest-litovsk Antlaşması 'nı kabul ediyor ve sonraki görüşmeleri antlaşma esasında devam ettirmeye hazır olduğunu " bildiriyordu40. Trabzon'dan farklı olarak Tiflis'te olaylar biraz değişik yönde geliş­ mekteydi. Batum'la ilgili Osmanlı Devleti'nden (antlaşmayı kabullenme) notası alınır alınmaz Kafkasya Meclisi 'nin acele toplantısı yapılmış, Ge­ geçkori, Seretelli, Karçikyan, Semyonov ve diğerleri kendi konuşmalarında mukavemet göstermeği teklif etmişlerdir. Aslında Osmanlı Devleti'ne res­ men savaş ilan etmeği talep ediyorlardı. 13 Nisan'da meclisin toplantısından önce bütün Müslüman grubun birlikte toplantısı .yapılmış, bu meseleye mil· "

Akdes Nimet KURAT, a.g.e.. s.467.

"' Dokumeııb t Materlah. .. , Lı:.e., s. t 60.


XX. YOZYJLDA

ERMEN!STAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

25

nasebette görüşleri birbirine yakın olan Müsavat Partisi, Tarafsızlar Grubu ve İttihatçılar savaş aleyhinde onak bir sözleşme imzalamışlardır4 1 • I J Nisan toplantısında askeri durumla ilgili olarak kurulmuş YOksek MOdafaa Şürası'na Hilkı1meı Başkanı Gegeçkori, İçişleri Bakanı Ramişvili, Maliye Bakanı Korçiyan dahil edilmişlerdi. Meclisin faaliyeti iki hafta dur­ durulmuştur. Görüldilğtl gibi Kafkasya Yüksek Müdafaa Şürası'nda Azer­ baycan temsil edilmemiştir. Bu Azerbaycan grubunun savaş aleyhine olma­ sından ve Azerbaycanlılan olaylardan uzak tutma amacını taşımaktaydı42 . Meclis toplantısında savaşla ilgili karar alındıktan bir gün sonra Ge­ geçkori, Çhenkeli 'ye görüşmeleri durdurup hemen Trabzon'u terk etmeleri ile ilgili bir şifreli telgraf göndermiştir. Bu haber Trabzon'da bulunan Azer­ baycan temsilcilerini çok kızdırmış ve savaş taraftan olmayan Çhenkeli, Ha­ cınski 'nin önerisiyle görüşmeleri tamamen durdurmayıp daha uygun bir şe­ kilde Türk temsilcilerine, Kafkasya Hükı1meti'nden talimat almak için tem­ silci heyeti hemen Titlis'e gitmesi gerektiğini bildirmişıir0. Kafkasya ile Türkiye arasında sekiz gün süren savaş sonrasında 15 Ni­ san 1 9 1 8'de Batum şehrinin tutulması ile ilgili resmi bildiri açıklanmış, Ba­ tum'un tutulmasında Gürcisıan'daki Müslüman Acar halkı Türklere yakın­ dan yardım göstermiştir. 40 yıllık bir süreden sonra Türkiye Batum'u yeni­ den topraklarına katmıştır. Kısa süren savaş sonucu banş görüşmelerinin yapılması kararlaştınlmıştır. Kafkasya Meclisi üyeleri acele olarak askeri faaliyetlerin durdurulma­ sına ve Kafkasya'nın bağımsızlığının ilan edilmesine oy vermişlerdir. 22 Nisan 1 9 1 8'de Kafkasya Meclisi'nin tarihi toplantısı yapılmış ve bu toplan­ tıda üç önemli karar alınmıştır44• 1.

Kafkasya'nın bağımsızlığı,

2.

Trabzon Banş Konferansı hakkında Çhenkeli'nin maruzatı,

3.

Hiikilmetin teşkili.

41 ADA, r. 970, s.ı, iş ı, v. 6-7. 42 Cemil HASANLI, Azerbaycan Tarihi ... , a.g.e., s.67.

o Mirze Bala MEHMETZADE. MilD Azerbaycan Harelıih, Ankara, 1 99 1 , s. 78.

44

Miıze Bala MEHMETZADE, MUD Aurbaycan... a.g.e., s.79.


Mahir GARIBOV

26

22 Nisan 1 9 1 8 tarihinde Kafkasya Meclisi büyük çoğunlukla Mave­ ray-ı Kafkasya Federatif Cumhuriyeti'ni ilan etmiştir. Yeni kurulmuş devle­ tin anayasasının hazırlanması için komisyon kurulması kararlaşbnlıruştır. Bağımsızlığın ilan edilmesinde Azerbaycan Müsavat Partisi'nin rolü büyük olmuştur. Bu yeni devletin ilanına Batılı devletlerin de ilgisi büyük olmuştur. Çünkü Almanlar ve İngilizler Kafkasya bölgesini ve orada mevcut olan pet­ rol rezervlerini başka bir devlete kaptırmak istemiyorlardı. Mıiveray-ı Kafkasya Hükiimeti'nin önünde halledilmesi gereken önemli meseleler mevcuttu. Her şeyden önce Seymin Rusya k�ısında hu­ kuki durumunun tespiti gerekmekteydi. Bununla yanışı idari, ekonomik, sos­ yal ve diğer pek çok sorunlar devam etmekteydi. Seymi meydana getiren başlıca üç millet arasındaki güvensizlik, bilhassa egemenlik ve banş konula­ nnda derin görüş aynlıklarının olması gelecek için endişe vericiydi. 23 Nisan'da Kafkasya Meclisi Başkanı Çhenkeli Türk. Komutanı Ve­ hip Paşa'ya "Mdveray-ı Kafkosya Cumhuriyeti ilan edildiğini ve Türkiye 'nin

bütün taleplerinin kabul edildiğini, görüşmelerin Bresi- Litovsk Antlaşması esasında ve Botum 'da devam ettirilmesinin uygun olduğunu ... s bildirmiştir. 26 Nisan 1 9 1 8 tarihinde Meclis Mıiveray-ı Kafkasya Hükiimeti'nin terkibini onaylamıştır. 28 Nisan 1 9 1 8'de yeni kurulmuş Maveray-ı Kafkasya Federatif Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti tarafından tanınmıştır46• Osmanlı Hükiimeti, yeni banş görüşmelerinin Batum'da yapılmasını kabul etmiş ve bu görüşmelere büyük önem verdiği için Batuın'a daha nü­ fuzlu temsilciler göndenniştir. Banş temsilcilerine Adalet ve Dışişleri Baka­ nı Halil Menteşe Bey başkanlık ediyordu. Bu temsilciler içerisinde Vehip Mehmet Paşa, Denizcilik Bakanı Cemal Paşa da yer alıyordu. Alman temsil­ ciliğinin Batum Konferansı'na katılması bu görüşmelerin önemini artınnak­ taydı. Buna ek olarak Barrnatov, Çermoyev, Timurhanov ve meclis üyesi Candemirov'dan ibaret Kuzey Kafkas Dağlıları İttifakı'nın temsilcileri de Batum'a gelmiştir. Batum Konferansı'na Rusya Sovyet Hükiimeti de katılmak istemiş ve en azından gözlemci bulundurmak istediğini bildirmiştir. Çiçerin 16 Mayıs " Cemil HASANLI, Az.erbaycan Tarihi. . . a.ı:.e., s.69. " Akdes Nimet KURAT, Lg.e., s.473.


XX. YÜZVILDA ERMENlSTAN - AZERBAYCAN • DAÖLIK KARADA(; SORUNU

27

1 9 1 8 tarihinde Moskova'daki Alman elçisi Kont Von Mirboach' a konuyla ilgili bir nota vemıiş ve Sovyet Hükümeti'nin Batuın Antlaşması'nı tanıma­ yacağını aynca belirtmiştir. Sovyet Hükiimeti 'nin Kafkaslar' daki olaylarla yakından ilgilendiği ve bilhassa Mi.veray-ı Kafkasya meselesinin çözümü ve Osmanlı Devleti ile Kafkasya arasındaki müzakereleri endişeyle takip ettiği­ ni belirtmiştir47• Sovyetleri en çok Batum şehri ve limanı ilgilendirmekteydi. Bu şehrin Türkiye'ye bırakılmasını Brest-Litovsk'ta kabul ettikleri halde yine de bunu engellemek istiyorlardı. Brest-Litovsk barışı Türkiye için bü­ yük bir 7.afer olmuştur. Batum Konferansı 1 9 1 8 1 1 Mayısı'nda açılan zaman Osmanlı Devleti adına Halil Menteşe Bey konuşma yapmış ve Osmanlı Devleti'nin taleplerini açıklanuştır. Osmanlı Devleti ve Kafkasya Konfederasyonu arasında "Barış ve Dostluk" antlaşmasının on iki maddeden ve üç ekten ibaret terkibi, mü­ zakere için Kafkasya temsilcilerine verilmiştir. Antlaşmada Osmanlı Devleti

harp meydanlarında verdiği kurbanlann karşılığı olarak yeni topraklar talep ediyordu. Bu arazilere, Tifüs vilayetinin Ahılsh, Ahılkelek, Aleksandropol, Eçmiedzin kazalarının bir kısmı ve Kars - Aleksandropol - Culfa demiryolu di.hil idi. Genel olarak antlaşmada savaş bitene kadar Osmanlı Dcvleıi'nin İngilizlere karşı askeri faaliyeti için Kafkasya'nın demiryolu şebekelerinden istifade edileceği de gösterilmiştir48•

y

Katkas a'da bağımsızlığın ilan edilmesi bölgede iç huzurun sağlan­ masını temin edememiştir. Kafkasya'yı bu durumdan çıkarmak için Kafkas­ ya Meclisi'nin genel bir programı olmadığından gruplar arasında uyuşmaz­ lıklar azalacak yerde daha da artmıştır. Etnik çatışmalar engellenemeyecek duruma gelmiştir. Sadece İrevan vilayetinde değil, Bakü ve Yelizavetpol vilayetlerinde de Türk halkı teröre maruz kalmıştır. Nisan ayında Karsa yerleşen Türk ordusu Komutanı Vehip Paşa Kaf­ ' kasya'daki olaylarla ilgili aldığı bilgi doğrultusunda İstanbul'a telgraf çeke­ rek: "Ben Balcü 'yü almak ve Müslümanları kurtarmak için Türk Ordusu 'nun oraya gönderilmesini zaruri hesap ediyorum "49 demiştir.

" Akdes Nimet KURAT, a.g.e., s.476. 41 Cemil HASANLI, Azerbaycan Tarlbt. . .a.g.e., s.80. 49 Açık S6z Cuetesi, BakO, 1918, 16 Mayıs.


28

Mahir GARlBOV

Kafkasya'nın değişen jeopolitiğinde "Miveray-ı Kafkasya Cumhuri­ yeti"nio istikrarlı bir devlet olmadığı ve bu durum karşısıoda Türkiye heyeti, yapılacak kati barışın devamlı olması için Gilrcü, Enneni ve Azerbaycan Türkleri 'nden ibaret "konfederasyon" teşkil eden zümrenin ayn birer müsta­ kil hilkılmet haline gelmelerini istemiştir. Ancak bu gerçekleştiği takdirde kati bir banş akdedilebileceğini Maveray-ı Kafkasya heyetine beyan etmiş­ ti�. 26 Mayıs 1 9 1 8'de Tillis'te Çheidze başkanlığında Kafkasya Mecli­ si'nin (Seym) yaptığı son toplantıda Miveray-ı Kafkasya Bağımsız Cumhu­ riyeti 'ni meydana getiren milletlerin bilhassa iç huzur meselesinde esaslı aynlık içinde olduğunu ve nüfuzlu bir hükiimet kurulamamasından kaynak­ lanan bir sebeple Maveray-ı Kafkasya Federasyonu adına konuşmaya imkin kalmadığı için Gilney Kafkasya Devleti'nin bağımsızlığının bir emrivaki olduğunu göstenniştir5 1 • 2 6 Mayıs 1 9 1 8 tarihinde yapılan Maveray-ı Kafkasya Meclisi'nde alı­ nan karar gereğince gösterilen nedenlerden dolayı bu Cumhuriyetin faaliye­ tini devam ettiremeyeceği açıklamıştır.

Maveray-ı Kafkasya Meclisi (Seym) kurulduktan sonra, Gürcü, Enne­ ni ve Azerbaycan grup ve partilerin faaliyetleri, Kafkas Cephesi'nin kapa­ tılması ve Brest-Litovsk Antlaşması gereğince Türkiye ile ilişkilerin kurul­ masıoa yönelmiştir. Kafkasya'da üç millet temsilcilerinin kendi ülke menfa­ atlerini korumaya çalışırken aralannda çıkan derin görüş aynlıklan Mave­ ray-ı Kafkasya Hükı1meti'ni içte ve dışta güçsüz bırakmıştır. !revan vilaye­ tinde düşmanlık ve savaş talepleri son derece artmış ve birçok Müslüman köyü Enneniler tarafından yakılıp yıkılmıştır. Güney Kafkasya murahhaslan arasıoda dış siyaset konusundaki esas meseleler hakkında bir uzlaşma olma­ mıştır. Güney Kafkasya bağımsızlığını ilan ettikten sonra ister iç politikada isterse de dış politikada başan sağlanamamıştır. Güney Kafkasya milletleri­ nin müttehit bir programının olmaması Seymi içinden çıkılamayacak bir du­ ruma düşünnilştilr. 50 51

Halil BAL, Azerbaycan Cumburlyed'nln Kuruluş MOcadelesl, Yayınlanmamış Dokto­ lstanbul, 1 996, s.141. "28 Mayıs 1919 Azerbaycan Cwnhuriyeti istiklalinin Birinci Seue-i Devriyesi GOnO'', Açık Söz Gıızetesl, BakO 1919; Mirze Bala MEHMETZADE, Milli Azerbaycan. . . a.&-e., s.82. ra Tezi,


XX.

YÜZV!LDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN' DAGLIK KARABAG SORUNU

29

Kafkasya Seymi'nin feshedildiği gün 26 Mayıs 1 9 1 8'de Gürcüler is­ tiklallerini ilan etmişlerdir. Bunun üzerine Ermeniler Azerbaycan'la aynı yolu takip ederek iki gün sonra 28 Mayıs 1 9 1 8'de istiklallerini ilan edilmiş­ tir. 28 Mayıs 1 9 1 8 'de Kafkasya'da artık her üç devletin bağımsızlığını ilan etmesiyle oluşan yeni durum Kalkasya'nın jeopolitiğini de değiştirmiş­ tir. Altı maddeden oluşan "'lsıiklal Beyannamesi " nde Kafkasya'nın güney ve doğu kısmında yerleşen Azerbaycan Halle Cumhuriyeti'nin bağımsız bir hukuk devleti olduğu ilan ediliyordu. Devletin yönetim şekli Cumhuriyet olmakla beraber ara dönemde devlet idareciliğini Geçici Hükıimeı üstlenmiş­ tir. Yeni HOkıimet'in oluşumu için F. H. Hoyski görevlendirilmiştir52• Aynı günde Ermcnistan'da Taşnaksutyun partisi yönetiminde hükıimet kurulmuş ve bağımsızlık ilan edilmiştir. Bağımsızlığın ilanından sonra yeni kurulmuş devletin sınırlannı tespit etme zarureti meydana çıkmıştır. Henüz antlaşma imzalanmadan önce Ermeni temsilcileri yardım için Azerbaycan Hükıimeti 'ne müracaat etmiş ve yakın geçmişte yaşanmış acı olaylara rağ­ men hoşgöıil istemişlerdir. 29 Mayıs 1 9 1 8'dc Ermeni Milli Şurası ile yapılan görüşmeler sonucunda Azerbaycan Halle Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Baş­ kanı Fethali Han Hoyski Azerbaycan Milli Şiırası'nın toplantısında, Ermeni Devleti'ni kurmak için Ermenilere siyasi bir merkez verilmesi kararının alındığını bildirmiştir. Aleksandropol (Gümrü) Türkler tarafından tutulduğu­ na göre böyle bir siyasi merkez ancak İrevan şehri olabilirdi. Azerbaycan Milli Şiırası'nın kararıyla İrevan şehri Ermenilere verilmiştir. Milli Şiıra vekillerinden Hasmehmetov, Caferov, Şeyhülislamov, Maharemov bu tek.li­ fe karşı çıkarak lrevan şehrinin Ermenilere verilmesini kaçınılmaz bir bela gibi değerlendirmişlerdir53• Azerbaycan ve Ermenistan delegeleri arasında Batum' da sınır mesele­ si ile ilgili olarak göıilşmeler yapılmış ve sonuçta Azerbaycan Aleksandropol sınırlarında Ermeni kantonunun kurulmasına razı olmuştur. İrevan şehri bir şartla Ermenilere verildi ki, "Ermeniler Ye/izavetpol vilayetinin bir kısmına,

" Tevfik MUSTAFAZADE, Umumi Tarih, Bako, 1 998,C iV, s.32. " Azerbaycan Devlet Aqivl (kısaltma ADA), f. 894, s. 1, iş. 2, v 1 -4.


Mahir GARİBOV

JO

yani Karabağa olan iddialarından vazgeçsinler. "S4 Azerbaycan delegeleri Tilrkiye ile Emıenistan anısında antlaşma yapılmasına yardım edeceklerini vaat etmiştir. Batum Konferansı sonucu Türkiye 4 Haziran 1 9 1 8'de Gürcistan ve Azerbaycan delegelerinin yardımıyla Ennenistan'la da

"Barış ve Dostluk"

antlaşmasını imzalayarak onların bağımsızlığını tanımıştı�5• Gürcistan'la imzalanmış antlaşmaya esasen Gürcistan Kars, Batum ve Ardahan yanında Ahaltsıh ve Ahılkelek'in Türkiye'y_e verildiği kabul edilmiştir. Lakin Türki­ ye 1 1 Mayıs'ta ilan ettiği talepleri yumuşatarak GQrcistan'la ilişkilerin daha iyileşmesi için bir jest yaparak Ahılkelek iline bağlı olan Abastuman ve As­ kur'un Gürcistan'da kalmasına razı olduğunu bildirmiştir. 4 Haziran 1 9 1 8 Antlaşması ile Ennenistan Brest-Litovsk Antlaşma­ sı'nın şartlarını kabul etti. Batum Antlaşması'na esasen Ennenistan Eç­ miedzin ve Aleksandropol- Culfa yolundan istifade etme hakkına sahipti. Aynı tarihte

"Barış ve Dostluk" Antlaşmalarına ek olarak daha iki

antlaşma imzalanmıştır. Bunlardan birincisi Bakü-Batum petrol kemerinin tesis edilmesine ait olup Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye arasında, diğer antlaşma ise Kafkasya'da olan eski Rusya Devleti mülkiyeti sayılan demir­ yollannın ortak kullanımını öngören Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ve Türkiye arasında imzalanmıştır. Azerbaycan Devleti 'nin

bağımsızlığını ilan etmesi, dış devletlerden

ilk olarak Rusya'yı ve İran'ı rahatsız etmiştir. İran'ın resmi daireleri, kesin belirlenmemiş sınırlar içerisinde yeni kurulmuş Azerbaycan Halk Cumhuri­ yeti 'nin Türkiye'nin yardımı ile Güney Azerbaycan'ı kendisinden talep et­ mesinden kuşkulanıyordu. 4 Haziran'da Osmanlı Devleti ile Azerbaycan arasında dostluk ant­ laşmasının imzalanması bu şüpheleri daha da artırmıştır. İran tarafının rahat­

Ş

sızlığına son vennek için Azerbaycan Hükılmeti bazı dı yazışmalarda Kaf­ kas Azerbaycan'ı ifadesini kullanmaya başlamıştır. Batum'da

olan Azer­

baycan delegeleri bu durumla ilgili Milli Şüra'nın üyesi Yusufbeyli'den et­ raflı bilgi aldıktan sonra Batum AntlaşmaSı 'nın dördüncü maddesine istina-

" Vahid ÇIRAKZADE, t.ııkı.ılia Azaph Yola, Balı:ll 1990, s.34. ADA, f. 970, s. I , iş. J, v 1-16.

55


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

31

den Osmanlı Hllldlmeti'nden yartlım isteme karan almıştır. B u maksatla Azerbaycan Milli ŞOrası Başkanı Mehmet Emin Resulzade ve Dışişleri Baş­ kanı Mehmet Hasan Hacınski Azerbaycan'a askeri yardım gösterilmesi hak­ kında Türkiye delegeleri ile görüşmeler yapmış ve antlaşma şartlanna uygun olarak onlar Osmanlı Hükı'.imeti' nden Azerbaycan'a ordu gönderilmesini isteıniştrrs6. Azerbaycan temsilcilerinin bu isteğini kabul eden Osmanlı Devleti, Azerbaycan'a ordu gönderilmesinde Almanya'nın itirazına sebep olmaması için gönüllillerinden ibaret

"/slam Ordusu" kurmuştur. Enver Paşa'nın bu

fikri uygulandığında Almanya'nın itirazı engellenmiş olacaktı. Kafkasya meselesinde Almanlar ile TUrkler arasında ihtilaflar mevcut­ tu. Almanya 'nın Azerbaycan siyaseti, Orta Doğu siyasetinin bir parçasıydı. Almanya askeri komutanlığı Gürcistan'da Alman kolonistlerden ve Rus as­ keri esirliğinden kaçan Almanlardan müfrezeler oluşturarak Bakü 'ye hücum etmek için kendi kontrolü altında olan Poti - Tifüs demiryoluna askeri bir­ liklerini çıkarmıştır". Almanya Osmanlı Devleti'nin Güney Kalkasya'ya sahip olmasına izin vermek istemiyordu. Beri in' de Türklerin Kafkasya' daki hareketlerini çok az sayıda insan desteklemekteydi. Almanlara göre Enver Paşa ve Osmanlı Hükı'.imeti İngiltere ile savaştan ziyade Kalkasya'da kendilerinin Panislamcı amaçlarını düşünüyorlardı. Ve bu gerçekleştiği takdirde Alman askeri eko­ nomisi için hiçbir şey kalmayacaktı. TUrkiye tarihçilerinden Kaya Tuncer Çağlayan İngiliz kaynaklarını araştırırken Kafkasya Cepbesi 'nde iki müttefik devletin (Osmanlı Devleti ve Almanya) farklı strateji amaçlar güttüklerini, batta bu farklılıkların büyüye­ rek bölgede rekabete çevrildiği kanaatine varmıştırs8 . Haziran ayı başlarında artık TUrk askeri alayı Nabcıvan'dan Gence is­ tikametine hareket etmiştir. Osmanlı ordularının bir kısmı Kars ve Aleksan­ deropol' den Kara Kilise-Dilican-Gazab ve Ağstafa istikimetinde, diğer kıs­ mı ise Karabağ istikametinde hareket etmişlerdir. Mürsel Paşa 'nın komutan" Mehmet Emin RESULZADE, A>.erbaycan Cumbarlyetl . . . a.g.e., s.39-40. " ASPİHDA, f. 277, s. 1 1, iş 2, v - 153. " Kaya Tuncer ÇAÔLAYAN, "hıgiliz Belgelerine Göre Katkasya'da Osmanlı - Alınan Rekabeti", XllJ. Tllrk Tarih Kongreal, TrK Yayınlan, Ankara 4-8 Ekim 1999, s.54.


32

Mahir GARIBOV

lığında Osmanlı ordusunun en düzenli tümenlerinden olan beş tümen Hazi­ ran ayının başında Gence'ye ulaşmıştır. Osmanlı'nın Kafkasya'da olan as­ keri hisselerinin yeni Başkomutanı Enver Paşa'nın kardeşi Nuri Paşa kendi karargahı ile birlikte Gence 'ye gelmiş ve halk Osmanlı ordusunu büyük bir sevinçle karşılamıştır. Türl< ordularının Gence istikametine hareketi Sovyet Rusya'da ve hikimiyetini bütün Azerbaycan'a yaymak isteyen Bakü Halk Komiserleri Konseyi'nde ciddi rahatsızlığa neden olmuştur59• Baki! Halk Komiserleri Konseyi adına Şaumyan 6 Haziran'da Gllrcis­ tan'a (Jordaniya'ya) müracaat ederek güya Kafkasya'nın bağımsızlığını Tür­ kiye tehlikesinden korumak için Sovyet HOldlmeti'yle yardım etmeği teklif etmiştir. Metinde; "Gürcistan Hükümeti Türkiye ordularını kendi toprakla­ rından Azerbaycan 'a bırakmazsa Rusya Sovyet FederatifSosyalist Cumhuri­ yeti Halk Komiserleri Konseyi Kafkasya 'da hakimiyete geldikten sonra Gürcistan 'a muhtariyet verileceği" 60 gösterilmiştir. Bu konuyla ilgili olarak Almanya da Gürcistan 'a baskı uyguluyordu ve bütün bu amillere bağlı ola­ rak Gürcistan Hükı1meti Osmanlı ordusunu kendi arazilerinden Azerbay­ can 'a bırakmamaya çalışıyordu. Bu nedenle 1 0 Haziran'da Barçalı istikame­ tinden Azerbaycan'a doğru hareket eden Osmanlı orduları ile Alman-Gürcü orduları karşı karşıya geldi. Büyük savaşın bütün zorluklarında müttefik olan Türkiye ile Almanya, Kafkasya siyasetinde karşı karşıya gelmiştir. Kısa çap­ lı askeri müdahale sonucunda Osmanlı ordusu General Kress'in kumandan­ lığında olan Alman-Gürcü alayını geri çevirdi ve çok sayıda esir aldı. Bu olayla ilgili olarak 1 1 Haziran'da Almanya Genelkurmayı kendi basınında Türkiye'de ve Yakın Doğu'da olan askeri birliklerin çıkartılacağı sözil ile Osmanlı Hüldlmeti'ni oyalıyor ve esir edilmiş askerleri bırakmayı talep edi­ yordu. Bu talep yerine getirilse de Alman-Gürcü orduları Türk ordusunun Azeıbaycan'a hareketini istemiyorlardı. Ama bu olay, Gürcülerin Tiflis'te olan Azerbaycan Hükılmeti 'yle münasebeti değiştirmiş ve Gürcistan Hilkıimeti'nin talebi ile Azerbaycan Milli Şfuası 16 Haziran'da Gence şehri­ ne taşınmıştır. 14 Haziran' da Batum' da Azerbaycan ve Türkiye arasında

,. Alesker ALESKERLI, "Enneııilcrin t 9 t 8 Yılında Bakll ' de Uyguladıklan Soykınm" Azerbaycan Dergisi, S 34 t, Ankara Men-Nisan 2002, s.32. 60 Mirze Bala MEHMETZADE, MllD Aurbaycan.. . Lg.e., s.83.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN ' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU "B anş ve Dostluk" antlaşmasına ek olarak

33

iki antlaşma daha inızalanmıştır61 •

Birinci antlaşmanın esas mahiyeti Türkiye, Azerbaycan'ın bağımsızlığını kendi müttefikleri tarafından tanınacağı konusunda yardımcı olacağı bildiri­ lirken, ikinci antlaşmada

4 Haziran Antlaşması'nda umumi şekilde tespit

edilmiş bazı maddeleri kesinleştirilmiştir. Bu antlaşmalarla Azerbaycan ulus­ lararası ilişkiler sahasında ilk adımlarını atmış, bağımsız bir devlet olarak varlığını tanıtmaya başlamıştır. Aynı zamanda Azerbaycan'a siyasi, askeri, ekonomik yardımların kardeş Osmanlı Devleti'nden sağlaması için hukuki zemin hazırlamıştır62• Batum Antlaşması'nın imzalanmasından iki gün sonra Gürcistan Hükı1meti Almanya Dışişleri Bakanlığı'na gönderdiği mektupta Dörtler İtti­

fakı ile Gürcistan arasında Brest-Litovsk Antlaşması çerçevesinde ilişkiler 9 Haziran'da

kurmak için görüşmeler yapılması teklifini ileri sUrrnüştür.

Almanya cevabında görüşmeleri kabul etti, fakat Almanlar yeni konferansın sadece Gürcistan'la değil, Kafkaslar'da yeni kurulmuş devletlerle yapılması şartıyla mümkün olacağını bildirmiştir. Konferansın yapılmasına teşebbüsçü gibi görünen Almanya kendi müttefiklerini ve Kafkas devletlerini Türkiye aracılığıyla konferansa davet etmiş,

20 Haziran' da Kuzey Kafkasya, 24 Haziran' da ise Azerbaycan dele­

geleri İstanbul 'a gelmişlerdi. Temmuz ayının başlarında bu delegeler bazı görüşmeler yapılmıştır. Osmanlı Devleti İstanbul Konferansı yapılana kadar Kafkaslar' da işlerini devam ettirip kendi nüfuzunu artırmak ve Müslilmanla­ nn dayanışmasını sağlamak istemekteydi. Dağlılar Devleti delegeleri de Osmanlı Hükiimeti'nin teşebbüsü ile davet edilmiştir. Bu görüşmeler sıra­ sında Almanya ile Türkiye arasında Kafkasya devletlerini kendi nilfuzıı içine almak için gergin durum yaşanmıştır. Bu tartışmalar sırasında Gürcüler Al­ manların, Azerbaycanlılar ise Osmanlı Devleti'nin yanında olduklarını bil­ dirmişlerdir. Enneniler ise tarafsızdı ve tereddüt içindeydiler. Kısa süren belirsizlikten sonra Ermeniler güçlü bir şekilde Türk taraftarlığı yapmış ve bununla da kendilerinin Türkiye'nin "hayranı" olduklannı ispat etmeye ça­ lışmışlardır63.

61 ADA, f. 970, s.I, iş. S, v. 1-7. 62 Cemil HASANLI, Azerbaycan Tarlbl . . a.g.e., s.83. 62 Cemil HASANLI, Azerbaycan T•rlhl...ı.g.e., s.1 14.


Mahir GARİBOV

34

Kafkasya meselesinde Alman-Türle çelişkileri artsa da dOşmancılık seviyesine ulaşmadan tanziınleşmeye başlamıştır. Almanya Hükılmeti Os­ manlı Devleti'nin Kafkasya'da kazandığı başanlann sadece Türle silahının gücüyle değil, bölge ahalisinin bOyük çoğıınluğıınun din, dil, kültür ve ma­ neviyat bakımından Osmanlı Devleti ile aynı olması, sadece Müslümanlann değil, hatta birçok Hristiyan'ın da Osmanlı Devleti'ne adalet, istikrar ve re­

fah mücessemsi olarak bakması ile ilgili olduğunu anlamışlardır. Azerbaycan bağımsızlığını ilan ettikten sonra Bakil Sovyeti ve Bakil Halle Komiserleri Konseyi yeni kurulmuş Hllkümeti tanımamış, aynı zaman­ da siyasi ve askeri yollarla hükOmete karşı mücadeleye başlamıştır. Bakil Konseyi'nin hiçbir yönden Azerbaycan muhitini tanımaması, Azerbaycan halleının kendi geleceğini tayin etme hakkının inkar edilmesi, Ermeni ordu birliklerinin Bakil' de yaptığı 3 1 Mart katliamı ve bu olaylann devamı olarak Şamahı, Gence ve diğer şehirlerde Müslüman Tllrklerin katledilmesi, Kaf­ kasya Federasyonu'nun Müslüman ahalisinde ciddi rahatsızlık yaratıruştır64• Bakü Konseyi'nin ve Ermeni ordulanrun Miisliirnanlara karşı yaptığı katli­ amlar Azerbaycan hal.kının Tilrkiye'ye olan eğilimini ve rağbetini artımuştır. Baki! şehrinin Halk Komiserleri Konseyi yönetiminde olması Azer­ baycan Halle Cumhuriyeti'nin işini daha da zorlaştırmıştır. Bakil Halle Komi­ serleri Konseyi'nin askeri birliklerinin % 70'i Ermeni, diğer kısmı ise Rus­ lardan oluştuğuna göre Bakil'yü Halk Cumhuriyeti'nin idareciliğine bırak­ mak istemiyorlardı. Bu nedenle Türk kumandanlığı Bakil'yü kurtarmak için tatbikat başlattı. Türk - İslim ordusu Temmuz'un sonlanna doğru oldukça stratejik öneme sahip olan Şamahı 'yı kurtarmıştır. 1 9 1 8 Sonbahannda ciddi askeri ve diplomatik hazırlıktan sonra 15 Ey­

iili tarihinde Bakil, Türk - İslim Ordusu ve Azerbaycan Milli Ordusu'nun birlikte taarruzu ile kuşatılmış ve Bakil'de Azerbaycan Halle Cumhuriye­ ti'nin hakimiyeti kurulmuştur. Rusya'nın esas şehirlerinden sayılan Bakil'nün bağımsızlığı Sovyet Rusya'nın ciddi rahatsızlığına sebep olmuştur. 20 Eylül 1 9 1 8'de Rusya Dı­ şişleri Komiserliği'nin notasında Bakil'nün Azerbaycan Halk Cumhuriyeti

64

ADA, f. 1061, 1, 99.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN

� AZERBAYCAN' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

lS

yönetimine bırakılması Sovyet Rusya'nın toprağına tecavüz gibi değerlendi­ rilmiştir65. Osmanlı Sadrazamı Talat Paşa Berlin'de yaptığı görilşmelerde A:zer­ baycan' ın bağımsızlığını müdafaa ettiğini, ama bu görevin oldukça zor oldu­

"Bizim yalnız bir arzumuz, Rusya Devleti 'nin dağılması gerçekleşmiş­ tir. Bu hem bizim için hem de Kafkas milletleri için güzel bir sonuçtıır. Bun­ dan en güzel şekilde istifade etmek için Azerbaycan Türkleri, Emıeniler ve Gürcüler kendi aralarında olan ufak sonınları ve rahatsızlıkları ıınııtup, gü­ zel ilişkiler kumıalıdırlar'""' şeklinde belirtmiştir. ğunu;

6 Ekim'de Osmanlı ordusu Derbend'i, 13 Ekim'de de Kuzey Kafkas­ ya'yı tamamen kuşatmış ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti kurulmuşnır67. Kafkaslar'da kurulan bu yeni düzenin sürdürülmesi Osmanlı Devle­ ti'nin Birinci Dünya Savaşı'nı kazanmasına bağlıydı. Fakat savaş Müttefik­ ler lehine sonuçlanınca Osmanlı Devleti 30 Ekim 1 9 1 8 'de Mondros Mütare­ kesi 'ni irrızalamak zorunda kalmıştır. Mütarekc'nin 1 1 ve 1 5. maddeleri ge­ reğince Türkiye Kafkaslar'daki kuvvetlerini geri çekmeği kabullenmiştir. Nitekim, Mondros Mütarekesi'nin ardından İngilizler Kafkaslar'a çıkarma yapmış ve 1 7 Kasım'da Bakü'yü işgal etmişlerdir68. Bu dönemde Azerbaycan Halk Cumhuriyeti yetkilileri Mondros Ant­ laşması'nın Azerbaycan'a ait maddelerine itiraz ederek Osmanlı Devleti'nin Azerbaycan'la ilgili sorunlan Azerbaycan'a bırakmasını istemiştir. Azerbay­ can Türlceri, "Osmanlı Hükümeti kendine has olmayan bir ülkeyi Antant Devletleri 'nin yetkisine veremez. Bu uluslararası hukuka zıttır. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti Azerbaycan halkının mukadderatını yabancılara bırakma­ ya tahammül edemez. Eğer Osmanlı Hükiımeti, Azerbaycan 'ın geleceğini kadere bırakmak istemiyorsa, o zaman bu siyasi görüşmelerin başarıyla so­ nuçlanması için dostane tekliflerini sunmasını rica ediyonız "69 demişlerdir. Mondros Mütarekesi'nin Kafkasya ile ilgili maddesine esasen Türki­ ye, Antant ordularının Bakü'ye girmelerine mani olmayacak, Kafkasya üze" Tevfik MUSTAFAZADE, a.e.e., s.34. 66 Cem Ender ARSLANOÔLU, a.g.e., s.32. '7 Mustafa BUDAK. UQsmaıılı-Rus ilişkisinde . . . a.g.m.", s.102. 61 Savaş YANAR. •.1-e., s.S l . 69 ADA, f, 970, s.1, iı 68, v. 2-l.


Mahir GARİBOV

36

rinde nezaret hakkını Antant'a bırakacak ve kendi ordulannı Kafkasya'dan çıkaracaklardı. Azerbaycan halkı Türk ordusunu büyük heyecanla karşıladığı gibi, Bi­ rinci Dünya Savaşı'nda yenilen devletler arasında olmasına bakmayarak onu derin hilrmet ve ihtiramla uğurlamıştır. 17 Kasım'da İngiliz ordusu Mondros Antlaşması'run şartlanna uygun

olarak Bakii'ye girmiş ve İngiliz Generali Tomson Baki! limanındaki karşı­ lanma sırasında; "Dünya Savaşı 'nın bitmesi münasebetiyle sizleri kutluyo­ nım. Müııejik ordularının (Fransız. lngiliz, ABD) bölgedeki kumandanı ola­ rak bildiriyonım ki, biz buraya Osmanlı Devleti ile imzalanmış antlaşmaya uygun olarak geldik. Şimdiye kadar sizin topraklarınızı koruyan Osmanlı Ordusu 'nun görevini bundan sonra biz yapacağız. Sizin iç işlerinize miida­ hale etmefikrinde değiliz. Umul ediyonım ki, bu ilişkiler daha iyiye gidecek­ lir"'0 açıklaması umut verici olmuştur. İngilizler 1 9 1 9 yılının sonuna kadar Kafkaslar'da kalmışlardı. İngiliz­ lerin Azerbaycan'ıo iç işlerine müdahale etmemesine karşılık Azerbaycan Hükümeti adım adım bağımsızlığa doğru ilerliyor, büyük diplomatik teşeb­ büsler sayesinde Azerbaycan Cumhuriyeti Müttefik Devletler tarafından de­ fakto olarak tanınıyordu7 1 • Kasım ayıodan başlayarak savaşın sonuçlannı tespit etmek, yenen ül­ kelerin fide ettiği başanyı resmileştirmek, savaştan sonraki durumu belirle­ mek ve tartışmalı meseleleri halletmek için uluslararası banş konferansına ciddi hazırlık yapılmaktaydı. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti Hüküıneti Paris Banş Konferansı'nda iştirak etmek üzere Ali Merdan Topçubaşı başkanlığında bir komisyon kur­ muş ve bu barış temsilciliğine Hacıoski, Ağaoğlu, ŞeyhOlislamov, Hacıbeyli, Mehdiyev ve Muharremov dahil edilmişlerdir.

1• '"28 71

Mayıs 1919 Azerbaycan Cumhuriyeti lstiklali'nin Birinci Sene-i Devriyesi GQnU", · Bakü, 1919, s.12. Cemil HASANLI, Azerbaycan Tarlhl. . .a.e.e., s.173.


XX.

YÜZYIWA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

17

İstanbul'da Fransa Konsolosluğu'ndan vize almak için üç ay bekledik­ ten sonra bu komisyon fstanbul-Salonik-Pirey (Afina)-Neapol-Roma battı ile Paris'e ulaşınıştır72• Bu Banş Konferansı'nda Katkasya'nın her üç devletin temsilcileri gönderilmiştir. Gürcistan Hilkiımeti'nin talimatı ile Ağalov Fransa, İngiltere, İsveç ve diğer ülkelerin diplomatik temsilcileri ile görüşmek üzere İstanbul'a gelmiş, burada yapılan görüşmelerden sonra Ağalov Paris'e oradan da Lond­ ra'ya gitmiştir. Gürcistan Hilkfimeti bu dönemde Seretelli'yi İskandinav ül­ kelerine, Çhenkeli'yi ise İsviçre'ye görüşmelere gönderilmiştir73• Emıenistan Hükfimeti Paris Banş Konferansı'na

iki temsilci heyeti

göndermiştir. Birinci heyete Pagos Nubaryan, diğer gruba ise Emıenistan Milli Şürası'nın Başkanı Agoronyan başkanlık etmiştir. Ermeniler bu konferansta onların bütün problemlerinin çözüleceğini umut ettikleri için ciddi bir şekilde hazırlanmışlardı. Onlar kendilerini

yük müttefiklerin küçük müııefıkı"'

"Bü­

gibi görerek Akdeniz'dcn Kara Deniz'e,

Kara Deniz' den Hazar Denizi'ne kadar uzanan "Büyük Ermenistan" kurmak hayaline d�müşlerdir. Ermeniler 26 Şubat 1 9 1 9'da Paris Banş Konseyi önilne çıkarak yukanda gösterilen sınırlar içerisinde Bağımsız Ermenistan Cumhuriyeti'nin kurulmasını resmen istedikleri andan itibaren ABD Başkanı W. Wilson onlann savunucusu olmuştur74• Anlaşıldığı gibi gösterilen bölgelerde, azınlıkla olmalarına rağmen bu bölgelerin Ermenilere ait olduğu ve bunun dışında Katkasya'da Azerbaycan ve Gürcistan'ın bilyilk bir kısmının da

"Büyük Ermenistan"

sınırlan içinde

yer aldığı Banş Konferansı 'na sunulan raporda gösterilmiştir. Ermenistan Hilkümeti Katkasya'nın bütün arazisinin Ermenistan'a ait olması gerektiğini veya oluşturulacak herhangi bir federasyonun Ermenis­ tan' ın siyasi nüfuzu içinde yer almasını talep etmekteydi75• Ermenilerin bu isteklerine bakmayarak Versay Banş Konferansı ön­ ceden kurnazca hazırlanmış olan Enm:ni oyununa fırsat vermedi. Ermenistan

72 Tcvfı.k MUSTAFAZADE, a.g.t., s.43. " Cemil HASANLI, Beyaz Lekelerin Slyıb Gölgesi, BakO, 1991, s.81. " ÔZkan ZAFER, Ttr6rden Politikaya Ennenı Meselesi, lsıanbul, 2001, s. 104. " Emin ŞIHALIYEV, Azerbaycan ve Türkiye Açısından Ermeni Sorunu, Ankara, 2002, s.130'dan naklen; Şeypur Derpl, Balet! 7 Aıalı.k 1918.


Mahir GAR!BOV

38

Hükılmeti "Ermeni Meselesi"nin halledilmesi yolunda geç kalındığını gö­ rünce bu meseleyi Londra Konferansı ve San-Remo Konferansı'na götürme­ yi kararlaştırmıştır76• Kafkasya' da Bolşevik tehlikesi ile ilgili oluşmuş durum Aİıtant ülkele­ rini ciddi şekilde dllşilndünneye ve gerçek adımlar atmaya zorlamıştır. Onlar biliyordu ki, Kızıl Ordu'nun Kafkasya'yı işgali, Bolşevik düşüncesinin lran'a ve

ön Asya'ya yayılmasına neden olacak ve Yakın ve Orta Doğu'ya

yayılacaktır. Bu nedenle de Avrupa siyasetçilerinin çoğu Azerbaycan ve Gürcistan'ın savuıunasının sağlama ahıunasının gerekli olduğunu ve Sovyet tehlikesine karşı durabilecek güçte olmasının önemli olduğunu söylemektey­ diler77. Azerbaycan ve Gürcistan Hükılmeıleri de bu konuda yardım için An­ tant Devletleri'ne başvurmuşlardı.

1 1 Ocak'ta İngiltere Dışişleri Bakanı Lorıl

Cunon'un teklifi ile Paris Barış Konferansı'nda Gürcistan ve Azerbaycan'ın bağımsızlığının defakto olarak tanınması istenmiştir. Aynı tarihte Paris Barış Konferansı Yüksek Şürası şöyle bir karar almıştır:

"Mü1tefık Ülkeleri Azerbaycan ve Gürcistan Hükümetleri 'nin bağım­ sızlığını defakto olarak tanıyorlar"18 Bu karardan sonra Gürcistan, Azerbay­ can ve Ermenistan delegeleri Şubat-Mart 1920 ıarih1nde Londra Konferan­ sı 'na ve Nisan ayında ise San Remo'da yapılan konferansa katılmışlardır. Bütün bu diplomatik görüşmeler ve yapılan çabalara rağmen kuzeyden Bolşevik tehlikesi önlenememiş,

1 920 Şubat ayından itibaren Bolşevikler

Kafkasya'yı işgal etme planlarını gerçekleştinnek için Kafkasya sınırlarına ordu göndermeyi kararlaştırmışlardır. Bu planı uygulamak için Ermeni ko­ münistlerinden Mikoyan görevlendirilmiştir. Bolşevikler Kafkasya sınırında duran

XI. Rus Ordusu'nun Türkiye'ye yardım için gittiğini bahane ederek

bu orduların Azerbaycan'a girmesine izin verilmesini talep etmiştir. Bolşevik tehlikesinin artması Azerbaycan Hükılmeti'nde ciddi tartış­ malara neden olmuşnır. Hilkılmetin Bolşeviklerle yaptığı görüşmelerde Rus-

76

Mim Kemal ÖKE, Ermeni Meselal. . Lg.e., s.142.

17 Cem Ender ARSLANOOLU, Lg.e� s.33. 78 Mireli YAKUP, Kaflıu Problemi, Balı:ll, 1 992, s . 1 2 1 .


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN,

DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

39

ya'nın etkisi çok hissedilmekteydi. Bolşevikler ülkedeki Komünist Parti­ si' nden daha çok sınırda bekleyen Rus ordusuna gilvenmekteydiler.

27 Nisan 1 920 tarihinde Azerbaycan Halk Cumhuriyeti Parlamento­ su'nun yaptığı son toplantıda Milli Şura Başkanı Resulzade bir konuşma ya­ parak; "Şu anda başımızın üstünü alan Rus tehlikesi söylendiği gibi Türki­ ye ye yardım için değil, Kafkasya yı işgal için gelmiştir. Eğer onların böyle bir fikri yoksa onda neden Bakü ye girmeye kararlıdırlar. Türkiye ye giden yol Bakü 'den geçmiyor ki! "79 demiştir. 27 Nisan'da XI. Rus Ordusu Azerbaycan sınırlarını geçmiş ve Ba­ kil'ye doğru hareket etmişlerdi. Komünist Bolşevikler Parlamento'ya haki­ miyeti bırakma bildirisini sundular. Parlamento'da milletvekillerinden Şefi Bey Rüstembeyov ve Parlamento Başkanı Mehmet Emin Resulzade'nin iti­ razına bakmayarak hıikimiyetin Müslüman Bolşeviklere bırakılması karar­ laştırılmıştır. Altı maddeden ibaret şartname ile hiikimiyet Bolşeviklere ve­ rilmiştir.

1.

Rus ordusu Bakıya girmeden demiryoluyla Anadolu ya gidecek,

2.

Azerbaycan istiklal ve mülkiyesi her çeşiı taarruzdan masun kala-

cak, J. Azerbaycan ordusu olduğu gibi mevcudiyetini koruyup inhilal edilmeyecek,

4.

Azerbaycan firgesi siyasi hürriyet ve serbesti/erini muhafaza ede-

cek; 5. Sabig rical, ezayi-hükiımet ve mebusundan kimse siyasi nedenle ittiham edilmeyecek; 6. Kemali serbestyle lop/anacak Azerbaycan şuraları hükiımeıin şek­ li idaresini /ayin lalacakıır 80• 27

Nisan

1920'de Azerbaycan'da

Sovyet hakimiyeti kurulmuş,

Hllkümet yönetimi Halk Komiserleri Konseyi'ne bırakılmıştır. Konseyin Başkanı Neriman Nerimanov idi. Ülkede lıAıcimiyet Rusya Komiinist Parti-

79 Ncsiman YAKUPLU, Melımet Emla RESULZADE, Bekil, 1991, s.145. "' Ncsiman YAKUPLU, a.c-e., s.148.


40

Mahir GARİBOV

si'nin Azerbaycan'daki şubesi, Azerbaycan Komünist Parti'nin yönetimin­ deydi. Halkın yeni hillolmete desteği olmadığına göre ayn ayn bölgelerde isyanlar olmuştur. Bolşevik ordulan 1 920 kasımında Ermenistan'ı, 1921 Şu­ bat ayında ise Gilrcistan'ı işgal etmiştir. Bu iilkelerde de Rusya'dan yönetil­ mekte olan Komünistlerin hakimiyeti kurulmuştur. 16 Mart 1 92 1 'de Moskova'da Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cum­ huriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükılmeti arasında antlaşma imzalannuş ve bu antlaşmada Kafkas Devletleri'nin sınırlan ve hukuki statüleri ele alınmış­ tır. Bunun ardından, 13 Ekim 1 92 1 'de Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti, Azerbaycan, Gürcistan, Ennenistan Sovyet Cumhuriyetleri ve Türkiye Hilkümeti arasında Kars'la imzalanan antlaşma ile Moskova Ant­ laşması 'nın maddeleri onaylannuştır'11 • 1 92 1 Kasım sonunda Rusya Komilnist Partisi Siyasi Bürosu Kafkasya Federasyonu'nu kunnak için bir kararname kabul etmiştir. 1 Aralık 1 922'de Bakil'de Kafkasya Sovyeti'nin I. Kurultayı toplanmış ve bu kurultayda Kaf­ kasya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'nin kurulması ile Kafkas ill­ kelerinin bağımsızlığına son verilmiştir. Kafkasya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti 'nin teşkili biltün eski Rusya'da Sosyalist temayüllil bir devletin kurulması için atılmış bir adımdı. 1 8 Aralık 1922'de Kafkasya Sovyet Federatif Cumhuriyeti, Rusya Sovycı Federatif Cumhuriyeti, Ukrayna Sovyeı Cumhuriyeti, Beyaz Rusya Sovyet Cumhuriyeti umumi birliğinin kurulması kararlaştınlmıştır. Bu Dev­ letler 6 Ekim 1922 tarihinden Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği terki­ bine dahil olmuşlardır82• 1 930'1ardan sonra Kafkasya Devleti'nin yönetim şeklinde değişildik­ ler yapılmış, 1 936 Kasım ayında Kafkasya Sovyet Federatif Sosyalist Cum­ huriycti'nin bırakıldığı ve Kafkas ülkelerinin birer Sovyet Sosyalist Cumhu­ riyeti olduğu Rusya Komünist Partisi Yüksek Şilrası tarafından onaylanmış­ tır.

11 Tevfik MUSTAFAZADE, Lg.e., s.?. " Ayna HACIYEVA, 20. İllerin Siyasi Tarihinin Bazı Meseleler!, Bakll, 1997, s.80.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

41

1.2. 1. DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA ERMENİLERİN BÜ­ YÜK DEVLETLERİN TEŞVİKİYLE "ERMENISTAN" DEVLETİ KURMA ÇABALARI Ermeniler, beş yüzyılı aşkın bir süreyle Osmanlı Devleti'nin en güve­ nilir, uyumlu ve faydalı unsurlanndan biri idiler. Din ve dillerine düşkün bir toplum olan Ermenilerin içinde Türkçe bilmeyen, evinde Türkçe konuşma­ yan, Türk adet ve ananelerini benimsemeyen Ermeni ailesi hemen hemen hiç yoktu. Ermenice gazete ve kitaplar Ermeni alfabesi ile Türkçe yayınlanıyor­ du. Ermeni mektepleri vardı, fakat kendi arzulan ile eğitimi Türkçe görüyor­ lardı. Aynı köy veya şehirde yaşayan Türkler ve Ermeniler birbirlerine say­ gılı, kaynaşmış ve birbirlerine güvenen unsurlardı13. Osmanlı Devleti'nin İstanbul ve Doğu Anadolu Bölgesi'nin diğer

şe­

hirlerinde yerleşmiş Ermenilerin çoğu ticaretle uğraşır ve zengin bir zümre teşkil ederlerdi. Ermeniler Osmanlı Dcvleti'nde kadar

XIX. asnn ikinci yansına

"Millet-i sadıka" olarak tanınmışlardırS<. Osmanlı Devleti'nde 1 839'da "Gülhane Hattı Humayunu"nun ilanın­

dan sonra, Ermeni cemaatinde bir canlanma hareketi görülmekteydi. Eğitim seferberliğine girişildiği gibi merkezde ve eyaletlerde Ermenice gazeteler yayınlanmaktaydı. 1 847 yılında Patrikhane'de iki meclis kurulmuş, bunlar­ dan birisi 14 ruhani üyeden

(Meclisi Ruhanı), diğeri de yansı Amira'lardan ( Yüksek Meclis) olmuştur81.

ve sanat erbabından oluşan 20 kişilik

1 850'de milli bir nizamname düzenlenmesi için bir encümen kurul­ muş, düzenlenen proje çeşitli nedenler yüzünden bir süre geciktikten sonra sonunda 1 862 Martı 'n yirmi dokuzunda hükfımetçe onaylanmıştır. Bu ni­ zamname Türkiye Ermenileri'nin siya�i toplumsal varlıklan üzerinde yeni bir dönem açması ve o zaman Osmanlı hükfınıetinin kendilerine karşı ne ka­ dar müsait bulunduğunu göstermesi bakımından son derece önemli olmuştur. Ticaret ve sanat erbabından teşekkill eden bu ikinci meclis zamanla Ermeni cemaatin en nüfuzlu müessesesi olmuştur. Babıali'nin 1 863 Martı 'nda tasdik 11

Kemal YAVUZ, "TOrk Ennenileri ve Ermeni Meselesi", Uluul SırateJI Der&bl, Nisan, İstanbul 2001, s.66. " Halil Kemal TÜRKÔZÜ, Osmanb ve Sovyet Belgeleriyle Ermeni Mezalim� 2. Baskı, Ankanı 1982, s. t 8. 11 Esat URAS, L&-e., s.159.


Mahir GARlBOV

42

ettiği bir nizamname ile Enneniler, umumi meclis tarafından seçilen ve din işleri yanında eğitim, sağlık, evkaf, vergi ve kısmen adalet işlerinin daimi komisyonlarca yürütülmesini sağlayan bir teşkilat kanununa kavuşmuşlar­ dı..U. Hal böyleyken Osmanlı Devleti'ndeki Enneniler durup dururken ve hiçbir sebep yokken isyana kalkmış, yaşadıklan ülkeye ve halkına kastetmiş değillerdir. Bu tutumun vebali ne Türklere ne de Ermenilere ait olmasa ge­ rek. Bu karşı dunnanın tarihi ve siyasi bazı sebepleri vardır87• "Enneni Meselesi"nin ortaya çıkışı tamamen emperyalizmden kay­ naklanmıştır. Başka bir ifade ile Enneni meselesi sömürgeci büyük devletle­ rin Osmanlı Devleti üzerindeki emperyalist amaçlarını gerçekleştinnek için yarattıkları meselelerin uzantısından başka bir şey değildir. Yani bu suni me­ selenin sebeplerini geniş ölçüde emperyalizm ve onun getirdiği "Şark Mese­ lesi"nde aranması gerekmektedir". "Şark Meselesi" Osmanlı Devleti'nin haşmet devrinin bittiği ve çeşitli nedenlerle zayıf duruma düşürüldüğü dönemde bilinçli olarak gündeme geti­ rilmiştir" Türkiye'nin Orta Doğu'daki jeopolitik ve stratejik önemini bilen em­ peryalist güçler, Rusya, İngiltere, Fransa XIX. yüzyılın ikinci yansından iti­ barım bölgedeki siyasi menfaatleri için Osmanlı Devleti 'nin tebaası olan Hristiyan unsurlann koruyucusu olarak ortaya çıkıp, şark politikalarını tayin etmişlerdir. Siyasi tarih tenninolojisinde yer alan "Şark Meselesi " tabiri, XIX . yüzyılın ikinci yansında Osmanlı Devleti'nin Batılı devletler tarafından par­ çalanmaya çalışılmasını ifade etmektedir. Şark Meselesi'nin XX. yüzyıl siyasi tarih anlayışı içinde en geniş muhtevalı tarifinde: 16

Ercüment KURAN, "Ermeni Meselesinin Milletleranısı Boyuhı", Tartlı Boyuaca Tlrk­ lerin Ermeni Toplumu De bışkllerl Sempozyuma, 8-12 Ekim, 1984, Erzurum, s. 1 9. 17 Azmi SÜSLÜ, Ermealler ve 1915 Tehcir Olayı, Aııkaıa, 1990, s.23. " Erdal ILTER, "Ermeni Mcs'elcsiftnin Perspektifi ve l.eytuıı lsyanlan", Aııkaıa, 1988, s.19: 19 Sadi KOÇAŞ, Tartlı Boyuııca Ermealler ve Selçulılalar'daa Beri Tlrk-Erm..ı bışld­ lerl, Aııkaıa, 1993, s.90.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAGLIK KARABAG SORUNU

43

"Avrupa büyük devletlerinin, Osmanlı Devleti 'ni ikıisadi ve siyasi nü­ fuzu altına almak veya sebepler ihdas ederek parçalamak ve Osmanlı idare­ sinde yaşayan muhtelif milletlerin istiklallerini temin etmek istemelerinden doğan tarihi meselelerin tamamıdır •'JO denilmektedir. Daha ziyade XIX. yüzyılda politik bir tabir olarak ifade edilmeğe baş­ lanan "Şark Meselesi"nin temelinde Avrupa-Türk münasebetleri yatmakta­ dır. Konu

"Ermeni Meselesi"' olarak dünya kamuoyuna yansıtılmış ve Avru­

palı devletlerin Osmanlı Devleti'nin iç işlerine kanşmalan, dünya kamuoyu nazannda tasvip edilebilir bir hareket şekline sokulmuştur. "Şark Meselesi" büyük devletleri meşgul eden "Güç dengesi"'nin tesi­ sinde en önemli amillerden biri olmuş entrikalara ve pazarlıklara sebebiyet vermiştir.

1 920'1i yıllara kadar devam eden "Şark Meselesi"nin ikinci safhasında gelişme şu tarzda oluşmuştur:

J. Balkanlar 'daki Hristiyan milletleri Osmanlı hakimiyetinden kur­ tarmak ve bunun için Hristiyan toplumu isyana teşvik ederek onların muhta­ riyetini sonra ise istiklallerini temin etmek.

2. Birinci maddede belirtilen hususlar gerçekleşmezse, Hristiyan/ar için reform istemek ve onların lehine Bıib-ı Ali nezdinde müdahalelerde bu­ lunmak. . 3. 4.

Türkleri Balkanlar'dan tamamen atmak. lstanbul 'u Türklerin elinden almak.

5. Osmanlı Devleti 'nin Asya toprakları üzerinde yQ.fayan Hristiyan cemaat/ar (azınlıJclar) lehine reform!ar yaptırmak. muhtariyet elde etmek veya mumlcün oluna istiklallerine kavuJturmak. 6.

Türkleri Anadolu 'don çıkarmak ve Anadolu 'yu paylaşmak91•

GörQldüğil gibi "Ermeni Meselesi", "Şark Meselesi"nin bir parçası olmakla Batılı devletlerin Osmanlı Devleti üzerindeki uzantısıdır. Bilhassa

90 Cevdet KÜÇÜK, "Şark Meselesi Halckıııda ônemli Bir Vesika", btıuıb•I Onivenltesl Edebiyat Falılltesl T•ı1lı J>erı1s1, Mart, lsıaııbul, 1979, s.66-67.

•• Baynım KODOMAN,"Enneni Mcselesi'nin Doaı>ş Sebepleri", Mart, Ankara, 1998, s.241.

Tilrk

KOltllrtl Dergisi,


Mahir GARİllOV

44

ikinci safhada uygulanmak istenen Anadolu'daki Hristiyanlan kwtanna gay­ retlerinin veya kısaca "Haçlı zihniyeti"nin

XIX. yüzyılın son çeyreğinde

Doğu Anadolu'daki tezahürüdür. Bu bakımdan Eımeni meselesinin temelin­ de Avrııpa'nın dini şuurla beslenen siyasi teşvikleri yatmaktadır.92 Eımeni meselesini hazırlayan sebeplere gelince, bu suni meselenin hazırlanmasında ve ortaya çıkanlmasında bazı amillerin bulunduğunu söyle­ yebiliriz. Bunlan şu şekilde sıralamak mOınkOndür.

a) Ermeni milliyetçiliğinin uyanması ve bunda rol oynayan etkenler. b) Büyük devletlerin bu meseledeki rolleri. XIX. yüzyılın Avrupa için "milletler" ve "milliyetçilik" çağı olduğu bilinmektedir. Aynca XIX. yüzyıl Liberalizm, Demokrasi ve Sosyalizm gibi birbirlerine zıt olan fikir akıınlannın geliştiği ve dilnyaya yayıldığı bir dö­ nemdir. 1789'da Büyük Fransız ihtilali'nden sonra çeşitli sebeplerle ve deği­ şik yollarla bu fikir akımlan Osmanlı Devleti'ni

tesiri altına almıştır. Bun­

dan faydalanan ülkedeki gayrimüslim unsurlar önce "milliyetçi" oldular son­ ra ise milliyetçilik ideolojisini benimsediler. Daha sonra Bib-ı

Aıı·den libe­

ral ve demokratik haklar, imtiyazlar isıemeğe başladılar. Bunlann ilk hedefi milli muhtariyet veya milli istiklal ve milli devlet idi93• Osmanlı Devleti'nde Eımenilerin yaşamında yeni bir dönem açan "Eımcni Milleti Nizamnamesi"nden yararlanan Eımeni Patrikhanesi ve yıırt­ dışında okuyan Eımeni gençleri bu nizamnamenin verdiği serbestlikle muh­ tariyet kazanma çabası içine giımişlerdir. Bu geniş imtiyazlardan faydalanan Eımeniler teşkilatlanarak okullar açmak ve gazete, dergiler çıkarak milliyet­ çilik ideolojisini yaymışlardır94• "Eımeni Meselesi"ni hazırlayan sebepler arasında Ermeni kilisesi, din faktörü, misyoner faaliyetleri ve propaganda unsurunun çok büyük etkisi olmuştur.

·

New-York Herald Gazetesi tarafından Ermeni hadiselerini yakından incelemek üzere 1894 yılında Türkiye'ye özel muhabir sıfatıyla gönderilen Dr. George H. Herworth Samsun, Trabzon, Bitlis, Harput ve Diyarbakır böl-

•ı Yusuf Hikmet BAVUR, Ermeni Meseleli D, Ankara 1998, s.92. 91 Bayram KODOMAN, Lg.e., s.244. 94 Nejal GôYÜNÇ, Otmanb ldareoinde Ermeniler, Ankara 1983, s.64.


XX. YÜZVlLDA ERMENlSTAN - AZERBAYCAN• DAÔLIK KARABAÖ SORUNU

45

geleriode yaptığı seyahat esnasında Ermeniler ve Türkler arasında böyle bir dilşmaolığın olmadığını, fakat olaylar başladıktan sonra dinin ve ırkın önem­ li unsurlar olduğunu gösteriyor. Dr. George H. Herworth'un hazırlamış ol­ duğu raporda şöyle bir ifade vardır.

"Olaylardan önce dinin hiçbir etkisi yoktur. Fakat olaylar başlayınca dinin etkisi olmadığını söyleyemem. " Muhabir aynca olaylann kökeninde ekonomik nedenler anyor, fakat Ermeniler açısından bunun varit olamaya­ cağını, çüokü Doğu Anadolu Bölgesi'nin ve Trabzon - Bağdat, Samsun Bağdat, Batum - Bağdat ticaretinin Ermenilerin elinde olduğunu, servet ve kazanç yönünden Müslilmanlardan üstün bulunduklannı fark ediyor. Sonuç­ ta olaylann esas sebebini "münakaşa götürmez şekilde... politik otonomi ar­

zusu "95 olduğunu ifade ediyor. Ermeni milliyetçiliğinin uyanışında esas etkili olao unsurlardan biri Ermeni Kilisesi'dir.

1.3. ALT YAPI ÇALIŞMALARI 1 .3.1

Kilisenin Rolü:

Ermenilerin bilyük bir kısmının mensup olduğu mezhebe Gregoryao adının verilmesi Ermeni kilisesinin esasını kurmuş olan Kirkor Lusaroviç'in adıyla bağlıdır. Kirkor Lusaroviç Ermenilere Hristiyanlığı gelirmiş ve Erme­ nilerin ilk ruhani reisi kabul edilmiştir. Ermeni Gregoryan kilisesi dini gö­ revleri yanında şovenist Ermeni propagandalannın yayılması ve dini perde altında daha etkin bir şekilde Ermeni örgütlenmesine koordinatörlük görevi­ ni yapmıştır96.

XIV. yüzyıldan başlayarak Ermeni Kilisesi Ermeniler arasında birliğin oluşması için büyük çaba göstermiş ve Ermenistao devletçiliği mevcut ol-

" Baynım KODOMAN, ueir Amerikalı Ga>eleci Gözüyle Enneni Macerası", Tarih Bo­ Eızu­ yunca TOrklerln Ermeni Toplanın ile lnşklleri Senıpozynnıu, 8-12 Ekim, 1984, nıın, s.259. 96 Esat Uras.. a.g.e., s. 1 1 9.


Mahir GARIBOV

46

madığı dönemlerde Ermeni Gregoryan Kilisesi merkezleştirilmiş milli teşki­ lat olarak faaliyetini devam enirmiştir97• Ermeni Kilisesi'nde her zaman Ermenilerin aynı ırktan, aynı dili ko­ nuşan ve aynı dinden, belirli bir bölgede topluca yaşamış, o bölgede cereyan eden olaylara kanşmış veya olaylan yaratmış bir topluluk olduktan

ifade

edilmektedir. Ermeni tarihinden bahseden ve hemen hemen hepsi ruhban sınıfına mensup olan ilk tarihçiler çoğunlukla Ermeni değildir. Ermeniler tarihlerini kendi dillerinde ya Yunanca veya SOryani yazısı ile yazmışlardır. Menşe itibariyle Ermeni tarihçileri tamamen kilise mensupları olmuş, bunlar da eserlerinde Yunan ve SUryani tarihçilerini taklit etmiş, hatta onlann eserleri­ ni Ermeniliğe mal etmişlerdir91. Ermeni tarihçisi Hrand Pasdermadjan'a göre:

"'Ermeni kilisesi, Ermeni milletinin can veren nıhunun yeniden dün­ yaya gelmek için yaşadığı vücuttur. .... Bir başka Ermeni tarihçisi Dickran Boyaciyan da:

"Ne kadar şumüllü olursa olsun Ermeni Kilisesi 'ni dikkııte almayan herhangi bir Ermeni tarihi eseri, Ermenilerin gerçek hayatını ortaya koyma­ yı başaramaz. Ermeni Kilisesi ile Ermeni milleti o derece iç içedir ki, birisi olmadan diğerini düşünmek mümkün değildir"ıcıo demektedir. Rusya'nın Van ve Eızwum'daki konsolosu Mayewsk:i bu konu ile il­ gili şunlan söylemiştir.

97 Bolpya Sovebkay• Ensklopedlya (BOyOk Sovyet Anslldopedlııl), Moskova 1950, il. Baskı, C IU, s.49. 98 Mehlika AK.TOK KAŞGARLI, "Ortaçağ Enneııi Tarihleri Kritiği", Tıırllı Boyanca TGrkleria Ermeni Toplama De lıifkllert Sempozyama, 8-12 Ekim, Erzurum, 1984, s.323-324. 99 ismet BİNARK, An1nz Ermeni lddlalan ve Enııeallertıı TGrlılere Yaplılılan Meza.. Um, Ankaıa, 2001, s.27'dcıı ııalılea H. PASDERMADJAN, HJ.ıalre de l'Arıııeııle (Ermenllta• Tarihi), Paris, 1954, D. Baskı. s.290. . 1111 i smet BİNARK, Lg.e., s.27'dea ııalılen D .H.BOYACIYAN, Armeııla T1ıe C... For a Forgettıın Geaoslde, New-Jersey, 1972, s.84.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÖ SORUNU

47

"Ermeni din adamlarının dini eğitim konusundaki çalışmaları hemen hemen yok gibidir. Buna karşılık Ermeni Papazları milliyetçilik fikirlerini yaymak için çok çalışmışlardır." 101 Bir Osmanlı vatandaşı olan Enneni piskoposu Gevond Twyan, Enne­ ni kilisesi ve ruhanilerinin, Enneni komitelerinin Anadolu ve Kafkasya'da masum Türk halkına yaptığı mezalimde oynadıkları rolil şu satırlarla açıkla­ maktadır.

"Dini cemaatler, uzun zamandan beri Ermeni ihtilal partilerinin ihti­ lal ocakları olmuş ve en şeytani propagandalar buralarda hazırlanmıştır. Dini merkezler silah depoları ve komplo ocakları olmuştur... Dini liderler söz ve yazryla kendilerine güvenmiş olan halkı isyana ıqvik ediyorlar. Artık vaazlarda yüce sözler ve inci/ 'in doktrini zikredilmiyor. Sadakat ve doğruluk yerine isyan, insanlık yerine kin ve intikam, ahlak yerine alçaklık ve rezillik vaaz ediliyordu.... Dini liderler, komiteler tarafından organize edilmiş. bay­ ramlara toplantılara ve törenlere başkanlık ediyorlardı. "1 02 Enneni milliyetçiliğinin uyanmasında kilise en bilyük yardımı "Büyük Gilç"ler sağlamış ve bunlardan Ruslar diplomatik alanda Enneni dosyasını açan ilk devlet olmuşnır. Hovannisian, Rusya'nın giderek tehlikeli olmaya başlayan milletler sorununu Ka�a'da Ennenileri Tüıklere karşı kışkırtmak suretiyle "Böl ve

hülanef' üslubundaki emperyalist siyasetini izleyerek törpülemeğe çalıştığını kaydetmektedir1 03•

Böylece Ruslar, Petersburg'a yönelik Ermeni muhalefetinin gelişimini lstanbul istikametine doğru kanalize etmeğe başlamışlardır. Üstelik bu siya­ setleri onlara önemli bir iç sorunu ihraç etme imkanı verdiği gibi Osmanlı Devleti'ne müdahale kapısını da açarak Ermenilerden yararlanma fırsatını da yaratmıştır. Bu yönlendirmenin Ermeni tebaası üzerinde sistemli bir psiko­ lojik etkilemenin sonucu gerçekleştiğini söyleyebiliriz.

ıoı Azmi SÜSLÜ, General MAYEWSK1. Ermenilerin Yıptıklan .. . •.g.e., s.14. 102 ismet BINARK, Lg.e., s.28'den naklen A Qul La Fıute? Aus Partb Remue Arminleu. (Pabliaıtlon de la Revııe Dtıdiar), i.swıbul, 1917, s.41. ıoı Mim Kemal ôKE, LC.e.. s.72'dcn naklen R. G. HOVANISIAN, Armenia on the Roıd lncıepeııdeace, 1918, Los Angeles, 1967, s.2 1-23.


48

Mahir GARlBOV

Görüldiiğü gibi Ermeni milliyetçiliği, Ermeni Devleti 'nin etkin ola­ madığı dönemlerde Enneni kiliseleri tarafından yönlendirilmiştir. Bu bir an­ lamda şunu söylememize esas veriyor ki, Enneni kiliseleri Ermeni milliyet­ çiliğinin filizlendiği yerler olmuştur. Bunlann devamında ise örgütlenme faaliyetleri ve eylemler gerçekleştirilmiştir.

l .3.2. Din Faktörfl: Din kavramının milliyetçiliğin oluşumundaki etkisi, Batı toplumu için önemli etkenlerden biri olmuştur. Çeşitli dönemlerde milliyetçiliğin başlan­ gıç noktasını "Kilise" olarak tespit etmek mümkündür. Enneni Patrikhanesi sistemli propaganda yüıiltmekle en basit olaylan abartarak hükıimete duyu­ rurken diğer taraftan da bunlan önemli siyasi olaylar şekline sokarak Avrupa devletleri temsilcilerine veriyorlardı. Müsliiman olmalan sebebiyle Türklere karşı işleyen bu din faktörü, Kafkasya ve Anadolu'da Enneni sorununun ortaya çıkmasında en önemli rolü oynamıştır. Aynı zamanda Enneni kilisesi de din faktöründen tabiatıyla çok rahat bir şekilde istifade etmiştir. Enneni Patrikhanesi ve kiliseleri, Ennenilerin her devirde bir cemaat olarak yaşamalanaı sağlayan, onlann dini olduğu kadai dünyevi hayatlannı diizenleyen, onlan birçok tehlikeden koruyan, bazen de siyasi, idari kışkırt­ maları ve silablandınnalanyla onlan tehlikelerin kucağına atan müesseseler olmuştur.104 Altı yüz yıl boyunca Osmanlı Devleti'nde din ve vicdan bflrriyetinden faydalanan Enneni din adamlan ve kiliseleri

XIX . yüzyılın ikinci yansından

itibaren Osmanlı Devleti 'nin birçok eyalet ve şehirlerinde başlayan isyan ve ihtilal hareketlerini koordine etmişlerdir. Rus Generali V. M. Mayewski bu olaylarla i lgili olarak "Gerçeği ol­ duğu gibi söylemek gerekirse itirafetmek lazımdır ki, doğuda barbar olanlar Müslümanlar değil, Hristiyan/ardır. Doğuda bütün kötü/ü,kleri yapanlar ve sonra da bunları korumasız Müslüman/arın üstüne atanlar hep Hristiyan­ lardır "105 şeklinde ifade etmiştir. Ermeni Kilisesi tarafından Tilrldere karşı körüklenen bu din faktörü Osmanlı Devleti'nde suni bir "Ermeni Mesele1°' Azmi SÜSLÜ, Ermeniler ve 1915 . .. , s.34.

'0' Azmi SÜSLÜ, General MAYEWSKİ, Ermenilerin yapblılan . . . ı.ı:.e., s.74.


XX. YÜZVILDA ERMENlSTAN - AZERBAYCAN . ' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

49

st'nin ortaya çıkmasında esas rol oynayan etkenlerden olmuştur. xıx. yüzyıl ortalarından itibaren "Şark Meselesrnin bir yönü de "Hristiyanlık Mesele­ sı"'dir, denilebilir.

1.3.3. Misyonerlik Faaliyetleri: Ermeni milliyetçiliği killtürel birlikten kaynaklanmaktadır. Bu killtil­ riln, milliyetçi-dini menşei Osmanlı Devleti'ne gelen misyonerlerin faaliyet­ lerinde aranmalıdır. Batı 'oın killtilrel yayılmacılığının önemli araçlanndan biri olan misyoner okullan, XVllI. yüzyıldan beri Osmanlı Devleti'nde faa­ liyet göstermekteydi. 1789 Büyük Fransız ihtilali ile Batı'da egemen olan milliyetçilik cereyanı bu kuruluşlar aracılığıyla Anadolu'da yaşayan azınlık­ lııra ulaşrnıştır106•

XIX. yüzyıl ve XX. yüzyılın ilk çeyreği misyonerliğin altın çağı ol­ muştur. Zira bu çağ aynı zamanda Kapitalizmin-Emperyalizme dönüştüğü dönemdir. Misyonerliğin belki de en ironik ve paradoksal yam aslında ken­ disi başka unsurlann aracı olmasına karşın, önemli ve ulvi bir amaçmış gibi ortaya konmuş olmasıdır. Misyonerliğin yapısı ve işlevleri dikkate alındığın­ da bunu kolayca anlamak milmkilndilr107.

1 900'10 yıllara gelindiğinde Anadolu'da bulunan misyoner okullann­ dan sadece Amerikan misyoner okullannın sayısı 4 1 7, öğrenci sayısı ise 1 7.556 idi. İstanbul Ermeni Patrikhanesi'nin 1 90 1 - 1 902 resmi istatistiklerine göre Osmanlı Devleti'nde Ermenilerin toplam 803 okulu, 8 1 .226 öğrencisi ve 2.088 öğretmeni bulunmaktaydı108• Osmanlı Devleti içerisinde bulunan Protestan misyonerlerin, l 840'lardan sonra devlet bünyesindeki yıkıcı ve bölücü faaliyetlerini geniş­ letmeğe başlamışlardır. Protestan misyonerlerin görünüşte din ve mezhep çıkartan doğrultusunda yaptıklan bu faaliyetlerin temel ar.ıacı Osmanlı Ka­ toliklerinin hamisi Fransa ve Awsturya ile Ortodokslann hamisi Çarlık Rus­ ya'ya karşı devlet içerisinde hak iddia edebilecek ve bunlar aleyhine devletin iç işlerine müdahale edebilecek bir Protestan topluluğu yaratmak olmuştur. Çilnkll aynı uygulamayı Katolik ve Ortodoks azınlıklar aracılığı ile yürüt106 101

Erdal iLTER. Ermeni Meselesl'nin Perspektifi ... ı.g.e., s.43. Gllıbilz EVREN, SllmOrgedlik Tırihl ItıtJndı Ermeni Sorunundaki Çıkar Odıklan

Anlcııra, 2002, s.134. ıoa Gnrbilz EVREN, Lg.e., s.9.


Mahir GARİBOV

50

mekte olan Fransa, Avusturya ve Rusya, Lübnan ve Suriye'deki Müslüman­ lar ile Hristiyanlar arasında olaylardan faydalanmak suretiyle, daha önce "himaye" adı altında Osmanlı Devleti'nin iç işlerine mildabale imkAııı elde etmişlerdi. Din ve mezhep yönündeki bu yıkıcı faaliyetlere daha sonra İngiltere de destek vemıiş, 1 840 yılında Kudüs'te bir Protestan mabedi inşası için izin aldıktan sonra bu mabedin 1 842 yılında hizmete gimıesini sağlamıştır. Böy­ lece İngilizler de Emıenilere yine ilk olarak dini kanallardan ulaşmayı deni­ yorlardı. 1 846 yılında İngiltere elçiliğinin muavenet ve himayesi ile İstan­ bul'da "Protestan Cemaati İdare Heyeti" kurulmuş ve 1 850 yılında bir fer­ man ile bunlar Ermeni Protestan milleti olarak tanınmışlardı 109. Bir müddet sonra İngiltere'nin ardından ABD ve Almanya da devreye girerek, gönder­ dikleri Protestan misyonerleri ile İngiliz konsolosluğunun yardımları saye­ sinde Protestan mezhebini birlikte yayma faaliyetine başlamışlardı. Bu dönemde Anadolu ve Kafkasya, misyonerlerin kaynaştığı bir an

kovanına benzemektey4 i. Protestanlar Müslümanları Hristiyan yapmaya ça­ lışıyor; Katolikler de Ortodoksları Vatikan'a bağlamaya çaba gösteriyorlardı. Misyonerler Osmanlı Devleti için ciddi bir siyasi sorun teşkil etmekteydi. Azınlıklar arasındaki ayncalık ruhunu körilkleyen misyonerler Batı örf ve adetlerini illkeye sokarak Türk milliyetçiliğinin gelişmesini baltalıyorlardı. Gerek kendilerinin gerek temsil ettikleri azınlık gruplarının korunması için diplomatik himayeler arayıp, uluslararası olaylara sebep oluyorlardı. Bu misyonerler ve din adamları dünyanın hiçbir ülkesinde Türkiye'deki kadar emperyalizme hizmet etmemişlerdir.

1 856 Islahat Femıanı'nın getirdiği vicdan özgürlüyü ilkesi, din ve mezhep propagandası çalışmalarını silrdilren dış güçlerin Protestan misyo­ nerler aracılığı ile mezhep değiştimıeyi sağlamaya yönelik faaliyetlere hız vemıelerine sebep olmuştur. Protestan kilise ve kolejlerinin yaydıkları yıkıcı ve bölücü fikirler en çok Emıeni toplumunu etkilemiştir. Bu misyoner okul­ larda Emıenilere Emıenice eğitim veriliyor, tarih ve kültürleri hakkında dersler öğretiliyordu. Aynca pek çok Emıeni ailesi çocuklarını Fransa'ya ve başka batı ülkelerine gönderiyorlardı. Bu gençler orada milliyetçilik fikirleri ile donanıyor ve dönüşlerinde radikal reform taraftarı olarak yetişiyorlardı. '°' Esat URAS, a.g.e., s. I 56.


XX. YOZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, OAÔLIK KARABAÔ SORUNU

Si

XIX. yüzyılın başlannda Batılı misyonerlerin faaliyetleri sonucunda Ermeni­ ler arasında milli uyanış göze çarpmaktaydı. Böylece misyonerlerin faaliyet­ lerini incelediğimizde, din tebliği adı altında yapılanlann, başta din ve mez­ hep değiştirmeye ikna ebne çalışmalan olmak üzere, etnik, bölgesel ve din­ sel aynlıklan körükleyerek, kanşıklıklar çıkarmak, böylelikle de merkezi otoritenin etkisini kırarak sömürgeci güçlerin söz sahibi olmalarını sağla­ mak, zamanla da özerkliğe ayaklandırmak faaliyetinde bulunmuşlardır. Ni­ tekim 1 880'li yıllardan başlayarak Osmanlı Devleti'nde ortaya çıkan tüm olay ve ayaklanmalara bu misyonerlerin kanşmış olduklan göıülmcktedir1 10• Osmanlı Devleti'ne gelen Protestan misyonerler, Müslümanlann ve Musevilerin inançlann ı değiştirmeyeceklerini anlamış ve bütün faaliyetlerini diğer Hristiyan mezheplere yönelbnişlerdi1 1 1 • İngiltere'nin Türkiye'de açtığı din ve eğitim kurumlan ilk başta Ermenileri ele almış ve Osmanlı Devleti'ne

karşı kışkırbnışlardır 1 12•

Doğu Anadolu'daki Ermeni okullan ile işbirliği durumuna giren mis­ yonerler Ermenilerde ihtilal ve isyan fikirlerinin yaygınlaşmasında ve zemin hazırlamasında önemli rol oynamışlardır. 1 896 yılında Osmanlı Devleti'ne Amerika'dan yedi, İngiltere'den dört ayn kiliseye bağlı misyonerler gönderilmiştir. Osmanlı Devleti'ne Ameri­ ka'dan 176 misyoner gönderilmişti ki, bunlann yanında 869 mahalli yardım­

cı da çalışmaktaydı 1 1 3•

Görüldüğü gibi misyoner faaliyetleri Ermeni milliyetçiliğinin ve ey­ lemlerinin hazırlanmasında çok önemli bir rol oynamıştır.

1.3.4. Propaganda Faaliyetleri: Ermeni meselesinde propaganda unsuru ve bu çerçevedeki faaliyetler de, Türkler aleyhindeki havanın gelişmesinde büyük ölçüde önemli olmuş­ tur.

ı ıo GOrbOz EVREN, Lg.e., s. 1 36. lsmd BINARK, •.g.e., s.30. 112 Belgele rle Ermeni Sonnu, Genelkurmay Askeri Tarih ve Straıejik EtOt Başkaııhtı . Ankara 1992, s.64. ı ı ı Kamunuı GÜRÜN, Ermeni Doly•11, Ankara, 1983, s.41. 111


Mahir GAR.IBOV

xıx. yüzyılın sonlarından itibaren bağımsız Ermenistan'ın kurulması­ nı amaç edinmiş ve çeşitli ülkelerde görülen Ermeni hareket ve çabalan o ülkelerin iç ve dış politikaları ile şekillenmiştir. Ermeni hareket ve eylemleri propaganda ve psikolojik etkileme düzeyinde hazırlanmıştır. Propaganda ve psikolojik etkinliğe sahip örgüt ve siyasi kuruluşların sosyal veya siyasi bir eylemin gerçekleşmesi sonrasında propaganda ile kendilerini destekleyecek kamuoyu çalışmaları hazırlamışlardır. Bir başka ifade ile örgütlenme + hare­ ket; örgütlenme + propaganda; propaganda + örgütlenme süreci ve zinciri sürekli olarak devam etmiştir. Ermeni hareketlerinin propaganda ve psikolo­ jik etkileme alanlarını bugün üç bölümde toplamak mümkündür1 14•

J.

Üniversite ve diğer ilim kurumlarında propaganda çalışmalarL

2.

Kitle iletişim araçlarında propaganda çalışmalarL

3.

Milletlerarası kurumlarda propaganda çalışmaları.

1.3.4.1. Üniversite ve diğer ilim kurumlarında propaganda çalışmaErmeniler arasında yapılan bilimsel araştırmalar ağırlıklı olarak sözde Ermeni topraklarının Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan ve İran'dan koparıl­ masını amaçlayan araştırmalardan ibarettir. Bu alanda faaliyet yönü olarak birinci sırada üniversiteler, araştırma merkezleri, enstitüler gelmektedir. Er­ meni tarihi, sanatı ve kültürü, arkeolojisi ve dil üzerinde çalışan ve kıyasla­ malı araştırma yapan üniversite ve ilim kurumlarının ve araştırma merkezle­ rinin faaliyetleri vazgeçilemeyecek konular içerisindedir. Gerektiğinde sözde "Ermeni Davası"na hizmet eden merkezler ve enstitüler de kurulmuştur. Böylece bu araştırma merkezlerinin çalışmaları propaganda aracı olarak kul­ lanılmak sureti ile dünya kamuoyunun dikkatini "Ermeni meselesi" üzerine çekmişlerdir.

1.3.4.2. KiJle iletisim araclarında propaganda calışmaları: Ermeni komitelerinin dışa yönelik propagandalarında hedef kitle ya­ bancı ülkelerde yaşayan Ermenilerdir. Onları harekete geçirmenin Batı ka­ muoyunu etkilemede son derece işe yarayacağının bilincinde oldukları anla-

'" Erdal lLTER, Ermeni Propaeındasınm ... ı.g.e., s.29.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

53

şılmaktadır. Çeşitli ülkelerdeki Ermeni toplulukları, kendi dil ve amaçlanna uygun sahip oldukları gazete, dergi, kitap ve yayınevleri dışında o lllkelerin radyo-televizyon gibi haberleşme araçlanndan faydalanmakla Ermeni folklor gösterilerinden sanatsal faaliyetlere sözde Ermeni dava ve meselesi hakkında açık oturum ve tartışmalarını sürdürmüşlerdir.

1.3.4.3. MU/etlerarası kurumlarda oropaganda calışmalan: Ermenilerin talepleri birçok milletlerarası kuruluşa çeşitli vesilelerle götürülmllştür. Bu kuruluşlardan en önemlisi Birleşmiş Milletler teşkilatıdır. Ermenilerin milletlerarası konferans ve banş görüşmelerine "Ermeni Mese­ lesi"ni gündeme getirmeleri yeni değildir. Berlin ran

( 1 878), Lozan ( 1 923), Tah­ ( 1 943) ve Potstam ( 1945) konferanstan bu amaçlar doğrultusunda kulla­

nılmıştır. Günümüzde de Birleşmiş Milletler, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Latin Amerika Parlamentoları Birliği Konseyi ile Avrupa Konseyi çalışmalarında Ermenilerin talepleri çeşitli dönemlerde gündeme getirilmiş­ tirı ıs. Ermeni örgütlerinin ve kuruluşlarının amaçlarına ve uyguladıkları yöntemlere uygun olarak faaliyet alanlannı üç hedefe yönelttikleri görül­ mektedir.

1)

Ermeni ruhunu Ermeni toplumunun birliğini sağlayıcı hedeflere,

amaçlara yöneltilmiş faaliyetler. (anıtlar, yayınlar, dini ayinler ve diğer tö­ renler)

2)

Sözde Ermeni meselesini dünya kamuoyunda Ermenilere destek

kazanmaya yönelik kullanmak. (çeşitli yayınlar, konferanslar, sempozyum­ lar, haberleşmeler ve başka)

3)

Sözde Ermeni meselesi ile dünya devletlerim ilgilendirme ve

milletlerarası teşkilatlan etkileme faaliyetleri. Bir yandan Ermeni Kilisesi'nin, diğer yandan da Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkaslar' da emelleri uğruna Ermenileri kullanmayı düşleyen devletlerin dürtüleri sonucunda Ermeni milliyetçiliğinin uyandığına tanık oluyoruz. Er­ meni toplumundaki bu değişimi aşağıdaki satırlar oldukça berrak bir şekilde yansıtmaktadır.

1 1 1 Erdal İLTER. Ermeni Propıgandasıaıa ... a.g.e., s.32.


Mahir GARİBOV

"XX. asır birçok milletlere hü"iyet balı/edecek. Erineni hü"iyetini de o asır getirecek, yine o asır ôsôr-ı sôlifenin ser-firôzı olacak. istih/ôfve istih­ zô olunan milli prensipler bu asri muazzamda hükümran olacak, himaye ve vesôyet altında yaşayan milletler isbôt-ı riişd ederek kendi idare ve mu/cad­ derôtını ellerine alacaklar. Yine bu asri muazzamda boyunduruk altında in­ leyen milletler zincirlerini kıracaklar. Şüphe etmeyiniz! Şems-i hürriyet yine bu asri mübecce/de rufrj ederek Masis tepesinden Ermenistan 'a şüa-i hü"i­ yeti neşr ve izhôr edecektir. " 1 16 Görüldüğü gibi Enneni meselesinin gelindiği sonuç doğrultusunda ta­ rihi belgeler, Batı'nın Ermeni meselesini kendi çıkarları uğruna 1 8 1 5 Viyana Kongresi 'nden itibaren siyasi bir malzeme olarak kullanılmaya başladığını ortaya koymaktadır. Kongrede iştirak eden Rusya ve Avrupa devletleri dün­ ya kamuoyunun dikkatlerini Osmanlı Devleti içinde yaşayan Hristiyan mil­ letlerin üzerine çekmeğe kararlaştınnış ve bu devleti yıkmak ve paylaşmak için şu kararları alnuşlardır.

1)

Hristiyan halkı Osmanlı Devleti'ne karşı isyana teşvik etmek,

2)

Bunun için Hristiyan halka maddi-manevi, her türlü yardımı sağ­

lamak ve bağımsızlık hareketlerini desteklemek,

3)

Osmanlı Devleti'ni zayıflatmak için Hristiyanlann yoğun olduğu

bölgelerde ıslahat yaptırmak, 4) Anadolu'yu ve Kafkasya'yı paylaşmak, böylece Balkanlar dilıil bu coğrafyadaki Türk hıikimiyetini sona erdinnek. Batılı devletler tarafından, 1 878 tarihinde iınialanan Berlin Antlaşma­ sı'nın 6 1 . maddesi 1 17

"Osmanlı Devleti, Ermenilerin yaşadığı eyaletlerde gerekli reformları-ıslahatı yapmayı, Ermeni halkının güvenliğini sağlamayı taahhüt eder. Bu hususta alınacak önlemleri büyük devletlere bildirecek ve alınan önlemlerin uygulanmasını gözetleyeceklerdir"118 hUkmilnü içermek­ teydi.

1 1 6 Mim K.eoıal ÔKE, Ermeni Meselesi . . . a.g.e., s.7S. 1 17 Berlin Anllaşıııası'nm 61. maddesi için bakınız; Esat URAS, a.g.e., ss.263-273, 403-417. 111 Bilal ŞiMŞiR. "Ermeni Propagandasmm Amerika Boyutu Üzerine", Tarlb Boyunca TQrlılerln Ermeni Toplama De fllfkllerl Sempozyuma, 8-12 Ekim, 1984, Erzurum, s. 126.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

ss

Bu birkaç satırlık madde ileride bOyük devletlerin Ennenileri ileri sü­ rerek Osmanlı Devleti'nin içişlerine kanşmalarının kaynağını oluşturacaktı. Nitekim Bertin Antlaşması'ndan !.Dünya Savaşı'na kadar geçen 35 yıl bo­ yunca büyQk devletlerin Ennenilerin işlerine karışmaları bu maddeden kay­ naklanmıştır. Bu madde Enneniler tarafından Bulgaristan örneğinde Ermeni Devleti yaratma fikrini uyandırmıştır. Bu fikir Enneniler arasında çok rağbet görmQş ve bu amaçla örgütlenme faaliyeti başlamıştır.

1.4. ABD, İNGİLTERE, FRANSA, ALMANYA VE TÜRKİYE'NIN KAFKAS POLİTİKALARI İÇİNDE AZERBAYCAN VE ERMENİSTAN Kafkasya bölgesi Avrasya kıtası üzerinde kuzeyi - güneye ve doğuyu - batıya bağlayan bir köprü konumuna sahiptir. Bu coğrafi konumu, bölgeyi tarihin her döneminde cazip kılmıştır. Özellikle günümüzde, Hazar Denizi ve Orta Asya petrollerinin Batı dünyasına ulaştınlması noktasında Kafkasya bir geçit kapısı olarak ortaya çıkmıştır. Bu coğrafi konumdan kaynaklanan stra­ teji değerini sahip olduğu petrol ve diğer strateji kaynaklarla da güçlendir­ mektedir. Bu oluşum bölge dışı güçlerin politikalan için istismara açık bir zemin yaratmıştır.

XX. yüzyıl başlarında uluslararası sistemin en belirgin özelliği ulusla­ rarası ilişkilerin devletler düzeyinde cereyan etmesi ve bu ilişkilerde güç dengesinin etkinliğini sürdünnesiydi. XX. yüzyılın ilk çeyreğinde Sovyetler Birliği'nin kurulmasının koşullarını hazırlayan bölgesel ve uluslararası güç yarışının doğurduğu kriz yüzyılın son çeyreğinde sosyal - ekonomik prob­ lemlerin artmasıyla bu ülkenin dağılmasına yol açmıştır119. SSCB'nin parçalanmasıyla yeni Cumhuriyetlerin ortliya çıkması Av­ rasya' da büyük bir boşluk yaratmış, böyle bir ortamda Kafka,;ya bölgesinde köklQ değişiklikler oluşmuştur. Bütün bunlar arasında başlıca ,(arak kOresel ve bölgesel boyutlarda yeni kuvvet dengeleri, Avrupa'da yeni siyasal olu­ şumlar, Rusya'nın siyasal, ekonomik ve askeri gücünün kilçülmesi, Orta As­ ya ve Kafkaslar' da Türkiye ile etnik, tarihi ve kOltürel bağlan bulunan ülke1 19 Emin GÜRSES, "Kalkasyo'da Uluslararası Rekabet", Avrasyı Dosyuı, Azerbaycan öz.et, C 7, S I, Ankaıa 2001. s.250.


56

Mahir GARlBOV

terin bağımsızlıklanna kavuşmalan yönünde önemli nedenler teşkil etmek­ teydi.

1.4.1. Amerika Birleşik Devletleri: Sovyetler Birliği'nin parçalanması

XX.

yüzyılın ikinci yansına dam­

gasını vuran Soğuk Savaş'ın sona ermesini de beraberinde getirmiştir. Bu gelişmenin en önemli sonucu iki kutuplu dünyanın bir kutbunun ortadan kalkması, yani diğer kutbun dünya siyasetine egemen olması gerçeği ile kar­ şı karşıya kalmıştır. "Soğuk Savaş"ın farklı tanımlan yapılmıştır. Bir tanıma göre

"il. Dünya Savaşı 'ndan sonra Batılı güçlerle komünist blok arasında

gelişen gerilim ve düşmanlığın aşın bir halidir." Aynı kaynlc, soğuk savaş dönemini, politik manevralar, diplomatik mücadeleler, psikolojik savaş, ide­ olojik düşmanlık, ekonomik savaş ve merkez çevresindeki savaş hali ile ta­ nımlamaktadır120. Walter Lippman ise soğuk savaşı, "iki blok arasında açık bir savaş yapmadan; ekonomik, politik ve askeri rekabeti içeren bir düşman­ 1 lık durumu" olarak görmilştür 1 2 . Soğuk savaşı, sıcak savaşın uzantısı olarak değerlendiren Lippman, bu durumun bulanık ve tehditkar bir politikanın ya­ rattığını ileri sürmüştür. ABD'nin Kafkasya'daki siyasi hedeflerinin öncelikle istikran artır­ mak, demokrasiyi hızlandırmak, serbest pazar ekonomisini yerleştirmek ve işlemesini sağlamak, ticareti artırmak ve insan hakları standartlannı yerleş­ tirmek olduğu gözlenmektedir. Diğer bir ifade ile Kafkasya devletlerinin dünya ile entegrasyonuna yardımcı olmak ve uluslararası hak ve yükümlü­ lüklerinin farkına varmalannı sağlamaktır. Bu hedefe varıldığı takdirde böl­ gede önemli güçlerden olan Rusya'nın da etkisi azalmış olacaktır. ABD bu politikanın uygulanmasında Türkiye'yi de yanına almayı başarmıştır 122 • Azerbaycan - ABD ilişkilerini

XX.

yüzyılda

üç aşamaya bölmek

mümkündür.

120

Lawrence ZIRJNG, Jack C Plana OLTAN, lntenıatlonal Rel8donı; A PollliClll Dictlo­ nary (Uluslararosı lıitkllertn Siyasi SözJGIO), Sanla Baıbara 1995, s.214. 12 1 Roger SERTON, A Dictlonary of Polldcal Tbougbt (Slyaıl oo,oncenln SllzlOIO), _ MacMıllan 1996, s.79. 1 22 Paul B. HENZE, "Kafkasya'da Çahşma . . . a.g.m.", s.80.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN -AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

S1

Birinci aşama: 27 Nisan 1920'de Azerbaycan'da Sovyet hikimiyeti­ nin kurulmasından sonra Komünist rejimine muhalif olan Azerbaycanlıların ABD'ye muhacereti 123,

İkinci aşama: 1940- 1950 yıllarına rastlamaktadır ki, bu da ikinci Dünya Savaşı 'nda esir düşmüş 30.000 Azerbaycanlı askerin geri dönmeyen 124 kısmının ABD'yi daimi yaşayış yeri seçmesi ,

Üçüncü aşama: SSCB'nin dağılmasından sonra bağımsız Azerbaycan 25 - ABD ilişkilerinin kurulması 1 . Bundan başka 1950-1960'1ı yıllarda l ran'dan Azerbaycanlılann ko­ vulması, onlara karşı baskılann artması sonucu ABD'ye muhaceret etmişler­ 126 dir . Halen Amerika'da 700.000'e yakın Azerbaycan Türkü yaşamakta­ dır. Genellikle, onlar California, New- York, Pensilvanya eyaletlerinde ve Kolombiya Federal Dairesi'nde yaşamaktadırlar. En fazla Azerbaycanlı Gü­ ney California'da, özellikle Los-Angeles'te yaşamaktadır, bununla birlikte Washington ve Chicago'da da yerleşmişlerdir 127 • Azerbaycanlılann ABD'de siyaset alanında, eğitim müesseselerinde sayılan oldukça azdır. ABD'de yaşayan Azerbaycanlılar, Güney ve Kuzey Azerbaycanhlardan oluşmaktadır. Ü lkenin her iki kısmında (Güney Azer­ baycan ve SSCB'nin dağılması sonucu bağımsızlığına kavuşan Azerbaycan olarak değerlendirirsek) çeşitli siyasi rejimlerin

mevcut

olması amili

ABD'nin Azerbaycan toplumunun ülkenin toplumsal-politik hayahnda oy­ nayabileceği rolü gözden kaçırmamamız gerekir. Ermeni lobisinin ABD'ye muhaceretinin başlangıcı

XX. asnn başla­

nna rastlamaktadır. Ermeniler genellikle, California, Massachusetts, New York eyaletlerinde yaşamaktadırlar. Genel olarak ABD'de yaşayan Ermeni-

121 Aydın MEMEDOV, "Muhacir Soydaşlanmız", Azerbaycan Dergisi, S 6, Bakil 1990, · s.42. "' Rafayel HÜSEYNOV, "Onlar Düşman mıydılar ?", Hazar Dergisi, S 2, BakO 2001, s.27. ııı Musa KASIMOV, Azerbaycan Beynelballı İlişkller Çerçevesinde, Bakü, 1994, s.23. 1 26 Arif REHIMOOLU, "Satranç Tahıasında Azerbaycan ve Farsisıan", Avrasya Dosyası, Azerbaycan ôzel, C 7, S 1, Ankara 2001, s.358. 127 Musa KASIMOV, Azerbaycan Beynelbalk İlişkller ... a.ıı.e., s. 29.


S8

Mahir GARİBOV

8 !erin toplam nüfusu 600 bine yakındır12 • Bazı kaynaklarda bu rakam 700 ile

1 .000.000 arasında değişmektedir1 29•

ABD'deki Ermeni lobisi Ermeni kültllrilnü korumak ve geliştirmek, ABD'de mühim siyasi-ekonomik konuma sahip olmak, bununla birlikte Türklük aleyhinde mücadele ebnek yönünde de faaliyet göstermektedir130• Genel olarak Birleşik Devletler' de faaliyet gösteren Ermenilere ait ku­

(A/umni Organizati­ ons), Ermeni Çalışmaları ve Araştırma Merkezleri (Amenian Studies and Research Cenıers), Ermeni Sportif Kuruluşlan (Athletic Organizations), Halkevleri Merkezleri (Community Cenıers), Yurttaş Kuruluşları (Compatri­ oıic Organizaıions), Kültürel Kuruluşlar (Culıural Organizaıions), Eğitimsel Kuruluşlar (Educaliona/ Organizaıions), Vakıflar (Foundaıions), Cenaze Defin-Tören Merkezleri ve Mezarlıklar (Funeral Homes and Cemeıeries), Edebiyat Kuruluşlan (Liıerary Organizations), Bakımevleri ve Nekahat Has­ taneleri (Nursing Homes and Convalescenı Hospila/s), Gösteri-Temsil ve Bağlı Sanat Gruplan (Performing and Allied Aris Groups), Hayırsever Kuru­ luşlar (Philanıhropic Orgunizations), Mülteci Yerleştirme Kuruluşlan (Re­ fugee Reseıılemenı Organizaıions), Öğrenci Kuruluşları (Sıudenıs Organiza­ ıions "Col/ege and University"), Gençlik Kuruluşları ( Youıh Organizati­ ons) dir ı ıı ruluşlar şunlardır. Ermeni Okul Mezunları Kuruluşları

'

.

ABD'nin Ermeni lobisinin, Ermeni Asamblesi, Ermeni Milli Komite­ si, Boston'da Ermeni Devrim Federasyonu, Califomia'da Ermeni Kongresi, Ermeni Terakki Partisi, Ermeni Demokratik Liberal Partisi (Ramkavar Era­ takan) ve dernekleri aracılığıyla yayınladıkları· gazete ve dergilerin sayısı 30'un üzerindedir132• ABD'deki Ermeni Asamblesi, Ermeni Milli Yardım İttifakı, Ermeni-Amerikan Ekonomik Konseyi, Ermeni Milli Komitesi özel-

"' Musa KASIMOV, Azerbayı:ıın Beynelhalk ilişkiler... a.ıı:.e., s.30. 129 Gerard LIBARİDYAN, Ennenilerin Devletleşme Smavı-Baj!mısızlılııan Baııtıne Er­ meni Siyasi DD10nD1D, iletişim Yayınlan, lstanbul 2001, s.17, Manuel SAR.KlSYAN, Poliıtçesldy Problemi Kavkaza 1 ArmeoiyL PoUllka ArmenU v Reglcıne (Kıılkıu­ lar'da PoUtlk Soranlar ve Ennenlstan, Ermeolsıao'm Blllge PoUtlkaıı), l.revan 1995,

s.12. "" Bakır ÇAÔLAR, "Fransız Hukuk - Politikası'nda Enneni Sorunu", Ulutbıraraaı Ttlrk­ Ermeol İUJkllerl Sempozyuma, BUdlrller, lstaobul 24-25 Mayıs 2001, s.436. 13 1 Şenol KANTARCI, Amerika Birleşik Devleıterl'nde Ermeııller ve Ermeni Lobls� Ak!uel Yayınlan, lstanbul 2004, s.104. lll Halil Kemal TÜRKÔZÜ, Oamanb ve Sovyet Be_lgeleriyle .. . ıı.g.e., s.25-26.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÖLIK KARABAÖ SORUNU

59

tikle dikkat çekmektedir. Diasporanın siyasal faaliyetlerinin mali açıdan fi­ nanse edilmesi konusuyla Ermeni Milli Yarılım İttifakı ilgilenınektedir111•

Gözardı edilmemesi gereken husus ABD'deki Ermeni lobisinin her zaman Türkler aleyhinde olmasıdır.

1.4.2. Almanya ve Fransa: Tarih boyunca dünyadaki gelişmelerde belirleyici olan ve günümüzde de dünyanın en önemli bölgelerinden biri olan Avrupa da, coğrafi ve stratej i konumu ile ilgili Kafkasya ile çok yakından ilgilenmiştir. Avrupa'nın bölge ile ilişkilkeri çok farklı platformlarda gerçekleşmiştir. NATO, AGIT, Avrupa Konseyi ve özellikle Avrupa Birliği gibi kurumlarla bölgenin ilişkileri çok önemli bir boyuta gelmiştir. Bölgesel örgütler dışında ülkelerin birebir an­ lamda da bölge ile ilişkileri inkişaf etmiştir. Bölge ülkelerinin Avrupa ile ilişkilerin gelişmesini istemelerinin yanında, Avrupa da bu bölgeye çok sıcak bakmakta ve ilişkilerin her alanda gelişmesi için yüksek düzeyde çaba gös­ termiştir. Bu doğrultuda Avrupa ülkeleri bölge ülkelerine ekonomik yardım sağlamakta, yatınmlar yapmakta, ortak projelere girmekte ve kalkınına mo­ delleri ve stratejileri üzerine destek vermektedir. Kafkas ülkelerinin Avrupa ile ilişkilerinde atılan ilk adımlardan biri, Avrupa Konseyi'ne

tam üyelik girişimleri olmuş, ancak Azerbaycan ve Er­

menistan, Dağlık Karabağ sorunu nedeniyle bekletilmiştir. Haziran 1 994'te Avrupa Konseyi Parlamenterler Konseyi'nde (AKPM) kabul edilen

demann Raponl'

"Red­

ile üç bölge ülkesinin Avrupa'nın coğrafi sınırları içinde

yer aldığı tezi kabul edilmiş ve bu ülkeler, Avrupa Konseyi'nin genişleme perspektifi içinde yer almıştır"•. Aralık 1 995'te lspanya'nın başkenti Madrid'de yaııılan Avrupa Birliği Zirvesi'nde Avrupa Birliği ülkelerinin Ortak Dış Politika ve Güvenlik Politi­ kası kapsamında bir siyasi program oluşturulmuştur. Bu programa esasen Avrupa Birliği üye devletlerinin Kafkasya'yla olan ilişkileri tıu tarihten itiba­ ren A vrupa Birliği'nin bölgeye ilişkin dış politikasına dahil edilmiştir111• Bu ın

Haleddin IBRAHIMLI, "Azeıbaycan Diasporası; Mevcuı Durumu ve Geleceği ile ilgili Bazı Notlar", AvrllS)'• Dosyaı� Azerbaycan Özel, C 7, S !, Ankara 2001, s.474. '"' Keeılng's, Volwne: 45, No: 2, Febnıary 1999, s.42802, TDrklye Ue TDrk Cumhuriyet­ leri ve Blll&e Oıkderl l:ıişlıileri, ÔZCI ihtisas Komisyonu Raporu, Devlet Planlama Teşkilatı Yayınlan, No:25 1 I , Ankara 2000, s.14, www. coc.frlcp/2000/4831{2000).htm 1 11 Nahit TÖRE, Avrapa Blrlltl ve TDrk Cumharlyeılerl, lstanbu l 1996, s. 14.


Mahir GAR!BOV

60

siyasi program ile Avrupa Birliği Ka1kasya üzerinde önemli jeopolitik ve ekonomik çıkarlan bulunduğunu ortaya koymuştur. Bu hususlar şunlardır;

Önemli hammadde potansiyelinin bulunduğu; Avrupa ile Asya ve Uzakdoğu arasında önemli bir bağlantı oluşturduğu; Çok sayıda tüketiciden oluşan bir Pazar olduğu ve büyük bir kal­ kınma potansiyeline sahip bulunduğu; Dünyaya açılm� olması nedeniyle Rusya, ABD, lran ve Türkiye gibi güçlerin ilgi odağı hıiline geldiği ve etki altında bırakılmak istendiği; Bölgenin Avrupa Birliği 'ne üye ülkelerle daha yoğun şekilde iliş­ kide bulunmak istemesidir. Görüldüğü gibi Avrupa Birliği ilk başta bölgedeki enerji kaynaklanyla da ilgilenmektedir. Avrupa Konseyi, bölge ülkelerine karşı uyguladığı denge politikasını 26 Ocak 1 996'da Ennenistan'ı özel davetli statüsüne alarak bozmuş, ancak daha sonra Gürcistan'a 26 Mayıs 1 996 ve Azerbaycan'a da 28 Haziran 1 996 tarihinde aynı statüyü tanıyarak tekrar dengeleme yoluna gitmiştir. Gürcistan 1 Şubat 1 999'da Avrupa Konseyi'ne kabul edilmiş, an­ cak Azerbaycan ve Ennenistan'ın müzakereleri daha sonra da silnnilş ve 28 Haziran 2000'de Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, iki ülkenin üyeliği yönünde olumlu görüş bildinniştir136• Bunun yanında bu i!lkelere Pazar ekonomisine geçit aşamasında mad­ di ve teknik yardımda da bulunmuştur. Kafkasya devletlerinin Avrupa Birli­ ği ile ilişkilerinin hukuki çerçevesini partnerlik ve işbirliği antlaşmaları oluş­ tunnaktadır137. Antlaşmanın birinci maddesinde partnerlik ilişkisinin amaçlan aşağı­ daki gibi belirlenmiştir:

a) Taraflar arasında siyasi ilişkilerin gelişmesine yardımcı olacak siyasi diyalog için gerekli çerçevenin oluşturulması; ,,. Emin GÜRSES, "a.g.m.", s.2S2. '" Partııership and Cooperatioo Agrccmeoı beıween the Europcao Commuoities aod their Member Sıaıcs, or the ooe paıt, aod the Republic or Azerbaıjaıı, or the other paıt, Oflldılı Journıl, L 246, 1 7/09/1999, p.1Xl3 1- 0038.


XX. YÜZYILDA ERMENlSTAN - AZERBAYCAN' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

61

b) Demokrasinin güçlendirilmesi, ekonominin geliştirilmesi ve piyasa ekonomisine geçişin tamamlanmasında söz konusu ülkelerin çabaları­ nın desteklenmesi; Sürekli ekonomik kalkınmayı sağlamak amacıyla taraflar arac) sındaki ticaretin, sermaye yatınmının ve uyumlu ekonomik ilişkilerin gelişti­ rilmesi; d) Mevzuat, ekonomi, maliye, vatandaşlık, bilim, teknoloji ve kültür alanlarında işbirliğinin sağlanması. Avrupa Birliği Oye devletleri Kafkasya' daki enerj i kaynaklannı kul­ lanmak niyetindedir. Fakat, bölgenin Avrupa pazanna coğrafi olarak uzak bulunması ulaşım sorununu da gündeme getirmektedir. Coğrafi kriter bakımından, eski Sovyetler Birliği'nde Ural Dağlan'na kadar olan alanın Avrupa'nın doğu sınırını oluşturduğu, aynı zamanda

Kaf­

kasya'nın da bu alana dahil olduğu gösterilmiştir. Fakat bu konuda Avru­ pa' da tam bir göıilş birliği hakim değildirm. Avrupa'nın önemli güçlerinden Almanya ve Fransa, özellikle

Kafkas­

ya ve Orta Asya ile ilgilenmektedir. Bu konuda farklı alanlarda çalışmalar yapmakta, politik ve ekonomik açıdan girişimlerde bulunmaktadırlar. Al­ manya bölgede banş _ve güvenliğin sağlanması için Alman-Fransız işbirliği­ ne önem vermiş, ancak Avrupa devletlerinin bölgedeki güvenlik ve çatışma sorunlannın çözümOnde daha etkin olmasını isterken ABD'nin de belirleyici konumunu ve gücünü kabul etmiştir. Kafkasya'ya gelince, Almanya'nın bölgeyle tarihe dayalı bir ilgisi bulunmuştur. L DOnya Savaşı ve iL Dünya Savaşı'nda bölgede Alman varlığı çok iyi bilinmektedir. Avrupa'nın gelişmiş devletlerinden olan Almanya'yla Azerbaycan arasındaki ilişkilerin kurulması XIX. yüzyıla rastlamaktadır. X!X. yüzyılın başlarında Azerbaycan'da Alınan islcan bölgeleri kurulmuştur. Bunlardan Vütemberg'den gelmiş olanlar Azerbaycan'ın Hanlar ilinde, Yelendorftan gelenler Şemkir ilinde, Rüfbergen' den gelen aileler ise Daşkesen ilinde yer-

'" Nadir AUAHVERDIYEV, Aurbaycaa'ın iktisadi ve Slyaıl Colrafy11� Bakü 1993, s.39.


Mahir GARIBOV

62

leşınişlerdir. Alınanlar Azerbaycan'da Şarap imalab, maden ve petrol sana­ yisinin gelişmesinde önemli rol oynamışlardır139• Azerbaycan ve Almanya arasındaki ilişkilerin hızlı gelişmesinde olumlu etkenlerden birisi de Almanya'da yaşayan Türklerin çoğunluk teşkil etmesi olmuştur. Bağımsızlığını elde etmesinden sonra Azerbaycan Avru­ pa'da ilk olarak Almanya'yla siyasi ilişkiler kurmuş ve Berlin'de Azerbay­ can Büyükelçiliği açılmıştır. 1 992 Eylül'llnde Azerbaycan-Almanya ticari ilişkilerinin kurulmasına dair antlaşma imzalanmıştır. 1 993 Ocağı'nda Ber­ lin-Bakü uçak seferleri düzenlenmiştir.

1 995 yılında Almanya Dışişleri Bakanı K.laus Kinkel, Ekonomik işbir­ liği ve Kalkınma Bakanı Kari Ditrin Spanger, Dışişleri Bakan Yardımcısı Helmut Şhefer, AGİK Parlamento Asamblesi Başkan yardımcısı Villy Vimmer Azerbaycan'a gelmişlerdi. Bu görllşmelerde her iki ülke arasında siyasi ve ekonomik işbirliği anlaşmalan imzalanmıştır. Bu anlaşmalar A l­ manya ve Azerbaycan arasındaki ilişkilerin gelişmesinde önemli rol oyna­ mıştır. Özellikle ekonomik açıdan Almanya'nın bölgedeki etkisi artmaya başlamıştır. Örneğin Sakil Havaalanı için on milyon mark kredi vermiştir 140•

1 996 Ocağında Gürcistan'a yaptığı resmi ziyaret sırasında A lmanya Dışişleri Bakanı K.laus Kinkel 'in şu mesajı önem arz etmektedir. "Alman­

ya 'n ın gelecek kalkınmasının anahtarı Kafkasya ve Orta Asya 'dadır. Bölge­ ye yakınlaşmanın lokomotifi Türkiye, giriş kapısı Azerbaycan, köprüsü Gür­ cistan, son durağı ise Kırgızistan 'dır. "141 Aslında söz konusu mesajın Avru­ pa kıtasının geleceğine ilişkin bir senaryoya işaret eniğini de kabullenmek gerekir. Almanya'nın ayrıca Gürcistan ile de ekonomik. ilişkileri son derece hızlı gelişmektedir. Bu ülkeye elektronik ekipman, kamyon, gıda llr1lnleri ihrac eden Almanya, altın, nikel, bakır, meyve, sebze ithal etmektedir. Bura­ da özellikle çay ve şarap llzerine yatının yapmaktadır. A lmaİıya'da çok sayı­ da enstitü ve kurum bölge üzerine çalışmalar yapmakta, yapılan etütler, başta 1 19 Musa KASlMOV, Azerbaycan Beynelhalk b.ıtkfler ... a.g.e., s.65. 1'° Ali Faik DEMiR, Tiirk D14 Poliıilrosı Açısından Transkaflrosyo "nın Yeri ve Önemi, Yayın­ lanmamış Doktora Tezi, lsıanbul Oniversiıesi, Sosyal Bilimler Enstiı:tıstı, lsıaobul 2000, s.133.

14 1 Samet TALIBOV, "Avrupa Birliği ve Azeıbaycaıı", Kanan Derglal, S 7, Bııkll, Temmuz 1997, s.51.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN • DAÔL!K l<ARABAô SORUNU

63

Almanya olmak üzere Avrupa'nın Transkafkasya politikaların oluşturulma­ sında yönlendirici olmaktadır. Avrupa'nın gelişmiş ülkelerinden Fransa politik olarak bölgesel so­ runlarda aktif tutum takınmış ve gerek AGİT, gerek BM içinde Gilııey K.af­ kasya'ya yönelik uygulamalarda öncü rol üstlenmiştir. Dağlık Karabağ soru­ nu bunun bariz örneklerinden biridir. Fransa'nın Kafkasya politikasını etki­ leyen en önemli etkenlerden biri de Fransa'da yaşayan Enneni lobisidir. Fransa, Kafkasya ve Ona Asya'ya yönelik olarak Rusya'nın kontrolü­ nün azalmasına önem venniş ve bu bölge ülkelerinin bir an önce ekonomik ve politik olarak gelişmelerini istemiştir. Fransa, bölge ile ilişkilerini çok farklı platformlarda sürdünnüş, Azerbaycan ile onak bir sanayi ve ticaret odası oluşturmuş, Bakü'de şehir suyunun dağıtımıyla ilgilenmiştir. Azerbaycan-Fransa ilişkileri 1992 yılından itibaren kurulmuş ve olum­ lu yönde gelişmiştir. Fransa 3 Ocak 1992'de Azerbaycan'ın bağımsızlığını tanımış ve ülkeler arasında siyasi ilişkiler kurulmuştur. 21 Şubat 1 992'de Baktl'de Fransa Büyükelçiliği açılmıştır. Aralık 1 993 tarihinde Azerbaycan Dışişleri Bakanı Hasan Hasanov Fransa'ya gelmiştir. Bu sırada Azerbaycan Dışişleri Bakanı Fransa Cumhurbaşkanı François Mitteran'la görüşmüştür. Yapılan görüşmelerde Azerbaycan - Fransa ilişkileri mtizakere edilmiş ve bu ilişkilerin geliştirilmesi için görüşmelerin artınlması öngörülmüştür. Fransa Cumhurbaşkanı'nın davetiyle Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev 19-22 Aralık 1 993 tarihlerinde Fransa'ya gelmiştir. Görüşmelerde her iki ülke arasında siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin geliştiril'llesi ve eğitim alanında sıkı işbirliğinin yapılması kararlaştınlmıştır. Bu görüşmeler sonu­ cunda "Dostluk ve lşbir/iğı"' antlaşması imzalanmıştır. 1994 yılında Fransa Parlamentosu Dışişleri komisyonu başkan yar­ dımcısı Ameri De Montesk:ye ve komisyon üyesi R. Blum ülkeler arasında ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi için Azerbaycan'a gelmişlerdir. Yapılan görüşmeler çok olumlu geçmiş ve ticari antlaşmalar imzalanmı�tır. 1 995 yılında Fransa Dışişleri Bakanlığı Başkatibi Betrack Douferg Azerbaycan'a gelmiş ve yapılan görüşmelerde iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi yönünde teklifler değerlendirilmiştir. Mayıs 1995 tarihinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev Fransa'ya gitmiştir. H. Aliyev


Mahir GARİIIOV

64

tekrar Fransa Cwnhurbaşkanı J. Shirac ve Dışişleri Bakanı A. Juppe'yle gö­ rüşmüştür. Bu görüşmeler sonrasında her defasında Ermenistan'a dost devlet olduğunu wrgulayan Fransa Devleti Azerbaycan'ın arazi bütünlüğünü tanı­ dığını ve dokunulmazlığını kabul ettiğini açıklaouştır. Gürcistan ile de enerji, tanın ve telekomilnikasyon gibi konularda 20'ye yakın antlaşma imzalannuştır. Fransa'nın politik girişimlerinin yanı sıra bölgeye ekonomik beklentileri, hedefleri ve politikaları da söz konusu­ dur. Özellikle bölgenin alt yapı açısından dış desteğe muhtaç oluşu, Avnıpa içine girmek istemesi, teknoloji transferinin acilen gerekli olması Fransa'yı Kafkasya'ya yönlendinniştir. Kuşkusuz enerji kaynakları açısından bölgenin bir ilgi odağı olması, Fransa'nın da göz ardı etmediği bir durum teşkil etmiş­ tirı•ı. 1.4.3. İngHtere: Avrupa'nın diğer devletlerinden İngiltere 3 1 Aralık 1 99 1 tarihinde Azerbaycan'ıo bağımsızlığını tanımıştır. 1 1 - 1 2 Mart 1992 tarihinde İngiltere Dışişleri Bakanı Duglas Hogg, 3 6 Ağı.ıstos'ta ise Dışişleri Bakanlığı tem­ silcileri Azerbaycan'a gelmişlerdir. Bu görüşmelerde Azerbaycan - İngiltere ilişkileri müzakere edilmiştir. Eylül 1992 tarihinde Azerbaycan Savunma Bakanı, Mayıs 1993 tarihinde ise Azerbaycan Hükumet temsilcilerinin İngil­ tere'ye yaptığı görüşmelerde ülkeler arasında ekonomik ve siyasi ilişkilerin artınlması öngörülmüştür. İngiltere'nin "Britıish Petroliurn" ve "Statoil" petrol şirketleri Bakü petrol sanayisine daha çok ilgi gösterrnekteydi143• -

Ekim 1993 tarihinde İngiltere Dışişleri Bakanı Duglas Hogg Azerbay­ can Cumhurbaşkanı H. Aliyev'le göıüşmilştilr. Bu görüşmelerde ikili ilişki­ lerin geliştirilmesi ve bölgede barış ve istikrarın temini için işbirliğinin sür­ dilrülmesi kararlaştınlouştır. Azerbaycan-İngiltere ilişkileri ticari yönde de hızla gelişmiş, İngiltere petrol şirketleri Azerbaycan petrol üretiminde önem­ li mevki elde etmişlerdir. 1 994 yılında Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev İngiltere'ye gitmiş, görüşmeler sırasında İngiltere Başbakanı Con Meicor'la görüşmüş ve iki ülke arasında siyasi, ekonomik ve kültılrel ilişkilerle ilgili on dört antlaş-

142 Ali Faik DEMiR, Lg.e., s.132. '" Musa KASIMOV, Az.erbaycao Beyoelballı İllşklrle ... ı.g.e., s.71 .


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN' DAÔLIK KARABAG SORUNU

ma imzalanmıştır. Bu antlaşmalar sosyo-ekonomik alanda Azerbaycan - ln­ giltere ilişkilerinin gelişmesi için atılmış en önemli adımlardandı. Kaflcasya'nın tarihi, demografik, kültürel ve siyasi gelişmelerinin yanı sıra Tllrkiye'nin Kafkasya ve. bölgedeki ülke ve topluluklarla ilişkilerini ge­ liştinnesini ya da ilgilenmesini gerektiren SSCB sonrası bölgede meydana gelen oluşumlar itibanyla gündeme gelen şartlar nedeniyle daha fazla önem kazanmıştır.

1.4.4. Türkiye: Avrasya ortasında yer alması nedeniyle Türkiye, Asya ve Orta Doğu ile Avrupa arasında bir bağlantı merkezi konumundadır. Türkiye Avrupa ile bütünleşmeyi amaçlamış ve il. Dünya Savaşı'ndan sonra siyasi alanda Av­ rupa Konseyi, sawnına alanında NATO ve ekonomik alanda OECD gibi örgütlerin üyesi olmuş, Avrupa topluluğu ile de nihai hedefi tam !iyelik olan bir ortaklık ilişkisi başlatmışlır144• SSCB'nin dağılmasından sonra Türki­ ye'nin Kafkasya ve Orta Asya devletlerinin dünya devletleri topluluğuna entegrasyonu açısından jeopolitik önemi artmıştır. Türkiye bölge ülkeleri ile dil, kültür ve tarihsel bakımdan yakın bağlara sahiptir. Bu bölgeye yönelik bir stratejinin belirlenmesi ve uygulanmasında Türkiye gibi laik, demokratik, serbest piyasa ekonomisini benimsemiş, hem bölge, hem de Avrupa ile bağ­ lan olan bir ülkeye ihtiyaç vardır145• Avrupa ülkelerinden Fransa, Tilrkiye'ye bu açıdan büyük değer vermekte ve birçok yönden Kafkasya ve Orta As­ ya'ya yönelik Türkiye ile işbirliği yapmak istemektedir. Tllrkiye'nin çok yönlü olarak ilişkiler kurduğu Kafkasya, bölgede gü­ venliğinin sağlanması, Orta Asya ve İdil Ural bölgesindeki Türk ve Müslü­ man ülke ve topluluklar ile ilişkilerini güçlendirmesi, Tilrkiye'ye yakınlık duyan bölge halkı ile sosyo-ekonomik ve politik ilişkiler kurulması, petrol yataklan nedeniyle uygun harnrnadde ve pazar oluşturması, Rusya Federas­ yonu'nun güneye, sıcak denizlere inmesinin engellenmesi ve Türkiye için . 144 Tuğrul ARAT'm Panel Kon�ması Memi, Avrupa BirUğl El KJıabı, TCMB Yayını, J. Baskı, Aıılıarıı 1996, s.307. 141 Alejaıdro ı V. LORCA, "TOrkiye; Ona Asya'ya Aç ılan Kapı", Avrasya Etlldlerl. S J,

Aıılıarıı 1995, s.62.


Malıir GARİBOV

66

tehdit olmaktan çıkartılması gibi temel konularda avantajlar sağlayabilmek amacını taşımaktadır146. SSCB'nin dağılmasıyla ortaya çıkan Türle Cumhuriyetleri arasında Azerbaycan, Türkiye'den önemli bir destek görmüştür. Azerbaycan'ın 1 8 Ekim 1991 'de bağımsızlığını ilan etmesinin ardından, 9 Kasım 1991 'de Tür­ kiye Azerbaycan'ın bağımsızlığını tanımıştır. Azerbaycan'ın bağımsızlığını uluslararası arenada ilk olarak tanıyan devlet Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Ebülfez Elçibey'in iktidara gelmesi ile Azerbaycan dış politikasında Türkiye özel bir konuma sahip olmuştur. Her iki devlet yetkilileri tarafından Türkiye ve Azerbaycan'ın stratejik ortaklık ve işbirliği açıklanmıştır. 1 994 Ocağında Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev Ankara 'yı ziyaret etmiş ve Türkiye Cumhurb�kanı Süleyman Demirel'le göıilşmeleri sırasında Türkiye ve Azerbaycan'ın

"tek millet, iki devlet" olduğu vurgu­

lanmış ve iki ülke arasındaki ilişkilerde önemli gelişme �amasına gelinmiş­ tir1•1. Türkiye bu yeni nüfuz mücadelesinde kendine sonuçlar çıkarmaya ça­ lışmış, bölgeye ekonomik, siyasi ve killtilrel anlamda yerleşme çabası gös­ termiş, Rusya 'nın bölgedeki etkinliğini bu yolla azaltmaya çalışmış, Azer­ baycan ve Gürcistan'da önemli mevkiler kazanmış, Azerbaycan petrolünde pay sahibi olmuş, ekonomik anlamda sözü geçen bu bölgede etkin gilç lıiline gelmiş, bu iki Dike ile siyasi, ekonomik, kültürel ve hatta askeri alanda an­ laşmalar imzalamıştır. Bir Avrupa ülkesi olarak Türkiye, Avrupa'daki partnerlerinin Kafkas­ ya'ya yardım etmelerini sağlama işinde özel bir sorumluluğa sahiptir. Türki­ ye Kafkasya ülkelerine çeşitli şekillerde yardım edebilecek bir kapasiteye ve bu işte geniş çıkara sahiptir. Türkiye Kafkasya.' da ikinci dereceli politikalar oynamamalı ve Rusya yüzilnden sorwnluluklanndan vazgeçmemeli veya girişimde bulunmak için Avrupalılan beklememelidir. Türkiye, Avrupa ve uluslararası toplumun işbirliği içinde yapacaldan bir tutarlı yapıcı girişim, Rusya'daki gerici unsurlann Kafkasya'da da oluşmasını amaçlayan neo-

146 Emin GÜRSES, ua.g.m.", s252. 147 Tayfun ATMACA, a.s.e., e.97.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN' DAÔLIK KARABAG SORUNU

67

emperyalist hedefleri sınırlandınnanın ve tesirsiz etmenin en iyi yoludur'"· Bugün Kaflcasya'da Rusya-Türkiye miicadelesine Batı'nın önemli güçleri de kablınıştır. Görünen o ki tarihi mücadele sahnesi Kafkasya xxı. yilzyılda da biiyük güçlerin mücadele alanı olmakta devam edecektir. Kafkasya, gılniimiizde Türkiye ile Orta Asya Türk Cumhuriyetleri arasında bir köprü görevi yapmaktadır. Burada yaşayan halkların %60'ı Tilrk'tür. Tarihin en eski zamanlarından beri Kafkasya'da ve Anadolu'da yaşayan Türkler birbirleriyle sürekli etkileşim halinde olmuştur. Bu nedenle Türkiye'nin Kafkasya ile tarihi, sosyal, kültürel, etnik, dil ve din bağlarının devam etmesi büyük önem arz etmektedir. Aynı zamanda Kafkasya bölgesi, Tilrkiye ile Rusya arasında bir stratejik bölge olarak da önemini korumakta­ dır. Kafkasya'nın bağımsız ve huzurlu devletlerden oluşan bir yapıya ka­ vuşması Türkiye'nin de güvenlik içinde olmasını sağlayacaktır.

1.5

ERMENİ ÖRGÜTLERiNiN EYLEMLERi VE

"1918 MART KATLİAMI" Ermeni tarihinin milli ve siyasal örgütlenmeler dönemine bakıldığında farklı ülkelerde Türklük aleyhinde aktif olarak faaliyette bulunan iki temel unsurla, Ermeni kiliseleri ve Ermeni siyasal partileri ile karşılaşıyoruz. Kilise ve partilerin kararlan ve berabere hareket etmesi onlar arasında sıkı bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Ermeni milli kimliği ve yapılanmasının her basamağında Ermeni kilisesinin inkar edilemeyecek bir rolü olmuştur. Er­ meni tarihçi Dikran Boyacian "Ermeni Kilisesi ile Ermeni mi/:eti o kadar iç

içedir ki, birisi olmadan diğerini düşünmek bile mümkün değildir"149 şeklin­ de değerlendirmektedir. 29 Mart 1 862 tarihinde "Ermeni Milleti Nizamnamest'nin Osmanlı Hükı1meti'nce onaylanması ile Ermeniler için yeni bir dönem ba•lamıştır. Ermeni cemaatinin Osmanlı Devleti'ndeki durumunu daha da kolaylaştıran, onlara bazı ek imtiyazlar tanıyan ve kendilerini yönetmeleri konusunda muh­ tariyet getiren "Ermeni Milleti Nizamnamesi" Ermeniler için daha önceden 141 Paul B. HENZE, "Ka1lıasya'da Çatışma . . . a.g.m.", s.79. ,., Zafer ÔZKAN, Tarllısel Alıış lçertslııde TerOrdea Politikaya Ermeal Meselesi, lsıan­ bul 2001, s.57'den aaklan Dikran BOYACIAN, Armenla, New Jmey, 1972, s.22.


Mahir GARİBOV

68

mevcut olan haklara ilaveten birçok yeni hükümler ihtiva eden bir nizamna­ me, ıslahat fermanı hükümleri uyannca, yüzyıllardan beri devletin en sadık tebaası ola.ıak kabul edilen Ermenilere karşı gösterilen bir olanak olmuştur. Osmanlı HOkıimeti 'nin muvafakati alınmadan doğrudan doğruya Ermeni patrik meclisleri tarafından önerilen bu nizamnamede Ermenilere

içinde devlet",

"devlet

denebilecek kadar ölçüsüz imtiyazlar tanınmıştır. 1 863 yılın­

dan itibaren kurulan Ermeni dernekleri ve ihtilal komiteleri de bu nizamna­ menin büyük imkanlar tanıyan imtiyazlı hükümlerinden faydalanıla.ıak ku­ rulmuşlardır1so. K. Ozanyan adlı Ermeni yazan bu nizamnamenin

lerde ihtilal rohunu uyandırdıgını ı s ı ..

"Ermeni­

ifade etmiştir.

Ermenilere buna benzer bir örgütlenme imkanı da 1 836 yılında Çarlık Rusya'da

"Pologenia Kanunu "

ile tanınmıştırm. Ancak Eçmiyazin Katagi­

kosluğu'nun yetkileri ve tayini, Çar'ın onayına bağlı olmuştur. Sinod'un ku­ ruluş biçimini göz önünde bulunduracak olursak Çarlık Rusya' daki Ermeni örgütlerinin, Osmanlı Devleti içindeki örgütlerle mµkayesede daha ziyade Çar'ın bir kuklası durumunda olduğu göıillmektedir. Berlin Kongresi'nden sonra Doğu Anadolu'daki bazı Osmanlı toprak­ lan Ruslara bırakıldıktan sonra Rusya Ermenileri'yle Osmanlı Ermenileri bağlantı kurmuşlardır. Ruslar tarafından öteden beri devam eden faaliyetler programlanmaya, örgütlenmeye, teçhizatlaşmaya ve finanse edilmeye baş­ lanmıştır. Böylece Rusya 'nın Ermenilerle ilgili iki projesinden birincisi; Balkanlar' da bazı Osmanlı eyaletlerinin Rusya 'nm kontrolüne geçmesi kıs­ men gerçekleşirken, ikincisi de; Doğu Anadolu'nun bazı yerlerinin Slavlaş­ tııma propagandası resmen icra mevkisine konulmuş oluyordu. Ermeniler

"daha mutlu ve eşit bir Ermeni toplumu meydana getirmek", "Rusya 'nın himayesine girmek veya Osmanlı Devleti sınırlannda, Avrupa 'nın denetiminde muhtar bir Er­ menistan kurmaktı. ııı açısından ise, ıslahat programlan bahane edilerek görünüşte,

..

Osmanlı Devleti'nin Asya topraklannda bağımsız bir Errnenistan kurmayı hedefleyen Avrupa devletleri Ermenilerin dini ve milli duygulannı sömürerek, onlann komiteler, dernekler, yardım kurumlan ve . kiliselerde ııo SOlcyman KOCABAŞ, a.g.e., s.3 1 . " ' Esaı URAS, a.g.e., s.17S'dcn naklen K . OZANYAN, Ermenilerin Tarihi Vazlfeıı.l, '" Esaı URAS, ı.g.e., s.172 - 1 7S. "' Azmi SÜSLÜ, ErmenUer ve 1915 . . . Lg.e., s.SO.

1919.


XX. YÜZYILDA ERMEN!STAN - AZERBAYCAN '

DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

69

örgütlenmelerini sağlamış, ardından da isyan çıkarmaları yönünde teşvik

ederek, Osmanlı Devleti'ne baskı yapmışlardı. 1 885 yılında Van'da kurulan

"Armenakan", 1 887'de İsviçre'de Marksist "Hınçak'', 1 890'da Tiflis'te "Taşnaksutyun", 1908'de İstanbul'da kurulan "Ramgavar" komiteleri Enne­ ni isyanlannm hazırlanması ve gerçekleştirilmesinde büyük rol oynamış­ tır154. Komitelerin kuruluş tarihleri ve isyan tarihlerine bakıldığında bu is­ yanlann bir tesadüfsonucu çıkmadığı açıkça görülmektedir. Ermeni örgütleri Doğu Anadolu 'daki faaliyetlerinin yanı sıra amaçla­ nnı gerçekleştirmek için Kafkasya'da da Müslüman Türklere karşı katliam­ lar yapmışlardı

ıss.

Bu katliamlan Mehmet Said Ordubadi 1 9 1 1 senesinde yayınladığı "Kanlı Seneler" kitabında geniş bir şekilde aydınlatmış ve yazdığı eseri bir

"vatan feryatnıimesi " olarak adlandınnıştır156.

Eserde Enneni komitelerinin

ve onlann çetelerinin Kafkasya'da Müslüman Türklere karşı gerçekleştirdiği katliamlar yer almıştır. Ermenilerin

XX. asnn başlangıcında Azerbaycan'da yaptığı katliamlar

aşağıdaki tarihlerde gerçekleştirilmiştir.

1) 6 Şubat 1 905 Birinci Bakü katliamı, 2) 5 Mayıs 1 905 Nahcivan kat­ liamı, 3) 23 Mayıs 1905 İrevan katliamı, 4) 3 Haziran 1905 Eçmiedzin katli­ amı, 5) 1 3 Haziran 1 905 Cebrayıl katliamı, 6) 16 Ağustos 1 905 Birinci Şuşa katliamı, 7) 1 2 Temmuz 1905 ikinci Şuşa katliamı, 8) 20 Ağustos 1 905 İkin­ ci Bakll katliamı, 9) 26 Eylül 1905 Cavanşir katliamı, 1 O) 1 8 Kasım 1 905 Gence katliamı, 1 1) 24 Kasım 1 905 Tifüs katliamı, 12) 22 Ocak 1906 Gazah katliamı, 1 3 ) 29 Temmuz 1 906 Zengezur katliamı117. Bütün bu facialann ardından Çarlık Rusya'nın dağılması ve Bolşevik­

lerin tıakimiyetinin kurulmasıyla Rusya etrafı bölgelerde etnik çatışmalar

yeniden meydana çıkmış, Bakü'de kendi otoritelerini korumak '.llllacıyla,

savaştan geri dönen Rus askerlerinden silahlan alan Enneni Bol5evikleri ellerinde bulundurduklan ordu birlikleriyle ülkeye hak.im olmak için katli­ amlar yapmışlardır.

"' Nejaı QÔYÜNÇ,.Oımanlı idaresinde Ermeniler, Ankara 1983, s.64. '" Halil Kemal TÜRK.ÖZÜ, Osmanh ve Sovyeı BeJ&elerlyle . . . a.g.e., s.88. '" Mebmeı Said ORDUBADI, ı.ıı.e., s.7. 1 57 Mehmet Said ORDUBADI, ı.g.e., s.14.


Mahir GARİBOV

70

30 Mart - O l Nisan 1 9 1 8'de BakO'de Ermeni Bolşevikleri tarafından oo iki bioden fazla sivil insan katledilmiştir. Üç gOn süren Ermeni katliamı Azerbaycan tarihinin kanla yazılmış bir tarihidir. Bu katliamda Taşnaksut­ yun partisi üyesi Mikoyan'ın çete başlığını yaptığı "Kırmızı Tabor" birlikleri de akli f yer almışhr158• Kafkasya'da Ermeni komitelerinin ve onların çetelerinin gerçekleştir­ diği katliamlar sadece Bakil 'yle sınırlı kalmamış, Nisan ayının ilk g1lnlerin­ den itibaren Şarnahı, Guba-Haçmaz, Lenkaran, Hacıkabul ve Salyan'da da gerçekleştiri imiştir. Rus Kadet Partisi üyelerinden A. Bailov, devrim dönemi Bakil'süne ilişkin hatıralarında, Ermeoi - Bolşevik ilişkilerini şöyle yorumluyordu. "Devrim boyunca Ermeniler kendilerini yok olmakıan koruyacak tek güç olarak gördükleri Rusya 'ya bağlılık gösterdiler. Varlıklarını sürdürme içgü­ düsü Bolşeviklere karşı koymamalarını söylüyordu, onlarla işbirliği yapma­ ları da aynı içgüdünün sonucuydu. Ermeniler, Bolşevik de olsa Rusya 'nın yanında olacağız, ona karşı olan herhangi birinin yanında değil, diyecekler­ di. Başka bir deyişle Bolşevikler hala Ruslardı, yani Türklerden daha iyiydi­ ler. 1s9 ..

Bakil'de "Mart Soykırımı" ile ilgili 13 Nisan 1 9 1 8 tarihinde Şaumyan tarafından Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Halk Komiserleri Meclisi'ne ve Lenin'e resmi telgraf gönderilmiş, telgrafta 29 Mart - 0 1 Nisan 1 9 1 8 'de Bakü' de Ermeni çeteleri ve Rus askerleri tarafından acımasızca ger­ çekleştirilen katliam "Müslüman milliyetçi partilerin başkaldırması sonucu Bakü yönetiminin elden çıkma tehlikesi durumuna gelindiğini ve bunun ön­ lenmesi için komutalarındaki altı bin askerden oluşan Rus ordu birliklerinin ve Taşnaksutyun "un üç-dört binlik ordusuyla birlikte durumun kontrol altına alındığını "'160 bildirmiştir. Telgraftaki bilgiler ülkede bir iç savaş durumwıu yansıtsa da işin gerçeğinde XX. yüzyıl tarihinde insanlığa karşı en büyük katliamlardan biri yapılmıştır. Şaumyan bu telgrafta Ermeni Taşnak ordusu-

1 11 AbdOlhalllk ÇAY, "Ennenilerin Bııkil"de Yapbğı 3 1 Mart 1918 Katliamı", Tarih Boy•n­

ca TOrklerlıı Ermeal Toplumu De lıışklm l Seıııpozytımu, 8-12 Ekim 1984, Enunııı,ı s.243. '" Teudezs SWİETOCHOWSKİ, Lg.e., s.IS7. 1'° ADA, f. 28, s.I, iş.1 8S, v. 1-8.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN.

DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

71

nun bu katliamda iştirakinin Bolşevikler tarafından düzenlendiğini açıkça belirtmiştir. 14 Mayıs 1 9 1 8'de Lenin, Şaumyan'ın bu telgrafına cevap mektubu göndermiş ve bu mektupta Şaumyan'ın "cesur" siyasetine hayran olduğunu, "Çekimserlik gösteri/memesini ve böyle başarıların devamını dilediğini "161 bildirmiştir. Ermeni ve Rus askerlerinin 31 Mart - Ol Nisan 1 9 1 8 tarihlerinde Ba­ kü'de ve bunun devamında Azerbaycan'ın diğer şehirlerinde yaptığı katliam­ lar XX. yüzyıl tarihinde insanlığa karşı yapılmış en büyük facialardan biri olmuştur. Kafkasya'da yaşanan bu olaylarda Ermeni örgütlerinin Rusya'dan her türlü destek aldığı açıkça görülmektedir. Rusya'nın Kafkasya'daki yöneti­ mini korumak ve Osmanlı Devleti 'nin bu bölgeye olan ilgisini kesmek ama­ cıyla Hristiyan Ermenileri, Taşnak, Komünist, Sosyal-Demokrat aynmı yapmadan desteklemişlerdi. 1. Dünya Savaşı sırasında Rus orduları terkibinde Osmanlı Devleti'ne

karşı savaşan Ermeni çeteleri Rusya'nın savaştan mağlup çıkmasıyla geri çekilmek mecburiyetinde kalmış ve kendi emellerini Kafkasya' da devam ettirmişlerdir. Ermeniler sözde "büyük Ermenistan" yaratmak uğruna Rusla­ nn desteğinden olabildiğince faydalanmak istemişlerdi. Ermenilerin 1 9 1 8 yılı yazında Enver Paşa 'ya gönderdikleri haritada Osmanlı' dan Sürmeli, Nahcivan, Ahalkalak, Eçmiedzin, Gilrcistan'dan Borçalı, Azerbaycan'dan Gazah, Karabağ, Zengezur ve Ordubad bölgeleri Ermenistan arazisi olarak gl!sterilmiştir162• Fakat Türk ordularının Kalkasya'ya girmesi Ermenilerin bu sersem planı gerçekleştirmesine imk.3.n vermemiştir.

LERİ

1.S.I.

ERMENİ ÖRGÜTLERİNİN OLUŞUMU VE EYLEM-

XIX. yüzyılın ikinci yansından Ermeniler istiklal sevdalannı gerçek­ leştirmek için Ermeni zenginlerinin himayesinde Ermeni cemiyetleri kur161 ıoı

Tevfik MUSTAFAZADE, Lg.e., s.30. ADA, f. 894, s.10, İf. 3 1 , v. 19-22.


72

Mahir GAR!BOV

mağa başlamışlardı. Ermeni okullannda çocuklara okunılan kitaplar ve veri­ len dersler aracılığıyla Ermeni milliyetçiliği törpülenmiş, ayaklanmaları özendirici şiirler duyulmaya başlanmıştır. Tarihi silreç içerisinde Ermeni eylemleri üç aşamada gerçekleştirilmiştir.

l. Yapılan eylemler vasıtasıyla Ermeni topluluğunu kazanmak, ken­ dilerine çekmek ve bu süreçte Ermeniliği sağlamak, 2. Ermeni olmayan kamuoylarına "'güç ve boyutları "nı kabul eıtir­ mek. ilgiyi sağlamak.

3. Siyasi gelişmelere ve uluslararası çıkar çatışmalarına Türkler aleyhinde kullanılabilecek ·· düşmanlık kaynakları "nı hazırlamak163• Bütün bu eylemleri gerçekleştirmek için örg11tleıune esas şartlardan biri olmuştur. Bu faaliyet XIX. yüzyılın ortalarından itibaren Ermeni cemi­ yetleri, daha sonra ise komite ve siyasi partilerin oluşumuyla daha da artınl­ mışıır. Rusya'nın Van ve Erzıırum'daki Başkonsolosu General Mayewski Ermeni örgütleriyle ilgili şunları söylemiştir.

"Ermeni faciası olmuşsa, bu­ nun en büyük sorumlusu Ermeni komüeleri ve komüecileridir." 164 Böyle­ ce, XIX. yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın başlarından itibaren Türk düşmanlı­ ğını aşılayan Ermeni örgütleri kurulmuştur.

1.5.1.1. Ermeni Cemiyetleri : XIX. yüzyılın ortalan Ermenilerin milli örgütlenme harekanrun baş­ lama tarihi kabul edilebilir. Bu tarihte sosyal nitelikte kurulan dernek ve

ce­

miyetler, dış teşvik ve yardımlarla Ermenileri devlete karşı ayaklandıran komitelerin ilk belirtileri ve çekirdekleri olrnuştur161: Ermeni cemiyetlerinin kurucuları, başta Ermeni din adaınlan olmak

üzere Avrupalı Hristiyan misyonerler tarafından desteklenmiş ve mahalli konsolosluklar tarafından mali yardım görmüşlerdi. Bu cemiyetlerin ilk başta göıilnen amacı, okullar, yurtlar, yetimhane­ ler, hastaneler açmak gibi Ermeni cemaatinin kültürel ve sosyal kalkınma ve

,., Sadi KOÇAŞ. •.g.e., s. 12 l. 164 Azmi SÜSLÜ, Generıl MAYEWSK1, Ermenilerin YıptJtı . . . Lg.e., s.20. '" Sadi KOÇAŞ, a.g.e.• s.124.


XX. YOZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN ' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU dayanışmasını sağlamaktı. XIX. yüzyılın sonu

73

XX. yüzyılın başlarında Er­

menilerin bu okul ve kiliseleri dini dokunulmazlıklardan yararlanmak sure­ tiyle, isyan, ihtilal hazırlıklarının yapıldığı birer "siyasi büro" ve silah mü­ himmat deposu biline gelmişlerdi. Bunlardan 1 846'da "Millettaş Cemiyetı", 1 854'te "Ermeni Maarif Cemiyeti"' ve hatta 1 860'da kurulmuş olan "Hayırseverler Cemiyeti"' Çuku­ rova (Kilikya)'yı kalkındırmak amacını ıaşıdıklannı belirtmişlerse de, bu cemiyetlerin üyeleri arasında milliyetçi faaliyetleriyle ıanınan Hasip Şiş­ manyan ve Mıgırdıç Beşiktaşyan'ın isimleri 1 862 Zeytun isyanlarında geç­ miştir. Bu cemiyetin işini "Fedakar Cemiyeti"' ıakip etmişıir166• 1 880'de Kafkasya'da "Genç Ermenistan Cemiyeti"', 1 878'de "Kara Haç" cemiyetleri kurulmuştur. "Kara Haç" adı, üyelerinin arasında cemiyet prensiplerine uymayanlann listedeki isimleri üzerine kara haç çekilip idama mahkQm edilmelerinden kaynaklanmıştır. Bu cemiyetin kuruluş maksadı, Ermenileri kendi haklarını talep etmeye yönelbnek, yerlerde isyanlar çıkar­ mak ve gençleri silahlandırmaktan ibaret olmuştur167• 1 890 yılında lsıanbul'da

"Yıldırım" (Şanı) ve "Kurban" isimli cemi­

yetler kurulmuştur168• Çeşitli bölge ve yerlerde kurulan cemiyetlerin çoğunun kurucusu, Türk Ermenileri 'nden çok Kafkasyalı Rus vatandaşı olan Ermeni­ ler olmuştur. Kurban Cemiyeti'nin kurucusu Kafkasyalı Palaat Nevasartyan bu örgütün silah, cephane ve maddi desteğini Tiflis'teki Taşnak örgütünden temin etmekteydi. Ermeni çeteleri bu faaliyet dışında kalan, fikirlerini benimsemeyen, kendilerine yardım etmeyen veya

"Devlete bağlılık/arıyla kendilerine ihanet eden" Ermenileri öldilmıekten kaçınmamışlardı. 1.5.1.2. Ermeni Komiteleri: Ermeni cemiyetlerinin oluşumu Ermeni örgütlenmesinin ilk basama­ ğını oluşturmuştur. Bunun devamında artık siyasi faaliyet programı çerçeve­ sinde merarnname ve nizamnamesi olan komite ve partiler kurulmuştur. 166 Cezmi

ERASLAN, "Ermeni Komiteleri, Propagandaları ve Osmanlı Devlcti'nin Aldığı Tedbirler", Vlaalararası TOrk-Ermeal İlişkileri Sempozyumu, Bildiriler, İstanbul 242S Mayıs 200 I, s.81 . 167 Sadi KOÇAŞ, a.ıı.e., s.123. 168 A.mıi SÜSLÜ, Ermeniler ve 1915 .. . ı.g.e. • s.S 1 .


Mahir GARJBOV

74

"Armenakan", 1 887'de "HınçaK' komiteleri kurulmuş ve bir süre "Genç Ermenistan Cemiyetı., ve diğer isimler altında faaliyet gösteren komiteler birleşerek "Taşnaksutyun"169 komitesini kurmuşlardır. Taşnak.lann başlıca faaliyetleri­ 1 885'te

sonra bu komiteden aynlnuş olan bir grup Katkasya'daki

ne gelince onlar da, Kafkasya ve Osmanlı Devleti arazisinde çeteler oluştur­ makla Ermenileri silahlandırmak, köylülere silah kullanmasını öğretmek, çete başlan yetiştirmek, müdafaa teşkilatlan yapmak ve yeterli hazırlıktan sonra

isyanlar çıkarmak için çalışmışlardır. Bu komiteye köylü, esnaf, pa­

pazlar, öğretmenler, küçük dereceli bürokratlar gibi çeşitli kesimlerden in­ sanlar üye olmuşlardır. Hnçaklar'ın sosyalist yak.laşımlanna mukabil Taş­ naklar nasyonal - sosyalist politika takip edilmesi gerekliliğini savunmuş ve bu komitenin yayın organı

Droşok (Troşak) gazetesi olmuştur170.

Bu komitelerin Avrupa'daki merkezleri Prag, Berlin, Milano, Paris ve Lion'da yerleşmiştir. Ermeni örgütlerinin bu merkezlere bağlı ön karargA!ıla­ n

ise Marsilya, Zürih, Cenevre, Roma, Viyana, Selanik ve Atina'da faaliyet

göstermekteydi. Ermeni örgütlerinin Afrika'daki merkezleri ise Libya ol­ muştur171.

l.S.1.3. Ermeni Örgütlerinin Eylemleri : Ermenilerin bağımsızlığı hedef alan faaliyetlerinin ilki, başta Avrupa devletlerinin desteğiyle Ermeni milliyetçiliğini oluşturarak hak ve özgürlük­ ler talebinde bulunmak, ikincisi ise can ve mal güvenliklerinin temini ve te­ sisi yönilnde taleplerde bulunmak.la yaşadıkları bölgelerde huzur ve asayişi bozucu hareketler içine girerek isyanlar çıkartmaktan ibaret olmuştur. Sözde "Büyük Ermenistan" ülküsUnden hareket eden Enneniler, XIX. yüzyılın sonlarında Osmanlı Devleti'nin Doğu Anadolu eyaletlerinin yanı sıra

XX. yüzyılın başlarında Katkasya'da TOrklere karşı katliamlar yapmış

ve Ermenistan arazisinde yıiz yıllarca yaşayan Türkleri kendi yurtlarından sünnüşlerdir.

XX. yüzyılın başlarında Katkasya'da TOrklere karşı yapılan

169 TaşııalısQtyun Komitesi'nin oluşumu ve eylemleri için

bakınız; Eduard OGENESYAN, Vek Borbı (Alnn Çabfması), Moskova 1991, ss.7·59. "" Nejaı GÖYÜNÇ, Lg.e., s.65. 171 Mehmaıı RÜSIBMOV, "Eımeni Terör Te'1cilaılan", Soyd.q Derpl, Ankara 1997, S 2, s.I02.


XX. YÜZV!LDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN ' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

7S

katliamların senaryosu Ermenilerin XIX. yüzyılın sonunda Doğu Anado­ lu' da kazanmış oldukları tecrübeye dayanmaktaydıın. 1905 yılında Rusya' da cereyan eden itilaf dalgası Kafkasya'yı da sar­

mış ve Rusya'nın yerli idarecileri bu isyanlan kendilerinden uzak tutmak için Ermenilerin antitllrk ve antimllslüman kampanyasına destek vermişler­ dir. Kafkasya Valiliği'nin yüksek rütbeli Ermeni ve Ermeni yanlı memurlan aracılığıyla silahlandınlan Ermeni birlikleri, 1 905 yılında Bakil, irevan, Nahcivan, Zengezur, Karabağ, Gence, Tifüs ve diğer yerlerde Türklere karşı silahlı saldınlarda bulunmuşlardır173• Aslında Rusya'nın idarecileri de 1 905-1906 yıllannda Ermeni-Türk kargaşalanndan kendi amaçları için yararlanmakla her iki tarafın gücünün etnik çatışmalara yönelmesine muvaffak olmuşlardır. 6 Şubat 1 905 tarihinde Bakil'de bir Türkün Ermeni komiteciler tara­ fından öldürillmesi ile başlayan Ermeni katliamı, birçok yazann da ifade et­ tiği gibi aslında tesadüf sonucu değil, Kalkasya'nın zengin Ermenilerinin zaman zaman bir araya gelerek bu işi planlı şekilde yaptıklarının göstergesi­ dir. Ermeniler Bakü'de Ermeni milyonerlerinin yardımıyla Bakü'nün petrol saltanatını ellerinde bulunduracaklarına ve bundan sonra Kafkasya' dan bü­

tün Türkleri silah gücüyle çıkarıp Ermenistan devleti kuracaklanna inanmak­ taydılar. 6- 1 O Şubat tarihlerinde Bakü' de devam eden kanlı çatışmalarda her iki taraftan da kayıplar IOOO'e ulaşsa da Ermenilerin niyetleri ve planlan gerçekleşmemiştir174• Bu hadiselerden istedikleri sonucu alamayan Taşnaklar hırslarını Bakü yöneticisi Nakadişidze'ye yöneltmiş ve onu 1 1 Mayıs'ta bir terör hareketiyle öldürmüşlerdir. Ermenilerin bu katliamları 2 1 -23 Şubat'ta lrevan'da da devam etmiş­ tir. M. S. Ordubadi'nin "Kanlı Seneler" adlı eserinde verdiği bilgilere göre "5 Mayıs 1905'te Nahcivan'ın Cehri köyünde üç Türkün ağır yaralanması ve 7 Mayıs'ta bir Türkün Tunbul köyünde öldllrillmesi sonucu çatışmalar baş-

Nazmi GÜL; GGlcçcn EKiCi, "Azerbaycan ve TOrkiye ile Bitmeyen Kan. Davası'', Avras­ Ankanı 2001, s.377. '" Vaqü ARZUMANLI, Tarihin Kara S•yfaları, "Deportuiyo, Soykınm". BakQ, 1998, B.47. 174 Mehmet Said ORDUBADI, Lg.e., s.7. 172

Y• Deoyuı, Azerbaycan ÔZCI, C7, Si,


76

Mahir GARİBOV

lamış, Ermenilerin Nahcivan 'da yenilgileri üzerine kargaşalar daha da güç­ lenmiştir." Ermenilerin amacı ilk olarak İrevan ve onun etraf köylerini Türk­ lerden temizlemek, sonra ise "İrevan 'dan Nahcivan 'a kadar yol üzerinde yerleşen lslam köylerini dağıtmakla İrevan Ermenilerini Nahciıvan 'da hazır bulunan askeri güçlerle birleştirmek, Nahcivan 'dan Zengezur 'a kadar olan yol boyunca köprüleri dağıtıp Zengezur gönüllüleri ile Nahcivan 'daki askeri güç/eri birleştirmek gibi iğrenç hayaller peşindeydi/er. "175 1 897 yılında İrevan'da ve ona bağlı bölgelerde Azerbaycanlı ahali 3 ı 3. ı 76 olduğu halde 10 yıl sonra, yani 1 907 yılında bu sayı 302.965'e in­ miştir. Demek ki, 1 905 - 1 906 yıllarında 1 0.000 Azerbaycanlı bir kısmı katle­ dilmiş diğer kısmı ise göç ettirilmiştir. 1906'da Çarlık Rusya Duması'nda (Yüksek Meclis) konuşma yapan Azerbaycanlı mebuslardan lsmayıl Ziyadhanov İrevan olaylan ile ilgili şun­ lan söylemiştir.

"Sayın milletvekilleri, her dakika ülkemden üzücü haberler alıyorum. Şuanda İrevan 'da silah sesleri duyulmaktadır. İki yıldan beri kan içinde bo­ ğulan vatanımızda yürümek için cesetlerin üzerinden geçiyoruz. lütfen bize acıyın. Biz annesinin kucağından alınıp havaya atılan körpelerin havaday­ ken hançerlendik/erini görmüşüz, hamile kadınların karınlarının süngülerle yırtıldığını ve yavn4Sunun kollarının dışarı çıktığının şahidi olmuşuz. Bu halklar arasına nifak salan provokatörler utansınlar, savaş ve katliamdan zevk alanlar artık iş başından çekilsinler, param-parça edilen cesetlerin, kadınların çocukların feryatlarından, iniltisinden hoşlanan/ar defolsun­ lar. u176 İrevan'da amaçlarına ul�an Ermeni silahlı birlikleri Karabağ'da da katliamlarını devam ettirmiş,

Ol Haziran'dan itibaren Karabağ etrafında yer­

leşen Cebrail-Karyagin bölgesinde Veyselli, Kacar, Çemenli, Arış, Kışlak, Mezre vb. köylerini dağıtmışlardır177• Mezre köyünde kendi evlerinde Ermenilerin silahlı saldınsma uğrayan Türklerden dört kadın, iki çocuk ve beş erkek öldürülmüştür. Azerbaycan

m

Mehmet Said ORDUBADI, Lg.e., s. 1 1 9. 1 76 HOseyin BAYKARA, Aurbııycaa fstiıdat MOban:zeol Tarlhl BakD 1992, s.130. 177 Toudezs SWIETOCHOWSKJ, Lg.e., s.68.


XX. Y0ZYILDA ERMEN1STAN - AZERBAYCAN' DAÔLIK KARABAC SORUNU

77

gönüllüleri silahlanarak Ennenilere karşı harekete başlamış ve başanlı olun­ ca ateşkes sağlanmıştır. Çarlık Rusya'nın Duma (Yüksek Meclis) seçimleri başlayınca bunu fırsat bilen Enneniler yeniden saldınya geçip onlarca köyü yakmış ve çok sayıda Türk'ü katletmişlerdirm Cebrayıl kazasında da kor­ kunç olaylar yaşanmıştır. Taşnaklar Divanlı ve Veyselli köylerini mahvettik­

ten sonra büyük kuvvetlerle Gacar köyüne saldırmış, ancak yaklaşık iki yüz civarında kayıp vererek geri çekilmek zorunda kalmışlardır179• 1 905 yılınııı facialarını yaşayan bir diğer bölge de Şuşa şehri olmuş­ tur.

Şuşa'da 1 6-20 Ağustos tarihlerinde Rus askerleri Emıeni gönüllüleriyle

birlikte Azerbaycanlıların evlerine baskınlar yapmış, onların kendini savun­ ması karşısıııda Rus askerleri karargahlarına geri dönmüş, Ennenilerin bir kısmı evlerine diğer kısmı ise bölgenin dışına çıkmıştır. Enneni Generali Galaşacanov Azerbaycanlılarla görüşmüş ve barış için aracı olmuştur. Bu olaylarla ilgili S. Zavaryan 1907' de S. Petersburg 'da yayıııladığı "Kara­ bağ' m İktisadi Durumu ve 1905-1 907 Açlığı" eserinde gösteriyor ki, Kara­ bağ'daki olaylarda Enneni icması yalnız silah alımı için 1 . 5

-

1 .8 milyon

ruble para harcamıştır. Bu savaş sonrasında Şuşa'da 1 2 ev dağıtılmış, 1 083 Milsülman aile zarar gönnüş, Cavanşir'de 15 ev dağıtılmış, 840 aile zarar gönnüş, Cebrayıl'da 5 ev dağıtılmış, 43 aile zarar gönnOş, Zengezurda 43 ev dağıtılmış ve 1465 aile zarar görmüştür. Ennenilerden ise Şuşa'da 8 ev da­ ğılmış, 334 aile zarar gönnilş, Cavanşir'de 9 ev dağılmış, 655 aile zarar görmüş, Cebrayıl'da 14 ev dağılmış, 434 aile zarar gönnüş ve Zengezur'da 180 14 ev dağılmış, 8 1 7 aile zarar görmüştür • Yazar burada Müslümanların daha çok zarar gördüğünilıı ve bunun nedeninin Çar Rusya'da Milslümanla­ nn askere çağrılmaması ve savaş tecrübelerinin olmaması ile alakalandınnış­ tır. Böyle bir eksiklik

XX. yüzyıl başlarında Milslümanlann kendi emniyeti­

ni sağlayamamasında açıkça görünmüştür. 20 Ağustos 'ta Enneniler Baki!' de yeniden Türklere karşı saldınlara başlamışlardır. 1 0 Eylill'de Voronsov Daşkov barış görüşmeleri için Ba­ kü'ye gelmiş ve 14 Eylül l 905'de şehirde ateşkes ilan edilmiştir.

1 71 Sani HACIYEV,"Ermenilerin Azeri TOrkleri'ne K�ı TerOr ve

Derclııl, Ankara, 2002, s. 1 82. "' Mehmet Said ORDUBADI, •.g.e., s. 26. 1"' Habip RAHIMOOLU, •.g.e., s.93.

ı<a'ttiamlan", Tilrkler


Mahir GARIBOV

78

1 9-23 Kasım J 905 tarihleri arasında Gence'de de çatışmalar olmuştur. 23 Kasım'da Ermeniler şehir ahalisine saldırmış ve bu saldırılarda yüzlerce 1 Türk katledilmiştir 18 • 1 906 yılının Haziran ayında Zengilan'da Ermeniler 5 köyü dağıtıruş ve bu köylerin asıl sahipleri ise Gatar köyünde saklanmışlardı. Ermeniler bu köyü muhasaraya aldıkları zaman Saharov'un komutasındaki Rus askeri bir­ likleri Türkleri koruyacaklarını vaad ederek onların yeterince silahlanmasını önlemiştir. "Siz evlerinizde rahat oturunuz. Ermenilerin silahlı saldırılarına kesinlikle karşılık vermeyiniz. Hük:ümet elbeıte ki bunları cezalandıracak­ tır "182 diyerek onları aldatmışlardı. Rus askerlerinin Ermenilere yardımına bakmayarak Azerbaycan Türkleri Gatar köyünü muhafaza edebilmiştir. Taşnaklar Zengezur bölgesinde ayn bir vahşilik yapmışlardı. 9- 1 5 Ağustos 1 906 tarihleri arasında devam eden katliamlar sonucunda 200 civa­ rında Türk katledilmiş ve 20'den fazla Türk köyü yakılmıştır. Ordubad kaza­ sı Ohçu Şabadek köyünde Ermeniler, halıların üstüne 1 5 Türk gencinin ke­ silmiş başını yığmışlardı 183• 20 Şubat 1 906'da Titlis'te Voronsov Daşkov'un başkanlığında barış görüşmeleri başlamış, fakat görilşıtıeler karşılıklı ithamlara dönüşmüştür. 1 905 yılında Ermeni teröristleri Azerbaycan aydınlarına karşı da saldınlarda bulunmuşlardı. 29 Ağustos 1 906'da Batum'da Taşnaksutyun komitesinin yaptığı terör sonucu Azerbaycan'ın

tanınmış eğitimci-hukukçusu Memmedkulu Bey

Kengerli öldllrillmllştilr. O, Azerbaycanlı gençlere Paris'te eğitim yaptırmak 1 niyetindeydi 1 1 4 • Ermeniler Cavanşir kazasında da çok kanlı olaylar gerçekleştirmişler­ di. 3 Ekim 1 905'te Ermeniler Sırhavend köyüne baskın yapmış, ormana sak­

lanmak için kaçan insanlar yolda Hamazasp Srvandzyan'ın 400 kişilik Er­ meni çeteleri tarafından vahşice katledilmiştir. Hamazasp'ın yanında ona bu katliamları gerçekleştirmede yardımcı olan Mikoyan da bulunmaktaydı.

11 1 112 111 1 14

Mchmeı Said ORDUBADI, Lg.e., s. 121. Teudczs SWİETOCHOWSıd, Lg.t., s.69. Mehmet Said ORDUBADI, Lg.e., s.128-134. Mehmet Said ORDUBADI, a.g.e., s.71-7S.


XX. YÜZVJLDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN' DAÔLIK KARABAC SORUNU

79

Hamazasp daha sonra Türklere karşı yapmış olduğu katliamlar sebebiyle Taşnaksutyun komitesi tarafından General rütbesiyle taltif edilmiştir'"'. İstanbul Boğazı ve Doğu Anadolu'yu kontrol etme isteğinde olan Rusya, 1. Dünya Savaşı arefesinde Türkiye ile savaş durumunda yakın doğu­

daki askeri, siyasi stratejisinin bir parçası olarak Ermeni silahlı kuvvetlerini oluşturup yönlendirmeyi planlamıştır. Savaş başladığında Rusya dünyanın çeşitli bölgelerinden Ermenileri Rus ordusu ile birlikte Türkiye'ye karşı sa­ vaşa çağırmıştır. 1 9 1 4 yılını sonunda 4 Ermeni silahlı birliği kurulmuştur186. Bu gönüllü Ermeni birliklerinin 1..-ıırulmasında Rusya'nın Tiflis valisi Alek­

sandr Hatisyan'ın bilyllk rotil olmuştur. Savaş yıllarında Ermenilerin silahlı saldınlan yeniden başlamış, Er­ meni isyanları karşısında Osmanlı Hilkıimeti tedbir almaya mecbur kalmış ve cephedeki tehlikeleri önlemek için Van, Bitlis, Erzurum ve cepheye yakın başka şehirlerden Ermenileri Suriye ve diğer bölgelere göç ettirmiştir. Ancak iizerinde yaşadıkları topraklara ve devlete isyan ve ihanet eden Ermenilerin bu hareketi karşısında hilkıimet tarafından zaruri bir tedbir olarak yapılan tehciri, Ermeniler bir soykınm olarak dünya kamuoyuna sunumaya çalışmış­ tır. Ermeniler bu tehcirde 1 .5 milyon Ermeni 'nin planlı bir şekilde öldilıül­ dilğünil iddia etmişlerdir. Halbuki, 1. Dünya Savaşı'nda Anadolu'da yaşayan Ermenilerin toplam nüfusu 1 .300.000 olmuştur18'. Daha sonra bunlardan tahminen 400.000 civarında Ermeni nüfusu Kallcasya, Avriıpa ve Ameri­ ka 'ya gitmişlerdir. Bir milyona yakın Ermeni de Filistin, Suriye ve diğer bölgelere göçürll lınilştür. Resmi kaynaklarda 1. Dünya Savaşı'nda Anado­ lu'da toplam 300 bin Enneni'nin çeşitli sebeplerle öldüğü beliıtilmektedir183• Bunların

bir kısmı da kayıptır.

Ermeniler de dahildirler.

Bu sayıya Fransızlarla birlikte Van'dan kaçan

1 1 Aralık 1 9 1 8 tarihinde Ermeni Temsilciler Heyeti

Başkam, Fransa Dışişleri Bakanı 'na yazdığı mektupta da bu rakamı göster­ miştir. ·Mukayese etmek için şunu belirtmeliyiz ki, Ermeni y37..ar Arutun­ yan'a göre,

"/. Dünya Savaşı 'nda Anadolu 'da ölen Türkl.:rin sayısı

'" Sani HACIYEV, "a.g.m.", s.183. . Anıkcl ARU11JNYAN, Kaflıazskly Fronı, 1914-1917 (1914-1917 Kalkaıı Cephesi),

186

lrewn, 1 97 1 , s.299-320. Geçııılşteıı B•gtine Tlrk-Ermeni IUşkUerl, Genelkurmay Askeri Tarih ve Sıraıcjik Etili Başkanlığı Yayınlan, Ankara 1989, s.7 1 . 1• � BuK1ne . . . a.g.e., s.72. 117


Mahir GARİBOV

80

J. 600.000 olmuştur. " 1 89 Bu kayıp, Rus askeri birlikleriyle beraber hareket eden Enneni çetelerinin yaphğı katliamlar sonucu gerçekleştirilmiştir. Ermenilerin Türkiye topraklarında devlet kunna çabalan sonuçsuz ka­ lınca, Rusya'daki Şubat Devrimi ve Ekim İhtilali'nden faydalanarak faaliyet­ lerini Kafkasya'ya yöneltmişlerdir. Şunu da belirtmeliyiz ki, Rusya' da Şubat Devrimi'nden sonra hikiıniyete geçen Geçici Hilkümet ve Ekim İhtila­ li'nden sonra kurulan Sovyet yönetimi Kafkasya'da Çarlık Rusya'nın yürüt­

tüğü siyaseti devam ettirerek bölgeyi elden çıkarmak istememiş, bu amaçla da ortaya çıkan çatışmalarda Ennenileri bir maşa olarak kullanmıştır. 1 9 1 7 Mart'ında yapılan Bakü Sovyet'i Meclisi seçimlerinde Müsavat Partisi oyların % 40'nı almıştır. Komünistler ve Taşna.klar ilk etapta Milsa­ vat'ın müstakbel hakimiyetini önlemek için ittifak kurarak aksi propaganda­ ya başlamışlardır. Ortaya çıkan karışıklık sonucu Müsavat Partisi bir tecrü­ besizlik göstererek meclise kahlmama karan almış ve Bakü'de hikiıniyetin Bolşeviklere, işin perde arkasında ise Taşna.klann eline geçmesine ortam hazırlamıştır 190• 18 Mart 1 9 1 8 tarihinde Ermeni ve Ruslardan oluşmuş milletvekilleri Baki1 Sovyet'i yönetimini ele almış ve Şaumyan Bakil Sovyet'i Meclis Baş­ kanı seçilmiştir. Hikimiyeti ele geçirmek için Bolşeviklere Müsavat'ın önü­ ne geçebilecek ve onlara darbe vurabilecek güçler gerekmekteydi. Bunu da Taşna.klann silahlı güçlerini yardıma çağırarak sağlamışlardır. Bunun sonu­ cunda 1 9 1 8 yılının Mart ayı sonu ve Nisan ayı başlarında Bakil'de ve Aur­ baycan' ın diğer şehirlerinde on binlerle Türk'ün ölümüne neden olan katli­ amlar gerçekleştirilmiştir. Bakil'de fabrika ve madenlerde Kızıl Ordu 'ya gönüllüler yazılırken, çeşitli sebepler getirilerek Aurbaycan Tllrkleri kabul edilmiyor, Rus ve Er­ meniler sorgusuz üye oluyorlardı. Bu askeri oluşum ileride Müsülmanlara karşı kullanılacak, hatta Enneni çete başı Hamazasp kendi silahlı birliğini "Kızıl Ordu 'nun 3. bölüğü" adlandırmıştı 19 1 •

, .. Justin

MALEVJ, Annyansly Tragedlya 1915, (1915 Ermeni Faciası), 8akil, 1990, s.64-65. 190 Sani HAC!YEV, "a.g.m.", s.183. 191 Habip RAHIMOôLU, Lg.e., s.33.


XX. YÜZYILDA ERMEN!STAN - AZERBAYCAN• DAGLIK KARABAG SORUNU

81

Bu sırada MQslümanlann tek askeri birliği Lenkeran' da gönüllülerden oluşmuş "Dikaya Diviziya" (GöaQllü Divizyoa) olmuştur. Bu sebeple Bol­ şeviklerin ve Taşaaklana ilk darbesi bu birliğe yöneltilmiştir. Bu çatışmada Azerbaycan'da hayırseverliğiyle tanınmış Hacı Zeynalabdia Tağıyev'in oğlu da öldürülmüştür. 30 Mart'ta Şaumyan'ın emri ile Azerbaycan gönüllülerinin olduğu

"Evelina" gemisi Bakü limanında tutulmuş ve gemi komutanının karşı koy­ masına bakmayarak bütün askerlerin silahlan toplanmıştır. Müsavat Parti­ si'nin temsilcileri ile Azerbaycan askerlerin bulunduğu "Avetik" gemisi de Şaumyan'ın emri ile Ermeni silahlı birlikleri tarafından ateşe verilmiştir. Aynı gün Avakyan Astoriya Oteli'nde Taşnaklara silah dağıtımı başlanuştır. Bu günlerde S. Lalayev'in ve T. Emirov'un komutasındaki Ermeni birlikleri tarafından Şamahı'da Müslüman ahaliye karşı baskınlar düzenlenmiş ve kat­ liamlar yapılmıştır192• Salyan Karargihı 'ada yerleşen Ermeni Taşnak ordulan şehrin Müs­ lüman mahallelerine hücuma geçmiş, O l Nisan 1 9 1 8'de Azerbaycan temsil­ cileri Bakü Sovyeti'ne müdafaasız Müslümanların katliamını durdurmasını talep etmiş, ancak bu katliamlar 03 Nisan'a kadar ağır saldın şeklinde, 1 8 Nisaa ' a kadar ise çatışma halinde devam etmiştir. Yalnız Çaparidze'ain sert mQdahalesi ve onu savunan 36. Türkistan Alayı'nın ciddi destekleri ve Rus Hazar denizcilerinin Bakü Sovyeti emrinden çıkacaklan hususundaki haber­ leri sonucunda bu katliamlar durdurulmuştur. Bu sırada Müsavat Partisi'nin desteğiyle Ardahan ve Krasnavodsk askeri gemileri şehir limanlanna yana­ şarak eğer Müslümanlann katliamı durdurulmu.sa, Ermenilerin meskı1n ol­ dukları mahalleleri topa tutacaklanru bildirmişlerdir193• 1 9 1 8 Martı sonunda Ermeniler Bakü ve çevresinde yaptıklan katliam sonucu onlarca kasaba, kırk civarında Türk köyü tamamen dJğıtılmış, on binlerce Türk katledilmiş ve tutuklanmıştır. Bakü Sovyeti, Kojemyako'nun Başkanlığında bir Askeri Tahkikat Komisyonu oluşturmuş ve Müslüman ahalinin katledilmesiyle ilgili Styopa Lalayev'in aleyhinde bir raporun tan­ zimini istemiştir. Ancak Kojemyako, Lalayev'i cezalandırm� için çağırdığı

192 Boris NADJALOV, it so Vraga (Dilşmao YilzDodeo), C il, Bakll 1994, s. 57. 1 91 ADA, f. 894, l, 4.


Mahir GARİBOV

82

zaman Şaumyan buna engel olmuş "Biz zor günlerde bizimle beraber sava­ şan silahtarlarımızırı tutuklanmasına izin veremeyiz "194 yanıtını vermiştir. Şaumyan diğer komiserlerle danışmadan Hamazasp'ı Guba kasabasına göndermiştir. Bolşevik kılıfına giren Taşnak çete başı Hamazasp, Guba'da daha büyük katliam y3pmıştır. Bu birlik taluninen 2.000 kişiden ibaretti. Hamazasp kendini Guba ahalisine

"Ermeni halkının milli kahramanı " olarak

tanıtmıştır. Aynca buraya sadece düzeni sağlamak için değil, bu bölgedeki çatışmalarda ölen Ermeni askerlerinin öcünü almak için geldiğini açıkça bil­ dirmiştir. Aslında ona deniz sahilinden Şah Dağı 'na kadar olan arazide yaşa­ yan bütün Müslümanları Şirvan'da olduğu gibi yok etme ve evlerini yakıp yıkma emri verilıniştir195• 1 Nisan 1 9 1 8 tarihinde Hamazasp'ın silahlı birlikleri Guba'yı muhasa­ ra edip top ateşine hıtmuşlardı. Ermeniler sokaklarda rastladıklan insanları kadın, çoluk-çocuk, yaşlı, genç demeden acımasızca öldürmüş, bazen evlere girip ailelerin tamamını yok etmişlerdir. Çocukları anne ve babalarının göz­ leri önünde öldürerek, insanlığa sığmayan katliamlar yapmışlardır. Bunun sonucunda Guba'da genel toplam itibariyle Ermeniler 2.000 kişi kadın, ço­ luk-çocuk, yaşlı, genç katledilmiştir196• Hamazasp'ın orduları Guba'dan giderken bile demiryolunun her iki tarafında bulunan MüslD.man köylere saldırmış ve bu saldınlar sonucu 122 Türk köyü dağıtılmış, yok edilmiştir. Taşnaklann

Baş-Gyaminsk

birliği

komutanı

Yarbay

Meli.k­

Şahnazarov'un ayrı bir Ermeni tümenine gönderdiği 7 Kasım 1 9 1 8 tarihli acil damgalı raporunda bölgenin bütün köylerini bombaladıklarını, 30 Türk köyünü ele geçirdiklerini ve geri kalan 29 köyü de bombalamak amacıyla harekat izni istediğini bildirmektedir. Merkezden onay alan Taşnak birliği, Baş-Gyaminsk bölgesindeki onlarca Türk köyünü yerle bir edecek ve kadın, çocuk, yaşlı, genç yüzlerce insanı öldürecek ve varlıklarını yağmalayacaktır. Enneni Sovyet tarihçisi A.A. Lalayan ilk önce 1 936 yılında

, .. ADA, f. 1061, I, 99.

Revolyutsionnıy

"' "Doklad Çlena Çerezvunıy Sledusteıınoy Komisii Novaıskogo (FevkalAde Talıkikal Ko­ misyonu Üyesi NOVOTSKI'nio Konuşııuısı)", Azerbaycan Tarihi Senetler ve Nqrler tızere, BalcU, 1989, s.184. 1 96 ADA, f. 1061, I, 95.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

83

Vosıok dergisinin 2 ve 3. sayısında, daha sonra da 1938 yılında SSCB Bi­ limler Akademisi Tarih Enstitüsü'nlln yayın organı Jsıoriçiskoe Zapiski der­

gisinin 2. sayısında "Basar-Geçer bölgesinde Türklerin katledilmesiyle ile

ilgili " yayımladığı Taşnak raporunda insanın tüylerini ürpertecek uygulama­ lan öviine-övüne anlatmaktadır:

"Basar-Geçer 'deki Türk nüfusu ayırt etmeden imha eltim. Bazen kur­ şunlara yazık olmasın dersin ya. Bu köpeklere karşı en etkili yol, çarpışma­ dan sonra sağ kalanları toplayıp kuyuların içine tıkmak ve bir daha dünyada bulunmamaları için yukarıdan ağır kayalarla ezmek.. Ben de öyle yaptım. Bütün erkekleri, kadınları ve çocukları topladım, kuyuların içinde kayalarla ezerek hepsinin hayatına son verdim. "1 97 Taşnak birlikleri Müslüman köylerinde yaptıklan işkence yöntemleri­ nin dışında, aynca yağma da yapmaktaydılar. Bu yağmalarla Ermeni çeteleri Eımenistan'da ekonomik durumu iyileştinnek için katkıda bulunmak amacı­ nı taşıyorlardı. Bölgede MOslümanlann tllın emlakı gaspediliyordu. Bir Taş­ nak yetkilisinin Taşnak Hilkiımeti Başkanı A. Ogancanyan'a yazdığı 2 1 Ha­ ziran 1 920 tarihli mektupta şu satırlar dikkati çekmektedir.

"Zengi-Basar tarafımızdan işgal edildi. Bu ülke öyle zengin ki, bizim borçlarımızı birkaç defa kapatacak duromda. iki gündür burada görülmemiş bir yağma gerçekleştirdik. Buğdayları, arpaları, pirinçleri, semaverleri, ha­ lıları, paraları ve altınları topladık.. Maliye Bakanlığı, iki görevlisini buraya ancak dün gönderebildi. Devasa bir zenginlik elimizden gidiyor. Acele et­ memiz lazım. "1 98 Ta.şnaklar'ın yağma politikasının bir diğer örneğini Ermeni yazar G. Muradyan'ın kayıtlarından okuyoruz. O, Taşnak HiikUıneti'nin Türk köyle­ rinden yağma yapmasına hayran bir tarzda şu izlenimleri aktarmaktadır.

"Hükiımeıimizin çalışmaları sonunda bu köylerin nüfasu Ermenisıan sınırlarının dışına atıldı. Ölüm sessizliğinden şaşkına dönmüş, garip bir şe­ kilde miyavlayan ve havlayan, şaşkın sesler çıkaran birka� kedi ve ayrıca iki-üç kOpeğin kaldığı boşaltılmış köyler gördüm. Bu köylerin nüfasu arıla197 Mehmet PERİNÇEK, "Taşnak Subayının Üsderine Raporu", Aydınlık Dergls� S 951, Ankara Ekim 2005, s.16. 191 Mdııııet PERİNÇEK, "Taşııak Subayının ... a.g.m."den naklen Ermeıılltaa Devlet Arşivi, f.65.d. 1 16, y. 96.


Mahir GARİBOV

84

rında oldukça yüksek miktarda tohum, patates, buğday ve arpa bırakmışlar. HükUmet bu köylerden iki milyon pudun ıizerinde buğday ve yarım milyon pudpatates toplayabilir. "199

Taşnak Hilkı1meti, 1 9 1 8 yılında 35 yaşına kadarki bütün vatandaşlan askere çağırmış ve Türklere karşı savaş için "gönüllü" birlikler kurmuştur. Bu kararlara karşı gelenlerin ise ölümle cezalandınlacağı bildirilmiştir. Ennenilerin Kafkasya'da Müslümanlara karşı saldınlarının arttığı bir dönemde Türk askeri birliklerinin bölgeye gönderilmesi bölgede Türklere karşı yapılan Ermeni-Rus katliamının durdurulmasında önemli rol oynamış­ tır. 1.5.1.4. 1918 "Mart Katliamı"nın Gelişimi 1 9 1 7 yılında Rusya'da Bolşevik İhtilali'nin gerçekleşmesiyle beraber K.afkasya'da nasıl bir siyasi yapının oluşturulacağı tartışılırken Ermeniler bu boşluğu fırsat bilerek Azerbaycanlılara karşı yeni eylemlere başlamıştır200• 1 9 1 8 yılında Azerbaycan'ın tarih ve ekonomik mefkure merkezi olan Bakü'de cereyan eden olaylan o dönemkl Rusya'nın diğer köşeleri ile kıyas­ lamak mümkün değildir. Bu olaylar içerisinde en etkileyicisi Azerbaycan Türklere karşı yapılmış Mart katlianıı"dır. Sovyet tarihinde "iç savaş" ola­ rak nitelendirilen bu olay yeni dönem tarih çalışmalanyla gerçek siyasi ta­ nımını almaktadır. Sovyet döneminde bu olaylar genellikle ört-bas edilmiş ve açıklanması kesinlikle istenmemiştir. "

Şunu ifade etmekte yarar vardır ki, 1 920 yılı Sovyet işgalinden sonra tarih, ilk elden kaynaklar ve arşiv belgelerine dayalı olarak yazılmadığından gerçekler tam olarak yansıtılmamıştır. Mart katliamı'nın araştırılması şöyle bir kanı oluşturmaktadır: "İç savaş ", "Müsavat başkaldırısı ", "antisovyet ayaklanma " gibi kavramların tarihi gerçekle hiçbir bağı olmamış, olaylan tahrif etmek Sovyetler Birli­ ği 'nde "emperyalist tarihçilik" amacına hizmet etmiştir.

1 " Mehmet PERİNÇEK, "Taşnak Subayının ... a.g.m.", s.17. '"" Eldar AGAOôLU, "Enncnilerin Azerbaycan Topraklarını işgali Soykırım Günü" Yeni TOrldye Dergisi, Ankara, 2002, s. I 03 1 .

ve

Azerbaycanlıların


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAô SORUNU

85

Nasıl otmuş da, Türltlere oranla azınlıkta kalan Ermeniler böyle ey­ lemleri ve kattiamlan gerçekleştirebitrnişlerdir? i şte bu soruyu yanıtlayabil­ memiz için o dönemdeki siyasi gelişmeler üzerinde aynntılı bir şekilde dur­ mamız gerekmektedir. 1 9 1 7 yılında Rusya'da Şubat Devrimi'nin gerçekleşmesiyle yeni tarihi ve siyasi bir dönem başlamış, devrimin zaferi Rusya'nın diğer bölgelerinde olduğu gibi Katkasya'da da siyasi gelişmeleri hızlandırmıştır. Toplumun çeşitli kesimlerini kapsayan siyasi örgütler oluşturulmuş, gizli faaliyetlerde bulunan örgütler açık faaliyete geçmişlerdir. Azerbaycan'da milli harekatın önderliğini yapan Müsavat Partisi çok kısa bir süre içinde Azerbaycan 'ın en nilfuzlu siyasi örgiltilne çevrilmiştir. 22 Ekim 1917'de Baki! Sovyeti'ne ya­ °1 pılan seçimlerde oylann %40'nı toplaması bunun bariz bir kanıtıdır2 • Kendisini

"emekçi sınıfın temsilcileri " ilan eden Bolşevikler, Baki!

gibi çok kanşık nüfus yapısına sahip sanayi kentinde oylann sadece %15'ni kazanmışlardır. Bu oylann da büyük çoğunluğu Ruslara ait olmuştur. 24 Ekim'de Rusya Komünist Partisi seçimlerde yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla seçim sonuçlarını kabullenmemiş, fakat Müsavat ve diğer demok­ ratik partiler Baki! Sovyeti'ne girmeyeceklerini ilan etmelerinin ardından Sosyal Devrimciler ve Bolşevikler bir Yürütme Komitesi oluşıurmuşlardı 202 • Çarlık Rusya'daki Ekim i htilali Bakil'de Bolşevikleri daha da aktifleş­ tirmiştir. Ekim'in 26 ve 27'de yapılan oturumlarda Bolşeviklerin tüm iktida­ nn Sovyetlere teslim etme, Petrograt'taki olaylan savunma ve Lenin' in baş­ kanlığındaki Halk Komiserleri Sovyeti'ni tanıma yönündeki tal�pleri Baki! İşçi ve Askeri Vekilleri Sovyeti'nce geri çevrilmiştir. Fakat Bolşevikler on­ lann yanında yer alan bir sıra maden - fabrika komisyonlannın, ordu komite delegelerinin katılımıyla yeniden toplanarak 2 Kasım'da Baki! Sovyeti'nin konferansında Bakü' de Sovyet hakimiyetinin kurulduğunu ilan etmişlerdir. 203 Böylece Yürütme Kornitesi'nin başkanlığına Şaumyan getirilrniştir . Ekim İhtilali'nden sonra Rusya'da yasal hükumeti oluşturacak Kurucu Meclis'e seçimlerin yapılmasına kadarki dönem için Kafkasya'm � siyasal ve 201

Alesker ALESKERLI, "a.g.m.", s.32. s.57. 202 Mine Bala MEHMETZADE, MUli Aurbaycan ... a.g.e., 203 Teudezs Sw!ETOCHOWSKl, a.g.e., s.73.


Mahir GARİBOV

86

sosyal örgütleri i l Kasım 1 9 1 7 'de Tiflis'te toplanarak bölgenin Geçici Hilkfuneti olan Kafkasya Komiserliği 'ni oluşturmuşlardır. 26 - 28 Kasım 1 9 1 7'de Kurucu Meclis seçimlerinde de büyilk başarı sağlanuş Müsavat Partisi 1 O mebus hakkı kazanırken, Bolşevikler sadece 1 mebus hakkı elde etmişlerdir°'. Bu durumda Bolşevikler kendi çıkarlanna uygun bir seçim yasası çıkartarak yeni seçimler yapmış ve bu seçim sonucu­ na göre Bolşevik ve Taşnaklar üstünlük kazanmışlardı. Aynca, Şaumyan'ın önerisiyle Bakü Sovyeti'nin Yürütme Kunılu'nun sadece Komünist Parti mensuplarından oluşacağı karan alınmıştır. Müsavat Partisi ise Azerbaycan karşıtı bir kurumda yer almayacağını açıkca beyan etmiştir. Böylece, Azerbaycanlılara karşı bir soykınm uygulaması hazırlıkları­ na başlanılmıştır. Taşnaklar ve Bolşevikler bunun gerçekleştirilmesi için çe­ şitli yöntemler düşünmüşlerdi. Bolşevikler Balcü 'nün idaresinde esas mevki­ leri Ermenilerin yetkisine bırakmış, Aralık 1 9 1 7 'de Ermeni Korganov'un başkanlığında Askeri Devrimci Komite Tiflis'ten Bakü 'ye getirilmiş, Ocak 1 9 1 8'de Kızıl Muhafız Alayı ve Hazar Donanması Şaumyan yönetimindeki Bakü Sovyeti 'nin emrine tabi tutulmuştur. Ermeni

Taşnaksütyun Partisi

mensupları olan; Bakü Sovyeti Kızıl Ordu Genelkurmay Başkanı Avetisyan, 3. Bölük Komutanı Hamazasp Srvandzyan, Kızıl Muhafız Alayı Genel Ko­ mutanı Çarlık Rusya Ordusu Albayı Kazarov da bu partinin denetimi altında bulunmaktaydı205• 1. Dünya Savaşı sonlarında Kafkasya'nın Hristiyan nüfusu maksatlı olarak silahlandınlmışhr. Mart soykınmı öncesinde Rusya Milli Şılrası'nın Kafkasya' da Hristiyan nüfusuna müracaatı yayınlanmıştır. Müracaatta 1 1 Mart'tan 18 Marta kadar olan sürede 19-25 yaş arası bütün Rus gençlerinin seferberliğe alındığı belirtilmiştir. Bu seferberlik 3 1 Mart'ta kadar devam etmiştiro6. Kafkasya Cephesi'nin kapanması sonucu geri dönen Rus birlikle­ ri silah ve cephanelerini çok ucuz fiyata Molokanlara ve özellikle de Ermeni­ lere satmışlardı. Ülkelerinde istikbal görmediklerinden onların çoğu kann tokluğuna Bakü'de kalmayı tercih ediyorlardı. Stepan Şaumyan ve ekibi Türk nüfusuna karşı bu askeri güçlerden çok ustaca yararlanmışlardır. 204 HOseyin BAYKARA, Lg.e., s.22S.

'°' Alesker ALESKERLL "a.g.m.", s.32. '°' ASPbmA, f, 276, 1. 7, iş. 212, v. 1 .


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN• DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

87

Bu dönemde Ermeniler Osmanlı Devleti'nin Erzurum vilayetinin Ye­ şilyayla köyünde 3.000 Tilrk'ii katletmişlerdi.:ZO'.

Artık Mart ayı başlannda Bakü'de 20.000 kişilik Taşnak - Bolşevik ordusu toplanmış, Sovyet Rusya tarafından her türlü silahla donatılmış Bakü Sovyeti orduları herhangi bir saldın için tam hazır hile getirilmiştir2°8• An­ tant ordusu uzakta olduğu için Ermeniler amaçlanna Bolşeviklerin yardımıy­ la ulaşmak istiyorlardı. Onların bu tutumu hakkında Neriman Nerimanov şunları yazmıştır:

"Büyük Ermenisıan " hiilyalannı gerçekleştirmek için Taş­

naklar her türlü maske giymeye hazırlardı. Golits'in devrinde onlar kendile­ rini devrimci parti olarak görüyorlardı, sonra Vorontsov-Taşkov'un ayakla­ nnı öperek devrim karşıtı cepheye geçmişlerdi. Katkasya'da Sovyet hakimi­ yeti kurulduğu zaman Taşnaklar hemen maskelerini çıkanp bu kez Bolşevik maskesi giymişlerdi. "209 Müslümanlar Bakü Sovyeti 'nin saldırgan tutumu karşısında sabret­ mekten başka çare bulamıyorlardı. Müsavatçılar silahlı çatışmaya yol ver­ memek, en azından onu biraz enelemek, sivil halkın özellikle yaşlıların, ço­ cukların ve kadınların şehir dışına çıkmalarını sağlamak için zaman kazan­ mak istiyorlardı. Sovyetin emriyle Man'ın 24'de Lenkeran'a gitmek için Bakii limanındaki

"Evefino " gemisine binmekte olan Müslüman Süvari

Alayı askerlerinin silahlarının alınması bardağı taşıran son damla olmuştur. Şehirde binlerce iyi silahlanmış Ermeni serbestçe gezip dolaştığı halde, Müs­ lümanların birkaç yüzü bulan asker ve subaylannın silahlan ellerinden alın­ mıştır. Şehir ahalisi bu olaya geçe siperler hazırlayarak ve enesi gün cami­ lerde protesto toplantıları yaparak itiraz etmişlerdi. Halle el kon•ılan silahla­ nn geri iade edilmesini talep etmiş ve Bolşevikler bu talebin yerine getirile­ ceği konusunda yalan vaatlerde bulunmuşlardı. Mart'ıo 30'da saldınlan yönetmek için Bakü Sovyeti'nin Devrimci Savunma Komitesi kurulmuş ve bu komiteye Şaumyan, Korganov, Suhart­ sev gibi üyelerin yanı sıra Saakyan, Yolçiyan da faal şekilde katılmışlardır.

''" Enver KONUKÇU, Ermeallerln Yeşllyıyla'dakl Tnrk Soylunmı (11-12 Mut 1918), Aııkara, 1 990, s. 1 7.

"" Abd1lllıal1lk ÇAY, "a.g.DL", s.243. ,.. ASPIHDA, f, 609, 1. 1, if. 42, v. 16.


Mahir GARIBOV

88

Komitenin emriyle Taşnaksiltyun'dan olan Martikyan Bolşevik bölüğün ko­ mutanlığına atanmıştır210• Böylece, Ermenilerin geniş çaplı saldırılan için fırsat yaranmış, Bol­ şevikler Müslümanlar tarafından Bakü Sovyeti süvari birliğine saldın yapıl­ dığı haberini yayarak ağır silahlarla saldırıya geçmişlerdi. Hazar Donanma­ sı 'odan şehrin Müslümanlar yaşayan mahallelerine açılan top ateşlerince çok sayıda sivil Azerbaycan Türkü hayatını kaybetmiştir. Silahsız veya kötil si­ lahlanmış Müslüman ahalinin bu kadar güçlü silahlanmış ve iyi organize edilmiş Rus ve Ermeni Taşnak ordulanna karşı koyması imkinsızdı. Savaşı sürdürmenin fazla insan kaybına yol açacağını düşünen Müsavatçılar ateşkes talebinde bulunmuştur. Devrimci Sawnma Komitesi talep ettiği şartlann (Bakü Sovyeıi hakimiyetini kayıtsız - şartsız kabul etme ve emirlerini uygu­ lama, Müslüman süvari alayın ve diğer Müslüman birliklerin geri çekilmesi, Bakü - Tiflis ve Bakü Petrovsk demiryolu hatlannın yeniden açılması) kabul edileceği takdirde ateşkes ilan edebileceğine dair ültimatom verıniştir2 1 1 • Müsavatçılar bu savaşın büyümemesi için bu şartlan kabul etmiş ve bunun gereği olarak şehri terk etmişlerdir. İşte gerçek trajedi bundan sorıra başla­ mıştır. Ermeniler silahsız ve savunmasız Müslüman ahali ilzerinde bir soykı­ nm gerçekleştirmişlerdir. Artık Rus ve Ermeni Taşnak ordulan sawnmasız Müslümanları katlediyor, evleri yağmalıyor, her yeri yakıp yıkıyorlardı. Kulna isimli bir yabancı misafir gördüklerini şöyle anlatıruştır. "An­ cak Müslümanlarla mesk:Un olan mahallelere giren Ermeniler halla öldürü­ yor. şimşirle parçalayarak süngülerle delik deşik ediyor, evleri yakıyor ve . çocukları yanan evlere atıp diri-diri yakıyor, üç-dört günlük süt emen be­ bekleri süngülere takıyorlardı. Bu olaylardan birkaç gün sonra bir çukurdan çıkartılan 87 Müslüman cesedin karınları yırtılmış, kulakları, burunları ve diğer uzuvları kesilmiştir. Bunlar çocuklara acımadık/arı gibi ihtiyar insan­ lara da acımıyorlardı. "2 1 2 Bu olaylarla ilgili Çarlık Rusya'nın yerli memurları tarafından tutul­ muş raporların birinde deniliyordu. "Nikola sokağı boyunca saldırıya geçen

Ermenilere Ermeni aydınları önderlik ediyorlardı. Böyle birliklerden biri ııo ADA, f. 894, I, 4, v 1-S. 211 ADA, f. 970, I , S, v 1-3. 2 12 ASPIBDA, f, 278, 1.3, iş 12, v. 4.


XX. YÜZVILDA ERMEN!STAN - AZERBAYCAN' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

89

Müslümanlar yaşayan evlerden birine girerek sekiz kadın ve çocuğu kurşuna dizmiş ve yakııkları "Dağıstan " otelinin alevleri içine atmışlardı. "213 Güney Azerbaycan Türklerinden Mir Cafer Pişeveri hatıratında şöyle i fade ediyordu: "Ben Mart 1918 'de Taşnakların vahşiliklerini, günahsız adamların öldürülüp, cesetlerin yakılmasını kendi gözlerimle gördüm. Bu feci olaylar Ermeni vandalizmi ve nefret edilecek bir harekeııi. "214 Azerbaycan devlet adarnlanndan Neriman Nerimanov önsezilerinin korkunç bir şekilde gerçekleştiğine tanık olmuştur. Bu olaylan tanımlarken sadece Taşnaklara olan öfkesini açığa vurmuyor, aynı zamanda Müslümanla­ ra karşı Bolşevik-Taşnak ittifakı konusundaki düşüncelerini de açıklıyordu: "'Bolşevik olan bir Müslüman 'a dahi aman verilmedi. Taşıraklar, Bolşevikli­ ğinizi tanımayız, öncelikle Müslümansınız, bu yeterli diyorlardı. Onlar dost­ ça davrananları öldürdüler, evleri soyup soğana çevirdiler... Bolşevik adı altında Müslümanlara karşı her türlü cinayeti işlediler, öyle ki, değil erkek­ ler, hamile kadınlar dahi bunlardan canlarını kurtaramadılar. "21s Bu katliam sırasında İslam ve Türk kültüıilne dair tarihi abidelerin mahvedilmesi ise Ermeni aydınların tahriki ile yapılmıştır. Üç gün içinde on binden fazla insan öldürülmüş, Türk Müessesat-ı milliyesi olan "İsmdilliye" binası, "Açık Söz ", "Kaspi" yayın evleri ateşe verilerek yakılmış, Bakü'nün en büyük camii top mermileri ile delik deşik edilmiştir. Türk gençlerinin eği­ timini sağlayan, halk arasında Türk Yurdu veya Türk Ocağı olarak tanınan "İsmdilliye"nin yakılması, Doğu ve Batı medeniyet köprüsünün yakılması, Mart olaylarında yapılan en ağır cinayetlerden biriydi. Sovyetler döneminde Bakü'de yapılan Türk soykırımının '·iç savaş " adlandırılması ve katledilenlerin sayısının azaltılması yolunda çaba harcayan Stepan Şaumyan 1 3 Nisanda Moskova'ya Rusya Halk Komiserleri Sovye­ ti'ne gönderdiği raporda şöyle yazılmıştır: "Üç gün - 30-31 Mart ve .' Ni­ san 'da Bakü 'de şiddetli savaş oldu. Sovyel ordusu. bizim oluşturduğumuz Ulusal Kızıl Ordu, Kızıl Donanma ve Ermeni Milli ordusu Müsavat Parti"' ADA. f. 894, 3, I, v 1. 2" Mir Cafer PIŞEVERI, Seçllııı.lf Eserleri, Baktl, 1984, s.68. 211 Tcudezs SWİETOCHOWSK.l, ı.g.e., s.160.


90

Mahir GARİBOV

si 'nin liderlik ettiği Müslüman "Dikaya Diviziya "(Gönüllü Alay) 'sı ve silah­ lı Müslüman eşkıyasıyla savaştılar. Biz savaşta güzel sonuçlar elde ettik. Düşman tamamen dağıtıldı... Her iki taraftan öldürülen/erin sayısı 3. 000 'den fazladır. Eğer Müslüman-Türk Müsavatçı/ar galip olsalardı, Bakü Azerbaycan 'ın başkenti ilan edilecek, Kafkasya Rusya için kaybedilmiş ola­ cak ve bütün gayri Müslimler katliama maruz ka/acaktı."216 Mart soykırımından bir yıl sonra Ermeniler, bu olayı Bolşeviklerle Milslilmanlar arasında cereyan eden hfilcimiyet mücadelesi olarak kamuoyu­ na sunmuşlardır. 1 9 1 9 yılı sonbaharında ABD tarafından Bakü'ye gönderilen General Harbord'a sunulan raporda Ermeni Yepiskoposu Bagrat Ermenilerin Mart olaylarında iştirakini inkar etmiş ve Mart olaylan sırasında ölen 1 000 kişiden 300'ilnün Ermeni ve Rus olduğunu iddia etmiştir2 1 7• Rus ve Ermeni Taşnak ordularının bu katliamları 03 Nisan tarihine dek ağır saldın şeklinde, 1 8 Nisana dek ise çatışma şeklinde devam etmiştir. 25 Nisan 1 9 1 8' de oluşturulmuş Halk Komiserleri Sovyeti de aslında Bolşe­

vik-Taşnak birliğinin yilriltrne organı olmuştur. 26 Nisan'da tüm Ermeni si­ lahlı birlikleri "çokuluslu kuwetler" adı altında kınnızı orduya dahil edil­ mişlerdir. 22 Mayıs'ta Korganov Moskova'ya gönderdiği resmi yazıda gös­ teriyordu; "Komüne Ordusu 'nun sayı 18.000 'dir. Askerlerin büyük bir kısmı

1.000 civarında, subayların ise neredeyse tümü Ermenilerdir. "218

Bakü'de bulunan İngiltere konsolosu Mc. Donell bu olaylarla ilgili şunları yazıyordu: "... Şehirde Müslüman cesetlerinden başka Müslüman yoktu. " 2 1 9 Ermenilerin Azerbaycan 'da yaptıkları soyk.ınmın arkasında büyük bir amaç vardı. Azerbaycan'ın Versay Konferansı'na sunduğu raporda bu husus şöyle yer almıştır: "Mart ayında Türk-Müslüman soykırımını yapan

Ermeniler Bakü 'yü yerli nüfustan temizlemek, Bakü 'nün servetini sahiplen­ mek ve son olarak da Bakü 'yü Ermenisıan toprağı ilan etmek istiyorlardı. "220 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Ermeni kitap ve gazetelerinde Ermenilerin Ba216 217 21 1 2 19

zıo

Stepban ŞAUMYAN, Seç1Jm1ş Eserler!, Baki!, C U, 1978, s.259. ASPİHDA, f. 276, 9, 3, v. 25. Vagif ARZUMANLI ve diAerleri, 1918'ci il Katliam� Bakil 1995, s.36. Cemil HASANOV, "1918 Yılı İlkbahan: Azeıbaycaıı 'da Etmeni TerOrizıııi ve Tllik­ MllslOman Soykınmı", Meslek Hayatmm 25. Yılında Pror. Dr. Abclllal lh uk M. ÇAY

Arm•l•nı. Aukara, 1998, C 1, s.528. ASPİHDA, f.276, I. 2, iş.20, v. 18-19.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÖLIK KARABAC SORUNU

91

kil 'yü 1. Dünya Savaşı sırasında aldıklan ve bu yüzden de Bakil'nün onlara ait olduğu açık bir şekilde ifade edilmekteydi. O zamanlar Bakil•de yaşayan Bolşevik Blywnin hatuabnda Ermeni Taşnaklan'nın 1 9 1 8 yılı ilkbahannda şehirde 20.000 fakir MllslOrnan nüfusu katlettiklerini yazınışıır22'. 1918 yılı Mart olaylan siyasi ve milli nitelikte olmuştur. Bu olaylarla

"Şaumyan tarafın­ dan Bakü 'de yapılan olaylar Petrograd ve Moskova olaylarına benzemiyor. Orada sınıflar arası bir savaş, burada ise sınıflar arası savaş adı altında milli koıliam yapılıyor. Taşnaklar intikom alıyorlar... Martın 18 'den 20 'ne kadar Bakü 'de Müslümanlara yapılan katliamlar Azerbaycanfikrini taşıyan­ . ları, muhtariyet ve bağımsızlık ülküsü ile yaşayanları mahvetmek için yapıl­ mıştır. "222 ilgili olarak Mehmet Emin Resulzade şunlan yazmıştır:

Bu soykınm coğrafi açıdan Bakü ile sınırlı kalmamış, 1 9 1 8 yılı Eyini ayına dek Şarnahı, Guba-Haçmaz, Lenkaran, Kllrdemir, Hacıkabul, Zenge­ zur, Karabağ ve Salyan'da da devam etmiştir. Ermenilerin 1 9 1 8 yılı Man ve Nisan aylannda Şamahı ve ona bağlı köylerde yaptıktan katliamlan kanıtlayan çok sayıda arşiv belgeleri bulun­ maktadır. Bu belgeler arasında 22 Kasım 1 9 1 8 'de Azerbaycan Halk Cumhu­ riyeti tarafından oluşturulmuş Fevkalade Soruşturma Kurulu'nun Başkanı Hasmemınedov Azerbaycan Cumhuriyeti Adliye Başkanı'na Şamahı şehrin­ de ve ona bağlı köyler de Türk ahali üzerinde Ermeni kaıliamlan ve cinayet­ leri hakkında bildirisi22\ adı geçen komisyon üyelerinden Aleksandr No­ vatski'nin bununla ilgili Komisyon Başkanı'na bildirisi224, bu işlerde suçlu bulunan şahıslann cinayete sevk edilmesi hakkında Fevkalade Sor:ışturma Kurulu'nun 12 Temmuz 1 9 1 9 tarihli karan225 yer almaktadır. Burada belirtmemiz gereken bir husus da vardır ki, Ermenilerin 29 Mart- O l Nisan t 9 1 8'de Bakü'de Türklere karşı gerçekleştirdiği soykırımı gizlemek amacıyla Sovyet döneminde Azerbaycan Devlet Arşivi'nden ou belgelerin

bir kısnu yok edilmiştir. 1961 yılında Azerbaycan arşivlerinde

"' ASPbmA, f. 277, 2, 27.

"' 1ıtıkıaJ Gazetesi, 3 1 Man 1919. ın

ASPbmA, f. 277, 1. 2, iş. 16, v. 9-14; ADA, f. 894, 2, 48. "' ADA, f. 1061, 1. 95, v. 1-8. "' ADA, f. 1061, 1, 105.


Mahir GARİBOV

92

belgelerin Rusça 'ya çevrilmesi sırasında, Ermeni asıllı kişilerin arşivlerde çalıştığını göz önünde bulundurursak, birçok belgelerin kasıtlı olarak ortadan kaldınldığını söyleyebiliriz. Azerbaycan Halle Cumhuriyeti'nin 29 Mart - Ol Nisan 1 9 1 8'de Ermenilerin Bakü'de yaptığı soykırımı araştırmak için

ku­

rulmuş olan Fevkalade Soruşturma Kumlu'nun hazırlamış olduğu binlerce sayfalık dosyada belge ve derlediği pek çok fotoğraftan bugün sadece birkaç sayfa kalmaktadır226• Şamahı şehri ve ona bağlı etraf bölgelerde Ermeniler tarafından yapı­ lan katliamlar hakkında 7 cilt, 925 sayfadan oluşan araştırma belgeleri Er­ menilerin cinayetleri ve katliamlan hakkında teferruatıyla bilgi vermekte­ dir227. Adı geçen komisyon tarafından tutulan raporlara göre daha Ocak ayında Bakü Sovyeti Meclisi tarafından 15 araba silah. Mart ayı ortalarında ise 60 araba silah ve 2.000 Ermeni askeri Şamahı'ya gönderilmiştir. Şama­ hı'da üstünlüğü ele geçiren Ermeniler burada Azerbaycan Türkleri 'nin böl­ geyi terk etmesini talep etmişlerdir. Ermeni ordulannı Şaumyan'ın yardımcı­ lan ve onlardan bizzat talimat alan Styopa Lalayan yönetmiştir. Ermeni as­ kerlerinin başında Şarnahı 'ya gelen Lalayan ilk olarak Türk yaşlı, kadın ve çocuklann yerleştirdikleri mescidin kuşatılması, sokağa çıkanlan kurşuna dizilmesi ve camilerin yakılması emrini vermiştir228• Bu durum Azerbaycan arşivlerinde şöyle belirtilmiştir: "Çocuk ve kadınların büyük çoğunluğu mes­ citte saklandı. Hoca Molla Caferkulu öldürüldü. Herkes saygın bir kişi olan bu şahsa hiçbir şey yapılmayacağını, ona el kaldırılmayacağını zannediyor­ du. Ama Ermeniler mescide girerek Molla Caferkulu 'yu buldular, omın göz­ lerini çıkardılar, dilini, burnunu ve kulaklarını kestiler, yüzünün ve kafasının derisini soydular ve sonra onu kurşuna dizdiler. Molla Caferkulu 'nun evin­ de ve mescitte bulunan bütiin kadınlar öldürüldü. "229 Birkaç gün içinde Şa­ mahı 'nın Müslüman ahalisi katliama maruz kalmış, Mart ayı sonunda Şama­ hı'nın 58 köyü Bakü Sovyeti'nin Ermeni ordusu tarafından dağıtılmıştır. Yaklaşık sekiz bine yalcın insan öldOrOlmüştilr ki, bunlardan da 1 .653 'ü ka-

"" ADA, f. 1061, 1, 99. 227 ADA, f. 1 06 1 , l, 4 1 . 221 ADA. f. 1061, ! , 99. 229 ADA. f. 1061, l , 99, v. 3- 8.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU dın, 965'i

çocuk olmuştur. Şamahı'da yerli

91

Müslüman nüfusun maddi zaran

ise o zaman.ki fiyatlarla 1 milyar Ruble' den fazla olmuştur. Kanlı olaylar yaşamış olan Şamahı şehri uzun süre bu facianın etki­ sini üzerinden atlatamamış ve 1918 yılında 15.000 nüfusa sahip Şamahı'nın

(% 80'den çoğu Tllrk'tü) 1921 yılında nüfusu 1701'e düşmüştür230• Azeıtıaycan'ın diğer bölgesi olan Guba kazasına gönderilen silahlı bir­ liğe Şaumyan'dan özel yetki alan Hamazasp Srvandyan komutanlık etmiştir. Nisan ayında bu bölgenin 122 Müslüman köyll dağıtılmış, yüzlerce Türk ve Lezgi katledilmiştir. Hamazasp'ın çetesi bölgedeki tüm camileri dağıtmış ve halkın gözll önünde Kur'an-ı Kerim'i yakmıştır. Gökçay, Kürdemir, Salyan ve Lenkeran bölgeleri de Ermeni silahlı birlikleri tarafından yakılıp-yıkılmış ve yerli ahali ciddi zarara uğratılmıştır211• Azeıtıaycan Halk Cumhuriyeti Hükıimeti'nin 1 5 Temmuz 1 9 1 8 yı­ lında kurduğu Olağanüstü Araştırma Komisyonu212 aynı yılın Nisan ve Ma­ yıs aylarında Guba şehri ve çevre köylerinde de Ermenilerin yaptıklan katli­ amlar hakkında çok sayıda bilgiler elde etmiştir. 5 ciltten oluşan bu mater­ yaller arasında zarar görenlerin ve tanık ifadelerinin protokolleri, Guba şeh­ rinde yakılarak dağıtılmış evlerin ve dükkanlann raporları, Olağanüstü Araş­ tırma Komisyonu üyesi Navotski ve diğer şahısların sunduğu bildiriler, şeh­ rin maddi zararının listeleri vb. yer almıştır231. ·

Ermenilerin yaşamadığı veya parmakla sayıldığı Guba şehrinde bu

tür olaylar nasıl meydana geldi? Sivil insanlara karşı neden katliamlar yapıl­ dı? Bu soruya yanıt aradığımızda şu gerçekler ortaya çıkmaktadır. . önce şunu kaydetmemizde yarar var ki, Olağanüstü Araştırma Ko­ misyonu üyesi Navotski, Guba şehir reisi Alibeyov'a olaylara aydınlık ge­ tirmesiyle ilgili mektup göndermiştir. Alibeyov ise 12 Aralık 1 918 tarihli cevap mektubunda Guba şehrinin Ermeni Taşnak ordusu tarafından dağııı:­ masından önce şehirde yaklaşık 20.000 insanın ve 10.000'e yakın evin oldu­ ğunu bildirmiştir. Mektupta Taşnakların Guba şehrine saldınlannın 1 Mayıs

>Jo

ASPİHDA, f. 277, 2, t6. 231 ADA, f. 1061, I, 97. '" ASPİHDA, f. 277, 2, 27. m ADA, f. 1061, 1, 95-98.


Mahir GAJllBOV

94

1 9 1 8 yılında başladığı ve bu saldınlann dokuz gilıı devam ettiği, 2.000' e yakın evin tamamen yakıldığı gösterilmiştir™. Guba 'ya Ermeni saldınlannm birinci ve ikiaci gilııil 1 .0 1 2 sivil Azerbaycanlı katledilmiştir. insanlar dışarı çıkamaz olmuştur. Üçilacil güa Guba şehir reisi Alibeyov şehir temsilcileri adıadan Ermeni Taşnak ordusu komutaalarından Hamazasp'a giderek sokak ve evlerde buluaaıı cesetlerin defnedilmesine izin verilmesini talep ebniştir. Hamazasp ise bundan imtina ederek cami yanmdaki meydana topla­ nan Müslilmanlara hitaben:

"Ben Erzurumluyum. Uzun süre Türklerle savaş­ tım ve Ermeni menafi/erinin savunucusuyum. Ben Sovyet Hükümeti tarafın­ dan ceza birlikleri ile buraya sizden iki hafta önce burada öldürülmüş Er­ menilerin intikamını almak için gönderildim. {O, elini topların bulunduğu dağa doğru tutarak) sizin acı günleriniz ben o dağa kalktıkıan sonra başla­ yacak. Yarın ben o dağa çıktıktan sonra şehri dağıtacak ve mahvedeceğim. Şu anda benim Didak ve Alpan köylerinde savaşlarım devam etmektedir. Sonra diğer kOylere geçerek siz Türkleri ateşe atacak ve Şahdağ 'a ulaşaca­ ğım. O zaman Ermenileri öldürmenin ne anlama geldiğini anlamış olursu­ nuz. Ben buraya düzen oluşturmak ı•e Sovyet hdkimiyetini kurmak için değil, öldürülmüş Ermenilerin intikamını almak için geldim. "235 Arşiv belgelerinde ve Navotski'nin venniş olduğu bilgilerde Hama­ zasp ordusu tarafından Guba'ya bağlı 122 Müslüman Türk köyünila yakıldı­ ğı ve mahvedildiği gösterilmektedir. Bu köyler dağıtıldığı ve yakıldığı

za­

man 60 Azerbaycanlı, kadın ve çocuk öldürülmüş, 53 kişi yaralanmıştır236. Ennenilerin Guba'da yaptıkları katliamlarla ilgili

olarak Alibeyov

şunları da yazıyordu:

"Ermeniler şehri terk ettikten sonra ben şehre değen maddi zaran değerlendirdim ve aynı zamanda 2.000'e yakın Müslüman Türk 'ün, kadın ve çocukların katledildiklerini gördüm. "237 Novatski de Ali­ beyov'un bilgilerine dayanarak katledilmiş Azerbaycan Türkleri'ain sayısı­ nın 2000'e yakıa olduğuııu yazmaktaydı238•

2" ADA, f. 1061, 1, 9S, v. 1-2. "' ADA, f. 1061, 1, 96, v. JS-36. 216 ADA, f. 1061, 1, 96, v. 8. m ADA. f. 1061, 1, 97. 218 ADA. f. 1061, 1, 96, v. 6.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN' DAÔL!K KARABAÔ SORUNU

9S

Guba şehrinde ve ona bağlı köylerde yapmış olduklan katliamlara göre Olağaniistü Araştırma Komisyonu taıııfından Hamazasp'ın, onun yar­ dımcıları Nikolay'ın, komiser Venuntsa'nın, Hartun Hayrapetov'un, Ava­ kov'un ve Emircanyan'ın cinayete sevk edilmesi için soruşturma başlatılmış ve mahkemeye gönderilmiştir. Ama 27 Nisan 1 920 tarihinde Azerbaycan Halk Cumhuriyeti 'ne son verilince kabul edilmiş biltün kararlar, 1 O Ekim 1920 tarihinde Bolşevik Hllkfuneti Sorgulama Komisyonu tarafından iptal edilmiştir'-39. Azerbaycan'da Mart-Nisan aylarında kitlesel katliam yaparak Sakil şehrinde galibiyet elde eden Ermenilerin amacı Gence'ye saldırarak bütün Azerbaycan'ı işgal etmekti. Bakü, Şamahı, Kürdeınir, Salyan, Guba, Lenke­ ran

işgal edildikten sonra işgalcilerin hedefi Gence'ydi. Onlar bu kez Kara­

bağ Ermenileri ile anlaşarak kuwetlerini birleştirip Gence 'ye saldırmaya hazırlaruyorlardı. Bunu Şawnyan Halk Komiserleri Meclisi'ine gönderdiği raporda itiraf etmektedir240. Onun planı gereği Sovyet ordusu Yevlah Köpıil­ sil 'nü ele geçirerek Kura (Kür) Nehri boyunda savunma hanı tunuktan sonra Gence'ye yüıümek ve daha sonra diğer yerlerde Ermeni ayaklanmalannı yapmaktı. Ama 1 9 1 8 yılı Mayıs ayında Azerbaycan Halk Cumhuriyeti 'nin kurulması, milli devletçiliğin kalkması, Azerbaycan'ın arazi biltilnlüğil uğ­ runda ölüm-dirim mücadelesinin başlaması işgalcilerin bütün planlannı bozmuştur. Böylece, 1 9 1 8 Ağustos'unda Azerbaycan Hükılmeti'nin oluştur­ duğu Fevkalade Soruşturma Kurulu'ndaki belgelere göre 1 9 1 8 yılı Mart­ Nisan aylarında Taşnaksutyun ve diğer Ermeni milli partilerine bağlı çeteler BakO, Şarnahı, Gökçay, Kürdemir, Salyan, Hacıkabul, Lenkeran'da yaşayan yerli Türk nüfusu katletmişlerdir4ı. Ermeni ve ·Rus askerlerinin 3 1 Mart - 1 Nisan 1 9 1 8 tarihlerinde Bakü ve Azerbaycan'ın diğer şehirlerinde yaptıklan katliamlar,

XX. yüzyıl :a­

rihinde insanlığa karşı yapılmış en büyük vahşetlerden biriydi. 1 9 1 8 Mart katliamı, körüklenen Ermeni şovenizminin doruk noktası, soykınm boyutudur.

239

ADA, f. 1061, � 96, v. 13. "" ADA, f. 1061, � 2, v. 2-10. ,., ADA, f. 1061, 1. 1, iş. 1 12.


Mahir GARİBOV

96

İşte bütün bu haksızlıklann devamında Ermeni Taşnaklan ileri silr­ dllkleri toprak iddialarıyla tekrar 1 988 yılından başlayarak binlerce suçsuz Azerbaycanlıyı katletmiş, bir milyondan fazla Türkü evsiz-yurtsuz bırakmış­ lardır. 3 1 Mart-O l Nisan 1 9 1 8 tarihi Ermenilerin Azerbaycan Türkleri'ne karşı yaptığı soykırım günüdür. 26 Mart 1998'de Azerbaycan Cumhurbaşka­ nı Haydar Aliyev 3 1 Mart tarihinin Azerbaycanda

"Soykırım Günü" olarak

kabul edilmesiyle ilgili kararname imzalamış ve her yıl bu tarihin soykırım günil olarak ülke çapında anılması uygun görülmüştür. 242 Yakın tarihte Azerbaycan' ın yaşadığı milli facialar, tarihten ibret edinerek geleceğin bu­ günden düşünülmesini gerektirmektedir. Yakın dönemin bu yeni katliarnla­ nnı ilerideki sayfalarda aynntılı olarak ele alacağız. 1 .6.

AZERBAYCAN HALK CUMHURİYETİ'NİN DoGUŞU

(1918 - 1920) Maveray-ı Kafkasya Cumhuriyeti ilç ayn cumhuriyetin ortaya çıkma­ sıyla ömrünü tamamlamıştır. Maveray-ı KaOcasya Cumhuriyeti 'nin dağılma­ sından sonra Azerbaycan temsilcileri 27 Mayıs 1 9 1 8'de toplanarak durumu gözden geçirdiler ve sonunda Azerbaycan Milli Şürası 'nı kurdular. Azerbay­ can tarihinde çok önem taşıyan bu hadise, Azerbaycan milli tarihinin zafere dönüştüğü yıllardır. Bu zafer, Türk - lslarn dünyasında ilk defa cumhuriyet devlet idaresinin oluşturulması ve uzun yıllardan beri kaybedilmiş bağımsız­ lığın yeniden tesis edilmesi anlamına geliyordu. Milli Şura başkanlığında Türk Adem-i Merkeziyet Halk Partisi - Mü­ savat'ın lideri Mehmet Emin Resulzade'ye yardımcı olarak ise Hasan Bey Ağayev görev almıştır. Azerbaycan Milli Şürası'nda Müsavat Tarafsız De­ mokratik Grup, Müslüman Sosyalistler ittifakı, Sosyal Demokrat Himmet Grubu ve İttihat Partisi temsil edilmekteydi. Azerbaycan Milli Şurası 28 Mayıs 1 9 1 8'de Tiflis 'teki tarihi toplantı­

sında 2 tarafsız oya karşılık 24 kabul oyuyla Azerbaycan' ın istiklalini ilan etmiştir. Bu tarihi günde Azerbaycan Milli Şürası Azerbaycan'ın bağımsızlı­ ğını içeren

"İstik/al Beyannamesı"'ni yayınlanmıştır243.

242 Hallı Gazetesi, Bakü 27 Man 1998. '" Nesip NESIPZADE, Azerbaycan Demolırıtik Respubllkası, BalıQ 1991, s.42.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÖLIK KARABAÖ SORUNU

97

İstiklal Beyannamesi aşağıdaki maddelerden oluşuyordu:

/. Bugünden itibaren Azerbaycan halkı hakimiyet hakkına malik olduğu gibi cenubi ve şarki Mıiveray-ı Kajkasya'dan ibaret olan Azerbay­ can bağımsız, hukuki bir devlettir, 2. Bağımsız Azerbaycan Devleti 'nin şek/-i idaresi Halk Cumhuriyeti olarak tekerrür eder, 3. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti bütün milletlerle ve bilhassa hem civar olduğu millet ve devletlerle münasebôt-ı hasane tesisine azmeder, 4. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti millet, mezhep, sınıf, meslek ve cins farkı gözetmeden hududu dahilinde yaşayan bütün vatandaşlara hukuk-i siyasiyye ve vataniye temin eder, 5. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti arazisi dahilinde yaşayan bilcümle milletlere serbestane inkişafları için geniş meydan bırakır, 6. Meclisi Müesesan toplanıncaya kadar Azerbaycan idaresinin başında arıiyı umumiye ile intibah olunmuş Şurayı Milliye karşı mesul Hükümet-i Muvakkate duru,:Z44. Bağımsızlık ilan edilir edilmez Azerbaycan Milli Şürası, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nden HükOmeti kunna görevini Fethali Han Hoylu'ya vermiştir. Fethali Han Hoylu'nun aynı gün açıkladığı Bakanlar Kurulu, Milli Şüra tarafından tasdik edilmiştir. Geçici HükOmet'te Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı görevlerini Fet­ hali Han Hoylu'ya verilmiştir. Harbiye Bakanlığı'na HOsrevpaşa Sultanov, Halk Maarifi ve Maliye Bakanlığı'na Nesip Bey Yusufbeyli, Ulaştırma Ba­ kanlığı'na Hüdabat Melikaslanov, Ekincilik ve Emek Bakanlığı'na Ekberağa Şeyhülislamov, Adliye Bakanlığı'na Halil Hasmehmedov, Ticaret ve Sanayi Bakanlığı'na Mehmet Yusuf Ceferov, Devlet Bakanlığı'na Cemo Bey Ha­ cınski getirilmiştir245• Tarafsız Fethali Han Hoylu'nun kurduğu bu hükümet dört siyasi parti üyelerinden meydana gelen bir koalisyon hükümeti idi. Kabinedeki sekiz

244 Mine Bala MEHMETZADE, MllD Aurb•ycaa . . . Lg.e., s.89 - 90. '" Cemil HASANOV, Azerbaycan Beynalbalk MDnıısebetler Sisteminde, Bakll 1993, s.86 - 87.


Mahir GARIBOV

98

Bakandan albsısı Müsavat ve Tarafsız Demokratik Grup, biri Himmet ve diğeri de Sosyalist Grub'a mensuptu246• Yeni kurulan Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Başbakanı Fethali Han Hoylu'nun ilk işi Batum'daki Osmanlı Murahhas Heyeti Başkanı Halil Men­ teşe Bey'e Milli Şüra ve Hilkı1met'in kuruluşuyla ilgili bilgi vennek oldu. Aynca Azerbaycan 'ın istiklalini ilan ederek bağımsız hllkılmetini kurmuş olduğu 30 Mayıs 1 9 1 8 tarihli radyo telgrafla bütün dünyaya duyuruldu. Böylece Azerbaycan'da İslam ve Türk dünyasında ilk demokratik ida­ re usulilnil benimseyen milli bir devlet kurulmuş ve Azerbaycan Tilrkleri'nin de kendi mukadderatlannı kendilerinin tayin etme hukuku elde edilmiştir24'. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin Fethali Han Hoylu başkanlığında kurulan ilk hükiimeti şöyle oluşturulmuştur:

1. Bakanlar Şurası Başkanı (Başbakan) ve İçişleri Bakanı F. H. Hoylu (Tarafsız) -

2.

3. Partisi)

Savunma Bakanı - Hosrov Bey Sulıanov (İııihaı Partisi) Dışişleri Bakanı - Mehmet Hasan Hacınski (Sosyal Demokrat

4.

Maarif ve Edyan Bakanı - Nesip Bey Yusufbeyli

5.

Adliye Bakanı - Halil Bey Hasmemmedov

6.

Ticaret ve Sanayi Bakanı - Mehmet Yusuf Caferov (Tarafsız)

7.

Toprak ve Emek Bakanı - Ekberağa Şeyhülislamov (Himmet)

8.

Ulaştırma Bakanı - Huda/ Bey Melikııslanov (Tarafsız)

9.

Devlet Teftiş Bakanı - Cemo Bey Hacınski (Müslüman Sosyalist

Bloku)248

Bu hllkılmetin ilk diplomatik ilişkileri Osmanlı Devleti ile kurulmuş ve 4 Haziran 1 9 1 8 tarihinde Batum'da her iki devlet arasında antlaşma imza­ larunıştır. Bu görüşmelere Azerbaycan Milli Şüra Başkanı Resulzade

,.. Mi17.e Bala MEHMETZADE, MllD Azerbaycan . .. Lg.e., s. 90. "' Nesip NESİPZADE, a.g.e., s.44. 248 "28 May Azerlıaycan 'ın istiklal GQnfldQr", Gençlik Derı:lsl, BakO, 1990, S 4.

bizzat


XX. YÜZVILDA ERMENlSTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

99

kaulnuştır. Antlaşmayı Türkiye adına Adalet Bakanı Halil Menteşe, Kafkas Cephesi Başkumandanı Vehip

Paşa, Azerbaycan adına Milli Şüra Başkanı

Resulzade imzalamışlardır. Bu Antlaşma Azerbaycan Devleti'nin dış nlke­ lerle imzaladığı ilk antlaşma idi. Antlaşmanın içeriğinde gösteriliyordu

ki, "'Bir taraftan Osmanlı Hükümeti diğer taraftansa kendi bağımsızlığını ilan etmiş Azerbaycan Devleti Hükıimeti kendileri arasında siyasi, hukuki, iktisa­ di ve entelektüel zeminde iyi dostluk ilişkileri oluşturmakla karşılıklı surette anlaştılar. "249

Azerbaycan için çok önemli olan 4. maddede gösteriliyordu

ki, huzur ve istikran sağlamak, ülkenin güvenini temin etmek için eğer ihti­ yaç gerektirirse Osmanlı Devleti Azerbaycan'a askeri yardım etme sorumlu­ luğunu üstleniyordu250• 1 7 Haziran 1 9 1 8'de Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin yeni hilkümeti­ nin kurulması için Fethali Han Hoylu tekrar görevlendirilmiş ve bu hükümet Gence'ye taşınarak burada oluşturulmuştur.

17 Haziran 1 9 1 8 tarihte Gence'de kurulan Azerbaycan Halk Cumhu­ riyeti Hfikümet kabinesinin yapısı şöyleydi:

1. Bakanlar Şurası Başkanı (Başbakan) ve Adliye Bakanı - Fethali Han Hoylu, 2.

içişleri Bakanı - Behbut Han Cevanşir,

3.

Ulaştırma Bakanı - Hudadat Bey Melikaslanov,

4.

Maliye Bakanı - Abdülali Bey Emircanov,

5.

Tarım Bakanı - Hüsrev Bey Sultanov,

6.

Maarifve Etlyan Bakanı - Nasip Bey Yusufbeyli,

7.

Ticaret ve Sanayi Bakanı - Ağa Aşurov,

8.

Umur-ı Hayriyye ve Sıhhat-ı Umumiye Bakanı - Hudat Bey Re­

fıbeyov2sı

"' ADA, r. 894, s.2, iş 88, v - 1 . HASANLI, Azerbıycaa Tırlhl .. . 1.1-e., s.100. '" "28 Mayıs 1919 Yılı Azerbaycan laıiklalinin Scne-i Devriyyesi GQnQ", Açık SGz Gıızete­ ı� BakQ, 1919 s.10.

ı so Cemil


Mahir GARIBOV

100

28 Mayıs 1 9 1 8'de kurulan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti 'nin varlığı-· nı tehdit eden Bolşevik ve Ermenilere karşı etkin bir şekilde mücadele ede­ cek, topraklarını işgalden kurtaracak ve milli hudutlarına hakim olacak as­ keri kuvvetten mahrum bulunmaktaydı. Gün geçtikçe kuwetlenen, tehdit ve tecavüzlerini artt ıran Bolşevik ve Ermeni ordularından memleketi kurtara­ bilmek için Osmanlı Hiikiımeti'nden yardım istemiştir. Gerek Trabzon ge­ rekse Batum görüşmelerine katılan Azerbaycan temsilcileri, yazılı ve sözlü olarak Azerbaycan'ın içinde bulunduğu sıkıntılı durumu, Bolşevik ve Erme­ nilerin saldırılarını Osmanlı temsilcilerine anlatmış ve yardım edilmesini istemişlerdir. Böylece daha önceleri Azerbaycan halkı adına Osmanlı Devle­ ti'ne yapılan yardım isteği bu defa bağımsız Azerbaycan Hilkiımeti adına yapılmış ve resmi mahiyet almıştır. Osmanlı Devleti Azerbaycan'ın emniyet ve asayişini temin etmek için istediği askeri yardımı yapmayı derhal kabul etmiş ve bu konuda faaliyete başlamıştır. Baıum Antlaşması'nın 4. maddesine uygun olarak Osmanlı Devle­ ti'nin Kazım Karabekir komutasında Kafkas /slam Ordusu 5 Haziran'da Nahcivan istikametinden Azerbaycan'a dahil olmuştur. Azerbaycan'ı yaban­ cı güçlerden kurtarmak için hareket eden Türk ordusu 30 Temmuz tarihinde Bakü 'ye yaklaşmıştır. Bakü Sovyeti'nde yetkili kişilerden olan Ermeni Zabiti Avetisov Şa­ umyan'a, karşı koymanın mümkün olmadığını bildirmiş, bunun için İngiliz güçlerinin Bakü'ye çağrılması gerektiğini, fakat Şaumyan Rusya'nın izni olmadan hareket edemediği için bu daveti yapamadığını ifade etıniştir52• 3 1 Temmuzda Sakil Halk Komiserleri Sovyet'i gemilerle Bakil'yü terk etti. Bu olaydan kısa süre sonra Türk ordusunun Bakil'ye hareketi daha da hızlandı ve 15 Eyliil'de Baki! Rus ve Ermeni silahlı birliklerinden temiz­ lenmiştir. Bu tarihi olay Azerbaycan halkı tarafından istiklal günü kadar bü­ yük sevinçle karşılanmıştır. Azerbaycan Hükiımeti "Azerbaycan 'da yaşayan bütün vatandaşların milliyetinden ve dininden asılı olmayarak eşit hak ve hukuk/ara sahip oldu-

"' Hacı HACIYEV, lırllklaUn Azaph Yolu, Baka, 1991, s.18.


XX.

YÜZYILDA ERMI!NISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

101

ğu" bildirisini yayınlanmış ve bu bildiride Bakü'de yaşayan diğer halkların endişelerinin ortadan kaldınlması amaç edinmiştir53• Azerbaycan Halk Cumhuriyeıi'nin devleı yapısı parlamenlolu cumhu­ riyet şeklindeydi ki, bu da Türk - lslam dünyasında demokratik cumhuriyet

yapısına sahip olan ilk devlet kurumu idi. Hakimiyetin halka mahsusluğu "İsıiklal Beyannamesi"nde açıkça belirtilmiştir.

"Türkleşmek, /s/amlaşmak ve Çağdaşlaşmak " gibi başlıca üç unsur Cumhuriyet'in milli ideolojisini oluşturmaktaydı. Bu ideoloji Azerbaycan devletçiliğinin simgelerinden olan milli bayrağa da yansımıştır. Gök renk Türkleşmek; kırmızı Çağdaşlık; yeşil renk ise lslamlaşmak remizlerini taşı­ makıadır. Ülkede yasama yetkisi Parlamentoya, yürütme yetkisi ise Parlamento tarafından oluşturulan Hükumet'e verilmiştir. Parlamentonun tesisine kadar geçen sürede yasama fonksiyonunu Azerbaycan Milli Şurası üslenmiş, 7 Aralık 1 9 1 8 tarihinde ise Azerbaycan Halk Cumhuriyeıi'nin Parlamentosu faaliyete başlamıştır,.. Azerbaycan

Halk

Cumhuriyeti'nin

hakimiyeti

döneminde

beş

hükumet kabinesi oluşturulmuştu ki, bunları kurma yelkisini üç defa Feıhali Han Hoylu, iki defa ise Nesip Bey Yusufbeyli almıştır.

1. Dünya Savaşı 'nın bilmesi sonucu 30 Ağustos 1 9 1 8 tarihinde Os­ manlı Devletiyle Müttefik güçler arasında imzalanmış Mondros Mütareke­ si'ne göre Türk ordusu Bakü'yü ıerk etmiş ve yerine Müttefik lngiliz ordusu yerleşmiştir. Başlangıçta İngiliz Orduları Komutanı General Tomson Ba­ kü'yli Müttefik güçlerin yöneteceği iddiasını savunsa da, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti temsilcileriyle yapılan göıilşmeler sonucu, ülkede Azerbaycan Halk Cumhuriyeti Hilkumeti'nin yönetimi kabul edilmiş ve İngiliz güçleri­ nin yalnız güvenliğin sağlanması için geldiği açıklanmıştır55• Azerbaycan Hükumeti 1. Dünya Savaşı sonucu dünya düzeyinin yeni­ den yapılanması için dilzenlenen Paris Barış Konferansı'na katılmak için Fransa'ya delege gönderecekti. Fransa'ya gidecek olan Hükumet delegeleri

"' Tevfı.k MUSTAFAZADE, ı.g.e., s.37. "' Hacı HACIYEV, ı.g.e., s.2 1 . "' Nesiman YAKUPLU, ı.g.e., s. 1 2 1 .


Mahir GAR!BOV

102

daha önce de ifade edildiği gibi, vize alınmasıyla ilgili bazı sorunlar yaşasa da, Azerbaycan Hilkıimeti temsilcileri Mayıs ayı başlarında Paris'e ulaşmış­ lardır2s6. Mayıs ayı boyunca Azerbaycan temsilcileriyle Müttefik devleti yetki­ lileri görüşmeler yapmış, bu göıilşmeler sırasında siyasi, askeri ve ekonomik durumla ilgili fikir değerlendirmesi yapılmıştır. Bu göıilşmeler sonucunda 1 1 Ocak 1920 tarihinde Müttefik Devletleri (Antant) defakto olarak Azerbaycan

Halk Cumhuriyeti 'ni tanıdığını ilan etmiştir257• iç politikada Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kısa süre zarfında mevcut olsa da büyük işler gerçekleştirilmiştir. 27 Haziran 1 9 1 8 tarihinde Milli Şura aldığı karar sonucu Türk dilini devlet dili olarak kabul etmiştir. 1 9 1 9 yılı başlarında Azerbaycan'da 23 meslek okulu, 637 ilköğretim okulu ve bu okullarda eğitim gören 9.6 1 1 öğrenci vardı. Eğitim dili Türk diliydi258• Eği­ timi yaygınlaştırmak ve milli zeminde eğitim verilmesi için Tilrkiye'den öğ­ retmen gönderilmesi talebinde bulunulmuş, Bakü, Gence ve Şeki'de kadın, Şuşa, Gazah, Gusar, Salyan ve Zagatala'da erkeklerden oluşan kısa süreli eğilim - öğretim kursları açılmıştır. 19 Ekim 1 9 1 9 tarihinde Azerbaycan Halk Cumhuriyeti Parlamento­ su'nun onayıyla Bakü Devlet Üniversitesi açılmış ve bu adımla Azerbay­ can'da kültür ve eğitim alanında "Şefa", "Necaı'', "Neşr-i Maarif', "Terak­ ki " cemiyetleri ilk adımlarını atmağa başlamış ve bu cemiyetlerin faaliyetin­ de ünlü hayır sever Hacı Zeynalabdin Tağıyev'in büyük yardımı olmuştur. 1 9 1 9 Mart ayında Bakü'de "Türk Ocağı " oluşturulmuş ve milli kütüphane ve mQzeler halkın istifadesine sunulmuştur259• Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin mevcut olduğu dönemde milli ide­ oloji ve milli ruhun yükseltilmesiyle ilgili tarihi ananelere, milli harsın tetki­ ki ve tebliği daha da artırılmış, Azerbaycan' ın tarihini, edebiyatını, ekonomi ve coğrafyasını tanıtan değerli eserler yayınlarırnıştır. Ülke matbuatında büyük gelişme sağlanmış, onlarca gazete ve dergi yayınlanmıştır. Basın alanında "Açık

Söz ", "İsti/cJaf', "Azerbaycan", "Mil-

"' Cemil HASANLI, Azerbaycan Tarihi . .. a.g.e., s.2 1 1 - 2 12. "' Cemil HASANLI, Azerbaycan Tarihi . . . a.g.e., s.213. ,,. Tevfik MUSTAFAZADRE, a.g.e., s.48. 219 Nesip NESIPZADE, a.e.e., s.34.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

103

Jet'', "Şerg-i Rus " gazeteleri ve "Azerbaycan " dergisi geniş tirajda yayın­ lanmıştır260. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti bağımsızlığın ilanından sonra Avru­

pa 'nın çeşitli ülkelerinde (Belçika'da, lsviçre'de, Hollanda'da, Polonya'da) ve Türkiye'de konsolosluklan açmış ve bu ülkelerin de Bakü'de büyükelçi­

lik ve konsolosluk.lan açılmıştır261 •.

1 9 1 9 yılı sonlan ve 1920 yılı ilk aylannda ülkede istikrar sağlanmıştır.

Lakin bu refah uzun sünnemiş ve kuzeyden Kızıl Sovyet Ordusu Azerbay­

can sınırlarında göründükten sonra ülke sabitliği bozulmaya başlamıştır.

1 920 Şubatı 'nda Rusya Komünist Bolşevikleri Azerbaycan'da yöne­

ıimi ele geçinnek için Azerbaycan'daki Bolşeviklere para ve silah gönderdi­

ler. Bu amacı gerçekleştinnek için Komünist Bolşevik Partisi'nden Mikoyan

görevlendirilrniştir262•

Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin halcimiyeti döneminde de Enneni­

lerin Azerbaycan'a karşı olan tecavüzü devam etmiş, Zengezur, Karabağ,

Nahcivan ve diğer bölgelerde Ennenilerin saldırılan olmuştur63• Yeni oluş­

turulmuş olan Azerbaycan Milli Ordusu hem Savunma Bakanlığı oluşumunu hem de savaşı bir arada yürütmek zorunda kalmıştır.

Kuzeyden Rusya tehlikesinin artması ülke dihilinde her alanda olduğu gibi hilkılmet dairelerinde de gerginliğe sebep olmuş ve yeni kabinenin olu­

şumunda geç kalınmıştır. Yeni hükQmetin kurulması görevi Sosyal Demok­

rat Partisi 'nden olan Hacınski 'ye verilmişti ki, o da kuzey sınırlannda yığıl­ mış Rus ordusu tehlikesini göz önüne alarak Rusya Komünist Bolşevikleriy­

le irtibat kurmak istemiştir. Fakat Hacınski'nin bu isteği Parlamento'da

olumlu karşılanmayınca 22 Nisan tarihinde parlamentoya yeni hiikilmeti ku­ ramayacağına dair yazılı bildiri sunmuştur™.

27 Nisan 1920 tarihinde Azerbaycan Komünist Partisi ve Rusya Ko­

münist Partisi Kafkas Bürosu üyeleri Azerbaycan Halk Cumhuriyeti Parla-

''° M iıze Bala MEHMETZADE, MllD Azerb•y..n . .. •.c.e., s.47. 261 Cemil HASANLI, Aurbayaın Tuilıl . .. •.g.e., s. 185. "' Aleskcr ALESKERLI, "a.g.m.", s.34. '" Sani HACIYEV, "a.g.m.", s.187. 264 Sani HACIYEV, "a.g.m.", s.180.


Mahir GARİBOV

104

mentosu 'na, h8kirniyetin komünistlere verilmesiyle ilgili nota vermiş, bu notada Müsavat Hilkümeti'ne 1 2 saat süre verilmiş ve istifalan istenmiştir. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti son toplantısını 27 Nisan 1 920'de yapmış ve Şefi Bey Rilstembeyov ve Mehmet Emin Resulzade'nin itirazına bakmayarak hıikimiyetin Müslüman Komünistlere verilmesi kararlaştınlınış­ tır. Yedi maddeden ibaret şartname ile hıikimiyet Bolşeviklere verilmiştir265• Ama bu şartnameler Bolşevikler tarafından yürürlüğe lconulmamıştır. 27 Nisan 1 920'de Azerbaycan'da Sovyet hıik.imiyeti kurulmuştur. Hükümet yönetimi Halk Komiserleri Konseyi'ne bırakılmıştır. Konseyin başkanı Neriman Nerimanov idi. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kısa süre mevcut olsa da, Azerbaycan tarihinde zafer yıllan olarak büyük izler bırakmıştır. Tarihten gelen devletçi­

lik geleneğini yeniden oluşturarak parlamentoyu tesis etmiş ve milli ordu kurulmasını sağlamıştır.

l6l

Tevfik MUSTAFAZADE, Lg.e., s.53.


il. BÖLÜM: RUSYA'NIN KAFKASYA POLİTİKASI İÇİNDE AZERBAYCAN VE ERMENİSTAN

Kafkasya bölgesi tarih boyunca dünyanın gelişen sistemi ve bu siste­ min aktörleri ile

yakın ilişki içerisinde olmuştur. Kalkasya ile ilgilenen

ABD, İngiltere, Fransa, Türkiye ve Rusya global sistemin büyük ve önemli gilçleridir. Coğrafi yakınlık itibariyle Rusya ve Türkiye kuşkusuz bunlann en önemlilerindendir. Rusya'nın Kafkasya'ya olan ilgisi en az 300 yıl geriye dayanmaktadır. Rusya XIX. yüzyıl boyunca Kafkaslar'da tam bir hakimiyet kurabilmenin mücadelesini vermiştir. Bu amacına ulaşmak için gerek askeri gücünü kul­ lanmış, gerekse siyasi nüfuzundan yararlanmıştır. Ruslann bilinçli şekilde ve güç kullanarak uyguladıklan göç ve iskan politikası bu topraklar üzerindeki potansiyel Müslüman birliğine engel olabilmek amacını taşımıştır. Kafkasya' da siyasi - idari sistemin değişiminde genel olarak dört aşama görülmektedir.

1) Rusya'ya katılmanın tarihi sürecine göre bu bölge en "genç" alan­ du, örneğin Kuzey Kafkasya'nın Rusya'ya katılması, Kazaklann Don hav­ zasında XVI-XVII. yüzyıllarda yerleşmesinden sonra başlanmıştır. Fakat, Kalkasya savaştan yüz yıl boyunca sürmüş ve yalnızca 1 864 yılında bitmiş­ tir. Güney Kafkasya'ya gelince, bu bölgede de XIX. yüzyılın 30'lu yıllarında Rus egemenliğine geçmiştir. 1801-1828 tarihlerinde Azerbaycan'ın Aras Nehri' nden kuzeydeki topraklarını işgal eden Ruslar, bölgede bir destek aramak zorunda kalmış ve bu dönemde kendilerine en yakın gördükleri Er­ menileri tercih etmişlerdir. Rusya'oın izlediği yayılmacı politika Kalkasya topraklannda yaşayan halkları da derinden etkilemiştir. Azerbaycan ve tüm


Mahir GARİBOV

J06

Kafkasya bölgesi XIX. yüzyıldan itibaren Rusya'nın işgaline maruz kalmış­ tır.

2) Bolşevik İhtilali'nin ardından Rusya'nın Kafkasya'da Rus olmayan milletlere kendi kaderini tayin (self determination) hakkını tanıması Azer­ baycan, Ermeni ve Gürcü halkları arasında da büyük yankı yapmıştır. Tam istiklal için bu halkların ileri gelenleri, biraz da İngilizlerin telkiniyle kendi kaderini tayin hakkını kullanarak 23 Nisan 1 9 1 8 'de Maveray-ı Kafkasya Cumhuriyeti'ni kurmuştur266• 28 Nisan 191 8'de bu bağımsız devlet Osmanlı Devleti tarafından tanınmıştır. Fakat, bu üçlü konfederasyonu oluşturan ta­ raflardan biri olan Ermeniler, emperyalist emellerini tatmin edecek bir ya­ yılma imkanı kalmayınca hllkümetin icraatında problemler çıkarmaya baş­ lamışlardır. Bu, birbiriyle dostca geçinemeyen üçlü grubun devletleri, bir ay sonra dağılmış ve her biri müstakil birer devlet kurmuştur. Azerbaycan ve Ermenistan cumhuriyetlerine kıyaslıı, Ermenistan Cumhuriyeti'nin askeri gücü daha iyi olmuştur. Çarlık Rusya döneminde Rusların yardımı ile oluştu­ rulan Ermeni birlikleri, çete harbi yapan silahlı sivil grupların da katılımı ile küçük bir ordu haline getirilmiştir. Geri çekilen Rus birliklerinin kendilerine verdiği silahlar ve mühimmatla Ermeniler, Eımenistan'ın sınırlarını geniş­ letme hareketini fiilen başlatmışlardır. Esasında, Çarlık Rusya'nın harpten çekilmesi ve yerine Bolşevik re­ jiminin gelmesi Ermenileri pek memnun etmemiştir. Onlara göre kendi men­ faatlerine göre hareket etseler de, Çarlık rejiminin yıkılması Ermeni davası için büyük bir kayıp olmuştur. 1920 yılında Sovyet Rusya'nın diğer Sovyet Cumhuriyetler üzerinde­ ki dominantlık politikası Sovyet Sosyalist Federatif İttifakı'nı oluşturmaya siyasi zemin yaratmıştır. Bu federasyonda yer alan her bir cumhuriyetin va­ tand�ı kendi hukuklarını koruyan devlet arzusunda idiler. Aslında Sovyet Federasyonu'nun esasını cumhuriyetler arasında ittifak oluşturulması ve bil· tün halkların eşit haklara sahip olması prensibi yer almaktaydı.

Akdes Nimet KURAT, L&-e., s.473.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

107

1 3 Mart 1922 tarihinde Azerbaycan, Gürcistan ve Ennenistan Sovyet Cumhuriyetleri Merkezi icra Komisyonlan'nın toplantısında Kafkasya Fede­ rasyonu'nun kurulmasıyla ilgili karar alınmıştır267• 24 Haziran 1 922'de Kafkasya Federasyonu'nu toplantısında imzalan­ mış antlaşmaya esasen dış politika, dış ticaret, askeriye, ulaştınna ve işçi haklarının korunması yetkili icra kurumu olan ittifak Sovyeti'ne verilmiş, diğer meseleler ise her cumhuriyetin kendi iç işi olarak kabul görülmüştür. İttifak Sovyeti yönetiminde her cumhuriyetten bir temsilcinin katıldığı Riya­ set Heyeti kurulmuş ve bu antlaşmayla demokratik ittifak federasyonunun oluşturulması amaç edinmiştir268• Antlaşmanın esas prensiplerinden olan cumhuriyetlerin bağımsızlık ilkelerine saygı gösterilmesi prensibi daha son­ radan bozulmaya başlamıştı ki, bu da federasyon düzeyinin bozulmasına ne­ den olmuştur. Azerbaycan SSC, Gürcistan SSC ve Ennenistan SSC'nin birlikte oluş­ turduğu Kafkasya Federasyonu

(ZSFSR) Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler

Birliği'nin ilk tecrübe örneğiydi. Lakin hal.kın sosyal ve ekonomik problem­ leri çözülmeden, 1921 senesinden başlayarak Kafkasya Cumhuriyetleri'nin ekonomik ve sosyal alanda merkeziyetçi idare usulünün oluşturulmasına karar verilmiştir.

3) Kafkasya'da Aralık 1 922 ile Aralık ! 99 1 yıllari arası SSCB döne­ midir. Bu aşamada bölge yeniden tek devlet şemsiyesi altında toplanmıştır. Fakat durum eskisinden farklıdır.

Birincisi, yeni ülke hem yapı olarak, hem İkincisi, eski ülkede Kafkasya

de siyasi sistem olarak eskisi gibi değildi.

mevcut dünyanın bir parçasıydı ve açık bir sistemde hareket etmekteydi. Oy­

sa yeni devlet, rejim ve sistem farklılığı nedeniyle içine kapanmıştır ve dün­ OçiincOsil, siyasi-idari

yadan nispeten kopuk bir şekilde gelişmiştir. Nihayet

yapıda değişimdir. Tek modelli yönetim farklı şekiller almıştır. Yeni devlette beş Ust idari birim bulunmaktaydı. Birlik (egemen) cumhuriyet, özerk cum­ huriyet, özerk il, milli mahalle, eyalet ve il. Kafkasya' da bu idari yapının dördü yer almaktaydı. 18 Aralık 1922 tarihinde Rusya Komünist Partisi Kurultayı'nda Sov­ yet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği 'nin oluşturulmasıyla ilgili ilk şartname

"' Ayna HACIYEVA, L1-e.. s.61. 268 Tevfik MUSTEFAZADE, Ll.e.. s.86.


Mahir GARİBOV

108

kabul edilmiş, 30 Aralık 1 922'de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin

J . Sovyetler Kurultayı düzenlenmiştir. Bu tarihten itibaren Kafkasya Fede­ rasyonu (ZSFSR) SSCB terkibine katılmıştır269• 1 936 Kasım ayında Kafkasya Sovyet Sosyalist Federatif Cumhuriye­ ti 'nin bırakıldığı ve Kafkas lllkelerinin birer Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak SSCB terkibinde yer alması Rusya Komllnist Partisi Yüksek Şilrası tarafından onaylanmıştır270•

4) Aralık 1 99 1 yılından sonraki yeni dönem. SSCB'nin çöküşü totali­ ter devlet yapısına son vermiştir. Kafkasya 70 yıldan sonra çok nikeli yapıya kavuşmuştur. ikinci defa bağımsızlığa kavuşan Güney Kafkasya ülkeleri, 1 9 1 8- 1 920 yıllarından farklı olarak, parlamenter modeli değil, başkanlık sis­ temi seçmişlerdir. Azerbaycan' da Sovyet dönemi tarih araştırmalarında Sovyetleş­ me 'nin halk tarafından çok yüksek seviyede kabul gördllğü ve genellikle bu politikanın "gönüllülük" prensipleri esasında uygulandığı gösterilmiştir. G. Bayramov, A. Aliyev, H. Azimov, C. Kuliyev ve diğer Sovyet tarihçileri bu "gönüllülük" prensiplerini kanunileştirmeye ve inandırmağa çalışmışlardı. H. Azimov'un "Azerbaycan Kazalarında Sovyetler" eserinde gösteriliyor ki,

"Azerbaycan 'da Sovyet hôkinıiyetinin kurulmasından sonra Komünist ideo­ lojisi hızla Azerbaycan 'ın tüm bölgelerine yayıldı ve tüm kazalarda Sovyetler oluşturuldu. "271 G. Medetov Azerbaycan'a güç kullanarak giren Xl. Rus Or­ dusu'nu halkın kurtarıcısı olarak göstermiş, onlara karşı çıkan milli güçleri ise "Musavat çeteleri" adlandımuştır272• Halbuki Azerbaycan'da Sovyetleş­ me politikası Xl. Rus Ordusu'nun işgalciliğiyle hayata geçirilmiş ve kaza­ larda yönetim Ruslar tarafından tayin edilmiş, Sovyet Devleti'nin oluşumun­ dan sonra ise binlerce insan Sovyet ideolojisine bile aykırı şekilde tutuklan­ mış ve sürgüne gönderilmiştir.

269

Cafer KULIYEV, Borba komuaistlçeskoy partll za osaşestvleale Lenlnskoy poUtl.kl v Azerbaydjane, (Azerbaycaa'da Lenin PoUtlkasmm Oluşumunda Komlln.lst Parti­ si'Dia RolB), Bak:ü 1970, s.536. 270 Tevfik MUSTAFAZEDE, a.c.e., s.93. , "' Hacıbaba AZIMOV, Azerbaycan Kazalannda Sovyeder, BakO 1971, s.18. 272 Garaj MEDETOV, Nabclvaa'da Sovyet Hakimiyetinin GaUblyetl ve Nabclvaa MSSC'nln TeşlıW, Baldl 1958, s.14.


XX. YOZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

109

Sovyetler Birliği 'ndeki petrol ve doğalgaz kaynaklarının taşınması ve pazarlanması üzerindeki kontrol, Rusya için önemli kaynak teşkil etmiştir. Rusya'nın Kafkasya'ya önem vermesinin sebepleri arasında bölgenin jeo­ sıratejik önemi ilk sırada gelmiştir. Rusya'nın yıllarca takip ettiği sıcak de­ nizlere inme politikasının daima Qç ayağı olmuştur. Bunlardan; 1 . Balkanlar yoluyla İstanbul ve Boğazlar bölgesine inerek Ege Denizi ve Akdeniz'e açılan kıyılara hikim olmak, 2. Kafkaslar'ı bir harekfi.t üssü gibi kullanmak suretiyle Doğu Anado­ lu 'yu ele geçirerek İskenderun körfezine ve dolayısıyla Akdeniz' e inmek, 3. Kafkasya ilzerinden İran ve Hint Okyanusu'na ulaşmak. SSCB'nin dağılmasından sonra Kafkasya, Sovyet Rusya için Avrupa ve Orta Asya 'ya bir geçiş köprüsü olmanın yanı sıra, Karadeniz ve Hazar Denizi'ne kıyısı olması sebebiyle Karadeniz - Boğazlar - Akdeniz yolu ile SOveyş kanalına inebilmesi için son derece önemli bir jeopolitik bölge ol­ muştur. Kafkasya'nın aynca Orta Doğu yolu üzerinde bulunması da önemli bir faktör teşkil etmekteydi. Siyasi ve jeopolitik faktörler Rusya 'yı eski SSCB bölgesinde banşı sağlama ve yilriitme konusunda en etkili gQç haline getirmiştir73• Sovyetler Birliği'nin parçalanmasından sonra da Kafkasya, Rusya ekonomisinin harnmadde kaynağını teşkil etmiştir. Kuzey Kafkasya'da Rus­ ya Federasyonu içinde bulunan Çeçenistan, Dağıstan, Tataristan gibi Özerk Cumhuriyetler Rusya petrol sanayisinin önemli kısmını temin etmiştir. Gü­ ney Kafkasya'daki Azerbaycan'ın sahip olduğu petrol yatakları günümüzde de Rusya'nın ilgi alanındadır. Aynca Kafkasya'da mevcut zengin doğalgaz, altın, gfimüş, demir, alüminyum, bakır, çinko, kurşun, uranyum, kobalt, kö­ mür gibi doğal rezervler hıilfi. Rusya 'ya nakledilmektedir. Kafkasya - Orta Asya ekseninde yer alan rezervlerin Avrasya'nın tam merkezinde bulunması nedeniyle de bölge büyük bir önem taşımaktadır. Bölgede ortaya çıkan etnik çatışmalar ise Rusya Federasyonu'nun çözüm getiren devlet olarak, Kafkasya jeopolitiğinde daha önemli bir yer kazanma­ sına neden olmaktadır. m

Utkan TAVKUL, "Kafkasya'nın Jeopolitik Konumıı içerisinde Rusya Açısından Çcçcois­ tıın' m Stratejik önemi", Kik Dergis� S 4, Ankara, Nisan l 999, s.24.


Mahir GAR/BOV

1 10

Bağımsızlığını yeni kazanan Kafkasya illkelerinde Türk ve İslamcı akımların kuvvetlenmesi, Batı'nın bu ülkeler için Türkiye'yi model göster­ mesi ve bu ilişkiyi desteklemesi, Rusya'da endişe yaratmıştır. Olayların geli­ şim silrecine bakıldığında Rusya'nın Kafkaslar'dan Orta Asya'ya kadar uza­ nan bir Tilrk kuşağı ile çevrilmesinden endişeli olduğu görülmektedir. Biltllıı bu hususlan dikkate alırsak Rusya 'nın SSCB 'nin dağılmasını takiben üç te­ mel noktayı izlediyini görebiliriz. Bunlar; • Rusya'nın Kafkasya'daki tarihsel, siyasi, askeri ve ekonomik çıkar­ ları karşısındaki tehlikeleri ortadan kaldırmak ve bu çıkarları korumak, • Dış dünyaya karşı Kafkasya'nın Rusya'mn nilfuz alanı içinde oldu­ ğunu vurgulamak ve bölgeye yönelik faaliyetlerinde ve planlarında Rusya'yı da dikkate almalarının gerektiğini ortaya koymak, • Ti!rkiye'nin Kafkasya'daki (aynı zamanda Orta Asya'daki) etkinli­ ğini ortadan kaldırmak274• Rusya'nın özellikle Stalin döneminde biltiln Türk toplumlarına karşı uyguladığı silrgiln politikasının aksine Gürcü ve Ermeni killtilrünil destekle­ mesi, buralarda ırkçılığı tahrik etmesi, bu halkların milliyetçilik görüşlerinin daha da artmasına sebep olmuştur. Bu nedenle günilrnilzde Tilrkiye­ Azerbaycan ilişkileri Rusya için çok önemlidir. Çilnkil Azerbaycan Tilrkiye ve İran ile bağlantı bölgesi, Kafkasya'mn Orta Asya'ya açılan kapısıdır27s. Bağımsızlıklarına önem veren ve sert tutum sergileyen devletler Rus­ ya 'nın baskısını silrekli hissetmektedirler Rusya' da hangi idare ve rejim ilcti­ darda olursa olsun bu bölgelere yönelik dış politika değişmemiş, sadece bu dönemin koşullarına uygun biçimde kılıf değiştirilerek silrdilrülmilştilr. Rus­ ya, 1990'1ı yıllardan itibaren ilk başlarda.la kısa silren suskunluktan sonra Rus dış politikasının yeni esaslarını belirlemiştir. Rusya Devlet başkanı Bo­

ris Yeltsin tarafından 23 Nisan 1993 yılında onaylanan Rus dış politikasının esaslan şu şekilde belirtilmiştir;

m 171

·

Mehmet KOÇAK, "T�bıeıı GtlııOmtlze Kaflıaslar'da Rus Empcryıılizİııiııiıı Kanlı izleri", Yeni Tlrldye DercW, S 16, Temmuz-Ağustos 1 997, s.20-21. Oktay F. TANRISEVER, "Rusya ve Bağımsız TOrk Devletleri; BaRımsız1ıim Anlamım Keşfetmek", Avruya Etllıllerl, Bağımsızlığın 10.Yılmda Tllrk Cuııılıuriyelleri ôzel Sayı, Ankanı 200 1 , s.96.


ilı

XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÖLIK KARABAÖ SORUNU • Bağımsız Devletler Topluluğunun dış sınırlannı takviye etmek,

• Etkili kolektif güvenlik sistemi oluşturmak için askeri ve siyasi alanda işbirliğini genişletmek, • Eski Sovyetler Birliği topraldannda Rusya'nın tek nükleer güç statü­ sünün kabul edilmesini sağlamak, • Rusya Federasyonu'nun eski Sovyeı Cumhuriyetleri'ndeki

askeri

üsleri ve Rus ordusunun statüsü ile ilgili sorunlan çözmek, • Rusya Federasyonu ve eski Sovyet Cuınhuriyetleri'nin askeri güven­ liğini temin eden entegrasyon sistemiyle altyapı ve kurumlan muhafaza et­ mek, • Eski Sovyet Cuınhuriyetleri'ndeki silahlı anlaşmazlıkların genişle­ mesini, üçüncü tarafın söz konusu ülkelerdeki istikrarsızlıktan kendi çıkartan için kullanılmasını önlemek, • Rusya Federasyonu'nun BM ve AGİT'in mandasına dayanan banşı koruma mekanizmasını geliştinne çabalanna katılmak276• Rusya'nın Kafkasya politikasını bu genel stratejinin bir parçası olarak görmek ve değerlendinnek gerekir. Rusya, ekonomik ve askeri bakımdan yayılma politikasını gerçekleştinnek durumunda olmadığından, Kafkas­ ya'daki azınlıklardan faydalanarak iç darbeler dilzenlemek.le kendisinden aynlan bölgelere yeniden yerleşme niyetinde gözükmektedir. Rusya'nın bu politikası eski Sovyet Cumhuriyetleri 'yle ekonomik, siyasal ve askeri alan­ larda milmkün olan üst düzey entegrasyonu sağlamayı hedeflemektedir. Bu çerçevede, Rusya'nın " Yakın Çevre " politikası aşağıdaki faktör­ lerden oluşmaktadır.

a)

Kajlcasya jeopolitiğini askeri ve siyasi anlamda kontrol altında

tutmak ve gerektiğinde kendi yayılma alanları ile savunma saha derinliğini sıkı tutmak, b) Çevresinde gelişen siyasi ve dini akımların etkisini kırmalc, 216

ve

ülkesel bütünlüğühü bozacak milli

Yuin ASLAN, "Üçtlııcil Roma'nın Jeopolitik Anulen", Avruy• Dooyuı, Rusya Özel,

Aıılwıı 2002, s 1. c J, s.20.


Mahir GARJBoV

1 12

c) Eski Sovyel Cumhuriyetleri 'nde y�ayan Rus azınlığın hak ve çıkarlarını korumak, bu gerekçeyle mümkün olduğu ölçüde on/an ülke y6ne­ timinin önemli mevkilerinde söz sahibi kılmak, ç) Tarım kaynaklı hammadde ihtiyacının karşı/anmasında devamlılığı sağlamak, d) Sanayi ve ekonominin temel girdisi olan petrol ve doğa/gaz rezervleri ile bunların üretim, taşıma ve pazarlaması için mutlak anlamda kontrolü sağlamaJiln. Sovyetler Birliği'nin dağılması ve Rusya'daki ekonomik sistemin çökmesi sonucunda Rusya'dan aynlan devletler yeniden yapılanma için bir geçiş dönemi yaşamaktadırlar. Bu cumhuriyetlerin bağımsızlık ilan etmeleri ve Birleşmiş Milletlere üye olınalan ile Rusya, Kafkasya'nın dışına itilmiş, Türkiye ve

İran

ile kara sının kalmamıştır. Karadeniz kıyısındaki önemli

limanlarını kaybetmiş ve Azerbaycan petrolleri tasarrufu dışına çıkmışhr. Rusya'nın geçmişte olduğu gibi, bugün de değişmeyen Kafkasya poli­ tikası ve stratejisi, güneyde Ortadoğu ülkelerine, Akdeniz ve Basra Körfe­ zi 'ne geçit teşkil eden Kafkasya'yı elde bulundurmaya özen göstermektedir. Fakat, Rusya, Azerbaycan'da istediği amaca ulaşamamıştır. Rusya askeri üslerinin Azerbaycan'a yerleştirilmesini, Azerbaycan sınırlannın Rus ve Azerbaycan askerleri tarafından ortak korunmasını, Hazar' da sadece Rus şirketlerinin çalışmasını, Azerbaycan petrolünün dünya pazarlarına sadece Rusya üzerinden taşınmasını arzulamaktaydılar. Fakat bunların hiçbirisi ger­ çekleşmedi. Kafkasya, Orta Asya ve diğer eski Sovyet Cumhuriyetleri Rus­ ya 'nın bir anlamda gelir kapısı olduğu için bu cumhuriyetlerin Rusya'dan uzaklaşması Rusya ekonomisini olumsuz yönde etkilediği için Rusya bu cumhuriyetlerle bağlantıyı olabildiğince sıkı tutma çabası içinde olmuştur. Kafkasya'da istikrar ve güvenlik için bölgesel bir banş gereklidir. Türkiye'nin Kafkasya'nın geleceğine yönelik sunduğu "Kafkas İstikrar Pakh" projesi bu konuda esas alınmakla bölgenin ekonomik istikranmn oluşturul­ masını sağlayabilir. Gelişmekte olan ülkelerin kalkınmasına yönelik projeler Avnıpa Birliği tarafından da desteklenmektedir. Fikrimizce bu paktın ince-

"' Zakir AVŞAR, �Kafkasya-Rusya Federasyonu ve Türkiye", Yeni Tilrkiye Derglli, S 16, Ankara 1997, s.1 882.


XX. YÜZY'ILDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN, · DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

113

Ienmesi v e b u esasta Kafkas İstikrar Paktı 'nın uygulanması bölgeye önemli yaralar sağlayabilecektir.

2.1. SSCB'NİN KAFKAS POLİTiKASI VE AZERBAYCAN TOPRAKLARININ ERMENİSTAN' A iLHAKI

1 9 1 7 Rus ibtilali'yle çeşitli etnik, milli, dini, kültürel toplulukları ve kavimleri içinde bulunduran Çarlık Rusya'da Marksist-Leninist prensiplere dayanan yeni bir yönetim sistemi kuruldu. Bu sistem dahilinde daha sonraki tarihlerde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği şekillendirildi. 1 9 1 7'de dünya ihtilallerinin yeni bir fonnOlil olarak ortaya çıkan Sovyet İhtilali, 1 9 1 7- 1 922 yıllan arasında Rusya'daki iç savaş ve daha sonra ekonomik sı­ kıntıları arkasında getirmiştir.

XX. yüzyılda dünyanın içinde bulunduğu sos­ "tek bir ülkede, yani sadece Rusya 'da Komünizmi inşa etme "278 stratejisi zaman sürecinde milli yal şartlar gereği Stalin'in 1 924-1 945 yıllan arasında

bir karaktere bürünmeye başladı. İşte Sovyeı sistemini 1985'1erden sonra parçalanmaya götüren sorunların ve olaylann ilk adımlannın bu dönemde atıldığını söyleyebiliriz. Konumuz itibariyle, Sovyet sistemini çöküşe götü­ ren sebeplerden sadece biri, yani

"Milliyetler Meselesi " üzerinde durmakla

yetineceğiz. Marksist düşünce ·prensiplerine dayanarak milliyet sorununu toplu­ mun ve tarihin geçici bir aşaması olarak gösteren Lenin, Rus Komünist İhti­ lali'nin derhal Avrupa'ya yayılacağına ve evrensel bir karaktere bürüneceği­ ne inanıyordu. O, Çarlık Rusya'nın çeşitli milletlerin milliyet ve milli kim­ lik meseleleri Ozerinde pek fazla durmamıştır. 1 9 1 7 yılında Sovyet İhtilali 'yle bazı oıtaçağ yaşamını sürdüren millet­ lerin hayatında gelişmeler görüldü. Fakat bunlar genel olarak milli farklılık­ lan ve gelenekleri silme yönünde gelişti. Hatta Lenin bu milletleri gelişme­ miş olmaları nedeniyle Komünist İhtilali'nin aracı olarak gönnekteydi. I S Kasım 1 9 1 7 'de Komünist Parti'nin yayınladığı

271

"Ulusal -Haklar Bildiri-

Zbigııiev BRZEZİNSKİ, Bllyllk ÇGkllş, Ankara 1992, s.125.


1 14

Mehir GARİBOV

si "nde279 her millete kendi kaderini tayin etme hakkı tanımakla milliyetler sorununu çözme yönünde adımlar atıldığı gösterilmekteydi. Fakat bu bildiri­ nin yayımlanmasının ardından Baltık Olkelerinin ve Finlandiya'nın birlikten ayrılması, Ukrayna başta olmak üzere Rus olmayan milletlerin Sovyet reji­ mini istememeleri ve istiklalleri için savaşmaları Lenin'in milliyet konuswı­ daki düşOncelerinin ne kadar yüzeysel olduğwıu ve bu meselesinin yeni oluşturulacak Sovyet sisteminin en zayıf noktası olduğwıu göstermekteydi. Ancak, Lenin ve Stalin milletler sorununa daha iyi bir çözilm bulmak yerine, Kızıl Ordu vasıtasıyla baskı, şiddet ve katliamla milletleri susturmak ve re­ jime bağlı kılmak yolunu seçmişlerdi. Harp Komünizmi, iç savaş veya prole­ tarya diktatörlüğü ile meşrulaştınlmak istenen bu olaylar milletlerin zihninde ve düşüncesinde silinmeyen tarihi izler bırakmıştır. Bütün bunlara rağmen, Lenin milletlerin zamanla yeni ve Ust düzey Sosyalist killtür içerisinde eriyeceğine ve Rus kOltürOnO kendiliğinden kabul edeceklerine inandığı için, onlara milli değerlerini korumaları için tolerans gösterilmesini savunmuştur. Zira Lenin milliyetçilik görünümilnün Sosya­ lizmin kurulmasında geçici bir devre olduğunu söylemekteydi. Fakat SSCB'nin oluşumundan sonra Lenin'in bu fikri ve "milletlerin eşit/iti" ilke­ si tamamen değiştirilmiş, uygulanan tolerans ise yalnız Hristiyan milletlere tanınmıştır280• 27 Nisan 1 920 tarihinde Azerbaycan'ın X.l. Rus Ordusu tarafından işgal edilmesinden sonra Sergo Ordcenikidze Kavbüro (Rus Komünist Parti­ si Merkez Komitesi Kafkasya Bürosu) Başkanı olarak atanmıştır. Semyon Mironoviç Kirov da onun bölge yardımcısı seçilmiştir. Lenin, "Azerbay­ can 'ın bütün iç ve dış politikasını yönetmesi için" Ordcenikidze'ye tam yetki verrniştir281• Stalin Moskova'da "Halklar Komiserliği" teşkilatını kurmakla 3 yıl içerisinde bu komiserliği "devlet içinde devlef' kurumu haline getirmiştir. Rus olmayan milletler ancak Halklar Komiserliği aracılığıyla merkezi hilkfımet ile irtibat kurabilirlerdi. Dolayısıyla Sovyetlerin "Milliyetler Politi· kası" Bolşevik İhtilali'nden sonra Stalin tarafından Yurutillmekteydi. Kaf· 279 Ahmet Andi ANDICAN, "Glııstııost ve Perestroika Politikalan Işığında Sovyeıler Birli· gi'nde Milliyeıler Meselesi", TOrk Yurdu Dergill, Ankara, Kasım 1989, s.30. ııo Abdullah SAYDAM, "Rus SömQrgeciligiııde Uygıılaııaıı Demognıfik Yönlemler: Kının ve Kafkasya ômeği", Avrasya EtOdleri, TIKA Yayıulan, Ankara, 2002, s. 102. 211 .ADA, f, 28, s. I , iş 38.


XX. YÜZYILDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

ı ıs

kasya'da Lenin'in prensiplerine uygun olmasa d a Ordcenikidze Stalin'in bu politikasını silrdllmıeye devam etmiştir. Stalin böylece Sovyet Halklan'nın yansım kendisi yönetmekteydi. Ancak, Lenin her fırsatta Stalin'in bu politi­

kasına karşı çıkmış, yapılanlann hak ve adalet için olmadığını savunmuştur.

Lenin'in 2 1 Ocak 1924'de ölümünden sonra Sovyetler'de Kafkasya politika­ sı

Stalin'in verdiği talimatlarla yönetilmeğe başlanmıştır. Azerbaycan'da

Stalin yönetimi Komünist Partisi aracılığıyla yürütülmekteydi. Parti organı­ nın esas idarecileri Rus ve Ermeni Bolşeviklerden ibaretti. 1 92 1 yılında K.i­

rov ' un Azerbaycan Komünist Partisi'nin Başkatibi olarak atanması ile Sta­ lin'in Azerbaycan ilzerindeki etki ve kontrolü daha da artmıştır. Burada be­ lirtmemiz gereken bir husus var ki, bu dönemde Kafkasya'da Başkatibi yerli halktan olmayan tek Komünist Parti Azerbaycan Komünist Partisi olmuştur. Bunun sebebi Azerbaycan'da yeterli Komünist olmamasından değil, Sovyet Rusya'nın göz diktiği Baki! petrolünü hiçbir engel olmadan ülkeden taşımak­

tı. Nitekim çok kısa süre sonra petrol dolu tankerler Rusya'nın ekonomisini canlandınnak için umut kaynağına dönüşmüştür. Büyük sanayi kenti olan Bakil'de Sovyet Hükümeti'nin kurulmasın­ dan sonra Azerbaycan'ın diğer bölgeleri de Rus ordulan tarafından Sovyet­ leştirilme'ye başlanmıştır. Bu dönemde Nahcivan, Dereleyez, Vedi, Zengi­ basar ve İrevan vilayetinde henüz Sovyet Hükümeti kurulmadığından Erme­ ni Taşnak orduları Türklere karşı saldın ve katliarnlannı devam ettirmektey­ diler. 192 1 sonbahannda Nahcivan, Ordubad ve Şerur- Dereleyez kazalann­ da 240 köy, Zengibasar'da 48, Vedi'de 1 1 8, Dereleyez'de 74 köy tamamen dağıtılmış ve burada yaşayaiı yerli nüfus tamamen katledilmiştir. Vilayetin Tilrkler yaşayan köy ve kasabalarına yapılan saldınlar sonucu 500.000 'den fazla Azerbaycan Tilrkü kendi anayurtlanndan sflrillmilştilr. Onlar Azerbay­ can 'ın, Nahcivan'ın ve İran'ın köy ve kasabalanna yerleşmişlerdir282• 1 9 1 8- 1 920 yıllannda ve sonraki dönemlerde Ermeni milliyetçilerinin

"Büyük Ermenistan" yaratmak hayali daha da güçlenmiştir. Onlar komşu cumhuriyetlerden Rusya,

İran,

Türkiye, Azerbaycan ve Gllrcistan 'dan bazı

topraklar kopanp Ermenistan'a katmak ve bununla da ülke coğrafyasını ge­

nişletmek hayali peşindeydiler. Ordcenikidze, K.irov ve Mikoyan'ın yönettiği

Kızıl Ordu birliklerinin Azerbaycan'ı işgal etmesiyle Ermenilerin bu taleple212

ADA, f, 92, s. I, iş 1 18, v.1-3.


Mahir GARİBOV

1 16

ri geniş ölçüde artmıştır. Onlar ilk olarak Azerbaycan topraklarından Nahci­ van, Zengezur, Dereleyez, Gökçe ve Dağlık Karabağ'ı Ermenistan'a katmak çabası içindeydiler. Ermenilerin bu faaliyeti esasen dışarıdan Ermeni lobileri tarafından desteklenmekteydi. Sovyet döneminde Ermenilerin bu planlarının bir kısnu Rusya 'nın desteğiyle yerine getirilmiştir. Azerbaycan'ın Sovyet I:Jilkümeıi kurulduktan sonra Sovyet Rusya, Ermenistan Taşnak Hilkılmeti'ne Ermenistan'da Sovyet Hilkümeti'nin ku­ rulmasına karşılık Sovyet Azerbaycanı 'n<!an bir kısım arazilerin verilmesi teklifini götürmilştiir. 1 920 Ekiminde Kafkasya Sovyet temsilcisi Legran, Taşnak Hilkümeti'oe aşağıdaki önerileri sunmuştıır283• 1.

Ermeoistan demiryollannın Sovyet Rusya, Azerbaycan ve Ankara

Hilkümeti güçleri tarafından serbestçe kullanılmasına izin verecektir, 2.

Ermeoistan Sevr Antlaşması 'nı tanımadığını bildirecek ve İtilaf

Devletleri'yle diplomatik ilişkilerini kesecektir, 3.

Türkiye ile olan sınır anlaşmazlıklarını Rusya'nın arabuluculuğu­

oa bırakacaktır, 4.

Buna

karşı şimdilik Sovyetlerce işgal edilmiş bulunan Zengezur

ve Karabağ Ermenistan'a bırakılacaktır. Azerbaycan'da Sovyet Hükıimeti'nin kurulmasından sonra Komünist­ ler komşu devletlerle olan sorunların çözümü için Ermenilerin toprak tale­ binde bulunduğu bölgelerin Ermenistan'a verilmesi kararını almışlardır™. Komünistlerin bu kararı bölgede yaşanan milli sorunların önlenmesi amacını taşımışsa da diğer taraftan Ermeni Taşnaksiltyun Partisi'nin silah yoluyla gerçekleştirmek istediği plan Komünistler tarafından kolayca uygu­ lannuştır. Bu Rusya'nın Kafkasya bölgesinde tampon bir Ennenistan Devleti oluşturma niyetinden kaynaklanmıştır. Rusya, Taşnak, Komünist, Sosyal Demokrat aynnu yapmadan Ermenileri desteklemiştir.

181

Yerosimos STEFANOS, Ekim Devrlml'ndea Milli Mllcaddeye TOrk-Sovyet lıışklel rl, lsıenbul 1979, s. 187'den naklen; "Les relations russo-turques depuis J'aveııı!menı du Ke­

malisme (Kemaliımin Ortaya Çıkı�ından Sonra Türk- Sovyet İlişkileri)", Revue da Moade Masulman Derpl, C 52, Paris Anılık 1922, s. 198. ' '" ADA , f, 28, s. l, iş 230, v. 58.


XX

YÜ.lYILDA ERMENlSTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

1 17

Azerbaycan'da Sovyet hi.kimiyetinin kurulmasını isteyen ve bunun için mücadele eden yerli Komünistler ise Azeıbaycan'da Sovyet Hükıime­ ti'nin kurulmasından kısa bir süre sonra baskılara maruz kalmış ve ülkeden sürülmüşlerdi. Sovyet döneminde Azerbaycan'da Komünizm propagandası adı altında gerçek bir sömürgecilik yapılmış ve Azeıbaycan'ın milli servetle­ ri Sovyet Rusya'ya taşınmıştır. Azerbaycan 'ın Sovyet dönemi tarihi araştınnacılanndan Ali Aliyev ''Nahcivan'da Sovyet Hi.kimiyetinin Kurulması ve Möhkemlendirilmesi Uğ­ runda Mubarize" başlıklı eserinde gösteriyor ki, "Sovyet döneminde Azer­ baycan 'ın Ermenistan 'a birleştirilen arazileri gönüllülük prensibi esasında gerçekleştirilmiştir. Kafkasya 'da barışın sağlanması, kısa süre içinde Lenin prensipleri esasında sağlanmış oldu. "281 Halbuki, Sovyet döneminde Erme­ nilerin tutumu ve faaliyetleri Komünist perdesi arkasında devam etmiştir. Sovyet dönemi tarihi araştırmalannda milli meselelere yer verilmedi­ ğinden Ermenilerin milliyetçilik faaliyetleri Bolşevik kılığına uydurulmuş ve Sovyet halkının prensiplerinin korunması esas gösterilerek Ermeni oyunları siyasi yollarla devam ettirilmiştir. Sonuç itibariyle Sovyet döneminde Erme­ nilerin toprak talepleri belirli bir ölçüde artmış ve Sovyet Rusya'nın deste­ ğiyle Azerbaycan'ın Gazah ilinin bazı bölgeleri, Zengezur ili ve Gökçe kaza­ sının tamamı, Şerur-Dereleyez kazasının bir hissesi, Dereleyez bölgesinin tamamı Ermenistan 'a ilhak edilmiştir. Sovyetlerin bu Ermeni isteklerini ger­ çekleştirmede gösterdiği gayret Ermeni şovenistlerin isteklerini daha da ar­ tırmıştır. Onlar 1 923 yılına kadar Azerbaycan' dan kopardıklan topraklar yetmiyormuş gibi Dağlık Karabağ'ın da Ermenistan'a verilmesini talep et­ mişlerdi. Ermeniler bu isteklerine ulaşamayınca, 7 Haziran 1923'de "Dağlık Karabağ" bölgesine özerk vilayet statüsü verilmesiyle yetinıniş ve SSCB döneminde bölgeye Ermeni nüfusu yerleştirmekle meseleyi bir sonraki dö­ neme bırakrnışlardır286• Ruslar ve Ermeniler bu tarihten itibaren sözkonusu bölgenin adını, "Dağlık Karabağ" veya "Yukan Karabağ" şeklinde ifade et­ mekteydiler. Çünkü Karabağ'ın bütününde Azerbaycan Türkleri, Dağlık Ka­ rabağ'da ise Ermeniler çoğunluktaydılar. "' Ali ALİYEV, Nahclvao'da Sovyet H•klmlyyetioln Korolmuı ve M�hkemlendlrllme­ ıl Utrood8 MObarlze, Baktl 1960, s.62. 286 Ayna HACIYEVA, •.g.e., s. 88.


Mahir GARIBOV

1 18

Nitekim Ermeniler Sovyet döneminde birkaç defa bu isteklerini gün­ deme getirmiş, aınaçlanna ulaşamayınca 1988 yılından başlayarak bölgeyi ele geçirmek için savaş başlatmışlardır. Görilldllğll gibi, 1988 yılından başlayan "Dağlık Karabağ" savaşı te­ sadüfen meydana çıkmış acı olaylar olmayıp, eskiden süregelen ve kurnazca hazırlanmış Ermeni-Rus planlarının sonucudur.

2.1.1. Sovyet Azerbaycanı'nın Oluşumu ve Sovyet Azerbayca­ nı'ndan Gilkçe, Zengezur Vilayeti, Şerur-Dereleyez Mabah ve Mebri İlçesinin Sovyet Ermenlstanı'na İlhakı 28 Mayıs 1 9 1 8- 27 Nisan 1920 tarihleri arasında mevcut olmuş Azer­ baycan Halle Cumhuriyeti arazisi 1 14.600 km2 idi. 1 99 1 'de 7 1 yıl sonra ye­ niden bağımsızlığına kawşan Azerbaycan'ın arazisi ise Dağlık Karabağ'la birlikte 86.600 km2 olmuştur. Soyet döneminde Azerbaycan'ın 28.000 km2'lik bir bölümü Sovyet Ermenistanı'na hediye edilmiştir.

XIX. yüzyıl sonu ve XX. yüzyıl başlannda Çarlık Rusya'nm Azer­ baycan'da uyguladığı sömürgecilik politikası 1920 yılında Azerbaycan'da Sovyet Hiikılmet'inin kurulmasından sonra da devam ettiri lmiştir. Rus yanlı­ sı bir hükılmet kurulmasını fırsat bilerek Azerbaycan'a ilişkin toprak iddiala­ nnı yeniden gündeme getirmişlerdir. Taşnaksütyun Partisi'nin iktidarda ol­ duğu Ermenistan Cumhuriyeti tarihi Türk topraklan olan !revan, Gökçe, Zengezur, Basar-Geçar ve Dereleyez'i Türklerden temizleme ve Ermenileş­ tirme politikasını yürütmeğe başlamıştır. 9 Kasım 1920 tarihinde Bakü'de Azerbaycan Komünist Partisi, Rusya Komünist Partisi Kafkas Bürosu, Azerbaycan İnkılap Komitesi ve Bakü Sovyeti'nin birlikte düzenlediği kon­ feransta Stalin "Zengezur Meselesi" ile ilgili şunlan söylemekteydi. "Eğer

Zengezur ve Nahcivan 'ın kime ait olmasını bilmek istiyorsanız, şunu söyle­ yebiliriz ki, biz bu bölgeleri şimdiki Ermeni.ıran Hiikiimeti 'ne veremeyiz, an­ cak Ermenistan 'da Sovyet Hükiimeti kurulursa bunun gerçekleştirilme.si mümkün olabilir. "287 30 Kasını 1 920'de Azerbaycan Komünist Partisi Mer­ kez Komisyonu toplantısında gündeme getirilen üçüncü meselede "Ermenis­ tan İnkilap Komitesi'nin Ermenistan'da Sovyet Hükılmeti'nin kurulmasıyla ilgili" telgrafı mil7.akere edilmiş ve toplantı sonnıSmda alınmış olan karann

211 ASPİHDA. 609 - 1 - 94, v. 41 - S9.


XX. YôZVILDA ERMENlSTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

1 19

G ınaddesinde "iki ülke arasındaki ihJilafları ortadan kaldırmak amacıyla Azerbaycan 'ın Zengezur ve Nahcivan arazileri Ermenistan 'a veri/i­ yor "deniyordu. Karann D maddesinde "Karabağın dallık lasmına kenıli ınuluıdlkrııluıı lllyin etme hakkı (sel/determimısion) tanmdığı , E madde­ sinde "Azerbaycan ve Ermenistan Sovyet cumhuriyetleri arasında ekonomik, askeri ve sosyal alanlarda işbirliii ant/aşmalarının yapılması kararlaştırıl­ mıştır" denirken J ve 1 maddelerinde ise, "Yukanda alınan kararların ger­ çeklqtirilmesi için sorumlu kurum olan Halk Komiserleri Konseyi 'nin Bakü Sovyeti Kongresi 'ne rapor vermesi öngörülüyor"288 ifadesi yer almıştır. "

Nahcivan halkının bu kanıra karşı kati şekilde itiraz etmesi ve Behbut Bey Şahtahtınski'nin Nahcivan 'ın Azerbaycan terkibinde kalmasına yönelik faaliyetleri bu kararın değiştirilmesine sebep olmuştur. N. Nerimanov Azerbaycan Halk Komiserleri Konseyi Başkanı olarak Sovyet Rusya'dan alınmış olan kararlan yerine getirmekle yükümlüydü. La­ kin Ermenistan'ın milliyetçi tavnnın değişmediğini görünce o da Nahcivan ve Dağlık Karabağ'ın Sovyet Ermenistan'ına verilmesine karşı çıkmış ve bu kararlann değiştirilmesi için çaba göstermiştir. Zengezur bölgesinin Ermenistan'a verilmesinde Rusya'nın baskısı önemli rol oynasa da Azerbaycan yönetimindeki Rus ve Ermeni asıllı kişile­ rin anti-Azerbaycan faaliyetleri ile Azerbaycan topraklan hisse hisse koparı­ larak Ermenistan'a verilmiştir.

· Ermenistan 'da Sovyet HUkılmeti 'nin kurulmasından sonra 4 Haziran 1921 'de Rusya Komünist Partisi Kafkas Bürosu Kongtesi'nde Dağlık Kara­ bağ'ın iki kısma bölünmesi teklifi gündeme getirilmiş, meselenin müzakere­ sine Rusya Komilnist Partisi Merkezi Komisyonu üyesi Stalin, Rusya Ko­ münist Partisi Kafkas Bürosu üyeleri Ordcenikidze, Makaradze, Myasnikov, Nerimanov, Kirov, Nazaretyan, Orahenaşvili ve Figather, Rusya Komünist Partisi Kafkas Bürosu katibi Breytman, Gilrcistan Komünist Partisi Merkezi Komisyonu üyeleri Sinsadze, Mdivani ve Svanidze katılmışlardır289• Bu Kongrede Kirov-Myasnikov taraftarlannın önerisiyle Dağlık Ka­ rabağ'ın Ermenistan'a verilmesi karan alınmıştır. Lakin 5 Haziran 192 1 'de ıa

ADA, f, 28, s. 1, iş 228.

"' ADA, f 27, s.4, iş 31, v 1-2.


Mahir GARİBOV

120

Behbud Şahtahbnski ve Neriman Nerimanov'un ciddi şekilde itirazlan sonu­ cunda bu meseleye yeniden bakılnuş ve Dağlık Karabağ'ın ekonomik sebep­ ler nedeniyle Azerbaycan'ın terkibinde kalması kararlaştınlmıştır. Kongrede Dağlık Karabağ'da Şuşa şehri merkez olmakla özerk vilayet oluşturulması öngörülmüş ve bu talep Rusya Komünist Partisi Katkasya Bürosu tarafından

27 Haziran 1923 tarihinde yeniden kongreye sunulmuştur. 7 Temmuz 1923 'de Azerbaycan Komünist Partisi Merkez Komisyonu karanyla Dağlık Karabağ Özerk Vilayeti kurulmuştu ki, burada da Ermenilere yeni haklann verilmesi kararlaştırılmıştır. Böyle bir kararın alınmasında Rusya Komünist Partisi llyelerinden Ordzenikidze, Mikoyan, Kirov, Myasnikov, Mirzoyan, Sarkis ve diğerleri bllyllk çaba göstermişlerdir290. İster ekonomik, ister siyasi, isterse de milli bir gereksinim olmadan böyle bir karann alınması, Nerimanov'un 24 Aralık 1923 tarihinde Stalin'e gönderdiği mektupta "Dağlık Karabağ Mirzoyan 'ın baskısı sonucu özerk

Vilayet ilan edilmiştir. Benim kanaatimce buna hiçbir gerek yoktu. Mirzoyan Ermeni Taşnak öğretmenlerinin yardımıyla buna ortam hazırladı ve mesele­ yi Parti Komisyonu 'na devretti. Bundan hiç tereddüdüm yok ki, Rusya Ko­ münist Partisi Merkez Komisyonu'nda Orcenikidze ve Stalin biz Türklere inanmıyor ve Azerbaycan 'ın kaderini artık Ermeni Taşnakları 'na bırakıyor­ lar " 291 itirazına sebep olmuştur. Azerbaycan'ın Zengezur, Şerur-Den:leyez mahalı ve Ermenistan'a sı­ nır

bölgelerden binlerce kilometre arazilerin Ermenistan'a verilmesi yetmi­

yormuş gibi, Rusya Komünist Partisi Kafkasya Bürosu, Azerbaycan Komll­ nistleri'ni milliyetçilikle suçluyor ve Komünist Parti prensiplerine uymadık­ lan yönünde eleştiriler yapıyorlardı. Nerimanov'un konuyla ilgili Moskova'ya gönderdiği telgrafta "Eğer

Azerbaycan Müslüman Komünistler milliyetçi ruhunu taşısaydı inanın ki. Zengezur Ennenistan 'a verilmezdi. Gürcistan 'a binlerce ton bedava yakıt gönderilmezdi " 292 açıklamasını yapmıştır. Zengezur bölgesinin Ermenistan'a verilmesinden sonra bölgeye yerle­ şen Ermeniler 25 Aralık'ta bir araya gelerek Sünik Hükılmeti'ni kurdular. ıoo

ADA, f, 28, s. 1, iş 230, v. S8. 291 ADA, f, 28, s.6, iş 26, v. 14. "' ASPIHDA, 690 - 1 - SJ, v 7-8.


XX. YÜzyJLDA ERMEN1STAN - AZERBAYCAN, DAÖLJK KARABAÖ SORUNU

121

Zengezur ve Karabağ bölgesinin tamamını ele geçinneğe çalışan bu sözde

bQkıimet, Aşağı Zengezur ve Dağlık Karabağ bölgesindeki Enoenileri kışkır­

ıaıak Tllrklere karşı birleşmeye çağırıyordu. Görüldüğü gibi legal olmayan Ermeni Hüktimeti'nin bile amacı Azerbaycan topraklarında Enneni Devleti

kunnaktır29l .

Azerbaycan Komilnist Partisi Başkatibi S.M. Kirov, 1 924 yılında par­

tinin VI. Kurultayı'nda Dağlık Karabağ'ın özerkliğini şöyle belirtiyordu: " ... bu meseleyi so�unda hallettik. Geleceğe yönelik çok iyi bir iş yapmış

olduk. "294 Halbuki, Karabağ meselesi Ennenilerin başlattığı suoi bir mese­ leydi. Nitekim, Ermenistan'da iki yüz bini aşkın Türk yaşıyordu. Bunların sayısı Dağlık Karabağ'da yaşayan Ermenilerden daha çoktu. Onlara da özerklik vermek gerekmez miydi? Ama bundan bahsedilmiyordu. Az.erbaycan'da Sovyet Hllkilmeti'nin kurulmasından sonra Rus Ko­ müoistler'in desteği ile Enoeniler Azerbaycan'ın topraklarını planlı bir şe­ kilde Ermenistan'a ilhak etmişlerdi. Rusların bu işte Ermenilere yardım et­ mesinin amacı bölgede Rusya'oın güdümünde bir devlet kurmak ve buradan

da Tllrkiye'yi gözetmekti. Bugün de bu politika devam ettirilmektedir. Dağlık Karabağ'da özerkliğin ilan edilmesinden sonra aşağı ve yukan Karabağ'ın temsilcileri bir komisyon oluşturmuş ve sınırlan belirleme ça­ lışmalarına başlamışlardır. Bu Komisyona Ali Haydar Karayev başkanlık etmiştir. Komisyon toplantısında, Ermenilerin batıdan Laçin ve Kelbe­ cer'den açacakları koridorla yukarı Karabağı Ermeoistan'a verilen Zenge­ zur'la birleştinoek istiyorlardı. Fakat, komisyon bunu kabul etmemiş, ku­ zeyde Şamhor, Hanlar, Taşkesen ve Gülistan bölgeleri yukarı Karabağ sınır­ lan dışında tutulmuşıur295• 1 Ağustos 1923'te yukarı Karabağ'ın başşehri değiştirilerek Şuşa'dan Haokendi'ye devredilmiş, Harıkendi şehrinin adı ise Ermeni Komünisti Stephan Şaumyan'ın adına ithaf edilerek Stephanakert olarak adlandırılmış­ tır. Yeni oluştunılmuş

arazi inzibati esaslara göre Karabağ Özerk Vilayeti 5

bölgeye aynlmıştır. Kuzeyde Caber, merkezde Haçen, doğuda Varanda, gü­ neyde Diı.ak, batıda Askeran bölgesi oluşturulmuş, Türkçe isimlerini taşıyan 191

194 191

ADA, ı; 27, s.4, iş 20, v 22. lgıar ALİYEV, Datıık Karobııt Baka, 1989, s.98. ADA, f, 32, s.3, iş 42, v. 7.


122

Mahir GAR!BOV

yer adlan Ennenice'ye çevirtilerek Mardakert, Martuni ve Hadrud adlandı­ nlmıştır296. Ermeniler b�ından beri Karabağ'ın Emıenistıın 'a kablmasım istemiş­ ler ve bu hedefe varmak için meşru ve gayri meşru her yola �wmıaktan çekinmemişlerdi. Zamao zaman yapılan antl�malara uymamış ve her fırsat­ ta bu niyetlerini gerı;ekleştinneye çalışmışlardır. 1920 yıllında kurulan "Ka­ rabağ Ennenistan 'a" adlı gizli örgüte daha sonralan Erınenistan Komünist Partisi'nden üst düzey kişiler de katılrmştır29'. 7 Temmuz 1923 tarihinde Dağlık Karabağ bölgesi özerk vilayet statü­ sil kazanmış ve Kasım 1924'de Dağlık Karahağ Parlamento'su kararına esa­ sen Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti 'nin arazisi olduğu ilan edil­ miştir. Bu dönemde Azerbaycaola Ennenistan arasında ilişkiler birkaç sene olaysız geçse de sonralan Enneniler tekrar propagandalarına devam etmiş­ lerdir. B�ından beri bu propagandaların esasını Karabağ'ın Emıenistan'a birleştirilmesi teşkil etmekteydi. 1 927 yılında Karabağ'dan İran'a kaçan 7 Enneni'den biri Paris'te yayınlanan Enneni gazetesine Karabağ'da Türklerin ve Bolşeviklerin Ennenilere zulilm yaptığım ve bölgedeki Ennenilerin çok zor şartlar altında y�dıklanm yazmışbr. Bundan amaç, Karabağ'ı dünya kamuoyunun gündeminde tutmaktı298• Halbuki 1927 senesinde Dağlık Kara­ bağ bölgesinde Komünist Bolşeviklerin %80'i Enneni ve Ruslardan ibaretti, Tilrkler 1919 yılından sonra yapılan baskılarla bölgeyi tamamen terk etınek zorunda kalmışlardır. 9 Şubat 1924 tarihinde Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti Merkezi İcra Komisyonu'nun karan ile Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti terki· binde Nahcivan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuştur. Zengezur bölgesinin Emıenistan'a verilmesinden sonra sadece bu bölgeyle yetinmeyen Enneoiler daha sonradan Azerbaycan'ın diğer topraklanın da Rusya'nın des­ teğiyle ele geçinneği b�amıışlardır. Kafkasya Merkezi İcra Komisyonu Riyaset Heyeti'nin 1 Ocak 1 927 tarihli toplantısında Azerbaycan'ın Mehri..Cebı;ıyıl kazasından 24 köyün, 20 Haziran 1927 tarihli ikinci toplantısında ise Zengezur etrafındaki Kubatlı 296 197 2'.!

Aziz ALEKBERL� a.c-e-. s.44. Junior C WALKER, Anııeııla aad Karabagb, Loodon ı99ı, s. 1 17. Junior C WALKER, LgL, s.1 17.


XX. YÜZVILDA ERMENlSTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

123

bölgesinden 1 .065 desyatin• arazinin Ermenistan'a verilmesi kararlaştınl­ ıruşbr299. 18 Şubat 1929 tarihli M. Shakayan'ın başkanlığında yapılan Güney Kafkasya Merkezi icra Komisyonu toplantısında Azerbaycan'ın Mehri böl­

gesinin tamamının ve Zengilan iline bağlı Nüvedi, Ernezir ve Tuğut köyleri­ nin Emıenistan'a verilmesi kararlaştınlmış ve Nahcivan'la ilgili meseleler milzakere edilmiştir. Bu toplantıya Azerbaycan Komilnistleri'nden O. Bün­ yadzade, M. Bağırov ve S. Yakubov katılmıştır. Ermeni Komünistlerin bu

tür faaliyetleri karşısında Azerbaycan Komünistlerinin itirazlan Rusya tara­ fından olumsuz karşılanmıştır300. 18 Şubat 1929 tarihinde Güney Kafkasya Sovyetleri Merkezi İcra Komisyonu'nun karan ile bölgenin 657 km2 sahası Şerur kazasının Kurtku­ lak, Xaçik, Horadiz, Nahcivan Kazası Şahbuz nahiyesinin Ağbine, Ağag, Almalı Dağ, ltgıran, Sultanbey köyleri, Ordubad

kazasının Karçivan, Meh­

ri, Buğaker mıntıkalan, aynı zamanda Kilit köyünün bir kısmı Emıenistan'a ilhak edilmiştir3°1• 1 929- 1 93 1 yıllarında Zengilan iline bağlı Eldere, Lehvaz, Astazur, Nüvedi köyleri, S Mart 1938 tarihinde Şerur ilinin Sederek ve Kerki köyleri­ nin bir kısmı Emıenistan 'la birleştirilmiştir02• Bu arazide Mehri ilçesinin kurulması ile Nahcivan bölgesinin Azerbaycan'ın diğer topraklarından kara sının kesilmiştir. Ennenistan-Rusya işbirliği sonucunda Emıeniler bu araziyi tamamen Ermenistan'a birleştirmekle Türkiye'nin de Azerbaycan'la kara sınırını kes­ miş oldular. Bu koridorun korunması durumunda Türkiye'nin Kafkasya üze­ rinden Orta Asya'ya ulaşımı sağlanacak ve Rusya çevresini kaplamış Türk çemberi oluşacaktı. Ruslar Sovyetler Birliği döneminde Türkiye'nin Kafkas­ ya ve Orta Asya Türkleri ile olan coğrafi ve manevi bağlarını koparmaya çalışmış ve bu politikanın uygulanmasında Emıenistan faktöründen de yarar­ lanmıştır. Ruslar, coğrafi yönden bunu uygulasalar da manevi bağlar doğrul-

' Desyııtin bir bektaruı ooda biridir.

"' ADA, f, 379, s.l, iş 2176, v l-3. ıoo ASPbmA, 1 - SS - 68, v 19. '°' ADA, f, 379, s. 1, iş 7429. ıo:ı ADA, f, 379, s. 1, iş 7345.


Mahir GAR!BoV

124

tusunda bu bağlanhyı kesemeınişlerdir. Nitekim, Mustafa Kemal Atatürk'ün 30 Ekim 1933 yılı "1 O. yıl" nutkunda söylediği; "Bugün Sovyeı/er Birliği

dostumuzdur. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse bugünden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, Avusturya Macaristan gibi parça­ lanabilir, ufa/anabilir. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. lşıe o zaman Tür­ kiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim bu dostluğun idaresinde dili bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır o/malıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevi köprülerini sağlam alarak. Dil bir köprüdür. inanç bir köprü­ dür. Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşme­ liyiz. Onların (Dış Türklerin) bize yaklaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gereklidir "303 bu manevi bağlana devam ettiğini göstermiştir. Nitekim, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra bağımsızlığını ilan eden Türk Cumhuriyetleri 'ni ilk olarak tanıyan Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. 1936 yılında kabul edilen yeni Sovyet Anayasası'na dayanarak Kaf­ kasya Sovyet Sosyalist Federasyonu feshedilmiş, Güney Kafkasya'da sınır­ lar değiştirilmeden birer Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti

kurulmuştur. Bu

anayasanın hazırlanması döneminde Ermenistan Komünist Partisi Başkatibi Agasi Hancıyan, Dağlık Karabağ meselesini tekrar gündeme getirmek iste­ miş, ancak Stalin buna izin vemıerniştir304. 1936 yılında Ermenistan Komünist Partisi Başkatibi görevine getiri­ len Artunyan da 1945 yılında Moskova'daki Rusya Komünist Partisi Merkez Kornitesi'ne "Karabağ 'm Ermenistan '/a birleştirilmesi ile ilgili " mektup göndermiş ve "Dağlık Karabağ 'ın Ennenistan 'la birleştirilmesinin bölgenin

gelişmesine çok büyük katkı sağlayacağı

ıos

..

teklifini önermişlerdir. Ancak

Rusya Komünist Partisi Merkezi Komisyonu ve Rusya Sovyetler Kurultayı Artunyan'ın bu teklifini reddetmiştir. Ermeniler Sıalin döneminde amaçlarına yönelik ilerleyiş elde edeme­ yeceklerini anlayınca bir sonraki dönemi

ıreklediler ve Ermenistan'ın Sov-

''" Ali GÜLER, "Ataroık'On DOnyadaki Eıki ve Yaııkıl'an", Mebmetçllı. Dergisi, Ankanı EyUll/Ekim/Kasım/Aralık 1986, s.16. "" ADA, f, 1009, s.I, iş 6, v 18; � 14, v 22-24. ,., BCA, Yer; 930.01 - 1 -7-1 .


XX. YÜZ\'ILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

ııs

yetleşmesinin 40'ncı yıldönümü vesilesi ile 1960 yılında Karabağ'la ilgili olarak Ermenistan' a yapılan sözde "haksızlığın bertaraf edilmesinı"' tekrar gündeme getirdiler. Yine bir sonuç çıkmayınca bu defa 19 Mayıs 1963 yılın­

da J(arabağ bölgesi ve Ennenistan'dan 2500 Enneni'nin imzaladığı bir di­

lekçeyi Rusya Komünist Partrisi Başkatibi Krusçev'e gönderdiler. Bu dilek­ çede Dağlık Karabağ'ın ya Ennenistan'a ya da Rusya'ya bağlanması teklif ediliyordu. Bu düzmece dilekçede "Azerbaycan 'ın Ermeni toplumunu mah­

vetmek ve onu g6çe zorlamak politikası uyguladığı " 106 gösterilmekteydi. Bu dilekçeyi incelendiğimizde Ennenilerin ileri sürdükleri taleplerin doğru ol­ madığını açıkça görüyoruz. Dağlık Karabağ bölgesindeki ahalinin sosyal ve ekonomik durumu Azerbaycan'ın diğer bölgeleri ile mukayesede daha gelişmiş düzeyde olmuş­ tur. Azerbaycan yöneticileri Ennenilerin bunu bahane edeceklerini bilerek bu bölgeye daha çok dikkat ve özen göstennişlerdir. Bu dilekçeden sonra Ennenilerin Rus yöneticilerden aldıklan destek (Rusların asıl amacı Ennenileri Azerbaycan ve Türkiye'ye karşı kullanmak­

n)

her geçen g1ln artmaya başlamıştır. 1965 yılında sözde "Ermeni katlia­

mı"nm 50. yıldönümünde Ennenistan'da yapılan mitinglerde Enneniler hem Azerbaycan'dan hem de Türkiye'den toprak talep ediyor ve "kaybedilmiş

topraklarımız" diye bağırıyorlardı. Rusya bunlan "anti-Türk" politikası se­ bebiyle göremezlikten geliyor ve sözde soykırım için anıt dikmelerine izin veriyordu307• 1965 Haziran'ında Moskova'daki HilkUmet ve Komünist Parti Enne­ nileıin ikinci bir dilekçe gönderdiğini açıklamıştır. Bu dilekçeyi Karabağ bölgesinden 1 3 Enneni Komünisti imzalamıştır. Onlann. arasında Enneni tarihçi yazar Bagrad Ulubadyan ( 1 949 yılından Karabağ Yazarlar Birliği'nin Başkanıydı) da vardı. Bu dilekçede istek yine Karabağ'ı Sovyet Ermenista­ nı'yla birleştirmekti. " ! 3 'lerin Dilekçesi"308 diye anılan bu dilekçede imzası olanlardan biri de Arkadi Manuçarov adlı genç bir millet vekiliydi. Manuçarov o kadar militan ruhlu idi ki, bu olaydan he­ men sonra taşkınlıkları yüzünden Ermenistan' dan bile sürülmüştür.

"" ADA, C, 1241, s.3, iş 42, v. 14.

"" lıınior C WALKER. L&-e., s. 1 19-120. "' ASPbiDA, 760 - 2 - 18, v. 1 - 4.


Mahir GARİBOV

126

Dağlık Karabağ'a özerk vilayet statüsü verilmesinin ardından Nahci­ van bölgesini de Azerbaycan'dan tamamen ayn tutmak kampanyası başla­ lılmıştır. Merkeziyetçi inzibati sisteme dayanarak uygulanan bu politikaya karşı Azerbaycan Sovyet Hilkilmeti tepkisiz kalınca Ermeniler bu isteklerini de gerçekleştirdiler. 9 Eylül 1 930 tarihinde Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti'nde il ve ilçe­ lerin arazi bölgüleri yapıldığı zaman Türklerin yaşadığı ilçe ve köyleri Er­ menilerin daha çok yerleşmiş olduğu il merkezlerine bağladılı!rJ<l9• Bu bir anlamda Çarlık Rusya'dan kalma

"parçala ve hükmet" politikasının Erme­

nistan'da Azerbaycan Tilrkleri'ne karşı uygulanması demekti. 3 Ocak 1 935 'de Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti Merkez Komisyo­ nu 'nun karanna esasen Türklerin yaşadığı il, ilçe ve köylerin Türkçe isimleri değiştirilerek Ermeniceye çevrildi. Bu faaliyetler 1 99 1 Ağustos ayına kadar devam etmiş ve

sonuncu Türk ismi taşıyan Mehri ilçesi Nüvedi köyünün

isminin değiştirilmesi ile Ermenistan'da Azerbaycan Türkleri'nin Türkçe toponimlerinin tümü değiştirilmiş oldu310• Bu süre içinde 1 948-1953'de Er­ menistan'da yaşayan Türkler deportasyona- (mecburi göçe) maruz kalmıştır. Ermenilerin Sovyetler Birliği dönemindeki faaliyetleri, "Büyük Erme­ nistan" ideolojisinin bir parçası olduğundan Azerbaycan topraklan, Sovyet Rusya'nın yardımlanyla Ermenistan'a katılmıştır. Azerbaycan'da Sovyet Hükiimeti kurulduğu dönemlerde Komünistle­ rin

"Bütün Ülkelerin Proletaryaları Birleşin! " sloganı Ermeni milliyetçileri­

nin Bolşevik kılığında birleşmesine imkan sağlamış ve "Büyük Ermenistan" için faaliyete başlama fırsatı sunmuştur. Azerbaycan için ise Sovyet ideoloji­ si milli-manevi değerlerin kaybedilmesi ve

"Komünistler " tarafından Azer­

baycan topraklanma bir kısmının Ermenistan'a ilhakı ile sonuçlanmıştır.

2.1.2. Sovyetler Birliğl'nde Sovyet Ermenistanı'nın Oluşumu 26 Mayıs 1 9 1 8'de Maveray-ı Kafkas Federasyonu'nun feshedilmesin­ den sonra Kafkasya'da yeni oluşan devletlerden biri de Ermenistan Cwnhu-

"" Aziz ALEKBERLI, Lg.e.. s. 12. ııo lngilap ISMAYILOV, "Azeıbaycanlılann Ermenistan'dan Dcporıasiyası", Mlbavııt Ga­ zetesi, BakO, 12 Mayıs 1999 .


XX. YÜZYJLDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAGLIK KARABAG SORUNU

127

riyeıi olmuştur. Emıenistan Cumhuriyeti'nin ilan edilmesinin ardından Taş­ naksiltyun Partisi yönetiminde Geçici Hilkilmet kurulmuştur. 26 Mayıs 1 9 1 8 tarihinde bağımsızlığın ilanıyla Emıenistan Hilkılmeti Erınenistan sınırlarını kabul etmeyerek komşu ülkelere ve Milli Mücadele

dönemini yaşayan Türkiye'ye karşı toprak iddiasında bulunmuştur. Bu iddia­

lar sonucu Emıeni çeteleri Türkiye sınırlarına saldınya başlamış Kars, Van,

Sarıkamış ve Gilınıil' de yaşayan Ermenilerin de desteğini alarak bölgeyi ele geçirmeğe çalışmışlardı. Burada belirtmemiz gereken husus, eğer Emıeniler 1 9 1 8 sınırlarıyla yetinmiş olsaydılar büyük bir olasılıkla Türkiye'yle savaş olmayacak ve da­ ha sonraki Kızıl Ordu işgaline karşı daha güçlü bir direniş gösterebilecekler­ di. Ancak, Emıenilerin Doğu Anadolu'yu Emıenistan'a birleştimıe niyetini açıkça belirten Taşnak Hilkilmeti, Türkiye'nin savaş döneminde olduğunu fırsat bilerek Doğu Anadolu bölgesine önemli askeri saldınlara girişmişlerdi. Yunan tehlikesine rağmen, Türk ordusu onlara karşı harekete geçme mecbu­ riyetindeydi. Emıeniler 1920 Mayıs ayında Türk sınır köylerine saldınlannı devam ettimıiştir. IS Haziran 1 920'de Kazım Karabekir Paşa Doğu Cephesi Komutanlı­ ğı'na atanmıştır. Emıenileri püskürtmek amacıyla T.B.M.M.'ye harekatın onaylanması için teklif sunulmuş ve Yunan tehlikesinin daha çok önem ta­ şımasıyla ilgili olarak T.B.M.M. Emıeni saldınlannın önlenmesi için Emıe­ nistan Hilkilmeti'ne nota vemıekle yetinmiştir. Kazım· Karabekir Paşa'nın taarruz

planı geçici olarak ertelenmiştir 1 1 • Bu ertelemenin ne kadar yerinde

olduğu kısa bir süre sonra görülmüş, 22 Haziran 1 920'de Yunanlann saldın­ lan artmağa başlamıştır. Eğer savaş sırasında Türk ordularının bir bölümü Doğu Cephesi'ne gönderilmiş olsaydı, Yunan tehlikesini önlemek mümkün 312 olmayabilecekti • Aynı yılın sonlarında Yunan tehlikesi savuşturulduktan sonra Kazım Karabekir Paşa komutasında Türk ordusu Ermenilere karşı harekete geçmiş, 30 Ekim'de Kars, Türk ordusu tarafından kurtarılmıştır. Türkler Gümrü'yü

'" Terk lstilııaı Hub� Dol• Cephesi 1918 - 1921, Genelkwmay Basımevi, Ankara t965, c nı, s.94. ııı Ncjat GÖYÜNÇ, Lg.e., s.8.


Mahir OARİBOV

128

de kuşatarak

iyi bir stratejik noktayı ele geçirmiş oldular. Geri çekilirken

Ermeni kuvvetlerinin bıraktıktan silahlar Batı Cephesi'ne gönderilmiştir3u Kaı;ım Karabekir Paşa komutasındaki Türk nrdulan 1 877 sınınnı aş­ tıktan sama Ermenistan Hilkiimeti'ni ateşkes istemiş ve 2 Aralık 1920'de Gilmrü'de banş antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmaya esasen Ermenistan Devleti sınırlan

1 0.000 km' olarak tespit edilmiştir. Fakat bu banş antlaş­

ması Ermenistan' da kısa bir süre soma hikimiyeti ele alan Bolşevikler tara­ fından kabul edilmemiş, fakat 1 6 Mart 1 92 1 'de imzalanan Moskova Antlaş­ masıyla Ermeniler Türk topraklanna karşı iddialardan vazgeçtiklerini bil­

dimıişlerdir3 14.

Ermenistan Cumhuriyeti bağımsızlığının ilanından soma sadece Tilr­ kiye'ye değil Azerbaycan'a da karşı arazi iddialarında bulunarak askeri sal­ dınlara başlamışlardı. Bu yeni Ermeni terörü ile savaşın bütün vahşeti Ermeniler tarafından uygulanmıştır. Zengezur, Karabağ, Dcreleyez ve bu arazilere

komşu olan

topraklarda yaşayan Ermeniler bölgeyi Ermenistan' ın bir parçası olarak gö­ rüyor ve yerli nüfusa karşı baskı uyguluyorlardı. Osmanlı Devleti'nin

9. Ordu Komutanı Şevki Paşa, 27 Aralık 1 9 1 8 ta­

rihinde Başkomutanlığa gönderdiği telgrafta Yanun adlı Ermeni çete başının 1200 kişilik bir kuvvetle 5 Aralık 1 9 1 8 tarihinden itibaren Nahcivan'da Türklere karşı katliam yapmağa başladığını bildirmiştir. Ermenilerin Nabci­ van' ın 40 km kuzey batısındaki Almalı köyünde 688 ve bu köyün 1 2 kın kuzey batısında Ağuş köyünde ise 5 1 6 Türk'ün katledildiği ve öldürülenler­ den 200 kişinin cesetlerinin bir yere toplanarak yakıldığı tespit edilmiştir3ıs. 1 9 1 8 yılının yazında Nahcivan'ı işgal eden Andronik bu bölgeyi

"Sovyeı Rusya 'nın ayrılmaz bir parçası" ilan etmiş ve kendi birlikleriyle

6. Rusya Sovyet Hükılmeti'nin yönetiminde hareket ettiğini bildirmiştir3 1

ı ıı Stanford SHAW, "a.g.m.", s.6.

"' lsmail SOYSAL, TOrklye'nln Siyasal Anllıışmılan (1920-1945), Ankara 1983, ss. 1623. ııı ADA, f, 970, s.I, iş 56, v. 2-8. 3 16 Suren AGAYAN. Vekovıya Dnıjbı Narodov Zııkallıazll (Kaflwyı Hılklıınmn Bll­ yll k Dortlup), lrevan, 1 972, C 2, s.93.


XX. YüZYILDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

129

Andronik daha sonra Azerbaycan istikametinde hareket ederek Ağdam ve Yevlah ilçelerini işgal etmiş, Bakü Sovyeti ile ilişki kunnağa çalışmıştır. 1 9 1 8 yılında Andronik Ennenistan'da "Halk kahramanı" olarak ün kazan­ mıştır311. Tilrl< ordusunun Kafkasya harekatından sonra Andronik, Ermenistan'ı terk ederek yurtdışına kaçmış, Ennenistan 'da Sovyet hakimiyeti kurulduktan sonra ise kendi kılıcını İrevan tarih müzesine göndenniştir. Andronik kendi silahlı birliklerini "640. Özel Ermeni Birliğı" şeklinde adlandınnıştır18. 1 9 1 8 yılının ilkbahanndan Zengezur kazasında 105 Azerbaycan köyü Ermeniler tarafından dağıtılmış ve yakılmıştır319• Bu faciarun sonucu olarak 3.257 erkek, 2.276 kadın ve 2 . 1 96 çocuk, toplam 1 0.086 Azerbaycanlı katle­ dilmiştir. 50.000 Tnrk hayatta kalabilmek için Zengezur'u terk etmek zorun­ da kalmıştır320. 1 9 1 8 yılının sonbahannda Zengezur'un bir kısmında kuvvetlenen Andronik burada. Gorus şehri merkez olmakla Enneni "Kubernator/uğu" yarabnıştır. Bu siyasetin devamında "Küçük Ermenistan" devletini kunnağa çalışrruştı ki, onun da başkentinin Şuşa şehri olacağını açıklarruştır21. Burada belirbnenıiz gerekir ki, Enneni çete başı Andronik' in 1 9 1 8 yı­ lında Azerbaycan topraklannda kunnağa çalıştığı "Küçük Ermenistan .. dev­ leti hayali, günümüzde Dağlık Karabağ Ermenileri tarafından da devam etti­ rilmektedir. 1991 yılında Dağlık Karabağ'da Robert Koçaryan'ın başkanlı­ ğında (daha sonra Ermenistan Cumhurbaşkanı oldu) Dağlık Karabağ Cum­ huriyeti 'nin kurulduğu bildirilmiştir. 1 9 1 9 yılının yazında Ermeniler Nahcivan topraklarına karşı iddialannı daha da artırmış ve İngilizlerin bu işte onlan himaye edeceklerini umut et­ mişlerdi. 19 Mart 1 9 1 9'da Ermenistan ordusunun askeri birliğinin Nahcivan sınınndaki komutanı Albay Doluhanov Ermenistan İçişleri Bakanlığı'na gönderdiği raporda "'Nahcivan 'daki lngiliz birliklerinin komutanı Albay

"' Suren AGAYAN, a.g.e., s.94-95 . 111 Ba yram GAIBOV, Daşnald; (İz Mıterlalov Deportamellta Poll<;ü) Taşnıklar; {içişleri Bıkanlılt Belgeleri Ourlne), Bakü, l 990, s.38. 19 1 ADA, f, 970, s.l, iş-166, v- 7, s.10, iş- 1 6 1 , v-1-9; f, 894, s.10, iş- 80, v, 39-44. ııo ADA, f, 970, s.l, iş-1 66, v- 7, s.10, iş- 810, v, 39. ıı ı ASPIJmA, 277 - 2 - 40, v -7.


Mahir GARlBOV

130

Temberley 'in lngilıere Genelkurmay/ığı adına Şerur Kazası 'nın Aralık ve etraf köylerinin Ermenis/an 'a verilmesine itiraz etmediklerini " 322 bildirmiş­ tir. İngiltere Genelkwmayhğı adına Albay Temberley'in böyle bir açık­ lama yapmasının sebebi, lngiltere'nin ve aynı zamanda diğer Hristiyan Dev­ letler'in Kaflcasya'ya yerleşmek amacıyla Ennenilerden faydalanmak maJı. sadıydı. Bu nedenle de İngilizler Ermenilerin tarafını tutuyorlardı. 1919 yılı Nisan ayından itibaren Nahcivan'ın Müslüman ahalisi ara­ sında bölgenin Ermenistan'ın idaresine verildiği hakkında haberler yayılma­ ğa başlanmıştır. Ağustos ayında İngiliz ordulannın Kafkasya'yı terk etme­ siyle Ermeniler bölgeyi tamamen ele geçirmek için terör eylemlerine devam etmişlerdir. Nahcivan ahalisi bu Ermeni saldınlanna karşı direnip onlan geri çevirmiş ve Ermeniler Yeni Bayazıt kazasının sınırlarına doğru kaçmaya mecbur kalmışlardı323• Böylece, Nahcivan bölgesindeki geçici Enneni yönetimi Ermenistan'a geri çekilmek zorunda kalmış, Noraşen istasyonundaki ve Vedi yakınların­ daki çatışmalar Ermenilerin yenilgisiyle sonuçlanmıştır. Vedi etrafında Er­ meniler çok sayıda kişi ve askeri malzeme kaybederek geri çekilmek zorun­ da kalmıştır324• 23 Kasım 1 9 1 9 tarihinde Azerbaycan ve Eımenistan Hllkıimet temsil­ cileri Tiflis'te bir anlaşma imzalamış ve bu anlaşmada Azerbaycan ve Erme­ nistan HOkilmetleri mevcut çatışmalan durdurmak, sınırlar da dihil olmak üzere bütün ihtilaflı meseleleri banş yoluyla halletmek karanna varmışlardı. Bu anlaşmayı Eımenistan tarafından Başbakan Khatisyan, Azerbaycan Hillcim i eti adına ise Yusufbeyli imzalamıştır325• Fakat Ermeniler anlaşma sorırasında kendi imzalanna önem vermeyerek saldınlanna devam etmiştir.

m

ADA, f, 970, s.7, iş 94, v. 1-28. v- 5. 124 lsmail MUSAYEV, Azerbaycu'ıa Nabclvaa ve Zenpzıır JIOl&der1Dde Slyul Vaziyet ve Harld Devletlerle Slyuell, Bakll, 1998, s.180-181. '" ADA, f, 970, s.I, iş 95, v 1-3. m ASPbmA, 277- 2 -57,


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

131

1920 yılının başlarında Ermenilerin Azerbaycan topraklannı işgal et­ me niyetleri artsa da Azerbaycan Hüldlıneti'nin siyasi ve askeri tedbirleri Taşnaklar'ın planlanrun gerçekleşmesine imkan vermenıiştir'26• 29 KaslDl 1 920'de Ermenistan'da Sovyet Hükı1meti kuruldu. 192 1 Ni­ sanında Kafkasya Federasyonu'nun oluşumu için ekonomik işbirliğinin hız­ landırılması kararlaştınlmıştır.

·

Sovyet Rusya'nın Kafkasya'ya girmesi ve Ennenistan'ın Sovyetleş­ mesiyle tüın Kafkasya'nın Rusya tarafından yönetilmesi için ikinci adım da atılmış oldu. Ermeni tarihçilerinden S.M. Harmandaryan, "Lenin ve Kafkas­ ya Federasyonu 'nun OlufUmu " isimli eserinde gösteriyor ki, "Ermenis­ ıan 'da Sovyet HiikUmeti 'nin kurulmasından sonra ekonomik durum ve ahali­ nin sosyal yaşamında pek değişiklik giiriilmedi. Fakat Ermenistan arazi sı­ nırları daha da genişlemiş oldu. "327 Rusya

Sovyet

Sosyalist

Cumhuriyetleri

Hilkiımeti'nin

Türkiye

Hilkiımeti'ne Kafkasya'daki olaylarla ilgili gönderdiği telgrafta gösteriliyor­ du ki, "Taşnak Ermenistan 'ı bu son giinlere kadar halklar arasında kardeş­

liğin oluşması yolunda bir engel idi. Ermenistan Türkiye ile Rusya arasında bir sed iken. Ermeni işçi ve köylülerin kararlılığı ve çabalarıyla Rus ve Türk halklarını birbirine bağlayan bir zincirin halkası haline getirilmiştir. "328 16 Mart 1921 'de Rusya ve Türkiye arasında imzalanan Moskova Ant­ laşması 'na esasen Kars, Artvin ve Sürrneli'nin Türkiye arazisi olduğu kabul edilmiştir. Nahcivan vilayetinin statüsü özel olarak belirlenmiş ve antlaşma ekinde gösterilen sınırlar dfilıilinde özerk bölge olarak Azerbaycan'ın terki­ binde kalması kararlaştınlmıştır. Bu antlaşma

1 3 Ekim 1 92 1 Kars Antlaş­

ması'yla yeniden onaylanmıştır329• Ermenistan'da Sovyet Hükılmeti'nin kurulmasıyla ilgili Azerbaycan Komünist Partisi Ermenistan'a tebrik mektubu göndermiştir. 30 Kasım 1920

,,. Sani HACIYEV, "a.g.m.", s.192. "' Yerosimos STEFANOS, Ekim Devrlml'nden Milli MOc.ode!eye TOrk-Sovyeı lıışkUeri, lstanbul 1 977, s.264. '" SM. HARMANDARYAN, Lenin ve Kallıuyı Federuyonn'nıın Olatumu, !revan l 969, s.96-97. "' Ra1ıııı.an SAFAROV, "Bab Azerbaycan; Eıno-Politik Deği.şiklikler ve Ermcnistaıı 'm Ku­ nılıııası (1801-1921)", TOrlıler Dergisi, Ankara, 2002, s. 173.


Mahir GARIBOV

132

tarihinde gönderilmiş bu tebrik telgrafını Azerbaycan KomOnist Partisi Halk Komiserleri Konseyi Başkanı N. Neriınanov imzalamıştır330• 1 Aralık 1920 tarihinde Azerbaycan Komünist Partisi 'nin gönderdiği telgrafta "Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti adına .... açıkça belirtiyoruz ki, bundan böyle hiçbir arazi meselesi asırlarca komşu yaşayan iki halkın, Azerbaycanlı ve Ermeni halkının birbirinin kanını akıtması için neden ola­ maz. Bu günden Zengezur ve Nahcivan arazileri Ermenistan 'ın ayrılmaz his­ sesidir. "131 Nahcivan halkının bu karara karşı şiddetle itiraz etmesi kararın değiştirilmesine sebep olmuş, 28 Aralık'ta kabul edilen ikinci kararnamede Nahcivan'ın özerk bölge olarak Azerbaycan terkibinde kaldığı açıklanmıştır. 26 Eyl!ll - 13 Ekim 1921 tarihlerinde Kars'ta düzenlenmiş olan Tür­ kiye, Sovyet Rusya, Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan Sovyet cumhuri­ yellerinin katıldığı konferansta 20 madde ve sınırlan belirleyen 3 ekten iba­ ret antlaşma imzalanmıştır. Konferansa katılan devletler Türkiye ile sınırla­ rını tespit etmişlerdir. Antlaşmayı T.B.M.M. H!llciimet'i adına K. Karabekir, V. Muhtar, M. Şevket, Sovyet Rusya adına Elivia, Azerbaycan'dan B. Şah­

tahtınski, Gürcistan' dan Şvanidze, Hanetski, Ermenistan' dan ise Mravyan ve Makinzyan imzalamıştır. Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti 1 3 Mart 1922'de Kaflcasya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti terkibine katılma şartnamesini kabul etmiş ve 18 Aralık 1922 tarihinde Ermenistan, Kaflcasya Federasyonu terkibinde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği 'ne üye olmuştıır332• Ennenistan'da Sovyet H!llcie im ti'nin kurulmasından soma Ermeni Taşnaklan Bolşevik kılığına girerek kendi emellerini Sovyet döneminde de devam ettirmişler. Fakat bu tarihten soma siyasi faaliyete daha çok üstünlük vermişlerdir. Türk ordularının karşı koyması sonucu Osmanlı topraklarından çık· mak zorunda kalan Andronik Uzanyan Nahcivan'a girdikten sonra 14 Hazi­ ran 1 9 1 8'de Sakil Sovyeti Yilrütme Komitesi Başkanı Şaumyan'a gönderdi­ ği telgrafta ''Nahcivan'ın Sovyet Rusya'ya katılması" teklifini ileri silnnüş "" Tevfık MUSTAFAZADE, a.g.e., s. 1 14. ıı ı ADA. r. 28, s. ı , iş 230, v - 58. ııı Aziz ALEKBERLI. TOrlı-Otıız \'İırdu Ermeıılstan, Bakll, 1994, s.18.


XX. YÜZVILDA ERMEN!STAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

133

ve "komutasında olan ordularla birlikte artık Sovyet Rusya için savaşacağı­ nı" belirtmiştir. Şaumyan Andronik'e yazdığı cevapta "Onun şahsında ger­ çek hal.le kahramanının Bolşeviklerin tarafına geçmesini tüm Komünistlerin memnuniyetle karşıladığını" bildinniştir'11. "Eğer ben Ermeni isem. Taşnak da, Komünist de Menşevik de, Sosyal-Demokrat da olabilirim. "114 İl.le başta Ermeni olmanın yeterli olduğunu vurgulayan Şaumyan aynı zamanda Taş­

nak Ermenileri desteklediğini de açıkça belirtmiştir. 29 Kasım 1 920' de Ermenistan' da Sovyet Hükiımeti 'nin kurulmasın­ dan sonra Ermeni Komünistler Ermenistan'da yaşayan Türklere karşı baskı uygulamış ve onlan yüz yıllarca yaşadıkları topraklardan göç eımeğe zorla­ mışlardı. Örnek olarak 1 9 1 6'da ve 1925'de Ermenistan'da yapılmış nüfus istatistiklerine bakmak kafidir. 1 9 1 6'da Şerur-Dereleyez kazasında yaşamış Türklerin nüfusu 58.476 kişi iken, 1 Aralık 1 920'de Dereleyez bölgesinin Sovyet Ermenistanı'na il­ hak edilmesinden sonra 1 926'da bu nüfus 5.941 'e düşmüş, yani, 52.535 kişi

göç etmek zorunda kalmıştır. Gümril ve Ağbaba bölgesinde ( 1 922'de bu bölgeleri Leninakan kazası olarak adlandırdılar) 1 9 1 6'da 24.79 1 Tilrk oldu­

ğu halde bu nüfus 1 926'da 8.835'e düşmüş, 1 5 .905 kişi azalmış, Nor Beya­ zıt'ta 1 9 1 6'da 50.754 Tilrk olduğu halde 1 926'da 14.065'e düşmüş, 36.689 kişi azalmış, Eçıniedzin bölgesinde 1 9 1 6'da 4 1 .365 Tilrk olduğu halde 1 926'da 8.247'e düşmüş, 33. 1 1 8 kişi azalmış ve İrevan bölgesinde ise 191 6'da 86.867 Tilrk'e karşılık 1 926'da nüfus 24.039 kişiye inmiş yani, 62.828 Tilrk göç etmek zorunda kalmıştır335. Bu nüfus hareketlerini bir şe­ mayla gösterelim.

Tablo 2

Bilge adı

İl adı

Artaşat

:� Habip RAH!Mo<'lLU, Lg.e., s.38.

Sıepan ŞAUMYAN, •.g.e., s.141. "' Habip RAHlMo<'lLU, Lg.e., s.40.

1916

1926

1931

1959

1970

8601

210

300


Mahir GARlBOV

134

!revan

! 0524

5559

Kotayk

948

204

198

!revan

6656

3382

2721

9355

1 0372

20

30

Vedi

Toplam

Eçmiedzln

86867

24039 26729

Eçmicdzin

5393

Eşterek

921

171

111

Hoktemberyan

1 1 81

316

1 96

Abaran

139

57

12

9850

13576

7634

10414

1 3925

Ahta, Sevan

1 859

1 789

2089

Nor Bayazıt

982

24

66

Martuni

346

43

16

Basargeçer

1 7036

1 7632

25781

14065 20493

19675

27952

Zengibasar Toplam

Nor Bayazıt

Toplam

Dereleyez

Leninakao

7 1 53

41 365

50754

8247

Yeğegnadors

4052

3967

5 1 92

Azizbeyov

5061

2550

4082

91 1 3

65 1 7

9274

9261

1 5002

Toplam

58476

Amasya

1 5600

8824

Gugark

9191

6273

5941

Spitak Toplam

24791

78 1 6

1 5097

5259

8257

2796

4036

1 73 1 6

27295


XX. YOZVILDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

Zengezur

Gafan

5713

1 1 1 46

13522

Gorus

452

801

1 1 84 7526

Sisyan

4008

62 1 2

Mehri

1 1 185

1201

2334

335 1

3852

Toplam

526 1 2

5634

1 2507

21510

26084

2 120

3022

475

314

9283

1 3352

1 1 878

1 6688

4985

7786

lcevan Dilican

Dllican

135

8881

Krasnoselo Toplam

8181

8181

1

1 Kalinino

'

Lori-Pembek

Twnanyan

3 1 18

1 855

2458

Stepanavan

3 1 46

973

1482

3087

4450

10900

1 6 1 76

1 83

423

Noyemberyan Toplam

106 1 6 63 14

1 06 1 6

Diğer iller

Ermenistan SSC *

333662 84539 1 06768 1 07748 148 1 89

Kaynak; Habip RAHlMO( LU, a g e., s.43-44. •

Sovyet Ennenistanı 'oda Ermeniler �dece Türkleri göç ettinnekle kalmamış, TI1rk köylerinin isimlerini de değiştirmiş ve bazılarını ise yakın Ermeni köylerine katmışlar. Ermeniler bu politikayı uygulamakla Ermenis­ tan'da Tüı:lı: varlığını taşıyan her şeyi silmiş ve Ermenileştirmişlerdir. XX. Ylizyıl başlannda Ennenistan'da Ttırkler yaşayan köyler Ermenilerle muka-


Mahir GARIBOV

136

yesede daha çok olduğu blllde XX. yüzyıl süresince yapılan silrülmeler so­ nucunda bu köyler tamamen boşaltılmıştır. Aşağıda verdiğimiz tabloda bu açıkça görülebilmektedir. Tablo 3

1986

1931

1918

Toplam Türk

Toplam

Türk

Toplam

Türle

Köy

Köyü

Köy

Köyü

Köy

Köyü

Sayısı

Sayısı

Sayısı

Sayısı

iller

Sayısı

lrevan

213

1 18

210

96

103

4

Eçmledziıı

218

1 17

251

52

245

12

Dereleyez

1 63

101

73

47

52

23

52

94

33

Sayısı

Nor - Bayazıl

135

62

121

Aleksandropol

165

ıs

1 73

12

1 52

10

Zengezur

222

1 16

191

87

128

40

Alınan

84

23

84

20

60

20

Lori - Pembek

102

21

102

21

97

17

Ağbaba

37

35

37

26

26

19

Ermenistan SSC

1 349

608

1 242

413

957

178

Gazab

İlinden

191 8'de Ermenistan'da 608, 1 93 l 'de 4 13, 1 986'da 1 78 Türk köyü olmuştur. 1 9 1 8- 1 920 Taşnak Hükıimeti döneminde 1 95 köy, 1 93 1 - 1 986 yıl­ lan arası dönemde ise 235 köy azalmıştır336• Bu bir anlamda aynı politikanın uygulanması anlamına gelmektedir. İstatistiklerde yer alan azalmalar ise Er­ menistan' da Türk köylerinin tarih sahnesinden silinmesi demektir. Sovyet '16

Habip RAHlMoôLU, a.g.e., s.42-51. Yukarıda verilmiş olan tablolar için bakınız.; Habip RAHIMOOLU, Lg.e., s.42 - 50.


XX. YüZYILDA ERMEN1STAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARAB.AÔ SORUNU

137

yönetiminin desteğini alan Enneniler kendi amaçlarına ulaşmak için yoğun bir faaliyette bulunmuşlardır.

2.1.2.1. 1937 SSCB Baskısı Döneminde Ermeni Komünistlerin Azerbaycanlı Aydınlan Azerbaycan'dan Sürgün Etme Faaliyetleri Azerbaycan'da Sovyet Hükiimet'i kurulduktan sonra XI. Kızıl Or­ du'nun İstihbarat Komisyonu Azerbaycan aydınlarına ve Komünist Partisi dışındaki diğer parti üyelerine karşı sorgulama ve tutuklamalara başladılar. Aynca, Azerbaycanlı generaller hiçbir yargılama olmadan ölüm hükmü ile cczalandınldı. Halbuki Azerbaycan ordusu XI. Kızıl Ordu'ya karşı savaş­ mamış ve XI. Kızıl Ordu çatışmasız olarak Bakü'ye girmiştir. Azerbaycan Milli Ordusu generallerinden yalnız iki kişi Samet Mehmandarov ve Aliağa Şıhlinski, Neriman Nerimanov'un özel teşebbüsü ile sağ kurtulabilmiştir337• XI.

Kızıl

Ordu Askeri-Devrim Kurulu ve Azerbaycan

Sovyet

Hükiimeti 28 Nisan 1 920 tarihinde iktidara gelince Müsavat, ittihat ve diğer parti başkanlan ile ileride yapılacak faaliyet üzerine şartname kabul etmiş­ lerdi. Fakat bu şartname, Azerbaycan Türkleri'nin koyu düşmanı ve XI. Kı­ zıl Ordu Özel Kurulu Başkanı Ponkratov tarafından bozulmuştur. Bu özel kurul, sonralar ise ÇK (Çerezvuçaynıy Komite!- Fevkalade Komite) bütün Sovyet öncesi partilere karşı kırmızı terör ilan ederek, hemen bu partilerin üyelerinin tutuklanmasına girişip, baskılar uygulamaya başlamıştır. Komünistlcr'in yaptığı baskı sonucunda ülke dışındaki özel kamplara sürgün edilmiş, sonra ise kurşuna dizilmiş Azerbaycan aydınlan arasında Müsavatçılardan Kerbelayı Veli Mikailov, Rahim Vekilov, Hacı Şükürov, Abdü.lhasan Rahimov, Süleyman İsrafılov, Abdili Abdülzade, Abdülbagi Memınedzade, Gazenfer Sultanov, Esed Nasibov gibi ünlü kişiler vardı. itti­ hat Partisi üyelerinden Karabey Karabeyov, Cemil Lemberanski, Alibey Aşurbeyov, Memıned Hasan Hasanov ve başkaları da dahil 1 55 kişi baskıya

maruz kalmıştır338• XI. Kızıl Ordu özel Bölümü (Osobıy Otdel)'nün Azerbaycan'daki fa­ aliyeti dönemi ile ilgili arşiv belgelerinin bir kısmı hariç büyük çoğunluğu

ııı

Ziya BÜNYADOV, Kırmızı TerGr, BakO 1993, s.39.

ııa Ziya BÜNYADOV, A>.erbaycan KGB Arşivi Muhtevası, Azerbaycan Killtllr Derneği yayuı1an. Aııkanı. 1995, s.7.


Mahir GARlBOV

138

Rusya'ya götürillmüştilr. Bundan dolayı 1 920- 1 925 tarihlerinde XI. Kızıl Ordu Özel BölilmO'nde çalışanlann kurşuna dizdikleri, özel kamplara yerleş­ tirdikleri, Sibirya'ya ve Ona Asya'ya sürgün ettikleri binlerce Azerbaycanlı ile ilgili bilgi edinmek mümkün değildir. SSCB'nio 1 930' 1arda yeni ekonomi politikasının kolektif halk sanayi­ nin inzibati - amirlik sistemine dönüşmesi halkın bir kısmı, özellikle aydınlar tarafından kabul edilmemiştir. Sovyetlerin bu ekonomi politikasını eleştiren ve kabul etmeyen gruplann meydana çıkmasıyla onlara karşı baskılar görül­ meğe b�lamıştır. Kendi mülkiyetini Rusya Komünist Partisi karan gereği Sovyellcre teslim etmek istemeyenlere hükı1met tarafından ceza uygulanmış­ tır. Arazi mülkiyetinin kolektitleştirilmesiyle ilgili alınan kararlar sadece toprak sahiplerinin değil, diğer kısım insanlarda da tepkilere neden olmuştur. Bolşevik Devrimi'nin lideri Lenin'in b�lattığı ve Stalin'in sürdürdüğü bu politika milyonlarca insanın ülkeden sürülmesi ile sonuçlanmıştır. Lenin ve Stalin dönemindeki yeni ekonomi politikasının genel kayıp bilançosu şöy­ leydi. 1 . Hiçbir yargılama olmadan on binlerce insanın hapsedilmesi ve 1 9 1 8 - 1 922 yıllan arasında ayaklanan yüz binlerce işçi ve köylünün katledil­ mesi; 2.

1 9 1 8- 1 930 yıllan arasında on binlerce insanın sürgün karnplann-

da öldürülmesi; 3.

1 937-1938 yıllanndaki büyük baskı döneminde 690.000'e yakın

insanın ülkeden sürülmesi; 4.

1939-1941 yıllan arası, ardından 1944-1 945 döneminde Ahıskalı,

Ukraynalı, Baltıklı, Moldavyalı ve Besarabyalılann sürgllne gönderilmesi; 5.

1 944'te Kının Tatarlanmn Kınm'dan sürgün edilmeleri319•

1926 yılında Azerbaycan Komünist Partisi B�kıitibi Semyon Miro­ noviç Kirov'un Moskova'ya geri çağnlmasınilan sonra parti yönetimi Gara· yev, Ağaverdiyev ve Mirzoyan'dan ibaret yardımcılara bırakılmıştır. Mir­ zoyan'ın Moskova 'ya sürekli olarak gönderdiği raporlar onu parti içinde da-

119 Stephanc COURTOIS

ve diğerleri,

Komilllzmiıı Kau Kitabı, lstımbul 1985, s.505.


xx.

YÜZ\'ILDA ERMEN!srAN - AZERBAYCAN ' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

139

ha çok etkili kılmaktaydı. Her fırsatta Azerbaycan'da kllltür ve din değişti­ rilmesini gerçekleştirmek isteyen Mirzoyan partinin diğer üyeleri ta.rafından

ırki aynmcılık yapmakla suçlanmış ve bir silre sonra görevinden uzaklaştı­

nlmıştır. 1 930 yılı başlarında Sovyetler Birliği Bolşeviklerin Komünist Merkez Komitesi'nin "Köyde partinin sınıfsal çizgisinin ıslahı ve kulak (köy buıju­ azisi)lann bir sınıf olarak yok edilmesi" adlı karan basında yayınlanmıştır. Bu dönemde ÇK (Çerezvuçaynıy Komitet-Fevkalade Komite) ve "Osobı Oıdel (Özel İstihbarat Birimi)"in ceza desteleri Ermenilerden oluşturulmakta idi. Türklere inanmadıklarından dolayı onlar bu teşkilatlarda Rus ve Yahudi­ leri çalıştırmakta idiler. Burada çalışan Türkler var idiyse de onlar da kendi sadakatlerini sadece sözle değil, yaptıkları işlerle, yani "halk dilşmanlan"nın bulunmasındaki faaliyetleri ile kanıtlarnalıydıl�. 1 932 yılında Azerbaycan Halk Komiserleri Sovyeti başkanlığına geti­ rilen Mircafer Bağırov, 1 Ocak 1 934 tarihinde Azerbaycan Komünist Partisi Başkatipliği'ne atanmış, onun bu göreve getirilmesi tesadüfi olmayıp Sta­ lin 'in en yakın dostu Beriya tarafından öngörülmüştür341• SSCB'de l 930'1arda kabul edilen yeni ekonomi politikası Rusya'da olduğu gibi Azerbaycan'da da rağbet görmemiş ve aleyhinde itiraz dalgalan yükselmiştir. Bu dönemde Azerbaycan'ın biltiln bölgelerinde kolhozlar aley­ hinde isyanlar başlamış ve bu isyanlar Şeki, Guba, Lenkaran, Karabağ, Nah­ civan ve diğer bölgelere de yayılmıştır. Örnek olarak 1 930'da Nahcivan Özerk Cumhuriyeti'nde, Nahcivan şehrinde, Keçili, Şahbuz ve Abrakunus köylerinde yapılan protestoları bastırmak için ÇK (Çerezvuçaynıy Komitet­ Fevkalade Komite) faaliyetini görmek milınkilndür. Bu kurum Nahcivanlıla­ n

antisovyet isyanlarının teşkilinde suçlu bulmuş ve bu bölgenin yüzlerle

insanı Orta Asya'ya silrgün edilmiştir342• 1 930 Şubatı'nda Nahcivan'ın Keçili köyündeki isyan komşu köyler olan Badamlı, Selesllz, Tırkeş'i de sarmıştır. Onlar Bolşeviklerin bu politika­ sının halkın zaten baskı ve zor şartlar altında olan yaşamını daha da zorlaştı­ racağını söylemekteydiler. Sovyet ordusunun Nahçıvan'daki birlikleri bu

"" Ziya BÜNYADOV, Azerbaycan KGB ArJlvl .. Lg.e., s.4. . "' Tevfik MUSTAFAZADE, a.g.e., s.93. l<l Ziya BÜNYADOV, Azerbaycan KGB A11M .. . Lg.e., s.8.


Mahir GARİBOV

140

isyanları bastınnak için yeterli değildi. Bu nedenle Nahcivan'a Kafkaya As­ keri Birlikler Komutanlığı'ndan 400 kişilik bir ekip gönderilmiş ve isyancı­ larla Sovyet ordusu arasındaki çatışma bir hafta devam etmiştir. Eski silah­ larla silahlanmış isyancılar 1 OO'den fazla kayıp verdikten sonra isyan yaıı­ nlmıştır. isyancılar arasından 50 kişi mücadeleni sürdürmek için dağlara çıkmış, hapsedilenlerden 120 kişi ölüm hükmüyle yargılanmıştır. Bu isyanlar . halkın içinden destek bulsa da Sovyetlerin uyguladığı baskı politikası sonucu halk itaate zorlanrruştır343• Rusya Komünist Partisi büro üyelerinden olan Buharin, Rılcov, Tomski ve diğer taraftarları yeni ekonomi politikasının ülke ekonomisinin gelişimini durduracağı tezini savunmaktaydılar344• Bu eleştiri ve protestoları önlemek için Rusya Komünist Partisi iV. Kurultayı'nda alınan karanı esasen "ihtilalci" nitelikte olan grupların ülkeden derhal sürgünü istenmiştir. 1 935 1 936 yıllarında Moskova'da ilk tutuklamalar gerçekleştirilmiştir. Bu siyasi mahkemeler Azerbaycan'da da kurulmuş ve siyasi mahpusların ülkeden sü­ rülmesi için Ermeni Komünistler büyük çaba sarf etmişlerdir. Azerbaycan'da Sovyet yönetiminin kurulmasından sonra ülkenin is­ tihbarat faaliyeti üç esas kurum tarafından uygulanmıştır. Bunlar; 1.

NKVD'nin ( içişleri Halk Komiserliği) "Osobı Otdel" (Özel İs-

tihbarat Birimi), 2.

Azerbaycan Komünist Partisi İstihbarat Komisyonu,

3.

Devlet Tehlikesizlik Kurumu (KGB) idi141.

SSCB 'nin yeni ekonomi politikasına karşı çıkan grup lan ülkeden uzaklaştırma kampanyası süresince her üç kurum önemli yetkiler almıştır. Bu kampanya sadece ülkenin zengin kitlesine karşı değil, aynı zamanda halk içinde bilgi sahibi olup, Komünist ideolojisini eleştiren kişilere karşı yönel­ tilmiştir. Bu insanlar arasında ülkenin tanınmış aydınlan yer almaktaydı. Bu fırsatı olabildiğince değerlendirmeğe çalışan komünistler "Sosyalizm rea­ lizmi" (sadece komünizm ideolojisini kabul eden

insanların ülkede kalması)

ideolojisi ile demokratik düşünceye sahip olan insanlan uzaklaşbrmak niye-

141 Tahir KAFAROV, Az.erbıycan Tarihi (1920-1991), Baki!, 1999, s.74. "' Ayna HACIYEVA, a.g.e., s. 128. "' Nesiman YAKUPLU, a.g.e., s.164.


XX. YÜZVlLDA ERMENlSTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

141

ıindeydiler. Bu nedenle dönemin ünlü aydınlarından olan Hüseyn Cavid, Mikayı) Mllşvig, Salman Mümtaz, Yusuf Vezir Çemenzeminli, Ahmet Ca­

vat, idris Ahundzade, Abbas Mirze ŞerifZade, Ahmet Pepinov, Hasan Ağa Ahunclzade, Zekeriyye Mirzezade gibi yllzlerce Azerbaycanlı aydın sorguya alınmış, bin bir eziyete maruz kalmış ve sürgüne gönderilmişlerdir. Bu tutuklamalar ve sllrgünler sadece rejim karşıtı olan insanlara değil, aynı zamanda 1920'lerde Azerbaycan'da Sovyet hakimiyetinin kurulmasın­

da önemli rol oynayan Komünistlere karşı da uygulanmıştır. 1 937 senesinde ülkeden sürgün edilenler arasında Ahı.mdov146, Garayev347, Efendiyev3"8, Musabeyov1-'9, Vezirov350, Hllseynov351, Yıldınmm, Beylerbeyov353, Rüs­ tembeyov354, Mollayev355, Hanbudagov316 ve Çuvarlinski357 gibi KomOnistler de vardı. Onlar 1920 senesinde Azerbaycan Komünist Partisi'nin en faal üyeleriydiler. Azerbaycan'da Komonist Hükı'.ımeti'nin kurulmasında bliyllk fedakarlıklar göstermelerine rağmen 1937 senesinde "halka ihanet'', "ihtilal­

d' ve "casusluK' suçundan yargılanmış ve lllkeden sürgün edilmişlerdir. l 920'lerde Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak görmek istedikleri Azerbay­ can'da 1 937 senesinde Rus ve Ermenilerin oyunlan gereği onlara artık yer yoktu. Bunun sebebi geçen süre içinde Sovyet ideolojisinin Stalin prensiple­ rine göre uygulanmasıydı. Sovyet dönemi tarih araştırmalannda bu konunun araşıınlmasına izin verilmemiş, 1 930 - 1937 yıllan arası dönemde Azerbaycan'da ortak (kolek­ tif) arazi mülkiyetinin (Kolhoz) "gönüllük prensibi esasında" kurulmasından geniş şekilde bahsedilmiştir. Bolşevik Devrimi sırasında Komonistlerin "Toprak köylünün, fabrikalar işçilerindir!" şian gerçek hayata uygulanmadı­ ğından Olkenin her yerinde olduğu gibi Azerbaycan' da da protestolara neden

"' '" '" "' ııo

"'

ııı

ın

"' "'

' 16

"'

ADA, f, 1374, işi . ADA, f, 1278, iş. 3. ADA, f, 12Sl, iş. S. ADA, f, 1 161, iş. 12. ADA, f, 1217, iş. 3. Azerbayaıa Devlet Tehlllıesizlllı NazlrUyl Arşiv� (kdıltma; ADTNA), f. 12493, iş. 99. ADA, f, 1 1 33, iş. 3. ADA, f, 1202, iş. 1 . ADA, f, 1273, iş. 2 . ADA, f, 1 19 1 , iş. 1 . ADA, f, 1 194, iş. 3. ADTNA, f. 12493, iş. 33.


Mahir GARİBOV

142

olmuştur. Fakat, Sovyet yönetimi (başta Stalin olmak üzere) bunu ihtilalci başkaldırı olarak değerlendirmiş ve bu politikaya kaışı çıkanlann derhal ül­ keden sürgün edilmesini istenmiştir. Yalnız Stalin'in ölümünden sonra bu meseleye yeniden bakılmış ve 1937 baskısına maruz kalmış Azerbaycan ay­ dınlarını beraat etmişlerdir. Araştırmacı yazarlardan Ziya Bünyadov ve Ra­ fael Hilseynov bağımsızlığın kazanılmasından sonra konuya ilişkin birçok eserler yazmışlardır. Ziya Bilnyadov "Kırmızı Terör" eserinde 1 920 senesin­ den başlayarak Komünistlerin Azerbaycan' da gerçekleştirdiği baskı ve tu­ tuklamalar, 1 937 baskısına

maruz kalmış Azerbaycanlıların yargılanma bel­

gelerini yayınlamıştır18. Yargılanma sürecinde binlerce Azerbaycan aydını­ nın gördüğü işkence ve zulümler aydınlatılmıştır. Azerbaycan aydınlarının yargılanma belgelerinde "ihtilalci ve antisovyet propaganda yapma" suçla­ maları yer almıştır. Bu, milli tefekküre sahip Azerbaycan aydınlarının ülke­ den uzak.laştınlması için kurtuluş yolu olarak seçilmiştir359• Araştırmacı yazarlardan Rafael Hüseynov'un "Vakitten Uca- (Zaman Ötesinde)" isimli eserinde 1937 baskısına maruz kalmış Azerbaycan aydınla­ rından Hüseyin Cavid'in ve onun ailesinin yaşadığı baskı ve ıstıraplar göste­ rilmiştir. Eserde 1937 baskısı döneminde Hüseyin Cavid'in maruz kaldığı haksız yargılamalar, işkence ve zulümler, geniş bir şekilde gösterilmiştir. Rafael HOseynov 1 937 baskısına maruz kalmış Azerbaycan aydınlan ile ilgi­ li 1998 yılında Bakü'de, Azatlık gazetesinde seri makaleler de yayınlamıştır. Yazarın, 22 Eylül 1998 tarihli Azatlık gazetesinde yayınlanan "35 Yaşlı Ulu Baba" adlı makalesinde Hüseyin Cavid'in ağabeyi Tahir Resizade'nin ve ailesinin yaşadığı baskılar, 26 Eylül 1 998'de aynı gazetede "Paris'e Yetiş­ meyen Mektup" makalesinde Hüseyin Cavid'in kız kardeşi Turan Cavid'in yaşadığı acılı talih, 3 Ekim 1998'de "Avuç İçindeki Ölüm" ve 10 Ekim 1 998'de "İyilerin İyisi" başlıklı makalelerinde Azerbaycan'ın tanınmış aydın ve siyaset adamlarından Hasan Bey Ağayev'in Sovyet Hükilmeti'nin kurul­ masından sonraki hayatı ve katledilmesi, 29 Ekim 1998'de "Onlar

Düşman

mıydılar?", 3 Kasım 1998'de "Şeref Tarihimiz Nereden Başlanıyor?" adlı makalelerinde Azerbaycan Sosyal-Demokrat Parti kurucularından Ahmet Pepinov ve arkadaşlarının 1 937 yılından başlayan sürgün hayatı yer almıştır. Yazar 24 Kasım 1998'de aynı gazetede yayınladığı "Az Erler" makalesinde 111

319

Ziya BÜNYADOV, Kınam Teıilr . . . Lg.e., s.47-69. Ziya BÜNYADOV, Kınam Teıilr . . . Lg.e., s.21.


XX. YOZVJLDA ERMEN!STAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABA() SORUNU

143

eski Müsavat Partisi üyelerinden olaıİ Zekeriyye Mirzezade, Hüseyinağa Abundzade ve Abaselt Rzai 'nin 1928 senesinde hapsedilmeleri sonrasında

başlayan sürgün hayatı açıklanmıştır.

Azerbaycan'da Sovyet Hükılmeti'nin kurulmasından sonra Ermeni ve Rus asıllı Komünistler ağırlıklı olarak göreve getirilmiştir. Onlar Azerbay­ can'la ilgili alınan kararlarda Azerbaycan'ın çıkarlarını değil, kendi ülkeleri­ nin menfaatlerini düşünmüşlerdir. Bu da Azerbaycanlı Komünistler arasında itirazlara sebep olmuş ve onlar da bu fırsattan yararlanarak bu itirazları farklı şekilde merkeze aktararak bu Komünistlerin sürgüne gönderilmesini talep etmiş ve bu amaçlarını gerçekleştirmede başarılı olmuşlardır. Azerbaycıin'da l 930'1ann baskısı sonucunda elli bine yakın suçsuz in­ san

ağır şekilde cezalandınlmış, yüz bine yakın Azerbaycanlı kendi yurdun­

dan sürgün edilmiştir. Ceza mahkemelerinde başka milletlerden hakimlerin çoğunlukta olması (genellikle Ermeniler) tutuklanmış olan Azerbaycanlılar aleyhinde ceza uygulanması ve vahşeti üst safhaya çıkarmıştır. Ermeniler Rusların onlara verdiği yetkiye dayanarak "komünist" sıfatıyla Azerbaycan­ lılara karşı birikmiş kinlerini açık bir şekilde göstermişlerdir. Bu Komünist­ ler' den Mikoyan'ın başkanlığında NKVD (İçişleri Halk Komiserliği)'ye bağlı "Osobı Otdel" (Özel istihbarat Birimi) adlı üç kişilik bir soruşturma komisyonu oluşturulmuştur ki, bu komisyon tüm soruşturrnalan gizlilik için­ de yürütmüş ve alınmış olan kararların hiçbirine itiraz hakkı tanımamıştır.

Bu komisyonun diğer üyeleri ise Mirzoyan ve Sumbatov olmuştur. Azerbay­ can'ın birçok şehir, il ve ilçelerinde buna benzer istihbarat biriminin üçlü komisyonları faaliyet göstermişlerdir. Bu komisyon üyeleri de ancak Rus ve Ermenilerden ibaret olmuştur360• Stalin totaliter rej iminin bu siyaseti binlerce Azerbaycan aydınının ülkeden sürülmesine getirip çıkarmıştır. Azerbaycan'da Sovyet Hükiımeti'nin kurulmasından sonra Müsavatçı olması ile suçlanan yüzlerce aydın ülkeden sürülürken Sovyet Errnenista­ nı 'nda bu politikanın tam tersi uygulanmıştır.

XX. yüzyıl başlarında Türklere

karşı gerçekleştirdikleri katliamlarla ilD kazanmış Hamazasp Srvandzyan, Arşak Kafafyan, Hayk Bjkyan, Havsep Arğutyan, Totevos Amiryan, Styopa Lalayan ve diğer Taşnak çete başlan Ermenistan'da Sovyet HükUmeti kurul­ duktan sonra askeri alanda yüksek rütbe ile görevlendirilmişlerdir. Bunlar"°

Ziya BÜNYADOV, Kırmm Terllr . . . Lg.e., s.22.


Mahir GARİBOV

144

dan Hayk Bjkyan Kızıl Ordu'nun Jukovski adına Hava Kuvvetleri Harp Akademisi'nde Savaş Tarihi ve Harp Sanatı Anabilim Dalı Başkanı olmuş

ve profesörlüğe kadar yükselmiştir361 • Azerbaycan' da Şamahı katliamını (30 Mart 1 9 1 8) gerçekleştiren Styopa Lalayan ve Totevos Aıniryan 1 922 yılında

Zengezur bölgesine Ermenistan Sovyet Hükıimeti'nin temsilcileri olarak gönderilmiştir362. Azerbaycan Türklerine karşı yapılan katliarnlan organize eden ve uy­ gulayan Ermeni çetebaşlanndan Andronik Uzanyan ve Hayk Bjkyan'ın "kahramanlığı" Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti tarafından yüksek değerlen­

dirilmiştir. Azerbaycan'da ve Ermenistan'da onlarca Türle köyünü gasp eden, yüzlerce Türkü katleden Andronik'e Sovyet döneminde Ermenistan'ın Eşterek iline bağlı Ucan köyünde anıl dikilmiş, Eçmiedzin iline bağlı Aşağı Hatunark köyünün ismi değiştirilerek Hayk'ın adına ithaf edilmiştir363. Azerbaycan KGB Arşivi'nde 1 930 Baskısı'na uğrayanlar, ülkeden sü­ rülenler, "halk düşmanlan" cezasıyla yargılanmış cinayet davalan ile ilgili dosyalar içinde 1 Aralık 1 934'te SSCB'niıi Merlcez Komisyonu'nun karanna esasen "ihtilalci" suçlaması ile cezalandınlan mahkumlann sürgüne gönde­ rilmesiyle ilgili dosyalar da vardır. Bu hükümle yargılananlar içerisinde Azerbaycan Devlet Üniversitesi Rektörü Balabey Hasanbeyov364, Profesör Bekir Çobanzadem, Profesör Aziz Gubaydulin366, Profesör Halit Said Hacı­ yev36', Profesör Abdülaziz Selimzade368, Profesör Boris Tihomirov369, Pro­ fesör Aleksandr Bukşpan370, Tarih Doktoru Veli Huluflum, Tarih Doktoru Ağamir Memmedov372, Edebiyat Doktoru Hanefi Zeynallı373, Edebiyat Dok­ toru Salman Mumtaz314, Edebiyat Doktoru Abdullah Tağızadem, Edebiyaı

"' Habip RAHIMOCLU, a.g.e., s.38. ,., Vahid ÇIRAKZAOE, a.g.e., s.43. 363 Habip RAHIMOCLU, ı.g.e., s.37, 364 ADTNA, f. 12493, iş. 6. 16' ADTNA, f. 1 2493, iş. 18. 166 ADTNA, f. 1 2493, iş. 23. 167 ADTNA, f. 1 2493, iş. 4 1 . l6S ADTNA, f. 12493, iş. 62. 16' ADTNA, f. 12493, iş. 29. ııo ADTNA. f. 1 2493, iş. 76. 371 ADTNA, f. 12493, iş. 80. 172 ADTNA. f. 12493, iş. 22. m ADTNA, f. 12493, iş. 8 1 . " ' ADTNA, f. 12493, iş. 278.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

145

Doktoru Tağı Şahbazi376, Edebiyat Doktoru Ali Nazim177, eski bakan Büyü­ kağa Talıplım, yazar Ahmet Cavaı379, aktör Ulvi Recep Şaşıkzade3ill, Azer­ baycan Devlet Üniversitesi Öğretmeni Bilenderi Hüseyinali381 ve lbrahim Eminbeyli382, Mehmet Kazım Alekberli313, Mehmet Çuvarlınski314, Mikail Hilseynov385, Anatoli Çiçakalov386, Firuz Ordubadski317 gibi ta"nınmış aydın­ lar vardı. Bu karar 1937 Kasımı'ndan itibaren uygulamaya konulmuştur. Sovyeılerin uyguladığı baskı politikası sonucunda Azerbaycan, mille­

ıin simasını oluşturan kişilerinden, aydınlanndan yoksun bırakılmıştır.

Azerbaycan KGB Arşivi'nde bulunan 1 2493 No'lu fonda göre, onlarca pro­ resör, yüzlerce çeşitli bilim dalı doktorları, sanat adamlan, yazar ve şairler kurşuna dizilmiştir. Onlann hepsi Azerbaycan'• SSCB'den ayn bağımsız milli devlet kurma suçu ile yargılanmıştır. 1937 yılında mahkumlann ifadesinin alınması için Devlet İstihbarat Kurumu'nda savcı olarak çalışan Boris Polerman, Vladimir Şneyder ve Gri­ gori Gregin'in "Mahkumlara kötü davranma ve işkence yapma "388 suçundan hapi�leri istenmiştir. Bu karar adı geçen kişilerin mahkumlara karşı insan aklına gelmeyecek işkenceler yapmalan sonucunda alınmıştır. Soruşturma sırasında mahkumlara yapılan işkenceler had sathaya ulaşmıştır. 1937 senesinde tutuklanıp sürgüne gönderilen Azerbaycanlı aydınlar­ dan Ahmet Pepinov'un Soruşturma Komisyonu'nda yer alan kişilerin tama­ mı

Ermenilerden ibaretti. Ahmet Pepinov'un soruşturması Savcı Galstyan

tarafından yürütülmüş, tutuklanmasına yönelik karar İçişleri Halk Komiser­ liği 4. Şube Reisi Üstsubay Gregoryan tarafından hazırlanmış, Daire Komi-

;,, ADTNA, f. 12493, iş. 200. '" ADTNA, f. 12493, iş. 153. m ADTNA, f. 1 2493, iş. 36. ,., ADTNA, f. 12493, iş. 781 . " ' ADA, f, i l 1 2 , iş.S. ''° ADTNA, f. 12493, iş. 169. '" ADTNA, f. 12493, iş. 58. "' ADTNA, r. 12493, iş. 83. ;ıı ADTNA, f. 1 2493, iş. 203. '" ADTNA, f. 12493, iş. 33. "' ADTNA, f. 12493, iş. 207. 186 ADTNA, f. 12493, iş. 93. '" ADTNA, f. 12493, iş. 67. "' ADA, f, 1223, iş. 1 .


Mahir GARİBOV

146

seri Sinman tarafinclan tasdik edilmiş ve İçişleri Halle Komiserliği 'nin ''Özel istihbarat Birimi" üyesi Başkomiser Suınbatov onaylamıştır89. Daha sonra bu "üçlü komisyon" üyesi Suınbatov'a "Görevde başanlı olduğu için" Lenin

Ödülü 390 verilmiştir. Azerbaycan'ın tanınmış aydınlarından olan Hüseyin Cavid, Ahıneı Cavat, Mikayı! Mllşvik, Ülvü Recep, Salman Muıntaz, Yusuf Vezir Çemen­ zeminli, Seyid Hüseyin, Ahmet Pepinov, Tağı Şahbazi Silmürğ, Hanefi l.ey­ nallı, Bekir Çobaıızade'nin yargılanmasında GPU, NKVD ve KGB mensup­ larından Sonkin, Platonov, Babenko, Meşeryakov, Suınbatov, Barşov, An­ tomoni, Medvedyev, Klementiç, Borisov, Yermakov, Haldıbanov, Krotkov, Musatov katıldıkları halde, Azerbaycanlılardan sadece Medet Hasanov ve Mustafa Mustafayev mahkeme duruşmasına vekil olarak iştirak etmişlerdir. Bu yargılamalar sürecinde toplam 60 vekil görev alınış, bwılardan sadece 4 'il Azerbaycanlı olmuştur391• Yargılananlar içinde Gambay Vezirov, Cemşit

Nahcivanski, Cabir Aliyev, Murat Talıbzade gibi ünlü komutanlar da var­ dı392. Bu yargılama sürecinde tamklar arasında Ermeniler ağırlıklı olarak yer almJştır. Bunlardan Malhazyan, Markaryan, Grigoryan, Emilyanov, Borşov, Gubaryan, Ter-Azaryan, Parponyan, Şahnazaryan ve diğerlerinin isimleri birkaç dosyada tanık olarak gösterilmiştir93. Azerbaycan 'ın yüzlerce aydını, bu kişiler tarafından hiçbir aslı olma­ yan delillerle suçlu gösterilerek sürgüne gönderilmiştir. 1937 baskısında fır­ satı değerlendiren Ermeniler yaptıkları zulilrnlerle yetinmeyip Ermenistan 'da tarihi yurtlarında yaşayan Türkleri göç etmeğe zorlamışlardır. 1956 yılında binlerce Azerbaycan aydınının sürgüne gönderilmesine

imkan sağlayan Azerbaycan Komiinisı Partisi'nin eski Başkatibi Bağırov'un "görevini kötüye kullanma" suçundan yargılanması sırasındaki ifadeleri dik­ kat çekicidir. "Beni kandırdılar. Milletime karşı yaptıgım hatalardan dolayı

benim suçumu affetmeyin. Beni asmanız bile kolay bir ceza! "394

119 ADA, f, 1491, iş. 1 . 1 90 Ziya B ÜNYADOV, Kırmm Terllr . . . ıı.e.e.. s.33. 191 Ziya BÜNYADOV, Azerbaycan KGB Al"flvi . .. LC-t., s. 10. · 192 Tahir KAFAROV, Lg.e., s.77. 192 ADA. f, 1 1 12, iş. 5; f, 1 1 5, iş. 5; f, 1220, iş. I . 19' Rafayel HüSEYNOV, Vakitten Uca, BakO 1989, s.76.


XX. YOZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

147

Sovyet dönemi tarih araştırmalannda 193 7 baskısı Sovyet görüşleri çerçevesinde değerlendirilmiştir. Halbuki 1937 baskısı sosyal sınıf zeminin­ de değil, milli değerlere göre gerçekleştirilmiştir. 1 9 1 8- 1920 senelerinde ku­ rulmuş olan Azerbaycan Halle Cumhuriyeti'nin Azerbaycan'da oluşturduğu demokrasi ve milli özgürlük düşüncesi, 193 7 baskısı ile ortadan kaldınlmış­ tır. Azerbaycan'ın tanınmış aydınlan anti-komünist propaganda yapma ge­ rekçesiyle illlceden sürgün edilmiştir. 1 93 7 senesinden sonra Azerbaycan' da yönetim sistemi ve alınan kararlar Azerbaycan halkının milli menfaatlerine değil, Sovyet ideolojisi veya diğer bir değimle Sovyet Rusya'ya hizmet et­ miştir.

XX. yüzyıl başlarında, Azerbaycan'da okuma-yazma oranının düşük olduğu bir dönemde Azerbaycan aydınlarının "ihtilalci" hükmüyle yargılan­ ması ve illlceden sürülmesi Azerbaycan halkına karşı bir darbe olmuştur. Milli killtürü ve geleneği korumağa çalışan aydınların !ilkeden uzaklaştırıl­ ması Sovyet döneminde Azerbaycan'da büyiik boşluklar yaratmıştır. Bu ne­ denle Sovyet döneminde Azerbaycan' da milli değerlere sahip çıkılmamış, Azerbaycan'da ve komşu Sovyet cumhuriyetlerinde yaşayan Türklerin hak­ lan korunmamıştır. 1948 - 1953 senesinde hiçbir gereksinim olmadan 1 50.000 Azerbaycan Türkü yilz yıllarca yaşadığı ata-baba yurdu Ermenis­ ıan 'dan sürülmüş ve zor şartlar altında göç edenler arasında yiizlerce insan hayatını kaybetmiştir. Aslında Ermenistan'da yaşayan Türkler, Ermeniler için sıkıntı yaratmışsa bu sorunun çözilm!I 1921 'de Ermenistan'a verilmiş Azerbaycan topraklarının geri iadesi ile (Azerbaycan sınırlarının Türkler yaşadığı Zengezur, Dereleyez, Basargeçer ve Gökçe Göl!I sınırlarına dek çekilmesi ile) de halledilebilirdi. Fakat böyle bir öneriden bahsedilmemiştir.

XX. yüzyıl sOresince Ermeniler tarafından uygulanan "Tllrksüz Erme­ nisıan" politikası 1990'larda tüm Türklerin Ermenistan'dan çıkarılması ve Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ Vilayetinin Ermenistan'la birleştirilmesi ta­ lepleri üzerine savaş durumunu meydana çıkarmışlır. 2.1.3. 1937-1948 Arasında Rusya'nm Gilney Kafkasya Politika­

sındaki Gelişmeler 1930 yı11arında Ermenistan' da yerli Türk nüfusunun sıkıştınlıp çıka­

nimasının

yeni bir merhalesi başladı. Bütün bunİar devlet düzeyinde gerçek­ leştiriliyordu. 9 Eylül 1 930'da Ermenistan SSC'nin il ve ilçelerin arazi bö-


Mahir GARlBOV

148

lümü yapıldığı zaman Azerbaycan Türle köylerini birbirinden uzak tutmakla Ermenilerin azınlıkta kaldığı bölgelere yurtdışında yaşayan Ermenilerin geti­ rilmesi ve tarihi yer adlarının değiştirilmesi girişimleri yürütülmekteydi. 1930'lu yılların malum baskıları Ennenistan'da Azerbaycan Türklerine karşı takip ve baskı için Enneni yöneticilerinin elinde bir araç olmuştur395. 3 Şubat 1935 'ten itibaren Türk menşeli yer adlan değiştirilmiş ve Emıenileştirilmiş­ tir. Ennenistan yönetiminin isteği bu bölgelerde yaşayan Türklerin Ennenis­ tao'dan göçürülmesindeo ibaretti. Bu işin gerçekleşmesi için Moskova'nın onayı gerekiyordu. Dış ülkelerde yaşayan Emıenilerin Emıenistan' da yaşa. mak istediklerini, ama onlan yerleştirmek için toprakların yetmediğini Sta­ lin 'in dikkatine sunmak gerekmekteydi. Kurtuluş yolunu ise Emıenistan'da yaşayan Türklerin Azerbaycao'ın diğer bölgelerine (Mil-Muğan çöllerine) göç ettirilmesinde görüyorlardı. Enneniler dış ülkelerde yaşayan Ennenilerin Emıenistan'a getirilmesi meselesini ilk kez 1 943 yılında Talının Konferaosı'nda ifade etmişler. Tah· ran Konferansı'nda Enneni temsilcileri SSCB Dışişleri Bakanı Molotov'la irtibat kurmuş, onların Ennenistan'a getirilmesi için Sovyet yönetiminin onayını istemişlerdir. 1945 yılında Ennenisıan Komünist Partisi Merkez Komitesinin Birin· ci Sekreteri G. Aıtunyan yeniden Karabağ'ın Ennenistan'a katılması mesele· sini ortaya atmıştır. O, mesele çözillürse Karabağ'ın eski merkezi ve 1 920 yılında dağıtılmış Şuşa'nın yeniden teşkili için öneriler hazırlayarak Merkezi hükUmete sunacaklarını bildirmiş, Stalin ise Aıtunyan'ın mektubunu G. Ma­ lenkov'a, o da Azerbaycan Komünist Partisi Merkezi Komitesi Başkatibi M. Bağırov'a göndermiştir. M. Bağırov, Ennenistan, Gürcistan ve Dağıstan' m Türkler yaşayan ve eskiden Azerbaycan'a ait bölgelerin geri verilmesi şartıy­ la itiraz etmediğini belirtmiştir. Bu şekilde meselenin

amı

edilmez yön ala­

cağını hisseden Moskova bu meseleyi geçici olarak kapatmıştır396. Bundan soma Emıenistan yönetimi dış ülkelerden getirilecek Ermenileri yerleştirmek bahanesiyle oradan Azerbaycan Türklerinin çıkarılmasına çalışmışlardır. 1 945 yılı Kasım ayında Ermenistan yönetiminin isteğini esas alan SSCB HükUmeti dış ülkelerde yaşayan Ermenilerin Sovyet Ermenistanı'na "' Aziz ALEKBERLI, a.g.e., s. 1 1 . ,.. Atahan PAŞAYEV, Gllç0 r111me, Bakll, 1995, s.78.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

149

yerleştirilmesi önerisini kabul etmiş ve Umumermeni Hayriye Cemiyeti bu göçün teşkili için 1 milyon ABD Dolan harcamıştır. Sadece 1 946 yılında Suriye,Yunanistan, Lübnan, lrao, Bulgaristan ve Romanya'dan 50.900, 1 947 yılında Filistin, Suriye, Fransa, ABD, Yunanistan, Mısır, İran ve Lübnan'dan JS.400 Ermeni Ermenistan'a göç ettirilmiştir. Genel olarak, 1946-1948 yılla­

n nda dış ülkelerden Ermenistan'a yaklaşık 100.000 Ermeni getirilmiştii191.

Burada şunu da belirtmeliyiz ki, Ermenilerin büyük çoğunluğu 1 9 1 5 Tehcir

olaylan ile ilgili olarak o ülkelere göç ettirilmiş ve 1950'1erde onların büyük

bir kısmının Ermenistana geri getirilmesini kanıtlayan belgeler Ermeniler tarafından senelerce dünya kamoyuna lansedilmiş soykınm tezinin aksini göstermekte. 1 948'1erden sonra Stalin 'in emriyle dış ülkelerden getirilen Ermeniler yerleştirilmek adı altında 1 50.000'den fazla Türk Ermenistan'dan göç etti­ rilmiş ve Azeıbaycan'ın oldukça ağır ıklimi olan Mil-Muğan çöllerine sü­ rülmüşlerdir. Kısa bir sürede binlerce Azerbaycan Tilrkü değişik iklim şart­ lan, sıcak hava ve hastalıktan, kışınsa soğuk ve açlıktan hayatını keybetmiş­ ıiı39s. Bu yıllarda milli münasebetlerde her şey normal bir şekilde devam ediyor gibi gözOkse de Emıenistan' da gizli olarak Azerbaycan aleyhinde faaliyetler yürütülmekteydi. Eğer 1 950'li yıllara kadar Türkiye'den, İran'dan ve diğer yerlerden gelen Ermenileri Ermenistan'da yerleştirmek bahanesiyle yerli nüfusu, yani Türkleri göçe zorlarken, 1950'1erden sonra başka sebepler de ortaya atılmış­ tır. Böylece dünyanın 60 ülkesinde yaşayan Ermenileri sözde "Anavatan"a getirip "Büyük Ermenistan" kurma hayali ortaya atılmıştır. Tarihi kaynakların verdiği bilgilerden, 1 897 yılındaki nüfus sayımına göre İrevan'da yaşayanların %43.I 'i Ermenilerden, %42.S'i Türklerden oluşmaktaydı399. 1 9 1 4 öncesinde İrevan'da Türklerin çoğunlukta olduğunu söyleyen istatistikler de var. 1 926 yılında İrevan'ın nüfusunun %88.7'si Er-

"' lstoriya Armyamkogo Narodıı (Ermeaiston Halk TırilıJ), ln:van, 1980, s.365.

"' Habip REHİMOOLU, a.e.e., s.65. "' Nikiıa Nikolayeviç SHAVROV, a.g.e., s.63.


150

Mahir GARlBOV

menilerden, %7.7'si Tilrklerden, 1979 yılı sayunına göre nüfusun %95.8'i Ermenilerden, %2'si ise Türklerden oluşmaktaydı400• Ermenistan'dan kovulanlar sadece Türkler değildir, binlerce Müslü­ man Kürtler de kovulmuştur. 1 927-1936 yıllan arasında Ennenistan'dan 12.000, 1 988 yılında ise 18.000 Kürt kovulmuştur401. Sovyet merkezi yönetiminin bizzat yardımı ile 1 960'h yıllarda Azer­ baycan 'da güçlü bir Ermeni lobisi kurulmuştur. Moskova'ya karşı yapılan baskılar sonucunda 2.000 hektardan fazla Azerbaycan toprağının (Laçın' da Karagöl yaylağı, Gubadlı'da Çayzemin sabası, Kazak'ta Kemerli köyü, Kel­ beccr'de Zod altın madenleri vb.) Ermenistan'a verilmesi yönünde kararlar kabul edilmiştir. 1 969 yılında Azerbaycan Komünist Partisi Başkatipliğine getirilen Haydar Aliyev döneminde bu karana uygulanmasına izin verilme­ miş ve SSCB merkezinde Azerbaycan'ın nüfuzu artmaya başlamıştır. Hay­ dar Aliyev hem Azerbaycan'da hem de Moskova'da büyük saygı kazanmış­ tır. Ermeniler sert milliyetçilik propagandalannı güçlendirseler bile, Aliyev döneminde gösteriler ve toplantılar düzenleyememişlerdir. 1 982 yılında Moskova'da yüksek bir mevkie (Bakanlar Kurulu Başkan Yardımcısı) geti­ rilmesiyle Ermeniler milliyetçi faal iyetlerini kısıtlamak zorunda kalmışlardır. 1987 yılında H. Aliyev ona karşı yöneltilen baskılar sonucu görevinden istifa etmiş ve bu tarihten sonra Ermenilerin talep ve istekleri yeniden devam et­ miştir402. 1980'1i yıllann sonlarına gelindiğinde ise Sovyetler Birliği'nde yaşa­ nan ekonomik ve siyasi sorunlar daha da belirginleşmeye başlamış ve SSCB 'ye üye devletler arasında etnik zeminde ciddi sorunlar ortaya çıkmış­ tır. Bu sorunlardan ilki Ermenistan ve Azerbaycan arasında yaşanmıştır. Ennenistan üzerinden Rusya bölgede daha etkili siyasi, ekonomik ve askeri politika uygulayarak Kafkasya' daki varlığını koruyabilmiştir. Erme­ nistan jeopolitiğindeki Rusya 'nın rolü ve etkisi karşılıklı çıkarlar çerçeve­ sinde bugün de devam etmektedir.

400

Aziz ALEKBERLI, a.g.e., s.12.

'° 1 Komllnbt Gazetesi, BakQ, 25 Mayıs 1 989. .., lsmayıl HACIYEV, Haydar ALİYEV ve Azerbaycan Edebi- MllD ininin İnlılfıfı, llakil 2002, s.42.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

ısı

Kafkasya'da yaşanan sorunlara paralel olarak, hem bölge devletleri

hem de başka büyük devletler bu sorunlann halledilmesi için çeşitli projeler uretmiştir.

Bu projelerin başlıca amacı bölgedeki sorunlan kalıcı bir banş

anlaşması ile halletmek, bölgenin ekonomik ve sosyal hayatında gelişmeyi sağlamak ve en önemlisi ise kendilerinin bölgeye yönelik ekonomik politika­ larını rahat bir şekilde uygulayabilecekleri bir ortamı oluşturmaktır.

2.2. RUSYA'NIN ERMENİSTAN'I TEK TARAFLI DESTEK­ LEME POLİTİKASI

Rusya'nın Kafkasya politikasındaki başlıca amacı, Osmanlı Devle­ ti'ne karşı Avrupa'dan müttefikler aramak ve Kafkasya'da Hristiyan halklar üzerinde daha etkili olarak onlan kazanmak olmuştur. 1695'te 1 . Petro, Sa­ fevi Şahı'na mektup yazarak ipek ticaretini kontrol eden Ermeni tüccarlara kolaylık sağlarırnasını istemiştir. Bunun üzerine 22 Mart 1 7 1 1 tarihli karar­ name ile Ermenilerin Rusya ile ticaret yapmalanna daha geniş imkanlar sağ­ lanmıştır. Ermeniler sınırda değil, Moskova'ya vardıklan zaman vergi ödü­ yorlardı. Bu imtiyazla ilk defa olarak sadece Ermenilere vergi ödemeden ülkeden mücevher çıkarma müsaadesi de verilmiştir. Rusya, Ermenileri sadece ekonomik açıdan desteklemekle kalmamış, onlara her zaman bağımsızlıklannı elde etmelerinde ve devlet kurmalannda yardım edebileceklerini bildirmiştir. Ermeni meselesini Çar'la görüşen İsrael Ori'nin planına göre, Ermeni halkının bağımsızlığını kazarırnasında Rus­ ya'dan destek alınacak, Ermeni silahlı birlikleri o.luşturulacaktı. Ori, 1 . Pet­ ro'dan Astrahan'da bir Ermeni alayı kurmak içiıı izin de istemiştir. Petro, bu planı desteklediğini bildirse de, Hazar havzasına ve Katlcasya'ya yerleşeme­ dikleri için Ermenilere vaat ettikleri projeleri hayata ·geçirememiştir403. 17 Eylül 1 746 tarihli bir başka kararname ile Astrahan'da yaşayan ve ticaretle uğraşan Ermeniler bazı vergilerden muaf tutulmuştur. Onlardan sa­ dece askeri vergi alınmıştır. Kararname gereğince yabancılara kendi mah­ kemelerini kurma yetkisi de verilmiştir. Bu isı: yabancılara sadece kendi

'"' Habib RAHİMOÔLU, Lg.e., s. 13.


Mahir GARİBOV

152

mahkemelerini oluştunnak değil, aynı zamanda iç yönetim hakkını vermiştir. Böylece, Astrahan'da milli Enneni kolonisi oluşumu süreci tamamlanmış, Rusya'daki Enneni cemaatinin milli Enneni kolonisi olma imkiıılanna sahip olunmuştur<MM .

XX. yüzyılın başlarına kadar Kafkasya Çarlık Rusya tarafından yöne­ tilmiştir. Ancak özellikle 1905'tcn itibaren Rusya'da Bolşevik hareketinin gilçlenmesi, 1 9 1 7 Ekim Bolşevik İhtilali ve Birinci Dilnya Savaşı'ndan sonra ise, Rusya Kafkasya' dan geri çekilmeye başlamıştır. 3 Mart 1 9 1 8 'de Brest­ Litovsk Antlaşması imzalanana kadar Rusya'nın K.afkasya'daki varlığı de­ vam etmiş ve daha sonra antlaşma şartlan gereğince Rusya, Birinci Dilnya Savaşı'ndan çekilmiş ve K.afkasya'daki ordusunu da geri çağınnıştır. Rusya Federasyonu Kafkasya politikasının anlaşılması için ilk önce Rusya için Kafkasya'nın neden önemli olduğuna bakmak llzımdır. Birincisi, gilneyin kontrolü, aynca gilvenlik konusu onun için önemlidir. Karadeniz ve Hazar kıyılan yine Rusya için önemli yerlerdir. Dağılma sonrası Rusya için kuzeybatı Kafkasya kıyılan daha bilyilk önem kazanmıştır. Çilnkil Rusya Karadeniz'de önemli limanlannı kaybetmiştir. Böylece eskiden Karadeniz Sovyet gölil iken, şimdi yavaş-yavaş bir Avrupa gölü olmaya başlamıştır. Aynca petrol kaynaklan ve enerji hallan da Rusya için K.afkasya'da önemli noktalardır. Sovyet Rusya tarihine baktığırruz zaman, Çarlık Rusya'nın Kafkas­ ya'yla ilgili izlediği politikada bir devamlılık gönnekteyiz. XVIII. yüzyıldan itibaren Rusya, Kafkasya'da sınırlannı etnik temizlik, soykınm ve zorunlu göçle belirlemeye çalışmıştır. 93 harbi olarak bilinen 1 877-78 Osmanlı-Rus Harbi sonrası, özelikle, Gilneybatı K.afkasya'da soykınm ve etnik temizliği, 1 9 1 9- 1 920'de ise Zengezur bölgesinin ve Gökçe kıyılannın Ennenisıan'a verildiğini gönnekteyiz405. Rusya 'nın Enneniler ve Ennenistan tarihinde büyük önemi vardır. Sı­

cak denizlere inme politikasını uygulamaya b"aşlayan Çarlık Rusya, Kafkas­ ya 'daki Türklere ve Gürcillere gilvenmediği için bölgede Rusya'nın çıkarla404

Vartan KHAÇATURYAN, Staııovlenle Annyanslıiy Koloniy v RossU, (Rusya'da Er­ meni Koloollerinin Oluşumu). Moskova, 2000, s.86. · "" Buğra BÜYÜK, "Kaftıasya'da iki Ynz Yıl Devam Eden Soykınm", Azerbıycıa Derglll, Bakll 1997, s.73.


XX. YÜZYJLDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

153

nnı koruyacak Ermenilerin Kafkasya'ya göç etmelerini sağlamış ve devlet ((umıalanna yardımcı olmuştur. Kafkasya'da tampon Ermeni devletinin ku­ rulması, bir anlamda Rusya'nın güney sınırlannın güvenliği anlanuna gel­ miştir. Ermeniler 1 9 1 8' de bağımsız bir devlet kurma fırsatını yakalamış, an­ cak 1 920'de Bolşevik Rusya tarafından işgal edilmiş ve 1 922'de Kafkasya Federasyonu'na, 1 936'da ise SSCB'ye üye olmuştur. Sovyetler B irliği dö­ nemini araştıran Ermeni tarihçiler bu durumu hep bir işgal olarak değerleadi­ rilmişlerdir406. 1985 'te Mihail Gorbaçov'un SSCB Komünist Partisi Merkez Komite­ si Başkatibi

seçilmesinden sonra, merkezi planlamaya dayalı Sovyet eko­

nomisinde serbest pazar ekonomisinin ilk temelleri atılmıştır. Ermenistan jeopolitiğinde Rusya'nın rolü özellikle 1990'1ı yıllann başlanndan itibaren büyük önem kazanmıştır. Güney Kafkasya'da dar bir coğrafyaya sıkışan Ermenistan, Azerbaycan topraklarının işgal edilmesinde Rusya'nın ciddi ölçüde ekonomik, siyasi ve askeri desteğini alnuştır. Azer­ baycan ve Gürcistan bağımsızlık sürecinde Rusya karşıtı bir politika izleye­ rek Rus ordusunun kendi topraklanndan çıkarılması için mücadele ederken, Eırnenistan büyük bir gayretle bu ülkelerden çıkanlan askeri üsleri kendi topraklannda yerleştirmeye başlamıştır. Kafkasya'da Azerbaycan ve Ermenistan arasında Dağlık Karabağ, Errnenistan-Gürcistan arasında Cevaheti ve Gürcistan'da Abhazya ve Güney Osetya sorunlan ortaya çıkmış olup bunlar halen devam etmektedir. Bu so­ runlann ciddiliği ve özellikle Rusya'nın olaylara yön verme çabalan henüz azalmamıştır. 1 980'li yıllann sonlannda Sovyetler Birliği'nde gelişen eko­ nomik ve siyasi olaylar sonucunda, Rusya'nın Kafkasya'daki etkisi azalma­ ya başlamıştır. Ancak özellikle, 1 993 Kasımı'nda kabul edilen Rusya'nın askeri doktrinin savunma alanındaki işbirliği önceliğinin, BDT ülkelerine ve BDT içindeki kollektif savunma mekanizmalanna verilmesi ve BDT ülkele­ rindeki yerel silahlı çatışmalann, Rusya için en önemli tehdit niteliği taşıdı­ ğının ifade edilmesinden sonra, Rusya eski Sovyet cumhuriyetlerini BDT'ye üye ol.malan için zorlamaya başlanmıştır. Doktrinde kullanılan bu ve benzeri 406

Eduard OGANISYAN, Vek Borbı (Aıınn Çatışması), Moskova 1991, s.45.


I S4

Mahir GARIBOV

ifadeler, Rusya'nın ''yakın çevresine" yöneldiğini, eski SSCB coğrafyasını kendi ulusal güvenlik sahası olarak değerlendirdiğini ortaya koymuştur407• Rusya, Ermenistan aracılığı ile Güney Kafkasya'yı kendi etkisi altında tutma çabası içindedir. Rusya Hazar Havzası'nda askeri egemenliğini güç­ lendirme stratejisini yilriltmektedir. Yani Kafkasya'nın güneyi kuzeyden, Ermenistan'dan ve Hazar'dan tehdit etmeye ve Doğu-Batı entegrasyonunu engellemeye çalışmaktadır. Rusya bunu neden istememektedir? Çünkll bu ülkenin askeri çatışmalann olduğu her yere müdahale olanağı vardır. istikra­ rın olduğu bölgelerde Rusya'nın etki kurma olanaklan daha zayıftır. Öte yandan, Kafkasya' daki askeri çatışmalann Rusya için özel bir anlamı vardır. Rusya, bu çatışmalan kullanarak . Kafkasya'daki halklar arasında çatışmayı körüklemekte ve onları parçalama politikasını gerçekleştirmektedir. Ermenistan'ın Rusya ile sınırı olmamasına rağmen, siyasi ve askeri bağlamda sıkı işbirliği ·içinde bulunmaktadır. Bağımsızlığının ilk yıllannda Rusya karşıtı görüşler ortaya çıksa da, Rusya ile ilişkilerini üst düzeyde tut­ maya çalışan Ermenistan, bununla jeopolitik dezavantajını telafi etmeye ça­ lışmıştır. Rusya, Ermenistan 'ın dış politikasında temel ülke konumundadır. Ermenistan' ın siyasi ve ekonomik varlığının devam etmesi büyük ölçüde Rusya'ya bağlıdır. Rusya ile tarihi ilişkilerini göz önünde bulunduran Ermenilere göre, Ermenistan'ın güvenliğinin ve bağımsızlığının tek garantisi Ermenistan'da yerleştirilen Rus askeri birlikleridir. Bağımsızlığını yeni kazanmış olan Bal­ tık ülkeleri, Azerbaycan ve Gürcistan Rusya'nın liderliğinde kurulan Bağım­ sız Devletler Topluluğu'na üye olmaktan kaçınırken, Ermenistan, kayıtsız şartsız 21 Aralık 1 99 1 'de BDT'ye üye olmuştur4113• Kafkasya devletlerinin ulusal güvenlik anlayışı bu devletlerin birbi­ rinden kaynaklanan tehdit algılamalanna dayanmaktadır. Bu devletler, sınır­ lanndan uzakta yerleşen büyük devletler tarafından işgal edilme tehlikesi ile değil, direk sınır komşuları ile yaşadıklan siyasi ve askeri sorunlar itibariyle bir tehdit algılamaktadır. Ermenistan'ın Azerbaycan topraklannı işgal etme.., Osman Metin ÔZTÜRK. Rusya Federasyona Alkeı1 Doktrini, ASAM Yayınlan, Anka­ ra 2001, s.36. .., A. Suat BiLGE, "Bağımsız Devletler Topluluğu ve Türkiye", Avrasya Et8dlerl. C ı, S 4, Kış 199S, s.72.


XX. YOZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

155

sinde Rusya'nın Ermenistan' ı siyasi ve askeri açıdan desteklemesi, Ermenis­ ıan'ın Rusya ile askeri ve ekonomik anlamda biltünleşme silrecini başlatması üzerine, Azerbaycan ve Gllrcistan, Rusya ve Ermenistan' ı bölgesel gilvenliği ve istikrarı tehdit eden birer devlet olarak görmeye başlamışlardır. Dağlık Karabağ Savaşı'nda Rusya'nın askeri, siyasi ve ekonomik des­ ıeğini alan, Ermenistan sadece Rus ordusunu kendi topraklarında barındır­ makla yetinmemiş GOrcistan'dan çıkarılan askeri teçhizatın bOyOk bir bölü­ müniln Ermenistan 'a yerleştirilmesine izin vermiştir. Vaziani bölgesinde bulunan Rus askeri ilssil 22 Aralık 2002'de boşaltılırken, asker ve silahların bir bölOmO Ermenistan'a sevk edilmiştir. Ermenistan'da konuşlanan Rus askeri üslerinin bir bölilmü de 2003 yılı sonlarından itibaren Ermenistan as­ keri birliklerine teslim edilmiş ve Azerbaycan topraklarına, Dağlık Kara­ bağ'a, yerleştirilmeye başlanmıştır. Karabağ'a yerleştirilen Rus askeri birlik­

leri, bölegedeki askeri gilç dengesini büyük ölçilde Azerbaycan'ın aleyhine değiştirmiştir. 1 9 9 1 yılına kadar Hankendi'nde konuşlanan 366. Rus motori­ ze alayının Azerbaycan'a karşı askeri operasyonlarda Ermeni silahlı birlikle­

ri ile hareket ettikleri göz önilnde bulundurulursa, Azerbaycan işgal edilmiş topraklarının geri alınması için askeri operasyona başladığı zaman Kara­ bağ'da konuşlanan Rus askeri birliklerinin yeniden Azeıbaycan'a karşı ça­ tışmalara katılması milmkilndür409. Rus ordusunun Karabağ'da konuşlanması Rusya'nın Dağlık Karabağ sorununun çözümü için arabuluculuk girişimlerine gölge düşürmekte ve bu konuda samimi olmadığını kanıtlamaktadır. Aslında Gilrcistan'dan ayrılması gereken Rus askeri ilslerinin Karabağ'a yerleştirilmesi Azerbaycan'a karşı yapılan baskının bir sonucudur.

2.2.1. Ermenlstan Türkleri Öncelikle lrevan terminolojisine açıklık getirmekte fayda vardır. İre­ van kelimesi ille defa

Yii.

yilzyıl kaynaklarında Erebuni olarak kullanılmış­

lır. Ermeni kaynaklarında İrevan, Armeniya olarak tanımlanmıştır. İrevan bölgesi XV. yüzyıldan Azerbaycan'ın terkibinde idari merkez olarak tanın­ mıştır. Evliya Çelebi'nin "Seyahatname" adlı eserine göre 1407-1 408 yılla­ rında Timur'un askerlerinden biri olan Hocacan Lahicani bu topraklara yer-

"" Ali MEMMEDOV, "Hocal ı Katliamı'', Azerbaycan Dergisi, Azerbaycan KUllllr Derneği Yayınlan, Ankara Mart-Şubat 2002, s.41 .


Mahir GARİBOV

156

leşmiştir. Daha sonralan akrabalarını da buraya getirerek pirinç yetiştirmiş­ lerdi. 1509- 1 5 1 0 yıllarında ise Şah İsmayıl,Veziri Revangulu Hana bu top­ raklarda kale inşa etmeyi emretmiştir. Yedi yıl içerisinde Zengi Nehrinin kıyısında inşa edilen kale İrevan olarak adlandınlmıştır410• İrevan'ın Ermeni­ lere ait olduğunu iddia eden Ermeni tarihçileri İrevan Hanlığı 'nın yönetim şeklini gösterirken bile Ermeni terimlerini değil, Azerbaycan Tllrkçesi'ndeki terimler kullanmışlardır. Örneğin, Ermeniler şehir yöneticisine

-

darug, yar­

dımcılarına ise yüzbaşı ve çavuş, pazarları kontrol edenlere pazarbaşı diyor­ lardı. Ancak bu kelimelerin hiçbiri Ermenice değildi. Ermeni Piskoposu Ho­ vannes, 1 4 1 0 yılından 1 827'yılına kadar !revan Hanlığı'nın Tllrkler tarafın­ dan yönetildiğini belirtmiştir. Bu bilgiler Ermeni Sovyeı Ansiklopedisi'nde de yer almaktadır41 1 •

XVII. yüzyıldan başlayarak Çarlık Rusya'nın dış politikasında sıcak denizlere inme politikası ivme kazandı. Rusya'nın bu amacına yönelik Kaf­ kasya'yı kendi yönetimi altına alması büyük önem taşıyordu. Kafkasya'nın işgal edilmesiyle, Rusya bu amacına yönelik bir adım ilerleme kaydetmiş oldu. Kafkasya'ya yerleşme planında Rusya, Ermenilere büyük önem veri­ yordu4 12. 1 828'de Azerbaycan'ın kuzeyi Çarlık Rusya tarafından işgal edildik­ ten sonra Azerbaycan, güney ve kuzey olarak ikiye bölünmüştllr. Kuzey Azerbaycan topraklarındaki İrevan Hanlığı'nda 1 9 1 8'de Emıenistan Halk Cumhuriyeti ve 1 920'de ise Emıenistan Sovyet Cumhuriyeti kurulmuştur. Ermenistan arazisinde yaşayan Türklerin tarihini önemli olayların ne­ den olduğu üç döneme ayırmak mümkündllr.

Birinci dönem. İrevan Hanlığı'nın dağılması, yani 1 0 Şubat 1 828 ta­ rihine dek olan dönemi kapsamaktadır. XIX . yüzyılın ilk çeyreğinden itiba­ ren Rusya Kafkasya'da yeni askeri operasyonlara başladı. 1 80 1 'de Doğu Gürcistan' ı işgal eden Rusya'nın Kafkasya'ya yerleşmesi, sadece Osmanlı 410

İuıikam BEŞİRoGLU, "19-20. YOzyıllarda Enneııistaıı ' daki Türklerin Göç Ettirilmesi ve Soykınm Gerçekliği", Avrasya Dosyası, Az.orbaycan Özel, C 7, S 1, Aııkanı 2001, s.454. "' Haıem CABBARLI, "Ermenistan'da Yaşayan . . . ag.m.", s.127. "2 Hatem CABBARLI, "Geçmişten GOnDmllz.o Enneııistaıı ' da Azerbaycan Türkleri", Er­ meni Araşbrmalan Dergisi, S 4, Ocak- Şubat, Ankara, 2002, s.125 'den naklen Vartan KHAÇATIJRYAN, Stanovlenle Armyanskly Kolonly v Roull, (Rıuy•'da Ermeni Ko­ lonUerinln Oluşumu), Moskova, 2000, s.85.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN,

DAÖLIK KARABAG SORUNU

157

ve İran devletlerini değil, aynı zamanda İngiltere ve Fransa'yı da büyük bir endişe içine sokmuştur. İngiltere ve Fransa, Rusya'ya karşı savaşta İran' ı destekleyeceğini belirtmiş bunun üzerine İran Devleti 1 804 Haziranı' nda Rusya'ya savaş ilan ebniştir. Rus ordusu 1 804'de Sisyanov komutasındaki birliklerle İrevan bölgesini 1 806' da Bakü 'yü işgal etmiş 1 8 1 3 yılına kadar devam eden savaş sonucunda taraflar arasında Gülistan Antlaşması imza­ lanmıştır. Antlaşmanın şartlarına göre İrevan ve Nahcivan hanlıklanndan başka Kuzey Azerbaycan'ın tümü Rusya'nın hakimiyetine geçmiştir413• İrevan Hanlığı 1 826·Rusya-İran savaşına kadar Azerbaycan'ın bir eya­ leti olarak kaldı. İrevan Hanlığı on dört inzibati bölgeye aynlmıştı: Kırkbu­

lak. Zengibasar, Gernibasar, Vedibasar, Sürmeli, Derekent-Parçenis, Saatlı. Talin, Seyitli-Akhsalı, Serdarabad, Karpibasar, Abran, Dereçiçek ve Gök­ çe414 Bölge yöneticileri - Mirbölük ismini taşıyor ve İrevan Hanı tarafından ıayin ediliyordu. Ülkenin güneyindeki İrevan ve Nahcivan Hanlıkları İran 'ın etkisi altındaydı. Nahcivan Hanlığı terkibindeki Şerur mahalı savaş sonra­ sında lrevan Hanlığı'nın Dereleyez mahalına birleştirilmiş ve böylece İrevan Hanlığı arazi inzibati bölgesi on beşe çıkanlmıştır. Gülistan Antlaşması'nın şartlarını kabul etmeyen İran, 1 826'da Rus­ ya'da Dekabristler 'in isyan etmeleri ile siyasi görüş aynlığının ortaya çıka­ cağını ve Rusya'da yaranan durgunluğu fırsat bilerek 16 Terrunuz l 826'da yeniden Rusya'ya karşı savaşa başlamıştır. İran savaşın ilk aylarında bazı başarılar elde ebniş olsa da, Rus ordusu karşısında geri çekilmek zorunda kalmış ve 10 Şubat 1 828'de Türkmençay Antlaşması imzalanmıştır. Gülistan Antlaşması ile Azerbaycan'ın Kuzey hanlık.lan, Türkrnençay Antlaşması'yla ise İrevan ve Nahcivan hanlıkları Rusya'nın hakimiyeti altına geçti. Böylece, Rusya Kafkasya'yı tamamen işgal etmiştir41ı. 1 828 yılında İrevan bölgesindeki toplam 22 bin Ermeni nüfusu 1 897 yılında 640 bine ulaşmış, 1. Dünya Savaşı sonrasında ise bu rakam Osmanlı Devleti arazisinden Ermenilerin göç etmeleriyle 1 milyondan fazla olmuştur.

"' Mahmuı ISMAYILOV, Azerbaycan XIX. YOzyılın Sonu XX.Yilzytlııı Baılarında, Derleyen: lgrar ALIYEV, Azerbaycan Tarihi, Bakü, 1993, s.204. '" Habip RAHIMOOLU, a.g.e., s.17. '" Teymur VELİYEV. Azerbaycan Tarihi, Bakü, 1998, s.12.


Mahir GARIBOV

158

!revan Hanlığı'nın Çarlık Rusya tarafından 1 828'de işgal edilmesiyle bu eyaletin coğrafi ve stratejik önemi Rusya tarafından vazgeçilmez hile gelmiştir. Yaklaşık 100 yıl Çarlık Rusya'nın kontrolfinde kalan İrevan Han­ lığı ile ilgili Sovyet döneminde bazı araştırmalar yapılsa da, bölgenin tarihi geçmişi doğru bir şekilde aydınlatılmamıştır. 1 828 yılına kadar İrevan bölge­ si Azerbaycan'ın bir vilayetini teşkil etmiştir•16• 1990'lara dek burada yaşa­ mış Türklerin tarih ve kültürlerinin araştırma konusu olmamasının sebebi ise, büyük ölçüde İrevan bölgesinin 1 828'e kadar Azerbaycan'ın kuzey sını­ nnda kilçilk bir hanlık olmasından da kaynaklanmıştır.

ikinci dönem. 10 Şubat 1 828'den 1 9 1 7 Bolşevik lhtilali'ne dek olan süredir. Çarlık Rusya güney bölgelerini sağlama almak için tampon bir bölge olarak oluşturmak istediği Ermenistan'da Türklerin çoğunlukta olması Rus­ ların bu politikasına engel olmaktaydı. Çarlık Rusya Yakın Doğu politika­ sında gerekli dengeyi sağlamak için Ermenistan' dan Türkleri çıkarma ve bunun mukabilinde bölgeye Hristiyan Ermenileri göçürme faaliyetine baş­ lamışlardı. 1 828 Tilrkmençay Antlaşması'na kadar İrevan bölgesinde ahali­ nin nüfusunun %9 1 'ni Türkler, %8'ni Ermeniler, % l 'ni ise diğer azınlıklar teşkil etmekteydi. Bu denge XIX . yüzyılın ikinci yansından itibaren !revan ve Karabağ bölgesine İran ve Türkiye arazisinden çok sayıda Emıeninin göç etıirilmesiyle değiştirilmiştir417• 1 828- 1 829 Rus-Türk Savaşı sonucu imzalanan Edirne Antlaşması ge­ reği Tilrkiye'nin Kars, Beyazit, Iğdır ve Erzurum vilayetlerinde yaşayan 1 00.000 Ermeni'nin Kafkasya'ya yerleştirilmesine başlanılmıştır418• Kafkas­ ya'ya getirilen Ermeniler özellikle İrevan ve Nahcivan Hanlığı bölgesine yerleştirilmiştir. Bu savaş sonrasında Rusların, Ermenistan Devletini oluş­ turmak için ne kadar çaba sarf ettiği açıkça görünmektedir. !revan Hanlığı'na İran'dan 23.098, Osmanlı İmparatorluğu'ndan ise 20.324 Ermeni yerleştirilmekle bölgede yaşayan Ermenilerin sayısı artırıl· mıştır. İrevan Hanlığı'na getirilen Ermenilerin sayısı yerli Ermeni nüfusun­ dan üç kat fazla olmuştur. Çarlık Rusya bunu yapmakla bölgede yaşayan

416

Ziya BÜNYADOV, YusifYUSIFOV, Aurbaycan Tutlıl. Bııkll 1994, 478. 417 Ni.kiıa Nikolaycviç SHAVROV, a.e.e., s.63. 18 4 Kamuran GÜRÜN, a.g.e., s.80.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

159

Türk nüfusunu %77.9'dan %46.7'ye düşünnllştür. Çarlık Rusya'nın bu siya­ seti , ileride yaşanacak faciaların başlangıcı olmuştur419• Çarlık Rusya'nm İran'daki bllyllkelçisi A. S. Gribeyedov bu konuyla

"1828 yılından - 1830 yılına kadar biz lran 'dan Kaf­ kaslar 'a 40. 000 ve Türkiye 'den 84. 000 Ermeni yerleştirdik. Onları Ermenis­ ıan 'da Ermeni nüfusun sayıca az olduğu lrevan vilayetinin en verimli top­ raklarına yerleştirdik ve kendilerine 200.000 desyatin hazine toprağı ver­ ilgili şöyle yazıyordu.

dik. ...ıo

Üçüncü dönem. Bu dönem 1 9 1 7 Bolşevik İhtilali 'nden Sovyetler Bir­ liği 'nin dağılmasına dek olan yetmiş senelik bir dönemi içermektedir. Önce Ennenistan Cumhuriyeti, daha sonra Sovyet Ermenistanı olarak adlandırılan bu bölgede yüz yıllarca yaşayan Türkler için facia, sözün gerçek anlamıyla soykınm süreci olmuştur. Taşnakların iktidarda olduğu Ermenistan Cumhuriyeti zamanında asır­ larca Tilrlc toprağı olan İrevan bölgesini Türklerden temizleme, diğer taraftan da Ermenileştirme politikası uygulanmaktaydı. İrevan bölgesini Türklerden temizleme politikası katliamlar yapılarak gerçekleştirilmekteydi. Türklere karşı yapılan katliamla ilgili bilgiler birçok Azerbaycan kaynaklannda mev­

cuttur. Ancak, önemli olan bu katliamlann Ermeni kaynaklarında itiraf edil­ mesidir. Ermeni Tarihçisi Z. Karkodyan'ın " 1 83 1 - 1 9 3 1 Ermenistan'ın Nüfu­ su" adlı eserinde şu ifadeler yer almaktadır. "1920 yılında Sovyet Ermenista­ nı Devleti 'nde Taşnak/arın soykırımından dolayı ancak 10.000 kişi civarında Türk nüfus kalmıştır. Soykırımdan kurtulmak için kaçan Türklerden hayatla kalan 60.000 kişinin 1922 yılında geri dönmesinden sonra buradaki Türk

nüfusu 72.596 kişi olmuştur. ,,.zı Diğer bir Ermeni tarihçisi A.A. Lalayan "İstoriçeskiye Zapiski" (Tarihi Belgeler) başlıklı eserinde bu hususu şöyle itiraf etmektedir.

"Ermeniler tarafından Türklerin katledilmesi önceden

planlanmış devlet politikasıydı ve sadece Azerbaycan 'ın hudutları ile sınırlı

"' intikam BEŞIROÔLU, "a.g.m.", s.458.

•ıo A. S GRIBEYEDOV, Soçlneııly• v Dvus Tomaı, (iki Konuyla hgill G6ı1lfler), Mos­ kova 1971, C Il, s.340. "' intikam BEŞIROOLU, "a.g.m.", s.461 'deo naklen Z. Kaıkodyan, Hopbrtııyln Hayutlnl 8Ugçntynal(l831-1!131) (1831-193l'de Ermenlstan'm NDrnsa), ln:vao 1964, s.23.


MaJıir GARJBOV

160

kalmamıştır. Ermenislan 'da Taşnak HükUmeıi 30 aylık i/aidan dtJneminde (Mayıs 1918-Kasım 1920) ülkedeki Türk nüfasun %60'ı tJldürülmüştür. "422 Sovyet döneminde Ennenistan'da yapılan nüfus sayımlannda devamlı Türklerin sayısı ile ilgili bilgilerde saptınnalar yapılmıştır. Sovyetler döneminde Enneni Taşnaklan, ad değiştirerek Bolşevik adı altında Türklere karşı katliamlannı devam ettirdiler. Bununla Enneniler Er­ menistan 'ın Türklerden tamamen temizlenmesini amaçlamaktaydı ve nite­

kim Ennenistan 'ın Ennenileştirilmesi politikasını Enneniler, ikinci Dünya Savaşı 'ndan sonra da devam ettirmişlerdir.

2.2.2. Sovyet Ermenistanı'nın Sürgün Siyaseti 1 826-1 828 Rusya-İran Savaşı'ndan sonra imzalanmış Türkmençay Antlaşması'ndan, 1 9 1 7 Bolşevik Devrimi'ne kadar geçen sürede İrevan böl­ gesine Ennenilerin göç ettirilmesi bölgede demografik durumu değiştirdi. Rusya'nın desteği ile her geçen gün bölgede Enneni nüfusu arttı ve diğer milletler geri saflara itilmiş oldular. Bu aynı zamanda ileride Rusya'nın Kaf­ kasya'da kendi amaçlarını gerçekleştinnek için Enneni faktörünü kullanma isteğinden kaynaklanıyordu. Sovyetler Birliği zamanında Ennenilerin propaganda faaliyetlerini dört aşamada incelemek mümkündür.

1 . 1921 yılından İkinci Dünya Savaşı'na kadar geçen süre, 2. 1 945 - 1 960 yılları arası, 3. 1 960- 1 962 yıllan arası,

4. 1 962-1991 yıllan arası dönem. Ermeniler, birinci aşamada Ennenistan arazisini genişletmek ve milli propaganda unsuru üzerinde çalışmış ve bu konuda o� hareket edebilecek güçleri belirlemişlerdir. Bu faaliyetlerinde Sovyet Rusya'nın yardımıyla Er­ menistan arazisi üç katına çıkanlmıştır. Propaganda faaliyetlerinde ise Rus tarihçileri Ennenilerle işbirliği yapmaktaydılar. Örneğin, Büyük Sovyet An-

"' Budag BUDAGOV ve diğerleri, Ermenlstao AzerbaycaııW.onmn T•rihi Coğrafyası. Bakü 1 995, s. J O'dan ııaklen A.A. LALAYAN, İstorlçe:ıılılye Z..plsld (Tarihi Belaeler). !revan 1 969, s.2 1.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

161

siklopedisi'nde V. Gurko ve Krvajin'in (C.IV, "Ermeniler" başlıklı madde) Ermenilerle ilgili maddesinde Ermeni görüşlerini desteklemişlerdi423• 1930 Eylül'Unde Ermenistan'da arazi yönetim değişikliği yapıldığı zaman Türklerin yaşadıklan yerleşim birimleri birbirinden ayn merkezlere bağlanmış, onlann çoğunlukta yaşadığı bölgelere yurtdışından gelen Ermeni­ ler yerleştirilmiş ve Ermenistan'da yaşayan Türkler kendi yunlanndan göçe zorlanmışb r. 1943 Tahran Konferansı'nda Sovyet-İran ilişkileri müzakere edilirken, Ermeniler SSCB Dışişleri Bakanı Molotov'dan lran'da yaşayan Ermenilerin Ermenistan'a göç ettirilmesini talep ettiler. Molotov bu konuyu Stalin'le gö­ rüştükten sonra İran Ermenilerinin göç ettirilmesi konusunda İran Devleti ile görüşmeler yapıldı. lran, Ermenilerin gönüllü olarak Ermenistan 'a göç etıne­ lerine karşı çıkmamıştır424• 25 Kasım 1945'de Ermenistan Komünist Panisi Başkatibi G. Artun­ yan, Rusya Komünist Panisi Merkez Komitesi Başkatibi Stalin'e "Dağlık

Karabağ 'da yaşayan Ermenilerin daha iyi bir gelecek için bölgenin tamamı­

nın Ermenistan 'a katılmasıni " içeren bir mektup göndermiştir. Bu konu mektupta "/923 yılında Azerbaycan 'a birleştirilmiş olan bu arazinin nüfa­ sunun çoğunluklu olarak Ermenilerden ibaret olması ve bölge coğrafyasının da Ermenistan 'a yakın olması nedeniyle Dağlık Karabağ vilayeti Ermenis­ tan 'a birleştirilmelidir. Eğer bu gerçekleştirilirse buna karşılık Ermenistan Dağlık Karabağ 'ın Şuşa şehrinin onarımını üzerine alacaktır" 425 şeklinde ifade edilmiştir. Burada belirtmemiz gereken husus, Ermenilerin yoğur. talebi üzerine 1 923 tarihinde Dağlık Karabağ bölgesine özerk vilayet statüsü verilmiştir. Bu tarihe kadar geçen sürede Dağlık Karabağ bölgesi her zaman Azerbaycan

topraklan

içinde yer almış ve diğer bölgelerle kıyaslandığında yaşam stan­

danlan daha yüksek olmuştur. Ermenistan'ın Şüşa şehrine daha çok ilgisinin olması ise bu şehrin Azerbaycan ' ın turistik bir bölgesi olması ile alakalıdır. Rusya'nın Türklere karşı çifte standan uygulaması bu olayda. da görünmek­

tedir

.

"' SSCB AmlklGpedlsl, "Ermeniler" maddesi, Moskova 1926, C iV, s.44 1 . ' " lnıiluuıı BEŞIROÔLU, "a.g.m.", s.463. •ıı BCA, Yer; 930. 1. 7. 1 .


Mahir GARIBOV

162

Emıenistan Komünist Partisi Başkatibi G. Artunyan Azerbaycan'ın dağlık Karabağ bölgesinde yaşayan Ermenilerin gelecek refahı için bölgenin tamamının Ermenistan'a katılmasıoı talep ederken neden Ermenistan'da ya­ şayan Türklerle ilgili Sovyet Devleti ayoı politikayı uygulamamıştı? Bu ta­ lepname ile Ermeni Komilnistleri 'nin, Sosyal Demokratlan'oın, Milliyetçi le­ ri'nio her zaman "Bilyilk Ermenistan" dilşüncesi ile hareket ettiklerini görü­ yoruz. 10 Aralık 1 947 tarihinde Rusya'nın baskısı sonucu Azerbaycan - Er­ menistan arasında anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmaya esasen, Ermenistan topraklarında yaşayan Türkerin bir kısmının 1948 yılından başlayarak Azer­ baycan'a getirilmesi ve Ermenistan'da boşaltılmış arazilere yurt dışında ya­ şayan Ermenilerin yerleştirilmesi öngörülmiiştilr. Bu anlaşma Ermenistan Komilnist Partisi Başkatibi G. Artunyan ve Azerbaycan Komünist Partisi 416 Başkatibi M.C Bağırov tarafından iınzalanmıştır • Ermenistan'da yaşayan Türklerin Azerbaycan'a göç ettirilmesi ile ilgili SSCB Bakanlar Kurulu, 23 Aralık 1947 tarihli "Ermenistan Sovyet Sosyalist

Cumhuriyeti 'nden Türklerin Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti 'niıı Kür-Araz ovalığına göç ettirilmesi" ile ilgili karan 1 0 Mart 1948'de onayla­ dı. Burada 1 948-50 yılında "gönüllülük" adı altında 1 00.000 Türkiln Erme­ nistan 'dan göç ettirilmesi öngörülmüştür. Bu karar gereği 1 948'de 1 0.000, 7 1949'da 40.000, l 950'de ise 50.000 Türk Azerbaycan'a göç ettirilmeliydi42 . Ermenilerin sadece Azerbaycan'dan değil Türkiye'den de toprak talep­ leri vardı. İkinci Dünya Savaşı 'odan sonra SSCB -Türkiye ilişkilerinde ciddi sorunlar ortaya çıkmıştır. Sovyetler Birliği Boğazlar'ın kontrolünü kendi eline almak istiyordu. Böyle gergin bir ortamda 1 945 Haziranı 'nda Eçrniya­ zin Katolikosu seçimlerini bahane ederek birçok illkeden gelen Ermeniler Eçrniyazin'de toplanmış, konuyla hiçbir ilgisi olmayan siyasi bir karar alına­ rak Kars ve Ardahan'ın Sovyetler Birliği tarafından

Ermenistan'a ilhak edil­

mesi istenmiştir428•

::

"" BCA, Yer; 930. 1 - 2542. Tevfik MUSTAFAZADE, Lg.e., s.72. Isa MEMMEDOV, Ermealstaıa Azerbaycaııblln ve Oalana Acı Kaderi, Baldl, J 992, s.8.


XX. YÜZVILDA ERMEN!STAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

16)

1960'1ı yıllarda Ennenistan'ın Türklerden temizlenme politikasının yeni dönemi başladı. Bu aşamanın özellikleri şunlardır: 1. Azerbaycan aydınlara karşı yapılan baskınlar. Bu döneme kadar var olan, Azerbaycan Türkçesi'nde eğitim yapan okullar kapatıldı. Örneğin, 1 930 yılında kurulmuş Azerbaycan Türkçesi'nde eğitim yapan İrevan Peda­ goji Enstitüsü'nün dört bölümil (Azerbaycan Dili, Tarih, Coğrafya, Fizik ve Matematik) kapatıldı. Yine, öğretmen kadrolannın yetiştirilmesinde önemli olan 1925 yılında İrevan'da kurulmuş Pedagoj i Meslek Okulu'nun Azerbay­ canlı Bölümü kapatıldı. Netice itibariyle Ennenistan'da Azerbaycan Türkce­ si'nde okullardan mezun olan ortalama beş bin öğrenci mezun olduktan son­ ra öğrenimini devam ettinnek için Ennenistan'dan gitmek zorunda kalmıştı. Ayrıca Ennenistan dışında yüksek öğrenim gönnüş insanlar Türk oldukları için iş imkanı verilmemekteydi. Çalışma imkanı bulamayan bu insanlar yine Ermenistan' ı terk etmek zorundaydılar ve genellikle eğitim gördükleri Azer­ baycan 'a geri dönmek mecburiyetinde kalmaktaydılar. Bu şekilde Ennenis­ ıan'ın herhangi bir köyünde yaşayan aile sayısı kadar Azerbaycan'da aileler yaşamaktaydı. Örneğin, Ennenistan'ın Vedi ilinin Halisa köyünde 550 hane Türk ailesi yaşamaktayken Azerbaycan 'a dönmek zorunda bırakılan aile sa­ yısı da 500 aile civarındaydı429• 2. Devletin yönetim kademelerinde olan Türkler işten çıkanlarak Er­ menilerin işe alınması. Bu dönemde Ennenistan'ın Basargeçer, Krasnoselo, Karabağlar, Zengibasar, yedi illerinde (bu illerin nüfuswıun %75-90'1 Türk­ lerdi) Komilnist Parti il başkanları (Sovyet döneminde Komünist Parti il başkanları aynı zamanda devletin yerel yönetimlerini temsJ etmekteydiler) görevlerinden atıldılar. Ennenilerle Tilrklerin kanna yaşadıklan on ilde ise başkan yardımcıları Türle olduğu için işten çıkarıldılar. Sadece nüfusunun %80'ni Türk olan Amasya ili istisnaydı. Aynca, Azebaycan Türk.;esi'nde yayınlanan bütün yayım organlan kapatıldı.

3. 1 960'1ı yılların başında Enneniler 24 Nisan'ın sözde soykırım günü ol arak kabul edilmesi için yoğun faaliyete başladılar. 1 965'.de Rusya'da ya­ şayan Enneni aydınlarının ve Ozellikle Mikoyan'ın çabası sonucunda Rusya Komünist Partisi tarafından "Enneni Soykınmının 50. Yıldönümü"nü anma karan çıkartıldı. Ermenilerin

milli kahraman olarak tanıttıkları Türk düşmanı

'-" Habip RAHİMOÔLU, a.g.e., s.63.


Mahir GAR!BOV

1 64

Antranik'in doğum günü de bu tarihe denk geliyordu. Ermenistan Komünist Partisi Genel Sekreteri Zorabyan ve yardımcısı Mi.koyan Antranik'in doğum gününün de bu yıldönOmü içerisinde anılması için Moskova'dan izin aldılar. Bütün gazete ve dergilerde Antranik' e övgüler yağdıran makaleler yayınlan­ dı430. Moskova'nın onayını aldıktan sonra sözde Ermeni soykınmının 50. yıldönümü 24 Nisan l 965'de, lrevan'da 400 bin kişinin katıldığı bir mitingle anıldı. Mitingde açılan pankartlarda "Batı Ermenistan (Anadolu) Bizim O/­ malıdır!", "Dağlık Karabağ Bizimdir!", "Nahcivan Ermenistan Toprağıdır!" ve "Ermeniler! 1915'in intikamını A lmak Zamanıdır Birleşin!'.431 pankartlan vardı. Bu olaylar Ermenilerin hiçbir zaman Türk düşmanlığını unutmadıkla­ nnı, soykınm iddialanndan ve toprak taleplerinden vazgeçmediklerini göste­ riyordu. Nitekim günümüzde yaşanan gelişmeler bunu doğrulamaktadır. Er­ meniler, yazdıkları bütün kitaplarda konusu ne olursa olsun mutlaka Türkle­ rin Ermenileri kallettiğini yazmaktadırlar. Örneğin, Rusça yazılmış "Kratkiy Kurs Annyanskogo Yazıka" (Ermeni Dilinin Kısa Kursu) dilbilgisi kitabında bile Türklerin katil, cellat olduklan ve Ermenilere karşı soykınm yaptıkları yazılnuştır432. Ermeni bilim adamlan Ermenistan Ansiklopedisi'ni hazırlarken bütün ciltlerde "Meıs yeğernı" (sözde soykınm)'dan bahsetmektedirler4n. Nitekim Ansiklopedi 'nin bütün ciltlerinde Türkiye' de Ermenilerin yaşadığı köylerin adı verilmiş ve köy sakinlerinin Türkler tarafından katledildiği yazılmıştır414• 1970-1 980'li yıllan arası dönemi Rusya'daki Ermeni propagandasının alevlenme dönemi olarak isimlendirebiliriz. Ermeniler bu dönemde daha çok eğitim ve milliyetçi kitap yayını ile ilgilenniişlerdir. Nitekim Zori Bala-

""' Sadi ASADOV, Ermenlstan AzerbaycanWanam Tarihi Cotrafyas� Bakü, 1996, s.26'dan naklen Nik.ita Nikolaycviç ŞHAVROV, Novaya Ueroza �usskomu Delu v Za­ kavkasye: Predsıoyaşaya Rasprodojo Mugan lnorodtsam, Petersburg, 191 1 , s.59-6 ı . '11 Levon PARSAMYAN, lstoriya Armyanskogo Naroda, (Ermeni Halkının Tarihi), !revan, 1972, s.6. "' Levon PARSAMYAN, Kratkly Kun Armyanskogo YaDka (Ermeni Dlllıılıı Kısa Kursu), Moskova 1974, s.18.

"' Hasan NIFTELIYEV, "SO Yıl Ônce Azcıbaycanlılann Ennenistan'dan Deportasiyası Başladı", Derleyen: Veliyev, Deportasiya, Bakü, 1994, s.309. '" Haıem CABBARLI, "Rusya'da Ermeni Diasporası; Oluşum ve Faaliyetleri", Ermeni Araşhrmalan Dergisi, Ankara 2001, s. 1 4 1 .


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

16S

yan'nın Ocak kitabı bu yıllarda basılmıştır. Balayan'ın kitabında Azerbaycan ve Türkiye'nin bazı topraklarının Büyük Ermenistan'ın bir parçası olduğu iddia edilmektedir. Balayan'a göre bugün Ermenistan doğu ve batı Ermenis­ 4ı ıan olarak ikiye bölünmüştür 3 . Moskova'nın Ermenilerin bu tür faaliyetlerine izin vermesi ve hatta teşvik etmesinin nedenlerinden biri de stratejik önemi olan Türkiye'nin Sov­ yetler Birliği sınırlarına en yakın NATO ülkesi olmasından kaynaklanıyordu. Amerika'nın Türkiye'de askeri üslerinin olması da Rusya'yı tedirgin etmek­ teydi. Ermeni meselesi, Rusya istihbarat kurumlannı da ilgilendiriyordu ve 1 960'dan itibaren bu konuyu takip etmeye başlamışlardır. KGB (Komite/

Gosudarstvennıy Bezopasnosti - Devlet Tehlikesizlik Komitesi) mülteciler­ den sorumlu 1 . Bölüğü'ne bağlı 19. Şube'nin başkanlığına Ermeni asıllı Ge­ neral Agayan getirilmiştir. 19. Şube çalışmalarını dört yönde sürdürüyordu: Slav hattı, Yahudi hattı, Ermeni hattı ve Katkasya-Orta Asya hattı. Ermeni hattında çalışmak için KGB okulunda ajanlık eğitimi almış 1 0 1 Ermeni işe alınmıştır. Bu ajanlar daha sonra yurtdışına giderek burada yaşayan belirli bir finans gücüne ve mevkie sahip Ermenilerle işbirliği yapmışlardır436• KGB, NATO'nun güney kanadını zayıflatmak için, Amerikan Kongresi'nde "Ermeni Soykınmı" yasa tasansını gündeme getirme çalışmalanna hız ver­ miştir. Eğer bu yasa tasarısı ABD Senatosu'nda kabul edilseydi, Türkiye'nin ABD ve NATO ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmesi gerekecektirn. Ermenilerin başarılı propaganda yapabilmelerinin nedenlerinden biri de Moskova'da merkezi yönetimde çok sayıda Ermenilerin yerleştirilmesiy­ di. Örneğin, 1 980- 1 990'larda SSCB Devlet kurumlarında, Abel Aganbekyan Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Dairesi Başkanı, Sitaryan SSCB Devlet Planla­ ma Dairesi Başkan Yardımcısı, Kaçaturov Kitle Haberleşme ve Enformas­ yon Merkezi Başkan Yardımcısı görevlerinde bulunuyorlardı. Ermeniler SSCB'nin bilim ve eğitim merkezlerine de yerleşmişlerdir. SSCB Bilimler Akademisi'nde 1 1 Ermeni akademisyen, 20 muhabir üye akade.ınisyen çalışm

Sabir RÜSTEMHANLI, Ömür Kitabı, BakO 1989, s.47'den naklen Z. DALAYAN, Ocak, !revan, 1986, s. 1 7. '16 Budag BUDAGOY ve diğerleri, a.g.e� s. 7S. m Gerard J. LIBARDIAN, ErmeoUerio Devletleşme Smavı, Çev; Elma Taşlı ca, lsıanbul, 2000, s. 1 1 7.


Mahir GAR.iBOV

1 66

tığı hilde Ennenistan bilimler Akademisi'nde yalnız bir Rus (eşi Enneniydi) çalışmaktaydı. 1 986 yıl1!1a kadar SSCB Bilimler Akademisi'nde 65 Enneni çalışıyordu. SSCB dağılma döneminde Ennenilerin Azerbaycan ve Türkiye'ye karşı propaganda faaliyetleri daha da arttı. Perestroyka ve glasnost ilkeleri­ nin uygulanması Enneni bölücülerinin yasal olarak faaliyet göstermelerine imkan sağladı438• 1923'de Karabağ'ı Azerbaycan'dan koparamayan Enneni­ ler, bu amaçlanna ulaşmak için ciddi faaliyetlere başladılar. Gorbaçov'un ekonomi danışmanı Aganbekyan, Fransa'nın Humanite gazetesine verdiği demeçte Karabağ'ın Ennenistan'a verilmesini istiyordu439• Aganbekyan'ın böyle bir demeci Moskova 'nın izni olmadan yayınlanamazdı. SSCB'nin dağılma sürecinde meydana çıkan ırki sorunlar birliğin so­ nunu daha da yakınlaştırdı. Yıllarca hazırlık içinde olan Ermeniler, amaçla­ nnı gerçekleştirmek için Rus askeri birliklerini de yanlanna alarak Azerbay­ can topraklanna saldırmaya başladılar. 2.2.J.

1948 -1953 Yıllarında Sovyet Ermenistanı'ndan Azerbay­

canlıların Sürgünü 29 Kasım 1 920'de Ermenistan XI. Kızıl Ordu tarafından tutulmuş ve Ermenistan Sovyet Hükumeti kurulmuştur. Ermenistan Halk Komiserleri Sovyet'i Başkanı Myasnikyan 27 Nisan 1922'de iran Hükı1meti'ne gönder­ diği mektupta 1 9 1 8 - 1920 senesinde İran'a göç etmiş Türklerin geri dönme­ leri için onlara yardım gösterilmesini, ulaşım ve gerekli belgelerin verilme­ sinde kolaylık sağlanmasını rica etmiştir. Rusya'nın İran Büyükelçiliği bu nedenle özel komisyon kurarak Zengibasar ve Gemerli ahalisinin geri dön­ melerini sağladı. Fakat döndüklerinde yine de çok ciddi sorunlarla karşılaş­ tılar. Taşnak Hükı1meti onlann tilin değerli mülklerini müsadere etmiştir. Bu nedenle insanlann birçoğu geri dönmek istemiyordu. Ancak daha sonra Er­ menistan Askeri İnkilap Komitesi göçmenlerin geri dönmelerine kolaylık sağlamak amacıyla Ermenistan Sovyet Hükılıneti'nin onlara emniyet garan­ tisi verdikten sonra Türkler geri dönmeye başlamıştır. Türkleri yerleştirmek için Dışişleri Komiserliği ve Adalet Komiserliği özel program hazırlamıştır. Türkler arasında Sovyet propagandasını yapmak amacıyla Süleyman Nuri'yi 418 Budag BUDAGOV ve diğerleri, a.a.e., s.97. 419 Hatem CABBARLI, "Geçmişten OünllınOze Eımenistan'da . . . a.g.m.", s. 144.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

167

Ermenistan İnkilap Komitesine üye yaptılar44-0. Süleyman Nuri İran'a giderek Ermenistan Sovyet HO!dl.meti'nin göçmenlere yardım edeceğini, Taşnak Hükıimeti zamanı yaşanmış olan zulüm ve haksızlıkları bir daha yaşamaya­

cakları nı anlatmıştır. Anavatanlanndan zorla göç ettirilmiş insanların geri gelmesi ile 1 922'de Türklerin sayısı 77.767'den 1 05.838'e yükselmiştir441 •

Ennenistan inkılap Komitesi geri dönen Türklerin barınmaları için yardım göstenniştir. Sovyet Hükılmeti'nin ilk yıllarında Leninakan, Kirova­

kan ve Dereçiçek'te eğilim kursları düzenlenmiş, hatta Ermenistan Halk Komiserleri Sovyeti Başkanı Sarkis Kasyan tarafından Ermenilerin yaşadığı

bölgelerde Ermeni dilinin, Türklerin yaşadıkları bölgelerde ise Azerbaycan Türkçesi'nin devlet dili olması konusunda kararname imzalamıştır. Türklerin ıoplu yaşadıkları Amasya, Basarkeçer, Vedi, Karabağlar, Zengibasar ve Krasnoselo illerinde Azerbaycan Türkçesi esas dil olarak kullanmaktaydı. Bu illerde 1 953 yılına kadar il parti başkanları ve il sovyetleri başkanları Türkler olmuştur. 1921 'de bu bölgelerde Azerbaycan Türkçesi'nde Rençber,

Zengi, Kızıl Şafak, Komünist ve Sovyeı Ermenisıan 'ı isimli gazeteler yayın­ lanmıştır442. 1 925 'den başlayarak Ermenistan Komünist Partisi, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı yayınlan arasında Azerbaycan Türkçesi 'nde yayınlanan kitaplar ve broşürler de bulunmaktaydı44ı. Daha sonra Enİıenilerin iki yüzlülüğü ortaya çıkmıştır. 1920- 1 935 ta­ rihleri arasında Dağlık Karabağ'ın Ermenistan'a katılmasını talep eden Er­ menistan Hükfuneti buna paralel olarak Ermenistan'da yaşayan Türklere ba­ zı haklar tanımıştır. Bu baklan öne sürerek görüşme masasında Azerbaycan Hilkılmeti'nden Dağlık Karabağ konusunda taviz verilmesi talep edilecekti. Yapılan uzun tartışmalardan sonra Dağlık Karabağ' ın Ermenistan'a katılma­ sı talebi reddedildi. Ancak Karabağ'a özerklik statüsü tanındı. Karabağ'ın Ermenistan'a katılması çabası başansızlıkla sonuçlandıktan sonra Ennenis­

tan Hilkılmeti Türklere tanıdığı birçok hak.lan yürürlükten kaldırdı. Emıenistan Hükfuneti, Türklere ait her ne varsa onları ortadan kaldır­ maya, tarih sayfasından silmeye başladı. 1 935 'e kadar Ennenistan' da köy, kasaba ve coğrafi yer adlarının % 95'i Azerbaycan Türkçesi'nde idi. Bunu ""' Hatem CABBARLI, "Geçmişim GQııOmQze Enncnistan'da . . . a.g.m.", s.125. · "' Hebib RAHİMOÔLU, Lıı.e., 63. "' Hatem CABBARLI, "Ocçmişlcn GQnilmQze Ennenistan'da . . . a.g.m.", s.136. "' lsa MEMMEDOV, Ll-0.. s. 36.


Mahir GARİBOV

168

Çarlık Rusya' da hazırlannuş askeri haritalar da doğrulamaktadır444 • Burada yaşayan Türkleri kendi tarihlerinden uzaklaştırmak için Ermeniler, XIX. Yüzyılın sonlarında buradakı yer adlarının değiştirilmesine başladılar44s. 1 935 'de Ermenistan Merkezi İcra Komitesi karan gereğince Azerbay­ can Tilrkçesi'nde olan coğrafi yer adlarının resmi olarak değiştirilmesine başlandı. 1 937'de Kever-Nor-Beyozıt, 1 940'ta ise Gümrü-Aleksandropo/ olarak değiştirildi. Ne yerli Azerbaycan halkından, ne de Azerbaycan Devle­ ti'nden konuyla ilgili itirazlar gelmeğince Ermenistan Hilkümeti, 1 988'e ka­ dar bu konuda 1 8 kararname çıkarttı . Türkçe isimli köy, kasaba ve diğer coğrafi yer adlarının değişimi aşa­ ğıdaki şekilde Ermenice'ye değiştirildi. 1. Türklerin tarihi geçmişini ve soyunu bildiren yer adlan: örneğin,

Aşağı Türkmeali-Lusagyuğ (Eçmiadzin), Gorçulu-Mrgaşad (Hoktember­ yan), Serdarabad-Hoktember (Hoktemberyan), Bayandur - Vağadur (Gorus), Şirvancıg - Lemakert (Artik). 2. Bazı köy ve kasaba adlan Azerbaycan Türkçesi'nde olduğu gibi

Ermenice'ye çevrilmiştir: Örneğin, Armutlu-Tandzut (Hoktemberyan), Taş­ kala-Karaberd (Ani), Derekent-Dzoraguyğ (Gugrak), Dereçiçek-Tsakhadzor (Razdan), Göl-Liçk (Martuni), Güllübulak-Vardakhpyur (Gukasyan). 3. Bazı köy ve kasaba adlan Sovyet hayat tarzına uygun "dostluk ve kardeşliği" simgeleyen adlarla değiştirilmiştir: Örneğin, Karakışlak-Dostluk (Masis), Sultanabad-Şfira bad (Amasya), Cücekent-Kızılşafak (Kalinin). Aşağı Necili-Sayat-Nova (Masis), Çanakçı-Sovetakert (Ararat). 4. Bazı köy ve kasaba adlan da, Azerbaycan Tilrkçesi'nde olduğu gi­ bi, ancak Ermenice telaffuza uygunlaştırmakla değiştirilmiştir: Örneğin, De­ rabbas-Derbas (Sisian), Deliler-Dalar (Artaşat), Eleyez-Aragats (Talin), Ere­ vus-Arevis (Sisian), Cabud-Kapuyt (Ezizbeyov), Çırpıh-Crapi (Ani). 5. Bazı köy ve kasaba adlannın önünde gelen "Yukarı", "Aşağı", "Büyük", "Küçük" kelimeleri Ermenice'ye çevrilerek "Verin", "Nerkin'', "Mets", "Pokr"olarak kullanılmıştır: Örneğin, Yukarı Zağah-Verin Zağalı 444 Amır LALAYAN, lstoıiçeskle Zaplııld,

'" Aziz ALEKBERLİ, a.c.e., s.17.

ff•rlbl Bel&der), Moslr.ova, 1938, C 2, s.80.


XX. YÜZYILDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN, DAGLIK KARABAG SORUNU

169

(Vardenis), Aşağı Zeyve-Nerkin Zeyve (Eçmiadzin), Büyük Kepenekçi­ Mets Kepenekçi (Akhuryan), Küçük Şiştepe-Pokr Şiştepe (Gukasyan). 6. 1 93S'e kadar değiştirilen köy ve kasaba adlan ise, Ermenistan Yük­ sek Sovyeti'nin karan olmadan değiştirilmişti: Örneğin, Bebirli-Bartsraşen (Ani), Deymedağlı-Şrvenants (Kafan), Tovuzkala-Berd (Şemşeddin), Şira­ bad-Prakar (Eçmiadzin). Bazen de iki köyü birleştirmekle birinin adını yok ediyorlardı: Örneğin, Ağı.ala (Kamo), Rehimabad (Masis), Kamışlı (Varde­ nis)446. Ermenistan'da Türklerin yaşadığı köy ve kasaba adlannın değiştiril­ mesine paralel olarak Ermenistan Hilkı1meti, 1 930- 1 937'de Stalin'in uygula­ dığı komünizm için her türlü tehlikeyi yok etme politikasını öne sürerek Er­ menistan'da binlerce Türk'ü de Orta Asya'ya sürmüştür. Onlarca köy tama­ men boşaltılmıştır447• 1 923'de Dağlık Karabağ'a Azerbaycan dahilinde özerklik statüsü ve­ rilse de, Ermeniler Karabağ'ın Ermenistan'a katılması konusunu her zaman gündemde tutmayı başarmışlardır. 1 9 1 8- 1 923 yıllannda gelişen olaylarda önce bağımsız Azerbaycan Hilkı1meti, sonra da Azerbaycan Sovyet Hilkı1meti Ermenistan'da yaşayan Türklerin hayatını garanti altına almak için hiçbir faaliyette bulunmadı. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti 'nin 1 8 aylık iktidan süresince içinde bulunduğu zor şartlar ve Bolşevik Devrimi sebebiy­ le bunu yapmaya zaman yetmemiştir. Sovyetler döneminde ise Komünist ideolojiyi benimseyen Azerbaycan Komünistleri, Dağlık Karabağ'a özerklik statüsü verilmesi yanında Ermenistan'ın Zengezur, Gemerli ve Gökçe bölge­ sinde yaşayan on binlerce Türklere de özerklik verilmesini talep etmemişler­ dir. Karabağ' ın Azerbaycan yönetimine bağlı kalması gerçeği ile Ermeni­ ler hiçbir zaman barışmadılar. Nitekim, 1 94S'te Ermenistan Komünist Partisi Başkanı Artunyan Stalin'e yazdığı mektupta Dağlık Karabağ'ın Ermenis­ tan'a ilhak edilmesini rica etti. Stalin konuyla ilgili olarak Azerbaycan Ko­ münist Partisi Başkanı Mir Cefer Bağirov'a mektup göndemılş ve Bağirov, Stalin'in mektubuna cevabında Sosyalist prensipleri gereğince buna karşı "' Hatem CABBARLI, "Emıeııistan'da Yaşayan . . . a.g.m.", s.138. 441 Emir GULİYEV, "GOçl1rlllıne (1948-1953)", Derleyen: Veliyev, Deportaslya, Bakll 1994, s.210.


Mahir GARIBOV

1 70

olmadığını, fakat buna mukabil Ennenistan, Gürcistan ve Dağıstan arazile­ rinde Türklerin çoğunlukta yaşadığı bölgelerin Azerbaycan 'a verilmesi şartı­ nı ileri sünnüştür448• Enneniler bu koşullar altında Karabağ'ın Enneoistan'a verilmesinin uygun olmayacağını görerek konuyu kapatmışlardır. Ennenistan Hükıimeti Ennenistan'da Enneni nüfusun az olduğunu bahane ederek 1 945 'ten itibaren yurt dışında yaşayan Ennenilerin Ermenis­ ıan 'a yerleştirilmesi için geniş propaganda faaliyetine başladılar. Nüfus deği­ şimi programı Türklerin aleyhinde sonuçlandı. Ennenistan'dan zorla göç ettirilen Türklerden oldukça

az

sayıda Enneni boş kalan bölgelere yerleşti­

rildi. Ennenilerin asıl amacı ise Türklerin olmadığı bir Ennenistan kwmak­ tı449. SSCB Bakanlar Kurulu, Ennenistan'dan göç eden Türklerin boşalttıkla­ n

arazilere yurtdışından gelen Ennenilerin yerleştirilmesi ile ilgili 23 Aralık

1 947 tarihinde 4083 No'lu "Ennenistan SSC'den Türklerin Azerbaycan SSC'nin Kur ve Aras ovalığına göç ettirilmesi hakkında" ve 1 0 Mart 1 948 tarihinde 754 No'lu "Göç ettinnenin şartlan hakkında" kararnamelerini onayladı4S0. SSCB Bakanlar Kurulu'nun karan gereğince Türkler 1948 yılın­ dan başlayarak üç aşamada Ennenistan'dan göç eıtirilmeliydi. Toplam 1 00.000 kişinin göç ettirilmesi planlanmıştır. Bu karara karşı Azerbaycan Hükümeti'nden hiç kimse itiraz etmemiş, sadece Bakanlar Kurulu Başkanı Kuliyev Molotov'a mektup yazarak Ennenistan'dan göç ettirilen Türklerin Kur, Aras ovalığına değil, coğrafi bakımdan onlann yaşadıktan ortama daha uygun olan Azerbaycan'ın kuzey bölgelerine veya Bakil'ye yakın çevrelere göç etmesine izin verilmesini istemiştir45 ı . Ancak Kuliyev'in bu mektubu cevapsız kaldı ve Azerbaycan Hükılmeti 14 Nisan 1 948 tarihinde SSCB Ba­ kanlar Kurulu'nun kararlarını uygulamaya koydu. Bu dönemde Ennenistan'da Türklerin yaşadığı bölgelerde Enneoiler "Sizin asıl vatanınız Azerbaycan 'dır. Orada yerleşmeniz için boş alanlar

çoktur. Ayrıca ekonomik kalkınma için Azerbaycan 'da qçi gücüne ihtiyaç var"452 propagandası yilr1ltülmekteydi. 1 Kasım 1 948'e kadar Ermenis­ tan'dan Azerbaycan'a 7.747 kişi göç ettirildi. Aynı yıl 2.384 kişiden oluşan .. , ASPIHDA, I· 222-48, v. 1-2. '"9 lngilab ISMAYTLOV, "Azerbaycanlılann Enııeıs ıi taıı 'dan Deportasiyuı", Yeni Mlluvıt, BakO, 11 Mayıs 1999, s. IS. "° BCA, Yer, 930, 1-7- 1 . •ı ı ADA, f, 1 822, s. l , iş J, v. 4. .,, Habip RAHIMOOLU, ı.g.e., s.67.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

171

429 aile d e Ennenilerin artan baskısı ile Ennenistan'ı terk ederek Azerbay­ can' a geldiler. Aralık ayına kadar ise toplam 1 1 .007 kişi Azerbaycan'a yer­ leştirildi. Göçmenleri Azerbaycan'da barındırmakta bazı sorunlarla karşıla­ şan Hükı1rnet SSCB Bakanlar Kururlu'na müracaat ederek l 949'da 1 5 .000 kişi nin göç ettirilmesini istedi45ı. Ermenistan Hükıimeti ile görüştükten sonra 1 949 yılında toplam 1 5 .7 1 3 kişinin göç ettirilmesi konusunda antlaşma sağ­ land ı. Bunlardan 5.420 kişi ilkbaharda, 10.293 kişi ise sonbaharda göç etti­ rilmeli idi. Ancak SSCB Bakanlar Kurulu Ermenistan ve Azerbaycan arasın­ daki antlaşmaya itiraz ederek 1 949'da toplam 40.000 kişinin göç ettirilmesi gerektiğini bildirdi ve konuyla ilgili Bakanlar Kunılu'na rapor verilmesini istedi. Kuliyev, SSCB Bakanlar Kurulu Konsey başkan yardımcısına müra­ caat ederek ciddi sorunlarla karşılaştıklannı ve 1 949 yılında ülke şartlarını göz önüne alarak 1 0.000 kişinin yerleştirilebileceğini bildirdi. Fakat 1 953 tarihine kadar Azerbaycan'a 140.000 'den fazla Türk göç ettirildi. Bir miktar da Ermeni baskısı ile göç ederek Azerbaycan'a yerleşmek zorunda kaldı. Göçmenleri yerleştinnek için Azerbaycan'da hiçbir hazırlık yapılmamıştır. İnsanların barınacak yerleri ve yiyecekleri yoktu454• Stalin'in ölümünden sonra göç durduruldu ve daha sonra göç edenle­ rin bir kısmı geriye dönmeye başladı. Azerbaycan Devlet Arşivi'nde Erme­ nistan'dan Azerbaycan'a sadece 1 00.000 kişinin değil 144.654 kişinin göçü­ rüldüğüne dair belgeler bulunmaktadır455• Göç ettirilen bu insanlann yaklaşık Wi açlık, hastalık ve zor iklim şartlarından dolayı hayatını kaybetti. Zorla göç ettirilen 144.654 kişiden hiç­

biri Karabağ'a sokulmadı. Göçmenlerin bazıları Karabağ'a yerleşmek istedi­ lerse de, devlet organlan onları geri götürdü. Örneğin, birkaç aile Martuni ilinin Gişi ve Hunuşnak köyüne sığındı. Fakat Azerbaycan Göç Ettirme Ko­ misyonu'nda üst görevlerde bulunan Ermeniler, onları köyden çıkmağa zor­ ladılar456.

"' ADA, f, 1 840, s. l , iş J, v. 1-2. '" lngilab lSMAYILOV, "Azerbaycaolılann Ennenisıan'dan Depoıtasiyası", Mllsavat, "5

'56

Bakıl, 12 Mayıs 1999, ı.lS. ADA, f, 1 842, s.J, iş 12, v. 9. lngilab lSMAYJLOV, "a.g..m.", s.lS.


Mahir GARlBOV

1 72

1 949'de göç süreci başlayınca Abovyan Üniversitesi'nin Türkçe eği­ tim veren bölümleri, bir yüksek okul, yüzlerce orta okul ve lise kapatıldı. Emıenistan'da Türklere ait ne varsa yok edilmeye başlandı. Emıenistan'dan Azerbaycan'a göç ettirilmiş insanların yaklaşık %45'i Stalin'in ölümünden sonra geri döndü. Emıenistan Hükumeti ve yerel yöne­ timler geri dönen Türklere karşı her türlü haksızlıkları yapıyor; yerleşme ve bannmalarına engel oluyorlardı. 1 948-1953 'de Türklerin zorla göç ettirilmesi olayını değerlendirirken, Emıenilerin amacının, Emıenistan'da Emıeni nüfus sayısını artımıak değil, Türkleri tamamen göç ettimıek, hiç değilse sayılarını çok aza indimıek veya Türklere ait okul, lise, yüksek okul, üniversite, kültür merkezi ve başka ne varsa ortadan kaldımıaktı. Emıenistan Hükümeti Dağlık Karabağ'ın Ermenistan'a katılması ko­ nusunu, Emıenistan Komünist Patisi Başkatibi Mikoyan'ın 1 964'de Khuru­ şov'la görüşmesinde Kınm'ın Ukrayna'ya verildiğini örnek göstererek Dağ­ lık Karabağ'ın da Ermenistan'a katılmasını yeniden gündeme getirmeğe ça­ lışmış, ancak Khuruşov cevabında "Size Dağlık Karabağ'dan Ermenistan'a taşınmanız için 24 saat ve 1 2.000 askeri kamyon vermeye hazınm" demiş­ ıir457 . 1 960'1ı yıllarda Emıeni yazarları ve tarihçileri 1 9 1 8- 1 920 yıllarında Taşnak Hükümeti'nin Emıenistan'ın milli devleti olduğu ve Karabağ'ın ise Ermenilere ait olduğu propagandasını yeniden yilrütmeğe başlamışlardır. Zaten Ermeni Hükümeti'nin bu işi törpülediği kesindi, çünkü o zamanlar merkez ve yerel yönetimin izni olmadan hiç kimse bu işe kalkışamazdı. Ermenistan Komünist Partisi Merkez Komitesi 'nin 1 975 Ocak tarihli genel toplantısında konuyla ilgili sunulan raporda Türklerin boşalttığı 476 köye Ermenilerin yerleştirilmediği ve bu köylerin boş kaldığı gösterilmiş­ tir458. Ermenistan Hükümeti 1988 'e kadar Türklere karşı her türlü baskı un­ �runu kullanmış, 1 948- 1 953 'de 1 00.000 kişinin göç ettirilmesi yerine '" Yurii POMPEEV, Krov1V1y Omu! IUırabaH (IUırabal Kan içinde), Baldl t992, s.1920. "' Habip RAHIMOôLU, a.g.e., s.78.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

173

145.000 insan göç!lıillmüştür. Stalin'in ölümünden sonra ise göç tamamen durdurulmuş, 1960'1ı yıllara gelindiğinde ise Ermenistan'ın bütün illerinde yüksek görevlerde bulunan Türklerin kanunsuz olarak işten çıkarılması süre­ c i başlanmıştır4 19• Ermenistan Hükümeti'nin ve Ermenilerin Türklere karşı baskıları da­ ha da artmıştır. Her yıl düzenlenen anma törenlerinde Ermeni gençleri Türk­ lerin yaşadıkları bazı köylere hücum ederek ciddi sorunlara neden olan olay­ lar çıkardılar. Aslında, Ermenilerin iddia ettikleri gibi Karabağ meselesi, 1 980'1i yılların ikinci yansından sonra Gorbaçov yönetiminin uyguladığı

g/asnosı (aydınlanma) ve peresıroyka 'nın (yeniden yapılanma) politikasının sonucu değildi. Taşnak Komiteleri 'nin Azerbaycan ve Türkiye'ye karşı uy­ guladığı politika, Ermenistan'ın her zaman ideolojisi olmuştur. 1 988'e kadar Ermenistan 'da Azerbaycan ve Türkiye düşmanlığını anlatan yüzlerce kitap basılmışıır. Hatta ortaokul ve lise tarih kitaplarında sözde Ermeni soykırı­ mından bahsedilmiş, Türklerin Ermenileri katlettiği her fırsatta ifade edil­ miştir. "Meıs yeğerni" (büyük katliam) konusu Ermenistan Sovyet Ansiklo­ pedisi'nde de geniş bir şekilde ele alınmışıır. Ansiklopedi'nin bütün ciltle­ rinde Türkiye'de Ermenilerin yaşadığı köylerin adı verilmiş ve bir zamanlar köy sakinlerinin Türkler tarafından katledildiği yazılmıştır460• 1 976'da Soveıakan Grakanutyun (Sovyet Edebiyatı) Dergisi'nin 8. sa­ yısında editör Stepan Kurtikyan'ın "Milli Özgürlük Mücadelesinin Vakayi­ namesi" adlı bir makalesinde, Taşnaksutyun Hükıimeti'nin iki yıllık iktidarı­ nın Ermenilerin özgürlük mücadelesinin şerefli sayfası olduğunu, Sovyeı Hilkıimeti 'nin ise Ermenilerin bağımsızlık tarihini silmeye çalıştığını ifade etmiştir461 • Makale büyük yankı uyandırmış, Ermenistan Komünist Partisi Merkez Komitesi'nde tartışılarak Kurtikyan "ciddi" bir şekilde eleştirilmiş­ tir.

'19

1 988'e kadar sadece Ennenisıan'ın Amasya ilinde il Komllnist Parti Genel Başkanı Yıldı­ nm Bağırov olmuştur. Kendisine karşı birkaç defa suikast tertip edilmi�se de, hafif bıçak yarası alarak kurtulmuştur. Amasya ilinde yaşayan Tllrklerin gllvenli bir şekilde Azerbay­ can'a ulaşmalannı sağlamıştır. Bkz. Haıem CABBARLI, "Geçmişten GünOınilze Erme­ nistan'da . . . a.g.m.", s. 142. "" Hatem CABBARLI, "Geçmişten GünOmUze Ermenisıan'da . . . a.g.m.", s.143. 461 Yurii POMPEEV, •.g.e., s.20' den naltlen Stepan Kurtikya "Milli ÖZgOrlllk MOcadelesinin Vakayinamesi", Soveı.un Guluınutyun (So_vyeı Edeblyah) Dergisi, S 8, 1976, s.34.


Mahir GARJBOV

1 74

l 980'1erde Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti Dağlık Karabağ vilaye­ tinde Ennenilerin bölgeye gelişinin 1 50. yıldönümü sebebiyle anıt yapılmış­ tır. l 980'1i yılların başlarından itibaren Ermenistan'ın ayn-ayn bölgelerinde Türklere karşı saldınlar başlamıştır. 24 Nisan 1 983'de Zengibasar (Masis) bölgesinde bir grup Ermeni, Türklerin düğününü basarak birçok insanı yara­ lamıştır. Enneniler artık Türk mezarlarını da dağıtmaya başlamışlardı. Er­ menilerin bu tutumu ciddi karışıklığa neden olmuş, itiraz seslerini duyunnak için Zcngibasar bölgesinde yaşayan Tilrkler Tilrkiye-Ermenistan sınırına toplanarak sınır hattını geçmeye çalışmışlardı. Moskova 'nın müdahale etme­ siyle olaylar önlenmiştir. Olaylarda suçlu olarak gösterilen Zengibasar Ko­ münist Parti Komitesi Başkan Yardımcısı Meınmedov (aslen Azerbaycanlı idi) görevinden alınmıştır".62• Bu olaydan sonra Türklere karşı resmi hükı1meı dairelerinden ciddi baskılar yapılmaya başlanmış ve üst düzey görevlerde bulunan Türkler görevlerinden alınmıştır. 1 987 sonlarına doğru Karabağ sorununun ortaya atılmasıyla durum daha da ciddileşti. Ermenistan'da yaşayan Türkler ciddi tehlikeyle karşı kar­ şıya kalmışlardır. 1 987'den başlayarak Ermeniler, Karabağ'm Ermenistan'la birleştirilmesi konusunu uluslararası gündeme taşıdılar. 1 8 Kasım 1987'de !revan sokaklarında yapılan mitinglerde sadece Dağlık Karabağ'ın değil, Nahcivan'ın da Ermenistan'a katılması sloganları duyulmaya başlanmıştır. 1988'de on binlerce Enneni sokaklara çıkarak Sovyet Bayrağı'nı yakmışlar­ dır. Ermenilerin bu bölücü faaliyetlerini eleştirdiği için Pravda (Gerçek) ga­ zetesinin Ermenistan'da yayını kaldınlınıştır463• 1 988 yılının Ocak ayında Ermenistan sınırlarındaki Kafan ve Mehri bölgelerinden ilk kaçkınlar Azerbaycan'a göç etmek zorunda kaldılar. 1 7 Şubat l 988'de "Ermenistan 'ı Türklerden Temizlemelı"', "Türksüz Ermenis­ ıan", "Ermenistan 'da Yalnız Ermeniler Yaşamalıdır" pankarttan açılan mi· tinglerden sonra Dağlık Karabağ Ermenileri de Hankendi (Stepbanakert)'de mitinglere başlamışlardır. Artık Ermenistan'dan Dağlık Karabağ'a terörist birlikler de sızmaya başlamıştır. 8 Ağustos 1991 'de Ermenistan'daki sonuncu Türk köyU olan Mehri iline bağlı Nilvedi köyil boşaltılmıştır. Böylece 1 988'den başlayarak Erme· "' Habip RAHİMOÔLU, L&-e., s.82. '" Habip RAHIMoôLU, LJl.e., s.89.


XX:. VOZYILDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

175

nistan'da yeniden hayata geçirilen Türklerin Olkeden çıkarılması politikası sonucu 1 86 Türk köyünden 230.000 Türk çıkarılmış, 225 Türk öldüıillmüş­

tür. Kaçarak canını zor kurtaranlar içerisinde l .200'den fazla insan Azerbay­ 464 can'da acil hastanelere kaldınlmıştır •

Ermeniler tarafından başlatılan bu olaylar iki komşu ülke arasında bü­ yük çatışmalara neden olmuş ve binlerce insanın ölümü ile sonuçlanmıştır. Ermenilerin yıllarca birikmiş kin, nefret ve intikam hisleri Dağlık Karabağ olaylarının ilk günlerinden itibaren açıkça göıillmüştür. Her fırsatta düşman­ ca tavırlarını ortaya koyan Ermeniler, genç, ihtiyar, kadın, çocuk demeden savunmasız Türkleri acımasızca katletmişlerdir. Bu işte onlara yurtdışından her türlü destek veren Ermeni lobileriyle beraber Ruslar da yardım etmişler­ dir. Nitekim Dağlık Karabağ savaşı sırasında 366. Rus Moto-Atıcı Alayı'nın ve Ermeni askerlerinin yaptığı Hocalı katliamr,

XX. yüzyıl tarihinde insanlı­

ğa karşı vahşice yapılmış en büyük katliamlardan biri olmuştur.Yetmiş yıl boyunca halklara kardeşlik ilkesinden bahseden Ruslar, Ermenilerle beraber

bir katliam gerçekleştirmişlerdir. Bu olaylarla ilgili daha geniş bilgiyi Dağlık Karabağ olaylan bölümünde vereceğiz.

2.2.4.

Sovyet Dönemindeki Ermeni Şovenizminin Perde Arkası

Sovyet Rusya, 11. Dünya Savaşı'ndan sorıra Ermenilerle ilgili yeni bir J!Olitika izlemeye başladı. Bu politikaya göre, bürün dünyadaki Ermenileri Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti'nde toplamak üzere Ermenilerin azınlıkta olduğu Ut.kelere müracaat edilecekti. Bu amaçla, yoğun bir propaganda ça­ lışmasına başlanmış, Sovyet rej iminin Ermenilere gösterdiği özen ve Sovyet Ermenistan'daki Ermenilerin mutluluğu oldukça abartılmıştır. Yine aynı amaca uygwı olarak, Ermenilerin bulunduktan ülkelere bazı kişiler gönderi­ lerek, Ermeni

dernekleri kurulmuştur. Ermeni davasının bir insanlık ve ada­

let sorunu olduğu ileri sOıillerek, biiyilk devletlerden bu konuda aracı olma­ ları istenmiştir. Sözü edilen süreçte diinyada yilıiltülen bazı çalışmalar şun­ lardır: - 1 945 yılı Aralık ayında Washington'da, Ermeniler tarafından "Ada­ let" isimli bir Ermeni Komitesi kuıulmuştur. Komünist eğilimli şahısların kurduğu bu komite, bir bildiri yayınlayarak Anadolu'nun doğu bölgelerinin

.., intikam BEŞIROÔLU, Lg.e., s.466.


Mahir GARİBOV

176

Ennenistao Cumhuriyeti 'ne geri verilmesi ve Wilson tarafından çizilen Tiirk-Enneni sııunnın yeniden gilDdeme getirilmesi istenmiştir. - Eçmiyazin (bugOnkü Vagrsabat) Katogikosu VI. Kevork Çörekçi­ yan, SSCB Merkezi İcra Komitesi Başkanı Stalin, ABD Başkanı Truman ve İngiltere Başbakanı Atlee'ye birer muhtıra göndererek Ennenilerin eski iddi­ alarını telaarlamış, Doğu Anadolu vilayetlerinin Sovyet Ennenistan'ına il­ hakını istemiştir465• - Rusya'nın Suriye ve Lübnan'daki çalışmalan ise şöyleydi: Suriye ve Lübnan'ın zayıf yönetiminden yararlanarak bu ülkelerdeki Ermeni çalışmala­ n yoğunlaştınlmış, Ermenilere yardım perdesi altında Ermeni milliyetçileri­ ne destek vennişlerdir. Sovyet Rusya diplomatları tarafından yönetilen bu çalışmalar Halep, Şam ve Beyrut'ta geniş bir şekilde yapılmıştır. Aynı za­ manda, Rusya Ermenileri öğretmenlerinden oluşan birçok okullar açılmış, bu okullarda ajan olarak Rus ve Ermeni ajanlar eğitilmiştir. Bütün bu çalışmala­ rın sonucunda 30.000 Lübnan'da olmak üzere 1 00.000 kişilik bir Ermeni ör­ gütil oluşturulmuştur. Lübnan'daki Sovyet Büyükelçisi Solod, Moskova eği­ limli Ermeni Hrant Devyan'la birlikte (Lübnan'da Komünist Partisi Başkanı idi) Şam'da Ermeni Dostlar Demeği'ni kurmuştur466• Suriye ve Lübnan'daki bu örgütler, "bağımsız bir Ermenistan kurmak umuduyla Anadolu'nun doğu­ sunu Sovyetler Birliği'ne bağlamak" niyetinde idiler467 • l 940'1ı yıllann sonu ile SO'li yıllann başlannda Ermeniler Mosko­ va'nın bilgi ve izni ile Türkiye'ye karşı da toprak talebinde bulunmuşlardır. Fakat Türkiye'den toprak almanın mümkün olmadığını gören Ermeniler Azerbaycan'dan Dağlık Karabağ'ı koparmağa çalışmışlardır. Bunda da başa­ nlı olamayınca Ermeniler yurtdışında yaşayan Ermenileri Ermenistan'a göç ettirmek amacıyla Ermenistan'da yaşayan Türklere karşı baskı yapmaya baş­ lamışlardır. 1 948 'den başlayarak Ermenistan 'daki Türkletin büyük bir kısmı planlı olarak öz yurtlanndan sürülmüştür. Onlar Azerbaycan'da Mil ve Mu­ gan'da yaşama ve yerleşim yapılanması mümkün olmayan topraklara yerleş­ tirilmişlerdir.

465

Yusuf Hikmet BAVUR, Ermeni Meselesi il, Ankara 1998, s.68. Cenani GÜRBÜZ, a.g.e., s.242. "' Bayram GAİBOV, a.g.e., s.46. 466


XX. YÜZVTLDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAG SORUNU

177

Azerbaycan Devlet Tehlikesizlik Komitesi (KGB) Bakanı General Yemelyanov 24 Ağustos 1 946 tarihinde Dağlık Karabağ Özerk Vilayeti'nde Ermeni aydınlarının milliyetçi davranıştan ile ilgili soruştunna açmış, Han­

kendi (Stephanakert)' de Ennenileri Türkiye ve Azerbaycan düşmanlığına

kışkırttığına dair istihbarat bilgileri vennişıir468• l 960'lı yıllarda Mosko­ va'daki Ermeni lobisi Azeıbaycan'dan toprak taleplerini gerçekleştirmek için Dağlık Karabağ konusunu yeniden gündeme getirmişlerdir. Fakat, Khu­ nışov Ermenilerin bu oyununa gelmemiş ve bu konuyu Azerbaycan'ın lehi­

ne olacak şekilde hallebniştir. l 965'ten sonra çeşitli ülkelerdeki Ennenilerin, Türkiye aleyhinde baş­ lattıklan karalama kampanyalan 1970'li yıllardan itibaren Türkiye'nin yurt­ dışındaki temsilciliklerine yönelik terör eylemlerine dönüşmüştür. 20 Ocak 1 975 tarihinde Beyrut'taki Dünya Kiliseler Birliği Bürosu'na yapılan bombalı saldın ile adını duyuran ASALA, kendisini Uluslararası Devrim Hareketi'nin bir parçası olarak kabul etmekle, Türkiye ile müttefıkle­ rini can düşmanı olarak gösteriyor ve Enneni davasının ancak, silahlı müca­ dele yoluyla çözümlenebileceği görüşünü savunmuşlardır469• Aynca, Sovyet yanlısı Hınçak Partisi ile ilişkide olduklan sanılan ör­ gütün militanlarının Filistin Kurtuluş Örgütleri ile işbirliği içinde oldukları ve örgütün elemanlarının Habbaş Fedayin Grubu 'nca eğitildikleri bilinmek­ ıeydi. Örgüt üyeleri, uluslararası terör örgütü olan Japon Kızıl Ordusu, ltal­

yan Kızıl Tugaylan, EOKB-C, Kürdistan İşçi Partisi, İrlanda Cumhuriyet Ordusu örgütleriyle işbirliği içerisinde olduklarını çeşitli yollarla kamuoyuna açıklamakta ve kendilerinin uluslararası devrim hareketinin aynlmaz parçası olduklanru göstermekteydiler470• ASALA sadece terör eylemleri ile yetin­ meyerek gerek çeşitli dünya devletlerinde, gerekse Türkiye"de birçok kanlı olaylara neden olmuştur. Türkiye'nin dış temsilciliklerine yönelik Ermeni saldınlan, 1 'l80'den sonra yoğunluk kazanmıştır. Ermeni teröristler, 2 1 ülkenin 38 kentinde, 39'u silahlı, 7 1 'i bombalı, olmak üzere toplam 1 1 O terör olayı gerçekfoştirmişler"" ASPİHDA, f, 1, s. 169, iş. 249, v. 24 - 26. "" Halil Kemal TÜRK.ÖZÜ, O.mantı ve Sovyet Belgeleriyle ... a.g.e., s.22. "' Belgelerle Ermeni Sorunu, Genelkwmay Askeri Tarihi ve Sııaıejik Etüt Başkanlığı, Ankanı 1992, s.45 1 .


178

Mahir GAR.IBOV

dir471• Bu saldırılarda 42 Türk diplomatı ile birlikte 4 yabancı hayatını kay­ betmiş, 1 5 Türk ve 66 yabancı uyruklu şahıs da yaralanmıştır472. 7- 1 3 Tem­ muz l 985'de Sevr'de toplanan ve "Dl. Dünya Ermeni örgütleri Kongresi" adlandırılan kongrede temel amaç yeni "Ermeni Anayasası"nın kabulü ol­ muştur. Kongrede, Ermenileri dünya mikyasında temsil edecek bir "Birliğin" oluşturulması kararlaştırılmıştır. ASALA'nın katılmadığı ve yoğun eleştiril­ diği bu kongrede, Taşnaklar'ın katılmaması uzun tartışmalara sebep olmuş­ tur4'J. Göıilldüğü gibi, Sovyetler döneminde Ermenilerin bu faaliyetleri Türk kimliğine karşı yönelmiş ve ideolojik olarak yüıiltülen propaganda gereği Türklerden öç alma talepleri dile getirilmiştir. Azerbaycan topraklarında "Büyük Ermenistan" kurma planlannı ger­ çekleştirmek için Ermeni siyasetçileri de faaliyete başlamışlardır. Ermeni planlannın ilk kurbanları ise yine Ermenistan'da yaşayan Türkler olmuştur. Ermenistan'da devlet seviyesinde yardım gösterilen gizli Ermeni silahlı bir­ likleri sivil Türklere karşı silah kullanmaktan çekinmemişlerdir. 24 Şubat 1 988'de yukan Karabağ'ın Asgeran ilinde Ermeniler Azer­ baycanlılara karşı saldında bulundular. Bu saldında Azerbaycan Türklerin­

den 2 kişi ölmüş, 1 9 kişi ise yaralanmıştır. Bu olaydan sonra hadiseler daha da şiddetlenmiştir. 1 988 'den başlayarak Ermenistan' dan 230 bin Azerbay­ canlı siirülmüş ve 225 kişi öldürülmüştür474. Bütün bunlar karşısında merkezi Moskova Hilkıimeti bu olaylan sinsi­ ce seyretmiştir. Katkasya'da barış ve huzuru istemeyen ve bunun sonucunda da. çıkarlar elde etmeye çalışan karanlık güçlerin maşası olan Ermeni örgüt­ leri, yeni cinayetler işleyerek geçmişte açmış olduklan kanlı dosyalarına bir sayfa daha eklemişlerdir. 1 988 yılından Azerbaycan'm Dağlık Karabağ böl­ gesinde Ermeni örgütlerinin yeni eylemleri görünmeye başll!ffilştır.

"' Armyanskly Geooçid; Mlf 1 Realnoıt (Ermeol Geoosidl; Hayaller ve Gerçekler), Bakll 1992, s.67.

412 Emin ŞIHALIYEV, a.e.e., s.87.

471 Ccnani GÜRBÜZ, -.g.e., s.244. .,. Budag BUDAGOV ve diğerleri, a.g.e., s.95.


ili. BÖLÜM: SSCB DÖNEMİNDE EKONOMİK, SOSYAL VE KÜLTÜREL İLİŞKİLER

XIX . yüzyılda liberal kapitalizmin karşılaştığı sorunlar, bu sisteme karşı bazı eleştirilerin meydana çıkmasına neden olmuştur. Bu eleştiriler özellikle kapitalist sistemin kurumlarına karşı yapılmıştır415• Sosyalizm, ana çizgileriyle üretim araçlarında özel millkiyet yerine toplumsal mülkiyeti getirmeyi ve toplumun sömürülmesini önlemeyi amaç­ lamıştır. Buna göre de üretimin i lk başla kar için değil, toplumun ihtiyaçlan­ nın karşılanması amacıyla planlı şekilde yapılması öngörülmüştür476• Sosya­ lizm iktisat dUzeni kamu mülkiyetine dayanan üretim ve bölüşümün piyasa arz

ve talebine göre merkezi plana uygun yürütülen bir düzen olmuştur. Ka­

pitalist piyasa ekonomisi ise, özel mülkiyete dayanan, kişilerin ve firmalann istediklerini üretme, istedikleri üretim metodunu kullanma, ürünleri fiyatlan­ dırma serbestisine sahip olmuştur. Pirou Sosyalizmi şöyle tarif eder: ..Bence sosyalizm, belli bir gayeye

belli bir yoldan ulaşmaktır. Gaye, insanlar ve sınıflar arasında en küçük l!,fitsizliğe yer bıralunayacak olan sosyal adalettir. Bu yol üretim araçları alanında, sosyal mülkiyetin şahıs mülkiyetine geçmesidir. "411 K. Marks'tao G.D. Col'e veya Maurice Dobb'a kadar yapılmış olaa birçok tanımlarda üretim mallarının mülkiyetinin kime ait olacağı konusu

üzerinde durulmuştur. Marks'a göre sosyalizm, "üretim, dağıtım ve değişim araçlarının millileştiri/mesı"'dir. Marks özellikle Adam Smith ve Ricar­ do' nun emek-değer teorisinden etkilenmiştir. Fakat klasiklerden farklı olarak '" Hasan ISLATINCE, Ekonomik Sistemler, Eskişehir 1999, s.66. "' Glllteıı KAZGAN, lktiaadl Dllşlnce veya PoUtilı İktbadın Devrimi, lsıanbul 1 984, s.344. "' Pirou RAMADER., Sotyallzm ve İktidar, (Çev; Hayrettiıı Erkmcn), lsıanbul 1965, s.27.


Mahir GARİBOV

1 80

Marks 'ın teorisi ekonomik oluşumlara kısıtlanmış bir teoriden çok, kapitalist düzenin gelişim kanunlannı saptamaya çalışan toplumsal bir teori niteliğin­ dedir. Birçok sol görüşlü düşünürler bu görüşü izleyerek sosyalizmi, "temel üretim araçları esas olarak sosyal mülkiyeti ifade eder" biçiminde tanımla­ mışlardır478. Sosyalist ekonomik sistemi belirleyen ve işleten en önemli yapı onun kurumlandır. Sosyalizmin dayandığı temel kurumlardan en önemlisi kamu mülkiyeti kurumudur. Bu sistemde Kapitalist sistemden farklı olarak özel mülkiyet hakkı sadece devlete tanınmıştır. Kurumsal ve sosyal yapılar açı­ sından, üretim araçlannın özel mülkiyeti kaldırılmıştır. Özel mülkiyet kuru­ munun bulunmaması insanlarda tasarruf çabasını zayıflatmış yatırım yaparak zenginliklerini artırma olanağını ortadan kaldırmıştır. İnsanların devlet malı­ na kendi mallan gibi bakmamaları, bakımsız bırakmaları, aşınma ve eskime­ lerine karşı kayıtsız kalmalan ise ayn bir sorun olmuştur479.

XX. asır Sanayi Devrimi sonrasında kapitalizm, bir yandan üretim ve sanayileşme açısından büyük başarılar elde ederken öte yandan ortaya çıkar­ . dığı sosyal sorunlar geniş kitleler için sosyalist düşünceyi, bir umut hıiline getirmiştir. Sovyet ekonomik yapısı aşağıdaki temeller üzerine kurulmuş­ tur480.

/.

Devlet kurum ve iş/etmeleri,

2.

Tarımsal olmayan kooperatifgirişim ve işletmeleri,

3.

Toplumsal çiftlikler (Kolhozlar),

Özel kesim (toplumsa/ çiftliklerdeki çiftçiler ile devlet personeli­ 4. nin tarımsal holdingleri ve sanatkarlar, kişisel çiftçiler, mesleksel hizmet erbabı). Sosyalist sistemde özel mülkiyetin yerini devlet mülkiyetinin alınası nedeniyle, hangi malların, ne miktarda üretileceği, elde edilen ll.rünün nereye ve kime tahsis edileceği merkezi otorite tarafından hazırlanan iktisat planlan ile belirlenmiştir. Bu otorite "merkezi plan"dahilinde, sermayenin birikimini,

471 Onur KUMBARACIBAŞI, Ekonomik Doktriııler ve Ekonomik Dllşllncealo Evrimi, Ankara ı 976, s.84. "' Selim ISMAYILOV, SSCB lıcttsadlyahnda Emetııı hını Teşkili, Bak11, 1986, s. 14. "° Mehmet ERTUÔRULOOLU, ıı..g.e., s.322.


XX. Y"ÜZVJLDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔL!K KARABAÔ SORUNU

181

elde edilen hasılatın bölüşümü, piyasaya an edilen mal v e hizmetlerin fiyat­ larını, her türlü üretim ve istihdam alanlarını, her türlü ücret seviyesini ve toplumsal ihtiyaç çeşitlerini ve miktarlarını göstermiştir48 1 • Kısaca planlanma

bütün sosyalist ekonomilerin vazgeçilmez bir aracı olmakla birlikte, aynı zamanda ekonomik faaliyetleri kontrol etmenin de bir metodu olmuştur. Sosyal ist-Komünist sistem içinde ekonomik plancılık genel olarak şu anlam­

lan taş ımıştır482• I. Birikıirilecek sermaye hacmi tayin edilmiş, 2. Sağlanacak hasılatın veya gelirin dağılımı saptanmış. 3. Kapitalist sistemin fiyat kurumunun ifade etiği rolü yerine getirmiş,

4. Her sanayi dalının toplam üretim hacmini belirlemiş, 5. Toplumsal ihtiyaçların ihtiyacını ayarlamıştır. Sovyet politikası komünizmi gerçekleştirmek amacıyla birçok aşama­ lardan geçmiştir. Charles Bettelhem bu aşamalann esaslarını aşağıdaki gibi göstermiştir48ı.

I. Devlet kapitalizmi dönemi, 2. Harp komünizmi dönemi, 3. Yeni Ekonomi Politikası -(YEP) dönemi,

4. Beş yıllıkplanlar dönemi. Sovyetlerin geçtiği bu aşamaları sosyalizmin yerleşme dönemi ( 1 9 1 71937) ve sosyalizmin gelişim dönemi ( 1 937'den sonra) iki gruba ayıran ikti­ satçılar da olmuştur. İhtilali izleyen ve "Devlet kapitalizmi" adı verilen ilk dokuz aylık dö­ nemde bankalar, büyük topraklar devletleştirilmiş, kapitalist ekonomi iç or­ ganizasyon değiştirilmeden, kontrol edilmeye başlanmıştır. 1 9 1 8 yazından 1921 Martı'na kadar devam eden ve iç savaş nedeni ile "Harp Ko�ünizmi"

'" Heiil ÇÔLOOLU, lktllladl Slsıemler, Sistem-Doktrin-Elqtlri, Gazi Onivcrsiıesi Yayın No: 95, Ankarıı 1987,s.197. Nadir ZEYNALOV, SSCB Halk Teserllfan'mn PlınlaJbnlması, BakO, 1983, s.45. '" Mehmet ERTUÔRULOÔLU, Ekonomi Doktrinleri Tarihi, Ayyıldız Matbaası, Ankara 1973, s.322.

•ı:


Mahir GARIBOV

1 82

olarak adlandinlan dönemde kamulaştınna hareketi hızlanmış, bütün toprak­ lar mekanik enerji kullanan ve beşten fazla işçi istihdam eden veya mekanik enerji kullanmaksızın ondan fazla işçi istihdam eden işletmeler kamulaştı­ rılmış, aynca iç ve dış ticaret devlet tekeli altına alıomıştır484•

ı 920- ı 928 yıllan arasında uygulanan "Yeni Ekonomi Politika"yla devlet sektöıiinü genişletmek ve tarımı kolektifleştirmek için sınırlı şekilde özel mülkiyete izin verilerek, piyasa mekanizmasına geri dönülmüştür. YEP döneminden sonra ( 1 920- 1 928) 1 928 yılından 1 960'a kadar beş yıllık kal­ kınma planlan uygulanmıştır. Merkezi planların en etkin ve yoğuıı olarak uygulandığı bu yıllar Stalinizm dönemi olarak ifade edilmiştir. Bu dönemde Yeni Ekonomi Politikası yürürlükten kaldırılmış ve yeniden oluşmuş olan orta sınıf yok edilmiştir. Kamulaştırma faaliyetleri büyük bir hızla artarak 1 . Plan Dönemi 'nin sonunda tarımdaki kolektifleştirme % 28'e ulaşmıştır485• Planlar döneminde ekonomik kararlarda mutlak bir merkezcilik, planın para­ sal hesabın önüne geçmesi, yapılan işe göre ücret ödenmesi, merkezi karar organlan ve işletmelerde despotik bir yönetim ağı kurulması, belirleyici özellik olmuştur. XIX. asnn ikinci yansından itibaren Ruslar Azerbaycan'da ekonomik üretimi artırdıkları gibi, sanayi ve ticaret alanında da yatırım yapmış ve Azerbaycan'ı Rus ekonomisinin önemli merkezlerinden biri haline getirmiş­ lerdir. 1 830'1ardan itibaren binlerce Rus köylüsü Azerbaycan' ın verimli top· raklanna yerleştirilmiştir. Sovyetler Birliği döneminde Azerbaycan'ın zengin kaynaklara sahip olması itibariyle Rusların ekonomik yönden yararlanmak istediği ülkelerin başında gelmiştir. Aynca Anadolu, Kafkaslar, Orta Asya istikametlerinden gelen ticari yolların Azerbaycan ilzerinden geçmesi ülke­ nin ticari önemini Rusların nazarında bir kat daha artırmıştır. Bakü, Şeki-Zagatala, Gence-Gazah bölgelerinde, Karabağ ve Nahci­ van'da endüstri tesisleri kurulmuş, bunlara ilaveten balıkçılık, demir ve de· niz yollan işletmeciliği de geliştirilmiştir. Aynca Rusya pazarlarında pamuk ve ipek taleplerinin karşılanması için Azerbaycan'da hafif sanayinin inkişa­ fına büyük önem verilmiştir.

"' Nadir ZEYNALOV, a.ı:.e., s.49. . '" Mehmet DİKKAYA, "Sosyalist Ekonomilerden Piyasa Ekooomisine Oeçif Soıunlan", TOrk D&nyan Arııştırmalan, S 1 IO, Ekim 1 993, s.46.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABA(i SORUNU

183

Petrol kaynaklarının olması Azerbaycan' ı Ruslann nazarında başlıca sanayi ülkelerinden biri haline getinniştir. Bakü petrolleri çıkarıldığı günden itibaren Rusların yakın doğu ülkelerine Hindistan'a ve diğer Slav ülkelerine pazarlamış ve büyük gelirler elde etmişler. Azerbaycan'da petrol üretimi 1 872'de 23.000 tondan 1 90 1 yılında 1 0 milyon tona ulaşmıştır486 • Bu miktar Rusya'nın petrol üretiminin %9S'ini, dünya petrol üretiminin ise % S2' sini teşkil etmekteydi. 1 940'1arda Azerbaycan'da üretilen petrolün miktan 22 milyon tona ulaşmıştır487• İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Azerbaycan'da Kür Nehri kıyılannda "Şirvan - Neft", "Salyan - Neft" gibi yeni petrol işletmeleri faaliyete başla­ mış, Karabağ, Zive ve Abşeron'da zengin doğal gaz üretimi artınlmıştır. Sa­ dece 1 965 yılında Azerbaycan'da 21 milyon ton petrol, 6 milyar m3 doğal

gaz elde edilmiştir488 • Çıkarılan doğal gazın %93'ü Moskova'ya sevk edilir­

ken geriye kalan %7 civarındaki pay ise Azerbaycan' da kullanılmışlır489 •

Sovyet döneminde Azerbaycan'da oluşturulan sanayi dallan, petrol üretimine dayalı alanlar olmuştur. Bunlar çeşitli kimyasal ürünleri üreten fabrikalar, petrol rafinerileri ve süper fosfat üretimi yapan işletmelerden iba­ retti. Gence'de alüminyum fabrikası kurulmasından sonra ülkede doğal re­ zervlerden olan demir oksid ve alüminyum üretimi de artınl mıştır. Ayrıca Sumgait kentinde yeni kimya fabrikalan kurulmuştur. Bunun yanı sıra ma­ kine ve metal işleme endüstrisi, Azerbaycan 'da petrol sanayide kullanılan malzeme ve elektrik aletleri, endüstri sanayinin ana kaynağını teşkil etmiştir. Sovyet döneminde Azerbaycan'da kurulan elektrik santralleri ile bütün Gü­ ney Kaflcasya'nın enerji ihtiyacı karşılanmıştır. 1 96S'de Azerbay.:an'da üre­ tilen elektrik enerjisi 1 0.4 milyon kw/saat olmuş, 1979'da ise bu rakam 1 1 .6 490 milyon kw/saate ulaşmıştır • Sovyet döneminde Azerbaycan'da tarım ekonominin diğer gelişmiş alanlarından biri olmuştur. Pamuk, üzüm, pirinç, çeşitli meyve ve seb1e üre­ timi Azerbaycan'da tanm zenginliğini göstennektedir. Sulama tesislerinin "°

Ziya BÜNYADOV, Yusif YUSIFOV, Azerbaycan Tarihi, Baktl 1 994, s.42S. "' Aydın HACIZADE, Azerbaycanskaya SSR (Azerbaycan SSC), Baku, 1 967, s.33-35. "' Tayfun A1MACA, XX. YOzyıl Sonunda Azerbaycan-Türkiye Münasebetleri (19931 998), Aııkanı, 1999, s.SS. '"' Selim ISMAYILOV, •.1-e., s.19. ''° Teymur VELIYEV, Lg.e., s.44.


Mahir GARİBOV

184

genişletilmesi için gerekli çalışmalar yapılmış ve Mingeçevir barajı ve Şir­ van ve Karabağ kanalları milyonlarca hektar araziyi rahatlıkla sulayabilecek bir kapasiteye getirilmiştir. Sulama iınkin.larının geniş olması nedeniyle çay, sebze ve meyve üretimi de gelişmiştir. Sovyet döneminde Azerbaycao'ın kara, deniz ve hava ulaşımı vasıtaları artırılmış, bu ulaşım şebekeleri aracılı­ ğıyla Azerbaycan'ın yer alh ve yerOstü zenginlikleri Rusya'ya taşınmıştır. Azerbaycan'da petrol ve petrol ürünleri için imal edilen borular, petrol en­ dilstrisi ile ilgili teçhizat, kimya ürilnleri, pamuk ve ipek Urilnleri diğer Sov­ yet Cumhuriyetleri'ne karşılıksız taşınmıştır. Demiryolu ile birlikte Hazar Deoizi'ndeki taşıt gemileri nakliyat işinde önemli yer tutmuştur491 • Sovyet rejiminin kurduğu ekonomik sistem çalışan insanlara eşit fay­ dalanma şansı tanunadığı gibi Uretim kalitesi düşük ve rekabetsiz bir ortam­ da seyretmiştir. Moskova, diğer Sovyet Cumhuriyetleri'nden elde ettiği geli­ ri Komünizm propagandasına, nükleer silahlanmaya ve pahalı uzay çalışma­ larına harcamış ve bu büyük harcamalar ise Sovyet ekonomisini tam anla­ mıyla çıkmaza sürOklemişlir. Sovyetler Birliği döneminde merkeziyetçi yö­ netim prensibi esas gösterilse de gerçekte, totaliter inzibati amirlik sistemi kurulmuştur. Sovyet döneminde Azerbaycan'da eğitim ve kültür alanıoda milli kül­ tür ve milli tarihe yer verilmeyen eğitim sistemi kurulmuştur. Sovyetler hiç taviz venneden Azerbaycan kültüıilnü ve dilini tahrip ederek milli kültürden. dil ve dininden uzak tub:nağa çalışmışlardır. Milli kültür, milli tarih, gelenek­ göreneklerioi savunan Azerbaycan aydınlan ise 1933 - 1937 yıllannda ülke­ den sürülmüş ve ülkede Komünist ideolojisinin diktatörlüğü kurulmuştur. Sovyet döneminde Rusya Komünist Partisi Merkezi İcra Komisyonu tarafından eğitim seferberliği başlahlrnış, yaşlı insanlara okuma-yazma öğre­ tilmesi için kurslar düzenlenleruniştir. Ülkede sekiz yıllık zorunlu eğitim programı uygulanmıştır. Sovyetlerin bu eğitim sistemiyle Azerbaycan'da Türk kimliğinin ortadan kaldınlınasma çalışılmıştır. Okullarda uygulanan ders programlarında, Azerbaycan Türkçesi ve TUrklerin tarihi konusu ile ilgili hiçbir bilgi verilmemiştir492•

49'

Selim ISMAYILOV, •.g.e-, s.45.

'91 Tayfuo ATMACA, a.g.e-, s.59.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN , DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

185

SSCB'nin bütan cumhuriyetlerdeki eğitim politikası Rusya Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanmaktaydı. Her cumhuriyette eğitimden sorumlu

bakanlık mevcuttu. Ancak bu cumhuriyetlerdeki bakanlık sistemleri birbirine çok benzemekteydi. Her cumhuriyetin eğitim bakanlığı olduğu biilde bu ba­ kanlıkların iş fonksiyonu daha çok yukarıdan gelen direktifleri uygulamak olmuştur. Eğitim sistemindeki örgütlenmenin altyapısı eğitim bakanlıklarının yanı sıra Komünist Parti'nin denetimle yürütülüyordu. Eğitim konusunda izlenecek politika, merkezi birimlerin ve SSCB Bakanlar Kurulu'nun ona­ yından sonra on beş cumhuriyetin eğitim bakanlıkları tarafından uygulan­ maktaydı493. Sovyetlerin Azerbaycan' da eğitim sahasına ağırlık vermelerinin en büyük sebeplerinden biri Türkleri Türk-İslam kültüründen kopanp Sovyet kültür potasının içine sokma politikası olmuştur. 1 950'li yılların sonu ve 1 960'1ı yıllann başlannda Azerbaycan'da bu konunun gizli veya açık tartış­ maları geçmiştir. Biraz da Sovyet tehdidi ve baskısıyla Sovyet kültürünü benimseyen aydınların sayısı artmıştır. Azerbaycan aydınlanna Sovyet 'kül­ türünü benimsemedikleri takdirde iyi bir iş ve mevki sahibi olamayacakları bildirilmiş, onlar da dini vecibelerini yerine yetiremedikleri gibi Türk kültür ve geleneğini de devam ettirememişlerdir. Zira millilik zemininde yapılan faaliyetler Sovyetler tarafından yasak edilmiştir. Bu yasağa uymayanlar ise ağır bir şekilde cezalandınlmıştır. İslamiyet'le ilgili Sovyetlerin aldığı ciddi önlemler bütün eğitim kurumlannda uygulanan "Aıeist" eğitim ideolojisinin devamını da getirıniştir494• 1 920-1936 tarihlerinde Sovyetlerin uyguladığı baskı ve yıldırma dö­ neminde, okullarda eğitim iki dilde sürdürülmüştür. Esas eğitim dili Rusça olmuş, ilkokul ve ortaokul seviyesinde Ana dili eğitimi uygulanmıştır. Yük­ seköğretim tamamen Rus dilinde yapılmıştır. Böyle bir eğitim sisteminin Azerbaycan Tilrkçesi'ni pasifize edeceği kaçınılmazdı. Nitekim bu husus devamlı Rusça eğitim gören Tilrkleri kendi anadilini konuşamama durumuna getirmiş ve bu üslup Azerbaycan aydınlarının haklı itirazlarına sebep olmuş­ tur.

'91 irfan ERDOôAN, Ç•Rdllf Eettim Sistemleri, Ankara, 2000, IV. Bask.ı, s.85. "' Ünver GÜNAY, "'Türk Ollıyas ı ırun Dini önderleri Tipolojisi", Avrasya Elllılleri, Ankara 2002, S 21, s.129.


Mahir GARİBOV

186

1 960'lı yıllarda Sovyetler Birliği'nde Ruslar ve Enneniler Azerbaycan Türkleri 'nin bilimsel potansiyellerinin artmasını istememelerine rağmen, Azerbaycan Devlet Üniversitesi'nde eğitim gören Azerbaycanlı öğrencilerin sayısı 12.000'e ulaşmıştır495• Sovyetler döneminde Azerbaycan Türkleri'nin Sovyeı ekonomisi ve bilimine oldukca değerli katkılan olmuştur.

J.l. SSCB EKONOMi POLiTiKASININ AZERBAYCAN, ERMENİSTAN VE DİGER KAFKAS CUMHURİYET VE TOPLU­ LUKLARDA UYGULANIŞI

Nisan 1 922 tarihinde Azerbaycan, Gürcistan ve Ennenistan Sovyeı Cumhuriyeti 'nin birlikte aldığı kararla "Kafkasya Sovyet Sosyalist Federas· yonu" oluşturulmuştur. Bu federasyon bütün alanlarda olduğu gibi ekonomik alanda de Sovyet Rusya 'nın doğrudan yönetiminde olmuştur. Kafkasya böl­ gesinin Sovyeıleşıirilmesi Rusya için ekonominin güvencesini taşımıştır. Kafkasya bölgesi, bir bütün olarak ele alındığında, dünyada çok az bölgede bulunan

zengin petrol havzasına sahip olması ve Basra körfezini

kontrol eden stratejik mevkide bulunması nedeniyle Sovyet Rusya'nın dikkat merkezinde olmuştur496• XI. Kızıl Ordu'nun 28 Nisan 1 920'de Azerbaycan'a ginnesiyle Azer­ baycan Sovyet Rusya'nın ekonomi merkezlerinden birine dönüşmüştür. Rusya işçilerinin genel toplanıısında Lenin, "...Bakü 'den aldıgımız habere göre Sovyet Rusya 'nın durumu gittikçe iyileşmektedir. Bakü proletaryası yönetimi eline almış ve Azerbaycan Hükümeti 'ni yıkmıştır. Bu da demektir ki, artık bizim bütün sanayimizi canlandırabilecek ekonomik sanayi bölgemi: vardır. Böylece taşıtlarımız ve sanayimiz Bakü petrol madenlerinden çok büyük yardım alacaktır."491 diyerek, Bakü'nün Rusya için ne derecede önemi olduğunu göstenniştir.

,., Azerbaycan Sovyeı Ansiklopedisi (ASE), Azerbaycan'da Eğitim maddesi, Bakn 1968. s.1 16. '96 Sönmez CAN, "Jeopolitik Açıdan Kafkasya", Avruya Dosyuı, Ankara, 2001, s.207. "' Vladimir lliç LENiN, Azerbaycan Hakkında, Bak1l, 1 970, s. 1 68.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

İki yıllık bir bağımsızlıktan

sonra

187

28 Nisan 1 920'de Kızıl Ordu'nun

işgaline uğrayarak bağımsızlığını kaybeden Azerbaycan Cumhuriyeti 1 922 ile 1936 yıllan arasında Ermenistan ve Gilrcistan'la birlikte "Kafkasya Sov­ yet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti"nin bir üyesi olmuş, 1 936'dan sonra ise Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak adlandınlmıştır. Sovyetler Birliği'ne katıldığı zaman Azerbaycan'ın yüzölçümü 94. 1 37 km2 olmuştur. Ülke 60 üretim bölgesine taksim edilmiş, 59 şehri ve şehir tipinde 120 sitesi 48 vardır 9 • 1 959 yılında toplam nüfusu 3.697.7 1 7 kişi olan Azerbaycan'ın 1 989 yılında nüfusu 7 .029.000 kişi olmuştur. Azerbaycan, jeolojik ve jeomorfolo­

jik

yapı, doğal kaynaklar, toprak-iklim şartlan, sanayi, tarım ve ulaşım

imkıinlannın gelişmesi, iller arası ve iller dahili ilişkiler, illerin birbirine olan mesafeleri gibi esaslar dikkate alınarak 13 ekonomik bölgeye (rayon) ayrıl­ mıştır. Bu 1 3 bölge (Apşeron, Gence, Şirvan, Mugan, Salyan, Mil, Karabağ, Şeki, Haçmaz,

Lerıkaran, Gazah, Kür-Aras, Kelbecer, Nahcivan Özerk

Cumhuriyeti, Dağlık Karabağ) 7 şehir ve 6 1 idari ilden oluşmuştur. Bu idari yapılanmada amaç, "üniter" bir Sovyet devlet yapısını oluşturmasına yönelik çalışmaların bütünleştirilmesini sağlamak olmuştur. Sovyetler Birliği döneminde bütün ekonomik kurumlar Ekonomi Ba­ kanlığı (Halk Tasarru fatı Nazırlığı) tarafından merkezi plana göre yönetil­ miş, Moskova'nın emir ve direktifleri doğrultusunda hareket edilmiştir. Cumhuriyetlerin ekonomik bağımsızlık prensiplerine uyulmaması sosyal adaletsizliğe yol açmıştır. Bunun en belirgin işareti Azerbaycan'da sanayi üretiminin sadece % 7'si kendi tüketimine bırakılmış, % 93'10k kısmı ise

diğer Sovyet Cumhuriyetleri 'ne gönderilmiştir. Azerbaycan SSC'de ekono­ mik göstergeler aşağıdaki istatistiklerden ibarettir. (Ruble olarak)

"' HDSeyiıı BAYKAR.A, AzerbayC1111 lıtlklal MOcaddesl Tarihi, Azerbaycan Halk Yayın­ lan, lstanbul 1975, s.24.


188

Mahir GARJBOV

Tablo 7 GÖSTERGE MADDELERİ

Değişim %

Yıllar

1 970

1980

1 990

80170

90/80

1 3 , 1 03,0

1 2 ,322,9

1 9,987,0

-5,9

62,2

Tanın

3,287,0

3,942,0

4,537,0

1 9,9

1 5, I

Sanayi

4,687,0

3,69 1 ,0

9,454,0

-2 1 ,2

1 56, 1

Hizmeıler

5 , 1 29,0

4,690,0

5,996,0

-8,6

27,8

Tanın

25,1

32

22,7

27,5

-29,1

Sanayi

35,8

29

47,3

- 1 6,5

58,2

Hizmetler

39, 1

38,1

30

-2,6

-2 1 ,3

GSMH Sektöre( Dağılım %

Sektöre! Dağılım %

Kişi Başına Düşen Milli Gelirin Dağılımı Tarım

464

556

627

1 9,8

1 2,8

Sanayi

662

517

1 ,305,0

-2 1 ,9

1 52,4

Hizmetler

224

657

830

-9,3

26,3

Ka ynak; Azerbaycan Devlet Planlama ve 1statıstik Komıtesi Kayıtla­

rı, Bakü 1 990, s. 72.

Tabloda da görilldüğü gibi 1 970- 1 980 yıllan

arasında sanayi ve hiz­

metler sektörilnde küçülme olurken, tanm sektörilnde önemli büyüme gö­ rülmüştür. Bu durum kişi başına düşen milli gelirde de kendini göstermiştir. 1 970- 1 980 yıllan arasında hizmetler sektörü ilk sırayı alırken, sanayi ikinci sırayı, tanın ise üçüncü sırayı almıştır.


XX.

YüZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

1 89

Sovyetler Azerbaycan'da petrole dayanan bir sanayi dalı geliştirmiş­ lerdir. Bunlar çeşitli kimya mahsullerini işleyen fabrikalar, petrol rafineleri ve süper-fosfat üretimi yapan işletmelerden meydana gelmektedir. Petro­ kimya ·sanayi Azerbaycan'da tek gelişme göstermiş endüstri olurken, bu sa­ nayide üretilen l 4 madde halk ve çevre sağlığı için son derece zararlı olmuş, aynca sanayi atıkları Hazar Denizi 'ni kirleterek tehdit etmeye başlamıştır. Azerbaycan SSCB içinde merkezden borç almayan yegane devlet ol­ muştur. Sovyetler Birliği Azerbaycan'dan yılda 38 milyar dolar gelir elde ederken, bu Ulkeye sadece 1 ,5 milyar dolar harcama yapmıştır499• Bağımsız­ l ığını kazandığı döneme kadar Sovyet Rusya'ya l milyar 300 milyon petrol vermiş, sadece 1 970-1980 yıllan arasında 30 milyar rublelik mal ve diğer araç gereçler gönderilmiştir. Bunlann toplamı 1 59 milyar 900 milyon Ame­ rikan dolan eder ki, bu da Azerbaycan'ın 1 993 yılında tahmini gelir bütçesi olan 74 milyar 649 milyon manat• veya 622 milyon doların 257 katıdır"°. Sanayi sektöril Azerbaycan ekonomisinin önde gelen dalı olmuş ve GSMH'nın %40'ı buradan elde edilmiştir. Sanayi sektöıil geniş tabanlı olup, işgücünün % 25'ini istihdam etmiştir501 • Azerbaycan SSC'de sanayi sektörü­

nün sınıflandırılması aşağıdaki şekilde olmuştur; •

Ağır sanayi (yakıt-enerji, metalüıji. makine imalatı. kimya, orman

iinlnleri, yapı malzemeleri), •

Hafifsanayi (dokumacılık, dikiş, deri, deri-kürk, kundura vd.)

Gıda sanayi.

Görüldüğü gibi Azerbaycan'da sanayi esas olarak yakıt üretimini, kimyasal ve petro-kimyasal rafineleri, metalürji, makine imalat, yapı malze­ meleri, dokumacılık, dikiş, deri-kürk, kundura ve gıda üıilnleri üretimine dayanmıştır. Toplam sanayi üretiminin % SO'den fazlasını hafif ve gıda sa­ nayi oluşturmuştur. Ülkedeki hafif sanayi üretimi Sanayi Bakanlığı'nın kont­ rolünde yüıiltülmOştür. Bakanlığa bağlı olarak çalışan 60'a yakın fabrikada

Manaı- Azerbaycan paıa birimi. Mehmet SARAY, Azerbaycan TOrklerl Tarih� lstanbul 1 993, s.57. M '00 uhammed AKDIŞ, "Azeıbaycan'da Bankacılık ve Mali Kurumlar", TOrk DDnyası Anştırmalan Derglııl, S 99, A!1llık 1995, s. I 03. 501 Ali MÔVSÜMOV, "Bugllnkn Azerbaycan Ekonomisi", Azerbaycan TOrk KDltnr Der· glll, S 284, Ankara Nisan 1992, s.6. •

'99


190

Mahir GAR.IBOV

toplam 76.000 işçi çalışmıştır. Hafif sanayi kuruluşlannın cwnhuriyetin imk3ıı ve ihtiyaçlarına göre geliştirilmesi, burada üretim kapasitesinin artına. sına neden olmuştur. Azerbaycan'da sanayinin yaklaşık olarak yansını ağır sanayi, beşte birini hafif sanayi, iiçle birini ise gıda sanayi oluştunnuştur. SSCB içinde Azerbaycan, hafif sanayi ürünlerinin toplam üretiminde ve pamuklu kumaş üretiminde birinci sırada yer almıştıro2. Hafif sanayinin iilke içerisinde gelişim göstennesinin en önemli sebeplerinden biri iiretimin ge­ nellikle yerli hammadeye dayanması olmuştur. Sovyetler döneminde Azerbaycan'da gıda sanayi tamamen kırsal ke­ sime yayılmış, gıda dışı sanayi, altyapı hizmetlerinden de götürüldüğll belli sanayi merkezlerinde (Sumgayıt, Gence, Bekil, Mingeçevir, Ali Bayramlı, Lenkeran, Şeki, Yevlah) toplanmıştır. Sanayi bazı istisnalar hariç genellikle SSCB'ne bağımlı olarak oluşturulduğundan, işletmelerin tamamı devlete ait olmuştur. Bazı işletmelerin kullanım hakkı birlik, kolhoz gibi örgütlerde ol­ masına karşın, istenilen iiretim ve alınan paylar, işletmede sennaye birikimi­ ne ve dolayısıyla bunun işletme için kullanımına olanak vennemiştir503• Üre­ tilen ürünlerin tamamı devlete teslim edilirken, girdiler de bu yolla sağlan­ mışlır. işletmeye ilişkin yenileme, modernizasyon, geliştinne ve yeni yatınm kararlan merkez tarafından alınmıştır50". SSCB döneminde Azerbaycan aynı zamanda bir tanm ülkesi olarak da önem kazanmıştır. Tanma dayalı sanayinin önemli bir kısmını Azerbaycan Gıda Sanayi Devlet Şirketi yönetirken, diğer bir kısmı ise Tanm Bakanlığı biinyesinde yer almıştır. Süt ve sili mamulleri, un, şeker, et mamulleri, çay, tütün, karma yem gibi ürünler üreten müesseseler temel kaynağı kolhoz (ko· lektif arazi mülkiyeti) ve sovhozlardan (umumi icra mülkiyeti) temin etmiş­ lerdir. Tanma dayalı sanayinin girdilerinin biiyilk bölümü ülke içindeki ilre· timden elde edilirken, tahıl ve şeker ürünlerindeki eksiklik diğer cumhuriyet· terden sağlanmıştır. Bu müesseseler kendi ürünlerini sadece devlet mağaza­ lanna vennekle yilkilmliiydiiler ..

"'' TİKA, Avrasya Dolyas� Onbeş Oiln!Uk Bolıen, S 99, Mayıs 9812, s.2 1 . '°' Arslan KARABAÔLl,"Aurbaycan 'ın Ekonomik Bölgeleri itibariyle Doğal Kaynaklan, Sanayi, Tarım ve Diğer Hiımeıleıi", Aarbeycan Tllrk Klllt8r Dergisi, S 320, Ankars Mart 1997, s.9. "" Ali MÔVSÜMOV, "a.g.m.", s.7.


XX. YÜZVILDA ERMEN!STAN - AZERBAYCAN, DAÔL!K KARABAô SORUNU

191

1989 yılma kadar Tanın Bakanlığı'na bağlı olarak çalışan Gıda Sanayi Devlet Şirketi o yıl yeni bir statüye kavuşturularak Başbakanlığa bağlı ayn bir kuıuluş Jıaline getirilmiş, 1987'de yeniden Tanın Bakanlığı'na bağlan­ m ış, 1993 'te tekrar bu bakanlıktan ayrılarak Başbakanlığa bağlanmıştır'05• 1971 yılı Sovyet istatistiklerine göre et ürünleri ür�timi 54.500 ton, silt

ve silt llrünleri üretimi 86.900 ton, konserve üretimi 175.3 milyon kutu ol­

muştur'°6. 1 985'de et ürünleri üretimi 1971 yılından daha az 52.900 ton ol� muştur. Et ürünleri, ağırlıklı olarak Bakü, Gence, Mingeçevir ve Şeki'de ilre­ tilmiştir'°7. Et ve süt üreten müesseselerin önemli kısmı Azerbaycan Gıda Sanayi Şirketi'ne bağlı olmuştur. Rekabet ortamının olmadığı bu sistemde üretim kalitesi oldukça düşük seviyede olmuştur.

Azerbaycan'da Bölgelere ve Yıllara Göre Et ve Süt Üretimi (1000 Ton) Tablo 8 Bölgeler

Nahclvao

Karabağ

Bakli

Gence

Üriln

1975

1980

1985

Et

1 ,4

1 ,6

1,6

Süt

3,5

1 ,2

2,9

O,D3

3,3

3,9

SOi

3,5

5,4

142,2

Et

37,6

27,2

32,9

Siit

87,3

124,5

142,2

Et

9,6

9

10

Süt

16,2

1 9,2

20,4

'" TOBB, Az.erb•ycaıı Tannı ve Tınma Dayab Sanıyinlu Y•pısı ve TGrklye ile 11.işkl­ lerl AçımıdH Deterlenıllrflmal, TOBB Yayın No: 285, Ankara 1995, s.63. HGseyiıı BAYKARA. Lg.e., s.25. '" SelİID ISMAYILOV, •.g.e., s. 154. '°'


Mahir GARİllOV

192

Mlngeçevir

Yevlab

Şekl

Lenkaran

Et

3,8

3,2

4,3

Süt

1 8,I

26,2

3 1 ,5

Et

0,03

0,06

0,08

Süt

1 ,9

2,1

1,5

Et

2,9

3,8

1 ,7

Süt

1 ,7

3,5

3,9

Et

0,05

1 ,7

2,1

Süt

0,3

1 ,2

1 ,9

Kaynak: TOBB, a.g.e., s.70. Azerbaycan'da gıda sanayi üretimi temel gıdalardan olan et, süt,un, şeker dışmda, iç tüketimi genellikle karşılamıştır. İç tüketimde yeterli olma­ yan mallar Birliğin diğer cumhuriyetlerinden karşılanmıştır. Bu durum aynı zamanda SSCB'nin kendine has ekonomik politikasından kaynaklanmış ve Azerbaycan bağımsızlık kazandıktan sonra bu çaıpık yapının ağır maliyetine katlanmak zorunda kalmıştır. Metalürji sanayi kapsamında yer alan demir-çelik ve demir dışı metal­ ler ile madeni eşya sanayi birbirine girdi sağlayan ve sıkı alakada olan sanayi dallan olmalan sebebiyle adeta bir bütün oluşnınnuşlardır. Hamınadde ve yan mamul girdilerinden bazılarının diğer birlik ülkelerinden karşılayan bu sanayi dallanndan üretime ağırlığını petrol arama ve çıkartmada kullanılan borular ile günlük tüketim gereçleri teşkil etmiştir.Üretimin toplam dört de­ mir-çelik işletmesinde gerçekleştiği bu sanayi kolunda hamınadde önemli ölçüde birliğin diğer ülkelerine gönderilmiştir. Demir-çelik ve metalürji sa­ nayi dalında toplam 1 50 çeşit üreten on işletme faaliyet göstemii ştir'08• 1 925 senesinde Baka' de ağır sanayide tezgıih üretiminde önemli yer tutan ilk makine ve tezgaJı fabrikası kurulmuştur. Bu işletmelerden en önem­ lisi petrol sanayi için çelik borular üreten Azerbaycan Boru Fabrikası olmuş­ tur. Aynca Sumgayıt Boru-Prokat Fabrikası petrol enstitüsü için çeşitli boru· SOi

Ali MÖVSÜMOV, ı.g.e., s.6.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÖLIK KARABAÖ SORUNU

193

!ar uretmekle beraber önemli miktarda çelik de Oretmiştir. Azerbaycan'da yeteri kadar demir filizi rezervlerinin mevcut olmasına bakmayarak, demir­

çelik sanayinin hartımadesi esasen başka bölgelerden getirilmiş, oysa ki yılda Taşkesen Dağ-Maden Fabrikası' nda Oretilen tonlarca pikdemir madeni (de­ mir lcillçesini) metal haline getirmek için GOrcistan SSC'ye gönderilmiştir09• Azerbaycan'da sanayi sınıflandınlmasında Kimya, Neft-Kimya (Kim­ ya, Petro-kimya) sanayi toplam sanayi içinde %7 oranla Bakü ve Sumgayıt şehirlerinde Oretilmiştir. Kimya sanayi; petro-kimya sanayi, gübre sanayi, ıanmsal koruma araçtan, sentetik reçine, lif ve plastik madde, boya, vernik, boya sanayi, plastik mamuller sanayi gibi alt başlıklar altında toplanmıştır. Ürünler arasında; gliserin,_ asetik asit, karbonik asit, asetilen, sıvı klor, sud­ kostik, kalsine soda, potasyum, karpit, etilen, propilen dikloretan, propilen oksiı, propilen glikol, benzin, atrien, bütilen, iyot, kükOrt, aktif karbon, kau­

çuk, etil spirti, brom, otomobil lastikleri, suni lifler, mineral gübreler ve

ec-

1.acılık kimyası llrilnleri önemli yere sahip olmuştur. Kimya sanayi 35 işlet­ me ve diğer birimleri içermekte olup, Azerbaycan'ın ana sanayi dallan için­ de en gelişmiş sanayi dalı olmuştur510. Kimya ve petro-kimya sanayi dalı, haııunaddesi (petrol) yurt içinden sağlanan ve Oretim, proses, teknoloji, tek­ nik bilgi gibi yönleriyle Azerbaycan'ın diğer cumhuriyetlere ve dış devletle­ re bağımlılığını en aza indiren güçlü ulusal bir kesimi oluşturmuştur.

Azerbaycan' ın doğal kaynaklardan olan doğal gaz, petrol ve petrol ürünleri Azerbaycan'ı Rusların nazarında vazgeçilmez sömürge ülkelerinden biri haline getirmiştir. Bakü petrolleri çıkarıldığı günlerden itibaren Yakın Doğu ülkelerinden Hindistan'a ve diğer Slav ülkelerine Ruslann sanığı en karlı mallann başında gelmiştir1 1 • 1922 senesinde Balahanı-Sabuncu bölgesinde yeni petrol yaıaklan keşfedilmiş, Bayıl kasabasında yeni madenler kullanılmaya başlanmıştır. 1 925 yılında çıkarılan petrol hasılatı 192 1 yılına nazaran iki kat anmıştır. Petrol madenlerinde tezgahların çoğaltılması ve tüm sanayi alanının elektrik­ lcştirilmesi petrol Oretimini de hızlandırmıştır. 1926 yılında Azerbaycan' da petrol üretimi

8 . 3 1 3.000

tona,

!934'te 24. 1 5 1 .000 tona,

"' Asaf NADl ROV, "Azerbaycan Ekonomisinin Muasır Ma.ıwınsı bıyaın Tllrk Kllltnr Dergisi, S 279, Ankara Haziran 1991, s.20. ::: Nadir ZEYNALOV, Lg.e., s.164. · Mehmet SARAY, Az.erbıycan Türkleri ... Lg.e., s.S 1.

ve

1932'de

ise

lmkinlen", A:zer­


194

Mahir GARIBOV

29.686.000 tona yükselmiştir512• 1928 senesinde Garaçuhur madenlerinde yapılan bilimsel araştırmalar sonucu üretimin yeni üslubu olan "bunna­ kazına" metoduna geçilmiştir. Aynı yılda Bakü'de petrol anıma tesisleri, kimyasal ürünler fabrikası ve mazot anbna tesisleri kurulmuştur. Azerbaycan, 1 940 yılında Sovyetler Birliği petrol ihtiyacının % 76'sını karşılamıştır. Hatta il. Dünya Savaşı sonrasında Almanya'da devleı yetkililerinden birisi "Almanya'yı savaşta Sovyet ordularının değil, Bakü petrolünün yendiğini " bildimıiştir'13• 1 960'h yıllarda Baki! petrol sanayinde üretim azalması olmuştur. 1965 yılında petrol üretimi 2 1 milyon ton olmuştur14• 1 97 1 'de üretim 1 9.2 milyon ton olurken, 1 975 yılında toplam petrol üretimi 27. 1 milyon tona çıkmıştır. 1 980'den sonra Azerbaycan petrol sanayide durgunluk yaşanınJştır. Bunun sebebi Sovyetler Birliği'nin diğer bölgelerinde (Sibirya, Ural, Tataristan. Başkurdistan ve Kuzey Kafkasya) verimli ve zengin petrol rezervlerinin bu­ lunması sonucunda Merkezin Azerbaycan petrolüne dikkatinin azalması, teknolojik gerilik sennaye yatınmının yetersizliği ve yabancı sennayenin olmaması gibi nedenler olmuştur'1s. Aynca, Kafkas dağlan kömür, demir cevheri, kurşun, çinko, bakır, molibden, manganez maden yataklan bakı­ mından da zengindi. Petrol ve doğal gaz üretimine başlanması bölgeyi Rus­ ya 'nın nazannda daha önemli kılmıştır'16• Hatta 1 987 'de Azerbaycan' da üretilen petrol, birlik genelindeki petrol üretiminin % 4'nü, 1 989, 1 990'da ise toplam basıUitın %2'sini oluştunnuş­

ıursn.

Azerbaycan' da petrol önceleri sadece karadan çıkanlırken SSCB dö­ neminde Hazar Denizi'nde de petrol yatakları bulunmuş ve üretime başlan­ mıştır. Petrol çıkarma ve üretiminde "Hazar Neftgaz" Hazar Denizi kıyısın· dan, "Azııeft" ise karadan petrol çıkaran iki tekel durumunda olmuşlar. 1989 512 Tevfik MUSTAFAZADE, Lg.e., s.257. "' Muhammed AKDIŞ, "a.g.m.", s.105. 114 Mehmet SARAY, Azerbaycan Türkleri ... a.g.e., s.56. . 115 Elman NESİROV, Azerbaycan Nefti ve Beynelhalk Mukaveleler (1991-1999), Bakü 1999, s.10. '" Ramazan ÔZEY, "Kalkasya ve Kafkas Ülkeleri", Avruya Etldlerl, TİKA Yayınlan. S 17, Ankara, 2000, s.27. "' Elman NESIROV, Lg.e., s.12.


XX.

YÜZVILDA ERMEN!STAN - AZERBAYCAN• DAÖLIK KARABAÔ SORUNU

19S

verilerine göre Azerbaycan'da üretilen petrolün %77'si Hazar Denizi'ndeki petrol yataklanndan çıkanlmıştır.

Azerbaycan'm 1980-1990 Yılları Arası Petrol (1000 Ton) ve Doğal Gaz Üretimi (Milyon m3) Tablo 9 Yıllar

Petrol

Doğal Gaz

1980

14.653

14.202.000

1981

14.074

14.839. 1 00

1982

12.9 1 3

1 5 .072.500

1983

12.695

14.680.600

1984

12.504

14.598.200

1985

1 3 . 142

14.301 .000

1986

1 3 .3 1 6

1 1 .826.400

1987

1 3.803

12.800.200

1988

1 3.741

1 1 .826.400

1989

1 3 . 1 59

1 1 . 1 1 1 .600

1990

1 2.5 1 3

9.925.700

Kaynak; TİKA, Avrasya Dosyası, S 24, Ocak 95/ 1 , s.3; S 85, Ekim 97/2, s.S.

Petrol ve doğalgazdan başka yeraltı zenginliklere sahip olan Azerbay­ can' da bakır, demir, kobalt, kurşun, kömür, natıiyumsulfat, göl ve kaya tuz­

lan,az miktarda altın ve gümüş gibi madenler de bulunmuştur. Azerbaycan özellikle demir, alüminyum, kurşun-çinko, pirit, jips, kobalt, anhidritin yanı sıra taşocaklığı ve inşaat malzemeleri bakımından da zengin olmuştur. Bu arada çinko, kurşun, bakır, kobalt aynı zamanda altın ve gümüş rezervlerin-


Mahir GARİBOV

196

den yararlanılması Azerbaycan SSC'nin çevre kirliliği açısından önemli so­ 18 runlar yaratm ıştır5 • Azerbaycan'da enerji sistemi SSCB döneminde Kaflcasya'da birinci sırada yer almıştır. 1 927- 1 928 yıllarında elektrik enerji üretiminde yeni sant­ raller kurulmuş, Karyagin (Cebrayıl), Nuha (Şeki), Salyan'da isilik-enerji santralleri, Aşağı Zumabad ve Hankendi şehirlerinde ise hidroelektrik sant­ raller faaliyete başlamıştır. il. Dünya Savaşı 'ndan önce Azerbaycan'da üreti­ len elektrik enerjisi 1 ,5-2 milyar kw/saat olmuştur. 1 965 yılında üretilen elektrik enerjisi miktan l 5 milyar kw/saat olmuştıır519• 1 990 yılına gelindi­ ğinde elektrik enerjisi üretimi 23,2 milyar kw/saat düzeyinde gerçekleşmiş­ tir. Tüın SSCB'de enerji üretimi ağırlıklı olarak tennik kökenli olmuş ve enerji tüketiminin Wü sanayide kullanılmıştu-'20• Azerbaycan SSC elektrik enerjisi üretiminde de önemli potansiyeli oluştunnuş, Rusya Federasyonu, Ukrayna, Beyaz Rusya, Kazakistan, ÔZbekistan, Letonya'nın ardından ye­ dinci sırada gelmiştir. Sanayi gelişiminin en iyi göstergesini elektrik üretimi teşkil ettiğinden, burada 1985- l 990 yıllan elektrik üretim tablosunu veriyo­

ruz. 1985-1990 Yıl la rı Arası Sovyetler Birliği'nde Elektrik Enerjisi Üretimi (Milyar kw/saat) Tablo 10

SSCB

1985

1988

1989

1 990

1 ,726

(Top-

lam)

1 ,544

1 ,705

1 ,722

Rusya

962

1 ,066

1 ,077

1 ,082

Ukrayna

272

297

295

298

Beyaz Rusya

33,2

38,2

38,5

39,5

11 1 Fuat ALESGEROV, Lg.e., s. 1 87. "' Mehmet SARAY, Azerbaycan TOrlıleri ... ı.g.e., s.51. "' Narodooye Hozyaystvo SSSR v 1990 Goda (1990'1ardı SSCB'de Halk Sanayisi). Moskova 1991, s.347.


XX.

YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN• DAÔLIK KARAllAÔ SORUNU

197

Ozbeklstan

47,7

50,6

55,9

56,3

Kazakistan

8 1 ,3

88,4

89,7

87,4

Gürcistan

1 4,4

14,6

15,8

14,2

Azerbaycan

20,7

23,6

23,3

23,2

Letonya

21

26

29,2

28,4

Moldova

1 6,8

17

17

1 5,7

Lavtiya

5

5,1

5,8

6,6

Kırgızistan

10,5

14,2

15,l

1 3,4

Tacikistan

1 5,7

1 8,8

1 5,3

18,l

Ermenlstan

14,9

1 5,3

1 2, 1

1 0,4

Türkmenistan

il

1 2,9

14,5

14,6

Estonya

1 7,8

17,6

1 7,6

1 7,2

Kaynak; Narodnoye Hozyaystvo SSSR v 1990 Goda (1990'1arda SSCB'de Halk Sanayisi), Moskova 199 1 , s.468.

Azerbaycan'da enerji iiretiminin % 92,S'i termik, geri kalanı ise hid­

roliktir.

Enerji üretimi 21 termik santral ve 2 hidroelektrik santralden oluş­

mak üzere 1 1 2 işletme ve birimini kapsamıştır. 1990'1ı yıllann başında sant­ rallerin bazısı durmuş ve enerji üretiminde önemli düşmeler yaşanmıştır�21 • SSCB tan m alanında 225 milyon hektar araziyle dünyada birinci sıra­

da gelirken, toplam dünya tanm topraklarının % 1 5,6'sını oluşturmuştur. SSCB 'de toplam tanm topraklarının (ekilen arazi, bağ-bahçe vb.) miktarı 600. 1 hektarı bulmuştur. Tüm tarımsal araziler merkezi hükUmetçe planlana­

rak üretilmiştir. Öte yandan kolhoz (kolektif arazi mülkiyeti) ve sovhozların

.

(umumi icra mülkiyeti) sahip olduğu toprak miktarı 545.2 milyo� hektar

olup, bunun toplam içindeki oranı ise % 90,8 olmuştur522• Bu büyük arazi

'" ADian KARABAÔLI, "a.g.m.", s.12. "' Selim ISMAYILOV, Lg.e., s. 172.


Mahir GARIBOV

198

varlığı ve tarımsal potansiyeline rağmen Sovyetler Birliği her zaman

başta

tahıl olmak ilzere, et ve temel gıda maddelerini ithal etmek durumunda kal­ mıştır. Kolhozda elde edilen gelirler kolhoz üyeleri arasında emeğin niteliği­ ne göre bölüştürülürken, aynca kolhozlarda çalışan ailelerin her birine müş­ terek araziye ek olarak, kendisine ait bir ev, bahçe, tarla, ağıl, kümes ve bir inek besleyebilecek ahır edinme hakkı tanınmıştır. Köylülerin özel çalışma­ larından elde ettikleri ürünler, kendileri tarafmdan kolhoz pazarlannda satıl­ mıştır. Sosyalist tarım ekonomisi, ekonominin tüın alanlarında olduğu gibi kolektif mülkiyetin özel mülkiyet yerine geçirildiği yapının genel özellikle­ rini taşımıştır. Bu bağlamda Azerbaycan'da tanın topraklarının mülkiyeli devletin elinde olmuştur. Sovyetlerin Azerbaycan'da izlediği tanm politika­ sı, genellikle üç alanda ayn ayn gelişmiştir. Pamuk üretimini artırma, yeni ekim alanlan kazanma ve su'ni sulama yöntemlerine geçme. Bu doğrultuda izlenen tanın politikası sonucunda bu ülkeler bir tanm ülkesi olmaya zor­ lanmış, tanma elverişli toprak sahası % 72'den % 5 1 'e çıkarılmıştır523• Sovhoz adı verilen "umumi icra mülkiyeti"nde çalışanlar belirli ücret alıyorlardı. Devlet çalışanlara, ev, iş, küçük toprak alanı veriyor ve işler merkezi planlama uyannca ayarlanıyordu. Doğal olarak sermaye gibi tarla­ dan kaldınlan ürün de tamamıyla devlete ait olmuştur. Kolhoz- "kolektif arazi mülkiyeti"nde

çalışanlar, Sovhozda çalışanlara oranla daha az Qcreı

alıyorlardı, ama onların Sovhoz işçilerine göre avaotajlan büyük olmuştur. Çünkü elde ettikleri ürüne göre prim almış, böylece daha çok para kazana­ bilmişlerdi524. Fakat şurada belirtmemiz gereken bir husus var ki, kolhozun verimsiz topraklarında çalışanların prim şanslan bulunmadığından, sovhozda çalışmak onlar için daha karlı sayılmıştır. Gerek sovhoz ve gerekse kolhozlarda merkezi otorite egemen olmuş­ tur. Bu çerçevede hayati önemi olan tarımda mono-killtilr bir yapı oluşturula-

"' AsafNADIROV, "a.g.m.", s.18. 1" lıfan Ünver NASRATI1NOOLU, Azerbaycan Cumhıu1yell, Gezi Notlan, ErgOıı Mat­ baası, Anlwa 1982, s.48.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN• DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

1 99

rak cumhuriyetlerin birbirine bağımlılığı giderek artınlmıştırm . Böylece ekonomik bağımlılığın gerçekleştirilmesine planlı olarak büyük önem veril­ miş ve zaman içinde bu hedefe bütün boyutlarıyla ulaşılmıştır. Pamuk Azerbaycan'ın en önemli tarım iirünleri arasında yer almıştır. Petrolün " kara kızıl" (siyah altın) olarak adlandırıldığı Azerbaycan'da "ak kızıl" (beyaz altın) adıyla anılan pamuk ülkenin bir başka doğal zenginliği sayılmıştır. Pamukçuluk Azerbaycan tarımının her zaman lokomotifi duru­ munda olmuştur. Düzenli olarak sulanan topraklarda yetiştirilen pamuğİın ıoplam ekin sahası 270.000 hektara varmış, pamuk ham malı üretiminin

hacmi ise ortalama 540.000 ton civarında olmuştur526•

Dünya pamuk üretiminde üçUnc!I sırada bulunan SSCB, bu pamuğun %9'nu Azerbaycan'dan temin etmiştir. Ülkede toplanan pamuğun tümü yerli

pamuk

temizleme

fabrikalarından geçtikten sonra

hammadde olarak

SSCB'nin diğer cumhuriyetlerine gönderilmiştir. Azerbaycan pamuklan ile Sovyetler Birliği'nin diğer Türk Cumhuriyetleri'nden elde edilen pamuk SSCB pamuk üretiminin tamamını teşkil etmiştir. Bu üretimin % 90'nını Batı Türkistan, % 1 0'nunu da Güney Kafkasya karşılamıştır. Güney Katkas­

ya'nın

221 .000 hektar olan pamuk sahasının 2 1 4.000 hektan, yani % 97'si

Azerbaycan' da Uretilmiştir527• Azerbaycan ekonomisinin en önemli taraflarından birini de hayvancı­ lık teşkil etmiş ve bunun payına toplam tarımsal üretimin % 39'dan fazlasını oluşturmuştur. Azerbaycan'da hayvancılık genellikle kolhoz ve sovhozlarda yapılmıştır. Azerbaycan'da 1970' lerde 41 adet süt sığırcılığı işletmesi (kompleksi) kurulmuştur. Bu işletmeler 400, 600 ve 800 başlık sağmal süt ineği barındı­ ran ihtisaslaşmış işletmelerdir. Aynca her biri 1 600 başlık 27 adet besicilik ünitesi, 3000 başlık 19 adet düve yetiştirme (süt sığırcılığı için) !lnitesi bu­ lunmuştur. Ülkedeki mevcut kolhoz ve sovhozların % 70'inde bitkisel tıre-

"' iktisadi AıBştımııılar Vakfı, 1'0rkiye-Azerbayeaıı Ekonomik ilişkilerinin Geliştirilmesi Koııfenııısı", Derleyen Ahmet INCEKARA, lsıaobul 1996, s.79. ı Nikolayeviç SEMYONOV, L&-e.. s.432. "6 Alekaaıdr "' Nadir ZEYNALOV, a.a.c.. s.22S.


Mahir GARlBOV

200

tim faaliyetleri yanında hayvansal üretim de belli kapasitelerde yapılmış­

t.r29.

Ülkede etlik piliç ve yumurta tavukçuluğu ihtisaslaşmış işletmelerde yoğun bir şekilde yapılmıştır. Ülkede 24'ü yumurta 22'si ise etlik piliç (broi­ ler) olmak ilZere 46 tavukçuluk işlebnesi faaliyet göstermiştir. Etlik piliç işletmelerinden Bakll, Nahcivan, Siyezen, Deveci, Celilıibıi.d, Garagaşlı'da yerleşen işlebneler çok büyük kapasiteye sahip olmuştur529• Azerbaycan'da üzilm bağlan, Büyük Kafkas Dağlan'nın kuzey ve gü­ ney yamaçlannda, ülke güneyindeki Talış Dağlan'nın doğu yamaçlannda ve kuzeybatıdaki Gence-Gazah düzünde yaygınlaşmıştır. Üzllm üretiminde de kolhoz ve sovhoz geleneğinden vazgeçilmemiştir. Ülkedeki Uzümlüklerin umumi sahası 200.000 hektara, toplanan üzüm

miktan

ise ortalama

1 .200.000 tona çıkrruştır. Ülke arazisinde genellikle iki çeşit üzüm yetişti­ rilmiştir. "Sofra üzümü" denilen üzüm tüketiminde kullanılmakla birlikte bu ilZüm türü ülke arazisinde çok az yetiştirilmiştir. Üzüm üretiminin büyük bir kısmı şarapçılıkta kullanılmışt.r10. Azerbaycan, 1970'1erden sonra SSCB'nin en büyük llzilm üretici ül­ kelerinden biri olmuştur. Birlik ülkeleri içinde Moldova' dan sonra ilZOm üre­ timinde ikinci sırada bulunan Azerbaycan'da, ilZOm bağlannın % 65'i suni sulamaya dayanmıştır. 1 98 1 yılı içerisinde Ozüm üretimi 1 .602.000 ton olur­ ken, l 985'de üretim 1 .789.900 tona yükselmiş, l 989'da ise 1 .054.000 tona gerilemiştir511. Azerbaycan tütün ve yeşil çay yaprağı üretimine göre Sovyetler Birli­ ği 'nin ikinci cumhuriyeti olmuştur. Tütün ve çay üretimi ülkenin belirli böl­ gelerinde yapılmıştır. Azerbaycan çay üretiminde, Sovyetler Birliği'nin Gür­ cistan SSC'den sonra ikinci kaliteli çay üreten ülkesi olmuştur. Azerbay· can'da çay üretimi Lenkaran bölgesinde yapılmıştır. SSCB döneminde Azerbaycan'da yılda ortalama 30.000 tondan fazla yeşil çay yaprağı toplan­ mış ve ilk ayıklamadan sonra hammaddenin ancak az bir hissesi cumhuriyet dıi.bilinde hazır mahsul haline getirilebilmiştir. Çay yetiştirilen alanların %

"' TOBB, e.g.e., s.34. 529 TOBB, a.g.e., s.37. '"' HQseyiıı BAYKARA, e.g.e., s.27 . "' Tevfik MUSTAFAZADE, a.g.e., s.354.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN,

201

DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

62' sinde yağmur şeklinde sulama sistemleri kurulmuştur. Tütün üretimi ise Bakü , Gence, Şamahı ve Şeki'de yapılmış ve buralarda bulunan fabrikalarda 2 işlenıniştLr3 • Ülkenin pamuktan sonra ikinci derecede önemli endüstri bitkisi olan tütün, Sovyetler Birliği döneminde birliğin tütün ihtiyacının l /6'sını karşı­ lamıştır. Tütün üretimi özellikle Şeki bölgesinde üretilmiştir. Ülkede "Sam­

sun", "İtiyaprak-Keskin yaprak" ve ''Trabzon çeşidi" gibi kaliteli tütünler yetiştirilmiştir33• Tütün genellikle kolhoz ve sovhozlarca üretilmiş ve yıllara göre de üretim miktannda önemli değişmeler olmamıştır. Stratejik ürün olan tütünün fıyatlandınlması ve alımını devlet kuruluşlan yapmıştır. Ülkede üretilen tü­ tün miktan 1985 'de 60.000 ton olurken, 1989'da üretim 48.400 tona düş­ müş, l 990'da ise yükselerek 53.000 ton olmuştur. Tütün üretim alanı 1 975'de 1 6 .600 hektar olurken, 1 990'da üretim alanında azalma gözlenmiş, 14.800 hektarlık arazide tütün üretilmiştir. Tütün üretim alanlarının azalma­ sıyla ülkede tahıl üretimine daha fazla ön�m verilmeye başlanmıştır34. Azerbaycan'da uygun iklim koşullan içinde yetiştirilen meyveler ise geniş bir çeşit zenginliğine olanak vermiştir. Meyvelerde genelde pazarla­ maya uygun standart, biçim ve renk kalitesinin varlığı dikkat çekmiştir. Ak­ deniz ikliminin tipik bitki örtüsü olan zeytin, bitkisel yağ açığı olan Azer­ baycan'm kıyı şehirlerinde, kışın yapraklannı dökmeyen bir süs bitkisi ola­ rak kullanılmıştır. Bu önemli potansiyelin değerlendirilmemesi ülke için

önemli gelir kaybı olmuştur. Sovyetler Birliği döneminde Azerbaycan sebze üretiminde hem kendi iç talebini karşılamış, hem de Birliğin ihtiyacının kar­ şılanmasına

önemli

katkı

sağlamıştır.

Yıllık

ortalama

sebze

üretimi

1. 900.000 ton olmuşrur35. Azerbaycan SSCB üyesi ülkeleri içerisinde kendi kaynaklan ve üreti­ mi ile kendini yönetebilen ve diğer cumhuriyetlerden devamlı alacaklı du­

rumda olan ve ihracat fazlası veren az sayıdaki Cumhuriyetten biri olmuştur.

"' AscfNADİROV, Lıı.e., s.23. "' TOBB, Lg.e., s.30. · "' AscfNADIROV, Lg.e., s.24. "' TOBB, Lg.e., s.3 1 .


Mahir GARİBOV

202

Azerbaycan'ın Diğer Ülkelerle Olan Ticareti (Milyon Ruble) Tablo 11 1966

1972

İhracat 1603

1977

1982

1987

1988

1989 1990

1991

2935

4556

6633

6762

6782

7 1 22 6429

121 99

İthalat

1 596 3062

4353

5472

5553

5672

5 1 89 5752

1 1010

Fark

7

203

1 161

1209

1 109

1953 677

1 189

1 1445

-126

Cumhurlyeder Arası Ticaret İhracat 1410

4284

6340

6291

6357

6675 6 1 05

3677

4446

4251

4258

3794 4247

8836

607

1 894

2040

2099

2881 1857

261 8

272

282

471

424

448

744

675

1 025

1 302

1414

1 395 1 505

-209 6 -703 -831 .. Kaynak; Azerba!Jan WB, 1 993, s. 1 90

-990

-948 - 1 180 -1429

l ithalat Fark

2662

1409 2579 1

82

Diğer Ülkeler Arası Ticaret ihracat 1 93

273

İthalat

482

Fark

1 87

-403

325

2 1 73

Zengin doğal kaynaklara · sahip olan Azerbaycan' da bu kaynaklann kullanımı, genellikle Sovyetler Birliği'nin kısa ve

uzun

vadeli ihtiyaçtan

dikkate alınarak planlannuştır. Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti'nin de SSCB alanında ekonomik en­ tegrasyonu, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan Sovyet Cumhuriyetleri gibi Rusya 'nın petrol gereksinimi ve siyasi çıkartan üzerine inşa edilmiştir. Bu ülkelerin petrol ve doğal gaz kaynaklarına sahip olınalan SSCB'nin ekonomik dengenin sağlanmasında esas rol oynaınıştır'36• SSCB'de hammadde deposu olan bu cumhuriyetler temel olarak hammadde ve ara ilrünlerin, çok enerji gerektiren çevre için tehlikeli üretim ,,. Mllrleza HASANOÔLU, "Bağımsızlık Sonrası Az.crbaycan'da Ekonomi ve Demoknrik Gelişmeler", Avruya Ettldlerl, TIKA Yayınlan, Aıılwa, 2001, s.164.


XX. YÜZVILDA ERMEN!STAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

203

alanlanndıi uzmanlaşmışlar. Hazır sanayi ürünleri (özellikle teknoloji ala­ nında) ekonomisinde az yer tutmaktaydı. Hatta pamuk ipliği üretiminin % 69'u bu cumhuriyetlerde üretildiği halde, onlar SSCB'de üretilen pamuklu tekstil ürllnlerinin sadece % 1 1 .4'nü üretmekteydiler. Bunlar da diğer cum­ huriyetlerden hazır ürün ilıracatını ve doğal kaynaklan milli çıkarlara değil, birl ik ekonomisinin ihtiyaçlarının karşılanmasına yöneltilmiştir. Kişi başına dilşen tüketim mallarının üretimi bakımından bu cumhuriyetler için gösteri­

ler, genel birlik gösterilerinin % 50-60 düzeyinde olmuş, bu nedenle de bu cumhuriyetler gıda sanayi de dahil, sanayi alanında kendi yaşamsal ihtiyaç­ lannı karşılamaktan bile uzak kalmıştır.

Tablo 12

Kaynak; Narodnoye Hozyaystvo SSSR v 1 990 Goda ( 1 990'larda SSCB'de Halle Sanayisi), Moskova 1 99 1 , s.636. Sovyet Cumhuriyetleri arasındaki ekonomik ilişkileri ekonomik işbir­ liği olarak nitelemek kesinlikle doğru değildir. Çünkü, ekonomik işbirliği bağımsız devletler arasında söz konusu olmaktadır. Bu ilişkiler ise, birbirine bağlı ortak ekonomik sistemin mal bölümü ve ihtiyaçlannın karşılanması ilzerine kurulmuşrur37• SSCB dağıldıktan sonra bu cumhuriyetlerin karşılaş­ tıklan sosyal-ekonomik krizin de nedeni budur. Bu sistem Sovyetler tarafın­ dan bu ülkelerin bağımsızlığını önlemek için bilerekten yapılmıştır. . Günümüzde Orta Asya ve Azerbaycan doğal kaynaklarını bir araya getirirsek, bunlann genel görünümde dünyanın en zengin petrol, doğal gaz,

"'

Doııyamalı VELIYEV, "Tilrk Cuııılıuriyeıleri Anısında Ekonomik işbirliği; Sorunlar, Pmpelaifler", Avruya Dolyan, Azerlıaycan özet Sayısı, C 7, S 1, Ankara 2001, s.90.


Mahir GARIBOV

204

altın ve uranyum kaynaklarına sahip oldukları gözükmektedir. Azerbaycan verimli tarımsal arazilere ve petrol, doğalgaz ve demir cevherini de içeren geniş maden kaynaklarına sahiptir. önemli bir petrol üreticisi olmakla bera­ ber, bu sanayi dalında modernizasyona gereksinim duyulmaktadır. Diğer önemli sektörler ise, petro-kimya, gıda, tekstil ve elektrik malzemeleri üre­ timini de içeren hafif sanayidir18. Gelişmiş ülkelerin en önemli iki sorunundan biri üretim diğeri pazar. dır. Bu aynı zamanda refah düzeylerinin idamesinin de ön koşuludur. Bu nedenle bölgelerin yeniden yapılanmaları ve şekillenmeleri gerekmektedir. Bu enerji kaynaklarının Batıya transferi ve gilvenliklerinin sağlanması, yeni­ den yapılanmada batı stratejisinin omurgasını oluşturacaktır19. Kafkasya'nın diğer bir bölgesi olan Gilrcistan'ın sınırlan Rusya, Azerbaycan, Ermenistan, Türkiye ve Karadeniz ile çevrili olup, yilzölçümü 70.000 km2, nüfusu ise 5.5 milyon civarındadır. Ülke, Avrupa ve Asya ara­ sında önemli bir ticaret ve geçiş koridorunu teşkil etmektedir. Gürcistan doğal kaynaklan bakımından Kafkasya'nın zengin ülkele­ rinden biridir. Ülkede şu anda bilinen yaklaşık 300.000 maden cevheri var­ dır. Başlıca maden kaynaklanndan biri Manganezdir. Bunun yanı sıra büyük miktarda karbonat rezervleri ile çimento ve diğer inşaat malzemelerinin ilre­ timi için kil bulunmaktadır. Toplam kömür rezervleri 400 milyon ton, bili­ nen petrol rezervleri ise 27.5 milyon tondur. Ülke yilzölçilmüniln yaklaşık %40'ı tanm alanı, %40'ı ormanlık arazi %20'si ise yerleşim birimi arazileri­ dir5"°. Kızıl Ordu 1 92 1 yılı başlarında başlattığı saldın ile Şubat'ın 25'inde Tiflis'i ele geçirerek Gürcistan Cumhuriyet'ine son vermiştir. Daha sonra Nisan 1922'de Uç Cumhuriyet'in de katılmasıyla Kafkasya Federasyonu ku­ rulmuştur. Gürcistan Kafkasya Sovyet Federasyonu terkibinde 30 Aralık 1 922'de SSCB'ye katılmıştır. 5 Aralık 1936'da SSCB Hllkıiıııeti Gürcistan

'" Azerbaycan OUıe Raporu, ı1KA yayınlan, Ankara, 1996, s. 1 1 . "9 Sevinç TEZEL, "Yeni Dllıy ı a Dllzeııi ve Ttırk.iye", Strateji Anfbrmalar Derpsl, S 2 , "°

Ankara, 2000, s.26. Paul B. HENZE, "Kafkasya'da Çabşına: Geçmiş Sorunlar ve Gelecek için ôngörlller". Avrasya EtOdlerl, ı1KA Yayınlan, S 1 , Ankara, 1994, s.67.


XX. YÜZVILDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN ' DAGLIK KARABAG SORUNU

20S

SSC terkibinde Abhazeti ve Acara Özerk Cumhuriyetleri ile Güney Osetya özerk Bölgesini kunnuştur41 • B!ltiln eski Sovyet Cumhuriyetleri gibi G!lrcistan d a Sovyetler Birli­ ği'ni n dağılması sonucu ekonomide zor günler geçirmiştir. Eski sistemin ıasfiyesi ve Cumhuriyetler arası bağlann onadan kalkması Gllrcistan eko­ nomisini olumsuz yönde etkilemiştir. Bağımsızlık öncesi resmi istatistiklere göre G!lrcistan kişi başına gelir bakımından eski Sovyet Cumhuriyetleri arasında oldukça aşağılarda yer al­ masına rağmen gerçekte güçlü bir girişimcilik geleneğine ve büyük ölçüde özel sektör faaliyetlerinin yer aldığı bir tarım sektörüne bağlı olarak oldukça iyi durumdaydı. Gürcistan eski Sovyetler Birliği Cumhuriyetleri arasında en fazla yüksek okul mezunu oranına ve en yüksek tasamıf mevduatı düzeyine sahip olan bir ülke olmuştur.

1 989- 1 99 1 yıllan arasında Gürcistan'da ekonominin üretim hasılatının %3 7'sini end!lstri alanı, %33 '!inil ise tanm oluşturmuştur. Başlıca ürünler tarım alanında tütüngiller, çay, şarap, doğal kaynaklardan ise Mangenez üre­ tilmiştir. Gürcistan aynca büyük ölç!lde çelik boru, elektrik motorlan, sente­ tik elyaf, çatı malzemeleri, tekstil ve hafif sanayi !lıiinlerinin üreticisi olmuş­ tur.

Ülkenin coğı"afi konumuna, iklimine ve tanm ilıiinlerinin bolluğuna bağ­

lı olarak turizm sektöıii de gelişmiştir42. SSCB'nin dağılması döneminde bağımsızlığını kazanan Gürcistan'da ekonomik sıkıntılar hemen kendini göstermiş ve istatistik verilere göre net madde hasılanın 1 99 1 yılındaki hacmi %2 1 , 1992 yılında % 43 ve 1993 yı­ lında ise % 40 oranında düş!lş kaydettiği görülmüştür. 1994 yıiına gelindi­ ğinde 1 989 yılıyla mukayesede sanayi üretimi yaklaşık % 75, tanm üretimi ise %55 azalırken, inşaat faaliyetleri hemen hemen durma noktasına gelmiş­ tir. Gürcistan 1 992 yılında Dünya Bankası'na ve IMF'ye !iye olarak ka­ tılmış ve bundan kısa bir süre sonra her iki kuruluşun işbirliğiyle reform programı başlatmıştır.

"' Glrdıtan Clke Raporu, TIKA Yayınlan, Ankenı, 1998, s. IS. 142 Paul B. HENZE, "Lg.m.", s.69.


Mahir GARIBOV

206

Emıenistan'dakı ekonomik duruma bakacak olursak Kafkasya'dakı Cumhuriyetlerden Emıenistan, denize çıkışı olmayan ve doğal kaynaklar bakımımdan da yetersiz olan bir ülkedir. Emıenistan'ın ekonomik gelişimi ve politik istikran komşulanyla kuracağı iyi ilişkilere ve dışandan alacağı ekonomik yardımlara bağlıdır. Bu SSCB döneminde de aynı olmuştur. Rus­ ya, Emıenistan'ı dış politika ve ekonomik yönden her zaman desteklemiştir. Hatta bugünkü müstakil Emıenistan Devleti Ruslann eseridir. 1 828 Tflrk­ mençay Antlaşması'yla İran ve 1 829 Edime Antlaşması'yla Osmanlı Devle­ ti 'nden Kafkasya'ya göç ettirilen Emıenilerle İrevan merkezli bir Ennenistan Devleti kurulmuştur''3• Emıenistan ekonomisi ve dış politikasında rol oynayan en önemli fak­ tör Emıeni lobisidir. 1 1 Mart 1 985'de SSCB Komünist Panisi'nin başına getirilen Gorba­ çov Sovyetler Birliği 'nde siyasal ve ekonomik hayatta sürdürülmekte olan katı merkeziyetçi sistemin iflas ettiğinin farkına vanp, onun yerine Peresı­ royka ve Glastnost politikalannı uygulamaya koymuştur.Yeni sisteme geçiş­ te, Perestroyka ve Glastnost politikalan beklenmedik sonuçlar doğurmuştur. Bu politikalar ülkedeki ekonomik çöküşü durdumıak yerine hızlandınnıştır. Ekonomik, siyasi ve kültürel

meselelere gerekli çözümlerin bulunamayışı

Sovyetleri büyük bir kaosa sürüklemiştir. Sovyetler Birliği'nde ekonomik durgunluk, meselenin kendi doğasına uygun olarak üretim biçimi ve yapısıyla ilgili yaptınmlann değişmez, mer­ keziyetçi yapının kendisine özgü kanır prosedürlerinin dışına çıkması tanış­ ması ile başlamıştır"". Ülkedeki ekonomik çözülme, şüphesiz sadece eko­ nomik faktörlerin zorunlu nedenler ile değişmesinden

kaynaklanmamış,

Sovyet toplumunda iç dinamiklerin arayışı ile ilgili yeni beklentiler, yeni yapının şekillenmesi için hep belirleyici ve aktif unsurlar olarak karşımıza çıkmışlardır. Gorbaçov, devlet bürokratlannın ve Komünist Pa.ıtisi'nin reformlara

karşı artan direnci karşısında amacına ulaşmakta bir hayli zorlanmaya başla-

'" Mehmet SARAY, Yeni Tlrk Cumburiyederi Tarllıl, TTK Yayınlan, Ankara, 1996. s.25-26. "' Niyazi ÖZK.ER, Sovyetler BlrUll'nde Çllztılme ve Telden Kopq:Soly�Eoaomlk Bir Çllztımleme Denemesi, Ozan Sanatı:vi Yayınlan, Bıınııı 1999, s.20.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

207

yınca, 1988 yılında muhalefete karşı bir avantaj elde etmek ve bürokrasiye karşı gücünü artırmak için başkanlık sistemine geçmeyi önermiştir. 1989'un

Mart ayında Sovyetler Birliği tarihinde serbest seçimlere en çok yaklaşan çok adaylı seçimler yapılmış, fakat sınırlı da olsa bu ilk serbest seçim girişi­ mi komünist partisi ve Sovyet sistemi için ağır bir darbe olmuş, ezici protes­

to oyu doğumıuştuı-545• Mart 1990'da SSCB'nin Halk Temsilciler Kongre­ si'nin büyük bir çoğunluğunun desteğiyle Sovyetler Birliği'nde Anayasa değişi kliğe uğramış ve bu değişiklik neticesinde "Başkanlık Sistemi"ne ge­ çilmiştir. öte yandan bu seçim ve anayasa değişikliği Sovyetler Birliği içindeki derin bölgesel ve etnik farklılıkları, bir kez daha ve çok net olarak ortaya çıkarmıştır. Baltık Cumhuriyetleri'nde (Letonya, Litvanya, Estonya) giderek büyüyen bağımsızlık hareketleri güç kazanıyor, Ermenilerin Azerbaycan'dan toprak talepleri etnik çatışmayı şiddetlendiriyor, Rus milliyetçiliği ürkütücü

bir şekilde yükseliyordu. Uygulanan Perestroyka politikası sosyo-ekonomik gelişmeye ve kültürel değişim sürecine radikal bir ivme kazandırmıştır. Yıl­ lardır kapalı kalan ve Sosyalizm olarak Sovyet insanına sunulan ve savunu­ lan sistemin üzerinden baskıyı biraz gevşetince, demokratik ve gerçek bir sosyalizm özlemi yerine, milliyetçilik ve bağımsızlık akımlarının ve öze dö­ nüş arzularının ortaya çıkışı görillmüştür.

5 Şubat 1991 günü Komilnist Parti Merkezi Komitesi gizli toplantı­ sında Gorbaçov, artan tepkiler sonucunda partinin iktidar tekeline son veril­ mesi için Anayasada değişiklik teklif etmiş ve bu değişiklik kabul edilmiştir. Böylece 23 yıllık Komilnist Parti'nin iktidar tekeli ortadan kalkmıştır. Bu durumla barışmak istemeyen Komünist Parti yöneticileri

Kızıl Ordu­

(KGB)- Komilnist Parti ittifakı şeklinde bir darbe girişiminde bulunmuşlar ve Gorbaçov'u görevinden istifaya zorlamışlardır. Fakat Rusya Devlet Baş­ kanı Boris Yelisin liderliğindeki halk kitleleri, orduyu da yanlarına alarak darbeye karşı çıkmış ve Yaneyev'in başlattığı darbe bastırılmıştır. 8 Aralık J 99 l 'de Rusya, Beyaz Rusya ve Ukrayna bir araya gelerek "Bağımsız Devletler Topluluğu"nu oluşturmuşlardır. 25 Aralık 199 l ta­ rihinde SSCB Komilnist Partisi Merkezi Komitesi kararıyla SSCB feshedil­ miştir.

"' Hasan İSLATINCE, Lg.e., s.168.


Mahir GARİBOV

208

Sovyetler Birliği'nin parçalandığı dönemde bağımsız cumhuriyetlerin ortaya çıkmasını sağlamış, ancak bu !ilkelerin Rusya 'ya olan bağlılığını

ko­

paramamıştır. Sovyetler döneminde oluşturulan ve Cumhuriyetler arası ol­ maktan çok doğrudan merkeze bağımlılığın yarattığı sıkıntı bu ülkeleri bili Rusya ile ilişkiler kumıağa yönelbneldedrrs46.

SSCB'nin dağılması sonucu petrol ve doğal gaz sisteminin coğrafi bö­ l!lnmesinden ziyade fonksiyonel olarak böl!lnmesi birçok sorunlar yarabnış­ tır. SSCB ekonomisinde petrol ve doğal gaz Rusya, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan,Türkmenistan ve Özbekistan' dan elde edilirken, petrol işletme tesislerinin önemli kısmı Beyaz Rusya, Azerbaycan ve Ukrayna'da işletil­ mekteydi. Petrol ve doğal gaz !lretiminde kullanılan makine teçhizatının

!lre­

timi Azerbaycan'da yapılıyordu. Petrolün ihraç edildiği limanlar ve terminal­ ler Ukrayna, Gürcistan, Litvanya ve Letonya'da bulunmaktaydıS47• Sovyetler Birliği çöktüğünde, merkezi planlamayla oluşturulmuş cumhuriyetler arası bağımlılığa dayalı ekonomik sistemin felç olmasıyla tüm cumhuriyetlerde olduğu gibi Güney Kafkasya Cumhuriyetleri'nde de üretim adeta durmuştur. Bu durumu şiddetlendiren bir diğer faktör ise ticaret için gerekli ulaşım ağlarının büyük ölçüde Rusya'nın kontrolünde olmasıydı. Rusya Azerbaycan'ın kuzey demiryolunu kapatmış, Errnenistan'la yaşanan savaş sebebiyle İran'a giden·demiryolu da durmuşturm. Gürcistan'ın kuzeye giden iki önemli yolu Abhazya ve Güney Osetya'dan geçmektedir ki, savaş sebebiyle kullanılamamıştır. Deniz hariç diğer kara bağlantısını Acaristan üzerinden Türkiye ile sağlıyor olması Gürcistan'ı Azerbaycan'dan daha avantajlı kılıyordu. Çöküş sonrası yaşanan ekonomik krizi şiddetlendiren diğer etken, sermaye birikiminin her iki cumhuriyette yetersizliği idi. Bu durumda her iki ülke açısından ekonomik alanda gerekli olan bölgeye ya-

"Orta Asya Cumburiyclleri Arasında Bölgesel işbirliği ve Entegras­ yon Hareketleri", Avrasya EtOdlerl, S 17, Ankanı, 2001, s.61. '" Turan AYDIN, "Rusya ' nın Petrol �e Doğal Gaz Politikası", Avrasya Etüdlerl, TIKA Yayınlan, S 4, Ankara, 2001, s.61. '" ômer Faruk ÜNAL, "Azerbaycan - Gürcistan İlişkileri", Kalkas Üıılvenltesl Dergisi. Baldl, 2001, s.56.

,.. Esra HATlPOOLU,


XX. YÜZY'ILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN'

DAÔLIK. KARABAÔ SORUNU

209

bancı sermayenin girişinin sağlanması ve bölgeyi ulaşım ağlarıyla denizden ve kaıadan küresel ekonomik etkinliğin büyük merkezlerine bağlamaktı"'9. Yabancı sermayenin bu iilkelere gelişi sadece cumhuriyetlerin iç gü­ venliğini değil, hem de genel olarak bölgesel güvenliğin sağlanmasını gerek­ ıirmektedir. Ulaşım ağlanyla bölgeyi dünya ekonomik sistemine entegre et­ mek ise, bu cumhuriyetlerin sermaye birikimini aşan boyutlarda yatınm ge­ rektirmektedir. Bu durum Batılı devletler açısından da bölgenin yeniden Rusya'mn kontrolü altına girmemesi ve dolayısıyla bu cumhuriyetlerin ba­ ğıms ızlığının anlamlı hale gelmesi ve jeopolitik çoğulculuğun sağlanması açısından da önemli idisso. Böyle bir ortamda Batılı devletlerce desteklenen Bakii - Tiflis - Ceyhan Petrol Boru Hattı, TRACESA (Transport Corridor Europe - Caucasus- Asia)- Tarihi ipek Yolunun Canlandınlması, INOGATE (lnterstate Oil and Gaz Transport to Europe) gibi projeler gündeme gelmiştir. Bu projelerde Türkiye, Azerbaycan ve Giircistan ortak yer almışlardır ki, bu da Azerbaycan ve Giircistan 'ın Türkiye ile ilişkilerini olumlu yönde etkile­ miştir. Azerbaycan'ın sahip olduğu petrol ve doğal gaz gibi enerji kaynakla­ rının uluslararası piyasalara çıkarılması, Azerbaycan'ın açık denize kapalı ülke olması sebebiyle güvenli bir geçit ihtiyacını doğurmuştur. Güneyden lran yolu ABD tarafından, Batıda Ermenistan yolu Azerbaycan tarafından kabul edilmemiş, en uygun yol olarak Gürcistan - Türkiye (Bakü-Tiflis­ Ceyhan) yolu tercih edilmiştir. Batı için önemli olan XXI. yüzyılda Arap, İran ve Rusya bağlantısı olmayan güvenli bir Avrasya alternatifi yaratmak olunca petrollerin uluslararası piyasalara taşınması için Rusya yolu cazibesi­ ni kaybetrniştirs ı . Azerbaycan söz konusu projenin gerçekleşmesi için Gürcistan ve Tür­ kiye hattını tercih etrniştir1s2• Petrol boru hatlarının Gürcistan'dan geçmesi bu ülkenin genel anlamıyla öneminin artmasına ve Gürcistan 'a yabancı ser-

"' Kamil AÔACAN, "Kaderd.aş Devletler; Azerbaycan - Gilrcistan ilişkileri", Avrasy• Dosyası, Azerbaycan Ôzel Sayısı, C 7, S 1 , Ankara 2001 , s.333. '" Zbigııew BREZEZİNSıd, BilyOk Satrooç Tahtası, lsıanbul, Sabah Yayınlan, 1998, 2. Baskı, s.1 34. "' Mebmeı ôôOTÇO, "A�ya Enerjisi, Sırııtejik Dengeler ve TQrkiye", Yeni Forum Dergisi, S 1 1 , lstanbııl Kasım 1 995, s.2-9. "' Yaşar KALAFAT, Baki-Ceyhan KaltOr H•ttı, ASAM Yayınlan, Ankara 2000, s.58.


210

Mahir GARİBOV

maye girişine neden olmuştur. Bu projenin güvenlik alanında sağlayacağı katkılarla beraber Gürcistan için hiç de küçümsenmeyecek oranda ekonomik getirileri vardır. Petrol boru hattının Gürcistan bütçesine sağlayacağı transit ücreti yıllık 52.5 milyon dolar hesaplanmıştır. Bu rakam günümüzde Gürcis­ tan 'ın devlet bütçesinin % JO'na tekabül etmektediı-'53• Azerbaycan'ın Şah­ deniz doğal gaz yatağından çıkarılacak doğal gazı Türkiye ve Gürcistan ilze­ rinden Bakü-Tiflis-Erzurum gaz boru hattı ile taşınacaktır. Azerbaycan, hem Bakü-Ceyhan petrol boru hattı, hem de doğal gaz boru hattını Gürcistan !lıe­ rinden gerçekleştirmeyi politika haline getirmiştir. Gürcistan ve Azerbaycan'ı kapsayan uluslararası projelerden önemli olan bir diğeri, Avrupa imar ve Kalkınma Bankası tarafından finanse edilen beş milyar ABD dolan değerindeki TRACECA projesidir. Gürcistan'dan Kazakistan'a uzanan yol ile Avrupa'yı Orta Asya'ya bağlayacak bu proje Avrupa için son derece stratejik bir konum teşkil etmektedir. Eski ticareı yolunun canlandınlmasını hedefleyen bu proje ile doğu ve batı arasında ula­ şım ağlan kurulacaktır. Bu projenin belki de en önemli yanlarından biri. Rusya ve lran'ın bu projenin dışında tutulmasıdır. 1 997'de gerçekleştirilen çalışmalarda bu proje için bir milyar dolarlık bir yatınmdan söz edilmiştir. Bu doğrultuda Gürcistan karayollannın modernizasyonu istenmiştir. Bu amaçla Eylül 1 998'de Bakü'de 32 ülke ve 13 uluslararası örgütün katılımıyla ilk zirve toplantısı yapılmıştır. Bakü-Tiflis-Poti demiryolunun onarımı ve Poti limanının geliştirilmesi kararlaştınlmıştır. Bu ilişkilerin geiiştirilmesi ise, Türkiye aracılığıyla Azerbaycan petrol ve doğal gazının Avrupa'ya transferini sağlayacaktır's;ı. Söz konusu ekonomik projelerin yam sıra, Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan aynca önemli ticari ortaktırlar. Gürcistan' ın dış ticaretinde Azer­ baycan 2000 yılı verilerine göre 7.6'1ık bir oranla Türkiye, Rusya ve Alman­ ya'dan sonra dördüncü sırada yer almışttr55• Aynca Azerbaycan'ın dış tica­ reti büyük ölçüde Türkiye ve Gürcistan üzerinden gerçekleştirilmektedir. Bütün bunlar Azerbaycan'ın Türkiye ve Gürcistan'la olan ilişkilerinin ge­ lişmesine ve derinleşmesine yol açmıştır. m

Gllrcistan Uluslararası Petrol Şirketin Başkanı Gia Chanturia"nm açıklaması ile ilgili bkı; www.kavkas.org/news/2000/0S/I S/oewsl.hbn;RFEIRL Newslioe, 24 Mart 2001. "' TRACECA ile ilgili daha geniş bilgi için bkz; GRat Silk Rouie, www.tracccaorg "' Azerbaycan Oıııe Rlporn, T1KA Yayınlan Ankara 2000, s.61.


XX. YOZV!LDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

211

Ermenilerin komşu ülkeler ve özellikle Azerbaycan için arazi iddialan onlann bölgede uygulanan birçok uluslararası ekonomik istikrar projelerin­ den uzak kalmalanna neden olmaktadır. Kafkasya ülkelerinin sorunlannın esası idari yapılanmadan kaynak­ lanmıştır. Her Cumhuriyet veya özerk birimde, birbirinden farklı gruplar yaşamakta ve bu gruplar arasında zaman zaman yaşanan iç çatışmalar bazen Dölgesel çatışmalara dönüşmüştür. Güney Kafkasya Cumhuriyetleri için ge­ leceğe yönelik istikrarlı politikanın yürütülebilmesi için Batılı kurumlarla olan ilişkilerin daha da sağlamlaştınlması gerekmektedir. Bu yönde Türkiye Cumhuriyeti en yakın partner ülkedir. Nitekim, Türkiye SSCB'nin çöküşü sonrası söz konusu devletlerin bağımsızlığını tanıyan ilk devlet olmuştur. Bağımsızlığın ilk yıllardan itibaren Türkiye diplomatik atak başlatmış ve Güney Kafkasya Cumhuriyetleri'nin sorunlannın çözümünde kendi olanak­ lannı seferber etmiştir. Türkiye hem Azerbaycan'ın hem Gürcistan'ın toprak bütünlüğilnil desteklemiştir. Tilrkiye ilzerinden Batı 'yla bağlantının sağlan­

ması biltilnleşmiş demokratik hukuk devletinin oluşumunu ve dilnya devlet­ leri sırasında daima yer alma imkanını sağlayacaktır.

3.2. SSCB DÖNEMiNDE AZERBAYCAN VE ERMENİSTAN'IN EKONOMİK İLİŞKİLERİ

Azerbaycan - Ennenistan ilişkilerin ekonomik yönden gelişimi XIX. yüzyılın sonu

XX. yüzyılın başlanndan görilnrneye başlamıştır. XIX. yüzyıl

sonlannda Bakü'de petrol üretiminin artınlması bölgede yeni ekonomik po­ tansiyel meydana getinniştir. Böylece Bakil şehri Carlık Rusyası'nın önemli bir sanayi merkezine çevrilmiştir. Burada Ruslar, Ermeniler ve Azerbaycan­ lılar çalışıyor ve büyük bir Kafkasya topluluğu meydana getiriyorlardı. Ayn­ ca

bunlar arasında Milslüman gruplar da vardı. Bunlar lran'dan, Dağıs­

tan'dan göç eden kişilerdi. Önemli mevkilere yerleştirilen Ruslar, Ermeni ve Gilrcüleri himaye ediyorlardı. 1 872 yılında Bakü petrol üretiminde çalışanların %88'inin Azerbay­ can

Tllrkleri olmasına rağmen petrol ilretiıninin sadece yansına Türkler sa­

hiptiler. Petrol imtiyazlarının ihaleye verilmesiyle Azerbaycanlı burjuvazinin


212

Mahir GARİBOV

durumu Ermeniler ve Ruslarla mukayesede gerilemeğe başlamışbr. Genelde Azerbaycanlı burjuvazi Bakü ve civarında toplanmışbr. Onlar arasında en ünlüleri Z. Tağıyev, M. Nağıyev, Ş. Esedullayev ve Y. Karabeyov idi. Ruslar ve Ermenilere Bakü' de gereğinden fazla haklar verilmiş, 1872 yılında Bakü'de bulunan 167 petrol şirketinin sadece 49'u Azerbaycan Türk­ leri'nden teşkil edilmiştir. Yabancılar, 1 1 8 büyük ve orta petrol şirketini kendi kontrollerinde tutuyorlardı. Ermeniler Bakü 'de giderek artan bir oranla şirket sahibi olmaya baş­ lamışlardı. Zamanla zenginleşen Ermeniler, Türkere karşı tavır değiştirince bu durum iki millet arasındaki çatışmaların başlamasına neden olmuşıw-55'. Sovyet Hükı1meti Ermenistan'da kurulduğu sırada ise Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ekonomik ilişkiler yeni oluşmaktaydı. Azerbaycan Halk Komiserleri Konseyi Başkanı N. Nerimanov Sovyet Azerbaycanı'ndaki petrol ve diğer üıünlerden kullanımı için Bakü kapılarını Sovyet Ermenista­ nı 'na açacağını bildirmiştir. Komünistler Azerbaycan servetlerinin Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan'ının malı olduğu fikrindeydiler. N. Nerimanov 2 Aralık 1 920' de Halk Komiserleri Sovyeti toplantısında bunu "Çok yakında Azerbaycan 'ın kara kanı Ermenistan 'ın bedeninde akacakıır"551 şeklinde ifade etmiştir. N. Nerimanov aynı zamanda Ermenistan'a 200 teknik eleman gön­ dermiş, 1 92 1 yılında ise Ermenistan'a 1 .6 milyon ton petrol yardımı yapıl­ mıştır. Sovyetler Birliği döneminde Ermenistan'da kullanılan elektrik enerji­ sinin tamamı Azerbaycan'daki Mingeçevir santrallerinden karşılanrnıştır58• Yeni kurulan Ermenistan Sovyet Hüki1meti'nin 200 milyon manat (kredi istemesi üzerine) N. Nerimanov aynı gün "Ermenistan Sovyet Cum­ huriyeti'ne devlet bütçesinden 200 milyon mana! kredi verilmesi" kararını almıştır5ı9.

'16 Manaf SÜLEYMANOV, İflttlklerim, Okudıık.lanm, Gtrd&lılerim, Bak11, 1989, s.230. "' ADA, f. 420, s. I, i� S, v. 18 . "' Ayna HACIYEVA, Lg.e., s.92. '" ADA, f. 410, s. I , iş 236, v. 30.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN ' DAOL!K KARABAO SORUNU

213

Aynca Ermenistan Sovyet HWcftmeti'nin Azerbaycan'daki temsilcile­ rinin raporunda sadece 1921 Temmuz'una kadar Ermenistan'a 13801 pud petrol maddesi gönderildiği yer almaktadır560. Azerbaycan'ın Ermenistan'a her türlü yardımı Ermeni yazarları tara­ fından da belirtilmiştir. S. Bartanyan, XI.

Kızıl Ordu'nun BakO . Ka­

rargihı'ndan alınan, 1 6 Aralık 1920 tarihli telgrafa göre Ermenistan'a 35 vagon buğday ve mazot gönderildiğini göstermiştir61• Ermeni tarihçisi A. Akopyan 10 Nisan - 1 0 Kasım 1 92 1 tarihleri ara­ sında Azerbaycan'dan Ermenistan'a karşılıksız olarak 36.000 pud petrol maddeleri gönderildiğini belirtmiştiı-562. Sovyet döneminde Azerbaycan petrol sanayi Kafkasya ülkelerinin tü­ münü, Sovyeı Rusya'nın ise %50 yakıt sorununu karşılıksız olarak temin etmiş, Azerbaycan elektrik santralleri 1 989 yılına kadar Ermenistan elektrik enerjisinin %73 'nü karşılamıştır. 1 930 yılından başlayarak Azerbaycan'da kolektif arazi mülkiyeti (kolhoz) sistemi oluşturulmuş ve 1972 yılında artık Azerbaycan'da 429 umumi icra mülkiyeti (sovhoz) ve 948 kolektif arazi mülkiyeti (kolhoz) bu­ lunmaktaydı. Bu kolhozlardan 7'si balıkçılıkla, diğerleri ise tarım işleri ile uğraşmaktaydılar. 1 97 1 yılında Azerbaycan' dan Rusya'ya taşınan sanayi ürünlerinin miktan 50,3 milyon tondu. Azerbaycan'dan diğer Sovyet Cumhuriyetlerine gönderilen sanayi ürünlerinin miktan 24, l milyon ton olduğu halde, Azer­ baycan'a gelen ilıilnlerin miktan toplam 1 7,65 milyon ton hacrnindeydi. 1 97 1 'de Azerbaycan'dan Ermenistan'a 3.7 milyon ton hafif sanayi ürünü gönderilmiştir56ı. 1988 yılından başlayan Ermenistan

·-

Azerbaycan

çatışması, ekonomik ilişkilerin tamamen durmasına neden olmcştur.

"°

ADA, f. 28, s. I , iş 9 1 , v. 99.

561 Suren VARTANYAN, Pobeda Sovellkoy Vlasti v AnneaU (Ermealsıan'da SovyellerlD

G•Ublyell), lrevan 1959, s.394'deıı naklı:ıı ADA, f, 414 14, iş 23, v. L • "' Arıum AKOPYAN, Oçerkl Po lstorU Sovebkoy Armenü (Sovyel Ermealsı.nı'nın

T•rlhbıe D•lr Belgeler), !revan 1955, s. 172. ,., Sovealıly Soyuz, Olışly Obwr, (Sovyeder Blrllll Ollıe Raporn), Moskova 1972, s.756.


Mahir GAR!BOV

214

XX. yüzyılın sonlarında tekrar bağımsızlığını kazanan Azerbaycan ve Ennenistan Dağlık Karabağ savaşı nedeniyle askeriyeye daha çok bütçe ayınnış ve bu da her iki illkede ekonomik kalkınmayı belirli bir miktar en­ gellemiştir. Dağlık Karabağ savaşı sonrasında Azerbaycan'ın 7.000 civann­ da sanayi ve tanın işletmesi işgal altında kalmışhr. Azerbaycan'ın o dönem için ekonomisine baktığımızda bu, toplam tahıl üretiminin % 24 'il, patates üretiminin % 46'sı, alkollü içecek üretiminin % 4 1 'i, el üretiminin % 20'si ve sili üretiminin de % 35'i anlamına gelmektedir. Azerbaycan ve Gürcistan, Rusya 'yı bağımsızlık ve toprak bütünlükle­ rine yönelik tehdit olarak algılayıp, güvenlikleri için Batı 'yla bütünleşmeye çalışırken Ennenistan Rusya 'nın nüfuzunu bölgede artınna gayreti içinde­ dir64. Sovyetler Birliği'nin çöküşü sonrası Azerbaycan, Rusya silahlı birlik­ lerini ülkesinden çıkarmayı başarmış, ilk eski SSCB cumhuriyetidir. Gürcis­ tan da ülkesinde bulunan Rus üslerinin kapatılmasını istemektedir. Ennenis­ tan Güney Kafkasya'da Rus askeri cephanesine dönllşmllşlür. Buna karşılık Gürcistan ve Azerbaycan'ın hem NATO ile hem de NATO üyesi Türkiye ile geliştirdiği askeri ilişkilere tepki göstennektedir. Gürcistan' da bulunan Rus askeri üslerin kapatılması bilinde Rusya'nın Gilriey Kafkasya'daki askeri varlığı Ennenistan 'la sınırlanmış olacaktır.

Tablo 13 Ulke

Nüfus

Yüzölçiimü GSYlH

Savunma

Sıvunmı Sa...unmı

Hırcamalm Bütçesi

(milyon) Bin km2

Bütçesi

1999)

$ 1 999)

(milyon $ (milyon S 2000) 1 999)

4,6

202

1 20

1 19

(milyar$ (milyon

Azerbaycan 8

86,6

Ermenlstan 3,28

29,8

1 ,9

158

74

96

Gürcistan

69,7

2,5

il1

24,4

22,l

S,4

Kaynak: Charles Fairbaks ve d, Strateglc Assesment of Central Eu· rasia, Atlantic Council of The United States ve Asia-Caıiccasus Institute 164 Kamil AÔACAN, "Lg.m.", s.327.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN• DAÔLIK KAR.ABAÔ SORUNU

21S

(SAIS), Washington, Ocak 2001 , s.26'da yer alan savunma harcamalan te­ mel alınarak: yazar tarafından düzenlenmiştir. Azerbaycan ve Gürcistan'ın Rusya'yı bölgeden çıkarma istekleri ile çahşmaktadır. Bu da daha etkili olabilecek Kafkasya lttifakı'nı şimdilik or­ tadan kaldırmıştır. Ama, Rusya'yı bağımsızlığa ve toprak bütünlüğüne karşı tehdit olarak algılayan Azerbaycan ve Gürcistan' ın yakın müttefik olmasına yol açmıştır. Türkiye'nin bölgede varlığı, Rusya'nın Azerbaycan ve Gürcistan Dev­ leti'ne karşı baskılannı sınırlamaktadır. Gürcistan'ın Türkiye'yi bölgede gü­ venlik açısından önemli partner olarak görmesi, Azerbaycan - Gürcistan ilişkilerini olumlu yönde etkilemiştir. Türkiye her iki devletin uluslararası siyasi konjöktılre entegre olması için destek sağlamaktadır. Azerbaycan ve Ermenistan aynı coğrafyayı paylaştığından, komşuluk ilişkileri sebebiyle geleceğe yönelik istikrarlı ekonomik ilişkiler düzenlene­ bilir. Fakat Dağlık Karabağ sorununun git-gide tırmanması ekonomik ilişki­

ler konusunu geri safhaya itmektedir. Kafkasya'nın yeni bir Orta Doğu kav­ gasına dönüşmemesi için zaman kaybetmeden banş yoluyla anlaşma sağ­ lanması ve ekonomik ilişkileri geliştirme fırsatlannı iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.

3.3. SSCB'NİN SOSYAL VE KÜLTÜREL POLİTiKALARI Sosyalist bir toplum, üretim mallan ve bizzat üretim üzerine merkezi bir makamın, otoritenin kontrolü bulunduğu bir modeli veya toplumun eko­ nomi işlerinin özel kesime değil, kamuya ait olmasını öngömıüştür. Genel­ likle Sosyalizm toplumda eşitsizlik ve çaresizliği tamamen ortadan kaldır­ mayı, aklın ve adaletin yerleştirilmesini savunan bir doktrindir. Bu doktrinde Sosyal ist toplum, ''üretim araç ve vasıtalannın mülkiyetini toplumsal mülki­ yete dayandıran (bu mülkiyet devlet veya kooperatif olabilir) bir toplum dü­ zeni olup, bu düzende, insanın insan tarafından sömilıillmesini ortadan kaldı­ ran,

üretimin ve üretim teknolojisinin bir plan gereği sürekli geliştirilerek


Mahir GAR.IBOV

216

maksimuma çıkarılmasını hedef alan, toplumun bayat standartlarını artırarak bölüşümü emeğin verimi ilkesine dayandıran bir toplum yapısıdı�5• Genellikle sosyalistler aynı felsefi noktadan hareket etmekle beraber birbirleriyle görüş aynlıkları içine girmişlerdir. Bununla beraber şu temel konularda aralarında görüş birliği vard�.

• Sosyalizm tamamen kapitalist düzenin karşısındadır. • Toplumdaki bireylerin ihtiyaçlarının en iyi şekilde karşılanması , ancak kolektifmülkiyet esasına dayanan bir düzende mümkündür, • Özellikle toprakla ve üretim mallarında özel mülkiyet olamaz, • Ekonomik düzeni sağlayan bireylerin değil. toplumun çıkarları o/­ malıdır, • Toplumun olanaklarını geliştinnek için herkes kendi ölçüsünde ça­ lışmalı ve toplumun gelirinden eşit bir pay almalıdır, • Toplumda sınıf/arkları olmamalıdır. Genel bir şekilde sosyalist doktrin, üretim araçlarının mülkiyetini top­ luma geçirecek bireylerin toplumun üretim olanaklarından eşit derecede ya­ rarlanmasını, üretimin topluma hizmet amacı ile planlanmasını ve sınıfsız bir düzende kişisel özgürlüğün gerçekleştirilmesini öngören bir düşünce akımı olarak tanımlanabilir. K. Marks'ın "Halklar Hapishanesi" adlandırdığı Çarlık Rusya'da ol­ duğu gibi 1 9 1 7 yılında Bolşevik İhtilali ile kurulan Sovyet Rusya'da da, içinde barındırdığı uluslara hak ve özgürlükler verilmemiştir. Bu devrimin ardından milliyet ve inançlar üzerindeki baskı artmış, milli duygular bastı­ rılmış ve milliyet sorunu devam ebnişti�7• Rusya ıarihinin son 200 yıllık dönemine damgasını vuran, pek çok iç karışıklıklara ve bağımsızlık hareketlerine sebep olan m.iOi mücadelelerin doğurduğu sonuçlar, sürekli bir bunalım ve potansiyel tehlike unsuru olarak

etkisini hissettirmekteydi. Bunun devamında, Sovyetler Birliği döneminde

'6' Hasan ISLATINCE, a.g.e., s.9 1 . "" Onur KUMBARACIBAŞI, a.g.e., s.84.

"' Zbigniew BREZINSK.1, BByOk ÇiikDf, Ankara. 1992, s.125.


XX.

YÜZVILDA ERMEN!STAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARADA(; SORUNU

217

sayısız uluslar 7 0 y ı l süresince kontrol altında tutulmuş hak v e özgürlükleri biç duyunılmanuştır. Birliğin dağılması döneminde Ruslaştırma politikasına karşı tutumlar Rus olmayan milletlerde daha belirgin şekilde kendisini gös­ ıenniştir568. Çarlık Rusya'nın XIX. yüzyılda ortaya koyduğu Müslüman Türkleri Hristiyanlaştınna ve Ruslaştırma politikası 1 9 1 7'den sonra da devam etmiş­ tir. Türkler için Rus okulları açılmış, bunun yanında her Türk boyunun kul­ landığı lehçenin, ayn bir dil gibi tanımlanması ve öğretilmesi programı uy­ gulanmıştır. Fakat, Ruslar tarafından uygulanan bu baskı ve asimilasyona karşı, Türk kimliğini korumaya çalışan aydınlar ortak yazı dili için faaliyete başlamış, Mayıs 1 922'de Bakü'de Yeni Türk Alfabe Koıniıesi'ni kurarak, Latin Alfabesi'ne geçişi başlatmış ve 1 926'da Bakü'de yapılan "Uluslararası Türkoloji Kongresi"nde ortak yazı dili için Azerbaycan'da kullanılan Latin Alfabesi 'nin diğer Türklere de kullanılması kararı alınmıştır. Bu SSCB'de yaşayan Türk Cumhuriyet ve topluluklannı bir araya getirme yolunda önemli bir adım olmuştur. Bu tarihten sonra Rusların artan baskıları ile Türkler ara­ sında değişik alfabe hazırlıklan başlayıp, birbirinden farklı alfabelerin ortaya çıkma tehlikesi belirince aynı yılda ( 1 926) Bakü'de "Yeni Türk Alfabesi Merkezi Komitesi" adıyla bütün SSCB'de yaşayan Türkler için ortak alfabe kabul edilmiştir. Çok geçmeden bu alfabeyle ilgili Moskova ve Rusya'nın diğer şehirlerinde tepkiler görülmüştür. Yeni alfabe kampanyası Orta As­ ya'daki Türkler arasında Ôzbekistan'da yavaş ilerlemesine rağmen Azerbay­ can, Türkmenistan, Kırgızistan ve Kazakistan'da kısa sürede yayılmış, yazı kursları teşkil edilmiştir569. 25-29 Ocak 1 928'de Bakü'de toplanan Yeni Türk Alfabesi Merkezi Komitesi konferansında alınan kararlar doğrultusunda., Moskova Milliyetler Konseyi, SSCB'deki bütün Türklerin Latin alfabesine geçmeleriri destekli­ yor ve açılacak kurslar için para ayırtıyordu. Böylece Ruslar, SSCB'deki Türklerin alfabesini değiştirmekle Türkiye ile bağlantının kopacağını umu­ yorlardı. Ancak 3 Kasım 1 928'de Türkiye Cumhuriyeti de Latin Alfabesi'ne geçince, Latin Alfabesi Türklerin ortak alfabesi oluyordu. Bir anlamda Rus­ lann hayali suya düşmüş bunun üzerine Moskova bu çalışmaları �urdurmuş,

"' Abdullah SAYDAM, "a.g.m.", s.1 14. . "' Fibot TÜRKMEN, "Tllılr. Ortak Yazı Dili Problemi", Avruya Eıtıdlerl, S 1, ilkbahar,

Ankara 1994, s.83.


Mahir GARIBOV

218

TilrlC kül!Or birliğini

bozmak için yeni yollar aramıştır. On yıl sonra alfabe

konusunu yeniden gWıdeme getiren Rusya, SSCB'deki Tllrk Cumhuriyetle­ ri 'nin yeni Slavyan alfabe grubundan olan Kril alfabesi esasında düzenlenil­ mesini ve kullanılmasını kararlaştırmıştır. Çarlık Rusya ve Sovyetler Birliği döneminde rejim farklılıklan na rağmen iki idarenin de temel unsuru aynı idi:

"göç ve iskdn ". Ruslann uygu­

ladıklan göç ve iskan çalışmalan umumiyetle Türk dünyasını yakından ilgi­ lendiren, Türkler aleyhinde gelişen politikalardı. Temeli baskıya, zulme ve sömürgeye dayanan bu politikalan normal hayat seviyesi ve faaliyetleriyle bir tutmak mOmkiln değildir. Rusya'nın izlediği iskan siyaseti öncelikle top­ lumsal kompleksin ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Kafkasya'da Ruslaştırma politikasına uygun olarak yapılan tehcirler "Milridizm Harekatı"nın bertaraf edilmesinden sonra yoğunluk kazarunıştır. Kafkasya'daki Rus memurlar Türk nüfusun göçürülmesi gerektiği yolundaki görüşleriyle hükilmeti desteklemekteydiler. Çarlık Rusya döneminde sOrgtl­ ne maruz kalan Kırım ve Kafkasya Türkleri (Ahıska Tllrkleri) Sovyetler dö­ neminde de bu tehcirlere maruz kalmıştır. Stalin 1 944 yılında gerçekleştirdi­ ği bu tehcirler sırasında Azerbaycan Türklerini de görmek istemiş, ancak

il.

Dünya Savaşı sırasında Azerbaycan'ın Rusya'ya maddi ve manevi yönden daha çok fayda verdiğini görünce bu düşüncesinden vazgeçmiştir. Genel olarak çeşitli bölgelerde kozmopolit nüfus yapısı oluşturmak, sonra bunlann arasında ihtilaflar çıkanp hakemlik rolü üstlenmek suretiyle Moskova'nın siyasi, askeri ve iktisadi üstOnlilğilnil tesis etmek, tarihi Rus politikasının önemli bir parçasını teşkil etmektedir. Bir bakıma Rusya'nın çevre bölgelerinde ihtilaflar ortaya çıktığı hallerde, Moskova hakem olarak ortaya çıkmış ve sorunu kendi politikasına uygun şekilde çözilme götOmıüş­ tOr. SSCB oluşumu döneminde ortaya çıkan ve daha sonralar birliği da­ ğılmaya götüren nedenlerden olan "Milliyetler Meselesi" Sovyet yöneticile­ rinin farklı görüşlerini ortaya çıkarmış ve bu sorunun zamanla çözO.m.lenebi­ leceğini zannetınişlerdi. Lenin, Sovyetler Birliği'ni yan muhtar cumhuriyet­ lerden oluşacak geniş bir federasyon olarak görmOştOr. Stalin, görilniişte farklı milli killtOrlerin varlığını kabul edip, gelişmesini istemiş, fakat uygu­ lamada tek Rus kOltOrüniln gelişmesine olanak sağlanmıştır. Kruçev, komO-


XX. YÜZVILDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

219

nist ideale ulaşmayı esas alarak milletlerin gelecekte birbirleri ile kaynaşma­ sı önerisinde bulunmuştur. Brejnev, milletlerin ayn ırki ve politik topluluklar olarak gelişmeleri yerine birbirleri ile kaynaşmalannı istemiştir170•

Sovyetler Birliği yöneticileri, Brejnev döneminde sistemlerinin yeter­ sizliğini gömıeğe başladılar. Fakat gerçeği halktan sakladılar. Yayınlanan istatistikler Sovyetler Birliği'nin her alanda geliştiğini iddia ediyor, ama si­ yasi sistem istatistik rakaınlannın yalanlanmasına imkan vermiyordu. Andropov, tek dil, ideoloji ve ekonomik bağlar ile milletlerin kaynaş­ ması politikasını savunmuştur. Gorbaçov, Andropov'un düşüncelerini eko­ nomik bağlana daha da artın iması ile geliştirmek istemiştir"' . SSCB'de yerel yönetimler köy, ilçe ve illerde yerel Sovyetler tara­ fından yürütülmüştür. Bu yerel Sovyetler, Komünist Parti iktidan olan üst Sovyetin aldığı kararlan

uygulamak, aynı zamanda bulunduğu bölgenin

ekonomik, kültürel yönden kalkınmasını sağlamakta görevliydiler. Kendi meclisleri olan yerel Sovyetlerin, bu meclisleri illerde "Halle Deputatlan Sovyeti" ilçelerde "İlçe Sovyetleri" köylerde ise "Köy Sovyetleri" adını al­ mışlardır. Esas iktidar ise bu meclislere paralel olarak kurulmuş olan Komü­ nist Parti 'nin yerel teşkilatlannın elindeydi. Yani her türlü yerel hizmetler bölge sovyetleri tarafından belirtildikten sorıra meclisler bu işlemleri otoma­ tik

kanıra bağlıyorlardı. Bu yerel politika SSCB'nin her tarafında uygulan­

maktaydı 572• Sovyetler Birliği'ni oluşturan cumhuriyet Bakanlıkları

aşağıdaki ka­

tegorilere ayrılıyordum. Köy ekonomisi, İçişleri, Adalet, Eğitim,

>lll

A. Suat BiLGE, uLg.m.", s.64. '" Martba B. OLCOIT, Tbe Soviet Multiııatlonal Stııte (Çokıılu.slu Sovyet Devleb), New­ m

York, 1990, s.1 1.

Anlan KARABAÔLI, �g.m.", s.9. "' Mehmet SARAY, Azerbaycan Tlrlderi .. . L&-e., s.49.


Mahir GARlBOV

220

Sosyal güvenlik, Sağlık, Yerli ekonomi (yol, nakliyat, endüstri, konu ve diğer hizmetler) Bunlardan sadece eğitim, sosyal güvenlik ve yerli ekonomi birlik cumhuriyetlerinde kalmış, 1 966'da eğitim faaliyetleri Moskova tarafından yürütülmeye başlasa da 1977 'de birlik cumhuriyetleri eski bakanlıkların ço­ ğunu yeniden devralmışlardır. Bu karmaşık yapı içerisinde Az.erbaycan eko­ nomisi de Moskova'ya bağlı Azerbaycan Ekonomi Bakanlığı tarafından ida­ re olunmuştur. Sovyet döneminde resmi propaganda, halklar arası ilişkilerin sağlam­ laştınldığı konusundaki tezler bu yolda büyük aşamaların katedildiğini orta­ ya koymaktaydı. Fakat, bunun altında farklı bir gerçek vardı. Rusların Türk­ lere ve diğer ballclara karşı Ruslaştırma politikası uygulaıunaktaydı. Devlet törenleri sınısındaki "Yaşasın Sosyalizm Enternasyonalizmi", "Yıkılmaz Hallclar Dostluğu" sloganları, gerçekte milletler arasındaki farklılıklan çö­ zememekte, sadece onlan derinliklere ihnekteydi. Bu nedenle "Perestroy­ ka"nın başlamasıyla, totaliter rejimin etkisi azalmış, ağır zincirler kınlınca hallclar hilrri yetine kavuşmuştur. Hürriyet oksijeninin püskürtülmesi ile çö­ zümlenmemiş bütün milli duygular alev almıştır. SSCB'nin dağılma sürecinde bağımsızlık mücadelesi veren her ulusun ilk başta ileri sürdüğü şartlar aşağıdakilerden ibaretti. a)

Toplumsal banş ve güvenliğin de dahil olduğu, kişisel bak ve

özgürlüklerin korunduğu bir cumhuriyetin tesis edilmesi, b)

Çeşitli mülkiyet şekillerinin mevcut olduğu gelişmiş pazar eko-

nomisi, c)

Herkese eşit baklann verilmesi ve bu baklan kullanma imkanı

veren güçlü bir sosyal devletin mevcudiyeti. Sovyetler Birliği dağılma sürecinde zengin kaynaklara rağmen 01.ke ekonomisi de iyi durumda değildi. Bunun sebebi merkezi bir yönetim men· genesi içinde ve aşın bir silahlanma yilkUnOn altında olmasından

kaynak·

lanmaktaydı. Kökten değişiklikler gerekiyordu. Ortak bir ideoloji ve ilkesel


XX.

YOZVILDA ERMEN!STAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

221

birliğin yokluğu dağınıklığı artırmış, demokratik reformlara gidilmekle tota­ liter sistem tasfiye edilmiş, çok çeşitli bir ekonomiye adım atılmıştır. Soğuk savaşın bitmesiyle silahlanma yanşı durduruldu. Tüm halklar geleceklerini seçme yolunda gerçek bir hürriyete kavuştu. Sovyetler Birli­ ği'oin çöküşü ile Orta Asya ve Kafkaslar'da yeni Türle devletlerinin ortaya çıkışı Türkiye'nin dış politikasında köklü bir kaymaya neden olmuş ve bu ol.kelere taktik olarak siyasal-ekonomik nüfuz etme yöntemleri arayışını ha­ rekete geçirmiştir.

3.3.1. SSCB'nln Kolonizasyon Politikası Azerbaycan'da kolonizasyon politikası 27 Nisan 1 920' de vuku bulan Sovyet istilası ile daha da hız kazanmıştır. XI. Kızıl Ordu'nun işgaline karşı hükıimet güçleri ile balkın silahlı mukavemeti henüz devam ettiği ve Azer­ baycan'ın bir savaş meydanına dönüştüğü bir dönemde, Kür ile Aras ımıak­

lan arasındaki verimli Muğan ve Mil topraklanna Rusya'dan muhacirlerin yerleştirilmesi planlanmıştır. Azerbaycan'a yönelik bu kolonizasyon politi­ kasını yürıltmeğe mUkellef "Mugmilsıroy" (Muğan ve Mil topraklannın imar kurumu) oluşturulmuştur. Bu kurumun kararlanyla Azerbaycan'a 500.000 Rus muhacir getirilmiştir74• Bu kolonizasyon, XIX. yüzyılın ikinci yansın­ dan itibaren Çarlık Rusya tarafından başlatılmış ve Sovyet Rusya tarafından devam ettirilmiştir. Çarlık Rusya 1 9 1 4 yılına kadar Azerbaycan'a yalnız

200.000 muhacir yerleştirmiş ve ihtilal başladıktan sonra bu muhacirlerin Mugan'da ve Hazar Denizi çevresinde yerleşen kısmı, Azerbaycan istiklaline karşı Bolşeviklerle işbirliği yapmışlardır. Bunlar, yaptıklan eylemlerle Azer­ baycan Hilldlıne ti'ni epeyce uğraştımuşlardır. 1 9 1 9 yılı Ağustos ayına kadar Mugan ve Lenkeran bölgesindeki kızıl çeteler, bu mahalli kolonistlerden oluşturulmuştur. Kalonistler'den Ukraynalı olanlar, Azerbaycan Parlamento­ su'nda mebus bulundurmak suretiyle Azerbaycan istiklalini tanımış olduklan halde, Bakü petrol sanayide çalışan Rus işçiler muhalefete devam etmiş ve Bolşeviklerin tahriki ile isyanlar çıkarmışlardır. Azerbaycan Hükılmeti 1 9 1 9 Ağustosu'nda Mugan'daki kızıl çeteleri temizlemek için bölgeye askeri bir­ likler göndermiştir. Mugan Kolonistleri Hazar Denizi 'nden Astarhan aracılı­ ğıyla Sovyet Rusya'dan yardım alarak bütün Kafkasya'yı buradan isİilaya başlamak istemişlerdir.

'" Ali ALİYEV, Kıınh Glalerlmlz, Baldl, 1994, s.14.


Mahir GARlBOV

222

Azerbaycan Hükıimeti'nin yoğun çahşmalan sonucunda bu kolonistle­ rin sayısı azalmış, bunlann da mühim bir kısmı yerli halka kanşınıştır. BakO petrol ocaklanndaki 44.000 işçi arasında Ruslann miktarı 9.000'den fazla

idi. işçilerin çoğunluğunu Azerbaycanlılar oluşturmuştur. Aynı zamanda sanayide Dağıstanlı ve idil - Ural Türkleri ve Ermeniler de çalışınışiardırı. . Sovyeı Sosyalist rejimi, proletaJ}'a diktatörlüğünü yaparken halklara kendi mukadderatını bizzat kendilerinin tayin eblıe baklannı sözde tanımış­ tır. Birer müstakil devlet sayılan cumhuriyetlerin toprak bütOnlOk.lerinin ta­ nınması gerekirken, Moskova'nın, Çarlığı gölgede bırakacak bir kolonizas­ yoo politikasına girişmesi, büyük itirazlara sebep olmuştur. Azerbaycan Komünist Partisi'odeki yerli komünistler buna karşı çıkmıştır. Azerbaycan Komünistleri, bunu bir sayasi mesele olarak değerlendinnişlerdi. Böyle kit­ lece muhacerete ihtiyaç olmadığını ileri sürerek, "Çarlık muhaceret siyaseti­ ni merkezdeki vilayetlerin nüfas taşkınlığı nedeniyle yapıldığmı bildirm�tir. Halbuki Umumi Harp ve ihtilal yıllarında Rusya 'nın merkez vilayetlerindeki nüfus azalmış olduğundan muhaceret ve iskan siyaseti her ht!ilde bugün için bahis konusu olamaz. "1 16 Azerbaycan Komünistlerinin bu tutumu merkez tarafından unutulmamış ve ilk fırsatta 1 937 Baskısı döneminde Azerbay­ can 'da Sovyet Sosyalist Devletin kuruculan olan Komünistlerin tamamı sür­ güne gönderilmiştir. Azerbaycan'da Sovyet Kolonizasyon siyasetinin uygulamasına baş­ landığı zaman, "Şarkın kapısında örnek Sovyet Cumhuriyeti"' olarak adlandı­ nlan Azerbaycan, hukuken ve resmen müstakil bir devlet statilsünde olmuş­ tur. Sovyet Rusya'da Rus olmayan milletlerin merkezle bağlantısını "Halk Komiserleri Konseyi" sağlamaktaydı. Stalin'in kwmuş olduğu bu kurum kolooizasyon işlerini idare eden bir kurumdu. Kurumun yayın organı olan,

"Jizn Natsionalnostey" (Milletlerin Hayatı) Dergisinde A. Skaçko "Vilayet­ lerin iskanı Meselesi " başlıklı makalesinde şöyle yazmıştır. "Sovyeı HükUmeti 'nin kolonizasyon meselesindeki tutumu Komünist ideolojisinin arazi üzerinde mülkiyet prensibinden istihraç edilmelidir. Bu prensibe göre muhtar vilayet veya federasyona dahil olan müstakil bir cumhuriyet öyle bir cumhuriyettir ki, kendi ihtiyacına göre toprağa maliktir. Bunun haricinde, m

Tevfik MUSTAFAZADE. Lg.e., s.273. "' ADA. f, 970, s. I, iş 233, v. 32.


xx. YÜZVILDA ERMENlSTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

223

muhtar vilayet ve yahut müstakil cumhuriyetlerin arazi üzerinde başka hiçbir hak ve hukuku yoktur. " 577 Azerlıaycan'ın ve diğer milletlerin arazileri kendi mülkiyetlerinden alınarak Moskova'nın himayesine verilmiştir. Azerbaycan Komünistleri'nin ileri sürdükleri bağımsızlık hakkı ve toprak bütünlüğü davası böylece redde­

"Sovyet idaresinde tarihi ve milli haklardan bahsedilemez. Böyle bir hak, Sovyet Devleti terkibinde katiyen kabul olunamaz." Yani, Azerbaycan ve Kafkas­ ya'nın diğer milletleri, Türkistan, İdil-Ural, Ukrayna, Beyaz Rusya, Baltık dilmiştir. A. Skaçko tarihi ve milli hakla ilgili olarak şöyle demiştir:

boyu ve Sovyetlere eklenecek diğer milletler tarih boyunca yaşadıkları ana topraklan üzerinde mülkiyet hakkından Sovyet Rusya lehine vazgeçmişlerdi. Hiçbir millet kendi vatanı üzerinde tarihi ve milli hak iddiasında bulunamaz­ dı. Sovyet Hükümeti, Komünist Parti'nin arazi üzerindeki mülkiyet prensi­ binden hareket ederek, bu topraklan müsadere ve iskan etmek hakkına malik olduğu gibi, bu milletleri istediği zaman istediği yere sevk edebilirdi. Kendi

tarihi topraklan üzerinde yaşayan milletler, Moskova'nın kolonizasyon ve yayılma siyasetine engel teşkil etmeğe başladıkları 7.aman Komünist Parti ilkeleri gereğince, yer değişimine maruz kalacaklardı. Aksi takdirde milletle­ rin tarihi ve milli toprak bütünlüğü ve bu toprak üzerindeki mülkiyet haklan kabul edilmiş olacaktı. Rus olmayan milletleri asimile etmek ve bu milletle­ rin tarihl ve milli yurtlannı Rusya'dan getirilecek muhacirlerle kaynaştır­ makla bu halkların tarih mirası ve milli değerleri gasp edilmiş olacaktı. Sovyetlerin Kolonizasyon politikası milletler üzerinde siyasi ve ikti­ sadi bir esaret yaratmıştır. 1 92 1 'de Rusya Komilnist Partisi'nin yı'nda Lenin'in teklifiyle köylerde

X. Kurulta­ "Yeni iktisadi Siyaset in uygulanmasına "

başlanmıştır. Bu kurultayda Stalin'in raporu üzerine, Sovyet hfilc.imiyeti al­

tındaki milletlerin siyasi ve iktisadi eşitliği ile ilgili kararlar da kabul edil­ miştir. Stalin sunduğu raporda: "Rusya Devleti 'nin komşu vilayetleri olan Kajkosya ve Türkistan 'ın sanayi proletaryasının olmaması nedeniyle bu mil­

letler için sanayi müesseseleri kurmak ve sanayi proletaryası oluşturulduk­ tan sonra hıikimiyeti onlara vermek lazımdır. Bu Sovyet/er Birliği için tehli­ ke teşkil etmekte olan siyasi rakipleri de ortadan kaldıracak ve hakiki bera171 A.

SKAÇKO, �Pen:sclcaiye Naselcaii Regionov" (Vilayetlerin l.skılm Meselesi), Jlzn

Nallloubıcıstey, (Mllletlertıı Bayab) Derp.1, Moskova, 1 923, No: 2, s.28.


Mahir GARIBOV

224

berlik kunılacaktır. "'18 Sanayi proletaryası mevcut olmayan bu memleket­ lerde hakimiyetin mülkiyetçi köylüler eline geçmesini önlemek için Mosko­ va, siyasi beraberlikten bahsetmek suretiyle hem yerli komünistleri hareket­ lendirmek ve hem de hakimiyetin merkez sanayi işçilerinin elinde kalmasını sağlamak amacını taşımıştır. 1 9 1 9 yılında Rusya Komünist Parti'nin VII. Kurultayı'nda daha önce Lenin ve Stalin tarafından imzalanmış olan "Millet­ lerin İstiklal Beyannamesi" prensiplerini ihlal eden kararname kabul edilmiş­

tir. Milletlerin istiklal hakkını tefsir ve tevil etmek suretiyle milletlerin kendi mukadderatını bizzat kendilerinin tayin etme kararnamesinde gösteriliyor ki:

"Bir milletin Sovyetler'den ayrılıp kendi istiklalini ilan etmesi dunımunda Komünist Parti Sovyet Sosyalist görüşünü müdafaa etmekte devam edecek­ tir. "579 1923 'de yapılan Xll. Kurultay'da Stalin bu meseleyi şöyle ifade edi­ yor. "Milletlerin kendi mukadderatını kendilerinin tayin etme hakkı vardır. işçi sınıfının hôkimiyet hakkına tôbi tutulması ise diğer bir meseledir. Eğer hakimiyet işçi sınıfının yetkileriyle tezat haline gelirse işçi sınıfının hakkı esas alınır. "'81J Lenin

"Milletlerin istiklal Beyannamest'ni imzalarken, Komünist Par­

ti içinde muhalefetle karşılanmıştır. Bu muhaliflere göre milletlere hürriyet ve istiklal hakkı tanınması Rusya'mn etkisini azaltacaktı. Lenin bu muhalif­ lere binaen milli istiklal hakkının tam bağımsızlıkla aynı şey olmadığını açıklamıştır. Yani, sanayi işçisine ve proletarya sınıfına malik olmayan Tür­ kistan ve Azerbaycan gibi ülkelerde proletarya diktatörlüğilııOn aslında Moskova'nm hakimiyeti demek olduğunu göstermiştir. Bununla da Milletle­ rin İstiklal Beyannamesi ile vaad edilen istiklaliyet adı altında milletlerin esareti devam etmiş oluyordu. Asıl gayenin büyük bir Rusya devleti vücuda getirmek olduğunu saklamayan Lenin şöyle demiştir: "Biz mümkün olduğu kadar büyiik bir devlet kurmak azmindeyiz. Rusya ya komşu olan milletleri, sıkı bir iııifak yapmak suretiyle Rus milletinin etrafında birleştirip kaynaş­ tırmak istiyoruz. ss ı Bu kaynaştınnayı gerçekleştirmek için Rus milletine ..

"' Rusya KomOıılst Parti Kurultaylan, 8akO, 1961, C U, s.93.

179

Ayna HACIYEVA, a.1-e., s.t03. losif STALIN, Marksizm 1 Nalsloaalnıy Vopros (Markıılmı ve Milli Sorunlar), Mos· kova, 1938, s.126-127. '" Vladiınir lliç LENiN, Mejdaoarodoaya Polltlka Novenego Vremeol v Dogovaıııs 1 "°

DeklançlyH (Güolmllzdekl AatlAfmalar ve Blldlrllerle Ulııabıraruı Polltlkıı),

Moskova, 1928, s.76.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

225

mensup komünistler diğer milletlere kendi istiklal haklannı kazanmalanna yardım edecek, Rus olmayan komünistler de kendi milletlerine, Ruslarla bir­ leşip kaynaşmak gerektiğini telkinine çalışacaklardı. "Bütün milletleri tek bir millet halinde birlqtirmek için komünizmden başka yol yoktur. "582 Mesele bu şekilde ortaya koyulduktan sonra Azerbaycan'daki proletarya diktatörlü­ ğünün ne gibi yol tutacağı kendiliğinden anlaşılmış olur.

1936'da kabul edilen Sovyet Anayasası'nda (madde 14) "Sovyetler Birliği dahilindeki Merkezi Federal Hükumeti, herhangi bir muhtar veya müstakil bir cumhuriyete, istendiği zaman ve arzu edilen sayıda Rus muhaci­ ri iskôn etme hakkına sahiptir "583 şeklinde ifade etmiştir. Bunun neticesinde yapılan 1 939 nüfus sayımına göre, bütlln Sovyetler Birliği nüfusu, l 926'ya nispetle, yüzde 1 5.9 kadar bir artış gösterdiği halde Rusya'nın iç vilayetle­ rinde nüfus % 1 8 nisbetinde azalmış, Azerbaycan ile Kazakistan'da ise %38.7, % 45.7 nisbetinde artmıştır. Bu artış içerisinde Rusya'dan göçürülen muhacirler mühim bir yer tutmuştur. Bilhassa BakU'de her zaman nüfusun çoğunluğunu teşkil eden Türkler, l 926'ya doğru hakim durumlarını kaybet­ meye başlamış ve buna mukabil olarak,

"Enternasyonal proletarya şehri''584

olarak adlandınlmıştır. 1921 'de Azerbaycan Komünist Parti Başkatibi S.M.Kirov, Azerbay­ can işçi Sendikalan Başkanı L. Mirzoyan ve Azerbaycan Petrol işletmeciliği Başkanı Serebrowski, Bakil'nün Türk şehri olmadığını "Enternasyonal pro­ letarya şehri" olduğunu belirtmiş ve Türklerin nüfusunun azaltılması gerek­ tiğini açık bir şekilde ifade etmiştir585• Sovyet kolonizasyon siyasetinin bu uygulaması yukanda A. Skaçko tarafından açıklanan ilkeler üzerinde "proletarya diktatörlüğü" kurulması gibi algılanmalıdır. Bu politikanın sonucu olarak Bakil petrol üretiminin %50'sini, petrol ticaretinin ise %75'i Rus sermayedarlara ait olmuştur. Müstemlekelerin hammadde deposu halinde muhafazası, yerel eko­ nominin inkişafına izin verilmemesi ve süngü gücüyle merkezle iktisadi bir bağın temini, Sovyetlerin ana siyasetini oluşturmuştur.

"' "1 "' "'

Sovyet istilası ile

Leıı.lıuldy Sbonlk (Lenln'ln GOndelltl), C XIX, Moskova, 1964, s.261-262. Koıutitnçiya SSSR (SSCB Anayasası), Moskova, 1936, s.23. Lealmldy Sbonılk ... LC.e., s.298. ASPİHDA, 1 - 328 - 7, v.4.


Mahir GARİBOV

226

beraber başlayan siyasi, sosyal, iktisadi ve askeri Ruslaştınna siyaseti sonu­ cunda Azerbaycan bir müstemleke biline getirilmiştir. Milli varlığı korkunç baskılara maruz kalan Azerbaycan'da uygulanan Sovyet kolonizasyoo siya­ seti Moskova ile Bakü arasmdaki "vahdetin" kızıl süngüye dayandığını açık bir şekilde ortaya koymuştur. 3.3.2.

SSCB'oin Sosyal ve KOltürel Alaodald Etlıfleşlmi

Ulusları yönetmekte Sovyetler Birliği'nin kullandığı en önemli araç­ lardan biri iktidar yapısı olmuştur. SSCB' de Hllk1lınet ne kadar belirgin bir güce sahip olmuşsa Komünist Parti de bir o kadar sosyal, kültOrel ve ekono­ mik alanda kontrol etme yetkisine sahip olmuştur. Bu kontrolde kullanılan yöntemler aşağıdaki şekilde gerçekleştirilmiştir. ilk olarak, halkın büyük bir kısmı Komünist Parti üyesi seçilmiştir. Sovyetler Birliği 'nde her on yetişkinden biri veya 284 milyonluk nüfusun

l/15'i (% 6.8) pani üyesi idi. Bu 9.5 milyon insan demekti. Komünist parti üyeleri Sovyet nüfusunuo üst düzey tabakasıoı oluşturmaktaydılar. Teoride üyelik SSCB'nin tüm vatandaşlarına açık olmasına rağmen uygulamada bir­ çok engeller vardı. Partiye üye olmak için en az beş yıl üyeliği olan üç kişi tarafmdan tavsiye edilmek gerekmekteydi. Daha

sonra

eğitim şartı öogörül­

mekteydi586. Askerlik döneminde, partinin topluma yönelik mesajı "en sadık, en yetenekli, yetkilerine göre ülkeye en iyi şekilde hizmet etmek" düşüncesi aşılanmaktaydı. Bu ilke, partinin Sovyet politik baskınlığıru yasallaştımııştır. Nüfusuo elit tabakası genellikle parti üyesi olarak seçilirdi. Komünist Parti üyelerinin eğitim düzeyi, onalama vatandaşın eğitim düzeyinden çok daha yüksekti. Komünist Parti üyelerinin %78'i lisans eğitimi görmüş, %32'si orta veya yüksekokul eğitimi almıştır. işçi kesimin sadece % 1 2.S'i parti üye­ si olmuştur. Aynca önemli görevlere getirilen iosaolar, özellikle ideoloji ala­ oıoda ve askeriyede yerleştirilenler sıkı teftiş kontrolünden geçirilmiştir. İdeoloji propagandası yapılabilecek yerlerde parti üyeliği öncelikli yer tut­ muştur. Örneğin her dön gazeteciden üçü ve her on öğretmenden sekizi parti üyesi olmuştur58'.

516

Yaşar GÜRBÜZ, Ka....,ı.,tmııah Siyuü Slltemler, lsıanbul, 1987, s.175. 117 idris BAL, "Orta Asya'da Sovyeı Kontrol YOntı:mlai", Avruya Etadlerl, S 2, Aıı1ıaıa, 1996, s.98.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

227

Komünist Parti 'nin esas Qyeleri daha iyi eğitim almış kentli nQfustan oluşmaktaydı. Parti, Qlkenin aydın kitlesini kendi içine alarak, varlığını ve komünist

rejimi

yaygınlaştırmıştır.

Pani,

öncelikle

yetişkin

nüfusun

% 1 0'unu kabul ederek, toplumun bu kesimini kendi kontrolü altında tutmuş, nüfusun geri kalanına üyeler aracılığıyla ulaşmıştır. İkinci olarak, üyelerin Sovyeı nüfusunun elit tabakası olması nedeniyle, nüfusun çoğunluğu kontrol edilip etki altında tutulmuştur. Pani tüm önemli ünitelere, sayılan 440.363'ü aşan temel parti örgütle­ ri aracılığıyla bir sosyal ağ kurmayı başarmıştır. Bütün devlet daireleri, fab­ rikalar, ordu birlikleri, okullar ve kültürel kurumlar gibi önemli yerlere tem­ silciler gönderilmiştir. Parti liderleri temel paıti örgüllerinin tüm etkinlikleri­ ni yönetmişlerdir. Pani liderleri, temel

paıti örgütilnün üyelerini toplamak,

eğitmek ve üyelere görevlerini bildirip, ıakip etmekle yükümlük tutulmuş­

ııras.

KomQnist Partinin Ulusal Kompozisyonu, 1986 Tablo 14 Uyruk

Sayı

YOzde

Ruslar

1 1 ,24 1 ,958

59,1

Ukrayınlar

3,041,736

16

Beyaz Ruslar

726, 108

3,8

Ozbekler

465,443

2,4

Kazaklar

387,837

2

337,904

1 ,8

GOrcOler

3 2 1 ,922

1 ,7

Ermenller

291,081

1 ,5

LltvanyaWar

147,068

0,8

Azerbaycan TOrkleri

sa

A. Suat Btt.GE, "Lg.m.", s.80.


Mahir GARİBOV

228

Moldovanlar

100,7 1 5

0,6

Tacikler

87,759

0,5

LatvlyaWar

78,193

0,4

Kırglzler

78,064

0,4

Türkmenler

76,786

0,4

Estonlar

6 1 ,277

0,3

Diğerleri

1 ,550,527

8,2

Toplam

1 9,004,j78

1 00

Kaynak: Hosking GEOFFREY, A Hlstory of tbe Sovıet Union 1 9 1 7-1991, London, 1 992, s.525; BREMER, Land and Taras, New-York, 1 986, s.34; Nations and Politiks in tbe Soviet Successor States, Cambrid­ ge, 1 993, ss.550-560; Statistikal lndlcadors Republics of tbe Former

USSR, Ankara 1 993, s. 1 5. Her ne kadar tüm uluslann eşit olduğu söylenmişse ve Sovyet ulusu­ nun oluşturulması istenmişse de, gerçekte Lenin' den sonra gelen Sovyet li­ derleri, Rus olmayan uluslan potansiyel tehdit olarak görmüş ve devleti sa­ dece Ruslar aracılığıyla yönetmişlerdir. Ruslar toplam Sovyet nüfuswıun yansını, 1 986 yılında ise Sovyetler Birliği Komünist Parti üyelerinin %59. I 'ni teşkil etmişlerdir. Bu oran 1 980 öncesinde örneğin 1 966'da %66'Iık orana yilkselmiştir89• 1 986 yılının verilerine göre Komünist Parti üyeliğinin %79'nu Slavlar (Ruslar, Beyaz Ruslar, Ukraynalılar) sadece %5. 7'lik kısmını ise Orta Asya Cumhuriyetleri temsil etmiştir . Slavlar Türk Cuınhuriyetleri'ni Sovyetlerde güvenilmez cumhuriyetler olarak algıladıklan gibi, Komünist Parti' de fazla temsil edilmelerine de olumlu bakmamışlardır. Sovyet yönetiminin esası Rus kültürü, Rus dili ve Rus ulusuna dayandınlmıştır. Stalin'in ölümünden sonra Komünist Parti yö­ netimine Rus olmayan kişilerin kesinlikle getirilmemesi kararlaştırılmıştır. Eski SSCB 'de iktidar yetkilerinin sınırlandırılması söz konusu olma­ mıştır. Bu yöndeki eksiklik anayasa ve hukuk çerçevesinde tamamlanarak '" idris BAL, "a.g.ıu.'", s. 100.


XX. YÜZYILDA ERMEN1STAN - AZERBAYCAN,

DAÔLIK KARABAô SORUNU

229

Komünist Parti'nin diktatörlüğQne olanak tanınmıştır. Gerçek bir Federas­ yonda bulunması gereken bir anayasa mahkemesi mevcut olmamıştır. I 989'da oluşturulan Anayasa Teftiş Komitesi'ne kadar yasal hakların ihlali­ ne k�ı temyiz mahkemesi bulunmuştur. Örneğin 1977 Anayasası Sovyet vatandaşlarına ve Sovyet Cuınburiyetleri'ne hak ve özgürlükler tanımışsa da,

hak talep etme yollan açıklanmamış ve yargı bağımsızlığı sadece tek bir sa­ tırda "yargıçlar bağımsızdır, ancak yasaya �ı sorumludurlar" (madde 5) şeklinde belirtilmiştiı-590• Fakat uygulamada ise Komünist Parti adli ve idari mahkemelerin atamalarını tanzim ederek mahkemelerde ise önemli bir etki sahibi olmuştur. Sovyet Devleti'nde Bakanlıklar ve İdari Komiteler arasındaki ilişkinin karmaşıklığı Batılı ve Sovyet yazarlan tarafından da belirtilmiştir. Sovyet Anayasası devlet yetkililerine bir sınırlama getirmemiştir. Bununla birlikte Komünist Parti'nin yetki sınırlan gereğinden fazla abartılmıştır. Devlete kar­ şı bireysel haklan savunacak bir çatı mevcut olmamıştır9'. SSCB'de yapılan seçimler hiçbir şekilde demokratik olmamıştır. Ko­ münist Parti tarafından hazırlanan aday listesi Parlamento'ya olduğu gibi kabul edilmiştir. Halka tanınan seçim hakkı sadece adaylann isimlerini onaylamaktan ibaret olmuştur. Seçimlerin ardından genellikle seçmenlerin %99'unun olumlu oy verdiği açıklanmıştır. Oysa gerçekte yer değişme (göç), hatalı oy kullanma ve benzerlerinden kaynaklanan hatalar nedeniyle geçerli oylann %95 'ten fazlasına ulaşmak diğer ülkelerde nadiren görülmüş­

tür. Eğer seçmenlerin %99'unun olumlu oy verdiği ifade ediliyorsa, bu oy­ lann sayılmadığının ve basit bir şekilde sonucun belirtildiğinin göstergesi­ dir. L. Schaprio da eski SSCB 'deki seçimlerin başlıca üç amacı olduğunu belirtmiştir.

ilki

yasallığın halk tarafından onaylanması,

şullarındaki bir seçimin bir propaganda faaliyeti olduğu,

ikincisi Sovyet ko­ üçüncüsü ise, kont­

rol sisteminin örselenmediği kanıtlanmaktaydım.

"" Koastituçlya SSSR (SSCB Aaayuaııı), Moskova l 977, s.26. "' idris BAL, "a.g.m.", s. 101. , '" idris BAL, "a.g.m.", s.102'den naklen; Leonardo SCHAPRİO, Tbe Govemment aod Polltlcs ofthe Soviet Uoloo, Londoıı, 197S, s.108.


230

Mahir OARİBOV

Sosyal ve siyasi örgütlenmenin "demokratik merkezcilik" ilkesi doğ­ rultusunda gerçekleştirilmesi Lenin tarafından biçimlendirilmiş ve etkin bir merkezi kontrolün sağlanması öngörülmüştür. Komünist Parti kararlan hiç­ bir muhalefet olmadan parti üyelerince kabul edilip uygulamaya konulrntJi­ tur.

"Demokratik merkezcilik" ilkesi Komünist Parti'nin kendi terkibini fraksiyonlardan, muhalefetten uzak tutmuş, Yüksek Sovyet Kurumu, Bakan­ lar Kurulu ve Komünist Parti Merkezi Komitesi her zaman iktidarı paylaş­ mışlardır. SSCB'de demokratik merkeziyetçilik prensibi, önce Lenin, ardından Sıalin, daha sonra Khnıshchev, Brejnev, Andropov, Çhemenko ve son olarak Gorbachov döneminde antidemokratik şekilde uygulanmıştır. Bu Sovyet top­ lumunun geriliğinin kaynağı ve SSCB'nin dağılma nedenlerinin temel fak­ törlerden birini teşkil etmiştir. Merkezi atama sisteminin mevcutluğu, Sovyetlerin tüm ulusları kolay bir şekilde yönetmelerine imkan vermiştir. ônemli makamların neredeyse tamamı, yerel parti üyeleri tarafından doldurulmuştur. Partide veya devlet makamında önemli görevlere komünistler yerleştirilmiş ve Sovyet Cumhuri­ yetleri'nde Komünist koloni sistemi kurulmuştur. Komünist propaganda faaliyetlerinde eğitim önemli bir alan teşkil et­ miştir. Düz okul ve yüksek okullarda öğrencilere Komünist ideolojisi aşı­ lanmıştır. Her fırsatta SSCB terkibindeki ulusların kardeşliği ve işbirliği vurgulanmış, fakat işin perde arkasında Rus asimilasyonu yapılmıştıı-591• Nitekim Orta Asya Cumhuriyetleri Türk asıllı olmasına bakmayarak kendi aralarında Rusça anlaşmış, hatta bu ülkelerdeki halkların bir kısmı kendi anadilini unutma durumuna getirilmiştir. Bugün bile Kırgızistan'ın devlet dili Rusça'dır. Alfabeler üzerindeki Sovyet etkisi, bir başka önemli politika olmuştur. Türk halkı Arap alfabesini yüzyıllarca kullanmıştır. Ekim İhtilali'ndeiı sonra 1 O yıl içinde Azerbaycan'da alfabenin iki defa değiştirilmesi Azerbaycan tarihine, diline, kültürüne büyük darbe indirmiştir. Azerbaycan Türkleri asır"' Mehmet SARAY, Azerbaycan Tllrklerl Tu11ıl, lsıaııbul, 1972, a.63-65.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN ' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

231

)ardan beri Arap harfleri ile yazıp okumuşlardır. Ancak 30 Aralık 1 92 1 ta­ rihinde Azerbaycan Halk Komiserleri Soveti'nin karan ile "Yeni Alfabe Komitesi" kurulmuş ve bu komiteden Lalin harfleri ile yeni alfabe hazırlan­ ması istenmiştir. 1 926 yılında Balctl'de 1. Türkoloji Kurultayı toplanmış ve bu kurultay­ da Latin harflerine geçilmesine dair karar alınmış ve Latin harfleri ile alfa­ benin tam olarak tatbiki konusunda karar 2 Temmuz 1928 tarihinde kabul edilmiştir. Bu karara göre, 1 Ocak 1 929 tarihinden Azerbaycan 'daki bütun daire, basın-yayın organlan, okullar ve diğer eğitim alanlannda yeni alfabe­ nin kullanımı istenmiştir94• Ruslar, Arap alfabesini Latin alfabesi ile değiştirerek, SSCB'de yaşa­ yan Türklerle Türkiye halkının lctlltürel köklerini ve bağlantılannı kesmeye çalışmış, fakat Türkiye Cumhuriyeti'nin de 1 929'da Latin alfabesine geçme­ siyle Ruslar bu amaçlarına ulaşamamışlardır. Sovyet Rusya bundan rahatsız­ lık duyarak, Azerbaycan'da Rus alfabesine daha yakın olan yeni Kiril alfa­ besinin hazırlanmasına karar veımiştir95• Latin alfabesinde Azerbaycan edebi dilinin bütun özelliklerini aksetti­ ren 32 harf bulunmuştur. Ancak, Sovyet Bilimler Akademisi'nin baskısı so­ nucu Azerbaycan Bilimler Akademisi ve Azerbaycan Sovyet Yazarlan Bir­ liği 8 Mayıs 1939 tarihinde Kiril harfleri ile yeni alfabeye geçmek müzakere edilmiş ve 1 1 Temmuz 1 939'de Azerbaycan SSC Yüksek Sovyeti (Ali Mec­ lis) Latin alfabesinden Kiri! alfabesine geçilmesi ile ilgili karar kabul etmiş­ tir. 1 Ocak 1 940 tarihinden Azerbaycan'da Kiri! alfabesi uygulanmış, Ki­ ril harflerine geçmek meselesi yeterince müzakere edilmemiş veya başka bir ifadeyle merkezin isteği doğrultusunda değiştirilmiştir. Bu sebepten Azer­ baycan' da Kiri! harfleri esasında hazırlanmış yeni alfabede bulunan çok sa­ yıda hatalar gereği defalarca dllzeltıneler yapılmıştır. Çünkü bu yeni alfabe­ de Azerbaycan edebi dilinin özelliklerini aksettiren sesler olmamıştır. Kiri! alfabesi daha sonra ıslah edilmiş, Latin harfleri ile yazılan eserlerin büyük bir kısmı Kiri! harfleri ile yeniden yayınlanmıştır. Arap harflerinden Latin, ondan sonra da Kiri! harflerine geçilmesi yeni nesil ile milli tarih ve dil ara"' Fikret TORXMEN, "ti1r1ı Ortak Yazı Dili .. . a.g.m.", s.83. "' Tevfik MUSTAPAZADE, a.g.e., a.72.


232

Mahir GAR!BOV

sındaki kültürel bağlan oldukça yıprabruştır. Bu durum, Sovyetler Birli­ ği 'nin diğer bölgelerinde olduğu gibi Azerbaycan'da da aydınların ve vatan­ daşların itirazına neden olmuştur. Ama onlar bu konuda düşündüklerini söy­ leyememişlerdir. Bunun nedeni 1 93 7 baskı döneminde binlerce Azerbaycan aydınının milliyetçilik suçundan yargılanıp ölümle cezalandınldığı veya ül­ keden sürgün edildiği görülmüştür. Böylece Azerbaycan milli kültüründen kopanlınaya çalışılmıştır. Sov­ yetler Birliği döneminde milli kültilriln değiştirilmesi ve önceki nesiller ara­ sındaki bağı koparabilmek için ortak kültür unsurlannın temelini tahrip etme yönünde birçok çalışma yapılmıştır. Profesör Ziya Bünyadov, Bakü'de yayınlanan "Bilim ve Hayat" Der­ gisi'nin 1988 Ekim sayısıada "İki Asnn Hududunda Azerbaycan'da Tarih İliminin Vaziyeti ve Perspektifleri" makalesinde gösteriyor ki; "Azerbay­ can 'da Mir Cefer Bağırov idaresinin ilk günlerinde tarihi ve sosyal mesele­ lerin tetkiki ile uğraşan insanlar takip edilmeğe ve ıuıuklanmağa bQflandı. Azerbaycan ilminin Ahundov, Çobanzade, Gubaydullin, Mumıaz ve yüzlerce temsilcileri "halk düşmanı " ilan edilerek katledildi. Azerba)ican Cumhuriye­ ti 'nde ilim başsız kaldı. Milli tarih ve bilimde nesillerin vıirislik ilişkisi bo­ zuldu. Bunun etkisini her zaman hissettik ve bugün dahi çekmekteyiz. "596

Yazar daha sonra alfabenin değiştirilmesi sonucunda Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tataristan, Başkw-distan Türkleri ve diğerlerinin kendi tarihlni, kültürünü ve edebiyatını okuyabilmek ve öğrenebilmek imkanından mahrum bırakıldıklarını kaydetmiş ve bu ger­ çeğin Türklere çok pahalıya mal olduğunu bildirmiştir. Alfabe değişimine dair bir başka tepki, Azerbaycan Bilimler Akade­ misi'nin llyesi Aziz Mirahmedov'dan gelmiştir. Mirahmedov'un bu konu ile ilgili Komünist gazetesinin 25 Haziran 1 988 tarihli sayısındakı "Yazımız: Dün ve Bugün" başlıklı makalesinde şöyle demiştir; "Mücadeleler ve zorluk­

lar sonucunda elde edilen ve dilimizin bütün taleplerine uyan Latin alfabesi 1939 yılında, "şahsiyete prestij" devrinde alelacele değiştirildi. Yeni alfabe-

.,. Ziya BÜNYADOV, "iki Asım Hududunda Azerbaycan'da Tarih biıni: Vaziyet ve Pers­ pektifler", illin ve Hayal Dergisi, BaJcQ Ekim, 1988.


XX.

YüZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARAllAÔ SORUNU

233

nin Kiri/ harfleri esasında hazırlanması kararlaştırıldı ki. bu da kullanımda birçok zorlu/clar çıkardı. "597 A. Mirahmedov, daha sonra bu alfabe farklılığının Azerbaycan Türk­ leri 'nin Aras Nehri 'nin diğer sahilinde yaşayan kardeş ve akrabası ile ilişki­ lerinde de büyük zorluklar yaşandığını belirtmiştir.

Filoloji Doktoru İslam Ağayev ise, Edebiyat ve İncesenet gazetesinin

1 6 Eylill 1 988 tarihli·sayısındakı "Yenidenkurma ve Tarih" başlıklı yazısın­ da "1929 yılına kadar Azerbaycan 'da kullanılan Arap alfabesinin bilinme­ mesi nedeniyle (sayıları oldukı;a az olan uzmanlar hariç) 1875-1928 yılları arasında yayınlanmış 150 çeşillen fazla gazete ve dergi okuyucusuz kalmış­ tır. Bu, Azerbaycan Bilimler Akademisi 'nin Elyazmaları Enstitüsü 'nde ve iilkenin diğer kütüphanelerinde on binlerce kitap ve el yazımı eserin okun­ maması anlamına gelme/cJedir. "598 Azerbaycan'ın tanınmış edebiyat alimlerinden Aydın Memmedov Azerbaycan Gençleri gazetesinin

18 Ekim 1 988 tarihli sayısında yayınladığı

"Dilimiz Eşsiz Servetimizdir" makalesinde Stalin'in Azerbaycan tarihine, kültürüne ve özellikle de diline vurduğu darbe konusunda oldukça geniş bil­ gi vermiştir.

"Bizim hakiki tarihimize diktatör Stalin tarafından darbe vu­ nılmuş, alfabemiz iki defa değiştirilerek, geçmiş ile bağlarımız kesilmiştir. Bakın, dilcilikfikirlerimiz ne kadar iptidaidir ki, Azerbaycan dilinin kaynağı şimdiye kadar öğrenilmemiştir. Bu ne demek oluyor? Meğer Türk dillerinden biri olan Azerbaycan dilinin kaynağı herkese ve bütün dünyaya belli değil midir? Azerbaycan dilinin kaynağını aramak, anne- babası gözlerinin önün­ de olan bir çocuğun annem-babam kimdir diye kofa yorması değil mi? Rusça Slav dil grubuna, Talı.ş lran dil grubuna mensup olduğu gibi, Azerbaycan dili de Türk dillerinin Oğuz dil grubuna aillir. O, bütün ihtişamı ile Türk dilidir ve bunun kaynağı hakkında uzun uzun düşi1nmeğe gerek de yoktur. "599 Azerbaycan'ın ünlü yazarlarından Sabir Rüstemhenlı, Komünist gaze­ tesinin 7 Kasını

1988 tarihli sayısında "Dirilen Yaddaşımız" başlıklı yazısın-

"' Aziz MİRAHMETOV, "Yazımız: DQn ve BugQıı", KomDnlst Gazetes� Bakn, 2S Hazi­ ran 1988. AÔAYEV, "Yenidcnkwma ve Tarih", Edebiy•I ve lnceseııet Gazetes� Bakn, 16 EylDI 1988. 599 Aydın MEMMEDOV, "Dilimiz Eşsiz Servcıimizdir", Azerb•yan Gençleri Gazetesi, Bakn, 18 Ekim 1988. 191 lslam


Mahir GARIBOV

234

da "Milli tarih, milli adet ve anane, millf servetler ve milli dilin bir milleti meydana getiren asıl unsurlar olduğu konusunda açık ve cesaretle konuşmak Sovyeı aydınları için bir arzu olarak kalıyordu. İnsanlar yıllardan beri en basit hakikatleri söylemek arzusu ile yanıp ıutuşmuşlardır. Onlar bu küçük hakiktitleri kahve ve pazarlarda yavaşçadan ve fısıldayarak kanıquyorlardı. Ancak şimdi Azerbaycan 'ın geçmişi, Azerbaycan Türkleri için 1920 'fi yıllar­ da millet sevgisi nedeniyle ktih "Milliyetçi ", ktih "Pantürkist" ve ktih "Pa­ nislamist" adı ile suçlanan büyük şahsiyetler J930 'lu yıllarda gerçeği söyle­ dikleri için ülkeden sürülmüşlerdir. "600 Sovyetler Birliği döneminde Türlc halklan milli mensubiyet, din ve milli kültür farklılıkları nedeniyle çeşitli baskılara maruz kalmışlardır. Onla­ ra

karşı defalarca baskı ve sürgünler gerçekleştirilmiştir. Şubat 1 9 1 8'de Taş­

ken'te Kokand Türk nüfusunun katledilmesi, 1 930'1arda bir milyondan fazla Kazak'ın katliama uğraması, 1937'de Azerbaycan'da binlerce insanın ülke­ den sürgün edilmesi ve bir o kadannın da ölüm hükmüyle yargılanması, bir milyondan fazla Çeçen, İnguş, Karaçaylı, Balkır ve Kının Tatan'nın 1 943'te sürgiln edilmeleri, iki milyon Kının Tatan 'nın, Kuzey Kafkas ve Ahıska (Mcsheti) Türklerinin, Kalmuklann sürgiln edilmeleri, 1948 - 1 953'de Er­ menistan'dan 1 50.000'den fazla Türkün göçe zorlanması Sovyet Devleti'nin anti -Türk siyasetinin örnekleridir. Sovyet yöneticilerin gözünde Marksizm-Leninizm ve dini ideolojiler uzlaşmaz nitelikteydi. Bu nedenle tüm dinler; Hristiyanlık, Yahudilik, lslam vb, katı bir biçimde baskı altında tutulmuştur. Sovyet yöneticilerinin, lslam'a karşı yaptı.klan baskı tüm dinler için geçerli olmamıştır. Halbuki Mark­ sism'de

dir. n601

"Din halkların afyonudur, bir tepki ve bilimsel olmayan ideoloji­

SSCB döneminde İslam, Sovyet yetkililerinin asıl eleştiri hedefi ol­ muştur. Komünist yetkililer, lslam'ın etkilerini ortadan kaldırmak amacıyla lslam'a karşı çeşitli suçlamalarda bulunmuşlardır. Müslüman halklar, özgür-

600 Sabir RÜSTEMHANLJ, "Dirilen Yaddqımız", Komllııilt Gıızetell, Bak11, 7 Kasım 1988. Kaphal, Baka 1956, C ili, s. 167.

601 Kari MARKS,


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

235

lüklerin olmaması nedeniyle Komünist yönetimi altında bu suçlamalara karşı koyamamışlardı�. Sovyetler Birliği sayısız ulusu yöneten devlet olmakla bu uluslan kon trol etmekte çeşitli araçlar kullanmıştır. Yukanda gösterdiğimiz faktörle­

ri kısaca şöyle özetleyebiliriz:

ilk olarak, Sovyetlerin iktidar yapısı, özellikle Komünist Parti önemli bir kontrol aracı olmuştur. Parti üyelerinin eğitim düzeyi diğer insanlann eğitim seviyesinden daha yüksekti. Komünist Partisi, temel parti örgütleri aracılığıyla önemli birimlere sızmış ve tüm alanlan kontrol etmiştir. Ruslar her zaman SSCB politikasını yönlendirmiştir. "Demokratik merkeziyetçilik" ilkesi aracılığıyla parti kontrol altında tutulmuştur.

/kinci olarak, eğitim, medya ve diğer toplumsal değerler ve olaylar (örneğin sportif olaylar) Komünizm propagandası olarak kullanılmıştır. Sov­ yet halkı yaratmak için büyük çaba gösterilmiştir.

Üçüncü olarak, güç kullanımı Sovyetlerin uluslan yönetmesinde alınmış ve bu sürgünler, göçe zorlamalar şekilde uygulanmıştır.

Dördilncil olarak, milli ve dini değerlere saldınlarak, bu değerler çö­ kertilmeye çalışılmış ve Sovyetlere karşı büyük tehlike olarak görünen Türk gücünün zayıflatılması için, Türk halklan parçalanmış küçük birimlere ay­ nlmıştır. Türk kelimesi mümkün olduğu kadar literatürden uzak tutulmuştur. Son olarak her bir Cumhuriyet ekonomik yönden merkez tarafından kalı bir kontrole tabi tutulmuştur. Orta Asya ve Kafkasya bölgesi haınmadde kayna­ ğı olarak kullanılmış ve bu bölgede yabancı yatınmına izin verilmemiştir. Tüm araçların devlet tekelinde olması ve ekonomideki katı devlet kontrolü­ nün olması nedeniyle, uluslar Sovyetlere karşı gelememişlerdir. Sayısız ulu­ su bir arada tutan ana faktör "güç ve baskı" olmuştur. SSCB'nin son dönem­ lerinde uluslara özgürlükler tanındığında, tüm uluslar kendi milli kimliklerini aramış ve hemen ardından bağımsızlıklannı ilan etmişlerdir. Dolayısıyla Orta Asya ve Kafkasya'da bugünkü bazı problemlerin kô­ keninde son iki yüz yıllık Rus emperyalizmi yatmaktadır. Genel olarak çeşit­

li bölgelerde kozmopolit nüfus yapısı oluşturmak, bunlann arasında ihtilaflar

"" ldria BAL, "Lg.m.", ı. 1 1 O.


Mahir GARlBOV

236

çıka�ıp sonra da hakemlik rolünü üstlenmek ve Moskova'nın siyasi, askeri ve ekonomik baskısını tesis etmek, geleneksel Rus politikasının bir parçası olmuştur. Böyle ihtilaflar ortaya çıktığı takdirde, tarafların Moskova 'ya baş­ vurarak

"biz kendi aramızda halledemiyoruz. lütfen siz hakemlik yapın " de­

melerini kendileri istemişlerdir. Bunun en belirgin örneği hilen Azerbay­ can 'da devam eden Dağlık Karabağ sorunudur.

3.3.3.

Sovyet Döneminde Azerbaycıın ve Ermenlstan'ın

Kllltll-

rel İlişkileri Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin sosyal ve kültürel

boyutu her iki

halk arasında yüz yıllardır devam eden komşuluk bağları çerçevesinde ge­ lişmiştir. Bu süreç içerisinde birbiri ile çeşitli siyasi ilişkiler içerisinde kom­ şu olmuş, aynı devleUe yaşamış, zaman zaman idari kademelerde, sarayda, toplum hayatında çeşitli görevlerde bulunmuşlardır6Cn. Coğrali sahanın sınır teşkil etmesi, münasebetlerin gelişmesine zemin hazırlayan ilk amil olmuştur. XI. yüzyılın sonlarında Ermenilerin kullandığı Grabarca'nın yerini halk dili olan "Aşharabarca" almış, bu dil başta cümle kuruluşu olmak üzere, birçok yönleriyle Türkçe'ye yakın olmuştur. Aşhara­ barca'nın kabulüyle birlikte Azerbaycan-Ermeni münasebetleri apayn bir boyut kazanmıştır. Ermeniler, önce köklü ve çok zengin sözlü olan Azerbay­ can Türk kültüründen istifade etmeğe başlamış, Azerbaycan Türkçesi ve Türk kültürü, Ermeni dil ve kültürüne nüfuz etmiştir. Gandzaketsi bunu şöy­ le dile getirmiştir. " . . . Muasır Ermeni sadece bol miktarda Türkçe kelimeler kullanmakla kalmıyor. Fikrini Türk gramer şekilleriyle ifade ediyor, hatta Türkçe düşünüyor." İki millet arasındaki düşünce farklılığının ortadan kalk­ ması oldukça önemli bir hadisedir604• Dört yüz kadar Ermeni ozanının Türk­ çe şiirler yazıp, meclislerde Türk usulü okumalan elbette tesadüfi değildir. Miran ve Sayat Nova bu ozanlann en meşhurlanndandır. Bu asırlann biriki­ mi olan edebi münasebetlerin doğurduğu sonuçlardan yalnızca biridir. Türk Tarihçisi Sadi Koçaş'a göre "Ermenilerle ilgili etnik ve antropo­ lojik bakımdan tam ve güvenilir ilmi bir etüd yapılmamıştır. Bu konuda bazı yabancı kaynaklarda yer alan bilgiler, etüdü yapanlann şahsi gözlemlerine ve kendilerinden evvel yazılmış eserlerden alınan bilgilerle sınırlıdır. Etüd'°' '°'

Ncjaı GôYÜNÇ, a.g.e., s.69. Kirakos GANDZAKETSI, htorlya ArmenU (Ermenlllan Tarihi), Moslıova 1976, s.47.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

237

/erde yer alan bu bilgiler ilmi o/makJan çok daha uzaktır. Ancak aralarında bir benzerlik ve beraberlik olduğu dikkat çeker. "60' Ennenice Hint-Avrupa dil ailesi içinde, bu ailenin diğer dilleri ile hiç­ bir münasebeti olmayan bir dil olarak gösterilir. Ennenice'nin yazı ve edebi­ yat dili olması ancak inci) ' i n Ennenice'ye tercilmesinden sonra ortaya çık­ mıştır. Enneni alfabesi

38 harften oluşmuş, kullanılan alfabeye Mesrop veya

Donyelli alfabesi denilmiştir'°6. Enneniler Hristiyanlıktan önce lranlılar gibi gilneşe, aya, ateşe, topra­ ğa, rilzgara, karlı Ağrı Dağı'na, yıldızlara, hayvanlara (köpek, güvercin, kar­

tal) kısaca tabiata taparlardı607• Ennenilerin Hristiyanlığı kabulilnden sonra Ermeni Kilisesi Kapadokya'daki Kayseri Başpiskoposluğu'ndan bağımsız bir yol izlemeye başlamış, kulsal yazıların ayin kitaplarını ve temel kurumsal kavramların çoğunu alan Silryanilerle ilişkiler içine ginnişlerdi. Fakat V. yilzyıl başlarında Mesrop Maştotz'un Ermeni alfabesini bulması, Süryanice ve Yunanca yazılmış birçok dini yapıtın çevirisini gerçekleştirdikten sonra bu bağlan koparmıştır60H. Enneniler kendi dini mezheplerini korumak için asırlarca Bizans ve Latin Kilisesi ile uğraşmışlardır. Bu kiliselerin yoğun baskısına rağmen bir­ leşmemekte ısrar etmişlerdir. Bu mücadele daha sonra Osmanlı Devleti'nin verdiği din ve mezhep hürriyetinden faydalanarak, bir kısım Protestan mis­ yonerle, Katolik militaristler, zaman zaman Türkiye Ennenileri 'ni kendi mezheplerine çevinneye çalışmışlardır. Gregoryan Ennenilerin bir kısmı daha önce olduğu gibi mezheplerini değişlinnemiş, bu mücadele

1 64 1 'de

Patrikhane'nin Samatya'dan Kumkapı'ya naklinde de gerçekleşmeyince, Katolik papazlar Doğu vilayetlerindeki Enneniler arasında propaganda yap­ maya başlamışlardır609• Türk-Enneni kültür ilişkilerini halk edebiyatı, musiki, mimarlık ve sahne sanatları alanlarında kısaca gözden geçinnek bunların ne derecede '°' Sadi KOÇAŞ, a.g.e., s.41.

... F. Şule AYVALIOÔLU, Ennenilerin ve Tllrkterin Kendilerini ve Birbirlerini Nasıl Algı­ ladıktan lıe ilgili Bir Araşıınna, lsıanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler EııstiıOsD, Yllksek

Lisans Tezi, lstanbul t 992, s. l 7. 601 Esaı URAS, a.g.e., s. l ıs.

6111 Sadi KOÇAŞ, •.g.e., s.47.

609 F. Şule AYVALIOÔLU, a.g.e., s.18.


Mahir GARİBOV

238

köklü olduğunu göstermektedir. Bu derin bağlardan dolayı, bir kısım yabancı gözlemciler Ermenileri, TOrklerden ayırt edemez olmuşlar, "dinleri hariç, dilleri, adetleri aynı" demekten kendilerini alamanuşlardır. Aııadolu'da Türklerin çoğunlukta olduğu bölgelerde yaşayan Ermeni­ lerin, kendi milli dillerini unuttuklan, hakim topluluk dili olan Türkçeyi öğ­ rendikleri Ermeni araştırmacılar tarafından da kabul edilmiş, bunlara TOrko­ fon, yani kısmen TOrkleşmiş Ermeni denilmiştir. Ermeniler, yoğun bir şekil­ de Türk kültürünün ve dilinin tesirinde kaldıklarından Ermeni TOrk edebiyatı adı verilen Ermeni harfleri ile yazılmış eserler Krealitz-Greifenhorst610, Enno Littman611, Otto Spies612 gibi Doğubilimcilerin, Fuad Köprülü, Ahmed Ra­ sim gibi Türk bilim adamı ve yazarlann dikkatini çekmiştir613• Ermenilerin Türk musikisinde de hizmetleri olmuştur. Hamparsum Limoncuyan ( 1 768- 1 839) kendi icadı olan notalarla birçok Türk bestak!rının eserlerini yazmış, bunların kaybolmasını önlemiştir. Hamparsum notaları ile yazılmış altı şarkı defterinden yalnız ikisi elde bulunmaktadır. Cumhuriyet döneminde Türk musiki hayatına besteleri, şarkıları ile renk katan Levon Hancıyan ( 1 857- 1 947), Anaki Candan ( 1 885- 1 948) ve Udi Hrant Emre ( 1 90 1 - 1 960) gibi ünlü Ermeni bestekarlan, eserleri ile TOrk musikisine önemli katkıda bulunmuşlardır614• Fikret Türkmen de killtürel araştırmalarında Azerbaycan 'da bu alanda yapılan çalışmalardan babs etmiş, Ermeniler arasında yayılan Türk halk hikayeleri, Türk- Ermeni Aşık edebiyah ilişkileri hakkında bilgi vermiştir615• TOrk halkları kalırarııan.l ık destanı olan "Köroğlu"nun Ermenice var­ yantı Prof. H. Samuelyan tarafından 1 94 1 yılında İrevan'da yayınlannuşKREALITZ-GREIFENHORST, ''Studicn zmn Amıcniscb-TOrkiscbcn", Sltzungsberlcbte der luıiserUcben Akademi• der Wlsseıac ı b•ften in Wlen, pbil-bi.ı. Klasse, C 168, Wien 1912. 6 11 Enno LITTMAN, Du Mılersplel Ela Scbattenıplel ... Aleppo n•cb elner •rme­ ııllcb-tlirlıiacben, Handacrift, Sltzuııpberlcble der Heldelberger 1918: aynı yazar, "Ein lllrkisches Streilgedicbı Qber die Ehe" (Bidiri'nin Evli ve Bekinn Dası.aııı), A vo­ lume of Orlenbıl Stadles presented to Professor Edward G. Browue, s.269-284. 611 Otto SPIES Esman unda Zcijdschan, "Ein lllrkiscber Volbroınan aus Kleinasicn nacb einem anneniscb-lllrkiscben Druck", Antbropes, XX. 1925. "' Fahri BELEN, 20. Ylzyılda Oıım•nh Devleti, lsıanbul 1973, s.349. "' . Etem Ruhi ÜNGÖR, TOrk Maılklal Gllftder Antolojisi, lstıııbul ı 1981, s.463. "' Fikret TÜRKMEN, "Emıcniler Arasında Tllrk Halk HikAyelcri", Aı.ttırk Onlvenlteli Edebiyat Falıtlltai Anşbrma Dergisi, S 7, Erzurum 1976, os.17-2.3.

6'° Friedrich ·


XX.

YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN ' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

239

1 ur6 6. Daha önce 1 898 ve 1 904 yılında Ermeni Aşık Cemali bu destanın iki kol unu, 1900 yılında ise Aşık Hayat, destanın Bolu Beyi kısmını Ermeniceye tercüme etmişlerdir. Aynca Arakel Tebrizli ve İlyas Muşek gibi Ermeni ya­ zarlan da Köroğlu 'ndan hem söz etmişler hem de bazı şiirlerini kaydetmiş­ lerdir'11. Ermeniler arasında Köroğlu varyantları 14 koldan ibarettir. Bu kollan; a) Türk Halk Edebiyatına bağlı olanlar, b) Türle varyantlarının Ermeni hayatına adaptasyon lan olan kollar, c) Türle hikiye geleneğine uygun olarak, yeniden tasnif edilen kollar olmak Qzere ilç ana grupta toplayabiliriz. ilk grupta yer alan kollar tamamen Türkçeden tercüme edilen kollar­ dır. Bunların bir kısmında şiirler Ermeniceye tamamen tercüme edilmiş, bir kısmında şiirlerin hem Ermenice tercümesi hem de Türkçe metni birlikte verilmiştir. İkinci ve ilçilncil gruptaki kollarda ise konu.lar tamamen Ermeni sosyal ve kültürel çevresine uydurulmuştur618. 1924 yılında "Köroğlu'nun Tercilme-i Haline Göre Sergüzeştleri" adlı kitap Ağayan tarafından işlenmiş ve şiir halinde yayınlanmıştır. Yine Sar­ men adlı bir Ermeni şairi Köroğlu'nu şiir halinde yazmış ve 1 947 yılında İrevan'da "Yüreğin Sesiyle" adıyla bir kitapta yayınlamıştır. A. Graşi ise Ambabert (Çamhbel) adıyla bir dram yazmış ve 1 945'te İrevan'da yayınla­ mıştır6 19. 1 876'da Hovannes Nazeryan'ın Tiflis'te basılan üç ciltlik Anekdotlar kitabında Molla (Hoca) Nesreddin'in fıkralarına geniş yer verilrniştir620• 1 874'de Ayvazyan da lstanbul'da bastırdığı "Bin Bir Ecnebi ve Milli Leta­ fet" adlı eserinin önsözünde şöyle diyor. "Halkımız arasında güzel hikayeler

616

Fikret TI)RKMEN, "KOroğlu Destanı'run Özbek ve Ermeni Vıııyantlan", KOrotlu Se­ mineri Bildirileri, Killtnr ve Turizm Bakanlığı, Milli Folklor Araşurma Dairesi Yayınla­ n; No 47, Ankara 1983, s.87. 617 Pertev Naili BORATOV, Korotıu Dahim, İstanbul 1931, s.55. 618 er F hat FERHADOV, KOfoll• Destam'DID Tedglelne Dair, Moskova 1954, s.157. "' Azat NEBIYEV, Kabnmallhk Sayfaları, BakQ 1975, s.89. 620 Hovanna NAZERYAN, Anekdotlar, Tiflis 1876, C I, s.62 - 97.


Mahir GARlBOV

240

bilen çoktur, bunlar Türkçe )ıe çevrilmiş ve Türkçe lconuşan Ermeniler ara­ 1 sında yayılmıştır. "62 Ermenistan'da Molla Nesreddin fıkralarını yazılı edebiyata geçiren "Boş Vaktin Eğlenceleri" adlı eserinde ve

Abovyan olmuştur. Abovyan,

"Nahaşavik:' adlı kitabında "Molla Nesreddin"den fıkralara yer venniştir622• Abovyan aynca Tiflis'te açtığı okulda ders verdiği zaman Gürcıı ve Ermeni çocuk.Ianna Türkce grameri öğretmek için Azerbaycan'ın tanınmış yazan Mirze Şefi' den büyük destek gönnüştür623. Abasgulu Ağa Bakühanov "Gülüstan-i İrem" adlı eserini hazırlarken, eski Ermeni elyazmalannı teminde Abovyan'ın büyük desteğini görmüştür. Abovyan sadece Ermeni folk.lorünün ilk toplayıcısı değil aynı zamanda Azerbaycan hal.le edebiyatının da dünya hal.lclan arasında yayılmasına Oncü­ Ulk etmiştir. 1 846- 1 847 yıllan arasında Azerbaycanlılardan topladığı folklor numunelerini Ermeni harfleriyle Türkce yazmıştır. Ağayan 1958 yılında Azerbaycan'ın tanınmış mütefekkiri Baküha­ nov'un hayatını kaleme almış ve burada Abovyan'ın Bakühanov ile olan mıınasebetlerini göstenniştir624• Ermeniler, Türk dili ve kültüründen bir hayli etkilenmişlerdir. Ermeni­ ler arasında kullanılan atasözleri içinde Türk atasözleri ve deyimlerinden bugün sadece birkaçı (El Ağzı Çuval Ağzı, Deveye Demişler Boynun Niye Eğri? Demiş; Nerem Düz Ki?!, Akan Su Yolunu Bulur, vb.) kullanılmıştır. Azerbaycan-Ennenistan kültürel ilişkileri milli edebiyatın folklorunda ve destanlannda da yer almıştır. Bu kültürel bağlar önemli bir alan

teşkil

ederek geçmişle gelecek arasında bir köprü oluşturmaktadır. Bunun en güzel örneğini Kerem ile Aslı destanında da görmek mümkündür.

1 87 1 - 1 876 tarihlerinde Ermenistan' da Azerbaycan destanları Ermeni harfleriyle yayınlanmıştır. Bu durum Arap harflerin i okuyamayan Ennenile:

'" Miıze Bala MEMMEDZADE, Azerbaycan Folkloru, 1 927, s.72'den naklen; A.G. Ay· vazyan, Bin Bir Ecnebi ve Milli Letareı, İstanbul, 1874, s.43. "' İdris ABBASOV, . Aurbaycan Folklora, XIX. Asır Ermeni MOnasebellerl, Bakil

1977, s. 1 07.

611 Ekber IREVANLI, Aurbaycan-Ermenl Edebi bitkileri, Baki! 1956, s.48.

'" Suren AÖAYAN, Abasgula Aga Bıkubanov Moskovıı, 1948, ss. 12-15.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN• DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

241

rin Azerbaycan halk destanlannı daha yakından tanımasına zemin hazırla­ mıştır. Bütün bunlann sonucunda Azerbaycan destanlanndan Ermenice'ye tercüme edilmiş birçok eser (Kerem ve Aslı, Köroğlu, Eşref ve Zühre, Aşık Garib, Şah İsmayıl vb.) bulunmaktadır625• Azerbaycan-Ermenistan arasım;laki kültürel ilişkiler yayın hayabnda

da kendisini göstermiş ve 26 Mayıs 1 906 yılında Bakü'de Ermenice-Türkçe,

Koç-Davet isimli gazete yayınlanmıştır. Bu gazete Azerbaycan Sosyal De­ mokrat Himmet Partisi ve Ermenistan Sosyal Demokratlar Partisi'nin yerli şubesi tarafından birlikte yayınlamıştır. Bu gazetenin yayınlanmasında amaç Azerbaycan-Ermeni işbirliğini oluşturup, yaranmış münakaşalara son ver­ mek olmuştur. Himmet Partisi'nin kuruculanndan olan Nerimanov, Azizbe­ yov, Efendiyev ve Rusya Sosyal Demokrat işçi Partisi Bakü Komitesi'nin Ermeni üyelerinden Şaumyan, Minasakanyan ve Gürcü Bolşeviklerden Ça­ paridze, Zenkoviç, Nogin gibi Ruslar bu gazetenin tanınmış yazarlan idiler. 12 Haziran'da "Priziv" (Davet) adıyla altı adet Rusça nüshası da yayınlan­

mıştır. On altı sayı yayınlandıktan sonra 6 Ağustos !906'da Hükümetin em­ riyle kapatılmıştır. Bundan başka 1846 - 1 9 1 8 yıllan arasında yayınlanan

Kafkas gazetesi

resmi bir gazete olup, Kafkasya' daki Gürcü, Azerbaycan Türkleri ve Erme­ nileri bilgilendirmek

için yayınlanmıştır. Rusça yayınlanan bu gazete

191 8'de kapatılmıştır626. 1 926 yılında kurulan Azerbaycan radyosu ve 1956' da kurulan Azer­ baycan televizyonu 1 956-1988 yıllan arası Azerbaycan ve Rusça dillerinin yanı sıra Ermenice de yayın yapmaktaydı. 1970 senesinden başlayarak Azerbaycan'da hem Rus hem de Azerbaycan dillerinde "Sovyet Ermenis­ ıan 'ı" gazetesi yayınlanmıştır. Bu gazete J::rmenistan'da hem Ermenice hem de Azerbaycan Tiırkçesi'nde yayınlanmaktaydı627• 1 978 yılında Azerbaycan' ın ünlü sanatçılardan olan Zeynep Hanlaro­ va 'ya Ermenistan Halk Sanatçısı adı verilmiştir.

"' İdris ABBASOV, Azerbaycan Destanlannm Ermeni DIHne Ten:iima� Tebdili ve Neşri Tarihine Dair, BakO 1972, s. 15�8. .,. İsmail YÜKSEL, Azerbaycan Fikir Hayab ve Batm. İstanbul 1988, s.94-95. 627 Tahir IÔDIROÔLU, "Tarihte Ermeni - Azeri Mllruısebetleri Üzerine", Türk KDlttlrO Dergls� S 305, Ankara 1988, s.564.


242

Mahir GARİBOV

Azerbaycan arazisinde yaşayan Ennenilerin nüfus olarak azlık teşkil ettiği bilinen bir gerçektir. l 828'de İran'la Rusya arasında imzalanan Türk­ mençay Antlaşması'yla bölgeye yoğun Ermeni göçleri olmuştur. Karabağ sorunu söz konusu olduğunda, Hristiyan Kiliseleri Karabağ topraklarının sahiplenme konusunda tarihi bir hak iddiasında bulunduğu görülmektedir. Karabağ'daki Alban Hristiyan mirasının Ermenileştirilmesi, Ermenilerin işgal enikleri Azerbaycan ıopraklanndaki tarihi hak iddialarını meşrulaştır­ mak için kullanılmıştır618. Alban Kilisesi varlığını 1 836'ya kader sürdüre­ bilmiştir. Ermeniler 1 978'de Karabağ'a gelişlerinin 1 50. yılı anısına Ağdere ilinde anıl dikmişlerdir. 1988'de Karabağ'da Türkler ve Ermeniler arasında silahlı çatışmaların başlaması üzerine, bu anıtın ifade ettiği anlam (yani Er­ menilerin Karabağ'ın yerli halkı olmadığı, buraya sonradan 1 50 yıl önce geldiği) yüzünden Karabağ'daki tarihi hak iddialannın ortadan kalkacağını fark eden Ermeniler, bu anıtı yıkrnışlardır619• Ermeniler, aynı zamanda Kara­ bağ'daki Alban katedral ve kiliselerinde tadilat yaparak bunlara Ermeni ya­ pıtı görünümü vermiş ve buna dayanarak Karabağ'da bin küsur yıldır var oldukları masalını dünyaya anlatmaktadırlar. . Bütün bunlardan sonra Albanlara buglln ne olduğuna gelince, bahset­ tiğimiz tarihi süreç içerisinde Hititler gibi, eski Hititler gibi tarih sahnesinden silinip gitrnişleridir. Albanlann bakiyesi son topluluk olan Udinler, bugün Azerbaycan'ın Oğuz ve Gebele şehirlerinde yaşamaktadırlar. Ermeniler, Hristiyanlaşmalannın tarihini olduğundan eski ve sıradan kiliselerini Aposıolik kilise gibi takdim etmekle kendi üstünlüklerini ispat­ lamaya çalışmakta ve bu sayede ortaya çıkan dindaşlık gayretleri ise, siyasi çıkar hesabı içindedir. Hristiyanlığı kabul edişlerinin 1 700. yıldönllmllnü kutlayan Ermeniler, Karabağ'daki tarihi Alban abidelerini, tarihi Ermeni ya­ pıtlarıymış gibi dünya kamuoyuna· propaganda ederek tarihi gerçekleri çarpı­ tarak bunları komşu ülke topraklan üzerindeki yayılmacı emellerine alet et­ mektedirler. Ermenistan arazisinde Türkçe olan yüzlerce yer, nehir, köy ad- . lan değiştirilip Ermenice'ye çevrilmiştir. Bunlarla ilgili birkaç örneği aşağı ­ da verilmiştir:

621

Anız ASLANLI, ''Taribıen GllııQmllzı: KarabaA Sorunu", Avruya Dosyuı, S 1, Aııkanı 2002, C 7, s.39S'deıı aalıleıı lgrar ALIYEV, Dallık Karabııe, Ba1cD 1989, s.7S-78. .,. Anız ASLANLI, "Taribteıı GllııQmllzı:... a.g.m.", s.395.


X:X. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN ' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

243

Eıkl adı

Yeni adı

Eski adı

Ağbaş

Abovyan

Hamamlı

Ağdere

Mardakert

Hankendi

AlagOz Dağı

Aragats

Kamerli

Mesamor

Arpaçay

Ahuryan

Kıpçak

Ariç

Aygır GOlil

Aygerliç

Kırkbulak

Akunt

Basargeçer

Vardenis

Mihrabh

Vardaşen

Celaloğlu

Stepanovyan

Merze

Barteravan

Cengi

Vardatlur

Pirmelek

Areg

Derbend

Kannrakar

Serdarabad

Eski para

Voskepar

Tavuzkale

Berd

Xmi..!fil Spitak Stephanakert

Oktemberyan

Gökçe

Sevan

Vedi

Ararat

Giizeldere

Gehadzor

Yaycı

Garjis

Güınrü

Leninakan

Zengibasar

Masis

Kaynak; Habip RAHİMOGLU, a.g.e., s.142. Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığının Azerbaycan kültürüne vur­ duğu darbenin ağırlığını hissetmek için bazı faktörleri görmek gerekmekte­ dir. Anlaşmazlık neticesinde, Ermeni işgali altında kalan topraklarda Azer­ baycan halkına ait SOO'e kadar tarihi mimarlık, I OO'den fazla arkeolojik abi­ de, on binlerce eseri olan 22 milze, dört resim galerisi, 4.6 milyon kitap ve el yazması bulunan 927 kütüphane, 808 kulüp, 10 kültür ve dinlenme parkı, 85 mOzi.k ve güzel sanatlar okulu, 20 kültür sarayı, 4 devlet tiyatrosu dağıtılmış­

tır.

1992 yılında "Kafkasya'nm Konservatuan" olarak adlanan Şuşa'nın

işgal edilmesi sadece Azerbaycan kültürünün değil, genellikle Türk-İslam killtOrüııQn problemi olarak kabul edilmelidir. Çünkü Şuşa'da sadece Azer­ baycan ldiltilr ve sanabnın değil, bOtün Şark ve dünya kültilrünün gelişme­

sinde hizmetleri olan bOyük sanatkarlar yetişmiştir. Şuşa şehri kuruluşundan


Mahir GARİBOV

244

kısa bir süre sonra Azerbaycan'ın ekonomik ve kültürel yönden önemli şehir. terinden biri durumuna gelmiştir. Şuşa mimarlık yönünden de Azerbaycan için oldukça önemlidir. Şuşa şehrindeki mimarlık abidelerinin tarihi ve kültürel önemi nedeniyle Azer­ baycan Hükfimeti 1 0 Ağustos 1977 tarihli ve 280 no' lu karanyla bölge arazi­ lerini sit alanı olarak kabul etmiştir610• Şıışa'nın zengin tarihi mimarlık mirasından, şehir planlaması, sanat abideleri, sokak ve meydan mimarlığı, evleri dikkat çekmekteydi. Bu abide­ lerden kale duvarlan, kale dahili kasırlar, Penaheli Hanın Sarayı, Kara Bii­ yiik Han Burcu, Şuşa'nın esas kale kapısı olan Gence Kapısı, Han kızı Nate­ van'ın evi, Hacı Kulu'nun saray tipli malikanesi, Esed Bey'in evi, Zöhrabbe­ yovlar'ın evi Azerbaycan mimarlık tarihinin güzel ömekleridir631• Şuşa'da 1 982 yılında M.P. Vagifin anıt mezan, 1 985 yılında Üzeyir Hacıbeyov'un abidesi yapılmıştır. Şuşa, bunlarla birlikte, her zaman İslam abideleri ile de süslenmiştir. Burada büyiik tarihi öneme sahip olan "Yukarı Mescit" yahut Gövher Gala olarak anılan Cuma Mescidi, Aşağı Mescit, Mamay Mescidi, türbeler İslam killtürüııün abideleri olarak korwımuştur. Azerbaycan'ın en eski müzelerinden olan Şuşa şehrinin tarih müzesin­ den 5.000 muhtelif eşya, buna bağlı olarak Karabağ tarihinin özelliklerini bünyesinde banndıran kıymetli kaynaklar, arkeolojik buluntular, eski el yazmalan, çeşitli devirlere ait resmi belgeler toplanmıştır. Şuşa'daki Devlet Karabağ Tarihi Müzesi'nde konu ile ilgili l .OOO'den fazla eşya saklanmak­ taydı. Burada, bunlarla birlikte profesyonel ses sanatının temellerini atan büyiik şarkıcı BOlbül'ün (400 eşya), müzikolog ve ressam Mir Möhsilm Nevvab'ın ( 1 00 eşya) hatıra müzelerinin varlı.klan talan edilmiştir. Ermenistan-Azerbaycan çatışmasındıi.n önce Azerbaycan'ın Fizuli şeh­ rinde mimarlık ve İslim abidelerinden Ehınedalılar Türbesi, Baba Türbesi, Mireli Türbesi, Fizuli şehrinde Hacı Elekber Mescidi (XIX. yüzyıl), Karğa­ bazar köyünde Hacı Giseddin Mescidi (XIX. yüzyıl), Ehınedli köyünde ines-

''° Azerbaycan Sovyeı Anllldopedlll (ASA), Baki!, 1 987, X Cilt, s.579. 611 ASA, Baki!, 1987, C X, s.578.


XX. YÜZVILDA ERMEN!STAN - AZERBAYCAN,

DAÔLIK K.ARABAÔ SORUNU

24S

cit (XVIU. yüzyıl), XVII-XVIll. yüzyıl mimarlık abideleri olan kervansaray­ lar geçmişin yadigin olarak korunmuşıur632• Ermeni orduları tarafından şehir arazisindeki ilk insan meskenlerinden olan meşhur tarihi Azıh ve Taclar Mağaraları, Aluen Garakepek, Üzerliktepe abid�leri, kurganlar askeri amaçlarla kullanılmaktadır. Laçın şehrinde mimarlık ömeklerinde11 Hocaz köyünde mağara-mabet (V. yüzyıl), Cicimli köyünde Malik Ejder Türbesi (XIV. yüzyıl), Adsız Tür­

be (XVIl-XVTII. yüzyıl), Zeyve köyünde Kafir Kalesi (XVII. yüzyıl), Sultan Baba Türbesi, Şeyh Ehmed Türbesi, Adsız Türbe (XIX. yüzyıl), Karıgışlak köyünde mescit (XVIIl. yüzyıl), Hüsülü köyünde Hemze Sultan ve Sultan Ehmed Sarayları (XVIII. yüzyıl), Hekeri Çay'ı üzerinde köprü (XVIII. yüz­ yıl), Ağoğlan çayı üzerinde mabet (XIX. yüzyıl), Gülebird köyünde türbe, Azerbaycan'ın tarihi abideleri olarak korunmaktaydı611• Kelbecer şehrinin Karagöl ve Zalha gölleri sahillerinde, Ayıçıngıllı ve Peri Çıngıllı dağlarında kayalarda bulunan tasvirler, M.Ö. III. bin yıl Tunç devrine aittir. Mimarlık abidelerinden Hotaveng mabedi dikkat çekmektey­ di614. Kelbecer şehrinin, şehir tarihi müzesinde 1 3 .000 halı, değerli madeni eşya, alnn-gümüş mamulü süs ve kullanma eşyaları, kadın ve erkek kemerle­ ri, arkeoloji ve enıografik materyaller, el sanatı örnekleri, Azerbaycan dev­ letlerine ait para-sikke materyalleri, maişet eşyası, senetler talan edilmiştir. Zengilan şehrinde Azerbaycan tarihi ve medeniyetinin en erken dö­ nemlerini aksettiren taş heykeller, açık hava müzesinin yüzlerce sanat örnek­ leri, mimarlık abidelerinden Hacılı köyünde dairevi burç, Memmedbeyli kö­ yünde Sekizgen Türbe ( 1 304- 1 305), Şerifan köyünde Kümbet (XIII. yüzyıl), Yeniköy köyünde Kümbet (XIV. yüzyıl) tarihi ehemmiyet taşımaktaydım. Kubatlı şehrinin mimarlık abidelerinden Gavur Deresi'nde Mağara­ Mabet {iV. yüzyıl), Muradhanlı köyünde Kalalı Kalesi (V. yüzyıl ), Demirci­ ler köyünde İki Türbe (XIV. yüzyıl) ve mescit (XIX. yüzyıl), Yazı düzünde 612 ASA, Bıılcll, 1987, C X, s.18. 61' ASA. Bıılcll, 1982, C VI, s.174. 614 ASA, 1982, Lg.e., s. 334. 61' ASA, Bıılcll, 1980, C IV, s.317.


Mahir GARİBOV

246

Cavanşir Türbesi (XIV. yüzyıl), Gflrcülil köyünde Türbe (XVIl. yüzyıl), Ho­ ca-Muradhanlı köyünde Küçük Kale ve Türbe (XVJII. yüzyıl), Eliuşaglı kO.. yünde Mağara-Mabet, çeşme (XIX. yüzyıl), köyün yakınlannda Göy Kale (V. yüzyıl), Lalezar Köprüsü ( 1 867), Dondarlı köyünde Mescit (XIX. yüz­ yıl), Hacıbedel Köprüsü muhafaza edilmekteydi636• Ağdam şehri arazisindeki medeniyet abidelerinden Haçın Türbeli ko.. yündeki Kutlu Musaoğlu Türbesi (1314), Kengerli köyündeki Türbe (XIV. yüzyıl) şehrin en eski medeniyet abidelerindendir. Papravend köyünde 1 8. yüzyıla ait Çift Minareli Mescit İslam abideleri olarak tarihi öneme sahip­

tir631.

Ağdam şehrinde Gıda Müzesi, Rahim Memınedov Adına Savaş Mil­ zesi, Gillablı köyünde tar sanatçısı Gınban Primov'un Hatıra Müzesi önemli eserlerle zengin olmuştur. Cebrayıl şehrinde mimarlık abidelerinden Sultan Allahverdi Hamamı, Hudayalı köyündeki Dairevi Sekizgen Tilrbeler (XIX. yüzyıl), Şıblar köyün­ deki Dairevi Türbe (XIV. yüzyıl), Hudaferin Köprüsil Azerbaycan balkıma tarihinde önemli abidelerindendir638• Ermeni işgali neticesinde birçok mllze dağıtılmış, sergilenen eserler talan edilerek Ermenistan'a götürülmüştür. Bu müzelerde Azerbaycan halkı­ nın tarihi ve medeniyeti ile ilgili kıymetli eşya, resim, heykeltıraşlık eserleri, dünyaca ünlü Azerbaycan halılan, halı ürünleri (zili, cicim, kilim, palas, su­ mah) nümizmatik materyaller, tarihi senetler, Azerbaycan'ın görkemli şahsi­ yetlerinin hatıra eşyası, diğer kıymetli bulgular olmuştlll". Genel olarak 40.000'den fazla müze eşyası talan edilmiştir. Şuşa, La­ çın ve Gubadlı resim galerilerindeki seçkin eserlerden Azerbaycan'ın gör­ kemli ressamlan Settar Behlillzade'nin, Mikayıl Abdullayev'in, Toğrul Ne­ rimanbeyov'un, Salam Salamzade'nin, Maral Rehrnanzade'nin, Bilyükağa Mirzezade'nin, Asef Ceferov'un ve başkalarının eserleri talan edilmiştir. Azerbaycan'ın yedi şehri - Ağdam, Laçın, Kelbecer, Fizuli, Cebarayıl, Zengilan, Gubadlı - işgal edildikten sonra, bu şehirlerde 630 genel kütüpha616

ASA, BakQ, 1976, C I, s.255. ASA, 1976, Lg.e., s. 106. '" ASA, ı 976, a.g.e., s.407. "1


XX. YÜZVILDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

247

ne dağıtılnuştır. Aynı şehirlerde 7 merkezi kütüphane,

9 çocuk kütüphanesi, 27 şehir kütüphanesi ve 589 köy kütüphanesi, bu kütüphanelerin sahip ol­ dukları 4 milyon nüshaya yakın muhtelif kitapları yakılmıştır. Aynı zamanda Yukarı Karabağ, Şuşa ve Hocalı da dihil olmak üzere 254 kütüphane ve bu kütüphanelerde bulunan 14.769 adet kitap talan edilmiştir639• 808 kulüp ve 927 kütüphane mües­ 85 müzik okuluna, 22 müze ve onlann şubelerine, 4 resim galerisi­ ne, 7 kültür ve dinlenme parkına, 4 tiyatro, 2 konser müessesesine büyük Genellikle Ermeni işgali ile alakalı

sesesine,

maddi zararlar verilmiştir. Dünya çapında öneme sahip, insanlığın kültür mirasında, önemli bir yer tutan

40.000 adet XI-XIX. yüzyıllara ait kıymetli 1 852 medeniyet ve güzel sanat müessese­

ve nadir müze eşyası dağıtılmıştır.

si dağıtılnuştır ki, bunun da neticesinde Azerbaycan Devleti'ne oldukça bü­ yük manevi ve maddi zararlar verilmiştir. Taşınmaz tarih, mimarlık, arkeoloji, güzel sanat abidelerinden sadece

Şuşa şehrinde 208 adedi devlet koruması altında olmasına rağmen, bu eserle­ rin akıbeti belli değildir. İnsanlık tarihi için mühim ehemmiyet taşıyan Azıh Mağarası (Fizuli şehrinden

1 7 km. uzaklıkta Hocavend ilçesinde) işgal altında olan arazide

kalmıştır. Yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda, tahminen iki milyon yıl önce ilk insanların burada yaşadıklan ortaya çıknuştır. insanların en eski

2 1 Nisan 1 969 tarih 1 58 sayılı karan ile Azıh Mağarası Azerbaycan Cumhuriyeti Bilimler

yaşadıkları yer bu bölgedir. Azerbaycan Hükılmeti'nin ve

Akademisi'nin sit alanı ilan edilmiştir640•

1 992 yılında eski kervan yolunda Aras Nehri üzerinde bulunan On Bir (VII. yüzyıl), On Beş Kemerli (Xll. yüzyıl) Hüdaferin köprülerinin

Kemerli

İran lslam Cumhuriyeti ile birlikte restorasyonu için karar alınnuştır. Ancak Cebrayıl şehrinin işgali bu kararın uygulanmasını engellemiştir. Alban medeniyetinin parlak örnekleri olan Hezine Dağ (Kandzasar) Mabedi (Xlll. yüzyıl), Beng-Arnaras Alban Manastırları'nın "Ermenileşti­ rilmesi" için uygun ortam oluşmuştur.

619 640

lngilap ISMAYILOV, "Kaybolan Tarilıimiz", MllPvıt, Baktl, 22 Şubat 1 988, s.7. ADA, f, 379, s.I, iş 23, v. 1-4.


248

Mahir GARIBOV

Tunç devrinin Azerbaycan abidesi olan Hocalı Kurganlan 50 hektar sahada 1OO'den fazla kurganı kapsamaktaydı. Eski devirlerde Hocalı kurgan sahası mukaddes yer sayılmış ve çeşitli bölgelerden ölüleri defnetmek için oraya getirmişlerdi. Bu Kurganlar dağıtılmış, tarihi abideler mahvedilmiştir. Hocalı şehrindeki Dairevi Mabet ( 1 356-1357) ve Türbe'nin (XIV. yüzyıl) akıbeti ise belli değildir641• Nispeten ender rastlanan askeri zorunluluk halleri bir kenara bırakıla­ cak olursa, geçmişte silahlı çatışma sırasında görülen kültür varlıklannı tah­ rip vakalannın çoğunlukla siyasi ve sosyal boyutu da vardır. Ülkeler bu böl­ gelerin kültürel, dolayısıyla milli aidiyetini ispatlama veya yok etme amacını gütmektedirler. Ermeni işgalcilerin yaptıklan talan bu bölgelerdeki Azerbay­ can milli varlığını yok etme amacını taşımaktadır. Bu bölgede etnik anndır­ ma tamamlanmış, sıra kültürel anndırmaya gelmiştir. Ermeni işgalcileri bu bölgede bulunan dini ve milli özellikler taşıyan Azerbaycan halkının milli ve dini varlıklanm kasıtlı olarak tahrip etmişlerdir. Ermenisıan'ın işgalci politikası sonucunda Azerbaycan'a verdiği zaran hesaplamak mümkün değildir. Her şeyden önce, bu tarihi servetleri yeniden yapmak mümkün değildir. Çünkü kültürel varlık ve abidelerin elde edilmesi ve onanlması mümkün değildir. Bu durum, yalnızca Azerbaycan halkının değil, bütün bir insanlığın kaybı olarak değerlendirilmelidir. Irkı ve inancı ne olursa olsun, insan ruhunun ürünü olduklan için "in­ sanlığın ortak mal varlığı" kapsamına giren kültürel yapıtlar uluslararası top­ luluğun ortak sorumluluğu altında sayılmaktadır642• Bu nedenle uluslararası teşkilatlar, yabancı devletler kültürel varlıklann talan ve mahvedilmesine karşı seslerini yükseltmelidirler. 9- 1 1 Aralık 1 997 tarihlerinde İslam Konferansı Teşkilatı'mn Tahran'da yapılan 8. Zirve toplantısında kabul edilen sonuç bildirisinde "işgal edilmiş Azerbaycan arazilerinde arkeoloji, tarihi ve kültürel abidelerin Ermeniler

64 1 ASA, BekQ, 1987, C IV, s.162.

642 Emre ÔKTEM, "Silahlı Çatışma Halinde KOltür Varlıklannın Korwıması: Bosna Örneği",

Uluslararası PoUtikada Yeni Alanlar-Balatlar içinde, Derleyen Fıuıık SÔNMEZOÔ­ LU, lsuıııbul, 1998, s.1 30.


XX. YÜZVILDA ERMENiSTAN - AZERBAYCAN,

DAÔLJK KARABAÔ SORUNU

249

tarafından talan ve mahvedilmesinin kınanması" olumlu bir durum olarak kabul edilmelidir643• İşgal edilmiş Azerbaycan topraklarındaki tarihi ve kültürel abidelerin korunması ile ilgili konferansların düzenlenmesi, bu alanda çeşitli uluslara­ rası kuruluşlarda bu abidelerin korunması meselesi gündeme getirilmelidir. Bu organizasyonun yapılması insanlık tarihine ve kültürel değerlerin korun­ masına büyuk katkı sağlayacaktır.

3.3.4.

Dağlık Karabağ'ın Ermeniler tarafından işgali, Sosyal

ve Ekonomik Problemler Azerbaycan'da etnik azınlıklardan birini de Ermeniler oluşturmuştur. Azerbaycan' da Ermeni nüfusu esasen Dağlık Karabağ bölgesinde yoğunlaş­ mıştır. Buraya 1 826- 1 828 Rus-İran savaşının bitmesinin ardından Güney Kafkasya ve Dağlık Karabağ'a 200.000'den fazla Ermeniyi yerleştirmiştir. Çarlık Rusya yönetiminin güney politikası ile ilgili teşvik ve yönlen­ dirmesi, ülkenin Türkiye ve İran sınırlannda Hristiyanlığın artması yönün­ deydi. Bu nedenle, XIX. yüzyıl boyunca Ermeni nüfusun bu bölgelere yer­ leştirilmesi, özellikle 1 877-1878 Rus-Türk savaşı sonrasında Rusya tarafın­ dan devam ettirilmiştir644•

XVIll. yüzyılda Dağlık Karabağ, Penahali Han tarafından kurulmuş olan K.arabağ hanlığının bir parçasını oluşturmaktaydı. Bu dönemde Kara­ bağ'ın demokratik yapısı sadece Türklerden ibaret iken, daha sonra nüfus yapısı Türkler aleyhinde değişmeğe başlamıştır. Ruslar bölgeyi sürekli elde tutabilmek için, Ermenilerle işbirliği yapmış, Türkleri azınlık durumuna d!l­ şürmek için bölgeye İran arazisinden Ermeniler yerleştirmiştir645• 1 8 1 3 yılında Rusya ile İran arasında imzalanmış Glllistan Antlaşma­ sı 'yla Azerbaycan'ın Karabağ Hanlığı Rusya'ya birleştirilmiş, 1 840 yılında Dağlık Karabağ Kaspi vilayetinin Şuşa kazasına, 1 846 yılında ise Bakü Gu­ bemiyası 'na dfilıil edilmiştir646•

'" Zaman Gazetesi, Bak!I, 12 Anılık 1997. "' Rasim MUSABEYOV, "Azcrbaycan 'daki Etnik Azınlıklar", Avrasya Dosyası. Azerbay­ can Ôzel Sayısı, C 7, S 1 , Aııkam 2001, s.1 82. '" Ziya BÜNYADOV, YusifYUSIFOV, Azerbaycan Tarthl . .. L&.e., s.486. "' Aarbıycao Sovyet Ansiklopedisi, BakO 1979, C ili, s.308.


Mahir GARİBOV

250

Dağlık Karabağ bölgesi 28 Mayıs 1 9 1 8 tarihinde i11111 edilmiş Azer­ baycan Halle Cumhuriyetinin de sınırlan içindeydi. Fakat bu cumhuriyetin ömrü uzun silnnemiş, 28 Nisan 1 920'de Sovyet Rusya'mn XI. Kızıl Ordusu tarafından Cumhwiyyetc son verilmiş ve Azerbaycan'da Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuştur. 7 Temmuz 1923 tarihinde Azerbaycan Sovyeı Sosyalist Cumhuriyeti dahilinde Dağlık Karabağ Muhtar Vilayeti il1111 edil­ miş, alanı 4.400 km2 ve yaklaşık 20.000 nüfusu olan bu bölgenin merkezi Harı.kendi şehri olmuştur647• Bu tarihten sonra tarihi Karabağ bölgesi, Dağlık Karabağ olarak adlandırılmıştır. Gerçekte ise Karabağ'ın sınırlan kuzeyden­ güneye; Cavanşir, Şuşa, Cebrail, ve Kubatlı'nın bir bölümü, Zengezur ve Vezd'in sınırlarına kadar olan araziden oluşmakta idi648• 1 9 1 7 tarihinde Karabağ'da yaşayan 574. 1 94 kişiden 3 1 7.86 1 'i Türk, 243.627'si Ermeni ve diğer kalan kısmı ise başka milletlerden oluşmakta idi649• 1 923 yılında Karabağ bölgesinin nüfus yapısı şöyleydi. Tablo ıs

Uyrueu

Aile Sayısı

Köyde

Şehirde

Türk

1 5.729

1.1 1 1

14.618

Ermeni

4.366

42 1

3.945

Toplam

20.095

1 .532

18.563

Kaynak; Audry L. ALTSTADT, a.g.m., s. 1 8. Yaklaşık yüz yıl boyunca Karabağ' ın genelinde, bu bölgeye göç eden Ermeniler sayesinde nüfus dengesi sürekli Ermenilerin lehine değiştirilmiş, bölgede bir muhtar vilayet kurul1111a kadar bu durum devam ebniştir. Sonuçta Ruslar, bu planını yüz yıl öncesinden yaparak etnik ihtilaf çıkarbnak suretiy­ le, bölgede tekrar hakinı güç olma yolunu tubnuştur.

647 lgrar ALİYEV, a.g.e., s.72. 648

Audıy L. ALTSTADT, "Dağlık Karabağ-Azerbaycan SSC'de", Aurbayc.oa Tllrll KDl­ lllr Derı:bl. S 278, lsıanbul Mart 1991, s.17. .., Yasin ASLAN, Can Aurbayc.on (Karabal'da Tılan Var), Aııkanı 1990, s.53.


ısı

XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN'

DAÖLIK KARABAÖ SORUNU

1989'daki nüfusu yaklaşık 1 92.000 oİan ve Enneniler arasında

Artsak

(bu ad eskiden bölgede yaşamış Türk soylu Sak kabilesinin adı ile bağlıdır ve Er-Sak anlamına gelmektedir6so} adıyla da anılan bölgede, halkın yaklaşık % 70'i Enneni olmuştıır651• Sovyet döneminin ilk on yılında Moskova, Azerbaycan'ın yönelim iş­ lerinde Ennenileri de kullanarak, Çarlık Rusya'nın siyasetini devam ettirmiş­ tir. Sadece şunu belirtmek yeterlidir ki, Azerbaycan Komünist yönetiminin birinci ismi Semyon· Mironoviç Kirov olmuş, daha sonra ise onun yerine Ermeni Levon Mirzoyan geçmiştir. Güvenlik ve emniyet işlerinde ise işe alınmada her zaman Enneni ve diğer gayri-Müslimlerin lehine kayırmacılık yapılmıştır. Ermeniler 20'li ve 30'lu yıllardan beri devlet yönetiminde

tukları

nıı­

önemli yüksek görevleri sadece Sovyet döneminin sonlarına doğru

kaybetmişlerdir. Bu, aynı zamanda onlara karşı ayrımcılık yapıldığı şeklin­ deki iddialarını da yalanlamaktadır. Sorun başgösterinceye dek Azerbay­ can'da, Enneni Kilisesi, Enneni okulları ve üniversitesi ile tiyatrosu bulun­ makta, Ermenice gazete ve diğer yayınlar yayınlanmaktaydı. Çoğunluğunu Ermenilerin oluşturduğu Dağlık Karabağ'ın sosyal-ekonomik gelişme düze­ yi, Azerbaycan Türkleri'nin yaşadığı ilçelerin gelişme düzeyinden daha yük­ sek olmuştur. Sovyetler Birliği'nde Gorbaçov döneminde başlayan reform hareketle­ ri, Karabağ Ermenilerinin de 1 987-1 988 yıllarından itibaren kendi kaderini belirleme hakkına dayanarak Azerbaycan'dan ayrılma talebinde bulunmala­ rına yol açrnıştır652• Dağlık Karabağ bölgesindeki bu olayların Ermenistan'da yaşayan Azerbaycan Türkleri ve Azerbaycan'da yaşayan Enneniler üzerinde derin etkisi olmuştur. Dağlık Karabağ'daki olaylarla ilgili olarak Ennenistan'daki TOrkler artık Ennenilerle birlikte yaşamayacakları nedeniyle Bakü'yü seç­ mişlerdi.

''°

Giyaseddin GEYBULLAYEV, Azerbaycan Hallunm TqekkOIDne Dair, Bakü 1994, s.87.

"' Aydın MUSTAFA, Dallık Karabaj! Sorunu, TDrk D� PoUtlkası içinde Baskın Oran. iletişim Yayınevi, latanbul 2002, C il, s.401. '" Rovşan IBRAHlMOV, "Dallık Karabağ SOzde Cumhuriyeli'nin Bağımsızlığının Tanın­ ması Durumunda, Uluslanırıısı Ortamda Onaya Çıkabilecek _Sorunlar'', Ermeni Araşnr­ mahın DerııW. S 6, Ankara 2002, s. 1 18.


Mahir OARlBOV

252

Ermenilerin Karabağ konusundaki girişimleri, Azerbaycan' da halkın siyasi hassasiyetini artumış ve bağımsızlık sürecini hızlandırmıştır. Karabağ olaylan nedeniyle kitleselleşen siyasi hareketlilik ve tepki halkın giderek daha sık ve geniş katılımlı gösterilerine dönilşmüştür. Bu hareketlilik ise, toplumsal örgütlenmeyi ihtiyaç haline getimıiştir. 1 987'den başlayarak Ermeniler Karabağ'ın Ermenistan'a katılması konusunu uluslararası gündeme taşımaya başlamış, 1 8 Kasım 1987' de İrevan sokaklarında yapılan mitinglerde sadece Dağlık Karabağ'ın değil, Nahci­ van'ın da Ermenislan topraklarına katılması istenmiştir. Ermenistan'dakı Ermeni bölücü örgütlerin bu faaliyetlerini eleştirdiği için Pıavda (Gerçek) gazetesinin yayını durdurulmuştur653• İrevan'da yapılan mitinglerden destek alan Ermeniler,

13

Şubaı

1988'de Dağlık Kaıabağ'ın başşehri Hankendi'de gösteriler yapmağa başla­ mış, Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan'dan alınıp Ermenistan'a katılmasını talep etmiştir. Bu olaylardan sonra bölgedeki Ermeni bölücü örgütlerinin faaliyeti daha da artmış, bölgedeki idari kurumlara Ermenistan bayrağı dikilmiştir. 1 8 Şubat 1 988 'de Sovyetler Birliği Komünist Partisi genel kurulunda Gorbaçov bir konuşma yaparak milliyetler meselesinin de görüşülmesini istemesi, Karabağ Ermenilerini harekete geçirmiş ve 20 Şubat 1 988 'de Dağ­ lık Karabağ Sovyeti, bölgenin Ermenistan'a katılması yönünde karar kabul etmiştir. Burada belirtilmesi gereken bir husus var ki, söz konusu karan alan Karabağ Sovyeti'nin 1 40 üyesinden l lO'u Ermeni olmuştur. Ancak Sovyel­ ler Birliği Komünist Partisi Merkezi Komitesi Karabağ Sovyeti'nin bu kara­ rını her iki halkın çıkarlarına aykın olduğu gerekçesiyle reddetmiştir. Azer­ baycan Merkezi Sovyeti de Ermenilerin bu karannı tepkiyle karşılamış ve bu talebi reddetmiştir. Bu kararının alınması, Şubat 1988 itibariyle Karabağ'da Ermenilerle Azerbaycan Türkleri arasında çatışmaların çıkmasına sebep ol­ muştur654. Ermenistan'da yapılan mitinglerde Türklerin ülkeyi hemen terk etme­ leri istenmiş, Mayıs ayından itibaren Ermeni silahlı çeteleri Ermenistan'daki Türk köylerine saldırmışlardır. Ermenistan güvenlik güçleri Türklere karşı

653 Baklnskly Raboçly Gazetesi (Bakll işçisi), 12 Şubat BakO 1990. ,,. Musıafa BUDAK, "Aierbaycan-Ermenistan lıişk.ilcrinde Dağlık Kanıbağ Meselesi ve Tilrk.iye'nin Politikası", Kafkas Araştırmalın il, lsıııbıı ul 1 996, s.108.


XX.

YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN ' DAÔLIK KARABA(; SORUNU

253

yapılan bu saldınlarda Ermeni çeteleriyle birlikte hareket etmiş, TOrlderin yaşadıktan köyleri derhal boşaltmalannı talep etmişlerdir. Ermenistan radyo ve televizyonu milliyetçiliği kışkırtan haberler yayınlayarak, emik düşmanlı­ ğı daha da kızıştırmıştır. Mayıs l 988'den itibaren Türklere karşı yapılan baskılar daha da art­ mıştır. Türklere gıda ürünleri ve günlük tüketim mallan satılmamış, hastane­ lerde sağlık hizmetleri verilmemiştir. Ermenilerin bütlln bu baskılan sonu­ cunda TOrlder, Azerbaycan'a göç ehnek zorunda kalmış ve 230.000'den faz­

la Azerbaycan Türkü yüzyıllarca yaşadıkları topraklardan zorla sürOlmilştllr. 1988-1 989 yıllan arasındaki bu sürgün sırasında 2 1 4 Azerbaycanlı Ermeni­ ler tarafından acımasızca katledilmiştir655• Mart 1989'da Gafan'da, 1 9 1 8 olaylannda Türkleri katlede� Njde'nin anısına dikilen anıtın açılış töreninde bir konuşma yapan Gafan İl Komünist Parti Başkanı Mkrtçyan şöyle demiştir: ... Siz çok çalıştınız, ancak Ermenis­ ıan 'dan Türkleri çıkaramadınız. Sizin büyük arzunuzu torunlarınız yerine getirdi. Şimdi, Ermenistan 'da bir Türk bile kalmamıştır. " Zengibasar, Vedi, "

Basar-Geçer (Gökçe mahalına bağlı Basar-Geçer yöresinin ismi l 969'da değiştirilerek Vardenis olarak adlandırılmıştır), Amasya ve lrevan'da yaşa­ yan Türkler oldukça zor şartlar altında göç etmek zorunda kalmıştır. 1 988'de başlayan bu olaylar aslında Ermenilerin "Türksüz Ermenis­ tan" ideolojisinin bir parçasını oluşturmakta ve sürgün zincirinin son halka­ sını teşkil etmekteydi. Zira, Ermenistan'da yaşayan Türkler, Sovyet rejimi dönem.inde birkaç defa tarihi topraklanndan sürgün edilmiştir. Gorbaçov çevresindeki "Glastnost" ve "Perestroyka"nın öncüleri sayı­ lan aydınlar arasında iktisatçı Abel Aganbekyan ve Sergey Mikoyan gibi isimlerin bulunması İrevan 'ın isteklerinin gerçekleşmesi için uygun ortam oluşturmaktaydı. Agambekyan'ın 1 987 Kasımı'nda Fransa'nın Ermeni Ens­ titllsü'nde yaptığı konuşmasında Dağlık Karabağ'ın ekonomik yönden Azer­ baycan'la mukayesede Ermenistan'a daha çok bağlı olduğunu belirtmiştir656• Fakat bununla ilgili olarak Azerbaycan basınında Dağlık Karabağ'ın ekono­ mik durumunu gösteren Komünist gazetesinin 24.03 . 1 988 tarihli sayısında "Dağlık Diyarın İktisadiyatı", Azerbaycan Gençleri gazetesinin 25.03 . 1 988

'" lsa MEMEDOV, Lg.e., s. 6 1 . . '" Ywi POMPEYEV, L&-e., s.17.


Mahir OARİBOV

254

tarihli sayısındaki "Problemler ve Perspektifler" başlıklı makaleler bu konu hakkında geniş bilgiler verilmiştir. Bu bilgilere göre, "son on beş yıl içinde

bölgenin sanayi mallan üretimi üç kat ar1mıştır. Gıda sanayi, hafif sanayi ve makine sanayi büyük bir süratle gelişmiştir. Aynca, son on beş yıl içerisinde

daha önceki yıllarla mukayese edildiğinde, semıaye yatınmı da üç kat art­ nuştır. Bölgedeki sanayi alanlarının gelişimi işsizlik sayısımn azalmasına

büyük katkı sağlanuştır617• Genellikle işsizlik Sovyetler Birliği 'nde genel bir sorun olmasıoa rağmen Dağlık Karabağ'daki işsizlik Azerhaycan'ın geneline nispetle çok daha az olmuştur. İşsizlik bahanesiyle Ermenilerin bir kısmı Ermenistan'a değil, BakO'ye yerleşmişlerdir6sa. Bunun üzerine Ermeni siya­ silerinden Maietta Şaginyan da "Karabağ 'ın sadece ekonomik olarak değil, coğrafi olarak da Azerbaycan 'a daha çok bağlı olduğunu" belirtmiştir. Bu olaylarla paralel olarak Aganbekyan'ın Paris'e gitmesinden iki hafta önce SSCB Bakanlar Kurulu Haydar Aliyev'in istifa etmesini istemiş­ tir. Gorbaçov etrafındaki kişilerin Moskova yönetimini etkilemesi ve aynca bu baskılar sonucunda Haydar Aliyev'in istifa etmesi Azerbaycan'ı bu prob­ 9 lem karşısında oldukça zor durumda bıraknuştır61 • Abel Aganbekyan'ın Karabağ konusundaki sözleri bir anda yabancı ülke basınlanndaki Ermeni gazete ve dergilerinin, Paris'de "Ayb" radyosu­ nun, "Azatlık" ve "Amerika' nın Sesi" radyolannın önemli konulan arasında yer almıştır. Bu da, Ermenilerin dış ülkelerdeki lobilerinin konuya ne kadar duyarlı olduğunu göstermektedir. Bu tarihten sonra Dağlık Karabağ anlaşmazlığı zemininde ortaya çı­ kan sorunların tırmanması Azerbaycan-Ermenistan çekişmelerinin temelini oluşturmuş ve savaşa yol açnuştır.

617 Cavit NURIYEV, "Problemler ve Perspektifler", Azerbaycan Gençleri Gu.eta� Bakü

25.0J. t 988.

"' Erjan KURBANOV, "Azeıbaycan'ın OQvcnlik Kaygılan; Dallık Kanıbai O:u:rtinde Ennenistan ile Çahşma ve Diğer Ülke içi Anlaşmazlıklar", Avruya Etldlert, c J, S 4, Ankanı 1996, s.S. 619 Yuri POMPEYEV, a.g.e., s.70.


iV. BÖLÜM: BAGIMSIZLIK DÖNEMİNDEN GÜNÜMÜZE AZERBAYCAN - ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ

27 Nisan 1 920 tarihinde Azerbaycan'da Sovyeı Hilkümeti kurulduktan

sonnı Azerbaycan'a karşı arazi iddialan olan Ermeniler, Rusya Bolşevikle­ ri'nin de yardımıyla Gökçe, Zengezur, Şerur-Dereleyez Mahalı ve Mehri ilçesinin Ennenistaiı'a ilhakıyla yetinmeyerek Dağlık Karabağ'a özerklik verilmesini de isiemiş ve 7 Temmuz 1923'te Dağlık Karabağ'a Azerbay­ can' da özerk

vilayet statüsü verilmiştir.

1 977 senesinde Ermeni yazar Sero Hanzanyan Brejnev'e yazdığı mek­ tupta Dağlık Karabağ'ın Ermenistan'a birleştirilmesini istemiştir660• Böyle bir olay 1945 yılında da olmuştur ki, bunun üzerinde de önceki bölümlerde durmuştuk. Ermeniler Dağlık Karabağ'ın Ermenistan'la birleştirilmesi konu­ sunda önceden hazırlıklı idiler. Sovyetler Birliği'nin çöküş sürecinin başla­ masıyla 1 O Ekim 1987 tarihinde !revan' da yapılan gösteri yürüyüşlerinde Ermeniler tekrar Dağlık Karabağ'ın Ermenistan'la birle"ştirilmesini talep etti­ ler. Zaten bu olaylarla Ermeni-Azerbaycan çatışmasını çıkaranların Ermeni­ ler olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bağımsızlığın ilk yıllarında çeşitli ülkelerde görülen ekonomik zor­ luklar Azerbaycan'da da yaşanmış, fakat bu da, Ermeniler tarafından Dağlık Karabağ sorununun nedenlerinden biri gibi gösterilmiştir. . 1987'dcın itibaren Ermeniler, aktif olarak medya ve diplomatik kanal­ lar aracılığıyla Dağlık Karabağ'ın Ermenilere ait olduğunu, bölgenin Erme­ nistan'la birleştilmesi gerektiğini dünya kamuoyuna iletmeğe çalışmışlardır. Ermeniler bu iddialarım Dağlık Karabağ'da Ermeni nüfusun fazla olması ve ekonomik sıkıntıların mevcutluğu ile kanıtlamak istemişlerdir. Bu iddialara

"" N adir DEVLET, Çatdaf TOrk DOayu� lsıanbul, 1989, s.121.


Mahir GARİBOV

256

tarihi, coğrafi ve eğitim konularındaki bahaneleri de eklemişlerdir. Bütün bu iddiaların içeriğine göz atalım:

Ermeniler esasen Dağlık Karabağda nüfus ve ekonomik sorunlar fize. rinde duruyorlardı. a- Nüfas

iddiaları; Ermeni iddialarının dayandırıldığı konulana başın.

da Dağlık Karabağ'da Ermenilerin genel nüfusun %75'ini teşkil etmesi idi661• Şüphesiz ilk başta Dağlık Karabağ'ın %75 'niı! Ermenilerden oluşması önemli bir unsur olarak görülebilir, fakat tarihi kaynaklara bakıldığında Er­ meni nüfusunun bölgeye 1 828 Türkmençay antlaşmasından sonra İran' dan getirilen 40.000 kişi ve daha sonraki yıllarda Osmanlı Devleti 'nden göç etti­ rilen Ermeniler sayesinde arttığı bir gerçektir. Bu tarihten önce Karabağ eya­ letinde nüfusun %91 'ni Azerbaycan Türkleri, %8.4'nü ise Ermenilerin oluş­ turduğu Rus kaynaklannda da gösterilmiştir662• Yine aynı tarihlerde bugünkü Ermenistan topraklan üzerinde bulunan irevan Hanlığı 'nın da %76 Azerbay­ can Türkleri ve %24 Ermenilerden oluşmuştur663. Bütün göç olaylan sonu­ cunda bu denge Ermenilerin lehine değişmeye başlamıştır. !834'te Kara­ bağ'daki nüfusun %64'8'i Azerbaycan Türkleri, %34.8'i Ermeni olduğu halde Ermeni göçmenlerinin iski.ııı daha sonraki yıllarda devam etmiş ve bunun sonucu nüfus dengeleri değişmiştir. Diğer bir etken, 1 9 1 7 Rus ihtilali ortamında Ermeni çetelerinin saldırılan ve katliamları sonucunda Dağlık Karabağ'daki Müslüman halkın büyük bir kısmı bölgeyi terle etmek zorunda kaldığından nüfus oranlan da önemli bir ölçüde azalmıştır. Zaten Ermenile­ rin nüfus iddialan da 1 9 1 7 istatiklerine dayanmıştır. Fakat onlar XIX . yüz· yıldaki nüfus oranlarını dikkate almamaktadırlar. Ermeniler tüm Kafkasya bölgesinin yerli halkı olmadığı gibi Azerbaycan toprağı olan Dağlık Kara· bağ'da da azınlık statilsilndedirler. Bununla birlikte, bir devlet içinde belirli bir bölgede başka bir etnik grubun çoğunluk teşkil etmesi o bölgenin başka bir devlete birleştirilmesi anlamına gelmemektedir.

b- Ekonomik iddialar; Ermenilerin Dağlık Karabağ'da kendi istekleri­ ni haklı göstermek için ileri sürdilkleri iddiaların ikincisi ekonomik sorunlar­

dır. Güya, Ermenistan Dağlık Karabağ bölgesinin ve oradaki Ermenilerin 661 662 663

Nadir DEVLET, ''Türk DOııyası'nın Demografik ve Ekonomik Yapısına Toplu Bir Ba· kış", Tark Dtlnyuı El Kltab� Ankara, 1992, Cl, s.73. Nikita Nikolayeviç SHAVROV, Lg.e., s.61 . Habip RAHIMoGLU, a.g.e., s.22.


XX. YÜZVJLDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN •

DAÖLJK KARABAÖ SORUNU

257

AZerbaycan Hllkfuneti tarafından ekonomik olarak kendi biline terk edildi­ ğini ve kısıtlı olarak geri bırakıldığını bahane etmekle, bölgenin Ermenis­ tan' a birleştirilmesinin daha uygun olacağını savunmuşlardır. Fakat bu iddia­ lar Moskova tarafından bölgeye gönderilen Teftiş Komisyonu Başkanı

"Bıı Vilayetle halledilmesi gereken iktisadi ve kültürel bir -.664 şeklindeki sözleriyle asılsız olduğu ortaya çıkmıştır. problem yoktur' Razumovski'nin

Bu

iki ana konudaki iddialann yanısıra Ermeniler Dağlık Karabağ'ın

tarihi ve coğrafi bakımdan da Ermenistan'a ait olduğu yönünde asılsız tezler ileri sürmüşlerdir. Ermeniler eğitim ve killtür konusunda da, Azerbaycan Hilk(lıneti'nin Dağlık Karabağ'daki Ermenilerin haklannı kısıtladığı şeklin­ de geçersiz suçlamalarda bulunmuşlardır. Halbuki, Dağlık Karabağ arazisin­ de Azerbaycan'ın diğer bölgelerine nazaran daha çok okul, eğitim merkezi vardı. Ermenilerin bütün iddialannın asılsız iddialar olduğu ve asıl amaçları­ nın

XIX. yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın başlanndan süregelen "Büyük Er­

menistan" planını gerçekleştirmek olduğu bilinmektedir. Sovyet döneminde Ermeniler zaten yanlı umum-ittifak medyasını etki­ leri altına alarak Sovyet kamuoyunda, Dağlık Karabağ'ın Ermenilere ait ol­ duğu tebliğini sağlayabilmiş; gazetelerde, dergilerde ve televizyonda yayın­ lanan haberlerde hakikatin önüne geçmişlerdi. Rus muhabir Rojnov'un Azerbaycan ve Ermenistan'a gelip olaylan yerinde gözlemlemesinden sonra Azerbaycan' da yayımlanan "V ışka" gazetesinde şu ifadeye yer vermesi du­ rumu açığa çıkarmakta bize yardımcı olacaktır. "Ermenistan ve Azerbay­ can 'a gezimden iki aydan fazla bir zamanın geçmesine bakmayarak hiçbir makalemi yayınlayabilmiş değilim. Hiçbir Moskova dergisi veya gazetesi bana kendi sayfalarını ayırmaya yanaşmamıştır. Bıınıın nedeni ise çok açık­ tır. Basın Ermeni karşlll bir yazının yayımlanmasına olağan bir hô.I gibi ba/anafcıadır. "665 Ermenistan ve Dağlık Karabağ'daki Ermeni yayın organları, hem Moskova'dan hem de yurtdışından gelmiş Ermeni önderleri Ermenilerin Azerbaycan'a kaışı örgütlenmesinde her tilrlU faaliyette bulunmuşlardır. Ba­ layan, Mancuryan, Grigoryan, Kaputikyan, Babayan, Mirzoyan, Pogasyan gibi "Ermeni aydınlan" Dağlık Karabağ'da Ermenilerin grev ve protesto

"' Yasin ASLAN, C.a Azubıycaa . . . ı.e.e., s.44. 66' Yurü POMPEYEV, a.g.e., s.122.


Mahir GARİBOV

258

yapmalarını organize etmekte, Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan'la bağların ı koparmaktaydılar. Bu dönemde Eımenistan basınında ise devamlı Azerba­ yan ve Türkiye aleyhinde yazılar yayınlanmaktaydı666• 1 987 yılından Sovyetler Birliği'nin dağılmasına kadarki süreçte, ister Gorbaçov'un isterse de Sovyetler Birliği Yüksek Şurası'nın, Dağlık Kara­ bağ'ı Azerbaycan toprağı olarak tanıması, fakat Ermenilere karşı bir yaptı­ rım yapmaması, Dağlık Karabağ sorununu bir kısır döngüye çevirmiştir. Ay­ nca, Ennenistan 'da faaliyet gösteren yasadışı örgütlerin eylemlerine göz yumulması Ermenilerin Dağlık Karabağ'da örgütlenmelerine ve eylem yap­ malarına neden olmuştıır. Azerbaycan yönetiminin milli bilinçten yoksun Komünist liderlerin elinde olması ise Azerbaycan halkının Dağlık Karabağ meselesindeki hassa­ siyetinin yönetime aktarılmamasına sebep olmuşnır. Türklerin Ermenis­ tan 'dan kovulmasına, Ermenilerin Dağlık Karabağ'da siyasi ve askeri örgüt­ lenmeye başlamasına zamanında mildahele etmeyen Azerbaycan Komünist Panisi yönetimi de sorunun büyümesine bir nevi katkıda bulunmuşnır. Mos­ kova Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinde çifte standan uyguladığını 1 9 Ocak 1 990'da kendi haklarını talep eden Azerbaycan halkına kıırşı askeri operasyon düzenlemekle bir daha ortaya koymuşnır.

4.1. DAÔLIK KARABAG SORUNU'NUN TARİHİ GELiŞİMİ

Karabağ bölgesi, Azerbaycan'ın Kür ve Araz nehirleri ve Gökçe gölü arasındaki dağlık kesimi ve bunlara bağlı geniş ovaların meydana getirdiği araziyi kapsamaktadır. Bugün "Dağlık Karabağ"ın 4400 km2'1ik arazisi ta­ rihi Karabağ toprakların ancak Y.'dir. Karabağ Güney Kafkasya'nın doğu kesiminin bütün arazi özelliklerini taşımaktadır. İklimi yumuşak, sulan bol, topraklan verimlidir. Zengin doğal kaynaklara sahiptir. Karabağ Güney Kaf­ kasya'nın en eski yerleşim alanlanndan biridir. Karabağ'ın coğrafi konumu ve jeopolitik özellikleri tarih boyunca kuzey, güney ve doğudan gelen ka­ vimlere, yerleşme olanağı sağlamıştır. Bu kavimler, Karahağ'ı kışlak olarak 666

Robert ARAKELOV, Naıoraıy Ktınbas; Vlııovnlkl TngedU lzveıllna (Dllbk IU­ nbal; Faclaom MAium Suçlalan), Bakll 1991, s.19.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

2S9

ıcullanmış, çeşitli dönemlerde ise karargib olarak istifade etmişlerdir. Bölge Arap yayılmasından sonra Müslüman kavimlerin yönettiği dönemde Kara­ bağ adını almıştır. Karabağ'm isim olarak anlamı "Kara-geniş, bağ(bahçe}­ aıazi" demektir. Karabağ, İlhanlılar'ın yazlık merkezi olmuş, Moğollar d� neminde Anadolu'dan, Suriye'den bölgeye kavimler yerleşmiştir. Timur za­ manında da bölgeye Türk aileleri ve kavimleri getirilmiştir. Osmanlı Devle­ ıi'nin Karabağ ve çevresindeki hıikimiyeti Ill. Aluned döneminde başlamış­ tıı( l 574-1 595). Bu süreç 1 50 yıl kadar devam etmiş, 1 735 tahinde bölge Na­ dir Şah tarafından tutulmuş ve 1747'de Nadir Şah'ın ölümüyle yeni bir dö­ nem başlamıştır. Azerbaycan tarihinde "Hanlıklar dönemi" olarak bilinen bu süreçte "Karabağ Hanlığı"nda İran'ın etkisinin fazla olmasına rağmen ba­

ğımsız bir dönem yaşanmıştır. Ruslar 1 8 1 3 Gülistan Antlaşması'yla Kafkas­ ya'nın büyük bir kısmını, l 828'de Türkmençay Antlaşması ile ise Kuzey Azerbaycan'ın tamamına sahip olmuşlardır. Bölgede mevcut idari sistemi bir silre devam ettikten sonra Karabağ önce Bakü ve daha sonra Gence (Y eliza­ vetepol) vilayetleri içine alınmıştır. Bu durum 1. Dünya Savaşı 'nın sonuna kadar devam etıniştir667•

XIX. yüzyılda Güney Kafkasya bölgesinde Ermeniler azınlık halinde yaşıyorlardı. Çarlık Rusya ve Batılı devletlerin verdiği destekle Ermeniler, Errnenistan devletini kurma çabasına giriştiler. Zaten, Rusya bölgede bir Ermeni devletinin kurulmasının planlarını uzun yıllardan beri yapmaktaydı. Sorunun doğuşu açısından en önemli olaylardan biri, Ermenilerin bölgeye toplu Mide yerleştirilmeleri olmuştur.

1967 yılında

lrevan'da basılan

"XVIII. Yüzyılda Ermeni-Rus ilişkileri" isimli kitapta şöyle denilmektedir.

"Daha 19 Mayıs 1 783 'de Knyaz G.A. Potyomkin, il. Yekotrina 'ya fırsat bu­ lunca Karabağ 'ı hemen Ermenilerin kontrolüne vermekle Asya 'da bir Hris­ tiyan Devleti ortaya çıkarmak için gerekenleri yapacağız söylemiştir.·1 832 yılındaki Çarlık Rusya resmi istatistiklerinde Karabağ Hanlığı nüfusunun % 64,S' i Azerbaycanlı, %34,S'i Ermeni olarak kayda geçmiş-

"'' lgrar ALIYEV, a.g.e., s.23. "' Anız ASLANLI, "Ermenistıın' m Azetbaycan Topnıklannı l,ga1; Sorununun Hukuki Bo­ yutu; Azcrbaycan'm M� Mlldafııa Hakkı Devam Ediyor Mu?", Ermeni Arqtınııaı.n DergW, C 3, S 9, Anlıııra 2003, s.94'den naklen XVDJ, Ytızyılda EnaeDi-Ru İllfkUerl, lrevaa 1 967, s204.


260

Mahir GARİBOV

tir66". 1 887 yılında Fransa'da yayınlanan Nouveau Dictionnaire de Geograp.. hie Univeıselle (Yeni Evrensel Coğrafya Sözlüğü)'Qn "Kara­ bağ"maddesinde, 250.000 olarak gösterilen toplam nüfusun en az yarısının Azerbaycan Türklerinden, geri kalanının ise Ermeni, İranlı ve Ruslardan oluştuğu kaydedilmiştir670• Hatta Ermenistan kaynaklan bile XIX . yüzyıl başlarında Karabağ Hanlığı'nda Ermeni nüfusun azınlıkta kaldığını ifade ediyorlardı. 1 972 yılında İrevan'da yayınlanan "Batı Ermenistan'm Rus­ ya'ya Birleştirilmesi" isimli kitapta bu yıllar için Karabağ Hanlığı'nda 1 2.000 ailenin bulunduğunu ve bunların sadece 2.500'n0n Ermeni ailesi ol­ duğu belirtilmiştir671• Ermenilerin bwaya sonradan geldiğinin kendilerince bir başka ifadesi de, 1 978 yılında Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ ÖZerk Böl­ gesi içinde yer alan Akdere bölgesinde "Ermenilerin bölgeye gelişlerinin 1 50. yılı" anıtını dikmeleri olmuştur672• xıx . yüzyıl ın sonu ve XX. yüzyılın başlarında Kafkasya'da yaşayan Ermeniler, hızlı bir biçimde örgütlenmeye başlamışlardır. Bu yapılanmalann

en önemlisi 1 890 yılında Tiflis'te kurulan "Taşnaksütyun Komitesi"dir. Bu devirde Ermeniler, Çarlık Rusya yönetimi altındaki topraklara ilişkin iddiala­ nnı pek dile getirmiyorlardı. Bunun nedeni, tarihsel süreçte hep işbirliği yap­ tıkları Ruslarla ilişkiyi bozmama isteği idi. Genelde uyumlu olan bu ilişkiler, 1 7 1 9 yılında Çar I. Petro'nun, Rus Ortadoks Kilisesi mensuplarına tanınan hakların tüm Ermenilere de vermesi ile daha da pekişmiştir673• Bir yandan Çarlık Rusya 'nın halk.lan kaynaştırma isteklerinin Ermeni milliyetçiliği ile çatışması, diğer yandan da Rus Ortadoks Kilisesi'nin Ermeni Gregoryan Ki­ lisesi 'ni kendisine birleştirme çabalan bu yakın ilişkiyi bir süre i�in zayıf­ latmıştır. Fakat, etnik çatışmalatın başlaması, ilişkileri olumlu yöne sokmak­ ta gec kalmaıruştır. Kafkasya' daki milli uyanış hareketleri de bu etnik çatış­ malara paralel olarak gelişmiştir.

669

Habib RAH!MOÔLU, a.g.e., s.22. Ccmalenin TAŞKIRAN, Geçmişten GilnOmOze Kıı rabat Meselesi, Ankara 1 995, Ge· nelkunnay Basımcvi, s.240 'dao naklen Nouvean Dlctlonnaire de Gffgrapble Uolver­ selle (Yeni Evrensel Cotrııfya SözlOIG), Paris 1887, s.93. 671 Araz ASLANLI, "Ennenisıan'ın Azerbaycan Topnıklannı . . . a.g.m.", s.97'den naklen Bab Ermenlstan'ın Rusya'ya Blrl<1tlrllm..ı, lrevan 1972, s.562. 672 !grar ALIYEV, a.g.e., s.84. 671 Ali ARSLAN, "Rusların Güney Kalkasyıı 'da Yayılmalannda Emıeoi Eçıniyazin Kaıııgi· gosluğu'nuo Rolü", Kallw Araştınııalan ll, lsıanbul 1 996, s.2 1 . "°


XX. YÜZVILDA ERMEN!STAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAô SORUNU

261

Bu tarihten sonra Ermeniler, Karabağ bölgesinde Azerbaycan Türkle­ rile devamlı çatışmalara başlamışlardır. 1905-1 907'de Ermeni çeteleri bölge­ de büyük katliamlar yapmış ve bu kanlı olaylan ünlü yazar Mehmet Said Ordubadi "Kanlı Seneler" eserinde yazmıştır674•

1. Dünya Savaşı sırasında Ermeniler Kafkasya'da Rus ordulan ile bir­ likte hareket ebniş ve Osmanlı Devleti 'ne karşı savaşarak amaçlarını gerçek­ leştirmeye çalışmışlardır. 1 9 1 8 Mart ayı sonlarında Çarlık Rusya'nın 1. Dünya Savaşı'ndan çe­ kilmesiyle, geri dönen Ermeni ve Rus orduları Baki! Sovyeti tarafından Azerbaycan'da hıikimiyetin korunması amacıyla Bakil'de tutulmuş ve bu as­ keri birlikler 3 1 Mart-O l Nisan 1 9 1 8 tarihlerinde Baki! şehrinde 12.000'den artık Azerbaycanlıyı katletmişlerdir. Bu katliam Azerbaycan'ın diğer illerin­ de, Şamahı, Kuba, Salyan, Gence ve Nahcivan'da devam enirilmiştirm. Türk ordusu bu sebeple Azerbaycan'a girmiş ve güvenliği sağlamıştır. Ancak Mondros Mütarekesi'yle Türk orduları geri çekilmek zorunda kalmış ve bölge İngiliz kuvvetlerince işgal edilmiştir. İngilizler ise, 28 Ocak 1 9 1 9 tarihli tebliğ i l e coğrafi, iktisadi, tarihi v e kültürel varlıklan dikkate alarak Karabağ'ı Azerbaycan'ın bir parçası olarak kabul etmiştir. Fakat İngilizlerin çekilmesiyle bölge Kızıl Ordu'nun istilasına uğramış ve Ermeniler bölgede etkin bir duruma getirilmiştir. 1 9 1 8 Ocak-1920 Nisan tarihlerinde Azerbaycan'da Ermeni çeteleri 30.000'den fazla Azerbaycanlıyı katletmiş ve 27 Nisan 1920 tarihinde Azer­ baycan'ın Sovyet denetimine alınmasından sorıra hu katliamlar siyaset yoluy­ la gerçekleştirilmiş ve 1920 Nisan-Ekim aylan arasında 40.000'den fazla insan siyasi tutuklu olarak ölüm hükmü ile yargılanmış veya sürgüne gönde­ rilmiştir676. 1920 yılının ilk aylannda Azerbaycan'ın Ermenistan'la sınır bölgele­ rinde Ermeni saldınlannın artması Azerbaycan Milli Ordusu bu sınırlara çekilmesine neden olmuştıır. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'ni tehdit eden diğer bir güç olan Bolşevik Sovyet yönetimi, durumdan istifade ederek

674 Mehmet Said ORDUBADl, a.g.e., s.42. "' Vahid ÇIRAKZADE, isttlıl ı lln AZllpb Yolu, Bakü, 1991, s.42. ,.,. Tahir KAFAROV, a.g.e., s.104.


Mahir GARİBOV

262

Azerbaycan komünistlerinin de yardımıyla 27 Nisan 1 920'de lllkeye Kızıl Ordu birliklerini solanayı ihmal etmemiştir. Azerbaycan tarihçiııi

Mirze Bala

Mehmetzade, Moskova ile İrevan'ın işbirliği içerisinde olduğunu ve Mosko­ va'nm, Eımenistan'da Sovyet yönetiminin kurulması karşılığında Azerbay­ can'ın Karabağ, Zengezur, Nabcivan ve Gence bölgelerinin Eımenistan 'a birleştirileceği sözünü verdiğini ifade etıniştir677•. Nitekim Moskova 1920 'de Azerbaycan Sovyet Cuınhuriyeti'ne, bu bölgelerin Ermenistan'a bırakması yönünde baskı uygulamıştır. Türkiye tarihçisi Yusuf Hikmet Bayur da Mirze Bala Mehınetzade'nin bu fikrini desteklemiştir. Bayur'a göre "mazlum Er­ meni halkı !" ile ilgilendiklerini göstererek batı Avrupa kamuoyunda kendile­ rine yandaş bulmaya çalışan Bolşevikler, Taşnaklarla işbirliği uğruna Azer­ baycan 'ın Zengezur, Nabcivan gibi vilayetlerini Ermenistan 'a bırakmayı garanti etmekteydiler678• Bayur, bu siyasetin iki amaç daha güttüğünü de be­ lirtmiştir. Birincisi; Türkiye ile Sovyet Azerbaycanı arasında Nahcivan'dan geçen yollan da eline almış olan Sovyet Ermenistanı'm bir duvar gibi dik­ mek, ikincisi; Türkiye'nin de Ermenistan'dan toprak vermesini isteyecek duruma getirmek679• Yerosimos Stefanos da, "Ekim Devrimi'nden Milli Mü­ cadeleye Türk-Sovyet İlişkileri" isimli eserinde,

Ermenistan'da Sovyet

Hilkıiıııeti'nin kurulmasına karşılık Sovyet Azerbaycam'ndan bir kısım ara­ zilerin Ermenistan 'a bırakılması teklifini, 1920 Ekimi 'nde Kafkasya Sovyet temsilcisi Legran tarafından Taşnak Hükılmeti'ne sunulan dön maddeden oluşan şartnamenin "Sovyetlerce işgal edilmiş bulunan Zengezur ve Karabağ Ermenistan 'a bırakılacaktır" maddesi ile göstermiştir680• Azerbaycan' m

XI. Kızıl Ordu tarafından işgal edilmesinden ilci gün

"Karabağ ve Zengezur 'a yönelik saldırıların durdurulmasını, aksi takdirde Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti inkılap Komitesi 'nin Ermenistan 'a karşı savaş durumu ilan edeceğinı"'681 içeren nota göndermiştir. 3 Mayıs'ta Ennenistan Dışişleri, sonra Harici İşler Komiseri Hüseynov, Ermenistan Hükt1meti 'ne,

677 Miru Bala MEHMETZADE, MllD Azerbıycaa Harekib . . Lg.e., s.122.

678

.

Yusuf Hikmeı BAVUR. Ermeni Meoeleol-1, YeııigQıı Haber Ajaıısı, Basın ve Yayıncılık. lstanbul 1998, s.679. 619 Yusuf Hikmet BAVUR. Ltı:.e., s.680. 680 Yerosimos STEFANOS, Ekim Devriml'adea Milli Mücadeleye TBrk-Sovyet lıqkllerl, lsıaabul 1 979, s.1 87'den ııakleıı; "Les relaıions nıss<>-turques depuis l'aveııeıenı ıı du Kemalisme (KemalizmiD Onaya Çıkışından Soma TOrk- Sovyet ilişkileri)", Revııe dı Moade Maıalmaa Dergisi, C S2, Paris Aralık 1 922, s.198. "' ADA, f. 970, 1, 1 1 3.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN• DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

263

A,zerbaycan'a lwşı saldınlannın olmadığını ve Karabağ bölgesinde Az.er­ baycan ordusunun bulunduğunu bildirmiş ve Karabağ, Zengezur'la ilgili so­ runların çözllmü için şu teklifleri sunmuştur:

J.

Bütün askerifaaliyetler durdurul.sun,

2.

Sınır meselesinin görüşülmesi için görüşmelere başlanılsm6"'.

Zengezur ve Karabağ bölgesinde yaşayan Ermenilerin, Ermenistan Hüla1meti idaresine geçmek istemediklerini Az.erbaycan HOkıimeti'ne bil­ dirmeleri Ermeni Taşnak Hükıimeti'nin tutumunun doğru olmadığını gös­ termektedir683. Ermeni aydmlannın da bölgede yaşayan Ermeni halkı için en iyi karann, Karabağ, Zengezur ve Nahcivan'ın Az.erbaycan idaresinde kal­ ması olacağını öngörmesi ve Lenin'e şu içerikte mektup göndermesi, Ermeni hayalperestlerine bu konuda uygun cevap vermekteydi: "Şu anki Ermeni Taşnak Hükümeti Karabağ 'ın Ermenistan 'a birleştirilmesine çal�ıyor. fakat bu Karabağ 'ın Ermeni ahalisi için Bakü 'deki ekonomik kaynaklardan mah­ rum kalmak ve hiçbir zaman bir şeyle bağlı olmadıkları İrevan 'la talihlerini bağlamak demektir. Ermeni köylüleri Azerbaycan Hiikümeti 'ni tanımış ve ondan ayrılmafikrinde değildir. •'684 Ermeni aydınlannın bu fikri, Kafkasya'daki Bolşevikler tarafından da kabul edilmiştir. Orcenikidze'nin, Lenin ve Çiçerin'e gönderdiği 6 Tenunuz 1 920 tarihli mektubunda şu ifadeye yer verilmiştir: "Azerbaycan. Karabağ ve Zengezur 'un derhal kendisine birleştirilmesinde ısrar etmektedir... Bence

doğrusu da budur. Her iki vilayet ekonomik yönden Bakii 'ye meyillidir... Azerbaycan yönetimini bir an önce (Ermenistan 'do Sovyet Hiikiımeti kurul­ madan) Moskova'ya çağırıp Ermenistan 'la ilgili sorunları çözüme kavuş­ turmak lazımdır.''68S Ermeni Taşnak Hükümeti'nin Batı'dan gerekli desteği alamaması, ay­ nca Sovyet Rusya'da Enneni asıllı Komünistlerin önemli mevkilerde bu­ lunmaları, Ermenilere biç değilse Rusya'nın etkisinde kalan Az.erbaycan top­ ıaklannda genişleme fırsatı yaratınaktaydı686• Kaçaznuni bu durumu şöyle "' Musa KASIMOV, Barlı:I Devletler ve Aurbaycan, BakO l 998, s.207. '" Scwyet Dail*Karab$ Azcnıcşr Yayınlan, BakO 1983, s.40. "' lgıar ALİYEV, a+e.. s.89. '" ADA, f. 64, I, 17, 66. 616 Musa KASIMOV, Barlı:I Devletler . . . Lg.e., s.208.


Mahir GARlBOV

264

ifade etmektedir: "Eğer Rus orduları Kajlmsya ya hıikim olmazlarsa, biz yalnız kalacağız. Türk-Azerbaycan-Gürcü bloğunda sıkışıp kalan Ermenis­ tan 'ın varlığından söz edebilmek imkıinsız olacaktır. "4187 Ermenistan'da Taşnak Hükiimeıi'nin yerini Komünist Ermenilere bı­ rakması, Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinde yeni dönemi başlatmıştır. Taşnaklann güçlerinin yetersiz olması, onlara iktidarı komünistlere bırakma lüzumunu doğurmuştur.Taşnak Hükiimeti Komünistlerin iktidan ele geçir­ meleri için uygun ortamı hazırlamış ve Komünistlerle 30 Kasım'da Ermenis­ tan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti 'nin kurulması ile ilgili anlaşma imzalamış­ lardır688. Azerbaycan Komilnistlerinin de Karabağ üzerindeki hassasiyeti ise 27 Haziran 1 92 1 'de yapılan genel toplantıda "Karabağ'ın Azerbaycan'a bağlılı­ ğı ve bu esasta göruşmelerin sürebileceği" kararını ortaya çıkamıaktayd1<119 . Nitekim, 4 Temmuz 1921 'de toplanan Komünist Partisi Kafkas Bürosu 'nun,

"Dağlık Karahağ Ermenistan SSC terkibine katılsın'"'90, kararına Azerbay­ can İnkılap Komitesi Başkanı Nerimanov sert bir şekilde itiraz etmiş ve bu konunun yeniden görüşülmesini talep etmiştir691 • 5 Temmuz'da Dağlık Ka­ rabağ problemini göruşmek için tekrar toplanan Komünist Partisi Kafkas Bürosu; Stalin, Orcenikidze, Maharadze, Kirov, Nerimanov, Mıyasnikov, Nazartyan, Orehalaşvili ve Figatner'in iştirakiyle şöyle bir karar kabul etmiş­ tir: "Müslümanlar ve Ermeniler arasında milli barışın, Yukarı (Dağlık) ve Aşağı Karabağ 'ın ekonomik bağlılığın vacipliğine, onun Azerbaycan 'la ta­ rihi geçmişi esas alınarak, Dağlık Karabağ Azerbaycan 'ın sınırları içinde kalsın, bu vilayetin terkibine dôhil olan Şıqa şehri idari merkez olmakla, ona geniş vilayet muhtariyeti verilsin. "692 Dağlık Karabağ'a muhtariyet verilmesi Azerbaycan arazisi uniter ya­ pısının bölünmesini ifade etmekteydi. 14 Aralık 1922'de Komünist Partisi Kafkas Bürosu Dağlık Karabağ meselesi ile ilgili şöyle bir karar kabul etmiş-

687 KAÇAÇUZUNI, Daşııalısalyun Bolşevlkskogo Deı. ffatnalısOlyna - Bolşevik İşi), 681

689 690

691

692

Baka 1990, s.81. Musa KASIMOV, Harici Devletler .. . a.g.e., s.218. ADA, f. 28, 1 , 228. ADA, f. 64, 1, 2, 1 1 8. Asker ABDULLAYEV, Dağlık Karabai, AJdsız lddlalıır, Badireler, Facialar, Bakl1 2001, s.I 1 . ADA, f, 64 , l , 122-122.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

265

"Azerbaycan 'do umum-Sovyet Şurası 'na müracaat etmek için Dağlık Karabağ işleri üzerine özel komite yaratılsm."693 Bu aşamada Azerbaycan tir;

Komünistleri, Dağlık Karabağ meselesinin çözümünde iç ve dış siyasi ortam

doğrultusunda özerklik statOsil kabulünün kaçınılmaz olduğu gerçeğiyle 7 Haziran 1 923'de Dağlık Karabağ'ın özel vilayet olma karannı onaylamış ve Azerbaycan Komünist Partisi, Dağlık Karabağ Muhtar Vilayeti'nin kurulma­ sını tavsiye etmiştjr694• Görüldüğü gibi, Sovyet döneminde Azerbaycan Ko­ münist Partisi'nin bu kararlan Moskova'nın diktesiyle gerçekleştirilmiştir. Nerimanov Lenin'e gönderdiği telgraflardan birinde Moskova'nın Azerbay­ can'ın sahip olduğu milli değerlere duyarsızlığını şöyle ifade ediyordu; "Ben bilmek isterim ki merkez Müslümanlara hangi niyetle yaklaşıyor? Azerbay­ can 'm tarihi ile ilgili meseleleri bizsiz nasıl çözmeye nasıl cesaret edebili­ yor? Acaba, merkezin niyeti, Bakü petrolünden faydalanmak için Azerbay­ can 'ı "yeni Taşnaklara "feda etmek midir? "695 Ermenilerin, Dağlık Karabağ' ı Ermenistan'a katma çabası 1945'de de devam etmiş ve Ennenistan Komünist Partisi Başkatibi Arutinov Stalin'e mektup yazarak Dağlık Karabağ'ın Ermenistan 'la birleştirilmesini arzetmiş­ ıir69". Ennenistan Hllkllmeti Dağlık Karabağ'ın Ermenistan ile birleştirilme­ si konusunu 1 964'de Ennenistan Komünist Patisi Başkatibi Mikoyan, Khu­ nışov'la görüşmesinde Kınm'ın Ukrayna'ya verildiğini örnek göstererek Dağlık Karabağ'ın da Ermenistan'a birleştirilmesini istemiştir. Sovyet döneminde Ermenilerin Dağlık Karabağ'la ilgili iddialan ve Moskova'nın Azerbaycan topraklan ilzerinde uzun yıllar hazırlayıp uygula­ dığı kararlar, SSCB Anayasası'nın 78. maddesine uygun gelmemiştir. Söz

"Müttefik devletlerin ara­ zileri, onların razılığı olmadan değiştirilemez. Muvafık devletler arasında sınırlar, muvafik devletlerin karşılıklı razılığı durumunda değiştirilebilir ki, bu değişiklikler SSCB Yüksek Sovyeti tarafından onaylanmalıdır. "697 Bu maddenin "Sınırlar SSCB Yüksek Sovyeti tarafından onaylanmalıdır" ifade-

konusu madde bu hususta şöyle ifade olunmuştur:

'" Musa KASIMOV, H•rld Devletler .. . ı.g.e., s.221 . ... lgıar ALIYEV, ı.g.e., s.97. "' Asker ABDULLAYEV, Lg.e., s.13. "' BCA, Yer; 930. 1. 7. J. 697 lgıar ALIYEV, Lg.e., s. 1 12.


Mahir GAJllBOV

266

sinde, ülkelerin sınırlarının istendiği zaman değiştirilemeyeceği gösterilmek­

"SSCB oluşturulurken, çok milletli bu devletin terkibine dahil olan müııejik devletlerin kendi hukuklannı koru­ ma yükümlülüğünü üstlenmiştir'.ı;98 denilmiştir. Toporak bütünlüğünün ko­ tedir. Bu Anayasa'nın 8 1 . maddesinde ise

runması hukuku ise de, her bir devletin temel haklarından biridir. Fakat, Sovyeıler döneminde Komünistler Azerbaycan'da bu haklan göz ardı etmiş­ lerdir. I965'de Ermenistan Hilkümeıi Moskova'dan sözde Ermeni soykın­ mının 50. yıldönümünü anmak için izin almış, 24 Nisan'da İrevan'da

400.000 kişinin katıldığı mitingde "Baıı Ermenistan (Anadolu) Bizim Olma­ lıdır", "Dağlık Karabağ Bizimdir'', "Nahcivan Ermenistan Toprağıdır", "1915 İntikamını Almak Zamanıdır. Birleşin" sloganlanyla Azerbaycan ve Türkiye aleyhinde gösteriler yapmışlardır699• Bu tarihten itibaren Sovyeı Hükiimeti'nin ve Ermenilerin Türklere karşı baskıları daha da artmıştır. Sovyetler Birliği'nde 1 985 yılında M.Gorbaçov'un Sovyetler Birliği

Glasnost ve Perestroyka politikalarının özgürlükçü ortamı içinde, Sovyet hal.klan arasın­ Merkezi Sovyeti Başkatipliği görevine getirilmesi ile başlayan

da milli bilincin uyanması, ekonomik huzursuzlukların ortaya çıkması ve etnik gruplar arasında antlaşmazlıklann filizlenmeye başlaması önemli ve ciddi sorunların meydana çıkmasına neden olmuştur100• Gorbaçov'un Sovyeı sisteminde reform yapmak amacıyla ekonomide Perestroyka ve siyasi yapıda Glasnost politikalannın uygulaması, Sovyet sisteminin bir parçası olan Azerbaycan'ı da oldukça etkilemiştir. Özellikle siyasi alanda liberalleşme girişimleri Azerbaycan'daki siyasi milcadeleye ivme kazandınnış, siyasi alanda serbestliğin artmasına olanak tanıyan yasanın çı.kanlmasıyla 1 986 yılından itibaren ülkede siyası amaçlı demek, kurum ve kuruluşların sayısı hızla artmıştır. Ermenilerin Karabağ konusundaki girişimleri ve milli azatlık harelcatının artması Azerbaycan'ın bağımsızlık sürecini hızlandınnıştır. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ilişkilerdeki gerginleşme ve Ka­ rabağ Ermenilerinin Azerbaycan'dan aynlnıa talebiyle başlayan mllnakaşa Sovyetler Birliği 'nin çökmesinden önce iki nlke arasında savaşın çıkacağının

... Koııstitııçlyı SSSR (SSCB Anıyuuı), Baka 1978, s.243. 699 İsa MEHMEDOV, Lg.e., s. 49. 700

Gordon B. SMITH, "Soviet Politics Sınıggling witb Cbange (Sovyet Politikasınm Mllc­ sdelelerle Değişimi)", Mlcınlll.uı Pras, London, 1992, s.SS.


XX. YÜZVIU>A ERMENISTAN - AZERBAYCAN' DAÖLIK KARABAÖ SORUNU

267

işaretlerini vermekteydi. Ermenilerin Dağlık Karabağ'm Ennenistan'a bağ­ lanması yönündeki talepleri 1988'de Dağlık Karabağ'da yaşayan Tilrklere

yönelik saldın lan olmuş ve Ennenistan 'dan daha sonra ise Dağlık Kara­ bağ'ın başkenti Hankendi'den Azerbaycan Türkleri'nin mecburi göçleri baş­ lanmıştır.

1 2 Şubat 1988'de Dağlık K.arabağ Sovyeti bölgenin Ennenistan' a bir­ leşmesi doğrultusunda

karar almıştır'"'. 19 Şubat günü ise Karabağ' da ilk

defa Emıenistan'la birleşme konusunda gösteriler başlamıştır. 22 Şubat'ta Dağlık Karabağ Sovyeti (30 Azerbaycan milletvekili dışında) toplanarak 1 1 0 oyla bölgenin Emıenistan SSC ile birleşmesini öngören karar kabul etmiş­ ıir702. Bu karar merkezin razılığı olmadan alındığı için bir başkaldın niteliği­ ni taşıyordu. Moskova ise, böyle bir hareketin

"Ermenistan ve Azerbaycan halklarının menfaatlerine aylarıdır" şeklinde karar aldığını açıklamıştır. 23 Şubat 1988 tarihinde İrevan'da yapılan mitinglerde göstericiler

"Bir millet bir cumhuriyet"

diye bağırarak Emıenistan YOksek Sovyeıi'nde

Dağlık Karabağ meselesinin tekrar ele alınmasını istemişlerdir. 28 Şubat 1 988'de Bakü'nün kuzeydoğusunda sanayi merkezi olan Sumqait şehrindeki Ermenilerle çatışma sonucunda 32 kişi bayatını kaybet­ miştir. Daha sonra yapılmış araştırmalarda bir grup kimliği belirsiz kişilerin Azerbaycan Türklerini savaşa teşvik ettikleri açıklanmıştır. 12 Mart 1988 tarihinde kanlı çatışmalara sahne olan Sumgait'e Sovyet askerleri ve tank birlikleri yerleştirilmiştir. Bu askeri birlikler 19-20 Ocak 1990 tarihinde Ba­ kü'de bağımsızlık mitingini

dağıtmak için gönderilmiş özel askeri birlikler

yüzlerle Azerbaycanlıyı katletmişlerdir. 17 Mart 1988'de Dağlık Karabağ Özerk Vilayeti parti yönetimi böl­ genin Ermenistan'a birleşme karannı Bakü'ye bildirmiştir. Olayların ciddi­ yetini koruması Qzerine 23 Mart l 988'de SSCB Yüksek Sovyeti, Dağlık Ka­ rabağ sorununun çözümü ve banşın sağlanması için karar almış ve bu karar­ da

"Dağlık Karabağ 'ın SSCB Anayasası 'nın 78. maddesi geregince Azer-

1111

Nadir DEVLET, Ç91<bf Tilrk, a.c-e.. s.122. 1112 Mebmet Ali BİRANI>, '1Cıınıbal' ı Vcımcyiz!" MlUlyd Gazetesi, Ankara 21 Kasım 1988.


268

Mahir GARİBOV

baycan 'ın terkip hissesi olduğunu ve bu durumun hiçbir: şekilde değiştirile­ meyeceğı"'103 ifade edilmiştir. Karabağ'da olayların tırmanması, Ermeni saldırılarının artması, Emıe­ nistan'dan Türklerin kovulması ve bu soruna Azerbaycan'daki Komünist yö­ netimin çözilm bulamaması ülkede örgütlenme zaruretini doğurmuştur. 1 988 Kasım ayı ortalarında Ermenilerin Dağlık Karabağ'da, Azerbaycan için tarih­ sel bir anıt anlaıru taşıyan Tophana ormanını tamamen imha emeleri, Azer­ baycan'da geniş ulusal tepkiye neden olmuştur. Esasen sorunun ortaya çıkışı Ermenistan'ın Azerbaycan'ın Dağlık Ka­ rabağ bölgesini kendisine birleştirmek istemesiyle başlamıştır. İki toplum arasındaki Sovyet rejiminin son yıllannda beliren gerginlik ve küÇük çaplı çatışmalar, 1 99 1 yılında Ermenistan'ın ve Azerbaycan' ın bağımsızlığını ilan etmesi ve bu arada Dağlık Karabağ'daki Ermeni yönetiminin de sözde Dağ­ lık Karabağ Cumhuriyet'ini ilan etmesiyle Ermenistan ve Azerbaycan ara­ sında savaş durumunun meydana çıkmasına neden olmuştur. Dağlık Kara­ bağ'da olaylann tırmanması üzerine Azerbaycan Parlamentosu 26 Kasım 1991 tarihli karanyla Dağlık Karabağ Muhtar Vilayeti statüsünü kaldırmış ve arazi yönetimi daha önceden mevcut olan il ve ilçeler aracılığıyla Sa­

kil 'ye tabi tutulmuştur. Bu tarihten itibaren Azerbaycan arazisinde Dağlık Karabağ'ın muhtariyeti statüsü olmadığına göre Ermenilerin işgal ettikleri toprakların Azerbaycan'ın diğer arazilerinden hiçbir farkı bulunmamıştır. Ermenistan Parlamentosu, 1 Aralık 1 989 tarihinde "Dağlık Kara­ bağ 'ın Ermenistan 'la birleştirilmesi ile i/gilt'1114 karar alınış ve hala bu kara­ nndan dönmemiştir. Fakat, bu karar ve Ermenistan'ın bu doğrultudaki resmi istekleri, yürllrlükteki SSCB Anayasa'sına, cumhuriyetlerin anayasalarına aykın bulunarak hem dönemin merkezi Moskova yönetimi, hem de Azer­ baycan yönetimi tarafından reddedilmiş ve kınanmıştır. İşgalci politikalannı resmi olarak da ifade eden ve bu doğrultuda kararlar alan Ermenistan Devle­ ti, Birleşmiş Milletler'e üye olunca uluslararası hukuk karşısında zor durum· da kalmamak için, amaçlarından vazgeçmemekle birlikte politika değişikli-

70' '°'

Nesrin SARWIMETOOLU, Azcri-Eımcni MOnasebetleri ve Dağlık Kanıba1 Olaylan, Mıımıara Üniversitesi, Yayııılaımwnış Yllksek Lisans Tezi, lsıanbul, 1989, s.98. Mustafa BUDAK, "Azerbaycan-Eımcnisıan ilişkilerinde ... a.g.m.", s. 1 10.


XX. YOZVILDA

ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

269

ğine gitmişlerdir705• Önceleri Azerbaycan ile arasındaki çatışmalann ve sava­

şın nedeninin toprak elde etmekle ülke arazisini genişletmek olduğunu açık­ ca ifade etmekten çekinmeyen Eımenistan yönetimi bu defa bölgedeki olay­ lan farklı şekilde tanımlama gereği hissetmiştir. Örneğin, bölgede savaş ol­

madığını, Azerbaycan'ın zülmünden kurtulmaya çalışan Ermeni halkıoın bağımsızlık mücadelesi verdiğini, Ermenistan'ı n ise sadece bu mücadeleyi desteklediğini ifade etmeye başlamışlardır. Fakat, bütün bunlar Eımenistan

dış politikasındaki saldırgan ve yayılmacı niteliği gizi emeğe yetmemiştir706• Günümüzde halen bu politikasını sürdürmekle beraber, her alandaki Erme­ nisıan yetkilileri, gerekirse işgal ettikleri topraklann önemli kısmını ilhak edebileceklerini de ifade etmekten çekinmemişlerdir. Bütün bu verilerden sonra

XX.

yüzyıl sonlarında Azerbaycan - Erme­

nistan ilişkilerinde ortaya çıkan sorunlann esas sebeplerini şu şekilde sırala­ yabiliriz: 1.

uki amillerde olXIX. yüzyıl sonlannda koyulmuş Ermeni örgütlerinin kurnazca

Dağlık Karabağ sorunun tarihi kökleri dini ve

mayıp, esası

hazırladıkları sözde "Denizden- denize büyük Ermenistan" ideolojisi olmak­ la, Azerbaycan'a karşı hiçbir esası olmayan arazi iddialannın sonucu idi. Bu arazi iddialan SSCB'nin yeni kuruluş dönemlerinde başlayıp, Azerbaycan'ın Gökçe, Zengezur, Şerur-Dereleyez Mahalı ve Mehri ilçesinin Ermenistan 'a birleştirilmesi ile devam etmiş, 1 948-1953 yılında Ermenistan'da yaşayan Tilrlderio yurtlarından göçe zorlanması ile sürdürillmüş ve l 980'li yıllardan itibaren Dağlık Karabağ bölgesinin Ermenistan'a ilhak edilmesi talepleri ile yeniden gündeme getirilmiştir. Ermeniler sadece Dağlık Karabağ bölgesi ile de yetinmeyerek, Nahcivan bölgesi ve Kür Nehri'ne kadar olan Azerbaycan topraklannın Erınenistan 'a birleştirilmesini talep ediyorlardı. Bu düşünceler­ le hareket eden Ermeni çeteleri 1991 'de Dağlık Karabağ'dan çok uzakta olan Nahcivan'ın Şerur iline ait Kerki köyünü de işgal etmişlerdir. Köyün ismi değiştirilerek Tigranakert adlandınlınışbr. Bütün bu olayların devamında Dağlık Karabağ'dan Hocalı kasabası, Laçın, Kelbecer, Ağdam, Fuzuli, Ceb­ rayıl, Kubatlı ve Zengilan illeri Ennenistan ordusu tarafından işgal edilerek yakılmış, yıkılmış ve servetleri talan edilmiştir. Savaş bölgesi Azerbaycan

''" Anız ASLANLI, "Ermenisıan'm Azerbaycan Topraklannı İşgali .. . a.g.m.", s.100.

706

Sedat LAÇINER, "Ermenisıan Dış Politikası ve Belirleyici Temel Faktorler 1991 -2002", Ermeal Araştırmalan, CI, S S, Ankara 2002, s.220.


Mahir GARİBOV

270

arazisi olduğu için ülkeye verilen maddi zarar senelerce onarılamayacak ka.

dar yüksek olmuştur. Ermenistan'ın bu işgalci siyasetine

maruz

kalan Azer­

baycan'da sadece Türkler değil, Ruslar, Yahudiler ve diğer halkların insanla­ n

da mağdur olmuştur. 2.

Anıi Azerbaycan ve anti Türk düşünce yapısı Ermenistan dış po-

litikasının ve devlet ideolojisinin ana hattını oluşturmağa başlamıştır. Sov­ yeıler Birliği döneminde Ermenistan' da yaşayan Türklerin yaşadığı şehir, ilçe, kasaba ve köylerin tarihi isimleri değiştirilmiş, tarihi abideler, camiler, mezarlıklar sökülerek yok edilmiştir. XX. yüzyılın başlarında ahalinin yan. sını Türklerin oluşturduğu Ermenistan 'da 1990'lara gelindiğinde Türklerden bir kişi bile kalmamıştır. Zira birinci kısmının 1 9 1 8-20, ikinci kısmının 1 948-1953 ve sonuncu kısmının ise 1988 yılından başlayarak süıillmesiyle, Ermenistan 'da yaşayan Türkler Ermenistan'dan tamamen çıkarılmıştır. Bu sürgünlerde çoğu insan dağlarda "kar uçkununa düşmüş" (donarak ölmüş), diğer bir kısmı da Kafan ve Gorus illerinde yerleşen Ermeni teröristleri tara­ fından katledilmiştir. Ülkeden sürülenlerin yalnızca bir kısmı Azerbaycan'a ulaşabilmiştir ki, onların da çoğu hasta ve tükenmiş durumda acil olarak has­ tanelere kaldırılmıştır. Maalesef, dünya kamuoyu bütün bunları sessizce sey· retınekle kalmıştır. Sonuçta Ermenistan' da %99 Ermenilerden oluşan Erme­ nistan Cumhuriyeti kurulmuştur. 3.

Errnenistan işgalci siyasetinin "Ermeni halkının kendi mukadde-

ratını tayin etme özgürlüğü" gibi gösterilmesinin hiçbir esası yoktur. Çünkü, bu özgürlüğü (komşu devletlerin arazisini koparmakla da olsa)

XX. yüzyıl

sonlarında zaten kazanmıştır. XIX . yüzyıl başlarında Ermeniler İrevan ve Dağlık Karabağ bölgesine yerleştirildikten sonra, 1 923 yılında Dağlık Kara­ bağ bölgesinde yaşayan Ermenilere muhtariyet statüsü verilmiş, daha sonraki dönemlerde bu bölgeye Ermenistan 'dan ve yurtdışmdan Ermeniler yerleşti­ rilmiştir. Ermenistan arazisinde yaşayan Türkler ile Azerbaycan arazisinde yaşayan Ermenilerin durumunu mukayese ettiğimizde ise, Azerbaycan Dev­ leti 'nin Ermenilere oldukça insanca davrandığını görüyoruz. Karşılığında Ermenistan, yüzyıllarca orada yaşayan Türklere ne muhtariyet hakkı tanımış, ne de insanca yaşamalarına imk3n vermiştir. Türklerin Ermenistan'da yaşa­ dıkları dönemde insani hak ve hukukları her zaman bozulmuş, ikinci sınıf insan muamelesi görmüş ve sonuçta bin yıllarca yaşadıklan topnıklardan süriilmüşlcrdir.


XX. YÜZVILDA ERMENlSTAN - AZERBAYCAN ' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

4.

271

Erınenistan'ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Ermenilerin hukuk-

Jannın bozulması yönündeki yalanlannın hiçbir esası yoktur. Çünkü A:z.er­ baycaıı 'da onlann tüm talepleri karşılanmış, kendi dillerinde radyo, televiz­

yon yayını yapmalarını, eğitim alanında, okul ve üniversiteler kurulmasına izin verilmiş, sosyal kurumlan desteklenmiş ve gazete, dergi, tiyatro vb. kOl­

ıürel

etkinlik haklan tanınmıştır. Azerbaycan'da yönetimin çeşitli alanların­

da da Ermenilere yer verilmiştir. Bütün bunlar Azerbaycan'da tüm insanların eşit haklara sahip olduğunun bariz göstergeleridir. 1991

-

1995 yıllan ara­

sında, Azerbaycan' claki Ermenilerin savaş çıkarmalarına ve Ermenistan' dan ve Karabağ bölgesinden yüz binlerce Azerbaycanlının sürülmesine çadırlar­ da, barınaklarda zor şartlar altında yaşamalarına rağmen, Bakü' de binlerce Ermeni apartmanlarında rahatça oturuyor ve yaşamlarına devam ediyorlardı.

5.

Dağlık

Karabağ

ekonomik durumunun iyi

bölgesinde

yaşayan

Ermenilerin

sosyo-

olmadığı yönündeki iddialan da doğru değildir.

ÇOnkO bu bölgenin irıkişafı hem Azerbaycan SSC'nin, hem de Ermenistan SSC'nin inkişafindan çok yüksek olmuştur. Münakaşanın başladığı dönem­ lerde bu durum Ermeni yetkilileri tarafından da itiraf edilmiştir707• Bütün bu sebepler şunu söylemeye imkan veriyor ki, Ermenistan'ın Azerbaycan'a karlı gerçekleştirdiği işgalci tutumu ört bas etmek için öne sürdüğü nedenler esassızdır ve dünya kamuoyunu yanıltmağa yönelmiştir. Dağlık Karabağ savaşında Rusya'run askeri, siyasi ve ekonomik des­ ıeğini alan, Ermenistan sadece Rus ordusunu kendi topraklarında barındır­ makla yetinmemiş ve Gürcistan'dan çıkarılan askeri teçhizatın da büyük bir bölümünün Ermenistan'a yerleştirilmesine izin vermiştir. Vaziani bölgesinde bulunan Rus askeri üssü 22 Aralık 2002 'de boşaltılırken, asker ve silahların bir bölilmil Ermenistan'a sevk edilmiştir. Ermenistan'da konuşlanan Rus askeri üslerinin bir bölümü de 2003 yılı sonlarından itibaren Ermenistan as­ keri birliklerine teslim �dilmiş ve bu birlikler de Dağlık Karabağ'a yerleşti­ rilmeye başlanmıştır. Karabağ'a yerleştirilen Rus askeri birlikleri, bölegede­

ki askeri gilç dengesini büyük ölçüde Azerbaycan'ın aleyhine değiştirmiştir. 1991 yılına kadar Harı.kendi'de konuşlanan 366. Rus motorize alayının Azerbaycan'a karlı askeri operasyonlarda Ermeni silahlı birlikleri ile hareket

ettikleri göz önünde bulundurulursa, Azerbaycan işgal edilmiş topraklarının

"' Eıjan KURBANOV, Lg.e., s.S.


Malili GARİBOV

272

geri alınması için askeri operasyona başladığı zaman Karabağ'da konuşlanan Rus askeri birliklerinin yeniden Azerbaycan'a karşı çabşmalara başladığı görülmüştür. Rus ordusunun K.arabağ'da konuşlandınlması Rusya'nın Dağlık Ka­ rabağ sorununun çözümü için arabuluculuk girişimlerine gölge düşürmekte ve bu konuda samimi olmadığını kanıtlamaktadır. Aslında Gllrcistan ' dan aynlması gereken Rus askeri üslerinin K.arabağ'a yerleştirilmesi Azeıbay­ can'a karşı yapılan baskının açık bir sonucudur. Azerbaycan Devleti, Ermenistan'ın bu tutumuna rağmen Dağlık Kara­ bağ meselesinin banşcıl yollarla çözülmesine taraftar olduğunu her zaman belirtmiştir. Ama Ermenistan tarafı işgalci tutumundan vazgeçmeyerek, legal olmayan Dağlık Karabağ kurumunun oluşumu için süre kazanmak amacıyla, yapılan görüşmeleri geçersiz kılmak için gereken her şeyi yapmaktadır.

"

Uluslararası kurumlar da Ermenistan'ın işgalci tutumunun aleyhin­

"Kendi mukadderatını tayin etme hakkı amaç değil, araç olmalıdır. Halkın kolekıif barış ve demokrasinin gelişimine hizmet etmelidir. Bu. herhangi bir amaçla, özellikle bütünlüğün­ den alıkonma şeklinde algılanmamalıdır. Kendi mukadderatını tayin etme, bölgede yaşayan diğer halkların hak ve tizgürlük/erinin bozulmasına veya kısıtlanmasına neden o/mamalıdır. Böyle bir durumda özellikle güç kullan­ ma tıibiri kanunsuzdur ve kabul edilemez. Kısaca kendi mukadderatını tayin etme hakkı devletin arazi bütünlüğünün bozulmasına ve parça/anmasına ne­ den o/mamalıdır. "708 dedir. AGİT kararnamesinde gösteriliyor ki;

Sorunun temel nedeni, Ermenistan'ın yayılmacı ve uzlaşmaz politika­ sıdır. Bu durum, pek çok uluslararası belgelerle kanıtlanmasına ve yine pek çok uluslararası karara rağmen, Ermenistan, Azerbaycan topraklannın yüzde 20'sini işgal altında tutmaya devam etmektedir. Dağlık Karabağ'da Ermenilerin yaptı.klan cinayetlere sadece bölgesel olaylar şeklinde bakılması ve tepkisiz kalınması doğru değildir. Eğer do.iıya­ nın çeşitli bölgelerinde

"Ermeni Metodu "nu kullanaraktan işgalcilik kanun­

laştınlacak olursa, o zaman dünya halklarının ileriki zamanlarda büyük felfiketlerle karşı karşıya kalacağı kesindir. ""'

Aıaz ASLANLI, "Ennenistan ' ın Azerbaycan Topnıklannı işgali . . . a.g.m.", s. 102.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN- AZERBAYCAN'

DAÔLIK KARABAô SORUNU

273

4.1.1. Dağbk Karabajt Sorunn'nun Çıkışı ve Gelişimi Dağlık Karabağ bölgesi 4.400 kın2 lik bir yüzölçümilne sahip olup, Azerbaycan'ın Kür ve Araz nehirleri ve Gökçe Gölü arasında yerleşen dağlık alanlan ve bunlara bağlı ovaların meydana getirdiği bölgeyi kapsamakta­

dır709. XlX

-

XX . yüzyılda bölgeye göç ettirilen Ermeniler sayesinde bölge­

nin nüfusu Ermenilerin lehine değişmiş ve bu da milliyetçi Ermeni örgütleri tarafından Dağlık Karabağ'ın Ermenistan'la birleştirilmesi taleplerine sebep

olmuş, 1 988-1 989 tarihlerinden iki ülke arasında çatışmaların meydana çık­ masına ve 1 99 1 yılından ise Azerbaycan arazilerinin Ermeni ve Rus ordu birlikleri tarafından işgaline neden olmuştur. Bu olayların yakın tarihi krono­ lojisini incelemek bu sorunun nasıl geliştiğini tanımlamamıza imkan sağla­ yacaktır. 1 0 Eylül 1 987'de Ermeniler SSCB KP Genel Sekreteri M.S. Gorba­

çov'a 75.000 imzalı dilekçe göndererek Dağlık Karabağ'ın Ermenistan 'a birleştirilmesini talep etrnişlerdir710• 1 0 Ekim 1 987'de yine de aynı amaçla Ermenistan'ın başkenti !revan'da gösteriler yapılmıştır. Göstericiler Nahci­

van Özerk Cumhuriyeti'nin de Ennenistan' la birleştirilmesini talebinde bu­ lunmuşlardır1 1 1 . 1 8 Ekim 1 987'de Dağlık Karabağ'ın Çardaklı köyünde Ti!rklerle Ermeniler arasında çatışma çıkarken, İrevan 'da da Dağlık Kara­ bağ'ıo Ermenistan'a verilmesini talebi ile gösteriler yapılmıştır112. 1 1 Şubat 1988'de Dağlık Karabağ'ıo başkenti Hankendi'nde Ermeniler duvar ilanlan asıp açık mektuplar dağıtarak Dağlık Karabağ'ıo Ermenıstan'a belirtirilmesi yönünde propaganda faaliyetinde bulunmuşlardır. 14 Şubat 1988'de Dağlık Karabağ Özerk Vilayeti icra Komisyonu bölgenin Ermenistan'a birleştiril­ mesiyle ilgili karar kabıil etmiştir. Azerbaycan Ali Sovyet'i ise bu karana geçersiz olduğunu belirterek bu karan fesh etmiştirm. 22 Şubat 1988'de Ka­ rabağ' ın Esgerao ka.Sabasında iki Azerbaycanlı Ermeniler tarafından öldil­ rillmüştür. 23 Şubat 1 988'de Ennenistan'ın Kafan şehrinde Türkler göçe

zorlanmıştır.· 23-29 Şubat 1988'de Ermeni Taşnak birliklerinin tahrikiyle gerçekleştirilen ve daha sonra tüm dünya da Azerbaycanlılar aleyhinde gös-

"" Sabir ASEDOV, Ömür Vaddaşı, Diderglnler (KllçkDnler). Bakil 1990, s.S9. "' Aydın MEMMEDOV, "Milli Meselede Eksperimen". GençUk Derıisi, S i O, Bakü, 1988. 111 Nesrin SARIAHMETOÔLU, a.g.e., s.88. "' Sovyeı Ermenisıanı Gazetesi, Baki! 19 Ekim 199 i .

" ' Faruk ARSLAN , "Karabağ Muııakaşasının Kronolojisi"', Zaman Gazetesi,

1998.

Sakil, 3 Mart


Mahir GARİBOV

274

terilen Sumqait olaylan meydana gelmiştir. 1 8 EylW 1 988'de Dağlık Kara. bafın başkenti Hankendi'nden Türkler göçe zorlamışlardır. Aynı

tarihte

Bakü'de yapılan protesto mitinglerinde Dağlık Karabağ'daki olaylar kınan. mıştır. 20-30 Kasım 1988 'de Ennenistan Devlet yetkililerinin tahrikiyle Er­ menistan 'da yaşayan 250.000 Türkün emlakı talan edilerek, karlı-buzlu dağ­ larla ülkeden siirülmüştür. 4-5 Aralık 1 988'de Bakü'de Azatlık meydanında Kanıbağ olaylannı kınamak için miting yapmak isteyen halk kitlesi ise Rus ordusu

tarafından

dağıtılmıştır. 19 Aralık 1 988'de Ennenistan SSC tarafından Dağlık Kanıbağ Muhtar Vilayetinin Ennenistan 'la birleştirilmesi ile ilgili karar kabul edil­ miştir. Bu kararda bölgenin bu tarihten itibaren Ermenistan SSC'nin aynl­ maz parçası olduğu gösteriliyordu. (Bu güne kadar bu kararla ilgili bir yeni­ lik yapılmamıştır). 7 Haziran 1 988'de Ermeni askeri birlikleri Nalıcivan böl­ gesine saldırrnışlardır7 14• 1 6 Temmuz 1 989'de Bakü'de Azerbaycan Halk Cephesi teşkilatı ku­ rulmuştur. 4 - 1 1 Eylül l 989'da Karabağ'da Eylül ayına kadar 2 1 6 Azerbay· canlının öldürülmesini protesto eden mitingler yapılmıştır. 1 6 Eylül 1 989

·

Tiflis-Bakü seferini yapan yolcu otobüsüne yapılan bombalı saldın sonucun­ da 5 kişi ölmüş, 25 kişi yaralanmıştır. 13 Ocak 1 990'da Bakü'de Azatlık meydanında

yüz binlerce insanın

katıldığı mitingde Milli Savuıuna Şürası kurulmuştur. 1 3- 1 5 Ocak 1 990'da da misillemeden korkan Ermeniler Bakü'den göç etmeye başlamışlardır. 20 Ocak 1 990'da Rus ordusu Bakü'de yapılan bağımsızlık ve aynı zamanda Karabağ olaylarını kınayan gösterileri bastırmak için Moskova'nın

"Olağanüstü htif' kararına dayanarak Bakü'ye girmiştir. Resmi kayıt· 1 5 tara göre olayda 42 1 kişi öldürülmüş, 600 kişi yaralanmıştır 1 •

aldığı

16 Şubat 1 990'da Şuşa-Bakü seferini yapan yolcu otobüsüne yapılan · 116• bombalı saldın sonucunda 2 kişi ölmüş, 1 3 kişi yaralanmıştır 24 Mart 1 990'da Errnenistan ordu birlikleri Azerbaycan' ın

Kauh şeb·

rine top saldırılan yapmıştır. Olayda çok sayıda ölen ve yaralananlar olmuş·

7 1 4 Faruk ARSLAN, '"a.g.m.", 3 Mart 1988. "' "Kanlı Yanvar", Gençlik Dergisi, S 1, Baka 1990. 716

Bilriyyet Gazetesi, Bakll, 17 Şubat 1990.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN • DAÔLIK KARAllAÔ SORUNU

27S

nır. 10 Ağustos 1 990'da Tiflis-Ağdam seferini yapan yolcu otobQsüne yapı­ lan bombalı saldın sonucunda 20 kişi ölmüş ve 30 kişi yaralanmıştırm. 7 Ocak 1 99 1 'de Enneniler Laçin - Şuşa yolu üzerinde Galaderesi kö­

yü yakınında Azerbaycan'a ait askeri araca saldırarak üç subayı ve gazeteci Salatın Asgerova'yı katletmişlerdir718• 30 May,s 1991 'de Enneni teröristler tarafından Moskova-Bakü seferi­ ni yapan trenin Dağıstan'ın Hasavyurt istasyonunda bombalanması sonucun­ da 1 1 kişi ölmüş ve 22 kişi yaralanmıştır719• 1 8 Ekim 1991 'de Azerbaycan Milli Meclisi, Azerbaycan'ın bağımsız­ lığı ile ilgili kararname kabul ederek Azerbaycan'ın bağımsızlığını ilan et­ miştir. 20 Kasım 1 99 1 'de Barış görüşmelerinin başlatılması için Karabağ'a giden helikopter Enneni teröristler tarafından ısıya duyarlı roketle düşürül­ müş burada Azerbaycan Devlet Bakanı sayın İsmayılov, Başbakan Yardım­ cısı sayın Haciyev, içişleri Bakanı sayın Esedov, Başsavcı sayın Gayıbov, millet vekilleri sayın Caferov, sayın Mehmetov, Devlet Başkanlığı Ofisi Da­ nışmanı sayın Mirzeyev , Devlet Bakanı sayın Namazaliyev, Dağlık Karabağ Başsavcısı sayın Plavskiy, Dağlık Karabağ İstihbarat Örgütü Başkan Yar­ dımcısı sayın İvanov , Dağlık Kambağ İçişleri Bakanı Tuğgeneral sayın Ko­ valev, Dağlık Karabağ Olağanüstü Hal Komutanı sayın Jilkin, Devlet Baş­ kanı Danışmanı Yardımcısı sayın Mehmetov, Azerbaycan Devlet Televizyon Komitesinde çalışan gazetecilerden Mustafayev, Hüseynzade, Şahbazov, Rusya temsilcileri Tüğgeneral sayın Lukaşov, Albay Koçarov ve Kazakistan içişleri Bakanı Yardımcısı Tuğgeneral sayın Seri kov hayatını kaybetmiş­ tir720. 1 9-20 Ocak 1 992'de Enneniler Karabağ'ın Şuşa şehrine bağlı Kerki­ çahan kasabasını işgal etmişlerdir. 26 Ocak 1992' de Şuşa etrafındaki Daşaltı kasabasında Azerbaycan .Savunma Bakanı Tacieddin Mehdiyev'in yönettiği savaş planı başarısızlıkla sonuçlanmış, 70 er şehit olmuştur.

111

hım ve Bayat DerPJ. Aylık Haberler, S 8, BakO 1990. " ' Faıuk ARSLAN, "a.g.m.", 8 Man 1988.

"' lzvestıya (Haberler) Gazetesi, Maskova 1 Haziran 1991. "" "Millf Kaybımız", Gendlk Dergisi. S 1 1 , BakO 1991.


Mıılıir GARlBOV

276

30 Ocak 1 992'de Avrupa Güvenlik ve işbirliği Konferansı'nın Praga müşaveresinde Azerbaycan, Avrupa Güvenlik ve işbirliği Konferansı'na üye olmuştur. 8 Şubat ! 992'de Ermeniler Karabağ'ın Sırhavent köyünü de işgal et­ mişlerdir. 26 Şubat 1992'de Ermeniler Karabağ'ın 7.000 nüfusu olan Hocalı ka­ sabasına saldırmış, bu saldırıda Hankendi 'nde yerleşmiş 366'cı Rus Motori­ ze alayının yardımıyla Hocalı kasabası işgal edilmiştir. Rus ve Ermeni ordu­ lannın sivil insanlara karşı gerçekleştirdiği saldın sonucu 900'den fazla Azerbaycanlı acımasızca katledilmiştir121 • 2 Mart 1 992'de Azerbaycan Birleşmiş Milletler'e üye olmuştur. 6 Mart 1 992 'de Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ayaz Mutallibov halkın talebi üzerine görevinden istifa etmiş ve onun yetkileri geçici olarak Parlamento Başkanı Yakup Mamedov'a devredilmiştir. Cumhurbaşkanının istifaya gitme nedeni Dağlık Karabağ'da cerayan eden olayların Azerbaycan halkı tarafın­ dan tepkiyle karşılanması ve yönetimin bu olaylan önlemek için yeterince tedbir görmemesinden kaynaklanmıştır. 17 Mart 1992'de Rahim Gaziyev Azerbaycan Savunına Bakanı seçil­ miştir. 25 Mart I992'de Azerbaycan'la Türkiye arasında 1 9 2 1 Kars Antlaş­ ması'nı yenileme niteliğinde yeni antlaşma imzalanmıştır. Antlaşmayı Azer­ baycan tarafından Nabcivan Özerk Cumhuriyeti Ali Meclis Başkanı Haydar Aliyev, Türkiye tarafından ise Süleyman Demirel imzalamışlardır. 3 1 Mart 1992'de Ermeniler Azerbaycan'ın Fuzuli ilinin Hocavent kö­ yünü işgal etmişlerdir. 29 Nisan 1 992'de Ermeniler Azerbaycan'ın Karabağ vilayetine bağlı olan Ağdere ilinin Nannçlar (Napeştar) köyüne yaptıkları baskın sırasında büyük kayıp vererek geri çekilmişlerdir. 3 Mayıs 1992'de Azerbaycan Devleti Dağlık Karabağ bölgesine banş birliklerinin gönderil­ mesi ile ilgili Birleşmiş Milletlere müracaat etmiştir. Kısa süre sonra Birleş­ miş Milletler müşahitleri bölgeye gönderilmiştir. 7 Mayıs 1 992 'de Ermeni­ ler Nahcivan 'ın Sederek kasabasına büyük çaplı saldırılarda bulunmuşlarsa

721

Ali MEMMEDOV, "Hocalı K.aıliamı", Az.erbayc.on Dergisi, Azerbaycan Kllltlir Derneği Yayınlan, Alıkanı Mart-Şubat 2002, s.41 .


XX. YÜZVILDA ERMEN!STAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

277

da, karşı koyan Azerbaycan birlikleri Ermenileri geri çekilmeye mecbur et­ miştir. 8 Mayıs 1 992'de Ermeniler Ermenistan'da yerleşmiş Rus ordularının yardımıyla Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesine saldınlarını artırmış ve Şuşa şehrini işgal etmişlerdir722• Şuşa şehri Azerbaycan'ın turistik yönden doğa güzellikleri zengin olan şehirlerinden biri olmakla nüfusunun tamamını Azerbaycan Türkleri oluştıumaktaydı. 12 Mayıs 1 992'de Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Ö7.al Şuşa'nın işga­ lini gerekçe göstererek, Azerbaycan 'ı savunmaya hazır olduklarını belirten bildiri gönderdiyse de, Azerbaycan Parlamentosu, Rusya'nın zaten Ermenis­ tan'a yardım ettiğini göz önüne alarak olaylara Türkiye'nin müdahale etme­ sini istememiştir721• 14 Mayıs 1992'de Azerbaycan'da Ayaz Mütallibov'un cumhurbaşkanlığından alınması ile ilgili olarak yaşanan boşluktan istifade ederek, Ermeni ordu birlikleri Karabağ bölgesine geniş çaplı saldınlarda bu­ lunmuşlardır. 1 8 Mayıs l992'de Ermeniler Azerbaycan'ın

Laçın ilini işgal ederek

Ermenistan 'la Dağlık Karabağ arasındaki bölgeyi ele geçirmişlerdir724• 1 8 Mayıs 1992'de Dağlık Karabağ'da yaşanan olaylarla ilgili olarak Parlamento Başkanı Yakup Mamedov görevinden istifa etmiş ve aynı gün alınan karara göre 7 Haziran 1992'de cumhurbaşkanı seçimlerinin yapılması istenmiştir. 20 Mayıs l 992'de Azerbaycan'la Türkiye arasında kara sınınnı birleş­ tiren, Nahcivan köprüsü açılmıştır725• 24 Mayıs 1992'de AGİT üye devletleri Roma Konferansı'nda Azerbaycan - Ermenistan arasında çatışmaların dur­ durulması için tur126.

taraftan bir araya getirerek AGİT Minsk Grubu oluşturulmuş­

7 Haziran 1 992'de Azerbaycan'da Cumhurbaşkanı seçimi yapılmış ve Azerbaycan Halk Cephesi lideri Abulfez Elçibey Azerbaycan'ın cumhurbaş­ kanı seçilmiştir. Bağımsızlığın ilk yıllanndan itibaren devlet oluşumunu ve

722 Zaman Gazetesi,

9 Mayıs 1 992. Mustafa BUDAK, "Azerbaycan ve Ennenistan lıi�kilerinde . . .. a.g.m.", s.137. "' Milliyet Gazetesi, 19 Mayıs 1992. "' Tayfun ATMACA, a.e.e., s.79. 116 Zaman Gazeten, 25 Mayıs ı 992. m


Mahir GARIBOV

278

savaşı birarada yaşayan Azerbaycan halkının bu seçimlerden sonra devlete güven oyu daha da artmıştır. 1 0 Haziran 1 992'de Azerbaycan AGİT Helsinki Antlaşması üyeliğini kabul etmiştir. 15 Haziran 1 992'de Azerbaycan'ın milli para birimi olan Mana/ halkıo istifadesine sunulmuştur. 7 Ekim 1992'de Azerbaycan Bağımsız Devletler Topluluğu'na üye olmuştur. 10 Kasım 1 992'de Enneniler Azerbaycan'ın Zengilan ilinin Seyyidler köyünil işgal etmişlerdir. 24 Ekim 1 992'de ABD, 2532 No-lu "Özgürlüklere Yardım " sayılı ka­ nunu ve ek maddesini onaylamıştır. Burada ek madde olan 907 sayılı karar­ namede, Azerbaycan yönetiminin Ennenistan ve Dağlık Karabağ'a ambargo uyguladığı ve bu nedenle Azerbaycan'a yapılan devlet yardımlatının askıya alırunası gösterilmiştir. Bu uygulamanın ise Azerbaycan'ın Ennenistan'a ambargo uygulamasını durdunnası halinde yüıiirlükten kaldırılacağı öngö­ rülmüştilr. Bu maddenin ABD'de yaşayan Enneni lobisinin baskısı sonucu kabul edildiği bir gerçektir. Ama gerçekte Ennenistan'ın bir işgalci devlet olduğu, komşu ülkede yaşayan sivil insanlara karşı teror yaptığı saklanılmış­ tır. 2 Nisan 1 993'de Enneniler Rus askeri birliklerinin de desteğini alarak Azerbaycan'ın Kelbecer ilini de işgal etmişlerdir. 29 Nisan 1993'de Birleş­ miş Milletler' in Tehlikesizlik Konseyi'nin 822 No 'lu kararıyla Ermenilerin Kelbecer ilinin işgali ile ilgili · 'Silahlı çatışmalar derhal durdurulmalı ve işgalciler işgal edilmiş Azerbaycan topraklarından derhal çekilmelidir" diye kararname kabul etmiştir. Fakat hala Birleşmiş Milletler'in Tehlikesizlik Konseyi'nin bu kararnamesi uyulanınamıştır. 4 Haziran 1 993'te Azerbaycan'ın Karabağ ve Gence bölgesi savunma hattı sorumlusu Suret Hilseynov askeri birlikleri sınır bölgelerden geri çeke­ rek Cumhurbaşkanı, Parlamento Başkanı ve Başbakan' ın istifası talep etmiş­ tir. Ordunun Bakü'ye ginnesi ile gerçekleştirilen darbede Parlamento Başka­ nı İsa Kanber ve Başbakan Penah Hüseynov görevlerinden istifa etmişlerdir. 1 5 Haziran 1 993 'te Nahcivan Özerk Cumhuriyeti Ali Meclis Başkanı Hay­ dar Aliyev Azerbaycan Parlamento Başkanı görevine getirilmiştir. 17 Hazi-


XX.

ran

YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

279

1993 'te Azerbaycan Cumhurbaşkanı Abulfez Elçibey görevini ihmal

ederek Bakü'den Nahcivan'ın Keleki köyüne gitmiştir. 23 Haziran 1993'te Azerbaycan Parlamentosu, Cumhurbaşkanı Abulfez Elçibey geri dönme is­ teğinin olmadığını bildirerek, Cumhurbaşkanı görevlerinin Parlamento Baş­ kanı Haydar Aliyev'e verilmesini kararlaştınnıştır. 26 Haziran 1993'te Enneniler Birleşmiş Milletler'in kabul ettiği, Er­ menistan'ın Azerbaycan topraklannı işgalini kınadığı ve geri çekilmesini istediği kararnameyi hiçe sayarak Azerbaycan'ın Ağdere ilini işgal etmiştir. JO Haziran 1993'te AGIT Praga Konferansı'nda Karabağ bölgesine gözlem­

cilerin gönderilmesi kararlaştınlmıştır. 23 Temmuz 1993'te Enneniler Azerbaycan'ın Karabağ'a çevre iller­ den olan Ağdam ilini işgal etmiştir. 24 Temmuz 1993'te Karabağ bölgesine gözlemci olarak gönderilen Birleşmiş Milletler komisyon raporu ve AGİT Minsk Gnıbu'nun aldığı karara esasen Birleşmiş Milletler Tehlikesizlik Konseyi 853 No 'lu "Düşmanca silahlı saldırıların derhal durdurulması ve

tamamen kayıtsız- şartsız Ağdam Bölgesi ve Azerbaycan Cumhuriyeti 'nin daha önce işgal edilmiş tüm bölgelerinden işgalci kuwetlerin çekilmesini Güvenlik Konseyi talep eder" kararnamesini kabul etmiştir. Fakat günümüze kadar Birleşmiş Milletler Tehlikesizlik Konseyi'nin bu kararnamesi uygu­ lanmış değildir. 17 Ağustos 1993'te Azerbaycan Sawnma Bakanı Rahim Gaziyev Dağlık Karabağ bölgesinde askeri ameliyatlarda başarısızlığından dolayı tuttuğu görevden uzaklaştınlmıştır. 18 Ağustos 1 993 'te Azerbaycan 'ın Bir­ leşmiş Milletlerdeki temsilcisi Hasan Hasanov Birleşmiş Milletler Tehlike­ sizlik Konseyi'ni almış olduğu kararlann uygulanmasını içeren talepname sunmuştur. 23 Ağustos 1993'te Enneniler Azerbaycan'ın Karabağ etrafı bölgele­ rinden olan Fuzuli ilini işgal etmiş ve bununla da Azerbaycan'ın güney batı­ daki illerinin Bakü ile kara bağlantısı kesilmiştir. 25 Ağustos 1993'te Ermeniler Azerbaycan'ın Cebrayıl ilini işgal et­ mişlerdir. 3 1 Ağustos 1 993 'te Ermeniler Azerbaycan'ın Karabağ etrafı böl­ gelerinden olan Kubatlı ilini işgal etmiş ve I S Ekim 1 993 'te Birleşmiş Mil­ letler Tehlikesizlik Konseyi AGIT Minsk Gnıbu'nun raporuna dayanarak


Mahir GAR!BOV

280

874 No'lu "Daha önce alınml.f 822 ve 853 sayılı kararların behemehal uygu. /anmaya konulmasını ve işgalci kuvvetlerin derhal Azerbaycan topralclarını terk etmelerini Güvenlik Konseyi "ısrarla " talep eder" kararnamesini kabu l etmiştir. Fakat yine de Ennenistan Devleti Birleşmiş Milletler Tehlikesizlik Konseyi'nin bu kararnamelerini hiçe sayarak işgalci tutumuna devam etmiş­ tir. 23 Ekim 1993 'te Enneniler Azerbaycan 'ın Kara.bağ etrafı bölgelerin­ den olan

Zengilan ilini işgal etmeleri üzerine 1 1 Kasım 1993 'te Birleşmiş

Milletler Tehlikesizlik Konseyi AGİT Minsk Grubu'nun raporuna esasen

884 No '/u "Azerbaycan-Ermenistan çatLfmanın hemen durdurulması ve ateşkes ilan edilme.sı" kararnamesini kabul etmiştir. Ennenistan'm işgalci devlet olduğunu kanıtlayan bu kararnameler Birleşmiş Milletler Tehlikesiz­ lik Konseyi tarafından kabul edilmesine bakamayarak bu güne kadar h�l� uygulanmamıştır. 12 Mayıs 1 994'te AGİT Minsk Grubu'nun aracılığıyla Bişkek'te sa­ vaşın durdurulmasına yönelik ateşkes antlaşması imzalanmışhr. Protokolde ilk defa olarak

Dağlık Karabağ taraf koşulu uygulanarak ateşkes belgesine

imza atmıştır. 20 Eylill 1 994'te Bakü'de dünyanın i l . Uluslararası petrol şirketi ara­ sında "Asnn kontratı" adını alan antlaşma imzalanmış, bu antlaşmada üç petrol yatağından 30 yıl içinde elde edilen petrolün Batı pazarlanna ulaştı­ nlması amaç edinmiştir. Hasılanın ABD'nin Arnoko (% 1 7.0 1 ), Unokal (% 10.5), Ekccon (%8.00), Penzoye (%4.82) şirketleri, Büyük Britanya'nın British Petrolium (% 1 7 . 1 3), Remco (%2.08) şirketleri, Norveç'in Statoil (%8.56), Rusya'nın Lukoyl (%10), Türkiye'nin TPAO (%6.75), Suudi Ara­ bistan 'ın Delta (%1 .68), Japonya'nın ltoçi (%3.92) ve Azerbaycan 'ın ABEŞ (% 1 O) petrol şirketleri arasında bölünmesi kararlaştınlmıştır. (Artık bu petrol hattı yakın günlerde kullanıma başlayacaktır) 4 Ekiml994'te Başbakan Suret Hüseynov curnhurbaşkanlığıru üst­ lenmek için darbe çıkarmıştır. Başansızlıkla sonuçlanan bu darbe sonucu Suret Huseynov tutuklanarak ömürlük hapis cezasına çarptınlmış, fakat Av­ rupa Parlamentosu'nun siyasi mahpuslann affedilmesi talebi üzerine serbest bırakılmıştır.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

281

6 Aralık 1 994'te AGİT'in Budapeşte Konferansı'nda barış güçlerinin bölgeye gönderilmesi kararlaştınlmıştır. 15 - 1 7 Aralık 1 994'te Azerbaycan İçişleri Bakan Yardımcısı Rövşen Cavadov darbe girişiminde bulunmuş, özel Tayinatlı Polis Birliği (OMON) güçleriyle birlikte hareket eden Rövşen Cavadov'un bu girişimi başarısızlık­ la sonuçlanmıştır. 12 Nisan 1 995'te Dağlık Karabağ Ermenileri kanunsuz olarak Cum­ hurbaşkanı ve Parlamento seçimleri yapılmış, Robert Koçaryan uydurma Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı seçilmiştir. 10 Mayıs 1 995'te Azerbaycan'da Karabağ petrol yatağının kullanımı için yeni uluslararası antlaşma imzalanmıştır. 22 Nisan 1 996'da Azerbaycan Avrupa Birliği ile ticari ilişkilerin kurulması yönünde antlaşmalar imzalan­ mıştır. 13 Temmuz 1 996'da Azerbaycan Avrupa Birliği Asamblesine daimi üyelik başvurusu yapmıştır. 1 Ekim 1 996'da AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanı Vladimir Kazimirov görevini yeterince yapmadığı gerekçesi ile görevinden alınmış ve yerine Yuri Yukalov getirilmiştir. 1 5 Kasım 1 996'da AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanlığı'na ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Stroub Tal­ bot atanmıştır. 1 -3 Aralık 1 996'da AGİT Lissabon Konferansı'nda AGİT'in 54 üye ülkesi Azerbaycan'ın sunduğu çözüm önerisini Ennenistan'ın veto koyması­ na rağmen kabul edilmiş ve burada "Karabağ sorununun çözümü için üç prensibin öncelikli olarak kabul edilmesi koşulu öngörülmüştür. Bunlar; - Azerbaycan'ın coğrafi arazi bütünlüğünün Ennenistan tarafından ta­ nınması; - Dağlık Karabağ'a Azerbaycan terkibinde en yüksek statüde özerklik verilmesi; - Azerbaycan Devleti'nin Karabağ ahalisinin tehlikesizliğini temin etmesinden ibaret olmuştur. 3 Aralık 1997'de Ermenistan'ın talebi llzerine AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanlığına üçüncü taraf olarak Fransa Dışişleri Bakan Yardımcısı Jorj Bojye atanmıştır. 4-7 Aralık 1 997'de Fransa'ya resmi görüşmelere giden Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev ziyaret sırasında Fransız Total


Mahir GARlBOV

282

ve Elf Agiten petrol şirketleri ile antlaşma imzalamıştır. Bu antlaşmadan sonra Fransa 'nın Dağlık Karabağ sorunun çözümünde tavn fark edilir dere­ cede artmıştır.

28 Mart 1 997'de Rusya'nın Ennenistan'a karşılıksız olarak

bir milyar ABD dollan değerinde askeri cephane yardımında bulunmasına karşı çıkan Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, bu şartlarda Azer­ baycan 'ın BDT'den üyeliğinden aynlacağını belirtmiştir. 1 8 Nisan 1 997'de Ermenistan Parlamentosu ülkeye Rusya'nın ek askeri birliklerinin yerleşti­ rilmesini onaylamıştır. 12 Mayıs 1997'de Rusya Dışişleri Bakanı Yevgeni Primakov taraflar arasında esirlerin değiştirilmesi işlemlerinin başlatılması için taraflar arasında görüşmelerde bulunmuştur. 30 Mayıs 1997'de sözde Karabağ Cumhurbaşkanı Robert Koçaıyan Ennenistan'da Başbakan görevi­ ne getirilmiştir. Bu göreve getirilmesinde Robert Koçaıyan'ın Dağlık Kara­ bağ'daki faaliyeti önemli ölçüde katkı sağlamıştır. 1 7 Haziran 1 997'de AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanlan ' ndan Stroub Talbot taraflar arasında görüşmeler yaparak AGİT Minsk Grubu tekliflerini sunmuştur. 20 Haziran 1 997'de AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanlan bir araya gelerek Karabağ sorununun çözümü için taraflar arasında görüşmelerde bu­ lunmuşlardır. Bu gönişmelerde AGİT Minsk Grubu'nun sunduğu öneriler ilk başta Ennenistan'ın işgal ettiği Karabağ etrafında yerleşen Azerbaycan'ın yedi ilinin azat edilmesi ve bölgeye barış güçleri yerleştirilmesi, ikinci aşa­ mada ise Dağlık Karabağ'a Azerbaycan terkibinde en yüksek statüde özerk­ lik verilmesine mukabil Şüşa ve Laçın şehirleri boşaltılması aynı zamanda Laçın koridorunun AGIT banş güçleri tarafından kontrol altında tutulması öngörülmüştür. 20 Haziran 1 997'de ABD'nin Denver şehrinde "Yediler + Rusya" Konferansı'nda, AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanlan, ABD Cumhurbaşkanı Bili Clinton, Fransa Cumhurbaşkanı J. Shirac ve Rusya Cumhurbaşkanı Bo­ ris Yeltsin bir araya gelmiş, burada Dağlık Karabağla ilgili AGİT Minsk Grubu tekliflerinin sorunun çözümü için uygun olduğuna dair beyarıname imzalanmıştır.

4 Temmuz 1 997'de Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev Mos­ kova'ya ilk resmi görüşmelere gitmiş, bu görüşmelerde "Kepez" ve "Yala­ ma" petrol yataklannın işletmeleri konusunda antlaşmalar yapılmıştır. 28 Temmuz - 8 Ağustos 1 997'de Azerbaycan Cumlıuıbaşkaıiı Haydar Aliyev


XX. YÜZVILDA ER.MENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

283

ABD'de resmi görüşmelerde bulunmuş, ABD Cumhurbaşkanı Bili Clinton ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev AGtr Miosk Grubu çözüm önerilerinin görüşmelerin yapılması için uygun olduğu yönünde beyanname imzalamışlardır. Aynı zamanda bu görüşmelerde ABD'nin dört petrol şirke­ ı iyle 3 antlaşma imzalanmıştır. 29 Ağustos 1997'de Rusya ve Ermeoistao arasında savunma ve işbir­ liği yönilode 19 maddeden ibaret antlaşma imzalanmıştır. Antlaşmada Erme­ oistan'a karşı yapılan saldınlarda Rusya'nın resmen Ermenistao'a taraf ola­ cağı belirtilmiştir. Görüldüğü gibi Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Ali­ yev' Dağlık Karııbağ sorununun çözümünde ne kadar kararlılık göstermişse de Rusya da bir o kadar sorunun daha da uzaması için Ermenistan'a bir o kadar destek vermiştir. 1 EylOI 1 997'de Dağlık Karabağ'da sözde cumhurbaşkanlığı seçimle­ rini Arkadi Gukasyan kazanmıştır. 20 Eylül 1997'de AGIT Minsk Grubu taraflara sunmuş olduğu öneri­ lerin görüşülmesi için Azerbaycan ve Ermenistan'da sorunun çözümü için görüşmeler yapmışlardır. Azerbaycan tarafının bu önerileri olumlu kabul etmesine rağmen Ennenistao tarafı bu önerileri kabul etmemiş Dağlık Kara­ bağ'ın

taraf kimi

gösterilmesini

şart

koşmuştur.

10

Ekim

1997'de

Avrupa Konseyi Strazburg Konferansı'nda Azerbaycan Cumhurbaş­ kanı Haydar Aliyev ve Ennenistan Cumhurbaşkanı Levon Ter- Petrosyan bir araya gelerek AGIT Minsk Grubu'nun taraflara sunmuş olduğu önerileri prensip olarak kabul edebileceklerini belirtmişlerdir. Bu görüşmelerde Rusya Cumhurbaşkanı B. Yelisin ve Fransa Cumhurbaşkanı J. Shirac da iştirak et­ miştir. 23 Ekim 1997'de Moldova'nın Kişinyov şehrinde BDT'nin zirve top­ lantısında Rusya Cumhurbaşkanı Boris Yelisin AGIT Minsk Grubu önerile­ rinin çözOm için uygun olduğunu savunmuştur. 29 Ekim 1997'de ABD Kongresi 1992 yılında kongre tarafından kabul edilen güya Ennenistao'ı blokadaya alma gerekçesi ile Azerbaycan'a eko­ nomik yardım gösterilmemesini içeren 907 No-lu ek maddeyi tekrar onay­ lamıştır. 30 Ekim 1997'de Azerbaycan'm bu karara itiraz etmesi sonucu ABD Kongresi Azerbaycan'ın arazi bütüolüğ1ln0 tanıdığını belirtmiş ve 907 No-lu maddenin yeniden gözden geçirileceğini açıklamıştır.


284

Mahir GAR!BOV

22-25 Aralık 1997'de Emıenisıan AGİT Miosk Grubu'nun önerileri­ nin görilşmelere uygun olabileceğini kabul etmiştir. AGİT Miosk Grubu Er­ menistan 'ın onayının resmileştirilmesini istemiş ve 3 1 Aralık 1 997'de Er­ menistan'da Cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan yılbaşı konuşması sıra­ sında, Karabağ sorununun halledilmesi ile ilgili AGİT Minsk Grubu'nun önerilerinin kabul edilebileceğini savurunuşnır. 1 8- 1 9 Ocak 1 998'de Emıeoistan Cumhurbaşkanını muhafaza timi komutanı Romik Kozaryan'a, Dışişleri ve İstihbarat Teşkilatı Başkanı Arte­ run Markaryan ve İrevan Avar ili valisi Ruhen Ayrapetyan'a suikast yap ıl­ mıştır. 21 Ocak 1 998'de Emıenistan'da Cumhurbaşkanı Levon Ter- Petros­ yan'a karşı Başbakan Robert Koçaryan, Dışişleri ve İstihbarat Kurumu Baş­ kanı Serj Sarkisyan ve Savuruna Bakanı Vazgen Sarkisyan muhalefeti des­ teklediklerini açıklamışlardır. 27 Ocak l998'de Emıenistan Milli Demokrat Partisi Başkanı Vazgen Manukyan Cumhurbaşkanı Levon Ter- Petrosyan'ın istifasını talep etmiştir. 3 1 Ocak 1 998 'de Emıenisıan Cumhurbaşkanı Levon Ter- Petrosyan 'a yakınlığı ile bilinen İrevan Valisi Vano Sradekyan, Levon Ter-Pctrosyan'ı düzgün politika yapmamakta kınamış ve istifa vemıiştir. 2 Şubat 1 998'de Emıenistan Dışişleri Bakanı Aleksandr Arnınıanyan görevin­ den istifa etmiştir. Parlamentoda iktidar partisi olan Respublikaçılar Parti­ si'nden 45 milletvekili muhalefet partiyi desteklediklerini belirtmiş, 3 Şubat 1998'de Emıenistan Merkezi Bankası Başkanı Bagrat Asatryan, Belediye­ lerden sorumlu Bakan Galust Tamazyan, Emıenistan Yardım Fondu Başkanı Manuşak Petrosyan istifa vemıişlerdir. 4 Şubat 1 998'de Emıenistan Cum­ hurbaşkanı Levon Ter- Petrosyan istifa vemıiştir. Aslında Levon Ter­ Petrosyan'ı istifaya gönderen Robert Koça.ryan olmuşnır. Robert Koçar­ yan'ın muhalefeti desteklemesinden sonra Emıenistan'da Petrosyan aleyhin­ de kampanya başlatılmıştır. Bunun da nedeni Dağlık Karabağ sorununun çözümünde Emıenistan'ın anlaşma tutumu göstemıesi olmuştur. 5 Şubat 1 998'de Emıenistan Parlamentosu Başkanlığına Başbakan müşaviri olan Hosrov Arutinov getirilmiştir. Cumhurbaşkanı yetkilerini baş­ bakan Robert Koça.ryan 'a verilmesi kararlaştınlınıştır. Koça.ryan ilk günden itibaren Taşoaksutyun Pa.rtisi'nin faaliyeti için gereken kararların çıkartıla­ cağı açıklamış, 9 Şubat 1 998 'de Ermenistan' da Yargıtay tarafından faaliyeti yasaklanan Taşnaksutyun Pa.rtisi'nin tOın yasaklan kaldırılarak parti tekrar faaliyetine devam etmiştir. Bu tutum Koça.ryan'ın arkasında kimlerin dayan-


XX. YOZVILDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

285

dığını açıkça söylemeğe imkan veriyor. 1 O Şubat 1998 'de Ennenistan' da siyasi suçlu olarak hapsedilen Taşnaksutyun Partisi Başkanı Vahan Oğanes­ yan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylığını koymuştur. 6 Mart 1998'de

ise Ennenistan'da Cumhurbaşkanı yetkilerini üstlenen ve Başbakan olan

Koçaıyan cumhurbaşkanlığına adaylığını koymuş ve 16 Haziran 1 998'de geçirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerini Robert Koçaryan kazanmıştır. 22-24 Nisan 1999'da Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev NATO'nun 50 yıl kutlama törenlerine katılmak için ABD'ye gitmiş ve orada yaptığı gör11şmelerde 907 sayılı maddenin Azerbaycan - ABD ilişkilerini olumsuz etkilediğini açıklamıştır. 5 Mart 2001 'de Fransa Cumhurbaşkanı J. Shirak'ın desteği ile Azer­ baycan ve Ermenistan cumhurbaşkanlan bir araya gelmişlerdir. Nisan 2001 'de ABD'nin Key-West şehrinde yapılan gör11şmelerde AGİT Minsk Gıubu'nun katılımıyla Azerbaycan-Ermenistan temsilcileri Karabağ mesele­ sinin çözümü için tekrar görüşmüşlerdir. 3 Mayıs 200 1 'de Azerbaycan Devleti, Türle Cumhuriyetleri'nden Kırgızistan'ın ilç milyon ADB dolan değerinde askeri malzeme ve sursatın Ennenistan'a satmasını şiddetle kınamıştır. 10 Haziran 2001 'de Rusya Dev­ let Dilması Başkanı Gennadi Selezyanov Ermenistan'da yaptığı göıilşmeler

"Bizim burada askeri birliklerimiz var­ dır. Bu onu söylemeye esas veriyor ki, Rusya Ermenistan 'ın güvenliğinin temini için gerekeni yapacaktır" açıklamasında bulunmuştur. Anlaşılan sırasında Karabağ sorunu ile ilgili,

Rusya Ermenistan'ı her yönde desteklemekle aslında Azerbaycan'ın kalkın­ masını önlemek amacını ortaya koymuştur. 1 5 Haziran 2001 'de AGİT Minsk Grubu'nun faaliyeti çerçevesinde Azerbaycan ve Ermenistan Devlet temsilcileri Cenevre'de Karabağ sorunu­ nun çözilmil için bir araya gelmişlerdir. 1 5 Haziran 2001 'de Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev Azerbaycan ordusunun yeniden yapılanma sürecinde sadece Türle Silahlı Kuvvetleri ile işbirliği yaptıklarını kaydetmiş­ tir. 24 Ekim 2001 'de ABD Senatosu 2002 yılı sonuna kadar 907 sayılı ek maddenin yilrilrlükten kaJdınlmasını talep etmiştir. 3 1 Ekim 2001 'de Bakil'de Helsinki Vatandaş Asamblesi aracılığı ile Dağlık Karabağ'ın Azerbaycanlı ve Ermeni temsilcileri bir araya gelmişler-


286

Mahir GARİBOV

dir.· 2 Kasım 2001 'de Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ Temsilcisi Nizami Behmanov, Viyaoa'da AGİT Minsk Grubu eşbaşkanlanyla görüşmüş ve Dağlık Karabağ sorununu milzakere etmiştir. 1 Aralık 2001 'de Azerbaycan ve Ermenistan Devlet Başkanları BDT Minsk zirve toplantısıoda görüşmüş­ lerdir. 15 Haziran 2002'de Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, Er­ menistan ile aralarındaki Dağlık Karabağ sorununun çö:zllmü sürecinde 117.e­ rinde uzlaşmaya vardıklan, "Paris ilkelerini" doğrulamış, ancak bu ilkelere daha soruıı Ermenistan 'ın uymadığını söylemiştir. Azerbaycan Cumhurbaş­ kanı Haydar Aliyev'in Ermenistan ile aralarındaki Yukarı Karabağ sorunu­ nun çözümü sürecinde taraflann Paris ilkeleri çerçevesinde "Toprak değişi­ mi" yönündeki açıklaması kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştır. 1 8 Hazi­ ran 2002'de Ermenistan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Dzunik Agadcanyan Yukan Karabağ meselesinde toprak değişiminin Paris görüşmeleri sırasında görüşilldüğünü ancak daha sorıraki süreçte Key-West'te yapılan görüşmeler­ de !revan yönetiminin tutumunun değiştiğini ve bunun da barış sürecinin tıkanmasına neden olduğunu kaydetmiştir. 15 Ekim 2003 'te Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ilham Aliyev kazanmıştır. 10 Aralık 2003'te Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan Cenevre'de Kara­ bağ sorununun çözümü için ilk defa görüşmüşlerdir. 1 1 Nisan 2004'te Azer­ baycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan Strazburg 'da görüşmelere devam etmişlerdir. 12 Mayıs 2004 'te - Azerbaycan Dışişleri Başkanı Elmar Memmed­ yarov ve Ermenistan Dışişleri Başkanı Vardan Oskanyan Strazburg'da Dağ­ lık Karabağ sorununun çözümü için bir araya gelmiş, görüşmenin esas konu­ su Dağlık Karabağ etrafındaki Ermenistan tarafından işgal edilmiş bölgelerin aşamalı olarak boşaltılması müzakere edilmiştir. 5 Aralık 2004'te Azerbay­ can Dışişleri Başkanı ve Ermenistan Dışişleri Başkanı Sofya'da Karabağ sorununun çözümü için bir araya gelmişlerdir. 12 Ocak 2005'te Azerbaycan Dışişleri Başkanı Elmar Memmedyarov ve Ermenistan Dışişleri Başkanı Vardan Oskanyan Prag'da Dağlık Karabağ sorununun çözümü için tekrar görüşmüş ve bu görüşmede Dağlık Karabağ sorununun çözümü için alınmış olan ortak kararlar müzakere ·edilmiştir.


XX. YÜlYJLDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN,

DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

287

26 Ocak 200S'te Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM), Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesi nedeniyle kabul ettiği raporda "üye bir ülkenin, diğer bir üye ülke toprağını işgal etmesinin, Avru­ pa Konseyi ile ilgili taahhütlerine ilişkin ciddi bir ihlal oluşturduğu" bildi­ rilmiştir. İngiliz parlamenter David Atkinson tarafından Dğlık Karabağ soru­ nuna ilişkin hazırlanan rapor ve buna bağlı karar tasarısında, "Dağlık Kara­ bağ sorununun banşçıl bir biçimde çözümü için AGİT Minsk Grubu'na des­ tek verildiği" öngörülen, ''yurt yerinden kovulmuş kişilerin ve göçmenlerin, evlerine dönme hakkının teyit edildiği" vurgulanmıştır. Kararda, Minsk sü­ recinin başanlı olmaması halinde taraflann Uluslararası Adalet Divanı'na gitme seçeneğini de seçebileceği önerilmiştir. Dağlık Karabağ sorununun çözümüne yönelik yapılan görüşmelerde Ermenistan Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan'ın radikal tutumu ve Birleşmiş Milletler Tehlikesizlik Konseyi'nin kararnamelerini umursamaması bu soru­ nun daha derinleşmesine ve savaş boyutunun meydana çıkmasına sebebiyet vermiştir. Azerbaycan tarafı Dağlık Karabağ sorununun çözümünü uluslara­ rası hukuk kuralları çerçevesinde halledilmesi ve Azerbaycan'ın toprak bü­ tOnliiğünün temin edilmesinde gördüğünü defalarca kaydetmiştir. Genellikle dünya düzeninin korunması ve adalet prensibinin sağlanması için uluslarara­ sı hukuka saygı gösterilmesi en uygun seçimdir. Bu soruniın çözümünde de aynı tutumun sağlanması her iki taraf için faydalı olacaktır.

4.1.2.

1988 - 1989 Dağlık Karabağ Olayları ve işgali

Karabağ sorunu, 1980' 1erin ikinci yansında SSCB'nin dağılmasına giden süreçte Ermenilerin Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinin dağlık kısmına yönelik iddialan ile yeniden ortaya çıkmıştır. 1 980'lerin sonlanna doğru baş­ layan küçük çaplı çatışmalar iki ülke arasında savaşın ilk belirtileri idi. 1 987 sonlarına doğru Karabağ sorununun filizlenmesiyle, Ermenis­

tan' da yaşayan Türkler ciddi bir tehditle karşı karşıya kalmışlardır. 1987'den başlayarak Ermeniler Karabağ'ın Ermenistan'a birleştirilmesi konusunu uluslararası gündeme taşımış, 1 8 Ekim 1987'de Dağlık Karabağ'ın Çardaklı köyünde Tiirklerle Ermeniler arasında çatışma çıkarken, 1 8 Kasım 1987'de İrevan sokaklarında yapılan mitinglerde sadece Dağlık Karabağ'ın değil, Nahcivan'ın da Emıenistan'a birleştirilmesi talepleri ileri sürülmüştür.


288

Mahir OAR!BOV

1 1 Şubat 1988 'de Dağlık Karabağ'ın Başkenti Hankendi'de Ermeniler duvar ilanlan asıp açık zarflar dağıtarak Türklerin bölgeyi terk etmesini ve Dağlık Karabağ'ın Ennenistan'a birleştirilmesini istemişlerdir.

22 Şubat l 988'de Dağlık Karabağ Sovyeti, bölgenin Ermenistan 'a bir­ leştirilmesi ile ilgili karar kabul etmiş ve bununla ilgili olarak 23 Mart 1 988 tarihinde SSCB YUksek Sovyeti şu kararlan almıştır. - Milli arazi meselelerini baskı yolu ile kabul ettirmeye çalışmıık hiç­ bir netice vermez. SSCB ülkelerinin devlet sınırlan Sovyetler Birliği anaya­ sasında (8 1 . madde) da belirtilmiştir. - Azerbaycan ve Ermenistan halklan arasındaki dostluk sarsılmaz Le­ nin prensiplerine göre yeniden düzenlenmelidir. - Azerbaycan ve Ermenistan Sovyet yönetimi asayişi sağlamak için gerekli tedbirleri acilen uygulamalıdır. Düzeni bozanlar, Sovyet halklannın dostluğuna zarar verenler cezalandırılmalıdır. - Sovyetler Birliği Savcılığı ve Sovyetler Birliği İçişleri Bakanlığı Azerbaycan SSC ve Ermenistan SSC'nde güvenliği sağlamak ve halkın ka­ nuni haklannı korumak için her tilrlil tedbiri almalıdır. - Sovyetler Birliği Bakanlar Kurulu Dağlık Karabağ Özerk Vilaye­ ti 'nin sosyal ve ekonomik problemlerini çözmek için derhal tedbirler alrnah­ dır727. Sovyetler Birliği Yüksek Sovyeti, Karabağ Sovyeti'nin bu karannın hukuki yönden SSCB Anayasası ve cumhuriyetlerin anayasasına aykın ol­ duğunu, aynı zamanda her iki ülke halkının çıkarlanna aykın olduğu gerek­ çesiyle reddetmiştir. Azerbaycan Yüksek Sovyeti de bu karan reddetmiş­ tirııs.

22 Şubat l 988'de Karabağ'ın Esgeran bölgesinde iki Azerbaycanlının öldürülmesinin Azerbaycan'da duyulması, 28-29 Şubat'ta Bakü ve Sum­ gait'te protestolara ve bu�da yaşayan Ermenilerle çatışmalara sahne olmuş­

tur. Bu çatışmalarda 32 kişi (6'sı Azerbaycan TürkO, 26'sı Ermeni) hayatını

727 Komünist Gaz.etesl, BakO, 24 Man 1988. '" Musıafa BUDAK. "Azerbaycan ve Ennenisıan ilişkilerinde . . . . ag.m.", s.108.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU kaybederken 197 kişi de yaralanmıştır729• Bununla ilgili olarak

289

ssqı

Mer­

kez Komitesi Azerbaycan ve Eımenistan Komünist Partileri Genel Sekreter­ lerini Moskova 'ya davet etmiş ve bu toplantının arkasından 17 Mart 1988' de Sumgait şeher parti sekreteri Cihangir MUslimzade ile Belediyye Başkanı Tevekkill Yakupoğlu görevlerinden alınmıştır. 21 Mayıs 1988'de ise Azer­ baycan ve Ermenistan Komünist Parti Genel Sekreterleri Bağırov ve Demir­

çiyan görevlerinden alınmışlar. Onların yerlerine ise Vezirov ve Anunyan getirilmişlerdir. Fakat bu yeni atamalar da Ermenileri sikinleştirmemiş ve Ermenistan 'da yapılan mitinglerde Türklerin derhal ülkeyi terk etmeleri is­ tenmiştir. 1 5 Haziran'da Ermenistan Yüksek Sovyeti, Sovyetler Birliği Ana­ yasası'run 70'ci maddesi gereği (self-delermination) Dağlık Karabağ'ın Er­ menistan'a katılması için BakU ve Moskova nezdinde girişimlerde bulunma

karan almıştır730• Buna karşılık SSCB Merkez Komitesi ve Azerbaycan'da aynı Anayasa'nın 78'ci maddesine (bir cumhuriyetin sınırlan onun rızası alınmadan değiştirilemez)

dayanarak bu kararı da reddetmiştir73 1 • SSCB

Yüksek Şurası'nın aldığı bu kararlar Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan'a ait olduğunu belirtse de, Ermenilerin Dağlık Karabağ'da Azerbaycan Türkleri­ ne karşı münasebetinde hiçbir değişiklik göıillmemiştir732• Dağlık Kara­ bağ'da yaşayan Ermeniler Azerbaycanlılara karşı saldırılannı yine devam enirmişlerdir. Kafkasya'da bu gelişmeler olurken 16 Haziran'da Paris'te yüz bine yakın Ermeni SSCB Bilyükelçiliği önünde toplanarak Dağlık Karabağ'ın Ermenistan'a katılmasını istemiştirm. Bu gelişmeler, Sovyetler Birliği Ko­ münist Partisi XIX . Parti Kongresi öncesinde cereyan etmiştir. Amaç, kong­

re çalışmalarını etkilemek olmuştur. Gorbaçov söz konusu kongrede yaptığı

konuşmada Ermenistan'ın isteklerini kabul etmenin mümkün olmadığını açıklamış, çok geçmeden 3-7 Temmuz tarihleri arasında Ermenistan'ın İre­ vao ve diğer şehirlerinde genel grev ve gösteriler başlamıştır.

"' Asker ABDULLAYEV, a.g.e., s.23. "' Faruk i\RSLAN, "Karabağ Müııakaşasmıo Kronolojisi", Zaman Gazetesi, Bııldl, 3 Mart 1998. " ' Fahri ARMAOÔLU, 20. Yllzyıl Siyul Tarihi (1980-1990) Il, 2. Baskı, Ankara 1991, s.204. "' Ömer LOTrEM, "Karabağ Sorunu", Avrasya Dosyu� Ankara, 1996, s.193. m SWeyman ALiYAROV, "Ermeni Genişleme Siyaseti ve Dağlık Karabağ", TOrk DOoyuı . Areştınııalan Dergisi, S 60, lsıanbul 1989, s.103.


Mahir GARİBOV

290

Bu tarihten itibaren Ermenistan'da Ermeni silahlı çeteleri Türklerin yaşadığı köylere saldımıaya başlamışlardır. Ermenistan güvenlik güçleri Tnrklere karşı yapılan saldınlan önlemek yerine, Ermeni çeteleri ile birlikte hareket ebniş ve Türklerin, yaşadı.klan köyleri hemen boşaltmalarını istemiş­ lerdir. Ermenistan radyo ve televizyonu yayınladığı kışkırtmacı programla­ nyla çatışmalan daha da alevlendirmiş, Türklere karşı yapılan baskılar daha da artmıştır. 1 989 Martı'nda Gafan'da, 1 9 1 8 olaylannda binlerce Türkü katleden Njde'nin anısına dikilen anıtın açılış töreninde bir konuşma yapan Gafan İl

Komünist Parti Sekreteri Mkrtçyan şöyle demiştir: . . .Siz çok çalıştınız, an­ cak Ermenistan 'dan Türkleri çıkaramadınız. Sizin büyük arzunuzu torunla­ rınız yerine getirdi. Şimdi, Ermenistan 'da bir kişi bile Türk kalmamıştır. n.ı "

..

Zengibasar, Vedi, Basarkeçer (Vardenis), Amasya ve İrevan'da yaşayan Türkler ise, daha zor şartlar altında göç etmek durumunda kalmıştır. Erme­ nistan Bakanlar Kurulu eski başkan yardımcısı Arutyunyan'ın yönettiği si­ lahlı Ermeni çeteleri köylere hücum ederek evleri yağmalamışlardır735• 12 Temmuz 1 988'de Dağlık Karabağ Parlamentosu "Özerk Bölge" olarak Ermenistan'a birleşme karan aldığını bildirmiştirn6. Fakat, Kara­ bağ'da olaylar dinmeyince 28 Eylill'de Dağlık Karabağ'da olağanüstü hal ilan edilmiştir. Diğer taraftan, gerek Azerbaycan'daki ve gerekse Karabağ'daki halk gelişen olaylardan rahatsız idiler. Sonunda Emıenistan'daki Türklere zulme­ dildiği haberleri yayılınca, i988 Kasımı'ndan itibaren Azerbaycan'da göste­ riler başlamıştır. Bakil, Gence ve Nahçıvan'da çıkan çatışmalarda 1 26 kişi yaralanmıştır737• 23 Kasım'da Dağlık Karabağ'daki olaylar nedeniyle Ba­ kil'de 800.000 kişinin katıldığı miting ve gösteriler yapılmıştır. Sonuçta 1 988 Kasımı'ndakı bu çatışmaların ardından 1 58.000 Ermeni Azerbaycan' ı, 230.000 Azerbaycanlı da Ennenistan 'ı terk etmek zorunda kalmıştır. 1 988-

,,. lsa MEHMEDOV, a.g.e.., s.62. . "' Budag BUDAGOV ve diğerleri, a.c.e.., s.142. "' Fahir ARMAOOLU, XX. Ylzyıl Slyul Tuthl, 1980-1990, Aıı1wa, 1991, s.207. "' Mustafa BUDAK, "Azerbaycan ve Ermeııistan ilişkilerinde .. a.g.m.", s.109. ..


XX.

YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

291

t 989'de Ermenistan'dan bu sürgün sırasında 2 1 4 Azerbaycanlı Ermeniler tarafından katledilıniştirm.

7 Aralık 1 988'de Ermenistan'da 25.000 kişinin ölümüne ve 500.000

kişinin evsiz kalmasına yol açan depremin olması Moskova'yı harekete ge­ çirmiş, bundan faydalanan Ermeniler dünya kamuoyunun dikkatini Ermenis­

ıan'a yöneltmişlerdir. Depremin yaralan sarılmadan Karabağ konusu Erme­ nistan'a yardıma gelen devletlerin gündemine yerleşmiştir. Bu dönemde Azerbaycan HükUmeti de depremzedelere ilk yardım elini uzatanlardan ol­ muştur. Fakat, Azerbaycan'dan Ermeoistan'a yardım için giden kurtarma ekibi ve tıbbi malzemelerle dolu uçak Ermeniler tarafından İrevan havaala­ nına iniş yaparken düşürülmüştür. Bu olayı Ermenistan'da olan dış ülke medyaları ve Moskova medyası sessizce izlemişlerdir. Depremden birkaç gün sonra İrevan'da "Karabağ uğrunda mücadele" gösterileri yapılmış, yardım amacıyla Batı ülkeleri Rusya'dan ve Fransa'dan gönderilen malzemelerin içinden çok miktarda silah çıkmıştır. Paris 'ten, Londra'dan, Washington'dan, Beyrut'tan gelen uçaklar hiçbir kontrol yapıl­ madan lrevan'a inmiş ve "depremzedelere yardım" adı altında gönderilen silahlar Dağlık Karabağ bölgesine gönderilmiştir719• 12 Ocak 1 989 tarihinde SSCB Yüksek Sovyeti, Dağlık Karabağ'ın yönetimi için "özel komisyon" oluşturmuş ve bu komisyona Arkadi Vols­ ki'yi başkan tayin etmiştir. İlk başta Ermenilerin merkez Sovyet basınında "özel komisyon" yönetimi karan alınmasından memnun kalmadıklarını ifade etmeleri, Azerbaycan tarafından gelecek itirazlara karşı "kalkan"niteliğini taşımıştır'"°. Ermeni yanlısı Arkadi Volski'nin Dağlık Karabağ'daki yöneti­ mi döneminde bölgede Azerbaycan aleyhinde yapılan eylemler aşağıdakiler­ den ibaret olmuştur: 1.

Hankendi'de (Dağlık Karabağ'ııi yerel yönetim merkezi) bütün

işyerlerinden Azerbaycan Türkleri çıkarıldıktan sonra şehirden de Türklere karşı baskılar oldukça artmış, Azerbaycanlıların evleri Ermeniler tarafından

:::

SWeyman ALIYAROV, "a.g.m.", s.105. lgrar ALIYEV, •-c-e., s. 1 2 1 . 740 Naıig ABDULLAYEV, Azeri-Ermeni ilişkilerinde KBJBbağ Sorunu, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler EıısıilQsQ Yayuılaıımamı.ş Yllksek Lisans Tezi, Temmuz 2002, s.153.


Mahir GARİBOV

292

zorla tutulmuştur. Bu dönemde Hankendi'den Azerbaycan'a

1 2 .000 Azer­

baycanlı göç etmek zorunda kalmışur.

2.

Dağlık

Karabağ'ın

diğer illerindeki

Azerbaycanlı

köyleriyle

Azerbaycan arasındaki yollar kapatılmış, bu köylerle bağlantı sağlanmasına milsade edilmemiştir.

3.

Azerbaycan yönetimine haber vermeden Dağlık Karabağ'la Er­

menistan arasında ortak kurumlar oluşturulmuştur.

4.

Ermenistan ve dış ülkelerden gelen Ermeni çetecileri bütün yollan

ele geçirmişlerdir.

5.

Türklerin yaşadığı 55 köyde bütün silahlar toplanırken, Laçın­

Gorus yoluyla Ermenistan'dan getirilmiş silahlar Ermenilere dağıtılmıştır.

6.

Azerbaycan ve Sovyet Anayasası'na aykın faaliyette bulunan

"Karabağ Milli Şurası"nın oluşturulmasına izin verilmiştir.

7.

Volski 'nin izniyle Dağlık Karabağ liselerinin diplomaları Ermc­

nistan Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanmıştır. Arkadi Volski'nin yönetimi döneminde Karabağ'daki bütün bu olay­ lar, Azerbaycan'da protesto edilmiş, Karabağ bölgesinde Azerbaycan yöne­ timinin kurulması talep edilmiştir.

23 Eylül 1 989'da Azerbaycan Parlamentosu'nun kabul ettiği Milli Egemenlik Karamamesi'nin birinci maddesinde, Azerbaycan topraklanma dokunulmazlığı ve

Karabağ bölgesinde

Azerbaycan'ın egemenliği teyiı

edilmiştir. Aynca bu kararnamede Azerbaycan'ın Sovyetler Birliği'nden ayrılması karan alınmıştır. Sözkonusu karara Sovyetlerin tepkisi 1 O Kasım 1 989'da gelmiş ve Sovyetler Birliği Yüksek Sovyeti, Azerbaycan ve Baltık cumhuriyetlerinin aldığı bağımsızlık kararını, Sovyetler Birliği Anayası 'na aykın olması gerekçesiyle geçersiz saymıştır74 1 • Sovyetler Birliği Yüksek Sovyeti, 2 8 Kasım 1 989'da Karabağ yöne­ timini Volski başkanlığındaki "özel komisyon"dan alarak yeniden Azerbay­ can'a iadesine karar vermiştir742• Bu arada Sovyetler Birliği Yüksek Şura-

'" Mustafa BUDAK, "Azerbaycan ve Ermenisıan ilişkilerinde ... . a.g.m.", s.l 10. Araz ASLANLI, "Tarihten GQn!lmllze Karabag. . . a.g.m.", s.401.

"'


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÖLIK KARABAÖ SORUNU

293

sı'nda Ermeni milletvekillerinin Dağlık Karabağ konusundaki kanun ve tek­ lifleri de görüşülmeye alınmanuştır741• Sovyetler Birliği Yüksek Sovyeti'nun

bu

karan Karabağ'ın Azerbaycan toprağı olduğunu bir daha onayladığı için,

Erınenistan yönetimi bu karan tanımadığını belirtmiş, 1 Aralık l 989'da Ka­ rabağ'ı Ermenistan'a ilhak ettiğini açıklamıştır'... Azerbaycan da 7 Aralık'ta Ermenistan Yüksek Sovyeti'nin aldığı Dağlık Karabağ'ı ilhak kararını kına­ yarak başkanlığını Azerbaycan Komünist Partisi 2. Sekreteri Viktor Polya­ niçko 'nun yapacağı "Karabağ Teşkilat Komitesi"ni kurmuştur74�. 1 990 yılı ise bölgede kanlı çatışmaların arttığı bir dönem olmuş ve patlamaya hazır bir bomba haline gelmiştir. Ocak ayı başlarında Hanken­

di 'nde Ermeniler bir Azerbaycan yolcu otobüsüne saldın düzenlemiş ve sal­ dırıda otobüste bulunan koruma polisleri saldırganlara karşı koymuş ve bu çatışmada Ermenilerden bir kişi ölmüş, üç kişi yaralanmış, otobüs yolcula­ rından ise

beş

Azerbaycanlı ağır durumda hastanelere kaldınlmıştır746• Bu

olaylardan sonra SSCB Yüksek Yönetim Kurulu 4 Ocak 1 990'dan itibaren Azerbaycan-Ermenistan sınırını kapatmış, fakat sınırdaki çatışmalar otoma­ tik silah, havan toplan ve roketlerle saldırılara dönüşmüştür. Ermenistan yönetiminin 9 Ocak 1990 tarihinde Karabağ' ı " 1 990 yılı Ekonomik Planı" içinde göstermesi, iki ülke arasındaki gerginliği daha da anırmıştır. Sovyetler Birliği Yüksek Sovyeti bu kararın geçersiz olduğunu bildirse de Ermenistan yönetimi işgalci tutumunu açıkca belinerek,

"Erme­

nistan 'da Emmenistan kanunları geçerlidir" yanıtını vermiştir747. 12 Ocak 1990'da Ermeni çetelerinin, Dağlık Karabağ'da Azerbaycan­ lılar'ın yaşadığı yerleşim merkezine saldırılan sonucu 1 2 kişi ölmüş, 22 kişi rehin alınmıştır. Aynı yıl Dağlık Karabağ Ermenileri'nden, Ermenistan Yük­ sek Sovyeti'ne 1 2 milletvekilki seçilmiştir748• Azerbaycan - Ermenistan sınırlarında yaşanan çatışmalar üzerine her

iki ülkede savunma ekipleri oluşturulmuş ve bu çatışmalar ekipler tarafından yapılmıştır.

"' Bakinslıiy Roboçiy (Bakü işçisi) Gazetes� 17 Kasım 1989.

'" lgrar ALIYEV, ı.g.e., s.78.

"' Araz ASLANLI, "Taribıen Günümüze Karabağ .. . a.g.m.", s.40 1 . " ' Prıvdı (Gerçek) Gazetes� 2 Ocak 1990. "' Mustafa BUDAK, "Azerbaycan ve Ennenistan ilişkilerinde ... a.g.m.", s.l I 1 . "' Musa K.ASIMOV, Azerbaycan Beynelbalk Mllnasebetler Sisteminde, Bakü 1998, s.98.


Mahir GARIBOV

294

Bütün bunlar, Kafkasya'da iç savaşın oluştuğunun bir göstergesi idi. Sovyetler Birliği 'nin dağılma sürecinde meydana çıkan ırki meseleler ve bağımsızlık mücadelesi Azerbaycan'da daba zor şartlarda yaşanmaktaydı. Halkın SSCB yönetimini kınayan protestoları ve ortaya çıkmış olan Dağlık Karabağ'daki olaylar nedeniyle yapılan itiraz gösterileri, Moskova tarafın­ dan hoş karşılanmamış ve bunun üzerine durumu ele almak için Azerbay­ can 'a 24.000 asker göndermiştir. Sovyet askerlerinin Bakü'de milli bağım­ sızlık mücadelesini kırmak için gerçekleştirdiği bu katliam, Azerbaycan' da

kanlı Ocak olarak tarihe geçmiştir. Bakil'ye gönderilen bu özel askeri birli­ ğin içinde Ermeni asıllı askerler de olmuştur. Sovyet ordusu

19 Ocak saat 2/:00'de Türkankale semtinden Bakü'ye

girmiş ve ilk başta Azerbaycan Radyo-Televizyon Kurumu'nun Enerji Blo­ ğu'nu dağıtmıştır. Baki! operasyonunu SSCB Savunma Bakanı Dmitri Yazov bizzat yönetmiştir. Sivil halk Rus ordusu tarafından silahlarla taranmış, şeh­ rin sokaklan yüzlerce insan ceseti ile dolmuştur. İnsanlar ağır tankların al­ tında ezilmiş, cesetler parçalanmıştır. Resmi bilgilere göre! 9-20 Ocak rihinde Bakü'de

ta­

1 37 kişi öldürülmüş, 744 kişi ise ağır yaralanmıştır. Bu

olay sonrasında 400 kişi Sovyet yetkilileri tarafından tutuklanmış, 4 kişi ise kaybolmuştur. Azerbaycan'da

"Kanlı Ocalt'a

itiraz göstergesi olarak "40

gün" matem ilan edilnıiştir749•

20 Ocak 1990 olaylarının sebep ve sonuçlarını aşağıdaki şekilde sıra­ layabiliriz.

1.

Rusya'nın Sovyet hii.kimiyetini ayakta tutabilmek için Azerbay-

can Halk Cephesi harekatını sindirmek ve bu vesileyle Rus olmayan millet­ lere gözdağı vermek,

2.

Bakil'deki baskı ve şiddet hareketleriyle Ermenistan'ı hem

memnun eder görünmek, hem de fazla ileri gitmemeleri konusunda uyarmak,

3.

Ermeniler lehine hareket ederek Batı dünyasından destek ve

sempati kazanmak,

4.

Bakü petrollerini kontrol altında tutmak.

749 Hasan BALAYEV, "GGrdnklerim ve Daşnndnklerim", Dlderpıler, BakQ, 1995, s. 1 14; Az.erbaycan Gazetesi, 26 EylW 2000.


XX. YÜZYILDA ERMEN1STAN - AZERBAYCAN, DAGLIK KARABAG SORUNU

295

Yukarıda sıraladığımız sebeplere göre, Bakil olaylan Azerbaycan'da Sovyet yönetimini koruma, Rus hikimiyetini yeniden tesis etme ve Azer­ baycan'ın bağımsızlığını beşikte boğma politikasının sonucudur. 20 Ocak 1 990'da Bakil'de cereyan eden kanlı olaylardan sonra genel olarak Ermeniler hem siyasi hem de, askeri açıdan harekete geçmişlerdir. Ermeni Milli Hareketi 'nin askeri kanadını oluşturan Ermeni Milli Ordusu­ nun Fedaileri, 24 Mart 1 990'da Azerbaycan'ın Ermenistan sının yakınındaki Gazah ili köylerine saldırmış ve 9 kişiyi öldürmüşlerdir750• Şubat ayında Karabağ çatışmalarının durdurulması için Tiflis'de Azerbaycan ve Ermenistan arasında yapılan görüşmelerde ateşkes sağlanma­ sı kararlaştınlmışsa da, Ermenistan tarafı bunu yerine getirmemiştir. Mart ayı sonlarında Ermeni çeteleri tekrar Ermenistan sınınndaki Gazah iline bağ­

lı kasaba ve köylere saldırmış ve Azerbaycanlılan katletmişlerdir. Bu olay ise sınırlarda çatışmaların daha da şiddetlenmesine neden olmuştur 23 Ağustos 1 990'da Ermenistan'ın bağımsızlığını ilan etmesi ve bu­ nunla birlikte Dağlık Karabağ'ı Ermenistan toprağı sayması, anık Karabağ sorununu önemli bir aşamaya getirmiştir75 1 • 1 990 Eylülü'nde Ermenistan Hükılmeti'nin d e yardımıyla Ermeniler, Laçın, Ağdam, Askeran şehirlerine ve Şuşa-Bakü karayoluna saldınya geç­ mişlerdir. Nitekim SSCB İçişleri Bakanlığı Birlikleri Başkumandan Yardım­ cısı Boris Smıslov yaptığı açıklamada

"Ermenistan Hükümeti'nin engelleyici tutumu yüzünden Ermeni militanların ellerindeki silahların top/anamadığı­

m" bildirm.iştir752•

1991 Mart ayı ortalarında Gorbaçov Sovyetler Birliği Telgraf Ajansı (TASS)'na yaptığı açıklamada

... Yukarı Karabağ, Azerbaycan 'ın ayrılmaz bir parçasıdır. Bölgede, SSCB Anayasası ile birlikte Azerbaycan Anayasası yürürlüktedir. Karabağ 'da Azerbaycanlılar ile Ermenilerin birlikte yaşayıp birlikte üretmeleri tarihin yara/lığı bir gerçektir ve bu gerçekten kaçımla"

"' Musıafa BUDAK, "Azerbaycan ve Ermcnistaıı ilişkilerinde . .. Lg.m.", s. 1 1 1. "' Fahri ARMAOOLU, L&.e., s.213. . "' Az.erbaycan Cnmb•r1yed'nln Batmwz1ı1ı ve IUırabaR Olaylan, Haıp Akademileri Komutanlıği Yayınluı, lsıanbul, 1992, s.58.


296

Mahir GAJUBOV

maz" şeklindeki banşçı ve Karabağ'ın mevcut statüsllnil doğrulayan mesajı Enneniler tarafından olumsuz karşılanmıştırm. 1 99 1 Haziran-Temmuzu'nda Ennenilerin Karabağ'daki Azerbaycan köylerine salduılan sonucu çok sayıda Azerbaycanlı katledilmiştir754• 1991 Ağustosu'nda Azerbaycan bağımsızlığını ilan etmiş ve bu tarih Azerbay­ can'da Milli Uyanış günil olarak resmiyet kazanmıştır. Bu tarihlerde Dağlık Karabağ Ermenileri de bağımsızlık yönünde karar vererek "Artsaklı Erme­ nistan HaUc Cumhuriyeti"ni ilan etmişlerdir. Bu karar Azerbaycan Parlamen­ tosu tarafından anayasaya aykın olduğu için geçersiz sayılmıştır755• Eylül ayında Ermeniler Azerbaycan - Ermenistan sınınndaki Şaum­ yan bölgesinde Azerbaycanlı köylerine saldırmış ve bu saldınlarda her iki taraftan kayıplar olmuştur. Bunun üzerine Eylül sonlannda Rusya Federas­ yonu Başkanı B. Yelisin ve Kazakistan Cumhurbaşkanı N. Nazarbayev, Azerbaycan-Ermenistan meselesinin halli için Rusya'nın Jelezııovodsk şeh­ rinde taraftan bir araya getirmiş ve ateşkes antlaşması imzalanmıştır. Bu ant­ laşmaya göre; Karabağ'daki karşıt gruplar silahsızlandınlacak, Karabağ'daki yasal hükümet organlan aşamalı olarak yeniden oluşturulacak, ilci üUce ara­ sında temaslar üst dilzeyde silrdilrülecek, Karabağ'da derhal ateşkes uygula­ nacak; iki hafta içinde yasa dışı silahlı gruplar ve İçişleri Bakanlığı ve ordu birlikleri çatışma bölgelerinden çekileceklerdi. Aynca imzalanan protokole göre Ennenistan Parlamentosu, Dağlık Karabağ'ın Ermeni toprağı olduğunu ilan eden karannı geri alırken SSCB Yilksek Sovyeti'nin de bugüne dek Ka­ rabağ hakkında aldığı kararlan geçersiz ilan edilecek; her ilci taraf ellerindeki rehineleri aşamalı olarak iade edecek.lerdi756. Kazakistan ve Rusya bu antlaşmada arabulucu devletler olsa da, 20 Kasım 1 99 1 'de Ermeniler iki tarafın da uzlaşması için çaba gösteren heyeti ve Azerbaycan Hükümet temsilcilerini taşıyan helikopteri düşilrmilşlerdir. Daha önce de belirttiğimiz üzere Ermeni teröristler tarafından ısıya duyarlı roketle dilşilrillen bu helikopterde banş görüşmelerinin başlatılması için Azerbaycan, Rusya ve Kazakistan devlet yetkilileri bulunmaktaydı. Bu olay

"' Cemalenin TAŞKIRAN, a.g.e., s.1 56. "' Aleddio AHMEOOV, "Milli Meselede Ekspcriment", Ceoçllk Dergisi, S 2, s.13. "' Mustafa BUDAK, "Azerbaycan ve Emıeoistan hişkilerinde ... a.g.m." , s. 1 1 2. · ,,. Cemalettin TAŞKIRAN, a.g.e., s.1 57.

Bak1i

1992.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

297

üzerine ateşkes antlaşması ortadan kalktığı gibi, sınırdaki olaylar da şiddet­ lenmiştir. Karabağ'daki çatışmalarda yeni kurulmakta olan Azerbaycan Milli Ordusu, Ermenistan'da yerleşen Rus ordusunun 8 1 . Tümeni ve Emıenistan Mijli Ordusu'na karşı savaşmıştır757• 26 Kasım 1 99 1 'de Azerbaycan Parlamentosu karanyla Dağlık Kara­ bağ'ın "özerklik" statüsü yürilrlilkten kaldınlmış ve Emıenistan'a giden de­ miryollan kapatılrnıştır758• 1 988 - 89 yılında Dağlık Karabağ'da, Azerbaycan ve Emıenistan sını­ nndaki çatışmalar, 1 99 1 'de iki ülke arasında savaşa yol açmıştır. Ermenis­ ıan' da yaşayan Türkler yurtlanndan sürülmüş ve Dağlık Karabağ bölgesin­ deki Azerbaycan köylerini tamamen boşaltılmıştır. Rus ordularının desteği ile Ermeniler, Azerbaycan'a karşı geniş saldın planı hazırlamış ve 1991 yı­ lından bu işgalcilik planı adım adım gerçekleştirilmeye başlanmıştır.

4.2. DAGLIK KARABAG DIŞINDAKI AZERBAYCAN TOP­ RAKLARININ ERMENİSTAN TARAFINDAN İŞGALi 1 O Aralık 1 99 1 'de Dağlık Karabağ'da yaşayan Ermeniler tek yanlı bir referandum yaparak "Dağlık Karabağ'ın SSCB terkibinde bağımsız bir Cumhuriyetin olmasına oy vermiş, Azerbaycanlılar bu referandumu hukuki bulmadıkları için katılmamışlardır. Azerbaycan Halk Cephesi bu referandu­ mu yeni bir "Ermeni oyunu" olarak adlandırdı. Aralık ayının son günlerinde Karabağ'da yine kanlı çatışmalar oldu. Ermeniler Harıkendi etrafındaki Azerbaycanlı köylerini top ateşine tuttular759• 29 Aralık 1 99 1 'de yapılan halk oylamasıyla Azerbaycan'ın bağımsız bir cumhuriyet olarak onaylanması, Karabağ sorunu karşısında Azerbaycan'ı güçlü bir konuma getirdi. 30 Ocak 1 992'de Prag'da AGİK üye devletleri dışişleri bakanlan bir araya gelerek Bağımsız Devletler Topluluğu'nun 1 0 bağımsız cumhuriyetinin b u kuruma üye kabul edilmesine karar verdiler. Azerbaycan da bu devletler arasında yer almaktaydı. Bunun anlamı, bir ta­ raftan AGİK şartını Azerbaycan'ın onaylaması, diğer taraftan Azerbaycan'ın 111 Hllrriyet Guetal, Baldl, 10.0S. 1992. Tahir KAFAROV, Azerbaycan Tarlbl XX. Aann 80-90. Yılla n, BakO 1997, s.48. " ' Cemalettin TAŞKIRAN, a.g.e.,s. 1 60.

"1


Mahir GAR.IBOV

298

toprak biltünlilğilniln tanınması demekti. Aynı zamanda Karabağ sorununun uluslararası nitelik kazanmasının habercisiydi. Artık, bundan sonra uluslara. rası kuruluşlar ve bölgede çıkan olan ilgili devletler Kıırabağ sorununda ara. buluculuk teklif etmeye başlayacaklardı. Daha açık deyimle, 1 992'nin ilk aylarından itibaren Karabağ sorunu ululararası bir nitelik kazanmıştır760.

'

Ocak ayı sonunda Ermenilerin Karabağ bölgesinde saldınlan şiddet­ lenmiştir. Ermeniler Azerbaycan'da bölge hal.kını çıkarmak için gönderilen helikopteri düşilrdiller. Bu tarihe kadar savaşta ölen Azerbaycanlılann sayısı 1 20'ye yilkselmiştir761 . 1992 Şubat ayının ilk gilnlerinde İra n Devleti, Karabağ sorununun çö­ zilmil için "arabuluculuk" teklifini önermiş, fakat Bakü bu öneriyi kabul et­ memiştir762. Aynı gilnlerde Karabağ'claki bir çatışmada Ermenileri destekle­ yen Rus ordusunun 8 1 . Tümeni 'nden 1 1 askerin öldüğü açıklanmıştır. Avrupa Parlamentosu Şubat ayı ortasında Strazburg' da yaptığı toplan­ tıda Azerbaycan'a yapılan saldınlan kınayarak Karabağ bölgesine gözlemci heyet gönderilmesini kararlaştırmıştır. Şubat ayı sonunda Karabağ'claki ça­ tışmalar eski tarihi kent Şuşa 'nın etraf köylerine ve Ermenistan - Azerbay­ can sınınndaki tüm Azerbaycanlı kentlerine yayılmıştır763. Tilrkiye Karabağ sorununu AGİK ve NATO siyasi komisyonunda gündeme getirmiştir. Başbakan Süleyman Demirel ABD gezisi sırasında

"Kajkaslar 'ı Orta Doğu hıiline getirmeyin"164

açıklamasını yapmıştır. Ay

ortasında Frankfurt'tan Ermenistan 'a yardım malzemesi taşıyan bir Lübnan uçağı Türkiye'den izin almadan Tilrk hava sahasını ihlal ederek Ermenis­ tan'a geçmiştir. Bu tür uçakların Ermenistan'a silah taşıdığı belliydi. 20 Şubat'ta Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan Dışişleri Bakanlan Moskova'da bir araya gelerek "Karabağ'da derhal ateşkes sağlanması ve yerleşim bölgeleri üzerindeki ablukanın kaldınlmasını onaylamakla birlikte sorunun çözilmilnde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı ilkelerine bağlı

"" Elçin AHMEDOV, Ermenlstlın'm Azerbaycan'• Tecavtlzil ve Baynelhallı Teşldlodır, BakU 1998, s. 12. "Odlar Yurdu" Gazetesi, BakU, 27 Ocak 1992. 762 Hagani RZAGULIYEV, "YaşadıAtmız Acılı Tarih", Gençlik oeriısı, S2 Baka 1992, s.4. 763 Ramiz ASKER, "Azeıbaycan Halk Cephesi Nasıl Doldu", Yeni Forum DergW, lsıaııbul, Temmuz 1992, s.18. 764 Hagani RZAGULIYEV, "a.g.m.", s.5. 161


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

299

kalacaklannı" açıkladılar. Az sonra anlaşıldı ki, Enneniler bu yumuşamayı zaman kazanmak için yapmışlardır. Ennenistan Dışişleri Bakanı Raffi K. Hovanisian, görüşmeler sonunda farklı bir açıklama yaparak "Dağlık Kara­ bağ sorununun Ermenistan 'm değil, Azerbaycan ile Dağlık Karabağ Cum­ huriyeti 'nin iç işlerı"'165 olduğunu bildirİniştir. Hovanisian bundan sonraki görüşmelere mutlaka Dağlık Karabağ temsilcisinin katılması gerektiğini, aksi halde haşan sağlanamayacağını savunmuştur. Ennenistan'ın bu adımı sahte Dağlık Karabağ Cuınhuriyeti'ni dünya kamuoyuna tanıtmak amacını taşımıştır. 1 992 yılı Şubat ayı sonunda Ermeni birlikleri Dağlık Karabağ'ın bü­ yük bir kısmını işgal etmişlerdir. Bu işgal sırasında Ermeni ve Rus ordu bir­ likleri tarafından XX. yüzyılın en büyük facialanndan biri olan Hocalı katli­ amı gerçekleştirilmiştir. 1 992 Ocağında Karabağ'ın dağlık kısmında durumu öğrenmek için Mustafa Nesirov önderliğinde emekli üç general Karabağ'da bulunmuş ve yaklaşan felaketle ilgili fikirlerini dilekçeyle Azerbaycan ülke yönetimine bildirmişlerdir. Stratejik açıdan büyük öneme sahip olan Hocalı; Ağdam­ Şuşa ve Askeran-Hankendi arasında geçiş kapısı olmakla beraber, Dağlık Karabağ'ın tek havalimanına da sahip olmuştur'66• Ermeniler Şubat ayı baş­ lanndan Hocalı'ya saldınlar düzenlese de az sayıda Azerbaycan birlikleri onlara karşı direnmiştir. Fakat, Hocalı etrafındaki Azerbaycanlı köylerinin Ermeniler tarafından işgali Hocalı katliamını adım adım yaklaştırmıştır767• 1 5 Şubat tarihinden başlayarak Ermeniler ve Rusya'nın 23. Divizyo­ nu'nun Hankendi'nde yerleşen 366. alayı Hocalı şehrine büyük çaplı silah­ larla saldırmışlardır768• Bu, ileride yapılacak saldınnın başlangıcı olmuştur. Şehir, patlayan top mermileri ve füzelerden tamamen dağılmış durumdaydı. Hocalı 'nın etraf bölgeleri Ermeniler tarafından muhasara edilmiştir. 25 Şubat 1992 tarihinde Ermeniler ve 366. Rus alayının Uç bölüğü şehre üç ayn istikametten saldırmış, 366. Rus alayının birinci bölüğüne Al-

"' Cemalettin TAŞKIRAN, a.c-e., s.164. "' Salih BEY, Armyanııtvo (Ermenilik), BakQ 1994, s.349. 167 Asker ABDULLAYEV, a.c.e., s.59. 768 Aurbaycu MUll Meclisi � (AMMA) , f, 2941, s. I, iş.120, s.30.


Mahir GAR.IBOV

300

bay Ohanyan, ikinci bölüğüne Naibon (eşi ermeniydi), üçüncü bölüğüne ise İlıodeyan komutanlık eımişlerdir169. işgalciler birkaç saat içerisinde 6 1 3 sivil insanı katletmişlerdir. Ölen­ lerin arasında 106'sı kadın, 83'ü çocuktur. Katledilenler arasında 56 kişi iş­ kence ile öldürülmüştür. Hocalı'da 1 .275 kişi rehin olarak göttırülmüş, ama bu rakam Enneniler tarafından oldukça düşük gösterilmiştir710• Enneniler Hocalı kasabasını tamamen işgal etmiş ve Azerbaycanlı ahalinin bir kısmı dağlık alanlardan kaçarak kurtulabilmiştir771• Hocalı katliamı bütün Azerbaycan 'ı sarsmıştır. Olayla ilgili bilgi ver­ mekten kaçınan yetkililer, halk tarafından öfkeyle karşılanmış, Bakü'de ya­ pılan mitinglerde hükı1metin istifası ve Hocalı'yı savunmasız bırakan devlet yetkililerinin yargılanması talep edilmiştir. Ennenilerin Azerbaycan halkına karşı yaptığı böyle bir soykınm, yüzyıl başlannda da görUlmüştOr. 3 1 Mart

-

XX.

Ol Nisan 1 9 1 8 tarihlerinde Er­

meniler Bakü'de 1 2.000 Azerbaycanlıyı katletmiştir.

XX.

yüzyıl sonlannda

Ermenilerin Hocalı'da gerçekleştirdiği bu soykınm siyaseti uluslararası hu­ kuka göre siyasi değerini almalıdır. Ermenilerin Azerbaycan halkına karşı yaptığı soykınm Birleşmiş Milletler'in 9 Aralık 1 948 tarihli Soykınm (Ge­ nosit) hakkındaki sözleşmenin 2. maddesine "milli, etnik, ırki veya dini bir grubun kısmen veya tamamen yok etmek" tarifine uygundur. Bu mukavele­ nin 2. maddesinde yer alan 5 şartnamenin ilk ikisi - a) "milli, etnik, ırki veya dini bir gruplardan herhangi birine mensup olanların katledilmesi'', - b) " bu gruplardan herhangi birine mensup olanların fiziki ve zihni olarak ciddi şe­ kilde zarar verilmesi" maddeleri kifayet etmektedir. Yeter ki, Ermenilerin Azerbaycan Türkleri 'ne karşı yaptığı soykınma uluslararası hukuk açısından siyasi çözüm getirilmesine karar verilmiş olsun. Türkiye'nin acil durum bildirisi üzerine AGİK 28 Şubat 1 992'de top­ lanmış ve

"Dağlık Karabağ'da hemen ateşkesin ilanı, sınırlann değişdri­ lemeyeceği ve Karabağ'ın Azerbaycan toprağı olduğu, aym zamanda so-

S 345, Ankara, Kasım­ Arahk 2002, s.23. ,.,. Ekspress Gazetesi, Bako, 27 Şubaı 1992; Halk Gazetesi, Bakü, 27 - 28 Şubat 1992. 771 Zahir SULTANOV, 80"8b Faduı, Baka, 1993, s.l 1 . 769 Ali MEMMEDOV, "Hocalı Kaıliamı", Azerbay"8o Duglsl.


XX. YÜZYILDA ERMEN1STAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK K.ARABAÔ SORUNU

301

runların barış yolu ile çözalmesı"'ni öngören kararnameyi kabul eımiştir112• Ancak Ermeniler saldınlarına yine de devam etmişlerdir. Azerbaycan-Ermenistan sınırlarında ateşkesin sağlanması amacıyla antlaşma imzalandıktan kısa bir süre sonra Ermeniler K.arabağ' daki saldın la­ n na

yeniden devam etmişlerdir. Ermenistan'ın yeni saldın bazırlıklannın

yapılması için bu ateşkes antlaşmasını imzaladığı anlaşılmıştır. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, Ermenistan'da yerleşen Rus Ordusu'nun 4 ve 7. alayla­ rının da Ermenilerle birlikle K.arabağ'daki Azerbaycanlı köylerine saldırdık­ lannı bildirmişse de, Moskova bunu yalanlamıştır. 19 Şubat 1992'de T.B.M.M toplantısında Başbakan Süleyman Demi­ rel "Batı Karabağ konusunda Ermenistan'ı destekler ve Ermenistan uzlaşmaz bir tutum takınırsa, bölgesel bir savaş çıkar" diyerek Rusya 'yı ve Batı 'yı ikaz etmiştir773• Ermenistan Devleti Türkiye'nin Doğu Anadolu'da sürmekle olan kış dönemi askeri tatbikatını da "gövde gösterisi" olarak nitelemiştir. Ankara ise buna seri bir tepki göstermiştir. Ermenistan'da kış - 92 tatbikatı nedeniyle Türkiye'ye karşı "savaş senaryoları" hazırlanmıştır. Şurası bir gerçektir ki, Karabağ sorununda Ermenistan'ı o kadar cesa­ retlendiren şey Rusya'nın etkin desteğiyidir. Çünkü Ermeniler, ötedenberi Rusya'nın Kafkasya siyasetinde önemli ve ayrıcalıklı bir yere sahip oldukla­ rını kavramış, ona göre davranmışlardır. BDT Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı Mareşal Yevgeni Şapşnikov ise "TOrkiye'nin Kalkasya'daki görüşmelerini hiçbir tarafı kışkırtmaya kalkış­ mayacak derecede duyarlı bir şekilde izlediğini" bildirmiştir. Karabağ'da BDT Kafkasya Komutanlığına bağlı 366. Alay'ın Şuşa şehrini top ateşine tuttuğu duyurulmuştur. Türk.iye ise ABD ve Rusya'nın Ankara Büyükelçilerini Dışişleri Bakanlığı'na çağırarak; "Karabağ konu­ sunda tarafsız davranmalarını" talep etmiştir. Nihayet Azerbaycan ve Erme­ nistan tarafı 1 Marta kadar üç günlük bir ateşkesin yapılmasını kararlaştır­ mışlardır. Bu kararda Türkiye, ABD, Rusya ve Fransa'nın barış girişimleri­ nin etkisi olmuştur.

772 Milliyet Gazetesi, Ankara, 29 Şubat 1992. "' Zaman Gııutesl, Ankara, 19 Şubat 1992.


Mahir GARlBOV

302

Şubat ayının son günü BDT Silahlı Kuvvetler Başkomutanı Mareşal Yevgeni Şapşnikov bölgedeki BDT birliklerinin (özellikle 366. Motorize Alayı'nın) geri çekilmesi emrini vennek zorunda kalmıştır. Çünkü bu birlik­ lerde Enneni askerleri çoğunluktaydı. Bunun üzerine Ennenistan bu birlik içindeki Enneni askerleri ''ulusal ordu kunnak üzere" askeri seferberliğe çağınlmıştır. Türkiye Ennenistan'ın hızla silahlandığını görerek BM ve AGİK nez­ dinde, "Kafkasya 'ya silah gönderilmesini önlenmesi" taleplerinde bulundu. Rusya Federasyonu Dışişlcri Bakanı Andrey Kozirev de Türkiye Dışişleri Bakanı'na bir mesaj göndererek, "Karabağ sorununun çözümü konusunda Tilrkiye'nin devreye ginnesini" istemiştir. Savaş sınısında Enneniler Şuşa kentine son model savaş helikopterle­ riyle (kobra) saldınyorlardı. Karabağ etrafındaki illerden olan Ağdam ili ta­ mamen boşaltılmıştır. Mart ayının ilk günlerinde Azerbaycan kamuoyu, Karabağ'da Ermeni­ lerin çocuk, yaşlı demeden yaptıklan cinayetlere karşı protestolar yapmaya başlamışlardır. Ennenilerin Karabağ'dak.i çirkin olaylan Tilrkiye'de de pro­ testolarla karşılanılmıştır.

20 Şubat'ta 366. Rus Alayı 'ndan firar eden dört er, 3 Mart'ta bir basın toplantısı yaparak;

"Alay içerisinde askerlerin beyinlerinin yıkandığını ve Hristiyan Ruslar olarak Hristiyan Ermenikrin safında Müslüman Türkle­ re karşı savaşmaya çağırdıklannı" açıklamışlardır. "774 Ermenistan bir yandan Karabağ'a saldınlannı devam ettirirken diğer yandan da Birleşmiş Milletlerde ABD ve Fransa sayesinde lehine bir karar çıkarmak umuduyla Karabağ sorununu BM'ye götürmek çabası içindeydiler. Ermenistan, Dağlık Karabağ sorununu Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ böl­ gesine saldırdığı şeklinde yayıyordu. Yani yaklaşık yüz yıldır yaptıığı ''ya­ vuz

hırsız" siyasetini tekrarlamıştır. Karabağ'dan göç eden on binlerce insan ise Azerbaycan'ın iç bölgele­

rine yerleştirilmiştir. Azerbaycan'da yönetimin istifası için Parlamento önünde günlerce devam eden mitingler yapıhruştır.

n.

HOrrlyet Gıızeteııi, BakO., 4 Mart 1992.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÖLIK KARABAÖ SORUNU

303

8 Mart 1 992'de Dağlık Karabağ'da Ermenilerle çatışmalar sürerken

Ennenistan

pevlet

Başkanı Levon Ter-Petrosyan ülkede genel seferberlik

ilan etmiştir. Ennenistan Rusyanın desteğini alarak savaşı daha büyütme ar­ zusu taşırken, Azerbaycan Devlet Başkanı Ayaz Mutallibov halkın itirazı gereği istifa etmek zorunda kalmıştır. Azerbaycan Parlamentosu milletvekili Yakup Mammedov'u Geçici Hükıimeti kurmakla görevlendirmiştir. 10 Mart 1 992'de Ermeniler, Ennenistan'ın Artık kentinde BDT'nin askeri üssünü basarak 1 O Rus subayını esir almışlar ve subaylan 5000 Grad füzesi, 5000 havan topu, 5000 anti

-

tank bombası ve menni karşılığı geri

vereceklerini bildirmişlerdir. Bu subaylann rehin alınmasıyla ilgili olarak Rusya Savunma Bakanlığı hiçbir açıklama yapmamıştır. Sonradan anlaşıl­ mıştır ki, Rusya hiç çekinmeden istenen silahlan teslim etmiştir. Yani bu bir danışıklı dövüş olmuştur. Diğer

taraftan Ermenistan'daki BDT askeri birlik­

lerinin bölgeden aynlma isteğini de Ermenistan kabul etmemiştir. Mart ayında Türkiye Ermenilerin Azerbaycan'a karşı işgalci tutumu ile ilgili olarak AGİK, NATO, IKT uluslararası kuruluşlanna ve ABD'ye müracaat etmiştirm. Türkiye'nin bu girişimleri 1 992 Mart ayı sonlannda etkisini göstermiş ve AGİK üyesi ülkeler 24 Mart'ta Helsioki'de bir araya gelerek Dağlık Karabağ bölgesinde banşın sağlanması için uluslararası bir konferansın yapılmasını kararlaştırmışlardır. Karana 3 ve 1 1 . maddelerinde,

"sorunun çözümü için Beyaz Rusya 'nın Başkenti Minsk kentinde konferans düzenleneceğt', 9. maddesinde ise "konferansa katılacak ülkelerin Azerbay­ can, Almanya, ABD, Ermenistan, Beyaz Rusya, İsveç, İtalya, Fransa, Rusya, Türkiye, Çek ve Slovakya Federal Cumhuriyeti olacağı "176 bildirilmiştir. Bu konferansın Temmuz ayında Minsk'te toplanma.şı kararlaştınlmıştır. 1 Nisan'da AGİK ülkeleri temsilcileri ile Roma'da acele bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıya Azerbaycan ve Errnenistan temsilcileri de katıl­ mıştır. 1 992 Nisan ayının ilk günlerinde İran Devleti'nin girişimiyle Rusya, Azerbaycan, Ermeoistao ve İran yetkilileri Ermenistan-Azerbaycan sının üzerindeki İcevan kentinde bir araya gelmişlerdir. Bu dönemde AGİK göz-

Mustafa BUDAK, "Azerbaycan ve Ermenistan ilişkilerinde .. . a.g.m.", s. 1 1 6. "6 Aıaz ASLANLI, Tarihten Gnonmnze Kanıbai ... a.g.m.", s.405. nı


Mahir GARIBOV

304

lemci heyeti ve Minsk Konferansı'nın başkanı Rafaelli de Bakll 'de bulunu­ yordu"'. Mayısın ilk haftasında İrao'ın aracılığı ile iki tarafın temsilcileri Tah­ ran'da görüşmüşler ve ateşkes antlaşması imzalanmıştır. Fakat kendi imzala­ dıkları antlaşmaya aykırı olarak Ermeniler 8 Mayıs 1992'de Azerbaycao'ın Şuşa şehrini işgal ebniş ve Şuşa şehrinin düşmesiyle Ermeniler eski Dağlık Karabağ vilayetinin tamamını işgal etmişlerdir.

Artık Karabağ tüm dünyanın

gözleri önünde Azerbaycan'ın toprağı olmaktan çıkmış Ermenistan işgaline maruz kalınıştır778• Ermenistan'ın yaptığı bu işgalcilik siyaseti BM, AGIK kararnamele­ rine zıt idi. Zira, 2 Ağustos 1 990 tarihinde İrak'ın Kuveyt'i işgal etmesiyle Ermenilerin Dağlık Karabağ'ı işgali arasında hiçbir fiı.rk olmamıştır. Ermeni militanlannın Şuşa ve Nahcivan'a saldırılar dUzeolemesi üzerine, ABD'nin İrevan Konsolosu Tom Price, Ermenistan Dışişleri Bakanı Raffi Hovanis­ sian'a Washington'un Karabağ'daki olaylardan rahatsız olduğunu içeren bir nota iletmiştir779. Mayıs ortalannda BM Güvenlik Konseyi Karabağ'a bir "İnceleme Heyeti" göndermeye karar verirken, ateşkesin ihlalinden de derin kaygı duy­ duğunu belirtmiştir. Bütün bunlara bakmayarak Ermeniler işgalci tutumlarını devam ettirerek Karabağla Ermenistan arasında koridor bölge olan Laçın ilini işgal etmek için saldırılarını artırmışlardır. Ermenistan Ermeni ordu bir· likleri tarafından muhasara edilen Laçın ili tehlikeye girmiştir. 6 Mart 1992'de Azerbaycan'da halkın talebi ile istifa eden Ayaz Mu· tallibov 14 Mayıs tarihinde yeniden göreve dönmek için yeni bir teşebbüste bulunarak yönetimi ele geçirmeye çalıştıysa da başarılı olamamıştır. 1 5 Ma· yıs'ta muhalefet cephesinden İsa Kamberov Parlamento Başkanlığı'na geti­ rilmiştir. Mart ayında geçici olarak Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenen Ya­ kup Mernmedov ise istifa etmiştir. Karabağ'dan gelen haberler yeni yönetimin işini daha da zorlaştırmış· tır. Ermeniler 3 gün boyunca muhasara ettiği Laçın ilini işgal etmiş ve Azer-

m Cemalettin TAŞKIRAN, a.g.e., s. 1 67. '"' Tahir KAFAROV, Azerbaycan Tarlbt .. . a.g.e� s.S4. 119 Zaman Gazetesi, 1 1 Mayıs 1992.


XX. YÜZYILDA ERMEN1STAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

30S

baycan ordusu geri çekilmek zorunda kalnuştu. Karabağ'ın Ermeni-Rus bir­ likleri tarafından işgali Azerbaycan'da hilzünle karşılanmış ve herkesi etki­ lemiştir. Ermeniler sadece Karabağ'a değil Nahcivan'a da saldınlannı devam ettirmişlerdir. Ermenilerin aralıksız salduması karşısında Nahcivan Parla­ mento Başkanı Haydar Aliyev Tilrkiye'ye müracaat ederek yardım gönde­ rilmesini istemiştir780• Türkiye Hükılmeti ise Ermenistan'a bir ültimatom vererek saldınlann bir an önce durdurulmasını talep etmiştir. Türkiye devamlı uluslararası ör­ gütleri çalıştırmak suretiyle Azerbaycan'a karşı Ermeni saldınlannı önleme­ ye çalışmıştır. Nahcivan'daki Rus tugayı bölgeyi terk etmediği için Türkiye Rusya'dan bir engelleme endişesini duymaktaydı. İşte bu günlerde BDT Komutanı Şapşnikov Türkiye'yi tehdit eder bir demeç vermiş ve "Karabağ 'a üçüncü bir taraf karışırsa, 3. dünya savaşı çıkar"181 açıklamasını yapmıştır. Aslında Rusya'nın Türkiye'ye taarruz edecek hali yoktu, ama Türkiye'nin eski Sovyet topraklarına girmesi onun gururuna dokunacaktı. 20 Mayıs 1 992'de ABD yönetimi "Karabağ 'da tek yanlı statü değişik­ liğini kabul etmeyeceğini ve Azerbaycan 'ın arazi bütünlüğünü tanıdığını" açıklamıştır782• 2 1 Mayıs'ta Rusya Savunma Bakam Orgeneral Pavel Graçov ve Baş­ kanlık Sekreteri Gennadi Burbulis Ermenistan'a beklenmedik bir ziyarette bulunmuşlardır. Bu bir Ermeni - Rus işbirliğinin yenilenmesi olmuştur783• Nahcivan Parlamento Başkam Haydar Aliyev de, "Türkiye'nin diplo­ matik girişimlerinin olumlu sonuç verdiğini" belirterek askeri müdahaleye gerek kalmadığını açıklamıştır. Bu girişimler sonucunda ABD ve Rusya, Ermenileri desteklemekten vazgeçerek savaşı durdurmuşlardır. 22 Mayıs l 992'de Rusya Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yaparak "Hiçbir koşul, bir ülkeye başka bir ülkenin topraklarını işgal etme hakkı tanımaz"184 şeklindeki

"'°

"' "' "' '"

Asker ABDULLAYEV, a.&.e.. s.6 1 . Mustafa BUDAK, "Azı:rbaycan ve Emıenisıan ilişkilerinde . . . a.g.m.", s. 1 19. Milliyet Gazetesi, 21 Mayıs 1992. Zaman Gazetesi, 22 Mayıs 1 992. Milliyet Gazetesi, 23 Mayıs 1992.


Mahir GAR.IBOV

306

bildirisiyle Karabağ ve Nahcivan'ın Azerbaycan toprağı olduğunu ve Enne­

nilerin bu arazilere karşı işgalcilik siyaseti uyguladığını vurgularnıştır.

Aynca, 18 Mayıs'ta Helsinki'de yapılan AGİK Kıdemli Memurlar Komitesi toplantısında 5 1 ülkenin temsilcileri, Azerbaycan topraklannın bü­ tünlüğilnü kabul ederek, bütün yabancı güçlerin bölgeden çekilmesini talep eden kararnameyi imzalamışlardır. Bu kararname kurum içindeki ABD tem­ silcileri tarafından hazırlanmıştır785. Bununla yetinmeyen Komite, AGİK Kıdemli Memurlar Komitesi 24 Mayıs toplantısında Roma'da Karabağ sorununun çözümü için 1 Haziran'da "acil bir toplantı" yapılması karan almıştır. 27 Mayıs 1992'de NATO üyesi Devletlerin Savunma Bakanlan ikinci kez Ermenistan 'ın tecavüzlerini kına­ mışlardır786. Mayısın son günlerinde Azerbaycan Savunma Bakanı ülkede istikrar ve güvenliğin temini için gerekli önlemlerin alındığını belirterek, tüm milis­ lerin bırakılması emrini vermiştir. 1-5 Haziran tarihleri arası Rafaelli başkanlığında toplanan AGİK'in Minsk Grubu, Roma'da görüşmelerin ilk turunu başlamıştır. Azerbaycan, görüşmelere Dağlık Karabağ'ın Azerbaycanlı ve Ermeni temsilcilerinin ka­ tılmasına izin verse de, Ermenilerin Dağlık Karabağ adına eşit hukuklu dev­ let temsilcileri sıfatında katılmayı istemeleri, Dağlık Karabağ temsilcilerini görüşmeler dışına itmiştir. Roma zirvesinin ilk turunda Ermenistan burada tartışılan "Laçın ve Şuşa'dan Ermeni güçlerinin çı.kanlması", "Göç ettirilen balkın Şuşa ve Laçın'a yerleştirilmesi" uluslararası gözlemcilerin bölgeye gönderilmesi gibi meselelerin kabul edilmemesini sağlayabilmiştir. Azer­ baycan Heyeti Başkanı Nadir Mehtiyev konuyla ilgili açıklamasında Kurul Başkanı 'nın bu tür iflidesinin daha önce yapılan tüın kararlan ve hukuk ku­ rallannı ihlal ettiğini belirtmiştir. Mehtiyev "Bu oyun sona erinceye kadar geri dönmeyeceğiz" açıklamasını yapmıştır. Ermeni lobisinin baskısı AGIT temsilcilerini etkilediyse de, Azerbaycan Devleti onun arazi bütünlüğilnil bozacak antlaşmaya hiçbir zaman imza atmayacağını açı.klaınıştır787•

"' Hürriyet Gazeıes� Bako, 22 Mayıs 1992. Mllliyet Gazeteı� 28 Mayıs 1992. "' Elçin AHMEOOV, a.g.e., s.15. 1"


XX. YÜZVILDA ER.MENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÖ SORUNU

307

7 Haziran'da Azerbaycan'da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini AbOlfez Elçibey kazanmıştır. Ülkedeki buhranı bir an önce bitirmek için hemen yeni hükiimetin oluşturulması kararlaştınlmıştır. 12 Haziran'da başlayan Karabağ'ı geri alma propagandası cephe böl­ gesinde hemen etkisini göstermiştir. 1 5 Haziran'da Karabağ bölgesinde işgal edilmiş 15 köy geri alınmıştır. Hazırlıksız yakalanan Ermeni ordusu geri çe­ kilmek zorunda kalmıştır. Ermenistan Cwnhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan BM'ye müracaat ederek bölgeye banş gücü gönderilmesini talep etmiştir. 1 8 Haziran'da Azerbaycan Milli Ordusu Ermenilerin işgal ettiği yerleşim birim­ lerinden

dört köyün daha geri alındığı açıklamıştır. Ermeniler 16 Hazi­

ran'dan itibaren ateşkes talebinde bulunmaya başlamışlardır. Savaşın başla­ rından itibaren Ermeniler her defasında ateşkes anlaşmalannı ihlal ederek saldırılara devam etmişlerdir. Üstelik Roma' da yapılan AGİK toplantılannda Ermeni temsilcileri banşa yanaşmayarak ay sonunda Minsk'de yapılacak barış konferansını sabote etmek için faaliyete başlamışlardır. AGİK toplantı­ sında Ermeni temsilciler "Azerbaycan'ın son saldınlannın durdurulması amacıyla ABD ve Rusya'nın BakO'ye etkili bir baskı yapmadıklarından ya­ kınıyor" ve öte yandan Ermenistan'da seferberlik ilan ederek 35 yaşın altın­ daki erkekler üç aylık askeri eğitime alırırnıştır. Bu arada Ermenistan Devlet Başkanı Petrosyan, Karabağ probleminin BM Güvenlik Konseyi'ne götü­ rülmesi ve bölgeye derhal gözlemci gönderilmesi için Fransa Cumhurbaşka­ nı François Mitteran' a mektup göndererek yardım istemiştir788• Enneniler Karabağ savaşı sırasında Azerbaycanlılara karşı kimyasal silahlar bile kullanmaktan çekinmemişlerdir. Bu silahlar Şuşa, Laçın, Ağ­ dam, Terter ve Nahcivan yerleşim yerlerine atılmış ve çok sayıda sivil insa­ nın ölümüne neden olmuştur. Bununla ilgili Azerbaycan Cumhurbaşkanı Abülfez Elçibey BM, NATO ve AGİK.'e birer bildiri göndererek Ermeni saldınlannda sivil halka karşı kimyasal silah kullanıldığını bildirmiş ve Er­ meni saldınlannın önlenmesini talep etmiştir789• 25 Haziran 1 992'de Abillfez Elçibey Karadeniz Ekonomik İşbirliği toplantısına katılmak

üzere Türkiye'ye gelmiştir. Burada yapılan görüşme-

"" Cemaleııin TAŞKIRAN, a.1-e., s.174. "' Z..man Gueteııl, 20 Hazinııı 1992.


Mahir GAR!BOV

308

!erde Azerbaycan-Türkiye siyasi ve ekonomik ilişkileri müzakere edilmiş ve işbirliğinin geliştirilmesi kararlaştınlmıştır. 8 Temmuz 1 992 tarihinde Ermenistan Parlarnentosu'nun özel oturu­

munda Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesinin bağımsız devlet olarak tanıması karan alınrruşhr. Ermenistan Parlamentosu'nun konuya ilişkin kara­ n

Azerbaycan Devleti tarafından tepkiyle karşılanmış ve Ermenistan'm bu

adımının uluslararası hukuk normlanna zıt olduğu bildirilmiştir. Bu bildiri içerisinde Azerbaycan'da Dağlık Karabağ'ın vilayet statüsünün kaldınldığı , artık bölgenin Azerbaycan 'ın diğer arazilerinden hiçbir farkı olmadığı ve bu nedenle Ermenistan'ın Azerbaycan toprak bütilnlüğünil ihlal ettiği vurgu­ lanmıştır790• 1 992 yılı askeri operasyonlannda, özellikle Akdere bölgesinde önemli

mevkiler geri alınrruş, ama iç ve dış siyasette özellikle ordunun dilzenlenme­ sinde bazı sorunlar yaşanmıştır. Savaşın ülke ekonomisini felç etmesi ve 600.000'den çok göçmenin yerleşim sorunu yeni yönetimin işini daha da zorlaştırmıştır. Ama biltün bunlara rağmen yerinde ve doğru alınmış kararlar da olmuştur. 25 Aralık 1 99 1 'de Latin harfleriyle Azerbaycan alfabesine ge­ çilmiş, bağımsız bir devlet olarak uluslararası kurumlarda (AGİT, BM, IKT, EBT vb) temsilcilikler oluşturulmuştur. Diğer yandan eski Sovyetler Birli­ ği'ne ilye devletler arasında ilk olarak milli para birimi piyasaya sürillmüş ve eğitim alanında önemli gelişmeler sağlarırnıştır. 28 Mayıs 1 993'te Azerbaycan Devlet lstikliliyeti'nin 75. yıldönü­

münde Gence'deki Rus Ordusu Komutanı V. Şerbak Rusya Devleti'nin ordu birliklerini Azerbaycan'dan tamamen çıkarma karan aldığını ve askerlerin büyük bir kısmının artık ülkeyi terk ettiğini açıklamıştır. Böylece Azerbay­ can yine bir ilke imza atarak eski Sovyetler Birliği terkibindeki Rus askerini tamamen ülkeden çıkaran ilk ülke olmuştur791 • Bu dönemde Azerbaycan Milli Ordusu Gence Garnizonu Komutanı Suret Hüseynov Rus ordusunun tüm silahlannı teslim almış ve Gence­ Kelbecer-Ağdarn bölgesi savunma hattı komutanı görevine getirilmiştir.

"" Elçin AHMEDOV, a-c-e., s.2 1 . ' " T ahir KAFAROV, Azerbaycan Tarihi . .. Lg.e., s.56.


XX. YüZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

309

Temmuz arı sonlarında Ermenistan'da üslenen 7. Rus ordusu, Rusya Hükılıneti'ne çağrıda bulunarak Ermenistan'a silah ve cephane sevkinin dur­ durulmasım istemiştir. Bu olay açık bir şekilde göstermiştir ki, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki savaşta Azerbaycan sadece Ermeni ordulan ile değil, Rus ordusuna karşı da mücadele vermiştir. 30 Temmuz 1 992'de Ermeniler Azerbaycan ordusu denetimindeki Akdere bölgesine ait altı köy ve Serseng barajını tekrar işgal etmişlerdir792• 27 Ağustos 1 992'de Almatı'da Ermenistan ve Azerbaycan temsilcileri arasında yapılan görüşmelerde 1 Ey!Ul'den itibaren tüm sınır bölgelerinde ateşkes ilan edilmesi kararlaştınlmışsa da Ermeni ordu birlikleri saldınlanna devam etmiştir. 1 1 Eylül 1992'de Azerbaycan Savunma Bakanlığı Dağlık Karabağ'da stratejik öneme sahip birkaç köyün kontrolünün ele geçirildiğini ve çatışmalarda Ermenilerin ağır kayıplar verdiğini açıklamıştır. 19 Eylül 1992'de Dağlık Karabağ'da Şuşa civanndaki 12 kent daha kurtanlmıştır. 20 Eylül 1 992 tarihinde Azerbaycan Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıkla­ maya göre Azerbaycan birlikleri Dağlık Karabağ'ın başkenti Harıkendi'ye 1 0 km mesafeye kadar ilerlemişlerdir79l.

n her

Bu dönemde tabii ki Ermeniler de boş durmuyordu. Dışarıdan aldıkla­

tilrlil desteği cephe bölgesine aktaran Ermeniler, çok geçmeden ağır

silahlar ve helikopterlerle Akdere, Kelbecer ve Laçın bölgesindeki köylere saldınnışlardır. 1993 yılına girildiğinde Eylül 1 992'den itibaren çatışmalarda üstün olan Azerbaycan, zor günler yaşamaya başlıyordu. 6 Şubat 1 993'te de Er­ meniler, BDT'ye-bağlı 1 28. Alayın ve lejyoner askerlerin yardımıyla Dağlık Karabağ'ın Akdere bölgesine büyük saldın gerçekleştirmişlerdir. Saldın so­ nucu Sırhavend ve Çaldıran dahil, 8 kasaba Ermenilerin eline geçmiştir. Ay­ nca lOO'den fazla Azerbaycan askeri hayatını kaybetmiştir. Ağdere saldırısı,

BDT'ye 'üye olmak istemeyen Azerbaycan'a gözdağı verme senaryosu idi.

Nitekim saldınnın gerçekleşmesinden kısa bir süre önce Rusya Azerbay­ can'a nota göndererek BDT'ye üye olmasını önermiş, karşılığında çatışmala­

nnda guya Rus ordularının desteğini sağlayabileceğini batırlabnlştır794• Hal-

"' MiDlyet Gazetesi, 1 Ağustos 1992. "'' Tabir KAFAROV, Azerbaycan Tarihi ... Lg.e., s.62. "' Natig ABDULLAYEV, Lg.e., s. 1 65.


Mahir GARİBOV

310

buki, 1991 yılına kadar Dağlık Karabağ'da cerayıın eden olaylarda Rus ordu­ su Azerbaycıın ' ın tarafında değil Ennenistıın'ın yanında olmuşhır. 1988 yı­ lından başlayarak Ennenistıın ' dan Türklerin silıillmesinde Rus ordularının da yeterince katkısı olmuştur. Dağlık Karabağ'da çatışmaların şiddetlenmesi ilzerine Türkiye, yeni bir diplomatik atak başlatmıştır. Bu amaçla Türk Dışişleri Bııkanı Bııkü'yü ziyaret enniştir. Aynı gün Başbııkıınlık konutunda., Başbııkıın Demirel, Baş­ bakan Yardımcısı Erdal İnönü, Dışişleri Bııkanı Hilanet Çetin, ABD'nin An­ kara Büyükelçisi Richard Barkley birııraya gelerek bir saate ya.kın görüşmüş ve Ennenistan ile Azerbaycan arasında yapılacıık barışın lardır.

şartlıırını ele almış­

ilk önce taslıık halinde bir Dağlık Karabağ barış planı hazırlanmıştır.

Sözkonusu plan, Ankara'ya gelecek olan Rus heyetiyle görOşOldükten ve Ter Petrosyan' ın onayı alındıktan sonra son şekli şöyle olınUŞhır;

1. Daglık Karabağ 'da Ateşkes ile birlikle Ermeniler geri çekilmeye başlamalıdır, 2. Azerbaycan ile Ermenisıan 'ın toprak bütünlügii güvence alıma alınmalıdır, 3.

Her iki ülke, birbirlerinin içişlerine ka�mamayı kabul etmeli-

dir, 4. Türkiye, Rusya, ABD ve Fransa başta olmak üzere Minsk Konferansı 'na katılan ülkeler anlaşmayı garanti etmelidir795.

Hiç şüphesiz bu taslıık planın başarısı özellikle, Rusya'nm tavrına bağlıydı. Nitekim, Türk Dışişleri Bııkıını , bir açıklama yaparak Bııkü ve İre­ van'a Rusya ile birlikte bazırlanacıık ortak bir belgenin götürüleceğini, ortak girişim için zeminin hazır olduğunu söylemiştir™. 3 1 Mart 1993'te Ermeniler Azerbaycıın'ın Kelbecer ve Laçın bölge­

sindeki 35 köyü işgal etmişlerdir. Karabağ'm önemli mevkilerindeİı olan bu

iki bölgenin Enneniler tarafından tutulması ve diğer Karabağ etrafı bölgele­ rin de tehlike altına düşmesi Azerbaycan halkını derinden üzmüş ve Tilrk· Rus ortak girişiminin başarılı olmasını engellemiştir. Bunun üzerine Savun-

"' MUllyeı Gazetesi, 9 Mart 1993. "" MUllyet Gauıesi, 12 Mart 1993.


XX. YÜZVILDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

31 l

ma Bakanı Rahim Gaziyev istifa vermiş ve yerine Dadaş Rzayev göreve ge­

tirilmişti191. 2 Nisan tarihinde Ermeniler, Rus birlikleriyle birlikte Kelbecer bölge­ sine geniş çaplı saldınlarda bulunmuş, bir hafta devam eden çatışmalar so­ nucunda Ermeniler Kelbeccr ilini işgal etmişlerdir. Azerbaycan Cumhurbaş­ kanı Abulfez Elçibey ABD Başkanı Bili Clinton ve Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin'e birer mektup göndererek, bölgede yaşayan insanların büyük bir tehlike altında olması nedeniyle Ermeni saldınlannın durdurulması için gereken adımların atılmasını talep etmiştir. Elçibey aynca Ermeni saldınla­ nnın artması üzerine ülkede iki ay süreyle olağanüstü bil ilan edilmesini de kararlaştınnıştır198 . Azerbaycan'ın içinde bulunduğu durum üzerine Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Süleyman Demirel Ermenistan Devleti'ni uyararak saldınlann durdurulmasını, aksi takdirde doğacak sonuçtan Türkiye'nin sorumlu olma­ yacağını bildirmiştir.

Eımenistan Devleti de bu durumu hemen Rusya'ya

bildirmiş ve Rusya Cumhurbaşkanı Boris Yelisin Türkiye Başbakanı'na bir me:.aj göndererek "endişelerini paylaştığını" bildirmiştir. Kelbecer'in işgali ile ilgili Azerbaycan Savunma Bakanlığı'nın yayınladığı açıklamada Kelbe­ cer'e saldırıların sadece Ermenistan ordusuna ait birliklerle değil, Ermenis­ ıan' da konuşlandırılmış 7. Rus ordusu hava birlikleri desteği ile gerçekleşti­ rildiği gösterilmiştir. Kelbecer'in düşmesinin ardından Karabağ ile birlikte

7500 km2 Azerbaycan toprağı Ermenistan'ın işgaline maruz kalmıştır799. Azerbaycan Parlamentosu, Ermenistan'ın işgalci tutumu nedeniyle Birleşiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni acil olarak toplantıya çağırmıştır. Azerbaycan Savunma Bakanlığı, Ermenilerin Kelbecer bölgesini ele geçirerek, Dağlık Karabağ'la Ermenistan

arasındaki ikinci koridoru açmala­

nmn ardından saldınlannı güney yönüride yoğunlaştırmaya devam ettirdikle­

rini ve Fuzuli bölgesine başlattıklan saldın girişiminin durdurulmasından sonra Laçın bölgesindeki stratejik mevkilerden Kubath'ya yoğun bir şekilde

saldın başlattıklannı bildirmiştir. Ermenilerin bu bölgeye yoğun saldırılan-

197 Zaman Gıızetesl, !Nisan 1993. "' · MWiyet Gnetesl, 4 Nisan 1993. ,,. Nedim YALÇIN, "Karabağ Ermeoisıan Oldu", Zaman Gazetesi, S Nisan 1 993


Mahir GARlBOV

3 12

nın asıl amacı Zengilan, Kubatlı, Cebrayıl ve Fuzuli bölgelerinin Bakü'yle bağlantısını kesmekti800. Karabağ sorunu ile ilgili Cenevre'de Türkiye, ABD, Rusya, Azerbay­ can ve Ermenistan heyetleri arasındaki görüşmeler Ermenilerin son saldırı la­ n üzerine çıkmaza ginniştir. Bunun sebebi, Rus ve Ermeni heyetlerinin bu toplantılan sona erdirip Dağlık Karabağ Ermenileri'ne söz hakkı verebilecek Minsk Grubu'na gitmeyi istemeleriydi. Çok geçmeden Türkiye, Kara­ bağ'daki son durum üzerine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni olağa­ nüstü toplantıya çağırmıştır"''. 6 Nisan 1 993'te ABD Ermeni saldırısını kınamıştır8°2• 8 Nisan 1 993'te Avrupa Birliği üye !ilkeleri de Ermeni saldırısını kınayan bir açıklama yap­

mıştır8°3. 6 Nisan 1 993'te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dönem Başkanı Marker'in açıklamasında saldırıda Ermenistan'ın yer aldığı belirtil­ memiştir. Oysa, Azerbaycan Milli Meclisi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 'nin Ermenistan' ı işgalci devlet gibi tanımasını talep etmiş, fakat Konsey' in beş esas !lyesinden - ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin - hiçbiri "veto" hakkını kullanmamıştır804• 29 Nisan 1 993 tarihinde, Birleşmiş Milletler'in Tehlikesizlik Konseyi Prag'da toplanarak 822 No '/u; "Ermenilerin Kelbecer ilinin işgali ile ilgili;

silahlı çatışmalar derhal durdurulmalı ve işgalciler işgal edilmiş Azerbay­ can topraklarından derhal çekilmelülir"ws kararnamesini kabul etmiştir. İlk başta 822 No'lu kararname E:menistan'ın işgalci tutumuna son verecek dü­ şüncesi yaratsa da somadan uygulamaya konulmaması bu kararnamenin etkisinin azalmasına neden olmuştur. Avrupa Birliği Dönem Başkanı Danimarka Dışişleri Bakanı Niels Helveg Peterson yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği Başkanlık Konseyi'nin

800 801

Mustafa BUDAK, "Azerbaycan-Ennenistan ilişkilerinde ... a.g.m.", s. 1 22. Zaman Gauıesı. 6 Nisan 1993. 802 Anız ASLANLI, "Tarihten GQııilmOzc . . . a.g.m.", s.407. 801 Natig ABDULLAYEV, a.g.e., s.166. "" Musa KASIMOV, Hırlcl Devletler .. . a.g.e., s.103. 80' Elçin AHMEDOV, a.g.e., s.18.


XX. YÜZVILDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN,

DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

313

Emıenistan Hülcı1meti 'ne işgal ettikleri Azerbaycan topraklanndan hemen çekilmeleri talebinde bulunmuştur"06• 3 Mayıs 1 993'te Rusya Devlet Başkanı Yeltsin'in insiyatifiyle, Türki­ ye ve ABO, AGİK süreci çerçevesinde bir banş girişimi başlattıklannı açık­ lamışlardır. Azerbaycan, Türkiye, Rusya ve ABD üçlüsünün tekliflerini ka­ bul etse de, Emıenistan bunu kabul etmemiştir. Fakat, Emıenistan Cumhur­ başkanı Ter-Petrosyan'ın Yeltsin'le görüşmesinden sonra, Ermenistan da bu teklifleri kabul edeceğini açıklamıştır. Bu bir anlamda Dağlık Karabağ sava­ şının Rusya'nın bilgisi dahilinde yürütüldüğünü açıkça göstermiştir. Ermenistan Devlet Başkanı Levon Ter- Petrosyan'ın sözcüsü Aram Abramyan bu gelişmeler üzerine Karabağ Ermenilerinin yanı sıra banş pla­ nını hazırlayan ülkeler ve AGİT Minsk Grubu ile görüşmeler yaparak, mese­ leye

"Tüm taraflarca kabul edilebilecek çözüm yolları aranması gerektiği­

nı••flll7 söylemiştir.

28 Mayıs "İstiklal Günü"nün yaklaşması nedeniyle her iki taraf ateş­ kes ilan edilmesini kararlaştırmışsa da, Ermenistan tarafı bunu aldırmayarak Dağlık Karabağ'ın güney bölgelerinde saldınlanna devam etmiştir. Yeni banş girişimi, AGİK üyesi 9 ülke -ABD, Rusya, Fransa, Türki­ ye, İtalya, Almanya, Çek Cumhuriyeti, İsveç ve Beyaz Rusya- temsilcileri­ nin 3-4 Haziran tarihlerinde Roma'da bir araya gelmesiyle başlamış ve Bir­ leşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 822 sayılı karannı uygulamak için dokuz ülke tarafından "ertelenemez program" oluşturulmuştur. Bu programa göre; Azerbaycan ve Emıenistan 1 1 Haziran'da programı onaylamalı, 1 3 Haziran'd a Ermenilere işgal ettikleri bölgeleri 1 5 Haziran' dan itibaren bo­ şaltmalı, 1 8 Haziran'da 60 günlük ateşkes imzalanmalı, 20 Haziran'da Er­ meni güçlerinin bölgeyi boşaltması tamamlanmalı, 21 Haziran'da AGİK gözlemci grubu bölgenin ordulanndan temizlendiğine emin olmalı, 1 Tem­ muz'dan itibaren bölgeye 50 kişilik gözlemci grubu yerleştirilmeli ve 7 Ağustos'tan sonra Minsk Konferansı görüşmelerinin başlanması istenmiş­ tir'°l'. Fakat Ermenistan, Dağlık Karabağ Ermenilerini razı etmek bahanesiy-

""' Mlllely t Gauteııl, 30 Nisan 1993. '°' Anız ASLANLI, "Tarihten GOnllm11Ze . . . a.g.m.", s.408. "" Musa KASIMOV, Harici Devletler ... ı.g.e., s.106.


Mahir GARiBOV

314

le programın bir ay sonraya ertelenmesini bildirmiştir809. 4 Temmuz'da Ba­ kü-Tiflis-İrevan-Tiflis-BakO gezisine başlayan Rafaelli, 1 6 Temmuz'da Vi­ yana'da yapılan Minsk Grubu görüşmelerinde, Ermenistan'ın "ertelenemez

program"ı kabul etmek niyetinde olmadığını açıklaınışnr8 1 0•

Azerbaycan Gence - Karabağ bölgesi ordu Komutanı Albay Suret Hüseynov yetkisi altında olan askeri birliklerle yönetime tibi olmadığını bildirmiş ve darbe girişimine başlamıştır. Ermenistan'da sınır bölgelerde yetki alanında olan birlikleri geri çekerek Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Par­ lamento Başkanı 'nın istifasını talep etmiştir. Artık ülke dahilinde iç savaş durumu da oluşmuştur. Albay Suret Hllseynov Rusya yanlı bir kişi olduğun­ dan bu olaylarda Rusya'dan talimat aldığı da bilinmekteydi. Amaç, darbe gerçekleştikten sonra Bakü'nün "isteğiyle" Rus ordusunun "kıırtan cı" sıfa­ tıyla ülkeye yeniden geri dönmesini sağlamaktı. Bu aynı zamanda Rus ordu­ sunun çıkanlmasının oluşturacağı olumsuzluklara bağımsızlığını yeni ka­ zanmış diğer cumhuriyetlere de gözdağı vermekti. Zira, Moskova diğer cumhuriyetlerden Rus ordusunun çıkanlma isteklerinden rahatsızlık duydu­ ğunu da açıklamışlır. Fakat Elçibey Moskova'nın bu senaryosunu bir ölçüde bozabilmiştir. 1 5 Haziran 1 993 'te Parlamento Başkanı İsa Kamberov'un istifa etmesi iize­ rine Azerbaycan'ın tanınmış devlet adamlarından olan Nahcivan Özerk Cumhuriyeti Ali Meclis Başkanı Haydar Aliyev'i BakO'ye davet edilmiştir. Aynı tarihte Haydar Aliyev Parlamento Başkanı seçilrniştir811• 17 Haziran tarihinde Abulfez Elçibey ülkedeki durumu iç savaşa döniiştilrnıemek nede­ niyle BakO'den aynlınış ve Nahcivan'ın Ordubad ilinin Keleki köyüne yer­ leşmiştir. Azerbaycan Parlamento Başkanı Haydar Aliyev durumu idare etmek için Albay Suret Hüseynov'u Başbakan tayin etmiştir. Haydar Aliyev, Er­ menilerin son saldınlan karşısında BM Genel Sekreteri ve Güvenlik Konse­ yine birer bildiri göndererek, Azerbaycan' daki Ermeni işgalinin sona erdi­ rilmesi için gerekli tilm tedbirlerin alınması çağrısında bulunmuştur.

"" Elçin AHMEDOV, a.g.e., s.20. llD Araz ASLANLI, "Tarihten GünQmOze . . . a.g.m.", s.410. "' Hasan KULIYEV, "Rusya'nın Azeıbaycao Sıratejisi" Avrasya Dosyası,· S 4, Ankara 1996, s.200.


XX. YÜZVTLDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAG SORUNU

315

5 Temmuz 1993 tarihinde Azerbaycan'ın önemli kentlerinden biri olan Akdam'a giren Ermeniler kent merkezine doğru yöneldiler. Azerbay­ can' da

yeni yönetim Ermeni saldın tarının bir an önce durdurulması için tiim

ülke çapında askeri seferberliğin ilan edilmesini ve uluslararası kuruluştan Ermeni - Rus işbirliği ile Azerbaycan topraklarına karşı işgalcilik siyasetine son verilmesine çağırmıştır. ôte yandan AGİT bünyesinde oluşturulan Kara­ bağ probleminin çözümü için oluşturulan Minsk Grubu Başkanı Mario Rafa­ elli 'nin Bakü'ye ziyareti ertelenmiştir. Azerbaycan Parlamento Başkanı Haydar Aliyev Bakü' de uluslararası kuruluşların temsilcileriyle görilşmesin­ de ABD, Rusya ve AGİT'in Ermeni saldınlan karşısında ciddi bir tavır al­ madıldannı ileri sürmüş ve Rafaelli'nin gelişinin ertelenmesioi ciddi şekilde eleştirmiştir. 22 Temmuz 1 993'de Azerbaycan Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada Ermenilerin Akdam bölgesinin tamamını ele geçirmek için yap­ ııklan saldın sonucu kentin batısındaki iki bölgenin Ermeniler tarafından tutulduğu, aynca kuzey bölgelerine karşı da geniş çaplı bir harekata giriştik­ leri bildirilroiştir. Azerbaycan Parlamento Başkanı ve Cumhurbaşkanı Vekili Haydar Aliyev Ağdam'daki durumun tehlikeli bir boyuta ulaştığını belirterek Türk.i­ ye, ABD ve Rusya başta olmak üzere dünya devletlerine ve uluslararası ku­ ruluşlara Ermeni saldınlarının durdurulması çağrısında bulurırnuştur. AGİK ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi çalışmalarının Kelbe­ cer ve diğer bölgelerin Ermeni saldınlannın durdurulmasına yönelik çalış­ malar devam ettiği sırada 23 Temmuz 1993 'te Ağdam ve Ağdere illeri de Ermeniler tarafından işgal olunmuştur812• Rusların desteği ile Ermenilerin yaptığı saldınlarda Akdam bölgesindeki tüın yaşayış birimleri dağıtıldı. 24 temmuz 1 993 'te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Azerbaycan Parlamento Başkanı'nın bildirisi ve aynı zamanda AGİT Minsk Grubu'nun raporuna esasen 853 No'lu "Düşmanca silahlı saldırılann derhal durdu­ rulması ve tamamen luıyıJsı;., şartsız Ağdam bölgesi ve Azerbaycan Cum­ huriyeti'nin daha önce işgal edilmiş tüm bölgelerinden işgalci kuvvetlerin

"' Halk Gazetesi, 24 Temmuz 1993.


Mahir GAR!BOV

316

çekilmesini Güvenlik Konseyi talep eder'.s13

şeklindeki kararnamesini

ooaylamıştır. 25 Temmuz tarihinde Türkiye Dışişleri Bakanlığı'odan yapılan açık­ lamada "Bu saldınlann derhal durdurularak işgal edilen Azerbaycan toprak­ Ianndan boşaltılması teminin BM ve AGİT gibi yetkili uluslararası kuruluş­ lar ile ilgili devletlerio harekete geçirilmesi dahil tüm öolemlerio ahonıası için gerekli teşebbüslerde bulunulması gerekmektedir" denilmiştir. Azerbaycan Parlamento Başkanı Haydar Aliyev, Karabağ bölgesinden zorunlu olarak göç ettirilmiş Azerbaycanlıların sosya.l durumunun çok kötü şanlarda olduğunu belinerek Birleşmiş Milletler'deo sayılan 620.000'in üzerinde olan göçmenlere icileo yardım edilmesini istemiştir. Aliyev Bir­ leşmiş Milletlere Ermeoilerio işgal ettikleri topraklardan derhal çekilmeleri konusunda baskı yapılması çağnsında bulunmuştur. Dış temaslannı yoğunlaştıran Azerbaycan'ın Birleşmiş Milletler'deki daimi temsilcisi Hasan Hasanov, Birleşmiş Milletler Gece! Sekreteri Butros Galli ile yaptığı görtlşmede, Ermeoilerin işgal ettiği Dağlık Karabağ bölgesi ve etraf arazilerine Birleşmiş Milletler tarafından gözlemciler göoderilmesioi istemiştir. Dağlık Karabağ ve çevresinde Ermenilerin yaptığı kitliamlan, işgalleri yabancı gözlemcilerin görmesi ve Azerbaycan gerçeklerini dünya kamuoyuna duyurması yönilndeo oldukça önemliydi. Bütün bu gelişmeler Ermenilerin sadece Dağlık Karabağ'da değil, Azerbaycan içlerine doğru askeri yönden ilerlemesini de durduramamıştır. 19 Ağustos 1993 tarihinde Azerbaycan Savunma Bakanlığı'oın yaptığı açık­

lamada Ermeni birliklerinin İran sıoınndaki Horadiz bölgesioe saldınlannın arttığını ve Fuzuli kentinin de durumunun çok tehlikeli olduğunu kent çevre­ sindeki kasaba ve köylerin Ermeniler tarafından işgal edildiği açıklanmış­ tır814. 23 Ağustos'ta stratejik ôoeme sahip olan Fuzuli kentinin Ermenilerin eline geçmesi ilzerine Kubatlı, Zengilan ve Cebrayıl bölgelerinin Bakü ile kara bağlantısı kesilmiştir81s.

1 13

Elçin AHMEDOV, Lg.e., s.70. "' Zaman Gazetes� 20 Ağustos 1993. "' Mustafa BUDAK, "Azerbaycan ve Ermenistaıı ilişkilerinde . .. a.g.m.", s.122.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAGLIK KARABAG SORUNU

317

Azerbaycan topraklanna yönelik saldınlannı yoğunlaştıran Ermeniler dört gün içerisinde Fuzuli ve Cebrayıl kentlerini ele geçirerek, düzenledikleri yeni saldınlarla Güney Batı'da Dağlık K.arabağ'la hiçbir sının olmayan Gu­ baılı ve Zengilan'a havadan ve karadan geniş çaplı bir saldın düzenlemiş, 3 1 Ağustos'ta Gubatlı ilini işgal etınişlerdir816• Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği de Azerbay­ can'daki göçmenlerin durumundan endişe duyduğunu belirtmiştir. Sözcü Ron Redmond 50.000 Azerbaycanlının Ermeni saldırısı altındaki Fuzuli böl­ gesinden kaçarak canını zor kurtardığını ve böylece Azerbaycan' da evlerin­ den aynlmak zorunda kalan kişilerin sayısının 650.000'e çıktığını bildiril­ miştir817. Bu arada Bakü'de bulunan İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Vilayeti düzenlediği basın toplantısında Ermenilerin Azerbaycan toprak.lanna yönelik saldınlannı kınadıklarını ve Azerbaycan toprak bütünlüğünü destekledikle­ rini açıklamıştır818• Haydar Aliyev son gelişmelerle ilgili olarak Rusya'nın Karabağ konu­ sundaki özel temsilcisi Vladimir Kazimirov'la Bakü'de yaptığı görüşmede, 4 Ağustos 1 993'te Karabağ Ermenileriyle imzalanan ateşkesin Ermeniler tara­ fından ihlal edildiğini, meseleye çözüm bulmak için çatışmayı cepheden gö­ rüşme masasına taşımak gerektiğini, ancak bunun için Karabağ Ermenileri ile yapılacak görüşmelerin "Dağlık Karabağ' ı egemen bir taraf olarak tanı­ mak anlamına gelmeyeceğini" bildirmiştir. Rus temsilcisi Kazimirov ise gö­ rüşmelerden sonra yaptığı açıklamada, Azerbaycan' ın güneyindeki Ermeni saldınlanndan ülkesinin büyük kaygı duyduğunu ve Karabağ Ermenilerinin kendileri için askeri açıdan tehdit oluşturmayan Azerbaycan'ın Cebrayıl ve Fuzuli bölgelerini işgal etmelerini kınamıştır. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Vekili ve Parlamento Başkanı Haydar Aliyev 25 Eylül 1 993 tarihinde Moskova'da Ermenistan Devlet Başkanı Le­ von Ter-Petrosyan ile Karabağ meselesini görüşmek üzere bir araya gelmiş­ tir. Haydar Aliyev görüşme sonrası yaptığı açıklamada banş görüşmelerin devam etmesi gerektiğini, Levon Ter-Petrosyan ise özellikle Rusya'nın ara­ buluculuğu ile başlatılan, Azerbaycan Devleti ve Dağlık Karabağ Ermenileri 816 Musa KASIMOV, Harici Devleder .. . •·C·"-· s. 1 2 1 . "' ElçinAHMEDOV, a.s.e., s.71. 111 Milliyet Gazetes� 26 AğııSlos 1993.


Mahir GAR.İllOV

318

arasındaki diyaloğun yakında barışa ulaşacağı konusundaki umutlarını güç­

lendirdiğini belirtmiştir819. Bu toplantılarda Rusya'nın bir diğer amacı, Kara­

bağ Ermenileri ile Azerbaycanlılar arasında ateşkesi imzalatmaya çalışmak ve böylece "bölgedeki üçüncü tarafların" soruna müdahelesini önlemekti. Üçüncü tarafların ise Türkiye ve İran olduğu apaçık belliydi820• Aliyev'e gö­ re, Moskova ile yakınlaşma, Türkiye ile ilişkilere zarar vermeyecek nitelik­ teydi. Sorunun halledilmesi için ille başta Rusya'nın tarafsızlığıma sağlan­ ması gerekmekteydi. 3 Ekim 1993'te Azerbaycan'da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile Haydar Aliyev Azerbaycan 'ın Cumhurbaşkanı seçilıniştit21 • 1 5 Ekim 1993 tarihinde Birleşmiş Milletler Tehlikesizlik Konseyi 874

"Daha lince alınmış 822 ııe 853 sayılı kararlann behemehıil uygu­ lanmaya konulmasını ııe işgalci kuvvetlerin derhal Azerbaycan topraklan­ nı terk etmelerini Güvenlik Konseyi "ısrarla" llllep eder' kararnamesini No'lu

kabul etrniştiı-'22. Uluslararası güçlerin ve kuruluşların ikna ve kınama çağrılarına, Bir­ leşmiş Milletler Tehlikesizlik Konseyi'nin kararnamelerine rağmen Ermenis­ tan işgalci tutumuna devam etmiştir. Bunun asıl nedeni Rusya'nın Ermenis­ tan 'a

verdiği destek olmuştur.

25 Ekim 1 993'te AGİK Bakanlar Konseyi Dönem Başkanı Margaret Affi.ıglas Azerbaycan'a geldiği dönemde Ermenistan, Horadiz kasabasıyla Zengilan ilini işgal etmiştir. On binlerce Azerbaycanlı

İran

sınırına doğru

kaçmak zorunda kalmıştır.

26 Ekim 1 993'te Margaret Affiıglas'ın, Haydar Aliyev ile yaptığı gö­ rüşmede Karabağ meselesi milzakere edilmiştir. Görüşme sonrasında Ali­ yev'in yaptığı açıklamada Ermenilerin giriştikleri yeni saldınlardan soııra Azerbaycan'ın güney batısındaki durumun daha da gerginleştiği ve buna son vermek için askeri yardıma başvurulabileceğini söylemiştir. Affi.ıglas' da Ermenilerin saldırılara devam ettirmekle ateşkesi ihmal ettiklerini kınamıştır.

819 820 821

822

Zamaa Gazetesi, Bakü, 3 Man t 998. Mustafa BUDAK, "Azerbaycan ve Ennenistan ilişkilerinde ... Reopablllıa GazeteoL 4 Ekim 1993. Halk GazetesL BakO, 16 Ekim 1993.

a.g.m.",

s. 124.


XX. YÜZVILDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN, DAGLIK KARABAG SORUNU İşgal sonrası,

319

2-8 Kasım tarihleri arasında yapılan Viyana Zirvesi'nde

Minsk Grubu üye ülkeleri, yayınladıkları beyannamede Zengilan ve Hora­ diz'in işgalcilerden boşaltılmasını ve yeni "ertelenemez program" oluşturul­ masını talep etmişlerdir. Oluşturulan "ertelenemez program"da Dağlık Kara­

� ve Laçın illerinin

bağ Ermenilerin.in çatışma tarafı gibi ele alınması ve Ş

Ermeni askerlerinden boşaltılması kararlaştınlan şehirler arasına alınmama­ sından dolayı Azerbaycan, Viyana Zirvesi kararlarını kabul etmemiştir823•

1 1 Kasım 1993 tarihinde:: Birleşmiş Milletler Tehlikesizlik Konseyi, Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgali ile ilgili olarak AGİK Minsk Grubu raporuna esasen 884 No '/u "Aıerbaycan-Ermenistan çatış­ manın hemen durdurulması ve ateşkes ilan edilmesi"' kararını kabul etmiş­ tiı-824. Bu, Birleşmiş Milletler'in Ermenistan - Azerbaycan çatışması ile ilgili dördilncil kararnamesi olsa da Ermeniler bu uluslararası kuruluşun hiçbir karanna saygı göstermemiş ve kararnamelerde yer alan şartnamelerin hiçbi­ rini yerine getirmemiştir. Ermenilerin böyle bir tutumunun nedeni ise tabii ki onlara her türlü desteği sağlayan Rusya'nın olayların başından beri Ermenis­ tan yanlı politika izlemesinden kaynaklanmıştır.

Artık 1 994 yılında Rusya, kolay olmamasına rağmen Kafkasya'da ba­ nşı sağlayacak konuma gelmiştir. Nitekim, Rusya Savunma Bakanı Pavel Graçov, illkesinin Kafkaslar' da üsler istediğini açık bir şekilde dile getirmiş­ tir. Tabii ki, bu sözler Azerbaycan'a yönelik söylenmiştir821• Bu arada Azer­ baycan-Ermenistan savaşı eskisine oranla durgunlaşmış Ocak-Şubat aylann­ da ilk önce Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan Devletleri Dışişleri Bakanlan, daha sonra Savunma Bakanlan arasında görüşme yapılmıştır826• 18 Şubat 1 994'te imzaya sunulan protokol, Azerbaycan'ın çıkarlanna ters düşen hü­ kiiml.er içermekteydi. İmza yetkisine sahip taraflar arasında Dağlık Karabağ Ermeni yönetimi de dahil edilmiş, Dağlık Karabağ Azerbaycanlı nüfusuna ise bu bak tanınmamış ve Şuşa ve Laçın şehirlerinin geleceğine ilişkin somut belirtilere yer verilmemiştir827•

123 Elçin AHMEDOV, Lı.e., s.24.

"' Respobllluı Gazetesi, BakQ, 12 Kasım 1993. 17 Şubat 1994. 126 Araz ASLANLI, "'Tarihten GQııOmllze Kanıbağ .. . a.g.m.", s.414. 1121 Elçin AHMEDOV, a.c-e., s.26. 121 Zaman Gazetesi,


Malı.ir GAR!BOV

120

Şubat-Mart aylarında Karabağ ve etraf bölgelerinde savaş devam edi­ yordu. Cebrayıl, Kelbecer ve Fuzuli illerinde çatışmalar silnnekteydi. 1 994 Nisanı'nda Moskova'da yapılan BDT Zirvesi'nde Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin, BDT'nin KaJkasya sınırlarının ortak savunulmasın­ dan sözederek, amacının "dıştan gelecek tehditlere karşı sınırlan güçlendir­ mek" olduğunu açıklamıştır. Ancak zirvede Karabağ meselesi ele alınmasa da Azerbaycan ve Ermenistan, bölgede Rus ayıncı güçlerinin yerleştirilme­ sini öngören Rus planına karşı olmadıklanru açıklamak zorunda kalmışlar-

'

���

Azerbaycan Milli Meclisi'nin 22 Nisan 1994'te açıkladığı bu Rus pla­ nı aşağıdaki maddelerden oluşmuştur:

1. Ermenistan ve Dağlık Karabağ Cumhuriyeti 'nin Azerbaycan top­ raklarında bulunan askerleri Dağlık Karabağ 'da toplanmalı, 2. Dağlık Karabağ ile Azerbaycan arasındaki tampon bölgeye BDT barış gücü yerleştirilmeli,

3. Laçın bölgesi koridor olarak ilan edilmeli ve Ermeni askeri birlik­ lerinin kontrolünde olmalı, 4. Kelbecer ve Laçin 'de mevcut olan askeri ve teknik malzemeler Azerbaycan tarafından talep edilmemeli, 5. Şuşa 'ya önce Ermeni askeri yerleşırilmeli, bundan sonra 60.000 Azerbaycanlı göçmenin bu bölgeye dönmesi sağlanmalı, 6. Barış görüşmelerinde Dağlık Karabağ Ermenileri, taraflardan bi­ ri olarak kabul edilmeli, 7. Azerbaycan-Ermenistan-Nahcivan arasında haberleşme hatları yeniden açılmalı, 8. Azerbaycan-Ermenistan sınırı, Azerbaycan ordusu tarafından kontrol edilmemeli, işgal bölgeleri Ermeni birlikleri tarafından boşaltıldık­ tan sonra Azerbaycan birlikleri yerleştrilmemeli, 9. 128

Dağlık Karabağ 'ın özerklik statüsü tanınmalı;

"Yelisin Kafkaslan Zorluyor", Zııman Gazetesi, 17 Nisan 1994.


XX. YüZYJLDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

321

10. Kür ve Aras nehirleri arasındaki Azerbaycan toprakları güvenlik bölgesi ilan edilme/irı9•

Azerbaycan ve Tilrkiye'de bu plan, Azerbaycan'ın ölüm fermanı şek­ linde algılanmış, Azerbaycan kamuoyu ve yönetimi plana ciddi şekilde itiraz etmiştir. Bunun üzerine BDT Parlamentolar Arası Meclisi, Azerbaycan­ Ermenistan savaşını sona erdirmek ve yeni öneriler sunmak için 4-S Mayıs 1994 tarihleri arasında Kırgizistan'ın başkenti Bişkek'te Azerbaycan­ Ermenistan savaşını sona erdirmek amacıyla bir toplantı yapılmıştır. Toplan­ tı sonunda bir barış protokolü hazırlarunış, ancak Azerbaycan, milli çıkarla­ nna aykın bulduğu için bu protokolü imzalamamıştır830. Daha sonra Rus­ ya'nın baskıları sonucunda Azerbaycan yönetimi 8 Mayıs 1 994'te Bişkek protokolü'nü imzalamak zorunda kalmıştır. Rusya'nın Dağlık Karabağ Özel Müşaviri Vladimir Kazimirov'a göre bu protokol, Azerbaycan' ın zannettiği kadar ağır şartlar taşımıyordu ve üç aşamada uygulama bulacaktı. Protokolün ilk aşamasında; altı gün içerisinde ateşkes sağlanacak, ikinci aşamada işgal edilmiş topraklar boşaltılacak, son aşamasında ise Dağlık Karabağ'ın statüsü hakkında görüşmeler başlayacak­ tım. 16 Mayıs 1 994'te Moskova'da bir araya gelen Azerbaycan, Ermenis­ tan ve Rusya Savunma Bakanları toplantısında Kazimirov ateşkesin "Büyük Siyasi Saziş"in imzalanması için önemli adım olduğunu ifade edilmiştir. O, aynı zamanda işgal bölgelerinden orduların geri çekilmesini daha sorıra ger­ çekleştrilebilecek bir mesele olduğunu ve Azerbaycan'ın bu planı kabul et­ mekle Ağdam, Fuzuli, Cebrail, Zengilan, Kubatlı ve Kelbecer bölgelerini kurtannış ; Şuşa ve Laçin'in kaderini en azından müzakere etmek imkinına sahip olduğunu belirtmiştir832• Moskova toplantısı sonunda taraflar, Kaziıni­ rov 'un açıklaması doğrultusundaki planı imzalasalar da bu planın yürürlüğe girmesi için 1 9 Mayıs'ıa ilgili devletlerin başkanları bu imzaları onaylama-

"" "Rus Planı ÔlQm Fermanı", Zaman Gazetesi, 24 Nisan 1994. ııo Elçin AHMEDOV, a.g.e., s.27. '" Mustafa BUDAK, "Azerbaycan ve Ennenisıan lli.şkilerinde ... a.g.m.", s:l27. "' Elçin AHMEDOV, •.g.e., s.27.


Mahir GARIBOV

322

lıydı. Rusya Savunma Bakanı Graçov'un çabalan sonucu Azerbaycan Ennenistan devlet başkanları bu planı imzalanuşlardı.r11ll.

ve

Ateşkes ilanından sonra Ermenistan' la çeşitli sınır bölgelerinde çatış­ malar devam etse de cephe bölgelerinde savaş durdurulmuştur. Ateşkesin yapılması Azerbaycan için oldukça gerekliydi. Çünkü bağı.rru; ızlığını kazanır kazanmaz kendisini savaşın ortasında bulmuş, yeni kurulmuş devletin olu­ şum koşullarını ve savaşı bir arada yürütme mecburiyetinde kalmıştır. Savaş döneminde Azerbaycan ordusunun geri çekilme sebeplerinden biri de Azerbaycan'da yönetimde yer alan bazı kişilerin vatan mefhumundan

uzak olmasıydı. Sonradan Başbakanlık vazifesine kadar yllkselen Suret Hü­ seynov 'un Ermenistan'la sınır bölgelerdeki sorumlu olduğu askeri nuntıka­ lardan askerleri geri çekerek Bakü 'ye doğru hareket etmesi ülkede iç savaşın çıkmasına neden olmuştur. Oluşmuş bu şartlar gereği Suret Hilseynov Baş­ bakan olarak tayin edilmiştir. Fakat, Ermenistan'la sınır bölgelerinde askeri güç azaldığından Azerbaycan topraklan Ermenilerin tarafından işgal edil­ miştir. (sonradan Devlet Başkanı Haydar Aliyev'in derin ve ince siyaseti

ile

Suret Hüseynov yargı önüne çıkarılmış, yaptıkları da yanında bırakılmayarak hapse atılnuştır) 6 Aralık 1994 tarihinde AGİK'in Budapeşte'deki Devlet Başkanları Zirvesi'nde AGİK barış güçlerinin Karabağ bölgesine yerleştirilmesi karar­ laştınlınıştır. Azerbaycan buna çok olumlu yaklaşsa da, Ermenistan Devleti kesin kararını bildirmemiş ve böylece Ermeniler barış için atılacak bir adı­ mın daha önilnil kesmiştir. Hiç şüphesiz, bu kararın alınması Türkiye Dışiş­ leri Bakanı Hikmet Çetin'in dediği gibi Tilrkiye'nin de üyesi olduğu Minsk Grubu 'nun siyasi çabalarına somut bir destek oluşturacaktı. Aynca Türkiye, bu zirvede, AGİK Uluslararası Güvenlik Gücü personelinin yaklaşık üçte birini ve bazı lojistik kolaylıkları sağlamaya hazır olduğunu da AGİK D� nem Başkanlığı 'na bildirmiştir834• 9 Şubat 1 995 'te Karabağ meselesine banşcıl çözüm bulabilmek için AGİK Minsk Grubu Eşbaşkanlan İsveç ve Rusya temsilcileri ile Azerbay· can, Ermenistan ve Dağlık Karabağ temsilcileri Moskova'da bir araya gel­ mişlerdir. Görüşmelerde işgal altındaki Azerbaycan topriliannm boşaltılma"' Zam•a Gazetesi, Bak!I, 23 Mayıs 1998. "' Mustııfa BUDAK, "Azerbaycan ve Eımeaistan hişkileriode . . . a.g.m.", s.129.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

323

sı, Karabağ'ın statüsü, esirlerin değişimi, bölgeye uluslararası banş güçleri­ nin yerleştirilmesi konulan müzakere edilmiştirm. 1 994 yılından günümüze kadar devam eden ateşkes sürecinde Az.er­

baycan ve Ermenistan Devlet Başkanları AGİT Minsk Grubu'nun düzenle­ diği görüşmelerde sorunun banş yolu ile çözülmesi için defalarca görüşmüş­ lerdir. AGİK üye devletlerinin teşebbüsü ile Az.erbaycan ve Ermenistan Dev­ let temsilcilerinin görüşmeleri sağlanmıştır. Lakin geçen süreç içerisinde Ermenistan Devleti Birleşmiş Milletler'in 1993 yılında kabul ettiği kararna­ me şartlannı yerine getirmemiş, Azerbaycan Devleti'ni Karabağ Mesele­ si 'nde taviz vermeğe zorlamak amacıyla sürdürmüşlerdir. Bölgede dış ülkelerin güçleri birbirini dengelemekte ve bir anlamda kimse inisiyatifi ele alamamaktadır. Bu yüzden Minsk Grubu'nda ne Rusya, ne de ABD isteğine ulaşamamaktadır. AGİK Minsk Grubu üye devletlerinin ve Azerbaycan'ın tutumu başta Karabağ bölgesinin Ermeni işgalinden azat edilmesi ve devanunda Dağlık Karabağ statüsünün belirlenmesi yönünde olsa da Ermenistan Devleti mese­ lenin top yekun çözüm talepleri ile yapılan görüşmelerde anlaşmaya yönelik bir sonuç alınmamasına sebebiyet vermiştir. Aslında bu sorunun çözülmesi sadece Azerbaycan için diğil hem de Ennenistan için oldukça faydalı olacak­ tır. Ermenistan'ın Kafkasya'da büyük devletlerin

yapılandırdığı ekonomik

projelerin dışında kalması, bir ülke olarak Ennenistan'ın gelişmesini önle­ mektedir. Bu nedenle 2006 yılında bu sorunun çözümü gerekmektedir.

4.3.

İŞGAL SORUNUNUN ÇÖZÜM YOLLARI

XX. yüzyıl boyunca Dağlık Karabağ Meselesi Ermenistan Devleti ta­ rafından defalarca gündeme getirilmiştir. Bu süreci izlediğimizde Ermenis­ tan Devleti'nin Kafkasya'da Sovyetler'in hakimiyete geldikleri dönemden itibaren Sovyet Rusya ve Batılı devletler tarafından törpülenen Ermenistan ideolojisinin komşu devletlerin arazisini ilhak etmek ve "Büyük Errnenistan" hayalini gerçekleştirmek yolunu tuttuklarını görüyoruz.

"' Zııman Gazetesi. Baka, 10 Şubat 1995.


Mahir GARİBOV

324

Sovyeıler Birliği döneminde yurtdışında olan Ermenileri Ermenistan'a yerleştirmek bahanesiyle Ermenistan Devleti 'nin uyguladığı politika yüzyıl­ larca orda yaşamış Türklerin Ermenistan 'dan sürgün edilmesiyle sonuçlan­ mıştır.

1 923 yılında Azerbaycan'da Dağlık Karabağ bölgesine özerk vilayet statüsü verilse de Ermeniler bununla yetinmeyerek Karabağ'ı Ermenistao'la birleştirmek fıkrinden vazgeçmeyip zaman zaman bu konuyu tekrar günde­ me getirmişlerdir. Böylece Dağlık Karabağ olaylarının 1 988 yılından başla­ yarak yeniden alevlenmesi tesadüfen yaşanmış hadiseler değil, önceden ha­ zırlanmış Ermeni planlanma bir sonucudur. Nitekim, savaş öncesinde her türlü hazırlığı yapmış ve Rus ordu birliklerini de bu savaşa ikna ederek onla­ nn silah ve malzemelerinden olabildiğince faydalanmışlardır.

1 988 yılından başlayan Dağlık Karabağ savaşında on binlerce Azer­ baycan Türkü Ermeni siyasetinin kurbanı olmuş, bir milyondan fazla insan ise evsiz, yurtsuz kalmıştır.

1 2 Mayıs 1 994 tarihinde Bişkek'te Azerbaycan ve Ermenistan Devlet­ lereri arasında imzalanan ateşkes antlaşmasından sonra Azerbaycan ve Er­ menistan tarafı Karabağ sorununun banş yoluyla çözümü için görüşmelere başlamışlardır. Ateşkes sonrasında Karabağ meselesine yönelik Azerbaycan ve Ermenistan arasında yapılan müzakereler AGİT Minsk Grubu faaliyeti çerçevesinde gerçekleştirilmiştir836•

1 995 yılından sonra ABD Dağlık Karabağ konusuyla daha yakından ilgilenmiş, bu amaçla arabuluculuk için AGİK Minsk Grubu'nda ABD Ka­ rabağ Özel Temsilcisi olan Joseph Pressel görevlendirilmiştir. İlk önce 28 Şubat'ta Bakü'ye gelerek Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev ve Dışişleri Bakanı Hasan Hasanov ile görüşen J. Pressel, görüşme sonrasında düzenlediği basın ıoplanhsında taraflar arasında ortak görüş birliğine varılması için yollar arandığını belirtrniştir837• Azerbaycan Devlet Müşaviri Vefa Guluzade'ye göre, Ermenilerin bu uzlaşmaz tutumları Karabağ'da banş yönünde en büyük engel idi ve Ermeni-

'16

Mustafa BUDAK, "Azerlıaycan ve Ermenisıan ilişkilerinde . . . a.g.m.", s.127. . "' Zaman Gazetesi, J Man 1995.


XX. YÜZVILDA ERMEN!STAN - AZERBAYCAN,

DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

325

ter, jşgal ettikleri Azerbaycan topraklanndan çekilmedikce banş anlaşması­ 838 nın imzalanması iınkiıısızdı • 15 Mayıs 1995'te Azerbaycan ve Ennenistan ile Dağlık Karabağ Er­ menileri, Rusya ve AGİK Minsk Grubu'nun

girişimiyle Moskova'da yeni­

den toplanmıştır. Görüşmelere Rusya, Finlandiya ve AGİK Minsk Grubu yetkilileri de katılmışlardır. Bu gönlşmelerden sonra aynı konuda Minsk Grubu toplantı lan yapıldıysa da bu görüşmelerden bir sonuç çıkrnanuştır839 • Bu gönlşmelere 4-9 Eylül 1995 tarihleri arasında da devam edilmiştir. Azer­ baycan ve Ennenistan Dışişleri ve Devlet Bakanlığı temsilcilerinden oluşan heyetlerin katıldığı görüşmelerde, AGİK Minsk Grubu Eşbaşkanlan Valen­ ıin Lozinski ve Heikki Talvitie de iştirak etmiştir. Toplantının gündeminde, Laçın ve Şuşa dahil işgal edilmiş topraklann boşaltılması ve Karabağ'ın ge­ "'° lecekteki statüsü gibi konular yer almıştır . Bu toplantılann ardından 1 1 - 12 Eylül günlerinde, AGİK Minsk Grubu 1 2 ülke heyetinin katılımıyla yapılan görüşmelerde Minsk Grubu eşbaşkanlan Finlandiya ve Rusya ile birlikte Türkiye, ABD ve İsviçre heyetleri bir eşgüdüm toplantısı yaptıktan sonra burada sunulan öneriler, Baka, İrevan ve Hankendi'ye aktanlacaktı. Ele alı­ nan paketin ana çizgileri şöyleydi: • Fiili ateşkesin resmf hale getirilmesi,taraflar arasında tampon b61ge oluşturulması ve uçuş yasağı konması,

özellikle Laçin ve Şuşa 'nın durumuyla, Karabağ 'ın gelecekteki • statülerinin belirlenmesi141 • 12 Kasım 1 995 'te Azerbaycan' da yeni Anayasa 'nın kabul edilmesin­ den sonra Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti "özerklik statüsü" gereyince Dağlık Karabağ'a da aynı haklann tanınabileceğine dair görüş birliğine vanlmıştır. Fakat bu Minsk Grubu eşbaşkanlan güdiimünde yapılan gönlşmeler de Er­ meniler tarafından kabul gönnediğinden askıya alınmıştır. Dağlık Karabağ sorununa yeni bir dinamizm getirmesi beklenen AGİT Minsk Grubu yaptınm uygulamaması nedeniyle gereken etkiyi sağlayama-

"' Zaman Gazetesi, 16 Mayıs 1995. 119 Elçin AHMEOOV, LK·•·· s.10. ,.. Mustafa BUDAK, �Azerbaycan ve Ennenistan ilişkilerinde ... a.g.m.", s. 1 3 1 . "' Yeni Y llzyıl Gıızetes� 14 Eylill 1 995.


Mahir GARIBOV

326

mıştır. ı Nisan 1 996'da yeniden başlayan görüşmelerde Şuşa ve Laçin kori­

doru konusu göıilşmelerin tıkanmasına neden olmuştur'42•

25 Ekim 1996'da Moskova'de gerçekleştrilen KEİB Zirvesi'nde De­ mirel, Azerbaycan ve Ermenistan arasında aktif politikasım sürdürmüş ve iki liderle de göıilşmüştür. Demirel bu göıilşmelerde "ilkeler deklarasyonu" im­ zalamalarını önermiştir. Bu deklarasyona göre;

/.

Azerbaycan 'ın toprak bütünlüğü korunacak,

2.

Dağlık Karabağ bölgesine kapsamlı özerklik tanınacak,

3.

Bu özerklik, güvenlik teminatına kavuşturulacak,

4. Ennenistan Başkanlık Danışmanı Jirar Libaridyan ile Azerbay­ can Başkanlık Danışmanı Vefa Guluzade tarafından barış görüşmelerine yeniden başlanacak, 5.

AGİK Minsk barış sürecine zarar verilmeyecek,

6.

Aralık /996 'daki AGİK Zirvesi 'ne olumlu bir mesaj ile gidile-

2-3 Aralık 1 996 tarihinde AGİT Oye devletleri Lizbon'da bir araya gelmişlerdir. Bu konferansta Karabağ meselesinin görüşülmesi kararlaştınl­ mıştır. Fakat, Dağlık Karabağ sorunun çözümünün dayanacağı üç ilkeyi içe­ ren 20. paragraf, Lizbon nildirgesi'nden çıkanlınıştır. Bu paragrafta sorunun çözümünün içermesi gereken ilkeler şöyle sıralanmıştır:

/.

AZerbaycan ve Ennenistan 'ın toprak bütünlüffei,

2. Dağlık Karabağ için Azerbaycan içinde en yük.sek düzeyde özerk­ lik içerecek self-determinasyona dayalı bir anlaşmayla tanımlanan yasal statü, 3.

Dağlık Karabağ ve tüm halkının güvenlik garanlisiw. .

Ermenistan 'ın,

"Azerbaycan 'ın toprak bütünlüğü ilkesinin'>Ms yer al­

dığı için itiraz ettiği paragraf, AGİT Dönem Başkanlığı'nın açıklaması ola-

'" Milliyet Gazetesi, 3 Nisan 1996. ,., MllUyet Gazetesi, 26 Ekim 1996. ,.. Zaman Gazetesi, 4 Aralık 1996.


XX. YÜZVTLDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN,

DAÖLIK KARABAÖ SORUNU

327

rak kayda geçirilmiş, Avrupa Birliği ve AGİK Minsk Grubu ülkeleri bu açık­ lamayı desteklediklerini bildirerek, Ermenistan' ı yalnız bırakmışlardır846 • Dolayısıyla Azerbaycan'ın karşı karşıya olduğu problemler, sadece ıopraklann % 20'sinin işgal altında olmasıyla sınırlı değil; sosyal problemler bu devlet için aşın derecede büyük sorunlar yaratmaktadır. Bu insanlar, yıl­ lardır gayri insani şartlar albnda, soğukta, karda, kışta, yağmurda, selde, sağdan soldan toplanan çadırlarda barınmak zorunda kalmışlardır. Hana bu tür bannmanın ne ölçüde gerçekleştirildiği bile belli değil. Topraklarından, yaşadıktan yurtlanndan, üretim ilişkilerinden ve üretim araçlarından kopan­ lan bir milyon insanın işsizlik sorunu, geçim sorunu da Azerbaycan' ın en büyük problemlerindendir. Azerbaycan-Ermenistan sınınnda gerginliklerin ve ateşkes ihlallerinin olduğu bir dönemde Türkiye banş sürecinin devam etmesi için araya girmiş­ tir. istanbul'da yapılan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü İş Konseyi top­ lantısı sırasında, Süleyman Demirel, iki devlet başkanını biraraya getirmiş ve sorunun büyümesini engellemiştir. Demirel, Kafkaslar'da banşın bölge ülke­ leri arasında işbirliğini geliştireceğini belirterek, "barışı bozmanın kolay, ancak yeniden sağlanmasının zor olduğunu'""1 söylemiştir. KEİB Zirve­ si'nde Ermenistan'ın işgal ettiği Azerbaycan topraklanndan geri çekilmesi durumunda Azerbaycan petrollerinin Ermenistan'dan traıızit olarak geçiril­ mesi görüşü önerilmiştir. Ennenistan tarafı bunu çok olumlu karşılamış, fa­ kat sorunun sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti ile ilgili olduğunu açıkla­ mıştır848. Mayıs 1997'de AGİT Minsk Grubu, Dağlık Karabağ'da banşı sağla­ mak için temel parametreler sunmuştur. Bu, Dağlık Karabağ'a özerklik sta­ tüsünün tanınması, Ermeni ordulannın Laçin ve Şuşa'dan çekilmesi ve böl­

genin AGIT denetiminde tutulmasından ibaret olmuştur. Bu önerilere sözde

Dağlık Karabağ Cumhurbaşkaru Arkadi Gukasyan, 10 Eylül 1997'de Kara­ bağ'ın statüsüyle ilgili yeni bir alternatif sunmuştur. Bu alternatife esasen Azerbaycan ve Dağlık Karabağ'ın eşit statüye sahip olacağı yeni federal 841 846

847

841

Bu panıgıafııı kabul11 için yapılan oylamada 54 ülke lehte, 1 ülke ise �sıan) aleyhte

oy lı:ullııııııuştır.

Milliyet Guetesl. 4 Aıalık 1996. Sabah Guetal, 29 Nisan 1997. Elçin AHMEOOV, Lg.e., s.42.


328

Mahir GARİBOV

devlet teklifini önenniştir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı bunu tartışmasız ola­ rak reddetmiştir1149• 16 Ekim 1997'de Dağlık Karabağ sorunu ile ilgili olarak Aliyev, AGİT Minsk Grubu'nun Haziran ayında ortaya koyduğu çözüm önerisi üze­ rinde bir anlaşmaya hazır olduğunu açıklamıştır. Enneniler ise Dağlık Kara­ bağ'ın eşit statüde anlaşmaya gidebileceğini belirtmişlerdir.Aynca, çözümün Azerbaycan ve Dağlık Karabağ'ın doğrudan temas etmesi ile sağlanabilece­ ğini ve kuvvetlerin işgal edilen bölgelerden çekilmesinin bölgede uluslarara­ sı bir gücün garantisi altına alındıktan sonra gerçekleşebileceğini açıklamış­ lardır8s0.

1 7 Ekim 1 997 tarihinde Viyana'da yapılan AGİT Minsk Grubu top­ lantısında Minsk Grubu eşbaşkanlarının bu tarihe kadar yapılan göıilşmeler­ de sunulan önerilerin içeriği ile ilgili olarak elde edilen bilgiler özetle şöyle­ dir; Barış göıilşmelerinin ilk aşainasında taraflara "çatışmalann önlenmesi ve statü" başlıklan altında "paket çözüm" önerilmiştir. Bu öneride Ennenis­ tan'ın özellikle statü konusunun çözümlenmesi talebi yer almış, fakat öneri Azerbaycan'ın taleplerini karşılamadığı için uygun göıillmemiştir. Bu gelişme üzerine "safhalı çözüm" alternatifi açıklanmıştır. Ennenis­ tan tarafından işgal edilen arazilerden Ermeni ordulannın çekilmesi ve bu eyaletlerin Azerbaycan'a iadesini içeren birinci safha önerisi, Azerbaycan ve Ennenistan tarafından kabul edilse de Dağlık Karabağ'ın Enneni yönetimi tarafından bu öneri kabul edilmeyerek "paket çözüm" alternatifinin tekrar görüşülmesi istenmiştir. Minsk Grubu Eşbaşkanlan tarafından Dağlık Karabağ yönetimini n görüşlerini uygun bulmadığı ve bundan sonra görüşmelerin safhalı çözüm alternatifinin birinci safhası üzerinde devam edileceği açıklanmıştır. Eğer Dağlık Karabağ yönetimi banşa yanaşmazsa ileride petrol geliri nedeniyle güçlenecek olan Azerbaycan karşısında daha uygunsuz koşullarda bir banş anlaşması yapmak zorunda kalabileceği, kısa dönemde imzalanacak bir ban­ şın Dağlık Karabağ'ın da yaranna olacağı, uluslararası kuruluşlar tarafından "' Milliyet Gazetesi, i l EylOl 1997. "° ZamH Gazeteııl, 17 ekim 1997.


XX.

YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

329

bölgede yilıiltülecek restorasyon faaliyetlerinden kendi payına düşeni alaca­ ğı, aksi takdirde Ermeni lobisinin de desteğini kaybedeceği ifiide edilmiştir. Dağlık Karabağ'ın kendi güvenliğini sağlayabileceği ve mali kaynak sıkıntı­ sı nedeniyle barış gücünün sınırlı sayıda askeri personel ile sadece gözlemci işlevini yürütebileceği belirtilmiştir. Aralık 1 997'de AGIT Minsk Grubu Eşbaşkanlan 'nın katılımıyla Ko­ penhag'da Azerbaycan ve Eımenistan Başkanlan'nın görüşmeleri sağlan­ mıştır. Azerbaycan, sorunun iki tarafı olduğunu ve görüşmelerin Bakü­ lrevan arasında olabileceğini söylemiştir. Azerbaycan'ın bu görüşünü da­ yandırdığı argümanlar aşunlardan ibarettir:

/. Dağlık Karabağ Ermenileri ile yapılacak müzakere bir iç iştir ve ıılus/ararası platformlara t�ınmaz (aksi halde Dağlık Karabağ 'a sel/ de­ terminasyon hakkı tanınmış olur). 2. Azerbaycan, toprak bütünlüğü konusunda çok çaba harcamış ve lizbon 'da bunu kabul eıtirmiştir, 3. Dağlık Karabağ ile yapılacak görüşmeler, ülke içindeki diğer et­ nik grupları da etkileyebilir811 • 5 Haziran 1 998'de Ukrayna'da ·yapılan KEi Zirvesi'nde Türkiye ve Eımenistan Curnhurbaşkanları bir araya gelmiş ve göıilşmede Eımenistan­ Azerbaycan ilişkileri de ele alınmışlır. TOrkiye'nin konu ile ilgili yaklaşımı­ nın değişmediğini bildiren Demirel, Dağlık Karabağ'ın işgalinin bu ilişkiler­ de belirleyici olduğunu belirtmiştir812• 26 Nisan 1 999'da ABD'nin girişimiyle Aliyev ve Koçaryan bir araya gelmiş ve alınmış olan kararlar doğrultusunda göıilşme 1 6 Temmuz'da Ce­ nevre'de devam ettirilmiştir. Bu göıilşmeler sonrasında yapılan açıklamalar­ da yeni öneriler hazırlanması gerektiği üzerinde durulmuş ve barış sürecinin devam ettirilmesinin gerekli olduğu bildirilmiştir81l. Bu göıilşmeler sırasında AGIT Minsk Grubu da �alışmalarını sürdür­ müş ve Eşbaşkanlar 1 0- 1 5 Aralık 1 999 tarihleri arasında bölgeyi ziyaret et­ mişlerdir. İlk olarak Ennenistan'la göıilşmeler yapılmış, oradan Dağlık Ka-

"' MWJyet Gazetesi, 23 Anlık 1997. "' Yeni Yllzyıl Gazetesi, 6 Haziran 1998. '" Halk Gazetesi, 17 Temmuz 1999.


Mahir GARİBOV

330

rabağ'daki durum incelenmiş ve ardından sözde Dağlık Karabağ Dışişleri Bakanı Naira Melkwnyan sorunun çözümü için önerdikleri "ortak devlet" planının artık kaldırılabileceğini, fakat çözüm formüllerinin değişmeyeceğini belirtmiştir. Eşbaşkanlar görüşmelerin tamamlanması için Azerbaycan'da yaptıkları görüşmede Aliyev sorunun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlan ve

1 996 Lizbon Zirvesi kararlan doğrultusunda devam ettirilmesini

bildirmiştir. Eşbaşkanlar daha sonra Dağlık Karabağın Azerbaycanlı lcması Başkanı Nizami Bahmanov ve Dışişleri Bakanı Vilayet Guliyev'le de gö­ rüşmüşlerdir854. Ancak, eşbaşkanların yaptığı görüşmeler sonrasında tutarlı, yapıcı ve ertelenemeyen kararların alınmaması sorunun gidişatında bir deği­ şiklik getirmemiştir. Yapılan görüşmeler sonrasında Ermenistan "safhalı çözüm" alternati­ fini benimsediğini fakat, Dağlık Karabağ'ın yasal statüsünün Ermenistan ve AGİT tarafından garanti edilmesi gerektiği, Dağlık Karabağ'ın ekonomik yönden Ermenistan'a bağımlı olması nedeniyle, Şuşa ve Laçın için de özel bir statü belirlenmesini istemiştir. Dağlık Karabağ Ermeni yönetimi

"6+ 2" formülüne (ilk aşamada altı

ilin boşaltılması, daha sonra Laçın ve Şuşa illerinin ve Dağlık Karabağ'ın statüsünün belirlenmesi) karşı oldukları ve statü ile illerin boşaltılmasının eşit olarak ele alınması gerektiğini açıklamışlardır.

2001 yılı Nisan ayında, Florida Key-West'te bu defa dönemin ABD

Başkanı Bush'un arabuluculuğunda Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Ali­

ycv ve Ermenistan Devlet Başkanı Robert Koçaryan bir araya gelmiş fakat AGIT Minsk Grubu'nun çalışmalarının devam etmesinin desteklenmesi ko­ nusundan başka bir uzlaşmaya gidilememiştir855•

2002 yılında Viyana'da toplanan AGIT Minsk Grubu'nun Eımenistan ile Azerbaycan arasındaki problemlerin çözümü için liderler ve Minsk grubu üyeleri dışında iki ülkenin içişleri başkan yardımcıları başkanlığında oluştu­ rulacak heyetler arası görüşmelerle devanl edilmesi ve Minsk Grubu Eşbaş­ kanlan i le 2-3 ayda bir liderlerin temsilcileri ile bir araya gelerek Karabağ meselesi üzerine görüşmeler yapılması önerileri kabul edilmişse de sonraki süreçte uygulama gerçekleşmemiştir. '" Milliyet Gautesl, 17 Aralık 1999. Halk Gautesl, 7 Nisan 2001.

aıs


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAG SORUNU

33 1

2 Ek.im 2002'de AGIT Minsk Grubu üyelerini Bakll 'de kabul eden Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev, Karabağ sorunu için arabulucu­ luk görevi üstlenen uluslararası kuruluşların yardımıyla sorunun banşçıl yönden çözllleceğine dair inancın Azerbaycan kamuoyunda azaldığını, aracı rol üstlenen uluslararası kuruluşların sorun üzerinde pasif kaldıklannı ve sözde Karabağ cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan Arkadi Gukasyan'a gön­ derilen tebrik mesajlarının Azerbaycan kamuoyunu çileden çıkardığını ifade etmiştir816. 2003'te Azerbaycan ve Ermenistan'daki devlet başkanlıklan seçimleri gerekçesiyle AGIT Minsk Grubu çalışmaları askıya alınmış, 2003 yılının Aralık ayının ilk haftasında AGIT Minsk Grubu Eşbaşkanlan Amerikalı Ru­ dolf Perina., Fransız Henry Racoulen, Rus Yuri Merzlakov'u kabul eden Azerbaycan Savunma Bakanı Sefer Abiyev, BM'nin Ermenistan'ın işgali ile ilgili almış olduğu kararların uygulanmaması ve Ermenistan'dan uluslararası hukuk kurallarına uymasının istenmemesi halinde bir sonuç beklemenin an­ lamsız olduğunu söylemiştir857• 2004 yılında, Polonya'nın Varşova kentinde düzenlenen Avrupa Eko­ nomik zirvesine katılan Güney Kafkas ülkelerinin liderleri 28 Nisan 2004 'te ikili ve üçlü düzeyde görüşmeler gerçekleştirmiş özellikle Azerbaycan Dev­ let Başkanı ilham Aliyev ve Ermenistan Devlet Başkanı Robert Koçaryan arasındaki ikili görüşmeye AGIT Minsk Grubu ABD, Fransa ve Rusya Eş­ başkanlan da katılmışlar ancak söz konusu bu görüşmelerden de herhangi olumlu bir netice elde edilememiştir858• Benzer kararlar daha önce gerek AGIT Minsk Grubu'ndan gerekse BM'den çıkmış, ancak sorunun çözllmüne yönelik somut bir adım aıılma­ mıştır. Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgaline yönelik çö­ züm süreci ne konuya oldukça pasif yanaşan Birleşmiş Milletler tarafından ne de AGIT Minsk Grubu gibi arabuluculuk görevi yürütmek isteyen ulusla­ rarası kuruluşlar tarafından gerçekleştirilebilir. Kanaatimizce Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgali­ ne yönetile çözümün anahtan Azerbaycan yönetiminin inisiyatifindedir. Milli 116

Zaman Gautal, 3 Ekim 2002. MUHyet Gautai, S Al1alık 2003. "' Milliyet Gautal, 29 Nisan 2003. ın


Mahir GAR!BOV

332

Mücadele'de Türkiye'nin yaptığı gibi, oldukça iyi planlanmış bir askeri

operasyonla Errnenistan 'ın işgal etmiş olduğu bütün toprakların daha fazlası ele geçirildikten sonra, BM ve AGIT Minsk Grubu gibi uluslararası kuruluş­ ların arabuluculuğunda masa başında çözilm gerçekleşebilir

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Siyasi İşler Komisyonu üyesi David Atkinson tarafından hazırlanan "AGIT Minsk Grubu tarafından izle­ nen Dağlık Karabağ sorunu (the conflict over Nagomo-Karabakh region de­ alt with by the OSCE Minsk conference)" başlıklı raporda sorunun gerçekle­ ri olduğu gibi vurgulanmıştır. Raporda özelle şöyle denilmektedir:

/. Azerbaycan topraklarının önemli bir bölümü hôlen Ermenistan 'm işgali altındadır. 2. Askeri eylem ve yaygın etnik düşmanlıklar, farklı ırkların kovulma­ sına ve sonuçta mono-emik bölgeler oluşmasına neden o/maktadır. Bu du­ rum etnik temizlik kavramına benzemektedir. J. Yerlerinden edilmiş kişilerin güven içinde evlerine dönmeye hakları

vardı819.

AKPA Dağlık Karabağ konusunda birçok açıklama yapmış ve raporlar hazırlamıştır. Ancak bu belgelerin hiçbirinde sorunun özilne ilişkin bu kadar net ifadeler kullanılmamış, Ermenistan bu şekilde açıkça suçlanmamıştır. Atkinson'un raporu Azerbaycan tarafından olumlu bir gelişme olarak değer­ lendirilirken, Ermenistan oldukça rahatsız olmuş, Ermeni basını ve muhale­ fet bu gelişmeleri Ermenistan'ın başarısızlığı gibi değerlendirmiştir. AKPA'nın aldığı kararlann uygulama zorunluluğu olmamasına rağ­ men, konunun tartışılmaya açılması ve Azerbaycan lehinde karar alınması, Avrupa kamuoyunun Karabağ meselesi ile gerçekleri bilmesi açısından Azerbaycan açısından özel bir öneme sahiptir. Zira, Azerbaycan 1988'den başlayan sorunun mahiyetini ve topraklarının Errnenistan tarafından işgal edilmesini dünya kamuoyuna duyurmakta oldukça zorlanmıştır. Tahlil etmeye çalıştığımız bütün bu gelişmelerden sonra sonuç olarak belirtebiliriz ki, Errnenistan, defalarca uyarılmış, ama uyanlar anlaşılmamış, ciddiyeti algılanamamış ya da olası vahim sonuçlan kavranamamıştır. Bütün

,,. Milliyet Gıızetes� Bakıl, 27 Ocak 2005.


XX. YÜZVILDA ERMEN!STAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

333

bu gerçekler göz önünde bulundurulduğunda, Ermenis1'n komşuları aleyhine saldırgan ve işgalci tutumundan vazgeçerek, Karabağ sorununu tarafların uzlaşacağı bir şek.ilde çözüme kavuşturmak zorundadır. "İşgalci ve soykı­ nmcı" olarak bütün dünya tarafından belgelenmiş olan Ermenistan'ın hangi dilden anladığı ise zamanla ortaya çıkacaktır. Banş görilşmelerinde çok önemli mesafeler kaydedilmesine karşılık, Ermenistan yönetimine yaptınınlann uygulanmaması nedeniyle banş ant­ laşmasının imzalanmasında gecikmeye sebep olmaktadır ki, burada da ortaya çıkabilecek olumsuzluklann sorumluluğunun Ermenistan üzerine düşeceği bir gerçektir.

4.3.1.

Azerbaycan'ın Çözüm Önerileri

SSCB döneminde Ermenilerin Azerbaycan'a karşı toprak talepleri üzerine Dağlık Karabağ'ın Ermenistan haritasına eklenmesine çalışan SSCB yönetimi, Azerbaycan'ın büyük ölçüde itiraz ve uğraşlan sonucu Dağlık Ka­ rabağ'a Azerbaycan'ın terkibinde özerklik statüsüntln verilmesini onayla­ mıştır. Meselenin tarihi sebeplerine baktığımızda, Ermenilerin Dağlık Kara­ bağ bölgesine 1 828 Tilrkmençay ve 1 829 Edime Antlaşmalan ile İran ve Türkiye'den göç ettirildiği ve 1980'lerde Dağlık Karabağ'ın başkenti Han­ kendi'de bu yerleşimin 1 50. yıldönümü ile ilgili abide dikilmesi Ermenilerin bu bölgeye sonradan meskiin olduğunu gösteren delillerdir. Dağlık Karabağ'a muhtariyet verilmesinin ardından zaman zaman Ermeni azınlığın haklan Azerbaycan Sovyet yönetimi tarafından artınlırken, 1 99 1 'de Ermenilerin Dağlık Karabağ'a bağımsızlık statüsünün verilmesi talepleri olaylann daha gerginleşmesine ve savaşın çıkmasına neden olmuş­

tur. Olayların meydana geldiği süreçte Rusya, Karabağ sorunu üzerine do­ laylı ve bazen de açık şekilde Ermenistan'ın tarafını savunmuş ve bu tavrın­ dan iki ülke arasında çıkan savaş süresince taviz vermemiştir. Ermenistan 'ı Kafkaslar'da kendine müttefik gibi gören, oradan da Karabağ bölgesine silah göndermeği ihmal ebneyen Rusya, bu tutumunu hi.çbir zaman gizli tutma­ mıştır. Sovyetler Birliği 'nin dağılma sürecinde dünya gündeminde yerini al­ maya başlayan Karabağ meselesi, SSCB sonrasında Azerbaycan ve Ermenis­ tan arasında savaş nedeni olmuştur. 1 994 yılında yaP.ılan bir ateşkes anlaş-


Mahir GARİBOV

334

ması ile savaş durduııı lmuş, sorunun çözümü için uluslararası banş güçleri devreye girerek banş yolu ile anlaşma sağlanması konusunda gerekli adımlar atılmıştır. Ermenistan tarafının bu ateşkes için pek zorlandığı söylenemez. Zira, tüm güçlerini ortaya koyarak eski Dağlık Karabağ vilayeti ve etrafında yer­ leşen yedi ili (toplam olarak 14 ili) işgal etmişlerdir. Ama, Azerbaycan açı­ sından durum farklıdır. Çünkü Azerbaycan topraklannın %20'si Ermenistan tarafından işgal edilmiş duııımdadır. Bu nedenle toplum ve siyasi güçlerin hemen hemen tümü bu tür bir ateşkesi kabullenmemektedir. Dünyanın çeşitli çatışma bölgelerinde yaklaşık tüm sorunların çözü­ münde Batı dünyası (özellikle ABD) ve Rusya hep biri-birlerine karşıt taraf­ lan desteklemişlerdir. Bu konuda Karabağ sorunu büyük ihtimalle tek istis­ nayı oluşturmaktadır. Hatta ABD Kongresi, Ermeni lobisinin baskısı sonu­ cunda "907 sayılı" ek kararnameyle Azerbaycan'a her türlü doğrudan hükıimet yardımını yasaklamıştır. Karabağ savaşı sırasında Rusya'dan silah, Batı'dan maddi ve manevi destek alan Ermenistan "/ran

lslam Devletı"'nden

de her türlü yardımı almıştır. Bunun yanısıra Türk Cumhuriyetleri ve Müs­ lüman Devletleri de Azerbaycan 'a gerekli desteği vermemiş, hatta birçok defa Ermenistan'ı destekledikleri bile görii lmüştür (Örneğin Kırgızistan Cumhuriyeti Türk asıllı olmasına rağmen, savaş sırasında Emıenistan'a defa­ larca silah ve askeri malzemeler gönderdiği tespit edilmiştir). 1 990 yılı ortalannda yukan Karabağ bölgesinden Azerbaycan Türkle­ ri 'nin göçe zorlanmasırun ardından Ermenistan orduları Rusya'nın askeri birliklerinin de desteğiyle Azerbaycan'ın Laçın, Kelbecer, Ağdam, Fuzuli, Kubatlı, Zengilan illerini işgal etmişlerdir. Bu tarihten itibaren bir milyondan fazla Azerbaycanlı Azerbaycan' ın diğer bölgelerindeki kamplarda ve çadır­ larda yaşamayı sürdürmektedirler. Birleşmiş Milletler, Dağlık Karatİağ sorunuyla ilgili 822, 853, 874 ve 884 sayılı kararlan kabul ederek işgal edilmiş Azerbaycan topraklarından bütün askeri birliklerin derhal çekilmesi talebinde bulunmuşsa da Emıenis­ tan Devleti Birleşmiş Milletler'in söz konusu kararlarının hiçbirini yerine getirmemiştir.


XX.

YÜZYILDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

JJS

1 992 yılında AGİK Minsk Grubu bünyesinde banş süreci başlatılmış ve 1 994 yılı Mayıs ayında ateşkes anlaşması imzalanmıştır. Ancak Ermenis­ ıan

tarafından birçok ihlale rağmen ateşkes süreci halen devam etmektedir. Ermenistan hariç AGİT ülkeleri AGİT Başkanlık açıklamasında yer

alan ilkeleri, sorunun adil çözOmQ için uygun çerçeve olarak kabul etmişler­ dir. Başkanlık açıklaması, sorunun Azerbaycan ve Ermeİıistan toprak bütün­ lüğilne saygı, Dağlık Karabağ'a Azerbaycan'a bağlı olarak en yüksek özerk­ lik,

yııkan Karabağ ve ahalisi için güvenlik garantisi temelinde çözümlen­

mesi çağrısında bulunmaktadır. Dağlık Karabağ olayları gelişimi sırasında her iki ülke arasındaki iç politika faktörleri açısından da Ermenistan iyi durumdaydı. Savaş silresince Ermenistan tek iktidara sahip olmasına karşın, Azerbaycan'da sürekli iktidar değişiklikleri görülüyordu. Şu noktayı özellikle vurgulamamız gerekiyor ki, bölgedeki çatışmaların kaderini büyük ölçüde Rusya belirlemekteydi. Rus­ ya 'nın siyasi ve askeri yönden desteklediği bir tarafın diğerine oranla küçük ve zayıf olmasına bakmayarak üstünlük kazanacağı kesindi. Savaş sırasında Rusya'ya karşı bölgede Batı'nın çıkarlannı temsil eden (günümüzde de bu büyük oranda geçerliliğini korumaktadır) Azerbaycan'ın başarı sağlama şan­ sı çok düşüktü. 1994 yılında imzalanmış olan ateşkes antlaşmasıyla gilnümüze kadar sorunun çözümü konusunda ilerleme kaydedilememesinin çeşitli nedenleri vardır. öncelikle her iki ülkenin kamuoyu Karabağ meselesinde taviz verme konusuna hep soğuk bakmışlardır. Azerbaycan halkı bölgenin hukuki ve ta­ rihi olarak kendisine ait olduğunu öne silnnektedir. Tarihi geçmişi, kültürel zenginlikleri, coğrafi konumu ile Karabağ bölgesinin Azerbaycan'a ait oldu­ ğunu savunmaktadırlar. Aynı zamanda Karabağ tarih süresince Azerbaycan kültürünün temel parametrelerini kendinde birleştirmiştir. Azerbaycan ede­ biyatında önemli eserler yaratan edipler, şairler, müzisyen ve tanınmış müte­ fekkirler Karabağ bölgesinin yetiştirdiği kişiler olmuştur. Ekonomik zenginlik bakımından da Azerbaycan'ın en büyük altın re­ zervleri Karabağ'da bulunmaktadır. Bölge demir, uranyum. mineral su ya­ takları ile önemli zenginliklere sahiptir. Konuya ilişkin Azcrbaycan'ın ç� züm önerisi esasen Azerbaycan'ın sınırlan içerisinde en yüksek düzeyde

haklara sahip özerklik statü verilmesi yönündedir.


Mahir GAR!BOV

336

Ateşkes sonrasında sorunun çözüme kavuşturulması için hem ayn ayrı devletlerin, hem de uluslararası kunımlann çabalan yoğun bir biçimde de­ vam etmiştir. ister BDT ve AGİT zirve toplantıları, İslam Konferansı Örgütü toplantılan, AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanlan'nın bölgeyi ziyaretleri, isterse de iki ülke başkan ve yetkililerinin başka devletler aracılılığıyla görüşmele­ rinde Karabağ sorunu müzakere edilmiş ve yeni öneriler hazırlanması karar­ laştınlnuştır. AGIT Minsk Grubu eşbaşkanlan tarafından şimdiye kadar üç çözüm önerisi (banş anlaşması taslağı) sunulmuş, bunlardan birisi Azerbay­ can diğer ikisi ise Ermenistan tarafından kabul edilmediği için uzlaşma sağ­ lanamamıştır. Azerbaycan tarafı en önemli konunun sınırların dokunulmazlığı konu­ su olduğunu iddia etmektedir. Dağlık Karabağ, Azerbaycan sınırlan içinde yer aldığı için Azerbaycan sınırların dokunulmazlığı ve bütünlüğü temin edilmeli ve tanınmalıdır. Azerbaycan Devleti'nin bu konu ile ilgili amacı, Ermenistan'ın Azerbaycan'a karşı tecavüzünün tüm amaç ve nedenlerini dünya devletlerine, uluslararası kurumlara iletmek, problemin çözümüne ilişkin meseleleri müzakere etmek, işgal edilmiş toprakların iade edilmesi ve göçmenlerin kendi anayurtlanna dönüşünü sağlamak ve Emıenistan'ın tüm dünyada işgalci bir devlet olarak tanınmasını sağlamaktır. Ennenistan'ın Azerbaycan topraklanna karşı olan arazi iddialarından vazgeçmesi ise bu sorunun halledilmesi içiıı temel oluşturacaktır. Uzun süre gizli tutulan bu üç taslak sırasıyla, "Paket çözüm", "Safhalı çözüm", ve "Ortak devlet" olarak isimlendirilmiştir. Taslaklar genelde aynı maddeleri içermekle beraber, önemli çelişkileri de taşımaktadır. Taslaklann her üçünde ekonomik unsurlar ön plana çekilerek bölgenin kalkııunası, ya­ şam standartlannın yükselmesi, bölgeye yabancı yatınmcılann gelmesi için barışın şart olduğu gösterilmiştir. Taslaklar Azerbaycan ile onun Dağlık Ka­ rabağ bölgesi arasında çıkabilecek sorunların çözümü için sürekli karma komisyon ve Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için de her iki ülkenin iki taraflı (ya da hükiimetler arası) komisyonunun ku­ rulmasını öngörülmektedir. Aynca her iki taslakta Ermenistan askeri birlik­ lerinin Ermenistan'a geri dönmesi gerektiği vurgulamiıakta, bununla birlikte Azerbaycan güvenlik ve emniyet güçlerinin Dağlık Karabağ yönetiminin kabulü olmadan onun sınırlan içerisine girmeyeceği belirtilmektedir.


XX. YÜZYILDA ERMEN!STAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

337

Aslında Dağlık Karabağ sorununu çözümsüzlüğe götüren ve Azerbay­ can üzerine ince hesaplar yapılmasuun da kendine özgü sebepleri vardır. Azerbaycan' ın Tümen'den İran Körfezi'ne kadar uzanan zengin petrol re­ zervlerine sahip bir bölgede yerleştiği için Azerbaycan-Ermenistan savaşının bir anlamda jeopolitik maksatlara da hizmet ettiğini söyleyebiliriz.

4.3.2.

Ermenlstan'm Çözüm Önerileri

Azerbaycan-Ermenistan çatışmalarının büyümesiyle, Ermcnistan tara­ fı savaşın Azerbaycan ve Ermenistan arasında değil, Dağlık Karabağ Erme­ nilerinin kendi mukadderatını tayin etme tezi (self-determinasyon) üzerinde olduğu konusunda durmuştur. Amaç, Dağlık Karabağ'ı uluslararası siyasi arenaya çıkarmak ve de-fakto olarak tanınmasını sağlamaktır. 28 Nisan 2001 tarihinde Ermenistan Parlamentosu'nda temsil edilen siyasi partiler Dağlık Karabağ sorununun çözümü hakkında özelle şu husus­ ları içeren bir kararnameyi kabul etmişlerdir.

1. Dağlık Karabağ Ermenistan ile birleşmeli veya bölgenin sıatiisii uluslararası teyit görmelidir,

2. Dağlık Karabağ idaresi, sonınun çözümüne ilişkin nihai görüşme/ere katılmalıdır, 3. Ermenistan ile Karabağ arasında yeterli genişlikte bir ortak sınır olmalıdır, 4.

Karabağ 'ın Azerbaycan ile olan sınırı güvenlik alıına alınmalı-

dııP'°. Aynı kararnamede Ermenistan'ın egemenliği ve toprak bütünlüğü aleyhinde olacak şekilde bir geçiş hakkı verilmeyeceği (başka bir deyimle Nahcivan' ın Ermenistan' dan toprak verilmek suretiyle gerçekleştirilecek bir koridorla Azerbaycan'a bağlanamayacağı) Tilrkiye'nin Karabağ sorununun çözümünde arabulucu olmasının kabul edilmeyeceği, bu bölgedeki tüm ula­ şım yollannın açılması (Türkiye - Ermenistan sırurlannın açılması kayde­ dilmektedir) ve bu konuda varılacak anlaşmanın Ermeni siyasetçileri ve Er­ menistan ve Karabağ Ermenileri tarafından kabulu gibi husu�lar da yer al­ mıştır.

,.. AZG Gazetesi, 29 Nisan 2001.


Mahir GARİBOV

338

Koçaryan'ın "zamanında" diyerek nitelendirdiği bu bildiri savaş son­ rasındaki ateşkes sürecinde kabul edilmemekte, aynca Azerbaycan ile Nah­ civan 'ın coğrafi bağlantısının oluşturulması Ermenistan yönetimi tarafından kabul görmemektedir.

Taşnak Partisi'nin konuya ilişkin görüşü Koçaryan'ın Karabağ politi­ kasını Ermenistan'daki diğer siyasi güçlere danışması, Karabağ Ermeni tem­ silcilerinin resmi görüşmelere katılması şartı, Karabağ'ın Ermenistan ile bir­ leşmesi ve ya en azından bağımsız statüye sahip olması, Karabağ ve Erme­ nistan 'ın güvenliğinin sağlanması, Ermenistan toprak bütünlüğünün korun­ ması (Ermenistan arazisinden toprak verilmemesi kastedilmektedir) yönünde olmuştur.

1 1 Temmuz 2001 tarihinde AGİT Minsk Grubu eşbaşkanlannın Er­ menistan, Karabağ ve Azerbaycan'a yaptıklan ziyaret sonrasında ortak bir bildiri yayınlanmıştır. Bu bildiride halen içinde bulunulan "Ne banş ne sa­ vaş" durumunun tehlikeli olduğu, özellikle günbegün savaşa ilişkin söylenti­ lerin arttığı ve çatışmalann yeniden başlama olasılığının güçlendiği, fakat bu savaşın kimseye fayda sağlamayacağı ve banş girişimlerine engel olacağı, Karabağ sorunu için askeri çözüm arayışlanna yönelinmesi ile ilgili banş sürecine zarar verecek hareket ve demeçlerden kaçınılmasında yarar bulun­ duğu ve iki ülke halkının siyasi bir çözümün ciddi bir uzlaşmayla gerçekleş­ tirileceğini anlamalarının gerektiği gibi hususlar yer almıştır. Ermenistan tarafı Dağlık Karabağ Ermenileri, Azerbaycan'ın yönetimi altında kaldığı sürece sosyal, ekonomik ve eğitim alanlarındaki durumlarının çekilmez olacağı ve bunun için birleşme karan aldıklarını defalarca beyan etmişlerdir. Azerbaycan 'da yaşayan Ermenilerin sosyal, ekonomik, kültürel haklara sahip olma oranı Ermenistan' da yaşayan Tilrklerle mukayese edildi­ ğinde oldukça yüksek olmuştur. Fakat, Ennenistan tarafı hiçbir zaman bun­ dan bahsetmemiştir. Ermenistan tarafı Dağlık Karabağ'da Ermeniler için talep ettiği haklan Ermenistan'da yaşayan diğer halklara tanımamıştır. Nite­ kim, günümüzde Ermenistan'da nüfus oranının %98'i Ermenilerden oluş­ maktadır. 1996 yılı AGIT üye devletlerinin Lizbon Zirvesi göıilşmelerinde Er­ menistan tarafı Azerbaycan tarafına karşı şu iddialarda bulunmuştur: Azer­ baycan' ın toprak bütünlüğü bu göıilşmelerin müzakere konusu olamaz. Dağ-


XX. YÜZYILDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN' DAÔLIK KAltABAÔ SORUNU

l39

lık Karabağ Özerk Bölgesi'nin özerkliği Azerbaycan'ın sorumluluğu altında olmamalıdır. Güvenlik meselesi ise sadece Ermenilere ait bir sorunu içerir niteliktedir. Fakat bu iddialar diğer katılımcı ülkeler tarafından da iyi niyet­ ten yoksun olduğu için kınanmıştır861 • AGİT Dağlık Karabağ sorununun çözümü için yapılacak girişim ve çalışmalar üyelerinin bir kısmının katıldığı Minsk Grubu'na verilmiş ve bu grubun eşbaşkanlığını üstlenen ABD, Rusya Federasyonu ve Fransa'ya so­ runun çözümü için tüm imkiıılan kullanma yetkisi verilmiştir. Çeşitli sebep­ lerle her üç ülke bazı dönemlerde Ermenistan 'a daha çok eğilim göstermiş­ lerdir. Bu ülkeler, başından beri Ermenistan'ın saldırgan ve işgalci olduğunu, Azerbaycan 'ın ise ciddi zarar gören taraf durumunda bulunduğunu dikkate almadan her

iki ülke koşullan eşitmiş gibi davraıunaktadırlar. Bu ise sonu

gelmez toplantı ve görtışmelerin yapılmasına ve geçen bunca yıla rağmen hiçbir ilerleme kaydedilmemesine neden olmaktadır. Azerbaycan tarafından, işgal altında tutulan toprakların boşaltılması karşılığında, Yukarı Karabağ'a en geniş özerklik statüsünün tanınacağı ga­ rantisinin verilmesine rağmen, Ermenistan desteğindeki Yukarı Karabağ Ermenileri, ateşkesin yarattığı onamdan istifade ile, "bağımsız devlet" olma yönünde gayret göstermektedirler. Bunun ardında yatan gerçek neden ise, Yukarı Karabağ'ıo bağımsızlık sonrasında, "Büyük Ermenistan" ideali çer­ çevesinde Ermenistan ile birleşmek arzusudur.

4.3.3.

Türkiye'nin Çözüm Önerileri

Soğuk Savaş'ıo sona ermesi ve Sovyetler Birliği'nin dağılması ulusla­ rarası sistemde hızlı değişikliklere sebep olurken, Türk dış politikasında da değişikliklere yol açmıştır. Hemen belirtelim ki, bu değişiklikler genel olarak Türkiye'nin iradesi dışında gerçekleşmiş ve Türkiye kendisini siyasi olayla­ rın merkezinde bulmuştur. Bu yeni dönemde, Türkiye açısından en önemli gelişme, Kafkaslar ve Orta Asya'da Türk Cumhuriyetleri'nin bağımsızlıkla­ nnı kazanmaları olmuştur. Böylece Türkiye siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkiler aracılığıyla KaOcasya ve Orta Asya'da ortaya çıkan Türk Cumhuri­ yetleri ile sıkı bağlantılar kurmuştur.

161

Asker ABDULLAYEV, D•lhk Korabıt . . . a.g.e., s.72.


Mahir GARİBOV

340

ı 99 ı yılında Türkiye'nin Kafkasya ve Orta Asya ile ilişkileri konu­ sunda yaratılan aşın beklentiler ve coşku, yakın dönemde yerini daha tem­ kinli ve ölçülü bir politikaya bırakmıştır. Ancak, Türkiye 'nin geleneksel statükocu dış politikası, Balkanlar ve Orta Asya gibi Kafkaslar' da da hızlı gelişen siyasi olaylara ayak uydurmakta oldukça zorlanmıştır. Bunun sebebi Türk Dışişlerine hikim "bürokratik dış politika geleneğiydi."862 Anadolu dışındaki Türk ve Türkiye'ye yakınlık duyan TUrk ve Müs­ lümanlar ile ilgili sadece Bulgaristan, Kıbrıs ve Avrupa ülkelerindeki vatan­ daşlarla sınırlı olan ve bu nedenle Kafkasya ve Orta Asya'daki ülkeler hak­ kında belirli bir hazırlığı olmayan Türkiye için gelişmeler önemli olaylar niteliğinde ortaya çıkmıştır. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Türkiye 9 Kasım 1991 'de Azerbaycan 'ın bağımsızlığını tanımıştır863• Türkiye, Azerbaycan 'ı Orta As­ ya'ya açılan "büyük kapı" olarak görmekteydi. Buna uygun olarak Türkiye, Azerbaycan 'ın yanında olduğunu yaptığı yardım ve sağladığı uluslararası desteklerle her zaman göstermeye çalışmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Azer­ baycan'a tam destek vermiş, ancak dış ilişkilerde bazı problemler yaratma­ mak için tarafsız bir yaklaşım izlemeğe çalışmıştır. Şayet hükümet uluslara­ rası alanda düpedüz Ermeni karşıtı olarak görülürse, Fransa ve ABD'deki Ermeni ve Hristiyan lobileri kendi hUkümetlerini Türkiye'ye karşı propa­ ganda faaliyetlerine örgütleyebilirlerdi. Başbakan Demirel, hükümetin politikasını "Dikkatli ve yapıcı bir si­ yaset" olarak açıklamakta ve Avrupa ve ABD'yi "Azerbaycan - Ermeni anlaşmazlığının Kafkaslar'da Orta Doğu'daki gibi bir Arap - İsrail anlaş­ mazlığına dönüşmesine engel

olacak şekilde tarafsız siyaset

izleme­

ğe"çağırmaktaydı. Diğer yandan Türkiye Karabağ'daki anlaşmazlığı çözmek için farklı politik seçenekler arasında gidip gelmekteydi. Bu seçenekler Ennenistan Karabağ ve Azerbaycan - Nahcivan arasında bir koridor yaratma önerisiydi. 862

Ali KARAOSMANOOLU, "BOroknıik Dış Politikayı Aşmak", Yeni Forum Dergisi. 13128 1, Ekim 1992, s.45. .., Mustafa BUDAK, "Azerbaycan ve Ennenistan ilişkilerinde ... a.g.m.", s.133.


XX. YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

34 1

Aynca Ermenistan'ın Azerbaycan'a karşı askeri işgali sona ererse Türki­ ye'nin Ermenistan'a ekonomik ve insani yardımı öngören bir politika izleye­ ceği belirtilmiştir. Lakin bu öneriler Ermenistan tarafından kabul edilmemiş­ tir. Türkiye, Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Doğu'nun siyasi islikran için bölgesel işbirliği imkanlannı araştırmakta idi. Öncelikle bu çabalar Türki­ ye'nin kendi güvenliği için gerekliydi. Nitekim Türkiye, 30 Ocak 1 992'de Azerbaycan'ın AGİK'e kabul edilmesi ile Kafkaslar'da bu isteğine kavuş­ muş ve Karabağ'da banşı sağlamak için kurulan AGİK Minsk Grubu'nun en etkin bir üyesi olmuştur. Her şeyden önce Türkiye'nin Dağlık Karabağ politikasının ana unsuru savaşın durması ve ateşkesin sağlanması idi. Ermenilerin işgal ettikleri Az­ baycan topraklanndan çekilmeleri, iki ülke arasındaki ambargoların kaldı­ rılması ve bu aşamalann AGİK sözleşmeleri ile güvence altına alınması ge­ rekiyordu. Diğer taraftan Türkiye, Batı dünyasının Ermenileri desteklemesinden rahatsız idi. 1 1 Şubat 1992'de Washington'u ziyareti sırasında Türk Başba­ kanı Demirel, Amerikan HiikUmeti'nin Dağlık Karabağ konusunda Ermenis­ tan 'ı destekJemekten vazgeçmeleri çağrısında bulunmuştur. Bir hafta sonra Demirel, Dağlık Karabağ üzerinde Azerbaycan ile ihtilafında Ermenistan' a desteğin bölgesel bir savaşa yol açabileceği konusunda ABD ve Batı Avrupa hülcılmetlerini uyarmıştır864. Türkiye' de muhalif partiler Demirel Hükılmeti'ni Karabağ sorununda Ermeni saldırganlığını cesaretlendiren tavırlar içeren pasif bir politika izle­ mekJe suçlamışlardır. Hatta bazılan Türkiye'nin Azerbaycan'a askeri yardım yapılmasını da tekJif etmişlerdir865• Ancak Başbakan Demirel askeri yardım yapılması fikrine karşı çıkmış ve "Tilrkiye'nin askeri yardımı Müslüman - Hristiyan çatışma�ına dönüşe­ cek ve bu, Tilrkiye'yi bölge dışına ve de 20 ya da daha fazla yıl geriye götü­ recektir. Banşı korumaya çalışmak zaaf değildir. Barış yoluyla çözüm bul-

164

Mustafa BUDAK, "Azerbaycan ve Ennenistan ilişkilerinde .. . a.g.m.", s. 134. "' "Yılmaz HOkQmet'in Karabaj Politikasına Çallı", Anadolu Gazete!İ, Ankara, 14 Mayıs 1 992.


Mahir GARİBOV

342

mak Türkiye'nin politikasıdır ve bu büyilk bir millet olmanın temel prensi­

bidir. "866

1 992 Ağustos'unda Türkiye İrevan'a, Ermenistan'ın Karabağ'ı Azer­ baycan'ın özerk bir bölgesi olarak tanımasını ve böylece iki ülkenin geliştiri­ lecek ilişkilerden önemli ka7.3Dçlar elde edebileceklerini teklif etmek üzere bir diplomatik heyet göndermiştir. Özellikle Ermenistan Tilrkiye'den yiyecek ve diğer yardımlardan fay­ dalanabilecek ve Türkiye'nin Karadeniz limanlanna girebilecek ve karşılı­ ğında da Türkiye ile Azerbaycan' ı bir birine bağlayan topraklan üzerinden geçecek bir boru hattının inşasına izin verecekti. Lakin Ermenistan buna da yanaşmamıştır. Türkiye, Levon Ter-Peytrosyan'ın ılımlı politika yilriltmesi yönüyle Ermenistan'da iktidarda kalmasını desteklemek için Ermenistan'a 1 00 me­ gavatlık elektrik satışında görüş birliğine varmıştır. Fakat bu siyaset Bakü'de ters bir tepki doğurmuştur. Karabağ çatışmasında Ermeni düşmanlığı silrer­ ken Azerbaycan, Ermenistan üzerindeki ekonomik baskısını devam ettirmek niyetindeydi. Türkiye'nin elektrik yardımı bu baskının hafiflemesinden baş­ ka, Karabağ anlaşmazlığını çözmek ve Karabağ'ın kontrolllnil kazanmak için Azerbaycan politikasına engel olacaktı. Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, elektrik satışıyla Türkiye'nin Baki! ve irevan arasındaki anlaşmazlıklara barışçıl bir çözüm bulma amacında oldu­ ğunu ve Ermenilerin elektriğin daha fazlasına ihtiyaçları varsa Azerbay­ can 'la uzlaşmak zorunda olduklannı açıklamasına rağmen Azerbaycan Dı· şişleri Bakanı Tevfik Kasımov "Ermenilerin elektriği aldıktan sonra rahatlık

içinde olacaklarını ve bu sebeple uzlaşmaya asla yanaşmayacak/arını'>111>7 söyleyerek bu fikre karşı çıkmıştır. Benzer tepkiler aynca Türkiye' deki mu­

halif partilerden de gelmiştir. Elektrik satışından önce Türkiye'nin Ermenis· tan' dan barışa yönelik adımlar atması gerektiği konusunda ısrar etmiş ve hOJciımet bu projeyi askıya almıştır. Türkiye, Azerbaycan 'a karşı Ermeni saldınlannın sürmesi halinde aşamalı bir müdahale planı hazırlamıştır. Bu planın ilk aşaması, Türkiye'nin 166

"Demirel Baanşçıl ÇözOmdc lsnırlı", Cumburlyeı Gıızeıest, Ankara, 19 Mayıs 1992.

867 "Enerji ProtokolO Askıya Alındı", Milliye! Gıızeıesı, Ankara, 1 1 Anılık 1992.


XX. YÜZVILDA ERMENiSTAN - AZERBAYCAN, DAGLIK K.ARABAG SORUNU

343

müdahalesine hukuki zemin hazırlamaktı. Bu iş için Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Mustafa Akşin görevlendirilmiştir. Bunda amaç Birleşmiş Milletler' in 5 1 . maddesine dayanarak Azerbaycan' ın yardımına koşmaktı. Bu madde Birleşmiş Milletler'e üye bir ülkenin saldırıya uğraması bilinde meşru savunma hakkından bahsedcr868• Birleşmiş Milletler Antlaş­ ması 'nda Kuvvet Kullanma ve Meşru Mudafaa başlığı altında yer alan 5 1 . maddede ş u hiikümlere yer verilmiştir.

"Bu antlaşmanın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletler üyelerinden birinin silahlı bir saldırıya hedef olması halinde, Güvenlik Konseyi uluslararası ba­ rıf ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek . bu üyenin doğal olan bireysel ya da ortak meşru mudafaa hakkına halel getirmez. Üye­ lerin bu meşru müdafaa hakkını kullanırken aldıkları önlemler hemen Gü­ venlik Konseyi 'ne bildirilir ve Konsey 'in �bu antlaşma gereğince uluslara­ rası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için gerekli gö­ receği biçimde her an hareket etme yetki ve görevini hiçbir biçimde etkile­ mez. "869 Türkiye'nin bölgeye müdahale senaryolannın Türk Dışişleri, Genel­ kurmay ve hükümet çevrelerinde tartışıldığı bir sırada, Başbakan Demirel, Türkiye'nin Azerbaycan-Ermenistan anlaşmazlığında askeri güç kullanma­ yacağını açıklamış ve bu açıklama ABD' de memnunluk uyandırmıştır870• Azerbaycan - Ermenistan sınırlannda durumun gerginleşmesi ve Ka­ rabağ etrafı illerin Ermenilerce işgali iizerine Türkiye, BM, AGİT, IKT ve diğer uluslararası kuruluşlara müracaat ederek savaşın durdurulmasını talep etmiş, bunun yanı sıra Türkiye, Karabağ meselesinde Rusya 'nın Ermenistao ilzerindeki etkinliği dolayısıyla, çözüm için bir işbirliği oluşturmak istemiş­ tir. Fakat Rusya, güneyinde ve hatta Balkanlar'da Türkiye'yi kendi politika­ sına engel olarak gördüğünden bu işbirliğine (Karadeniz Ekonomik İşbirliği dışında) pek olumlu yanaşmamıştır. Türkiye'nin Karabağ politikasının esasında sorunun banş yoluyla çö­ zülmesi ve Ermenilerin işgal etti.kleri Azerbaycan topraklanndan derhal geri 161

8 Nisan Nur BA11JR, "Türkiye Zorlanıyor" Diplomasi Koridoru, Milliyet Gııutesi, .

1994. .., Anıl ÇEÇEN, lmon Baklan Rehberi, Ankara 1999, s.48. 1711 MWJyet Gııutesl, 9 Nisan 1993.


Mahir GAR.IBOV

344

çekilmesi yer almaktadır. Tilrlciye şu ana kadar, Karabağ ve diğer Azerbay­ topraklanndan çekilmediği sürece Errnenistan ile ilişkileri normalleştir­ meyeceği yönündeki resmi dış politikasında herhangi bir değişikliğe gitme­ can

miştir. Çünkü Azerbaycan, Türkiye'nin Orta Asya ile olan ilişkilerinde en yakın ve dost bir ülkedir871• Aynca, Hazar petrollerinin artan önemini de dikkate alacak olursak Türkiye'nin sadece Karabağ konusunda değil, diğer konularda da Azerbaycan'dan desteğini çekmesi mümkün değildir ve üstelik Türk kamuoyu da bu konuda hassas bulunmaktadır. Böylece Türkiye'nin ileriye yönelik politik hedeflerini aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:

/.

Bölgenin istikrara kavuşmasından yanadır,

2. Bölgedeki nüfazunu artırmaya, bölgenin enerji kaynaklarından maksimum yararlanabilmenin yollarını aramaktadır, 3. Hazar petrolleri ve canlandırılması düşünülen "Büyük lpek Yolu " politikasının gerçekleştirilmesini savunmaktır.

4. Azerbaycan 'ı bölgedeki çıkarlarına uygun en doğal mül/efiki ola­ rak görmekti1'12 • Kafkasya'daki etnik sorunlann çözümünde Rusya ve Türkiye'nin yer almadığı herhangi bir oluşumun gerçekleşemeyeceği, gerçekleştiği takdirde bunun kalıcı olamayacağı bilinen bir gerçektir. ABD, Rusya ve Fransa Dev­ letleri Minsk Grubu Eşbaşkanlan'dır. Türkiye'nin, sorunun çözümü için ara­ buluculuk teklifi Errnenistan tarafından kabul edilmediğinden Türkiye bu konudaki girişimlerini Minsk Grubu üyeliği konumuyla yürütmektedir.

4.3.4.

Diğer Çözüm Önerileri

1 994 yılından başlamış olan ateşkes sürecinden günümilze kadar taraf­

lar AGİT Minsk Grubu aracılığıyla birkaç defa bir araya gelmişlerdir. Bu görüşmelerde Dağlık Karabağ sorununun çözümü için öneriler sunulmuş ve müz.akereler yapılmıştır. Bu görüşmeler sonrasında her iki taraf da Karabağ

•71 Mustafa BUDAK, "Azerlıaycan ve Ennenistan ilişkilerinde ... a.g.m.", s. 137. m ilham ŞlRINOV, KarabaQ Probleminin ÇGztlmUae İl.lfkla MllD Koagre Partlll'nln Bellrledlğl Politika. ıiakll, t 999, s.4.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

345

meselesinin banş yolu ile çözilmü için göıilşmelerin devam ettirilmesinin gerekliliğini bildirmişlerdir. 17 Temmuz 1 997 tarihinde AGIT Minsk Grubu temsilcilerinden Stro­ ub Talbot'un taraflara sunduğu "Paket Çözüm" önerisinde ilk başta taraflar arasında banşı ve Dağlık Karabağ'ın statüsünü belirleyen iki anlaşma imza­ lanması öngöıillOyordu. 2 Aralık 1997'de AGIT Minsk Grubu tarafından sunulan "Aşamalı Çözüm" öncelikle banşın sağlanmasını, göçkünlerin geriye dönmelerinin şartlarının hazırlanması, Dağlık Karabağ'ın statüsü, Laçın ve Şuşa illerinin durumuyla ilgili görüşmelerin daha sonra yapılması konusunda anlaşma ya­ pılması gösteriliyordu. 7 Kasım 1 998'de AGIT Minsk Grubu'nun taraflara sunduğu yeni "Or­ tak Devlet" önerisi Dağlık Karabağ Cumhuriyeti kurulmasını ve bu cumhu­ riyetin Azerbaycan sınırlan içinde onunla ortak devlet oluşturulmasını ön­ görmekte, Dağlık Karabağ'ın resmi dili olarak Ermenice gösterilmekte, Dağ­ lık Karabağ'ın isterse kendi parasını basabileceğine de yer verilmekte idi. Taslağın diğer kısımlarında Laçın koridorunun, Şuşa ve Goranboy illerinin durumlan, barış anlaşmasının içeriği ve güvencesi ile ilgili maddelere yer verilmekteydi873• Azerbaycan' ın sonuncu, Ermenistan' ın ise ilk iki tasarıyı kabul etme­ mesi nedeniyle AGİT Minsk Grubu'yla ile yapılan görüşmelerde yeni öneri­ lerin hazırlanması kararlaştırılmıştır. AGİT Minsk Grubu aracılığıyla Azerbaycan - Ermenisıan arasında yapılan görüşmelerde Ermenistan tarafı sürekli olarak Dağlık Karabağ böl­ gesinde yaşayan Ermenilere kendi mukadderatını tayin etme hakkı ı.ınınması üzerinde durmuştur. Fakat, şunu da burada belirtmeliyiz ki, Ermenistan halkı 1 99 1 yılında Ermenistan Devleti'ni kurmakla kendi mukadderatını tayin et­ miştir. Ermeniler sadece Azerbaycan'da değil, Gürcistan'da, Fransa'da, ABD' de, Lübnan'da ve diğer devletlerde de yaşamaktadırlar. Ermenilerin bu şekilde mukadderat tayini istemeleri uluslararası hukuk kurallarına uygun değildir. Azerbaycan'ın arazi bütünlüyü dünyanın önemli uluslararası ku­ rumlan tarafından tanındığına göre Ermenistan Devleti tarafından da tanınm

Taslağın tam metni için bkz. Azerbayctın Gazetesi, Baki!, 21 Şubaı 200 ı .


Mahir GARJBOV

346

malıdır. Bu tanınmanın sağlanmasından sonra Azerbaycan'da Ermenilere özerklik statüsü verilmesi konusu ülkeler arasında müzakere·konusu olabilir Bölge devletlerinden Rusya, Türkiye, İran ve Gürcistan sorunun çö­ zümlenmesi için çeşitli vesilelerle arabuluculuk teklifi etmişlerdir. Bu dev­ letlerden Rusya ve İran 'ın teklifleri kabul edilmiş, Türkiye'nin teklifi ise Ermenistan 'ın itirazı nedeniyle uygun görülmemiştir. Rusya girişimlerini hem Ermenistan ve Azerbaycan 'a yapılan karşılıklı ziyaretler, hem de AGİT Minsk Grubu eşbaşkanlanyla sürdürmüştür. Hatta konuya ne denli önem verdiğini göstermek amacıyla, AGİT Minsk Grubu çerçevesindeki tüm gö­ rüşmelere kendisini temsil eden eşbaşkanın yanı sıra Dışişleri Bakan Yar­ dımcısı ile katılmıştır874• Fransa ateşkes sonrasında banş için girişimlerini en yoğun sürdüren devletlerden biri olmuştur. Hatta 1 997 yılında Fransa Cumhurbaşkanı J. Chi­ rac'ın girişimleri barış anlaşmasını yakınlaştırdıysa da, Ennenistan'da Ter­ Petrosyan'ın görevini bırakarak yerine R. Koçaryan'ın geçmesi bu süreci engellemiştir. Yapılan yoğun görüşmeler sonucunda, Mart 200 1 'de Paris'te Azerbaycan ve Ermenistan devlet başkanları arasında Chirac'ın arabuluculu­ ğunda görüşmeler gerçekleştirilmiş, fakat kesin bir çözüme ulaşılamamıştır. Buna rağmen Fransa Cumhurbaşkanı göriişmelerin hoş bir ortam içinde geç­ tiğini, olumlu gelişmeler kaydedildiğini ifade etmekten kendini alamamıştır. Koçaryan'ın Ennenistan Devlet Başkanı seçilmesinin ardından çıkma­ za giren barış sürecinde önemli bir rolü de iki devlet başkanlarım kendi ara­

larında görüşmeye teşvik eden ABD'nin faaliyetlerini göstermek gerekir. · NATO'nun 50. yıldöniimü törenleri sırasında ABD tarafından sunulan "İki devlet başkanının görüşmelerinin sağlanması" teklifi hem Rusya hem de Fransa tarafından olumlu karşılanmış, sonrasında ise Fransa'da 4-5 Mart 2001 'de gerçekleştirilen görüşmelerle iki devlet başkanı arasındaki ikili gö­ rüşmelerin sayısı 1 5'e ulaşmıştır875• Çeşitli vesilelerle arabuluculuğunu sürdüren ABD'nin bu konudaki en önemli adınu Nisan 2001 tarihinde Key-West görüşmeleri olınuştıir. Bu top­ lantı Karabağ Sorunu'nu çözüme götürme açısından bir il.ki oluşturmuştur.

'" Araz ASLANLI, "Tarihlen GllııümQze Kanıbağ Sorunu", Avrasya D01yuı, Azerbaycan Özel Sayısı, Anlını 2001, s 418. "' 525. Gazete, S Mart 200 I .


XX.

YÜZVILDA ERMEN!STAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

347

Göı11şmeler öncesinde ABD'nin yayımladığı resmi "Karabağ sorunu­ nun Tarihine Dair" raporunda ilk defa Ermenistan' ın Azerbaycan topraklan­ nı işgal altında bulundurduğuna ilişkin ifiidelere yer verilmiştir. ABD Dışiş­ leri Bakanı Powel'in arabuluculuğuyla gerçekleştirilen görüşmelere Azer­ baycan ve Ermenistan Devlet Başkanlan, AGIT Minsk Grubu'nun her üç Eşbaşkanı ve çok sayıda uzman katılmıştır. Görtışme sonrasında, genel itiba­ riyle olumlu açıklamalar yapılsa da kesin bir çözüme ulaşılmadığı ifade edilmiştir. 17 Ekim 2003 tarihinde Azerbaycan'da yapılan Cumhurbaşkanlığı se­ çimlerini kazanan ilham Aliyev Karabağ Sorunu'nun çözümüne yönelik ilk adımı 10 Aralık 2003'de Ermenistan Devlet Başkanı R. Koçaryan'la Cenev­ re görüşmelerinde gerçekleştirmesiyle atmıştır. Göıilşme sonrasında yapılan açıklamada banş sürecinin korunması şartı öngörülmüş ve görüşmelerin de­ vam ettirilmesi gerektiği bildirilmiştir. 2005 yılı Ocak ayında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Genel Kurulu tarafından "Ermenistan'ın Azerbaycan topraklannı işgal ettiğine dair" yeni bir karar daha çıkmıştır. Azerbaycan yönetimini haklı davasında, bir uluslararası kuruluş tarafından bir kez daha teyit edilmiştir. Bütün bu veriler ışığında aşağıdaki soruya ulaşabileceğimiz cevaplan değerlendirebiliriz.

Karabağ sorunu nasıl çöziilebilir? Yapılan üst düzey görüşmeleri içeriğinin gizli tutulması sorunun çö­ zümünün hangi aşamada olduğunu çıkarmamızı zorlaştırmaktadır. Fakat, iki tarafın da

şartlanru göz önünde bulundurarak, çözüm için

yapılan çalışmala­

nn banş sürecini devamlı kılması gerektiğini ve her iki tarafın AGIT Minsk Grubu'na yeni öneriler sunmasının oldukça önemli olduğunu belirtmeEyiz. Dağlık Karabağ probleminin çözümüne ilk başta aşağıdaki prensipler­ le yaklaşmak uygun düşmektedir. 1. Öncelik.le, işgal olunmuş Azerbaycan topraklan (eski Dağlık Kara­

bağ Vilayeti) tahliye edilmeli, sürgün edilenler kendi topraklanna ger! dön­ meli, iki ülke arasında komünikasyon ilişkileri artınlmalıdır.


Mahir GARİBOV

348

2. Problem uluslararası kurumların himayesi altında ve AGİT Minsk Grubu Uye devletlerin iştiraki ile halledilmelidir.

3. Azerbaycan'ın arazi bütünlilğilnü tanıyan uluslararası kurumların ve devletlerin tutumları dikkate alınmalıdır. 4. Statü meselesinde Dağlık Karabağ'ın Azerbaycanlı halkının görüş­ leri önemli şekilde dikkate alınmalıdır. 5. Savaşın Azerbaycan - Dağlık Karabağ arasında değil, Emıenistan'la yapıldığı açıkça beyan edilmelidir. 6. Banşı sağlayacak güçler mümkün mertebe önemli uluslararası ku­ rumlar ve devletlerin ordularından teşkil edilmelidir. 7. İki ülke arasında ekonomik ilişkiler adaletli barış antlaşmasından sonra oluşturulabilir. 8. Azerbaycan 'ın arazi bütünlüğünü ve bağımsızlığım tehdit etmeyen tavizler mümkündür. Ermenistan-Azerbaycan savaşına sebebiyet veren Dağlık Karabağ so­ runu "Aşamalı çözüm" önerisiyle adaletli sonuca ulaşılabilir. İlk aşamada Ermenistan Devleti işgal ettiği Azerbaycan topraklarından 7'ni (Ağdam, Fu­ zuli, Kelbecer, Laçın, Kubatlı, Cebrayıl ve Zengilan) tahliye etmekle, ikinci aşamada Dağlık Karabağla Ermenistan arasında Laçın koridoru ve Dağlık Karabağ'ın statüsü meselesi müzakere edilebilir. Savaş sonrasında sürgün edilmiş Azerbaycan Türkleri'nin tekrar iskan bölgelerine yerleştirilmeleri sağlanacaktır.

Dallık Karabala ' aşaluJa glJsterilen şekilde bir statü verikbüecektir. Dağlık Karabağ, Azerbaycan'a bağlı özerk cumhuriyet şeklinde bir devlet ve arazisi olan kurumdur. Dağlık Karabağ'ın siyasi faaliyetlerini belirlemek için hüİcı1met, par­ lamento başkanlarının katılımı ile bir komite oluşturulacak. Bakü ve Hankendi'de hükılmet temsilcilikleri oluşturulacak.


XX. YÜZVJLDA ERMEN1STAN - AZERBAYCAN• DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

349

Dağlık Karabağ HükOmet'i, kendi masraflarıyla dış ülkelerdeki Azer­ baycan büyükelçiliklerinde ve Konsolosluk idarelerinde kendi temsilcilerini bulunduracak, Dağlık Karabağ'ı ilgilendiren uluslararası toplantılarda Azer­ baycan temsilcileri ile birlikte katılabileceklerdir. Dağlık Karabağ sınırlan, "eski Dağlık Karabağ Özerk Vilayeti"nin sı­ nırlanna uygun olacak. Azerbaycan ile Dağlık Karabağ arasındaki sınırlar silahsız vatandaşla­ nn serbestçe dolaşmasına açık olacak. Bölgede güvenliğin sağlarırnası amacıyla 1 O yıl süresince uluslararası güvenlik güçleri yerleştirilecek.

İki taraf arasında münakaşa çıktığı takdirde AGİT'in reyine başvuru­ lacak. Dağlık Karabağ halkının referandumla kabul edilmiş anayasası yürür­ lükte olacak. Azerbaycan Anayasası'nda Dağlık Karabağ Anayasası bölümü yer alacak. Dağlık Karabağ'ın ahalisi, Azerbaycan Parlamentosu'na temsilci se­ çebilir ve Azerbaycan Devlet Başkanlığı seçimlerine katılabilir. Dağlık Karabağ vatandaşlan istedikleri zaman Ermenistan vatandaşlı­ ğına geçebileceklerdir. Taraflar, Dağlık Karabağ'ın statüsü hakkında gerekli anlaşmayı imzalayacak. Azerbaycan'ın mecburi göçgün durumuna düşmüş vatandaşlan Dağlık Karabağ'a döndüklerinde can ve mal güvenlikleri Dağlık Karabağ yetkili organlan tarafından sağlanacaktır. Şuşa ve Goranboy şehirlerinde tarafsızlardan oluşan demokratik kuru­ luşlar ve insan haklan bürolan faaliyet gösterecektir. öncelikle, imzalanacak bir banş anlaşmasının mutlaka tüm sorunları çözmeyeceği bir gerçektir. Hukuki ve tarihi gerçeklikleri, dünya pol\tikasın­ daki konjöktürel durum ve bölgedeki gelişmeleri göz ardı eden herhangi bir anlaşma içinde muhakkak çatışma potansiyeli banndıracaktır. Azerbaycan ve Errnenistan arasında yapılması amaçlanan anlaşmanın sadece savaşa son


Mahir GARlBOV

350

veren bir anlaşma değil, kalıcı bir banşa hizmet edecek kültürel, ekonomik ve sosyal işbirliklerini kurulmasına zemin hazırlayacak maddeler de içermesi

gerekmektedir. Aynca, taraflann toprak biltünlilğilnü öncelikli olarak dikka­

te almayan bir anlaşma, çeşitli etnik yapıya sahip olan Kafkasya için etnik çatışmalann yenilenmesine neden olabilir. Burada üzerinde durmamız gere­ ken önemli bir konu da uluslararası kuruluşlann Karabağ'ı Azerbaycan top­ rağı olarak kabul etmiş ve Ermenistan'ın bu topraklan işgal ettiğini belirtme­ sine rağmen bu kurumlar Ermenistan'a hiçbir yaptınm uygulamamasıdır. Bu Ermenilerin Azerbaycan topraklannı işgaline ve insan haklan ihlallerine se­ bebiyet vermektedir. 26 Ocak 2005'te Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM), Azerbaycan topraklannı işgal ettiği gerekçesiyle Ermenistan'ı uyarmıştır. AKPM'de İngiliz parlamenter David Atkinson tarafından Dağlık Karabağ sorununa ilişkin hazırlanan rapor ve buna bağlı karar tasansı, AKPM genel kurul toplantılannda tartışılarak kabul edilmiştir. Kabul edilen raporda, "üye bir ülkenin, diğer bir üye ülke toprağını işgal etmesinin, Avrupa Konseyi ile ilgili taahhütlerine ilişkin ciddi bir ihlal oluşturduğu" bildirilmiştir. "Dağlık Karabağ sorununun banşçıl bir biçimde çözümü için AGİT Minsk sürecine destek verildiği" ifade edilen kararda, "yerlerinden edilmiş kişilerin ve göç­ menlerin, evlerine dönme hakkının teyit edildiği" vurgulanmıştır. Kararda, Minsk sürecinin başanlı olmaması halinde taraflann Uluslararası Adalet Di­ vanı'na gitme seçeneğini de dışlamamalan önerilmiştir. Azerbaycan ve Ermenistan, Birleşmiş Milletler, AGIT ve birçok hu­ kuksal nitelikli kurumlann üyeleridirler. Her iki taraf da Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın, çatışmalan banş yoluyla çözümlemek ve devletlerin ülke bütünlüğüne ve siyasi bağımsızlığına karşı kuvvet kullanmamak gibi amaç ve ilkelerini kabul etmişlerdir. Azerbaycan'ın ülke bütünlüğü, egemenliği ve siyasi bağımsızlığı Birleşmiş Milletler Antlaşması'nda öngörülen amaçlar çerçevesinde uluslararası toplum tarafından garanti altına alınmıştır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Ermenistan'ın Azerbaycan top­ raklannı işgal ettiğini kabul ederek, bu işgali belirleyen dört karar kabul et­ miştir. 29 Nisan 1 993'de 822, 24 Temmuz 1993'de 853, I S Ekim 1 993'de 874 ve 1 1 Kasım 1993'de kabul edilmiş 884 no'lu bu kararlarda;


XX.

YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

3SI

a) Azerbaycan ve Ennenistan arasında Azerbaycan Cumhuriyeti'nin bir parçası olan Dağlık Karabağ ve etrafındaki işgal olunmuş topraklar nede­ niyle devam eden çatışmanın var olduğunu belirlemekte,

b) Azerbaycan Cumhuriyeti

dahilinde bu çatışma sonucu çok sayıda

sivil vatandaşın göç etme zorunda kaldı.klannı belirtmekte,

c)

Azerbaycan'ın ve bölgede bulunan diğer ülkelerin egemenlik ve

illice bOtilnlüğii vurgulanmakta,

d) Uluslararası sınırlann dokunulmazlığını ve kuwet kullanarak top­ rak elde etmenin kabul edilmezliğini belirtmektedir876• Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgal edilmiş olması uluslararası kurumların belgelerinde ve bazı devletlerin açıklamalarında yer almıştır. İşgalci devletin açıkça belirtilmesi, Ermenistan yetkililerinin de çe­ şitli vesilelerle işgali ve Azerbaycan topraklannda halen asker bulundurduk­ lannı kabul etmeleri Azerbaycan' ın Ermenistan tarafından silahlı saldınya uğramış olduğunu, yani Ermenistan'ın Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın 2 (4) maddesini ihlal ettiğinin göstergeleri olarak kabul edilmelidir. Birleşmiş Milletler Antlaşması 'nın 2. maddesinin 4. fıkrası "Tüm üyelerin, uluslararası ilişkilerinde gerek herhangi bir başka devletin toprak bütünlüğüne ya da siyasal bağımsızlığa karşı, gerek Birleşmiş Milletler 'in amaçları ile bağdaşmayacak herhangi bir biçimde kuvvet kullanma tehdidi­ ne ya da kuvvet kullanılmasına başvurmaktan kaçınacağı""1 belirtilmekte­ dir. Azerbaycan Anayasası 'oda ülkede yaşayan herkese eşil haklar tanın­ mıştır. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Anayasası'nın 12. maddesine göre:

J. Devletin esas amacı, insan ve vatandaş hak ve özgürliiklerinirı te­ min edilmesinden ibarettir. il. Bu Anayasa ile konan insan hak ve özgürlükleri, A::erbaycan Cumhuriyeti 'nin taraftar olduğu uluslararası anlaşmalara uygun olarak uy­ gulanır.

"6 Rovşan IBRAHİMOV, "Dağlık Kıınıbağ Söı.de Cwnhuriycıi'nin . .. a.g.m.'', s. 1 32. "' Anıl ÇEÇEN, a.ı.e.. s.37.


Mahir GAR1BOV

352

Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Anayasası'nın Din ve Devlet başlığı altında yer alan 1 8. maddesi'ne göre: ı. Azerbaycan Cumhuriyeti 'nde din işleri, devlet işlerinden ayndır. Bütün inançlar yasa karşısında eşittir. Anayasanın Devlet Dili başlığı altında yer alan 2 1 . (il) maddesine göre:

iL Azerbaycan Cumhuriyeti devleti, halkın konuştuğu diğer dillerin serbestçe kullanılması ve gelişmesini temin eder. Anayasanın Eşitlik Hakkı başlığı altında yer alan 25. (III) maddesinin hükmüne göre: ili. Devlet; ırk. milliyet, din, dil, cins, uyruk, mülkiyet durumu, gtJrevi, görüşü, parti ve sendika üyeliği ile meslek ve toplumsal birlik üyeliğine ba­ kılmaksızın herkesin hak ve tJzgürlük/eri: ırk, milliyet, dil, din, uyruk, siyasi ve sosyal durum nedeniyle sınırlandırılamaz ve imtiyaz verilmesi de yasak­ tır. Azerbaycan Anayasası'nın Etnik Kimlik Hakkı başlığı altındaki 44 . maddesine göre tanınmış hakkın hükmü ise şöyle: 1. Herkesin etnik kimliğini koruma hakkı vardır. il. Hiç kimse etnik kimliğini değiştirmeye zorlanamaz. Ana Dili Kullanma Hakkı başlığı altındaki 45. madde ise bunu ifade etmektedir. 1. Herkesin ana dilini kullanma hakkı vardır. Herkesin istediği dilde eğitim ve öğretim görme, yaratıcılıkla uğraşma hakkı vardır. il. Hiç kimse ana dilini kullanma haklarından mahrum edilem�8• Görüldüğü gibi Azerbaycan Anayasası bu veya diğer hükümleriyle Azeıbaycan'da yaşayan herkese oldukça geniş haklar tanımış uk, din, dil ve diğer mümkün olabilecek ayının şekillerinin önlenmesi anayasanın ilgili maddeleriyle koruma altına alınmıştır. Bu haklann gerçekleşmesi için temi­ nat ise Azerbaycan Devleti tarafından verilmektedir 171

Oıkelerln Anayasıılan, Tika

YaYmlan, Ankara 1999, s. 4 -15.


XX. YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN,

DAGLIK KARABAG SORUNU

353

Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ uğruna girişeceği savaştan zaferle çı­ kabilmesi için önce uluslararası alanda Ennenistan'ı uluslararası hukuk normlarını bozduğuna inandırması ve Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan toprağı olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Dağlık Karabağ asırlarca Azerbay­ can' ın aynlmaz parçası olmuştur ve onun bağımsızlığı için hiçbir tavizden

söz edilemez. Eğer her bir etnik, dinsel ve dilsel gruplar devlet kurma iddia­ sında bulunsalar yeryüzilnde bu türden akımların karşısı alınamaz. Devletle­ rin bağımsızlıkları, toprak bütünlüğü ve egemenliği uluslararası sistem için­ de sağlanmaktadır ve grupların self-determinasyon hakkının sağlanmasının, sistemin temel esaslarına karşı işlemesine karşı müsaade edilmesi imkansız­ dır, buna asla yol verilemez. Ermenistan Devleti 'nin barış görüşmeleri sürecinde işgal ettiği Azer­ baycan topraklanndan çekilmemesi, Azerbaycan'ı bu arazileri işgalden kur­ tarmak için yeni savaş planlannı hazırlamasına doğru itmektedir. Bu nedenle Ermenistan tarafının fiili olarak adım atması ve Dağlık Karabağ etrafındaki işgal ettiği bölgelerden geri çekilmesi gerekmektedir. Sorunun çözilmü için uluslararası kurumlann baskısı savaşı engelleye­ rek tarafları barışa sevk edeceği, yoğunlaşan dış baskılar ve iç politik hesap­ lar ekonomik kalkınma için bir banş anlaşmasının ortaya çıkacağı kesindir. Fakat konuya ilişkin kesin tarih söylemek mümkün değildir. Burada 1 1 Eylül sonrasında Azerbaycan'a karşı ambargo uygulanmasını öngören 907 sayılı ek maddenin yürürlükten kaldınlması ve Çeçenistan' daki Rus askeri operas­ yonlarına destek vererek "bölücülüğü" kınayan ABD'nin, aynı zamanda ül­ kelerin arazi bütünlüğü konularında kararlı tutum göstermesi beklenen Rus­ ya'nın rolü çok önemli olacaktır.



SONUÇ

Çarlık Rusya ile İran arasında yapılan 1 8 1 3 tarihli Gülistan ve 1 828 tarihli Türkmençay antlaşmalarının en önemli sonuçlanndan biri, Azerbay­ can coğrafyasının bölünmesi ve bölgeye Enneni nüfusunun göçüne kapı ara­ laması olmuştur. Nitekim, Tllrkmençay Anlaşması'nın 1 5 . maddesi, İran'dan Rusya'ya göçü serbest bırakıyordu. Bu ise bölgede yaşayan Ermenilerin kit­ leler halinde Ennenistan ve Dağlık Karabağ'a göç etmesiyle sonuçlanmıştır. Aynı dönemde Ruslarca işgal edilen Osmanlı topraklanndan da binlerce Er­ meni göç ettirilmiştir. Kayıtlara göre yalnızca XIX. yüzyılın ilk yansında 300.000'e yakın Enneni nüfusu getirilmiştir. Bunlar genellikle bugünkü !re­ van, Dağlık Karabağ, Nahcivan, Zengezur ve Ordubad bölgelerine yerleşti­ rilmişlerdir. Oysa Çarlık Rusya'nın bu göç politikası uygulamaya konulduğu ilk yıllarda, bölged� Türkler ezici bir çoğunluğa sahiptiler. Örneğin, döne­ min Rus ordusu komutanı Yennalov tarafından hazırlanan ( 1 805-1 822) bir istatistiğe göre, Karabağ nüfusunun %78,3 'ü Türklerden, %2 1 ,9'u Ermeni­ lerden oluşuyordu. Tüm gayretlere rağmen bu sayısal üstünlük

XX. yüzyılın

ilk çeyreğine kaıfar devam etmiştir. Nitekim, 1 886 yılında yapılan bir istatis­ tiğe göre, bugün Azerbaycan'ın anakarasıyla Nahcivan arasında kalan Zen­ gezur bölgesindeki 326 köyden 8 1 'i Ermenilere ait olmuştur. lrevan'da da ahalinin %66'sını Türkler, yalnızca %34'ünü Enneniler oluşturmuştur. Son­

raki gelişmeler ve özellikle I. Dünya Savaşı, bölgenin nüfus dengesini altüst etmiştir. 1 9 1 6 yılına gelindiğinde Enneni nüfus ikiye katlanmış ve %46'ya yükselmiştir. Buna rağmen Azerbaycan Türkleri çoğunluğu oluşturmuşlar­

dır. Karabağ'da da durum farklı olmanuşnr. 22 Ağustos 1 9 1 9 yılında ait bir arşiv belgesinde, bölgedeki Enneni azınlığın haklannın teminat altına alın­ masından söz edilmesi de bunu göstennelcteydi. Bu tablo, Sovyetler Birliği döneminde tamamen değişecek, Karabağ olaylanmn sıcak çatışmaya dönüş­

tüğü yıllarda ise, xıx. yüzyıl başlanndaki durumun tam tersi bir görünüm


Mahir GARIBOV

3S6

oluşacaktı.

XX. yüzyıl boyunca uygulanan bu nüfus hareketleri tezimizde sık

sık değerlendirilmiştir. Tezde Çarlık Rusya ve daha sonra Sovyet Rusya tarafından tarihi Azerbaycan topraklarına Ermenilerin planlı olarak yerleştirilmesi, Azerbay­ can 'ın Sovyetleşmesinden sonra uygulanan anti Türk propaganda, Azerbay­ can Türkleri'nin Ermenistan'dan mecburi göçürülmesi, Sovyet döneminde Azerbaycan topraklannın Ermenistan 'a birleştirilmesi, Sovyet yönetiminin Ermeni yanlı politika sonucu Dağlık Karabağ'a özerklik statüsünün verilme­ si koşullan açıklanmıştır. 1. Dünya Savaşı sonucu dünyanın değişen siyasi manzarasında yeni devletler oluşmuş ve dünyanın siyasi haritası yeniden düzenlenmiştir. Azerbaycan ve Ermenistan 'ın yerleştiği Kafkasya bölgesi, coğrafi mevki ve ekonomik potensiyeli ile büyük devletlerin hep ilgisini çekmiştir. 26 Mayıs 1 9 1 8 tarihinde Maverıiy-ı Kafkas Cumhuriyeti 'nin fes edilmesinden

sonra

(Azerbaycan,

Ermenistan

Güney

Kafkasya

bölgesi

ve Gürcistan) arazisi

üç

bağımsız

devletin

olarak bölünmüş,

26

Mayıs'ta Gürcistan, 28 Mayıs tarihinde ise Azerbaycan ve Ermenistan bağımsızlık ilan etmişlerdir. Bu tarihten itibaren Güney Kafkasya'da milli devletçiliğin

oluşumu

istikametinde

önemli

adımlar

atılmıştır.

Azerbaycan' da yaşayan bütün insanlann milliyet ve inanç bakımından eşit haklara sahip olduğu bildirilmiştir. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin devlet yapısı cumhuriyet şekliydi ki bu,

XX. yüzyıl başlannda Türk-İslam

dünyasında Demokratik Cumhuriyet yapısına sahip olan ilk devlet idi. Hakimiyetin

halka

dayanması

"İstiklal

Beyamnamesi"nde

açıkça

belirtilmiştir. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti bağımsızlığın ilanından sonra Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde (Belçika, İsviçre, Hollanda, Polonya) ve Türkiye'de konsolosluklan açılmış ve bu ülkelerin de Azerbaycan'da büyükelçilik ve konsolosluk.lan oluşturulmuştur. 1 9 1 9 yılı sonu ve 1 920 yılı ilk aylannda ülkede istikrar sağlanmıştır. Lakin bu refah uzun sünnemiş ve kuzeyde Kızıl Rus Ordusu Azerbaycan'ın kuzey sınırlannda göründükten sonra ülke istikran bozulmaya başlamıştır. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kısa sürede mevcut olsa da, Azerbaycan tarihinde zafer yıllan olarak önemli izler bırakmıştır.


XX. YÜZVILDA

ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

357

27 Nisan 1 920 tarihinde Xl Rus Ordusu'nun kuzey sınırlanndan Aze­ rbaycan'a girmesiyle Komünist Parti üyeleri Azerbaycan Halle Cumhu­ riyeti'ne hllimiyetin Bolşeviklere verilmesiyle ilgili bildiri sunmuşlardır. Azerbaycan Parlamentosu 6 maddeden oluşan şartname ile hikimiyetin bolşeviklere verilmesini kabul etmiş ve 27 Nisan 1920'de Azerbaycan'da Sovet Hükİimeti kurulmuştur. 1 92 1

yılı ortalanndan itibaren Kafkasya

bölgesinin tamamı Sovyet Rusya'nın h8kimiyeti altına geçmiştir. SSCB 'nin oluşumundan sonra Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki sosyal, siyasi, ekonomik ve killtürel ilişkiler yüksek düzeyde inkişaf etmiştir. Genellikle, Sovyetler Birliği terkibinde olan Sovyet Cumhuriyetleri arasındaki sosyal, siyasi, ekonomik ve killtürel ilişkiler merkez yönetimine tabi tutulduğu için kontrollü şekilde sağlanmaktaydı. Bu nedenle Sovyet Cumhuriyetleri'nin yönetim ideolojisi ve killtürel ilişkileri milli münasebetler zemininde değil, sosyal karakterde değerlendirilmekle Sovyet hallcı prensiplerine uygun şekilde yürütülüyordu. Tezde aynca Rusya'nın Kafkasya politikası içinde Azerbaycan ve Ermenistan'ın konumu incelenmiştir. Sovyet döneminde milliyetçi Ermeni örgütleri ve Bolşevik kılığına girmiş Ermeniler, Azerbaycanlılara karşı kendi emellerini devam ettirmiş ve Ruslann yardımıyla Azerbaycan topraklanma bir kısmını Sovyet Ermenistanı'na katabilmişlerdir. Sovyet yönetimince Azerbaycan 'ın Dillican, Gökçe Gölü bölgesi, Zengezur mıntıkası Dereleyez mahalı ve Mehri ilçesi Ermenilere verilmiş, aynca bazı yerler de komşu ül­ kelerin sınılan içinde bırakılmış ve bölece toprak kaybı yaklaşık yirmi sekiz bin kilometre kareyi bulmuşur. Bu arada Ermeniler Ruslann desteğiyle, Azerbaycan'ın sınırlan içinde bulunan Nahcivan'a Muhtar Cumhuriyet, Dağ­ lık Karabağ'a ise Muhtar Vilayet statüsü verilmesine nail olmuşlardır. Bu suretle Ermeniler, Dağlık Karabağ'da zoraki oluşturulan, muhtar vilayet sta­ tüsünün arkasına sığınarak, bu bölgenin Ermeni toprağı olduğunu ve dolayı­ sıyla Ermenistan'a bağlarırnası gerektiğini söyleyecek kadar ileri gitmişlerdir. 1937 yılında Azerbaycan'da KGB (Devlet İstihbarat Kurumu) ve NKVD (İçişleri Halle Komiserliği)' de çalışan Ermeniler hiçbir esası olmayan gerekçelerle A:z.erbaycan'ın tanınmış aydınlannı ülkeden sürgün etmişlerdir. Bu, 1905-1907 ve 1 9 1 8 Mart-Ağustos aylannda Ermenilerin A:z.erbaycan"da gerçekleştirdiği

soykınm siyasetinin siyasi yollarla devam ettirilmesi

olmuştur. Nitekim, 1 937 Represiyonu sonuçlanna göre Azerbaycan'da 200


Mahir GAR1BOV

358

binden fazla insan hapsedilmiş, Olkeden silrOlmOş ve katledilmiştir. Azerbaycan Sovyet Htlkilmeti yetkilileri ise Azerbaycan' ın sahip olduğu doğal kaynaklardan tüm Kafkasya ülkelerinin faydalanması için büyük çaba sarfetmişlerdir. SSCB döneminde ekonomik ve kültürel ilişkiler, SSCB'nin ekonomi siyasetinin ana hatlan, SSCB ekonomi politikasının Azerbaycan, Ermenistan ve Kafkasya'nın

diğer Cumhuriyet

ve

topluluklanndaki

uygulanışı,

SSCB'nin kolonizasyon politikası, SSCB'nin sosyal ve kültürel alandaki etkileşimi, Dağlık Karabağ'ın Ruslar ve Ermenilerce işgali, sosyal ve eko­ nomik problemler konulan tezimizde açıkça ortaya çıkanlmıştır. Burada SSCB'nin ekonomik ve kültürel politikasının bölgelerde uygulanma metotla­ n

ve SSCB terkibindeki cumhuriyet ve toplulukların sosyal ve kültürel alan­

daki etkileşimi, SSCB döneminde Azerbaycan - Ermenistan ilişkilerinin ekonomik ve kültürel boyutlan araştırılmıştır. Sovyet rejiminin kurduğu ekonomik sistem çalışan insanlara eşit fay­ dalanma şansı tanımadığı için üretim kalitesi düşOk ve rekabetsiz bir ortam­ da seyretmiştir. Moskova 'nın cumhuriyetlerden elde ettiği maddi gelirler komünizm propagandasına, nükleer silahlanmaya ve pahalı uzay çalışmala­ rına harcanmış, bu büyük harcamalar ise Sovyet ekonomisini tam bir çıkma­ za sOrüklemiştir. Sovyetler Birliği döneminde merkeziyetçi demokratik yö­ netim prensibi esas gösterilse de gerçekte totaliter inzibati sistem oluşturul­ muştur. SSCB'nin dağılmasına giden süreçte Ermenilerin Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesine yönelik iddiaları yeniden ortaya çıkmış, 1980'lerin sonlarına doğru başlayan küçük çaplı çatışmalar 1 990'lann başlannda tam anlamıyla savaşa dönüşmüştür.

Önceden hazırlanmış

işgalcilik planlan ile Ermeniler Azerbaycan'ın 14 ilini işgal etmiş ve bu işgal sırasında binlerce sivil Azerbaycanlı Ermeni ve Rus ordu birlikleri tarafından acımasızca katledilmiştir. Sovyet döneminde Azerbaycan'a karşı uygulanan asimilasyon ve baskı Azerbaycan'da milli ideolojinin ortadan kalkmasına neden olmuştur. Sovyetler

Birliği'nin

dağılmasından

sonra

bağımsızlığını

kazanan

Azerbaycan milli değerlerine sahip çıkmış, fakat bazı alanlarda yanlış tutum sergilenmiştir. Bunlardan,


XX. YÜZVILDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN' DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

359

Birincisi; Azerbaycan demokratik milli devletçilik ilkesini 191 8'de ilan edilmiş Azerbaycan Halk Cumburiyeti'ne dayansa da, Azerbaycan arazisinin sınırlannı 1991 'de Sovyetler Birliği 'nin parçalanmasından sonraki dönemdeki sınırlarla yetinmiştir. Halbuki, Sovyet döneminde Azerbaycan topraklarının 29.000 km2

parçası

Sovyet Ermenistanı 'na verilmiştir.

Azerbaycan'm Ermenistan'dan bu topraklann iadesini talep etme ve meseleni Birleşmiş Milletler'e götürme hakkı olmuştur. Fakat bu konu Azerbaycan'da gasbedilmiş

hiçbir

zaman

Azerbaycan

gündeme

topraklannın

getirilmemiştir. iadesi

veya

en

Halbuki

bu,

azından

son

gasbedilenlerin geri alınması için bir pazarlık konusu olacaktır.

ikincisi; Azerbaycan'ın arazi bütilnlüğilne �ı

yönelmiş Ermeni

işgali dünya kamuoyuna "Azerbaycan-Ermenistan-Dağlık Karabağ Sorunu" şeklinde ifade edilmektedir.

Bu sorunun

asıl

mahiyeti

Ermenistan 'ın

Azerbaycan'a karşı tecavüzüdür. Azerbaycan Ali Meclisi (Parlamentosu)'nin 26 Kasım 1991 tarihli karan ile Azerbaycan'da Dağlık Karabağ'ın özerklik statüsü kaldınlmıştır. Günümüzde Dağlık Karabağ' ın hiçbir hukuki statüsü olmadığı gibi Azerbaycan ve Ermenistan Devletleri ile bir sırada tutulması sorunun dünya kamuoyuna iletilmesi şekliyle doğru değildir. Bu sorunun dünya kamuoyuna "Ermenistan-Azerbaycan Münakaşası" şeklinde iletilmesi daha doğrudur.

ÜçOncllsll;

Ermenistan'ın

Azerbaycan'a

karşı

saldınlannı

Azerbaycan tarafı "Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesi ve etrafında yerleşen

yedi

ilin

Ermenistan

tarafından

işgal

edilmesi"

şeklinde

belirtmektedir. Sorunun bu şekilde ifadesi Dağlık Karabağ terkibinde olan yedi ilin Ermenistan tarafından işgalinin unutulması anlamına geliyor. Halbuki, yukarıda gösterdiğimiz gibi Azerbaycan'da Dağlık Karabağ'ın özerklik statilsü 26 Kasım 1991 'de kaldırılmıştır. Böyle bir durumda Dağlık Karabağ'm terkibinde mevcut olan yedi ilin de diğer işgal edilmiş arazilere ilave edilerek "Azerbaycan'ın Ermenistan tarafından işgal edilmiş on dört ilinin iadesi" şeklindeki ifade ve istek kanaatimizce daha etkili olacaktır. Ermenilerin Dağlık Karabağ'da talep ettikleri kendi mukadderatı'lı tayin etme hukuku (self-determinasyon) ise uluslararası hukluk açısından doğru bir tutum gibi görülmemektedir.

Bunun nedeni Azerbaycan'ın

komşuluğunda 1 99 1 yılından bağımsız Ermenistan Devleti'nin oluşumu ve


Mahir GARİBOV

360

artık

kendi

mukadderatını

tayin

etmiş

bulunmasıdır.

Azerbaycan

topraklarında Ermenilere verilebilecek haklar belki Azerbaycan'ın arazi bütünlüğünü bozmamak şartıyla özerklik statüsü seviyesinde olabilir. Bunun gerçekleştirilmesi için ise Nahcivan Özerk Cumhuriyeti'nin Anayasası temel faktör olarak alınabilir. Burada tabii ki, büyük devletlerin, ABD, Rusya, Fransa, Türkiye ve İran'ın rolü önemlidir. Bu sorunun çözümü için konu uluslararası platfonnlara taşınmıştır. Barış yoluyla çözüm yollan denenmek­ tedir. Ermeniler ütopyalarından vazgeçmedikçe bu savaş bitmeyecektir. Me­ sele bu bağlamda ele alınmalı, Ermenistan terörist devlet ilan edilmelidir. Ermenistan,

K.afkasya'da Rusya'nın jeo-siyasi

operasyon

sahası

olarak gözllkmekte ve Rusya'nın bölgede "uygulayıcısı" görevini üstlenmiş bulunmaktadır. Bölgede stratej ik konuma sahip devletlerden Türkiye'nin, aynı zamanda XXI . yüzyılda dünyada barış ve istikrarı korumaya çalışan ABD'nin tutumu Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan sorunların çözümünde umutverici görilnmektedir. Yaşanan istikrarsız ortam, Karabağ'ı yurt bilen ve şimdi belirsizlikler içerisinde evsiz-yurtsuz ve işsiz bekleyen, daha ne kadar bekleyeceği bilinmeyen bölge halkını perişan ediyor. Çalışmamızdan çıkardığımız bir diğer sonuç ise Dağlık Karabağ meselesinde Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin savaş boyutuna taşınması nedeni Ermenilerin Dağlık Karabağ'ı Ermenistan'a katma taleplerinden kaynaklanmıştır. 1 9 1 8'de lrevan'ın Ermenilere siyasi merkez edinilmesi, 1 920'de Gökçe ve Zengezur'un Ermenistan'la birleştrilmesi, Karabağ'da

Ermenilerden

dolayı

Dağlık

Karabağ

Özerk

1 923'de

Vilayeti'nin

oluşturulması, Sovyet dönemi boyunca Ermenistan sınırındaki Azerbaycan köylerinin Emıenistan 'a ilhak edilmesi olaylanndan sonra Ermenilerin Dağlık

Karabağ'ı

kanaatimizce

bu

Ermenistan'la sürecin

Dağlık

birleştirme Karabağ'la

talebinde da

son

bulunması,

bulmayacağını

göstermektedir. Ermenistan - Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorunu nedeniyle Azer­ baycan topraklarının %20'sinin Ermeniler tarafından işgal edilmesi, bir mil­ yondan fazla Azerbaycan vatandaşının "mecburi göçkün" dııfumuna düş­ müş, Ermeni işgali altında kalan topraklarda ise Azerbaycana ait 500

kadar

tarih-mimarlık, 1 OO'den fazla arkeolojik abide, on binlerce eseri olan 22 mü­ ze, dört resim galerisi, 4.6 milyon kitap ve el yazması saklanan 927 ·kütüpha-


XX. YÜZVJLDA ERMENİSTAN -

AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

361

ne, 808 kulüp, 1 O kültür ve dinlenme parkı, 85 müzik ve güzel sanatlar oku­ lu, 4 devlet tiyatrosu, 20 kültür sarayı tamamen yok edilmiştir. Aynca, Dağlık Karabağ meselesi öncesi ve sonrasında, Amerika ve Avrupa Birliği ülkeleri parlamentolarında sözde "Ermeni Soykınmı" yasa tasanlannın gündeme getirilmesi, Ermeni sorununda Azerbaycan ve Türkiye'nin ortak hareket etmesi gerektiğini bir daha kanıtlamaktadır. Nitekim, Ermenistan'ın Türkiye topraklarının bir kısmına karşı da iddialan bulunmakta. Hatta bu Ermenistan Anayasası'nda da yer almıştır. Azerbaycan - Ermenistan ilişkilerininde savaş nedeni olan Dağlık Ka­ rabağ sorununun çözilmil için aşağıdaki prensipler uygun görülebilir. 1. Öncelikle, Dağlık Karabağ sorunu uluslararası kurumlann ve AGİT Minsk Grubu üye devletlerin iştiraki ile halledilmelidir. Birleşmiş Milletler Dağlık Karabağ sorununa gözlemci kalmamalı, sorunun çözümil için yapılan görüşmeleri milteakipe alarak 1993 yılında Ermenilerin işgal ettiği Azerbaycan topraklannın hemen boşaltılması ile ilgili 822, 853, 874 ve 884 no-lu kararnamelerini uygylamaya koymalı ve Ermenistan'a gereken

yaptınmlan uygulamalıdır. 2.

Azerbaycan'ın arazi bütünlüğünü tanıyan uluslararası kurumla-

nn ve devletlerin tutumları önemli ölçüde dikkate alınmalıdır. 3.

Savaşın Azerbaycan ve Dağlık Karabağ arasında değil, Ermenis-

tan 'la yapıldığı açıkça belirtilmelidir. 4.

Barışı sağlayacak güçler mümkün mertebe önemli uluslararası

kurum ve devletlerin ordularından teşkil edilmelidir. AGIT Minsk Grubu ülkelerin askeri güçlerinin yerleştirilmesi uygun olabilir. 5.

Ermenilerce işgal edilmiş Azerbaycan topraklan (eski Dağlık

Karabağ Vilayeti) tahliye edilmeli, bölgeden sürgün edilen Azerbaycaulılar kendi topraklarına iade edilmelidir. 6.

Dağlık Karabağ'a, Azerbaycan'a bağlı özerk cumhuriyet sıaıüsü

verilmelidir. 7. Dağlık Karabağ'ın sınırlan, "eski Dağlık Karabağ Özerk Vilaye­ ti"nin sınırlarıyla uygun olmalıdır.


Mahir GARİBOV

362

8.

Bu bölgede Dağlık Karabağ Anayasası yürürlüğe konulmalıdır.

9.

Dağlık Karabağ'ın yönetiminde Dağlık Karabağ'ın Anayasa­

sı'na uygun hareket edilmeli ve Dağlık Karabağ'ın Azerbaycanlı ve Enneni vatandaşlarının görüşleri dikkate alınmalıdır.

10.

Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ anayasasına ve kanunlarına zıt

olmayan bölümleri Dağlık Karabağ'da da geçerli olmalıdır. Kanaatimizce

artık

Dağlık

Karabağ

sorununu

göz

önünde

bulundurarak tarihten ders almalıyız. Yoksa hep aynı hataları yaparız. Diğer taraftan Ennenistan işgal ettiği Azerbaycan topraklarını barış yoluyla iade etmediği

takdirde

Azerbaycan 'ın

savaş

senaryolarını

yeniden

gözden

geçirmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle Dağlık Karabağ sorununun barış yoluyla çözümlenmesi için sorumluluk Ennenistan'ın üzerine düşmektedir. Sonuç olarak şunu da belirtmek gerekir

ki, Azerbaycan ve Ennenistan

iki komşu devlettir. Komşu devletlerin dostluk ve ılımlı politika içinde yaşamaları gerekir. Sadece barış her iki ülkenin sosyal ve ekonomik yönden gelişmesine

ve

dünya

devletleri

belirlemelerine olanak sağlayacaktır.

sırasında

kendine

olumlu

mevki


ÖZET Sovyetler Birliği'nin parçalanması sürecinde Batı ve Rusya'dan almış olduğu destekle Ennenistan, Azerbaycanlılara karşı büyük katliamlar ger­ çekleştirerek bir taraftan Dağlık Karabağ'ın tamamını, diğer taraftan Dağlık Karabağ'ın etrafında olan bölgeleri ve Azerbaycan topraklarının yaklaşık %20'sini işgal etmiş, bölgeyi Ennenistan'a bağlayan bir koridor oluşturmuş­ tur.

Bu süreçte, yinni bin Azerbaycanlı hayatını kaybederken yaklaşık otuz bin kişi yaralanmış, elli bin kişi sakat kalmış ve altmış altısı çocuk ol­ mak üzere beş bin yüz bir Azerbaycanlı kayıp veya esir düşmüştür. Ermenilerin işgal ettiği Azerbaycan 'ın Dağlık Karabağ ve etraf bölge­ lerinin kayıtsız şartsız iade edilmesi ile ilgili Birleşmiş Milletler Tehlikesiz­ lik Konseyi'nin 30 Nisan 1993'te 822, 24 Temmuz 1993'te 853, 1 5 Ekim 1 993'te 874 ve 1 1 Kasım 1993 tarihinde kabul ettiği 884 No'lu kararname­ leri bugüne kadar yerine getirilmemiştir. Biz bu çalışmada l. Dünya Savaşı'ndan günümüze Azerbaycan­ Eımenistan ilişkilerinin tarihi gelişimini ve Dağlık Karabağ sorununun mey­ dana çıkma sebeplerini inceledik, bu sorunun çözOmü için her iki tarafın ya­ rarına olacak öneriler sunmayı amaçladık.


ABSTRACT During the collapsing period of ıhe Soviet Union, Amıenia while coınmitting a genocide against Azerbaijanians by receiving a support from the West and Russia, it also occupied whole territory ofNagomo-Karabagh, attacked to the territories surrounding Nagomo-Karabagh, occupied app­ roximately 20"/o of Azerbaijan lands and established a corridor connecting Annenia. Through mentioned period while twenty thousand of Azerbaijanians lost their lives, approxirnately thirty thousand became injured, fifty thousand became disahled and five thousand hundred Azerbaijani were lost or captu­ red from which sixty six were children. To set free and retum occupied Nagomo-Karabagh and its surroun­ dings which Armenia occupied, Security Council of the United Nations ac­ cepted resolutions 822'th in 30 April 1 993, 853'th in 24 July 1 993, 874'th in 15 October 1 993 and 884 'th in 1 1 November 1 993 not to be carried out up to now. In this tlıesis we have analyzed historical development of Azerbaijani and Armenian relations and the reasons of the Nagomo-Karabagh conflict from tlıe World War I to the present and aimed to give suggestions for tlıe benefit of botlı Azerbaijan and Armenia.


KAYNAKLAR

1- ARŞİVLER:

1.1.

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Arşivi- BCA

1.2.

Azerbaycan Devlet Arşivi - ADA

ADA, F: 970, L: 1, İŞ: 30, V: 1 . ADA, F : 25, L: 2, iŞ: 208. ADA, F: 524, L: 1, iŞ: 57, V: 3. ADA, F: 894, L: 2, İŞ: 88, V:l -3. ADA, F: 894, L:l0,İŞ:3 1 , V:23-26. ADA, F: 897, L: 1, İŞ: 1 1 , V : 1 80. ADA, F: 970, L: 1, iŞ: 1, V:47-47a. ADA, F: 970, L: 1, İŞ: 3, V : l 2. ADA; F: 1061, L: 1, İŞ: 85-87, 100. ADA, F: 1061, L: l , iŞ: 95, V: 13. ADA, F: 1 061, L: 1, İŞ: 96, V: 1-2. ADA, F: 1 06 1 , L: 1, İŞ: 96, V: 6. ADA, F. 1 06 1 , L: 1, İŞ: 95-98. ADA, F: 1061, L: 1, İŞ: 96, V: 8. ADA, F: 1 061, L: 1, İŞ: 96, V: 35-36.


Mahir GARİBOV

366

ADA, F: 1 06 1 , L:

l,

iŞ: 1 05, V: 1 .

ADA, F : 1 06 1 , L : l , İŞ: 1 08, V : 8- 1 0.

1 .3. Azerbaycan Siyasi Partiler ve İçtimai Harekit Devlet Arşivi -

ASPİHDA ASPİHDA, F: 1 1 , L: l, İŞ: l48, V:34. ASPİHDA, F: 276, L: 2, İŞ: 20, V: 1 8-19. ASPİHDA, F: 276, L: 2, İŞ: 20, V: 44 . ASPİHDA, F: 276, L: 2, İŞ: 22, V: 75-77. ASPİHSA, F: 276, L: 7, İŞ: 254, V: I . ASPİHDA, F : 276, L : 7, iŞ: 2 1 2, V : 1 . ASPİHDA, F : 276, L : 8, İŞ: 33, V: 2. ASPİHDA, F: 276, L: 8, İŞ: 33, V: 5. ASPİHDA, F: 276, L: 9, İŞ: 3,

V: 25.

ASPİHDA, F: 276, L: 7, İŞ: 2 1 2, V: 1 . ASPİHDA, F : 277, L: 2, İŞ: l 6, V. 1 8. ASPİHDA, F: 277, L: 2, İŞ: 9, V:9-22a. ASPİHDA, F: 277, L: 2, İŞ: 1 6, V: 9-14. ASPİHDA, F: 277, L: 2, İŞ: 1 6, V: l -3. ASPİHDA, F: 277, L: 2, İŞ: 1 6, V: l 5- 1 7. ASPİHDA, F: 609, L: 1, İŞ: 42, V: 16. 1.4. Nahcivao Devlet Arşivi- NDA

2- BAŞVURU ESERLERİ ALEKBERLİ, Aziz, Türk- Oğuz Yurdu "Ermenistan", Baki! 1 989. ALİYEV, Ali, Azaph Yollarla, Baki!, 1 989.


XX. YÜZYlLDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAGLIK KARABAG SORUNU

367

ALİYEV, İlgar, Dağlık Karabağ, Tarihi Olaylar ve Gerçekler, Ba­ kO 1 989.

ANADOL, Cemal, Tarihin Işığında Ermeni Dosyası, Turan Kitape­ vi, İstanbul 1 982. APAK, Rahmi, Yetmişlik Bir Subayın Hatıraları, TTK Yayınlan, Ankara 1 998.

ARAKELOV, Robert, Nagornıy Karabakh, Baku 1 98 1 . ARSLANOGLU, Cem Ender, Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslar'da ve Anadolu'da Ermeni Mezalimi, C 1, ( 1 906- 1 9 1 8), Ankara 1995, C il, ( 1 9 1 9) Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınlan, Ankara 1 995.

Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslarda ve Anadolu'da Ermeni Meza­ limi, 1. 1906-1918, Ankara T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdür­ lüğü Arşivi Daire Başkanlığı, Yayın no: 23, Ankara 1995.

ASLAN, Yasin, "Ermenistan Darboğazı", Avrasya Dosyası, Ermenis­ tan Özel, Sonbahar, Ankara, 1 996.

ASLAN, Yasin, Can Azerbaycan (Karabağ'da Talan Var), Ankara 1 990. ASLAN, Yasin, Ermenistan Tarihi Yol Ayrımında, Türk Demokra­ si Vakfı Yayınlan, Ankara 1 996. ATAÔV, Türkkaya, Ermeni Sorunu; Bibliyografya, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınlan, Ankara 1 98 1 .

Azerbaycan Tarihi Üzerine Kaynaklar, Bakü 1989. Azerbaycan Tarihi, Belgeler ve Neşrler Üzere, Bakü 1990. BANOGLU, Niyazi Ahmet, Ermenlnln Ermenlye Zulmü, Ankara 1 976. BAŞAR, Aslan Ahmet, "Dağlık Karabağ: Saptın lan Hakikatler ve Kö­ rüklenen bıtiraslar", Tilrk DOnyası Araştırmaları Dergisi, Ankara Nisan 1 993, s 83.

BAŞAR, Zeki, Ermenller'den Gördilklerimlz, Ankara 1 974.


Mahir GARİBOV

368

BAYKARA, HOseyin, Azerbaycan İstiklal Mücadelesi Tarihi, Bakü 1 992. BİNARK, ismet, Asılsız Ermeni İddialan ve Ermenilerin Türklere Yaptıkları Mezallm, Ankara, 200 1 . BLANK, Stephan, "Kafkasya GOvenliğinde Yeni Eğilimler", Avrasya

Etütleri, Ankara 1 999, S 13. BORYAN, Boris Aleksandroviç, Armeniya: Mejdunarodnaya Dip­

lomatiya SSSR, Moskova 1 929. BRZEZİNSK1, Zbigniew, Büyük Çöküş, İş Bankası Yayınlan, 5. Baskı, Ankara, 2000. BRZEZİNSK1, Zbigniew, Büyük Satranç Tahtası, Çev: DİKBAŞ Ertuğrul, KOCABIYIK, Ergun, İstanbul, 1 998. BUDAK, Mustafa, "Azerbaycan - Ennenistan İlişkilerinde Dağlık Karabağ Meselesi ve Türkiye'nin Politikası", Kafkas Araştırmaları, S 2, 1996. CAN, Sönmez, "Jeopolitik Açıdan Kafkasya", Avrasya Dosyası, An­ kara 200 1 . CEBESOY, Ali Fuat, Moskova Hatıraları, Ankara , 1 994. ÇASIN, Hakkı, "Ennenistan Silahlı Kuvvetleri'', Avrasya Dosyası, Ennenistan Özel, Sonbahar, Ankara, 1 996. ÇAY, Abdulhalük, "Ennenilerin BakU'de Yaptığı 3 1 Mart 1 9 1 8 Katli­ amı", Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempoz­

yumu, Erzurum 1 984. DALoGLU, Salihattin Turgay, 1915-1918 Ermeni Zulmü, Dilara Yayınlan, İstanbul 1 983. DELiORMAN, Altan, Türklere Karşı Ermeni Komiteciliğl, İstan· bul, 1 973. DEMİROGLU, Faiz� Van'da Ermeni Mezillmi (1895-1920), Türk KllltUrünU Araştınna Enstitüsü, Ankara 1985.


XX.

YÜZVILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

369

DURDULAR, Ercan, Dağlık Karabağ Anlaşmazlığı; Olaylann Anali­ zi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara 1995. ERCAN, Yavuz, "Ermeni Terörüne Karşı Yapılan ve Yapılması Ge­ reken Yayın Faaliyeti", Uluslararası Terörizm ve Gençlik Sempozyumu

Bildirileri, Sivas 1986 (24-26 Nisan). GAİBOV, Behram, Daşnaki - İz Materlalov Poliçii, (Taşnaklar İçişleri Bakanlığı Belgelerinde), Bakü 1 990. GAİBOV, İsmet, ŞERİFOV, Abid, Armyanskiy Terrorizm (Ermeni

Terörizmi), Bakü 1 992. GAZİGİRAY, Alper A., Osmanlıdan Günümüze Kadar Vesikalar­ da Ermeni Terörünün Kaynakları, İstanbul 1 982. GLİNKA, Stephan, Opisaniye Armyanskih i Adderbidanskih Pere­ seleniy v V. veke v predelah Rossü, (V. Yüzyılda Rusya Yönetimindeki Ermeni ve Azerbaycanlı Meskunlarının Kayıtları), Bakü 1 990. GULİZADE, Vefa, Geleceğin Ufukları, Bakü 1 999. GÜL, Nazmi, EKİCİ, Gökçen, "Azerbaycan ve Türkiye ile Bitmeyen Kan Davası Ekseninde Ennenistan'ın Dış Politikası", Avrasya Dosyası, Azerbaycan Özel, C 7, S 1 , Ankara, 200 1 . GÜRÜN, Kamuran, Ermeni Dosyası, Ankara 1 983. HACIYEV, Hacı, İstiklalin Azaplı Yolu, Bakü, 1 99 1 . HALİL, Mithat, Türkiye'nin Siyasi Tarihinde Ermeniler, Ermeni Olayları, Ankara 1 982. HASANOV, Cemil, 1918 İlkbaharı: Azerbaycan'da Ermeni Terö­ rizmi ve Türk Müslüman Soykırımı, Ankara 1 998. HASANOV, Cemil, Azerbaycan Uluslararası İlişkiler Sisteminde, Bakü 1 993. HASANOV, Cemil, Beyaz Lekelerin Siyah Gölgesi, Bakü 1\192. HÜSEYİNZADE, Latif, Tarihimiz ibret Derslerim.izdir. Bakü, 1 992.


Mahir GAR1BOV

370

iLTER, Erdal, "Enneniliğin Siyasi Mesele Hıiline Dönüştilrülmesinde Kilisenin Rolü", Avrasya Dosyası, Ennenistan Özel, Sonbahar, Ankara, 1 996. İLTER, Erdal, Ermeni Propagandasının Kaynaklan, Ankara 1 994. ILTER, Erdal, Türk - Ermeni İlişkileri Bibliyografyası, Ankara 1 997.

KARABEKİR, Kazım, istiklal Harbimiz, 1-11. Cilt, İstanbul, 1 995. KARTAL, Asker, "Azerbaycan - Ennenistan Savaşı", Avrasya Dos­

yası. Ennenistan Özel, Sonbahar, Ankara, 1 996. KASlMOV, Musa, Azerbaycan Beynelbalk İlişkiler Çerçevesinde, BakU, 1 994.

KATLİAM: Karabağ'da Siyasi Gelişmeler, Tarihi Araştınnalar ve Dökümantasyon Merkezleri Kurma ve Geliştirme Vakfı, İstanbul Araştırma Merkezi, İstanbul, 1 993.

Khodjah, Kronika Genoslta (Hocalı, Soykırımın Kronolojisi), Ba­ kü 1 983. KlRZIOGLU, Fahrettin, Kars ili ve Çevresinde Ermeni Mezalimi

(1918-1920), Ankara 1999. KOCAOGLU, Mehmet, "Millet-i Sadıka'dan Ermeni Mezalimine Ni­ çin Gelindi?", Avrasya Dosyası, Ermenistan Özel, Sonbahar, Ankara 1 996. KODAMAN, Bayram,"Ermeni Meselesinin Doğuş Sebepleri", TOrk

KUltOrO Dergisi, S 2 1 9, Ankara 1 98 1 . KULİYEV, Hüseyin, "Rusya'nın Azerbaycan Stratejisi'', Avrasya

Dosyası, S 4, Ankara., 1 996. KUNDUH, Yaşar, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliğinin Dağıl­ masından Sonra Transkafkasya'dak.i Son Gelişmeler ve Bölgenin Etnik Ya­ pısı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara 1999. KURAT, Akdeş Nimet, Türkiye ve Rusya, Ankara 1 970.


XX.

YÜZYILDA ERMENISTAN - AZERBAYCAN, DAÔLIK KARABAÔ SORUNU

371

KURAT, Yoluğ Tekin, "Doğu Anadolu'da Emıeni Sorunu'', Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu, Erzu­ rum 1 984. KÜDULYAN, Karakis, Aodraoik'in Savaşları, Beyrut 1929. LAÇİNER, Sedat, "Ermeni Propagandasının Bir Aracı Olarak Sanat; Ermeni Sinemalan", Stratejik

Analiz Dergisi, Ankara, Ocak 2002.

Devlet ve İnkllab, Bakü, 1 969.

LENİN, Vladimir İliç,

LENİN, Vladimir İ liç,

Azerbaycan Hakkında, Azerbaycan Devlet

Neşriyyatı, Bakü, 1 970. MAKAS, Zeynel Abidin,

Azerbaycan'ın Tarihi ve Kültürel Coğ­

rafyası, Ankara 1990. MANSUROV, Arif,

Tarihin Beyaz Lekeleri ve Yenldenkurma, Ba­

kü 1 990. MEHMETZADE, Mirze Bala,

Milli Azerbaycan Harekih, Ankara

1 99 1 . MUSAYEV, İsmail, Azerbaycan'ın Nahcivıın ve Zengezur Billgele­ rlnde Siyasi Durum ve Dış Devletlerin Siyıısetl, Bakü 1 996. NESİPZADE, Nesip,

Azerbaycan Demokratik Respublikası, Bakü

1 99 1 . ORDUBADI, Mehmet Said,

Kanlı Seneler, Bakü 1 99 1 .

ÖZKAN, Zafer, Tarihsel Akış İçerisinde Terörden Politikaya Er­ meni Meselesi, İstanbul 2001 . PARSAMYAN, Voskan,

İstoriya Armyanskogo Naroda, (Ermeni

Halkının Tarihi), Erivan 1 977. PIŞEVERJ, Mir Cafer,

Seçilmiş Eserleri, Bakü 1984.

RESULZADE, Mehmet Emin,

Azerbaycan Halk Cumhuriyeti, Ba­

kf1, 1 99 1 . RUTfLAND, Peter, "Ennenistan'da Demokrasi ve Milliyetçilik",

Avrasya Dosyası, Emıenistan Özel, Sonbahar, Ankara, 1 996.


Mahir GARlBOV

372

RÜSTEMHANLI, Sabir, Ömür Kitabı, Bakü 1 987. SARAL, Ahmet Hülki, Ermeni Meselesi, Ankara 1 970. SARAY, Mehmet, "Türk - Rus Münasebetleri ve Enneni Meselesi'',

Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu, Erzurum 1984. SARIAHMETOGLU, Nesrin, Azeri - Enneni Münasebetleri ve Dağ­ lık Karabağ Olaylan, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniver­ sitesi, İstanbul 1999. SERTOGLU, Mithat, ''Tilrkiyc'de Enneni Meselesi", Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, İstanbul 1967 Kasım, S 2, 1 967 Aralık, S 3, 1 968 Ocak, S 4. SONYEL, Selahi, Yeni Belgelerin Işığı Altında Ermeni Tehcirleri, Ankara 1 987.

Spravoçnlk faktov 1 dokumentov. Azerbaydjanskoe Gosudarst­ vennoe izdatelsko-poligraliçeskoe obedinenie, Armyanskiy Genoçid, Mif i Realnost, Bakü 1992. SÜLEYMANOV, Manaf, İşittiklerim, Okuduklanm, Gördüklerim. Bakü 1989. SÜSLÜ, Azmi, Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı, Ankara 1 990. SÜSLÜ, Azmi, Ruslara Göre Ermenilerin Türklere Yaptıktan Mezalim, Ankara 1 987. ŞAHİN, Murat, "Transkafkasya Siyasi Coğrafyasında Etnik Dağılımın Etkileri", Avrasya Etlltleri, S 19, Ankara 200 1 . ŞAHİP, Recep, "Tarih Boyunca Türk Devletlerinin Ermeni Politikala­ rı", Tllrk Tarihinde Ermeniler Sempozyumu, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir 1983. ŞAUMYAN, Stephan, Seçilmiş Eserleri, Baki! 1 978. ŞIHALİYEV, Emin, Türkiye ve Azerbaycan Açısm�an Ermeni So­

runu, Ankara 2002.


XX.

YÜZVILDA ERMENİSTAN - AZERBAYCAN • DAGLIK KARABAG SORUNU

TAŞKIRAN, Cemalettin, "Azeri

-

Em1eni Çatışması",

373

Avrasya Dos­

yası, Ermenistan Özel, Sonbahar, Ankara 1 996. TAŞKIRAN, Cemalettin, Tarihi Akış İçinde Karabağ Meselesi ve Türkiye'nin Karabağ Politikası, Yayınlanmış Doktora Tezi, Gazi Üniversite­ si, Ankara 1994. TÜRK.ÖZÜ, Hakkı Kemal, Ermeni Terörü, İstanbul 1985. TÜRK.ÖZÜ, Halil Kemal,

Osmanb ve Sovyet Belgeleriyle Ermeni

Mezalimi, Ankara 1982. URAS, Esat,

Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, İstanbul 1 987

W ALKER, Caterina, Armenia: The Survival of Nation, (Ermenis­ tan: Halkın Yaşamı), New-York 1 980. YAKUBLU, Nesiman, YALÇIN, Ayhan,

Hocalı Katllamı, Bakü 1992.

Belgelerin Işığında Türk- Ermeni Meselesinin

lçyıız11, İstanbul 1 975. YAMAN, Abdullah,

Ermeni Meselesi ve Türkiye, İstanbul 1 973.

YAŞARBAŞ, Enver,

Ermeni Terörllnün Tarihçesi, İstanbul 1 984.

YAVUZ, Kemal, "Türk Ermenileri ve Ermeni Meselesi",

Ulusal

Strateji Dergisi, Nisan, İstanbul 200 1 . YILDIRIM, Dursun, ÖZÔNDER Cihat,

Karabağ Dosyası, 1 1 Baskı,

Ankara 1 99 1 . YURTSEVER, Cezmi,

Ermeni Terörü, Gelişimi ve Analizi, İstanbul

1 987.

3- SÜRELi YAYINLAR

AYDIN, Rolü,

Dündar, "Ermeni Meselesinin Onaya Çıkmasında Fransa'nın

Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu, 8-12 Ekim,

Erzurum, 1 984, s.285 - 29 1 .


Mahir GARlBOV

374

ERCAN, Yavuz, "Tarihi Belgelerin Işığında Ermeni İddialan'', Türk­ lerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu, 8- 1 2 Ekim, Erzurum 1 984, s.205 - 224. GUNTER, Michael M., "Ermeni Terörizminin Çağdaş Görünümü",

Osmanlı Arşivi Yıldız Tasnifi, Ankara 1 984, s. 1 0 1 - 1 40. GÜRÜN, Kamuran, "Ermeni Terörizminin Sebepleri ve Mücadele

Uluslararası Terörizm Sempozyumu. Ermeni Terörizmi Kay­ nakları Uyuşturucu Trafiği ile ilgisi Tarihin Saphrılması, Ankara Üni­

Yolları",

versitesi , 1 7 - 1 8 Nisan 1 984, s.243 - 250. HENZE, Paul.B, "Ermeni Şiddetinin Kökeni", Uluslararası Terö­ rizm Sempozyumu, Ermeni Terörizmi Kaynakları Uyuşturucu Trafiği ile ilgisi Tarihin Saptırılması, Ankara Üniversitesi, 1 7 - 1 8 Nisan 1 984, s. 1 73 - 1 93 . İTİL, Turan, "Türkiye'de Terörizm, Özellikle d e Ermeni Terörizmi",

Uluslararası Terörizm Sempozyumu. Ermeni Terörizmi Kaynakları Uyuşturucu Trafiği ile ilgisi Tarihin Saphrılması, Ankara Üniversitesi, 17 - 1 8 Nisan 1984, s.29 - 46. KURAN, ( i 877 - 1 89 1 )";

Encümeni, "Ermeni Meselesinin

Milletlerarası

Boyutu

Türklerin Ermeni Toplumu ile lllşkileri Sempozyumu,

8- 1 2 Ekim, Erzurum, 1 984, s. i 9 -27. KURAT, Yuluğ Tekin, "Doğu Anadolu'da Ermeni Sorunu ( 1 900 1 920)",

Türklerin Ermeni Toplumu ile ilişkileri Sempozyumu, 8- 1 2

Ekim, Erzurum 1 984, s.227 - 242. LOVRY, Heart W., "XIX ve lık Bağı",

XX. Yüzyıl Ermeni Terörizmi; Devamlı­

www.eraren.org.

SÜSLÜ, Azmi, "Atatürk ve Azınlıklar", Uluslararası İkinci Atatürk Sempozyumu, 9-1 1 Eylül Ankara 1 99 1 , s. 1 0 1 3 - 1 057. TARAN, Kemal, "Günümüzde Ülke Dışındaki Militan Şartlanmış Ermenilerin Türkiye Yönelik İddia ve isteklerinin Gerçekliği ve Geçerliliği Var mıdır?",

Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu, 8- 1 2

Ekim, Erzurum 1 984, s. 1 79 - 200.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.