Mustafa Çokay - 1917 Yılı Hatıra Parçaları

Page 1



Yaş Türkistan Neşriyatı 28

1917 YILI HATIRA PARÇALARI

MUSTAFA COKAV

Ankara

1988


!lliict

� Tlf. : 2211 i7 14


(17.1.1890 - 27.12.1941)


,-...

� ,,

ltol;'·}·.

t ·r

.J-r:;,.ujl>A

!i-:

r .,

·-

tJ1-J,..1.r

.. •

1

-

.

J ':3:-

.,:.ı,.,_,.ı ı

p

•J

• •

1

ı

.., ..- .. , ·,ı...J�ı

,

� ı.6' J;' �.J.' _,lt_, � � \l..:. � �·, �. ./� . r "' ... � ,:, .. :.ı ı:. .ı.;...: �

� "'->'�

... '.J�_,

.

f '"

�J",_ ..,

� o.ı'":'�.; �o.ı'..J�;.·� .. .Jl.-j::: . -_,J.> ı..: - :,.-:.ı •

""':':' ''.s./:)..r:t'V" . .Jl.;.J�� ._r.,��l...N . . . J". .. . .j.>jl.·I'!:·�·� . - .

� :r.. -:.J.�'r . J..ı ',; .i.i:J.Jı." � ,.� � . .,_;;; �' ..i..: �;., _#· :,F�. ' .ia:;. t � J�.··-� .'.'fj .,,J.J�_j. .,, �-· . ·��-' C.S.J ıı;icJ:r �· �J ı)� . � •.J �., .,... ;.�

U..... -

ı

..

r

..

Ilı ..

. •�

...

-" � •

� :)- , J ""�c, <

• .,.

.;.- ,..;.

��""'�'"'"�

Mustafa Çokay Bey'in elyaztsı

ve

imzGSI

-


Ön söz Sunmakta olduğum Mustafa Çokay Bey'in bu «1917 yılı Hatıra Porcolarnı 'başl�klı yazı dizisi, önce «Yaş Türkistan» Dergisin'in 1936 yılt 76. sayrsından başlayıp, 1937 yılındaki 90. sayısına kadar sürmüş­ tü. Sonradan, 1937 yılında bir kitapc•k halinde toplanıp (Arap harfle­ riyle) ıYaş Türkista·n Neşriyatıı sırasında basılmıştır. O, bu baskıyı «Müelltftenı başlığını taşıyan bir önsözle değerlendirerek, oldukça uzun makalelerin ·tceriğln•n önemini vurgulamak istemiştir. Batı Türkistan'ın, 1865 yılındaki istilôsından 52 (elli iki) yıl sonra, 1917'de iki· nci defa istilôya uğramasını ocrkloyan bu H a t ı r a ı a r. tarFhi derinHkte vesikalar değerindedir. Bunlar, üzerinden 70 (yetmiş) yıl gfbi uzun, zor yıllar silsilesini de geçirmiş bulunan büyük bir ülke­ n•n yaşadıl)ı faciaların, sadece bir p a r c a s ı dır. 1Bu ya.zımn kale­ me alınışına elti yıl, yazarın ölümünün üzerinden de kırkaltı yıl geçti ise de, halô sank• bugünün olayları imişcesine, canlı bir şekilde, göz­ lerimi�in önn ü e serilmekte ve tarihimin acı gerçeklerini acıvermekıYaş Türkistan», 1929-39 yılları arasında, Avrupa'nın Berlin-Paris Şehirlerinde, Arap ha·rıfleriyle çıkarılan aylık bir dergidir. İkinci Dünya harbine doğru, on yıl süreyle T ü r k i s ta n'ın i s t i k 1 a 1 i mü­ cadelesinin organı olarak yayımlanmıştır. Başmuharrirliğini yapan Musta·fa Çokay Bey, dergide gene Türkistanlı arkadaşlarıyle, yurdun­ da olup biten bütün içtimai, siyasi olayları takip ederek işlemiş, ha­ tırı sayılır tarihi bir eser bırakmıştır. Bu «Hotıralanıın dilini, Doğu Türkçesinden Batı Türkçesine dö­ nüştürerek, az btr ağız farkıyle, bu sefer Latin harfleriyle, «Yaş Tür­ kistan» serisi içinde 3. defa yayımlıyoruz. Hayli yüklü uzun, anlam dolu cümlelerini, söylemek istediğl düşüncelerini bozmamak amacıy­ la, kısaltmadan olduğu g-tbi vermeye gayret ettik. Bir ülke için cok kısa sayılan bu tarihi önemli devirde, neler yapılabildiğini ve nelerin. niçin gercekle�irilrned'lğini, cok samimi bir dille ifade etmektedir. So5


nucta, tekrar baskı rejimine ve müstemleke yaşamına terke.dildiğini, merhum Mustafa Çokay Bey,

kendine has kalem ustaııaıvıe gözler

önüne sermektedir. M. Çokay Bey 2. Dünya harbinin en ateşl i günlerinde (1941) yı­ l ında Paris'ten Berlin'e getirilir, Rusya 'nın harbe katılmasılye, Alman­ lar tarafından esir ed ilen, Türkistan esirleriyle görüştürülür. Alman· lor onun bu esir yurt.taşla rının,

Ruslara

karşı kend i cephelerinde

harp etmelerini teşvik etmesini isterler. M. Çokay Bey bu talebi red eder, böyle bir propa · g andada

bulunmaya cağını açıkca ·ifade eder.

Hattô, daha gene yaşta mektepten çeki lip alınanları, mekteplere yer·

leştlrilmesin1,

diğerlerinin de geri cephed e

çal ıştırılmasını

önerir,

-tabii ki, esirler, esir edenin e m rindedi r.-. M ustafa Çokay Bey yurttaşlarıyle görüştürü l me kten çok

mem­

nun olur .. . Ne yazık ki, bu ·hasret dolu görüşmelerd e, birbirl erine sa­ rılarak ı , a ğlaşarak. üzüntülerini gidermek isteyen katile, güya ona, ti· fo mikrobunu bulaştırmış, M . Çoka y Bey de, çok kısa bir süre sonra , s ö z d e

tifo hastalığmdan kurtulamayarak ölmüştür.

İşin i çyüzü hic bir zaman bel irlenemeyecek olan bu tal i hsiz ölüm­ l e, Türkistan'ın feci bir tarihi devrinde parlak bir sima, yeri dolduru­ l a mayan bir siyaset adamı, ne yazık ki, bi r oyuna kurban gitmişti. Ge­ rek Hakk'ın emriyle gelen

ile). a ramızdan ayrı l m ı ş olan

ölümle, gerekse cebri ölümle (öldürülme bu büyük mücahit yurd u uğruna ş e h i d

olmuştur.

Bu yazı· y ı ;hazırlamakta,

fedakôrane ya rdı mda bul unan yurttaşı­

mız genç a rkadaş, Mehmet ısa Bek'e

teşekkürlerimi

sunmayı da

borç bilirim.

Em. Prof.

Saadet ls'haki CAGATAY Ankara 29.1.1988

6


MÜELLiFTEN 1917 yılı «Hatıra Parçalarım», « Yaş TürkistQn»ın, 13 sayı sınd a, ardarda yayımlandı. Demek ki, bi r yıldan fazla sürd ü . Bu u zama ·

Türkistanlı okuyucuların, onu takip etmeleri nde, bir hayli zorluk çı­

kardı. «Yaş Türkistanıı m u ntazama n a ta maya n

vatandaşla rım ız bir

vana, onu düzenli alabilen okuyucularım ı z ı n da bir yaz ı n ı n üıerinden bir koç ay geçince, o yazıda söz kon u s u ola n meseleyi u nutuverme­ leri mümkündür. Bu yüzden, teknik zorlukları göz önü nde tutarak, hottr'alarımı parçalar 1halinde yay ı nlamayı durd urup, ayrı b i r kitapcık halinde yayımlamak istedim. Bu şekliyle. hatırala rım tam olarak veri·

lemedi. Bu mümkün de değ i ld i. Onun icin de

«

H atı ra Parcalamı adını

Hatıraların esas maksadı Türkistanlılara tıOımız zorluktan göstermektir. Esos g ayemiz o l a n

koydum.

zaman karşılaş­

o

«Türktstan'ın İstik­

lôll»ne, ancak geçmişte karşılaştığımız zorlukları dtkkate alarak, o zamanın tecrübelerini hesaba katarak, hareket ettiğimizde ulaşobi­ leceöiz. Özellikle, siyasette en büyük talihsizlik, kendi kusurlarını göre­ memek veya görmek istememektir. Cok cesur bir cemaat (toplum adamı) veya parlak bi r hatip olmak mümk ü nd ü r.

had i m i

Şayet, si·

yasi bir işi yürütmekte gereken beceri ve objektif zo rl u klar yaşa n mış .

yanlışlar lık,

görülmek

natıklık

istenmediğinde,

(söylevciHk)da bir

cesaret basit

demagoji

bir a n layışsız

b oş boğazlığ ı n a

­

dönüş­

mektedir. Biz Türkistan'lılar, her zaman işte bu tehlikeli d urumdan kaçmalıyız. Zorluğu görmek, ona karşı mücadele yolunu açmak ve onu yen­ menin çaresini aramak demektir. Kendi kusurunu

görme k

ise, o n u

yok etmeye v e tekraralmamoya cotıalamak demektir. -Bunların

her

ik�i de uzun, ciddi ve gayretli bir hazırlık talep eder. Benim, hatıra parçalarım, Taşkent'te,

Hükümetin Bolşevikleri n

elin e geçmesiyle kesilmektedir. B u tar'ih ile Muhtariyet ildnı aras ı n

-

7


da, bir cok olayla dolu kısa· bir m üddet geçiyor. Ondan sonra, bizim Milli İ dare kurma yolundaki, büyük bir ihtiyatla attığımız ilk adımı­ mız, Muhtariyet devri başlamaktadır. Şimdiye kadar, Muhtariyet me­ selesine ayrılan makalelerde verilmiş olan ayrıntılı bilgiler, m illi mü­ cadelemizde önem l i bir merhale sayılan, Muhtariyet devri konusunda tam 'bilgi vermemektedir. Bu yılın sonunda veya gelecek yılın başında yayınlayal b ileceğimi ü mid ettiğim, «Hatıra Parcaları m » ın ikinci bölü­ m ünde, Muhtariyet meselesi üzerinde daha uzun dura rak, bu konuyu aydınlatmaya çalışacağım (1 ). Muhtariyet Hü kumeti yıkıldıktan sonra, (bizim) Türkistan'da, hat­ ta, umumiyetle Sovyetlere. karşı hareketler tarihinde, önemli bir ye­ ri olan Umum Halk Ayaklanması « Basmacılık» Hareketi _ . başladı. B u hareketin, ·bazı olayları çoğumuzca , bir dereceye kada·r belil i s e de, · O 'bugüne kada r tam anlamıyla tahlil edilerek, anlatıl mamıştır. « Bas­ macılık» h a kkında., 1928 yılında, bir İngiliz mecf!luasında yayımlanan makalem, Avrupa ve özell i kle Sovyet basın ında, bütün dikkatleri üzerine çekmişti. Ben 1938 y ılının ilkbaharı nda, «Basmacılık»ın 20. yılı münasebetiyle, bu makalenin Türkcesini, mümkün olduğu kada r genişletilmiş olarak, yayınlayabileceğimi umuyorum (2). « Basmacılık» devri, bir hayli uzakta kalan gecmişimiL. Gere­ ken bir tarihi görünüş o l a n Basmacılık Hareketi,. kendi zaafımız ve. kusurlarımızı, göremediğimiz · noksanlarımızı, 1917 yılı Mart'ı.ndan, Kasım ayı na kadar süren teşkilat tecrübelerimizden, daha da , acık olara k gösteriverdi. Ne kadar zor ve ne kadar acı da olsa, doğrusu­ nu söylemek gerek. Çünkü, esas maksadımız, i leri adım atmaktır.. Bıı m ücadel e devamınca, geçmiş'in yanlışlarını tekrarlamamak, o n u n için d e o n a karşı (yanlışa karşı) mücadele etmek gereklidir. B u n u bizden, Milli Kurtuluş mücadelem1zirJ, şehitlerinin ruhu ve k a m talep etmektedir. Çünkü,· biz lbu geçmişin, yanlış ve kusurlarını göstermek­ le, m ücadelemizin geleceğindeki kurbanlarını azaltmağa çalışmış olacağımızı ümid etmekteyiz. ·

Türk istan Milliyetoileri, 1917 yılı İnkılabının getirdiği fırsattan faydalanamayışımızın, gerceklerin1 ·bilmelidirler. Tabii, bu başarısız­ lığın bir co'k sebebi var. (1)

Bu ikinci ibölüm, yazılmamış. olsa gerektir. Elimize böyle bir yazı henüz geçmedi. Araya 2. Dünya Haı1bi de girdiğinden, bu konu da yazılamamış olsa gerektir, ancak.. Çokay Bey'in bütün yazılan ve evrakı h e n ü z tam araştırılmış değildir. S.Ç. ·

(2)

8


İ l�i. Objektif dmiller : Büyük ve güçlü Rusya karşısında, yarım y üzyıldan fazla s ü ren emperyalist, m üstemleke siyasetinin yükü a ltında ezilerek, güçsüz düşen bir Türkista n vardı. 'Biz mücadeleye, kendimizin seçtiği z·a man ve imkdnlarla değil , Rusya 'inkılôbının ·karşımıza çıkardığı durumun gereği ile başladık. İ kincisi, kendimizden gelen (Subjektif) ami l ler : Milli menfaat yolunda, mücadelenin gerektiğini bildikleri halde, Türkistan'lılar, gereken güçlü birliği kuramadılar ve buna uıa,ama­ dılar.

Bu objektif ve subjektif amiller (nedenler) içi nde en korkuncu­ n u n , subjektif nedenler olduğunu kabul etmeliyiz. ·İnsan ı n bakışı, sü­ rekli dış dü nya 'ya yöneli k olduğundan, çoğunlukla iç yetersizl ikleri ve yanlışla rı görememektedir. Onun için de ben ve genell ikle biz, «YAŞ TÜRKİSTAN» yazarları, yurtta şlarımızı iç yönü müze, kend i iç kusurlarımıza daha cok dikkat etmeye, öteden beri . çağıragelmekte­ YiZ. Bu hatıra parçalorr'mda da işte bu noktaya özellikle önem ver­ dim. Biz. kendi iç y etersizl' i klerimizi ne kadar derinden görebilirsek, ona karşı alacağımız tedbirler de o kadar ciddi olacaktır. İ ç kusur­ larımızı g' i dererek, m i l li birliğimizi güçl endirmek, bununla mücadele­ mizin temelini sağl·a mlaştırmak kon usunda, biz muhacirler örnek a l ı­ naca k ibir durumda olma l ıyız. Yurdumuzun yol u açılarak, hepim ize ilimize dönme i mkanının gerçekleştiğini tasavvur edin iz.. . Hepimiz bir can , bir vücud olarak, vatanı mıza dönsek, halkımızın m i l li birlik hedefini kolayca gerçekleştirerek, o yoldo y ü rümesine çok hizmet etmiş. onun yükünü hafifletmiş, yolu n u k ısaltmış oluruz.. . Dağınık kaldığım ızda, umumi m il li davamıza zarar vermiş oluruz. İ şte, benim Türkistanlı lara, tekrar tekrar ·hatırlatmok istediğim, önemli mesele budur (3). MUSTAFA

(3) ·

Hayatı için : «Türkıistan Milli Hareketi ve Mustafa ÇOKAY» (Merhu· mun 60. yaşı Münasebetiyle); Yaş Türkistan Neşriyatı. Çıkaran Dr. A. OKTAY, İstanbul 1950.

9


1917 YILI HATIRA PARCALARI 1

M. COKAV

1917 yılı Rusya i nkılôbı nın üzerinden bunca (1) yıl geçti. Bu in­ kılôbı nasıl bir sevinçle. heyecanla karşıladığımız hôlô hepimizin ha­ fızası ndadır. Birçok Türkistanlı, özelli kle yaşlılar 1917 yılı i nkılôbını. Rusya ile Tü rkistan arasında geçilmez engel açmış olan 1916 yılı Tür­ kistan ayaklanmasının mantıki neticesi olarak kabul etmişlerdir. Ya­ zık ki bu sevincimiz çok uzun sürmedi. İ nkılôp ;bizim ümitlerimizi yık­ tı, i nancımızı tü ketti. aldandığımızı acıkça gösterdi. . . Geniş yurdu­ muz uğruna ku rban olan yavrularımızın kanıyla sulanıp, onların ce­ sediyle örtüldü. Binlerce Tü rkistanlı yiğit gençler yeni bir maske ta­ kınıp cıkmış. eski müstevlilere karşı koyarak öldüler. B' i nlerce gene Türkistan kahrama nları Sovyet Rusya zindanlarında, sürgünler•nde cürümekteler. Onbi nler, hattô yüzbinlerce Türkistanlı, insan gibi ya­ şama k imkônı n ı aramak zorunda bırakıldığından yurtlarını terk edi p gittiler. Bu suretle sevine ve ü m itlerle karşıladığımız i nkılôp, umumi milti taciamız oldu.

Tobii bunlar. herkes•n zihnind e kalan silinmez, u nutulmaz izler­ dir . .. İnkılôp olaylarının bazı yönleri yurdumuzun selameti içi n ha­ tıralarımızdan silinmemelidir. İ n kılôp başlangıcındaki bitim bütün çabalarımız ve türlü yollar­ la, öz yurt ve halkımıza, dü şünebildiğimiz menfaatleri temin etmeğe uğraştığımız dev düşman tarafından yaratılan kanlı sahnenin arka­ sında kalara k u n utulup g itmektedir. O zaman 1917 yılı inkılôlbınnı, bize milli devlet kurma i mkônını v_ereceğini ümit etmiş ve buna inanmıştık. Biz bu ümit ve inancımız(1)

Zaman çok geçmiş olduğWldan, M.

ÇOKAY ıBey'in

o

19 yıl geçti tabirini «bunca yıl geçti" şeklinde verdik.

10

zamanki tarihle


don aldanmış olduğumuzu gördük. Tabii bu yüzden 191 7 yılı i n kılô­ bıno k atılmamızı tomo miyle unutuvermemiz doğru olmaz. Biz bu ma­ ziyi tarafsız bir şekilde ortaya koyarak, onu hatıralarımızda canlı tutmoğa çalışmalıyız. Ç ü nki biz ancak bu suretle eskiden yoptığı­ mış yanlışları •hatırlayıp, gelecekte bu gibi hatalara düşmekten ko­ runabiliriz. Ben bu yazılarda , Türkista n'ın inkılôp devrini kaleme a ldım. Ve şahısların hareketinden ziyade, vak'alar üzerinde durmak n iyetinde­ yim. 1Bun u nla Yaş Türkista n l ı ları m illi yaşayışımızda önemli yeri olan ya kın geçmişim izle tanıştırmış olacağımı ü mit ediyorum. 1917 yılı inkılôbı başlandığında ben Petersburg'da idim . O za­ man ben Rusya Duması (Parlamentosu) Müslüman Frnksiyonunun yanındaki büroda Türklstan mümessi l i idim. Türkistan hakkında mal­ zeme toplar ve d evlet d umasındaki müslüman m illetvekil lerine, Tür­ kistanla ilgi l i konular hakkında g ereken malzemeyi hazırlayıp verir­ dim. İ n kılôp boşlamadan önceki işim de, m i l letvekil lerine Duma (par­ lamento) kürsüsünden söylemek üzere 1 916 yılı umumi Türkistan ayaklanması ·hakkında, müslüman fraksiyonu adına m i lletvekili Mu­ hammet Yusuf Cafer'in konuşa cağı metni yazıp vermek olm uştu. 191 6 yılı Kasım ayında Petersburg ve Doskova'da inkılôp çıkacağı na inanmayan kimse yoktu. Savaş cephesinde (Rusya'nın) başarısızlık­ ları birbirini kovalıyordu. Asker kaçakları da korkulu bir durum ya­ ratmıştı. ·Car hü kümeti, memlekette asayişi koruyamadığı aczi ni giz­ leyem iyordu . İ şçi kesi m i açıkta n açığa i n kılôp çıkması için hazırlan­ dı. Devlet dumasındaki irticacılar da heyecana kapıldılar. Car, en sadakatli kişilerinin istişaresi n i dinlemedi. «Sarayı düşürme» hakkın­ da ağızdan ağıza konuşmalar başladı. Car'ı tutuklama, hattô öldür­ m e, kardeşi Mihayil'i car ilôn etme d üşünceleri söz konusu edildi. Erzak e�siklğii yüzü nden çıkan zorluklar g ü nden gü ne arttı. Et, ek­ mek, şeker, neft bulunmaz oldu. Bütün d ükkônların önündeki kuy­ ruklar uzadıkça uzadı. Hükümetin değişmesi, ·kamuoyunun itimadına dayanan hükümetin kurulması istendi. Car 2. Nikola karısının etkisi altında, a nlaşma yolunu kesinlikle reddetti. Son unda 1917 yılı (eski hesa ı p la) Şubat sonunda Petersburg'da karışıklık cıktı. İ şçiler sokaklara döküld ü l er. Hükümet ise bunlara ·karşı silôhlı ·kuvvet gönderdi. Sokaklarda savaş başladı, kan döküldü . Askerler, işçiler ayakla na n ha · l kın yanına geçtiler. 2-3 g ü n içerisinde Petersburg tanınmaz duruma geldi. Orası gerçek a n l a mda savaş meydanı oluverd i. Hükümet bu ayaklanmayı durduramadı, a ciz kald ı. Devlet .Ou ması rel�i Rodziyanko'nun anlaşma yol u n u tutması, yal-

11


varmaları boşa cıktı. Devlet Duması'nın ısrarlı to· l ebine cevap ola rak, Car, (26.2. 1 91 7) Duma yı d a ğıtma fermanını çı kardı. İ rticacı olan 4. Duma , Ca - r 'ın ,ferma n ı n ı dinlemedi. Ertesi gün (27.2. 1 91 7) «Devlet ve toplumun emniyetini korumak için m uvakka·t komite » tayi n etti. Aynı zamanda · işçi ve asker şuraları kuruldu. Car inkı lôbı bastırma k üzere tekrar bir girişimi dened i . Fakat zaman geçmişti. Taht ı n ı kardeşi Mi­ h a il'e devretmekten başka yol kalmamıştı. Ancak ıbir hayli büyümüş ve · kuvvetlenmiş 'Olan i n kılôp hare ketini gören Mthail Romanov'da hakkından vazgeçti. İşte bu suretle muva kkat tıükümet kurulmuş ol­ du. Knyaz Lvov başkanlığı a ltında k urulan m uvakkat h ü k ürnet de Mi­ lükov dışişlert( sonradan) Paris'te ölmüş olan Gockov ha rbiye ve in­ kılöpcı fır· k aların mü messili Kerensky adliye ba k a n ı yerini a ld ılar . . . İ nkılôp hak kazanmış oldu. Car'ın tahtı ndan vazgeçtiği gün ben Minsk'den Ali Han BÖKEY­ HAN'dan !beni oraya çağıran bir telgraf aldım. Tel· g rafta umumi Rus­ ya Zemstvo Birliği (Ziraatçılar Birliği)nce cepheye gönderilen Türkis­ tanlı işçileri temsil etmekte olan Ali Han'ın bizim (milli) işlerle Tür­ kistan bozkırlarına gideceği, benim de onun yerine seçildiğim yazı l ı i d i . Ancak cephe i l e Petersburg arasındaki mü na·sebet kesildiğinden, ben Petersburg'dan çıkamad ı m . Burada kapa n ı p oturmaktan da faydalanmak gerekiyordu. Yeni hükümet. yeni siyasi tutumu yol u n u çizmekte, Türkistan i daresi için de yeni tertip kanun hazırlama kta idi. Her g ü n h ü k ü met adamlariyle, i nkılôp l id erleriyl e teker teker görüşmek gerekiyordu. O g ü n lerde sayısız kôğıtlar dolduruldu. Sayısız projeler kuruld u. Biz de ·kendi­ mizin güçsüzlü ğ ü m ü z nedeniyle geniş kitlemizin yeteri derecede teş­ kilatlı olmayışı endişesiyle dileklerimizi kendi gücüm üze dayanarak elde edemiyeceği m iz korkusu vardı. İşte bu yüzden Rus inkılô pcı demokrasi bnşbuğlarının yardımından faydalanma mecburiyeti duy­ duk. '

Bu şekilde gün ler, h aftalar geçti. Mart'ın son günlerinde Taş­ kent'den bir telgraf a ldım. Bu telgrafta ıb enim bir an önce Türkista·n'a dönmem ve Orenı b urg 'da dura klayıp, orada topla nacak Umumi Ka­ zak Kongresinde Türkistan'ı temsil etmem bildirilmekte i di. 1 917, 14 Nisan ı nda Petersburg'tan Orenburg'a doğru yola cıktım. il

Sevinçli heyecanlar içinde Petersburg'dan ayrıldım. Gerçeği g iz­ lememek gerek. Tal ebeli k y ıl larında ü niversite ve umumiyetle Rus aydınlarını inkılöpçı demokratları taba kası icinde geçird i ğim zamanlar 12


bono Petersburg'u sevd irmişti. O zama n ı n Rus ta l ebe muhiti ve Rus i nkılôpcı demokratları çevresi oldukça. çekici vasıflara sa, h ipti. O za­ man gayri Rus hal kları n ı n mensupları da, Çek ve Finlerden başka­ l an da o çevrede kend i leri n i yabancı hissetmezlerdi . Tabii :bu gayri Rus ha l kların mensupları «kendi benlikleri n i unuttuklarınd an» veya o muhite ya'kın olma k isted i k l erinden değild i . O zam a n hüküm s ü r­ m ekte ola n s iyasi görüş, gayri Rus ha l k lar mensuplarını n ruhi d u­ rumları (ve s iya s i g örüşleri nd en) uzak deği ldi, yadırgamamanın başlıca sebeıbi bu id i . B iz, kendimiz de o zama n henüz m i l li m u kad­ derat meselesini, m i l li istiklôl şekline koymam ıştık. Bizim o zaman­ ki düşüncemiz Rus Çarlığı n ı n d üşmesi, rej i mi n değişmesi gere ktiğ i üzerinde toplanmışt ı . O zama n çarlığın y ı k ılması, Rus i n k ı lôpç ı de­ mokrasisini n işbaşı na gelmesiyle, Rus idaresi nd e bizlere karşı o l a n bütün haksız l ı kların g ideri leceğ ine ve gayri Rus ü l kelerde g e n i ş öl­ çüde «ic m i l l i idare» kurulaca ğ ı na , bu ü l kelere devarn eden Rus gö­ çünü n d urd urulacağ ı na ina n ıyord u k. O zama n ı n d iloı<Ieri de bund a n tba•retti. İ şte bu ·görüş, b u düşünce içinde R usya İ mparatorlu ğ u n u n başkent i Petersburg bize y a l n ız bir s iyasi terbiye mektebi değ i l , yurt v e halkımızın gelecektek i mutl u l uğu için gereken nazariyeyi buldu­ ğ umuz bir yer g ilbi görü n üyord u. Çok g eçmed i. Rus i n k ı labı olayları bizim ıbu tatlı ü m id i m izi a l t üst etti. Rus i n k ı lôpçı demokrasisi iş ba­ şına gelince i mtiha n ı veremedi. O, carl ı k zamanında gayri Rus halkların mensupları için ne ka­ dar i lgine old u ise, ·işbaşına geçtikten sonra, onları o n isbette ür­ kü t üp, kendinden kacırmağa başladı. Ben Petersburg'da n Orenburg'a doğru giderken, yolda Penza şehrinde Türkistan l ı l a rımızla karşılaştım. Burada Türkistan işçileriyle dol u onlarca vagon bir kenara çıkarılıp bırakıl mıştı. Bel irlenmiş yer­ lerine u l aşamada n bıra k ı l ı p atı l a n bu biçare l eri n durumu ve a k ı be­ t i nden haber veren k i mse d e yoktu. B u şekilde unutu lcm Türkista n­ l ılar ne yapaca kların ı bilmeden aciz d urumda id iler. Yeni iş başına gelen yerel yöneticileri, ıbunlara nasıl m uamele edeceklerin i bilmi­ yorkm::t ı . Derhal harekete . g eçtim. Türkistan mümessili s ıfatiyle istas­ yon ·başka n ın ı n yan ı na gird i m ve d u rum değiştiğine g öre, bu nları TO.rkistan'a geri göndermeleri n i .istedim. i stasyon başkam sorum l u ­ l ul}u üzerine alıp m eseleyi çözemed i . Telefonla vi layet 'komiserine başvurdu. O da işi v ilayet işçi asker mü messi l leri şurasına havale etti. Sonunda kend i m işçi asker şurası temsilci ve vi layet ·kom ise ­ riyle kısa bir

topla ntı yaptım ve Türkista n l ı işçilerin Ti�rkistan'a

'Je­

ri gönderm e kararı n ı çı karttım.

13


Şızran ve Samara'da da bu şekilde durup kalan Türkistanlı iş­ çi leri topluluklarıyla karşılaştım , onları da geri gönderme kararını çıkarttırdım. Böylece Orenburg 'o ulaştım. Burada U mumi Kazak Kurultayı toplanmıştı. Orenburg Başkurt toprağında yerleşmiş Ka·zaci Kı ivvet­ lerinin de merkezi idi. Şehrin ahalisini başta Tatarlar, Ruslar, Rus Kazaçi leri oluşturuyordu. ıB izim Kazaklardan ancak bir kaç a ile vardı. Böyle olduğ u halde uzunca zamandan beri Orenıburg Türkistan boz­ kırları ndak i Kazak Türklerinin m illi hareketinin merkezi ola gelmiş­ tir. Bu n içindi? Bizim Kazak Türklerinin yerleştikleri çevrede, yani bozkırda, her cihetten bu g ibi işleri yürütmeye yarayacak daha elve­ rişli bir şehir yoktu. Şehirlerde o nlar azınlıkta kalıyorlardı. özellik­ le Kaza k çoğunluğu ile temayüz eden ve bu şe·kilde medeni siyasi merkez rol ünü oyn a ması içi n bellenmiş bir şehir de yoktu. Nerede olursa olsun, .birkaç Kazak aydın ı toplana· b ilirse, orada m i l li çalış­ maya başlama i m kô n ı vardı. En uygun yer Kazak uruğu nun oldukça kala;bal ı k yerleştiği çevrenin ortasında bulunan Taşkent, Alma Ata, Semey gibi şehirlerin biri olabilirdi. Anc a k bunların hepsinde de Ka­ za klar arasında görülen her çeşit m illi hareket, Rus idaresinin en­ gellemesiyle karşılaşırdı. Onun içi n Kaza k çoğunlu ğ u n u n oturduğu çevrenin dışında olan bir şehri seçmek gerekiyordu . Semey ile Taş­ kent'den ayn ı derecede uza klıkta, demir yolu üstünde bulun a n Oren­ burg en uygun yer ol uverdi. Orenburg'de Rus (dorülmuafümi) mual­ lim mektebi vardı. O m ektepten her yıl birkaç Kazak muallim olarak mezun oluyordu. Bundan başka en önemli ômil olara k kudretli alim. becerikli cemaat hadimi, kabiHyetli edip· Ahmet Baytursu n ile Mir Yokup Dolat'ın Orenburg'da oturmaları idi. Bu iki cemaat hadimi­ n i n güçlü kalemi yüzünden bütün halk orasında rağbet kazanmış haftalık « Kazak» gazetesi burada çıkarılıp dağıtılmakta idi. İ şte Kazak halkını oturduğu çevre içinde olmayan Orenburg'un uzunca zaman­ dır, bozkır Kazaklarının m illi hareket merkezi olması ve 1 . Umurni Kazak Kongresi n i n orada toplanmasın ı n sebepleri bunlardı. Kurultay eski Turgay Valisi'ni n oturduğu binada toplandı ve yeni atanmış Turgay Vilayeti Komiseri Ali Han Bökeyhan (2) tarafından açıldı. Gen· i ş Kazak 'bozkırının her tarafından seçilip gelen vekiller arasında eski Türkistan umumi valiliğ i daires�nden, Taşkent ŞOra-i İslamiye tarafından gönderilmiş olan merhum Münevver Kariy, Ab(2)

14

Orenburg'da yayımlanmakta olan «Vakit» gazetesi, Ali Han'ı daki Müslümanlardan ilk vald. diye kutlamıştı.

Rusya'·

.


dü �semi Koriy ile Serkul Allohbergenoğ l u ve Yusuf Bek Boşıkora­ oğlu katılmakta idiler. M ü n evver Koriy'nin « Ö zbek tuvgonlorınızdon ( kardeşleriniz­ den) selôm getirdim» d iyerek boşlad ı ğ ı tebrik sözlerinin Kozak boz­ kırları ndan gelmiş olan vekillerde uyand ırdığı ilgi, bıraktığı derin tesir, benim için unutulmaz bir hatı rad ı r. M ü nevver'in ilk cümlesini ayağa kal kı p karşılayan topluluk. uzun alkışlarla cevap verdi. Yaşlı vekiller onu, gözyoşloriyle dinl edil er. Kozak bozkırları n ı n çeşitli köşe buc04)ındon gelmiş olan vekil ler, «artık biz de kon ve can birl iğimizi kord eşliğimizi açı kça söyleyebilecekmişiz» diyerek, gözler yaşard ı . Orenburg ve u m umiyetle Tü rk-Tatarlar adına Fatih· Et. Kerimi ku­ rultayı kutladı. Böylece kuru ltay büyük Türk halkını n üç güçlü kolu orasındaki güçlü 'bağ l ılığını gösteren bir sahneye çevrilmiş old u . Birinci ·Kozo.k Kuru ltay ı n ı n program ı nda ilk sı raya Kozak top­ rağı (yeri) ve işçiler meselesi konmuştu. Kurultay ilk gününde Rus muhacir ·getirm e işinin derha l d urd urulması ve d evlet tarafı ndan tes­ bit edilip de o zamana kadar Rus muhacirlerine verilmemiş toprakları yerli hal ka geri verilmesi hakkında karar ç ı kard ı . Kurultay Rus mu­ hac i rlerine verilmiş topraklarda, verilmed e n önce oturma yeri, mal bakı m ı ve ot kesme için faydalonı lmokta olan yerlerin de (sahipleri­ ne) derhal geri veril mesi doğrultus u nd a karar çı kardı . Kurultay ı n er­ tesi g ününden itib a ren M uvakkat h ü kümetin kurultay tarafından çıkarılan önceki iki kararı n ı onaylad ı ğ ı n ı bildiren haber alındı ... İ şçi­ ler sorun u nda do, savaş cephesine gönderilmiş olan işçilerin sürekli olarak y urtlarına dönmeleri, işçi alımı nın, bu müna sebetle boşlatılan bü tün kov uşturma işlerinin (taki bat) d urduru l ması istendi. İ şçi top­ lamosmda lbaşgösteren olaylarlo tutuklanan mahkumların do ser­ best bırakıl ması rstend i. Kurultayın bu dileği de M uvakkat hükümet tarafından kabul edildi. İ n kılôp çı ktıktan sonra işçi toplama ışın ı n kendiliği nden mümkün olmayacağı herkesçe malumdu. M uvakkat hü kümet işçi toplamak istese dahi, tek işçi bulomıyocoğı kesindi. Bun u n la birl i: k te m uvakkat hükümetin, kurultayın kararlarına razı ol­ ması, R usya siyasetinde bir değişik l i k olduğ unu göstermiş gi'bi olu­ verdi. . . Kurultayın programındaki diğer maddeler aras ında, Kozakla­ rı Ruslardan ayırarak kend ilerine özgü m i l li idare 'kuruluşlarına böl­ mek Kozak idari işleri için hôkim ve başkanların, Kazaklardan olan odli teşkllôt ·kurma k gerektiği, ve maarif işlerinin geniş ölçüd e ele a l ı n a rak bir a n önce yürürlüğe koymak doğrultusundaki maddeleri hatırlatıp geçeyim .. . Bunlardan açı kça görü nüyor ki. artık bu 1 nci ·K urulta y Kazak Bozkırları ilin M uhtariyet üzerindeki hayat temelini a·tmoğa başlam ıştı. 15


Oldukça ta ntanalı ve başarılı geçmişi olan birinci Umumi Koza k Kurultayı, aynı zama nda Tatar, Ö zbek ve K aza. k ların topla ı n dığı bü· yük bir ziyafette samimi ve ser1best fikir a l ı ş verişi şeklinde sona ermekle geniş ölçüde ortaya cıkmış, kardeşli k tezahüratı görü nüşünü de olmış old u . Münevver, Abd üssemi Kariy, Serkul, Yusuf bey v e ben Türkis­ tan 'a doğru yola düştük. Türkista n'd a k i yapılacak işler doğrultusun­ d a etraflıca görüşmemiz, ancak şimdi, trende mümkün old u : Türkis­ tan'ın şehirleriyle bozkırlardaki d urumun ayrıcalı kları da d erhal gö­ ze çarptı . Ruhumuzda k i ilk tereddüt, heyeca n do bu ondo geçti. Tür­ kistan 'd a işçi ve askerler şura sını n rolü, bizim yeni kurulmuş m i lli hareketimiz için endişeli (havifli) görünmeye başladı . . . Ben Oren­ burg 'da i ke n Taşkent'te a çılaca k umumi Türkistan vilayeti icra ko­ miteleri kongresine veki l olarak Akmescid'd e (bugünü n Kızılord u'su) seçilm işim. Birkaç gün orada kalmak için trenden inip kaldım. ili

Akmescid !benim ·büyüd ü ğ ü m ve ilk mektepte okumağa başladı­ ğım bir şehirdir. Ben orada yaşaya n Ö zbek, Kazok, Tatar, Rus ve Yahud i'lerin hepsini tanıyorum. Bütün ahali de beni çok iyi tan ıyor­ d u . « M uteber, h ürmet edilen k · i şi n i n çocuğuna da hürmet göster­ mek gerek» denen, halkımızın a deti ne göre. ar h ati bana da çok say­ gı gösterird i. Hele Kazakla·r, öze l l i kle, kendi1erinin tabii mümessll l eri, kend ilerin i n koruyucusu olara k ba karlardı. Petersburg'da talebeliğim zama nında birkaç d efa Akmescid'e d önmüş, h ü kümetin muhaceret işlerine d a ir malzeme toplayıp gitm iştim. Kazak mümessilleri ile Taşkent ve Petersburg ile bağ k urara k birl ikte dolaşırdık. Rus müs­ temleke s iyasetinin kurba n ı olan mazlum aha l in i n yeri-toprağ ı ve suyu n u muhaceret çengelinden birkaç d efa k urtarıp alabilmiştim. Bu gibi çalışma larımı görüp !bilen Akmescd i halkı, böylece beni Bi� rinci Türkistan Vilayetleri İcra Komitesi Kurultayına kend i mümessiH olara k gönderme' k istediğinden, seçiverdi... Eski Türkistan Vilayeti Dairesintn şehirleri arasında Akmes ­ cid'ln bazı özelli kleri vard ı . .. Bu özelliklerden birisi, belki de e n önem­ lisi, bu d airede çalışan dilmaçların (tercümanların) çoğ u n u n Akmescid'li oluşu idi. Yalnız Sırd erya Vilayeti çevresinde değil, Semerkand ve Fergane vilayetleri şeh irlerinde de vali, Hçe yöneticisi polis baş­ ka n ları ve mahkemelrinin Akmescid'li Kazdk d ilmaclarına rastlamak� tayız . . . Akmescld şehri adeta katip ve dilmaç (3) namzedi vııvası· şekli ni a l mıştı.

·

(3)

16

tılmaç

=

dilmaç

=

tercüman


M üstem l eke halinde olan bir memlekette, bu gibi kişiler, o mem· l eketin m enfaati bakımından en zara rl ı , en korku l u mahluklarda n· dır. Tabii 'bun unla bütün dilmoclar kötü kişilerd i r d emek olmaz. Arada kendi yu rttaşlarından rü şvet almak için idareci ile birleşip, kendi halkına ' - yurttaşına eziyet edip s ı k ıştırmayan, iyi ve doğru di lmaclara da rostlan ırdı. Ben Akmola, Alma-Ata, Taşkent, Aşkabad, Buhara Hive ve baş­ ka yerlerdeki birçok d i l maç tanırdım. Bun ların hemen hemen bü· tünü bir işe yaramz maddeden ayn ı ölçüde işlenmiş mallard ı dene· bil ir. G eniş y u rd umuzu milyonlarca halkı ile müsteml ekeleştirip söm ü ren Rus rejimi hakkında işte bu öz halkı mızın s ü prüntü leri olan d i!maclara ba· k arak 'hüküm vermek m ü m k ü ndür. Dilmaclar (tercüman lar) arasında tek, bel ki de biricik iyi s ıfa­ tiyle tan ıdığım kişi. Akmescid ilce Başkanı yanında dilmaç l ı k yap­ ma kta olan Er Ali Kas ımoğlu idi. O n u n ruhen temiz olduğ u n u, ser· vet ve paraya tamah edip, haram yola girmediğini kesinlikle söyle­ yebilirim. O son derece d i ndar bi r kişi id i. Abdestsiz bir ad ı m dahi at­ mazd ı. Yalanı g ünah, rüşveti haram bil irdi. Rüşvet alan bir M üslü­ manı, dind en oyrı l ı p kôfir (gövur) old uğu kanıs ı nda idi. O n u n için de onun h içbir şekilde mevkii yü kselmeden, olduğu yerd e kalmıftı. Dü­ şünceleri Rus idaresine temelli yerleşip, başkanının itimad ını· kaza­ nıp onunla birleşerek, öz hal kını talan etmek, öz kardeşleri nin k a n ı n ı i çmekten başka bir şey ol mayan insafsız ve i mansızlar Er Ali'yi « bastırıp geçmiş» , daha yü ksek mevki lere sahip olabilmişlerdi. İ n kılöp haberi gelir gel mez, Akmescid şehri ve ilçesinin yerli a halisi Er Ali'yi M i l l i Komite Reisliğine seçmişti . Er Ali kendi ruhi durumuyla inkılöpton, belki de umumiyetle siya·setten çok uzak kal· mış bir kimse idi. O zoman Akmescid ahalisi inkılöpçı-siyasi bir kişiyi aramaya k oyulsa idi, herhalde kimseyi bulamazd ı . Bu d urumda bütün d i l maçlar Er Ali'ye karşı birleştiler. Bu gayet tabii bir şeydi. Bun lar eski efend ileri n i , onla rla kolay para kaza nıp zengin leştikleri kaynakları nı kaybettiler. Bu tufeyli ( parazit) unsurlar yeni meydana gelmiş şartlarla kolaylı kla bağdaşamad ı lar. Onlar halkın birden bire kendi m ukadderatı na sah i p olam ıyacağ ı düşü ncesind e idiler. Kendi m u kadderatı na sahip olçıbilmiş hal kın, d ü n k ü yaba ncı istismarcı idarenin hizmetkörlorı nı, kend ilerine yanaştırmayaca kları n ı düşündü­ ler. O n u n için d e bunlar, halkı baskıyla yönetegelen eski Rus idare­ sinin yıkılmasıyle, kendi yandaşlarıyla birl ikte d uymakta oldul<ları boşluğu dold urabilecek bir kuvvet aramaya koyuld ular. Bu ara n a n kuvvet maıhalli R u s İ şçi-Asker temsilcileri şuraları ol uverd i . Bütün çör çöp, kôtip, dimlaçlar, ·bu arada Akmescid şehri ve ilçelerinin h ü17


kümra nlığ ı n ı elleri ne geçirmiş olan, şu Rus işçi ve askerler şuras ı ­ n ı n hizmeti ne g i rd i ler. Milli kom ite ise. bu Rus işç i ve askerler şura­ s ı n ı n gözüne gire n cöptü. O n u n için de, onu yok etmeye ca·baladı­ lar. Milli şura ise öz y urd un u n ha lkını ida resi n e katılmak hakkın ın olduğunu söyleyip karşı cıktı . . . Dil maçlar ise Akpadişah ı (carı) yık­ m ış ola n işçi ve askerler şurasının ka rşı gelen başka herhangi g ücü de yıkaıbileceğini , halk süku netle itaat etmediği (boysunmadığı) tak­ dirde, işçi ve a skerler şura s ı n ı n cezaland ırıcı birlikleriyle kırıp dö­ kecekl erin i ve itaate mecbu r edecek l erin i söyleyip, halkı korkuttu­ lar . Bu söyl enti lerden kuşkulanmış olan halk mü messilleri, ·bu hu­ susta m i l li komite başka n ı n a müracaat etmiştir. O do heyecana ka­ pılan halkı ayd ı n latma k ve avutma kla meşg u l olmuştur. İ şte bu ha­ reketi yüzünden o (Er Ali Bey) işçi-as kerler şurasının düşmanı ola­ rak gösterilmiştir. Akmescid'in küçük dilmaçları Er Ali'ye karşı yü­ mevki­ rüttükleri sahtekörlıklarında kendi sın ıflarından 'büyü k lerde olan kimsel eri n yard ı mını gördüler. Bu yard ı mcıların biri sabık Semerka nd vilayeti adliye mah kemesi nezd i nde bulunan d i lmaç Hü· seyin İ brahim, d iğeri ise sabı k Semerkand valisi yanında d i lmaç olan (sonra ki h ususi d ava vek i l i ) Sir Ali Lapi n idi. Bunla r i kisi de Akmescid'lidir. Hüseyin İbra h i m i n kılöpta n biraz önce rüşvet ve doğ­ ru tercüme yapma ması yüzünden suç l a n ıp, işinden kovul muştur. Sir Ali ise Semerka nd valisi yanında ki vazifesini :bıraı k ıp, d ava veki l l i ğ i yapmaya başla m ı ştı . Bu yaptıkları v e hesapsız başarıs ız büyük ticari işlere girişmesi g i bi tutumları Sir Ali'n i n kend i hemşehrileriyle Ak· mescid'lilerle a ras ı n ı a çtı. Sir Ali i n kı löp ·başlad ı ktan sonra a ncak Akmescid'e dönebi ldi. Sir Ali çok a k ı l l ı ve kal b iliyetli bir kimse ol­ duğu g ibi. son d erecede bencildi. O Er Ali'ni n halk arası nda daha çok hürmet kazanmasını kıskandı. O ö nce Rus işçi ve askerlerin yard ımı olma ksızın Er Ali'yi bertaraf etmek isted i. Akmescid i lcesi milli şurası Sir Ali'n i n izinden yürümedi . Bu sırada Sir A l i «Ha l k M ü ­ messileri Şurası » n ı ortaya çıkard ı . Oldukça geniş progra mla baş­ ladığı bu kuruluşa ilgi gösteren az old u. O y u ka rıda ismi gecen Hü­ seyin İbmhim'i de bu kurul uşa a ldı. Hüseyin İbrahim, Rus i şçi ve aske rler şurası ile sıkı bağla ntı kurd u . Rus işçi ve n eferler şurası. bu rüşvet düşkünü ve yalan ter­ cümeler yapması yüzünden işinden kov u lmuş Hüs eyin İ brahim, bir­ birine ço k uyg u n dostlar ol uverd iler ve birbirleriyle çok iyi a n laştı· lor. İ şte, Rusya i n kılôbı başladığı g ü nden itibaren bize. Türkistan'a . kendis i n i n iğrene yüzü nü göstermeye başlamıştı. 18


Şöyle ki, ben Akmescid'e geldiğimde, orada üç teşkilat vard ı : 1 - Akmescid Üçe Mil li Şurası (Er Ali Kasım Başka n l ığınd a ) , 2 - Ak­ mescid İ lçeS'i Hatk M ü messi l l eri Şurası ( Başkanı Sir Ali Lapin), 3 - Akmescid İ şçi Askerler Şurası; Hü seyin İ brahim başta d u ğ u ha·lde, bütün dilmaçlar a ra sı nda kötünün kötüsü, yakışı ksızın yakışıks ızı d e nebil ecek unsurl a r, teknik i şçi olarak, işte bu. 3. Rus İ şçi-Askerler Kurumuna di lmaçlığa girmişlerdi. Şehir hal kı heyeca n içinde yatağında rahatça yatıp uyuyamaz bir halde idi. Ertesi g ü n ne gibi bir olayla karşılaşıp uya na cağ ı nı bi lemeden, d uruma bu derece de itimatsız yaşıyord u. Ç ü n ki a klı ba­ şında olmaya n Aga pov adında bir Rus demiryolu işçisinin başka n l ı ­ ğ ı a ltınd a ki i şçi ve a skerler şurası h e r g ü n başka türl ü , düşünü le­ meyen, beklenemeyen şayia lar yayıp d uruyord u. Si lahlı neferler her gün ev ev dolaşıp a ra ştırmalar yapa r, ahaliyi tutuklardı. Hoşları na giden eşyayı götürmek gibi sorumsuz hareketleri a rttırmakta idi. Milli şura ise Rus işçi ve neferl erinin ç ı ka rdıkları bu tertipsizlik lerin önünü a la ı b i lecek güçte deği ldi. Yeni Rus idaresi eskisinden daha da kötü olara k ortaya cı ktı. Sir Ali Lapin ile benim şahsi mü nasebetime gelince; o beni öz kard eşi gibi severdi demek mümkünd ür. Fakat siyasi meselelerd e biz birbirimize yaklaşa madık. Bir görüşmemizde ben ona niçin şu geçmişi kirli olan Hüseyin İ bra him ile b u kadar s ı kı bağla nıverdiğini sord um . Benim bu soruma Sir Ali, bir zamanlar Lenin 'i n Zinov­ yev (4) d oğ ru ltusunda «bunun gibi çirkin tipler size niye gerek ol­ d u?» sorusuna, «Gemi batarken d elikleri tıkamak i çin bir paçavra da işe yarıyor» diye, verdiği cevaba benzer bir cevap vermişti. De­ mek «i nsan paçavra ları» doğrultusundaki ·hü kmünd e i n kılapçı M a rk­ sist Leni· n 'i n M a rksizm ve inkılap nazariyelerinden çok uzakta olan, Marksizmin acık d üşmem Si r Ali ile aynı fikirde old uğu ortaya çık­ ma ktadır. Her ikisi de siyasi mücadelenin, muayyen devrelerinde her çirkin paçavradan fayd a l a nmak mümkünd ür, fikrinde idiler. Kendi a ra m ızda ki çekişmeler Rus işçi ve asker şura·la rının i şi ni kolaylaştırma kta idi. Ben, Akmescid'de ancak iki gün kald ı m . Bu i k i g ü n içinde, Rus işçi ve askerler şurası i l e h erha ngi bir şekilde bir­ likte ça l ışma m ızın imkansız olCiuğu kanısına vardım. Biz sözün ger­ çek a nlamıyle, barışmaz d üşmanl a r ola kaldık... Ben bir konuş­ mamd a, inkılap ve inkı laptan elde edilen h a k ve h uk u k umuzd a n söz ettiğim zaman, toplantıd a ki nefer ve işçiler, «Bize Petersburg avu(4)

Sonradan Komintern Başkanlığına atanmış olan Zinovyev işte şu «İn­ san

Paçavrası»dır.

19


katı gerekli değil, hô kimiyet biz as kerlerin, işçil erin hô kimiyet ıdir» . hatta «onu öldürmek gerek» gibi bağ ırışma larla d efa l arca

sözü mü

kestiler. Benim, «Rus inkı lôpcı demokrosisi» nin kurumu işçi ve

neferler

şuras ı ile karşılaşmam işte bu şekilde olm uştur. Bu ise gelecek için hiç de iyi bir zemin olamazd ı . Biz kendi m i lli şuro m ızı topla d ı k . Tür­ kista n merkezi ve n eferler şurası v e m uvakkat h ü kü met komitesi va­ sıtasiyle k ud urmuş Akmescid işçi ve neferelr şurasına tesir etmek ve bu suretle, m a h a l li milli kurul uşlara hareket imkô n ı

ka. z a nd ırma

gerektiği kararı a l ı n d ı . Akmescid 'den Taşkent'e doğru yol a lırken, Culek (Bayke Kum), Ciyeli, Yeni Kurgan, Türkista n, Arıs ve başka yerlerde yerel mü messil l erinden kime rastlarsam, hepsi Rus Askerleri zul m ü nden şikôyet ettiler. O k u m a yazma bilmeyen silah l ı

halk

şura s ı n ı n a skerler

dilmaclarla birlikte köy köy, (av ı l ) dolaşıp m a h a l li (yerel ) milli teşki­ lôtlar ı n iş v e vesikalarını araştırmaya başlamışla r, bu ise gerçekte m a l ve servet talanı dolaşmaları idi. Ha l k ı açı kta n açığa ta l a n edi­ yorlard ı . Bu « Sovyet» mümessil l ' e r·i

karşısında

eski j a ndarma

ve

pol is mem urlar ı n ı n ya ptı k l arı kötülükler «cocuk oyun u » g i bi görü n ­ m e y e başlad ı . Geleceğin bundan da korkulu o l a c a ğ ı endişesi vard ı . Taşkent'te n a s ı l bir durumla karşı laşacağ ız? Acabaı yerel «işci­ asker şuraları» nın yerli h a l ka gösterdikleri zulüm v e bencil liklerini (hod kô m l ı kların ı ) Taşkent vas ıtasiyle d urd urm a k ve h a l k ı n

ya • ş am

hakkı n ı geri a l m a k m ü m k ü n olaca k m ı yd ı ? Şayet merkez işçi

ve

n eferler şura l arı da, Akmescid şu besi gibi ol ursa ne· olaca ktı ? Ben bu karma karış ı k ve heyeca nlı düşü nceler içinde 1 0.4. 1 917 tarihinde Ta şkent'e geldim. İstasyond a n hemen doğru Türkistan vi­ lôyeti, işçi ve askerler şura ları kongresinin

top l a n d ı ğ ı eski

um umi

Türkista n l ı ları n gön l ü nd e

kederli

vali sarayına gittim.

iV Eski um umi vali sarayından

h atıra lar ka l m ı ştır. Türkista n h a lk ı n ı n bu saraya bakışı n ı, ona karşı olan azab ı n ı n d erecesini göstermek için, y a l nız bu sarayda yaşaya n ­ lrın birkaçı n ı n ad ı n ı hatırla m a k y etse gerektir. İşte Genera l Duhovski.

1898 y ı l ı Andican aya k l a n masından sonra , bütün

And i ca n ülema ve

ruhanilerini m escid-ca mi'e toplayıp, hepsine diz çöktü rmüş ve ö n ü n ­ de secde etmeye mecbur k ı l mıştır. En ç o k sayg ı gören ·u l emada n birkaçın ı n, secdede yata n başı üstünden Duhovski id i .

20

basara k g ecen işte

Böyl e bir hareketi, hiç bir Türkista n l ı un utamaz.

bu


İ şte. Genera l lva nov : O Ruslar Taşkent'i istilô ettiğ i gene bir subay o larak katı l mıştı. Kendi idaresi a ltı ndaki

za m a n,

memurl ara,

yerli ha lka 1hiç bir s urette acımamak gerektiğini, ona her zaman Rus yumru ğ u n u n gücünü hissettirmek g erektiğini telkin ederdi. İ şte za lim Rus umumi valilerin arası nda en yüzsüz ve

gaddar

bir tip : General Samsonov. «Rus müjiğinin hırsızı da herhangi bir Türkistanlı'd a n , onun evliyasından dahi daha iyidir» diyen kişi idi. Vilôyet ve ilçe başka nlık ları na, muhaceret idaresi tarafı ndan ya pıl­ mış haksızlıklar üzerine, Türkista nlıların getirdikleri dilekçel erin ka­ bul edUmeyeceğini, bu

kişi buyurmuştur.

Evliya Ata Mescidine

çarın ve kendisinin resmini astırmış olan da şu Şamsonov'du. General Martens, Türkista n lı'ları n herhangi bir Rus subayı ve­ ya mem uru n u görd ü ğ ü nde, yerinden kalkı p, saygı ile selôm d urması mecb uriyetini, meşhur 3 Ağustos 1916 tarihli buyruk, işte bu gene­ ra l Martens tarafında n çıkarılmıştır. B u, Gen era l Marte ns zamanında biz Türkista n l ı 'lara, öz yurdumuz şehirlerinin ba hçelerinde, sokakla­ rında oturma izni veril miyord u. Sonra , bul<:a lemu n l u ğ u n seyrek bir n u m u nesi olan. son um umi vali General Kuropatkin gelmektedir.

Bir tarafta n kendi sarayı nda

Türkista n halk mü messi l l erini ((kardeş gibi» kabul eder görünen Ku­ ropatkin, öte yandan Yedi Su'daki tüm Kazak-Kırgızları sürüp, yer­ leirni Rus m u ha cirlerine böl üştürme emrini vermekte idi. Cizah şeh­ rinin ve birçok kışlakların (köy lerin) harap edilişi, Fol' b a, u m, lva nov, Kirasilnikov ve diğerlerinin idaresi a l tındaki ceza birl ikleri tarafı n­ dan soykırı m ı n a tutu lan onbinlerce masum ha lkın ka nın ı n mesu liye­ ti, şu ge nera l Kuropatkin'in omuzundadır. B u umumi vali saray ı n ı n y a n ı ndan gecen yaya l ar. (Türkista n l ı­ l ar). ellerini kavuşturup, başlarını eğip, saygı gösterişi ile geçmeli idiler. i şte bu sarayda şimdi vilayet şura ları ve Türkista n'ın tüm der­ neklerinin (içtimai uyuşma) kongresi topla nmaktadır. Sarayın büyük kabul sa lon u nd a d uvarlarda asıl ı car ve o-i l esiyle umumi valilerin resimleri, hepsi indirilmişti. Ancak Türkista n ' ı n Rus­ lar tarafında n istilô edilişi

olaylorınd a n türlü

sahneleri

gösteren

meşhur ressam Vereşcagin'l n büyük boy resiml eri asılı d uruyord u . Ga liba b u n lar Rus hôkimiyetinin deva m ı n ı göstermek üzere bırakıl­ m ı ştı. . . Büyük salon karışık oturm uş Ruslar ve Türkista n l ı l arın mü­ messilleri ile dolu idi. Uzu n ziyaret heyeti

mesa s ı nın

çevresine

Ruslar, kendilerini Rus o larak ta nıtan Yahudiler yerleşmişti. Ortada yeni Taşkent şehri başka n ı (belediye reisi) lva nov oturuyord u. Biz Türkista n lılardan mavi gözlüklü, uzun boyl u Mah m ut Hoca Behbu-

21


di ·efend i ile kısa boy l u Ubeyd ul lah Hoca gözüme i l işti. Yan tarafta masarnn son una yakın bir yerde Şah İ slam Şah Ahmet (oğl u) oturu­ yord u. Onun yakı n ında da kapkara Serik bay Akay oğ•u vardı. Ben salona girdiğimde tan ımadığım lbir Rus kürsüde idi. Onun bağıra bağ ıra tekrarlayıp durd u ğ u şu sözler hatıramda kalm ıştır. « İ nkı lôbı Rus inkılôpçı ları, Rus işçi leri, Rus askerleri yaptılar. Onun için d e Türki stan'daı hôk im iyet ve idare biz Ruslarındır . Yerli­ ler biz ne verirsek o n unla kanaat etmelidirler». Bu sözleri söyleyen Hokand Ticaret Mektebi muallimlerinden h a l kçı sosyalist g urubuna mensup Nekora adı nda birisi idi. Nekora'­ n ı n sözü bittikten sonra teneffüs i len ed i ldi. Bizim içimizden Neko­ ra'ya cevaı p vermek isteyenler çoktu. Toplantıyı çözüp dağıtmamak 'için kendi ara mı zd a , Şah İslam Şah Ahmet (oğl u ) ' i n kon uşması üze­ rinde anlaştık . Şah Aıhmet Bey çok i y i cevap verdi. Fakat. Nekora'nın konuş­ ması ile ortaya çıkan gerg i n l i k tamam iyle dağ ı l mamıştı. Kongreye katıl a n R usların, hangi partiye bağ l ı ol urlarsa olsunlar. hepsi nde Ne­ kora' n ı n acıkça söylediği zbhniyette oldu kları, ancak « i n kılôpcıl ı k ne­ zaketli gösteriyormuş gtbi gözükerek, birden söylemekten çekin.ı dikleri sezild i ve görüldü. Kongreye Türkistan 'ın her tarafı ndan gelmiş olan birçok k işi ·katılmıştı. Bu yüzden onların vasıtasiyle, çevred eki durumla tanış­ mak fırsatı da doğm u ştu. Birçok vekiller, bel l i talepleri gösteren bel­ gelerle (manda larla) gelmişlerdi. Ha• l kı ve memleketi « i şçi ve asker­ l er şOrasrn hôkimiyeti nden kurtarmak gerektiğ i n i , her yerin vekil­ l eri bir a ğ ızdan talep etmekte idiler. Vekillerin söylediklerinden, b u «işçi ve askerler şOrasrnnın, eski pol is memurlarından ( Pristavlardan) çok daha kötü olduklan açıkça anlaşılmakta id i . Ahaliye türlü yol­ larla eziyet edip, talan etmekte idiler. ıBazı vekil ler «bize si lôh ve­ rin» şekli nde kesin taleple gelmişlerd i . Ancak, ki m onlara silôh ver­ s i n? İ nk ı lôbın i l k g ü n ü nden başlayarak tü m 'hôkim iyet gücü « işçi­ Askerler ŞOra lam>nın eline geçmişti. Bunu, umumi val i saraıyı nda toplanmakta olan kongrede hekim olan d urum da açıkça göstermek­ te idi. Biz ço!lu.n l uk isek de, güçlü teşkilôta !bağla namayan, onun için de en kanuni hoık ve d avalarımızı uygulamaya · k oyma imkanın­ dan mdhrum olan bir çoğun luktuk. Rus azınlığı ise, bütün idare mekanizmasını, si lôh l ı güçleri ve diğer vasıtaları eli nde bulundur­ makla, kumanda durum u n u almıştı. Rus ları n, işçi ve asker şOrala·r ı­ na karşı olan tabakalar ·ise, bizim halkım ıza hayvancasına zulüm et­ mekte olan «işçi-asker şOraları» ndan daha do kötü düşmanlarım ız-


dı. Biz Türkistanlılar ise vi layet komitelerinden yukarı çıka madık. Hattô aynı çevrede birbirine karşı olmaktan başka. iş bilmeyen bir­ kaç topluluğa (derneğe) da rastla n ı rdı. Her bir ilce veya vilôyet teş­ kilôtı kendisi n i müstak·il bir kurum. o cevre hakkı nda a ncak kendisi söz edebilecek ve selôhiyettar olara k tanınmak isted i. Kendi ya nın­ daki başka bir teşkilôta ise ne kıymet, ne de önem verdi. Bu birbi­ riyle çekişip duran_ kurumlar. birbirinden siyasi veya fikir ayrılığında n değil, sadece başlarındaki kişilerin şahsi geçimsizlikleri yüzünden cek!i ş1rlerd'i. Bu durum b ize hiç bir türlü gelecek vaad etmemekte idi. Bunu. Rusklr çok iyi görüyor ve takip ediyorlardı . Bu yüzden onlar bizim taleplerimize önem vermeden cesur adımla r atabiliyor­ lardı. Kongredeki Ruslar a rası nda iki akım bel irdi . Bunlardan biri «İş­ çi ve Asker Şurası»nın taraftarları ki bu nlar bizim yerli kurumları Sovyetlere bağlamak istiyorlardı. «İşçi ve askerler şurası»n ı n faa l düşma nlarından toplanmış i ki nci akımın başında, sabık Taşken t be­ lediye reisi ve Türkista n vilôyeti resmi gazetesinin boş muharriri Mallitski bulunuyordu. Mallitski ve bu ikinci akımdaki Ruslar. yerl i­ leri Ruslarda n ayırıp, b i rbirine dü şman iki gurup yaratmaya uğraş­ tılar. Mallitski Taşkent'te ve diğer Türkista n şehirlerinde, biri Rus. diğeri de yerli a·h aliye mensup olmak üzere iki müsta kil şehir ida­ resini k urma projesi ortaay attı. Mall itski 'nin deli li de çok acıktı. «Ruslar yerlilere karşı azınlık olarak ka lmamalıdırlar» diyordu. Bura­ da Mallitski'nin projesinin ayrıntılarına girmek istemiyorum. Cünki biraz sonra bu meseleye döneceğ im. Mallitski'nin projesine kongrede bulunan Rus mümessiller, hattô en sol i nkılôpcı fırkaların taraftarları yönünden de ka rşı çıkan ol­ madı . Bu projeye oncak, Türkista n halkı m ümessil i karşı cıktı. So­ n u nda proje kongre meseleleri a rası ndan düşürüldü. Fakat şunu da kaydetmek gerek, kongre o projeyi redd edip, çıkarıp atma ka rarı vermedi. Nekora'nın. hayret uyandıra n nutkuyla Ma l itski projesi ve o yüzden yürütülen müna kaşaları dinlemek, bizim mahall i m illi kurul uş­ larımız a rasında ortaya çıkan ve 'b üyümekte ola n «Milli Merkez ge­ rekli görüşü nün» uygulamaya konmasını çabuklaştırdı. Bunun için ayrı bir kongre toplamak gereksiz görüldü. Türkistan 'ın her tarafın­ dan seçilip gelen vekillerin ·hazır olduğu bir yerde. böyle merkezi b i r teşkilôtı seçmek imkô n ı n ı vermekte id' i . Böylece «Tü rkistan Ülke Merkezi Müslüman Şurası» adıyla merkezi teşkilôt kuruldu. Bu mer­ kezi teşkilôta her vilayetten m ümessiller girdi. Vilayet Milli Şurala rı reisleri, bu «Merkezi Şuraıının üyeleri sayılırlardı. Çarçabuk daimi 23


surette Taşkent'te oturma k üzere icra komitesi de seçildi. Bu «ülke merkezi şurcs1» n ı n reisliğine, ben seçilmiştim. En önemli Milli Merkezi n başkanı bulunmak ,hoşa gidilecek bir iş idi ise de, Merkezi Şura üyeleri a rasında yaşça en küçüğü oldu­ ğum halde, reislik yerine gelivermem bana çok ağır tesir etti. Cünki bu durum benim şahsi kadir ve kıymetimin neticesi değil, bizim aydın g üçlerimizin azlığı ve ona olan ihtiyacrmızı gösteri­ yordu. 'Ben şahsen, Türkistan milli hareketi kuruluşuna ,sonuncu bir nefer, kara bir işçi «merdegôrn (gü ndelikçi amele) olarak katıl­ sam, kendimi ne kadar bahtiyar sayardım ! . .. Fakat kader ben i m illi harekôtımız, m illi k u ruluşumuzun en nazi k ve soru m l u devrinde, ül­ ke m illi teşki lôtı nın başına getirdi . Bizim ü l ke şuramızın önünde ga­ yet öneml i meseleler vardı. Vilôyet teşki lôtımızı azda olsa 'bir dere­ ceye kadar tertibe koymak gerekiyordu. Muva kkat hükümetin «Tür­ kistan Komitesi» , ülke «işçi ve askerler şOrasıı> gibi kuruluşlarla mü­ nasebette bulunmak, meclisi m üessesan seçimlerine hazırlanmak gibi bir yığın iş üst üste toplanmış bul u n uyordu. Fakat önceden söyleyelim ki, elde ettiği m iz başarı çok olmadı v

Umumi, ahlôki ve felsefi bakımdan «iyi ve kötü halk» denen bir kavram yoktur ve olamaz da. Bütün m i lletler bu bakımdan denktir. Ancak, siyasi bakımdan durum başkadır ve m i lletler (Halklar) hazır­ l ı klı, az hazırlıklı g ibi birkaç tabakaya a,y rılmaktadırlar. özellikle eski Carlı k ve bugünün Sovyet Rusyası giıbi türlü milletlerden toplanmış ola n «Kurama Devlet» (Çeşitl i milletlerden oluşan) içi nde hukukça öir eşitlik ve mHli m ukadderat sorun ları üzerindeki mücadele devrin­ de, bu ayrıca l ı kların önemi bir hayli büyüktü r. Bu mü cadelede, si­ yasi hazırlıkla, hazırsızlık arasındaki ayrıcalığın ne demek olduğunu biz Türkistanlılar, kendi tecrübelerim izden dolayı iyi bilmekteyiz. Türkistan Türkleri, Asya halkların ı n bir çoğuyla, her hususta boy ölçüşebilecek bir durumda· ve kendi başlarına bir devlet kurara k, onu yürütebilecek bir hazırlıktadırlar. Kuracakları devlet de bazı · komş�·­ larına g öre iyi olmazsa da onlarınki nden kötü de o l mazdı. Lôkin, ka­ der başka yöne çekti. Biz vaktiyle çağdaş, siyasi kuruluş itrbariyle bizden önde olan bir ho·lkın çengel ine düşüverdik . O bizden daha zengi n olduğu gibi, bizden ço� daha güçlü teşkilôt kurabilmiş, her . cihetten bizden çok daha fazla düzenlenebilm işti. Bu halkın çenge­ linden çıkmak için bizim milli hak yol unda yürüttüğümüz mücadele­ nin başarıya ulaşması; çağdaş, siyasi hazırlık seviyemizi n 1 91 7 yı24


lı inkı l ôbı ile karşı l a ştığ ı m ı z devrede o l a n d a n cok daha fazla1 olması ge:-3ki'{Oi"dU.

· Gerci, inkı lô'bın kendisi bizi iterek, gözü müzü açm ış, birde nbire bir hayli ileriye doğru sürmüş ise de siyasi yaratış kuvveti ve

ku­

rul uşumuz için bu kada r a z bir a tılım yetmiyord u . Türlü yönden h a ­ zırlıkl ı, uzma n g üçler ve halk kitlesinin kuru l uş, teşkilôt yaratma yo­ l u ndaki tecrübesi gerekli idi. B u n l a rı n yoktu . Bunlar ı n yerini

ne m illi

ikisi d e bizd e gereği kadar heyecan, ne de inkılôp atılı mcı l ı ğ ı

dold ura bilecekti. Uzma n a yd ı n g ü c ü n , teşkilôt tecrübesi ise, sakin, normal za manlarında

tarihin

yetiştirilip, kaza n ı lab i l ecek un surlardır.

Tarihin bu hazırl ı k zam a n l a rı is e bizim için a ğ ı r bir milli esa ret. zu­ lüm a ltında yaşaya n lar d evri olarak geçti. İ şte, şimdi milli kuru l u ş ve ona hazırla n ı ş yolundaki maniler kalmadı. Serbestçe yürüyebileceğiz denecek bir a nda, g eçmiş devrenin d ık. Biz inkılôbın getirdiği

a ğ ır neticesini sezmeğe başla­

imkôn l a rda n . mil li menfa atimiz için fay­

d a l a nmaktan aciz kaldık. Bizim yolumuza iki büyük engel dikilmişti. Bunların biri. milli ha­ reketimizin esas düşman larıyd ı .

Diğeri ise, bizim geri ka l m ış l ı ğ ı m ız

ve teşkilôtl ı hareket için tecrübemizin yetersizliğiydi. Bu iki engelin e n korku ncu da ikincisiydi. M illi M erkezimiz kuru lduktan sonra, zaafımız, eksiklerimiz daha da acık olarak görün meeğ başlad ı . Çevreden Milli Merkeze gelen ma­ teryaller, yeni d u rumu a n lama ve ona göre hareket etmekte

tertip

eksikliğinin, korkunç ma nzara s ı n ı gösterm ekte idi. . Tü rkis tanın bozkır çevreleri ta mamıyla, R us işçi ve askerler şu­ rası n ı n baskısı a ltındayd ı . Mil li teşkilôtlar, uruğ (boy) teşkilatı esa­ s ı nda kurulmuş olduklarında n, çoğ unlukla birbiriyle rı ndan, netice olarak Rus işçi ve asker

a n laşamadıkla ­

şura la r ı n ı n , Türkistan

d üş­

m a n ı hareketlerin i kuvvetle ndirmekte idiler. Türkistan şehirleri, özellikle K ı şlak (Köy) teşkilôtları, Rusların işçi ve a sker şurası tesirinden bir dereceye kad a r azôdeydi.

Buna

karşıl ık, ora l ardo ceditçilik, kadimcilik m ücadelesi şid d etliydi.

Bizim

milli, içtimai kuru l uşumuz bakım ı nd a n, çıkması meoburi ve tabii olan bu mücadele d e Rus hakimiyeti şartları altında korkunç bir d urum yaratt ı . Türkmenista n 'da i s e . b u çeşit kendi araları ndaki m ü cad ele, Ka­ zak- Kırg ızla rı nkinden başka, daha ziyade uruğculuk karakterinde idi. Ü stelik, T ürkmenler Umumi Türkistan Milli Ha reketinden biraz çeki nerek, Türkistan Milli Merkez i n e mü messil gönderemediler.

�5


Milli Merkezim iz'in, mahalli teşkilatları ya ra,t mak. onlara bir çe­ şit şekil vermek konusu ndaki çalışmaları çoğ u nl ukla neticesiz ka ldı. Merhum M üftü Ma;hm ud Hoca Behbudi Efendi, Nasırhan Töre, Abid­ can Mahmud, Mir Adil Eke ve benzeri kişilerin gayret ve himmetleri sayesinde, Semerka nd, Fergane vilayetlerinde ilce ve il teşkilôtları­ n ı bir dereceye kada r yol una koyabilmiştik. Başka yerlerd e ise işler bizi son derece kaygılandıra ca k, işçi ve asker şuralarını sevindire­ cek bir d u ru md a idi. İ ç tartışmaları n umumi Tü rkistan milli menfaatı için en kork u l u şek l i ni. Taşkent a lm ıştı . Gerçi, aslınd a ü l ke teşkilôtı adını almamış olsalar da bütün ü l ke aha lisinin ruhi d u rumuna tesir etmekte olan iki mühim teşkilôt «Şurayı İ slô miye» ve « U lema· Cemi­ yeti» birbirine karşı şiddetli bir mücadele i çinde idiler. M ünevver Kariy'nin idaresi altında yü rütü len «Şurayı İ slômiye» , yeni devri n em­ rettiği, hayat talepleri ve yurd umuzun ya ba ncı istilô a ltında bulun­ masından ötürü. meydana gelen şa rtları gözönü nde tutarak bir ısla­ hat plô nı ortaya koymaktayd ı . Türk iye, Afga nista n, İ ra n . M ısır ve başka Arap ülkeleri gibi hür, müsta kil ve yarı mü stakil islôm memleketlerinde geçirilen ve geçiril­ mekte olan tecrübeler de M i l li hareketimizin hangi yol ve istika mette yürümesi gerektiğini acıkça gösterme kteydiler. Eski n eslin sonsuz hücum ve söğüşlerine maruz kalan, a n laşıldığı gibi halô da sürü p giden ceditci liğin yol v e istika meti işte bundan ibaretti. Başı nda merh um Şir Ali Lapin olan « U lema Cem iyeti» ise, me­ seleye başka türlü yaklaşıyord u . İ nkı lôp, yani Rusya'da idarenin de­ ğişmesini « U lema Cemiyeti» Hazreti Osma n za ma n ı ndan beri M üs­ lüman halklar ta rihinde görü l memiş H ulefai Raşidin devletçilik ku­ ru l uşu n u geri getirme fırsatı olara k görmek istedi. Ulema Cemiyeti, Reisi Şir Ali Lapin, kendi cemiyeti adına M uvakkat Hü kümetin, Tür­ kista n Kom itesine tevdi ettiği projesinde, Tü rkista n 'da Ma hkeme-i Şer-iyye adıyla, bir Kuvve-i Teşriiye - Meclis-i Ayan (Senato) kuru­ l arak, ister bütün Rusya meclis müessesa nı. ister son radan Umum Rusya Parl � mentosu tarafından. Türkista n'a dair çıkarılacak kanun­ ları. bu Mah keme-i Şer-iyye tasdikine tabi tutmayı ta lep etmekte id i . M üslümanlık ba,kımından bu çok ilg i ne bir teklifti. Ancak, bir siyasi talep olara k küçük çocuğun, «ay'ı yere indirip verin» gibi, bir ta­ lebine benziyordu. Bu yüksek Müslümanlık gayesini uygula maya koyabilmek için. önce Tü rkista n'ı, Rusya esaretinden tama miyle kurtarmış ol mak ge­ rekiyord u. Fakat. « U lema Cemiyeti» de o za manki bütün milli teşki-

26


lôtla rım ız düşünülen Rusya Federasyon u içinde ancak muhtariyet ta ­

lep etmekte idiler (5) .

Sonrada n aynı proje küçük deOişmelerle, Türkistan Bolşevi k ŞG­ ra lann ı n 3. Kongresine ta kd i m edild i . O zaman, « U lema Cem iyeti» Türkista n hakkında k i kanun tertibi ve tedlbirleri n i şeriata uygun olarak yürüttüğü takd i rde Sovyet H ü kü metiyle birl i kte ça l ışmaya razı oldu­ ğ unu bildirmişti. «ŞOra-i İ slômiye» ile « U lema Cemiyeti» n in a ra sını bulma yol un­ da1k i çal ı şmalar, hiç bir türlü fayda vermed i . Kurultaylarımızın birin­ d e, Türkistan'ın her ta rafı nda n gelen vekill erin katı lmasıyle, bir he­ yet k uruld u. B u heyet, iki kuruluşu ba rıştırma yol u n u a radı. Heyet bu ma ksatla, Şeyıhand Tavur M edresesi nde. Uelma Cemiyeti'nin toplan­ tısına katıldı ve b i r netice çıkaramadan döndü. U lema Cemiyeti, Taşkent'teki halkın güçlü nüfuzunda n fayda­ lanmakta idi. Bu durum. « U lema Cem iyeti >ı nin, siyasi hattı hareke­ tindeki uygunsuzlukla rı da örtüvermekteyd i . « U lema Cemiyeti» ve «ŞOra-i İ slômiye» arasındaki ayrılık, bizim tüm m i l li mücadelem izi zayıf düşürmekte ve işlerimizi karıştırmaktay­ d ı . Diğer taraftan «Ulima Cemiyeti ıı n i n siyasi prog ra mı, milli hare­ ketimizin acık düşman larına bizim a leyh imizd e s i lôh vermekteyd i . Ay­ nı zama.nda o. Muvakkat Hükü metin, Türkistan M u hta riyeti n i kabul ettiğ i n i söyleyip, onu, kend i programına dahil ettiği kısmında olan bizim işlere doğru, sempatiyi de azaltma ktayd ı . Cünki dünya nın hiç 'bi r yerinde, hiç bir devlet « U lema Cemiyeti » n i n projesi n i n ta l ep et­ tiiğ g ilbi , umum dev l et müessesatı tarafında n, çıkarılmış kanuni, ma­ halli, teşrii müessesen i n kontrolüna, tasvibine tabi tutmayı kabul edemezdi. Bu i k i cemiyet arasındaki a nlaşmazl ı k {zıd l ık) Taşkent Belediyesi seçi m i nde açık bir mü cadele şeklini aldı. ı B u çek işmede bir tarafı n öbürüne karşı ne g ibi vıasıtalar kulla narak çekiştiği hakkında, bura(5)

Bu projenin bir siyasi düşünce eseri olmadığını, «Ulema Cemiyeti» başkanının geçi rmekte olduğu bir facianın netic'esi olduğunu ben son­ radan anladım. Almanya yenilip dağılmak üzere iken, bir Bertin so­ kağının ortasında, elinde Kur'an olduğu halde, Almanlara kendilerini korumak, faciadan kurtulmak için İslam şerait ve yolunu kabul et­ meleri gerektiğini söylediğini, yani onları müslümanlığa çağırdığını, Şir Ali Lapin 1 919 yılında Baku'da bana anlatmıştı. Zaıvalh Şir Ali, Müs­ lüman Ti.irkiye'nin, Hristiyan Almanya'dan daha önce yenildiğini , Müs­ lüman Hıtlifesinin öz Müslüman teb'ası Arapların Halifeye karşı isyar. bayrağı kaldırdıklarını, yo. tamamıyla bilmiyordu veya görmek ve bil­ mek istememiştir,

27


da geniş bilgi verecek deği l i m. Kısacası, « Ulema Cemiyeti» nin l istesi geldi. « Ul ema Cemiyeti» başarısını bir milli başarıya döndürebilsey­ di, ben canda n sevinirdim. Ne yazık ki, iş böyle sonuçla nmadı. Se­ cim i kazana nların oyu ile bir sağcı Rus monarşisti Belediye Reis­ liğine seçildi. Belediye reisliği için « U lema Cemiyeti» tarafından gösterilen adaylar arasında 1 9 1 6 yılı Gizak ş�hri n i n tahrip edi l mesi sorumlula rından biri ola n. Semerkand Vilôyeti · ha rbi Va l isi Genera l Likuşin ve 1 916 yılı isyanına katılmasıyla suçlan ıp, ölüme mohl<um edi len Türkista nlıları, affetme konusunda General Kuropa ukin'e mü­ racaat telgrafı çekmeyi reqdeden ve bu gayrı ahlôki tutumu yüzün­ den Türkista n Mahkemesi tarafı ndan avuka·t lık hakkından mahrum edilen Arşenyev gibi kişilerin de old uğunu yüzüm kıza rmadan hatır­ layam ıyorum. İşte böyle kanlı pençeleri. gü nahsız Türkistanlı ların ka­ nıyla boyanmış. vicdanı lekelenmiş kişileri « U lema Cemiyeti» Taş­ kent Belediyes i n i n başı na getirmek istemişti. ·

Bir Rus'un belediye reisliğine seçilmesi de, secimi kazana n ço­ ğunluğun işi yürütmekten aciz olduğunu gösteriyordu . Bundan ötü ­ rü Tü rkistan Milli Ha reketi'nin düşmanları. «Türkista n l ı lar, muhtari­ yeti nasıl idare edebilirler?» sorusu n u çıkard ı lar. Belediye reisl iğine seçi len kişinin de monarşist olduğu açıkça an laşılınca , belediye se­ çimlerini kaza nan bu çoğunluğa inkılôp işlerin i tes l i m etmek mümkün mü? gibi bir soru da ortaya cıktı. Cü nki. Türkistan Muhtariyeti me­ selesi. kendisi in kılôp mahsu l ü, yani i nkılôbın özü demekti. Taşkent belediye seçiminden sonra, «Şura -i İslômiye» n i n nü­ fuz ve itrbarı. Rus inkılôpçılarının bizim Milli Harekete ilgi gösteren kısm ının gözünde de bir hay l i. düştü . İşçi ve asker şurasından başla­ yıp, hü kümet komitesine kadar, bütü n Müslümanlar çoğunluğunun Rus monarşistleriyle ittifa kından bu suretle, bir irtica orta y a çık­ masından korkmaya başladı. Türkista n merke�i işçi ve asker şurası, Rus monarşistlerin müttefiki «Müslüman irticacı la mı na ve Muhtari­ yetçilere ka rşı mücadele etmeğe ha.z ır bulunmak gerektiği hususun­ da her tarafa telgraflar yolladı. İşçi v e a sker şurası ve hükümet ko­ mitesi topla ntısında, vaktiyle Mal litsky tarafından getirilen (Makale 4 bak . ) Türkista n beled iyelerini Müslüman ve Rus böl ü m lerine ayır­ ma projesi ne dönüş meselesi tekrar ele alındı. Petersburg'da Mu­ vakkat Hükümet çevresinde, bir miktar üyenin hükümet tarafı nda n b i l i nen belediye icra idaresi yaratma nazariyesi ortaya çıktı. Bu pro­ jelerin hepsi de bizim m i l li dôvamız acısından zararlı old uğu gibi, m illi haysiyeti miz için de b i r hakaret demekti. Yazık ki. biz bu kadar zayıf bir d urumu yaşadık. B i r d üzine Rus neferi, Rus işçisi hakkımızda bu kadar riayetsiz, hürmetsiz davran28


ma cespreti göstere b i l d i . İ n kılapçı Muvakkat H üküme t de b izi, inkı­ l ab ı n getird iği esa1s kazançtan m a hrum etmeyi gerekli b u l d u . Tabii biz, b u projelere karşı şid d et l i itirazlarda bulu nduk . Protesto ettik. Çoğ u n luk hakkımızı d a va ettik. Fakat, kendi hesabımıza d üşeni itiraf etmeliyiz ki, bütün bu yakışıksızl ıkları n g ü nah ı kendi üzerimizde idi. Bizim g üçsü zlüğümüz, s iyaset bakı m ı nd an geri k a l m ı şlığ ı m ı z ve ha­ reket edemeyişimiz, siyasi meseleleri yaşa m ı n başka soru n larında n ayıra madığı mızd a n omuzu muza b u n ca ağırlıkları yüklemekte idi. Mil li Merkezimizi n protestıosu, ülke işçi v e asker şurası ile h ü ­ kümet komitesinin h areketine e n g e l olacak etkiyi yapa m ad ı .

Mal­

litsky projesi bazı değişmelerle tasdik için Petersburg 'a gönderild i .

1 9 1 7 y ı l ı Tem m uz a y ı sonu nd a , b u proje

m ü nasebetiyle, m uvakkat

hükümet beni Peters b u rg 'a çağırd ı . Ben, g ü c ü m yettiği kad a r, ço­ ğ u n l uk hakkı esa sını m üdafaa ettim ve onu kab u l ettirmeğe gayret ettim. Zaten, Mil li Merkezimizin kararı da o yol da idi. Muvakkat h ükü metin başkanı ve İ çişleri Baka n ı ile yaptı ğ ı m özel görüşmelerim­ de, Taşkent bel ediye seçim inde çoğ u n l u ğ u kaza nmış olan grubun belediye reis fiğine bir monarşisti seçtiğinden dolayı teessüfü mü bil· dird i m . Ge niş bir inkılapç ı l ık tecrübesi olan İ çişl eri Ba1ka n ı bana : «Şimdi siz, bu gerici u lema çoğ u n l uğ u na kayıtsız mı kalacaksınız?» diyerek, bir soru ortaya att ı . Ben de «Tabii, bunu geçersiz sayaca­ ğ ı m ve hepimiz öyle sayacağız. Çünki, bu çoğ u n l uk Taşkent ahalisi­ dir. H a lkımızın bir kısmı tarafı nda n serbest seçiml e getirildi» cevabı­ nı verdim. Buna karşı o « Siz yaramaz inkılapçı imişsiniz» d edi. Ben de « Bu mü mkün olabilir. Sizin Rus inkılapç ı l ar ı n ı n zihniyeti karşısın­ da kendimin, bir inkıla pçıdon çok bir mil liyetçi olduğumu sezmekte­ yim » d edim. Taşkent'te iki şehir belediyesini ayırma projesi m uvakkat hükü­ metin işleri arası nda kald ı . H ükümet o n u tasdik için acele etmediği g i bi, onu red de etmedi. Bu pro j e meselesi 1 9 1 7 yılı Eylul ayında. Milli Merkezi mizi n teklifi ve Muvakkat H ükümet Başkam. Kerensky'­ nin şa hsi ısrarı

üzerine, ben Muvakkat H üküm etin Türkistan Ko­

mitesi üyeliğine tayin edildikten sonra ancak çözülebildi

vı M uvakkat H ükü metin , Türkistan Komitesi ve «Türkistan Merkez İ şçi - Asker Şura sı» tarnfındari h ükü mete takdim edilen Taşkent bele­ diyes i ni, yerli ve Rus belediyelerine ·bö l me projesinin ard ı n d a n . başka bir proje daha ortaya cıkt ı . B u proj ede Um u m Rusya Meclis M ües­ sesa n ı 'na Türkista n'da Rus a haliden . ayrı mebuslar seçtirm e pla nı teklif edilmekteydi. Bu projeyi d üzenleyenler, Rus İ çtimai Teşkila.t lorı Birliği'ydi. B u n u ilk önce ortaya ata n ise, sosyalist revol üsiyoner Mi-

29


h a i l Sosnovsky'yd l . Türkista n 6 secim bölgesine ayrılmıştı. Bu bölge­ lerin h içbirinde Rusların sayısı, kend il eri ne ayrı mebus çıkarabilecek d urumda değildi. ı B u c iheti gözön üne a lan proje müellifleri (Rus İ ç­ timai Cem iyetler Birl iği). bütün Türkista n 'd a buluna n Rusları, bir se­ çim bölgesinde kabul edip, o n ların hepsinin sesiyle, ayrı mebuslar çı­ karmayı d üşü nmekte idiler. Ü lke işçi ve asker şurası Rusların, bu ta­ lebi ni m üd afaa edemed iyse d e red de etmedi . Hü kümet Komitesi b u projeyle b i r hay l i i l g i lend i . Bu tutum Türkstan'da k i Ruslara, Türkistan ha l kından ayrı bir s iyasi yaşam hakk ı vermeyi amaçladığınd a n, M i l li Türkista n ' ı n gelecek siyasi gelişiminde, çok fena tesiri olacağını uzunca açıklama k da gereksizd ir. Ayrı Rus belediyeleri, M ü essesa n meclisinde, Türkista n'dan ayrı Rus mebusları g ibi h ususlar, yurd u­ muzu n mi l li vücuduna sapla nmış bir hançer, öldürü cü bir zehir de­ mekti. En ilgi çekici yönü de şuydu ki, !bu g ibi Türkista n'ın m i l li kuru­ l uşuno d üşman, i n k ı lôbın esaslarına karşı, Türkistan'da yerl i lerle Ruslar arasındaki münasebet ba kımın d a n son derece korkulu proje­ ler, muvakkat hükümet komitesi tarafından yard ım görmekteyd i. Bu « H ü kümet Komites i » konusunun kend isi ne id i ? Bu sorunun cevabı, son d erece öne m l id ir. j nkılôpeı m uva kkat hü kümet' i n görüşünde, « H ü kümet ·Komitesi » yeni in kılôp devrinin siması demekti. O Türkistan 'i n k ı lôp teşki lôtları­ n ı - ya1ni, bizim M il li M erkezimiz Ü lke işçi ve asker şurasıyla - a nlaşa­ ra k, Türkistan'ı idare edecekti . Ü l kede, büyük bir çoğ u n l u ğ u teşkil et­ tiğ'i m izden, tabii H ükümet Komitesi · karar verip, icra ederken en cok b izim rey imizle hesaplaşm a l ı , karşı·laşmalıydı. Teşkilôtımızın g üçsüz­ l ü ğ ü yüzünden, tekn i k kadrolarımızın yokl uğ unda n 'biz çoğ u n luğumuz­ da n faydakl·namadık. Teknik d urum ·( keyfiyet) , siyasi kemiyetten üs­ tü n çıktı. H ükümet Komitesi, İ şçi ve a:sker şurasıy l a temasını gitti k­ çe artırdı. Son unda, onun elıinde oyuncak d urumuna d üştü. Durumun böyle olma'Sına bir dereceye ·kadar «Hü kümet Kom itesi» nin oluşumu da sebep oldu. M uvak ka t Hükümeti n, Türkistan Komitesi i l k kurulu­ şunda . şu 9 kişiden i baretti :

1) N.N. Şçepkin, 2) Predbrajensky, 3) Upovsky, 4) Yelpatevsky, 5) Şkapsky, 6) General Abd ülaziz Devletşin, 7) Sadri Maksudi, 8-) M u­ hammedcan TınıŞbay, 9) Al ihan Bökeyhan.

Al'i'ha n Bokeyıha n ayn ı zamand a T urgay Vilôyeti Komiseri old u­ ğundan, Türkistan ·Komitesi Oturumlarına hiç katılamadı. Hattô O. Taşkent'e de gel'emed i . Onun için, Türkistan H ü k ü met Komitesi'ne ata nması. bir gösterişten ibaretti. Ka lan 8 üyenin 5'i Rus, 3'ü Türk'tü. Bu 8 H ü kü met Komitesi üyes·i arası nda biricik siyasi siması bel li olan 30


kişi, Komite Reisi Şçepki n'd i . B u kişi « KADET» Partisinin önemli s i ­ malarından bi riyd i . Preobmjensky, i nkı lapçı parti mensuplarında ndı. L'i povsky ise, ne zama n d ı r, Ta şkent Lises i nde okud uğundan Komite'­ ye girmişti. Petersburg avukatla rı ndan Yelpatevsky ise i nkı lôpta n bir yıl önce Türkistan'a g idip geld i ğ i için Komite'ye g i rmişti. O zat bizim memleketi n meseleleri d u rumuyla ilgilenmek için değ il, ucuz fiyata çok kôr s-nğ layacak bir iş bu lmak icin Türkistan'a gidip gelmişti. Ş kapsky kanôatı itibariyle sol parti mensuplarından ise de muhaceret işleri n i en faal yürüten lerde nbi riyd'i. Bununla bera ber, ş u n u da ifade etmek gerekir ki. O kom itenin Rus üyeleri arası nda Türkista n ' ı bi len bi ricik kişiyd i . İ md i , biraz da1 komiten i n Tü rk üyeleri üzerinde dura l ım. General Abd ü l aziz DEVLETŞİN , i nkı lôba kadar ve inkılapta n sonra d a Rus H ü ­ kümeti n i n itimadını kaza nmış o l a n nad i r M üsl üman genera l lerden bi­ riyd i . O hiç bir türlü siyasetle meşgul olmaz. Siyasetle i l g i lenmezd i . Hiç kimseye zarar getirmed iği gibi, faydası da az olurd u . Fakat, dü­ rüst bir kişiyd i . 1 9 1 6 yılı nda General Kuropatkin, General Abd ülaziz DEVLETŞ İ N'i, Türkistan'a ke ndi yanına. hizmete çağırd ı . (6)

Ta11)i i bununııa, Türkista n ' ı n son Car umumi va l is i Kuropatkin'in 1 91 6 yıl halk ayakla nmas ı n ı bastı rmak için yaptığı z u lm. haksız dökü­ l en kanın mesuhyeti h i,cbir suretl e A. Devletşin üzerine düşmez' G ene­ ral A. Devletşi n , Kuropatkin yanına h izmete gittiğinde, Rus ordusu­ nun sad ık za!b'iti, muti bir memur sıfatiyle g itti . M uvakkat Hükümet Türkista n Komitesine o, a y ni muti bir me­ mur sıfatında g'i rd i . Talb i i yen i şartlar içinde, Türkistan icin fayd a l ı olabi lmek düşüncesi d e yok değ i ld i . Durumunda, eski rej imle bağ l ı l ık­ ta n meydana gelen zorluktan bana defa l1a·rca söylemişti . Türkistan Hükumet Komites'i n i n ikin ci Türk üyesi Sadri MAK­ SUD! Bey � i . O Kadet partisine mensuptu. İ nkı lôbın i lk gün leri nde Petersburg'ta toplanan «Kadet Partisi» Kongresi nde, Rusya bo­ yunduruğu a ltında olo·n M üslüma n aıha l i n i n mukadderatını, Kadet Pa r­ tisine bağlamak ihtiyatsızl ığında · b u l u ndu. Sadri Maks udi bey, Rusya Mü slümanları i çi nde, Rusya Devlet Duma sına (parlamentos una ) ka­ tılan kişileri n şüphesiz en d i rayetl is iyd i. Fakat, onun Rus m i l li l i bera l demokrat (ya n i , Kadet) pa rtisine mens up olması o n u , bir çok noktada (6)

Kuropatkin, Abdülaziz Efendinin

tavsiyesiyle beni de bir göreve tayin

etmek istedi. Fakat, kabul etmedim.

31


bağ l ı tutmaktayd ı . (7) Biraz aşağıda göreceğimiz g ibi, bu bağ l ı l ı k , onun T ürkistan meselesi' gibi, bir sahada kendisnii göstermesine e n ­ g e l old u . M uvaıkkat hükümet, Tü rkistan Komitesi'nin 3. Tü rk üyesi de Türkistanlı M ühendis Muhammedcan TINIŞBAY'dı. O n u n d a siyasi gö­ rüşü bir d erecye kadar « Kadet» lere yakındı. Onu yakından bil enlerin sözlerine göre, kalbiliyetli, iyi •bir mühendis olduğu halde, o önemli bir siyasi sima olamamıştı . Petersburg, M ühendisler E nstitüsü'nü bitirir bitirmez siyasi harekete adım atmış bu zata, Tü rkistan hal kı ne çok ümit bağlamıştı. M uvakkat H ü kü met, Türkistan Komitesinin aza lan bakımı ndan, kuruluşu işte bundan ibaretti. İ çlerinde başkan Şçepkin'den başka dikkati çeken siyaısi bir sima yoktu . O da ,Kad et'lerdendi. H ü kümet Komitesinin idari teşkilôtı tamamıyla eski umumi va li idaresinden iba­ retti. O nların başında yaşlı Yefromov vard ı . O d ü nya harbi başlarında Şarki Prusya'da mağ lup olan Rus O rd us u n u n Kuma ndanı, Tü rkistan­ l ı ların lônetine uğramış Tü rkistan'ın eski umumi valilerinden Samso­ nov'u n sağkol u ve şahsi dostuyd u. Hü kümet Komitesinden biz memn u n değildik. Biz M uvakkat H ü ­ kümete, Türkistan Komitesinin kurulşunda değişiklik yapacak, o n u n bizim seçtiğimiz kimseleri getirme yönünde etkileyebilecek miydik? Tabii ki, hayır. Biz kendi güçsüzlüğ ümüzü an layıp, Petersburg'dan gönderilen heyete razı olmak medbu riyetindeydik. Hükümet Komitesi yan ı nda bir istişare meclisi kurulmuştu. Bu is­ tişare mecl is'i ne H ü kümet Komitesi üyeleri nden başka, bizim M i l li M erkez ile İ şçi ve Asker Şura ları üyeleri giriyord u. Bütü n önemli si­ yasi meselel er, işte bu İ stişare Meclisi'nde görüşülüp, karnrtaştırı l ı rd ı . Hü kümet Komitesinin sa·kin i ş hayatı ancak, bir buçuk ay süre­ bildi . Komite, Taşkent'e gelir gelmez, Başkan Şçepkin'le işçi-askerler şurası arasında an laşmazlı klar çı kmağa başlamıştı. İ rade sahibi bir kişi olan Şçepkin, İ şci-a1s kerl'er şurası tarnfı nda n yapı.lan baskıya bo­ yun eğmek istemedi. Siyasi bakımdan biz Türkistan l ı lara, pek de sempatik bakmayan Şcepkin , ıbu mücad el esinde bize dayanmak iste­ di. Biz 'ise onun idaresindeki Komiteye yardımcı olmak istemedik ve olmad ı k. Yürekten istemediğimiz bu Hükümet Komitesine karşı da çı kmad ı k. Siyasi faaliyet d e nen kon un u n gerçek an lamını bilen bir kişi, bizim faciamızı a n lasa gerektir, d iye düşünüyorum. Biz H ü kümet (7)

O zamanın Türk siyasi adamlarının çoğu, Merdan TOPÇUBiAŞI'dan başlayıp, bizim

mesela, Yusuf AKÇURA, Ali Alihan BÖKEYHNN'a kadar

hepsi ünlü Milikov idaresindeki, Kadet Partıisine mensuptular.

32


Komitesin i benimsemed i k, ona karşı m ücadele etmek de istemed ik. Cünki, bizim için daha korkulu olan bir güç, yani İ şçi ve askerler şu­ rası , bu Hükümet Kom itesinin yeri ne göz d i kiyord u. Bizim faal iyeti­ m iz, d u rumu ölçüp biçmek ve fırsat beklemekten ibaretti. H ü kümet Kom itesinin, bizim için İ şçi ve askerler şurasından daha iyi olan ta­ rafı, O'n u n müessesan meclisine gidilmeden, hiçbir meseleyi kesirı olarok çözmeğe g i rişmeyeceği id i. Biz M üessesan Meclisi'nden, ken­ di muhtariyet idarem izi n tasd i k ed i l ip gelmes i n i ü m id etmekte idik. İ şçi ve askerler şurası ise, bizim M il li M uhtariyet, muhtar idaremiz kon ulanyla hiç uğraşmadan. kend i hakim iyetini kesi n l i kle yerleştir­ mek istiyordu. Taşkent'te yay ı n lanmakta olan Rusça «Türkistansky Kuryenı ga­ zetesi , 5.9.1917 tarihl'i nüshas ında, « Es k i rejim dönem i nde Rus topla­ rına d üşen görev şimd i, İ şçi ve askerlerin omuzu ndad ır. İ nkı löpçı işçi asker .ve köylü resmen eski Rus atılganl ı ğ ı n ı n yeri ni tutmaktad ır.» d iye yazmıştı. Bir süre geçince, Bolşevi kleri n « M i l letleri Kurtarma» inkı löbından sonra, .Bolşevi k Parti merkezi mümess ili, yüzdeyüz Leninci Georgi Safarov, «Şubat i n k ı löbı devrinden beri Rus muhaciri, Türkistan'ın köy ve avu rıarını (8) kend i cebi g i b i kullanmaya başlad ı. » şekli nde bUg i vermekted ir. İ şte, Tü rkistan'da, b üyü k sevinçle karşıl·adığı mız, i nk ılöbı n diz­ g inin i ele geçirmiş olan, Rus İ nkılöpçı Demokrasisi teşkilötlarından sayılan, İ şçi ve askerler şurasını m üdafaa etmekten çekinmemizin, asıl sebebi buyd u. Türk i.'>tan'da, « İ şçi ve askerler şuras ı n ı n , Hü küme� Komitesi n i yenmesi de bizim için yurdum uzda" «Rus topu ve eski Rus atılganlığı» nın galip gelmesinden başka bir şey değildi.

Bir kaç kere çekiştikten sonra Şçepkin, Türkistan' ı n şartları nda, i şçi ve askerler şurasıyla birli kte çal ışma i m könı ol madığı kanısına va,rd ı , M ayıs son u nda, anid e n Taşkent' i terketti. H ü kümet Komitesi üye•erinden Preobrajensky, Devletşin ve Sad ri Maksudi Bey de re is­ lerine katı lıp g ittiler. Devletşin'in, Şçepkin ile birlikte g itmes i n i bir as­ keri memuru n, askeri disip l i n d uygusu ndan kaynaklanabileceği şek­ tinde anlamak mümkünd ür. Fakat. Sadri Maksud i beyin gitmes i n i, anoa·k reislne karşı, parti arkadaş l ı ğ ı n ı koruma endi,ş esiyle ancak, acı klamak kabi ld ir. Hükümet Komitesi üyelerinden d iğer iki kişi yan i, Lipovsky ve Yelpatevsky, Taşkent'te kaldı. Şkapsky'l e M uhammedcan Tınışıbay, daimi surette Yedıisu'dayd ı la r. Yeteri derecede itibarı ve s iyasf etkintiği olmayan Lipovsky ve Yelpa·tevsky, kısa bir zamanda (8)

Avul

:

Kazak-Türklerinin oturdukları obalar, köyler.

33


i şçi ve a skerler şurası n ı n itaatkör be nde l er i ol uverdi ler. İ şçi ve as­ kerler şuras ı üyeleri nden sadece biri gelmezse. istişari meclis topla­ namaz hale d üştü. H ükü met K o mit e s i üyesi olara k kalanlo r a ra s ı nda. re isliği üzerine olan Velpatevsky, «Miha"il Yakovlevic nerede? G regori Asakoviç nerede? B iraz daha yoldaş Belikov'u bekleyelim (9)» d iye

­

rek, bizi b ek l et iyord u . Bu yoldaşlarıysa, çoğ u n l u kla uzun uzun bek ­ l ettikten sonra g e l ird i . L ipovsky ve Vel patevsky efen d i ler

Fiterma n,

Belikov ve d i ğer arkadaşlarıyla birleşerek, yine M a l l itsky'nin eski Taş­ irnnt Beled iyes i n i bölme projesi n i ortaya

çıkardılar. Yine bu k iş iler

Sosnovskv'n i n . Türkistan'daki Ruslara, yerl i h a l kta n ayrıl ıp, ayrı M ü·

essesan Mec l i s i vek'i l leri seçme h a kk ı projes ini müdafaa ederek, or­ taya çıkt ı l ar. Türkista n Komites i n i n kuru l u şu nd a n son derece huzurs uz olan İ şçi ve askerler şuras ı . Şçepk i n g i ttikte n sonra. durumdan ook mem­ n u ndu lar. İ şçi ve askerler Şurası. Yelpatevsky ve Lipovsky'nin, « be­

ceriksizl ik ve zava l l ı l ık l a rı» ndan fayd a l a n a ra k, Türkistan'da, Müesse­ san Mecl isi topl a n ı n caya kadar, bütü n programını tatbik etmeğe ye­ t i şemezse de, bizleri y a n i Tü rkistan Türkleri n i ortadan çı karıp, tama­ miyle geri plôna itebilecekleri ka n ıs ı ndayd ı . Biz ise, H ü kü met Komi­ tes i n i y e n i d e n kurmak. ona bizim için önem l i k işileri üye olara k sok­ mak yol uyla, işi düzeltmek isted ik. M il li Merkez i m iz, işin Velpatevsky'­ le Li povsky'nin e l i nde ka ldıkça , bizim acımızdan

tehl ikenin gittikçe

arttığı, memleketi m iz için i nl< ı l ôpta n ü m i t etti ğ im'iz hedefin gerçekleş­

Bizi mle, İ şçi ve askerler a l ı n acak, üye adayları üzerinde uz u n uzun kon uşmalar. tart ı şma lar başladı. İ şçi ve a skerler Şura s ı , sözde g üya , bizim arzularımıza ri a y et eder g i bi old u l a r. Hü­ kümet Kom i tes i n i n eski üyeleri nden S ad r i Ma ksud i , hattô Genera l Devletş i n ' i n tekrar H ükü met Kom ites·i n e üye olma larına m uva·f akat et­ t i ler. Fakat. şimdi de b iz onları Hükü met Komites ine a l maya karşıy­ d ık . Eski Hükü met Komitesi Reisi, « Ka d et» taraftarı Şcepkin' e uya­ rak, Türkista n ' ı terkedip giden k i mseleri n , tekrar dönüp gelmelerini istemed ik. Yelpatevsky ve Lipovsky, H ü k ü met Komitesi ü yesi olara k Taşkent'te kaldılar ya! Niçin onlar gibi, meselö, Sadri Maksudi bey de Taşkent'te kal a ma d ı ? Onun Taşkent'te olması bizim ici n son de­ rece gerekl iyd i . Fakat, Sadri M a ksud i bey başka türlü düşündü, dö­ n ü p g itti. «Yol u n acık olsun» fikrine geld i k. Onun tekrar a·ta nmasını istememeğe, hattô Muvakkat Hü kümet onu atamak isterse daıh i , rozı olmama kararı çıkarıldı. Bizi ve İ ş çi askerl er Şurasını tatmin edebilemesinin tehl ikeye düştü ğü ka n ı s ı na vard ı .

Şurası ara s ı nd a . yeni Hükümet

Komites i n e

-

(9)

34

Bu üç kişi, İşçi ve askerler Şı1rası'nın başlıca simalanydı.


cek aday çok azdı. Onlar. kendi plônlonna yarayacak kişileri öne sü­ rüyord u. 'Biz de kendi adamlarımızı istiyorduk. Müzakereler uzun sür­ dü. Hükümet Komitesi k urulamadı. Adliye reformu. toprak işleri ısla­ hatı gibi reformlar birbiri n i ta kip etti. Müessesan Meclisi Seçimleri Kanunu, hazırlamp bitmekteydi. Türk istan'da memnuniyetsizlik ço­ ğaldı. Acele etmek gerekiyordu. Vll

Türkistan'da mem n u niyetsiztik genişlemekte ve derinleşmektey­ di. Hü kümet Komitesine, İ şçi ve askerler Şurası aleyhinde, her taraf­ tan gelen şikôyetler dolup taşıyordu. İ şte bu şikôyetlerden biri, Ga­ zalı ilçesinin Kazak-Türk aha l isinden geliyordu : cBiz inkılôpton sonra durumumuzun iyileşeceği n i ü mid etmişti k. Fakat iş tersine döndü. İ lçede süngü gücüyle, idareyi ele g eçiren iş­ çi ve askerler, bize eski yöneticilerden çok daha kötü m uamelede bulunuyorlar. Günden güne artan, sürekli bir terör içinde yaşıyoruz. Silôhlı i şci ve askerler, köylere gelerek. bütün köyü muhasara edi­ yor. Evlerde aramalar yaparak. «İnkılôp ve onun kurbanla rı» yararına �· i yerek, halka ölçüsüz ağır vergiler ödetiyorlar. Kimin ka pısında iyi cins at, evinde kıymetli halı, kürk, a ltın, gümüş eşya görürlerse, alıp götürüyorlar. Kadınlarımızı tahkir etme olayları da az değildir. Bizim teşkilôtın üyeleri, hiç bir kusuru olmasa da tutu klanmaktadır. İ şçi ve asker şuraları ve onun bazı üyelerinin, yerine getirilemeyen talepleri sebebiyle, kücük bir yanılma yüzünden bütün köy halkı cezalandırıl­ maktadı r. Bizi, daimi cezalandırılma korkusu altında tutuyorlar. İ lçe­ de açlık başlamak üzered i r . Bize tahıl vermiyorla r. Demiryoluylo getirilen buğday, darı, arpa, pirine. ne varsa Rus­ lara paylaştırılmak üzere istasyonlarda ve şeh i rlerde saklanmaktadır. Bizse, açlıktan ölmekle karşı karşıyayız. Biz, Rus hakim iyetin i tanıyo­ ruz. Bugün haıkim olan durumu değiştirmek müm kün deği lse, Muvak­ kat Hükümet Türkistan Komitesi'nden, eski idarecilerin geri döndürül­ mesini rica ediyoruz. Bütün kötütüklerine rağmen, onlar ahaliyi bu derecede talan etmediler. Suçsuz halkı yakalayıp, tutuklamadılar. döv­ memişler ve kadınlarımızı böylesine taıh kir etmemişlerdi. . .» Bu türden şikôyetler Türkistan'ın her tarafından, devamlı s urette gelmekteydi. Muvakkat Hükü met Komitesi'yse, bu şikôyetleri Türkis­ tan Merkez İşçi ve asker Şuralarına vermekle yetiniyordu. İ şçi ve as­ ker şuraları da bu işçi ve askerleri « İ n kılôp Kanunlarına» riayet et­ meye çağıran karar vermekle yetinmekteydi. Türklstan'da, Rus işçisi özelli kle askeri « İ n kılôp Kanunu» den­ diOinde, kendisinin hiç bir şekilde sınırla nmamış h u kuka sahip oldu-

35


ğ u n u . her isted i ğ i n i yapmakta hür old u ğ u n u düşü nüyord u. Ta·lancılık, her tü rlü zorlamaların tümü , Türkistan'daki İ şçi-as kerler Şuralarınca « İ h k ılôp Kanunu» hükmü ndendi. Akmescid i lçes i nden gelen şi kôyetlerden biri ni, H ü kü met Kom i ­ tes i, meseleyi yerinde araştırmak i ç i n , Sird erya İ cra Komitesi'ne gön­ dermişti. Bu i cra Komites inin Reisi, ü n l ü Vladimir Petrovic Nalivkin'­ di. O n u n temsilcilerinden biri bolşev i k Anfirov, diğeri bend im. Kom ite, bu iş i araştırmak üzere beni göndermeye karar verd i. Bizim, M i l li Merkez'den de gereken görevlendirme belgelerini alıp, Akmescid'e (bugün Kızıl Ord u) g i ttim. Akmescid yol undaki, Yeni Kurg a n istasyo­ nundan başlayıp, ahal'i nin memn un iyetsizli'k d erecesini sezme k ve acı kça görmek mümkündü . . . Bütü n yol üzeri nde, Akmescid'teki şikô ­ yetleri araştırmada beraber olma k i ç i n gönderilen yer l i teşkilat tem­ s i lcileri, bulunduğum vagona dol uştular. Akmescid'e 50 kadar tem­ silc iyle birlikte vard ım. Geld i ğ im g ü n, i lce komiseri Preobra jensky adı nda, gene bir subayla görüştüm. Onunla birli kte Akmescid İ lce İ şç i ve As kerler Şurası Başkanı, dem iryolu işçi lerinden Aga pov' un ya­ n ı na g ittik. O n u n yanında eski tercüman H üsey i n İ bmh'im (Bk. · maka­ le 3.) oturuyord u. Birbirimize ısınamad ı k. Agapov, Rus işçi-askerlerin « İ n k ı lôp hakları» kon usunda ısrar etti. Bense, Türkistan'la hic bir bağlantısı, i l g i s i olmaya n Rus askerleri n i n, Türkistan Halkının işlerine karışmaları n ı n yersizliğini ifade ettim . Henüz •bir kaç oy önce, Carl ı k Rusyası askerleriyle birl i kte hal kımıza, kan l ı d ü şm a n l ı k gösteren, Rus işçi leri n' i n de « İ nkı lôp Kan un ları » , « İ n k ı lô p esasları» gfüi kavram­ larda ihtiyatl ı olmaları, g erektiğ i n i anlatmak isted im. Agapov, söyle­ di klerimi kabul etmed i. Türkista n'da hükümetin işçi-askerler eline geçti ğ i n i , eskiden Car H ü kümetinin ajanlarına itaat eden halkın, şim­ d i de « İ şçi ve asker Şuraları» na, boyun eğmel eri gerektiğini a nlattı. « İ şte, yoldaş Hüseyi n , bu h ususta ben imle aynı fikirdedir» d iyerek, yan ında oturan H üseyin İ 'brnhim'·i işaret etti. H üs eyin İ'brnh i m de ken­ d i s i n i n Agapov'la aynı görüşte olduğ u n u söyled i . Ertesi gün, eskiden ad li y e mahkemesi bi nası olan evin avlusunda, büyük :bir toplantı yap­ maya karar verd i k. 300-400 civarında kişi topland ı, avl uya s ığmayan­ lar, sokakta n, topla ntıyı takip ettiler. İ lce ·ç evresi hakkı nda, Milli ŞOra Reisi Eral i Ka·s ım, bilgi verd i. H üseyin İbrahim ona karşı cıktı. Çevre­ den gelen tems ilcilerin hepsi, İ şçi-asker şuralarının tutumundan şikd­ yet ettiler. 'Redded i l emeyecek olayları anlattı lar. Bu, tertipsizlik ve sorumsuzlu kla s uçlana n . İ şçi-askerler de toplantıda bul unuyorlard ı . Ben, söz aldım. ö nce. kend imin Sirderya Vilôyeti i cra Komitesi ve Türkistan M i l li Merkezini n temsilcisi olarak, burada bulunduğumu a n­ lattım. Hiç bir kimseyi suçlamak için g elmed iğimi, İ şçi-asker şOrasıy·

36


la M illi Şura l a r arasında birl i kte çal ı şma yol unu bulmak düşü ncesiyle getdiğimi söyled im . Bu ara da Hüseyin İ·brahim, «Nasıl 'bir a nlaşma va­ sıtas ı önerryors u n uz?ıı diyerek, sözümü kesti. Ben de: «Türkistan M i l li Merkezi» ve Sirderya İ l i i cra Komitesi ad ına öne­ receğim an l·a;ş ma yolu : İ şçi-Askerler Şuraları nın, yerli milli teşk ilatla ­ rın yaşa mına ve işlerine kanşmamaları, « Ma nd'at (Resmen görevli a raştırma) Kom isyonu» denen heyetleri gönderip, halkın ıh uzurunu bozc:in , si lahlı askerlerin köylere sa ldırıları n ı , a raştırarak, ceşitli ver­ gi toplamal arı n ı kes i n l i kl e d urd u r ma l a rı , bu konula rd a üyelerini bu tür hareketlerden menetmelerid ir. » dedim. Be n bu sözleri bitirinceye kadar şiddetl i bir gürü ltü cıktı . . . Hü­ seyin İ'braıhi m ve diğer bir ka·c eski tercüma nla birlikte Aga:pov, bi r­ den yanımda, kürsüde bitiverd i . O, soluk sol uğa, Büyük Fra nsız İ n k ı­ labı hakkında, anlaşılmaz lôflar etti. Carları, m ü l k sa hiplerini kovala­ m ış, i şci ve a skerlerden sözetti. Sözünü ba na geti r�p. « Ü nlü Peters­ burg Avukatı» old uğumu (10) . Türkistan Müslüman halkı merkezi Bir­ liğini elime geçirerek, Türkista n H a l k ı n ı , Rus İ şçi ve as kerlere karşı kulla nma k istediğ imi, Türkiye a j a n ı , pa ntürkist, pa n islôm ist, Rus düş ­ man ı » olduğumu söyleyerek, « M üslümanlar, M ustafa ÇOKAY'ın arka­ sından g idecek oi u rlarsa , Rus asker ve işçi leriyle karşı ka rşıya gele­ cekleri ni unutmasınla r.» dedi. Agapov, bununla da yetinmedi. Sözle­ ri·n i devam ettirip, kendi yoldaşlarına hita p ederek, « Öyle değ i l mi, inkılôpcı asker ve işci yoldaşlar» dedi. Yoldaşları da yü ksek sesle, « Öyle, öyle» deyip, onu deste kledi ler. Agapov, yü zünü, içim izden bu­ l up c�kard ığı , hain Hüseyin İ bra him'e çevi rip, «Ö yle değil m i yoldaş Hüsey i n?» dedi. Bu ima nsız, Tü rkista n l ı Hüsey in de onu tasd i k etti. Durum gittikçe gerginl eşti . Gerek Rus işçi ve a skerler a rasında, gerekse Türkistanlılar arasında heyecan yü·kseldi, ga leyana dönüştü. Topla.ntının d urumunu takip eden İ lce Komiseri Preobra jensky, s ıc­ rayrp k ü rsüye c ı ktı. Bütün g ücüyle bağıra ra k : «Yoldaşlar, şeh irde ga­ leyan var. Kaza klar, kışlayı çev i rmişler, sarm ışla r. Yerl i halk, tren istasyonuna doğru yürüme ktedir. Şayet , M u stafa OOKAY'a wrar ve­ rirseniz, şehi rd e felô'ket ve ölü m, soykırım başgösterecekti r.» ded i . . Galeyan biraz dindi. Ad ımı söyleyip, «derha l kurşuna dizmeyi» ta lep eden bağırışmalar d urdu. Ben çevreme baktım. Gerçekten de cevrem, atlı Kazo:kla r'lo sarılmıştı. Toplantı yerine yakın, Rus Kil ise meyda nın­ da, bir ta rafta Ruslar, ka rşısında bizim halk (Kazak-Tü rkleri ) _ toplan­ mış, düşmanca tavırlarla ba kışma·kta id iler . ( 1 0) Hukuk tahsili görmüş isem de, hiç bir zaman avuka tlık yapmadım. (M.Ç .)

37


Akmescit, bütü n geceyi ga leya n ve h uzursuzlukla geçirdi. i şçi ve askerler toplantısınd a , beni kurşuna d izmeğe karar verdiklerini, ertesi gün duyd um. İ şte böyle Akmescit'deki d urumu düzeltmek için ge. lip, kudurmuş Rus işçi ve askerlerin ga leya nına k u rba n olup gideyaz­ d ı m. Daha sonra. Hokand M i l li Hü � ümeti'nin bolşevi klerle mücadelesi sımsında, 1 91 8 y ı l ı ŞU BAT ayı nda , 1 91 7 y ı l ı MAYIS ayının, son gün­ l erinde olan bu oıav s ı rasında, Rus işçi ve a skerlerin e l i nde, öl üp g it­ mediğimden dolaıyı hayı.fla nd ığım, bir ô n ı m da ol muştur. .Böylece gözle görüle'bilir bir neticeye varamad n , Taşkent'e dön­ düm. Ancak, yerli Ha l k'ta görü len galey a n k ı şlayı ya kmak ve benzeri atılımlarl a hadd i n i aşan, İ şçi ve askerl erd e n b'ir kaçının dövü l m esi, işçi ve askerlerin başlattığ ı kargaşayı 'biraz yatıştırdı. Fakat, bu da geçiciydi. Yaşadığım olaylar hakında, Taşkent'te bilgi verd im. Sird erya Vi· lôyet Komites i, Akmescid işci ve askerler şura l a rı yöneticilerini Taş­ kent'e çağı rmaya kara r verd i . . . Onlar da geld iler. Şilov, Tongurov, Jerdev adlı askerler geldiler. Onlar, topla ntı salonuna a ya.k basar basmaz, başkan temsilcisi Anferov, «Bu n lar her şeyi yapabilirler, gö­ rünüşleri eşkiyaya benziyor.» d iyerek, fısıltıy l a , söyleyiverdi. Vi lôye1 Komites i, Akmescid 'te işçi ve askerlerin yaptığı hareketi, cinayet ola ­ ra k kabul etti ise de onlar, kendi yaptı kları n ı n yanlış oldu ğ u n u kabul etmek şöyle dursun, onun « İ nkılôp Ka nunu» olduğun u da idd ia ettiler.

.

Bu, Akmescid işçi ve as kerleri, Merkez i şçi ve asker şOralon da i res i nde de bulundular. Orada, Vilôyet Komitesi'nde olan muame­ leden. başka türlü karşılandılar. Yerel işçi ve asker şura l a rı , M erkez Şurayı a ncak, üstün körü ta nım ış gibi da·vra narak, on unla hiç 'h esap­ laşmazlard ı . Böylece Şilov, Tong u rov. Jerdev efend i ler «Ka h raman» ol arak değilse bile, « mağlu p» olmuş sayılmadan , yerlerine dönüp g ittiler. Ben im, şahsımla i l g i l iymiş g ib i görü nen bu olayı, ayrı ntıl ı a nlat­ mamın sebebi, o dev i rd e bütün Tü rkista n'da hakim ola n durumu. çok acık bir şe·k i lde ifad e edecek mahiyette olma:s ıdır. O sıralar geniş y u rd umuzun , 'b i r çok yerinde bulundum. Her yerde hemen hemen aynı denebilecek ma nzarayla ka rşıl·aştım. Ha l k son derece ted i rgindi. Yal­ nız, aıç ık topla ntılarda kon uşarak. ruhen ferahlamak mümkündü. Si � lôhsız Halk. kimse ta rafından yasa kl·a nmodığı nd·a n , foydalana rok. yal­ n ız, k uru sözde olsa da•h i. dertleri n i a n latarak içini dökmekteydi. B u olaylardan da biz im, yani M i l li Merkezi m izin d u rumunun. son derece feci old u ğ u a n laşılmaktad ı r. B iz, işçi ve asker şuralarının edepsizliklerine, ka rşı koyamadı�ımızı görüyorduk. Bunun için yeterli 38


gücümüzün olmadı ğ ı n ı seziyor ve b i l iyord uk. H a l k da güçsüzl ü ğ ü m ü ­ zü görüyord u . Ancak Halk, bu merkezi kuru m u m uzun g üçsüzlü ğü­ nün, kend i güçsüzlüğ ü nd e n doğma kta old u ğ u n u . inkılôbın getirdiği fırsatta n fayda lanma k için inkılôp devrinin talep ettiği şartların yur­ 1 dum uzda ve halkımızda yeter i derecede olmadığ ı nd a n, ortaya çıktığ ı ­ n ı a nlamış mıydı? Bizim g ü çsüzl ü ğ ü müzü. işçi ve asker şura l a rı da a n l a m ışlard ı . O n u n ·icin de bizi nazmı i ti ba ra a l m a d ı lar. % 96-98 çoğ u n l u ğ u o l uş­ turduğumuz halde, işçt ve a sker şura larına karşı gel emed e n , M uvak­ kat Hü kümet Komitesi'nde, müttefik arayı p ·d urma m ız bile facia m ı z ı n derecesi n i acı kca gös term e kteydi . Yeni Kanu nlar, birbirini takip etti. Bizim M erkezin işi de halkı ve memleketi bu yeni K a n u n larla t a n ı ştırmak ve ona bundan fayd a l a n ­ manın yol larını göstermekten ibaretti. Diğer tarafta n, biz ke ndimiz d e b u k a nu nla rı hazırlamakta v e b a z ı K a n u n l a r ı n tatbikinde, halkımız ı n yaşa m a şa rt la rın a göre d eğişiklikler yapmak kon usunda, işe kat ı l m a ­ lıyd ık. Bu cümleden, adl iye ma·hkemeleri v e toprak kom iteleri kon u ­ s u ndaki y e n i K a n u nlar, bizim için özel l ikle ö n e m kaza nmaktayd ı . vııı

Yaza r notu : Yaş Türk istan 'ın bu sayısı Tü rkista n M u htariyetinin

1 9. yıl dön ü mü ne

rastlad ı ğ ı nda n.

hatıra mın b u kısm ı n ı , o hadiseye

ayırd ım . Yaş Türkistan'da hemen hemen her y ı l , « Hokand

M u htariyeti»

mes'elesiyle ilgili ma kale yayı n l a maktayız. Milli hareketimiz içinde, bugün ta riıhe karışm ış olan Türkista n M uhtariyeti, Türkista n Milli K ur­ tulu ş hareketinin ba·ş la ng ıç merha lesidir. Onun için de q, milli müca­

delemiz tarihinde önemi büyü k bir had ised ir. B u n u n en iyi ve ayd ı n

del i l i n i , Sovyet yayı n ı nın, O na karşı durmadan ya ptığı hücumlar ver­ mektedir. Avrupa ve Amerika'daki.

Türkist a n milli hareketini araştı­

ran ları n bana yö n elttik l er i önem de bunu göstermekted ir.

(1 1 )

( 1 1 ) Kaliforniya'daki S tanford Üniversitesi 'nin Rus İnkılabını Araştırma Ens­ titüsü «Türkistan'da İnkılap

ve

Sovyet Hükümeti'ne karşı Halk Ayak­

lanması»yla ilıg ili materyali toplayıp, İngilizce eserler yayınlamaya giriş­ miştir. Dolayısiyle Mus tafa ÇOKAY beye müracaat edip, «Türkistan'da İnkılap ve Hokand Muhtariyeti»

konuswıda bir makale yazıvermesini

rica etmiştir. Makale 1937 yılının ilk aylarında hazırlanıp,

verilmiştir.

Yine Stanford Üniversitesinin adı geçen Enstitüsünün teklifi üzerine Mustafa ÇOKAY bey, Londra'da yayınlanmakta olan «Asiatic Review» mecmuasının 1928 yılı

NİSAN

da Basmacılık» başlıklı

sayısında, kısaltılarak basılan «Türkistan'­

makalesini, de yeni materyallerle dolu olarak

hazırladı.

39


Şimd i, 1 9 yıl sonra, biz, bütü n yanlışlarımızı acıkça görebilmek­ teyiz. Ancak. 1917 yıl ının yanlışları için bizi eleşti rmek, yeni yeni yü­ rümeye başlayan çocuğ u n sendelemesi ni, d üşmesini, dosdoğru yü­ rüyememes ini tenkit etmeye benzer. 1 9 1 7 y ı lı bizim, «Siyasi doğum» yılımızdı. M u htariyet ise, bizim korka korka ·çıktığımız 'il k « M i l li, siya­ si» adım ım ızdı. Bolşevikler, Türkistan M uhtariyeti konusu nda, en çok bana sövü­ yorlar. Arada, ya.ınız samim iyetsiz, ikiyüzl ü dostlar değ i l . Hatta sam i­ m iyetlerinden zerre kadar şü phem ol mayan yakın dostlarım da M uh ­ tariyet meselesinde b e n i suçlayarak eleştirirler. Bolşev i klerin sövüş­ leri n i , Türkistan M i l li Mücadelesi yolunda yaptığım mütevazi fa.a l iye­ timin önem i n i n , düşman tarafından takdir ed i lmesi ve zahmetlertm i n «mü kôfatrn olarak kab u l ediyorum. Samimiyetsiz, i kiyüzlü dostların sözleri, üzeri nde durmaya değmez. Samim i dostların eleştiri lerini, «kend i n i ten kid» şe klinde kabul ediyorum. 1 9 1 7 y ı lı Nİ SAN başında, Petersburg'ddn ayrılırken, o zaman bü­ tün Rusya topraklarında rol oynamakta olan Petersıbu rg İ şçi ve As­ kerler Şurası Başk·arn Ni kolay Semonovic Cehaidze'n i n yanına g it­ tim. O dönemde böyle bir ziyaret mecburiyet halinde gerekliyd i . Cün­ ki, o tarihte M uvakkat Hükümetin siyaseti. hemen hemen Petersburg İ şçi ve askerler şuras ı. tarafından yü rütü l mekteyd i . Cehaidze'yle i n ­ kılôptan çok öncesinden beri tan ışıyord um. 4. Devlet Duması, Sosya l Demokrat Fraksiyonu lideri Gürcü Cehaidze (12) i n k ıl ôbın i l k g ü n le­ rinde «Bütün Rusya İ nkılôpçı Demokrasisi » nin ön safınd a b u l u n uyor­ d � . O n u n için de Petersburg işçi ve askerler şurası başkanlığına se­ c'i l mekle, Rus inkılôbı başvekili denecek dereceye ulaşmıştı. Ta'bi i , bizim sohbetimiz Türkistan konusunda old u. ( 1 2) Çehaidze, çarlık devri Rusya Sosyal Demokrat Partisi Rei·sliği'nden baş­ ka, 1 9 1 7 devriminden sonra, Gürcistan Reisicumhuru seçilmiştir. Avru­ pa'daki Gürcistan Hükümet Temsilciliği

Heyetinin de reisi olmuştur.

Temsil ettiği Gürcistan Hükümeti'nin kaba kuvvet tarafından uğradığı ·

baskın karşısında demokrat dünyanın, bilhassa mensup olduğu sosyalist enternasyonal kuruluşlarının ilgisizliğinden dolayı duyduğu

üzüntüyü,

bir türlü yenememiş, intihar etmiştir. Çehaidze'nin ölümü üzerine İstan­ bul'da çıkan «Yeni Kafkasya» mecmuasının I.VII.1926'da Nr. 16-17'de Mü­ savat Partisi adına bir başsağlığı telgrafı vardır.

Aynca,

Brockhaus

«Handbuch des Wissens» 111, 1923'deki (223 s.) «Menşeviki» maddesinde: Tschaidse Führer zur Zeit der Revolution 1 9 17, cümlesi vardır. Gürcistan Ansiklopedisi'nde daha

fazla bilgi verilmektedir: - Gürcü sosyalistlerin

lideri Karla Çehaidze (Tschaidse) 1 864 yılında Batı Gürcistan'ın Şorapani kentinde dünyaya gelmiştir.

Çehaidze 1907-12

yıllannda 3.

Duma'da,

1912-17 yıllarında 4 . Duma'da, Şubat devriminden sonra da Geçici Hükü­ met ı e Milletvekili olarak Gürcüleri temsil etmiştir.

40

-


. Ceha idze'nin, bizim i l k işimizi n ne olacağı sorusuna, « Biz Türkis­ ta·n lcin M uhtariyet isteyeceğiz, bundan dolayı d a cal ışmamız, işte bu muhtariyete h azırlı kla ilgili olaca ktır.» cevabını verdim. Ceha idze, bu cevabı m da n ü rktü. «Al lah a şkına, Yoldaş Cokayoğ lu, soydaşlarınız a rasında m uhtariyet üzeri ne söz etmeyin. Ö nce, bu :h ususta konuş­ mak icin şimdi l i k biraz erkend ir. Sonra, sizin Türkistan g tbi bir mem­ l ekette, m uhta riyet derhal istiklal ve ayrılmaya doğru atı lmış bir ad ı m olacaktır.» ded i . B e n ona derhal M uhtariyet ilan etmek ve m uhtariyetli idare ve ­ rilmes i n i ta lep ederek ortaya çıkmak niyetinde bulunmadığı mızı, M ü ­ essesa n Mecl isinin topla nmasını bekleyeceğimizi, şimd i l k ya l n ız mem­ l eket ve ha l kı m ızı bu muhtariyet'e hazırlamakla meşg u l olaca.ğ ımızı a n lattım. Onun ü rktüğü separatizm (ayrı l m a ) meselesine gel ince, «Rus i n k ı lapçı demokrasisi» onlarca yıldan beri i la n edegeldiği, m i l ­ l etlerin hü rriyeti ha kkındaki şiarına sad ı k kard ı kça, sepa ratizm korku­ s u na yer ol mayacağ ı n ı » a n lattım. Ceha idze, benim açıklamalarıma ikna olmadı. Bizim mu htariyet mes'eles i n i açmamamız konusunda ısra r etti. Rusya i n k ı lapçı d emok­ rasisi 'nin, Rusya 'daki ·bütün halkla ra yerli, m i l li husus iyetleri n i tem i n edecek a nla mda g eniş hürriyet vereceğini, ifade etti. Türk ista n g fbi Rus tesi ri n i n «yok» denecek derecede az, h a l k ı ta mamiyle başka kül­ tür, k·a n ve d i nden olan bir yerde, m u hta riyet i n çabucak sepa ratizme dönüşeceğ i n i , i n k ı lapçı ve demokratik Rusya d ışı nda h a l kımızın duru ­ m u n u n iyi olmayaca ğ ı n ı a n l attı. Had iseler biz Tü rkista nlıları alda ttığı gi·bi , Rus inkılapçı lideri G ü rcü Cehaidze'ni n üm itleri n i de boşa cıkard ı . R usya i nk ı labı, doğu­ şun u n sekizinci ayı ndan itiba ren Bolşeviklerin kamçısı altına düştü. Rusya i n k ı lapçı demokrasisi d e tuzbuz old u . M uhta riyetten korkan Ceh a idze ise. m üsta k i l Gürcista n ' ı n başkanı, Gürcü M ü essesan Mec­ l is i ' n i n ve Gürcista n Avrupa Heyeti'nin de başbu ğ u ol uverd i . . . Biz kuru ltaylarım ızda m uhtariyet kon usunda o.çıktan açığa ko­ nuşmadık. Milli M erkezimizde, Vilayet Komiteı·erimizde en çok meşg u l olduğumuz kon u buydu. B i z o za ma n muhtariyeti şu şekilde düşünü­ yord u k : Türkista n ' ı n kendine mahsus teşrii ve icrai müesseseleri, ya ni kanun çıkarabi len parlamentosu ve işi yü rüten hükümeti b u l un aca k­ tı. Dış siyaset, ma l iye, yol lar ve ha rbiye işleri, Umum Rusya Federas­ yonu Hükümeti'nin işi olara k ta nı naca ktı. M a arif işleri, yerel yol la r meselesi, yerel ida reler. adl iye ve toprak meselelerin i n hepsi, yerel muhtariyet h ü kümet i n i n işleri olarak görülüyord u. Biz özell ikle, top-

41


ra k m eselesine önem veriyord uk. Ord u kurma meselesinde de bazı değişi k l ikler yapmak istiyord uk. M eselô: Umum Rusya için kurula n Komuta n l ı ğı n idaresinde b u l u nsa bile, Türkistanl ıların askeri hizmet· lerini Türk ista n'da görmeleri ve Türk ista n'da ka lmaları, bizim için önemli bir mese l eyd i . İ şte, bizim o zama nki a na taslağımız buyd u . Ayrı ntılara g i rme­ dik. Bizim en önemli uğraşılarımızın biri, mill1 kadrolar meselesiyd i. i sten ilen prensipleri ilôn etmek mü mküm:fü. Hattô, herşeyi, gökteki ay'ı i stemek de mümkün. Fakat g ereken kadro olmayınca, gereken insan gücü ve d iğer vasıta lar bulunmayınca, bütün güzel istekler, ku­ ru sözden ibaret ola ra'k kalır. Halk ve dostla r mem n u n olmaz. Düş­ man da gülerd i . Bizim o za man i ş yü rüten mi l li kadromuz yok deği lse d e , ihtiya­ cımıza göre çok az ve güçsüzd ü . Şayet biz, eski şekilde yaşaya rak, m illi, siyasi yaşamı mıza Rusya karışmamış, ekonomi m iz bu uzun yıl­ lar içinde Rusya ekonom isiyle geld i -g itti şekl inde bağlanmamış ol­ saydı nih ayet, biz bütün Türkistan için Buhara, Hive Han lıklorınd a ki iç pol itik ve sosyal d u ruma razı olara k ka labilsek ve o du rumda kal· mayı isteseyd ik, o şıkta tabii kadro meseles i ndeki zorl uk kend il'iğin­ den halledi lecekti. Ne yazı k ki. d urum böyle değild i . Çok dü şünerek, bütü n çareleri a rad ığımız halde, idari yönden Rusya 'ya bağ l ı l ı ğ ım ız g i bi bir «gerçe­ ğ i » kafa mızdan çıkarıp atamadı'k. Ü stel ik, yine önemli bir noktayı a k­ l ı mızda tutmamız gerekliyd i . O zaman Türklstan'da birden bire Rus, ya'd a n ayrı l ıp g idebilmek fikrini ka bul edebilecek psi koloj ik, ruhi ha­ zırlık yoktu. M i l li M erkez, Şeyh İ slam Ahmet beye, Türkista n ' ı n muhtariyet i l ­ keleriyle i l g i l i materyal hazırlayıp, sunmayı havale etti . Bu i şte ona Mahmud Hoca Behbudi Efend i , Ü'beyd u l laıh Hoca ve ben yard ımcı ol­ duk. Türkista n ' ı n muhtariyetini k u rmak için yerel Rus unsurları nın katı l ması gerekiyord u . Fakat, Türkistan M uhtariyetini ayağa ka ldıra­ cak, bizimle birl i kte ça l ışacak, Rus unsuru nerede?. Taşkent'teki bü­ tün Rus toplum u n u n grupları bize ka rşıyd ı l a r. Ya l n ız küçük bir g rup olan Rus zeng i n leriyle, solcu, sosyalistlerden bazı kişiler ( M eselô, V . P. Nalivkin) bizim f ikrim ize katılırlard ı . Taşkent'teki Rus topl umu. yalnız Tü rkista n 'da muhtariyet idaresi kurmağo karşı değ i l , umumi­ yetle Tü rkistan hlmın. Ruslarla eşit sayılmalarına dahi karşıydılar. Bu görüşte Sosya l Demokrat Beli kov, Fetermo n ' l a r, eski memurlardan M a l l itski, Yefremov ve başka larıyla aynı görüşteyd i ler. Ancak, Sosyal Revol üsyoner Vadim Çaykin'in önem l i rol oynadığı Fergan e işçi ve

42


Askerler Şuras ı, Türkistan'ın ta lepleri ne kesinl ikle tarafta.r cıktı. Tem­ muz sonlarıyla, Ağustos başlarında Peterburg'da bul u nd uğum sırada. M uvakkat Hü kılmeti n üyeleriyle, Türkistan'ın geleceğ ine da ir, bir kaç kere görüşmede bu lundum. Acrkça söylemem g erekirse, görüştüğüm kimseler, Tü rkiston 'ın M uhta riyet hakkını, ya,lnız söylemekle kalmaya ­ ca klarına hattô, M üessesan Meclisind e bunu müdafaa edeceklerine i l işkin söz verd iler . . . Zama n geçtikçe Rusya inkı lôbı sola doğ ru kaydı. 7 KASI M'da o. Bolşevikler ve sol sosya l revolüsyonerlerin eline düşüverd i . Bolşevik ­ ler, M ü essesan Mecl'isini toplamayı vadetti ler. Hattô, onlar, Muvakkat Hükümeti, M üessesan Meclisini toplamayı geciktirmekle suçladı lar. Biz de M üessesan M eclisini be'kleyelim mi? Yoksa. derhal M uhtariyet ilôn edelim m i ? g i bi bi r soru karşısında ka ldık. Meseleyi , çeşitli illere yöneltip sord uğumuzda : «Türkista n'ın Rusya 'da n tamamen ayrı lması, h iç değ i lse Muhtariyeti derhal ilôn etmesi» gerektiğini ifade eden ce­ vaplar aldık. Sırderya, Fergane, Semerka nd Vi lôyet Komiteleri bir ağızda n derhal ülke 'kuru ltayını topla may ı önerdiler. Yedisu ve Türkmenista n ' ı n ayrı ilce Kom itelerinden bize ul�an v esikalarda da a ynı talep gröülüyo rdu. Aynı zamanda biz, Rus teşki­ lôtlarıyla da görüşmeler yaptık. Sosyal Revolüsyonerlerin bir kısmı, köyl ü teşkilôtlarının temsi lci leri, i şçi lerin bir kısmı, bir çok memur sınıfı, bankerler, sa nayicilerin tümü Türkiston'ın Muhta riyetini müda­ faa edecek old ular. ( 1 3) . Olağa nüstü Kuru ltay, 8. 1 2 . 1 9 1 7'de, ya n i Rusya'da Bolşev ikler iş­ başına geld i'kten bir ay sonra Hoka nd 'da toplandı. Bu Kurultay, ger­ çek anlamıyla. Türkistan Mi lli Birliği'ni tems il etmektl','d i . Bolşev ikler. Türkistanlıları parçalamak, Kuru ltayı n toplanmasına man! olma k için yaptı kları engellemede başarılı olamad ılar. Son unda Bolşevikler de Komiser Paltaratski'yi temsilci olara k Kurultaya göndermek mecbu­ riyetinde kald ı lar. Bolşevik temsilcisi, seyirci ola�ak kalmadı. Kurul ­ tayd a k i temsilci lerle müza kereye ( konu ,hakkı ndaki konuşmalara) ka­ tıldı. Hattô Taşkent'teki «Savnarkom» (Sovyet Halk Kom itesi) ad ı na Kurultayı k'Utlayan bir konuşma yaptı. Palta ratsky «Biz de Türkista n Muhtariyeti ni istiyoruz» dedi. Onun sözü ne 'k i mse inanmad ı . Fakat. onun Kurultaya katılması. ku-

(13) Tabii, Rus gruplannın .birdenlbire Türkistan Muhtariyeti yanlısı oluver melerinin sebebi, onların halkımıza sempa·ri beslediktend'en değil, sadece Bolşeviklere karşı d�manlıklanndandır.

43


rulto·yı kutlayı p kon uşma yapması, Tü rkista n'da, Sovyet Hükümetin in mi l li temeli-nin yokluğ u n u , az -da olsa acık seçi k ortaya koyuyordu� Ne yazı·k ki, yine bizim hazırl ı ksızlığ ı m ız, canlı tek n i k g ü c lerimi­ zin azl ığı, halkımızın siyasi düşüncesin'i n yetersizl i ğ i karşımıza çıktı. Bizim b u tal ihsizl i ğ imiz sayıca az olan, kuwetli teşki lôta ve bol bol s i laha sah i p olan düşmanı mızın işine yara d ı . M uhtariyeti miz a ncak, iki ay yaşayabi ld i. Kuvvetl i , silôh l ı d ü şm a n ı n karşısında yıkıldı . . . Ben b u mücadelemizin ancak, bazı had iseleri n i k ısaca hatı rlatıp, . geçmek istiyorum. Hokand şehri ateşe tutul maya başlam ıştı. Her ta· rafta n mermi yağ ıyord u. Tüfek sesleri, e l bomba la rın ı n patlaması d u ­ yulmaktayd ı. Uza kta n top atışlarının gürü ltüsü de gelme kteydi . Bol­ şevi kler, b ize temsilcileri n i yol layara k, benim «Hokand l n kılôp Komi­ tes'i>ı ne tesl im ed i l m e m i ta l ep ettil er. Bolşevi k temsi lci lerini, Hokand'­ daki hükü met üye leri n i n yanınd a kabul etti m. Arkadaşları m ı n oyu n u beklemeden, kendim cevaplad ı m : «Bolşevi kl er, şehri a teşe tutmayı derhal durdursalar ve halka karşı şiddet göstermemeye söz vererek, kendi leri de başka nları n ı , bizim m i l li merkez im ize teslim etseler, ben de kend i m i n Hokand Harp İ n k ı lôp Kom itesine güve n l e tesl'i m olmaya hazır old uğumu» söyledim . Bolşevik temsilcileri gittiter. Ertesi gün yine geldiler. H okand, her taraftan sarıldı. Semerka nd 'ta n, Taşkeri't'· ten, Fergane'den Bolşevik askerleri geldi ler . . . Her yönden bizim adamlarım ız da geldi ler. Fakat, çoğ u uzun sopa, tokmak, balta, bü­ y ü k bıçak gibi eşyayla silôhlanmışlard ı . En iyi silôh l a n mış k�şinin el inde bir av tüfeği vard ı . Onları toplayıp sel g i b i akıtıp getiren sebep, a n ca·k Bolşev i klere karşı ·beslenen ş iddetl i dü şma nlık duyg usuyd u. B u d u rum karşısında yürütülen mücadelenin neticesi hakkında, çeşitli fikir olamazd ı . Bug ü n k ü g i b i bu had iseyi hatırl ıyorum. Sabah saat 1 1 .20'de ya­ nıma, yen'i Bolşevik temsilci leri geld i l er. Bu sefer yen i ta lepleri n i be­ l irleyen ü ltimatomu getirm işlerd i. Bolşevikler : ı.

M uhtar hü k ümetin Sovyet haki miyetini tanı masını,

2. Tü rkista n halkını, Sovvet Hükümetine itaat etmeye çağıra n beyan name yayınlamasını,

3. Aha l iyi teslim etmesin1,

s i lôhsızla nd ı rıma s ı n ı ve bütün silôhları Bolşeviklere

M il li Hü kümetin, milis teşkilôtı nı derha l etmekteyd iler.

4.

44

dağ ıtmasını talep


O zaman, h ü kümet üyesinden M i r Ad il, Abd urrahma n Urazay. H idayet bey Yorgulu ve ben Hokand'dayd ı k . ( 1 4) Bizim cevabımız çok kısaydı. Bu ü ltimatomu kesi·nli kle kabul etmed i k . Arkadaşları mızın ta l&bi üzerine ben, Bolşevik temsi lcileri ne h itaben şu ceva bı verd i m : «- Güç sizin ta rafı n ızda. Bizd e ise kendi milli hakkımızı ta nı­ maktan başka bir güç şimd i l i k yok. Bu mücadelede sizin bizi yene­ ceğ i nize hiç şü phe etmiyoruz . Bununla birli kte sizin hakim iyetinizi, Türkista n'da Sovyet hük4meti n i ta nımayı redd ed iyoruz . » .

.

Bo�ş.eviklere bu cevabı verirken. bizler, Tü rkista n M i lli M uhta ri­

yet Hükümetini n arosı olorak, BolJŞevi k H ükümetin i ta n ı rsa k, kend i­ mizi Türkistan halkının Bolşeviklere karşı yürüteceği mücadeleye ka­ tılma hak'kındon mahrum etmiş olacağız, fi krindeyd i k. Karşımıza o zomgn, mem l eketim izin o m evkii için en lôyı k temsilcisi olmad ı ğımız meselesi n i n c�kması do mümkündü. Fa kat. bununla beraıber kader bizi, bu m i Hi işin başı.na geçirmişti. Biz kendi acımızda n ( 1 5) başlatıp, bütün ha�kımız tarafından d oğ ru bulunan bu işin yükled iği mes u liyeti derecesine ç ıkarmaya uğraştık. M i l li dava mız tehlike ka rşısında ol­ duğundan, halkımız, meselem i z ve şahsım ız ba kımından tehdit altın­ do olsak da, Sovyet Hükümeti ne boyun eğmey i veya ona ihtiyari ola­ rak ha kimiyeti teslim etme d ereces ine dü şmey i h iç bir şekilde müna· sip bulmadık. Cünki, 'biz yal n ız haki miyeti ihtiyari ( isteği mizle) olarak Bolşevi'klere testim etmek deği l , hattô Bolşevi k hakim iyetine ka rşı acıkoo oy vermed i ğ'imiz takdirde, on lara karşı y ü rütülecek milli mü­ cadelede özell ikle, başk·anlık etmek veya buna benzer b i r dava hak­ kmı kayıbederiz - fikrindeydik. Bolşevik temsilcileri çıkıp g itti ler. 20 dakika sonra, ya n i 1 1 .40'ta Bofşev ikler, bizim bul'Unduğumuz evi ateşe tuttular. Kurşun vızıltıları orasınd a biz, Ho'kand 'ın. Eskişeh i r sokaklarına dald ık. O zaman ya­ n ımda Erkônı Ha rp (Kurmay) Subayı bir Lehista n l ı va rd ı . İ smini u n ut­ tuğum , bu kişi askeri teşkilôtımızın şube müdürüydü. Kend isi, bizim mil li meselemize yürekten bağ l ı . çok kabiliyetli bir uzma ndı. Şimd i . o n u n nerede olduğunu bilmiyorum. Şayet kendi i l inde veya dü nyan ı n başka bir köşes'inde yaşamakta ise, m i lli mücad el emizin z o r devre­ sind e gösterd iği sam imi h izmeti, yardımı için içten teşekkürlerimizi (14) Nasırhan Töre Nemengan'da, Herzfeld Semerkand'da, Ubeydullah Hoca Aşkabat-Semerkand yolunda, Abidcan Buhara'da; Şah Ahmet bey ise Hoka.nd Kurganı içinde bulunduklarından Bolşevıiklerin eline düşmüş­ lerdi. (1.5) Bu cümlelerin, Mustaıfa ÇOKAY beyin kımdisi için mi? Veya tüm Muhta. riyat üyeleri i çin mi? kullandığı anlaşılmamaktadır.

45


bildi riyoruz . Şayet, öldü ise, onun insaoc ı l ruhunu sayg ılarla a n ıyo­ ruz. M i l li M uhtariyet mücadelemiz, cağı nda Tü rkistanl ılar katında mü ­ cadele eden Leh ista nlı subaylardan biri de şimd i Varşova'da yaşa­ yan Yan u'şa Gzovski'dir. Ona da mllli davam ıza verdiği h izmetleri nedeniyle yürekten teşekkürler ederiz. ıx

İ n k ı lô p bizim için kurtuluş ve m'i l li faal iyet .meyda n ı kapı larını açar gibi old u . Anca k, uzun zama·n kamn l ı kta ka lan bir kişi nin, ani­ den ışığo cıkınca g'Özü n ü açamadığı g ibi, uzun zaman Carl ı k müstem­ leke siyaseti kara nlı kları nd a sürünen bizler de inkılôbın getirdiği h ü r­ riyet aydınlığına 'Cıka r çı kmaz gözlerimiz kamaşıp, birdenbire doğru yönü bu larak ,gidemed ik. Gözlerimiz kamaşarak, yolum uzda bocala· mamız, kend i karanlığımız yüzü nden da1ha da artmaktayd ı . Zaa1f ımız. bazı arkadaşla rımızı Rus İ nkılôpçı Demokra sisiyle birl i kte yürümeyi yer tutmaya mecbur etmekte idi. . . Diğer bir kısmımız, belki de çoğun­ luk ise, siyasi başarısını dua ile kaza nabileceğine i na nma ktaydı . . . Ta1b ii b u istikametlerin h er ikisi d e yan l ıştı. Benim mensubu old uğum birinci gurubu n ya nlışı, Fin ve Polonya l ı la rdan başka, bütün gayrı Rus halkların mill iyetçi ayd ı nlarının umumi, orta k bir ya n l ışıydı . Hattô, Polonya ve Finlilerden son ra·, birinci sırada Husya'dan tamamiyle ay­ rılma yoluna d üşen, U k raynalı ların çoğunluğu da federasyon taraftan id iler. 1 91 7 yılı Mayıs ayı nda toplanan, Umum Rusya Müslümanları Kurultayı'na ka·t ılonların çoğ u n luğu da federasyoncuyd u. Şahsen bu Kuru ltaya katılmad ım. Kurultay protokolleri ve Kurultay'a katılanla­ rın ta n ı k l ı k etmelerinden, o Kurultay'd a , Rusya'da n ayrılmayı ortaya otan te'k bir ses olsun cı�mad ığı a nlaşılmaktad ı r. H attô, o Kurultay'­ da Rusya 'nın federasyon şeklind e kuru luşuna karşı ç ı kan sesler d e vardı. Federasyon taraftarlığı, umumiyetle R us d emokrasisine, bil­ hassa inkılôpcı demokrasis'ine inanmak şeklinde anloşılmokta idi. Şayet, Rus inkı.tôpcı d emokrasisine yasla nmayı ya n l ış olarak göster­ mek m ümkünse. o, zaman zama n ancak, demagoj i için ortaya atıl· dığı gibi, Rus mektebi nden cıkmış kişilerin özel ya nlışl ı kları değil, umum iyetle Rus çengelind en kurtu l up, kend i başına milli devlet kur­ maya olan inancın azl ığından doğan g enel b i r yanl ışlıktı. Sonradan kuru l arak kısa za man sürebilen çeşitl i mitli müsta kil hü kümetlerin tecrübesi bize. bir ta raftan Rus i n1kılôpcı d emokrasisine olan g e net i na ncımızın yanlışlığını, ispatlad ı . .Diğer taraftan acık söylememiz ge­ rek ki. her ü l kede, her küçük halkın kendi d evleti n i kura rak, onu R us emperya l izmi çengeli nden, kendi gücüyle koruyab ileceği gibi, bir dü­ şüncenin de yanlış olduğ.unu gösterdi. 46


Ü mit edelim ki, yakın geçmişimizi n ağır ve acı tecrübeleri boşa gitmemi·ştir. Gerçekten, öz yurdunun kurtuluşunu isteyen herkes, bir an önce Rus parti l erinin herıhong i birine inanıp, o yolda yürümek­ ten kesinlikle vazgeçmelidir. Bütün gayrı Rus halkları n güçlerin'i n umumi ·bir mücadele cephes inde toplanmaları yolunda d a h a çok d i k­ katle çalışma l ıdır. . . İ kinci gurubun yanlışı da başka türlü idi. Rusya'ya sad ı k kalan bu gur·up, M i l li M uhtariyet m eselesi gaye ve hedefini ancak. dini me­ sele ola rak düşündü. Halkı, d i ni bayrak a ltında m ücadeleye çağ ı rdı. Birinci gurup, in kılôbın Rusya müstemlek esisteminden kurtu­ luş yol u nu açtığını d üşündü ; Bu yolda ilk adım o1arak siyasi muhta­ riyet meselesini ortaya koyd u . İ kinci gurup, inkılôp sayesinde gelişme taraftarlarının g ü çl enmesinden korktu. İ l erici gel işme ta rafta rla rının. küçü k bir i'h tiyatsızlığmı deve gibi büyütüp, onu hal·ka «din d üşman­ lığı» olara k göstermeye ça ba lad ı . B u gurup ,inkı lôp hü kü meti tara­ fında n yapı lan bütün iyileştirme ve düzeltme tedbi_rleri ni, ya lnız ken­ di fikirlerince, şeriata uyup uymad ığı n oktasından araştırmaya gay­ ret etti. Acaba, Türk'ista n'ın umum Rusya içinde kalması taraftarı ola n bu gurup, Türk'istan'd a şeriat hü kü mlerini gözeten, özel müesses e olmaksızı.n ancak, umum ıRusya için düzen lenen 'kanunlar esası nda idore edileceğini b i lmiyor muyd u ? B u gurup kend isinin eskideki yan­ l ışı nı görerek, 1tira f etti mi? Ben, bu konuda belirli bir cevap vere­ miyorum. Fa kat, ıbazı 'belirtiler, ne yazık ki, onların şimd i de eski d urumda ka tdıklarını göstermekted ir. G eçenlerde ( 1 6) bü tün M üslü­ ma nla r için mu:kaddes sayı la n Hicaz ile Yemen a ras ında olup 'biten kanlı harpleri, bu g urubun mensubu k'i mseler de görmüş, okumuş veya işitm'işle rd i r. .Bu misalden, siyasi çekişmelerde d i·ni meselelerin katkısını n a z olduğunu a nlamış olsa idiler . . . M uvakkat h ü kü met, yeni adliye ma•h'kemeleri hakkında ki ka nu­ n u ele almaktayd ı. Bu kanun eski m ah!kemeleri dağıta rak, secim usul üyle hal k mah kemelerinin kurulması konusundaydı. M uvakkat h ukü�tin, Türkistan Kom itesi, bütün teşki lôtlara, ıbu cümleden bi­ zim M Hli Merkeze de yen'i hükümet proj es i n i yol layarak, bu h ususta fikir sormaktayd ı . Biz muhtariyteçiler. Türkista n 'da ma hkemenin, Rus ­ ya 'da olan mah kemeden daha başka olması gerektiği fik rindeydik. Bununl·a da karışı k ka rakterde olan ve umum devlet ba kımı ndan (16)

Bu yazı 1 937'de yazılmıştır. Buradaki

g

e

ç

e n

1

e r

d

e

tfi.biri

de

o

zamana ait tir.

47


önem l i sayı lan meselelerd e, umum d ev let bakımı nda n a l ı na n pre n­ siplerden uzaklaş ı p, g idecek de değ i lefi k. Türk istan ' ın, kend i n e özgü mah kemeleri olsaydı, muhtariyetin uyg u lamaya konmasıyla su yüzü­ ne çıkabilecekti. Şunu da bil memiz gerektir. İ nkı laba kadar olan d evirde, Türkis­ tan mahkemel eri n i n özel liği vard ı . Rusya 'daki gibi h a l k içinden se­ cilen kiştleri n kotı l mosıyla işleyen «Yeminli moh'keme» (Sud pris­ YOİ nH<ıh ) Türkistan'da yoktu. Bü tü n işlere resmi d ev l et mah kemele­ rinde bak ı l ryord u (Koron niy Sud ) . Yerl i Türkista n l ı l arın, kendi a ra­ larında ister ci nayet, ister mülki anlaşmazl ı kl a r ols u n , a ğ ı r cezayı gerektirmed iği ta kdirde. şehir a1ha l is i çevresi nde « Kad ı la r» ta·rafmdan, göçebe mal sa•hipl eri a rası nda «beyler» tarafından çözüme götürü­ lüyord u. Kad ı l ı klarda. iş şeriat esa s ı na göre yürütülür. Beyleri n mahkemesind e i se yazılı olmayan. h a l k göreneklerine (örf, adet) uyulara k yapı lırdı. Kad ı ve beyler, bir davaya ancak, her iki ta raf razı olduğu tak­ dird e, bakabiliyorla rd ı . Bir taraf işi Rus ma hkemes i ne götürmek isterse. iş Rus mah kemesine a l ı n ı r. Bununla Kadı ve Beyler, b u i şe bakmak hakkından mahrum ed ilmiş olurlard �. Buna benzer, bir tara­ fın, işini resmi mahkemeye götürme isteğ iyle, Rus mahkemesine dü­ şüvermek olayı, şehirl i, umum iyetle yerleşik halk a rasında n i sbeten az, göçebeler arası nda ise daha çok görül ürdü. Bu yönü g üçlend ir­ mek, genişletmek için tü rlü h i l eler de kul l anılmakta id i . 30 som ( l im) a ltı n k ıymetindeki, adi cinayet işleri, Kadı ve beyler mahkemesine ta bi id i . Tala ncıl ı k , baskın cinayeti, Rus mah kemesine giderd'i. Boz� kır, kışlak (köy) hatta şeh irlerd e adi hırs ızlığ ı, baskın'a çevirip, Rus d evlet mahkemel erine gönderme olaylarına d a rastlanırd ı . B u du­ rum, ister görenekler (örf. ôdetler) . isterse şeriat esasına kurulmuş yerli ma'hkemelerin itibar!nı tamamiyle silmekteyd i . Bundan, özell'ik­ le şeriatın ne derecede hakarete uğrad ığını, görmemekte dir.e nen k1şiler ancak. göremezlerd i. Ka9 ı ların ,şeriat esasınd a verd ik leri h ü­ kümleri n uyg ul'a nabilmesi için getirilen d üzenleme, şeriatın itibarın ı daha da yok etmekteyd i . Bu d üzenlemeye göre, şeriat esas ı nda, Kad ı l a r tarafından verilen hüküm, Rus idaresinin, yani İ lce Başka n ı ­ n ın to lebi üzerine, yen iden i ncelenecek, hatta R u s M a h kemesi kara ­ rıyla tamamen ortadan kaldırı la1b i lecekti. •

Ben, ta l·e bel ik zamanımda, bizdeki Kad ı ve Beylerin d urumuyh:J epeyce m eşgu l old um. İ l ve İ lce idareleri a rşivlerini epeyce a ra ştır­ d ı m . İ l .Boışka m veya Savcıların, Bey ve özellikle Kadıların. hükmünü te'kra r ele a lmak veya ortadan kald ırmak konusunda . talep old uğun48


do, gösterilen �bepleri okurken, çoğunl ukla kendi kendimden uta ­ nıp, yoğun ter dökerdim. 'Bey ve Kad ı ları n yaptıkları haksızlık hak­ kmdo, Türkista nlıların şi kôyetlerine de rastlanma ktayd ı . Bu g ibi m ü ­ racaatlarda, R u s Mahkemesini ya lnız gelenek ve görenek esasında kurulmuş ola n Beylerin mahkemesinden değil .şeriatla yürütülen Kad ı l ı kların mah kemesinden d e üstün göstermeye uğ raşanlara da rastla nırdı. Bu yazılar arasında Kad ı l ı klar tarafından, aynı iş hakkın­ da. ayn ı Şortla rda verilmiş iki h ükım ün, bi·rıb'ir'iyle çelişkili ola nına da rastlamıştım .

İ n'k ı lôba kad a r olan yerli mahkemeler üzerinde epey uzun d ur­ dum. Amactm, ada let işlerinin yü rütülmesindeki eksi klikleri ve on u n sebepleri n i göstermekti. D iğer taraftan, da·ha ziyade, şeriatın nüfuz ve itiba rı na vurulma kta ola n da rbeyi açı k secik göstemek içindi. Kad ı tarafından şeriat esasına daya n ı lara k veri len h ü kmü, R us ida resi, -ilce başka n ı bozarak geri çevirip, g önderirse, şeriat itibarına da dotbe vurulmuş olmaz- d iyerek konuşmasınlar . . . '

İ şte böyle, yeni devlet mah kemesi konusu karşım ıza geldiğinde, biz o zama n işl emekte olan bu Kad ılık ve Beyler mah kemesi gibi, eski adli 'k uruluşumuzun ma nza rasını gözden geçirmeden edemezd ik. Bize, müracaat mektupları ve şi kôyetler yağma ktayd ı . B u müracaat­ ların bir kısm ı nda, Türkistanlılar icin um umi devlet mah kemesinin kurulması istenmekte idi. Diğer kısmı ndaysa, bütün Türkista nda, şe­ riat maıhkemeler'inin kurulması ta lep ed i l mekteydi. Şeriat mah'keme­ si tarnfta rları, daha ook faa l iyet ve can l ı l ı k göstermekteydiler. Onl ar, h ü kü met komitesi ne mümcaatname de sunmuşlard ı. U lema Cemiyeti Başkanı Şir Ali LAPİ N, hükümet kom itesine Kad ı hane ( Kadılık) mah­ kemeleri kurma konusunda hazırladığı projesini, bize de sundu. Bu projeye göre, Kad ılığın hükmü Türkista n lılar icin mecburi ve kesin; karışık -ya n i , bir taraf R us, diğer taraf Türkistanlı olan­ i şl erdeyse, ihtiyari olacaktı. Kad ı l ı klara verilen işlerin sınırı epey genişletilmişti. Fakat, bu şeriat mahkemelerinde verilen hü küm lerin, yü ksek idare ve adl iye ma'h'kemeS'i tarafı nda n geri çevril mesi ve orta­ dan kald ı rılması (lôğved i lmesi) meselesi korunmaktayd ı . Kad ı l ıklar tarafı ndan verilen hükümlerin uygula nması da nynı şeki lde Rus ida­ resine bıra kılmaktayd ı . « Ulema Cem iyeti» başkanı, bu proje ve müraooatnamesini sun­ ma kla da yeti nmedi. Akmescid ve Gazalı i lçelerinden yüze yakın tem­ sHci (vekil) toplayıp, Taşkent'e getirtm i şt·i . Bu temsi lciler, Kad ı l ı k mahkemeleri n i n derhal kurulmasını isteyerek, g irişimd e bulu nacak­ tardı. Uml, Turgay, Semey i l leri Kazak Türkleriyse, halkın geleneğ'ine 49


daya nan, halk mahkemeleri n i n kurulması n ı savundular. Bu suretle. Türkista n bozkırları. bu mesele üzeri nde ikiye böl ünmüş old u . O za­ manın i şçi ve asker şura ları tarafınd a n hazırtanmakta olan tehlike­ n i n, g ü nden güne arttığı bir devirde, halkı bu g ibi meseleler hak­ k ı nd a çeşitli cephelere bölerek, kendi ara m ızda tartışmalar doğ ur­ mak bir gafletti, az da olsa m i lli siyasi savunmayı yü rütebi lecek bir kuruluş ol uşturara k, işe başlamadan önce onu öld ürmek, kendimiz için i n kılöbın g etirdiği şa rtlard a n faydalanabilme imkanını yok et­ mek, demekti. Mi l li Merkez, Akmescid ve Gaza l ı 'd a n gelen temsilci lerle görüş­ meyi , on ları m uva:kkat bir za man için olsa dahi, Kad ılık mahkeme­ lerini kurma ta lebinden vazgeçmeye ikna etmeyi, .bana havale etti. Bu görüşmeleri yü rütmek çok zord u. Temsilci ler, kend i ildeşleri n i n b i z i m es k i mah kemeler h a k k ı ndaki $ikayet başvuru larıyla tan ıştılar. On lar, Koza k bozkırla rının, Kad ı l ı kları istemekte aynı kanıda olma­ d ı klarını a n lad ılar. « U l ema Cem iyeti » n i n sayg ı n üyeleri n i n ağzından, kad ı l ı k mahkemes i n i n kabulü nden sonra, Kaza klara düşen vazife­ l eri d inled i ler. Bu « U l ema Cem iyeti» temsilcileri, kadılık mah keme­ sini kabul ettikten sonra, Kaza kların a i l e ya1şamlarını, «şeriatın tale­ bine» uyg u n olara k kurmaları gerekti ği h a kkında bilgi verd iler, me­ sela, kad ın ların yüzlerini örterek, ka pa nmak mecburiyetinde old uk­ ları n ı söyled i ler. Bunları duyan Kaza k temsilc i leri, d u ra ksadılar. Şir Ali ile konuşmaya karar verd iler. Bu tartı şmalar, 2-3 gün sürd ü . Son ­ ra beni de çağırdı lar. Şir Ali'nin katılmasıyle, biz yeniden müzake­ reye başlad ık Uruğ ( boy, kabi le) bağ l ı l ı ğ ı üstü n geldi. « Kazakları n çoğ u n l u ğ u , Kad ı ların mah kemes i n i istem iyorlarsa, biz de şimd i l i k bu talepten vazgeçiyoruz» ded i l er. « U l ema Cemiyeti» , talebinde ısrar ederse, ü lkenin şeh irleriyle, bozkır ahal'i sin i n a rasınd a kopu kluk do­ ğacağı açı·kca görü n üverd i . Bu gerçek önü nde, Şir Ali de « Ulema Cem iyeti » n i . kadılık mah kemesini d erhal uyg u lama talebinden vaz­ geçmeye razı etmek için m üza kereye g i rişecek old u . « Ulema Cemi­ yeti » n i n nasıl karar aldığını, ben acı kç a bilmiyoru m . Ancak, « Ulema Cemiyeti » başka n ı Şir Ali, hükümet komitesi katı nda. kendi projesi n i derhal. m uva k kat h ü kümetin tasd i k [ne sürmek üzere a rtık ısrar etmed i . B i r olay, Türkista n i l e Hü kümet Komitesinin (ya n i M uvakkat H ükü met) arasını gerginleştird i . Bu meşhur « M i r Muhsin meselesi» idi. İ nkılabın balayında Türkista n l ı gençlerden biri , Mir Muhsin, bizim eski med reselerdeki okutma işleri n i eleŞtirerek bir ma kale yazd ı . Taşkent Kadılı kları, b u eleştiriy i , dini tahkir etmek olara k kabul edip, Mir Muhsin'in elini kesip atma hükm ü n ü verdi. Mir Mu hsl n'in maka50


lesi·nin, düşü ncesizce yazılmış. gereksiz bir iş olduğunda kuşku yok­ tur. Fakat, bunun icin kad ı ların, onun el i n i kesme konusundaki h ü k­ mü, Türkistan Muhtariyeti düşmanlarının işine yarad ı . Onlar Tür­ kistan'a muhtariyet verme konusu şöyle dursun. sadece hukuk eŞ'it­ liği veril mesin i n de karşısına cıkaraık, kışkırtmaya başlad ılar. Bu olay, onlara güçlü bir delil olarak ortaya cıktı. TaŞ'kent'teki heyecan fev­ kalôdeyd i . Bu olayın etkisi a ltınd a . Hükümet Komitesi ve işci. asker­ ler şurası. Taşkent'te yerliler ve Avru pal ı lar için ayrı beled iye idaresi kurma meselesi üzerinde anlaştı lar. İ lce Komiseri. Kadıların kararına itiraz etti. Savcı, Kadıların kararını ,yalnızca kaldırmayı talep etmek­ le yetinmedi. Onları. soruml u tutma kla teıh'd it etti. İ şçi ve askerler şu­ rası, Kad ıları « İ n'kılôp M ahkemesine» vermeyi talep etti . Hükü met Komitesi, ne yapacağını bilemeden kararsız kaldı. Heyecan a rttı . M ir M uhsin, saklandı. Taşkent. Eskişeh rin polis başkanı (kendi Türkis­ ta n l ırn ız) Mir Muhsin'i arayıp buldu. Kol ları n ı arkas ından bağlay ı p, hapisha neye götürd ü. İ ş, Si rderya İ l i İ cra Komites inin yönetimine geçti. Pol is ·ba$ka n ı . işi izah etmek için cağırıld ı . İ l İ cra Komitesi üye­ lerıinden bazı la rı, M ir M ı.thsin'i ya kaladığı için Polis başka nını göre­ vinden alıp, ma·hkemeye vermeyi ta lep etti ler. Gerçekten d e tutuk­ landıktan sonro. Mir M uhsi n'in durumu. son de rece teıh l ike a ltı nday­ dı. Hattô, lı İ cra Komitesi Başka n Vekili Anferov. M i r M uhsin'i tu­ tuklamakla. onun d urumunu teh l i keye sokan. Pol is Başka nının ida­ mını talep etti. İ l İ cra Komitesi Başkanı. yaşlı Na l ivki n de son dere­ ce heyeca1n i çi nde geld i . Başkan ve kili mevkiind e olan benim de du­ rumum son derecede zorlaştı. Ben. yalnız bolşevik Anferov'un, polis başka nının idamı ta lebine değil. hattô bir dereceye kadar kan uni olan komiserin işten atılmasına da karşı koydum. «Bu kişiyi çıka rıp, yerine bk" Rus'u tayin etmekle. Taşkent aha l isin i n heyeca nını da'ha da art­ tırmış ol u rsunuz» şe'klinde örnek gösterdim. Mir M uhsin, serbest bırakıld ı . Devlet Mahkemesi Savcısı, Kadı­ ları n hükmünü de ortadan ka ldırd ı . Bununla heyecan yatışarak, işler yoluna g i rmeye yüz tuttu. Fakat. Türkista n'da şeriat mahkemeleri Kadıltklar (Kad ıhane) kurma meselesi, şiddetl i bir darbe yemiş old u. l nkılôpcı Hükü metin. Kad ı l ıklar sistem ini kurmaya razı olacağını ümid etme'k de yersizdi. Kend i acımızdan tek yönlü bir tedbir olarak ge­ çirmek için evvelô, bu mesele üzerinde kendi a ramızda birlik yoktu. (Kazaklarla olan olayı hatırlayınız.} Diğer taraftan. hic bir çeşit gü­ cümüz yoktu. Mi r M uhsi n olayı o yolla, Tü rk'istıaın'ı siyaseten kur­ tarmak isteyere k gezen l erin, siyasi ceha leti n i n derecesi n i gösteren acıklı manzaralardan bi riyd i .

51


x

1 9 1 7 yılı inkılôbın ı n ortaya attığı esas sorunla rd a n biri olan, top­ rak meselesi de .bizim Türk'istan'da Rusya'da kine nazaran, tamamiy­ le başka idi. Ben burada «Toprak meselesi» konusunun ayrıcal ı kla· rının karakter ve sebeplerini, a ncak esas noktalarına temas edere'k, açı klayıp geçmeyi gerekli buluyorum. 1 91 7 yıl i n kılôbından 56 yıl öncesine, yan i 1 861 yı lına kadar Rus köylüsünün (mu j i;g inin) topra k sah ibi olma hakkı yoktu. O, ·b:.J tarihe kadar, en basit ha'k ve huku kundan da mah rumd u. 1 861 tarihi n e kadar R u s carları, şah ıslarına veya devlete hizmet gösteren m em ur­ lara ve ya kı nları na muji kl eri h ed iye olarak verirlerdi. Her hangi bir suretle köy ( k ı·ş lak) aha l isi üzerinde sah iplik hakkı kazanan kişiler onl arı basbayağı ev hayvanları imiş gibi davran ırlardı. Gerek1irse satarlar. hediye ederler. hattô «tazi it» karşılığında değ iştirirlerdi. Daya n manın son hadd ine kada r gelen, sabır taşı tükenmiş ola n mu­ ji kler. isya nlar çıkarır ve sah ipleri ni öldürürlerd i. O zamanın deyi­ miyle, « k ızıl horuzu sal ıverirler» ye ni sah i plerinin ev bark ı n ı ya'kar­ lard ı . Rusya tarih inde i k i kez köylü aya klanması, h ü kümete 'karşı umumi halk aya klanması şekl ini alm ıştır. Bunun ilki ( 1 667-1671 ) Stepan Razin hareketi, i k i ncisi ( 1 773-1 775) Emilyan Pugaçov hareke­ tidir. Bu ayakla nmaya Tatar-Başkurt ve Kaza·klar o zamana kadar Rus istilôsı na uğramış olan ül keler de katı lmışlardı. Bu ayaklanma ­ lar olumlu bir netice vermed i . Rus hükümetleri «Yüzyıllar boyu Rus tari·h i n i n mu kaddes amil lerinden gel mekte olan» siyaseti n i sürdür­ d ü . Eski zama n ı n kul idaresi siyasetin i n devam ı nda, çar'ın tahtı ve bütü n d evletin te·hli'ke altında old uğu anlaşı l ı nca, 1 861 (3 Hl .) de Car 2. Aleksander köylü leri kullukta n az:a de etme ferman ı n ı çıkardı. Carın fermanı, tarihte k öylü aha l i n i n k urtul uşu ola rak gösterilse de, bu kurtuluş ta m değ ildi. Cü n k i bununla köylüye t o p r a k v e r i 1 m e d i. Ferman ilôn ed i tdiği zama n , köyl ülerin işlemekte oldukları toprağ ı n bir kısm ı « köylü topluml a mı na satın a tmağa ve­ rildi. Bu topraklar ayrı, tek bir topl um üyesinin değil, t o p 1 u 1 u­ ğ u rı u m u m i m ü 1 k ü olara k tanınmıştır. Bu suretle esk·i sa h ipleri nin kulluğundan kurtulan köylü, t o p 1 u 1 u ğ o bağlan­ m ıştı. Bu topluluktan a y r ı 1 m a k ise h'isses inden ftıydc1lanmak· tan vazg eçmek d emekti . . . Bu m ü l k sahibi ola nların elleri ndeki top­ ra kların köylü toplumunun eline g eçmesi işl eminin ne kada r . yo�aş yü rüd ü ğü nü, 19. yüzyılın son yıllarına d üşen şu iki türlü · sayı, olayı çok aıçı k göstermekted ir : Bu ta rihlerde toprak sa hipleri n i n sayısı yaklaşık otuz · {30) bindi. bu a ileleri n ellerindeki toprak ise 64 milyon 700 b i n (a ltmışdön mil52


yon yecllyüz bin) hektard ı . On milyon köylü a i le toplu m u n u n elin­

deki arazi. ise 68 milyon 600 bin (altmış sekiz mi lyon. altı yüz bin) hektar'dı. Şimd i , bu iki sayıyı gözden geçi ri n ! Otuz bin mülk sa h i'p i a i le 64,7 milyon hektar toprağa sahip i ken, on milyon k·öyl ü ·a1ilesinin

el indeki topra ğ ı n 68,6 milyon hektar 9ld u ğ u Rusyada, topra k mese­ lesintn ne kadar kötü duruma kond u ğ u acı kça görü n m ekted ir . . . Bu şartlar altınd a inkı lôpoıhk propa·g andasının köylü ahöli ara ­ sında, son derece uyg un bir zem i n bulduğu da pek tabiidir. Rus Carları hükümeti, bir ta raftan tahtı n dayana·ğ ı sayılan mülk sahiplerinin yüzyıltardan beri gelmekte olan «hakkı nı» korumaya çalışırken, diğer ta raftan köyl ü ·ahali kitles inin büyümekte olan in­ kılôpçılık çekişmesine ka rşı mücadele ed iyord u . G itti kçe büyümek­ te olan zorluktan kurtu l ma çaresini istilôc ı l ıkta . köylü ahôl iyi bu şe­ kilde kazanılmış yöredeki gayri Rus ü lkelere. Kafkasya , Sibirya özel­ l i'kle Tü rkistan'a göç etti rmekte buldu. Car h ü1kümetinin resmi kaynaıklarına göre, yalnız bugünün Kaza ­ kistan Cumhu riyeti çevresinde. Rus m uhacirlerin e vermek üzere, çekip a l ı nmış toprağın 45 ( kırk beş) m i lyon h ektar olduğu dahi, bu gayri Rus ülkelerdeki toprak çekip alma n ı n dereces i n i göstermeğe yeter bir . misıold i r .

Şimd i , bu cebren çekip alınmış 45 mi lyon hkt. toprakta Rus mu­ haci rlerini n. ya klaşı k bir mi lyon civarında oldu kları nı da eklerseniz, Rusyadaki R us köylüsü i le, Türkistan'a getiri l m i·ş Rus muhacir köy­ lüsünün durumu arasındaki fark gözönünde ca nlanmış ol u r. Bundan başka, Türkista n'a getiri lmiş Rus muhacir köylüsünün sa hip çıktığı toprağın g e r ç e k s a h i b i sayıldığını da eklemeniz gerektir. Bu suretle Rusya 'da hükümet d üşmanı i nkı lôpçı ruh taşıyan Rus köylüsü, Türkista n 'da bu hükü metin dayanağı ol uvermişti. Zaten bu iş, bu ma·ksadla yapılmıştı. Şimd i , bak ışla rınızı bizim yurda Türkista n ta ri hine çeviriniz. Hanlar zaHm . idareleri kötü idi. Fakat, bizim hal kımız hiç bir zaman kul olmamış kul ed il memiştir. Onu hiç bir zaman satmom ışlar ve « itle değiştirmem işl-erdinı Bizde toprakla ilgi, iki türlü yolla gel iş­ miş; i:ki türlü düzen . yerleşmişti. . . .

Türkistan b'ozk ı rla rında h üküm süren halkın örf ve adetlerinin etkisi a ltındaki uruğ (kabile) saihtpl iği, şe'hir ve yerl eşrk ah al·i çevre­ sinde ise. şeriat temelind e olan umumi ve özel m ü l kiyet, yü rürlü kte id i. Diğer ta raftan bozkı r bölü münün mal sahibi . ahalisini n idaresi. toprağa çoğ u n l ukla ot biçmek, ma l otlatmak yön ü nden yararl ı olan yerlere önem verirdi . Yerleşik ziraat (ekincilik) böl ümünde ise. ekin cok iş ve zahmet isteyen, su lama (suğarış) ile bağ l ı old uğundan.

53


özel büyü'k toprak sahipliği olma m ıştır, yurd umuzun lnkıl6ba kadar gelen ekonomik şartlarında, böy l e bir topra'k kon usu olamazdı. Tür­ kistan köy (kışlak) idaresinde küçük ve orta derecel i m ü l k. ·scııh ipliOI karakteri bundan meydana gelmiştir. Yalnız son devirde pamukçu­ luğun otağanüstü b'i r şekilde gelişi m i n'in etk isiyle meydana gelen lborc ve ödemelerin a ğ ı r yü'kü altında, kü çük toprak sahi·bi köylüle­ rin, mülklerini kaybetmeleri yüzü nden, büyü k toprak sahipliği görül­ meye lbaşlamııştı. Fa kot bununla da büyük toprak sahibi zenginler coğa lamamıştı . İ sted iğ'iniz Tü rkista n l ı 'ya sorun, And ican zenginleri M i r Kômil ile Tem'i r Bek hacıla r avarında, başka birkaç büyük topra'k saıhibi adını bilmeleri dahi şüphelidir. Yüz ( 1 00) h kt. ya ni altı yüz (600) ta nap ( 1 7) topra·k Tü rkistan 'da büyük bir servettir. . . Türkista n ı n toprak meselesini Rusya'nınk inden ayıran noktalar şunlard ı r : 1 T'Opra k, Tü rkista nlıları birbirleriyle barışmaz d üşman sınıf­ lara ayırmamışt ı r. -

2 Türkista n'da topra k sı kıntısı, Rusya'da olduğu gibi, mülk sah ipleri nin büyük bir toprak sahasının başına geçip oturd uklarıın­ dan değil, ekin için gereken sulama işin in, nüfusu n çoğalmasıyla mınenas'ip bir şekilde büyütü l emediğinden kayna klanıyordu. -

Türkistan'lı ların toprnksız kalmalarının yıldan yıla artrver­ 3 meS'i 1 . Rus hü'kümeti nin, toprağı Rus muhacirine verme·k maksadı ile a lması. 2. Onun vahşice yü rüttüğü pamu k (ektirme) politikasından meydana gel mişti. -

İ nkılôptan sonra Tü rkista n'da· topra k meselesinin ortaya çık­ ması ve Rusya 'dakinden değişik olması bu yüzdendir. Rusya'da toprak sosyal, sınıfi siyasi bir mesele id i , Türkistan'da ise o, siyasi ve milli siyasi mesele idi. Rusya 'da inkılôp, Rus mujiğinin çıkarına uygundu ,çünki a razi saıh ipleri ve Carın evlaUarı topra'kları nın tü münü, onu n el'ine tesl i m etmekte idi. Tü rkista n'da ise, i nkılôbın prensipleri R us muhacir muji ğinin yara rnıa değildi, çüınki Car hü kümeti tarafından Rus mu­ j tğine verilmiş olan topra ğ ı n, tümü olmasa d a , ·büyü'k b'i r ktsmının Tü rkista n'lı lara geri verilmesini, onun şimdiye kadar faydalandığı istisnai h ukukundan vaz gecmesi gerektiğini acı�ça bel i rtmekte idi. Rus in'kılôpçıların önemli bir kısmı bu d urumu tamamiyle anla mıyor­ du, bir kısmı ise anladığı halde, ona uymak istemiyordu . (17)

54

tanap - hektarın 1 /6 - 1 /2 kadar

olan alan ölçüsif


Rus inkılô pcılariyle bizim aramızda , topra k meselesi üzeri ne çı­ kan a n laşinazlrklorı n sebebi işte bu idi. İ nkı lôbı n başı.ndan beri , önce Oren burg'da topla nmış olan umum Kazak Türkleri, daha sonra Taşkent'teki U m u m Türkistan Kongres i. ıçın Rus muhaciri geti rilmes i n i n derhal d u rdurulması, muhac irl er ' ayrı l a n fakat henüz m uhac'irlerin elin e geçmemiş olan yerlerin der­ hal Türkistan'lılara geri veri lmesi n i ta lep ederek karar çıkardı. Bu dilek, m uvakkat hü kümet tarafından da onaylandı. Türkista n'd a k i Rus m u•hacirleri temsi lcileri bu kara ra karşı çık­ tılar. İ şçi ve as kerler şurası da , tabii Rus m u hacirlerini tutuyord u ; M uvakkat hükü met'in ziraat ba kanlığı (Yer) «Arazi kom itel eri» kur­ ma h ususu nda bfr kanun çı kard ı . (Yer) Arazi Komiteleri , m ü l k sah i bi olanların el indeki ve başka tü r mülklerde olan arazileri n , toprağı ekip bi·çen köylü l erin eline bir d üzen üzere g eçmesi ne bakaca k ve bu h ususta gereken tedbirleri alaca·ktı. Türkistan'da « (Yer) Arazi Ko­ rrüteleri » n i d üzenl emek için ziraat ba kanlığ ı temsi lcisi olara k Mehdi Ca nişov ad ı nd a bi risi geldi. Türk ista n'da böyle (yer) arazi kom iteleri­ nin gerekli ol mad ığını a n latma'k , adından başka mill iyetiyle ilgisi ol­ maya n, bu gencin kafasına sokm a k mümkün olmadı. Türkista n'dan gelen tems ilciler'in ziya reti nden sonra . m uva kkat h ü kümet başkanı Kerensky tarafında n , bu a razi kom iteleri ka n u n u n u n Türkista n'a a it olan kısm ı n ı n uyg u lanması durduruldu, iş bil meyen M ehd i Can işov « (yer) a razi komiteleri » n i k uramadan işsiz kaldı. Böyleli kle Türkista n'­ darki Topraık meselesi kend il.jğind e n Müessesan Meclisi toplantıs ına bağlı kaldı; Şunu da söylemek gerek ki, Yer meselesi h ususund a si­ yasi görüş ve eğ'itim ayrı l ı'klanno ra ğmen, bütü n Türkistanlılar bir­ l i k içinde id iler. Kerensky'den «Yer - Arazi Komiteleri» k a n u n u n u n Türkistan'la i l:g i l i bölüm ü nü n d u rd u ru l masını isteyen heyetin çoğ un­ luğunun U lema Cemiyeti üyeleri old uğunu c;la burada kaydedip geç­ mem gerektir. Her iki taraf, ya n i Türkista n 'lılar ve Rus m uhacirleri önümüzdeki ta rtışma için dikkatle hazırlanmakta idil·e r. . . . Bayra mali çevresindeki ve Tecen bölges indeki Türk m enle r, Rus muhacirleri ne verilmiş ola n esk i a rklarını, zorla geri alara'k ken­ dileri satıip çı'ktı lar. Taşken'ti n yanındaki Zag Ark çevresindeki aha li ise, es'k i a lışka nlığ ı ile kendi isteğ ince vaktinden önce suyu a ktarıp gitmek isteyen Rus m uhaci rleri ni k'O valayabildi . . . Türkista n boz kır­ ları n ın bi rook yerinde Tü rkistan Kaza·k- Kırg ızları, eskiden ellerinden çekip a lına n otla k ve bicmeli k a razilerini, Rus muhacirlerinden geri aldılar. Gün geçti'kçe a n la·şmazl ık da arttı. Rus muhacirleri. hatta İŞÇİ ve askerler şurası do bu mesele üzeri nde cidd i ·ka rgaşa lı kların 55


cıko,bileceğ ini a nlad ı lıar. İ şte şu ortaya cı kmosı i·htimali olan karı­ şıkl ığın önü n ü almo·k ve müssesan meclisi toplanı ncaya kadar, işe yo royo1n bir anlaşma yol u bulmak niyetiyle «Türkistan Rus muıhoc i ri­ Kozok Şurası» adlı b'i r k uruluş oluşturuld u . B u i şte teşebbüsün k i m i n toro·f ınd o n başlatıldığını kesin bile­ m iyorum. Ben, Milli Merkez'imizin buyruğ uyle Semerkond lıt çevre­ s i ni dolo1ştıkto n sonra, aynı maksatla Freg·ane'ye gecmiştim. Orada Toşkent'ten arkadaşım Ali M uhammed Kutıboroğ lu'ndon, yeni kuru­ lan Şuro'nın iki reisinden biri olarak seçildiğimi bild iren tel·grofı o·l­ dım. Ası l işi n icyüzü nü Toşkent'e dönünce öğrend im. Bu kuruluşun reis l iğini ka bul etmeden önce, meseleyi M i l li M erkeze bildirdim . Milli Merkez ben im oraya g i rmeme ra zı old u. B e n d e bu ü lke «Rus muhaciri Kozok Şurası ıı n ı n reisliğini kabul ettim . İ kinci reis de eski sol sosyo l-revolusyoner Cernovsky id i. Ü yeler de Kozo'k ve Rus mu­ haciri temsilcileri idi 1 91 7 yılının Mart-Ekim oyları o rasındak'i dev­ red e monorşistl i'kten boşlaya ra k « Kadetl i k » , sağ SR-lik merhalele­ rin i geçip, sol SR-liğe kadar gel m iş olan v e sonunda do 1 9 1 8 de Bol­ şevikler safına gecen Dr. U spenseky de bu Şuro'nın üyeler�nden b i ri idi. B u yeni kurula n « Ü lke Rus muhaciri-Kozak Şurası»ndo, biz -.

.

,

a razi meselesi üzerinde Türkistan halkı ile Rus m uhaciri o rasındaki iliışki leri a ra şt ı rd ı k Her iki ta raf d o kend i ta lep ve arzularını ortaya koyd ular. Ruslar Tü rkista n'lı lorın. muhacirlerin yerlerin e tecavüzü d urd u rmalarını ve onların a rklarda n faydalanma ları na mani olma­ malarını istediler. Ancak. araştı rıld ığında bu g'rbi hareketler, Ruslar ta.rafından eskide old uğu g ibi, sorumsuzca zorba lık şeklinde yapı lan olaylara Türkista nlıları n « Cevob» ı old uğu anla ş ıldı Rus m uhacirleri eskiden beri hü'k ü met i n yard ı m ıyla sürd ü regeldi kleri zorla suyu a k­ ta rıp ola ra'k, yerli çiftçinin hakkını çiğnemek istiyorlard ı . Türkistanlı köyl üler ıd e onları suya yonoşt ı rmamış, kova lam ışla rd ı . Biz de kendi acımızdan Rus m uhacirleri nin , işci ve a sker şura larına boğlonmoma­ lorı nı, Türkistanlılara eskideki .gibi mua melede bulunmamalarını kesin şort koştuk. Yedisu'd oki m uihocirlere, yerl i Kozok-Kı rgız'lo ro ka rşı s'i ldıh l ı ıhücumlorın d u rdurulmasını temin etmeleri ni, n ihayet bu yer­ leşmiş m uhacirlerin, bizimle birlikte, Rusyo'do n yeni muhacir getrime siyasetine 'karşı cıkmolonnı tol·ep etti'k. Bu taleplerimiz kabul edil­ diği to'kdi rde, Türkisto n 'dan bir Rus M uhaci ri temsilcisinin M üesse­ son Meclisi'ne adaylığı n ı , M i l li M erkezimizin onaylayacağ ını bild ir­ dik. ' Bugü n yıllardan sonra, bizim o zama nki to•l e pleri miz, ne kadar saflık eseri ola rak görü nmekted ir! Fakat, 1:1iz, o zaman. o koda·r güç.

.

56


süz ve hozırl ıksız idik :ki, ıbu tal eplerimiz bile, büyük bir « İ nkılôp Ko­ zancı» oloraik görü nüyordu . . . B u mütevazi ta lep dahi, « Ü lke Rus muhaciri-Kazak Şurasr » nda, Rus m U'hacir kitlesini memnun edemed i. O gelecekte çıkarılaca'k, Tü�kista ri Topra k Kanununu. biziml e birl i kte araştırıp, çözüm yoluna koymak istemedi. Cünki o, Rusların es'kiden olduğu g i'b i. Türkistan'­ da herşey yapabilme hakkının sahibi olarak kalmalarını istiyord u . O, Türkista nlılardan zorla alına n o ra zilerin, olduğu gi'bi kendisinde bı­ rakılmasını. temin etmek istiyord u . . . Onun bizimle anlaşmak isted i ğ i te'k nokta vardı. O da Rusya 'da n muhacir g etirmeyi. geçici olara'k durd u rma meselesi idi. Onların ad ına konuşan tems ilcileri, kend ile­ rini «Sol sosya l ist-revolüsyonenı . başka bir ta birle. «Zorba lığa 'kar­ şı 1hakkaniyetin (hak ve adalete uygunluğun) inkılapçı kurucuları» olarak adland ı rıyorlard ı . Fakat bu, Rus muhacir zorba lığına karşı. açııkça kon uşma kararına va ramadılr. Açı'k kon uşmk istemed iler. Biz bu efend ilere. böyle bir Şura'nın ya lnızca. Türkistanlılorın oy­ larıyla , M ü essesan M ecl isinin mebusluğuna, geçebilmek içi n gerekli olduğunu a n lattık. ŞCrra'nın iki-üç mecl isinden sonra . bizi etkileyen işler ha·k kında M i lli M erkez'e ıbilgi verdim . M i l li Merkez res men. Şura üyesi olarak kalabilsem de. onlmın işlerine katı lmayı d u rd u rmam hakkında karar ç ı ka rdı . . . Tabi i M i l li Merkez'l'n ka ra rına g öre hareket edild i . M uhacir Rus m u j i·kleri kendi temsilcileriyle aynı fikirde olmasalar da, onların tara.f ını tutarlardı. Bu tems·ilciler ise, M ü esseso n Meclis·i üyel iği ü m rd iyle, bize yanaşıyorla rdı. Kimisi bel l i bir parti üyesi sıfa,tıyle, işçi ve askerler şurası üyesi oldukları halde. m uhacir mujikleri ( Rus köy­ l ül erini) işçi ve askerler şurasına pek yakın olma1kta n korumakta idi­ l er. Bu ise o zama n ı n şartl arında. bizim için old ukça faydalı bir işti . xı

Adli ıslahat kon usunda k i iç tartışmalarımız bizi. Rus muha ci rle­ riyte birlikte (yukarıda söylenmiş olan) « Ü lke Rus M uhaciri-Kazak Şurasııınr kurmaya mecbur eden yer meselesi (arazi) ndeki mücade­ le. bizim zao.f ım ızı da·ha da açık bir şekilde gösteriverd i. Ö nüm üzde­ ki bizi bekleyen zorl ukları ve tehlrkeyi bir çok yurttaşımız. doğru olara k göremiyordu. Biz, M i lli M erkez üyeleri olarak özel görüşme !eri mizde, veya topla ntılarda, yurttaşlarımızı, etkili sözlerle önüm üz­ dek·i zorlukları ve g üçsüzl üğümüzü unutmamaya çağ ı rdığımızda, onlar bizi azarlamaya kalkışıyorla rd ı . İ çimizde, en çok tepki görenler. mer­ hum M ü nevver Kariy ile Ubeyd ullah Hoca'yd ı . 57


Durum umuzu sağ lam laştı rmak icin bazı tedbirler almak gereki­ yord u. Tabii, ,burada «d u rum» deyi nce, ya l n ız «Ced itçiler» ve «M illl M erk,ez» in d urumu değil, Milli Tü rkistan'ın durumu söz konusuydu. Bizce, bu tedb i rler, bir yönden Türkista n'd a ki « İ şci ve askerler ŞQ­ rası » n ın hakimiyet kurarak yerleşmesine mani olmak, diğer yandan do « U lema Cemiyetimden yard ım görmekte olan Sağ Kanat Monar­ şist Rus nüfuzunu gidermek şekli nde görü nüyordu. Bir kere Ubeydullah Hoca'yla Şeyhand Ta·hur ( 1 8) M escidi avl u ­ sunda, :b ir topla ntıya katı ldığım ızı cok iyi hatırlıyoru m. O toplantıda, konuşan kişi, « U lema Cemiyet i » nin liderlerinden biriyd i . O, Taşkent şe1h ri «Şurayı İ slômiyesiıı ve onun ba·ş kanı ol·a n M ü n ewer Kariy'e hitap ederek, mescid önü nde söylemesi uygun d üşmeyecek sözler sarfetti. Ubeyd ul lah Hoca, 'b enden daha atı lgan ve h ı rs l ı old uğundan yerinde duramad ı. Bulunduğu yerden fırlayıp : « Bir Rus monarşisti ni, Taşkent' in belediye başka n ı secen siz « U lema Cemiyeti» mensuplarısınız, utanı n ! » diye bağ ı rd ı . Kargaşa cıktı. Her ta rafta bağ ırışmalar ba·ş ladı. Bize yöneltilen ağır sözler söylenmekteyd i. « U lema Cem iyeti» hatrbi, Ubeyd ullah Hoca'ya, «Rus mona rşisti Ma rkov, Ceditci Ubeyd ulla:h Hoca'dan do:ha iyid ir.» ce­ vabı n ı verdi. Meclis Başka nı da hatibin sözünü tasdik etti . Ben bu olayı, ta rihi hayatım ızın en m esul iyetl i bir ônında, i c m ü nasebetimizin nas ı l yü rüdüğünü a n l·atmak icin yozıyo rum. M üs­ lüma n-Türk Taşkent ahalisinin bir kısmı, ya ni « Ul ema Cemiyeti» , Rus monarşistini 'bir «Ceditçiııden daha üstün gördü ğ ü n ü söylemektey­ di. Meselenin fecaati ya l n ız bu değildir. İşte, bir Rus monarşistini, bir « Ceditci>ıden üstün tutan bu kişile r. aynı zamanda, samimi olarak « İ ttihad-ı İ slô m » ı savun uyorlard ı . Ma rkov, sabık Semerkand Va l isi General Likuşin, hattô 1 91 6 y ı ­ l ı nda Tü rkista n l ı lara karşı lôyık olmayan hareketlerinden ötürü, Ca rın mahkemesi ta rafından, dava vek il Hğ·i hakkından mah rum edilen Ar­ senyev ve· benzeri Rus monarşistleri, yuka rıda zikrettiğimiz yard ı m sayesinde, y eniden işleri nin başına döneceklerini ü m i d etmekte ve bu yolda çeşitli ayak oyunlarına girmekteydi ler . . . Dediğim g ilbi, Rusluğun en sol undan ve en sağ ından gelmekte olan tehlikelere karşı mücadele etmek mecburiyeti vard ı . Anco·k. kendi işleri miz icin yeteri d erecede gücümüz olmayan bir cağda, bu ( 1 8)

Şeyhantaur, okunmaktadır. Taşkent'in büyük

Her halde adı, gelmektedir.

58

p

a

k

o

ı

a n

y

a

ş J

ı

1

camilerinden biri idi.

a r ı n

y e

r

i,

anlamına


mücadeleyi nasıl yürütmeli idi k ! . Bir tek yol olarak, -Muva kkat hü­ kümetin Tü rkista n Komitesi'ni ıslah etmek, güçlendirmek- mese­ lesi kal ıyord u. Günden gün earta n zorl ukl,arla meşgul ola n M uva k kat H ükümet de Türk ista n'a pek o kadar zaman ayı ramıyord u . M uva kkat Hü'kü;metin Tü rkistan Komitesi, uzun müddet başka nsız kald ı . İ ki üye Elpatyevsky ve Lipovsky 'den ( 1 9) i ba ret kald ı . Bunları n ik·isi de ı İ şei ve askerler Şurası>> n ın elind e oyunca k idi ler. Şura'da ise. Bol­ şevi k ve sol sosyal ist-revolüsyoner üyeler güçlenmekteyd i. Biz de bu Hi*ü met Komitesini, « İ şci ve askerler Şurası » n ı n tesirinden kur­ ta rıp, oııO Türkistan'ın i c isti kla li, yani m uhtariyet taraftarı olan üye­ leri 'Olara k kuvvetlend irmek fikrinde idi k . . . Bizim isteklerimizden haberda r olan İşci v e askerler Şuras ı, ge­ l ecekte Hükü met Komitesi heyeti hakk ında, bizimle anla şma·k için görüşmek isted i. Cünki, 1İ şci ve askerler Şurası, M uva kkat H ükümet Başkanı Kerensky'nin, Türkistanl ı la rı n talebi ne uyarak, kend ileri n i n t,ş ine gel meyen k işi leri atamasından korkmaya başlamıştı. Biz, Ü l ke İ şçi v e askerl er Şurasıyla birl i kte bir çok aday beli rle­ d i k. Ya l n ız, iki aday üzerinde a n laşaıbildik. Bu da ink ılabın i l k ayla­ rında, Taşkent Belediye Ba1şıkan ı ol an ünlü zeng i n , N.Y. İva nov ile bendim. Ben, gene ol uşumu ve idare işlerinde tecrübesizliğimi öne sü rerek, kesinlikle çekilmek istedim. Fakat. M i l li Merkezim izi n ısrarı üzerine, belli şa rtla r a ltında kabul etm ek mecbu riyeti nd e ka ldım.

O sıra la rda, ünlü sosya l ist revol ü syoner, Vad im Caykin'in Hü­ kü met Komitesi Başkanlığına atandığı haberi ni aldık. İ şçi ve askerler Şurası, bu n edenle H ü kü meti protesto etti. İ şçi ve askerler Şurasının kanaatına göre, Vadim Çayk in, Mü nevver Ka riy, Ubeydullah Hoca ve diğer Türkista n Mi l l iyetçileriyle oldu kça sıkı fı k ı olduğundan, onun H ükümet Komitesi Başkanı olara k atanması doğru değ'i ldi. « Cedit­ ciler» i n dostu Caykin�in atanmasına, « U lema Cemiyetiııde karşı cık­ tı. Biz Türkista n l ı ların kendi a ram ızd a , fikir ayrı l ı ğ ı old u ğ u n u gören Cayk i n, H ükü met Komites i Başka n l ı ğ ı nda n çeki ldi. Bizim M i l li Mer­ kez'in h'ic olmazsa. H ükümet Kom ites'i üyes i olarak kalması hususun­ da·ki m ü ra caatı da onu bu kara rından vazgeçiremed i . Bir 'kaç g ü n sonra bir telgraf, Nal ivkin'in Hükümet Kom itesi Baş­ kanı olarak atandı ğ ı haberini getird i . Ha l'k ı mız, u m um iyetle Nalivkin'i sever, ona itimat ederd i . Bu yönü eskiden beri bHin iyord u . B izim «U lemaıcılaırıı ımız da ona savgı gösteri rlerd i . Anca k, bu iyi insan. Nal i'Vkin, yaşlanmıştı. Yöneticiliğ i d e o nisıbette yumuşayıp, zayıfla· ( 1 9)

Hükümet

Komitesi'nin

diğer iki üyosi

Muhammedcan

TINIŞBAY

ve

Şkapsky daimi Yedisu'daydılar. 59


mıştı . Ben onu, Sırderya Vi lôyet i cra Komite Başkan l ı ğ ı devrinde. cok yak ından ta nımı·ştım. O, her zaman. bizim tarnftarımızdı. Fa·kat, cok . zayıftı. Coğ u n l Ukla, başlanan otu rumda . başka nlığı, iki vekıUine (ben ve Bolşevik Anferov'a) bırakırd ı . O n u n, H ü kümet Komitesi Başkan­ l ığına geti rilmesi, iyiye doğru tr;ç bir değ işi'kl i k getiremed i . M i l li Mer. kez'in buyru ğ uyla, Şa•h İ slôm'l·a ben, Nal ivk•i n'in ya nına gidhp, bütün düşü ncelerimizi, end işelerimizi açı kçoanlattı'k. Yaşlı Nalivkin, .bizi il· giyle dinledi. Gösterdiğ imiz içtenl i k icin çok teşekkür etti. Hü küme1 Komitesi n i n başı nda kalmaya, kesin ka rar verdiğini söyledi. Bizden, kendsine, uyg u n veki ll'er bulmakta yardımcı olmam ızı diledi. Biraz zaman geçti. Yen i bir telgrafta n, İ lya Şenderikov adında birinin, Hükümet Kom itesi ü yeliğine ata ndığını öğrend ik. Soy bakı· m ı ndan, Yed·isu Kazaci lerinden olan bu kişi, Batı Si'birya 'nın Biy·isk şe'h rinde avu kattı. Siyasi görüşüyle O, sosyal demokrnrtları n sağ kanad ına ( Plahanovcu ) katılıyord u . Biz, onu ta nımıyorduk. Ben · ise, onun küçük kardeşi n i iyi ta n ı rd ım . Onunla ·Petersb u rg Ü niversite­ sinde aynı zamanda okumuştuk. Ta bii, iki 'k ardeşi n , birine göre öbürü hakkında hüküm vermek olmaz. Buna rağmen, hiç ta nıma­ dığınız bir kişi hakkında, h iç deği lse onu ya kınlanyla kıyaslayarak h ü küm veri l ebilir. B u ise İ lya Şenderi kov için müs'bet neticeye gö· türecek bir d u ru mda• değ i ldi. İ lya eŞnderikov'la ilk defa , Temm uz ayı sonunda Petersbu rg'da g örüştüm. İ lk görüşmemde, O bende son derece olumsuz tes ir bıraktı. O, ilk sözüne, kend isinin Tü rkis· ta n'da, M üessesan Meclisine getii rlmesi kon usuyla baışladı, adaylığı­ n ı n , bizim Milli Merkez tarafından, gösterilmesi kon usunda ısrar et· ti . Ben de ne cevap vereceğimi b ilemeden şaşırdım kaldım. Onun ıs­ rarı üzeri ne, « M illi M erkezi mizin» Tü rkista n l ı olmaya nlardan birin i aday göstermesi hakkı nda ka ra r alması gerektiği gibi, onun ıçın kabulü old ukça zor olan şa rtı anlatmak gerekl iyd i . Ben ona, «Türkis­ ta n'da n seçilen Rus Mebusların ( M i l l etvekilleri n i n ) , M ü essesan Mec­ lisinde, M i lli Türkista n görüşünü temsil etmesi ve Türkistan Millet­ vekilleri fraksiyonund a çoğ u nl u kla fi kir ayrı lığı çıktığı nda, M illetve­ killlğinden vazgeçeceğ ine dair, yazıl ı taa'hıtıüt vermesi g ere ktiğ ini, bunun için de her adayı bu konuda tan ı mamız gerektiğini · a nlattım. Anlaşılan bu şa rtlar, onun adaylık konusundaki hara retini biraz d üşürd ü . Artık bu kon uda ısrar etmedi. U l u Ta nrım lbi l'ir, kim l er Tü rkistan H ü kümet Komitesine üye o4 m a k , Tü rkistan'dan M üessesan M eclisine üye olarak seçil mek hüi­ yas ına kapıl mad ı ki? Nedense, kendi bölg.esinden M üessesan Mec­ l isi üyeliğine seçi lme ümidi olmayan ların heps i de Türkista n'dan aday gösterilmelerini istiyorlard ı . Hem de kim oldukları soru lmaya n, b i 60 '


llnmey.en ·adaylarm hepsi, bu istekleriyle, Türkistan'o bir şeref bah­ şedecekleri d üşüncesindeydi ler. M i lli Türkista n ise. bu «Şeref» l eri n hepsini reddetti. Bizim l istemize, Türkista n'ın d ışından bir ta necik olsun. isim sokulmadı. Temmuzun son g ü nleriyle Ağustos'un ilk yarısını be n, Peters­ burg . ve Moskova 'do , İ l Yönetim (Vi lôyet İ cm) Kom iteleri Oturumları · ve Devlet Şurası toplantı,ıorına katı l ma'kla geçird i m . Bu sırada, Hü­ kümet üyeleri, özelHkle M uvakkat H ü kümet Başka n ı Kerensky ile de­ falarca karşı laıştım. Bizim d u rum umuzu, şortlarım ızı, Hükü met Ko­ m itesinin cahşma program ı ve heyeti hakkı nda ·görüşümüzü, M i l li Metkezimizin kararlarını esas alara'k. ayrıntılarıyla anlattım. M uva'k ­ kat Hü kümetin, kend i ne özgü plônları vardı. Bu plônlar, bizim gö­ rüşümüze tam uyg un değ i ld i . Fakat, bir meselede M uvakkat H ü kü ­ met bize, ,1eminat verdi. Hiç bir reform u, Tükistan'ın yetkili teşkilô­ tJ.yla anlaşmadan, Tür'kista n'da yapmayıaca'ktı·. Bunda n da Peters­ burg'da, Ö zel Türkista n İ şleri Kom iserl iğ i'ni kurma meselesi ortaya CJ'ktı. ıBu fik ir, şahsen Kerensky'ye a ittir. Biz de onu onayl ad ı k. M uvakkat Hükümet'i n üyeleriyle olan isti şari topla ntıda. gele­ cek Hüıkümet Kom itesi üyelerinin listesi n i düzenled i k . Ben, U beyd u l ­ lah Hoca'yla Şah İ slôm ŞAH ,AHMET beyin gi rmel eri üzerinde ısrar ettim. Kerensky, esos itibariyle razı oldu. Fa·kat. İ şçi ve askerler ŞO­ rası'nın ,k'<:ı,rşı çıkması ihtima l i üzeri ne. a cele etmememizi istedi. Razı olmak mecburiyeti doğd u . . . ·

Xll

· B iri · Rusya, diğeri Türkista n'da gelişen önemli iki olay, genel­ li'kte Rusya'da ve özellikle Tü rkista n 'da , i nkılôbın g id işin i güçlü bir şekitde etkiled i . 1 9 1 7 yılı 27 Ağustos'unda, Rusya Ord u ları Başkomutanı, Gene­ ral Korni l ov , M uva1k'kat Hükü mete kiarşı cıktı. Cepheden, Petersıbu rg'a asker gönde rd i. İn kılô'ba karşı, inkı lôp korkusu doğd u . M u vakkat Hü­ kü metle, İ şci ve Askerler ŞOrosı'nın ka ra rl ı tutu m u son ucu, bu i nkı­ lbbo k<ırşı · ha reket, 'kan dökülmeden bastırılabildi. Ancak, bu hare­ kettn bıraiktığı iz, i nkı1ôbın m ukadderatı n ı olumsu z yönde etkiledi. İ şçi ve askerler ŞOrnlannda, sol Sosya l ist Hevolüsyıoner unsurların nüfuzu artııverdi. Çoğunl uğ u · topra'ksız veya az topraklı köylü kitle­ Sindren · oluşan os·kere. ıBolşe'Ji·k propa'g andasının tesiri öncekinden daha da · arttı . 1Bolşevi'klerin kulland ı kları temel slog a nlar, « Bütün N:l-·�i:imet Sovyetlere» , « Bütün topraklar köyl üye», « Fabrika ve işlet­ meler işçi lere» giıbi sözlerden otuşuyord u . ·

61


Bolşev i klerin h ü k ü meti ele geçirme deneme leri, önce bizim Taş­ kent'te ya pıld ı . 1 9 1 7 yılı 3 Eyl ül'ü nde, Taşkent İ şçi ve askerler ŞOra­ sının bolşevikleşmesiyle, sol Sosya l ist Revolüsyoner gurubu nun eli­ ne dü şüverd i . M uva k kat H üıkü met Komitesi üyeleri Şenderikov ve Upovs'ky, 'bir yerlere sakland ılar. Komite Başkanı Nalivkin, dış dün­ yad a n koptu. İ nkı lôp başları nd a , İ şçi ve a skerler Şuraları tarafırı ­ d a n , Türkista n Askeri Kom utanı seci len, General Cerkes, as'kerler tarafından vurularak yarı ölü hale g etirildi. Ü lke iŞCi ve askerler Şurası da ôdeta yok ol uverd i . Bir m üddet öncesi ne kadar, ı< İ nkı lôpcı işçi v e askerler» adına ba­ ğırıp çağ ı ran, n üfuzlu im işces ine bir gösteri·ş içind e olan k imseler'fn sesleri kes i ld i . .Kendileri de soka klarda 1görünmez oldular. Kaybo­ lup g itti l er. Kuş'ka ve Akmescid gibi, Türkistan'ın çeşitl i bölgelerin­ de'k i, yerel İ şci ve askerler Şuraları Taşkent isya ncılarına katı ld rkla­ rını ve Sovyet H ü k ü meti n i yerleştirmek icin ya rdımcı gü çler gönder d i kleri n i bild i rd'i ler. Bütün Türkista n İ şç i ve askerler ŞOro la rı örg ütü i çi nde, ya lnız Fergane Şurası. M uv a kkat H ü k ü met ya nlısı olarak ko·l ­ dı. Türkistan'ın yerl i hal kıyla anlaşmadan her hangi bi r Hükümet kurmaya da karşı olduğunu ilôn etti . · .

­

Bizim bütün d i k katimiz, esk i Taşkent v e genellikle Türk-İ slôm Türkistıcı n ' ı n ı , isya ncı İ şçi ve osker�eri n silôhlı sa ldırılarından koru­ ma konusunda toplanm ıştı. Akmescid ve Kuşka'da n aya·kıana•nlara ya rdım gönderenlere ceva ben, Fergane, Muvakkat H ü k ümeti tutarak, Taşkent üstüne topçu birliğin'i yol lıad ı . H ü kümetsiz kalan TaŞ'kent'te i syancılar, iki g ü n h ü k ü m sürdüler. Bu sırada Muvakkat Hükümeti n, da'ha doğrusu H ü k ü met Başkanı Kerensky'nin, TaŞ'kent'teki ayaklan­ ma n ı n kısa ev kesi n yol la d u rdurulması için emir v erd iği ·haberi geldi. Kozan bölges i Komuta nı General Korovnicenko nun, Tü rkistan Gene­ ra l Komiserliği 'ne atand ığını. bu telgraftan öğrendi'k. Aynı haberde. Genera l Korovnicenko' nun yeteri kad a r as'keri kuvvetl'e, Taşkent'e doğru gelmekte olduğu da bild i rl l iyordu. i sya ncılar çabuco'k d urul­ dular. '

'

Ne H ü kümet Komites i. n ed e İ şçi ve askerler Şurasının dayan a ­ cak g ü cü vardı. H e rha ng i bir isyancı asker topl uluğu, istediğ i zama n Hükü meti, e l e geçirebilecek durumdayd ı . Bu d u r u m h erkesçe bel liy­ di. Kendiliğinden görünmekte olan bir şey varsa o da·, bütün bu çe­ kişmelerden, a nca·k biz Türkistan l ı ların zarnr görmekte old uğ umuz­ d u. ·Bu korkulu durumun önünü nasıl a lmak g erekiyordu?. . . lşt&, ka rşımızda ki çıkmaz buydu. Kendimiz bunu çözebilecek durumda deği l d i k. Cünki. i n k ı lôp bize büt ün dileklerimizi acıkça konuşabilme ·

62


h ürriyetini verdi ise de, onu uyg u lo maya k oyma, ve sığ ıntı Rus as­ ker, i şçi ve köylü lerinin tehd id inden koru nma si lô'h ı n ı vermemişti. Türkistanlıl'ar, içten i'C e i n'kı lô ptan uza klaşma kta ve onu yadsıma ktay­ d ı lar. Ne Korn ilov'un ortaya çıkışının, ne de T'a şkent'te'ki BolşeV'i'k sol SR'lerin isyanının Türkistanlıları hiç mi h i'C heyeca nla ndı rmayışın­ dan da bu ruh halet i acıkça g örün mektedi r. Bunun, inkılôbın mukad­ dM"atına )karşa ilgisizliğin, herşeyden önce kendimize tehlike getirmesi ihtimali vardı.

Türkista n'a, genera l komiserin atanması, bizim için beklenmedik bi r işti. Anlaşılan. General Korn ilov'un isya n ı . Muva k'kat Hü kümetin , Türkistan Kom itesi esası hak'kı nd'aki kararı nı değişti rmeye mecbur etmişti. O. bu Komiteyi güçsüz bir inkılôp müessesesi d u ru munda n çıkarıp, daha cok faal idari bir müessese haline sokma'k ister g'i bi görü ndü. General Komiserin ya n ına IJiri as ker, diğeri de sivil olmak üzere, iki vekil ata n m ıştı . Askeri vek i l oı·a rak. Orenburg Kazacilerinden adını hatı rlaya mad ığım, bir Kurmay Subay atanmıştı. Sivil vekil ola­ ra k da (yukarıda adı geçen ) Graf Dorrer ata n m ıştı. Bu General Komiseri n atanması olayından bir kaç g ü n önce İ vanov i le bklikte, Hüık ü met Kom itesi üyeliğine ata nm ı ştık . . . Bu ye­ ni ortaya çıkan olay karşısı nda. ben çok zor bir duruma d ü ştüm. Be­ ni m Hükümet Komites ine katı l ma m konusunda, bizim M i lli Merkez tarafından gösteri len, ısrar ve ben im razı olmam da bütünüyle baş­ ka şartım a ltında olmuştu. Genera l Kom iserin rol ü nü n neden iba ret veya ne olacağını, hele h iç ki mse bi lmiyord u . M i l li Merkezin, İ l M i lli Kom iteleri Başkanları v e Taş kent şehri ŞCıra-i İ slôm iyesi başka nının katıl masıyla, genişletilmiş toplantıYo ca­ ğ ırmo kararı veri l mişti . Tü rkistan M il li M erkez Başkanının, Hükümet Komitesine bütün Tü rk·iston halkını temsil etmesi gere ktiğini sebep göstererek, Ubeyd u l lah Hoca toplantıya , « Ulema Cem iyeti» nden Sir Ali Lapin'in de cağ ın lması üzerinde d u rd u . Bu öneri kabul edildi. De­ ğ rşen şartlar a ltında, H ü kümet Komitesi üyeli ğ i ne atanmayı, hang i şartlarda ka'bu l etmem gerektiği ve bii!m acımızdan, M üessesan Mecl'isi toplantısını beklemeden yapı l·aıcak işler hakkında, proje hazır­ lama işi şahsen, 'ba na h avale ed ildi. Böyle bir projeyi hazırlama'k, za ­ ten güç bir iş değ ildi. Cünki, biz bu konuda her gün müza kere ed i ­ yord u k . Milli Merkez. şayet bitim şartlarımız kabul ed i l i rse, benim Hü k ümet Komitesine girmemi ve hazırlad ığım projeyi Komiteye tes­ l i m etmemi kabul etti. Aynı topl·a ntıda, benim General Komiseri karşılamak üzere, Ak­ tüıbey'e g itmem kararı verild i . Ben generale Tü rkistan'dak'i olaylar 63


özel l i kle bizim d u ru m um uz, şartl arımız ve dileklerimizi bildire­ cektim. Bizimle birlikte çalışarak, çok kıymetli yard ımlarda bulun­ makta olan Vadim C'aykin, bu sefer de benimle beraıber yola ç ı ku. va

Ben im H ü kümet Komitesi üyel iğine atanmayı ka bul etmem için M i l li Merkezi miz tarafından ileri sürülen şartla r şunlardı : 1 'İ şçi ve askerler ŞOrası 'nın desteğ ine dayanarak, sabık Hü­ kümet Komitesi ta rafından, H ü kümete verilmiş olan Taşkenıt ve baş­ ka büyük şeh irlerde, Tür'kis1:0'nlı ve Ruslar için ayrı ayrı belediyeler kurma projesini geri a lması, -

2 Türkista n 'daki Rus aha l isine ayrı Müessesan Mecl'isi Mi l­ letvekil leri çıkarma hakkın ı ta nıma kon usu ndaki, Rus Cem iyetlerinin sa'b ı k H ükümet Kom ites i tarafı nda n onaylo nan proj esini geri alması. -

3 General Kom iseri n, Tü r'kista n'da'ki as·keri güçleri, iç Rusya'­ dan getirilecek başka, çoğ un l u kla Tata r-Başkurt askerleriyle değiş­ tirme mesel esin i, M uvakkat Hükumete teklif etmeyi üzerine alması. General Komiser'le biz Aktübe i stasyonunda karşılaştık . . . -

General Komiserin yanındaki, telgrafta bel irtilen v e Tütkistan'­ daki sol SR.'leri korkutup dağ ıtan. askeri güç dedikleri, a nca k küçük bir topla bir ma kinalı tüfek, (O ksacor) 2-3 nefer ve genç subay lardan ibaretti. Ben, bizim Tü rkista n'daki olaylara bakışımızı ve M il li M erkezr­ mizi n, hangi şartlar a ltında, benim Hükümet Komites'i'ne girmem i onaylayaca ğını anlattım. General Korovniçenko nezdinde bizim ttılep­ lerimiz kabul görd ü . Vagonda oturduğu yerde, (yuka rıya ökz.) bele­ diyeleri bölme ve R us a·h a l isine ayrı mebus çıkarma hakkım ta nıma projelerin i tesi rsiz bıra kmak hakında , M uvak'kaıt H ükümete telgraf çekti. Üçüncü şarttmız. yani Tür1kistan'daki garn izona. başka askeri birli kler ve çoğ unluğu Tatar-'B aşk u rt askerleriyle değiştirme mesele­ sine gelince, bunda da General bir zorluk görmediğini a nlattı ise de, bu husus yolda g itmekte olan vo·gond a n çözülebilecek bir iş değ ild i. N thayet. general Kom iserin bO'şkonlığı altında, birinci H ükümet Komitesi oturumu. Kend is'i ve iki vekil i nden (Ha.rp ve sivil tşler) baş­ ka, Upovsky, Şenderikov, İvanov ve ben hazırd ım . Nalivki n, istiıfcı- et­ mişti. (Velpa1:evsky, Buhara'·ya Muvakkat H ü kümetin siyasi ajanı . ola­ ra k atanmıştı . ) Böylece, cephen in yönü a paçık gfüü nüverdi. Dorrer, Hükümet Komitesi'nin ya lnız Türkistan Ha lkına dayanması g erektiği ni acıkça söyledi. ·As'k erlerin hepsinin Rusya'dan getirilmiş kişiler ve iş­ çilerin de Tü rkistan halkı· için ya·bancı, ona dost olmayan ruhtaki bir unsur old uğunu, Rus köylü leri n i n ise, başta n başa Türk·ista·nl ı lardan zorla çek i l ip alınan a razilere yerleşti rildiğ inden, acl'kta n açığa yerli 64


h-olka d ü şma n l ı k zih n iyetini sürdürdükleri n i s öy l ed i. Rus ahal isi n i n d i ­ ğ e r kısmı ola n , memurlar, ayd ı n l a r v e tü cca r la r ı n ise, çok k ü ç ü k bir sayı oluşturd u klarını sözlerine ekled i . Bütün menfaati v e yaşamıyla Türkista n'a, Türkistan ' ı n ha lkı n a b a ğ l ı o l a n İvanov d a , bu kada r açrk, seç ik btr şekilde olmasa da aynı görüşü bira z yumuşatomk ifade etti. Beklendiği g ibi, İ lya Şenderi'kov, büsbütün başka bir görüşle ortaya çıktı. O, Türkista n 'da n M üessesa n M eclisine aday gösteril mesin i , reddettiğ i m i u n utamadı. Lipovsky, Şen ­ derikov'un fi krine katıldı . Genera l Komiserin, Savaş işleri vekili, bir asker ola rak, siyaseti n d ı şında olduğunu söyled i . O n u n tavrı tam a cık d eğ ilse de, Rusya ' n ı n m enfaati ne karşı olmaya·n ta l eplerimizin. taraftarı ola ralk konuştu. Hükümet Komites i n i n bu topla ntısında, Muvakkat H ü kümete, U beyd ullah Hocayla. Şah İ slôm bey Şah Ahmed beyin, H ü k ü m et Ko­ mitesi üye l i ğ i ne ata n ması önerisi icin karar a l ı n d ı . Şenderi'kov ve Lipovsky, bu karara karşı idiler. Yeni Komitenin i l k adımları, bize karşı daha ı l ı m l ı ve u y g u n g ö r ün mekteydi .

Xlll Yeni H ü kümet K.omi·t esi çevresindeki ilk başa rımız, Rus toplu­ m u nu n sol ve sağ ka nadında ki düşmanla rımızı heyecana d üşürüverdi. Her i k i taraf da bizim m i l li hareketin sağ l a m laşarak, güçlenmesini hiç m i hiç istemez ve bundan korkard ı . Sol taraf icin biz, « M i l l iyetçi irtica ta rafta rları» olara'k görün ü rdü k. Bi zi m bu maksatlarım ız, aynı zamanda, sağ tarafta ki Rusların gözünde bizi, «dehşetl i t1ir inkı·lôpçı u ns ur» haline getirmişti. Bizi, <<Pantürk'istl i k» le s uçlama konusunda ikisi d e birleştiler. Fa kat. onl a rın bu kork u ve heyeca n ı uzun sürme­ di. Türkista n'tn yerli ahal is·i n i askeri hizmete alma kon usunda, tara­ ftından verilen öneri görüşüldü ğü nde, artı'k bizim biri nci başanmızm. son u ncu başarı old uğu da a paçık a n laşıl ıverd i . Ditkkate değer yön ü şu ki, tarafımdan verilen öneri, Hükümet Komitesince, benim bulun­

madığım bir oturumda görüşülmüştü. Yaz ortasınd a n beri Türkista n'da, tah ı l kıtl ığı bel irmişti. Türkis­ ta n'ın ro h ı l üretimi, kend i ·ihtiya·cını karşılayacak d urumda değildi. De­ miryol u bağ lantısınd a ki zayıflık, yetersizlik, düzensizl i'k, g ereken ta· hılı Rusya 'ctıcın getirmeye imkôn vermedi. Ü stelik, 1916 yılı ayaklan­ ması yüzü nden, ·hasad ı n bir hay l i zarar görd ü ğ ü de eklen i n ce, Türk·is­ tan'ın her tarafında açlık görü l m eye başladı . Hangi yolla ol ursa ol­ sun, d ışarıdan mutlaka, tahı l getirmenin yolunu a ramak gerekiyord u . Hükü met Komitesi'nin parası yoktu. Petersburg'da n para yardımı bek­ l emek, m ü mkün değ i ld i . Onun için de Türkista n ' ı n içi nden, para bul­ ma n ı n yol u n u a ramak gerekiyord u. Böyle bir para nı n ise, Pamuk Bor-

65


sa Koniites'i ve Ba nka Şubelerinin toplandı.ğ ı ,

Türkistan ' tn pamuk

merkezi olan Hokand 'do ıbu l nması ihtima l i vard ı . H ü kümet Komitesi, Borsa Kom itesi, b a nka yöneti c i leri ve Türk ista n l ı Yaih udi· zeng i nlerle görü şerek, para 'bu l ma k üzere, beni Hoka nd 'o göndermeye karar ver­ d i . Hoka nd'da, a nca k b i r g ü n kald ı m. Borsa Kom ites i ü yeleri ve banıka

yönetic i leri, H Ü'kü m et Kom ites i ' n in kara rını ol u m l u karşı l ayarak, yar­ d ı m ı·aşmaya razı old ular. Kuzey Kaıfkasya 'da n a l ı nacak ta h ı l i ç i n ge­ re ken p a rayı verd i ler. « İ �k d i plomat ik müza·kere» m i n sonucunda n se­ v i nç l e To$kent'e dönd ü m . Fakat, Türk i stan l ı la rı ordu sofları na çekme h us usunda ki proj emi n , H ü kü met Kom i tes i'nde görüşü lerek, reddedil­

d i ğ i l'l'i . Dorrer.d a n d uyd u m . Bu olumsuz k a ra r, Dorrer dtşında, bütün

üyelerin oyu ile kab u l ed i lm i şt i . Dorrer, öneriyi verenin bulunmad1ğı bir oturumda, b u kon u n un

görüşül mesine karşı cı,kmıştı .

Durumu,

otu rumun zabıttarınd a n öğrend im. Bu knra rı protesto ettiği m i , · ke8i n­ l i k l e ortaya koya n , yaz ı l ı b i r d i l ekçe verd im . H ükümet Kom itesi'nin, üyeleri nden b i ri n e karşı, a ld ı ğ ı b u tavı r doloyısiy•e, ·be n i m istifa et­ mek mecburiyetinde b u l u n d u ğ u m u do b i ld i rd im . Fo·kat, istifa etmeden önce, i l'k s ı ra la rd a , 1 91 6 yı l ı İsyanını bas­ tırma'k i c i n gelen, R us askeri 'birlikleri n i n , Türkista n'dan a l ı narak, on­ la rın yerine 'boŞ'ka, özel l i kl e Tatar-Başkurt as·kerlerinin

getirflmesi

meselesi n i , H ü k ü met Kom i tes i ' n i n otu rmuna s u nma k i sted im: görüşmemizde, Genera l Komisere. R u s

a skerlerini n ,

Özel

Tatm-Başkurt

as'ke ri birlikleriyle deği şıti r i l mes i kon usunda, olumlu vaadde· '

bulun­

d u ğ u n u da hatfflottım. B u mesele, 3 uzun topla ntıda görü1şü�d ü . Gene­ ral Korov n içen'ko, sabık Kazan Askeri Da i resi Komutanı s ıfatıyla, Ta­ tar- Başku rtlorın, mükemmel asker oluşu ve ma nevi sev iyes i ni n yük­ sek l i ğ i n e yo·kında n tan ı k olm uştu. Ancak, bu mükemmel askerler . . . Tü rki stan icin teh l·i�keli ola'bil i rlerd'i . As1keri işler söz konusu old uOun­

da, Türk istan a skeri do i resi genel kurmoy 'başka n ı n ı n , H ılk ü met Ko­ m itesi topla ntıların'O, katı l m a s ı h a kkı vardı. Bu Genel Kurmay Başka­ n ı , Türkista n ' ı n « M i l li rklii m i » n i n özelliklerini 'ispat etmeye koyuldu . O, Türkista n ' ı n « M i l li, siyasi i k l i m i » n i n ve şo rtlarımn, bir çok yönden. ya l n ız Rusya ' n ı n değil, hatta Tatar-Başkurt çevrelerinin i kl'im şortla­ rı nd a n büsbütün apayrı old u ğ u n u söyl e·di . O. Türkisttın 'ın İ ra n ve Af· g a n istan g i b i , Rusya 'ya düşmo n gözüyl e bo ka n. M üslüman

memle­

ketleriyle çevri l i olduğun u , 1 91 6 ytlı İsya n ı ndaki ruh haU ni n halk zrh­ ,

n i n d e h a l en yaşad ı ğ ı n ı ifade etti . Genel Kurmoy'ın el i nde ola n mater­

yale göre. Türkista n ' ı n her tarafında, hatta Ta·ş'kerit'ıte, «ErıVer· Paşd· n ı n Ajmilo rı » n ı n b ul und u ğ u n u a n lattı. O, esi r Türk s uıba y kmn ı iı Slbk� ya'dan ·kaçaı'a'k , ıKôzok boz k ı rları nda gizlenme'kte 'olduklarını söyledi. Bütü n ayrıntılard a n, şu netice ortaya çı kıyord u : T ür kistan da k l , Rı."re '

66


askerlerinin, Tatar-Başkurt a skerleriyle

değiştirilmesi

Tü(kistan'ın Rusya'dan ayrılması e ndişesi doğuyordu .

konusunda,

· Genel Kurmay Başkan ı ' nın n utku, topla ntıda bul unanlarda; derin bir etki yoptı . Dorrer tarafından hima-ye edi l en itirazım, General Ko­ miser'i n de kotıfmasıyla, meclis ehl i n i n önceden belirli olan . kanıla rı­ nı değiştiremedi. Böylelikle m esele ortadan kalkmış old u . General Komiser ve Hükü met Komitesi üyeleri, benim istifam konusundo:ki sözlerimi din l emed i le r. Ben de Ubeydullah Hocoy l a . Şah İ slôm Bey Şah Ahmed Bey' in a ta n ması m eselesini ived i l i kle ileri sürd ü m . . .

Ekim ayı orta la rı n ı bulmuştu. Bolşeviklerin, ortaya çıkmaya ha­ zırlandıklan haberi yay ı l ma ktayd ı . Hükümet Korrlitesi'ni n e l'inde, bol­ şevik ve sol SR.'lerin h ükümeti ele geçıirmeye hazırl a n ma kta olduk­ la rı n ı gösteren, kesin belirtiler veren ves·i'k alar vardı. Böyle olduğu halde, Hü kümet Komitesi atıl kald ı . Genera l Komiser de bir iş yapa ­ m ıyordu. Çeşitli a skeri birliklerde, Hükü met ve askeri komuta n ımı n emirlerinin, yerine getirilmemesi olayla rı g ü nden güne a rtmaktayd ı . Hüküm et Komitesi, buna karşı koyamad ı . 23 Ekim günü . Taşkent top­ ra k korugamndaki askeri birlik, s i lôiı l a n ıverd i . Komuta n ı n. «Silôhı tes­ l i m et» buyruğunu. tehditkôr bir şekilde cevaplad ı . Y'a l n ız, Taşkent askeri okul öğrencileri, Genera l Kom iser'i n ta limatı nı d1 nleyerek, em­ rini yerin e getirebilecek durumdayd ı . .. Askeri birHklerin emre uyma­ drkları, Taşkent'te itimad edi l ebilecek askeri birliğin kalmadığına işa­ retti. 23-24 Ekim gecesi. Taşkent « H ü rriyet Yurd u » binasında, bü­ yük bir asker ve işçi 'ka·labalığı toplandı. Orada, Hükümeti ele g eçir­ me meselesi, ac�kca görüşüldü. Hüıkümetin bu toplantıyı engelleme cabası bir sonuç vermedi . Çünki, o sadece ·Sözden iıb aret bir girişim­ di. Teşebbüsü n a rd ı n'da h'ic bir silôfı l ı güç yoktu. Bolşevik ve sol SR.'­ lerin yönet'icilerin i tutuklama ca·b ası da başarısızlı·kla sonuçla-ndı. Nrhayet. 25 E'k im (7 Kasım ) g ü n ü . erkenden •işçiler, Kazaçi kuv­ vetlerin i silahsızl'and ırdı·lar. Garnizon i syanı do boşlad ı . Ancak, Har­ bi'Ve öğrencileri, Kadetler (Meşrutiyetçi monar9istleri n partisi üyele­ ri) ve bazı müstaldl a ·s keri birli kler, hükümet yanlısı id1iler. Taşkent'te, 4 gün savaş o l d u . . . Genera l

Komiser ve Hükümet

Komitesi üyeleri Topra'k Kurga n'a sığınd ı lar. Şenderi'kov, başka bir yerde gizlernJi. Ben, Eskişehi re (20) 'indim . Genera l Komiser ve Hü­

kümet Komitesi üyeleriyle, durumu görüşmek için her gün Toprak Kurgan'a geliyordum. İ syancıla rla müzakere gir1işimleri , benimle be­ raber Dorrer'a verilmişti. Bir keresinde, Bolşeviklerin ka·rargôhına

(20) Taşkent'te Eskişehir : Özbeklerin yaşadığı semttir.

67


g ittik. Orada öldürülüverme teh l i kesinden, güçlükle kurtulabildi k. l kinci d efosı nda, isya ncı bolşevik ve sol SR.'leri n tems ilcileriyle, Taş­

kent belediye IJinasmda görüştük. ;Bu m üza ke re l eri m i z hic bir sonuç ,

vermedi .

. . .

.

.

29 Ekim'd e ( 1 1 Kasım) bütün Taşkent, i'Syancıların eli­

ne g eom i şti. Genera l Kom iser'le, onun i ki vekili tutu'kland ılar. Şende­ rikov, kaçıp g itti.

Upovsky,

isya n başlar başlamaz, Toşkent'ten ayrıl­

m ıştı. lvanov ise, daha önce, ta1h ı l a l mak ü zere, Kuzey Kafkasya'ya gönderilmişti . H ükümet Komitesi üyeleri içinde serbest ve ortalıkta ka la n b i r tek ben va rd ı m . Taşkent, Toprak Kurga n ı do i şgal ed1i ld ikten sonra . ben i m Rus askerleri n i , Tata r�Başkurt askerleriyle d'eğ iş,tirme hususundaki öne­ r�mi kabul ettirmeyen, Türkista n Askeri Da1iresi, Genel Kurmoy Baş­ 'ka n ı , Esk i şehire, bizim y a n ı m ıza kaçıp g eldi .

Türkistan' l ı ları askere

a l d ı rma kon u s u nd a k i , ikinci öneri m i d e b u zat, «Türkista n l ı la ra güve­ n ifemez» d iyerek, reddettirrnişti . Şimdi ise, Rus askerlerinden baş ı n ı kurta ra bi lmek için b i z Türkista nl ılara s ı ğ ı n maya geldi . General Komiser ve H ükümet Kom itesi üyeleri, Ta şkent Toprak Kurgan 'ında oturd uğu gün l erde, Komiserin e m riyle, Taşkent ve çev­ res i ndeki yerli hal'ka dağıt ıl m a k üzere. bir hayl'i si lah ve mermi crka­ rrldı . Ancak, bize gösterilen bu « i nonç» güven, cok geç kalmıştı. Bo­ zul a n işi d üzeltmek m ü mkün olamad ı . Bu s i lôhlann, b i r hafta sonra, şeh ri n y e n i sahipleri olan Bolşe­ viklere geri verild'i ğ i n i , maa lesef, üzü ntüyle söylemek gerekir. Tü rkista n 'd a , Türkista n ' l ı ların kaderi üzeri nde h ü kümra n l ı k kur­ ma k üzere, soka'kl·a rdo savaş olurken, Türkista n'l ılar ta rafsız ve se­ yirci ka ld ı l a r. Bolşevikleri n , M uvakkat H ü kümet Kom itesıin·e karşı yü­ rüttükleri b u mücadeley i «Biz Türkista n 'l ı l a rı

i l g i lend irmeyen, adeta

R u s parti leri arasında<ki iç çekişme» olarak gören soyda·ş lıorımız da çoktu . . . Şayet, biz silôh l a nmış ve te·k n i k yönd e n savaşa, mücadeleye ha­ zırla nmış olsaydı k, bel ki de ta rafsız kal'a mazcJı'k. Tdbi i , Muvakkat Hü­

kümet ve g en eltikle, i nkılôbın kaderi meseles i , Rusya ' n ı n kend i ieind&

bizim ciddi surette mücadeleye ka­ tılmamız, Türkistan'claki işin gidişini , !kuşkusuz :Cok etklliyecekti.

çözül ecekti. Öyle de old u. Ancak,

Yazık ki, kend i ta l rh i m ize 'karşı !:>iz, ne olursa 0lsu n , mücadeleci bir güç safı nda bulunamadı k . . . Bolşevi kler gal i p ç ı ktılar. Bir müddet sonra ,

General Komiser,

Korovnicen1ko öld ürüldü . O n u n askeri v e k i l i yara lanmış bir halde, bi­ zimk i terin yardım ıyla , Ta şkent'ten kaça bi ld i . Bir süre sonra da 13 Ara-

68


l ı k'ta Dorrer öld ü r ü ld ü . Bütün Tü rkistan'da d ü rme

otoylörr başladı.

Şimdi, ne.

yoğ u n tutuklama ve öl -

·

ya ptlma l ıydı ? Gelecek b ize, e

kara n l ık ve k6

meye boşladı. H r n e hol ise, bir şeyrer yapmak

rk unç � örÜ n­

gerektiyd i . Bizim,

M i lli M erkez üyeleri, geçici bir zıam a n için Semerkand'o

taşı nd ı lar.

Orad a n da . Fergo·ne'ye geçildi. AŞkabad ve Almo-Ata 'ya tems ilciler gönderild'i.

Türkistan halk&nın, yeni kurulan Rus askerleri ve işçile­ rinden oluşan Hükümete, karşı olduklan anlaşıldı. Kasım ayında,

Sovyet Hü'kümeti riı n , halkların hür olarak kendi m u kadderatları n ı· ta ­ yin etmeteri meselesini, isterlerse Rusya'dan ayrılarak, müsta kil hü� kü m et kuraMmesi h a kl a rı n ı ta n ıyan kararname cıktı. ·Biz, Rusya "do n ayrı lmayı ta l ep etmed ik. Ya l n ız.

Muhtariyet

ilôn

ettik. Netice ise, ma lum . . .

Bu, 1 9 1 7 yılı hatıra pa rça ları nın sonunda , kısaca do olsa M ües­ seson M eclts'i seçi mleri n i n üstünde durmak istiyorum. Bütün Rusya esiri hal klar gibi, Türkistanlılar da M üessesa n M eclisi 'ne çok ümid­ ler bağ la m ı ştı. Hepimiz, idari M uhtariyet ta l ep lerim iz i n , Mecl'isi tarafından, sağlanacağına

M ü essesa n

i n a nma kta idi k. R usya 'nın

gele­

cekteki kuru l uşunu n , cumhuriyetler federasyonu şekUnde olması ön­ ceden a ntaşı l mıştı. Bu durumda Türkista n' ı n da eşit h ukuklu böl üm­ lerin biri olmusı düşü n ü l üyord u. Bu doğrultud a , biz bütü n cıktşları­

mızdo konuştuk. Temsilcile rimiz, 1. Umum Rusya M üs l ü m a n l a rı Ku­

rultoyı'nda söyled i l e r . . . Bir cok iş, Türk isto n'do n seçi lecek, Mü esse­ sa n M eclisi adaylarım gecirmeğe ba ğ l ıyd ı .

Secim Kanun u bize, 33

kontenjan ta n ı ma ktayd ı . Sayı iti'boriyle Rus aha l i ya l n ız, Yedisu İ l i n­ de, kendi adayını geçirebilecek bir durumdayd ı . Kolan beş secim çev­ resini n , h fç birinde kendi tems i l ci l erin i geçirebilme i mıkônları yoktu . işte bu yüzden, R u s toplulukları , Rus aha l isi 'için büt ü n

Türkista·n'ı

tek sec�m bölges ine çevirme Ka·n u n u projesini ç ı ka rtt ı rm ı ştı. Böylece,

3-4 temsilcilerini seçtirebi l eceklerini ü m id etmekte idiler. Biz,

buna

ka rşıydık. Gôrüşümüzü uyguta m aya koymaya cal ı ştı·k. Bun u n la bera­ ber, Ru.s a ha l isini bütü nüyle temsilcisiz bıra'kma·k lstemed1ik . Bu ba­ kış açıs ından , Rus köylü temsilci leri ve o g ü ne kadar her meselede, blizi tutan SR'ler partisi mer'keziy•e. m üzakere etmekteyd i k. Biz bir Rus köylü temsilcisini , Sırderya 'da n, SR. 'ler Portisi ' nd en Vad i m Cayk in'i, Ferg a ne'den seçti rmeye söz verd i k . Bir Rus da Ye­

disu Kazoc i terinden geçt i . Böyle l ikle, Rus'lara 3 yer veri l m iş old u.

69


Buhçıra Yqhuçfilşri de bir temsilci l i k isteyi p bize ,

mü rocaat ettiler; Ge·

l ecek M üesseson MecHs'nde, Türkistan frdksiyonµnq.-;�. olo;tak

..

şcı rt�yta, Semerkond'dan_ bir Yahudi temsilcişini geoirme.. kQ rarı veril ·

a

d l . Sonr dan, M uhtariyer Hü kumeti . uyesi v e

muş olan

� erzfel'd,_

BOIŞ�viJder� öld ü rül a Ş

·

Yarhudi leri n temsi lcisi olar 'k gösterilml ti: , Secim haztrlığ r c iddLve can lı bir şeki lde yürütüldü . Her cevrede, .

Türkistan Hal1kı

tar.atından,

i k i liste cıka rılmıştı. Biri - cUtemoı Cem1ye�

ti» n fFI -listesi,' tk'i nciS'i Milli Merkez'in listesi i d i. Yalnız, rl<Ulde secim

yapıtobHdi; Yedisu ve Fergeıne'de. Fergane'de on temsttciltkten. sekizi M illi Merkez'in listesine düştü . . Ubeydultatı Hoca, Şah. İslôm Şaıh Ah­ med, Hidayetb�k Yörgü lü, ben ve Vadim eaykin, burada'n

secilm'iştik.

t�inci listeden geçen. son rada n Hokand Hükümet'·i n i n üyes i olan Na­ ·

sırhan Töre de her konuda , biz i m le aynı fiki rdeyd �. Yedisu.'da . Merkez'in listesi kazandı. Rus'la rdo n bi r Kaza�i

adayl ığım üç yerdendi. Yon i S ı rderyo ,

Milli

sec'ilmişti . Benrm

Semer'kand ve Fergane'den

gösterilmişti. Se m e r k a n d İ l i . M i l li M e rkez l iste& i n i n başında , merh um Müftü, Mahmud

Hoca

Behbudi Efend i bul unuyordu .

Kader bize, M üessesan M ecl isi topluluğ una gitmey i nasi·p etme­

di. 1918 yı l ın ın 5 (18)

Ocak' mda,

Sovyet Hükümeti

devrindeki Mec­

lise biz g'itmed i k . Yurdumuz Tü rk�stan'da ka ldrk. Müesseson Mecti­

si

(21 )

tek toplantısında , Rusya'nrn Cumhuriyetler Federosyonu olO<XJ­

ı;)ı Kon u n u n u c r ka rta bi ldi . Oca k ayının 6. günü, ta·n ağardığında, Bol­

şevrkler Müessesa n M ecl isi ' n i dağıttılar. O zamanın Rusya es1 ri olan

bütü n hotklorın ı n gözünde büyüttüğü , ü m id i Müessesan Mecl-isi yok old u ve eıbediyete kadar. bir daha dönmeyecek bir şekilde g i tt i . Bizim o za moni< i Federrnwon üm id lerim iz de yok oldu . . . Biz. MOli K urtu luş, ta m M illi istrklô l M ücadelesi yoluna ve

kil Türkistan-TÜRK Devleti Yaşasın hür

ve

Müsta­

içfn savaş yol.una düştük . . .

müstakil :Milli .Tür4dstan!

Mustafa ÇOKAV (21)

70

Müessesan Meclisi

:

Kurucu Meclis , tabirini karşılamaktadır.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.