Uğur Tekin - Milli Eğitimde Anarşi

Page 1



Iii\ �

DEDE KORKUT Beyaz Saray Kitapçılar CilJlıSı

12

Beyazıt· i ST.


Yayın N u

19

Kapak

Ü m i t S inan TOPCUOGLU

Dizgi Baskı

i leri Sanat M atbaası

1 Baskı Tarihi

haz i ra n

-

1 9i6


MiLLi EGiTiMDE ANARŞi Uğur TEKiN

?'i41,; ,· · /:-:� ,, . .ı. ,

(.ı. l4

\

· ..

·._

v··.<.·ı . -- . . . tt -�-,·.L..·. ·r

"'\� '"

- ;:. ....<";;, ,.:UR\.) / -

----�

j'



5

«Eğer bir millet Alman filozoflarından Ranke; layık olduğu mevkie yükselernemiş ise bilin _ki haya­ tına bir kasıt vardın, diyor. Türk M i lleti, binlerce y ı l l ı k şerefli mözisiyle, hiç şüphe ed ilemez k i; bu şerefli mözin in ve meden iye· tin seviyesiyle m ütenösip, ü stün bir m evkie löyıktır. Ama, senelerden beri üzülerek görüyoruz ki; m i l leti· m i z böyl e bir mevkie otura m ıyor. ü ste l i k de hep ka­ famıza vururcasına, T ü rkiye'ni n «geri kalmış bir ül­ ken olduğunu söyleyip d u ruyorla r. Türkiye, eğer geri bıra kı lm ışsa veya geri kal­ m ışsa, kabahtli k imd i r? Yoksa Ran ke'n in sözleri yan l ı ş b ir teşh is mi­ d ir?

Elbetteki hayır! Türk M i lleti madem ki löyık ol­ duğu mevkie yüksele memiştir; o halde bu m i l letin hayatına bir kasıt vardır. Yı l la rdan beri, T ü rkiye'n in <<Yarım aydınları» ta­ rafından Batı l ılaşmamızın teraneleri ilön edilmiş .. a ma biz, n e Doğu'lu olara k ka l mayı ve n e de Batı l ı ­ laşmayı gercek mônöda ta hakkuk etti remememişiz. Bunun sebepleri üzerinde uzun uzadıya d u rmak istemiyoruz. Profesör M ümtaz Turha n, bunun baş­ l;ca sebebini şöyle izah ediyor: <<Garplılaşmayı insan unsurunun dışında tahak­ kuk ettirmeye çalışınca, tabiatıyle maarif sistemi­ mize de layık olduğu ehemmiyet verilmemiş o da, memleketin kalkınmasında üzerine alması lazım ge len büyük ve hayati rolü ifa edememiştir.n Ayrıca. M ü mtaz Turhan , şu tesbiti de-mil let hayatına kasteden leri teşh i r edercesine- yapıvo r­ m iştir: « iyi bir idereye ve hakiki bir münevvere sahip memlel(etlerde halkın cehaleti, hiçbir vak i t o monı


c

leketin ilerlemesine zenginleşmesine manı olma­ mıştır. Bütün medeni Avrupa memleketlerinin ve Brrleşik Amerika'nın yakın tarihleri bunu bôriz bir şekilde göstermektedir.,, ( . . . Son 50 60 yıl içindeki a ydınlar d ine cep ­ h e a l m ışlar. M üslümanlığı ta n ı ma mışlar. O ' n u za · rarlı göstermişlerd ir. Onlar d iyor ki, «Avrupa Hıris­ tiyan olduğu için ileri gitti. Biz M üslüman olduğu­ muz için geri kaldık.» Bu böyle değ ildir. Ana mes'­ eleleri kavra mayan tak l i tç i a ydınlar yetiştirdiğimiz için geri ka ldık. işte Cumhuriyet H a l k Partisi löik­ l iğ i koymuş. Halk Partisi bunu fırsat bilere k d i n i sil­ m eye ka l km ış. Fakat meml eket gene perişan kal­ m ı ştır.) ( 1 ) -

Evet. Türk M i l leti'nin y ü kselemed i ğ in i . . ka l kına­ madığ ını ve geri kaldığın ı söyleyen lere; herşeyden önce şunları söylemek gerekiyor : - Türk Milleti'nin yükselmemesini isteyenler var. Türk Milleti'nin geri kalmasını temin edenler, yani «geri bıraktıranlan, var. Kalkın manın gerçek mönası ned i r? Türk m ü­ n evveri, bunu bile henüz ta m olara k tesbit edebiimiş sayılamaz. Halbuki, M ümtaz Turhan'ın gösterd i ğ i ıiim v e hakikat yol unda y ü rü n m ü ş olsaydı; başa rdı­ ğ ı m ız her maddi işden d a h a önce, « insan unsuru,mu 6le a l mamız gere ktiğin i kabul eder ve çalışmaları­ mızı bu yönde yapardık. Demek ki, Türk Mil leti'n i n kalkınmasını. Garp­ l ı laşmasını engelleyen ler. m ünevver dediğ imiz kim ­ selerd i r. (1)

Yen i Ufuklam Doğru, Sayfa Türk eş

1 5, Alparslan


7 T ü rk M illeti'nin hayatına kastedenler, aza l ı p a ksilmeyen gayr�tleriyle m i lli kültür hazinelerimizi bizden çok uza klara fı rlatıp atıvermişlerdir. Türk'ün m i l li romantizmi san k i Kat Dağ ı'nın a rdına düşmüş g ibidir. Bu hazineyi Kat Dağ ı 'n ın a rd ından çekip ge­ ri getirecek yegö n e e l. g erçek münevverlerimizdir. l ü rk M il leti yü kselecekse ki mutlaka yükselecek ve layık olduğu mevkie yerleşecektir bu yü kselme. insan unsurunun y ü kseltilmesiyle m ü m k ü n ola bile· cektir. insan unsurunu y ü kseltmek ise, m i l l i bir maa­ r if pol itikasının vazifesidir. -

-

(Yıkılan bir bina, üç - beş ayda yeniden inşa edilebilir. Fakat tahrib edilen bir değerler sistemi, asırlar boyunca yerine getirilemez} d iyen Türk m ü ­ tefekkirine hak vermemek elde midir? Keşke bizi. sadece binalarımızı ya kıp -_y_ı kmak gibi tah ribata u ğ ratsalardı. Uğraşır. didinir şu kadar zamanda on­ ların bel ki çok daha m ü kemmell erin i yerl i yerine ko­

va rd ı k . Fa kat böyle olmadı . Türk m i lletin in asırlar­ ca en aziz va rl ı k d iye koruduğu, üzerine titredi ğ i değerler manzu mesin i . . değerler s iste m i n i ta h rib ettiler. i şte, ası rla rdan beri çektiği m iz acıları n se­ bebi budur. Türk'ün bu kaybında, b i r numara lı m es'ul ola ra k CH P'yi ve CHP zihn iyetine s a h i p aydınla rı göste­ ren ki mseler, acaba haksız ve insafsız mıdır? Biz, bu kitapta, şu veya bu pa rtiyi suçlayaca k değ iliz. Bel ki yapacağı mız başl ıca iş. Tü rkiye'n ir daha ya kın zama nda yaşa mı ş bulunduğu bazı hö­ diseleri hatırlatma kta n ibarettir. Sözünü ettiğimiz devre, CHP'nin. MSP'den destekli i ktida rını icino a la n zamand ır. CHP - MSP i ktidarının Köy Enstitüsü mezwııı


M il l i Eğitim Ba kanı, ken d is in i n ve partisi n in a rzula­ dığı istikamette icraatlar yapmış .. bütün kademele­ re kendi adamlarını yerleştirmiş .. göz açıp - kapayın­ caya kadar geçen i ktidarları sı· rasında, yıllarca ça­ l ışılsa tem izlenemeyecek y ıkıntılar bıra kmıştır. Kitabımızda, son y ılların bu kab i l icraatları üze­ rinde duracak .. m ü m kü n mertebe kısa fa kat özlü rr.isa l lerle, yapılan tah ri batı resmetmeye ça l ışaca ­ ğız. Bil hassa Bay üstündağ ın Baka n l ığ ı devresi nde a kı l a l maz baskılara katlan m a k zorunda bıra kı lan ül kücü m i l l iyetçi öğretmen ve öğrencileri, mil letimi ­ zin şaşmaz vicdan ı ön ü n e çıkaracağız. Türk M i ll iyetçilerin i n sıkıntıları, çile ve ızd ı rap­ ları yeni ve belirli b ir zaman a ra l ığına sı kışıp kalmış değildir. Şundan mutla ka e min olmalıdır k i ; t9rafı­ m ızdan tesbit ed ilebilmiş olayla rı ve bu olayla rla il­ çili vesikaları tamamı ta ma m ı na sizlere i n tikal ettire ­ b i l m i ş değ i l iz. ZiLLER KiMiN iCiN? Bundan dört sene kadar önce, solcu bir öğret­ men sen d ikası sudan bahaneler ileri sürerek, kendi­ sine bağ l ı öğretmenleri boykota teşvik etmişti. H ü ­ kOmet'den istenen şeylerin başında, (Bağımsız Tür­ kiye) vard ı . Ayrıca, (maaşlarının azl ığı) ndan şi kayet ediyorla rd ı . (Öğretmen kıyımına son verilsin) d iyor­ lard ı . Dikkat ed i l i rse. aradan geçen bunca za mana rağ men, kendiler in e (devrimci) sıfatını ya kıştıra n la rın s loga n l a rı değişmem iştir. itiraz etmeye, m üesses n izôma karşı gelmeye öylesine sadakatle bağ l ıd ı rlar k i ; uçup giden yıllar. onların aslô (doymadıklarını) is­ batlama ktad ır. Sözünü ettiğimiz öğretmen sendikasının binler­ ce üyesini boykota sürüklediğ i g ü n lerde, boykot ya-


9 pan öğretmenlere, (Zillel' çaldı öğretmenim, ne olur derslere girin artrk) d iye feryad eden m i lyonlarca ta ­ lebe, o zamanlar bulamadığı gerçek mu hatabını, an­ ca k seReler son ra bulabilmiştir. Zillerin da i ma ça ldı­ ğını ve bunların, b i rer a lô rm ca n ı olduğu şuurunu ben l iğ inde hisseden gerçek Türk öğ retmen i, ((Üikü­ B ir)) i n çatısı altında toplanıp teşkilatlan ı rken, isti kbat için de Türk M i l leti'nin ü m itlerin i a rtırmıştı r. Aşağıdaki yazı, m i l l iyetçi b i r Tü rk öğretmenine a ittir. Hakiki öğ retmen i n ne olması gerektiğ i n i açık­ laması, ayrıca genç d i mağları n hang i istikamette ye­ tişti ril m esi icab ettiğ i n i a nlatması bakımı ndan , b u maka leyi ta kdi m ed iyoruz. Yazının sa h i b i bulunan öğ­ retmen ağabey i m iz Kemal Aya ldı'nın affına ve ıııü­ saadesine sığ ınırız : (Ziller çaldı öğretmen i m Ben geld im. Sen i bekl iyoru m! Gelm iyorsun ! Göz­ lerim kapıda. M ü messilin kapıyla ilgi len d i ğ i yok! O da b i l iyor gelm iyeceğ i n i . Halbuki her g ün böyle m iydi k? . i kinci zil ça lar ça l maz herkes yerine otu rmuş olur, gözlerimiz ka­ pıdaki a rkadaşımızda, işaretin i beklerd i k. K i msede cıt çı kmazdı. Öğ retmen i sü kOn etle beklemek g erek ­ tiğ i n i , bunun ilôhl b i r h ü rmet olduğunu sen öğret­ m iştin . Fôtih'i an latmıştın b ize, cômiye hocası g i rin­ ce ayağa ka l kan Fôtih'i. «AIIah'ın Evinde bile, Allah'­ dan sonra hürmet gösterebilecek tek varlık öğret­ mendir, hocadırıı demiştin. Yavuz'u an latmıştın bize! Hocası nın atın ın ayağından sıçrayan çamurla kirle­ nen cübbesinin tabutuna örtülmes i n i vasiyet eden Yavuz Su ltan Sel i m ' i! Tarihierin «Selim'i Kahharıı di­ ve andığı bir pad işah ı n hocasına h ü rmeti n i a n lat­ mıştı n . Çok iyi hatırlıyorum : Hattat Aziz efen d i isim-


,10 li bir m ü bôrek zattan da bah setmi ştin .. Ha n i bu zat bırg ü n , O Istanbul'un müthiş kış g ü n lerinden birin­ de; saça klardan sucuk sucuk buzla r sallanır, yerde diz boyu kar, göz açtırmaz bir tipi! i şte böyle bir ' havada, Eyüp'ten ka lk ıp Kara Mu stafa Paşa Medre­ sesi'ne gelmiş, hocası da, «böyle bir havada kimse gelmez ama, Aziz gelin> d iyerek, evinden çıkıp, mek­ tebe gel m iş. Bütün bunları, bütün bu h i kôyelerle ho­ caya h ü rmeti, hocanın talebesine sayg ısını sen an ­ latmıştın bizlere. Hem de ne heyecanla, ne aşkla . . . Hoca l ı ğ ı n ulviyetin i , n e ilôhi b i r meslek olduğunu na­ sıl kendi nden geçerek an latmıştın öğretmeni m . . . işte z i l l er çaldı öğretmen i m! . . Ve sen hôlô gel­ medin. M ü messil de kapıyla h i ç ilg i l en m iyor. Bell i ki, c da gelm iyeceğini b ilyior. Şimdiye kadar derse böylesine geç ka ldığı n ı ha­ t: rlam ıyorum öğ retmen i m ! i ki nci zil daha biter bit­ mez kapıda olurdun! Bir heybat timsaliyd i n sen. Ge­ lişinle i ç i miz pırıl pırıl aydınlanırd ı dersem inan ba­ na öğ retmen im! Sende emniyeti, sende huzuru , sen ­ de yepyen i dü nyaların ışığ ı n ı bulurdum. E l i mden tu­ tup i l k adımları öğreten an nemse, elime ka lemi ve­ rip harfleri yazmayı ilk defa öğreten de sen d i n . Bi­ rin iz ben i insanca yaşamaya , d iğeriniz de meden iye­ te a l ı ştırd ı n ız. H er ik iniz de azizsiniz gözü mde. Ama o ne ki? . . .

Ziller çaldığı halde halô gel medin öğretmen i m . A n n em ben i böylesine ya l n ız. böylesine boynu bü­ kük bıra kmazd ı ! Kızarsa bağı rı r, çağ ırır hattô döver­ di. Ama beni böylesine boynu bükük bıra kıp da g i ­ demezd i ! . . . Duydum ki boykot yapıyormuşsunuz ! . . Şimdiye kadar bana boykotu öğretmemiştin . Demek şimdi sı-


11

rası gel miş, yaşayarak, yaşata rak öğ retiyorsun. De­ mek boykot, seni bekleyen leri yola ba ktırma kmış. A­ ma nede n? . . . işte ben geldim öğretmen i m ! Neden beni yola ba ktı rıyorsun? . . . Sen ki ben i m a ffedil mez suçlarımı �ffetmiş, «bir daha yapma sakın» deyip, bağışloı:nıştı n . Bu defa ne kadar a ğ ı r bir suç işledi m ki ceza ların d a en a ğ ı rı n ı verd i n bana? . . N ' o lu r öğ ­ retme n i m gel de suçumu söyle ba ri! Bunu bilmek be­ nim hakkım. Bir daha ya pmamak için ! . . Duyduklarıma inanasım gelm iyor öğretmen i m ! . . . Sözde maaşla rınız azmış d a ondan gelm iyormuşsu­ r.uz okula! Hele bunu hiç an la ınadım . Emeği nizin pa­ rayla ödenmiyeceğ i n i. he rkes gibi ber. de bil iyorum . Sen de bil iyord un . «Cocu klar. sizlerin bu cemiyete lôyık insa n l a r ola ra k yetiştiğ i n izi gördüğüm g ü n hak­ kımı helôl edeceğ i m » derd i n . Biz de h a k k ın ızı helôl etti rmeye çal ışıyord u k işte öğ retmenim! Ama yine de para istiyorsan ve devlet baba da sana lôyık ola ­ n ı verem iyorsa , istersen öğ retmen i m bayramda bi­ r iktirdiğim harçlıklarımı getirip vereyi m . Seve seve veri rim, inan bana öğretmen i m ! Gazetelerde bu mevzua d a i r h iç a n layamadığım başka sözler de var. Gerçi inanmadım, bil iyorum, ı;-,azeteler çoğu zaman ya lan da yaza rlar. Arna ya doğ ruysa ! . . Va sen gerçekten «Bağımsız bir Türkiye istiyoruz>> g ib i sözler söylüyorsan . . . Bu güne kadar sen bLzim bağ ı m l ı olduğu muzu söylernemiştin bize. Aksine h ü r olduğumuzu, bu h ürriyeti ata l a rı mızın kan ları bahasına kazandığımızı a n latırdın. Peki bu r.ereden çıktı şimdi? . . . Ayrıca «öğretmen kıyımı var, oradan oraya sürülüyor, sefil

<:Jiyormuşsun . Sen

baba m ı n da

perişan

ediliyoruu

öğretmen iymişsin.


12 ll. i mse dokunma m ış. kimse kıyma m ış ya sana öğ ret .. meni m ? . . . Oh, a ffeders i n iz, yanlış söyledim, g a l iba sana şimdi kıyıyorlar, öğretmen i m !.. Ziller ca l d ı öğ retmen i m , ziller çaldı! . . . )

GÜNEŞ ve BALCIK Geride b ı ra ktığ ı m ız. « 1 2 Ma rt'ı g erektir&il» ha· d iselerin henüz yaşan makta olduğu günlerde Türk m ünevver l eri, bir hususun üzerinde ısrarla d u ruyor ve gerek basın yol uyla, gere kse d iğer vasıta larla « a kl - ı selim sa h ib i » ki mseleri uyarıyorl a rd ı . Sözünü ettiğ i­ miz bu husus. Türkiye'n in yaşadığı tedh iş, terör ve sabotaj ha<;l iseleri nin yegdn yegdn b i r kitapta top­ lanması ve gelecek nesillere karşı bir vatan borcu­ nun böylece ödenmesiydi . Zira, beşe r hdfızasının « n i sydn i l e nıô l u l » bulunma­ sı. cinayetl er ve ihanetlerde dolu g ü n leri yaşayan k imselerin sırtında ki vebôl i daha da a rttı rıyordu_ Had iseleri bizzat yaşayanların dahi, zama n la bazı acı gercekleri unutab i ld i ğ i b i l i nmektey ken. böy­ le b i r ihaneti, doğmuş ve doğaca k Tü rk cocu kları n ı n d a mutla ka b i l mesi, unutmayacak derecede i y i öğ­ ren mes i , un utaniara da hatıriatı i ması mutlaka tem i n ed i l mel iyd i . V e bu i ş oldu ! 1 2 Mart'ı gerekti ren hadiseler. m üsebb ipleri . . . Sıkıyöneti m m a h kemelerin i n seyri, olanca teferrua­ tıyla kitap h a' l ine getirildi. Bunların başında, «Türkiye Gercekleri ve Terörizmıı nem-ı d iğer « Beyaz Kitap» geliyordu. Ve Beyaz K i tabı, Başbakan l ı k hazı rlat­ m ıştı.


13

Aradan kaç sene geçti? 1 2 Mart 1 971 'den bu yana dört yıl m ı ? B u zaman zarfında, CHP v e MSP'd en müteşek­ 'Kil b i r koal isyon hükumeti görd ü k. Tedh iş, terör, ci­ nayet ve sabotaj dolu günlerin u nutu l ma masını i ste­ yen münevver insanla rın ne dereceye kada r haklı ve basiretli olduğunu da gördük. Çünkü, sözünü ettiği ­ m iz hüku met, anaışistleri, sabotajcıları şümulüne a ­ l a n b i r af çıkardı. B u rada, 1 2 M a rt hadiselerinin ve siyasi g el i ş­ melerin, Marksist - Len i n istlerin af fının ta hlilini ya­ pacak değ i liz. Bunca kel ô m ı , meseleyi m ü h i m bir noktaya geti rmek için ettik, o kadar. Türk siyasi tarihine bir 12 M a rt yazd ıranlar, af­ fın çı kmasır- .dan sonra neyin rumuzu oldular dersi­ n iz? Başka bir ifadeyle, m esela Başba ka n l ı k tara­ fından hazırlatılan ve sıkıyönetim mahkemelerinin safahatı n ı ihtiva eden Beyaz Kitap af ka nununun nıer'iyete g i rmesiyle h ükü msüz m ü ka ldı? Her neyse . . . Şimdi v ı l , 1 975'd i r ve bakın «Beyaz K ita pıı bazı <ığızlarda nJsıl sakız g i b i çiğnenmektedir : L- Bu adı «Beyaz K itap» olup içi, kapkara if­ tira ve yalc.nl a rla dolu kitabın 93 'ncü saytasını aça­ lım ve okuyalım : - ihtilalci ma rksist - l eninistler. şeh i r ve kır eş kiyası faaliyetlerine. terhis eylemlerine para lel ola­ rak, çeşitl i sabota j l a ra da teşebbüs etmiş ve bunla ­ rın bazıla rıı n ı gerçekleştirmişlerd i r. . . 1973 yılında Başba kan l ı k ta rafından hazırlanıp, bugün de demi rbaş pol i ti kacı Profesör Çel ikbaş ta ­ rafından bütün yurda dağrtı l m a k istenen kitapta.


i14

Kültür Sarayı'n ı n marksist - len i nistler tarafından yakıldığı, Marmara yolcu g e m isi ile Em inön ü o ra ba vapurunun yine aynı kişilerce batınidığı yazılmak­ tad ı r. Bunların hepsi koskoca birer yalandır. Bu yalan ­ larla 1 2 Ma rt faşizmi bütün ş iddetiyle sürdürülmüş ve bu a rada anayasa «tağyir ve tebdi l ve ilga» ed i l m iş­ tir.) ( 1 ) Hôdiseler terşi·n e çevril iyor.. elebaşılar suçlu sandalyesinden alınıp, mazl u m koltuğuna otu rtu lu­ yor. Bu bir meşreptir, bu b i r zihniyettir! Böyle bir realiteyi ve can l ı örneği gözönüne a­ lara k, bakışları m ızı CHP - MSP i ktidarı sırasındaki M i l li Eğitim'e çevire l i m . Maarif ca miası «hallaç pa m u ­ ğu g i bi» atı l m ış; sayısız öğ retmen ve ta lebe sürg ü ­ ne gönderilmiş .. i nsanlar mağdur olmuş. memleket hesaba sığ maz zara r ve ziyana u ğ ramıştır. Bu dev­ rede sü rülen lerin suou neyd i ? Konsolos m u kaçı r­ m ı şlard ı ? Gemi m i batırm ışlardı? Türk Silôhlı Kuv­ vetlerine ve polise silôh m ı cekmişlerdi? Türk co­ cu klaı r ına yabancı ideolojilerin ve yabancı devlet­ lerin kölesi ol malarını mı öğretmişlerd i? Hay ı r, hayır; hay ı r... Herbiri için değ işik gerekçeler gösteri l m i ş ol­ makla beraber. netice olara k sürgüne gönderil m i ş­ lerdj ve suçları da devrin M i lli Eğitim Ba kan ı E kse­ lôns ikinci Hasan Ali'n in ve partisinin zihniyetine mensup olmamalarıydı. Şimdi biz d iyoruz ki; o devirde Türk öğretmenine reva görülen haksızlık, aynen Beyaz Kitab'ın ve 1 2 Mart gerçe klerinin uğradığı ô kıbete benziyor. Ve sol 'un boraza n ı yayın organları dün M ustafa ü stü n (1)

Cumhuriyet Gazetesi,

Uğur Mumcu


15 dağ ve kodresuna yön veren bir demeğ in arşivinden taydalanarak, Ali Naili Erdem'in öğretmen kıyım ı yap­ tığını söyleyip; solcu oldu kları icin sürg ü n e gönderi­ lenler�n l istesini veriyor. Ne yapmal ıyız? Akı kara, g erçeği yalan haline getirmekte böylesine môhir ve gözü dönmüş kim­ selere karşı Türkiye'nin mes'elelerini kendi insanı­ m ıza nasıl an latmal ı . . gerçeklerin tahrif ed ilmesine nasıl engel olmalıyız? Evvelemirde, Üstündağ devrinde cereyan eden hadiseleri tesbit zoru retine inan ıyoruz. Türk iye'de. her geçen gün biraz daha kuvvetlenen, büyüyen bir genelik k itlesi vard ı r. Bu memleketin g erçek evl ôt­ ları, yepyeni bir iman ve bu imanın verdiği dinamizm i!e cem iyetin her şubesine dağ ı l ma ktc ve «vazife­ başı» yapma ktad ır. M ezkOr g eneliğin başlıca husu­ siyetlerinden birisi, muhakk ak ki, okumaya ve öğ­ ren meye «teşne» b u l u n masıdır. Eğer siz, üstündağ'­ ın bakanlığı esnasında Türk öğretmen ine revô görü­ len « kıyı m » ı kendisine takdim edecek olursanız: bu tespitierin uzun zamon hôfıza lardan silinmesini ön­ lediğiniz gibi, bir ba kıma, ka rşı tedbirl eri de kaba­ taslak bel irtm iş olacaksınız demektir. işte, bizim ha reket noktamız da budur. Şunu hemen hatıriatmakta fayda görüyoruz; bu kitap, ne bir şahsın ve ne d e siyasi teşekkü l ü n rek­ l ô m ın ı yapma k a rzusuna h izmet için hazırlanmadı! Ayrıca, M ustafa üstündağ 'la Ali Naili E rdem'i bir terazide tartma k n iyetinde d e değ il iz. Zira , kimin hangi terazide ta rtılacağı meydandadır. Üstündağ, nôm-ı diğer Ek selôns 2'nci Hasan Ali, solcu bir h ü kO m etin solcu v e köy enstitüsü m ezunu Eğitim Ba kanı'dı r. işbaşma geldikten , kaçıp gidince­ ye kadarki zaman zarfında kendisine veri l en vazife-


16

y i . . ideolojiisinin (!) icapla rı: n ı tam mônôsıyla yerine {)eti rm i ştir. Solcuların, kısaca gayr-ı m i l li ideoloji sa h ipleri­ nin m i l li eğ itime verdiği önem, boşuna değ ildir. Se­ neler senesi sah i p çıkamadığımız belki de en m ü ­ h i m dôvô maarif dôvôsıd ı r ve başı mıza musa l lat o­ lan «i lletlerin» hpesi de maarif men ş'elidir. Türk'ün milli terbiye sistemi bozu l m u ş .. buna bağ lı olara k da herşey a l tüst o l m uştur.

*

(Kıl çeşitleri 1 - i mamların sakalının kılı. 2 - Benim ( . . ... . )ın kı lı 3 - Hayvanların kuyruğunun kılı 4 - Kadınların ( ....... . . ) kılı Bu kılların arasında ne fark vardır? Bütün molozlara selôm sevgiler temenni eder Bayramın ız kutlu ve mutlu olsun.) ( 1 ) Yu ka rıdaki satırlar, «belden aşağı» edebiyatı (!) ile tiraj rekorla rı k ıran <<rengôrenk» gazetelerden b i rinin sütunlarından a lınmamıştır. i lerici öğretmen­ lerden birinin f ikirlerini ihtiva eden b u cümleler, Kur'an Kursu öğretmenlerinden i lyas Serda r'a gön ­ derilmiştir. Gönderen öğ retmen in adı ise ibra h im Pa m pa l ! i şbu lbra h i m Pa mpc!, Rize'nin M erkez Reşadi ­ ye okulunda vazifel idir ve Atatürk'ün portresi n i hô­ vi bir tebri k ka: r tın ın a rkasına da «kıl çeşitleri»ni sı­ ra lamaştır. Kendisinin böyle bir « i lim dalı » na tecaviiz etmesi, el bette ilericiliğinin ve devrimciliğ i n i n ica b ı ­ ·dır. (1)

Parantez içindeki kelimeleri biz çıkardık.


17 Rize'nin Kend i rl i 'sinde Kur'an K u rs u öğretmen i olan i lyas Serdar'ın, böyle b i r hakarete möruz kal ­ masına sebep nedir? Öyle ya , i lerici v e devrimci b ir öğ retmen .. Cümle k u rma ktan ve kon uşma kta n b i le ö c i z kimseler, Türk çocuklarını terbiye etmek yeri­ ne, bir başka öğ retmene bunları yazıyorsa ; elbette bir sebebi olmalıdır. işte sebep : ilerici ve devri mci öğ retmen ibro h i m Pampai. bir m üddet önce, i lyas Serda r'ın «sakab mevzuu nda yaptığı konuşmaya içeriemiş ve bayram tebri kinde bunu böylece bel i rtmiştir. Ka rtın üzerindeki damga­ dan. 24.9. 1 975 ta ri h i n i okuyoruz. * ZAVALLI TÜRK COCUKLARI

Türk çocuklarına, «zavallı nesiller» dedi rtacek şeviyesizl i kte ki terbiye sistem i n i n , hang i öğretmen ­ l e r el inde kokuştuğun u uzun boylu a n latmaya ihti­ yaç göstermeye n tebrik ka rtı n ı n peşinden b i r baş­ ka «tip>>e geçel i m . Sözünü ettiğ imiz bu t i p i de g e n e kendi mektu­ bundan tanıyoruz. Recep adınde ki bir a rkadaşına yazdıkları sayesinde kendisiyle «müşerref>ı olduğ u­ muz bu öğ retmen i n , 1 Şuba t1 975 ta r i li mektubun­ daki ifadelerine tek v i rg ü l dah i eklemeksiz i n , aynen a kta rıyoruz : ( Ka rdeşim Recep, M ektubuma başla madan önce sela m eder göz­ lerinden öper derslerinde beşarı lar dilerim. Recep nasılsın ız iyi m isiniz iyi olmanızı Utu Manitu dan dile­ rim. F:?


18

Recep s izlere daha önce de me ktup yazacak­ tım fa kat belirli b i r adres i m yoktu şu an tam ve be­ l irli bir adres i m vardır. Ben öğretmen l i k yapıyorum hemen de zımba gibi çocu klarla boğ u şu p d u ruyo­ ru m zor . . . mına koyem bağ ı rel ler çağ ı rtel ler e vuro ­ c a n b i r yumrukluk canı var vurmayacan ada m ı yi­ yorlar. Ama hepsini yiğit yaptım hem de koyu yiğit bu ş i i ri hepsine öğrettim. Hepsi içten gelen b i r duy­ guyla söylüyor. . Şafaklar sökünce Kanlar dökülünce Yiğitler bölününce Hodri meydan vuruşalım Bu düzeni ya siz itler Veya biz yiğitler Kuralım. Heps i n i n ağzında 'devrim şa rk ıları yiğ itl i k şarkı­ la rı Alimal lah hepsi büyüyünce b i re r deniz, bire r YU­ S U F, bire r HÜSEY i N olaca klar. Dersini ... keri m ne ders i yete rki onlar küçük yaşta devrimciliği ezil m iş­ liği, sömü rü l müşlüğü ru hları na işlesi nler yarınki g ün ön safhada çarpışıp söm ü rü düzeninden ke n d i leri n i kurtarsınlar, kurtar a l ı m . Ş i mcH geçe l i m . B i z i m yaşan­ tımıza . Ben i ele b i r yere verdiler şoseye tam beş saat çekiyor oleri m. Ya s izler ne yapıyorsunuz YiG iTLER hal iz, key­ fiz, rinde haşı yoksa n ıhaşi ha, na başı oğ l u m çok zor okudan a rkadaştan hele sevg u l iden ayrı l m a k i n­ sa n a koyuyor. Evelallah Mayısın Onunda hızımı bur­ da n a l ıyor ve KIRŞEHiR'de duruyoru m. Gün leri sa· yıyorum n e zaman gelecek k i ben de okula varayım. Recep töbe hiç b irşey b i l m iyorum kaldı ğ ı m dersler­ den n e k i tabım var ne de defterim ba ka l ı m ne ya-


19 pacağız. Koy . . . ı na ne yapacaksın zaten bugüne ka­ dar C!Ji ı şa ra k mı sınıf geçtik hayır yine geçeriz. Bana ba k oğ l u m maaş a l ıyoru m maaşşş.. pa­ ran yoksa yan i harçl ığın bana ilet hemen g iriçzan i mzalayayı m cekinme ba k. Valfah i b i l l a h i kol u m çok a ğ ı rd ı yeter değ i l m i eğer yetmezse i kinci mektu pta çok yaza rım. Ceva bın ı heme ele hemen yaz yaz ki fukara şeşen de biraz tesel l i olun dağ başınday! m n e gelen var n e de g iden. Yeter değ i l mi yeter ne olaca k. Ben sınıfa g i r­ d i m m i önce g ünaydın yiğ itler cocuklar sağ olu n di­ yor, eon ra çocu klar başlıyor. Bağımsız Türkiyemiz Kahrolsun Faşizm Yaşasın sosyalizm Emperyalizmi yıkacağız Kurtları vuracağız Demokrasiyi kuracagız Buna AND iceriz

demel ler ben a rtık dünya n ın en mutlu insanı oluyo­ rum. Ney ise heps i n i k a ğ ı t a l mayaca k oraya g e l ince konu şu ruz. Şi m d ilik hoşça kal. Re co Sel a m la r

Seşem (iMZA)

Ola oğ l u m cevabı u n utma Tüm a rkadaşlara selamlar. ı=aşistlerede yağl ı k urşu n l a r. A l la h siz YIGiTLERi kaza beladan sa klasın . Jı.dresim :


20

Kenan G Ö K Beykayna k Köyü Ö ğretmen i Şen kaya

-

ERZURUM

* Aşağ ıda, bir başka tebrik ka rtının i htiva ettiği cüm leleri görüyorsunuz . 1 6. 3. 1 975 g ü n ü , öğretmen oku l la rı ' n ı n kuı-;uluş yı ldön ü m ü dolayısıyle «eşe - dos taıı gönderilmiş olan bu ibret vesikasını şaşırmadan okumaya çalış ın : (Çağdaş Türkiye'yi yaratma yolunda uğraş ve­ ren tüm arkadaşların Öğretmen Okulları kuruluş yıl­ dönümünü kutlar) Bu satı rlar sizi al da tmasın . şunlar da va r aynı kartta : (Ölüm nereden gelirse gelsin Savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa Ve silah larımız elden ele geçecekse Ve başkaları mitralyöz sesleriyle ve de savaş ve zafer naralarıyle Cenazelerimize ağıt yakacaksa Ölüm hoş geldi Safa geldi - Dr. CHE G UEVARA) Che Guevara 'n ı n sözlerini T ü rkiye'deki Ö ğ ret­ m en O�u ll a rı'nın kuruluş g ü n ü nd e tebrik kartina a­ lan bay'ın sözleri bitmedi ( inandılar Dövüştüler Öldüler Bıraktıkları emenetin bekçileriyiz)

Ka rt sa hibinin ismi n i vermeden önce, şunları dn okuya l ı m : (Bizim eller ü retiyor


21 Sizin eller tüketiyor Bizim gün ler de geliyor Tükenecek sizin eller) Artık. sözünü ettiğ imiz ve e l i m izde bulunan bu tebrik kartı nın sahibini de sizlere sunabiliriz : (ÇANAKKALE ERKEK Ö GRETMEN OKULU Ö G RENCi Ö RGÜTÜ BAŞKAN I Fethi G ÖZLER « i mza» ) * VA BU ÇANLAR KiME?

Bay Fethi'ye ait olan bu tebrikle i l g i l i olarak da herhangi b i r söz söylemeyi lüzCı msuz buluyoruz. Kart. kendisi n i ve sah ib in i kafi derecede anlatıyor. Ama. isterseniz biz Çan L isesi'nin ta lebelerin i d i nieyeJ i m : ( EG i T i M ve öğretim yuva ları m ızın birer saskın­ l ık ve terör merkezi h a l ine geti ril mesi gayretlerinin tipik örnekleri, k ız ıl faşistler ve CHP'Ii lerce. TÖB­ DER m i l itan la rınca son g ü n lerde Can Lises inde de en ç i rkin şeki lde tezgöh lanmaktadır. Eğer olayla rın m üsebbibi bulunan M a rksist Atatürk d ü şmanları h i ­ zaya geti ril mezse yılların sessizl iğin ide en ver i m l i a n ıarına . ulaşan lisemiz ve gençlerimiz, bu ç i rkin l ikler zincirinin b ir ta l i hsiz halkası olma ktan kendisini kur­ ta ra m ıyacaktı r. Olaylar zinciri b irb iri n i kova lamakta ve haksızlı­ ğ ı adeta Adalet haline koyma gayretl erin e devam e­ den kızıl teröristler başa rı l a rının verdiği kudurgan­ l ı klarını daha da a rttı rma ktad ırl a r. Gün geçmez ki. bir Türk büyüğü ta h k i r e d ilmesin. Ö ğ retmenler yııııı ruklanmasın ve öğ rencile r sın ıfa faşist, köpek ve tıııy


22 van sıfatlarıyla ta h ri k ve ta h k i r ed i l mesin. Eğer bun­ larda yetmezse C H P mebus ve senatörleri n i n ö n­ derl iğinde, T Ö B - DER ve Pr<?va katör Kızıl ların tez­ gô h ladığı haya l i suçlario öğretmenler ted irgin edi l­ mesin. O hafta başarısızdı r bu üçgen için. En son örneğ ine ne yazıkki en üst kademe idarecimiz de ka rıştı rıl m ı ş ve öğ retmenlerimiz açığa a l ı n ma kla teh ­ d i t ed i l m i ştir. Aşağıdaki kon u l a r Çan Lises i n i n son günlerin­ deki kahrama n l ı k ve yıldırma ka m pa nyasıyla n e ce­ şit haksızl ı kl a rı n yuvası olduğu n u i spata yeter. 1 CHP'l ilerin yol lara (eski başbakan la rının teşvi kiyle) yazı yazma kampanyasına bazı l ise öğren­ cileri de katı l m ış ve bunlar karşı görüş genelerince gece yarısı dövül m ü ştür. Bu olay okulda sol terörü Disi p l i n Kuru l u n a kadar sokup m i l l iyetçi genelere köpek it, hayvan ve faşist diyen öğretmen Şerife Er­ gun Muttalip Gözen ve diğer üyeler icin ôd eta bir fırsat b i l i n m i ştir. Daha evvel oku l u n dem i rci blokuna yağlı bo­ yayla öğrenci Kô m i l tarafından C H P ve Ecevit'i övü ­ rü propagandaların yazılmasına ise göz y u m u l m uş­ tu. Yazı lar okula yen i a l ınan hadernenin a l d ı ğ ı beyaz yağ l ı boyayla sil inmi ştir. Bu yaz!la r mahalle muhta­ rımız ta rafı ndan ve kardeşi matematik öğ retmeni tarafından da görülmüştür. Fa k i r hademeyi para har­ ca maya zorlayan bu olay neden ö rtbas edildi? -

2 Okulda sol cu hoca l a r dediğim ded i k zih­ niyetinded i r. Onlcr için vakit p rogra m ı okulda ken­ d i görüşünde ol mayan öğretmen ve öğren ci lerin u ­ yacağı bir ta l i mattır. Onun iç,in bir çok dersler' ya­ pılmadan imza landığı gibi başka la rı n ı n ders saatle­ rinde öğrenciler zorl a a l ınarak yazı l ı yapılma kta ve -


23

öğ rencilerini isteyen öğretmen i se hôdisenin müseb­ bibi baş muavin tarafından müdür ve d iğer yardım­ cıla rından Ra h m i bey ve H ikmet bey yard ım ıyla oku l salonunda haderne mem u r ve öğrenciler önün­ de y u m rukla nıp ana avrat küfred i l m i şt i r. Bu olayda n son ra da i l g i l i öğretmen makam odasında b i r sürü haka rete u ğ ratı lmıştır. , 3 Oku l u n üçüncü (orta) sınıfında öğrenciler saatlerce 1 41 ve 1 42. maddelerin l üzumsuzluğu z ı r­ vala rıyla saptı n l mak istenmekte ve bunları d i nle­ mek istemeyen öğrenciler ( M u h a rrem Uçar orta 3 . sın ıf) faşist ithamiyle yine hôdis-e ni n kahramanı Mehmet içer bey ve H ikmet (Seden ic) hoca tarafın­ eian sindirilmekted ir. Bu olayla r a rtık a l ışılmış olan sol terörün en ufak l a rıd ı r. 4 Oku lda sol terörün baş adamı ve kad ı n ı roll erini başa rıyla yü rüten Cengiz Şi mşek. Ra hmi Y ı l maz, Gü lser Koz l u ve bu palyaçoluğun b a ş kad ı n ­ efend isi rol ü n ü oynayan azınlık ı rkçısı öğ retmen l ik otorite ve yetkisini a ncak d isiplin kıyımı nda söktü­ reb i len Şerife Argun'un teşviki ve tahriki i l e mesai saatinde boşaltılan muavinler odasında oku lu n d in hocası Meh met bey tokatlanıp tü rl ü küfürl e re maruz ka l ı rken (bu olayda da baş aktör Mehmet içer ve H ikmet adı ndaki muavindir) adı geçen ler zevkleri n ­ d e n kend inden geçm işken m ü d ü r v e Şükrü En­ g i n bey yetişerek bu kızıl komp loyu d u rd u rmuşlar­ d ı r. -

-

5 Ha lka açık sınıflararası b i l g i yarışmasında eta öğren ci lerin b ilgisi ölçü l ü rken «52 i lde faşizm. paha l ı l ık ve 1 4 1 . 1 42. maddeyi protesto eden i le rici öğ retmen k u ru luşu nedir?» sorusuyla tahriklerin dı :;; a nda kata rıldığı veya ok u l içinde TÖB-DER'ciloıı:ıı -


24 plönlondığı ortadadır. Ayrıca Türk Kitobevi'nce yine Şerif'e Cengiz ve icer üçlüsünü oluşturan hoco l a rco desteklenen gizli sol yayı n l a r doğ ıtıl mokto, aynı ki­ şilerce ekteki b ild iri öğrencilere doğıtılmokto d ı r. T Ö B-DER'in Çanakka le toplantısı oku l u n haderne odası comla rında asılan, bir tah rik ve kavga u n suru olarak g ü n l erce kol mosını sağ layon ve a l ı nocak olonları yondoşı olduğu M i l li Eğitim M ü ­ d ü rü ile tehdit ed!3n oportün ist Ceng iz Şimşek le Meh ­ met içer ve Şerife H o n ı m d ı r. Bunlar bu suretle ton­ s iyon n e kadar geril irse terörü o kada r. sürd ü rebile­ cekler i n i b i l en solculord ı r. N e garip tesadüftür ki adaletsizl ik ve yiyici l ikle ün soları bu trio duyduğu­ m uzo g öre okulun Disiplin K u ru lu 'nda özo imişler. A ta türkü bu rj uva ve idorei masiahat ada mı ilôn eden bu k i ra l ık beyinlerden Türk M i l leti nomıno aca ba he­ sap sorul mayacak mı, bu böyle sürüp g idecek m i ? i l g i l i kişiler (6 maddede) i l çe C H P teşkilô­ 7 tının do m i l i ta n ı rol ündedi rler. Ho ttô T Ö B-DER bil­ cl ırilerin i n bile C H P gençlik kolu üyesi buluna n (Şev­ ket Çiçekin oğ l u ) . Çi çek ta rafındon halka dağıtı l ma­ sını sağ l a m ı şl a rd ı r. Halk bu olayda iyice şunu on la­ mıştır ki T Ö B-DER ile C HP içiçed ir. Bu do içer ve şürekösının (Cengiz, Şerife, Ra h m i , Gü lser hoca la r) yayretiyle sağlanm ıştır. Çünkü toplantıdan sonra hofto l a rca C H P ile birl ikte g i ttikleri topla ntının nu­ tukları d ı şa rıda C H P içeride is e sınıflarda i çe r bey ta rafından öğrencilere anlatı l m ı ş nasıl alkış topladı­ ğı da ayrıca belirtilm iştir. 8 M üd ü r iyi n iyetine rağ men bu örümcek kafa l ı ekibin tuzaklarından oku l u ve ida reyi kurta ra­ madığı onların tertipiediği ve suçu her za man vatan sever ve ideal ist öğretmeniere yıktık ları olayları ha l 6

-

-

-


25

!etmen in zorluğu ve güçlüğü içinde olduğunu a i l e ve dost topla ntıkırında anlatır olmuşt u r. Okuldan eski y ı l l a rda mezun olmuş ve bazıları bir üst okul lma gir­ m i ş baz ı l arı da Can'da hayta l ı k eden konsornal bo­ zuntuları Dem i rc i bloku ön ünde topla n ı p sigara iç­ mekte okulun e rkek öğ rencileri n i sigaraya a l ıştırıp onları okul bahçesinde sigara içi rterek teşvik et­ mekte, kız öğrencilerle de halkın gözü önünde seksi topla ntılar yapmaktad ırl a r. B i r mahalli gaze­ ten in uyarısından beş a l tı ay son ra ve bil ha ssa 23 N isan bayram ında ortalığı karıştıra n sol eşkiyanın davra n ışları sonunda burasının dağ ıtı l ı p artık burada bu sol g ü rühun toplanmasını da yasa k etmiş olaca k ki burası tem iz b i r kıl ığa büründü . N e yazık ki yuka­ rıda ki ka h raman hocalar bun l a rla olan irtibatla­ rını «T Ö B-DER» çatısı a ltında hala sürdü rme kted i r. Bi:g i li ve d i kkatl i b i r neşter darbesiyl·e Can l ise­ sinin yeniden doğmuş g ib i olacağı g ü n ü i n tiza ren (1 Mayıs 1975) sayg ı larımı suna rı m . ) * K lZil NAZlM DUVARDA

Can'dan, tekrar Canakka:e'ye .. Canakkcı!e lise­ sine dönüyoruz : (Yed ibuçuk ayl ık CHP - MSP i ktidarı n ın M i l li Eğ itim Baka n ı olan ü stündağ'ın işbaşına getird i ğ i Ça nakka l e Lisesi müdürü Orhan Musa Cel i k ' i n , oku l ­ da ki sol propa gandaya karşı h içbir tedb i r a l madığı f i kôyetlerden anlaşıl ma kta d ır. Adı geçen okulda Felsefe dersi öğretmen i olan 1-\ah m i Taylan'ın ders saatlerinde açıkça sol propo ganda yaptığı (Aynı zamanda T Ö B-DER Cana kkul•!


26 Şubesi Başkanı) yolundaki ş i kôyet ve huzursuzl uk­ im had safhayı bulmuştur. Okuldaki mill iyetçi - ü l kücü talebeler. Çanakka1€ M i l li_ Eğitim M üd ü rlüğü'ne 27 Şubat ta rih inde a şa­ ğıdaki d i l ekçeyi vermiş ve ôcilen ted b i r a l ın masını i stem işl� rdir. O g ünden bu yana geçen za man zar­ fında ta lebe lerin şi kôyeti ka t'iyen nazar�ı d i kkate a l ı n mamıştır. M i l l i Eğitim Ba kan ı'n ın bu i şe el koyo­ cağına ve bu traj i -komik oyunl a rı d u rd u racacjı na, suçlu ları n da cezası n ı bulacağına inan ıyoruz . MiLLi EGiTiM· MÜDÜRLÜGÜNE ÇANAKKALE Okulumuz Müdürlüğüne çeşitli sebeplerle oku­ lumuzda bazı kanundışı faaliyetlerin olduğunu, va ­ zılı dilekçelerle belirtmiştik. Fakat, bugüne kadar geçen zaman zarfında a rzu edilen müessir tedbirler alınmamış ve konu satıhta değerlendirilmiştir. Biz­ ler Çanakkale Öğretıı:ıen okulu'nda okuyan i.llkücü öğrenciler olarak durumu sizlere de aktc;ırmayı uy­ gun bulduk. Kanundışı hareketleri şöyle sıralıyoruz : Bir siyasi parti olan CHP Gençlik Kolları'nın okulumuzda ve bazı sınıflarda bildirileri da�ıtılrnal<­ ta ve okutturul maktadır. Okulumuz kütüphanesine alınmaktc olan Yeni Ortam gazetelerinin içine gene CHP Gençlik Kolla­ nnın bildirileri konarak, kütüphaneye soku l ına kta, (1 8.2.1 975 tarihinde olduğu gibi) ve bütün onrı�nci­ lerce okunması sağlanmaya çalışılmaktadır. TÖB-DER'in 15 Şubat'da düzenlediği scıloıı top­ lantılarının ilanı okulumuz öğrencilerince rlı•,.mdaki vatandaşiara ve okul lokalinde dağıtılmıştır. Okulumuz eğitim kollarından olan tanııma ve


27 yayın odasında öğrenci olayları sırasında ölen Ke­ rim Yaman'ın resmi, b irçok slogan ve okul yönet­ meliğince yasaklanmış kişilerin resimleri vardır. Bu ifademizi isbatlayan .resimler; Valilik makamına su­ nulmuştur. Ayrıca, okulumuz öğrenci temsilciliği odasında da yine Kerim Yaman ve Nazım Hikmet'in, üzerin­ ele «Bir pazar günüydü ilk defa güneşe çıkardılal')) yazılı tablosu vardır. . Okulumuz yemekhanesi ve lokalinde h i çbi r Se­ bep olmaksızın, Atatü rk'ün kend i elyazısı ile yazd ı ğ ı , «Şurası unutulmamalı ki; Türk aleminin en büyük düşmanı komünistliktir, her görüldüğü yerde ezil­ melidir)) ibôresi ve Atatürk'ün tablosu indiri l m iştir. Bunun yan ında, Tü rk büyü kleri n i n resim l eri n i n asıl­ ması da sebepsiz yere yasa klanm ıştır. Okulu muz öğ renc ileri n i n dola plarında siyasi ki­ şilerin res imieri bol m i ktarda bulunma ktadır. Oku l u m uzun yayın odasında, «Solcu dediler, sosyalist dediler, komünist dedilerıı p lôğı deva m l ı çalınmaktad ı r. Ayrıca , çeşitli öğretmenler ta rafından siyasi n itel i k taşır durumda kon u şu l ma kta. adeta propa gan­ da ya p ı l m a ktadır. Durumu b i l g i l erin ize a rzeder. saygı l a r sunarız, (4.5.1 975) *

Stal in'in. « bana öğretmenleri verin, s ize Kom ü ­ n izmi ebed iyen garanti edeyim » demesi, mes'elenin ehemm iyetini i fadeye yeter sa nıyoruz. Aşağ ıya , ta rihi b i r vesi kayı a l ıyoruz. Genç neslirı hemen hiç bilmed i ğ i , fakat mutlak bilmesi gerekı ., ı


28

bu belge; terbiye siste m i m izi n nasıl ve neden ta hri­ be uğra d ığını, uğra tıldığını ispatlaması ba kım ından ehemm iyeti hô izd i r. Buna i lôveten de, karşı mızda ki­ lerin o g ünden bu yana n e n isbette başa rı kaydettik­ lerin i gözler önüne sermektedir: (Türkleri maddeten ezm e k ve yıkmak gayr-ı m ü mkündü r. Çünkü T ü rkler çok sabırlı ve mu kave­ metl i insa n l a rd ır. Gayet mağru rdurlar. Ve izzet- i nefs sôhibidirler. Bu hasletleri de d i n lerine bağ l ı l ı kların­ dan, kodere rızô göstermelerinden. a n 'aneleri n i n kud­ retinden, pad işah l a rına, b üyüklerine olan itaat duy­ gularından gelmektedir. Türkler zekid irler, kend ilerini müsbet yolda sevk ve idare edecek reisiere sa h i p old ukları mü ddet çe de çalışka n d ı rlar ve gayet kanaatkô rd ı rlar. Bu sebeple evve lô onlardaki itaat d uygusunu kı rmak ve manevi rô bıta larını dağ ıtmak, dini meta­ n etlerini zaafa uğratmak icab eder. Bunun da en kısa yol u m i l li a n'anelerine ve manevi inançlarına uymayan harici fikirlere ve h a re ketlere onları a l ış­ tırma ktı r. Türkler için bu zor bir iştir. Z i ra haysiyet hisleri buna ma n i d i r. Lôkin muvakkat b i r za man için m u kavemet gösterseler d e bu yolu denemek kaçınıl­ maz b i r zoruret sayı labil ir. Çünkü môneviyatları sa r­ El ldığı g ü n , Tü rkleri, şeklen kend ile rinden çok kud­ ret l i , ka laba l ı k ve zah iren hôkim kuvvetler önünde zafere götü ren asıl kudretl eri sa rsılaca k ve madd! vasıto ların üstünlüğü ile yıkmak mümkün olabilecek­ t i r. Bu sebe�le, Osman l ı DevLeti' n i tasfiye için m ü ­ cerret olara k harp meyda nlarındaki zaferler kôfi de­ ğ i l d i . Hattô sadece bu yolda yürümek, Türklerin hay­ s iyet ve veka r ı n ı tahrik edeceğ inden, hakikatiere n ü ­ tuz edebil melerine sebep olabil i r. Yapı lacak olan,


29

Türkler'e birşey hissettirmeden , bünyelerindeki bu tahribatı ta mamlama ktır.) ( 1 ) B u korkunç cümleler.. b u Türk'ün felôket haber­ cisi satırlar; Sultan Mahmud zamanında Yunan is­ tiklô l i n i tesis gayesiyle g i rişi len hareketlere önayak olduğu için asılmış bulunan Patri k Grigoryos'a aittir. Ve, Rus Çarı Aleksandr'a gönderdiği mektubun ele geçen mü sveddelerinden a l ı n m ı ştır. Meşhur Ayastefanos Andiaşmas ı'na kada r is­ tanbui'da Büyükelci adı a ltında resmi veya gayr-ı resmi faal iyetlerde bulunan Rus g enera l i i gnatyef, mes'eleyi şöyle anlatıyor : (Mahmud Nedim Paşa 'nın soda retten istifası g ün üydü. Patri khane'ye g itmiştim. Patrik Yerme­ rıos, sohbeti miz esnasında, Patrikhane'deki inşaat sırasında ele geçen bir sandık içinden çıkan, Sultan _ Mahmud zamanı nda Yunan istiklôline yard ı m töh ­ metiyle asılan selefi Grigoryos'un , o zamanki Çarı­ mız Aleksa ndr'a gönderdiği m ektubu müsveddesi n ı bana okudu. Ele geçtiği ta kdirde, Yermanos'un d a felô ketine sebep ola bilecek bu mektub, patriğin, Türk­ leri dünya ve siyaset ve askerl i k hayatında korku ­ tacak bi r varl ı k halinden ç ı karmak. hattô müsta kil bir devlet olabilmekten mahrum edecek çok şôyô n - ı d i kkat tavsiyeleri ihtiva ed iyordu. Doğ ru luğunu maa­ lesef iş i şten geçtikten sonra anlayabild i m . Bildiğ i m bu tavsiyeler şunlard ı r :) *

Evet. Genera l ignatyef, bunları söyledi kten son ı ll

Aylık Tarih Mecmuası, cild

:

ı sayı

:

ı

-

Şubat

1961


30

ra biraz önce z i kretti ğ i m iz, popazın tavs iyelerin i sıra­ l ıyor. Popazın ve «bilumum papazların» bu a rzusu na­ sıl ta hakkuk ederd i ? E l b-e tte, Tü rk'ün terbiye siste­ m i n i bozara k! Bunu başa rma k için de, işte maarifimiz m i l l i l i k vastından uzaklaştırıldı ve kara papazların kara h ü l ­ yôsı gerçekleşti. Maarif, insan yetişti- ren b i r fa bri kadır. Kelimenin tam mônôsiyle « i nsan» yetiştirmek için, mutlôka ve m utlôka maarifi çok sıkı kontrol edebilmel i . . tesb it olunan m i l li hedeflerden sapma ması için büyük d i k­ kat ve enerji sa rfedi l mel idir. Böyle olmadığı ta kdir­ de, bu fabrika, menfi plônda « m a l la r» yetiştirir ve onların milli bünyede açtığı yarayı, yaptığı tahriba­ tı kolay kolay kimse tôm i r edemez. Bir m i l letin, bir devletin istikbô l i ve hayatiyeti işte bu çark'ın, m i l li eğ itim çarkınm n izarn içinde çalışmasına bağlıdır. DEVLETiN ZEV ALi

. Büyük Türk H ü kümdan Yavuz Sultan Selim Han, islôm ü l kelerindeki fetihlerini m ü tea kip, vez i ri Piri Paşa'yı çağ ı rır ve : - Piri La lam, Allah'ın emriyle Mısır'ı fetheyle­ d i k . Hôdimül �aremeyn ünvônı ile muazzez olduk. Her g ittiğ i m iz yerde fetihler nasib oldu. Ve emrim ize muhalefet edecek kimse ka lmadı. Bu vaziyette dev­ letin zevô l i i htima l i var mıdır? D iye sorar. Koca Vezi r Piri Paşa ise, şu cevabı veri r : - Yüce ced lerinizin koyduğu kanun ve ka ide-


31 l e r icra olundukça , bu devletin zeva l i muha l d i r. Ev­ lötla n n ız zaman ında a kılsız vezi rler tay i n olunur. iş­ lerinde kadınların h ü km ü y ü rü rse . . rüşvet kapı lan cıçılı r, mansıplar ehl ine verilmezse. bu devietin i n h i ­ l ö l i m ü mkündür. Bu cevaba, Yavuz'un m u kabelesi - Al lah'ım, b izi bundan koru ! Şeklinde . olmuştur. B i r devletin . . bi r koca m i l letin han g i zirveden han g i noktaya geldiği, bu ölçüye vurulara k ra hatl ı kla anlaşılabi l i r. Tarihi mes'elelerin teferruatına gi rmeye h i ç l üzum yok! Üzerinde d u rduğu muz, şu ü stündağ'ın bakanlığı devresindeki maarif camiası­ t!a bakın bir kere insan ları, mensub oldukları f i ki r ve ide olaliye göre tasn ife ta bi tutup, makam tevziatı n ı buna göre yapan idari merciler! E h i l .o!sun veya olmasın, rey verdi kleri partiye Dağlılıkları varsa; en m ü h i m ıııan­ ..

sıb ı o fertlere ve rmek! Zaten, Türk iye'm izde cereyan eden hadiseler.. ama her sahadaki çekişmeler, b i r tek ana sebebden doğma ktadır. Bu sebep, Rum Patriğ i ' n i n pek a rzu ettiğ i manza ranın hasretiyle kavrulanlarla, onlara bu fırsatı ve bu zevki tattırma k istemeyen ierin mü ca­ deles i d i r. Bu sebep, Piri Paşa 'nın korktuğu a k ı beti, Türk Devleti'nin ve Türk M i lleti'n i n yaşamasını istemeyen­ leri n, isteyenlere karşı rea ksiyon u d u r. Mil li Eğ itim'deki had iselere ba kıld ığı za man, L.ıir tarafta sı ra sı ra Patri k Grigoryosl a r, ignatyefler . d i ­ ğ e r tarafta d a Yavuz la r. Piri Paşa l a r görü l mok tccl ir. CHP'nin Milli Eğitim Baka n ı Üstündağ zanın nında gadre u ğ rayan öğ retmen Vf? ta lebelorirı cııı .


32 büyük suçu; müesses n iza ma sayg ılı olmak, milli değerlere h ü rmet ve bağ l ı l ı k duymak .. Türk'ün adet ve a n 'aneleri n i yaşa tma k ve yaşama ktır. Pek i , ama, ü l kem izde ki. kanunlar, böyle bi r su­ ca ( ! ) . suç d iyor mu k i , bu d ü ş ü ncede olanlar s ü r­ güne g i d iyor. . ha klarında ta h k i kat açılıyor? E lbette hayır! M i iH Eğitim Ka nunu'nun hangi mônôda ve hangi mah iyette olduğunu, hangi esasları amir b u l undu­ ğunu b i raz ileride sara hatle göreceğ iz. Ya l n ız, mü­ h i m b i r hususu burada tekrar bel i rtmek istiyoruz; mevzuu muzla ya kinen ilg ilenen ehl iyetl i kimselerin beyan ına göre, üstündağ za manında sürgüne gön­ derilen öğretmen sayısı beşbinden fazlad ı r. B iz, bu kita pta s ürü len öğretmen ierin tam l istesin i bel ki de göz önüne seremiyeceğ·iz. Zira, üzerinde d u rul ma­ sı g ereken asıl husus; bir z i h n iyetin teşh i ri ve tes­ bitidir. Hangi öğretmenin veya hangi ta lebenin han­ ·gi hadiseler yüzünden sürüldüğ ü , esasen m ü h i m de­ ğ i l d i r. işin h i kaye tarafından ziyade, CHP ve Tonguc zihniyetinin b i l i n mesi.. Türk m i l liyetçilerinin d e buna göre ayağ ı n ı denk a l ması öneml id i r. Bu yüzden , ba­ zı «kesk i n m isalienı le i ktifa edeceğ iz. Ali N a i l i E rdem ve kad rosunun yaptığ ı basiretl i , ·normal icraat, sol basın tarafından « k ıyim» d iye vasıfla ndırılıp, g ü rültüler kopa rılı rken , Bay Ü stündağ' ın ken d isi de sah n eye çıktı ve 1 975 yılı E k i m ayrı :n ın son gü n l erinde şahsına ya kışır şe kılde konuştu. Bay üstündağ, «CHP tekbaşına i ktida ra gele­ cev ve bugün öğ retmen kıyı mı yapa n la rdan H ESAP :SORACAKTI R» demekted ir. Türk m i l l iyetçi leri, hiç olmazsa şu sözlerin üze-


.3:ı

rinde b i raz düşü n mel idir. Z ira . ellerine MSP'derı gördükleri destek sayesinde bir defa i ktida r olma şansı geçen ler, hôlö daha kendilerini ta tmin ede b i l m i ş değ i l d i r. Ve herkes «külôhını önüne koyup>>. Ü stündağ'ın tehdid i n i uzun uzadıya ta h l i l etme l ı . . soru laca k hesabın hududunu tah m i n e çalışma lıdır Türkiye Cumhu riyeti kuru lduğunda n bu yana. h içbir zaman görü lmeyen partizan l ı k ve sürg ü n : CHP'nin «ya rım yamalak» i ktida rı sırasında görül­ müştür. Siz. bi r tane M i lli Eğ itim Baka n ı daha gös­ tere b i l i r m isiniz k i ; onbeş gün za rfında ta m bin beş­ yüz öğretmen i n «ba kan l ı k onayını» cıka ra bi i m i ş ol­ sun! Üstündağ hariç, gösteremezsin iz. 1 974 yılı Temmuz ayının son haftasından. Ağ us­ tos'un i l k haftasına kadar geçen zaman zarfında . Bay üstündağ böyle b ir başanya i mzasını atmış in­ ı:: a n d ı r. Varın hesabed i n , tekra r iktidara geldikleri tak­ dird e «soraca kları h esa b ı » . Bu. üstündağ v e kadrosun u n sah i b olduğu Köy Enstitü l ü ve CHP'li psikozunun bir neticesidir ve ellerine fırsat verildiği a nda, yaptı klarının on m is l i n i tekra rlarno kta zerre kadar beis görmeyecek­ leri de şüphesizdi r. Şimdi. istersen iz bu psikozun . bu zihn iyeti n ; c ü r'etkörlığı nerele re vard ı rdığına b i r m isöl vere­ l i m . Aşa ğ ıdaki hadise, b i r romandan a l ı n m ı ş pa­ sa j la r değ i ldir. Ve Kıbrıs Barış Ha re kôtı'nın malO­ mla r ta rafından öğretmen ve talebe kıyı m ı mevzu­ unda nasıl ganimet g ib i kullanıldığını göstermesi bakımından da ilgi çekicidir. VAY KOMANDO, VAY Günlerd en 6 Ağustos 1 974. . . Bütün gözler ve F

:

3


34 .

gönü ller, K ıbrıs'da bulunan Meh medçiğe çevr ilmiş .. M i l l etimiz, oradan hayırl ı haberler bekl iyor, yürek ler heyecanla çarpıyor. Ve Trabzon'dayız. Trabzon Emn iyet Müdürü Kemal Serhatl i'nin makam odasında bir Ba ka n l ı k Mü fettişi var. M üfet­ tışin karşısında ise, o g ü n leri n C H P il Başka n ı A­ vukat Orhan Cağ iayan ve C H P il idare Hey'eti üye­ si Avu kat M ustafa Altunbaş bulunuyor. Bu hadise, Oğuzhan Asiltürk'ün içişleri Ba­ kan l ı ğ ı zornonında cereyan ettiği ve aynı şah ı s tekra r aynı vazifeyi deru hte etmiş bulunduğu ıçın , g ü n l ü k gazetelerden birinde d e yayınlanmıştır. Şim­ di, gelel i m hikôyemize ( ! ) . Yuka rıda adı geçen şah ıslar Emn iyet Müdürü­ ne b i r neza ket ziyareti yapmak için gelmiş değ ildir! Ortada « korkunç» bir mes'ele vard ır ve bunu tah ­ kik için orada bulunmaktad ırlar. Zaten, orada oe ­ den bulundukları, odaya sonradan giren THA tem­ si lcisi Osman Kara'yı görür görmez susmalarından da beiHdi r. Korkunç mes'ef e şu; Komiser Muavini i sparta ' l ı Şerif Ali, E mn iyet M üdürl ü ğ ü ne şi kôyet edilmekte. ihba r edilmektedir. Komiser Muavini Şerif Al i'nin sucu. « komando ev­ lat yetiştirme k ! » Böyle bir baba n ın karşısına i l k çı­ kacak olan lar, el bette CHP'Iid ir. M uhbirler, m üşte­ k ifer i l k hamleyi yapmış.. Trabzon'a da M üfettiş gönderi l miştir. M üfettiş 6 Ağustos 1974 g ü n ü şikôyetci ve CHP'li idarecileri dinlemiş; Ta bii daha önce, aynı M üfettiş, Komiser Muavini Şerif A l i 'yi sorguya çek­ m i ştir. Sorduğu sucller ve Şerif Ali'den aldığı ce-


35 vaplar şöyle : Sual - Kaç çocuğun var? Ceva p - iki ! Sua l - N e i ş yaparlar? Ceva p - Büyük oğlan komando.. Küçük ise oku madı. b i r terzinin yanına verd i m . S u a l - Demek, büyük oğ lun komando. . Cevap - Evet, Allah'a şükür, . kendisiyle iftihar ederim. Sual - Zaten sen in hakkındaki ş i k iyetin ve ih­ barwı sebebi de bu ! Büyük oğlun komando propa­ gandası yapıyorm uş.. Sen de ona göz yumuyar muşsun ! Demek ki ihbar da şikôyetler de doğru? Cevap - Dur ba ka l ı m beyim .. Siz komandoyu ne zannetti niz. Oğlum, şu anda Kıbrıs'da komando eri.. Şehid mi, gazi m i ? Sağ m ı , ölü mü, haberim yok! Doğrusu nu istersen iz fazla tasa landığım da yok. Onu öyle günler için yetiştird i m . Siz . . . Müfettiş, Komiser Muavininin daha fazla iza hat vermesine lüzum görmemiş olacak ki; şaşkı n l ığını. bozulduğun u g izlerneye çalışarak m ütebessi m bir tavırla : - «Ta mam, ta mamıı der, « haydi g i t işine .. » Ve peşinden de CHP'li şi kôyetçi ve muhbirl eri çağı rtır. Vaziyeti onlara na kleder. ·işgüza rl a r.. mal bulmuş mağrıbi g ibi Şerif Ali'nin üzerin e çullanan ­ lar, n e diyeceğ i n i bilemez! Gelgelelim. çok geçme­ den Komiser M uavin i Şerif Ali d e Trabzon'da «Sıra kademı> basar. Uzun m üddet n erede olduğunu, ne­ r eye g i ttiğ i n i kimseler bil mez.

* Şimdi, l utfen, e l in izi vicdanınıza koyun ve dü-


36 şü n ü n ! C H P i ktida rın ın . « i şi nas_ı l sıkı tuttuğu » o rta ­ dadır. Bütün teşkilôtıyla sefer�er olmuş . . o kafa­ da k i ferin ürktüğ ü , öcü görmüş g i b i korktuğu kel ime ve sembollere ôdetô b i r «cihad» açmıştır. Öyle ki; komando kel i mesiyle uzaktan ya kından ilgili olan herkes için sürgüne g i tm e k mu kadderdi r. Oğlu n uz, şerefl i Türk Ord usunun b i r ferdi olsa bile.. Ya n i , komandolu ğu buradan g-else bile . . . O devirde - şimdi da h i - bin lerce. onbinlerce Türk evlôdı aynı isnatlarla mutaza rrı r ed i l m i ş . . k i ­ m i , öğretmen l i k yaptığı okuldan ücra b i r böl g eye sü­ rülmüş .. k i m i d e tahsil gördüğü okuldan bir başka mektebe atıl mıştı r. Tabii, bu o rada aynı suçta n ( !) dolayı öğ retmen i ta rafından demi rle başı ezi l me k istenen v e öldürü len Ü l kücü del i ka n l ı l a r d a cabası ! Bu komando suçlaması. öyle yaygınleştıni m ış­ tır ki; Ü stündağ'ın sürg ü n e gönderdiği veya hakkrn­ da ta h k i kat açılan öğ retmen ierin yüzde doksa n ına aynı çamur atıl mıştır. Daha önceki satı rla rımızda bazı ra kka ml a r ver­ d i k; mezkOr devrede beşb i n i mütecaviz öğ retmenin v e sayısı belirsiz talebenin s ü rg ü n edildi ğ i n i söyl e­ d i k . Bunun adın a n ed ense ( ! ) « kıyım» demezler! Ama, Al i Naili Erdem, çıkıp da aynı öğretmenleri lôyık oldu kları mevki'-e iade edince d u ru m değ işir. Ne yazı k .. ne ibreta miz b i r rea l itedir ki; Türki­ ye'de Köy Enstitüsü zihn iyetini y en id en hortictmo­ ya ça lışan Üstündağ g ib i b i risinin vazifesine son ve­ rilmesini sağlayacak olaın 6 Hazira n 1 974 tari h l i bir takrir, i ktidarın iki ortağı CHP ve MSP'I i lerin verd i ­ ğ i oy l a rio reddedi l m iş . . . Üstündağ da icraatına de­ vam etmiştir. Kolay kolay ki mseni n unuto m ıyacağ ı bir d iğer gerçek de; MSP Genel Bo şkanı Erbakan'-


37

ın, bu ayiamadan sonra : - B irinci Raundu kazandık. demesid ir. Halbuki, bu ta kririn reddedilmesiyl� Tü rk M i l ­ l i Eğitim i v e dolayısıyla Türk M i lleti kayba uğra m ı ş. '' raundu kaybeden» sadece m i l l iyetçiler o l mu ştur. Kaza nanların ise ki m ler olduğu, çok geçmeden da ha iyi anlaşı lacak ve CHP - MSP koa l isyonu bo­ zul uverecekti. BiR «TiP>>

Şimdi, aşağ ıdaki bozu k, a n laşıl maz ve fikren de h edefini şaş ı rmış cümlele ri d i kkatle okuyunuz : ( . . M i l l iyetç i l i k ruhu n u tekkelerde a rayıp, en üc­ ra köşelerde uygarl ıktan insa n l ı ktan uza k bıra kıl­ mış köylere kada r molla oku ll a rı, i ma m-hatip okul­ ları açmaya kalkanla rın uyga rlığı ve evre n i tekkele­ rin ka ran lık dehliz pencerelerinden sevredenlerin orta m ında, tekkede ölmek kadar g üzel bir şey ola­ rnaz, sa n ı rı m . ( . . . ) Sizlerin koskoca Osma n l ı i mparatorluğumuz ded i ğ i n iz te kkeci l i k im pa ratorluğu b i l i m i ve tekn iği günah. aclığı ve sefaleti sevap, inanc·la rı deşik, ta­ banları düz. insanları insan yerine koymadığı icin güneşe karşı kıbleye a bdest bozmanin kôfirl i k oldu· gunu savu ndukları için cökmüştür. ( . . ) Pırıl pırıl ka­ ta beden ol maya ç a l ı şa ra k evrendeki uyga r olma­ nın mutluluğunu kendileri a rayıp bulsun halkı mızın, ıekkelerde in san olma b i l i ncinden yoksun. sırf ken­ di cıkarı ve cennet düşleyerek mundar ölmektense . bir ideal , bir gaye uğruna sizlerin astığ ın ız, kurşun· ladığ ı n ız. elini kesip başını gövdesinden a yı rarak ölüme mahkum ettiğ iniz ö l ü ler kadar güzel ve ulvi


38 b i r ö l ü m olamaz.) ( 1 ) Bu satırlar, bu « d evrim c i » görüşler kat'iyen suç değ i l d i r. Gene bu f i k i rler onlara göre Atatü rk­ ç ül üğe aykırı deği l d i r. H erhan g i bir fikrin bu öl­ çüler iÇine g i rmesi için , m i l l iyetci lerin ağzından dö­ kül mesi gere k i r. Devrimcilere, i lerici lere göre böy­ le . . . Beli rtmek istediğ i m iz husus, ÜstJndağ zihn iye­ tinin eserleridir. Yuka rıdak i cü mlelerin sah ibi olan devrimci, işte bu zihniyetin yetişti rdi kl e rinden b i ri ­ d i r. T ü rk gencine vermek isted ikleri formasyon bun­ da n iba ret! Bizim. karşı ç ı ktığımız, önlenmesini is­ tediğ i m i z de işte bu! C H P zihn iyetin in yetiştirmek !stediğ i v e yetiş­ tird i ğ i tipe b i r örnek verd i kten sonra, şi m d ı de b i r başka t i p e geçe l i m . Gereyan eden hadiseler de üze­ rinde hassasiyetle durulaca k kada r enteresen : M i l l i Türk Talebe Birliği, l ise ve deng i okul l a r­ a ras ında bir yazı müsabakası açmıştı. MTTB Orta Öğretim Kom itesi'nin tertipiediği vompozisyon m üsabakasının mevzuu . «Türkiye'de Gençl i k Buhra n ı ve Careleri» idi. Yirmi ta leben in fi­ nale kaldığı müsaba kayı, i stan bul Kız Lisesi ta lebe· lerinden Emine Kepçeoğlu kaza n d ı. Mü saba kan ın _ j ü risi i s e şu zevattan müteşekkidi : Profesör Doktor Faru k Kad ri Timurtaş, Asista n . Dr. Ahmed Topa loğ­ lu, yaza r Arif H i kmet Pa r, gazeteci ve yazar Ali Rıza Alp, öğ retmen Nermin Pekin ve M u h iddin N a l bant­ oğl u . . . Hemen bel i rte l i m ki ; « Fetih N esl i» başl ı k l ı kompozisyonun v e b i rin c i l i k ünva n ı n ı n sah i b i Emine (1)

Yeni Ortam, 30 Ekim 1 975, Abidin DAL


39 Kepçeoğlu, bu yazıdan dolayı sıkıştırı l d ı , f! tılara k ceza landırılma k istendi.

okuldan

Emine Kepçeoğlu'nun başarılı kompozisyon unu baştan sona, beraberce okuya l ı m : ( Dünya gençliğine objektif olara f ba ktığı mız za­ man aşağı yukarı hepsinde orta k b i r h ü kme varıyo­ ruz : Genç l i k bir buhra n içindedir. Bu h ranın temel i­ ne inildiği zaman görülüyor ki, bu h ra n ın sebebi de orta ktır. Bu d c:ı gençliğin manevi g ıdayı a l a mayışın­ dandır. Bunun üzerinde b i raz d u ra l ı m . Anca k. bu noktaya geçmeden önce bizim genç l i k a nlayışımızın r!e olduğ unu kısaca izaha çal ışa l ı m . Gençlik, henüz keşfed ilmemiş bir kıtadır, ka pal ı b i r kutudur. Onda tezotlar mevcuttu r. O, henüz şek­ il almamış hammadded i r. Onda herşey yen i başla­ ma ktadı r. Sönmemiş haya l l er, kırılma m ış ü mitler. yok olmamış düşünceler vard ır. Gençl i k gecen in g üneşi, gündüzün şafağıdır. Y an i gençlik varlığın. var olab i l menin baharıdır. O L.ıa h a rı bir anda söndürecek de, d i ril tecek de, g enç­ l iğe tatb i k ed i lecek eğitimdi r, aile terbiyesidir. Ce­ m iyetin görgü kura l l a rıd ır. Bunlar müsbet olu rsa genç l i k daima zinded i r. Da ima zafer türküleri söy­ ler. Ta rihine zafer destanları yazar, yazd ırır. Ta rihin a kışını değ işti rir. Çağa yön ve yol verir. Eğer bu tel­ kinler bugün olduğu g ibi ithal malı ol u rsa , genç; ü­ rı iversitede hocasın ı bıçaklar, rektör koltu klarını ya­ Kar, ka rdeşine kurşun sıkar. Anasına ve babasına gerici ve yobaz damgasın ı vuru r. Şa n l ı Mehmed'i kurşunla r. Diskoteklerde. bar ve pavyon l a rda tepi­ �i r, Sinema larda va kit öldürü r. Gece, Beyoğ lu'nda soka kları a rşınlar. Evet, bütün b u n l a r b i r buhran ın neticeleri d i r. Fa-


4ü kat buhranın kaynağı,na i n mekten aciz o-l an ilgili ka­ fa l a r, bunları genç l iğin psikoloj ik bir gerçeği soy­ maktadır. Biz gençliğin, psikol o ji k b i r buhran devresin­ den geçebi leceğ ini kabul ed iyoruz. Ediyoruz ama , bu buhra n yıkıcı ve yok ed ici bir hal a l madan kontrol edilebilir ve ed ilmelidir. Bu da ancak manevi eğ itim yoluyla olur. Onu madd i imkônlarl a a ldatma k i m kôn ­ sızdır. Bakış ufkumuzu b i raz daha dara ltara k d i ka tieri 1 ü rk gençl iği üzerine çekmek istiyorum. Türk genç­ liği korkunç ucurumların kena rındadır. Yuka �ıda söyled iklerimiz Türk gençliği için de bir gerçektir. Bugün Türk g ençliğine yan l ı ş metodla r tatbi k ed il­ me ktedi r. Gençliğ imiz yarım asırdır büyük b i r buna­ lım geçi rme ktedir. Bunun sebebini an lamak ve ça re­ sıni bul m a k gerekir. Gençliğe ve onun buhranlarına tam teşhis koyabilmek için gençliğin içine g i rmek, onun yaşantısını, düşünces i n i bizza t kend isinden öğ­ ı enmek lazımdır .. Gençl ikle haşır-neşir olmaya n l a r, o­ nun m eselelerine eğilemezler. Çünkü hastalığı ta m ve doğru olara k bizzat kendileri teşh is etmel id irler. Soruyorum sizlere : Kaç aydın ı m ız, yaza rımız bizzat gençliğin içine karışıp, onun b u h ranını yerinde i n eelemiş v e genç l ikle karşıl ıklı kon uşmuştur? Genç­ lik içine g irip onun dertlerini d i nlemeyen. onunla karşılıklı kon uşmayı küçü kl ü k sayan eğitimc i ler, yazarlar, aydınlar gençliğin b u h ran larına çözüm ge­ tiremezler, onlar günde yazdıkla rı makalelerin kaç l i raya satılacağını. ya lan- ya n l ış bastırdı kl a rı kitapların kaç para getireceğ i n i hesaplamaktan baş­ ka b i r işe yaramayan aydın ve yaza r müsveddeleri­ dirler.


41

Biz istikbale inanmış, büyük i ma n l ı v e g üçlü Türkiye'yi ku rmaya söz verm i ş Türk gençl iği olarcı k bu yalan ve sahte reçetelere inonmıyo ruz. Kendi mese1eleri mizi kendi miz cözeceğ iz. Türk gençl iği , siyasi, ekonom ik ve içtimoi bir merdiven , bir basa mak değ ildir. Onu, kutuplaro o ­ yırmalar artık son b u l ma l ıd ı r. Türk gençliği üzerin­ deki projektörler artık çekilmelidir. Türk gen çl i ğ i ken d i Türkiye'sini kurduğu za man yüze l l i y ıllık tn­ rihi hesaba çekecektir. Onun i ntika m ı o zaman büyük olaca ktır. Ya rı m asırl ı k C u m h u riyet Türkiye'sinin maant­ çileri gençl iğin tek soru mlu l a rıdır. Bakın okulları­ m ızo : Başton aşağı bir kompleks kokma kta d ı ; . istenen M etod ya nl ıştır. T ü r k gençliğine veri l me k şekil. tutarsııdır. M üfredat yan l ı ştır. Önce gençliğe verilecek model tayin edil mel i d i r. Batıl ı laşmak sev­ dasıyla gençliğe kıyılmamalıdır. Herşeyde batıyı ör­ nek gösteren batıyı kend i m i l leti n i unutara k ta klid edenler, şunu çok iyi d ü şü n mel i ve b i l m e l i d i rler : Batı bugünkü duru m una nasıl ulaşmı ştır? Onun dünü neyd i? Bug ü n ü ne oldu? Nasıl bu hale geldi? 8u sorulara cevap a rama!ıd ı rlar. B u n l a ra ceva p ve­ ri rken her türlü tarafg i rl i kten kurtulup, objektif ve tam b i r i l i m adamı edasıyla a raştı rı p ceva p vermek gerek i r. Bun dan son ra görü lece kti r ki, batıda öy le b i rkaç vitrin süsünden başka b i rşey yok tur. Ona i :ısanlığını öğ reten, kaşık tutması ndan yıkan masına kada r herşeyi öğ reten doğ rudur. Bizim kayna kla­ rımızdır ve tek kel i me ile islôm iyettir. al

O halde, model olara k ö rnek tip olarak ve ide­ olara k islôm iyet'i ve O'nun yol unu gösterme k ye -


42 rinde olaca ktır. B uhra n ın sebebi bu gerçeği göre­ meyişimizdir. Türk m i l letinin ve gençliğtn i n kaybedecek za ­ manı yoktur. Artık aslına dön me k za manı gelm işt i r. geçmektedir. Bizim bizden başka dostu muz yoktu r. Aynı idea l i ve ina ncı paylaşa n insa n l a r ancak bir­ b i rleriyle dosttu rlar. Ayrı d ü nyaların insanları b i rb i r­ leriyle m enfaatleri oran ında dostturlar. M en faatleri.­ ni n zedelen d i ğ i n i görd ü kleri an dostlukları son bul­ muş demektir. Bunun en güzel örneğ ini tari h i m izde görmek m ü mkündür. Kuvvetl i olduğumuz zaman her­ res dostl u k ilan etmiştir. Fa kat tekerleğin ters dön­ düğü bir anda ise dostlar düşman olmuşl a rdı r. Ba l ­ kan Harplerini düşünü n ! Cihan Harbini düşü n ü n ! Kur­ tuluş Savaş ını düşün ü n ! Bize dostluk ilan eden , dünya n ı n yed i iklimine kan kusturan batı nın mede­ ni insa n la rının Çana kka le'ye çı kışlarını düşü n ü n ! Y urdun dört bir ta rafının i şg a l i n i düşü n ü n ! V e bun­ l a rın karşısında tek kuvvet, yı kılmaz ve sars ! l maz şü tun , büyük ôbide Meh m etçiği düşü n ü n ! Dost ile düşma n ı ayırdded in. Daha d ü n , Kı brıs Harekatı nı dü­ !Sünün ! O, sözde büyük dostlarımızın yüzlerinin nasıl ekşid i ğ i n i , nasıl baca kuru�u g i bi karardığını düşü ­ n ün ! Yan i şunu demek istiyorum : Bize bizden baş­ kası dost olamaz ve ol ma m ı ştır. Medel im izi ve ti pi ­ m izi o n a göre seçelim . Buhranın kaynağ ını burada a ramal ıyız. Sonuc olara k şunu söyleyebil iriz: Türk gençl i ğ i b üy ü k b i r k riz geçirmekted i r, bunal ı m içindedi r. Bu fizyoloj i k ve psikolojik bir buhran· değ i l d i r. Ma nevi (.'ğitim alamay1şının yara ttığı ruh i boşl ukları n bir şonucudur. Önce onu ruhen ve m a n e n eğitmek g e -


IJ : ı

rekir. Batı kompleksinden kurtarma k i ca beder. Kcrı d i kaynakları mıza yöneltmek gere k i r. Ono, dost ve düşma n ı iyice to nıtılmolıdır. Bugün yirminci asır hastadır. Onu düzeltmek is­ ıeyen eğitimc i ler, gençliği ha sta asrın bata kl ı kl a rı ­ rıo d üşmeden v e hasta eğitimeinin eline vermeden l< u rta rma lıdır. Onun gerçek doktoru islôm'dır. Re­ çete oradan a l ı n ma l ıd ı r. Sahte reçete dağıta n kay­ naklardon Türk gençl i ğ i kurta rı l mo l ıdır. Böylece Türk gençliği çağın en büyük l ideri olaca k ve asrı mônô �·e maddesiyle a rkasından sürükleyecektir. Bu, asrın kurtuluşu, cihanın huzur ve refah içinde yaşo ması­ nın b i r ba şlangıcı olacaktır. Bütün buhra n l a r bunun­ lo son bulacaktır. O za man çağ ilerleyecek, tekrar bir ba har başlayacak, yöneten ve yöneti len memnun olacaktır. Bütün bun ları. Al lah d iyerek va rolan. ec­ dad ına, geçm işiı:ıe. ta rihine yar olon i l i m . i rfon ve fa zil-etle yarışa n , böylece fezol o rdo uçan bir nesil yapaca ktır. Bu. ne devrim nesl i d i r, ne de şunun bunun kuk­ lası olmuş bilmem ne «izm » l i b i r nesi ld i r. Anca k ve ancak « FETi H NESLi» d i r. Kökü mazi olan ecdod ne­ s l i d i r. Büyük Doğu N esli'd i r. imanlı, güçlü ve büyük ! ü rkiye nes l id i r. Bu, korku değ i l , fakat b i r ü rperiş ve titreyiş nes­ l id i r. islôm nesl id i r. Bu, d in olara k islôm'ı, kita p ola­ ra k Kur'ô n ı ve Resul olara k Hz. M u hommed ' i se­ çen saadet n es l i d i r. O, b i r merhamet ve şefka t neslidir. H uzur. refa h. saadet kaynağıdır. B iz otuzi ki dişimizi eti m ize göme rek o nesli bekliyoruz. Bütün ızd ı rop, çile ve işkence­ yi göze aldık, o nesl in gelişin i bekl iyoruz. E l ler te­ t;kte , dudoklor n iyozdo, başla r secdede bekleyen •


44

ler! Sizlere b i r m üjde vermek istiyoru m ; bu nesil ge­ liyor. ufu kta belirtiler başlamıştır. Bütün tökezletme çaba l a rına rağ men bu nesil sa ncağ ı çekmiş, şa nl a , şerefle. va karla. kah red ici adımla rl a . herşey i tes l i m oia ala merkeze yaklaşma kta d ır. Kısa b i r zaman son ra merkez d üş·e cek, Ayasofya 'dan yü kselecek E_­ zan-ı M u ham med i ile e h l - i Sa l i b bir daha toprağa gömülecek. den ize dökü lecek ve ta rihin kara n l ıkla­ rı a rasında yok olup g idecektir. i şte bunun ilk bel i r­ tileri görül mektedir. Gazamız m ü ba re k olsun . FETiH N ESLi 'ne v e on unla b i rl i kte gelecek olan �ÜYÜK TÜRKiYE'ye selam olsun. Ey Nesil : Beklemiyoruz sen i a rtık. beklem iyo­ ruz! Çünkü o nesil BiZiZ.) * GELSiN TAHKiKAT Şimdi de, bu yazıyı «suçlu>> ve «çağdışn> ilôn eden «cağiçiler»in görüşünü alalım : ( Fetih Nesi i n i Ta nıya l ı m baş l ı kl ı yazım gen iş bir i 1 g i uyandırd ı . Bu kon uda oku rl a rımdan b i r çok mek­ tub a l d ı m. Kend i lerin in «fetih nesl i>ı nden oldukları­ n ı bel i rtip, «biz sizin ve sizin g i b i olanla rın da i m a �<arşısında olacağız. bunu b i l i n » d i y e gözdağı ver­ meye ka l kışa n kişi lerden de . . . Osma n l ı Devleti n i yeniden k u racaklarını açıklayan v e « b u i m pa ratorl u ­ g u yıkan g ü ç sizin bugün bayrakta rlığını yapt:ğ ı n ı7 ti kirlerdir. O za manki Jön Tü rkler bugün sizsiniz» d iyen bu çağdışı kişi lere acımak gerek ir. Nasıl bir sağcı gen ç l i k örgütünün açtığı kompozisyon ya rış­ masında aşırı sağcı kişilerden kuru lu b i r kuru l u n bi­ rinc i l i k verd i ğ i genç öğrenciye acımak ge rek irse, öy­ le . . . B u konuda istanbul Kız Lisesi Müd ü rü sayı n Mehmet Türkpençe'den b i r yazı aldım. Okurlarıma ·


45 olduğu gibi sunuyorum : «M i l l i Eğitim Ba kanlığının izn i üzerine M il l i Türk Ta lebe Birliği Orta Öğretim Kom itesi Lise ve Dengi Okul lar a rasında «Türk Geneliğinin Buna l ı ­ m ı v e Ca releri» k onu l u kompozisyon yarışması aç­ mışt ı r. Baka n l ığ ı m ızın 10 .1 . 1 975 g ün ve 052/982 sayıl ı genelgesi g ereğ ince ya rışmaya öğ rencilerin yazıla­ nnı okul kana l iyle göndermeleri gerekmektedir. Ne d ense l isemiz 1. sınıfında o kuyan Emine Kepçeoğ l u yarışmaya o k u l kana lıyla deği l , kişisel olara k katıl­ ve m ı ştır. Öğ rencilerin g i rişim inden ö ğ retmen ierin okul ida resinin haberi olmamıştır. Bu n eden l e birinciHk kazanan yazıyı -okul m ü­ d ü rü olarak- Tercüman gazetesinden kesilmiş ku­ p ü ründen 1 0.4.1 975 günü okudum. M i l li Eğ itimimizin amaçlarına, öğretim ve eğitim i l kelerim ize taban ta­ bana zıt bulduğu m yazıyı okulun Edebiyat - Felsefe ,, e Tarih öğ retmenle rinden oluşan yazı ku rulundan geçird i m . Kurulca d üzenlenen 1 6.4.1975 ta ri h l i rapor ile gazetede çıkan birincilik yazısı 1 8.4.1 975 tarih ve 436 sayıl ı yazımızla gereği ya p ı l ma k üze re Mil li Eği­ tim M üdürlüğüne yansıtı l mıştır. Cumhuriyet eğiti m i n i tümü ile inkôr ede n . Ke­ malizmin karşısı nda bulunan, komünizm kadar teh­ l i keli olan ı rkçı l ı k ve Turancı l ı k peş:nde koşa n, la­ ikliğ e aykırı şeriat devletini özleyen kısaca Atat ü rk C u m h u riyetin in devri m l erınin ve anayasa n ın i l kele­ rine tümü il·e zıt d üşen bu çağ dışı görü ş ve düşün­ eeye -ekli raporda de bel i rtildiği gibi - katılmamız . kesin olara k mümkün değildir. . . Bilgi ed in menizi v e sütun larınızda olaya a ç ı k


46

l�dığımız yönü i l e yer vermenizi saygı i le rica ede­ ;-- ı m . ıı ) ( 1 ) Okul m üdürünün ve kendisine hesap verdiği yazarın ifadesiyle «çoğd ışı» d en ilen toleben in ve yazdığı yazının ne kada r teh l ikeli ( ! ) olduğu böylece anlaşılmış (!) oluyor. B i raz aşağıda, « Fetih Nesli» yazısının neresinde hangi suçların ( !) bulunduğunu açı kça göreceğiz. Zira, okul müdürünün o lel acele bir o raya g etirdiği Ede�iyot - Felsefe ve Ta rih öğ­ retmanlerinden m ü teşekkil i l mi ( !) hey'etin Emine Kepçeoğl u hakkında verdiği raporu birlikte okuyo ca ­ ğ ız . Yuka rıda gördüğünüz ve okul müdürünün bay yazardan özü r d ileyen mektubunda ifade ettiği bu hey'et. hert:ıolde kompozisyon m üsabakasının ı urı­ sinden çok daha büyük i l mi kariyere sah i ptir, k i , j ü ­ rinin 770 puan vererek birinci i lôn ettiği b i r yazıyı, b u heyetin bay üyeleri «Turancı, l rkçı ve Atatürk a leyhtarı» i lôn ediyor. Gele l i m bu hey'etin ince eleyip sık dakuyarak müdürlüğe verd i ğ i rapora : « 1 0.4.1 975 günlü yazıların ızla incelenmesi iste­ nen 4/H sınıfından 1 306 Emine Kepçeoğ lu 'n u n Ter­ cüman Gazetesi - MTTB'nce d üzenlenen yarışmo ­ da 1 . l i k aldığını öğrendiğ i m iz kompozisyonu kom is­ y onumuzca incelenmişt i r. 1 - Kompozisyon, M il l i Birl i k, kardeşl i k ve be­ raberl ik duygularını bölücü ve kışkırtıcı niteli ktedir. Yazının 8. paragrafında «Türk Gençliğ ini kutuplam ayı rmalar a rtık son bulmal ıdır» önerisinde bulunurken 1 6. para g rafta «Bütün ıstırap ve işkenceyi göze a l ­ d ı k, o neslin gelişini bekliyoruz. Eller tetikte, duda k(1)

Cumhuriyet Gazetesi, AKBAL

28.4.1975 - Oktay


47

lar n iyazda , başlar secdede bekliyenler . . . Bu n esil �ancağı çekmiş, şanla, şerefle, va kario kahredici adımlarla merkeze yaklaşma ktadı r. Kısa bir zaman ı,.onra m erkez d üşecek, Ayasofya'dan yükselecek E­ ;m n-ı M u ha m medi ile Ehl-i Salip bir daha toprağa gömülecek . . . Gazarn ız m ü ba re k olsun » cüm leleri bu niteliği taşıdığı gibi « merkez » , «gazaı> sözcüklerin­ deki anla mlarda da açıklık yoktur. 2 Gen ç l iğin hiçbir kesimince onayianmaya n suç n itel iğ indaki bireysel ve özel davran ışlardan ha­ r e ketle tüm gen çl iğ i suçlayan yarg ıla ra varılma kta­ d ı r. (Parag�af 3) -

3 Yazıda tüm eğiticileri ve aydınları genç­ l iğin sorunlarına inerneyecek bir a cz içinde göster­ mektedir. Çeşitl i para g raflarda ki fikirleri ile tezada d ü şmektedir. -

4 (Paragraf 8) 1 50 yıl l ı k tari h i m izi inkör et­ mekte ve «Tü rk gençliğ i n in kendi T ü rkiye'sin i kur­ duğu zaman hesaba çekeceği»nden söz etmektedir. -

5 Gene yazı nın 9. paragra fında Batıya yö­ n el m e kteki d i l in tekn i k ve sanat özü, a macı i n kör edilerek, model tip olara k islôm iyet ve onun yolunu gösterir bir tutuma g i ri p layi k devlet il kelerine ters bir tutum izlenmektedir. -

6 Meml eketi kurta racak neslin «devrim nes­ li - Atatürk nesli» yerine « Fetih n esl iıı , « Büyük Doğu N esi i» , cdslôm N esliıı olduğun u söyleyerek din sö­ m ü rücülüğü yapma kta; Atatürk i l kelerine ters bir tu­ tum izlemektedir. 7 Kompozisyon hazı rlayan öğrenci, gençli­ ğin sorunları ha kkında yargıya varocak deneyimler-

-


48 den g eçmed iği g i bi, o yaş ve kültür düzey inde de -değ i ld ir. Yazı içeriği ve a n l a tımı yön ünden öğ ren · ciye a i t olmadığı izlen i mini ya ratmaktad ır. Tümüyle yazı M iHi EğW m i mizin i l kelerine u·; ­ gun değ ildir. Öğrencinin öğretmenlerine. i l g i l i eğ it­ sel kolda görevli öğ retmene veya okul idaresine başvurmaksızın yarışmaya katılmış olması da ayrı­ ca d i k kat çekici bulun m u ştur.» i DAM FERMANI Şimdi, istanbul Kız Lisesi M üd ü rünün ve ona bağ l ı öğ retmenierin «cağdışııı bu lduğu, suçlamaları­ na temel t eşkil eden fiki rl erle; M il li Eğitim Temel Kanunu'nun ô m i r bulunduğu fikirlere bir göz a ta l ı m . . M i lli Eğitim Temel Kanun u'nun 2'inci maddesine Lıağ l ı 1 'inci fıkrasında şöyle den i l iyer : (Türk M i l li Eğitim in in genel a macı, Türk M ille­ Vn in b ütün fertlerini Atatürk i n kı lôplarına ve Anaya­ sanın başlangıcında i fadesini bulan Türk m i l l iyetci­ l i ğ ine bağl ı ; Türk m i l l etinin m illi, a h l ô ki, insani, ve kültürel değerlerini ben i mseyen . koruyan ve gelişti­ ren; a i l esin i , vatanın ı, m i l letini seven ve daima yü­ celtmeye çal ışan ; insan hakianna ve Anayasan ın başlangıcındaki temel il kelere dayanan m i ll i de­ mokratik, löik, sosyal bir h u k u k devleti olan Tü rkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumlulukl a rını bilen " e bunları davranış halin e g et i rm i ş yurttaşlar yetiş­ tirmek.)

H içbir tereddüde mahcil kal m a ksızın anlaşılmak. tad ı r k i ; yu karıdak i yazı. m illi eğ i ti m i n temel pren­ sı p!erin e ayk ı rı değ i ld i r. Anca k, <<gazôıı g i b i , « Feti h Nesli)) g ibi kel imelerden oldu m olası ü rkenler. Emi­ n e Kepçeoğ lu'nun yazısını << kitabına uyd u rmuşla rıı ­ d : r.

Avrupalı bir fikir adamı. << bana b i r kelime söy-


49

:e, sen i idam ettirey i m » d iyor. i şte, E m ine Kepçe­ r)ğ lu'nun başına gelen de budur! Eğer bir insan kötün iyet sah i biyse .. ve ayn ı za­ r·ıanda da kaa bil iyetl iyse, muhatabının b i r tek keli­ mesi, idam fermanın ın veril mesine yetecektir. Keli­ rrıelerin, hareketlerin yorumlan ması, i şte böyle bir aşağ ı l ı k kompleksin in yayl ım ateşi açmasıyla ya­ p ıl maktadı r ve elbette doğaca k neticeler de önce ­ •..:ıen bellidir. i leride, Türk gençleri n i n ister talebe, ister öğ ­ retmen olsun ayn ı zihniyete sah i b kimseler ta rafın­ dan m i l l iyetçilik suçuyla nasıl tedi rg in edild iğini mü­ sah has şekilde göreceğ iz. «Atatürk prensiplerine ay­ kırı» suçuyla evi ba rkı tô rümôr ed ilen sayısız insa­ nı n yanında, Emine'nin başına gelen ler b i r h içden iba rettir. S ı rf Bay ü stündağ zaman ında, el liyedi (57) vilô . yetin M il l i Eğ itim M ü d ü rü deği ştirilm i ştir. B u rada i s­ m inden söz edeceğ imi z «gadre uğra m ış» öğ retmen ' e talebelerin ta mamı ü stündağ devrinde kıyıma maru z ka lmamıştır. Sad i ı rma k'ın Eğitim Baka n ı da bazı tayinler yapmıştı r den ilebilir. U nutul masın ki; Ustündağ b i r rumuzd ur ve önceden d e z i k retti ğ i m iz g i b i , «CHP zihn iyetli maarifçiler zin c i rin i n » sadece bir h a l kasıd ı r. Ondan evvel işbaşına gelenleri n ta­ şıdığı fikirler, üç aşağı beş yukarı hep ayn ı kapıya ç ı ka r.

* Sizlere iki ti pten ba hsetti k. Bunlardan b i rincisi. (Tekkede Öl mek) başlıkl ı yazının sah i b i . . ikincisi de ( Fetih N esli) yazısının sah ibidir. isterseniz tekrar F: 4


50 Fatrik Grigoryos'u ve Yavuz Su ltan Sel im'in v ezırı Piri Paşa 'yı hatırlayab i l i rs in iz. Türkiye'deki m ücade­ lenin, işte bu iki zıt fikriyata sah i p kimseler a rasın­ da vuku bu lduğunu bir kerre daha kaydedel im. T ü r k M i l li Eğitimi bu i k i tipten hangisini yetiş­ tirmelidir? M i lli Eğ itim Temel Kanunu'nun fırçasın­ dan, hangi tipin çıktığın ı biraz önce gördük. Yan i , Türk maarifi, (Tekkede Ölmek) . yazısın ı yaza bilan tipierin yetişti ril mesini kat' iyen emretm iyor. Ama, bu tipierin h a k l ı l ığ ı na neredeyse c ü m l em iz . inanaca k ! Zira şornotayı koparanlar onlard ır. Kıllarına dakunulduğu takdirde hakları , h ü rriyet­ leri ellerinden a lınanlar ( ! ) onlard ır. Kıyıma uğrayan­ lar gene on l a rdır. Size ise, bu çok sayın baylar tara fından -olsa olsa- (nefes a l ıp verme h ü rriyeti) ·. eri l m i ş ki; bunun m i kta rını ve havanın cinsini de gene ken d Heri tayin etmek şartıyla! Bu sözlerimiz bir fantez i veya espri olara k va­ sıflandırı l masın ! Real ite, ta mamen böyledi r. isteyen, M i l l iyetçi H ü kumet'in işbaşma geldiği g ünden 7,5 a y sonrasına kadar kaç M i l li Eğ itim M üdürü nün baş­ ka yere nakledildiğini sorabil i r. Bu ra kka m , h iç­ bir za man, Üstündağ'ın başarısı kadar şatafatlı ol­ mayacaktır. Keşke olsayd ı ! H iç ki mse, bu ra kkarnın e l l iyed iden fazla olduğunu isbat edem iyecektir. Hal­ b u k i CHP'nin M i l li Eğitim Bakanı « Ekselöns i k i n­ c i Hasan Al i» bu rak ka rn ı tera h terah bulmuş.. ilö­ veten de binlerce öğretmeni başka yerlere sürmüş­ tür. H e m d e akıl almaz, m ide kabul etmez gerek­ çelerle. . . Daha önce dedik ki, b u bayların m er' iyete sok­ ma k, devam ettirmek istedi kleri şey; Köy Enstitü le­ ri zihniyetid i r. işte size can l ı b i r misö l !


51 Bir devrin Maarif Ve ki li Vasıf Cınar, Mecl is'de yaptığı konuşmada şun ları söyl üyor : (Öğretmenlerin d evrimleri savunması bir hak ve görevdir, ilerici düşünceleri savunmada, onların hiç­ bir kimsenin ve siyaset adamlarının müsaadesini al · malarına ihtiyaçları yoktur.) ( .. Muallimler fikir ve gayelerine doğru harek.et ederlerken hiçbir zaman Maarif Vekili'nin emirlerine tabi değildirler. Onlar azimle gayelerine doğru yü­ rürler. Onları durduracak kuvvet yoktur.) Cocukl uk yaşlarında okuduğum bir kitapta, Köy Enstitüsü mezunlannın çok değ i ş i k bir ödöb-ı muaşeret an layışına sah i p olduğu yazıl ıyordu . Me­ şelö, kend isinin örn iri pozisyonundaki k imseye say­ g ı l ı davranma ktan uza k, örnirinin hatta maarif veki l i ­ nin maka mına gel işi-güzel g i rip, iste kleri ya pılma­ yı nca da, o şahsın masasına bir yumruk indirip, et­ rafı kırıp geçirmek g i bi.. Senelerce sonra rastladığımız ve y u ka rıya aldı­ ğ ı m ız sözler. bu k itapta yazı lanların doğru luğuna bi­ zi bir defa daha inandırdı. Sözünü ettiğ i miz vekil bey, cğretmenlerin a m i r vesaireye kulak asmaması n ı . k imseden emir a l ma masını beya n buyuruyor. Yeter ki, devrimleri korusun ( ! ) iyi ama. devrimierin ko­ runması nerelere vard ırı l m ıştır? Bu nasıl koru ma­ dır ki, milli eğitim cö miamız bir keşmekeşe. bir a­ narşi vasatma teşne yapı l m ıştır. . . .

Biz, asırl a rdan beri, küçüğün büyüğe h ü rmet, büyüğün ise küçüğüne muhabbet beslemesini ter­ biye sistemimize esas ittihaz etmişiz. Cem iyetin fertleri o rasında bu rabıto ol mazsa : memur. a mirine saygı beslemez, ô m i r d e memuru no m u hobbetle mu­ a mele etmezse ve bu bozukluk, maaritimizde isböt-ı


52

vücud etmişse, n eye yarayaca ktı r bu vasatta yeti­ sen çocu kla r? Bu cocuk l a rı «eğ i tti klerini» söyleyen­ ler hangi eseri ortaya koymuşlard ır? Mes'ele sa­ dece okuma - yazma ö ğ retmek m i d i r? Bunu b i l e n e dereceye kadar yaptığı meçhu l bulunanlar, ta l ebe­ lerine insa n l ı ktan, ha kdan , vatanseverli kten , birlik ve beraberli kten, i nsan ı insan yapan meziyetlerden ki, ta lebeye n e versinle r, değ il m i ? k ı , ta l ebeye n e versin ler, değ i l mi? B i r öğ retmen kal ka r da, ta l ebelerine ( M ü d ü r ve öğretmenlerle kon uşurken, n iye ö­ n ü n üzü i l ikl iyorsunuz?) Derse. kendisinin o mektepte hangi işle vazife l i olduğu elbette sorulabilir, soru l ma l ıd ı r. M üsta hdem m i d i r bu adam? Herhan g i bir memur mudur? Hayır . . (devri mci) b i r öğretmendir. o kadar! Aşağıdaki satırları, d i kka tle okuya l ı m : ( .. Bu sırada okula iki meslek dersleri öğretmeni geldi. Bunlardan birisi, ivriz ilköğretmen Okulunda Başmuavin oluşundan istifadeyle DEV - GENÇ adli anarşist teşkilatı da araya katarak, öğrencileri ayak­ landırıp sonra Bakanlığa akıl vermeyi aklınca kur­ nazlık sayan biri, diğeri ise Eskişehir Öğretmen 0kulundayken, TÖS Başkanlığı sırasında öğretmenle­ ri boykota teşvik eden Murat Kdhyaoğlu idi. (Şu an­ da CHP'nin Eskişehir Milletvekilidir). Her ikisi de o­ kula geldikleri ilk günden itibaren, huzur bozucu hareketlere tevessül etmeye, bizleri öğrenciler önün­ de kötülemeye, dini inançlarla alay etmeye bQşla­ mışlardı. «Müdür ve öğretmenlerle konuşurken, niye önü­ nüzü ilikliyorsunuz?>> sözleriyle öğrencileri saygısız­ lığa teşvik etmek, tahkikatla okuldan alınan Müdür


53 ıçın, ıc Bu bir öğretmen kıyımıd�r» demek, vesaire ve­ saire ... Bunlardan baŞka, talebeler TÖS kongresinin yapıldığı gün Eskişehir'e götürülmek isteniyor.) Bunları an latan, M il l iyetçi - Ü l kücü fikirlere sa ­ h i p bulunmak suçuyla ( ! ) uzun m üddet ta h ki kata uğ­ raya n , son unda sürgün ed i l ip, soluğu Almanya 'da a ­ lan Kütahya K ız il köğretmen O ku lu Edebiyat öğ ret­ meni R ifat Vata n 'd ı r. Biz, an latılanların deva mıyla, şimdil i k ilgi lenmed iğ i m iz ve sadece «Ön i l i klemek» mevzuuna t-e mas etmek istediğ i m iz için, mes'eleyi �u anda kurcalamıyoruz. Türk çocu kları, böyle b i r zihn iyetin eline nasıl b ı ra kıldı? Bu işin önü ne za ­ man ve kim ler tarafından a l ı naca k? işin fecaati, büyü klerin e sayg ı l ı olmak veya ö­ n ü n ü i l i kleyip ilik lememe kte değ i l ! Zaten son olara k adı geçen Ü l kücü öğretmenin ve kıyıma u ğ rayan di ­ Çerlerinin çektiği sıkı ntı da böyle şeylerden doğ muş değ i l d i r. BAY ŞAKi R DiYOR Ki . . . Buyurun, b i r de şu öğ retmene kulak verin : ( . . Geçen yıl Gaz iantep Yavuzel i Hacıma l l ı kö­ yünde görev yapıyord u m . Ben i teftişe gelen müfet­ tışle a ramda b i r tartışma geçti. Ben müfettişe kö­ yün etn i k durumunu, tutucu a i lelerin etkisinde ol­ duğunu, öğ rencilerin okula devamsızlığını an lattı m . E l i mde isma i l Beşikç ı'n i n « Doğu Anadol-u 'nun Düze­ n i » adlı kitabı va rd ı . M üfettiş buna çok kızdı. M üfet­ tişe göre karşısında haz ı r ol durumu nda bulunma­ l , y m ı ş ım , düğmemi i l i kleme l iymişim, yurt soru n l e rı i1e i l g ilenmemel iym i ş i m . N için dört a rkadaşımı Cum­ hu riyet gazetesine abone etmişim, niçin müdür oda­ sına kita p l ı k kurmuşu m , köy gençleriy l e neden sıkı i l işki ler içindeymişim, onlara niçin kitap okuttu ruyor­ muşum, öğ renci leri niçin Kur'an ku rsu yeri n e okula


54

g itmeye teşvik ediyormuşu m . ( . . . ) «Şevk ve en üs­ tün yu rtseverl ik bil inci i l e >> b u rada da görevime de­ ·va m edeceğ i m . ) (1) Islah iye'nin Zincirli Köyü 'nde icray-ı san'at e­ den bu bay, Şa k ir Baysöz isimli «devrimci» b i r öğ­ retmend i r. Yukarıda, kendisinin s ıraladığı isnatl a rı �ıördünüz. Acaba, « kıyı m » sakızını ağızlarından d ü ­ şü rmeyenlerin t e k mu hatabı Ali N a i l i Erdem, b u bay Şa kir'i bu suclardan dolayı bir başka yere sürmüş mü d ü r? H erha ngi bir sürg ü n hadisesin in mevcud iyetini araştırmaya l ı m da, d i kkati m izi «Ön i l i klemek» no kta­ Eına teksit edel i m . Görüyoruz k i ; zihn iyet aynıdır. Çünkü, bu kafadaki öğretmen lerin, aydınla rın ( !) hepsi de ayn ı fabrikanın m a mulôtıdır. Gelel im a ksi tarafa . . ve bir m isal de oradan ve­ rel i m . Bu da, evvelce sözünü ettiğ i m iz Küta hya i l k­ öğretmen okulu ile ilg i l i , Edebiyat öğ retmeni Rıfat Vata n , cebi r öğ retmen i Meh met Cingöz ve edebiya t öğretmeni M ehdi Ergüzel an latıyor : ( . . . Sucumuz çok a ğ ı r : TÖB-DER'Ii veya CHP'li olmamak, bu da yetm iyormuş g i b i bu ikisinin oku l ­ d a k i propagandasına engel ol mak. b u zihniyeti azın­ l ı kta olmamıza rağmen yen mek ( . . . ) Okul m üdü rü, son derece iki yüzl ü bir adamcağız. iktidar değ işin­ ce ren g i de değ işti. Ben kü ltür-edebiya t kolu reh ­ ber öğretmen i olara k Mevlana 'yı 500. Şeb-i Aruz g ü­ nü dolayısıyla taleben in de isteğ ine uya ra k a n m a k üzere p rogra m hazırlad ı m . Progra mda neyzen v e ku­ dümzen ler de va rdı. Önceleri pek itiraz etmeyen m üd ü r, ma l u m so(1)

TÖ B - DER Bülteni, Sayı

80-1 .9.1974


55

la kların baskısıyla : «Olmaz! Burası Mevlevi Tekkesi değil, oku l ! » d iyere k mani oldu ( . . . ) G ü nler geçt i . Her oğretmen vicdanının gerektirdiğ i n i ifaya devam e tt i . M ü d ü r devrimci kes i l d i . 6/D sın ıfında : Atatürkç ü l ü k ı. eya Kema l izm. Tü rkiye i ç i n yeterl i değ i fd i r. Daha ı leri atılı rnlara gereksinme duyu lmaktad ı r . . Romanya , Bulga rista n , Rusya, Ç i n . . bugün uyga r ü l kelerd i r. Ö r­ neklerim izi iyi seçmel iyiz» şekl inde lafl a r etti ğ in i şu­ �ı rlu ta lebel erimizin b ize getirdiği notlardan öğreni­ yorduk. ( . . . ) Meslek dersi öğ retmenlerinden biri. sol­ culuğu yıllar öncesinden sabit, bir zama n l a r ben i m ci e hoca mdı. Garip b i r tesadüf'le o d a Kütahya 'ya ta­ yin olmuş ( . . . ) Bu adam, derste g üya şaka havası verere k : «Üzülme g a ra k ızım üzülme. gara gara dü­ şün me , garaoğ l a n gel iyor. a k günler yakın>> d iyor. a rkasından : « Ecevit'in başbakan olacağını ben i m i ki yaşında ki çocuğ u m b i l e b i l i yor. N e ka l ı n kafa ­ lısınız, anla mıyormusunuz» d iye cıkışma cür'et i n i gösterebil iyord u . ( . . ) B i r başka meslek dersi öğret­ meni derste «flört etmek, aşk ya pmak doğal yaşamın gereksi n mesid i r. Toplu msal tutuculuklarda n kopma­ l ı , özgü r olmanın yol ları n ı her alanda a ra malıdır>> di ­ yerek ta m b i r ka ra kter anarşisine i t me k istiyordu ya rın ın öğ retmenleri n i .. B i r d iğer meslek dersi öğ ret­ meni derste gayr-ı ah laki kitaplardan ö rnek -pa rça olara k okuttuğu yetm iyormuş g i b i teneffüste b i r ta­ lebenin kıyafetiyle hem de eteğ i n i n uzunluğuyla - şu söz l eri kullanara k alay ede b i l iyordu : «Bu nasıl etek ! Biraz daha uzat da namazlı k ol­ sun bari geri kafa l ı ! » ) Bu mes'ele, ya n i Kütahya'dan sürülen üç Ül kü­ c ü öğretmen in h i kayesi burada bitmiyor. Fa kat, ha­ d iselerin safahatını kaydetmek istemiyoruz. Önce de


56

�öyled i ğ i m iz gibi, bazı keskin m isa ller veriyoruz . Ve d iyoruz k i ; Ali Naili E rdem, bakan olduktan sonra, \ u ka rıda ki «devrimci» görü ş l erin sah ibi olan bay öğretmenleri sürgüne gönderm iş midir, göndermem i ş. m id ir? Bunlar, « kıyımıı a m ü stehak mıdır, değ il mi­ d i r? Nerede yetiştiler, nasıl yetiştiler bunlar? Ve bunlar mı öğ retmen yetiştirecek? Tek mezi­ yetleri «devrimleri» beklemek g üya . . . Elha k, devrim­ ler böyle korunuyor.

Devrim bekçisi devrim c i lerin ( ! ) meydanı pek boş bulduğu Küta hya Kiz i l köğ retmen Okulu'nun müdürü n ü ve on un şahsında adı geçen okulu daha iyi ta nımamıza vesile olaca k bir mektubu a şağıya a l ıyoruz. M üd üre Almanya'dan gönder i len ( Bahad ı r K.ürş.ad) imza l ı mektıup şöyl e : ( Bay M üd ür; Size «Sayın>> d iyem iyeceğ i m , ben i m�zur görü n . Kara kter özell i kleri n i b u rada saya mayaca ğ ı m 8elefiniz gibi, m a l u m yol larda n, ulvi bir m üessese n in , b i r irfan ocağının müdürlüğüne. geldin iz. E n büyük rneziyetiniz solcu olmanız ve m i l l iyetçi l iğe herhalde d üşman bulun manızdı. Ba ka n l ı k binasının kapısında­ k i tabelödan başka « m i l li» sıfatından soyunmuş ha­ le gel meye yönelen bir kadro (eski devir) . Böyle bir mevki için sizden daha iyisini bula mazd ı . Çünkü geld iğiniz bu mevkide, her tasarrufunuz ta svip göre­ ce k, m i l l iyetçi çıençlerin seslerin i kesebil d i ği niz müddetçe sicil i n izdeki «Aferin » ler de a rtaca k , bel ki de i leride daha yüksek mevk i lere doğru ilerleyecek­ tin iz. N itekim asli vazifelerinizi pek sanmam a ma, bü-


57 tün şartlandırılmış sol beyin ierin yapması gereken­ l·eri lôyı kıyla yerine getirmeye ba şladın ız. Sol anahtarıyla kuru lmu ş m i l i tan lar, g üya okul öğrenci derneği seçimleri için aslında bol bol sol propaganda yaptılar. Okul m i krofonunda körpe di ­ mağ ları m i l l iyetçiliğ e ve b i zi yaŞatan manevi değerle­ re kıymet vermemek için n u tukla r çektiler. Yemin­ l er koro halinde tekra rla ndı. Polanya uyruklu Nôzım H i kmetaftan ş iirler okundu. Tabii siz hepsine göz yumdunuz. Yalnız bu kadarla da ka l ın ma d ı . Her şeye rağ men m i l l iyetçi öğrencil·erin açık fa rklı seç i m i ka ­ zanmaları sonunda sol eller havada bütün Marksist slogan ların bağ rıldığı n ümayiş g ü n ü ; duru m nöbetç i öğretmen i tarafından ra por edildiği halde, bütün bu şeyleri örtbas ettiniz. S izden daha başka bir şey de beklenemezd i . Bel ki de, bizler gibi bavullarınızı he­ men hazırlamanız gerekeb i lird i ! . . . Sol azgınlık bununla da yetinmed i . Yedi senedir bu irfan ocağın a bütün enerj isini veren m u h terem b i r bayan öğretmene hakaret ed ildi. H imayeniz o m i l ita n i a ra o kadar c ü ret verdi ki asl ında ulvil iğine inan madan g i rd ikleri ve sap ık ideoloj ilerini körpe be­ vinlere aşılamada vasıto olara k gördükleri m u kaddes mesleğ e gecebil mek için mecburi b i r yol olara k gö­ rüp geldi kleri bu ocakta. kendilerine emek veren , a l ın t e r i , gözn uru döken , mesleğine l e ke geti rmemek , Türk m i l letinin muhtaç olduğu çalışka n . d ü rüst. mil ­ l ıyetç i , ideal ist, manevi değerlerine, m i lli ü l kü lerine bağ l ı , vatan sev ı;ı isi ve h izmet aşkıyle dolu muhterem öğretmeniere hakaret etmekte beis görmed iler. Çün­ kü usta larından, b i r ta raftan « Düşünce özg ü rl ij ğ ü L> a iye yırtınıp, öbür taraftan da kendi kopyo l a rı hal ine geti remed ikleri insanla ra karşı, her türlü muamele-


·sa

leri yapmayı ve bu işler için bir ka h ra man g ibi övün ­ meyi öğ renmişlerd i . B u hare keti de kapatmaya ça l ış­ m a k l a i ktifa etti n iz. M u ka ddes mesleğ i n şerefi n i kur­ tarma k lôzım geldiğine inanan, kendilerinden i l i m ve feyz a ld ı kları mill iyetçi öğretmenlerine yapılan haka ­ reti ceza sız bıra kmamak, mesleği ayağa düşürme­ rnek isteyen gençlerin sesleri ne kulak tıkadınız. Sö­ züm ona tarafsızlı ktan bah sedere k sol ideolo j i lerin maşalarına tôviz verd i n iz ve veriyorsunuz. Ya ptığınız ışin b i l mem fa rkında m ısın ız. Değ i l seniz, gaflet için­ des i n iz demektir. ı sra rl ı ol mazsan ız. şimd i l i k belki de môsu m sayılab i l i rsiniz . Ezberlemekle kel ime hazinesinin zenginleşme­ veceğ i n i . ancak m etin içinde okumak ve konuşara k kulla n makla aktif ke l i m e hazinesine kel i me kaza n ­ d ı rı ldığını b i l m e k gere ki r. O k u l gazetesi n i n sütu n ­ larını uyd u ru kça «sözcü kl er» l e daldurdunuz v e onla­ rı empoze etmeye ça lıştınız. Eğitim, uygulandığı i n ­ sanları a y n ı hareketleri yapan aynı şeyleri konuşa n v e aynı şekilde düşünen i nsan l a r hal ine getirmek de­ m e k d eğ i l d i r bay müdür! Böylesine ancak robotlaş­ tırmak denil ir. Bu uyduru kça lôkırd ı la rı milli b i rfiğin temel unsurunun dil olduğunu birbiriyle anlaşama ­ yan insan kütlelerinin kolayca parça lanabileceğ i n i , môzisinden kopa rılabileceğ i n i b i l en m i l l iyetçi genç­ lere, zorla belletemezsi n iz. Çünkü onlar. Batı Tra k­ yalı, Kerk ükl ü ; Kırım. Azerbeycan ve Orta Asya l ı soydaşlarının nasıl b:.ı duruma düşürüldüğünü, ko ­ münizmin. ağına düşürmek istediği ü l kelerdeki te­ mel strate j i n in « Pa rçala. böl ve yut!» sözleriyle i fa ­ des i n i bulduğunu çok iyi b i l irıer. H i ç bir şey_ o;ıları m i l li değerlerine ters d üşecek hare ketlere zorlaya ­ maz. Mazisini inkôr ·eden b i r m i l l et i n ta rih sahnesin-


59 den silinmeye mah ku m olduğu şuuruna ulaşmışlar­ a ı r. B i r m ü d ü r olarak m evzuatı da b i l mek zorunda olduğunuzu kabul edersiniz. Temel Eğitim Kanunu­ m u z Türk m i l l iyetçifiği d ışında hiçbir ideoloi i n i n okul­ l a rım ızda p ropaganda vasıt� sı edilemeyeceğ i n i m i l l i b i rliği sa rsıcı sözler sa rfedilemeyeceğ i n i ô m i rd ir. Fa ­ kat sizin öğretmen lerin izin bazıları bunun a ksin i ya ­ parlar. Sizin öğ retmen i n iz m i li ta n a ğzıyla «Tü rkiye ­ liyim» der. Sizin öğretmenin iz, vazi fesi olan anad i l i n i bğ retmeyi bir yana bıra ka ra k. m i l l iyetçi öğ retmen i n d ed i kodusunu yapar, iftira eder. M i l l iyetçi oldukları­ n ı bildiği talebelerin notuyle oynar. Tebliğler Derg i­ sinde tavsiyesi çıkmamış kitapları a l ı p okumaya zor­ lar onları. H a l buki paraya dayanan konularda ta le­ belerın mecbu r ed ilemeyeceğiine da i r b i rçok ta m i m­ l e r mevcuttur. Fa kat dinlemez sizin öğ retmen i n iz bu ta m i m leri. e m i rleri. Şimd i l i k bu kad a r bay müdür! Yu ka rda bahset­ tik leri m i n , ta rafı nızdan malum olduğunu b i l iyoru m. Belki de inkôr edersin iz. edebil i rs i n iz. Çünkü sel efi­ n iz de aynı şey leri yapmaya çal ışmıştı; fakat son u­ nu getiremed i .) ( 1 0.4 . 1 975) GENE KÜTAHYA Söz Kütahya i l köğretmen O ku lu ve m ü d ü ründen açılm ışken , 1 2. 5. 1 975 ta rihli Ali N a i l i Erdem'e h ita­ ben yazı l m ı ş b i r m ektubu da gözönü n e a lm a kta tay­ cia görüyoruz. ( M u h te rem M i l li Eğitim Baka n ımız, TÖB-DER ve üstündağ'ın karıştırd ığ ı Kütahya K ı z i l köğ retmen okul u . bugün maa lesef adeta sa h i p ­ s iz, « başıboşıı b ı ra k ılmışt ır. Okula m ü d ü r olarak ta­ yin edilen Süleyma n Aydın'ın va rl ığı ile yokluğu be! · l i d eğ i ldir.


60 1 Solcu ve yatılı kız öğ renci ler, kutsal bir meslek olan öğ retmenl iğe asla yakışmıyaca k dere-­ Gede hareket etmekted i rler. Bu öğ retmen adayları. Yöneti m Bilimleri yüksek okul u!la mensup h i ppi kı­ l i kl ı , ma rksist öğrencilerle a l enl olara k buluşmaktc şeh i r içinde lôubal i b i r şekilde dolaşmaktad ırl a r. Bu durum, Kütahyalılar ta rafından üzüntü ve hayretle karşılanmaktad ı r. 2 Okula gizli bild i riler PTT kana l ı i l e ser­ bestçe g i rebilmekte hiç bir kontrol yapılmama ktadır (Bu b ildirilerden elim izde va rdır) Ma rksist ve a h l ô k d ı ş ı eserler. tal ebelere zorla okutu r ma k istenmek­ �edir. 3 Nazım H i kmet, Aziz N esin H . izzettin O i ­ r.amo ve M a ksim Gorki'nin eserleri elden ele dolaş­ ma kta, Aydınlık derg isi ve d iğer solcu - marksist c!ergiler belirli adreslerden okula sokul ma ktadtr. . . 4 Perihan Şeşli, Hü seyin Kavga, A. Seval Öz­ bay g i b i solcu hocalar, ü lkücü öğrencilere not bas­ kısı yapma ktadırlar. -

-

-

-

M u h te rem M i l li Eğitim Baka n ı mız, Kütahya ' l ılar Ciğretmen okulu 'nun kurtulacağı g ü n ü , sizden gele ­ c e k haberi ü m itle beklemel<ted i rler.) * Derste resmen siyaset yapa n , M i l li Eğ itim Temel Kanunu 'nu çiğneyip, gayr- ı m i l li, gayr-ı ahlôki fikirler serdeden bunlar; hakl ıdır! Ama Rıfa t Va ta n­ lar. Mehd i'ler, Cingözler ha ksızdır. N itek i m , Küta h ­ ı,. a 'da olduğu gibi h e r yerde v e aynı yol un yolcusu devrimcilerin yerine m i l l iyetçi ü l kücüler bir değ i l b i r­ kaç kere sürülmüş .. tah ki ka ta uğramıştır. Suçları, y u ka rıda ki saçma l ı klara itiraz etmek ve ta lebelere kanunların emrettiği fi kirleri öğretmekt ir. K i mse inkôr edemez ki; solcuların çıka rdığı kı-


61 y ı m velvelesi, kuru yalan, iftira dolu b i r şamatadır. Eğer böyle değ ilse, Ali Naili Erdem'in koruduğu söy­ l enen m i l l iyetçi - ü l kücü öğretmen ierin m üşahhas l:: i r sucunu göstersinler. üstündağ ziiı n iyetinin sırf (• komandoculuk, bozguncu l u k « ( !) sucundan ta h k i kat açtı ğ ı öğ retmen aded i . resmi 1 21 5'd i r. Erdem'e d uyulan kız ı l öfken i n asıl sebebi, b i l ­ mem şu kadar öğretmeni başka bölgelere tayin et­ tird i ğ i için değildir. Sebeplerin başında , M i lli Eğ iti m Baka n ı oldu ktan kısa bir m üddet son ra. eğitim cö­ m iasına bir tam i m yollayara k, m i l l iyetç i l i k düşman­ l ığ ı n ı n kat'i surette d u rması n ı , bozkurt a l eyhtarlığını yasa klad ığını bildirmesidir. Bir bozkurt tablosun u n önünde üc-beş kişiyle fotoğ raf çekti rmiş öğretmeni veya tal ebeyi bile affe­ d emeyen ve hakkında soruşturma açan z i h niyet; «bundan böyle Türk'ün m i l li sembolü bozku rta d i l lızatmak, bozkurtu suç u nsuru addetme k yok» d i ­ y e n Milli Eğitim Ba kan ı 'na h iç hayır d u a o k u r rn u ? Ayrıca, Ali N a i l i Erdem, mezkur tanı i mde, bu kabil suçlamayı yapan l a rın ceza land ı rılacağ ın ı da kaydetmektedir. işte solcuları küplere b i n d i ren ta ­ mim : (Okulları m ızda yapı laca k her türlü eği;- i m cal ış­ malarında Anayasamızdaki i fadesiyle; b ü t ü n fertl eri­ n i, kaderde. kıvançta ve tasada orta k, bö!ünmez bir bütün hal inde, mllli ş u u r ve ü l küler etraf:nda topla-­ yan ve mil letimizi, d ünya m i l l etleri a ilesinin eşit haklara sa hip şerefl i bir üyesi o!ara k m i l l i b i rl i k ru­ hu içinde daima yüceitmey i a mac b i l en Türk m i l l iyet­ ciliği temel olara k ben imsen m iş bulunma ktadı r. M il l i Eğitim Temel Kan u n u 'nun 1 1 . maddesinde de aynen : «Güçlü , ve isti krarlı. hür ve demokratik


62

bir topl u m d üzen i n in gerçekleşmesi ve devam ı icin, yu rttaşların sah i p olmal a rı gereken demokrasi inanç ve b i l incini, yurt yöneti m i n e a i t bilgi, anlayış ve davra n ışlarla soru mluluk duygusun u n ve manevi de­ ğerlere sayg ı n ı n , her türlü eğ itim ça l ı şmalarında öğ­ renci lere kazondırılıp geliştiri l mesine çal ışır, a n ca k. eğitim kurumlarında Anayasa'da ifadesin i b u la n Türk m i l l iyetç i l iğine aykırı siyasi ve ideoloj ik tel kinler ya­ pılmasına ve bu n itel ikte ki g ü n l ü k s iyasi olay ve tartışmalara karışıl masına h içbir şekilde mey­ dan veril m ez» deni l mektedi r. Anayasamızın ve m illi eğitim temel kanu n u m u ­ zun bu çok a ç ı k v e kesin h ü kü mlerine rağmen bazı �ğitim kuru mları m ızda milli birl i k ve bera berl iği bo­ zucu. böl ücü. Türk Devletinin ülkesi ve mi lleti ile bö­ l ünmez olan bütün l ü ğ ü n ü tehl ikeye düşürücü siyasi ve ideoloj ik telkin lerin yapıldığı ve milli ta ri h i m izin kahra ma n l ı k , yücel ik, birl i k beraberl i k ve bütün l ü k ::: e mbollerini ta h kir edici kasıtlı gayelerle h uzu rsuzl u k ya ratı ldığı, bu yüzden bazı üzücü olayların d a vuku bulduğu görülmekted ir. Yapılan bu türden bölücü. yı­ kıcı, öğrenc ilerimizi birbirine d ü şürücü, milli kü ltü­ rü müzün unsur ve motifleri hak kında gene kafa la r­ da tereddüd ve hoşnutsuzl u k uyandırıcı tahriklerden okul la rı m ızın koru n ması ve M i l li Eğitim Temel ka nu­ nu'muzun Türk M i l l iyetciliğiyl e i l g i l i açık ve kesin o ­ lan h ü kmüne mutlaka uyul masının sağ lanması. baş­ l ıca görevimiz olma l ıd ı r. Bu görev, ancak Atatürk'ün ku rmuş bulunduğu Cumhuriyeti koruyaca k nesi l leri yetiştirmek görevi ve �,oru mluluğunu taşıya n , ka l b i eri vatan ve m i l let sev­ gisi ile dolu olan ida reci ve öğ retmenlerimiz tara­ fından yer ine getirile bi l i r.


63

Bu tah rik leri ve tahrikler son unda meydana ge­ len olayları büyük b ir üzüntü ve hattô ıztıra pla kar­ şıladıkla rını görd üğümüz ida reci ve öğretmen leri m i ­ zin, çok ağır olan soru m l u l u klannın idra ki içinde, g ü n l ü k siyasi olay ve tartışmaların daima dışında 1<-alacaklarına. bu olaylara karışma k isteyen leri bu teşebbüslerinden vazgeçireceklerine. umumiyetle komü n izm propagandası yapma a macı taşıyan tab­ lo, resim. amblem. afiş, i şa ret. fotoğ raf. rozet ve ben zerleri n i n oku l l a rımııda asılıp kulla n ı l malarını önle­ yeceklerine, dışa rda n çeşitli şekillerde eğ itim yuva­ Ianna sokulmak istenecek her türlü böl ücü, a y ı rıcı. görüş ve d ü şünce ve tah rikler karşısında son dere­ ce uyan ı k olaca klarına. kanun larımızın kendilerine temel görev olara k verdiği, Türkiyemizin geleceği demek olan öğrencilerimizi, şimdiye kadar olduğun­ dan daha büyük bir inanç ve titizlikle, kaderde, kı­ vancta. tasada o rta k. böl ü nmez bir bütün hal i nde, milli şuur ve ü lküler etrafında toplayara k onları m i l ­ l etim izi. milli beraberl i k r u h u içinde daima yücelt­ me a macına yönelteceklerine ve bunda da başanya u laşaca kianna olan inancım ta mdır. Bu genelgeni n il in iz icindeki her derecel i okul­ larda ya pılacak öğretmenler ku rulu topla ntısında o­ h u na ra k öğretmenierimize duyuru lmasının sağlan­ masın ı ve sonuctan Ba kanlığımıza bilgi verilmesini önemle rica ederim.) 1 Temmuz 1 975 *

ALLAH'A ARZUHAL ( !) Yeni b i r «acaba» ile yeni bir para g raf başı daha yapa l ı m . Acaba. M i l l iyetçi H ükumet'in M i l li Eğitim Baka n ı . Bor Şehid N u ri Pam i r Lisesi'nin Edebiya t öğretmeni olan M ustafa Ersaydı isim l i şahsı da « kı­ y ı m » a u ğ ratmış m ıd ı r?


64

Bu da k im oluyor d emeyin ! Mu stafa Ersaydı isim l i devrimci öğrtemen, adı geçen okulun hem Ede ­ biyat öğ retmenidir, hem d e Kültür - Edebiyat Kolu Başka n ı d ır. Ve «devrimleri korumakla vazifeli» bu bay öğretmen in başkanlığ ında Bor Lisesi'nin duvar­ ·la rında bir gazete ç ı ka rı l ma ktadır. Bu duvar gaze­ tesinde neşredilen «sacmal ı klanıdan biri olan aşa­ ğ ıdaki şiiri okuma xa çal ışın lu tfen : (ARZU HAL) Gen de g ünahkö r kullarında n ı m Alla h ı m B i r kulhuvaHahi b i l i ri m dualarından Bi r de yarabbi şükür demey i doyun ca Bi r kerre oruç tutma m Ramazan boyunca Amma çekmediğim kal madı sevdalardan Ben de g ü n a h kö r kullarında n ı m A lla h ım Beni m g ibi kulun ç ok d ünyada All a h ım Eğ e r b i nıl iyorsan işte habe rin olsun Ekmek derd i , aş k derdi u nuttu rdu seni. i nsa n hatırlamıyor. dün ne yed iğini Z aten yed i ğ i m iz ne k i hatırda dursun B en i m gibi kulun çok dünyada Allahım Y azdıklarıma sa kın danlma Alla h ı m Meleklerin sana bunları söylemezler Artık pek yarattığı n gibi değ il d ünya i n s anlar hem sabuna karıştı , hem de suya Na olursun hoşuna g itmed iyse eğer Yazd ı kları ma sa kın danlma Allahım Sana bi rşey soracağım affet A l l a h ı m Beş va kit kızla r doluyar cam ilerine . Beyaz yaşma klı, beyaz ten l i . masum kızlar Beni m bir d efa görüşte yüreğim sızlar


65 Sen tutulmadın m ı içlerinden birine Sana birşey soracağ ı m effet Al l a h ı m i şte insa n l a r hep bu m i nvol üzere Al l a h ı m Kıt ka naat, sereserpe, yol l a r boyunca Sen, bizim için hölô o eze l i s ırsın Sen de bizi bilmiş olsan başkalaşırsın Herkesin kaderi, ga i l esi boyunca i şte insa n l a r hep bu m i nyol üzere Allahım.) *

Ş i i ri büyü k bir sab ı r göstererek okudunuz. i şte, böyle bir öğretmen i . . bu şiirin duva r gazetesinde neş­ tini tem i n eden öğretmen i , eğer Ali N a i l i E rdem Bor'dan alıp, başka yere tayin etm işse; bu icraatın adına «sol lite ratürde» kıyım derler. Y u ka rıdaki şi­ i rı n a ltında ki imza ise, (Turgut Uya r) d ı r. Fa kat, gene ayn ı Lisede Tarih öğ retmenliği ya­ ran ve m i l li ve manevi değ.e rlerimize sayg ı l ı , Ü l kücü bir öğ retmen olan Sa b ri Güner'e ne o l muştur? Sabri Güner'in suçu (!} büyü ktür. En başta da yukarıya aldığımız saçmalıklam m üsaade etmeme­ si. Bunlarla m ücadeleye g i rişmesid i r. Sonunda «ol­ ması lazım gelen şey» olmuş ve . . . Gerisini Sa b ri Güner isimli m i l l iyetçi - ü lkücü öğ retmen in kendi ağzından dinleyel i m . Hadiselerin seyri. 24 N isan 1 975 tarihl i gazetele rde de yer a l ­ m ıştır: (Sa bık M i lli Eğitim Ba kan ı Mustafa ü stündağ'ın h ışmına uğrayarak s ü rg ü n ed ilen b i n lerce Ü l kücü M i l l iyetçi öğretmenden b i riyim. 1 966, - 1 971 yılla rı a rasında kızıl komün istlerin ün iversitelerd e baskı ve terö r havası estirdikleri döF: 5


66

r.emde öğ ren ciliğim türl ü işkenceler ve meşa kkatler a l tında geçti. Bu dönemde, m i l l iyetçi olduğu rr.uz, vata n ı mızı m i lletimizi çok sevdiğ i m iz. M ill i - manevi c'eğerlerim ize bağlı ka ldığı mız için onüç a rkadaşım­ IG b i rl ikte kızıl faşistler ta rafından i ki y ı l m üddetle okula a l ınmadık. Fa külteye her g id işim izde insanhk dışı türlü işkenceler ve hakaretlerle vata n ı m ızda ki kendi okulumuzdan kovu lduk. Fakat herşeye rağ ­ m e n , inandığımız, ha k bildiğimiz dövödan y ı l maya ­ r a k, okumak için yaptı ğ ı m ı z mücadele n eticesinde 12 M a rtda n sonra oku l umuzu bitireb i l d i k. 1 973 Şubatı'nda N iğde i line bağlı. Bor kazasının Şehit N u ri Pam i r Lisesinde Tarih Öğ retmeni olara k göreve başlad ım. Mesleğ i m i , öğ rencileri mi çok sevi­ yordum. Bütün a macım onları Ü l kücü M il l iyetçi M i lli ve Manevi değerlerine sah i p geneler ola ra k yetişti­ rebilmekti. Fa kat bu hiç kolay ol mad ı. Ve vata na m i llete h izmet etmek için verdiği m m ücadeleyi mes­ lek hayatımda gerçek M il l iyetçi vatansever öğ ren­ ciler yetiştirebilmek için de verme k g erektiğ,in i çok erken öğ rend i m . Z i ra , kızıl faal iyetl er burada saf ve tertemiz Anadolu cocuklarını kendi reng i n e benzetrnek için l::: ü tün adi p ropaganda vasıta la rı ile at koşturuyor­ d u. Okul M ü dü rü Ö mer Uyanık, M i l l iyetçi, maı11ev1 değerleri ne sah i p temiz bir adam ol masına rağmen. deği l okulu, kendini idare etmekten de acizdi. Za­ vollıhğını muavinler kadrosunu seeerken de göster­ m iş, ne kada r sol tihn iyetl i · CHP a rtığ ı varsa idereye doldurmuştu. Bunlar hem oku l m ü d ü rünü öğrencilerin gözünde küç ü k düşüreb i l m e k i ç i n ol­ madı k oyun lara baş vuruyorl a r, hem de okulda elle-


67 rinde olan ka ndırılmış küçük bir azınl ığa had ise ç ı ­ kartmaları i ç i n a k l ı n a l m ıyacağı tav izlerde bulunu­ yorlard ı . B u sırada CHP'nin ; MSP'nin desteği ile iktidar olması, zihn iyeti malum Mustafa üstü ndağ'ın M i l li Eğitim Baka n l ığına ata nması, öğretmen leri ile bir­ l i kte bu bir grup azın lığı daha da şı martmış, okulda olay çıkartabilmek için adeta on ları kamçılam ıştır_ Biyoloji öğretmeni Mehmet Kumru TÜRK'ün mil­ li sembolü istiklôl ve h ü rriyet timsa l i olan BOZKU RT'a ağ ıza a l ı n mayaca k kelimelerle haka ret edere k, BOZK U RT rozeti takan m i l l iyetçi öğ rencileri türl ü tehditlerl e sindirmeye çalışmıştı r. Burha nettin Süslü, Ma h mu t Eryı l maz, Mustafa Balçık gibi sol zihniyetin dalkavuğu muavinler daha önce kavga edip yumruklaştı kları Cel i l N eğ iz, Mus­ tafa K ı ra n gibi öğrenc ileri sonradan koruya ra k, mil­ l iyetçi öğ retmenierin üzerine kışkırtmışlard ı r. B i r gün 5/Edeb iyat sınıfına derse g i rdiği mda Cel il Neğiz isimli öğrencin in ya kasında CHP rozeti­ n j görd ü m . Öğ renciye rozeti çıka rmasını, okulun ı= iyasi pa rtilerin · çiftl iğ i ol madığ ını, eğitim ve öğretim yuvası olduğunu söyledim. Ö ğ renci gayet l ô kayt. o­ turduğu yerden; k endisine kimsenin karışamayacığı­ nı, kafası kıza rsa okulu dahi yakabileceğ in i söyledi. 6unun üzerine b en öğ renciyi d ı şarı attım ve duru mu b i r d i lakçe i l e ok ul idaresine bildird i m . Ayn ı sın ıfa bir sonra k i dersirnde Cel i l Ne iğz'in nerede olduğu n u sorduğu mda öğrenciler, rozeti ç ı ka rmadığı için ders in ize girmed i dedile r. Ce l i l Neğ iz daha sonraki hadiselerd e ben im şürg ü n ü m e sebep olacağı için üzerinde biraz d ur­ ma k istiyorum.


-68

B u öğ renci N iğde Lisesinden, b i r öğ retmeni döğ ­ m'ek sucundan Bor Şeh i t N uri Pa m i r Lisesine sür­ gün geldi. Geld iğinin i l k senesinde bir kıza sa rkıntı­ lık ettiği için okul disipl in kurulu ta rafından ceza­ landırıldı ve oku l u b ı ra ktı. E rtesi sene ceket omu­ zunda okula gelerek yeniden kayd ın ı yaptırdı. Bu öğ ­ ret i m yılı içinde de kızların tuva J etine g i rmekten Ah met Tü rkeköle isi m l i öğ retmeni (Bu da sol zihni­ yetl i d i r) Döğ meye teşebbüs etmekten , sınıf a rkadaşı bir kız öğ renciyi tokatla makta n . okuida anarşi ya­ ratma kta n m üteadd id defalar ida reye verildiği ha lde okul ida resi bütün bu şi kfıyetleri göz önünde bulun­ ci urmayara k öğrenciyi korumak yolunu seçti . Öğ renci ile a ra mda geçen hadiseyi okul müdü­ rüne a n lattı ğ ı mda, o. muavinlerini suçlayara k hepsi bu öğrenciden korkuyorlar, bu sebeple yaptıkla rına göz yu muyorla r, ha ttfı m i l l iyetçi öğretmenleri üzer­ Jerine kışkırlmak gayesi ile öğrenciyi maşa olara k kullanıyorl a r ded i. USTU RA, ZiNCiR, BJÇAK

Aradan birkaç gü n geçince Cel i l Neğiz N iğde'­ deki orta dereceli oku l l a rdan topladığı kendisi gibi so­ lak ideoloj isin in kurba n ı öğrencile rle birl i kte 12 A ra ­ l ı k 1 973 g ü n ü okul yolu üzerinde ben i karşıladılar. G rupta n , önce şahsıma ağır küfürler yöneltilmeye başlandı. Ben o a ra okula geri dönere k d u ru mu tele­ fon la kara kala bildirdim ve tekra r okuldan ç ı ktım. Ben i m okula döndi,jğü m ü gören adı geçen öğrenci ve a rkadaşları da geri dönerek iki ayrı g ru p h a l inde yen iden ka rşıma ç ı kt ıla r. Ya n l a rından geçerken el le­ rindeki m u şta, ustura , zincir ve bıça klarla üzerime sal d ı rd ı l a r. O anda okul yen i dağ ı l mış olduğundan. t"1adise m aha l l i sanayiye yakın bulunduğundan ta l e ­ beler ve hal k bunları n üzerine yürüdüler, çok son ra


69·

emn iyet kuvvetleri gelerek had iseni n daha da büyü­ mesin i önledi. Bu olaydan sonra oku l idarecileri iste m iyerek öğ renci hakkında düzen led ikleri dosyayı i l Disiplin Kuruluna göndermek mecburivetinde kald ılar. Ve bu ku rulun kararı ile öğrenci okuldan uza klaştı rıldı. Cel i l Neğiz'in velisi Avu kat Meh met Özdem i r ( ş u a n d a B or C H P ilçe başka n ıd ı r) i l e e s ki CHP ilçe başkanı Abdullah üstün'ün yeğeni N iğ de Ticaret Lisesi Öğ retmen i Atıf ü stün sadece sosyalistlere t;as türlü yalanlar ve kasıtlı iftira la rl a , hakkımda hazırladı kları dosya i l e beni babaları Mustafa Ü s­ tündağ'a şikôyet ettiler. 1 974 N isan ayının orta la rında okula, hakkımda yapılan şikôyetleri ta h k i k etmek üzere Ba ka n l ı k M üfettişleri geld iler. Ö n ce öğ retmen a rkadaşla rı m la , öğrencilerin ifadeleri n i forma l i te icabı aldıla r. son o­ lara k da ben im ifademe baş vurd u la r. Soru lan so­ rular sürg ün ed ilen bütün Ü l kücü M i l l iyetç i öğ ret­ men a rkada şları mın suclandı kları konular idi : 1 Alpa rslan T ürkeş'in p ropagandasını yap­ tığın ız, 2 M i l l iyetçi Hareket Partisinin p ropa gandası­ n ı yaptığın ız, Cebin ize Bozkurt res m i n i daldura ra k öğ­ 3 rencilere zorla ta ktırdığınız, 4 Devrimci öğ rencilere baskı yaptığınız, 5 - Kazadak i genç Ü l kücüler Teşkilôtın ın fa ­ a l iyetlerini yürüttüğü n üz, 6 5/Edebiyat sın ıfından Celil Neğiz isi m l i öğ ­ renciye «sen i dersime a l m ıyoru m , b ir daha karşıma çıkma» ded iğ i n iz iddia ed i l mekted i r, savunmanızı ya­ pınız. -

-

-

-

-


70 Yuka rıda k i. şahsıma yönelti len suçlamalara ve­ receğ i m ceva plar uzun olacağı için yazm ıyoru m . Yal­ · nız şu no ktayı tipik C u m h u riyet Ha lk Pa rtisi zihn iyeti ni yansıttığı için söylemeden geçemiyeceğ i m . i fade­ mi yazdı ktan sonra ta h k i ka tla görevl i m ü fettişlerle sözlü olara k görüşmek i sted i m , kabul etti ler. Okulda dönen dolapları, okulu kızı l kom ü nist­ lerin bir anarşi yuvası h a l ine getirmek için yaptı k­ ları çal ışmaları an lattım. M ü fettişlerden b i ri bana, haca rn a l ınan ifadelerden sizin oku lda siyasi propa­ ganda yapmad ığınız anlaşıl ıyor. Ya l n ız siz öğ renc i l i ­ �i i n izde G e n ç Ü lkücüler Teşk i lôtıyla ya kından ilgi­ l en mişs i n iz , b u n u öğ renen ka rşıt fikirl i öğ renciler size cephe a l m ışlar ded i . Ben doğ ru ta h m in ettin iz ded iğ i md e çok garibi m e g iden, ancak sosyal istleri n zihn iyetine uygun şu sözlerle karşılaştım : Sizin, ta ­ lebel iğ i n izde dahi Genç Ü l kü cü ler Teşkilatı ile ilgi­ lenmen iz, şu anda suçtur. Hazira n i m tihan ları n ın sonuna doğru sene için­ de geçi rd iğ i m ta hk ikatın sonucu geldi. Şa hsıma yö­ neltilen siyasi soru lardan suçsuz görüldüğü m ; ya l ­ nız 5/ Edebiyat sınıfından Cel i l Neğiz isim,l i ogrenci­ ye d ed i klerimden dolayı suçlu görüldüğüm b i l d i rile­ rek yen iden ifademi yazmam ı istediler. Öğ rencinin dersi ihlôl etti ğ i n i . ben i öğ ren ci ler huzurunda küçük düşürebil mek için öğretmen-öğ­ renci m ü nasebetlerin i aşan davranışlarda bulun­ duğunu. derste zorla s iyasi propaganda ya pmak is­ i ed i ğ i n i , CHP'nin rezeti n i taşımanın okul yönetme­ l :ğ ine aykırı olduğunu, okulun isted iği ögrenci g i b i c-lmadığı müddetçe derslerime alamıyacağımı söyle­ C i ğ i m i ilk ifademde olduğu gibi yeniden yazd ı m . N ihayet Temmuz ayının ortala rında S ivas i l i n i n


11

Gemerek kazası Gemere k Lisesine tayi n i m i bild i rorı 1\a ra rname geldi . Tayin gerekçe s i hepinizin malOmu : Baka n l ı k mucibince! Bunun üzerine a radan 1 5 gün g eçmeden ikinci ifadem de yeterl i bulunmadığ ı n ­ nan « i htar cezası»yla cezalandırıldığım bildirildi. Böy­ lece sol zihn iye� iki ayrı ceza ile sürg ü n ü m ü gerçek­ l eştirmiş oldu.) ALAN V A'DA BiR LiSE

*

B ize bir mektup gönderen Alanya L isesi'nin ta ­ lebelerinden Hasan Turgut isimli genç, bu devrede adı geçen okuila ilgili ola ra k tuttuğ u bazı notları bil­ d i riyord u . Hasan Turgut'un n otlarına göre, Alanya Lisesi'­ ni n vaziyeti kısaca şöyled i r : Lisede yürütülen sol faa liyetlerin içinde en faz­ la huzur bozan ve mill iyetçi - Ü l kücü talebeleri ted i r­ g i n eden şey ; Türk Silahlı Kuvvetlerine d i l uzatıl ma­ sı. . . Türk Ordusu'nun «faşist,, d iye isimlendirilmesi­ d i r. Türlü anarş i k hadiselerin müsebbib i ve malOm­ ların mölumu ola n Ma rksist-Len in ist Deniz Gezmiş ve yoldaşları, bu okulda barınan bel i rl i kimseler ta­ rafı ndan suçsuz gösterilme kte . . ta lebele re bu şekil­ d e ta kdim edilmekted i r. Lisedeki solcu öğretmenler, kendi a rala rında toplantılar yapma kta ve l isede a­ şırı sol yayın lar rahatlı kla okunma ktad ır. Buna mukabil, Türkiye Cumhu riyeti ka nunla rı ­ r.ın ka t'iyen yasa klamadığı mill iyetçi yayın!ar harıgi talebede görü l ü rse toplan m ış ve sa h ipleri sorguya cek i l m işlerd i r. Lisede u mu mi b ir a rama yapan idare. m i l l iyetçi kitapları toplarken; sol tandansil yayınla ­ ra sa hip olan k imselerin bu a ra madan ha berdar e ­ d i ld i ğ i , Alanya'da yayg ın b ir söylenti h a lin i a l mıştır.


72

M eselô, 5 Edebiyat/D sınıfından H üseyi n Kı rıcı cı isimli bir genç, 5 Edebiyat/ A sın ıfin ın talebelerin­ den Naci Çetin'in okula getird i ğ i ve kızıl şô i r Nazım H i kmet'e ait kitaplar ha kkında şi kayetci olmuş ve adı geçen ta lebenin sol p ropaganda yaptığını' bil­ dirm iştir. Naci Çetin, bu suçta n dolayı önce üç gün okuldan uza klaştı�ma cezasına ça rptı rılmış.. ancak b � ceza, öğretmenler kuru l u tarafından iptal edil­ miştir. Bundan da, okuldaki solcu öğretmen leri n , bazı hareketleri açıkca h i môye ett i ğ i a n laşıl maktad ı r. N itekim, böyl e bir h i môyeden e mi n bulu nan sol­ cu talebeler sık sık yersiz ve mesnetsiz ihbarda bu­ !unara k , m i l l iyetçi - ü l kücü talebelerin ceza land ı rı l ­ masına çalışmı şlardır. 5 Edebiyat/ D sın ıfı tale be­ lerinden Ş ükrü Zafer adlı m i l l iyetçi b i r öğ renci, solcu öğretmen Mehmet Balcı'nın gözleri önünde ve sı ­ ıırfta dövülmüştür. Aynı zamanda sınıf başka n ı o l a n Şükrü Zafer, solcu öğ retmen Mehmet Ba lcı ta ra ­ tından ve bu had iseden dolayı vazifesinden atı l m ı ş­ tır. Mehmet Ba lcı, b i r diğer solcu taleben i n birbuçuk ay deva msızlığı olduğu halde, sınıf başka n l ığ ına ge­ tiril mesin i temin etmiştir. Bu \a lebenin adı da Turay Sabur'd u r. Ayn ı solcu öğ retmen, y u ka rıda bel i rttiğ i m iz, Na­ zım H i kmet'in kitaplarını sın ıfa sokan solcu talebeyi şi kôyet eden H üseyin Kırıcı'yı (sen dedikodu yapı­ '{orsun) gerekçes iyle dövmek istemiş .. ta lebe ka çın­ ca da, a rkasından ana- avrat küfretmekten kend i n i a lamam ıstır, Hattô Mehmet Ba lcı'nın, kendisine ' son der�ce bağ l ı olan elli kişi kada r öğ renciyi H ü­ seyin K ı rıcı'n ı n üzerine sa ldırttığ ı da Hasan Turgut­ un notları a rasındadır. Line olmamak için solcu ta-


73

lebelerin el inden kaçan Hüseyin Kıncı, bu esnada bir trafik kazası geçirmiş ve ezi l mekten kılpayı kurtul­ m uştur. M i l l iyetç i ta lebelerin ve öğ retmenierin adeta gözaltında tutu lduğu Alanya Lisesi'nde bir başka öğ­ retmen, 5 Edebiyat/C sınıfında solcu aşıkların ve şô­ i rlerin plökları n ı ça l mış.. Mustafa Ul usoy i s i m l i bu öğ retmen. talebelerden Yusuf Cengiz'in sın ıfa get i r­ d i ğ i Nazım H i kmet'in ki ta plarından ş i i rler okumuş­ tur. Alanya Lisesi 'nde bir başka hadise de 29.5. 1 974 q ü n ü cereyan etm iştir. S ı n ıfın kara tahtasına, «Türk ôleminin en büyük düşmanı Komünizmdir. Her gö­ rüldüğü verde ezilmeli M . Kemal Atatürk>> cü m lesi­ ni yaza n H a l i l Yiğit i s i m l i m i l l iyetçi bir ta lebe, sol­ cu öğrencilerin topluca h ücu muna uğra m ış . . b i l a ha ­ re de okul idaresine şiköyet ed i l m iş . . kara tahtadaki meşh ur cümle ise solcular tarafından de rhal s il i n­ m i şt i r. M u stafa Aydınoğ l u . Mustafa Akın ve H ü seyin Cınar'ın kan revôn içinde bıra kıncaya kada r dövdü­ ğü H a l i l Yiğit isi m l i m i l l iyetçi genç, okul m ü d ü rüne g itm iş, faka t kend isi oradan kov u l m u ştur. Ertesi gün okula gelen H a l i l Yiğ it, M ü d ü r yard ı mcısı Cengiz Ca­ !ış tarafından l i seye a l ın m a mıştır. ·

-

5 Fen/ A sın ıfı ta lebelerinden olan ve derslere deva m l ı su retde C H P rozetini ta kara k gelen Rıfat Yüksel , müdür ya rd ı mcısı H üseyin Cına r'a şi kôyet e­ d i l m iş. M i l l iyetçi - Ü l kücü ta lebelerin taşıdığı boz ­ kurt rozeti suç say ı l ı rken , adı geçenin b i r pa rti ro ­ ıetiyle okula nasıl g i rd i ğ i ve bunun nasıl suç sayı i ­ madığı soru lmuşt ur. Fakat. bütün b u ş i kô yetler h iç­ l�i r za man nazar-ı d i kkate a l ınmamış. h i ç b i r m üeyyi


74 de tatb i k olunmamıştır. 5 Edebiyat/D sınıfından Meh met Belen i s i m li ta lebe, derse, «Nazım H i kmet Dosya sı» isim l i kita ­ b ı defala rca getirmiş v e sınıfta b u kita pta n pa rca la:· okumuştu r. Onun ha k kında da h içbir uygulama göz r ü l m em i ştir. Yukarıda adı geçen ve Hasan Turgut'u n , sosya­ l ist olduğ u n u söyled i ğ i Mehmet Ba lcı'yı, m e ktup sa ­ h i binden d i n leye l i m : ( .. Sosya l ist öğretmenlerden Mehmet Ba lcı, E ­ debiyat d erslerinde deva m l ı olara k tarih ve d in d üş­ manlığı işl iyor. . . bilhassa Sulta n Abd ü lh a m i d Han'ı kötülemeye ça l ışırken , o devirde idareye başka l­ d ıran larla, C umhuriyet re j i m i n i devirmek isteyenleri biribirine eşit ki mseler olara k gösteriyord u . Dün kü ­ lerle bug ü n k ü l erin arasında böyle b i r para l e l l i k ku­ ra ra k kom ü n ist anarşistleri n haklı olduğunu tel kine calışa n bu solcu öğretmen, «Ta n rıların Arabaları» ad­ l ı , d i nsizl iği aşılayan, dinin l üzumsuzluğunu e mpoze eden ya bancı b i r d i nsizin k i ta b ı n ı , edebiyat dersle­ r inde haftalarca re kla m etm iştir. Saçları n ı kad ı n l a r g i b i uzata n . fa kat bunun öğ . retmenl i kle bağda şmadığı kend ilerine h içbir i l g i l i ta rafından söylenmeyen öğretmenlerden bir diğeri bekô r olduğu icin otelde kal ıyordu ve kız öğ rencile ri otelde eğ ittiği ( ! ) môiOmdur. Solcu müdür yard ı m cıla ­ r ı n dan Mustafa A k ın ise, derslerinde bütün sol kitap­ ları sattırmış ve ortaokul talebelerine bunları akut­ muştur. M u stafa Akın' ı n eşi de kocası n ı n yolunda o­ lup; senelerd ir Alanya Kız Meslek Lisesi 'nde yıkıcı­ bölücü faal iyetlerde bulunma ktadır. Bu öğ retme n , o­ kuldaki kitaplığa sol eserleri doldurmak istemişse de, okulun şuurlu müd iresi. aşırı solcu kitapların ki -


75

taplığa konmasını engell e miştir. Sosya l ist Öğ retmen M ustafa U lusoy'un eğit­ tiği ( !) kız öğrencilerden Sema Ön ü r, okulun en faal ta lebelerind en ol up, sosyal ist geç inen birid ir. Bu öğ renc inin, «Alanya Lisesi'nin Ses i » isimli okul gazetes inde bir «ÖYKÜ<<SÜ yayınlanm ıştır. 27.3 . 1 974 tarih ve 24 sayılı sözkonusu gazetenin 2. ve 3. say­ fa larında yayınlanan ve Sema Ö n ü r i mzalı (Yôd El) başl ıklı «öykü))den şu cümleleri ibret için okuyunuz : ( .. Söyle be Sabri. Bize ne demişti : Piçin dölü ya . . . ) ( .. Ağzrna sıçim. Sıçacaksan Bekir Ağaya sıc, Bekir Ağa gibi olanlara sıç.) ( . . Burda toprak ağası yoktu ama, onun gibi ismi Ağa olmayan sömürücüler vardı.) ( . . Bir kaçı tanrıya isyan ediyor, <<bizi neden duymazsın. Yüreğini mi yitirdin yoksam n d iye hınç­ !anıyorlardı.) *

E RZiN CAN VE ÖTESi Ü l kücü - M i l l iyetçi öğ retmen ve talebelerin a ğ ır taskı lara mö ruz kald ığı b ir i l i m iz de Erzincan'dır. Hatırlanacağı gibi, burada da hadiseler çı k-· mı ş. «eylemcilerıı bazı m ü essif olaylara sebt:'P olmuş . la rd ı r. Çok ki mse, sözünü ettiği miz hadiselerin ka hra ­ manlarını v e sebepleri n i bugün bile doğru olara k öğ­ ren m i ş değ ildir. Herşey ken d i liğinden ve duru p du­ ru rken çıkmamıştı r. Erzincan'da yuva la n m ı ş anarşi mera kl ısı kimseler, böyle bir vasatın hazırlan ması nda yard ı m c ı . yahut baş a k tör olm uşlard ı r. O gün lerde Erzinca n 'da M i l li Eğ itim M lidürü o­ lan bir şa hsı ve adı geçen i l i m izin a rı atomisi n i . Ke-


76

maliye Orta okulu Sosya l Bilgiler Ö ğ retmen i Ahmet Ası m Seyrek'den din leye l i m : (Türk M i l leti zaman zaman idaresin i el inde tu­ ta n h ü ku metierin isti kra rsız pol itikaları ve gayri meş ıu emel leri yüzünden büyük karan l ı k lara göm ü l ­ n ı üş v e hatta böl ünme teh l i keleriyle karşı karşıya � a l m ıştı r. Her ne kadar d iğer m i lletierin ta rihınde de bu g i b i olayların görül mesi m ü m kü nse de Türk m i l ­ leti g i b i b i r geçmişi olan top l u mda i ki b i n y ı l l ı k kud­ retl i m i l let mefh umunı.ı meydana getiren unsurların son derece kuvvet l iliği b i rl i k ve bera berl i ğ i n i daha da pe kiştirm iştir. Fa kat bu b i rl i k ve beraberl iğin muha­ · fazası m i lleti idare yetk isine sa h i p olan fertleri n ma d di ve manevi değerlerimizi en az millet kadar koru· malarıyla m üm k ündür. M i l letim izde var olan bu üstün kuvvetin karşı ­ sında dura mayaca klarını an layan dış düşmanlarımız ?.nadol u Yarımadası g i b i çok öne m l i b i r stratej i k noktanın h a k i m iyetin i el lerine geçirmek için eskiden beri uyguladı kları silôhlı istila faa l iyetlerin i kısmen durdura ra k kültürel u nsurla rım ızı de1enere etmek suretiyle m illeti m iz i içten yıkma faa l iyetle rine hız v erm işlerd i r. Bu a maçla beşinci kollarını ça lışmaya ı=.evketmişlerd i r. Bu da gösterm i ştir ki, dış düşman­ l a rın ya nında içten de b i rlik ve beraberl i ğ i m izi bozma çabaları g ü n ü m üze kadar gelmiş, hatta m i l letin mu­ kadderatını e l i nde tuta n , ida re yetkisine sa h i p olan k işiler ta ra fından da körü klenmek suretiyle Türk M i l leti büyük teh l i kelerle karşı ka rşıya bıra k ı l mıştır. M i l letin temel kurul uşları devletin bağ ı msızlığına yö­ relmiş büyük teh l i kelerin başında bulunan kişi lere terked i l m iş, bütün yurt sath ı nda za rarlı faa l iyetl er rıranca güçleriyle ortaya çıkm ışlard ı r. Bunun en g ü -


77

zel misalini M i l l i Eğiti m i m izin içine dü ştüğü kötü durum gösterme ktedi r. Cumhuriyet H a l k Partisi i kti ­ darı sırasında yurdun her yerindeki M i l l i Eğitim Ku­ rul uşlarının başlarına insa n l ı k haysiyetiyle bağdaş­ mayan köhnı3miş b i r ideolojinin esi rleri geti rilm iş, b u kişiler de zararlı ça l ışmalarına h ız verere k mem ­ lekette sun i bir siyasi tansiyon yaratm ışlar, mezhep kavga larını kışkırtmışla r, memleketi ka m plara ayır­ mak suretiyle b i rl i k ve bera be rli ğ i m izi bozmaya ça ­ l işmışlardır. Kendi emellerine a let edemed ikleri va­ tan perver. ü l kücü, m i l l iyetçi Türk öğretmenlerini ka ­ nu n l a rımızın muhalefetine rağ men baskı a l tına a l m a k ve sindirrnek istem işlerdir. Yaba ncı s isteml erin her türlüsüne hayır d iyen maddi v e manevi değerleri n i ö n pla nda tutan v e köhnemiş sol ideoloj ilerin sem ­ ratiza n ı durumuna düşmeyecek, Türk'ün Tü rk'ten başka dostu ol madığ ını savunan gençleri m iz yerden yere vuru l muş, sürg ü n edilm iş. vazi felerinden a l ı n ­ mışlard ı r. Kan unsuz yere b i rçok öğretmenin özl ü k hakları veri l miyerek mağdur duru ma düşürülmüş lerd i r. Mustafa üstündağ tarafından Erzincan M i l l i E- ğ i t i m M üdürlüğüne getirilen sosya lizm hayra n ı Mehmet Kara vazifeye başladığı i l k g ü nden itiba ren k.öy, kasaba demeden dolaşara k kendi lônetlenmiş fi kri isti kô metinde ol mayan öğretmenleri kara ·l isteye a l m ıştır. Bu amaçla Erzincan bölgesinden b i rçok ü l­ kücü öğretmen sürgün edilmiş ve hemen tam a m ı r:akkında da değ işik iftira metodlanna başvu ra ra k !a h k i kat açmıştır. Bu a rada g ittiğ i yerlerdeki öğ ret­ menleri TÖ B-DER'e üye olmaları için psi kolo! i k bas­ kı altına a l mıştır. Tercan l isesinde görevl i bulunduğ u m sırada KG­ sı m ayı içinde l isede yapılan öğ retmenler toplantısın


78 da «özg ü rl ü kçü demokrasilerdeıı hak verilmez a l ı n ı r d iye rek. öğ retmen ierin sendikalaşmasını bel irtmiş ve ayrıca «Ben Erzinca n 'da beden eğitimi öğ retme­ n iyken böyle bir sendikal kurul uşun kuruluşunu sağ­ la m ıştı m siz de buna benzer b ir dernek kurabilirsi n izıı dem iştir. Evet Mehmet Kara Erzincanda öğretmenken Türkiye Cumhuriyeti H ü kumeti n i yıkmayı a maçlaya n v e ka nu nsuz davran ışlarıyle memle ketin bütünl ü ğ ü n ü ::edeleyen , bu yüzden de S ı kı Yönetim Ma h kemeleri ı arafından kapatı l ı p yönetici kad rosu ve birçok üye · leri tutuklanan TÖS'ün Erz incan Şubesinin ku rulu­ şunu sağ l a m ı ş ve üyeleri arasında yer a l m ıştır. Bu­ �ün de bu kuru l uşun bir devam ı olan va ça ! ışma la­ r:yla bunu açıkça ispatlayıcı n itel ikte olan TÖ B-DER'­ in yayg ı n laşmasını sağ l a m a k a macıyla bölgede faal iyet göstermektedi r. idarec i l i k fonksiyonunu kö tüye kullanmak suretiyle öğretmenleri bu kurul u­ şa üye etmek için psikoloj i k baskı a ltına alan Me h­ met Ka ra yalnız bun unla ka l m ıya ra k topla ntının biti­ mini m ü teakip kend ilerinde öğ retmen kılığı olmayan 3-5 h ippinin derneğ i kurmak için ya rdımcı o l ma la rını istemeleri ka rşısında kayma ka nıla konuşara k kolay­ l ı k gösteril mesini istemiştir. ·

Mehmet Kara değ işik tarih l e rde yaptığ ı ziyaret­ lt".rl e bu a rada telefon lario l ise m ü d ü rünü baskı al­ tına almış ve kendisiyle işbirl iğ i yapara k istirahatli bulunduğ u m bir sırada kanunsuz olara k m üstafi du­ ruma düşmemi sağlamışt ı r. Hakkımı a l ma k için mü­ cadele etmem üzerine hakkı mda tah k i ka t aça ra k gerçek dışı bir tak ı m iftira la ra maruz tutmuştur. Ha k kınıda i l eri sürülen iddiaları n tamamen yersiz oldu­ ğunu savunmam ve kesin delillerle bel irtmem üzeri -


79 ne ta h k i katım hakkında her hangi b i r sonuç b i l d i r­ m iyere k stajyerl i ğ i m i n görüşülmesine dört g ü n kala gerekçesiz bir şekilde Erz incan valisin i n ve va l i mu­ ovi n i n i n orada bulunma masını fırsat bulup 5442 sa­ y ı l ı kanunu kötüye kullanıp Kemal iye Ortaoku l una tayin i m i ya pmıştır. 647 sayıl ı memurl a r kanununa gö­ re ta h kikat sırasında maaşı mı n üçte i kisi ödenmesi g erekirken maaşımın ödenmemes i n i bu m üddet için­ d e sağl ıyarak madd i yönden d e zor duru ma d ü şme­ m e sebep olmuştur. M i l l i Eğitim Baka n ı M ustafa Üs­ tündağ bu zatın vel i n i meti olduğu için hakkımı a ra­ ya mayarak Kemal iye'de vazifeye başlamak zorun­ da ka ldım. 1 -1 2- 1 973 ta rih inden beri görev başında olduğum halde sta jyerl i ğ i m hakkında h içbir görüşme yapılmamıştır. Bu konuda M i l li Eğitim M ü d ü rü ne çek­ tiğ i m telgraflara ceva p veri l me m iştir. Sayın M i lli Eğitim M üdürü bu tür ka nunsuz uy­ g u lamalarıyla açıkça suçlu olduğu g i b i g i ttiği yer­ l erde yaptığı sıyasi propaga ndalariyle devlet memur·· ları kanununa aykırı hareket etme kted i r. Amansız bir m i ll iyetç i d üşmanı olan sayın Mehmet Kara, Boz­ kurt rezetin in siyasi b i r partin i n a mblemi olduğunu i l eri sürecek kada r da cah i l di r. Solcu öğ retmenler­ le sık sık yaptığı toplantılarda m üdafaasını yaptığı fi kri açı kça beyan ederek onlara bu u ğ u rda çal ışma­ ları için önderl i k etm iştir. Sonuc ola ra k iddia ed iyorum ve ispatlayacağ ı m : 1 M illi Eğ itim Mü d ü rü Mehmet K a ra görevini �. ötüye kullanmaktadı r. -

2 M i lliyetçi öğretmenierin ve a m a nsız düşmanıdır. -

M il l iyetç i l iğin

3 Türk kültürü n ü dejenere etme mna katılma ktadır. -

çal ışmala-­


80 4 Tü rkl üğe za ra rl ı b i r ideoloj iye h izmet et­ me kted i r. Bu zatın M i l li Eğitim camiası başında ka l ması teh l i ke l i olduğundan ilg i l i le r konuya gereken öne m i v e rerek mağdur öğ retm en ierin meseleleri n i derha l çözmel idi rler. Sayg ı larıml a . ) 1 5 . 5. 1 975 -

*

ŞiiR OKURSliN HA ! Erzinca n ' ı ve E rzincan 'ın M illi Eğitim M üdürünü oz d a olsa tan ı d ı ktan sonra . s ıra , Ad ıyaman'dan E r­ z incan'a sürgün ed ilen ü lkücü b i r öğ retmene geldi. Adıyaman Besni i l köğ retmen Okulu'nun Edebi­ yat öğretmeni i ken bir a n ma g ü n ü nde m i lli h islerle dolu ş i i r okumak sucu ( !) ndan ta h k ikata uğrayıp; Erzinca n , Tercan, Mercan Lisesi öğretmen l iğ ine sür­ g ün gönderilen Turgut Arslan konuşuyor : (Altı yıl yurdumun ç eşitli köşelerinde i l kokul öğretm e n liği yaptıktan sonra . Diyarbakır Eğ itim Ens­ titüsü 'nün Türkçe Böl ümü'ne g i rd i m . Okumak ben i m e n büyü k ideol i m d i . Fakat i m kansızlı k içinde kıvra ­ n ıyordum. Evimi satmak te k careydi . Bu sebep le de evi satma k zorunda kaldım. Ail em i, i k i cocuğu mu ve yaşlı annemi, köyü mde emaneten bulduğum bir eve yerleştird i kten sonra okula g itti m . Ailem ve annemden ba şka h iç kimseden yard ı m beklem iyord u m . Ben okulu b itirene kadar onl a r elle­ rinden gelen işlerle evi geçindi recekler, ben de yaz tatil ierinde işçi'li k yapara k kita p . elbise, harç l ı k v.s. gibi ma sraflarımı cıka rtacaktım. Gercekten de öyle oldu. Annem ve a i l em evi g eç in d i rd i ler, ben d e sın ıfı­ mı doğ ruda n geçerek, yaz ayla rında dinlenmek ye­ rine işçil i k yaparak masraflarımı ç ı ka rd ı m . Hayatla kıyasıya savaştım . Bu çetin savaşta ,


81 kuru ekmeğ ime gözyaşlarımı katı k yaptığım çok ol­ d u . Hayalimdeki «Yüksek Okulu» gerçekten bulama­ dım. işgall er, boykotlar birbirin i kova ladı, Olaylar gerçekleri gözler önüne seriyordu. Türk insa n ının di­ şinden, tırnağından a rtırdıkları ile yapılan o güze l i m binaların tah rip edilişi yürekler acısıyd ı . Gözlerimle görd üklerim bendeki m i l l et sevgisini, mil letima h iz­ met duygusunu gün geçti kçe çoğo l tıyordu. Devlet'­ i m , gözünü oydurmak için sa nki « KARGAıı besliyor­ du. M i l letima zararı dakunacak bu KARGALARI tes i r­ siz hale getirmek duygusu ile dopdoluyd u m . Çal ı şa ­ caktım gece - gü nd üz, Tü rk Mil leti'ne varl ığın ı ada­ yaca k idea l ist elema n l a r yetiştirece kti m . Böylece; ( N E M UTLU TÜRKÜM DiYEN E» il kesine bağ l ı genç­ l iğin yetişmesinde ben im de tuzum olacaktı. Değerl i ve kuvvetli hocaların el inde yetişmenin sev i n cin i duya ra k ; 20.6.1 973 ta rihinde yüz a kıyla o­ kulumu bitird i m . Ağustos'da çekilen kura neticesin­ de, Ad ıyaman-Besn i E rkek i l köğretmen Okulu 'na E­ debiyat öğ retmeni olmuştum. 31 .8. 1 973 tarihinde de görevime büyük bir istekle başladı m . G ü n l e r geçti, okul açıldı v e derslere g i ri p çıkı­ yordum. Daha öğretimin başlarında, komünizm ze­ h i rl i dişleriyle varlığın ı belli ed iyord u . Sicili bir solcu olan Meslek Dersleri Öğ retmen i A. i hsan Yinanç ise faa l iyetlerin plancısıyd ı . Resim Öğretmen i Rem­ zi Ölçer'in görevi de, TÖB-DER'de temiz yurt çocuk­ l a rı n ı zehirleme kti. Almanca öğretmen i Erdoğan De­ I.Jeleç, «maşa l ı k )) vaz ifesin i yapma kta kusursuzdu. Planlar sı klaştı. ça l ışma lar yoğ u n laştı, faa l iyetler te­ sirini göstermeye başladı . Mao'nun, Ma rks'ın, N . H i kmet'in kitapları ortalı kta kol geziyordu . Kitaplar F: 6


82

TÖB-DER damgal ıyd ı. B irkaçın ı Okul M üd ü rü'ne e. l i m l e tesl i m ederek, durumun teh l ikesine d i k katin i çektim. Öğ rencile rden bazılarını çağ ıra rak, kitapları kimin verd i ğ i n i sordum : onlar da ' Remzi Ölçer'den a l d ı klarını söylediler. Bazı a ç ı klamalarda bulundum ve g itti kleri yolun doğru olmad ığını bel i rttim. Arti k M a rksistler için BEN ta m b i r engeld i m H a re ketleri m hiç de hoşlarına g i tm iyordu. Diğer ta­ raftan, Başmuavin Ahmet Durmaz'ın yerinde davra­ n ışları, beyn ini k i royu vermişleri çileden çıka rıyord u. F izik - Matematik Öğ retmeni Adnan Emiroğlu'nun bütün öğ renciler üzerindeki sevgi s i n i çekemed ikleri hazı rla d ı kl a rı şerefsizce komplolardan apaçık belli ol uyordu . TÖB-D E R'de ta ktiklerle zeh i rlenan öğ renciler b i l hassa «Saf d ışı» edilen öğretmen ierin derslerinde problem oluyorlard ı . Çünkü a l d ı kl a rı tal imat gere­ ğ ince hareket etmek zorunda ka lıyorlard ı. Sosya l iz . m , Marksizm ve Materyal izm i l e i l g i l i sorul a rla sınıf­ larda kargaşa l ı k çıka rmak istiyorlardı. Ocak ayın ın bir «TARiH DERShı nde, orta l ı kta h içbir şey yokken Ra mazan Tekn i kel adındaki son sınıf öğ ren cisi (Şimdi maalesef öğ retmen) i l e şöyle b ı r konuşma geçti : - Hoca m, Fatih'i sever m isin iz? - Eve i: - Yavuz'u, Ka n u n i 'yi? Evet severirrı . - Peki HOCAM, M A R K S ' ! N E D E N SEVrvı : Y C I�­ S U N UZ? ·-

Son soru cümlesi ben i m yüreg ıme ok g ı b i işle­ nıişti. Yüzü mün kızardığını. terlediğinı i ve e l le ri m i n titred i ğ i n i h issettim. Ne a c ı b i r d u rumdu. Türk ıye'de


83

bir Türk okulunda, b ir Türk öğ retmenine; yazıklar olsun ki, N üfus Cüzdan ı'nda T.C. yazan «sözde» bir öğretmen adayı Ma rks'ın : Fatih, Yavuz ve V.iJnCı n i g i b i neden sevilmediğin i sorma cesareti n i ken di nde buluyordu. Bu cesareti veren «Ağa babalam a�aba k im lerd i ? Soğ u k ka n l ı cevap vermeye ça lıştım : - Oğlum, eğer ben Ya hudi toplumundan cısa\'­ dım M a rks'ı severdi m ; halbuki ben Türk' ü m , Türk topl umunda n ı m . Ben i m ATAM ; Fatih, Yavuz. Ka nu ni ve Atatürk 'tür. Ben elbette M a rks'! değ i l . �).ı ı o r ı �ever l m . ·

Göğsür'lde istiklal Savaşı'n ın n işan ı n ı taşıyarı �edem, a ğ l a ! Yüce Türk m i l l eti göz yaşı dök! Ana m. baba m , bacım. kardeşim ne günlere kaldığın ı gör! Ya rı n , böyle öğretmen iere mini m i n i körpe yavru i .J ­ nnı emanet edeceğ i n i d ü ş ü n . Düşün v e titre, sil kin a rtık bu gaflet uykusundan! Uya n ı şın korkun ç olsun. Öğ retmen Okul ları'n ın 1 1 6. kuruluş yıldön ü m ü sebebiyle : piyes, ş i i r, m onoloğ v e fı kra g i b i faal iyet­ lerin hazı rlan ması Edebiyat öğ retmeni olduğum için bana ve ril mişti. Yorucu b i r çalışmadan sonra prog­ ra mı hazır duruma getirm işti m . 16 Mart 1 974 g ü n ü saat 1 0.00 da progra m okulumuz öğrencilerine su­ nu ldu. Faa l iyetlerin b itim inde elektrikler sön d ü . Bun­ dan faydalanan Ali Çöp l ü ; (Şimdi üçüncü sınıf öğ­ rencisi) «Savulun faşistler. ,Sosya l izm gel iyanı d iye bağırmıştı. Bağ ıranın Al i Çöpl ü olduğunu söyleyen öğrencilere öğretmen Remzi Ölçer «Susun, ses i nizi çıkarmayın. yoksa karışmam ha» d iye ortalığa teh­ dit ya ğciırıyordu. Durum u ayn ı g ü n Okul M üd ü rü Ha ­ r:an Güngör le konuşuyord u l<. Mü d ü r : «Turgut Bey,. ben bu öğ renciyi okuldan ata rı m , süreri m a m a ; BA-


84

SIN ya rın , Besni Öğ retmen O kul u'nda «Devrimci Öğ­ renci (!) kıyımı var d iye bo s bas bağ ı rır» d i yerek doğ ru ve gerçek düşüncesfn i ortaya koyuyord u . O'­ nun el inden ne gelebil i rd i ? Sonra «Koltuk» yabana atılır cinsten değ i l d i . En iyisi susmaktı . O da zaten susuyord u. Prog ra m, 1 6 Mart akşa m ı hal k'a sun u l du. Prog­ ra mda M u stafa Kurt adındaki öğrenci, kendi yaz­ mış olduğu «ÖGRETM EN» ş i i ri n i okumak üzere yer a l mıştı. G qn d üz okunan ve çokça a l kış toplaya n bu şi i rde şöyl e b i r mısra vardı : «Her öğretmen çal ışır DiN için M i LLETi i c i n» i şte bu m ısrada b u l u n a n « D i N » sozu. b i zi m Marksist öğ retmeniere çok dokunmuş olmalı ki : bu kutsal keli meyi değiştirmek icin öğrenciye ve daha sonra da M Ü DÜ R'e baskı yapmağa başladılar. Ne­ ticede M a rksist şerri gal i p geldi ve bu kelime ye­ rin i , a n l a msız başka bir kel imeye b ıra ktı. Akşa m prog ra m hazırlı kları h i ç de iyi başlamamıştı. Piyeste r ol ü olan birkaç öğ rencin i n d e davranışları hoşuma g itmiyord u . <<Ağababaları»ndan yeteri kadar d ers a l­ mışa benziyorlardı. Piyes başladı ama, piyesle hiç alakası olmayan çok değerl i (!) sözleri de Kad i r Güneşhan ile Ra mazan Tekn i kel'in karşılıklı konuşmalarında dinlemeye başladık : - K i m i C I K M I Ş yok Orta Asya 'dan geld i k . Av­ rupa'da a t oynattı k, yok denize a t sürdük. Emekçi i şç i ka rdeşlerim sizi bunlar uyutuyorla r. - Doğ ru . . Sizler uyu mayın . - Uyumayın emekçi kardeşleri m . Ahlôk dersleri n i n zamanı çoktan g eçti. << Fel·e k her türlü esba­ bı cefasın toplansın gelsin. Döne rsem kahbey i m


85

devr i m ( !) yolundan» Barbarlıklar övül mesin a rtık v.s. P roğ ra m ı m ız « M i l l i Oy un lar» la son bulacaktı. Elözığ oyunlarını oynayan ekip G . Antep oyun ları n ı d a oynayacağı i ç i n din lenmek ih tiyacını d uymuştu. On dakikalık bir zamanı doldurma k için, her yerde en içten duygularla dinlenen «SAKARYA TÜ RKÜS Ü » ş i i ri n i okumak üzere sahneye çıktım . Şiir kahra man­ lık ve m i l li duyguları eaştu rucu n itel i kte olduğu için, dinleyiciye çabuk tes ir etm işti : yer yer d e al kışlanı­ yordu Ve : «Hey Sakarya, kim dem iş suya v u ru l maz perçin Ra bbim isterse sular büklüm büklüm burulur. S ı rtına Saka rya'nın TÜ R K ta rihi vurulur.» ded iğim za man, a lkışın çokluğunu hazmederrı iyen i­ ki buçuk soysuzun «yuhh» d iye sesl endiği n i duydum. Ben oku maya devam ettim : «B u l ur mu del.i rüzgör; O Sedöyı ALLAH b i r. . . » Yine a l kışiara «yuh» sesleri n i n karıştığ ını duydum. Bu a rada b i r ses i n : «Biz Allah'lı d i n l i şiir iste m i yo­ ruz, in ulan aşağ ı» dedi ğ i n i duyd u m . Ne ol uyordu? 1 ü rk y u rdunda , «Türk 'temı ve «ALLAH'tamı söz et­ mek yasa k mıydı? Ne isteniyordu bu kutsal kelime­ lerden? Acaba, KOM Ü N iZM 'den daha mı teh l i keliy­ di bu Eözl er? Ey kafası sulanmış KI PKlZl L Komü n ist. ızd ı rabın ı anl ıyorum. Sen in l e a n l ıyacağ ın şekilde ko­ nuşurum, sa na anlayacağın d ilden cevap veri rim. Fa­ kat T ü rk M i l l iyetç i l iği'ni kendime Ü LKÜ edinmişim. 6u sebe ple kan unlara sayg ılıyım : Yıkıcı değ i l , ya pı­ c.ıyım : bölücü değ il, bi rleştiriciyim. «AT ŞU RAYA BiR İMZA)) Salonda bulunan halk : yuh sesine ve hayasız­ ca söylenen o sözlere gerekli tepkiyi gösterd i . Em­ n iyet yetki l i lerinin yerinde müdahalesi, olay yaratmak


86

isteyenleri sustu rdu. Komiser Beyin yuh çeken öğren­ cile rden b i ri n i suçüst ü yakalayıp bekçiye tesl i m ettiği n i duyan bizim s i c i l l i öğ retmen bekç i n i n a r­ kasından yetişerek : « Komser Bey' in sel ö m ı va r, öğ renciyi b ! ra kacaksın» d iye suçluyu plönla ku rta­ rr, ordu. H a l k üzüntü içinde evi n in yolunu tutmu ştu . M a ­ l u m şa hıslar soluğu T Ö B-DER'de a l mışlard ı . Eğ itim Bakanı üstündağ'a g önderilmek üzere b i r d i lekce vazıldı. Dilekcen in a ltı. a mca larının dayı l a rı n ı n . ağa­ beyilerin ve a kraba l a rın yerine atılan i mza la r!a (di­ !ekce gercekten kontrol edildiğ i nde durumun doğru­ luğu mutlaka görü l ü r) dalduru l a ra k sabah postaya verilmek üzere herkes evi n e dağıldı. Dilekce ile ben ve öğ retmen a rkadaşlarımdan : Adnan Emiroğlu i le Ahm et Du rmaz suçlu olara k ş i ­ kayet edil iyorduk. Pekiyi, beni m suçum ç o k a ğ ı rdı : <;Sakarya Türküsüıı adında m i l l i ve ka h ra m a n l ı k duy­ gularını en iyi işleyen b i r ş i i ri okuma k! Ya Adnan Emiroğ lu i l e Ahmet Du rmaz adındaki öğretmen ar· kodaşiarın sucu neyd i? isimsiz, adressiz şi kayetlerin değerlend i rildiği Üstündağ devrinde, ben ve a rkada şlarım için verilen b i r sürü i mzal ı d i la kçe (!) nasıl değerlendiri l mezd i ? Sonra d i lekçe'de TÖB-DER Başka nının da i mzası v a rdı (?) Gerek l i yerlere, gere k l i ta l i matla r veri l m iş ol­ malı ki : Ad ıya man M i l l i Eğitim M ü d ü r M uavini Mehmet Vijdan. ön tah k i kötı ya pmak üzere Bes ni 'ye geldi. i mzal a rın kontrolündeki gerçeği b i l mem sek­ Iaya bi l i r mi? Durumun iyi olmadığını an layan şahsi­ yetsiz b irkaç kişinin dilekçede adı olan!arı tek tek dolaşa ra k : « imza ben i m deyiniZ>> diye baya ğ ı l a ştık-


87 larını da, işte ben açıkl ıyoru m . B i r ay ca l ışıldıktan son ra isten ilen şekilde hazırlanan rapor Üstündağ'a gönderildi. Kısa b i r süre sonra M a raş M i l li Eğ itim M üd ü rl üğ ü , sa n k i Mehmet Vi jdan'a m ü kôfat olara k veri l m iş ol uyordu. Haziran'ın üçüncü haftası orta l a rında, Bakan l ı k M ü fettiş' lerinden N u rettin Füsunoğ lu v e arkadaşı .,_a h k i kôtı derinleştirmek üzere OKU L'a geldiler. Öyle ya, suçumuzun a ğ ı rlığı bir kere daha i sbat edilecek­ ti. Suç ortağı (!) a rkadaşla rı m izinli olara k okuldan ayrı l mışlard ı . Ben bir tarafton imtihan yapıyor. Di­ ğer taraftan da ifade veriyordum. Öğrencilerin ifa­ delerinin a l ı n masında, A. i hsan Yinan c isten ilen rol ü başarı ile oynuyordu. Fa kat öğ retmenler : Ahmet Çuhadar, Yunus Aksoy, Fuot Ta mam, i b ra h i m iban­ oğlu, e l l eri vicda n l a rında yem i n l i olara k ifadeye ça­ ğ ı rı!dıklarında, bendeki ağırl ı k yeri n i hafifliğe bıra k ­ m ıştı. Ç ü n k ü aşağıdaki d u rumlardan hab�ri olmayon öğ retmen yoktu : i l k suc unsurum : «Saka rya Şiiri'ni neden ve n i­ ç in okudunuz» idi. Diğer suç unsuru soru l a r ( ! ) a r ka arkaya eklen m i şt i . Meğer ben neler yapmışını ne tufan adam m ışım da kendimden haberi m yok­ muş. Soru lan kon u l a rı tek tek cevaplandırd ı m . A. ih­ san Y inanç ve Remzi Ölçer'in ne mal olduklarını delil lerle isbatladım : Bana neden düşman ol­ d u klarını, benden ve arkadaşlarımdan n eden ra hat­ sız oldukların ı açı kladım. Okulda eğ itim ve öğ retim yapıl madığını yem i n l i olara k an lattı m . Bütün bunlara rağmen, Mehmetc i k Kıbrıs i çi n sava şırken, radyoda kah ra ma n l ı k ş i i rleri okunurken , serhat türküleri söylenirken , Türk M i lleti m i l l i mese­ lesi etrafında çeti k b i r h a l ka ol muşken : Üstündağ ve


88

O'nun eğitim kadrosu beni : 31 .7.1 974 tarih ve 3475 �ayı lı kararname ile Erzincan-Tezca,n -Mercan Orta­ okulu Türkçe öğretmenliğine, Ahmet Durmaz'ı ise : Yozgat - Cekereğ'in bir köy ortaokuluna matematik öğretmeni (Modem kursları başarı ile bitirdiği halde) olarak sürgün ediyordu. Durumun böyle olmasında maalesef «Sakarya Şiirh>ni okurnam sebep olmuştu. Daha son rak i gel işmeleri başka b i r yazınıla siz­ lere sunmak iste ri m . Z i ra ş i mdi Tercan Lisesi'nde görev yapıyoru m. Buraya nasıl ve ne zaman geldim : Baka n l ı k'ta nelerle karşıleştım neler görd ü m . i ki BA­ KAN 'ın telefon la atışma ları. Orta Öğ retim Tayin Şu­ besi'n d e gözünıle görd ü k lerim ve duydukla rı m ı . da­ ha başka enterasan olaylarla birlikte dile getirece­ ğim. T ü r k yurdunda. T ü rk öğretmenlerini sırf tam bir Türk m i l l iyetçisi olmala rından dolayı sürg ünden ı:-: ü rgüne koştu ran z ihn iyet : sizlere seslen iyoru m . se­ simin çıktığ ı kada r da bağ ınyoru m : T Ü R K Ü M . TÜRK M iLLiVETCiSiVIM bununla da g u ru r duyma ktayını M arks'a Len i n '·e Mao'ya DEG i L : FATiH'E YAVUZ'A ATATÜRK'E hayra n ı nı sürg ü n lerden korkmuyoru m cünkü b izati h i ALLAH 'A inanıyoru m. O ra k - çekiç için değ i l . AY-YI LDIZ için şehit dedelerime. gazi eta l a rı ma layık bir şe kilde şeretle ö l mek en büyük m u radımd ı r. Şu kada rını sizlere hatı rlatmak isterim: TÜRK'ÜN UYAN IŞl N DAN KORKUNUZ! . . . ) MEHMET AVANOS VE . . . Turgut Arslan'ın karşı laştığı manzara ve çekti­ ğ i çilenin bir benze rini de Ka h ra man maraş'ın Tü rk­ oğlu ilçesinde Fen bilgisi öğretmen l iğ i yapan Meh­ med Avanos yaşa mı ştır. Türlü oyu n larla uzun müd­ det sta j yerl iği de kald ı rı lmayan Meh med Avanos. başında n geçen leri şöyle a n latıyor :


89

(Ben . Kahraman M a ra ş i l i n i n Türkoğlu i lçes in­ ce fen b i lg i si öğ retmenliği yapan M i l l iyetçi - ül kücü .:ığ retmen lerden biriyim. Göreve başladığım 9. 1 0 . 1 972 ta rihnden beri bütün g ücümle öğ rencilerimi M i l l i E­ ğ i t i m i m izin a maçları, Atatürk i l keleri ışığı ve m i l li ül küler doğ rultusunda yetiştirmeye çalışma ktayı m . Ü l kemizin b i rçok köşesinde olduğu g i b i ilçem iz­ de ele b i r takım yabancı ideoloj i l e r peşinde koşa n , ül ­ kemizi de a rkalarından sürüklemek isteyen gafiller bana karşı ilk g ünden itibaren cephe a l maya başla­ dılar. Hakk ımda ya lan iddialarla ş ikayetlerde bulun­ aular. Sta jyerl iğ i m i kald ı rmad ıl a r. i mzasız tehdit mektupları gönderd i ler. Bütün bunlar azmi mde en tJa k b i r gerileme getirmey i p b ilô l<is ben i Büyük Tür­ kiye'yi kurma idea l inde daha da kamçıladı. Şimdi bu olayları özet olara k anlatacağ ım . Bırinci yıl okul müdürü müz o l a n Mehmet Kalem çeşitli bahaneler bulara k bana idari baskılarda bu­ lundu. içim izde benden daha iyi nöbetine itina gös­ teren olmadığı halde nöbetim i ihlôl ettiğ i m gerekce­ siyle d i k kat çekme cezası, geç kôğ ıdı yırttığ ım iddi­ osıyla kınama cezası verd i . Bunlar da yetm iyorm uş g i bi benden sonra gelen başka b i r öğ retme n i n staj­ yerl i ğ i n i görüşmek üzere öğretmenler kurulunu top­ ladığı ve on un sta j yerl i ğ i n i ka ldırd ığ ı halde beni m sta jyerl iğ i m i üç öğ retmenin tayi n l erinin çı kması n ı bekledikten son ra kendi fikrindeki i k i öğretme n i top layora k kaldırmam ıştır. Dilekçemin tah ki k ine g elen M i lli Eğitim M ü d ür Yardımcısı Avn i Dizda roğ lu ayn ı zamanda ha kkım­ d a k i bir şokeyet konusunu da soruşturmaya gelmişti Çünkü ki asıl a n latmak isteyeceğim konu budur. yukarda bahsettiğ i m hususta Al laha çok şükür her-


90

hangi bir mağduriyetlm kal ma mıştı. Çünkü sta i­ yerl iğim norma l müddetinde ka l kmış; Terfiim nor­ mal olarak gee de olsa g e l m i ştir. Sadece b i r yıllık üzüntü cektim o kadar. Ayrıca Allah dalayl ı ola rak suçluların cezasını da verd i . Fakat o meseleyi ka­ patmışken, ortoya başka b i r mesele çıktı ki şim­ d i . müsadenizle bunu anlatayı m. l lcemizde serbest doktorl u k yapan Yakup Türk i s i m l i aşırı sosyal ist birisi .va r. Babasının dahi b i r zama n l a r kendisine kom ü n ist ded i ğ i n i birçok ki mse­ den duydum. Fa kat şimdi babası n ı dahi keiıdi doğ­ rultusuna çevirdiği söylen iyor. işte bu şa h ı s beni a ­ şağıdaki idd ialarla şi kayet ed iyor. Bunlar : 1 Okulu muzda ki kardeş i n i ideoloj i k sebep­ lerle sın ıfta bıraktığ ım. 2 B i r kıs ı m öğ rencil eri ilçedeki Büyü k Ü ! ­ k � Derneğ ine g i tmeye zorladığ ı m , g idenl ere yüksek rıot verd i ğ i m , g i tmeyeniere de zayıf not verere k ce­ ?aiandırdığım. 3 Bu şekilde h a l k a ra sında huzursuzluğa se­ bep olduğ u m . 4 B i r k ı s ı m öğ ren cilere bozkurt rozeti ta i<tır­ dığım. Asl ında b u arada atladığ ı nı bir kısım d a h a va r­ d ı r ki uzun olur d iye yazma k istemedi m ama a rada bir boşluk olacağını d üşünerek kısaca temas edece­ ğim. -

-

-

-

Yakup T ü r k'ün şikayet dilekçesi ba ka n l ı ktan önce vilayete yapı l mış ve tah k i kata Kahra man M a ­ ı aş Lisesi M üdürü sayın Yaşa r Göncü bey g e l m işl 8r­ d i . Fa kat Doktor, Yaşar Göncü beyin muhakkikl iğine itiraz etti. Ayrıca doğrudan baka n l ığa şi kayette bu­ lun muş. Şikayetin incelenmesi vilayete, oradan da


91 bizzat Kaymaka m ' ı n bu işi yapması i steğiyle evra k­ ' o r ilçemize gönderi lm işti . O sırada Kaymakaml ığa Tahrirat Kôtibi vekô let etmekte id i. Bu şa hıs müt­ h i ş doktor taraftarı idi. Hatta «bu kazada herkesin doktorcu (ya n i solcu) ol ması gerekir. Ol mayanların bu kazc:da işi yoktur. Doktorcu ol maya nlar bu kaza ­ da cannamazlar Derhal sürü l ürier.ıı ded i ğ i memur­ l a r a rasında do!a şmakta l d i . i şte böyle b i r düşünce­ v e SCi h i p c!an Tah r i rat !<::Jtibi h a k kımda k i şi kayeti tah k i l<e başladı. Fa kat ertesi g ü n i lçem ize tayin o­ l a n Kaymaka m gelerek görevine başla d ı . Fa kat hak­ kımdaki ta hk ikatın mu hakkikliğini gene Tah rirat l<ô­ tıb i ya pmaya deva m ediyord u . 26.8.1 974 tari hinde Kayma ka mlığa yazd ığım d i l ekçarnde yukarıdaki hu­ susu bel i rtere k ta hk ikatın bizzat Kaymakam tarafın­ eian ya pıl ması gerektiğ in i , Ta hrirat Kôtibi'nin Memu­ rin M u hakemôt Kanunu esasla rına, Da n ı ştay kararla­ rına ( Danıştay 2. daire 24 . 1 . 1 962 ta rih ve esa s 2996 ve ka ra r 213 e göre) genel usule göre hakkımda mu­ h a k k i i< l i k yapa mıyacağını bel irtti m . Fa ka t 9.9.1 974 tarih ve 259 sayı l ı Ka ymakamlı k'tan gelen cevabi yazıda Ta hrira t Kôti b i 'nin Kayma ka m Vekil i olarak ta h k i l<atı yaptığını ve soruşturman ı n tamamlanarak evra kların vilayete gönderildiği bildiril iyord u . Ta h ri ­ ra t Kôtibi'nin soruştu rmaya başladığı tarih 2 Ağ us­ tos, Kayma kam' ın göreve başladığ ı ta rih de 3 Ağ us­ tos olduğ una göre nasıl olur da Ta hrirat Ket i b i 3 A­ ğustostan son ra da Kaymakam Ve kili olabil i r? Ayrı­ ca ta h ki ka t bir günde de bitmemişt i r. Bunun üzerine vi !ayate bir d ilekçe yazo ra k duruma itiraz ettim. ilgin i n l ise mezunu dah i olmadığı halde ha kkımda mu­ t�a kkikl i k yaptığ ını bel i rttim. itirazım vilayetçe yerin­ de görü lerek telı k i ka ta M illi Eğitim M ü d ü r Yardım-


92

cısı Avn i Dizdaroğ l u geld i . Bu d u rumda d i kkati çeken bir şey va r. Kayma ka ml ığa d a aynı gerekçelerle baş­ vurduğum halde iti razını neden yerinde görülm ed i ? E urodan a n l aşıl ıyor ki Kayma ka m y a genel mevzu­ atı b i l m iyor ya da taraf tutuyor. Kanaatımca bun­ lardan i kinc isi doğrudur. Çünkü ayn ı gün lerde 9.8. 1 974 ta rihinde konusu okul müdü rü n ü şikayet olan bir dilekce m i işleme koymam ıştır. Çünkü bu d i lek­ cemden bugüne kadar h içbir haber a lamadım. Dilek­ çemin va rl ığını gene Kayma ka m l ığa verd i ğ i m 26.8. 1 974 tari h l i d ilekcem ispat eder. ( D ilekçenin bir su­ reti mahfuzdur.) M i l l i Eğitim Müdür Yard ımcısı olan muha kki k ş i kayetç i n i n gösterd i ği şeh irde köyde ve dağda ne kadar adam va rsa heps i n i n ifadesine başvurduyu halde bizzat ben i m ifadelerime başvurul masın ı iste­ d iğ i m halde bunu ya pmamış, başta kendi oku l u m uz öğretmenleri n i n ve öğrencilerinin ifadesini de a l ma ­ m ıştır. Ancak anılan suçların idari ve d isiplin yönünden kavuşturmayı gerekti ren. suçlardan ol ması nedeniyle a d ı geçen san ı k hakkında cezai yönden Memurin Muhakematı hakkındaki kanunun 5 ve C . M . U . K.nun 1 97.ci maddesi gereğ ince m e n ' i muha kemesine ge­ reği için evra kla rın Kaymaka m l ı k makamına tevd i­ i ı ıe oyb i rl i ğ iyle kara r verildi.» denil mekted i r. Şimdi ne g i b i bir ceza n ı n verileceğ i n i bekli­ yoru m . Sayın M i lli Eğitim Bakan l ı ğ ı mız'dan durumla i ! g i lenmesini ve Mustafa Üstündağ a rtıkları ta rafın­ dan veril ecek herha ng i b i r cezan ı n önüne geçmes i n i istiyoru m . Ayrıca : 1 Ta rafs ız davran ması gereki rken ta raf tu­ tara k görev ve yetk ilerini kötüye kul lanan M il l i E ğ i-


93

tim M üdür Yardı mcısı şimdi (Ada.na'da i l köğreti m M üfettişliği yaptığı n ı duydum) Avn i Dizdaroğ lu hak­ kında gereğ inin yapıl masını. 2 Ayn ı şa hsın, sta jyerl iğ i m i n ka ldırıl ması dolayısıyla 6.8. 1974 tarihinde Ba ka n l ığa yaptığ ım şi­ kayetin tah kikinde de tarafsız davran mayacağ ı d i k­ kate a l ınara k bu görevin başka b i risi tarafından ya­ pılmasının tem i n i n i , 3 Kooperatife ortal< o l a n v e b u n u n icin 700 l i ra para toplan masına i m kö n sağ layan çocukların paralarını y iyen ; bıra k ı n körını, ana para larını dahi geri vermeyen . imtihan larda öğ rencileri n g i riş kôğ ıt­ larına girecekleri dersleri eksik yaza ra k mağdu riyet­ lerine sebep olanları n ha kkı nda gerekli işlemin yapıl­ masını (Bun ları ifademde aynen yazdığım halde Av­ n i D izda roğ.lu herhalde dikka te a l ma mış olaca k. Av­ n i zamanda bu idd iaları ta şıyan bir d i lekcem i Kay­ maka ml ığa verm i ştim.) Bütün Türk m i l l iyetçil eri gibi ben de haksız ol­ duğumuz halde bizi haklı çı karacak olanları değ i l . hakkı mızı arayacak, tarafsız ve gerçe klerden ayrı l ­ mayan b i r kimsen in yu karda a rzettiğim durumları a ­ raştı rmasını ve bunun gereğ i için i l g i l i lere e mir bu­ yurmasını sayın M i l li Eğitim Ba kanımız'dan a rzed i­ \ Orum .) ( 1 5. 5 . 1 975) -

-

*

HER FiRAVUNA BiR MUSA

CH P-MSP i ktidarı n ı n işbaşında bulunduğu gün­ l erde, her milliyetçi - ü l kücünün mutl a ka bire r tane Avni D izdaroğlu'su. yahut Halis Ku rtea 'sı va rd ı . Gi resun'un Tirebol u Lisesi 'nde vazife gören m i ll iyetçi öğretmen ve öğ rencilerin de N ejat Yüz-


94

başıoğullan d iye bir müte: ttişi ve Cevdet Yıldırım d i­ ye de bir müdürleri vardı. Bu Lise/n in öğ retmen lerinden müdür yardımcı­ sı Hüseyin Anlar ve a rkadaşlarının başından g eçen­ l eri de d i n layeli m : (Eyl ü l , 1 973 yıl ında Anka ra Yaba ncı Diller Eğ itim E.nstitüsü Fransızca böl ü m ü n ü bitird i m . Kur'a neti­ cesi G i resun - Tirebolu Lisesi Fransızca öğ­ retmeni olara k 1 3 Ekim 1 973 de göreve başlad ım. Be nim gibi stj . · b i rkaç öğ retmen a rkadaş daha tayin ed i l d i . Bire r Türk öğ retmeni olara k Türk cocu klarını e n ı y ı yetiştirmeyi, T ür k M illi Eğitim Kanununu e n i y i uygulamayı hedef seçtik. Neticede b i r derece ço­ cuklara faydalı olduğu muza kan i y i m. Ama daima bö­ lücülükle, faşistl i kle. bozkurtculukla suçlandık. Bütün olayları an latsam 5- 1 0 sayfa tutar. Onun için kısa kesiyorum. Her m i l l iyetçinin başına gelen­ ler bizim de başı mıza geld i . Şikôyetle r netices i , ba­ ka n l ı k baş müfetti şi Nejat Y üzbaşıoğu ll a rı ifademizi aldı. Bütün ifadelerimiz örnekleriyle ve belgeleriyle onda vardır. ,ı._,;et;c& o:a . u l< , 1 5- 1 1 - 1 974 ta rih ve M ü ­ d ürler kom isyonu kara rına göre (atan masına esas olan belge no : 279) çeş itl i ilçel ere sürü l d ü k : Ti re­ bolu Lisesin i n çalışkan ve başarı l ı Md. yardımcısı H üseyi n An l a r Perşembe - Medrese Ö n ü Fen B i lg isi öğretmen l iğ ine, gene md. yardı mcısı, iyi b i r idareci ve d isipl i n l i bir ya rdımcı olan H üseyin Ayte kin Zi le Yıldıztepe ortaoku l u matematik öğ retmen l iğ ine, stj .


95 Edebiyat Öğretmen i - ki stajyerliği mili iyetçi olduğu için solcular tarafından ka ldırılmad ı .- Nevin Başçıl o k ı ş kıyamette Göl köy Lisesine (Ordu) . stj. matema­ tik öğretmeni (söylemeye l üzum yok vatanını seven çalışkandır) . Tonya Lisesine (Trabzon) ve ben de Koyu l h isar Lisesi (Sivas) , stj . Fransızca öğretmen­ l iklerine sürüldük. Ve H a l k Pa rt i l iler'in aşırı çalışma­ larıyla o zaman md. muav i n i olan Cevdet Yıldırım Tirebol u Lisesi müdürü oldu. Asl ında öğ retmen l i k vasfı bile ol mayan bu a d a m , hôlen l ise müdürüdür. Baka n l ı k b ir müfettiş göndererek veya öğ rencileri dinleyere k nasıl müdürl ü k yaptığını gayet kolay an­ layabilir. Biz o kışta kıya m ette, vatan ın her yerinde va­ zife yapmak şereftir d iyerek, başladı k vazifelerim ize. Ben burada l ise olmadığı için ortaokuldayı m . 4-5 oy­ ı ı k evl iyim. Eşim Ma latya - Mu stafa Kemal öğretmen l isesi stj . Fransızca öğretmen i d i r. O da çeşitl i bes­ k ı lara maruzdur. Gere k müdür ve gerek diğer solcu öğretmen l e r ta rafından sta jyerl iğ i n i kaldırmamakla �ehdit edilme kted ir. Da ima huzursuz ed i l me kted i r. B en i m 27-2-1 975 tarih 232.1 /462 sayıl ı yazıda tayi n di­ lekçem Sivas M illi Egitim Müdürlüğ ü 'ne gönderildi. Ancak tayin i m henüz çıkmadı. Malatya'ya tay i n i m i isted i m . Y e r öneml i değ i l . E ş i m l e beraber olduktan son ra her yerde vazife yapa rım. Bu mektubu yaz­ manıın esas gayesi de budur. Tayin kanuni hakkım. Türk m i l l iyetç ileri k i msesiz, yal nız bıra kıl d ıkları için tayinimle ilg ileneceğ in izi tah m i n ediyoru m .) ( 1 2. 5 . 1 975


96 Ahmet Çekim, Arda h a n ' ı n Ya ln ızcam nahiyesin­ d e ortaokul öğretmen i d i r. Ve o da (kurtçu, koman­ docu) safsata sıyla vaz ife l i olduğu yerden Digor Li­ sesi'ne sürgün g itmiştir. Ahmet Çekim hakkındaki şu yaz ı , 27 Mayıs ·1 975 tari h l i Orta Doğu gazetesinde yayın lanmıştır : (Sizlere öyle b i r kayma kamdan ba hsedeceğ i m ki ş u ü l keye i b ret olsun . . . Bel ki cumhuriyet ta ri hi n­ de böyle pa rtizam hiç görü l memiştir. Bu zat b i r bu ­ cuk sened ir kendini gösteriyor ve orij inal i tesini hala koruyor. Bu şahıs Ardahan Kayma ka m ı M . Yücel Öz­ bilgi.n'd ir. 1 973 yılı Eyl ül ayında, solcu öğretmenierin yo­ gunloştığ ı Ya l n ızca m N a h iyesine Ahmet Çekim a ­ dında bir ortaokul öğ retmen i tayin o l d u . So!cu öğ ­ r etmen lerin çekememezli kleri sonunda b i rçok olay­ l a r meydana g el d i. Çün kü tayin edi l en öğretmen T ÖB- DER üyesi değ i l d i . . . TÖB-DER. CHP ve Koy maka m l ı k, adı geçen öğretmen üzerinde ba skı kur­ dular. baskı grubu oluşturdular.

Bu öğretmen TÜRK M i LLiYETÇiLiGi fikri tnşı ­ yordu. Bu sebeple kerıdisine karşı halkı tek ycı n l i o­ lu ştu ra mıyaca klardı. önce korkutmal ıyd ı la r. Nasıl olsa çevreye yabancıyd ı . .. Tehd itçiler (Ne yazık ki hepsi öğ retmen) s ı ra ­ v a g i rd i ler . . . Önce nah iye i l kokulu öğretmenleri nden B. Al i Özdemir, israfil Kaya ve Fah rettin Yıl maz, bu oğre tmenin evine gelerek tehdit ett i l er.


1 11

Öğretmen Ahmet Cekim, ha klarında şi kdyetc i oldu. Bu baskı g rubu öyle ça lıştı ki, ( Kendi işlerin­ c e dostlar bile birbirleri için böyle calışmazlar. . . ) Olayı ters yönden halka aksettirmeyi ilk görev say­ şi kôyeti so­ d ılar. Seçimler bitm işti; öğ retmen in P uçsuz ka ldı, fa kat tehditler bitmed i. Sıraya girenlerden i l kokul M9dürü Ferit Emin­ oğaoğlu (Diyarbakır Sıkıyönetim te kibatına uğra­ m ışlardandı.) Orta okul Öğretmeni Yusuf Uçar (1971'­ de N.E.E.'de öğrenci i ken örgüt kurma k ve komü­ nizm suçundan bir yıl yattığ ı söylen i r.) tehdit eden zevatın a rasına katıldılar. Öğretmen Ahmet Çekim'­ in 23 Mart Kars Ü LKÜ-BiR'in Ergenekon Gecesi'ne gidişini hazmedem iyen ler. 25 Mart 1974 günü, orta ­ okul müsta hdem i ilhan Köse ile i l kokul Müdür Sela ­ hattin Gürbulak'ın kavgasını Öğretmen Ahmet Ce­ kim kışkırtmıştır şeklinde halka yansıttılar. Bu du­ rumu sayın val i adqyı hemen işleme koydu TÖB-­ DER'ci m uha kkikle, Ya lnızca m'a geldi ler. Muhak:­ l< i k i l k öğretim Müdürü Mahmut Öztürk, öğretmen Ahmet Cekim'e tarihe geçecek sorular sordular. Birkaçı şunlard ı r : «Hademe He öğretmen Selahattin Gürbulak kavgasında kışkırtı c ı l ı k yaptığ ınız tesbit ed ilm iştir. Buna göre aşağıdaki soruları cevapland ı rı n ız.» 1 - Bozkurtçuluk yasa k olduğu bunda ısrar ediyorsunuz?

halde

n iye

bu 2 N için kitap okuyorsunuz? Bazılarına ıkon uda kitap veriyormuşsunuz. 3 Özcan Avcı ile neden geziyorsunuz? 4 - «Tanrı Türkü Korusu n . » sözünü kullanıyor F: 8 -

-


11 4 ve duvarlara yazdırıyormuşsu nuz : neden? 5 Öğretmeniere komünist demişsin iz? -

BAS iT B i R TUZAK Başte k i g i rişin bir tuza k olduğu a paçık bel l i , Ahmet Çekim başte ki g i rişin b i r soru h a line getiril­ mesini, a ksi halde cevap verem iyeceğini beyan et­ m iştir. Ta hk ikatta , hem ş ikayetci ve aynı zamanda tehditci olan ilk ve ortaokul öğretmen leri şah itlik yap mışlardır. B u da yeterl i görül meyerek, işe öğren­ ciler de karıştırıl m ı ş ve istedi kleri biçimde ifade ver­ m eyen öğrenciler. « Dayak, küfür, sın ıfta b ırakma, sürgün etme . . . » gibi ağır tehditlere maruz bıra kıl­ m ışlardı r. Buna rağmen öğrenciler. «Ahmet Çekim, m üzik dersinde Kırım Türküsünü öğ retti. Malazgirt Zaferiili a n latıyor. » şeklinde cü m leler yazmışlar ve TÖB-DER'cilerin idd ialarını kabul etmemişlerdir. . .

27 Mayıs 1 974'de Yaln ızcam'a gelen i l köğreti m M üd ü rü , öğrencilere. M arksist-Lenin ist b i rkaç yaza ­ rın kitabından bazı paragroflar okumuş. «Bunları­ derslerde öğretmen Ahmet Çekim okutuyordu.» şek­ l inde. kend isinin verdiği kôğıtlaro yazmaların ı iste­ m iştir. Fakat h içbir öğrenciden böyle b i r ifade ola­ mamı ştır. Öğretmen Ahmet Çekim'i önce Türk M i l ­ l ıyetçiliği n den suclamış başarı kaza namamışlardır. Marksist-Leninist'tir diye yaptı kları sucla malarda ise emellerine ulaşamamışlardır. Bu n larla da bir sonuc a l ınmayınca, bölgenin aşırı solcularını, peşi­ ne takm ışla rdır. 1 Mayıs 1 974'de Ahmet Çeki m , Ardahan Lisesi Beden Eğ itimi Öğretmeni ( 1 974 M a rt olaylarının m üsebbibi, başarıl ı olduğu için Denizl i-Buldan'a ta­ yin ed i l m işti r.) Ali Çubukçu'nun başında olduğu ef i


1 '1 5

bıça k l ı öğ renci g rubu ta rafından saldırıya uğra mış· tır. . . Va l i adayı kayma ka m b u olayda d a susmuştur. Arkasından gece öğretmenin evin e gelen öğretmen Cen g iz Yavuz B. Al i . Özdem i r, kendis in i kavgaya da­ vet etmişler, Ahmet Çekim ise duru m u Janda rmaya bildirm iştir. Yaz tati l i gelmiştir. CHP i ktidardadı r. Tatil dö­ nüşü aynı oyunlar serg i l en i r. Eylü l 1 974'de öğretmen Ahmet Çekim nchiye kahvesinde Cengiz Yavuz ve B. Al i Özdemir taratmdan dövülür. Öğ retmen Sav­ cı lığa şi kôyet eder. Va l i Muavini Sal i m Çan kı rı 'ya cı­ kar fakat i l g i lenen olmaz . . . Olaylar zinciri devam eder, Val i adayı kaymakam haklı şikôyetlere l<ulak asmaz hakikatle i lgisi ol ma­ yan iddia ları ise işleme koymakta acele eder. . . Ayrıca öğretmenlerden adı geçenler, .1.\l lahsızl! k fikrin i sınıflarda konuşmaya «Sağcılık, Solcul u k ne­ d ir? Evde baba la rımza soru n . » biçiminde ev ödevler! vermeye başlarlar. Aıa l ı k 1 974 g ü n ü Ahmet Çekim'in öğrencilere Jtüfrettiği hakkında, ken d i lerinden imza l ı d il akçe a l ı­ nmak isten ir. 20 öğrenci i mza vermeden sınıfı ter­ rederler. 5 Ara l ı k ; nchiyedeki öğ renci velileri okula gel ir ve çocuklarına neden siyasi propaganda yapıldığını, neden Allahsızlı k propagandası yapıld:ğını öğrennıeJc isterler. Bu durum da Sayın Val i tarafından « i rtca ':anı şekl inde yoru m l a n ı r ve J . ü steğ meni M us :aı a Öz a c e l e Ya l n ızça m 'a yol l a n ı r. Yatıl ı Bölge Okulu M üdürü i le birl i kte ve · muhakkik sıfatıyla, «Ha l kı oku­ Ic ka rşı kışkırtma k ve camide kon uşmak . . . » suçlarını


116 isnat ederek Ahmet Çekim'in ifadesin i alırlar. Bu a rada «Gel hocam sen i b u radan alalım . » tekli­ fini Çekim reddeder. Arka sıradan M i lli Eğitim Mü­ d ürü M . Kaya Yiğit Yaln ızca m'a gelerek tekrar bir ifade a l ı r. Şi kayet dilekçesinin daha önceden a l ı n ­ d ı ğ ı n ı n söylen mesine rağmen, sonradan Ahmet Ce­ kim'e göderilen cevap yazısı nda konunun M i lli Eğ i­ time a ksetmed iği bildiri lmekted ir. .

.

6 Ara l ı k'da ilçe Kurul u n u toplayan vali adayı kay­ makam, Ahmet Çeki m'i mah kemeye verir. Şi kayetci­ ler hem şahit ve hem de TÖB-DER üyesidirler. Bü­ yük iş artık başa rılmışıtr. Zaten Bakan Reisoğlu'ın u n <'Kurtcu-Komandocu sıfatını taktı klam öğretmenie­ rin sürgün ed il mesi konusundaki yazısı el lerinde en büyü k avanta idır. Sür gitsin! Ve de sürdüler. . . Ah­ met Çekim 10 Mart 1 975 günü il kararı ile mi Ba­ kan l ı k kararı ile mi hala aniaşılamaya n bir yazıyla Digor Lisesine sürülmüştür. Öğ retmen yüzüstü b ı ra­ kılm ıştır. Herkes bu kon uda «Ben bir şey bilmiyo­ rum.» demektedir. Eğer bir şey bilm iyorlarsa, bu bil­ mezlik öğ retmen in ülkücü ol masından mıdır? i ki saat içinde i l işiği kesilen öğretmen müstafi d uru­ ma düşmernek icin karla kaplı yollardan Ardahan'a yayan g itm iştir. . . I mzalar ta klit edil miş, Okul M üdürü Selahattin Uygur ta rafından ilgili yerlere yol lanmıştır. DI KKAT EDINiZ KI ŞUBAT KUR'ALARI N A YALN lZCAM OR­ TAOKULU M ATEMATiK ÖGRE TM ENLiGi KON U L­ M UŞTUR. Yen i öğretmen hemen gönderilm iştir. Ahmet Çekim'in tayininin cı kması veli leri te­ löşlandırmıştı r. Aynı gün Va liliğe ve M i l l i Eğitim Mü­ dürü'ne telg rafl ar çekilmiş 12 Mart 1 975 günü Va l i


ile görüşmek üzere g iden heyet Val i yerinde olmo­ dığı icin görüşememişti. M i l li Eğitim Müdürlüğüne 98 imzolı bir dilekce vermişlerdir. Ayrıca Sayın Va­ li Ardahan'a geld iğinde Yaln ızca m Bucak ve Köy M uhtorları ve aynı heyet ayrı ayrı ve bu konuda ken­ disine d ilakçe vermişlerdir. Tayini durdurulmoyan ÖGRETMEN AHMET CE­ KiM DIGOR LISESi'NE GiTM iŞTIR. FAKAT BU DU. RUM, SAT I LI K KALEMŞORLARlN GÖZÜN DE KI­ YlM DEG i L. . . YUMUŞAK YÖNTEMLE E� ITIM DIR. Öğretmen Ahmet Çekim'in mah kemesinde şe­ hitler (!) din len i r. Sayın Val i adayı Malazgirt Sava­ şı ve Kırım Türküsü'nü suolu sondalyesine oturtmuş­ tur. 4 Eylül 1 973 günü Ya ln ızcam'da sta jyer olara k göreve başlayan öğretmen Ahmet Cekim'in, a radan 20 ay geçmesine rağ men sta jyerl iği de kald ırılma­ mıştır. Bu da bir kanunsuzl uktur.)

• Istersen iz, şimdi de Urfa'ya göz atalım. Aşağıdaki yazı, 8 N isan 1 975 ta rihli ve U rfa'da yayın lanan aBüyükayıı gazetesinden alınmıştır : (Sağ - sol çatışmaları yurdumuzda, büyü k şe­ h i rlerim izde başlamıştır. Önceleri çatışmalar iki g ru p öğrenci a rasında, oluyordu. Sonroları hüku met kuv­ vetlerine ka rşı da d i renmeler oldu. Demokrasi, fikirlerin çatışmasında kaba kuv­ vete karşıdır. Bir idareci veya bir öğretmen, kendi fikrini öğrencisine zorla tel kin etmeye ça lışırsa, bu aşa ğ ı l ı ktan başka bir şey değ ild ir. I nsan ol mayan-


-: ·ı a

l a r, insa n l a rın a rasında görünmeye başlayınca , kav­ galar, çatışmalar başl ıyor. istanbul'da. Mard i n 'd e b i r s ü rü kil ise var. Her­ g ün bu kiJiselere bin lerce H ristiyan g i rmekte. Şüp­ hesiz g i renler a rasında talebe olanlar da va rd ı r a ma , h içbir o k ulun idarecisi ve öğretmeni , öğrenciye « N i­ ve k i l iseye gidiyorsun? » d iyemi yor ve d iyemez de. Çünkü a nayasam ız d ini inaneta ferdi serbest b ıra k· m ı ştır. M ü d ü r ve öğretmen ler, öğrencilerin cam iye gitmesin i yasaklıyorsa, b i r k i lise actırsın. oraya gön­ dere l i m .. H ristiyan ô l em inde dahi cam i l ere g iden ler kınan mıyor. Maalesef b izde cam i l ere g iden öğren ci­ lere tasti kname veril i yor. Yal n ız ca miye g idenle r. dôvalarında da sa m i ­ m i d i rler. Her nereye g itseler. ayn ı i badetlerini ya­ parlar. Ama bundan böyle, sol cu l a r yap m a k istedi k­ leri n i yapa m ıyaca klar. U rfa'da k i oku llarda da başlayan bu ha reketle­ r in önlen mesi için her türlü fedakôrlığın ya pılması lôzımdır. Bu hususta Sayın Vol i m izin ve M i l li Eğitim M üd ürümüzün yetkilerin i kullanmaları yerinde olur. Her türlü tedb i ri alacakları ve g ereken i yapaca.kları ­ n a bütün sami miyetimizle inan ıyoruz.}

* VEHBi TÜMTÜRK KONUŞUYOR

ü stündağ ve şürekôsı. Türk M i l li Eğ itimi'nde Türk M i l l iyetcilerine karşı bir kasırga gibi esmiş . . or­ ta l ı ğ ı böyle tozu du mana kata ra k. ezel i ve ebedi mevkileri olan «muhalefetıı safında yerleri n i a l m ış­ lard ı r. Ama. o nlar lôyı k oldukları bu makama ( !) gelin­ ceye kadar. maarif cômiamızda kapan ması güc ya-


119

ra lar açılm ıştı r. Tonguc zihn iyetin i n yetiştirdiğ i ve bunların da Tonguç Babaları 'na l ô yık olmak i çin o­ lanca gayreti gösterd iği bu devrede, mesel a talebe­ lerine (Hoş gelişler ola, M ustafa Kemal Paşa) tü r­ küsünü söyletm i ş ol ması bile suc telakki edi l en öğ­ retmen ler vardır. i ş, kuru l ô fa döküldüğü zaman Atatürkcülü k'ü kimseye bırakmayanların, yuka rıda k i türküyü söyleten öğretmen i v e talebelerin i a l kışio­ ması gerekmez m i ? Eğer sa mimi olsa lar, el bette öyle! Ama , kaçı sa m i m idir bunların? i şte, sözünü ettiğ imiz suc ( !) dan dolayı bir ders yriı nda ü ç defa sürgün gören 6 Eylül i l ko­ kulu öğ retmen i ; Vehbi Tümtürk konuşuyor : ( M i l let varl ığını oluşturan unsurlardan biri de �. ültür birliğidir. Bir m i l letin yüceltil mesi ve muasır meden iyet seviyesine cı kması için o m i l letin üstün kültür yapısına, üstün ahl ô ka ve bütün fertleri n i n m i l l i ü l k ü lere bağlı ka l ması zaruridi r. Son b i n yıl ice­ rişinde 50'den fazla mil l etin varl ı ğ ı n ı koruyamıyara k yeryüzünden silinmesi, b u zoruretten kopmuş olma­ larına dayan ma ktadır. Tarih boyunca hür yaşamış, 1 6'sı süper devlet olmak üzere 85 kadar müstakil devlet kurmuş Türk M i l leti ise, üstü n bir kültü re ve «Cihan n izarnını ted­ vin> ü l küsüne sahip olduğundan günü m üze kada r cıya kta ka labilm iştir. M i l l etin güçlü devletler kurma­ s ı n ı sağlayan Türk kültürü ; cesaret, ca l ışka n l ı k, rnertl ik, kahra man l ı k ve feda körl ı k izleri n i ta şıma kta­ d ı r. Türk destan ları nda, mQsikisinde, şiirlerinde ve m i l l i oyun larında bunlar ele a l ı nara k işlen miştir. Türklüğü yok etmek isteyen Tü rkl ü k düşman-


1 20

ları. onu cephede mağJ O p. etınen i n i m kô nsızlığını a n ­ layınca, m itH v e manevi değerleri n i yok etmeyi he­ def a lan içten yı kma hareketine g i ri şm işlerd i r. su· t· ususta k i imha plô n ları, ta rihte mevcuttur. Anca k bu hareketler, karşısında Türk m i l l iyetcilerini bulmuş ve onları n m u kavemetiyle her defasında başa rısız­ l ığa uğra m ı ştır. Bilhassa son y ı l la rda Türkiye Cum­ hu riyeti Devleti içerisinde, m illi ve ma nevi değerle­ rm tahrik edNerek, m i l let bütü n l üğünü tehli keye dü­ �ü rücü hareketlerin sürdürüldüğü «Türk d üşman la­ rıncaıı her Türk m i l l iyetcisi tarafından bil i nen bir gerçektir. Bilerek veya bil meyerek. bu ha reketlerden biri­ törenleri . esnasında. Turgutlu ilçesi Ahmetli Bucağı'nda teza h ü r etmi ştir. Az iz Türk co­ cu kları, ateşe tapan kızılderil il erin k ı l ığ ına sokula­ ra k «Tam-Tam Dansııı kıztlderili kabile reisi önünde ve ateş etrafında dans ettiril me k suretiyle buca k hal kına seyrettirilmek istenmiştir. Bu iğ renç man­ zara karşısında şoşıra ra k üzüntüyle tören mahal l in i terkeden ve dağılan halkı yeniden toplayabil mek için 6 Eylü l i l kokulu fal klor ekipleri n i n sunduğu milli o­ yunla r da kô fi gelmemiş ve halkı toplamak mümkün olmamıştı r. Tü rkl üğün guru r ves i lesi bir günde, bu hazin tabioyu m ini min i yavrutoro d ra matize ettiren ve bu zlhn lyetle m i l l i eğitimde görev ya pan «Ahmetli Gazi likokulu Müdürü Alim Varol ve Öğretmen Adem Eryılmaz'm, bu tutumla rı ne ile ifade ed i l ebilir? Türk M i lleti'nin evl ô tları, böyle öğretmenierin el lerinde yetişirse sonu c ne olabil ir? Böyle bir gösterinin ser­ g ilenmasine göz yuman ilgil ilerin tutumu hakkında ne düşün ü rsünüz? Şimdi, yüce m i l letimin gönl ü Türklük sevg isiyle si 23 N isan


1 21 dol u. ima n l ı ve vicdan sahibi her ferdine sesleni­ yoru m ; M i l l i fol kloru muzdan örnekler vererek « Hoş gel işler ola Mustafa Kemôl Paşa ve Şeyh Şô m i l >) o­ yunlarını öğ renc ilere oynattı d iye kor kış demeden bir ders yılı içinde üç ayrı bölgede görev yapması. môtum zihniyetl i eski bir M illi Eğitim Baka n ı tara­ fından reva görülen biz m i l l iyetçi ü l kücü öğretmen ­ Iere verilen ceza lara ka rşı . yu karıda izahma ca­ l•ştığ ı m 13 bin nüfuslu bucak halkının gözleri önün­ de gayri mill iler hesabına işlenen bu manevi cinaye­ tin cezasının ne olması gerektiğini takd i rlerin ize arzederim. Türk M i l leti'nin m il l i oyunl a rı n ı bir kena­ ra iterek, ateşperest ve insanperestleri. Tü rk ço­ cuklarına, m i l l i bayramım ızda temsil ettirmek cüre­ tini gösteren bu öğ retmenler ceza landrnl madıla r. Ahmetl i Sucağı'nda gayri m i l l iler hesabına oy­ nanan bu i k inci oyundur. B i rincisi; 1 M a rt 1 975 gü­ nü, bir öğretmen i n ölümü istisma r edilerek T Ö B­ DER'Ii lerce sol yumru klar havaya kaldırılmış ve enternasyonal'ı söyleyerek yürüm üşlerdir. Artı k sabrı mız ka l ma mıştır. Ü çüncü bir

oyu nun aynan masına müsaade etm iyeceğ imizin, kanunlara ve: uygu layıcılara sonsuz sayg ı m ız çercevesinde bi­ l i n mesi n i istiyoruz. Türk mill iyetçilerin i «Bölücü l ü k » teraneleriyle itham ed ip demagoj i yapa n ları n . bö­ lücülüğün lügô t manası n ı düzgün göılükle okuya­ rak öğren melerin i tavsiye ederim . « Demokrasi sonsuz hü rriyetler rej im id i r. » d iyen­ lere; « Demokrasi huzu r rej i m id i r; k imsen i n hiç kim­ seyi h uzursuz etmeye hakkı yoktu r.» deri m . ((Tü rkiye Cumhuriyeti sosyal h u k u k devletidir.» diyen lere; « Evet, Türkiye Cumhuriyeti aynı zamanda m i l li devlettir ve m i lli devlette temel unsur Türk M i l leti 'di r; bütün değe rlerine saygı duyara k, Tü rk'e


1 22

· göre icrada bulunmanın esas olduğ unu» i lave etmek isteri m . Durumu efka r-ı umumiyeye, başta Sayın M illi Eğitim Ba ka n ı mız'a ve diğer muhterem yetkil ilere arzederi m .) (8.5.1 975)

* Şimdi, biraz da «kıyım»a uğrayan Ü l kücü - M i l ­ l ıyetci ta lebelere m isal vere l i m . Muhtelif günlerde basına a kseden hadiseler için de gene birkaç misa l ­ l e yetiniyoruz. Kanaatim izce, ü stündağ zihn iyetin in ııfikre göre mevkh, tei Cı kkisiyle yaptığı icraatla r. ü l ­ l.. ücü öğ retmenler i c i n ne derece ağır bir ç i l e yü kü olursa olsun; asıl zarara uğrayan kitle, ta lebeler­ d i r. Z i ra . sürgüne gönderilen öğretmenleriyle bera­ ber. bu öğ renci lerin milli kültü rleri ve m illi roman­ tizm leri de gitmiş .. yerine ta m tersi düşünceler gel­ miştir. i şte, ki ta bımızın bundan son raki sayfa ları nda sözü, m i l·liyetci ta lebelere bıra kaca k .. bir m üddet son ra ise yeniden ü stündağzade öğ retmeniere dö­ neceğ iz. Ya l n ız, bu ifadeleri naklederken. talebelerin «yaşadık,, dediği lıödiselerin doğ ru l u k derecesini tahkik edecek merciin bizler olmadığını hatırlatma k­ ta fayda görüyoruz. Biz, sadece, bası nda yer alan olaylardan bazısın ı sectik ve gözönüne serdik. ilk söz, Konya Gazi Lisesi talebelerinindir : ( 1 974 yıl ında T Ö B - D E R vasıtasıyla getirilen müdür Osman Kema l Nalbantoğlu okulumuzda bü­ yük bir ayırım içerisine girerek sol culara taviz vere­ rek üzeri m ize sa ldırtıyor. Solcular okulumuzda ki dü­ zen ve huzuru boza rak okulu anarşiye kayd ırma k istiyorlar.


1 23 1 975 yılında okulu muzda solcu idareci öğ ret­ men ler, biz m i iHyetci genel eri odalarına çağ ı ra ra k notla veya okuldan ata rız d iyerek tehdit etmişlerd i r. Bu hoca lar «Bayram Gürgen, Kazım Çel i k Sa l iha Karpuzcu, Ahmet Tufa n , Faruk Sun1 d ı r. Ayrıca Bayram Gürgen isimli felsefe öğ retmen i ka n u n iarımızla ya saklanmış olan Dr. H i kmet Kıvıl­ cımlı isi m l i Türk düşman ı , kom ün ist Bulga ristan 'da geberen vatan haininin << Ü reti m ned i r? » isiml i ese­ rini yardımcı kitap mah iyetinde okuya rak, h erkesin a l ı p okumasını mecbur kılarak. yazıl ıda bu kitaptan sorular sora ra k <( Eğer bu soruyu yapmayan olursa, şimdiden sınıfta ka lacağ ı n ı mü jdeleri m » demiştir. Ayn ı h oca ya bancı ideoloj i leri överek, CHP'nin propagandası n ı yaparak, sosya l izmin savu nucusu o­ lan Karl Marks'a « Ka rl Marx Baba» diye h itap ede­ rek, derslerinde s ı k sık tari h i mizi ten kit ederek, d i n i ­ m ize h ü c u m etm iştir. Ayn ı hoca . okulun yatı l ı bölümünün pa nsiyonu n ­ d a a rama yaparak vata n perver, m i l l iyetçi yaza rları­ rrı ızın eserleri n i toplaya ra k ya kmıştı r. Ayrıca Türk M il leti'n i n sembolü olan Bozkurt afişleri n i . U lubatlı Hasan'ın resimlerin i insafsızca, haince y ı rtıp, Bü­ lent Ecevit'in resim leri n i n asılmasını istemiştir. Başmüdür muavi n i Kazım Çel i k, Ahmet Tufa n . Meh met Şahin gibi edebiyat öğretmen l eri kompo� zisyon derslerinde sol eserlerin .okunmasını mec­ turi kılmıştır. Bütün bu olayla r ol<ul müdürlüğüne bi ldirildiği l :alde hiçbir olumlu son uc alına m ıyara k, olayla r f rtbas ed ilmiştir. kan ıyla Yine birkaç öğ renci tarafında n , Türk


1 24 uezen miş olan bayrağımız yırtılara k okulda ayak a l ­ tına a l ı n m ıştır. Okul m üd ürü bu bayrak olayı n ı gördüğü ha lde hiçbir tepki göstermemiştir. Yine oku l çatısındaki gü breler usulsüz olara k satıla ra k, parasının nereye ha rcandığı mechuldür. H içbir açıklama yapılmamıştır. Okul CHP, T Ö B- DER, Kitle, Ayd ı n l ı k bürolarının şubesi haline gelm iştir. Bir mill iyetçi olarak sizden bu olayların kamu oyuna gazeteniz vasıtası ile en kısa zamanda •< O­ kullar kapanmadamı yansıtılmasını rica eder. m i l l i h ü kumetimiziri b u dertlerimize en kısa zamanda ca ­ re bu lmasını, kurs ve imtihanlarımızın sıhhatli gee­ mesini isteriz. i simleri m izi gönderiyoruz, gizli tutur­ masını önemle rica ederiz.) ( 1 5.5.1975)

ccBEN POLiS MiYIM?» Konya, büyük bir şehirdir ve büyük şehrin , bü­ yük dertleri olur. Ama, Selcuk Eğitim Enstitüsü 'nü sinesinde barındıran Konya'da, i mtihan ların pek ya­ kın olduğu günlerde ta m 17 taleben i n ceza aldığı haberi yayıl ıyor. Şimdi, onları dini iyoruz : üstündağ'ın (Türk Eğitim corniasına M ustafa ektiğ i tohumlar g ün geçtikçe meyvesin i vermektedi r. Bu zararl ı meyveler Konya Selçuk Eğiti m Enstitü­ Eü'nde de ortaya çıkmış. 17 m i l l iyetçi öğrenc iye hiç­ bir cidd i gerekçeye dayan maya n sebeplerle «okul­ dan uzaklaştı rma cezası» veri lm iştir. Öğrenci lerin ceza al malarına gerekce olara k okul ida resi şunları ileri sürmekted i r : « Dersleri bas­ mak, hocalara ha karet etmek, hoca ları ve müdürü


1 25 tarafgirlikle itharn etmek, okul öğrenci derneğ in in okul müdüründen izinsiz olara k beyanat vermesi, o­ kulda bulunan pol islerle münakaşa etmek . . . » Ger­ rekçede ileri sürülen «dersleri basma k» ifadesinin tamamen kasıtlı ve yalan olduğu öğrenciler tarafın­ dan ifade ed ilmiştir. Öte yandan, yapılan d iğer itham­ la rın ise bir suc teşkil etmeyeceğ i yine öğrenciler ta­ rafından iddia edilmektedi r. Okul öğrenci · Derneğ i Dernekler Kanununa göre kurulmuş b i r teşekküldür. Ya;pacağı işlerde okul idaresine da nışmak zorunda da değ ild ir. Bazı öğretmen ve müdürü n tarafg irlik yaptığı ise tamamen gerçeklerin lfadesidir; böyle yapmışlardır. daima solcu öğrencileri hi maye edip Ül kücü öğrencileri suçlu ilan etmişlerdir. Öğrencilerin ceza al malarına sebep olan hadi­ seler şöyle cereyan etmiştir : 1974'ün 10 Ara lığın­ da 40 - 50 kişilik solcu bir g rup, okulun gece bölümü öğrenci leri derste i ken okulu basmış. okul ida­ resi ise gerekl i emn iyet tedbiri o l mamıştır. 1 1 Aralık sa bah ı ise yine ayn ı solcu grup. �ğren ciler derste i­ ken yen i bir sald ırıya geçmişlerdir. Olay sonunda Mehmet Koda l, Tura n Bel ik. H . lbra h im Babaoğ lu. Mehmet Ça kın. Semih Yen ice ve Ekrem Eliküçük isiml i mill iyetçi öğrenciler ya ralanmışlard ı r. Ü l kücü oğrenciler müdür yardı mcılarından Gürsel Kuruoğlu'­ na gerekl i emn iyet tedbirlerinin alın masın ı ve can g üven l i klerin in teminat a ltına alınmasını isted i kleri n ­ d e : «Ben polis miyim, son ra böyle had iseler h e r ta ­ rafta oluyor» diye ceva p vermiştir. Öğ renciler Gürsel Kuruoğ l u 'ndan böyle cevap alı nca . okul müdürüne çıkmışlar. müdür de ayn ı sorumsuzluk duygusuyla : <1Bu gibi hadiseler normal had iselerdir. Türkiye'nin her yan ı nda ol uyor, bizim burada da olmuş. · çok


� 26 mu?ıı diyerek olayların büyü mesin e yardımcı olmuş.. tur. Ceza o lan öğrenci ler bu olayda yaralanan öğ­ rencilerdir. Ülkücü öğrenciler hem solcuları n saldı­ rısına uğra mışlar, hem de okul idaresin in haksız ve tarafg ir tutumu sonucu ceza almışlardır. Ceza ların öğ rencilere tebliğ ed il mesinden son­ ra kendisiyle kon uştuğumuz Konya Selçuk Eğitim Enstitüsü Öğrenci Derneği Başkan ı Ömer Ay şu a­ çı kla mayı yapmıştır : «Okulu muzda M ill iyetçi Ü l kücü ' atan sever öğ renciler ka h i r çoğ u n l u kta bulunma k­ tadır. Bunu hazmademiyen çok az bir grup solcu öğ­ r enci deva mlı huzursuzl u k cıkarmak istemektedirler. Biz ise bunlara h içbir zaman fırsat vermed ik. Anca k solculo r biz derslerde i ken dersi boş olan sınıfiara baskınlar yaparak dersleri engel lemektedir. Son cı­ kan olay böyle olmuştur. Ne var ki okul ida resinin ha ksız ve tarafg ir tutumu olayda çeşitl i yerlerinden yara lanan arkadaşlara ceza vermiştir. Bu bizleri çok üzmüştür. Hakkım ızda i leri sürülen itha rnları n h i ç birisi gerçeğ in ifadesi değ ildir. Tama men ka­ s ıtl ıdır, yalandır. Bu tür hadiseler biz öğ retmen a­ dayla rını ü l kemizin geleceğ i açısından ciddi endişe­ lere sevk etmektedir. Duru mu bütün detayla rıyla M i lli Eğitim Ba ka nlığ ı 'na bildireceğiz. Sü kOnetle Eakanlığ'ın vereceği kararı bekl iyeceğ izıı demiştir. Haklarında gül üne ve ta mamen haksız gerekçe­ lerle ceza veri len öğrenciler ve a ldı kları ceza lar şöy­ ledir : Meh met Koda, Hüseyin Güney 1 5 gün; H . i b­ ra him Babaoğlu, M usta.fa Bozkurt, Ömer Kocaeli 7 gün; Tura l Si na noğ lu, Ahmet Külah'lı, Recai Yıl dız, M. Ali Atar, Doğan Öziç de tekd i r ceza ları almışlarci ı r. Yetkililerin 1 7 öğrenc iye tam imtiha nları n yak-


1 27 laştığı şu günlerde veri len ceza lar icin ne gibi bir foruşturma yapacağ ı merakla beklen mekted ir.) (29.4.1 975) *

ccBozkurtçulukı» suçu ( !) ndan . dolay ı . okumakta olduğu okuldan süresiz uzaklaştı rma cezası alan bir d iğer gene de Muammer Karadoğan 'd ı r. Böyle bir cezaya carptırıldığını 1 1 Mart 1 97Ş ta ­ rihli gazetelerden öğ rendiğimiz Muammer Karado­ gan. başı ndan geçenleri kısaca şöyle anlatıyor : (Ben, Çayıralan Lisesi, 4/B sınıfı öğrencilerin­ denim. Ayrıca, okulda ülkücü - milliyetçi olarak ta­ nınan bir ferdim. Onun için, okulda veya sınıfta ce­ r eyon eden herhangi bir olay, benden bilinmeye başladı. Halbuki solcu talebelerin taşkınlıkları, okul idaresi tarafından hep affedildi. Ben, 18.2.1975 tarihinde ve 4 Kasım 1 974 ta­ rihli Ü lkü Ocakları Genel Merkezi bülteni ile yaka­ landım. Bundan dolayı benim suçum ne olmalıdır? Cezam, okuldan süresiz uzaklaştırma. Ayrıca, Adli­ ye'de hakkımda adli soruşturma açıldı. Ben meselô Marks'ın, Lenin'in . veya benzeri kişilerin sözlerini ih­ tiva eden bildirileri getirseydim, acaba suçum ne o­ lurdu? Okulda idare Cimiri kimlerdir? Okul müdürü mü, \'Oksa okul hademesi mi? Okulun asayişini idare mi kontrol eder? Yoksa okul hademesi mi? Okulda Türkiye'de fikir hürriyeti yok mudur? tıulunan ülkücü - milliyetçi arkadaşlarda rastlanan Bozkurt rozetini ccib diye yırtarak aynı arkadaşları suçlamak neden? Ayrıca, bir öğretmenin, sınıfta öğ-


rencileri sağcı ve solcu diye birbirine dü,ürmesi, si­ yaset yapması serbest mi?) * Çumra 'dan da bir d izi feryad yü kseliyor. işte, Çumura Cumhuriyet Lisesi'nin ü l kücü - mill iyetçi ta­ lebeleri yazıyor : (Çu mra Cumhuriyet Lisesi 'nde Mustafa Üstün­ dağ zamanında yerleştirilen. l iderlerine yaranacak şekHde faaliyetlerini yürüten ve yürütmek için de­ vam l ı uğraşan sol cu hocaların .. ve onların yarda kcı­ :arı n ın okulu muzdaki çalışmaların ı sizlere olduğu g i ­ bi bildiriyoru m . Fransızca öğ retmeni o l a n Ferlşte ATAY, okulu­ muıda en faal olara k calışan, diğer solcu öğretmen­ l eri de sosyal ist fikirleri öğ rencilere telkin etme yo­ luna çağ ı ra n , sın ıfım ııda ve diğer sın ıflarda fikirleri ­ ni kabu l ettirdiği fikirdaş öğrencile rle çal ışmaları n ı daha da a rtıran, bir öğretmendir. Bu solcu öğretmenler, bizlere ders harici ve ders esnasında kendi fi kirlerin i kabul ettlrmek isti ­ yorlar ve bize talebelere kendi fi kirlarinizi aşrlayan diyorlar. Bizlerden okuldaki milliyetçi öğrencilerin isimlerini istiyorlar. Bu öğrencilerin yazılı sınavla rda not yön üyle vurul ması sağ lanıyor. O kulda solcu öğ­ retmen ler çok olduğundan öğren ciler bu öğ retmen­ Iere solcu ve sol tipinde gözükabil rnek icin el l erin­ den geleni yapıp onlardan beş numa ra a l ma yolu na gitmektedirler. Solcular. mill iyetçi öğ rencilerin de­ va mlı olara k suçlarını a rayıp okuldan uza klaştırmak istemekte, onları her yönden ezmeye ve ceza landır­ maya ca l ışmaktadırlar. Bazı öğretmenler fen öğretmen i olmasına rağ-


1 29

men fen derslerin in kompozisyon olduğunu söyleyip fen derslerine siyaset g i rmesin i sağlamışlardır. Bu­ ı:un en g üzel şek ilde yapan 12 Mart tutu klularından ve aftan yararlanarak tekrar öğretmen olan TÖS ar­ t;klarından Kerim M ETLi yapmıştır. Sayın ilgil iler M etli denen aşırı solcu, bazı öğrencilere Marksizm Leninizm ve Komünizmi öğreten kitaplar aldırdı ve okuttu . TÖS derg ilerini yasak olan kita pları-öğren­ ci lere bizzat kendisi verm iştir (bu öğretmen Konya Ortaokulu 'na tayin olmuştur.) �

Edebiyat Öğretmeni olan Ferda Olcaygi l Çum­ ra Lisesi'nde bu fikirleri yaydığı gibi, Bekir Kork­ r.·ı az. Kü rşat Özkan. Ertuğ rul Yıldırı m , Sad ı k Sındır. 1'\ u rten Acar, Erdoğan Özkan. ismail Aslan, Fikret Y.:uru , Aziz Kesen. Hasan Yı lmaz, Mehmet Ali Acıla r, daha ism ini yazmad ığımız bir cok öğrenciler a racı­ l : ğ ı i!e ilçem izdeki solcu siyasal kurul u şlarla i rtiba t kurmayı sağ lam ıştır. Ayrıca kompozisyon yazıl ı ları n ­ o c m i l l iyetçi. yazı lar b i r veya iki numa ra, solcu gö­ rüşle yazılan yazila r daha yü ksek not almaktadır. M ill iyetçi olmak suc mu sayın ilgililer? Derslerden yüksek not almak icin . sınıfta kalmama k için mut­ laka solcu mu olmak gerekir? Yu karıda isim lerini açıkladığım öğrenciler Türk M i l leti'ni temsil eden ay y ı ldızlı bayrağımıza en büyük hakareti yapmışlard ı r. Ona efedersiniz bir tuva J et bezi diyerek bu kadar aiça kça iftira da bulunmuşlardır. Ben bu nları her za . man icin ispatla maya hazı rı m . B u Çumra Cu mhuriyet l isesi ki, içinde, soruları­ nı öğrenci olan kayn ına verip, kayını da fikirdaşla ­ rına vererek on ların yü ksek not a l masını sağlayan F: 9


.1 30 öğretmenler ( Fehmi Başer) bulunmaktadır. Fizik oğretmeni Han ife hanım. sanat tari h i og ­ retmen i Zuhal Aysberg faal iyetlerine her yönden de­ \ıam etmekteler ve solcu m üd ü rümüz de onların ça­ l ışmala rı n ı desteklemektedir. Sayın M i lli Eğitim Bakan ı ve sayın yetkil i ler. bir öğrenci olara k durumu s izlere bildirdim, bir çare bul­ ınanızı bütün kalbirnizle isteriz. Milliyetçi öğrencile­ rin bu meselelerini çözeceğ in ize inancım ta mdır.) ( 1 2.5. 1 975)

* NAZiLLiNiN MANZARASI Tü rkiye'nin çeşitli bölgelerinde cereyan elden hadiselerden an laşıl ıyor k i ; bun ların hepsinde. ayn ı senaristin kaleminden çıkmış ve aynı rej isörü n ka­ fasından sa hneye a kta rı lmış gibi benzerl i k va rdı r. Değ işen te k şey, a ktörlerin isim leri ve oyun u n oy­ nandığ ı yerdir. Şimdi gene bu seriden bir başka köşeye ba kı­ �oruz. Burası Nazilli'dir ve Büyü k Ülkü Derneğ i Na­ zilli Şu besı Başkanı Mehmet Ul upınar an latma kta ­ dır : (ilçemizde bir süre önce TSiP ta rafından düzen­ lenen bir m itinge katı lan il köğ retmen okulu öğren­ cilerin i tasvip etmeyen ve bu sebeple oku lda ki şart­ land ırılmış sol temayü llü öğrenci ler, solcu müdür. müdür muavin i ve öğretmenierin husu met ve baskı­ ları a ltında önce ted i rgin ed ilmiye başlanmış. son ra da za man za man biri veya birkaçı solcu öğrenciler tarafından döğ ü l müştür. Son olarak da 1 4.3. 1 975 ta­ rih inde bir tertiple grup hal inde solcu öğrenciler ta­ rafından dövü leceklerin i an layan 14 öğrenci vukuu


1'31 m uhtemel olayı okul nöbetçi öğretmenine i<Müdüre» gece gee saatte a ksettirmişler; buna rağmen sa­ taşmalar. küfü rler, sıkıştırmalar durmadığından du­ rumu EMN iYETE a rzetmek zorunda kalmışlardır. Okul idoresi öğrencilerin can emniyetleri yönünden bu haklı ihbarları n ı toplu hareket - isyan olara k va­ sıfland ı rılmış, önce bu 14 öğrenciyi, sın ıfta kal­ maları, harcl:ksız ve i m kônsıztl ı kları di kkate al ın­ madon okuldon uzaklaştı rılm ışlardır. işin en tra j i k yönü bu öğrencilerin adı suçlu öğrencilere reva görülen bu öğ rencileri uzaklaştı­ rırken fotokopisi ekli mektupta görü l ebi leceğ i gibi nakledildikleri Okul Müdürlüklerine; « Mektubu ge­ tiren öğrencimiz yarolıdır. En iyi şekilde yarasını sarocağın ızı umuyorum . . . v.s.ıı şekl inde mektuplar yazarak adeta «Ta kip ed in, Teh l i kelid ir» g ibi tavsi­ velerle uğ urlonmalarıdır. Uğradı kları haksızlı klar karşıs ında mora lleri cö­ ken , ümitleri sorsılan bu körpe yavrular bu dille mim­ lenerek gitti kleri okulda da ayni düşüncedeki okul idareleri öğretmen ve öğ rencileri ta rafından ted irgin edilecekleri n i kovulacaklo rını düşünere k korku ve kuşku içeris inde Naz'l i'den ayrıldılar. Öğ rend iğimize ç,öre sucları n ı dahi bilm iyen polis nezaretinde okul­ da n ilişk ileri kesilen bu öğren ciler : Kime? Nereye? !\!asıl? ve han gi imkônla baş vurulacağ ı n ı dahi bilmi­ yorlar. Anlatılanlar doğru ise ta raflı ha"re ket eden, bu da yetmiyormuş gibi gittikleri okul idaresine kadar t·u öğrencilerin iflôh edi lmemesi kon usunda direk­ til veren NAZi LLi i l köğretmen Okulu Müdürü M us­ �afa Ersoy ile Mehmet Danışman, Mehmet Kılıç ve


132 d iğer yard ı mcıları ha kkında kim ve nasıl işlem yapa­ cak? Basın bu konuya etkili bir şekilde yetki l il erin dikkatini cekmez mi? Ha ksızlar ve zal i mler üzerinde müessir bir kuv­ ;,·et veya ka nun hakim iyeti yok mudur? Mera k ed i­ yoruz.) (29.4.1 975)

* Gene Nazi l l i ilköğretmen Okulu ile ilgili aşağıdaki görüşlerin sahibi ise, Ali Bulcum'dur : (1 Nazil l i Öğretmen Okulunda M i'l l iyetci öğ­ rencilere baskı devam etmekte, yıkıcı sol faa l iyet a klbildiğ ine sü rmekted ir. Okul M üdürü , yaptığı ko­ nu şmalorda «2 yı leri temizleyip « M ill iyetçi öğrenci­ leri kastl ı m kald ı . Bu zaman içinde okuldaki köpek ederek» sağlam bir sosyal ist temel üzerinde Nazil­ li Öğretmen Okulunu meydana getireceğ im.» de­ mektedir. -

Sol ve yasa k yayınlar okul müdürü ve ida reci­ lerin yardımıyla okula sokulma kta kütüphanede bun­ lara yer vermekted ir. Öğretmen okulu Nazilli ve. çev­ resi köylerinde halkı tahrik etmek için Nazım Hikmet ve benzeri yazarların oyunlarını oynatmaktadır. Yatılı öğrencilerden M i l l iyetçi ü l kücü olanlar çe­ şitli bahanelerle okuldan sürü lürken , TSiP'in yü rü­ yüşüne ka tılan ve aşırı sol faa l iyetlerde bulundukla­ rı Kayma kaml ı k ve Emniyet mensuplarınca tesbit e­ dilerek okul idaresine bildirilen öğrenciler idarece tebrik edHmektedi r. Nazil l i lisesinde de müdür ve baş muavi­ okul öğretmenlerin in büyü k çoğunluğunun solcu olması 2

-

rıin şuur olara k M i l l iyetçi olmalarına rağ men


1 33

u k u l i ç i sol faa l iyetleri a rttı rmaktadır. Okulda yasa k ve kita plar gizl ice dağıtılma ktadır. Disiplin Kurulu· r:un yaptığ ı a ramalarda Eğ itidi kol ca lışmaları a ra­ malarında bu tip derg iler ele geçmiştir. Mart ayında­ k• a ramoda 5. s ı n ıf öğrencilerinden Lütfi ilgün ile bazı a ltıncı sınıf öğrenci lerinde « kitel» derg isi ya­ kalanmış ancak herhangi bir cezai işlem ya pılma ­ m ı ştır. K ita pl ı k Kolu ile Kültür ve Edebiyat kollarının oirl i kte hazırlad ığı listedeki slo eserler oku lda ucuz f iatla satılma ktadır. Temsil kol unun piyesleri sol ideoloj i n i n propagandasını yapan eserlerden secil­ mekte ve roller yine aynı ideoloj ideki öğrencilere ve­ r ıl mektedir. Diğer sosyal kollarda da kabiliyetli mil­ l iyetçi öğrencilere yönetim kurullarında vazifeye teş­ vik edil mekted i r. Okul ida resine ve gerekl i ma kamlara daha ön ­ c e adı veri len öğretmenlerden Rüştü Aydın. Mehmet Korkmaz, Sabri Özer, Vedat işman, Cemil Ok, Birol Turhan ve diğer solcu h ocalar sınıflarda mill iyetçi öğrenci lere baskı yapmaktadırlar. Davran ışları g iyi­ n işleri ve inanclarıyla alay ed ilen öğrenc ilerden Cu­ ma namaziarına gittiği tesbit ed ilenler not veri lme­ mekle tehd it edilmektedirler. Bu öğ renci lere « M illi­ yetçi Cephe Köpekleri» diye sataşılma kta . öğrencilr drste, ders dışı kon ula rla ta hrik edil mektedirler. Ta ­ rih öğretmen i Vedat Işman sınıflarda ceketi n i cıka­ rarak «işte ben meyda ndayım. kendisine komando adı verilen köpeklerden icinizde varsa çıksın ortaya» ci eyip Tophane kabadayılığı yapmaktad ı r. Nazilli son sınıf öğren cisi Mevl üt Yıldız. Ticaret Lisesinden Turan . . . . . . Meslek Lisesinden Şa kir Dön­ m ez. Öğretmen Okul undan Mehmet Tokgöz okulla-


134

rında sol faa l iyetin başı olup. bu halleri herkesee bi­ J i nirken solcu öğretmenler ve idareciler tarafından korun ma ktadırlar. Kuruluş gayesi dı şında faa l iyet çıösteren «Kültür Dayan ışma Demeğ i))de bu öğren­ cilerden Mevlüt Yıldız yönetim kurulu üyesidir. Der­ rekte kend isill i ziyaret eden Nazilli Lisesi öğretmen­ lerinden Rüştü Aydı n . Meh met Korkmaz. Vedat iş­ man adı geçer öğrenciyi tebrik etmişler. okul idare� since ya pılacak bir bas kıdan kendisinin önceden haberdar edileceğ i n i söylemişlerd i r. Bir ta h ki kat sonucu M ustafa Üstündağ ın jet tv'I .E. Müdürü H a l i l Ka raman ı 'n gadrine uğrayan. Na­ :o:.ili Lisesi Milliyetçi Din Derleri öğretmeni Necati Ka · rakuşçu kış ortasında eşi ve ufak çocuğuna rağmen Karabüke sürülmüş, ayni ta h k i katın suçlu görülen Fransızca öğretmeni solcu Rüştü Aydın ise vazifesi başındadır. Aceleyle Din Dersleri öğretmeni Necati Karakuşcu 'nun kararnamesini tebliğ eden jet M illi Eğitim M üdürü. Hal il Karaman 3 aydır solcu Rüştü Aydın'ın karama mesini tebliğ etmemektedir. N. Lise­ sin'de « E IIinci Yıl Dersliğiıl acıl ışında Kaymakamın isteğ iyle bina dua ile açılmış. b udurum basında yay­ gora la ra sebep olmuştur. Okul M üdürü ve Baş mua­ vinin tah ki ka t sonucu suçsuz bulundukları bir ra­ porla kendilerine bildiri l miştir, fakat muhbirler kend i­ lerine herhangi bir işlem yapılmamıştır.

3 Orta okullarda da sol faa l iyetin i sürdür­ mekted ir. Solcu öğretmenlerce öğrenci lere solcu ya­ zarla rın kitapları tavsiye edilmekte, özetleri cıka rtıl­ maktadır. Kitapları bularnıyan ima öğretmenel rce ki­ tap tem i n edi l m ekted i r. Sın ıfiara hergün sırayla ga­ zete alınması tavsiye edilmekte olup sıraya konan gazeteler Yeni Ortam. Cumhuriyet. M i l l iyet gazetete-


1 35

rid ir. Dergilerden de Kitle, Aydın l ı k , ürün gibi solcu dergiler okunsun diye öğ rencilere baskı ya pılmak­ tadır.) ( 1 3.5. 1 975) 23 ÜLKÜCÜ SÜRGÜNE Şimdi de Nazilli i l köğretmen Okulu'nun talebe­ •eri konuşuyor : (Gel in sizlerle Nazil l i Erkek i l köğretmen Lisesi­ rie uzana lım. Burada birisine sorarsan ız; «Ben A­ tatürkçüyüm. Atatürk ve i l keleri ben i m icin önemli­ dir. Ne sağ , ne sol ; en iyi yol Atatürk yol udur.» der. Birisine sorarsanız : « Ben sosyal ada�eti istiyoru m ; aevri mciyim. yen ilik ta raftarıyım . kom ünizme karşı­ yım.» der. Bir ba şka sı na sorarsanız ; <<N e va r kor­ kaca k?. . . kötü bir şey mi? En yi eşitl i k bu reiirnde­ ·di r. Sen eşitl ik olsun istemiyor musun?» diye ce­ vap verir. Aşırı solculuk. türlü yol larla. okula yeni başla­ ·yan birinci sın ıfiara sezdirmeden aşılanır. Bunlar şim di, birer mdsum Atatürkcüdü r. ikinci sınıfta sosyal odaletl i ister. Son sınıft ada «Aşı rı solculuk ( ! ) kö­ tü bir şey mi? der. Ve a rt ı k yolunu tutmuş bilmedi­ ği bir yöne doğru g itmekted ir. Artı k ne din, ne inanç ve ne de gelenek görenek yoktur on lar için. Her şey bôtıldır. Cükü deneyle ispatlanma mıştır onlarca . Bu okuldan 15 Mart ve 5 Nisan a rasında 23 mil­ 'liyetci a rkadaş sürgün ed ildik. Ned ir bu öğ rencilerin sucu bil iyor musunuz? iki kel i meyle « M i ll iyetçi ol­ mak.» Yalnız bu sıfata sah ip olan öğrenciler sürgün -edildi. Süresiz tard cezası alan veya sürgüne uğra­ ya n a rkadaşlarım ızın içerisinde, son sınıfta okuyan­ lar da va rdı. 2 ay son ra öğ retmen olacaklar vata n ı­ mızın bir köşesindeki bir köye ışık sacacaklard ı . Şimdi. sürgün cezası olmamıza sebep olan suc -


1 36 larımızı ve bana sorulan sorularla, cevaplarımı açık­ layayım sizlere : . Soru - Ülkü Ocakla rına kayıtlı mısınız? N iye o­ raya g id iyorsunuz? Sizi kim teşvik ediyor? Cevap - Kayıtlı değ i l i m g itm iyorum. Gören var­ sa yüzleştirin. Kimse ben i teşvik etmiyor. Soru - Küçük sınıflardaki öğrencilere n iye bas­ kı yapıyorsun? Ceva p - Kimseye baskı yapmıyorum. Benden rahatsız oaln arkadaş kimse, kendisiyle yüzleştirin . Kime baskı yapmışım, ben de öğreneyim. Soru - Falan gün fa lan saatte. . . arkadaşınla başbaşa vermiş ne konuşuyordunuz? Cevap - Böyle birşeyi hatırlamıyoru m. Konuş­ tuysam, normal saydığım şeylerd ir. iki a rkadaş bir yere gelip konuşarnıyaca k mıyız? Soru - Okul d ışında ta n ı madıklarınızla n iye iş­ birliği yapıyorsunuz? Cevap - Biz de insanız. Bizim de olacak okut dışından ta nıdıklarım ız. Yasa k mı? Soru - Sosya l ist işci Pa rtisinin yürüyüşüne ka­ tılan a rkadaşların ızı niye idereye veriyorsu nuz? Cevap - Bir öğrencinin yapmaması gereken işi yaptı lar. izinsiz olara k yü rüyüşe katıldılar onun icin. işte biz 23 kişi bu sucla rdan sürgün edildik. Şimdi de kendilerinin ne yaptı kları n ı gözden geç i re­ l im : 1 974 - 1 975 öğretim yılında okula solcu müdür ta­ yin ed ildi ve mill iyetçi müdürü müz öğ retmen olara k Den izli'ye sürgün edildi. Solcu öğretmenlerden bazı­ ları idareci oldu. Bun lardan M.D. önceki yıllarda sol propaganda sucundan ortaokula sürgün olmuş, şim­ di ise Müdür Baş Yardımcısı ve Disipl i n Kurulu Baş-


137

kanıdır. Bir başkası yine ayn ı suçlario b ir başka oku­ la sürg ü n ed ilm işti. O da şimdi disrplin kurulu üye­ si. işte bizlerin ifadelerimizi a lanlar bun la rdır. Idareciler okul kütüphanes in i m i l l iyetçi yazar­ Iara a i t eserlerden temizlediler. Kitaplık kolu, gazete satma işin i üzerine a la ra k Yen i Ortam M i ll iyet Cum­ hu riyet; Demokratik Sol Kitle Ayd ı n l ı k Sosyal ist Genelik gazeteleri okundu ve a ra larına sol bi�dirilre konulara k öğrencilere dağıtıldı. Yal n ız 3 tane Ter­ c üman gazetesi getiririerdi ki on ları da kendileri a l ır­ lard ı . M i ll iyetçi yaza rla rın yazı yazdığı gazeteleri o� kumok suçtu . Elin izde o gazeteyi gören idareci veya öğretmen oldu mu. ters ters bakar ve notu n u verir­ di. «Sen öğretmen olam azsın!..» 26 Ekim 1 974'de Sosyal ist işçi Partisinin yürü­ yüşüne bizden katılan 1 00 kadar öğrenci hakkında açılan soruşturma : sonunda örtbas edildi. 3 N isan � 975 Perşembe gecesi Ma hzuni ve a rkadaşlarının 1-< onserin i okul özel olarak tuttu ve izin verildi. Ama bütün solcular şunu a kıllarından çıkarmamalıdırlar. M i l l iyetçi genç öğretmenler sürülmakten g a m ye­ mez. Biz tarihimizi kuca klad ı k. Dünü saygıyla andık, yarına ü m itle baktık ve hak bildiğimiz yolu seçtik. El bet b i r gün bu yol başarıyla sona erecektir.) (7.5.1 975)

* Ü lkücü gençlerin, «Dünü saygtyla andık, yanna ümitle baktık ve hak bildiğimiz yolu seçtik. Elbet bir gün bu yol başarıyla sona erecektir» d iye biten mek­ tubu, Türk M i l l eti için sevinç kaynağıdır. Çünkü, bu cü m leler, büyük bir m ücadeleni n , inancı kadar yüreği de büyük gençlerinden gelmektedir. Bu hal­ kanın her ferdi ve aynı heyecan ı ka lbinde duymak-


1 38

ta ve m ü cadelesin i vermekted i r. işte, Nazil l i 'd en uza k, b ir başka Anadolu oca­ ğ ı . . . Ve 23 N isan bayra mı icin yapılan törende ko­ (.'aman b ir pa n kart! Üzerinde şu sözler va r : (Ben, babamda i leri, doğacak çocuğumdan ge­ riyim) Ve bu pan kartın arkasına g izlenmiş ceh relere, ı:hayrr, olamaz» d iye itiraz eden . bir i l kokul öğretme­ ni var; M ustafa Merdan ! Yozgat'ın Şefaatl i 'sinde Fatih il koku lu öğ ret­ menliğ i yapa n M ustafa Merda n , içi yanara k aniatı vor :

(23 Nisan ve Cumhuriyet Bayramlarında bir ta­ kım sorumsuz ve ne yaptığını bil meyen bazı şahıslar Türk vatandaşlığından Ba kanlar kuru l u kararı ile cı 1-arı l mış olan Komün ist Nazım H ikmet Ran'ın (Bir F- rovoktör üstünde hic iv denemeleri) adlı şiirinde geçen sözü M i l li Bayra m larımızda pan kart şekl inde gecirmişlerdir. Şöyleki ATATÜRK resmi n i n arkasın ­ da Nazım H i kmet'in şu sözü yer a l mıştır. (Ben Babamdan i leri, Doğacak Çocuğumdan Geriyim) Bu pankartı gecirenlerin. kime h izmet et­ l.iklerini ne ma ksatla bt pan kartı geeirdi klerini bir i ü rl ü a n l ıyam ıyoruz. Ad ı geçen bu pankart bundan önce ki m i l l i bay­ r a mları m ızda da d i kkati ve i l g imizi çekmiştir. Bu bay­ ram Tü rk m il letin i n bayra m ıdır. Şehitlerimizin et ke­ miğ i n i n kan ve irfanının eserid ir. M il l i Bayra ml arda ancak Türk M i lletin i n Liderlerinin sesi duyulur. Türk M il l etinin Ta ri hi ve can düşmaniarına hayra n l ı k bes­ leyen moskof uşağı Nazım H i kmet Ran'ın sesi de­ .9 i l m i l l i bayra m l a rımızda Fatih lerin Yavuz'la nn Meh-


1 39 m e t Akiflerin ve Atatürkleri n sesını ve sozunu duy­ mak isteriz. Halbuki kendisini Türklerin ebedi ve eze l i d üşmanı M oskof'a adayan Rus i ç in ölen, Rus için yaşıyan cesedi n in bile Türkiye topra klarında bulun­ masını hazmedemeyip Rusya topra klarında meza rı bul unan Türk düşmanı M il l et düşmanı Vatan haini Nazım H i kmet'in sözünü Atatürk'e mal edi lerek M i l ­ l ı Bayra m l a rda geçmesine nasıl cesaret v e cü retfe tevessü f edebili rler? M i l l i Bayramlarımızda gözümüzün n u ru kardeş1eri m iz, evfatları mız b ir va ta n haininin sözlerin i taşı­ dılar. O yavru farımız masum ve g ü nahsız asıl günah­ kôr ve soru mlular ise masum yavrufarı m ızı zeh i rf e­ yenlerd i r. Bu bayramları ATATÜRK ve onun temsil ettigi Ordusu i le birl ikte Türk M i l leti ya ptı . Bu bayramfar hiç bir zaman Moskof hayran ı ve Moskof uşakları­ rı ın bayram ı değild ir. Mil li Bayramları mızda ancak l ü rk M il letin i ve onu sevenler kon u şu r. Yoksa şe-· h itlerimizin kanın ı şarap yerine içen Moskof ve onun sad ı k uşa k�arının sesi ATATÜRK'ün m il le ti m ize a r­ mağan ettiği Bayramlarda duyulamaz. Bu pankartı geçirme cü retini gösteren H ürriyet i l kokulu m ensupla rı ha kkmda yarım kal m ı ş olan Tah k i katın. yapılmasun soyg ıları mızla arz ederiz) . (24.4. 1975)

* Fa ka t. Yozgat'daki sol oyunbazlardan şikayetçi olan .. memleketi ve mil leti için (Marko Paşalar) a ra ­ van tek öğ retmen. M ustafa Merdan değ il d ir. Türk M illi Eğitimi cômiasına mensup olanlardan bir kısmı çıkıp, Kızıl N azım'ın b i r şiirini bayra m g ü n ü


140

çocukların eline verir; onların adına (devrimci öğ­ retmen) denir. Buna da devri m c i l i k den i r. Aynı ca­ miamn b ir başka mensubu da. 23 Nisan Bayra mı'n­ da «Ya Şehid Ya Gazh> isimli p iyesi sahneye koyar; Onun adına da cdaşistı> denir. Ve (bay muhbir vatan­ daş)l a rın i şg üzarl ığı neticesinde, bu öğretmenler Devlet G üvenl i k Mahkemes i'ne bile veri lir. Yozgat'ın, Sarıkent kasabasında cereyan eden bu hadiseyi, kısaca hatırlaya l ı m . Suçlu (!) öğ ret­ menler anlatıyor : ( Bizler Yozgat'111 Sarıkent kasabası ilkokulu öğ retmenleriyiz. Geçen 23 N isan U lusal Egemenl i k ve Cocuk Bayram ında okulu m uzda «Ya şeh it. Ya gaziıı' i5imli bir piyes oynatmıştı k. Ta memiyle m i l l i h isleri dile getiren bu temsilin gösteril işi s ırasında CHP'li bazı kişiler piyes içerisinde icabetti ğ i için okunan ezan ile söylenmesi gereken Al porslan la r, Y ı ldırım­ lar, Bozkurtlar kel imelerine sin i rlenip, kavga çıka­ rarak, biz öğretmenierin kişiliğ i n i zedeleyen küfür­ ler etmişlerd ir. Başta T.M .O. S a rı kent Ajans M üd ü rü , Sarıkent Dem iryolu istasyonu Şefi Mustafa Şah i n , PTT Memuru Osman Yılmaz ile Mu stafa Ce!ik, Na­ fi U lusoy gibi şahıslar insa n l ı k dışı hare ketlerle 9 ü l kücü, m i l liyetçi öğ retmeni tedi rg in et­ n ıektedirler. Geceleri evlerim iz taşlanmakta. kasaba­ yı terketmediğimiz takdirde öldü rü l eceğ i m izi bildi­ ren mektuplar yazı l ma ktadır. Yuka rıda adları yaz ı l ı bu kişiler biz 9 ü lkücü öğretmenin sicilin i kirletmek gayesiyle hepimizi i l köğretim M üd ü rlü ğ üne şikôyet ettiler. Olay bununla da kalmayara k, tô G üvenl i k Mahkemesine intikal etmiştir. Olayın Güvenl i k M a h ­ kemesine v e ilköğreti m M üdürlüğüne intika l iyle b iz korkmuş değ i l iz. Ç ünkü şi kôyet konusu meselede


14 1

tamemiyle hakl ıyı z. An ca k yazılan mektuplar ve a t ı ­ lan taşlar ile kasabada san ki escret hayatı yaşıyo· ruz.

Sayın M illi Eğ iti m Bakan ından ve H ü kumet yet­ ki!i1erinden olayla ilg ilen melerini ve bütün öğret­ rıen a rkadaşların hayat güvenl iğinin teminini istiyo­ ruz. Saygıları m ızla) . ( 1 2.5. 1 975) * Şimdi de Yalova'dayız. Ülkü-Bir Yalova Şubesi Başka n ı olon Orhan Öztürk, 2 Haziran 1 975 ta rihin­ de yayın lanan tebl iğ i nde Yalova Kız Meslek Lise­ si'n in bay müdürünü şöyle resmediyor : (Yalova Kız Mes l ek Lisesi M üdürü Belg in Elgen oku l idaresi-ni tamamen solcu bir öğretmen olan Alôaddin Kaya'ya bırakm ıştır. Alôaddin Kaya ise okulda mill iyetçi öğrenci ­ lere ortaçağdan kal ma baskı ve metod lar uygu­ lamaktadır. Ü l kücü öğ rencilere birinci sınıflario konuşmanın yasak olduğ unu, bi rinci sınıf ve di­ Ç!er sınıflarda k i öğrencilere de tehditler savurarak milliyetçi öğrenci lerle kon uşamn cezalandırılacağ ın· ısrarla söylemekted ir. Bu yüzden öğ renciler a rasına 5oğukluk girmekte ve i k i l i k ya ratılma ktadır. Okul M üdürü Belgin Elgen ve Alôaddin Kaya '­ r ı n fikrine göre, Ül kücü öğrencilerin diğer a rkadaş­ Ianna m i l l iyetçi kitaplar okutması, onlara Vatan M i l let ve m i·l l iyetçilik şuuru vermesi (zehirl emek­ rniş) . Bu yaşta ki öğrencilerin fotoroman okuma l a ­ r ı daha norma lmiş.


1 42 Yine okul M üdürü Belgin Elgen bir m i l l iyetçi cğrencinin a nnesine (senin kızın çok kötü yerlere r, idiyor. ÜLKÜ-BiR'e g ideceğine keşke flört etse) d ıyecek kada r bir idoreciye h iç yo kışmayon sözler ediyor. M i l l iyetçi kitapların okunmasına karşı ç ı ka n Alaoddi n Kaya b i r öğren cin in « hocom ben Fa kir Boykurt'un kitaplarını do okuyorum ıı deyince ( iyl iyi on ları oku çok g üzel ben de okudum) d iyor. Yine boy Alaodd in Kaya ÜLKÜ Bi R'e nedense 5inirJenmiş ki (arasın ı bastırıp y ıktıra coğım) g ibi gü­ lünç ve kendinden büyük laflar etm iş .. Ü L K Ü B i R dernekler kanununo göre kuru l muş Anayasamızı-n tem inatı altında, kon unlara sayg ılı t i r öğretmen derneği olduğu için, bu y ıkm o işini tay Alaoddin her halde polise yoptıracoğını ifade edemez. Acaba k im lere veya kime y ıktırocok? Doğ­ rusu çok merak ettim. Bundan böyle saldırı olursa kan un herhalde ö nce Alaoddin Kaya 'nın yakasına yapışocok; bu sö­ zün hesabını soracoktır. Her Türk öğretmeni bir Türk m i l l iyetçisi olmak zorundadır. Anoyosomızın g iriş kısmında (Türk m i i ­ Lyetçiliğinden h ı z v e i l h a m olara k) dendiği halde, büyük Atatürk ( M il l iyetç i l i k ve h ü rriyetç i l i k beni m horeketi mdir) ded iğ i halde, M i l l i Eğitim Bokon ı mız inanm ı ş bir Türk M i l liyetçisi olduğu halde, istanbul M i lli Eğ iti m Müdürlüğümüz şuurlu bir Türk m i l l i­ yetçisi olduğu halde hala okıu l lorımızdo nasıl olu­ yor do m i l l iyetç i l i k d üşmanlığı yopılobiliyor? Bunun iza hın ı yetkili maka m lar elbette yapocak ve m i l l i -


'/etçilik düşmanları gerek'l i dersi alaca klardır. Bu­ no inanıyor ve bekliyoruz. )

* GENE YALOVA 20 Mart 1 975 tari h l i gazetelerden birinde, Yolo­ va Lisesi'yle i l g i l i bir haber vardı ve adı geçen oku l ­ d a k i i k i öğretmenden bahsed i l iyordu . ( . . . Lisemizde felsefe öğretmenliği ya pan Sa­ bit Köse ile Kimya öğretmen i Necmett i n Tu ncay devam l ı olara k komün izm propogandası yapma kta \l e Rusya'yı devam l ı olara k övmektedi r. Bunlar, ay­ rıca b i r g rup öğrenciyi de bu işe soka ra k foa l iyetlE:­ rin i a rtirmışlardır. Bunların teh l i ke l i davra n ı ş ve propagandaları karşısında, işi gücü ö ğ ren c i l i k mes­ l eğ in den dışarı çıkmayon biz m i l l iyetçi ve m ukoci desotçı öğrenciler tedirg in olmo ktayız. Ne ya pıp. r.asıl hareket edeceği m izi bi lem iyoruz. Ad ı geçen öğ retmenler!n sözlerinden bczılarırı; aynen yazıyoru m : 1 «Ordu faşist düzende sömürü unsurudur, orduyu sııfra mdirmak Jdzım, geri kalmışlığımızın sebebi, ordunun sömürüsüdür.>> . . (Necmettin Tun· cay) -

2 «Bir millet için din lüzumsuzdur. Din iler­ lemek için lüzumlu olsaydı, bugün Rusya ilerle­ mezdi.» -

3 <<Türkiye'de haberleşme özgürlüğü yok­ tur. işsiz çoktur, sınıf farkı vardır, halbuki Rusya'da -


1 44 sınıf farkı yoktur. Her çeşit hürriyet vardır.» Nec met­ tin Tuncay) 4 «Bütün felsefe sistemleri geçersizdir, en önemli ve geçerli felsefe sistemi Marks'ın felsefe­ sidir.ıı «Türkiye'de demokrasi yoktur. Olsaydı, ev­ ler aran mazdu (Sabit Köse) -

5 ııCHP bizim görüşlerimizi yansıttığı ve sa­ vunduğu için destekliyoruz. Ecevit'i güleryüzlülüğü ıçın değil, davamıza sahip çıktığı için benimsiyo­ ruz.• (Sabit Köse) -

Bu ve buna benzer şeyleri derste deva mlı ola ­ rak işlemektedi rler. Bir muhabir göndererek bazı öğrenci a rkadaşların ifadelerine başvurabilirsin iz. Böylece bir şi kayetle değ i l , bir gazeteci olara k du­ rumu ortaya cıka rmış olursunuz. Val i lerden bireok­ larının haberi var. Belki, Yalova ortaokulu ve Yalo­ Yia l isemizin Din Biglisi öğ retmen lerinin de duru m­ dan haberleri ol muş olabilir. Öğ renci a rkadaşlarımızın bilgi lerine müra caat ederseniz, ekseriyeti, duru m u s ize anlatacaktır. Du­ rumu bilgilerin ize a rzeder. ilgilerinizi bekleriz. Al ­ lah 'ın selam ve rrahmeti üzerin ize olsun.) AH ŞU BOZKURT

Yalova'daki suclamaları n . baskıla rın ve kıyı mın bir diğer örn eğ ine, Manisa 'da da rastlamak müm­ l< ündür :

(1)

MiLLi GAZETE, 20 Mart 1975


1 46 Man isa Endüstriyel Meslek Lisesi'nde de ya ka­ sına Bozkurt rozeti takonlar, d isiıpHn kuruluna sev­ kedilmiş, çeşitli baskıtoro môruz ka lmışlardır_ Büyük Ülkü Demeği Basın Yayın ve Halkla Mü­ rıasebetler Kolu Başkanı Halil Özcan imzasıyle 8 N i­ san 1 975 ta rihinde yayınlanan beyannameyi de ta kdim ed ip, sözü Aksu l i köğretmen Okulu 'nun talebelerine bıra kacağız. Şimdi, Hali ii

Özcan'ı d tn l iyoruz :

(Şehrim izde Ü l kücü öğrencilere son günlerde yapılan baskıla r şiddetini a rttırmıştır. Öyle ki okul­ la r (Bilhassa Meslek Lisesi ilim yuvaları ol­ r.1a ktan çıkmış. arıarşistleriın barıınağı haline gelmiş­ tir. Okul idaresin in tarafg ir tutumu solcuları şı mart­ m ış. bu yüzden eylemler artmıştır. M a ksattı cıkarı ­ ·ıa.n eylemlerden doğa-n suclar ülkücü, milliyetçi öğ ­ rencilere yü klenmektedir. Man isa Endüstriyel Meslek Lisesinde 25-3-1 975 ·günü iki öğrenci a ras�nda şahsi a nlaşmazlık yü­ .zliınden cıkarı kavga sonucu, aşırı soloular : «Üi kü­ cüler Atatürk rozeUn i zorla çıka rıyorlar» yalanı ile .o kul idaresine başvurmuşlardır. Bir sonraki teneffüs sırasında ül kücü öğ renci­ lerin üzerlertne sa ldırıp dövmek lstemişlerd ir- Aşırı solculuğıu ile ta nınmış blr öğrenci, üzerinde taşıdığı 1 5-17 cm boyunda 3 m m kalınlığın da , bir şiş ile Ül­ k ücü öğ rencilerin üzerine sa ldırmıştır. Bu suc aleti el inden aün m ı ş ve okul idaresine teslim edilm iş­ ti r . Ancak okul idaresi çok normal bir oloym ı ş gibi

F : 10


1 46 �; iş hakkında b i r zabıt dahi tutmamışt'r. Olay örtbas edilmiştir. Bu olayla r okulda bulunan ba kan l ı k m ü­ fettişlerine ters o ksettirilm iş; « ü l kü c üler ya kamıza ta ktığ ı m ız rezetleri zorla çıkarıyorlar. her seferin­ de saldırıyarla nı şeklinde a nlatıl mış olup baka n ­ l ı k m üfettişi d e olayları incelemeden : okul müdürü ile görüşeceği m bu rezetleri ya kanızdan kimse cıka­ ramaz dem iştir. Disi p l ine çağ rılan öğ renci lere okul t ozetinden başka rozet takamaısın ız denmekte; sol­ cuların ta kmış olduğu, sol eli kasketi n i n h izası nda � üzü simsiyah olan rezetiere göz yumulmo ktad ır. Bundan bir süre evvel Okul spor yurdunda; sol yayınlar, kom ü n ist bildiriler bulunduğunu bildiren Ü l kücü öğ rencilerin bu şikayetlerine, okul idaresi tarafından hareket edi lmeye rek, bu yasak yayı nla­ rın soloular tarafından a l ı n masına göz yumul­ m u ştur. Şikayet okul odaresine ya pıldığı halde sol cuların bu durumu öğrenmeleri bilhassa d ikkat çe­ kicidir. Bu d urumdan sonra okul idaresi i k i testiyi bir­ bkine çarpa rson birisi k ı rı l ı r deyip, olayı örtbas et­ m iştir. M i l liyetçi öğ rencilere ya p ıla n bu baskıları n dur­ d u ru r masını okulları mızın ilim irfan yuva ları hali­ ne gelmesini istiyoruz. Aziz M il letim iz elbet bu satılmışimdan hesap soracaktır.)

* (Bizler Aksu i l köğretmen oku lu M i l l iyetçi öğrenc i leri olara k yapılan baskı, terör ve sol propaganda


147 dan. m i l l i manevi değerlerim iz ile a lay edil mesinden bıktık. i stikba lim iz tehlikede! Bu sebeple a şağıda a­ çıklayacağı m ız belge ve durumları yetkil i merciiere ve kam u oyuna arz ederiz. Küçük sınıfiara yen i a lınan öğrenci a rkadaşla ­ rımıza sol görüşü bir d in g ibi yaymak isteyen öğ­ retmenlerden bazıları ile bunların d ümen suyundan g iden öğ renciler. baskı yapma kta ; okul idaresi de buna göz yumduğu g ibi adeta teşvik etmektedir. M i l l iyetç i öğrenciler olarak küçük sınıfla rdaki öğ­ r enci a rkadaşlarımızla gezmemiz kesi n l ikle yasa k­ lanı p suc sayılırken solcu arkadaşlarımızın gezme­ si ise normal karşılanmaktadır. Bu teşvikçi sol gö­ rüştü öğretmenlerim izin başında Felsefe öğretmeni 1-'osan Dem i rci, Ta rih öğ retmen i Şükrü Kaya, Mate­ matik öğretmen i M ithat Ü nüvar. Yusuf Dede, M us­ tafa Şah i n , Mustafa Güven ve Tü rkçe öğretmen i Seekin Cağla rd ır. 1- B Sın ıfı öğretmen i Hasan Dem i rci , sın ıfa bas­ kı yaparak öğrencileri Cumhuriyet gazetesine abone e ttirmiştir. Ayn ı sınıfa ahlak dersine de g i rmekte ve kendi gayesine uygun bir şekilde işlemektedir. Bu c:ers!n yazı l ı imtihanında «Yaşamdan neler bekl iyo­ r uz.>> şeklinde bir soru sormu ş ve öğrenci n in « Dev­ rimci kızla evlenip devrimci yuva ku rma'l ıyız» şeklin­ deki cevabına 9 numara vererek taltif etmiştir. 1 - B sın ıfından mill i ve d i n i değerlerine sa h i p Ahmet U laşoğlu'nu Orta Doğ u ve Tercüman oku­ yar d iye dövm ü ş ve öğ renci vel isine mektup yazo­ ra k «Atatü rk d üşman ı yayı nlar okuyor, ahla ksız cğren c ilerle geziyonı d iye şikayet etmiş ve aynı öğ renciyi diğer sınıflarda kötü leyerek gururunun


148 kırılmasıına sebep olmuştur. Bu duruma dayanama­ yan öğrenci valisi tazminat ödeyip oğ lunu okuldan götü rmüştür. Yin e solcu Hasan Dem irci öğretmeni­ m iz Okul eğlence gecelerinden birine içkiii geierek, öğrenciden kibrit isteyip sigarasını ya kmış ve na­ maz kılaın b i r a rkadaşımıza «Ben kılmıyorum sen de ltılma ne diye kılıyorsum diye öğrencilerin dini his­ l erin i hafife alm ıştır. Sol görüşl ü Tü rkçe öğretmen lerimiz; başta okul müdürü olma k üzere bizlere deva mlı sol yayınlar­ dan (Aziz N esln , Bekir Yıldız, Yaşar Kemal , Fa kir Baykurt) gibi yazarların eserlerinin okunup özetin i ç ı ka rtıl ması ödev olara k vermekted irler. BH hassa Seekin Çağlar. Fazlı Aycan , Zehra Ünüvar bu ya­ zarlara ait eser özetlerini srn ıf geçmeye tesir ede­ cek şekilde notland ıracaklarını söyleyerek baskı yapma ktadırlar. Buna karşıl ı k bu öğretmanler Ke­ malettin Tuğou , Yahya Kema l , ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp'in kitapları nın modasın ı n geçmiş oldu­ ğunu söyleyerek mill iyetçi yayınları okutmama kta­ d ırlar. · Acaba bu eserleri M il l i Eğ itim Bakanlığı mı ya­ sa klam ıştır? Bir tarih öğretmeni olan sol görüşlü Şükrü Kaya, Battal Gazi isimli tarihi h i kôyeler de­ metlni a rkadaşımızın elinden a l ı p dövmüş ve oku­ mamasını temin etmiştir. Okul kütüphanesine deva mlı sol yayınlar a·l ın­ makta mill iyetçi eser ve yayınlar kütüphane memu­ ru tarafından saklanara k oku nmaması tem i n ed il­ mektedir. Ömek «Atatürk'ün Türk gen çl iğ ine el kita­ bı» öğrencilerden g izlenmiştir.


149 Hafta sor.1anndakı Bayrak merasiminde o haf1an ı n başarılı nöbetçileri diye talebeler a rasında b i r seçme yapı lma kta v e bunlara mükafat olarak de­ va mlı sol yayıfilar ve siyasi eserler verilmekted i r örnek : « D ü n Atatürk bugün Ecevit» . Yine okul to­ lebe başkanın ın önderl iğinde «3. Adam Ecevit» ki­ tabı (4-B) sınıfına dağ ıtılmıştır. Sol gazete ve der­ gi ler serbest olu rken, d iğerleri yasa klanma kta ve baskı yapılmaktadı r. örnek : Müdür Başya rdımcı­ sı Yusuf Karacan iş atölyesinde ve disiplm ku ru­ lunda devamlı şekilde Orta Doğ u ve Tercüman ga­ zetesi okuyan a rkadaşla rımıza neden bunları oku­ yorsunuz. demekte . . . müdür yardımcısı ve M usta­ ta Şah in ile Bülent Yı lmaz Orta Doğu okuyan arka­ daşları mızı tehdit etmekteler. Disiplin Kurulu başka n ı ve üyesi Yusuf Kara­ can'la Yusuf Dede 1 0.4.1975 a kşamı yatakhanade mill iyetçi öğrencilerifl dalapiarını arayarak göğ­ sünde « Herşey Türk icin yazılı bozkurtlu fani layııı almış ve ülkü demeğine gid iyorsunuz d iye disiplin �.u ruluna çekmiştir. Halbuki sol görüşlü a rkadaşları­ mız devam l ı CH P organ ı olon Ant Göre g itmekted i r. ve g itmeleri teşv i k edi l mektedir. ( M ithat O n üvar, Yusuf Dede ve M ustafa Güven öğretmenlerimiz tarafından ve başkan vasıtası ile) ! Sol eli havada veya sol eliyle selam verir ma­ hiyette kasıtlı ya pılmış! rezetler Atatürk rezeti diye ta ktırı l ma ktadır. Böylece sol görüşlü öğrenciler ta­ r; ınacak bol not verilmesi kolay ol maktadır. Bu reze­ tin öğretmenlerden Hasan Demirci ve Ali Aca r tak­ maktc diğer solcu öğ retmenlermiz de teşvik etmek­ teler. Böylece okulda ayrı l ı k yaratı lma ktc ve okul


1 50 idaresi tedbir al mamakta , biz de not mağdur olma ktayız.

konusunda

20.2.1 975 ta rih inde 71 A sınıfından Beyazıt Bulut sol görüşlü öğretmen leri m izin fikri n i a l a ra k sınıflarda Amerikan yard ı mına hayır kampanyası açıp i mza topla m ı ştır. Y tn e ayn ı öğrenci, sınıflarda ki solcu öğrencileri tespit ederek solcu öğretmenle­ re bildiriyor ve geçer not a l ma l a rın ı sağl ıyor. Öğren ciler sol görüşlü öğ retmen lerimizin teş­ vikiyle TÖB-DER ve CHP Antalya mitingi ne götürü l ­ m ü ş v e a ktif görevler yaptırı lmıştır. Böylece a rka­ daşlarım ız siyasete alet edi l miştir. Solcu müzik öğretmeni m iz Cevdet Tekin d i ­ ğerleri g ibi derslerde politika yapara k d in i v e m il li duygul a rı mızla alay etmektedir. TÖB-DER topla n ­ tılannı tasvip etmeyen halkımızı «Cerkez Etem is­ yanı» d iye tan ı mlama kta ve bunları <dhanetciler» olarak suclamaktad ır. Yine bu öğretmenimiz ders­ te na maz aleyhinde kon uşma ktadır. Okulumuzdcr hiç bir Türk büyüğü an ı l ma makta­ dır, m i l l i g ü n lerimize gereken değer verilmemekte­ d ir. Antalya 'ya gelen sol tiyatro eserlerine izin ve­ ri l irken, m i l l iyetçi ve ma n evi değerlere yer veren konu la rı işleyen tiyatro ve temsiliere izin verilme­ mekted i r. Ancak sevinebileceğ i miz bir olay ise 2. dönem başında okulumuza Sivas il köğretmen okulundan m i l l iyetçi ve ü l kücü öğretmen imiz ibra h i m M etln 'in gelmesid ir. Bu öğretmenin varl ığı sol çevreleri ted i r ­ gin ederken b i z m i l l iyetcileri ise sevindirmiştir.


151 işte sayın yetkililer ve kamuoyu; bütün oku. larrmızda sürüp giden olaylardan bir bölümünü de biz, Aksu il köğretmen okulunda verdik. Artık mill iyetçi Aksu i l köğretmen okulu öğren­ cileri olara k sol un maşası yapılma ktan , milli ve d i ­ n i değerlerden uzaldaştı rılmak istenmekten usandık, ı;. imdi soruyoruz : ·

«Yokmudur kurtaraca k Bahtı

kara

maderi n i .ı

Saygılarımızla. Aksu i l köğretmen okulunun l iyetci (450 öğrencisi)

mil·

NOT : Yu karıda sıraladığımız olayların doğruluğu ya ­ pıiacak bir soruşturma ile tesbit ed i l ebilir. (24.4.1 975)

* 24.4.1 975 tarihli bu mektupta sıralanan şikayet \le dilekierin herhangi bir merci tarafından di kkate a l ı n madığı ve herha ngi bir değişme görü l mediği icin. aynı okulun, sayıları 450'yi aşan mill iyetçi ü l ­ kücü tolebeleri daha son ra şu m ü rocaatı ya pmış­ l a rdır : (Sol görüşlü Müzik öğretmeni Cevdet Tekin 5 Fen sınıfında Türk ta rihini okumak s ize birşey ka­ land ı rmaz diyerek öğrencilerin tari hi ve manevi de­ ğ erleri öğ ren meleriın i tenkit ederek engellemek istemişdir. Demirci Yine solcu Felsefe öğretmen i Hasan -i-A sın ıfında dersiyle ilgisi olmadığı halde öğrenci­ l ere Osmanlı impa ratorluğun u emperyal ist. sald ı r-


1 52 gan ve söm ü rücü olmakla n iteleyerek öğrenciler�n tarihi bağtarını kopa rıp, şan l ı geçmişimize karşı nef­ ret uyandı rmak istemekted ir. 6-B sın ıfında Tarım Dersine de, solcu öğretme:-; Bü lent Yılmaz Al lah'ın varlığı ve yokluğu meselesi ni öğrencilerle tartışa rak, Al lahsızlık fikrini, << Matet yol ist görüşü» tetkine çalışmıştır. 6-A sın ıfında Edebiyat Öğ retmen i Seçkin Çağ­ lar sınıfta, mill iyetçi olon öğrencilere yoboncılo:r d! · verek h itap etmiştir. Öğrencileri ka mplara ayırma­ ya ça lışma ktadır. Kaya 5 Fen s ı n ı fında tarih öğretmeni Şükrü \(burada Orta Doğu ve Tercüman okuyan gericiler ·;or mı?» diyerek baskı ya pm ıştır. Oku lda <<devri mci anayasası» diye adlandırılan 4 sah ifeden Ibaret bir bildiri 6-A sınıfmda bir öğren ­ cinin defterinin arasında bulun muş; Bunu ben imse­ yenler üzerini imzolamışlard ı r. Böylece okulda bir örgüt kurma faaliyeti vardır. « Gerektiğinde ilg i l ilere verilecek » . Felsefe öğ retmen i Hasan Demirci Ahlak dersi:n .. ailelerinin daha mutlu olduğunu 2-B s ınıfı n ­ Rus de aa söyleyerek yaban c ı hayranlığı v e propagandası yapmıştır. Yine Müzik öğretmen i Cevdet Tektn mill iyetçi Yazarların kitaplan icin bunların modası geçmiştir bun ları okumayın bu yazarlar aldatıcıd ı r demekte ve öğrencileri sol yayınlar okumaya teşvik etmektedir. Ing i l izce Öğ retmeni Fatma Köken . sımflardo oleni taraf tutara k sol görüşlülere kolay, biz m i l l i-


1 53 vetcilere ise zor soru sormakta v e bizimle alay et­ mektedir. Güven Mustafa Matematik öğretmen i solcu Ahlak dersinde Cumhuriyet Gazetesinden ders iş­ lemekte; sol görüş.lü arkadaşlarımızdon başkasına söz hakkı vermemekte, dersin müfredatı dışına çı­ karak kendi ideoloj isini aşılayıcı uygulama yapmak­ tadır. Almanca öğretmen i Ali Acar 2.4.1 975 akşa m ı e­ tütde 4-B sınıfı öğrencile ri i1e ana adlı oyun icin « i k­ tidar değ işmeseydi bu oyun u bu okulda oynataca k ­ t ı k . Arnca lara Göbeklilere Ağalara v e s ize göstere­ ce ktikıı Diyerek kendi eğ il imlerini bel i rtmiş, sınıfta ayrıca l ı k yaratm ıştır. 4-A sın ıfında diğer sınıfla rda olduğ u g ib i solcu Ingil izce öğretmen i Meh met M ü layim hala Mustafa üstündağ 'ın ve sol görüşün propagandasın ı yapmak­ ayrıcalık konusunda ta, öğrenciler arasında not gütmekted ir. · Oku lda bazı azı l ı solcu öğrenciler. üzerlerinde varalayıcı aletler taşımaktalar. Bunlar 6-B'derı Ha­ san Şen ve lsma il Sağlam belleri nde zincir taşı­ maktadır. Durum okul idaresine bildirildi fakat. her 1-·angi bir tedbir alınmadı. �3-1 975 ta rihinde şu kitaplar okunurkan görülmüş ve durum oku l ida resine bildirilmiştir : 1 - Len iniiı hayatı ve mücadelesi 2 - Marksın Toplu m Kuramı 3 - Proletarya Partisi üzerine 4 - Küçük burjuva ideolojisin i n eleştirisi


1 54

N e var k i bu kitapları okul idaresine ihbar eden b ız milliyetçi öğrenciler suçlu olduk. Okul d i sip­ lın kuru l u bu a rkadaşlarımızı çağ ı rara k, okulda �ruplaşma yaratıyorsunuz diyerek töhmet altına al­ m ı ştı r. 23 N isan tatil inden istifade ederek lzmir'e ge­ ı: d üzen leyen okulumuz gezi kolu rehber öğretme­ r;ine ve diğer ida reci öğretmenierimize (Ergenekon dan çıkış tablosu ile Türk bayrağın ı n doğ u şu) n u simgeleyen tablolar otobüse asıldı diye okul idare­ s:nce ta h k i kat açıldığın ı öğrendik. Eğer doğru i se uiz Türk m illiyetcileri olara k söz veriyoruz. T.C. payida r kaldıkca şerefl i Türk bayrağının değ rusu­ ru ve Ergenekondan çıkışını her yerde iftiharla csacağ ız v e tanıtacağız. Bizim icin esas Jüzumlu olan tatillerde kütüp­ tıoneni n acılması ve boş zaman ımızı kütüphanede değerlendirmektir. Halbuki h ic bir tatilde kütüpha­ ne acılma ma kta . memur. özel ta ksisi il e dolmuşcu­ iuk yapmaktadır. Banyo ve çamaşırhan e duru mumuz da bu söy­ lediklerimizden farksızdır. Yazdı klarımız. söyleyeceğimiz konuların cok az b i r kısmtn ı d ile getirmektedir. Bun a rağmen Aksu i l köğretmen okulunu tanıtır mahh iyettedi r.

* GAZiANTEP BiR ALEM i l g i lilere sayg ıyla a rz ederiz.) Burası Gaziantep! Ve 5 Mayıs 1 975 tarih i·nde. Gaziantep Eğ itim Enstitüsü ve i l köğretmen Okulu'-


1 55 nun doksanaltı talebesi, M illi Eğitim Ba kanlığına getiri'len Ali NaiH Erdem'e, bir mektupla m ü racaat etmekted irler. Ba kan 'dan istenen şey, ünvan değ i ld i r. Sadece can güvenliğinin temin i istenmekte .. talebeler şikô ­ yette bulunmaktadı r. Bu doksanaltı m i ll iyetçi - ü l kücü talebenin mektubunu birl i kte okuyoruz : (Bizler Gaziantep i l i m izin Eğitim Enstitüsü ve i l köğretmen Okulunda ta hsil yapan öğrencileriz. Bir an önce tahsi l i n i bitirip, devletine ve m i l letine h iz­ met icin, her türlü i m ka nsızlıklar içinde okuyan M � l iyetçi, Ülkücü gencleriz. Zaten çoğu muz ana ba ­ t:asından uza k kal m ı ş fak i r a ile evlatlarıyız. Bun un için herşeyden önce amacı mız oku l u m uzu bilgili ve m i lletine hizmet edecek seviyede şuurlu olara k bi­ tirmektir. Bunun ise ancak huzurl u b i r ortamda m ümkün olacağın ı zat-ı ôl iniz ta kd i r eders i n iz. Bu ortamın en güzel şekilde sağionabi lmesin i n ise. a n ­ cak okul yöneticilerin in zamanın fikir a kı ml a rından t".an g isine mensup olurla rsa olsunlar, m u ha kka k su­ rette tarafsızl ı k i l kesine saygı göstererek, öğ renciler cırasında hiçbir ayırım yapmadon T.C. Devleti öğret­ men ine yakışır şekilde mua mele etmesiyle m ü mkün olacağ ına inanıyoruz. _ M i l l iyetçi Ü l kücü gençler ola ra k bizler bu gerçeğin sırrına erm i ş kişi leriz. Ü l kemizin kriti k bır d u rumunda huzurun tem i n i icin eli mizd en geleni ya pmayı birer Türk çocuğu olara k vazifemiz saydık. Anca k bizim iyi n iyet ve cabalarımıza rağ­ men okulumuzda tam bir huzur sağlaya mad ı k . Bu­ na sebep ise, son aylarda ü l kemizin her yanında rı ıeydana ge�en huzursuzlu k ve anarşinin m üsebbib leri olan bir g rup \:iğ retmen ve öğrenciler bizim oku-


1 56

ı

.

lumuzdo da o yola boşvurmuşlar ve birer i l im i rfa n yuvası olması gereken okulumuzu b i r anarşi yuva­ si; huzursuz�u k meydana getiren anarşist ve art n iyetli k işilerin ba rınağı haHne getirmişlerdir. Derslerine devam etmek ve okumakteki gayeyi qercekleştirmek gibi iyi n iyet sahibi bizleri okullam o l mamak, boykot yapmaya sürü klemek, baskı yap­ mak ve ted hiş hareketlerinde buluna rak sindirrnek ''e okulun huzurunu bozma k icin ta hrike koyulmuş.­ lardır. Öğrencilerine ders yerine çeşitl i yabancı ideo­ loj ileri aşıla maya çalışmışlar ve mezhepciliği, azı n l ı k ı r kçılığını v . s . yaptıkları kon uşmalario körüklemişler "e böylece diğer fikirdaşla rın ın bütün Türkiye'de yaptıkları gibi bunla r da okulumuz öğrencileri ara­ sında mezhepcilik ve bölücij l ü k yapa r tarzda_ kon uış­ rnuşlardır. Kendi ideoloj ileri acısından yetiştirmiş ol­ aukları öğ r�ncileri biz M i l l iyetel genelere sald ı rtmış­ lar veya en azından bu saldı rgan k işileri çeşitl i şe­ J.: ilde koru muşlardır. Aşağıda açıklanacağ ı gibi çeşit­ lı olaylar sonucu bize yapılan ta lebe ve öğretmen tıaskılarını. saldırıları bölücü ve yıkıcıların huzur bo­ ıucu yöndeki faliyetlerin i okul idaresince (bil hassa o1\ul müdürü Yusuf Cetin'e) müteaddit defalar bil­ d i rmemize rağmen cevap olama mışız veya san ki hütün olayları b izler yapıyormuşcasına okul müdü­ ı ü müzce azarlanmışızd ır. Ve hatta küfür yağmuru­ r-a tutularak okul müdürümüz Yusuf Çetirı 'in bu ta­ rafg ir tutumu yanı sıra çoğu öğretmen lerimiz de tarafgi r davranara k bizlere karşı sert ve ayıncı ta­ v ı r takın m ışlardır. Hatta bazı fiili hareketlerde on ­ lara akıl hocalığı d a h i yapmışlardır. Okul idaresi ve diğer öğretmenierin bu tarafg ir


1 57

musahamalı tutumlarından kuwet alan ve kendile­ rine ma rksist, maoist, devrimci adlarını ta kan bir kı­ sım öğrenciler de biz mill iyetçi ve ü l kücü genc­ leri sindirmeye ça lışmışlard ı r. Ayrıca okulumuzun şeh i r dışına yakın ol masından ve bu saldırgan öğ­ renci gruplarının halkı üzerımıze sa ldırtmasından olayların cehresi iyice değ işmiş. hayat güven l iğ i miz teıhl ikeye düşmüş; şeh i r sokaklannda gezemez hale gel m işizd ir. Taşıd ığı fikir n e olu rsa olsun. ne öğretmen ve ne de talebeler okulda siyasi bir partinin lehine veya a leyh ine faa liyet gösteremiyeceği okul ve eği­ tim yasalannca em red ildiği halde. yine bir kısı m öğretmenlerimizin tutumu i le bazı siyasi partiler le­ h inde faaliyet yürütül mesine izin verilmiş veya bu faa l iyetlere göz yumulm uştur. (Bu hususta a şağıda olayların an latımı sırastnda bilgi verilecektir.)

BIR KAC MISAL Eğitim ve öğ reti min gayelerine tama men ters olan bu hal ve davran ışla rı üzülerek ve ibretle gör­ dük. Oysa biz vatansever gençler bil iyord u k ki oku i ­ p a rda bizlere en il eri seviyede ilim. f e n ve teknik bilgiler veril i r. Türk M i Jıl iyetc l l iğ i şuu ru ka­ falara percinlen erek devletin muhafazası. m i lletin hütünlüğü ve cumhu riyetin koru n ması yolunda bir vazife yü klen ir. Gerçekte yapıl ması gereken bu iken. kofolara siyasi pa rticilik ya bancı ideoloj i­ lere sempati besleme. değerlerini inkö r ve daima tmzursuzlu kla ra sebep olmak icin anarşist bir ruhla � etiştirmeye zorlanmaktayız. Bu yolun ise eğ itim öğreti mimizi dümura uğ ratacak bir yol. bir gidiş

ve ol


1 58

duğuna inanan biz, gayemize ulaşmak ortadan ka ldıra rak, madan usan madan i lerl iyoruz.

onlara a let olmadan tahsildeki icin yol umuza çıkacak engel leri m i l letin: ize h izmet yolunda y ı l ­ v e büyük bir azimle çal ışara k

Anca k bfz Ü l kücü vatansever gençlerin , okulu­ muıda uygulanan baskı ve terörün yoğunlaşması He h uzurumuz bozu l muş. hayatımız tehl i keye düş­ müştür. Bu durumu daha açığa kavuştu rma k için size bel l i zaman larda oku l ida resin in, öğ retmenle­ rınden tarafg i r tutu mlarını açı kça ortaya koyan ba ­ zı olayları naklederek huzuru bozan ların kimler ol­ duğunu an latmaya ça l ışacağız. 1

-

12 Ekim 1 974 g ünu banyodan gelen Yılmaz

Aydoğan, Çetin Kıvcı, Emin Öztürk, Mehmet Ö nge, Hasan Yıldırım isimli arkadaşlarımız bayı ltılıncaya !<adar «Maari f Durağında» dövülmüşlerdir. Arkadaş­ lo rımızı dövenler, yine aynı okul öğrenci lerinden, anca k Marksist' ler g rubuna da h i·l olanlardand ı . Olay rnüd ü re, Yusuf Çetin'e, dövü len oırkadaşlarım ızca a n latılmıştı r. Ve dövenlerden şi kayetçi oldukları­ n ı bildirmelerine rağmen M ü d ü r Beyin arkadaşla­ rım ıza cevabı» olay cıkaran sizsiniz. Bir daha bu konularda bana şi koyete gel meyin. Gel irseniz he­ piniz• d isipl ine sev kederim. Bundan son ra bu okul­ da bizim boru muz ötecektir.ıı olmuştur. (Müdürümüz daha önce ortaokul öğ retmeni i ken, bizim okula müdür tayin ed i l m iştir. Önceki yıllarda TÖS şube­ lerinden b i rinde şube başkanlığ ı ya pmıştır.) B u ola­ yın Cıkabinde dövülen a rkadaşlarımızdan Yılmaz Aydoğon sürgün ed ilmiş ve şikayet edilenlere h i ç sorgu yap ı l ma m ı ştır.


1 59 2

-

13 Kası m 1 974 G ü n ü öğle tatili sırasında

Veysel Di kbaş isimli a rkadaşı mızın türk ü söylemesi­ ni bahane eden felsefe öğretmeni Erdal Eroğ lu, öğ­ rencilerden Zek i Gülpına r. Ökkeş Yeşi l taş, Meh­ met Manta r, Mustafa Kocoğlu, Bahri Ka ra kuş, Ha­ san Şa hin ve Hasan A kdağ tarafı ndan Veysel Dik­ baş ve arkadaşı ibra h i m Öztürk küfürlerle üzerleri­ ne yürüyerek döv ü l m ü şl erd ir. Olay yerine gele-n müdür Yusuf Çetin, h içbir şey sormada n , sadece 'ieysel Di kba şı tokatla mıştır. Yine aynı gün ü n a kşa m ı aralarında Zek i Gü lpı­ nar, Meh met Manta r, Veysel A kzorba, Ceng iz Şim­ şek, Ök keş Yeşiltaş ad ında ki öğ rencilerin de bu­ lunduğu talebe olmayan, ta kriben 100 1 50 kişi l i k l;ir g ru p o k u l u sa rmıştı r. E l lerinde kazma v e k ü rek sapla rı bul unan gözü dönmüş g rubun başında mü­ z i k öğ retmen i Mehmet Yalın bulun uyordu . Suc a leti clan sopa lan ceketlerin i n altına sa klamaları ıçın tel k i nde bulun uyor ve birkaçını da ken d i el leriyle sa k l ıyord u . Bu arada çoğ unluğu uyurno kta olan öğrenci a rkadaşları , öğ renci başkan ı olan Abdü lga­ ni Şah i n uyandırarak d u ru m u kısaca an latmış ve tedbirli ol malarını tenbih lem işti . Bir ara , saat 21 .20 idi ki, bu saatte çoğu öğrencilerin uyumuş olduğu­ n u ta h m i n ettikleri için bir baskın d ü zenleyen �alebe ol mayanlardan m ü teşekkil sa ldırgan g rup, karşısında tQplu halde pansiyon öğrenci lerin i gö­ rünce küfürler savura ra k , ellerindeki sopa ları teh­ ditveri savu ra ra k dağıtıl mıştı. -

Sabah d u rum okul müdürüne ve m ü z i k öğ ret­ men i Meh met Ya l ı n 'a ( k i o gün nöbetciydi) a rzed il­ diğ inde müdür susmayı tercih etmiş; Meh met Ya l ı n i:>e içlerinde H a l i l Çev i k, H a l is Güven, Abd ü l gani Şa -


1 60

hin 'in d e bulunduğu bir öğrenci gru buna a kşam ki olay ha kkmda sorulan bir soruya « Evet ın icin bana soruyorsuın uz ki? Erkakseniz o anda çıkıp ellerinden claydınıZ» diye cevap vermişti r. 3 - 1 3 Aralık 1 974 Günü Eğ itim Enstitüsü öğ­ rencileri·nden 60-70 kişilik bir g rup öğrenci, i l köğ ­ retmen okulundan Hal i'l Çevik, Vaysel Di kbaş, Be­ yazıt Kekec. Bayram Turgut adlı öğrenciler dövü l­ müştü r. Okul idaresine verilerı di lekce cevapsız bı­ ra kılmıştır. 4 - 1 2 Şubat 1 975 g ünü, Fransızca öğ retmeni Erol Selvi bu tarihte bir siyasi partiflin mensubu o­

lon ( M u sta fa ü stün dağ) ın konferansını dinlemek ü7ere 25 k işilik bir g ru p solcu öğ renciye izin verdiği halde, her ne ma ksatla olursa olsun biz vatansever g enelere iziın vermemekted i r. Bu olay sayın Fron ­ s;zca hoca mızın esas amacın �n ne olduğunu, okul­ aa siyasi propagandanın k i mler tarafuıdan yapıldı­ ğ uı ı ve huzursuzlukların, anarşiın in kimler tarafından cıkarıldığını göstermektedi r. 5 - Eğitim Erıstitüsünün boykotunda öğ ret­ men okulu duvarlarına, kantin kapt.ıarına. camiara bir siyasi kuruluş olan T.S. I . P.ın in «Geliyoruz gele­ ceğiz pek yakında » slogan ını taşıyan afişler ens­ bütün titü öğ renci1erince asıl m ı ştır. Okul müdürü l·unları görmesine rağ men umursa mazlı ktan ve de görmemazii kten gelerek, okulumuzun ilme h izmet eden değ i l , bir siyasi partinin oturma sa lonu gibi cı fişlerle süslenmesine izin vererek bir parti binası haline gelmesfne sebep ol muştur. Boykot günü 1 6_30 sıralarında içeri a l ı n mayan 25 30 kadar Ü l kücü öğ renci Emn iyet M üd ü r . . .

-


161

:üğüne gitm işlerdir. Dönüşte müdürüm üz «Bu itler emn iyete g itm işler. gel iyorlar. Şimd i l i k içeri ahn ba ­ ":alım» dem iştir. Şah it. Salih Sansar, Abdülgan i Şa ­ h i n isim l i öğrencile rdir. Boykot sırasında bi rkoc TS i P <ı fişinin bel i rsiz kişilerce yırtrl masından sonra Marksist bir g rup, Halis Güven adında ki genci ölü m ­ etmişlerdir. Durum müdürlüğe bildirildiği i e tehdit tıalde yine cevap a l ınamamıştır.

* ((BURASI KÜCÜK MOSKOVAıı Yine boykot olayında öğretmen okulu öğrer:­ cisi olan anarşist ruhlu i hsan Özten kapıda, Enstitü işa ret öğrencilerine biz ü l kücü gençleri gösterip etmiştir. Ve müdürü n yanı nda yetkisiz kimlik kont­ rol üne göz yummuştu r. 24 Şubat 1 975 günü, Enstitüden 3 öğ ren­ 6 gelerek Veysel Di kbaş isimli a rkadaşı mızıı ci müdahalesi dövmeye çal ışmışlard ı r. Bazı kişilerin i:e muvaffak ola mamışlardır. Bu a ra dışa rı erkan rnüdür Yusuf Çetin sa ldırganlara «hadi eviadım işi­ n ize gidin» derken , biz ül kücülere hita ben (affeder­ sın iz, «eşşekoğ l u eşşekler. bir şi kôyetin i z varsa g i ­ d i n , bakan ın ıza, cumhurbaşkanı nıza şikôyet edinıı diyerek bizlere ve devletimizin çok değerli görev sa h ip lerine hakaret etm iştir. Bu duruma o gün saat 1 2.30 ve 13.00 a rası nöbetçi olan topl u m pol isleri -

şahit olmuştur. 7 21 Mart 1 975 günü okul ida resince Sa lih Sansar. Yılmaz Aydoğan Atıf Kanpolat. Nadir ü nal, Necmettin Turan, Mesut Yaşar Kamiloğlu isimli a r-

F : 11


1 62 kadaşla rımız hakkında verilen sürgün kara rı n ı du­ van, okul ları kapatılan Eğiti m E nstitüsünün azılı sol mil itanları okulum uzda her zaman olduğu gibi ken­ tinimize işgal edercesine yerleşmişlerd ir. Çeşitl i küfürlerle tah ri ke kalkıştılarsa da kapı lmadık. Bu cra «Burası küçük Moskova, sizleri yaşatmayaca­ ğız» «Yaşasın Türkiye Hal kları» «Bağımsız K ü rdis­ �an» g ibi sloganla rı bağ ı rmışlard ı r. Bu arada sürgün edilen a rkadaşlarımızı almak üzere polis gelm işti . 6 Arkadaşımızı pol isin el inden alma k istediyseler de pol is buna môni oldu. Pol is ekibinin g itmesiyle de bazı a rkada şları mızı dövd üler. Geç saatlerde va­ Pden okulun boşaltı l ması emri üzerine okulu boşa lt­ tik. Bu olaydan sonra okul 3 1 Ma rta kada r tatil e­ dilm iştir. 8 27 Şubat 1 975 g ün ü Nurettin Tek in isi m l i Al manca hoca m ızın pansiyon nöbetçisi olduğu g ü n ­ de bir kısım tedh işçi ve terörist öğrenci g rubu 4-A sın ıfında, sıraları üst üste yığara k dem i rbaş eşya ları tahribe başlam ışlar. Bu a ra g ü rültüye gelen nöbet­ çi hoca Nurettin Bey «Ne yapıyorsunuz? Bunlar devletin malları, on lar n ice zava l l ı n ı n verdiği verg i­ lerle a l ındı» demiş ve m u kabi l inde bu solak g rupta n �u cevabı almış : «Devletinde . . . . . . Sen inde . . . . . . » Da ha sonra h ocanın üzerine sa ldırmışlar ve onu tarta klamışlardır. Hocamızın i mdat istemesi üzerine l<oştuğumuzda müdahale ederek O'nu ellerinden a l ­ a ı k . Haca rn ızla birl i kte yata kha neye çı karken , gece böl ümü sol cu öğrencileri de olaya g i rmişl erd i r. Po­ l ıse ha ber vermeye g iden arkada şlarımıza tabanca iıe ateş ed i l m iştir. Da ha sonra polis'in gel mesiyle o ­ lay yatışmı ştır. Değerli büyüğümüz : Yu karıda bahsettiğ i m iz olaylar zaman ı nda gerekli en yü ksek makamlara bildirilmiş olmasına rağ men. bizlerin bu derdine hal -


1 63

çaresi bulacak ·bi r yetk i l i m izin bizlere uzanacak şefkatli elin i maalesef göremed ik. Bizler okumaya gelen Anadolu gençleriyiz. Anayasamızın bizlere ta n ıdığı bu en tab i i hakkımızı kullanmak elbet hakkı mızdır. Anca k korkusuz, rahat ve huzur içer­ �inde b i r ortam gere k i r. Maa lesef bizim oku lumuzda bu ortam mevcut ol mayıp, ca nı mız pahasına oku mak zorundayız. Yarın ıçın yaşayacağımıza tem inat veremeyiz. Çünkü o derece terörist bir hava var. Ve biz Ül­ kücü gençler olara k sizlerin yü kse k ve ulvi vicdan­ ın ıza sığın ıyor, bizlere ya rdım el lerin izi uzatma n ızı t:ekl iyoruz. Bizim rahatça okuı'Tıamızın sağlan ması için en emin yolun b izleri yurdu muzun d iğer bölge­ lerinde bu lunan öğ retmen okullarına naklimizin ya­ J-ıılacağ ına inan ıyoruz. Ve sizlerden de hasseten bu crzumuzun gerçekleşmesi yolunda gerekl i merciiere verecegınız yü ksek e m i rlerin izi bekl iyoruz. Bunun dışındaki çözüm yolu bize hayatımızın garantisini veremiyecektiL Gaziantep

Saygıları mızla) i lköğretmen Okulu Öğrencilerinden

1 - Al i Oğuz 2 Şüki· ü Uygur 3 H a l i l Aydoğdu 4 Cuma Yeli kaya 5 Bahattin Ça lışka n G Mehmet Akça 7 E m in Öztü rk 8 Ba ki Tokatlı 9 Hasan Gölgeli 10 Azm i E roğ l u -

-

-

-

--

-

-

-

-


11 12 13 14 15 16 H 18

-

Gürbüz Polatkaya

- Necati Özen - i rfan Uzun -

Beyazıt Kekec

- Kahraman Ö ren tepe - Abdurrah man Yanardağ - Celal Gençoğ lu

Recep Olgun 1 9 - N usret Ka rakoş 20 Necati Işık 21 - i rfan Beştepe ?2 Mustafa Cilak �·3 -. Osman Güneş 24 - Recep TopaJ 25 Nevzat Sepet :?6 Yusuf Ekiz 27 - M u hammet ı rma k 28 - Ali Cızmaz �:9 N ihat Kılıçkaya 30 - M iktat Aydeş 31 - Baki Yılmaz 32 Turan B a ş p ınar .33 Taeettin Dökmetaş 34 - A. Cel i l Caymaz :ı5 Hüseyi n Kesci 36 - M u stafa Özcan 37 i. Hakkı Ya lçın kaya l sma i l Özkurt 38 39 Durmuş Özeren 40 - O. Fa i k Topcu � 1 - Hasan Güder 42 Hasan Yıldırı m -43 - Hüseyin Soysal .Li4 - Vedat Gümüş -

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-


165 -45 - Ramazan Tuğral 46 - Abdullah Yiğ itsoy 47 - Abdu llah Kara kuş 48 - Ahmet Akdoğan 49 - M ustafa Ka hveci tiO - Osman Sucu 51 - Osman Kapla'n 52 Hasan Dağdelen 53 - H üseyin Kücükkoraca 54 Mustafa Gürsoy 55 - B. Ali Çiftçibaşı 56 M usa Dem i rboğa 57 - Z iyaettin Solmaz 58 - Şad i Kuşkuş 59 - Metin Kayaalp 60 - ismai l Kocak 61 - Ahmet Yıldız 62 - Bayram T uğrul 63 Hüseyin Doğan 64 - Kemal Uyar 65 - Hüsa mettin Aslan 66 - Ahmet Na rman 67 A. Gani Şahin 68 Halil Çev i k 6 9 - Ha lis Güven 70 - Abdu rra h i m Kıneri i 1 - Veysel Kurnaz 72 - Veysel Dikbaş 73 Sayım Çel ik 74 - Ahmet Gül mez 75 Sad ulla h Varol 76 Ziya Sayan 77 Seyid Dem i rc i 7 8 - M ustafa Ayata -

-

-

-

-

-

-

-

-

-


1 66 79 - idris Çölebatmaz 80 - Şerif Zor 81 Ömer Çetinkaya 62 M ü rsel Kumaz 63 - Hüseyin Gü ler 84 Sü leyman Kocak 85 - Ru hsati Eroğlu 86 Celal Yeniyurt 87 - Duran Şah i n 68 Hulusi Sel i m l i 89 Turgay K ılıç 9 0 - ibra h i m Dem i r 91 Mehmed Evcil 92 - Hamid Şişman 93 - Habip Acar 94 Çetin Kıvıcı 95 - Bü nyamin Çınar 96 - Yıl maz Porsu k -

-

-

-

-

-

-

-

*

SIRA TOKAT'DA Gaziantep'de tahsil yapmaya calışan. fakat hayatları bile teh l i kede olan doksanaltı taleben in feryadı, sa nki Tokat'da yankı lanma kta ve adı ge­ çen vilayetden de 500 m i l l iyetçi ül kücü gene. aynı istekde bulunmaktadır. Tokat il köğretmen Oku l u 'nun öğrencileri de Ali N a i l i Erdem 'e şu mektupla başvu rdular : (Biz Tokat i l köğretmen okulunda aynı görüşü paylaşan 500 Öğrenciyiz, M i l l iyetçiyiz. Son 1 5 - 1 6 Şubat olayları olmasayd ı ,be l k i d e sizi b u tarzda rahatsız etmek yoluna yine de g itmeyecektik. Size,


1 67 bir yerde ba rdağı taşıran son damla olan 1 5 - 1 6 Şubat olayları , gelişimini, sonuçlarını, 1 5 Şubotı ha­ zırlayan biri kimleri ve bizi bu olaylara bulaştı rma k isteyenleri size duyurmak amaciyle bu yazıyı kale­ me oldık. 15 Şubat Cuma rtesi g ü n ü Tokat ilk Öğretmen Oku lu'nun Marksist Sosyalist öğ ren cileri ve okulu­ muz öğ retmenlerinden Al i Kılıçoğ l u , Fa h ri Taşpı nar, � l üseyin Dinler ve Aysin Belet ile birl i kte TÖB- DER toplantısına katı l mışla rd ı r. Ayn ı gün ( 1 5 Şubat Cu­ martesi) akşam saat 1 8.00'de şeh irdeki olayların c.kula sıçramasını önlemek için okulda emn iyet kuvvetleri tarafından güven l i k tedbirleri a l ınıp, oku­ Ic g iriş çıkış yasa klan m ı ştır. 1 6 Şubat Pazar g ü n ü saat 8,25'te Marksist Sos­ yal istlerin eylem adamı Vel i Arda Okula gelerek eli­ ni kol unu sa llayıp, okuldaki öğrencilere haka ret edip «siz görürsünüz» d iye bağ ı rınca askerler ta ra ­ f;ndaın okuldan uzaklaştırı l mıştır. Içlerinde, Vel i Arda, ibra h i m Yıldırı m . Sinan Bektaş, Kenan Ka lyon , Aydı n Çata l . Hasan Basri E.= lmas. Gaffa r Kıra n , Sarnet E rdoğdu, Ka mber Yıl­ c1ırım ve Hüseyin Güney'in bulunduğ,u b i r g rup Marksist Sosyal ist öğrenci, Malatya ve Erzuru m'a g iden öğrencil er�n içinde bulunduğu otobüsleri ta Ş ­ ıamış, « Faşist köpekler» diye bağ ı rmışlard ı r. M i l l iyetçi öğ rencilerin para bulana kadar okulda ka lmasını dahi çok gören okul ida resi, Marksist Sosyalist öğrencileri oku l tatil ol ­ duğu halde 1 8.2.1975 tarihinde 2 gün okulda yatı r­ � ı ş, sağ l a m olara k bıra kılan dolapl a rı kırıp eşya la-


1 68

t ı m ızı yoğ molomolorıno göz yummuştur. Okul M ü d ü r Boşmuavi n i Osman G ün gör'ün «Si­ ze tem ino-t veriyorum. Diğer guru ptoki öğ rencileri asker nezoretinde 3 - 5 kişilik gruplar halinde ya­ to khoneye cıkartıp bavulla rı n ı vererek gönderece­ ğ i m . Dolo plorınızo hic zarar gel meyecek. bo­ no inanıyor musunuz?» demesi üzerine memleke­ tine g i den öğrenciler; 24.2 . 1 975 tarihinde okula döndüklerinde. dolap ki l itlerinin kırıldığ ım. bir se­ ne göz n u ru dökerek hazırladıkları ders defterleri­ nin, k itaplarının y ırtıldığını. e l bise ve ça maşı rl a rı n ın yırtıl ı p porcolondığını. ta k ı m elbise ve k ıymetl i eş­ yolorının çal ındığını görmüşlerd i r. Marksist. Sosyo list öğrenciler okuldon g ittik ­ ten sonra idarenin yaptığı a raştı rmoda 1 96 dolebın kil itlerinin kırılara k tah ri p ed i l d i ğ i a n laşı l m ıştır. icindeki eşyalar çal ınıp. son ra kil itleri to kılan dolop­ lor do vard ı r. Bovulhone de ayn ı şekiide ta h rip ed i l ­ m iştir. Okul idaresi bu kon uda verilen d ilekeeleri işle­ me koymo mış. bazı dilekçeleri de her nedense kobut etmemiştir. Açı kton açığa tahrip edilen ve içindeki eşyalar a l ı non 260'o ya kın dolopto ya klaşık olara k 200.000 TL. zo rarı kiml er ödiyecek? TÖB-DER toplantısına katılan öğrenciler her cnüne g elene omuz vurmo k. a na rşi ç ı ka rmak. is­ ted i klerinde. ida re adeta onlorı m ü kofotlondırı rcosı­ no, göz yummokto. Buna ka rş ıl ık tarafsız o lması. Milli Eğitim'in amaçlarına uygun hareket etmesi ve siyasi faaliyetlerle uğraşmaması gereken öğretmen­ leri b ir tarafa bırakalım. Okul idarecileri (Müdür Başmuavini Osman Güngör, Müdür Yardımcısı Fu­ at Niksarlı, Fikret Koç) ve disiplin kurulu üyeleri Anayasoda ve M i ll i Eğitimin a maclarında tarifi ya-


1 69

pılan m i l l iyetç ilik i l kesine ve yönetmeliklere uyg un l;areket eden lerin el inde, M i l l iyetçi öğrenc ileri kı­ } a n bir mekan izma h a l ine getirilm iştir. Tarafsız olmad ığı Marksist Sosyal istleri hima­ ye ettiğ i için idare ( Fi kret Koç, Fuat N i ksarl ı, Os­ man G üngör) ve disiplin ( Fuat N i ksorlı Fa hri Taş­ r ı nar) kumlun kararla rına nası·l sayg ı gösterip ol u m l u karşıloyabiliriz? M üd ür Başmuavini Osman Güngör, Müdür Yar­ dı mcısı ve disiplin k u rulu Başkan ı Fuot N i ksarl ı , o­ kulda k i sol ha reketle r�n beyn i duru mu ndadır. Disip­ l in k u ru lundan Fa hri Taşpınar öğ rencileri notla teh­ ed i p, dit etmekte, aşırı solcu öğ rencileri h i maye M i l l iyetçi öğrencileri ezmekted ir. Solcu öğrencileri h i maye edip daima on lara bir cephe ha linde yer '. ermekted ir. M ü d ü r yard ı mcısı Fikret Koç kaydı yen i olan [.ğrencilere din dersini kabul etmemeleri için bas­ kı ya pmaktadır. Durum isten i rse birinci sın ıfta ki öğrencilerden öğren ilebilir. Spor sa lonunu tekeline alan Şadon Dedeoğ lu, F- i kret K oç ile Taner Caldağ oku l u m uz spor sa lonu­ nu Marksist Sosya l ist karargahı h a l ine g etirip M i l ­ l iyetçi öğ rencileri h e r türlü sportif faaliyetlerden ma hrum etmekt«=:d i rl er. 1 000 kişi l i k okul mevcudun­ dan ancak sayı ları 30 40'ı aşmayon öğ renci g rubu !aydalanma ktadır. H er hangi bfr çal ışmada bulun ­ mak isteyen m i l l iyetçi öğren ciler sa'lona a l ın mamak­ ia. fakat solcu öğ rencilerden Sinan Çiftyürek'in boks ça l ışmasına m üsaade ed i lmekted ir. Ad ı geçen öğret m enler M i l l iyetçi öğrencileri ta hrik etmekte. el leri kalk mayan môsum öğrencileri dövme kted irler. Bu öğretmenlerden Taner Çal dağ , beden eğitimi der­ sınde « En güçlü ben i m ; kimin ne olduğ u , hangi fikir -


1 70 tie olduğun u biliyorum . fikirl erinize göre not vere­ ceği m , hepin izi h a rcıyaca ğ ım » deyip b ir M i l l iyetçi P.tatürkçü öğ renciyi dövmüştür. Kolyelerin a lın ması, �urada d u rsun, beden eğitimi dersine g iden öğ ren ­ c ilerin spor salonu nöbetçil erine teslim etti kleri saatleri açara k icindeki şeki l leri silmekted i r. Yani l:u öğretmen 1 1 .3.1 975 g ü n ü 4- B sın ıfından 5'nci dersi işlem iyerak sosya l izm propagandası yapmış­ tır. «Ben Sosya l istim, sosyal izm hal kın ezil med iği idared i r. Sosya l izmle komün izm ayrı şeylerd i r. Sos­ � a l izmle övünerek sizlerinde sosyal ist olmasını is­ terim» g i bi ifadeler kul lanara k öğ rencileri hem ta h­ rik e tmekte hem de a d ı geçen öğretmen b i r çok m i l l iyetç i ogrencıyı çağı rmakta, on lara iftira atıp uydu rma ifadel erle tehd i t etmekted i r. O­ kul ida resini hiçe saya n öğ retmen ken d ine ras usul l e rle öğrencileri cezalandırmaktad ır. Bu L'eden eğiti mi öğ retmeni mi? Yoksa saatcı mı? ve­ ya boksör m ü ? Bilemiyoruz. Yine Beden Eğitim i öğ ­ ı etmen lerinden Şadan Dedeoğlu ((Kocam da C.H.P.'Ii ben de C .H.P.'Iiyim. ina�mki pek yakında siz de C.H.P.'ii olacaksınız.» Diyerek açıkta n notla teh ­ t i t etmekted i r. Ad ı geçen öğ retmen 26.2.1 975 günü 4-C sın ıfı nda ders yapmayara k (( Bizim yazıhaneye kaç taş attınız; aslında bizim teksiyi yakacaktılar, yanlışlıkla sinemacının taksisini yaktılar.)) deyip öğ­ rencilerin saat camlarında bulunan şekilleri sildirip yakalannın arkasındaki rozetleri zorla alıp <1 Bunlar siyaset işidir, siz s iyasetle uğraşmayın . » Gibi sözlerle a rkadaşlarımızı baskı a l tına a l maya ça lışmıştır. Okulumuğ öğretmenlerinden A l i Kıl ıçoğ l u , Hü-


1 71 ::ıeyin Dinler, H üseyin Aydın ; aşırı solcu öğrenc ileri �eşkilatlandırıp eğ itmiş ve olaylara teşvi k etmiş­ t ı r. Al i Kıl ıçoğlu 1 6 Şubat Pazar Akşam ı ogren ­ cisi Veli Arda'ya, «k imden korkuyorsun .ıı Dem iştir. Veli Arda zorla okula g i rmek isteyince asl<erler ta ­ ı afmdon zorla durdurul muştur. Öğ retm en Kadir M utlu ka.ntinde yaptığı bir konu şmada komün istle­ rin hain suratlarını gizlemek icin taktı kları Atatürk ( Kocatepe'de) rezetlerinin ta kılınasının serbest ol­ duğun u , bu konudaki M EB ta mimini bildiği halde söylemem iştir. Aşı rı sol terörün estirildiği okulumuzda tek su­ çu M i l l iyetç i l i k ola n, bizlere yapılan baskıya, sin­ d i rme pol iti kasına ve tehdide ne zaman son veri le­ cek? Şimd iye kadar Ma rksist Maoist öğ rencilerin ta h rik lerine kapılmamak için guru r ve şahsiyeti mizi a yaklar altına alıp her türl ü feda kô rl ığı ya ptık. Sol ­ cu öğretmenlerin, idarecilerin (Osman Güngör. Fik­ ret Koc. Fuat Niksa rlı) ve disiplin ( Fuat N i ksa rlı. Fahri Taşpınarı kurulunun adaletsiz ta rafl ı , yönet­ meli kleri hiçe sayan tutumu ve hal ktan görd ükleri tepkinin acısını bizlerden çıkarmak istemeleri bor­ aağı taşı ran son damla olabilir. Bütün bunlar, okul müdürü m üz R. Yı lmaz Al tutu ktıntaş'ın hazırlanmış bir sol tertip sonucu lan ması ndan son ra cereyan etmiştir. Gereğ intn yapıl masını saygılarımızla a rzederiz. ( 1 .5 . 1 975) *

N iGDE'VE GELiNCE Şimdi de Niğde'deyiz. N iğde il köğretmen Oku-


1 72

l u 'nun a klı boşında talebeleri, 1 7.4. 1 975 ta rih inde­ ki i k inci m ektuplannda şöyle d iyorla rd ı : (Sizlere 24 Şubat 1 975 ta ri h l i Orta Doğu gaze­ tesinde bir gerçeği duyurmu ştum . Demiştim ki, N iğde l l köğ·retmen O kulunda komün istler o h lô'k d ışı vaadler yapa rak , Oca k ayında yapılan öğrenci teş­ k i lôtı seçimlerini kazandılar. Vermiş oldukla rı söz­ l ere güvenen ya tılı kız öğ renci ler kısa bir zaman sonra g eceleri dahi yatakhaneye gel mez olmuşlar­ oır. Teşkilôt Başkan ı o lan şahsın, önce ki yazım-· da da bel irttiğim g ibi, « Ben kaza n ı rsam her kız orkadaşa erkek a rkadaş bulacoğ ı m » dediğ in i du­ yurm uştu m . Değerli a.rkodaşlan m ! Bizden ki mse bunun isbatını sormasın . isbatını kendileri yaptıkları ic­ r aa tla isbatladılo r. Ben o zaman demiştim ki, bun­ lar bu kadar a h lô ksızlığ ı yapamazlar. Bu bir boş. vaad. Onla rın yapa mıyacakları işleri dahi vaad et­ meleri. fikir babalarında bile var d iyordum. Türk m i l letine birçok şey vaad eden ba baları, d iyebi l i riz ki, kend isinden başka h içbir vaad in i ye­ rine getirememiştir. Bu bir gerçektir. Ama görüyo­ ruz ki ayak ta k ımı verdiği sözü hemen yerine geti­ riyor. Dedi ğ i m g ibi sömesrtre tatiline g i rildiği g ü n k ı z öğren ciler d ışarda yabancı erkeklerle 2 4 saat b i r odada beraber yaşa m ışlardı. O gece ben bun­ ları. okul müdürü, okulun müdür muavin i ve bi rkoc öğrenciye kaldı kları evi n adresi ile birl ikte söyle­ d i m . Okul idaresi bunu b i r izzet-i nefs meselesi yapmış olmalı k i bu öğrencilerin hakkında olan her şeyi g izli tutmuştur. Gelecekte bun ların daha ci r-


1 73

·keflik yapacaklarını düşünm iy·erek g iz l i tutma kle sonra k i olaylara ya rdımcı olduğu kanaatindeyi m. Bu insanların yarın Türk çocuklarına a h l ô k ve fa­ zilet vermiyeceklerini sayın okul idarecilerin in dü­ :şü nmesi gerekird i . Çünkü kend ileri, a h l ô k ve fazilet ten ne kadar uzak olduklarını i sbat etmişl e rd i r. Biz h içbir zaman memleketim izin gençlerinin böyl e olmasını istemeyiz. Bunları yazma ktan dahi u tan ıyorum. Çünkü Türk m itfetinin d üşman iarına karşı kötü durumlara d üşmesi b izi üzer. Kendi mem­ leketim izin bir okulunun isminin kötüye cıkması da bizi üzer. Fa kat şu bir gerçektir; Hata l a r ve yapı­ lan yolsuzluklar yapanların yüzüne carpı l mazsa da­ r.a kötü n eticelerin ortaya çı kması m u kadderdir. Bak ın ız, okul idaresinin basite aldığı veya g izl i tutma k istediği birkaç küçük olay nelere mal ol muş­ tur. Yarının annesi ve vatanın hücra köşelerine ışık tutmak için yola ç ı kacak olan genç öğ retmen aday­ l a rı oku l yatakhanelerinde neler ya pıyorlar? Bir Türk anası ol maya lôyık, yarının gen ç nesi ine -I.'Otan - m i llet, a i le, din, a h l ô k gibi mefhumların �evgisini kazandıraca k en ufa k bir h is veya vas ı t görüyor musunuz? Varsa bize Izah etsinler, cevap v ersin ler. Her zaman kanunlara saygılı olduğu mu ­ zu, k i mseye yalan . ve iftira ile kara sürmek n iye­ tinde ol mad ığımızı a ç ı k l ı kla söylüyoruz. Onlarsa ic­ raa tlarıyle isbat ed iyorla r. Bu konuda kimsenin bizi suçlamaya ha kkı yoktur. Bu tü r gayri m i iH ve gayri (] h l ô ki ha l ve hareketleri Türk m i l l etine duyu rmavı 'ı!e tedbir a l ınmasını söyle me k veya yazmak duru ­ mundayız. Vazife sayıyoruz. Sizlere isimlerini de vereceğ i m kızlar, okulun sosyal ist genç kızla rıdır. Bunlar çeşitli g ün l erde ya­ to khaneden kaçıp dışa rda hayra n l a rıyla butuşup ·


1 74

sabahlara kadar çılgınlar g i b i hayat yaşaya n mah- . l u klardır. Okulun gece bekçisi tara fından yakala­ nıp idareye götürü l müşlerd i r. idarede bu kızların sarhoş oldukları anlaşılmış, okul id � resi tara fından tıbbi muayeneye gönderi l m işle rd i r. Muayene neti­ cesinden h içbirinin iyi neticeyle çıktığı görü l me miş, ı<amçılanan, kızan okul idaresi bun ları derha l okul­ dan atmış; B irçokla rını do sürgün etm i ştir. Sıkı tedbir olmak isteyen okul idarec ileri, yata khanede a ra ma yapmaya kal kışıyor. Yapılan a ra moda öğ­ doğ um rencilerin yata k altında ve dolaplarında. kontrol hapları, uyuşturucu çeşitli i löç ve haplar bulunuyor. Bunları a ra şt ıra n idareci ler, tesbit ettiği öğrencileri ceza landırmaya başlam ıştır. Okul yata khanesinden koçmalarına sebep o­ lan veya yard ı m eden ·e rkek arkadaşlarının da ol ­ auğu b i l inen öğretmen okul u son sınıf öğ,rencisi Ma rksist kız öğrencilerden ilk gün ele geçenler şunlard ı r : ( isimler mahfuz 5 kız) Bunlar öğrenci örgütünde bulunan , senelerdi r okul içinde komünist fikirlerin yayı lmasına ca l ı şa n ki mselerd i r. Komün ist öğretmenler bu tip öğrenc i­ l eri a raç olara k kullanmışlar. Bu hale gel melerine, 8osyalist öğretmenler de sebep olmuştur. Ç ü n kü kendi leri bu olay ortaya cı ktı ktan sonra ü l kücü m i l l iyetçi öğrencilere karşı d üşman l ıklarını a rtır­ rnışlar; Bir tek m i l l iyetçinin bulunmadığı bu top l u­ l uğun okuldan kovulmasına hay l i üzülmü şlerd i r. Yapılan a ra malardan sora öğrenciler yata k­ haneye içki şişelerini ve bu tür hapları ilaçları nasıl tem in ettiklerini g izl i tutmak iste m i ş·!er; Fa kat H.K. isimli öğrencinin getirdiği anlaşılmıştır. Bu öğ­ rencinin de okuldan a tı l ması beklen mektedir. Ad• ı;; e çen talebenin getirip götürdüğü mektupları ya ka-

·


1 75

lanmıştır. Böylece cezalandırılan öğrenci sayısının 20. c ivarında olduğu gerçektir. Şehrimiz v e okulumuz tarafı ndan büyük üzün­ !ü lere sebep olan bu oloyların çıkaca ğ ı n ı biz vak­ t;nde söyledik. Fakat d in lemediler. Hatta mahkemr,. ye bile vermeye kalkanlar oldu. Ama kanunlr:ır k imleri suçlu bulur. K iml er kanunlar karşısın a ç e k i l i r. Bunu da h i anlamayan öğ retmen ve öğ rencile r biraz d üşünecek olurlarsa, asıl suçlu suç işleyen l e · rin suçlarını ortaya koyanlar değ i l , kanun lara ve vönetmeliklere, ters d ü şen l erd ir. Herkes sucunun c:ezasını mutla ka görecektir. V. Ç.

-

N i GDE)

* ERZURUM VE ÖTES i N iğde'ye de b ir nebze temas ettikten son ra

. .

7 Mayıs 1975 ta rih l i Orta Doğu gazetesinde yayı n · lanan ve Turan Asyalı i mzasını taşıyan şu yazıyı

ta kdi m etmek istiyoruz. Turan Asya l ı , yazısıneo Erzu rum Yavuz Sel i m i l köğretmen Okulunu a n l a t­ ma ktadır. Ayrıca, m i l l iyetçi oldukları için başka h•3 1 gelere s ürgün ed ilen öğretmenlerden de ba hsed i l i ­ yor : (Size gönderdiğ i m iz bu yazı f i ki r h ü rriyeti adı na, h ü rriyet fikrine bile yaşama hakkı ta n ımayan­ ların iç yüzünü göstermek ve tekzip zannetti kleri zırva l a ra cevap vermek gayesi ile kaleme a l ı n m ış­ tır. Önce Yavuz Sel i m i l köğretmen okulu'nun mazi­ sini inceleyeli m . Ve bu g üne kadar han g i katakülli­ terin Ü l kücüleri sindirrnek ıçın sahneye konduğu­ n u ortaya koymağa çal ı şa l ı m .


1 76

1 - Muammer Meray : Aslen Bolu'lu olan M uammer Meray, 1 958'de Bolu i l köğretmen Okulun­ dan mezun oldu ktan son ra Bu rsa Eğitim Enstitü­ süne girmiş ve 1 964'de Tü rkçe Böl ümün ü bitirmiş1i r. 1 966'da Antalya Aksu il köğ retmen Okulundan oşırı sol faa liyetlerden ötürü sürü l müştür. 12 Mart 1 971 ön cesinde Polatl ı 'da TÖS yöneticiliği yapan bu şa hıs daha sonra CHP PÖiatlı I lçe merkez baş­ kanlığ ıyle i rtibat kurup, Polatlı Orta Okulunda ki a­ şırı sol faa l iyetleri idare etm iştir. Daha sonra T Ö B - DER isimli teşkilatın yönetim kurulunda 4. sırayı a lmış; TÖB-DER isimli teşkilatın Polatlı şubesi fa h­ r: üyefiği ve idarecifiğini yapmıştı r. Mayıs 1 974'te üstündağ feda isi olara k taltifen Muş l i köğretmen Okulu Müdürlüğüne tayin edilmiştir. Eski müdürii Muş halkı «Ankara'ya gönderd iği heyet sayesinde görevde kal masını sağladı ğ ı nda n » M uammer Me­ ray tekrar eski görevine dönmüştü r. Daha sonra üstü ndağ'la An ka ra 'da görüşmüştür. Bu görüşmede Üstündağ «seni -:>yle bir yere göndereceğ i m ki i­ hınci bfr Tunceli olayı ile bize h izmet edeceksim demiştir. Ve M uammer M eray «Mill iyetcil@n kökü ­ nü kazı ma kıl Iddiası ile Y. S. l. ö. O. Müdürl üğüne tayin ed ilmiştir. Erzurum'da ilk temaslarını Ekim a •tı n ı n sonla rına doğ ru , Kazım Ertü rk ile yaıpmıştır. Kazım Ertürk «Tunceli Hadiselerinde okul müdürü » olup, şimdi Erzurum Mi lli Eğitim M üdürüdür. 2 - Remzi Bilaloğ l u : öğrenciliğ i n in uzun yılları­ nı aşırı sol faal iyetlere hasretmiş olan bu şah ıs V.S.i.Ö. Okulunda oynanmak istenen kata ku l inin iki numa ra l ı ada m ı olması icin Erzurum Atatürk Lisesi Fen dersleri öğ retmen liğinden «TÖB-DER ü ­ yesi olduğu içim 5442 sayılı ka nunla ve il onayı ile ·


177 V.S.i.Ö.O. M üdür yard ı mc l ı ığına Kasım 1974'de ge ­ tiri l m iştir. «Turgut Köse» 23 Tem muz Ortaoku­ ;Jundan M illi Eğitim M üd ü rlüğüne ya rd ımcı olarak da anarşi orta m ı n ın var olması için ça lışmış di­ sipltn kurul u başkanı olara k devri mci öğ rencilere ıeminat verm iş ve ü l kücü öğretmenierin peşine kız öğ rencileri ta kmıştır.. Ayrıca devrimci öğrencilerin .susta l ı , muşta ve benzeri s ilahlarını kendi evinde saklamıştı r. Ve halen görevded ir. 3 Necla Fırat : M uammer Meray'ın okul içi muhbiri devri mci baya n ı n faaliyetlerinden sadece birini an latmamız onu tan ı mağa yeter. -

Korkma Senin Olduğun Yerde Moskova Dünya Dardır Cünkü Senin Bozkurtta n Kanın, Büyük Allah'ın Vardır. Beyiti üzerine 4/ c sınıfı öğrencilerine şöyle -ı-ıaykırmıştır : «Bu kon u üzerinde fikir bir·l iğ i m iz ·-.,. oktu r. Böyle geri fikirleri kulağ ı m duymasın.» 4 Zeki Polat : 23 Temmuz Orta okulundan bir tesadüf eseri olarak gel miştir. Kasım 1 974'de Remzi Bilaloğ l u ile birl i kte okul müdür yard ı mcısı o­ lara k gel m i ştir. Branşına hôk� m olmayan , nöbetin i 'tapma ktan aciz, a şı rı solcu öğrencileri koltu­ -{) una otu rtup d iÇJer hocalam devrimcidir d iye tan ı . tan , oku lda mezhep böl ücülüğü yapan b u öğretmen ·halen görevded ir. Ayrıca Il ıca Turistik Otelde öğrencisi ile «6. Sı­ rı ıf» kadehi «devri m c i l i k şerefineıı kald ı ran Sefa Ha­ fızoğ lu da halen görevded i r. Bun ların yandaşları ve tı kfr a rkadaşları olan Ferit Güneri, Durmuş Şa hin. Arif Benligil, Kemal Şah in , Al i Sevgi , Bircan Dön ­ �1ez. M ü jgan Manav ha·len görevded i r'ler. -

F- : 1 2


1 78 Gazeteniz şahsı nda ve ba k_a n l ı k nezdinde oku l­ da her türl ü tehrice tabi tutu lmuş mağdur mazl u m ülkücüler a d ı n a i s m i geçen şa hısla rdan «Türkiyı:.. Devletinin ülkesi ve milleti ile böl ü nmez bir bütün olara k kal ması için şikayetçiyiz. Y.S.i.ö.O. dosya­ sında sadece gaddarlardan, zalim lerden bahsettik. Biraz da mazlu mlardan bahsedelim. Ahmet Kırkkı l ı ç : Türk - islôm ruhunu müşah­ haslaştıran seciye. Y.S.i.ö. Okulu'nda oynanan kı ­ ııl katakulliye karşı geld iğ.i için Kağızman Lisesi'nü sürgün ed ilm iştir. Yan i öz yu rdurıda garip: öz vo tomnda parya mua melesi görmüştür. Ned i m Şengü l : Öğrencilerine Türklük aşkını Aşılayon , b u n u gaye ed inen, Türklüğe h izmeti, Türk lüğe Tü rkçe h izmeti şiar ed inmiş bu ü l küdaşımıı üstündağ ekibi terahndan kötü mua meleye revô kılınm ıştır . Aysel Azerhan : Uzun yı lla rını öğrencilerine besretmiş bu bayan hoca mızı anlatma k, tan ıyania ra gorip gel i r. Tan ı m ıyaniara da a n latmamız imkônsız­ d ı r. Nevzat Diler : Bitsin bu kızıl oyun d iye kükreyer. bu hoca m ız da Üstündağ'ın Ü l kücü lere açtığı haçl ı akibete seferlerine göğüs geren lerdend ir. Malum uğra m ıştır. Fa kat şu kadarını da söyliyeyim ki Ahmet Kırk· kılıç, Ned i m Şengül ve Ay'sel Azerhan 'la birl ikte 'f S i. Okuluna geri dönmesi okulun ası k çehresini g üldürecektir. .

.

Y.S.i.ö. Okulu öğ·rencilerine ise sadece şunu söylemekle yetineceğ i m : Yaşayacaktı r bu büyü k ülkü sizin g ib i ülkü erieri yaşadı kça !

TANRI TÜRK'Ü KORUSUN.)


1 79 ORTAKÖY OLAYLARI Sol propoganda n ın h ızlandığı ve tolebelerin zoraki boykota sürüklendiğ i bir d iğer okul do Or­ taköy Eğitim Enstitüsü'dür. Bu okul hakkında, 9 Mayıs 1 975 ta rihli Orta Doğ u gazetesinde şöyle de­ n i l iyor : (Okulumuzda sooe başından beri süre gelen kanunsuz hareketler bir g ru p aşırı solcu öğrencilerin ve öğ retmen ierin ta h ri kleri, bunla rın müdür tarafın­ dan do desteklenmesi neticesinde o narşik or­ tam yo<ratıl m ış, okulda huzursuzlu k başlatı lmıştı r. Bugüne kadar okulu muzdo olaylar şu şek ilde de­ \lom etmiştir : Okulumuzun müdürü olon Halil ÖZDAŞ. okulu­ muzdo kadrolu öğretmenierin tôyi n i yapı l madığı icin kendi fi kriyôtı po rolel indeki öğretmenleri seee­ rek işe başlamıştı r. Fransızca öğretmen ini solcu olmad ığı için e­ l<uldan uzaklaştırd ı . Bu sebeple Fransızca dersi açılmadı ve hôlen Fransızca dersleri boş geçmek­ tedir. Eğitim Enstitülerinin tüzüğünün 7. maddesinin E. fı krasına göre öğretmen adaylarındon (Köriük, Topollık, Sağ ı rl ı k ve beden i ve ruhi oksa kl ı klor) ol­ maması gibi gerekl i şa rtlara o ldırıl mayarak topa! olon bir Ermeni solcu öğrenci bilhassa okulu muz'J a l ınıp yönetmelik çiğnenm iştir. Yu karıda bahsedilen öğrenci Boğaz'dan geç­ mekte olan Rus gemisine ol kış tutma ktc ve sırala­ rın üzerine ora kla çekici serbestçe kazıma ktad ır. Bu coouğun ismi M ihoil Bucioğ lu'dur.


1 80

s ı n ın efişleri okulumuzun kentin ine yopıştırı l m ı ş ve müdür bey buna seyirci ka l m ı ştı r. Okulun tiyatro salon u , Ortaköy Kültür yayma Derneğ i adı altında, genelere tahsis ed ilerek, sol eserlerin provaları okulu muzda yapı·l ma kta ve oy­ natılmaktadır. Yuka rıda adı geçen derneğ in üyeleri okulda ana rşi k orta mın yaratıl masında geniş çapta etkili olmuşlardır. Müdür Halil Özdaş girm iş olduğu kompozisyon derslerinde sosya lizmi öven cümleler ve şiirler ve­ rerek bunlar hakkında kompozisyon yazılmasını is­ temekted i r. Kompozisyon kitabı olara k M i l l i Eğiti m Bakan­ ka nlığının cı ka rttığ ı kitap değ.i l . sol fikirl i yaza rla rın kıtabı, ders kitabı olarak okutulma ktadır. Müdür bey derslerde, Tercü man ve Orta Doğ u gazetelerinin okula giremeyeceğ i n i , Tercüman ga­ ' zetesi n in yayd ı ğ ı fi krin Osma n l ı l ı k olduğun u ve bu fikirlere inanmanın zararlı olduğunu söylemekte­ dir. Okulu muz tarafından sahn eye konan bir piyes ı Paydos 75) sonrası bir oyuncu elinde çekicle sahneye cıkora k faşizmi ezeceğ iz d iye bağ ırmıştır. Öğretmen:leri mizden, daha evvel Komü n izm propagandasından dolayı atılmış bu lunan , Mecit Aşktan, yazmış olduğu şiirleri derslerde okumuş. Fatih Sul tan Meh metin Rum olduğunu söylemiştir. Klasik Türk müziğinde devrim yapılması hakkındaki f i kirlerin i M üzik öğretmen i m iz Bahattin Can , öğren­ <;ilere aşıla maya çal ışmıştı r. Eğitim sosyolojisi öğretmeni ibrahim Osmanoğ­ lu, Kimse Türk'üm diyemez ve bunun barbarlığını


1 81

yapamaz den m iş ve melez ı rkların Türklerden üstün olduğun u söylemiştir. 1 2 Martın 4. yıl d ön ümünde sol fikirler aşı layan bildiriler sınıflarda dağ ıtıl mıştır. Okulu muz öğretmenlerinden Toros Uluçay dersi esnasında isma il Cem' i övmekte; «yaşım kü­ çük olsa elin i değ i l aya klarını öperimıı demektedir. 1 a labeler arasına a janlarını sokarak huzu rsuzluk yaratma ktadır. ·

Deva m l ı olara k öğretmenler tahtaya vurara k o üzen değ iştirilmelidir. Sosyalizm getirilmel idir, de­ mekte, biz öğrencileri deva m l ı olara k ted irgin et­ mekted irler. Okulumuz icin tahsis edilmiş olan 24 bin lira ta mamen sol yayınlar ve kendi fikirleri ndeki kitaplar icin ha rcan mıştır.)

*

Bir de Kars tarafianna bakalım. Gazetelerde kağızman ilköğretmen Okulu ve Lisesi ile ilgili bazı haberler görüyoruz. Meselô;

( .. M i l li Eğ itim Ba ka n ı Üstündağ ' ın köşe başla­ rına yerleştird i ğ i sol fikirl i öğretmenie rin yurt sat­ h ı nda gösterd i ğ i faaliyet. kozomızd o do cereyon et­ mektedir. Her geçen gün koza halkını huzursuz eden ve çevreye de yayıldığı a n laşı lan sol faa l iyet. lisedeki ve il köğ retmen Okulundaki öğretmenler konaliyle ta� lebelere sirayet etm iş d u rumdad ır. Gencecik , körpe çocukları mızın el ine sol be­ yon nameleri verip dağ ı ttıranların başında şu öğ ret­ men ierin isimleri geçmekted i r : Sod ı k Takmoz. Ce-


1 82 m i l Çon kaya. Musa Çan kaya, Atilla Dölek, Şemistan Ercan , Ayşe Ta kmaz. Ahmet Özcan . Mehmet Ay­ kon , Elvettin Uzun, Aslan Şentü rk, Razi Günalp . . M i l l iyetçi h ü kü metin kurulması hazırlı kları n ı n i leriediğ i günlerde, talebelere verilip dağıttırılan be­ yannameler:le ilgili olara k ismi geçen diğer şa hıs­ lar şuın la rdır : Yatıl ı Bölge Okulu Memurları ndan Salih Dil i , CHP ilçe Başkanı Musa Cücü, CHP'li Belediye Reisi Veki l i Zeki Günay . . Altında ( Çamcavuş Köyü Kültür Derneğ i , KARS H ALKÇI YURTSEVER GENÇLiK DERN EGi, Kiziroğ lu Köyü Kültür Demeğ i) imzaları bulunan ve l isede de dağ ı trlan beyanna rnede şöyle den ilmektedir :

«YURTSEVER HALKlMlZA SAG CEPHE DEMEK, ACLIK PAHALillK DEM EKTiR Hergün halkın ihtiyaç maddelerine zam getire­ •·ek halkımıza açlığa işsizliğe sürükleyen kimlerdir? Sağ Cephe dediğimiz sermaye cephesi. Bunlar hal­ kımıza sömürenlerdir. Hem de Amerikan para ba­ balorıyla yani Amerikan sermayesiyle işbirliği yapa· rak işçiyi, köylüyü, esnafı sömürür. Bunlar Amerikan sermayesiyle işbirliği yaptıklarındon sahte milliyet Ameri­ çidirler. Amerikan milliyetçisidirler. Bunlar kan sermayedarlarının sömürüsünü halkımızın srr· tmdan daha fazla gerçekleştirmek için sermayenin eli kanlı diktatörlüğünü yani faşizmi getirmek iste­ yenlerdir. Halkımıza sağ cepheye karşı yani bu işbirlikçi milyonerler cephesine karşı işçi, köylü, esnaf cep­ hesine yani demokrasiyi savunan demokratik halk cephesinde birleşmeye çağırıyoruz.»


183 Yu ka rıdaki beyannameyi l isede dağıtan tale­ beler ise şunlard ı r : Suat Özbek. Meh met Altay. Kerim Aykan. N ihat Aras. Dilfiroz Şahin. Yılmaz Güneş. Ati lla Güvendi. Gürbüz Yıldız. Temel Kişi. . Oku lda böyle siyasi b i r beyan na menin lise ta­ lebeleri tarafındon dağıtı ldığı kendisine b ildirilen l ise müdürü Celal Kaya. ne yazık ki gerekl i m üda­ haleyi yapma mış.. ellerinde sol beyannameler oldu­ ğ u halde ya kalanan talebelere hiçbir ceza verme­ mi�tir. Ayrıca, Kağızman Kitaplığı ve Yatı l ı Bölge Oku­ tu, birer ilim ve irfan yuvası olması gerektrken. sot­ cuta nn toplantı merkezi _ha l ine gelmiştir. Sayın Hükü met ve M i l li Eğitim ilgililerintn, Ka ­ ğızman 'a kula k vermelerini . mes'eleye bir hal ca ­ resi bul morarını rica ederiz. Hem de sür'a tle .. ) ( 1 )

KAYSERI'DE BiR LiSE Kayseri Meslek Lisesi ve Tekn i k cereyon eden olayları da aynı okulun .ı;ıöyle anlatıyor :

Lisesi'nde talebeteri

(13 Aralık 1 974 Cuma gunu ak,amı, okulumuz pansiyonunda «Bozkurtlar Gecesl•ne giden öğren­ ciler dövüldüğü halde, 2 Şubat 1 975 Pazar günü solcuların bir gecesine gidenlere izin verilmiştir. Halbuki, Cuma akşamı etüd yok, Pazar akşamı vardır.

(1)

ORTA DOG U Gazetesi, 2 2 N isan 1 975


� 84 3.2.1975 Pazartesi akşamı okul müdürü ve otel­ ye şefleri, yurtta arama yaptılar. Arama bitip, okul müdürü gitttkten sonra yurt müdürü bazı milliyetçi öğrencileri tekrar aramıştır. Bu aramadan sonra Hasan Hasip Mengi isimli milliyetçi öğrenci, Ah . met Pınar isimli solcu öğretmen tarafından suçsuz yere ve «konuşmasını öğren» diye tokatlanmıştır. Teknik Lise son sınıf öğrencisi Hasan Uğur, hoca· larm odasına çekilerek, «Burada çalışan işçilerden imza toplar sizi harcanm)) diye Hüseyin Yıldız tara­ fından tehdid edilmiştir. imzayı, bizleri hırsızlıkla suçlayarak toplamak istemektedir. Hasan Uğur ve yanında bulunan iki arkadaş bir saat geçmesine rağmerı dışarı çıkarılmadılar. Daha sonra arkadaş­ lardan birisi cıkb ve içeride sakallı bazı yabancıla­ rın bulunduğunu söyledi. içeride gecenin bu saa­ tınde yabancıların işi ne idi? Saat 1 1 .30 olmasına rağmen, solcu talebeler­ den hiçbirisi kravatını bile çıkarmıyor, milliyetçi talebeleri gözaltına tutuyorlardı. Solcuların davra­ r.ışından endişe duyan, onlann oloy çıkartacakla ­ rını düşünen milliyetçi ağabeylerim izden Hamdi Yılmaz ve Cafer Sil, pijama ile polise gitmişler ve can güvenliğim izln korunmas ına çalışmışla rdır. E ­ vinden çağrılan başkomiseri alarak okula geldikleri zaman, saat 02.00 idi. Komiser, solculardan H. Hü­ seyin Aşık'ı «nöbet tutarkem) yakaladı. Hergün bir kişi olmak üzere solcular nöbet tutuyordu . Ve bu nö­ bete beş kişi katılıyordu. Gece hadise çıkarmak isteyen, nöbet tutan talebeler değil de, can güven­ liğimizin sağlanma sı için polise giden Harndi Yılmaz: 5 gün, Cafer Sil de üç gün tart aldılar.


1 8�

Derste Türk Polisine «Amerikan uşağı, faşist orduı' gibi çirkin iftiralarda bulunan ·solcu edebiyat öğretmeni Mehmed Akdeniz'i idereye şikayet eden öğrenciler disiplin kuruluna verilmişlerdir. Halbuki, Türk polisine iftira atan hocanın sorguya çekilme­ si razımdı. 18.2.1 975 günü öğleyin yemek için sıra olan 300 arkadaşın huzurunda solcu öğretmen Mustafa Aslanbaş, bir arkadaşımızı sıradan çıkarmış.. «Si­ garadan yakalanmış olmadığı halde» yapılan şi­ tayeti doğru kabul ederek, bu arkadaşı tokatla­ maya başlamıştır. Dayak yiyen ve «senin erkekli· ğinden şüphe ediyorum» diye hakarete uğrayan ar­ l<ada�mız Harndi Yılmaz her zaman olduğu gibi ge­ ne sabırla karşılık vermiştir. Bu arkadaş, yatılı ol­ a uğu halde yemekiere ve pansiyona alınmamış .. Daha sonra okul müdürüne giderek, «ya bana ya­ tacak bir yer bulun, yahut da yurda aldırın» de­ m iştir. Aslanbaş'la konuşan müdür, arkadaşımızın ı:urda alınmasını sağlamıştır. Kendisine küfür e ­ dildiğini okul müdürüne nakleden arkadaşımızla il­ gilenen olmamış ve <<küfür etmez oıı denmiştir.

Okulda yapmak istedikleri boykotu, milliyetçi öğrenciler önlemişlerdir. Yurtta bazı öğrenciler buranın okul olduğunu unutarak - «Sosyalizm ge­ liyorıı isimli ve buna benzer plôklan çalmaktadır­ lar.) Gene aynı tolebelerin ifadesine göre, okulda sağcı veya solcu d iye ayırma yapan solcu· öğret rrıenler. kavga ve tartışma şekl inde meydana ge­ len hadiselerden bazısın a müdahale ed ip ceza v ermiş .. buna mukabil eleboşısı solcu talebeler o-


1 86 hadiselerle ilgili olarak, ııokui dışında olan kav­ ga bizi tlg i lend irmezı. diyerek mes'eleyi hol letmiş1erdir. lan

Hası l ı . bütün bun ların n eticesi, ders yılının bit­ rrıestne bir ay kala Mustafa Kara isiml i talebeye tasd i kname verifmiş .. bunu. başkalan ta kib etmiş­ tir. Aynı okulda. derse geç gelen bu talebe, 9.4.1 975 Carşomba günü iki öğretmen; Ahmet Ka ra v� M us­ tafa Ar tarafHıdon feci şekilde dayak yemiş ve üc gün rapor a lmıştır.

*

DÜZiÇi 'NDE ANARŞi Bu mevzuda, Düziçi il köğretmen Okulu talebe­ ierin in de a nlatacağı şeyler var. Adı geçen okulda­ Jı.. i mill iyetçi - ül kücü talebeier. 10 N isan 1 975 tarih ­ l i gazetelerden b irine b i r a ç ı k mektup gönderiyor ve oradaki vaz iyeti şöylece h ü lôsa ediyorlardı : ( .. Okula i lk girdiğimiz günlerden beri, gerek okuyon ağabeylerimiz ve gerekse üst sınıflarda tesir bazı öğretmenlerimiz, çeşitli şekillerde bize i!tmeye .. devrimci (solcu) olmaya zorladılar. Fakir­ liğimizi, iyi n iyetimizi, gençliğimizi istismar ettiler. Büyük sınlftaki öğrenciler, hemşehrim, akrabam ve ağabeylik gibi yollarla bize sol gazete, kitap der­ gi ve çeşitli sol eser verdiler. Okumaya zorladı­ lar. Şimdi istanbul Öğ retmen Okulu'na üstündağ'­ sırasındaki başarılarıyla gönderilen m bakanlığı Türkçe öğretmenimiz Mehmet Yaman, bu işleri yö­ raetiyordu. Bize solcu gazetelerden derste maka­ leler okuyor, roman özeti olarak yerli ve yabancı


1 87 solcuların eserlerini m.ecbur tutuyordu. Ben Atatürk­ çüyüm, ilericiylm, Atatürk'ün fikirleri böyledir di­ yor, başka yayınlan okumamıza mani oluyor, dövü­ yor, notla tehdit ediyordu. 1 974 yılı Mayıs ayında 3/C sınıfında Tercüman okuyan bütün öğrencileri tehdid etmişti. Arkadaşlanmıztn ıkimisi şimdi 1 . devre 3'te, .kimisi de 4,5 ve 6'ıncı sınıflarda. Buna pek çok arkadaşımız şahittir. Yine Din Dersi öğretmenimiz ve eğitim şefi Mehmet Göl, din dersinden başka herşeyi bilir, or­ tama göre renk değiştirirdi. 1 2 Mart öncesi TÖS yöneticisi idi. 1 971 -1 972 yıllarında milliyetçi oldu. '! 973 yılından sonra CHP iktidan sıresrnda ise ger­ ('ek kişiliğini gösterdi. Elind � kocamen bir sopa, gece - gündüz milliyetçi öğrencileri takib etti, el­ lerindeki milliyetçi yayınlan topladı. Öğrenci seçim­ lerini solcu öğrencilerin kazanması için elinden ge­ leni yapb. Bir ara nefes aldık. Okula Bilal Öztürk, Feridun iJikmen, Nureddin Albaş isimli ülkücü öğretmenler geldi. O zamana kadar şuursuz bir şekilde devrim­ c! - solcu olon arkadaşlarımızın çoğunluğu değiş­ meye başladı. Hocalanmız, şimdiye kadar duymadı­ ğımız; Türklükden - islômiyetden bahsediyorlardı. Biz Türk Milliyetçisiyiz diyorlardı. Onlar anlatırken heyecanlanıyor, şaşınyorduk. Düşüncelerimiz yavaş yavaş değişmeye başladı. Sözleriyle davranışları da biribirine uyuyordu. Kitap istedik, sınıf kitaplığımızı güzel kitaplarla doldurduk. Okuduk, gördük ki, ger­ r.ekleırle, daha önce bize solcu ağabeylerimizin ve öğretmenlerimizin bahsettikleri şeyler bambaşka imiş.


1'88

Ama, solcu öğretmenler, başta Mehmet Yaman (Türkçe), Mehmet Göl (Din Dersi), daha sonra ge­ len Ömer Cakar ( Matematik}, ve Ahmet Aytekin (Beden Eğitimi) olmak üzere milliyetçi arkadaşları­ mızı sindirmak istediler. Milliyetçi olarak tanıdık­ ları öğrencilere olmadtk zorlukları gösteriyorlar­ dı. Her türlü baskı metotlarının fayda vermediğini ve Türk Milliyetçiliğinin öğrenciler arasmda hızlı ve şuurlu olarak yayıldığını gördükleri zaman da bize ben liğimizi kazandıran ülkücü öğretmenlerimizi sür­ dürerek kurtulmak istediler. Solcu arkadaşlarımıza· 1-: asıtlı sorular sordular, kışkırttılar, asılsız şikayet ­ ler yaptırdılar. Ve önce Bilal Öztürk isimli öğretme­ n imizi Erbaa'ya sürdürdüler. Sonra, Sosyal Bilgi­ ler ve Coğrafya derslerimize giren Feridun ilikmen i:e Nureddin Albaş öğretmenierimize yüklendiler. Bu arada milliyetçi öğretmenlerimizden Nu­ ı eddin Albaş ile Feridun i likmen'e bir komplo düzen­ lediler. 1 974 Mayıs'ında 4/D sınıfından ismail Ara­ hacı ve Hulki Bingöl isimli solcu öğrenciler Meh­ met Yaman ve Mehmet Göl'ün kışkırtmasıyla «bize zorla Bozkurt Marşı söylettiıı diye doğru olmayan şikayetler yaptırdılar. Birçok, sayısız ittirada bu· lunmuşlar. Onları da sürdürüp, bizi sahipsiz, yal­ nız bırakmak istediler. Öğrenci derneği seçimini bile 6 8 kazanmış iken, Eğitim şefi ve Din dersi öğretmeni olan Meh met Göl'ün oyunları ile onlara (solculara) ver� iler Sınıflarda Türklük - islômlık - M illiyetçilik aleyhme -

bir kampanya açtılar. Bunlar, sürülen öğretmenle· rlmizi gözümüzde bir kat daha yüceltti.


1 89 Okulumuza Yeni Ortam dışmda bir gazete zor giriyordu. Müdürün arkadaşı gazeteci irfan Tılrker, başka gazete getirmiyordu. Buna rağmen bizler Osmaniye'den Orta Doğu - Bizim Anadolu Tercüman alıp geliyorduk. Giden milliyetçi öğret­ menlerimizin yerine hep solcu öğretmenler geldi. Bu arada solcu Müdür Yardımcısı Ömer Cakar'ın ve Eğitim Şefi'nin çeşitli öğretmen okullarına mü­ rlür olarak tayin edildiğini gördük. Bütün olanların sonunda, bir ara Türk okulun­ aa olduğumuzdan şüphe eder olduk. Artık okulda milliyetçi olmak suç olmuştu . Kendi vatanımızda değildik sanki.. Sınıfta solcu öğrenciler solcu ho­ calarımıza serbestçe sorular soruyorlar, dersteri kaynatıvorlardı. Bilgisiz bazı arkadaşlarımızı, özel­ likle küçük sınıflardaki kardeşlerimizi zehirliyorlar­ aı. Rahmi Tatar isimli ağabeyimiz, bütün bunla­ ra karşı çıktı. Sol çevrenin etkisi ile, okul müdü rümüz de onu - yetk ,ıine dayanarak - 19'uncu maddeye göre okuldan süresiz olarak uzaklaştırdı. Bu uzaklaştırma hadisesi, okul içi imtihanlarına ue üniversite giri'ş imtihanlanna az bir zaman kala ce­ ·reyan ediyordu. Rahml Tatar'm suçu milliyetçilikdi. Solcu öğrencilerin her türlü faaJiyetlne göz yumu­ luyordu. Onlar grup grup küçük sınıflardaki kar­ deşlerimize Yeni Ortam, Aydınlık, Kitle, Kıvılcım gi­ bi aşrrı solcu gazete ve dergileri, Che Guevara, Le­ nin, Marks, Fakir Baykurt, Yaşar Kemal ve daha birçok solcu yazarların eserlerini okutuyor ve da­ ğıtıyorlardı. Yeniköy'deki bir kitapçı da onlara ya1aklık yapıyordu.


! 90

Bozkurt rozeti takmaktan, milli ve manevi de­ ğerlerine bağfı kalmaktan. . . M illi birlik ve yurt bü­ tünlüğümüze aykırı hareket etmek isteyenlere kar­ �· koymaktan ise Rahmi Tatar ağabeyimiz suç!u görülüyor ve kendisi, okul için tehlikeli sayılıyor­ du. Eğitim Şefi aramalar yapıyor, sadi!ce milliyet­ çi eserleri topluyor, okumamaları için de tehditler savuruyor.. Kendi odasmda bizlere CHP'nin propa­ gandasını yapıyor, solcu ôşıkların plaklannı oda­ smdaki mikrofondan bütün okula anons ediyordu. Onlardan cesaret alan solcu öğrenciler, olmadık tahrikler yapıyor, okul müdürüne yazılı - sözlü mü­ racaat edenlere «sizin ma:ksadınız ne?» diye cevap verilip, ilgilenilmiyor.) M illi Eğitim Bakanlığı'nın ilgililerine seslenen A­ dana, Haruniye Düziçi ilköğretmen Okulu'nun mil­ l iyetçi talebeleri, derhal tedbir alınmasını bekliyor­ Jardı. Acaba alındı mı? *

VE iŞTE MANAVGAT Burası Manavgat Lisesi .. Ta rih, 7 Şubat 1 975 ! O kulda bir toplontı var. Başta Okul M üdürü ve ba­ zı öğretmenler olduğu ha lde, Okul Aile Birl iği'nin toplantısında başl ıca mevzu, Ma navgat Lisesi'nde çıkarılan Duvar Gazetesi 'yle i l g i l id ir. Talebe velileri, bil hassa bu gazeteden şikôyet etmekte ve tedbir a l ınmasını istemekted irler. Ad ı geçen duvar gazetesinin başyazısını birlik­ te okuyalım :

«Anadolu'da bôtıl inançlar


1 9 1' Birgün Hz. Ali Anadolu'da gezerken bir kadına rastgelir. Kadın ona bir tabağın içinde bal uzatır.. Hz. Ali'ye parmağını batırıp ağzına götürmesini söy­ ler. Hz. Ali aynen yapar. Kadın, nasıl buldun, tatlı mı diye sorunca, Hz. Ali tatlı olduğunu söyler. Ka­ clın der 'ki, işte kadınların bilmem neresi de öyle tatlıdır. Bunun üzerine Hz. Ali karısına koşar. Hami, la olmasına rağmen hemen oracıkta tarlada cınsı münasebette bulunur. Hz. Ali karısının altında min­ der gibi bir şey olmadan karısı ile cinsi münasebet­ te bulunduğu için konsının kıçı üşür. Bundan böy­ le kadmların kıçlarının soğuk olmass deyimi bura­ dan kalmıştır.» Başyazı burada bitmiyor. Kimbil i r. gelecek sa­ y ıda neler söylenecektir? Bu sahtekôrlık, haka ret ve suc dolu satırların sahibini merak ed iyorsa nız, işte ismi; 6 Edebiyat/B s ı n ıfındon Hüdoverdi Dönmez! Manavgat Lisesi'nin Yayın Kolu ta rafından çı­ karılan ve «Uyanış» adını taşıyan bu «Lise Pravda­ sı» ndan kimler soru mludur? Mes'ul öğretmenler ha kkında ne gibi bir tahkikat açılmıştır? Tabi i, tah­ kikatın açılıp açılmadığı da ayrı bir suol ! Bizim tes­ bitierim ize göre böyle bir tahki kattan eser yoktur.

Fakat. adı geçen d uvar gazetesindeki zırva­ lar do bundan ibaret değ ildir. işte bir başka m isal :

«0 KIZ Saçları ipek gibi Koşları raybank gibi Kirpikleri okbank gibi Gözleri sümerbank gibi


Yanakları pamukbank gibi Dudakları şekerbank gibi Gerdanı akban k gibi Memeleri sigortabank gibi Her taraf-ı anadolubank gibi.» Bu cok ilgi çekici duvar gazetesindeki bazı ya­ .:zıları oku maya devam edeceğiz. Ama önce okul yönetmel iğinin bu konudaki maddelerine bir göz otol ı m :

«Madde - 3 : Kontrol hey'eti, mecmuaya gi­ recek yazılarda fikir ve ifade yanlu;ı olmamasına son d erece dikkat edecektir.» «Madde - 5/3 : Talebenin Atatürk'e, Türklüğe, Yurda, Türk Milletlne, Cumhuriyet rejimine, Türk in­ kılôbına, Türk Ordusuna, Türk Soncağma, Aileye, Okula, Iş ve meslek hayatına karfi duyduğu sevgi, saygı ve bağldtğa tercüman olacak yazılar yayınla­ nabilir.a «Madde - 6/4 : Aile duygufarıni zayıflatacak, müesses ahiôk tl::a ldelerini tezyif edecek yazılar ve resimler yaymfanamaz.» «Madde - 6/1 1 : Açrk ve müstehcen l&i hôvi yazılar ve resimler yayınklnamaz.»

sahne­

· «Madde - 6/U : Açık ve seksi mizahi yazılar okul mecmuasında yayınlanamaz.» Daha önce örnek gösterdiğimiz başyazı ve şi­ i r i . yönetmel iğin şu hüküm leri ile bir kıyaslayın lOt­ fen ! Ortada M illi Eğitim Temel Kanunu vard ı r, o­ k u l l a rda ç ı ka rı'laca k gazete ve m ecmualar i c in hü­ k üml er getiren yönetmel ikler vard ı r. Gelgelelim


1M

bun ların hiçbirisine riclıyet edil meyen sözde okullar �.-· ardır. Tü rkiye'mizdeki bu okullardan çeşitli devre­ lerde sürgüne g iden öğretmenler ve ta�ebeler de vardır. Şimdi biz, Üstündağ Efendi şu kadar •nsanı yerinden -yurdundan etti derken ; biri çıkıp da :

- Canım, işte misellerle sıralayıp, saydıntz . . . görülüyor ki; milli eğitim cemiasında cezaya çarp­ trrılan talebelerin ve öğretmenierin suçu sôbittir. Sürgün edilenler, bu fiilierinden dolayı tecziye edil­ miştir. Diye itirazda bulunmuyor. Çünkü, :enlerin sucu. hiçbir zaman bu kabil ra nışlar olma mıştır. Her devirde, bu tesi seviyesinde düşünüp kon uşanlar ç,örmüştür de, ceza kat'iyen!

sürg ün edi­ söz ve dav­ d uvar gaze­ belki taltif

Ma.navgat Li­ Eğer sin i rlerinize hôkim isen iz. nelerin sesi'nin môhut duvar gazetesinde daha bulunduğuna kısaca göz gazd irelim :

«ÖLÜLER iCiN Bütün ölüler için direldim karşınıza Sormaya geldim haksızlığtn hesabını Kana bulanmış acılı vurdumda M ilyonların sesini haykırmaya geldim. Ölüleri çiğneyip iktidar olanlara Bütün zalimlere özgürlüğü zincirleyen Geldim ceza istemeyip halkımım huzurunda Geldim ceza istemeye halkımızın huzurunda Dünü hiç unutmadan her bitimsiz gecesi ile Gene ön sıraları kapmasınlar diye Gene kahraman kesilmesinler diye ·oosya dosya getirdim belgeleri önünüze F : 13


194

Ulusun bayrağı ile geldim ceza istemeye Örtmesinler diye karanlık geçmişi Elçi atanmasın diye işkenceciler Ü nlemeye geldim adaletin anlamını Geldim özgür yapıcıların sesini dinlemeye Ödensin teker teker halkımızın huzurunda Haksızlığın, yalanın, işkencenin bedeli Şu açık havada güneşin lşıldadığı Gencecik gözlerin kapandığı alanda Geldim milyonların dileğini duyurmaya»

* HESAP SORACAKMIŞ Dünya yüzünde aya kta ka lmış son müstakil Türk Ka lesi Türkiye'n in can ına . varl ığına. istikba l i ­ rıe göz d i k en . . türlü cinayetler işleyip bu goyeyi tahakku k ettirmeye çalışan .. fa kat son unda çanları­ no ot tıkanan. yağl ı ipte solland ıkları anda bile oy­ nı fi kri taşıdıkları n ı beyondan geri durmayan üç ana rşist ve kızıl taşiste marsiye den:ıek olon yuko ­ rıdaki m ısralorın ( !) sôhibi de 4/A sınıfındon M us­

tafa Arslan'dır. Hattô. bu sözler. bir mersiye olmaktan do öte­ ye mônôlor taşımaktadır ki; bu da. anarşistleri idamo mahkum edenlerden kısaca Türk Milleti'n­ den hesap sorma a rzusudur. -

-

Ve bu «devrimci>, çocuk. şüphesiz ki; gene bir başka devrimci olan bay öğretmen inden, yahut cğretmenlerinden «destUr>) a l m ıştı r. Başka tü rl üsü­ r: ü akıl kabul etmez. Peki oma. bu m udur öğretmen l ik? Bu mudur Atatü rkçü l ü k? N ereded i r M illi Eği-


1 95

tim Temel Konunu'nun kot'i hükümleri? Nerededir

•Eğitimcilern?

Keşke, birkoç isabetl i icrootındon sonra solcu­ ların hedefi olon Ali Noili Erdem, bütün bunla rı te­ mizleyecek güce, bosfrete sa hip bu lunsoyd r? Keş­ ke bu kadar kokuşmuş bir müesseseyi kısa zaman­ do milli bir çeh reye kovuşturabilseydi. M ustafa Arslan isimli devrimci oğ lan çoouğ u ­ marsiyeler döktürdüğü, wüç ölü» kimdi? ister­ seniz, biraz hotrrlotmo yapalım. işte üç onorşist­ Morksist-Lenin isttn son sözleri : idaml ıkların dara ­ ğacındaki son sözlerini ihtiva eden ve 5 Mayıs 1 975 günü istanbul Cerrahpaşa Tıp Fa kültesi'nde dağıtı­ lan beyannarnede şun la rı görüyoruz rıun,

(H A L K 1 M 1 Z A, «Yaşasın Tü rkiye Ho'lkının boğ ımsızlığı, yaşasın Morksizm-Lenin izm'in yüce ideoloj isi yaşasın Türk ve K ü rt Hal klorının bağı msızlı k m ücadelesi. Kah­ rolsun emperyal izm. Deniz Gezmiş, ida m Sehposı 6 Mayıs 1 973, Saat 01 ,02

« Ben halkı rnın boğımsızlığı ve mutluluğu için şere­ fimle bir defa öl üyorum, sizler bizi asanlar şerefsiz­ liğinizle her gün öleceksin iz. Biz halkımızın hizme­ tindeyiz. Sizler Amerika'nın h izmetinde idiniz. Ya­ şasın devrimci ler, Kahrolsun faşizm.» Yusuf Asla n , idam Sehpası 6 Mayıs 1 972, Saat 02,25


.196

«Ben şahsi h içbir cıkar gözetmeden halkırnın mut­ l u l uğu ve bağ ı msızl ığı için savaştı m. Bu bayrağı bu ana kadar şeretle taşıdım. Bundaın sonra bu bayra­ ğı Türkiye Hal kına emanet ediyoru m. Yaşasın işçi­ ler, köyl ü ler ve yaşasın devri mciler. Kah rolsun Fa ­ şizm.» H üsey�n i nan , idam Sehpası 6 Mayıs 1 972 Bu sözler, tüm hayatları boyunca işet sınıfının ve hal k ının kurtu l u şu için sava şm ı ş proleter devrimci yoldaşlarımızın son sözleridir. 6 Mayıslar halkı mızın matem gün ü değ i ld ir, sa­ vaş günüdür. 6 Mayısla rı her geçen sene, Mark­ sizm-Len inizm'in ideoloj isi doğrultusunda daha faz­ la ça lışara k proleter devri mci lerine has bir coşkun­ lukle kutlaya cağız.

işci sınıfı ve halkım ızın örgütl ü , bi linçli temsil­ cilerinin her O'looda yürüttükleri m ücadeleleriyle, oücümüzün sonuna kadar bağ ırdığımız enternasyo.. nal marşlorla kutlayacağız 6 Mayısları. Marksizm-Leninizm'i daha fazla öğrenmektir 6 Mayısı kutlamak. işçi sınıfını ve yoksul köylülüğü cıaha fazla öğrenmektir 6 Mayısı kutlamak. Ve her alanda, her türlü m ü cadele yöntemtni kullanarak karşı devrimcilere. emperyal izm'e karşı savaşmak­ tı r 6 Mayısı kutlamak. 6 Mayısı kutlamak her türlü demokratik mL.ca· delen in yanı sıra devrimci şiddeti kullanara k fa şi:!­

me

karşı en etkin mücadeleyi sürdürmekti r.


Marksizm -Len inizm ideolojisini eylem kı lavuz u edinen Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu, anti-emper­ va l ist demokratik halk savaşı stratejisi doğrultu­ sunda savaşına deva m ederek kutlayacaktır 6 Ma­ y ısla rı . Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu idam sehpasın­ da «Yaşasın Marksizm-Len in izm'in yüce ideoloj isi» d iye haykıra n önderlerin in devrettiği bayrağı yük­ seltmek icin kararlı mücadelesine devam edecek­ t!r.

Yaşasm Morksizm-Leninizm Yaşasın işçi Sınıfının Yılmaz Savaşçılan Deniz, Hüseyin ve Yusuf Yoldaşlarımız.) *

GAFLET M i, i HANET Mi? Halbuki, bir defı:ı daha tekra rlaya l ı m : Manov­ gat l isesi'nde bir tateben in üc anarşiste yazd ığı şi­ irle yönetmeli kler gene çiğnen mektedi r. Ve A'aiJn Z'ye kadar boy idarecilerden hiç ses çıkmamakla­ dır. işte yönetmel i k :

«Madde - 6/2 : M illi ülküyü zayıflotacak her nevi yazı yaymlanamaz.» «Madde - 6/3 : Başka rejimiere karşı takdir resim ­ ve sempati uyandırocak mahiyette yazılar, lu, grafikler yayınlanamaz.» «Madde - 6/6 : Resmi bir dairenin veya ilmi ten­ bir müessesenin muamelelerini, memurlarını kid ve tezyif edecek yazılar, resimler, karikatürler yaymlanamaz.»


1 98 Bu h ükümler tatbik ed i l d i ğ i müddetçe, neleri'l korunduğu malumdur. Ama tatb i k ed ilmed iği za­ man nelerin ve kimlerin çiğnendiği de herhalde hesaba katı l mıyor. Türk, daima «devlebi mu kaddes bilm iştir. Be: ­ ki şa hsına ait h erşeye söz söylemek m ü m kündü� cma, Türk'ün d evletine aleyhte bir kela m etmek m ü m kü n değildir. Gel i n görün ki; bu Tonguç zih ­ r: iyetinin yetiştird iği çocu k, Türk Devleti'nden he · sap sormaya kal kma ktadır. Suç değ i l midır bu? Ta­ lebeyi bu yönde şartiandıran öğretmen suçlu de­ ;j i l midir? Nerede o eğ itimdeki cımilli» l i k şartı? Ola ki, fa�lasıyle iyimser. yahut gafil bazı f.eler şöyle desin :

!t ; rrı .

- Misallere karşı verdiğiniz hüküm, sızın yo­ rumunuzdaki yanlışlıktan ileri gelmekte.. Talebeler­ den birisi tesodüfen böyle bir şiir yazmış olabilit'. Bir başkası da tesadüfen birkaç cümle çiziktirmiş olabilir. Hemencecik damgayı basmak doğru mu? Hemen hatırlata l ı m k i ; bizim hiç k i mseye daiT'­ �a vurduğ umuz filan yok.. Tü rk çocukların ın . t o. ­ ba:ncı ideoloj iye u şaklık eden kimseler elinde C<he­ der olduğunu,, .. zeh i rlandiğini ve bu yüzden de içi­ m izin yondığını söyl üyoruz. bu kadar! Fakat, gafletin de bir hududu olması lazım geld iğini bel i rterek, M üslüman - Türk'ün inancları ­ r.a, rahat rahat d i l uzaton ((Başyazm nın peşinden , şu şi i ri de okuyalım :


1 99

« CiLEYE CA� RI Gelme demiyorum. . . gel Fakat kurbağalar şarkısını bitirsin de gel Yılanlar, ç lyanlar, uykusuna çekilsin de gef Bozkırlar beyaz ketene bürünsün de gef Mutlaka gel ki Anadolu'da Fzilmenin katmerli zevkini tadanları gör Görülmernek için açlığı yiyenleri Kışın yalınayak karlar üstünde yaşam kavgasını gör Mutlaka gel ki i nsan yiyen zemherilerde Bacasından tezek kokulu duman tütenleri gör Tenceresinde kütlü tarhana pişirenleri gör. Ve mutlaka gel ki Anadoluya Köpeğini etle besleyen ağaları gör Gelme demiyorum gel Fakat Anadolu kışın prangasandan kurtulsun Gel ki Ö küzle harman sürenleri gör Mutlaka gel ki nazlı Anadolu bozkırlanna Bizim oğalann ırgatlarını gör Mutlaka gel ki canlt insan müzesi Anadolu'ya Memleket aydınlarının yaptıklarını gör.» Evet, bu şiirin şa iri (!) gene bir coc u ktur. Ismi­ ni verdiğimiz zama n , derhal hatı r!ayaca ksınız : 6:'

Fdebiyat/B sınıfı talebelerinden Hüdaverdi Dön mez ! . Ana dolu 'ya <<hasretle» dôvet ed i len bu ((şey)}, r•ed i r acaba? Resmen Cumhu riyet rej imine cephe okuyara k. almak değ i l midir bu? Hangi kitapları . kimlerden ((ders gezerek, Anadolu 'nun n ereleri n i clarak» bu kat'i kanaete sahib ol muştu r sözü edi-


200

len çocu k? Normal talebel i k yapan, ders kitaplarıy­ le haş ı r-neşir bulunan hangi talebe 'böyle işlerle uğraşmaktadır? üstel i k l ise çağında .. Bu çocuğun

öğretmeni,

öğretmen leri

kimler-

dir?

KlBRlS'A C IKARTMA Öğretmenierin kimliğ inden daha önce, Manav­ gat Lisesi hakkında bildiğimiz başka şeyler var. 1 6 . 4 . 1 975 ve 7.5.1 975 tarih l i gazete haberlerini okuya l ı m : (Son gün lerde yaygıntaştırılan ve okullam so­ kulaın sol Propaganda Maınavgat Lisesinde de bütün hızıyle sürdürü l ü rken M i ll iyetçi öğrenciler baskı al­ tında tutu lup tehdit ed i l m ekted ir. Öyleki : Oku i la ala kası olmayan ve aşırı solcu olduğu herkesee malum olaın bir şa hıs on un a rkadaşı olan gene sol ­ cu bir öğretmenle sınıfa girip daha önce öğ retme­ n in yan ında ki şa hısla münakaşa eden bir arkada ­ ı;; ı m ızı sözlü imtihan etm iş ve zayıf vermiştir. Bu haksızlıkta n başka gene solcu öğrencilerin kopya çekmelerine açıktan izin veril iyor. Buna kar­ şıl ı k bir m i l l iyetçi öğrenc inin kıpırdamasıyla be­ raber kağ ıdı altnıp kopya sayıl ıyor. Okulumuza 2. dönem gelen bir öğretmen , sını­ fımııda Türk Edebiyatı nın başiO'n gıçtan bu yana bir kronoloj isini yapm ıştı r. Bu kronoloj ide yer a lan gü­ n ü müz yazarları başl ıklı kısımda; Sabahattin Ali l hikayeci) . Nazım H i kmet. Fazıl Hüsn ü (Şa i r) . ro­ man ve d iğer türlerde : Orhan Kema l, Yaşa r Kemal. Cemal Bilbaşar. Kemal Tahir, Fa kir Baykurt, Mah­ mut Maka l , Aziz Nesin gibi isim leri vermiş öteki


201

isim lerden katiyetre bahsetmem iştir. Gerekce ola­ rakta «bun ların hepsi ödül almış yaza,rlardır» de­ m iştir. Bu isimlerden başka günü müz aşı klan olarak. Aşık ihsani, Aşı k Mahsu n i gibi sözde aşı kları ör­ rıek gösterm iştir. Bir a rkadaşımızın : << M u rat Co­ banoğlu da var» sözüne kulak asmam ıştır. Bun la r­ can başka , bir başka gün Feridun Fazıl Tülbentci. fo.bdu l lah Ziya Koza noğ l u Murat Sertoğ lu, Oğuz Öz­ deş, N ihai Adsız . . . vb. yaza rları mıza temasta (( Bu n­ la r boş idea l ler peşi nde koşuyorlar yani bunların e-debi kişi l i kleri yoktur» demiştir. Y ine aşırı sol uca mensup öğ retmenierin destekled iği talebeler Fel­ ı:.efe öğretmen inden sosya l izmin tarih i n i isteyebili­ yorlar. Böylel i kle tarafsız a rkadaşlarımızı kendi et­ kileri a ltına almak istiyorlar. Sa nat ta ri hi dersinde de : ((Kıbrısa 1 . cıkartma neyse ne ama 2. cıka rtma haksız olarak yaprl mıştını diyerek Türk ordusuna !<a rşı ha karet etm işlerdir. Bir başka g ün Ta rih der­ sınde Ta rih imizi sınıfta en iyi kendi·lerinin bildik­ lerini iddia etmişler, hemen ilave ederek Ata ­ larımızın yan i Tü rklerin barbar oldukları n ı öğ retme­ n i n yüzüne karşı haykı rmışlardır. Gene aynı derste ((sın ıfta d i n üzerine en bilgili olan ben i m » demiş. buna karş ı l ı k müezz i n olan dedesinden başta Al­ lahın cinsiyetini sorduğunu un utm uş görün mü ştü r. i k i hafta evvel idareden izin a l ınarak temsil kolu ta ra fı ndan düzen l enen ÇANAKKALE ŞEHIDLERiNI t.N M A gününde ayn ı öğrenci ler. (( ÇAN AKKALE GE­ ÇiLMEZ» pankartın ı görerek birbirlerine « Çana kka · h: Gecil mez mi?» d iyerek

alaylı

alaylı

bağ ırmış·

lar, kend ileri gibi solcu olan liderlerinin etrahna k.ümelen ip a laylı kon uşmala r yapmışlo.rdır. Bu ara-


.202

da bir öğ retmooin; « N e l üzu m va r bu törene, o şe­ hidler dedikleri insanlar; Fransız, ing i liz, Yunan l ı­ l a rdan ka lan topra kları işgal etme k için savaşmı şl a r­ d ı r. Onlara şehid bile denmez» d ed iğ i işitilmiştir. An­ ma töreninde okutulan Türk l ü kl e i l g i l i şiirl er ya lnış ciara k yoru mlan mış; Okulda Tü rkeş'in propagandası � a p ı lıyon> denilerek ha l ka ilan ettiri l m işti r. Bu g ü n ­ ·cie bütün hal k davet edildiğ i halde a n c a k birkoc mil · l iyetçi va tandaş gelmiştir. Bir te k solcu insan g ö ­ rül mem iştir. Bir sonraki hafta is e bu sefer solcular .idareden izin verilmediği halde «Aşık Veyset i anma �;ünü» düzenlem iş, fakat bunlar yalnız solcu kişi­ leri davet etm işlerd i r. Bu törende Aşı k Veyse lin son devresindeki şiirl eri okutturu l muş. bi'lhassa Al ­ lahı i n ka r eden bir ş iiri pfoğra mda olmadığı ha lde o ku tulmuştur. Bu günde civa r köyler dahil bütün �olcular oradaydılar. Bir hafta ewelki törende hiç tir öğretmen i l g i1 i çalışma yapma m ı şken, bu tö­ lende bütün öğ retmen i erin seferber oldukl arı göz­ c!en kaçmamıştır.) 1 6.4.1 975 *

SORGUN DA TOPLANTI ( Bazı Birinci sın ıfların fizik, kimya dersleri, öğ­ l etmen olmadığı i çin boş geçmektedir. Kara rname­ s; o rta okula çıkan solcu bir öğretmeni liseye geti­ np, ders verd trmek istemekted irl er. Bu a rzu, ka­ n u ni yollarla gerçekleşamed iği için, solcular okulda cnarşiye ba ş vurup, l ise öğrencileri boykota teş­ vi k etmişlerd ir. Öğ·rencile ri : « N iye ha kkınızı a ra ­ m ıyorsunuz? Otorryatikman sınıfta kalacaksınız i m -


203

�a toplayın, dersleri boykot edimı meo l indeki sözler­ fe kışkırtmışlmdır. M emlekette huzur yerine ana rşi isteyen ve a­ narşıyı körü klerken môsum öğrencileri ô l et eden solcu öğ retmen lerden Ö . N . 15 N isan 1 975 Salı gü­ � ü 6 Edebiyat B sın ıfında, <C liseyi sokağa götü­ rüp halkı bil inclendirecekken, siz l iseyi sokağa ce­ vırdin iz ve bu sınıfta söylenen herşeyi h a l ka yay. d ın ız.» diyerek, yönetmel i k ve kanunlara aykırı bi­ � : mde konuşmuştur. -

1 3 N isan 1 975 Pazar günü biyoloj i ö ğretmeni A.D. ve birkoc solcu öğretmen le . b i r grup solcu öğrenci, Manavgat'ın Sorgun muhitindeki Camlı Bu­ mevkHnde toplanmışlard ı r. Öğrenci lerin orada top l anma l a rın ı öğrenci kesim inden TL ve MC isimli son sınıf öğrencileri temin etmişlerdir. Ca m l ı Bu­ run'da durum gözden geçi rilmiş ve môsum birin­ ci sın ıfiann boş geçen dersleri, l isede anarşi c ı ka r­ r.ıak icin basamak kabul ed ilmiştir. 1 6 N isan 'do. öğrenci olan birinci sınıflardan 50 kişi dersleri bu­ nun üzerine boykot etmişlerd ir. Okul Müdürü. boy­ kot yapan öğ rencileri sınıfia nna sokmak istediyse de muvaffak olama m ı ş ve yuhalonmıştı r. i şin orga­ nizatörü olan solcu öğretmenler bu olayı tebessüm­ Ic seyretmişlerd i r. Müd ür, yalnızlığın verdiği caresiz­ l ı kle kendi yetki l erin i kullanamama ktadır. nm

Lisede bu işleri organ ize ettiği söyl en e n b i yo l o jı öğ retmen i A.D. okula geldiği günden beri h uzur k al mamıştı r . ­

9 N isan 1 975 g ü n ü . yazı l ı imtihan notun a iti­ raz eden bir öğrenciye aynı öğretmen tarafından ha ka re t edil m i ş ve <CE. oğ l u e. sen adam olmazsı n .


204 Bir de itiraz ed iyorsun. Sona aşı yapmışlar. Katan kırılmoyınca, oşılond ığın zehi rden kurtıula mazsın !ıı demiştir. Yine m i l liyetçi olara k b i l in e n bir başka öğ­ renciye ve 5 Ed.A sınıfında ı< Hocam ben konuyu a n laya madım.» ded i ğ i zaman : ııOtur lan e oğlu e lôf götü rü p getirmesini bil iyorsllfl do niçin onlamı­ yorsun ? ! » d iye mukabele etmiştir. 10 N isan 1 975 g oo ü 5/ Ed.-A sınıfında ıı Ben i m lôfları mı geti rip götü­ r enler var. Onları bildiği m anda ebed� sınıf ge­ çemezler.ıı demiştir. Bir başka sebeple dövdüğü bir öğrenciye H ü ­ kümet Ta bibi « 1 0 gün l ü k rapor verabiiirim sen in durumuna» ded i ğ i zaman öğretmen A.D. a raya o­ damlar koyorak öğrenciden özür d i lemiş ve bu işi örtbas etmiştir. Okul Baş M üdur Muavininin üzerine a ra besın ı sürm ü ş, bccoğını kırmış. sonra do raporla Adl iyeye m ü racaat eden başmuavinden özür dilemiş, a raya Kaymakam g i rerek iki öğretmen i borıştırmıştır.) (7.5.1975) *

Bozkurt rozeti tokmon ın . hatta senelerce ön­ ce, bir bozkurt tablosunun önünde fotOğ raf cektir­ menin bile toh kikotlora, sürgü n lere yol açtı ğ ı. . . «Fetih Nesil» d iye yazı yozıiP derece olaniann bo­ �ıno türl ü cora plorın örüldüğü .. «Faşist, komando, çağdışı» damgasının rahatl ıkla vu rulduğu bu dev­ rede; M illi Eğiti m Ba kan l ığ ı'na bağ l ı okullarda çok (joşka şeyler de oluyordu. Meselô, Istanbul, Fatih Akşam Ticaret Lisesi'n-


205 de devri mciler «Örgütleniyor», sınıflarda Komünist eserlerden ibaret kitap li steleri dağıtılıyor.. üzer�n­ ae (yalnız devrimcilere ver) d iye kat'i ta l imat bu­ lunmasına rağ men, yan l ışlıkla 3/B sın ıfındaki dev­ rimci olmayan talebelerden birine de veril iyordu. işte Bakanlığa bağlı bir li sede elden ele dolaşan kita p l istesi : (Baki! Bundan s· tane yaz ve 5 kişiye dağıt. a ­ lanlar d a 5'er tane yazıp dağıtsın . Yalnız devrim­ cilere ver. (+)

önemli, birinci derecede şart

derecede şort, (X) Ikinci

Bölüm ı i l kel toplum, Köleci toplum, Feodal toplum Zub r�tsk i Feodal izmden Kapita l izme geçiş . . . Dopp-Sweezy Kapita l ist Toplum . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Zubritski Komün ist Man ifesto . . . . . . . . . . . . . . . . . . Ma rx-Engels Hegel'in felsefesi ve Marks'ın Tarih . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Beer on layışı B i l i msel Sosyol izmin doğ u şu . . . . . . Dr. Kıvılcımlı Sosya l izmin alfabesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . H ubermen . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . .

X X + X X +

Bölüm ı; + Dia lekti k Ma terya·l izm . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Sta l in + Teori ve Prati k . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . M a rx

Doğanın Diyalektiğ i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Eın g els X Materyal izm ve Ampriokritiz m . . . . . . . . . . . . . . . Len in X Felsefen in Sefal eti . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Marx X Felsefen in Temel il keleri . . . . . . . . . . . . . . . Pol itzer » Felsefen in başlangıç i lkeleri .. .... .... . .


206 ll. AŞAMA

Bölüm l l l . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Marx

Ücretl i emek sermaye

X Ailen in devletin özel m ü l kiyetin kökeni . . . Eıngels . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Marx + Ücret, fiat, kôr N i kitin veya O. Lan ge . . . + Ekonomi Politik . . . . .. . . . . . . . . . .. . . . . . .. . . . . . . . . Len in X Emperyalizm X Tekelci kapitalizm . . . . . . . . . . . . .. .. .. . . . . .. . . . P. Baron • .

.

. .

. . . . . .

.

Bölüm Illi S.B.K.P. Ta rih i L is b mo n Len i n N e yapmalı ? » Bir adım i leri iki adı m geri . . . . . . . . . . . . . . . . . . » .... ...... ......... ................ Iki Taktik » N isan tezleri Ekim devrimi Sol Komünizm Proleterya ihtilali ve dönek Kovenstky

>. X X X X +

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

.

Bölüm 11111 . . . . . G. Dimitrov karşı birleşik cephe . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Moo , Emperyalizmle M ücadele

+ Faşizme

.

Bütün ülkelerin işçileri birleşin + Sosyal Demokratların Çı kmozı

. . . . . . . . . . . . . . . Moo . . . . . . . . . . . . Bebel

Bölüm llllll Sosyalizm açısından c insiyet ve kadın . . . . . . . . . Marx-Engel-Lenin Bir devrimcinin otobiyogrofisi + En g üzel Dünya . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Jean Baby + Komü n izm ve Kadın

Kültür Bölümü X (Dünyayı sarson mezboolorı) - X (Tütün}

X Seçmeler (Nazım H ikmet) X (Şikogo 1 0 gün) X (Petrol) -

-

-


207 X Ve celiğe su verildi ( Obrowski) - X Çimento X Fı rtına çocukları (Tomoskorna ros) - X Hay­

deri

Kampı

Bölüm l l l i i l i Dünya v e Türkiye Devrimci teori v e p ratikle­ rinin anal izleri yapılacaktır.) Evet, Fatih Akşam Ticaret Lisesi'nde yü rü tü­ len bu «devrimci örgütlenme», k i msenin u m urun­ da değildir. Tahkikata .uğrayan , sürg ü ne gönderilen yoktur. M ü fettişler[n, M u ha kkiklerin vatan kurtaran a rslan edôsıyla koşturmola rına restiayan yoktu r. Peki, nerede Atatürkçüler? Nerede Bozkurt rezetini hazmedemeyen «çağ­ içi»ler? Ta kd i m ettiğimiz l istedeki kitapları , herhangi bir ü n iversiteli okuyup ana l iz yapmış olsa . zihni faaliyeti felce uğrar. Değ il ki, körpe li se talebeleri o ku yacak! iyi a ma, bu kadar mı? Hayır. elb�tte bu kadar değil ve m illi Eğitim Ba­ l<anl ığı'na bağ l ı bir başka okulda da (Genç Sosya­ listlef' Birl iğ i)ınin bü lteni elden ele dolaşmakta .. kim­ sen in buna kulak a stığ ı görü l memekted i r. işte, 6 Mayıs 1 975 g ü n ü Bolu Erkek Öğretmen Okulu'nda g iz lice dağıtılan ve yan;ışlıkla ( !) m i l l i­ yetçi b i r gencin dolabına da konulan 21 .2.1975 ta­ rihinde basılmış olan b ü l tenden bazı cü mleler : (Kardeşler Geçtiğ imiz hafta, sermayen in kira l ı k katil leri '/U rdun dört bi,r tarafında silahlı saldı rıya geçti. Da­ ha önce ü n iversite ve l iselere si·lah l ı sa l d ı rıla rdü­ zenl iyen, halk cocu klarını kurşun iatıp öldürtenler


.208 i�tedikleri anarşi orta m ım yaratmad ılar. Her öldürü­ len gencin a rd ın dan. bağımsızl ı k ve d emokrasi m ü ­ cadelesinde gençliğin sesi d a h a g ü r olarak yü kseldi. ( . . . . . . ) Fa şist Nazi Alm anya'sı hayranl ığı i l e tan ı nan en sorumlu mevkide bulunanlar ve m i l liyetçi C ephe'n i n sözcüleri saldırıların olacağ ı n ı daha ön­ ceden haber a l mışlard ı . ( . . . ) Kardeşler. Dün kü « Kanl ı Pazar» ın , 1 2 Mart'ın ve bugünkü << Kan l ı Cumartesi» nin soruml uları aynı cevrelerd ir. ( . . . . . . ) Faş iz m , kuduırmuş bir gericüik ve bir ka rşı devrim hareketidir. Faşist saldırılar ve faşizm tezgôhlama g i rişi m­ l eri ka rşısında görevimiz bütün anti-faşist güçleri örgü tlemek. faşizme karşı m ü cadeleyi somutlaştı r­ m a ktır. ( . . . . . . ) Faşizmin beyni n e. faşistlerin kafasına GÜÇLÜ ve TEK B I R Y UMR UK halinde Hımek içtn . . . ) Evet, bunlar da suc değildir. Bolu

Öğretmen

Okulu'ınu-n bay idarecileri, neyi suc sayacaktır der­ siniz? Eğer bun l a r Türk Milli Eğitim politikasına uy­

gunsa, mes'ele yok! Fa kat, kanunları mızdaki a m ı r h ükümlere aykırılığı sôbit ise. bu takd i rde de sucu a ra maya, suçluları tahkik etmeye lüzum yok! Fa kat, bütün bu söylenenler. h ü kümsüzdü r. g eçersizd ir. Cook ü, Türk môarifi , Mu stafa Üstün­ dağ zihniyetin i yaşa mıştır bir kere.. Ve Monavgat'­ daki, Bol u'daki körpe d imağlar, böyl e zeh i rlenmek1e, böyle «yetiştiril me kte» dir.

Asl ında, bu kafadaki çocukları yetiştiren öğ ret­ men l erden önce, on ları yetiştire n öğretmenierin öğ­ retmen in i a ra m a k lôzım! Bunun hangi zihn iyet. han­ gi ideoloj i oldu ğunu daha evvel beli rtm i ştik. işte, _ :cHi.idaverdi'leri» yetiştiren öğretmen a şağıda :


209 (u B iZ K i KOLLARIMIZDA TEL KELEPCEY i

B i R ALTIN B i LEZiK GiBi TAŞIMIŞIZ») Ülkemiz özellikle 1 971 'den itibaren sıkıntılı �ünler yaşadı. Yüzlerce binlerce işçi-öğretmen-öğ­ renci-aydın yıı rtsever zindanlara atıldı. Geceyanları evlerimiz arandı, en yakınlarımıza haber bile veril­ meden bilinmeyen yerlere götürüldük, en zalim iı;;­ kencelere tabi tutulduk. Sadece bir balyoz hareka­ t•nda 6500 devrimci, pek büyük bi,r çoğunluğu öğ­ retmen olmak üzere gözaltına alındı. Görülmemiş bir kitap düşmanlığı, okur yazar düşmanlığı yayıldı. Kitaplarımız toplandı, yakıldı; Ortalığı, işkencecilerden çrkan can-hıraş fer­ yatlar kapladı; En yiğitlerimiz, sorgusuz sualsiz kurşuna dizil­ d;ler; Bütün bunları unulacak mıyız? Halkın, yurtseverlerin, öğrencilerin, öğretmen­ lerin, gençlerin bağımsızlık ve demokrasi müca­ delesini bastımıayı, yok etmeyi amaçlayan bütün bu terör uygulamalarını affedecek miyiz? Bütün bunların sorumluları ile, işkencecilerle, muhbirlerle ve onların sahipleri ile barışocak mı­ yız? (Sosyal Barış) sloganları ile bizden istenen budur. Hayır, biz unutmayacağız, barışmayacağız;

affetmeyeceğiz

ve

Daha bir tek işkence cezalandırılmamıştır; Faşist ceza maddeleri yürürlükten kaldırılma­ mıştır; F: H


210

Hala Türkiye'de bir bildiriye sekiz yıl, bir gaze­ teye otuzaltı yıl hapis cezası veriliyor. Öldürü len yurtseverlerden �içbirinin katili sorguya çekilmemiştir. ( ) Bütün bunlara rağmen bizden herkesle banş­ rrram ı z isteniyor. devrimci mücadele, reform ninni­ leriyle uyutulmak isteniyor. Biz reform değil, devrim istiyoruz. (Bir bağ ki viran ola, içi dike,nle dola Ayı.klamak neylesin, Ateşle yakmayınca - Yunus Emre) (1) . . . . . .

* Sözde bir öğretmen derneğin in bülteninden a l ­ d ığımız yukarıdak i cümleler, açıklama yapmayı l ü ­ zu msuz kılaca k derecede •acık»tır. Ancak, işin en berbat, en iğrenç ta rafı ; Kızı:l Nazım Hikmet'in söz16riyle başlayan satı rların, Yunus E m re'ye a it oldu­ ğu iddiasını taşıyan bir dörtlükle sona ermesi.. Bu dörtlü k, gerçekten Yun us Emre'ye a itse bile; o büyük Velinin bahsettiğ i , kasdettiği «bağ,, ned i r? «Viran olması»ndan söz ed ilen nedir? Aynı bağ ı n «içi dikenle dolu)) olmasından m urad ned ir? Ayı klama ktan maksat ned i r? «Ateş)) sözünden kas­ tedi len ned ir? Hazret- i Yunus'u, bir moskof kahbesiyle aynı h izada mütalôa etmek kadar büyük bahtsız l ı k d ü­ şün ü lebi l i r mi? Ne yaz ı k, ne acı ki, bunla r maarif {1)

TÖB - DER Samandağ Şubesi Bülteni, 1 3.1 .1975


21 1 cô m i a m ızda cirit atma kta .. Türk çocukları bun!a .. rın e l i n e teslim edilmekted ir. Yunus. herşeyden önce, <�gönül insarım d•r. m ü rşiddir. insanın, kendisiyle «barışmasmn ı . . bütü n meziyetlerden önce, insan ın «insan» olabilmesinin prensiplerin i vaz etmiştir. Basit b ir ta h f i i le mezkur dörtl ü kde sözü ed i l en şudur : (Gönül bir bağdır ve eğer insanın gönlü, kö­ tÜ lüklerle dolmuşsa, bu viran bağdaki diken­ ler, teker teker ayıklamakla bitmez, dikenlerle b u şekilde baş edilemez. Tek çıkar yol o bağı, yani gönülü, aşk ateşiyle yakmaktır.) Kendisinden bütün şiirlerinde «derviş Yunus» . « miskin Yunus» «Aşık Yıun usıı d iye bahseden, o in­ san l ı k timsa l i büyük i nsan . nasıl ol u r da anarşiye, yıkıcılığa çanak tutar? -

-

S iyasetin, çirkin pol itika n ın tam göbeğ�nde pe­ rende atan şu baylar n e rede yetişti ders iniz? Pa­ tagonya 'da eğitim görüp Türkiye'ye sonradon gel­ miş değ1il bunlar! Ve bunla r, eğer vazifeden alın mışlarsa. bunun adma «kıyım» d iyorlar. Onlara sorarsan ız, «Türklük» mefhu m u da pek öneml i değ i l d i r. işte kendi ifade­ leri : ( .. Biz Türkiyeli Yurtsever öğretmenler, dünya olaylarını değerlendirrrken, cTürklük, Rumluk, Arap­ lık» gibi ilkel ölçüleri kullanmayız. Halkların kade­ rini tayin hakkını savunuruz.) (1) «M illiyet» ölçüsün ü , «ilkel» ola ra k vasıflan­ dira n <�ilkellere» bakın siz! Bunla rın el ine geçen (1)

TÖ B - DER Samandağ Şubesi Bülteni, 13.1.1975


212 ı ürk çocuğu da elbette böyle <dlkel» ( !) bir ölçüye

sahib bulun mayacak.. d eğ işik, yabancı bir �ün ve ölçünün adamı olacaktır. Yon l ışımız varsa. d üzelti n iz!

görü­

ŞAVŞAT'TA TERÖR Şimdi size b i r mektup sunuyoruz. Artvin'in Şav ­ şot'rından 1 7 Haziran 1 975 tarihinde gönderilen mektubun sahibi, orada vazifel i bir doktordur. Mek­ tubun. h ususi kısımlann i da ç ı ka rıp, takdim ediyo­ ruz : (Altı aydan beri Artvin ' in Şavşat ilçesinde, vazifesini yürütmekteyim. ( . . ) Lisede mHi iyetçi - ü l kücü b i rkaç tane öğ retmen var. Bunla r En is Alagöz. Mehmet öner. Sel i m Kör­ oğlu'dur. Bu üç öğ retmen, solun anatomisinin öğ­ retildiği Şavşat Lisesi'nde gün g eçm ez ki haka rete uğra ma sınlar. dövül mesinler. Ve h iç ki mse bunla­ ra kulak asmaz. k imse ilgilenmez, şikayetler d ik ka­ te a l ı n maz. Lakin, bir bayram günü, kuru laın kürsü­ ye h ücum eden solcu öğretmen halk tarafından h ı r­ sorgu palon ınca i şler değişir. Orta l ı k karışmı ştır, - sual 9 ı rla g ider. Burada adı geçen solcu öğ ret­ men, d�ha önce kom ü n izm propagandası yapmak yüzünden a l ıın mış.. daha sonra Ecevit h ü k umeti­ rıin, yani M u stafa üstündağ'ın za manında Çayeli Ortaokul u m ü d ü rl üğüne tayin ol unmuştur. Halen de orada vazifeli ve TÖB - DER Başkanıdır. Şavşat Lisesi'nde ü lkücü - mill iyetçi öğretmen­ ler zara rlı ve sol yayıın iarı ta l ebelerden bazı larında yakalamış ve idarecilere bunları verm işlerd ir. Çe­ :; itli dergi ve kitaplarda , beyannamelerde Türk Si­ lahlı Kuvvetleri'ne dil uzatıl ma ktadır. Bunlardan b i. . . .


213

rısinde, ((Faşist ve ezici Türk ordusu, işçi sınıfı, faşist baskıları ezecektir» denilmektedir. Bu seriden zararlı yayınlar, En is · Alagöz, M eh met Öner, Seli m Köroğ lu ve Kad i r Ya ren isimli ülkücü-milliyetçi öğ­ retmen lerin dersinde tal ebelerin elin de yaka lan mış. E'Onra da idereye intika l ettiri l m i ştir. Fakat okul mü­ dürü, bun ları hiç dikkate a l ma m ı ş .. üst makamlan mes'eleyi bu hareketlerden haberdar etmeyerek g izlemek yolunu seçmiştir. Lise'deki Ma rksist öğretmenler, sınıflarda ders verine a ç ı kca politik kon uşmalar yapmakta .. Türk m i l l iyetçiliğinin lideri Sayın Tü rkeş a leyhine.. Hü­ ku met a leyhine propagaında yapma ktadırlar. Ayrıca her fı rsatta ezen-ez ilenlerin, hal k1arın m ü cadele­ sinden bo hsetmektedirler. San ki bu faa l iyetler meşru imiş g ib i, aldı rış e­ d en yok. Türk m i l l i yetcilerin den başka h iç kimseye dert değil bunlar! Şavşat l isesinde sol faal iyetler­ den soru mlu tutu l ması gereken öğretmenle r, Er­ dem .uzun, Hal it Duru r, Hasan Şi mşek ve Yusuf Özdemir'dir. Adı geçen l isen in sınıflarında <<Yaşasın işçi sınıfının bağımsızlık savaşı, Yaşasın Sosyalist Türkiye)) gibi sloganlar bulunuyor. T ü rk cocukları. ders yerine sol ideoloj i ile yetiştiril iyorla r. Yukarıda �öz ü n ü ettiğ i m öğretmenler, Ecevit i ktidarı önce­ sinde sürgün ed i l m iş, sol faa l iyetlerde b u lunma kla suçlanmış kişi lerd ir. Üstündağ bunları tekrar aynı ve re yan i Şavşot'a tayin ettirm iştir. On !arın gel­ r .esi nden sonra ise Şavşat l isesinde işler çığırı n­ dan çıkm ıştı r. i lcemizin i l köğ retim yapılan okul larında da aym vaziyeti görmek m ü m kü n d ü r. 30 Ara l ı k 1 974 g ü n ü , a l ışverişten gelmekte olan


214

kızkardeşimin boynunda bozkurt kolyesinin va rlığı, t- ı r kara ktere uğoramasını meydana getirdi. Kızka r­ qeşimin yanıında Sağ l ı k M emurunun kızı da bul un­ uyordu ve solcu talebeler, çeşitl i küfü rlerle boz1-.. u rt d üşmanlı klannı isbatladı kla rı gibi, aynı zaman­ da iki gen e kıza gereken i yapmışlard ı r. Bu duru m u favcı l ığa intikal ettirdik. Suol u lar, b i rkoc saatl iğine göz a ltında tutuldu. Her nedense ( !) gecenin saat dördünde serbest b ı ra kıldı . Her ıneyse . . .

1 8 Nisan 1 975 günü, Şavşat'da gartp ( ! ) bir ha­ d ise cereyan etti . Hüseyin G ündüz'ün kızkardeşi Fatma Gül 'ün evi . . . evde bulunan lardan birisi Fat­ ma Gül'ün o rtaokul talebesi coouğu, bi·risi de yeğe­ ni olan 1 7 yaşıındaki m i l l iyetçi gençtir. Gecen in i'erlediği ve saatin 22.00 - 23.00'ü gösterdiği bir sı­ rada, solculann baskınına uğ ruyorlar. Pencerelerin atılan taşlarla k ı rı l ması ve ôn i g ü rü ltü yüzünden, uyu ­ rno kta olan ortaokul talebesi şok geciriyor. Ve ko­ ma hal i nde hastahonemize getiril iyor. Gürültüyü du­ yup, evlerinden dışarı fı rlayanlar, saldırganları teş­ his etmiştir. Lüzumlu şi kayetlerin yapı lmış olması­ rıo mukabil, kendi hal imdeki vatandaşın evine bas­ ltıın veren ler gene de serbest dolaşınca; bu sefer H üsey�n Gündüz savcıl ığa telefon edip, evin tn et­ rafında ayn ı şah ısların dalaştı ğ ı n ı bildirmiş ve şi­ l<ayette bu l un muştu r. Y i G iT ( !) BiR BAŞKAN 20 N isan günü, gene Şavşat ça rşısında ve ge­ rıe bozkurt rozeti taşımak sucundan ( ! ) . ü l kücü bir genç, solaklann taarruzuna mô ruz kalmış ve feci şeki lde dövülmüştür. Başka b i r ül kücü talebe, aynı �ekilde dövülmüş ve sol uğu köyünde almış.. her-


215 ha-ngi bir şikayette d e bulunmayı lüzu msuz bulmuş­ tur. Geçtiğimiz 23 N isan günü . Artvin'de merasimi Beyrederken TÖ B DER Başkanı'nın töreni durdur­ duğuna şa hit olduk. Vali bekliyor, Alay Komutanı bekliyordu. Ama. talebenin yürümesini engel leye'\l biri vardı. Bu şahıs. ağzında sigarasıyle «Polisler yürüsün de görelim» diye bağ ı ra n T ÖB DER Baş­ koo ı'ydı. Meğerse. ya rı m saat kadar örıce. solcu­ -

-

lardan birisiyle pol is memurlarından b irisi a rasında bir tartışma geçmiş; solcu gencin cebinde yasak vayıniardan birini gören polis. vazifesini yapmak istemi�.. yasak n eşriyatı a laca k. sahibini de ka ra ­ kola götü recektir. Fakat. götürebi lene. vazifesini yapabilane aşkolsu n ! «Sen benim bilmem neyimi gö­ türürsün» diye diretiyor. Pol is memuru , vazifesi n i yapmaya mecbur v e n itekim marksist del i kaniıyı clıp, karakola götürür. T Ö B DER Başkanı bu «yiğit» şahıs. «o talebe bırakllmadan bu yuruyuş yapıl­ mayacaktın diye bağırıp çağı rma ktadır. Sonunda fiolcu talebeyi serbest bıra ktılar ve yü rüyüşe başla­ -

dı. Başlamasına başladı ama. pol is memurunun açı­ ğa alınması için yapılan calışmalar da hızlandı.

2 Mayıs 1 975 ta rih ve 87/2-1 sayılı yazıyla. has­ tchanemizin solcula r tarafından zor kullan ılara k iş­ gal ed i lmesi olayı, Ba kanlığı mıza bildirilmişti . Ne­ tice olara k da solcuları dövd üğ ü iddia ed ilen ül­ kücü gene. üçgün rapor aldı. M arksistlerin dövdüğü oençlerin biri bir hafta , biri on g ün , biri onüc g ü n al­ di. Buna rağmen ül kücü öğf"enci Bekir Yılmaz tu­ tu klandı. Hatta 20 - 30 kişinin hücumuna uğraya n Bekir. çeşitli ta leplerine rağmen hastahaneye sev­ ked i l m iyor. 1 5 gün cezaevinde yatan bu gene. de-


216

va m ı dolduğu icin s ı ı:ıı fta kalmış.. bundan bir müd-· det �onra di lekce üstüne dilekce veri lmiş ve an­ cak tahliye olunmuştur. Solcu öğretmenlerden Er­ dem Uzun, Bekir Yılmaz isimli öğrenciye iki ders­ ten birer n u ma ra vererek sınıfta bıra k ı l m ıştır. Şav­ şat hadiselerinde feci şe kilde daya k y iyen bu gene için hastahanece rapor veri l m iş ve sıhhotin in tehli­ kede olduğu bildirilmiş . . buna rağmen böyle bir .ra­ por dikkate a l ın maya rak, Artvin'e gönderilmiştir. O­ rada ise. cocuğun ôcil bir hasta olduğu görü lmüş. " ve derhal hastahaneye yatırı lm ıştır.)

* FAŞ iST, YAHUT KÖPEK DOKTOR Neyd i burada sözü ed ilen «hastahane basma»· had isesi? Türk iye'n in bir köşesinde. işler bu derece iler1emiş miydi? Ve ne demekti hasta hanevi basmak? Evet, 16 Mayıs 1 975 tarih l i I stanbul gazetelerine de inti ka l eden bu hadise şöyleyd i . Vak'ayı bizzat yaşayan bir doktorun ağzından dini iyoruz : (2.5. 1 975'de l isede cereyan eden ta lebe olayla ­ rı nın a kabinde, saat 13.30 - 14 . 00 civarında Sağ l ı k Ocağı 'nda hasta muayene ede rken , Hastahanenin Marksist bir g rup ve on ların akıl hocaları tarafından basıldığı haberi n i aldım. Janda rma karakoluna ve Adl iyeye duru mu bildirmek üzere teletona sani ­ Ciı m ve ya rım saat müddetle arad�m . Maalesef bu ıaman zarfında hastahanen in bqsıldığı n ı ilgili mer­ c iiere bildirmek müm kün ol mad ı . Bu i m kÖ n ı bula­ niayı nca Sağ lık Ocağı 'ndan ayrı l ı p hastahan eye mdim. Kap ı ve pencereler, kalaba l ı k bir g rup tara-


211 fmdan tutulmuştu. Loj manın önüne gelince. içeri ç i rmen in ne derece imkônsız olduğunu gördüm. Bu orada pencerede oturan ve onbeş yirmi kişi Olduk­ k i mseler, «faşist doktor, kö­ larını ta h min ettiğ im ı; ek doktonı gibi ve daha da ağır sözlerle bana küf­ red iyorla rd ı . Küfreden lerin ön safında bul unan is im­ ler şun lardı : Ertan Gül, Koçalı Öner .. Hem hastahane önündeki kalaba l ı k ve hem de �encerede oturanlar bu şekilde ha ka retlerin i sür­ dürürken, ben de itile - sünüle ve büyük bir mü­ cadele vererek hastahaneden içeri g i rmeye mu­ vaffak oldum. Ve içeris inin, gerek kapıdan, gerekse pencerelerden saldıran mütecovizler tarafındon fi­ i . en işgal ed ilmiş bul unduğunu gördüm. Çok kala­ ba lı klardı. Hastahane personel i ; memurla r, müsto h ­ demler v e hastabo kıcılar sa ldırganların a ğ ı r ha ka­ ret ve küfürlerine muhotop ol uyor. . işlerine ba ka­ m ıyorlard ı . i çeri girdiğimi görenlerden Ertan Gül. Pertev Ö . ı ner ben i ta rto klıyorlard Atabey, Neşat B u hadiselerin teşv i kçisi v e tahrikçisi ise. saat 1 3 .00 sıralarında , l isede ki tolebelere une duruyorsu­ nuz» d iye komut veren solcu öğ retmend ı . TÖ B !:'ER Başkan ı Erdem Uzun 'un bu ve buna benzer sözleri söyled iği hem talebelerce ve hem de öğ­ retmenlerden En is Alagoz, Meh med Ö ner, ve Se­ Pm Köroğlu tarafından şo h itlendirilmiştir. Bunla rın dışında i lkokul öğ retmenlerinden Meh med Topçu da b r başka şo h ittir. , Lisede emellerine ulaşamoyan sc;>!GU öğ retmen ­

ler. böylece, baŞlarında Hafit

ciede, Erdem Uzun ve Turgut·

Durur,

l(eskln

D ursun

ÖZ­

pulun duğıi :

t:alde, talebeleri hastahaneye göndermiştir.

Öğret-

·


218

men lerin yan ı sıra ön safta bu l unanlann isimleri şunlardan ibaretti r : Hafız Kara (Orman işletmesin­ aa Memur) , Müzekkir Karahan (Sı.tma Teşkilatında Memur) . Pertev Ata bey, Ali Dem i rca n , Seytettin G ü l , Necati Tü remen , Bülent Ko ro, S u a t G ü l ve Ferit Gü­ ven . . .

Hastahane ön ündeki bu toplulu ktan tesbit ade­ bildikleri m iz ise şu nlardır : N eşat Önder, Bülent Oner, Ayhan Keleş, Yücel Parlak, Ternurhan Avcı, Erol Atalay, Secahettin Özdemir, Hasan Şimşek, Zeki Gümüş, Hasan Atabey, Kültlgin Biber, Bülent Kara, Naciye U ral, Ayhan Siber, Selvinaz Yazıcı, Karabey Yazıcı, Selim Seçkin, Cengiz Şimşek, Meh­ med Atabey, M ete Altun, Selçuk Atabey, Fatma U ­ ral , J",, u ran Aksakal, Şehrinaz Coşkunoğlu, Atilla Ural, Ali Güven, Ayşe Güven, N ejla Bilir ve daha is­ llıini ve kimliğini tesbit edemed iğimiz şahıslar tara­ fından yuka rıda arzed ildiği gibi, hastahenede fifti durum yaratılara k hostahoneyi işga l.. vazifei i i eri va­ z:tesinden men etm işlerd i r. NOT : Olayların şa h it­ .:eri. l üzumunda l iste halinde sun u laca ktır.) *

ARTVIN ; ANARŞi YUVASI M l ? Şovşat, işte b u ül kücü daktorun mektu bunda­ ci ı r! Ama , bu halde olan _yer, sadece Şavşat m ıd ı r? Keşkel Ba kın, Şovşa t'ın hemen ya kınıında ki Artvin 'de -c.:e birşeyler olmuş ve ol maktadır. Burada olon l a rı ('lO bir başka ü l kücü öğ retmen in , Al i Nail i E rdem'e h itaben yazd ığı mektupta bul uyoruz :


219 (Sayın Bakan ı m . oku llarda ki Son gün l erde, fakülte ve yü ksek bir takım had iselerin, orta dereceli okullanmızda da clduğu malumunuzdur. Her dereceden okullarımızda vazifel i idareci, öğretmen ve memurların . Türk Milli Eğitiminin a­ maclarına uygun hareket etmeleri, milletimizin b i r­ l i k ve bera berliği ile devleti mizin varlığı icin gerek­ l id ir. Size bu mektu bu yazmarndaki amac; Artvin Öğ retmen Lisesi'nde göreve başladığı rndan şu gü­ r-e kadar geçen süre içersinde, Milli E Q itim!mizin temel a maciarına ve m i lletimizin geleceğine gölge cüşürecek hadiselerin sahnelanmiş ol masıdı r. Öğretmenler Ku­ 1 ) Ekim ayı içerisinde, -

rul un un , «okulun eski resimlerden temizlenmesi . ıt vara n na sığ ınara k , Okul Müdürümüz. <<Milli Eğitim Bokanlığımn okullara asilmak üzere gönderdiği, ·r ürklerin Ergenekon'dan çıkışı tablosunu » kütüp­ t.aneden indirterek depoya attı rmıştır. Ayrıca, Milli Eğ itim Bakanlığı'nc a gönderilen Türk Büyükleri tablolarmdan hiçbiri okula asılma ­ mış ve depoda eskililmeye bırakılmıştı r. 2 ) Ayn ı öğ retmen1er kurulu toplantısında : 1 6 M a rt Öğretmen Okulları n ı n kuruluş gününden ba şka ve siyasi bir amac güdere k 1 7 N isan Köy Enstitüleri Kuru l uş Gün ü'n ü n kutlanması kararı n ı . nzel l ikle okul müdürü aldırm ıştır. . .

-

3 - ) 17 Ekim 1 974 günü, Şeker Bayramının birinci günüdür. Okulumuz öğretmenierinden Özle­ rnin Yılmaz, Namık Ku rbal. Ta hsin Burhan. Mustafa Hafızoğ ulları, Hal i l Doğan, Cemal Yozgat ve Özle­ nıin Yılmaı:'ın misafir bi.r a rkadaşı hep birl i kte öğ -


220

rencilerin eay içtikleri yeme khane barda klarıyle Öğ ­ retmenler Loka l inde i ç k i içm işlerd ir. Öğ renciler o­ kul barda klarıyle Öğ retmenler Loka l inde içki içm iş16rdir. Öğ rendler okul bahçesinde saz ça lıp eğlenir­ ken , Özlem in Yılmaz 7 / Edebiyat sınıfından Al i Rıza Y ü ksek isi m l i öğrenciyi içki masasına çağ ırıp, i hsa­ ni'den ve Mahzun i 'den türküler söyletmiştir. Buna m u kabil, bu durum ları bilen Okul Müdü­ rü H. Avn i Şan l ı : (29 Ekim 1 974 günü Tarih öğret­ meni Yaşar Büyükoğlu ile tören sonunda okul ban­ do takımını geri getirirken öğrencilerin Harbiye ve Dağbaşı marşını söylemesine müsaade ettiğimiz için) hakkı mızda soruşturma açtırmış ve Baka n l ı k Müf­ fettişlerin in gelmesin i temi n etmiştir. 4 ) Okul M üdürü, Sta jyer öğretmen ierin ge­ reğ:i gibi derslerin i ta kib etmeyip, öğ retmenierin sı­ nıflarda ders kon usunu oşarak tartışmalar yapma­ sına göz yummuştur. Özlernin Yılmaz, <<Dinle uğraş­ mak safsatadır. Din, ortaçağ kalıntısı şeydir, tabii iıim yapılan okulda mescidin işi nedir . . ıı gibi söz­ l erle (5/Ed.) sınıflarda tartışma lara g i rm iştir. -

.

5 - ) Cuma gün leri görev

tesl i m eden nöbet­ hu­ wrundo ödül olara k sol kita plar verilmektedir. Okul rol i tikaya itilmekted ir. 6 - ) Okul M üdür, Trabzon TÖ B - DER Şu­ c;; i öğrenci lerin büyük bir kısmına, öğrencilerin

besi'n i n sahneye koyduğu «Düğün ıı piyesin in oyu n­ cu lorını, Kasım ayı içinde okulda yedirmiş, yatır­ mış ve öğrencilerin bu piyese g itmelerini tem in et­ miştir. Derslerde ve sın ıflarda Namık Kurbal ve Özlem fn Yılmaz g ibi öğretmenler bu piyesi ta rtış­ mışler ve T Ö B - DER'in reklômını yapmışlardır. 7 ) Bazı öğretmenler. (Güner Yalçın, Alem·· -


221 dar Kaya v.s.) Yen i Ortam. Kitle, Cumhuriyet ve i le­ ri gazetelerini sınıfiara sokarak reklam ya pmış. bu­ nun yan ında Orta Doğ u , Bizim Anadol u , hatta Ter­ cüman gazetesinin oku.n ması teh l i keli görülerek, öğretmenl er Kurulu 'nda karar alın mıştır. 8 - ) Okul Haysiyet Koluna başkan seç i len öğrenci, cezal ı öğrenci lerden olduğu halde, bir baş­ ka öğrenci, ııcezası var» diye oy dahi kul landırı l ma ­ m ı ştır. Başkan s eçilen ceza lı öğrenci Cela lettin Al ­ tın . . . oy dahi kullandı rı l mayan ise Perihan Koru ­ cu'dur. 9 - ) 20.1 1 . 1 974 günü Öğ retmenler Kurulu'n ­ ci a Okul Müdürü, öğrencilerin arasındaki gruplaş­ maları önlemek için ( ! ) Din dersi ve Ta rih öğ retmen ­ lerin in. «dinin sömürücü bir unsur» olduğunu söyle­ meleri konusunda karar aldırmıştır. 10 - ) Aynı kurulda; Alemdar Kaya, gruplaş­ malara gazete ve yayı nları n sebep old uğunu söyle­ di ve bunların menedilmesini istedi . Özel b i r kon uşma m ızda Okul M üdürü 'n ü n . Ay ­ a ı n l ı k Dergisi'n in 1 9 Kası m 1 974 gün kü n üshası icin, <:.;öğrenciye okuma demiyelim .. )) dediği halde, za ­ ra rlı yayın lardan , örnek olara k Bizim Anadol u gaze­ tesini verdiği. hatta ken distn i n bizzat bayie kadar Qiderek bu gazeten in bizim öğrencilere ve ril meme ­ s : n i söylediğini bel irtti. 11 ) Kütüpha nede, M i l li Eğitim Bakan l ı ğ ı 'n ın gönderdiği. Yusuf Yıldırım'ın ııinanmııptım)) adlı kita­ bı yüzü nden, Celalettin Altun isimli öğrenciyi kayı­ ran müdür, bu öğrenci hak kiında şikayet dilekçesi veren başka öğren cinin d il akçesini işleme koyma­ m ıştır. Ü ste l i k Sa lih ismindeki öğ renciye söyled i k -


222 leri de şun�a rdır : •Sen nerelisin, senin oralarda Ağa yok mu? Sen emekçi değil misin?» 1 2 - ) Okul M üd ü rü'nün, sömestr tati linde öğ ­ renci vel ilerine gönderdiği mektuplar sebebiyle, ve­ l ı lerden tepkiler gelmesi mu htemeld i r ve okul u n ba­ k ı m ından tehl i kel idLr. Bu mektupta M üdür, bel l i bir fikri haklı çıka rmak için, geçen seneki olayları tah­ ı if etmiş ve m il l i yetçileri kınam ıştır. 13 - ) Okul idaresinin 31 . 1 . 1 975'de bütün öğ­ ı encilerde yaptığı arama sonucu , üzerlerinde «Genç ArkadaŞ» diye başlayan bildirilerin bulunması sebe­ biyle sadece dört beş öğrenci birer hafta okuldan uza klaştırı lmışlardır. Bunların cezalandırı l ması o­ kulun geleceğ i ba kı mından gerekliyd i . Fakat, a ra. r�ıayı ta kib eden gün lerde, öğretmenler odasına b i r­ biri ardınca bildirilerin gel mesi, panoya asıl ması ve M üdü rün bun lara tepk i göstermemesi öğrenciler a­ rasında k i kutuıplaşmayı h ızlandırma ktadır. Bir yan­ aa «Ülkücü Liseli Gençlerıı i mzası n ı taşıyan b i ld iri ora n ı l ıyor, tehlikel i sayıl ıyor, öğrencilere cezalar ve­ riliyor; d iğer taraftan Erzurum Yüksek Öğ ren i m Der­ neğ i ' n i n bildirisinden TÖ B - DER Yönetim Kurulu bild irilerine kadar çeşitl i bildiriler, öğrencilerin göz­ leri önünde duruyor. Bunu, okulumuzun geleceğ i ba kım ından çok tehl ikel i görmekteyim. Ara moda gaye bel l i i ken N . Kurba l, M üfide Kaya, Rıza Işık adlı öğ retmen ierin Orta Doğu, Töre, Pınar, M illi Mü­ cadele gibi d ergilerle, «Sovyet Rusya'da ölüm Kamp­ ları» «Milliyetçi i ktidara Doğru» adl ı kitapları da toplad ıkla rı ve öğrencilere hôlô verilmediğ i bir ger­ çektir. Diğer taraftan bazı öğrenci lerin elindeki Ay­ dınl ı k, Sosya l ist Gençl i k, i leri ve Kitle, Yen i Orta m


223

gibi yayın orga n ları a l ınmaya rak. tarafsızlıktan uza k kalınmaktadır. 14 - ) · Okul M üd ürü, bazı öğrencilere bir pol itikacı gibi davra n ma ktc ve on lara «Milliyetçi misin? Solcu musun?>> gibi sorular sormaktadır. (Cuma Kuzucu. Salih Kayıran, Meryem Yamak, 8alca Yıldırım bu öğ rencilerden bazılarıdır.) 15 - ) 1 974'ün 9 - 13 Ara l ı k ta rihlerinde uy­ guıJamaya g iden 7. sınıf öğretmen lerinden bazıla rıy­ la 5/Fen Yabanc ı Dil'e g i ren ( M ustafa HafızoğuJia rı, Namık Kurba l, Zühal Yavuz, Özlernin Y ı l maz. Ra­ mazan Bilg iç) öğretmenler Dil dersi saatinde K ü rt­ cül ü k Propagandası, Beslenme Sorun u . Ameri ka n Emperya l izmi, Eğ itimde Fırsat Eşitl iği konularında öğrencilerle tartışmaya g i rişm işlerdir. Bu hususta bir kısım öğrenci taraftnda n . d u rum, Okul Müdürü ­ ne resmen bildiri l m iştir. Ama . işleme koyması n ın m ü m kün olmadığı beJi idir; konmayaca ktır. Çünkü bu yazıyı veren öğ renciyi yine kötüler mah iyette kon uşmuştur. Sayın Başkan ı m ; _ Okulumuzdaki olayların bir kısm ını. (ki bunlar sadece bizim duyup bildiklerim iz) a rzetmeye çalış­ tım. Olayla rın büyümemesi, okulun selô meti, öğren­ c i kıyı mın ın daha fazla ol maması ve olayların ye­ rinde tedkik edilmesi için, gereğin in ya pılmasına rn üsaadeler�nizi sayg ılarımla a rzederim . )

* BURASI HAKKARi Evet, i smet Kadıoğ lu'nun M i J ii Eğitim Ba kanı'na gönderdiği mektup bu rada bitiyor. Artvin de, heme�


.224

y an ıbaşındaki Şavşa t kadar karışık ve gerek öğ ret­ r.�en , gerekse ta lebe l er ba kı mtnda n kaskatı bir « kı­ y;m mekanizmasuma sahne oluyordu. Acaba , M illi Eğitim ilgil ileri, bu canhıraş kıyım teryadını duyabildi mi? Aşa ğ ıdaki had ise. Ha k ka ri'nin Çukurca kaza­ S;na bağ l ı Cevizl i Köyü'nde cereyan etmiştir. Ve bir i l kokul öğ retmen inin uğradığı kıyım an latı lma kta­ -d ır. Tarih : 17 Mart 1 975 . . . Bir müddet önce Hakka ri'ye TÖ B - DER'in bir şubesini açan il köğ.reti m mü fettişi Al i Öztürk ve iki arkadaşı, 1 973 - 1 974 mezu nu i lkokul öğretmenleri­ n i TÖ B - DER'e kaydetmek için çeşitl i beskılara gi­ rişmişlerd i r. Sözünü ettiğimiz baskılardan birisi, a­ dı geçen demeğe üye olmayanların stajyerl i kleri­ nın kaldırıl mayacağ ıdır. T Ö B - DER'li müfettişierin tutumundan cesaret alan aynı dernek mensubu ve Cevizli Köye ilokulu :Müdürü Ö ner Vural , ayn ı okulun öğretmen l erinden Dura l i Ad ıgüzel'e, «TÖB DER yayınlarını okumasmı \re satın almasını» söylemiştir. TÖ B - D ER'in tuttu ­ gu yol u, ta kındığı tavrı beğenmeyen ve tasvib etme­ ven Dura l i Adı güzel, Bay Müdürün bu tekl ifini red­ rieder. Öner Vural ve Köprü lü Köyü'nde öğ retmen ­ l i k yapan Halil Sağ isimli T Ö B - DER üyesi başka bir şa hıs. 13 Mart 1 975 g ün ü , Dura l i Adıgüzel ders­ te i ken, sın ı fa g i rmiş ve kendisine sa ldırmışlord ı r. Talebelerin çığlı klarını duyara k okula gelen köyl ü l er Durali Adıgüzel'i saldırganların elinden kurta rmış­ kı rdır. Vazife esnasında hüouma uğrayan öğretmen, Ciurumu kazada ki ilgili merciiere duyurmuştu r. Bun-


225 dan telaşianan solcu Müdür Öner Vu ra l , 1 7 Mart 1 975 g ü n ü Dura l i Adıgüzel 'in yolunu, okul Lojma­ nına a i t mutfağın önünde kesmiş ve «Cumhuriyet Savcılığına verdiğin dilekçeyi geri a lacak mısın, al­ mayacak mısın?)) diye sormuştur. Dura l i Ad ıgüzel , bu suale «hayır, almayacağım)) cevabını verince de sa klamış olduğu sustah bıçağı çekerek, Ad ıgüzel'i karnından ya ral am ıştır. Ağ ı r şekilde yaralanan ve ka n kaybeden Dura­ l i AdıgüzeL sekiz saatl i k mesafedeki kazaya maba ve doktor ol mad ığından, köylülerin sırtında götü rül­ müştür. N e var ki kazada doktor bulunamadığı için, hastayı Hakkari'ye sevketmişler.. Ha kkari'de de o ­ peratör ol madığı için Va n Devlet Hastahanesi'ne göndermişlerdir . Dura l i Adıgüzel'in ya şayıp yaşa madığın ; . . ken ­ disini öldürmeye kada r va ran bu rıiyetin sah ipleri ha kkında tah k i ka t açılıp açıl madığını.. ve hayôl nıahsu l ü olmayıp, 15 N isan 1 975 tarihli bir gazeteele de yayın lanan bu va k'anın «kıyım)) mônô sına g e l i p gelmediğin i mera k eden va rsa, a raştırsın ! Ve gene bu derece mera kl ılar varsa, lutfen şu mektubun mahiyetini de a raştırsın : (Sayın ilgilileri Size Konya'nın Hadim ilçesinin Cetmi kasabası ilkokulunda vazife yapan aşırı solcu ciört öğretmenin yaptıklarını kısaca anlatmaya çalı­ şacağız. Ve bu konu üzerinde en kısa zamonda eğil­ menizi rica ediyoruz. Okul Müdürü Ramazan Kızıldağ isim li aşırı sol­ cu öğretmenin kışkırtması sayesinde, solcu üç öğ­ retmen, faaliyetlerine daha da hız vermiştir. Ve ilk

F : 15


226 iş olarak ilkokul çocuklarını sağcı ve solcu olmak i.izere ikiye bölerek, bu körpe �eyinlerin zaman za­ ır.an birbirleriyle kavga etmesine sebep olmuşlar­ liır. Daha sonra köylüler, M illi Eğitim Bakanlığı ve Konya M illi Eğitim Müdürlüğüne bir dilekçeyle baş­ \iUrmuşlarsa �a netice alamam ışlardır. Bunların akabinde okulun solcu öğretmenleri, gene aynı okulun tek milliyetçi öğretmenini, müdürlük odasına kapatarak kıyasıya dövmüşlerdir. , Ancak köylülerin müdahalesi üzerine, bu milliyetçi öğretmen ölümden güçlükle kurtulmuştur. Ramazan K ızıldağ köyden kaçmış, Hadim irköğretim Müdürü, bu solcuyu bir müddet sa klamış, daha sonra Rama­ zan Kızıldağ tekrar Çetmi Köyü'ne dönmüştür. Sayın ilgililer, şunu kesinlikle belirtelim ki; bu hadiseler karşısında hem köylülerin sabrı taşmak üzeredir, hem de köyün tek ülkücü öğretmeninin can güvenliği tehllkededir. Milli Eğitim Bakanlığ ı ilgilileri olarak, en kısa zamanda bu solcu öğretmenierin yıkıcı ve köyün l"!uzurunu bozucu faaliyetleri ne bir son verilmesi için gerekli tedbirleri olmadığınız takdirde, meyda­ na gelebilecek çok vahim olaylardan Cetmi Köyü halkı sorumlu olmayacaktır. Bilgilerinize sunarız, saygılarımızla. Cetmi Kö­ yü Öğrenci Velileri) *

SEN DE Mi MEHMET GÜRBÜZ? Dura l i Adıgüzel, Türkiye'ni n bir köşesinde ö l ü m ­ le boğuşu r, Konya 'nın Çetmi köyünde vel iler teryad


227 eder de. Manisa ' n ı n Çe likli köyündeki b i r başka öğ­ retmen ne yapa r acaba? Meh med Gürbüz'ün başına gelen ler d e Du ra l i Ad ıg üzel 'e tatbik ol unan meto­ dun bir eserid ir. O'nun da hayatı n ı köy halkı kur­ ta rmış, fa kat Meh med Gürbüz, kendisini kıyıma uğ­ ra ma ktan kurta ramam ıştır. Ad ı geçen öğretmenle ilgili hadisenin özetin i , Karagür Köyü i ma m - Hatibi isa Şahin 'den d i n i iyo­ ruz : (Manisa'ya bağlı Gördes kazasının CeHkli kö­ yünde son derece çalışkan, milliyetçi bir ilkokul öğretmeni vardır. Bu genç, b ütün köy halkı tarafın­ dan sevilir, sayılır.

Zaten, köylünün bu sevgisidir ki, milliyetçi öğ­ retmen Mehmed Gürbüz'ün hayatını kurtarmıştır. Köy içindeki solcu öğretmenierin daima kötüle­ meye çalıştığı Mehmed Gürbüz, geçtiğimiz günlerde uç kişinin ani bir hücumuna uğramıştır. Ellerindeki sopalarla saldıranların, a ynı köyden üç solcu oğret­ r;;en olduğu köylüler tarafından da doğrulanmıştır. Zira Mehmed Gürbüz, saldırganlar tarafından öldü­ rülmek üzereyken, köylüter yetişmiş ve hocayı kur­ tarmuşlardır. Kendisine Türk m illiyetçiliğinden başka bir gaye tonımayan Mehmed Gürbüz'den istedikleri netice­ yi alamamış olacaklar ki; solcular daha da ileri git­ miş ve M i l l iyetçi - Ü l kücü gazeteleri okumak sucu (!)ndan, mezkur öğetmeni M illi Eğitim Müdürlüğü'ne şikayet etmişlerdir. Böyle bir suçu ( !) işleyen öğretmen nasıl ce­ �asız kalmazsa, Mehmed Gürbüz için de hemen bir dosya hazirlanır ve ifadesi alınır. Pek yakında belki bir gerçek vatan eviadı da-


228

ha vazifesinde!" a lınıp, memleketin başka bir yeri­ ne sürülecektir. Türkiye'de fikir hürriyeti için ba­ ö­ ğırıp çağıronların, komünizmin ve solun bütün teki renkleri uğruna feryad ettikleri nasıl da anlaşı­ l!yor. Eğer böyle olmasaydı, Mehmed Gürbüz gibi­ lerin okuduğu gazete, suc unsuru telakki edilmez­ dı. Milli Eğitim Bakanlığı'1nın ve öteki ilgililerin dik­ katini çekiyorum. Lüt(en bu komediye, (dram da di­ yebilirsiniz) b ir an evvel son verilsin. Celikli Köyü'In­ deki tek milliyetçi - ülkücü öğretmen Mehmed Gür­ büz; Hasan Korkmaz, Sadettin Öztekin ve Yaşar Cengiz'den müteşekkil solcuların elinde daha fazla h ı rpa l aın masın.) *

Şimdi de y i rmibeş yı l l ı k öğretm e nl i k hayatında, sayısız defa sürgüne gönderilen Köy Enstitüsü me­ zunu bir öğretmenden söz etmek istiyoruz. Hemen beli rtel i m k i; bu çilekeş, bu azim l i öğretmen, bel ki de eşine ender rastlanaca k c i n sten bir Köy En sti­ tüsü mezunudur. Bir bakıma, «bizdeki eğitim sis­ teminin imalôt hatalarından b irh) den ilebi l i r. Her i ktidarın birkaç defa sürg ü n ettiğ i bu öğret­ men, Konya'nın Ka rapınar i lçesinden .. fa k i r b i r ci­ len i n en büyü k oğludur. Köy En stitüsünü b itiren, fa ka t hiç de «istenen vasıfta bir öğretmen olmayan», yan i Tong u c fi kriyatma uymayan bu şahıs, a rd ı a r­ kası kesilmeyen sürgünlerden yılma mış.. inandığı yolda y ü rü m üş.: son olarak da Adalet Partisi i ktida­ rı ta ra fından M i lli Eğitim Ba kanl ığ ı Yayınlar Ge­ nel M üdürlüğü Şube M üdürlüğüne tayin olunmuş-


229

tur. Türk M i l l iyetçiliğ i ü l küsüne gönül vermiş bu öğ­ retmen , Halil ibra h i m Tura nboy'du . Ve Tura nboy , her m i l l iyetçi g i bi. m ücadele sin in yaşadığ ı müddet çe de­ \t a m edeceğ ini iyi b i l iyor ve bu yüzden de çilelere g ü l erek göğüs geriyor , aldı rmıyord u. N i hayet meşh u r C H P - MSP koal isyon u kurul­ du. Ve birçok ları gibi H a l i l ibra h i m Turan boy'u n da başına aynı a l<ıbet ge:l d i . Kendis i, Üstünd ağ tarafın ­ dan Mama k Ortao kulu Tü rkçe öğretm en l iğ ine tayin edil d i . N e ya pmıştı Tura n boy? Yaptıklarından bir nebzesini s ı ralaya l ı m ve Tu­ r a nboy'un nasıl bir «belaıı olduğunu hep beraber göre l i m . Karapına r, CHP'nin yarım asırl ı k kalesi sayı l ı r. 1\ma 1 973 genel seçi m le rinde, değişik bir hava '.'a rdı r burada ! Zira, küçücük ( !} bir pa rtin i n b i r mil­ letvekil i namzed i , o rta l ı ğ ı kasıp kavurmakta dır. M H P'n in Konya l istesinden ikinci s ı rada gözüken bu na mzet, Halil i b ra h i m Turanboy'un ta kendisiyd i . Bir hafta sü ren seçim konuşma l a rından sonra , b i rçoklarını şaşırtan bir netice a l ı nd ı . Ta rihte ilk defa, CH P'nin oyla rında düşme olmuş.. üstüne üs­ tlük, M H P'ye de gene ilk defa tam 617 oy çı kmıştı. Bu ra kkam, sadece Karapınar'a aitti ve Tura n boy ' ­ un tesirli kon uşmaları Ereğl i 'deki neticeden d e an­ laşıl ıyord u ; 1 025 oy! Böyl e bir öğretmen , hem de yirm ibeş yıll.ı k öğ­ retmen, Üstündağ tara fından ta ltif görecek değ i l y a .. Y ü rü dediler Mama k ortaokuluna . Turanboy da yürüd ü . Aradan çok geçmed i , Karapınar'lılar yen i bir ta­ yin had isesine şa hid oldular. ilçenin Mal müdürü , Co.


230

ru m'un kazo larından bir�ne gid iyordu ve suçu ( ! ) büyü ktü : « i lçemiz Mal müdürü , gençlere J udo, Karate cğretmekte ve komando eğ itimi ya ptırma ktad ır. Gereğ i n i n yap ı l ması. i mza : CHP i lçe i dare Hey'eti .» i şin garibi şu ki ; komando eğ itimi ya ptınyar d iye şi köyet ed ilen Mal müd ü rü ne j udodan. ne kara­ teden ve ne de komandolu kta n hiç mi hiç anlamı­ yordu. Fa kat suçu ü l kücü-mill iyetçi ol masıydı ves­ sela m ! O n a d a yürü dediler, Coru m'a kada r yürüdü. i şte böyle.. k imine Çoru m düşer . . kimine M a­ mak . . kimine de Dursun Ö n kuzu gibi ciğ erleri porn­ pa ile şişiri lip şeh id olmak! Bu çile, bitecek zanneden l er aldan ıyor. Ü l kücü · n ü n çilesi bitmez, bitmeyecekti r. Öyle ki; 31 ' i nci şehid Yaşa r Özcivlez'le i l g i l i T RT haberi n i ten kit eden m i l l iyetç i lere, Boy Yalçı n taş tarafından şılması d a caba !

çıkı­

TRT Genel M üd ü rl ü ğ ü maka m ı na nası l oturdu6 unu unutmuş görünen bu zöt, Türk m i l l iyetç i lerine l pekç i 'yi a rataeağa benzemekded ir. 9 Kasım 1 975 günü konuyla i l g i l i olara k verdiği beyanat, bunun en son d� l i l id i r. Daha üzerine atılan toprağı kuru · rna mış bulunan şehid Yaşa r, son kurşunu adeta ·.,·a lçı ntoş'dan yem iş !i r. Bu da bir «kıyım,,dır ve TRT, d üne kadar zeki b i r Marksist'in el i nde naml usunu bu m i l lete çevirm işken ; b i r müddet de sıradan bi� sağc ı n ın elinde bize ateş açmıştır. i pekçi'nin işbaşında bulunduğu devrede bu m i l let, «bir devrimcinin öldüğünü,, TRT'den hiç din­ l emed i mi? Hattö «Moskof cesetleri» bize «Rus şe­ hitleri» diye yuttu rul madı mı? Gene boy Ya lçıntaş


23 1

zaman ında, Doğu Türkistan «Sinkiarıg)) d iye geçme­ m i bültenlerde? Bu m il letin hassasiyeti b i l indiği r:alde, Lübnan ' la ilgili haberlerde s ı k sık «solcu Müslümonlarla sağcı Hıristiyanlar)) tôbiri kullan ı l ­ madı m ı ? V e bütün bunlar, «tarafsızlık)) a d ı a l tında işlenmed i mi? Ve böyle bir TRT'nin Genel M üdürü . C i k ücü şeh id Yaşa r'ın ve Yaşa rları n mensup oldu · ğu fi kriyatı söylemekten imtina ederse, hangi ge­ rekçeyle k imi neye inandıra b i li r? Yaşa r'ın kahbece r a tll3di l mesi dra m ize ed ilseyd i dem iyoruz. Ama, öl­ dürülme haberi, «Milliyetçi bir üniversite talebesi öl­ dürüldü» şeklinde veri l i rse, Bay Ya lçıntaş'ın taraf­ sızlığına gölge mi d ü şerdi? Kıyamet mi kopa rdı? Yoksa TRT kan unu çiğnenmiş m i olurdu? Tarafsızlık, siyasette . . pa rticil i kle i l g i l i ol mal ıdır. TRT Genel M üdürü ve bu devletin TRT'si «taraflıı> el maya mecburdur. Bunu Ya lçıntaş b i l m iyor ol abi­ l i r, a ma Türk m i l l iyetçileri bilmekted i r ve Türk M i l ­ leti de kimlerin kendisinden yana olduğunu görmek­ tedi r. TRT'n in tutocağı taraf, bu m i l letin tarofıdır. Bu mi l letin öz değerleridir, bu m il l etin d i n i d i r, kültü rü­ d ür, d i l id i r. Bunun dışında T.R.T., istedi ğ i siyasi rartiye ağırl ı k verebilir. M i l let bunu bekliyor. böyle­ sin i i stiyor. Ve er - gee böylesi olacaktır. ( 1 ) C: !

* VE H ÜSEYiN ÖZBAY . . .

Türk M i l leti icin ta l i hsiz bir devre olan (1)

CHP

Bu kitap, yazıldığı sırada TRT Genel M ü ­ dürlüğü Nevzat Yalçıntaş'ın üzerindeydi. U .T.


232

- MSP i ktidarı sırasında kıyı ma, yahut «kıyamaıı­ uğrayon ve sürgün l istesinde i s m i n i gördüğümüz öğ­ retmenlerden biri de H üseyi n Özbay'd ır. H üsey in Özbay, Elazığ'da n, Samsun'un te rme'sine sürg ü n g itmiştir v e son derece i l g i çekici b i r h i kayesi va r­ mr. Burada bu uzun ve i l g i çekici hodiseyi h i köye f=decek değ i l iz. Sadece. o devrede Elazığ'da M i l li Eğ itim M üd ürü olan b i r şahsın portresini, H üsey i n Ö zbay'ın fırçasından sevrettirmeye çal ışacağız. Zi­ ra mes'ele ne sadece H üsey i n Özbay'ın sürg ü n e g itmesidir ve ne d e Muhsin Çetin ' in , a d ı geçen öğ­ retmenle uğraşıp son unda gayesin e erişmesidir. Mes'ele; Özbayların ve Çetin lerin mücadelesidir. Şimdi. H üseyin Ö zbay a n la tyar : (Muhsin Çetin, Elazığ 'da oturur. Soyadı i l e mü­ semma, çetin mi çetindir. Ç o k önemli bir adamdır o. Sarışındrr. Yüzü, pembeden kızıla kadar değişen bir renk platformunda daima güleçtir. Mutluluğu­ nu ve sevinçli olduğunu her haliyle beli! eder. Bi­ linçli ey�emlerinden (!) dolayı memnun ve mütebes­ sim bir çehre ile, tam bir 1 975 Cumhuriyet Türkiye­ sinin «müstemleke aydınııı modelini ortaya koymak­ tadır. Cılgın Yengevari güler, güler, gü ler . Ve tüm eylemse! olanak ve olasılıkları ( !) geceden düşün meye ve de plan lamaya başlar. . .

Popüıerdir Muhsin Çetin! En çok sevdiği şeyler arasında, özellikle «bukalemunııun önemli bir yeri vardır. Bu sevimli yaratıkle adeta «içdeşııtir. «Homo­ Popülaristııtir yani ! Ama, «Homo-Economisusııun tla büyük savunucularından biri olarak görürüz 0I" U . Popağan da, bu ehemmi mühim şahsiyetin(!) en çok sevdikleri arasındadır. Yukarılardan ve TÖB - DER istasyonlarından, popağan yardımıyla teb-


233 Hğleri alır ve buka!emunle işbirliği yaparak eylem e g eçer. Muhsin Cetin'i anlatmak, gerçekten dile kolay­ dır. O, bir değel"dir. Cumhuriyet Türkiyesi'nde bir (Jeğer. ilerici - eylemci aydın prototipidir. O'nun bu­ kalemun ve papağanla işbirliği yapması, süper «ör­ gütçülüğüıınd endir. Devrim .., Kadro - Harekat eyle­ rıı!ni, tüm koşul ve olanakları (!) değerlend i rip , ken­ çabasındadı r. rlisinden istenen sonuca u laştırmak Y oksa, tümüyle onlara bağlı değildir. Koşul ve de o r anakla ra

(!) göre biçim alır.

Ba kınız, di kkat ediniz, yetenekleri açıkland ı kca l<a rşın ızdaki grandlaşan «devcih> bir kahraman gö­ receksiniz. Hikôye an latmıyoruz. << Ulusal gerçekle ri yineliyoruz ıı ( !) . O, gerçekten çetindir. «Ödünıı vermez. Belki ıı öyünıı verir ama, csla ııödünıı vermez ( !) Fanatikti r, b iiin ç!idi r ( !) 1 ü rkiye! i halkların (!) ve de tüm dünya proletary cı­ s.nın devrimci kavgaıarı (!) temel ıı ereğ hı ve so ru­ ;ıudur. Kendisinin (!yangııı ve de · ıışapkııı sı görülme . miştir. Tümüyle «sosya l!eşmişııtir. Teorisyen yönü do olmakla beraber, büyük bir t aktisyendir. Kültürü, pordon !!ekiniıı boldur. Güzel de lôf eder. Yüzünde, gülü kıskandıracak ôhenk vardır. Sosyalist kadro or kestresının büyük maestrosu, eşsiz virtiözüdür. E­ lindeki asası, yüzlerce öğretmentn tasasıdır. Yine bu ôsası , ııgericil yöntemli karşıt eylem grubuıınun ( !) !<ara anayasas ı dır. Ama !!çağ olurunda bu doğaldır, içerikli ve de yandaşii toplumsal sorunlanı ( !) , !!tüm i.ıretim ve tüketim a raçlarının el değiştirmesi eyle­ mi», bu ôsa ile kaimdir. ııTüm bu yanlı özellikler iy ­ olduğunu ııa­ le>> kahramanımızı.n ııçağiçi s ehı kişi nımsamışsınızdırıı herhalde! Ama biz yine O'nun


234.

eylemlerini <<anımsayarak ( !) ve de sizlere anımsa­ tcrak, scvlarımızı (!) somutlaştıralım» (!). 1 - ) Kahramanımız, Haziran 1 974'de Kara­ koçan lisesi'ni ziyaret eder. 12 gün önce, 16 «bilinç­ l i öğrenci» (!) Edebiyat dersi bitil'me imtihanını boy­ kot edip sınıfı terketmişlerdi. Olaya, sorular tara­ f:mdan okunurkan bağıran bir öğrenci sebep olmuş­ tur. «Türk Edebiyatı» deyimini kabul etmemiştir bu ııbilinç!endirilm iş» öğrenci! Sorular biter bitmez, Jt:arnaval kıyafetindeki bu öğrenci konuşmaya, sa­ ğa sola bağnmaya başlar. i kazıma aldırmaz, taktik çıkışlar yapar. Ne bileyim ben, «Öğrencinin bu den ­ l ı eyleminde tüm özgür (!)» olduğunu! Öğrenci «öz­ ç ünıdür ve onların üzerindeki «tüm faşist baskılar kalkmalıdını (!) . . Öyle değil mi ya? Sakın a ksini sa­ vunmayın, yoksa haritada yer aramaya başlarsınız . . Işte «tüm bu olasılık ve gereksinmeleri» (!) bilme­ aiğim icin, môhut öğrencinin kôğıdını, kopya mua­ melesi niyetine aldım. Kopyaya m üdahale edip, öğ­ rencin in «özgürlüğü»nü kısıtlamanın suc olduğunu n e bilirdim. Baktım ki, öğrenci üzerime yürüyor. Ar­

kasından 15 öğrenci daha, bütün görevli ve gözcü öğretmen arkadaşlarımın huzurunda, ayağa kalkıp türlü türlü, tehdit ve rezilane bir şamata ile soruları t:: evaplandırmadan, salonu terketmelerinin de «se­ normal n : öldüreceğiz Hoca.» demelerinin de yine olduğunu bilmiyordum. işte, bu ayaklanmadan son . ıa, okuldan bir minibüs kalkar. İçinde, ayaklanan­ lara bir ihtar dahi vermeyen Okul Müdürü ve ay­ n ı b içim öğretmenler vardır. M inibüsle gidenler, olayı, kcıhramanımıza, <ıge · nel taktikleri doğrultusundan anlatırlar. Benim hak­ sızlığını «saptanır» (!) peşinen! Hem de ben küfür


235

etmişim(!). Onlar böyl e söylediğine göre, itiraz da edilemez tabii. Malum ya, ilim kadar udoğru» bir söz vardır : ııSosyalist yalan söylemez>> ( ! ) . i!avemiz: çünkü doğruyu bilmez. işte kah ramanımızın okulu teşrifi b u olay üzerinedir. Öğretmenler odasındayız. Şöyle gırış yapar Arkadaşlar, herbirinizle yeni tanışıyorum. Sizlerle tanışmaktan memnunum.. «itiraz mı edilir? » «A beyim, henüz dün, şu karşında oturan yaranın, toptan seni ziyaret etmemiş miydi? Senin asıl gö . revin bunlarla buluşmak, sonuca varmak değil miv·· cıi?». N eyse, sorulmaz tabii bunlar. Sonra çetin o­ c:am , eğitim ve edebiyat tarihine geçmeye lôyık sö­ ı.u eder : «Bir öğrenci, her öğretmene karşı hak­ ' !dın> ! . . .

Tabii k i b u diyalektik ile sucluluğum doktrine ediliyor. Öte taraftan ben, tehditkar ve harammeş­ :-ep öğrencilerim tarafından sokakta takib ediliyor­ rıı u şum kime ne? 2 } Eylül 1 974! Kahramanımız yine okula teşrif ederler. Sevinçleri büyüktür. Üç muavin ar­ kadaşımız; Ahmet Tabiı, Ergun Öz Akçora ve Meh­ med Doğan'ın tayinleri çıkmıştır. Bana da, Hazi­ ran'daki büyük suçum (!) dan dolayı, güz dönemi imtihanında görev verilmemiştir. (Edebiyat imtihanı). Değerlendinne komisyonunda en az iki asil öğret . menif"! b� lunması şart olduğu halde, tek bir ilerici öğretmenle bu görev ifa edilmiştir. Bütün bu «olgu ve dolgular» ( !} , taktisyen kahramammız icin büyük başarılardandıır. Kahramcınımızın, yönetici kadroyu cıa kutlaması lazımdır. Müdüır odasına giren Mulı­ s ! n boy, şöyle konuşı.:r : ıı M erhaba arkadaşlar! Na · Si!sınız? O ü; gericinin tayininden sonra, şimdi -


236

caha rahatsınız değil mi? Haziran'da · olay çıkaran hocanın sürgünü çıktı mı? Nasıl çıkmaz?))., (Sür­ ç:ünüm, 13 Kasım 1 975'deki hadiseden sonra çıktı. Kahramanımız er-geç arzusuna u laşmıştır.) iki üc l<işi, yukarıdaki konuşmasını dinleyip hayret etmiş­ lerdi. 13 Kasım ve okulda ayaklanma! Zaten 1 Ka­ sım'da öğrencilere Ankara'dan getirilen <'Liseli Ar­ kadaş)) başlığını taşıyan, «Faşist öğretmen ve öğ­ a·encileri okuldan kovun)) diyebilen provokatif bir ogrenci­ bildiri dağıtılmıştır . Ayaklanan bilinçli (!) ler, okulu harabeye çevirdiler, faşistlere ( !) sövdü­ ler, sosyalizmi övdüler. (Kızıl faşizmi yani) . Çoğu öğ­ rencilerimiz, okulun 3. katından su borularına tu­ tunarak canlarını kurtarmaya cahştı. Bütün bun­ lar iğrenç ve adice idi. Ama öğrenciler, «tüm ey­ lemlerinde ve de düşüncelerinde özgürdür)) ler ( !) . U n utmayın bu kuralı ! .

.

14 Kasım 1 975! Muhsin Çetin, ilçemizi bir defa daha teşrif ettiler. Kaymaka mlık odası; Elazığ Va­ lisi, kaza kaymakam ı ve kahraman ımız odadadırla r. Ben ve beş a ltı arkadaşım Vali'ye, mağduriyet!mizi anlatıyoruz . içimizden bir arkadaş, Muhsin Çetin'in öğretmenler i ideoloji bakımından ayırdığını, farklı muamele yaptığını, ortak teessüflerimiz i bildirerek ortaya koydu. Kahramanımız renkten renge g iriyor \'e «hayır efendim hayır, değil böyle konuşmam; ben güz döneminde Karakoçan lisesine hiç uğm . madım bile .. )) Diyor. Ya, işte böyle . . . ) Kahramanımızm fevkalôde biı: davranışı 3 da Elazığ'da ve makamlarında geçer. Karakoçan Lisesi'ne Hasan Tahsin Fendoğlu -


237 adlı bir Din Dersi öğretmeni arkadaşımızın tcıy1ni çıkmıştır. Arkadaşımız, tayinini Elazığ merkezine al­ dırmak ister. Bunun ic•n de cı krabası olan bir öğ­ retmeni Muhsin Çetin beye yolla:r. Otururlar ve kahrama·n ımız sorar; <<Bahsettiğ iniz öğretmen biz­ den mi? (Siz 1kimsiniz? Kimsiniz siz, kim?) Bizdense Korokoç an Lisesi'nd e kalması lôzımdır .» i şte yüksek öğretim dehösı! işte onun -anlayışı!

eğltim

4 ) Lisedeki mahut olaydan sonra benim ve arkadaşlarımın sürgünleri çıkmıştır. Öğrencilerimiz eğitimsiz ve öğretmensiz kalmıştır. Bu çocukların günahını kim çekecektir? Bu mühim değildi·r . · Bu öğretmensiz okula (pardon, 5 6 ilerici öğretmenli okula) Zekai Erol adanda yeni mezun fizikçi bir ar­ �.adaşımız tayin edilir. Zekai Erol, önce Muhsin Ce­ tin'e uğrayıp, sor;ıra Karakoçan'a gitmeyi düşünür. Kahramaınımız, meslekte yeni o!ı:ın arkadoşa, şu ı<eğitsel uyarı»yı {tehdit ve gözdağı değil tabii) ya­ par ve der ki; -

-

«Bak hocam, Karakoçan Lisesi'ne gidi·to::-sun. O lisede Bozkurtçular, Y.omandoculm büyi.ik bir o­ yun oynadılar. Olay çıkardılar. Şimdi okulda ya:n:z devrimci arkadaşlar ka�thğı halde, yine c!e dikkat e�. halkın çoğu gericidir >> . . .

Hôla kirndi bu adam diyorsunuz değil ml? Ö�J­ reneceksiniz arkadaşlanm, öğreneceksin, milletim, öğreneceksin ! Ama önce şu çağrıyı yapr.ıama mü­ saade edin : «Arakdaşlar! Türkiye'nin her tarafın­ aa ve her mevkide bu MıJhsm Çetin'ler enflasyonu vardır. Sizin de M uhsin Cetin'leriniz, Halis Kurtça­ larınız vardır. Bunları ortaya koyalım arltadaşlar.


238

Bu mes'e-leler, bütün bir milletin kaderiy!e ilgili gö­ revimizdir. Ortak kanaatimizi belirtti kten sonra, Muhsin Ç etin'i tanıtacağım; Diyoruz ki; (Tü rk M illi Eğttiml'­ nin başında bu zihniyetteki insanlar bulunduğu müddetçe, biz milletimizin haHne üzülüyoruz, yo ­ n ıyoruz. Tanıtmaya çalıştiğımız şahıs : Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı, Elazığ Milli Eğ!­ tim Müdürüdür.) -

* BiR iMALAT HATASI kı­ Evet. Çilekeş öğretmen H üseyin Özbay'ın saca onlattığ ı bu had iselere ve hadlseıerin teferrü­ a tıyla birlikte yorumuna i lave edecek kel i memiz olamaz. H üseyin Özboy, Üstündağ ve şürekösının « h ış­ m ınaıı uğra mıştı r. Aynı, M. Lötif Oğuz g ibi.. Ma latya M irl li Eğ itim M üd ü rü Vekili i ken. öğ ­ r etmen ve öğ renci cöm iasının sevgi ve saygısın ı kazanan , öğ retme n l i k mesleğ i n tn itiba rın ı koruyan ve v·ü ksel ten M . Latif Oğuz'un Yeşil hisar Lisesi T ü rkçe öğ retmenl i ğ ine s ü rg ü n ed i l mesine yol açan tertipler; C H P'n i n MSP taratından desteklen mesiy­ le i ktidara gc;: mesinden sonra başlamıştır. M i l li Eğitim Ba kanı Mustafa üstündağ 'ın M il l i r�ğ itim côm iasında «Milliyetçi - Ülkücü» öğretmen­ Iere savaş açması ve sı kıyöneti m mahkemeleri nde yargılanmış M a rksist temayül lü ve TÖS üyesi öğ­ retmen l e ri m ü kafatlandırmaya başlaması üzerine, ad ı geçen mağdur öğretmen Latif Oğuz ha kkında da ta h k i katlar ve ifti ralar başlamıştır.


239 Başmüfettiş Şükrü Sarı ve M üfettiş Abdullah Çelik, a şa ğ ıdaki i tha rn ları kendisine tevcih etmiş ve Latif Oğuz da bunları çürüten müdellel ifadeleri vermi ştir. Şimdi, Lôtif Oğuz'a yönelti len sual l eri ve kendisinin cevaplarını d i nl eyel i m : Soru : 1 (Malatya'ya geldiğinizden beri, Ai­ parslan Türkeş'in paralelinde faal iyet gösterdiğiniz, Bozkurtçuluk konularında Ü lkü Ocakları'nın kurul­ masında çaba harcadığınız, aynı fikirde ve dü �ün­ cede olan idareci ve öğretmenleri destek!ediğiniz, onlara yardımcı olduğunuz, öğretmenler arasında ikilik çıkardığınız, böylece bir idareci olarak taraf­ sıziığınızı ihlôl , ettiğiniz. -

a) Malatya merkezinde, Akçadağ'la - Doğan­ şehir ilçelerinde mesleki bir örgüt olmadığı halde Ülkü Ocakları'nı kurmak için teşebbüste bulundu­ ğunuz, Doğanşehir lisesinde ilyas Aslantürk'le iliş­ ki kurarak bu yoldaki faaliyetlerinizi artırdığınız, bu meyanda ibşir Güner Halk Eğitimi Merkezi'ne mü­ racaat ettiğinde, aynı ilçede öğretmen olan Abidin Koç'a daha önceden ( Doğanşehir'de Ü lkü Ocağını cıçarsan, seni Halk Eğitimi Merkezi Müdürü yapa­ rım) demek suretiyle atamalarda ideolojinizin para­ lelinde hareket ettiğiniz, göreviniz ve yetkiniz dı­ şında tasarrufta bulunabilecek bir tutum içine girdi­ ğiniz, b) 3 Temmuz 1 972 günü, Akçadağ Başpınar ilkokulu'na giderek Müdür odasında bir kısım öğ­ retmene (ben sizlere güvenerek Akçadağ'da Ülkü Ocakları'nı kurmak için geldim, mutlaka kurcıcağ·ı z, siz�er de yardımcı olacaksınız) teklifinde bulun­ duğunuz, teklif tasvip görmeyince de (peki, madem ki böyle, sizlerin de ben im elimden çekeceğiniz var,


240

ben Malatya'cia bulunduğum müddetçe bunu bırak­ mam) diyerek tehdit ettiğiniz, Allahaısmarladık de­ meden çekip gittiğiniz, c) Geçen yaz Pınarbaşı',nda bir grup öğrenci tarafından ııBozkurtlar geliyor)) diye karşılandığınız ·ve bu gruba elinizdeki bir metni okuduğunuz, d) Bu faaliyetlerinizle ilgili olarak Milletvekili seeimierinden önce, Malatya'da Habib Ünsal adın­ eta yaşlı bir öğretmenin oğlunun MHP'den aday gösterilmesi için aracı olduğunuz) .

* M üffetişlerden gelen bu b i rinci suale, Lôtif 0ğuz'un cevabı şöyledir : CEVAP : 1 - (Ben devlet m emuruyum, h içbir siyasi pa rti i l e ilgim yoktu r. Ben i m , uğrunda, her zamoo hayatımı fedadan çekin meyeceği m ebed müddet Devletimin 1 040 yılı ndan bu tarafa bekosın ı sağlaya n . temel indeki Türk m i l l iyetç i l iğ i m efkOresin­ der dolayı b ir srfatla tavsifim gerekiyorsa, her tür­ lü rnônôsrnr Atatü rk'ün ııNe M utlu Türk'üm diyene)) veeizesinde bulan, ben i m olduğu kadar her Türk'ün medar-ı ittihan olan Türk m i l l iyetçil i ğ i srfatrdrr. Dev­ leti m i n temel indeki harcı, Vata n rmrn bütün l ü ğ ünün sigortası, her türl ü siyasi - i ktisadi - içtimai dert­ leri n i n i lacr Türk m i l l iyetcil i ğ i , b i r siyasi parti ta ro­ tnrdan temel doktrin olara k a l ın mışsa bu mefkO re­ y e sahip olanların hepsi, o partiden mi say ılır? 0Çuz Kaan 'dan beri devam eden bu mefkOre. en ge­ riş mônôsrnı Cumhuriyet i<u rucusu Atatü r k'ü n yu­ ka rıdaki veeizesinde ciltlerle kitap yazı lara k anl a -


241 tılamıyaca k kadar büyük manasını halde Atatürk de M H P'Iid i r!

b u lmuştur. O

Bozkurtculuğa gelince; Bozkurt ben i m m i ll eti­ m i n sembol üdür. Ergenekon cıkışında ecdadıma yol göstermesi. ibret- i rr.üessire ba kım ından kıy­ metlendiri l i r. Bundan başka beni m m i l letimi sem­ bol ize edebilen tek yaratı ktır. Bütün can l ı l a r. insan­ lar ta rafından ehl ileştiril ip, h ü rriyetinden ed i l miştir. Fa kat Bozkurt istisnadır. Diğer birçok önemi ya nın­ da d i şisini kıskanması ve m i l letim i n namusuna ver­ ciği öne mi ifade ba kı m ından çok değerl id ir. Malatya'da, hattô Tü rkiye Cu mhuriyeti sınırları içersinde 1 2 Mart Tarihinden sonra Ü l kü Oca kları'­ n ı n Genel Merkezi ve Tü rkiye'deki bütün şubeleri faa liyetten men ed i l miştir. Malatya 'da 1 972 yılı Mart ayının 27'inci g ü n ü göreve başladığıma göre, O rfi i dare tarafından faaliyetten men edilmiş bir ku­ ru luş içinde ca l ı şmam mü mkün olamaz. Ben . öğ­ retmenler a rasırıda i k i l i k yara tmadım. Devl eti m i n be­ kası ve vatanımın bütünlüğünü sağlayacak tek cep­ hede toplamaya calışmakla bil hassa birlik için ça­ l ı ştı m . a ) Yuka rıda izah ettiğ i m gibi, Tü rkiye Cumhu­ rıyeti Devleti 'nin siyasi sınırları içersinde 1 2 Mart 1 922 tarih inden sonra, böyle bir kuru l u ş faa l iyette cieğ ildir. Birçok meslekda şımı tan ıdığım gibi, i lyas flrslantü rk'ü de tanırı m . i lyas, daireye gelip g itti kce görmüş v e konuş­ muşu m . Bunun dışı nda bir il işkim olamaz. H e rhan­ g i bir i ş icin başka sından da kuvve t a l maya ihtiya­ _ cım yoktur. Böyle bir durum, ka ra k teri m a uygun deF : 16


242

ğildir. i bş i r Güner'in Halk Eğitimi M erkezi Müdür­ lüğün e tayini mes'elesi, Maarif M üdürü muavini ola­ ra k ben im ne görevim ve ne de yetkim da hil inded ir. M erkez M üd ü rl erinin tayini, Ha l k Eğitimi Başkaırıı , Maarif M üdürü v e Val i üçlüsünün yapacağı iştir. Ev­ ra kı hava l e bakı mında n , dilakçesinde po rafım varıdr. Bunun dışında is e hiçbir m a l umatım yoktur.

Doğan şeh i r l isesinde cereya n eden Kom ünizo n ha re ke t l e i l g i l i yapmış olduğu m 5.5 . 1 973 ta rih ve 1 0735 sayılı yazı ile Maarif M üd ü rl üğüne teslim et­ tiğim, daha sonra idare H ey'etine sevked ilen tah ­ k ikatdan dolayı Doğanşeh i r i l çesi i l e alakalı bütün isnatlar a l ça kça bir iftiradır. Ben i m b i r tek mefku­ rem vardır. O da Türk M i l l iyetçi U.Çj idir. B � matkG re­ n in peşinden. başka ları ta rafından sevked ilen değ i l . inananlar g i d er. b) 3 Temmuz 1 972 g ü n ü Başpınar i l kokulunda Ü l kü Oca kları'n ı n kurulması için öğ retmeniere bas­ kı yaptığ ım idd iasına gel ince; 1 Temmuzdan itiba­ ren öğ retmeni erin yaz tatil i başlar. Öğ retmenler ders kesimi i l e Temmuz a rasında yapılması mecburi o­ lan SEMiNER ça l ı şmalarına normal olara k iştira k edemed i kleri nden, h e r yıl Vi layet Disipl i n Kurulu'nda yüzden fazla dosya kara ra bağlanır. Diğer bir hu­ sus, aynı ta rihte öğ retmenler ta rafından Vilayete yapılan birçok m ü racaat dilekçesinin içerisinden il­ i l g i l i servislere hava l e ettiğim ve a ltında pa ratım bulunan dört tane dilakçen in sureti i l i ş i ktedir. Na­ � ı l ol uyor da ben ayn ı gün hem Akçadağ'da, hem ele Ma latya 'da görevi m başında bulunabil iyoru m? 8u, i l min de izah edem iyeceğ i bir şeydi r. isnad edi­ len idd iaların ta mamı iftirad ır. c) Pınarbaşı, Malatya · ı ı ı n mesire yeridir.


243 Han g i ayda olduğunu hatı rlayam ıyoru m . Tem­ muz - Ağustos ve Cumartesi günlerinden biri ola­ hi l i r. (2 sayı l ı kararna meye göre, intibak yaptı ğ ı m i ç i n sa i r g ü n lerde g i tm e i m kôn ı m yoktu) . Doğu kl i­ Mu h ittin Turgut'un rı iğinin sa h i b i ve Başheki m i hususi arabası i le g itti k. Gazd ikten sonra , gölün g ü ­ ney ta rafına geçtik. Yaşları 2 0 - 3 0 a rasındaki bir gruba ya klaşt ık. B ize ayran i kram ettiler, bir müd­ det oturduk. daha son ra ayrı l ı p Malatyaya gel­ dik. d) Maarif Teşkilatı n ı n çeşitli kademelerinde geçen 25 yılı aşkın meslek hayatı m ve beş y ı l l ı k Akçadağ Köy Enstitüsü öğ renciliğim m üddeti i çer­ sinde Habib Ünsa l adında bir öğ retmen ta n ı rı m . (Akçadağ Köy Enstitüsü Ziraat Öğretmen i) . E n a z on yıldan beri kend isini görmemişim v e hayatta o­ lup olmadığ ından da bi l haberim. Bu da d iğer i snat­ lar g i bi i ftira n itel iğinden öteye geçemez.) *

B i R DiZ i SUAL Evet, La tif Oğuz'un, birinci sua le ve rd i ğ i mufa­ ssal ve müdellel cevap burada sona eriyor. Fakat, müfettişierin ta h k i katı bir tek suc l le bitmiş değildir ve devam etmektedir. Gelel im, ikinci bir suale: Soru : 2 (Milli Eğitim Müdür Vekili olduğu­ nuz sürece, öğretmen tayin ve nakil işlemlerin i yö­ netmeliğin emrettiği Komisyonu toplamadan yürüt· -

•üğünüz)

Baka l ı m , M. Lôtif Oğuz, bu suale ne d iyecek :


244

CEVAP : 2 ( M i l l i Eğ itim M üd ü rl üğ ü ne vekô­ let ettiğ i m süre içersinde Bakan l ı ktan Va l i l i k em­ r in e tayin edilen öğretmenierin ve i l içersinde çeşitl i sebeplerd en nakledilen öğretmenierin tayin ve na­ killeri n i Tayin Komisyon u ' n u toplamadan yaptığı m . çok doğru v e gerçektir. i k i yı ldan beri Malatya'da bulunuyoru m . M ensubu bulunduğum dairenin ve me­ mur a rkada şları mın şeref ve haysiyetlerini sıfı ra m üncer eden tayin ve n a k i llerin b i r paket fil tre l i ::: i garaya kadar tenezzül ed ilerek a l ınan rüşvetlerle yapıldığı iddia ve isnatla rın ı durdurmak için yap­ tm. N i tekim her türl ü a l ça kl ı k yapılara k. değ il öğ­ retmen l iğe, i n sa n l ığa ya kışmayacak şekilde iftira ­ lar a ta n bu haysiyetsiz ki mseler bana «Rüşvet aldı» demek cesaretin i gösterememişlerdir. Geçen yıllar­ çıkmıştır. daki tayin lerle ilgili ded i kodular ayyuka 6unu , lôlettayin ifadesine m ü racaat edilecek her .şerefl i Malatya ' l ı ve öğretmen tesl i m eder.) -

« Kıyım Ma kinesi » n in dişlileri, bıça kları a rasın­ da can çekişmesi istenen Latif Oğuz. maarif cô m i ­ a m ızda «bir filtreli sigara))ya tenezzül ed il erek, bu­ nun rüşvet d iye kabul ü n ü i lô n etmekte . . kendisi n i n bu dereceye d üşmediği i ç i n suçlandığını söylemekte­ dir. Aca ba, suatler d evam etti kçe cevaplar da in­ san ı hayrete düşürece k kada r «acm m ı olaca ktır? S ı ra üçüncü sua le geldi : SORU : 3 (Malatya Merkez Yeşilkaynak ilk­ okulu Müdürlüğü tarafından Müdür Yardımcısı ola­ rak teklif edilen aynı okulun öğretmenlerinden A. ihsan Erdoğan'ın onayını geciktirdiğiniz, bunun se­ bebi, adı geçen okulun müdürü tarafından sorul­ duğunda önce ilgili öğretmenin iki defa maaş kesi-


245 mi cezası almış olduğunu gerekçe olarak gösterdi­ §iniz halde, bir süre sonra, «Bu, Alevidir ve her Alevi bir Komünisttin) demek suretiyle Alevi ve Sün­ ni ayırımı yaptığınız ... Malatya Merkez Melekbaba iıkoku lu Müdürlüğü tarafından Müdür yardımcılığı teklifini de yine sürüncemeda bıraktığımız)

C EVAP : 3 (Yeş i l kaynak i l koku l u M üd ü r Mu­ av i n l i ğ i için teklif ed ilen A. i hsan Erdoğan'ı tan ı­ mam. 8. 1 1 . 1 973 tarihinde tekl i f daireye intikal etti­ rilmiş. adı geçen öğ retmen i n dosyası tayine sela hi ­ yetl i m a kamı iş gal et m i ş o l an ki şi tarafından i nce­ lenmiş, uzun m üddet bekledi kten son ra tayin onay­ lu nmıştır. Bunda ben i m hatalı b i r tutu mu m sözko­ nusu olamaz. Melekbaba i l koku l u M ü d ü r M uavinliği tek l ifine gel i nce : Ben i m i ki yıllık izine ayrılmış ol­ duğum süre içinde Maarif M üdü r Vekôleti n i vuru­ ten i l köğ retim M üfettişi tarafından 1 0. 1 0. 1 973 tari­ hinde bir öğretmen için, 3 .1 1 . 1 973 ta rih inde başka t i r öğ retmen içi n , ben i m göreve başlayışı mdan son­ r a okul müdürlüğü tarafından teklifler ya p ıl m ış! Ata­ maya yetk i l i olan Vilayet maka mına duru m intikal < · ttiri l m iştir. (Valinin talimatı üzerine 1 4.2. 1 973 tarih­ lı yazı, adı geçen okul müdürlüğüne yazılmış, okul müdürlüğü nden alınan 1 9.12.1973 tarih ve 235 sayı­ ı , yazısındaki isteğin paralelinde tayinden vazgeçil­ miştir. Cereyan eden bütün bu olayların teferrüatı­ n a Vali muttalidir) -

Cıkariarına set çekti ğ i m , Türk M i l l iyetçiliği rııetkO resinin ka rşısında, kökü dışarıda bulunan ide­ (;loj ilere sa hi p , mezhep bölücülerinin kulu olan bo­ '' şahsiyetsiz kiş ilerin teşvi ki i le hareket eden, i l merkezinde açık bulunan başka b i r i l kokula tayi ni Için çeşitli ki mseleri yan ıma göndererek ısrar eden


246

7ava l l ıya, hanımı ile geld i ğ,in de, tayinler�n idareci ler komisyon unda yapılaca k seeimden sonra ya pılaca­ ğını söyleyerek yersiz isteğinin daha önce m ü m ­ k ü n olamıyacağını söyled i m. (Naklen tayini için ve­ rilen dilekçelerin sOretleri i lişiktedir) isnad ed ileni� rin bütünü iftiradır, reddederim .)

* Şimdi gel d i k dördüncü suale . . Baka n l ı k M ü fet­ tışleri n i n M. Latif Oğuz'a tevci h ettikleri seri sucl­ lerd en biri de şöyleydi : SORU : 4 - (Ah m ed Çeli k' i n Akçadağ i l köğ ­ retim M üd ürü i ken geçirdi ğ i tah ki kat sonunda, h a k­ kında d üzenlenen raporda : «M üdürlüğünün, üzerin­ den alınması teklif edildiği halde, Malatya M erkez Kemal Özalper ilkokulu M üdürlüğüne atanmasına yardımcı olduğunuz ve ayrıca bu bölgenin müfettiş­ lerine resmi yazı yazarak halen ilkokul Müdürü olan bu idareci için Akçadağ'daki ilköğretim Müdürlüğü­ ne ait 1 972 - 1 973 öğretim yılını kapsayan teftiş ra­ poru isternek suretiyle mevzuat dışı ve teftiş mües­ sesesini zedeleyici teklifle)) buiunduğunuz.) Ve işte Lô tıf Oğuz'un bu suale ka rşı lığı : CEVAP : 4 - (Ahmed Çel i k'in tayinine yardımcı olduğ u m ve 1 972 - 1973 öğretim y ı l ı çalışmala rı için çift hükümlü raporunu n istenmes i isnat! a rın a ge­ l :nce : 1 972 - 1 973 öğretim y ı lın da Akçadağ i lçesi Teftiş bölgesinde görevl i bulunan teftiş g rubu ta­ rafından i l köğretim M üdürü Ahmed Çel i k'i n teftişi­ rı in mutlak su rette yapıl ara k çift h ü k ü m l ü raporu ­ nun gönderi l memiş olduğu ihtima l i kanaatiyle 1 0 . 1 . 1 974 tarih ve 243 . 1 / 1 995 - 4.2. 1 974 ta rih 243. 1 /2428


. 247 sayılı yazılar, 25.2.1 974 tarih ve 3928 sayılı ten kid yazıları beni m i mzamla M üdür vekaletim sırasında yazıl m ıştı r. (Benim imzamı taşıyan iki yazıda da tef­ tişln yapılmış olduğu ve herhangi bir sebepden do­ layı raporun tanziminin unutulduğu hükmüne va­ rılarak bu hususa dikkat edilmesini özellikle işaret et­ rıek isterim) Bu davranış ve tekl ifde teftiş m üesse­ sesesinin herha ngi bir şekilde zedelen mesi vôrid de­ ğ ildir. Anca k Ahmed Çel i k'in şahsi fikir ve düşünce­ lerinden dolayı kasden teftiş edil meyerek mağdur ed ilmesi yanında, yıl içersinde 1 05 gün rapor a-ldığı için kendi sınıfın da teftişi ya pıl mayan öğretmeni n , sınıfına sokulara k teftişi yapılm ıştır. B u öğretmen de Akçadağ 'dad ır. Ahmed Çel i k'in Kemal Öza l per ilkokulu'na tayini tekl ifin i , zamanın Maarif M üdürü yapmış, Viieyetin Val isi de onaylam ıştır. Bununla da h içbir a lôkam yoktu r) .

* «İNÖNÜ'VÜ N EDEN SEVMİVORSUN?))

Malatya M i lli Eğ itim Müdürü Latif Oğuz, sucl­ lere ta mamen açık ifadelerle cevap veriyor .. doğ ru­ l uğu veya yan l ışlığı Baka n l ı k ilgil ilerinin tah k i katına bağ l ı . . on ların değerlendirm esine bağ l ıd ı r. Fa kat. adı geçen öğretmen, suc l lerden ve sürül mekten henüz kendisini kurtara b i i m i ş değ ildir. işte, yen i

bir sual daha :

SORU : 5 (İnönü'nün ölümünden sonra, Ma­ latya Merkez Fırat İlkokulu, Merkez Sümer Ortaoku­ lu ve Hekimhan Lisesi adlarının İnönü olarak de ğiştirilmesi görüşülmek üzere, 24.1 .1974 tarihinde toplanan Milli Eğitim il Danışma Kurulu'nda aleyh-


248

te konuşarak, üyeleri kendi düşünceniz istikametin­ de etkilediğiniz, adı geçen okul müdürlerinin tek­ liflerine il Genel Meclisi'nin kararlarına .rağmen ad değiştirilmesine karşı çıktığınız ve bu yolda karar alınmasını sağladığınız.. ayrıca bu kurulu mevzuata göre teşekkül ettirmed iğiniz.. ilk ve orta dereceli okulları koruma dernekleri genel kurul toplantısın­ aa inönü adının, sözü edilen okullara ve bu ara­ ra Fırat ilkokulu'na nıçın verilmediği sorulunca, Genel Kurulda yaptığınız konuşmada, ıdnönü seçim­ lerden önce bu memlekete gelseydi, çürü k doma­ tesle karşılanacaktm dediğiniz. . . Bu konuşmanızla. toplantıda bulunanların infialine sebep olduğunuz .. inönüye husumetinizi çeşitli vesilelerle belirtmekten çekinmediğiniz, hatta inönü'nün heykelini görmemek için Müdür Yardımcılığı odasında yerinizi değ işti­ rerek, �<gözüm görmesin bu pezevengin heykellni)) gibi sözler sarfettiğiniz.. bu yılki Cumhuriyet Bay­ ramı'ndan birgün önce odanıza gelen bir öğretme­ ne, masanızın üzerindeki bir pelür kağıda yazd ığı­ nız �<Atatürk'ün putu)) ibaresini göstererek, ııVa­ nn müdür vekili olara k çelenk koymak için vali ile heykele gitmeye mecburum, yoksa gitmem)) dediği­ niz iddia ve ifade olunmaktadır.)

Acaba, Latif Oğuz ne diyor? işte ded ik leri : CEVAP : 5 (Okul ların isimlerinin değ iştiril­ mesi hususu, i l Danışma Kurulu'nda 24. 1 . 1 974 g ü n ü görüşülmüştür. Kurulun üyeleri sıra ile söz a l mış, kurula nasıl g ird iği bi l i n meyen ve ka rara muhale­ fet şerh i veren ve kuru l u te rkeden kişinin dışın­ daki bütün üyeler, ka ra rda sıralanan üç maddelik m ü ta laada bulunmuşlard ır. Kuru l Başka n ı olarak ben de en sonunda kon uşara k. a rkada şların mü-


249

talaalarına iştirak ettim. M üsveddesi kaleme a l ınan ve gee ka lındığ ından ertesi gün da ktilo ettiriferek i mzaya gönderilen ka rara , Kuru l u ve kurul üyeleri­

edercesine muhalefet şerh i veren, (Kuru­ Ic girmemesi gereken, teşekkül ettirildiğinde mevzu­ at dışı alınan) kişinin davranışı, il Dan ışma Kurulu'­ n un üyel erinin ikinci bir toplantısında a lınan kararla to p l u olarak Va l iye intikal ettirild i . Koltuğunu koru­ r nak uğrunda b i r kısım zevatın koltuğuna sığınan vali, ( daha önce bir tanesi Kız Öğretmen Okulu iken, Mustafa Kemal ilköğı·etmen Okulu olarak, di­ ğer üç tane ilkoku lun adları Maarif M üdürlüğüne ve­ �ö let eden M. Latif Oğuz'un, (benim) dışımdaki diğer üyelerin mevcud olduğu kurulun aldığı karar­ larla adları değiştirilmiştir.) Kurulun, Ba ka n l ı k genel­ çıesi i l e sonradan ilave edilen Okul Aile Birliği Baş­ k a n l a rı ile Öğ retmen Dernekleri Temsi lcileri n i n ek­ s i k olduğ undan re'sen bir işlem yapa mıyaca ğ ı n ı , teker teker şahsi şikayetimi z ol u rsa Ba ka n l ı kta n Müfettiş isteneceğ i n i söyled i . Bunun üzerine daha önce aynı eksik li klerle aynı kuru l u n dört tane oku­ lun adının değ iştiril mesi tekl ifinde bulunduğunu ve Va l i olara k kendisinin onayladığını hatırlattı m . A­ ram ızda sert b i r tartışma cereya n etti. n i ta hkir

27.1 . 1 974 Paza r günü yapılan Ma latya Okul v2 Öğ rencilerini Koru ma Derneği toplantısına Maarif M üd ü rü vek i l i olmam sıfa tıyla , da i r e ile ala ka l ı h u 5usları tenvir maksadıyla i ştirak ettim. Bi rçok te n ­ l< ıd ya p ı l d ı. Daha son ra bazı kişiler tarafından plôk g i bi doldurulan uşa k ruhlu b i r i l kokul m üdürü. Ma ­ arif M ü d ü rl üğü ile ka mufle ederek. Fı rat i l kokulu is­ m i n i n değ iştirilmeyiş i n i n tarafımızdan ya pıldığım iddia eder şekilde konuşması sonunda söz a la ra k ·


�50

değ işti­ i tharniara cevap verd i m . Okul isimlerinin rilmesin in bir yönetmel iğ in esasla rına göre il Dan ış­ ma Kuru l u tarafından yapıld ığını . . . Ku rulda a l ınan üç madde l i k kararı izah etti m. Ben im, ismet Paşa­ ya h erha ngi bir husu metim olamaz. Bir kimseyi se­ " i P sevme mek, psikoloj i k ve şahsi birşeydir. H i ç kimse başka bir şahsı zorla. sevmeye de zorlana­ maz! Yapılan isnadların ta mamı ôdice iftiradır. Ya pılan iftiraların en ôdisi, Cumhuriyetin kuru­ cusu Atatürkle i l g i l id i r. 1 973 Cumhuriyet Bayra m ı ' n ­ d a n bir gün önce, 2 8 Ekim 1 973 günü daireye gel­ yaz­ diğ i m i , ve pelür, kôğıda ııAtatürk'ün putu>> a ı ğ ı m iddiaları : Bu zava l l ı lar, ta kvim bilgisinden de mahru mdurlar. 28 Ekim 1 973 g ü n ü , Pazar'd ı r ve Ra­ mazan Bayra m ı ' nın ilk günüdür. 50. Yıl münasebe­ tıyle Cumhu riyet Bayramı ta tili 26 Ekim 1 973 Cuma gün ünden başlam ı ştır. Ayrıca. Vilayetten a l ınan 2 1 .8 . 1 973 ta rih ve 241 / 1 5726 sayıl ı onayla iki senel i k olan 60 g ü n l ü k i z i n e 24.8.1 973 ta rihinde başlayacağ ım, 3 1 . 1 0. 1 973 gün ve 241 . 1 /21 360 sayılı yazı ile göreve başladığ ım �abittir. Bu ne kadar zava l l ı l ı ktır. izi n l i bulunduğum zaman ve Cumhu riyet Bayram ı tati l inde aynı za­ manda Pazar g ü n ü da irede bul unuyorum ve bu du­ rumu iddia sa hibi öğretmene söylemiş bulunuyoru m. Bütün bunları yaptıranlar, menfaatlerine set çektiğim, istediklerini yapma l a rına engel olduğum, şahsiyetsiz ki mselerd i r. Kendileri perde arkasında oynayara k. uşaklarını sahneye cıkarmışlardır. ifa­ dem bundan ibarettir. Başka bir diyeceğ im yoktu r.) *

M . Latif Oğ uz'un başına gelenler burada bitse. tu öğretmen in de çi lesine ıısona ermiş>> gözüyle


251

ba kılabilir. Ne yazık ki, hen üz bu oyunun son per­ desi aynanmış değ i ldir. Latif Oğuz'a, 20 Hazira n 1 974 tari hinde, Milli Eğ itim Ba kan ı M ustafa ü stünd a ğ tara fından bir 'fazı gönderilmiş.. Müsteşa r N usret Karcıoğ l u 'na ha karet ettiğ i gerekçesiyle. mücafaanamesi isten­ m iştir. Özlük i şleri Genel Mü dürlüğü, 24 1 .0 (46-1 ) M l 1 04592 sayı lı bu yazıda şöyle den i l miştir : «Hakkınızda yapılan tahkikat sonucu, aşağıda yazılı hareketler ithamınızı mucip görüldüğünden, T.C. Anayasasının 1 1 8. maddesiyle 657 sayılı kanu­ nun 130. ma.rfdesi uyarınca savunmanızı, tebliğ ta · rihinden itibaren yedi gün içinde Bakanl ığımız Öz­ lük işle�i Genel Müdürlüğüne göndermenizi rica ederim. Manisa Milli Eğitim Müdür Yardımcılığ ından nak:en Malatya Milli Eğitim Müdür Yardımcılığına otanan A. Cengiz Ağın'ın müdürlüğe vekalet etme­ sini tasvip etmediğiniz, Bakanlığımız müsteşarı sa­ yın Nusret Karcıoğlu'nu küçük düşürücü ifadeler kullandığınız, böylece Milli Eğitim Müdür Yardımcı­ liğı mevkiindeki bir idarecide bulunması gereken ciddiyet ve vekara uymayan bir tutum gösterdiğiniz . » M . Latif Oğuz, bu yazıya bir cevabi yazıyla rnu kabele ederek müdafaasını yapıyor ve şöyle d i ­ y ordu : . .

«M i l l i Eğitim Baka n l ığına ( Öz l ü k işleri Genel Müdürl üğüne) AN KARA 23.6. 1974 g ü n . 24 1 .0546 M. 1 04592 sayılı Ö z­ l ü k işleri Genel M ü d ü rlüğü mahreç l i , Eğ iti m Baka n ı -


252

M ustafa Üstündağ i mzası ile gelen 28.8. 1 974 tari­ h inde tebellüğ ettiğim mucibi itha mım h ususla rı n­ caki savun mamdır : a) M anisa i l i M i l li Eğitim M üdür Yardımcıl ı­ ğ ı ndan. Malatya M i lli Eğiti m Müdür Yardımcıl ığ ına naklen atanan A. Cengiz Ağ ın'ın Maarif Müdürlüğ ü­ n e vekalet etmesin i tasv ip etmediğ im itharnı : Senel i k izn imden dön üş tarihi olan 3 1 . 1 0. 1 973 g ü n ü Malatya Va l i l iğ i 'n in 3 1 . 1 0 . 1 973 g ü n ve 24 1 . 1 21 360 sayılı mucibi ile Ma latya maarif � üdürlüğü ·1eka leti n i deruhte ettim. Vekaletim süresi içersinde tayin, nakil ve ida ­ recilerin hususunda içişleri Ba ka n l ığ ı görevl ilerin­ den bazı kişilerin verd iği ta l imatlarla ve koltuğunu korumak için Ma latya 'da bazı ki mselere sığınan Va­ l in in davran ışiarına görev a n layışı m, öğretmen h a k­ larının korunması ve mevcud mevzuatın ihlöl ed i l ­ memesi için d irenişim, zaman zaman Va l i ile a ra ­ m ızda sert müna kaşalara sebep olmuştur. UN ESCO M i LLi KOM iSYO N U 'nun Malatya'ya gel i şi nden bir gün evvel tartış mada Maarif M üdürlüğü veka letini v ü rütem iyeceğ imi söyled iğ imde Va l i Sad u llah Vere l , M üdür M uavi n l i ğ inden de istifa etmemi isted i . Vi l a ­ yet makamına verdiğim dilekçe ile Müdür veka le­ tınden istifa ett im. (Ertesi günü makamında, ısra­ r: üzerine istifa ını geri aldım) 1 973 yılı Temmuz ayında, Kumburgaz'da tertib edilen N ato Seminerinde yapmış olduğu konuşma­ ı:ında n sonra N usret Ka rcıoğ l u 'na tevcih ettiğ i m bir �orudan dolayı bana karşı kin ve garezinin teza h ü ­ r ü olara k Ma latya 'ya geldiğinde, Teşki latın sa h i b - i Eelah iyet b i r kişisi olara k daireye uğra mamıştır. Va­ l i i l e N u sret Ka rcıoğ lu'nun şahsi kin ve garezleri


253 ve terJipleri sonucu, Karcıoğlu'n u n Ankara 'ya dö­ nüşünden sonra kendi imzası ile 1 6. 1 . 1 974 gün ve 241 .2(46) M/004872 sayılı ve : (ilinize Milli Eğitim M üdür Yardımcısı olarak naklen atanan A. Cengiz Ağın, ilinize Maarif Müdürü gelinceye kadar Milli E· ğitim Müdürlüğüne vekalet edecektir) muhteva l ı ya · zı gönderi l miştir. Ben Malatya i l inde ça·l ışa n öğ retim mensubu bü tün öğretmenlerl e ilk ve orta öğretim müessese­ lerindeki memur ve müstahdemleri n i ntiba klarını tek komisyon olara k yaptı m. (Özlük işleri Genel Mü­ dürlüğü dahil olma;k üzere Malatya dışındaki bütün vilayetlerde yapılan intibakların içinde en az hata ile intibakı yapılaniann Malatya'da olduğunu iddia ederim) i k i yıldan beri Maarif m üd ü rü ve benden baş­ Ica Müdür Muavini olduğu halde dairenin bü tün ser­ vislerini yürüten, teşkilatı ve çevreyi her yönü ile tan ıyan b i r kimse olara k . mCıcib b i r sebep yokken , N usret Ka rcıoğl u 'nun bu şekilde davran ışının hak­ sızl ık old uğunu, 25. 1 . 1 974 tarih l i Özl ü k işleri Gene ı Müdürlüğüne vermiş o l d u ğ u m d i lekçemde bel i rttim . Çünkü, Malatya 'da görev ya pan Vilayet maka m ı n ­ c a görevlandirilm i ş bir M üd ü r vek i l i mevcud o l u p vekalet görevinin üzerin den a l ı n masına d a hiçbir �ebep yoktur. A. Cengiz Ağın'ın M üdürlüğe veka l e t etmesini tasvip etmed iğim itharnı ç o k g ü l ü nctür. Bu itharn vörid oisa d a hi , ben im şahsi kanaat v e dü şüncemden ibaret olan bu durumun neticeye h içbir tesiri olamaz. A. Cengiz Ağ ı n 'a görev i n i yapması esnasında bir zorluk mu çı k a rm ı şını? Zi · ra T.C. tabi iyatinde b u lunan seçmen vatandaşi a n n yüzde 67 'si n i temsil e d e n muhalefet pa rtilerine men-


254 sup m i l letvekilleri ta rafından tasvip edilmeyerak ha klarında gensoru açılan Eğitim Bakanı Mu stafa üstündağ bugün görevlidir. Demek oluyor ki kim­ senin herhangi b ir göreve ata n masında, görevını ifasında herhangi b ir kimsenin veya bazı kimselerin tasvip edip etmemesinin bir rolü olmuyor. Böyle birşey yok ama, olsa bile Türk Ma h kemeleri tara­ fından cezaya çarptınion vatan-millet haini ve Dev­ let yıkıcıları komün istlerin affed ildiği, özgürlü kçü ve fikir h ü rriyetin i n tahditsiz olduğu demokratik b i r idarede b u çeşit bir suçla itharn etmek, gercekten insafsız l ı k ve fikir hürriyetine vuru l muş büyük bir darbed ir. N usret Ka rcıoğ·! u 'n u b) Baka n l ı k Müsteşa rı küçük düşürücü ifadeler kullandığım itharnı : Hakkı mda tah k ikat yapıl masın ı n , EK BRANŞI M olan Tü rkçe dersi öğretmen liği görevi ile Kayseri Yeşil h isa r Lisesi'ne sürg ü n ed ilmemin tek sebebi, Eğ itim Baka n lığı'nın karşısında bulunduğu ve teker teker yumuşak yöntemlerle ezmeye çal ıştığ ı M i l l i ­ yetçi ve Ü lkücü cephenin mensubu olmamdır. Mensubu bulunduğum fikriyatın en m ümeyyiz vas­ fı, Kanun ve Devlet n izôm ına sayg ı l ı olmaktadır. Ben b ir Türk mill iyetçisi ve ü l kücüsü olara k Devletin b i r müeessesesi olan Maarif Vekaletinin Müsteşarl ı k m a ka m ına ka rşı sayg ı m sonsuzdu r. 25. 1 . 1 974 tari h l i di lekçemde n e M üsteşarlı k ma ka ­ m ın ı ve ne de Nusret Ka rcıoğlu'nun şahsını kü­ çük düşürücü herhangi bir ifadede bulunmadım. An­ ca k, ya pılan işin, fiilin ya n i işievin (yazı gönderme işi) basitl ik ve küçü kl ü k olduğunu ifade ettim. Ge­ ne de Nusret Karcıoğlunun şahsını küçü k düşü rücü


255 ifadede bulun duğum iddia edilirse, m üsta kil Türk M a h ke meleri'nin açık olduğunu söylemekten baş­ ka bir care ka lmıyor. c) M i l li Eğ itim M üd ü r yardımcılığı mevkiind e­ ki bir idarecide bulunması gereken ciddiyet ve ve­ kara uymayan tutum içersinde bul unduğum itha­ mına gel ince : i l kokul M üdürlerine Orta Öğ retim m üessesesi müdür ve M üdür Yardımcılarına, hattô Sağl ı k Ba­ kanlığı teşkilatlarında çal ışan hastaba kıcılara kadar yan ödeme verildiği halde, herhangi bir yan ödeme veril meden ça lıştırılan, kôtipli kten başka bi rşey ol mayan Maarif M ü d ü r Muavinl iğ i n i Baka n l ı k yet­ k i l i leri bir mevki saymadıkları ndan. evvela ben de böyle idari bir mevkiin olduğunu kabul etm iyo­ r u m . Anca k, bütün kudsiyetin i müdrik olduğum öğ­ retmen l i k mesleğ i rı i n b i r mensubu olarak, vekar ve cidd iyet i m i herşeyin üstünde tuta r ve koru ru m . Bu savun mayı vermek mecbu rivetinde kal ı şı m da ve­ kar ve cidd iyetime kar� ı gösterd i ğ i m hassas iyetten­ d ir. Türkçe öğ retmen i ola ra k atan mama rağmen, Türk Dil Kurumu'nun ( Derneğ inin) türettiğ i ve d i l i ­ m ize kazandırdığı yen i tilci kleri bil mediğ imden, ifa­ de-i mera mda olan a ksızlıklar neden iyle herhan g i bir k i ş i v e maka ma karşı küçültücü ifadelerde bu­ lunduğum iddiası ile tekrar peşinen sürg ü n üm ya · p ı l ı rsa - ki Yeşil h isa r'dan başlamıştır - Kızılh isar'ın dışındaki bütün h isariara sıra ile g idebileceğ i mi a r­ zederim. Sayg ıları m la .)


256

* SADECE cıKIZib> HiSARA GiTM EM!

Evet. m i l liyetçi - ü l kücü öğ:retmen M. Latif O­ ğuz, kendisine yön eltilen ve seviyesini bütün çıplak­ ı .ğıyla gördüğümüz isnatlara böylece cevabını ver­ m iş ve bildiği ımetice>>yi beklerneye 1:'1şlamıştır. Çok geçmeden, kendisine yeni b i r yazı gel i r. M u stafa üstü ndağ imzasını taşıyan ve Özl ü k işleri yazısı, a şağıdaki M üdürlüğünün 1 7.9. 1 974 tarihl i Latif Oğuz'un (uyarma) cezası ile tecziye ed ildiğini bildiriyord u . Bu uyarma cezasına bağ l ı olarak. adı geçen öğretmen , sürgüne g id iyord u . Yani, Latif 0ğ uz'a da ııyürü bakalım>> demişlerd i . Oğuz Kayseri'­ nin Yeşilh isar'ına kadar �ü rü d ü . Ş i m d i , yuka rıda sözünü ettiğ imiz yazıyı oku­ yalım : (M. Latif Oğuz M illi Eğitim Müdür Vardımcısı MALATYA Hakkınızda yapılan tah kikat sonucu, Milli Eği­ tim M üdür Yardımcılığı'na atanan A. Cengiz Ağın'­ etmediğiniz, m Müdürl üğe vekalet etmesini tasvip Eokanlığımız Müsteşarı Nusret Karcıoğlu'nu küçük düşürücü ifadeler kullandığınız, böylece Milli Eğitim idarecide bu­ Müdür Yardımcılığı mevkiindeki bir lunması gereken ciddiyet ve vekara uymayan bir tutum gösterdiğiniz anlaşılmıştır. Sizi, bu hareketinizden dolayı 657 sayılı Kanu­ nun 2 sayılı Kanun hükmündeki Kararname ile de­ gişik 1 25. maddesinin {A) bölümünün {ç) fikrası ge­ reğince UVARMA i l e tecziye eder, görevinizin icap-


257 larını yerine getirirken daha titiz davranmonızı rica ederim. Mustafa üstündağ Milli Eğitim Bakanı)

* üstündağ zamanı nda kıyıma uğrayan m i l liyetç i - ü lkücü öğretmenler den biri de Melin Has Er'dt. Bu öğretmen hakkında, eski b i r talebesi şöyl e ko­ nuşuyor : ( .. Ben, istanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü Gece Bölümü, Türkçe 2. stnıf öğrencisi_yim. Okulumuzda cereyan eden hadiseler, herkesin malumudur. Melin Has Er, geçen yıl okulumuzun Türkçe bö­ liım!erinin Yeni Türk Edebiyatı hocasıydı. 1 974-75 yılının başında da bir iki hafta derslere gelmeye devam etti. Ancak, okulda solculuklarıyla tanınan v e bu hocanın derslerinden bütünlerneye kalan (beklemeye) öğrencilerden Hüseyin Duranay, Neşet Sungur ve daha birkaç kişi, Ankara'ya giderek, zamanın Milli Eğitim Bakanı Mustafa üstündağ'a bizzat başvurup, bu hocamızın başka bir yere sür­ gün edilmesini sağladılar. Hocamızın suçu, solcu olmamaktı. Derslerinde oldukça başarılı, çok geniş kültürü ile geleceğin Türkçe öğretmeni olacak biz­ lere çok faydalı oluyordu. Fazilet ve meziyetlerini anlatacak kelime bulmaktan ôcizim. Daha sonra­ ları hocamızın bir ortaokula tayin edildiğini, raporlu olduğunu işittik. Ve aralıksız iki aydan fazla bir za­ man okulumuzun bütün Türkçe gece ve gündüz böF : 17


258 lümlerinin Yeni Türk Edebiyab dersleri boş geç­ meye başladı. Bu dersler, daha bir ay önce doldu­ ruldu. Yerine gelen hoca da Melin hanımın tam aksine iyi bir solcu! Derslerde başarısız ve bizi tat­ min etmekten uzak.)

* Şimdi konuşa n öğretmen ise, Yaylakent Orta ­ okulunda Matematik öğ retmen i iken. Erzinca n 'a sürgün edilen Erol Taşpınar'dır :

(1973 - 1974 öğretim yılı, Balıkesir Necati Eği­ tim Enstitüsü güz dönemi mezunuyum. Çektiğimiz kur'alar sonunda, Erzincan-Yaylakent Ortaokulu'na matematik öğretmeni olarak tayin edildim. Burada iki aya yakın bir zaman için görev yaptım. Sonra Valilik emriyle, görülen ihtiyaç üzerine, Erzincan'ın · iliç kazasında görevlendirildim . Gerekçe olarak gö­ rev verimde maaş karşılığı olan ders saatimi dol­ duramıyordum; ancak haftada 4 saat derse giriyor­ dum. Yeni görev verimde, güven oylamasına iki gün kala, tekrar eski verime - Yaylakent'e - sürgün f!dildim. Şimdi cereyan eden olayları sıralıyorum : Burası, mezhep çatışmalarının kızgın olduğu bir yer! Okulda müdür dahil dört öğretmen iz! Müdürle ben hariç diğerleri aşırı solcudur. Bunlardan M üzeyyen Azizoğlu isimli olanı, kendisinin Türk değil Kürt ol­ duğunu öğretmenler odasındaki konuşmalar sırasın­ da söylerdi. Diğeri Fatma Akman ise dedeslnin Er­ meni olduğunu lôf arasında beyan ederdi. Ben, ülkücü bir öğretmen olarak kasabada di:­ vômızın meş'alesiiıi yakıp cılevlendirdim. Bu meş'­ alenin alevinden kuşkulanan!ar, kendilerinin destek-


259. çisi olanlarla etrafındakileri faaliyet egeçirdiler. Ka-· sabada TÖB-DER Başkanı olon Ahmet Aras ile ül­ kücü (Vekil) öğretmen Yaşar Bayrak arasında bah­ setmeye değmeyecek kadar şahsi bir münakaşa ya­ pılmıştı. Tesadüfen ben de oradaydım. Göze botan · bir kişi olarak beni harcama yoluna gittiler, bunun içjn bu küçük olayı kaymakam aracılığıyla Vali ve M illi Eğitim Müdürü'ne intikal ettirdiler. Bu şikayet üzerine M illi Eğitim M üdürlüğünden ve Vilayetten iki müfettiş geldi. Buraya geldikleri gece Kayma­ kam ile Milli Eğitim Müdürü bir görüşme yaptılar. Ve ben bu görüşmeyi din!edim. Aldıkları karar; Hü­ kumet kuruluncaya kadar harcanacak öğretmenierin hepsini harcamaktı. Benim ifadem alınırken, yukarıda bahsettiğim o­ layda suçlu gösterildim. Sorulan ilk soru da, TÖB­ DER Başkanını dövdüğüm idi. Dinlenen eliiye yakın şahit, benim olayla ilgimin olmadığını ifade ettiler. Diğer sorular şunlardı : Öğ­ rencilerin yakasındaki Kocatepe rozetlerini çıkar­ tıp, Bozkurt rozeti taktığım, derste öğrencilere Bozkurtçuluktan bahsettiğim. Gençlere belirli evler­ de komando kursu verdiğim, Bozkurtçuluk dersi verdiğim. CHP i lçe başkanının camını kıranın kim clduğu .. (Ben o zaman bayram tatilinde ailemin ya­ nında idim)

Ben bu soruların hepsinin, şikayetçi tarafından isbat edilmesini istedim. i sbat edilmedi. Kaymaka­ ma, hakkımdaki kanaeti sorulduğunda benim çok tehlikeli, terbiyesiz biri olduğum, kc:sabanı;ı huzu­ runu bozduğum ve mutlaka buradan tayinimin alın­ masını ifade etmiş. i fadeleri gizli olarak dinlemiş


260

bulunuyorum. Öğrencilerin hepsinin yazılı ifadeleri de a lındı. Bu tahkikat sonunda alınan ifadeler gözönünde bulundurulmadon, başka bir muamele yapılmadan sürgün kararım geldi. Sürgün yerim olan 12 mev­ cutlu Vaylakent'ti. Halbuki, Erzincan merkezde haf­ tada 48 saat matematik dersi boş geçiyor. Kemah ilçesinde hiç matematik öğretmeni yok iken, mak­ satlı olarak eski yerime sürülüyoru m. Ben, sürgün kararını, yol harcn·ahım gelmeden imzalamayacağımı beyaın ettim. Ki, yeni h ükümet, bakanlar kurulu l istesini açıklamıştı. Kaymakam, güven oylamasının neticesini tahmin ettiği için, benim işimi hemen bitirmek istiyordu. Bunun için valilik yoluyla Mal Müdürü'ne baskı yapıp, be­ nim yol harcırahımı çıkarttı. ilişiğim kesilmeden önce rapor almak istedim. Kaymakam, doktora baskı yapmış, vermedi. Mutlaka ilişiğimi kesmemi tehdid edercasine bildirdi. Güven oylamasından iki gün önce sürgünüm g�rçekleşti.)

* PROFESYONEL MÜFTERiLER

Erol Taşpınar'ın bu şikayetnamesi, açık mektu p halinde ve 23 N isan 1 975 tari h l i Orta Doğu gazec tesinde yayın !anıyordu . C H P - M S P i ktidarı , ya hut Ekselans i ki n ci H a ­ san A l i zaman ında öyiesi ne «gözü kara)) b i r tavır takınılmıştır ki; CH P'n in borazanl ığını ya pma kla ta­ nınan sol cu b i r gazetede b i l e, ü l kücü gençliğin uğ­ ra dığı a kıbeti açıkça görüyordunuz : (Burdur Lisesi öğretmenlerinden Ökkeş Kara-


261

oğlan, Ali Peçeli ve Veysel Durmuşoğ!u, Lise birinci sınıf öğrencilerinden Gültekin Kınay ile m�nakaşa ı::t mişlerdir. Üç öğretmen, Gültekin Kınay'a, <<ülkü­ cü öğrencilerle gezme)) demişlerdir. Gültekin Kınay buna itiraz edince öğretmenler tarafından dövül­ müştür. Hastahaneye getirilen Gültekin Kınay, te­ davi altına alınmış, iki gün önce de ideolojik tartıŞ­ ma nedeniyle sağlık memurunu dövdükleri iddia edilen öğretmenler hakkında soruşturma açılmış­ tır.) ( 1 )

Burada bir h ususu bil hassa

bel i rtmek

istiyo-

ruz Sizlere, tal ihsiz bi r devrede kıyıma u ğ rayan ül ­ küc ü m i l l iyetcilerin açık mektuplarından örnekler sundu k. Bu mektuplarda, bazı i l g i l ileri a ğ ı r şekilde itharn eden ifadeler de bulunuyord u . insa n , m uhay­ 'yelesi kabul etmed i ğ i , <�bu derece insafsızlık da ol­ maz)) ya h u t, bir kaymakam veya okul mü d ü rü böy­ le basitl i k lere tenezz ü l etmez d iye düşüne rek, mağ­ dur talebelerin söylediklerine şüphe i l e ba kıyor. Fa­ kat b i ra z önce ver d i ğ i m iz misal, gençlerin başın dan geçen leri isbatlayan b i r vesi ka adeta ! Demek ki, bir Bakan bile olsa ,bay devrimci lerle ayn ı ideoloj i ­ ye bağ l ı değ ilse; dayağ ı yemesi son derece normal­ d i r. Ve sayısız ülk ücü - m i l l iyetçi taleben i n başına gelen hadiseler tab i i ki normal ( !) d ir. ..

Ama. kendilerine sora rsa n ız, devri m ci ler «fikir özgür�üğünün» bir n u m a ra l i şampiyon udur. işte. <<sosyalist yalan söylemez)) yo lan ına en bôriz örnek ; hem f i k i r hürriyetinin müdafaasını ( !) yapa rlar, hem (1)

Milliyet Gazetesi, 17.5.1 974


262 de kendilerinden baş ka her türl ü fikrin hayat ha kkı tan ımazla,r.

i n sanına

B i R DEVRi M CiNiN NOT DEFTERiNDEN gönderilBalı kesir'den (!) şiir Aşağıdaki Ö -m iştir ve ğ retmen Okulu'ndaki devrimci talebeler­ den bi rin in defterinden a l ınmıştır. Kimbilir şu anda hangi okulda, Türk çocuklarına öğretmenl i k yapmak­ ta olan bu zava l l ı , «hilkat garibesiıı saydığımız bir zihn i yetin esiridi r. Üzücü ola n , bunun b i r öğretmen namzedi olmasıdır. Tü rk çocukları, böylelerin in e l i n ­ d e n a s ı l bırakılır? <<Yürüdük biz, iş isteyerek, ekm ek isteyerek Gönlümüz yorgunluk ve ıztırapla dolu Göklere doğru yükseldi meş'aleler Tıpkı birşey yapmak gücünde olmayan güçsüz Eller gibi işte yırttık evrenin sessizliğini Ü züntümüzün ve acımızın gürültüsü Top seslerinden daha gür olan bu sesler Lenin! Güçlü elierin umudu. Anladtk ki yok çaremiz savaştan başka Savaş . . . Savaş. . . Lenin! Sensin işçileri zafere götüren Hiç kimse alamaz artık bu zaferi bizden Ve de geri getiremez bilgisizliği Hiç kimse, hiç kimse, hiçbir zaman Savaşta azimli ve dinç olmalı hepimiz Zaferimizin adı ([Oktoburııdur çünkü Ekim . . . Ekim . . .


263

Parlak güneşin müjdecisi Ekim ihtilalci kuşakların Ekim Eylemdir, sevinçtir, marştır Ekim Aklın, fabrikanın güzel doğuşudur. Gene kuşağın bayrağıdır Ve Lenin'in bayrağıdır Ekim.»

* Ne ya zı k, ki, bu ilerici ve devrimci öğrencinin taletıe, ismini verem iyoruz. Çünkü, şiiri gönderen ü l kücü b i r gençtir ve okuldaki baskılar kend isir.i böyle bir yola itmiştir, bunda da son derece hakıi­ a ı r. Belki yata khane a rkadaşı. oda arkadaşı olan bu kızıl faşist. adının açıklanmasıyla ü l kücü gen c ­ ten şüphelanecek v e a kı l hocalarının h i mayesinde m i l l iyetçi del ikan l ıya kan kusturacakt ır. Ancak. şi ­ irin sa hibi hakkında az da olsa bilgimiz var. Zira, Şiirin (.) a l tında (T.D.) rumuzu bulunuyor .

Söylemeye h iç l üzum yok ki; Len i n 'e ve Komü ­ n rst i htilaline meth iyeden başka birşey ol mayan uu �iir ve benzerleri; M i lli Eğıitim Temel Kanunu'na ve ckul yönetmeli klerine kökten aykırıd ı r. Her ne kada r bu neneleri yiyen l er kendilerini devrimci ve Atatürkçü kabul ettirmeye.. Atatürk'Li de istisma r etmeye ça l ı şıyorlarsa da; ne bu ayaı-:. ta kımı ve ne de onla rın hômileri Atatürkçü değild ir. Musta fa Kemal'in, Komü n izm a leyhinde bil inen ç td . şitl i ve kat'i ifadelerinden başka, şu vesikayı O ü Lunların kıza rmayan suratına çarpmak b i r vazifed ir : (Rize, 1 7 Eylül 1 340 ( 1 920) Dahiliye Vekaletine Şifre

-

Mahremdir


264

Trabzon'da Kahkaha nômında bir mizah gazete­ si çıkaranlar bolşeviktir. Orada kimseye bir şey de­ medim. Fakat, vilayeti idare edenlerin gafleti. . . Uy­ ku halindeler. . Alakadar olunuz, tahkikat yapınız. Bu gazeteyi çıkaranları anlamakla beraber, gazetenin çıkmama­ sını temin edrniz. Reisicumhur Gazi, M. Kemal) (1) Evet. başta n beri sizlere bir ta kım ra ka mlar verd i k, bazı gerekçeleri ve bunlara bağ l ı olara k da hep ayn ı neticeye ula şan hadiseleri s ı raladık. l ürk m i l l iyetç i l i ğ i ü l küsüne gönü l vermi ş öğ retmen ve öğ ­ rencilerin, a rt ık m isal leriyle ta mamen öğrend i ğ i m iz môiOm zihn iyet vasıtasıyla hangi yöne doğru sü­ rüklendiğ i n i açı kça gösterd i ğ i mize inanıyoruz. Kita b ı m ızda adı geçen ta l ebe ve öğret menierin ' 'eyah ut da ismi geçmed iği halde bunla ra benzer hôdiseyi yaşa m ı ş bulunan ların çapında ol mayan kı­ y ı m ; topyekun Türk M i l l �ti'ni alôkadar eden bir o­ laylar zinciridir. Hattô, üzerinde d i kkat ve hassa­ siyetle d u ru l ması lôzım gelen ha_ya ti b i rer hôd i�ed i r . Çünkü, Türkiye'n in ilerlemesi, y ü kselmesi ve a ktüel tôbirle kal kıın abil mesi; maarif'in ciddi ve milli b ir is­ t i ka mette kullan ı l masın a bağ l ı d ı r. K ita b ı m ızın başında, Alman filozofu Ran ke'n i n, bu mevzudak i sözlerini nakletmiş ve bunun ehem m i ­ yetin i bel i rtmiştik. Türk M il leti'n in hayatına b i r ka ­ sıt old uğu, an lattığımız ş u kada r had iseyle ves i ka(1)

50. Yıl Armağanı-Erzurum ve Çevresi, C 1 - Dr. M. Fahreddin Kırzıoğlu

:


265 landırı l m ı ş oluyor. O halde, bu plö n ı, ya n i mil letin hayatına kastedenlerin plön ve progra m ı n ı . . böyle b i r plônın varl ığım, m i ll etimizin bütün fert'erine an­ latma k zorundayız. Bunun yan ı sıra ya pılacak belli başlı işlerden birisi de, Tü rk'ün can ına kastedenle­ r e karşı yı·l madan m ücadele veren öğretmen iere yardımcı olmaktır. Bu yardım, hem maddi ve hem de manevi sahada derhal tahakkuk ettirilmeli ve onlara verd i kleri mücadelede hiç d e yal nız ol­ madı kları açı kça ilôn ed ilmel idir. Sözünü ettiğ i m iz bu kavganın eleman ları. Türk'­ u n «yeniden d oğ u şıı u n u tem i n edecek gençleri ye­ t:şti rmeye ça lışan ve kendileri başlıbaşına «nesi-i cedidıı olan Ü lk ücü öğretmenlerdir. Tü rkiye'n in her yerinde sür'atle bir a raya gelen, teşkilatianan ve cansiperane gayret gösteren bu öğretmenler, d ü n ­ k ü dervi şin çil ehanede çektiğ i çileyi, kalabalığın ortasında doldu ran çilekeşlerd ir. Eğer bir müddet daha, on ların m ücadelesine uza kta n bakmaya de­ vam edersek; elim izden a l ınan değerler sistem i n i ilelebet bulmak m ü m kün olmayabil ir. Burada, şu hususu da belirtmeden g eçem iye­ ceğ.iz; Türk m i l l iyetçiliğ i ü lküsüne gön ü l verdiği ha ! ­ ı:: e , Ü l kücü Öğ retmenierin teşki latlandığı çatı altına g i rmemiş bulunan . . Ü l kü-Bir'e kay ıt yaptırmavı şu veya bu sebepden teh i re uğratan öğ retmen ler, en kısa zamanda bir bayra k altı nda top lanmanın ba­ s i reti n i göstermelid irler. Bu memleketde, iktidon solculara kaptırma ma k için dört ayrı siyasi pa rti b i r a raya gelmiş ve H ü kumet etmiştir. Her saha­ daki m i l liyetçiler de en azından bu m isali gözden uza k tutmaya rak , ken d i saha larıyla i l g i l i olara k teş­ kilatlan ma l ı . . yüreklerin topl u vurmasın da k i g üzel -


l i k yanında. omuz omuza bulunmanın g üçlulüğü de artık idrô k edi lmel i d i r. Bu m i l let. bin l erce yıllık şerefl i môzisi ve me­ ceniyetiyle, bugünkü seviyeden çok daha yüksek­ lerde ta ht kurmaya lôyıktır. Bu m evkiyi temi n ve muhafaza edecek ola n l a r ise. öğ retmenl erd i r. D i l i b i r, D ini b i r, örf-ôdet ve kıymet h üküm­ leri müşterek olanlar; Türk M t.ll eti 'ntn aydın l ı k is­ tikba line imza l a rı n ı a tmakta daha fazla zaman kaybedemez. M i lleti m izin bekled i ğ i , hasretini çektiği şuur. budur. Şubat - 1 976 BAKl RKÖY

- S O N -


r ,,, ııı

l 1! � )]

,

,

,,,, ,

: : : ,: : : : :,� ,

,

,

M uhterem Okuyucu Teknik bir

�" ' 'X" , , ,,.� ,@

hata

ceM illi Eğitimde Anarşi» kitabımızın

oıarak sayfaları

bağlanırken sayfa numaraları 96 sayfadCJn 1 1 3

-; 1 �� j[j[ t

ki bu atlamanın yazılario bir alakası yoktur.

t

li!�

1

Okurlarımızın sayfa numarası kate olmamalarmı :rica ederiz.

atlamasını dik-

f

1

:;;:;:;:::::::::::::::::::::::;:::::::::::;:::::::::::::;:::::::;:;:;:;::::::::::::::•.·.·.<�:=�=::::::::::;:::::::::::::::::::::::::::::::::::::;::;;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:'-


iCiNDEKiLER

Sayfa No : Giriş . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . .. . . Gün eş ve Balcık .. . ....... .. ............. Zava l l ı Turk Çocukları . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . Y a Bu Ca n lar K ime? Kızıl Nazım Duvarda .......................... ...................... M i l l i Eğ itim M üdürlüğüne .................................. Devleti in Zevö l i Vay Komando Vay ! . . . ............................ Bir Tip Gelsin ı-lakikct idam Fermanı Bay Şa kir Diyork i ! .. Gene Küta hya Allah'a Arzu hal Ustura Zincir Biçak Alanya'da Bir Lise Erzincan ve Ötesi Ş i i r Okursun Ha!.. At Şuraya B i r i mza Mehmet Avanos ve . . . ...................... Her Firavun'a B i r M usa ................................. Basit Bir Tuzak \'ehbi Tümtürk Konuşuyor . . . . . . . . .... . . . . . . . ................................... E en Pol ismiyim

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

.

. .

. .

.

. .

. .

. . . . . . . . . . . . . .

. .

. .

.

.

6 12

17 21 25 2ô 30

33 37 44 48

53 59 63 68 71 75 80 85 88

93 1 14 1 18 1 24


269

iNazill i'nin Manzorası .. ..... ... .................... .. ....... ....... ........ 23 Ü l kücü S ü rg ü ne tGene Yalova ....... .. . .. . ... .. . ...... . .. .. ... .. Ah Şu Bozkurt .. . ........................... Gazia ntep Bir Alem . . ... . . . . . . . ... . Bi rkaç M isal Burası Küçük Moskova . . ................ f: ı ra Tokat'da ................................ N iğde'ye Gelince E rzuru m ve Ötesi ...... .. .......... . ... . ....... .. Ortaköy Olayları .... ..... .............. ...... .. . ... . . . . . . . . . . . .. .. . .. . . . . . . . . . . . . . . Kayseri 'de Bir Lise Ve i şte Manavgat ..... .. .. ....... .... .. . ..... . .. .. . . . . . . . . . .. . . . . . . . .. . . . .. . . . . . Düziçi'nde Ana rşi . .. . . . . . . . .. .. . . . . . . . . . .. .. . . . . . . . . .. . . . . . · Ö l ü le r icin Hesap Soraca kmış Gaflet m i ihanet mi? Kıbrıs'a Cı kartma Sorgun'da Toplantı . .... . . . ..... . . .:.. .. . ... Şavşat'ta Terör ........... . . . ........ . . . . . . . . . . . Yiğit Bir Başka n 'Faşist Yahut Köpek Doktor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Artvin Ana rşi Yuvası m ı ? ................... .... Burası Ha kkari . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. Sende m i Mehemet Gürbüz ................. Ve H üseyin Öz bay . . ..... .......... ... . . . . . . . . . B i r i malat Hatası ........................... .... Bir Dizi Sual inönü'yü N eden Sevmiyorsun? ............... Sadece Kızıl H isar'a Gitm�m ...... . . . . . . . ... Profesyonel Mütteriler . ... . . .. Bir Devrimcinin Not Defterinden . . .

. . .

.

. .

. .

. . . .

. . .

. . .

. . . . .

. . . . . . . .

. . .

.

. . . . .

. .

. . . .

.

. . . . .

. . . .

. .

.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

.

.

.

.

. .

. . . . . . . . . ..

. . . . . . . . . .

.

. .

.

.

. . . . . . . . . . . .

.

.

.

.

.

.

.

.

.

. . .

D üzeitme

.

. . . . . . . .

. . . .

. . . . .

. . .

.

. . . .

1 30 1 35 1 43 1 44 1 54 1 57 1 61 1 66 1 71 1 75

1 79 1 83 1 90 1 68 1 93 1 94 1 97 200 202 212 214 216 218 223 226 231 233 243 247 256 260 262 267


V

1

2

A V ı N L A R ı M 1 Z· :

-

-

3

-

4

-

5

-

SANl K VAZI LAR N ecdet SEViNe 2. Baskı 1 5. TL. YAZARIN I K URŞUN LAT AN YAZ l LAR N ecdet SEViNe 1 5. TL. 3. Baskı ORDU LAR M ASON LAR KOM ÜN iSTLER Necdet SEViNe 3. Baskı 20.- TL. Ü LK ÜCÜYE N OTLAR Necdet SEViNe 3. Baskı 7.50 TL. AJ AN OKU LLARI

N ecdet SEViNe 15 TL 6

-

ÜZEY i R AGA Kemôl Şevket BATISET 2. Baskı 1 0.- TL.


7 - TÜRKiSTAN DRAMI H. Ali ,CAKAR 25.- TL. f

VARLIKLARlN YARAT i llŞ H iKM ET LE R i imam-ı GAZALi 1 0.- TL. 2. Baskı

-

9 - iSLAMi ve TlBBi AÇl DAN ALKOL Ömer KILIÇ

2. Baskı 1 2.50 TL. 1 0 - Ü LKÜCÜ ŞEH iTLER'E ŞiiRLER

Sakin ÖNER 10.- TL. 1 1 - GONCA ( Kıbrıslı Bir M ücahidin Roman ı) Hayron i ILGAR 20.- TL. '

BATI TRAKYA FACiAS I N I N i CYÜZÜ Ahmet AYDIN LI 25.- TL

12 -

13 - M i LLi M ESELELER ve TÜRKEŞ N u reddin PAKYÜREK 20.-

14

-

TL

M i LLi EGiTiM D E ANARŞi U ğ u r TEKiN 1 7 .50. TL

15 - Ü LK Ü CÜ HAREKETiN

ŞiiRLERi ve MARŞLARI Sakin ÖNER 1 7.50 TL


VE!. . . BEKLENEN ESER R A P O R :

1

N ecdet SEViNÇ

1

/�· .. .. .. .. .. ... . . .. .. .. .. .,



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.