3 minute read
S S. 11 Üye Bulalım! S. 8
Önden Gidenler Anıldı: “Onlar Hayra Anahtar, Şerre Kilit Oldular”
İslam’a ve insanlığa hizmetleri ile tanınan Müslüman öncüleri anmak için yapılan Önden Gidenler programları, online olarak büyük heyecanla gerçekleştirildi.
Advertisement
İslam Toplumu Millî Görüş “Önden Gidenler Programları” gerçekleştirildi. Her sene çeşitli salon ve buluşma programları ile içre edilen Önden Gidenler programları bu sene online katılımla gerçekleştirildi.
Viyana, Köln, Berlin, Belçika, Alpes, Güney Fransa, Schwaben, Bremen ve diğer birçok bölgede yapılan programlar online gerçekleştirilmesine rağmen büyük ilgi gördü. Programlarda Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Muhammed Mamidullah, Osman Yumakoğulları, Yusuf Zeynelabidin, Sefer Ahmedoğlu, Malcolm X, Alija İzzetbegoviç, Muhammed Hamdı Yazır, Abdulaziz Bekkine, Prof. Dr. Tayyip Okiç, Zahid el Kevseri, Mehmet Akif Ersoy, Mahmud Sami Ramazanoğlu, Mehmet Zahit Kotku, Nurettin Topçu gibi öncüleri tanıtan video gösterileri de yapıldı.
IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün Viyana Bölgesi tarafından gerçekleştirilen programa katıldı. IGMG Genel Başkanı Ergün konuşmasına başlamadan önce teşkilatın temel ilkelerini “Kur’an ve sünnete bağlılık” olarak özetledi. Ergün daha sonra bu programlarda anılan ve Önden Gidenler diye hürmetle anılan insanların özelliklerini şu şekilde sıraladı:
Çünkü onlar Peygamber Efendimizin (s. a. v.) şu tanımlamasına uyan kişilerdir: 1. Hayra anahtar, şerre kilit olurlar: “İnsanlardan öyleleri var ki, hayrın (önünü açan) anahtarları gibidir ve şerrin de (önünde duran, ona mâni olan) sürgüleri gibidir. Kimisi de şerrin anahtarı ve hayrın sürgüsü gibidir. Yüce Allah’ın, hayrın anahtarlarını ellerine verdiği o kimselere ne mutlu! Ve ne yazık Yüce Allah’ın şerrin anahtarlarını ellerine verdiği o kimselere!” (İbn Mâce, Sünne, 19)
2. Zalime ve zulme asla meyletmemişlerdir. Mazlum ve mağdur kim ise onun yanındadır.
Bu konuda yine Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "İnsanlar iyilik yaparlarsa biz de iyilik yaparız; zulmederlerse biz de zulmederiz", diyen zayıf karakterli kimseler olmayın. Bilakis iyilik yaptıklarında insanlara iyilik yapmayı, kötülük yaptıklarında ise onlara zulmetmemeyi içinize (bir ilke olarak) yerleştirin.” Önden Gidenler programlarını organize eden İslam Toplumu İrşad Başkanlığı adına İrşad Başkanı Celil Yalınkılıç da yapılan programları değerlendirdi.
2011 yılında başlayan Önden Gidenler programlarıyla, İslam’a ve insanlığa hizmet eden öncüleri anmayı hedeflediklerini bildiren Celil Yalınkılıç “Bizim âlimlerimiz, fikir ve gönül insanlarımız bu teşkilata ve insanlığa hizmetleri olan büyüklerimiz var.” dedi. Yalınkılıç da Önden Gidenlerin ortak özelliğini imanda, ilimde ve amelde insanlığa öncü olmak olarak tanımladı. Yalınkılıç “Bu öncülerin İslam’a ve insanlığa hizmetlerinden ötürü anılmayı hak ediyorlar. Onların ortaya koyduğu mücadeleyi, müktesabatı doğru anlamak ve bizden sonra gelecek olan kuşaklara bunları doğru aktarmak gibi bir vazifemiz var.” dedi. BAKIŞ AÇISI
İlhan Bilgü
Demokrasi ve özgürlük kelimelerinin ifade ettiği anlamları tartışacak değilim. Ama, Avrupa’nın doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine hemen hemen her hükûmet, her gazeteci, her televizyoncu, hatta her öğretmen Müslümanlara demokrasi dersi vermekten bıkmadı. Bıkacakları da yok. Tamam, bıkmasınlar da, artık, dersleri kokmaya başladı. Ne özgürlük istedikleri var, ne de demokrasi.
Bakın o özgürlükleri ile övünen Danimarka’nın hem de Sosyal Demokrat Parti’sinin Kültür ve Kilise İşleri Bakanlığı ile Göç ve Entegrasyon Bakanlığı, hiç başka işleri yokmuş gibi Müslümanların haklarını ve özgürlüklerini nasıl kısıtlayabileceklerinin programını yapıyor. Üstelik, Göç ve Entegrasyon Bakanı Afrika kökenli bir göçmenin çocuğu. Sakın, “Sen sadece Danimarka’yı mı görüyorsun?” diye sormayın. Danimarka, demokrasinin en iyi işlediği, özgürlüklerin en ileri seviyede tutulduğu ülkelerin başında geliyor ya. Ve üstelik iktidarda, geleneksel olarak demokrasi ve özgürlük havarisi olan sosyal demokratlar var ya. İşte onun için örnek vermek istedim. Şimdi bu sosyal demokratlar bir de tutmuş, camilerde okunacak hutbelerin, vaazların, yapılacak konuşmaların, Danca’ya tercüme edilip Bakanlığa sunulmasını şart koşmaya kalktı. Demokrasi ve özgürlük adına. Haa, aslan sosyal demokratlarımızın hakkını yemeyelim. Bir de lütfetmişler, hutbelerin, vaazların ve sohbetlerin tercümelerini sonra da gönderebilirsiniz diye, Müslümanların özgürlük alanını sonuna kadar genişletmişler. Böylece Müslümanları demokratik ve özgür bir şekilde eğitmeyi becereceklerini sanıyorlar. Hani Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ağzınızı açarsanız caminizi kapatırım, imamınızı sürgüne gönderirim, aşağılık insanlar olduğunuzu kabul etmezseniz, Fransa Cumhuriyeti’nin özgürlükçü, eşitlikçi ve kardeşlik üzerine kurulu düzeni sizin düzeninizi bozar, plaja sokmam, helâl et sattırmam diye dayatıyor ya, işte böylece Müslümanlara özgürlük ve demokrasi vermek istiyor. Şimdi de Avrupa Adalet Divanı, Almanya’dan görüş soran iki mahkemeye iki Müslüman kadının başörtüsü özgürlüğünü nasıl kısıtlayabileceği yolunda görüş sorunca, şöyle acayibu’l garaib bir cevap veriyor: “Yaaanii. Normalde özgürlük kısıtlanamaz. Din özgürlüğü iyi bir şeydir. Ama, işte o Müslüman kadın işin içine girince, yasaklayabilirsin. Aman haa! Dikkat! Başka dinleri de işin içine katma, usulüne uydur, usturupluca hallet!”
"Hak ve özgürlükleri her gün kısıtlanan Avrupalı Müslümanlara verilen demokrasi ve özgürlük dersleri artık kokuyor!"