8 minute read
S
Kendin Yapmadığını Çocuktan İsteme!
Anne babanın çocuklarına rol model olma görevi hayatın her alanında büyük önem taşıyor. Pandemi döneminde ise bu durum her zamandan daha fazla evde birlikte vakit geçiren anne baba ve çocuklar için daha dikkat çekici bir hâl alıyor.
Advertisement
Uzmanlar sık sık pandemi döneminde çocuklarla ilişkiler konusunda ailelere ipuçları veren açıklamalar yapıyor. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yasemen Işık da, salgının, ilköğretim öncesi ve ergenlik çağındaki çocuklar üzerindeki etkisine dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Anne babalarının tutumlarının önemine vurguda bulunan Işık “Anne-babanın kitap okumadığı ortamda ‘Sen niye bütün gün dizi izliyorsun’ diyemeyiz.” dedi.
“KENDİ YAPTIKLARIMIZDAN KENDİMİZ ŞİKÂYET EDİYORUZ.”
Bu dönemde ailelerin sıkça şikâyet ettikleri durumlardan biri de çocukların internet ve ekran bağımlılığı. Bu hususa da değinen
Işık, “Bu yeni başlayan bir sorun değil. Çok daha öncesinden ailelere şunu öneriyorduk, biliyoruz çok kolay geliyor size. Çocuk cep telefonuyla, ekrana bakarak, internette çok iyi oyalanıyor fakat lütfen çocukları çok küçük yaşta bunlarla karşılaştırmayın. İki yaşındaki bir çocuk kendisi ekranı açıp oyun oynamaya başlamıyor. Bunu başlatan ebeveyn, bakıcı vesaire. Biz kendi yaptığımız şeylerden daha sonra kendimiz şikâyet ediyoruz.” diye konuştu.
Işık, bu noktada sınır ve kural koyabilmenin zaten baştan beri bilinmesi gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti: “Çocuklar küçük yaşta eğer bu renkli uyaranlarla karşılaşırsa bir süre sonra kitap okumamayı istememesi çok doğal veya anne-babanın hiç kitap okumadığı bir ortamda gence 'Sen niye bütün gün dizi izliyorsun' deme hakkımız yok. Çocuk model alma davranışıyla da çok fazla şey öğreniyor. Kovid-19 salgını evet olumsuz bir durum ama aileler, burada çocuğu kendine zararlı etkenlerden uzaklaştırıp olumlu şeyleri yerine koyarak olumluya çevirme şansını denemeliler.”
Çocukların ortalama 6 saat süreyle uzaktan eğitim dolayısıyla ekran karşısında kaldığına işaret eden Işık, çocuklar için sonrasında belli bir zaman kısıtlamasının olması, internet ve ekranla ilgili sınır koyulması gerektiğini aktardı.
“ERGENLERDE İNTERNETE KARŞI YOĞUN BİR İLGİ VE BAĞIMLILIK MEYDANA GELİYOR”
Salgının ergenlerdeki etkilerine de değinen Işık, “Ergenlerde özellikle önceden dikkat eksikliği, hiperaktivite, karşıt olma-karşı gelme, öğrenme bozukluğu gibi tanıları olan çocukların daha hassas bir eğitim sürecinde olması gerekirken böyle bir durumla karşı karşıya kalmaları sebebiyle okul ve derslerden tamamen kopma problemleri yaşanabiliyor. İnternete karşı yoğun bir ilgi ve bağımlılık meydana geliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Hareketsizlikten kaynaklı kilo ve uyku problemleri gördüklerini de dile getiren Işık, ergenlerde internet bağımlılığı dışında can sıkıntısını giderme veya yeni olana ilgi duyma gibi sebeplerle sigara, alkol gibi bağımlılık yapıcı maddelere eğilimlerin de ortaya çıkabildiğini kaydetti.
Sürecin kimi gençlere iyi geldiğini, “Bu yıl evdeyim ama sınavlara daha iyi hazırlanıp başarılı olacağım” düşüncesiyle hareket ettiklerini ama bu grubun sayı olarak az olduğunu anlatan Işık, çevrimiçi derslerin ne kadar etkili olduğuyla ilgili hem ebeveynler hem de öğrencilerde kaygıların oluştuğunu söyledi.
Işık, gençler için internet ortamından kurulan ilişki ve arkadaşlıkların arttığına ve bunun istismar edilme gibi tehlikeleri de beraberinde getirdiğine işaret etti.
Salgının insanların psikolojik olarak kendilerini bütün ve rahat hissetmesini engellediğini, bunun da depresif duygu durumlarına sebebiyet verdiğini aktaran Işık, “Çocuklar bu durumu kafalarında çok farklı şekilde algılayabiliyor. Mesela kimi çocuk 'Ben niye ders çalışıyorum ki nasılsa herkes ölecek' ya da 'Ben üniversite sınavına çalışacağım ama korona olursam sınava giremeyeceğim. O zaman niye çalışıyorum' diye düşünebiliyor.” bilgisini de paylaştı.
FIKIH KÖŞESİ Pusula
Prof. Dr. Muhammet Şevki Aydın
egitim@camiahaber.com
Nereden Nereye!
Günümüz Müslümanlarının eğitim anlayış ve uygulamalarının teoriden yoksun olduğuna ilişkin Hasteald’ın tespiti, Müslümanların tarihiyle hiç bağdaşmıyor. İslam medeniyetinin düşünce tarihinde biri dogmalara dayalı bilgi üreten ruhban, diğeri de bu paradigmanın dışında akıl ve gözleme dayalı bilgi üretmeye çalışan bilim adamı diye farklı ilmi önderlik modelleri oluşmamıştır. İslam medeniyetine özgü olarak tabii bir süreç içinde ortaya çıkan âlim prototipi, her iki bilgi alanını da kendinde birleştirip bütünleştirmiştir. Fıkıh, hadis ve tefsir gibi bilgi alanları ile astronomi, matematik ve tıp gibi alanlarda ortak ürünler ortaya koyan İslam düşünürleri bu özelliğin en çarpıcı örnekleridir. Bu durum nedeniyle Müslümanların karanlık Orta Çağ’ı yoktur; yer yer görülen birtakım yanlışlara rağmen İslam dünyasında Kilise-Galile benzeri bir çatışma olmamıştır. İslam’ın, eğitime ve ona konu edilen ilimlere bütünlüklü yaklaşmayı öngördüğünü Müslümanlar kavramışlardı.
Müslümanların eğitime ve ilimlere böylesine bütüncül yaklaşıp evrensel nitelikli bilgiler üretmeleri, gayrimüslimlerin de Müslüman medreselerinde eğitim almalarını sağlamıştır. “Avrupa’nın her yanından çok sayıda öğrenci İspanya ve Sicilya’da Müslümanların medreselerine gidip öğrenim gördüler. İspanya’nın birçok kentinde önemli medreseler vardı ve bilim adamları sadece Müslümanlara değil, Hıristiyanlara da bilimlerini cömertçe yayıyorlardı.… Böyle yetişen öğrenciler ve bilim adamları, kendi ülkelerinde üniversite denen yüksek öğretim kurumları açtılar. Bazıları ve kuruluş tarihleri şöyledir: Bolonya (İtal., 12. yüzyıl), Paris (Fr., 1215), Oxford (İng., 1214), Cambridge (İng., 1229), Salamank (İsp., 1230)” Bunlar arasında din adamı olanlar da var. Mesela, Vatikan’ın papalarından Sylvestre II, eğitiminin bir kısmını Mağrib’in Fas kentindeki Karaviyyîn medresesinde yapmıştır (ISESCO, 2008: 131).
“12. yüzyılda yaşayan bilim adamı Adelard, çeşitli İslam ülkelerinde öğrenim görüp ülkesi İngiltere’ye dönünce, neler öğrendiğini soranlara şu cevabı vermişti: Müslüman hocalarımdan, en emin yol olan akıl yolunu izlemeyi öğrendim, …Siz ise bir otoritenin (eleştirilmeden kabul edilen bir üstadın ya da kitabın) yularını boynunuza geçirmişsiniz!” (Y.Akyüz, Türk Eğitim Tarihi, 2011: 50-1) Müslümanlarla sıkı ilişki sayesinde Avrupa’da felsefe ve bilim alanında “12. Yüzyıl Rönesansı” başlayıverdi.
(Zümer suresi, 39: 9)
Pandemi Süreci Ev Pandemi Süreci Ev İçi Şiddet Vakalarını İçi Şiddet Vakalarını Zirveye Taşıdı Zirveye Taşıdı
Kovid-19 kısıtlamaları Almanya’da 2020 yılından itibaren aile içi şiddet verilerini vahim bir biçimde etkiliyorken, çoğu vaka hâlâ resmî istatistiklerde temsil edilmiyor. Siyaset ve yardım kuruluşları tarafından sunulan yardım olanakları bu artışın yanında yetersiz kalıyor.
ZEYNEP RÜKİYE ÖNVER
İstatistiklere göre 2019 yılında yaklaşık her üç günde bir, bir kadın partneri veya eski partneri tarafından öldürüldü. Toplam 141.000 ev içi şiddet vakası kayıt altına alınırken, 117 kadın ve 32 erkek ölümcül şiddetin kurbanı oldu. Bu sayı 2018 yılına kıyasla % 0.7’lik bir artış içeriyor. İlişkide şiddete maruz kalan kurbanların sayısı incelendiğinde, 2015 yılından itibaren bir yükseliş göze çarpıyor. Federal Kriminal Dairesi Başkanı Holger Münch bu artışın suç duyurusunda bulunma eğiliminin yükselmesi ile de açıklanabileceği ihtimalini dile getirdi.
İSTATİSTİKLERDE YER ALMAYAN ŞİDDET SUÇLARI
İstatistiklerin realiteyi olabildiğince doğru bir biçimde görüntüleyebilmesi ve bu toplumsal sorunun gerçek boyutuna hakim olabileme adına Aile Bakanı Franziska Giffey, ev içi şiddet vakalarının çoğunluğunu oluşturan kayıt altına alınmayan kısmının 2021 yılında inceleneceğini duyurdu. Uzmanlara göre ev içi şiddet suçlarının aşağı yukarı %75’i, utanç, korku ve ekonomik bağımlılık sebepleriyle ihbar edilmediğinden dolayı, istatistiklerde yer bile almıyor.
KARANTİNA ŞARTLARINDA ŞİDDETİN YÜKSELİŞİ VE GÖRÜNMEZLİĞİ
Korona kısıtlamaları 2020 senesinden bu yana, Federal Kriminal Dairesi Başkanı’na göre, şiddet sorunun büyümesine zemin hazırlıyor. Bilimsel araştırmalardan edinilen bilgilere göre, strese yol açan etkenler aynı anda şiddeti de tetiklemekte. Münch’e göre işsizliğin, kapanan okulların ve ev ofisinin oluşturduğu mekânsal darlık, parasal kaygıların doğurduğu psikolojik sıkıntılar ile birleşince, ev içi şiddetin çoğalma ihtimali devre dışı bırakılamaz. Ayrıca bu istismar, sosyal izolasyon nedeniyle de çoğu zaman görünmez kalıyor. Münih Teknik Üniversitesi’nin, geçen yılın yaz aylarında gerçekleştirdiği bilimsel incelemenin sonuçları da bu endişeleri doğruladı. Ev içi şiddetin hem kadınlar, hem de çocuklar arasındaki kurban sayısı, karantina şartları altında yükseldi.
ÇOĞU VAKA RESMÎ OLARAK KAYIT ALTINA BİLE ALINMADI
Özellikle 2020 senesinin ilkbahar aylarında ve 2020/2021 kışında ağırlaştırılan kısıtlamalar sonucu ev içi şiddet kurbanlarının sayısında ciddi ve endişelendirici bir artış kaydedildi. Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminine göre bu veriler Avrupa genelinde, gelecekte de yükselme gösterecek.
Bu gelişmeyle birlikte 2020 senesinde telefon danışma yerlerine müracaat kısmen %20’lik oranla artarken, Holger Münch’e göre bazı eyaletlerde de düşen sayılar göze çarptı. Bu kısmi düşüşün, pandemi süresinde sürekli gözetim altında bulunan şiddet kurbanlarının, yardıma başvurmak için gerekli cesareti gösterememelerinden kaynaklandığı tahmin ediliyor. Böylelikle pandemi süresinde artan ev içi şiddet, yine kısıtlamalar dolayısıyla daha da görünmez oluyor.
KADIN SIĞINMA EVLERİNDE KAPASİTE SIKINTISI
İlk defa yapılan bir veri analizine göre, Almanya’nın beş eyaletinde bulunan kadın sığınma evlerindeki kapasite sınırları çoktan aşılmış durumda. Korona pandemisinin ağırlaştırdığı şiddet sorunun bir sonucu olarak yüzlerce şiddet kurbanı kadın ve çocuk sığınma evlerine kabul edilemedi. Yoğun kısıtlama dönemlerinde sürekli gözetim altında bulunan şiddet kurbanlarının sığınma evlerine müracaatı azalırken, ardından hayata geçirilen gevşetmeler ile birlikte başvuru sayısında bir yükselme kayda geçti.Kadın ve kızlara yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti önlemeyi ve bunlarla mücadeleyi amaç edinen İstanbul Sözleşmesi’nin tavsiyesine karşın, Almanya’da yeterince kadın sığınma evi bulunmuyor.
SPD Ev İçi Şiddet Kurbanlarının Daha İyi Korunmasını Talep Ediyor Alman Sosyal Demokrat Partisi, evde şiddete maruz kalan insanların daha etkili bir biçimde korunabilinmesi amacıyla ülkenin kuzeyindeki eyalet idaresi kanunu için yasal reform önergesi sundu. Önergeye göre polis, suç duyurusunun ardından daha uzun vadeli uzaklaştırma kararı alabilme yetkisine sahip olacak. Bu karara uyulmadığı takdirde ise para cezası uygulanabilecek. Sosyal Demokratlar bu önlemlerle partneri tarafından şiddete maruz bırakılan insanların güvenliğinin daha iyi sağlanabilmesini hedefliyor. Partinin siyasetçisi Kathrin Bockey, ev içi şiddetin en büyük ve kalıcı zararı çocuklara verdiğine dikkat çekerek, bunun engellenmesi için reformların gerekliliğini vurguladı.
YARDIM İMKÂNLARI
Kadına yönelik şiddet yardım hattı yöneticisi Petra Söchting ilişkiler çerçevesinde yaşanılan şiddetin sözlü, psikolojik, fiziksel, ekonomik ve cinsel boyutundan bahsederken, şiddete maruz kalan kadınların emniyetleri adına başvurabilecekleri çeşitli yardım kuruluşlarının, kadın sığınma evlerinin ve internet üzeri de istifade edilebilen danışma hizmetlerinin varlığını vurguluyor. Pandemi sürecinde büyüyen ve dikkatleri üstüne çeken ev içi şiddet sorunsalına ilişkin farkındalığın ve ihbar etme eğiliminin de yükselmesi umuluyor.
Petra Söchting ve yardım kuruluşları, kendilerini en fazla güvende hissetmeleri gereken evlerinde şiddete maruz bırakılan kadın ve çocuklara, yaşadıklarını açığa kavuşturmaları ve bulundukları tehlikeli durumdan kurtulmaları maksadıyla gerekli adımı atmaları için cesaret ve umut vermek istiyorlar.
Kadına Yönelik Şiddet Yardım Hattı: 08000 116 016 Erkeklere Yönelik Şiddet Yardım Hattı: 0800 123 99 00 Çocuklara Yönelik Şiddet Yardım Hattı: 116 111 Fudul Aile İçi Şiddet - Manevi Destek Hattı: +49221 942 240 625
www.hilfetelefon.de/das-hilfetelefon/beratung/ beratung-in-17-sprachen/tuerkisch.html www.frauen-und-kinder-in-not.de www.nummergegenkummer.de www. weisser-ring.de www.fudul.org