Kolektif'in sesi 1. Sayı

Page 1

))

Sayı 1 Kasım 2013

sesı

www.kolektifler.net facebook.com/kolektifler twitter.com/kolektifler

Üniversiteli Gazetesi yenileniyor Gezi İsyanı’nın ardından üniversitenin bilgi birikimini sayfalarımızla buluşturmanın tam vakti. Bu gazete senin, tasarımından içeriğine kadar yeni gazetemize beraber karar verebiliriz

2006 yılında yayın hayatına başlayan Üniversiteli Gazetesi’nin 34 sayılık macerasında yeni bir sayfa açıyor. Yenilenen içerik, mizanpaj ve haberleri ile üniversitenin ve ülke gündeminin nabzını tutmaya devam edeceğiz. Gezi İsyanı’nın ardından penguen medyanın egemenlerle ilişkisini saklama şansı kalmadı. Elinde akıllı telefonu olan direnişçiler bilgi vermek için seferber olurken, sosyal medya isyanın nabzını tuttu. Birkaç muhalif internet portalı, tv kanalı ve gazete de olmasa halkın iletişim hakkından söz etmek mümkün olmayacaktı. Bu güne kadar sponsorsuz, reklamsız olarak yoluna devam eden Üniversiteli Gazetesi yayın ekibi olarak bizler de yalnız olmadığımızı biliyorduk. Üniversitenin aklına, kolektif emeğe, bizlerle beraber sokakları dolduran milyonlara güveniyoruz. Daha fazlasını istemek için bugünlerden daha iyi-

sini bulamazdık. Şimdi üniversitelilerin daha rahat erişebileceği, kültür sanattan, edebiyata, tarihten bilime, çeviriden medyaya, şiirden spora üniversitenin bilgi birikimini sayfalarımızla buluşturmanın tam vakti olduğunu düşünüyoruz. Yapabileceğin bir şey var Bu gazete senin. Mizanpajından, içeriğine kadar yeni gazetemize beraber şekil verebiliriz. Yabancı basından haber çevirebilir, çektiğiniz fotoğrafları, çizdiğiniz karikatürleri yollayabilir, görsel tasarımına katkı sağlayabilir, serbest kürsüde görüşlerinizi binlerce üniversiteli ile paylaşabilirsin; fakültende, yurdunda Üniversiteli’nin temsilcisi olabilirsin. Biz şimdilik bu kadarını yazıyoruz en yakın zamanda Üniversiteli Gazetesi’nin ekiplerinde ve toplantılarında buluşmak üzere.

İletişim için: gazete.universiteli@gmail.com https://www.facebook.com/UniversiteliGazetesi

Gençlik filmleri festivali gönüllülerini arıyor Direnişteysen eğer penguenleri çekemediysen, festival onbinlerce izleyicisiyle beraber filmini bekliyor. Şimdi direnişi salonlara taşımak, festivali büyütmek gerek

‘‘

Üniversitelerde YÖK’ün adı bile geçmiyor. Kampüslere polisin girmesini ise ağızlarına bile almıyorlar. Üniversiteler ise Ali İsmail’i üniversitelerde yaşatakta kararlı

Üniversitelilerin umudu ektiği günleri yaşıyoruz. Üniversitelerde direniş kelimesini duymadığımız bir gün geçmiyor. Hep bir kulak ODTÜ’de diğeri Taksim’de. Tayyip’in de öyle eminiz. Haziran’dan beri geceleri uykusu kaçmayan, yıkım projelerini imzalarken eli titremeyen, sokağa yalnız çıkabilen tek bir AKP’li olmadığından da eminiz. Korkuları kendi güçlerinden kat be kat fazla olacak ki dillerinden düşmüyor Gezi anıları. Ve tekrar uykuları kaçmaya başladı ODTÜ’yle. Üniversiteliler yine ODTÜ'de yine tarihi yazmak için gün biriktiriyor. Yakın zamanda kimsenin hayalini bile kuramadığı bir ayağa kalkış yaşandı Gezi Parkı’nda. Yarattığı güç o kadar çok şeyi değiştirdi ki tüm ülkede gündelik ezberler yerle bir olurken yeni bir hayat düşüncesi filizlenmeye başladı. Her şeyi istediği gibi yapabileceğini sanan, ‘’Biz yaptık olacak’’ demekten hiç utanmayan, tüm bunları dayatırken bir de demokrasiyi ağzından

düşürmeyen, hayatın sandıktan ibaret olduğunu tekrarlayıp duran kibirli, saygısız, karanlık AKP iktidarı hiç olmadığı kadar zayıf durumda. Zayıflığı ne aldığı oydan, ne onu destekleyen güçlerin hoşnutsuzluğundan ne de kendi iç sıkıntılarından. AKP zayıflıyor çünkü karşısında artık yönetemeyeceği, yönlendiremeyeceği, kalıba sokamayacağı; gerçek, yıkıcı ve yaratıcı bir sokak muhalefeti var. Demokrasiyi, özgürlüğü, adaleti gösteriş olsun diye değil, yaşamak için savunanlar var Tayyip’in karşısında. Bir ömür hiç baret kullanmadığı halde, evinde baretini, gaz maskesini kapısının yanına istifleyenler var AKP’nin karşısında. Ve gençlik var hayatın tüm coşkusunu içinde barındıran. Gittiği her yerde yaratan, barikatın en önünde direnen, onurlu bir gelecek için bugün bedel ödemekten geri durmayan, düşse de zoru yapmak için tekrar kalkan, Tayyip’le yaşlanmak istemeyen bir gençlik.

Eylül’de üniversitelerin açılmasıyla birlikte yeniden alevleneceği beklenen direniş irili ufaklı tepki eylemleriyle sürekliliğini korudu. Ancak Gezi sonrasına dair bir değerlendirme yapmak gerekirse en önce AKP’nin adım atmaya korkar olduğunu vurgulamak gerek. Dev medya gücüne rağmen kendi gündemini yaratmakta bile zorlanan AKP, direnişçilerin damarına basa-

Öğrenci Kolektifleri üniversitenin bağımsız mücadele örgütü olması ve doğrudan, kararlı, kitlesel eylemleri ile Gezi ruhunu üniversitede yaşatıyor cak adımları atma konusunda iki kez düşünmekte. Öyle ki yıllardır bir türlü diz çöktüremediği üniversitelerde AKP’nin adı bile geçmiyor. Eğer Gezi yaşanmamış olsaydı şimdiye dek geçen sürede, onlarca üniversitede soruşturmalar, gözal-

tılar, polis-ÖGB-faşist-gerici saldırısı, bakan ziyareti, AKP şovuna dönen üniversite açılışları yaşanmış olabilirdi. Ancak ODTÜ dışındaki hiçbir üniversitede yukarıda geçen saldırılar yaşanmıyor. Geçen yıldan dersini alan AKP böylesi bir dönemde üniversiteye bulaşmanın neyle sonuçlanacağını iyi biliyor olsa gerek ki AKP’liler üniversitelere gidemiyor. YÖK’ün esamesi okunmuyor. Üniversiteye polisin girmesini ise ağızlarına bile almıyorlar. Üniversiteliler ise Ali İsmail’i üniversitelerde yaşatıyorlar. Dikilen fidanlar, amfilere verilen adlar, duvarlardaki resimlerle üniversitenin direnişçisi Ali İsmail yaşatılıyor. Gezi direnişi, Eylül korkusu derken üniversiteliler sahneye çıkmaya başladı. ODTÜ günlerdir AKP'nin rantına, polisine karşı yekpare biçimde direniyor. AKP ODTÜ'de güç kavgasına girişiyor ama Tayyip'in daha 10 ay önce nasıl kaçtığını hatırlamıyor anlaşılan. 3 bin ağacı kesip yerine yol yapmaya kal-

ÖĞRENCİ KOLEKTİFLERİ’NDEN AKP’SİZ BİR HAFTA ÇAĞRISI

SIYAH MAVI KIRMIZI SARI

Gezi direnişiyle dayanışmanın, mücadelenin, üretmenin her seferinde farklı biçimleriyle karşılaştık. Sokaklarda, duvarlarda, mutfakta, sosyal medyada ve birçok alanda kendimizi, ne söylemek istediğimizi anlattık. Şimdi ise sıra kameralarımızda. Direniş boyunca çektiğimiz kısa filmlerin, görüntülerin festival kapsamında gösterilmesi için festivalimiz genç yönetmenlerini arıyor. Direnişteysen eğer penguenleri çekemediysen festival onbinlerce izleyicisiyle beraber filmini bekliyor. Direniş boyunca beraber üretmeyi tekrar ve tekrar öğrenen bizler, alternatif bir festivalin temellerini yıllar önce atmıştık. Şimdi ise mücadeleye devam demek, direnişi salonlara taşımak, festivalimizi büyütmek gerek. Çapulcuların festivali gönüllülerini arıyor.

6 Kasım’da sokağa SAYFA 01

Bu sene dördüncüsünü düzenleyeceğimiz Uluslararası Gençlik Filmleri Festivali hazırlıkları başladı. Ülkemizde düzenlenen birçok festival arasından gençliğin festivali olma iddiasıyla yola çıkan festivalimiz, seçtiği filmler ve festival kapsamında gerçekleştirdiği etkinliklerle ve söyleşilerle ülkenin dört bir yanında onbinlerce izleyiciye ulaşmış, onlarca genç yönetmenin kısa filminin ise seyirciyle buluşmasını sağlamıştır. Festivalimiz üniversiteliler tarafından sponsorsuz, ücretsiz, ve gönüllülük esasıyla gerçekleştirilerek ortak bir üretimin en güzel örneklerinden biri olmaya devam ediyor. Her sene seçtiği temalarla ülke ve üniversite gündemine söz söyleyen festivalimizin, bu sene ki teması ise ‘Direniş’.

Üniversitenin kapısı AKP’ye kapalı


ÖĞRENCİ KOLEKTİFLERİ’NDEN AKP’SİZ BİR HAFTA ÇAĞRISI "AKP'siz 1 hafta" 12 Eylül darbesinin getirdiği Yüksek Öğretim Kurulu'nun(YÖK) kuruluş yıldönümü olan 6 Kasım yaklaşırken Öğrenci Kolektifleri, 6 Kasım haftasını AKP'siz bir hafta olarak geçirecek, üniversitelerde çeşitli etkinlikler düzenleyecek. Ali İsmail Korkmaz’a ithaf edilen “AKP’siz 1 hafta” boyunca üniversitelerde yapılacak eylemlerle AKP’li rektörler, bakanlar, YÖK temsilcileri ve polisler protesto edilecek. AKP’siz bir üniversite fikrini hayata geçirmek için alternatif kültür, sanat, bilim, spor etkinlikleri yapılacak. Kampanya 30 Ekim-8 Kasım arasında gerçekleştirilecek. Öğrenci Kolektifleri'nin bu konuyla ilgili yaptığı açıklama ise şöyle:

İstanbul Üniversitesi öğrencileri üniversite açılışına alınmadı. Beyazıt Kampüsü,İstanbul

kan, mahalle halkını evinden etmeye çalışan ama hepsinden ötesi de ODTÜ ile hesabını kapatmaya çalışan AKP, var gücüyle saldırıyor. Cevabını ise tüm Türkiye'de kıpırdanmaya başlayan direnişlerle alıyor. 50 yıl önce Deniz Gezmişlerin diktiği fidanlara olan hınçlarını almak ve Gezi Parkı’nın yarattığı siyasi hegemonyayı kırmak için bu kadar hırslılar. ODTÜ direnişlerin kalesi, toplumun vicdanı ve umudu, Tayyip’in de defalarca kovulduğu bir yer olduğu için şiddetle saldırıyorlar. Ancak bayramı fırsat bilip kampüs boşken ağaçları katleden Gökçek'e cevap gecikmedi. Okullar açılır açılmaz üniversiteliler ODTÜ'nün kimin okulu olduğunu hatırlatmak için sokaklara taştı. ODTÜ'yü kuşatan her polis saldırısının ardından tüm Türkiye'de sokaklar her yer ODTÜ sesleriyle yankılandı. AKP ne kadar üniversitelilerin damarına basmamaya çalışsa da içlerindeki rant aşkına dur diyemedikleriden yine karşılarında buldular üniversitelileri. Genel anlamda hayatın her alanında tepkiyle karşılaşan, üniversitelere, tribünlere, açık konferanslara gidemeyen bir AKP var karşımızda. Yerel seçimlere kadar muhalefet istemediğinden yoğurdu üfleyerek yiyen, tabanını da gerici-faşist-cinsiyetçi söylemlerle kemikleştirmeye çalışan AKP’nin evdeki hesabı çarşıda tutmayacak. AKP’nin attığı her adımda ayağı kayıyor. Yapmak zorunda olduklarıyla, yaparsa başına iş açacak şeyler aynı noktada kesişiyor. Aşağısı sakal, yukarısı bıyık. Her iktidar gibi baskıya sarılmaktan başka çare bulamayan Tayyip, direndikçe güzelleşen bir ülkede yıkılmayı bekleyen bir kült olarak karşımızda duruyor. Dış politikadaki başarısızlık üstüne başarısızlıkla sonuçlanan sürekli rezil olma hali, sınırları savaş alanı haline getiren çığırtkanlık; iç politikadaki samimiyetsiz çözüm süreci, Kürtlerin karşılanmayan talepleri; ekonomi-

deki ‘faiz lobisi’ korkusu(FED’in muslukları kapatması ve sıcak para krizi); yaklaşan yerel seçimler öncesi ekside geçen bir yaz dönemi ve bir türlü sönmeyen “#direnXYZ” korkusu iktidarının sonuna yaklaştırıyor AKP’yi. AKP’siz bir ülke için mücadele etme kanallarının çoğaldığı, yaşamın olduğu her alanda AKP karşıtı direnişin meşru olduğu bir süreçte tarihsel sorumluluğuyla ve aydın kimliğiyle üniversiteliler lokomotif olmak için sokaklarda. Öğrenci Kolektifleri üniversitenin bağımsız mücadele örgütü olması ve doğrudan, kararlı, kitlesel eylemleri ile Gezi ruhunu üniversitede yaşatıyor. Üniversiteleri AKP’den arındırılmış alanlar olarak var edebilmek için yumurtalarla AKP’lilerin kabusu olan Kolektif ülkenin dört bir yanında AKP karşıtı muhalefetin kurucu unsuru olmaktadır. Bugüne kadar üniversitelerdeki en ufak hak gaspından tutuklu üniversitelilere, neoliberal yıkım politikalarından gericiliğe kadar geniş bir yelpazede üniversitenin mücadele örgütü olan Kolektif Gezi sonrasında da mücadelenin lokomotifi olacaktır. Bağımsız ve demokratik yapısı ile tüm üniversite öğrencilerinin öz örgütü olan Kolektif AKP’nin üniversite korkusunu sürekli kılan, AKP’siz bir üniversite ve ülke mücadelesini büyütmenin de en emektar öznesi olmaktadır. Bazen yumurtayla, bazen durarak, bazen gülerek ama her şekilde sesi kısılanların sesi olmaya çalışan çizgimizle sarsılan AKP’yi yıkmak için çalışacağız. Üniversiteler için kara gün olarak anılan YÖK’ün kuruluş yıldönümü 6 Kasım’da tüm Türkiye’de sokağa Ali İsmail’in sözünü, görüntüsünü taşıyacağız. Ali’nin son sözlerine karşı bir sorumluluğumuz var! “Korkacaksın, titreyeceksin, yıkılacaksın! Adi hükümet.” AKP nefes almak isteyen, özgür yaşamak isteyen 7 kişinin canını aldı. AKP’nin olduğu her yerde kan ve intikam duygusu ya-

Öğrenci Kolektifleri AKP’siz bir ülke için kolları çoktan sıvadı. Ali İsmail’e sözümüz, sorulacak hesabımız, yıkılacak bir AKP ve kurulacak yeni bir ülke var! ODTÜ'de yakılan arkadaşımızın bedeni değildir sadece, AKP kendi eliyle isyanın fitilini ateşlemiştir

yılıyor. AKP’siz bir yaşamı kurmak için barikata yüklenmenin zamanı çoktan geldi. Öğrenci Kolektifleri, gençlik hareketi tarihinin 80 sonrasındaki sembolik mücadele günü 6 Kasım’a yaklaşan 1 haftayı “AKP’siz 1 Hafta” ilan ediyor. Hafta boyunca üniversitelere AKP’yi, AKP’li bakanları, danışmanları, kalemşörleri, yandaşları, Ali’nin katili polisleri, çeteleri sokulmayacak. AKP’yi andıran her şey üniversitenin dışına çıkarılacak. AKP’nin dönem başından beri yanaşmaya cesaret edemediği üniversiteleri AKP’den tamamen arındırmak için 1 hafta boyunca tüm Türkiye’de etkinlikler düzenlenecek. Bu hafta AKP’yi yıkacak hareketi bir haftayla sınırlandıracak değil aksine gücünü birleştirecek ve tüm haftalara yayacak şekilde yapıldığında anlamlı olacaktır. Öğrenciden akademisyene, çalışanlara kadar hepimizin ortak yaşam alanı olan üniversiteyi AKP’ye bırakmamak ve AKP’siz bir ülke yaratmak için şimdi Ali İsmail olma zamanı. 6 Kasım, 80 sonrası gençlik hareketinin filizlenme günlerini hatırlatır. Bu 6 Kasım AKP için sonun başlangıcını hatırlatacaktır. Kaybettiğimiz 7 direnişçinin, gözünü kaybedenlerin, tutuklananların, yaşamak için direnenlerin, onurlu yaşamak isteyen milyonların ortak talebini yerine getirmek için her zamanki gibi sorumluluk gençlikte! Öğrenci Kolektifleri AKP’siz bir ülke için kolları çoktan sıvadı. Ali İsmail’e sözümüz, sorulacak hesabımız, yıkılacak bir AKP ve kurulacak yeni bir ülke var! ODTÜ'de yakılan arkadaşımızın bedeni değildir sadece, AKP kendi eliyle isyanın fitilini ateşlemiştir. Alçaklığın destanını yazanlara, direnişin destanıyla cevap vereceğiz. Üniversitenin isyan günü geliyor. ODTÜ'de patlayan havai fişekler isyanı körüklüyor. Bu daha başlangıç mücadeleye devam!

"Ali İsmail Korkmaz anısına... AKP’siz 1 Hafta: Rektörüne, polisine, YÖK’üne, bakanına, üniversite kapısı kapalı Haziran isyanında en ön saflarda olan üniversiteliler, üniversiteler daha açılmadan bir korku saldı AKP'ye. Biz söylemedik, doğrudan Tayyip Erdoğan ve kurmayları söyledi Eylül'den, üniversiteden korktuklarını. Bu yüzden YÖK, rektörlerin kulağına üniversite açılışlarını iptal etmelerini fısıldadı, bu yüzden ne Tayyip ne de başka bir AKP'li üniversitelere adım atamadı. Üniversiteler artık daha 'temiz' olsa da biliyoruz ki bu ülkenin başında Tayyip Erdoğan ve AKP gibi bir bela hala var, yine biliyoruz ki AKP'nin üniversite korkusunun ardında -bir seçimler molasıyla- üniversiteye yeni saldırı planları var. Polis var, bilim düşmanlığı var, gericilik var... Ve biliyoruz ki bu yıl üniversiteler Ali İsmail'siz açıldı! Ve 6 Kasım. 12 Eylül darbesinin üniversitelere bıraktığı ucube kurum YÖK’ün kuruluş yıldönümü. Üniversiteliler iktidarın baskı ve denetim aracı olan YÖK'ün kurulduğu bugünü yıllardır bir mücadele günü haline, üniversitenin 1 Mayıs'ı haline getirdiler. Bu yıl üniversitenin 1 Mayıs'ı Haziran’dan beri sönmeyen bir direnişin sıcaklığıyla geliyor. Tüm bunları bilip de şunu söylememek olmaz: Tayyip Erdoğan'ın, AKP'nin üniversiteleri 'çapulcu'lardan temizlemesi, üniversitelere elini kolunu sallayarak girmesi için çılgın bir belediye başkanı, bir polis ordusu ya da 8 şeritli bir yol yetmez. AKP'nin Gezi Direnişi boyunca döktüğü her damla kanın, bu halka, üniversitelilere her dakika kusturduğu kanın hesabını ilk başta gençlik soracaktır. Biz Tayyip Erdoğan gibi kaçak dövüşmeyeceğiz, hodri meydan. 6 Kasım’a giderken bir haftayı üniversitelerimizde ''AKP'siz bir hafta'' olarak ilan ediyoruz. Tüm Türkiye’de fakültelerde, kantinlerde, yurtlarda AKP’siz bir üniversite fikrini temsil eden etkinlikler gerçekleştirecek, AKP’yi hatırlatan ne varsa karşısında olacağız. Tayyip Erdoğan'ı da, bakanlarını da, polisini de, rektörlerini de uyarıyoruz, hiç gelmeyin ama o hafta kapısının önünden bile geçmeyin üniversitelerin. Çünkü o hafta konserini, gösterisini iptal ettirdiğiniz sanatçılar, pisliğe buladığınız sporu temizlemeye çalışanlar, düşman ilan ettiğiniz bilim konuşacak üniversitelerde. Eylül'ün ne zaman nereden geleceği belli olmaz "

6 Kasım virajında bir hatırlatma

YÖK VARSA İSYAN HAKTIR! Neo-liberal ekonomi programına geçişi ve kamusal alanların tasfiyesini simgeleyen 12 Eylül darbesi Türkiye’nin demokrasi tarihine kara leke olarak geçti. Baskı ve sömürü araçlarının yeniden inşa edildiği darbe toplumsal yaşamı baştan aşağı değiştirmeyi hedefledi. 12 Eylül askeri darbesinin üniversitelere armağanı ise YÖK (Yüksek Öğretim Kurulu) olmuştur. İki Kurmay Yarbay, iki Kurmay Albay, Milli Eğitim Bakanlığı Danışmanı ve hukuk müşavirlerince hazırlanan bir yasayla 6 Kasım 1981 tarihinde kurulan YÖK, sermaye politikalarını üniversiteye faşist yöntemlerle uygulamanın aracı oldu. Darbenin ardından ünlü 1402. Madde ile 486 öğretim üyesini, 790 öğretim görevlisini ve 50 bin öğrenciyi üniversitelerden uzaklaştıran YÖK aradan geçen 32 yıl boyunca da yasakların, uzaklaştırmaların, baskıların kurumu olmayı sürdürdü. Gençlik hareketi iktidarların üniversiteleri kontrol altında tutmak için kumanda görevini gören YÖK’e karşı kurulduğu günden beri mücadele ederken, egemenler arasında YÖK-sever ve YÖK- karşıtı cephe dönem dönem yer değiştirdi. YÖK üzerinde etkisi azalan aktörler YÖK’ün kapatılmasını savunurken, YÖK üzerinde güç elinde bulunduranlar en koyu YÖK-sever kesilebildi. Bu kural AKP için de bozulmadı. Yusuf Ziya Özcan’ın YÖK Başkanlığı’na atanmasına kadar YÖK’ün kapatılması gerektiğini ifade eden Tayyip Erdoğan, kadrolaşmayı tamam-

ladıktan sonra YÖK’ün savunucusu haline geldi. Yükseköğretimin piyasayla kurduğu ilişkinin güçlendirildiği ve ticarileşmenin hızlandığı Yusuf Ziya Özcan döneminde YÖK eliyle kadrolaşma ve gericilikte vites artırıldı. Gençlik oyunu bozdu: ‘YÖK Kapatılsın’ Vakıf Üniversitesi kökenli ilk YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya Özcan’dan görevi teslim alarak YÖK’te ikinci AKP dönemini başlattı. Sermayenin yıllardır talep ettiği YÖK yasasını değiştirmek göreviyle koltuğa oturan Çetinsaya geçtiğimiz yıl ‘Yeni Yasa Taslağı’ önerisini açıkladı. Sermayenin üniversite yönetimlerinde söz sahibi olduğu, YÖK’ün yapısının tamamıyla siyasi iktidara bağlandığı, akademisyenlere kölece çalışma koşullarının dayatıldığı, bilimin şirketlerin ihtiyaçlarına sunulduğu yasa taslağının şimdilerde adı geçmiyor. YÖK ve ‘yeni’ YÖK yasası karşıtı verilen mücadele ile Aralık ayında ODTÜ’den yayılan isyanın taslağın rafa kalkmasında payı büyük. Televizyon programlarından, gazete manşetlerine popülerliğini iyice yitiren Gökhan Çetinsaya öğrenci hareketi karşısında ‘şimdilik’ kaybetti. Çetinsaya karşında başarıyı tamamen elde etmek için üniversitelilerin önünde şimdi yeni fırsatlar duruyor. Yıllardır gençlik hareketinin sokakta karşıladığı 6 Kasım tarihi yaklaşıyor. Sermayeden, gericilikten ve siyasi iktidardan bağımsız bir üniversite için mücadeleyi yükseltmenin tam vakti.

KOLEKTİF KOVALADI POLİSLER KAÇTI AKP’nin ‘koruma memuru’ adı altına üniversitelerde polisi kalıcılaştırma planlarını açıklamasının ardından, Öğrenci Kolektifleri açıklama yayınlayarak düzenlemenin derhal geri çekilmesi gerektiği çağrısını yaptı. AKP’nin üniversitelerde yükselen gençlik hareketini polis şiddeti ile bastırma hazırlıklarını bozmakta kararlı olan üniversiteliler kampüs içerisinde sivil polisleri teşhir etti. İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü’nde kantinden üniversiteliler gibi alışveriş yapan bir sivil polis üniversitelilerin alkışları arasında protesto edildi. Öğrenci düşmanlarına yer yok 2011 yılında Beşiktaş’ta yapılan Uluslarara-

sı Yükseköğretim Kongresini protesto sırasında bir üniversiteliye uyguladığı şiddetle objektiflere takılan sivil polislerden biri İTÜ’de üniversitelilerden kaçamadı. Çareyi İTÜ Maslak Kampüsü yemekhane ek binasında saklanmakta arayan sivil polis üniversiteliler tarafından kovuldu. Ali’nin katilleri üniversiteye giremez Gezi protestoları sırasında katledilen Anadolu Üniversitesi öğrencisi Ali İsmail’in arkadaşları kampüste dolaşan sivil polisleri teşhir etti. Üniversiteliler Ali’nin üniversitesinde katillerin dolaşmasına izin vermeyeceklerini söylerken, sivil polislerin hızlıca kampüsten uzaklaşmaları dikkat çekti.


ÖĞRENCİ KOLEKTİFLERİ’NDEN AKP’SİZ BİR HAFTA ÇAĞRISI "AKP'siz 1 hafta" 12 Eylül darbesinin getirdiği Yüksek Öğretim Kurulu'nun(YÖK) kuruluş yıldönümü olan 6 Kasım yaklaşırken Öğrenci Kolektifleri, 6 Kasım haftasını AKP'siz bir hafta olarak geçirecek, üniversitelerde çeşitli etkinlikler düzenleyecek. Ali İsmail Korkmaz’a ithaf edilen “AKP’siz 1 hafta” boyunca üniversitelerde yapılacak eylemlerle AKP’li rektörler, bakanlar, YÖK temsilcileri ve polisler protesto edilecek. AKP’siz bir üniversite fikrini hayata geçirmek için alternatif kültür, sanat, bilim, spor etkinlikleri yapılacak. Kampanya 30 Ekim-8 Kasım arasında gerçekleştirilecek. Öğrenci Kolektifleri'nin bu konuyla ilgili yaptığı açıklama ise şöyle:

İstanbul Üniversitesi öğrencileri üniversite açılışına alınmadı. Beyazıt Kampüsü,İstanbul

kan, mahalle halkını evinden etmeye çalışan ama hepsinden ötesi de ODTÜ ile hesabını kapatmaya çalışan AKP, var gücüyle saldırıyor. Cevabını ise tüm Türkiye'de kıpırdanmaya başlayan direnişlerle alıyor. 50 yıl önce Deniz Gezmişlerin diktiği fidanlara olan hınçlarını almak ve Gezi Parkı’nın yarattığı siyasi hegemonyayı kırmak için bu kadar hırslılar. ODTÜ direnişlerin kalesi, toplumun vicdanı ve umudu, Tayyip’in de defalarca kovulduğu bir yer olduğu için şiddetle saldırıyorlar. Ancak bayramı fırsat bilip kampüs boşken ağaçları katleden Gökçek'e cevap gecikmedi. Okullar açılır açılmaz üniversiteliler ODTÜ'nün kimin okulu olduğunu hatırlatmak için sokaklara taştı. ODTÜ'yü kuşatan her polis saldırısının ardından tüm Türkiye'de sokaklar her yer ODTÜ sesleriyle yankılandı. AKP ne kadar üniversitelilerin damarına basmamaya çalışsa da içlerindeki rant aşkına dur diyemedikleriden yine karşılarında buldular üniversitelileri. Genel anlamda hayatın her alanında tepkiyle karşılaşan, üniversitelere, tribünlere, açık konferanslara gidemeyen bir AKP var karşımızda. Yerel seçimlere kadar muhalefet istemediğinden yoğurdu üfleyerek yiyen, tabanını da gerici-faşist-cinsiyetçi söylemlerle kemikleştirmeye çalışan AKP’nin evdeki hesabı çarşıda tutmayacak. AKP’nin attığı her adımda ayağı kayıyor. Yapmak zorunda olduklarıyla, yaparsa başına iş açacak şeyler aynı noktada kesişiyor. Aşağısı sakal, yukarısı bıyık. Her iktidar gibi baskıya sarılmaktan başka çare bulamayan Tayyip, direndikçe güzelleşen bir ülkede yıkılmayı bekleyen bir kült olarak karşımızda duruyor. Dış politikadaki başarısızlık üstüne başarısızlıkla sonuçlanan sürekli rezil olma hali, sınırları savaş alanı haline getiren çığırtkanlık; iç politikadaki samimiyetsiz çözüm süreci, Kürtlerin karşılanmayan talepleri; ekonomi-

deki ‘faiz lobisi’ korkusu(FED’in muslukları kapatması ve sıcak para krizi); yaklaşan yerel seçimler öncesi ekside geçen bir yaz dönemi ve bir türlü sönmeyen “#direnXYZ” korkusu iktidarının sonuna yaklaştırıyor AKP’yi. AKP’siz bir ülke için mücadele etme kanallarının çoğaldığı, yaşamın olduğu her alanda AKP karşıtı direnişin meşru olduğu bir süreçte tarihsel sorumluluğuyla ve aydın kimliğiyle üniversiteliler lokomotif olmak için sokaklarda. Öğrenci Kolektifleri üniversitenin bağımsız mücadele örgütü olması ve doğrudan, kararlı, kitlesel eylemleri ile Gezi ruhunu üniversitede yaşatıyor. Üniversiteleri AKP’den arındırılmış alanlar olarak var edebilmek için yumurtalarla AKP’lilerin kabusu olan Kolektif ülkenin dört bir yanında AKP karşıtı muhalefetin kurucu unsuru olmaktadır. Bugüne kadar üniversitelerdeki en ufak hak gaspından tutuklu üniversitelilere, neoliberal yıkım politikalarından gericiliğe kadar geniş bir yelpazede üniversitenin mücadele örgütü olan Kolektif Gezi sonrasında da mücadelenin lokomotifi olacaktır. Bağımsız ve demokratik yapısı ile tüm üniversite öğrencilerinin öz örgütü olan Kolektif AKP’nin üniversite korkusunu sürekli kılan, AKP’siz bir üniversite ve ülke mücadelesini büyütmenin de en emektar öznesi olmaktadır. Bazen yumurtayla, bazen durarak, bazen gülerek ama her şekilde sesi kısılanların sesi olmaya çalışan çizgimizle sarsılan AKP’yi yıkmak için çalışacağız. Üniversiteler için kara gün olarak anılan YÖK’ün kuruluş yıldönümü 6 Kasım’da tüm Türkiye’de sokağa Ali İsmail’in sözünü, görüntüsünü taşıyacağız. Ali’nin son sözlerine karşı bir sorumluluğumuz var! “Korkacaksın, titreyeceksin, yıkılacaksın! Adi hükümet.” AKP nefes almak isteyen, özgür yaşamak isteyen 7 kişinin canını aldı. AKP’nin olduğu her yerde kan ve intikam duygusu ya-

Öğrenci Kolektifleri AKP’siz bir ülke için kolları çoktan sıvadı. Ali İsmail’e sözümüz, sorulacak hesabımız, yıkılacak bir AKP ve kurulacak yeni bir ülke var! ODTÜ'de yakılan arkadaşımızın bedeni değildir sadece, AKP kendi eliyle isyanın fitilini ateşlemiştir

yılıyor. AKP’siz bir yaşamı kurmak için barikata yüklenmenin zamanı çoktan geldi. Öğrenci Kolektifleri, gençlik hareketi tarihinin 80 sonrasındaki sembolik mücadele günü 6 Kasım’a yaklaşan 1 haftayı “AKP’siz 1 Hafta” ilan ediyor. Hafta boyunca üniversitelere AKP’yi, AKP’li bakanları, danışmanları, kalemşörleri, yandaşları, Ali’nin katili polisleri, çeteleri sokulmayacak. AKP’yi andıran her şey üniversitenin dışına çıkarılacak. AKP’nin dönem başından beri yanaşmaya cesaret edemediği üniversiteleri AKP’den tamamen arındırmak için 1 hafta boyunca tüm Türkiye’de etkinlikler düzenlenecek. Bu hafta AKP’yi yıkacak hareketi bir haftayla sınırlandıracak değil aksine gücünü birleştirecek ve tüm haftalara yayacak şekilde yapıldığında anlamlı olacaktır. Öğrenciden akademisyene, çalışanlara kadar hepimizin ortak yaşam alanı olan üniversiteyi AKP’ye bırakmamak ve AKP’siz bir ülke yaratmak için şimdi Ali İsmail olma zamanı. 6 Kasım, 80 sonrası gençlik hareketinin filizlenme günlerini hatırlatır. Bu 6 Kasım AKP için sonun başlangıcını hatırlatacaktır. Kaybettiğimiz 7 direnişçinin, gözünü kaybedenlerin, tutuklananların, yaşamak için direnenlerin, onurlu yaşamak isteyen milyonların ortak talebini yerine getirmek için her zamanki gibi sorumluluk gençlikte! Öğrenci Kolektifleri AKP’siz bir ülke için kolları çoktan sıvadı. Ali İsmail’e sözümüz, sorulacak hesabımız, yıkılacak bir AKP ve kurulacak yeni bir ülke var! ODTÜ'de yakılan arkadaşımızın bedeni değildir sadece, AKP kendi eliyle isyanın fitilini ateşlemiştir. Alçaklığın destanını yazanlara, direnişin destanıyla cevap vereceğiz. Üniversitenin isyan günü geliyor. ODTÜ'de patlayan havai fişekler isyanı körüklüyor. Bu daha başlangıç mücadeleye devam!

"Ali İsmail Korkmaz anısına... AKP’siz 1 Hafta: Rektörüne, polisine, YÖK’üne, bakanına, üniversite kapısı kapalı Haziran isyanında en ön saflarda olan üniversiteliler, üniversiteler daha açılmadan bir korku saldı AKP'ye. Biz söylemedik, doğrudan Tayyip Erdoğan ve kurmayları söyledi Eylül'den, üniversiteden korktuklarını. Bu yüzden YÖK, rektörlerin kulağına üniversite açılışlarını iptal etmelerini fısıldadı, bu yüzden ne Tayyip ne de başka bir AKP'li üniversitelere adım atamadı. Üniversiteler artık daha 'temiz' olsa da biliyoruz ki bu ülkenin başında Tayyip Erdoğan ve AKP gibi bir bela hala var, yine biliyoruz ki AKP'nin üniversite korkusunun ardında -bir seçimler molasıyla- üniversiteye yeni saldırı planları var. Polis var, bilim düşmanlığı var, gericilik var... Ve biliyoruz ki bu yıl üniversiteler Ali İsmail'siz açıldı! Ve 6 Kasım. 12 Eylül darbesinin üniversitelere bıraktığı ucube kurum YÖK’ün kuruluş yıldönümü. Üniversiteliler iktidarın baskı ve denetim aracı olan YÖK'ün kurulduğu bugünü yıllardır bir mücadele günü haline, üniversitenin 1 Mayıs'ı haline getirdiler. Bu yıl üniversitenin 1 Mayıs'ı Haziran’dan beri sönmeyen bir direnişin sıcaklığıyla geliyor. Tüm bunları bilip de şunu söylememek olmaz: Tayyip Erdoğan'ın, AKP'nin üniversiteleri 'çapulcu'lardan temizlemesi, üniversitelere elini kolunu sallayarak girmesi için çılgın bir belediye başkanı, bir polis ordusu ya da 8 şeritli bir yol yetmez. AKP'nin Gezi Direnişi boyunca döktüğü her damla kanın, bu halka, üniversitelilere her dakika kusturduğu kanın hesabını ilk başta gençlik soracaktır. Biz Tayyip Erdoğan gibi kaçak dövüşmeyeceğiz, hodri meydan. 6 Kasım’a giderken bir haftayı üniversitelerimizde ''AKP'siz bir hafta'' olarak ilan ediyoruz. Tüm Türkiye’de fakültelerde, kantinlerde, yurtlarda AKP’siz bir üniversite fikrini temsil eden etkinlikler gerçekleştirecek, AKP’yi hatırlatan ne varsa karşısında olacağız. Tayyip Erdoğan'ı da, bakanlarını da, polisini de, rektörlerini de uyarıyoruz, hiç gelmeyin ama o hafta kapısının önünden bile geçmeyin üniversitelerin. Çünkü o hafta konserini, gösterisini iptal ettirdiğiniz sanatçılar, pisliğe buladığınız sporu temizlemeye çalışanlar, düşman ilan ettiğiniz bilim konuşacak üniversitelerde. Eylül'ün ne zaman nereden geleceği belli olmaz "

6 Kasım virajında bir hatırlatma

YÖK VARSA İSYAN HAKTIR! Neo-liberal ekonomi programına geçişi ve kamusal alanların tasfiyesini simgeleyen 12 Eylül darbesi Türkiye’nin demokrasi tarihine kara leke olarak geçti. Baskı ve sömürü araçlarının yeniden inşa edildiği darbe toplumsal yaşamı baştan aşağı değiştirmeyi hedefledi. 12 Eylül askeri darbesinin üniversitelere armağanı ise YÖK (Yüksek Öğretim Kurulu) olmuştur. İki Kurmay Yarbay, iki Kurmay Albay, Milli Eğitim Bakanlığı Danışmanı ve hukuk müşavirlerince hazırlanan bir yasayla 6 Kasım 1981 tarihinde kurulan YÖK, sermaye politikalarını üniversiteye faşist yöntemlerle uygulamanın aracı oldu. Darbenin ardından ünlü 1402. Madde ile 486 öğretim üyesini, 790 öğretim görevlisini ve 50 bin öğrenciyi üniversitelerden uzaklaştıran YÖK aradan geçen 32 yıl boyunca da yasakların, uzaklaştırmaların, baskıların kurumu olmayı sürdürdü. Gençlik hareketi iktidarların üniversiteleri kontrol altında tutmak için kumanda görevini gören YÖK’e karşı kurulduğu günden beri mücadele ederken, egemenler arasında YÖK-sever ve YÖK- karşıtı cephe dönem dönem yer değiştirdi. YÖK üzerinde etkisi azalan aktörler YÖK’ün kapatılmasını savunurken, YÖK üzerinde güç elinde bulunduranlar en koyu YÖK-sever kesilebildi. Bu kural AKP için de bozulmadı. Yusuf Ziya Özcan’ın YÖK Başkanlığı’na atanmasına kadar YÖK’ün kapatılması gerektiğini ifade eden Tayyip Erdoğan, kadrolaşmayı tamam-

ladıktan sonra YÖK’ün savunucusu haline geldi. Yükseköğretimin piyasayla kurduğu ilişkinin güçlendirildiği ve ticarileşmenin hızlandığı Yusuf Ziya Özcan döneminde YÖK eliyle kadrolaşma ve gericilikte vites artırıldı. Gençlik oyunu bozdu: ‘YÖK Kapatılsın’ Vakıf Üniversitesi kökenli ilk YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya Özcan’dan görevi teslim alarak YÖK’te ikinci AKP dönemini başlattı. Sermayenin yıllardır talep ettiği YÖK yasasını değiştirmek göreviyle koltuğa oturan Çetinsaya geçtiğimiz yıl ‘Yeni Yasa Taslağı’ önerisini açıkladı. Sermayenin üniversite yönetimlerinde söz sahibi olduğu, YÖK’ün yapısının tamamıyla siyasi iktidara bağlandığı, akademisyenlere kölece çalışma koşullarının dayatıldığı, bilimin şirketlerin ihtiyaçlarına sunulduğu yasa taslağının şimdilerde adı geçmiyor. YÖK ve ‘yeni’ YÖK yasası karşıtı verilen mücadele ile Aralık ayında ODTÜ’den yayılan isyanın taslağın rafa kalkmasında payı büyük. Televizyon programlarından, gazete manşetlerine popülerliğini iyice yitiren Gökhan Çetinsaya öğrenci hareketi karşısında ‘şimdilik’ kaybetti. Çetinsaya karşında başarıyı tamamen elde etmek için üniversitelilerin önünde şimdi yeni fırsatlar duruyor. Yıllardır gençlik hareketinin sokakta karşıladığı 6 Kasım tarihi yaklaşıyor. Sermayeden, gericilikten ve siyasi iktidardan bağımsız bir üniversite için mücadeleyi yükseltmenin tam vakti.

KOLEKTİF KOVALADI POLİSLER KAÇTI AKP’nin ‘koruma memuru’ adı altına üniversitelerde polisi kalıcılaştırma planlarını açıklamasının ardından, Öğrenci Kolektifleri açıklama yayınlayarak düzenlemenin derhal geri çekilmesi gerektiği çağrısını yaptı. AKP’nin üniversitelerde yükselen gençlik hareketini polis şiddeti ile bastırma hazırlıklarını bozmakta kararlı olan üniversiteliler kampüs içerisinde sivil polisleri teşhir etti. İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü’nde kantinden üniversiteliler gibi alışveriş yapan bir sivil polis üniversitelilerin alkışları arasında protesto edildi. Öğrenci düşmanlarına yer yok 2011 yılında Beşiktaş’ta yapılan Uluslarara-

sı Yükseköğretim Kongresini protesto sırasında bir üniversiteliye uyguladığı şiddetle objektiflere takılan sivil polislerden biri İTÜ’de üniversitelilerden kaçamadı. Çareyi İTÜ Maslak Kampüsü yemekhane ek binasında saklanmakta arayan sivil polis üniversiteliler tarafından kovuldu. Ali’nin katilleri üniversiteye giremez Gezi protestoları sırasında katledilen Anadolu Üniversitesi öğrencisi Ali İsmail’in arkadaşları kampüste dolaşan sivil polisleri teşhir etti. Üniversiteliler Ali’nin üniversitesinde katillerin dolaşmasına izin vermeyeceklerini söylerken, sivil polislerin hızlıca kampüsten uzaklaşmaları dikkat çekti.


))

Sayı 1 Kasım 2013

sesı

www.kolektifler.net facebook.com/kolektifler twitter.com/kolektifler

Üniversiteli Gazetesi yenileniyor Gezi İsyanı’nın ardından üniversitenin bilgi birikimini sayfalarımızla buluşturmanın tam vakti. Bu gazete senin, tasarımından içeriğine kadar yeni gazetemize beraber karar verebiliriz

2006 yılında yayın hayatına başlayan Üniversiteli Gazetesi’nin 34 sayılık macerasında yeni bir sayfa açıyor. Yenilenen içerik, mizanpaj ve haberleri ile üniversitenin ve ülke gündeminin nabzını tutmaya devam edeceğiz. Gezi İsyanı’nın ardından penguen medyanın egemenlerle ilişkisini saklama şansı kalmadı. Elinde akıllı telefonu olan direnişçiler bilgi vermek için seferber olurken, sosyal medya isyanın nabzını tuttu. Birkaç muhalif internet portalı, tv kanalı ve gazete de olmasa halkın iletişim hakkından söz etmek mümkün olmayacaktı. Bu güne kadar sponsorsuz, reklamsız olarak yoluna devam eden Üniversiteli Gazetesi yayın ekibi olarak bizler de yalnız olmadığımızı biliyorduk. Üniversitenin aklına, kolektif emeğe, bizlerle beraber sokakları dolduran milyonlara güveniyoruz. Daha fazlasını istemek için bugünlerden daha iyi-

sini bulamazdık. Şimdi üniversitelilerin daha rahat erişebileceği, kültür sanattan, edebiyata, tarihten bilime, çeviriden medyaya, şiirden spora üniversitenin bilgi birikimini sayfalarımızla buluşturmanın tam vakti olduğunu düşünüyoruz. Yapabileceğin bir şey var Bu gazete senin. Mizanpajından, içeriğine kadar yeni gazetemize beraber şekil verebiliriz. Yabancı basından haber çevirebilir, çektiğiniz fotoğrafları, çizdiğiniz karikatürleri yollayabilir, görsel tasarımına katkı sağlayabilir, serbest kürsüde görüşlerinizi binlerce üniversiteli ile paylaşabilirsin; fakültende, yurdunda Üniversiteli’nin temsilcisi olabilirsin. Biz şimdilik bu kadarını yazıyoruz en yakın zamanda Üniversiteli Gazetesi’nin ekiplerinde ve toplantılarında buluşmak üzere.

İletişim için: gazete.universiteli@gmail.com https://www.facebook.com/UniversiteliGazetesi

Gençlik filmleri festivali gönüllülerini arıyor Direnişteysen eğer penguenleri çekemediysen, festival onbinlerce izleyicisiyle beraber filmini bekliyor. Şimdi direnişi salonlara taşımak, festivali büyütmek gerek

‘‘

Üniversitelerde YÖK’ün adı bile geçmiyor. Kampüslere polisin girmesini ise ağızlarına bile almıyorlar. Üniversiteler ise Ali İsmail’i üniversitelerde yaşatakta kararlı

Üniversitelilerin umudu ektiği günleri yaşıyoruz. Üniversitelerde direniş kelimesini duymadığımız bir gün geçmiyor. Hep bir kulak ODTÜ’de diğeri Taksim’de. Tayyip’in de öyle eminiz. Haziran’dan beri geceleri uykusu kaçmayan, yıkım projelerini imzalarken eli titremeyen, sokağa yalnız çıkabilen tek bir AKP’li olmadığından da eminiz. Korkuları kendi güçlerinden kat be kat fazla olacak ki dillerinden düşmüyor Gezi anıları. Ve tekrar uykuları kaçmaya başladı ODTÜ’yle. Üniversiteliler yine ODTÜ'de yine tarihi yazmak için gün biriktiriyor. Yakın zamanda kimsenin hayalini bile kuramadığı bir ayağa kalkış yaşandı Gezi Parkı’nda. Yarattığı güç o kadar çok şeyi değiştirdi ki tüm ülkede gündelik ezberler yerle bir olurken yeni bir hayat düşüncesi filizlenmeye başladı. Her şeyi istediği gibi yapabileceğini sanan, ‘’Biz yaptık olacak’’ demekten hiç utanmayan, tüm bunları dayatırken bir de demokrasiyi ağzından

düşürmeyen, hayatın sandıktan ibaret olduğunu tekrarlayıp duran kibirli, saygısız, karanlık AKP iktidarı hiç olmadığı kadar zayıf durumda. Zayıflığı ne aldığı oydan, ne onu destekleyen güçlerin hoşnutsuzluğundan ne de kendi iç sıkıntılarından. AKP zayıflıyor çünkü karşısında artık yönetemeyeceği, yönlendiremeyeceği, kalıba sokamayacağı; gerçek, yıkıcı ve yaratıcı bir sokak muhalefeti var. Demokrasiyi, özgürlüğü, adaleti gösteriş olsun diye değil, yaşamak için savunanlar var Tayyip’in karşısında. Bir ömür hiç baret kullanmadığı halde, evinde baretini, gaz maskesini kapısının yanına istifleyenler var AKP’nin karşısında. Ve gençlik var hayatın tüm coşkusunu içinde barındıran. Gittiği her yerde yaratan, barikatın en önünde direnen, onurlu bir gelecek için bugün bedel ödemekten geri durmayan, düşse de zoru yapmak için tekrar kalkan, Tayyip’le yaşlanmak istemeyen bir gençlik.

Eylül’de üniversitelerin açılmasıyla birlikte yeniden alevleneceği beklenen direniş irili ufaklı tepki eylemleriyle sürekliliğini korudu. Ancak Gezi sonrasına dair bir değerlendirme yapmak gerekirse en önce AKP’nin adım atmaya korkar olduğunu vurgulamak gerek. Dev medya gücüne rağmen kendi gündemini yaratmakta bile zorlanan AKP, direnişçilerin damarına basa-

Öğrenci Kolektifleri üniversitenin bağımsız mücadele örgütü olması ve doğrudan, kararlı, kitlesel eylemleri ile Gezi ruhunu üniversitede yaşatıyor cak adımları atma konusunda iki kez düşünmekte. Öyle ki yıllardır bir türlü diz çöktüremediği üniversitelerde AKP’nin adı bile geçmiyor. Eğer Gezi yaşanmamış olsaydı şimdiye dek geçen sürede, onlarca üniversitede soruşturmalar, gözal-

tılar, polis-ÖGB-faşist-gerici saldırısı, bakan ziyareti, AKP şovuna dönen üniversite açılışları yaşanmış olabilirdi. Ancak ODTÜ dışındaki hiçbir üniversitede yukarıda geçen saldırılar yaşanmıyor. Geçen yıldan dersini alan AKP böylesi bir dönemde üniversiteye bulaşmanın neyle sonuçlanacağını iyi biliyor olsa gerek ki AKP’liler üniversitelere gidemiyor. YÖK’ün esamesi okunmuyor. Üniversiteye polisin girmesini ise ağızlarına bile almıyorlar. Üniversiteliler ise Ali İsmail’i üniversitelerde yaşatıyorlar. Dikilen fidanlar, amfilere verilen adlar, duvarlardaki resimlerle üniversitenin direnişçisi Ali İsmail yaşatılıyor. Gezi direnişi, Eylül korkusu derken üniversiteliler sahneye çıkmaya başladı. ODTÜ günlerdir AKP'nin rantına, polisine karşı yekpare biçimde direniyor. AKP ODTÜ'de güç kavgasına girişiyor ama Tayyip'in daha 10 ay önce nasıl kaçtığını hatırlamıyor anlaşılan. 3 bin ağacı kesip yerine yol yapmaya kal-

ÖĞRENCİ KOLEKTİFLERİ’NDEN AKP’SİZ BİR HAFTA ÇAĞRISI

SIYAH MAVI KIRMIZI SARI

Gezi direnişiyle dayanışmanın, mücadelenin, üretmenin her seferinde farklı biçimleriyle karşılaştık. Sokaklarda, duvarlarda, mutfakta, sosyal medyada ve birçok alanda kendimizi, ne söylemek istediğimizi anlattık. Şimdi ise sıra kameralarımızda. Direniş boyunca çektiğimiz kısa filmlerin, görüntülerin festival kapsamında gösterilmesi için festivalimiz genç yönetmenlerini arıyor. Direnişteysen eğer penguenleri çekemediysen festival onbinlerce izleyicisiyle beraber filmini bekliyor. Direniş boyunca beraber üretmeyi tekrar ve tekrar öğrenen bizler, alternatif bir festivalin temellerini yıllar önce atmıştık. Şimdi ise mücadeleye devam demek, direnişi salonlara taşımak, festivalimizi büyütmek gerek. Çapulcuların festivali gönüllülerini arıyor.

6 Kasım’da sokağa SAYFA 01

Bu sene dördüncüsünü düzenleyeceğimiz Uluslararası Gençlik Filmleri Festivali hazırlıkları başladı. Ülkemizde düzenlenen birçok festival arasından gençliğin festivali olma iddiasıyla yola çıkan festivalimiz, seçtiği filmler ve festival kapsamında gerçekleştirdiği etkinliklerle ve söyleşilerle ülkenin dört bir yanında onbinlerce izleyiciye ulaşmış, onlarca genç yönetmenin kısa filminin ise seyirciyle buluşmasını sağlamıştır. Festivalimiz üniversiteliler tarafından sponsorsuz, ücretsiz, ve gönüllülük esasıyla gerçekleştirilerek ortak bir üretimin en güzel örneklerinden biri olmaya devam ediyor. Her sene seçtiği temalarla ülke ve üniversite gündemine söz söyleyen festivalimizin, bu sene ki teması ise ‘Direniş’.

Üniversitenin kapısı AKP’ye kapalı


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.