2 9
O C A K
2 0 0 5
C U M A R T E S Ý
S A Y I :
1 1 2
Z A M A N ’ L A
B Ý R L Ý K T E
S A T I L I R
ailem EDÝTÖR ÝÇÝNDEKÝLER
Sevgisi, yüzüne akseden insan
Ayetü’l Kürsî’den
Mahmud Esad Coþan
2
mesajlar
Siz eþyalara deðil, eþyalar size hizmet etsin!
5
Peygamberler yanýlmaz ve yanýltmaz birer öðretmendir
6
Çocuðunuza teþekkür 8
eder misiniz?
BÝR TEKLÝF: Dostum, bana ‘özür dilemeyi’ öðretti
10
DOSYA: Esad Coçan Hocaefendi
16
Dr. Can sizlerle
28
ailem 29 OCAK 2005 CUMARTESÝ SAYI: 112
Feza Gazetecilik A.Þ. Adýna Ýmtiyaz Genel Yayýn Müdürü Yayýn Danýþmaný Yayýn Editörleri
Sahibi Ekrem Dumanlý Hamdullah Öztürk Serhat Þeftali Mustafa Aydýn Þemsinur B. Özdemir
Katkýda Bulunanlar
Ali Demirel Ali Budak Osman Karyaðdý
Tasarým
Mehmet Þimþek
Kapak
Orhan Nalýn
Sorumlu Müdür
Yakup Akalýn
Reklam Koordinatörü
Yakup Þimþek
"Falancalar hakkýnda ne dersiniz?" Bu soru aslýnda "Falancalar hakkýnda ne kadar kötü bir iþ yaptýklarýný söyler misiniz?" demekti. 1980'li yýllarda yýldýzý parlayan bir grup insan için eleþtiri oklarýydý bu sözler. Sorunun cevabý da zihninde hazýrdý zaten: "Bu yapýlan iþler Ýslam'a uymaz, yanlýþ þeyler. Biz bu tür iþlere karþýyýz." Ama öyle olmadý. Onlarýn yaptýklarý faaliyetleri sanki kendi yapýyormuþ gibi anlattý. Ýftihar etti. Övündü, sevindi. O grubun içinde olduðunu söylediði bir isimden bahsederek on dakika boyunca onun gayretlerini anlattý. Ardýndan "Ne güzel iþler" dedi. Olumsuz bir tek söz söylemedi. Soruyu soran, hayal kýrýklýðý yaþamýþtý. Yanlýþsa, yanlýþ denmeliydi. Ama o toyluk karþýsýndaki gün görmüþ insanda bu çiðlik yoktu. O insanlarýn hizmetlerini anlatýrken hissiyatýnda en ufak bir hiddet ya da çekememezlik yoktu. Bilakis anlattýðý insanlar kendi arkadaþýymýþ gibiydi. Onu dinleyenlere, "Farklý gruplarda olan arkadaþlarýnýzýn hatalarý olsa da onlara sahip çýkýn. Güzel çalýþmalarýný alkýþlayýn." demek istiyordu. Adapazarý her hafta Ýstanbul'dan gelen hoþsohbet bir insanýn sözleriyle þenleniyordu. Gülen yüzü, tatlý dili, sýcak sözlere eþlik ediyordu. O akþam "Falancalar þöyle yapýyor, siz ne dersiniz?" sorusuna cevap veren, merhum M. Esad Coþan Hocaefendi'den baþkasý deðildi. O gece de evine misafir olduðu ev sahibi ile birlikte karþýsýnda duran 7-8 kiþiye yumuþak üslubuyla Ýslam'ýn güzelliðini anlattý. Onun bu sakinliði ve Allah'a (cc) olan kalbî baðlýlýðý, sevenlerine de yansýdý. Kalplerin konuþtuðu, arkadaþlýðýn çaðladýðý bir genç nesil ayný dili terennüm etti. Üniversite hocalýðý onu üniversite gençliði üzerinde emek sarf etmeye sevk etti. Eðitim olmalýydý, çalýþmalý, býkkýnlýða düþmemeliydi insan. Bunun için sevenlerine önderlik etti yapýlmasý gerekenler noktasýnda. Esad Coþan, Hocaefendi yýllarca býkmadan usanmadan Sevgili'nin sözlerini aktardý. Sonra gurbette yine Allah rýzasý için kat edilen bir yolda, sevenlerini Sevgili'ye emanet ederek huzur-u Rahman'a yürüdü. Her þeyin birbirine karýþtýðý bir çaðda Habibullah'a giden yolda rotasýný kaybetmiþ insanlara köprüler kurup kapýlar açtý. Allah'ýn (cc) rahmeti onun üzerine olsun.
Çobançeþme Mh. Kalender Sk. No:21. 34530 Yenibosna-Ýstanbul Tel: 0212 639 34 50 (pbx) www.zaman.com.tr Baský: Feza Gazetecilik AÞ Tesisleri
http://www.zaman.com.tr/ailem Öneri ve teklifleriniz için: ailem@zaman.com.tr
Serhat Þeftali
s.seftali@zaman.com.tr
ailem
EDÝTÖR: ALÝ BUDAK
KISA KISA
Ýzâ gadýbte fe’sküt
Öfkelendiðin zaman sus (konuþma)! (Müsned, 283/1)
Ayete’l Kürsî’den mesajlar Ayete’l Kürsî'yi bilmeyenimiz yoktur. Onu her zaman okuruz. Peki onun manasýný ve ifade ettiði mesajlarý hiç düþündük mü? Ayete’l Kürsî'nin mü’minin huzur ve mutluluðu adýna ifade ettiði mesajlar da þunlardýr:
1
Yüce Allah, evvela, koymuþ olduðu kanun ve sebeplere sarýlýp onlara tâbi olmamýzý istiyor. Ancak sebeplere sarýlýp da bir neticeye varamadýðýmýzda "O Kayyûm'dur: Yaratmýþ olduðu kâinat her an idare ve tasarrufundadýr" beyanýyla bize þunu hatýrlatýyor: Bu mülkün yönetimi O'nun elindedir. Kapalý gördüðünüz kapýlarý O sizin için açabilir; mümkün olmadýðýný gördüðünüz þeyi sizin için mümkün hale getirebilir. Sebeplerin bilkülliye sustuðu yerde 'artýk her þey bitmiþtir' gibi, bir ümitsizliðe kapýlmayýnýz. Rabb’inize sýðýnýnýz, zira O, dilediðini yapmaya gücü yetendir. "Onu ne bir uyuklama ne de bir uyku tutar." cümlesiyle ise, yüce Allah mümin kullarýna þu mesajý veriyor: “Huzur ve emniyet içinde olunuz; çünkü kendisine iman edip teslim olduðunuz Rabb’iniz, sizinle ilgili yapý-
2 29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
ailem 2
lanlarýn hiçbirinden bir an için bile olsun, habersiz deðildir. 'Ben uyuyorken, düþmanlarým bana bir zarar verir' diye bir endiþeye girmeyin. Asla uyumayan ve sizi daima görüp gözeten olarak Ben varým. Kulluðunuzun gereði tedbirinizi alýnýz, ötesini Bana býrakýnýz. "Göklerde ve yerde ne varsa (hepsi) O'nundur" cümlesiyle ise, inanan kalpte var olan güven ve huzur daha da pekiþtiriliyor. Þöyle deniyor: “Neden korkuyorsun, yarýn elde edemeyeceðini zannettiðin rýzýktan mý, yoksa yarýn yerine getiremeyeceðinden korktuðun bir iþten mi? Þunu aklýndan çýkarma ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi benimdir, onlarda olaný dilediðime veririm, dilediðimden de alýkoyarým. Sen, sana düþeni yap, sonra bana itimat et. Zira, ben bana inanmayanlara bile rýzýk veriyorum, kaldý ki, sen bana inanýyorsun.
3
ailem KISA KISA
4
5
Cenab-ý Hak "(Yarattýðý kullarýnýn) önünde arkasýnda ne var, hepsini bilir." ifadesiyle ise, mümin kullarýna þöyle der: 'Neler olduðunu ve senin için onlarýn neler planladýðýný bilmediðimi,' sakýn sanmayasýn. Ben onlarýn gizliaçýk her þeylerini biliyorum. 'Haberdar olmayacaðým bir þey olur' diye korkun olmasýn. Durum böyle olunca, sen artýk ey kulum, neden korkuyorsun? Senin Rabb'in uyumadýðýna göre sen niçin rahat uyumuyorsun? (Ayete’l Kürsî'nin bu açýdan yapýlmýþ yorumu için bkz., Þaravî, Kur'an Mucizesi, s. 216-221)
FOTOÐRAF: REUTERS
"Huzurunda -O'nun izni olmadan- kimin þefaati (müdahalesi) olabilir?" ifadesi ise, Allah (cc), huzurunda, kendisine raðmen kimsenin kimseye bir müdahalesinin olmayacaðýný hatýrlatarak þöyle der: Ne kadar güç sahibi olurlarsa olsunlar bu dünyada kimseden korkma. Bana raðmen kimsenin sana zarar vermesi mümkün deðildir. Eðer bir acý ve zorlukla yüz yüze kalmýþsan bilmiþ ol ki, bu benim seninle alâkalý olan bir takdirimdir. O halde, sen yalnýzca kendi vazifeni düþün ve ötesi için endiþelenme.
Ayete’l Kürsî’nin meali
Kendisinden baþka ilah bulunmayan O Allah; Hayy'dýr: Hayat sahibidir, Kayyûm'dur: Yaratmýþ olduðu kâinat her an idare ve tasarrufundadýr, O’nu ne bir uyuklama ne de bir uyku tutar, Göklerde ve yerde ne varsa (hepsi) O'nundur, Huzurunda -O'nun izni olmadan- kimin þefaati (müdahalesi) olabilir? (Yarattýðý kullarýnýn) önünde arkasýnda ne var, hepsini bilir; Onlar ise, -O'nun dilediði dýþýndaO'nun ilminden/bildiklerinden hiçbir þeyi kavrayamazlar, O'nun kürsüsü (hakimiyet ve tasarrufu) gökleri ve yeri (bütünüyle) kaplamýþtýr, Onlarýn korunup gözetilmesi, O'na aðýr da gelmez, (Ýþte) O (böylesine) yüce, (böylesine) büyüktür. (Bakara, 2/255.) ailem 3
29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
ailem KISA KISA
Allahümme erinâ’l hakka hakkan ve’rzuknâ ittibâahû ve erinâ’l bâtýla bâtýlen, ve’rzuknâ ictinâbehû.
Allahým! Bize hakký, hak olarak göster ve ona uymayý nasip et! Bâtýlý, bâtýl olarak göster ve bizi ondan sakýnmaya muvaffak eyle! (Amin)
Müslüman oldum ne demektir? Herþeyini O’na (cc) vermek Bir insanýn, "Müslüman oldum" demesi; "teslim oldum, her þeyimi Allah'a teslim ettim, bu iþin insanlar arasýndaki önderliðini peygamberlere býraktým.." manalarýna gelir ki bu, Hz. Âdem'in, Hz. Nuh'un, peygamberler babasý Halilurrahman Hz. Ýbrahim'in, Melik Hz. Yusuf'un ve son olarak Sultanlar Sultaný Fahr-i Kâinat Peygamberimiz Muhammed Mustafa'nýn söylemiþ olduðu sözü söylemesi demektir. Bu söz, bütün insanlýk adýna peygamberlerin aðzýyla Allah'a karþý ifade edilmiþ bir söz veriþin ifadesidir.
Allah’a boyun eðmek Bilindiði gibi inkýyad (Allah'a boyun eðme) ve teslimiyet, insanýn düþüncede ve amelde Allah'a boyun büküp itaat etmesi demektir. Bundan dolayý Cenab-ý Hak, Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem)'e: "De ki, þüphesiz benim namazým, ibadetlerim, hayatým ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir. 29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
ailem 4
O'nun ortaðý yoktur. Bana böyle emrolundu ve ben Müslümanlarýn ilkiyim." (En'âm, 6/162,163) buyurmuþtur. Daha geniþ manasýyla ifade edecek olursak bu hitap, "Ey Habibim! Her þeyin zimamdarlýðý Allah'a aittir. Dolayýsýyla bütün dünya ve ukbânýn dizginleri elinde olan, sistemlerden atomlara kadar sevk ve idare eden Allah'a teslim ol. Ki, O'nun eþi menendi yoktur, daire-i ulûhiyet ve rubûbiyetinde tektir. Ýçinizde O'nun söylediði þeyleri kabul eden ve yapan benim. Ve ben bununla emrolundum de" demektir.
Ýslâm’a gir, selamet bul! Allah Rasulü'nün, Herakliyus'a gönderdiði mektupta þu ifadeler yer almaktadýr: "Ýslâm'a gir, selâmet bul." (Buharî, Bedu'lvahy, 6) Yani, þu korkunç dalgalar arasýnda sahil-i selâmete çýkarken vapurun kaptanlýðýný Allah'a ve O'nun nebisi Efendimiz'e býrak. Yoksa, sýkýntýlarla periþan olur, huzura eremezsin demektir.
KOLAJ: ORHAN NALIN
Siz eþyalara deðil, eþyalar size hizmet etsin!
Eþyalar birer takýntý halini aldýðýnda çevremizdeki insanlar da bizim gözümüzde birer eþyaya dönüþür. Kimi zaman eþyalar için insanlarý bile feda ederiz. Halbuki eþyalar birer amaç deðil, araç olmalýdýr. Eþyalarýmýz bizlere imtihan için verilmiþ Allah’ýn (cc) bir nimetidir. Eþyalar bizim hayatýmýzý kolaylaþtýrýp ömrümüzü rahat geçirmemizi saðlar. Mallarýmýzýn iyi bir þekilde çalýþmasýný istiyorsak, onlarý kullaným kýlavuzuna uygun kullanmamýz yeterlidir. Eþyalara gerektiðinden fazla özen ve ihtimam göstermek, çevremizdeki insanlarda kýrýcý davranýþlara meydan verebilir. Siz siz olun eþyalara takýlmayýn, eþyalar sizin hizmetinizde olsun yeter...
ailem PEYGAMBERLÝK
Ýnsan, Yaratýcý’sýna nasýl yöneleceðini peygambersiz bilemez. Ýþte Rabb’imiz bu ihtiyacý gidermek, kullarýný uyarmak için peygamberler göndermiþtir. ALÝ DEMÝREL
Peygamberler yanýlmaz yanýltmaz birer öðretmendir
ve A
kif öðretmen, öðrencilerine iyiliði, güzelliði, faziletli olmayý ve doðruyu anlatmayý kendine þiar edinmiþ bir Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öðretmeniydi. O, örnek yaþantýsý, branþýna hakimiyeti, yakýn ilgi ve alakasýyla öðrencilerinin gönlüne taht kurmuþtu. Derslerine öðrencilerinin de katýlýmýný saðlýyor, bu yüzden dersler daha öðretici ve zevkli geçiyordu. Yine bir ders saati gelmiþti. Konu, peygamberlere imandý. Akif Hoca her zaman olduðu gibi önce konuyu kýsaca anlatmaya baþladý: - Arkadaþlar! Cenab-ý Hak, kâinatý bir kitap þeklinde yaratmýþtýr. Kâinat denen muhteþem kitapla aniden karþýlaþan insan, kendisine bu kitabý izah edecek bir öðretmene muhtaçtýr. Ýþte peygamberler ve ellerindeki kitaplar, insanlýk için yanýlmaz ve yanýltmaz birer öðretmen olmuþlardýr. O, anlattýkça öðrencileri de onu can kulaðýyla dinliyorlardý. Bu sýrada arka sýralarda oturan Tayfun þöyle bir soru sordu: - Öðretmenim! Neden peygamberlere ihtiyacýmýz var?
29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
ailem 6
Akif Hoca: - Ben de þimdi içinizden birisinin böyle bir soru sormasýný bekliyordum, diyerek sözlerine þöyle devam etti:
Peygamberler bize kâinatýn sahibini anlatýr - Bahsini ettiðim bu kâinat kitabýnýn, insanýn duygularýna hitap eden yönleri vardýr. Ýnsan, mesela gözüyle kâinatý incelediðinde, bu muhteþem kitabý anlamaya ve onunla anlatýlmak istenenleri kavramaya çalýþacaktýr. Fakat bir öðretmenin yokluðunda, onun bu manalarý anlayýp kavramada aciz kalmasý kaçýnýlmazdýr. Bunu þöyle bir örnekle açayým: Cami âdap ve erkanýndan uzak yetiþmiþ bir insan düþünelim. Bu insaný alýp, muhteþem bir camiye sokalým ve ondan caminin içinde gördüklerini deðerlendirmesini isteyelim... Þüphesiz bu insan, gördükleri karþýsýnda þaþkýn þaþkýn bakacak ve bize hiçbir deðerlendirme yapamayacaktýr. Minber ne iþe yarar, mihraptaki hikmet nedir, kürsüde ne yapýlýr bilemeyecektir.
ailem PEYGAMBERLÝK
FOTOÐRAF: REUTERS
Hele insanlarýn bir imamýn arkasýnda saf tutup ayný sesle yatýp kalkmalarýna hiçbir mana veremeyecektir. Ýsterse bu insan deha olsun, cami âdâb ve erkâný ile ilgili az çok bilgi almýþ veya tecrübe edinmiþ bir çocuk kadar dahi doðru dürüst bir þey söyleyemeyecektir. Zira bir öðreten olmadan, bir caminin ne iþe yaradýðýnýn ve onun içindeki þeylerin hangi gayelere hizmet ettiðinin bilinmesi imkansýzdýr. Ýþte, peygamberin öðretmesinin dýþýnda kâinat mescidine giren insanýn durumu da bundan farksýzdýr. O, her bahar mevsiminde binlerce, milyonlarca çeþit bitkinin yeþermesini, dal-budak salýp geliþmesini, çiçek açýp meyve vermesini görecek; ancak bütün bu olanlarý þaþkýnlýðýndan dolayý tabiatla izah ede-
Peygamberler gelmeseydi insanlar doðru olaný bulmakta zorlanacaklardý.
cektir. Gökyüzünde sayýsýz denecek kadar yýldýz ona göz kýrpacak ama o, bu baþ döndürücü ahengi izahta iþi kanunlara dayayacaktýr. Fizik, kimya ayrý ayrý dillerle ona eþya arasýndaki âhenkten, nizamdan ve hiçbir þeyin baþýboþ olmadýðýndan bahsedecek; fakat o bu güzellikleri eþyanýn kendisine verecektir. Bu sýrada Ahmet, - Yani öðretmenim Peygamberimiz gelmeseydi Allah’ý bilemeyecektik, dedi. Akif öðretmen: - Evet Ahmet, peygamberler gönderilmeseydi insanlýk gördükleri, bildikleri, hissedip duyduklarýyla bir türlü hakikatý bulamayacak, cehalet karanlýklarýndan kurtulup Allah’ý bilme aydýnlýðýna ulaþamayacaktý.
Peygamberlere niçin ihtiyacýmýz var? 1. Ýnsanlar, akýllarýyla varlýkta cereyan eden hadiselere bakýp, Allah’ý bulabilseler bile, yaratýlýþlarýndaki gaye ve hikmeti, nereden gelip nereye gittiklerini ve yaratýcýlarýna nasýl yöneleceklerini peygambersiz bilemezler. Ýþte yüce Allah insanlarýn bu ihtiyacýný gidermek için peygamberler göndermiþtir. 2. Peygamberler olmasa, insanlar, geçici arzu ve isteklerinin baskýsý altýnda doðru olan ile nefislerine hoþ gelen yararlý þeyi birbirine karýþtýracaklar ve netice itibarýyla gerçek adýna hiçbir zaman isabetli karar veremeyeceklerdir. 3. Ýnsanlarýn, belli iþlerden sorumlu ve yükümlü tutulabilmesi ve bundan ötürü onlara sevap ve ceza verilebilmesi için de, peygamberlere ihtiyaç vardýr. Ancak bu þekilde, ölüm sonrasý hayatta insanlarýn ‘bilmiyorduk’ diye Allah’a karþý mazeret ileri sürmelerinin önüne geçilmiþ olunabilir. Kur’an bu hususa bir ayetinde þöyle temas eder: “Biz müjdeleyici ve uyarýcý olarak peygamberler gönderdik ki, artýk peygamberlerden sonra insanlarýn, Allah’a karþý bir bahaneleri olmasýn..” (Nisa, 4/165) ailem 7
29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
Yasemin Yalçýn Aktosun Danýþman Psikolog y.aktosun@zaman.com.tr
ailem ÇOCUÐUM VE BEN
Mektup adresi: Çobançeþme Mh. Kalender Sk. No: 21 Y.Bosna/Ýstanbul
Çocuðunuza teþekkür eder misiniz? FOTOÐRAF: AA
U
marým ki cevabýnýz ‘evet’tir. Teþekkür etmek niçin önemlidir? Sadece çocuðumuzu mutlu etmek için mi? Tabii ki hayýr. Ebeveynlerin, çocuklarý ile ilgili en büyük yanýlgýlarýndan biri çocuklarýný kendi tasarruflarýnda görmeleri ve bu sebeple çocuklarýnýn kendileri için yapmýþ olduðu birtakým davranýþlarý görmemeleridir. Mesela, çocuðunuz siz seslendiðiniz için oyununu býrakýp size cevap verdiyse veya ondan istediðiniz þeyi yerine getirdiyse bu, ciddi anlamda teþekkürü gerektirir. Çünkü oyun oynamak çocuðun iþidir. Ve ebeveynin isteði üzerine iþine ara vermiþtir. Bu sebeple bunun fark edilmesi ve duyulan memnuniyetin teþekkür ile dile getirilmesi gerekir. Ya da size bir bardak su getirmiþ olmasý teþekkür gerektiren bir baþka davranýþtýr. Burada önemli olan çocuðunuzun sizin için bir fedakarlýkta bulunmuþ olmasý, bir dakika bile olsa zamanýný sizin için kullanmasýdýr.
Çocuða niçin teþekkür etmek gerekir? Kendisine teþekkür edilmesi öncelikle çocuðunuzun birey olmak hakkýdýr. Bu, çocuðun kendisine saygý duymasýný saðlar. Ona teþekkür edildikçe, çocuðunuz da teþekkür etmeyi öðrenir. Mutlu olur. Ondan istediklerinizi daha bir heyecan ve zevkle yerine getirir. Özgüveni geliþir. Yaptýklarýnýn küçümsenmeyip fark edilmiþ olmasý çocuðun kendine güvenmesini saðlar.
Nezaketi öðrenmesine vesile olur Teþekkür ederken dikkat edilmesi gereken nokta, ebeveynin abartýya girmemesi gerektiðidir. Küçük bir iþten dolayý sade bir teþekkür yeterlidir. Bundan dolayý tekrar tekrar teþekkür etmek veya çocuðu gereksiz yere pohpohlamak, çoðu zaman yarardan çok zarar verebilir. Çocuk bu þekilde yaptýklarýnýn ekstra olduðunu düþünüp tamamen kendini geri çekebilir. Ya da çocuða zaten yapmasý gereken bazý davranýþlardan dolay teþekkür edilmez. Mesela yemek yemek zaten olmasý gerekendir. Yemek yediði için çocuða teþekkür edilmez. Sadece duyulan memnuniyet abartmadan dile getirilebilir. 29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
ailem 8
ailem KÝTAP
Hz. Muhammed (sas)’in yaþam öyküsü Fatih Okumuþ Timaþ Yayýnlarý Tel: 0(212) 513 84 15 Gençleri hedef kitle seçen yazar, Efendimiz (sas)’in hayatýný onlara anlatmakta ve sevdirmektedir.
HAYIR demek yetmez Dr. Robert Schwebel Optimist Yayým Daðýtým Tel: 0(216) 523 55 97 Kitap, alkol, sigara ve uyuþturucular konusunda akýllý kararlar alabilmeleri için gençlere nasýl yardýmcý olunabileceðini anlatýyor.
Mehmed Akif Ersoy M. Ertuðrul Düzdað Kaynak kitaplýðý Tel: 0(216) 318 42 88 Eser, Mehmed Akif’in hayatýyla ilgili uzun ve titiz araþtýrmalarýn bir sonucu ortaya çýkmýþ. Eser bir biyografi özelliði taþýyor.
Alican ile Arýcan peygamberler diyarýnda Bir CD-ROM paketinden oluþan ‘Alican ile Arýcan peygamberler diyarýnda’ çalýþmasý çocuklar için hazýrlandý. Ýnteraktif CD’lerde heyecanlý ve sinema tografik maceralar eþliðinde peygamberlerin hikayeleri anlatýldý. Hz. Hud, Hz. Yunus, Hz. Süleyman, Hz. Ýbrahim, Hz. Salih, Hz. Ýsa, Hz. Yusuf, Hz. Þuayb, ve Hz. Musa bu CD paketinde yer alýyor. Ayrýca CD’lerde zeka ve beceri geliþtiren oyunlar, ezgiler, doðru davranýþlarý öðreten çizgi hikayeler de yer alýyor. Sera Yapým/Azim Daðýtým Tel: 0(212) 638 13 13
Anadolu Ýman Hareketi Prof. Dr. Zekeriya Kitapçý Tel: 0(332) 350 82 96 Bediüzzaman’ýn talebelerinden Prof. Dr. Zekeriya Kitapçý, kendi kaleminden Üstad’la yaþadýklarýný anlatýyor. ailem 9
29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
ailem
Salih Yusufoðlu
BÝR TEKLÝF
FOTOÐRAF: AP
s.yusufoðlu@zaman.com.tr
Mektup adresi: Ailem Dergisi (Salih Yusufoðlu) Çobançeþme Mh. Kalender Sk. No: 21 34196 Y.Bosna/ÝST.
Dostum, bana
‘özür dilemeyi’ öðretti B
ÖNEMLÝ NOT: Sevgili dostlar, yeni hediyeli teklifimiz baþlayacaðýndan dolayý ‘dost ve arkadaþ’la ilgili mektup gönderilmemesini rica ediyoruz. Önümüzdeki birkaç sayýda mektuplarý yayýnlamaya devam edeceðiz.
en 16 yaþýndayým ve 2 seneden beri harika bir dostum var. Bir gün dostumla tartýþmýþtýk; ama hatalý olan bendim. Ayný evde beraber kaldýðýmýz için çok fazla dargýn durma durumu olamazdý. Benim de, özür dileyememe gibi kötü bir huyum vardý o zamanlar. Bir zaman sonra arkadaþým geldi, benden özür diledi ve “Ben seninle aramýzýn kötü olmasýna tahammül edemiyorum. Senden özür diliyorum.” dedi. O anda yerin dibine girmiþtim adeta;
29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
ailem 10
çünkü arkadaþým hem haklýydý hem de gelip özür dileyen o idi. Aslýnda çok piþmandým; ama sadece derdimi anlatmakta zorlanýyordum. O gün arkadaþýmdan dostluðun, arkadaþlýðýn ne demek olduðunu öðrendim. Yaptýðým hatalarýn sonunda özür dilemeyi öðrendim. O günden sonra aramýzda küçük bir tartýþma geçse dahi onunla konuþup özür dileyebiliyorum artýk. Arkadaþýmý çok seviyorum ve ona çok teþekkür ediyorum... Süveybe Dündar, Almanya
ailem BÝR TEKLÝF
Benimle beraber o da 1,5 yýl mücadele etti
FOTOÐRAF: AA
23 Temmuz 2003 tarihinde Çukurova Üniversitesi Balcalý Hastanesi’ne acile yatýrmýþtýk beþ yaþýndaki evladýmý. Bir hafta içinde konulan teþhisle ailece yýkýldýk. Oðlum Çocuk Onkoloji’ye sevk edildi ve hemen kemoterapiye baþlandý. Çukurova’da bunaltýcý sýcaklar sebebiyle, eþimin görev yaptýðý okul lojmanýnda hemen herkes tatildeydi. Hani derler ya bir Allah (cc) kulu yok derde deva diye, ayný o durum. Arkadaþým Hazel’i gördüm; fakat o kadar doluydum ki kelimeler boðazýmda düðümlenmiþti, konuþamýyordum. Daha sonra kendisi hastaneye geldi, o da benden beter. Ýki gözü iki çeþme ve sarýlarak aðlýyoruz. Benimle birlikte 1,5 yýl o da mücadele etti. Ne zaman kapýsýna gitsem, telefon açsam, çocuklarý býraksam ya da gece geç vakit de olsa arasam beni hiçbir zaman geri çevirmedi. Þu an oðlum 7 yaþýnda ve halen tedavi görüyor. Dostum hâlâ beni arar, bir þeye ihtiyacým olup olmadýðýný sorar ve destek olur. Asla kötü düþünmez, hep moral verir ve yüzü hep güleçtir dostumun. Rabb’im, sýkýntýlý zamanlarýmda beni yalnýz býrakmayan bu deðerli dostuma da, böyle güzel dostlar nasip etsin inþaallah. Not: Canýmdan bir parça olan oðlum için Ailem Dergisi’nin güzel dostlarýndan dua bekliyorum. Nurhayat Ereðlioðlu, Adana
Öz abinin yapmadýðýný yapan dostlar Bundan iki yýl önceydi. Bingöl’ün Adaklý ilçesinde öðretmenlik yapýyordum. Bizim ilçeden Bingöl’e sadece sabah 7’de bir araba gidiyordu. Bir gün arkadaþýmla beraber akþam Bingöl’e gitmeye niyet ettik. Komþu ilçe olan Karakoçan’a (Adaklý’ya 2 saat mesafede) giden bir memurun arabasýna bindik. Saat 21.00 civarý Karakoçan’a vardýk. Yanýmdaki arkadaþ abisini aradý ve gelip bizi almasý için rica etti. Zira Bingöl’e bir saatlik mesafe kalmýþtý ve biz de anayolun kenarýnda bekliyorduk. Abisi gecenin bu saatinde gelemeyeceðini, bizim de Karakoçan’a dönüp, öðretmenevinde kalmamýzý söyledi. Çaresiz kalmýþtýk otoyolun kenarýnda. Aklýma, zor durumda olanlara elinden gelen herþeyi yapmaya çalýþan deðerli dostum, aðabeyim Þaban Hoca geldi ve onu aradým. Belli bir zaman bekledikten sonra Fatih ve Erdal ismindeki arkadaþlarým bir araçla geldiler. Arkadaþýmla arabaya bindik. Yolun belli bölümlerinde çok sis vardý ve bir kaza olmamasý için dua ediyordum. Allah’a þükürler olsun sað salim Bingöl’e ulaþtýk. Arkadaþlar bizi evlerimize kadar býraktý. Ve ben bir kere daha yaþayarak þahit oldum ki, ülkemde bu gönül erleri oldukça, gecenin hangi saati, mevsimin hangi zamaný olursa olsun dostlarýna yardým elini uzatmak için yarýþacak birileri hep olacaktýr. Daha sonra günlüðüme þöyle bir not düþmüþüm: Allah rýzasý için koþturanlar, kardeþin kardeþe yapmadýðý iyilikleri yapýyor. Allah (cc), dostlarýmdan ebeden razý olsun. Amin. Zülküf Sunar, Bingöl
ailem BÝR TEKLÝF
Soðuk bir gecede arabamýz bozulunca...
Hasta haliyle bizleri kýrmadý Ben CBÜ Eðitim Fakültesi 2.sýnýf öðrencisiyim. Bu diyarlarda liseli kardeþlerimize faydalý olmak için zorlu bir iþe giriþmiþtim. Herhaftasonu derslerine yardýmcý olmak amaçlý ders veriyorduk. Fakat ben sosyal bölümüm ve öðrenciler bir hafta fizik derslerine yardým isteði ile geldiler. Liseli öðrencilerin bu isteklerini yerine getirebilmek için, telefona sarýldým ve fizik dersi verebilecek kiþileri aramaya baþladým. Fakat en ummadýðým yerlerden bile ‘müsait deðilim’ cevabý almýþtým. En son ümitsiz bir þekilde arkadaþým Hacer’i aramýþtým ki çok hasta olmasýna raðmen teklifimi kabul etti ve kalkýp öðrencilerime sýrf Allah rýzasý için ders vermeye geldi. Onu kapýda görünce ben ve çocuklar öyle sevindik ki bize gerçekten çok güzel bir dostluk örneði verdi. Sevgili güzel insan, sen harika bir dostsun, Allah razý olsun... Þeyma Barlý, Manisa
29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
ailem 12
Geçtiðimiz Ramazan Bayramý’nda niþanlýmý ve ailesini ziyaret etmek için, Bursa’dan annem ve kýz kardeþimle birlikte arabamýzla Düzce’ye gittik. Bayramýn ikinci ve üçüncü günlerinde orada kaldýk. Döneceðimiz gün hava saðanak yaðmurluydu. Sabahleyin arabayý çalýþtýrmakta biraz zorlandým. Arabadaki küçük bir problem zamanýnda bakýmdan geçirmeyince bizim için büyük bir soruna sebep olmuþtu. Kayýnpederim uyarýda bulundu; ancak ‘bir þey olmaz inþaallah’ diyerek yoðun yaðmur altýnda yola çýktýk. Bir müddet sorunsuz bir þekilde yol aldýktan sonra HendekAkyazý arasýnda arabadaki problem baþ gösterdi. Araç hýzdan düþmeye baþladý ve sonunda stop edeceðini anladýðýmda yolun kenarýna çektim, biraz bekledikten sonra tekrar denedim; ama çalýþtýramadým. Dýþarýsý karanlýktý ve yaðmur yaðmaya devam ediyordu. Anlayabildiðim kadarýyla motora baktým, karanlýk olduðu için de cep telefonumun ýþýðýný yakmýþtým. Bu arada telefonumun þarjý azalmaya baþlamýþtý. Ne yapacaðýmý þaþýrmýþtým. Niþanlýmýn ailesine haber versem onlarý da zor durumda býrakmýþ olacaktým ve endiþelenip üzüleceklerdi. Tek çare vardý, Akyazý’da oturan bir arkadaþým vardý ve ona haber verebilirdim. Sevgili arkadaþým Harun’la, üniversite yýllarýndan beri çok iyi bir dostluðumuz var. Yýllarýmýz beraber geçti, fýrsat buldukça onlarý ziyarete de giderim. Neyse telefonla Harun’u arayýp yardým istedim. Arkadaþým bir süre sonra aradý ve beni araba tamircisi olan
bir akrabasýyla görüþtürdü. Ustanýn dediklerini yaptým; ancak problemi gideremedim. Son çare olarak onlar gelmeliydiler. Ancak onlarýn da gelecek arabalarý yoktu. Bir müddet sonra bir yerden ödünç araba bularak gece geç saatte geldiler. Ancak gelen ustanýn yanýnda tamir aletleri olmadýðý için sorunu halledemedi. Daha sonra rica minnet baþka bir tamirci arkadaþýný gelmeye ikna etti. Gelen kiþi de arabayý tamir edemeyince mecburen arabayý çekmeliydik. Aksilikler çorap söküðü gibi art arda geliyordu, bu sefer de çekme halatý yoktu! Harun, gecenin o saatinde bir yerlerden çekme halatý buldu ve arabayý benzin istasyonuna kadar çektik. Bu arada hepimiz soðuktan neredeyse donma noktasýna gelmiþtik. Benzin istasyonunda arabayla biraz uðraþýp sorunu hallettiler ve o anda Harun, onca zahmete, eziyete katlanmasýna raðmen tamircinin ücretini bile kendisi ödemek istedi. O geceyi arkadaþýmýn evinde geçirdik. Eðer o dostum olmasaydý, hepimiz o yaðmurda, o soðukta donardýk herhalde. Arkadaþým Harun, bayramdan önce, ailecek ziyaret etmemiz için beni davet etmiþti. Bense müsait olursak gelebiliriz diye cevaplamýþtým. Ancak kaderin cilvesi, müsaitken deðil muhtaçken ve onun bana yardým elini uzatmasýyla bu ziyaret gerçekleþmiþ oldu. Yaptýklarýn gerçekten çok büyük iþlerdi sevgili dostum. Her þey için sana binlerce teþekkür ediyorum. Allah senden razý olsun, karþýna senin gibi dostlar çýkarsýn. Ýsmail Er, Gümüþhane
ailem FOTOÐRAF: REUTERS
BÝR TEKLÝF
Kýþ ortasýnda sabah akþam bana yemek getirdi Eþimin görevi dolayýsý ile Gerede’de bulunuyorduk. Oradaki arkadaþlarýmýn örnek tavýrlarý sayesinde gurbet yaþamadým. Kimi anne, kimi abla, kimi de kardeþ oldu bana. Ben 2 senedir þeker hastasýyým, ilk rahatsýzlandýðýmda doktora gittim ve þeker komasýna girdiðimi, hastanede yatýp tedavi olmam gerektiðini söylediler. Hemen valizimi hazýrlayýp bir alt kattaki dostuma haber vererek hastaneye gittim. Dostum, ben giderken o kadar üzülmüþtü ki o günün akþamýna kadar gözyaþý dökmüþ. Ýlk günün akþamý da hemen hastaneye geldi. Doktor, serum takýlý olduðu için yanýmda birinin kalmasýný, ayrýca þekerim çok yüksek olduðu için de diyete uygun yemekler yemem gerektiðini söyledi. Sevgili arkadaþým, hiç merak etmememi, her gün sabah ve akþam diyetime uygun yemekler yapýp getireceðini söyledi. Hiç unutamýyorum, kýþýn o fýrtýnalý soðuðunda özellikle, Gerede’nin daha çetin bir kýþý olur, bana her gün yemek getirdi. Diðer arkadaþlarým da sýra ile üçer gün yanýmda refakatçi kaldý. Ben o kadar duygulandým ki anlatamam. Hastaneden çýkýp evime geldiðim zaman, evimi sýcacýk, yemekler hazýrlanmýþ ve her þeyi tastamam buldum. Arkadaþým hemen yatýp istirahat etmemi, gereken ne varsa kendisinin yapacaðýný söyledi ve her eksiðime hemen koþturdu. Allah’ým (cc), sýkýntýlar yaþadýðýmýz þu zamanlarda herkese böyle dostlar nasip etsin. Her türlü sýkýntýmda, gece gündüz demeden yanýmda olan gerçek ve örnek dostlarýmý da Rabb’im, iki cihanda hayýrlý dostlarla karþýlaþtýrsýn. Þu an baþka bir þehirdeyim. Ama onlarýn yaptýðý iyiliði asla unutamýyor ve o dostlarýmý çok özlüyorum. Benim en zor ve sýkýntýlý zamanýmda müþkülümü giderdiler, Allah da onlarýn bütün sýkýntýlarýný gidersin. Allah herkese onlar gibi merhametli dostlar nasip etsin. Emine Yýlmaz, Yozgat ailem 13
29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
reklam
ailem GIYBET
Bir kiþinin gýyabýnda söylediðiniz sözü yüzüne söylemeniz bir þey ifade etmez. Söylediðiniz gerçekse “gýybet”, yalansa “iftira” etmiþ olursunuz! NAZÝF YAVUZ
Ben yüzüne de söylüyorum! Ý
nsanlarýn bir arada bulunduðu yerlerde her zaman entrikacý, dedikoducu, laf taþýyýcý, huzur bozucu kiþiler olabilir. Bu insanlýk tarihi kadar eski bir problem. Bu tarz insanlarý hayatýn her alanýnda görmek mümkün, iþte, apartmanda, okulda, askerde ve akla gelebilecek her ortamda... Bu tarz kiþilerin periþan ettiði ailelerin, daðýlmasýna sebep olduðu yuvalarýn haddi hesabý yoktur. Ýncir çekirdeðini doldurmayacak bilgi kýrýntýlarý bu tarz insanlarýn dilinde dolana dolana büyür ve sonunda bir çýð gibi zavallý muhatabýnýn baþýnda patlayýverir. Sonu cinayet ya da intiharlarla biten facialarýn bile görüldüðü vakidir. Entrikacý, gýll-u gýþlý ve halk tabiriyle “kurtlu” insanlarýn iþi gücü sinsi sinsi plan yapmak, insanlarý nasýl birbirine düþürebileceðini planlamaktýr. Baþka iþi yoktur. Psikolojik bir boþluk ve hedefsizlik yaþamaktadýr. Ýçinde tatmin edemediði duygular ve müthiþ bir haset hâli vardýr. Gýdalarý, etraflarýndaki olumsuzluklardýr. Bu olumsuz havayý köpürtüp çoðaltmak, bire bin katmak en büyük maharetleridir. Herþeye olumsuz gözle bakmak, herþeyin bir kusurunu bulmak, her sözü kötüye çekmek, herkese karþý suizanda bulunmak ayýrt edici özellikleridir.
Allah’a imân etmiþ veya bunun ötesine geçmiþ bir insanýn dedikodu veya daha beteri gýybet yapmasý mümkün deðildir. Yapýyorsa, o kiþinin “Allah”a imânýnda ve korkusunda zaaf var demektir. Gýybet, dedikodu, koðuculuk, laf taþýma gibi iþleri ancak Allah’tan gafil insanlar yapabilir. Bu boþ; ama çok tehlikeli sözleri ise ancak insafsýzlar dinler. Ýnsan ilim ve iman için yaratýlmýþtýr; ancak ciddi þeylere vakit ayýrýr, ciddi þeyleri konuþur. Gýybet ateþini, ancak imân suyu söndürebilir. Allah hepimize imânýn gereðini yaþamak suretiyle; Allah Resûlünün yolunda yürümeyi nasip etsin ve kolaylaþtýrsýn. Amin
Gýybete dikkat! Ebû Hüreyre radýyallahü anh naklediyor: Rasûlullah aleyhissalâtü vesselâm sordular: -Gýybet nedir biliyor musunuz?.. Ashab, “Allah ve Rasulü daha iyi bilir.” dedi. Bunun üzerine Efendimiz þöyle buyurdu: -Kardeþini hoþuna gitmeyen þeyle anmandýr!.. Birisi sordu: -Dediðim þeyler kardeþimde varsa, ne buyurursunuz?.. Rasûlullâh (sas): “Söylediðin þayet onda varsa, onu gýybet etmiþ olursun. Eðer onda yoksa bu sefer de ona iftira etmiþ olursun!” (Ebu Davud, Edeb 40)
ailem 15
29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
Hayatýný iman ve Kur’an hizmetine adadý. Azim ve þevki hiç azalmadý. Tatlý üslubu ve çelebiliði ile çevresine hep müsbet enerji yaydý. Hizmetle geçen ömrü yine bir hizmet yolculuðunda sona erdi. Hazýrlayan: Mükremin Albayrak
Allah yoluna adadýðý hayatýný cami yolunda noktalayan adam
Esad Coþan Hocaefendi
M. Esad Coþan Hocaefendi’nin ardýndan
FOTOÐRAF: CÝHAN
FOTOÐRAF: CÝHAN
Prof. Dr. Esad Coþan Hocaefedi ve damadý Prof. Dr. Ali Yücel Uyarel’in Sydney'de Auburn Gelibolu Camii’nde kýlýnan cenaze namazlarý.. (Saðda önde Nimetullah Hoca)
FOTOÐRAF: CÝHAN
B
undan dört sene önce 4 Þubat 2001'de ajanslara düþen bir haber, dünyanýn birçok ülkesinde özellikle Türkiye'de çok sayýdaki insaný derinden sarstý. Gelen haberde Avustralya'da meydana gelen bir kazada Prof. Dr. Mahmud Esad Coþan Hoca ve damadýnýn vefat ettiði belirtiliyordu. Kimse bu haberi kabul etmek istemedi. Bir yanlýþlýk olmasýný temenni etti. Ama kýsa zaman sonra gerçek, hocaefendinin yakýnlarý tarafýndan 'Prof. Dr. M. Esad Coþan Hocaefendi geçirdiði elim bir trafik kazasýnda alem-i bekaya irtihal etmiþtir. Milletimizin baþý saðolsun.' þeklinde duyuruldu. Allah yoluna adanan bir ömür, yine Allah yolunda son bulmuþtu. Çünkü hocaefendi ve damadý Prof. Dr. Ali Yücel Uyarel, Dubbo þehrine bir caminin temel atma merasimine gidiyordu. Türkiye için önemli bir þahsiyetin çok uzakta ve gurbette vefat etmesi herkesi derinden etkilemiþti. Cenazesi Süleymaniye Camii haziresine, kayýnpederi ve þeyhi olan M. Zahid Kotku'nun yanýna defnedilmek istendi. Bunun için Bakanlar Kurulu’nun kararý imzalamasýyla medyada büyük bir tartýþma baþlatýldý ve Süleymaniye'ye defnedilmesi engellendi. Eyüp Sultan Mezarlýðý'na defnedilmesine karar verilen Esat Coþan Hocaefendi kayýnpederi ve þeyhi olan M. Zahid Kotku'ya komþu olamasa da Eyüp Sultan Hazretleri'ne komþu olma þerefine nail oldu. O gün Fatih Camii, Ýstanbul tarihinde benzeri görülmeyen muazzam bir cemaati aðýrladý. Avluda toplanan binlerce insan vakar ve tevekkül içisinde onu ebedi istirahat gahýna uðurladý.
M. Esad Coþan Hocaefendi ve damadýnýn Fatih Camii'nde kýlýnan cenaze namazlarýna sevenlerinden oluþan on binlerce kiþi katýldý (Esad Coþan'ýn babasý ve oðlu yan yana).
ailem 17
29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
DOSYA
Kotku Hazretleri’nin feyziyle yetiþti Esad Coþan Hocaefendi, üniversite hocalýðýndan geliyordu. Merhum Mehmed Zahid Kotku Efendi gibi alim ve fazýl þeyhin
Zahid Kotku merhum adeta gizli bir üniversite gibidir. Ardýnda birçok ilim adamý, siyasetçi ve yetiþmiþ “insan” býrakmýþtýr.
sohbet ve feyzinden istifade ederek yetiþen bir mutasavvýf ve ayný zamanda Mehmed Zahid Efendi’nin damadýydý. Mehmed Zahid Kotku Efendi’nin 13 Kasým 1980 günü vefatýndan sonra, cemaatin eðitimi
ve her türlü meselesiyle ilgilenme, irþad ve teblið görevi ona devredilmiþti. 1997 yýlýna kadar sürekli yurtiçi ve yurtdýþýnda çalýþmalarýný sürdürdü. Yaþanan '28 Þubat' siyasi krizinden önce Türkiye'de hizmet alanlarýnýn týkandýðýný sezdi. Bunu çevresindekilere "Ben Türkiye'nin durumunu halatý kopmuþ bir asansöre benzetiyorum. Buna engel olunmazsa düþtüðünde çok zayiat olacak." diyordu. 28 Þubat’la birlikte medya tarafýndan diðer cemaat önderleriyle birlikte hedef gösterildi. Bu olaylarýn akabinde Türkiye'den ayrýldý ve çok uzaklara, Avustralya'ya yerleþti ve saðlýðýnda da tekrar dönmek nasip olmadý. Esad Coþan Hocaefendi arkasýnda gözü yaþlý bir eþ, biri erkek üç evlat, oðlunun ismini duyduðunda gözyaþlarýný tutamayan yüz yaþýna yaklaþmýþ bir baba býraktý. Yine bunlar yanýnda kardeþleri ve yakýnlarýyla beraber binlerce manevi evlat derecesindeki gönül dostu da geride kaldý.
Þekil ve merasimden çok ruh ve muhtevaya önem verirdi Prof. Coþan, millî-manevî deðerlere son derece baðlý münevver bir ilim adamýydý. Ayný zamanda, mensubu bulunduðu Nakþibendi tarîkatýnýn en belirgin özelliklerinden olan, ilmi esas alýp, dînî kurallara sýký sýkýya baðlanma düsturuna sýký sýkýya baðlýydý. Aksiyoner, dýþa açýk, toplum hizmetlerine önem veren, aþýrýlýklardan uzak, makûl ve mu'tedil bir yapýya sahipti. Þekil ve merasimden çok ruh ve muhtevayý öne çýkaran, dünya-ahiret dengesini gözeten ve muhabbet yolunu benimseyen bir tarîkat anlayýþýna sahipti. Kendi þahsýnda ve faaliyetlerinde yüklendiði misyonu liyakatle temsil eden kâmil bir insandý. Baðlý bulunduðu gelenekten kopmadan, çaðýn ilmî, fikrî, kültürel ve teknolojik þartlarýný göz önüne almýþ ve onlarý en iyi þekilde deðerlendirmek için çaba sarf etmiþti. 29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
ailem 18
M. Esad Coþan Hocaefendi’nin ardýndan
Prof. Dr. Osman Türer:
Kardeþlik ve yardýmlaþma için tasavvuf kültürünü yaþatmaya çalýþýyordu Kendisi de akademisyen olduðu ve üniversitelerde görev aldýðý için eðitim camiasýnda önemli bir yeri var. Onu öðrenciliðinden beri tanýyan ve yakýnýnda bulunan Atatürk Ü. Ýlahiyat Fak. Öðretim Üyesi Prof. Dr. Osman Türer, Hocaefendi’nin tarikat kültürüne verdiði önemi þöyle anlatýyor:
"Hocaefendi, tarihte olduðu gibi, toplumsal barýþ ve huzurun saðlanmasýnda insanlarýmýzýn gerçek tasavvuf ve tarîkat kültürünü tanýyýp yaþamalarýnýn son derece önemli olduðuna inanýyordu. Kardeþlik, yardýmlaþma, sevgi,saygý, adalet, dürüstlük, fedakârlýk, merhamet, hoþgörü vb. millî ve dînî deðerlerin yaþatýlmasýnda ve toplum olarak arzu edilen refah ve mutluluðun yakalanabilmesinde tasavvufun önemli bir yeri vardýr. Ona göre, insanlarýmýzý kýskacýna alan ve aslî kimliðinden uzaklaþtýran akýmlar karþýsýnda insanlarýmýzý sevgi, kardeþlik ve hizmet atmosferinde bir araya getirecek olan gerçek tasavvuf kültürü ve ahlâkýdýr. Bu yüzden, hizmet alanlarýný Avrupa, Asya, Amerika ve Avustralya kýtalarýna kadar yaygýnlaþtýrmýþtý. Üstelik, bu uðurda baþarýlý olabilmek için, teknolojinin ve modern pedagojinin saðladýðý tüm imkân ve vasýtalardan yararlanmaya çalýþmýþ, müntesiplerine de bunu tavsiye etmiþtir." ailem 19
29 OCAK 2004 CUMARTESÝ
DOSYA
Üniversitede birçok öðrenci yetiþtirdi
Esad Coþan Hocaefendi, deðiþik üniversitelerde Türk dili ve edebiyatý dersleri verdi.
Prof. Dr. Ramazan Ayvallý:
Ýlmî çalýþmalara önem veriyordu Esad Coþan Hocaefendi'nin talebesi olan Prof. Dr. Ramazan Ayvallý, onun gayretlerinin çok eskilere dayandýðýný belirterek þöyle diyor:
"1969-1970 yýllarýnda, rahmetli Es'ad Coþan Hocaefendi’nin evinde, bazý arkadaþlarla (takriben 12 kiþi) birlikte ilmî çalýþmalar yapýyorduk. Hatta millî ve manevî deðerlerimizi, bu aziz vatanýn çocuklarýna doðru bir þekilde ulaþtýrmak için "Seher Yayýnevi" adýyla bir kitabevi kurmayý ve orada ilmî, dinî, ahlâkî kitaplar yayýnlamayý planlamýþtýk." 29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
ailem 20
1938 yýlýnda Çanakkale'de doðdu. Babasý Halil Necati Efendi, annesi Þâdiye Haným'dýr. 1950'de Ýstanbul Vezneciler Ýlkokulu'nu, 1956'da Vefa Lisesi'ni bitirerek ayný yýl Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap-Fars Filolojisi bölümüne girdi. Arap dili ve edebiyatý, Fars dili ve edebiyatý, Ortaçað tarihi ile Türk-Ýslam Tarihi sertifikalarýný alarak 1960 yýlýnda Edebiyat Fakültesi'nden mezun oldu. Ayný yýl Ankara Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesinde açýlan asistanlýk imtihanýný kazanarak Klasik-Dînî Türkçe Metinler Kürsüsü'ne asistan olarak girdi. Fakülte yayýn komisyonunda iki yýl sekreterlikte bulundu. 1965 yýlýnda XV. yüzyýl þâirlerinden olan "Hatiboðlu Muhammed ve Eserleri" konusunda doktora tezi vererek "Ýlahiyat Doktoru" unvanýný aldý. 1967-1968 yýllarý arasýnda Ankara Yükseliþ Mühendislik ve Mimarlýk Özel Yüksek Okulu'nda "Türkçe ve Hümaniter Bilgiler" dersini okuttu. 1973 yýlýnda ise, "Hacý Bektaþ-ý Veli, Makâlât" adlý doçentlik tezi ile doçentlik unvanýný aldý ve Ankara Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesi Türk-Ýslam Edebiyatý Kürsüsü'ne öðretim üyesi olarak tayin edildi. 1977-1980 yýllarýnda Sakarya Devlet Mimarlýk ve Mühendislik Akademisi'nde Türk dili ve edebiyatý dersleri verdi. 1982 yýlýnda profesörlüðe yükseldi. Sosyal ve kültürel faaliyetlere daha fazla zaman ayýrabilmek düþüncesiyle, 1987 yýlýnda emekliliðini isteyerek üniversiteden ayrýldý.
M. Esad Coþan Hocaefendi’nin ardýndan
Prof. Dr. Orhan Çeker
Onun konuþmasý, dinlendiren bir esinti naðmesi gibiydi
Ýslam, Kadýn ve Aile, Panzehir, Ýlim ve Sanat, Gül Çocuk gibi dergilerin kurulmasýna öncülük etti. Bu dergiler on binlerce sattý ve büyük bir boþluðu doldurdu. Dergilerde kendi isminin yanýnda Halil Necatioðlu mahlasýyla yazýlar yazdý. Birçok genç, 1990’lý yýllarda bu dergilerden istifade etti.
Her þeyin baþý eðitim Ona göre her þey Ýslâmî eðitime baðlýdýr. Hem dünyanýn huzur ve saadeti; kalkýnma, yükselme, geliþme, düzen, temizlik, verim, dürüstlük, sadâkat, baþarý... Hem de âhiretin hayrý, sevabý, mükafatý, saadeti, selameti, izzeti, nimeti, cenneti... Eðitim müesseseleri yanýnda iyi bir dinî eðitim verilecek yerlerin baþýnda ailenin geldiðine de dikkat çekerek aile reislerine þöyle seslenmiþti: "Ey aile reisleri! Allah celle celaluh ailenizi ve çoluk çocuðu-
nuzu sizden soracak; eðer kendinizi düþünüyorsanýz, sorumluluðunuzu bilin; onlarý Ýslâm þuuru ve saðlam iman ile yetiþtirin! Eðer onlarý seviyor ve istikballerini düþünüyorsanýz, ahiretlerinin mahvolmasýna meydan vermeyin, göz göre göre onlarý ateþe atmayýn! Ýman ve Ýslâm, sizler ve onlar için hava ve sudan, yiyecek ve giyecekten de önde bir ihtiyaçtýr. Önce bu ihtiyacý karþýlamaya giriþin, dünyaya dalýp ahireti ihmal etmeyin!"
Selçuk Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesi Öðretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Çeker, Hocaefendi’nin çok güzel hitabet tarzýnýn bulunduðunu, bu sayede kendini dinleyen kimseleri etkileme gücüne sahip olduðunu belirtiyor. “Türk-Ýslam Edebiyatý Kürsüsünde görev yapmasý nedeniyle o bir ‘Türkçe’ ustasýdýr.” diyen Prof. Çeker, merhum Coþan’ýn dildeki hakimiyetini ve konuþma üslubunu þöyle deðerlendiriyor: "O konuþurken sanki yorucu bir konuþma dinlemiyorsunuz da dinlendiren bir esinti, bir naðme hissedersiniz. Bir kelimenin bazen beþ altý tane eþ anlamlýsýný ayný anda duyabilirsiniz. O, karþýlaþtýðý uygunsuz fiiller ve tavýrlar karþýsýnda tepkisini hemen ortaya koyar, bunu sergilerken de kalp kýrmamak için son derece kibar ve edibane bir þekilde davranýrdý. Hangi tür ve inançtan olursa olsun insanlarla iliþki kurmaktan çekinmezdi. Son derece medenî davranýrdý. Karþýsýndaki insan ya doðru söyleyecekti ya yanlýþ. Doðru söylüyorsa kalkar destekler, yanlýþ söylüyorsa yanlýþýný hatýrlatýr, doðrusunu ona söylerim diye düþünür, herkesin de böyle davranmasýný tavsiye ederdi.” ailem 21
29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
Ýsmail Durak Ünlü (Eski milletvekili)
Haksýzlýða tahammülü yoktu Eski Milletvekili Ýsmail Durak Ünlü, Hocaefendi’nin çok hassas bir insan olduðunu anlatýyor. Sur dibinde bulunan ve ölmek üzere olan yaþlý bir teyze ile özürlü oðlunun durumu onu derinden sarsmýþ. Onlarýn her bakýmýnýn yapýlmasýna raðmen kurtarýlamamasý üzerine "Bunlara karþý hepimiz sorumluyuz. Birilerinin böylelerine bakmasý farzý kifayedir. Bu yapýlmadýðý için hepimiz de mesulüz." der. Yine Ünlü, karþýlaþtýðý haksýzlýklar karþýsýnda da celallenip tepkisini hemen yansýttýðýný anlatýyor. Cezayir'de demokratik yollarla seçimi kazanan partinin devrilmesi ve karýþýklýklarýn çýkartýlmasý üzerine adeta köpürerek, "Büyük bir miting düzenlense en önde ben yürüyeceðim!" der. Yine bacanaðý Esad Iþýldar'ýn vefat haberi üzerine duygularýna engel olamaz ve hýçkýra hýçkýra gözyaþý döker. Biz Allah'ýn rýzasýný istiyoruz Hayatýnýn gayesini "Allah rýzasý" olarak belirleyen merhum Esad Coþan, amacýný, "Biz Allah'ýn rýzasýný istiyoruz; fakirlik ve sefaletin yenilmesini; huzur ve refahýn yaygýnlaþtýrýlmasýný; herkesin mutlu ve bahtiyar olmasýný; inananlarýn birleþmesini; yalanyanlýþ din ve inançlarýn býrakýlmasýný, Müslümanlarýn þuurlu olmasýný, aralarýndaki ihtilaf ve tefrikalarýn sona ermesini, karþýlýklý sevgi ve saygýya, iþbirliðine, yardýmlaþma ve dayanýþmaya ulaþmayý istiyoruz." diyordu. 29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
ailem 22
Coþan Hocaefendi’den tavsiyeler Her gün birkaç âyet, birkaç hadîs mutlaka okuyun. Bunlarý hatýrýnýzda tutmaya gayret edin; muhakkak birkaç kiþiye de anlatýn; kendi aile efradýnýza ya da iþ ve arkadaþ çevrenize teblið edin!
1
Her gün din ve iman büyüklerinin, tarihî þahsiyetlerin baþta peygamberler olmak üzere (salavatullahi ve selâmuhü aleyhim ecmain), sahabe-i kirâmýn (rýdvanullahi teâlâ aleyhim ecmâin), evliyaullahýn, pîrân ve meþayihimizin (kaddesallahu esrârahum), kahramanlarýn, sâlihlerin, hakîmlerin, baþarýlý þahsiyetlerin, meþhur adamlarýn hayatlarýný ve ibretle sözlerini okuyun, ezberleyin; onlardan ibretler çýkarýn, kendinizi onlarla mukayese edin!
2
Türkiye içindeki ve dýþýndaki iyi ve uygun insanlardan yeni dostlar edinin, onlarý ziyarete gidin, onlarý evinize dâvet edin, mektuplaþmayý saðlar, çok sevap kazanmaya vesile olur.
3
Kendinizin mensup olduðu Ýslâmî grup dýþýndaki diðer zümrelerle ilgilenin, onlarla arkadaþ olun, çalýþmalarýný izleyin, sizinkilerle mukayese edin, kimseyi hor görmeyin ve çok açýk delil olmadýkça kimseyi suçlamayýn, hüsn-i zanla hareket eyleyin!
4
FOTOÐRAFLAR: CÝHAN
DOSYA
Çevrenizden müsaid ve müstaid gördüðünüz olumlu ve iyi eðilimli kiþileri seçin, onlarý eðitime ve camianýza kazanmaya çalýþýn!
5
Günahkârlara kýzmayýn, onlarý ayýplamayýn, sabýrlý olun, onlara birer hasta gibi þefkatle yaklaþýn, doðru yola gelmeleri için gýyaplarýnda dua edin. Bilin ki onlar içinde çok kýymetli cevherli olanlarý vardýr.
6
Ýslâm ülkelerine, uzak Türk illerine ziyaretler, seyahatler düzenleyin; onlarda dostluk, eðitim ve ticaret iliþkileri kurmaya çalýþan; çeþitli ülkelerdeki azýnlýk Müslüman gruplarý tanýmaya ve onlara yardým etmeye gayret edin!
7
Prof. Dr. Esad Coþan, 1938’de Çanakkale'nin Ayvacýk ilçesine baðlý Ahmetçe köyünde bu evde doðdu.
Esad Coþan Hocaefendi’nin Sydn ðu zaman kullandýðý büronun dýþ
ydney’de bulundun dýþtan görünüþü.
M. Esad Coþan Hocaefendi’nin ardýndan
Prof. Dr. Orhan Çeker
Bir güzel insanýn ardýndan
Avustralya’nýn baþkenti Sydney’deki Fatih Camii burada yaþayan Müslümanlarýn buluþma noktasý.
Peygamberler ve özellikle büyük babamýz Hz. Ýbrahim ile Peygamberimiz (sas) için, Kur'an-ý Kerim bir durum tespiti yapar: "Usvetün Hasenetün". Yani "güzel bir örnek". (Ahzab: 21, Mümtehine 4,6) Allah Teala vahyi göndermekle kalmamýþ, icraatýný da peygamberleri üzerinde gerçekleþtirmiþ, dolayýsýyla onlar vahyin en güzel uygulayýcýsý ve timsali olmuþ, böylece ümmet de dinini o en güzel örnekten uygulamalý olarak bizzat öðrenmiþtir. Malumdur ki, görmek; okumak veya dinlemekten çok daha etkin bir eðitim yoludur. "Peygamber" görmüþ olanlar bu imkândan istifade etmiþler ve kendilerini düzene koymuþlardýr. Peki ya bizim gibi peygamber görmemiþ olanlara kimler örneklik yapacaktýr? Elbette ki "peygamber" gibi bir örneði dünya hayatýnda göremeyeceðiz; ama o örneði canlandýracak örnekleri Allah Teala þimdiye kadar eksik etmemiþtir. Bu sözümden salih insanlarýn masum olduðu sonucu çýkarýlmamalýdýr. Peygamberimiz (sas), "Ümmetimden bir taife Hakk’a destek olmada devam edecektir. Karþý çýkanlar onlara zarar veremeyecektir. Nihayet Allah'ýn emri onlar bu halde iken gelecektir." (Müslim, Ýmaret: 170-177) buyurmuþ ve vahyin örnekliðini sergilemiþ olan Peygamber’in (sallallahü aleyhi vesellem) canlý örnekliðini yapacak canlý sünnet ya da yaþayan sünneti haber vermiþtir. Es'ad Hocaefendi (ra) ile ilk tanýþmam 1974'ün Haziran’ýnda olmuþtu. O zaman için Yüksek Ýslam Enstitüsü’nde yýl sonu imtihanlarýný yeni bitirecektik. Merhum M. Zahid Hocaefendi'nin Ankara'ya geldiðini duymuþ ve orada kendisini ziyaret etmeyi arzulamýþtýk. Arkadaþlar erkenden beni gönderdiler. Ben Hocaefendi’nin yerini öðrenecek, arkadaþlar gelince onlarla Hacýbayram'da buluþup kendilerini o adrese götürecektim. Adresi öðrenebileceðim bir telefon numarasý vardý. O numara Es'ad Efendi'ye aitti. O numarayý arayarak ilk görüþmemi yapmýþ oldum. Adres, Ayrancý'da Mustafa Paçacý isminde birinin evi idi. Es'ad Hocaefendi ile ilk tanýþmamýz böylece telefonda gerçekleþmiþti. ailem 23
29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
FOTOÐRAF: CÝHAN
DOSYA
Esad Coþan Hocaefendi, halkýn bilgilendirilmesi ve çeþitli etkinlikler düzenlenmesi için önayak olur, yeni projeler geliþtirilmesi için çabalar sarf ederdi.
Merhum Es'ad Hocaefendi, sivil kuruluþlara çok önem verirdi. Ýnsana hizmet götürebilen ne kadar faaliyet sahasý varsa hepsini tavsiye eder ve bu tür kurumlarýn kurulmasý için ön ayak olur, kurulmuþ olanlarý takdir eder ve desteklerdi. Bu kurumlarýn, o çevrede toplumca saygýn ve kabul gören, hizmeti çaðrýþtýran, kültürü yansýtan isimler altýnda kurulmasýný tavsiye ederdi. Faaliyet sahasý olarak çevrecilikten tutun da, tarihten, sanat ve medeniyet tarihinden çaðdaþ bilimlere, bunlarý araþtýrma ve o yolda yayýn yapmaya varýncaya kadar hepsini düþünebiliriz. Kendisinin bulunduðu çevrelerde, seyahat ettiði yerlerde bu hizmetleri ya bizzat baþlatmýþ ya da özellikle tavsiye etmiþ ve son29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
ailem 24
radan takibinde bulunmuþtur. Günün birinde bana "Konya'da bir fýkýh kalesi düþünüyoruz." demiþti. Bununla o, Konya'da kurumlaþmýþ, araþtýrma/inceleme yapan, yayýnlarý, talebeleri, asistanlarý, hocalarý olan, masraflarý karþýlanan bir fýkýh merkezi arzu ediyordu. Bunun bir benzerini Ankara'da, hadis kalesini de Ýstanbul'da düþünüyordu. Fakat bütün bunlar gerçekleþtirilemedi. Sivil kuruluþlarýn hizmette bulunduklarýný gördüðü zaman neþesi yerine gelir, sevinci halinden okunurdu. Hocaefendi insan eðitimini ön plana almýþtý. Eðitim derken insanlýðýn ihtiyaç duyduðu her sahadaki öðretimini ve bu öðretimin el becerisine yani hizmete dönüþtüðünü anlamamýz gerekir.
M. Esad Coþan Hocaefendi’nin ardýndan
neliþi ve oralarda yeni oluþumlar peþinde koþmasýnda, milletimizin ve inancýmýzýn güzelliklerini dünyaya tanýtma gibi benzer sebeplerin yanýnda bu durumun da tesiri vardý. Vefatýndan yaklaþýk bir-birbuçuk ay önce rüyamda Hocaefendi’nin birine vekalet verdiðini söylediler. Vekalet verme iþini pek iyiye yorumlayamadým. Yoksa Hocaefendi vefat mý edecekti? Aklýmý meþgul eden bu yorumu kimseye söyleyemedim. Rüyayý bir Ramazan gecesi bazý arkadaþlara anlattým. Söz döndü dolaþtý, nihayet ‘Hocaefendi’yi bir telefonla arayalým.’ dediler. Ýsveç'te idi. Aradýk, ben de konuþtum. Ho-
diler, Hocaefendi son aylarda herkesten dua istiyordu. Dua istemesi de cemaatinin dikkatini çekmiþti. Hikmeti 04 Þubat 2001 günü anlaþýlacaktý. Evet Hocaefendi cami/külliye yolunda vefat etmiþti. Hocaefendiyle ilk tanýþma konuþmamýz da son konuþmamýz da telefonda olmuþtu. Vefat haberleri alýnýnca genelde insanýn aklýna Yasini Þerif okumak gelir. Fakat Hocaefendi'nin vefat haberini alýnca benim aklýma sürekli Fetih Suresi'ni okumak geldi. Ve kendimi bu sureyi okumaktan alýkoyamadým. Güzel insan! Farz namazlarýn akabinde dualarým sizinledir. Nur FOTOÐRAF: CÝHAN
Onun hayatýný, faaliyetlerini, seyahatlerini, tavsiyelerini incelerseniz bu özelliði hemen dikkatinizi çekecektir. Üretimi ve gerek ulusal gerekse uluslararasý ticareti özellikle tavsiye ederdi. O, cemaatine düþkündü. Her ne olursa olsun onlarýn iyi geçinmelerini, dargýnlýða sebebiyet vermemelerini özellikle ister, geçimsizliklerine bizzat çare olamamýþsa o çevrede saygýn kiþilerin arabulucu ve hakem olmasýný söylerdi. Bu isteðini zaman zaman konuþmalarýnda açýkça dile getirirdi. Geçimsizliðe sebep olan meselenin halledilip halledilmediðini sorar ve ilgilenirdi. Tabii ki halledilmemiþ olmasý onu üzüntüye sevk ederdi. "Sýkýntým var, duanýzý bekliyorum" diyene "Yapacak baþka bir þey var mý?", diye ýsrarla sorar ve eðer duanýn yaný sýra yapacaðý baþka bir þey varsa fedakarlýktan çekinmezdi. Özellikle ailevi ve mahremiyet özelliði olan konularda fazla açýklama istemez, meseleyi mümkün olduðu kadar kapalýca halletmeye çalýþýrdý. Baþka türlü sýkýntýlarda da ayný davranýr ve çevresinin de o kiþiyle ilgilenmesini açýkça söylerdi. Buna dair de epeyce hatýra ve örnek mevcuttur. Kendileri firaset sahibi, çok cevval ve faal idi. Cematinin de seviyesini yükseltmek için büyük fedakarlýklar yapardý. O her yerde bütün sýkýntýlara raðmen hizmet etmenin en iyi yollarýný ve kaliteli hizmet yapacak insanlarý aradý, yetiþtirdi. Yurtdýþýna yö-
Esad Coþan ve damadý Ali Yücel Uyarel’in Eyüp’teki kabirleri...
caefendi neþe ýzhar eden üslupla konuþuyordu. Eskiden sýk sýk sorduðu gibi ilmi çalýþmalarý ve yayýnlarý sordu. En son bir emriniz var mý demem üzerine, "Selam ve dua." de-
içinde yatýn. "Bilin ki dünya hayatý bir oyun, eðlence, ziynet, kendi aranýzda öðünme, mal ve evlat çoðaltma yarýþýdýr...(Kur'an-ý Kerim, Hadîd: 20)." Allah rahmet eylesin. ailem 25
29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
DOSYA
‘
Ye’s yok, gevþeme yok, korkmak yok!
Ne mutlu halis muhlis çalýþkan Müslümanlara Prof. Dr. M. Es’ad Coþan Yurt içi ve dýþýnda, pek çok çeþitli hayat görüþleri, farklý düþünce ve anlayýþlar var. Herkes edindiði tecrübelere, aldýðý eðitime, ömrü boyu karþýlaþtýðý kiþi ve olaylardan etkileniþine, nefsinin arzu ve temayüllerine; görgü, edep, inanç ve ahlakýna göre, bir yol tutturmuþ gidiyor; iyi veya kötü, yararlý veya zararlý, dine ve kanunlara uygun veya aykýrý güzel veya çirkin iþler yapýyor. Bizler, elhamdülillah ki Müslüman’ýz; Ýslam'dan ve imandan Kur'an-ý Kerim'den dinimizin ahkâmýndan, emir ve yasaklardan, ibadet ve taatlerden, görev ve sorumluluklarýmýzdan, hatta din uðruna uðrayabileceðimiz mihnet, sýkýntý, zarar, elem ve kederlerden son derece de memnunuz. Gerekirse seve seve malýmýzý ve canýmýzý feda edebiliriz. Biz Müslüman olarak yaþamak, herkese iyilik yapmak; Yüce Rabb’imizin rýzasýný kazanmak; ardýmýzda hayýrlý eserler, güzel bir nam ve niþan; sevimli, olumlu, þerefli, mübarek, muhterem, muazzam, mükerrem bir iz ve hayýr dua ile anýlacak bir hatýra, olgun ve dolgun bir hayat býrakarak ahirete göçmek; alný ak ve açýk olarak ölmek, ahirette de cennete girmek, Allah'ýn rýdvan-ý ekberine ermek, Cemal’ini görmek, Resulüne (sas) komþu olmak istiyoruz. Amacýmýzýn çok yüksek, iþi-
29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
ailem 26
mizin çok zor, çalýþmalarýmýzýn çok zahmetli ve çileli, hayatýmýzýn çok tehlikeli ve sýkýntýlý olabileceðini görüyor ve biliyoruz. Cenab-ý Hak yarimiz ve yardýmcýmýz olsun. Bizi korusun, bizi zorlu imtihanlara tâbi tutmasýn, kusurlarýmýzý baðýþlasýn, rahmetine erdirsin. Halka halka iç içe, çeþit çeþit ödev görev ve sorumluluklarýmýz var. Zaman çok kýymetli ve çok kýsýtlý; ömür kýsa, yol uzun, iþ çok. Halk cahil, dost zaif, düþman kavi, tuzak çok, fitne ve fesat yaygýn, sorumlular gafil, þartlar çetin, uyanýk mümin az... Olsun! Þair ne demiþ:
Felek her türlü esbabý cefasýn toplasýn gelsin Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azîmetten! O "millet yolunda" demiþ, biz "Allah (cc) yolunda" diyoruz; o sözde istibdada karþý sahte hürriyet istemiþ, biz iki paralýk "dünyalýk" yerine "ebedi, sermedi, daimi, saadeti diliyoruz. O yanýlmýþ, aslýnda iyi niyetli olan bir hakana karþý çalýþmýþ; biz gerçek küfre, þirke, zulme, sömürüye, þeytana, þarlatana, çok kötü niyetli hunhar, gaddar düþmanlara karþý ölüm kalým mücadelesi veriyoruz. Ýyi çalýþmazsak iþin sonunda din, iman, ýrz, namus, vatan, millet, hukuk, hürriyet, huzur, saadet, selamet, hayat, ahiret, her þey gidebilir.
M. Esad Coþan Hocaefendi’nin ardýndan
Hocaefendi’nin Ýslam, Kadýn Aile ve Panzehir gibi dergilerde yazdýðý baþyazýlar birçok insana yol gösterdi.
Daha azimli, daha kararlý daha sebatlý, daha sabýrlý, daha tahammüllü, daha cefakeþ, daha fedakâr, daha vefakâr olmalýyýz. Aldatýcý laflarý, kandýrýcý gülücükleri, sureti haktan görünen palavralarý, sahte kahramanlarý, þeytan düzenbazlarý, yýlan madrabazlarý, yalan cambazlarý iyi teþhis etmeliyiz. Meydaný onlara býrakmamalýyýz. Bazen bir kafir bir mü'minden daha halis ve sadýk görünür. Bir münafýk muazzam dalkavukluk yapar. Bir soysuz en ileri vatanseverlik rolü oynar. Bir hain köþebaþýný tutar. Bir düþman direksiyonu ele geçirir. Koca bir Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye nasýl parçalandý? Nasýl bölük bölük bölündü? Balkanlar nasýl elden kaçtý? Petrol mýntýkalarý nasýl yabancýlarýn sömürüsü-
ne geçti; Kýrým, Kafkasya, Kazan, Orta Asya, Ortadoðu, mukaddes beldeler, Mýsýr, Sudan, Cezayir, Fas, Hindistan, Malezya, Java... Ýspanya, Endülüs, Sicilya, Malta, Girit, Moro, Mora, Kýbrýs oldu? Çok okumalý, çok gezmeli, çok görmeli, çok düþünmeli, çok üzülmeli, çok aðlamalý, çok çok çalýþmalý, çok çalýþmalý çok çalýþmalýyýz. Çare var, ümit var, ye's yok, korku yok, gevþeme yok, zarar yok! Güneþ balçýkla sývanmaz. Gerçekler uzun zaman saklanamaz. Yalancýnýn mumu yatsýya kadar yanar biter. Hak gelir, batýl zâil olur. Sonuç zafer, sonuç baþarý, sonuç mutlaka kâr, sonuç gazilik veya þehitlik, sonuç cennet, sonuç ebedi saadet! Ne mutlu Müslümanlara! (Ýslam dergisi, Þubat 98 baþyazý) ailem 27
29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
Çobançeþme Mh. Kalender Sk. No: 21 Y.Bosna/Ýstanbul
ailem
dr.can@zaman.com.tr
DR. CAN
Kararsýzlýk karartýyor SON-GÜL Biriyle evlenecektik. Niþanlýydýk. Çok seviyorduk. Ama artýk bitti. Kararsýz kaldým. Hiçbir þey yapamýyorum. Rahatsýzlýklarým da var.
zorunda deðilsin. Þu an onun nazarýnda çok deðerli olduðunu sanmam. Seni mutlu edebilir mi? Onu da sanmam. Ama karar senin. Yine de kararýný iyileþtikten sonra vermelisin. Ýyi ve mutlu günler sevgili kýzým... FOTOÐRAF: AA
Dr. Can Sevgili kýzým. Ýlaç almana sevindim. Umarým bu bir anti-depresandýr ve psikiyatr vermiþtir. Onu uzun süre kullanmalý ve kontrollerine gitmelisin. Depresyonun olduðu kesin, o yüzden tedavi tamamlanmadan þu safhada ne ayrýlmak, ne boþanmak, ne evlenmek, ne iþten ayrýlmak vs. doðru olur. Verdiðin kararlardan mutlu olamama ihtimalin var. Bence doktora yalnýz git. Sonuç olumsuzsa jimnastikten ya da geçirdiðin aðýr bir iltihaptan kaynaklandýðýný söyle. Yeni bir hayata yeni bir sayfa aç. Allah’a da tövbe et. O affeder. Ýyileþip kendine gelince doðru bir insanla evlen. Bu durumunu söylemende mahzur yok. Önemli olan senin kalbin. Eski niþanlýnla evlenmek
Tabancamý kaybettim hükümsüzdür Ö. F. Karadeniz Birkaç ay önce rahmetli babamýn hatýrasý bir silahý korkaklýk eseri dereye attým. Sonra piþman oldum almaya gittim. Aradým ama bulamadým. Arasýra evdekiler soruyor kaçamak cevaplar veriyorum. Napýcam ben þimdi?..
29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
Dr. Can Sevgili Ömer Faruk. Mektubunu kýsalttým ve can alýcý cümleyi yazmadým. O da; “geçenlerde bir düðün oldu ve tabanca lazým oldu” cümlesi idi. Þimdi ben bundan sonra 2-3 satýr boþ býraksam, Dr. Can’ý bir iki haftadýr takip eden okurlarým dahi orayý rahatlýkla doldurup benim adýma cevap verebilirlerdi... En azýndan binlerce okurumun; sevgili Faruk iyi ki onu nehire atmýþsýn, yoksa bir kaza kurþunu senin ve baþkalarýnýn hayatýný karartabilirdi. Her þeyde bir hayýr vardýr. Þeklinde yazdýklarýný okur gibi oluyorum. Güzel kardeþim. Se-
ailem 28
nin adýn doðru ile yanlýþý tefrik eden ayýran manasýný taþýyor. Senine silah taþýman istenmiyor. Onun yerine kalbindeki inancý, beynindeki ilim & fenni, ruhundaki ahlaki meziyetleri en iyi þekilde taþýmalý, düðünlerde havaya kurþun yerine, göklere ýþýndan helezanlarla kývýlcým parýltýlarý gönderip kara delikleri nura boðmalýsýn... Unutma bu mektubun çok acýlý bir versiyonunu bana kapalý ceza evinden de gönderebilirdin... Haydi yeryüzünde dolaþ, hür ve özgür olmanýn tadýný çýkar, þükrünü eda et. Dere kenarýna ait soðuk bir su iç ve Rahmetli babamýn ruhuna dua gönder.
ailem DR. CAN
Ailem evleneceðim kiþiyi istemiyor Fatih Evlenmiþ, ayrýlmýþ bir hanýmla evlenmek istiyorum. Ailem izin vermiyor. Niyetimiz çok ciddi. Ama derdimi bir türlü anlatamýyorum.
Dr. Can Sevgili Fatih... Elbette bu yaþa gelmiþ birisi olarak istediðin insanla hayatýný birleþtirebilirsin. Ne hukuka ne de dine aykýrý bir yönü yok. Ayrýca bu kiþi sadece kaðýt üzerinde deðil gerçekte de evlenmiþ boþanmýþ hatta çocuk düþürmüþ ya da yaþayan bir çocuðu da olabilir. Ancak her türlü evlilikte ailenin rýzasý mutlaka daha verimli ve bereketli bir durum olur. Ýleride özellikle maddi sorunlarda yalnýz kalýrsýn. Ya da bir anlaþmazlýk durumunda “acaba” “keþke” dersin (ki yanlýþtýr) onlarýn ahý mý tuttu?.. Hayýr öyle bir þey yok ama seni bu düþünce kemirir. Tersini düþünelim; 24 yaþýna gelmiþsin sana þu ana kadar bir teklif getirmemiþler. Ya da getirdilerse de senin sevemeyeceðin
biri olmuþ. Hem daha iyisini teklif etme, hem de mevcuda itiraz et yanlýþ. Peki sor bakalým bununla deðil de onlarýn bulduðuyla evlensen ve mutsuz olsan bunun vebaline katlanacaklar mý? Katlansalar n’olur ki olan olmuþ olur... En iyisi sabýrla onlarý ikna etmek, olmadý hatýrlý kiþileri araya sokmak o da olmadý, sen de ýsrar ediyorsan o zaman en azýndan kýzýn ailesinin tam desteðini almak ve öyle evlenmek. Dinî nikahla kendi aranýzda evlenmeyi asla ve kat’a düþünme bile. Sonu hüsran olur. Tek baþýna olsan yoldan 2 þahit bul evlenme dairesine git ve evlen derim. Ama tek baþýna deðilsin ve hayatý tek baþýna yaþamayacaksýn ki. Bu hayatýn her türlü hali yok mu? Sevgiler.
Kandýrarak helallik alýnýr mý? EBGN Bir tanýdýðýmýzýn bana çok büyük zararý oldu. Sonra geldi binbir yalvarmayla hakkýný helal ettirdi. Dayanamadým, helal ettim. Ondan sonra hiçbir þey olmamýþ gibi eski tavrýna devam ediyor. Kendimi kandýrýlmýþ hissediyorum. Sevgili EBGN kardeþim. Aslýnda uzun yazmak isterdim. Özgüveninde az da olsa bir erozyon var gibi geldi. Bu bence aþýrý temiz, dürüst ve hassas olmanýn çokda iyi niyetli olmayanlarca kullanýlmak istenmesinden kaynaklanýyor. Hak helal edilmiþtir denince kiþi kendini kurtarmýþ oluyor belki; ama gerçek hakkýný alamayanlar orada mükafatlandýrýlacaklar elbet. Bir de katakulli yapýp göz boyayarak karþý tarafý bir þekilde aldatarak hak helal ettiren kiþi herhalde kötü niyetlerinin karþýlýðýný ayrýca göreceklerdir. 29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
Evliliðimiz
Yasemin Yalçýn Aktosun Danýþman Psikolog y.aktosun@zaman.com.tr
Neden bir evlilik danýþmanýna baþvurmuyorsunuz?
H
er evlilikte birtakým sorunlar yaþanabilir. Kimi zaman bu sorunlar evliliði bitirme aþamasýna getirebilirken, kimi zaman ise küçük olmasýna raðmen evin huzurunu kaçýrmaya yeter. Huzursuz bir aile ortamý da tüm aile üyelerini mutsuz eder. Bir evlilik danýþmanýna baþvurmak için çok ciddi bir sorunun var olmasý gerekmez. Þayet evliliðinize önem veriyorsanýz ve öylesine evlilik kararý vermediyseniz evlilik danýþmanýna baþvurma fikri size uzak gelmeyecektir.
Evlilik danýþmanýna kimler gitmeli? Evliliklerinde son noktaya gelenler: Þayet içinde bulunduðunuz durum çok can sýkýcý ise ve bu nedenle evliliðinizi sonlandýrmayý düþünüyorsanýz bile bir uzman desteði alarak evliliðinizi birkez daha deðerlendirmelisiniz. Çünkü kimi zaman eþler arasýndaki olumsuzluklar ciddi gerilim oluþturur ve bu hal mantýk kurallarý çerçevesinde evliliði deðerlendirmeyi önler. Bir evlilik danýþmaný uzman bakýþ açýsý ile evliliðinizi objektif olarak deðerlendirmenizi saðlayacaktýr. Bu destek sonrasý kararýnýzda hâlâ ýsrar edebiliyorsanýz evliliðinizi yine bitirirsiniz. Ama ya bu destek sonrasý hatalý bir karar verdiðinizi ve evliliði bitirmek istemediðinizi fark ederseniz ne olacak? Bu sebeple ciddi sorunlarda avukatla görüþmeden önce bir danýþman ile görüþmelisiniz..
Küçük sorunlar nedeni ile huzursuzluklar yaþayanlar: Olayýn bir diðer boyutu yaþanan minik sorunlarý taraflarý huzursuz ve mutsuz etmesi durumudur. Hangi evlilikte olursa olsun taraflardan birinin yaþadýðý olumsuzluk evliliklerinin saðlýklý seyrine olumsuz olarak yansýyacaktýr. Evliliklerde yaþanan iletiþim problemlerinden veya 29 OCAK 2005 CUMARTESÝ
ailem 30
yanlýþ algýlamalardan kaynaklanan küçük mevzular büyüyebilmektedir. Bu sebeple sorunlar büyümeden çözümü saðlanmalýdýr. Bunun dýþýnda evde yaþanan huzursuzluðun sebebi kimi zaman bilinememektedir. Bu durumda da bir uzmandan destek alýnmalý ve temeldeki sorun belirlenerek sorun çözümlenmeye çalýþýlmalýdýr. Kimi zaman ise sorun yaþanmasýna gerek yoktur. Birtakým mevzularýn (ev, çocuk, iþ gibi…) danýþýlmasý ve daha doðru karar verilmesi için evlilik danýþmanýna baþvurulabilmektedir. Veya bazý çiftler evliliklerini deðerlendirmek için evlilik danýþmanýna baþvurabilirler.
Evlilik öncesi destek isteyenler: Niþanlýlýk öncesi veya niþanlýlýk döneminde bir uzmanla görüþmek evliliðin daha saðlam temelli baþlamasýný saðlayacaktýr. Aslýnda hemen her bireyin yeni bir hayata baþlamadan evvel gerek evlilik mevzularýný görüþmek ve gerekse muhatabýný daha iyi tanýmak için bir uzmanla görüþmesi faydalý olacaktýr. Evlilik danýþmanlýðý hizmetini almak için evlilik danýþmanýna çiftin birlikte gitmesi en önemli ve güzel olanýdýr. Ancak taraflardan biri bu desteði reddederse baþlangýç için tek eþin gitmesi ve duruma göre eþini ikna etmesi saðlanabilir.
ailem test hangisi doðru? 1. Aþaðýdakilerden hangisi Ayetü’l Kürsi’nin mânâsýný ifade eder? a) O Kayyûm'dur: Yaratmýþ olduðu kâinatýn her an idare ve tasarrufundadýr. b) Onu uyku ve uyuklamak tutmaz. Teslim olduðumuz Rabbimiz, bizimle ilgili iþlerin hiçbirinden bir an için bile olsun habersiz deðildir. c) Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur.
boþluklarý doldur
1. Merhum Prof. Dr. M. ......... .............. hayatýný iman ve Kur’an’a adamýþ kýymetli bir hizmet adamýdýr. 2. Kendisine teþekkür edilmesi öncelikle çocuðunuzun ............ olmak hakkýdýr. Bu çocuðun kendisine ............. duymasýný saðlar.
d) Hepsi
doðru yanlýþ
2. Müslüman olmak demek ne demektir? a) Bütün enaniyetini sýfýrlayýp, herþeyini Rabbi’ne emanet etmektir. b) Allah’ýn ve gönderdiði Resullerin fermanlarý karþýsýnda boyun eðmektir. c) Teslim olduðu ilahi rahmetin sonucunda iki cihanda da aziz olacaðýný bilmektir. d) Hepsi
1. Evlilik danýþmanýna, evliliklerinde son noktaya gelenler, küçük sorunlar nedeni ile huzursuzluklar yaþayanlar, evlilik öncesi destek isteyenler gider. D
3. Peygamberler olmasa ne olurdu?
2. Prof. Dr. M. Esad Coþan ve damadý Prof. Dr. Ali Yücel Uyarel, 4 Þubat 2001’de Avusturya’da geçirdikleri trafik kazasýnda vefat etmiþtir. D
C E V A P L A R
a) Ýnsanlar iman etmekle mükellef olmazlardý. Çünkü Rabbimiz “Biz peygamber göndermediðimiz hiçbir halký cezalandýrmayýz.” (Ýsra,17/15) buyuruyor. b) Kainattaki tecelliyat karþýsýnda adeta sarhoþ olan insanlýk bu gücün sahibine nasýl ibadet edeceðini, O’nu nasýl memnun edeceðini bilemez divane olurdu. c) Ýnsanlar kabahatlerini örtmek için bahane sahibi olabilirlerdi. (Nisa 4/165) d) Hepsi
Y
Y
HANGÝSÝ DOÐRU 1. d, 2. d, 3. d BOÞLUKLARI DOLDUR 1. Esad Coþan 2. Birey, Saygý DOÐRU–YANLIÞ 1. Doðru 2. Yanlýþ, Doðrusu Avustralya olacaktýr.
reklam