250

Page 1

ailem.zaman.com.tr






Allah'a ýsmarladýk!

EDÝTÖR

Bu sayýmýzla tam 250 haftadýr yayýnlanmýþ olacaðýz. Haftalarýn, aylara sonra yýllara dönüþeceðini tahmin bile edemiyorduk. Ailem projesine “Vira bismillah!” dediðimizde ekibimize ilk katýlanlar rahmetli Dr. Can ile sevgili arkadaþýmýz Mustafa Aydýn olmuþtu. Sizinle bu sayýda küçük birkaç sýrrý paylaþacaðým. *** Gazetemizin danýþmaný Hamdullah Öztürk, Ailem’in manevi direði oldu hep. Ufkuyla, derin ve samimi hisleriyle sadece bize deðil, yüz binlerce okura yol gösterdi. Bir baba, bir abi oldu bizlere. Ne zaman baþýmýz sýkýþsa onun engin ve serinletici gülümsemesine sýðýndýk. Mustafa Aydýn derginin neredeyse her sayfasýnda emeðiyle, gayretiyle, fikir ve ufkuyla Ailem’e renk ve hayat kattý. 250 sayýnýn her birinde taze heyecanlarý yakalamak için gönlündeki serpiþtirdi sayfalara. Zorluklarý, sýkýntýlarý, hedefleri hep onunla birlikte aþtýk. Kah üzüldük, kah sevindik. Ýþine kalbini de koyan kaç kiþi var ki þu dünyada... Ailem’e sonradan katýlan, bir süre oðlu Tarýk Ziya’nýn doðumu için ara veren; ama döndüðünde bu arayý hýzla kapatan Þemsinur Özdemir Haným, dergimizin ana direklerinden biri oldu. Bugüne kadar kimsenin görmediði, bilmediði konularý, insanlarý dergiye taþýyarak sessiz bir çýðýr açtý. Tarihe unutulmayacak hatýralar býraktý. “Neden bu baþarý?” sorusuna, yaptýðý iþe gönlünü de vermesinden baþka bir cevap olamazdý. Derginin mütevazi bir kahramaný var ki; o da Ali Demirel’dir. Nerede sýkýþsak, “Yetiþ Ali hocam!” deriz. Bir gün olsun “yapamam” demez. Yüzlerce yazý ve dosyayý iþlerinin arasýnda bize hazýrladý. Bu iþlerin arasýna üç-beþ de kitap sýkýþtýrdý. Ali Demirel arkadaþýmýz olmasaydý, Ailem Ailem olmazdý herhalde. Ýlk dergilerimizi mizanpajýný yapan ve sayfalarla birlikte fikir çilesini de çeken Þemsi Açýkgöz’le sayfalarý yaparken ne de çok projeler ürettik. Siz onu Salih Yusufoðlu olarak tanýdýnýz. Getirdiði öneri ve teklifler dergide adeta çýðýrlar açtý. Derginin gizli kahramaný olarak onlarca teklifleri anlatýrken heyecanýný bizde yaþadýk tekrar tekrar. Dergimizin ikinci tasarýmcýsý Mehmet Þimþek bize iþ disipliniyle, dostluðuyla hayat verdi. Son dört yýlýmýzda kader birliði yaptýðýmýz Bedia Azak ise dergiye adeta sevgisini de kattý. Ailem onun bir iþi deðil de sanki hayatýnýn bir parçasýydý. Özenle, titizlikle hazýrladý her sayfayý. Bir de gazetemizden ayrýlan emektarlarýmýz var ki; onlar Ali Budak, Osman Karyaðdý, Ebru Nida Bilici ve Abdülkadir Süphandaðý. Ailem için defalarca fikirlerine baþvurduðumuz, dergi için gönül verdiðimiz bu arkadaþlarýmýz, onlarca konuyu sizler için araþtýrdý ve yazdý. Ailem denildiðinde akla yüzlerce isim gelebilir. Birçok farklý yazar ve konusunda uzman kiþiyle çalýþtýk. Ve çoðu zaman bugüne kadar yapýlmamýþ birçok iþi baþardýk ve çok güzel projeler ürettik; sessiz sedasýz. Arzumuz dergimiz bitse de gönlünüzdeki yerimiz hiç bitmesin... Ailem bu haftadan itibaren okurlarýndan ayrýlýyor. Bizleri seven yüzbinlerce okurumuza veda etmek durumundayýz. Tam 250 hafta süren, her haftasý bize bir yýl gibi gelen bu dönemde sürçü lisan ettiysek affola... Geriye bir tatlý hatýra býrakabilmiþsek ne mutlu. Allah’a ýsmarladýk tüm Ailemsevenleri...

Serhat Þeftali s.seftali@zaman.com.tr

Feza Gazetecilik A.Þ. Adýna Ýmtiyaz Sahibi Ali Akbulut, Genel Yayýn Müdürü Ekrem Dumanlý Yayýn Danýþmaný Hamdullah Öztürk Yayýn Editörleri Serhat Þeftali, Mustafa Aydýn, Þemsinur Özdemir Görsel Yönetmen Fevzi Yazýcý Katkýda Bulunanlar Ali Demirel, Süleyman Sargýn Tasarým Bedia Azak Kapak Salih Tekin Sorumlu Müdür ve Yayýn Sahibinin Temsilcisi Ali Odabaþý Reklam Satýþ Yöneticisi M.Süleyman Baþaran s.basaran@zaman.com.tr 0212 454 82 25, Yayýn Türü Yerel Süreli, Adres: Zaman Gazetesi 34194 Yenibosna/ÝSTANBUL Tel: 0 212 454 1 454 (pbx) www.ailem.zaman.com.tr Öneri ve teklifleriniz için: ailem@zaman.com.tr Baský: Feza Gazetecilik AÞ Tesisleri


16 24 38 42 44

08

Ýslam’da bekâr kalmak var mý?

10

Gerçek keramet ahlaký güzelleþtirmektir

12

Seyahat edenler dikkat... Turist ishali nedir?

14

Haftada bir sohbet iyi gelir

16

ÝLKDER Baþkaný Zehra Özden Sönmez

24

Ýyiliði yaymaya çalýþalým

26

Hanýmlarýn günlük beyaz akýntýsý abdesti bozar mý?

28

Çocuðum akþamlarý uykuya direniyor ne yapmalýyým?

32

Ailem 250. sayýyla veda ediyor

38

25 yýllýk Kur’an öðretmeni Himmet Çakar

42

Salat-ý Tefriciyye’nin saðlayacaðý dünyevî fayda...

44

Osmanlý Devlet’inde hekimbaþýlýk

45

Dr. Bilge sizlere....




KISA KISA 08

A Ý L E M 21 EYLÜL 2007 CUMA

HADÝS GÜNLÜÐÜ

Çok sevin, çok korkun Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sas) buyurdular: Allah’ý çok sevin O’nun sevgisini kaybetmekten çok korkun, O’na karþý sorumluluk duygusu içinde olun. Evlatlarýnýz arasýnda adaletle muamele edin. (Müslim, Hibât, 13)

Hadisten bize mesajlar: 1. Takva, Allah’ý çok sevmek O’nun sevgisini kaybetmekten azabýna düþmekten çok korkmaktýr. 2. Gerek sevgi göstermede gerek mal paylaþýmýnda evlatlarý arasýnda adaletsiz olan, Ýslam’ýn güzelliklerinden mahrum kalmýþ demektir. 3. Bugün evlatlarýna adaletle davranmayan, onlardan bir kýsmýný sevgisinden ve adil mali desteðinden mahrum býrakan, yarýn; gerek evlatlarýndan göreceði sevgi, merhamet ve saygý duygusundan, gerek Ýlahi merhametten mahrum kalýr.

HAZIRLAYAN: SACÝD EDEBALÝ

Ýslam’da bekâr kalmak var mý? Güzel dinimiz Ýslam’da bekârlýða yer yoktur. Eðer bir insan sosyal ve ekonomik þartlarýný yerine getirmiþse, dinen kabul edilecek saðlýk vb. gibi meþru bir mazereti de yoksa evlenmemezlik yapamaz. Kiþi eðer fakirse, onun evlenmesine yardým etmek de zengin olan Müslümanlarýn üzerine görevdir. Rabbimiz þöyle buyuruyor: “Aranýzdaki bekârlarý, kölelerinizden ve cariyelerinizden elveriþli olanlarý evlendirin. Eðer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onlarý zenginleþtirir. Allah, (lütfu) geniþ olan ve (her þeyi) bilendir.” (Nur Suresi: 32) Bir kimse, mihir ödeme gücüne, ailesini geçindirecek kadar nafaka temin imkanýna sahipse ve “zinaya düþme ve haram iþleme tehlikesi karþýsýnda bulunuyor da oruç da tutamýyorsa” dinen evlenmesi farzdýr. Çünkü insanýn iffetini korumasý ve nefsini haramdan sakýnmasý gereklidir. Yani harama düþmemek için evlenmek esastýr ve haramla yüz yüze gelen birinin baþvuracaðý tek çare evlenmek olmalýdýr. Gayr-ý tabii yollarla evlilik müessesesiyle savaþ, yaratýlýþ hadisesi ile savaþtýr ve böyle bir savaþa kalkýþanýn yenik düþmesi de kaçýnýlmazdýr.

Nefse gem vurmak ne demektir? Gem kontrol edilmesi güç canlýlara vurulur. Hiç gem vurulmuþ bir koyun göremezsiniz. Ya da çift süren bir öküze de gem vurulmaz. Çünkü gerekmez. Ama cýva gibi bir ata binecekseniz ya da arabaya koþacaksanýz gemlemeniz gerekir. Durmasý gerektiðinde aðzýna takýlý demiri çekeceksiniz ki, onun acýsýyla durmasý gerektiðini anlasýn. Nefsimiz de deli bir tay gibidir.


Çocu¤unuzun do¤umundan ergenli¤ine kadar baflucunuzdan ay›rmayaca¤›n›z kaynak bir eser Piyasa de¤eri

45 YTL

HERKESE HED‹YE!

Bilgi, e¤itim e¤lence dolu ‹pekyolu Oyunu

Çocu¤umu Ben Yetifltiriyorum Her Anne Bir Okul, Çocu¤um Sorunlar›m Var, Anne-Baba Olmak Kolay De¤il, Canl›y›m Geliyorum, Bebek ve Çocuk Sa¤l›¤›, Oyun ve Oyuncak Dünyas›, Ben, Bana Verilenim.

Bu kitaplar bizi anlat›yor, bizimle konuflur gibi anlat›yor...Bu kitaplar bizim kayg›lar›m›z› paylafl›yor... Tamam› renkli, resimli kufle ka¤›da bask› toplam 7 lüks cilt

Peflinat Vade Taksit Toplam Yok

10

19 ytl

190 ytl

> 24 saat siparifl verebilirsiniz

Tel: 0 212 621 71 70 0 212 621 82 84

www.ucurtmayayinlari.com

Necla Koytak

Seyhan Büyükcoflkun

Dr. Rabiye Babal›o¤lu

Doç. Dr. Mücahit Öztürk

Dr. Gülhan›m Bayrak

1946 y›l›nda Erzurum’da do¤du. A.Ü. Ziraat Fakültesi’ni bitirdi. Daha sonra ‹.Ü. Edebiyat Fakültesi’nde E¤itim Bilimleri okudu. Özel ö¤retim kurumlar›nda ö¤retmenlik ve e¤itim yönetmenli¤i yapt›. 1988’den beri yaklafl›k 4.000 genç k›z ve kad›na kiflisel geliflim disiplinlerine ve davran›fl bilimlerine a¤›rl›kla yer veren Anne E¤itim Seminerleri düzenlemektedir.

1961 y›l›nda ‹stanbul’da do¤du. ‹stanbul Üniversitesi ‹flletme Fakültesi’ni bitirdi (1982). “Muallim M. Cevdet ve E¤itim Anlay›fl›” teziyle yüksek lisans derecesini ald› (1991). ‹zlenim ve Dergah dergileriyle, Zaman ve Yeni fiafak Gazeteleri’nde yaz›lar yazd›. 1988 y›l›ndan beri yaklafl›k 4.000 kifliye “Anne E¤itim Seminerleri”nde e¤itmenlik yapt›. Evli ve dört çocuk annesi.

1961 y›l›nda ‹stanbul’da do¤du. Ankara Fen Lisesi’ni birincilikle bitirdi. TÜB‹TAK Liseleraras› Fizik Yar›flmas›nda ‹ç Anadolu birincili¤ini kazand›. 1978 üniversite s›nav›nda Türkiye 3.sü olarak girdi¤i ‹. Ü. T›p Fakültesinden 1984 y›l›nda birincilikle mezun oldu. 1991 Y›l›nda Kad›n Do¤um Uzman› ünvan›n› ald›. ‹ngilizce ve Almanca bilen Babal›o¤lu 50 civar›nda yerli ve yabanc› bilimsel yay›n ve bildiri yay›mlam›flt›r. Evli ve üç çocuk annesidir.

1965 y›l›nda Eskiflehir’in

1964 y›l›nda Kayseri’de do¤du.

Sivrihisar ilçesinde do¤du.

1986 y›l›nda ‹stanbul T›p

Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesinden 1990 y›l›nda mezun oldu. Çocuk Psikiyatrisi ‹htisas›n› Istanbul Üniversitesi

Fakültesi’ni bitirdi. 1992 y›l›nda Çocuk Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› Uzman› oldu. Halen özel bir

T›p Fakültesi’nde 1997 y›l›nda

sa¤l›k kuruluflunda Çocuk

tamamlad›. 2000 y›l›nda Çocuk

Hekimi olarak çal›flmaktad›r. Evli

Psikiyatrisi Doçentlik ünvan›n›

ve sekiz çocuk annesidir.

ald›. Evli ve üç çocuk babas›d›r.


AHL AK 10

A Ý L E M 21 EYLÜL 2007 CUMA

Allah dostlarý kerametin kendileri için büyük bir imtihan olduðunu bilerek bu halden endiþe etmiþler ve “þükür”le Rabb’lerine yönelmiþlerdir. Onlar, asýl kerametin “istikamet” olduðunu yaþayarak göstermiþlerdir.

Gerçek keramet AHLAKI GÜZELLEÞTÝRMEKTÝR ESMA SAYIN EKERÝM

eramet, Allah dostu bir kiþide harikulade bir halin meydana gelmesidir. Peygamberlerden zuhur eden olaðanüstü hallere mucize denir. Keramet, Hakk’ýn (cc) kuluna bir ikramýdýr. Sufilere göre keramet iki çeþittir: a) Þeklî ve Kevnî keramet: Hissî ve maddî keramettir. Uzun mesafeyi kýsa zamanda alma, az gýdayý çoðaltma, su üzerinde yürüme, ateþte yanmama örnekleri, þeklî keramete örnektir. Allah dostlarý bu çeþit kerametlere fazla önem vermez, bu kerametlerin Allah’ýn imtihaný olmasýndan korkarlar. Bu çeþit kerameti çocuklarý uyutan haþhaþa veya onlarý eðlendiren oyuncaklara benzetirler. b) Manevî ve hakiki keramet: Bu kerametler ilim, irfan, marifet ve ahlakla ilgili kerametlerdir. Bir kiþi kötü bir huyundan vazgeçip yerine iyi bir huy edinirse en büyük keramet budur. Hakiki keramet ilimde, irfanda, ahlakta, ibadette, taatta, amelde, edepte ve insanlýkta gösterilen üstün meziyetler, hasletler ve faziletlerdir. (Uludað, Süleyman, Tasavvuf Terimleri Sözlüðü, 307). “Ýstikamet kerametten üstündür. Çünkü

K

keramet nefsin, istikamet Rabb’in senden istediði þeydir.” denilmiþtir. Bu nedenle biz her namazda Fatiha Sûresi’ni okurken Rabbimize “Bizi doðru yola hidayet et” (Fatiha, 1/5) diye duada bulunuruz. Hakiki ve büyük sufiler ilim, irfan ve ahlak sahasýnda yapýlan deðiþiklikleri, ilerlemeleri, geliþmeleri ve yükselmeleri gerçek ve paha biçilemez kerametler olarak görmüþler, þeklî ve kevnî kerametlere fazla önem vermemiþlerdir. Bir þeyhin ve velinin gösterebileceði en büyük keramet, bir kafirin mümin olmasýna, bir günahkarýn kötü ahlak, eðilim ve fiillerin kaynaðý nefsini terbiye etmesine vesile ve vasýta olmasýdýr. “Baba himmet” diyen müridine “Oðul gayret” diye tavsiyede bulunan mürþitler bu noktayý gayet güzel tespit etmiþlerdir. Gerekli sebep ve çalýþmalara tevessül yerine, sadece olaðanüstü hallerde ve bütün tedbirlerin bittiði ve çarelerin tükendiði zaman baþvurulmasý gereken himmete müracaat edilmesi, Ýslam toplumunda sebep, gayret, çalýþma, tedbir ve kendine güvenme gibi hususlarýn zayýflamasýna sebep olmuþtur. (Abdülkerim Kuþeyri, Kuþeyri Risalesi, s. 434). Kuþeyri, hakiki ke-


FOTOÐRAF: REUTERS

rametin kiþinin dini bilgilerine ve dinin hükümlerine karþý olamayacaðýný ifade etmiþtir. Allah dostlarýndan biri, hakiki kerametin Allah’ýn dostluðunu kazanmak ve Allah’ý sevmek olduðunu þöyle ifade etmiþtir: “Ne kalpte ne de yürekte sevgilinin göreceði boþ bir yer yoktur. Benim arzum, hayalim ve neþem Allah’týr. Ömrüm oldukça O’nunla olursam hoþ bir hayat yaþayacaðým. Kalbime gelen dert konusunda ondan baþka bir doktor bulamadým.” (Abdülkerim Kuþeyri, Kuþeyri Risalesi, s. 450). Hakiki kerametin, Allah’ýn dostluðunu kazanmak, ahlaken yücelmek ve nefsin terbiye edilmesi olduðunu Hz. Rabia ile Hz. Hasan el-Basri arasýndaki þu örnek çok güzel bir þekilde ortaya koymaktadýr. Hasan Basri, bir gün Fýrat Nehri’nin kenarýnda oturan Rabia’yý görünce seccadesini suyun üzerine serdikten sonra, “Buyurun burada iki rekat namaz kýlalým” dedi. Rabia: “Üstad ahiret ehline dünya pazarýndan bir gaye mi göstermek istiyorsun? O halde onu öyle göster ki insanoðlu benzerini göstermekten aciz kalsýn.” diye cevap verdi. Rabia daha sonra seccadesini havaya serdi ve “Ey Hasan sen de buraya gel de insanlarýn gözünden kaybol.” dedikten sonra esas söylemek istediðini söyledi: “Üstad, senin yaptýðýný balýklar, benim yaptýðýmý ise sinekler yapýyor. Hakiki keramet kiþinin kendi ahlakýný ve diðer insanlarýn hal ve ahlaklarýný geliþtirmek, hikmet ve bilgisiyle etkili olmak ve insanlardaki kötü huylarý gidermektir. ( Kara, Mustafa, Tasavvuf ve Tarikatler Tarihi, s. 118). Kanaatimizce keramet, “Allah’ým yaratýlýþýmý güzelleþtirdiðin gibi ahlakýmý da güzelleþtir” duasýyla hayatý huzur ve rýza içerisinde geçirmektir. Hakiki keramet, Hz. Ýbrahim’in “Benden sonra gelecek nesiller arasýnda hoþça anýlýp iyi duygular içerisinde hatýrlanmamý saðla” (Ýbrahim 14/41) duasýnda buyurduðu gibi ölümsüz nitelik ve deðerde eserler býrakarak, iki cihanýmýza ve bütün insanlýða faydalý çalýþmalar sunarak ölümsüzlük sýrrýna ermektir.


SAÐLIK 12

A Ý L E M 21 EYLÜL 2007 CUMA

Seyahat edenler dikkat..

Turist ishali nedir? eliþmiþ bölgelerden geliþmekte olan bölgelere seyahat eden insanlarda görülen ishal birçok insaný etkilemektedir. Farklý bölgelere seyahat eden insanlarýn yüzde 30-40’ýnda ishal görülmekte bunlarýn yüzde 90’ý hafif seyirli ve kendiliðinden iyileþirken yüzde 510’unda da dizanteriform ishal geliþmektedir. Ayrýca turistlerin yüzde 1-2’sinde 1 aydan fazla süren inatçý ishal oluþmaktadýr. Az sayýda olguda da 6 aydan fazla süren olabilir ve kronik bir hastalýk baþlayabilir. Turist ishalinin geliþme riski kiþinin bedensel duyarlýlýðýna, yeme alýþkanlýðýna yolculuk süresine daha da önemlisi gideceði yere göre deðiþebilmektedir. Turist ishalinden korunmada ilk basamak gýda alýmýnda seçici davranma ile olur. Yerel sular kaynatýlmadan içilmemelidir. Þiþelenmiþ su ve karbonatlý içeceklerin içilmesi daha emindir. Çið ya da az piþirilmiþ et, deniz ürünleri, süt ürünleri, piþirilmemiþ ya da kabuðu soyulamayan sebze ve meyveyi yemekten kaçýnýlmalýdýr. Belirtiler hafif ishalden koleraya benzeyen ciddi ishale baðlý sývý kaybýna kadar geniþ bir yelpazede oluþabilir. Hastalarýn çoðunluðunda ishal kendiliðinden geçer ve bir hekim tarafýndan deðerlendirmeye bile gerek olmayabilir. Uzun süreli ishal veya ateþ, bulantý, kusma, þiddetli karýn aðrýsý gibi sistemik belirtiler varsa mutlaka bir hekime müracaat edilmelidir.

G

KRONÝK ÝSHAL Yeni seyahat yapmýþ bir kiþide iki haftadan daha fazla süren ishalin ayýrýcý tanýsýnda daha ciddi patojen ya da altta yatan ciddi sebepler olabileceðinden daha titiz bir araþtýrma yapmak gerekir.

KORUNMA Aðýr böbrek, karaciðer ve kalp hastalýðý, þeker hastalarý, kanser hastalarý gibi ciddi hastalýklarda koruyucu önlem önerilir. Koruyucu önlem için bu gruba giren hastalarýn bir doktora baþvurmasý önerilir. FOTOÐRAF: AFP

DR. MURAT YILDIZ KONYA VAKIF HASTANESÝ ÝÇ HASTALIKLARI UZMANI

TEDAVÝ Turist ishalinde en önemli tedavi sývý tedavisidir. Ciddi sývý kaybý veya diðer belirtiler bulunmasý 48 saatten uzun sürmesi veya kanlý ishal olmasý durumunda mutlaka bir hekime baþvurulmalýdýr. Diðer tedavi önerileri þiþelenmiþ su veya karbonatlý içecekler þeklinde yeterli sývý, sýcak et suyu veya çorbadýr. Tuz eklenmelidir. Sütten kaçýnýlmalý, aðýr yaðlý, kýzartma gibi hazmý zor gýdalardan uzak durulmalýdýr.



TOPLUM 14

A Ý L E M 21 EYLÜL 2007 CUMA

Konuþmak mý yoksa konusunda uzman birini dinlemek mi hoþunuza gider? Gündelik hayatýn koþuþturmasýyla bunalan ruhlarý serinleten sohbet meclislerinden uzak mýsýnýz? Halbuki, sohbet meclislerine katýlmak bir ihtiyaçtýr...

haftada bir

SOHBET iyi gelir! ALÝ DEMÝREL

SOHBET, HAYATI PAYLAÞMAKTIR

ohbet, duygu ve düþüncelerini karþýlýklý müzakere ederek bu duygu ve düþüncelerde derinleþmeyi hedef alan insanlarýn kurduklarý bir nevi arkadaþlýktýr. Ýnsan kiminle arkadaþlýk yaparsa, kimlerle oturup kalkarsa, ister istemez onlarýn ahlakýndan, huy ve tabiatlarýndan etkilenir. Bu manada sohbet, birbirinden etkilenmenin adýdýr. Nitekim insanlara peygamber gönderilmesinin temelinde, yaratýlýþtaki bu etkilenme özelliði yatmýyor mu? Ýþte asýrlara ýþýk saçan Sahabe nesli, en hayýrlý nesil olma lütfuna Ýnsanlýðýn Ýftihar Tablosu’yla birlikte olmakla ve O’nun sohbetinde bulunmakla ulaþmadý mý? Peygamber Efendimiz, ashabýný öncelikle Dâru’l-Erkam’da yapmýþ olduðu sohbetlerle yetiþtirmiþ ve onlarý geleceðe hazýrlamýþtý. Daha sonra da bu sohbetlerini hayatýnýn sonuna kadar devam ettirmiþti. Efendimiz her biri ayrý bir yýldýz olan bu devasa kametlere “Ashabým” demiþtir.

Sohbet, ortak bir dille dertleþmek ve ayný hayatý paylaþmaktýr. Bu paylaþýmda yürekler benzer duygu ve heyecanlarla, hep ayný meseleler etrafýnda çarpar. Böyle bir beraberlikte “Birimiz hepimizdir” görüþü hâkimdir ve tam bir vahdet-i rûhiye söz konusudur. Bu vahdet-i ruhiye ile insan, dertlerinin çaresini bulur, hüzünlerini ve sevinçlerini paylaþýr, ilim ve irfanýný artýrýr. Ýki türlü sohbetin olduðunu söyleyen bir Hak âþýðý bunlarý þöyle açýklýyor: “Birisi güzel, diðeri kötüdür. Güzel olan sohbetin edebi ve hedefi güzeldir. Sohbetin edebi helal ve harama dikkat etmektir. Hedefi ise, Allah rýzasý ve cennettir. Güzel sohbet, güzel arkadaþ ve güzel çevre demektir. Güzel arkadaþ, din ve dünya adýna hiçbir zarar vermeyen, aksine sözü ve iþi ile faydalý olan kimsedir. Kötü sohbet, kötü arkadaþ ve kötü çevre ile oluþur. Hedefi dünya menfaati ve boþ heveslerdir. Bu beraberliðin, hedefi gibi edebi de bozuktur.” Bizim sohbetlerimiz elbette hedefi güzel olan sohbetler olmalýdýr. Zikir, fikir, tefekkür

S


FOTOÐRAF: MUSTAFA KÝRAZLI

güzel sohbetlerin önemli bir derinliðidir. Sohbet boþ zaman öldürme ortamý deðildir. Peygamber Efendimiz, bizden malayani, yani boþ iþlerle uðraþmamýzý istiyor. O yüzden sohbetlerimiz mutlaka bizi hayra sevk etmeli, madden ve manen bizi yetiþtirmeli.

SOHBET, BÝR ÝHTÝYAÇTIR Müminler olarak hepimizin ekmek ve su kadar sohbete ihtiyacýmýz vardýr. Özellikle de, þeytan ve avanelerinin bin bir türlü yollarla insanlarý doðru yoldan alýkoymaya çalýþtýklarý þu zamanda… Bir araya gelip duygu ve bilgi alýþveriþinde bulunmaya þiddetle muhtacýz. Ahir zamanýn dehþetli fitneleri, þeytanýn profesyonelce hazýrladýðý oyun ve handikaplarý, nefsin irade tanýmaz taþkýnlýklarý ve desiseleri arasýnda boðulan müminin, nefes almaya, manevî rahata, dertleþmeye ve halleþmeye ihtiyacý vardýr. O yüzden sohbet meclislerine de-

vam etmelidir. Þunu unutmamalýdýr ki, Cenab-ý Hak sohbet meclislerinden, adýnýn anýldýðý yerlere gelenlerden razý olmakta ve onlarýn yüzü suyu hürmetine böylesi kimselerin arasýnda bulunanlarý da affetmektedir. Tabiî ki sohbetlerimiz, katýlýmcýlarý Cenâb-ý Hakk’a yönlendiren yararlý konuþmalarda bulunma, söz ve düþünce ile baþkalarýnýn ufkunu açma yörüngeli olursa. Hayatýn hangi kademesinde bulunuyorsa bulunsun herkesin haftada bir de olsa sohbete ihtiyacý vardýr. Yakýn dost ve arkadaþlarýnýzla bir araya gelebilir, bu birlikteliklerde sizi hayra çaðýran, dünyevi meþgaleler içinden bir saatliðine de olsa sizi alýp ahiretin zümrüt yamaçlarýnda gezdiren, size bu dünyaya gönderiliþ amacýnýzý hatýrlatan eserler okuyabilir, bu yörüngede sohbetler yapabilirsiniz. Böylesi sohbetler size hem bir motivasyon kaynaðý olacak, hem de fikrî ve manevî geliþiminize yardýmcý olacaktýr.


ÖRNEK HAYATL AR 16

A Ý L E M 21 EYLÜL 2007 CUMA

7 sene önce trafik kazasýnda omurgasý 3 yerinden kýrýlan, ameliyattan sonra 6 ay yatarak tedavi gören Özden Zehra Sönmez, çelik korse ve bastonuyla gereken her yere gider. Çünkü onu bekleyen yetimler vardýr.

ÝLKDER Baþkaný Özden Zehra Sönmez:

Yetim çocukların başını okşayan elleriniz olsun ÞEMSÝNUR ÖZDEMÝR / ANKARA

ünyanýn birçok yerinde her gün binlerce insan zulme uðruyor veya doðal afetlere maruz kalýyor. Irak, Filistin, Afganistan, Çeçenistan, Afrika ülkeleri, haber bültenlerinde sýkça duyduðumuz insanlýk dramlarýnýn yaþandýðý bölgelerden bazýlarý. Çoðumuz evlerimizde, rahat koltuklarýmýzda önce haberleri izliyor ardýndan sanki hepsi bir masaldan ibaretmiþ gibi günlük hayatýmýzý devam ettiriyoruz. Belki bir gün öncesine kadar o insanlar da baþlarýna benzer felaketlerin gelebileceðini hesap etmeden yaþayýp gidiyorlardý. Belki yarýn biz baþkalarýna muhtaç duruma düþeceðiz. Bilmiyoruz. Bildiðimiz tek þey, Allahu Teala’nýn mü’minlere yardýmlaþmayý, zekât ve sadaka vererek infak etmeyi emrettiðidir. Bu yüzden, Allah’ýn varlýðýna ve birliðine, Rasulüne, meleklerine, kitabýna, ahiret gününe ve kadere inanan hiç kimsenin çevresinde olup bitenlere ilgisiz kalýp sadece kendi nefsinin arzularýný yerine getirmeye hakký yoktur. Ýþte bu bilgi ve bilinç hali, dünyanýn herhangi bir yerinde yardýma muhtaç bir insana elimizi uzatmaya mecbur hale getirir bizi. Ve bu sorumluluk ruhuna sahip olduðu için

D

hasta bir kadýn, Ankara’dan çýkýp binlerce kilometre uzaktaki Endonezya ve Pakistan’da deprem felaketi yüzünden bir gecede evsiz, barksýz, kimsesiz kalan insanlarýn yardýmýna koþar. O, ne zengindir, ne genç, ne de saðlýklý. “Elinizdekilerden infak edin” ayetinin sadece varlýklý kiþilere hitap etmediðini bildiði için, ‘yetimin baþýný okþama’ sünnetini yerine getirerek Sevgili Peygamberi’ne, O’nun temiz eþlerine ve kýzlarýna benzemek istediði için oradadýr. Ýlke Ýlim Kültür ve Dayanýþma Derneði’nin baþkaný Özden Zehra Sönmez, “Mü’min kardeþlerim zulüm görürken ve yardýma muhtaçken nasýl yatabilirim, nasýl uyuyabilirim, nasýl gülebilirim, nasýl takýp takýþtýrýp gezebilirim, nasýl binlerce liralýk tatiller yapabilirim? Hiçbirini yapmaya hakkým yok.” diyebildiði için evinde rahat döþeðinde deðil insanlara hizmet yolundadýr. Özden Haným ile, ÝLKDER’in Demetevler’deki mütevazý mekanýnda, onlarca iþinin arasýnda görüþtük. Öbür odada dernek gönüllüsü hanýmlar kermeste satmak için mantý büküyordu. Bu uzun görüþmenin bir kýsmýný belindeki platinler yüzünden uzun süre oturamadýðý için Özden Haným dinlenirken gerçekleþtirdik.


FOTOÐRAFLAR: ÞEMSÝNUR ÖZDEMÝR

Ýlkokuldan sonra kendini yetiþtiren Özden hanýmýn Mehmet (35), Sema Nur (33) ve Tuðba Nur (26) isimli üç çocuðu var.

Ýlim sahibi olmak için dua etti ÝLKDER’in kuruluþ yýlý 1994, ancak Özden Haným’ýn ve derneði birlikte kurduðu arkadaþlarýnýn hayýr faaliyetleri ta 1970’lerdeki kitap okuma gruplarýna dayanýyor. Kýzlarýn okutulmasýna gerek olmadýðýný düþünen geleneksel anlayýþtan dolayý ilkokuldan sonra ablasýyla birlikte okula gönderilmeyen Özden Haným, buna raðmen çok büyük gayretlerle kendini yetiþtirmiþ bir insan. 1970’te 18 yaþýnda iken Ýsmet Sönmez ile evlenen Özden Haným’ýn okuma faaliyetleri bundan sonra baþlar. Eþiyle birlikte bilinçli olarak Ýslam’a göre yaþamaya karar verir. 22 yaþýndan sonra baþýný örtmeye baþlar. Yeni tanýdýðý dinini en hýzlý ve en doðru öðrenmek için çok gayret ettiði o dönemde küpelerine varýncaya kadar tüm varlýðýný Ýslam’ý anlatan temel hadis, tefsir, fýkýh ve tarih eserlerini satýn almak için harcar. Kendi çabalarý ve özel dersler ile Arapça, Farsça ve Osmanlýca öðrenir. Kur’an öðrenmeye baþladýðý ilk haftadan sonra az da olsa öðrendiklerini aktarmak için komþularýna ve arkadaþlarýna çaðrý yapar. “Benim mürþidim kitaplardýr. Alimlerin mirasý eserleridir. O eserlerden istifade etmeyi Allah nasip etti.” diyen Özden Sönmez, Allah’a ilim sahibi olmak için dua ettiðini söylüyor. Allah Resulü’nün ‘Beni canýnýzdan daha çok sevmedikçe kâmil insan olamazsýnýz.’ sözünü ha-

Özden Haným "Tek duam saðlýklý yaþamak, bu müesseseyi ayakta tutabilmek ve daha fazla yetim çocuða ulaþabilmek." diyor.


ÖRNEK HAYATL AR 18

A Ý L E M 21 EYLÜL 2007 CUMA

Dernek görevlileri Emine ve Saliha hanýmlar ile.

týrlatan Özden Haným, hizmet anlayýþýný þöyle anlatýyor: “Gerçekten dinimi seviyorum ve emirlerini baþ tacý olarak kabul ediyorum. Onlarýn uðrunda nasýl gerekiyorsa mücadele edilmesi gerektiðine inanýyorum. Bu uðurda herhangi bir mazeret kabul etmiyorum. Çok ciddi hastalýklarým oldu. En yakýnlarýmý ardý ardýna kaybettim ama hiçbir durumda vazifemi ertelemedim. Ev iþlerini hiç bahane etmedim. Hepsini bir arada yapabilmek lazým. Çünkü, ben önemliyim, toplumun bana ihtiyacý var. Alan el ile veren el arasýnda köprü olmak lazým. Ben de olmayan eksiklikler ne ise baþta ilim olmak üzere doðru kaynaklardan onu almak, önce onu hazmetmek, uygulayabilmek gerek. Omuzlarýmýn kaldýrabildiði kadarýný diðer insanlara ulaþtýrmam lazým. Her gittiðimiz yerde anlatmaktan çok yaþayarak aktarmak, teblið etmek gerek. Ýnþallah bilerek hata yapmamaya gayret ettim. Bilmeden yaptýklarýmýzdan da tövbe ediyoruz.” O yýllarda Ankara Balgat’ta oturan Özden haným, yeni bir çevre aramaktansa kendi çevresini oluþturmaya çalýþýr. Öðrendiði her þeyi üzerine bir sorumluluk olarak yüklenir ve kendini ‘veren el’ gibi düþünüp komþu ve arkadaþlarýný davet ederek ev toplantýlarýný baþlatýr. Kur’an-ý Kerim’den

Özden haným, dernekte yapýlan her faaliyete katýlýyor.

özellikle infak ve ahlak ile ilgili ayetlerin meal ve tefsirlerini okurlar. Sohbet esnasýnda hanýmlarýn el iþlerine devam etmesini özellikle ister. Böylece vakit kaybý hissi oluþmasýnýn, rehavetin önüne geçer. “Zaten zamanýmýz sýnýrlý. Sohbet için ayrý, el iþi için ayrý vakitlerimiz yok. Zamandan sorulacaðýmýza da inanýyorum. Onun için Allah’ýn bana verdiði ömrü en iyi þekilde kullanmaya çalýþýyorum.” diyor. Kur’an’ý okurken öðrendiðini yaþamak gerektiði için, zekât ve sadaka ile ilgili ayetleri okuduktan sonra grup olarak ilk hayýrlarýný, komþularýndan bir ailenin evine gece vakti kömür yardýmý yaparak gerçekleþtirirler. Ardýndan, kendi sandýklarýndan çýkardýklarý eþyalarla fakir bir genç kýzýn çeyizini tamamlarlar. Giderek yakýn çevrelerini aþýp mahalle muhtarlarýyla da görüþerek tespit ettikleri yoksul ailelere gýda, giyecek, yakacak gibi yardýmlar ulaþtýrýrlar. Ayrýca, Adapazarý, Düzce, Dinar gibi deprem felaketi yaþanan bölgelere de uzanýr elleri. Kendi imkanlarýný aþan bu faaliyetleri, ‘yardým edebilecek ile yardýma ihtiyacý olaný buluþturma’ mantýðý içinde yürütürler. Vermenin insaný muhtaç duruma düþürmediðini belirten Özden Haným þöyle konuþuyor: “Yaptýðýmýz kömür yardýmý bizi çok mutlu etti. Onlarca hatim yapmýþ gibi hafiflediðimi hisset-


tim. Allah’ým hatim yapmak senin kitabýný okuinsanlara iþ veriyorsun, beðenmiyor. Hep almak mak, hayýr yapmak da senin kitabýný uygulaistiyor. Öðrenci okuturken de fedakarlýðý öðretmak. Sahabeler için ‘yürüyen Kur’an idiler’ demek, çalýþmaya, üretmeye yönlendirmek lazým. niyor. Biz de onlar gibi olabiliriz gücümüz yettiKadýnlar el iþleriyle geçimlerini saðlayabilir.” diði kadar. Allah kimseye gücünün üzerinde bir yor. O’nun için acil ihtiyacý olanlarý bulmak her þey yüklemez. Ýlk yardýmdan sonra vazifemizi zaman daha önemli. Bu yüzden son dönemleryapýp bitirdiðimizi sanmýþtým; ama gün geçtikçe de derneðin yardýmlarýný Türkiye’nin ve dünyahep arttý. Ömür devam ettikçe de bitmeyecek. nýn doðal afet ve savaþlar sonucu yoksul düþen Bazý insanlar ‘Ben çok iyi yaþainsanlarýna yönlendiriyor. Irak, mýyorum ki, zor geçiniyorum’ diPakistan, Filistin, Afganistan, Enyerek yardým etmemek için badonezya-Açe ve Çeçenistan’da haneler buluyor. Allah “Size veryerel kuruluþlar aracýlýðýyla kalýcý Ýnsanlarý, kimsediðim rýzktan yerli yerince harcahizmetler yapmaya çalýþýyor. nin kimseye yaryýn” diyor. Burada zenginlere hiYetim çocuklara tap etmiyor. Demek ki herkes dým edemeyeceði merhametli eller uzansýn, elindekinden sorumlu. Ve herkes bir günde yüzleri- istismarcýlar deðil elindekinden ne kadarýný infak ni aðartacak, güedebileceðini düþünmeli. Böyle Bu bölgelerde özellikle yetim neþin bir mýzrak düþünmüþ olsa idik bizim yetimçocuklara sahip çýkmaya çalýþan lerimiz Amerika’nýn, Avrupa BirÖzden Haným, þöyle konuþuboyu ineceði gün liði’nin yardýmlarýna muhtaç olsýcaðýn etkisinden yor: “Bir gecede tamamen kimmazdý. Onlara kendimiz sahip sesiz kalmýþ çocuklar var. Biz ve Allah’ýn azaçýkabilirdik. Sadaka vermek insahip çýkamadýðýmýz için kimi, býndan koruyacak organ mafyasýnýn eline düþtü, saný muhtaç duruma düþürmez, malý azaltmaz. Allah, zerre kadar kimini fuhuþ mafyasý kaçýrdý. bir hayra davet iyilikleri dahi deðerlendireceðini Merhametin kalplerden sökülüp ediyoruz. vaat ediyor. Siz Allah’a güzel bir alýndýðý, kimsenin kimseyi düborç verin. Allah onu biriktirir þünmediði, haram helal bilmeUhud daðý kadar, kimsenin kimden nefsî diyerek ilerlemeye çaseye yardýmý olmadýðý zamanda lýþtýðý, kazanmak için çelme takkarþýnýza çýkarýr.” týðý dönemde bir yetimi sahiplenmek, onun Bunun yanýnda fakirlere sürekli ayni veya baþýný okþamak çok önemli. Baþýný okþamak, nakdi yardým yapmanýn da doðru olmadýðýný hiçbir þey yapamazsan üzüntüsünü paylaþ, düþünüyor Özden Haným. Özellikle belediyeleþefkat göster, manasýnda mecazi bir taným. rin gýda ve kömür yardýmlarýný, insanlarý sürekYetimlerin karnýný doyurmak, sýrtýný giydirli almaya alýþtýrdýðý için doðru bulmuyor. Acil mek, okumasý, barýnmasý, belli bir yaþa kadar ihtiyaçlarýn haricinde iþ verip çalýþarak kazangelmesi için çalýþmak gerekiyor. Ümmetin manýn saðlanmasýný istiyor. Bu çerçevede, hayetimlerine ancak ümmetin eli deðsin ve banýmlarýn el iþi yapýp satmalarýný teþvik ediyor. þýný okþasýn. Çünkü diðer eller çocuklarý istisSatýþ imkaný oluþturmak için dernek olarak kermar ediyor, çünkü merhameti yoktur. Ýnsan mesler düzenliyor. Yardým yapan kurumlar birolarak bile görmeyebiliyorlar. Onun için Allah’tan korkan imanlý insanlara çok iþ düþübirlerinden haberdar olursa mükerrer yardýmlayor. Fedakârlýk ancak imanla olur.” rýn olmayacaðýný belirten Özden Haným “Bazý


ÖRNEK HAYATL AR 20

A Ý L E M 21 EYLÜL 2007 CUMA

‘Yetimhaneye bir tuðla da sen koy’ ÝLKDER’in þu anda yürüttüðü en önemli iki proje Koruyucu Aile Platformu ve ‘Bir Tuðla da Sen Koy’ kampanyasý. 26 Aralýk 2004’te Endonezya’daki deprem ve tsunami felaketinden sonra Açe bölgesine giden Özden Sönmez, orada bir yetimhane kurmaya karar verir. Çeþitli kuruluþlarýn desteðiyle 50 çocuk kapasiteli bir yer açýlmasýna öncülük eder. Ayrýca 80 çocuða Türkiye’den koruyucu aileler bulur. Pakistan’da 8 Ekim 2005’te meydana gelen depremin 20. gününde Özden Haným, Muzafferabad þehrindedir. Türkiye’den giden inançlý bir kadýn olarak felaketzede kadýn ve çocuklarýn acýlarýný paylaþýr. Döner dönmez dernekteki gönüllü hanýmlarla beraber Kurban Bayramý’na kadar hazýrlýk yapýp kermes düzenler, kurban baðýþý toplar ve bayramdan önce yardýmlarý yerlerine ulaþtýrýr. Kermeste satýlan el iþi ve yemeklerden kazanýlan para ve kampanyadan gelen baðýþlarla Pakistan’da yapýlan yetimhanede þu anda 50 çocuk barýnýyor.

Keþmir bölgesindeki Muzafferabat’ta da derneðin bakýmýný üstlendiði 30 çocuk bulunuyor. Bunun yaný sýra Çeçen, Filistinli ve Iraklý olmak üzere dernek toplam 300 çocuðun sorumluluðunu üstlenmiþ durumda. Bütün çocuklarýn bilgileri fotoðraflarýyla birlikte tek tek dosyalarda yer alýyor. Koruyucu aileler kime yardým ettiklerini görebiliyor. Bir çocuðun koruyucu ailesi olmak için derneðin belirlediði baðýþ miktarý ayda 60 lira. 50 bin çocuðun bir gecede kimsesiz kaldýðý Açe’de sadece 50 yetime sahip çýkabilmekten dolayý üzüldüðünü belirten Özden haným þöyle konuþuyor: “Hedefimiz bin yetime sahip çýkmak. Bu aslýnda küçük ve acýnacak bir rakam çünkü ümmetin yüz bin yetimi var. Bir çocuðunuz varsa düþünün ki sizden uzakta olan bir çocuðunuz daha var. Onun için ayda 60 lira veremiyorsanýz, iki kiþi birlikte verin. Ya da bir grup olun 5-10 lira verin ayda. Ýnsanýn ihtiyaçlarý bitmiyor. Gözden ýrak olan gönülden de ýrak oluyor. Biz sadece hatýrlatýyoruz onlarý. 300 çocuk derken iftihar etmiyorum. Neden her ülkede bin deðil?” Pakistan’da deprem sonrasýnda yetim kalan çocuklara ÝLKDER gönüllüleri de el uzattý.


Pakistan’daki yetimhanede þu anda 50 çocuk barýnýyor.

Baðýþlarla yaptýrýlan yetimhanede çocuklara modern bir eðitim veriliyor.


ÖRNEK HAYATL AR 22

“ “

A Ý L E M 21 EYLÜL 2007 CUMA

Hayatýmda dernek hep ilk sýrada yer aldý

Benim için dernek hiçbir zaman evimden sonra gelmedi. Dernekten sonra evim, eþim, çocuklarým, torunlarým geldi hep. Þikâyetler de oldu ama yaptýðým iþi çok seviyorum. Bana ihtiyaç varken bu hizmetleri ikinci plana atamam. Said Nursi Hazretleri þöyle der: “Karþýmda müthiþ bir yangýn var. Alevleri göklere yükseliyor, içinde evladým yanýyor, îmaným tutuþmuþ yanýyor. O yangýný söndürmeye, îmanýmý kurtarmaya koþuyorum. Yolda birisi beni kösteklemek istemiþ de, ayaðým ona çarpmýþ, ne ehemmiyeti var? O müthiþ yangýn karþýsýnda bu küçük hadise bir kýymet ifade eder mi?” Gerçekten hizmet ehli olanýn kazanacaðýna inanýyorum. Peygamberlerin hayatlarý hep hizmettir. Elimizdeki tek sermayemiz olan bugünü deðerlendirmemiz lazým. Kendime hep þunu sordum: “Hz. Fatýma veya diðer örneðimiz olan hanýmlar bugün olsaydý bu yetimler baþkalarýnýn eline kalýr mýydý?” Kalmazdý. Ýþte biz de birer birer de olsa onlarýn görevini yapmak zorundayýz.

Zekât fakirin hakkýdýr, vermek görevimiz Zaten zekat bizim hakkýmýz deðil. Zekatlarýmýzý verirken karþýmýzdakini minnet altýnda býrakmamamýz lazým. Çünkü biz onu vermekle, karþýmýzdaki de almakla mükellef. Ýyilik yapmýyoruz. Eðer inanýyorsak kendi malýmýzdan çýkarýp vermek zorundayýz. Allah’ýn razýsýný kazanmak için yapýyorsak sadece vermekle mükellefiz. Karþý tarafa nasýl harcayacaðýný söylemeye veya verdiðimizi hatýrlatmaya hakkýmýz yok. Sadaka vermenin ibadetlerin en üstünü olduðuna inanýyorum. Ýnsan kendine ait þeyden fedakarlýk yapmadýktan sonra canýndan hiç yapamaz.

Hepimiz Hz. Hatice (r.anha) gibi olmaya çalýþmalýyýz Benim Filistin’de akan kanýn durmasý, Irak’taki kadýnlarýn periþaniyetten kurtulmasý için duam olmalý.Gerçekten ondan ben sorumluyum. Eðer biz elimizden geleni yapmýþ olsaydýk, orada yaþananlarý duyursaydýk her þey daha farklý olacaktý. Bugüne kadar mazlumun, ihtiyaç sahibinin sesini duyurmaya çalýþtým. Yetimlerin hamisi olmaya gayret ettim, ama ne kadar? Kendi nefsime baktýðým zaman birçok þeyi baþardýn, fedakarlýk yaptýn diyor, ama ben kendimi Hz. Hatice’nin, Hz. Aiþe’nin, Hz. Fatýma’nýn yaptýklarýyla kýyaslamak zorundayým. Biz hâlâ eksik saydýðýmýz bir þeyi tamamlamadan infak etmiyoruz; ama onlar kendileri aç olduklarý halde baþkalarýný düþünüp yiyeceklerini takdim edebiliyorlardý ve bunu yaparken de ‘biz size sadece Allah rýzasý için yardým ediyoruz’ diyebiliyorlardý. Böyle insanlar kalmadý diyenler var ama bunu kabul etmiyorum. Hepimiz böylesi insanlardan olabiliriz. Bunlar bize örnektir. Kýyamete kadar onlarýn izinden gidebiliriz.



FOTOÐRAF: AP

Ýyiliði

yaymaya çalýþalým

ünah, tarihin hiçbir döneminde bugünkü kadar “kutsanmamýþtý”. Çevremize baktýðýmýzda hepimizi dünya ve ahiret felaketine götürecek en pespaye haller insanlar ve çeþitli iletiþim vasýtalarýyla normalleþtiriliyor ve neredeyse yapýlmasý emrediliyor. Ýyilik ve güzellikler ise sürekli kýnanabiliyor. “Ýyiliði emretmek, kötülükten sakýndýrmak” demek olan “emr-i bi’l-ma’ruf, nehy-i ani’l münker” ise þuurlu bir mü’minin vasfýdýr. Bunu önce kendi nefsinde uygular sonra sýrasýyla, gücü ve þartlarý nisbetinde çevresinde de hakim kýlmaya çalýþýr. Bir sohbet meclisinde eðer “içki, fuhuþ, kumar, hýrsýzlýk, yolsuzluk, rüþvet, zina” gibi konular ballandýra ballandýra anlatýlýyor ve mü’min orada bulunu-

G

yorsa, önce ikaz eder. Dinlenmiyorsa kendisi artýk o çatý altýnda kalmaz. Eðer çatýyý da terk edemiyorsa kalbini Allah’a yöneltip, iþi sahibine havale edip susar. Ama kiþi sorumluluk sahibi bir idareci ve bu pespaye sohbeti yapanlar da onun elemanlarý ise onlarý lisan-ý münasiple ikaz edip susturmak o kiþinin üstüne vazifedir. Tabii burada “üslup ve tarz” önemlidir. Tatlý dil her zaman ikna edici ve tercih edilen bir yöntemdir. Ýþlenen günah eðer anlatýlmaz ve gizlenirse “bir” olarak kalýr ve umulur ki tövbe neticesinde Rabbimiz Settar ismi gereði örtüp, bizi affedebilir. Ama Gayretullah’a dokunan þey, o pis fiil veya davranýþýn “reklam” edilmesi, safi zihinlerin bulandýrýlmasý ve günahýn yayýlmasýdýr.


KISA KISA 25

A Ý L E M 21 EYLÜL 2007 CUMA

Peygamberimiz her zaman mütebessimdi Peygamber Efendimiz’in (sas) yüzünde daima ýþýldayan bir parlaklýk ve neþe ifadesi vardý. Resulullah âdet üzere kullanýlan hiçbir kötü sözü aðzýna almamýþtý. Cabir b. Abdullah'ýn ifadesine göre Resulullah kendisini her gördüðünde daima tebessümle selamlar ve hüsnü kabul gösterirdi. Onunla özel olarak konuþmak isteyen olduðunda, o yanýndan ayrýlmadýkça Resulullah yüzünü baþka bir tarafa çevirmezdi. Ayný þekilde herhangi bir kimse ile musafaha yaptýðýnda karþýsýndaki elini salmadýkça o elini býrakmazdý. Peygamber (sas) ashabýyla toplu olarak bir arada oturduðunda ayrýcalýklý bir yere oturmazdý. Hatta öyle olurdu ki, Medine'ye gelen yabancý heyetler mescidde oturan Resulullah (sas)'in kim olduðunu ayýrdedemezdi. Bir defasýnda, Habeþistan hükümdarýndan bir heyet geldiðinde Rasulullah (sas) onlara kendi misafiri gibi muamele etti ve lüzumlu her hizmeti kendisi saðladý. Resusulullah (sas)sataþma, istihza ve insanlarýn kaba söz ve davranýþlarýna daima hoþgörü ile bakmýþ, þikâyetçi olmamýþtýr.

Senden baþka kimimiz var ya Rabbi? Ey yerlerin ve göklerin tek sahibi, ihtiþamýný hiçbir aklýn kavrayamadýðý, ancak secdeye kapanarak teslimini arz ettiði Yüce Allah’ýmýz (cc). Sen bizim yegane havlimizsin, kuvvetimizsin ve Sen (cc) bizlerin en güzel vekilisin. Her an ve her zaman Senin yardýmýna ve inayetine muhtacýz. Lütfunla bizi Cennet’ine al, rahmetinle bizi bu çöllerde mahv ü periþan eyleme. Amin.

Her þey Allah’ýn rýzasý için olmalý Bir insan, hem þu an içinde yaþadýðý hem de ileride yaþama durumunda bulunduðu hayatýný hayatlandýrmak, canlý bir zamana sahip olmak istiyorsa, onu Allah’ýn yolunda Cenabý Hakk’ýn rýzasý istikametinde kullanmalý, zamanýn her parçasýna, Cenab-ý Hakk’ýn mübarek ismini iþlemeye çalýþmalý.

Vefat eden ana-babalar için hayýr yapabilirsiniz Hayýrlý evlat anne ve babanýn amel defterini açýk tutacak önemli bir manevi kazanç kapýsýdýr. Okuduðu her sure, getirdiði her salavat ve ettiði her dua o niyet etmese de anne ve babasýnýn amel defterine anýnda kaydedilir. Evlatlarýn üstlerinde bazý önemli vazifeler vardýr. Bunlar, anne ve babalarýnýn dine uygun vasiyetlerini yerine getirmek, namazlardan sonra duâ edip sevaplarýný onlarýn rûhlarýna hediye etmek, sevabý onlara olmak üzere oruç tutmak, hacca gitmek, kurban kesmek, sadaka-i fýtr vermek, varsa kalan borçlarýný ödemek, kabirlerini ziyâret edip Kur’ân-ý Kerîm okumak, dostlarý ile görüþmek, ramazan’da sevâbý onlara olmak üzere sadaka-i fýtýr vermek, ana-babanýn sevdiði yemeði yapýp, fakirlere daðýtýp rûhlarýný þâd etmek.


ÝLMÝHAL 26

A Ý L E M 21 EYLÜL 2007 CUMA

Hanýmlarýn günlük beyaz akýntýsý abdesti bozar mý? 247. sayýmýzda yer alan “Hanýmlarýn beyaz akýntýsý abdesti bozar mý?” sorusuna verilen cevap nedeniyle birçok okurumuzdan daha detaylý bilgi isteði geldi. Bu istek doðrultusunda bu konuyu daha detaylý ele aldýk.

duðu kanaatinde olduklarýný görürüz. Bu alimler eserlerinde “önden çýkan þeyler”i açýklarken örnek olarak meni, mezi, vedi gibi sývýlarý gösterirler. Bu noktada dikkatimizi çeken husus, adý geçen her üç sývý da erkekleri ilgilendirmektedir ve bu sývýlar ya þehevi duygular sonucunda yahut da idrardan FATMA YÜKSEL sonra ortaya çýkan necis-pis maddelerdir. Dikkati1- Hayýz ve nifas dönemleri haricinde kadýnlarýn mizi çeken bir baþka husus, alimlerimiz bu konugenital organýndan beyaz renkli yu ele alýrken hanýmlarý ilgilendiren ve kokusuz bir akýntý gelmektedir. bir açýklamaya yer vermemektedir. Günümüz hekimlerinin bilimsel 4- Yukarýda isimlerini saydýðýaraþtýrmalar sonucunda ulaþtýklarý mýz alimlerin eserleri baþta olmak Günümüzde neticeye göre bu akýntý, týpký tüküüzere büyük fýkýh eserlerimizin çorük ve gözyaþý salgýsý gibi vücudun ðu, kadýnlarýn özel halleri ile ilgili hanýmlarýn besaðlýklý ve normal faaliyetlerine sadece hayýz-adet kaný, nifas-doyaz akýntýsý devam etmesinin bir sonucudur. ðum sonrasýnda gelen kan ve istiüzerine araþtýr- haza-adet dönemi dýþýndaki kanaAncak genital organda herhangi bir iltihap yahut hastalýk ortaya malar meselelerine temas etmektema yapan çýktýðýnda bu akýntýnýn rengi ve Hanýmlardan adet dönemi dýalimlerimiz, bu- dir. kokusu deðiþmektedir. þýnda ve bir hastalýk söz konusu olnun vücudun 2- Dinimizin temel iki kaynaðý maksýzýn gelen beyaz akýntýya, “haolan Kur’ân-ý Kerîm ve Peygamnýmlara mahsus haller” konusunda normal bir duberimiz’in hadislerine bakýldýðýnda hiçbir þekilde temas edilmerumu olduðu da, bu konunun doðrudan ele mektedir. Bu durum, o kitaplarý görüþünü bealýnmadýðýný görürüz. Yani kadýnyazan alimlerimizin, yaþadýklarý lardan gelen beyaz akýntýnýn tedönemin týp bilgisindeki yetersiznimsemiþtir. miz olup olmadýðý, abdesti bozup liðe baðlý olarak konudan yeterinbozmadýðýna dair bir açýklama ce haberdar olmamalarý ile ilgilidir. Yüce Kitabýmýz’da yer almadýðý 5- Baþta Ömer Nasuhi Bilmen gibi, Hz. Peygamber’den bize koilmihali olmak günümüzde satýlan nuyla ilgili bir açýklama nakledilmemiþtir. birçok güvenilir ve muteber ilmihalde, hanýmlarýn 3- Serahsî, Kâsânî, Merginânî, Halebî, Ýbn avret yerine pamuk vs. koymalarý gerektiði, bu paÂbidîn gibi Hanefî mezhebi alimleri baþta olmak muk ýslak þekilde çýktýðý takdirde abdestin bozulaüzere fýkýh kitaplarýnýn “abdesti bozan þeyler” bacaðý bilgisi yer almaktadýr. Yukarýda da açýklamaya hislerini incelediðimizde, bu alimlerin genel olarak çalýþtýðýmýz gibi bu bilginin kaynaðý Yüce Kitabý“önden ve arkadan çýkan her þey”in abdesti bozmýz yahut Hz. Peygamber’in açýklamalarý deðildir.


FOTOÐRAF: AFP

O eserleri kaleme alan kiþiler, hanýmlara ait özel bir durum olan günlük beyaz akýntýyý, erkeklere mahsus necis-pis akýntýlara benzeterek hüküm vermiþ ve geçmiþ dönemdeki ulemanýn kitaplarýnda yer alan eksik bilgiyi olduðu gibi nakletmiþlerdir. Ancak unutulmamalýdýr ki, bilgi eksikliðinden kaynaklanan bu durum, o eserleri kaleme alan kiþilerin büyüklüðüne bir zarar getirmez. 6- Günümüzde bu konuda araþtýrma yapan fýkýh alimleri, hanýmlarýn beyaz akýntýsýnýn vücudun “normal” faaliyetinin bir neticesi olmasý dolayýsýyla necis-pis sayýlamayacaðý, abdesti bozmayacaðý ve bu akýntýnýn bulaþtýðý çamaþýrýn namaz kýlmadan önce deðiþtirilmesinin zorunlu olmadýðý sonucuna ulaþmýþlardýr. Ancak bir hastalýk sonucu genital organdan rengi ve kokusu deðiþmiþ, alýþýlanýn dýþýnda bir akýntý gelirse, o akýntý özür hali sayýlýr ve akýntýnýn sahibi özür kaný ile ilgili hükümleri uygular. (www.hayrettinkaraman.net adresinden Hayrettin Karaman’ýn konu ile ilgili görüþüne müracaat edebilirsiniz) 7- Verdiðimiz bu bilgilere raðmen, bugüne kadar pamuk kullanmayý alýþkanlýk haline getirmiþ, saðlýk açýsýndan bundan bir zarar görmeyen ve kendisini bu þekilde rahat hisseden bayanlarýn bu alýþkanlýklarýna devam etmesi saygýyla karþýlanmalýdýr.


FOTOÐRAF: AP

ÇOCUK 28

A Ý L E M 21 EYLÜL 2007 CUMA

Çocuğum akşamları uykuya direniyor!

NE YAPMALIYIM? ABDULLAH PURTAÞ PSÝKOLOJÝK DANIÞMAN

irçok ailede akþamlarý yatma saati ile ilgili çocuklarla ebeveynler arasýnda anlaþmazlýklar çýkýyor. Ya çocuðunuz yatmayý reddediyor ya da yattý yatacak derken yataðýndan tekrar kalkýyor. Özellikle akþamlarý günün yorgunluðunu bir an önce atmak isteyen yetiþkinler için bu durum son derece zahmetlidir. Hele bir de anne-baba çalýþýyorsa ebeveynlerin zahmeti katmerleþiyor. Erken yaþlardan baþlayarak çocuða verilecek uyku eðitimiyle, çocukta gündüz uykusuna direnme, kendi yataðýnda uyumama gibi problemlerin önüne geçebilirsiniz. Uyku problemi, eðer herhangi organik sebebe baðlý bir durum yoksa, ebeveynlerin özverisine baðlý olarak çözülebilir.

B

ÇOCUÐUNUZ NEDEN GEÇ YATMAK ÝSTÝYOR? 3-6 yaþ döneminde özellikle çocuklar kurallara karþý gelerek inat davranýþlarla ebeveynlerinin sýnýrlarýný kontrol ederler. Genellikle bu test, ebeveynlerin yapýlmasýný istedikleri en önemli þey ne ise onun üzerine kurgulanýr. Çocuk ayak direterek sizin kararlýlýðýnýzý kontrol ediyor olabilir. Özellikle anne-baba çalýþan ailelerde, çocuk ebeveynleri ile akþamlarý daha çok vakit geçireceðini düþünerek ilgi ihtiyacýný karþýlamak için eðlenceli aile ortamýný býrakýp yatmak istemeyebilir. Çocuðunuz geceleri korkudan dolayý uykuya dalmakta güçlük çekiyor olabilir. Okul çaðý ço-

cuklarýnda uykuya dalma güçlüðü ve uyuyamama problemleri daha çok kaygýya, stres ve korkulara baðlýdýr. Bu problemler gece bir þeyden korkmaya, bir kâbusa ya da gündüz olan travmatik bir olaya veya baþka bir spesifik olaya tepki olarak ortaya çýkabilir. Özellikle de boþanma, yeni kardeþ, okul problemleri gibi stresli bir dönemde ebeveynlerin verdiði olumsuz tepkiler problemleri daha da kötüleþtirebilir. Örneðin yeni doðan kardeþ bu kaygýlarýn bir nedeni olabilir, çocuðunuz kendisi yattýðýnda kardeþine sizin daha çok zaman ayýracaðýnýzý düþünerek yatmak istemeyebilir. Çocuðun yaþadýðý bu tür kaygýlarý fark etmek çok önemlidir. Bu yönüyle ebeveynlik fedakârlýk ve özverinin yanýnda bilgi, beceri ve emek isteyen bir sanattýr. Erken çocukluk döneminde ebeveynlerin tutum hatalarý nedeniyle evde düzenli bir uyku saatinin olmamasý veya uyku saatine riayet edilmemesi sonucu çocukta uyku saati bilinci oluþmamýþtýr.

Uyku saati alýþkanlýðýný

çocuðunuza nasýl kazandýrabilirsiniz? Uykuya özendirmek için yatmadan önce ona bir masal anlatýn. Yaþýna göre odasýnda gece lambasý yakabilirsiniz. Eðer korkuyorsa odasýnýn kapýsýný hafif açýk býrakabilir, yanýna uykuda ona rahatsýzlýk vermeyecek sevdiði bir oyuncaðý koyabilirsiniz.


Çocuðun yaþýna göre neden erken yatmasý gerektiði çocukla paylaþýlmalýdýr. Oyun çaðý ve okulöncesi çocuklarýn günde 10-12 saat uykuya ihtiyaçlarý varken yetiþkinlerde bu durum 6-8 saat arasý olmaktadýr. Bu durumu çocuða anlayabileceði dille anlatabilirsiniz. Öncelikle; makul bir çerçevede çocuðunuza uyku saati için belirli bir sýnýrlama ve deðiþmeyen bir uyku planý koymalýsýnýz. Uyuma saatinin ebeveyn iradesine baðlý olduðunu unutmayýn. Çocuðunuzun sizinle salonda uyuklayýncaya kadar kalmasýna izin vermemelisiniz. Burada çocuk anne-babadan birinin kararlýlýðýnda bir boþluk hissederse bunu hiç çekinmeden kullanýr. Önemli olan, dengeli bir yaklaþýmla evde anne-baba olarak ayný dili konuþmanýzdýr. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, uyku saatine verdiðiniz önemi abartmamanýzdýr. Örnek olarak, çocuðunuzun yaþadýðý travma veya stresli bir olay ya da ailecek paylaþýlacak bir mutluluk çocuðun uyku düzenini deðiþtirebilir. Zaman zaman çocuðunuzun olumlu davranýþlarýný pekiþtirmek amacýyla uyku saatinde biraz esnek davranarak geç uyumasýna izin verebilirsiniz.

Cazip bir aile ortamýnda siz TV’nin baþýnda keyif çatarken çocuðunuza “Uyku saatin geldi, git yat” demek, çocuk için kabullenilmesi kolay olmayan bir durumdur. Özellikle uyku saati kavramýnýn oluþturulmaya çalýþýldýðý ilk dönemlerden baþlayarak, TV’nin kapatýlmasý, kiþisel ihtiyaçlarýn giderilmesi, ortamýn loþ bir hale getirilmesi, uyku saatinden yarým saat önce “Biraz sonra yatma zamanýn gelecek.” gibi geribildirimlerle, çocuðunuzu uykuya hazýrlayabilirsiniz. Ayrýca uyku zamanýna yakýn bir vakitte çocuðu heyecanlandýrýcý, hareketli oyunlardan da kaçýnmak gerekir. Gece uyanma ya da yatmama problemi olan çocuklar elbette geç uyanma problemi de yaþayacaktýr. Bu problemi azaltmak için çocuðunuzun her zamankine oranla erken yattýðý ve erken kalktýðý bir günü bulmaya çalýþýn ve o günü mümkün olduðunca elveriþli geçirin. Daha sonra gün hakkýnda çocuðunuzla konuþabilir ve ona “Dün erken yattýðýn için bugün erken kalkabildin ve biz de seninle ne kadar çok zaman geçirebildik.” diyerek onu erken yatmaya özendirebilirsiniz.


KÝTAP 30

A Ý L E M 21 EYLÜL 2007 CUMA

Emanet Elbise Asým Karatepeli Muþtu Yayýnlarý (0216) 522 09 99

Peygamber Müezzini Hz. Bilal Abdu’l-Hamit Cûde es-Sahhar Terc: Numan Yazýcý

Hamilelikte Saðlýklý Beslenme Dr. Allan WalkerCourtney Humphries

Sade Yaþa Mutlu Ol! Dr. Veli Sýrým Nesil Yayýnlarý (0212) 551 32 25

Raðbet Yayýnlarý (0212) 528 85 19

Optimist Yayýnlarý (0216) 481 29 17-18

Evlilikte Ýdeal Duruþlar S. Servet Hocaoðullarý

Ezanla Diriliþ Halit Ertuðrul

Necip Fazýl Kýsakürek Orhan Okay

Dünyanýn Sonu Deðil Mehtap Kayaoðlu

Timaþ Yayýnlarý (0212) 551 24 24

Nesil Yayýnlarý (0212) 551 32 25

Etkileþim Yayýnlarý (0212) 551 32 25

Nesil Yayýnlarý (0212) 551 32 25

Meleklere Ýnanýyorum Osman Oral

Hazreti Amine Âiþe Abdurrahman

Necip Fazýl Kýsakürek Ali Haydar Haksal

Bir Yastýkta Bir Ömür Sebahattin Uçar

Muþtu Yayýnlarý (0216) 522 09 99

Erguvan Yayýnevi (0212) 527 07 14

Ýnsan Yayýnlarý (0212) 642 74 84

Kutupyýldýzý Yayýnlarý (0212) 504 87 00



VEDA 32

A Ý L E M 21 EYLÜL 2007 CUMA

Ailem, Edirne’de edilmiþ duanýn Bakü’de aminlerle karþýlanmasý, Ýstanbul’da verilmiþ bir selamýn Münih’te alýnmasýydý. Dile kolay tam 250 sayý geride kaldý. Ýyi-kötü, tatlý-acý birçok hatýra Ailem sayfalarý arasýnda kendine yer buldu.

Ailem 250. sayýyla elveda diyor

Bir veda yazýsý MUSTAFA AYDIN

ÝLK SAYI ÝLK HEYECAN: 14 ARALIK 2002

Türkiye baþta olmak üzere Avrupa, Asya ve Amerika’da birçok ülke ve bölgede okuyucularýmýza düzenli olarak ulaþmaya çalýþtýk. Çok daha uzaklarda olanlar Ailem web sayfasýnda pdf dosyalarýyla dergi sýcaklýðýný paylaþmaya çalýþtýk. Telefonlarýmýz hiçbir gün susmadý ve mesaj kutumuz sürekli yeni mesajlarý müjdeledi. Ailem, milyonlarca okurumuzun duygularýna tercüman olan, dertlerini bilip derman arayan bir dergiydi. Okudukça sýkýntýlarý azaltacak formüller sunmaya çalýþtýk. Erkek, kadýn, çocuk, genç, yaþlý; yani ailemizin tüm üyeleri onun bir parçasýydý. Þefkat, samimiyet, baðlýlýk ve aileyi kucaklayan tüm düþünceler Ailem’in ana ilkelerini ve nirengi noktalarýný oluþturdu. Hedeflerimize ulaþabildiysek bize ne mutlu.

Ailem’in ilk sayýsý 14 Aralýk 2002 tarihinde yayýnlandý. 3 Aylar Rehberi’nden 12 sayýlýk bir tecrübeye sahip olan Serhat Þeftali editörlüðünde baþlayan derginin ilk ekibinde muhabir olarak Ebru Nida Bilici ve editör yardýmcýsý olarak Mustafa Aydýn vardý. Ali Demirel, Ali Budak ve daha sonra da Osman Karyaðdý, Abdülkadir Süphandaðlý beyler uzun süre dergiye çok önemli katkýlarda bulundular. Özel dosyalar, “kýsa kýsalar” hep onlarýn himmetiyle okuyucuyla buluþtu. Ebru Haným ve Ülkü Özel Akagündüz’ün Ailem’den ayrýlmasýyla dergi ekibine Þemsinur Özdemir Haným dahil oldu. Stajyerler Rabia Karlýk, Azize Ceylan, Gökçe Acar, Nurcan Çalýþkan ve Ece Özel Ailem’in günlük koþuþturmasýnýn dönem dönem

T


tatlý eziyetini çektiler. Ailelerle ilgili projelerde yapýlan özel fotoðraf çekimlerinde ellerinden gelen gayreti gösteren Zaman fotoðraf servisini baþta Selahattin Sevi bey olmak üzere minnetle anýyoruz. Sayfalarýmýzýn birbirinden güzel mizanpajlarla size ulaþmasýnda asýl hammaliyeyi yüklenen isimlerse sayfa tasarýmcýlarýmýz Þemsi Açýkgöz, Mehmet Þimþek ve Bedia Azak ve Aynur Karagöl oldu. Hepsine “elinize, yüreðinize saðlýk” diyoruz. Dergimize en güzel kapaklar yapmak için gayret gösteren Nurettin Aslantaþ, Cem Kýzýltuð, Osman Turhan ve Necip Þahin’e teþekkürlerimizi yolluyoruz. Ailem ekibi, her haftayý bir yarýþ parkuru gibi gördü ve her sayýya bir þeyler ekleyebilmek için durmaksýzýn çalýþtý. Zaman içinde sayfa sayýmýz arttý, özel sayýlarda bazen 48 bazen de 64 sayfa olarak okurlarýmýzýn karþýsýna çýktýk. Yakalanan konu çeþitliliði ve gündemle uyumun saðlanmasýyla okur sayýmýz ve okunurluk oranýmýz giderek arttý. Ailem, “Biz yazalým, siz okuyun!” demedi. Dergi mutfaðý, her satýrýn okunabilmesi için çabaladý. Kýsa ve öz olabilmenin zorluðunu ve zahmetini bile bile bu zor göreve talip oldu. Bunu bazen baþardýk, bazen de baþaramadýk. Ýlk aylar derginin her üyesi için telefon sürprizleriyle doluydu. Ahizenin öbür yanýndan yansýyan gözyaþlarýna karýþmýþ minnet ve teþekkür dolu tebrikler biz âciz çalýþanlarýn ne kadar önemli bir sorumluluðu omuzladýðýmýzý yeniden hissettiriyordu. Okuyucularýmýz tashih yanlýþlýklarý dahil her türlü hatayý

hemen bildiriyor, reklamlar dahil her konuda kanaatlerini aktarýyor, en önemlisi birçoðu konu önerisinde bulunuyor ve bize zenginlik katýyordu. Baþýndan sonuna kadar onlarýn dualarý ve verdikleri moraller enerji kaynaðýmýz oldu.

Dr. CAN VE CAN DOSTLARI Derginin hemen baþlangýcýnda ekibimize Dr. Mehmet Ayvacý Bey katýldý. Dr. Can Öner adýyla yazmayý, dertlere derman olamasa da hiç olmazsa “hemdert” olmayý öneriyordu. Kendi adýma “Acaba?” diye hiç düþünmedim. Çünkü sýra dýþý enerjisi ve iþine olan konstantrasyonu ile onu STV yýllarýndan tanýyordum. Tam kendisiyle ilgili bir alandý ve zaten kendisi de o kadar hastalýðý içinde “Beni hayata baðlayan sadece ailem ve Ailem.” diye durumunu özetliyordu. 28 Temmuz 2006 tarihinde kaybettiðimiz güne kadar 30 bini aþkýn insana bizzat cevap verdi, teselli olmaya çalýþtý. Bu konuda kendisine ilk yýllarda Mustafa Aydýn, daha sonra asistanlarý Toprak ve Azize haným yardýmcý olmaya çalýþtý. Dr. Can’ýmýzý, Mehmet Ayvacý aðabeyimizi tekrar rahmet ve Fatihalarla anýyoruz.


VEDA 34

A Ý L E M 21 EYLÜL 2007 CUMA

DÝNÎ BÝLGÝLER ÇARPITILMADAN VERÝLDÝ

ÇOCUKLAR ÖNCELÝKLÝ HEDEF KÝTLEMÝZDÝ

Ailem, dejenere edilmeye çalýþýlan dini deðerlerimize sahip çýkarak, bunlarýn öðrenilmesi ve sevilmesinde büyük hizmetler gördü. Ýbadet ve inanç esaslarýnýn ne olduðunu anlatmak yanýnda “niçin”ini ve hikmetini de yansýtmaya, bu neþenin tüm dünyaya ulaþmasýna vesile olmaya çalýþtý. Dini metinlerde de hatalarýmýz olmadý mý, tabii ki oldu? Ama hemen okurlarýmýzýn uyarýlarýyla kendimize geldik. Evimizde hep iyi bir Türkçe sözlük, iyi bir ilmihal, iyi bir tefsir, iyi bir meal bulunsun diye tavsiye etmiþtik. Teklifimize uyup evine güvenilir bir kaynak eser koyan okurlarýmýz hemen oralardan bularak bize hatalarýmýzý gösterdiler.

Onlarca sayýmýz sýrf çocuklara yönelik oldu. Hamilelikten doðuma, ondan bebek bakýmý ve saðlýk eðitimine kadar yüzlerce dosya girdik. Eðitimin anne rahminde baþladýðý, helal/haram duygusunun ta o anlarda devreye girmesi gerektiðine iþaret etmeye çalýþtýk. Bütün bunlar sýrf iyi bir neslin yetiþmesine vesile ve ýþýk olabilmek adýnaydý. Çünkü yarýn çok geç olabilir, bize bin 400 yýldýr emanet edilerek gelen tarihi ve dini mirasýmýz bir sonraki nesle intikal etmeyebilirdi. Çocuklarýn saðlýðýndan bakýmýna, beslenmesinden terbiyesine kadar binlerce sayfa yazý sizlerle buluþtu.

AÝLEM: KARA GÜN DOSTU OLDU

Örnek insanlar denince ilk akla gelen evliya menkýbeleri ve kýssalardan da örnekler yayýnladýk. Ama, “onlar zaten evliyaymýþ caným” tepkilerini bildiðimiz için günümüzün deðerlerini arayýp bulup, okurlarýmýza yansýtmaya çalýþtýk. Bu asýrda, bu zorlu dönemde Ýslam’ý geniþ anlamda güzelce yaþayan, çevresine örnek olan, bu neþeyi etrafýna yansýtan insanlarý, aileleri bulup sizlere ulaþtýrdýk. Bu noktada Þemsinur Özdemir Haným’ýn büyük gayretleri oldu. Ailem, çýktýðý günden son sayýsýna kadar mütevazý insanlarýn bütün dünyaya örnek olabilecek hayat hikâyelerini duyurmaya çalýþtý. “Ümitsizliðe kapýlmayýn, mazeretlerin arkasýna sýðýnmayýn; bu asýrda da yaþanabilir!” demeye çalýþtýk, çünkü yaþayanlarý bizzat görüyorduk. Ýþte Ailem, bu sessiz projesiyle okuruna moral ve yön gösterebilmenin gayreti içinde oldu. Hedeflerimizin baþýnda zaman, mekan ve ha-

Ailem, mutsuzlara, ümitsizlere ümit olmaya, bilmediði, öðrenemediði için kendini kýnayanlara bilgi kaynaðý olmaya çalýþtý. Sevginin ne olduðunu, yýllar geçse de nasýl tükenmeyeceðini, hayata, eþyaya ve kâinata muhabbet nazarýyla nasýl bakmamýz gerektiðini anlatmaya çalýþtý. Ailem çalýþanlarý için en büyük haz kaynaðý gelen mesajlardan, “Çocuðumu/evliliðimi/aile saadetimi sizin sayenizde kazandým!” cümlelerini okumaktý. Hayatta mutlu olmanýn “mutlu olmayý bilmek ve istemek”le iliþkili olduðunu, evliliðin “sabýr” imtihaný olduðunu, çocuklarýn “ilahi birer emanet” olduðunu, her türlü sorunun mutlaka aþýlabileceðini satýrlar arasýnda fýsýldadýk sizlere. Kimi zaman evlilik danýþmaný, kimi zaman bir aile büyüðü, kimi zaman da bir terapist olduk sayfalar arasýnda.

ÖRNEK HAYATLAR ÖRNEK OLDU



VEDA 36

A Ý L E M 21 EYLÜL 2007 CUMA

yatýn “farkýnda” olmak, eþya, insanlar ve Rabbi’mize karþý sorumluluklarýmýz nedir, bunlarý bilmek, “iyi bir örnek teþkil etmek”, “sabýrla eðitmek ve deðer katmak” vardý. Tekliflerin uygulanabilir olmasý Ailem’in en temel gayelerinden biriydi. Her bir satýrdan hayata dair bir sonuç çýkarabilmenin gayreti vardý. Salih Yusufoðlu Bey uzun süre “Bir Teklif” köþesinde bizi maddi ve manevi alemimizde teyakkuza davet etti.

TÝRAJI VE ETKÝSÝYLE ÖRNEK DERGÝ Ailem son sayýsýna gelene kadar Türkiye’de 450500 bin adet ortalamayla satýlan tek haftalýk dergi oldu. Almanya’da Euro Zaman’la ve Amerika’da da USA Zaman’la birlikte okurlarýyla buluþtu. Ailem, ayrýca Azerbaycan’da müstakil çýkan bir yayýn organýydý. “Muhammedün Resûlullah” demek neden çok önemli?” baþlýklý sayýmýz (123. sayý/2005) 2,5 milyon adet satýþla rekor kýrdý. Okur memnuniyeti en yüksek çýkan, okurun aklýnda ismi en çok kalan, markalaþma yolunda en iyi trendi yakalamýþ hacmi küçük, ilgisi büyük bir çalýþmaydý Ailem...

yüðü Mustafa Büyükokuroðlu ve üstadýn talebelerinden Ali Seyfi Seyrek bu isimler arasýndaydý.

ALLAH AHÝRET AYRILIÐI VERMESÝN Yansýtmaya çalýþtýðýmýz müspet enerjiyi yine sizlerden derledik. Telefonlarýmýz hiç susmadý. Her köyden, her þehirden bizlere ulaþan insanlara elimizden geldiðince yol göstermeye, yardýmcý olmaya çalýþtýk. Tabii ki her yere yetiþmek mümkün deðildi. Ailem’den doðacak boþluðu artýk tek tek birey olarak kendimiz doldurmalýyýz. Her birimiz rahmetli Dr. Can gibi kendi dertlerimizin içine sevdiklerimizin dertlerini de harmanlayýp gözyaþlarýyla Rabb’imize iltica edip çare dilenmeliyiz. Ýçe kapanmak, yeise düþmek yok. Ailem’le her eve “ateþ vermeye” gelmiþtik ve verdik. Artýk Ailem dergisi yayýn hayatýna son veriyor. Bu ayrýlýk ne kadar sürer, hiç umulmadýk bir zamanda yepyeni bir heyecan ve bambaþka projelerle yeniden okurlarýnýn karþýsýna çýkar mý þimdilik bilemiyoruz. Tüm Ailem ekibi adýna hepinize “Allah’a ýsmarladýk” diyor, tek tek hak helalliði istiyoruz.

NELER YAÞADIK? Ailem’le süren yolculukta çok ilginç olaylar yaþadýk. Büyüklerimizle yaptýðýmýz röportajlar ve özel biyografi çalýþmalarýný ilgiyle okudunuz. Ancak, bunun bizim açýmýzdan hüzünlü yanlarý da vardý. Bazý büyüklerimizle yaptýðýmýz röportajlar yayýnlandýktan çok fazla süre geçmeden vefat haberlerini aldýk ve üzüldük. Örneðin, asýrlýk çýnar neyzen Mesut Paker, yine asýrlýk çýnarlardan hattat Müþerref Çelebi, Emine ve Hamdi Yüce ailesinin bü-

ALLAHA ISMARLADIK Gönüller gül nûr ola, sîneler pür nûr ola Ailem’le coþan diller dîdeler hep nûr ola Tâciyâ bak kapandý þol hayâlin perdesi Her ne kadar sürç-ü lisan eyledikse affola.



ÖRNEK HAYATL AR 38

A Ý L E M 21 EYLÜL 2007 CUMA

Talebe okutmayan din görevlisinin mesleðinde baþarýlý olamayacaðýný söyleyen Kur’an-ý Kerim öðretmeni Himmet Çakar “Hafýz olmak kolaydýr, hafýz kalmak daha zordur.” diyor.

25 yıllık Kur'an öğretmeni Himmet Çakar:

Düzenli çalýþma ile her yaþta Kur'an hâfýzý olunabilir ÞEMSÝNUR ÖZDEMÝR / BOLU

aþlamadan önce çok zor gibi görünen bazý iþleri yapýp bitirdikten sonra “iyi ki vazgeçmemiþim” deriz. Çünkü sonuç itibarýyla hayatýmýza anlam katan, ömrümüzü boþa geçirmediðimizi ispat eden uðraþlarýmýz genelde mücadele ederek elde ettiklerimizdir. Örneðin, kimi zaman yatsý namazýný kýlmak çok zor gelir. Gece ilerleyip yorgunluk da bastýrmýþsa namazda geçecek 10 dakika gözümüzde büyür de büyür. Nefsimizle, bedenimizle mücadele ederiz. Namazý eda edip son selamý verdikten sonra “Ne çok vakit kaybettim, keþke kýlmasaydým!” demeyiz. Bir mü’min 50 yýl da namaz kýlmýþ olsa geriye dönüp baktýðýnda “iyi ki kýlmýþým” der, çünkü onca yýldan geriye yapýlan ibadet ve iyi iþlerden baþka bir þey kalmamýþtýr. Kur’an hafýzý olmak da böyle baþlarken zor görünen ancak bittiði zaman “Ýyi ki vaktimi böyle deðerli bir ibadete ayýrmýþým” dedirten çok önemli bir sýfattýr. Bütün olarak baktýðýmýzda 600 sayfayý ezberlemek kolay deðil sanýlýr. Oysa düzenli çalýþýp küçük parçalar halinde ezberlenip sürekli tekrar edilerek gidildiði takdirde günde bir sayfadan hesap edilirse 2 yýla varmadan hafýz olmak mümkündür. Yaþ ilerledikçe

B

ezberin yavaþ olacaðý düþünülse bile gayret edince bu süre çok fazla uzamayacaktýr. Uzasa bile sonuçta Cenab-ý Allah’ýn kelamý Kur’an-ý Azimüþþan’ý üzerinde taþýmak, yürüyen Kur’an olmak ve “Sizin en hayýrlýnýz Kur’an’ý öðrenen ve öðretendir.” hadis-i þerifine muhatap olmak, bu gaye uðruna geçen her vakti ibadet niyetiyle geçirmiþ olmak için her þeye deðer. Yeter ki, ilk besmeleyi çekip bu yola revan olabilelim. Çocuk yaþta zihin daha berrak olduðu için ezber yapmak da kolaydýr. Yaþ ilerledikçe hafýza gücünü yitirir. Bunda hayatýmýza giren boþ iþlerin ve hiçbir süzgece tabi tutmadan zihnimize aldýðýmýz haram nazarlarýn etkisi büyüktür. Ancak buna raðmen, hiçbir yaþ Kur’an hafýzý olmaya baþlamak için geç deðildir. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’nýn Bolu’daki Eðitim Merkezi’nde 25 yýldýr Kur’an-ý Kerim dersi veren Himmet Çakar, Kur’an’ýn Allah kelamý olduðuna dair bir delilin de kolay ezberlenmesi olduðunu söylüyor. Meslek hayatý boyunca binlerce kiþiye Kur’an’ý doðru ve güzel okumayý öðreten, onlarca hafýz yetiþtiren Çakar, yoðun mesai ile çalýþan bir kiþinin de düzenli çalýþýrsa hafýzlýðýný ikmal edebileceðini belirtiyor. Çakar, “Kur’an


FOTOÐRAFLAR: ÞEMSÝNUR ÖZDEMÝR

Diyanet Eðitim Merkezi’nde verdiði özel derslerden ek ücret almayan Himmet hoca, iþini severek yapýyor. Himmet Çakar, tekrar edilmeyen ezberin unutulacaðýna dikkat çekiyor.

dersi verdiðim bir imama hafýz olabilirsin, ezberin güçlü demiþtim. Çalýþtý, 2 senede bitirdi. Servet isimli yetiþkin bir talebem vardý. Döküm fabrikasýnda çalýþýyordu. Çok aðýr bir iþi vardý. 6 sene bana geldi. Kur’an’ý defalarca hatmetti. Hafýzlýk yapmadý; ama hafýz olmayan bir din görevlisinin çok üzerinde ezber yaptý.” diye konuþuyor. Doðru tekniklerle çalýþýlýrsa hafýzlýðýn çok zor gelmeyeceðini ifade eden Himmet Çakar, ezber tekniklerini þöyle anlatýyor: “Ezberleyeceðin sayfayý önce yüzünden 25 defa okuyacaksýn. Ýlk okuyunca 3 dakikada okuyorsan tekrar ede ede öyle bir seviyeye gelecek ki 35 saniyede bitireceksin. Bu, harfleri yutmak demek deðildir. Bu hýza varýrsa yarýsýný ezberlemiþ sayýlýr. Bir ayetten sonra hangisi gelirdi diye düþünmeden o melekeyi alacaksýn. Ondan sonra dinlenip tekrar ezberleme faslýna geçeceksin. 15 dakikada biter o sayfa. Sureler ayet ayet ezberlenir. Hatta sayfanýn sonundan baþa doðru ezberlenirse daha iyi olur. Bu þeklide her zaman ilk ezberlediðini en sonunda tekrar edersin. En son ezberlediðini ilk defa okursun. Böylece okudukça dinlenirsin. Kur’an’da 30 cüz var. Önce her cüzün son sayfasý ezberlenip 30 günde bitirilir. 2. ay her cüzün 19. ve daha önce ezberlenen 20. sayfasý tekrar edilir. Böyle sýrayla gider.” Kur’an ezberlerken teknik imkanlardan faydalanma taraftarý olan Himmet hoca, özellikle

bilgisayar destekli hafýzlýðý destekliyor. Bilgisayarla ezberleyenlerin kolay unuttuðu iddialarýna inanmayan Çakar, “Klasik yolla ezberleyenler de tekrar etmezse unutur. Hafýz olmak çok kolaydýr ama hafýz kalmak zordur. Ben bile 6 ay bakmasam unuturum. Özellikle çocuklar, oyunla karýþýk olduðundan bilgisayardan öðrenmeyi daha iyi benimsiyor.” diyor. Çocuklarýn doðduktan itibaren Kur’an duyarak büyümesini, dili dönmeye baþladýktan sonra da ezbere geçilmesini öneren Himmet hoca, çocuklarýn yetiþmesinde annelerin önemine dikkat çekmek için þahit olduðu bir olayý þöyle anlatýyor: “Almanya’da Suriyeli bir arkadaþýn 4 yaþýnda bir oðlu vardý. Arkadaþýn sadece pazar günleri boþtu. Çocuk haftanýn 6 günü sürekli annesiyle birlikteydi. Bir gün çocuðu dinlemem için getirdi. Amme cüzünün tamamýný, Yasin, Mülk sûrelerini ezbere biliyordu. Annesi evde iþ yaparken veya otururken sürekli Kur’an okurmuþ. Çocuk da kuzu gibi peþinde dolanýp tekrar edermiþ. Yazýyý bilmiyor, sadece kulaktan hem de harfleri doðru çýkararak ezberliyordu. Çünkü annesi de güzel okuyordu.” Himmet Çakar, çocuklara önce Allah, Muhammed demeyi, ardýndan diðer peygamberlerin ve raþid halifelerin isimlerinin öðretilmesini öneriyor. Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Þahadet ifadelerini öðrendikten sonra Rabbi Yessir, Kevser ve Ýhlas gibi kýsa dua ve sûreler ezberletilebi-


ÖRNEK HAYATL AR 40

A Ý L E M 21 EYLÜL 2007 CUMA

lir. Çocuklarý mutlaka öðrenmeye zorlamak deðil, oyunla karýþýk sürekli tekrar ederek zihinlerinde yer etmesini saðlamak gerekiyor. “Mum dibine ýþýk vermez.” diyen 5 çocuk babasý Himmet hoca, kendi çocuklarýna hiçbir özel ders vermemiþ, hafýzlýða da çalýþtýrmamýþ. Çocuklarýn hepsinin imam hatip lisesinde eðitim almasýnýn bunda bir payý var; ancak Himmet hoca kendi ihmalkârlýðýnýn olduðunu da kabul ediyor ve þöyle konuþuyor: “Maalesef kendi çocuklarýma bir þey veremedim. Bugün Eyüp Sultan Camii’nin imamý olan kardeþimi okuttum; ama o da yine kursta idi. Hocadan en az istifade eden onun çocuklarýdýr. Buna inanýyorum. Niye inkar edeyim ben bir þey yapamadým çocuklarýma. Hatta eþime bile öðretmedim. Eþim bu sene Kur’an kurÖðrenci iken çok zorlukla karþýlaþan Himmet Hoca “Benim yerimde baþkasý olsa, intihar ederdi.” diyor ve dini tahsilin kendisini koruduðunu söylüyor.

suna gitti ve çok iyi derece ile bitirdi. Þimdi onun sertifikasýný benim Ýslam enstitüsü diplomamýn yanýna asacaðýz. Bazen sitem ediyor bana niye daha önce öðretmedim diye. Ben de piþman oluyorum aslýnda ama öðrenebileceðini hiç düþünmemiþtim. Çok yanlýþ düþünmüþüm.” Hoca talebeyi deðil, talebe hocayý okutur Diyanet Eðitim Merkezi’ndeki derslerinin haricinde talep eden her yaþtan öðrenciye hiçbir ücret almadan Kur’an öðreten Himmet hoca “Benim ücretim öðrencilerimin de talebe okutmasýdýr.” diyor. Özel ders almak isteyeni kendine özgü ölçülere vuran Himmet hocaya talebe olmak öyle kolay deðil. Ders almak isteyeni, gerçekten istiyor mu yoksa vakit kaybý mý olacak diye önce biraz konuþturuyor. “Zamaným yok.” deyip oyalýyor. Tekrar tekrar gelip gerçekten ýsrarlý olan kiþiye inanýp derse alýyor. Sýnýf usulü verdiði derslerde yüzünden doðru okuma, ezber ve tecvid öðretiyor. Talebeler kendi rýzalarýyla geldikleri için çok çalýþmalarýný istiyor. Devamsýzlýðý kabul etmiyor. 3 aylýk kurs süresince 10 gün gelmemiþ olaný kurstan çýkarýyor. Abdurrahman Gürses, Gönenli Mehmet Efendi gibi büyük alimlerin bile ölene kadar talebe okuttuklarýný hatýrlatan Himmet hoca “Talebe okutmayan din görevlisi mesleðinde baþarýlý olamaz. Hoca talebeyi deðil talebe hocayý okutur; çünkü bu sayede bilgilerini tekrar eder. Ýyi yetiþen güvendiðim talebelerime “Talebe okutmazsanýz hakkýmý helal etmem.” diyorum. Üstüne para vereceksiniz; ama talebe okutacaksýnýz. Yoksa öðrendikleriniz 1-2 sene içinde silinir. Hafýz oldum bitti, diye bir þey yok. Hafýzlara seviye tespit sýnavý yaptým. Yüzünden okuyamayan çýktý. Kur’an ihmale gelmez.” diye konuþuyor.


KÝMDÝR HÝMMET ÇAKAR?

Yaþý 58 olan Himmet Çakar, Trabzon’un Vakfýkebir ilçesi Yaylacýk köyünde, 8 çocuklu bir ailenin en büyük çocuðudur. Ýlk Kur’an dersini dedesi Molla Mustafa’dan alýr ve daha ilkokula gitmeden hatim yapar. 1964’te ilkokulu bitirince hafýzlýða baþlar. 1968’de Trabzon ÝmamHatip Lisesi’ne girer. ÝHL biter bitmez kendi köyünde kadrolu imam olarak göreve baþlayan Çakar, bu arada Ýzmir Ýslam Enstitüsü’ne de kayýt yaptýrýr. Müftü vaizlik sýnavýný kazanýr; ancak Kur’an bilgisi çok iyi olduðu için geçici olarak Bolu’daki eðitim merkezine öðretmen olarak atanýr. Asýl kadrosu Kur’an kursu öðreticiliðidir; ancak bazý ihmaller sonucu bir türlü öðretmenlik kadrosuna geçemez. Bu arada 1987-93 yýllarý arasýnda resmi görevli olarak Almanya’da bulunur. Avrupa’da ilk kez hafýzlýk eðitimi verir ve üç tane öðrenci yetiþtirir.

Bolu’daki kursa kimler katýlýyor?

Hafýzayý kuvvetlendirmek için doðru beslenmek gerek Zihin saðlýðýný korumak, ezberin kuvvetli olmasý ve hafýzayý kuvvetlendirmek için doðru beslenmek lazým. Eskiden hafýzlara sabahtan kuru üzüm ve hakiki bal yedirirlerdi. Ben de eskiden her gün 3 saat yürüyerek gider gelirdim. Sabahlarý bir bardak ýlýk süt içine köy yumurtasýnýn sarýsýný koyar tek nefeste içerdim. Hem sesi güzelleþtirir hem insaný zinde tutar. Ayrýca dersi yaptýktan sonra dinlenmeyi de bilmek lazým. Ders tam yapýlmazsa dinlenme de zehir olur. Rüyamda ders çalýþýp uyanýnca okuduðum zamanlar oldu. Ezberin üzerinden bir gece uykusu geçmeli. Sabah tekrar edince ders hafýzaya girer. Öbür türlü hazmedilmemiþ yemek gibi, faydasý olmaz. Yazýn uzun günlerinde kaylule (öðlen uykusu) iyi gelir ama hiçbir zaman gece uykusunun yerini tutmaz.

3-6 aylýk hizmet içi eðitim verilen merkeze, mesleðe baþlayacak olan, yeni baþlayan veya burslu okuyup mecburen görev alacak olan müezzin, kayyým, imam, Kur’an kursu öðreticisi, vaiz, vaize gibi din görevlileri geliyor. Ezber, tashihi huruf, tecvid ve yüzünden okuma derslerinin yaný sýra dini bilgiler, cenazeyi techiz ve tekvin dersleri de veriliyor. Önemli yerlerde görevli birçok talebesi olan Himmet Çakar, “Bir insan bir þeyi en iyi yapar. Benim branþým Kur’an-ý Kerim. Ýyi yaptýðýmý iddia etmiyorum ama kendi çapýmda elimden gelen gayreti gösteriyorum. Yaptýðým iþten manen zevk alýyorum. ” diyor.

Biraz sert bir hocayým... “Biraz sert bir hocayým. Okuyan kiþi hoca olarak kabul ettiði kiþiyi hem sevmeli hem ondan korkmalý. Arada mesafe olmalý. Mesafe kapanýnca netice alýnamaz. Kursun baþýnda acayip sert bir tavýr takýnýrým. Kurs bitince “Bayaðý iyi adammýþsýn hocam, baþtan bizi niye korkuttun?” derler. Bu þekilde daha iyi netice alýyorum. Bu onlarýn iyiliði için gerekli. Þefkatin de bir ölçüsü vardýr. Bazýlarý “Hocam iyi okuyorum; ama hiç aferin demiyorsun.” der ama “aferin” demenin zamaný var. Sürekli söylenirse kýymeti olmaz, talebe de bezer. Öyle bir anda söyleyeceksin ki iliðine kadar iþleyecek. Sevginin daha ziyade içten olmasýný istiyorum. Karþý taraf nasýl anlayacak derseniz, bilmiyorum nasýl anlarsa anlasýn.”


A Ý L E M 21 EYLÜL 2007 CUMA

FOTOÐRAF: ÝSA ÞÝMÞEK

DUA 42

Salat-ý Tefriciyye’nin sağlayacağı dünyevî fayda kesin mi? AHMED ÞAHÝN

oru: Özellikle hanýmlar arasýnda bazý dünyevi menfaatler için Salatý Tefriciyye okuma adeti görülmektedir. Okunan bu Salat-ý Tefriciyye’nin sahibine saðlayacaðý dünyevî fayda kesin midir? Özellikle 4444 gibi yüksek rakamda okumak þart mýdýr? Bu miktara ulaþýlmazsa beklenen fayda gerçekleþmez mi?

S

Bilindiði üzere Peygamberimiz’e (sas) salatü selam getirmek bizim ömür boyu mükellef olduðumuz hasbi! görevimizdir. Bu konuda Ahzap Sûresi’ndeki ayette ve birçok hadislerde salatü

selam okumamýz emredilmektedir. Nitekim namazlarýmýzda tekrar ettiðimiz Allahümme salli.. Allhümme barik.. dualarý da emredilen salavat dualarýndan bazýlarýdýr.Bizler bu gibi salavat-ý þerifeleri her fýrsatta okur, Peygamberimiz’e salatü selam getirmeyi vazgeçilmez görevimiz olarak biliriz. Bunu yaparken de dünyevî bir karþýlýk beklemeyi aklýmýza dahi getirmeyiz.. Ýþte hiçbir dünyevi maksat beklemeden, sadece Peygamberimiz’in þefaatine nail olma ümit ve niyetiyle okuduðumuz bu salatü selamlara bazýlarý bu defa , (Salat-ý Tefriciye’de olduðu gibi) peþin dünyevi bir istek de yükleyerek okumaya baþlý-


yorlar. Böyle durumda ise soru þu oluyor: Bu sebeple Salat-ý Tefriciyye gibi mübarek ve makbul salavat dualarýný, sadece dünyevi - Dünyevi bir niyetle okunan salatü selamda ihtiyacýmýzý karþýlama aracý durumuna düþürbeklenen peþin dünyevi sonuç kesin þekilde elmemeli, ebedi hayatta karþýlýðýný göreceðimiz de edilebilir mi? Böyle dinî bir hüküm var mýdýr? bir þefaat vesilesi duamýz olarak okumalý, peBu soruya sýhhatli cevap verebilmek için þin sonuç alýnmazsa okuduðumuz salavatlar okunan salavatlarýn birer dua olduðunu, boþa gitti dememeli, karþýlýðý ahirette verileduanýn karþýlýðýnýn ise çoðunlukla ahirette cektir diye devam etme þevkimiverileceðini hatýrlamaya ihtiyaç zi korumalýyýz... vardýr. Þöyle ki: -4444 kere okunma rakamý- Salat-ý Tefriciye gibi salatü sena gelince: Kolay hatýrda kallamlar Peygamberimiz için yaptýðýHer salatü masý için böyle bir rakam söymýz birer makbul duadýrlar. Dualar lenmiþ olabileceði gibi, bir sýr da ise ibadet niyetiyle okunur. Ýbadetselam duadýr. bulunabilir bu miktar okumalerin karþýlýðý da bazen dünyada Dualar da larda. Nitekim tefsir sahibi Kurverilse bile çoðunlukla da ahirete ibadet niyetiyle tubi’nin (4444) defa okunmasý tehir edilir. Bu sebeple, bu okumahalinde kabul olacaðý yönünde larda dünyevi sonuç hemen alýnyapýlýr. bir ümidi vardýr. Ancak bu da mazsa duam kabul olmadý, redde Dualarýn bir ümittir. Bu miktarý bulan uðradý, diye ümitsizliðe düþülmez.. okumalar mutlaka kabul olur, Belki karþýlýðý ebedi hayatta verilnerede, ne bulmayan ise redde uðrar demek üzere ahirete tehir edildi, dezaman kabul mek deðildir. Nitekim günde 41 nerek salatü selama devam edilir.. edileceðini biz defa, 21 defa okunmalýdýr, diYani hangi sýkýntýdan kurtulyenler de olmuþtur. Duadýr bu.. mak niyetiyle okunursa okunsun bilemeyiz. Ama Az okuyanýn az, çok okuyanýn okuyan karþýlýðýný hemen peþin dua terkedilmez. da çok sevap almasý hem makul olarak dünyada alacak, düþündühem de meþru bir sonuç olur. ðü sonuca da mutlaka hemen vaDünyevi sonuç kesin olmasa da racak, diye bir hüküm yoktur.. uhrevi sevap ihlasý nispetinde Kaldý ki, maruz kalýnan sýkýntýlar, kesinleþir diye düþünmek doðru olur. bu gibi dualarý okumanýn da vakitleri olarak göBöyle düþünmenin faydasý þu olur: Bunrülür. Nitekim Bediüzzaman Hazretleri’nin bu ca ümitle okunduðu halde dünyevi sonuç konudaki hatýrlatmalarý aynen þöyledir: alýnamazsa boþa okuduk diye bir kýrýlmaya -Dua bir ibadettir! Kul, kendi aczini ve faksebep olmaz, karþýlýðý ahirette ebedi þekilde rýný dua ibadeti ile ilan eder. Zahiri maksatlar ise verilecek diye ümit baðlantýsý devam eder, dua ibadetinin vakitleridir! Hakiki faideleri dekopma olmaz. Mühim olan da kopmanýn ðil. Çünkü ibadetin faidesi, ahirete bakar! Dünolmamasý, ümitsizliðe düþülmemesidir. yevi maksatlarý hasýl olmazsa, o dua kabul olOkuma azim ve aþkýnýn devam etmesi, bu madý, denilmez, belki daha duanýn vakti bitmesevaptan mahrum kalýnmamasýdýr. di denir, dua yapmaya devam edilir..


TARÝH 44

A Ý L E M 21 EYLÜL 2007 CUMA

FOTOÐRAF: ÝSA ÞÝMÞEK

rýn imtihaný ve bu sýnav sonucunda baþarýsýzlarý meslekten men etme, dükkân sayýsýný (muayenehane) azaltabilme yetkisine sahipti. XIX. yüzyýlýn ilk yarýsýnda da imparatorluðun askerî teþkilâtý için gerekli hammadde alýmý, ilâç imâli ve gerekli yerlere daðýtýmýn en yetkili kiþisi idi.

Osmanlý darüþþifalarýnda hasta ve âcizlerin bakýmý saðlanýrdý

ý l n a m s O e d n ’ i t e l Dev k ý l ý þ a b hekim

Hasta ve âcizlerin bakýmýnýn saðlanmasý için Osmanlýlarda çeþitli kurumlar oluþturulmuþ, destekleyici yasalar çýkarýlmýþ; vakýf gelirlerinin yaný sýra kanunnâmeler ile vergilerin bir kýsmýnýn hastanelere, hasta ve âcizlerin bakýmýna ayrýlmasý saðlanmýþtý. Bu ilginin belki de en dikkat çekici göstergelerinden biri darüþþifa vakfiyeleridir. Darüþþifa görevlileri; “tabip, kehhâl, cerrah ve yardýmcý saðlýk mensuplarý, aþþâb, edviye-kûb, tabbalý, kayyûm, kâsekeþ ile ferraþ, âb-rîzi, cameþûy, dellâk” gibi temizlik hizmetlileri ve “nazýr, vekilharç, kâtip” gibi idâri yetkililer ile “mahzenci, bevvâb, gassal ve imam”dan oluþurdu. Her görevli verdiði hizmete uygun bir isimle anýlýrdý.

Osmanlý tabiplerinde aranan ilk özellik tecrübe, ustalýk ve uzmanlýktý

Hekimbaþýlar baþta hükümdar olmak üzere, hükümdarýn ailesinin saðlýðýný korumakla yükümlü idiler. Bunun yanýnda, padiþahýn yemeklerinin, tedâvisinde kullanýlacak ilâçlarýn, güçlendirici macunlarýn hazýrlanmasýna nezâret eder; Nevrûz’da çeþitli maddelerden hazýrladýðý Nevrûziye’yi, baþta sultan olmak üzere devlet ricâline takdim eder; sarayýn ihtiyacý olan mum ve sabunlar onun formüllerine göre imâl edilir; saraydaki iki eczane ve beþ hastanede, sayýlarý 2530 arasýnda deðiþen cerrah, kehhâl ve hekimlerin düzenli çalýþmalarýný saðlardý. Muhtelif þehirlerdeki hastanelerde hekim tâyin ve azilleri, zaman zaman hükümdarýn verdiði fermanla, Ýstanbul ve civarýnda yerleþim alanlarýndaki yerli ve yabancý hekimlerin teftiþi, gerektiðinde onla-

Tabiplerle ilgili kurallar bir yandan hekimlerin davranýþlarýný yönlendirmesi beklenen ilkeleri ortaya koyarken, diðer yandan hekimlere bir ahlâk rehberi de oluyordu. Meslek mensuplarýnda aranan ahlâkî davranýþ kurallarýnýn belirlendiði vakfiye metinlerini inceleyip deðerlendirdiðimizde, bunlarýn uygulamada gerçekten de bir yol gösterici niteliðinde olduðunu görürüz. “Tababete hizmetin çeþitli bakýmlardan âdâbý vardýr.” diyen ve “tababete hizmetin âdabýný her yönüyle yerine getirmekte olan tabibin” reis seçilmesini þart koþan Edirne vakfiyesinde bu husus özet olarak ifade edilmektedir. Tabipte aranan ilk özelliklerin tecrübe, ustalýk ve uzmanlýk olduðunu görmekteyiz. Fatih’te “denenmiþ ve tecrübeli uzman”; Edirne’de, “mahir”; Süleymaniye’de, “marifetli, tecrübeli”; Atik Valide’de, “týp ilminde usta” tabiplerin tayini þart koþulmaktadýr.


AÝLEM 21 EYLÜL 2007 CUMA

Mektuplarýnýz için; Dr. Bilge, Zaman Gazetesi Ailem Dergisi Y.Bosna/Ýst.

Ölümüm manşetten olacak… Bir sela verildiði zaman ‘darýsý senin baþýna’ diyen bir aile duydunuz mu? Tülay… Bunlarý yazarken gözyaþlarýma hakim olamýyorum. 18 yaþýmdayým ve artýk ölmek istiyorum. Bir gün gazete manþetlerinde haber olacaðým. 4 kardeþiz, annem ve babam beni hiç sevmediler. Bir sela verildiði zaman ‘darýsý senin baþýna’ diyen bir aile gördünüz mü? ‘Sizin yaþýtlarýnýz evlendi. Seni bir kumarcýya, içkiciye sarayým da çek çileni’ hangi anne der? Her gün ALLAH’IMA aðlýyorum ve “Rüyamda yanýma annem babam gelse de onlara doya doya sarýlsam, yanaklarýndan öpsem, siz de bana kýzým deyip sarýlsanýz, biliyor musun anne sana “anne” demeyi o kadar çok özledim ki senin güler yüzüne, tatlý diline muhtacým anne, koynumda resminizle sarýlýp yattýðýmý, geceleri öpüp kokladýðýmý biliyor musunuz, nereden bileceksiniz ki çünkü beni sevmiyorsunuz… Ýki kere intiharý denedim olmadý. Ne olur bana yetiþ abi. Çileli kýzým, Sana “rahmetli” deme zamanýný O güzel RABB’ÝMDEN baþkasý bilemez. Eðer hala beni duyabiliyorsan demek ki sana yetiþebildim demektir. Þu kel aðabeyin kadar olmayagör. Ýnan diðer hayatta rahatça hesap verebileceðimi bilsem þimdiye sen de bir “rahmetli”ye yazýyor olacaktýn. Aldýðýmýz her nefes “HAY” ve “HU” diyor. Her aldýðýmýzda ve her verdiðimizde bize bir hayat bahþediyor. Gazetede manþet olmak çok kolay. Fakat, diðer hayatta manþetten “haber oldum” demek kurtarmýyor insaný. Sana sadece bir tek þey diyorum. Diyorsun ki: “Ben annemden babamdan sevgi görmedim.” Sen öyle bir anne ol ki CENNET seni dünyadaki anneliðin hatýrýna

FÝRDEVS makamýna koysun. O zaman bu kel aðabeyin senden bir þey umsun. Eðer beni bu konuda dinler ve üzmezsen inan ki ben seni orada nasýl olsa tanýr da bu kýz benim kýzým derim. Seni tanýmamý istersen gel bu “rahmetli” oyuna son verelim. Ýnadýna güzel yaþayalým, inadýna en iyi olalým. Dualarým seninle sevgili kýzým.

FOTOÐRAF: ALÝ ÜNAL

dr.bilge@zaman.com.tr

DR . BÝLGE 45


dr.bilge@zaman.com.tr

DR . BÝLGE 46

AÝLEM 21 EYLÜL 2007 CUMA

Mektuplarýnýz için; Dr. Bilge, Zaman Gazetesi Ailem Dergisi Y.Bosna/Ýst.

Anneme ben bakýyorum, babamýn umurunda deðil, isyanlardayým! Zeliha… 25 yaþýndayým. Annem 1,5 sene önce felç geçirdi, sað tarafý felç ve konuþamýyor. Benim asýl sorunum babam. Çok despot. kendini düþünen ve bencil. Annem rahatsýzlanýnca ben iþten ayrýldým, 1,5 sene ona baktým; Babamdan doðru dürüst bir yardým almadýðým gibi “Allah razý olsun” sözünü bile duymadým. Bunun yanýnda sürekli sorun çýkartmaya uðraþýyor. Kendisi emekli ama zor geliyor anneme bakmasý. Çekip gideyim evden diyorum olmuyor. Annem de üzülüyor. Boþluktayým. Bazen isyan ediyorum. Sevgili Zeliha; dramatik bir senaryoda baþrol çýkmýþ bahtýna. Ýzleyici kitlen olan beyaz kanatlý þirin melekler de hayranlýkla izliyordur. Filmin kötü karakteri baban gibi gözüküyor. Bir babaya kötü bir rol düþmüþ olabilir ama babalar gerçek kötüler olamazlar. Ancak mecazi kötü olabilirler ve mecazi kötüler ölürlerken yürek burkarlar. Bir gün baban da ölüm döþeðindeki son sahnesinde rol alacak ve sen gözlerinden saðanaklar yaðarak izleyeceksin bu acýklý sahneyi. Belki geçmiþte göremediklerin için belki de hayatýnda farklý tatlar býrakan unutulmaz sahneler için aðlayacaksýn.

Sen gibi kelebekler uzun süre çile çekmezler. Kozasýndan çýkýncaya kadar sýkýntýlarla yaka paça olur. Sonra rengârenk kanatlarýyla konduðu her çiçekte zengin durur. Her kelebeðin kanadýnda bir giz vardýr. Bir þifre gizlidir. Senin kanadýnda da annen için babaný çek, dünya kelebekleri gibi günlük deðil, cennet kelebekleri gibi ebedi ol yazýyordur belki. Allah kýsmet eder de ben fakiri pürtaksir kulunu da cennetiyle müjdelerse küçük bir cennet bahçesi düþünüyorum. Çevre düzenlemesi ve peyzajýný da yaptýktan sonra kadrolu bir kelebek tutacaðým bahçeme. Kadrolu kelebeðim olur musun? Eðer sen oraya gider de Bilge aðabeyini göremezsen üzülme. Herkes ettiðini bulur. Eminim annen ve baban da orada olurlar. Mümkünse benim minik bahçe projemi hayata geçirir misiniz? Çok sevinirim. Sevgili Zeliha, isyan etmek, içinde bulunduðun durumu düzeltmez. Yapacaðýn her davranýþ sana daha iyi bir hayat standardý sunmalý. Yoksa karanlýða hakaret etmek enerjini tüketir. Anneni sakýn ola býrakýp gideyim deme. Bir daha geriye sarma þansýn olmayan bir kareyi kaybedebilirsin. Babaný da bu saatten sonra deðiþtiremezsin. Kendini yiyip bitirme. Sen annene ve kendine lazýmsýn.

CEVAPLAR BÝR BAÞKA BAHARA KALDI! Bir ay önce editörümüz derginin artýk devam etmeyeceðini söylediðinde siz sevgili okurlar gibi ben de “neden?” diye sordum. Ben ve arkadaþlarýmý, bu güzide yapýda daha bir yýlý doldurmadan ayrýlýyor olmak üzdü. Bugüne kadar 35 bin mektup-mesaj gelmiþ ve sorunlarla iç içe yoðrulmuþ bir alanda sessiz-sedasýz rehberlik etmeye çalýþtýk. Masamýzýn üzeri hala cevap bekleyen yüzlerce mektupla dolu. Sessiz aðlamalar, inleyen çýðlýklar bir baþka baharda arayacak cevaplarýný... Hoþça kalýn, Ramazan’ýnýz mübarek olsun! Dr. Bilge




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.