122

Page 1

9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ SAYI: 122

ZAMAN’LA BÝRLÝKTE SATILIR

www.zaman.com.tr/ailem


ailem EDÝTÖR ÝÇÝNDEKÝLER Genç, baðýmsýz olmak ister 2 Vehn yahut dünyaya dalmak

4

BÝR TEKLÝF: Bileziklerini satýp kayýnvalidesini umreye gönderdi 6 DOSYA: Takýntýlar Aslolan sayý deðil, kalite...

10

16

Vesvese hayatýnýzý karartmasýn 22 Dr. Can sizlerle

26

Deðiþen bir þey yok

28

ailem 9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ SAYI: 122

Feza Gazetecilik A.Þ. Adýna Ýmtiyaz Sahibi Genel Yayýn Müdürü Yayýn Danýþmaný Yayýn Editörleri

Katkýda Bulunanlar

Tasarým Kapak Sorumlu Müdür ve Yayýn Sahibi Temsilcisi Reklam Koordinatörü Yayýn Türü

Ali Akbulut Ekrem Dumanlý Hamdullah Öztürk Serhat Þeftali Mustafa Aydýn Þemsinur B. Özdemir Ali Demirel Ali Budak Osman Karyaðdý Mehmet Þimþek Osman Turhan Yakup Akalýn Yakup Þimþek Yerel Süreli

Þükür ve teþekkürden ne kadar uzaðýz! Yol, insaný ya selamete ya da felakete götürür. Dünya bir anlamda yoldur. Yolun hakikisini bulan insan, yollarda kalmaz ve kaybolmaz. Teþekkür etmek bir erdemdir. Eðer bu erdemin deðerini bilmiyor ve bunu gereksiz bir uðraþ olarak düþünüyorsak, “kendine saygýsý henüz teþekkül etmemiþ” insanlarýz demektir. Paylaþmak, verecek bir þeyi olan insanlar için geçerlidir. Duygularýmýz paylaþýlamayacak kadar ruhsuzsa paylaþmayý da bilmiyoruz denebilir. Paylaþmayý bilmeyen, teþekkür etmesini de bilmez. Teþekkür etmesini bilmeyen ise özür dilemeyi kendine yediremez. Sokaklar, arabalar, otobanlar, yaya geçitleri, paylaþmanýn ve teþekkür etmenin birer unsurudur. Hayatýnda “paylaþma, dert ortaðý, güzel söz, kalp almak, gönül kazanmak” nedir bilmeyen insanlar, þoför koltuðuna oturduðunda birden deðiþime uðrayamazlar deðil mi? “Her þey benim için”, “Ben mutlu olayým yeter”, “Bana ne elâlemden!” diye düþünen insanlar, yollarýn da kendileri için tahsis edilmiþ olduðunu zannederler. “Þeridinde gitmeme, rastgele saða sola girmeler, aþýrý hýz yapmalar” onun için bir haktýr adeta.

Çobançeþme Mh. Kalender Sk. No: 21. 34196 Yenibosna-Ýstanbul Tel: 0212 639 34 50 (pbx) www.zaman.com.tr Baský: Feza Gazetecilik AÞ Tesisleri

http://www.zaman.com.tr/ailem Öneri ve teklifleriniz için: ailem@zaman.com.tr

Serhat Þeftali

s.seftali@zaman.com.tr

Trafiðin asýl unsuru insandýr, dolayýsýyla insanýn, trafik bilinç ve kültürünün yükselmesi son derece önemlidir. Bundan daha önemlisi insanýn kendi öz deðerlerine saygýsýnýn olmasýdýr. Ýnsana karþý yapýlacak en ufak bir haksýzlýðýn sorumluluðunu hissetmeyenler, karþýsýndaki insanýn ölümüne yol açmaktan dolayý sorumluluk duygusu altýnda ezilmezler. Bunun için bir yayaya çarpan arabanýn þoförü aracýndan iner inmez ilk olarak aracýnda hasar olup olmadýðýna bakar. Ya da çarpýþtýðý adama “Geçmiþ olsun, bir þeyiniz var mý?” diyeceðine, “Dikkatsiz herif önüne baksana!” diye baðýrýr, kavgaya tutuþur. “Ýnsan olmak” okul okumak, çok parasý olmak anlamýna gelmez. “Ýnsan olmak” vasýflý olmak anlamýna gelir. Vasýf ise erdemdir, ahlaktýr, anlayýþtýr, aklýselim sahibi olmaktýr. Ýnsan-ý kâmil olmak ise hedeftir.

En güzel müjdeci için… Önümüzdeki sayýmýzda Peygamber Efendimiz’in (sas) doðumunun yýldönümünü kutlayacaðýz. Bu doðrultuda dergimizin sayfa sayýsýný iki katýna çýkararak okurlarýmýza daha dolu bir dergi vermeyi amaçlýyoruz. Ýyi haftalar…


ailem

EDÝTÖR: ALÝ BUDAK

KISA KISA

Süiel’n-nebiyyü sallallâhü aleyhi vesellem: Eyyü’l a’mali ehabbü ilallahi? Kále: Edvemühâ ve in kalle.

Allah Rasulü’ne (sas) soruldu: Allah’ýn en çok sevdiði ameller hangileridir? Efendimiz (sas) cevap verdi: Az dahi olsa devamlý olan amel.

Çocuklarý sorumluluða alýþtýrýn Kitap okuma çocuða ne kazandýrýr? Çocuðunuzla günün yoðun temposu ve TV sebebiyle yeteri kadar sohbet etme imkâný bulamýyor olabilirsiniz. Kitap okuma sayesinde onunla 10-15 dakikalýk özel bir iletiþim kurma imkânýnýz olur. Kitap okuma, çocuðunuzun kelime haznesini artýrýr, dil geliþimini saðlar.

9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ

Saðlýklý bir ergenlik döneminin sonunda bir genç, anne-babasýndan duygusal olarak baðýmsýz hale gelir. Küçükken baþý her sýkýþtýðýnda size aðlayarak koþan çocuk, artýk kendi problemleriyle baþ etmeyi öðrenmiþtir. Kendi hakkýnda karar verebilir, kendi yaþam felsefesini oluþturur. Bunlarýn gerçekleþtirilmesi için gence aþamalý olarak kendi sorumluluklarýný teslim etmek gerekir. Lise çaðýna gelmiþ bir ergenin, baþarýnýn da baþarýsýzlýðýnda kendi sorumluluðunda ol-

duðunun bilincinde olmasý beklenir. Baþarýsýz olan öðrenciler arasýnda yapýlan bir araþtýrmada, bu tip öðrencilerin baþarýsýzlýklarýný çevresel faktörlere yükledikleri görülmüþtür. Mesela, çocuk sýnavda düþük not almasýný, öðretmenin ona takmýþ olmasýna baðlamakta ya da haksýzlýða uðradýðýný düþünmektedir. Bu durumda öðrencinin velisi, çocuðunun inancý doðrultusunda hareket edip öðretmeniyle tartýþýrsa, onun sorumluluk almasýna büyük bir sekte vurmuþ olur.

Genç baðýmsýz olmak ister Gençlik çaðý baðýmsýzlýk çaðýdýr. Gençler evden kopar ve çevresine yönelir. Gençler için evde oturmak onlara iþkence gibidir. Spora ilgi artar. Sporda kazanýlan baþarý gencin kendine olan güvenini artýrýr. Toplu yapýlan sporlar, gencin yaþýtlarýyla kaynaþmasýný saðailem 2

lar. Ana-babadan kopma eðilimiyle gençte oluþan boþluk arkadaþlarla doldurulur. Kendine sýrdaþ ve dert ortaðý arar, argo konuþur. Arkadaþ grubundan ayrý düþmekten korkar. Evde arkadaþlarýnýn eleþtirilmesine kýzar. (Prof. Dr. Atalay Yörükoðlu, Gençlik Çaðý)



ailem HAYAT

Ýyiliði tavsiye edip, kötülüðe engel olmayý vazife gören insanlarda, eðer dünya sevgisi her þeyin önüne geçerse, o zaman izzet ve itibarlarýný kaybederler. SAÝD OKUR

Vehn yahut dünyaya dalmak asûlü Ekrem (sas) sahih bir hadis-i þeriflerinde þöyle buyururlar: “Ýleride, ehl-i kitap ve diðer milletler, týpký aç kimsenin sofranýn baþýna koþtuðu gibi sizin üzerinize üþüþeceklerdir; üþüþüp aðzýnýzdaki lokmalarý almak isteyeceklerdir.” Sahabi sorar: “O gün bizim azlýðýmýzdan mý böyle olacak Ya Rasûlallah?” Allah Rasûlü (sas), “Hayýr; bilakis siz o gün fevkalâde çok olacaksýnýz; ama Allah, düþmanlarýnýzýn kalbinden size karþý olan mehabeti çýkaracak; (yani hasýmlarýnýz nazarýnda saygýsýz hâle gelecek, emniyet telkin edemeyecek ve aðýrlýðýnýzý hissettiremeyeceksiniz. Ayný zamanda Allah sizin kalbinize ‘vehn’ koyacak.” buyurur. Sahabi yine sorar: “Vehn nedir ya Resûlallah?” Efendimiz (sas); “Vehn, dünya sevgisi, dünyayý birinci plânda ele alma ve ölümden ürkmektir.” (Ebu Davud, Melâhim, 5; Müsned, 2/359; 5/278) buyururlar. Evet bir toplum, dünyayý, nefislerine bakan yanlarýyla maksudun bizzat olarak ele alýr, kalbiyle, ruhuyla ona yönelir; Allah’ýn rýzasýný da bir tarafa býrakýrsa, yani dünya ve onun içindekilerini Allah’a tercih ederse o “Lâ ilâhe illallah” dese de, kalbî ve rûhî istikametinin var olduðu söylenemez. Burada Allah Rasûlü (sas), “Allah (cc) kalbinize ‘vehn’ koyacak, siz de o zaman hasýmlarýnýz karþýsýnda yenileceksiniz.” derken, bir baþka hadis-i þerifte de, kalblerdeki mehabetin alýnmasý adýna “Emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ani’l münker”in yapýlmamasý; kitap, haþir-neþir akidesinin anlatýlmamasý gibi önemli bir ihmale dikkatleri çeker. Öyleyse, gayet imanlý, olabildiðine maddî-mânevî açýdan güçlü, dünyayý nefsine bakan yönüyle hakir görecek kadar basiretli, vehne gönlünde yer vermeyecek ölçüde tevekküllü, düþmanlarý karþýsýnda tepeden týrnaða heybet ve heyecan dolu bir neslin yetiþtirilmesi bizim için en büyük gaye olmalýdýr.

R

9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ

ailem 4


ailem SAÐLIK

Bebeðiniz hastane ortamýnda, uygun týbbî þartlar altýnda doðdu ise gerekli bakým uygulanmýþtýr. Bir saðlýk kuruluþu dýþýnda doðdu ise muhakkak anne ve bebeði kontrolden geçiriniz. DR. HIZIR YILMAZ*

Gözünüz aydýn bebeðiniz doðdu Anne sütü

Emzirme

Ayrý kalýnca

Týp bilimi anne sütünde sürekli yeni faydalar keþfetmektedir. Anne sütü bebeðin ihtiyacýna göre düzenlenir. Erken doðumda prematüreye göre muhtevasý ayarlanýr. Doðum sonrasý ilk süt bebek için mikroplara karþý koruyucu faktörler içerir. Bunlar baðýrsaklara yerleþerek mikroplara karþý ilk korumayý üstlenir. Ýshal, solunum ve idrar yolu enfeksiyonlarýn daha az görülür. Bebek enfeksiyona yakalandýðýnda annede üretilen koruyucu faktörler bebeðe geçerek iyileþmeyi hýzlandýrýr. Uzun emziren anneler göðüs- yumurtalýk kanseri ve kemik hastalýklarýna karþý korunur. Uzun süre anne sütü alan bebeklerin ileride alerji, astým, diyabet gibi hastalýklara yakalanma riski azalýr. Onun zeka seviyesini yükseltebilecek yegâne gýda sadece anne sütüdür. Bebeðini emzirmeyen anne tam anne deðildir. Sebep ne olursa olsun Yaratýcýmýz’ýn mucizesi anne sütünden vazgeçmeyiniz.

En az 6 ay sadece anne sütü bebek için tek baþýna yeterlidir. Bebek aðladýkça emzirilmeli, memeler sýrayla verilmeli, bir sonraki emzirmeye yarým kalan memeyle baþlanmalýdýr. Süt azalsa bile ýsrarla emzirilmeye devam edilirse arttýðý görülecektir. Emzirme ve beslenmesi ana kucaðý pozisyonu tabir edilen yarý oturur veya oturur vaziyette yapýlmalý, gazý çýkarýldýktan sonra baþý yüksekte ve yan yatýrýlarak kusmuðunun akciðere kaçmasý engellenmelidir. Düz yatarak beslenmenin kulak iltihabýna zemin hazýrlayacaðý unutulmamalýdýr. 6. aydan sonra anne sütü bebeðin tüm ihtiyacýna cevap veremediðinden, ek gýdalar ilave edilerek emzirmeye en az 1,5-2 yaþýna kadar devam edilmelidir.

Sütünüzü saðýp acýktýðýnda ona verilmesini saðlayýnýz. Sütünüz oda sýcaklýðýnda 5-6 saat, buz dolabýnda 24 saat, derin dondurucuda en az 1 ay bozulmadan tazeliðini korur.

Annenin gýdasý Günlük 3-4 litre sývý gýda yanýnda protein ve kalsiyum yönünden zengin, ilave sebzemeyveler ihtiva eden düzenli ve dengeli beslenme saðlanmasý gerekir. Öðlenleri yarým saat uyku çok faydalý olur. Hekimin önereceði ilave demir, vitamin ve mineralleri almaya özen göstermek gerekir. *Konya Vakýf Hastanesi Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Uzmaný


ailem BÝR TEKLÝF

s.yusufoglu@zaman.com.tr

Teþekkürler Ailem okurlarý Her ailede huzursuzluk varmýþ gibi empoze edildiði þu günlerde mektuplarýnýzla insanlara ümit kaynaðý oldunuz. Kötülüklerin her zaman olacaðý gibi, güzelliklerin de hiçbir zaman eksik olmayacaðýný gösterdiniz. O güzel mektuplarýnýzla, evlenecek olan gençlerimizin ‘Hayatta anne-kýz gibi anlaþabileceðimiz, güzel kayýnvalideler de var.’ fikrine sahip olmalarýný saðladýnýz. Gelinlerine karþý olumsuz hareketleri olan kayýnvalidelere en güzel örnekleri sundunuz. Kayýnvalidesine karþý ‘hoþ olmayan’ davranýþ sergileyen gelinlere de, iyiliðin, erdemin, saygýnýn, hürmetin nasýl olmasý gerektiðini gösterdiniz. Hasýlý bu konudan ders almasý gerekenlere ders, sevinç duymasý gerekenlere sevinç, ümit bulmasý gerekenlere de ümit sundunuz. Gösterdiðiniz bu yoðun ilgi için en kalbi selamlarýmýzý sunuyoruz sizlere. Gelen yüzlerce mektup arasýnda yayýnlayamadýðýmýz mektuplar için bizi anlayýþla karþýlamanýzý diliyoruz. Gelin ve kayýnvalide konusunu burada nihayetlendirirken, önümüzdeki haftalarda sunacaðýmýz yeni bir teklife de mektuplarýnýzý göndermeniz ümidini besliyoruz... Buyurun son gelin-kayýnvalide mektuplarýna...

9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ

ailem 6

Mektup adresi: Ailem Dergisi (Salih Yusufoðlu) Çobançeþme Mah. Kalender Sk. No: 21 Posta K: 34196 Y.Bosna/ÝST.

Bileziklerini satýp kayýnvalidesini umreye gönderdi Geçtiðimiz Ramazan ayýndaydý. Komþum Fatma teyzenin umreye gittiðini duyunca çok sevindim, fakat bir o kadar da þaþýrdým; çünkü oðlu ve geliniyle yaþayan Fatma teyze, kýt kanaat geçimlerini saðlayan mütevazý bir aileye mensuptu. Gelini Emine abla yýllardýr hasta eþine bebeði gibi bakýyor, kayýnvalidesine de, takdire þayan bir þekilde saygýda kusur etmeden hizmet ediyordu. Fatma teyzeyi umreden dönünce ziyarete gittim. Daha önce bir insanýn bu kadar sevinenini görmemiþtim. Seksen yaþýn üzerinde olan, sevgi dolu bu insaný dinlemeye doyamadým. Büyük bir heyecan ve coþkuyla anlatýyordu, “Benim oralara gitmem bir rüyaydý. Bir de baktým kuþ gibi uçmuþ gitmiþim. “A be evlatçýðým, hâlâ inanamýyorum oralara gidip geldiðime!” diyordu. Fatma teyze bir ara gelinine dönerek “Allah razý olsun Emine’den; o olmayaydý ben nereden gidip de görürdüm oralarý. Emine bana sürpriz yaptý...” dedi. Bundan sonrasýný Emine abla anlatsýn: “Ogün annem yengemlere gitmiþti; büyük oðlu ve gelininin umreye gidecek olmalarý annemi çok sevindirmiþti. O gidince ben bir hoþ oldum. Üzüldüm. Keþke dedim, durumumuz iyi olsaydý da annemi de oðluyla gönderebilseydik. Birden kolumdaki bileziklerime gözüm iliþti. Dýþarýya iþ örerek almýþtým. Heyecanla eþime, ‘Mustafa; haydi annemi de gönderelim umreye.’ dedim. Eþim þaþýrmýþtý, “Nasýl?” dedi. Bileziklerimi satarýz, üzerini de bulup buluþturup tamamlarýz.’ dedim. Eþim fazla bir þey söylemedi. Hemen aðabeyimi aradýk. Durumu kendisine açtýk ve her þey kesinleþene kadar da annemin haberi olmayacak diye de anlaþtýk. Bizim sevincimize diyecek yoktu. Her þey

FOTOÐRAF: MEHMET KAMIÞ

Salih Yusufoðlu

kesinleþtiðine göre artýk anneme sürprizimizi söyleyebilirdik. Akþam üzeri annem eve dönünce, “Anne sen de gitmek ister miydin umreye?” diye sorduk. Ümitsizce, “Ah evlatçýðým, nerdeee...” dedi. “Anneciðim sen de gidiyorsun, haydi gidip resim çektirelim.” dediðimde annem þaþýrdý. Þakalaþýyoruz zannetti, inanamadý... Apar topar hazýrlýðýný yapýp gönderdik. Ama inanýr mýsýnýz, sanki ben de gittim onunla. Her gece rüyalarýmda oralarý gördüm. Ýyi ki Rabb’im aklýma böyle hayýrlý bir düþünce getirdi. Ýyi ki her þey yolunda gitti. Böyle bir þeye sebep olduðum için de çok mutluyum. Sayime Bilhan, Yýldýrým, Bursa


ailem BÝR TEKLÝF

Kendi ailemde bu kadar deðer görmemiþtim

Sana kayýnvalideler kraliçesi ödülünü vermek isterdim Ben gururla diyorum ki “Allah nazardan saklasýn.” Ben kayýnvalidemle çok ama çok iyi anlaþýyorum. Sonuçta kayýnvalidem de eþimin annesi. Neden kimse bu þekilde düþünmüyor bilemiyorum. Ben 1,5 senelik evliyim; fakat kayýnvalidemi 6 seneden beri tanýyorum. Dünyalar iyisi, þeker mi þeker, tatlý mý tatlý, iyilik perisi ve fedakâr bir anne. Daha önce ne böyle bir insanla karþýlaþtým ne de tanýþtým. Kendisi Amasyalý’dýr. Hiçbir karþýlýk beklemeden her fedakârlýðý yapar. Ben çalýþtýðým için kayýnvalidem evdeki iþlerimi yapar ve bundan da mutluluk duyar. Ben derim ki, bazý büyüklerin yapmýþ olduðu yanlýþlarý biz gençler yapmayalým. Eþlerimizin annelerine de kucak açalým. Bir kere bile olsa, siz bir adým yaklaþýn, o size kaç adým gelecek görün. Hiçbir zaman üçüncü þahýslarýn dediklerine kulak asmayýn. Kayýnvalideler kötü olamaz; çünkü onlar da birer ana. Bana fýrsat tanýsalardý Amasya elmama burada sayamayacaðým tüm güzelliklerin ödüllerini vermek ister ve onu kayýnvalideler kraliçesi seçerdim. Seni seviyorum Vahide annem... Allah baþýmýzdan eksik etmesin. Didem Kulalar, Ýstanbul

Ben kendi ailemde görmediðim sevgiyi, saygýyý evlendikten sonra eþimin ailesinde buldum. Yeni yuvamýzda 13 kiþiydik. Köyden gelin oldum. Evlendikten sonra kardeþim de lisede okumak için bizim evimize yerleþti. 13 kiþi olmamýza, gelirimizin de pek fazla olmamasýna raðmen sevgili kayýnvalidem ve kayýnpederim bir defa dahi býrakýn kýrýcý bir söz söylemeyi yüzlerini bile ekþitmediler. Kayýnvalidem her zaman olgunluðuyla, sevgisiyle, saygýsýyla beni öyle bir kucakladý ki hayatta ne öðrendiysem hep ondan öðrendim. Sayýsýz anýlarýn içinde sanýrým þu iki davranýþ hem annemin hem de kayýnbabamýn yüce gönüllerini kýsaca anlatýr; Ev kalabalýk olduðu için ne piþirirsek hemen biter, herkes iþtahla yemeðini yerdi. Yemek servisi yaparken tenceredeki

yemek biter, ben aç kaldým diye üzülürdüm. Ama bir bakardým annem masanýn altýna benim için bir tabak yemek ayýrmýþ ve “Buyur kýzým, sen yemeðini yiyemedin.” derdi. Ve beni düþünmesine çok sevinirdim. Evimiz sobalýydý, mutfakta iþim bitip odaya geçince kayýnpederim oturduðu yerden kalkar, “Gel kýzým, üþümüzsündür, ýsýn.” derdi. Ben kendi ailemde bu þekilde deðer görmemiþtim. Maddi ne kadar sýkýntý çekersek çekelim, iþle güçle ne kadar yorulursak yorulalým, onlarýn bu davranýþlarý ve tatlý sözleri bütün sýkýntý ve yorgunluklarý alýr götürürdü. Onlar þimdi Konya’da, biz ise Sinop’tayýz. Her yýl tatil olacak da gelecekler diye özlemle bekliyorum. Anneciðim ve babacýðým, Allah sizlerden ebediyen razý olsun. Nevin Türlü, Sinop

Sevgili “annem”e hizmetimi seve seve yaptým Ben ev hanýmýyým, eþim ise öðretmen. Kayýnvalidem YozgatBoðazlýyan’da, biz ise eþimin iþi dolayýsýyla Kýrþehir-Kaman’da bulunuyorduk. Kayýnvalidem ne zaman hasta olsa biz hemen yanýnda olurduk. Hatta 4 kere ameliyat oldu ve hepsinde yanýnda ve hizmetinde bulundum. Ameliyattan dolayý kanlanan elbiselerini yýkadým. Bütün ihtiyaçlarýný karþýlamaya çalýþtým ve bunlarý zevkle, seve seve yaptým. 2004 yýlýnýn Mart ayýnda kayýnpederim vefat etti. Eþim tayinini, onlara yakýn olsun diye Boðazlýyan’a aldýrmýþtý. Kayýnpederim vefat edince 40 gün kayýnvalidemde kaldýk. Daha son-

ra ise kayýnvalideme yardým etmesi için büyük kýzýmý onun yanýnda býraktýk. Benim derdim, sevgili kayýnvalidemi yanýmýza alýp beraber ayný çatý altýnda yaþamaktý. Zorlaya zorlaya kayýnvalidemi ikna edip onu yanýmýzda kalmaya razý ettik. Onun hanemize gelmesiyle yuvamýza ayrý bir bereket ve huzur geldi. Geçtiðimiz sene Ramazan’da kayýnvalidemi umreye de gönderdik, kendisi için çok hayýrlý oldu. Kayýnvalidemin dilinde her zaman dua vardýr bizler için, o dualarý da huzur veriyor. Biz ondan ziyadesiyle memnunuz, Rabb’im de razý olur inþaallah. Döndü Ataþ, Boðazlýyan, Yozgat

ailem 7

9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ


ailem BÝR TEKLÝF

Kayýnvalidem, bana anne yokluðunu yaþatmadý

O, bizimle aðlayýp, bizimle gülen güzel bir insan

Annemle babam, ben 8 yaþýndayken ayrýldý. Ben annemi 14 yýl hiç görmedim. 18 yaþýnda iken evlendim ve annemi 22 yaþýndayken görebildim. Ben annemle görüþünceye kadar anne özlemimi kayýnvalidemle giderdim. Kayýnvalidem beni kýzýndan kesinlikle ayýrmadý, onun ikinci kýzý oldum. Bana annesizliði hiçbir zaman hissettirmedi ve beni hep çok sevdi. Kayýnvalidem benim Kur’aný öðrenmem için kursa gönderdi. Allaha þükürler olsun Kur’an okumayý öðrendim. Çok sevinçliydim; ama inanýn kayýnvalidem benden daha sevinçliydi. Kayýnvalidemi 2 sene önce kaybettik. Namaza baþlamamý çok isterdi, inþaallah en kýsa zamanda namaza baþlayýp onun isteðini yerine getireceðim. Rabbim, kayýnvalideme cennette güzel bir yer nasip etsin, yattýðý yer nur dolsun. Derya Yýldýz, Salihli, Manisa

Biz iki geliniz ve Allah herkese bizim kayýnvalidemiz gibi bir kayýnvalide nasip etsin. Bizi bizden daha iyi tanýyan, her zaman yýkýcý deðil yapýcý olan, fedakâr, cefakâr, dost, arkadaþ, sýrdaþtýr o bizim için. Kötü günümüzde bizi hediyelerle sevindirmeyi baþaran, her derdimizi kendi derdi sayan, bizimle beraber aðlayan, beraber gülen bir annedir o. Kesinlikle televizyonlarda gösterilen kayýnvalideler gibi deðildir bizim annemiz; örnek ve gelinlerine son derece deðer veren çok tatlý bir kayýnvalidedir. Sevgili annemiz, iyi ki varsýn ve iyi ki bizim annemizsin (kayýnvalidemizsin). Rabbimiz iki cihanda seni mutlu etsin inþaallah... Ayþe-Cennet Seferoðlu, Ankara

Kayýnvalidemin hep melekliðini gördüm Kayýnvalidemle beraber oturan bir gelinim. Ýlk baþlarda çevrenin de etkisiyle kayýnvalideme olumsuz davrandýðým zamanlar oldu. Fakat kayýnvalidem engin hoþgörüsü, olgunluðu ve sabrý ile benim gönlümde taht kurdu. Kendisine verdiðim birçok sýkýntýya raðmen onun bana hâlâ çok iyi davranmasý beni kendisine baðladý. Þimdi aramýz çok iyi. Onun kötülüðünü deðil melekliðini gördüm her zaman. Mesela hasta olduðum birçok defa kayýnvalidem sabahlara kadar baþýmda bekledi, sýkýntýmý paylaþtý, acýma ilaç oldu. Kayýnvalidem benim en sevdiðim annemdir. Onu çok seviyorum. Emine Sarkan, Edirne

“Annem” yuvamýzý kurtardý

FOTOÐRAF: REUTERS

Yeni evliydik ve eþimin bazý akrabalarý misafirliðe gelmiþti. Bana eþimin daha önce niþanlandýðýný ve nikahtan döndüðünü söylediler, ben bu olayý bilmiyordum. Bunu bir problem olarak gördüm ve eþimle tartýþtýk, olay büyüdü, hatta boþanmaya kadar geldi. Küçük bir olayý çok büyütmüþ ve önü alýnamaz bir duruma sokmuþtuk. Bu arada kayýnvalidem beni sürekli rüyasýnda görüyormuþ ve ben “Anne yardým et!” diye baðýrýyormuþum hep. Kayýnvalidem ertesi gün geldi ve durumu kendisine anlattým. Kayýnvalidem hem eþimle hem benimle konuþarak sýkýntýmýzý giderdi ve yuvamý yýkmayýp iyice saðlamlaþtýrdý. Allah senden razý olsun anneciðim. Gülden Yalçýn, Eskiþehir (Hediyeniz için adresinizi bekliyoruz) 9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ

ailem 8


ailem BÝR TEKLÝF

Sýkýntýmý hisseden güzel kayýnvalidem

Kayýnvalidemin ‘gül’lü sürprizi Kastamonu’da yaþayan bir yýllýk evli çiftiz. Eþim ve ailesinden çok memnunum. Kayýnvalidem ise gerçekten çok anlayýþlý biri. En son sürprizi þöyle olmuþtu kayýnvalidemin. Bir gün telefonum çaldý ve açtýðýmda telefondaki ses, kayýnvalidemin bana bir paket gönderdiðini söylüyordu. Paketi getiren genç iþyerime gelip paketi bana verince gözlerime inanamadým: Biri benim diðeri eþim için 2 çift gül ve çok güzel hediyeler. Kayýnvalidem evlilik yýldönümümüzü kutluyordu. Bizlerden uzak olmasýna raðmen evlilik yýldönümümüzü unutmayan sevgili kayýnvalideme kalb dolusu sevgimle. Onlar bizi sevindirdi Rabb’im de onlarý sevindirsin ve her iki cihanda aziz etsin. F. E., Kastamonu (Hediyeniz için adresinizi bekiyoruz)

13 yýllýk evli ve iki çocuk sahibi bir anneyim. Çok kýymetli ve muhterem bir kayýnvalideye sahibim. Kayýnvalidem o kadar nezih ve temiz bir kalbe sahiptir ki bunca yýldýr onun kötü olan hiçbir þeyle uðraþtýðýna þahit olmadým. Ben de bu güzel insana gelin olduðum için Rabbime þükürler ediyorum. Anne-kýz gibiyiz onunla, belki daha da ötesi. Kayýnvalidem davranýþ olarak mükemmel bir örnek olmasýnýn yanýnda insanýn içinin sýkýntýsýný dahi hissedebilen biri. Bir gün beni çok üzen önemli bir hadise yaþamýþtým. Bu olayýn etkisi ertesi sabaha kadar devam etti benim üzerimde. Eþim þehir dýþýnda olduðu için derdimi paylaþacak kimsecikler yoktu yanýmda. Sabaha kadar sýkýntý içinde uyuyamamýþtým. Sabah çok erken bir saatte telefonum çaldý. Arayan kayýnvalidemdi. Benden uzaktaydý ve olanlarýn hiçbirisinden haberdar deðildi. Fakat o gece rüyasýnda beni çok sýkýntýlý görmüþ, çok üzülmüþ ve erkenden beni aramýþ. Kayýnvalidemle kalbî olarak da o kadar samimiyet kurduk ki, artýk fiziksel sýkýntýlarýn yaný sýra duygusal sýkýntýlarýmý dahi anlayabiliyor. Eminim okuma yazma biliyor olsaydý, o da benim için çok güzel þeyler yazardý. Sana çok müteþekkirim, saygý ve þükranla anneciðim... S. Zeynep Çakýr, Çayeli, Rize HEDÝYE GÝDECEKLER

Çocuklarým için endiþelenmiyorum O dünyanýn en iyi, anlayýþlý, düþünceli, müþfik, sevgi ve þefkat dolu annesidir (kayýnvalidesidir). Ben annemle beraber oturuyorum ve bundan dolayý da çok mutluyum. Annemle beraber oturmanýn sayýsýz nimetlerini görmekteyim. Evlendiðim ilk zamanlarda, annemin tecrübe ve yardýmlarýyla sýkýntýlarýmý aþtým. Þu anda ve geleceðe yönelik de en büyük güvencem annemdir. Benim ilgilenemediðim zamanlarda çocuklarým televizyonun veya baþka yanlýþ durumlarýn esiri olmayacak; çünkü onlarýn süper babaanneleri var yanlarýnda. Terbiyeleri ve dini yönden yetiþmeleri konusunda kayýnvalidem en büyük yardýmcým olacak inþaallah. Ve herþeyden önemlisi bileceðim ki bana ve çocuklarýma tertemiz kalbiyle sürekli dua eden bir annemiz var. Seni çok seviyorum sevgili annem...Selda Kurþun, Pazarcýk, K. Maraþ

1) Dr. Meral Kiþioðlu-Isparta, 2) Fatma-Ankara, 3) Þakire BakkaloðluManisa, 4) Ýnci Alankaya-Fransa, 5) Hatice Aknur-Çayýralan-Yozgat, 6) Meliha Küçük Baðcýlar-Ýstanbul, 7) E. Yaman-Ýstanbul, 8) Melek Özçelik-Almanya, 9) Safinaz Köseoðlu-Kdz.Ereðli, 10) Haným Karadað-Malatya, 11) Leyla Keleþ-Selçuklu-Konya, 12) Þenay Türker-AkçaabatTrabzon, 13) Tuba Yýldýrým-Ýstanbul, 14) Ýlven Ýlbay-Denizli, 15) Zuhal Vural-Bursa, 16) Canan Bostancý-Ýstanbul (Adres Bekleniyor), 17) Edibe Koç-Diyarbakýr, 18) N.Ö.-Gölcük-Kocaeli, 19) Yonca Öztürk-Ýstanbul, 20) Þule Cebe-Bursa, 21) Saime Üstündað-Balýkesir, 22) R. Kürkçü-Almanya, 23) Saadet Doðan-Malatya, 24) Rumuz:Gülazer-Ýstanbul, 25) Tuba Öðdük-Erzurum, 26) Filiz Kalyon-Kulu-Konya, 27) Dr. Hande Dursun-Ýstanbul, 28) Þerife Çiçek-Burdur, 29) Ayþe Alatçý-Bursa, 30) Rüveyda Elitok-Eskiþehir, 31) Aliye Cere Arslan-Marmaris, 32) Yasemin Esmer-Çarþamba-Samsun, 33) Emine Þ. (Adres bekleniyor), 34) Esma Þahin-Adana, 35) Meryem Mert-Sivas, 36) Nurgül KaragözEdirne, 37) Pelin Maç-Konya, 38) Melika Ak-Ankara, 39) Þerife Güler-Konya, 40) Sayime Bilhan-Bursa, 41) Döndü Ataþ-Boðazlýyan-Yozgat, 42) Didem Kulalar-Ýstanbul, 43) Nevin Türlü-Sinop, 44) Ayþe-Cennet Seferoðlu-Ankara, 45) Selda Kurþun-K.Maraþ, 46) F.E.-Kastamonu, 47) Derya Yýldýz-Manisa, 48) Emine Sarkan-Edirne, 49) Gülden Yalçýn-Eskiþehir (Adres bekleniyor), 50) S. Zeynep Çakýr-Çayeli-Rize

ailem 9

9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ


TAKIN TILAR Birçok insan takýntýlý olduðunun vesveseye kapýldýðýnýn farkýnda deðildir. Halbu ki takýntý depresyonu da beraberinde getirir. Takýntýyý geniþ bir dosyada uzmanlarýn yorumlarýyla okuyabilirsiniz.


FOTOÐRAF: REUTERS

ailem TAKINTI

Obsesyon (takýntý) hayatýmýzý karartýr. Kiþiler çoðu zaman yaptýklarýnýn bir takýntý olduðuna inanmaz. Gerçek örnek vakalarý, isimlerini gizleyerek veriyoruz. PSÝKOLOG FARÝKA TEYMUR ARTIR

Gerçek vakalarla takýntý hastalýðý akýntý depresyonla beraber seyrediyor. N. A. 45 yaþýnda bir genç hanýmdý. Eþini ve çocuklarýný kaybettikten sonra ekonomik sorunlarla birlikte üst üste gelen icralarla sinirleri oldukça zayýf düþmüþtü. Kardeþleri ve akrabalarý ile ayný apartmanda yaþýyordu. Sürekli evine hýrsýzlarýn ve kendisine zarar verecek kötü niyetli kiþilerin gireceðini düþünüyordu. Bu sebeple son zamanlarda evinde kalamýyordu. Zarar göreceði korkusu onda takýntý haline gelmiþti ve eþlik eden kompulsiyon (tekrarlayan davranýþ) kapýyý defalarca kapatmasý þeklindeydi. Kapýyý kapattýðýndan emin olduðu halde tekrar kapýyý kapatmak için içinde baþa çýkamayacaðýný sandýðý bir dürtü oluyordu. Bunun sonucunda üst kattaki aðabeyinin evinde kalmaya giderken evinin kapýsýný kilitlerken tekrar tekrar dönüp kilitliyor, merdivenleri ine çý-

T

Yüksekten atlama takýntýsý

ka bu hareketi tekrarlamaktan bazen saatlerce yorgun düþüyordu. N. A. üst üste gelen vefatlardan dolayý etkilenerek evine bakamamýþtý. Evi uzun süre boyasýz ve bakýmsýz kalmýþtý. Bu da evinden soðumasýna yol açmýþtý. Kapý eskiydi ve bu sebeple ev güvenli deðildi. Daha önce aylarca psikoterapi görmeden ilaç tedavisi görmüþ, sonuç alamamýþtý. Bu davranýþý ile birlikte daha pek çok kompulsiyonu ve çeþitli takýntýlarý vardý. Her biri yaþadýðý aðýr travmalarla iliþkili þekilde birbirini tetikleyerek devam etmiþti. Psikiyatrist tarafýndan yapýlan muayene sonucunda depresyon ve obsesif kiþilik bozukluðu teþhisi konuldu. Psikoterapi ile birlikte ilaç tedavisi olumlu sonuç verdi. Yapýlan tetkiklerde ileri derecede anemi (kansýzlýk ve demir eksikliði) tespit edildi ve tedavi edildi.

Y. N. bir apartmanýn 5. katýnda oturuyordu. Balkona gittiðinde içinde aþaðý atlamasýný söyleyen þiddetli bir gizli ses veya dürtü duyduðunu ve bu sesin onu çok rahatsýz ettiðini söylüyordu. Bir yýl önce apartmanlarýndaki bir komþularý yüksekten atlayarak intihar etmiþti. Baþka psikolojik problemlerle birleþerek hayatýný etkilemeye baþlamýþtý. Ýlaç ve terapilerle kýsa sürede düzeldi.


ailem TAKINTI

Dinî hayatla ilgili takýntýlar, “Bazen inanmadýðý endiþesi, dinî konularla birlikte aklýna çirkin düþüncelerin gelmesi” þeklinde psikotik bozukluklarla birlikte de görülebilmekte ve hasta bunlardan dolayý büyük suçluluk duymaktadýr. S. Y. evli, iki çocuk annesidir. Kayýnvalidesi ile birlikte yaþamaktadýr. Eþinin ailesi tarafýndan da çok sevilen uyumlu bir hanýmdýr. Dindar bir ailenin kýzý olan S. Y. kayýnvalidesi ve eþiyle dinî konularda pek anlaþamýyorlardý. Dine karþý olduklarý için sadece namaz kýlabiliyordu. Son yýllarda abdestinin bozulduðu endiþesi onu çok fazla rahatsýz ediyordu. Namazýný tekrar tekrar bozuyor, dakikalarca abdest alýyordu. Gittikçe namazlarýnda okuduðu dualarý da þaþýrmaya baþlamýþtý. Gittiði misafirliklerde bu þekilde defalarca abdest alamayacaðý için misafirliðe gitmek istememeye baþlamýþtý. Bazen eve gelenin gidenin çok olduðu veya mecburen misafirliðe gidileceði zaman günlerce namaz kýlamýyordu. Daha sonra suçluluk duygusu duyuyor, namazýný beþ vakit kýlmaya baþlýyor, bu sefer de sosyal çevreden uzaklaþýyordu. Bu ikilemler içinde takýntýlarla kafasý sürekli doluydu. Sýkýntýlarý yeni problemlere yol açmýþtý. Uyku düzeni bozulmaya baþladý. Eþiyle sorunu olmadýðýný söylemesine raðmen daha sonra önemli görüþ ayrýlýklarý olduðu ortaya çýktý. Duygularýný bastýrýyor, kendisini ifade edemiyordu. Terapiler sonucunda yuvasýný yýkmadan kendisini daha iyi ifade ederek takýntýlarýndan kurtuldu... 9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ

ailem 12

Takip edilme korkusu Takýntýlar içinde en sýk rastlanýlanlardan birisi arkasýndan birinin geldiði duygusudur. Gece geç vakitte karanlýkta ýssýz bir yerde tek baþýna yürürken saðlýklý bir kiþinin de hafif derecede duyabileceði bu korku, bazý kiþilerde takýntý halindedir. R. B. 29 yaþýnda bir genç kýzdý. Sürekli arkasýndan biri geliyor gibi hissediyordu. Ölümden çok korkuyordu. Bilhassa karanlýkta yalnýz kalamýyordu. Takýntýlarý zaman zaman azalma gösterse de 9 yaþýndan beri gittikçe daha da artarak devam ediyordu. O kadar ki yalnýz yatamýyor, mutlaka yanýnda evden birinin yatmasýný istiyordu. Karanlýkta rüzgar esse, kapý açýlsa “Sanki Azrail geliyor gibi hissediyorum.” diyordu. Küçükken duyduðu ölüm hikayeleri bu korkularýn baþlamasýnda etkili olmuþtu. En çok etkili olan da o yýllarda televizyonda duyduðu halk arasýndaki söylentilere dayanan haberlerdi. Bunlarý hayal gücüyle büyütmüþ, yýllarca baþa çýkmaya çalýþýyordu. Bir kere psikiyatriste götürülmüþ, güven duymadýðý için bir daha da gitmek istememiþti. Bir sefer tekrar gitmiþ, bir süre ilaç kullanmýþ, etkili olmadýðý için devam etmemiþti.

‘Hastalýk bulaþacak’ takýntýsý ve korkusu H.R. Hasta olmaktan korkuyordu. Onun için her þey pis ve mikropluydu. Hiçbir yere dokunmak istemiyordu. Dýþarýda ne kadar zorlansa da umumi tuvaletlere girmiyor, lokantada yemek yiyemiyor ve bir iþyerine ziyarete gittiðinde bardaklar iyi yýkanmamýþtýr diye kendisine ikram edilen çayý içemiyordu. Her þeyi çamaþýr suyu ile sýk sýk dezenfekte ediyor ve çok aþýrý çamaþýr suyu kullanýyordu. Elleri çamaþýr suyundan tahriþ olmuþtu. 24 yaþýndaki S.B. ise ölümden ve hastalanmaktan korkmuyor, fakat her þeyin pis olduðu duygusu onu rahatsýz ediyordu. Ýðrenme duygusu çok sýk geliyordu. Bu sebeple ellerini yýkarken veya banyo yaparken çok fazla vakit harcýyordu. Bazý obsesyon ve takýntýlar kiþilerin duyduklarý bir haberden veya yetersiz bir þekilde öðrendikleri bir bilgiden rahatsýz olmalarý beyinde yeni iliþkilerle kaygýlarýn artmasýna zemin teþkil eder. Asýl sebepler ise görülen sebeplerden çok farklý olabilir. Deðiþik duygusal sorunlar ve düþünce kalýplarý sorunlarýn büyümesine yol açabilmektedir. K.Y ise AIDS korkusu taþýyordu. AIDS’li kiþilerin kasten hazýr yiyeceklere AIDS mikrobu bulaþtýrmasýndan endiþeleniyordu. Önce fast food dükkanlarýndan uzaklaþmayla baþlayýp hazýr hiçbir yiyeceði yiyememeye kadar gitmiþ ve nihayet aletlerin yeteri kadar dezenfekte olduðunu bildiði halde AIDS bulaþacaðý duygusunun kendisini çok rahatsýz etmesi sebebiyle diþ tedavisi yaptýrmamaya baþlamýþtý.

FOTOÐRAF: AFP

Dinî takýntýlar


Takýntýlar nasýl tedavi edilebilir? Psikoterapilerde hastanýn probleminin farkýnda olmasý hastalýðýn temelinde yatan birikimlerin saðaltýlmasý, travmalarýn tedavi edilmesi, ilaç tedavisi gerekiyorsa ilacýn neden gerekli olduðunun açýklanmasý hastanýn bilgi eksikliði olduðu konuda bilinçlendirilmesi, haftalýk çizelgeler hazýrlanarak tekrarlayan davranýþý üzerinde kendi özdenetimini saðlamasý, dini, fýkhî konularda yetersiz bilgiden kaynaklanan sebeplerle aþýrýya gidilmesi gibi durumlarda eksik bilgilerin tamamlanmasý gibi pek çok amaçla çeþitli yöntem ve teknikler uygulanýr.

Temizlik takýntýsý Temizlik obsesyonu/takýntýsý bazen eve misafir kabul etmemeye veya misafirler gittikten sonra aþýrý derecede temizlik yapmaya kadar varabilir. H.Z. misafir aðýrlamaktan hoþlanan bir hanýmdý. Evine gelen bir misafirin temizliðe dikkat etmediðini görüp iðrenmesi üzerine baþlayan takýntýlar onun her misafirden sonra bütün evi saatlerce silmesine yol açýyordu. Eþiyle bu ko-

nuda sorun yaþamamakla beraber kendisi çok yorgun düþüyordu. Psikoterapilere çocuklarý küçük olduðu için düzenli olarak devam edememekle beraber ilaç ve psikoterapilerle büyük ölçüde düzelmiþti. Çoðu hasta çevresinin bütün uyarýlarýna raðmen kendisinde obsessif bozukluk veya psikiyatrik bir rahatsýzlýk olduðunun farkýnda deðildir. Yakýnlarýnýn ýsrarý

üzerine psikiyatrist ve psikoloða gitmektedir. Bir kýsmý ilaç kesinlikle gerektiði halde ilacýn yararýna inanmamakta ve ilacý reddetmektedir. Bir kýsmý psikoterapi gerektiði halde psikoterapinin yararlý olacaðýna inanmamaktadýr. Bununla beraber ilk görüþmelerde kendileri bastýrdýklarý duygu ve düþüncelerini ifade ederek tedavi isteðinde bulunanlar da çoktur. ailem 13

9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ


Titiz kadýnlar ‘gizli’ depresyonun pençesinde ÜLKÜ ÖZEL AKAGÜNDÜZ

T

emiz olmak iyidir elbette; mis kokan nevresimler, kar beyazý çamaþýrlar, ýþýldayan musluk baþlarý... Düzenli olmak da öyle; her þeyin yerli yerinde olduðu tertipli bir evde yaþamak aile bireyleri için daha huzur vericidir; ancak düzenli ve temiz bir eve sahip olmak için ödenen bedel nedir? Temizliðin, ihtiyaç olduðu için mi yoksa takýntýya dönüþtüðü için mi yapýldýðýný nasýl anlarýz? Ve kadýnlarýn duygularýný ifade edememeleriyle, kendilerini temizliðe adamalarý arasýnda bir bað var mýdýr? Çocukluðunda öfkesini, üzüntüsünü hatta sevincini belli etmemesinin daha iyi olacaðýný söyleyen anne-babalar tarafýndan yetiþtirilmiþ kadýnlar, þayet duygularýný ifade edecek herhangi bir uðraþa sahip deðillerse temizlik yaparak rahatlýyorlar. Psikiyatrist Bahadýr Bakým, halk arasýnda ‘titiz’ olarak tanýmlanan bu kadýnlarýn

aslýnda ‘gizli depresyon’un pençesinde olduðunu söylüyor. Psikiyatrist Bakým’a göre; hastalýk derecesinde titiz olan ve temizliði hayatýnýn odaðýna yerleþtiren kadýn, eþi ve çocuklarýna yeterince zaman ayýramadýðý gibi, evi daðýtýrlar ve kirletirler kaygýsýyla baský yapmaya da baþlýyor. Günde birkaç kez toz alan, yerleri silen, evdeki her objeyi banyoda deterjanla yýkayan kadýnlarýn akrabalýk ve komþuluk iliþkileri de bozuluyor. Ev kirlenir kaygýsýyla misafir kabul etmedikleri gibi, kirli bir eve tahammül edemedikleri için misafirliðe de gitmiyorlar. Ýnsanlarý genelde pasaklý ve temiz olarak iki kategoriye ayýrýyor ve kendileri gibi titiz olan kadýnlarla ‘temizlik’ üzerine saatlerce konuþabiliyorlar. Yaþadýklarý hayat, çocuklarýný yýkamak, evi temizlemek ve günlük ev iþlerini yapmak dýþýnda bir fiziksel ya da zihinsel faaliyete izin vermediði için üzerinde konuþacak baþkaca bir konularý da olmuyor zaten.


ailem TAKINTI

Çocukluðunda öfkesini, üzüntüsünü hatta sevincini belli etmemesinin daha iyi olacaðýný söyleyen anne-babalar tarafýndan yetiþtirilmiþ kadýnlar þayet duygularýný ifade edecek herhangi bir uðraþa sahip deðillerse temizlik yaparak rahatlýyor. Halk arasýnda ‘titiz’ olarak tanýmlanan bu kadýnlar, çoðunlukla ‘gizli’ bir depresyonun pençesinde...

Kitap okumak, hayýr iþlerinde çalýþmak, faydalý sohbetlerin yapýldýðý gruplar içerisinde yer almak gibi etkinliklerden uzak düþen titiz kadýnlarýn birçoðu hemen her ev hanýmýnýn ilgilendiði dantel, oya, örgü, dikiþ ve nakýþ gibi zaman isteyen ve kimi zaman evi kirleten iþlere de pek yanaþmýyor. Obsesif-kompülsif bozuklukla depresyon yan yana gidiyor. Temizliðe aþýrý düþkünlük çoðu zaman obsesif ve kompülsif bir bozukluktan kaynaklanýyor. Kimi kadýnlar zihinlerinden bir türlü uzaklaþtýramadýklarý “hastalýk bulaþacaðý saplantýsý’’na karþý sürekli yýkanma ve temizlenme davranýþý geliþtiriyor. Halk arasýnda ‘takýntý’ olarak bilinen obsesif-kompülsif bozukluktan muzdarip kiþiler genellikle mikroplarýn, kirin, idrarýn üzerlerine bulaþmasýndan korkarlar. Saatlerce kendilerini veya vücutlarýnýn bir kýsmýný yýkayarak, kendilerini “bulaþmadan’’ korumaya çalýþýrlar ve çevrelerindeki her þeyin bulaþýk veya kirli olduðunu düþünürler. Temizlenmediði kaygýsýyla tekrar tekrar ev temizliði yaparlar. Psikiyatrist Bahadýr Bakým, sýkýntý veren, içsel kirlilik duygularýndan kurtulmak için aþýrý temizlik faaliyetinde bulunan birçok kadýnýn sýrf uzun süren seremoniler yüzünden sadece sosyal hayatlarýnda deðil cinsel yaþamlarýnda da sýkýntýya düþtüklerini söylüyor. Takýntýlý kiþileri genellikle duygularýný açýða vurmayan sýkýntýlý insanlar olarak tanýmlayan Psikiyatrist Bakým, “Sorunlarýný ne konuþarak, ne baðýrarak ne de aðlayarak dile getirirler. Onun yerine ‘kötü bir þey’ olacaðý kaygýsýyla, el yýkama, ocaðý, ütüyü sýk sýk kontrol etme gibi tekrarlanan davranýþlar geliþtirirler.” diyor. Obsesif-kompülsif bozuklukla depresyon çoðunlukla yan yana yürüyor ve sürekli olarak birbirini tetikliyor. Titizlik hastasý kadýn-

lar kendilerine, çocuklarýna, eþlerine ve yakýnlarýna rahatsýzlýk verdiklerinin farkýna varýp da bu davranýþý terk edemediklerinde depresyona girebiliyor. Üstelik evi su basmasý gibi aþýrý sýkýntý veren durumlarda hastalýðýn seyri aðýrlaþabiliyor. Bir temizliðin artýk ihtiyaç olmaktan çýkýp takýntýya dönüþüp dönüþmediðini anlamanýn kriteri ise; kiþinin davranýþlarýndan rahatsýzlýk duymasý ve çevresindekileri rahatsýz etmesi... Sürekli temizlik yaptýklarý için çocuklarýný eðitemiyorlar. Titiz kadýnlarýn çocuklarý yetiþkin bireyler olduklarýnda ya anneleri gibi titiz oluyor ya da baskýdan bunaldýklarý için daðýnýklýðý tercih ediyorlar. Psikiyatrist Bakým, annelerine benzemeye çalýþan kýz çocuklarýnýn titizliði seçmesini daha muhtemel görüyor. Eþlerinin davranýþýndan þikayet eden babalarýný örnek alan erkek çocuklar ise çoðunlukla temizliðe karþý tavýr alýyor ya da baskýyla büyümekten dolayý önlenemeyen öfke nöbetleri geçiriyorlar. Titiz annelerin çocuklarý 0-6 gibi önemli bir yaþ diliminde verilmesi gereken anne eðitiminden de mahrum büyüyorlar. Çocuklarýna sýk sýk banyo yaptýran, yerlere dökmemesi için yemeklerini kendi eliyle yediren, etraf daðýlmasýn diye oyuncaklarýyla oynamalarýna izin vermeyen takýntýlý anneler, tüm zamanlarýný temizliðe ayýrdýklarý için, parka gitmek, kitap okumak, evcilik oynamak gibi çocuðun duygusal ve zihinsel dünyasýný geliþtirecek etkinliklere de vakit bulamýyorlar. Ancak ‘titizlik’ ister gizli bir depresyonun isterse obsesif-kompülsif bozukluðun belirtisi olsun bir ilaç ve terapi desteðiyle normal bir hayata kavuþmak mümkün. Yeter ki, kadýn gün boyunca sadece temizlik için çýrpýnmanýn pek de normal bir davranýþ olmadýðýný kabul etsin... ailem 15

9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ


ailem HAYAT

Hayýrlý iþlerde, Allah’ýn (cc) rýzasýný unutup, dünyayý ön plana alýyorsanýz sayýca çok olsanýz da bu hiçbir kýymet ifade etmeyecektir. YASEMÝN ÞAHÝN

Aslolan sayý deðil, kalite... ayýsal çokluðun, diðer bir tabirle kesretin ehemmiyetinin sýnýrlý bulunduðunu Kur’ân-ý Kerim þöyle tebarüz ettirir: “And olsun ki Allah, birçok yerde (savaþ alanlarýnda) ve Huneyn savaþýnda size yardým etmiþti. Hani çokluðunuz (baþýnýzý döndürmüþ) size kendinizi beðendirmiþti ama, hezimete uðramadan kurtulma adýna da hiçbir iþe yaramamýþtý; (öyle ki) yeryüzü bütün geniþliðine raðmen size dar gelmiþti, sonunda (bozularak) gerisin geri dönmüþtünüz.” (Tevbe, 9/25) Huneyn Gazvesi, Allah Resûlü’nün (sas) Mekke fethini müteakip gerçekleþtirdiði bir gazveydi. Ýlk plânda Müslümanlar Hevazin karþýsýnda, kendileri gibi davranamamýþlardýr. Kur’ân’ýn iþaret buyurduðu o gün o kudsiler, Allah’ýn inayetlerinin temadisine bakarak: “Bu Ýslâm ordusunun karþýsýnda kimse duramaz.” diye düþünmüþlerdir. Ancak Hevazin okçularýyla yüz yüze geldiklerinde bir muvakkat sarsýntýdan kurtulamamýþlardý. Demek ki kudsîler dahi olsa, böyle düþünenler olabiliyor ve tabiî, adet çokluðunun o

S

9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ

ailem 16

kadar önemli olmadýðý da ortaya çýkýyor. Evet mühim olan derinliktir, aðýrlýktýr, çaplý olmaktýr. Ancak onlar mukarrebin olduklarý için, orada muvakkaten sarsýlýp geriye çekilmeleri onlara göre bir günahtýr, bize göre deðil. Burada vurgulanmak istenen, dünyanýn neresinde ve hangi devrinde olursa olsun, kesretin mühim olmadýðýdýr ki, Kur’ân-ý Kerim de bize bunu anlatýyor. Bu âyetin, neshedilmesi ve hükmünün geçmiþ olmasý düþünülemeyeceðine göre hangi coðrafyada olursa olsun, Müslümanlar adet çokluðundan daha ziyade her þeyi Allah’la münasebete, keyfiyete, iç derinliðine baðlamalýdýrlar. Ümmet-i Muhammed olarak çok az ve zayýf da bulunsanýz, eðer Allah’a yönelebiliyor ve hep bir þeyler anlatmak heyecanýyla yaþýyorsanýz, Allah’ýn (cc) tevfik ve inayetiyle mutlaka muvaffak olursunuz. Aksine evlerinize çekiliyor, O’nunla olan münasebetlerinizi unutuyorsanýz, Allah (cc) muhafaza buyursun- sayý itibarýyla ne kadar çok olursanýz olunuz bu hiçbir kýymet ifade etmeyecektir.


ailem ÖÐÜT

“Yavrucuðum! Namazý kýl, iyiliði emret, kötülükten vazgeçirmeye çalýþ, baþýna gelenlere sabret. Doðrusu bunlar, azim ve kararlýlýk gerektiren aðýr iþlerdendir.” (Lokman, 31/17) FETHÝ ASYALI

Lokman Hekim ne öðütlüyordu? ur’ân-ý Kerim’in, Lokman Hekim’in dilinden peþipeþine zikrettiði önemli dört husus var: Namaz kýlma, iyiliði emretme, kötülüðü nehyetme ve baþa geleceklere sabýr. Namaz bütün ibadetlerin pîri ve Ýslamiyetin de orta direðidir. Emr-u bi’l-maruf/ iyiliði emretmek de dinin esasýndandýr. Bir mümin þahsi sorumluluðunu aþarak toplumdaki yanlýþlýklarý düzeltme yoluna girince, baþýna bir sürü gâilelerin geleceði kaçýnýlmazdýr. Ne kadar yýllarýn kazandýrdýðý alýþkanlýklarý terk etme durumunda kalan veya menfaati zedelenen kiþi ve zihniyet varsa, hepsi ona karþý çýkacak ve onu baský altýna alacaklardýr. Ýþte böyle bir durumda mümin bütün bunlara karþý direnip, çizgisini koruma mecburiyetindedir. Tarihe bu gözle bakýldýðýnda bunun çok örneklerini görmek mümkündür. Baþta Efendimiz (sas), büyük mücadelesinde tek baþýna katýldýðý

K

halde dahi önünü kesen hiçbir þey karþýsýnda asla sarsýlmamýþ, sabýr ve metanetle yoluna devam etmiþtir. Demek ki Müslümanlýðý hakiki manada yaþama ve baþkalarýna telkinin bahis mevzuu olduðu her yerde sabýr da söz konusu. Bir baþka ayet bu hususu daha net bir biçimde vurgular: “Sabýr ve namaz ile Allah’tan yardým isteyin.” (Bakara, 2/45) Yani her çeþidiyle sabýr ve her þekliyle namaza sýðýnarak yolunuza devam ediniz. Aslýnda günde beþ defa, kýrk rekat namaza devam ve sebat dahi iyi bir sabýr örneði. Bu büyük ibadet, Allah karþýsýnda saygýyla kalbi ürperenlerin dýþýndakilere çok zor ve aðýr olsa gerek. Ayetin devamýnda ilginç bir ikaz vardýr: “Gerçi bu zor bir iþtir ama içi saygýyla ürperenlere deðil.” ayeti de bunu dile getirmektedir. Ayrýca burada, hem namazýn hem de emr-i bi’l-maruf ve nehyi ani’l-münker’in

(kötülüðe engellemek) diðer ümmetler için de söz konusu olduðu vurgulanmakta ve bu ayný zamanda bir mümine hitap üslubu içinde sunulmaktadýr. Öyle anlaþýlýyor ki Hz. Lokman, daha önce oðlunu “Oðulcaðýzým, sakýn Allah’a eþ-ortak koþma; bilmelisin ki þirk büyük bir zulümdür.” diyerek onu münkeratýn en büyüðü ve çirkininden vazgeçirdikten sonra, burada da ona Ýslam esaslarýnýn en büyük rüknü ve cihadýn hemen her zaman, herkes için geçerli bir boyutu olan emr-i bi’lmaruf ve nehyi ani’l-münker’i hatýrlatarak daha iþin baþýnda þer’î müvazenenin ehemmiyetini vurguluyor. “Baþýna gelen þeylere sabret, bunlar azim ve kararlýlýk gerektiren aðýr iþlerdendir.” fermanýna gelince, bu hem müstakil bir sorumluluk hem de önceki iki vazifeden ötürü baþa gelmesi mukadder hadiselere karþý bir teyakkuz manasýna gelmektedir. ailem 17

9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ


ailem TAKINTI FOTOÐRAF: AFP

“Abdestim oldu mu?”, “Acaba günaha girdim mi?”, “Ya unuttuysam?” gibi þüphelere mi düþüyorsunuz? Dini konularda bilgi eksikliðiniz olabilir ya da yanlýþ bir bilgiye sahip olabilirsiniz. Bu sýkýntýlarýnýzýn tek çözümü doðrularý öðrenmekten geçer. FARÝKA TEYMUR ARTIR* ini bilgiler küçük yaþtan itibaren sevdirilerek, korkutulmadan ve özümlenerek öðretilirse; kiþi ibadetlerini yaparken huzur içinde olmaktadýr. Eðer dini hayat hakkýndaki bilgiler eksikse ve sevgiden çok korku aðýrlýklý verilmiþse kiþi dini hayatý yaþamaya baþladýktan sonra bilgisini artýrma çabasýna giriþmektedir. Daha önce eksik ibadetleri olduðunu düþünerek suçluluk duygusuna kapýlan birey herkesten bir þeyler öðrenme çabasýna giriþmektedir. Bu çaba içinde eðer dini bilgi almaya çalýþtýðý kiþiler bu konuda ehil deðillerse veya kulaktan dolma ve doðru olmayan bilgiler ön plana çýkýyorsa bireye faydadan ziyade zarar vermektedirler. 50 yaþýndaki depresyon hastasýnýn yaþadýklarý da bu zararýn bir parçasýdýr: “Çocuklarýmý büyüttükten sonra ibadetlerimi yapmaya baþladým. Fakat bilgimin çok eksik olduðunu gördüm. Bunun üzerine herkesten bir þeyler öðrenmeðe çalýþtým. Herkes bir türlü söylüyordu. Kafam karýþtýkça huzursuzluðum da arttý.”

D

9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ

ailem 18

Dinî bilgi eksikliði takýntýyý artýrýyor


ailem FOTOÐRAF: REUTERS

TAKINTI

Dini konularda eksikliði olan çok hassas kiþilerde, günah korkusuyla davranýþlarda aþýrý titizlik gösterilip korku ve panik hali yaþanabiliyor.

“Günaha girerim” korkusu evhama dönüþmemeli Bilhassa psikolojik olarak hassas kiþiler dini eksikliklerinden dolayý suçluluk içinde olmakta ve ölüm sonrasý, kýyamet, günah gibi kavramlardan çok fazla etkilenmektedir. Normal insanlarýn sorumsuzluk duygusundan kurtulmalarýnda ve bazý konularda daha duyarlý olmalarýnda etkili olan bu kavramlar dini konularda bilgi eksikliði olan hassas kiþilerde olumsuz etki býrakmaktadýr. Bu gibi kiþiler günah korkusuyla davranýþlarýnda aþýrý titizlik gösterip korku ve panik hali içinde olabilmektedirler. Bu kimselere bildiklerinin yanlýþ olduðu izah edildiðinde bu panik ve korku halinin azaldýðý pek çok vak’ada görülmektedir. 30 yaþýnda bir genç þöyle anlatýyor: “Bir sohbette hoca ölüm ve ölüm sonrasý hakkýnda konuþtu. Temizlik konusunda dikkatsiz davrananlarýn kabir azabý görecekleri-

ne dair bir hadis-i þerif de söyledi. O anda içime bir korku geldi. Bu korku bir türlü içimden çýkmadý. Þimdi her an ölecekmiþim gibi bir korku içindeyim. Ve günahlarýmdan dolayý cezalandýrýlmaktan çok korkuyorum. Gusül abdesti alýrken banyoda saatlerce kalýyorum. Abdest alýrken tekrar tekrar abdest alýyorum. “Ýçimden ya unuttuysam,” diye bir ses geliyor.” Bu tür korkular psikolojik bir rahatsýzlýða yatkýn kiþilerde daha çok ortaya çýksa da hastalýðýn tetiklenmesinde etkili olmaktadýr. Dini hayatta deðiþikliðin kiþide belli bir stres meydana getirdiði bilinmektedir. Bu stres belli bir düzeyde olursa kiþiye fayda saðlar. Kiþi bilinçsiz olduðu takdirde stres düzeyi yükselir ve kiþinin beden kimyasý deðiþir ve baþka stres kaynaklarý ile birleþerek kiþiye zarar vermeye baþlar. *Psikolog ailem 19

9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ


ailem FOTOÐRAF: AP

TAKINTI

Cehalet sýkýntýyý artýrýyor Dini bilgi eksikliðinden kaynaklanan problemler sadece eðitim düzeyi düþük kiþilerde görülmemektedir. Üniversite talebesi olan genç bir kýz bu konudaki sýkýntýlarýný þöyle dile getiriyor: “Çok fazla dindar deðilim arada sýrada namaz kýlarým. Fakat gusül abdesti benim için çok önemlidir. Bu sebeple banyoda çok fazla zaman harcýyorum. Bana annem iðne ucu kadar kuru yer kalmamasý gerektiðini söylemiþti. Bunu düþünerek tekrar tekrar yýkýyorum. Yýkadýkça da daha fazla yýkama isteði duyuyorum...” Temizlik obsesyonlarý küçük çocuðu olan annelerde de etkili olmaktadýr. Hamilelik sonrasý depresyonu atlatamayan veya hormonlarýn deðiþmesi vb. sebeplerle hassas bir durumda olan anneyi temizlik ve günahla ilgili sözler çok fazla etkilemektedir. Ýdrarla kirlenmiþ çamaþýrlarýn 3 kere tek damla kalmayacak þekilde sýkýlmadan temiz olmayacaðý þeklinde yanlýþ bilgilenen anne sýkmaya gücü yetmediði için çamaþýrlarý biriktirmekte sonra da dað gibi biriken çamaþýrlarý yýkayamamanýn suçluluk duygusuyla daha fazla paniðe kapýlmaktadýr. Akan bol su altýnda yýkanan çamaþýrlarýn çok fazla efor sarf ederek

sýkýlmadan da temizlenebileceðini saðlam dini kaynaklardan öðrenen hanýmlar derin bir nefes alarak bu tür obsesyonlardan, vesvese ve takýntýlardan daha çabuk kurtulmaktadýrlar. Gusül abdestinin þeklinin ve farz olanýn bir kere yýkamak olup sünnet olan üç kere yýkamayla zaten kuru yer kalmayacaðýnýn söylenmesi pek çok kiþide bir rahatlama meydana getirmektedir. Bu korkularýn da büyük kýsmýnýn temelinde bilgi eksikliði vardýr. Kiþi hata ve unutmanýn normal kabul edildiðini bilince rahatlamaktadýr.

Takýntý, obsesyon ve korkularýn temelinde bilgi eksikliði ve gereksiz körüklenen korkular yer almaktadýr.

Ýlmihallere baþvurulmalý Ýbadetler konusundaki bilgilerde baþvurulacak kaynaklar ilmihallerdir. Kiþi bilmediðinden korkar. Kiþi bir konuda bilgi sahibi olunca onu daha bilinçli yapar. Kendine güveni olan kiþi daha az þaþýrýr ve daha az hata yapar. Bilinçli olunca hata olmayan þeyi hata olarak görmez. Amellerde asýl 9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ

ailem 20

önemli olanýn niyet olduðunu istemeden yapýlanýn hatalarýn af olunacaðýný bilen kiþi hata yapmaktan da aþýrý korkmaz. Diyanet Ýþlerine baðlý ve müftülüklerin idaresinde hemen hemen bir çok semtte yetiþkinlere yönelik Kur’an kurslarý var. Bu kurslardan ev hanýmlarý çok rahatlýkla yararlanabi-

lirler. Ýnsanlar bazý sorularýnýn cevabýný ilmihallerde ve diðer güvenilir kaynaklarda bulamayabilirler. Böyle durumlarda Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’na baðlý Ýstanbul Müftülüðü’nün bir hizmeti olan FETVA HATTI da pek çok kiþinin habersiz olduðu bir imkan. Ýstanbul için telefon numarasý 0212 512 23 22.


Yasemin Yalçýn Aktosun Danýþman Psikolog y.aktosun@zaman.com.tr

Çocuklarda görülen takýntýlar yetiþkinlerde olduðu gibi hemen kendini göstermeyebilir.

ailem ÇOCUÐUM VE BEN

imi zaman çocuklarda da büyüklerinkine benzer takýntýlý düþünce ve davranýþlar görebiliriz. Halk arasýnda takýntý olarak bilinen bu durum bilimsel adýyla obsesifkompülsif davranýþ olarak tanýmlanýr. Obsesif-kompülsif davranýþ bir rahatsýzlýðý ifade eder ve tedavi gerektirir. Bu süreç farklý þekillerde kendini gösterebilir. Kimi zaman düþünceye gelen ve hoþ olmayan ifadeler þeklinde görülebileceði gibi, kimi zaman ayný davranýþý tekrarlama þeklinde görülebilir. Bir çocuðun çevresindeki insanlara içinden sü-

K

Mektup adresi: Çobançeþme Mh. Kalender Sk. No: 21 Y.Bosna/Ýstanbul

la, önce tuvalete gidip, sonra pijamalarýný giyip, daha sonra saçlarýný taradýktan sonra uyumaya giden çocuk ileriki yýllarda bu sýrayý bozmamaya özen gösteriyor, dahasý sýra bozulduðu veya bazý aþamalar uygulanmadýðý takdirde rahatsýz oluyor ve uyuyamýyorsa, uykuya baðlý bir takýntýlý davranýþ yani kompülsiyon oluþmuþ demektir. Bütün obsesifkompülsif davranýþlar için yapýlmasý gereken erken teþhistir. Sorun büyümeden kimi zaman tedavi gerektirmeden birey bunu aþabilir. Örneðin, çocuklarýn hayatýndaki düzenler

Çocuklardaki takýntýlar ne anlama gelir? rekli kötü sözler sarf etmesi, daha sonra da bunu ebeveynine anlatýp rahatlamak istemesi veya zihninden geçen düþünceyi ebeveynine onaylatmak istemesi, ya da bir çocuðun bir iþi (kapýyý kapamak) yaptýktan sonra emin olamayýp ayný iþi tekrar takrar yapmasý veya birine onaylatmasý (Kapý kapalý deðil mi?) þeklinde takýntýlý davranýþlar kapsamýnda ele alýnmaktadýr. Bunun dýþýnda yine kimi çocuklarýn bazý giysileri giyememe durumu, sürekli el yýkama isteði içinde bulunmalarý, gibi davranýþlar da yine bu grubun içinde tanýmlanabilir. Ayrýca baþlangýçta anlaþýlamayan fakat sonralarý kendini hissettiren bir takýntý durumu da; günlük yapýlan iþlerin yapýlmamasý halinde rahatsýzlýk oluþturmasý durumudur. Mesela çocukluðunda her uyku öncesi sýray-

alýþkanlýða dönüþmeden zaman zaman farklýlaþtýrýlabilirler. Ya da zihne gelen düþünceler, ilk etapta daha büyümeden bireyin dikkatini daðýtmak suretiyle aþabileceði düþünceler olabilir. Ancak kendi kendine tedavi durumu baþlangýç için geçerlidir. Ve her zaman yeterli olmayabilir. Ýlerleyen durumlarda mutlaka uzmanlarla görüþülmelidir. Kimi zaman ilaçla tedavi, kimi zaman ise davranýþsal terapi veya psikoterapi teknikleri ile sorun çözümlenmeye çalýþýlmalýdýr. Çocuklarda görülen takýntýlar yetiþkinlerde olduðu gibi hemen kendini göstermeyebilir. Çünkü çocuk bir yetiþkin gibi içinde bulunduðu durumu tanýmlayamaz. Bu takýntýlar mutlaka önemsenmelidir. Ancak ebeveynlerin tedavi sürecinde sabýrlý olmalarý gerekmektedir. Kimi zaman tedavi aylar sürebilmektedir. ailem 21

9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ


Vesvese hayatýnýzý Vesvesenin ilk musallat olduðu yer kalbdir. O, buradan diðer azalara kalb vasýtasýyla yayýlýr.

karartmasýn ALÝ DEMÝREL ok ayrýntýcý, her þeyi uzun uzun ve inceden inceye düþünen bir insandý Duygu. Bu yüzden insanlara karþý gayet zarifti. Herkese iyi davranýrdý. Aðzýndan çýkacak sözlere çok dikkat eder, kimseyi kýrmamaya çalýþýrdý. Aþýrý derece dürüsttü. Dini inançlarý kuvvetliydi. Namaz kýlar, oruç tutardý. Ancak Duygu’nun bir takýntýsý vardý. Çok vesveseliydi. Mesela abdest almasýný örnek vereyim. Aðzýna üç kere su alýyor, hemen ardýndan kendi kendine soruyordu: ”Acaba üç kere mi su aldým, iki kere mi? Bir daha tekrar ediyordu ama, yine þüpheliydi. Belki otuz kere su aldýktan sonra burnuna geçiyor, ayný tereddütlerini bu defa burunda yaþýyordu. Yüz, sað kol, sol kol... Sular akýyor, uzuvlar yýkanýyor, tereddütler bitmiyordu.

Ç

9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ

ailem 22

Kulak, ense ve baþ bölgelerinde rahattý. Çünkü bu bölgelerin birer kere yýkanmasý yeterliydi. Adeta ancak bire kadar sayabilen, akli melekelerini yitirmiþ biri olmuþtu. Üçe kadar saymasý gerektiðinde, altýndan kalkýlamayacak kadar karmaþýk bir hesap yapmýþ da sonuçtan emin deðilmiþ gibi oluyordu. Üçer defa yýkanmasý gereken azalarý otuzar, kýrkar defa yýkadýðý gibi, sonuçtan tatmin olmayýp yeniden abdest almaya baþladý zamanla. Buna bir çare buldu: Abdest alýrken aileden birini baþýna dikiyordu. O kiþi de genellikle annesi oluyordu. Annesi: “Tamam Duygu, üç oldu.” deyince, yine de içine sinmemekle birlikte abdestini kýsa sürede bitirebiliyordu. Ama bu defa abdest alabilmek için baþkalarýna baðýmlý hale gelmiþti. Ellerini üç, beþ, yedi veya dokuz kere yýkýyordu.


ailem TAKINTI

FOTOÐRAF: AFP

Yani tek sayýlar kadar. Giderek el yýkama sayýsý artmaya baþladý. Genellikle yirmi bir kere, yirmi üç kere veya daha fazla el yýkýyordu. Lavabodan yirmi dakikadan önce çýkamýyordu. Bir yandan da lavabodan çýkamadýðý için aðlýyordu. (Takýntýlar Dr. Oðuz Tan, Vaka örnekleri ve tedavi yöntemleri, Timaþ Yay.) Bu, sadece Duygu’nun problemi deðil. Bu, bir hastalýk. Tedavi edilebiliyor. Ancak dini alandaki vesvese, birçok insaný maðdur ediyor ve zarar görmesine yol açýyor.

Vesvese nedir? Vesvese, gizli sese denir. Halk arasýnda meþhur olan manasýyla vesvese, kalbde meydana gelen þüphe, tereddüt, vehim, kuruntu, nefis ve þeytanýn meydana getirdiði faydasýz hatýra ve görüntülere verilen bir isimdir. Hem nefsin hem de þeytanýn vesvesesi, Kur’an-ý Kerim’de ayrý ayrý anlatýlýr: “And olsun ki, insaný biz yarattýk ve nefsinin ona ne gibi vesveseler verdiðini biliyoruz ve biz ona þahdamarýndan daha yakýnýz.” (Kâf, 50/16) ayeti, nefsin vesvesesine iþaret ederken; “Þeytan Adem’e vesvese verdi.” (A’raf, 7/20; Tâha, 20/120) manasýna gelen birçok ayet de þeytanýn vesvesesini haber veriyor. “Nefsin vesvesesi” tabiri, bir insa-

nýn, kendi kendine söylediði ve gönlünden geçirdiði gizli duygular, kararlar, vehimler, hatýralardýr. Nefisten gelen vesvese, þeytanýnkine kýyasla daha gizlidir. Bu gizlilik, bir yönden onu kuvvetlendirir. Belki de, “Senin en büyük düþmanýn nefsindir.” (Keþfu’l-Hafa, c. 1, s. 143) diyen Allah Rasulü (sas), iþte bu hususa iþaret buyurmuþlardýr.

Ýlk tasallut yeri kalbdir Nefis ve þeytan, verdikleri vesveselerle insan ruhunu, hak yolundaki ilerlemesinden alýkoymak isterler. Ýnsanýn akýl ve fikrini çelip, azim ve iradesini kýrarak onu iyi amellerden vazgeçirmek, fani zevk ve kaprislere düþürerek de sefilleþtirmek isterler. Vesvesenin ilk musallat olduðu yer kalbdir. O, burada diðer azalara kalb vasýtasýyla yayýlýr. Onun içindir ki, vesvesenin ilk tesiri kalbde hissedilir. Tabii ki bu tesir, kabul veya ret þekillerinden biri halinde tecelli eder. Eðer gelen vesveseler kalbde kabul görmezse, hayalde edep dýþý tasvirler mahiyetine bürünürler. Hayal dünyasý bu tasvirlerle meþgul olan insan, bir müddet sonra hiç farkýnda olmadan kalbini de onlarla meþgul eder. Þeytanýn istediði de budur. Zira o, varmak istediði hedefe bu yolla birkaç adým daha yaklaþmýþ olur.

Nas Suresi dikkatlerimizi vesveseye çekiyor “De ki: Ýnsanlarýn Rabbine, insanlarýn yegane Hükümdarýna, insanlarýn Ýlahýna sýðýnýrým. O sinsi þeytanýn þerrinden.. o ki insanlarýn kalblerine vesvese verir. O þeytan, cinlerden de olur, insanlardan da.” (Nas, 114/1- 6) Burada vesvesenin adresi Rabb’imiz tarafýndan açýkça dile getiriliyor. Vesvese þeytanýn eseridir. O, zihni boþ olan bir insan üze-

rinde önce etkili olur ve kalbinde kötülüðe istek meydana getirir. Bu kötü niyet daha sonra irade haline gelir ve vesvesenin de etkisiyle irade pekiþir. Son adýmda ise þer amel ortaya çýkar. Ayet-i kerimedeki vesvese verenin þerrinden Allah’a sýðýnmanýn anlamý, Allah’ýn, henüz baþlangýcýnda þerri yok etmesidir. Ýnsana vesvese veren þeytan iki türlüdür: Biri cinlerden ve diðeri

de insanlardan olan þeytanlardýr. Her iki türlü þeytan da, insanlarýn kalbinde vesveseyi meydana getirerek akýl ve fikirlerini çeler, onlarý kötü fiiller iþlemeye sevk eder. Ýnsan þeytanlarý, cin þeytanlarýndan daha tehlikeli ve öldürücüdür. Çünkü cin þeytanlarý, Allah’a sýðýnýlýnca gizlenir. Ýnsî þeytanlar ise kolay pes etmez ve onu devamlý çirkin þeylere teþvik eder. ailem 23

9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ


ailem TAKINTI

Vesvese endiþeye sevk etmemeli

Vesvese kalbin malý deðildir

Vesvese asla korkulacak bir þey deðildir. Çünkü herhangi bir þahsa vesvesenin gelmesi, onda imanýn bulunduðuna alâmettir. Sahabe-i Kiram’dan Efendimiz’e gelip, “Ya Rasulallah, vesveseye müptelayým.” diyen birine, Efendimiz (sas)’in cevabý: “Endiþe edilecek bir þey yok; o imanýn ta kendisidir.” (Müslim, Ýman 211; Müsned, 2/456; 6/106) þeklinde olmuþtu. Þeytan, bizde iman sermayesi, ibadet hazinesi, namaz ve dine hizmet cevheri olduðunu bildiði içindir ki, korsanlýk yapmakta ve bize karþý sürekli taarruzda bulunmaktadýr. Korsanlýk, belki denizlerde yapýlan þekliyle tarihe gömülmüþtür ama, þeytana bakan yönüyle, Adem (as) ile baþlamýþ ve kýyamete kadar da devam edecektir. Þeytan, kupkuru ve bomboþ kalblerle uðraþmaz ve böyle sermayesiz kimselere vesvese oklarý göndermez. Deniz korsanlarýnýn, her zaman hazine bulunan, yüklü gemilere taarruz etmeleri ve define bulunan adalara saldýrmalarý gibi þeytan da, her zaman iman cevheri taþýyan kalblere hücum eder. Vesveseye düþen mü’min, “Þeytan bütün cephelerde maðlup oldu; bu yüzden, þimdi de imana, Ýslam’a ait mes’elelerde vesvese ve þüphelerle beni meþgul etmek, hazineme el atmak istiyor; ama -inþaallahbenden bir þey koparamayacaktýr. Beni koruyan kale çok saðlam ve Allah’ýn izniyle onun buna bir þey yapmasý söz konusu deðildir.” diye düþünmelidir.

Kalb vesveseden rahatsýz olduðuna göre o vesvese kalbe mâl edilemez. Çünkü eðer o, kalbin malý olsaydý, kalb ondan rahatsýz ve tedirgin olmazdý; zaten böyle bir kalble þeytan da uðraþmazdý. Kalbin rahatsýz ve tedirgin olmasý, kalb ve sahibinin vesveseye razý olmamasýndan ve vesvese ile o kalbin arasýnda mana ve mahiyet bakýmýndan bir münasebetin bulunmamasýndandýr. Bunu, týpký vücuda giren yabancý mikroplara ve bu mikroplarýn fizyolojik yapýda meydana getirdiði arýzalara karþý vücudun antikorlarý devreye sokmasý neticesinde hararetin yükselmesi gibi, kiþinin vesveseye karþý reaksiyon göstermesi, ateþinin yükselmesi, kaþlarýnýn çatýlmasý, baþýnýn aðrýmasý, iþtahýnýn ve aðýz tadýnýn kaçmasý.. gibi þeylerden de anlayabiliriz. Ýþte, þeytanýn da kalbimize gönderdiði, bizim malýmýz olmayan yabancý hayal, düþünce ve vesveselere karþý, manevi yapýmýz, iman potansiyelimiz adeta antikor üreterek, bu þer ordusuna karþý kavga vermekte, bunun neticesinde de ateþimiz yükselip kalbimiz sýkýlmaktadýr. Eðer vücudumuz, herhangi bir mukavemette bulunmuyor ve boða yýlaný görmüþ bir keçi gibi hemen ona teslim oluyorsa bizim de iþimiz bitmiþ demektir. Gelen vesvese karþýsýnda kalbimiz, imanýmýz mukavemet etmezse, o zaman vesvese de olmaz, hararet de yükselmez. Bunun ma’nasý þeytan’a “Gel, ne istersen yap!” demektir. Zaten þeytanýn istediði de budur.

9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ

ailem 24

Vesvese, örümcek aðý gibidir Vesvese, kendine has tutarsýzlýðýyla iyi bilindiði zaman katiyen zararlý olmaz. Zira Kur’an’da, “Muhakkak, þeytanýn hilesi zayýftýr.” (Nisa, 4/76) buyurularak, þeytanýn tuzaklarýnýn zayýflýðýna iþaret ediliyor. Evet þeytanýn hilesi var ama, tutarsýzdýr ve yok gibidir. Mesela, iki duvar arasýndan geçmek istiyoruz; bakýyoruz ki, bir örümcek, aðýný gerip yolumuzu kapatmýþ. Þimdi böyle bir durumda geri mi döneriz, yoksa yolumuza devam mý ederiz? Örümcek aðý, ilerlemenize mani olabilir mi, olamaz mý? Þüphesiz hiçbir þey yokmuþ gibi onu bir engel gibi görmez ve yolumuza devam ederiz. Efendimiz (sas), þeytanýn, kimsenin elinden tutup dalalet, küfür ve günaha sürükleyemeyeceðini ve zorla kötülük yaptýrýp günah iþletemeyeceðini beyan buyurur. Þeytanýn yaptýðý, ancak fenalýklarý süsleyip cazip ve çekici göstermektir. (Bkz: Muhammed Suresi, 47/25; En’am, 6/43) Gelip geçiciliði bilindiði zaman vesvesenin zararý olmaz. Vesvese aslýnda, üflemekle uçup giden bir tüy kadar zayýftýr. Veya bir ara toplanýp sonra daðýlýveren bulutlara benzer, ama ardýndan ne yaðmur gelir ne de rüzgar!.. Vesvese, biz ehemmiyet verdikçe büyür, önem vermediðimizde kendiliðinden küçülüverir.


ailem FOTOÐRAF: AP

TAKINTI

Vesveseye konu olan þeye ehemmiyet verdikçe evham ve takýntýlar büyür.

Dikkatli olun ve vesveseyi büyütmeyin Vesvese, hassas ve asabî ruhlarda, daha da zararlý bir hastalýk, hatta zamanla meleke haline gelebilir. Böyle birisi, vesvese geldiðinde, zararlý olacaðý endiþesiyle telaþa ve vehme kapýlýr, kalben, fikren derinleþip, o meseleyi kendine mâl eder; derken kendisinde o, bir huy haline gelerek onunla bütünleþir. Bu ise, þeytan karþýsýnda ümitsizliðe düþüp, büsbütün bir yenilgi ifadesidir. Böyle biri, ümitsiz bir halde “Artýk ben mahvoldum” deyip, maðlubiyeti kabul eder, merkezi, þeytanýn kullanmasýna hazýr hale getirir ve hatta ona býrakýr. Bir kumandan düþünelim; ileride sað tarafta birkaç madeni parlama gördü diye, düþman o taraftan saldýrýya geçecek vehmine kapýlýr ve ordusunun sað kanadýný boþaltýp o tarafa sürer; sol tarafýndaki daðlarda da aðaç yapraklarýnýn kýpýrdanmalarýndan, düþmanýn saklandýðý ve hücum edeceði düþüncesine kapýlarak, ordusunun sol kanadýný da oraya sevk eder. Neticede merkez, düþmanýn taarruz ve imha hareketine açýk ve hazýr hale gelmiþ

olur. Esasen böyle bir davranýþ taktik bilememenin ve düþmaný tanýyamamanýn ifadesidir. Bütün bunlardan açýkça görülüyor ki, þeytanýn vesvese adýna bir kibrit çöpü kadar önemi yokken, biz onu azmanlaþtýrýyor ve azgýnlaþtýrýyoruz. Dikkat etmeli ve onu hayalimizde, düþüncemizde büyütmemeliyiz.

Abdest ve namazda “Eksik mi yaptým?” þeklindeki vesveselere önem vermeyin “Abdest ve namazýmý yanlýþ ve eksik mi yaptým acaba?” þeklinde gelen vesveselere de aldýrýþ etmemek gerekir. Böyle bir vesvese ilk defa vuku buluyorsa, o abdest veya namaz tekrar edilebilir. Ama devamlý oluyorsa, mesela bir insan, abdest uzvunu yýkayýp yýkamadýðýndan devamlý þüpheye düþüyorsa, hiç vesveseye meydan vermeden o uzvunu yýkadýðýný kabul ederek namaza durmalýdýr. Ve yine namazý kaç rekat kýldýðý mevzuunda vesveseye mübtela ise namazýnýn tamam olduðu kanaatiyle hareket etmelidir. ailem 25

9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ


Çobançeþme Mah. Kalender Sk. No: 21 Y.Bosna/Ýstanbul

ailem

dr.can@zaman.com.tr

FOTOÐRAF: MUSTAFA KÝRAZLI

DR. CAN

Evde kaldým, okuyamadým Y.P.-ÝST. 18 yaþýnda ev kýzýyým. Okulu dýþardan okuyorum. 7. sýnýftayým. Arkadaþlarým üniversitede okuyorlar. Moralim bozuluyor. Dört duvar arasýnda kaldým. Ayrýca komþu çocuðuna ilgim var; fakat reddedilme korkusuyla açýlmaya cesaret edemiyorum.

ÖSS’ye çalýþamýyorum M.Ý.-Batman Sevgili Can abi. 18 yaþýnda ÝHL mezunu bir kýzým. Yaz tatilinden itibaren hevesle ÖSS’ye çalýþmaya baþladým. Dersaneye yazýldým. Ancak 1,5 hafta sonra býraktým. Her þey boðazýmý ve beni sýkmaya baþladý zira. Gece yatamýyor ve kalp çarpýntýlarým oluyordu. Ümitsizlik, karamsarlýk içine girdim. Düz liseye nazaran daha çok çalýþmam gerekirken, hiç çalýþamadým. Bu arada benden bir küçük kýz kardeþim niþanlandý. Annem de bana baskýya baþladý, þaþýrdým. 9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ

ailem 26

Dr. Can Melek kýzým. Ülkemiz üniversitelerinde deðerli hocalarýmýzýn yaptýklarý çeþitli araþtýrmalara bakýlýrsa lise gençliðinde % 35’e yakýn depresyon bulgularý elde edilmiþ. Bu, kýz öðrencilerde 1,5-2 kat daha fazla olabiliyor. Anlattýklarýna bakýlýrsa korkarým sen de böyle bir durum içindesin. Bir yandan ders çalýþýrken diðer yandan da bir uzman desteði almalýsýn. Ayrýca evlenecek olsan bile bu profesyonel yardým sonucunda evlensen iyi olur. Zira depresyonda iken alýnan kararlarda isabet kaydetmek zordur. Evlilik en az ÖSS kadar stresli ve yokuþlu bir yoldur. Umarým senin için en hayýrlýsý olur. Baþarýlar.

Dr. Can. Güzel evladým. Okumanýn yaþý yoktur. Ayrýca üniversitedeki arkadaþlarýnýn geleceðini garantilediðine, seninse karanlýk olduðuna dair Allah’tan baþka hiç kimse bir þey bilemez. Onlarýn durumu senin moralini bozmamalý, aksine kamçýlamalýdýr. Azmedersen her þeyi baþarýrsýn. Ayrýca komþu çocuðunun kalbini sen ona açýlmadýkça bilemeyiz. Oyunu kurallarýna uygun oynamalýsýn. Bence hatýrlý, aracý kiþilerce fikrini al. Eðer olacak gibiyse sana normal yollarla talip olsun. Deðilse ne sen üzül, ne o üzülsün. Baþarý ve mutluluklar.


FOTOÐRAF: REUTERS

Elif’im baþarýya doymuyor! Elif Cakran Merhaba Dr. Can amcacýðým… Sana, o iyilik dolusu yüreðinin sevineceðini bildiðim için geçen yýl girdiðim Hatay genelindeki bir sýnavdan bahsetmek istedim. 80 sorudan 73 net yapýp bin kiþinin üzerindeki katýlýmcýdan 6. oldum. Müjdesini vermek istedim. Dergideki cevabýn ve sonrasýndaki e-mail’in beni ve ailemi çok sevindirdi. Abim ve ailem bana karþý acayip iyiler. Daha doðrusu onlarýn iyiliklerini daha iyi görmeye baþladým. Umutsuzluk gözlüklerim gitti, sevgi ve anlayýþ gözlüklerimi taktým. Caným amcacýðým, hepsi sayende oldu. Çoooooook teþekkür ederim. Biricik kýzýn Elif.

Nilgün’e cevap Sevgili kýzým. Bu sanýrým “Mektubum yayýnlanmadan cevap verilsin.” dediðin 2. mektup. Öyle görünüyor ki seninle daha iþimiz var. Lütfen 3. mektubunda adres belirt ki, sana daha uzun yazayým. Ýlk mektupta “seni dünyalardan çok seven” kiþinin, seni küçük bir sözün yüzünden terk ettiðini yazmýþtýn. Þimdi tekrar berabermiþsin; ama tartýþmalar sürüyor ve iliþki zaman zaman can çekiþiyor diyorsun. A ‘ ilem razý olmaz.’ diyormuþ sana. Her defasýnda alttan alýyorsun ve kaybetmekten korkuyorsun. Ýyi ama güzel kýzým; an-

neler hariç, acýlar paylaþýlarak azalýr, sevgiler ise çoðalýr bilirsin. Bir tek yanlýþ sözüne pamuk ipliði ile baðlý olan ve her an ailesinin makasýyla da kesilecek olan bir iliþkide daha ne kadar alttan alabilirsin ki? Ýnsanlar korkularýnýn engeliyle baþarýsýz olurlar ve korktuklarý da baþlarýna gelir çoðu kez. Her daim baþýnýn üstünde yumurta taþýyarak ya da uçmak üzere olan bir kuþu ürketmemek için baþýný titretmeden nereye kadar yürüyebilirsin? Ne gibi bir eksikliðin var ki; hep “Sen haklýsýn” deme zarureti göste-

riyorsun. Diken üstünde bir sevgi ne denli huzur verir insana? Sonunda; hiç tartýþmasanýz bile ailesinin “istemezük” diyeceði bir durumda acaba oyalanýyor olmayasýn? Ne kadar meþru bir zeminde yürüseniz bile, hedefi olmayan ya da meçhul olan bu yolculukta bazý riskleri almak ne derece akýllýca? Bence mevzuyu müþahhas ve somut bir noktaya dayandýrýp; söz, niþan ve evlilik konularýna getirmeli, böylece bir hamle yapmalýsýn. O zaman kel mi, peruk mu ortaya çýkacak belli olur. Allah (cc) yanýnda olsun. ailem 27

9 NÝSAN 2005 CUMARTESÝ


ailem HAYAT

Dünle bugün arasýnda bir fark var mý?.. Bir isim, bir de resimler farklý!.. Dünya iltifat edip yönelince imana, gayzýndan kendinden geçen Ebu Cehil ve avâneleri yine iþ baþýnda! REÞÝT HAYLAMAZ

Deðiþen bir þey yok… ekke’nin ilk yýllarý… Vahyin varlýðýndan allerji duyan Kureyþ’in kini köpürdükçe köpürüyor… Ortada güç dengesi de yok… Bu yüzden bir araya gelmeler ve ibadetlerde gizlilik esas… Efendiler Efendisi, Ýbn Erkam’ýn evine otaðýný kurmuþ, ashabýyla burada hemhâl… O’na her yönelen, Kureyþ’i çileden çýkarýyor. Zira her giden, birisinin oðlu, öbürünün kýzý, bir diðerinin damadý veya bir baþkasýnýn kölesi… Üzerine dayandýklarý duvarlar çöküyor etraflarýnda birer birer… Çözüm? Þiddet.. Daha fazla þiddet!.. Zayýflar ilk hedefte… Sadece dayanaðý güçlü olanlar bundan müstesna!.. Derken, Mekke tahammülsüz bir keyfiyete bürününce, Nebevî yönlendirme; “Siz, içinde bulunduðunuz kötü hâl geçinceye kadar Habeþiþtan’a gidin. Zira orada bir melik var ki, yanýnda kimseye zulüm yoktur; orasý güvenli bir yerdir. Ve.. çocuk, yaþlý ve kadýn.. seksen üç kiþilik ilk kafile Habeþistan yollarýnda… Melik, Hýristiyan… Allah bir.. Rezzak bir.. Rabb bir.. bir.. bir.. binlerce bir!.. Samimi yönlendirmeye icabet var Necâþî’den.. Kabul ediyor bir bir!.. Artýk güvende mü’minler… Ne Ebû Leheb var ortada ne de Ebû Cehil!.. Ýþte iþin

M

burasýnda ayrý bir köpürüyor Mekke’nin kini ve arkalarýndan iki adam gönderip geri getirmek istiyorlar gidenleri… Hadlerini bildirecekler kendilerince geri getirip, teker teker… Ancak, ne Amr Ýbnü’l-Âs’ýn çabalarý ne de Ýbn Ebî Rabîa’nýn gayretleri bir netice veriyor… Ne kucak dolusu giden hediyelerin ne de iltifat yüklü cümlelerin bir faydasý var!.. Sûret-i haktan gözükme gayretleri ise boþuna yorulma ve sadece bir kuruntudan ibaret… Kim ne derse desin Necâþî’ye, görüp duyduðu yetmiþ bir kere.. sözünün eri!.. Kureyþ’in elçileri eli boþ dönüyorlar geri…

Mekke’de hiddet.. Mekke’de þiddet arttýkça artýyor. Müslümanlarýn Habeþistan’da yer edinip hüsn-ü kabul görmeleri yanýnda, bir de Hamza ve Ömer gibi kahramanlarýnýn da Müslüman olmasý, çýldýrtýyor Kureyþ’i… Artýk, iman selini önlemede þiddet yetmiyor.. Hatta açýktan tepki, inananlarýn iþine bile yarýyor… Öyleyse, daha sinsi ve kalýcý bir plan gerekli… Hemen aralarýnda oturup bir durum deðerlendirmesi yapýyorlar. Çýkan sonuç; boykot… Þehirden sürülecek Muhammed (sas) ve ashabý… Kýz alýnýp verilmeyecek..


ailem FOTOÐRAF: SELAHATTÝN SEVÝ

HAYAT

FOTOÐRAF: MEHMET DEMÝRCÝ

Karþýmýzda kitlelerin yanýp kavrulduðu bir yangýn var. Bunun için iltifat etmemeliyiz seviyesiz laflara. Unutmayýn, saman alevi yemek piþirmez.

Bir gülücük, bir gönül almak kadar güzel birþey olabilir mi? Yoksa bilmeden söylenen sözlere bu neþe birþey anlatmýyor mu?

Yiyecek ve içecekten de mahrum edilecekler!.. Kimse ziyaret etmeyecek ve kapýlar da kapatýlacak yüzlerine! Ve, yapýlan iþe kudsiyet atfetme giriþimleri; üzerinde ittifak edilen hususlar, madde madde yazýlýp, Kâbe duvarýna asýlacak. Sözde ittifak görüntüsü ve kamuoyunu da arkalarýna alma giriþimi bunlarýn hepsi… Aslýnda, kuzu görüntüsüne bürüdükleri postlarýnda sýrtlan sýrýtmasý gizli!.. Kavurucu güneþ altýnda ve kýzgýn çölde ölüme terk etmenin adý bu!.. Bu, sürgün demek!.. Bilmiyorlar ki, her sürgün, yeni sürgünlere gebe… Evet, zahirde çile içre çile.. Her çadýrdan hemen her gün yeni bir çýðlýk yükseliyor zira!.. Ancak, mihnet ve çile imbiklerinde olgunlaþmadan Mekke’yi yeniden görmek hayal!.. Dünle bugün arasýnda bir fark var mý?.. Bir isim.. Bir de resimler farklý!.. Dünya iltifat edip yönelince imana.. Mekke’de kuduran Kureyþ, yine iþ baþýnda!.. Saldýrýlara kudsiyet atfedecek mürekkep bulmak zor deðil bugün de! Neyse Allah var.. ahiret var; hesap var.. kitap var!.. Bir Ebû Bekir.. bir Ömer.. bir Osman.. bir Ali isen sen þayet.. Gerisi boþ!.. Ýltifat edip aldýrmamak gerekiyor köpürmelere… Saman alevi yemek piþirmez ki!.. Tahrip kolay. Önemli olan bir gönüle daha iman hizmeti götürebilmek! Minareden gelen sesin dediði gibi, içinde kitlelerin yanýp kavrulduðu bir yangýn var karþýda… Dünyanýn baþý dönmüþ; hizmet bekliyorken senden, takýlmamak gerekiyor, ‘niye’, ‘niçin’lere… Ýsa ve Musa’nýn peþinden giderken dünyanýn dört bir yanýnda; ‘Ben de þehadet ederim ki, Muhammed de Allah’ýn Rasûlü’ diyenler fer olsun sana… Aleyhinde konuþanlara da vazife olsun endiþeleri; seninle uðraþýp cedelleþeceklerine dizlerinin dibindekilere sahip çýksýnlar hiç olmazsa… Amr’ýn da geleceði gün var.. Ýkrime’nin de!.. Hudeybiye’nin sessizliðinde vazifeye devam ki, kendini arayan Halid’ler fýrsat bulsun… Ebû Leheb’le uðraþmak zaman kaybettirir sana… Onun hakkýndan kimin geleceði belli… Ebû Cehil kendi vazifesini yapýyor… Sen, kendi vazifene bak!..





Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.