151

Page 1

29 EKÝM 2005 CUMARTESÝ SAYI: 151 ZAMAN’LA BÝRLÝKTE SATILIR

Duvar kâðýtlarý geri mi dönüyor? Tafsilî iman ne anlama geliyor? Bayram geldi, “Vücut zekâtýmýz” hazýr mý?

www.zaman.com.tr/ailem



ailem EDÝTÖR

Bir fanus içinde yaþamak

ÝÇÝNDEKÝLER Þevval bayramýnýz mübarek olsun 4 Kötülükler kuma iyilikler kaya üstüne yazýlýr 9 Bin aydan hayýrlý bir gecede ne yapýlýr? 10 Duvar kâðýtlarý geri mi dönüyor? 15 Ýki can bir nefesle yaþar Eyüp’te 16 Bayram geliyor, “Vücut zekâtýmýz” hazýr mý? 24 Dr. Can sizlerle

26

ailem 29 EKÝM 2005 CUMARTESÝ SAYI: 151

Feza Gazetecilik A.Þ. Adýna Ýmti-

yaz Sahibi Ali Akbulut

Genel Yayýn Müdü-

Yayýn Danýþmaný

Hamdullah Öztürk

Yayýn Editörleri

Serhat Þeftali Mustafa Aydýn Þemsinur B. Özde-

Katkýda Bulunanlar Tasarým Kapak Fotoðrafý

Ali Demirel Ali BudakÞimþek Mehmet Kürþat Bayhan

Sorumlu Müdür ve Yayýn Sahibi Temsil-

cisi

Reklam KoordinatöYayýn Türü

rü Yaygýn Süreli

Zaman Gazetesi 34194 Yenibosna/Ýstanbul Tel: 0212 454 1 454 (pbx) www.zaman.com.tr Baský: Feza Gazetecilik AÞ Tesisleri

“Her þeyin en iyisini, her þeyin en güzelini, her þeyin en takdir edilecek davranýþýný ben yaparým. Ama insanlarýn çoðu bunun farkýna varamaz. Onlarýn farkýna varmamalarý benim ‘iyi olma vasfýmý’ eksiltmez.” Ben ve onlar, ben ve siz, ben ve benim dýþýmdakiler… Ýþte Serdar Bey’in kendisi hakkýnda düþündükleri ve yaptýðý sýnýflama böyleydi. O her þeyin en iyisini yapýnca bazý insanlar onu çekemiyordu. O en ahlaklý, dürüst ve insancýldý. “Bana göre bu davranýþlar yanlýþ. Ben böyle bir þey yapmam.” der, gördüklerini acýmasýzca eleþtirmekten geri durmazdý. Her söze, her davranýþa mutlak olumsuzluk gözlüðüyle bakar, sinesinde yargýlar ve mahkum ederdi. Bu mahkumiyet kararýný hiçbir üst mahkemenin bozmasýna da imkan yoktu. Peki kendisi gerçekten, çýktýðý zirvede imrenilecek ve örnek alýnacak bir insan mýydý? Hiç hatasý yok muydu? Aslýnda ne o zirvelere çýkmýþtý, ne de öyle bir yoldaydý. Sadece içinde büyüttüðü nefis ve benlik tavan yapmýþtý. “Benlik büyüklüðü” kendini dev aynasýnda görmesine yol açýyordu. Çevresine kem söz, kötü nazar ve suizan kazmalarýyla derin çukurlar açýyor, çukurlar derinleþtikçe ‘ben yükseldim’ kanaati pekiþiyordu. Halbuki yerinde sayýyor, açtýðý derin çukurlar sebebiyle de iyi ve güzele bir adým dahi atamýyordu. Çünkü kötü sözlerle, nahoþ davranýþlarla sarsýlanlarý tamir etmek çok kolay deðildi. Serdar Bey’in etrafýndaki büyük cam fanusun malzemeleri

http://www.zaman.com.tr/ailem Öneri ve teklifleriniz için: ailem@za-

Serhat Þeftali

s.seftali@zaman.com.tr

önyargýlar, kötü zan ve ‘ben en iyiyim’ düþüncesinden oluþuyordu. Her gün her saat Serdar Bey’in hayal fanusunda ‘ben en iyiyim’ filmi oynuyordu. Ve bitmek bilmeyen film, o nerede olursa olsun kahramanlarýný deðiþtiriyor; ama konusunu hiç deðiþtirmiyordu. Serdar Bey, bir yerde sýradayken, otobüsteyken, trafikteyken bu hayal perdesiyle bakýyordu etrafýna. Kim bu hayal perdesini birazcýk aralamak istese onu düþman biliyor, söylenilenlere hiç kulak asmýyordu. Sanki bir hayal âleminde yaþýyor, bu sanal âlem onun gerçeklerle yüz yüze gelmesine set çekiyordu. Her insanýn kendi benliðinde ördüðü sanal bir hayal fanusu var. Ve belki de insanlar toplum içinde “yalnýzlýk çekiyorum” þikayetini bu sebeple yapýyor. Ortak deðerler yontulup sadece çýplak bir “ben” ile yaþamaya baþlayýnca sonuç “yalnýzlýk” oluyor. Yalnýzlýk ise yaþadýðýmýz olumsuzluklarý, sýkýntýlarý daha fazla hissetmemize sebep oluyor. Sonuç yýkýlmaz bir ego, devasa bunalýmlar… *** Ailem olarak geçen hafta iki yeni bölüme merhaba demiþtik. Ýnþallah beðeninizi kazanmýþtýr. Bu bölümlerimiz deðiþik haftalarda bizlerle olacak. Ailem portalýyla ilgili birçok teþekkür aldýk. Bu portalýmýzýn eðitim, saðlýk, çocuk ve dinî konularda bir baþvuru kaynaðý olacaðýna inanýyoruz. Ailem portalýný sýk kullanýlanlara eklemeyi unutmayýn. Kadir geceniz mübarek olsun. Ýyi haftalar


FOTOÐRAF: MUSTAFA KÝRAZLI

Þevval bayramýnýz mübarek olsun ENÝS CAN aþlýk sizi þaþýrtmasýn. Tabii ki Ramazan Bayramý’nýzý tebrik ediyoruz. Baþlýðý bu þekilde kullanarak çoðumuzun farkýnda olmadýðý bir inceliði hatýrlatmak istedik. Hep “Ramazan Bayramý” deriz, ancak bu bayram aslýnda “Þevval” ayýndadýr. Baþýndan sonuna rahmet ve maðfiret olan Ramazan-ý Þerif’in bayramýný Þevval ayýnýn ilk üç günü idrak ederiz.

B

Bayramlar mevsimleri dolaþýr Dinî bayramlarýn günleri “kameri takvim”e göre hesaplandýðý için, þu an kullanýlan takvimde her yýl ayný tarihe rastlamaz. Her yýl 11’er günlük gerilemeyle gelen Ramazan ve Kurban bayramlarý böylece deðiþik mevsimlerde kutlanabilmektedir. Ramazan bayramý Kameri takvime göre Þevval ayýnýn ilk üç günü, Kurban bayramý ise Zilhicce ayýnýn onuncu gününden itibaren dört gün süreyle kutlanýr. Bu bayramlar yavaþ yavaþ þehirlerde de çeþitli þenliklerle canlý bir þekilde kutlanmaya çalýþýlýyor.

Sevdiklerinizi hatýrlayýn Bayramlarýn baþlýca özelliði komþularýn, dost ve akrabalarýn ziyaretlerle bir araya gelmeleridir. Gençler yaþlýlarýn ellerini öperek onlarýn hayýr dualarýný alýrlar. El öpen çocuklara para ve hediye vermek de gelenektendir. Bayramlar, toplumun tüm katmanlarýnda ayrý bir sevinçle kutlanýr. Arefe günlerinde mezarlýklar ziyaret edilir, Yasin’ler okunur.

Yetimhaneler, huzurevleri, hastaneler Bayramlar çoðu insan için sevinç günleri olsa da, toplumun bir kesimi için de hüzün günleridir. Çocuklarýndan, anne-babalarýndan, akrabalarýndan uzakta olanlar bayramýn hiç olmazsa yarým gününü bir yetimhanede, bir huzurevinde geçirebilse ne güzel olur. Hayatýnýn bahar ya da sonbaharýný yaþayan insanlarý sevindirmenin sevabý tahmin edebileceðimizin çok üstündedir. Bayramda asýl sevinmeye muhtaç olanlar kimsesiz, yalnýz ve bakýma muhtaç insanlardýr. 29 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 4



ailem

EDÝTÖR: ALÝ BUDAK

KISA KISA

?

Kur’an’ýn fesahat ve belagatiyle Arabistan’ý sarstýðýný. Mesela bir edibin Yusuf Sûresi 80. ayetini iþittiðinde; “Þahadet ederim ki hiçbir kimse buna benzer söz söyleyemez.” dediðini,

Resul-i Ekrem’in (sas) Ebu Talib’in himayesini anlatma babýnda; “Ebu Talib ölünceye kadar Kureyþ bana pek dokunamadý.” buyurduðunu... Ali Himmet Berki’nin anlattýðýna göre 628 yýlýnda Peygamber’in (sas) ashabýndan birinin Çin Ýmparatoru Taî Dsung’a hediyeler götürdüðünü ve ondan Çin’de Ýslamiyet’i neþretmek için izin aldýðýný... (Hz. Muhammed ve Hayatý-Ali Himmet Berki-Osman Keskioðlu-Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Yayýnlarý-Ankara-1993) Hudeybiye sulhundan bir sene sonra yapýlan kaza umresinin Mekkelileri çok yumuþattýðýný. Hatta Ýkrime bin Ebu Cehil’in Ebu Süfyan’a; “Vallahi ben, sene geçmeden bütün Mekke halkýnýn Muhammed’e tabi olmasýndan endiþe etmeye baþladým.” dediðini... Server-i Ekrem Efendimiz’in (sas) amcasý Hz. Abbas’ýn Ýslam ordusu Mekke’yi fethetmek için yola çýktýðýnda hicret etmek için ailesi ile Mekke’den ayrýldýðýný, yolda Ýslam ordusu ile karþýlaþýnca, Efendiler Efendisinin (sas); “Ben Peygamberlerin sonuncusu olduðum gibi, sen de muhacirlerin sonuncususun.” buyurduðunu... Fetihten önce Kâbe’de (sas) putlarla birlikte Hz. Ýbrahim’in (as) elinde fal oklarý ile tasvir edildiðini... (Efendimiz 29 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 6

BiLiYOR

MUYDUNUZ SALÝH OKUR

Efendimiz’in (sas) Hz. Hatice’ye (r.anha); “Ya Hatice! Bu dünyada dört þeyden hiç hoþlanmam ve Allah’a sýðýnýrým; korkaklýk, cimrilik, tembellik bir de pislik.” buyurduðunu,

(sas) resmi gördüðünde; “Ýbrahim böyle bir þey yapmadý. O Müslüman’dý, tevhid dininin hadimi idi.” buyurduðunu, meleklerin güzel kadýnlar þeklinde yapýlmýþ resimleri için de; “Meleklerde erkeklik ve diþilik yoktur.” diye ferman ettiðini... Ali Himmet Berki’nin anlattýðýna göre 628 yýlýnda Peygamber’in (sas) ashabýndan birinin Çin Ýmparatoru Taî Dsung’a hediyeler götürdüðünü ve ondan Çin’de Ýslamiyet’i neþretmek için izin aldýðýný... Mekkelilerin meþhur putu Hubel’in parçalanýp, çöpe atýldýðý gün Zübeyir bin Avvam’ýn (ra) Ebu Süfyan’a; “Uhud’da övündüðün Hubel’i görüyor musun?” dediðinde onun; “Artýk kýnamayý býrak. Görüyorum ki Muhammed’in (sas) Allah’ýndan baþka tanrý olsaydý iþler baþka türlü giderdi.” dediðini... Cömertliði ile tarihte meþhur biri olan Hatem-i Taî hakkýnda Allah Resulu’nün (sas), Hatem’in kýzý Sofane’ye; “Senin baban Ýslam’ýn telkin ettiði faziletle süslü bir adamdý.” dedikten sonra ashabýna; “Hatem’in kýzý serbesttir, babasý insanlýk sever bir adamdý, Allah merhametli olanlarý sever ve mükafatlandýrýr.” buyurduðunu... biliyor muydunuz?


BiR HADiS

Hassýnû emvâleküm bi-z-zekâti ve davev merdàküm bi’s-sadakati ve eýddû lil’belâi’d-

“Zekatýný vermek suretiyle mallarýnýzý koruyup takviye edin. Hastalarýnýzýn tedavisinde sadakanýn belalarý defediciliðini de deðerlendirin. Bela ve musibetlere karþý da her zaman Allah’a duaya yönelin!” (Mecmeu’z-Zevâid, 3,63; Taberani, el-Mu’cemu’l-

Cennetlik bedevi Ebû Hureyre radýyallahu anh dedi ki, bedevînin biri Nebî sallallahu aleyhi ve selleme geldi ve: - Ey Allah’ýn Resulü! Ýþlediðim takdirde cennete gireceðim bir amel söyle bana, dedi. Resûl-i Ekrem: - “Allah’a, hiçbir þeyi ortak koþmaksýzýn kulluk edersin. Farz olan namazlarý kýlarsýn. Yine farz olan zekâtý verirsin ve Ramazan orucunu tutar-

sýn.” buyurdu. Bedevî, “Caným kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, bu söylediklerine hiçbir þey ilâve etmem!” dedi. Adam dönüp gidince Peygamber aleyhisselâm: “Cennetlik birini görmek kimi mutlu ediyorsa, þu kiþiye bakýversin!” buyurdu. (Buhârî, Zekât 1; Müslim, Îmân 15, Fezâilü’s-sahâbe 150. Ayrýca bk. Ýbni Mâce, Rü’yâ 10)

Ta’dil-i erkân nedir? Namazlardaki huþû ve huzur halini hissetmemize vesile olacak en önemli rükün ta’dil-i erkandýr. Ta’dil-i erkan; namazlarýn kýyam, rükû ve secde gibi rükünlerini tam bir sükûnet ile îfâ etmektir. Kýyamda kýraati tamamladýktan sonra, rükûa vardýðýnda her uzuv bir sükûnet hali almalýdýr. Rükûdan kalkarken vücut dimdik bir vaziyet almalý ve en az bir tesbih miktarý (Sübhane Rabbiye’l-Azim diyecek kadar) ayakta durmalý, daha sonra secdeye varýp ayný sükûnet hali üzerinde secdeyi tamamlamalýdýr. Ýki secde arasýnda bir tesbih miktarý oturmak da ta’dil-i erkândandýr. Di-

yelim ki, rükûa eðilirken, rükudan kalkarken, secdeye indiðimizde, secdeden kalkýnca, yeniden secdeye indiðimiz ilk anda diðer üçer adet yaptýðýmýz tesbihlerin dýþýnda bir kere sübhanallah diyebilecek þekilde durup daha sonra o tesbihleri yapmak gerekiyor. Namazdaki heybeti saðlayan, Rabb’imizin hoþuna gidecek hâli temin eden ta’dil-i erkandýr. Her þeyin özü namazdýr. Ta’dil-i erkân Hanefi mezhebinde vaciptir. (Ýmam Ebu Yusuf’a göre farzdýr!) Þafilere göre de farzdýr. O açýdan “tavuk yem yer gibi” namaz kýlýyorsak kendimize çekidüzen vermeli, tövbe istiðfarda bulunmalýyýz. ailem 7

29 EKÝM 2005 CUMARTESÝ



ölde yolculuk eden iki arkadaþ hakkýnda bir hikaye anlatýlýr. Yolculuðun bir aþamasýnda iki arkadaþ tartýþýrlar, biri ötekine bir tokat aþk eder. Tokadý yiyenin caný çok yanar; ama tek kelime etmez ve kum üzerine þu sözleri yazar: “BUGÜN EN ÝYÝ ARKADAÞIM BANA BÝR TOKAT ATTI.” Yýkanabilecekleri bir vahaya rastlayana dek yürümeyi sürdürürler. Tokadý yiyen yýkanýrken bataða saplanýr, boðulmak üzereyken arkadaþý tarafýndan kurtarýlýr. Boðulmak üzere olan arkadaþ tam selamete çýktýktan sonra bir kaya parçasý üzerine þu sözleri kazýr: “BUGÜN EN ÝYÝ ARKADAÞIM BENÝM HAYATIMI KURTARDI.” Tokadý vuran ve sonra en iyi arkadaþýnýn hayatýný kurtaran kiþi ona þöyle der: “Senin canýný yaktýðýmda bunu kum üzerine yazdýn; ama þimdi kayaya kazýyorsun, neden?” Öbür arkadaþ ona þöyle cevap verir. “Biri bizi incittiðinde bunu kum üzerine yazmalýyýz ki baðýþlama rüzgarý estiðinde onu silebilsin. Ama biri bize iyi bir þey yaparsa onu kayaya kazýmalý ki onu hiçbir rüzgar yok etmesin.” ÝNCÝNMELERÝNÝZÝ KUMA, GÖRDÜÐÜNÜZ ÝYÝLÝKLERÝ KAYALARA KAZIMAYI ÖÐRENÝN. Denilir ki: Özel birini bulmak bir dakikanýzý alýr, onu deðerlendirmeniz bir saat içinde olur, onu sevmek için bir gün yeter; ama sonra onu unutabilmek için bir ömrün geçmesi gerekir.

Ç

KöTü iYiLiKLüKLER K üSTü LER K UMA N A

E YAZ YA ILIR


BÝN AYDAN HAYIRLI BÝR GECEDE

NE YAPILIR? MUSTAFA AYDIN ahmet kapýlarýnýn ardýna kadar açýldýðý mübarek gün ve geceler, günahlarýmýzýn affý ve Ýlahi dergâhta makbuliyetimiz için çok ciddi fýrsatlardýr. Kusurlarýný, günahlarýný idrak etmeyen veya edip de bunlarda hâlâ ýsrar edenler, maðfiret ihtiyacý içinde olduklarý hâlde, tövbe ve istiðfarda bulunmayanlar, Ýlahi affa baþka nasýl eriþebilirler ki? Yaptýðýmýz tövbeler samimî ve gerçek ol-

R

29 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 10

malý, bir daha da o günaha dönülmemelidir. Bu gecelerde olsun kendi kendimizi kandýrmamalýyýz. Ramazan ayýnýn 27. gecesi genel itibariyle Kadir Gecesi olarak kabul edilir. Aslýnda son 10 gün içindeki tek gecelerin hepsini Kadir Gecesi imiþ gibi o þuurla ihya etmek gerekmektedir. Çünkü bu gece, ayetin ifadesiyle 1000 aydan daha hayýrlý bir gecedir. Yüce Rabb’imizin lütuf ve keremi ile çok bereketli ve þerefli bu geceyi hakkýyla idrak etmeliyiz.

Her þeyimizi bilen Rabb’imize gönüllerimizi açýp dua edelim. O, bizlere bizi en çok sevenlerden daha þefkatli ve merhametlidir. Kadir Gecesi’nin kadrini bilenlerden olalým.


ailem Bu gecede, Rabb’imize sonsuz þükürler ve hamd ü senâlarda bulunmalýyýz. Gönüllerimiz, bir taraftan Ramazan ayýnýn sonuna yaklaþmanýn hüznünü, diðer taraftan da bin aydan daha hayýrlý olan Kadir Gecesi’ne ulaþmanýn heyecan ve mutluluðunu yaþamalýdýr. Kur’an-ý Kerim’in inmeye baþladýðý bu gecenin, biz Müslümanlar nazarýndaki kýymeti sonsuzdur. Kur’an-ý Kerim’in inmeye baþlamasýyla insanlýk dalaletten, cehaletten, düþmanlýktan, her türlü sapýklýklardan, çaresizlikten kurtulmuþtur. Alemlerin Rabbi, kullarýyla mükalemede bulunmuþ, onlarý ebedi saadete davet etmiþtir. Kullarýna bazý sýnýrlar çizmiþ, bu sýnýrlarýn ihlal edilmemesi halinde onlarý Cennet’ine alacaðýný vaad etmiþtir. Onun için böylesine önemli bir dönüm noktasýný teþkil eden Kadir Gecesi’ni samimiyetle ihya etmeliyiz.

FOTOÐRAF: AP

Kadr’in kýymetini bilelim Ebû Hüreyre (ra)’den gelen rivayete göre; Peygamberimiz (sas), “Her kim iman ederek ve mükâfatýný sadece Allah Teâlâ’dan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiþ günahlarý maðfiret olunur. Yine her kim de faziletine iman ederek ve mükâfatýný sadece Allah Teâlâ’dan bekleyerek Kadir Gecesi’nde kalkarsa (namaz kýlar, ibadet ederse), geçmiþ günahlarý maðfiret edilir.” (Buhârî; Salatu’t-Teravih 2; No:1910, 2/709) buyurmuþlardýr.

Kadir Gecesi’nin gündüzü Kadir Gecesi’nin gündüzünü de gecesi gibi ihya etmek gerekir. Onun fazileti de, gecesi gibi büyüktür. Enes b. Malik’ten (ra) rivayete göre; Peygamberimiz (sas), “Dört gece vardýr ki, geceleri gündüzleri, gündüzleri de geceleri gibi (faziletli)dir. O gün ve gecelerde Allah Teâlâ, yaðmur ve bereketi bol bol ihsan eder, insanlarý cehennemden azad eder, çok miktarda ihsanda bulunur. Bunlar; Kadir Gecesi ve sabahý, arefe gecesi ve sabahý, Berat Gecesi ve sabahý, cuma gecesi ve sabahý.” (Kenzu’l-Ummal”, No: 352l4, 12/322) buyurmuþlardýr.

FOTOÐRAF: AP

KADÝR GECESÝ

Tövbe ve istiðfarda bulunmalýyýz Günahlarýmýza “Estaðfirullah” demeliyiz. Tövbe dil iþi deðil; kalb iþidir. Tövbe; vücudun bütün zerrelerinin Cenab-ý Hakk’ýn yoluna dönmesi demektir. Tövbenin kabul olmasý için kiþi samimi bir piþmanlýk hali duymalýdýr. Diyelim ki üzerinde kul hakký bulunan bir kiþi sadece tövbe ederek bundan kurtulamaz. Rabbimiz diyor ki: “Ey iman edenler! Samimî bir tevbe ile Allah’a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamber’i ve O’nunla birlikte iman edenleri utandýrmayacaðý günde Allah sizi, içlerinden ýrmaklar akan cennetlere sokar. Onlarýn önlerinden ve saðlarýndan nurlarý aydýnlatýp gider de, “Ey Rabbimiz! Nurumuzu bizim için tamamla, bizi baðýþla; çünkü sen her þeye kadirsin.” derler.” (Tahrim, 8) Rabbimiz’in engin merhameti bu gece yardýmcýmýzdýr: “De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aþan kullarým! Allah’ýn rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahlarý baðýþlar. Þüphesiz ki O, çok maðfiret edici, çok merhamet edicidir.” (Zümer, 53) Bu müjdeyi asla unutmayalým. ailem 11

29 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


ailem KADÝR GECESÝ Allah tövbeleri kabul eder

Kadir Gecesi’ni fýrsat bilelim

Rabbimiz’in rahmeti her þeyi kuþatmýþtýr. Her insan bu Ýlâhî rahmetten istifade edebilir. Ancak þu hususa dikkat etmek gerekir ki, “Allah’ýn rahmetinden ümit kesmeyin” demek, “Günah iþlemeye devam edin” demek deðildir. Bundan maksat, en günahkâr insanlarýn bile tövbelerinin kabul edileceðini bildirmek, dolayýsýyla bir an evvel kötülükten vazgeçip Allahü Teâlâ’ya dönmelerini teþvik etmektir. Çünkü tövbe kapýsý daima açýktýr. Allah Teâlâ kulunun tövbe etmesini, günahýný itiraf etmesini sever.

Ýdrak edeceðimiz Kadir Gecesi’ni eþsiz bir fýrsat bilelim ve hayatýmýzýn son kandili gibi kabul edelim. Kandil gecelerinin, ömür yapraklarýnýn birer birer koptuðu, son Kadir Gecesi’nden bu yana bir yýl daha geçip gittiðini unutmayalým. Her anýn, her zaman diliminin gereðini yapabilenler, hayatlarýnýn sonunda piþman olmayacaklardýr.

Kur’an tövbeye çaðýrýyor Tövbe, sadece belli günahlarý iþleyenlerin baþvuracaðý bir af kapýsý deðil, herkesin yapmasý gereken bir ibadettir. Ruhu arýndýrmanýn en güzel yollarýndan biridir. Kur’an-ý Kerim, ameli ne olursa olsun, istisna koymaksýzýn herkesi tövbeye davet etmekte ve þöyle buyurmaktadýr: “...Ey mü’minler! Hep birden, bütün günahlarýnýzdan Allah’a tövbe ediniz ki, felaha, kurtuluþa eresiniz.” (Nur, 31)

Salavât getirelim Peygamberimiz (sas)’e salât-ü selâmlar okumalý, can-ý gönülden, “es-Salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Resûlallah” demeliyiz.

Kur’ân-ý Kerim okuyup, dinleyelim Kur’an-ý Kerim’in inmeye baþladýðý böyle mübarek bir gecede yapacaðýmýz ibadetlerin en önemlisi Kur’an-ý Kerim’i okumak, dinlemek ve anlamý üzerinde düþünmektir. Çünkü Kur’an-ý Kerim, Cenab-ý Hakk’ýn insanlýða son mesajýdýr. O’nun iyi anlaþýlmasý ve uygulanmasý hâlinde insanlýk mutlu olacaktýr.

Kur’an, davacý deðil þefaatçimiz olsun Ýbn Mes’ûd (ra)’dan rivayete göre, Resûlullah (sas), “Kur’an-ý Azimü’þ-þân bazýlarýna þefaat edici ve þefaati makbuldür. Bazýlarýna karþý haklý bir davacýdýr. Her kim onu önüne koyarsa (ona uyarsa), Kur’an onu cennete götürür. Her kim onu arkasýna koyarsa (onunla amel etmezse), onu da cehenneme sevk eder.” buyuruyor. Kadir Gecesi’ni idrak edip ihya ederken bu gecenin neden mübarek kýlýndýðýný unutmayalým. Kur’an-ý Kerim bu mübarek gecede Hz. Peygamber Efendimiz’e indirilmeye baþlandý. Böyle gecelerin Kur’an’la geçebilmesi için eþimiz ve çocuklarýmýzla Kur’an-ý Kerim’i tecvidle okumayý öðrenmeliyiz. 29 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


ailem KADÝR GECESÝ

Dua, ibadetlerin özü, acz içindeki insanýn Herþeye Gücü Yeten’i (cc) imdada çaðýrmasýdýr. Dua, sýradan “isteme”nin ötesinde, Allah Teâlâ’nýn Rablik ve Ýlâhlýk hakikatine en köklü bir sýðýnma hâdisesidir: “De ki: Kulluk ve duanýz olmasa ne ehemmiyetiniz var!” (Furkan, 77) Her þeyimizi bilen Rabb’imize gönüllerimizi açýp dua edelim. “Bana açýlan dua ellerini boþ olarak geri çevirmek benim þânýma yakýþmaz.” buyuran Rabbimizin bu vaadinden yararlanarak, açýk olan tövbe kapýsýna iltica edelim. O, bizlere bizi en çok sevenlerden daha þefkatli ve merhametlidir. Dinimizce aziz ve mübarek kabul edilen diðer zamanlar, geceler gibi bu mübarek gece hakkýnda da özellikle çocuklarýmýza lüzumlu bilgileri vermeli, mâna ve önemini anlatmalý ve benimsetmeliyiz. Akrabalarýmýzý arayýp, gecelerini tebrik etmeli, anne-babalarýmýzýn hayatta iseler hayýr dualarýný almak için ne gerekiyorsa yapmalýyýz. Öksüzleri, kimsesizleri ve yardýma muhtaç olanlarý unutmayalým.Hz. Aiþe (r.anha) validemiz, Resûlullah (sas) Efendimiz’e, “Ya Resûlallah! Kadir Gecesi’ne ulaþýrsam nasýl dua edeyim?” diye sormuþ. Peygamberimiz (sas) de, “Allahümme! Ýnneke afüvvün, kerimün, tühibbü’l-afve fa’fu annî. (Ey Allah’ým!.. Sen çok affedicisin, kerimsin, affetmeyi seversin, beni de affeyle.)” buyurmuþ. (Tirmizî, Daavat 84, No:3513)

FOTOÐRAF: MUSTAFA KÝRAZLI

Samimi olarak dua etmeliyiz

Ailemizi ihmal etmeyelim Dinimizce aziz ve mübarek kabul edilen diðer zamanlar, geceler gibi bu mübarek gece hakkýnda da özellikle çocuklarýmýza lüzumlu bilgileri vermeli, mâna ve önemini anlatmalý ve benimsetmeliyiz. Akrabalarýmýzý arayýp, gecelerini tebrik etmeli, anne-babalarýmýzýn hayatta iseler hayýr dualarýný almak için ne gerekiyorsa yapmalýyýz. Öksüzleri, kimsesizleri ve yardýma muhtaç olanlarý, afetzedeleri, zor durumda olanlarý unutmayalým.

Mezarlýklarý ziyaret edelim Kadir Gecesi’nin gündüzünde kabirleri ziyaret edip, ruhlarýna Kur’an-ý Kerim okunmalý, dua edilmeli, onlar için de Allah Teâlâ’dan maðfiret dilenmelidir. Ayrýca bütün Müslümanlarýn affý, semavi ve arzî belalardan muhafaza olmasý, dünyevi ve uhrevi fitnelerden kurtulmasý, maddî ve mânevî hayýrlara, bereketlere nâil olmalarý için dua edilmelidir. ailem 13

29 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


dekorasyon Hazýrlayan: REYHAN YAZICI (TASARIMCI)

Duvar kâðýtlarý geri mi dönüyor? 0’li yýllarda tasarým dünyasýnda fýrtýna gibi esen duvar kaðýtlarý her kesimin evinde bir süre yerini almýþtý. Her sene yapýlan boyadan kurtulma ve desenli duvarlar tasarlama temasýyla baþlayan duvar kaðýtlarý furyasý 90’lý yýllarda yerini saten boyalara býraktý. Saten boyalar da silinebilir ve pürüzsüz, parlak duvarlar edinmemizi saðlýyordu. Fakat zamanla yeni arayýþlar ve dekorasyon yenilikleri arayan tasarýmcýlar deðiþik malzemeler üretmeye baþladýlar. Bunlardan biri de son dönemlerde tekrar revaçta olan duvar kaðýtlarý ve duvar kaplamalarý. Son yýllarda geçirdiði hýzlý deðiþimle rutubete dayanýklý duvar kaplamalarý hem çok sýk hem de çok kullanýþlý hale geldi. Cam elyaf ya da duvar tekstili de denilen malzeme, özellikle odalardaki rutubetli duvarlarda uygulanabilir. Tek renk ve birçok desen seçeneði bulunan bu malzeme duvarlarda kendinden desenli, modern, saðlýklý bir görüntü veriyor. Normal kaðýt kaplamalarda rutubet kaðýdýn üstüne çýkar ve kaðýdýmýzýn kabarýp, siyahlaþarak çok fena bir görüntü almasýna daha önemlisi saðlýksýz ortam oluþmasýna neden olur.

7

Cam elyaf kaplama rutubeti örter Rutubetsiz odalarda, bu tarz ucuza mal edebileceðimiz deðiþik desen ve renklerde (trend ve diðer dekorasyona uyan) kaðýt kullanmak hem kesemize hem de zevkimize hitap eder. Fakat pek çoðumuzun maalesef yaþadýðý rutubetli duvarlarda

daha özellikli cam elyaf denilen malzemeyi kullanmak; rutubetin neden olduðu pis ve çirkin görüntüyü bertaraf eder. Bu malzeme temizlenmiþ astar çekilmiþ duvarlarda uygulanabilir. Çok çeþitli desen ve bordür þeritleri de bulunan cam elyafýn en güzel özelliklerinden biri de istenilen renklerde boyanabilmesidir. Duvarlar kendinden dokulu, desenli doðal bir görüntüye kavuþurken, bizi rutubetle ilgili þikayetlerden kurtarýr. Nefes alabilen malzeme olduðu için, rutubeti direkt duvarýn zeminine doðru alýr dolayýsýyla kaðýt da rutubetin oluþturduðu negatif etkilerden korunmuþ olur. Þunu da unutmamalýyýz nefes alan duvarlarda rutubet riski büyük oranda azalacaðý için duvarýmýz otomatik olarak rutubetten korunacaktýr. En fazla 8-9 defa renk deðiþikliði yapýlabilen cam elyaflarda uygulama iþlemi kaðýt kaplama tekniðine benzer þekilde uygulanýr. Bu tür malzemenin temizliði oldukça kolaydýr; üzerinde duvar silme iþlemini uygulayabiliriz. Yaklaþýk 2000 defa silinmeye karþý dayanýklýdýr. Fiyatlarý diðer kaðýt kaplamalara oranla oldukça farklý olan cam elyaflarýn m2 fiyatý 10 milyon ilâ 15 milyon lira (uygulama dahil) arasýnda deðiþiklik gösterebiliyor. Fakat bu malzemeye görüntü olarak çok benzeyen duvar tekstil malzemeleri ile ayný mekanýn rutubetsiz alanlarý kaplanabilir. Fiyatlarý cam elyafa oranla oldukça uygundur. Bu malzeme daha sonra istenilen renkte 7-8 defa boyanabilir. Özellikle salonlarda, yatak odalarýnda çok þýk duruyor.


ÖNERÝLER

FOTOÐRAF: AP

Tek renk duvar kaðýtlarýnýn modasý geçmez. Ucuz kaplama alýrken, yýpranan, temizlenemeyen duvar kaðýtlarý alýnmamalý. Çok pahalý kaplamalarýn seri sonlarý yüzde 80 daha ucuza bulunabilir. Mutlaka birkaç yerden fiyat alýnmalý. Ayný mal ayný marka çok farklý fiyatlardan satýlabilmektedir. Boyanabilir duvar kaðýtlarý, hem örüntü (moda) hem de kullanýþlýlýk bakýmýndan en ideal duvar kaplamalarýdýr. Duvar kaðýdý almaya gidilirken mutlaka iþlem yapýlacak alanýn (enboy) ölçülerinin alýnmasý gereklidir. Ahþap ve kumaþ dokularýna sahip olan kaplamalar, duvarlarda hem doðal bir hava estiriyor hem de yalýn duruyor. Eskimiþ dolaplar da bu malzemelerle kaplandýðý takdirde, gömme dolapmýþ hissi uyandýrýyor ve yenileniyor. Bu þekilde mekanda geniþlik havasý yakalanýyor. Rahat ve kolay silinebilme özelliðinden dolayý her alanda uygulanabilir. Fiyatlarý cam elyafa oranla daha uygun, bir top fiyatý 7 ile 10 milyon lira arasýnda deðiþebiliyor.

Farklýlýk arayanlar için saten ve kadife dokulu duvar kâðýtlarý Bir baþka malzeme de saten ve kadife dokulu duvar kaðýtlarý. Özellikle farklýlýk arayan ev sahipleri için ideal olan bu malzeme döþenilen ortamý seçkin ve zengin gösterir. Uygulanacak yerin mutlaka cam gibi pürüzsüz olmasý gerekmektedir. Diðer kaplamalardan bir farký da döþeme esnasýnda asla üst üste gelmemesi gerektiðidir. Aksi halde kaðýtta kýsa zamanda kabarmalar ve yýrtýlmalar meydana gelebilir. Kadife dokulu kaðýt kaplamanýn silinebilme özelliði pek olmamasýna karþýn saten dokulularda silinebilme özelliði mevcuttur. Özellikle yatak odalarýnda ve misafir odalarýnda kullanýlmalýdýr. Çok farlý renk ve desende bulunan kaðýt kaplamanýn fiyatý 40 milyon ile 70 lira milyon arasýnda deðiþiyor.

Deri kaplama Evet duvarlarda artýk deri kaplamalar var. Suni veya doðal deri fark etmeksizin duvarlarda kaðýt ve boyanýn yerine kullanýlmaya baþlandý. Rutubetin olmadýðý mekanlarda kullanýlabiliyor. Odanýn tüm duvarlarýný kaplamak mekaný boðacaðýndan tek duvarý dekoratif amaçlý kaplamak veya büyük panolar halinde kullanmak doðru olacaktýr. Sun’i deri nefes almayan bir malzeme olduðundan kullanýlacak mekanýn fiziki özelliði çok önemlidir. Avantajlý tarafý, temizlenme kolaylýðý. Özellikle iþ yerlerinde, etnik veya çok modern döþenmiþ mekanlarda mobilyalarýn tarzý dikkate alýnarak döþenmelidir. Tüm duvar kaplamalarý ve aksesuarlarý mekanýn farklý kullanýcýlarýnýn, farklý ihtiyaçlarýna hizmet verebilecek düþüncesi ile seçilmelidir. Öncelikle mekanýn ihtiyacýný doðru tespit edip daha sonra moda trendleri ele alýnmalýdýr.


ailem ÝNSAN

Mesut Paker, Abdülhamid Han yâdigarý asýrlýk bir Osmanlý çýnarý. Hayatý yakýn tarihimizin bir özeti gibi. Neyzen, müezzinlikten emekli. Günleri Eyüp’te Balipaþa Camii’nin gölgesinde geçiyor. MUSTAFA AYDIN

Ýki can bir nefesle yaþar

Eyüp’te yüp semti barýndýrdýðý Hz. Halid (ra) yanýnda birbirinden ilginç sýrlarý da içinde saklýyor. Her ne kadar dönem deðiþse, semt kenar mahalleleri dýþýnda tarihî hüviyetinden yavaþ yavaþ uzaklaþsa da bir sokak aralýðý, bir cumba, bir mezar taþý sizi yine tarihin esrarengiz sayfalarýna alýp götürüyor. Aslýnda o kadar kötümser olmamak lazým, Eyüp semti yine de en çok korunan bölgelerden... Hz. Halid’in (ra) manevi ikliminde dolaþýp, “içilir” yazýlý çeþmelerin fîsebilillah suyundan içip dolaþtýðýnýzda sizi bir sokak baþýnda, ya da bir mezar köþesinde mutlaka bir sürpriz karþýlayabilir. Sizi bilmeyiz; ama bizi karþýladý! Mesut Paker. Eyüp Sultan Hazretleri’nin türbesini ziyaret ettiniz ve hemen Eyüp’ün içine doðru ilerleyen ve araçlara kapalý yola girdiniz. Bali Paþa Camii önüne geldiðinizde ya caminin ya da karþý apartmanýn hemen önünde iki can

E

29 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 16

yoldaþýný göreceksiniz. Göremezseniz ya caminin önündeki þapkacý amcaya ya da karþýdaki tatlý satan dükkandaki gençlere sorun... Mesut Paker, hayatýn yorgunluðu yüzüne bir sükunet ve durgunluk olarak yerleþmiþ, vakur, kendi âleminde ýssýz limanlara demir atmýþ sessiz bir gemi gibi. Öylesine oturup, önünden ve zihninden geçen hayat sahnelerini izliyor. 1325 Rumi, 1327 Hicri, 1909 Miladi doðumlu Mesut Paker Bey, özellikle yazýn neredeyse tamamýný bastonuna yaslanmýþ bir þekilde can yoldaþý Fadime Haným’la bir iskemleye iliþmiþ olarak Eyüp’te bu yol kenarýnda geçiriyor. Þu an Hicri 1426 yýlýnýn son aylarýný yaþadýðýmýza göre kamerî yýl hesabýyla yaþý 100’ü bulmuþ durumda. Kiracý olarak oturduðu ev ikinci katta, inmek de çýkmak da bu iki yaþlý çift için ayrý bir dert.


ailem ÝNSAN çisi, kafasý altý asrýn altýn uðultulu kovaný olan ve nefesinde bir medeniyet taþýyan insan budur. Emin Dede maddesinde ve medeniyetinde gizli bir adamdý. Hatta aramýzdan el ayak çekmiþ bir âlemin son ýþýklarýný muhafaza ettiðini, bir nevi zengin hazinedarý olduðunu dahi göstermiyordu. Ondan bir Aziz Dede, bir Zekai Dede, bir Ýsmail Dede, bir Hafýz Post, bir Itrî, bir Sadullah Aða hatta bir Abdülkadir-i Meragi hülasa bizim bir tarafýmýzý, belki en zengin his tarafýmýzý yapan insanlarýn hepsini çýkarmak mümkündür.” Mesut Beyamca’ya merhum neyzen Emin Dede’yi soruyoruz, “Caným Dede’ye gittik, geldik, çok ziyaretinde bulunduk, irfanýndan istifade ettik; ama bize ney ders vermedi kendileri!” diyor.

Müezzin ve mevlevîmeþrep bir musikiþinas olan Mesut Bey’in önünden insanlar ve bütün bir ömür film þeridi gibi akýp geçiyor. Asýrlýk Osmanlý çýnarý Mesut Bey, eþi ve can yoldaþý Fadime Haným ile ömrünün sonbaharýný Eyüp’ün manevi iklimini soluyarak geçiriyor. FOTOÐRAFLAR: ÝSA ÞÝMÞEK

Mesut Beyamca ve 10 yýllýk eþi her an dili duada, eli tesbihte bulunan Fadime Haným için o merdivenleri çýkmak kadar, yaþadýklarý evi temiz tutmak da o kadar zor... Bir asrý deviren Mesut beyamca eski neyzenlerden... Fatih’in ve Ýstanbul’un kalburüstü bütün kýymetli zâtlarýný tanýyor, hepsiyle bir þekilde dostluklarý olmuþ. Ali Sarýgül Bey’in “turkmusikisi.net”te yayýnlanan bir makalesinde Ýlk hocasýnýn Neyzen Hacý Emin Dede olduðunu öðreniyoruz. Ahmet Hamdi Tanpýnar “Huzur” adlý romanýnda, yirminci yüzyýlýn bu en büyük neyzenini þu sözlerle yâd ediyor: “Emin Dede bir medeniyetin en yüksek cihazý olarak kendisini seçtiði insanlardandý. Ýþte o budur, bütün mazi hazinelerinin son bek-


Neyzen, Mesut Paker Bey’in tasavvuf yolunda, neyle ve zikirle geçen ömrünün hatýralarý (yanda) ve gençliði (aþaðýda).

“Ama literatürde meþk silsilenizde o da yer alýyor.” sözümüze, “Çok ziyaretinde bulunduk; ama ondan baþtan sona bir meþk yapmadýk. Benim neyde asýl üstadým Neyzen Tevfik’tir.” diyor. Bu kez daha da çok þaþýrýyoruz. Bir deli mi, bir veli mi olduðu hâlâ çözülememiþ Neyzen’i soruyoruz Mesut Bey’e: “Saðý solu belli olmazdý. Ýçkiye müptelaydý. Kendine has deðiþik bir insandý. Küfürbazdý. Hangi hadiseye nasýl bir tepki verecek bilemezdiniz. Fatih’te otururdu. Ben de Otakçýlar’da oturuyordum. Hafýz Paþa Medresesi’ne gidip geliyoruz. Yaz günüydü. Bana ‘Buz al gel!’ dedi. Her gün buz istemeye baþladý. ‘Parasýný almazsan baþýnda paralarým!’ derdi. Bir gün yine yanýna buzla gittim, baktým yatýyor. ‘Þimdi iþim var. Yatýyorum!’ dedi. ‘Buzlarý ne yapayým?’ dedim. Cevabýný þimdi söylemeyeyim! Ertesi gün yine buz alýp gittim. Dünkü kaba sözüne atfen ‘Dünkü buzlar mý!’ dedi. ‘Yok efendim, bunlar yeni!’ dedim...” Neyzen Tevfik bir arkadaþýna daha ders vermektedir; hem de onu biraz kayýrarak. Mesut Bey 29 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 18

sebebini sorar; “Ney kýskançtýr evladým. Sen evlisin. O arkadaþ (Nuri) neyle yatýp neyle kalkýyor. Sen yapamazsýn!” dedi. “Ben de yaparým efendim.” dedim. “Yapamazsýn ülen!” diye cevap verdi. Merhumun cenazesinde bulundum, mahþeri bir kalabalýk vardý. Allah taksiratýný affetsin.”

Aile Romanya muhaciri Mesut Paker ve ailesi yýllarca Fatih Hýrka-i Þerif’te Lütfullah Efendi Sokak’ta oturmuþlar. Aile aslýnda Romanya muhaciri. Balkan fecayiinden dolayý Türkiye’ye iltica etmek zorunda kalmýþlar. Dedeleri hep hoca ve alim insanlar. Dedesi Mustafa Efendi, Gönen’in hatip ve vaizlerinden. Babasý Ýbrahim Bey, din görevlisi. Bir yandan camide imamlýk yaparken Darüþþafaka mektebinde de Kur’an-ý Kerim derslerine girermiþ. Annesi Ulviye Haným ise Karadeniz bölgesinden... 3’ü erkek, 5 kardeþlermiþ... Þimdi kardeþlerden hayatta olan kimse yok. Mesut Bey’in de ilk evliliðinden 3 kýzý, bir de Erten adýnda devlet memuriyetinden emekli oðlu var.


REPRODÜKSÝYONLAR: ÝSA ÞÝMÞEK

Mesut Amca tane tane anlatýyor, biz de o yol kenarýnda onun anlattýklarýný not alýyoruz. Bu arada yoldan gelip geçen semt ahalisi, “Mesut Baba, hayýrdýr!” diye takýlýyor, bize de onun ne kadar önemli bir insan olduðu noktasýnda anekdotlar aktarýyorlar.

Þeyh Güzel! Mesut Beyamca, gençliðinde insanlarýn yýlan ve akrep sokmasýndan çok korktuðunu, bu yüzden “þerbetlenmek” ya da “efsunlanmak” denen iþlemi yaptýrdýðýný anlatýyor: “O zaman her yer baðlýk bahçelik. Asmalar, çardaklar kurulu. E, yýlanlarýn yayýlabileceði þekilde. Ben de duydum ki Gönen’de, Arasta’da (ayný iþi yapan esnaflarýn toplandýðý büyük çarþý) bir Þeyh Güzel varmýþ. Dedim, ben de gideyim bir þerbetleneyim. Gittim, dükkan dükkan dolaþýp bakýyorum ki, sakallý, cüppeli bir þeyh bulayým. Yok. Dediler ki, iþte þeyh bu! Allah Allah, pýrýl pýrýl bir delikanlý. Dedim bunun neresi þeyh! Anladýk ki, genç yaþta bu þerbet iþinde el almýþ. Neyse bir kahve þekeri istedi, dört tarafýna tüküre tüküre bir þeyler okudu. Çok yýlan vardý. Her gün bir yerlerde birini yýlan soktuðu haberi gelirdi. Ben hamdolsun bir zarar görmedim.” Evine Fadime Haným’la çýkýyoruz. Ev daðýnýk ve hijyenik açýdan ciddi anlamda bakým görmesi gerekiyor. Kasetler dolusu kayýtlarla karþýlaþýyoruz. Ýki adet þah ney. Duvarda eski günleri sabitlemiþ resimler. Bir vitrin, yemek yiyip, çay içtikleri masa benzeri bir yükselti. Akþamlarý kenarýna kývrýlýp yattýklarý iki ayrý sedir. Ýþte âhir ömrün doldurulduðu hayat noktalarý buralar. Mikro kasetlere yapýlmýþ kayýtlar. Üzerlerinde “Çýrçýr’da Kur’an ziyafeti”, “Hatim cemiyeti”, “Musiki Cemiyeti” gibi, tarihleriyle birlikte notlar düþülmüþ. Fotoðraf albümüne daldýðýmýzda bugün çoðunu tanýyamadýðýmýz kýymetli insanlarla çekilmiþ ve itinayla istiflenmiþ fotoðraflar görüyoruz. Tek tek kendisine soruyoruz bu insanlarýn kim olduðunu... Hatýrlayamýyor. Ýnsan o zaman esef ediyor, keþke resimlerin arkalarýna nerede, kiminle çektirildiði yazýlsa diye. Gençliðinde birkaç iþ yapmýþ hayat mücadelesi için. Bir ara arkadaþý Kenan Borazancý’nýn yanýnda ambalaj ustalýðý yapmýþ, son olarak Eyüp’te Mimar Sinan merhumun eseri Zal Mahmut Paþa Camii’nde müezzin-kayyýmlýktan emekli olmuþ. Dile kolay koskoca bir asýr. Cennetmekân Sultan Abdülhamid-i Sâni tahttan indiðinde doðmuþ. “Padiþahým çok yaþa!”larý duymuþ, o devri yaþamýþ bir insan. Ýttihatçýlar ve Harb-i Umumi onun için sadece sýkýntýlý bir çocukluk hatýrasý.

Konya’da bir Þeb-i Arus gecesi ihtifal esnasýnda (soldan ikinci). Eyüp Zal Mahmut Paþa Camii Þerifi’nde müezzinkayyýmlýk görevi sýrasýnda. (yanda) Mevlânâ’nýn izinde geçen bir ömür bir asrý devirmiþ durumda.

ailem 19

29 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


ailem ÝNSAN

Ladikli Ahmed Aða’yý ziyaret Anadolu’nun ciddi anlamda manevi dinamiklerinden olan ve Üveysi yolun has yolcularýndan Ladikli Ahmed Aða’yý da ziyaret etmiþ Mesut Beyamca... Bilenler bilir, bilmeyenlerin de öðrenmesi gereken sýrlý bir zâttýr Ahmed Aða... Konya’nýn Ladik ilçesinden bir köy çocuðudur; ama hayatý Hýzýr Aleyhisselam’la birlikte geçmiþ dönemin büyük velilerinden biridir. Konya’da yine bir Mevlâna’yý anma toplantýsý vardýr. Gidiþte Ahmed Aða’yý da ziyaret ederler: “Kâni Karaca merhum iyi arkadaþýmdý. Yýllarca Mevlânâ Ýhtifallerine Konya’ya beraber gittik. Ne zaman gitsek hep Ahmed Baba’yý da ziyaret ettik. Ýlk gittiðimizde köyde sorduk, adamýn biri, ‘Ne! Zýndýk Ahmet Aða’yý mý soruyorsunuz!’ dedi. Þaþýrdýk. Sonra bir haným kardeþimiz bize mihmandarlýk yaptý, ‘Siz o adama bakmayýn.’ dedi. Ramazan’dý, bir yaz Ramazaný. Bizim yanýmýzda bir subay daha vardý, o Ahmed Aða’yý bizden daha çok tanýyordu. Kýbrýs o zamanlar karýþýktý. Bize dedi ki, ‘Kýbrýs’a gidip gelmiþ. Aman siz pek sormayýn, o anlatýrsa anlatýr zaten’. Yaz günü ayaklarýna battaniye örtmüþtü. Niye diye sorduk. ‘Çanakkale’de Filistin Cephesi’nde ayaklarýmdan yaralanmýþtým, onlar sýzlýyor da!’ diye cevap verdi. Sonra battaniyenin altýndan portakallar çýkardý. Birer tane verdi. Öyle pýrýl pýrýl, yapraklarý yemyeþil. Mevsimi deðil ki, bu portakallar da nereden gelmiþ! Biliriz ki, Ahmed Aða, zamanda mekanda Hýzýr’la (as) gezer. Ýzn-i ilahiyle ‘iþler’ görür! Oradaki arkadaþlardan biri þu Makarios’a da bir þey yapýlamaz mý diye sordu! Ahmed Baba cevap vermedi. Akþam oldu, top atýldý. Oruçlarý bozduk. ‘Onlar þimdi birbirlerine düþtü!’ dedi. Yýllar sonra Sampson darbesiyle anladýk aralarýndaki ihtilafý.” 29 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 20


ailem ÝNSAN den sökülüp otlarýn arasýna atýlýyor. Bir deðil, iki deðil. Sikke taþýný yerine koyuyorlar, yine ertesi sabah otlarýn arasýna atýlýyor. Anlýyorlar ki, Fânî dede, iyice ‘sýrlanmak’ istemiþ.”

Korku “Bizim gençliðimizde iki kiþi bile yan yana gelip konuþamazdý evladým. O anlamda korkmuþuzdur hep. Dinî konularda rahatlamaya izin verilmezdi. Ýnönü zamanýnda 60 yüksek subay ‘Ya sen hükmet, ya da biz hükmedeceðiz!’ diye posta koymuþlar. Nefes aldýrmazlardý. Hep böyle þeyler duyardýk. Menderes’ten de daha sonra bahsetmeye çok korktuk. Onun için o dönemle ilgili doðru düzgün bir þey hatýrlayamýyorum þimdi. Türkçe ezan da öyle oldu. Hafýz Sadeddin Kaynak ilk önce okudu. Sonra Hafýz Burhan okudu. Biz de okuduk. Biz karþýydýk tabii; ama ne yaparsýn.”

“Neyzen Tevfik bana, ‘Ney kýskançtýr evladým. Sen evlisin. O neyle yatýp neyle kalkýyor. Sen yapamazsýn!’ dedi. ‘Ben de yaparým efendim.’ dedim. ‘Yapamazsýn ülen!’ diye cevap verdi.

Tesbih namazý “Ramazanlarda teravihler neþe içinde geçerdi. Ýlahiler, gazeller. Kadir gecesinde tesbih namazý kýlardýk. Birinde Zal Mahmut Paþa’da ben tesbih namazý kýldýrdým. Bilirsin biraz zahmetlidir. Tam biz gidiyoruz, bir grup cemaat geldi. ‘Hocam bize bir tesbih namazý kýldýrýver.’ dediler. Dedim, yahu biz þimdi kýldýk. Onlar da, ‘Biz de, Yeni Cami’de kýlmýþtýk; ama gel sen de bize bir tesbih namazý kýldýr.’ diye ýsrar edince, kýramadýk. Allah kabul etsin.”

Ali Fâni Dede “Bir Mevlevî derviþi vardý, Ali Fani Dede diye... Sýrlý bir zat idi. Onu çok seven, hizmet etmek isteyen bir karýkoca vardý. Öldükten sonra defnediyorlar, mezar taþýný koyuyorlar. Ama bir mesele var. Taþ hep yerin-

Gençlere tavsiye “Hanýmlar beylerinin, beyler hanýmlarýnýn kýymetini bilsinler. Ahiret yoldaþý olsunlar. Dünya hayatý gelir geçer. Ötede birlikte kalabilmek için uðraþsýnlar. Cehennemde deðil, cennette! Her þeyi büyütmesinler, hýr-gür çýkarmak için uðraþmasýnlar. Bakýn Fadime Haným’la 10 yýldýr evliyiz, bir kez ne bir dýrdýr duydum, ne bir münakaþa oldu. Herkes edebini korursa niye mesele olsun ki.”

Þemsettin Yeþil “Camiye gelir, hýrkasýný tutarlar. Minbere çýkar, vakit öðledir. Ýkindi vakti okunur o hâlâ konuþmaktadýr. Cemaat ‘inme devam et, konuþ’ diye ýsrar etmektedir.”

“Kâni Karaca merhum iyi arkadaþýmdý. Yýllarca Mevlânâ Ýhtifallerine Konya’ya beraber gittik. Ne zaman gitsek hep Ahmed Baba’yý da ziyaret ettik.”


ailem KÝTAP

Hayatýmýza rehber kitaplar Nasýl Okumalýyýz Yusuf Ömeroðlu

Mukaddes Göç: Hicret Ali Demirel

Hazreti Ebû Bekir Bekir Burak

Pratik Ýlmihâl Osman Bilgen

Ben Ýnanýyorum (Ýman Esaslarý) Muammer Öztürk Numan Seyhan

Yolda olan insanlar için en acý þey gideceði yolu, yönü bilememek/ bulamamaktýr. Ancak yolculuðu ‘yaþamak’, mekaný ise ‘dünya’ olan insanlar için daima bir ‘yol’ gösterici var olmuþtur. ‘Bir yolun acemisi kör gibidir ve kör ancak görenin koluna girerse hýzlý yol alýr’. Eðer bir rehberi yoksa insanýn, ýþýksýz ve yönsüz kalýr. Ancak Allah insaný yönsüz býrakmamýþ, gönderdiði rehberler aracýlýðýyla yolunu/yönünü kaybetmiþ insanlýða izlemesi gereken yolu göstermiþtir. Rehber demek, çaresiz kalan insana yardým eden demektir. Bir rahmet, bir dermandýr o. Rehber çöldeyken güneþi, soðukta gölgeyi tercih edendir. Rehber, menziline varana kadar yolcusu ile birlikte yürür, bazen elinden tutar, bazen koluna girer, bazen de sýrtýna alýr onu. Ýþi sadece yol göstermek deðildir rehberin, yoldaki tehlikeleri ve onlardan korunma yollarýný da anlatýr yolcuya. Yol bittiðinde rehberin en büyük mutluluðu ise, gideceði yere varan yolculardýr. Ýnsanlýða iyiyi-doðruyu/ yanlýþý-günahý anlatmak üzere, rehber olarak Allah tarafýndan gönderilen peygamberler artýk gelmeyeceðine göre insana hayat yolunda en güzel kýlavuz Kitap olsa gerek. Kitap, bir muallim olur, rehber olur, azýk olur insana. Ve aslýnda ‘bütün kitaplar tek bir Kitap’ý daha iyi anlamak için okunur’. Yola çýkarken heybeye atýlan birkaç kitap insana yol bileti olabilir. Dünyaya geliþinin nedenini, nasýlýný ve sonrasýný insana anlatabilir, kainatý okumaya yardým edebilir. Ýþte bu düþünceyle ortaya çýkan Rehber Yayýnlarý, bugünün insanýna rehberlik yapma gayretinde. Her seviyeden okuyucuya hitap eden Rehber Kitaplarý, çeþitli meselelerden oluþan “cep kitap”larý serisinden oluþuyor. Herkesin anlayabileceði bir üslup ve dil kullanýlmýþ. 1314 yaþlarýndan itibaren her yaþtan insanýn rahatlýkla anlayabileceði bu eserler, anlatýlan konularla ilgili, tarihten ve günümüzden örnekler verilerek renklendirilmiþ ve zenginleþtirilmiþ.

Rehber Yayýnlarýndan çýkan diðer kitaplar:

Mümin Kimdir Selçuk Camcý

Soru ve Cevaplarla Oruç /Serdar Güler Kudsi Ýki Varlýk Anne Baba /Furkan Adil Hz. Ali / Bekir Burak Hz. Hatice / Bekir Burak Tel: 0 (216) 318 42 88

Toplum Vicdaný ve Din Ahmet Kurucan Zaman Kitap Tel: 0(212) 454 1 554

Evlilikte Kader ve Kýsmet Sinan Yýlmaz Nesil Yayýnlarý Tel: 0(212) 551 32 25

Genç Din Eðitimcisine Mektuplar Yard. Doç. Dr. Mustafa Öcal Düþünce Yayýnlarý Tel: 0(224) 220 71 05


ailem KUR’AN-I KERÝM

Cehalet içindeki bedevileri âleme öðretmen kýlan, çocuklarýný diri diri gömenleri bir þefkat abidesi eyleyen, söz sultaný olduklarýný iddia edenleri kendine kapýkulu yapan, Kur’an’ýn Ýlahi mucizesidir. ALÝ DEMÝREL

Kur’an her derdimizin devasýdýr nakýþ nakýþ iþleyen bir Nur-u ezelidir. O ayetleri için cilt cilt kitap yazdýran bir Kitab-ý Mübin’dir. Kur’an mübarek bir kitaptýr. Çünkü eþsiz bir kitaptýr. Bu eþsiz kitaptan hidayet alan, her türlü yararý elde eder ve bu kitap onu zarardan korur. (Tefhimu’l Kur’an-Mevdudi) Öyle ise, bütün insanlýk olarak “O’nu dinleyelim! O nur ile nurlanalým. Hidayetiyle amel edelim. Ve O’nu vird-i zeban edelim. “Evet, söz O’dur ve O’na derler. Hak olup, Hakk’tan gelip, Hak diyen ve hakikati gösteren Nurani hikmeti neþreden O’dur.”

“(Bu Kur’an) Ayetlerini, iyiden iyiye düþünsünler ve temiz akýl sahipleri öðüt alsýnlar diye sana indirdiðimiz mübarek bir kitaptýr.” Sad: 29 FOTOÐRAF: REUTERS

rþ-ý azamdan gelen Kur’an’ýn mübarek ilahi hitabý o kadar feyizlidir ki bir Asâ-yý Mûsa (as) gibi vurulduðu yerden oluk oluk nur, oluk oluk hidayet fýþkýrmaktadýr. Tarihte hangi toplumda, hangi insanda bir meziyet bir kabiliyet bir zindelik varsa hep Kur’anî’dir. Hep O’nun apaçýk dehlizlerden ulaþan ýþýktýr, nurdur. Cehaletin son noktasýna ulaþmýþ bedevileri aleme muallim kýlan, çocuklarýný diri diri topraða gömenleri bir þefkat abidesi eyleyen, söz sultaný olduklarýný iddia edenleri kapýkulu yapan, kendi elleriyle yapýp ardýndan taptýklarý putlardan onlarý halas eden yine Kur’an’dýr. O sadece Arabistan’daki çöllere hayat vermekle kalmamýþ tüm alemi bir Nil-i mübarek gibi ihya etmiþ. O çöldeki bir serap olmamýþ. Görenleri, duyanlarý yanýna koþturan berrak bir ýrmak gibi kaynaðý Mekke’den tüm dünyayý dolaþmýþ. Zaman, mekan, düþünce, adet olarak birbirlerinden uzak milyarlarca insaný etrafýnda toplayan, onlarý esfel-i safilinden alayy-i iliyyine çýkaran, onlarý evliya, asfiya, müceddit eden, onlarý hem dünyada hem ahirette sultan eyleyen hidayet ve ilham kaynaðýdýr Kur’an. Ýslamiyet’i insanlarýn ruhuna, hissiyatýna, düþüncesine

A

ailem 23

29 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


ÝLMÝHAL

Bayram geliyor, “Vücut zekâtýmýz” hazýr mý? “Geçen yýl Ramazan bayramýnda ailemizin fitresini verirken okuyan çocuklarýmýn ve benim fitremi eþim kendininkiyle beraber verdi. Ýþ sahibi olan, ama bizimle oturan çocuðumuzunkini de kendisinin vermesini, böylece bu ibadete alýþmasýný istedik. Fakat yakýn çevremiz bu duruma kýzdýlar; ‘Baba beraber kaldýðý çocuðunun fitresini vermek zorundadýr. Çocuk ayýrmak çok günahtýr.’ dediler. Biz çocuðumuz para kazandýðý ve ibadete alýþmasý için onun fitresini vermedik. Böyle yapmakla biz günah mý iþledik? Fitreyi hesap ederken ve verirken nelere dikkat edelim?” Her Ramazan ayýnýn sonlarýna doðru ailelerimiz içinde bir ‘fitre hesaplama’ telaþý yaþanýr. Eþe, dosta danýþýlýr, yetkililere sorulur, tespit edilen fitreler bayramdan evvel bir an önce fakire ulaþsýn diye gayret gösterilir. Bu tatlý telaþa bizi iten yükümlülüðümüzün þartlarýný anlatmadan önce fitreyi genel itibarýyla tanýyalým... ‘Fýtýr zekâtý’, ‘fýtýr sadakasý’, ‘vücut zekâtý’ isimleriyle de anýlan fitre, mali bir ibadet olup yýlda bir kere verilmesi vaciptir. Fitre, ‘fýtrat sadakasý’ anlamýna gelir. Yani insanýn yaratýlýþýna bir þükür olmak üzere verdiði sadakadýr. Fitre, oruçla birlikte hicretin 2. yýlýnda; zekâttan önce vacip kýlýnmýþtýr. Fitre vermekteki hikmet ise; oruç tutan mü’minlerin hatalarýný gidermek ayrýca fakirlerin ihtiyaçlarýna çare bularak onlarýn da bayram sevincini yaþamalarýný saðlamaktýr. Fitre için akýl ve ergenlik ça29 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 24

ðýna girmiþ olma þartý aranmazken Ramazan ayýnýn sonuna çýkan, nisap miktarý mala sahip olan herkese vaciptir. Fitrenin vacip olma zamaný; Ramazan bayramýnýn þafak vaktidir. Bununla beraber, bugünden birkaç gün, hatta birkaç ay önce dahi verilebilir. Önemli olan fakirlerin bayramdan evvel ihtiyaçlarýný giderme imkanýný bulabilmeleridir. Fitre mükellefi olabilmek için sahip olunmasý gereken asgari miktarý; nisap olarak 200 dirhem (561,2 gr.) gümüþtür. Bu miktar gümüþün deðerinde, para veya mal da gümüþ gibidir. Bu kadar malýn üreyen (artan) olmasý ve üzerinden bir sene geçmesi de þart deðildir. Fitre miktarý, Hz. Peygamberimiz zamanýnda arpa, buðday, kuru üzüm ve hurma maddeleri dikkate alýnarak belirlenmiþtir. Buðday ve unundan yarým sa’, arpa, kuru üzüm ve hurmadan 1 sa’ (2920 gr.) dýr. Bu maddelerin belirlenen miktarý fitre olarak verilebileceði gibi bunlarýn deðerinde para olarak da verilebilir. Diðer bir yol da; Yüce Allah, yemin kefaretinin nasýl olacaðýný Mâide Sûresi’nin 89. âyetinde beyan buyururken; “...yediklerinizin ortalamasý...” tabirini buyurmuþtur.


Sa un dak ut ama i F ya ýtr lým ý !

Dr. Jale Þimþek

Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Din Ýþleri Yüksek Kurulu, 2005 yýlý için en düþük fitre miktarýný 4 YTL olarak belirledi.

Ýþte bu noktaya itibarla; bir kimse, bir aydaki yiyecek masrafýnýn günlük ortalamasýný alarak bulduðu miktarý fitresi olarak tayin edebilir. Bu uygulama; fakirin ihtiyacýný gidermek bakýmýndan maksada daha uygun düþmektedir. Fitre vermekle yükümlü kiþiler; hür, Müslüman, küçük-büyük, erkek-kadýn, akýllý-akýl hastasý her kiþi nisap miktarý mala sahip ise fitre vermekle yükümlüdür. Nisaba sahip olan hür bir Müslüman, hem kendisi için, hem de karýsý (hanýmýn kendine ait geliri ve nisabý yoksa), küçük çocuklarý ve yoksul, bunak, akýl hastasý çocuklarý ile hizmetçisi için fitre vermekle yükümlüdür. Bir kimse, mal sahibi karýsýnýn, büyük, akýllý ve nisaba sahip çocuklarýnýn fitresini vermekle yükümlü deðildir. Onlar kendi mallarýndan zekât ve fitrelerini verirler. Bununla beraber; bu eþ ve büyük çocuklar kiþinin idaresi altýnda iseler, hepsinin fitresini verebilir, izinlerini almaya gerek yoktur.

Bir kimse, anne ve babasýnýn; fakir ve akýl hastasý olmasý halleri hariç olmak üzere fitresini vermekle yükümlü deðildir. Fitrenin verilmesi müstehap olan vakti; bayram günü sabah vakti girdikten sonra, namaz kýlýnmadan öncedir. Bu konuda fakihler görüþ birliðindedir. Delil olarak Hz. Ömer (ra)’den rivayet edilen; “Hz. Peygamber; fitrenin, insanlar bayram namazýna çýkmadan önce verilmesini emretmiþtir.” hadisi gösterilir. Fitre verilebilecek yerler, zekâtýn verildiði yerlerle aynýdýr ve niyet de þarttýr. Fitrenin hesap edilmesi ve ayrýlmasý niyeti ifade eder. Fitre verilirken alan kiþiye fitre olduðu ifade edilmesi gerekmez. Fitre; eþe, babaya, anneye, çocuða, toruna verilmez. Yükümlü kiþinin oturduðu yerdeki yoksullardan bir veya birkaçýna verilir. Bir mazeretten dolayý zamanýnda verilmeyen fitreler daha sonra kaza edilir. Yüce Allah, hepimize makbul oruçlar tutmayý ve huzur, mutluluk, sevinç içinde bir bayram yaþamayý nasip eylesin (amin). ailem 25

29 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


Zaman Gazetesi 34194 Yenibosna/Ýstanbul

ailem

dr.can@zaman.com.tr

DR. CAN

Hayatýmýzýn gayesi yok mu? E.S 18 yaþýnda bir gencim. Kendimi boþlukta hissediyorum. Hissiyatýma gem vuramýyorum. Hayatýmýn gayesi olmadýðýný düþünüyorum. Gittikçe maneviyattan uzaklaþýyorum. Ýntihar haram olmasaydý diyorum... Ve nasihat istiyorum. Dr. Can: Ýnsanlýðýn beyin tamir takýmýnýn 20. yüzyýl ALTIN CONTASI olan tefekkür üstadý, büyük erdemi þöyle diyor: “NASÝHAT ÝSTERSEN ÖLÜM YETER.” Ve RABITA-I MEVT’e yani ölümle irtibata geçmeye teþvik ediyor insaný. Hani deriz ya ÖLMEDEN ÖLMEK... Yaþarken, bedenimiz bizimle dünyada dolaþýrken, ruhumuzla MELEKLERÝN KANATLARIYLA GÖKLERLE BULUÞMAK VE YILDIZLARDAN DÜNYADAKÝ RESMÝMÝZE BAKMAK... Ama boynumuza geçirdiðimiz iple deðil, kendi cenazemizi seyrederek... Evet sevgili Enver; hayat anlamsýzlaþtýðýnda bir teþehhüt miktarý oturmalý gözlerini kapatýp “KENDÝ CENAZE TÖRENÝNE” 29 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 26

katýlmalýsýn. Onlar seni göremeyecek; ama sen hepsini görebileceksin. Dünyayý terk ettiðinde oluþacak boþluðu, sevdiklerin ve seni sevenler için önemini anlayabileceksin... O anda geriye dönme þansýnýn olmadýðýný anlayacaksýn. “Olmadý, küstüm, geriye dönücem!” diyemediðin gibi dünyadaki küskünlüklerin, ayrýlýklarýn, kavgalarýn yanýnda bu acýnýn ve geri dönülmezliðin korkunç çaresizliðini yaþayacak ve reenkarnasyon yalanýnýn bir balon olduðu gerçeði ile yüzleþeceksin. Býrak canýn yansýn Envercim. Býrak alevler içinde kavrulsun ruhun. Orada, o musalla taþýnda düþün kendini. Seyret þu çevrendekilerin yüz ifadelerini. Tekrar sarýlma, bir kez daha öpme ihtimalinin bittiði o yakýnlarýnýn, dost ve arkadaþlarýnýn yüzlerini. Ciðerinden bir parça canlý canlý kopan annenin feryadýný, küçük kýzýn kucaðýnda olarak ayakta durmaya takatý kalmamýþ eþinin sessiz çýðlýklarýný dinle. Bu senaryo sana ait. Konuþanlar, aðlayanlar, dua edenler ya da býyýk

altýndan gülenler. Biri borç istedi de varken vermediysen onun “Hadi götür þimdi paracýklarýný da görelim!” dediðini, biri hastalanýp da ziyaretine gitmediysen onun serzeniþlerini; 3 kuruþluk bir konu için kýrdýðýn bir dostunun “ah Envercim ah” diye hakkýndaki sözlerini hep duyarsýn. Senaryo tümden sana aittir; ama sana baþkasý okur o senaryoyu... Bir gün benim de yazdýklarýmý, okurlarým cenazemde bana okuyacaklar. Cevabým geciktiði için þikayet edenler cenazeme geç gelecek belki. Binlerce okurum o gün ellerinde mektuplarla cenazemi protesto yürüyüþüne çevirirlerse ben ne yaparým... Sevgili Enver. Umarým o gün hayatýn anlamýný kavramýþ, bunaltýlardan sýyrýlmýþ olarak gelir ve “Can abi mektubun iþe yaradý” dersin. Yoksa ýssýz bir yerde, meçhul bir durakta çatlayarak noktayý koymak arzu ederim. Bir garip ölmüþ diyeler Üç günden sonra duyalar Soðuk su ile yuyalar Þöyle garip bencileyin.


Gerçek Züleyha

FOTOÐRAF: AFP

Merve/Ýstanbul Sevgili kýzým Merve. “Yitirdim” dersen ve yitirmekten korkarsan bu özgüvenle gidersen korkarým yitirirsin. “Yitirmek benim için önemli deðil. Ben bu sevdada Allah aþkýný buldum” diyebilirsen, yani “gerçek sevgiyi” ise seninkisi; býrak o seni kaybetmekten korksun. Sana bir dertlinin þiirinden bir parça göndereyim. Ne te-

vafuk bana da biraz evvel Danimarka’dan geldi bu mýsralar. Kabultü ve hebtü… Sen Züleyha Olarak kal her gece…. Ben, Yusuf’tan da öteyim þimdi. Bir baþka sevdaya Türkü söylerim. Kaç Yusuf güzelliðinden Geçtim bilsen. Kendi “Züleyha”ma giderim. Mutlu kal, Rab’le kal.


ezvâc-ý tâhirât Hazýrlayan: SÜMEYYE GÜRGEN

sýl ismi Remle olan Ümmü Habibe, Mekke’nin reisi ve o dönemde müþriklerin baþkaný olan Ebu Süfyan’ýn kýzýdýr. Hz. Ümmü Habibe ilk Müslümanlardandýr. Kendisi ve kocasý Ubeydullah b. Cahþ, müþriklerin eziyetlerinden kurtulup Habeþistan’a hicret ettiler; fakat Ubeydullah irtidat ederek Hýristiyan oldu ve o hâl üzere öldü. Ümmü Habibe Müslüman olarak Habeþistan topraklarýnda kaldý ve Habibe bint-i Ubeydullah adýnda bir kýzý dünyaya geldi. Dini uðruna birçok sýkýntýlara tahammül eden, acý üstüne acýlar yaþayan Ümmü Habibe (r.anha), zor günler geçiriyordu. Yabancý bir diyarda kimsesizdi. Babasýnýn yanýna da gidemezdi. Babasý henüz Müslüman olmadýðý gibi Müslümanlarýn da en büyük düþmaný idi. Hz. Peygamber (sas) bu durumdan haberdar oldu ve Habeþ hükümdarý Necaþi’ye bir elçi göndererek Ümmü Habibe’yi kendisine nikahlamasýný istedi. Müslüman olan Necaþi, Resulullah’ýn (sas) bu talebini yerine getirdi ve Ebrehe adlý cariyesini Hz. Ümmü Habibe’ye göndererek Resulullah’ýn (sas) evlilik talebinin müjdesini verdi. Hz. Ümmü Habibe (r.anha) bu habere çok sevindi. Cariye ona þöyle dedi: “Kral (Necaþi) nikahýný kýymak için vekil tayin etmeni istiyor.” Ümmü Habibe (r.anha) sonrasýný þöyle anlatýyor: “Bunun üzerine, Sa’d b. As’ýn oðlu Halid’i çaðýrdým ve onu kendime vekil tayin ettim.

A

HZ. ÜMMÜ HABÝBE BÝNT-Ý EBÝ SÜFYAN

Necaþi, Efendimiz (sas) adýna velime verdi Necaþi, mehir olarak tespit edilen parayý Halid’e verdikten sonra kalkmak üzere olan Ashab-ý Kiram’a “Oturun. Evlendikleri zaman peygamberlerin yemek yedirmeleri sünnettir.” diyerek düðün yemeði (velime) ikram etti. (Üsdü’l Gabe, 7/ 215-216) Hz. Ümmü Habibe (r.anha) Peygamber (sas) hanesine dahil olunca bazý güzellikler zuhûr etti. Henüz Ýslam ile müþerref olmayan babasý Ebu Süfyan’ýn, Hz. Peygamber’e (sas) kini ve düþmanlýðý azalmýþ oldu. Ve, nihayetinde, Mekke fethinde babasý ile birçok müþrik Müslüman olmuþtur. Bir gün Ebu Süfyan kýzýný ziyaret için Medine’ye gitti. Eve geldiðinde Efendimiz’in (sas) oturduðu mindere oturmak üzere idi ki, Ümmü Habibe hemen müdahale ederek minderi aldý ve oturmasýna mani oldu. Ebu Süfyan bu duruma çok þaþýrdý ve, “Kýzým, minderi mi benden, yoksa beni mi minderden esirgiyorsun, anlayamadým!” dedi. Bunun üzerine Hz. Ümmü Habibe (r.anha), “Bu Resulullah’ýn minderidir. Müþrik onun üzerine oturamaz. Oysaki, sen müþriksin ve þu an necissin!” dedi. Hz. Ümmü Habibe (r.anha), Ýslam’a ve Peygamberimiz’e olan sadakatini her zaman muhafaza etti. Ondan duyduðu bütün güzellikleri benimser ve yerine getirirdi. Peygamberimiz’den (sas) birçok hadis rivayet etmiþtir. Bu yüce haným sahabe Hicret’in 44. senesinde vefat etmiþtir. Allah kendisinden razý olsun. (Üsdü’l Gabe, 7/316)

“Ýman ve sabrýn mükâfatý” Sevincimden Ebrehe’ye kolumdaki iki gümüþ bileziðimi ve parmaðýmdaki gümüþ yüzükleri müjdesine karþýlýk verdim.” Akþam olunca Necaþi, Cafer b. Ebi Talib’e orada bulunan bütün Müslümanlarý toplamasýný emretti. Toplantýda kýsa bir konuþma yaptýktan sonra Necaþi þöyle dedi: “Resulullah (sas) Ümmü Habibe Bint-i Ebi Süfyan’ý kendisiyle evlendirmem için bana bir mektup yazdý. Ben de onun isteðini kabul ettim ve Ümmü Habibe’yi 400 dirhem mehir ile ona nikahladým.”


Bir yanda daha henüz Müslüman olmamýþ babasý Ebû Süfyan diðer yanda Ýki Cihan Serveri Efendimiz. Ümmü Habibe validemiz ikincisini tercih etti, ezvac-ý tahirattan oldu. Her þey onu yalnýz býraksa da Allah ve Resulü býrakmadý.


iman Hazýrlayan: ALÝ DEMÝREL

Tafsilî iman ne demektir? eygamberimizin Cenab-ý Hak’tan alarak teblið ettiði esaslarýn her birini, açýk ve geniþ bir þekilde, delilleriyle bilip iman etmektir. Yani altý iman esasýný; namaz, oruç, hac ve zekat gibi yapmakla mükellef olduðumuz ibadetleri; yapýlmamasý gereken þeyleri de bilip tasdik etmektir. Bir müslümanýn farzý farz, haramý haram bilerek öðrenmesi, kabullenmesi ve hayatýna yansýtmasý gerekir.

P

Tafsilî imaný elde eden kimsenin imaný

FOTOÐRAF: ALÝ ÜNAL

Bir pazara büyük bir zatýn çeþitli mallarýnýn geldiðini düþünelim. O mallarýn o zata ait olduðu iki þekilde anlaþýlýr: Biri icmâlî bilmektir ki kiþi, “Bu kadar çok ve kýymetli mal, ancak o zatýn olabilir. Baþkasýnýn bu mala sahip çýkmasý haddi deðildir” diye düþünür. Fakat, bu þekilde bir ilme, kiþiyi þüphe ve tereddütten kurtarmaz. Birisi gelip, “Pazara gelen mal, bildiðin o kimsenin deðil, filan kimse-

ninmiþ!” dese, böyle biri þüpheye düþebilir, hemen o kiþiye inanabilir. Ýkincisi ise, tafsilî olarak bilmektir. Kiþi gider, her kumaþ ve her parça üzerinde o zatýn mührünü görüp okur. Böyle bir bilgi þüphe ve tereddütten uzaktýr. Hiçkimse onu aldatamaz. Birisi gelse, “O mallar filan zatýnmýþ” dese, hemen itiraz eder: “Hayýr, o mallar filan zatýn deðil, filan kimsenin. Ben gittim, her bir mal üzerinde onun mührünü gördüm, okudum.” der. Ýcmâli iman sahibi biri: “Bu kâinatý içindekilerle birlikte ancak Allah yaratmýþ olabilir. Allah’tan baþkasý böylesine bir güce sahip deðildir.” der. Fakat böyle bir iman sahibi, aynen misalde olduðu gibi þüphe ve tereddütten kurtulamaz. Birisi gelse: “Hayýr, kâinatý Allah yaratmadý” dese ve biraz konuþsa böyle birinin imaný tehlikeye girebilir. Tafsilî olarak iman eden biri ise, her varlýk üzerinde Allah’ýn varlýðýný, birliðini, Allah’a ait olduðunu ispat eden mührü görür.

Ýman artýp eksilir mi? Ýnanýlacak iman esaslarý bakýmýndan imanda artma ve eksilme olmaz. Bir kimse iman esaslarýnýn hepsini kabul edip de bir veya bir kaçýna inanmasa iman etmiþ sayýlmaz. Bu durumda iman gerçekleþmediðinden artmasý ve eksilmesi söz konusu olamaz. Bir peygamberden sýradan bir müslümana kadar herkes ayný hususlara iman etmekle yükümlüdür. Ancak iman, güçlü ve zayýf olmasý bakýmýndan kiþiden kiþiye farklýlýk gösterebilir.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.