Gö rk em
ar er V darm nc
Çetin Cem han Or k, ür nt Ca t Karamani Sabi
üme mS eli ,S
an
Sele nS ol ak
ar, an eK Eg r,
arin lı N s A
Kerem Oza nB ayr ak Ahme ta t Ön r, er M Ge el Cemi zg i l Ba in tur Gö kç ee
s
aran fer B a Z ara evi rb lenb a B Ge a ah ,B n gü Er
Se
Görülen Şeyler | Things Seen
LENS’19 Görülen Şeyler | Things Seen 17 Ekim October 2019 | 30 Kasım November 2019 Küratör | Curator: Sena Çakırkaya
Hamit Hamutcu hamit.hamutcu@mixerarts.com KURUCU I FOUNDER
Bengü Gün bengu.gun@mixerarts.com DİREKTÖR I DIRECTOR
Özhan Kakış ozhan.kakis@mixerarts.com SANATÇI İLİŞKİLERİ | ARTIST LIAISON
Emrah Çoban, Zeynep Bolat emrah.coban@mixerarts.com zeynep.bolat@mixerarts.com PROJE KORDİNATÖRÜ | PROJECT COORDINATOR
Barbara - Zafer Baran Kerem Ozan Bayraktar
Dilara Güven, Tuğçe Güler
Melis Cantürk
STAJYERLER | INTERNS
Orhan Cem Çetin
Sena Çakırkaya
Görkem Ergün
KÜRATÖR | CURATOR
Baha Gelenbevi Ahmet Öner Gezgin
Fatma Çiftçi
Cemil Batur Gökçeer
GRAFİK TASARIM | GRAPHIC DESIGN
Ege Kanar
Ande Ömeroğlu, Sabah Otrav
Sabit Karamani
ÇEVİRİ | TRANSLATION
Zeynep Kayan Şahin Kaygun
Basım Yeri
Cansu Korkmaz
Seçil Ofset
Aslı Narin
100. Yıl Mahallesi, 100. Yıl Mahallesi Massit Matbaacılar No:77, Site Sk., 34218 Bağcılar/İstanbul
Selen Solak Selim Süme Sergen Şehitoğlu
Birinci Basım: Nisan 2019, 750 adet Mumhane Sokak Street No:46-50, Kat Floor: -1 Karaköy, Beyoğlu, İstanbul www.mixerarts.com
Yusuf Murat Şen Sencer Vardarman katkılarıyla
Set out to bring works from various disciplines to the audience in 2012, Mixer is presenting the first edition of “Lens”, an exhibition series that focuses solely on photography. Starting this year with its inaugural exhibition ‘Things Seen’ curated by Sena Çakırkaya, the series will, in the coming years, follow the tracks of photography in Turkey and around the world by shifting its focus on different themes and techniques.
Mixer’in zaman zaman belirli bir tekniğe odaklanan sergi serileri yapması, bilinçli olarak o temaya yoğunlaşmasının farklı nedenleri var. Sadece fotoğraf değil birçok alanda geçmişe dönüp bir arşiv ve bellek oluşturmak, bir araştırma sürecine girmek istememiz önemli nedenlerden biri. Bir yandan o alandaki bilgi birikimimizi artırırken diğer taraftan bu alanlarda çalışan genç sanatçıların işlerini keşfetmek ve görünür olmaları için bir alan yaratmak da diğer bir amacımız.
Mixer has different motives for preparing series of exhibitions that consciously focus on a technique or a theme. Focusing on a technique in an ongoing format is the best way to create an archive for the works produced within the limits of those techniques. This is a research process for us to go in depth and uncover pioneers of the technique and also to discover emerging artists and let them speak together within the exhibition.
Bu sene fotoğrafın deneyselliğine, sınırlarına (ya da sınırsızlığına) odaklanacak olan sergiye paralel olarak konuşma ve atölyeleri de içeren Lens’in önümüzdeki yıllarda da aynı heyecan ve üretkenlikle devam etmesi ümidiyle… Bengü Gün
Lens, focusing on the experimentalism of photography provides a well-rounded experience by offering talks and workshops in parallel to the exhibition. Bengü Gün
LENS’19
2012 yılında her disiplinden üretimin izleyici ile buluşmasını sağlamak ilkesi ile yola çıkan Mixer, sadece fotoğrafa odaklanan bir sergi serisi olan “Lens”in ilk edisyonunu bu sene Görülen Şeyler başlığı ile bu sergi ile hayata geçiriyor. İlki Sena Çakırkaya küratörlüğünde gerçekleşen bu seri, gelecek yıllarda farklı temalar ya da tekniklere odaklanarak Türkiye’de ve dünyada fotoğrafın izlerini takip edecek.
9
Güncel fotoğraftaki malzeme ve teknik çeşitliliğin geri dönüşüne paralel olarak, kamerasız fotoğraflar, bilgisayar üretimi imgeler veya fotoğrafa analog, dijital, fiziksel müdahaleler gibi birçok farklı yaklaşım sergide bir araya geliyor. Sergi 1970’lerden itibaren, Türkiye’de bu deney alanının izini sürerek görüntünün kendisini hem çıkış hem de varış noktası olarak ele alıyor. Sena Çakırkaya
Is it possible to think about photography without its references and as an independent image? What does it show us? “Thing Seen” concentrates on works, which contemplate on the technical and conceptual limits of photography and consider it a testing ground. In this sense, the exhibition is a tribute to experimentality which combines performance and technique. Artworks, that get the idea and the production closer together and let imagination and original thinking a wider area to roam, find a place in the exhibition. Beyond the camera being used as a tool to convey ideas and facts, we see various attempts to enhance the phenomenon of photography. Without being overshadowed by dominant theories, the effort to put the process and the thought to their rightful place becomes apparent. Parallel to the comeback of the material and technical variety in contemporary photography, this exhibition brings together approaches such as photographs without cameras, computer based images or analogue, digital or physical manipulations on photographs. The exhibition treats the image both as the starting point and destination by following the tracks of this testing ground in Turkey since 1970s. Sena Çakırkaya
LENS’19
Fotoğrafı referanslarından bağımsız bir görüntü olarak değerlendirmek mümkün müdür? Fotoğraf bize neyi gösterir? “Görülen Şeyler” fotoğrafın teknik ve kavramsal sınırları üzerine düşünen, onu bir deney alanı olarak ele alan çalışmalara odaklanıyor. Sergi kavramsallık, performans ve tekniği buluşturan deneyselliğe bir övgü niteliğinde. Fikir ve üretim arasındaki mesafeyi ortadan kaldıran, hayalgücü ve özgün düşünceye hareket alanı tanıyan çalışmalar sergide bir araya geliyor. Kameranın düşünceleri veya olayları aktaran bir araç olarak kullanılmasının ötesinde; fotoğraf olgusunu farklı yaklaşımlarla geliştirme girişimlerini görüyoruz. Hakim teorilerin gölgesinde kalmadan görüntüye, sürece ve düşünceye hakkını verme çabası öne çıkıyor.
11
Barbara - Zafer Baran
Over the years Barbara and Zafer Baran’s collaborative work has addressed various subjects – including time, transformation and
Kerem Ozan Bayraktar
Resimsel boşluğun kütle çekimini vurgulayacak şekilde alışılagelmedik bir tarzda kurgulandığı “Kaçış Hızı” isimli seride yer alan bilgisayar üretimi bu çalışma, “Kara Şahin”
LENS’19
Barbara ve Zafer Baran’ın ortak çalışmaları yıllardır zaman, dönüşüm ve çürüme, manzara ve hafıza gibi çeşitli konuları farklı biçim ve tutumlarla ele alıyor. Bu biçimler, bilimsel fotoğrafın planlı yapısından belgeselci bakış açısına kadar uzanıyor ve değişiklik gösteriyor. Fotoğraf sanatını farklı yönleriyle keşfetmeye ilgi duyan ikili, bu süreçte hem geleneksel hem de dijital teknikleri kullanır. Projelerinde çoğunlukla deneysel bir yaklaşım olduğu görülüyor. Kamerasız bir seri olan Efemera, hayatın kırılganlığı ve geçiciliğine odaklanırken, mikroskobik ya da kozmik fenomenlere yer veriyor. “Mükemmelce, duygu ve incelikle hazırlanmış yakın planlarla, kesitlerle, kompozitlerle; kesme çiçekler, taç yapraklar, dişi organlar, polen ve saplardan oluşan aranjmanlarla; renklerin beyazdan başlayan, sarı, turuncu, kırmızı, eflatun, canlı mavi ve yeşillerden geçen ve derin bir siyahı tetikleyen ince gölgeleri içerisinde, Efemera hayatın her canlı türünü yöneten döngüsel doğasını görselleştirmektedir” (Richard Pinsent, The Art Newspaper, Mart 2003).
decay, as well as landscape and memory – from very different formal stances. These have ranged from schemes characteristic of scientific photography to those with a broadly documentary aspect. Their interest in exploring the photographic medium has embraced both traditional and digital techniques, many of their projects being experimental in nature. The camera-less series Ephemera deals with the fragility and transience of life, the work often suggesting microscopic or cosmic phenomena. “In gorgeously sensual, delicately crafted closeups, cross sections, composites and arrangements of cut flowers, corollas, petals, pistils, pollen and stems; in subtle shades of colour, from white, through yellow, orange, red, violet to vivid blues and greens, set off by deepest black, their Ephemera visualise the cyclical nature of life that governs every species” (Richard Pinsent, The Art Newspaper, March 2003).
13
lakaplı ünlü savaş helikopterinin enkazını betimliyor. Helikopterin üç boyutlu modelinin sanal olarak parçalanması, belgesel fotoğraf fikrini, geniş zamanı imleyen, özel bir zamana ve mekana referans vermeyen resimsel bir imgeye doğru genişletiyor; daha önce düşmüş olan ve düşecek olanların potansiyel bir imgesini sunuyor.
Melis Cantürk
Temasal olarak fotoğrafın deformasyonu, biçim oluşturma, olan görüntünün üzerinde yeni bir dil edinmeyi hedefleyen tavırlar üretim pratiğini oluşturmaktadır. Amaç fotoğrafa ulaşmak değil, fotoğrafı yaratım süreci olarak görmektir.
Her production practice is based not only on deformation of the theme but also the image, forming new shapes and demeanours that aim acquiring a new language through existing images. The aim is not ultimately having a photograph, but it is to see it as a creation process. Manipulated image, image deformation and indistinction of the content is forefronted and seeking new styles by intervening the photo’s essence with chemical and inorganic materials creates the artist’s production practice. The theme called “Forbidden Zone’’ contains photos of a place that is evacuated. As some of the places are covered in that location, the intervened photo is also created with the same theme, covering. The idea
of not being able to watch images is intertwined with not being able to read photos. We can see the dust coal and gunpowder that were used during the intervention process of the theme. This invites the audience to the moment of transformation the images.
Orhan Cem Çetin Çetin, çalışmalarında fotoğrafın olanakları kadar ifade sınırlarıyla da ilgilenmekte, bu sınırları aşabilmek adına metin, boya ve analog ya da dijital müdahalelere başvurmaktadır. Sergide yer alan erken dönem dijital fotoğraflar, 1993 yılında üretilmiş öncü işlerdir ve taranmış monokrom fotoğraf baskılarının bilgisayar ortamında renklendirilmesinin ardından tekrar diapozitif film üzerine pozlanmasıyla A-D-A sürecinde üretilmiş, izleyiciye ilk kez projeksiyonla gösterilmiştir. Bu sergide ilk kez baskı olarak sergilenmektedirler. ‘Boyalı Kuş’ başlıklı fotoğraf (2019) ise sulu boya ile renklendirilmiş kağıt negatif tekniğiyle üretilmiştir ve D-A-D sürecin sonunda pigment baskı olarak sergilenmektedir. Aynı adlı video (2018), yine kağıt negatif tekniğinin bir türevidir ve stop motion yöntemiyle üretilmiştir. Çetin is concerned with the
limitations of photography as well as the merits of this medium. Whenever these limitations hinder his desire for expression, he feels free to add text, paint and add digital manipulations into his works. The early digital photographs first time displayed as prints in this exhibition are produced in 1993 as pioneering works at that time and they were made through an A-D-A workflow, namely by digitally coloring scanned monochromatic photographs and printing them back on color positive film, before projecting them on a screen during the first time they were shown. The photograph “Painted Bird” (2019) on the other hand, is a water color applied paper negative pigment print, therefore the result of a D-A-D workflow. The video with the same title (2018) was made with a similar paper negative process via stop motion technique.
Görkem Ergün Seride yer alan çalışmalar, enformasyon yığının içinden çekilip çıkarılan, kullanılmaya aday olmuş görüntülerin normal şartlarda beraber olamayacakları yerde ve zamanda bir araya gelmelerinden oluşmuştur. Farklı zamanlarda, farklı yerlerde, bambaşka durumlar ve anlar barındırmış olmaları bir araya
LENS’19
MIXER
14
The computer-generated work in the series “Escape Velocity”, in which the pictorial space is constructed in an unusual way to emphasize gravity, depicts the wreckage of the famous combat helicopter, nicknamed “Black Hawk.” The virtual disintegration of the three-dimensional model of the helicopter extends the idea of documentary photography to a painterly image, marking wide time and not referring to a specific time and place; it offers a potential image of those who have fallen before and who will fall again.
Manipüle edilmiş fotoğraf, görüntünün deformasyonu ve anlamının belirsizleştirilmesi ön planda olup, kimyasal ve inorganik malzemelerle fotoğrafın özüne müdahalelerde bulunarak yepyeni biçim arayışları üretim pratiğini oluşturmaktadır. ‘Yasak Bölge’ adlı kurgu, girilmesi yasak bir bölgenin fotoğraflarından oluşmaktadır. Bölgedeki bazı yerlerin üstü örtülü olma durumuna ithafen, müdahale edilmiş görüntü de kapatmaya ve örtmeye dayalı bir tavırla kurgulanmıştır. İmgeleri izleyememe durumu fotoğrafları da okumama durumuyla kesiştirilmiştir. Fotoğraflara müdahale esnasında kullanılan toz kömür ve barut malzemesini kurguda izlemekteyiz. Bu durum ise izleyiciyi fotoğrafların dönüşüm sürecindeki ana davet etmesidir.
15
gelmeleri için bir engel teşkil etmez. Yapılan müdahalelerle bu unsurlar etkisiz hale getirilmiştir ve onlar artık benzer anlamları, anları paylaşan ve aynı hikayede yer alan görüntülerdir. Sentez bunu gerektirir.
Baha Gelenbevi Türk sinema sanatına ve fotoğrafçılığın yaygınlaşmasına katkıda bulunan yönetmen ve fotoğrafçı, çok yönlü kişiliği ile sinema ve fotoğraf dışında yağlı boya resimden heykele ve müziğe kadar pek çok sanat alanında adını duyurmuştur. Fotoğraflarında çıplak beden biçim özellikleri ve fotografik teknik denemelerde nesne olarak
The director and photographer, who contributed to the popularization of Turkish cinema art and photography, has made a name for himself in many fields of art, from oil painting to sculpture and music, with his versatile personality. In his photographs, naked body is evaluated as objects with shape features and photographic techniques. In an article published in the magazine “Yeni Fotoğraflar/ New Photographs” many years ago. He says “It is impossible to make art in photography with instinct or special talent alone.”. He also summarized his ideas on photography in his own way: ‘In order to be a photography artist, you need to be conscious to meet certain technical rules, while being powerful on creating esthetics of unconscious designs.’
Ahmet Öner Gezgin Ahmet Öner Gezgin, bir kuramcı ve aynı zamanda da bir akademisyendir. Sanatçı, fotografik imgenin görünür gerçekliğini kullanarak aslında hiçbir zaman bir arada bulunmayan nesne ve olayları bir araya getirerek aynı görüntüde eritmekte; tümüyle
kendi kurgusu olan iç gerçekliğimiz ve bizde bıraktığı imgeler önem kazanmaktadır. Sanatçının 1989 sonrası çalışmalarında, modern fotografinin vazgeçilmez gördüğü biçimsel değerler ve teknik nitelik önemini yitirir. Fotografik görüntüler artık biçimsel yapıları ve estetik değerleri ile beğeni toplamak adına değil, eleştirel ve kuramsal düşünceleri ileten saydam bir araç olma yönünde üretilmişlerdir. Kısacası; sanatçı, baktığımız imgelere iyice bakmamızı, sorgulayarak bakmamızı, kuşkuyla bakmamızı söyler. Sergide yer alan “Mavi” adlı çalışma, sanatçının 1989 öncesi soyut dışavurumcu döneminin bir uzantısı olarak üretilmiştir. Çalışma, semantik yapısı itibariyle insanlık tarihine gönderme yapan sosyo/kültürel ve politik bir içeriğe sahip olmakla birlikte, 1989 sonrası kavramsal düzlemde üretilen üç boyutlu çalışmalarının devamı olan “Mavi ve Siyah” projesinin de başlangıç noktası niteliğindedir.
technical qualifications lose their importance in the artist’s works that are produced after 1989. Production of these photographic imageries are not for the sake of their stylistic forms and aesthetic values, but for the sake of being a transparent tool that transfers critical and hypothetical thoughts. In short, the artist tells us to look at the imageries carefully, doubtfully and suspiciously. The work in this exhibition, named “Blue”, is produced as an extension of Gezgin’s abstract expressionist periods before 1989. The work, with its semantic structure, makes reference to the history of humanity which have a socio-cultural and political content. It is also the starting point of the artist’s productions after 1989, named as “Blue and Black” project which are three-dimensional works, produced in this conceptual stage.
Ahmet Öner Gezgin is a theorist and an academician. By using photographic imagery’s visible reality, Gezgin melts objects and events- that are actually never found together- into the same image. Thus, the artist’s own production that reflect our inner perceptions and their traces become more important. Stylistic values and
İlk dönem işleri (2006 – 2009), içinde bulunduğu çevrenin sosyal ve siyasal çelişkilerinin uyandırdığı bir merakla gittiği yerlerden taşıdığı hikâyelerden oluşuyor ve belgesel fotoğraf dilinin o dönemdeki ön kabullerini ihlal etmiyorlardı. Düğüm (2012), Mağara Albino (2014), Şşt (2015) ve Sessiz (2019) serileri, benzer bir ilginin kişiselleştiği, arayışın konu
Cemil Batur Gökçeer
LENS’19
MIXER
16
The works in the series consisted of gathering images that were extracted from a pile of information that was supposed to be used for a purpose in a place and time where they could not be together in normal circumstances. Having different situations and moments at different times and in different places does not create an obstacle for them to come together. With the interventions have been made, these factors are neutralized. This image pile is now a single image which share similar meanings, moments and appear in the same story. Synthesis requires this.
değerlendirilmiştir. Yıllar önce “Yeni Fotoğraf” dergisinde yayınlanan bir yazısında “Yalnız içgüdü veya özel yetenekle fotoğrafta sanat yapmak olanaksızdır.” demiştir. “Fotoğrafta sanat yapmak için bir takım gereksinimlerin bir asgari müştereğe vardırılması kadar bilinçle, bilinçdışı içeriklerin estetik dizaynını bireysel olarak gerçekleştirme gücüne erişmiş olmak ilk şarttır” diyerek fotoğraf hakkındaki görüşlerini belirtmiştir.
17
ekseninden fotoğraf diline taşındığı çalışmalar. His early works (2006-2009) consist of stories which he carried from the places he went out of the curiosity stemming from the social and political contradictions, and did not violate the premises of documentary photographic language of that time. Knot (2012), Mağara Albino (2014), Şşt (2015) and Silent (2019) series are the personalized forms of a similar interest, they are the works that had carried his focus from subject to the photographic language.
Ege Kanar
Sergide yer alan çeşitlemeler serisinde, çevrimiçi video kliplerini izlediği usta piyanistlerden ilham alıyor. Çoğunlukla mesai saatleri sonrasında karanlık odasında tek başına iken geri yaslanıp bu kayıtları izliyor. Piyanistlerin eserleri icra ederken yüzlerinde oluşan gerginlikrahatlama ve ardından yeniden gerginlik gibi kas hareketlerinin akışına yoğunlaşıyor. Sonra zaman zaman kendini ekrandan yayılan ışığın özünü ve ayrıca kendinden başka bir görüntüyü yayınlama şekillerini merak ediyor. Bir Tema Üzerine Çeşitlemeler, ilmeklenmiş müzik zamanı ve sembolik birikimi ile ilgili portrecilik fikrini araştırıyor. Ege Kanar’s work explores lens-based media from an ontological standpoint dealing with topics such as materiality, indexicality, representation, and memory to ponder on intrinsic ways photographic images construct meaning. Kanar tackles conventions of seeing that are tailored by scientific disciplines such as astronomy, geology, and anthropology; or by power structures such as family, and the state. In trying to learn how to play a new instrument, online video clips of masterful pianists have become one of the artist’s beloved resources. Mostly during the after-hours, he sits back in his darkened room and indulge himself in these recordings. A cadence of compulsive gestures
and agile tentacles that move from tension to release, and from release back to tension again. Then at times, he finds himself wondering about the substance of light that radiates from the screen, and about the ways in which it casts another image out of him. Variations on a Theme explores the idea of portraiture in relation to looped musical time and its symbolic accumulation as unrepeatable images formed on the photochemical surface by direct exposure to electronic light.
Sabit Karamani
Sabit Karamani, 30’lu yaşlarından itibaren 30 yıla yakın bir süre fotoğraf çekti. 1950’de başlayan ve 20 yıl süren, Amerikan Haberler Ajansında açılan Amatör Fotoğrafçılar grubunun sergilerinde 10 yıl boyunca yer aldı. Amatör Türk fotoğrafçılığı için çok önemli olan bu grup, 1940’lı yılların İstanbulunda, ortak tutkuları fotoğrafın çevresinde birleşmiş bir grup arkadaştı; başta İFSAK olmak üzere başka birçok amatör fotoğrafçılık kulübünün önünü açtılar. Sabit Karamani özellikle İstanbul ve çevresinin 1940’lardan 70’lere kadar sunduğu manzarayı fotoğrafladı. Devrin imkânsızlıklarının yarattığı
yoksunluğun da zorlamasıyla birçok deneme yaptı; karanlık odasında ektachrome diapozitifleri ve renkli negatifleri de kendisi yıkadı; renkli baskı kağıdı olmadığı için siyah/beyaz fotoğraf kağıdının üzerine renkli baskı yapmayı denedi ve başardı. Teknoloji bilgisi estetik anlayışını da belirledi ve artistik fotoğraflarının çoğunu biçimlendirdi; farklı dokular oluşturmak, “süperpoze” baskılarla sürprizler yaratmak, mikroskobik çekimler yapmak, değişik maddelerin dokularından görsellik yaratmak, hareketi yakalamaya çalışmak, ona zevk verdi. Sabit Karamani took pictures for almost 30 years from his 30s. He took part in the exhibitions at the American News Agency for 10 years with the Amateur Photographers group, which was initiated in 1950 and lasted for 20 years. This group, which is very important for amateur Turkish photography, was a group of friends whose common passion was photograph in Istanbul of the 1940s; they opened the way for many other amateur photography clubs, especially IFSAK. Sabit Karamani especially photographed the view of Istanbul and its surroundings from the 1940s to the 70s. He made many attempts by the deprivation of the impossibilities of the era; he washed the ektachrome diapositives and color negatives in his dark room; as there was no color print paper, he tried to print CMY color on black and white photo paper and succeeded. His technology knowledge also determined his aesthetic understanding and shaped
LENS’19
MIXER
18
Çalışmalarında, fotoğraf mecrasının ontolojisine, anlam üretme biçimlerine ve fotografik görüntülerin zaman, mekan, cismanilik, dizinsellik ve bellek gibi çeşitli kavramlarla olan ilişkisine odaklanan Kanar, bu görüntülerin yanıltıcı geçirgenliğini kişisel pratiği için bir çıkış noktası olarak konumlandırıyor. Astronomi, biyoloji, jeoloji, arkeoloji ya da antropoloji gibi çeşitli bilimsel disiplinlerin veya aile, devlet ve resmi kurumlar gibi çeşitli iktidar merkezlerinin kendi söylemlerini oluştururken kullandıkları fotoğraf geleneklerine referanslar oluşturarak çalışan sanatçı, kurguladığı küçük araştırmalar içerisinde, biyografik fotograflar, buluntu ya da arşivsel
görüntüler, foto-nesneler, metin parçaları, ses ve video kayıtları gibi çeşitli malzemelerden yararlanır.
19
most of his artistic photographs; creating different textures, creating surprises with “superposed prints”, taking microscopic shots, creating visuals from the textures of different materials, trying to capture the movement gave him pleasure.
Zeynep Kayan
Zeynep Kayan’s artistic practice focuses on exploring repetitious structural setup of the variations she creates by using photography, video and sound pieces that are mostly in relation to portraiture and performance. Through experimentation and chance, the artist articulates a personal vocabulary of the “self”, or on the “human condition”, but rather seem to escape categorization. Using the image itself as material, Kayan chooses to define her works as experiments on the construction of an image through means of deconstruction that are mostly the result of her actions of going back to her own archive, “(re)creating ‘new’ from the ‘old’”. She aims not to let the imagery stay in one and only state and searches for ways
to manifest this process that is inspired by movement, change and repetitive act of production. In her Constructed series, Kayan is taking this process one step further by treating the image as an object and the body itself as rough material, looking for new opportunities in vision and perception. Replacing the “old, familiar” photograph within a “new, unfamiliar” surrounding, she is transforming the physical space into an analogue collage/ assemblage, making use of abstract visual elements. Her videos are taking this journey to another level, where photographs act as moving sculptures that can change their shapes. These series of photographs and videos are mainly challenging the “constructed moment”, through images pretending like they were always there, inviting the audience to question whether these moments are really just captured or constructed: Is it pure chance that the artist captured this moment? Or are they consciously replaced in this specific state by the hand of the artist? In a way, Kayan’s works are emphasizing the sitespecificity of her images that are also time-bound.
Şahin Kaygun Disiplinlerarası kavramının Türkiye’de henüz gündeme gelmediği 1980’li yıllardaki fotoğraf
kültüründe resim, grafik, fotoğraf ve sinema gibi farklı alanları birbirine yakınlaştıran Şahin Kaygun, fotoğrafın tekniğine ilişkin yeni ve şaşırtıcı uygulamalar gerçekleştirdi. Türkiye’de fotoğraf çalışmalarının farklı sanat dallarıyla bağını çağdaş bir yorumla arayan sanatçı, teknikler arasındaki sınırları zorlamaya devam etti. “Ben fotoğraf çekmiyorum, fotoğraf yapıyorum” diyen sanatçı için, ortaya çıkan her kare onun tasarladığı bir sahnedir. Önce zihninde kurguladığı kompozisyonu tasarlar, sonra fotoğrafı çeker; karanlık odada devam eden süreçte, rastlantılara yer yoktur. Kaygun, kazıyarak, renklendirerek, çizerek fotoğraftaki istemediği detayları siler, kendi istediklerini ekler. Baskıları üst üste bindirir, kolajlar yapar, akrilik boya ile boyar ve nihayetinde ortaya kendi iç dünyasını koyar. Burada önemli olan, zamanında tartışıldığı gibi, bu çalışmaların resim mi yoksa fotoğraf mı olduğu değildir. Kaygun’un amacı tam da disiplinlerarası bir sanat dili oluşturmaktır. In the 1980s, when the term “interdisciplinary” was nonexistent in Turkey’s photographic culture, Kaygun combined photography with disciplines as diverse as painting, graphics, and cinema, and explored new and surprising applications of photographic techniques. Seeking a contemporary interpretation of the link between photography and other art forms, he continued to push the boundaries between various art disciplines in Turkey. For the artist who said, “I
LENS’19
MIXER
20
Zeynep Kayan’ın sanatsal pratiği portre ve performansla bağlantılı fotoğraf, video ve ses çalışmalarıyla oluşturduğu varyasyonların tekrara dayalı yapısal kurgusunu araştırmaya odaklanır. Deneme ve şans aracılığıyla sanatçı bir yandan “benlik” ya da “insanlık hali” üzerine kişisel söz dağarcığını dile getirirken bir yandan da sınıflandırmalardan kaçar. Görüntüyü başlıca malzemesi olarak kullanan Kayan, çalışmalarını yapıçözüm yolu ile görüntünün yapısı üzerine deneyler olarak tanımlamayı seçer. Bu yapıçözüm kendi arşivine geri dönerek “yeniyi eski üzerinden (tekrar) yaratma” eyleminin bir sonucudur. İmgelerin tek bir evrede kalmasına izin vermez ve üretimine dahil olan hareket, değişim ve tekrarlardan esinlenen sürecini dışa vurmanın yollarını arar. Kayan, Kurgulan(an) serisinde imgeye bir obje, bedene ise bir malzeme gibi davranarak, görme ve algıda yeni olanaklar arar. ‘Eski
ve tanıdık’ olan fotoğrafı ‘yeni ve alışılmadık’ bir çevreye koyarak fiziksel mekanı soyut görsel unsurlar aracılığıyla analog bir kolaj-montaja dönüştürür. Videolarında bu süreci başka bir seviyeye taşıyan sanatçının fotoğrafları, hareket eden heykeller gibi davranarak şekil değiştirirler. Fotoğraf ve videolardan oluşan bu serisindeki hep oradaymış gibi görünen imgeler üzerinden “kurgulanmış an”ı vurgulayan Kayan, izleyicilere bu anların yakalanmış mı yoksa kurgulanmış mı olduklarını sorgulatır: Sanatçının bu anı yakalamış olması sadece şans eseri mi? Yoksa bu özel duruma sanatçının eliyle mi yerleştirildiler? Bu bağlamda, Kayan’ın işleri, imgelerin hem mekana özgün hem de zamana bağlı olduğunu vurgular.
21
Cansu Korkmaz
22
Korkmaz’ın çalışmaları samimiyet, hafıza ve kimliği belgeleme konularını ele alır. Sanatçı, fotoğrafın fiziksel ve uhrevi dünyayı sürekli gelişen sosyal manzaralar ve değişen insan ilişkileri içinde yansıtması ve kategorileştirmesiyle ilgilenmektedir. Bu yüzden fotoğrafa hem fiziksel bir varlık -basılı görüntü- hem de anın yakalandığı kısa süreli bir hareket olarak bakmaktadır. Çalışmalarında bir nesneyi yakalama ve basılı
halini saklama metotlarını yorumlar. Proust’un düşündüğü üzere hatıralar akıcıysa, düzenlenmemişse ve kronolojik değilse, fotoğraflar neden eskiden kalmadır? Korkmaz, anıların nasıl oluştuğunu ve anılarla nasıl hareket ettiğimizi incelerken çeşitli görsellerin orkestrasyonunda, birleşmesinde gizli öyküler arar. Bu çabayı, yani fotoğrafçılığı, üretimin esas sürecini ve varlık kavramını yorumlama yönünden garip bulurken çalışmalarında gerçeklik biçimsiz, kusurlu ve özneldir; tıpkı anılar ve bizim o anıları içselleştirme şeklimiz gibi. Sanatçının ürettiği görseller, biçimsiz bir vücut misali, normlara bir başkaldırıdır ve ‘varlık’ kavramının farklı yönlerden tasvirleridir. Korkmaz’s work examines ways of documenting intimacy, memory, and identity. She is interested in challenging photography’s capability to reflect and compartmentalize the physical and the ethereal within rapidly evolving social landscapes and shifting human interactions. Therefore, she approaches photography both as a physical entity -- the printed image -- and a fleeting gesture, which is the captured moment. In her work, she de-constructs methods of capturing a subject and storing its printed version. If memories are fluid, unedited, and non-chronological according to Proust, why are photographs so pristine? Examining how memories function and how we perform acts of remembrance, she seeks hidden narratives in orchestration of various images together. She finds this attempt
queer in terms of de-constructing the inherent process of production and conception of an entity, which, in this case, is photography. In her version, reality is distorted, imperfect and subjective, just like memories and how we internalize them. Just like a queer body, her images rebel against the norm and build their own versions of ‘being.’
Aslı Narin
Sanatçının araştırma ve üretimi yolculuk, arayış ve oluş süreçlerinden ilham alır. Fotoğraf ve video yoluyla içsel bir araştırma yaparak varoluşsal soruların peşine düşerken doğa ve döngülerinden referanslar kullanır. Sergide yer alan iki adet portre, Carpe Noctem serisinde yer almaktadır. Geceyi kavramsal olarak spontane, oyunbaz ve gizemli bir varoluş imkanı olarak ele alan Carpe Noctem serisinde, gece çıkılan yürüyüşlerde görülen sokak fotoğraflarının yanı sıra sahafta bulunan bir kutu reklam fotoğraflarından seçilmiş portre fotoğrafları da bulunur. Bu portreler, siyah beyaz ve negatif görüntülere dönüştürülerek reklam estetiği ile dayatılan bir hayat tarzını reddeder ve görünenin altında yatan asıl yaşamın ne olduğunu sorgular. Kavramsal olarak gece-
gündüz, görülen-görülmeyen ve de fotoğrafın-pozitif negatif hallerinin eşiklerini sorgular. “Fernando Pereira Anısına” ise sanatçının Greenpeace Rainbow Warrior gemisinde gerçekleşen üç günlük sanatçı misafir programı sırasında ürettiği işlerden biridir. Cyanotype tekniği ile kumaş üzerine yapılan baskı, gemide yer alan objeler ile, güneş altında ve deniz suyu ile yıkanarak oluşturulmuş tek kopya bir çalışmadır. The research and artistic production of the artist are based on the phases of travelling, wandering and becoming. Aslı Narin pursues the answers to existential questions through artistic research with an inner sense by using photography and video, inspired by nature and its cycles. The two portrait images in the exhibition are part of a series called “Carpe Noctem”. Taking the night as a spontaneous, playful and mysterious opportunity to alternative existential state, it consists of pictures of nightly walks and a selection of advertisement portraits which were found in a second hand shop. These portraits, converted to their black&white and negative versions, reject the norms of everyday life, which is depicted by the aesthetics of advertisements and question what lies beneath the visible. They question the thresholds of seen and unseen, night and day, positive and negative states of photographic images. “In Memory of Fernando Pereira” is a cyanotype print which is one of the outcomes of a 3-day artist residency on Greenpeace Rainbow Warrior ship in 2016. Narin used
LENS’19
MIXER
don’t take photographs, I make photographs”, every frame produced was a scene he designed. Kaygun would create the composition in his mind, then take the photograph; there was no room for coincidence in this process, which continued in the darkroom. Scratching, coloring, and drawing on the photographs, Kaygun erased the details he did not want and added those he did. He superimposed prints, made collages, painted with acrylic paint, and, ultimately, added his own inner world. What is important here is not – as it was debated at the time – whether these works are paintings or photographs. Precisely the contrary, Kaygun’s aim was to establish an interdisciplinary art language.
23
the objects on the ship and created a unique print which washed with seawater and posed under the sun.
Selen Solak
In her photographs and videos,
Selim Süme Sanatçı ve eğitmen Selim Süme sanat pratiğinde imgeyi bir soru olarak ele almaktadır. Süme, öznel
belgesel hikaye anlatıcılığından, imgenin temsiliyetine kadar çeşitli konularda fotoğraf üzerine araştırmalar yapmaktadır. İmgenin gerçeklikle kurduğu ilişkinin kırılganlığı üzerinden imgeyi tekrar soru haline dönüştürmeye çalışan bir sanatsal yaklaşımın peşindedir. Artist and educator Selim Süme focuses on the image as a question. Some of Süme’s research has focused on areas such as subjective documentary storytelling to and examination of the representativeness of the image. His current work focuses on the fragility of the relationship between the image and reality, through which the concept of the image is called into question.
Sergen Şehitoğlu Sergen Şehitoğlu’nun temel meselesi kendi çağına, çağın koşullarına odaklanmak. Son birkaç yıldır günümüz insanının yaşam şartları ve deneyimleri üzerine çalıştığı fotoğrafları, özellikle en son yarattığı serisinde teknolojinin hayatlarımıza doğrudan etkisine odaklandı. Hem fotoğrafın sınırlarını yeniden belirleyen hem de kontrol sistemlerinin hakim olduğu bir dünyada mahremiyet kavramının sınırlarını sorgulayan bu çalışmalar, birer güncel araç ve konulara bakma alıştırması olarak Sergen’in pratiğini yeni bir noktaya taşıdı. Sanatçı, bu
fotoğraflarıyla teknolojinin kullanımlarına ve bunun etik anlayışımızı ne derece büktüğüne dikkat çekerek izleyenlerin de duruma bambaşka bir yerden bakmalarını sağlıyor. “Eritrea” adlı işin de dahil olduğu “Google’s World” serisi, dünya üzerinde diplomatik olarak girilmesi en zor olan bölgelerin (Kuzey Kore, Nauru, Gazze, Kiribati, Tuvalu gibi) Google Earth arayüzü aracılığıyla elde edilmiş görsellerinden oluşuyor. Dünyanın en önemli kartografi kurumlarından olan Google’ın enformasyon üzerindeki hegemonyasını haritalar üzerinden sorgulayan bu seri; aynı zamanda sınır kavramı ve bu kavramın günümüz teknolojileriyle anlamını ne kadar koruduğu sorusunu da irdelemeye çalışıyor. Sergen Şehitoğlu’s fundamental concern is to focus on his period and on its conditions. His works, on which he had been working on for the past few years, focuses directly on the contemporary people’s living conditions and experiences. Challenging the concept of privacy in a world that redefines the boundaries of photography and where systems of control reign supreme, these works carried Sergen’s practice to a whole new level, as a contemporary tool and as an exercise of viewing such issues. Drawing our attention, through his photographs, to how different technologies are used and bend our understanding of ethics, the artist allows the spectators to observe the situation from a whole new perspective.
LENS’19
MIXER
24
Selen Solak, fotoğraf ve video işlerinde, doğalyapay, oluşturulan -yok edilen şeyler etrafında dolaşarak, bunlarla olan etkileşimlerimize odaklanmaktadır. Fotoğraflarını, zamansal bir birliktelik ya da benzerlik aramadan, içgüdüsel bir şekilde bir araya getirmeyi tercih etmektedir. Sanatçı ayrıca fotoğrafı araştırma alanının bir parçası olarak da kullanmaktadır; bu bağlamda, devam etmekte olduğu projelerinden biri, fotoğrafın bilimsel kaynaklarda kurduğu dili ve kullanımını, makaleler, okul kitapları vb. üzerinden incelemektedir. Diğer bir projede, gücün temsili ve hikâyelerin birer parçası olarak görülebilecek sütun ve heykellerin alçı kopyaları üzerinden tarihsel bir süreci ve değişimini çalışmaktadır. Bu sergi için bir araya getirdiği fotoğraflarında, uzak ile yakın, görünen ile gizlenen kesişiminde bir dili işaret etmekte ve aramaktadır. Fotoğraflar, yüzeyindeki analog ve dijital müdahalelerle fotoğrafın öncesi ve sonrasını açık bırakmakta, var olan bir zamanı, bir şeyi ya da bir kişiyi belirsizleştirmektedir.
Selen Solak wanders in the vicinity of natural-artificial, constructeddestroyed things and reveals our interactions with them. She prefers bringing together her photos intuitively, without having to build a temporal cohesion or similarity among them. She uses photography in the realm of research as well. In this context, in one of her ongoing projects, she examines the appearance of photographs and their constructed language in scientific articles, school books and so on. In another project, she studies a historical process and its change through plaster copies of pillars and sculptures, which can be seen as a representation of power or a piece of created stories. In the photographs that she colligates together for this exhibition, she points to and searches for a language in the intersection of the distant and the close, the apparent and the concealed. Photographs, through the analog and digital changes on their surfaces creates an ambiguity about the before and after of the photo creation and obscures the existing time, thing or person.
25
Google World series, including the work of Eritrea consist of images of the most difficult diplomatic regions in the world (North Korea, Nauru, Gaza, Kiribati, Tuvalu) with Google Earth interface. This series; which questions Google’s hegemony on information through maps, also tries to examine the concept of boundary and how much this definition loses its meaning with current technologies.
Yusuf Murat Şen
çalışmalar, dünya çapında televizyon programlarından elde edilen fotoğraf kareleri montajlanarak üretilmiştir. “TV-Manzaraları” bir takım dehşet verici ya da can sıkıcı imajları
Real life stories of the characters that we may never be able to find out in H.P. Robinson’s photographs are the inspiration for the composite photographs from “Fading Away” series as a reinterpretation by the artist. The most important thing for the artist is character’s obscure personalities and their existence through imagery, in which those imageries are subject to a diseased and wounded transformation through time. “Fading Away” series that also becomes a photo-book project, refers to the loss of archives, memory, photographs, imageries, utopias mainly referring to the artist’s own sufferings in his homeland and in his life. These photographs of pain and suffering become timeless and they represent a universal perspective by disconnecting with time and location through the reproduction process of the artists.
öyle neo-romantik manzaralara dönüştürüyorlar ki, izleyiciler onlara bakmaktan keyif alıyor. Çalışmanın en önemli yanı ise güzelliklerin baş döndürücülüğü karşısında kendinden geçirerek izleyicide bir toplumsal farkındalık için bilinçaltı yaratması. Sencer Vardarman’ın “TV-Manzaraları” ile yaptığı: Kent manzaralarından, mimariden, sokaklardan, doğadan, ağaçlardan, bulutlardan, su birikintilerinden, ışık ve gölgeden besleniyorlar. Canlı haber sunumlarının hard disk kayıtlarından alınma video kareleri mitlere özgü kıyameti çağrıştıran foto-imajlara dönüşüyor. Bağdat, Dresden, Beyrut, Saraybosna’dan savaş sahnelerinin sunulduğu TV haberleri, doğal afetler, ölümcül seller, orman yangınları, nükleer felaketler, depremlere ait imajlarla harmanlanıyor; fraktal imajlardan oluşan bir montaj nefes kesen güzellikte bir estetik manzaraya veya akıllardan çıkmayan bir karanlığa dönüşüyor; ticari imajların original akışına hiçbir şey eklemezken, “kopyala-yapıştır”ın, yerinden çıkartma ve sıkıştırmanın etkileri kat kat artıyor.
Sencer Vardarman
TV-Manzaraları serisinde yer alan
The images of “TV-Landscapes” series are built out of exported still images from worldwide broadcasting industries’ TV-videos. They transform horrifying images into neo-romantic scenes so the spectators feel pleasure looking
at them. The sublime effect of the work is to engage the viewer in an ecstasy of beauties to create a subconscious for social awareness. Sencer Vardarman’s “TV-Landscapes” do that: they devour urban city landscapes, architecture, street views, nature, trees, clouds, bodies of water, light and shadow, they are video stills exported from hard disc recordings of live TV news coverage, transformed into apocalyptic photoimages of mythical quality. TV news coverage of war scenes in Bagdad, Dresden, Beirut, Sarajevo merge with images of natural disaster, deadly floods, forest fires, nuclear catastrophes, earthquakes; a montage of fractal images turns into an aesthetic scenery of breathtaking beauty or haunting darkness, with nothing added to the original stream of commercial images but the multiplying effects of cut and paste, displacement and compression.
LENS’19
MIXER
26
H.P. Robinson’ın “Fading Away” isimli kompozit fotoğrafına referans veren fotoğraflarında yer alan, gerçek yaşam öykülerini belki de hiçbir zaman bilemeyeceğimiz karakterler, sanatçının yeniden yorumlayarak ürettiği öznelere dönüşüyor. Sanatçı için önemli olan, karakterlerin hepsinin isimsiz kahramanlar olması ve sadece imgelerle var olabilmesinin ötesinde imgelerin de zaman içinde değişime uğrayarak hastalıklı, yaralı haller içine düşmesidir. Aynı zamanda bir fotokitap projesine dönüşen “Fading Away” serisi arşivler, bellek, fotoğraflar, imgeler, ütopyalar ve bunların yok oluşuna referanslar verdiği gibi asıl amaç olarak da sanatçının yaşadığı coğrafyaya ve acılarına referans vermektedir. Tamamı Türkiye’de farklı zamanlarda ve farklı amaçlarla çekilmiş acı ve
buhran fotoğrafları sanatçının zaman aşımı tekniklerle yeniden üretimi sayesinde zaman bağlarından kopartılarak evrensel bir bakışı ortaya koyarlar.
27
Barbara - Zafer Baran
LENS’19
29
Barbara - Zafer Baran efemera #144 (diptik) ephemera #144 (diptych) 2002 arşivsel pigment baskı archival pigment print her biri each 116,5x68 cm ed.5+2AP.
LENS’19
MIXER
31 30
Kerem Ozan Bayraktar
Melis Cantürk
LENS’19
MIXER
32
33
Kerem Ozan Bayraktar sikorsky uh-60 black hawk 2019 bilgisayarla yaratılmış görüntü arşivsel pigment baskı computer generated image archival pigment print 140x100 cm (Sanatorium’un izniyle Courtesy of Sanatorium)
Melis Cantürk yasak bölge forbidden zone 2019 kömür ve barut ile müdahale edilmiş analog fotoğraf analogue photo intervened with coal and gunpowder 33x48 cm
Orhan Cem Çetin
Baha Gelenbevi
LENS’19
MIXER
34
35
Orhan Cem Çetin boyalı kuş painted bird 2019 fine art barit kağıda pigment baskı print on fine art baryta paper 60x42 cm ed.3+1AP. (Sanatorium’un izniyle Courtesy of Sanatorium)
Baha Gelenbevi Isimsiz untitled c.a1970-80 fine art baskı fine art print 60x40 cm
Görkem Ergün
LENS’19
MIXER
36
37
Görkem Ergün isimsiz untitled 2019 japon kağıdı üzerine arşivsel pigment baskı archival pigment print on japanese paper 30x23 cm ed.5+1AP. (The Empire Project’in izniyle Courtesy of the Empire Project)
Ahmet Öner Gezgin
Cemil Batur Gökçeer
LENS’19
MIXER
38
39
Ahmet Öner Gezgin mavi blue 1983 arşivsel elyaf tabanlı pigment baskı archival fiber based pigment print 54,4x39,6 cm ed.13+2AP.
Cemil Batur Gökçeer mağara albino 2019 dijital baskı digital print ed.3 80 sayfa pages (The Empire Project’in izniyle Courtesy of the Empire Project)
Ege Kanar
LENS’19
MIXER
40
41
Ege Kanar bir tema üzerine çeşitlemeler variations on a theme 2019 arşivsel gümüş jelatin baskı archival silver gelatin print her biri each 18x32 cm unique (Versus Art Project’in izniyle Courtesy of Versus Art Project)
Sabit Karamani
Zeynep Kayan
LENS’19
MIXER
42
43
Sabit Karamani isimsiz untitled 1954 siyah beyaz kağıda renkli baskı colorful print on b/w paper her biri each 8x12 cm
Zeynep Kayan kurgulan(an) serisinden_V3 from the series constructed_V3 2016 video 02’01’’ ed.1/5+2AP. (Zilberman’ın izniyle Courtesy of Zilberman)
Şahin Kaygun
Cansu Korkmaz
LENS’19
MIXER
44
45
Şahin Kaygun isimsiz untitled 1983 polaroid her biri each 11x9 cm (Galerist’in izniyle Courtesy of Galerist)
Cansu Korkmaz quite a while 2018 hahnemühle mat fine art kağıt üzerine inkjet baskı inkjet printing with hahnemuhle fine art matte paper 35x49 cm ed.2.
LENS’19
MIXER
47 46
Aslı Narin
Selen Solak
LENS’19
MIXER
48
49
Aslı Narin carpe noctem no.46 2018 arşivsel pigment baskı archival pigment print 80x50 cm ed.3+1AP.
Selen Solak quite a while 2018 hahnemühle mat fine art kağıt üzerine inkjet baskı inkjet printing with hahnemuhle fine art matte paper 50x70 cm ed.7+2AP
Selim Süme
Sergen Şehitoğlu
LENS’19
MIXER
50
51
Selim Süme 003-2014 arşivsel pigment baskı archival pigment print 87x67 cm mono print (Versus Art Project’in izniyle Courtesy of Versus Art Project)
Sergen Şehitoğlu eritrea 2016 kromojenik baskı dibond üzerine sıvama c-print mounted on dibond 95x95 cm ed.3+1AP. (Sanatorium’un izniyle Courtesy of Sanatorium)
LENS’19
MIXER
52
53
Yusuf Murat Şen fading away 29 2017 polyester film üzeri karışık teknik mixed technique on polyester film 47x91,5 cm unique (Versus Art Project’in izniyle Courtesy of Versus Art Project)
Yusuf Murat Şen
Sencer Vardarman
LENS’19
MIXER
54
55
Yusuf Murat Şen fading away 35 2017 gumbikromat baskı gumbichromate print 29,5x20,8 cm unique (Versus Art Project’in izniyle Courtesy of Versus Art Project)
Sencer Vardarman state authority 2011 dijital c-print digital c-print 120x120 cm ed.3+1AP. (Art On İstanbul’ un izniyle Courtesy of Art On Istanbul)
Biyografiler Biographies Drawings (Galeri Mana, Istanbul 2014), Turner’s View / Star Drawings (England & Co, London 2011), The Garden of Earthly Delights (Borusan Art Gallery, Istanbul 2005, in parallel to the 9th International Istanbul Biennial) and Ephemera (The Blue Gallery, London 2003). Their very first collaborative solo show, Turkish Portraits, was held at The Photographers’ Gallery, London in 1988. A selection from their Ephemera series was displayed at the Victoria and Albert Museum, London in 2005-08, as part of Camera-less Photography: Recent Gifts to the V&A Collection. Further camera-less works appeared in the V&A exhibits A History of Camera-less Photography (2010-11) and Picturing Plants: Masterpieces of Botanical Illustration (2011). Their work is held in the collections of the Victoria and Albert Museum, Istanbul Museum of Modern Art, and Tel Aviv Museum of Art, among others. Kerem Ozan Bayraktar Kerem Ozan Bayraktar (d.1984, İstanbul) Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsünde yüksek lisans ve sanatta yeterlik eğitimini “Dijital İmge” ve “Sistem Teorisi” üzerine çalışarak tamamladı. Genelde animasyonlar, 3D bilgisayar görselleştirmeleri, ölçekli modeller ve metinler kullanıyor, değişim, mutasyon, çeşitlilik ve kopyalama konularına odaklanan araştırmalar ve işler yapıyor. Yapay ve doğal sistemler arasındaki sınırları, döngüleri ve etkileşimleri, gezegen morfolojilerinden şehir bitkilerine uzanan geniş bir araştırma alanı kapsamında yeniden üretiyor ve betimliyor. Sanatçının çalışmaları yerli ve yabancı yayınlarda, video gösterimlerinde ve koleksiyonlarda yer almaktadır. Bayraktar Temmuz – Aralık 2019 tarihlerinde süregelen Berlin Senatosu Misafir Sanatçı Programında yer almaktadır. (Sanatorium’un izniyle)
LENS’19
Barbara - Zafer Baran Barbara Baran (d.1956) 1978 yılında University College London’dan, Zafer Baran (d.1955) ise 1977 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden mezun oldu. Londra’da yaşayan ve çalışan sanatçılar, 1981 yılında Goldsmiths College’da tanışmış ve o zamandan bu yana birlikte fotoğraf alanında üretimlerini gerçekleştirmektedirler. Kişisel sergilerinin arasında: Rasathane: Retrospektif (İstanbul Modern Sanat Müzesi, 2013-14), Ay ve Yıldız Çizimleri (Galeri Mana, İstanbul 2014), Turner’s View / Star Drawings (England & Co, Londra 2011), Yeryüzü Hazları Bahçesi (Borusan Sanat Galerisi, 2005 – 9. İstanbul Bienali ile beraber), Ephemera (The Blue Gallery, Londra 2003) yer alıyor. İlk ortak çalışmalarını sergiledikleri Turkish Portraits sergisi, 1988 yılında The Photographers’ Gallery Londra’da sergilenmiş, Efemera serisinden bir seçki ise 2005-08 yılları arasında Victoria & Albert Müzesi, Londra’da, Camera-less Photography: Recent Gifts to the V&A Collection’da sergilenmiştir. Daha sonra kamerasız teknikle üretilmiş bu eserler Victoria & Albert Müzesi’nde A History of Camera-less Photography (2010-11) ve Picturing Plants: Masterpieces of Botanical Illustration (2011) sergilerinde yer almıştır. Barbara ve Zafer Baran’ın eserleri, Victoria & Albert Müzesi, İstanbul Modern Sanat Müzesi ve Tel Aviv Sanat Müzesi koleksiyonlarında yer almaktadır. Barbara (b.1956) and Zafer Baran (b.1955) graduated respectively from University College London and State Academy of Fine Arts, Istanbul in 1978 and 1977. They live and work in London, and have been collaborating as photographic artists since 1981, when they met at Goldsmiths College. Their solo exhibitions include Observatory: A Retrospective (Istanbul Museum of Modern Art, 2013-14), Moon and Star
57
lisans derecesini tamamladı. İlk sergisi “Tanıdık Şeyler”i 1988 yılında açtığında, fotoğrafa alternatif yaklaşımıyla dikkat çekti. O tarihten bu yana çok sayıda kişisel proje gerçekleştirmiş, farklı disiplinlerden sanatçılarla çok sayıda ortak projede yer almıştır ve işlerinde kavramsal, disiplinlerarası ve cesaretli tutumuyla tanınmaktadır. 2000 yılında mini albümü Renkarnasyon, 2004 yılında fotoğraf ve kara mizah içeren metinlerden oluşan kitabı Bedava Gergedan ve 2018 yılında hayali bir kişinin fotoğraflı güncesi olan TutKeep yayınlanmıştır. 1980’lerin sonlarından bu yana farklı üniversitelerde dersler veren ve yöneticilik yapan Çetin, Karşı Sanat Enstitüsü kadrosundadır ve Bahçeşehir Üniversitesi Fotoğraf ve Video Bölümü eğitmen kadrosundadır. Eserleri kurumsal ve kişisel koleksiyonlarda yer almaktadır. Orhan Cem Çetin, Sanatorium Galeri tarafından temsil edilmektedir. (Sanatorium’un izniyle) Orhan Cem Çetin (b.1960, Istanbul) graduated from the Department of Psychology at Boğaziçi University, Istanbul and received his MFA degree in Visual Communication Design at Istanbul Bilgi University. He opened his first solo exhibition “Familiaria” in 1988. His work attracted considerable attention with its alternative approach to photography. Numerous solo and group shows have followed ever since. Orhan Cem Çetin is recognized for his focus on a conceptual and interdisciplinary approach. His minialbum Renkarnasyon was published in 2000, Bedava Gergedan, a compilation of black humor and fictional photo stories in 2004 and TutKeep, the photographic diary of an imaginary bilingual character was printed in 2018. Teaching at various universities since late 1980’s, today Çetin earns his living as an artist, a photographer, a consultant on photography and photographic technology and as a lecturer, currently teaching at Bahçeşehir Uni. Dept. Of Photography and Video. He is also a member of Karsi Sanat, an independent art institute. (Courtesy of Sanatorium)
Görkem Ergün Görkem Ergün (d.1981, Ankara) İletişim Bilimleri mezuniyetinin ardından Kadir Has Üniversitesi Tasarım Bölümünde yüksek lisansını tamamladı. Solo sergilerinin yanı sıra Siemens Sanat (Sınırlar Yörüngeler), İstanbul Modern, Tiflis Trienali gibi yerel ve uluslararası sergilerde işleri yer aldı. İstanbul’da yaşamakta ve çalışmaktadır. (The Empire Project’in izniyle) Görkem Ergün (b.1981, Ankara) after graduating from Communication Science, he completed his master’s degree at the Department of Design in Kadir Has University. Along with his solo exhibitions he has participated in local and international exhibitions, such as Siemens Sanat (Borders Orbits), Istanbul Modern and Tbilisi Triennial. He lives and works in Istanbul. (Courtesy of the Empire Project) Baha Gelenbevi Baha Gelenbevi (1907-1984, İstanbul) 1928 yılında Fransa Valabre Ziraat Okulu’ndan mezun olmasına rağmen Türk sinemasının ve fotoğrafının kuruluşunda ve yetkin işler üretiminde önemli bir rol oynamıştır. Aynı yıl Türk Filmciler Derneği tarafından “Sinemada Fotoğraf Direktörlüğü - 50 yıl” Altın madalyasını alan Gelenbevi, ilk kişisel fotoğraf sergisini 1939’da Eminönü Halkevi’nde açmıştı. Bu tarihten sonra 13 kişisel sergi daha açan ve birçok karma sergiye katılan sanatçı, bazısı Fransız dergilerinde yayımlanan fotoğraflı röportajlar hazırlamıştır. 1960’ta Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu’nun (FIAP) onur üyeliğine seçilmiş ve 1983’te bu kuruluşun en yüksek derecesi olan Honoraire Excellence sanıyla onurlandırılmıştır. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Fotoğraf Enstitüsü’nden onur plaketi alan sanatçı, İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği’nin (İFSAK) onur üyeliğine seçilmiştir. 18. İstanbul Fotoğraf Günleri kapsamında 2002’de İFSAK sergi salonunda Baha Gelenbevi anısına bir sergi açılmış ve bu sergide Gelenbevi’ye ait ve yeğeni Gündüz
İmşir arşivinde yer alan 29 fotoğraf ve Engin Özendes arşivinden 23 fotoğraf sergilenmiştir. Baha Gelenbevi (1907-1984, Istanbul) played an important role in the establishment and production of Turkish cinema and photography even though he graduated from the Valabre School of Agriculture in France in 1928. In the same year, Gelenbevi got “Photography Director in Cinema - 50 years” Golden prize given by the Turkish Filmmakers Association. He opened his first solo photography exhibition at Eminonu Halkevi in 1939. Since then, he had 13 more solo exhibitions and participated in many group exhibitions. He also prepared photo interviews, some of which have been published in French magazines. In 1960, he was elected an honorary member of the International Federation of Photographic Art (FIAP), and in 1983 he was honored with Honoraire Excellence, the highest degree of this organization. The artist who got an honor plaque from the State Institute of Fine Arts Photography and was elected an honorary member of the Istanbul Photography and Cinema Amateurs Association (IFSAK). An exhibition in memory of Baha Gelenbevi was opened in the IFSAK exhibition hall in 2002 as a part of the 18th Istanbul Photography Days. In this exhibition, 29 photographs from the archive of Gelenbevi’s nephew Gündüz İmşir and 23 photographs from the archive of Engin Özendes were exhibited. Ahmet Öner Gezgin Ahmet Öner Gezgin (d.1948, Edremit) 1970 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (İDGSA) Tekstil Bölümü’nü, 1972’de Devlet bursu alarak gittiği Kunst Hochschule Kassel’de (Almanya / Ehem. Gesamthochschule Kassel) “deneysel fotografi” ve “grafik tasarım” ihtisas eğitimini 1977’de bitirdi. 1978 yılında İDGSA Grafik Bölümünde Asistan olarak akademik göreve başladı. 1987’de yardımcı doçent,
LENS’19
MIXER
58
Kerem Ozan Bayraktar (b.1984, Istanbul) completed his MFA and PhD at Marmara University Fine Arts Institute with two thesis on “Systems Theory” and “Digital Image”. He mainly uses animations, 3D computer renders, scaled models, and texts, and carries out research and works focusing on change, mutation, diversity, and copying. He reproduces and depicts the boundaries, loops, and interactions between artificial and natural systems in the context of a wide research area ranging from planet morphologies to urban plants. His works have been shown in many publications, video screenings and group shows. Kerem Ozan Bayraktar is currently participating in Berlin Senate Residency Program between July - December 2019. His latest solo exhibition, Rocks and Winds, Germs and Words is on view until October, 20 at Sanatorium. (Courtesy of Sanatorium) Melis Cantürk Melis Cantürk (d.1993, İstanbul) 2016 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü’nde lisansını tamamladı. Aynı fakültede Sanat ve Tasarım Anasanat Dalı Bölümü’nde yüksek lisansına devam etmektir. Üretimlerinde genellikle bozuk görüntüler üzerinde durur ve izler. Fotoğrafı farklı açılarda görmeye çalışmakta ve üretimlerini bu yönde geliştirmektedir. Melis Cantürk (b.1993, Istanbul) completed her undergraduate study at Faculty of Fine Arts, Painting Department at Dokuz Eylül University. She continues her graduate study within the same faculty in Art and Design Department. She usually puts an emphasis on ruined images in her works. She tries to see photography from different aspects and develops her own production in this direction. Orhan Cem Çetin Orhan Cem Çetin (d.1960, İstanbul) Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümünde lisans, İstanbul Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümünde yüksek
59
organized by Europhot in Chalon-Sur Saon (France) and photography seminar and workshop at Salzburg Summer Academy (Austria). He held his first solo exhibition under the title of ‘’Objects’’ at Kassel/Germany. This was followed by the exhibition Truth and Fantasy (IDGSA), Experimental Photography (Osnabrück), Conceptual and Visual Images-1, (2nd International Istanbul Biennale, Istanbul), 11 Galleries 11 Exhibitions (Marmara University, Fine Arts Faculty), Other Face (FotoIstanbul, International Festival of Photography). His numerous works of art have been published and citations have been made to his work in: Foto Scene (Magazin für Visuelle Kommunikation, Germany), Filter (Magazin für Fotografie, Film und Heimlabor, Germany), Art of Today (Budapest/Hungary), 2nd International Istanbul Biennial, PDN Photo District News (New Photography in Turkey by Mark Simon, New York), Photographers International Turkish Photography (Taiwan), Istanbul Photography Center, Collection Exhibition, Find Me: Contemporary Takes on the Self-Portrait (Istanbul) exhibition catalogues and many other national and international magazines and exhibition catalogues. He has been selected ‘’Artist of the Year’’ by Ankara Art Institute. He is currently working on his book ‘’Passages’’ and project of ‘’Blue and Black’’. Cemil Batur Gökçeer Cemil Batur Gökçeer (d.1981, Ankara) Sırasıyla; Düğüm (Torun, 2012), En Yakın İhtimal (The Empire Project, 2014), Parazit (Torun, 2015), Şşt (The Empire Project, 2016) kişisel sergilerini gerçekleştiren sanatçı, ilk kitabı “Düğüm” ü kendi yayını olarak, 2018’te yayımladı. Cemil, kurucuları arasında yer aldığı Torun sanatçı oluşumunun, “yayın” imkânları üzerinde duran yeni dönemindeki etkinliklerinde farklı görevler üstlenmeye devam ediyor. (The Empire Project’in izniyle) Cemil Batur Gökçeer (b. 1981, Ankara) held, respectively Düğüm (Torun, 2012),
The Closest Possibility (The Empire Project, 2014), Parasite (Torun, 2015), Şşt (The Empire Project, 2016) solo exhibitions, and the artist published his first book “Düğüm” as his own publication in 2018. Cemil, as one of the founders of Torun artist formation, continues to take on various task in the new term, focusing on “publication” opportunities. Ege Kanar Ege Kanar (d.1981, İstanbul) Sabancı Üniversitesi “Görsel Sanatlar ve İletişim Tasarımı” Programını tamamladıktan sonra Prag’da bulunan Performans Sanatları Akademisi’nde (F.A.M.U.) “Fotoğraf” alanında yüksek lisans yaptı. İstanbul’da yaşayan sanatçı, halen Bahçeşehir Üniversitesi Fotoğraf ve Video Bölümünde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak çalışıyor. (Versus Art Project’in izniyle) Ege Kanar (b.1981) studied “Visual Arts and Communication Design” at Sabancı University in Istanbul, and completed an M.A. degree on “Photography” at The Academy of Performing Arts (FAMU) in Prague. He lives in Istanbul and currently teaches at Bahcesehir University Photography and Video Department. (Courtesy of Versus Art Project) Sabit Karamani Sabit Karamani (1916-1993 İstanbul) Kadıköy Erkek Lisesi ve Haydarpaşa Lisesinin ardından 1942-44 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik-Fizik Bölümünde okudu. İkinci kez askere çağrıldığı için eğitimine devam edemedi. 1945 yılında Ankara Radyosu’nda teknisyen, 1951’de İstanbul Radyosu’nda başteknisyen olarak görev yaptı. 1960’ta Karamani Reklam’ı kurmak için Radyo’dan ayrıldı. 1970’lerden sonraki yaşamında seramikçilik ve elektronik uzmanlığı yer aldı. Sabit Karamani (1916-1993, Istanbul) after graduated from Kadıköy Erkek Lisesi and Haydarpaşa Lisesi, studied in Istanbul University Science Faculty Math
and Physics Departments between 194244. Because he was hired for military service for the second time, he could not continue his education. In 1945, he started to work as a technician in Ankara Radyosu and in 1951 he became the head technician in İstanbul Radyosu. He quit from the radio in order to establish Karamani Reklam in 1960. He continued his life as a ceramic artist and an electronic expert after 1970s. Zeynep Kayan Zeynep Kayan (d.1986, Ankara) Bilkent Üniversitesi, İletişim ve Tasarım Bölümünden mezun olmuştur ve Hollanda’nın Utrecht kentindeki MaHKU’nun Güzel Sanatlar Bölümünden yüksek lisans diploması bulunmaktadır. Ankara’daki bağımsız sanat alanı “Torun”un kurucularındandır. Sanatçının kişisel sergileri: Geçici Aynılık (Zilberman Gallery İstanbul, 2019); Kurgulan(an) (Zilberman Gallery, 2016), Eksik (Zilberman Gallery, 2013)’ tür. Katıldığı bazı karma sergi ve performanslar ise: Genç Yeni Farklı 10: Devam Etmek Gerek (Özgür Atlagan ile, Zilberman Gallery İstanbul, 2019); Saklı (Kasa Galeri, İstanbul); Suyun Gözünü Bulana Dek (Özgür Atlagan ile, Salt Galata, İstanbul, 2018); The Library (tete, Berlin, 2017); NevNesil: Oyun Parkı (Galeri Nev Ankara, 2015); İsimsiz Orjinal sunum perfomansı (Field Meeting, 2015, ACAW, New York); Şen Bilge (Rezan Has Müzesi, İstanbul, 2013); İpi Çekin Aşağıdayız (Burcu Bilgiç ile, Torun, Ankara, 2014); Offside Effect, 1. Tiflis Trienali (Tiflis Güncel Sanat Alanı, 2012); Tekinsiz Karşılaşmalar (İstanbul Modern, 2011). 2017 yılında maket fotoğraf kitabı ile Kassel Dummy Awards’da ikincilik ödülünü almıştır. Kayan 2018 yılında Akinabooks tarafından yayınlanan “İsimsiz” adlı fotoğraf kitabını Unseen Amsterdam’da tanıttı. Kayan Ankara/İstanbul’da yaşamakta ve çalışmaktadır. (Zilberman’ın izniyle) Zeynep Kayan (d.1986, Ankara) graduated from Communication and Design Department of Bilkent University
LENS’19
MIXER
60
1988’de doçent ve 1998’de profesör oldu. Europhot’un Chalon-Sur-Saon’da düzenlediği seminer çalışmalarına (Fransa), Salzburg Yaz Akademisi’nde (Avusturya) fotoğraf seminer ve workshop çalışmalarına katıldı. 1974 yılında ilk kişisel sergisini “Objeler” başlığı altında Kassel/Almanya’da açtı. Bunu, Gerçek ve Fantazi (İDGSA), Deneysel Fotografi (Osnabrück), Kavramsal ve Görsel İmgeler-1 (2. Uluslararası İstanbul Bienali, İstanbul), 11 Galeri 11 Sergi (Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi), Öteki Yüz (Fotoİstanbul, Uluslararası Fotoğraf Festivali) sergileri izledi. Yurtiçi ve yurtdışı dergi ve sergi kataloglarında çok sayıda yapıtları yayımlandı, çalışmalarına atıflar yapıldı. Bu yayınlardan bazıları; Foto Scene (Magazin für Visuelle Kommunikation, Almanya), Filter (Magazin für Fotografie, Film und Heimlabor, Almanya), Art of Today (Budapeşte/Macaristan), 2. Uluslararası İstanbul Bienali (İstanbul), PDN Photo District News (New Photography in Turkey by Mark Simon, New York), Photographers International ‘’Turkish Photography’’ (Taiwan), İstanbul Fotoğraf Merkezi Koleksiyon Sergisi, Beni Bul: Otoportreye Çağdaş Dokunuşlar (İstanbul). 1991 yılında Ankara Sanat Kurumu tarafından, fotoğraf dalında “Yılın En Başarılı Sanatçısı” seçildi. Sanatçı, basım aşamasındaki ‘Pasajlar’ kitabı ile ‘Mavi ve Siyah’ projesi üzerinde çalışmalarını sürdürmektedir. Ahmet Öner Gezgin (b.1948, Edremit) graduated from Istanbul State Academy of Fine Arts (IDGSA) Textile Department in 1970. He attended Kunst Hochschule Kassel (Germany/ Ehem, Gesamthochschule Kassel), for which he received a state scholarship, where he completed his experimental photography and graphic design specialization training in 1977. In 1978, he started his academic career as an assistant in the IDGSA Graphic Department. He became assistant professor in 1987, associate professor in 1988 and professor in 1998. He participated seminar studies
61
biri olur. 1992 yılında yaşamını yitiren sanatçının aynı yıl ‘Bir Fotoğrafçının Günlüğünden Notlar’ ve Kültür Bakanlığı tarafından ‘Tüm Bir Yaşam’ adlı kitapları yayınlanır. Şahin Kaygun’un son kişisel sergisi 2014 yılında İstanbul Modern ev sahipliğinde gerçekleşir. (Galerist’in izniyle) Şahin Kaygun (1951-1992) studied Graphics at Istanbul Applied Arts Academy. During his school years, Kaygun got interested in photography which was complemented by his graphic approach. He envisioned his photographs like frames from films in which he constructed his imaginary worlds by scratching, rubbing and scraping the delicate surface of the print, treating them with various paint. Reminiscent of a cinematographic order, he made collages and arranged the Polaroids side by side or on top of each other to create mosaiclike compositions. By interweaving photography, graphic arts, cinema and painting, Kaygun formed a contemporary interdisciplinary vocabulary which makes him an avant-garde figure of Turkish photography. The artist passed away in 1992 and his two major books ‘The Notes from the Diary of a Photograph’ and ‘A Whole Life’ with an overview of his works were published the same year by the Ministry of Culture, Turkey. Kaygun’s latest solo show was held at Istanbul Museum of Modern Art in 2014. (Courtesy of Galerist) Cansu Korkmaz Cansu Korkmaz (d.1989, İstanbul) Brooklyn’de yaşamakta ve çalışmalarını sürdürmektedir. 2013 yılında Bahçeşehir Üniversitesi Fotoğraf ve Video Bölümünden mezun oldu. Eserleri UFAT (Signals and Systems), ALAN Istanbul, BAU Galeri, Uluslararası Fotoğraf Festivali (The Lives of Others), Daire Galeri (Becoming - Cure as Care), Les Rencontres D’arles (On the Frontiers of Freedom) gibi pek çok farklı yerde sergilendi. Korkmaz, bunların yanı sıra SALT’ta bir sanatçı ile birlikte kişisel belgesel atölyesine seçildi. Kişisel
sergilerinden bazıları; Mini Çarşı-Mini Market (The Poligon Shooting Gallery, İstanbul), Quite a While (SOHO20 Gallery, New York). School of Visual Arts’da misafir sanatçı programına seçilerek New York’daki Gramercy Gallery’de sergilenmiştir. Ayrıca New York’taki Residency Unlimited, Discrimination and Marginalization misafir sanatçı programına seçilerek, program kapsamında son projesi “KINA”yı hayata geçiren sanatçı, bu projesini New York Equity Gallery’de sergiledi. “SILENCE’’ ve ‘’Garip Bir Enerjin Var’’ isimli iki kitap yayınlayan Korkmaz’ın çalışmaları, Musee Magazine, Art Unlimited, Milliyet, Art Critical, Voice of America, VATAN, The Guide Istanbul, Orta Format, Bantmag, Elele yayınlarında yer almıştır. Cansu Korkmaz (b.1989, Istanbul) lives and works in Brooklyn. She graduated from Bahçeşehir University in 2013 with a bachelor’s degree in Photography and Video. Her works have been featured at venues such as UFAT-Signals and Systems, ALAN Istanbul, BAU Gallery, “The lives of others” for International Photography Festival, Daire GalleryBecoming-Cure as Care, Les Rencontres D’arles, On the Frontiers of Freedom, she was selected for a personal documentary workshop with an artist at SALT. Her solo exhibitions include “Mini ÇarşıMini Market” at The Poligon Shooting Gallery in Turkey and “Quite a While” at SOHO20 Gallery in New York. She had been selected for School of Visual ArtsArtist Residency, residency exhibition at Gramercy Gallery in New York and Residency Unlimited, Discrimination and Marginalization-Artist Residency in New York. During the residency she created her last project “KINA” and exhibited at Equity Gallery in New York. She has made two books, including “SILENCE” and “Garip Bir Enerjin Var”. Korkmaz’s works have been featured frequently in Musee Magazine, Art Unlimited, Milliyet, Art Critical, Voice of America, VATAN, The Guide Istanbul, Orta Format, Bantmag and Elele among others.
Aslı Narin Aslı Narin (d.1985, İstanbul) 2008 yılında Sabancı Üniversitesi Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarım Bölümünden mezun oldu. Yüksek lisansını aynı alanda Goldsmiths, University of London’da tamamladı. Şu ana kadar üç kişisel sergisi Kasa Galeri (2014), Öktem&Aykut Galeri (2015) ve Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde (2018) gerçekleşmiş olan Narin’in katıldığı önemli grup sergileri arasında Dünden Sonra, İstanbul Modern Fotoğraf Koleksiyonu (İstanbul, Türkiye, 2012), Acting In The Library, 1st Tbilisi TriennialOffside Effect, (Tiflis, Gürcistan, 2012), Istanbul Modern-Bahreyn, Bahrain National Museum, (Bahreyn, 2013), İkinci Göz - Türkiyeden Kadın Fotoğrafçılar, Sismanoglio Megaro, İstanbul, Türkiye, 2013), Buluşma, Sakip Sabancı Müzesi (İstanbul, Türkiye, 2015), Things that Count...Things That Don’t, The Abrazo Interno Gallery, (New York, Amerika, 2015), CICA Contemporary Photography Exhibition Summer/Fall 2016, CICA Müzesi (Gyeonggi-do, Kore, 2016), The Photobook Exhibition, Athens Photo Festival, Benaki Müzesi (Atina, Yunanistan, 2017) bulunmaktadır. Eğitimine Yıldız Teknik Üniversitesi Sanatta Yeterlilik bölümünde doktora yaparak devam eden Narin, iki senedir Indiana Üniversitesi Herron School of Art and Design fakültesinde fotoğraf ve görsel iletişim tasarım alanında dersler vermektedir. Aslı Narin (b.1985, Istanbul) received her Bachelor of Arts degree from Visual Arts and Visual Communication Design Department at Sabancı University (2008) and pursued her Master of Arts degree at Goldsmiths University of London (2009). Until today, she had three solo exhibitions in Kasa Gallery (2014), Oktem&Aykut Gallery (2015) and Milli Reasurans Art Gallery (2018) in Istanbul, Turkey. She has been participating at several group exhibitions all around the world, including Acting In The Library, 1st Tbilisi Triennial-Offside Effect
LENS’19
MIXER
62
and got her MA degree in Fine Arts Department of MaHKU in Utrecht, Netherlands. She was the co-founder of independent art space “Torun” in Ankara. Her solo shows: Temporary Sameness (Zilberman Gallery, Istanbul, 2019), Constructed (Zilberman Gallery, 2016) and Uncomplete (Zilberman Gallery, 2013). Selected group shows and collaborations: Young Fresh Different 10: One Must Continue (with Özgür Atlagan, Zilberman Gallery, Istanbul, 2019); Concealed (Kasa Gallery, Istanbul, 2018); Until Finding the Source of the Water (performance with Özgür Atlagan, Salt Galata, 2018); The Library (tete, Berlin, 2017); NevGeneration: Amusement Park (Galeri Nev Ankara, 2015); Untitled Original lecture performance (Field Meeting, 2015, ACAW, New York, 2015); Pull the Rope We’re Downstairs (with Burcu Bilgiç, Torun, Ankara, 2014); Joyful Wisdom (Rezan Has Museum, 2013); Offside Effect, 1st Tbilisi Triennial (Center of Contemporary Art, Tbilisi, 2012); Uncanny Encounters (Istanbul Modern, 2011). She won the second prize for her “Untitled” dummy book at Kassel Dummy Book Awards in 2017. This book got published by Akinabooks and launched at Unseen Amsterdam 2018. Kayan lives and works in Ankara/İstanbul. (Courtesy of Zilberman) Şahin Kaygun Şahin Kaygun (1951-1992) İstanbul Tatbiki Güzel Sanatlar Okulunda Grafik eğitimi alır. Üniversite yıllarında fotoğrafla ilgilenen sanatçı için grafik ve fotoğraf birbirini besleyen iki alan olur. 1970’lerin sonlarında deneysel müdahaleler yaparak fotoğrafı resim ile yakınlaştırır; fotoğrafların hassas yüzeylerini kazır, renklendirir, çizer ve çeşitli boyalar uygular. 1980’lerde çalışmaya başladığı Polaroid’leri üst üste ve yan yana çeşitli aranjmanlarda yerleştirerek sinematografik düzenlemeler yapar. Fotoğraf, grafik, sinema, resim gibi alanları harmanlayarak çağdaş ve disiplinlerarası bir dil oluşturan Kaygun, Türk fotoğrafının avangard isimlerinden
63
complete it. Later she did her master’s at Boğaziçi University and gained her doctorate from Max Planck Institute, Germany. She participated in several workshops and exhibitions. Lately, she joined ISSP Workshop on Photography and the World, 2019, and she was a part of the Heim (Home), 2018 exhibition at Basis, Frankfurt and of Wut (Anger), 2018 exhibitions at the former police prison in Klapperfeld, Frankfurt. She continues with her scientific studies along with photography and video. Currently, she is working as a researcher on printed electronic devices in the Department of Print and Media at Chemnitz University. Selim Süme Selim Süme (d.1978, İstanbul) 2002 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi, Makina Mühendisliği Bölümünden mezun olduktan sonra Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümünde yüksek lisansını tamamladı. İşleri çeşitli bienal ve galerilerde sergilendi. Bunlardan bazıları; In the blink of an eye (Versus Art Project, İstanbul), 289kd (Sanatorium Galeri, İstanbul) İstanbul Tasarım Bienali (İstanbul), Mahalle (Depo, İstanbul), Monomyth (Galeri Nev, Ankara), Iron Earth Copper Sky-Thessaloniki Biennial of Photography – (Selanik, Yunanistan), 289kd (Reccollective, 2009), Tekerrür (Reccollective, 2016) ve Vesika (Reccollective, 2019) isimli sanatçı kitapları bulunmaktadır. Süme aynı zamanda reccollective ve bandrolsüz kolektiflerinin kurucu üyelerindendir. Bahçeşehir Üniversitesinde konuk eğitmen olarak çalışmaktadır. İstanbul ve Viyana’da yaşamakta ve çalışmalarına devam etmektedir. (Versus Art Project’in izniyle) Selim Süme (b.1978, Istanbul) graduated from Yıldız Teknik University, Department of Mechanical Engineering in 2002 and completed his master’s degree on Photography at Marmara University. Süme’s works have been shown in various biennials and galleries.
Some of them; In the blink of an eye (Versus Art Project, Istanbul), 289kd (Sanatorium Gallery, Istanbul) İstanbul Design Biennial (Istanbul), Mahalle (Depo, Istanbul), Monomyth (Gallery Nev, Ankara), Iron Earth Copper SkyThessaloniki Biennial of Photography – (Thessaloniki, Greece). He has published the artists books 289kd (Reccollective, 2009), Tekerrür (Reccollective, 2016) and Vesika (Reccollective, 2019) and is also a founding member of the collectives reccollective and bandrolsüz. He is currently teaching at Bahçeşehir University as a visiting lecturer. Süme is currently living and working in Istanbul and in Vienna. (Courtesy of Versus Art Project) Sergen Şehitoğlu Sergen Şehitoğlu (d.1980, İstanbul), Saint-Joseph Lisesinin ardından Yıldız Teknik Üniversitesinde Mühendislik okudu. Eğitimini Marmara Üniversitesi Fotoğraf Yüksek Lisansıyla sürdüren Şehitoğlu, 2010’da İ.F.M Leica Galeri’de açtığı ilk kişisel sergisinden sonra, eserleri İstanbul, Berlin, Bruksel, Amsterdam, Londra, İzmir, Ankara, Bursa, Basel, Paris ve Viyana’da çeşitli galeri ve fuarlarda sergilendi. Son dönemlerde Post-internet alanında üretimlerini sürdüren sanatçı, data görselleştirmelerini fotografik-görsel imgeler olarak sunuyor. 2013 yılında “0 dB”, 2016 yılında “Kill Memories” adlı fotoğraf kitaplarını yayınlayan Şehitoğlu, bir fotoğraf inisiyatifi olan GFİ’nin kurucu üyelerinden olup; halen İstanbul’da yaşamakta ve çalışmaktadır. (Sanatorium’un izniyle) Sergen Şehitoğlu (b.1980, Istanbul) studied at St. Joseph High School and mechanical engineering at Yıldız Technical University. He continued his master’s studies on photography at Marmara University and after his first solo exhibition at I.F.M Leica Gallery his works have been exhibited in various galleries and art fairs in Istanbul, Berlin, Brussels, Amsterdam, London, İzmir, Ankara, Bursa, Basel, Paris and Vienna. Recently creating
works in the field of post-internet, the artist presents his data visualizations as photographic/visual products. Having published the photography books “O dB” in 2013 and “Kill Memories” in 2016, Şehitoğlu is one of the founding members of the photography initiative GFI. He lives and works in Istanbul. (Courtesy of Sanatorium) Yusuf Murat Şen Yusuf Murat Şen (d.1968, Şırnak) Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümündeki lisans eğitiminin ardından Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde Fotoğraf Programı yüksek lisans ve sanatta yeterlik eğitimlerini tamamladı. 1994 yılında Salzburg Yaz Akademisi Nan Goldin atölyesine devam etti. 2002 yılında doçent, 2009 yılında profesör oldu. 1991 yılından bu yana MSGSÜ Fotoğraf Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmakta olup 2007-2013 yılları arasında bölüm başkanlığı görevini yürütmüştür. Öğretim üyeliğinin yanı sıra kurucuları arasında yer aldığı Fotoğraf Uygulama ve Araştırma Merkezi (FUAM) yöneticisi olarak görev yapmaktadır. FUAM bünyesinde Fotokitap Atölyeleri organize etmekte ve İstanbul Photobook Festivali’nin yöneticiliğini yapmaktadır. Çalışmaları, İtalya, Fransa, İspanya, Avusturya, İsveç, Bosna- Hersek, Yunanistan ve Bulgaristan gibi bir çok ülkede sergilendi. Fotoğrafın antik yöntemleri ve fotoğraf koleksiyonculuğu alanlarında uzman olan sanatçı, alanı ile ilgili bir çok atölye çalışması yapmış, sergiler organize etmiş, danışmanlıklar ve jüri üyelikleri yapmıştır. “Wet City” ve “Fading Away” sergi + fotokitap projeleri en hacimli çalışmalarıdır. (Versus Art Project’in izniyle) Yusuf Murat Şen (b.1968, Şırnak) graduated from Marmara University Graphic Design Department and he completed his master’s degree and proficiency in Department of Photography at Mimar Sinan University, Fine Arts Faculty. He participated
LENS’19
MIXER
64
(Tbilisi, Georgia, 2012), Istanbul Modern Museum of Modern Art CollectionBahrain, Bahrain National Museum, (Bahrain, 2013), Second Eye-Women Photographers from Turkey, Sismanoglio Megaro (Istanbul, Turkey, 2013), Reunion, Sakıp Sabancı Museum, (Istanbul, Turkey, 2015), Things that Count…Things That Don’t, The Abrazo Interno Gallery (New York, USA, 2015), CICA Contemporary Photography Exhibition Summer/Fall 2016, CICA Museum (Gyeonggi-do, South Korea, 2016), Imago MundiMediterranean Routes, Zona Arti Contemporanee (Palermo, Italy, 2017) and The Photobook Exhibition-Athens Photo Festival, Benaki Museum (Athens, Greece, 2017). She has been teaching photography and visual communication design courses at IUPUI Herron Art and Design in Indianapolis, USA for the last two years after pursuing her doctoral degree in Art Theory and Practice at Yıldız Technical University. Selen Solak Selen Solak (d.1987, Kırklareli) Yıldız Teknik Üniversitesinde mühendislik okudu ve aynı zamanda Bileşik Sanatlar Bölümünde çift anadala devam etti, ancak tamamlamadı. Daha sonra Boğaziçi Üniversitesinde yüksek lisansını ve Almanya’da Max Planck Enstitüsünde doktorasını tamamladı. Çeşitli workshoplara katılmış ve sergilerde yer almıştır. Bunlardan son katıldıkları, ISSP, Workshop: Photography and the World, 2019; Basis, Frankfurt’taki Heim (Ev), 2018 ve eski bir polis hapishanesi olan Klapperfeld, Frankfurt’taki Wut (Öfke), 2018 sergileridir. Fotoğraf ve video işleriyle eş zamanlı olarak bilimsel çalışmalarına da devam etmektedir. Şu anda Chemnitz Üniversitesinde Baskı ve Medya departmanında araştırma görevlisi olarak, baskı elektronik cihazlar üzerine çalışmaktadır. Selen Solak (b.1987, Kırklareli) studied engineering at Yıldız Technical University and she pursued a double major in the Department of Combined Arts, but didn’t
65
MIXER
66
Photography workshop with Nan Goldin at Salzburg Summer Academy. He became an Associate Professor in 2002 and professor in 2009. He has been working as an instructor at MSGSÜ Photography Department since 1991 and he worked as the Head of Photography Department of Mimar Sinan Fine Arts University between 2007-2013. He is the founder/director of Photography Application and Research Center (FUAM) and organise Photobook Workshops and manager of the Istanbul Photobook Festival within FUAM. His works exhibited several countries, such as Italy, France, Spain, Austria, Sweden, Bosnia and Herzegovina, Greece and Bulgaria. Artist who is a specialist in the ancient methods of photography and photo collecting, organised many exhibitions and workshops. Also he served as a consultant and a jury member. “Wet City” and “Fading Away” exhibition + photobook projects are the most voluminous works. Sencer Vardarman Sencer Vardarman (d.1970, İstanbul) 1997 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Fotoğraf Bölümünden mezun oldu. Berlin Güzel Sanatlar Üniversitesinde güzel sanatlar eğitimine devam eden Vardarman, 2006 yılında aynı üniversitenin, Institute for Art in Context Bölümünde yüksek lisansını tamamladı. Çalışmaları Sanal Haberler (Art On, İstanbul), Yeni Düzen II – OKK (Raum 29, Berlin), 9. Berlin Bienali, 2. Selanik Bienali, Mapping Berlin (Galerie Wedding, Berlin), SoulèvementsRésistances Numériques (Galerie Nationale du Jeu de Paume, Paris), 77-13 Türkiye’de Politik Sanat ve Direniş (NGBK, Berlin), Istanbul Portfolio (Opera Gallery, Dubai), 3. Çanakkale Bienali, Taswir (Martin Gropius Bau, Berlin), Landskrona Fotofestival (TYGHUSET, Landskrona, Sweden), Hırsız Kent (Akbank Sanat, İstanbul), İmaja Güveniriz (21. İstanbul Modern Sanat Sergisi, AKM, İstanbul, Türkiye), Unique and Limited (Art On, İstanbul), Urban Memories (Altes Museum
Neukoelln, Berlin), Capital (Lund, İsveç), Yalanla İlgili Herşey (Apartman Projesi, İstanbul) gibi çeşitli platformlarda sergilendi. Sanatçının gerçekleştirdiği küratöryel deneyimler arasında İstanbul off spaces - (Stéphane Bauer’le birlikte) (Kunstraum Kreuzberg Bethanien, Berlin), Legal Tender (Kasa Galeri, İstanbul), Outliners (Arttransponder, Berlin) yer almaktadır. Vardarman, Berlin ve İstanbul’da yaşamakta ve çalışmalarına devam etmektedir. (Art On İstanbul’ un izniyle) Sencer Vardarman (b.1970, Istanbul) graduated from Mimar Sinan University, Fine Arts Faculty, Department of Photography in 1997. Vardarman, completed fine art education In Berlin University Fine Arts Faculty and then continued his master’s degree Institute for Art In Context in the same university. His works have been featured at venues such as 9th Berlin Biennale, 2nd Thessaloniki Biennale, Mapping Berlin (Galerie Wedding, Berlin), Soulèvements-Résistances Numériques (Galerie Nationale du Jeu de Paume, Paris), 77-13 Politische Kunst im Widerstand in der Türkei, (NGBK, Berlin), Istanbul Portfolio (Opera Gallery, Dubai), 3rd Canakkale Biennale, Taswir (Martin Gropius Bau, Berlin), Landskrona Fotofestival (TYGHUSET, Landskrona, Sweden), Virtual News (Art On, Istanbul), New Order II – OKK (Raum 29, Berlin), Thieving City (Akbank Sanat, Istanbul), On Image We Trust (21st İstanbul Modern Art Exhibition, AKM, Istanbul), Unique and Limited (Art On, İstanbul), Urban Memories (Altes Museum Neukölln, Berlin), Capital (Lund, Sweden), All About Lies (Apartman Project, Istanbul,). His curatorial experiences include Istanbul off space (with Stéphane Bauer, Kunstraum Kreuzberg, Bethanien, Berlin), Legal Tender (Kasa Gallery, Istanbul), Outliners (Arttransponder, Berlin). He is currently living and working in Berlin and in Istanbul. (Courtesy of Art On Istanbul)
Mumhane Sokak Street No:46-50 Kat Floor: -1 Karaköy, Beyoğlu, İstanbul +90 212 243 54 43
www.mixerarts.com
info@mixerarts.com