Printed'19

Page 1

P R I N T E D 1 9




P R I N T E D 1 9


PRINTED’19 “Multiple Choice” 11 Nisan April - 01 Haziran June 2019 Küratör | Curator: Marcus Graf


Hamit Hamutcu hamit.hamutcu@mixerarts.com KURUCU I FOUNDER

Bengü Gün bengu.gun@mixerarts.com DİREKTÖR I DIRECTOR

Özhan Kakış ozhan.kakis@mixerarts.com SANATÇI İLİŞKİLERİ | ARTIST LIAISON

Emrah Çoban emrah.coban@mixerarts.com PROJE KORDİNATÖRÜ | PROJECT COORDINATOR

Ece Altaş, Ece Yılmaz, Maziyar Mazaheri, Sabah Otrav STAJYERLER | INTERNS

Marcus Graf KÜRATÖR | CURATOR

Melike Bayık YARDIMCI KÜRATÖR | ASSOCIATE CURATOR

Öykü Demirci KÜRATÖR ASİSTANI | CURATOR ASSISTANT

Fatma Çiftçi GRAFİK TASARIM | GRAPHIC DESIGN

Basım Yeri

Seçil Ofset 100. Yıl Mahallesi, 100. Yıl Mahallesi Massit Matbaacılar No:77, Site Sk., 34218 Bağcılar/İstanbul Birinci Basım: Nisan 2019, 500 adet Mumhane Sokak Street No:46-50, Kat Floor: 0 &-1 Karaköy, Beyoğlu, İstanbul www.mixerarts.com


Abidin Dino

Hallederiz İnş.

Adnan Çoker

Hasan Deniz

Ahmet Duru

Hasan Pehlevan

Alp Sime

İlkhan Selçuk Erdoğan

Ardan Özmenoğlu

Kerem Ozan Bayraktar

Arif Dino

Mert Acar

Aslı Işıksal

Onur Mansız

Ata Kam

Ömer Pekin

Aylin Zaptçıoğlu

Ömer Uluç

Baysan Yüksel

Sevim Kaya

Beyza Boynudelik

Tutku Bulutbeyaz

Canan Dağdelen

Vahap Avşar

Cins Doğu Özgün Egemen Tuncer Emin Mete Erdoğan Erdal Duman Fırat Engin Funda Özgünaydın Gülay Semercioğlu



2014 yılından itibaren her sene farklı baskı teknikleri ile üretilmiş orjinal baskı eserlere yer veren “PRINTED” sergi serisi bu sene Marcus Graf küratörlüğünde yeni bir seçki ile izleyici ile buluşuyor. Bu sene Multiple Choice alt başlığı altında, serigrafiden fotoğrafa, deneysel baskı tekniklerinden üç boyutlu objelere farklı tekniklerle üretilmiş eserlere yer veriyor. Farklı nesiller ve disiplinlerden sanatçıları bir araya getiren sergi, baskının önemini, gücünü ve özgünlüğünü ortaya koymayı hedeflerken aynı zamanda izleyiciyi baskı ve çoğaltılabilir objeler dünyasına davet ediyor. Printed sergi serisi, arka planda kalmış ve henüz gün yüzüne çıkmamış baskıları izleyici ile buluşturmayı ana misyonlarından biri olarak ele alıyor. Baskı ve çoklu üretim teknikleri ile ilgilenen fakat daha önce böyle bir üretim fırsatı bulamayan sanatçılara bir deneyim alanı sunmak ise Printed sergisinin bir diğer misyonu içinde yer alıyor. Multiple Choice sergisinde, birçok sanatçının kendi üretim pratikleri doğrultusunda yaptıkları biricik işlerden farklı olarak çoğaltılabilir işlerini görmek mümkün. Sergi; farklı fikir, estetik ve yöntemlerin harmanlanmışbirhaliolarakçağdaşsanatın bugünkü çoğulcu tavrını yansıtıyor. Aynı zamandafarklıdönemlerdeüretilenişlerile bizi bir tarih yolculuğuna çıkarıyor.

PRINTED exhibition that hosts original printworksproducedwithoriginalprinting techniques since 2014, will exhibit its new selection curated by Marcus Graf this year. Under the title Multiple Choice, it exhibits pieces ranging from silkscreen to photography, from experimental editiontechniquestothree-dimensionalmultiples. Bringing together artists from various generations and disciplines, the show aims at revealing the importance, power and beauty of editions, and invites the spectator to dive into the world of prints and multiples. Printed exhibition series aim to disclose the works that are unseen and unnoticed. The artists who have an interest in printing and multiple production techniques but couldn’t find a chance to show their works are offered this opportunity with the Printed exhibition series. In the Multiple Choices exhibition it is possible to see the editions of artists in parallel to their own artistic practice. The exhibition represent today’s pluralist perspective as a blended version of contemporary art in terms of different ideas, aesthetic and methods. At the same time, works that are produced in different timelines are taking us to a historic journey.



3000 yıl önce Sümerler ile başlayan ve ardından Mısır, Çin ve Japonya’ya yayılan edisyon sanatı, Rönesans’tan beri Batı Dünyası’nın eşsiz ve alanında özgün resimlerinin yeniden üretiminde önemli bir teknik haline gelmiştir. Sonrasında Goya, Dürer, Rembrandt, Blake, Munch ve Kollwitz gibi eski ustaların eserlerinde baskı, sanatçının kendini ifade ettiği resim ya da heykel benzeri, kendi başına bir disipline dönüştü. İkinci Dünya Savaşı sonrasında, özellikle de pop art’ın yoğun serigrafi kullanımından, fotoğraf ve video sanatının artan öneminden, savaş sonrası sanatçılarının objelere karşı deneysel yaklaşımlarındanötürüedisyonbazlısanat eserleri, görsel sanatların içinde yerini almıştır. Edisyonlar, sanatın topluma yayılmasına yardımcı olmakla birlikte, koleksiyonerlik dünyasına atılan ilk adım olarak kabul edildiler. Genç sanat tutkunlarının başarılı sanat eserlerine sahip olmaları ile, baskılar ve çoğaltılabilir objelerin büyük bir ilgi görmesi bu sebeptendir. 17. yy’dan itibaren, baskı galerileri (Kupferstichkabinett)sanatkoleksiyonları arasında önemli bir yere sahip olmuştur ve Viyana’daki Albertina Müzesi gibi müzeler

The art of edition has a very long tradition in the history of art. Starting over three thousand years ago with the Sumerians and later being spread throughout Egypt, China and Japan, since the Renaissance, it became first an important field for the reproduction of unique and often sitespecific paintings in the Western World. Later, in the oeuvres of old masters like Dürer, Rembrandt and Blake as well as Goya, Munch, and Kollwitz, printing became a mature discipline of its own, in which the artist expressed himself just like in a painting or in a sculpture. Finally, after the second World War, especially due to Pop Art’s strong use of screenprinting, and the increasing importance of photography and video art, as well as experimental approaches of post-war artists regarding objects and multiples, edition-based art pieces gained a firm position between the many fields of visual art. Editions have not only helped the spread of art within society, but they are often understood as the first step into the world of collecting art. This is the reason why there is such a big market for prints and multiples abroad, where also young


18. yy’ın ortalarından itibaren baskı eserler toplayarak, sergilemektedirler. Türkiye’de İstanbul Grafik Sanatlar Müzesi (IMOGA), grafik sanatları için önemli bir kurumdur. 15 yılı aşkın süredir, 5000’den fazla baskıya sahiplik eden koleksiyonuyla ve 100’den fazla sanatçıyla bu önemli disipline olan ilgiyi arttırmıştır. Ayrıca, Contemporary İstanbul’un projesi, CI Edisyonları, çağdaş grafik sanatlar alanına yapılmış önemli bir katkıdır. Küratörlüğünü yaptığım, 2014 yılında başlatılan proje, edisyonların ve çoğaltılabilir objelerin çeşitli kavramsal ve biçimsel yönlerini paylaşmayı ve desteklemeyiamaçlamaktadır.Edisyonları, sanat üretiminin önemli bir parçası olarak sunmakla birlikte, bu yol sanat eserlerinin farklı izleyici grupları arasında yaygınlaşmasında ve yeni sanatseverler ile koleksiyonerler kazandırmada etkili rol oynar. Son olarak da, İstanbul’da yer alan baskı atölyesi Big Baboli, posterleri ve albüm kapaklarıyla baskı sanatını özellikle de genç nesile tanıtmak için çalışmalarını sürdürmektedir. Kurum ve girişimler arasında, Mixer ise Mixer Editions seçkisi ve Printed sergi serisiyle eşsiz bir rol üstlenmektedir. Sanatı ulaşılabilirkılmamisyonundanbaşlayarak, 2013’ten beri farklı baskı teknikleriyle üretilen orjinal baskı işleri sunmaktadır. Bu süregelen efora dayanarak, Printed, sanat eserlerininüretim,sunumvetoplanmasına önemli katkılar sağlamaktadır. Son 6 yıl boyunca, Printed, grafik sanatlar, fotoğraf, video, çoğaltılabilir objeler ve sanatçı kitapları dahilinde ilgi çekici sanat eserleri sunmaktadır. Bu sergi serisi, edisyonları sanatseverlere, yeni ve deneyimli koleksiyonerlere ulaştırma konusunda önemli bir sanatsal yaklaşımdır.

people can own great works of art. Since the 17th century, the Gallery of Prints (Kupferstichkabinett) became an important section within art collections, and museums like the Albertina Museum in Vienna collect and exhibit prints since the mid of the 18th century. In Turkey, the Istanbul Museum of Graphic Arts (IMOGA) is an important institution for the graphic arts. For over 15 years, a collection of over 5.000 prints by more than 100 artists raises the awareness for this important discipline. Also, Contemporary Istanbul’s project CI Editions meant an important contribution to the field of contemporary graphic arts. Curated by me, and launched in 2014, it aimed at sharing, and promoting various formal and conceptual dimensions of art editions and multiples. It presented editions as an important field of art’s production, as well as an effective way to distribute art works to various audiences and win new collectors and art lovers. In the end, the printing studio Big Baboli is of importance, because with its poster art and album covers, it introduces the art of printing especially to a young generation. Between the institutions and initiatives above, Mixer holds a unique position with its exhibition series Printed. Starting off with the notion of making art accessible, since 2013 it features original print works produced with different printing techniques. Due to its continued effort, Printed means an important contribution to the production, presentation and collection of art editions. For the last six years,Printedpresentsappealingartworks in the fields of graphic art, photography, video, multiple and artist books. In this way, this exhibition series understands editions as an artistic instrument for


Printed serisinin 2019 versiyonu, Multiple Choice*adıaltında,serigrafidenfotoğrafa, deneysel edisyon tekniklerinden üç boyutlu çoğaltılabilir objelere kadar uzanan bir seçki ile karşımıza çıkıyor. Sergi, sanat edisyonlarının zenginliğini gözler önüne sermek amacıyla farklı kavramsal yaklaşımlar, biçimsel fikirler, ve teknik çözümler barındırmakta. Farklı nesiller ve disiplinlerden birçok sanatçıyı bir araya getiren sergi, baskının önemini, gücünü ve özgünlüğünü ortaya koymayı hedeflerken aynı zamanda izleyiciyi baskı ve çoğaltılabilir objeler dünyasına davet ediyor. Multiple Choice bir düşünceler, fikirler, estetik ve metodların bütünü olarak karşımızaçıkıyor.Çağdaşsanatvebugünün çoğulcu yaklaşımını yansıtıyor ve böylece sergiziyaretçilerindenbaskılarınbüyüleyici gerçekliğine doğru bireysel bir yolculuğa çıkmalarını amaçlıyor. En nihayetinde, bu sizin seçiminiz. Marcus Graf

reaching out to art lovers, as well as new and experienced collectors. The 2019 version of Printed presents works by 33 artists. Under the title Multiple Choice, it exhibits pieces ranging from silkscreen to photography, as well as from experimental edition-techniques to three-dimensional multiples. The show presents numerous conceptual approaches, formal notions and technical specifics in order to reveal the richness of the art of editions. Bringing together artists from various generations and disciplines, the show aims at revealing the importance,powerandbeautyofeditions, and invites the spectator to dive into the world of prints and multiples. Multiple Choice is a kaleidoscope of ideas, aesthetics and methods. It reflects on the state of contemporary art and on today’s life in pluralist manners, so that the exhibition visitor is asked to find an individual path through the fascinating realm of art editions. In the end, it is your choice! Marcus Graf

*Multiple Choice: Çoktan Seçmeli



Abidin Dino

Sergide yer alacak “son izler” serisini sanatçı, “İz bırakmak. Bundan başka ne ki resim yapma dürtüsü? Her şey ellerle başladı, ellerle bitecek.” şeklinde tanımlamaktadır. Seri, neredeyse portre gibi algılanmakla birlikte, büyük, küçük, birleşen, birbirine sarılan, dolaşan eller dayanmayı, bütünlüğü, paylaşımı dile getirmektedir. The artist advocates a realistic artistic view,withdrawingsandwritingspublished invariousmagazines.Originallyinfluenced by Picasso, he later developed a unique and local synthesis in his works. The productions of the artist - who believes in versatility in art - is based on thinking and evaluatingemotions.Theartistusuallyuses color secondarily, proposing the power of the line which expresses the feelings more directly and masterfully. Dream, reality and surreality are intertwined in his paintings.

Adnan Çoker Çoker, mimariyi bir kavramlar çerçevesinde ele alır ve konuya mimariçerçevelemeanıtsallık, denge ve geometri gibi kavramlar çerçevesindeyaklaşır.Çoker’inresimlerinde kalıp-biçim ya da asılı biçimler olarak nitelendirdiğibiçimler,siyahüzerindesoyut bir mekânsal boyut içinde asılı durur gibidirler. Artık bu biçimler, yaşadığımız çevreye ve dış dünyaya göre bir mekan kavramından ve yerçekiminden bağımsız duran biçimlerdir. Resimleri renkten çok ton ve biçime ağırlık veren geometrik biçim ve kurgu özellikleri gösterir. Adnan Çoker’in siyah resimler dizisi aza indirgenmişrenkdeğerleriniolumsuzyönde etkilemedi. Resmin her iki yarısında tekrarlanangeometrikbiçimlerveışıksızlığa göre ayarlayarak oluşturduğu, düz yüzeylerde yer alan, siyah simetrik formlar bir renk espası yaratmaya çalıştığı yönündeki düşüncesini doğrulamaktadır. Çoker treats architecture in a conceptual framework and approaches the subject in terms of concepts such as architectureframing-monumentality, equilibrium and geometry. What he calls pattern-forms

PRINTED’19

Çeşitli dergilerde yaptığı çizimler ve yazılarıylahalktanyana, gerçekçi bir sanat görüşünü savunan sanatçı başlangıçta Picasso’nun etkisinde kalmışsa da daha sonraları yapıtlarında özgün ve yerel bir senteze ulaşmıştır. Sanatta çok yönlülüğe inanansanatçınınüretimleri,düşünmeyeve duyguların değerlendirilmesi üzerine kurulmuştur. Sanatçı, genellikle resimlerinde rengi ikinci plana alarak duyguları daha dolaysız bir biçimde anlatabilen çizginin gücünü ustalıkla kullanmıştır. Resimlerinde gerçek ile düş, gerçek ile gerçeküstü öğelerin iç içe geçerek birbirine karıştığı görülmektedir.

The artist has described his series Final Traces, exhibited in Printed‘19, as“Leaving a trail. What else is the urge to paint? Everything has begun by hands, and it will end by hands.” While the series is almost perceived as portraits, the hands (large, small, united, intertwined, linked) express solidarity, wholeness and sharing.

15


or suspended forms seem to hang, in his painting, in some kind of abstract spatial dimension over a black ground. These forms are independent of gravity and any spatial concept connected to the external world or the environment we live in. Coker’s paintings are geometric in form and structure, emphasizing not so much color as tone and form. Adnan Çoker’s series of black paintings does not adversely affect the reduced color values. Geometric forms that are repeating in two parts of the painting and black symmetrical forms on flat surfaces confirm the formation of the idea of a color space formed with darkness in the painting.

Ahmet Duru MIXER

16

Sanatçı çalışmalarında genel olarak doğafotoğraflarındanyararlanır.Doğadaki makro ve mikro bakış açılarını farklı anlatım biçimleri ile sunmak ister. Sanatçı sıklıkla doğa gezintilerinde fotoğraflar çekerek çalışmalarının oluşum sürecini tasarlar. Doğanın oluşumu üzerine varoluş ve kayboluş gibi kavramlardan yola çıkarak farklı alanlardan beslenen bir dinamikle karakalem, sulu boya, yağlı boya ve çizimleriyle eserlerini biçimlendirir. The artist mostly gets inspired by the nature. Duru, aims to present macro and micro perspectives in nature by using different narrative methods. During his

nature strolls, the artist frequently takes photos to plan the creation process of his works. Starting with the concepts of creation of nature’s existence and annihilation, with a dynamic that gets fed from different areas he forms in his artworks with charcoal, aquarelle, oil paint and drawings.

Alp Sime Bilinçaltınıngücüne ilgisi ve kara mizah anlayışı ile bilinen sanatçı, işlerini bir röportajından alıntı ile özetliyor, “Bir hikaye, kişiliği fethettiğinde çoğunlukla neyin gerçek olduğuna dair bir çatışma yaşar ve bunun sonuçları genellikle trajikomiktir. İşlerim, bütününde bu hareketi görsel formuna dönüştürmeyi amaçlıyor.” Fotografik baskı bu etkileşimin kanıtı niteliğini taşır. İşin kendisi, deşifre ya da dokümanteedilmekiçinfazlasıylakarmaşık bir varlıktır. Kendisine dahil olandan ve kendisinden doğanlardan sorumlu tutulamaz. İş, en iyi şekliyle bir ipucu niteliğindeki baskıdan ortaya çıkar. Saf bir kalbin,duyguları,düşünceleri,istediğimizya da ihtiyacımız olan şeyler için mücadele ederken gökyüzüne yükseliyormuş gibi görünen eylemleri alt edebileceğini dilerdim. Bu fotoğraf bir Pazar günü çekildi. O bölgedeki kimse Pazar günü çalışmıyor. Onlar için Pazar günü çalışmak, günah işlemektir ve günahlar da, anında sonuçlar doğurur. Known for his interest in the power of the subconscious mind and his dark sense of humor, the artist sums up his works in


Ardan Özmenoğlu Sanatının temeli; seri üretim, ritüel ve beraberindeki psikolojik durumlarla ilişkili olarak görüntü tüketimi, tarih ve kalıcılık sürecini araştırırken tekrarlama fikrinden doğar. İmaj tüketimi üzerine yaptığı araştırma, iki bağımsız fakat birbirinitamamlayıcıdürtüyedönüşür.Bazı parçalarında tekrarlama, sosyal bir yorum amaçlıdır;diğerlerindeise,düşüncelibirruh hali için bir ritüel duygusu ve daha kişisel bir alan yaratır. Post-it çalışmalarında, her yerde ve her zaman elverişli olan modern gereçlerin görüntülerini aktarır. İmgeler sonbahar yaprağı gibi kıvrılıp düşmeye başladığındabirdeneyimedönüşür.Sanata ve onun kaynaklarına olan yaklaşımı her

zaman en uç noktalarda olmuştur ve her zaman güncel olacaktır. İmgeyle ilgili araştırması, meydan okuyan, kışkırtan ve davet eden bir estetik yaklaşım içerir. The foundation of her art springs forth from the idea of repetition as it investigates the process of image consumption, history, and permanence in relation to massproduction,ritual,andaccompanying psychological states. Her investigation into the consumption of image splits off into two independent yet complimentary impulses. In some of her pieces, repetition provides social commentary; in others, it conjures a feeling of ritual and a more personal space for a contemplative mood. In her Post-it works, she subjects images to reproduction on that most ubiquitous yet disposableofmodernconveniences.Social commentary enters into the experience as the images eventually curl and fall away like so many autumn leaves. Her approach to art and its sources has been and will always be contemporary in the extreme: her investigation into image coexists with aesthetic gestures that challenge, provoke and invite.

Aslı Işıksal

Sanatçı, insanın domestik, gündelik yaşamından yola çıkarak dünyanın içinde bulunduğu durumun bir haritasını çıkarmayı hedefler. Uyku hali teması

PRINTED’19

the following quote from an interview: “Once a story conquers a personality it often clashes with what is real and the consequences are commonly tragicomic. My works on the whole is an attempt to translate this notion into visual forms.” Similar to a receipt, photographic print acts as a proof of interaction. The work itself is an entity too complex to decipher and document. What goes into it and what comes out of it is not accountable. The work comes out of the print as a clue, at best. I wish a being pure at heart could take down the emotions, thoughts, the deeds that seem to go up into the sky as we struggle for the things we want or need. This photograph is taken on a Sunday. No one in that region work on Sundays. Working on a Sunday is a sin to them and sins have immediate consequences.

17


etrafındaşekillendirdiği3dbaskıheykelleri, insanın doğa karşısında risksiz, korunaklı rutin yaşamını betimler. Son dönem çalışmalarının temeli ise, biyolojik ilkel olan, birinci doğa ile burada kendine yer açarak ikinci bir doğa kuran insanın ilişkisine dayanmaktadır. Sanatçı kendi içinde hareketlilik ve canlılık taşıyan rüzgar, gökyüzü, su gibi doğaya ait elemanları durağanlık ve eylemsizlik halindeyken irdeler. Kimi zaman birbirine karşıt, kimi zaman da geçirgen olarak tanımlanan bu doğa çekişmeleri, sanatçının resimlerine, videolarına ve 3d heykellerden oluşan düzenlemelerinekonuolmuştur.Sergilenen Siyah Serisine ait çalışma da bu karşıtlığı ifade etmektedir. MIXER

18

The artist aims to draw a map of the situation of the world based on everyday life of the human being. Her 3d print sculptures, which was shaped around the theme sleep mode, depict a risk-free, sheltered routine life of human beings in the face of nature. Her recent works are based on the relationship between the biological, primitive nature and the person who established a second nature within. The artist examines moving and living elements of nature, such as wind, sky, and water in stagnation and inaction. These conflicts of two natures, which are sometimes in contrast with each other and sometimes permeable, have been the topic of the artist’s paintings, videos and installation of 3D sculptures. The work titled of the Black Series refers to this contrast.

Ata Kam

Sanatçı, Here & Now çalışmasında fotoğrafın anı elinde tutma ve sızdırma kapasitesini araştırır. Hafıza kavramını farklı bir etimolojik açı ile ele alan sanatçı, fotoğrafın bir çıktı olarak ürün haline gelmesiyle değiştirilemez olmasından bahseder. Bu bağlamda fotoğrafın“öncesisırasında-sonrası” aşamalarında hayatın döngüsüyle sayısız aktör ile etkileşme ve etki altında kalma hali ile oluştuğunu vurgular. Bu etkileşimi fotoğrafın oluşma esnasında, suyun maruz kaldığı baskıyla beraber hafıza ve fotoğrafı etimolojisinden uzaklaştırarak ifade eder. Belleğin kalıcı olmahali,çalışmanınkavramsalçerçevesini belirler ve farklı okumalara olanak sağlar. The artist, in his work Here & Now, searches the photography’s capacity of keeping the memory and leaking it. The artist who interprets the memory concept etymologically,mentionsthephotography being unchangeable when it is turned into a product after the print. In this sense, he emphasises that creation of “before during - after” stages of the photography that is shaped by the state of being in interactionwithnumerousactorsandbeing influenced with the cycle of life. He states this interaction during the photograph’s formation stage with the oppression that water faces along with taking apart the memory and photograph from their


etymology.Thememorybeingpermanent, defines the work’s conceptual frame and allows different interpretations.

Aylin Zaptçıoğlu

In her latest works Aylin Zaptçıoğlu focuses on the functioning of nature and the living beings. The feeling of timelessness is dominant in the artists works. The artist who preferred to use

Baysan Yüksel Sanatçının çalışmaları rutinler, inançlar, gelenekler, tüketim kültürü gibi kavramları sorgulayan disiplinler arası işlerden oluşmaktadır. Çalışmalarının temelinde hikâye anlatımı dili hâkimdir. Bu anlamda rüyalara ve evrensel sembollere, kolektif bilinç dışına işaret ettiği için sıklıkla başvurmaktadır.Sondönemişlerindeyılan, ahtapot ve balık yoğun olarak kullandığı sembollerarasındadır.Sukavramınıisehem yaşamın başlangıcını hem de özünü simgelediği için tercih etmektedir. Sergilenen Simbiyoz ve Suyun Altı başlıklı işler birbirini takip eden çalışmalardır. Bu çalışmalar büyüme olgusu ve zamanın ilerleyişi üzerine yoğunlaşır. Simbiyoz’da

PRINTED’19

Aylin Zaptçıoğlu son dönem çalışmalarındacanlılarvedoğanınişleyişine odaklanırken, işlerinde zamansızlık hissi ağır basmaktadır. Printed’19 dahilinde sergilenecek olan ‘all the little things’ isimli eserde rölyef baskıyı tercih eden sanatçı, tekniğin kendisine kazandırdığı bakış açısını ve getirdiği disiplini kendi üretimi ile harmanlamıştır. Hazırlanan kalıp üzerinde uygulanan oyma sürecinin yarattığı meditatif etki, sanatçının bu tekniği benimsemesindeki en önemli sebeplerden biridir. Bu eserde sanatçı daha önce denemediği bir formatı kullanarak, yakınlaştırılmış, panoramik bir peyzaj üzerindeçalışmıştır.Devamlılıkvedöngüye odaklanılan çalışmada, bitki ve kökler arasında peyzaja dair herhangi bir şey gözükmemektedir. Sanatçı çalışmasında hareket ve değişimi yakalamak ve bunu izleyiciye hissettirmek istemiştir.

the relief printing in her work ‘all the little things’ which will be presented within Printed’19 exhibition, blended the discipline and the perspective that the technical process brought with her own production approach.The main reason the artist adopted this technical process is the meditative impact of the carving process on the prepared mould. In this work the artist worked on a zoomed panoramic landscape using a format that she has not tried before. It is not visible to see anything relative to landscape between the plant and the roots in this work that focuses on continuity and the cycle. The artist wanted to capture the movement and the evolution and transfer the feeling to the audience.

19


kullanılan kalın çizgiler ve suyla bütünleşmek üzere olan kız çocuğu imgesi Suyun Altı’nda incelen çizgilerle genç bir kadına dönüşür. Simbiyoz’da bağlanmış olduğu suya ait canlıları serbest bırakır ve kendine suyun altında, suyun olmadığı; nefes alabileceği bir alan açar. Böylece karanlık anların ve simbiyotik bağların gölgesi üzerindekalmışolsadahizamanınilerlemesi ile birlikte kişiyi gerileten bağlardan arınmanın ve birey olabilmenin mümkün olduğunu bize gösterir.

MIXER

20

The artist produces interdisciplinary works that question concepts such as routines, beliefs, traditions and consumerism. Storytelling is the fundamental language she uses for her works. In this sense, her works often refers to dreams and universal symbols as it points to the collective subconscious. In her recent works she uses symbols such as snake, octopus and fish. She prefers the concept of water since it symbolizes both the beginning and the essence of life. The works titled Symbiosis and Under the Water are consecutive. These works focuses on the concept of growth and the progress of time. The thick lines used in the work Symbiosis and the image of the girl who is about to melt into the water are transformed into a young woman with lines getting thinner in the work Under the Water. Where she releases the creatures of water that she was bound to in Symbiosis and opens a space for breathingunderwater.Thusitshowsusthat it is possible to be free from the previous bonds and become an individual with the progress of time even the shadows of the dark moments and symbiotic ties still exist within.

Beyza Boynudelik Sanatçı, bugünün bireyinin; gündemi inanılmaz bir hızla değişenkentyaşamında, bir yandan çizilen “idealmetropolinsanı” şablonunun içini doldurmaya çalışırken; diğer yandan tepkisiz, duygusuz ve yalnız hale gelişinin izlerini,resimleriaracılığıylagörselleştiriyor. Sanatçının aklına takılan karşıtlıkları barındıran işleri, insanın kendini, doğayı ters-yüz / alaşağı etmesi – edebilmesi sebebiyle, aynı anda hem yapıcı hem yıkıcı olan potansiyeline bir gönderme niteliğindedir.Yapıtlarındaneredeyseapatik hale gelen, gerçek iletişimi unutmuş ve yalnızlaşmış kent insanı ile kente dair simgeselolgular,doğaylayenideniletişime geçme çabasındadır. Bu nedenle sosyolojideki “maskeli birey” tanımını sıkça kullanan sanatçının yapıtları, anonim olan vetanımlıolanındailişkisininaraştırıldığıbir deneysel alan haline gelir. Daha geniş çerçevede “temas” üzerine düşünen sanatçı, şeylerin negatifi-pozitifi, direkt olma-dolaylılık hali, sahtelik-gerçeklik gibi alt başlıklarla, içerikle beraber teknik denemeler ve göndermelerle de sorularını sormaya devam etmektedir. Kentli bireyin olasıgünlükrutinleriüzerineodaklananseri, ironik bir biçimde insanın doğa yani fauna vefloraüzerindehakimiyetkurmasınıkonu edinir. İyi niyetler ve iyi özellikler barındırdığınıdüşünürken,bireyinyüzleştiği durumaslındayarattığıdünyanınsonucuile beraber kendi bencilliğidir. The artist, while trying to fill inside the term “ideal metropolis subject” of today’s individual in rapidly changing agendas of city life, she visualizes the signs of


Canan Dağdelen CananDağdelen, çalışmalarında aidiyet, yerleşik düzen, yer edinme kavramlarını mimariüstünden tanımlayarak sorgular.Kültürel bir geleneğe aidiyet ve

küreselleşen bir dünyada kendi kökleriyle ilgili sorular üzerinde durduğu konulardır. Geleneksel biçimle yakından ilişki kurarak, tarihi kültürün izlerini aktararak, hareket halindekiyaşamkoşullarımızdayerleşikliğin olası bir tanımını ele alır. Mimar Sinan’ın 1553’te gerçekleştirdiği yapıtı Hürrem Sultan Hamamı, çifte bünyesi Canan Dağdelen’in 2015’te Art On İstanbul’da gerçekleşen “ikili YAPI” sergisinin altyapısını oluşturuyor. Ayasofya Müzesi’nin yanında yer alan bu hamamın ana mimari özelliği, kadınlar ve erkekler için olan kısımların birbirinden ayrı binalarda, aynı eksen üzerinde bulunan sıcaklık bölümlerinin ise sırt sırta konumlandırılmasıdır. Bu noktadan yola çıkarak, mimari formları farklı içeriklerle yorumlatan Canan Dağdelen, Kovalent Bağ adlı çalışmasında, iki atom arasında elektrotların birlikte paylaşılarak ortaya çıkardığı kimyasal bağa gönderme yapar. İki eş mimari form, tek tabanı paylaşarak ortak bir çekim gücü yaratır. Dağdelen, ikilem arasında tek mekân tutmanın olasılığını irdelerken kendi formunu yaratır. “Kovalent Bağ” sanatçının 2011’den beri üzerinde çalıştığı serinin bir parçasıdır. 2012 yılında Amerikan Hastanesi’ndeki Operation Room sanat galerisinde gerçekleşen “Uzamsal Bellek” sergisinde yer alan “Sinaps” heykelinden esinlenerek oluşturulan “Kovalent Bağ”, “Sinaps”ın küçültülmüş bir versiyonu olarak yorumlanabilir. “Sinaps” eserinin ilk edisyonu Vehbi Koç Çağdaş Sanat koleksiyonuna dahil edilmiştir. Canan Dağdelen explores the concepts of settling down, of social affiliation, and finding a place for oneself by defining them in architectural terms. She focuses on issues of belonging to a cultural tradition and her own origins in a globalizing world.

PRINTED’19

becoming unresponsive, senseless and loneliness with her paintings at the same time. The artists’ works are about the conflicts that comes into her mind, and references to the human, being able to turn itself inside-out, and overthrow both himself and the nature because of his constructive and destructive potential. In her works, becoming almost apathetic, the individual in the city who forgot to communicate and become lonely, and the symbolic phenomenons of the city tries to bond with nature again. Because of that, in her works the term “masked man” from sociology mostly used and her works become an experimental field between anonymousandidentifiedrelationships.On the broader frame, the artist who thinks about“contact”, continues to ask questions on the subtitles such as negativenesspositiveness, directness-indirectness, and untruth-reality with the context and the technical references. The series that focuses ondaily routines of the inhabitants, also refers to human’s ironic dominance over nature which is fauna and flora. The individual, who thinks that it possesses good intentions and good traits, faces with its own selfishness resulted from the world that it creates.

21


Exploringpossibledefinitionsofsettlement in current living conditions shaped by constant mobility, her work frequently invokes forms and shapes that connect to the traditional culture of the past.

MIXER

22

Hürrem Sultan Bath, the architectural work of Mimar Sinan from 1553, constitutes the infrastructure of Canan Dağdelen’s “dual CONSTRUCTION” exhibition, which was held at Art On Istanbul in 2015. The main architectural feature of this bath, which is located next to the Hagia Sophia Museum, is the positioning of the areas for women and men in separate buildings and back to back placement of the temperature sections located on the same axis. In line with this thought, Canan Dağdelen, who interprets architectural forms through different contents, refers to the chemical bond created by sharing the electrodes between two atoms in her work named “Covalent Bonding”. Two identical architectural forms create a common attraction by sharing a single base. While exploring the possibility of holding a single space between a dichotomy, Dağdelen creates her own form. “Covalent Bonding” is part of a series that the artist has been working on since 2011. “Covalent Bonding”, which was inspired by the“Synapse”statue in the “Spatial Memory” exhibition held at the Operation Room art gallery in American Hospital in 2012, can be interpreted as a minimized version of the said-artwork. The first edition of “Synapse” has been included in the Vehbi Koç Contemporary Art collection.

Cins Daha çok grafik bir görsel dil üzerinde temellendirdiği çalışmalarında, şehir duvarları da dahil olmak üzere birçokmedyumve teknik kullanmaktadır. Kendisini,oluşturduğuvehalenkendiiçinde evrimleşen ‘organik’ olarak adlandırdığı formlarla ifade etmektedir. Bu formlar kimi zamanbirbütünüoluşturan,kimizamanise birbirindenbağımsızolarakparçalaraayrılan yapılardır. Et, kemik çağrışımlı bu formları ile; aslında bizlere ait olmayan ama çok da yabancı olmadığımız hissiyati sağlamak ve bualtyapıüzerinekurulu,kimizamansoyut, kimizamansürrealhikayeler,hislersunmayı hedeflemektedir. Sanatçı eserlerinin oluşum sürecini; “Uzun süredir hiçbir şey üretemiyordum. Biraz kendimi tıkanmış hissediyordum. Yine oturmuş güzel manzaram eşliğinde hayallere dalmıştım.Vazomdaki çiçekler ve yanındaki meyveler gözüme çarptı. Neden benim de bir natürmort çalışmam olmasın diye düşündüm. Hemen onları kendimce bir düzene sokup resmini yapmaya karar verdim.” şeklinde tanımlıyor. His works take on many forms which are mostly rooted in his background of graphic design. These techniques and varying mediums are visible across his work, including in his Street/Wall art. His work is constantly evolving, and the work he creates has ‘organic tendencies’, as he entitles them.These forms are occasionally a part of a whole system or sometimes


independent parts that come together. His work consists of bone or meat like organic forms and imaginary stories that ultimatelyaimtoarousevaryingsensations withintheaudience.However,thesestories are not based on sentiment; they are generally surreal, abstract stories awaking unpredictable reactions and feeling in its viewer.

Doğu Özgün

Doğu Özgün’ün son dönem eserleri, belirli otoritelerin yıkıldığı, öğrenilmiş mutluluk sahnelerinin geride bırakıldığı ya da çoğunluğunonayınabağımlımutlulukvaadi, bu çoğunluğun her yaşa özel öğretileri ve paket programlarına bir saldırı niteliği taşımaktadır. Eserler, toplumsal cinsiyet rollerini, iktidarın pragmatik diplomasisini, ahlakınikiyüzlüsavunuculuğunuveestetik kavramını uyum sağlamak olarak

Doğu Özgün’s recent works carry the characteristics of an uprisal against authorities, leaving dictated happiness or happiness based on majority approval behind. It is a reaction to the teachings and packaged programs of majority. His works fight with many teachings such as, social gender roles, authorities’ pragmatic diplomacy, two-faced defence of ethics and defining aesthetic concept as adaptation. In addition to paintings on canvas, his series involve sculpture, collage and etching using the dynamics of tension created by aggregation of colors. His work “Bargain” is designed to be a story of self realization. While morality teachings that are being used to repress the society are presented as a fetish object with the timid woman figure; the fish figure that

PRINTED’19

“I haven’t been able to produce anything for a long time. I felt a little clogged. I was sitting, daydreaming with the most beautiful view in front of me. Flowers in a vase and some fruits nearby caught my eye. I thought, why shouldn’t I have a still life painting? So, I immediately decided to arrange them according to my taste and painted it.”

değerlendiren birçok öğretiyi terk eder, onlarla mücadele eder. Ağırlıklı olarak tuval resminden oluşan, bunun yanı sıra heykel, kolaj ve gravürleri de içeren serilerde, renklerin bir araya gelişleri ile gerilimin dinamiği ayarlanmaktadır. Sergide yer alan “Pazarlık” isimli eser, kendini gerçekleştirme hikayesi olarak tasarlanmıştır. Toplumu baskı altında tutmak için kullanılan ahlaki öğretiler, çekingenkadınfigürüyle,fetişnesneolarak sunulurken, artık toplumsal öğretilerin hitap ettiği kitleye ait olmayan balık figürü kadına karşı meydan okumaktadır. Çalışmada, tıpkı İkarus’un hikayesinde olduğugibipotansiyelbirenerjizuhureder. Bu bağlamda Dedalus’un rasyonel aklı ile İkarus’unromantik,gözükaratavrıpazarlığa girişir. Çalışmadaki çocuk tüm olan bitene tanıklık etmektedir. Çocuğun saksafon çalması,kendinigerçekleştirmehalininçok gürültü olduğuna vurgu yapar. Bu kendini gerçekleştirmehikayesi,tektipbireylerden oluşan bir topluluk tarafından gözetlenir.

23


no longer belongs to the crowd challenges the woman. In the work, a potential energy occurs just like the story of Icarus. In this sense, Daedelus’rational mind and Icarus’s romanticanddeterminedattitudebargain. The child is a witness of this bargain. The saxophone he is playing emphasizes the loudness of this self-realization process. This story is observed by a society that consists of monotype personas.

Egemen Tuncer

MIXER

24

Bilgisayar tabanlı görselleştirme üzerine üretim yapan sanatçı bu türden görselleştirmelerinfotoğraf,videogibidaha çok mercek tabanlı oluşturulmuş temsiller ile kurduğu ilişkiye odaklanmaktadır. Son dönemde özellikle fiziksel mekan ve onun fiziksel ya da sayısal modeli arasındaki ilişkiyi çeşitli temsil yöntemleri üzerinden incelemektedir. Herhangi bir mimari yapının kendisinin ve kendisinden yola çıkarak oluşturulmuş maketi bu ilişkinin temelini oluşturur. Sergilenen ‘’Bir Stüdyoda Krater’’adlı çalışma daha önceki ‘’Bir Odadaki Şeyler’’ adlı seri çalışmasının bir uzantısı olarak üretilmiştir. Bu seri çalışmada sanatçının kendi atölyesi ve içerisinde kullanılan malzemeler bilgisayar ortamında birebir modellenmiş ve çalışma ortamı tekrardan canlandırılmıştır. Bu çalışmada ise benzer canlandırmanın

içerisine NASA’nın sunduğu Mars’ta bulunan “Gale Krateri”nin modeli bir hazır nesneolarakkullanılarakyerleştirilmiştir.İki farklı ölçeği ortak medyada bir araya getiren çalışma farklı bakışları çakıştırmaya çalışır. The artist is working mainly on computer based visualization. His research focuses on how this kind of visuals relate to, for example, lens based images such as photograph and video. In particular, he is interested in the relationship between physical space and their digital/physical models through various representation methods. The work ‘’Crater in a Studio’’ was produced as an extension of a series of his earlier works called ‘’Things in a Chamber’’. In this series, the artist’s own studio and the materials used in it are modeled exactly in the computer and the working conditions are revived. In this work, the model of the “Gale Crater” in Mars, which is provided by NASA, was placed into a similar environment by using it as a ready-made object. The work, which brings together two different scales in the common media, tries to match different looks.

Emin Mete Erdoğan

“Kutsal’özellikleeskitoplumlardainsanların kendi aralarındaki ve doğayla kurdukları


ilişkilerin en belirleyici unsuru olmuştur. Çünkü kutsal ve kutsal olmayan sıfatları bir defa tanımlandığında toplumu oluşturma yolundaki en önemli düzenleyici ilkeler de belirlenmiş hale gelir.” Jean - Paul Roux

“Especially in ancient societies, ‘Sacred’ isdefiningtherelationshipbetweenhuman and nature, and among human beings. Because the moment when sacred and non sacredadjectivesaredefined,themostvital principlesofcreatingasocietyaredefinedas well.” Jean - Paul Roux In his work, Emin Mete Erdoğan focuses on changes and transformations of what is sacred through time. In mythology, it is common to see that the goddess figure transformingintomasculineformsthrough time, or mother goddess figure converting into an angel, losing her sacredness. In this work an harpy that is converted from a goddess is holding a sunflower, which is symbolizing the ‘sun’. The sun symbol

Erdal Duman Antik Yunan’da, Mısır’da yarı tanrı yarı insan figürleri gibi bu çağın da bir insan modeli tasviri var elbette. Öyle bir özne ki, aklıyla teknolojisiyle felsefesiyle sanatıyla sanayisiyle, politikasıyla, tarihi buralara kadar getirmiş. Şimdi ise öznesiz bir dünyada yaşıyor gibi kendi fanusunun içindebaşkagezegenlerdeyaşayancanlılara dönüştü insan. Tarihinden bağımsız, evriminireddeden,kazanımlarındanyoksun buinsanmodelizamanınvemekanıniçinde yol alıyor. Bedeni koşulların tüm basıncına, baskısına dayanıklı, gözleri kısık yarı gören, kolları çelimsiz, bacakları hantal. Kafasındakibaşlıkgörmeyemanideğilama sesine engel oluyor. In Ancient Greece and Egypt, it is possible to see not only the half god-half human figures but also, our age’s human model. It is such a subject that it brought the history to us with its mind, technology, philosophy, art, politics and industry. Now, human became a living being that seems to live in a world almost without a subject, living in another planet in its own bubble. This human model moves forward in time and space detached from its history, in denial of its own evolution and deprived

PRINTED’19

Emin Mete Erdoğan bu çalışmasında kutsal olanın zaman içindeki değişim ve dönüşümleri üzerine odaklanıyor. Mitoloji tarihinde eskinin dişil tanrılarının zamanla eril bir forma dönüştüğü gibi ana tanrıça figürünün kutsallığı değiştirilerek melek formuna dönüşmesi de sıklıkla karşılaşılan bir durum. Bu eserde tanrıça konumu meleğe çevrilmiş bir harpi elinde “güneş”i temsil eden bir ayçiçeği tutmaktadır. Güneşimgesitarihboyuncaneredeysetüm inanışlarda çok önemli bir yere sahiptir. Bir hakimiyet göstergesidir. Güneşi elinde tutan hakimiyetin de sahibi gibidir. Bundan dolayıdır ki sanatçı bu iki figürü birleştirerek,tanrıçanınzamanlakaybettiği statüsünü iade ediyor.

has a significant importance in mythology almost in every belief. It represents‘power’. The one who holds the sun, owns the sovereignty.To conclude, the artist merges these two figures in order to give back her status to the goddess.

25


from his achievements. Its body is durable to all the circumstances of pressure, oppression, its eyes semi-closed, seeing only the half; arms weak; legs unwieldy. The cap on its head is not an interdiction but it prevents his voice.

Fırat Engin

MIXER

26

Fırat Engin eserlerinde, malzeme repertuarını ve tekniktercihlerini çalıştığı konular üzerinden belirlerken, stokçu-biriktiren sanatçıların aksine, proje bazında ortaya konan kavramlarüzerineçalışmaktadır.Genellikle sosyolojik ve politik açıdan ele alınan konular üzerinde plastik sanatın imkanını zorlayan sanatçının üretimleri heykel, video, neon gibi farklı bir çok teknikten oluşmakta. Popüler kültür, gündelik hayat, tüketim, küresel politik meseleler gibi konular üzerine düşünen ve üreten sanatçının Printed’19 kapsamında sergilenen i-life başlıklı çalışması da, daha önceki edisyon pratiklerine yakın bir yöntem kullanarak, gündelik hayata ait bir nesneyi öteleyerek nesnenin anlamı-bağlamı üzerine farklı bir açıdan düşündürmeye çalışıyor. Fırat Engin uses his material repertoire and technical preferences based on the subjects he works on, works on a project and content basis, as opposed to the hoarder-accumulating artists. The artist’s works, which often challenges the limits of plastic art can be of different techniques such as sculpture, video or neon based

on the issues covered mainly from a sociological and political perspective. The artist who is focusing on subjects such as popular culture, everyday life, consumption, global political issues participates the exhibition with his work entitled ‘i-life’. He uses a similar approach to his previous works with edition and alienates a daily life object:charger, and makes the audience observe it from a different perspective as something different.

Funda Özgünaydın

Funda Özgünaydın’ın çalışmaları, mevcut toplumsal yapılar ve yaşamın alışıldık gidişatıyla eleştirel bir hesaplaşma olarak nitelendirilebilir. Modern toplum ve doğa bağlamında insanın durumuna dair sosyo politik ve ontolojik ve varoluşsal meseleleri ele almasının en önemli nedenidir bu. Bu bağlamda, öncelikle verili toplumsal katmanlardahilindekihiyerarşikilişkilereve tutumlara yöneltir ilgisini. Bir yandan da, toplumsal gelişmelere dair yeni bir algının görsel olarak nasıl sunulabileceğine -bu dönüşümün tablosunun nasıl çizilebileceğine- yanıt arar. Karşıtlıklar ve tezatlardan oluşan kompozisyonlarında, sanatın yaşamla derin bir ilişki içinde olduğuna dair inancını gözler önüne serer Funda Özgünaydın. Çalışmalarının ayırıcı özelliği, biçimsel düzeyde kolaj


kullanımında, kavramsal düzeyde ise yarattığı melez yapılarda gösterir kendini. Kâh yarı insan yarı çiçek, kâh yarı insan yarı hayvan olarak tasvir edilen kahramanları, insan, hayvan ve bitki sentezidir. Hümanist fikirlerin ekolojik önemini öne çıkararak dünyanın mevcut durumuna eleştirel bir ayna tutar. Bu çalışmalarında sanatçı gerçekliğedoğrudanerişebilmekiçinresim, eskiz ve yeni medya gibi ortamlar arasında gidip gelir. (Marcus Graf, Gerçek olamayacak kadar güzel bir rüya, Tarabya Kültür Akademisi, 2017-18)

Gülay Semercioğlu’nun yapıtlarında tuval yerini ahşap yüzeylere bırakırken, boya yerine ise dikkatle örülen teller kullanılır. Mimaridenetkilenensoyutkompozisyonlar, bir ressamın fırça darbelerini andıran dokular yaratmaktadır. Semercioğlu’nun rengi, boşluğu, biçimi ve yüzeyi ustaca dengelendiği, figüratif olmayan, direkt anlatılardan uzak duran çalışmaları, ustaca yapılmış soyut resimleri andırırken; onların seçkinliğini ve hipnotize edici etkisini yeniden yaratır. Sanatçı sergiye 2001 yılında ürettiği ve 1993-2000 yılları arasındakikonstrüktivisttavrınıyansıtantaş baskı (litografi) bir iş ile katılıyor. In the works of Gülay Semercioğlu, the canvas is replaced with wooden surfaces, while the paint is carefully knitted. Abstract compositions affected by architecture create textures that resemble a painter’s brush strokes. Semercioğlu’s color, void, form and surface were masterfully balanced, non-figurative, away from direct narratives; it recreates their exclusivity and hypnotic effect. This exhibition will present the artist’s lithograph print from 2001, which reflects her constructivist approach between 1993 and 2000.

PRINTED’19

Funda Özgünaydın’s works can be interpreted as a critical confrontation on current social structures and life’s course. That is the reason why she focuses on socio political,ontologicalandexistentialissuesin contextofhumanconditionagainstmodern society and nature. In this sense, at first, sheisinterestedinhierarchicalrelationsand attitudes within devoted social layers. On the other hand, she searches for answers on howtorepresentanewperceptiononsocial progressvisuallyandhowthistransformation can be painted. Her compositions consist of contrasts and conflicts, Funda Özgünaydın shows her belief of the deep relationship between art and life. Her works’ unique characteristic show themselves in stylistic collagetechniquesandasintheconceptual manner, hybrid structures. Her characters are sometimes portrayed as half humanhalf flower or half human-half animal, the synthesis of human, animal and plant. By highlighting ecologic importance of humanist ideas, she criticizes the world’s current condition. In her works, the artist seeks for reality directly by wandering betweenpaintings,sketchesandnewmedia. (Marcus Graf, Gerçek olamayacak kadar güzel bir rüya, Tarabya Kültür Akademisi, 2017-18)

Gülay Semercioğlu

27


Hallederiz İnş.

MIXER

28

Hallederiz İnş. Kooperatifi yıkım kültürüne daha ironik bir yerden yaklaşıyor. İnşaatların üzerine yansıtılan ‘Aynen’ ve ‘Sıkıntı Yok’ gibi, son yıllarda lümpenizmin alamet-i farikası olmuş ifadeler, süregiden yıkım ve saldırganinşaatkültürünü(hempolitikhem de fiziksel anlamda) mümkün kılan kabullenme refleksine işaret ediyor. Bir karşı çıkış ihtimalinin yerini ‘sıkıntı yok’ lafında gizli olan gevşek kabullenmişlik ve ‘aynen’ lafında gizli olan yaygın konformizmin alması, bütün ‘yıkım’ projeleri için harika bir zemin olsa gerek. Sergi dahilindeki yapıt, önce İstanbul sonra tüm Anadolu kentlerini bir küf gibi kaplayan kilitli parke taşı dokusu, kifayetsiz işgücü ile üretilebilen en kolay kamu hizmeti olarak ülkenin en ücra köy ve kasabalarında bile karşımıza çıkar. Hızlı, kolay ve niteliksiz işgücü ile gösterişli ancak kof olanı üretme alışkanlığına dayalı ulusal inşaat kültürünün tüm özelliklerini barındıran bu yapı elemanı, Hallederiz İnş. tarafından bu kültürün değerlerini taşıyan bir tedavül biriminin nesnesi olarak yorumlanıyor. Hallederiz İnş. Cooperative ironically interprets destruction culture. Reflected on the buildings, terms like “Exactly” and “No Problem” which are distinguishing characteristics of being lumpen, these words mark the acceptance reflex that makes the destruction and violent

construction culture (both politically and physically) possible. A change of uprising gives its place to the loosey acceptance that are hidden in the word “No Problem” and extensive conformism hidden in the word “Exactly”. This creates a perfect environment for “destruction” projects. The work in this exhibition is a golden cobblestone, which we come across everyday, that can be produced as an easy public service with the minimum labor force, covers at first Istanbul and then the whole Anatolia like a mold, even in the furthest villages and towns. This construction element, that obtains the characteristics of national construction culture based on the habit of producing the glamorous but rotten with fast, easy and unqualified workforce, interpreted as a currency unit object that carries the same cultural values.

Hasan Deniz ‘Diptyque’ adlı eser Mixer’de gerçekleşen Printed’19: Multiple Choice sergisi için özel olarak üretilmiş bir iştir. Hasan Deniz, 1992 yılında Burgazada’da çektiği bir fotoğrafa 27 yıl sonra dönüyor ve aynı noktaya gidip sahnenin devamı önermesi olarak bir fotoğraf daha çekiyor. ‘Diptyque’ is a work that is specifically created for this exhibition, Printed‘19: Multiple Choice. Hasan Deniz visits one of his own photographs which was taken 27


years ago in Burgazada, in 1992 and takes another photograph as a sequel to the scene at the very same location.

Hasan Pehlevan

The artist, who believes in the power of form and makes his research on ‘perception-illusion’ restores the iconic forms with archive readings in a historical scale. At the same time, Pehlevan produces wall paintings that interfere with indoor and outdoor public spaces; he focuses on the destruction of identity and historical cultural structures.

In his works, İlkhan Selçuk Erdoğan focuses on the concepts of “Equilibrium“ and “Spatial Segregation“ and transmits these “abstract” ve “intellectual” concepts to an unexpected visual forms and expression techniques. He is currently pursuing a master’s degree at the University of Applied Arts in Vienna and is currently working on projects in collaboration with leading Austrian academicians in art.

Kerem Ozan Bayraktar

İlkhan Selçuk Erdoğan Eserlerinde “Mekansal farklılaşma” ve “Equilibrium” gibi çağdaş sanatlarda derinlemesine irdelenen konuları odağına koyan

Kerem Ozan Bayraktar’ın çalışmaları bilgisayar grafikleri, videolar, metinler ve nesnelerden oluşur. Bayraktar, genel olarak şeylerin birbirleriyle nasıl etkileşime girdikleri, birbirlerini nasıl dönüştürdükleri ve hangi şekilde davrandıkları ile ilgilenir. Sanatçı spesifik olarak ekoloji, astronomi ya da ekonomi gibi zamanla değişen sistemlerle ilgilendiği gibi kültürdeki kurgusal yapılara da ilgi duyar. “Patlamış Mısır”, gündelik geçici bir nesneyi farklı

PRINTED’19

İşlerinde formun gücüne inanan, araştırmasını “algı-yanılsama” üzerine yapan sanatçı, öncekisonraki tarihsel bir cetvelde döküman arşiv okumaları ile “ikonlaşmış formları” tekrar restore etmektedir. Aynı zamanda iç ve dış mekan kamusal alanlara müdahale duvar resimleriüretenPehlevan; aidiyet, kimlik ve tarihi kültürel yapıların tahribatı üzerine odaklanmaktadır.

İlkhan Selçuk Erdoğan “soyut” ve “düşünsel” kavramların görsel formlara ve ifade tekniklerine alışılmadık bir boyutta aktarılmasını sağlıyor. Viyana Uygulamalı Sanatlar Üniversitesi’nde yüksek lisans programına devam eden sanatçı Avusturya’nın önde gelen sanat akademisyenleri ile işbirliği içinde projeler üretmektedir.

29


katmanlarda ele alır. Minyatür kaideler üzerindeki mısırlar, bir taraftan kaideyi küçülten diğer taraftan mısırları ve onların gündelik sıradanlıklarını yücelten bir etki yaratır. Çalışma birebir edisyon olgusunu problem haline getirir. Mısır olmak bakımından aynı olan her bir nesne, her mısırın ayrı bir şekle sahip olması bakımından farklıdır. Patlamış mısır, diğer yandan Bayraktar’ın özel olarak ilgilendiği potansiyel aktüel ayrımını hatırlatır. Her bir mısır tanesi patladığında uzamda farklı şekilde yer alır, mısırların nasıl bir form alacağını önceden tahmin etmek olanaklı değildir.

MIXER

30

Kerem Ozan Bayraktar’s works are often made by computer simulations and graphics, videos, texts and objects. In general, he is interested in how things interact with each other, how they transform each other, how they became something behaving in the certain ways they do. The areas he is concerned with are mostly systems that change through time such as ecology, astronomy or economics but also includes fictional worlds in culture. “Popcorn” examines a daily temporal object in different layers. Popcorn on miniature pedestal create an effect that diminishes the bases on the one hand, and on the other hand exalts the popcorns and their everyday ordinaryness.The work problematizes the one-and-one edition concept. Each object is the same as being popcorn but is different in that each has a different shape. Popcorn, on the other hand, reminds us of Bayraktar’s special interest in the potential actual distinction. When each corn seed explodes, it is different in spacetime and it is not possible to predict how the corn will take shape.

Mert Acar

Sanatçı, tüketim çağında gündelik yaşamın alışılagelmiş mekansallığının kavramsalboyuttaelealındığıbiryaklaşımı, deadpan fotoğraflar ile ortaya çıkardığı bir sanat pratiği üzerinden oluşturuyor. Non-places ve transitional landscapes gibi mekansal tanımlamalar bağlamında; küresel, kimliksiz, yerelin izinin silindiği mekanlara, yapılara, yollara ve yüzeylere odaklanırken bu yaklaşımını destekleyen malzemesel altyapıları ve yerleştirme biçimlerini de fotoğraf pratiğiyle beraber kullanarak sentezliyor. Fotografik görüntü üretimiyle birleştirdiği bu sentezi hem bir görsel ifade biçimi hem de bir düşünme biçimi olarak görüyor. Sanatçı, D-750 adlı çalışmasındaGoogleStreetViewüzerinden edindiği 2014 yılına ait bir benzin istasyonu fotoğrafını, 2018 yılında aynı yerde çektiği bir fotoğrafla bir araya getiriyor. Farklı zamanlarda, farklı amaçlarla aynı açıdan çekilmiş iki fotoğrafın bir araya gelmesi; fotoğraf çekme eylemini irdelerken diğer yandan da tek bir mekansal düzlemi paylaşan iki farklı zamana dair düşünsel bir perspektif sunuyor. The artist creates an approach where the mundane spatiality of daily life in the age of consumerism through an artistic practicemadeupofdeadpanphotographs. He focuses-within the context of spatial definitions like non-places and transitional


Onur Mansız

mekânkavramındankoparılıpizoleedilerek barındırdıkları varoluşsal problemlerle doğrudan bir ilişki kurulmasına olanak sağlar. Mansız, hiperrealist yağlı boya çalışmalarındakullandığıfigürlerlekurduğu ilişkiye, üreten-müdahale eden beden olarak kendi el işçiliği ile dahil olur. Onur Mansız concentrates on the“body” as a stable and consistent region inhabited by the subject, this region representing subjectivity and being home to the self-realization process. The images that Mansız reflects on the body, which place the latter in an ambiguous position where it is neither naked nor dressed, become kind of a secondary tissue, constructing in this manner a second layer of meaning to be interpreted from the perspective of the identity that the artist attempts to create. By positioning the bodies against a dark background, the artist isolates his subject matter from its context, through which the viewer is able to connect with the existentialist problems they carry. In his hyper-realistic oil paintings, Mansız establishesapersonalrelationshipwiththe figures using his own body in the painting process as a creating-intervening body.

Ömer Pekin Onur Mansız, çalışmalarında öznenin sabit ve istikrarlı bir bölgesi, öznelliğin temsil edildiği ve kendini var etme eyleminingerçekleştiğiyerolarak“beden”e odaklanır. Beden üzerine yansıttığı ve bedeni çıplaklık ve giyiniklik arasında belirsiz bir alanda konumlandıran imgeler, ikincil bir doku haline gelerek sanatçının oluşturmaya çalıştığı kimlik üzerinden yeni bir katman ve okuma alanı kurar. Karanlık bir arka planda konumlandırılan bedenler,

Pekin, dijital ortamda geliştirilmiş mimari kompozisyonları sanatsalboyutta incelemek için kendigeliştirdiği yazılımlar aracılığıyla resimler yaratmaktadır. Yazılımları sanat ve mimari

PRINTED’19

landscapes-on places, structures, roads and surfaces that are global, that lack an identity, where all traces of the local have been erased; and synthesizes material infrastructures and installation formats that support his approach with the practice of photography. He views this synthesis createdviatheproductionofphotographic images as both a way of visual expression and a way of thinking. In the piece D-750, the artist brings together the photograph from 2014 of a gas station acquired via Google Street View with another photograph of the same place taken by him in 2018. The unity of these two images shot in different times, for different purposes, but from the same point of view probes the act of photographing while also offering an intellectual perspective on two differenttimeperiodsthatshareacommon spatial plane.

31


arasında görsel bir pratik tanımlayarak her seferinde birbirinden farklı formlar yaratmayıamaçlamaktadır.Bunuyaparken sanatçı, dijital kaynaklara geçici bir maddesellik vererek analog resim yapma teknikleriyle ilişkilerini incelemektedir. Sanatçının pratiğindeki amacı ise fiziksel nitelikle dijital sonucun arasındaki ilişkiyi sorgulayarak, her biri form ve kalıp açısından ayrı estetikleri olan farklı gerçeklikler yaratmaktır.

MIXER

32

Color & Materiality serisi 8 farklı figürden oluşan 8 posterden oluşuyor. Her figür iki boyutlu bir figür yaratarak alternatifbirrenkanlayışınadoğruyönelten tek bir tondan oluşur. Figürler bilgisayar bazlıüretilmişimgeninbenzersiztablomsu etkisinin vuruculuğunu incelemektedir. Renk, görsel bir sunumdan öte yapısal bir materyal olarak anlaşılmaya başlandığı zaman,figürlergelenekselresimleriandıran alternatif yapısal (tektonik) nitelikler kazanmaya başlarlar. Bu figürler, fiziksel bir gerçeklikten maddi gerçekliğe erilen bir renk kavramı içerirler. Pekin creates images through codes and software which he develops, to examine the architectural compositions built in the digital environment at the artistic scale. The artist aims to create different forms each time by defining software as a visual practice between art and architecture. In doing so, Pekin examines his relationships withanalogpaintingtechniquesbygivinga temporary materiality to digital resources. Color & Materiality series are 8 different posters with 8 different figures. Each figure, composed of a single hue, creates a two-dimensional figure that works towards an alternative understanding of color. The figures investigate the impact of unique painterly effects produced by

computer-based imagery. Once color is seen as a constructive material rather than a visual representation, the figures start to achieve alternative tectonic qualities that resemble those of a traditional painting. These figures consisting of color extend the notion of materiality from the physical realm to the digital.

Ömer Uluç Uluç, geleneksel Türk hat sanatından esinlenilerek, figür ve formları soyutlama yoluna giderek benzersiz bir çağdaş stil yakalamıştır. İşleri, soyutlama ve temsil arasındaki boşlukta gidip gelirken aynı zamanda meydan okuyucu bir fantezi duygusu sunuyor. Çoğunlukla halat resimlerine dayanan işleri kavramsal ilişkilerinzenginliğinidüşünmeyeçağırıyor. Tuval resmine kendisini sınırlandırmayan çeşitli materyaller kullandı. Uluç was inspired by the traditional Turkish calligraphy and created a unique contemporary style by means of abstracting figures and forms. His works offered up a defiant sense of fantasy as it navigates the space between abstraction and representation; and often relied on rope imagery, calling to mind a wealth of conceptual associations. He used diverse materials not bounding his works to canvas painting.


Tutku Bulutbeyaz

Doğasunulanbir lütuftur ve bir seyir olmaktan öte tüm canlıların doğal durumunun ifadesine dönüşür. Zaman kavramı söz konusu olduğundaoluşan telaş aslında canlılık ve yenilenme olarak görülmelidir. Genelde bitkilerin dramatik davranışlarını pek fark etmeyiz. Çünkü gözümüze çok yavaş görünürler. Ancak zamanıyavaşlatırperspektifibitkilerinbakış açısına kaydırırsak olaylar görkemli bir hal alır. Tüm canlılar yenilenmek için toprağın himayesi altına girerler. Bu dönüşüm yerçekiminin etkisiyle yeni bir varoluş çabasıdır.

Sanatçının işlerindegenel olarak günlük yaşamdaki aksayan noktalar, gelişmeler, durumların absürtlüğü ve bunların kendisi üzerinde oluşturduğu etkilere rastlanıyor. Kolajlarında bir araya gelmesi gereken ve ayrı sayfalarda ya da yüzeylerde duran imgeleri, objeleri ve yazıları bir araya getirdiğini söylüyor, çünkü bu olmadıkça yeni ve daha gerçek bir anlatım biçimi yerine evrensel bir tekdüzeliğin, monotonun kabullenilmiş hımbıllığının, alışılmış kolaycı iletişim şekillerinin her şeyi ve kendisini ele geçireceğine inanıyor. Bu sergideki“sushi” adlı işi tüm bu kaygıları bünyesinde bulunduran ve temelinde“eklektik yeni”yi dolaysız bir anlatımla sunan bir iş.

Nature is a blessing and not just a spectacle - it is the expression of the spontaneityofalllivingbeings.Theconcept of time that pushes us to hurry should be viewed as a driver for buoyancy and renewal. We rarely notice the dramatic behavior of plants since they grow slowly to our eyes. But if we slow down the time and shift the perspective to plants, they become spectacular events. All life accepts the guardianship of earth to be renewed. This is a struggle for existence against the forces of gravity.

The artist’s works usually contain failing conditions of daily life and progress, absurdity of situations and how these things get to him. He claims “things” as texts or objects, that need to league together are placed in different pages or surfaces, for he believes, when they’re not, common monotony, acknowledged slothfulnessandaccustomedconversation with its shortcuts will rule over everything and himself instead of a new- genuine narrative. This exhibition introduces the piece “sushi” containing all this anxiety that presents a directly expressed“eclectic newness”.

PRINTED’19

Sevim Kaya

33


Vahap Avşar

1990’ların başlarından itibaren AND yayınevininafişlerinifarklıişlerindekullanan Avşar, kapsamlı bir kartpostal envanterine sahip olan koleksiyonunu 2010’da satın almıştı. AND koleksiyonu, 1970’lerin sonlarında, Anadolu’nun dört bir yanında yapılançekimlerleTürkiye’ninodöneminin kültürel, siyasal ve ekonomik konumunu kayda almıştır. Kimisi basılarak kartpostala dönüştürülmüşbufotoğrafarşivivesıradışı hikayeleri, buluntu imgeler ve temsiliyet üzerine çalışan Vahap Avşar’ın işlerinin esin kaynağı olmuştur. Sanatçı, Printed’19 sergisine bu kapsamlı arşivden seçtiği bir eser ile katılıyor. Since early 1990s, Vahap Avşar uses photographic images from AND collection in his works. In 2010 Avşar procured the rights of AND’s exhaustive inventory. AND collection is a photographic archive of Turkey, of the late 1970s, giving clues about the economic, political and cultural life in Anatolia. The stories behind these photographic archive inspired the works of Vahap Avşar, who has been working on foundimageryandissuesofrepresentation in printed materials such as posters, postcards and advertisements. He is participatingthePrinted‘19exhibitionwith a piece from this archive.


PRINTED’19

35


Abidin Dino

MIXER

36

Abidin Dino son izler serisi the last traces series (2012) tek renkli ipek baskı numaralı ve mühürlü monochromesilkscreennumberedandstamped 82x55 cm ed.100


Adnan Çoker

PRINTED’19

37

Adnan Çoker kubbeler serisi the domes series (1993) istanbul renkli ipek baskı numaralı ve imzalı istanbul colored silkscreen numbered and signed 90x70 cm ed.100


Ahmet Duru

MIXER

38

Ahmet Duru 24 saat 24 hours (2019) kağıt üzerine suluboya watercolor on paper her biri each 10,5x14,8 cm


PRINTED’19

39


Alp Sime

MIXER

40

Alp Sime pazar sunday (2018) arşivsel pigment baskı archival pigment print 74x54 cm ed.5+1AP.


Ardan Özmenoğlu

PRINTED’19

41

Ardan Özmenoğlu don’t forget (2013) serigrafi silkscreen 122x90 cm ed.5+1AP.


Arif Dino

MIXER

42

Arif Dino yüzler serisi faces series (1985) tek renkli ipek baskı numaralı ve mühürlü monochromesilkscreennumberedandstamped 32,5x24 cm ed.100


Aslı Işıksal

PRINTED’19

43

Aslı Işıksal siyah serisi black series (2019) 3d baskı, sıkıştırılmış toz seramik 3d print compressed ceramic powder y.h. 2,4x13,5x9 cm ed.10+1AP.


Ata Kam

MIXER

44

Ata Kam şimdi ve burada here and now (2013) parşömen kağıda serigrafi baskı silkscreen on parchment 50x70 cm açık edisyon open edition


Aylin Zaptçıoğlu

PRINTED’19

45

Aylin Zaptçıoğlu all the little things (2019) linol baskı linocut 27x150 cm ed.10+1 AP. detay detail


Baysan Yüksel

MIXER

46

Baysan Yüksel simbiyoz symbiosis (2019) arşivsel pigment baskı archival pigment print 60x50 cm ed.30+1AP.


Beyza Boynudelik

PRINTED’19

47

Beyza Boynudelik günlük rutin: sahip olmak daily routine: to have (2019) gravür ve akuatint etching and aquatint 68x56 cm ed.15+3AP.


Canan Dağdelen

MIXER

48

Canan Dağdelen kovalent bağ covalent bonding (2016) aluminyum aluminium y.h. 10x10x16 cm ed.100+5AP.


Cins

PRINTED’19

49

Cins yılanlı natürmort still life with a snake (2019) tuval üzerine akrilik sprey acrylic and spray paint on canvas 90x70 cm


Doğu Özgün

MIXER

50

Doğu Özgün pazarlık bargain (2018) gravür ve akuatint etching and aquatint 47x50 cm ed.4+1AP.


Egemen Tuncer

PRINTED’19

51

Egemen Tuncer bir stüdyoda krater crater in a studio (2019) arşivsel pigment baskı archival pigment print 32x50 cm ed.30+2AP.


Emin Mete Erdoğan

MIXER

52

Emin Mete Erdoğan güneş ana mother sun (2019) ahşap ve PNA üzeri akrilik wood and acrylic on PNA y.h. 51x45x35 cm ed.4+1 AP.


Erdal Duman

PRINTED’19

53

Erdal Duman madun (2019) polyester döküm ve cam polyester moulding and glass y.h. 40x15x15cm ed.6+1AP.


Fırat Engin

MIXER

54

Fırat Engin i-life serisi i-life series (2019) iphone/ipadşarjadaptörüüzerioksitlikromboya kadife takı kutusu oxidized chrome paint on iphone/ipad charge adaptor and velvet jewelry box y.h. 8,5x8,5x6 cm ed.3 (her bir renk each color)


Funda Özgünaydın

PRINTED’19

55

Funda Özgünaydın leo human II (2017) pamuklu kağıt üzerine kolaj ve serigrafi baskı silkscreen print from collage on cotton paper 48x69 cm ed.10+1AP.



Gülay Semercioğlu

PRINTED’19

57

Gülay Semercioğlu yaldızlı geceler gilded nights (2001) litografi lithography 62x81 cm ed.18+1AP.


Hallederiz İnş.

MIXER

58

Hallederiz İnş. taşı toprağı (2018) karışık teknik mixed media y.h. 6x20x16 cm ed.10+2AP.


Hasan Deniz

PRINTED’19

59

Hasan Deniz diptyque (1992-2019) arşivsel pigment baskı archival pigment print 30x22,5 cm ed.25+2AP.


Hasan Pehlevan

MIXER

60

Hasan Pehlevan çizgi katmanlar dizisi line layers series (2019) kromojenik baskĹ c.print 60x60 cm ed.5+1 AP.


İlkhan Selçuk Erdoğan

PRINTED’19

61

İlkhan Selçuk Erdoğan medrese (2018) canson karışık teknik kağıdı üzerine 4 renk serigrafi baskı 4 color silkscreen print on canson mixed media paper 60x42 cm ed.15+1AP.


Kerem Ozan Bayraktar

MIXER

62

Kerem Ozan Bayraktar patlamış mısır popcorn (2019) patlamış mısır ahşap epoksi ve boya popcorn wood epoxy and paint y.h. 8x5x3 cm ed.100+10AP.


Mert Acar

PRINTED’19

63

Mert Acar D-750 (2019) lenticular baskı lenticular print 21x18 cm ed.30+1 AP.


Onur Mansız

MIXER

64

Onur Mansız isimsiz untitled (2014) fine art baskı fine art print 50x70 cm ed.25+5AP.


Ömer Pekin

PRINTED’19

65

Ömer Pekin color&material (2017) poster tasarımı boyalı kağıt üzerine dijital baskı poster design digital print on coated paper 70x50 cm ed.100+1AP.


Ömer Uluç

MIXER

66

Ömer Uluç isimsiz untitled serigrafi üzerine akrilik acrylic on serigraphy 63x48 cm


Sevim Kaya

PRINTED’19

67

Sevim Kaya magic mushroom (2018) kağıt üzeri karışık teknik mixed media on paper 50x35 cm ed.30+1 AP. (el yapımı handmade)


Tutku Bulutbeyaz

MIXER

68

Tutku Bulutbeyaz sushi (2017) inkjet baskÄą inkjet print 60x60 cm ed.30+1AP.


Vahap Avşar

PRINTED’19

69

Vahap Avşar çifte AND müzesi, 2010’den beri shotgun AND museum, since 2010 (2010-...) poster 55x50 cm ed.200+1AP.



BiyografilerBiographies Paris for 2 years and worked with Gertrude Stein to create the decor of an opera. During World War II, he was exiled to Anatolia in 1941 due to his approach of political subjects in his drawings. These years were productive for his art career. In 1951, he was free, Dino first went to Rome, then in 1952 he settled in Paris. He got a chance to work in Picasso’s atelier in Vallauris for a short time with the help of his friend Tristan Tzara who is a pioneer in the Dada movement. After the fifty years that followed his first solo exhibition in Paris,1995 at Galerie Klébér, his works displayed in numerous number of cities such as New York, Moscow, Amsterdam, Athens, Prague, Zurich, Milan, Rome and Paris. Dino’s paintings were also represented in the Musée de l’Art Moderne de la Ville collection in Paris. In 1979, he became the honorary chairman of the French Association of Plastic Arts (UNAP). His first exhibition in Turkey was held in 1964 at Gallery 1 in Istanbul. His solo exhibitions continued in Ankara, İzmir and İstanbul and he also took place in countless group exhibitions. (Courtesy of Galeri Nev Ankara) Adnan Çoker Adnan Çoker (d.1927, Süleymaniye), 1944 ve 1951 yılları arasında bir Güzel Sanatlar Akademisi olan Zeki Kocamemi’nin atölyesinde çalıştı. Yüksek lisansına resim bölümünde devam etti. 1955 yılında Avrupa Yarışması Ödülü’nü kazanarak Paris’e gitti. Andre Lhote, Henri Goetz, Hayter ve Emilio Vedova gibi isimlerle birlikte çalıştı. 1960 yılında asistan olarakbaşladığıGüzelSanatlarAkademisi’nden, profesör olarak emekli oldu. 26 kişisel sergi açan sanatçı birçok grup sergisine katıldı. Bulunduğu dönemde uç olarak tanımlanabilecek yapıtları Çoker’in sanat hayatını ve içinde büyüdüğü kültürüyansıtıyordu.Sanatçıİstanbul’dayaşıyor ve çalışmalarına devam etmektedir. (Galeri Nev Ankara’nın izniyle) Adnan Coker (b.1927, Suleymaniye), studied in the Academy of Fine Arts, as a part of atelier of Zeki Kocamemi between 1944 and 1951. He completed his MA in the same department.

PRINTED’19

Abidin Dino Abidin Dino (d.1913, İstanbul), İsviçre ve Fransa’da uzun yıllar yaşadı. Robert Kolej’de sürdürdüğü eğitimini kendini resme ve yazıya adamak üzere bıraktı. Yazıları ve karikatürleri kısa bir sürede gazetelerde ve dergilerde yayımlanmaya başladı. Kurulumlarına kendi öncü olduğu sanat toplulukları D Grubu’nu 20 yaşında, Liman Grubu’nu ise 26 yaşında kurdu. 1933’te Sovyetler Birliği’ne davet edildi, Lenfil Stüdyoları’nda Sovyet yönetmenlerle beraber yardımcı yönetmen ve sahne tasarımcısı olarak çalıştı. 1937 yılında gittiği Paris’te iki yıl kaldı. Burada Gertrude Stein ile bir operanın dekorları üzerinde çalıştı. II. Dünya Savaşı sırasında çizimlerinde işlediği politik konulara yaklaşımı nedeniyle 1941’de Anadolu’ya sürgün edildi. Sürgündegeçenyıllarıonuniçinoldukçaverimli oldu. 1951’de sona eren cezasının ardından önce Roma’ya gitti daha sonra 1952’de gittiği Paris’e yerleşti. Dada akımının kurucularından olan Tristan Tzara’nın aracılığıyla kısa bir süre Pablo Picasso’nun Vallauris’deki stüdyosunda çalıştı. 1955’te Galerie Kleber’de açtığı ilk kişisel sergisini takip eden yarım asırda eserleri New York, Moskova, Amsterdam, Atina, Prag, Zürih, Milano, Roma ve Paris’in aralarında bulunduğu pek çok farklı kentte sergilendi. Paris, “Musée de l’Art Moderne de la Ville”, Dino’nun resimlerini koleksiyonuna kattı. 1979’da Fransa Plastik Sanatlar Derneği (UNAP) onur başkanlığına seçildi. İşleri ilk kez 1964’de İstanbul’da yer alan Galeri 1’de sergilendi. Daha sonra Ankara, İzmir ve İstanbul’da kişisel sergilerine devam etti, işleri sayısız karma sergide yer aldı. (Galeri Nev Ankara’nın izniyle) Abidin Dino (b.1913, Istanbul) lived in Switzerland and France for long years. After his return, Dino continued his education at the Robert College in Istanbul but dropped out to devote himself to painting and writing. His articles and cartoons were soon started to be published in newspapers and magazines. He pioneered the artist community “D Group” at the age 20 and the “Liman Group” at the age 26. He was invited to Soviet Union to work with Soviet directors at Lenfil Studios as a stage designer and assistant director. He moved to

71


In 1955, he won the European Competition award and moved to Paris. He worked with Andre Lhote, Henri Goetz, Hayter and Emilio Vedova. He retired as a professor from the Academy of Fine Arts, where he began working as an assistant in 1960. He opened 26 personal exhibitions. His works being edgy for that time reflect Çoker’s art life and the culture he grew in. He works and lives in Istanbul. (Courtesy of Galeri Nev Ankara)

MIXER

72

Ahmet Duru Ahmet Duru (d.1987, Sivas) 2013 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezun olduktan sonra, aynı sene Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Plastik Sanatlar Bölümünde yüksek lisansına başlamıştır. İlk kişisel sergisi “Buralarda Bir Yerde” 2014 yılında Daire Galeri’de gerçekleşti. Mixer’de “Salt Soyut” (2013) ve “Yürüme Mesafesi” (2019) isimli karma sergilerde yer almıştır. Çalışmalarını ve yaşamını İstanbul’da sürdürmektedir. Ahmet Duru (b.1987, Sivas) After graduating from the Painting Department of the Fine Arts Faculty of Dokuz Eylül University in 2013, he started his master’s degree in Plastic Arts at Yeditepe University. He opened his first solo exhibition, “Somewhere Around Here’’at Daire Gallery, İstanbul in 2014. He participated in “Purely Abstract” (2013) and “Walking Distance”(2019) group exhibitions in Mixer. He works and lives in Istanbul. Alp Sime Alp Sime (d.1970, İstanbul) formasyonunu 1996’da Boston Üniversitesi School of Fine Arts’ta tamamladı. İlk kişisel sergisi “Ramora”yı 2002’de açtı. 2003’teki bir terör saldırısı esnasında çekmiş olduğu görseller, basında ve sanat dünyasında hararetli tartışmalara sebep oldu. Zeynep Sayın ve İhsan Oturmak ile birlikte gerçekleştirdiği “Ölüme Ne İyi Gelir?” (2018) sergisi Galata Rum Okulunda gerçekleşti. Alp Sime (b.1970, Istanbul), completed his higher education at Boston University School of Fine Arts in 1996. In 2002 he opened his first solo exhibition named“Ramora”. The series of images he shared, taken during a terrorist attack in 2003 caused a heated debate among

the media and the art world. “What Helps With Death?” (2018), his last exhibition with Zeynep Sayın and İhsan Oturmak was shown at Galata Rum Okulu. Ardan Özmenoğlu Ardan Özmenoğlu (d.1979, Ankara) lisans ve lisansüstü eğitimini Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’nde tamamladı. Berkeley Kala Art Enstitüsü, Berlin; Ateliergemeinschaft Milchhof e.V.’de, Belçika; Frans Masereel Sanat Merkezi’nde, Kulturkontakt Austria, Viyana’da ve Glasstress Murano,Venedik’te konuk sanatçı olarak çalıştı. Eserleri esas olarak, özgün baskı tekniklerini farklı materyal yüzeylerinde kullanarak oluşturduğu mekana özgü enstalasyonlar, resimlervebutekniklebuluşturduğutransparan camheykelleroluşturmaktadır.Baskıçalışmaları ve heykel interfazında, üç boyutlu portreler hayat buluyor. 2006’daki ilk sergisinden bu yana, işlerine, yurt dışında Birleşik Devletler, Zagreb, Basel, Berlin, Londra, Milano ve Atina’da 60’dan fazla sergi ev sahipliği yaptı. Çok sayıda uluslararası kurum, kuruluş ve özel koleksiyonda eserleri yer almaktadır. Sanatçı, İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. (Anna Laudel’in izniyle) Ardan Özmenoğlu (b.1979, Ankara) obtained her BFA and MFA from Faculty of Arts, Design and Architecture at Bilkent University, Ankara. She was an Artist in Residence at Kala Art Institute in Berkeley; Ateliergemeinschaft Milchhof e.V. Berlin; Frans Masereel Centrum in Belgium; Kulturkontakt Austria in Vienna and Glasstress in Murano, Venice. Her recent projects are site-specific screen print installations, which incorporate architecture and sculpture, using materials such as glass, neon tubing and post-it notes. At the interface between printmaking and sculpture, threedimensional portraits come into being. Since her first exhibition in 2006, her works have been featured in over sixty exhibitions in the USA and abroad including Zagreb, Basel, Berlin, London, Milan and Athens. Her works are also includedinimportantcollectionsworldwide.She currently lives and works in Istanbul. (Courtesy of Anna Laudel)


Aslı Işıksal Aslı Işıksal (d.1979, Ankara) 2010 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Anasanat dalında yüksek lisans programını bitirdi. 2012’de bir yıllık süreyle Çek Cumhuriyeti’nde Jan Evangelista Purkyne Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdürdü. 2014 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Sanatta Yeterlik programını bitirdi. İstanbul, Estonya, Avusturya, İtalya, Çek Cumhuriyeti ve Ankara dâhil olmak üzere pek çok kentte ulusal ve uluslararası proje ve sergide yer aldı. Kişisel sergilerinin yanı sıra çalışmaları DEPO, Mamut Art’18, Siyah Beyaz gibi mekanlarda sergilendi. Halen Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde Doktor Öğretim Üyesi olan sanatçı yaşamına ve çalışmalarına Ankara’da devam ediyor.

Aslı Işıksal (b.1979, Ankara) received her Master’s Degree from Hacettepe University, Fine Arts Institute, Department of Painting in 2010. She continued her studies at Jan Evangelista Purkyne University in Czech Republic for a year in 2012. She gained her Proficiency in Art from Hacettepe University, Fine Arts Institute, Department of Painting in 2014. She took part in many national and internationalexhibitionsandprojectsinvarious cities such as İstanbul, Estonia, Austria, Italy, Czech Republic and Ankara. Her works have been featured at venues such as DEPO, Mamut Art’18 and Siyah Beyaz Gallery. Her artworks are in the collections of different institutions, organizationsandprivatecollections.Işıksal,who continues her studies at Hacettepe University Fine Arts Faculty as an Assist. Prof. lives and works in Ankara. Ata Kam Ata Kam (d.1983, Ankara) 2001’de Yıldız Teknik Üniversitesi İletişim Tasarımı Bölümünü bitirdikten sonraeğitimineİnternationalCenter of Photography ve Parsons - The New School for Design’da devam etti. Amerika, Japonya, Almanya, İtalya ve Londra gibi farklı ülkelerde sergilere ve kitap fuarlarına katılan Ata, sanatçı kitapları yapımı üzerine çeşitli atölyeler de yapmaktadır. Sanatçı, analog fotoğrafçılığın köklerinevedeneyselkitapvebaskıyapımlarına bağlı kalmaktadır. Ata Kam (b.1983, Ankara) graduated from Yıldız Technical University’s Communication Design Department in 2001 after that he continued his education in Photography ve Parsons - The New School for Design. The artist whoattendedexhibitionsandbookfairsinmany countries like US, Japan, Germany, Italy and England, organizes ateliers on book-making. He stands out as someone who remains rooted in the riches of analogue photography and experimental book/print making. Aylin Zaptçıoğlu Aylin Zaptçıoğlu (d.1985, Hamburg), 2007’de Bologna Güzel Sanatlar Akademisi’nde aldığı eğitimin ardından, 2008 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümünden mezun oldu. Sanatçının kişisel

PRINTED’19

Arif Dino Arif Dino (d.1893-1957) sanatçı bir ailenin fertlerinden biridir. Abidin Dino’nun ağabeyidir. Ailesinde çok sayıda yazar, ressam, karikatürist vegazeteci vardır.Öğrenimini yurtdışında yaptı. Boksör, aşçı, sinema oyuncusu, portre ressamı, grafiker, heykeltraş, sanat eleştirmeni gibi geniş bir yelpazede çalıştı. 1929’da İstanbul’a geldi. 1942’de Alman Faşizmine karşı çıktıkları için küçük kardeşi Abidin Dino ile birlikte sürgün edildi. 1951’de döndüğü İstanbul’da 6 yıl sonra öldü. Fransızca yazdığı şiirleri Abidin Dino, Rasih Nuri İleri, Hür Yumer Türkçeye çevirdiler. Tüm şiirleri, desenleri ve ardından yazılanlar Adam Yayınları tarafından bir kitapta toplandı. (Galeri Nev Ankara’nın izniyle) Arif Dino (b.1893-1957) is a member of a family of artists. He is the elder brother of Abidin Dino. There are many writers, painters, caricaturist and journalists in his family. He was educated abroad. He worked as a boxer, cook, actor, portrait painter, graphic artist, sculptor and art critique. He came to Istanbul in 1929. He was exiled with his younger brother, Abidin Dino, for standing up against German fascism in 1942. He died in 1951, 6 years after he came to Istanbul. His French poetry were translated into Turkish by Abidin Dino, Rasih Nuri İleri, Hür Yumer. His poems and writings were collected in a book by Adam Yayınları after his death. (Courtesy of Galeri Nev Ankara)

73


sergileri arasında Evin Sanat Galerisi’nde açtığı “İhtimaller” (2014), “Festival ve Ziyafet” (2016) ve ÖktemAykut Galeri’de olan “İyi, Kötü, Sıcak, Soğuk” (2018) yer almaktadır. Zaptçıoğlu 2019 yılında x-ist’teki gerçekleştirdiği ilk kişisel sergisi “Bölünmüş Döngü” (2019) ile izleyiciyle buluştu. Sanatçı İstanbul’da yaşamakta ve üretimine devam etmektedir. (x-ist’in izniyle) Aylin Zaptçıoğlu (d.1985, Hamburg), graduated from Mimar Sinan University Faculty of Fine Arts, Painting Department in 2008 after the education she received from Bologna Fine Arts Academy in 2007. Her solo exhibitions are, Evin Art Gallery “Probabilities” (2014), “Festival and Feast” (2016), ÖktemAykut Gallery “Good, Bad, Hot, Cold’’ (2018). She had her latest solo exhibition at gallery x-ist “Interrupted Cycle”’ (2019). The artist lives and works in Istanbul. (Courtesy of x-ist) MIXER

74

Baysan Yüksel Baysan Yüksel (d.1984, Bursa) 2007 yılında İstanbulBilgiÜniversitesiSosyolojiBölümünden Sinema Televizyon yan dalıyla mezun olduktan sonra 2010 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Bölümünde yüksek lisansını tamamladı. Çalışmaları hem yurt içinde hem de yurt dışında New York, Bristol, Amsterdam, Berlin, Barcelona gibi birçok şehirde sergiledi. Pentür, çizim, kolaj, üç boyutlu nesneler, sanatçı kitapları, video, yerleştirme, yazı gibi çok disiplinli alanlarda işler üretenYükselaynızamandakitapillüstrasyonları da yapıyor. Sanatçı yaşamını ve çalışmalarını İstanbul’da sürdürüyor. Baysan Yüksel (b.1984, Bursa) graduated from İstanbul Bilgi University Department of Sociology with a minor degree in Cinema and Television in 2007, and completed her master’s degree in Painting at Marmara University in 2010. She has exhibited her works both in Turkey and abroad in cities such as New York, Bristol, Amsterdam, Berlin and Barcelona. Yükselproducesworksinmultidisciplinaryareas such as drawing, collage, three-dimensional objects, artist books, video, installation, writing and she also illustrates books. She currently lives and works in Istanbul.

Beyza Boynudelik Beyza Boynudelik (d.1975, İstanbul) 1999 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezun olmuştur. 2003 yılında yine Mimar Sinan Üniversitesi resimbölümünde“İmgeninFotoğraftanPentüre Yansımasına Bir Bakış”isimli yüksek lisans tezini tamamlamıştır. Halen aynı üniversitenin Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Bölümünde sanatta yeterlik tezine devam etmektedir. Üretiminin büyük çoğunluğunu resim oluştursa da, baskı resim, video, fotoğraf, heykel, yerleştirme gibi alanlarda da yapıt üretmektedir. Yurtiçi ve yurtdışında çeşitli sergilere, projelere, fuarlar ve sempozyumlara katılmıştır. 2009-2012 yılları arasında “216 Düşünce ve Üretim Alanı” ile beraber üretimler yapmıştır. Kişisel ve grup projelerinin yanı sıra halen KRE Kolektif ile projelerine devam etmektedir. Sanatçı, İstanbul’da yaşamakta ve çalışmaktadır. Beyza Boynudelik (b.1975, İstanbul) graduated from Mimar Sinan University Fine Arts Faculty, Painting Department in 1999. In 2003, she completed her master’s thesis, “A Glance to the Reflection of Image from Painting to Photography”, again at Mimar Sinan University. She currently writes her thesis on proficiency in art in the same department. Even though her production consists mostly of paintings, she also works on printmaking, video, photography, sculpture and installation. She participated in many exhibitions, projects, fairs and symposiums both in nation and overseas. Between the years 2009 and 2012 she produced her works with“216Thought and Creation Space”. She continues her projects with KRE Collective besides her solo and group projects. The artist, lives and works in İstanbul. Canan Dağdelen Canan Dağdelen (d.1960, İstanbul), 1986 yılında Viyana Ekonomi ve İşletme Üniversitesi, ardından 1991 yılındaViyana Uygulamalı Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden yüksek lisansını aldı. 2003’ten bu yana aynı üniversitede öğretim görevlisi. Son dönem işleri, Viyana MAK Müzesi “Sign taken for Wonders”, Lentos Linz Müzesi “Ten years Lentos”, İstanbul Modern “Geçmiş ve Gelecek” sergilerinde ve Ossiach Manastırı’nda yer aldı. 2015 yılında Art On İstanbul’da“dual Construction”başlıklı ve 2017


yılında “UPRISE ile hiç” adlı kişisel sergisini Galeri Nev Ankara’da gerçekleştirdi. (Art On İstanbul’un izniyle) CananDağdelen(b.1960,Istanbul)graduated from the Vienna University of Economics and Business in 1986, and she completed his master’s degree at the University of Applied Arts Vienna in 1991. Since 2003, she has been a faculty member at the same university. The artist’srecentworkswereincludedinexhibitions such as “Sign Taken for Wonders” at Vienna MAK Museum, “Ten Years Lentos” at Lentos Art Museum, “Past and Future” at Istanbul Museum of Modern Art and at the Ossiach Abbey. Dağdelen held a solo exhibition titled “dual Construction” at Art On Istanbul in 2015, followed by “UPRISE and nothing” at Galeri Nev Ankara in 2017. (Courtesy of Art On İstanbul)

Doğu Özgün Refik Doğu Özgün (d.1988, İstanbul) 2011’de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü Prof. Nedret Sekban Atölyesi’nden Sakıp Sabancı Vakfı Başarı Ödülü ile mezun oldu. 2016 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü Prof. Nedret

Egemen Tuncer Egemen Tuncer (d.1989, İstanbul) 2013 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümünden mezun olduktan sonra 2018 yılında aynı fakültenin Resim Bölümünde yüksek lisansını tamamladı. Çalışmaları Rotterdam Photo, Plato Sanat, Elgiz Müzesi, Mixer, Siemens Sanat, Contemporary Istanbul, Mamut Art Project gibi çeşitli platformlarda sergilendi. Aynı zamanda Der Greif, COMO Magazine, Fotograf Magazine, Museé Magazine gibi dergilerde çalışmaları yer aldı. 12. Arte Laguna Prize yarışmasında finalist sanatçı olarak seçildi ve Venedik Tersanesinde yapılan sergiye katıldı. “Workplanes” adlı ilk kişisel sergisini 2018 yılında Cluj, Napoca’da CAMERA galeride gerçekleştirdi. Sanatçı doktora eğitimine mezun olduğu resim bölümünde devam etmektedir. EgemenTuncer (b.1989, Istanbul) graduated from Marmara University, Fine Arts Faculty, Department of Photography in 2013, and completed his master’s degree in Painting in the same university. His works have been featured at venues such as Rotterdam Photo, Plato Sanat, Elgiz Museum, Mixer, Siemens Sanat, Contemporary Istanbul, Mamut Art Project. He also took part in magazines such as Der Greif, COMO Magazine, Fotograf Magazine, Museé Magazine. He has been selected as a

PRINTED’19

Cins Cins (d.1984, Ankara), İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. Katıldığı sergilerde ve ürettiği işlerinde ‘cins’ takma ismini kullanan sanatçı, temelini lise dönemlerinde attığı graffiti ve sanat geçmişine sahiptir. Almış olduğu grafik tasarımı ve sonrasındaki görsel iletişim tasarımı lisansüstüeğitimiyleberaberüretimleribugünkü halini almıştır. Çalışmalarında küçük yaşlarda etkilendiği çizgi film karakterlerinden, erken yaşlarda tanıştığı graffiti kültürüne; pop-art’tan sürrealizme kadar uzanan bir yelpazeden beslenmektedir. Cins (b.1984, Ankara), living and working in İstanbul. Using the nickname ‘Cins’ (literally translated as ‘breed’) throughout his career, he has been very much influenced by cartoon characters from an early age, integrated into graffiti culture very early on, Cins’ style differs from that of pop-art undertones, right over to the other end of the spectrum offering its viewer a nod to surrealism.

Sekban Atölyesinde yüksek lisans eğitimini tamamlayan sanatçı yine aynı üniversitede sanattayeterlilikprogramınadevametmektedir. Şimdiye kadar üç solo sergi yapan sanatçının eserleri ülke içinde birden çok platformda sergilenmeşansıbulmuştur.Sanatçıyaşamınave çalışmalarına İstanbul’da devam etmektedir. Refik Doğu Özgün (b. 1988, İstanbul) graduated from Mimar Sinan Fine Arts University, Painting Department from the studio of Prof. Nedret Sekban, awarded with merit based Sakıp Sabancı Foundation Achievement Award. In 2006, he completed his master’s degree at Mimar Sinan Fine Arts University Painting Department Prof. Nedret Sekban Atelier and he continues proficiency in art program. He had 3 solo exhibitions until today and his works are exhibited around the country in different platforms. He lives and works in İstanbul.

75


finalist artist at 12th Arte Laguna Prize, Venice and participated in the exhibition at Venice Arsenale as one of the finalists. He had his first solo show called “Workplanes” at CAMERA in Cluj, Napoca in 2018. He currently pursues his PhD studies in the same department and live in Istanbul.

MIXER

76

Emin Mete Erdoğan Emin Mete Erdoğan (d.1982, İstanbul), 2010’da Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünü bitirdi. İlk kişisel sergisini 2013 yılında Sanatorium’da “Dolanık Cern Planları” ismiyle açan sanatçı 2015 ve 2018 yıllarında “Entroforming” ve “The Flood” başlıklı kişisel sergileriyle izleyiciyle buluştu. Ayrıca Miami Pulse, Art Stage Singapore, Art Dubai, ArtInternational (İstanbul), “Kara Ütopya” Artist Tüyap 2017 ve Contemporary İstanbul fuarlarına katıldı. (x-ist’in izniyle) Emin Mete Erdoğan (b.1982, İstanbul), graduated from Marmara University, Faculty of Fine Arts, Department of Painting. His first solo exhibition was held in Sanatorium in 2013 under the name of ‘Swindled Cern Plans’. In 2015 and 2018, the artist made his solo exhibitions entitled ”Entroforming” and ”Flood” consecutively. He also participated in Miami Pulse, Art Stage Singapore, Art Dubai, ArtInternational (Istanbul), Black Utopia ve Artist Tuyap 2017 and Contemporary Istanbul fairs. (Courtesy of x-ist) Erdal Duman Erdal Duman (d.1976, Almanya) 2002 yılında Hacettepe Üniversitesi Heykel Bölümünden mezun olduktan sonra 2006 yılında yine aynı kurumda yüksek lisansını tamamladı. 2007 yılında “Yaygara” güncel sanat insiyatifinin kuruculuğunda yer alarak sergiler ve paneller düzenledi. Eserleri artSümer başta olmak üzere Evliyagil Müzesi, CerModern, Galeri Nev gibi mekanlarda sergilendi. Hacettepe Üniversitesi Heykel Bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır ve yine aynı kurumda Heykel Anasanat dalında Sanatta Yeterlilik çalışmalarını sürdürmektedir. Sanatçı yaşamına ve çalışmalarına Ankara’da devam ediyor. (artSümer’in izniyle) Erdal Duman (b.1976, Germany) graduated

from Hacettepe University, Department of Sculpture in 2002 and completed his master’s degree in 2006 at the same institution. He co-founded “Yaygara”, contemporary art initiative in 2007 and organized many panel discussionsandexhibitions.Hisworkshavebeen exhibited such as artSümer, Evliyagil Museum, CerModern, Nev Gallery. He is currently working on his DFA at Hacettepe University and working as a lecturer at the Department of Sculpture. He lives and works at Ankara. (Courtesy of artSümer) Fırat Engin Fırat Engin (d.1982, Ankara) 2004 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümünde lisans eğitimini tamamladı. 2007 yılında Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Heykel Anasanat dalında yüksek lisans programını bitirdi. Erasmus Programı kapsamında 2008-2009 eğitim döneminde Fransa’da École Nationale Supérieure d’Art de Bourges’da çalışmalarını sürdürdü. İstanbul, Cenova, Kahire, New York, Bourges, İskenderiye, Mardin ve Ankara dahil olmak üzere pekçokkentteulusalveuluslararası proje ve sergide yer aldı. Bugüne kadar yurt içi ve yurt dışı toplam 10 kişisel sergi gerçekleştirdi. 2007 yılından bu yana ulusal ve uluslararası pek çok uygulamalı heykel sempozyumunda yer aldı. 2010 yılında “Kitschen Güncel Sanat İnisiyatifi”nin kurucularından olan Fırat Engin’in biri Hacettepe Üniversitesi Senatosu tarafından verilen SanattaTeşvik ödülü olmak üzere 2 adet ödülübulunmaktadır.Çoksayıdakurum,kuruluş ve özel koleksiyonda eserleri yer almaktadır. 2012 yılında Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Heykel Anasanat dalı Sanatta Yeterlik Programını tamamlayan Fırat Engin şu an Hitit Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Resim Bölümünde Dr. Öğretim Üyesi olarak çalışmaktadır. Fırat Engin (b.1982, Ankara) has completed his Bachelor Degree at Hacettepe University, Faculty of Fine Arts, Department of Sculpture in 2004. In 2007, he graduated from Hacettepe University, Institute of Social Sciences Graduate Program in the field of Sculpture. In 2008-2009 he continued his studies in France, École Nationale Supérieure d’Art de Bourges as a part of the Erasmus


Programme. He participated in many national and international projects in cities including Istanbul, Genoa, Cairo, New York, Bourges, Alexandria, Mardin and Ankara and realized ten solo exhibitions so far. Since 2007 he has participated many national and international Sculpture Symposiums. He was the co-founder of “Kitschen Contemporary Art Initiative” in 2010. In 2012, he has completed his Proficiency in Art at Hacettepe University, Institute of Social Sciences, Department of Sculpture. He still continues to work as an Instructor at Hitit University, Faculty of Fine Arts, Design and Architecture, Department of Painting.

Gülay Semercioğlu Gülay Semercioğlu (d.1968, İstanbul) 1994 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünü bitirdi. 1999-2008 yılları arasında Yeditepe Üniversitesi, 20082009 yılları arasında Işık Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak Temel Sanat ve Desen dersleri verdi. Sanat hayatı boyunca birden fazla solo ve karma sergiye katılan Semercioğlu, 2005 yılından bu yana Pi Artworks tarafından temsil edilmektedir. Yaşamına ve çalışmalarına İstanbul’da devam etmektedir. (Pi Artworks’ün izniyle) Gülay Semercioğlu (b.1968, Istanbul) graduated from Mimar Sinan Fine Arts University Department of Painting in 1994. She workedasanacademicianatYeditepeUniversity Faculty of Fine Arts between 1999 and 2008 and at Işık University between 2008 and 2009. Semercioglu has been represented by Pi Artworks since 2005. She currently lives and works in Istanbul. (Courtesy of Pi Artworks) Hallederiz İnş. Hallederiz İnş. büyükşehir koşullarının yarattığı araçlar ve kültürel topoğrafya üzerinde faaliyet gösteren bir sınırsız sorumsuz kooperatiftir. Kooperatif, halletmenin uçsuz bucaksız dünyasında, her işin uzmanlığını içine katarak yolda öğrenme/yapma/halletme eylemlerini gerçekleştirmeye odaklanır. Farklı disiplinlerden gelen bireylerden oluşan sanatçı topluluğu faaliyetlerine 2016 sonbaharından itibaren devam etmektedir. Hallederiz İnş. is an unlimited non-liability cooperative. It acts mainly on the instruments of metropolitan conditions and cultural topographies. The cooperative focuses on the realization of practices of learning/doing/ achieving in the process. Moreover, it integrates the expertise of many disciplines to generate an endless cluster of hurdling techniques.

PRINTED’19

Funda Özgünaydın Funda Özgünaydın (d.1978, Frankfurt), İrlanda’da Crawford College of Art & Design’da görsel sanatlar eğitimini tamamladıktan sonra Universität der Künste Berlin’den Profesör Hito Steyerl’in öğrencisi olarak mezun oldu. 2012 yılında bir yıllık Goldrausch Künstlerinnen Art IT programına katıldı. 2014 yılında aynı üniversitede Hito Steyerl’in usta öğrencisi oldu. Özgünaydın, aralarında İrlanda Arts Counsil Sanat Vakfı tarafından verilen Travel&Training Award, Berlin Senatosu Kulturaustausch Bursu, Amister Art Friendly Ödülü gibi çeşitli burslar ve ödüller aldı. Çalışmaları Avrupa ve Asya’da çeşitli galerilerde gösterildi. Bunların arasında İstanbul’da Rampa Galeri, Berlin’de Kunstverein Tiergarten ve CerModern Ankara yer alıyor. Ocak-Mart 2017 ve Temmuz-Eylül 2017 tarihleri arasında Tarabya Kültür Akademisinin konuk sanatçısı olarak İstanbul’da çalışmalarını sürdürdü. Funda Özgünaydın Berlin’de yaşıyor ve çalışmalarını sürdürüyor. Funda Özgünaydın (b.1978, Frankfurt), is studied Fine Arts at Crawford College of Art and Design in Ireland and at the Universität der Künste Berlin and graduated from Hito Steyerl studio. In 2012, she participated in the one-year Goldrausch Künstlerinnen Art IT program. In 2014 she became a master student of Hito Steyerl. Özgünaydın has received numerous scholarships and awards, including the Travel & Training Award from the Arts Council, Ireland, the Berlin Senate Culture Exchange Scholarship, the Amister Art Friendly Prize. Her work has been shown

in Europe and Asia, including: Rampa Galeri, Istanbul, the KunstvereinTiergarten, Berlin and recently in the Museum CerModern, Ankara. Funda Özgünaydın was a scholarship holder of the Cultural Academy Tarabya from January to March and from July to October 2017. Funda Özgünaydın​​lives and works in Berlin.

77


Hallederiz İnş. constructs, manufactures, assembles, and processes by itself. The cooperative has been active since fall 2016.

MIXER

78

Hasan Deniz Hasan Deniz (d.1972, İstanbul) Galatasaray Lisesini bitirdikten sonra, Marmara Üniversitesi GüzelSanatlarFakültesi’ndeSinema-Televizyon eğitimi aldı. 1996 yılında, öğrenciyken çektiği ‘Cin’ ile, Adana Film Festivali’nde En İyi Deneysel Kısa Film ödülü aldı. Lise yıllarında, Cumhuriyet Dergi’de başlayan profesyonel fotoğrafçılık kariyerini devam ettirirken,Türkiye ve yurtdışında sanat ve mimarlık alanında sergilere fotoğraf ve videolarıyla katıldı. Pera Müzesi’nde “Mektep Meydan Galatasaray” (2018), Berlin’de bulunan Architektur Galerie’de “Recomposing AKM” (2018) ve “Stage_0 Travelogue”(2017), İstanbul Modern, “Liman” (2017), MAS Museum, “Port City Talks” (2015), Mixer, “Yok-Yer” (2014), Milli Reasürans Sanat Galerisi, “Ali’nin Koço’su” (2012)katıldığıgrupsergileriarasındasayılabilir. İstanbul’da Öktem&Aykut Galeri’de, “Rahat Bahçe” (2017) ve Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde “Alte Liebe” (2014) başlıklı iki kişisel sergisi açılan Hasan Deniz, insanlardan arınmış, yer ve zaman bildirimleri net olmayan mekanları kaydettiği fotograf dizileri üretir. İşlerinde; terk edilmiş veya tüketimi devam etmekte olan, sınırları tasarlanmış bir yaşam alanı olarak mekan izleyiciyle iletişim kurmakta; iktidar, inkar ve bellek üzerinden bir okuma yapmaktadır. Hasan Deniz (b.1972, İstanbul) graduated from Galatasaray High School and received an education in Film and Television at the Faculty of Fine Arts at Marmara University. For Djinn (1996), a film he shot while a student won the Best Experimental Short Film award at the Adana Film Festival. Continuing his career as a professional photographer, which he had started at the Cumhuriyet Magazine during his high school years, he participated in exhibits of art and architecture in Turkey and abroad with his photos and videos. Pera Museum “School Square Galatasaray” (2018); Architektur Galerie “Recomposing AKM” (2018) and “Stage_0 Travelogue” (2017); Istanbul Modern “Port” (2017), MAS Museum “Port City Talks” (2015); Mixer “Non-Place” (2014); Milli

Reasürans Art Gallery “Ali’s Koço” (2012) are among the group exhibitions he has taken part in. Having held two solo exhibits in İstanbul, titled Öktem&Aykut “Tranquil Garden” (2017) and Milli Reasürans Art Gallery “Alte Liebe” (2014); Hasan Deniz produces series of photographs in which he records spaces devoid of people; their time and locations unclear. In his Works, the space itself communicates with viewers as a bound-and-designated site of life; one that has been abandoned, or is still in the process of being consumed, offering a reading based on power, denial and memory. Hasan Pehlevan Hasan Pehlevan (d.1986, Silvan) 2009 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezun oldu. 2018 yılında ise Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Plastik Sanatlar bölümünde yüksek lisansını tamamlamıştır. Katıldığı sergiler; “4. Mardin Bienali Sözden Öte”, Pg Art Galeri “Formicarium” (2017), Kasa Galeri “İmkansız Uzam” (2017), Galeri Merkür’de “Ev” (2014), “Eşit Galeri” (2013), “Çizgisel İfade” (2011) ve “Santa Fe Art Fair” (2014), 3. Çanakkale Bienali Paralel Etkinlikleri “Amok Koşucusu Video Seçkisi” (2012). Sanatçı İstanbul’da yaşıyor ve çalışmaktadır. (Pg Art Galeri’nin izniyle) Hasan Pehlevan (b.1986, Silvan) graduated from Marmara University, Faculty of Fine Arts, Department of Painting in 2009. In 2018, he completed his master’s degree at Yeditepe University, Institute of Social Sciences, Plastic Arts Department. His solo exhibitions are Pg Art Gallery ‘Formicarium’ (2017), Kasa Gallery ‘Impossible Space’ (2017), Gallery Merkür ‘Home’ (2014), ‘Equal’ (2013) and ‘Linear Expression’(2011). He also participated group exhibitions such as 4th Mardin Biennale Beyond Words, Gallery Merkür ‘Santa Fe Art Fair’ (2014), 3rd Çanakkale Biennial Parallel Activities “Amok Runner Video Selection“ (2012). Artist lives and works in Istanbul. (Courtesy of Pg Art Gallery) İlkhan Selçuk Erdoğan İlkhan Selçuk Erdoğan (d.1989, İstanbul) 2008 yılında İstanbul Avusturya Lisesi’nden


Kerem Ozan Bayraktar Kerem Ozan Bayraktar (d.1984, İstanbul) ağırlıklı olarak, animasyonlar, üç boyutlu bilgisayar görselleştirmeleri, maketler ve metinlerkullananBayraktar,değişim,mutasyon, çeşitlilik ve kopyalamaya odaklanan çalışmalar gerçekleştirir. Gezegen morfolojilerinden, sokak bitkilerine uzanan geniş bir araştırma alanında, yapay ve doğal sistemlerin, sınırlarını, döngülerini ve etkileşimlerini yeniden üretir ve betimler. Yüksek lisans ve sanatta yeterlik eğitimini Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü’nde tamamlamıştır. Sanatorium “Rastlantı ve Zorunluluk” (2018); PG Art “etc” (2015, PG Art) başta olmak üzere altı kişisel sergisi bulunmaktadır. Abud Efendi Konağı, Koloni, (2017), Galerist, Deep, Darkness and Splendor (2017); İstanbul Modern, Habitat (2016)katıldığı grup sergilerinden bazılarıdır. (Sanatorium’un izniyle) Kerem Ozan Bayraktar (b.1984, Istanbul) mainly uses animations, 3d computer visualizations, scale models and texts, and carries out research and works focusing on change, mutation, diversity and copying.

He reproduces and depicts the boundaries, loops and interactions of artificial and natural systems in a wide research area ranging from planet morphologies to urban plants. He has completed his masters and doctorate degree in arts at Marmara University Fine Arts Institute. Some of his most recent solo shows include: Sanatorium, “Chance and Necessity” (2018); PG Art, “etc”, (2015). Some of his recent group shows:Abud Efendi Mansion “Colony”, (2017); Galerist, “Deep, Darkness and Splendor” (2017); Istanbul Modern, “Habitat” (2016). (Courtesy of Sanatorium) Mert Acar Mert Acar (d.1989, Ankara) 2012 yılında Hacettepe Üniversitesi Grafik Bölümünden mezun olduktan sonra 2017 yılında Gazi Üniversitesi Resim Anasanat Dalında yüksek lisansını tamamladı ve aynı yerde Sanatta Yeterlik programına başladı. 2016 yılında Melis Golar küratörlüğünde, “Placeholder” adlı ilk kişisel sergisini Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde ve “Dörtlüleri Yak” adlı ikinci kişisel sergisini ise Torun’da gerçekleştirdi. Çalışmaları ODTÜ Sanat, CerModern, Mamut Art Project, Siyah Beyaz Galeri, BASE, Plato Sanat, Mixer ve Akbank 36. Günümüz Sanatçıları gibi yerlerde sergilendi. Sanatçının “Placeholder” serisi 2018 yılında Detroit’te yer alan Subjectively Objective galeri alanında sergilendivemonografolarakyayınlandı.Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Görsel Sanatlar Bölümünde araştırma görevlisi olarak çalışıyor. Sanatçı yaşamına ve çalışmalarına Ankara’da devam ediyor. Mert Acar (b.1989, Ankara) graduated in 2012 from the Hacettepe University Department of Graphic Design, later completing his master’s degree at the Gazi University Department of Painting in 2017 starting his Proficiency in Art program at the same institution. He had his first solo show named Placeholder at METU, and his second solo show named “Flashers On” at Torun. His work has been displayed at ODTÜ Sanat, CerModern, Mamut Art Project, Siyah Beyaz Galeri, BASE, Plato Sanat, Mixer, and the Akbank 36th Contemporary Artists Exhibition. His series “Placeholder” was exhibited in 2018 at the Subjectively Objective gallery space in

PRINTED’19

mezun olduktan sonra üniversite eğitimine Viyana’da başlamıştır. Viyana Ekonomi Üniversitesi İşletme Bölümünde okurken 2014 yılında ilk şirketini kurarak müzik yapımcılığı ile uğraşan İlkhan Selçuk Erdoğan, 2016 yılında ikinci şirketini kurarak grafik tasarım çalışmalarına ağırlık vermiştir. Son senelerde yenimedyavegörselsanatlarlailgilenensanatçı, Viyana Uygulamalı Sanatlar Üniversitesi’nde Dijital Sanatlar Yüksek Lisans programında eğitim görmekte olup, yaşamını Viyana’da sürdürmektedir. İlkhan Selçuk Erdoğan (b.1989, İstanbul) started his university education in Vienna after graduating from Istanbul Austrian High School in 2008. While studying at the Vienna University of Economics, İlkhan Selçuk Erdoğan founded his first company in 2014, working on music production. In 2016, he focused on graphic design by founding his second company. The artist, who is interested in new media and visual arts in recent years, is studying in the Master of Digital Arts program at the University of Applied Arts in Vienna and lives in Vienna.

79


Detroit and was published as a monograph. He works as a research assistant at Ankara Hacı Bayram Veli University Department of Visual Arts. He lives and works in Ankara.

MIXER

80

Onur Mansız Onur Mansız (d.1986 İstanbul), Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünü bitiren sanatçı, Vigo Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde yüksek lisansını tamamladı. 2012 yılından beri Art On İstanbul ile Contemporary İstanbul’a katılan sanatçının 2014 yılında ilk kişisel sergisi “Trajedi” ve 2017 yılında “Inertia” adlı kişisel sergisi aynı galeride gerçekleştirildi. (Art On’un izniyle) Onur Mansız (b.1986 Istanbul) received his bachelor degree from Marmara University, Faculty of Fine Arts, Department of Painting and his master’s degree from Vigo University, Faculty of Fine Arts. Since 2012, Mansız has participated in Contemporary Istanbul with Art On İstanbul and his first solo exhibition “Tragedy” (2014) and second solo exhibition “Inertia” (2017) was held in the same gallery. (Courtesy of Art On) Ömer Pekin Ömer Pekin (d.1991, İstanbul), lisans eğitimini Avusturya’da bulunan Akademie der bildendenKünsteWien’deMimarlıkBölümünde tamamladıktan sonra yüksek lisans derecesini SCI-Arc (Southern California Institute of Architecture)’da tamamlamıştır. Sanatçı yaşamını ve çalışmalarını İstanbul’da devam ettirmektedir. (Versus Art Project’in izniyle) Ömer Pekin (b.1991, Istanbul) having completed his education in Architecture, in Künste Wien, Akademie der bildenden Künste Wien in Austria, he completed his master’s degree in SCI-Arc, Southern California Institute of Architecture. He currently lives and works in İstanbul. (Courtesy of Versus Art Project) Ömer Uluç Ömer Uluç (d.1931, İstanbul) 1949-1953 yılında resim çalışmalarına Nuri İyem’in atölyesinde başladı. 1950’lerdeTexas, Boston ve New York’ta mühendislik ve daha sonra resim

okudu ve ilk kişisel sergisini 1955’te Boston’da açtı. Uluç, 1965 ve 1966 yılları arasında Londra’da, La Haye ve Paris’te yaşadı; daha sonra Amerika, Meksika ve Nijerya’nın ardından 1983 yılında Paris’e yerleşti. Çeşitli şehirlerde özellikle Paris, Berlin ve İstanbul’da birçok sergisi açılmıştır. Sanatsal başarılarının arasında birçok ödül vardır. 2010 yılında vefat etti. (Galeri Nev Ankara’nın izniyle) Ömer Uluç (d.1931, İstanbul) started to work on painting at the Nuri Iyem workshop in 19491953. He studied engineering and later painting in Texas, Boston and New York during 1950s, and held his first solo exhibition in Boston in 1955. Uluç lived in London, La Haye and Paris between 1965 and 1966, and moved to America, Mexico and Nigeria. He then moved to Paris in 1983. Many exhibitions had been held in various cities, particularly in Paris, Berlin andIstanbul.Numerousawardswereamonghis artistic achievements. Ömer Uluç passed away in 2010. (Courtesy of Galeri Nev Ankara) Sevim Kaya Sevim Kaya (d.1990, İstanbul) 2013 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezun olduktan sonra aynı yıl Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Plastik Sanatlar Anasanat Dalında yüksek lisansına başlamıştır. Mamut Art Project, Contemporary İstanbul ve çeşitli karma sergilerde işleri sergilenen sanatçı Ekim 2019’da C.A.M Galeri’de ilk kişisel sergisini gerçekleştirecektir. Sanatçı yaşamına ve çalışmalarına İstanbul’da devam etmektedir. (C.A.M Galeri’nin izniyle) Sevim Kaya (b.1990, İstanbul) graduated from Marmara University Fine Arts Faculty, Painting Department and started her masters program in Yeditepe University Social Sciences Institute Plastic Arts Department in 2013. She participated in Mamut Art Project, Contemporary İstanbul and several group exhibitions. Kaya’s first personal exhibition will take place in C.A.M Gallery in October 2019. She currently lives and works in İstanbul. (Courtesy of C.A.M Gallery) Tutku Bulutbeyaz Tutku Bulutbeyaz (d.1986, Adana) 2006


yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümüne girdi, 2011 yılında aynı bölümden mezun oldu ve çeşitli karma sergilerde yer aldıktan sonra 2013 senesinde​ “supermarket” adlı ilk kişisel sergisini, 2016 yılında da ikinci kişisel sergisi olan “Kablolu T.V.”yi gerçekleştirdi. Sanatçı İstanbul’da yaşamakta ve çalışmalarına devam etmekte. Tutku Bulutbeyaz (d.1986, Adana) enrolled in Hacettepe University Fine Arts Faculty, Painting Department, and earned his degree in 2011. After having his works in various group exhibitions, he had his first solo exhibition named “supermarket” in 2013 and his second solo exhibition “Cable T. V.” in 2016. The artist currently lives and works in Istanbul.

PRINTED’19

Vahap Avşar Vahap Avşar (d.1965, Malatya) 1985-1989 arasında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde eğitim gördü. Cengiz Çekil heykel atölyesinde 1986-89 asistanlık yaptı. Mezuniyetinden sonra, yüksek lisans derecesini elde ettiği ve doktora derslerini tamamladığı Bilkent Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olmak üzere Ankara’ya taşındı. Avşar, 1995’teki bir konuk sanatçı programının ardından New York’a yerleşti. Kişisel sergileri arasında “Kayıp Gölgeler”, Protocinema / [P Exclamation], New York (2015); “iBerlin”, TANAS, Berlin (2012); AND Museum; “Noneisafe”, Charles Bank Gallery, New York (2011); “Vahap Avşar”, Rampa, İstanbul (2010); “Come Who Ever You Are”, W139, Amsterdam (1993) ve “Myths”, Galeri Zon, Ankara (1991) yer alır. Vahap Avşar (b.1965, Malatya) studied at Dokuz Eylül University Fine Arts Faculty between 1985-1989. Avşar met Cengiz Çekil and worked as an assistant in the sculpture studio of Çekil. After his graduation, he moved to Ankara to be a research assistant at Bilkent University, where he obtained his master’s degree and completed his PhD. Avşar moved to New York after an artist’s residency program in 1995. His solo exhibitions include, Kayıp Gölgeler”, Protocinema / [P Exclamation], New York (2015)Kayıp Gölgeler, Protocinema / [P Exclamation], New York (2015), “iBerlin”, TANAS, Berlin (2012); “Noneisafe”, Charles Bank Gallery, New York (2011); “Vahap Avşar”

Rampa, Istanbul (2010); “Come Who Ever You Are”, W139, Amsterdam (1993) and ve “Myths” Gallery Zon, Ankara (1991).

81




Mumhane Sokak Street No:46-50 Kat Floor: 0 &-1 Karaköy, Beyoğlu, İstanbul +90 212 243 54 43

www.mixerarts.com

info@mixerarts.com


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.