1 minute read

Mehmet KAHRAMAN - Gönlü Güzel, Kendi Güzel Adam

Next Article
Gazel

Gazel

Gönlü Güzel, Kendi Güzel Adam

Mehmet KAHRAMAN

Advertisement

Benim Nusret’le ilk tanışıklığım Hüsnü Kılıç’ın yazıhanesinde olmuştur. İlk gözlemim ise; bir İstanbul Beyefendisi’nin ağırlığına, saygı ve tevazusuna sahip oluşudur. Türkçesiyle, aksanıyla kullandığı kelimeler ve kelimelere yaptığı vurgularla, bizim kuşakta pek de göremediğimiz bir kişiliktir. 80’lerin ilk yıllarıydı ve ait olduğunu ifade ettiği Büyük Doğu ve Necip Fazıl’dan mülhem bir dil konuşurdu.

Samimiyetimiz 1986 yılında matbuat muhabbetlerimizle oluşmuştu. Erenler’in müdavimlerindendi kendisi ve masalarımız da çoğunlukla aynıydı. Ancak ilginç bir anekdot, onu iyi tanımadığımı ortaya koymuştu. Bir arkadaşımızın eşi, biraz esprili biraz gerçek gibi bir iddiayı seslendirmişti. Onun evli olduğunu ve eşini çok sevdiğini iyi biliyordum. Ama eşini ve ailesini hiç görmemiştim. Biraz mizah barındırsa da ilginç iddia şuydu: “Nusret evli değildi ve Mualla Hanım diye biri yoktu.” Zira hiçbir koca, karısına bu kadar âşık olamazdı. Doğrusu ilginç bir iddiaydı ve “doğru olabilir mi?” diye aklıma gelmedi değil. Bazı tuzak sorularla, acabalara cevap ararken şöyle bir cümlesine şahit oldum:

“Bana tahammül ettiği için Mualla Hanım’a teşekkür ederim. Bana Mualla Hanım’ı nasip ettiği için Allah’a hamd ederim.”

Bu cümle, bu zamanda, sık duyulabilecek bir cümle değildi.

İddiayı dillendiren arkadaşımız, Nusret’in evine yaptığı bir ailecek ziyaret sonrası Mualla Hanım’la tanıştı. Ve onun Nusret’in kafasındaki bir romanın kahramanı olmadığını öğrendi.

Bana gülerek şöyle demişti: “Yahu!.. Mualla Hanım gerçekten var.”

Ayrıca Nusret’in bence mühim bir özelliğinden daha bahsetmek isterim; Fenerbahçeliliğinden…

Nusret, insanın hayatında görebileceği en büyük Fenerbahçelilerden biridir.

Ben ki çevremde fanatikliğimle bilinirim, ama Nusret’in yanında esamemin okunmayacağını da bilirim. Onun gibi hem İslami şuura sahip hem entellektüel düzeyi yüksek biri için yadırganabilecek bu özelliği de ancak Nusret’in kendisi izah edebilirdi. Zira Fenerli olmayı bir tür millîci olmanın başta gelen vasıflarından saydığı gibi; saatlerce süren anlatımlarında, Türk tarihinden İslam tarihinden bir dolu hikâyenin izdüşümlerini de bugüne aktararak, Fenerli olmayla özdeşleştirirdi.

Benim bunu aktarmaya lisanım yetmez ama özellikle Yeni Şafak Gazetesi günlerimizde onlarca şahidi olan muhabbetlerimizi hatırlayan çok insan var. Kimi zaman içimizde kalan bu sıcak muhabbeti hatırladıkça hüzünleniriz. Kendisi çok erken gitti aramızdan… Allah rahmet etsin.

This article is from: