11 KASIM 2019 PAZARTESİ
SAYI: 1067 KURULUŞ 1988 - YIL: 31
FİYATI 1
“Benim Nâciz vücûdum elbet bir gün toprak olacaktır; Fakat, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Başhekim Taşcı Bozkır’a veda etti
Bozkır Devlet Hastanesinde yaklaşık olarak 2 yıldır Başhekim olarak görev yapan Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Halil İbrahim Taşcı, Bozkır Devlet Hastanesindeki görevini bırakacak olması nedeniyle geçtiğimiz hafta hastanade veda programı düzenlendi.
Onu Seven Binler Uğurladı Yerinde tespit, Uzun süredir Bozkır Esnaf ve Sanatkârlar Odasında Genel Sekreterlik görevini yapan Hasan Büyükyavuz’un genç yaşta ani ölümü sevenlerini mateme boğdu.
Haberi S. 3’de
Selçuk Üniversitesi Bozkır MYO, LÖSEV’in farkındalık çağrısına katıldı;
LÖSEV’e tam destek verdiler Selçuk Üniversitesi Bozkır Meslek Yüksek Okulu öğrencileri, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası etkinlikleri kapsamında Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV)’nın ‘Maskemi Takarım Farkındalık Yaratırım’ çağrısına kulak verdi.
yerinde çözüm Bozkır Belediye Başkanı Sadettin Saygı, mahallelerdeki sorunları yerinde tespit edip, yerinde çözüme kavuşturmaya devam ediyor. Son olarak Dereiçi ve Söğüt mahallesindeki sorunları yerinde tespit eden Başkan Saygı, acil olan sorunları kış ayları gelmeden çözüme kavuşturmaya devam ediyor.
SAYFA 2
11 KASIM 2019
Başhekim Taşcı Bozkır’a veda etti
11 KASIM 2019 PAZARTESİ
SAYI: 1067
İMTİYAZ SAHİBİ Bozkır Postası Gazetesi ve Matbaası Adına Şerife YILMAZ
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Filiz KILINÇEL DURU
HUSUSİ İLANLAR SÜTUN CM.: 3.00 ABONE ŞARTLARI POSTA ÜCRETİ DAHİL YILLIK YURT İÇİ 50
HUKUK SORUMLUSU Avukat Mustafa AKGÜL
ABONE ÜCRETLERİNİ YATIRABİLECEĞİNİZ HESAP NUMARASI BOZKIR PTT HES. NO.: 1108715
GENEL YAYIN YÖNETMENİ Yunus YILMAZ
İDARE YERİ - DİZGİ VE BASKI Bozkır Postası Gazetesi ve Matbaası Yukarı Mahalle Çarşı İçi Kızılay Binası Yanı No: 2 - BOZKIR/KONYA
Tel. (0332) 426 1026 - Gsm: 0530 458 1232 web: www.bozkirpostasi.com.tr email: haber@bozkirpostasi.com.tr
BU GAZETE BASIN AHLAK YASASINA UYAR YAZILARIN HUKUKİ SORUMLULUĞU YAZARINA AİTTİR.
PSİKOLOJİK BAKIŞ M. Emin KARABACAK “Neydi O Günler” Diye Ah Çekenler! “İnsan, aceleci (bir tabiatta) yaratılmıştır…” (Enbiya,37) “… İnsan çok acelecidir!” (İsra,11) İnsanların yapısında yaradılışları gereği bir acelecilik vardır. Sanki ölümden kaçarken ölüme koşarcasına bir hareket ve acelecilik içindedir. Mutluluğu Allah’a kul olmakta değil de başka değerlerde arayan insan, onu da yakalama adına hep koşturma içindedir. Dünyanın arkasından koşma adına ömür sermayesinden yediğinden haberi olmayan bu insanlar, yıllar sonra arkasına baktığı zaman sanki o kadar ömrü kendisi yaşamamış gibi “Bu ömür denen şey de ne kadar kısaymış!” diye hayıflanırlar. Bu dünyayı Allah’a kul olarak yaşayarak değil, boş emellerle geçiren ve hâlâ emellerinin peşinden koşan bu insanlar, ne anı yaşayabilecekler ne de mutluluk adına kulluğun bilincine varacaklardır. İçinde bulundukları ortam ve zamanı fark etmek yerine, geçmişle gelecek arasında gidip gelmektedirler. Bu da insanın anı yaşama adına anı, en güzel şekilde değerlendirememesine ve anı dolu dolu yaşayamamasına neden olmaktadır. Daha iyi gelecek ve daha iyi yaşantı için sürekli çaba içinde olan bu insanlar, içinde bulunduğu zamanı yaşayamadığı gibi kendisinden ilgi ve sevgi bekleyen aile üyelerinin de anı yaşamalarına fırsat vermez. Akşam eve gelen anne ya da baba; kendisinden ilgi ve sevgi bekleyen çocuğuna karşı tavrı, kişinin anı yaşayıp yaşamadığını en iyi şekilde göstermektedir. Çocuğuyla nitelikli zaman geçirmek ve anı yaşamak yerine; ayağımın altında dolaşma, çekil başımdan gibi cümleler, kişiye ileride yaşanmayan anlar ve pişmanlık olarak geri dönecektir. Bu durumu, çocuğuna daha iyi bir gelecek hazırlama gerekçesiyle açıklamaya çalışan anne babalar, hem çocuğun hem de kendisinin anı en güzel şekilde yaşamasından mahrum kalacaklardır. Çocuğa; “Ben senin yaşında olsaydım…” diyerek geçmişinde anı yaşayamamanın sıkıntısını dile getirirken yine içinde bulunduğu anda çocuğuyla birlikte olmanın mutluluğunu yaşayamamaktadır. “Ne güzel günlerdi, o günler!” diyerek geçmişini yâd eden bu insanlar, aynı hatayı yineleyerek gelecekte yine bugünler içinde “Neydi o günler!” diyecek şekilde dolu dolu yaşayamamanın ezikliğini hissedecek tir. Geçmişle gelecek arasında gidip gelen bu insanlar, çocukların iş güç sahibi olması ve evlenip evden ayrılmasıyla eşiyle yalnız kaldıkları zaman bazı şeylerin farkına varırlar. Fakat bu sefer de iş işten geçmiş olur. Ne kendisi o zamanın anne babası ne de çocuğu o zamanın çocuğudur. Bunun sonucunda çocuk da anne baba da anı yaşayamamanın ezikliğini hissedeceklerdir. Çocukların ve anne babaların bu ezikliği hissedememeleri için Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Çocuğu olan çocuklarla çocuklaşsın.” (Deylemi) buyurmuşlardır. Anı Yaşayabilmek için Ne Yapmalı? Yolda yürüyen insanların sürekli karşıya ya da arkaya bakması ne kadar yanlış ise insanın da sürekli geçmişiyle ve gelecekle meşgul olması o kadar yanlıştır. En iyi yürüyüşün önüne bakarak yürümek olduğu gibi yeri geldiği zaman da karşıya ve arkasına bakmasıdır. İnsanın da anı yaşama adına, geçmiş ile gelecek arasında takılı kalmadan sorumluluk bilinci içinde bulunduğu anı en iyi şekilde değerlendirmesi gerekir. İnsan Rabbine kul olmakla beraber kendi sorumluluklarını yerine getirirken de anı yaşamanın mutluluğuna varmalıdır. İnsanın görev ve sorumluluklarını yerine getirirken anı yaşaması insana mutluluk getirecektir. Allah’ın veli kullarından birini namaz kılarken arı sokar ve arının soktuğu yerden kan çıkar. Bunu gören adam, Allah’ın veli kulu namazı bitirdikten sonra: -“Sizi namaz kılarken arı soktu, arının soktuğu yerden kan çıktı. Siz ise hala namaza devam ettiniz.” der. Adama anlamlı anlamlı bakan Allah’ın veli kulu: -“Sizce; namaz kılarken önünde Kâbe, sağında cennet, solunda cehennem ve arkasında Azrail olan bir kişinin hiç arı sokmasından haberi olabilir mi?” der. Şeyh Nakşibendî Hazretlerine namazda huşu nasıl elde edilir diye sorduklarında; “Helal lokma yiyerek, huzurlu abdest alarak ve namazda kimin huzurunda durduğunu bilip tekbir alarak.” der. Sonuç olarak insan hayata hazırlanmak için o kadar zaman harcar ki; hayatını yaşamadan ömür hayatının sonuna geldiğinin farkına varır. Özlem ve pişmanlık arasında gidip gelen insan, içinde bulunduğu yaş ve zamanın da farkına varamadan, içinde bulunduğu anı yaşamadan ölür gider. İnsanoğlu kullukta ve anı yaşamada hala elinde fırsatlar varken onu değerlendirmek yerine geçmişiyle geleceği arasında gidip gelmektedir. Oysa kullukta ve yaşamda mutluluk anı yaşamaktır. Dün geçmiştir, yarın belki gelmeyecektir. Ama bulunduğu an insanın kendi elindedir. Mutluluk; “Şuan”ın farkına varıp kullukta ve yaşamda anı yaşamaktır. Ne güzel söylemiş Mevlana Hazretleri: “Dün ve düne dair ne varsa dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım.” der.
SAYFA 3
11 KASIM 2019
Onu Seven Binler Uğurladı 4 Kasım 2019 Pazartesi günü öğle namazına müteakiben, Bozkır Ulu Camiinde kılınan cenaze namazının ardından onu seven binler ebediyete uğurladı. ALIŞABİLİRİZ!
Bozkır MYO’dan LÖSEV’e tam destek
Hiç düşündünüz mü, bu dünyaya ne gibi bir faydamız var diye… Bazı insanların gerçekten de hiçbir faydası yokmuş gibi, bom boş yaşıyormuş gibi gelir bize…. Kimin ne için yaratıldığını bilmeden yorumlar yaparız, “kimseye bir faydası yok” diye bir cümle duyarım bazen, o zaman şu soruyu sorarım “zararı var mı?” Genellikle “faydası da zararı da yok” ,şeklinde gelir cevap, Bozkırlıca “akmaz kokmaz” denir… Ben bu durumda “gördüğümüz bir faydası yoksa, en azından zararı da yok, bu devirde bu bile bir lütuf” derim… Ama işin gerçeği hepimiz maalesef farkında olmadan bazen insanlara, bazen hayvanlara, çoğu zamanda doğaya zarar verdiğimizin farkına varmayız. Gerçi doğaya verdiğimiz zarar zaten bir nevi insanoğluna verilen zarardır. Attıklarımızla, yaptıklarımızla, yaktıklarımızla doğaya ne kadar zarar veriyorsak, aslında insanoğluna veriyoruz o zararı… Çoğunun fa rkınd a bile olmuyoruz… Yıllardır gerek gazetemiz gerek sosyal medya aracılığıyla piknik sonrası çöpleri toplama alışkanlığı kazandırmak için uğraşıyoruz. Bir kişiye bile etkimiz olduysa ne mutlu bize… Bu konuda maalesef yazmaya ve uyarmaya devam edecek gibiyiz, çünkü hâlâ piknik alanlarını çöplüğe çeviren insanımsı yaratıklar mevcut, bu yüzden biz uyarmaya devam edeceğiz. Bir kişi bile hatasından dönse fayda faydadır… Piknik alanlarımız konusundaki hatırlatmamızdan sonra, başka bir konuda uyarıda bulunmak ve farkındalığımızı artırmak istiyorum. Bir yıl kadar önce geri dönüşüm sepetlerinin İlçemizin çeşitli yerlerine yerleştirildiğini yazmış, konuyla ilgili herkese teşekkürlerimizi iletmiştik. Tabi geri dönüşüm sepetlerinin konulmuş olması sorunu bitirmiyor, önemli olan bilinçlenerek çöpleri ayrıştırıp, bu sepetlere atma alışkanlığını kazanmamız... Bir yıl içinde yol kat edildiğini düşünüyorum, ancak yeterli olmadığını da görüyorum. Bu bir kültür ve alışkanlık meselesi, maalesef bizlerin atıklarımızı ayrıştırma işine alışmamız biraz zaman alacak gibi ama bu konuda okullarda, halk eğitim merkezlerinde üzerinde sıkça durulan bir konu olursa, gelecek nesillerin hiç düşünmeden, alışkanlık olduğu için ve kanıksadıkları bir davranış olduğu için, zorlanmadan geri dönüşüme destek olacaklarını düşünüyorum... Kendim kaç kez çöplerimi atarken geri dönüşüme gidebilecek atıkları ayrıştırmadığımı fark ediyorum. Evimde ayrı bir çöp poşeti geri dönüşüm için beklerken, el alışkanlığıyla diğer çöplerin içine karton, cam ya da plastik attığımı fark ediyorum, çünkü bizler ayrıştırma konusunda bilinçli yetiştirilmedik ve sonradan kazanmaya çalıştığımız bir alışkanlık bu… Ama bu bilinçle büyüyen çocuklarımız otomatik olarak, ayrıştırarak çöpleri atacaklardır. Eskiden yoktu böyle şeyler diye öğrenemeyiz anlamına gelmez. İşimize gelen birçok şeyi kaç yaşında olursak olalım öğrenebiliyorsak, geri dönüşüme atıklarımızı ayırmayı da öğrenebiliriz. Yabana atmayın, bir plastik şişe, bir karton kutu toplamda çok olabiliyor. Yaptığınız işi küçümsemeyin, hani şu plastik şişelerin kapaklarını atmayıp dönüşüme yolluyoruz ya! işte onların toplamı tonlarca plastik ediyor ve doğayı kirletmesi yerine geri dönüşümle yeniden kullanıma sunuluyor. Yani bir kapak diye küçümsediğimiz şey toplamda dağlar kadar kapak ediyor. Yani özellikle evlerde geri dönüşüm ayrıştırma alışkanlığının kazanılması, tonlarca zararlı maddenin doğaya karışmasını engelleyecektir. Çöplerimizi atarken daha dikkatli olursak, kimseye faydası yok denilen insan olmaktan çıkıp, en azından doğaya saygısı olan insan vasfını kazanabiliriz. Yapabiliriz, alışabiliriz, sadece biraz daha dikkat ve özen gerekiyor… Son olarak, özellikle çarşı içinde atık toplama sepetlerinin yaygınlaştırılmasını istiyorum Belediyemizden, bir şişe, bir karton kutu bile atılsa doğa için değmez mi?
ZAYİ: 20 Ekim 2019 Tarihinde, Nüfus Cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Hüseyin UYAN Bozkır Belediyesi - BOZKIR
ZAYİ: 1 Kasım 2019 Tarihinde, Nüfus Cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Muhammet Ali DAĞ Dere Mahallesi - BOZKIR
ZAYİ: 1 Kasım 2019 Tarihinde, Oğlum Mevlüt SAĞDIÇ’a ait Nüfus Cüzdanı kaybolmuştur. Hükümsüzdür. Babası: Murat SAĞDIÇ Soğucak Mahallesi - BOZKIR
ZAYİ: Bozkır Anadolu İmam Hatip Lisesi Ortaokulundan almış olduğum, Okul Diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. Ayşe AĞAÇÇI Demirasaf Mah.Demirdağ Sitesi B Blok No: 9 - BOZKIR
SAYFA 4
Sarıoğlan İmam Hatip Ortaokulunda 4006 Bilim Fuarı Düzenlendi Sarıoğlan İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri tarafından 4006 bilim fuarı kapsamında hazırlanan projeler, okulda düzenlenen etkinlikle sergilendi, öğrenciler hazırladıkları projeleri sundu.
Yerinde tespit, yerinde çözüm
11 KASIM 2019
ALİ DUTAL Akıllı İnsanın Vasıfları Yüce Rabb’imizin imandan sonra insanoğluna bahşettiği en büyük nimet akıldır. İnsanı diğer tüm varlıklardan üstün kılan da akıldır. İnsanoğlu ne çektiyse aklını doğru istikamette kullanamayan insanlardan çekmiştir. Günümüzde de aynı sıkıntıların yoğun olarak yaşandığını açık ve net olarak her yerde görebilmekteyiz. İnsanlar, Allah(cc)’ın verdiği aklı Allah(cc)’ın istekleri doğrultusunda kullanması gerekirken tam tersi nefsin arzularını yerine getirmek için kullanmaktadırlar. İşte bu akıl, nefsin kontrolüne girmiş akıldır. Aklını kullanan insan, Allah(cc)’ı tanır, Hz. Muhammed(sav)’in getirdiklerine inanır ve inandığı gibi yaşamaya çalışır. Yüce Rabb’imiz “Onlar sağır, dilsiz ve kördürler, zira akletmezler” buyurmaktadır. Kur'an-ı Kerim’in bir çok ayetinde akıl ve akletmeyle ilgili açıklamalar yer almaktadır. Allah(cc)'ın varlığına, birliğine, Hz. Muhammed(sav)’in peygamberliğine delâlet eden binlerce hadiseye şahitlik eden birçok insan akıl edemediklerinden iman edememiş ve imansız olarak öbür dünyaya göçüp gitmişlerdir. -Ebu Cehil, Ebu Lehep ve diğerleri gerçeği görmüyorlar mıydı? Görüyorlardı; akıllarını nefsin tapusuna verdikleri için gerçeği görmek istemediler! -O nefsi emmare yok mu o nefsi emmare! Yakayı bir kaptırdın mı adamı ebedi cehenneme kadar götürür, Allah(cc) korusun! Peygamber Efendimiz(sav); ”Akıllı, nefsini kontrol altına alıp ölümünden sonraki ebedi hayat için hazırlanan kimsedir” buyurarak akıllı insanın nasıl hareket etmesi gerektiğini buyurmaktadır. Nefsin arzusuna uymayan ölümden sonraki hayatını düşünerek hareket eden İNSAN AKILLIDIR. Aklı nefse tapusuyla veren insanlar her türlü kötü söz ve fiili işler; her türlü iftirayı rahatlıkla atar; söver sayar; merhametten uzak küçücük çocukları bile öldürmekten, masum halkı bombalamaktan çekinmezler. Akıllarını nefse tabusuyla veren insanları iki grupta sınıflayabiliriz. Birinci grup; İslam’a inanmayan açık açık Allah(cc) ve Hz. Muhammed(sav)’e düşmanlık edenler. Bunlar, dünyayı sömüren, kan gölüne çeviren; yani, çağdaş dünya dediğimiz alçak insan topluluklarıdır. İkinci grup; görünüşte birinci gruptan görünmeyen ancak, birinci gruba dolaylı da olsa hizmet eden, destek verenler. Yani, dindar görünerek din ile insanları saptıranlar. Bunlar birinci gruptakilerden çok daha fazla etkili ve tehlikelidirler. Birinci gruptakiler insanın bu dünyadaki hayatına kastederken ikinci gruptakiler insanın imanına zarar vererek telafisi mümkün olmayan ahiret hayatını mahvetmektedirler. Bunların en temel özelliklerinden biri Allah(cc) dostlarını, alimleri özellikle de Mürşit-i Kamilleri karalamaktır. Çünkü, Allah(cc) dostları, mürşitler, alimler insanların nefsin kontrolüne değil; İslam’ın kontrolünde olması için çalışırlar. Allah(cc)’ı ve Hz. Muhammed(sav)’i tanıtırlar. İslam’ın emirlerini yerine getirmeyi, yasaklarından kaçınmayı öğreterek insanların ebedi kurtuluşu için çalışırlar. Bu mübarek insanların manevi terbiyesine talip olmuş insanları terbiyesizce “AKLINI KİRAYA VERMİŞ” suçlamasıyla aşağılamaya çalışırlar. Maalesef, “15 Temmuz Darbe” girişiminden sonra “Aklı Kiraya Verme” aşağılamalarına insanımızın bir kısmı da aklını kullanmadan, düşünmeden, araştırmadan itibar ederek ziyana uğramaktalar. Allah(cc) rızası için azıcık düşünün! Türkiye’nin en zenginleri, bir ordunun generallerinin yarısı; sayıları yüzlerle, binlerle ifade edilen profesörler, siyasiler, sanatçılar vs. bunların hepsi F. Gülen diye tapusu ABD’de olan bir adama akıllarını kiraya mı verdiler? Bunlar akıllarını kiraya falan vermezler; toptan nefse tabusuyla verirler! Öyle değil mi? Eğer, bir hocaya kiraya vermek isteselerdi herhalde ABD’deki hoca kılıklı bir adam yerine ülkemizde yaşayan bir hocayı seçerlerdi. -Yok öyle bir şey; menfaat, menfaat yine menfaat daha fazla menfaat!… Nefis ve şeytanın bir insanı emrine almak için kullandığı üç önemli tuzağı var Bunlar, makam hırsı, para hırsı ve şehvet hırsı! Mürşit-i Kamiller insanları nefsin tasallutundan kurtararak aklın özgürleştirmesine çalışırlar. Bu özgürleşme Allah(cc)’a bağlanmayla gerçekleşir. Bir insan Allah(cc)’a ne kadar bağlanırsa o kadar özgürleşir. Bu manevi vazife Mürşit-i Kamillere verilmiştir. Bu iş her ortaya çıkıp ben şeyhim ben mürşidim diyenin işi değil; hele hele şaklabanların hiç değil! Gerçek Mürşit-i Kamiller kendi heva ve heveslerine göre söz söylemez ve davranışta bulunmazlar. Çünkü, onlar peygamber varisidirler. Postuna oturup gelene geçene el öptürmeyle vakit geçirmez, dinimizin öğretilmesi ve yaşatılması için her türlü eza ve cefaya katlanarak çalışırlar ve çalışmışlardır.
ZAYİ: Bozkır Meslek Yüksekokulundan almış olduğum Öğrenci Kimlik Kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. Feyzanur TUTUMLU - T.C. No: 15**756**16
SAYFA 5
11 KASIM 2019
Hamzalar’dan Mehmetçiklerimize anlamlı destek İlçemize bağlı Hamzalar Mahallemizde, mahallede yetiştirilen 1100 kilo ekşi kara üzümleri imece usulüyle mahalleliler tarafından kurutuldu ve Barış Pınarı harekatında bulanan Mehmetçiklere destek amaçlı gönderildi. Mahalle meydanında yapılan dua ile birlikte üzüm kuruları yola çıktı.
Gezlevispor Doludizgin
Türkiye Voleybol Federasyonu 2. Lig 3. Grupta mücadele eden ve maçlarını Bozkır’da oynayan temsilcimiz Gezlevispor, yoluna doludizgin devam ediyor.