18 KASIM 2019 PAZARTESİ
SAYI: 1068 KURULUŞ 1988 - YIL: 31
FİYATI 1
Bozkır’da Mevlid-i Nebi Gecesi
İlçemiz Bozkır’da Mevlidi Nebi Haftası kapsamında Bozkır Anadolu İmam Hatip Lisesi tarafından geçtiğimiz hafta gece düzenlendi.
Yukarı mahallede aydınlatma Bozkır’ın sorunu çözülüyor merkez mahallelerind en olan Yukarı Mahallenin Soğuksu mevkiinde yer alan yolda aydınlatma çalışmaları başlıyor.
“Öğrencilerimizi Dinliyoruz” adlı söyleşinin ikincisi gerçekleştirildi
Karayahya ilkokulunun öğrencileriyle buluştular “Bozkır Elim Sende Projesi” kapsamında, ilçemize bağlı Karayahya Mahallesindeki Karayahya İlkokulu ziyaret edildi.
Selçuk Üniversitesi Bozkır Meslek Yüksekokulu'nda "Öğrencilerimizi Dinliyoruz" adlı 2. söyleşi geçtiğimiz hafta konuşmacı olarak katılan Bozkır Belediye Başkanı Sadettin Saygı ile gerçekleştirildi.
Bozkır Adliyesinden anlamlı proje Bozkır Adliyesi Denetimli Serbestlik Birimi nezdinde cezalarını kamu yararına hizmet ederek infaz eden hükümlüler, Bozkır Belediyesi tarafından düzenleme çalışması tamamlanan Bozkır Şehitliğinin bakım ve temizlik işlerini tamamladı.
SAYFA 2
18 KASIM 2019
“Öğrencilerimizi Dinliyoruz” adlı söyleşinin ikincisi gerçekleştirildi
Bozkır Adliyesinden anlamlı proje
Yukarı mahallede aydınlatma sorunu çözülüyor 18 KASIM 2019 PAZARTESİ
SAYI: 1068
İMTİYAZ SAHİBİ Bozkır Postası Gazetesi ve Matbaası Adına Şerife YILMAZ
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Filiz KILINÇEL DURU
HUSUSİ İLANLAR SÜTUN CM.: 3.00 ABONE ŞARTLARI POSTA ÜCRETİ DAHİL YILLIK YURT İÇİ 50
HUKUK SORUMLUSU Avukat Mustafa AKGÜL
ABONE ÜCRETLERİNİ YATIRABİLECEĞİNİZ HESAP NUMARASI BOZKIR PTT HES. NO.: 1108715
GENEL YAYIN YÖNETMENİ Yunus YILMAZ
İDARE YERİ - DİZGİ VE BASKI Bozkır Postası Gazetesi ve Matbaası Yukarı Mahalle Çarşı İçi Kızılay Binası Yanı No: 2 - BOZKIR/KONYA
Tel. (0332) 426 1026 - Gsm: 0530 458 1232 web: www.bozkirpostasi.com.tr email: haber@bozkirpostasi.com.tr
BU GAZETE BASIN AHLAK YASASINA UYAR YAZILARIN HUKUKİ SORUMLULUĞU YAZARINA AİTTİR.
PSİKOLOJİK BAKIŞ M. Emin KARABACAK Çocukların Kişiliklerine Göre… Bir amaç için gönderilen bütün canlılar, ölmeden önce kendini gerçekleştirme adına, kendi soyunun devam etmesini ister. Bu amaçla da canlıların kimisi yavru meydana getirirken kimisi de çekirdek bırakır. Her canlı gibi insanoğlu da neslinin devam etmesini ister. Kendini gerçekleştirme ve soyunun devamı için evlenen insanoğlu, çocukları olunca onları en güzel şekilde yetiştirebilme kaygısı içine düşer. Sadakayı cariye adına çocuklarını ideallerine uygun en güzel şekilde eğitip yetiştirmek ister. Ancak ideallerindeki çocuk yetiştirme ile gerçek çocuk yetiştirme arasındaki fark, anne babaların elini kolunu bağlar. Çocukların eğitimlerinin gerçekten de zor olduğunu anlayan anne babalar, sıkıntı yaşamaya başlarlar. Çoğu anne baba, çocuklarının eğitimlerinin diğer canlıların yavruları gibi olacağını zannederler. Yani yemeğini suyunu ver tamam. Ondan sonra yaramazlık yapmayan, uslu uslu oturan, derslerine çalışan, büyüklerine karşı gelmeyen, anne babasını sözünü dinleyen bir çocuk olmasını beklerler. Çocukları diğer canlıların yavrularından ayıran en büyük özellik, eğitimlerinin kişiliklerinin üzerine kurulmasıdır. Portakal fidanıyla elma fidanının, incir fidanıyla erik fidanının yetiştirilme ve bakımları aynı gibi görünse de iklim şatlarına duyarlılıkları, su ihtiyaçları, bakım ve ilaçlanması meyve verimlerini farklı yapar. Görünüşte her meyve ağacının yetiştirilmesi benzer gibi görünse de bu işin bilgi ve beceri istediğini bilmeyenimiz yoktur. Çocuklar, birbirlerine benzer gibi görünseler de aslında her çocuk farklı özelliktedir. Bırakın bütün çocukların birbirlerine benzemelerini, kardeşler arasında hatta ikizler arasında bile büyük farklılıklar vardır. Bütün çocukların dış görünüşleri farklı olduğu gibi akıl, zekâ, kabiliyet ve anlayışları da farklıdır. Evde bir çiçeği dahi yetiştirirken onun özelliklerine göre hareket ettiğimize göre; “Dünyaya en güzel şekilde yaratılarak” (Tin, 95/4) gönderilen çocukları da kendi özelliklerine göre yetiştirilip eğitmeliyiz. İşe çocuklarımızı tanımakla başlamalıyız. Evde yetiştirdiğimiz bir çiçeğin ne zaman su, ne zaman gübre, ne zaman ilaç istediğini öğrendiğimiz gibi çocuklarımızın ihtiyaçlarını da öğrenmeliyiz. İşe çocuklarımız tanımakla başlamalıyız dedik; çünkü çocukları tanımadan verilecek bir eğitim, boşa kürek çekmeye benzer. Peki, çocuklarımızı nasıl tanıyacağız? Çocuğumuzu eğitirken işe onun kişiliğini, karakterini iyi tanımakla başlamalıyız. Bu amaçla da çocuğun sinirli mi, sakin mi, alıngan mı, duygusal mı? gibi sorularla mizacını tanımaya başlamalıyız. Çocukları tanıdıktan sonra çocuklara verilecek eğitim nasıl olmalıdır? Meyve ağacına atılan her ilaç faydalı olmadığı gibi ağaca zarar da verebilir. Onun için çocuğa verilecek eğitim de çok iyi ayarlanmalıdır. Verilecek eğitim çocuğun yeteneklerine, kapasitesine, ilgi ve ihtiyacına göre zamanında verilmelidir. Peki, bu çocukların terbiyeleri nasıl olmalıdır? Çocukların özelliklerini ve bu çocuklara yaklaşımı Sadık DÂNÂ dört maddede toplamaktadır: 1. Bazı çocuklar yaratılışları itibariyle, ince ruhlu, hassas ve anlayışlı olurlar. Onlara güler yüz ve nezaketle muamele etmeli. Çünkü onlar duygulu olduğu için ufak bir ima ve işaretle hallerini hatalarını düzeltirler, nezaket ve yumuşak muameleden haz ederler. Sert ve haşin muamele onları üzer, huysuz ve hasta eder. Bu zümre azın da azıdır. 2. Bazı çocuklar ise bu terbiye şeklinden anlamazlar. Onlara açıktan açığa; “Şunu yap, bu faydalıdır. Şunu yapma bu zararlıdır.” denmelidir. Nasıl olsa ileride kendi hatasını anlar deyip de söylenilmesi icap eden sözü söylemekten çekinilmemelidir. 3. Bazıları ise hissiz ve anlayışsız olur. Söz kâr etmez. Bunlar da sırasına göre menfaatlerini kısma veya tenhada tehdit suretiyle terbiye edilmelidir. 4. Bir zümre de anaya babaya karşı cüretkâr ve saygısızdır. Güzel muameleden hiç nasipleri yoktur. Sebebi ise, kötü arkadaşlarla yakınlık peyda etmişler, ana-babaları bu hususa dikkat etmemişlerdir. Bir defaya mahsus olmak üzere tenhada gerekli uyarı ve ikazlar, kesin ve kararlılıkla yapılmalı ki, gözü korksun bir daha aynı küstahlığı yapmasın. Bu çocukların yaşları hayli ilerlemiş ise kendi haline bırakılır. Çünkü ana-babayı dövmeye kalkışır. Elhamdülillah bu zümre pek azdır. Sonuç olarak anne-babalar; çocuklarının kişilik ve mizaçlarına göre verecekleri eğitim, onların kişiliklerinin oturmasını sağlayacaktır. Çocukları çok iyi tanımakla başlanan eğitim, çocukların kendileriyle barışık, çevrelerine faydalı olabilen insanlar olmalarını sağlayacaktır.
SAYFA 3
18 KASIM 2019
Askerlerimize mektup yazan öğrencilerle buluştu Konya Büyükşehir Bel ed iy e Ba şk a n ı Uğu r İbrahim Altay, Barış Pınarı Harekatındaki askerlerimize mektup yazarak ulaştıran Bilgehane öğrencileriyle buluştu. Tüm öğrencileri temsilen gelen üç öğrenciyi tebrik eden Başkan Altay, Bilgeha ne lerin vata nını, milletini, devletini, bayrağını seven nesiller yetiştirmek için eğitim faaliyetlerine devam ettiğini söyledi.
ÖĞRETMENLER GÜNÜ
BOZKIRLILAR İLİM KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA VAKFI OLAĞAN GENEL KURUL İLANI Vakfımızın Olağan Genel Kurul ve toplantısı 8.Aralık.2019 Pazar günü saat 14:00’da Vakıf merkezi ( Bahçelievler mah. Elmalı 2 Sok No:10/A Bahçelievler- İSTANBUL ) adresinde aşağıdaki gündem maddelerini görüşmek üzere gerçekleştirilecektir. Çoğunluk sağlanamadığı takdirde aynı adreste aynı tarihte katılanlarla saat 16.00 de yapılacaktır. Aşağıdaki gündemi görüşmek üzere Vakıf kurucu Heyetin ve bütün üyelerin genel kurul toplantısına katılmaları ilanen duyurulur. GÜNDEM 1. Açılış ve yoklama 2. Divan Heyetinin Seçimi 3. Yönetim kurulu faaliyet raporunun okunması, müzakeresi ve oylanması 4. Denetim kurulu raporunun okunması, müzakeresi ve oylanması 5. Yönetim ve Kurulunun ibrası 6. Geçici bütçenin onaylanması 7. Vakıf kurucu üyelerinden Vefat ve istifa edenlerin yerine yeni üyelerin seçiminin yapılmasına, 8. Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu Asil ve yedek üyelerinin seçimi 9. Dilek ve temenniler 10. Kapanış
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
Basın: 1086415
GAZETESİ OLMAYAN İLÇE, KURU BİR AĞACA BENZER!.. ZAYİ: Konya Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Bölümünden almış olduğum, Öğrenci Kimlik Kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. Raziye ÇINAR Cumhuriyet Mah. 52027 Sk.No: 63 -Bozkır/KONYA
Geçtiğimiz hafta bir tanıdıkla karşılaştım, hal hatır sorduk ayak üstü. “Çok işim var, kafamda bir sürü plan var, çok yoğunum şu sıralar” dedi. “Hayırdır” diye sordum haliyle, “yakında öğretmenler günü var, hediye bakıyorum, pasta börek işi de var, daha ne alacağımıza da karar veremedik, onun için dolaşıyorum” dedi. Önce anlamadım “sen neden dolaşıyorsun ki” dedim. Şaşkınca yüzme bakıp hediye alınacak, araştırma yapıyorum deyince, “iyi de bunu çocukların yapması gerekmiyor mu?” dedim. “Onlar anlamazlar, biz iyi bir şeyler almak için uğraşıyoruz, diğer sınıfın hocasına yemek takımı bakıyorlarmış, biz altta mı kalalım, bizim öğretmenin boynu bükük mü kalsın” dedi. Almayı planladıkları hediyeyi duyunca şaşkınlığım iyice arttı. “Bence çocuklar kendileri organize olup beş on kuruş aralarında toplayıp, güzel bir çiçek yaptırsalar, ya da güzel bir saksı çiçeği alsalar, hem çocuklar hem öğretmen daha mutlu olur, öğretmenlerin sizden böyle hediyeler beklediğini ve kabul edeceklerini sanmıyorum” dedim. Beni dinledi ama anladığını hiç sanmıyorum. Çocuklarımızı rekabetçi ve yarış atı gibi yetiştiriyoruz, onlara paylaşmayı birlikte bir şeyleri başarmanın mutluluğunu öğretelim diye kendi aramızda kafa pa tl at ır k en , k en di ç oc uk l ar ı m ız a, arkadaşlarınla yarışma kendinle yarış, başkalarının başarısızlığına sevinme ona gülme yardımcı olmaya çalış gibi nasihatler ederken, asıl sorunun çocuklar değil büyükler olduğunu fark ettim. Aslında yarışan çocuklar değil maalesef büyükler… Bizler öğrenciyken ailelerimiz öğretmenler günü ne zaman bilmezlerdi, kendi aramızda bir iki kişi seçer, onlar organize eder, üç beş kuruş aramızda toplar, bir kalem ya da kravat alır, o gün hiç ses çıkarmadan dersleri dinlerdik. Teneffüste bile sesimiz çıkmazdı çünkü uslu durarak öğretmenimizi yormaz, ona böylece öğretmenler günü hediyesi yapmış ol ur duk. Bir defasında öğretmenimizin birine gömlek almıştık, ama aldığımıza alacağımıza bizi pişman etmişti. Hediye alma adabından başlamış, gömlek alacağımız paraya kendimize bir kitap almamızı, bir daha böyle bir hediyeyi kabul etmeyeceğini sözle kafamıza vura vura anlatmıştı… Kendisine verilecek en güzel hediyenin bizlerin başarısı olduğunu, yıllar sonra onu iyi dileklerle anmamızın en değerli şey olduğunu, vereceğimiz en büyük hediyenin terbiyeli, edepli çocuklar olmamız olduğunu söyledi. Şimdi her öğretmenler gününde gününü kutlarım, Allah ömür versin… Bir öğretmen tanıdığım, “eğitime aslında velilerden başlasak işimiz daha kolay olur” demişti. Ne demek istediğini şimdi daha iyi anladım. Çocuğuna eğitim veren öğretmene teşekkür etmek, saygı duymak, ona değer vermek çok güzel çok değerli bir şey ama başkalarıyla yarışa girmek, onlardan daha iyisini yapmalıyız kompleksine kapılmak, öğretmenleri zor durumda bırakabilir. Keşke veliler bu enerjilerini başka alanlarda değerlendirip, çocuklarıyla daha fazla kaliteli zaman h a r c a m a y a a y ı r s a l a r. O z a m a n öğretmenlerin de işi kolaylaşacak, dolayısıyla onlara paha biçilemez bir hediye ver miş ol unacaktır. Şimdiden tüm Öğretmenlerimizin gününü kutluyor, hepsine bol sabır diliyorum…
SAYFA 4
18 KASIM 2019
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Bozkırlı hemşehrimiz Mustafa Kalaycı;
“Geçim sıkıntısına düşen emeklilerin, çalışanların, dar gelirli vatandaşların ve işsizlerin yüzünü güldürmeliyiz” MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Bozkırlı hemşehrimiz Mustafa Kalaycı, TBMM Genel Kurulda 128 Sayılı Dijital Hizmet Vergi Kanun Teklifinin tümü üzerine yaptığı konuşmada “asgari ücret, kayıt dışı istihdam, 3600 ek gösterge ve çiftçilerin sorunları”nı gündeme getirdiği ile ilgili haberini gazetemiz Bozkır Postasına gönderdi.
GAZETESİ OLMAYAN İLÇE, KURU BİR AĞACA BENZER!..
ALİ DUTAL Sevgimiz Felaketimiz Olmasın Sevgi kavramı tek başına güzel olmasına güzel olmakla birlikte kişinin kurtuluşuna vesile olabileceği gibi felaketine de yol açabilmektedir. Onun için insan kimi, neyi, neden seveceğini bilmesi gerektiği gibi kimi, neyi, neden sevmeyeceğini de iyi bilmelidir. Uçan kuşlar martılar öyle lay lay lom önüne geleni sevmek yok! Sevgi ve nefretimizin bir ölçüsü olmalıdır. Ölçü, Allah(cc) ve Resulü(sav)’nün sevdiğini sevmek sevmediğini sevmemektir. Çok kullanılan ve Yunus Emre Hazretlerine atfedilen “Yaratılanı Severim Yaratandan Ötürü” sözü merhamet bütünlüğü içerisinde düşünüldüğünde doğru gibi görülse de derinliğine inildiğinde oldukça yanlış bir sözdür. Yaratılan her ne varsa zerreden kürreye her şeyin yaratıcısı şeksiz şüphesiz Cenab-ı Allah’tır. Yaratılanların içerisinde kendi iradesiyle Yaradan’ı tanımayan hatta düşmanlık eden insanların olduğu düşünüldüğünde bu sözün tümden doğruyu ifade etmediği açık olarak görülecektir. Öyleyse şöyle demek daha doğru olacaktır: “Yaradan’ı seveni, severiz; Yaradan’ı sevdiğinden ötürü” “Yaradan’ı sevmeyeni, sevmeyiz: Yaradan’ı sevmediğinden ötürü” Onun için sevgi deyip geçmeyelim. Sevgimiz felaketimize değil selametimize yani kurtuluşumuza vesile olmalıdır. Kişi kurtuluşa erebilmesi için mutlaka Allah(cc) ve Resulü Muhammed(sav)’i sevecek; ayrıca Allah(cc) ve Resulü(sav)’nün sevdiklerini de sevecek. Şunu kesin ve net olarak ifade ediyorum. Allah(cc) ve Resulü(sav)’nü sevmeyen hele hele düşmanlık besleyen birine sevgi duymak insanı felakete götürür; yani, Müslümanlıktan çıkarır! -Ömrünü Allah(cc)’ın dinini ortadan kaldırmak için çalışan, bu duruma mukavemet edenleri astıran adamı sevecek bir de baş tacı edecek; sonra da Müslümanlığı kimseye bırakmayacaksın! -Git Allah(cc) aşkına! Yüce Rabb’miz “Ey iman edenler, benim ve sizin düşmanınız olanları dost edinmeyin.”(Mümtehine 1) Buyurmaktadır. Allah(cc)’ın ahkâmını ancak, Allah(cc) ve Resulü(sav)’nün düşmanları ortadan kaldırmaya çalışır. -Ebu Cehil, Ebu Leheb, Firavun, Nemrut ve muadilleri Allah(cc)’ın dinini ortadan kaldırmaya çalışmadılar mı? -Günümüzde de İslam düşmanları İslam’ı yok etmek için çalışmıyorlar mı? Hem de tüm imkanlarını seferber ederek çalışıyorlar. Şimdikilerin yaptığı daha iç acıtıcı. Öncekiler öldürüyorlardı şimdikiler ise öldürmenin yanında çeşitli metotlarla imana da kastediyorlar. Bugün Müslüman çocukları İslam’dan uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır. Deizm ve Ateizm virüsü önüne geçilemez bir salgın halini almış durumdadır. -Müslüman Müslüman! Dostunu ve düşmanını iyi bilecek düşmanların tuzağına düşmemeye çalışacaksın! Kaptırmışsın kendini dünyaya çocukların kimlerin eline düşmüş, kimleri örnek alıyor umurunda değil! Çünkü, Müslümanım diyorsun; ancak, İslam’ın emir ve yasaklarıyla ilgili bir derdin yok! -Kim dost kim düşman umurunda bile değil! Allah(cc); “Müminler, müminleri bırakıp da, kâfirleri dost edinmesinler! Onları dost edinenler, Allah’ın dostluğunu bırakmış olurlar.” (Al-i İmran 28) Efendimiz(sav); “Bir kavmi sevip de onlarla dostluk kuran, kıyamette onlarla haşrolur.”(Taberani) Buyurmaktadır. Elbette ki gayri Müslimlerle belirli alanlarda ticari ilişkiler kurulabilir. Ancak, ortaklıklar mümkün olduğunca gayri Müslimlerle değil, Müslümanlarla olmalıdır. Gayri Müslimlerle ortaklıklarda ortağın Müslümanlara verebileceği zararlar dikkate alınmalıdır. Ülkemizde faaliyetini sürdüren şirketlerin büyük çoğunluğunun yabancı ortağı bulunmaktadır. Bu ortakların elde ettiği kazançların Müslümanların zararına faaliyetlerde kullanılıp kullanılmadığı bilinerek hareket edilmesi daha doğru olacaktır. Zaman zaman bu durumda olan firmaların ülkemizin düşmanı terör örgütlerine destek olduklarına ve bu firmaların ürünlerinin kullanılmaması yönündeki haberlere her türlü medyada sık sık rastlamaktayız. Sonuç olarak; Müslüman Allah(cc) ve Resulü(sav)’nün sevdiğini sevmekle sevmediğini sevmemekle mükelleftir. Müslüman kafiri sevemez; ancak, sevmiyorum diye hiçbir şekilde zulüm de yapamaz; adalet dışı davranışta hiç bulunamaz; ayrıca, merhametli ve iyi davranmak zorundadır. Yaşayanlara adil ve merhametli davranılması gerekirken ölenlerinin arkasından asla rahmet dilenemez! -Herkes, her önüne gelen için bilinçsizce “Allah rahmet eylesin, rahmetli” diyor. Arkadaş, Allah(cc) düşmanı bir kişiye Allah(cc)’tan rahmet dileme hakkını nereden alıyorsun biraz akıllı olsana, imanına zarar verebilir! Şunu da belirteyim: Yaşayan gayri Müslimlerin İslam’la müşerref olmaları yani Müslüman olmaları için dua edilebilir ve merhamet gereği edilmelidir de. Sevginiz felaketiniz olmasın!
SAYFA 5
18 KASIM 2019
Konuk; Çiftçimiz için çalışıyoruz Karayahya ilkokulunun öğrencileriyle buluştular
Mevlid-i Nebi Gecesi Yapıldı
Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği’nin 47’nci Olağan Mali Genel Kurulunda konuşan PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, bahane üretmeden çalışmalara devam ettiklerini ifade ederken, Tarım marketleri kuracaklarını, üretenin kazanmadığını, tüketenin kaybettiğini ve işini iyi yapanlara acil ihtiyaç olduğuna vurgu yaptı. S.S. Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği’nin (PANKOBİRLİK) 47’nci Olağan Mali Genel Kurulu, Ankara’daki merkez binada gerçekleştirildi. Tarım ve Orman Bakanlığı ile Pancar Ekicileri Kooperatifleri ve Türk Şeker temsilcilerinin de katıldığı programda ilk olarak PANKOBİRLİK Genel Müdürü Taner Taşpınar konuşma yaptı. Taşpınar, PANKOBİRLİK’in çiftçinin gübre, tohum, ilaç başta olmak üzere birçok ürünü daha uygun alabilmesi için ciddi çalışmalar yürüttüğünü belirtti. Taşpınar, “Sadece pancar için çalışma yürütmüyoruz, pancarın yanı sıra ayçiçeği, mısır, buğday gibi birçok ürünün tohumları için çalışmalar yürütüyoruz. Tedarikçilerimizin satış yapmadığı dönemlerde alım yaptığımız bir model geliştirdik. O satışın yapılmadığı dönemde biz çiftçimizin ihtiyacı olan girdinin yüksek iskontolu şekilde alımını yapıyor, bedelini firmaya ödüyoruz ve çiftçimiz sezondaki fiyatlara göre mağazalarımızdan bu ucuz temin ettiğimiz girdiye daha uygun fiyatlarla ulaşabiliyor” dedi. Kooperatiflerin çiftçiye hizmete devam edebilmesi için finansal yapılarının bozulmaması gerektiğini vurgulayan Taşpınar ortak kooperatiflerin çiftçiden 1 milyar 142 milyon TL alacağı olduğunu, bunun da 441 milyon lirasının vadesi geçmiş alacak olduğunu belirtti ve bu konuda kooperatiflerden hassasiyet istedi. “Tarım marketleri kuracağız" Taşpınar’ın ardından PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk kürsüye çıktı. Konuk, Türkiye üzerindeki finansal baskıların artmasına, şartların zorluğuna rağmen PANKOBİRLİK’in ve Pancar Üreticileri Kooperatiflerinin bu faaliyet yılında da çiftçiyi muhannete muhtaç etmediğini belirtti. Konuk, “Ortaklarımızın girdiye uygun fiyatlar ve şartlarla erişmesini sağlayarak şeker pancarı başta olmak üzere tarladaki, bağdaki, bahçedeki, meradaki, ağıldaki üretimini ele güne muhtaç olmadan devam ettirmesi için yıllardır
yaptığımızı geçtiğimiz faaliyet yılında da tekrarladık. Kooperatiflerimiz için temin veya aracılık ettiğimiz gübre tutarı bir önceki yıla göre yüzde 15’in üzerinde arttı. Keza, yemdeki artış yüzde 16’yı, tohum, fide, fidandaki artış yüzde 11’i, bitki koruma ürünlerindeki artış yüzde 23’ü aştı. Birliğimizin ve kooperatiflerimizin gelir çeşitliliğini artırmak, faaliyet alanını genişletmek için yıllardır bir çalışma yürütüyorduk. Bizi sınırlayan, daraltan bir uygulama vardı. Kooperatif mağazalarımız üye dışına satış yapamıyor, faaliyet alanı dışında ürün satamıyordu. Bizi daraltan, sınırlayan bu durum yapılan kanuni düzenleme ile değişti. Yani kooperatif mağazalarımız artık herkese, her ürünü satabilecek. Bu, hem gerçek manada tarım marketleri kurabilmek hem de tarım sektörü ile tüketici arasında aracısız satış yapabilmek için önümüze fırsat kapısı açtı” dedi. “İşini iyi yapanlara acil ihtiyaç var” PANKOBİRLİK’in bahane üretmediğini, işini yaptığını vurgulayan Konuk, “Her yeni faaliyet yılında da işimizi bir önceki yıla göre daha iyi nasıl yaparız diye kafa yoruyoruz. Ancak bizim işimizi iyi yapmamız yetiyor mu? Yetmiyor. Bundan 10 gün önce bir ıspanaktır gitti. 196 kişinin ıspanaktan zehirlendiği söylendi. Mesele medyaya yansıdı. Sabah, öğlen, akşam tüm haber bültenlerinin ya birinci ya ikinci haberi oldu. Bir sosyal medya hesabındaki yalan yanlış bilgi, şirketleri, üreticiyi töhmet altında bırakıyor.
Yanlış o kadar çabuk kanaat haline geliyor ki doğrunun hükmü kalmıyor. Bizim, çiftçinin işini iyi yapması yetmiyor. Başkalarının da işini iyi yapması gerekiyor. Bunlara birilerinin ‘dur’ demesi lazım, sektördeki otorite boşluğunun doldurulması lazım. Yani işini iyi yapanlara acil ihtiyaç var. Ya işini iyi yapanlar çıkmazsa ne yapacağız? Etkilenen biziz, bizim üreticimiz, onu da biz yapacağız” şeklinde konuştu. “Üreten kazanamıyor, tüketen kaybediyor” Başkan Recep Konuk, Genel Kurul’daki konuşmasını şu cümlelerle tamamladı: “Üreten kazanamıyor, tüketen kaybediyor. Önümüzde bir fırsat var. Tarım Şurası ile üreticinin de tüketicinin de kaybettiği bu düzene müdahale imkânımız var. Bakanlık bürokratlarımızdan ve sayın Bakanımızdan istirhamım, yangını söndürmek istiyorlarsa dumanı takip etsinler. Evdeki yangını sokağa su sıkarak söndüremezsiniz. Halin, yolun, marketin, tezgâhın hatasını tarladaki üreticiyi döverek düzeltemez,
aracıları, komisyoncuları, spekülatörleri çiftçiyi cezalandırarak terbiye edemezsiniz. Çözüm, üretici ile tüketici arasındaki mesafeyi kısaltmakta, aktörleri azaltmakta. Hiç kimse üreticiyi pahalı üretiyor diye suçlayıp ithalattan medet ummaya kalkmasın, rakamlar ortada fiyatları şişiren tarladan sonraki süreçte. Bunun çaresi ne? Kooperatifçilik. Kooperatifleri pazara, rafa kadar ulaştırmak… PANKOBİRLİK ve Pancar Ekicileri Kooperatifleri olarak bizim yaptığımız, yapmaya çalıştığımız budur. İnşallah bizim modelimiz Türkiye’nin artık kronikleşmiş bu meseleye çare bulmasında esin kaynağı olur, reçete olur.” Genel Kurul’un ardından PANKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, kooperatifçiliğin iki duayen ismi Şaban Coşkun ve Halil Aslan’a PANKOBİRLİK’e ve ülke kooperatifçiliğine yaptıkları katkı, İsa Yenioğlu’na da en genç kooperatifçi olması nedeniyle plaket takdim etti. (Haber Merkezi)
Bozkır’da 33.500 fidan toprakla buluştu
Türkiye genelinde “Geleceğe Nefes Ol” kampanyası kapsamında 11 milyon fidan toprakla buluştu. Kampanya kapsamında Bozkır’ın ilçe genelinde 30 bin fidan toprakla buluşurken, Bozkırlı hayırsever Av. Mehmet Gün tarafından ise 3.500 fidan Aygır Pınarı ve çevresinde toprakla buluşturuldu.
“Geleceğe Nefes” seferberliğine 42 Bin fidanla destek oldular Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ağaç ve orman sevgisini geliştirmek ve gelecek nesillere daha yeşil bir Türkiye bırakmak amacıyla “Geleceğe Nefes” sloganıyla başlattığı 11 milyon fidanı toprakla buluşturma seferberliğine Konya Büyükşehir Belediyesi KOSKİ Genel Müdürlüğü 1111 öğrencinin dikeceği 42 bin fidanla destek verdi.