SAYI: 1027 KURULUŞ 1988 - YIL: 31 FİYATI 1
28 OCAK 2019 PAZARTESİ
Ak Parti Bozkır İlçe Başkanı Kadir Güven:
“Devraldığımız hizmet bayrağını daha ileriye götüreceğiz” 18 Aralık 2018 tarihinde Ak Parti Bozkır İlçe Başkanlığı görevine getirilen Kadir Güven yeni yönetim kurulunu açıkladı. Başkan Güven, yeni bir yönetim ve yeni bir anlayışla, Ak Parti’nin çizgisinde, önceki arkadaşlarından devraldıkları hizmet bayrağını daha ileriye götüreceklerinin çabası ve gayreti içerisinde olduklarını söyledi. Haberi S. 2’de
Bozkır Ziraat Odası Başkanlığına adaylığını açıklayan Ali Öztürk:
“Amacımız şeffaf bir Başkan Gün, Esnaf ve halkla yönetim olmaktır” vedalaşıyor Bozkır Belediye Başkanımız İbrahim Gün, 31 Martta görevi devredeceğinden dolayı Bozkır esnaflarıyla vedalaşma ziyaretlerine başladı. Başkan Gün’ün vedalaşma turlarında esnaflarla ve Başkan Gün’le duygulu anların yaşandığı Haberi Sayfa 5’de görüldü.
Uşüyorum kampanyasıyla 120 çocuk giydirildi Bozkır’da ilkokul, ortaokul ve lisede eğitim gören120 çocuğun kışlık kaban, gocuk ihtiyacını karşıladıklarını söyleyen Bozkır Gücü Spor Kulübünün Başkanı Muammer Tunahan, “ÜŞÜYORUM” kampanyasında kendilerine maddi ve manevi destek veren herkese şükranlarını sundu.
Devamı Sayfa 3’de
Bozkır Ziraat Odası Başkanlığına adaylığını açıklayan Ali Öztürk: “Şu anda Bozkır Ziraat Odasının en büyük problemleri arasında sorun yaşandığını, bu sorunları kaldırmak için üyelerimiz ile yaşanan engelleri biz kaldıracağız. Odamız ile değerli üyelerimizi barışık tutan bir kurum olacağız. Hedeflerimiz arasında ilk başta şeffaf bir yönetim anlayışı olacaktır. Bunun için Bozkır Ziraat Odası Başkanlığına adaylığımı koydum.”
Devamı Sayfa 2’de
Büyükşehir çiftçinin ve üreticinin yanında Konya Büyükşehir Belediyesi, tarımsal faaliyetlerin geliştirilmesi ve yerinde kalkınma amacıyla 2018 yılında 31 ilçedeki çiftçilere 6 milyon lira tutarında fidan, fide ve tarımsal ekipman desteği verdi. Büyükşehir’in Yeni Büyükşehir Yasası sonrası verdiği tarımsal destek miktarı da 31 milyon liraya ulaştı. Haberi S. 3’de
SAYFA 2
28 OCAK 2019
“Devraldığımız hizmet bayrağını daha ileriye götüreceğiz”
“Amacımız şeffaf bir yönetim olmaktır” 28 OCAK 2019 PAZARTESİ
SAYI: 1027
İMTİYAZ SAHİBİ Bozkır Postası Gazetesi ve Matbaası Adına Şerife YILMAZ GENEL YAYIN YÖNETMENİ Yunus YILMAZ
HUSUSİ İLANLAR SÜTUN CM.: 3.00
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Filiz KILINÇEL DURU
ABONE ŞARTLARI POSTA ÜCRETİ DAHİL YILLIK YURT İÇİ 50
HUKUK SORUMLUSU Avukat Mustafa AKGÜL
ABONE ÜCRETLERİNİ YATIRABİLECEĞİNİZ HESAP NUMARASI BOZKIR PTT HES. NO.: 1108715
İDARE YERİ - DİZGİ VE BASKI Bozkır Postası Gazetesi ve Matbaası Yukarı Mahalle Çarşı İçi Kızılay Binası Yanı No: 2 - BOZKIR/KONYA
Tel. (0332) 426 1026 - Gsm: 0530 458 1232 web: www.bozkirpostasi.com.tr email: haber@bozkirpostasi.com.tr
BU GAZETE BASIN AHLAK YASASINA UYAR YAZILARIN HUKUKİ SORUMLULUĞU YAZARINA AİTTİR.
PSİKOLOJİK BAKIŞ M. Emin KARABACAK Kapımızı Mutluluğu Beklerken Ölüm Çaldı İnsanoğlu o kadar garip bir yaratık ki; nerede, ne zaman ne yapacağı hiç belli olmamaktadır. Bir bakarsın olduğundan çok daha fazla olgun, bir bakarsın çocuktan daha fazla çocuksudur. Bu da herhalde insanoğlunun bilinmeyen bir denklem olduğunu göstermektedir. İnsanoğlu çocukluğunda, şimdiki çocuklar gibi büyümek için can atar. Her sabah kalktığı zaman “Ben biraz daha büyümüşüm değil mi?” diye etrafındakilerin teyit etmelerini bekler. Okula gitmek için can atar, sonra üniversite, iş hayatı, evlilik hayatı derken çoluk çocuğa karışır. Bir de bakar ki yaş 40’ı bulmuş. Büyümek için ne kadar acele ettiğinin farkına varır ve çocukluğunu özlemeye başlar. Çocukluğunu o kadar özler ki; “Ah bir çocuk olsam!..” diye başlayıp istenen şekillerde davranış göstermeyen çocuklarına; “Keşke senin yerinde ben olsam…” diye başlayan cümlelerle devam ettirir özlemini. Özlem ve pişmanlık arasında gidip gelirken, içinde bulunduğu yaş ve zamanın da farkına varamaz. İçinde bulunduğu zamanı da ileride özlemek için boş geçirir. Sonra da: “Hey gidi gençlik hey!..” demeye başlar. Mutluluğu Beklerken Ölüm Kapımızı Çaldı… Ne zaman ve nasıl mutlu olacağımızın daha tarifini yapamadan geçiverir ömrümüz. Hayatı anlamadan ve anlayamadan geçiririz. Mutluluğun her zaman kapımızı çalmasını bekleriz veya mutluluğu olduğundan farklı şeylerde aramakla geçirmişizdir ömrümüzü. Çocukluğumuzda; büyüdüğümüzde, okulu bitirdiğimizde mutlu olacağımızı beklemişizdir. Gençliğimizde ise evlendiğimizde, çocuğumuz olduğunda, borçları bitirdiğimizde, arabayı değiştirdiğimizde mutlu oluruz demiştik. Yaş biraz daha geçince, çocuklarımızın üniversiteyi bitirip göreve başlaması, çocukların evliliği, emeklilik gibi durumların gerçekleşmesi sonucu mutlu olmayı beklemiştik. Hayata hazırlanmak için o kadar zaman harcamışızdır ki; hayatımızı yaşamadan ömür hayatının sonuna geldiğimizin farkına varırız. Hemen her gün kazalarda birilerinin öldüğünü, sakat kaldığını televizyondan ya da gazetelerden haberdar olmaktayız. Hatta eş dostla birlikte anne babamızı da kendi ellerimizle mezara koyduğumuz da olmuştur. Öyle düşünürüz ki ölüm bizim için değil de sanki bir başkası için yaratılmıştır. Yaş ilerleyip ihtiyarlık kapımızı çalınca ölümü düşünmeye başlarız. Önceleri hiç ölmeyeceğimizi zannederken yaşlanınca ömür denen şey ne kadar çabuk geçti diye düşünürüz. Sanki bu kadar yaşı biz yaşamamışız gibi gelir. Kaybedilenleri Aramak Hastanelere bakıyorsunuz hastalarla dolu. “Nasılsınız?” diye kime sorarsanız “Hastayım” der. Gerçekten de öyle. İnsanlar, gençliğinde para kazanmak adına sağlığını harcamakta, yaşlılığında da kaybettiği sağlığını kazanmak için gençliğinde kazandığı paraları harcamaktadırlar. Söz ve davranışlarıyla her zaman bilinmeyen denklem gibi davranan insanoğlunun bu halini ünlü bilge Eflatun’a sorarlar. “İnsanoğlunun en çok şaşırtan davranışları nelerdir?” sorusuna Eflatun şöyle cevap verir: İnsanoğlu çocukluktan sıkılır, büyümek için acele eder, sonra da çocukluğunu özler. Önce para kazanmak için sağlığını harcar, sonra da yitirdiği sağlığını kazanmak için parasını harcar. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar, sonrada hiç yaşamamış gibi ölür. Hayata hazırlanmaya o kadar zaman harcar ki hayatını yaşamaya vakti kalmaz. Yarını o denli düşünür ki, bugünün elinden kayıp gittiğini fark etmez bile. Oysa hayat geçmişte ya da gelecekte değil şimdiki zamanda yaşanır. İnsanoğlu günümüzde hâlâ bilinmeyen bir denklem gibi davranmaya devam etmektedir. Hâlâ elinde fırsatlar varken bunları değerlendirmek yerine geleceğine bakar. Her zaman geçmişiyle geleceği arasında gidip gelmektedir. Hep arkasına ya da uzaklara bakar. Önüne pek bakmak istemez. Oysa önüne bir baksa, kendini tanıyacak ve anı yaşamak için bulunduğu yaş zamanı değerlendirecektir. Kısacası şimdiki zamanın farkına varıp anı yaşayacaktır. Ama bakmıyor ya da bakamıyor. Hayat da insanoğlu için bir su gibi akıp gitmeye devam etmektedir. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in şu hadisleri insanoğlunun içinde bulunduğu zamanın, fırsatların ve nimetlerin farkına varıp yaşayabilmesi için bize yol göstermektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v): “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır: Bunlar sıhhat ve boş vakittir.” (Buhari, Rikak, 1) buyurur. Yine Allah Resulü (s.a.v): “Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini biliniz. Bu beş şey: Hastalık gelmeden önce sağlığın, ölüm gelmeden önce hayatın, fakirlik gelmeden önce zenginliğin, ihtiyarlık gelmeden önce gençliğin, meşguliyet gelmeden önce boş vaktin kıymetini bilmektir.(Tirmiz, Zühd,25) buyurmuşlardır. Sonuç olarak hayatın anlamını kavrayabilmek için içinde bulunduğumuz zamanın ve nimetlerin farkına varmak gerekir. Hayatın ah vahlarla geçirilmek için değil; yaşanmak ve Allah’a kul olmak için yaratılmış olduğunu unutmamak gerekir.
SAYFA 3
28 OCAK 2019
Uşüyorum kampanyasıyla Bozkır’da 120 çocuk giydirildi
KRAL ÖLDÜ, YAŞASIN YENİ KRAL Biz ne ara bu kadar bozulduk, ne ara bu kadar çıkarcı ve silikleştik bilen beri gelsin. Yiğitlik o dur ki güçlünün karşısında bile doğru bildiklerini savunmaktır. Güçlü gücünü yitirdiğinde konuşmak, vurmak, sesini yükseltmek yiğitlik değil ancak alçaklıktır. Bana bir şey olmasın, bana dokunmasın, alemin doğrusu ben miyim deyip, haksızlık karşısında bile susup, iş işten geçtikten sonra, çıkarların değiştikten sonra ve güçlü gücünü yitirdikten sonra meydana çıkıp konuşmak yiğitlik değildir… Ne oldu bize ki hani biz havası suyu sert insanı merttik, daha dün önünde davul çalanlar nasıl oluyor da bugün arkasından teneke çalıyor diye sormazlar mı insana, mertlik bu işin neresinde demezler mi?… Başkalarına yapılan haksızlıklara sus pus olurken, sıra kendimize geldiğinde “yandım Allah” diye bağırınca adil olduğumuzu mu sanıyoruz. Adil olan, mert olan başkalarının uğradığı haksızlık karşısında da sesini yükseltir, susmaz. Şu da unutulmasın ki o davulcular bugün kime davul çalıyorsa, yarın çıkarları ters düştüğünde ardından ilk teneke çalacak olanlardır. Adil olmak, dürüst olmak bugün ki şartlarda gerçekten zordur. Yalnız kalmak, dışlanmak gibi ağır bedeller ödetirler ama uzun vadede kazanan dürüstler ve adiller olacaktır. Zor değildir aslında yapılan iyiliği görmek, takdir etmek yada yanlışı eleştirmek ama nedense bizler ne yapılan iyiliği takdir ediyoruz ne de yanlışa yanlış diyebiliyoruz. Çıkarlarımızın rüzgarında dalgalandığımız sürece de bu devran böyle devam edecektir. Son iki aydır Bozkır siyaset meydanında olup bitenlere baktığımda bizim neden sürekli kaybettiğimizi daha iyi anladım, bir ben miyim bunun farkında olan diye etrafıma baktığımda yalnız olmadığımı gördüm. Benim gibi düşünenler bir kenara çekildik, hayretle olup bitenleri izliyor, her gün bir yaşımıza daha giriyoruz. İnsanların fikir değiştirmesinde abes bir şey yoktur, aksine sabit fikirli insan en tehlikeli insan tipidir. Ancak fikirler çıkar rüzgarına göre değişiyorsa ona fikir değişikliği değil başka bir şey denmektedir… Dün göklere çıkardığın birisini bir gün sonra şartlar değişince yerlere batırıyorsan bu fikir değişikliği değil, çıkar odağı değişikliğidir. Sanılmasın ki kimseler bunu bilmez, görmez, anlamaz herkes her şeyin farkında aslında… Bozkır’da taşlar yerinden oynadı ve yeniden taşlar yerine oturtulmaya çalışılıyor, yeni kadrolar iş başına geçiyor, seçim sonunda da tam olarak her şey yerli yerine gelmiş olacak. Yep yeni bir kadroyla yeni bir döneme giriyoruz, hepimize ve çalışacak olan herkese hayırlı olsun. Umudumuz o dur ki yeni kadrolar İlçemizde ki senci-benci ayrışmasına son versin, en çok davul çalan değil layık olanlar liyakati olanlar iş başına getirilsin, adama göre iş değil işe göre adam seçilsin, bizden değil deyip kimse dışlanmasın… Umudumuz odur ki yeni dönemde, yapılan kaldırımlar, binalar, köprüler, hizmetler insanla dolsun ve yeni kadrolar, tüm bu yapılan hizmetlerin içini nasıl doldura bilirize kafa yorsun. Ve daha önemlisi bize eski Bozkır ahlakını, anlayışını geri getirmenin yolunu arasın… “Kral öldü, yaşasın yeni kral” diye çığırtkanlık yapan şakşakçılar, kendi çıkarından başka bir şey düşünmeyenler değil, toplumu düşünen, yarınları düşünen, aklı selim insanlara kulak verilsin… Yeni dönem hepimize hayırlı olsun…
Büyükşehir çiftçinin ve üreticinin yanında
Konya Büyükşehir Belediyesi, Yeni Büyükşehir Yasası sonrası Konya genelinde tarıma ve tarım projelerine yönelik yaptığı desteklerini sürdürüyor. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Konya genelinde bölgeler arası gelişmişlik farkının giderilmesi, tarımsal üretimin ilçe ve mahallelerde artırılarak sürdürülmesi ve çiftçilerin desteklenmesi amacıyla desteklere devam ettiklerini belirtti. Başkan Altay, “31 ilçemizde tarım ve
hayvancılıkla uğraşan insanlarımıza ek destekler vermeyi sürdürüyoruz. Tarımsal kalkınma, yerel kalkınmanın önemli bir unsuru” dedi. 2018’DE 6 MİLYON LİRALIK DESTEK Konya Büyükşehir Belediyesi, 2018 yılı destekleri kapsamında 31 ilçedeki çiftçilere 6 milyon lira tutarında; 6 milyon 400 bin adet çilek fidesi, 123 bin 200 adet meyve fidanı, 8 bin 500 adet plastik kovan altığı, 299 takım yüksek sistem bağ aparatı, Cihanbeyli Ağabeyli Mahallesi’nde
Süt Toplama Merkezi kazandırılması ve büyükbaş hayvanlar için tırnak kesme makinesi desteği verdi. BUGÜNE KADAR 31 MİLYON LİRALIK TARIMSAL DESTEK Konya Büyükşehir Belediyesi, Yeni Büyükşehir Yasası sonrası 31 ilçedeki üreticilere toplam 31 milyon liralık fidan, fide ve tarımsal ekipman desteği sağlarken; çeşitli konularda çiftçilere ve okullardaki öğrencilere de tarımsal eğitimler veriyor. (Haber Merkezi)
ALİ DUTAL ÖĞRETMENİM CANIM BENİM(?) İnsanın hayata merhaba demesiyle başlayan öğrenme süreci ölümüne kadar devam eden zorunlu etkinlikler bütünüdür. Öğrenme insanın iç dünyasına yön verdiği gibi dış dünyasına da direkt etki etmektedir. Öğrenmenin insan hayatına yaptığı etki ve önemi üzerinden daha ziyade mesleği “öğretme işi olan” öğretmenin etkinliği üzerinde duracağım. Olumlu veya olumsuz hiçbir meslek grubu öğretmen kadar tartışılmamıştır. Bazen günah keçisi bazen ana baba gibi kıymet atfedilen bir kişi; merasimlerde övgülerin baş tacı, sevgi şarkılarının vazgeçilmezidir, öğretmen! “Öğretmenim canım benim, canım benim/ Seni ben çok, pek çok severim/ Sen bir ana, sen bir baba/ Her şey oldun artık bana/….” İnsan hayatında üç şey çok önemlidir. Bunlar terbiye yani eğitim, meslek ve saygınlık. Her insan ahlâklı olmasa da herkesin ahlâklı olmasını ister. Ahlâk eğitimi çocuğun doğumu ile birlikte evde başlar, çevrede şekillenir okulda ise kemâle erer. Çocuğun kemâle ermesinde en etkili kişi öğretmen en önemli kurum eğitim kurumlarıdır. Onun için tüm ülkelerin birinci önceliği eğitim olmuş, en yüksek bütçeler eğitime ayrılmıştır. Ülkemiz için de aynı durum söz konusudur. Ülkemiz eğitim sisteminin en temel sorunlarından birisi, a h l a k e ğ i ti mi n d e k e n d i b e l i rl e d iğ i a m a ç la r ı gerçekleştirememesidir. Burada en suçlu ahlak eğitimini verecek öğretmenler görülebilir; ancak, bu durumun tek suçlusu öğretmenler olmayıp başta aileler olmak üzere toplumun tüm kesimleridir. Her geçen gün öğretmenin öğrenci üzerindeki etkililiğini yok edici olaylarla karşı karşıya kalmaktayız. Hani, geçmişte öğrenci velilerinin “eti senin kemiği benim” diyerek çocuğunu teslim ettiği öğretmenler, bugün veliler ve çocukların “şamar oğlanına” dönüştürülmüştür. Öyle şikayet konularıyla karşı karşıya kalmaktayız ki kızmamak mümkün değil. Bir çoğu da “klavye manyağı”! Kendisini ilgilendirsin veya ilgilendirmesin doğru veya yanlış sıralıyor suçlamaları, gönderiyor CİMER’e. Eskiden öğretmeninden dayak yiyen öğrenci ana babasına söylerse “hangi yaramazlığı yaptın” diye birde ana basından azar işitir hatta dayak bile yiyebilirdi. Yanlış anlaşılmasın “öğretmenler öğrencileri dövsün” demiyor, öğretmenin toplumsal algısı ve öneminden bahsetmeye çalışıyorum. Elbette ki, bir milyon öğretmenin içinde olumsuzları da olacak ve şikayet edilmesi gereken durumlarda şikayet edilecek. Eften püften sebeplerle de yapılan şikayetlerin öğretmenin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilediğini de görmezlikten gelemeyiz Çocuğuma yan baktın, dik baktın, kızdın, kulağını çektin vs. bunlar şikayet sebebi olmamalı. -Arkadaş, öğretmen robot mu, duyguları yok mu? Öğretmen öğrenciyi sevecek, gerektiğinde kızacak, sınırları aşmadan hafiften fiili müdahalede de bulunabilecek! Eğitim sürecinde bunların hepsine yer var. Eğitimciler, eğitimde öğrenciyi rencide etmeden yapılacak bazı fiili müdahalelerin olması gerektiğine yer vermektedirler. Ancak, toplumsal tepkilerden kaynaklı bunları söylemekten çekiniyorlar. Budama işini yapan kişi ehil olmak kaydıyla genel olarak bir ağacı budamak ağaca zarar vermez bilakis verimini artırır. Terbiye konusunun geçtiği ortamlarda zaman zaman kullandığımız Ziya Paşa’nın Terkib-i Bend adlı eserinde yer alan “Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir/Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” beyti eğitimin ana politikasına yol gösterici olmalıdır. Ülkemiz gündemini meşgul eden en önemli konulardan birisi olan okullarımızdaki disiplin sorununun çözümünü yukarıdaki beytte söylenen anlayışla çözebiliriz. Bunun yanında disiplinsizliğin nedenlerini ortaya koyup çözüme katkı yapılabilir. Hepimiz doğru veya yanlış çözüm önerisi sunmaktan çekinmemeliyiz. İslam içtihadında yanlış içtihadın bile bir sevabı var. Doğru içtihadın sevabı ise ikidir. Benim için disiplinsizliğin sebepleri Karma Eğitim, 12 Yıllık Zorunlu Eğitim ve bayan öğretmenlerin eğitim sistemimizde sayısal oranının artmasıdır. Bayan öğretmenler sayısal olarak arttıkça öğretmenin öğrencinin üzerindeki ağırlığı, etkinliği azalmaktadır. Abarttığım düşünülüyorsa araştırma yapılabilir. Öğretmenliğin etkinliğinin artırılabilmesi için yapılması gereken en önemli adımlar; 1-12 Yıl Zorunlu Eğitim uygulamasından vazgeçilerek akademik kariyer yapmak isteyen öğrencilerin önü açılmalı, meslek sahibi olmak isteyenlerin mesleğe yönelmeleri sağlanmalıdır. Bırakalım da çırak olsun, kalfa olsun, usta olsun? Ülkenin hepsini üniversite mezunu yaptığımızda ne olacak. Söyleyeyim mi, üniversite mezunu işsizler her yıl artarak yığınlar halinde sorun olarak karşımıza çıkacak! Bu toplumsal sorunu yavaş yavaş yaşamaya başladık. 2-Karma eğitimden vazgeçilerek kız ve erkek okulları açılmalı; ayrıca, bayan öğretmenler kız okullarında, erkek öğretmenler erkek okullarında istihdam edilmelidir. Müfredat kısmını ilerideki yazılarımda açıklamaya çalışacağım.
SAYFA 4
28 OCAK 2019
SAYFA 5
28 OCAK 2019
Başkan Gün, Esnaf ve halkla vedalaşıyor Bozkır Belediye Başkanımız İbrahim Gün, 31 Martta görevi devredeceğinden dolayı Bozkır esnaflarıyla vedalaşma ziyaretlerine başladı. Başkan Gün’ün vedalaşma turlarında esnaflarla ve Başkan Gün’le duygulu anların yaşandığı görüldü.
Ak Parti Bozkır Belediye Başkan Aday Adayı Mehmet Ali Yılmaz;
‘Sizin Ak Parti’ye kaybettirdiğinizi, Ne CHP, Ne HDP kaybettirir!’ Ak Parti Bozkır Belediye Başkan Aday Adayı Mehmet Ali Yılmaz: “Bu partiye ve davaya hizmet ettiğini zanneden yâda öyle görünmeye çalışan aday adaylık süreci devam ederken, temayül yoklaması yapılmadan ve aday adayı tanıtımı bile yapılmadan aday açıklayan Konya il başkan yardımcıları, milletvekili veya danışman arkadaş yaptığınız yanlışın farkına varır ve bundan sonra inşallah memleketin geleceği için doğru kararlar verirsiniz. Çünkü sizin Ak Parti’ye kaybettirdiğiniz oyları bizlere ne CHP, Ne HDP kaybettirebilir.”
Büyükşehir, 1 Milyon bez torbayı kendi atölyelerinde üretiyor Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın plastik poşet kullanımının azaltılmasına yönelik başlattığı Sıfır Atık projesine destek veren Konya Büyükşehir Belediyesi, KOMEK ve ASEM atölyelerinde 1 milyon torba üretimi yapıyor. Bez torbaların üretildiği atölyelerden birini inceleyen Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Konyaspor ile birlikte yürütülen proje kapsamında bez torbaların dağıtımına en kısa sürede başlayacaklarını söyledi.
GAZETESİ OLMAYAN İLÇE, KURU BİR AĞACA BENZER!..