T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI DİN SOSYOLOJİSİ BİLİM DALI
BOZKIR’DA SOSYAL VE DİNİ HAYAT
Mustafa TAŞ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Danışman Prof. Dr. Mehmet AKGÜL
KONYA 2011
i
T. C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
BİLİMSEL ETİK SAYFASI
Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına
uygun
olarak
hazırlanan
bu
çalışmada
başkalarının
eserlerinden
yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.
Öğrencinin Adı Soyadı (İmza) Mustafa TAŞ
ii
T. C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU
Mustafa TAŞ tarafından hazırlanan ‘Bozkır’da Sosyal ve Dini Hayat’ başlıklı bu çalışma …/…/2011 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.
Prof. Dr. Mehmet AKGÜL
Danışman
İmza
Üye
İmza
Üye
İmza
iii
ÖNSÖZ
Değişim, önlenemez ve geri döndürülemez bir hakikat olarak karşımızda durmaktadır. Bu çaresizlik karşısında birey ya da daha genel çapta toplum, değişimi kendi lehine çevirmek için ne yapmalıdır? Coğrafya, iklim gibi toplumu mahkûm eden unsurlar dışında, farkında olma farkındalık yaratma güçlü toplumların ayırt edici özelliklerindendir. Zaten din ve eğitimin temel hedefi farkındalık yaratma değil midir? Farkındalık yaratmanın imkânı bilinçten geçmektedir. Kazanılan bilinç hedefsizce teslimiyetin önündeki en büyük set olacaktır. Değişen bir toplumu en iyi dönüştürme aracı, bilinçli bir farkındalık yaratma gibi görünüyor. Değişim sürecinde din, bir balans görevi üstlenmektedir. Değişime kapı aralayan ya da ayak direyen en başat öğe dindir. Hattı zatında din, toplumlar için verimli bir toprak görevi üstlenir. Toplum kültürünün bu toprakta yeşerip serpildiğini unutmamak gerekir. Eğer bu toprağa yad tohumlar atılırsa istenen verim alınmayacak, inkâr edilecektir. Dini değiştiren bir toplum, toplumu değiştiren bir din, dilemması toplumun inşasına işaret eder. Din en başta devrimci kimliğiyle toplum karşısına dikilirken, toplum, dinin skolâstikleşmemesi için muharip bir güç durumuna gelir. Aslında bu çift taraflı gerilimden toplumsal varoluş doğar. Dinin skolâstikleşmesi, dini değerlerde olduğu kadar toplumsal değerlerde de bir sapmaya sebep olurken, dinin inkârı da toplumsal varoluşu inkâra götürür. Çünkü toplum hayatında ‘kutsal’, ‘ahlâk’ gibi kelimelerin karşılık bulduğu değerler varsa, ilk adımda doğruluk yanlışlık ayrımı yapılmadan, din olmak zorundadır. Dinin, toplum hayatında tam bir işlevsellik kazanmasının imkânı, bu konuda toplumsal bir bilincin oluşmasıyla mümkündür. Toplumlar dönüşüme doğru akarken, Anadolu’nun en eski yerleşim merkezlerinden olan Bozkır’da sosyal ve dini hayat nasıl bir sarmallık göstermektedir. Bozkır halkının öncellediği gündelik hayatın teklifleri mi, yoksa dini hassasiyetlerin yön verdiği bir sosyal hayat mı sorusuna cevap bulmaya gayret ettik.
iv Çalışmam süresince önerileri ve yardımlarıyla destek olan danışmam hocam Prof. Dr. Mehmet AKGÜL’e, anket çalışmam esnasında beni yalnız bırakmayan Bozkır’daki öğrencilerime, tebessümleri karşısında her vakit kendilerine vefa borcu hissettiğim Bozkır halkına ve eşime en kalbî teşekkürlerimi sunuyorum. Mustafa TAŞ Konya 2011
v
Öğrencinin
T. C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Numarası: 044245042007
Adı Soyadı
Mustafa TAŞ
Ana Bilim/Bilim Dalı
Felsefe ve Din Bilimleri / Din Sosyolojisi
Danışmanı
Prof. Dr. Mehmet AKGÜL
Tezin Adı
Bozkır’da Sosyal ve Dini Hayat ÖZET
Özelde
birey
genelde
toplumsal
hayatın
kaderi
değişim
temasıyla
şekillenecektir. Değişim, bazen özlenen, istenen bir değer olarak toplum hayatında yerini alırken bazen de oluşan şartlara mahkûmiyetin adı olacaktır. Ama sonuç, değişimin galibiyetiyle nihayet bulacaktır. Önlenemez bir hakikat olan değişim karşı konulamaz da değildir. Zaman zaman toplumsal hayata varlığını cebren kabul ettirmeye çalışan değişim, toplum hayatında kök salmış kadim değerleri göz önünde bulundurmak zorundadır. Çünkü bu değerler, içtimai hafızanın ve cemiyeti var kılan kompleks unsurların, toplumu koruma gayretidir. Kadim ve yerleşik değerlerin başat öğesi olarak din, toplumsal algı ve kültürle anlam kazanmakta ve tüm toplumsal hareketliliği meşruiyet zemininde denetlemektedir. Bu çalışmada Bozkır’da yaşayan halkın, sosyal hayatı ve dini telakkileri analiz edilmeye çalışılmıştır. Dinî unsurların, sosyal hayatın ritmini belirleyiciliği ile sosyal hayatın dinî telakkileri yeniden ve yeniden inşası, çalışmanın hedeflediği esas amacı oluşturacaktır. Anahtar Kelimeler: Bozkır, Din, Sosyal Hayat, Dini Hayat, Din Toplum İlişkisi
vi
Student’s
T. C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü ID: 044245042007
Name Surname
Mustafa TAŞ
Department/Field
Philosophy and Religious Studies / Sociology of Religion
Advisor
Prof. Dr. Mehmet AKGÜL
Research Title
Social and Religious Life in Bozkır County ABSTRACT
In general, the fate of social life, and in special, of individual life, will be taken shape by change theme. As change takes its place in the public life sometimes as a value missed and wished, sometimes, it will be a name of condemnation to present conditions. But the end will be ended by the victory of change. Change that is an unavoidable reality is not opposeless, besides. Change that sometimes tries to put its existence on social life by force is obliged to consider ancient values taking root in the public life. Because these values are the effort of protecting the community of communal memory and complex elements generating the society. Religion as the principal element of ancient and permanent values has meaning with social perception and culture and controls the whole communal mobility on the base of legitimacy. In this Work, it has been tried to be analyzed the social life and the religious considerations of people who lives in Bozkır County. The main aim of the work will be formed by religious elements set the rhythm of social life and by social life reconstructs religious considerations. Key Words: Bozkır, Religion, Change, Social Life, Religious Life, The Relation of Religion and Community
vii
İÇİNDEKİLER
1. ARAŞTIRMANIN KONUSU: DİN VE TOPLUM İLŞKİSİ .................................... 17 2. ARAŞTIRMANIN AMACI ....................................................................................... 25 3. ARAŞTIRMANIN SINIRLARI................................................................................. 28 4. ARAŞTIRMANIN EVRENİ...................................................................................... 29 5. ARAŞTIRMANIN ÖRNEKLEMİ ............................................................................. 31 6. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ (METODOLOJİ) ..................................................... 33 1.1. BOZKIR’IN ADI VE KISA TARİHİ ..................................................................... 38 1.1.1. Coğrafi Durumu ............................................................................................ 39 1.1.2. İklim Özellikleri ............................................................................................ 39 1.1.3. Ekonomik Durumu........................................................................................ 39 1.1.4. İdari Yapısı.................................................................................................... 40 1.1.5. Nüfus ve Göç................................................................................................. 40 1.1.6. Eğitim Durumu.............................................................................................. 40 1.1.7. Dini Yapı ....................................................................................................... 41 1.2. ÖRNEKLEMİN KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ ............................................................ 42 1.2.1. Örneklemin Cinsiyete Göre Dağılımı ........................................................... 42 1.2.2. Örneklemin Yaş Guruplarına Göre Dağılımı ................................................ 43 1.2.3. Örneklemin Medeni Duruma Göre Dağılımı ................................................ 44 1.2.4. Örneklemin Eğitim Durumuna Göre Dağılımı.............................................. 45 1.2.5. Örneklemin Meslekî Duruma Göre Dağılımı................................................ 46 1.2.6. Örneklemin Aile Fert Sayısına Göre Dağılımı.............................................. 47 1.3. BOZKIR’DA AİLENİN SOSYO-EKONOMİK DURUMU .................................. 48 1.3.1. Örneklemin Aylık Gelir Durumuna Göre Dağılımı ...................................... 48 1.3.2. Göç ve Değişim............................................................................................. 50 1.3.3. Örneklemin Bozkır’a Yerleşme Sebebi......................................................... 51 1.3.4. Örneklemin Yaşamak İsteği Yerle İlgili Görüşü........................................... 52
viii 1.4. SOSYO-KÜLTÜREL HAYAT VE DİN ................................................................ 53 1.4.1. Örneklemin Komşu İlişkileriyle İlgili Tutumu ............................................. 53 1.4.3. İzlenen Programların Türüne Göre Dağılım ................................................. 57 1.4.4. Kullanılan Sosyal Paylaşım Sitelerine Göre Dağılım ................................... 59 1.4.5. Örneklemin Sahip Olduğu Dinî Kitaplarla İlgili Dağılım............................. 60 1.4.6. Örneklemin Alkol Alımıyla İlgili Tutumu .................................................... 62 1.4.7. Örneklemin Din-Güven İlişkisiyle İlgili Tutumu.......................................... 63 1.4.8. Modern Tıbba Uygun Olmayan Uygulamalarla İlgili Tutumlar ................... 64 1.4.9. Örneklemin Sosyo-Ekonomik Tutumu ......................................................... 66 2.1. İNANÇ BOYUTU İLE İLGİLİ BULGULAR ........................................................ 67 2.1.1. Örneklemin Genel Dindarlık Algısı .............................................................. 67 2.1.2. Allah İnancı Bakımından Örneklem Tutumu................................................ 69 2.1.3. Allah İnancının Oluşmasına Etki Eden Faktörler ......................................... 71 2.1.4. Örneklemin Peygamberle İlgili Düşünceleri................................................. 73 2.1.5. Örneklemin Kadere İmanla İlgili Görüşleri .................................................. 75 2.1.6. Örneklemin Ahiretle İlgili Tutumu ............................................................... 77 2.1.7. Meleklere İman Konusunda Örneklem Tutumu............................................ 79 2.1.8. Kuran'ı Kerim’in Allah Tarafından Korunduğuna İlişkin Örneklem Tutumu ....... 80 2.1.9. Kuran-ı Kerim'i Türkçesinden Okumayla İlgili Örneklem Tutumu.............. 82 2.1.10. Günümüzde Kuran’ı Kerim'in Tüm Ayetlerinin Geçerliliğiyle İlgili Örneklem Düşünceleri ................................................................................. 83 2.1.11. Yapacakları İşlerin Dine Uygunluğu Konusundaki Örneklem Görüşleri ... 85 2.1.12. Örneklemin Doğaüstü Algı ve Olaylarla İlgili Tutumu .............................. 87 2.2. DİNİ PRATİKLER VE İBADET BOYUTU İLE İLGİLİ BULGULAR ............... 89 2.2.1. Örneklemin Namazla İlgili Tutumu .............................................................. 89 2.2.2. Örneklemin Oruçla İlgili Tutumu ................................................................. 90 2.2.3. Örneklemin Zekâtla İlgili Tutumu ................................................................ 91 2.2.4. Örneklemin Hacla İlgili Tutumu ................................................................... 93
ix 2.2.5. Örneklemin Kurban Kesme İle İlgili Tutumu ............................................... 94 2.2.6. Dilek Tutma Ya Da Zor Durumlar Karşısında Kurban Adamayla İlgili Örneklem Tutumu ........................................................................................ 96 2.2.7. Örneklemin Cuma Namazıyla İlgili Tutumu ................................................ 98 2.2.8. Örneklemin Bayram Namazıyla İlgili Tutumu ............................................. 99 2.2.9. Örneklemin Nafilelerle İlgili Tutumu ......................................................... 100 2.2.10. Duayla İlgili Örneklem Tutumu ................................................................ 101 2.2.11. Örneklemin Dua Etme Sıklığı ................................................................... 103 2.3. DİNİ HAYATIN BİLGİ BOYUTU ...................................................................... 104 2.3.1. Dini Bilgi Bakımından Örneklemin Yeterliliği........................................... 104 2.3.2. Örneklemin Dine Ait Bilgileri Edindikleri Yerler ...................................... 105 2.3.3. Örneklemin Dine Ait Bir Sorunla Karşılaştıklarında Müracaat Mercileri .. 107 2.3.4. Örneklemin Okulda Verilen Din Eğitimine Karşı Tutumu ......................... 108 2.3.5. Okulda Verilen Din Eğitiminin Yeterliliğiyle İlgili Örneklem Düşünceleri109 2.3.6. Kız Çocuklarının Eğitimi Hakkında Örneklem Düşünceleri ...................... 111 2.3.7. Kuran'ı Kerim'i Arapça Yüzünden Okuyabilme Konusunda Örneklemin Durumu ...................................................................................................... 113 2.3.8. Kuran’ı Kerimi Türkçesinden Okuyan Örneklemin Tutumu ...................... 114 2.3.9. Cemaatlerin Vermiş Oldukları Din Bilgisine Güven Konusunda Örneklem Tutumu ....................................................................................................... 116 2.4. DİNİN TOPLUMSAL ETKİSİ İLE İLGİLİ BULGULAR .................................. 117 2.4.1. Din Aile İlişkileri ........................................................................................ 117 2.4.1.1. Örneklemin Flörtle İlgili Tutumu................................................. 117 2.4.1.2. Örneklemin Dinî Nikâhla İlgili Tutumu....................................... 119 2.4.1.3. Örneklemin Eşlerin Dindar Olmasıyla İlgili Tutumu................... 120 2.4.1.4. Örneklemin Eşlerin Giyimiyle İlgili Tutumu ............................... 121 2.4.1.5. Kadınların Çalışmasıyla İlgili Örneklem Tutumu........................ 122 2.4.1.6. Aile Bireylerinin Daha Dindar Olmasıyla İlgili Örneklem Tutumu..... 123 2.4.1.7. Çocuk Sayısı İle İlgili Örneklem Düşüncesi ................................ 124
x 2.4.1.8. Evlilik Sonrası Edinilen Mallarla İlgili Örneklem Tutumu.......... 125 2.4.1.9. Din-Ahlâk Arasındaki İlişkiye Dair Örneklem Düşüncesi........... 126 2.4.1.10. Diyanet İşlerinin Yeterliliğine İlişkin Örneklem Düşüncesi...... 127 2.4.2. Din-Cemaat İlişkisi ..................................................................................... 129 2.4.2.1. Cemaate Devama Dair Örneklem Tutumu ................................... 129 2.4.3. Bölge-Sorun İlişkisi..................................................................................... 131 2.4.3.1. Örneklemin Yaşadıkları Bölgeye Dair Sorun Tespitleri .............. 131 2.4.4. Din-Memleket İlişkisi ................................................................................. 133 2.4.4.1. Örneklemin Siyasi ve Ekonomik Olarak En Güçlü İslâm Ülkesi Tespiti............................................................................................. 133 2.4.4.2. Örneklemin İslâm’ın Yaşanabileceği En İyi Ülke Tespiti ........... 135 SONUÇ VE DEĞERLENDİRME ............................................................................... 137 KAYNAKÇA ............................................................................................................... 142
xi
KISALTMALAR
a.e.
: Aynı eser
a.g.e.
: Adıgeçen eser
ank.
: Ankara
bkz.
: Bakınız
Çev.
: Çeviren
Hz.
: Hazreti
İst.
: İstanbul
LÖSEV
: Lösemeli Çocuklar Vakfı
MEB
: Milli Eğitim Bakanlığı
s.
: Sayfa
vb.
: Ve benzerleri
vd.
: Ve diğerleri
Yay.
: Yayınevi
xii
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1: Örneklemin Cinsiyete Göre Dağılımı .............................................................. 42 Tablo 2: Örneklemin Yaş Guruplarına Göre Dağılımı................................................... 43 Tablo 3: Örneklemin Medeni Duruma Göre Dağılımı ................................................... 44 Tablo 4: Örneklemin Eğitim Durumuna Göre Dağılımı ................................................ 45 Tablo 5: Örneklemin Meslekî Duruma Göre Dağılımı .................................................. 46 Tablo 6: Örneklemin Aile Fert Sayısına Göre Dağılımı................................................. 47 Tablo 7: Örneklemin Aylık Gelir Durumuna Göre Dağılımı ......................................... 48 Tablo 8: Örneklemin Uzun Süre Yaşadığı Yer .............................................................. 50 Tablo 9: Örneklemin Bozkır’a Yerleşme Sebebi ........................................................... 51 Tablo 10: Örneklemin Yaşamak İsteği Yerle İlgili Görüşü ........................................... 52 Tablo 11: Örneklemin Komşu İlişkileriyle İlgili Tutumu .............................................. 53 1.4.2. Kitle İletişim Araçlarının Kullanımıyla İlgili Örneklem Dağılımı....................... 55 Tablo 12: Kitle İletişim Araçlarının Kullanımıyla İlgili Örneklem Dağılımı ................ 55 Tablo 13: İzlenen Programların Türüne Göre Dağılım .................................................. 57 Tablo 14: Kullanılan Sosyal Paylaşım Sitelerine Göre Dağılım .................................... 59 Tablo 15: Örneklemin Sahip Olduğu Dinî Kitaplarla İlgili Dağılım.............................. 60 Tablo 16: Örneklemin Alkol Alımıyla İlgili Tutumu..................................................... 62 Tablo 17: Örneklemin Din-Güven İlişkisiyle İlgili Tutumu .......................................... 63 Tablo 18: Modern Tıbba Uygun Olmayan Uygulamalarla İlgili Tutumlar.................... 64 Tablo 19: Örneklemin Sosyo-Ekonomik Tutumu .......................................................... 66 Tablo 20: Örneklemin Genel Dindarlık Algısı ............................................................... 67 Tablo 21: Allah İnancı Bakımından Örneklem Tutumu................................................. 69 Tablo 22: Allah İnancının Oluşmasına Etki Eden Faktörler .......................................... 71 Tablo 23: Örneklemin Peygamberle İlgili Düşünceleri.................................................. 73 Tablo 24: Örneklemin Kadere İmanla İlgili Görüşleri ................................................... 75
xiii Tablo 25: Örneklemin Ahiretle İlgili Tutumu ................................................................ 77 Tablo 26: Meleklere İman Konusunda Örneklem Tutumu ............................................ 79 Tablo 27: Kuran'ı Kerim’in Allah Tarafından Korunduğuna İlişkin Örneklem Tutumu80 Tablo 28: Kuran-ı Kerim'i Türkçesinden Okumayla İlgili Örneklem Tutumu .............. 82 Tablo 29: Günümüzde Kuran’ı Kerim'in Tüm Ayetlerinin Geçerliliğiyle İlgili Örneklem Düşünceleri................................................................................................... 83 Tablo 30: Yapacakları İşlerin Dine Uygunluğu Konusundaki Örneklem Görüşleri ...... 85 Tablo 31: Örneklemin Doğaüstü Algı ve Olaylarla İlgili Tutumu ................................. 87 Tablo 32: Örneklemin Namazla İlgili Tutumu ............................................................... 89 Tablo 33: Örneklemin Oruçla İlgili Tutumu .................................................................. 90 Tablo 34: Örneklemin Zekâtla İlgili Tutumu ................................................................. 91 Tablo 35: Örneklemin Hacla İlgili Tutumu.................................................................... 93 Tablo 36: Örneklemin Kurban Kesme İle İlgili Tutumu................................................ 94 Tablo 37: Dilek Tutma Ya Da Zor Durumlar Karşısında Kurban Adamayla İlgili Örneklem Tutumu......................................................................................... 96 Tablo 38: Örneklemin Cuma Namazıyla İlgili Tutumu ................................................. 98 Tablo 39: Örneklemin Bayram Namazıyla İlgili Tutumu .............................................. 99 Tablo 40: Örneklemin Nafilelerle İlgili Tutumu .......................................................... 100 Tablo 41: Duayla İlgili Örneklem Tutumu................................................................... 101 Tablo 42: Örneklemin Dua Etme Sıklığı...................................................................... 103 Tablo 43: Dini Bilgi Bakımından Örneklemin Yeterliliği............................................ 104 Tablo 44: Örneklemin Dine Ait Bilgileri Edindikleri Yerler ....................................... 105 Tablo 45: Örneklemin Dine Ait Bir Sorunla Karşılaştıklarında Müracaat Mercileri... 107 Tablo 46: Örneklemin Okulda Verilen Din Eğitimine Karşı Tutumu.......................... 108 Tablo 47: Okulda Verilen Din Eğitiminin Yeterliliğiyle İlgili Örneklem Düşünceleri 109 Tablo 48: Kız Çocuklarının Eğitimi Hakkında Örneklem Düşünceleri ....................... 111 Tablo 49: Kuran'ı Kerim'i Arapça Yüzünden Okuyabilme Konusunda Örneklemin Durumu....................................................................................................... 113 Tablo 50: Kur’an-ı Kerim’i Türkçesinden Okuyan Örneklemin Tutumu .................... 114
xiv Tablo 51: Cemaatlerin Vermiş Oldukları Din Bilgisine Güven Konusunda Örneklem Tutumu........................................................................................................ 116 Tablo 52: Örneklemin Flörtle İlgili Tutumu................................................................. 117 Tablo 53: Örneklemin Dinî Nikâhla İlgili Tutumu ...................................................... 119 Tablo 54: Örneklemin Eşlerin Dindar Olmasıyla İlgili Tutumu .................................. 120 Tablo 55: Örneklemin Eşlerin Giyimiyle İlgili Tutumu............................................... 121 Tablo 56: Kadınların Çalışmasıyla İlgili Örneklem Tutumu........................................ 122 Tablo 57: Aile Bireylerinin Daha Dindar Olmasıyla İlgili Örneklem Tutumu ............ 123 Tablo 58: Çocuk Sayısı İle İlgili Örneklem Düşüncesi................................................ 124 Tablo 59: Evlilik Sonrası Edinilen Mallarla İlgili Örneklem Tutumu ......................... 125 Tablo 60: Din-Ahlâk Arasındaki İlişkiye Dair Örneklem Düşüncesi .......................... 126 Tablo 61: Diyanet İşlerinin Yeterliliğine İlişkin Örneklem Düşüncesi........................ 127 Tablo 62: Cemaate Devama Dair Örneklem Tutumu................................................... 129 Tablo 63: Örneklemin Yaşadıkları Bölgeye Dair Sorun Tespitleri.............................. 131 Tablo 64: Örneklemin Siyasi ve Ekonomik Olarak En Güçlü İslâm Ülkesi Tespiti.... 133 Tablo 65: Örneklemin İslâm’ın Yaşanabileceği En İyi Ülke Tespiti ........................... 135
15
GİRİŞ Din, bir inanç sistemi, bireysel bir tecrübe olmaktan ziyade toplumların daha kâmil olmasına koşut yapılandırılmasıyla birlikte sosyolojinin merkezine doğru hareketlendi. Çünkü din, kutsal olanla ilişki ve etkileşime girerken aynı zamanda insanlar arası ilişki ve etkileşimi de gerektirmiş oldu.1 Bu noktadan itibaren de Din Sosyolojisi temellenmiş oldu. Artık tanımlardan hareketle dinin bir tek tanımı, yorumu, olmadığından bir tek din anlayışından da bahsetme imkânı kalmamıştır. Çünkü din hususundaki tanımınız, sizin toplum ve din karşısındaki tutumunuza, duruşunuza, dini hangi fonksiyonla ele aldığınıza işaret etmektedir. Bu konuda pozitif tavır takınanlar ile negatif tutum içerisinde bulunanların kesiştiği bir nokta vardır ki, bu da toplumdur. Toplumların bir arada yaşama, toplumsal normlara riayet etme, bir ölçüde neslin devamı ki bu aynı zamanda toplumların devamına denk düşer, din hakikati üzerinden temellendirilmiştir. Aslında bu durum sözün bittiği yerdir. Çünkü din, iktidar elitinin elinde, halk katmanlarının sürekli çalışmalarına rağmen yokluk, sefalet ve çaresizlik ile toplumun taşıyabileceğinden daha ağır sorumluluk yüklemiş ve halk yığınlarının omuzlarını her yerde acımasızca çökerten ruhsal baskı araçlarından biri olmuştur.2diyen Lenin, bu negatif tutumuna rağmen toplum söz konusu olduğunda, daha doğru ifade ile toplum için, topluma yönelik mesajlarda daha dikkatli davranır. Dinî inançları yüzünden halk arasında fark gözetmenin hoş görülemeyeceğini söyler.3 Gerçekte Lenin’in dine karşı oluşu, din adına bir karşı oluş da değildir, din adına yapılan toplumsal sömürüye karşı duruştur. Devrimci iççi sınıfı, devletin hâkim olduğu tüm alanlarda, dini gerçekten özel bir hüviyete kavuşturmayı başaracak, ortaçağın skolâstik renksizliğine son vererek ekonomik köleliği, insanlığın dinî yönden aldatılmasının gerçek kaynağını ortadan kaldırmak için geniş ve açık bir savaş sürdürecektir.4 Genellikle Marx’ın dini ihmal ettiğine inanılır. Oysa Marx, ‘dinin, kalpsiz bir dünyanın kalbi olduğunu, günlük
1
Phill Zuckerman, Din Sosyolojisine Giriş, Çev. İhsan Çapcıoğlu, Halil Aydınalp, Birleşik Yayınevi, Ank., 2009, s. 55 2 Lenin, Din Üstüne, Çev., F. Gelendeş, Başak Yay, Ank. ,., 1988, s. 7 3 Lenin, a.e., s. 8 4 Lenin, a.e., s. 12
16 gerçekliğin acımasızlığından kaçıp sığınılan bir liman olduğunu belirtir’.5 Amaç, sisteme dini hassasiyeti olmayan bireyler katmak değil dinin bireyselleştirilerek dinî sömürünün önüne geçmek, böylece toplumu iki yönden de korumaktır. Birinci yönü dinî duyarlılığın bireylere aktarılarak toplumsal dayanışmayı güçlendirmek, ikinci yönü de özellikle skolâstik dönem boyunca toplumların ve siyasal sistemlerin, karşısında var olma mücadelesi verdikleri Hıristiyanlığın dinî sömürü imkânlarını güçleştirmektir. Dinin kaynağı ile ilgili öne sürülen teoriler ve araştırmalar objektiflikten uzaktır. Dinlerin menşei olgusu ilkel insan ile özdeşleştirildiğinden ve ilkel olanın eksik olduğu psikolojik baskısından dolayı, bir medeniyet inşa edememiş, dünyanın merkezinden uzak kabile toplulukları incelendiğinden ya da bireysel öngörülerle dinî tanımlamalar, din bağlamından koparılmıştır. ‘Din, düşüncenin daha karmaşık ve daha soyut (abstract) bir derecesidir. Bazı büyü törenlerindeki etkisizlik onun güçsüzlüğünü, zayıflığını, başarısızlığını ortaya koymuş, böylece büyünün yanlışları yeni bir düşünüşün yani dinin doğmasına neden olmuştur. Din de zamanla gücünü gittikçe artırarak büyüden daha üstün bir yer tutmaya başlamıştır.’6 Dini aşkınlığın ele alınmadığı bu tür tanımlarda büyünün de salt düşünceye indirgenmesi, yani hem dinin hem de büyünün bir akıl oyununa dönüştürülmesi dinin özünün anlaşılmadığı ile izah edilebilir. Büyünün yanlışlarından neşet eden bir düşünce nasıl olur da farklı ifade edilişlere rağmen farklı coğrafyalarda müteal bir muhteva kazanabilir. Vahye tabi dinler açısından Schuon’a göre dinlerin çok olması semavi iradeye uygun bir hadise iken şu da akılda tutulmalıdır ki, bu dinler arasında batıni ve müteal bir birlik mevcuttur. Dinlerin müteal birliğinin kaynağı, dinlerin aynı kaynaktan yani Tanrı’dan gelmiş olmalarıdır. Schuon’a göre ‘her din ed-Din’dir’.7 ‘Tarih boyu kutsal veya aşkın bir varlığa referansı olsun olmasın insanların, farklılaşmış, özgülleşmiş, bireysel ve toplumsal hayatın devamı ve sürekliliği içinde işlevsel özelliklere sahip bir inanç sistemi ve bir inanma eylemi mevcuttur. Din bu inanma eylemleri içinde adı konabilmiş, dolayısıyla kurumsallaşabilmiş en önemli boyut olarak varlığını geçmişte ve günümüzde,
5
Orhan Gökçe, H.Hakan Afacan, Hacer Tuğba Eroğlu, Toplumbilim Ders Notları, Dizgi Ofset, Konya, 2008, s. 62 6 Nurettin Şazi Kösemihal, Sosyoloji Tarihi, Remzi Kitabevi, İst., 1995, s.275 7 Frithjof Schuon, Varlık, Bilgi ve Din, İnsan Yay., İst.,1997, s. 12
17 sürdürmektedir. Bu manada din, kuşattığı alan itibariyle varlığını gelecekte de devam ettireceğe benzemektedir.’8 Din, yadsınamaz bir gerçek olarak, insanlık tarihinin her döneminde, bireysel ve toplumsal varoluşun en temel, en kuvvetli dinamiklerinden biri olmuş, her devirde aldığı konum ve duruşla varlığını ve işlevini devam ettirmiştir. Bu durum, modernizmin dinî inançları, dinî değer ve kurumları kendi karakteristik alanının dışına itmek için, politik, epistemolojik ve ideolojik dayatmalarına rağmen mümkün gözükmemektedir.9 Çünkü dinlerin, az çok anlaşılması güç tarafları olsa da şu an oldukları ve icra ettikleri toplumsal taraflarıyla değerlendirilme zorunluluğu vardır.10 1. ARAŞTIRMANIN KONUSU: DİN VE TOPLUM İLŞKİSİ Göç, ekonomik durum, eğitim düzeyi, yaşanılan çevre, yaş, cinsiyet, Medeni Durum, ilgi alanları, medya tasarrufları, sosyal ve kişisel travmalar gibi pek çok etken, değişimin yönünü ve hızını belirlemektedir. Değişim her ne kadar bireyin dışında gerçekleşen ama bizzat bireyde tezahür eden bir zamansallığı ifade etse de din, bireyin zihninde şekillenen, gönlünde abideleşen bir duygu evreninden ilham alır ve toplumda ifadesini bulur. Çoğu kez değişim, özelde birey, genelde ise toplum için bir amaç değil, zorunluluğun bir ifadesidir; öyle ki, bireyi inşa eden tüm yönlerin, birbirleriyle uyumlu ve bağımlı olması gibi, toplumu kuran bütün öğeler de içlerinde uyumlu ve bağımlı olma zorunluluğunu hissederler. Bu iç uyumun yanında birey-toplum, toplum-birey referansları da önemlidir. İletişimin bu hali modüler bir yapı arz eder. Birbirinden güç alan ve ancak biri diğerine destekle ayakta kalabilen bu yapının her hangi bir biriminde görülen değişim diğerlerini de zorunlu olarak konumlandırmaktadır. Değişim için çok sebep, dinin özünün korunması için de yoğun bir gayret varsa, din ve değişim, yekinin diğerini belirlediği, konumlandırdığı, hatta var kıldığı bir hüviyeti kazanmakla, diğerinin ayağına basmama özenini de göstermek zorundadır. Değişim tüm hatlarıyla ya da tüm renkleriyle öngörülebilir, kestirilebilir bir şey değildir. Çünkü değişimi belirleyen pek çok parametre mevcuttur ve bu parametreler her
8
Mehmet Akgül, Türk Modernleşmesi ve Din, Çizgi Kitabevi, Konya, 1996, s. 11 Mehmet Akgül, a.g.e, s. 11 10 Roberto Cipriani, Din Sosyolojisi, Yayına Hazırlayan, Ali Coşkun, Rağbet Yay., İst., 2011, s. 17 9
18 yer ve toplumda ya farklıdır ya da farklı algılanır. Kadının statüsünün kırsal bölgelerde ayrı, kentlerde ayrı algılanması gibi. Bu bağlamda, din sosyal hayatın her alanını, bireyi ve onu inşa eden sosyal çevreyi etkileyen, sınırlar çizen, temel bir değer olarak karşımızda durmaktadır. Dini tecrübe, inanç, ibadet, muamelat ve ahlâk yönüyle ya da genel olarak, teorik, pratik ve sosyolojik olarak din, insan ve toplum hayatını kuran bir değişken olarak, sosyal olgu ve olayları etkilemekle, toplum özelinde bireyin de, anlama, anlamlandırma ve ifadesinde kendine has özellikleri bu etkileşimi karşılıklı olmaya itmektedir. Terazinin kefesi gibi, bir taraftaki değişim kaçınılmaz olarak diğerini de değişime zorlamaktadır. Toplumsal yapı değiştikçe, din de bu değişim sürecine çok yönlü etkilerle eşlik etmektedir. Medeniyetlerin kurucu unsurunun din olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Protestan Ahlâkı ve Kapitalizmin Ruhu adlı eserinde Weber, Kalvinizmin Batı’ya, ilmî, toplumsal ve ekonomik alanlarda yeni bir soluk getirdiğini, taze bir ruh kazandırdığını, hatta Avrupa için itici bir kuvvet, bir motor görevi üstlendiği iddiasında bulunmuştur. Weber’e göre, bu yeni ahlâk anlayışıyla, Protestanlar bazı ilkelere uymak zorunda kalıyorlardı ki bu ilkelerin başında çalışmak geliyordu. Hıristiyanlar çalışmalı, üretmeli, kazanmalı ki ilâhi saltanatı ihdas edebilsinler. Bu sebeple, uyuşukluk, tembellik, atalet kerih görülmüş, günah sayılmıştır.11 Kültür inşasının postulası maddi unsurlara dayanmaz, bilakis o, manevi alanı değer alarak yürür. Kültür, manevi bir evrenden doğar ve maddileşerek somut bir evrende görünürlük kazanır. Kültürün ana temasını inançlar, heyecanlar, hisler ve bilgiler oluşturur ki bu öğeler manevi enstrümanın aygıtlarıdır. Bu aygıtlar uygulama safhasında manevi kimlikleriyle birlikte maddi formlara dönüşürler. Mesela dinî inançlar, inanç olarak soyut bir alana ait iken, camii, tespih ve başörtüsü gibi somut bir alanın elemanlarına dönüşürler.
12
Başka bir anlatımla, maddi kültürün her elemanına
içkin, dinî, ahlakî ve estetik, manevi, ruhî bir değer bulunmaktadır.13 Kültür tarihi, bir rezerv, bir katmanlar tarihidir, hangi topluma ait ise, o toplumun istikbalini muhafaza
11
İbrahim Canan, Peygamberimizin Hadislerinde Medeniyet Kültür ve Teknik, Cihan Yay., İst.,1984.s. 47-48 12 Erol Güngör, Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik, Ötüken Neşriyat, İst., 1992, s. 15 13 Mümtaz Turhan, Kültür Değişmeleri, İFAV Yay., İst., 1997, s. 217
19 etme reaksiyonuyla, kendi özelliklerini koruyarak biriktirme eğilimindedir.14 Şu da hatırdan çıkarılmamalıdır ki, kültürel değişmeler, toplumların gelişmesinde en temel faktördür ve medeniyetler, kültürler kadar eskidir.15 Kültürel değerler, dogmatiklikten uzak, dönemin gereksinimlerine cevap veren, özünü yıpratmadan, bozmadan değişime de kapı aralayan bir yapıda olmalıdır.16 Yani kültürün özünü oluşturan öğeler, inançlar ise, medeniyetler kültürlerin üst yapısını oluşturuyorsa, toplumları meftun eden gerçek, büyüden bozma bir safsata olmasa gerekir. Bu inançların bir felsefesinin, aşkın bir yönünün ve dahası bir realitesinin olması hakikattir. Her dönem ve her toplumda, belirli ihtiyaçları karşılamak maksadı ile meydana getirilmiş basit veya filtre edilmiş, inceltilmiş ve işlenmiş teknik ve bilginin yanında, sosyal ilişkileri düzenleyen, toplumsal işleyişi kolaylaştıran kural ve kaidelerle, örf ve adetler, inançlar, fikirler ve kanaatler, his ve heyecanlarla toplum, düzeninden şaşmayan bir makineye benzer.17 Dahası toplum, bir araya gelen fertlerin veya küçük insan topluluklarının, gurupların, görünen kalabalıklarından daha sofistike bir yapıdan müteşekkildir. Bu sofistike yapı, toplum
içinde
yaşayan
fertlerin
daimî
münasebetlerinden,
işbirlikleri
veya
mücadelelerinden kaynaklanan, karşılıklı etkileşimlerinden vücuda gelen, kurallar ve kaideler, örf ve adetler, teşkilat ve nizamlar sosyal rol ve statüler, topluma eksiksiz ve düzenli bir bütünlük vermekte ve toplum düzeni bu karşılıklı ilişkiler toplamında salınımlarla bir ahenk kazanmaktadır.18Gökalp’a göre bir toplumun hayatı belli değerler üzerinde şekillenir. Buna göre, sosyal değerler arasında aşağıdan yukarıya ilerleyen bir aşamalılık vardır. Bu aşamanın en alt katmanını, ekonomik değer (ucuz-pahalı), sonraki aşamayı ilmî değer (iyi-kötü), oluşturur. Bu aşamalılıkta, her aşama alanında değer üreten insanların mamulleri, yukarıya doğru hareket edildikçe alttakilerin yaptıklarından daha değerli olur. Meselâ, bir ilim adamının çalışması, ekonomik alanda artı değer üreten, mal ve hizmet sunan iş adamının gayretlerinden daha önemli ve aşamalılıkta daha yukarıdadır. Deha’nın yarattığı estetik değer, ilmî gerçeklerden ve bulgulardan daha yüksek seviyededir. Ahlakî değer ise, ‘iyi’ ve ‘güzel’ den de kıymetlidir. Fakat bir başka değer daha vardır ki, o, bütün manevi değerleri içkin olması yönüyle en yüce, en
14
Mustafa E. Erkal, Sosyoloji, Der Yay., İst., 2006, s.145 Mümtaz Turhan, a.e, s. 17 16 Mustafa E. Erkal, a.e, s.145 17 Mümtaz Turhan, a.e, s. 41 18 Mümtaz Turhan, a.e, s. 42 15
20 yüksek değerdir, o da dindir. Dinî değerlere dikkatlerimizi ‘mukaddes’ kelimesi çeker.19 Her toplumda, manevi hayat ve muhtevanın özünü oluşturan bu unsurlar kültürün tüm enstrümanlarını bir araya getirmesi dolayısıyla, zihni hazırlık ve aklî unsurlar işe koşulmadan değiştirilmemeli ve de sonuçları hakkında bir kestirimde bulunmadan bir yapılandırma faaliyeti içine girilmemelidir. Bu kontroller iyi yönetilmeden kalkılacak işlerde, sosyal ilişkilerin çözülmesine, hâlihazırdaki düzenin yıpranıp bozulmasına, işlerin aksamasına, hatta toplumsal felaketlere sebep olunabilmektedir. Kültürün doğal yapısı ve akışına müdahale ederek dengenin bozulması, kültürel anomaliye sebep olmakla, fertlerde manevi muvazenenin bozulması neticesini doğurmaktadır. Böylelikle fertler, bu kültür anaforunda neye nasıl uyum sağlayacakları hususunda şüphe ve tereddüt içerisinde bocalamaktadır. Bunu sonucu ise, toplumsal buhrandır.20 Bu konuda Paul TİLLİCH’in tespiti durumu hulâsa etmektedir. ‘Dinden esinlenen her şeyi yeryüzünden kaldırsaydık, medeniyetimizin en değerli hazineleri kaybolurdu. Tanrı, insanın en iyi özlemlerinin ve en iyi değerlerinin sembolüdür.’21 Modernizm, doğrusal tarih anlayışından hareketle din ve kültür alanlarını birbirinden ayırma zorunluluğunu hissetmiştir. Bu ayrılık, hem din hem de kültür açısından kaçınılmazdır. Yalnız bu ayrılığın bedeli, moderiniteyi kuran aklın öngörülerinden daha ağır olmuştur. Çünkü din, kültürel alan için salt bir vitrin olmadığı gibi kültür de dine, suyu atlayıncaya kadar gerekli olan bir köprü muamelesi yapamaz. Kültür-din arasındaki ilişki, yaşam-nefes kadar elzem bir ilişkidir. Kültürü hamlığından, kuruluğundan kotaran, estetik kisvesiyle kültürü rafine eden, ona aşkın bir ruh kazandıran, ilham kaynağı dindir. Din, kültür için cevher, gelişimi için zorunlu öğedir. Din alanını ihmal eden modern toplum, kendini kuşatmış anlam kümesinin içeriğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır.
22
‘Dinî hayat, yalnız düşüncenin kılı kırk yaran
tartışmalarından ibaret değildir, din gündelik varoluşun sorumluluğunu bütünüyle üstüne alır.’23
19
Mehmet Akgül, a.g.e, s. 316 Mümtaz Turhan, a.g.e, s. 221 21 Georges Gusdorf, İnsan ve Tanrı, Çev. Zeki Özcan, Alfa Yay.,İst., 2000, s. 61 22 Paul Tillich, Din Felsefesi, Çev. Zeki Özcan, Alfa Yay., ist., 2000, s. 19 23 Georges Gusdorf, a.g.e, s. 76 20
21 Bazı sosyologlar, çağdaş toplumsal süreçleri analiz etmede dinden kaynaklanan hareketleri incelemenin gereksizliği, bu tarz toplumsal hareketliliğin geçmişe ait oldukları, sanayileşmenin yaygınlık kazanması, sekülerleşme ve gündelik hayatta dinî sembollerden kaçınma süreçlerinden ötürü, dinî karakterli hareketlerin sosyologlar için güncel bir inceleme objesi olamayacağı düşüncesini ileri sürebilirler.24 Ama “XX. yüzyılın son üç çeyreğinde bile, insan ruhunun gösterdiği tezahürler arasında, dünyada en çok yaygın olanlardan birisi, din olayıdır.’25 Comte, toplumun kronik bir düzensizlik içerisinde bulunmasını ahlâkî bir disiplinin yokluğuna bağlar. Ona göre, sosyal problemlerin kaynağı politik değil, ahlâkîdir. Ahlâken aksayan toplumlar kargaşa ile mustariptirler. Bu toplumlarda anarşinin hüküm sürmesi beklenir ki, bu durumlarda toplum yenileşemez ve yeni bir şeyler üretme istidatını da kaybeder.26 ‘Esasta yerleşmiş bir dinin kuvvetli bir sosyal kontrol aracı olduğu söz götürmez.’27 Dini ayinlerin, toplum içinde yaşayan insanlara, zaman zaman kendi toplumsal yapılarının anayasasını hatırlatma ve toplumsal değerleri, bireylere dikte etme gibi bir görevi de vardır.28 Dinin toplum için diğer fonksiyonlarını da ana çizgileriyle izah edecek olursak; 1- Din, toplumsal istikrar ve toplumların devamlılığında belirleyici bir fonksiyon üstlenir. 2- Dinler, toplum üyelerine, toplumsal sapmalara fırsat vermeden, güç şartlar altında dahi yaşam mücadelelerini sürdürmeleri için cesaret verir. 3- Dinin önemli bir ritüeli olan dua, müntesiplerine, ruhî baskılardan sıyrılabilmeleri için bir kurtuluş yolu sağlar. 4- Dinî törenler toplumsal dayanışmanın ana parametrelerindendir. 5- Dinler için adalet vazgeçilmez bir unsur olduğundan, sosyal yönden aksayan yönler tenkide uğramış, toplumsal adalete zemin hazırlanmıştır.29
24
Nur Vergin, Din, Toplum, Siyasal Sistem, Bağlam Yay., İst., 2000, s. 17 Mehmet Aydın, Din Fenomeni, Tekin Kitabevi, Konya, 1993, s.3 26 Murtaza Korlaelçi, Pozitivizmin Türkiye’ye Girişi, Hece Yay., Ankara, 2002, s. 38 27 Sulhi Dönmezer, Sosyoloji, Savaş Yay., Ankara, 1983, s. 263 28 Şerif Mardin, Din ve İdeoloji, İletişim Yay., İst., 2010, s. 45 29 Sulhi Dönmezer, a.e, s. 263-264 25
22 ‘Ayrıca, sosyal kontrol mekanizmalarından ahlâk ile din arasını tefrik etmenin imkânı yoktur. Sosyal normların bir kategorisini oluşturan din kuralları ile ahlâk kuralları arasındaki ilgi çok yakındır. Hatta denilebilir ki, bu iki gurup kurallar arasındaki fark, kapsam bakımından değil ve fakat otorite ve müeyyide yönündendir. Ahlâk ve din birbiri içine dokunmuştur.’30 Bu iki öğenin var olma imkânları birbirine bağlıdır. Freud’un ‘Din ilk yaşların korkuya bağlı paniğinin bir kalıntısıdır.’31İfadesi din hakikatini küçümsemektir çünkü dinlerin sistemli yapısı
korku düşüncesine
indirgenemez. Korktuğundan dolayı dindar olmak, mümin olmak başkadır, din hakikatinin kaynağını, insanların korkularında aramak başkadır. Din hakkında negatif bir tutum sergileyenlerin ortaya koymuş oldukları akli deliller endişe boyutunda kalan gözlenebilmesi kabil olmayan öngörüler olarak karşımızda duruyor. Lâkin dinle ilişkisi ne ölçüde olursa olsun veya hangi dinin mensubu bulunursa bulunsun objektif bir değerlendirmede bulunan toplumbilimciler dinin bireysel ve toplumsal ehemmiyetini vurgulamışlardır. Hatta Comte gibi, dini, Tanrıdan alıp insanlara tevdi ederek “ İnsanlık Dini’’ni tesis eden bir filozof bile dinin fonksiyonunu inkâr edememiştir. ‘Bütün geçmiş toplumlar, her ırktan ve her çağda, sürekli ve istisnasız, dinî olan toplumlardır. Diğer bir deyişle, her toplumun düşünce ve kültürünün geçmişteki dayanağı din olmuştur. Öyle ki, tarihçi, kültür ve uygarlıklar tarihini yazmak istediğinde yahut üniversitede bu konuda ders vermeyi düşündüğünde, kültür ve uygarlık incelemelerine başlayınca çalışma alanının o toplumun dininin incelenmesine kaydığını görür.’32 ‘Şu halde, insanların tarih boyunca bir dine mensup olduklarını biliyoruz. Her bir toplum, sadece bir dine inanmakla kalmamış, üstelik dine dayanmıştır. Yalnızca kültürleri, ahlâk ve felsefeleri dinî olmakla kalmamış, iktisadi biçimleri, hatta kentlerinin yapı ve kuruluş biçimleri de yüzde yüz dinî olmuştur.’33 Dinin, yaşam tarzını belirlemede bir referans olmasının doğal bir sonucu, toplumların iktisadi hayatlarının da dini motifler taşımasını gerekli kılmıştır. Tabi’i ki bu etkileşimi tek taraflı yorumlamak realitenin pek çok cihetinin dikkatlerden kaçmasına sebep olur. Zorunlu olarak bu ilişki çift yönlüdür.
30
Sulhi Dönmezer, a.e, s. 265 Mehmet Aydın, a.g.e, s. 11 32 Ali Şeriati, Dine Karşı Din, Çev. Hüşeyin Hatemi, İst., 1990, s.35 33 Ali Şeriati, a.e, s. 35 31
23 Ekonomik hayatın içerisinde dini saikler bulunduğu gibi, dini tefekkürün rengini belirlemede, coğrafi, politik, sosyal, ulusal ve yerleşik ekonomik düzen gibi yapılar da mevcuttur.34 Moderinitenin her şeye bir standart getirme hassasiyeti bazı alanlarda durumun inceliğini gözden kaçırmasına sebep olmuştur. Özellikle din alanında, doğruların aranması ve yanlışların ayrıştırılması gerekliliği totaliter bir değerlendirmeyle, bir coğrafyada hâkim bir dinin, aksayan bazı yönleri varsa, bu tüm dinler ve toplumlar için de geçerlidir sanrısına dönüşmüştür. 'Dahası, gerçeğin rasyonalizasyonundaki akıldışı öğeler, entellektüelizmin doğaüstü güçlere sahip olma yolundaki bastırılamayan özleminin odak noktaları olmuştur. Dünya irrasyonellikten ne denli sıyrılmış görünürse, bu hal daha fazla görülmüştür. İçindeki her şeyin somut büyü olduğu ilkel dünya imajının bütünlüğü, zamanla, bir yanda akıl yoluyla kavrama ve ona egemen olma çabası, öbür yanda “mistik” deneyimler olmak üzere bir bölünmeye doğru gitmiştir. Mistik olayların açıklanamayan özü, ilahları çalınmış bir dünya çarkına eklenebilecek tek “öte” haline gelmiştir.’35 Tanrı lütfünün yeryüzünde kurumsallaşmış sembolü olan kilise, kendini halk nezdinde dindarlığı örgütlemeye adamıştır. Fakat bu misyonu yerine getirirken kilise, tekelci, resmi inançlarını eleştirilemez tek hakikat olarak dikte eder. Bu tutum, İsevi hakikate muarız olsa bile. Kilisenin diğer bir açmazı ise, ileri gelenlerinin menfaat durumuna göre ve de kutsal değerlere inandırıcılık kazandırmak için demokratik olma zorunluluğu hissetmesidir.36 Dine inandırıcılık kazandırmak için takınılan bu tutum, bir durum karşısında pozisyon almaktan ziyade, bireyi bir sebeple kiliseye bağlama hissiyatından kaynaklanmıştır. Bu durum, palyatif çözümlere kapı aralamış ve dini kurumsal yapısından koparmıştır, din, aşırı individual karakteriyle toplumsal vurguları ihmal eder. Bu aşırılık, dini, din olmaktan çıkarıp bir felsefe disiplini olmaya iter. Tanrıyla bağı kalmayan, aşkınlığını ve derinliğini yitirmiş bir din, birey gerçeğinde sorunlara ancak psikolojik-rehberlik boyutunda çözümler getirir. Hakikat kimi zaman uygulayıcıların elinde batıla dönüşebilir. Lâkin bir din ne kadar rasyonalize edilirse edilsin hatta bir din ne kadar zamana cevap vermede akim
34
Max Weber, Sosyoloji Yazıları, Çev. Taha Parla, iletişim Yay., İst., 2006, s. 340 Max Weber, a.g.e, s. 358 36 Max Weber, a.e, s. 365 35
24 kalırsa kalsın müntesipleri olduğu müddetçe cemaat ve toplum yasaları çerçevesinde faydalı olmayı sürdürecektir. ‘Nerede yaşam biçiminin yönü tümüyle rasyonalize edilmişse, bu, kesinlikle rasyonalizasyonun yöneldiği yüksek değerlerin eseri olmuştur. O halde, değer yargılarını ve tutumları belirleyen “din”dir. Tam bir kesinlik bulunmasa da, dinsel yargılar, ahlâki bir rasyonalizasyon yapılabileceği sürece etkili olurlar ve çok kere de kesin sonuç verirler.’37 Yaşama biçimlerinin en özel, en belirgin duyarlılıklarından olan dini, uygulama alanından, alışkanlıklardan ve toplum hayatından tecrit ederek bir kültürü anlamaya çalışmak, körlerin fili tanıması kadar anlamlı olacaktır.
38
Her hangi
bir Avrupalı, yaşamış olduğu coğrafyanın dini olan Hıristiyanlığın doğru olmadığına inanabilir. Fakat onun söylediği, ürettiği ve yaptıkları karşılığını ancak Hıristiyan kültürde bulur ve bu kültür, varlığını Hıristiyan geleneğine borçludur.39 ‘Maddi anlamlar kendi kendine yetmez. Olguların kör zorunluluğunu kontrol altına almak için bir değerler disiplinine müracaat gibi, ikinci bir sigorta zorunludur.’40 Tanrı düşüncesi zorunlu bir referanstır. O olmadan bütüne toplu bir bakış imkânsızdır.41 Çünkü her din, inanç ve ibadetlerden müteşekkil bir bütün olmasının yanında, müntesiplerine bir dünya görüşü ve hayat tarzı da sunmaktadır. 42 ‘Din olgusu insan ve toplum yaşamının vazgeçilmez bir inanç kaynağı ve değer sistemini temsil etmektedir. İnsanların din yoluyla cevap aradıkları sorular durdukça –ki bunlara başka bir yoldan tam çözüm bulunması bilimsel olarak imkânsızdır- dinin varlığı devam edecektir.’43 Bozkır, toplum yapısı itibari ile diğer pek çok yerleşim yerinden farklıdır. Bozkır’da yaşayanların hayata tutunabilmeleri için iki seçeneği vardır. Ya eğitimlerini tamamlayıp memur olacaklar ya da küçük yaşta farklı bölge ve illere geçici işçi olarak
37
Max Weber, a.g.e, s. 364 İsmail Doğan, Sosyoloji Kavramlar ve Sorunlar, Sistem Yay., İst., 1998, s. 328 39 İsmail Doğan, a.e, s. 329 40 Georges Gusdorf, a.g.e, s. 27 41 Georges Gusdorf, a.e, s. 22 42 Ünver Günay, a.g.e, s. 171 43 Mehmet Akgül, Türkiye’ de Din ve Değişim, Ötüken Yay., İst., 2002, s. 25 38
25 göç edeceklerdir. Çünkü yeteri kadar ne tarım arazisi vardır ne de iş yeri. Okumayı tercih edenlerin çoğu, ekonomik yoksunluk sebebiyle, cemaatlere müracaat edecektir ki, barınacak bir yerleri, yiyecek birkaç lokmaları olsun. Bu sebeple Bozkır’da çoğu ailenin yolu bir şekilde cemaatlerle kesişmiştir. Aslında Bozkırlı cemaat gibi geleneksel eğitim kurumlarına yabancı değildir. Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar medreseler bu coğrafyada vardır. Zikredilen bu birkaç mevzu bile toplumun değer sistemini oluşturmasında etkin rol üstlenir. Bu cümleden olması itibariyle, Bozkır halkının cemaate bakışını, tecrübe ettikleri gerçeklik belirleyecektir. Eğitim hakkındaki görüşlerini içinde bulundukları yoksunluk şekillendircektir. Kredi kullanımı, kız çocuklarının eğitimi, yaşanılan bölgenin sorunları, devletten beklentiler hep bu saikler neticesinde anlamlanacaktır. Cemaatler değişmeli midir? Daha işlevsel roller mümkün müdür? Okullarda din eğitimi verilmeli midir/yeterli midir? Kadına dair düşünülenler nelerdir? Modern tıbbın dışında tedavi şekilleri mümkün müdür? İşte bu tür sorulara cevap bulmak için Bozkır’da 18 ve üzeri yaştakilerin ferdî düşünceleri ve sosyal ilişkileri inanç ekseninde, anket tekniğiyle değerlendirilmeye çalışılmıştır. 2. ARAŞTIRMANIN AMACI İnsanın, güç atfettiği bir takım doğaüstü varlıklara inanması ve inandığı bu varlıklara çeşitli formlarda ibadet etmesi, din olarak tanımlanabilir. Dini, birey, cemaat, toplum veya bir kültürün, bilinç ekseninde duygusal bağla kutsallık atfettikleri varlık ya da varlıklarla kurdukları tinsel bir bağ, bu vesile ile toplumsal ilişkiler bütünü olarak da algılamak mümkündür.44 ‘Bir din incelenirken, o dinin kurucusu, yenileticisi ve önderi de ele alınır; kurucu, yeniletici veya önder iç ve dış etkilerin baskısı altındadır. İç etkiler, Tanrı Vergisi’ne (Charisme) ermiş bulunan bu kimseleri, içinde yaşadıkları toplum şartlarına bağlı kılar. Bunlar, toplum şartları ile iki yönden bağlıdırlar: Bir kere, toplum onların fikrî donatımını doğrudan doğruya tayin eder. İkinci olarak, toplum, önderin demeçlerini alma ve devam ettirme tarzlarını tayin eder. Bir din yöneticisi, yerli kültür
44
Barlas Tolan, Sosyoloji, Adım Yay., Ank., 1993, s.173
26 ve medeniyetin özelliklerine ilgisiz kalamayacağından yaptığı yeniliklerde bir dereceye kadar bazı gelenek sınırları içinde kalmak zorundadır. Toplumun bu bağlayıcı etkisi tapınmada (amel) olduğu kadar, imanda (akaitte) da kendini gösterir.’45 Dini inançları, bireylerin psikolojik yapılarıyla sınırlamak eksik bir tanımlama olacaktır. Oysa dinin, toplumun genel yapısı ve toplumsal bilinç çerçevesinde açıklanması gerekir. Durkheim’in çıkış noktasını da bu oluşturur. Durkheim ve takipçilerine göre, dini olgu, en önemli toplumsal vakıalardan biridir. Bu bağlamda bireye ait psikolojik mekanizmalarla anlaşılması imkânsızdır. Din, daha ziyade toplumsal tasavvurlar, tabular, pratikler, kutsal mekânlarla birlikte toplumsal bütünlük ile din arasında karşılıklı belirleyicilikleri ortaya koymakla anlaşılabilir.46 ‘Din inançtır, evet ama daha önemlisi o bir toplum, bir cemaat biçimidir. Bonald, “din” sözcüğünün “bir birine bağlanmak” anlamına gelen Latince “religare’’ fiilinden türediğini belirtir. Protestanlığın günahı, diye iddia eder, dini, toplumsal örgütten ayrı olduğunda her zaman eğreti olması gereken bireye, onun İnançına yerleştirmeye çalışmasıdır. Bonald için din başta da, sonda da ve her zaman bir toplum biçimidir; toplum biçiminin ta kendisidir; toplumsal olan başka her şey, gereğince kurulmuş olduğunda dinin imgesinde şekillenir.’47Toplumsal piramidin en üstünde, düşünsel-bilimsel-dinsel katman, piramidin en alt katmanında ise, iş-meslek katmanı bulunur. Bu ikisi arasındaki geniş ranjı ise halk tabakası oluşturur. Bu katmanlaşma, toplumsal sınıfların işlevselliğinin yapılaşmasıdır.48 ‘Hakiki eğitim din ve aileden ayrılamayan nitelikleri ve bağlamları gerektirir.’49 ‘Tarihsel olarak her çeşit ahlâk, kuşkusuz, dinle başlamıştır…’50 Ahlâkî ilkeleri zayıf veya anomik toplum anarşiyi doğurmaktadır.51 Dinin, bireysel ve toplumsal ahlâk üzerinde etkisi o kadar yoğundur ki, toplumların ekonomik ve ahlakî
45
Mehmet Taplamacıoğlu, Din Sosyolojisi, Ankara Üniv. İlâh. Fak. Yay., Ank., 1975, s. 92 Barlas Tolan, a.g.e, s. 174 47 Tom Bottomore, Robert Nisbet, Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi, Çev. Mete Tunçay, Aydın Uğur, Ayraç Yay., Ank., 2002, s. 108 48 Tom Bottomore, Robert Nisbet, a.e, s. 120 49 Tom Bottomore, Robert Nisbet, a.e, s. 108 50 Karl Popper, Açık Toplum ve Düşmanları, Cilt I, Çev. Mete Tunçay, Remzi Kitabevi, İst. 1994, s. 74 51 Tom Bottomore, Robert Nisbet, a.e, s. 235 46
27 tutumları bu etkiyle şekillenir. İslâm Dini’nin, nefsine hâkim olma, israftan kaçınma, zekât ve tasattuk gibi öğretileri, bu dini benimseyen toplumlarda, iktisadi hayata yön veren ana parametreler olmuştur.52 Başlangıçtan günümüze kadar din sosyolojisi, hem bireylerin hem de toplumların şuurlarında, dinin gerilediği bir süreç olarak tanımlanan ve modernleşmenin kaçınılmaz sonucu gibi görülen sekülerleşme olgusunun büyüsünden bir türlü kurtulamamıştır.53Hıristiyan
dünyası
değişimi
algılayabilecek,
içselleştirebilecek
parametrelerden uzaktı. Çünkü Hıristiyanlığın ilham kaynağı antik yunandı, özellikle Platon’da değişim, asıl formu tahrif etme olarak algılanır. Değişim kötü, dinginlik tanrılıktır.54 Eğitim, yasama ve dinde her türlü yenilik, teceddüt yasaklanmalıdır.55 Buna benzer açıklamalarından dolayı Popper, ‘Platon’un felsefesi, liberal düşüncelere karşı tarihin gösterebileceği en vahşi en kökten saldırıdır’56sözleriyle Platon’u itham eder. Hıristiyan din adamlarının, antik yunandan, özellikle Platon’dan mülhem yargıları ve skolâstik tavrı da anakronizme yol açmış, sorunlara, senkretik bir tutum ve palyatif çözümlemelerle yaklaşılmıştır. Bu da dine bütüncül bakma imkânını kısıtlamış, zaman zaman toplumsal savrulmalara sebebiyet vermiştir. İslâm Dini skolâstiktik düşünceye imkân tanımamıştır. Hz. Muhammed ilâhi vahye sımsıkı bir bağlılık gösterirken, aynı zamanda tavrını, yeni durum ve şartlara yaklaşmada, ılımlılık ve esneklikten yana koydu. Hz. Peygamber, tüm hayatı boyunca, gelen vahiyleri, değişen ve gelişen şartlara, prensipler oluşturma amacını da göz önünde bulundurarak değerlendirmiştir.57 Peygamberin benimsemiş olduğu bu esnek tavır, kendisinden sonra gelen Müslüman liderler için geniş bir açılım sağladı. Çünkü Müslüman liderler, değişen zaman ve şartlara uyum sağlamada temelde pragmatikti. Karşılaşılan yönetimsel problemlerle başa çıkmada, eklektik bir tavırla, eski imparatorlukların yönetiminden ya da memurlarından faydalanılarak, sorunlara çözümler üretilebiliyordu. Özel bir
52
Mustafa E. Erkal, a.g.e, s. 82 Bünyamin Solmaz, İhsan Çapcıoğlu, Din Sosyolojisi Klâsik ve Çağdaş Yaklaşımlar I, Çizgi Kitabevi, Konya, 2006, s. 38 54 Karl Popper, a.g.e, s. 92 55 Karl Popper, a.e, s. 93 56 Karl Popper, a.e, s. 93 57 J. Obert Voll, İslâm Süreklilik ve Değişim, Çev. Cemil Aydın, Cengiz Şişman, Mehmet Demirhan, Yöneliş Yay.,İst., 1991, s.21 53
28 problemle karşılaşılırsa çözmek için pratik düzenlemeler yapılıyor ve bunlar daha sonra sistemleştiriliyordu.58 Değişen olgu ve olayları yapılandırıp eklemleyen bir dinin, bir kültür havzasının bugünkü temsilcileri acaba din ve sosyal hayat karşısında nasıl bir tutum içindedirler. Bozkır mikro ölçeğinde bu durumun tezahürlerini görmek mümkün olacaktır. 3. ARAŞTIRMANIN SINIRLARI Gündelik hayatta araştırma dediğimiz zaman çok geniş bir ranja atıfta bulunmuş oluruz. Bir konunun araştırılmasından fiyat araştırmasına, bir kişi hakkında bilgi toplamadan bilimsel bir konuda araştırma yapmaya kadar uzanan bir ranjdır bu. Tabii ki, bir fiyat araştırması ile bilimsel bir araştırma aynı saikleri işe koşmayacaktır. Böylece araştırmayı, planlı ve sistemli bir şekilde, verilerin toplanması, guruplanması, analizi, sentezi, açıklanması ve değerlendirilmesi işlemleriyle problemlere güvenilir çözüm yolları bulma süreci olarak tanımlamak gerekecektir.59‘Sosyolojik düşünce içinde her şey “toplumsal”dır. Birey toplumsal bir kategoridir. Bireyin kendisi toplumsal bir varlık olduğuna göre bilgi “birey özeli”nde ele alınmaz. Buna göre bilgi toplumsal varoluş şeklinde ele alınmalıdır.’60 Bununla birlikte bilimsel bir çalışma, araştırma sonuçlarının daha net ortaya konabilmesi açısından sınırlandırılma zorunluluğunu içerisinde barındırır. Böylece araştırma, amacının dışında bir şeye hizmet etmemiş olur. Sosyoloji, araştırma konusunun sınırlarını tespit etmedikçe, başarısızlıkla karşılaşma olasılığıyla karşı karşıyadır.61 Bulgular, ancak, tespit edilmiş sınırlılıklar içinde bir anlam taşır.62 Sınırlama, gereksiz ayrıntıları problem dışında tutma gayretidir.63
58
J. Obert Voll, a.e, s. 23 Saim Kaptan, Bilimsel Araştırma Teknikleri, Rehber Yayınevi, Ank., 1973, s. 1 60 İsmail Doğan, a.g.e, s. 13 61 Hamide Topçuoğlu, M.Göğüş, Y.Akyüz, Sosyal Bilimlerde Metod prensipleri ve Teknikleri Ders Notları, A.Ü. Eğitim Fak., Ank., 1969-1970, s. 6 62 Niyazi Karasar, Bilimsel Araştırma Yöntemi, Nobel Yayın Dağıtım, Ank., 2010, s.250 63 İsmail Doğan, a.e, s. 66 59
29 Tarihsel olayların taşıyıcı öğesi insanlıktır, insanlıkla tek insan arasındaki ilgi, dalga ile ırmak arasındaki ilgi gibidir.64 Bu durum kaçınılmaz olarak bir toplumu, bir evreni ifade eder. Araştırmanın evreni, bilgi elde etmek için, üzerinde gözlem yapılacak birimlerdir.65 Olayların, belirli bir gurubun içerisinde nasıl göründüğünü anlayınca, üyelerin neden öyle davrandıklarını anlamamız daha kolay olacaktır.66 Araştırmamız, Bozkır İlçe merkezinde yaşayan 18 yaş ve üzeri, 350 örneklemle sınırlıdır. Araştırma konumuz ise Bozkır’da yaşayan halkın sosyal ve dini hayatının çeşitli tezahürlerini, değişkenleriyle birlikte tespit ile sınırlandırılmıştır. Ayrıca, örneklemin % 60’ını erkekler, % 40’ını kadınların oluşturduğu görülmektedir. Bozkır’da kadın nüfusu, erkeklere oranla fazla olmasına67 rağmen, erkek ve kadınlar arasındaki örneklem sayısı eşitsizliği metodolojik zorunlulukla veya Türkiye genelinde olduğu gibi, Bozkır’ da da kadınların henüz modern toplumsal şartların gerektirdiği bazı nitelik ve donanımlara sahip ve hazır olmamasıyla- okuma yazma bilmemek, kamusal hayatın gerekliliklerine uzak olmak gibi- açıklanabilir. Nüfusla ilgili sayısal veriler 2010 yılı verileri olup tuik.gov.tr internet adresinden alınmıştır. 4. ARAŞTIRMANIN EVRENİ Evren (population), araştırmadan elde edilen sonuçların genellenmek istendiği elemanlar bütünüdür.68Araştırma evreni, bilgi sağlamak üzere, hakkında gözlem yapılacak birimlerden oluşur.69 Araştırma sorunuyla ilişkili olan insanların tamamı araştırma evrenini oluşturur.70 Her araştırmada sonuçların isnat edileceği bir gurup, bir alan vardır. Araştırmanın planlanması esnasında, gurubun ve alanın sınırlarının belirlenmesi, tanımlanması şarttır. Araştırma dilinde bu gurup, evren olarak nitelenir. Evren,
64
Cavit Orhan Tütengil, Sosyal Bilimlerde Araştırma ve Metod, İ.Ü.İktisat Fak., İst., 1975, s. 52 Muzaffer Sencer, Toplumbilimlerde Yöntem, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., İst. 1989, s. 24 66 Anthony Giddens, Sosyoloji, Ayraç Yay., Ankara, 2000, s.573 67 Türkiye İstatistik Kurumu Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) 2010 yılı verilerine göre Bozkır İlçe merkezinin toplam nüfusu 7331’dir. Bunlardan 3612’si erkek, 3719’ u da kadındır.(Bkz http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=39&ust_id=11) 68 Niyazi Karasar,a.g.e, s.109 69 Muzaffer Sencer, a.g.e., s.24 70 Nadir Suğur, Sosyolojiye Giriş, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 2009, s. 14 65
30 araştırma alanına giren elemanların, öğelerin, objelerin ya da bireylerin tümüdür. Evren, araştırmanın kapsayacağı, araştırma yoluyla hakkında bilgi toplanması planlanan hedef kitle ya da guruptur. Evren, araştırma sonunda ortaya çıkan sonuçların mal edilmek istendiği, genelleneceği alan ve bu alan içine girecek elemanların tamamıdır.71 Araştırma evreni sınırlarının tespit edilmesi, sorunun taşıyıcısı olan birimlerin, yani gözlem konularının kesin bir çizgiyle sınırlandırılmasını da zorunlu kılar.72 Araştırma, sonuçların genellenebildiği oranında değer kazanır.73 Sonuçların genellenebilirliği arttıkça geçerliliği de artacaktır. İç Anadolu Bölgesinde yer alan Konya İli’nin Bozkır İlçesi’nde yaşayan halkın din telakkileri ve bölgenin sosyal hayatı araştırmamızın konusunu oluşturmaktadır. Bu araştırma için anket tekniğinden faydalanıldı. Anket çalışması, Bozkır İlçe merkezinde yaşayan halkla sınırlıdır. Bozkır ilçesinde yaşayan halkın sosyal ve dini hayatı farklı değişkenler çerçevesinde incelenecektir. Bozkır’da yaşayan 18 yaş ve üstü, 350 kişilik örneklem gurubumuz, sosyal ve dini hayat açısından, deneysel bir yaklaşımla incelenerek değerlendirilmiştir. Değerlendirme yapılırken, yaş guruplarının dengeli bir şekilde dağılmasına dikkat edilmiştir ki böylelikle yaş guruplarının düşünce farklılıkları, sosyal ve dini hayat hususundaki yaklaşımları kestirilmeye çalışılsın. Değişkenlik üzerine oturan sosyal ve dini hayatın, periferideki varlığını, değişkenleriyle beraber tespit etmek, araştırmamızın amacını oluşturmaktadır. Evrenin tayin edilmesinde, araştırmanın hedef ve ereği katî derecede önem taşır. Araştırmayı yapan kişi, amaca uygun ölçütler geliştirerek, evreni belirlemeye gayret eder. Bütün araştırmalarda, tespit edilen hedefleri gerçekleştirebilecek ‘en uygun evren’ bir tanedir.74 Araştırmamızın genel evrenini, Bozkır İlçe merkezinde yaşayan 18 yaş ve üzeri, kadın ve erkekler oluşturmaktadır.
71
Saim Kaptan, a.g.e., s.11 Muzaffer Sencer, a.e., s.24 73 Niyazi Karasar,a.e, s.109 74 Niyazi Karasar,a.g.e, s.110 72
31 5. ARAŞTIRMANIN ÖRNEKLEMİ Örneklem (sample), belirlenen evrenden, kuralına göre seçilmiş ve seçildiği evreni temsil yeterliğine kanaat getirilen küçük kümedir.75 Örneklem, araştırmaya doğrudan dâhil olan bireyler, objeler ve varlıklar gurubudur. Araştırmacı, evreni tespit ettikten sonra, örneklemin ölçüsünü, yani örneklemde yer alacak bireylerin, objelerin sayısını kararlaştırmalıdır.76 Genel bir ifade ile örneklem, bir bütünün, kendi içinden seçilmiş parçasıyla temsil edilmesidir.77 Örnekleme yöntemi, bir kitlenin tamamı yerine, onun bütün özellikleri hakkında bize eksiksiz bilgi verecek, temsili bir gurubun seçilip incelenmesi işlemine dayanır.78 ‘O, bütünde mevcut olduğu için her parçada vardır, yoksa her parçada var olduğu için bütünde var değil.’79 Sosyologlar, genellikle pek çok bireyin özellikleriyle ilgilenmektedir, bütün bir nüfusun, yani toplumu oluşturan tüm bireylerin, siyasi tutumları buna örnektir. Bir toplumu oluşturan tüm insanlar üzerinde, tek tek çalışmak imkânsız olacağından, bu durumlarda araştırma, örneklem çalışmaları üzerinde yoğunlaşır ya da gurubun tayin edilen bir kısmı, çalışma alanı olarak belirlenir. Örneklemin, hedefe uygun biçimde seçilmesi durumunda, nüfusu temsil ettiği ve nüfusun tümüne genellenebileceğine dair bir güven vardır.80 Gözlenmesi düşünülen olgu veya olayın, bütünü yerine, tamamını temsil gücüne sahip belirli biriminin alınarak, anket teknikleri ile gözleminin yapılması, sosyal bilimlerde sıkça kullanılan bir metottur ve sosyolojide de araştırmacılar tarafından en çok başvurulan usul olarak dikkatleri çekmektedir.81 Anket teknikleri genellikle geniş kitlelere uygulanırlar ve bu durumda ‘survey’ adını alırlar.82 Survey, araştırma evrenini temsile liyakat gösterecek örnekleme (temsili örneklem) sahip olan, standart veri toplama araçları kullanan ve verilerin sistemli olarak
75
Niyazi Karasar,a.e, s.110 Saim Kaptan, a.g.e., s.11 77 Muzaffer Sencer, a.g.e, s. 356 78 Cavit Orhan Tütengil, a.g.e, s.69 79 Durkheim, Sosyolojik Metodun Kuralları, Çev. Enver Aytekin, Sosyal Yayınlar, İst., 1994, s. 44 80 Anthony Giddens, a.g.e, s.575 81 Sulhi Dönmezer, a.g.e, s.18 82 Barlas Tolan, a.g.e, s. 206-207 76
32 elde edildiği, aynı zamanda da birden çok veri toplama tekniğinden faydalanılarak meydana getirilen araştırma tekniğidir.83 Araştırma alanlarının geniş ve araştırılması gereken nesnelerin sayıca çok olması, araştırmaya konu olan öğelerin tek tek ele alınmasını imkânsız kılmaktadır. Bu sebeple, sosyal bilimlerde araştırmalar, evreni temsile yetkin örneklem üzerinden yapılmaktadır.84 Örneklem, ana evren içinde aranan karakteristikleri tarafgirliğe yol açmadan
yansıtması
halinde
temsil
yeteneği
taşır.
Örneğe
temsil
yeteneği
kazandırabilmek için öncelikle şu iki ön şartı yerine getirmek lazımdır. Birincisi; evrenin uygun bir şekilde sınırlandırılması, ikincisi örneği oluşturacak birimlerin, yani gözlemlerin dikkatle tanımlanmasıdır.85 Araştırmalar, genel olarak örneklem kümeler üzerinde yapılır ve alınan sonuçlar, ilgili oldukları evrene genellenirler. Çoğu zaman, iyi seçilmiş küçük bir örneklem gurubu üzerinde yapılan bir araştırma, geniş bir evrende yapılandan daha iyi sonuçlar verir.86 Örnek olay inceleme yönteminin temel özelliği, ele aldığı konuyu ölçmeden veya vakıanın biçiminden ziyade, olayların incelikle irdelenip, iç yüzeylerine girebilmeyi amaç edinmesidir.87 Yaşadığımız topluma ait somut olaylar, bireyler, guruplar, kurum ve kuruluşlar, örnek olay yöntemi ile birer canlı varlıklarmış gibi kabul edilerek incelenebilir. Bir kurumun, bir sendikanın veya bir siyasal partinin nasıl doğduğu, hangi aşamalardan geçerek büyüdüğü ve geliştiği tüm yönleri ve ayrıntıları ile örnek olay yönteminin konusu olabilir.88 Örneklemimizi belirlerken 2010 yılı nüfus verilerinden faydalandık. Bu verilere göre Bozkır İlçe merkezinin nüfusu, 7.331 kişidir. Bunların, 3612’si erkek, 3719’u kadındır. Bu nüfus dağılımına göre 350 kişilik bir örneklem gurup belirledik.
83
Nadir Suğur, a.g.e, s. 21 Muzaffer Sencer, a.g.e, s. 356 85 a.e., s. 358 86 Niyazi Karasar,a.g.e, s.110 87 Orhan Türkdoğan, Bilimsel Araştırma Metodolojisi, Timaş Yay., İst., 2000, s. 321 88 a.e., s. 321 84
33 Farklı kesimden insanlar, araştırmanın temsil gücünü artırma adına, ankete dâhil edilmiştir. Bunun için güdümlü örneklem yöntemi kullanılmıştır. Güdümlü örneklemin özelliği, araştırmanın amaçları gereğince bir evrenin temsilci bir örneği yerine, güdümlü olarak bir ya da birkaç alt kesimini örnek olarak almaktır.89 Yöntem gereği tanımlı bir evrende, örneklem gurubuna, esnaf ve zanaatkârlar, memurlar, öğrenciler, ev hanımları, emekliler ve işsizler alındığı gibi 18 ve üzeri tüm yaş guruplarına ulaşılmaya çalışılmıştır. Ayrıca kahvehaneler hariç, caddelerin sol cenahındaki esnaflara anket uygulanmıştır. Bozkır’da çoğunluk kahvehaneler, sosyal hayatın en ritmik attığı Bozkır Çayı’nın sağında kümelenmiştir. Buralar sadece oyun oynanan mekanlar değildir Bozkır’da, aynı zamanda kültürel mevzuların, siyasetin, dini konuların, gündemdeki pek çok meselenin konuşulup tartışıldığı, memur, emekli, iş sahibi ve işsizlerin, ilkokul mezunlarından üniversite mezunlarına pek çok kesimin ilgisini çekmiş sosyal alanlardır. Kahvehaneler bütün sosyal kesimlere hitabettiğinden 100 kişilik bir örneklem gurubunu buradan seçtik. Bozkır’ın üç mahallesinden Cumhuriyet, genellikle eğitimli kişilerin tercih ettiği, memur ve esnafın yoğun olduğu, görece zengin bir mahalledir; binaları da apartman şeklindedir. Yukarı Mahalle, genel olarak köylerden göç edenlerin meskûn olduğu, taşra kültürünün daha yoğun yaşandığı bir mahalledir ve ekonomik düzey daha zayıf, binaları tek kat ya da az katlıdır. Demirasaf mahallesi de yukarıda ifade edilen iki mahalle arasında bir karaktere işaret eder. Bu durum bize mahalle seçme imkânı tanımamıştır. Sosyal çeşitliliği yakalama ve tüm değişkenleri değerlendirebilme adına üç mahalleye de anket uygulama zorunluluğu doğmuştur. 6. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ (METODOLOJİ) Bilimin amacına ulaşmak için takip ettiği genel yola yöntem adı verilir. Başka bir ifade ile yöntem, bilimsel bir bilgiye ulaşmak üzere uyulması gerekli genel kuralları ifade eder.90 Bilimlerin evrimi, yöntem ve araştırma tekniklerinin evrimine sıkı sıkıya bir bağlılık gösterir.
89 90
Muzaffer Sencer, a.g.e, s. 386 Muzaffer Sencer, a.e, s. 19
34 Bir bilim, varmak istediği hedefe, her şeyden önce yöntemini belirleyerek ulaşabilir. Yöntem, ‘nasıl’ın cevabıdır, amaca göre bir araştırma planıdır. Yöntem, bir kavrayış, bir düşünsel girişimdir; düşüncede hareket tarzı; düşünsel bir süreçtir.91 Kelimenin en geniş anlamıyla yöntem, bizi hakikate ulaştıran yoldur.92 Yöntem, bilimin amacına ulaşmasını sağlar. Bir amaca göre araştırma planıdır. Düşünsel bir teşebbüs olup, düşüncede bir tutumdur.93 Araştırmada kullanılması düşünülen yöntem veya yöntemler büyük ölçüde araştırmanın konusuna ve eldeki imkânlara göre tespit edilir. Konu, yöntemini kendisiyle birlikte getirir.94 Sosyolojik bir araştırmada, ön çalışmayla bazı varsayımların saptanması zorunluluğu vardır. Varsayım, bilgi, tecrübe ve sezgiden kaynaklanan kuramsal nitelikte bir önermedir. Yöntem, tayin edilen varsayımlara ve araştırma konusunun hususiyetlerine, araştırma teknikleri ise, yöntem ve konunun özelliklerine göre saptanır.95 Yöntem, bilimin veya somut bir araştırmanın yöneldiği hedefe ilişkin zihinsel bir girişim ve tutumları ifade eden araştırma planıdır. Bir başka ifade ile bir bilim dalının, hedefine yönelmesini ve amacını gerçekleştirmesini sağlayan zihinsel tutum ve yaklaşımlara yöntem diyoruz. Bu anlamda yöntemin görevi, araştırma konusunu, yani nesnel gerçekliği açık ve anlaşılır bir biçimde yansıtabilmesidir.96 Bilimsel yöntem, bilimsel bilgiye ulaşma yolunda gerekli olan bilimsel sürecin yönetilmesi ve bilimsel kuralların uygulanmasıdır. Bilimsel yöntemi, hedefe götüren yol, araştırma tekniklerini ise bilimsel yöntemin, hedefine ulaşmak için kullandığı araçlar olarak da tarif etmek mümkündür.97
91
Doğan Ergun, 100 Soruda Sosyoloji El Kitabı, Gerçek Yayınevi, İst., 1984, s. 104-105 Orhan Türkdoğan, Bilimsel Değerlendirme ve Araştırma Metodolojisi, MEB Yayınları, İst., 1995, s. 169 93 Mahmut Tezcan, Sosyolojiye Giriş, Feryal Mat. Ank., 1995, s.5 94 Cavit Orhan Tütengil, a.g.e, s. 100 95 Barlas Tolan, a.g.e, s. 199 96 Barlas Tolan, a.g.e, s. 200 97 Nadir Suğur, a.g.e, s. 12 92
35 Gurvitch’in ifade ettiği gibi, sosyolojinin konusu, tafsilatlı olarak tüm kısımlarıyla ele alınacak sosyal gerçeği kapsar. Sosyal gerçeğin kısımları ise birbiri içine girmişlerdir. Bu sebeple bütünden soyutlandıkları taktirde sosyal gerçeğin unsurlarını teker teker anlama imkânı kalmaz. Bu durumda sosyolojik araştırmada incelenecek bütünsel gerçek bir sosyal sistem modeli haline getirilerek basite indirgenmeli ve bu şekilde anlaşılmasının imkânı araştırılmalıdır. 98 Böylelikle, bilimsel yöntem, olaylar arasında ilişkiler kurduğu toplumsal geçerliği ortaya koyduğu, vakıalar arasında bir düzenin olup olmadığı, varsa bu düzeni yöneten kanunların ve temel ilkelerin ne şekilde ve nasıl değerlendirilebileceğini sağlar. Ancak o zaman olaylar arasında bir bütünleşme gerçekleşir. Bu bütünleşme, olaylara çok yönlü bakmayı ve aksayan yönlerin bütün içerisinde daha çabuk kavranmasını sağlayacağından, toplumsal reformlar ve iyileştirmelerin önünü de açabilir. Hatta bu bağlamda, yöntemin sadece bir araştırma işlemi değil, aynı zamanda, sosyal ilişkileri iyileştirme ve geliştirme adına zorunlu olduğunu ileri sürenler vardır.99 Sosyoloji, bilinen olayların ilişki ve dinamiklerinden hareketle muhtemel olaylar hakkında gerçekçi açıklama ve kestirimlerde bulunabilirse, bu bilimin başarısından bahsedebiliriz. Bu yönüyle sosyolojinin geçerliliği, soyut yöntem tartışmalarıyla değil, gerçekler karşısında sınanmasıyla ortaya konulacaktır.
100
Belirlenen yöntem, hem varsayımın gerçekleşmesini hem de konunun dinamiklerini, tarafsız ve tüm değişkenleriyle ortaya koyabilmesi açısından önemlidir. Bu uygulamalı araştırmamız
için
günümüzde
en
etkili
yöntem olan,
alan
araştırmasından
yararlanılacaktır, (field work). Bu yöntem, iki yönüyle tercih edilebilir: a) Alan araştırmasında, araştırmacı, inceleme gurubunun içine girme ve onlarla yüz yüze görüşme yapma durumundadır. Böylece, gurup içinde hem gözlem (observation) hem de görüşme (interview) yapma imkânını bulmuş olur. Sosyal bilimlerde, katılımcı gözlem ve görüşme başlı başına bir yöntemdir. Alan araştırmasının bilime sağladığı
98
Sulhi Dönmezer, a.g.e, s. 16 Orhan Türkdoğan, Çağdaş Türk Sosyolojisi, Turan Yayıncılık, İst., 1995, s. 31 100 Baykan Sezer, Sosyolojinin Ana Başlıkları, Kızılelma Yayıncılık, İst., 2006, s. 77 99
36 ikinci önemli imkân ise, araştırmacının yaklaşımını (etik) değil de bizzat içinde araştırma yapılan gurubun yaklaşımını (emik) ortaya koymasıdır. 101 Bilim, yöntemi gereğince bilgiyi üretirken bazı teknikler de kullanmak zorundadır. Bilimsel teknik, genel yöntem gereğince bilgi üretmede başvurulacak araç ve işlemlerdir.102 Yöntem ve araştırma teknikleri ifadelerini bir birine karıştırmamaya özen göstermek gerekir. Pek çok kişi, ‘anket yöntemi, örnekleme yöntemi’ gibi yöntem ve araştırma tekniği ifadelerini bir biri yerine kullanmakla kusur ederler. Bu hataya mahal vermemek, aralarındaki farka işaret etmek için, strateji ve taktik arasındaki ayrım bu konuya misal olarak verilebilir. Strateji, hedeflerin saptanması ve saptanan hedeflere varmada kullanılması muhtemel yolların tespit edilmesi demektir. Oysa taktik, belirlenen stratejik planı gerçekleştirmek için faydalanılacak araçları belirler ve o araçları kullanmayı ifade eder. Bu örneklemde, strateji ile yöntem, taktik ile araştırma tekniği özdeştir. 103 Toplum yaşamını betimlemede alan çalışması, başarıyla uygulanması durumunda, diğer araştırma yöntemlerine göre daha zengin bilgi ve bol malzeme sağlar. Belirlenen klik bir topluluk ya da bir gurubun içinden işlerin nasıl göründüğünü kavramak, gurup üyelerinin neden ve nasıl farklılık yarattıklarını, davranış formlarını anlamada ilk elden bilgi ve kolaylık sağlar. 104 Yapacağımız alan çalışmasında, anket tekniğinden faydalanma yoluna gideceğiz. Anket uygulama tekniği, bilgi verecek kişilerin, madde köklerini soru cetveli yardımıyla doğrudan okuyup yanıtlayacakları, bir gözlem tekniğidir.105 Anket tekniği, yazışma tekniklerinden biridir. Yazışma tekniğinin güçlü yönü, uygun bir ortam oluşturulabilirse, büyükçe bir toplulukta bile, çok miktarda bulguyu kısa zaman aralığında kolay ve ucuza temin imkânını sağlar. Diğer bir avantajı da, hazırlanan soru köklerinin değiştirilmeden, uygulama sahasındaki bireylere yöneltilmesi durumunda bir
101
Orhan Türkdoğan, a.g.e, s. 305 Muzaffer Sencer, a.g.e, s. 19 103 Barlas Tolan, a.g.e, s. 199-200 104 Anthony Giddens, a.g.e, s.573 105 Muzaffer Sencer, a.e, s. 123 102
37 örnekliğin sağlanmasıdır. Özellikle kapalı uçlu sorularla yapılan anketlerde, cevapların belli bir ranj aralığında toplanabilmesi mümkündür. Görüşme tekniğine oranla, gizlilik ilkesine riayete daha fazla imkân sağlar. Cevaplama için kişilere uygun süre verir. Yazışma tekniğinin zayıf yönü ise, sorulara farklı kişilerce ayrı anlamlar verilmesini önlemedeki güçlüktür. Diğer bir sorun da, cevapların bilinç ve samimiyetinin her zaman spekülasyona açık olmasıdır. Bu da çalışmanın geçerliliği hususunda ciddi kaygıları beraberinde getirir. 106 Açık uçlu ankete katılanların, görüşlerini kendi düşünsel evrenlerini ifade etme açısından bir fırsat olarak değerlendirebileceklerinden, anket tekniğinin yukarıda zikredilen sınırlılıkları da göz önünde bulundurularak soruların son şıklarının açık uçlu olmasına özen gösterilmiştir. Bir bilimsel araştırmayı sonuçlandırmak tek bir teknikle pek mümkün görünmez. Bu neticeyi de dikkate alarak, katılımcı gözlem tekniğinden istifadeyi ihmal etmedik. Katılımcı gözlemi, araştırmacının, standart bir gözlem aracı kullanmadan ve gözlem yaptığı olaya doğrudan doğruya katılarak gözlemde bulunması etmek mümkündür.
106 107
Niyazi Karasar, a.g.e, s.182-183 Muzaffer Sencer, a.g.e, s. 64
107
olarak tarif
38
BİRİNCİ BÖLÜM BOZKIR’IN GENEL ÖZELLİKLERİ
1.1. BOZKIR’IN ADI VE KISA TARİHİ Bozkır ve çevresi antik kaynaklara göre İsauria olarak adlandırılmaktadır. Bölgenin merkezini de, Ulupınar olarak adlandırılan yerleşkede bulunan Zengibar Kalesi
oluşturmaktaydı.
Zengibar
Kalesine
antik
dönemlerde
İsauria
Vetus
denmektedir.108 Hititler ise bu coğrafyaya ilk başlarda, burada yaşayan halkın etnik adından dolayı Luviya demişlerdir. Daha sonra ise Luvilerin fırtına tanrısı Tarhu’dan esinlenerek ‘ Tarhu’nun Evi’ manasına gelen ‘Tarhuntaşşa’ demişlerdir. Hititlerin M.Ö 1200 lü yıllarda tarih sahnesinden çekilmesiyle bölge Friglerin kontrolüne geçmiştir. Bir dönem de bölgede Lidyalılar hüküm sürmüştür. M.Ö 79 yılında bölgenin Roma hâkimiyetine girdiğini görmekteyiz. M.S 395’ te Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasından sonra İsauria Doğu Roma yani Bizans İmparatorluğunun sınırları içerisindedir. Bölgenin 360 yılından itibaren ismi Leontopolis (Aslanlar Kenti) tir. M.S 7. Y.yılda Bizans İmparatorluğu’nun taht kavgalarından yararlanmak isteyen Arap Müslümanlar, Anadolu’ya akınlar yapmışlardır. Türkler ise Konya’yı 1176 yılında başkent yapmalarına koşut olarak İsauria bölgesi Türk hâkimiyetine geçmiştir. 1400’ lü yılların başlarında Yalıhüyük (Yazıkolu) de hüküm süren Bozkır Bey, Leontopolis’e kendi adını vermiştir. 16. ve 17. Yüzyıllar, ‘Sırıstat’, ‘Silistat’, ‘Seriustat’ olarak da anılan, bu sözcüklere, anlam itibariyle yerleşkeden çıkarılan simli kurşun, altın ve gümüş
108
Mustafa Yılmaz, Ahmet Atalay, Osman Doğanay, Bozkır’ın Dünü ve Bu Günü Sempozyumu, Merhaba Ofset, Konya, 2007, s.6
39 madenlerini işleyen baş ustaya yani ‘Ser Usta’ya karşılık gelen isimdir, zannıyla birlikte, günümüzde bu coğrafya Bozkır olarak bilinmektedir. 109 1.1.1. Coğrafi Durumu Bozkır ilçesi Konya’ya 116 km uzaklıktadır. Konya’nın güneyinde Konya’ya bağlı bir ilçe olmasına rağmen Akdeniz Bölgesi sınırları içerisinde yer alır. Denizden yüksekliği 1200 m’dir. Bozkır’ı doğudan Karaman ili, güneyden Hadim ilçesi ve Antalya ili, kuzeyden Çumra ile Akören ilçeleri ve batıdan Seydişehir, Ahırlı ve Yalıhüyük ilçeleri kuşatmaktadır. Çarşamba çayı Bozkır’ı ikiye bölerek Çumra ovasına doğru akar. Konya’nın 31 ilçesinden biri olan Bozkır’ın yüzölçümü 1949 metrekaredir. 1.1.2. İklim Özellikleri Torosların en yüksek kısımları bu bölgededir. Geniş ve yüksek yaylalar bu bölgeye hâkimdir. Bozkır’ın iklimi, İç Anadolu ve Akdeniz iklimlerinin arasında geçiş iklim özelliği taşır. Kışlar kısmen ılık, genel olarak sert ve yağışlı, İlkbaharı ılık ve yağışlı, yazlar kurak ve sıcak, Sonbahar ise ılık ve yağışlı geçer. Genel olarak yıllık yağış miktarı metrekareye 640-650 kg civarındadır. 1.1.3. Ekonomik Durumu Bozkır’ın ekonomisi ziraat ve hayvancılık temeline dayanır. Sanayi olarak, Konya Yolu üzerinde 60 dükkânlı Küçük Sanayi Sitesi mevcuttur. Küçük Sanayi Sitesinde; oto tamir ve bakımı, marangoz ile demir doğrama işleri uğraşan atölyeler mevcuttur. Bozkır’da meyveciliğin özel bir yeri vardır. Elma en fazla yetiştirilen meyvedir. Amasya, Golden, Starking, İngiliz vs. cinslerinde 150.000 civarında elma ağacı mevcut olup, mevsim şartlarına göre yıllık ortalama 15 – 20 bin ton elma
109
Mustafa Yılmaz, Ahmet Atalay, Osman Doğanay, a.g.e., s.26-27
40 üretilmektedir. Elmayı, bağcılık takip etmekte, son zamanlarda kiraz yetiştiriciliğine önem verilmektedir. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği de mevcuttur. İlçede 5320 adet küçükbaş hayvan bulunmaktadır. Bölgenin yüksek yerlerinde arıcılık da yapılmaktadır. 1.1.4. İdari Yapısı Bozkır Konya’nın 31 ilçesinden biridir. Cumhuriyet, Demirasaf ve Yukarı mahalle olmak üzere üç büyük mahallesi, 10 kasabası ve 38 köyü vardır. Konya merkeze 116 km’dir. 1.1.5. Nüfus ve Göç Bozkır nüfusu, 2010 yılı adrese dayalı nüfus sayımına göre, 31.095 kişidir. Bu nüfusun 23.764’ü köy ve kasabalarda oturmaktadır. Merkez İlçe nüfusu ise 7.331’dir.110 Merkez nüfusunun 3612’si erkek, 3719’u kadındır. Bölgenin genel hatları ile dağlık bir arazi yapısına sahip olması, ekim yapılabilecek arazinin yetersizliği, sanayi bölgesine sahip olmaması nedeni ile bölge geneli yurt dışı ve yurt içine göç vermektedir. Göçler, genellikle yurt dışı için Almanya, Fransa ve Hollanda, yurt içinde ise İstanbul, Konya illerinedir. Mevsimlik işçi olarak Bursa, Isparta Aydın Muğla, Iğdır ve Niğde’ye muvakkat göç vermektedir. 1.1.6. Eğitim Durumu Bozkır merkezde, dört ilköğretim okulu, kız ve erkek olmak üzere iki teknik lise, bir Anadolu bir de imam hatip lisesi mevcuttur, böylelikle liselerin toplamı da dörttür. Selçuk üniversitesine bağlı Bozkır Meslek Yüksek Okulu bulunmaktadır. Bozkır merkez, kasaba ve köylerinde okuyan öğrenci sayısı, 1060 ile ortaokul, 3859 ile ilköğretim öğrencilerinden oluşmaktadır.
110
http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=39&ust_id=11
41 1.1.7. Dini Yapı Bozkır İlçesi Türklerin Anadolu’daki varlıklarının bütün izlerini taşıyan; Büyük Selçuklular, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinin yerleşim, bilim-sanat ve uygarlıklarına sahne olmuş bir bölgededir.111 Bazı kaynaklara göre, Cumhuriyet öncesi dönemde Bozkır’ın Karacahisar, Karacaardıç, Üçpınar, Dere ve Ahırlı gibi köy ve kasabalarında medreseler (yüksekokul ve fakülte düzeyinde) vardı. O dönemin medreselerinde tefsir, hadis, akaid, şifa-i şerif, kuduri, halebî, mülteka, molla cami, izhar, kafiye, isagoji (mantık) gibi ders ve ders kitapları okutulmaktadır.112 Bozkır’la ilgili dikkat çeken bir başka konu da; Bozkır’daki okul ve öğrenci sayısının Konya’nın diğer ilçelerindeki okul ve öğrenci sayılarına göre fazla olmasıdır. Bazı yıllarda, Bozkır’daki okul ve öğrenci sayısı Konya merkezindeki okul ve öğrenci sayısından bile fazladır. Mesela, 1875 yılında, Konya merkezinde 272 kız öğrenci varken, aynı yıl Bozkır’da 1614 kız öğrenci vardır. Yine o zaman Konya’da 34 ilkokul varken, bu sayı Bozkır’da 91’dir.113 Esas itibariyle yukarıdaki veriler ele alındığında, yapılan saha çalışmasında, din ve eğitim arasındaki bağıntı da bir noktaya kadar ele alınmış olacaktır. Dini inanışın folklorik ve idrak düzeyi hakkında kısmi bir bilgi edinmek böylelikle mümkün olabilecektir.
111
Mustafa Yılmaz, A. Atalay, O. Doğanay, a.g.e, s.261 Mustafa Yılmaz, A. Atalay, O. Doğanay, a.e, s. 266 113 Mustafa Yılmaz, A. Atalay, O. Doğanay, a.e, s. 265 112
42 1.2. ÖRNEKLEMİN KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ 1.2.1. Örneklemin Cinsiyete Göre Dağılımı Tablo 1: Örneklemin Cinsiyete Göre Dağılımı
Tablo 1’in verileri göz önüne alındığında, araştırmamıza katılan örneklemin % 60’ını erkekler, % 40’ını kadınların oluşturduğu görülmektedir. Bozkır’da kadın nüfusu, erkeklere oranla fazla olmasına114 rağmen, erkek ve kadınlar arasındaki örneklem sayısı eşitsizliği metodolojik zorunlulukla veya Türkiye genelinde olduğu gibi, Bozkır’ da da kadınların henüz modern toplumsal şartların gerektirdiği bazı nitelik ve donanımlara sahip ve hazır olmamasıyla- okuma yazma bilmemek, kamusal hayatın gerekliliklerine uzak olmak gibi- açıklanabilir.
114
Türkiye İstatistik Kurumu Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) 2010 yılı verilerine göre Bozkır İlçe merkezinin toplam nüfusu 7331’dir. Bunlardan 3612’si erkek, 3719’ u da kadındır.(Bkz http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=39&ust_id=11)
43 1.2.2. Örneklemin Yaş Guruplarına Göre Dağılımı Tablo 2: Örneklemin Yaş Guruplarına Göre Dağılımı
Araştırmamıza katılanların demografik yapısına tablo 2’nin verileri ışığında bakılınca, genç nüfusa %27,43 ve yaşlılara %3,43 oranla orta yaş gurubuna giren örneklem gurubunun %42.57 baskın olduğunu söyleyebiliriz. Hatta 41-60 yaş arasındaki %26, 57 lik kesimi de orta yaş gurubu olarak alabiliriz. Bu da bize sosyokültürel hayatın değişmekte olduğunu göstermektedir. Zira geleneksel toplumda kültürü yaşlılar, modern çağlarda ise gençler ve orta yaşlılar temsil etmektedir.
44 1.2.3. Örneklemin Medeni Duruma Göre Dağılımı Tablo 3: Örneklemin Medeni Duruma Göre Dağılımı
Tablo 3’ün verileri, önceki tablolarla (1.2.3.) paralel olarak, örneklem gurubunun % 31.14’ünün bekârlardan oluştuğunu, %65.43’nün evlilerden oluştuğunu söylemektedir. Bir önceki tabloda örneklemin ekseriyetinin genç ve orta yaş kategorisinden oluştuğunu düşününce, bu tabloda bekâr ve evli olanların dağılımı da buna uygun olacağı aşikârdır. Evliliğin bireyleri daha dindarlaştırdığını düşünmekteyiz. Evlenen, çocuk sahibi olan insanların daha muhafazakâr söylem ve tutumlar geliştirdiklerine şahit olmuşuzdur. Bu yüzden evliliğin, din ve değişim üzerinde ciddi etkilerinin olduğu düşünülmektedir. Bekâr bireylerin olaylara yaklaşımları indivüdial bir perspektiften olması, dinin daha özel bir alana kaymasına sebep olurken, evli bireyin empatik ve kuşkul bir yaklaşımla, daha cemaatçi-sosyal, tabana yayılmış bir din-ahlak arzusu içerisine girebileceğini kanaatindeyiz.
45 1.2.4. Örneklemin Eğitim Durumuna Göre Dağılımı Tablo 4: Örneklemin Eğitim Durumuna Göre Dağılımı
Örneklemim eğitim ve öğretim düzeylerini gösteren tablo 4’ün verileri, bize ülkemizdeki temel eğitim ve öğretim düzeyi seviye, gösterge ve rakamlarına uygun olarak, ilköğretim düzeyinde alınan eğitim ve öğretim azalırken %26,29, en yüksek gurup lise düzeyinde eğitim ve öğretim alanlardan % 32,29 oluşmaktadır. Bunu ise doğal olarak yüksek okul ve üniversite düzeyindeki eğitim ve öğretim düzeyi takip etmektedir, 24,29. Eğitim, bireylerde istendik davranış geliştirme süreci olarak tanımlanabilir. Eğitim, bireyi her yönüyle kuşatan tüm anlam dünyasının merkezini oluşturur. Eğitimde temel hedef, kişinin kendisine yararlı olmasıdır.115 Bu yarar kişinin tercihleri karşısındaki memnuniyetiyle alakalıdır. Eğitim segmenti yükseldikçe önyargı ve tabulardan arınılabileceği düşünülmektedir.
115
Orhan Hançerlioğlu, Felsefe Sözlüğü, 10. Basım,Remzi Kitabevi, İst., 1996, s. 79
46 1.2.5. Örneklemin Meslekî Duruma Göre Dağılımı Tablo 5: Örneklemin Meslekî Duruma Göre Dağılımı
Tablo 5’in verileri incelendiğinde, örneklem gurubumuz, %27.57, ev hanımlarından, %19.71, memurlardan, % 18.86, öğrencilerden, %14.29, esnaf ve zanaatkârlardan,
%9.43,
işçilerden,
%4.29,
emeklilerden,
%3.14,
çiftçilerden
oluşmaktadır. Diğer şıkkını işaretleyenler %4,0 iken, işsizlerin oranı %3.71’dir. İcra edilen meslek genel algımız üzerinde etkilidir. Bir çiftçinin tevekkül anlayışı ile memurun tevekkülü elbette aynı olmayacaktır, tevekkül anlayışındaki bu farklılık ise kadere bakışı farklılaştıracak bu da bireylerin eşyaya, dünyaya bakışını belirleyecektir. Bu da din-değişim alanında tutulan mesleğin tespitini zorunlu kılmaktadır.
47 1.2.6. Örneklemin Aile Fert Sayısına Göre Dağılımı Tablo 6: Örneklemin Aile Fert Sayısına Göre Dağılımı
Tabloya 6’ya göre, ankete katılanların %32.29’unun 5, %30.86’sının 4, %14.86’sının 3, %10’unun 6, %7.14’ünün 2, %2.29’unun 7, %1.43’ünün 1, %1.14’ünün 8 kişilik bir aileye mensup oldukları görülmektedir. Ailenin büyüklüğü eğitim, meslek, sosyal çevre ve de coğrafya gibi etmenlerden etkilenir. Bozkır merkezinin tarıma çok elverişli olmaması, İstanbul, Bursa gibi merkezlere mevsimlik işçi göndermesi, ilçede herhangi bir sanayi kuruluşunun olmaması, öteden beri eğitim oranının görece yüksek olması gibi sebeplerle az fertli küçük aile tipini doğurmuştur. Aile tipinin ve birey sayısının fertler üzerinde etkili olduğunu düşünmekteyiz.
48 1.3. BOZKIR’DA AİLENİN SOSYO-EKONOMİK DURUMU 1.3.1. Örneklemin Aylık Gelir Durumuna Göre Dağılımı Tablo 7: Örneklemin Aylık Gelir Durumuna Göre Dağılımı
Tablo 7’nin verileri dikkate alındığında aylık ortalama gelire göre dağılım, 1000-1500 tl arası gelire sahip olanlar %24.57 ile en büyük oranı oluşturmaktadır. 1500-2000 tl arası gelire sahip olanların oranı %14.57, 750-1000 tl arası gelire sahip olanlar %19.71’i ve 2000 tl ve üzeri gelire sahip olanların oranı da %8.86’dır. Bu tablo gösteriyor ki anketimize katılanların %67,7’si Türkiye ortalamasının üzerinde aylık gelire sahiptir. 400-700 TL arası aylık gelire sahip olanların oranı %22.29, 300-400 TL arası gelire sahip olanların oranı %6.29 ve 300 TL ve altı gelir gurubunu oluşturanların oranı da %3.71 olarak gerçekleşmiştir.
49 400-700 TL arası gelire sahip olanlar asgari ücret potasında değerlendirilirse, görece gelir düzeyi iyi olanların oranı %89.99’a çıkmaktadır. İnsanlar belirli bir refah düzeyi yakaladıkları zaman dini, salt ibadetlerden müteşekkil bir yapı olarak algılamayı bırakıp bir yaşam tarzı olarak dini üretmeye doğru evrilirler. Refah düzeyi, dindar insanlara dinin estetik ve sosyal yönünü görmeyi ilham eder. Hiç artı değer üretmeyen, mesleği/donanımı olmayan, eksi taraflarını telafiye gayret etmeyen birey, dinin emrettiği hükümleri tedvir etse bile, İnançın özü olan ahlâka sahip çıkması, dürüst ve şeffaf üretim yapması imkânsız gibi görünmektedir.116
116
Mehmet Altan, Kent Dindarlığı, Timaş Yay., İst., 2010, s.80
50 1.3.2. Göç ve Değişim 1.3.2.1. Örneklemin Uzun Süre Yaşadığı Yer Tablo 8: Örneklemin Uzun Süre Yaşadığı Yer
Anketi daha iyi anlamlandırmak, örneklemin düşüncelerini, özlemlerini ve sorunlarını anlama adına ankete katılanlara hayatlarının çoğunu nerede geçirdiklerini sorduk. Aldığımız sonuçlar; Tablo 8’e göre, örneklemin %66,86’sı ilçede, %10,57’si ilde, %17,54’ü köyde, %5,43’ü de beldede uzun süre yaşamışlardır.
51 1.3.3. Örneklemin Bozkır’a Yerleşme Sebebi Tablo 9: Örneklemin Bozkır’a Yerleşme Sebebi
Tablo 9’da örneklemin Bozkır’a geliş sebeplerini görmekteyiz. Buna göre örneklemin %47,14’ü Bozkır’da doğmuştur. Gelenlerin %38,57’si iş sebebiyle, %7,14’ü evlilik, Ve yine %7,14’ü eğitim sebebiyle Bozkır’a göç etmişlerdir.
52 1.3.4. Örneklemin Yaşamak İsteği Yerle İlgili Görüşü Tablo 10: Örneklemin Yaşamak İsteği Yerle İlgili Görüşü
Sorun hissedilmeden değişim olmaz, değiştirdiğiniz veya değiştirmeyi düşündükleriniz her zaman bir düşünce, işiniz ya da elinizin altında olan bir şey olmayabilir. Bazen hepsi bazen de daha fazlası. Örneklemimize, nerede yaşamak isterdiniz? Sorusunu tevdi ettiğimizde aldığımız yanıtlar; Tablo 10’a göre; örneklemimizin, %31,4’ü ilçe, %26,0’ı il, %25,14’ü büyükşehir,
53 %13,14’ü köyde yaşamak istediklerini ifade etmişlerdir. %4,29’u diğer seçeneğini işaretlemişlerdir. Örneklemimizin yaklaşık %70’i yaşadığı yerden memnun değildir. Bir başka yerde bir başka yaşamın hayalini kurmaktadırlar. Bir değişim, bir arayış peşindedirler. Bu da değişim isteğinin açık bir ifadesi olarak karşımızda durmaktadır. 1.4. SOSYO-KÜLTÜREL HAYAT VE DİN 1.4.1. Örneklemin Komşu İlişkileriyle İlgili Tutumu Tablo 11: Örneklemin Komşu İlişkileriyle İlgili Tutumu
Taşranın en güzel özelliklerinden biri de komşuluk ilişkilerinin iyi olmasıdır. Genel olarak komşular birbirlerini tanımanın ötesinde sık sık ziyaretleşirler. Hatta Bozkır’da herkes herkesi çok iyi tanır. İslâm dininin sosyal ilişkilere vermiş olduğu değerin bir göstergesi olan komşu hakkı, kültürümüze yön vermiş ve komşuluk ilişkileriyle toplumu birbirine bağlamıştır.
54 Fakat
küresel
kültürün
etkisi
ve
karmaşıklaşan
toplumda
ilişkiler
bireyselleşerek değişiyor. Bozkır değişen bu ilişkide tercihini nereye yapmaktadır? Tablo 11’in verileri göz önünde tutulacak olursa; Komşularımızla sık sık ziyaretleşir, yardımlaşırız diyenlerin oranı %52,29’dur. Sadece tanışıyoruz, %27,43, Özel günlerde bir araya geliriz, %14,86, Tanışmıyoruz, %2,29, Diğer, %3,14’tür.
55 1.4.2. Kitle İletişim Araçlarının Kullanımıyla İlgili Örneklem Dağılımı Tablo 12: Kitle İletişim Araçlarının Kullanımıyla İlgili Örneklem Dağılımı
Toplum
hayatının
sürekliliğin,
bireyler
arasındaki
fikir
alışverişinin,
kanaatlerin oluşmasında, duygusal difüzyon, deneyimlerin paylaşılmasında baş amil iletişimdir.117 Toplumlar üzerinde medyanın yadsınamaz bir etkinliği söz konusudur. Bir malın veya bir düşüncenin tüketilmesinde, malın niteliğinden çok pazarlaması etkilidir. Din-değişim ilişkisinde bu verinin ihmal edilmesi ciddi bir eksiklik oluşturacaktı.
117
Sulhi Dönmezer, a.g.e, s.407
56 Tablo 12 değerlendirildiğinde örneklemimizin, %54.29’u radyo-televizyon programlarını takip etmekteler ki bu 350 kişilik toplam örneklem sayımızın, 190’ına tekabül etmektedir. Kitle iletişim araçlarını düzenli takip etmede internet, %18.57 ile ikinci sırayı almakta, bunu %8.29’la televizyon-radyo-internet izlemektedir. Örneklemin,%6.57’si tv-radyo-internet-gazete ve dergilerden gündemi takip ederken,%3.71 gazete ve dergilerden takip etmektedir. Örneklemin %3.43’ü diğer seçeneğini işaretlemiştir. Tvradyo-gazete ve dergi seçeneğini işaretleyenlerin oranı %3.14, internet-gazete ve dergi şıkkını işaretleyenlerin oranı ise %1.71 de kalmıştır, tv-radyo ve diğer seçeneği %0.29’la karşılık görmüştür.
57 1.4.3. İzlenen Programların Türüne Göre Dağılım Tablo 13: İzlenen Programların Türüne Göre Dağılım
Kullanılan kitle iletişim araçları, mesela gazete ve dergi gibi, bize örneklemin bu konudaki hasasiyetlerini verirken, televizyon gibi gündelik hayatın bir parçası olarak kabul edilen araçlar bu hassasiyeti yansıtmaktan uzaktır. Öyle ki televizyon karşısında birey görece edilgen olmasına rağmen, gazetelerden gündemi takip edenler daha sofistike bir arayışın içerisindedirler. Fakat gündem, hangi araç vasıtası ile takip edilirse edisin, içerik belirlenmedikçe nakıs olacaktır. Çünkü kalitatif yaklaşım hangi araçlardan gündemi takip ettiğiniz değil, ne tür içeriği takip ettiğinizle alakalıdır. Bu durumda değişime taraftar olma ya da karşı durma bilinç düzeyinde olacak, anlam kazanacaktır. Tablo 13’ün verilerine göre, örneklemimizin %35.36’sı gibi ciddi bir kesimi haber programlarını düzenli olarak takip etmektedir. Dini programları düzenli takip
58 edenlerin oranı %12.17 olarak gerçekleşmiştir. Bu oranın biraz yüksek çıktığı düşünülmektedir. Broşürümüzün başlığında Din Sosyolojisi ibaresinin bulunması soru köklerinin genelinin din ile ilişkilendirilmesi buna sebep olmuş olabilir. Sinema programları %7.54 ile karşılığını bulmuş, haber-sinema ve dini programlar ile hepsi seçeneğini işaretleyenler %6.96 ile aynı oranı paylaşmışlardır. %5.80’lik üç dilim, üç seçeneğin de ortak oranı olmuştur, bunlar; haber-belgesel ve sinema, belgesel ve diğer şıklarıdır. Eğlence programları %5.51, evlilik programları %3.77 ile ifade edilmişlerdir. Haber-eğlence ve evlilik programlarını işaretleyenlerin oranı %2.03 iken yine aynı şekilde, evlilik programları-sinema ve dini programlar ile belgesel-sinema ve dini programların yüzdelik oranları %1.16 ile eşit çıkmıştır.
59 1.4.4. Kullanılan Sosyal Paylaşım Sitelerine Göre Dağılım Tablo 14: Kullanılan Sosyal Paylaşım Sitelerine Göre Dağılım
Günümüzde
kullanım
oranı
hızla
yayılan
sosyal
paylaşım
siteleri
güven/güvensizlik dilemmasını gündeme taşımasına rağmen birbirlerini görmeyen insanların bu siteler üzerinden tanışıp evlenmeleri, yine bu siteler üzerinden alışverişlerin yekün teşkil etmesi, öyle ki genel ticarete oranı %12’ye ulaşmıştır, farklılaşan ilişkiler için örneklem teşkil eder. Kullanılan paylaşım siteleri, tablo 14’ün verilerine göre, %26.57 ile facebook, %13.14 ile facebook ve messenger, %12.29 ile messenger, %0.29 la twitter’dir. Hepsi şıkkını işaretleyenlerin oranı %1.43, diğer şıkkını işaretleyenlerin oranı ise %1.71’dir. %44.47 si sosyal paylaşım sitelerinin hiçbirini kullanmamaktadır. Fakat dikkat çeken husus Konya’nın en uç ilçelerinden olan Bozkır’da bile bu tür siteleri kullananların oranının %55.43’e ulaşmasıdır. Bu oranlar bize, değişimin hızı ile ilgili bir fikir vermektedir.
60 1.4.5. Örneklemin Sahip Olduğu Dinî Kitaplarla İlgili Dağılım Tablo 15: Örneklemin Sahip Olduğu Dinî Kitaplarla İlgili Dağılım
Tablo 15’e göre örneklemimizin sahip oldukları dinî eserlerin dökümü şu şekildedir; Birkaç dini esere sahip olanların oranı %60,29, Kur’an-ı Kerim %9,14, Hadis kitapları %0,29, Tefsir %0,57, Cüz %,29,
61 Dinî hikâye ve roman %0,29, Hiçbir dinî esere sahip olmayanların oranı ise %28,57. Diğer %0,57’dir. Örneklem kümesinden %28,57 sinin hiçbir dinî esere sahip olmamaları ilginçtir çünkü
örneklem
kümesinden
yaklaşık
%94,0’ı
kendilerini
dindar
olarak
tanımlamışlardır. Buna rağmen %29,0 gibi büyük bir kitlenin evinde Kur’an-ı Kerim dahi olmaması hayretleri muciptir.
62 1.4.6. Örneklemin Alkol Alımıyla İlgili Tutumu Tablo 16: Örneklemin Alkol Alımıyla İlgili Tutumu
Örneklemimize alkol alımıyla ilgili görüşünüz nedir? Diye sormuştuk. Buradaki kastımız öncellenen mevzuyu/durumu ölçmekti yani dini refleksler mi yoksa sosyal konum, iş gibi gündelik hayatın unsurları mı önceliklidir. Sonuçlar için; Tablo 16’ya bakacak olursak; Dinimiz haram kılmıştır, alınmamalıdır %87,14, Alkol alınabilir %6,86, İş yemeği, düğün gibi durumlarda alınabilir %4,0 Diğer seçeneği %2,0’dır. Görüldüğü gibi bu sorunun yanıtlarında da tek maddede bir yığılma görülmektedir.
Yani
heterojen
bir
yavaşlığından/olmayışından bahsedebiliriz.
dağılımdan
ya
da
değişimin
63 1.4.7. Örneklemin Din-Güven İlişkisiyle İlgili Tutumu Tablo 17: Örneklemin Din-Güven İlişkisiyle İlgili Tutumu
Örneklemimize, güvenilir olmak için sizce dindar olmak gerekli midir? Sorusunu yöneltmiş idik. Bu soruyu yöneltmekteki amacımız Bozkır’da, özellikle esnaf, neye inanırsa inansın veya ne yaparsa yapsın günlük namazlar için cemaate devam eder. Tefeci ithamıyla karşı karşıya olan insanların bile cemaate devamı söz konusu idi. Bu sebepten bu soruyu sorma ihtiyacı hissettik. Tablo 17’ye göre güvenilir olmak için dindar olmak gerekir diyenlerin oranı %41,14, hayır, gerekmez diyenlerin oranı %43,14 ve kısmen yanıtını verenlerin oranı ise %15,71 olarak karşımızda durmaktadır.
64 1.4.8. Modern Tıbba Uygun Olmayan Uygulamalarla İlgili Tutumlar Tablo 18: Modern Tıbba Uygun Olmayan Uygulamalarla İlgili Tutumlar
Anadolunun pek çok köşesinde insanlar modern tıbba alternatif olarak şifacılara müracaat ederler. Bunlar içerisinde dua okuyan şeyhler ve cinci hocalar da mevcuttur. Modern tıbbın imkânı maalesef hastalıkları ortadan kaldırmaya yetmiyor. Çaresiz kalan bazı insanlar, cinci hoca ya da şeyhlerin kendileri için daha faydalı olacağını düşünenler buna tevessül etmektedirler. Bu durum toplumda yerleşik bir kültür olmuştur. Modern tıbba rağmen bu durum güncelliğini korumaktadır. Tablo 18’in verilerine göre hastalığı uzun süren birinin cinci hoca ya da şayhe gidebileceğini veya yakınlarından aynı durumda olanlarını götürebileceğini belirtenlerin oranı %11,43’tür. Hayır, asla gitmem diyenlerin oranı ise %73,43’tür.
65 Fikrim yok diyenler %12,0 ile oranlanırken, Diğer seçeneği %3,14’tür. Asla gitmem seçeneğinin bu kadar yüksek çıkması reel bir veriden uzaklaşıldığını göstermektedir. Çünkü konuştuğumuz kişiler çevrelerinde bu tür uygulamaların geniş yer aldığından bahsetmişlerdir. Öyle zannediyoruz ki bu durum psikolojik bir baskı ile yönlendirilmektedir. Çünkü modern bir algıda böyle spiritül uzantılar şekillenemez.
66 1.4.9. Örneklemin Sosyo-Ekonomik Tutumu Tablo 19: Örneklemin Sosyo-Ekonomik Tutumu
Kredi, genel anlamda herhangi birine ödünç para vermek veya nakit olarak alınacak bir mal veya verilecek bir hizmetin yerine getirilmesine kefalet etmek, garanti vermek, bedelini daha sonra almak kaydıyla bir mal ve/veya hizmet vermek olarak tanımlanabilir. Hizmet ve emek karşılığı olmadan paranın kullanımından dolayı, kullanılan para üzerinden para kazanmayı amaçlayan ve din açısından helal olmayan kazanç. Tablo 19’un verilerine göre örneklemimizin %42,29’u zorunluluksa kredi kullanılabilir demişlerdir. %32,29’u kredinin haram olduğunu ve krediye karşı olduğunu belirtmiştir. %18,57’si kredi çağın bir gereğidir kullanılabilir demiştir. Diğer seçeneğini işaretleyenlerin oranı ise %6,86’dır.
67
İKİNCİ BÖLÜM BOZKIR İLÇESİNDE DİNİ HAYATLA İLGİLİ BULGULAR
2.1. İNANÇ BOYUTU İLE İLGİLİ BULGULAR 2.1.1. Örneklemin Genel Dindarlık Algısı Tablo 20: Örneklemin Genel Dindarlık Algısı
İnsan ile aşkın bir varlık yani insanüstü kudret arasındaki ilişki, duygular, inanç esasları ve ibadetler şeklinde temayüz eder. İnsanlar ibadet ederler çünkü bu kudretin celalinden korkarlar ya da kudret sahibine güvenirler veya O’na sonsuz bir hayranlık duyarlar.118
118
Annamarie Schimmel, Dinler Tarihine Giriş, Kırkambar Yay., 1999, İst., s.5
68 İbadetler, tanrı ile bağın harekete dönüşmüş aşkın şekilleridir. İbadet-birey ilişkisi, düzenli yapanlar ile hiç ibadet yapmayanlar arasında farklı tonlarda ifade edilen renklerde karşılığını bulur. Tablo 20’de dindarım, düzenli ibadet ederim diyenlerin oranı, %39.71, dindarım ama ibadetlerimi aksatıyorum diyenlerin oranı ise, %53.43’dir. Dindarım ama ibadet etmem diyenleri oranı %5.43, dine ilgi duymuyorum şıkkını işaretleyenlerin oranı %0.57’dir. Diğer seçeneğini işaretleyenler ise %0.86 ile oranlanmıştır.
69 2.1.2. Allah İnancı Bakımından Örneklem Tutumu Tablo 21: Allah İnancı Bakımından Örneklem Tutumu
‘İnanç, biraz daha özel bir anlam içinde, doğruluğuyla ilgili olarak kesin sonuçlu kanıtların, sağlam verilerin bulunmadığı, fakat yine de doğruluğu lehinde belirli dayanakların ‘ö’ gibi bir önermenin doğru olduğunu düşünme ya da savunma; kesin bilgiden daha zayıf olmakla birlikte, temelsiz sanıdan çok daha güçlü olan bilgi parçası anlamına gelir.’119 Her birey zihninde inanç ile ilgili bir düşünce, kaygı ya da dirlik taşır. Böylelikle bütün insanlar bir şekilde ve farklı derecelerle inançla ilintilidir. Allah’a inanç sorusunu oluştururken bir noktaya özellikle dikkat ettik. Bu da, İnançın oluşmasında kişilerin bilişsel farkındalığı ortaya koymaları bakımından Allah’ın varlığına inanmada herhangi bir delile ihtiyaç duyup duymadıkları ile ilgiliydi.
119
Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlüğü, Paradigma Yay., İst., 2000, s. 504
70 Tablo 21’de örneklem gurubumuz, %65,43’lük bir yüzdeyle, her şeyi yaratan Allah’ın varlığına inanıyorum ve bu konuda akli ve mantıki delillerin varlığını kabul ediyorum seçeneğini işaretlemekle bilişsel farkındalıklarını ortaya koymuş oluyorlar. Allah’ın varlığına hiçbir delil gerekmeksizin inanıyorum seçeneğini işaretleyip tam bir teslimiyet gösteren örneklemin yüzdesi ise %32,29 dur. Allah’ın varlığına inanmıyorum, şıkkını işaretleyenler %1,14, Allah’ın varlığına inanmakla beraber bazı kuşkularım var diyenlerin oranı %0,86, diğer seçeneğini işaretleyenler ise %0,29’la pastadan paylarını almışlardır.
71 2.1.3. Allah İnancının Oluşmasına Etki Eden Faktörler Tablo 22: Allah İnancının Oluşmasına Etki Eden Faktörler
Allah inancına nasıl ulaşıldığı önemlidir. Çünkü bu, bireyin din konusundaki tutumunun folklorik mi yoksa zihinsel bir uğraş sonucu mu oluştuğu hakkında bilgi verir. Münferit bir madde olarak düşünmemek gerekir bu soruyu çünkü zihinsel bir uğraş verilerek ulaşıldı ise total bir bilinçlilikten ve zihinsel bir netlikten bahsetmek mümkün olur. Cevaplar da tutarlılık gösterir. Tablo 22’nin bize sağladığı verilere göre; Allah’ın varlığı için herhangi bir delile ihtiyaç duymadım diyenlerin oranı %34,29’dur. Anket çalışması esnasında bu soruyu okuyanların, söylem, jest ve mimiklerinden delil neticesinde Allah’ın varlığına inanmanın bayağılık derecesinde görüldüğüne şahitlik ettik. Böylelikle bu soru, objektiflikten biraz uzak, hissi alana daha fazla kayan bir durumla karşıkarşıyadır.
72 Kur’an’da geçen deliller neticesinde bu inanca ulaştım diyenlerin oranı da %31,14’tür. Bozkır’da Süleymancılar cemaatinin ciddi çalışmaları mevcuttur. Büyük ve lüks yurtlarda öğrencilere pozitif bilimlerle beraber, dini ilimler ve Arapça da öğretilmektedir. Esnaf içerisinde de bu cemaate zamanla devam etmiş olan pek çok kimse mevcuttur. Delillerle inanma noktasındaki %31,14’lük oran spekülatif bir oran değildir. Ailemin ve çevremdekilerin ifadeleri inanmam için yeterli geldi seçeneği bize %19,43’lük bir oran sağlamıştır. Kabul etmek gerekir ki Bozkır’da hâlâ yoğun bir şekilde ataerkil ilişkiler hüküm sürmektedir. Bu seçenekte bu kültür havzasında anlamlılık kazanabilir. Din eğitimi aldığım kişilerin söyledikleriyle bu inanca ulaştım, diyenlerin oranı da %12,29’dur. Bozkır’da öğrenim gören gençlerin çoğu bir yurtta kalmak durumundadır. Çünkü gençlerin ailelerinin köylerde ikamet ettiklerini görüyoruz. Görev yaptığımız Bozkır İmam Hatip Lisesi’nde öğrenim gören yaklaşık 150 öğrenciden 5’i Bozkır’da ikamet etmekteydi. Bu durum, yaklaşık olarak diğer liseler için de geçerlidir. Bozkır’daki ortaöğretim yurtlarının hepsi cemaatlerin elindedir. Bu şık da bu bilgiler ışığında değerlendirilmek mecburiyetindedir. ve ancak bu verilerle bir anlam kazanacaktır. Diğer seçeneğinin orantı değeri ise %2,86’dır.
73 2.1.4. Örneklemin Peygamberle İlgili Düşünceleri Tablo 23: Örneklemin Peygamberle İlgili Düşünceleri
İnanç bir bütün iken dinin kliklerinde spekülatif tavırlar bazen dikkatleri çeker. Allah’ın varlığına inanan kimilerinin kutsal kitaba ya da kitabın bazı bölümlerine inanmadıkları dikkatimizi çekmiştir. Peygamber, peygamberliği gelenek ya da eğitim yoluyla elde eden kişi değildir. Peygamberlik Tanrısal takdir, Tanrısal bir vergidir.120 Peygamberlerin Allah tarafından korunduklarına inanılır. Bunun sonucu ise, peygamberlerin masumiyetini doğurur. İnsanlar, bu yönü itibari ile peygamberleri eleştiremekten imtina ederler. Bir yerde peygamberler eleştiri konusu yapılıyorsa, din konusunda spekülatif bir durum söz konusu demektir. Tablo 23’ün amacı da bu durumu netleştirmektir.
120
Gustav Mensching, Dini Sosyoloji, Çev. Mehmet Aydın, Din Bilimleri Yay., Konya, 2004, s.236
74 Tabloya göz attığımızda örneklemin %97,14’ü Hz. Muhammed’in Allah’ın gönderdiği son peygamber olduğuna inandıklarını görürüz. %2,0’lık kesim, Hz. Muhammed’i karizmatik bir lider olarak nitelemekle birlikte, peygamberliğine inanmıyor gözükmektedir. Hz. Muhammed’in peygamberliğine inanmayanların oranı ise %0,86 da kalmıştır. Bu konuda net bir durum söz konusudur. Farklı herhangi bir düşünce mevcut değildir.
75 2.1.5. Örneklemin Kadere İmanla İlgili Görüşleri Tablo 24: Örneklemin Kadere İmanla İlgili Görüşleri
Kâinatta olan her şeyi Allah bilir, diler ve yaratır. İşte herhangi bir şeyin belirli şekilde meydana gelmesini, Allah’ın ezelde dilemiş olmasına kader diyoruz.121 Örneklemimize kaderle ilgili soru yöneltirken, iki seçenek üzerinde durduk; 1- Kadere inanırım, kişi kaderinde olanı yaşar ve 2- Kadere inanırım ama kişi çalışarak kaderini belirler. 1. seçenek kişileri fatalizme, her şeyin Tanrı tarafından önceden belirlendiğine, kişilerin bu yazgıyı/alınyazısını değiştiremeyeceğine dair düşünceye122, götürürken, 2.
121 122
Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, Bilmen Bas. ve Yay., İst., tarihsiz, s. 35 Bedia Akarsu, Felsefe Terimleri Sözlüğü, Altıncı Baskı, İnkılâp Kitabevi, İst., tarihsiz, s. 198
76 seçenek kişileri çalışmaya, gayrete dolayısıyle başarıya sevk etmekte, araştırma ruhunun inkişafına imkân tanımaktadır. Örneklemimizin kader anlayışını, kader ve toplumsal bilinç oluşumunu gözlemlemek için bu soruyu sorduk. Tablo 24’e göre örneklemimizin %51,43’ü kadere inanırım, kişi ancak kaderinde olanı yaşar derken, %45,14’ü kadere inanırım ama kişi çalışarak kaderini belirler demiştir. Kaderde inanmıyorum diyenlerin oranı %1,71 iken, diğer seçeneğinin karşılığı da %1,71’dir. Tablodan anlaşılacağı üzere kader konusu bir dönüşüm aşamasındadır. Kadere inanırın, kişi kaderinde olanı yaşar seçeneği ile kadere inanırım ama kişi çalışarak kaderini belirler seçeneği bir dengeye gelmiştir.
77 2.1.6. Örneklemin Ahiretle İlgili Tutumu Tablo 25: Örneklemin Ahiretle İlgili Tutumu
Ahiret, insanın ölümden sonraki durumunu, cennet ve cehennemi, zamanın sonunu, tarihin bitişini, insanın akıbetini, ölümden sonraki hayatı ve evrenin nihai akibetini konu alır.123 Tablo 25’e göre örneklemin %96,29’u insanların bu dünyada yaptıklarının karşılığı olarak ahirette hesaba çekileceklerine, amellerine göre cennet ya da cehenneme gideceklerine inanıyor. Örneklemin %0,29’u, yani sadece biri ahrete inanmıyor.
123
Ahmet Cevizci, a,g,e., s.335
78 Örneklem kümesinden %2,0’ı fikrim yok derken, diğer seçeneğini %1,43’ü işaretlemiştir. %96,29’luk bu oran, Hz. Muhammed’in peygamberliği ile ilgili soruya verilen Hz. Muhammed’in Allah’ın gönderdiği son peygamber olduğuna inanıyorum seçeneğindeki %97,14 lük oranla uyum içerisindedir. Yani inaç esaslarına bağlılık tama yakın bir oranda yürümektedir yani herhangi bir sapma ya da değişim nüvesi bulunmamaktadır.
79 2.1.7. Meleklere İman Konusunda Örneklem Tutumu Tablo 26: Meleklere İman Konusunda Örneklem Tutumu
Cinsiyetleri, yeme içmeleri olmayan, doğmayan, doğurmayan ve evlenmeyen, gözle
görülmeyen,
Allah’ın
emirlerine
eksiksiz
uyan
nurdan
yaratılmış
varlıklara/elçilere melek denir. Müslümanlar, meleklere iman etmek zorundadırlar. Melekleri inkâr etmek, peygamberleri, kitapları inkâr ermek gibidir.124 Tablo 26’ya göre melekler vardır, inanırım diyenlerin oranı %96,57’dir. Bu konuda bilgim yok diyenlerin oranı %2,0’dır. Hayır, inanmıyorum diyenler %0,86 ve diğer seçeneğini işaretleyenlerin oranı %0,57’dir. Hatırlanacak olursa Hz. Muhammed ile ilgili Allah’ın gönderdiği son peygamber olduğuna inanıyorum seçeneği %97,14’lük, ,(tablo 24)
124
Dinî Terimler Sözlüğü, Editör: Ahmet Nedim Serinsu, MEB Yay., Ankara, 2009, s. 229
80 Kur’an’ı Kerim ile ilgili, Kur’an’ı Kerim Allah tarafından bu güne kadar korunmuştur, kıyamete kadar da korunacaktır seçeneği %92,86’lık, (tablo 28) Ahirete iman konusunda, ahirete inanıyorum seçeneği %96,29’luk (tablo 26) oranlar almışlardı. Meleklere inanırım seçeneği de %96,57 ile sayılan maddeler kendi aralarında tutarlı görünüyor. 2.1.8. Kuran'ı Kerim’in Allah Tarafından Korunduğuna İlişkin Örneklem Tutumu Tablo 27: Kuran'ı Kerim’in Allah Tarafından Korunduğuna İlişkin Örneklem Tutumu
İman için güven şarttır, insanlar dini bir meselede yorumlar üzerinden dini pratiklerini yerine getirseler bile, ki bu yorumlar peygamber dışındaki insanlara da ait olabilir, işte insanlar, dini metinlerin aslının korunmuş olmasına dikkat ederler. Bu mesele insan açısından o kadar hayati bir öneme sahiptir ki korunamamış bir kitabın müminleri de olmaz. Dinin ve müminin tutarlı bir yapı oluşturabilmesi, tereddütlerden beri olabilmesi için de vahyin korunmuş olması gerekmektedir.
81 Tablo 27’ye dikkat edecek olursak, örneklemin %92,86 gibi büyük bir kısmı Kur’an ayetlerinin bugüne kadar korunduğunu, kıyamete kadar da korunacağını ifade etmişlerdir. Korunmamıştır, değişen ayetleri olmuştur diyenlerin oranı %1,71’dir. Bu konuda bilgim yok diyenlerin oran olarak değeri ise %4,57’dir. Diğer şıkkının oranı ise %0,86’dır. Bu konuda da her hangi bir değişim olgusuna rastlanmamıştır. Kur’an’ın bu güne kadar korunduğunu ve bundan sonra da korunacağına iman tamdır.
82 2.1.9. Kuran-ı Kerim'i Türkçesinden Okumayla İlgili Örneklem Tutumu Tablo 28: Kuran-ı Kerim'i Türkçesinden Okumayla İlgili Örneklem Tutumu
Kur’an-ı Kerim Arapça okunup hatmedilirken Türkçe okumak yaygın bir durum değildir. Kur’an’ı okumak ibadet olarak kabul görürken, kitabın nelerden bahsettiği konusunda çok da bilgi sahibi olunmaz. Daha iyi anlaşılma hususunda bir gayret gösterilmez. Dinin daha iyi anlaşılmasında sanki kitabın ne dediğinin bir önemi yoktur. Günlük meselelerde dini reflekslerin tutarlı ve anlamlı olabilmesi için dini ritüellerin dışında bilgi ve bilgi eksenli bir bilincin olması zorunludur. Muhafazakâr bir tutum ya da değişim bu noktada eklektik bir yapı arz edebilir. Tablo 28’e göre örneklemin %18,57’si, Kur’an’ı Kerim’i Türkçe metninden tamamen okuyup bitirirken , %32,29’u Türkçesini okumamıştır. %48,0’ı ise bir kısmını okumuştur. Diğer seçeneğini işareleyen örneklemin oranı ise %1,14’tür.
83 2.1.10. Günümüzde Kuran’ı Kerim'in Tüm Ayetlerinin Geçerliliğiyle İlgili Örneklem Düşünceleri Tablo 29: Günümüzde Kuran’ı Kerim'in Tüm Ayetlerinin Geçerliliğiyle İlgili Örneklem Düşünceleri
Tablo 29’un verilerine göz atacak olursak; Kur’an’ı Kerim’in tüm ayetlerinin günümüz sosyal hayatında geçerlidir diyen örneklem sayısı 287 ve bu sayının yüzdelik karşılığı %82,0’dır. Tüm ayetlerin sosyal hayatın gereklerini karşılayamadığına inananların (n,20) yüzdesi %5,71’dir. Kısmen seçeneği esasında çeldirici bir şıktır. Çünkü soruda zaten tüm ayetlerin günümüz sosyal hayatında geçerli olup olmadığı sorulmaktadır. İslâm İnançına göre zaten inanan Kur’an’ın tüm ayetlerini kabul etmek durumundadır. ‘Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıyor da bir kısmını red mi ediyorsunuz’125 ayeti bunun delilidir. Kısmen seçeneğine işaret vuran örneklem (n,43) %12,29’luk bir yüzdeye sahiptir.
125
Kur’an’ı Kerim, 2/85
84 Ayetlerin sosyal hayatta geçerliliği yoktur diyenlerle bir kısmının geçerli olduğunu ifade edenlerin toplam sayısı 63 ve oranı da %18,0’dır. Bu küçümsenecek bir rakam olmadığı gibi, Bozkır gibi muhafazakârlığıyla bilinen bir ilçe için afakî bir oranı ifade etmektedir. Ayrıca Kur’an bu güne korunmuştur bundan sonrada korunacaktır diyen örneklemin oranı %93,0 iken, Kur’an’ın bütün ayetlerinin günümüz sosyal hayatında geçerli olduğunu ifade edenlerin oranı %82,0’dır. Normalde bu iki seçenek tam olarak örtüşmesi gerekir çünkü Allah tarafından korunan ayetlerin, halâ geçerliliğini sürdürmesi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır fakat arada %11,0’lık ciddi bir fark oluşmuştur.
85
2.1.11. Yapacakları İşlerin Dine Uygunluğu Konusundaki Örneklem Görüşleri Tablo 30: Yapacakları İşlerin Dine Uygunluğu Konusundaki Örneklem Görüşleri
Günlük yaşantımızda tütün mamullerinin içilmesinden kredi kullanımına kadar, basit ya da bireysel olandan karmaşık ve toplumsal olana doğru ilerleyen mevzularda meşrulaştıcı bir enstrüman olarak din işlevsel bir misyon üstlenir. Bazı insanlar, alacakları önemli bir kararın ya da yapacakları bir işin yasal olmasının yanında, dine uygun olup olmadığını da ayrıntılı olarak araştırırlar. Diğer bazıları buna ihtiyaç duymazlar. Örneklemimize, yapacağınız bir iş için, bu işin dine uygun olup olmadığını araştırır mısınız? diye sormuştuk. Aldığımız cevaplar için; Tablo 30’a bakacak olursak,
86 Örneklemimizin %53,43’ü evet, kesinlikle araştırırım, %38,29’u kısmen, bazı konularda araştırırım, %6,0’ı hayır, böyle bir şeye ihtiyaç duymam, demişlerdir. Diğer seçeneği ise %1,43’tür.
87 2.1.12. Örneklemin Doğaüstü Algı ve Olaylarla İlgili Tutumu Tablo 31: Örneklemin Doğaüstü Algı ve Olaylarla İlgili Tutumu
Bir kısmının fizik dünya şartlarında çözümlenemeyen, doğruluğu hakkında kesin kanaat bulunmayan, bir kısmı alt kültürden günümüze aktarılan genellikle şifa bulmak için yapılan gündelik çeşitli eylemler vardır. Mesela nazarın, İslâm dininde mevcudiyeti ayetle sabitken çaput bağlayıp dilek tutmanın din açısından bir temeli yoktur. Yine Bozkır’da çocukların rahatsızlıkları uzun sürdüğünde uygulanan ve çocuğun, köpek kuru kafası üzerinde yıkanmasıyla gerçekleşen ‘aydaş’, dini temelden yoksun bir ritüel olarak karşımızda durmaktadır. Dinden olan ve din dışı olan ama sarmal bir şekilde halk arasında dini bir eylem niteliği kazanan bu inançların, farkındalık açısından tespitine gayret ettik. Tablomuz 31’in verilerine göre;
88 Nazara inananların oranı, %26,29, Muskaya inananlar, %1,14, Türbe ziyareti yapanlar, %7,14, Birden fazla seçenek işaretleyenler, %29,43, Çaput bağlayıp dilekte bulunanlar, %1,14, Cin çarpmasına inanalar, %3,14, Hepsine birden inananlar, %2,29, Hiç birine inanmayanlar, %29,43’tür.
89
2.2. DİNİ PRATİKLER VE İBADET BOYUTU İLE İLGİLİ BULGULAR 2.2.1. Örneklemin Namazla İlgili Tutumu Tablo 32: Örneklemin Namazla İlgili Tutumu
Toplumsal şuurda din/islâm genel olarak namaz ibadeti ile eşleştirildiğinden, namazın toplum nezdinde özel bir yeri vardır. Mesela Bozkır’da halk tarafından tefeci, dolandırıcı gibi sözlerle itham edilen kişilerin namaza devam ettiklerini gördük. Ezan okunurken kahvehanelerde oyun masalarından kalkıp camiye yetişmek için koşuşturan pek çok insana şahit olduk. Bozkır’da namazın özel bir durumu var, ne iş yaptığınız veya yaptığınız işin meşruiyeti namaz karşısında asla sorgulanamaz. Dini namaza vulgarize etmek elbette isabetli bir durum değildir, lâkin dinin en önemli amelî ögesini canlı tutma ve bu öge üzerinden hakikati anlamlandırma, toplumsal duyarlılık için postula görevi üstlenir. Tablo 32’ye göre, örneklemimizin %55,14’ü beş vakit namazı düzenli olarak kılmaktadır. %37,7’i ise ara sıra namazlarını kılmaktadır. Hiç kılmam diyen örneklem oranı ise sadece %7,14’tür.
90 2.2.2. Örneklemin Oruçla İlgili Tutumu Tablo 33: Örneklemin Oruçla İlgili Tutumu
Oruç İslâm’ın beş şartından biridir. Sorumluluk çağına girmiş bireylerin ibadet maksadıyla imsak vaktinden güneşin batışına kadar yemeyi içmeyi ve cinselliği bırakmalarıdır. Ramazan orucu sorumluluk çağına girmiş her müslümana farzdır. Muvakkat bir ibadet olması sebebiyle olsa gerekir ki toplumumuz Ramazan orucunu ziyadesiyle önemsemekte ve orucunu tutmaya çalışmaktadır. Günlük namazları terk edebilenlerin bile Ramazan orucunu tutma gayreti içersinde olduklarını gözlemlemişizdir. Tablo 33’e göre Ramazan orucunu devamlı tutanların oranı %90,57’dir. Ara sıra tutma gayreti içerisinde olanların oranı %6,86, Hiç oruç tutmayanların oranı ise %2,57’dir.
91 2.2.3. Örneklemin Zekâtla İlgili Tutumu Tablo 34: Örneklemin Zekâtla İlgili Tutumu
Sosyal ve malî bir ibadet olarak zekâtı, zengin olan Müslümanların dini bir vecibe olarak her yıl mallarından veya paralarından bir kısmını ihtiyaç sahiplerine vermeleri olarak tarif edebiliriz. Zekâtın ayırt edici özelliği paylaşma ve dayanışma kültürünü yaygınlaştırmasıdır. Ferdiyetçi algıyı toplumsal benliğe dönüştürme aracı olarak zekât, toplumsal varoluşta hassasiyetin bedelle ifadesi olması açısından önemlidir. Bu hassasiyetin devamı toplumsal barışın korunması ve bireylerin sosyal dokuya eklemlenmesi açısından önemlidir. Bireylerin varlık zincirindeki yerlerini idrak etmesi açısından da bir değeri haizdir. Çünkü her şeyin sahibi Allah’tır felsefesi bireyleri daha yardım sever daha fedakâr ve mütevazı kılabilir. Bu sebeple zekât yardım etmekten daha fazla bir şeydir. Tablo 34’e göre, zekâtı düzenli olarak her yıl verenlerin oranı %52,57’dir. Ara sıra verebilenlerin oranı %13,43,
92 İmkânım olmadığı için veremem diyenlerin oranı %28,86’dır. Zekât vermem diyenler %1,71’dir. İnsanlara yardım etmeyi severim ama zekâta karşıyım diyenlerin oranı %0, 29’dur. Diğer seçeneği %3,14 ile oranlanmıştır.
93 2.2.4. Örneklemin Hacla İlgili Tutumu Tablo 35: Örneklemin Hacla İlgili Tutumu
Hac, imkânı olan Müslümanların zilhicce ayında ihrama girerek, Arafat’ta vakfeye durmaları ve Kâbe’yi tavaf etmeleriyle tamamladıkları farz ibadettir. Toplumumuzda hac ibadetiylede ilgili farklı yorumlar mevcuttur. Her yıl hacca gidenden imkânı olduğu halde hacca gitmektense yardım ederim diyene kadar geniş bir yelpazede düşüncesini temellendirenler mevcuttur. Toplumsal değişme çerçevesinde hac konusunu örneklem kümesinimiz nasıl algılamaktadırlar, bunu ölçme adına bu soruyu tevdi ettik. Tablo 35’in verilerine göre bir defa gidenlerin oranı %7,43, Birden fazla gidenlerin oranı %1,43, Gitmeyi düşünenlerin oranı%44,29, İmkânı olmadığı için gidemeyenlerin oranı %42,57, Gitmeyi uygun bulmayanların oranı %2,0’dır. Diğer seçeneğinin karşılığı %2,29’dur.
94 Gitmeyi uygun bulmuyorum ile diğer seçeneğinin toplamı %4,29’a tekabül eder. Geri kalan yaklaşık %96’lık birim ya hacca gitmiştir ya da gitmeyi düşünmektedir, yani hac ile bir bağlantısı vardır. Bu yönüyle hac hâlâ toplum için değerini muhafaza etmektedir. Örneklem yardım ile hac ibadetinin arasını tefrik etmektedirler. 2.2.5. Örneklemin Kurban Kesme İle İlgili Tutumu Tablo 36: Örneklemin Kurban Kesme İle İlgili Tutumu
Kurban kesme konusunda ülkemizde farklı düşünen insan ve guruplar mevcuttur. Bazı guruplar kurban kesme yerine lösemili çocuklara yardım için kurulan vakfa (LÖSEV) yardım edilmesi gerektiğini savunurken, bazı insanlar kurban kesmenin hayvan hakları açısından sakıncalı olduğunu savunmaktadır. Diğer bazı kesimler kurban kesme yerine, kurbana ödenecek para ile çocuk esirgeme kurumu gibi sosyal kurumlara yardımda bulunmanın daha isabetli olacağını ifade etmektedirler. Bütün bu tartışmalar devam ederken acaba halk nelere itibar etmektedir.
95 Tablo 36’nın verileri değerlendirilecek olursa kurban dini bir vecibedir kesilmelidir diyenlerin oranı %71,71’dir. Kurban kesme yerine yardım kurumlarına maddi yardımda bulunulabilir diyenlerin oranı %17,14’tür. Fikrim yok diyenler %9,14’lük yüzde ile temsil edilmişlerdir. Diğer %2,0’dır.
96 2.2.6. Dilek Tutma Ya Da Zor Durumlar Karşısında Kurban Adamayla İlgili Örneklem Tutumu Tablo 37: Dilek Tutma Ya Da Zor Durumlar Karşısında Kurban Adamayla İlgili Örneklem Tutumu
Hayatın normal akışı esnasında anımsanamayan pek çok öge, bir durum karşısında bireylerin hayatına giriverir. Bu özel durumlarda kişilerin dini hassasiyeti artar ve dini rütüeller gündeme gelir. Kurban adama toplumumuzda yaygın olan dini uygulamalardan biridir ve toplumun her katmanından kişileri bir şekilde bu uygulama birleştirmiş olur. Tablo 37’ye bakacak olursak dileğinin gerçekleşmesi için ya da zor bir durumda Allah’ın yardımını celbetmek için kurban adayanların oranı %61,14’tür. Kurban adamaya kesinlikle karşıyım diyenlerin oranı %4,86’dır. Tereddütte kalan, zihnî bir netliği olmayan ve bu konuda bir fikrim yok diyenlerin oranı %28,57’dir. Diğer seçeneği ise %5,43 ile ifade edilmiştir.
97 Toplumsal değişmelerde kurban adama gibi sekonder ritüeller zayıflayabilirler ya da bu tür ritüellerden biri/birkaçı muhafazakâr kimliğin kisvesi, temsilcisi olabilir. Ama toplumsal ilişkiler karmaşıklaştıkça bu tür uygulamalar klikleşme eğilimi taşırlar. Sadaka vermenin farz olduğu İslâm dininde, sadaka taşlarının zamanla koybolmasına karşın, mevlit okuma/okutmanın, dini bir yanı olmadığı halde, dini bir vecibe olarak gelenekselleşmesi buna örnektir.
98 2.2.7. Örneklemin Cuma Namazıyla İlgili Tutumu Tablo 38: Örneklemin Cuma Namazıyla İlgili Tutumu
Cuma namazı, cuma günü öğle namazı vaktinde, hatta öğle namazı yerine, cemaatle ikame edilen farz namazdır. Cuma namazının toplumumuzda özel bir yeri vardır. İnsan ne olursa olsun ne yaparsa yapsın Cuma namazını kılmak durumundadır noktasında toplumsal bir algımız da vardır. Hatta üç cuma namazını geçiren kişinin müslümanlığı hususunda toplumsal bir spekülasyon da mevcuttur. Cuma namazı ile ilgili bu kültürlenme kişileri bir şekilde topluma ve dine bağlamaktadır. Kadın ve erkeklere aynı anket sorularını uyguladığımız için ve toplumumuzda kadınların Cuma namazı kılma durumları söz konusu olmadığından (n:140) kadın örneklem gurubumuzun hepsi, bu soruya hiç kılmıyorum cevabını vermiştir. Sadece erkeklerden yedi kişi Cuma namazını hiç kılmadığını belirtmiştir. Tablo 38’in verileri değerlendirilecek olursa Cuma namazını devamlı kılanların oranı %50,0’dır. Ara sıra kılarım diyenler %8,0 ve hiç kılmam seçeneğini işaretleyenlerin oranı da %42,0’dır. Görüleceği üzere Cuma namazıyla ilintili olan erkeklerin oranı %58,0’dır. Zaten toplam erkek örneklemimizin oranı %60,0’dı. Böylelikle cumaya ilginin hâlâ güçlü olduğunu söyleyebiliriz. Bu konuda bir değişimin varlığından bahsetmek güçtür.
99 2.2.8. Örneklemin Bayram Namazıyla İlgili Tutumu Tablo 39: Örneklemin Bayram Namazıyla İlgili Tutumu
Ramazan ve kurban bayramının birinci günü cemaatle kılınan iki rekâtlık namaza bayram namazı denir. Cuma namazında görülen toplumsal özellikler bayram namazları içinde geçerlidir. Çünkü toplumumuzda kadınlar bayram namazlarına da devam etmezler. Yine kadınların hepsi, (n:140) bu soruya hiç kılmıyorum cevabı vermiştir. Tablo 39’a göre örneklemin %55,43’ü bayram namazlarına düzenli olarak devam etmektedir. Hiç kılmayanlar ki kadın unsurunu zikretmiştik, %42,86’dır. Bu oran 150 kişiye tekabül etmektedir yani on erkek bayram namazını terk etmiştir. Ara sıra kılanların oranı da %1,71’dir. Yine bayram namazlarına erkekler tarafından devam söz konusudur. Bu konuda herhangi bir farklı görüş söz konusu değildir.
100 2.2.9. Örneklemin Nafilelerle İlgili Tutumu Tablo 40: Örneklemin Nafilelerle İlgili Tutumu
Farz ve vaciplerin dışında, Allah’ın rızasını elde etmek ve sevap kazanmak için yapılan ibadet ve davranışlara nafile diyoruz. Ayrıca Hz. Peygamber’in sünneti de nafile olarak değerlendirilir. Tablo 40’a göre örneklem gurubumuzun çoğunluğu ara sıra nafile ibadet yaptıklarını belirtmişlerdir. Ara sıra nafile yaparım diyenlerin oranı %52,29’dur. Hiç nafile ibadet yapmam diyenlerin oranı ise %30,0’dır. Nafile ibadetleri devamlı yaptığını ifade edenlerin oranı ise %17,71’dir.
101 2.2.10. Duayla İlgili Örneklem Tutumu Tablo 41: Duayla İlgili Örneklem Tutumu
‘Dua Allah’ın yüceliği ve büyüklüğü karşısında kendi zayıflığını kavrayıp ona yalvarması, şükretmesi, onu övmesi ve Allah’la her an beraber olduğunun bir göstergesi olarak onunla iletişim kurma eylemi. Kul duayı ya bir hayrın, iyiliğin ve nimetin kendisine verilmesi için ya bir bela ve kötülüğün üstünden veya bulunduğu ortamdan kaldırılıp yok edilmesi için ya da Allah’a karşı bir ibadet, sevgi ve saygı ifadesi olarak yapar.’126
126
MEB, a.g.e., s. 62
102 Bütün dinlerde görülen dua genel olarak bireysel bir eylemdir. ve bireyi bir şekilde tanrıya, dine bağlar. Tablo 41’e göre, yapmam gerekenleri gereğince yapar dua ederim diyenlerin oranı %85,43’tür. Sadece dua etmek yeterlidir, sık sık dua ederim diyenlerin oranı %11,43, Duaya inanmam, dua da etmem diyenlerin oranı %1,43, Bu konuda fikrim yok diyenlerin oranı %0,86’dır. Diğer seçeneğinin orantısal değeri ise yine %0,86’dır. Gerekenleri gereğince yapar, dua ederim seçeneği ile sadece dua etmek yeterlidir, sık sık dua ederim seçeneğini birlikte kullanmamızın sebebi örneklemin örtük zihinlerindeki kader anlayışını ve tevekküle bakış açılarını değerlendirmek içindir. Gerekenleri yapmadan sadece dua edenler kaderci bir bakış açısından dünyayı değerlendiriyor olabilirler. Buna inanan insanlar gelenekçi bir tavırla değişime ön yargıyla yaklaşıp ayak direyebilirler. Bu tür yaklaşım tevekkülün eksik algılanmasına da sebebiyet verebilir. Çünkü tevekkül, bireyin üzerine düşen sorumluluğu eksiksiz yerine getirmesini buyururken, sadece dua eden insan mesuliyeti kadere tevdi edecektir. Ama gerekenleri yaparak dua etmeyi tercih edenler, aynı zamanda sorumluluk alan insanlardır. Eleştirel yaklaşım, araştırma ve gayret, bu tür insanların özelliklerindendir.
103 2.2.11. Örneklemin Dua Etme Sıklığı Tablo 42: Örneklemin Dua Etme Sıklığı
Tablo 42’ye göre örneklemin dua etme sıklığı şu şekildedir; Her gün beş vakit namazla birlikte dua ederim diyenlerin oranı %48,71’dir. Ara sıra dua ederim diyenlerin oranı %34,38’dir. Bir sıkıntıyla karşılaştığımda diyenlerin oranı %11,46’iken, Duaya inanmam diyenler %1,43 ile temsil edilmişlerdir. Diğer seçeneğinin oranı ise %4,01’dir. İnsanlar ibadet etmede süreklilik göstermese bile dua etme hususunda daha isteklidirler. Bazıları terk edilmesi düşünülemeyen bir ibadet gibi algılarken duayı, bazıları zor durumlar karşısında dua eder. Bazıları ise ara sıra dua etme taraftarıdır. Dua sıklığı bir tarafa genel olarak dua edenlerin oranı yaklaşık %95’tir. Bu, inançla ilgili sorulara verilen kabul ediyorum, inanıyorum cevaplarla uyum içerisindedir. ve dua, insanların Allah ile bağıdır, bireylerin Allah ile aralarındaki özelidir.
104 2.3. DİNİ HAYATIN BİLGİ BOYUTU 2.3.1. Dini Bilgi Bakımından Örneklemin Yeterliliği Tablo 43: Dini Bilgi Bakımından Örneklemin Yeterliliği
Dini bilgi bakımından insanların yeterlilik algısı, din konusunda net olmakla yani pratik hayatta dinin işlevselliği ile alakalı olabildiği gibi kişilerin psikolojik tarafıyla da ilintili olduğundan, ziyadesi ile önemlidir. Tablo 43’ün verileri incelendiğinde örneklemimizin büyük çoğunluğu kendilerini yeterlilik bakımından, kısmen yeterli olarak tanımlamaktadır. Kısmen diyenlerin oranı %53,43 tür. İkinci büyük dilim kendilerini yeterli görmeyen ve hayır seçeneğini işaretleyen guruptur ki, yüzdeliği %25,14’tür. Kendilerini yeterli gören, evet diyen gurubun oranı ise %20,29’dur. Diğer seçeneği sadece %1,14’tür. Şunu da ifade etmek gerekir ki, kısmen diyen yaklaşık %54 lük gurubun da, kısmen ifadesi ile orta bir noktada yer almasının yanında, gurubun yeterliliği nerelerde aradığı ve ne kadar yeterli olduğu sorgulanacak olursa, bu konuda karşımızda %75 lik bir kitlenin sorunlu olduğu gerçeği var demektir.
105 2.3.2. Örneklemin Dine Ait Bilgileri Edindikleri Yerler Tablo 44: Örneklemin Dine Ait Bilgileri Edindikleri Yerler
Dine ait bilgileri nereden aldığımız, dini daha iyi anlama ya da dine karşı rezerv geliştirme açısından önem arzetmektedir. Çoğu kez dindenmiş gibi görünen meselelerin aslında dinle çok da alakası yoktur. Mesela genç erkeklerin saçlarını uzatması, dini hassasiyeti olan toplum kesimleri tarafından dine muarız bir mevzu olarak algılanırken, aynı bireylerin ‘şemail’127 okurken Hz. Muhammed’in saçlarının omuzları hizasında olmasını yadırgamadıklarına şahit oluruz. İşte din ile kültürü ayırt edemediğimizin ya da farkında olamadığımızın bir ifadesidir bu. Ya da din bilgisi
127
Şemail, bir kimsenin dış görünüşünün tasvir edilmesine denir Huy, karakter
106 aldığımız bireylerin din adına hem de farkında olmaksızın tevdi ettikleri yanlıştır bunlar. Sonuç itibari ile dinin mahiyetini kuşatan şartlardan biri belki en önemlisi dini bilgi aldığımız mercilerdir. Tablo 44’e göz atacak olursak; %55,71’i Kur’an ve hadis gibi dinin temel kaynaklarından, %18,86’sı cami imamlarından, %10,86’sı dini cemaat ve guruplardan, %6,86’sı televizyon ve radyo programlarından dinlerini öğrenmektedirler. % 0,29 üç kesimin ortak yüzdesi olmuştur. Bunlar; 1-Dinin temel kaynaklarından-imam-cemaat ve guruplardan, 2- Dinin temel kaynaklarından-tv ve radyo programlarından, 3-Dinin temel kaynaklarından-cemaat ve guruplardan. Diğer seçeneğini işaretleyenler ise %6,86’dır.
107
2.3.3. Örneklemin Dine Ait Bir Sorunla Karşılaştıklarında Müracaat Mercileri Tablo 45: Örneklemin Dine Ait Bir Sorunla Karşılaştıklarında Müracaat Mercileri
Allah inancının oluşmasındaki örneklem tutumları ve örneklemin dini bilgiyi edindikleri yerler ve şuan incelemekte olduğumuz örneklemin dine ait bir sorunla karşılaştıkları zaman müracaat mercileri soruları birbirlerinin sağlaması olan sorulardır. Mesela dine ait bilgilerinizi nereden öğrenirsiniz sorusunun ilk madesi olan Kur’an ve hadis gibi dinin temel kaynaklarından diyenlerin oranı %55,71’dir. Örneklem kümesinden dine ait bir sorunla karşılaştıklarında, müracaat mercii olarak Kur’an ve hadis kitaplarını işaret edenlerin oranı %48,71’dir. Bu iki madde gösteriyorki verilen cevaplar
tesadüfî
olmaktan
uzaktır.
Verilen
cevapların
samimiyeti
sorgulanamayacağından ancak yorumlarla daraltılıp/genişletilebileceğinden, cevapların uyumu ve tutarlılığından bahsedebiliriz. Tablo 45’in verilerine göz atacak olursak; bir sorunla karşılaştıkları zaman, Kur’an-ı Kerim ve hadis kitaplarına müracaat ederim diyenlerin oranı %48,71’dir. Camii imamlarına müracaat ederim diyenler %21,49, sohbet hocalarına diyenlerin oranı ise %14,04’tür. Eş dost arkadaşlar şıkkı %10,03, diğer şıkkı ise %5,73’tür.
108 2.3.4. Örneklemin Okulda Verilen Din Eğitimine Karşı Tutumu Tablo 46: Örneklemin Okulda Verilen Din Eğitimine Karşı Tutumu
Okullarda din eğitimi günümüzde bir tartışma konusu iken bu sorunun diğer bir uzantısı da okullarda verilen din eğitiminin yeterli olma/olmama dilemmasıdır. Okullarda din eğitiminin kaldırılmasıyla ilgili toplumsal bir rezerv gelişmiş midir? Bu konuda bir değişim olgusu mevcut mudur? Bu tür soruların irdelenmesi amacıyla deneklere bu soru tevdi edilmiştir. Tablo 46’nın verileri değerlendirilecek olursa, kesinlikle zorunlu okutulmalıdır diyen büyük bir çoğunluğun olduğu görülecektir, %84’lük bir kısım bunu ifade etmiştir. Seçmeli olması iyi olur diyenlerin oranı %10,86’dır. Bu Bozkır gibi muhafazakâr kimliğiyle temayüz etmiş bir bölge için hiç de küçümsenecek bir rakam değildir. Bu yüzdenin rakamsal karşılığı 38 kişiye tekabül eder. Kesinlikle kaldırılmalıdır diyen kesim %3,43’tür. Diğer seçeneği %1,71’dir.
109 2.3.5. Okulda Verilen Din Eğitiminin Yeterliliğiyle İlgili Örneklem Düşünceleri Tablo 47: Okulda Verilen Din Eğitiminin Yeterliliğiyle İlgili Örneklem Düşünceleri
Okullarda din eğitimi olayın kantitatif kısmını oluştururken, kalitatif kısmı okutulan bu bilgilerin yeterliliğiyle ilgilenir. Acaba örneklem kümesinimiz din eğitiminin zorunlu olması gerektiğini düşünürlerken bunu politik bir refleksle mi dile getirmektedirler yoksa kestiremediğimiz başka sebepler mi mevcut? Din eğitimi okullarda zorunlu olmalı diyen %84,0’lık kesimin, %64,29’luk kısmı okullarda okutulan din dersinin yetersiz olduğunu söylüyor. Tablo 47’nin diğer verileri ise şöyle, %22,57 kısmen iş görecek kadar yeterli derken sadece %12,29’u yeterli olduğunu düşünüyor. Diğer seçeneği ise %0,86 da kalmıştır.
110 Örneklemin okullardaki din eğitimini yeterli görmemelerine rağmen, din dersinin zorunlu okutulması gerektiği tezlerini, kamuoyunu zaman zaman meşgul eden din dersi kaldırılsın tartışmaları anlamlı kılabilir. Diğer açıdan, toplumun geneli çocuklarına sağlıklı bir din eğitimi aldırmak isteyebilir. Dolayısı ile din dersi okutulsun talebi farklıdır, din dersinin yetersizliği serzenişi farklı.
111 2.3.6. Kız Çocuklarının Eğitimi Hakkında Örneklem Düşünceleri Tablo 48: Kız Çocuklarının Eğitimi Hakkında Örneklem Düşünceleri
Kız çocuklarının eğitimi, her şeyden önce kapalı toplum olmanın getirdiği anlayışla sınırlanır. Bir kültür haline dönüşen bu durumun dönüşebilmesi için hem zaman hem de toplumsal bir bilinçle birlikte kadına yüklenen anlamın ve toplumsal beklentinin değişmesi gerekecektir. Toplumsal değişim ve kız çocuklarının eğitimi açısından örneklemimize bu soruyu tevdi ettik. Tablo 48’in verilerine göre; kız çocukları kesinlikle üniversite dâhil istedikleri okulda, bölümde okuyabilmelidir diyenlerin oranı % 83,71’dir. İlkokuldan sonra okumalarını hoş karşılamıyorum diyenler %4,57, İmam hatip lisesinde okumalarında sakınca görmüyorum diyenlerin oranı da %4,57’dir. İlahiyat fakültesinde okuyabilirler seçeneği için oran %5,14, Kız çocukları kesinlikle okumamalıdırlar diyenlerin oranı ise %0,29’dur. Diğer seçeneği için oran %1,71’dir.
112 Verilerin bize ilham ettiği gerçek, kız çocuklarının eğitimi hususunda toplumsal bir mutabakatın olduğudur. Bu veriden şu sonuçta çıkarılabilir; toplum cinsiyet açısından da daha fonksiyonel bir yapı arzetmektedir. Yani toplumsal iş ve işleyiş konusunda kadınlara ve kadın istihdamına ihtiyaç vardır. Artık kız çocuklarının eğitimi konusu, kızlar lehine çözüme kavuşmuştur.
113
2.3.7. Kuran'ı Kerim'i Arapça Yüzünden Okuyabilme Konusunda Örneklemin Durumu Tablo 49: Kuran'ı Kerim'i Arapça Yüzünden Okuyabilme Konusunda Örneklemin Durumu
Kur’an-ı Kerim’i Arapça okumak toplumumuz için yaygın ve çok önemsenen bir durumdur. Hatta çoğu bölgelerde çocuklar, formel eğitime Kur’an öğrenme ile başlarlar. Bu durum, dinin bilinç kapısı olarak değerlendirilebilir. Kur’an okumak bir iftihar konusudur. Çocuklara Kur’an okuyabiliyor musunuz diye sorulduğunda kaç kez hatmettiklerini söyleyerek cevap verirler. Yerleşik bu kültüre, Bozkır’da hangi oranda sahip çıkıldığını tespit için bu soru tevdi edildi, alınan cevapların sonucu için tablo 49’a bakacak olursak; Kur’anı okuyan ve bir kez hatmeden örneklemin oranı %10,57’dir. Okuyabilen ve birden fazla hatmedenlerin oranı ise %34,57, Okuyabilen ama hatmetmeyenlerin oranı %22,0’dır. Okuyamayanların oranı ise, %32,86’dır. Kısaca Kur’an’ı okuyabilenlerin total oranı %67,0 iken okuyamayanlar %33,0 civarındadır.
114 2.3.8. Kuran’ı Kerimi Türkçesinden Okuyan Örneklemin Tutumu Tablo 50: Kur’an-ı Kerim’i Türkçesinden Okuyan Örneklemin Tutumu
Tablo 50’ye göre örneklemin %62,29’u Kur’an’ı Kerim’i Türkçe olarak okumalarının kendilerine faydası olduğunu, dinlerini daha iyi anladıklarını ifade etmişlerdir. Türkçe olarak okumalarının kendilerine bir faydası olmadığını ifade edenlerin oranı ise % 3.14’tür. Diğer seçeneğinin orantısal değeri %34,57’dir. Bu seçeneğin bu kadar yüksek çıkması bu soruyu işaretlemeyenlerin diğer seçeneğini işaretlemiş olarak kabul edilmesindendir. Genel olarak bilginin değeri, davranışa dönüştürülmesiyle alakalıdır. Bilme düzeyinde kalan bilginin bir karşılığı yoktur. Kur’an’ı Türkçesinden okuyan insanların bu eylemlerinin pratik bir karşılığı var mıdır? Sorusuna cevap bulmaya çalıştık. Tablo 50/2’nin verilerine göre Kur’an’ı Türkçesinden okuyup dinini daha iyi anladığını ifade edenlerin %0,5’i okuryazar, %22,5’i ilkokul, %7,8’i ortaokul, %35,3’ü lise ve %29,4’ü yüksekokul mezunudur. Görüldüğü gibi Kur’an’ı Türkçesinden okuma neticesinde dini daha iyi anlama ile eğitim arasında düz bir orantı mevcuttur. En yüksek değerlerin lise ve yüksekokul mezunlarına ait olduğu görülmektedir. Diğer seçeneği %4,6’ile oranlanmıştır.
115 Kur’an’ı Türkçe okumanın kendilerine bir katkı sağlamadığını ifade edenlerin % 9’ i okuryazar değil, sanırız okuryazar olmayan bu kişiler tv-radyo programlarından okunan meali dinleme neticesinde bu seçeneğin işaretlenmesini istemişlerdir. Diğer oran ve eğitim seviyeleri ise, %36,4 ile ilkokul mezunlarına, %18,2 ile ortaokul mezunlarına, % 9,1 lise mezunlarına ve 27,3 yüksekokul mezunlarına aittir. Kur’an’ı Türkçe okuyupta bir katkı sağlamadığını ifade edenlerden en yüksek orana sahip olanlar ilkokul mezunlarıdır. Diğer seçeneği için oranlar, okuryazar olmayanlar için %6,6, okuryazarlar için %0,8, ilkokul mezunları için %32,2, ortaokul mezunları için %14,9, lise mezunları için %28,9 ve yüksekokul mezunları için %14,9’dur. Eğitim olarak diğer seçeneğini işaretleyenlarin oranı ise %1,7’dir. İman etme, beş duyuyla hissedilen şeylere inanmadan farklı bir şeydir. Görmediğiniz, sadece hissettiğiniz ögelere inanma durumunda iseniz, dedektifin iz sürüp suçluyu yakalaması gibi bilginin kaynağını takip etmek zorundasınız. Bunu da bilinç ve eğitimle yapabilirsiniz.
116
2.3.9. Cemaatlerin Vermiş Oldukları Din Bilgisine Güven Konusunda Örneklem Tutumu Tablo 51: Cemaatlerin Vermiş Oldukları Din Bilgisine Güven Konusunda Örneklem Tutumu
Örneklem kümesinimiz okullarda verilen din eğitiminin yetersiz olduğu kanaatini taşıyordu. Ayrıca diyanetin günlük meselelere karşı tutumlarını da yeterli görmüyorlardı. Acaba cemaatlerin vermiş oldukları din bilgisi hususunda yargıları nedir? Tablo 51’e göre cemaatlerin vermiş olduğu dini bilgiye kesinlikle göveniyorum diyenlerin oranı %21,71’dir. Kesinlikle güvenmiyorum diyenlerin oranı %16,57, bir kısmına güveniyorum diyenlerin oranı ise %60,29’dur. Diğer seçeneği ise %1,43’tür. Tablonun verileri değerlendirildiğinde cemaatlere güven konusunda bir dönüşümün yaşandığı görülmektedir. Çünkü verilen bilginin bir kısmına güven seçeneği tüm örneklemin %60,29 unun yani 211 kişinin iltifatını çekmiştir. Bu yönüyle cemaat Bozkır halkının hayatında bir şekilde mevcuttur.
117 2.4. DİNİN TOPLUMSAL ETKİSİ İLE İLGİLİ BULGULAR 2.4.1. Din Aile İlişkileri 2.4.1.1. Örneklemin Flörtle İlgili Tutumu Tablo 52: Örneklemin Flörtle İlgili Tutumu
Aslında kadın-erkek ilişkisi toplumun kadına bakışını yansıtır. Yani toplumumuzda kadın erkek arasındaki ilişkinin negatif tarafı erkekler üzerine bina edilmez, herhalükarda mahkûm edilen kadındır. Bu tutum, iki cins arasındaki ilişkinin bir dengeye oturmasına engel teşkil etmektedir. Hatta ilişki tarzı irdelenmeden totaliter bir değerlendirmeyle tüm münasebetler kadın aleyhine algılanabilmektedir. Evlilik öncesi kız ve erkeklerin görüşmeleri aynı zamanda gençlerin evlilik sorumluluğunu üzerlerine alması demektir. Yani ebeveynlerin standardları yerine evlenecek kişilerin talepleri devreye girecektir. Ebeveynlerin tercihleri ile gençlerin isteklerinin çarpıştığı toplumumuzda değişimin ibresi nereye işaret etmektedir? Tablo 52’ye göre örneklemin, evlilik öncesi kız ve erkeklerin birbirleriyle görüşmeleri konusundaki kanaatleri şu şekildedir.
118 %41,71’i çağın gereklerine uygundur, görüşebilirler demişlerdir. %42,29’u ise hoş değil, ahlaâk düşüklüğüdür, demişlerdir. %11,43’ü fikrim yok derken, %4,57’si bu seçeneklerin dışında diğer, seçeneğini işaretlemişlerdir. Tablo 45 değişimin arefesinde olunduğunu göstermektedir.
119 2.4.1.2. Örneklemin Dinî Nikâhla İlgili Tutumu Tablo 53: Örneklemin Dinî Nikâhla İlgili Tutumu
Nikâhı, evlenmeleri için herhangi bir engel bulunmayan kadın ve erkeğin kendi rızalarıyla,
şahitler
huzurunda
birbirlerini
eş
olarak
kabul
etmeleri
olarak
tanımlayabiliriz. Günümüzde evlilik yerine birlikte yaşama kültürü kendini göstermeye başlamıştır. Bu yaşam tarzı aile kurum ve kültürüne ciddi tehdit olarak algılanmaktadır. Toplumun mikro birimindeki bu değişim, toplumsal ilişkileri de değiştirebilmektedir. Yakın çevre ve akraba ilişkilerinde görülen regresyon buna örnek verilebilir. Birlikte yaşama kültürü kendi yakınsal kültürünüde beraberinde getirerek bir değişime ön ayak olabilmektedir. Genel olarak çocuksuz aile tipinini bu kültür körükler. Tablo 53’e göre örneklem kümesinden %61,14’ü dini nikâhın mutlaka olması gerektiğini savunurken %32,86’sı resmi nikâh önceliklidir ancak dini nikâh gereklidir demişlerdir. Dini nikâh gereksizdir diyenlerin oranı %4,29 iken diğer seçeneği 1,71 ile ifade edilmiştir.
120 2.4.1.3. Örneklemin Eşlerin Dindar Olmasıyla İlgili Tutumu Tablo 54: Örneklemin Eşlerin Dindar Olmasıyla İlgili Tutumu
Örneklemimize eş seçiminde eşin dindar olmasına dikkat edilmeli midir? sorusunu yöneltmiştik. Seçenekler içinde diğer şıkkı da bulunmasına rağmen hiçbir örneklem bu şıkkı değerlendirmeyi düşünmemiştir. Tablo 54’e göre örneklemimizin %81,14’ü eş seçiminde eşin dindar olması gerektiğini ifade etmiştir. %16,0’ı eşin iyi olması yeterli derken, dindar olmasının bir önemi olmadığını belirtenlerin oranı %2,86’dır. Eş seçiminde dinin belirleyici bir rol üstlendiğini görüyoruz. Örneklemimizin büyük çoğunluğu eşin dindar olması gerektiğini söylemiştir. Dindarlık ve güven arasında bir bağ inşa edilmiştir. Bu yüzden bu bağ manipülasyona da açıktır. Ancak insanlar neye inanırlarsa inansınlar dindarlara güvene açıktırlar.
121 2.4.1.4. Örneklemin Eşlerin Giyimiyle İlgili Tutumu Tablo 55: Örneklemin Eşlerin Giyimiyle İlgili Tutumu
Deneklere yöneltilen eşinizin giyim-kuşamında, insanlarla ilişkilerinde dini kuralları gözetmesini istermisiniz? Sorusuna verilen cevaplara göz attığımızda, Tablo 55’in verilerine göre; Evet diyenlerin oranı %89,43’tür. Hayır diyenler %3,71, Emin değilim % 4,86 ve Diğer %2,0 olarak şekillenmiştir.
122 2.4.1.5. Kadınların Çalışmasıyla İlgili Örneklem Tutumu Tablo 56: Kadınların Çalışmasıyla İlgili Örneklem Tutumu
Aslında taşrada kadın veya erkeğin işsizliğinden ya da çalışmamasından yani avareliğinden bahsetmek güçtür. Çünkü kadın kocasının yanındadır yardımcıdır. Tarladadır, ağıldadır. Fakat durum, formel iş sahasına dönüştüğünde psikolojik unsurlarla birlikte ataerkil kültür devreye girmektedir. Bu noktada kadınların iş hayatı özellikle periferide tartışma alanına dönüşmektedir. Tablo 56’ya göre örneklemin %36,57’si kadınlar çalışmalıdırlar derken %51,71’i çok gerekli ise çalışmaları gerektiğini düşünmektedir. Çalışmalarına karşıyım diyenler %10,0 ile temsil edilirken diğer seçeneğini işaretleyenlerin oranı %1,71’dir.
123 2.4.1.6. Aile Bireylerinin Daha Dindar Olmasıyla İlgili Örneklem Tutumu Tablo 57: Aile Bireylerinin Daha Dindar Olmasıyla İlgili Örneklem Tutumu
Acaba insanlar, dini bireysel bir boyutta değerlendirip, bu konuda bireysel bir çaba içindeler mi? Yoksa ailelerinin ya da yakın çevrelerinin dindar olması için gayret gösteriyorlar mı? Aile bireylerinizin daha dindar olması için gayret gösterir misiniz? Sorusunun sonucu için; Tablo 57’ye bakacak olursak; Evet, aile bireylerimin daha dindar olması için gayret gösteririm diyenlerin oranı %83,71’dir. Hayır, böyle bir gayret göstermem diyenler, %8,57, Emin değilim diyenler, %6,57, Diğer seçeneği, %1,14 oranında gerçekleşmiştir.
124 2.4.1.7. Çocuk Sayısı İle İlgili Örneklem Düşüncesi Tablo 58: Çocuk Sayısı İle İlgili Örneklem Düşüncesi
Modern
toplum
anlayışı
cüretkârdır.
Neleri
tüketeceğinize,
nelerden
hoşlanacağınıza karar verirken kaç çocuk yapmanız gerektiği hususunda da size önerileri olacaktır. Artık çok çocuk sahibi olmak bir övünç vesilesi değil bilakis az çocuk, özellikle bir erkek bir kız çocuk, hayallaerinizi süsleyen mutluluğun resmi olacaktır. Bozkır, çok çocuklu olmayı gerektiren bir kültür evreniydi. Çünkü yer şekillerinden dolayı makinalı tarım yapma imkânı bulunmamaktadır. Bozkır hâlâ meyveciliğiyle dikkatleri çekmektedir. Fakat şu an az çocuklu küçük/çekirdek aile tipine bir evrilme vardır. Bu, zorunlulukla birlikte bir özenti olarak önümüzde durmaktadır. Tablo 58’e göre örneklemimizin %59,14’ü 1-3 çocuğu uygun görmektedir. %30,29’u 3-5, %2,86’sı 5-7, %2,57’si 7-9 çocuk uygundur demişlerdir.
125 2.4.1.8. Evlilik Sonrası Edinilen Mallarla İlgili Örneklem Tutumu Tablo 59: Evlilik Sonrası Edinilen Mallarla İlgili Örneklem Tutumu
Örneklemimize, yasaya göre evlilik sonrası edinilen malların, boşanma durumunda karı-koca arasında eşit olarak pay edilmesini doğru buluyor musunuz? diye sormuştuk. 1 Ocak 2002 tarihinden önce eşler, boşanmaları durumunda kadın mehrini alabilirken mezkûr tarihten itibaren evlilik sonrası edinilen mallar boşanma durumunda eşler arasında eşit olarak pay ediliyor. İslâm hukuku açısından kadının mehri esas alınırken yeni yasayı örneklem kümesinimiz nasıl algılamaktadır. Dindarlıktaki tutumlarıyla erkeklere oranla daha hassas bir tutum izleyen kadın örneklem kümesinimiz acaba bu durumda nasıl bir tavır alacaklardır?
126 Tablo 59’a göre örneklem kümesinimizden %78,29’u evlilik sonrası edinilen malların boşanma durumunda eşler arasında eşit pay edilmesini uygun bulduğunu belirtmiştir. Uygun bulmayanların oranı %10,0, karasızların oranı %6,48’dir. Diğer seçeneğinin karşılığı %4,86’dır.
2.4.1.9. Din-Ahlâk Arasındaki İlişkiye Dair Örneklem Düşüncesi Tablo 60: Din-Ahlâk Arasındaki İlişkiye Dair Örneklem Düşüncesi
Örneklemimize ahlâklı olabilmek için dindar olmak gerekli midir? Sorusunu tevdi etmiştik. Bu soru karşısında alınan sonuçlar; Tablo 60’a göre; evet gereklidir diyenlerin oranı %69,14’tür. Hayır, gerekmez diyenlerin oranı ise %30,86’dır.
127
2.4.1.10. Diyanet İşlerinin Yeterliliğine İlişkin Örneklem Düşüncesi Tablo 61: Diyanet İşlerinin Yeterliliğine İlişkin Örneklem Düşüncesi
Günümüzde diyanet de kurum olarak bir tartışma konusu olmuştur. Kurumu her kesim kendi açısından yorumlamakta, politik mesajların bir kısmı diyanet üzerinden yapılmaktadır. Okullarda verilen dini bilginin yetersiz olduğunu düşünen örneklem diyanetin günlük meselelere ilişkin yeterliliği hususunda ne düşünmektedir? Tablo 61’e göz atacak olursak; diyanet işlerinin günlük meseleler karşısındaki tutumunu yeterli görenlerin oranı %16,57’dir. Kısmen yeterli buluyorum diyenlerin oranı % 26,29’dur. Yeterli bulmayanlar %38,0, fikrim yok diyenlerin oranı %17,71’dir. Diğer seçeneği %1,45’te kalmıştır. Dikkat çekici taraf fikrim yok diyenlerin oranının yüksek oluşudur. Bu kadar deneğin diyanet işlerinden habersiz olduğu düşünülemez. Resmi bir kurum olması yönüyle fikir beyan etmekten kaçınmaları anlaşılabilirdi fakat anket kitapçığına zaten isim yazmamaları hususunda ricada bulunmuştuk.
128 Diğer dikkat çeken husus ise yeterli bulmuyorum seçeneğini işaretleyenlerin oranının en yüksek oran olmasıdır. Yeterli bulmuyorum ve fikrim yok diyenlerin oranları yaklaşık %56 gibi bir orana tekabül ediyor. Bu durum kurumun güvenirliliğinin tartışmaya açılması demektir.
129 2.4.2. Din-Cemaat İlişkisi 2.4.2.1. Cemaate Devama Dair Örneklem Tutumu Tablo 62: Cemaate Devama Dair Örneklem Tutumu
Cemaatler, müntesiplerini her şeyden önce din ile birbirlerine bağlamış, topluluk örnekleridir.128Cemaatlerin öncelemiş oldukları konu dindir. Bunun dışındaki mevzular arizi olarak algılanmakla birlikte dayanışma ruhunun güçlü olması sebebiyle sorunlar dayanışmayla aşılır. Bozkır’da cemaatlerin etkisini hemen hissetmeniz olasıdır. Aşağı yukarı her aileden en az birinin bir cemaate yolu düşmüştür. Yalnız bu kadar iç içe durumdan memnun olmayan kesim de küçümsenecek bir evsafta değildir.
128
Ünver Günay, Din Sosyolojisi, İnsan Yay., İst., 2003, s.276
130 Tablo 62’ye göz atarsak, dini daha iyi yaşamak için gerekli diyenlerin oranı %31,71, cemaatlere karşıyım diyenlerin oranı, %23,71, cemaatlere ara sıra devam edilebilir diyenler %20,57 ve emin değilim diyenlerin oranı ise %20,0’dır. Diğer seçeneği %4,0 ile sınırlanmıştır.
131 2.4.3. Bölge-Sorun İlişkisi 2.4.3.1. Örneklemin Yaşadıkları Bölgeye Dair Sorun Tespitleri Tablo 63: Örneklemin Yaşadıkları Bölgeye Dair Sorun Tespitleri
Örneklemimize yaşamış olduğunuz bölgenin en önemli sorunu nedir? Diye sormuştuk. Çünkü sağlıklı bir toplum sorunsuz bir toplum değildir ama sağlıklı bir toplumda herhangi bir sorun herkesin de problemi değildir. Mesela sanayileşmiş toplumlarda bile işsizler belirli bir oranda mevcuttur fakat işsizlik genel bir problem haline gelirse o zaman toplum aksıyor demektir. Bu sorun illegal arayışlara ya da farklı sorunlara kapı aralayabilir. Örneğin işsizlik dinin daha radikal yorumuna zemin hazırlayabilir. Aksine refahın yüksek olduğu toplumlarda daha hümanist ve estetik bir din anlayışı gelişmesi olasıdır.
132 Tablo 63’ün verilerine göre örneklemimizin %54,57’si yaşamış oldukları bölgenin en önemli sorununun işsizlik olduğunu belirtmişlerdir. %5,43’ü okulların yeterli olmamasını, %13,71’i sağlık kuruluşlarının yetersiz olduğunu, %3,43’ü ulaşımın yeterli olmamasını, %4,0’ı zirai hayatın canlı olmamasını, %9,14’ü ticari hayatın canlı olmamasını, sorun olarak göstermişlerdir. %3,14, birkaç seçeneği, %1,71’i hepsini işaretlemişlerdir. Diğer seçeneğini örneklemin %4,86’sı işaretlemiştir.
133
2.4.4. Din-Memleket İlişkisi 2.4.4.1. Örneklemin Siyasi ve Ekonomik Olarak En Güçlü İslâm Ülkesi Tespiti Tablo 64: Örneklemin Siyasi ve Ekonomik Olarak En Güçlü İslâm Ülkesi Tespiti
Örneklemimize, siyasi ve ekonomik olarak en güçlü İslâm ülkesi hangisidir? Sorusunu yöneltmiştik. Aldığımız sonuçlar için; Tablo 64’e bakacak olursak; Turkiye %59,71, Malezya %0,57, İran %19,43, Endonezya, %2,0,
134 Suudi Arabistan %15,43, Diğer seçeneği %2,86 olarak gerçekleşmiştir. İslâm’ın yaşandığı ve yaşanabileceği en iyi memleket hangisidir? Sorusuna verilen cevaplarda da Türkiye’den sonra İran ve Suudi Arabiatan ikilisi yüksek çıkmıştı. Daha önce zikredildiği gibi bu ülkelerden Suudi Arabistan umre ve hac vesilesiyle ülkemizde tanınan en yaygın İslâm ülkesidir. İran ise nükler silahla ilgili spekülasyonlar neticesinde dünyaca bilinen bir ülkedir.
135
2.4.4.2. Örneklemin İslâm’ın Yaşanabileceği En İyi Ülke Tespiti Tablo 65: Örneklemin İslâm’ın Yaşanabileceği En İyi Ülke Tespiti
Örneklemimize İslâmîn yaşandığı ve yaşanabileceği en iyi memleket neresidir? Sorusunu yöneltmiştik. Amaç, bireylerin mensubu oldukları din ile ilgili algıları kadar, dini, coğrafi olarak çevreleyen, memleketlerinde dini, nitelikli bir şekilde algılıyor ya da yaşayabiliyorlar mı? Yoksa daha iyi yaşayabileceklerini tahmin ettikleri bir bölgenin özlemi içindeler mi? Özgürlükler, özelde dinî özgürlükler, bireylerin kendilerine olan güvenlerini ve özsaygıygılarını inşa ederler ve bu durum dinin bazı guruplar eliyle yanlış yorumlanmasını da engellemiş olur. Tablo 65’e göre örneklemin %67,71’i, İslâm’ın yaşandığı ve yaşanabileceği en iyi memleket Türkiye’dir demişlerdir. Suudi Arabistan diyenlerin oranı %16,86, İran diyenlerin oranı %7,43,
136 Endenozya %2,57, Malezya %086, Diğer %4,57’dir. Ankette Türkiye’den sonra Suudi Arabistan’ın çıkması doğal bir hadisedir. Çünkü toplumumuzun yaygın olarak bildiği tek İslâm ülkesi burasıdır. Kutsal mekânlardan ötürü, hassaten yaşlı insanlar, bu ülkenin özlemi içindedirler. Suudi Arabistan din açısından genel bir değerlendirmeden ziyade Mekke ve Medine ölçeğinde değerlendirilir. Bu şehirler zaten dini duyguların yoğun yaşandığı iki bölgedir. İran ise dünya medyasında spekülatif bir ülke olarak gündeme gelir. Dünya siyasetine hâkim ülkelerin yaptırımları karşısındaki tavizsiz tutumu, dini hassasiyeti olan insanların onurunu okşamaktadır. Bu tutum dinin yaşanmasıyla ilgili bir tema olarak algılanıyor olabilir.
137
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Bu çalışma, Konya İli Bozkır İlçe Merkezi’nde yaşayan halkın sosyal ve dini hayatını ele almaktadır. Amacımız Bozkır’da yaşayan halkın, din konusundaki düşünce ve tutumları ile sosyal hayatlarına yön veren din ve din dışı unsurları tespit etmektir. Bu bir anlamda dinin sosyal hayattaki etkinliğine de işaret etmektedir. Bozkır İlçe Merkezi’nde 140’ı kadın, 210’u erkek, toplam 350 kişi üzerinde 65 maddelik anket uyguladık. Örneklemimizin, dini ve sosyal hayatı, yaş, eğitim, ekonomi, Medeni Durum, cinsiyet, takip ettikleri sosyal paylaşım siteleri, izledikleri program, komşuluk ilişkileri, yaşamak istedikleri yerler ve meslek değişkenlerine göre tahlil edilmiştir. Araştırmamızda ulaştığımız sonuçları şu şekilde özetleyebiliriz: Örneklemimizin %53,0’ı kendini dindar olarak tanımlıyor ama ibadetlerini aksatıyor. %40,0’ı ise dindar ve ibadetlerini düzenli yapıyor. %65,0’ı her şeyi yaratan Allah’ın varlığına inanıyor ve bu konudaki aklî ve mantıkî delilleri kabul derken, %32,0’ı Allah’ın varlığına hiçbir delil gerekmeksizin inanıyor. Dini bilgi bakımından kendilerini yeterli gören örneklemin oranı %20,0, kısmen yeterli gören %53,0 ve yeterli görmeyenlerin oranı %25,0’dır. Yani her dört denekten en az biri dini bilgi olarak kendini yetersiz görmektedir. Allah’ın varlığı için her hangi bir delile ihtiyaç duymayanların oranı %34,0, Kur’an’da geçen deliller neticesinde Allah inancına ulaşanlar %31,0, aile ve çevresindekilerin ifadeleriyle bu inanca ulaşanlar %19,0 ve din eğitimi aldıkları kişilerin söyledikleriyle bu inanca varanların oranı %12,0’dır. Her üç denekten en az biri, Allah’ın varlığı ile ilgili hiçbir araştırmaya girmemiştir. Örneklemin %56,0’ı dine ait bilgilerini, Kur’an ve Hadis gibi temel kaynaklardan alırken, %19,0’ı cami imamından almaktadır. Din hususunda bilgi sağlamada imamlar ikinci sırada yer almaktadır. Bu noktada imamların daha donanımlı ve formasyon sahibi olma zorunluluğu vardır. Bu sorunun doğrulaması ile ilgili olarak sorulan, dinle ilgili bir sorunla karşılaştığınızda nereye müracaat edersiniz sualine
138 %49,0 ile Kur’an ve Hadis kitaplarına cevabı verilirken yine ikinci sırada %22,0 ile imamları görmekteyiz. Okullarda din dersinin zorunlu olması gerektiğini savunan örneklemin oranı %84,0 olmasına rağmen yine okullarda verilen din eğitiminin yetersiz olduğunu ifade edenlerin oranı %64,0’dır. Örneklemin yarıdan fazlası okullarda verilen din dersini yeterli görmemişlerdir. Bu durumda müfredatın tekrar gözden geçirilme zorunluluğu husule gelmiştir. Diyanet işleri de yeterli bulunmamıştır. Yeterli bulanların oranı %17,0’da kalmıştır. Diyanetin hizmet anlayışını yenileme zorunluluğu doğmuştur. Cemaate devamı uygun görenler %32,0 ile temsil edilirken, uygun görmeyenler
%24,0’dır.
Örneklem
kümesinden
¼’ü
cemaatlere
karşı
tutum
içerisindedir. Cemaatler kuşatıcı olmak durumundalar. Çünkü cemaatlerin vermiş olduğu bilgiye güvenenlerin oranı sadece %22,0’dır. Hz. Muhammed’in peygamberliğine iman yüksek orandadır. %97,0. Kur’an’ı, Arapçasından okuyamayan %33,0’lık bir gurup vardır. Üç kişiden biri Kur’an’ı orijinal metninden okuyamamaktadır. Bir ibadet olarak kabul edilen ve insanları dine bağlamada bir vesile olan bu eylemin yaygınlaştırılması gerekir. Kur’an’ı Türkçesinden okuyanlar ise sadece %19,0’dır. Duruş ve karşı duruşun, değişimin, kısaca olay ve olguları meşrulaştırmanın anahtarı olan dinin kitaptan öğrenilmemesi gibi güç bir durumla karşı karşıyayız. Oysa yine aynı örneklemin %56,0’ı dini bilgilerini Kur’an ve Hadis kaynaklarından aldıklarını ifade etmişlerdir. Örneklemin Kur’an’ın doğruluğuna karşı inançları tamdır. %93,0’ı Kur’an, Allah tarafından korunmuştur demiştir. Bu durum önemlidir. Çünkü güvenmediğinize iman edemezsiniz. İman etmediğinizi de eyleme dökemezsiniz. Allah tarafından korunduğuna inanılan kitabın, sosyal hayatta geçerliliğinin devam ettiğine inananların oranı %82,0’dır. Aradaki %11,0’lık kesim, iman hususunda net değildir. Örneklem, öldükten sonra dirilecekleri, nihai adaletin gerçekleşeceği ahirete inandıklarını belirtmişlerdir. Oranları da %96,0’dır.
139 Örneklemin, %72,0’ı kurban dini bir vecibedir, kesilmelidir derken, ikinci sırada %17,0’lık oranla, kurban yerine LÖSEV gibi sosyal yardım kurumlarına kurban kesme yerine bağışta bulunulmalıdır diyen bir kitleyi görmekteyiz. Bu konuda bir değişimin başladığını, toplum nezdinde kurban ibadetinin gevşemeye başladığını söyleyebiliriz. Ama toplumun %61,0’lık kısmı zor durumlarda hâlâ kurban adayabileceklerini söylemişlerdir. Toplumun
şeyh,
cinci
hoca
gibi
şifa
beklenilen
kişilere
itimadı
yoktur.%73,0’lık büyük bir oran bu tür kişilere müracaat etmeyeceğini ifade etmiştir. İnanç esaslarından meleklere imana örneklem, %97,0 oranında katılmışlardır. Örneklem
gurubumuz,
körü
körüne
tevekkül
etme
yerine
bireysel
sorumluluğun yerine getirilmesi gerektiğine inanıyor. Dua konusunda, yapmam gerekenleri gereğince yapar, dua ederim diyenler %85,0’la temsil edilmiştir. Her gün dua edenlerin oranı da %49,0’dır. Ama kadere iman hususunda, sorumluluk almak istememişlerdir. Ve, insan, ancak kaderinde olanı yaşar demişlerdir. Örneklem, yapacakları işlerin dine uygun olup olmadığını da araştırmaktadır. Örneklemin %55,0’ı namazı devamlı kılarken, %7,0’ı hiç kılmıyor. Namazın, bireyi kendine ve topluma karşı sürekli kontrol etme durumu söz konusudur. Devamlılık bu yüzden önemlidir. Devamlı oruç tutanların oranı da %91,0’dır. Muvakkat bir ibadet olmakla beraber oruç, kültürüyle bireyleri topluma bağlaması açısından önemlidir. Zekâta karşı olan örneklemin oranı %2,0 gibi düşük bir orandır. Zekâtın toplumsal hoş görüyü artırma gibi sosyal bir işlevi olduğu unutulmamalıdır. Bu hassasiyetin devamı toplumsal dayanışma için önemlidir. Hacca gitmeyi uygun bulmayanlar da %2,0 ile temsil edilmiştir. Dinin evrensel niteliğinin kavranması, kültürler arası hoş görünün sağlanması açısından hac ibadeti önemlidir. Kredi hususunda bir dönüşüm yaşanmıştır. Karşı olanların oranı %32,0’larda kalmıştır. Din adamlarının artık bu soruna köklü ve kuşatıcı bir çözüm bulma zorunluluğu doğmuştur.
140 Kız çocuklarının eğitimi hususunda toplumsal mutabakata doğru yol alınmaya başlanmıştır. Kız çocukları üniversite dâhil istedikleri okulda okuyabilmelidir diyenler %84,0 ile temsil edilmiştir. Kız çocuklarının eğitiminin yanında olan toplum, kadınların çalışmasına çok da razı değildir. Ancak gerekli ise çalışmalıdır demişlerdir. Flört hususunda ise değişimin arifesinde olduğumuzu belirtmemiz gerekir, çağın gereklerine uygundur diyenler %42,0, hoş değil, ahlâk düşüklüğüdür diyenler %42,0. Örneklem gurubumuz için eş seçiminde dindarlık hâlâ önemlidir. Sanırız dindarlık-güven arasında açık ya da örtük bir ilgi kurulmaktadır. Eşte dindarlığa önem verenlerin oranı da %81,0’dır. Eşin dindar olmasına dikkat edildiğinden daha fazla, eşin giyim kuşamında, insanî ilişkilerinde, dini kuralları gözetmesi istenmiştir. Oran %89,0’dır. Resmi nikâh talebi, %33,0’dır. Evlilik sonrası edinilen malların boşanma durumunda eşit pay edilmesine, İslâm hukukundaki mehir akdine karşı, taraf olanların oranı %78,0’dır. Bu konuda dini teamüllerin işlevselliğini yitirdiğini söylemek, maksadı aşmak olmasa gerekir. Örneklem gurubumuz, çekirdek aile veya küçük aile tipine taraf olmuşlardır, 13 arasında çocuk düşünenlerin oranı %59,0’dır. Güvenilirlik-dindarlık arasında bir ilişki görenler %41,0, görmeyenler %43,0 ile temsil edilmiştir. Burada da bir dönüşüm vardır. Öyle sanıyoruz ki, dönüşüm güvenirlik-dindarlık arasında ilişki görmemeye doğrudur. Örneklem, dini bilgiyi kendilerinden sonraki nesillere aktarma eğilimindedir. Bunun için gayret göstereceklerin oranı %84,0’dır. Buna rağmen evinde Kur’an dâhil hiçbir dini eser olmayanların oranı %29,0’dır. Alkol alımıyla ilgili ciddi bir rezerv vardır. %87,0, haramdır, alınmamalıdır. En fazla nazara inanılmıştır. Nazar, muska, aydaş gibi ritüellerin hiç birine inanmayanların oranı da küçümsenemeyecek kadar büyüktür. %29,0. Dini bir ödev, toplumsal bir sorumluluk olarak komşu ziyaretleri Bozkır’da hâlâ canlıdır. Sık ziyaretleşip yardımlaşanlar çoğunluktadır. %52,0. Ve örneklem, yaşadığı yerden memnundurlar. Başka merkezlerde yaşamayı düşünenler olmasına rağmen yaşadıkları yerden memnun olanlar çoğunluktadır. Göç edenlerin çoğunluğu
141 Bozkır’a iş için gelmiştir. Bölgelerinin en önemli sorunu olarak da işsizliği göstermişlerdir. Gurubumuzun gözünde Türkiye, hem en güçlü İslâm ülkesi hem de İslâm’ın yaşanacağı en iyi memlekettir. Bozkırda sosyal hayatı yönlendiren saik, genel anlamda dindir. Bazı noktalar dinden bağımsız olarak gelişmekte ise de, boşanma durumunda eşit mal paylaşımı gibi, bu münferit olarak kalmaktadır.
142
KAYNAKÇA
AKGÜL Mehmet, Türk Modernleşmesi ve Din, Çizgi Kitabevi, Konya, 1996 ________ , Türkiye’de Din ve Değişim, Ötüken Yay., İst., 2002 ALTAN Mehmet, Kent Dindarlığı, Timaş Yay., İst., 2010 AYDIN Mehmet, Din Fenomeni, Tekin Kitabevi, Konya, 1993 BALAMİR Figen, Karakoyunlu’da Sosyal ve Dini Hayat, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya, 2008 BOTTOMORE Tom, Robert NİSBET, Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi, Çev. Mete TUNÇAY, Aydın UĞUR, Ayraç Yay., Ank., 2002 CANAN İbrahim, Peygamberimizin Hadislerinde Medeniyet Kültür ve Teknik, Cihan Yay., İst.,1984 CEVİZCİ Ahmet, Felsefe Sözlüğü, Paradigma Yay., İst., 2000 CIPRIANI Roberto, Din Sosyolojisi, Yayına Hazırlayan, Ali COŞKUN, Rağbet Yay., İst., 2011 DOĞAN İsmail, Sosyoloji Kavramlar ve Sorunlar, Sistem Yay., İst., 1998 DÖNMEZER Sulhi, Sosyoloji, Savaş Yay., Ankara, 1983 DURKHEİM, Sosyolojik Metodun Kuralları, Çev. Enver AYTEKİN, Sosyal Yayınlar, İst., 1994 ERGUN Doğan, 100 Soruda Sosyoloji El Kitabı, Gerçek Yayınevi, İst., 1984 ERKAL Mustafa E., Sosyoloji, Der Yay., İst., 2006 ERMİŞ Hacı, Eskil İlçesinde Sosyal ve Dini Hayat, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya GIDDENS Anthony, Sosyoloji, Ayraç Yay., Ankara, 2000
143 GÖKÇE Orhan, AFACAN H.Hakan, EROĞLU Hacer Tuğba, Toplumbilim Ders Notları, Dizgi Ofset, Konya, 2008 GUSDORF Georges, İnsan ve Tanrı, Çev. Zeki ÖZCAN, Alfa Yay.,İst. GÜNAY Ünver, Din Sosyolojisi, İnsan Yay., İst., 2003 GÜNGÖR Erol, Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik, Ötüken Neşriyat, İst., 1992 HANÇERLİOĞLU Orhan, Felsefe Sözlüğü, 10. Basım,Remzi Kitabevi, İst., 1996 http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=39&ust_id=11 KAPTAN Saim, Bilimsel Araştırma Teknikleri, Rehber Yayınevi, Ank., 1973 KARASAR Niyazi, Bilimsel Araştırma Yöntemi, Nobel Yayın Dağıtım, Ank., 2010 KAŞITÇIBAŞI Çiğdem, İnsan ve İnsanlar, 3. Baskı, Cem Ofs. Matb., İst.,1979 KORLAELÇİ Murtaza, Pozitivizmin Türkiye’ye Girişi, Hece Yay., Ankara, 2002 KÖSEMİHAL Nurettin Şazi, Sosyoloji Tarihi, Remzi Kitabevi, İst., 1995 LENİN, Din Üstüne, Çev., F. GELENDEŞ, Başak Yay, Ank. 1988 MARDİN Şerif, Din ve İdeoloji, İletişim Yay., İst., 2010 MENSCHİNG Gustav, Dini Sosyoloji, Çev. Mehmet AYDIN, Din Bilimleri Yay., Konya, 2004 POPPER Karl, Açık Toplum ve Düşmanları, Cilt I, Çev. Mete TUNÇAY, Remzi Kitabevi, İst. 1994 SCHIMMEL Annamarie, Dinler Tarihine Giriş, Kırkambar Yay., 1999, İst.
144 SCHUON Frithjof, Varlık, Bilgi ve Din, İnsan Yay., İst.,1997 SENCER Muzaffer, Toplumbilimlerde Yöntem, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., İst. 1989 SEZER Baykan, Sosyolojinin Ana Başlıkları, Kızılelma Yayıncılık, İst., 2006 SOLMAZ Bünyamin, ÇAPCIOĞLU İhsan, Din Sosyolojisi Klâsik ve Çağdaş Yaklaşımlar I, Çizgi Kitabevi, Konya, 2006 SUĞUR Nadir, Sosyolojiye Giriş, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 2009 ŞERİATİ Ali, Dine Karşı Din, Çev. Hüşeyin HATEMİ, İst., 1990 TAPLAMACIOĞLU Mehmet, Din Sosyolojisi, Ankara Üniv. İlâh. Fak. Yay., Ank., 1975 TEZCAN Mahmut, Sosyolojiye Giriş, Feryal Mat. Ank., 1995 TILLICH Paul, Din Felsefesi, Çev. Zeki ÖZCAN, Alfa Yay., ist., 2000 TOLAN Barlas, Sosyoloji, Adım Yay., Ank., 1993 TOPÇUOĞLU Hamide, GÖĞÜŞ M., AKYÜZ Y., Sosyal Bilimlerde Metod Prensipleri ve Teknikleri Ders Notları, A.Ü. Eğitim Fak., Ank., 1969-1970 TURHAN Mümtaz, Kültür Değişmeleri, İFAV Yay., İst., 1997 TÜRKDOĞAN Orhan, Bilimsel Araştırma Metodolojisi, Timaş Yay., İst., 2000 ________ , Bilimsel Değerlendirme ve Araştırma Metodolojisi, MEB Yayınları, İst., 1995 ________ , Çağdaş Türk Sosyolojisi, Turan Yayıncılık, İst., 1995
145 TÜTENGİL Cavit Orhan, Sosyal Bilimlerde Araştırma ve Metod, İ.Ü.İktisat Fak., İst., 1975 VERGİN Nur, Din, Toplum, Siyasal Sistem, Bağlam Yay., İst., 2000 VOLL J. Obert, İslâm Süreklilik ve Değişim, Çev. Cemil AYDIN, Cengiz ŞİŞMAN, Mehmet DEMİRHAN, Yöneliş Yay.,İst., 1991 WEBER Max, Sosyoloji Yazıları, Çev. Taha PARLA, iletişim Yay., İst., 2006 YILMAZ Mustafa, ATALAY Ahmet, DOĞANAY Osman, Bozkır’ın Dünü ve Bu Günü Sempozyumu, Merhaba Ofset, Konya, 2007 ZUCKERMAN Phill, Din Sosyolojisine Giriş, Çev. İhsan ÇAPCIOĞLU, Halil AYDINALP, Birleşik Yayınevi, Ank., 2009
146
T. C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı: Doğum Yeri: Doğum Tarihi: Medeni Durumu: Derece İlköğretim Ortaöğretim Lise Lisans Yüksek Lisans
İmza:
Mustafa TAŞ KONYA 22.01.1974 EVLİ Okulun Adı HÜRRİYET M.AKİF GAZİ İLAHİYAT DİN SOSY.
Öğrenim Durumu Program
Yer
Yıl
Becerileri:
İlgi Alanları:
İş Deneyimi:
Aldığı Ödüller: Hakkımda bilgi almak için önerebileceğim şahıslar: Tel: Adres
0530 405 74 63 Akıncılar Mh. S. Ahmet Cd. Sözer Sk. Manolya Sit. 13/4 Selçuklu/KONYA
147
ANKET FORMU Elinizdeki anket formu, bilimsel bir araştırmaya yardımcı olmak için hazırlanmıştır. Araştırmanın amacı, Konya’nın Bozkır İlçesi’ndeki sosyal ve dini hayat hakkında bilgi edinmektir. Araştırma bilimsel bir nitelik taşıdığından, anket sorularına samimi ve doğru cevaplar vermeniz, araştırmanın doğru, güvenilir ve hedeflerine ulaşması açısından önemlidir. Bu anket formunda yer alan sorular hiç kimse ile paylaşılmayacak ve de hiçbir kuruma verilmeyecektir, sadece yapmış olduğumuz araştırmaya hizmet için kullanılacaktır. Bu anket formuna lütfen isminizi yazmayınız. Lütfen her bir soruyu dikkatlice okuyup durumunuza uygun seçeneğin önüne (×) işareti koyunuz. Seçenekler
arasında
durumunuza
uygun
bir
seçenek
yoksa,
‘Diğer’,…………………kısmına düşüncelerinizi belirtiniz. İlgilerinize teşekkür eder, saygılar sunarım. Mustafa TAŞ Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Öğrencisi
148 1. Cinsiyetiniz? 1 ( ) Kadın 2 ( ) Erkek 2. Yaşınız? 1( ) 18-25 arası 2 ( ) 26-40 arası 3 ( ) 41-60 arası 4 ( ) 61 ve yukarısı 3. Medeni durumunuz? 1 ( ) Bekâr 2 ( ) Evli 3 ( ) Boşanmış 4 ( ) Eşi vefat etmiş 4. Eğitim durumunuz? 1 ( ) Okuma yazma bilmiyor 2 ( ) Okur-yazar 3 ( ) İlkokul mezunu 4 ( ) Ortaokul mezunu 5 ( ) Lise mezunu 6 ( ) Fakülte ya da yüksekokul mezunu 7 ( ) Diğer…………… 5. Mesleğiniz? 1 ( ) Çiftçi 2 ( ) İşçi 3 ( ) Memur 4 ( ) Emekli 5 ( ) Esnaf ve zanaatkâr 6 ( ) Öğrenci 7 ( ) Ev hanımı 8 ( ) İşsiz 9 ( ) Diğer…………… 6. Ailenizin fert sayısı kaçtır? 1 ( )…………… 7. Ailenizin ortalama aylık geliri kaç liradır? 1 ( ) 300 TL altı 2 ( ) 300-400 TL arası 3 ( ) 401-750 TL arası 4 ( ) 751-1000 TL arası 5 ( ) 1001-1500 TL arası 6 ( ) 1501-2000 TL arası 7 ( ) 2001 TL üzeri 8. Hangi kitle iletişim araçlarını düzenli olarak kullanıyorsunuz? 1 ( ) Televizyon-Radyo 2 ( ) İnternet 3 ( ) Gazeteler ve Dergiler 4 ( ) Diğer…………… 9. Sözlü, yazılı, görüntülü basının hangi tür programlarını takip etmeye gayret edersiniz? 1 ( ) Haber programlarını 2 ( ) Belgeselleri 3 ( ) Eğlence programlarını 4 ( ) Evlilik programlarını 5 ( ) Sinema filmlerini 6 ( ) Dini programları 7 ( ) Diğer…………… 10. Internet ortamında bulunan sosyal paylaşım sitelerinden hangilerinden faydalanıyorsunuz? 1 ( ) Facebook 2 ( ) Messenger 3 ( ) Twitter 4 ( ) Hiçbiri 5 ( ) Diğer……… 11. Hayatınızın çoğunu nerede geçirdiniz? 1 ( ) Köy 2 ( ) Belde 3 ( ) İlçe Merkezi 4 ( ) İl Merkezi 12. Hangi ilden geldiniz? 1 ( )………………… 13. İmkânınız olsaydı nerede yaşamak isterdiniz? 1 ( ) Köyde 2 ( ) İlçede 3 ( ) İlde 4 ( ) Büyükşehir(Metropol)de 5 ( ) Diğer…………… 14. Komşularınızla ilişkilerinizi nasıl tanımlarsınız? 1 ( ) Sık sık ziyaretleşir, yardımlaşırız 2 ( ) Özel günlerde bir araya geliriz 3 ( ) Sadece tanışıyoruz 4 ( ) Tanışmıyoruz 5 ( ) Diğer…………… 15. Allah ile olan ilişkinizi nasıl tanımlarsınız?
149 1 ( ) Her şeyi yaratan, gerçek güç sahibi, her şeye yön veren Allah’ın varlığına inanıyorum. 2 ( ) Allah’ın varlığına hiçbir delil gerekmeksizin inanıyorum 3 ( ) Allah’ın varlığına inanmakla beraber bazı kuşkularım da var 4 ( ) Allah’ın varlığına inanmıyorum 5 ( ) Diğer…………… 16. Allah inancının oluşmasında aşağıdaki şıkların hangisi sizi daha fazla etkilemiştir? 1 ( ) Kuran’da geçen deliller neticesinde bu inanca ulaştım 2 ( ) Din eğitimi aldığım kişilerin söyledikleriyle bu inanca ulaştım 3 ( ) Ailemin ve çevremdekilerin ifadeleri inanmam için yeterli geldi 4 ( ) Allah’ın varlığı için her hangi bir delile ihtiyaç duymadım 5 ( ) Diğer…………… 17. Din bakımından kendinizi nasıl tanımlarsınız? 1 ( ) Dindarım, düzenli ibadet ederim 2 ( ) Dindarım ama ibadetlerimi aksatıyorum 3 ( ) Dindarım ama ibadet etmem 4 ( ) Dine ilgi duymuyorum 5 ( ) Diğer…………… 18. Dini bilgi konusunda kendinizi yeterli görüyor musunuz? 1 ( ) Evet 2 ( ) Kısmen 3 ( ) Hayır 4 ( ) Diğer…………… 19. Dine ait bilgilerinizi nerelerden veya kimlerden öğrenirsiniz? 1 ( ) Kuran ve Hadis gibi dinin temel kaynaklarından 2 ( ) Camii imamından 3 ( ) Dini cemaat ve gruplardan 4 ( ) Televizyon ve radyo programlarından 5 ( ) Diğer…………… 20. Dine ait özel bir sorunla karşılaştığınız vakit, çözüm için ilk nereye müracaat edersiniz? 1 ( ) Kuran-ı Kerim ve Hadis kitaplarına 2 ( ) Sohbet hocalarına 3 ( ) Cami imamlarına 4 ( ) Eş, dost, arkadaşlara 5 ( ) Diğer…………… 21. Okullarda din eğitimi zorunlu olmalı mıdır? 1 ( ) Kesinlikle, zorunlu okutulmalıdır 2 ( ) Seçmeli olması iyi olur 3 ( ) Kesinlikle kaldırılmalıdır 4 ( ) Diğer…………… 22. Okullarda verilen din dersinin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? 1 ( ) Evet, yeterli 2 ( ) Kısmen, iş görecek kadar yeterli 3 ( ) Hayır, yetersiz 4 ( ) Diğer…………… 23. Diyanet İşlerinin günlük meselelere karşı tutumunu yeterli buluyor musunuz? 1 ( ) Yeterli buluyorum 2 ( ) Yeterli bulmuyorum 3 ( ) Fikrim yok 4 ( ) Diğer…………… 24. Cemaatlerin vermiş oldukları din bilgisine güveniyor musunuz? 1 ( ) Evet, kesinlikle güveniyorum 2 ( ) Bir kısmına güveniyorum 3 ( ) Kesinlikle güvenmiyorum 4 ( ) Diğer…………… 25. Her hangi bir cemaate devam hususunda görüşünüz nedir? 1 ( ) Dini daha iyi yaşamak için gereklidir 2 ( ) İnsanların kafasını karıştırdıkları için karşıyım 3 ( ) Emin değilim 4 ( ) Diğer……………
150 26. Aile bireylerinizin daha dindar olması için gayret gösterir misiniz? 1 ( ) Evet 2 ( ) Hayır 3 ( ) Emin değilim 4 ( ) Diğer………….. 27. Ahlâklı olabilmek için dindar olmak gerekli midir? 1 ( ) Evet, gereklidir 2 ( ) Hayır, gerekmez 28. Yapacağınız bir iş için, bu işin dine uygun olup olmadığını araştırır mısınız? 1 ( ) Evet, kesinlikle araştırırım 2 ( ) Kısmen, bazı konularda araştırırım 3 ( ) Hayır, böyle bir şeye ihtiyaç duymam 4 ( ) Diğer………….. 29. Kuran-ı Kerim’i Arapça olarak okuyabiliyor musunuz, hiç hatmettiniz mi? 1 ( ) Evet, okuyabilirim ve birden fazla hatmettim 2 ( ) Evet, okuyabilirim ve bir kez hatmettim 3 ( ) Evet, okuyabilirim ama hatmetmedim 4 ( ) Hayır, okuyamıyorum 30.Kuran-ı Kerim’i Türkçesinden okudunuz mu? 1 ( ) Evet, tamamını okudum 2 ( ) Evet, bir kısmını okudum 3 ( ) Hayır 4 ( ) Diğer…………… 31. Kuran’ı Türkçesinden okumuş iseniz, bu durum dini hayatınıza bir katkı yaptı mı? 1 ( ) Evet, dinimi daha iyi anladım 2 ( ) Hayır, bir katkı sağlamadı 3 ( ) Diğer............ 32. Sevap kazanmak için mi yoksa bilgili, bilinçli bir mümin olmak için mi Kuran okunmalı? 1 ( ) Bilinçli bir mümin olmak için Kuran okunmalıdır. 2 ( ) Zaten Müslümansız, sevap kazanmak için okumalıyız 3 ( ) Diğer…………… 33. Kuran-ı Kerim’in bütün ayetlerinin günümüz sosyal hayatında geçerli olduğunu düşünüyor musunuz? 1 ( ) Evet. Kuran-ı Kerim’in bütün ayetleri kıyamete kadar geçerlidir. 2 ( ) Kuran-ı Kerim’in bazı ayetleri günümüzde geçerli olmasına karşın bazıları günümüze hitap etmiyor. 3 ( ) Kuran-ı Kerim’in günümüze hitap etmekten uzak 4 ( ) Fikrim yok 5 ( ) Diğer………….. 34. Kuran’ı Kerimin Allah tarafından korunduğunu, kıyamete kadar korunacağını düşünüyor musunuz? 1 ( ) Evet bu güne kadar korunmuştur, bundan sonra da korunacaktır. 2 ( ) Korunamamıştır, değişen ayetleri olmuştur 3 ( ) Bu konuda bilgim yok 4 ( ) Diğer…………… 35. Aşağıdakilerden hangilerine inanır ya da yaparsınız? 1 ( ) Cin çarpması 2 ( ) Fal 3 ( ) Büyü 5 ( ) Çaput bağlayıp dilek tutma 6 ( ) Aydaş 8 ( ) Nazar 9 ( ) Hepsi 10 ( ) Hiçbiri
4 ( ) Türbe ziyareti 7 ( ) Muska
151 36. Kadere inanır mısınız? Meselâ bir kişinin iyi bir hayat yaşaması onun kaderi midir, yoksa kişi çalışarak mı iyi hayat yaşar? 1 ( ) Kadere inanırım kişi ancak kaderinde olanı yaşar 2 ( ) Kadere inanırım ama kişi çalışarak kaderini belirler 3 ( ) Kadere inanmıyorum kişi kaderini kendisi belirler 4 ( ) Diğer…………… 37. İnsanların bu dünyada yaptıklarının karşılığı olarak ahirette tekrardan dirileceklerine, hesaba çekileceklerine, amellerine göre cennet ya da cehenneme gideceklerine inanıyor musunuz? 1 ( ) Evet inanıyorum 2 ( ) Hayır inanmıyorum 3 ( ) Fikrim yok 4 ( ) Diğer………….. 38. Hz. Muhammed ile ilgili düşünceniz nedir? 1 ( ) Allah’ın gönderdiği son peygamber olduğuna inanıyorum 2 ( ) Hz. Muhammed, karizmatik bir lider olmakla beraber peygamber olduğuna inanmıyorum 3 ( ) Peygamberliğine inanmıyorum 4 ( ) Diğer…………… 39. Namaz kılan bir esnafa mı güvenirsiniz yoksa namaz kılmayan bir esnafa mı? 1 ( ) Namaz kılana 2 ( ) Namaz kılmayana 3 ( ) İkisine de güvenirim 4 ( ) İkisine de güvenmem 5 ( ) Diğer…………… 40. Güç bir durumda kaldığınızda ya da bir dileğinizin gerçekleşmesini istediğinizde kurban adağında bulunur musunuz? 1 ( ) Evet kurban adarım 2 ( ) Kesinlikle karşıyım 3 ( ) Bilgim yok 4 ( ) Diğer…………… 41. Kurban kesmek yerine LÖSEV, ÇOCUK ESİRGEME KURUMU gibi yardım merkezlerine para yardımı yapılmasını nasıl karşılıyorsunuz? 1 ( ) Kurban yerine bu kurumlara yardım edilebilir 2 ( ) Kurban dinî bir vecibedir, kesilmelidir 3 ( ) Fikrim yok 4 ( ) Diğer…………… 42. Melekler var mıdır, meleklere inanır mısınız? 1 ( ) Evet vardır, inanırım 2 ( ) Hayır inanmıyorum 3 ( ) Bu konuda bilgim yok 4 ( ) Diğer…………… 43. Hastalığı uzun süren bir yakınınızın daha çabuk iyileşmesi için, cinci hoca ya da şeyhe gider misiniz? 1 ( ) Evet, giderim 2 ( ) Hayır asla gitmem 3 ( ) Fikrim yok 4 ( ) Diğer………….. 44. Dua hakkında görüşünüz nedir? 1 ( ) Yapmam gerekenleri gereğince yapar dua ederim 2 ( ) Sadece dua etmek yeterlidir, sık sık dua ederim 3 ( ) Duaya inanmam, dua da etmem 4 ( ) Fikrim yok 5 ( ) Diğer……………
152 45. Hangi sıklıkta dua edersiniz? 1 ( ) Her gün beş vakit namazla birlikte 2 ( ) Ara sıra 3 ( ) Bir sıkıntıyla karşılaştığımda 4 ( ) Duaya inanmam 5 ( ) Diğer…………… 46. Evinizde herhangi bir dini kitap var mı? (Birden fazla seçenek işaretleyebilirsiniz) 1 ( ) Kuran’ı Kerim 2 ( ) Hadis kitapları 3 ( ) İlmihâl 4 ( ) Tefsir 4 ( ) Namaz Hocası 5 ( ) Cüz 6 ( ) Dini hikâye ve roman 7 ( ) Hepsi 8 ( ) Hiçbiri 9 ( ) Diğer………….. Aşağıdaki ibadetlerden size uygun olanları işaretleyiniz? Devamlı Ara sıra Hiç 47. Günlük Namazlar 1() 2() 3() 48.Ramazan Orucu 1() 2() 3() 49. Nafile Namaz ve Oruç 1() 2() 3() 50. Cuma Namazı 1() 2() 3() 51. Bayram Namazı 1() 2() 3() 52. Zekât konusunda tutumunuz nedir? 1 ( ) Düzenli olarak her yıl veririm 2 ( ) Ara sıra veririm 3 ( ) İmkânım olmadığı için veremem 4 İnsanlara yardım etmeyi severim ama zekâta karşıyım 5 ( ) Zekât vermem 6 ( ) Diğer…………… 53. Hacla ilgili tutumunuz nedir? 1 ( ) Bir defa gittim 2 ( ) Birden fazla gittim 3 ( ) Gitmeyi düşünüyorum 4 ( ) İmkânım olmadığı için gitmedim 5 ( ) Gitmeyi uygun bulmuyorum 6 ( ) Diğer…………… 54. Kredi ile ev-araba alma hususunda ne düşünürsünüz? 1 ( ) Kredi haram olduğundan karşıyım 2 ( ) Zorunluluksa kullanılabilir 3 ( ) Çağın bir gereğidir kullanılabilir 4 ( ) Diğer…………… 55. Alkol alımıyla ilgili görüşünüz nedir? 1 ( ) Alınabilir 2 ( ) Dinimiz haram kılmıştır, alınmamalıdır. 3 ( ) İş yemeği, düğün gibi durumlarda alınabilir 4 ( ) Diğer…………… 56. Kız çocuklarının eğitimi hakkında ne düşünüyorsunuz? 1 ( ) Kesinlikle üniversite dâhil istedikleri bölümde okumalıdırlar 2 ( ) İlköğretimden sonra okumalarını hoş karşılamıyorum 3 ( ) İmam Hatip Lisesini okumalarında sakınca görmüyorum 4 ( ) İlâhiyat Fakültesinde okuyabilirler 5 ( ) Kesinlikle okumamalılar 6 ( ) Diğer…………… 57. Bir ailenin kaç çocuğu olması gerektiğini düşünüyorsunuz? 1 ( ) 1-3 2 ( ) 3-5 3 ( ) 5-7 4 ( ) 7-9 5 ( ) Diğer…………
153 58. Kadınların bir işyerinde çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? 1 ( ) Çalışmalıdırlar 2 ( ) Çok gerekli ise çalışabilirler 3 ( ) Çalışmalarına karşıyım 4 ( ) Diğer…………. 59. Genç kızların evlilik öncesi erkek arkadaşlarıyla görüşmelerini nasıl karşılarsınız? 1 ( ) Çağın gereklerine uygundur, görüşebilirler 2 ( ) Hoş değil, ahlâk düşüklüğüdür 3 ( ) Fikrim yok 4 ( ) Diğer………… 60. Eş seçiminde eşin dindar olmasına dikkat edilmeli midir? 1 ( ) Evet, edilmelidir 2 ( ) Hayır, bunun bir önemi yoktur 3 ( ) Çok önemli değil, iyi olması yeterlidir 3 ( ) Diğer………….. 61. Eşinizin giyim-kuşamında, insanlarla ilişkilerinde dini kuralları gözetmesini ister misiniz? 1 ( ) Evet 2 ( ) Hayır 3 ( ) Emin değilim 4 ( ) Diğer…………… 62.Dini nikâh konusunda ne düşünürsünüz? 1 ( ) Mutlaka dini nikâh gerekir 2 ( ) Resmi nikâh yeterlidir 3 ( ) Dini nikâh gereksizdir 3 ( ) Diğer………….. 63. Diğer dinlerin mensuplarıyla evliliğe nasıl bakarsınız? 1 ( ) Hoş karşılarım 2 ( ) Karşıyım 3 ( ) Emin değilim 4 ( ) Diğer…………… 64. Yasaya göre evlilik sonrası edinilen malların, boşanma durumunda karı-koca arasında eşit olarak pay edilmesini nasıl buluyorsunuz? 1 ( ) Uygun buluyorum 2 ( ) Uygun bulmuyorum 3 ( ) Kararsızım 4 ( ) Diğer…………. 65. Yaşamış olduğunuz bölgenin en önemli sorunu nedir? 1 ( ) İşsizlik 2 ( ) Okulların Yeteli olmaması 3 ( ) Sağlık kuruluşlarının yetersizliği 4 ( ) Ulaşımın yetersiz olması 5 ( ) Zirai hayatın canlı olmaması 6 ( ) Ticari hayatın canlı olmaması 7 ( ) Diğer…………… 66. Siyasi ve ekonomik olarak en güçlü İslâm ülkesi hangisidir? 1 ( ) Türkiye 2 ( ) İran 3 ( ) Suudi Arabistan 4 ( ) Endonezya 5 ( ) Malezya 6 ( ) Diğer…………… 67. İslâm’ın yaşandığı ve yaşanabileceği en iyi memleket neresidir? 1 ( ) Türkiye 2 ( ) İran 3 ( ) Suudi Arabistan 4 ( ) Endonezya 5 ( ) Malezya 6 ( ) Diğer……………