Bozkır Postası Gazetesi Sayı:868

Page 1

28 ARALIK 2015 PAZARTESİ

SAYI: 868 KURULUŞ 1988 - YIL: 27 FİYATI 50 Kr.

Ozlenen özlem sona eriyor! Bilim Sanayii ve Tek noloji Bak anlı ğı tarafından yüzde altmış kredi destekli Bozkır Küçük Sanayi Sitesindeki 46 işyerinin 15/5/ 2012 t ar ihinde ih al e s i y a pı l m ı ş t ı . Kooperatif Başkanı Ali Karak uş v e Başkan Ya r d ı m c ı s ı O r ha n Canbaz, kooperatifin yönetim kurulu ile birlikte eski sanayi sitesinde kirada oturan sanayi

esnaf lar ı yl a el ele vererek gece gündüz demeden çalışarak zoru başardılar. Bozkır Küçük Sanayi Sitesi Kooperatifinin yönetim k ur ul u v e ü y ele r i , kooperatifin kurulma aşamasından sonra tüm p r o s e d ü r l e r i tamamlanarak, üst ve alt yapı dahil olmak üzere 18 ay gibi kısa bir sürede dükkanlarının yapımının

Bozkır Küçük Sanayi Sitesi dükkanları yoğun çaba ve gayretler sonucunda tamamlandı. Eski Sanayi sitesinde kirada oturan bazı sanayi esnaflarımız özledikleri sanayi dükkanlarına yakında kavuşacaklar.

Bank Asya’ya Bozkırlı Başkan Kalaycı’nın sözlü sorularına Bakan’dan Açıklama Bozkırlı MHP Konya Milletvekili hemşehrimiz Mustafa Kalaycı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’a Konya ile ilgili sorduğu sözlü sorulara Bakan’dan açıkla-ma yapıldı.

Bank Asya’da Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Bozkırlı hemşehrimiz Abdullah Güzeldülger atandı. Asya Katılım Bankası A.Ş. Y önet im Kur ulu Başkanlığı’na, hala başkan v e k i l i o l a r a k g ör e v yapmakta olan Bozkırlı hemşehrimiz Abdullah Güzeldülger’in atandığı duyur ul du. Bank adan geç tiğimiz hafta baş ı K am u y u A y d ı nl a t m a Platformu’na (KAP) yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından bankamıza bugün tebliğ edilen yazı ile; bankamızda yönetim kurulu başkanı olarak görev yapmakta o la n M eh m e t Al i İslamoğlu’nun bu görevinin sona erdirilerek bu kez Yönetim Kurulu Üyes i olarak atanmasına, halen y önetim k urulu üyes i (başkan vekili) olarak görev

yapmakta olan Abdullah Güzeldülger’in yönetim kurulu başk anı olarak atanmasına, karar verildiği bildirilmiştir. Ay r ı c a, b an k am ı z yöne ti m kur ul unu n 17.12.2015 tarihli kararı ile; Yönetim Kurulu Üyemiz İsmail Güler, y önetim kurulu başkan vekilliğine seçilmiştir.” Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), 29 Mayıs 2015 tarihinde, Bank Asya’nın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’ na (TMSF) dev r edilmes ine k arar vermişti. Bo zkır Po stası Gazetesi olarak Bozkırlı hemşehrimiz Abdullah Gü z e ld ü l g e r ’e ye n i görevinde başarılar dileriz.

Ünlü Avukat Mehmet Gün, Derelilerle buluştu Zeytinburnu Konya Bozkır Derekasabası Mahallesi Derneği her zaman olduğu gibi yine düzenlediği Konferansta salonu hınca hınç doldurdu. Başkan Ahmet Ilgaz ve Yönetim Kurulu Üyelerinin koordine ettiği Konferansa Zeytinburnu İmamhatip Lisesinin 500 Kişilik konferans salonu dar geldi. Platin Dergisinin Kapak yaptığı Bozkır’da Dünyaya Avukat olmak kitabının yazarı Av. Mehmet Gül Derekasabası Derneğinin düzlendiği konferansta hemşerileri ile buluştu. (Haberi Sayfa 3’de)


SAYFA 2

28 ARALIK 2015

Kalaycı’nın sözlü sorularına Bakan’dan Açıklama PSİKOLOJİK BAKIŞ M. Emin KARABACAK

MHP Genel Sekreter Yardımcısı ve Konya Milletvekili Bozkırlı hemşehrimiz Mustafa Kalaycı’nın Konya’nın bazı projeleri ile ilgili olarak yönelttiği sözlü sorular ile bu sorulara Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım tarafından TBMM Genel Kurulunda verilen cevaplara ilişkin TBMM zabıtlarının ilgili bölümleri ilişikte sunulmuştur. 1) Konya Yeni Çevre Yolu Projesi; “2016 yatırım yılında tamamı ayrı, müstakil bir proje olarak teklif edilecektir.” 2) Konya Merkeze Yeni Araç Muayene İstasyonu; “İkincinin açılması için çalışma başlatılmış olup, 2016'da tamamen faaliyete geçmesi için gerekli firmayla mutabakat sağlanmıştır, daha doğrusu 2016 içerisinde bitecektir.” 3) Konya Sivil Havalimanı; “'Konya'nın yeni bir havalimanına ihtiyaç yok.' sözünüzü hâlâ muhafaza ediyor musunuz?" Evet, muhafaza ediyorum, Konya'nın havalimanı vardır, gayet güzel de çalışmaktadır.” 4) Ereğli’ye Havalimanı için verilen söz; “Karaman'da bir havalimanı planlaması vardır, Ereğli'ye hizmet edecektir.” 5) Konya Metro Projesi; “2015 tarihinde proje ihalesi yapılmıştır. Ön yeterlilikle yapılan ihalenin kısa listesi 30 Kasımda belli olmuştur. Şu anda teknik değerlendirmesi devam etmekte ve mali teklifler açılacak ve proje ihalesi sonuçlandırılacaktır. Proje ihalesinden sonra, tabii, yapım için Kalkınma Bakanlığına teklif edilecek, yapım işine geçilecektir.” 6) Konya-Kayacık Lojistik Merkezi; “Lojistik merkezi işinde bir ihale yapılmış ancak gerçek ihtiyaç durumu değiştiğinden bu ihalenin tekrarlanmasına karar verilmiştir.”

Özlem sona eriyor!

28 ARALIK 2015 PAZARTESİ

S AYI : 868

İMTİYAZ SAHİBİ Bozkır Postası Gazetesi ve Matbaası Adına Şerife YILMAZ HUSUSİ İLANLAR GENEL YAYIN YÖNETMENİ Yunus YILMAZ SÜTUN CM.: 3.00 SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Filiz KILINÇEL DURU

ABONE ŞARTLARI POSTA ÜCRETİ DAHİL YILLIK YURT İÇİ 50

HUKUK SORUMLUSU Avukat Mustafa AKGÜL

ABONE ÜCRETLERİNİ YATIRABİLECEĞİNİZ HESAP NUMARASI BOZKIR PTT HES. NO.: 1108715

İDARE YERİ - DİZGİ VE BASKI Bozkır Postası Gazetesi ve Matbaası Yukarı Mahalle Çarşı İçi Kızılay Binası Yanı No:2 - BOZKIR/KONYA

Tel. (0332) 426 1026 - Gsm: 0530 458 1232 web: www.bozkirpostasi.com.tr email: haber@bozkirpostasi.com.tr

BU GAZETE BASIN AHLAK YASASINA UYAR YAZILARIN HUKUKİ SORUMLULUĞU YAZARINA AİTTİR.

tamamlanmasının onur ve gururunu yaşıyorlar. Pırıl pırıl olan ve tamamlanan Bozkır Küçük Sanayi S itemiz e, esk i sanayi s itesinde kirada ot ur an s ana y i e s naf ı kiradan k urtulup kendi d ü k k a n l a r ı n a oturacaklarının sevincini ve m utluluğunu şi mdiden yaşıyorlar. Bozkır Küçük Sanayi Sitesi Kooperatif Başkanı Ali Karakuş ile Başkan Yardımcısı Orhan Canbaz, konu ile ilgili gazetemize y aptık ları ortak açıklamalarında: “Bozkır Es ki Sanay i Sites inde k ir ad a o t ur an e s na f arkadaşlarımız ın bir an önce kiradan kurtulmaları için el ele vererek gece gündüz demeden yönetim kurulumuzla birlikte çalıştık ve takipçisi olduk. Yeni Sanayi dükkânlarımızı kısa sürede tamamlamamızın m ut lul uğunu sa nayi esnafımızla birlikte bizlerde yaşıyoruz. Bu mutluluk sevincimize katkı sağlayan tüm sanayici kardeşlerimize bizlere verdikleri destek ve güvenlerinden dolayı ne kadar teşekkür etsek azdır. İnsan mücadele verince başaramayacağı hiçbir şey y ok tur. Yeter k i biz ler birbir imiz e güv enelim . Güven, samimi, birlik ve b er a be r l i k i ç e r i s i n de olduğumuz sürece inanıyoruz ki; Bozkır’ı ve Bozk ır es naf ını kim se tutamaz” dediler. Kooperatif Başkanı Karakuş ile Yardım cısı Canbaz k onuşm alarını tamamlarlarken, Bozkır

sanayisinin gelişmesinde ve ilerlemesinde birlik ve b e r ab er l i k i ç er i s in d e olunursa başarılamayacak hiç bir şeyin olmadığına da vurgu yaptılar. Bozkır Küçük Sanayi sitesinin kur’a çekimlerini is e önüm üz dek i Oc ak ayının içer isinde yapacaklarının müjdesini de verdiler. Karakuş ile Canbaz, bu dükkanların yapımı sırasında kendi işleri gibi koşturduk larını v e yönetim kurulu ile sanayi esnafının da desteklerinin kendilerine daha da güç verdiğini belirttiler. Kooperatif Başkanı Ali K a r ak u ş v e B aş k a n Yardımcısı Orhan Canbaz, Bozkır Küçük Sanayi Sitesi K o o p e r a t i f i n i n kurulmasında ve tamamlanmasında emeği geçenlere de gazetemiz aracılığıyla teşekkür ettiler. Karakuş ile Canbaz, Sanayi Sitesi Kooperatifinin k ur u l m a a ş am as ın d a kendilerine birebir yardımcı ol an eski Bel edi ye Başkanlarından Mehmet A kif Ü lk er ’ e, kr edi işlemlerinde katkı sağlayan ve yardımcı olan Sanayi ve Tek noloji Bak anlığını n ye tkil ile ri ne, İ nşaat s ü res i nc e k endi ler in e yardımcı olan o dönemin Belediye Başkanı Mustafa Uyar’a, şu anki Belediye Başkanımız İbrahim Gün’e, Y ö n e t im K u r u l u n a, kooperatif üyelerine vermiş oldukları destek ve katkılarından dolayı ayrı ayrı şükran ve teşekkürlerini sundular.

Söğüt-Der; “Yüz Yıllık Refah İstiyor…”

İlçemiz Bozkır bağlı şirin bir köy olan Söğüt Köyü eğitimcileri Söğüt Eğitim Der adından yeni bir dernek kurdular. Önceki haftalarda dernek binasındaki yapılan istişare toplantılarına âcizane olarak bizlerde katıldık. Dernek yönetimin genç, dinamik ve eğitimci olması dikkatimi çekti. Tabi ki bu da, dernekteki havanın farklı olmasını sağlamış. Daha önce Söğüt adına kurulmuş Söğütlüler Derneği d e r n e k o la r a k ; P e r ş e m b e Ya y l a ’s ı n a c a m i , minare, şadırvan, yaylanın ağaçlandırılması, her yıl şenlik yapılması gibi birçok çalışmalar yapmış. Burada onlara da hizmetlerinden dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. Yeni derneğin kurulmasında büyük emekleri olan Başkan Muharrem Kalaycı ve Sabri Kocakafa ile yaptığım sohbette hedeflerinin öncelikle çocuk okutmak olduğunu öğrendim. “Kendilerinin de birer eğitimci o ld u kl ar ın ı ve f e ls ef el er in in H z . Pe y ga m be r Efendimizin (s.a.v): “Ya öğren ol ya öğreten ol ya da seven ol. Sakın dördüncüsü olma sonra helak olursun” (Mecmau’z- Zevaid,•'3fc.1, s.122) hadisince hareket edeceklerini bu amaçla da yönetim kuruluna da eğitimcilere daha fazla verdiklerini ifade ettiler. Muharrem Hocama ve Sabri Hocama öncelikli hedeflerinin neden çocuk okutmak olduğunu ve bu konuda yönetim olarak hedeflerinin neler olduğunu sorduğumda ise bize şu bilgileri verdiler: Hocam sizde Bozkır İmama Hatip Lisesi’nde 7 yıl okudunuz ve öğretmenliğinizin yanında çocuk eğitimi üzer ine kit apl ar ı olan bir yazarsınız. Okumakla çocuk okutmak arasındaki psikolojik farkı çok iyi biliyorsunuz. Köy ve kasabalarımızda okumak isteyen çocuklara gereken maddi destek verilememektedir. Bunun içinde zeki fakat maddi durumu olmayan bu çocuklar zamanla toplum içinde kaybolup gitmektedir. Bizler yönetim kurulu olarak en azında köy ve köyümüz dışında yaşayan köylülerimizin çocuklarının ellerlinden tutmak istiyoruz. Bu amaçla Konfüçyüs’ün: “Yoksul bir gence gerçekten yardım etmek istiyorsanız ona balık tutup vermeyin, balık tutmasını öğretin. Balık vererek bir öğün, balık tutmasını öğreterek bir ömür boyu karnını doyurabilirsiniz” dediği gibi köyümüze ve köylümüze yapılacak en iyi hizmetin eğitim olduğunu düşünüyoruz. Hedeflerini şu şekilde sıraladılar: Şuanda dört yıllık bir üniversitenin örgün eğitiminin de okuyan 43 öğrenciye burs verilmektedir. İmkânlar elverdiği takdirde iki yıllık yüksek okulda okuyan, ilköğretim ve ortaöğretimde okuyan fakat maddi durumu olmayan çocuklarda düşünülmektedir. Başka bir ifadeyle okumak isteyen çocukların ellerinden tutulacak ve üniversite bitinceye kadar bu çocuklara burs adı altında gereken yardımlar yapılacak. TEOG ve üniversite sınavına hazırlanan çocukların doküman yardımının yanında imkânlar ölçüsünde bu çocuklar etüt ve dershaneye gönderilecek. Bunun yanında her eğitim öğretim yılı başında köydeki ilkokulda okuyan çocuklara kırtasiye yardımı yapılacak. Köyün siyasi hiçbir işine müdahil olunmayacağı gibi derneği siyasetin içine çekmek isteyenlere müsaade edilmeyecek. Her ay imkânlar ölçüsünde bölgesel toplantılar yapılarak hemşerilerimizi bilgilendirme, dayanışma ve yardımlaşma adı altında birlik beraberliği sağlayıcı etkinlikler yapılacak. Bununla birlikte eğitici ve dini içerikli seminerler verilmeye çalışılacak. Konya'da köylülerimizin yoğunlukla yaşadığı mahallelerde dini içerikli konferanslar düzenlenecek. Derneğe üye olmak isteyen bütün köylüler birlik ve beraberlik adına üye olabilecek fakat üye aidatlarında gönüllülük esas alınacak. Dernekte telefonu kayıtlı olan kasaba halkına düğün ve vefat gibi önemli durumlar için mesaj gönderilecek. Yeni başkan derneğin kaynağının ise şu şekilde açıklamaktadır: Kasaba zenginlerinin zekât ve sadakalarından biriken paralar sadece çocuklarımızı ve gençlerimizi okutmak için kullanılacak. Üye aidatları ve bağışları da, köyün birlik be beraberlik için yapılacak faaliyetlerde kullanılacak. Derneği ayakta aidatlar ve bağışlar ise köyümüzün yardımlaşma ve dayanışma amaçları için kullanılacak. Bu anlamda ileride köylülerimiz gerçek manada bize maddi destek verirlerse, durumu olmayan köy halkının hastane masrafından tutun da düğünü, çocukların sünneti, yangın gibi özel durumlarda kullanılacak. Söğüt Eğitim Derneği’nin Yönetim Kurulunu yakından tanıyınca bu hedeflerin gerçekleşeceği inancım arttı. Bu konuda başta Dernek Başkanı Muharrem Kalaycı ve Sabri Kocakafa şahsında yönetim kurulunu tebrik eder, R a bb im ya r ve y ar dım c ıla rı ol su n di yo rum . “Bir yıllık refah istiyorsan tahıl yetiştir, on yıllık refah istiyorsan ağaç yetiştir, yüz yıllık refah istiyorsan insan yetiştir.” (Çin Atasözü) En güzel yatırımın insana yapılabileceğini unutmamak dileğiyle…


SAYFA 3

28 ARALIK 2015

Avukat Mehmet GÜN İstanbul’daki Bozkır Derelilerle Buluştu Kon f eran sı n aç ıl ı ş konuşmasını n Derne k Başkanı Ahmet Ilgaz yaptı. Hemşerisi Mehmet Gül’ün hikayesini çok iyi bilen Ilg az, konuş urk en ve hemş eri sinden bah sede rk en old ukça duygu land ı. De rn eğin yaptı ğı çalı şmalardan bahseden Başkan Ahmet Ilgaz Pazar günü olmasına rağmen 500 kişilik bu sa lo n u h ı nc a h ı n ç doldurduğunuz için Sizlerle gurur duyuyorum dedi. B a ş k a n ı n konuşmasının ardından k ü r s ü y e Bo z k ı r ’ d a n Dün yaya avuka t olan Meh met Gü l ge ld i. Di kkat li ce din len mesi ge rek e n h ik ây e si ni anlatmaya başlamadan Dua yapılmasını istedi ve duanın ardından ko n f e ra n sa b a ş l a d ı . Aslında konferans demek biraz haksızlık olur. Avukat Gü n k en d i y a ş a m hikayesini anlattı. Arkadaşlarım, “Yaşadıklarını yazmalısın” dediklerinde, “Benim gibi çokları var, sıradan bir yaşa mdı , de ğe r mi ?” derdim. Büronun 25’inci yılını kutlarken; başarı hikayeni paylaşmalısın ısrarları üzerine zayıf yerimden yakalanıp ikna oldum. Günlük tutmadığım ve çok yoğun bir tempoda çalıştığım için kitap birkaç yılda tamamlandı. Evet. Ha yat ta dört çoc ukla Konya Bozkır’ın Dere Köyü’nde tek başına kalıp da binbir yoksunluk içinde dikiş dikerek, iğne vurarak, dağdan odun kesip sa tarak, inek ve keçi besleyerek ailesini bir ara da ve ay ak ta tutabilmek; onur, dürüstlük ve iyilik değerleri aşıladığı çocuklar ını sağ lıkla

büyüte bilmek… Kimin harcı ola bilir? “Ana m ağlamasın” diyerek daha 3 yaşıma bile gelmeden omzuma aldığım koca yük, yaşam yolumu çizdi. Daha o yaşta kendi kendime keşfettiğim ve üstlendiğim sorumluluk duygusu beni ha y a tım boyunca bırakmadı, ben de onu hiç terk etmedim. Yoklukları n aslında büyük bir zenginli k olduğunu fark ettim. Bizim oralarda evler iki katlı olur. Zeminde hayvanlar barınır, saman ve odunlar saklanır; o bölüme ayrı bir kapıdan girilir. Ahırın üstündeki ayrı kapıdan girilen birinci katta insanlar yaşar. Her evde geniş bir balkon ve evin ortasında bütün odaların içine açıldığı ‘hayat’ denilen ortak yaşam alanı olur. Balkonumuzun bir ucunda babamın terzi odası vardı. Baba m, keçi kılı ndan örülmüş kumaş lardan elbise dikerdi. Sonradan öğrendim; onları Cuma günleri Sırıstad’a satmaya götürürmüş. Hep O’nun gibi olmak istedim. Çünkü herke s O’nu “Çok iyi biriydi” diye anardı. Ben de O’nun gibi iyi bir insan olmak istedim. O’nu çok az tanıyabildim ve nasıl iyi o l un d u ğ u n u o nd a n öğrenme imkanım olmadı maalesef. Köydeki herkes, benim için “Bu çocuk oku mal ı” di yo rd u. İlkokuldan sonra gidilecek okul belliydi ve ortaokul tam evimizin karşısına yapılmıştı. Anam Kozlu Kö yü ’n d eki da na mı zı satmaya karar vermişti ve dünyalar benim olmuştu. Kayıt için çektireceğimiz fotoğraf için komşunun Hüse yin Ca n’ın Almanya’daki babasının

kravatını ve ceketini ödünç aldığımızı hatırlıyorum. Benim ilkokul öğretmeni değil de avukat olmam, dışımda gelişen ve kontrol edemeyeceğim olaylar ve tesadüfler sonucundadır. Ortaokuldan sonra üç yıllık Parasız Yatılı Devlet Lisesi yerine dört yıllık Çanakkale Öğretmen Okulu’nu tercih etmemim nedeni, normal liseye göre bir yıl fazla okumak ama okulu bitirir bitirmez de öğ retmen çıkmaktı. Böylece kısa zamanda geliri olan bir mesleğe başlayacak ve aileme destek olabilecektim. Fakat bu planım benim dışımdaki bir sebeple bozuldu. 1974 yılında öğretmen okul ların ın dört yıl lı k statüsü kaldırıldı, düz lise ayarına indirildi. Öğretmen olabilmek için üniversite sınavını kazanmak ve iki yıllık Eğitim Enstitüsü’nü bit irme k gerek iyo rd u. Ancak hakkımızı elimizden alan, amacımıza ulaşmayı bir yıl daha geciktiren bu d e ğ i ş i k l i ğ i öğretmenlerimizin yardımı ile ve çok çalışarak fırsata dö n üş t ürd ük . Sı na va hazırlık sırasında madem üniversite sınavına girmek zorunday ız, o zaman eğitim enstitüleri dışındaki fakülteleri de yazalım fikri ol uş tu … Ü ni ve r si te sın avın a kayı t için yatırmam gereken 100 lirayı, yazı n çalışarak ödemek üzere hocamdan borç aldım. Ve İstanbul Üni ve rs it e si Huk u k Fakültesi’ni kazandım. 1976’da girdiğim fakülteyi 1980’de bitirmiş, okuldan dört yılda mezun olma başarısını göstermiştim. Ama bu gerçek bir başarı değildi. Hocalarımız o zaman öğrencileri çok

zorlamamışlardı. İyi bir meslek edinmiştim. 3-4 yıl kadar İ st an b u l ’ d a k i a v u ka t dayımın yanında çalıştım. Bu süreçte yaşadığım zorlukları, tecrübeleri, ne d e n a yrı l ı ş ka ra rı aldığımı, ‘bir avukat-bir ça n t a ’ dö n e m i mi ve büronun kuruluş öyküsünü her ayrıntısıyla kitapta anlattı m. 80’li yıllarda uluslararası iş yapan 5-6 avukat vardı. En büyük farkları çok iyi yabancı dil biliyor olmalarıydı. Ben bütün öğrencilik hayatım bo yu nc a F ra ns ı zca öğrenmiş ama hiçbir yerde kullanamamıştım. Yine de ilerlet mek ist iyordum. Sabah Gazetesi Oxford Üniversitesi ile ortak bir İngilizce öğrenme seti veriyordu kupon biriktirerek ald ı m. Ge cel eri BBC dinleyerek, Sultanahmet’te turistlerle sohbet ederek kon uş ma ye tk in li ği mi geliştirdim. Bir Türk ile ev l e n ere k İ st a n b u l ’a ye rl e şm iş bi r İ ng i l i z avu ka tl a ta nı şt ı m ve böyl ece Dünya ’da avukatlık serüvenimde b a şl a n ı ş o l d u d e d i . Doğruluk, Dürüstlük ve başa ra bil mek i nsa nın temel İlkeleri olmalı diye Av. Mehmet Gün yaklaşık iki saat süren konferansın son u nd a 50 0’ e a kı m hemşerisine kitabının tek tek imzalayarak takdim etti. İmz a me rasi min in ardından Dere Kasabası Derneği Başkanı Ahmet Ilgaz ve Konferansa katılan Dernek ve Vakıf Başkanları ile hemşerilerine güzel bir menüden oluşan Öğle yemeği ikramında bulundu ve yemeğin a rdı ndan Konferans çekilen hatır fotoğrafı ile sona erdi.

“YOK ARTIK” ŞAKA DEĞİL GERÇEK Bazen eski fotoğraflara bakıp gülümseriz, o günleri yadeder mutlu oluruz. Ama bazen o fotoğraflarda gördüğümüz ve hatırladığımız bazı davranışlarımıza gülümseyemez, ilkelliğimizi anlarız. Mesela, çocuklarla çekilen bir aile fotoğrafında, elinde sigaralı büyükler, dolu kül tablaları görünce ilkelliğimizi anımsarım ben… Düşününce insanın kanını donduruyor şimdi, ama farkında olmadan herkesin yaptığı, o zamanlar için normal davranışlardı bunlar. Otobüslerle yolculuk yapanlar hatırlarlar, sigara dumanı altında, çocuk hasta dinlemeden yapılırdı yolculuklar. Ev gezmelerinde balkona çıkma yoktu, odanın içinde içilir, kör duman altında sohbet edilirdi. Devlet daireleri hatta hastane koridorları dahil her yerde rahatça herkes sigara içebilirdi. Başkalarının rahatsızlığı, içmiyor olması , hasta olmasına bakılmazdı. Özellikle otobüslerde rahatsız olanların uyarıları genellikle kavgayla sonuçlanırdı. O zamanlardan bu zamanlara çok şeyler değişti, kapalı alanda sigara içme yasağı bugüne kadar atılmış en hayırlı ve en güzel karardı. Önceleri itirazlar olsa da şimdilerde herkes alıştı ve artık evlerde bile sigara içilmesi geleneği kalktı. Artık özellikle çocuklu aileler daha dikkatli ve evde sigara içilmemesi konusunda yavaş da olsa ilerlemeler var. Kamusal alanlar yasak ve cezalar sayesinde daha hızlı uyum sağladı. Şimdi eski manzaralar gözümün önüne gelince, biz ne kadar ilkelmişiz diyorum. Herkes sigara yasağına uyum sağladı, içiciler artık içmeyenlere daha saygılı ve kimseyi rahatsız etmeyecekleri ortamlarda içiyorlar derken, geçen hafta yaşadığımız olay kanımızı dondurdu. Adeta şok olduk ve duyanlarında “yok artık” dedikleri bir olay yaşadık. Astım hastası yakınımızı tedavi için hastanemize yatırdık. Her şey çok iyi ve güzel, hizmette kusur yok , tabiri caizse beş yıldızlı otel gibi bir hastanemiz var. Hastamız güvenli ellerde sağlığına kavuşup çıkacak diye beklerken, üçüncü gün aniden hastamızı hastaneden çıkarmak zorunda kaldık. Sebebi sigara… Evet, astım hastalarının bebeklerin ve bir çok kişinin tedavi gördüğü serviste yoğun bir sigara kokusu ve bilirsiniz astım hastaları diğerlerine göre daha hassastır sigara kokusuna… İlk iki gün ara da bir gelen koku, üçüncü gece dayanılmaz bir seviyeye ulaşmış ve hastamız krize girmiş, tansiyon tavan yapmış… Sağ olsun görevliler müdahale etmişler ancak koku tüm servise yayılmış… Diğer hastalar da kokunun farkında, hatta görüştüğümüz görevliler bile farkında ancak kimin içtiği konusunda net bir bilgileri ve delilleri olmadığı için bir şey yapamadıklarını anlattılar. Şaka gibi ama gerçek, “yapacak bir şey yok” gerekçesiyle hastamızı hastaneden çıkartmak ve tedavisini yarım bırakmak zorunda kaldık. Yaşadığımız olayı kime anlatmışsak tepki aynıydı, herkes “yok artık” dedi ama şaka değil maalesef gerçek… Bu çağda, bu devirde maalesef hâlâ hastanede bile sigara içebilen ve bundan dolayı en ufak bir rahatsızlık, en ufak bir vicdan taşımayan ilkel varlıkların var olduğunu görünce, bizim henüz medeni bir ülke olmamız için kırk fırın ekmek yememiz gerektiğini anlıyorum. Yine de eskiye bakıp buna da şükür deyip teselli oluyorum…


28 ARALIK 2015

Yalıhüyük’te Emniyet binası temeli atıldı Komşu ilçelerimizden Yalıhüyük’te Bozkır Yolu Caddesi üzerinde bulunan ve Hükümet konağı yanına inşaatına başlanan İlçe Emniyet Amirliği binası Temeli törenle atıldı.

Voleybol Turnuvasında Buluşuyorlar Merkezi İstanbul’da bulunan Karacahisar Derneğinin organize ettiği voleybol turnuvasında tüm Karacahisarlı hemşehrilerimiz takımlarına destek vermek için bir araya geliyorlar.

Merkezi İstanbul’da bulunan Bozkır Karacahisar Derneğinin İstanbul'da ikamet eden Boz kı r Kar a ca hi sa r Mahallesi sakinlerinin bir birilerini daha yakından tanımaları ve hasbi hal edebilmelerine vesile o l ma s ı i ç i n Karacahi sarl ıl ar Derneğinin düzenlemiş olduğu tur nuvan ın ba şlad ığ ı ö ğr en ild i. Dernek yönetiminin organize etmiş olduğu maçlar Zeytinburnu Adile Mermerci Lisesi Spor S a l o n u n d a gerçekleştiriliyor. Her pazar akşamı Saat 20:30' da ger çekleştirilen

turnuvanın ilk hafta 3 takımla turnuva maçları ger çekleştir ildiği d e belirtildi. Bozkır Karacahisar Derneğinin İstanbul’da dü z e n le m i ş o ld u ğ u turn uvaya ba şvura n Ka r a c a h i s a r l ı hemşehr ilerimizin o lu ş t u r m u ş o l d u ğ u takımlar şu şekildedir; Zeytinburnu birincisi, Bağcılar Öte yaka, Fatih Bağlar. Takımların ilk haftaki maç sonuçları ise şu ş e k il d e o l d u ğ u gazetemize bildirildi. Fatih Bağlar 3,-0 Bağcılar öte yaka, Bağcılar öte yaka 3 - 2 Zeytinburnu birinsi. Son Final maçı Bağcılar

ZAYİ : 18 Aralık 2015 Tarihinde, Nüfus Cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Hüseyin OYNAK T.C. No: 296***72214 Çağlayan Mahallesi - BOZKIR

Oteyaka 25 - 21 Fatih Baglar. İlk haftanın şamp iy onu Bağcıla r olurken, gazetemize açıklamalarda bulunan İstanbul Karacahisarlılar Derneği Başkanı Mustafa Dönmez "Turnuvamıza katılan sporcular ve takımları desteklemek için gelen köylülerimizle ber ab er g üze l ve eğlenceli vakit geçiriyoruz. Derneğimiz yönetiminin düzenlemiş olduğ u bu etkin liğe İstanbul'da ikamet eden tüm köylülerimizi de bu güzellikleri yaşamaya davet ediyoruz" dedi.

Temel atma törenine İlçe Kaymakamı Ali Polat, Gar ni zon K omu ta nı Cumhur Dilli, Belediye Başkanı Hasan Koçer’in yanı sıra daire müdürleri ve vatandaşlar katıldı. 1800 M2 kapalı alandan oluşan Emniyet amirliği binası 650 günde teslim süresi bulunuyor. Temeli atılan Emniyet binası bodrum, zemin kat ve birinci kat’tan oluşuyor. İlçe Emniyet binasının temel atma töreni İlçe Müftülüğü görevlisi Yusuf Çakıcı’nın duası ve kurban kesimi ile başladı. Temel atma töreninde konuşan İlçe Kaymakamı Ali Polat; İlçemizde eksikliği hissedilen emniyet hizmet binası bu inşaatla modern bir yapıya kavuşacak. Bu ra da eme ği ge çen herkese teşekkür ediyor, İlç e m iz e h ay ırl a r getir mesini temenni ediyorum’’ dedi. Be l e d i ye Ba şk a n ı Hasan Koçer ’de konuşmasında; İlçemize yeni bir bina yapılıyor ol ma sı n d an mu t l ul u k du y u y or um . İ n ş a l l ah kazasız belasız ta ma ml an ı r. İ lçe mi ze Emniyetimize hayırlı uğurlu olsu n’ ’ di ye kon uşt u. İnşaat çalışmalarının hızlı bir şekilde ilerlediğini belirten inşaat sorumlusu Göker Erdağı Binanın tamamlanma süresinin 650 gün olarak planlandığını belirterek, hava şartlarının iyi olması durumunda daha erken bir sürede 2016 yılının sonunda tamamla nabile ceğini söyledi.

ZAYİ : 22 Aralık 2015 Tarihinde, Nüfus Cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Hızır YALÇINKAYA Yazdamı Mahallesi - BOZKIR

T. C. BOZKIR ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİNDEN İLAN METNİ Davacı MEVLÜT ve DUDU oğlu 10/12/1961 doğumlu. 47944464406 T.C kimlik numaralı MUSTAFA 1 EKE tarafından davalı Bozkır Malmüdürlüğü aleyhine açılan Tapu İptal ve Tescil davasında dava konusu Konya İli Bozkır İlçesi Söğüt Mahallesi 175 ada. 26 parsel ve Konya İli Bozkır İlçesi Söğüt Mahallesi 175 ada. 27 parsel, sayılı yerlerle ilgili olarak hak iddia eden şahıslar son ilandan başlayarak üç ay içinde Mahkememize itiraz etmesi, itiraz eden bulunmaz ya da itiraz yerinde görülmez ve davacının iddiası ispatlanmış olursa davacı adına tesciline karar verileceği hususu 4721 sayılı TMK'nın 713/4. Maddesi uyarınca ilan olunur 26/11/2015 Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de Basın: 213095 www.bik.gov.tr

GÖLGELER Mehmet CEYLAN

BOZKIR, BEN VE YENİ YIL Bir yıl daha geride kaldı. İnsan ömrü gibi dünyanın ömrü de tükeniyor. Her geçen gün acımasız bir insan topluluğu oluyor dünya. Ahir zaman dedikleri bu mudur diye düşünmeden geçemiyoruz. Hani insan avazı çıktığı kadar bağırmak istiyor içinden “İnsanlık sen var mısın, neredesin?” Dünya öyle hale geldi ki, insanlığın yok olduğu, canavarlaştığı, acımasızca katliam işlendiği ve seyredildiği, hatta yardım edildiği bir dünya… Özellikle bölgemiz ateş çemberinde, çıkış yolu kalmamış. Bu acılarla dolu dünyada 2015 yılını kapatıp 2016 yılına, her yıl olduğu gibi yine en iyi dileklerle gireceğiz. Şimdiden ben de 2016 yılının hayırlar getirmesini diliyorum. Yeni yıl umutlu ve mutlu olsun. BOZKIR’A BAKIŞ Bir süredir Bozkır’da neler oluyor izlemeye çalıştım. Geçtiğimiz günlerde bir gün de olsa kısa bir ziyaretim oldu. Seçim havasından çıkıp yeniden hayat başladı dedik, biraz irdelemek istedik. Bozkır’da değişen bir şey yok. Hayır var tabi!... Bozkır kent girişi geçen yıl Bozkır Belediyesi tarafından yapılmıştı. Yol olarak çok da güzel olmuştu, yürüyüş güzergâhıyla falan… Tabi lak olayını yani heykeli kaleleri saymazsak. Ne olduysa büyükşehir bu yolu yıktı. Uzun bir inşaat süreci hala devam ediyor. Tabi o çirkin heykel ve kaleler duruyor. Tabi mutlaka bir şeyler yapılıyor. Mutat belediyecilik dışında Büyükşehir Belediyesi’nin projeleri var tarıma ve hayvancılığa yönelik, kent merkezi yapılaşmasına yönelik. Ziraat odasının sarımsak projesi de Bozkır için, Armutlu’daki çilek projesi gibi gibi can getireceğe benziyor. Yapılmak istenen projeler gerçekten güzel diyecek bir şey yok ama asıl olan Bozkır’da yaşamı geliştirecek bir proje hala göremiyoruz. Bu kadar yazmamıza, Milletvekili Mustafa Kalaycı tarafından Başbakan Ahmet Davutoğlu’na soru önergesi verilmesine, Ziya Altunyaldız AK Parti iktidar partisinden milletvekili seçilmesine rağmen hala Alanya yolu hakkında bir açıklama ve bir gelişme yok. Belediye kiracıları da hayli şikayetçi. -özellikle kısa dönem kira sözleşmelerindenAldığımız bilgilere göre pazar yeri projesi de, yer olarak pek uygun bir yer değil. Dar alana pazar sıkıştırılmaz. Zaten sıkışık olan şehir merkezini daha da sıkıştırır. BOZKIR VE BEN Bozkır ve ben demek istedim bu yazımda. Aslında ben demesini hiç sevmem. Beni bilenler bilir. Hiçbir zaman ben tahtına kapılmadım. Makam, mevki sevdasında olmadım. Her zaman hizmeti önde tutup doğru bildiğimi çekinmeden söyledim. Doğru yapılanın hep yanında oldum. İlk kez sahneye çıkmadım. 25’li yaşlarımla başladım buna. Genelde ülke hizmeti yerelde Bozkır hizmeti için elimi taşın altına koymaya çalıştım. 1991 yılında Bozkır dergisini çıkarırken, dernek ve vakıfta hizmet ederken, TV programında Bozkır problemlerini konu ederken, Bozkır Postası’nda yazı yazarken hep aynı şiardan yürüdüm. Önce hizmet… Doğru yapılanların yanında olurken, yanlış olduğu zaman da bu yapılanın yanlış deme gereğini hep duydum. Biliyordum ki, yanlışı alkışlarsam, yanlışa yanlış demezsem dilsiz şeytandan farkım yoktu. Belki bazıları buna kızdı, nefistir olabilir. Bazıları aferin dedi. Onun işine geliyordur. Ama ben ne aferin almak için ne de kimseye garezle kızdırmak için yaptım. Sadece doğru yapılsın diye doğruya doğru yanlışa yanlış dedim. Hatta yanlış olduğunu söylediğim birçok konu sonradan ortaya çıktı. Yanlış olduğu görüldü, dillere düştü, keşke yapsaydık denildi ama hatalara devam edildi. Ne garip ki, biz söylemiştik dediğimizde, denemek istedik denildi. Aslında bu denemek değil, onların basiretlerinin kapalı olduğunu gösteriyor. Bu durum bazılarının dimağlarında acı bırakmış ki, çiftlik gibi kulları kurumların zedelenmesine aldırış etmeden, onları umursamadan, yanlışı göre göre kapılarını kapattılar. Denilmiş ki: “Mehmet Ceylan yanlışları görüyor.” Yanlış yapmak da insanlar içindir ama önceden görenlere kulak vereceksin değil mi ya?… İleriki yazılarımızda bunları ayrıca yazarız diye düşünüyorum. Dediklerimizin doğru çıktığı, hem de ispatlı şahitli. Hiç de önemli değil. Kimsenin güzel hatırı için doğru söylemekten geri kalmayacağız. Bazıları kurumsallığa, yanlış olgulara pirim verse de biz yanlış olduğunu söylemeye çalışacağız alan alır, almayana diyeceğimiz bir şey yok. Zaten basireti kapalı olanlara ne diyelim. Selametle…


SAYFA 5

28 ARALIK 2015

Sille ve Bozkır Zaman zaman olumlu veya olumsuzlukları gördüğünde kaleme alan ve gazetemizde yazan Hüseyin Dumru’nun Sille ve Bozkır konulu yazı dizisini yayınlıyoruz. Dumru bu yazı dizisinde Bozkır’ında önemine vurgu yapıyor.

Geçtiğimiz hafta en son 2010 yılında ziyaret ettiğim Konya-Sille’ye gittim. 5 yıl önce gördüğüm Sille ile çok farklı o gün ki gördüğüm Sille. Beldeye girer girmez gözüme çarpan ilk şey dere yatağının ıslahı ve yeniden imarı idi. Beldenin tarihi dokusuna uygun bir şekilde doğal taşlarla imar edilen dere yatağı üzerinde estetik değeri olan köprüler, dere yatağının sağındaki ticari işletmelerin otantik görünümleri ve tüm bunları ticari kazanca çevirmeye çalışan yerel satıcılar. Dere yatağı diyorum ama derede akan su var ile yok arasında olmasına rağmen, k us ur la r ın a r ağ me n gü zel dizelenmiş pompa ve fıskiye sistemi ile ayakta ve canlı görünen bir dere… Beldeyi geziyorum. Beldede başarıya ramak kalmış bir yenileme çalışması yapıldığını; yenileme pr ojesinin aşamalarından olan numaralandırma sisteminden arta kalan duvar lar daki kâğıtlar dan anlayabiliyoruz. Cadde üzerinde olan binalar taş kaplama ile bir a he nge soku lmu ş. B ir çok e v gerçeğine uygun şekilde yenilenmiş ve birkaç tanesi sanat atölyesine d ön dü r ül müş . G ezi ye de va m ediyorum; bir şehrin en sağlam yapıları elbette ibadethaneleridir ki, Sillede’ki camiler bundan yeteri k ad ar fa yd ala nm ış. S ok akl ar meşhur Sille Taşı ile kaplanmış. Tüm bunlara rağmen benim gözüm sürekli olarak beldenin ortasındaki derede. Bir an Bozkır ’da akan o g üzel d eren in he yb eti geliyor gözümün önüne ve üzülüyorum; biz maalesef deremizin kıymetinin ya f a rk ın d a de ği li z y a da k ıym et len dir me kon usu nda yetersiziz diye düşündüm S il le so ka kl a r ı nd a t e r k edilmiş, yıkılmış ve yıkılmak üzere olan tarihi binalar arasında sanatsal değer taşıyabilecek fotoğraf kareleri ararken evlerin birinden çıkan orta yaşlı bir amca bize seslenerek, görmemiz gereken bir ev olduğunu ister sek onu gösterebileceğini söyledi. Bu misafirperver daveti havada kaparak amca önde biz arkada bir evin kapısına geldik. Kapıda terk edilmişliğin acı ifadesi

olan kilitsizlik ve ayrıklık karşıladı bizi. Amca binayı açtı, bizi içine da ve t et t i. E ve g i rd i ği mi zd e gö rdü ğüm ma nzar a be ni çok etkiledi. Evin giriş katından ikinci katına çıkan ahşap merdivene sanki iki ebeveyn kavgasında atılmış eşyalar gibi atılan bir birinden renkli yorganlar vardı. Yorganlar çocuk yorganı idi. Bir an için gözümü kapadım ve 4 ayrı renkte olan yorganların sahibi dört ayrı çocuğu olan cıvıl cıvıl bir ev gördüm. Çocukların yatak odaları üst katta idi, geniş holü olan girişte ise mutfak ve banyo birde büyükçe bir oda vardı. Son zamanlarda eski ahşap gömme dolapları sökülüp cilalı suntalardan yapılan mutfak dolapları olan mutfakta bir zamanlar kim bilir ne güzel yemekler pişirdi evin annesi. Ve çocuklar, daha sofra kur ulm ada n y emek ten aşı ra n çocuklar, eve yorgun gelen babanın elini yüzünü yıkadığı lavabo... Ev sahipleri tarafından 8-10 yıl önce yenileme çalışmalarında devletten para koparma derdine düşen uyanık bir tüccara satılmış. İşe yarar eşyalar alınmış fakat korkulardan gizlenilen işle meli yor gan lar bı rak ılmı ş. Kısacası geçmiş paraya satılmış. Belki çok geçerli nedenleri vardı ev sahip ler inin ama bu öykün ün hazinliğini değiştirmiyordu. Bu evde diğer birçok ev gibi kaderine terk edil miş ve yıkıl mayı göç meyi bekliyordu. Her neyse. Evin ikinci katında gördüklerimde en az girişi kadar etkil eyici güze llikte i di. Pencerelerdeki korkuluklar usta bir demircinin ruhunu üflediği sanat eserleri idi. Evden ayrılıp Sille’nin meşhur Şeytan Köprüsüne doğru ilerlerken gördüğüm manzara beni çok üzdü. O kadar güzelliğe sahip olan beldenin her yeri çöplük gibiydi. Şeytan Köprüsüne ilerledikçe yol kenarlarındaki pislikler beldeye dair o ana kadar olan tüm iyi gözlemlerim üzerine dökülen zift gibi kapladı. Bir an aklıma Bozkır ’ım geldi. Evet, belki Sille gibi şanslı değildi. Konya il merkezine yakınlık avantajını iyi değerlenirmiş Sillenin çöpleri ile dağların arasına sıkışıp kalan ama pırıl pırıl beldem geldi. Evet, yiğidi

öldürüp hakkını yememek gerekirse Bozkır temizlik alanında son bir yıldır çok başarılı idi. Bunu anlamak için biraz geç kalmış olabilirim bu nedenle Bozkır Belediyesi temizlik işlerine ve ekibine çok teşekkür ederim. S i ll e ge ç mi şi ni n t üm ihtişamına rağmen ne oldu nasıl oldu ise bir dönem terk edilmiş ve son yıllarda yeniden diriltilmeye çalışılırken Bozkırım terk edilmenin eşiğinde. Bunu görmemek için kör o lmak ger eki r. Ş imdi var mak istediğim yere doğru yazıyorum. Silleyi bu gün S ille yapan terk edilmiş ama henüz yıkılmamış evleri ve tarihi değere sahip imaretleridir. Bizler bu değerleri iyi korumalıyız ki ile rle yen yıl lar da ola sı b ir iyileştirme çalışmasında işlenebilir, yeniden imar edilebilir ve Bozkır k ü l t ü r ü n ü g e l e c e k n e si l l e r e taşıyacak olan mimari yapıların sayısı yapılacak olan masrafın getirisini götürüsünden fazla hale getirsin. Son yerel seçimlerden bu yana Bozkırda her alanda ciddi, adım adım ve planlı bir şekilde yürütülen çalışmaların temelinde elbette ülkemizin istikrarının payı tartışılamaz boyuttadır. Devletimiz Bozkırı terk edilmeden kurtarmak istiyor. Peki, biz vatandaşlar olarak, bir ey olar ak üzer imize düşeni yapıyor muyuz? Maalesef hayır! Gerek ilçe merkezi gerekse belde, köy ve mahallelerde devam eden tahribat korkutucu boyuttadır. Bunda ek onomi k olar ak yaşa dığ ımız sıkıntıların payının büyüklüğü kadar ata yadigârlarına gereken değeri vermememizin de payı vardır. Belediye ekiplerinin tüm gücü ile yapmaya çalıştıkları pırıl pırıl, çiçek gibi Bozkıra attığımız çöplerden tutunda gelişigüzel par kedilen araçlara varıncaya kadar aklınıza ne gelirse… Biliyorum, yazımı farklı bir biçimde tamamlamam gerekirdi ama aklımdan o kadar çok şey geçiyor ki toparlayamıyorum. Son söz olarak şu nu söyl üyo r um. Bu B ozkı r hepimizin ve biz ona ne kadar sahip çıkarsak o kadar daha hayatta kalır. Bozkırımızı sevelim ve koruyalım…

Durmuş KARAKUŞ Merhaba gönül dostları, bu hafta sizlerle Şair üzülürse isimli şiirimi paylaşıyorum.

Şair üzülürse Şairin yüreği dolmayı görsün Dinmez fırtınası sel olur çağlar Kalemi eline almayı görsün Şair üzülürse kalemi ağlar. Bazen özlemleri bazen hasreti Bazen sevgileri bazen nefreti kalemle kağıttır bir tek serveti şair üzülürse kalemi ağlar. Gözlerinde hasret bulutu saklı Sıladan gayrı ya ermiyor aklı Heceli ölçülü hem de ayaklı Şair üzülürse kalemi ağlar. Gurbet ele düşmüş sıladan ayrı Kimsenin kalmamış kimseye hayrı Gözyaşını döker kağıda gayrı Şair üzülürse kalemi ağlar.

ZAYİ : 18 Aralık 2015 Tarihinde, Nüfus Cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Mehmet ÖKSÜZ Karacaardıç Mahallesi - BOZKIR


SAYFA 6

28 ARALIK 2015

“Değerli, Dostlarım ve sevgili öğrencilerim. Evet bu gün “Dersimiz Tarih ve konumuz Yakup İçöz” Yıl 1984 eğitim öğretim yılı Bozkır Endüstri Meslek Lisesi 1. sınıf öğrencisiyim. Dersimiz tarih Öğretmenimiz Yakup İÇÖZ’dü. Bozkır aşığı yiğit öğretmeniyle ilk kez derste tanıştım. Tarih dersine olan ilgim ve sevgim sebebiyle derslerinde en aktif öğrenci bendim. Zaman ilerledikçe öğretmenim beni seviyor ben ise utandığımdan sevgimi ona belli edemiyordum. Bir gün sınıfa bir soru sordu ben cevapladım bana sözlü notuna 10 (şimdiki 100 puan) veriyorum dedi. Benim kendimi ifade etmedeki en önemli hamle oydu o günden sonra her derse utanmadan konu ile alakalı görüşlerimi ifade edebilmeye başladım. Yakup Hocam ders harici zamanlarda beni görünce seviyor ve iltifatlarda bulunuyordu. Ben bu sevginin altında kalmamak için ve ona sevdiğimi göstermek için dağdan çiğdem toplayıp pazartesi günü içtima alanında kendisine verdim. O kadar mutlu oldu ki “Sen çiğdemlerde daha güzel kokarsın” dedi.

Öğretmenim ile bazen teneffüslerde basket atışı yapar, karşılıklı masa tenisi oynar yenildiği zaman okulun kenarında her zaman “Şam Balı” satan Duran Amca vardı ondan bana Şam Balı ısmarlardı. Boş derslerimizde sınıfımıza girdiği zaman ondan “40 Yiğidiyle Kürşat İhtilalini” anlattırırdık. Ballandıra ballandıra anlatırdı. Hele hele divan edebiyatından okuduğu o şiirler hala kulaklarımızda. Kısacası bize zaman ayırır ve sevgisini sunardı. Yakup Hocam sadece beni değil tüm öğrencilerini sever öğrencileri de onu sever sayardı. Onun öğretmenliğinde üç yıl Bozkır Endüstri Meslek Lisesi’ni okuyup 1987 yılında okuldan mezun oldum. Üniversite eğitimim uzun sürdü önce İdari Bilimler İktisat okudum bu bölümü yarıda bırakıp Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulunu okudum oradan 1996 yılında mezun oldum. Aynı yıl Bozkır Atatürk İlköğretim Okulu’na Beden Eğitimi Öğretmeni Olar ak atandım . Ay nı “ E n sevdiğim zamanda Bozkır Endüstri Ö ğ r e t m e n i m Ya k u p Me s lek Li s es i Bede n İÇ ÖZ ! ” k endi s i Ta ri h Eğitimi öğretmeni olarak Öğ r et m eni di r d iy e re k mezun olduğum okuluma anlattım. Yakup Hocamı o görevlendirildim. Yakup vaziyette görünce kendimi Ho c a m ı s e v d iğ im de n tutamadım ve göz lerim dolayı hep tarih öğretmeni doldu karşılıklı ağlaştık. olmak istemişimdir. Ama Doktorlar fazla durmayın nasip böyle tec elli etti. dedi ve koridora çıktım Okulun ilk haftası pencereden bakan eşi de eğitim öğretim yılı açılış orada ağlıyordu. Doktor programında beni okul kanın gen değerlerinin Müdürüm Say ın Kemal u y d u ğ u n u kan Esenkaya H o c a m verebileceğimi söyleyince öğrencilere tanıştırdı ve hepim iz se v inç le k an ö ğ r e n c i l e r e h i t a b e n bankasına koştuk. İşte bu k onuş ma m ı i s te di v e gün benim için çok hüzünlü mikrofonu elime tutuşturdu. ve öğr etm enine k arş ı O an dünyanın en büyük du y d u ğu m s ev g i v e mutlu insanı bendim sebebi s o r u m l u l u ğ u y e r i n e mezun olduğum okulda ve getirmenin onuruyla da en beni y e t i ş t i r e n sevinçli günümdü. öğr et me nle ri m Kem al Artık h ocamın ESENKAYA (Müdürümüz), telefonun almış her zaman Mehmet ERTEKİN (Müdür ar a r s o r a r d ı m . Ta k i Yardımc ım ız), Hacı Ali 16/12/2013 yılına kadar. O YILDIZ (Din kültürü v e gün hoc amın eşi aradı Ahlak Bilgisi Öğretmenimiz) Yakup Hocan hastanede ve Yakup İÇÖZ (Tarih yatıyor acil kana ihtiyacı var Öğretmenimiz) aynı davayı kan v erir misin? dedi. paslaşmanın mutluluğu ile Ancak bir kaç gün önce bir kon uşm ay a baş ladı m. öğretmen arkadaşın annesi Öğrencilerden birisi parmak iç in k an v er m ek iç i n k a l d ı r d ı v e “ H o c a m hastaneye gittiğimde siz öğrencilik yıllarınızda en kan veremezsiniz dendi o çok hangi öğretmeninizi yüzden öğretmenime bir seviyordunuz?” diye sordu. daha kan vermek nasip Ben de büyük bir onur ve olmadı. İki gün sonra sınıf Manisa İlinin Turgutlu İlçesine bağlı Bozkır Köyünün Bozkır’dan göçme olduğunu coş kuy la “ Ta r ih ar kadaşım Ergün araştırdığı kaynaklardan ortaya çıkaran İstanbul’da yaşayan hemşehrimiz ve gazetemizin Ö ğ r e t m e n i m Ya k u p Büyük’ten gelen mesaj ile İÇÖZ” diye haykırdım. Artık öğ r et m en i m H ak k ı n okuyucusu Ali Rıza Özaslan abimiz araştırdı. öğr et m enl er im l e ay nı Rahmetine kavuştuğunu Manisa İlinin Turgutlu İlçesine bağlı Bozkır YANİ: DEDİM amaçlar doğrultusunda öğrendim.. (İnnâ Lillâhi ve öğr et me nli k y apm a y a i n n â i l e y h i Köyü’nün Tarihi ile ilgili açıklamaları şöyle: " İÇENLERE ŞİFA SUYU, başladım ve öğretmenlik r a c i û n ) ( 1 8 / 1 2 / 2 0 1 3 ) “Bozkır Köyümüz, takriben 1715 yıllarında celali A H İ R E T TE B İ ZE Ş E FA AT Ç İ O L S U N . mes leğini de onlardan Kony a’da bulunan isyanlarında Konya'nın Bozkır İlçesinden 7 ailenin SUSAMIŞ MAHLUKLAR HAYAT BULSUN. öğrendim. Hocam 1999 Boz kır Endüstri Meslek (Köselioğlu ve Akışlı sülaleri) şimdiki yerleşim BEN HAYIR SAH İBİ HASAN KETHUD A yılında emekli oldu. Ben Lisesi 1987 mezunu Ahmet birimine gelmesi ve burayı hayvanlarının kış SU İÇİLMESİ İÇİN ÇEŞME GETİRDİM." de 20/10/2000 y ılında Duran ve Şükrü Yüceer ile şartlarından korumak için kış yurdu olarak seçmeleri HİCRİ 1200 yılı miladi 1785 e tekabul eder. oğlum Mevlüt Alperen’in öğretmenimize olan son ve yerleşik düzene geçmesiyle kurulmuştur. Bu kitabedeki ebcedle yazılan 1200 ile aynıdır. tedavisi için gittiğim Meram görevimizi yerine getirdik. özelliği itibariyle ilk önce çevrede "Damcı obaları" Kültür Fevzi Çakmak İlköğretim Boz kır bir aşığını daha Okulunda görevime devam bağrına basmıştı. diye anılmışlardır. Yukarı Bozkır Köylüleri kültürlerini hiçbir zaman ettim. Artık yaz tatillerinde Öğ ret m enim nur Ayrıca köyümüzün güneyinde yer alan Karadizli unutmamışlardır. Turgutlu'ya bağlı birçok Yörük görüşüyorduk. içinde yat! Mahallesi, Antalya-Burdur yöresi Karadizli köyü olmasına rağmen sadece Yukarı Bozkır Y ı l 2 011 Bo z k ı r Bende senin gibi bir yörüklerinden olup daha önce bulundukları yer Köyünde görülen üç çatallı düğün bayrağı vardır. Endüstri Mes lek Lis esi ö ğ r e t m e n olarak olan Yıkıklık mevkiinden 1900 lü yıllarda yerel Dışardan gelen misafirlerin ilk dikkatini hemen bu 1987 yılın mezunlarından öğrenc iler imi s ev ec ek efelere yataklık suçlamasıyla şimdiki yerleşim bayrak çeker, Bayrak direği Perşembe günü akşam Akisseli Bünyamin NAS onlarda kalıcı güzel izler birimine zorunlu iskana tabii tutulmuşlardır. üzeri üç çatallı çınar ağacının kesilmesiyle ortaya beni aradı ve “Yak up bırakmak için var gücümle Hocam Meram Tıpta tedavi çalışacağım. Bozkırımızın Köyümüzün en önemli özelliklerinden birisi çıkar. Düğün sahibi tarafından görevlendirilen görüyor 0 rh+ beyaz kana tüm güzel çiğdemlerini bugüne kadar hiçbir adli olayın olmamasıdır. Ayrıca düğün ağası tarafından Cuma günü Sabah ihtiyacı var” dedi. Beden d u a l a r ı m l a sana Türkiye'nin her tarafında en üst makamlarda devlet namazına müteakip oğlan evine asılır ve dibine Eğitimi Öğretmeni değerli yolluyorum. memurlarımız vardır. Bugün Turgutlu'daki her resmi kurban kesilir. Üç çatalın birisine mavi, birisine dostum Kürşar Bozkı r Endüst ri kurumda mutlaka bir Yukarı Bozkır'lı mutlaka kırmızı ve birisinede beyaz yazma bağlanır. Bu ÖZYÜREK’e ric a ettim M e s l ek L i s es i 1 9 8 7 vardır.(Köyde usta avcılarda yaşamaktadır) şu an kırmızı renk türklüğü, mavi renk islamiyeti ve beyaz arabasıyla beni hastaneye m e z u n l a r ı v e t ü m köy camiinde bir duvara yerleştirilmiş olan bir kitabe renk te temizliği(saflığı) gösterir. Bayrağın ucuna götürdü. Yakup Hancamın ö ğ r e n c i l e r i o l a r a k köyün en eski yazılı belgesidir, kitabenin metni da mutlaka soğan, elma ve mevsimlik mevye takılır, hanımı hastanede buldum hayatımızda önemli bir iz ve kanı verdim tahlilden b ı r a k a n Ta ri h şöyledir: soğan nazarı kovmayı, elmada bereketi temsil geçmesi için beklememi Öğretmenimiz Yakup İçöz’ü eder. Ta Ortaasyadan beri oynana gelen Dana DEDİM İÇENLERE MA-İ ŞİFA , istediler. İşte bu anlarda v e f a t ı n ı n 2 . y ı l ı n d a çırakmak gibi oyunlarımız vardır. Bu dana oyunu h o c a m ı h a s t a n e d e rahm et le, öz lem le v e UKBADA OLSUN BİZE ŞEFİ bugün Dünyanın her yerinde oynanan Golf odasında ziyaret ederek şükranla anıyorum. GETİRDİM MAHLUK-I ŞURBENDE BULA HAYAT. oyununun aynısıdır. Ne kadar acıdır ki malesef değerli dostum Kürş at Bozkır Endüstri S AH İ BÜ L H AYR AT HA SA N KE THU D A bugün bu oyunlarımız artık unutulmaya yüz ÖZYÜREK ile tanıştırdım. Meslek Lisesi Kürşat Hocaya 1987 Mezunları Adına İÇMEK İÇÜN ÇEŞME 1200 OSMAN 1274 tutmuştur. Batılılar bu oyununu yeni yeni oynamaya öğretmenimi tanıştırırken başlarken özü bizim olan bu oyunu biz unutuyoruz. Muammer TUNAHAN


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.