Şiirsel konuşmalar5

Page 1

ŞİİRSEL KONUŞMALAR

BALAMİR KÜRŞAT EYLÜL


Aradığım Aşkların Adresi yok…


Sadece, acı bir hüzün tüm yaşadıklarımız. Yalnızca kırık bir aşk hikayesi tüm yaşananlardan arta kalan...


Hey! kalbi kırık kemancı, bir şarkıda benim için çalsana...


gözlerimin daldığı akşamdı gitti sevdam arkasına bile dönüp bakmadan...


bir seher vakti kesişti yollarımız bir terör akşamında vurulduk birbirimize bakışmaktan yorulduğumuz bir öğle ikindisiydi...


Biliyorum, profilin fake, ismin uydurma... Bilki; ne çok isterdim karanlık caddelerde kaybetdiğim sevda sokağı olmanı en acı hüzünlerimi beğenip en mutlu anlarımızın fotoğraflarında beni etiketlemeni... sadece beni... Ne çok isterdim. Ben bu yalancı


aşkların adamı değilim ama eğer sen katmerli bir yalansan bu kalbi kırık genç adam hangi masala inansın...


Ben senin o hüzünlü gözlerine aşık olmuştum. Sen hep o arsız güzelliğinle oyaladın durdun beni. Resimlerin sürgün yerimdi. Ne o esmer bacakların ne o dolgun göğüslerin nede o çıplak dudakların ama illede gözlerin... gözlerin...


Tarih hep çılgınları övmüştür, benimde destanımı yazacak çocukların okuyacak...


ben bir kızılderili şefiydim köle pazarlarında satılan...


Bitmez kızım bu insanların adi çıkar savaşları, soykütük kavgaları.Anladım senin derdin sınıf atlamak; Senin gözünde benim en büyük hatam milyoner olmayı öğrenmemekti...


Ne serüvenlerin içinden geçtim ama baktım ki hala aynı yerdeyim...


ben geçmişime ağıt yaktım geleceğimi henüz yitirmişken...


Yok edilmiş medeniyetlere ağıtlar yakdım. Hayat beni adam yerine bile koymamışken...


Çarpışmış ama acılarıma yenilmişken!


Savaşmış ama kaybetmemişken!


Bu yürek ne kör hançerlere geldi sevgili; sen mutluluklar ülkesinde uyuyan bir peri, bense bir intihar savaşçısıydım...


Sevgili, senin o bakışların ki; bir erkeğin dinini değiştirirdi...


Yitik sevgili; ben alıp başımı gittiğimden beri bu hüzünler diyarından. Bu cehennemin ne yazı nede kışı. Hiç bir şey koymadı senin yokluğun kadar. Sana ne hüzünler getirdim bu diyarlardan...


Ben daha önce niye gelmedim bu sehre sevgili; yüregi yaralı, kalbi kırık, bahtı kara nice sevdalı varmış. Ne çok aşk destanı yazılmış; bir aşk masalından karasevdayla sonlanmış...


Hey sen fotoğraf güzeli masum yosma! Banamıydı bu afran tafran? madem öyle peki! şimdi s*ktirgit çıkarıyorum seni biblo koleksiyonumdan...


Eğer bir sevgiliniz, eşiniz varsa en azından platonik bir aşkınız bile olsa; kıymetini bilin çocuklar biz bilemedik... biz bilemedik...


Sıradan aşklar kadastroda kalıyor.


Sevgili ulaşmak üzereyim yıldızlara, ışıklara alıştım ben ışıklar gözünü alıyorsa gölge yaparım. Korkma yıldızlardan, onlar bizim gökyüzünde ışıldayan umutlarımız...


Kandıramazsın beni sen. Ben biliyorum ama sorduğum soruya cevap alamıyorum; "sen buz kesiği bir cehennemdeydin" ben ise o cehennemde tanrı gibi yalnızdım buza ismini kazıyan...


Bana sakın umutsuzluk şarkıları söyleme mavi şapkalı kız. Sen o düşler ülkesinde bana en güzel masalları anlatan bir periydin her gece o masallarla uykuya daldı bu çocukadam...


Benim ayak izlerim yok peri masallarındaki güzel kız. Senin ruhun gökkuşağında takılı kalmış ben bir uçurtmayım seni oradan yeryüzüne indiren...


Gelmek zor gitmek kolay bu dünyaya. Ben zorun adamıyım ama biraz vaktimi alır. Peki ya sen hüzünler diyarından gelen kalbi kırık prenses burdan dipdiri görünen bir hayata küflendi demek biraz insafsızlık olmuyor mu? Daha çok şey başaracaksın hayatta daha yolun başındasın ne yollar kat edeceksin ben inanıyorum...


Küf tutmuşsa bu aşkın zamanı eskidir. En değerli elmaslar en eski tarihlerden kalma elmaslar değilmidir zaten...


Karlar üşüşmüşken ağaçların dallarına ben yangınlarda bir yangı idim. Peki sen nerelerdeydin?


Ben acı veremem deli kız ben yalnızlık gömleğini giymiş çıkarken hayatın en uzun yolculuğuna bunca acıya yenilmişken seni soluksuz bırakamam. Nefessiz kalırım yinede seni alıp götüremem yalnızlığıma...


Zamanın gergefleri işler durur. Ben o gözlerden bahsetmiştim ki o gözler; isyancı bir gerilladır silah kuşanır bin orduya karşı durur.


Ben seni gecenin sessizliğine bırakıyorum sevgili. Geceler hep güneşi görmek umuduyla aydınlanır sabaha doğru... Göreceksin... İyi geceler...


Ve şiir aşka dönüştü meçhul bir kadının kalbinde, sürgün yemiş bir şairin mısralarında derin bir sevda acısı oldu...


Hiç bir gidiş çare olamaz! giden kaybeder! ancak terk eden kurtulur ve kazanır ama her gidenin arkaya dönüp bakması biraz kalmaktır bana kalırsa...


Ve yol alıyor aşk belirsizliğin bi ihtimal olduğu ihanetler girdabına doğru... anafor oluyor çelimsiz yalnızlığımın en kıytırık can sıkıntısında...

bir türlü ulaşamadım sana oldumda olduramadım yazdımda okutturamadım sevdimde sevindiremedim seni bu yalnızlığın terk edilmiş bir tangosuydu yalnız başına dansa kalkılan bak kış ne erken geldi gerida kalan bir yaz neşesiydi yada bir sonbahar düşü dökülen sarı yaprakların rüzgar dansıydı biz sevgili olamadık seninle küçümsedik sarmaş dolaş birbirine yapışmış elele


tutuşmuş sevgilileri alay ettik onlarla ama onlar kadar bile olamadık... Olanaksız aşkların kaderi yazılmıştı alnımıza arkadaşlık oyunları oynadık elaleme karşı b...ilinçli bir oyundu sanırım yazarı sen jönü ben ama daha ilk yarıda salon boşaldı ama yinede bu oyunun sonunu merak edenler var sahnede inadına kalacağım ya sen?


Ben aşkı tanımadım...


O son fotoğrafın herşeyi anlatmıyormu sanıyorsun sevgilim? Zorunlu bir tebessümün vardı o fotoğrafta gülümseme bile değil. O kurban olduğumun hilal kaşların hafif çatık! Niye anlatmıyorsun aşkım? Neyi gizliyorsun benden? Ne sıkıyor senin o tatlı canını o uzak diyarlarda? Kim? Kimler? Kara sevdam...


O hüzün dolu gözlerindeki durgunluk beni yanıltmıyor; tahmin edebiliyorum içinde ne fırtınalar esiyor...


İlkbahar aylarında güneş yağmurları yağarken, güneş; O 'nun güzelliğinde bakıyordu bulutların arasından. Ben kırikindi yağmurlarıyla sırılsıklam oluyordum O 'nun hüzün dolu gözlerine bakmaktan. Her uykuya daldığında sonbahar geliyordu her uyandığında bir ilkbahar güzelliğiydi güneşi kalbimi yakan...


Bebeğim biz, öyle bir taptık ki birbirimize; Tanrı 'yı bile unuttuk!


Sevgili sen kendini ne uyanık zannediyorsun öyle; yok internetim koptu! yok şarjım bitti yok uyuya kaldım ! bırak kızım bu ayakları sen o yolları giderken ben o yollara kaldırım taşları döşüyordum. Bana herşeyi söyle ama yalan söyleme! Benim kitabımda; kendini başkasından daha zeki sanan her insan aslında tam bir aptaldır!


Bebeğim biz bu hayat denen filmde sevda adına söylenecek en kutsal sözleri söyledik birbirimize. Başrolde biz ve bu filmin sonunu merak eden izleyiciler...


Sevgili; din hanemde artık senin ismin yazacak! gece ve şehir mabedim olacak! bir ilahe gibi sadece sana tapacağım!


Pembe dudaklarín, bembeyaz gerdanín, saclarínín kokusú, tensel sícaklígín, kalp atíslarín ama illede gözlerin... gõzlerin... O beni benden alan gözlerin...


Üzme beni sevgili; nadasa bırakma gereksiz kırgınlıklarımızı. Yaralarımı saracak vaktim olmayabilir anla beni!


Seni tanımadan önce bu dünyanın hiçbir anlamı yokmuş sevgili; bu hayatın anlamını sende buldum ben, aşk denilen büyünün sırrını sende çözdüm ben...


Aşk. Sevdam artık hiçbir şey sen kadar güzel olamaz bu kainatta! Her şey sen gerisi fasarya !


Sen o çok sevdiğin fırında patates ve baharatlı tavuk kızartmasını yapsan mum ışığında yesek sonra ben yemeğin üstüne tatlı niyetine seni alsam...


Sevgili; bu aşk masumiyetler müzesinden kaldırılıyor. Bir kıvılcımın ateş, ateşin ise yangın olduğu fırtınaların koptuğu bir hengameye dönüşüyor... Bilki bir sevda destanı yakılıyor!


Nerelerdesin? sevgi çiçeğim. Kırgınım hasretine!


Sevgili senin için çarpan bir yürek var burda. Sana değer veren, düşüncelerine saygı duyan, seni anlamak ve dinlemek isteyen, Senin için canını bile feda etmeye hazır isyankar aşkların adamı var burda. Sen benim için tek tutkusun kıymetini bil ey aşk...


Biraz önce tüm şehrin elektrikleri kesildi sevgilim! bir an için kurtuldum şu face denen sanal rezilliğin zilletinden! Karanlığa yüzüstü uzandım . Seni düşündüm. Karanlık hiç böyle güzel olmamıştı...


O mahcubiyetinin ardında kalan gizem ve güzellik ben buna kapıldım işte. Ben ne yapayım seni! Ölümüm senin elinden olsun tam olsun...


Sen ömrünün en güzel bahar çiçeğisin sonbaharda bile dipdiri, başka güzel...


Elmas işlemeli bir hançer gibi saplısın yüreğime; bu acıyı çok sevdim ben...


Sana söylediğim her söz kendiliğinden şiire dönüşüyor bebek! ne bitmez tükenmez bir ilhamsın sen? Şiirdeki İmge sensin artık...

Sen beni en boşluğa düştüğüm anda yakaladın. Övünme. Bunalımdayım ayağına yattın "yardım et çıldırmak üzereyim kurtar beni dedin". İlkimsin dedin. Meğer ne profesyonel bir yalan uzmanıymışsın sen! Sana göre sen kıskanınca haklıydın ben


kıskanınca saçmalıyordum! Artık kronik bir baş ağrısı olmaya başladın sen her sözümü... yanlışa yoran bir oyun çocuğu! bir facebook güzeli hepsi o kadar! her sözün canımı sıkmaya başladı fazla olmaya başladın sen haddini aştın! Hata baştan benim gereğinden fazla değer biçtim sana hesapta yanlış yaptım!


Ben tozu dumana katmış aşkların adamıyım! bu rüzgara karşı durabilmek yürek ister! Bu yangın yerine dönmüş yürekte tutuşan sevdayı anlayabilmek kafa ister!


Ben sana kalbimdeki altın üçgenle bağlanmışım bebek...


Hiçbir şey için söz veremem bebek çünkü hayat sürpriz aksiliklerle dolu...


Seni deliler gibi seviyorsa bu genç adam domuzlar gibi kıskanmayada hakkı olmalı değilmi?


O bir anda çıkagelen aşk sendin bebek...


Sanki her şiir seni anlatıyor...


Sabah uyanÄąr uyanmaz ilk aklÄąma gelen sensin...


Uzaktasın çok uzak bir şehirde sana dokunamıyorum ama o bebeksi sıcaklığını hissediyorum nefes alışını ve buğusunu nefesinin...


Bana bebeğim "dizinde uyumak İsterdim aşkım" diyorsun. Bir beyaz kedi gibi sıcacık olduğundan eminim nefesinin bile. Seni öpmeye kıyamazdım inan, sadece uyurken izlemek isterdim seni ve senle uykuya dalmak rüyalara...


Sana söylemek istediğim her söz biranda şiire dönüşüyor bebek! Senin bana fısıldadığın her sevgi sözcüğü meleklerin yeryüzüne indirdiği kutsal kitaplardan bir ayet benim için...


Bebek! çok seven en çok kıskanır! Sen bunu zamanla anlayacaksın!


Sen benim için bir heves deÄ&#x;ilsin sevgili; sonsuzsun...


Yüzünün güzelliği masumiyetinin dışa vurumuydu; o güzelliği dolunay bile kıskanıyordu...


Sen sadece benim canımsın ! Benden başkası bu sözü sana kullanamaz! söyleyenin canını alırım!


Alev alev yanan bir ateş oldu bu sevda. Aşkımız yangın yerine dönüştü...


Üşüyorum diyorsun bebek bana gönderdiğin son mesajda benim bu kalbimde yanan sevda ateşi yetmezmi seni ısıtmaya?


Senle tanışmak bir güneş tutulmasıydı tüm evrenin şahit olduğu...


Seni öpmeye, sarmaya kıyamaz bu genç adam. Beni nasıl çarptın böyle bana ne yaptın? tılsımın ne söyle!


Ölde ölsün bu genç adam sen için. Ateşten bir çeper gibi her yanımı sardı bu sevdan, Ege ‘nin hırçın güzeli.


Ege denizini nasıl kıskandım bir bilsen sevgili. Her yaz sabahı o denizin sonsuz maviliğinde yüzüyorsun bir deniz kızı gibi. O deniz ben olmak isterdim...


Bu sevdayı tarif etmeye şiirler yetmiyor sevgili. Bende ki bu "sen" aşkını anlatmaya sözler tarifsiz...


Bir kere daha kahroldum, bu koca yüreğim kırıldı hüzünlü bir çocuk kalbi gibi. Umursamadan geçmek isterdim ama olmadı, terkederken acı bir kesik bıraktı izi kalbimde. Bilki unutulmayacaksın hain sevgili bu yürek seni her hatırladığında kanayacak. Sahteymiş bu sevda; yüzümüze vurduğumuz yalanlar gibi...


"Buralardan gitmek istiyorum" diyorsun "yalnız yaşamak, tek başıma" Bana bi sor bebek! dışarıda hayat çok zor; sen narin bir kelebeksin kırılır kanatların...


Senin için söylenecek hangi sevgi sözü kaldı, güz güzeli...


Artık bu aşk hiç yaşanmamış, çok uzak bir geçmişte kalmış derin anlamlar yüklü mazide ve unutulmaya yüz tutmuş bir şarkı gibi...


Aşka İtimadım kalmadı ama vazgeçmedim henüz O 'nu aramaktan...


Başarısız olmuş kararsız bir intihar eylemi gibi yaşadım bu ömrü...


AĹ&#x;k; seveni anlayabilmektir...


Egenin sonsuz maviliğinden gelen deniz kızı söyle; kalbinden zehirli bir kılıç yarası almış, yolunu kaybetmiş bu korsana "sahte olmayan sevgiler hangi sahile vurur..."


Ne yazık ki hala; inanıyorum aşkın kutsallığına! Biliyorum hiç şansı kalmamış bir duygusallık bu. Farkındayım, zor bir hayat!


içimdeki sessiz şarkıydın ihnanettin ihnetimdin kulağıma tılsımlı sözler fısıldadın büyüledin ve gittin...


Sen; bana bir sözünle cenneti ısmarladın...

Keşke senle ilişkimiz hep bu mesafede kalsaydı, ne mutlu olurduk ikimizde ama çok derinlere daldık, bir anda çok açıldık duygular okyanusuna, sonra titanik gibi battık... Duygularımızı çok samimi bir biçimde açığa vurduk, her gece dehşetle sarıldık birbirimize ardından kıskançlıklar, yanlış anlamalar geldi. Çok yorduk birbirimizi; her


fırtınalı aşkta olduğu gibi alabora oldu aşk gemimiz ama fırtına dinince dostça yardım ettik birbirirmize arkadaşlık sahiline vurduk. Senle iyi bir sevgili olamadık ama güzel bir dostluk kurduk...


Harcandım sensizliğe...


Yüklemden özneye geçiş gibi bir gramer hatasıydı, sana söylediğim tüm o sevgi sözleri!


Vazgeçtim sevdalardan; alışmalıyım artık...


Beni terketmeyen tek sevgilim talihsizlikti, sanírím O 'nuda; seytana uyup ölümle aldatacagím!


Sen bir devrim şarkısıydın! bir kelimenle kalbimin milyonlarca hücresini toplardın aşk meydanına! ya şimdi sovyetler birliği gibi dağıldı gitti sevdan! efsane bitti!


Gitmekle sen; sadece beni deÄ&#x;il bir Ăźlkeyi terkettin!


Bana aşık olmak yaramıyor; bırakmalıyım ki çektirdiği acılardan kurtulayım, olmamalıyım ki huzur bulayım...


Giderken; tüm kutsal şehirlerimi dahi yakıp yıkıp gittin! harabeye çevirdin en masum sevgilerin başkentini...


Herşeyi biliyorum bebek hislerim güçlüdür çünkü; kendine bağladıktan sonra sonlara doğru benimle oynadığınıda biliyorum ama önemli değil ben alışığım en masum duygularımla bile oynanmasına. "Hayır oynamadım" diyorsun? Oynadın! o yüzden azarlayıp engelledin bir kere bile sormadın, mesaj bile atmadın! seni unutmayan yine ben oldum af dileyende, özür dileyende...


İnan bebek! Senin gibi bir güzelliğe sahip olacak, senin kokunu duyumsayacak, sıcaklığını hissedecek erkeği deliler gibi kıskanacağım! bunu bil. Seninle sabaha varacak erkek dünyanın en şanslı erkeği olacak, o yüzden en değerlisini seç, sana en yakışanını, keşfedilmemiş bir hazinesin çünkü sen...


Sen beni, benim seni kıskandığım kadar kıskanamazsın gerçekten seven bir anda silip atamaz! ben mesela...


O; "Sen benim için güzel bir hayal olarak kaldın" Ben ise; kalbinde sınıfta kaldım...

Unutulmuş Aşk Masalları



Simdi daha iyi anlìyorum neden benim için bu kadar özel oldugunu; benzersiz acílar yasamísíz senle, dertlerin derdim olmus hüzünlerin hüzünlerim. Hayatín karsíma çíkardígí en güzel sürprizsin. Seni tanídígím için çok mutluyum hüzün yüzlü güzel. Eşsizsin!


Bizim resmi tarihimiz; Aşkların ve kayboluşların tarihiydi! Arşivimizde biriktirdiğimiz tonla kırıcı anlayışsızlıklar, ayrılıklar ve kavgalardı. Tekrar ettiğimiz hep aynı sorulardı? aynı cevapsızlık! aynı ateşlerde yandık hep birlikte ama kül olan hep ben oldum! o küller yeniden alevlendi senle...

En mutsuz akşamların adamıydım En mutsuz aşkların adamı oldum başarısız ayrılıkların en ıssız yalnızlıkların


en korkunç tekrarların…


Bugünde göğsünde ben uyumak istiyorum sevgili; sar kollarına anlayışını bekliyorum , bu gece hüzünlü bir çocuk gibiyim avut beni, şefkatini göster. Sil, göğsüne akan görünmeyen gözyaşlarımı...


Mutluluk, benim için vizesi olmayan , çok uzaklarda sınırdışı edildiğim bir ülke artık ! Ama sen, hep böyle mutlu kal bebek... hep böyle mutlu kal...


Ben ruhumun kasrgasında savrulmuşum! Ne yazar fırtınalar rüzgarlar vız gelir, gemim alabora olsada yinede sevginin sahiline vururum! yaşamak için bana sevgi yeter, birazda anlayış...


Gitti, kaybettim; kendimide. Hani söz vermiştik! tutmadı sözünü. Acı bir şarkı bıraktı duduklarımda, kanayan bir kalp; giderken hiç dönüp baktımıki geriye hatırlamıyorum ama kalan, yorgun, bitkin tükenmiş bir adam, ölüme en yakın yerde...


Bu habersiz gidişinin adı: insafsızlık! soyadı: vicdansızlıktır!


Bu son terkedişin öyle vefasız bir gidiştiki ; bıraktığın yıkımın enkazında filistinli bir çocuk gibi sıkıştı kaldı kalbim...


Bu vedasız gidişin nihai zaferindi! tamam, diz çöküyorum, yenildim bebeğim yenildim...


Bir kalp ağrısımı olacaktın bana; seni böyle uzaktanmı izleyecektim...


Karıştı ruhum ayaklandı acılar! senin bu derin sevdan devrimdi kalbimde...


Acı bu adama bebek; hergün kaybeden bu adama acı, yaşama sevincini bitirmiş bu adama; herşeyini yitirmiş bu serseriye umutlarını, ailesini, bu dünyaya, yaşama olan inancını kaybetmiş bu serseriye acı sadece acı bir serseri işte sevdiği kadını kaybetmemek için hertürlü serseriliği yapan bir serseri acı sadece acı çünkü hayata son zarımı atıyorum...


Kalbime dokundun ellerinle; teksin; benzersizsin; eşsizsin; aşkın diğer adı sensin....


Anlamak iรงin sevdim seni...


Yaşamak isteyince değilde; yaşanacaksa kendiliğinden de yaşanır en yüce sevdalar...


Senden beklediğim tek bir şey vardı, onun adı biraz; insaftı!


SĂśyle; sen bu sevgiyi hakedecek ne yaptĂ­n


Sevgiden öncesi saygı; saygı duyuyorsa duygularına o bile yeter be, varsın sevmesin ...


Sana duyduğum aşk gözümden kaçmış! dikkat etmemişim kusura bakma...


Bunca acının üstüne birde ayrılık acısı ekledin ya habersiz; , bravo sana! bir tek bu ızdırap eksikti tam oldu...


Sen giderken beni terketmedin! Kendinden kaçtĹn!


Alísacaksín; her acíya alístígín gibi ayrílígada alísacaksín, kolaymí; çaresiz...


Gitmekle neyin intikamíní aldígíní saníyorsun; aska beceriksizligininmi?

Seni, gerçekten sevdim, değer verdim, hemde öylesine ki seni bana her sorduklarında; O 'na paha biçilemez dedim! ama sen bu değeri hep boşa çıkardın hemde defalarca! yinede direndim seni sevmeye, anlamak istedim seni, her defasında bir şans daha verdim bu ilişkiye her seferinde kendimi kandırdım sen üzülme diye! peki ya sen ne yaptın; yüzüstü bırakıp gittin! habersizce! yanlış bir anlamanın kurbanı oldum herşey konuşularak çözülebilirdi oysa, halbuki kaçtın sen korkakça! hakaret edercesine. Şunu iyi bilirsin sen bebek; benim sana verdiğim değerin zerresini sana hiçbir erkek vermedi! vermeyecek! Hep sana verdiğim o paha


biçilmez değeri arayacaksın hayatın boyunca! ama bulamayacaksın bunu iyi bil! çünkü ben tarihin lanetlediği şairlerdenim ve seni sevgimin lanetiyle lanetliyorum. Her ızdıraba alıştığım gibi bu ayrılığada alışırım kolay olmasada; sanki başka biri varmış gibi terkettin beni, çok yaraladın, peki, öyle olsun ; hadi s*ktirgit şimdi hayatımdan ! Yolun cehenneme kadar olsun!


Hayat ne garip değilmi? giden gelince insanın eli kolu nasılda bağlanıyor; bir zamanlar yüreğimizin bağlandığı gibi...


Gittin ve geldiğinde hiçbir şey bıraktığın gibi değildi hiçbir şey eskisi gibi değil...


Konuşacakların eğer benimde yaralarımı kanatmayacaksa buyur konuşalım bebek; senin ruhunun derinliklerinde hangi fırtına hangi yöne esiyor bilmiyorum ama benide alıp götürmesin o mazimde ki yarım kalan acılara...


Beni Ĺ&#x;air yapan kadÄąn; senin allah belanÄą versin!


Bu askta bu yaz gibi erken bitti sanírím tek hatam çok sevmekti...


Ben hayatta çok şey kaybettim; kaybettiklerim arasında sen bir hiçtin! Kendine sahip ol bu bana yeter...


Sende bir erkeğin sevgisini anlayacak hassasiyet yoktu! Nede ona verebileceğin bir güven...


Arada sırada hatırlarsın diyor gönderdiğin şarkıda; bu adam seni cehennemde bile unutmayacak!


Ne acıdırki; insan ne kadar inkar etsede unutamıyor, alışamıyor! alıştıramıyor kendini O 'nsuzluğa!


Hissediyorum; caním yaníyor...


Bana dinimi sordular; senin adını söyledim. Sana taptım anlıyormusun? Tapılacak kadındın...


Bu sabah felaketime uyandím! Hiç bu kadar ürpermedim;ihanette diyemezdim kendi çaresizligim...


Su kahrolasí dünyada tek dayanagímíz kaldí; sevgi! Ama gercegini bulmak o kadar zorki yitirdigimiz onca sevdaya ragmen...

Bu gece yağmur çiseliyor. Bu yağmurların altında yürümeyi seviyorum; bu caddelerde bir tek yağmurlar yağarken utanmadan ağlıyorum hissettirmeden, en azından görenler şunu düşünüyor; bunlar gözyaşı değil herhalde yağmur damlalarıdır. Ben nerde hata yaptım yada tüm hayatım bir hatamıydı? yanlış neredeydi? çocukluğum, gençliğim, aşkları...m hepsi hazin bir şarkıydı. Herşey


mantıksızdı! lanetli bir el dokunmuş gibiydi. İçimin sessizliğinde hep aynı caddeleri yürüyorum, aynı sokakları geçiyorum, yüzyıllardır yerimde sayıyorum! Bu şehir beni anlamıyor yada ben bu şehre yabancıyım? yinede seviyorum bu şehrin kızılımsı ışıklarla süslenmiş caddelerini, Beni bu şehrin meydanları rahatlatıyor. Mukaddes bir ceset gibi yalnızlığımı sürüklüyorum bu şehrin caddelerinde...


Sensizliğimle başbaşayım...


Hayatta; bu şarkılardaki siyah beyaz fotoğraflar gibi; hüzünlü birer anı oluyor bebek, sen gibi, ben gibi, hazin biten aşklar tarihinin sayfalarına altın harflerle kazınıyoruz...


Çok üzüyorsun beni, en çok sen yakıyorsun canımı! ben ötekiler degilim! halbuki ilgine ne cok ihtiyacım var muhtacım sevgine en çokta ben muhtacım evet doğru itiraf ediyorum sana muhtacım cok hemde!


Seni beklemek? Daima; sonsuza kadar...


Sen; büyük okyanusların en derin sularindaki eşi bulunmaz nadide bir kristalsin kírílgan, hassas...


Saçlarının kokusu; cennete erken bir bilet almak gibi, ben bõyle õlmek istiyorum...


O ipeksi teninden gelen cennetin kokusu degilmi seni affettiren. Bu serseriyi yatıştıran o hissettiğim sıcaklığın değilmi ; karanlıktayız bebek günahlarımızla başbaşayız...


Zaman durdu bebek; karanlıkta gõzlerinin maviye çalan yeşilinde zaman yokoldu! Gõzlerindeki mavi hüzün hiç ayrılmasın gõzbebeklerimden...


Senin ben bu uykudaki halini izlemeyi seviyorum gõkyùzúnden inmis bir peri gibisin uyurken, hic gunah islememis bir melek gibi, masum ama bir o kadar gùzel; sõzlerin bile anlatamayacagí kadar güzelsin hayír güzelliktende õte! Tarifsiz...


Bu gece kalbinin çarpıntısıyla uyumak istiyorum, dudaklarından gelen cennetin esintisiyle...


Dudakların sembolüydü masumiyetinin. O dudaklarına başka bir erkeğin dudağı yaklaştığı anda bilki; içim yanacak! canım acıyacak! bunu hissedeceğim! Öpmeye kıyamadığım dudakların; her gece parmaklarımla dokunduğum katmerli birer kırmızı gül gibiydi çünkü...


Kalbimi sondajlayíp unuttun yine hicbir tadilat calísmasí yapmadan bíraktín kírík dökükve paramparca. Ya sen bu sevgiyi anlayamayacak kadar aptaldín yada ben gereksiz sitemlerle vaktini bosa harcayan bir enayi yada diyorumki; cekilen buncacíya degmezmis sevgiler...


Belki korkutucu ama bir o kadarda haz verici bir sey yalnĂ­zlĂ­k...


Sen iyi bilirsin; insanların duygularıyla oynayıp sonrada kaçıp gitmeyi sorgusuz süalsiz, anladığın tek işte buydu zaten...


Sana verdiğim sevginin değerini çok geç anlayacaksın! anladığında; herşey geçmiş olacak...


Pamuk ipligine baglĂ­ bir asktĂ­ bu; ilk sen koptun...


Benim duygularímla oynama bebek; kaybedecek hicbirseyi kalmamís bir erkegin duygularíyla oynamak bu dünyanín en ölümcül oyunudur ...


En son seni kaybettigimde ağladım; köşe kapmaca oynarken düşüp diziní kanatmış bir çocuk gibi...


Pesimi bírak yoksa kendimi öldürürüm" diyorsun. Eger ölürsen bende ölürüm; cehennemde bile bírakmam pesini...


Ben sana karşı hep iyi olmak için çabaladım artık o çaba bitti, sen bitirdin! artık kötülükte en iyisi olmaya çalışacağım, çünkü sen içimdeki o karanlık serseriyi uyandırdın...


Sevmek; ne bos ismis...


Aşk bir oyun; severken en değer verdiklerimizin duygularımızla oynadığı hileli bir oyun, biz sevenler hala körebeyiz...


Sevmek zamanla... AĹ&#x;Äąk olmak biranda...


Sevmeden asík olmusum, sevmek ayrí birsey çünkü; ask ise insanín aklíndan vazgeçmesíne sebep oluyor. Sevmemisím ben sadece asík olmus aklímí kaybedip tutulmusum...


Uzaktanda olsa ask bize yakísíyordu ama ben canímdan bezdim kískandím seni; kískanclígímín kurbaní oldum...


Vazgeçtim sevmekten, çünkü sen; bende ki asík olma yetenegini öldürdün...


Sen bu oyunda mutlulugu arayan bir çocuktun ben ise bu mutluluk oyununa çok gec kaldím yüregim acílarla yorgun ama sen mutlu ol bebek; bu beni mutlu etmeye yeterde artar bile. Benim isim zor çünkü mutlu olmak için hayattan çok sey istedigimi geç anladím...


Bana yaşattığın acılar için teşekkür ederim... ( birisine )


Hepinizin sevgililer gününü kutluyorum ama bu gece özellikle yalnízlígí tercih edenlerin bu gününü daha bir içtenlikle ayríca kutluyorum...(14 şubat 2010)


Uyurken yeryüzüne inmiş bir peri gibiydin, ya şimdi; yeşil gözlerinin maviye çalan hüznü kapanırken, görememek...


Kalbime saplandın! çeksem, çıkarsam oluk oluk kan akacak...


Deli gibi sevdim çok kıskandım; amansız bir hastalıga yakalanır gibi...


Bu gece hiçbirsey söylemeden gittin geride kalbimi aglatan sarkílarín kaldí...


Böyle giderse bu ask oyunu hiç bitmeyecek taki; hayat sahnesinden hüzünlü bir vedayla çekilene dek...


Bana değer verdiğini bilmek şimdi ağır bir yükümlülük benim içín. Çünkü sana rezil oldum...


...Oysa seni; kalbime hapsetmiĹ&#x;tim ! nasÄąl firar ettin?


Gece, şehir ve yağmur.... Islanmış caddelerde yürürken sırılsıklam seni düşünmek...


Şiir kanatlı melek uç hadí rüyalarıma...


Her an patlamaya hazır! zaman ayarlı bir bomba gibi yaşıyorum!


Dísarída yagmur üstüne yagmur yagíyor íceríde izlenmeye deger bir yalnízlík var. Bu gece beni unuttun; bunu sakín unutma!


Bu sevda denen yangın yerinde, kalbim; alevler içinde mahsur kaldı! gelip kurtarmayacakmısın?


Bana yasattígín acílarla sevdim seni...


Askta; usta bir keskin nisancíydín! Kalbime nokta atísí yaptín ben öldüm askíndan sen ise sarjör bosalttín!


Yasayamadígím asklarí yasamak istedím senle. Peki sen ne yaptín s*ktir oldun çektin gittin apansíz!


Sen mavi bir ege güzelliğiydin, ben ise; kendi hayatını bitirmiş karanlık bir serseri...


Çok uzaklardaydın özlemeye doyamadığım. Aklımda tutamadığım kaybolmuş mısralar gibiydi seni düşünmek ve tekrar hatırlamak. Aniden bastıran bir uyku gibiydin birde bembeyaz alnının zerafetiydi kakülünün saçlarınla birleştiği hale...


Sever gibi kıskandım seni. her defasında bıktım; yüreğimdeki acını hissetmekten. Kimseyi alamıyorum hayatıma, olmasanda yanımda, unutsanda... Kalbimden hiç çıkmadın (ki)!


Aslında tüm bu kavgalara sebep soğuk bir yanlış anlamaydı birbirimizle bu kadar uğraşmamız aramızdaki aşkın ihtirasıydı. Rahat bıraktım uzaktan izliyorum seni artık uzaktan seviyorum ...


Güneş gibi doğdun dünyama bulutsuz bir gecenin dolunayı gibi vedan olsun ...


Muhtesem bir kar var bu gece. Karanlíkta; yagan karín altínda yürümek ve seni düsünmek yapayalníz...


Esmersin; gece gibi gĂźzel...


Ateş belası aşklar yaşadım sonu kanlı gözyaşlarına karışık, hepsi ruhumda acı bir sancı bıraktı. Artık bitti yeter! Tüm aşklara sitem dolu bir tarihin kapısını aralıyorum...


Her bir densizliğine müdahele edilemeyecek kadar anlayışsız bir sevgiliydin sen! Ayrıldıktan sonra bakıyorumda müstehcenliğin tarihini yazıyormuşsun! hayatına eklemlediğin her bir sap için! Bu kadar ucuz olmamalıydı bedeninin her bir noktası; bu kadar ucuzsun işte...

Allahın terkettiği bu şehirde yalnızlığıma ağlarken... Ağlayan sarnıçlar gibiydi gözyaşlarım bu gece. En aciz yalanların içine hapsolmuş fake bir silüetti tüm bu yaşanan gerçekler. Sevimli bir kedinin peşine takılmış başıbozuk haylaz çocuklar gibiydi hınzırlığımız, ya şimdi? başımdan aşağı kaynar sular gibi döküldü tüm bu uykusuz cümleler... Senin ihanetindi, sınıfsal farklılıklardı, yokluktu tüm bunlara sebep, benim imkansızlığımdı... Bu mahrumiyetler şehrinde boş bir bankamatik hesabı gibi unutulmuştum, tüm başarısız girşimlerimden kuleler yapmıştım! Halbuki kılpayı kaçırmıştım hayattaki tüm fırsatları... Yaşamak bana pek yaramadı... kabul ediyorum yenildim bu kahrolası insanların kurduğu düzene! çoğukez parasızlıktı bu kadar basit! bir ara "Gitme kal" demiştin kalamazdım, oysa ne çok kalmak; olmak isterdim yanında! olanağım yoktu buna. Bu seni son kaybedişimdi


belkide en fecisi... Bu saatten sonra ne yapabilirimki! bilmiyorum? Senin acın; acı denen felaketin en katmerli girişiydi hayatıma. Hiçkimse kalbimi bu kadar yakın mesafeden vurmamıştı! kimse canımı bu kadar çok yakmamıştı, Çıkmak bilmedin yüreğimden söküp atamadım... Orda sen ne çok mutluydun oysa; ben bu allahın s*ktirettiği şehirde yalnızlığıma ağlarken...


En büyük ihanetlerin acísí benim yüregimden gecer...


Senin gidisini s*keyim...


Hala unutamadígímíz o eski asklar varya gecenin kör bir yarísí gelir durur sancísí bir ölüm acísí gibi saplanír kalbe... artík ben bundan sonrasíní yazamíyorum...


Bu kalp yanarsa senin için yanardì; ísígínda milyonlarca sevgiye yer vardí birtek sen yoktun...


Sen gidince kalbim; geri kafalí ailesi tarafíndan bir ahíra ayagíndan zincirle baglanmís zihinsel özürlü bir çocuk gibi kaldì...


Öp beni o ates alacasí dudaklaríndan dinsin acílarím...


Eger birgün olurda dönersen kapíyí çalmadan gir...


Hani hatırlarmısın? yapmak istediğimiz şeyler vardı bir ara. Ne boş gelirdi bu dünya ikimize birden, acılara seçilmiş aşklara biçilmiş kaftandık ... hayat ne engebeli yollar döşemişti bizim için.. hiçbir hatamızdan ders çıkarmamış tarih dersinden hep sınıfta kalmıştık ...


dudaklarÄąndaki masumiyete esirim...


gĂśzlerinde mĂźebbete mahkumum;


kendimi sana harcadÄąm...


Her geçen gün içimdeki bu aşk bir yangın gibi büyüyor; sana doğru...


Olmuyor; anlamÄą yok sensiz gecelerin...


Sen O 'ndan aldığım bir intikamdın! O gitti, oyun bitti...


Bu son gidişin; annesine küsen bir çocuğun saçma bir intihar girişimiydi...


Yüzün gibi; ezbere bildiğim geceler...


Sev beni bebek; hiç değilse allah rızası için sev...


Keşke bu sabah intihar mavisi gözlerine süzülen güneş ışığı olsaydım...


Sen; tanrıyla işbirliğine girip beni lanetleyen kadın! kıskançlık tohumlarını serptin gözlerimin önünde ve hiçbir kadını senin gibi kıskanmadım hatta umrumda bile olmadı kadınlar! Tılsımını üfledin, kara büyüyle zehirledin ruhumu. Bir sözünle bana cenneti ısmarlamıştın oysa; şimdi bu cehennem azabında kazanı ateşe veren yeşil gözlü zebani sensin! gözlerinden tanıdım seni...


Yeni doğmuş bir aşkı katlettim ben bilmeden; bir yemine ihanet ettim...


Bir intiharın ardında tek bir neden yoktur ama nedenlerin içinde mutlaka karşılıksız kalmış derin bir aşk acısı vardır...


Kalbimin tüm sırlarını, sana açmamdı; hayatımın en büyük hatası!


Ne istiyorsun benden yaşandı ve bitti. Unut beni. Salla. Dalgana bak ben öyle yapıyorum! - Artık ruhundanda vazgeçtim bedenini istiyorum. Senin o tüm kutsal değerlerinin üzerine otuzbir çekiyorum ( pardon yavrum nazik olmadı bu biraz masturbasyon demeliydim ama senin layığın bu biliyormusun)


Sen sondun; sonum oldun...


Hastalığımsın! Saplantımsın! Üşütmüş yanım! kafamın çürük tahtasısın...


Aşk bir saplantı! kara sevdaya tutulan O 'na değil O 'nda yarattığı imgeye aşık oluyor bu durum hali O 'nu vazgeçilmez kılıyor; her ne kadar ciğeri beş para etmesede...


Biliyorum; bana tüm bunları içine ihanetlerini de katarak yapıyorsun! yine fahişeliğe dönüyor ruhun ona dönüyorsun.Sen orda dertsiz tasasız metropol veletleriyle fingirdeşirken ben bu düzenden nasıl sağ çıkabilirimin hesabını yapıyordum. Hayat işte;felek kimine kavun yedirir, kimine kelek. Farkındayım bana hiç yer yok o hayvanat bahçesine çevirdiğin sevgili listende. Olamazda...


Bir gencin sevda dramıydı bu kabul ediyorum benim dramım. Bir fahişenin göz hizasında çarmıha gerilmekti kaderim. Çiviyi tam kalbime çaktı(n)...


Aşk bitti... Artık intikam zamanı!


+ iyi geceler... - gecem sensin...


Tüm sevdalarımızı aldı götürdü hayat; geride kalan tüm acılarımızıda alıp götürebilse keşke...


Seni; kafayı ekmek peynirle yemişçesine sevdim...


Sen! kaç satırsın?


Hayat birgün; gidenleri, başka bir biçimde geri getirir...

Bana tokat atmanı, canımı acıtmanı, hatta sövüp saymanı ne çok isterdim şimdi. Belki acıyan yaralarım hissizleşirdi... Sarılma! isteyen kim? ama ben kıyamaz gözyaşlarını silmeye yeltenirdim. Tüm


acılarımı ve sırlarımı bilen bir kadının ağlamasına dayanamazdım. Kalbim sızlardı; şuan olduğu gibi... Sana o sözleri sarfetmek hoşumamı gidiyor sanıyorsun? Nasıl içim yanıyor bir bilsen! ama saygısızlığınla beni çileden çıkarıyorsun ve bunu bilerek mahsus yapıyorsun! Sen çok farklıydın, çok özeldin... hala aşığım falan sanma sakın! Asla! sadece sonsuz bir kırgınlığım var sana... sonsuz...


- Seninle ne yaşadık ki? - Ne yaşadık ki? evet, çok haklısın! senin için ne yaşadık ki? Sen ancak s*kişebildiğin erkeklerle yaşanmış bir maziye inanıyorsun! bense enayice aşkın kutsallığına... Sen ne anlarsınki sevdadan, uzaktan; sadece sevmek için sevmekten, hiç dokunmadan sevişmekten sen ne anlarsın? doğru! ne anlarsın...


Beni çokmu sevdiğini söylüyorsun? canını acıtmamam için; ötekileri sileceksin!


Bana bir mesaj gibi gelsene...


Sana bazı sözler bıraktım ölmeden önce belki okursun bu adama yaşattığın acıları anlarsın diye


Seni sevmek; kendime verdigim son sanstĂ­...


Gülmek en çok sana yakışırdı, ben gülmeyi unutalı yüzyıllar oldu


Keske, her kadín senin gibi sevebilse; gözleri hüzün dolu güzel…


...Oysa; aglamaklí bir yüz bíraktín geride miras…


Geçmiste, birlikte oldugum tüm kadínlar çok iyi evlilikler yaptílar, dogru adamí buldular! Belkide nedeni; sanírím benimle bir dünya paylasarak hangi erkekle bir ömür boyu yasanílamayacagíní gõrmüs oldular! Nasíl bir erkekle evlenilemeyecegini anlamís oldular…


Dudakların bir kadında bulunabilecek en güzel dudaklar, gözlerin okunmamış bir şiir gibi...


Seni görmeden önce inanmazdım aşklara, mutlu biten masallara, inanmazdım efsanelere, aşk destanlarına…


...kalbimize yazdıklarımız hep acı veren bir çizik bıraktı orda...


- bin ömre bedel bir şarkı gibisin...


Seni yeniden görmek; geç kalmış bir özrü kabul etmek gibiydi...


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.